Sempozyumda sunulacak tebliğ özetleri

Transkript

Sempozyumda sunulacak tebliğ özetleri
900. VEFÂT YILINDA
ULUSLARARASI GAZZÂLÎ SEMPOZYUMU
7 – 9 Ekim 2011, İstanbul-Türkiye
TEBLİĞ ÖZETLERİ
AL-GHAZZALI SYMPOSIUM:
IN COMMEMORATION OF THE 900TH YEAR OF
HIS DEATH
October 7 – 9, 2011, Istanbul-Turkey
ABSTRACTS
‫اﻟﻤﺆﺗﻤﺮ اﻟﺪوﻟﻲ ﻹﺣﯿﺎء ذﻛﺮى أﺑﻲ ﺣﺎﻣﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﻌﺪ ﺗﺴﻌﻤﺎﺋﺔ ﺳﻨﺔ ﻣﻦ‬
‫وﻓﺎﺗﮫ‬
‫ ﺗﺮﻛﯿﺎ‬، ‫ اﺳﻄﻨﺒﻮل‬، 2011 ، ‫ أﻛﺘﻮﺑﺮ‬9 -7
‫ﻣﻠﺨﺼﺎت‬
1- Dr. Abazar CHERAGHI,
Zencan Üniversitesi, İran
GAZZÂLÎ
PSİKOLOJİSİ
VE
PSİKOLOJİYLE ORTAK NOKTALARI
MODERN
Gazzâlî'nin psikolojiye, eski tabirle “ilmü’n-nefs”e dair
düşünceleri geniş bir çalışmanın konusu olacak niteliktedir.
Çok yakın bir geçmişi olan modern psikolojinin de, bu kısa
süreçte, insanı tanıma ve anlama noktasında çok önemli
ilerlemeler içinde olduğu herkesin kabul edebileceği bir
gerçektir. Özellikle son yıllarda çağdaş psikoloji alanında,
Doğu kültüründen izler görülmektedir. İşte bu makalede XI.
yüzyılda yaşamış Doğulu bir düşünür olan Gazzâlî’nin ve
Modern Psikoloji’nin insan doğasına bakışı ele alınmıştır. Bu
bağlamda, makalede Gazzâlî’nin akıl, ruh, kalp ve nefis
kavramlarına dair düşünceleri, çağdaş psikolojinin temel
kavramları ile karşılaştırılmıştır. Örneğin Freud'un “id, ego ve
süper ego” kavramları ile Gazzâlî'deki “nefis, akıl ve vicdan”
kavramları arasında benzerlikler olduğu hayli dikkat çekicidir.
Burada id nefse; ego akıl ve irâdeye; süper ego da vicdana
karşılık gelmektedir. Gazzâlî ruh hastalıkları konusunda da
çağına oranla yüzyıllarca ileride bulunmaktadı. İnsan doğası
ve davranışların altında yatan saldırganlık (gazap), cinsellik
(şehvet), narsizm ve kötülük yapma güdüsü İmâm–ı
Gazzâlî’nin Kimya-yı Saadet adlı meşhur eserinde açık bir
şekilde belirlenmiştir. Modern psikolojinin tecrübeye dayalı,
olgular üzerine odaklanan araştırmalarıyla karşılaştırıldığında,
insana ilişkin geçmişte kalan bu tür yaklaşımların spekülatif
oldukları iddia edilebilir. Bu araştırma, psikolojinin temel
gayesi olan insan davranışlarını açıklama çabasına yönelik
olmasından dolayı büyük önem taşımaktadır.
***
2
2- Prof. Abdullah Muhammed el-FELÂHÎ
İB Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Yemen
KANT'IN
TRANSANDANTAL
KESİNLİK
ELEŞTİRİSİNİN FİLOZOF GAZZÂLÎ'YE DAYANAN
TEMELLERİ
(ANALİTİK-KARŞILAŞTIRMALI
BİR
ÇALIŞMA)
Kuşkusuz çok yönlü bir ilmî karakteri olan filozof
Huccetü’l-İslâm Ebû Hâmid el-Gazzâlî (d. 450-ö.505), İslâmi
şahsiyetler içerisinde son derece üretken ve fikrî zenginliğe
sahip bir şahsiyettir. Çağında ve hatta kendisinden sonraki
dönemlerden günümüze kadar süregelen İslâmi düşünce
çevrelerinde büyük tartışmalara konu olmuştur. Bu sebeple
onu eleştirenler kadar ona övgüler yağdıranların da sayısı bir
hayli fazladır. Bu durum, filozofumuzun İslâm ve Batı
Medeniyeti tarihinde kazanmış olduğu şöhret ve önemin bir
göstergesidir. Üretkenliği ve ilmî, felsefî, fıkhî ve tasavvufî
birçok alanla olan ilgisi sebebiyle, dün ve bugünün İslâm
kütüphaneleri onun eserleri yahut onun hakkında değişik
münasebetlerle ve farklı alanlarda yazılan kitaplarla doludur.
Hatta bir araştırmacının onunla ilgili olarak neler yazabileceği
konusunda kararsız kaldığı bile söylenebilir. O itibarla, bu
çalışmanın yazarı, alışılmışın dışına çıkarak, Gazzâlî'nin
genelde insanlık düşüncesine, özelde de Avrupa düşüncesine
olan etkisinin büyüklüğünü ele alan bir konuyu tercih etmiştir.
Burada Gazzâlî’nin özellikle Kant felsefesinin önemli bir
bölümünü teşkil eden “eleştiri meselesi” üzerindeki açık
etkileri irdelenecektir. Öyle ki birçok Batılı filozof, hatta İslâm
âlemi bile bu meseleyi, Kant’a özgü bir mesele olarak kabul
etmektedirler.
Bu çalışma, bilginin aklî veya zihnî fonksiyonu
etrafında şekillenmekte; felsefedeki eleştirel yöne vurgu
yapmaktadır. Aklın güç ve imkânları karşısında bir süre
durmuş olan ve ona, asla aşamayacağı bir takım sınırlar çizen
bu eleştirel yönün önde gelen en önemli temsilcileri, İslâm
filozofları arasında Gazzâli; modern felsefede ise Kant'tır.
***
3
3- Prof. Dr. Abdurrahman ACAR
Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Diyarbakır
İMÂM GAZZÂLÎ VE SELÇUKLULAR
İmâm Gazzâlî’nin (450-505/1058-1111) Tus, Cürcan,
Nişabur, Bağdad, Şam, Kudüs ve Nişabur gibi merkezler
arasında geçen hayatı süresince,
Sünni İslâm dünyasının
liderliğini Abbasi Halifeliği (750-1258) ve Büyük Selçuklu
Sultanlığı (1040-1157) yürütmekteydiler. Bu süre içinde görev
yapan Abbasi halifeleri el-Kaim Biemrillah (1031-1075), elMuktedi Biemrillah (1075-1094) ve el-Mustazhir Billah
(1094-1118); Selçuklu sultanları ise Tuğrul, Alparslan,
Melikşah, Berkyaruk ve Muhammed Tapar’dır.
Gazzâlî’nin çocukluk ve gençlik yılları Büyük Selçuklu
Devleti’nin kurucusu ve ilk sultanı olan Tuğrul Bey (10401063) ile halefi Alparslan (1063-1071) zamanlarına
rastlamaktadır. Gazzâlî, ilköğrenimini bu yıllarda almıştır.
Alparslan ve oğlu Melikşah’ın 30 yıl süreyle vezirliğini yapan
Nizamülmülk’ün çabalarıyla açılan ve Gazzâlî’nin bir süre
başmüderrisliğini yapacağı Bağdad Nizamiye Medresesi
(1067) bu dönemin eseridir.
Melikşah (1072-1092) zamanı, Büyük Selçuklu
Devleti’nin en ihtişamlı ve en güçlü dönemidir. Aynı şekilde
Gazzâlî’nin ilim dünyasında tanınmaya başlaması ve yıldızının
parlaması da Melikşah’ın (1072-1092) sultan ve
Nizamülmülk’ün (ö. 1092) vezir olduğu yıllara rastlamaktadır.
Gazzâlî’nin genç yaşta üne kavuşmasında bu Selçuklu
vezirinin rolü büyüktür.
Melikşah’ın 1092’deki ölümünün ardından Selçuklu
İmparatorluğu dağılma sürecine girmiş ve hanedan üyeleri
arasında iktidar mücadelesi başlamıştır. Bu mücadele sırasında
Melikşah’ın eşi Terken Hatun, dört yaşındaki oğlu
Mahmud’un (1092-1094) adının hutbelerde okutulabilmesi
için Gazzâlî’den fetva istemiştir.
Gazzâlî, âlimlerin devrin hükümdarına nasihatta
bulunmaları geleneğine uygun olarak, Selçuklu Sultanı
4
Muhammed Tapar (1104-1118) için, devlet idaresine dair
Nasihatü’l-Müluk (Devlet Başkanlarına Nasihatlar) adlı eserini
yazmıştır.
Sultanı Tapar’a, 1097-1119 yıllarında tabi olan kardeşi
Horasan Meliki Sencer (ö. 1157), Gazzâlî’yi el-Menhul adlı
eserinde Ebû Hanife ve Hanefi mezhebine yönelik bazı
eleştirilerde bulunduğu gerekçesiyle huzuruna çağırmış ve ona
bu konudaki görüşünü sormuştur. Sencer, bu görüşme
sırasında Gazzâlî’den kendisine nasihat ve önerilerde
bulunmasını istemiş, o da yazdığı bir mektupta Sencer’den
ülkeyi adaletle yönetmesi ve Tus’un sosyal ve ekonomik
durumunun düzeltilmesi talebini dile getirmiştir.
Selçuklu Devletinde yaşanan siyasi gelişmelere paralel
olarak, Gazzâlî’nin hangi tarihte nerede olduğu ve neler
yaptığının tespiti, onun ilmi kişiliğinin daha iyi anlaşılmasına
yardımcı olacaktır.
***
4- Prof. Ahmed SANEVBER (SNOBAR)
Yabancı Öğrencilere
Amman/Ürdün
Arapça
Öğretimi
Enstitüsü,
İMÂM GAZZÂLÎ'NİN KENDİ ÇAĞINDAKİ DÎNİ
AKIMLARA KARŞI TUTUMU (İMÂMİYYE ŞİASI
ÖRNEĞİ)
V. asrın başlarında Bağdat’ta, Şîa düşüncesi hakimdi.
Zira el-Mufîd (ö. 413) ve Şerif el-Murtaza (ö. 436) ve Ebû
Ca'fer et-Tûsî (ö. 460) gibi Şia’nın seçkin şahsiyetleri orada
yetişmişti. Bu çerçevede İmâmiyye'nin Bağdat'taki gücünün,
ilmi hayata pek çok etkisi vardı. Belki de bunun en belirgin
olanı, mezhebî fitne ve savaşlara yol açan, mezhep eksenli çok
fazla çatışma ve çekişmenin yaşanmasıydı.
Gazzâlî, bütün bu ortamları yaşamasına ve birçok
fitneye tanık olmasına rağmen hiçbirinin etkisine kapılmadı ve
diğer gruplara karşı daima ilmi ve hassas ölçülere dayalı
adaletli bir tavır takındı. Bunu da seçkin kitabı Faysalu'ttefrika beyne'l-îmân ve'z-zendeka adlı eserinde gösterdi.
5
***
5- Dr. Alexey KHISMATULIN
The Institute of Oriental Manuscripts, St. Petersburg,
Rusya
MÜSLÜMAN
ORTAÇAĞ’DA
EDEBİ
BİR
SAHTECİLİK:
GAZZÂLÎ’NİN
NASİHATÜ’LMÜLÛK’ÜNÜN İKİNCİ KISMININ ORJİNALİTESİ
MESELESİ HAKKINDA YENİ DELİLLER
Orijinalite problemi özellikle meşhur devlet adamlarına
ve Müslüman âlimlere atfedilen ortaçağ nasihat türünde
yazılmış eserlerle alakalıdır. Çoğu kişi orijinal olmayan bir
metnin kişisel, ideolojik veya başka sebeplerden tahrif edilmiş
olma ihtimalini sessizce geçiştirmeyi yeğler. Bunun nedeni bir
taraftan yapılan tahrifatın ispatlanması için kafi derecede delil
gerekirken diğer taraftan da sahte eserler zorunlu olarak çok
iyi bilinen kalıplar kullanır ki bu durum bazen sahteyi özgün
eserden ayırt etmeyi çok zorlaştırır. İmâm Gazzâlî Melik
Sencer’e yazdığı mektuplarda en azından iki kez yazılarını
taklit etme teşebbüsünün olduğunu ve bunlardan birinin
başarılı olduğunu açıkça belirtmektedir. Şayet böyle bir şey o
hayattayken olabildiyse, onun ölümünden sonra neler olmuş
olabileceğini farz edebiliriz. Bazı âlimler tarafından yanlışlıkla
Gazzâlî’ye atfedilen Nasihatü’l-muluk’ün ikinci bölümünde,
eserin müellifi bize Iraklı eğitim almış bir kişinin nasıl iflas
ettiğini ve mali problemlerini Yahya b. Halid el-Barmeki’den
Harun el-Reşid’in gözdesi Abdullah b. Malik al-Huza‘i’ye
sahte bir mektup yazarak çözmeye karar verdiğini anlatıyor.
Ne ilginçtir ki müellif sahtekâr kişiyi mazur görüyor.
Nasihatü’l-muluk’ün ikinci bölümünün otantik olma
problemi yaklaşık yirmi yıl önce basılan meşhur makalesinde
Patricia Crone ve nisbeten yakın zamanda Nasrullah
Pourjavady tarafından olduğu gibi eserin ilk edisyon
kritiğinine yazdığı önsözde Celaleddin Huma’i tarafından
detaylı şekilde tartışılmıştır. Elinizdeki makale onların
görüşlerini destekleyecek ilave deliller sunacaktır ki bunların
içerisinde:
Nasihat
al-muluk’ün
ikinci
bölümünün
Nizamülmülk’e atfedilen Siyaru’l-muluk’ün ikinci bölümüyle
6
alakası; bu bölümün yapısının eserin ilk bölümü ile
mukayesesi; (Gazzâlî’nin döneminin devlet ve dini
otoritelerine yazdığı mektuplar kullanılarak) tarihi şartlar ve
eserin telif tarihi ve Nasihat al-muluk’ün ikinci kısmının
müellifinin portresi ve muhtemel ismi.
**
6- Prof. Dr. Ali DURUSOY
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul
GAZZÂLÎ’NİN BİR BİLİM OLARAK METAFİZİĞE
YÖNELTTİĞİ ELEŞTİRİLERİN ELEŞTİRİSİ
Bilindiği üzere Metafizik, Aristoteles’in Fizik’ten
sonraki yazılarına Rodoslu Andronikos’un verdiği bir addır.
Aristoteles bu bilime, ilk cevherin bilimi veya ilk cevheri
inceleyen bilim anlamında İlk Felsefe, İslâm Felsefesindeki
ifadesiyle “el-felsefetü’l-ûlâ” adını verir. Fârâbî’nin İhsâu’lUlûm’unda ise “el-ilmu’l-ilâhî” adı verilir ve bilimler
sınıflamasında dördüncü sırada yer alır. İbn Sînâ da bu bilime
ilk felsefe, mâba‘de’t-tabîa, mâkable’t-tabîa ve hikmet adını
verir. Konusu her yönüyle varlık olan bu bilim, Fârâbî ve İbn
Sînâ’nın ortaya koydukları hâliyle Gazzâlî nezdinde onların
iddialarının aksine burhânî bir bilim değildir. Gazzâlî’nin
ifadesiyle “Onların metafiziği burhânî değildir.”
Birisi İslâm dünyasında Mantığı kurmuş, diğeri onu
kemâle erdirmiş olan iki mantıkçının metafizikleri nasıl
mantık dışı yani gayr-i burhânî olabilir? Gazzâlî’nin bu iddiası
ne kadar geçerlidir? Bu bildiride kısaca bu soru ele alınıp
tartışılacaktır.
Metafizik bir bilim midir, değil midir? Bilim ise burhânî
midir, değil midir? Gazzâlî’nin felâsifeye (Fârâbî, İbn Sînâ’ya)
yönelttiği eleştiri ne kadar doğrudur ve benzeri sorular bu
bildiride ele alınacaktır. Ayrıca Gazzâlî’nin bir bilim olarak
metafiziği ortadan kaldırıp kaldırmadığı da bildiri
çerçevesinde tartışılacaktır.
**
7
7- Doç. Dr. Atilla ARKAN
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
BİR MEŞŞÂÎ FİLOZOFUN GAZZÂLÎ ALGISI: İBN
RÜŞD’ÜN GÖZÜYLE GAZZÂLÎ
Gazzâlî İslâm dînî düşüncesinde, kendi zamanındaki
entelektüel meydan okumaları hissetmesi bakımından
benzersiz, ortaya koyduğu sentetik çözümüyle orijinal ve
kendisinden sonraki İslâm toplumu üzerindeki etkisi
bakımından biriciktir. Düşünürümüzün felsefeyle olan
tartışmalı ilişkisi ise eleştiren ama özellikle ahlak ile mantık
alanında çok daha somut gözlemlediğimiz üzere eleştirirken
dini düşünce adına içselleştiren bir mahiyettedir. Gazzâlî’nin
düşünsel tarihsel bağlamının, entelektüel krizinin, sonraki
etkilerinin anlaşılması ve geliştirici eleştirilerin getirilebilmesi
model olması itibariyle günümüz açısından da son derece
önemlidir.
Bu çalışmamızda amacımız onun daha iyi anlaşılması,
çözümünün geliştirilebilecek ve eleştirilebilecek yönlerini
göstermesi bakımından, kendisinden sonraki yüzyılın en
önemli Meşşai filozoflarından ve Endülüs’ün büyük Maliki
kadı ve fakihi olan İbn Rüşd’ün Gazzâlî algısını
gösterebilmektir. Bu çalışmada ikisi arasındaki uzun
polemiklere dalmaktan ziyade, İbn Rüşd’ün onu nasıl
algıladığı, kimlik ve karakterinin ayıt edici özelliklerini nasıl
tespit ettiği gösterilmeye çalışılacaktır. Problemlere bu ana
amaca örneklik etmeleri bakımından atıflarda bulunulacaktır.
Bu amaçla İbn Rüşd’ün Fasl’ul Makâl, Keşf ve Tehâfütü’tTehâfüt isimli eserleri ana kaynak olarak kullanılacaktır.
Ortaya çıkan sonuçların günümüz bakımından anlam ve
önemine ayrıca işaret edilmeye çalışılacaktır.
**
8
8- Doç. Dr. Aynur ABDİRASİLKYZY
Kazakistan Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı Din İşleri
Komisyonu, Uluslararası Kültür ve Din Merkezi, Astana.
EBÛ HAMİD GAZZÂLÎ ESERLERİNİN HOCA
AHMED YESEVÎ YARATICILIĞINA TESİRİ
Meşhur İslâm âlimi, “І. Binyılın Reformcusu” olarak
bilinen Ebû Hâmid Gazzâlî eserlerinin İslâm dinindeki bütün
aktüel meseleleri derleyen, kendinden önceki hadis ve tefsir
âlimleri eserlerinin tahlilini yapıp özetleyen, birçok çelişkili
meselelere çözüm bulan çok değerli sayıldıkları bellidir. İmâm
Gazzâlî eserleri Orta Çağ Türk diyarında çok tanınmış idiler.
Gazzâlî ile zamandaş olan ve ondan sonraki dönemlerde de
yaşamış olan İslâm âlimleri gibi Türk Tasavvufu’nun temelini
atan, “Velîler Sultanı” olan büyük düşünür Hoca Ahmed
Yesevî de İmâm Gazzâlî eserleriyle iyice tanışmış idi. Bu,
onun yaratıcılığında görülmektedir. Makale, Ebû Hâmid
Gazzâlî eserlerinin Hoca Ahmed Yesevî yaratıcılığına tesirinin
tahlili üzerine kuruludur. Makalede İmâm Gazzâlî’nin teorik
düşüncelerinin, ruh ve maneviyat konularındaki anlayışlarının,
akıl ve feraset hakkındaki teorik tahlillerinin, Tasavvuf ilmi
konusundaki
düşüncelerinin
Yesevî
Hikmetlerinde
sergilenmesi ve gelişegelmesi meseleleri analize edilmiştir.
Bununla birlikte ibadet edebleri, hilvet, riyazet, mücahede,
zikir, zahirî zikir hakkındaki İmâm Gazzâlî tahlillerinin Yesevî
dünyagörüşü ile münasebeti, iki âlimin hayat tarzlarındaki
benzerlilikler ve nazım eserlerindeki ahenklilikler de makalede
geniş şekilde ele alınmıştır. Makalede adı geçen
uyumlulukların sonraki Kazak Edebiyatına tesiri meseleleri de
araştırılıyor.
**
9
9- Doç. Dr. Bedran Bin LAHSEN
Melik Faysal Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Suudi
Arabistan
İMÂM GAZZÂLÎ VE İSLÂM
TENKİD ZİHNİYETİNİN İNŞASI
FELSEFESİNDE
Arap araştırmacıların çoğunda, Gazzâlî'nin felsefeyi
yıkan bir faktör olduğu kanaati hâkimdir. Bu sebeple
Gazzâlî'yi, filozoflardan saymazlar ve İslâm âlemindeki felsefi
düşüncenin çöküşünün bütün sorumluluğunu ona yüklerler.
Ayrıca onu, İslâm ümmetinin tanık olduğu medeniyet
düzlemindeki geriliğinin sebebi olmakla suçlarlar.
Gerçekte bu, Gazzâlî'nin düşüncelerinin doğru
okunmamasından kaynaklanan yüzeysel bir yaklaşımdır. Ne
çare ki İslâm medeniyetinin Gazzâlî'nin düşüncesi sebebiyle
çöktüğü söylentisi, Arap araştırmacılar arasında yaygınlık
kazanmış ve bu kanaat, hiçbir inceleme ve tetkike ihtiyaç
duyulmaksızın nesilden nesile bu şekilde intikal etmiştir.
Nihayetinde birçok kişinin eserinde, herkesçe kabul görmüş
(müsellem) bir hakikatmiş gibi tekrar edilip durmuştur.
Fakat gerçek şu ki Gazzâlî, geçmiş filozofların, özellikle
de Meşşâî ekolünün görüşlerini eleştirmeye yönelmiş;
taklitçiliği her boyutuyla reddederek akla geniş bir alan
açmıştır. Bu çerçevede filozof, kelamcı ve mutasavvıfların,
tenkid ve sorgulama zihniyetini işletmeksizin aklı ihmal
etmelerini ve taklitçiliğe aşırı değer vermelerini kınamıştır. Bu
itibarla Gazzâlî, metodik şüphenin temellerini atmış,
filozofların metafizik anlayışını eleştirmiş; ancak matematiği,
mantık ilmini, tabiiyyât (doğa bilimleri) ve tecrübiyyâtı
(deneye dayalı bilimler) reddetmemiştir. Çünkü ona göre
metafizik, hiçbir delil ve mantığa dayanmayan tahminlerden
öteye geçmemektedir.
İşte bu meseleyi inceleyen tebliğimiz, Gazzâlî'nin, İslâm
felsefesinin tenkid zihniyetini inşa ederken gösterdiği tecdid
niteliğindeki gayretini ortaya koymak suretiyle, onun etrafında
oluşturulan yanlış söylenti ve iddiaları; ayrıca kendisinden
sonra gelen İbn Haldun ve İbn Teymiyye gibi şahsiyetler
10
üzerindeki
etkilerini
yeniden
gözden
geçirmeyi
amaçlamaktadır. Bunların yanı sıra tebliğimiz, ümmetin tarihi
karşısında ve Gazzâlî gibilerinin fikirlerini reddederek
ümmetin büyük âlim ve düşünürleri karşısında fikri bunalımlar
yaşayan kimselerin iddialarının geçersizliğini ortaya koymayı
da hedeflemektedir. Sözünü ettiğimiz bu kimseler, (ne gariptir
ki) Yunan felsefelerini ve Eflatun'un "feyiz kuramındaki"
hayallerini İslâm tarihinde diri diri gömülmüş akılcılığın
örnekleri olarak görmekte ve Kant'ı baş tacı etmektedirler.
Oysa Kant, metafizik felsefeyi batıda yıkmadan önce, Gazzâlî
onu doğuda yıkmıştı zaten.
**
10- Prof. Dr. Bilal AYBAKAN
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul
GAZZÂLÎ'NİN FIKIH İLMİNE KATKISI
Gazzâlî'nin entelektüel yönü, öncelikle de onun
felsefeye karşı tutumu pek çok araştırmaya konu yapılmıştır.
Fıkıh yönü ve bu ilme katkısı ise daha çok usûl ilmi
çerçevesinde gündeme getirilmiştir. Genellikle ihmal edilen ve
usul alanındaki şöhretinden de hiç geri kalmayan füru fıkıh
yönü bu tebliğe konu yapılacaktır. Şafii mezhebine mensup
olan Gazzâlî, önceki birikime ciddi katkılar sağlamıştır. Bu
açıdan onun konumunu doğru tespit etmek üç noktanın
aydınlatılmasına muhtaçtır: 1) Mezhep fıkhının kendi
zamanına kadarki genel durumu, 2) Onun alanla ilgili telifatı
ve 3) Onun sonraki gelişime etkisi. Nevevî, Şafii mezhebinin
kendi zamanına kadarki literatürü içinde en çok tutunan beş
eser ismi vermektedir. Bunlardan ilki Müzeni'nin
Muhtasar'ıdır. Geri kalanlardan iki tanesi Ebû İshak eşŞirazi'nin et-Tenbih ile el-Mühezzeb'i ve diğer ikisi de
Gazzâlî'nin el-Vasit ve el-Veciz'idir. Gazzâlî, hocası İmâmü'lHaremeyn el-Cüveyni'nin Nihâyetü'l-matlab fî dirâyeti'lmezheb adlı eserini sırasıyla el-Basît, el-Vasît ve el-Vecîz adlı
eserlerinde kademeli bir ihtisar işlemine tabi tutmuştur. elBasît, en-Nihaye'nin uzun sayılabilecek bir ihtisarı olduğundan
Gazzâlî, bu eserinde, kaynak eserin esas aldığı Horasan
çizgisine ait ilmi mirasla yetinmiştir. Fakat daha sonra bu
11
birikimi mezhebin diğer çizgisinin ilmi birikimiyle
zenginleştirme yoluna gitmiştir. Mezhebin Irak tarikinin piri
olan Ebû Hâmid el-İsferayini’nin Ebû Tayyib et-Taberi
üzerinden Ebû İshak eş-Şirazi’ye intikal eden mirasını en üst
düzeyde temsil eden el-Mühezzeb'den yararlanarak, el-Vasît’i
oluşturmuştur. Gazzâlî, en-Nihaye'nin ilk ihtisar girişimi olan
el-Basit'i daha önce, el-Vasît'i ise Bağdat Nizamiye
Medresesi'ne müderris olduktan (484)'ten sonra yazmış
olmalıdır. Zira el-Vasît'te çokça istifade ettiği belirtilen elMühezzeb, Ebû İshak eş-Şirazi'ye aittir. Muhtemelen bu
medresede o sıralarda ilk müderris Şirazi'nin fıkıh eserleri
takip edilmektedir. Şirazi'nin eserleriyle burada tanıştığını
tahmin ettiğimiz Gazzâlî, Mühezzeb'i de dikkate alarak elBasît'i ihtisar edip el-Vasît'i telif etmiştir. Böylece Gazzâlî bu
eseriyle mezhebin iki çizgisini birleştirme girişimine bir katkı
da sağlamıştır. İçerik yönünden Horasan ve Irak çizgilerinin
fıkhî birikiminin damıtılmış halini temsil eden el-Vecîz,
Müzeni ile Şirazi'nin eserlerini kısa zamanda gölgede
bırakmış, Nevevi'nin el-Minhâc'ı revaç bulana dek en çok
iltifat edilen metin olmuştur. Kaldı ki tahkik döneminin iki
otoritesi olan Râfiî ile Nevevî'nin temel referans kaynağını da
çoğunlukla el-Vecîz oluşturmuştur. Bir anlamada Şafii
mezhebi Gazzâlî sonrası dönemde el-Vecîz üzerinden yoluna
devam etmiştir. Mezhebin telif tarihinde sonraki dönemin
rotasını büyük oranda bu eser belirlemiştir.
**
11- Prof. Dr. Bünyamin ERUL
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
GAZZÂLİ’NİN İCTİHÂDU’R-RASÛL KONUSUNA
BAKIŞI
2010 yılında Hadis Anabilim Dalı öğrencilerimizden
Nejla Hacıoğlu’nun hazırlamış olduğu “el-Fusûl fi’l-Usûl
İsimli Eseri Bağlamında Cessâs’ın Hadis İlmindeki Yeri” adlı
doktora tezinde “Gazzâlî gibi Rasulüllah’ın ictihadına şüphe
ile bakanlar” şeklinde bir ifade geçmiş ve bunun doğru
olamayacağı şeklinde bir eleştiri yöneltmiştim. Zira elMustasfâ gibi yeri doldurulmaz bir usûl kitabının yazarının bu
12
konuya şüphe ile bakabileceğine ihtimal vermemiştim. Jüri
tarafından da tartışılan bu konu orada muğlak kalmıştı. Her ne
kadar o tartışmada konuya kısmen göz atmışsam da, önemine
binaen bu hususun Gazzâlî Sempozyumunda müstakil bir
tebliğ konusu olarak ele alınması belki de meselenin
anlaşılmasına vesile olacaktı. İşte ben bu tebliğimde
Gazzâlî’nin Hz. Peygamber’in ictihad edip etmemesine nasıl
baktığını, hangi kanaatte olduğunu tespit etmeye çalışacağım.
Gazzâlî, el-Mustasfâ’da bu meselede “Hakkında nass
olmayan konularda Hz. Peygamber’in ictihad ederek hüküm
vermesi caiz midir?” sorusunu sorarak konuyu tartışmaya
açmış ve âlimlerin ihtilaf ettiklerini bildirdikten sonra konuyu
“cevazı” ve “vukuu” olmak üzere iki açıdan ele almıştır. Ona
göre tercihe şayan olan görüş, Hz. Peygamber’in ictihadıyla
taabbüdün caiz olduğudur. Zira bu, O’nun zatı hakkında muhal
olmadığı gibi, herhangi bir muhal ya da mefsedete de yol
açmaz.
Sonra Hz. Peygamber’in ictihadının vukuunu tartışan
Gazzâlî, âlimlerin bu konuda da ihtilaf ettiklerini belirtir. Bir
kısmının vaki olduğunu, bir kısmının olmadığını, üçüncü bir
kısmın ise tavakkuf ettiğini ifade ettikten sonra “bu daha
sahihtir” der. Çünkü ona göre bu hususta kesin bir delil sabit
olmamıştır.
Gazzâlî bu konuyu düyevî işler ve taaabudî hükümler
olmak üzere iki katagoride değerlendirmiştir. Ona göre dünya
mesalihine dair ictihad etmesinin caiz olduğunda ihtilaf
yoktur. Ancak din işlerinde vuku bulup bulmadığında ihtilaf
edilmiştir.
Sonuç olarak Gazzâlî, ibadetlerin ictihad yoluyla
konulmasıyla taabbüdün muhal olmadığını ve muhal ya da
mefsedete de yol açmadığını belirterek “aklen caiz” olduğunu;
vukuunun ise muhal olmamakla birlikte uzak bir ihtimal
olduğunu söyler. Ona göre bu tür taabbudî konular, detayları
belirleyen sarih vahiyle gerçekleşmiştir.
**
13
12- Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Bursa
GAZZÂLÎ VE PEYGAMBERLİK HAKİKATİ
Gazzâlî, Bağdat Nizamiyesi’ndeki hocalığı esnasında
fikri bir sıkıntı yaşamış ve hocalığı terk etmiştir. Bunu bazı
kimseler Descartes ve benzerlerinin yaşadığı fikir bunalımı
veya hakikat hakkında şüpheye düşüp bir arayış içerisine
girmek şeklinde sunmaktadırlar. Başta el-Munkız mine’d-dalâl
olmak üzere eserleri incelendiğinde Gazzâlî’nin hakikat
noktasında bir şüphesinden bahsetmek oldukça zordur. Onun
arayışı hangi yoldan daha kolay ve tam olarak hakikate
ulaşılacağıdır. Bir diğer deyişle onun arayışı bir yöntem ve
üslup arayışıdır. Munkız’da çizdiği tasvir de bunu
göstermektedir. O, “Peygamberlik Hakikati”nden asla şüphe
etmemiş, ancak ona tam olarak hangi yöntem ve anlayış ile
ulaşılacağının arayışına girmiştir. Medreseden uzaklaşması ve
başta fakihler olmak üzere el-İhya’da dönemin âlimlerine sert
eleştiriler yöneltmesi, medreseyi ve zahir ilimleri tamamen
gözden çıkardığı anlamına da gelmemektedir. Nitekim
hayatının son döneminde tekrar Nişabur Nizamiyesine dönmüş
ve orada dört yıl görev yapmış, başta Mustasfâ olmak üzere
birçok eseri orada kaleme almıştır. Ayrıca zahir ilimlere sahip
çıkmış, fikri sıkıntı döneminden sonra yazdığı ve son
eserlerinden olan Mustasfâ’da kelam ilmini bütün ilimlerin üst
ilmi (ilm-i kül) olarak tanımlamıştır. el-İhya’da ise fikri sıkıntı
öncesi yazdığı el-İktisâd fi’l-i’tikâd adlı kelam eserine
gönderme yapmaktadır. Dolayısıyla Gazzâlî, önceki hayatına
yönelik bir redd-i miras içinde de değildir. Tasavvufa
yönelmesi ise tasavvufun yardımı ile peygamberlik hakikatine
daha emin ve tam olarak ulaşma imkânını onda görmesidir.
Dolayısıyla Gazzâlî tasavvufu diğer ilimlerin yanında yeni bir
unsur veya destek unsur olarak görmektedir. Öte yandan tek
tek ilimleri incelemesi de bunu teyit etmektedir. Öyleyse
Gazzâlî’nin hayatında ve sisteminde “Peygamberlik Hakikati”
önemli bir yer işgal etmektedir. Biz bu bildiride bu kavramın
ne olduğunu ve Gazzâlî’nin sisteminde nasıl bir içerik ve
işleve kavuştuğunu ortaya koymaya çalışacağız.
**
14
13- Yrd. Doç. Dr. M. Cüneyt KAYA
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
GAZZÂLÎ VE ÂLEMİN MÜKEMMELLİĞİ: LEYSE
Fİ’L-İMKÂN’IN İBN SÎNÂCI KÖKLERİ ÜZERİNE
Her ne kadar Gazzâlî’nin felsefeyle olan ilişkisi daha
çok felsefeye yönelttiği eleştiriler bağlamında ele alınsa da
felsefenin onun düşüncesi üzerindeki etkileri araştırmacılar
için her zaman ilgi çekici bir konu olmuştur. Gazzâlî’nin pek
çok eserinde izine rastlanabilecek olan bu etkinin en önemli
örneklerinden birini, onun leyse fi’l-imkân ebda‘u mimmâ kân
sözüyle şöhret bulan âlemin mükemmelliği düşüncesi
oluşturmaktadır. Gazzâlî’nin bu düşüncesi o henüz
hayattayken tenkit edilmeye başlanmış ve bu tenkit ve
savunma geleneği XIX. yüzyıla kadar devam etmiştir.
Gazzâlî’ye
yöneltilen
tenkitlerin
başında,
âlemin
mükemmelliği düşüncesinin filozoflara ait bir öğreti olduğu ve
bu sebeple Gazzâlî’nin, eleştirdiği filozoflarla aynı görüşü
paylaşarak tutarsızlığa düştüğü iddiası gelmektedir. Bu
tebliğin amacı, sözkonusu tenkitlerden hareketle Gazzâlî’nin
âlemin mükemmelliği düşüncesinin özel olarak İbn Sînâ
felsefesindeki köklerini tespit etmek ve bu sayede Gazzâlîfelsefe ilişkisini biraz daha aydınlatmaktır.
**
14- Yrd. Doç. Dr. Edward MOAD
Katar
Doha/Katar
Üniversitesi
Beşerî
Bilimler
Fakültesi,
ZAMAN,
MEKAN
VE
HAYAL
GÜCÜ:
TEHÂFÜTÜ’L-FELÂSİFE’NİN
BİRİNCİ
MUKADDİMESİNİN İKİNCİ ARGÜMANI ÜZERİNE
Ebû Hâmid el-Gazzâlî, Tehafütü’l-Felasife’sinin birinci
münazarasında, âlemin ezeliyyeti konusundaki ikinci argüman
bunu reddetmenin zamanın varlığından önce zamanın
15
bulunmasının gerekliliği gibi bir abesliği gerektireceğini
savunmaktadır. Gazzâlî’ye göre bu argüman “kendinden önce
gelen bir an olmadan başlangıcın olmasını hayal etmek
imkânsızdır dolayısıyla böyle bir durum aklen mümkün
değildir” şeklinde hatalı bir fikre dayanmaktadır.
Felsefecilerin buna cevabı Gazzâlî’nin “geçmiş ve gelecek
arasındaki fark objektif bir gerçeklik değildir” şeklindeki
iddiasında zirveleşen zaman kavramının ta kendisini
düşünmeye götürür. “Gelecek geçmiş olabilmesi ve geçmiş
zamanla ifade edilir olması bunun izafi olduğunu gösteren bir
işarettir” diye yazmaktadır. Neden bu geçmiş ile gelecek arası
farkın izafi oluşuna bir işarettir? Bu soruya cevap James
McTaggart tarafından zamanın objektif gerçekliğine karşı
sürülen argümana benzer bir argümanı ifade etmektedir.
Ancak Gazzâlî’nin zaman konusundaki duruşu aynı mıdır?
Metin bugün A-serisi (‘geçmiş/gelecek’) ve B-serisi
(‘önce/sonra’) olarak bilinen zaman kavramları arasında Gazzâlî’nin argümanı A-serisinin izafi olduğu şeklinde olduğu
için- arada bir farkın olduğunu ortaya koymaktadır. Peki ya
B-serisinde durum nedir?
Gazzâlî bu soruyu, “öncesi” olmadan zamanın
başlangıcı fikriyle “ötesi olmayan” en son sema fikri arasında
mukayese yaptığında üstü kapalı olarak ele alır. Burada
filozofların cevabı dünya yuvarlak olduğu için “aşağı ve
yukarı” izafi iken; “önce ve sonra” izafi olmadığı için arada
kıyasın olamayacağı şeklindedir. Gazzâlî’nin yaptığı
mukayesede “aşağı ve yukarı” terimlerini “iç taraf ve dış taraf”
ile değiştirmesi B-serisini objektif olarak gerçek kılacak bir
konuma işaret ediyor gibi görünmektedir. Ancak bu, benim
sunacağım bir husus olmakla beraber bu makalenin sınırlarını
aşan başka sorular hala ortada kaldığı için meseleyi
çözmemektedir.
**
16
15- Prof. Dr. Erkan YAR
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Elazığ
BİR SALDIRI VE BİR SAVUNMA: GAZZÂLÎ’NİN
İSMAİLÎLER ELEŞTİRİSİ VE İSMAİLÎ DÂÎSİ EBÛ’LVELÎD’İN SAVUNMASI
Dinsel ilimlerin pek çok alanında araştırmalar yapan
Gazzâlî’nin, Ehl-i Sünnet dışındaki fırka ve öğretileri
olumsuzlamak için telif ettiği eserlerin en önemlileri
Fedâihu’l-Bâtıniyye ve Tehâfütu’l-Felâsife’dir. Gazzâlî’nin bu
eserlerinde benimsediği tavrın dinsel veya siyasal nedenlerinin
belirlenmesi, Gazzâlî’nin bilinç dünyasını aydınlatmaya
yardımcı olabileceği gibi, eserlerin telif edildiği dönemin
teopolitik yapısını da ortaya koyacaktır. Bu tebliğde
Gazzâlî’nin İsmailî hareketin dayandığı teolojik ilkeleri
olumsuzlamak için kaleme aldığı Fedâihu’l-Bâtıniyye adlı
eserindeki tekfir edici ve dışlayıcı tavrının dinsel bir nedene
mi dayandığı yoksa siyasal bir nedene mi dayandığı,
eleştirilerinde nesnel olup olmadığı, eleştirilerin dayandığı
dinsel ve akli argümanlarının geçerliliği, çıkarımlarının
tutarlılığı incelenecektir.
İsmailî dâîsi Ebû’l-Velîd,
Gazzâlî’nin İsmailî doktrine dönük eleştirilerini cevaplamak
üzere Dâmiğu’l-Bâtıl ve Hetfu’l-Munâdıl adlı eseri yazmıştır.
O bu eserinde Gazzâlî’nin eserindeki tertip üzerinde konuları
ele almakta ve kendi inanç ve ibadet sistemini savunmaktadır.
Gazzâlî’nin eleştirileri hakkında yapacağımız sorgulamaların
aynısının, Ebû’l-Velîd’in savunması hakkında da yapılması
kaçınılmazdır. Bu incelemede, sosyal olayların teolojik
görüşlerin oluşumuna zemin hazırlamadaki işlevi belirgin
olarak yer alacaktır.
**
17
16- Dr. Fatih M. ŞEKER
Milli Eğitim Bakanlığı (Öğretmen), İstanbul
GAZZÂLÎ’NİN DÜŞÜNCE SİSTEMİNDE YÛSUF
HAS HÂCİB’İN ROLÜ
Türkler İslâmî birikimlerini, asırlara yayılan bir süreçte
önemli bir cephesiyle Türkistan coğrafyasından başlayarak
Horasan üzerinden Anadolu’ya uzanan hattan sağlamıştır. Bu
hattın önemli isimlerinden ikisi Kutadgu Bilig müellifi Yûsuf
Has Hâcib ile Gazzâlî’dir. İşte biz de tebliğimizde Selçuklu
İslâm tasavvurunu inşâ eden düşünürlerden biri olan Gazzâlî
ile Türkistan coğrafyasındaki İslâm algısını sistematize eden
Yûsuf Has Hâcib’in fikri yapısını muayyen noktalardan
hareketle mukayese etmeyi deneyeceğiz. Bir başka ifadeyle
tebliğimiz belli bazı eserleriyle Gazzâlî’yi Kutadgu Bilig
müellifi Yûsuf Has Hâcib’ten tevarüs ettiği miras açısından
okuma denemesi olarak görülebilir. Böylece hem Türkistan
coğrafyasından Anadolu’ya intikal etme sürecinde oluşan
düşünce sisteminde gerilere itilen yahut öne çıkarılan hususlar
ele alınacak hem de Gazzâlî’nin şahsında Türkistan’da
teşekkül eden İslâm tasavvurumuzun hangi merhalelere
taşındığı gösterilecektir.
Gazzâli ile Yûsuf Has Hâcib’in fikirleri etrafında Türkİslâm düşüncesinin karakteristik hususiyetleri nelerdir?
Selçuklu İslâm tasavvurunda Türkistan’ın kıymet hükümleri
hangi boyutlarda devam etmektedir? Selçukluların Türkistan’a
nispet edilecek tarafları nelerdir? Bu çerçevede devam eden
taraflarla irtifa kaybeden hususlar nelerdir? Gazzâlî’nin
tefekkür sisteminde Yûsuf Has Hâcib’in rolü nedir? Bu iki
düşünür, günümüz zaviyesinden nereye tekabül etmektedir?
Biz bu tebliğde söz konusu soruların cevaplarını arayacağız.
**
18
17- Doç. Dr. Fehrullah TERKAN
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
GAZZÂLÎ’NİN İLÂHÎ İRÂDE HAKKINDAKİ
ARGÜMANLARI
VE
FİLOZOFLARIN
İRÂDE
ANLAYIŞINA YÖNELTTİĞİ ELEŞTİRİLER
İslâm felsefe geleneğinde, kâinatın oluşumuna dair
savunulan başlıca teorilerden ikisi, sudur teorisi ve yaratmacı
anlayıştır. Bu iki teoride öne çıkan meselelerden biri, ilâhî
irâdenin kâinatın varoluşuyla bağlantısının nasıllığıdır.
Gazzâlî, yaratmacı anlayışın en güçlü felsefi savunucusu
olarak, Tanrı’nın irâdesinin varoluştaki öncelikli ve başat
rolünü savunurken, varlığın Tanrı’dan zorunlu çıkışını öne
süren sudur teorisinde ise bu başatlık zayıf kalmaktadır. Bu
noktada, filozofların varoluşta ilâhî irâdeyi devre dışı
bıraktıklarını iddia eden Gazzâlî, filozofların bu husustaki
yaklaşımlarını eleştirmekte ve ilâhî irâdenin konumunu
sağlamlaştırmak istemektedir. Tanrı’ya irâde atfetmenin felsefi
açıdan bir sorun çıkarıp çıkarmayacağı konusunda Gazzâlî’nin
filozoflara karşı sunduğu argümanların içerik analizinin
yapılması ve ilgili problemlerin ortaya konması, yaratmacı
anlayışın iç tutarlığı açısından önem arz etmektedir.
Bu tebliğde, Gazzâlî’nin evrenin varoluşunda Allah’ın
irâdesinin yeri ve işlevine dair görüşleri irdelenecek ve
filozofların irâde hakkındaki çekincelerini ortadan kaldırma
amacıyla geliştirdiği argümanlar analiz edilecektir.
**
19
18- Yrd. Doç. Dr. Ferruh ÖZPİLAVCI
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul
GAZZÂLÎ’NİN
MANTIK
İLMİNİ
MEŞRULAŞTIRMASININ MANTIK TARİHİ AÇISINDAN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Huccetü’l-İslâm İmâm-ı Gazzâlî, kuşkusuz İslâm
düşünce ve ilim tarihinin en önemli dönüm noktalarından
birini oluşturmaktadır. Dinî ve hatta aklî ilimlerin çoğu için
mütekaddimûn-müteahhirûn
ayrımının
merkezinde
durmaktadır. Bu durum, mantık ilminin İslâm dünyasındaki
seyri için de söz konusudur. Klasik mantık açısından da
Gazzâlî öncesi ve sonrası arasında bariz bir değişim ve
dönüşümden rahatlıkla söz edilebilir.
Genellikle Gazzâlî’nin mantık ilmini meşrulaştırması,
bu ilme dinî-Kur’anî temeller bulmaya çalışması ve bu kritik
‘eksen değişimi’nin olumlu ya da olumsuz etkileri ele alınıp
incelenmiştir. Biz bu tebliğimizde Gazzâlî’nin mantık ilmini
meşrulaştırmaya çalışırken ihdas etmiş olduğu yaklaşımların,
ortaya koymuş olduğu görüşlerin ve teklif etmiş olduğu
kavramsallaştırmaların ‘mantık ilmi’ ve tarihi seyri açısından
önemi ve değeri üzerinde durmaya çalışacağız. Bu bağlamda
onun bu meşrulaştırma çabasıyla ilgili meşhur eseri ‘elKıstasu’l-mustakîm’ ile ve onun XVIII. yüzyıl Osmanlı
mutasavvıf ve düşünürlerinden Muhammed el-Lalezârî
tarafından kaleme alınan ve pek fazla bilinmeyen el-Mizanü'lmukim fi ma'rifeti'l-Kıstasi'l-mustakîm isimli tek şerhi
hakkındaki
önemli tespit
ve değerlendirmelerimizi
paylaşacağız.
**
20
19- Doç. Dr. Gürbüz DENİZ
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
GAZZALİ'DE ÜÇ MESELENİN EVRİLMESİ
Gazzâlî, resmî ulema olarak kabul edilen kelamcılar
tarafından görüşleri çokça yorumlanan bir düşünürdür. Onun
görüşleri bu zümrece her zaman ele alınmış ve filozofların
fikirlerine olan eleştirileri Gazzâlî tarafgirliği noktasında
yoğunlaşmıştır.
Gazzâlî’nin filozoflara eleştirisi, onun Tehâfüt ve
Munkız adlı eserlerinin ana miğferini oluşturmaktadır. Gazzâlî,
Tehâfüt’te filozofları üç meselede küfürle itham ederken on
yedi meselede ise onları bidat içerisinde olduklarını kendince
temellendirip eleştirmiştir.
Faysalu’t-tefrika ve Mîzânu’l-Amel adlı eserlerinde ise
Gazzâlî, yine filozofları Tehâfüt’te küfürle itham ettiği üç
mesele noktasında eleştirmektedir. Ancak Faysal’da
filozofların küfür veya zındıklıklarını yalnızca onların
bedensel haşri inkar etmeleri noktasına indirgemektedir.
Bunun yanında filozofları bu meselede mutlak zındıklıkla
değil, mukayyet zındıklıkla itham etmektedir.
Gazzâlî, Mizânu’l-Amel adlı eserinde bedensel haşri
inkar edenlerin yalnızca ilahiyatçı filozoflar olmadığını, bazı
sûfîlerin de bu görüşte olduklarını söyler. Bu eserinde, ahirette
bedensel mükafatın, sûfîler ve filozoflar tarafından avamın
istekleri şeklinde yorumlandığını beyan eden Gazzâlî, bununla
beraber filozofların ve sûfîlerin nihai gayesi olan ulvi, yani
soyut mükafatlara ulaşmak için daha çok gayret etmeleri
gerektiğini ifade etmektedir. el-Madnun adlı eserinde ise
“cennette kim ne isterse onu elde edeceği”nin imkânından
hareketle beden olmaksızın akli mükafatın mümkün olduğunu
kabul etmektedir.
Gazzâlî’nin eserleri, hitap etmek istediği muhataplara
göre alındığında ve onun düşünsel anlamda geçirdiği
değişimler de değerlendirme konusu yapıldığında Gazzâlî ile
21
filozoflar (özellikle Farabi ve İbn Sina) arasındaki kavganın
boyutlarının çok derin olmadığı ortaya konabilir.
Bunlara ilaveten Gazzâlî’nin son eserlerinden kabul
edilen Mişkatü’l-Envar’ın üçüncü bölümü göz önünde
bulundurulduğunda Gazzâlî’nin sanılanın aksine filozoflara ve
onların görüşlerine olumlu baktığını da görebilmekteyiz.
**
20- Hasan TURGUT
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kelam
Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi, İstanbul.
GAZZÂLÎ’NİN İLİMLER TASNİFİ
TASNİFTE KELÂM İLMİNİN YERİ
VE
BU
Felsefe ile dinin aynı hakikati söylediği düşüncesinin
kabul gördüğü, bunun da ötesinde felsefenin adeta dine karşı
bir alternatif olarak algılandığı bir dönemde dinî ilimlerin
ihyasına çalışan Gazzâlî, kelâm ilmine dair ortaya koyduğu
düşüncelerle İslâm düşüncesini ciddi anlamda etkilemiştir. Bu
bağlamda onun ilimler tasnifine önem verdiği ve bu tasnifte de
kelâm ilmine tarihi bir misyon yüklediği görülmektedir. Zira
o, bir yandan kelâmı dinî ilimlerin en üst mertebesine
yerleştirmekte, öte taraftan da içeriğini akli konular şeklinde
tespit ederek karşı çıkmış olduğu felsefenin, kelam içerisinde
devam etmesine zemin hazırlamış olmaktadır. Bu tebliğde
Gazzâlî’nin ilimleri ne şekilde tasnif ettiği, kelâmı bu tasnifte
nereye yerleştirdiği ve içeriğini ne şekilde doldurduğu
tartışılacaktır.
**
22
21- Doç. Dr. Hatice K. ARPAGUŞ
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul
GAZZÂLİ’NİN
TAKLİD
PENCERESİNDEN
AKIL
VE
Akıl İslâm düşünce geleneğinin en temel konularından
birini oluşturmaktadır. Söz konusu terim insanın
sorumluluğuyla eşdeğer olarak erken dönemden itibaren
kelâmda da gündeme alınan ve sıkça tartışma zemini oluşan
alanlardan birini teşkil etmektedir. Söz konusu meselenin
gündeme gelmesi aklî istidlalin dinde nasıl kullanılacağı
meselesiyle irtibatlı olduğu gibi aklî istidlalin kullanılmadığı
durumlarla da alakalıdır.
Nitekim bu husus en başından itibaren mukallidin
imanıyla alakalı olarak da ele alınmıştır. Şüphesiz imanmarifet ilişkisi bilginin neliğini gündeme getirme yanında
taklidî bilginin de dindeki durumunu incelemeyi gerekli
kılmıştır. Bu bağlamda erken dönemden itibaren taklidî bilgiye
sahip olan kimsenin dinde ve imandaki konumu Mutezile,
Eşariyye ve Maturidiyye arasında değişik bakış açılarıyla
gündeme alınmıştır. Mutezile tek sesli olmamakla birlikte
içlerinden taklîdi bilgiyi geçersiz gören düşünceye sahip
olanların varlığı bilinmektedir. Buna karşılık Eş arî’nin
eserlerinden hareketle onun konuyla ilgili düşüncesine
doğrudan ulaşılamasa da onun da taklidî bilgiye cevaz
vermediği fikrine dolaylı olarak ulaşılmaktadır. İmâm
Maturidi ve Maturidilik ise taklid eden kimsenin imanına
cevaz veren bir yaklaşım izlemiştir.
Kendisi de ekol olarak Eş arî düşünceyi benimseyen
Gazzâlî ise bu konuda kendisinden sonra gelişecek düşünceye
önderlik edecek tarzda aklî bilgiyi yeniden tasnif etme yanında
taklidî bilginin de geçerli olduğunu ve seleflerinin aksine
bilginin taklîdî olmasının din planında mahzurunun kısıtlı
olması yanında imanın tabii neticesi olan amellere sevketmede
daha etkin olduğunu değişik açılardan gündeme getirmiştir.
İşte bu tebliğde bu mesele Gazzâlî perspektifinden ele
alınıp analiz edilecektir.
23
**
22- Doç. Dr. Hülya ALPER
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul
XVII. YÜZYILDA BİR OSMANLI DÜŞÜNÜRÜNÜN
GAZZÂLÎ
YORUMU:
SADREDDİNZÂDE
eşŞİRVÂNÎ’NİN KAV‘İDÜ’L-‘AKA’İD ŞERHİ ÖRNEĞİ
İmâm Gazzâlî’nin İslâm düşünce tarihi boyunca
kendisinden sonra gelen pek çok müslüman âlim üzerinde göz
ardı edilemez bir etkisinin bulunduğu bilinen bir gerçektir. Bu
etki sadece fikirlerinin benimsenmesinde değil onun fikirleri
üzerine
yapılan
tartışmalarda,
eleştirilerde
ve
değerlendirmelerde de açığa çıkmaktadır. Şüphesiz Osmanlı
ilim çevresinde de hemen her dönem boyunca Gazzâlî’nin
düşünceleri üzerinde çeşitli ilmî ve fikrî tartışmalar yapılmış,
bu tartışmalar yanında eserlerine yapılan şerhler yoluyla da
Gazzâlî’ bir anlamda yeniden yorumlanmıştır.
Böyle bir bakış açısıyla bu tebliğde Gazzâlî’nin
düşünceleri onun Ehl-i sünnet görüşlerini ortaya koymak
amacıyla yazdığı ve daha sonrada İhyâ’ü ‘ulûmi’d-dîn içine
aldığı Kavâ‘idi’l-‘aka’id adlı eseri üzerine, yaşadığı dönemin
âlimleri arasında seçkin bir yeri bulunan Sadreddinzâde
Mehmed Emin eş-Şirvânî’nin (ö. 1036/1627) yapmış olduğu
şerhten hareketle ortaya konulmaya çalışılacaktır. Nitekim
Şirvânî’nin bu eseri Kavâ‘idil-‘aka’id üzerine yapılan dört
farklı şerhten günümüze ulaştığı bilinen tek çalışma olması
hasebiyle oldukça önemlidir.
Çalışmada, öncelikle çeşitli kütüphanelerde yazma
nüshaları bulunan Şerhu Kavâ‘idi’l-‘aka’id’in müellif hattı
olduğu tesbit edilen nüshasına dayanılacak, orada Şirvânî’nin
değerlendirmeleri incelenmek suretiyle onun Gazzâlî anlayışı
belirlenmeye çalışılacaktır. Bu yapılırken Şirvânî’nin
Gazzâlî’nin fikirlerine ne ölçüde katıldığı, nasıl bir Gazzâlî
tasvir ettiği şeklindeki sorulara da cevaplar aranacaktır.
Böylece bir anlamda XVII. yüzyıl Osmanlı düşüncesindeki
Gazzâlî resminin çizilmesine de katkı sağlanmış olacaktır.
**
24
23- Prof. Dr. Hüseyin ATAY
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
GAZZÂLÎ VE İBN
KARŞILAŞTIRILMASI
RÜŞD
FELSEFELERİNİN
Gazzâlî’nin başlangıcından beri İslâm düşünce tarihinde
zirve noktalardan birini işgal ettiği kabul edilmektedir.
Gazzâlî’ye kadar İslâmi ilimler tam olarak geliştiği için o
bunları önünde hazır bir halde bulmuştu. Tabii olarak bu
ilimleri felsefe, kelam, tasavvuf, mantık, gibi ilimler içerisinde
hülasa etmiştir. Ancak bu ilimleri daha ileri götürmeye
çalıştığında, çeşitli zorluklarla karşılaşmış ve muhtemeldir ki
bundan dolayı ruhi bir krize girmiştir. Aynı gerekçe zamanının
siyasal karışıklıklarıyla birleşerek onu krize götürmüş gibi
görünmektedir ve sonunda tasavvufu sakinleşmek için son
nokta olarak aramasına sebep olmuştur. Bizim çalışmamızda
işaret edilen diğer önemli şahsiyet hem kelamcıları ve onların
tartışma usullerini tenkid eden biri hem de bir filozof ve Aristo
yorumcusu olan İbn Rüşd’dür.
**
24- Doç. Dr. İbrahim ÇAPAK
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
GAZZÂLÎ MANTIĞINDA BURHAN
Gazzâlî, İslâm dünyasında mantığı meşrulaştıran en
önemli filozoftur. Meşhur fıkıh eseri el-Mustasfâ’nın başına
yaklaşık 100 sayfalık bir mantık mukaddimesi koyup “Mantık
bilmeyenin ilmine güvenilmez” diyerek mantığın dini ve dini
olmayan ilimler için zorunlu olduğunu ifade etmiştir. Bilindiği
gibi mantığı sistemleştiren Grek filozofu Aristoteles’tir.
Aristoteles’in mantık eserleri Organon başlığı altında bir araya
getirilmiştir. Bu eserlerin en önemlisi, akıl yürütmeleri
oluştururken sağlam öncülleri ön plana çıkaran ve bu sağlam
öncüllerden hareketle doğru sonuçlara nasıl varılacağını ortaya
25
koyan İslâm dünyasında Kitabu’l-burhan olarak isimlendirilen
II. Analitikler adlı çalışmasıdır. Biz bu tebliğimizde
Gazzâlî’nin beş sanattan biri kabul edilen burhan hakkındaki
görüşlerini karşılaştırmalı olarak ve onun bu alana yaptığı
katkıları da göz önünde bulundurarak incelemeye çalışacağız.
Gazzâlî, burhanı “kesin sonuç elde etmek için kesinlik taşıyan
öncüllerden oluşturulmuş kıyastır” şeklinde tanımlamaktadır.
Gazzâlî’nin burhan hakkındaki görüşleri mantıkta doğru
sonuçlara varmak açısından son derece önemli olduğu gibi
fıkıh ilmi açısından da önemlidir. Bu bakımdan Gazzâlî’nin
burhan hakkındaki görüşleri mantık ilimi açısından ele
alınacak ve fıkıh ilmi ile olan ilişkisi üzerinde durulacaktır.
Ayrıca Gazzâlî’nin burhan konusunda Aristoteles’ten
etkilendiği ve özgün olduğu noktalara dikkat çekilecektir.
**
25- Dr. İbrahim ed-DÎBO
Şeriat Fakültesi, Usulü'd-Din Bölümü, Halep/Suriye
İMÂM GAZZÂLÎ'NİN KELAMCILARIN DELİL VE
YÖNTEMLERİNE KARŞI TUTUMU
Gazzâlî, İslâm inancını savunan ve muhalif akımlara
karşı duran Eş'arî Kelamcılarının öncü şahsiyetlerinden biri
sayılır. Gayretleri, inanç konularını temellendirdiği pek çok
eserinde ve muhalif şüphelere verdiği cevaplarda açıkça
görülmektedir. Ortaya atılan bir şüphenin içyüzünü
keşfedebilmek ve ona gerekli cevabı verebilmek için kelâmi
delillerin önemine vurgu yapıyordu. Ancak kelâmî delilin,
herkesin anlayabileceği nitelikte bir delil olmadığını;
dolayısıyla bu delilin, sıradan insanlar tarafından bilinmesini
talep etmememiz gerektiğini de daima belirtiyordu. Zira bu
durum, sadece "hastaların" ihtiyaç duyabileceği bir "ilaca"
benziyordu. Fıtrî iman ve sağlam inanç sahibi kimseye,
Kur'an'daki açık deliller yetmektedir. Kur'ân da, daha çok, tüm
insanlar için elverişli olan ve bütün yaratılmışların kendisinden
faydalanabileceği "suya" benzer.
Sonuç olarak Gazzâlî, kelamî delil ile Kur'ânî delili;
sıradan insanlarla (avâm), ârifleri; insanların durumları ile
26
delillere duydukları ihtiyaçlarını birbirinden ayırmaktadır. Ben
bu çalışmamda, Gazzâlî'nin kendi sözlerinden hareketle bütün
bu hususlara değinmeye çalışacağım.
**
26- Prof. Dr. İbrahim EMİROĞLU
Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İzmir
TARTIŞMA
GAZZÂLÎ’NİN
İNCELENMESİ
USÛL VE ÂDÂBI AÇISINDAN
TEHÂFÜTÜ’L-FELÂSİFE’SİNİN
Giriş’te, Gazzâlî’nin Tehâfütü’l-Felâsife adlı eserinin
felsefi önemine kısaca değinilecek, sonra kullandığı delil
şekilleri belirtilecek, muhataplarını veya muarızlarını red
gerekçeleri ve red şekilleri sıralandıktan sonra asıl konunun
incelenmesine geçilecek. Burada, sözkonusu eserde izlenen:
- Muhataba soru sormak
- Prensipler vaz’etmek
- Kavram tahlili ve tanımlamalarda bulunmak
- Yer yer muarızı onaylamak
- İlmî, tabii, mantıkî ve ahlakî prensipleri hatırlatmak
- Olabilecek, yöneltilebilecek itirazları zikretme ve
cevaplamak
- Hasmın mukâberede bulunduğuna belirtmek
- Birçok ihtimal veya alternatifleri
bulundurarak konuşma/tartışmayı sürdürme
göz
önünde
- Aklı aşan konulara (fideist) teslimiyet gösterme
- Muârızından delil isteme (mütalebe)
- İddianın gereğinin doğurduğu probleme dikkat çekme
- Örnekler getirme
- Dile, lûgata, dine, sarih akla ve duaya başvurma, gibi
tartışma usûl ve âdâbı örneklerle incelenecek, en sonunda da
27
bu delillerin ve uygulanan
değerlendirilmesi yapılacaktır.
yöntemin
bir
genel
**
27- Prof. Dr. İlhan KUTLUER
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul
FELSEFE
İLE
TASAVVUF
ARASINDA:
GAZZÂLÎ’NİN
MİŞKÂTÜ’L-ENVÂR’INDA
ENTELEKTÜEL PERSPEKTİFLER
Gazzâlî Mişkâtü’l-envâr’ını her halde “felsefe”
kitaplarına bir yenisini eklemek için yazmamış ancak bu
eserinde İslâm felsefe geleneği bakımından anlamlı
sayılabilecek bir kavramsal sistem ortaya koymuştur. Onun bu
eserinde en-Nûr terimini eksene alarak temellendirmeye
çalıştığı metafizik kozmoloji, epistemolojik tazammunlarıyla
birlikte İbn Sînâ felsefesiyle karşılaştırılabilecek ana fikirler
ihtiva eder.
Bunun yanı sıra eserdeki yönlendirici
perspektiflerin kendisinden sonraki İşrâk metafiziğini de
derinden etkilediği anlaşılmaktadır. Eserin “Bilgi nurdur”
ilkesini benimsemiş olan ve husûlî bilgiden ziyade huzûrî
bilgiyi esas alan tasavvuf geleneği bakımından da ilgi çekmesi
mukadderdi. Nitekim Mişkât, yazarının mutasavvıf kişiliğiyle
de desteklenen epistemolojik boyutlarıyla bir tasavvuf klasiği
olarak algılanmıştır. Bu bildiri Gazzâlî’nin entelektüel
şahsiyetinde belirleyici olmuş felsefî ve tasavvufî
perspektiflerin Mişkâtü’l-envâr’da nasıl eklemlendiğini
belirlemek ve dolayısıyla İhyâ’dan sonra kaleme alınmış bu
eserin, düşünürümüzün entelektüel projesinde nereye
oturduğunu tespit etmek amacındadır.
**
28
28- Prof. Dr. H. Mahmut ÇAMDİBİ & Yrd. Doç. Dr.
Emine KESKİNER
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul
GAZZÂLİ'YE GÖRE ÇOCUK EĞİTİMİ
Çocukluk hem çocuklar hem de onların eğitimden
sorumlu yetişkinler için eğitsel açıdan iyi değerlendirilmesi
gereken yıllardır. İnsanoğlu yaşam boyu öğrenme kapasitesine
sahip bir varlık olsa da, bu kapasitenin en verimli ve hızlı bir
şekilde çalışmaya müsait olduğu zaman çocukluk dönemidir.
Bireyin bu dönemde almış olduğu eğitimin yaşam boyu etki
gücüne sahip olacak olması yapılacak eğitimin önemini açıkça
göstermektedir. Bu yıllardaki tesirlerin izleri daha kalıcı ve
kuvvetlidir. Özellikle şahsiyetin yapılanmasında çocukluk
yıllarının önemi çok büyüktür. Bu yaşlardaki hayat, âdetâ
şahsiyetin çekirdeğini oluşturmaktadır. Gazzâlî, anne ve
babalarının yanında ilahî bir emanet olduğunu ifade ettiği
çocukların eğitiminin üzerinde önemle durulması gereken
mühim işlerden olduğuna dikkat çekmiştir. Çocukların temiz
kalbini saf, kıymetli, her türlü nakış ve sûretten uzak, her şeyi
kabule müsait, kendisine müteveccih her şeye meyleder bir
cevher olarak niteleyen Gazzâlî, çocuğun eğitimiyle ilgilenen
insanların sorumluluğunu özellikle vurgulamıştır. Bu bildiride
Gazzâlî’ye göre bu sorumluluğun yerine getirilmesinde dikkat
edilmesi gereken hususlar üzerinde durularak, kendisinin
çocuk eğitimine yönelik görüş ve önerilerinin değeri ve
kalıcılığı gözler önüne serilecektir.
**
29
29- Prof. Dr. Mahmut KAYA
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
GAZZÂLÎ FİLOZOFLARI ELEŞTİRİSİNDE HAKLI
MIYDI?
İslâm toplumunun siyasî, sosyal, dinî ve ahlâkî açıdan
bunalımlı bir döneminde yaşayan, İslâm ilim ve düşünce
tarihinde eşine az rastlanır bir şahsiyet olan Gazzâlî’nin, elli
dört yıllık bir ömrün ardından geriye bıraktığı ilmî miras, bu
topluma aynı inanç, duygu ve düşünce ekseninde yeni bir
dinamizm kazandırmış; onun ihyacı fikirleri, yol gösterici
eleştirileri ve rabbânî kişiliği sonraki nesiller için bir ilham
kaynağı olmuştur.
**
30- Doç. Dr. Mehmet TÜRKERİ
Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İzmir
GAZZÂLÎ’NİN FAHREDDİN RAZİ’Yİ ETKİLEYEN
AHLÂK GÖRÜŞLERİ
Bu bildiri, İslâm düşüncesinin her konusunda olduğu
gibi, ahlâk alanında da bir mihenk taşı konumunda olan
Gazzâlî’nin, ünlü müfessir Fahreddin Razi’yi, ahlâk görüşleri
bakımından
nasıl
etkilediğini
ortaya
çıkarmayı
amaçlamaktadır.
Gazzâlî’nin Fahreddin Razi’ye ahlâk bakımından
etkisini, kabaca ve çok genel anlamda, iki kategoriye ayırmak
mümkündür. Birincisi birebir etkiyi gösteren ahlak
görüşleridir. İkincisi, dolaylı diyebileceğimiz etkiyi gösteren
ahlak görüşleridir.
Birebir etkiyle, Fahreddin Razi’nin, Gazzâlî’den
neredeyse aynen
iktibas
ettiği
ahlak
görüşlerini
kastetmekteyiz. Bunlar, tespit edebildiğimiz kadarıyla,
tehzibü’l-ahlâk yolunda, karakter arındırılması kapsamında yer
30
alan servet sevgisi ve tedavisi, riya ve tedavisi, makam-mevki
sevgisi ve tedavisi, övülmeyi sevme ve yerilmekten
hoşlanmama ve tedavisi gibi konularla ilgili görüşlerdir.
Dolaylı etkiyle, insanın varlıklar arasındaki yeri ve
derecesi, rasyonel nefsin mahiyeti, nefsin nitelikleri, erdem,
iyi, mutluluk ve yetkinlik (kemal) gibi konularda Gazzâlî’nin
Fahreddin Razi’yi genel anlamda etkilediğini düşündüğümüz
görüşlerini kastetmekteyiz.
**
31- Yrd. Doç. Dr. Metin YİĞİT
Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Diyarbakır
GAZZÂLÎ’NİN USÛL-İ FIKHA KATKISI
Usul-i Fıkıh, en geniş anlamıyla nassları anlama ve
yorumlama metodolojisidir. Tarihî bakımdan usûlün, dinî
hitabla yaşıt olduğunu söylemek mümkündür. Vahyin
nüzûlünden itibaren vahye muhatap olanlar dinî nasları belli
bir usûl çerçevesinde anlayıp yorumlamaya çalışmışlardır.
Ancak usûlün sistematik bir ifadeye kavuşması daha sonraki
dönemlere denk gelmektedir. Sistematik anlamda usûl yazımı
genelde İmâm Şafiîyle başlatılmaktadır. Bu çizgi Maturîdî,
Cessâs, Bakıllânî, Ebû’l-Huseyn el-Basrî, Debbûsî, Cuveynî
ve Gazzâlî gibi isimlerle devam etmiştir. Gazzâlî, usûl
tarihinde özel bir yere sahiptir. Gazzâlî’nin usûle dair müstakil
üç eseri bulunmaktadır: el-Menhûl, Şifâu’l-Ğalîl ve elMustasfâ. Her üçü de aynı alana ilişkin olduğu halde nitelik
bakımından aynı özelliklerde değildirler. Mimarî terminolojiyi
ödünç alarak belirtmek gerekirse el-Menhul, çıraklık
dönemine; Şifâu’l-Galîl kalfalık dönemine ve el-Mustasfâ
ustalık dönemine ait bir eserdir, diyebiliriz. Gazzâlî bu
eserlerinde özellikle el-Mustasfâ’da kendisinden önceki usûlî
muhtevayı özetleyip değerlendirmeye tabi tutmuş ve önemli
katkılarda bulunmuştur. Bu katkıların bir kısmını şöyle
özetlemek mümkündür:
1. Mantığın bir tanzim aracı olarak usûl bünyesinde yer
alışı Gazzâlîyle başlamıştır. el-Mustasfâ’’nın giriş kısmında
31
mantığa genişçe bir yer ayırmış ve kitap içerisinde de bunu
uygulamıştır.
2. Gazzâlî, usûlü işlerken sistematik bir yöntem izler. elMustasfâ’da ağaç şeması üzerinden usûlü anlatmaktadır. Şer’î
hükmü meyveye (semere); hükmün kaynakları olan Kitap,
Sünnet ve İcmayı ağaca (müsmir); nassların delalet türlerini
meyve devşirme biçimine (turuku’l-istismâr); müçtehidi
meyve derleyicisine (müstesmir), içtihad faaliyetini de meyve
devşirmeye (istismar) benzetmektedir.
3. Usul eserlerinde farklı yerlere serpiştirilmiş halde
bulunan ancak birbiriyle ilgili bilgileri özgün bir tarzda
sunmaktadır.
4. Konuların sunumunda lafızlar ve terminolojik
farklılıktan ziyade mana ve muhtevanın netleştirilmesi
üzerinde özenle durmaktadır. (Tahrîru mahalli’n-nizâ’).
5. Kaffâl ve Cuveynî tarafından temelleri atılan makasıd
konusunu ilk olarak sistematik bir tarzda izah etmiştir.
6. Değişik vesilelerle değindiği varlığın mertebeleri ve
şartlanma konuları düşünce tarihinde ilk olarak Gazzâlî
tarafından gündeme getirilmiştir.
Yukarda saydığımız hususlar Gazzâlî sonrası usul
eserlerinde değişik oranlarda görünmektedir. Ancak bunların
Gazzâlî’den ve onun katkısından bağımsız olarak ele
alınmayacağını düşünmekteyiz.
**
32- Doç. Dr. Muhittin MACİT
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi / T.C. Kültür
Bakanlığı Yazma Eserler Genel Müdürlüğü, İstanbul
FARKLI BİR PERSPEKTİFTEN
MİNE’D-DALAL DEĞERLENDİRMESİ
el-MUNKIZU
Büyük İslâm âlimi ve düşünürü Huccetü’l-İslâm İmâm
Gazzâli el-Munkızu min ed-Dalâl isimli eserinde kendi
entelektüel ve zihinsel serüvenini klasik İslâm düşünce
tarihinde benzerine pek rastlayamadığımız bir tarzda yani bir
32
hayat hikayesi çerçevesinde ortaya koymuştur. Bir çok ilim
dalında sözü geçen bir âlim olarak kabul edilen Gazzâli’nin
özellikle hakikati arayanları genel bir tasnifle ortaya koyup
değerlendirdiği bu eseri, ölümünden üç yıl önce kaleme aldığı
düşünüldüğünde eser düşünürün zihinsel serüveninin tebellür
ettiği ve otantisitesi üzerinde tartışma bulunmayan bir metin
olarak kabul edilebilir. Gazzâlî’nin kendine özgü niteliklere
sahip olan bu özgün otobiyografi çalışmasının bugün bize
söyleyebileceği pek çok şey vardır ve bunlar hala birçok farklı
bakış açısıyla değerlendirilmesi gereken bir öneme haizdir.
Düşünürümüzün zihin haritası denilebilecek bir portresini
bizlere sunan el-Munkız, tebliğimizde farklı bir perspektifle ele
alınıp değerlendirmeye tabi tutulacaktır.
**
33- Doç. Dr. Murat SÜLÜN
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul
GAZZALİ’NİN
KUR’AN’A
ÇERÇEVESİNDE İŞARÎ TEFSİR
YAKLAŞIMI
Gazzâlî bağlamında işarî tefsirin tartışılacağı bu
tebliğde; (i) Gazzâlî’nin Kur’an algısı açısından önemli bir yer
işgal eden “ayetler arası hiyerarşi” meselesine değinilerek,
bunun modern insanın Kur’an’la ilişkileri açısından ifade ettiği
önem vurgulanacak; (ii) Kur’an’ın anlaşılıp yorumlanmasında
Gazzâlî’nin temel yaklaşım farkı, dayanaklarıyla birlikte
sunulup, Tefsir usul, zabıta ve kaideleri açısından tahlil
edilecek; bu çerçevede, işari ve bilimselci yaklaşımların temel
dayanağı olan “ilâhî kelam” kavramı tebarüz ettirilerek,
Gazzâlî vb. tevilcilerin bu kavrama yükledikleri anlam
tartışılacaktır.
**
33
34- Prof. Dr. Murtaza KORLAELÇİ
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
GAZÂLİ’ NİN İNSAN ANLAYIŞI
Allah insanı beden ve ruh ikilisinden yaratmıştır. Beden
ancak ruh ile tamamlanır. Beden gözle görülür. Ruh ancak
hakikat gözüyle görülebilir. İnsanın hakikati, özü ruhtur.
Bedenin diğer aksamı ruha tabidir. İnsanın hakikatini meydana
getiren ruh bazen nefs, bazen de kalp olarak isimlendirilir.
Ruh’un hakikati emr âlemine aittir. Beden onun aleti ve
taşıyıcısıdır. Bedenin bütün organları ruhun emrindeki
güçlerdir. Allah’ı tanımak, O’nun cemalini müşahede etmek
ruhun sıfatıdır. Ruhun ne olduğunu açıklamaya dinimiz
müsaade etmiyor. Ruh mahluktur, yaratıktır. Ruha kadîm
diyenler, cisimdir diyenler yanılmaktadırlar. Ruh melek
cevherinden bir cevherdir. İnsanda bulunan ve can ismi verilen
hayvanî ruh latif bir cisimdir. Bedenin ölmesiyle bu ruh da
ölür. Allah’ın emir ve nehiylerine muhatap olan, nefs denilen
insanî ruhtur.
**
35- Prof. Dr. Mustafa ÇAĞRICI
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi/
Müftülüğü
GAZZÂLÎ’NİN
ESTETİK
VE
DÜŞÜNCESİNDE KESRETTEN VAHDETE
SEVGİ SÜRECİ
İstanbul
AHLAK
ULAŞAN
İnceleyebildiğim kadarıyla, özellikle sevgi ve güzellik
kavramları, bunlar arasındaki ilişki hakkında, sınırlı da olsa,
sistematik bir teori ortaya koymaya çalışan ilk klasik İslâm
düşünürü Gazzâlî’dir. Ayrıca o, hemen bütün araştırmacıların
kabul ettiği üzere, İslâm dünyasının en büyük ahlâk
düşünürüdür. İhyâu ulûmi’d-dîn isimli eserinin İslâm
34
dünyasında Kur’an’dan sonra en çok okunan kitap olduğu
söylenir ve bu doğrudur. Fakat bir doğru daha var ki, o da bu
âbide eserin, hiçbir zaman yeterli düzeyde anlaşılamamış ve
aşılamamış olmasıdır. Gazzâlî bu değerli eserinin muhtelif
yerlerinde, özellikle de -kendi deyimiyle- “Sevginin
Hakikati”ni incelediği ve bir baskısında (İstanbul 1985) 114
sayfa tutan bölümde, sevgi konusunu ontolojik, estetik, dinî ve
ahlâkî boyutlarıyla, ele almış, İslâm sanatının ve ahlâkının
nihai gayesini mükemmel bir şekilde ortaya koymaktadır.
**
36- Doç. Dr. Özcan HIDIR
Rotterdam
Hollanda
İslâm
Üniversitesi
İlahiyat
Fakültesi,
GAZZÂLÎ’NİN er-REDDÜ’L-CEMÎL li İLÂHİYYETİ
ÎSÂ bi SARÎHİ’L-İNCÎL ADLI ESERİ BAĞLAMINDA
“TESLİS AKÎDESİ”NE BAKIŞI
İslâm düşünce geleneğinin “köşe taşı” diye
nitelenebilecek âlimlerinden olan Ebû Hâmid el-Gazzâlî,
kelâm, ahlâk-tasavvuf, usûl-i fıkh ve felsefe başta olmak üzere
pek çok ilim dalında eser ortaya koymuştur. Onun eserlerinin
hemen her biri, söz konusu ilim dallarının klasikleri arasında
yerini almıştır. Bu itibarla Gazzâlî’yi bu çok yönlü ilgisi ve
birikimi sebebiyle “inter-disipliner”, islâmî ilimlere
“bütüncül” bakabilen âlimlerden saymak fazlasıyla
mümkündür. Dolayısıyla onun farklı disiplinlere ait
görüşlerinin bütün yönleriyle ele alınıp karşılıklı
mukayeselerle analiz edilmesi özellikle önem arzetmektedir.
Gazzâlî’nin bugüne dek İslâm dünyasında fazla
üzerinde durulmamış, ancak özellikle hıristiyan kökenli bazı
misyoner-oryantalistler arasında revaç bulmuş kısa, fakat
önem arzeden bir eseri bulunmaktadır. er-Reddü’l-cemîl li
ilâhiyyeti Îsâ bi sarîhi’l-İncîl adını taşıyan ve esasen bir
“risâle” olarak da değerlendirmek mümkün olan bu eser, gerek
bazı müslüman araştırmacılar, gerekse hıristiyan kökenli
oryantalistler arasında, özellikle Hz. Îsâ’nın ulûhiyyetine ve
dolayısıyla Hıristiyanların “teslîs” akîdesine kapı aralar
35
mahiyette “dikkat çekici” ve “farklı” okumalara konu
olmuştur. Ayrıca eserin Gazzâlî’ye nispeti konusundaki
tartışmalar da, meselenin, Hollanda’daki Leiden Üniversitesi
“Doğu Kolleksiyonu” bölümündeki bazı yazmalar ışığında ele
alınacak bir başka yönüdür.
Şu halde bu tebliğimizde biz, önce kısaca Gazzâlî’nin
bu çok tanınmayan, kendisine nispeti de tartışılan eserini
kısaca tanıtacak, ardından konuyla alakalı öteden beri ileri
sürülen iddiaları ve tartışmaları, “Hz. Îsâ’nın ulûhiyyeti”ne ve
“teslîs akîdesi”ne yönelik “gerçek” olduğunu düşündüğümüz
görüşünü, zikri geçen eseri bağlamında ortaya koymaya
çalışacağız. Bunu yaparken de son dönemlerde Batı’daki,
Gazzâlî’nin genel olarak Hıristiyanlığa bakışı özelde de teslîs
anlayışını yorumlayışına dair güncel bazı tartışmalara özellikle
işaret edeceğiz. Bu esnada ayrıca Gazzâlî’nin diğer
eserlerindeki ilgili görüşlerine ve Kitâb-ı Mukaddes’teki
konuyla alakalı pasajlara da atıf yapılmaya çalışılacaktır.
**
37- Prof. Dr. Ömer Faruk HARMAN
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul
REDDİYE LİTERATÜRÜ VE GAZZALİ
Tarihte Müslüman-Hıristiyan ilişkileri İslâm’ın gelişi ile
başlamış, uzun tarihi süreçte inişli-çıkışlı bir seyir takip etmiş
ve iki tarafın kendi haklılığını ortaya koyup karşı tarafı
eleştiren eserlerinden oluşan geniş bir reddiye literatürünün
meydana gelmesiyle devam etmiştir.
Müslümanların Hıristiyanlığa yazdıkları reddiyeler
arasında önemli eserlerden biri de Gazzâlî’nin er-Reddü’lcemil adlı eseridir. İslâm düşünce tarihinin büyük
mütefekkirlerinden İmâm Gazzâlî başta İhya olmak üzere
çeşitli eserlerinde Hıristiyan inançlarıyla ilgili konulara
değinerek hem akli hem de nakli delillerle Hıristiyan
inançlarını değerlendirmektedir ancak bu konuyla alakalı en
önemli eser, Hıristiyanlığın en temel dogması olan Hz. İsa’nın
ilahlığı inancını (incarnation), İncillerden örnekler ve akli
delillerle çürüttüğü er-Reddü’l-cemil’dir.
36
Yedi bölümden oluşan er-Reddü’l-cemil’in birinci
bölümünde Hz. İsa ile ilgili Hıristiyan inancı ve Hz. İsa’nın
mucizeleri ile tenkit metodu, ikinci bölümde Hz. İsa’nın
ulûhiyetine ve insanlığına hamledilen İncil metinlerinin
değerlendirilmesi, üçüncü bölümde başlıca Hıristiyan
mezheplerinin, Hz. İsa’nın ulûhiyetine dair görüşleri,
dördüncü bölümde Hz. İsa ile ilgili çeşitli nitelemeler, beşinci
bölümde Hıristiyanların delillerinin tartışılması ve altıncı
bölümde Kur’an’da kelime ve kelam kavramının kullanımı ele
alınmaktadır.
Müslümanların Hıristiyanlara yazdıkları reddiye
literatürü içinde Gazzâlî’nin bu eseri, kendisinde önce reddiye
yazan Cüveyni, İbn Hazm gibi âlimlerin eserlerinden farklıdır
çünkü onlar, Kutsal kitap metnini tahrif noktasından ele alıp
eleştirirken Gazzâlî, tahrif konusuna hiç girmeksizin metin
tenkidi yaparak Hıristiyanların, Hz. İsa’nın uluhiyetine dair
inançlarını eleştirmektedir.
**
38- Prof. Dr. Sabri ORMAN
İstanbul Ticaret Üniversitesi
GAZALİ’Yİ ANLAMAK: BAZI METODOLOJİK
MÜLAHAZALAR
Gazzâlî düşünce tarihinin en tartışmalı şahsiyetleri
arasında yer alır. Öyle ki adeta bir “Gazzâlî Problemi”nden
dahi söz edilebilir. Ona “Huccet’ül-İslâm” payesini layık
görenler olduğu gibi, onu İslâm medeniyetinin inkırazından
sorumlu tutanlar da vardır. Kanaatimce bu yekdiğerinden hayli
uzak değerlendirmelerin en önemli sebeplerinden bir tanesi,
onun müteferrik tavır ve düşüncelerinin, ait oldukları düşünce
sisteminin bütünü içinde değerlendirilememiş olmasıdır. Bu
çalışmada, bu mahzuru hafifletmeye yönelik bazı metodolojik
mülahazalar üzerinde durulmaya çalışılacaktır.
**
37
39- Doç. Dr. Sahip BEROJE
Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Van
GAZZÂLÎ’NİN NESH
ŞÂFİÎ’YE MUHALEFETİ
MESELESİNDE
İMÂM
Bir fıkıh âliminin müstakil bir mezhep kurmak yerine
bir mezhep İmâmına intisap etmesi, onun ilgili İmâmın usûl
konusundaki görüşlerini benimsemesi anlamına gelir. Vakıada
da bu genellikle böyle olmuştur. Çünkü usûl konusundaki bir
görüş ayrılığı, fürû fıkıhta birçok meseleye yansıyacağı için bir
fakih, usûl konusunda bir müçtehidle önemli görüş
ayrılıklarına sahip ise, onun mezhebini benimsemesi
düşünülemez. Bununla beraber fukahânın, bazen usûl
meselelerinde de İmâmlarına muhalefet ettikleri bir gerçektir.
Örneğin; Şafiî fukahâsının çoğu nesh konusunda İmâm
Şâfiî’ye muhalefet etmişlerdir. Bu muhalefet edenlerin başında
da Gazzâlî gelmektedir. Bilindiği gibi hem nazari ilimlerde,
hem de fıkıh ilmindeki otoritesi açısından Gazzâlî, kendinden
sonraki Şâfiî fukahâsının Huccet kabul ettiği şahsiyetlerden
biridir. Bu açıdan, Şâfiî’nin nesh konusundaki görüşünün
kabul görmemesinde Gazzâlî’nin büyük etkisi vardır. Bu
konumundan dolayı Gazzâlî’nin Şâfiî’ye muhalefeti önem arz
etmektedir.
Meselenin özeti şudur: Bilindiği gibi nesh konusu İslâm
hukuk tarihinin en önemli tartışma alanlarından biridir. Naslar
arasında neshin vuku bulduğu genellikle kabul edilmekle
beraber, neshin mahiyeti üzerinde önemli görüş ayrılıkları
vardır. Fukahanın kahir ekseriyeti Kur'ân’ın, Kur'ân’ı;
Sünnetin de sünneti nesh edebileceği konusunda görüş birliği
içerisindedir. Ayrıca çoğunluk, Kur'ân’ın Sünneti; Sünnetin
de Kur'ân’ı nesh edebileceği görüşündedir. İşte Şâfiî bu
noktada çoğunluğun görüşüne muhaliftir. O’na göre bir şerî
delili, ancak kendi dengi (mislî) bir şerî delil nesh edebilir.
Buna göre Kur'ân nassıyla sabit bir hükmü, ancak onun dengi
olan bir Kur'ân hükmü nesh edebilir. Sünnetle sabit bir hükmü
de yine ancak onun dengi olan bir Sünnet nesh edebilir. Kur'ân
ve Sünnet birbirinin dengi olmadığından birinin öbürünü nesh
etmesi şer’an caiz değildir. Şâfiî görüşünde ısrarlıdır ve önemli
38
delil ve gerekçelere dayanmaktadır. Ancak Şâfiî’nin bu
görüşü, başta Gazzâlî olmak üzere, Şâfiî fukahâsı tarafından
kabul görmemiş, dahası eleştirilmiştir.
İşte tebliğimizde, Gazzâlî’nin, Şâfiî’nin nesh
konusundaki görüşünü niçin kabul etmediği, hangi açılardan
tenkit ettiği üzerinde duracağız. Gazzâlî’ye göre Kur'ân,
Sünneti; Sünnet de Kur'ân’ı nesh edebilir, bu aklen caiz
olduğu gibi naklen de vakidir. Konuyu işlerken öncelikle
Gazzâlî’nin bu konuda hangi şerî ve aklî delillere dayandığını
işleyeceğiz ve bunları Şâfiî’nin delil ve gerekçeleri ile
mukayese edeceğiz.
Fakat maddi deliller yanında, Gazzâlî’nin, Şâfiî’nin
görüşünü reddetmesinde başka faktörlerin de etkili olduğunu
düşünüyoruz. Örneğin, Gazzâlî’nin hocası el-Cuveynî’nin de
nesh konusunda Şâfiî’ye sert eleştiriler yönelttiğini biliyoruz.
Ayrıca Şâfiî’nin nesh konusundaki görüşünü reddetmede, o
güne kadar çoğunluğun görüşü doğrultusunda oluşmuş
paradigmanın da Gazzâlî üzerinde etkili olup olmadığı
araştırılmaya muhtaçtır. Bununla beraber Gazzâlî’nin Şâfiî’ye
muhalefetinde hoca ve ortam faktörünün etkili olup olmadığı
da aydınlatılması gereken bir husus olarak durmaktadır.
Ayrıca bu mesele güncel değerini de korumaktadır.
Çağımızda M. Ebû Zehra, M. Hudari Beg, Mustafa Zeyd gibi
konu ilgi ilgilenen birçok araştırmacı da nesh meselesinin bu
yönünü tartışmış, bu konuda Şafiî’nin delillerinin mi, yoksa
Gazzâlî ve onun görüşünü savunanların delillerinin mi daha
kuvvetli olduğuna dair kanaatlerini serdetmişlerdir. Kısacası
tebliğimizde, çağdaş araştırmacıların da kanaatlerini dikkate
alarak, Gazzâlî’nin, nesh konusunda Şâfiî’ye yönelttiği
eleştirileri farklı açılardan analiz etmeyi hedefliyoruz.
**
40- Doç. Dr. Said el-BOUSKLAOUI
Mohamed I Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Oujda,
Morocco (Fas)
YAHYA en-NAHVÎ VE GAZZÂLÎ: YARATILIŞIN
DELİLLERİ ÜZERİNE
39
Başta Tehafütü’l-felasife olmak üzere Ebû Hâmid elGazzâlî’nin eserlerinde altıncı asrın İskenderiye’li filozofu
Yahya en-Nahvi’nin (Philoponus) izlerini araştırmak ve iddia
edilen etkinin ne derecede olduğunu ele almak bu makalenin
başlıca hedefleridir. Beyhaki’nin Tetimmetü Sivâni’l-hikme,
adlı eserinde naklettiği “Huccetül İslâm Gazzâlî’nin rahmetullahi aleyh- Tehafütü’l-felasife eserinden en fazla
çıkarılabilecek şey Yahya en-Nahvi’nin bazı sözleridir”,
şeklindeki
ifadeleriyle
başlayıp,
yaratılışla
alakalı
argumanlarına ve filozofların âlemin ezeliyeti konusundaki
argümanlarını çürütmesi üzerine yoğunlaşacağız. Gerçekten
Yahya en-Nahvi’nin yaratılış konusundaki argümanları
müslüman kelamcılar ve meşşai felsefeciler tarafından iyi
bilinmekteydi ve mütekellimun tarafından kabul edilip
yeniden
formülleştirilirken,
felasife
tarafından
çürütülmekteydiler. Gazzâlî de felsefecilerin âlemin ezeliyeti
konusundaki görüşlerini çürütürken bu argümanların
bazılarını, ancak sıklıkla farklı şekillerde, kullanmaktadır.
Bununla birlikte Philoponus’un zamanda sonsuz sayıda
halefiyetin imkânsızlığı konusunda Gazzâlî Yahya en-Nahvi
tarafından sunulan örneklerin neredeyse aynılarını tekrar
etmektedir. Biz de bu argümanı Philoponus tarafından ilk defa
formüle edildiği üç şekli ile detaylı olarak ele alacağız: sonsuz
olan (1) bir uçtan bir uca aşılamaz, (2) arttırılamaz, (3)
çoğaltılamaz. Dolayısıyla bizim tartışmamız pasajların,
ibarelerin ve iki felsefecinin örneklerinin mukayesesi üzerine
odaklanacaktır.
**
41- Prof. Dr. Mehmet Sait REÇBER
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
GAZZÂLÎ VE “ZORUNLU VARLIK” KAVRAMI
Gazzâlî’nin
Tehâfüt’ül-Felâsife’sinde
filozoflara
yönelttiği eleştirilerden kayda değer bir kısmı doğrudan ve
dolaylı olarak onların Zorunlu Varlık (Vâcib’ül-Vucûd)
kavramı etrafında yoğunlaşmaktadır. Fârâbî ve İbn Sinâ’nın
metafiziksel düşünce sistemlerinin merkezinde yer alan İlk
Varlık (el-Evvel)’a izafe edilen “basitlik” anlayışını felsefî bir
40
temellendirmeden yoksun bulan Gazzâlî onların Zorunlu
Varlık kavramının gerekli temellendirmeden yoksun bir takım
varsayımlara dayandığını ve bazı anlaşılmaz/çelişkili sonuçlar
doğurduğunu savunmaktadır.
Zorunlu Varlık kavramı Gazzâlî’nin de düşüncesinde
öngördüğü temel bir kavramdır. Ancak ona göre Felâsife’nin
ontolojik basitlik sezgisini esas alarak savunduğu Zorunlu
Varlık’ın onların zannettiklerinin aksine, varlığından ayrı bir
mahiyete sahip olması gerekir. Aynı şekilde Zorunlu Varlık’ta
zat-sıfat
özdeşleştirilmesi
gereksizliğinin
ötesinde
anlaşılmazdır. Dolayısıyla, Gazzâlî’ye göre, basitlik
sezgisinden arındırılmış, kendisi için varlık-mahiyet, zat-sıfat
ayrımların yapılabildiği bir Zorunlu Varlık tasavvuru pekâlâ
mümkündür. Çünkü Gazzâlî için, Tanrı’nın Zorunlu Varlık
olarak düşünülmesinin yegâne gerekçesi O’nun öngörülen
anlamda İlk Varlık olarak basit oluşu değil, varlığının etkin bir
nedenin bulunmamasıdır.
Zorunlu Varlık kavramına ilişkin bu iki yaklaşıma ek
olarak felsefede gelenekselleşmiş bir görüş de ontolojik kanıta
kaynaklık eden “Tanrı’nın (zorunlu) varlığının O’nun
mahiyetinin gereği” olduğudur. Böylece Tanrı’ya varlığından
bir mahiyet atfetmeyi kaçınılmaz gören Gazzâlî’nin O’nda
tasavvur ettiği varlık-mahiyet ilişkisi ontolojik açıdan
irdelenmeye muhtaç görünmektedir. İlk bakışta Gazzâlî’nin
Zorunlu Varlık kavramının mahiyet ile varlık arasında
düşünülebilecek bir tür nedensel açıklamayı (“varlığının
mahiyetinin gereği” şeklindeki bir düşünceyi) öngörmediği
doğru görünmekle birlikte Tanrı’nın varlığından ayrı bir
mahiyetinin olduğu O’nun nihaî ve zorunlu varlık oluşuyla bir
arada düşünüldüğünde bir takım ontolojik sorular
doğurmaktadır. Örneğin, Tanrı’nın mahiyeti varlığına
(ontolojik olmasa da) mantıksal bir öncelik oluşturmakta
mıdır? Bu durumda, Tanrı’nın mahiyeti varlığı için nedensel
veya nedensel-olmayan bir açıklama sunmakta mıdır?
Tebliğde bu ve benzeri sorular ile muhtemel yanıtları
irdelendikten sonra Gazzâlî’nin “varlığının etkin bir nedeni
bulunmamak” olarak dile getirdiği Zorunlu Varlık anlayışının
kendi başına yeterli bir seçenek sunup sunmadığı üzerinde
durulacaktır.
**
41
42- Dr. Semih CEYHAN
TDV İSAM, İstanbul.
TASAVVUFUN DOĞUŞ DEVRİNİ ANLAMADA
ANAHTAR KAVRAMLARDAN BİRİ OLAN ZÜHD VE
DERECELERİ: GAZZÂLÎ YAKLAŞIMI
Gazzâlî tasavvuf tarihinde h. II. asırdan başlayan ilk
sûfîlerden müteşekkil mütekaddimin döneminin sonu ile İbn
Arabî ile başlayan müteahhirin diğer bir ifadeyle muhakkik
sûfîler döneminin başı arasında dönüm noktalarından birisi
olarak berzah şahsiyettir. Kelamcılar, filozoflar, batıniler ve
sûfîler şeklinde dört gruba ayırdığı hakikat taliplerinden kesin
bilgiye ulaştıran yöntem olarak sûfîleri ve onların nefs
tezkiyesine, kalbi arındırmaya ve müşahedeye dayalı
yöntemlerini benimser. Yakin bilgisine ulaştıran bu yöntemin
ilk tatbiki zühd ameliyesinde ortaya çıkar. İhyâu’l-ulûmi’ddîn’in “Rub’u’l-münciyât’ bölümünün dördüncü kitabı olan
“Kitabu’l-fakr ve’z-zühd”de zühdün hakikati ve derecelerini
ilk dönem tasavvuf birikimine dayanarak ancak konunun tüm
boyutlarını ortaya çıkararak tahlil eden Gazzâlî’ye göre zühd,
insani nefsin dünyevi ilgilerden tecerrüd etmesidir. Dünyayı
terk etmek (zühd fi’d-dünya) hal, ilim ve amelden meydana
gelen bir makamdır. Makamın temeli haldir. Hal ilimde dile
gelir. İlim ise amelde bedenleşir ve kişinin makamı olur.
Gazzâlî’ye göre makam imani bir durumdur. Bir kimsenin her
hangi bir manevi ‘makam’ edinmesi için bu üç boyutu
kendisinde bütünleştirmesi gerekir.
Gazzâlî zühd fiilini ahlaki bir fiil olarak
temellendirirken üç kavram kullanır. Terk, rağbet/gaye ve
gayenin gerektirdiği irâde. Bir şeyi bizatihi terk ile zühd tavrı
gösterilmez. Zira bir fiilin değeri o fiilin kendisinde değildir.
Fiilin değeri yöneldiği gayededir. Bu gaye dünyevi olamaz.
Çünkü insanlar dünyevi gayelere ahlak-dışı fiiller ile de
ulaşabilirler. Öyleyse ahlaki fiilin gayesi uhrevidir. Gayesi
uhrevi olan fiilin değeri de aşkın bir otoriteye bağlanmıştır.
Aksi durum değerlerin mutlak olma niteliklerinin kaybı
demektir. Zira bencil bir tabiata sahip olan insanlar fiillerini
sübjektif açıdan değerlendirebilirler ve bu da fiillerden umulan
42
faydayı izafileştirir. Zühd tavrını gösteren zahid terk ettiği şey
ile rağbet ettiği şey arasında bir seçmede bulunan kimsedir.
Gazzâlî irâdenin seçme niteliği üzerinde önemle durmaktadır.
Zira seçme imkânının bulunduğu her durumda irâde de vardır.
Gazzâlî’ye göre irâde “maksada uygun bulunan şeyin
belirlenmesi” “benzer iki şeyin birbirinden ayırt edilmesi
şeklinde” tanımlanır. Buna göre irâdeye dayanan fiiller bir
tercihte bulunma ile gerçekleşir. Bunun yanı sıra irâde
malumun ve müraccah olanın istenmesidir. O halde irâde
zorunlu olarak bilgiyi de içerir. Ve bu bilgi, ahiret hayatının
dünya hayatından daha değerli olduğunun bilinmesine
dayanan yakini bilgidir. Bu durumda zühd tavrı, irâdeye
dayanan seçimli, bilinçli ve amaçlı bir tavırdır.
Zühd makamını fakr ile tevekkül makamları arasına
yerleştiren Gazzâlî’ye göre zühd, zahidin dünyayı terki
oranında çeşitli dereceler kazanır. Zira herkesin makamı
derecesidir ve herkesin derecesi dünyayı terk edebildiği
kadardır.
**
43- Dr. Soner DUMAN
Milli Eğitim Bakanlığı (Öğretmen), İstanbul.
İSLÂM HUKUK METODOLOJİSİNDE İMÂM
GAZZÂLÎ’NİN MASLAHAT DÜŞÜNCESİNE KATKILARI
İslâm hukuk metodolojisinde “maslahat” konusu yakın
dönemde yapılan çalışmalarla birlikte gittikçe artan düzeyde
bir popülariteye sahip olmuştur. Bu popülariteye paralel olarak
özellikle Şâtıbî’nin makâsıdü’ş-şerîa alanındaki teorisi ve
başta İzzeddin bin Abdüsselam ve Karâfî gibi müellifler olmak
üzere maslahat konusunda eser yazan müelliflerin eserleri
günümüzde daha yoğun inceleme ve araştırmalara kaynaklık
etmektedir. “Maslahat” teorisinin günümüz müslümanlarının
teorik ve pratik sorunlarına ne ölçüde katkı sunabileceği
konusunda bir şeyler söyleyebilmek kuşkusuz bu düşüncenin
usul tarihinde doğuşundan günümüze kadar geçirdiği
aşamaların net bir biçimde ortaya konmasıyla mümkündür.
43
Bunun ortaya konmasında İmâm Gazzâlî köşetaşlarından
birini teşkil etmektedir.
İmâm Gazzâlî’nin usûl alanındaki çalışmaları ve
fikirleri, etkisini yalnızca bağlı bulunduğu Şâfiî-mütekellim
usûlünde değil bütün bir usul düşüncesi üzerinde göstermiştir.
Bu etkinin görüldüğü alanlardan biri de “maslahat” konusuna
dair açıklamalarıdır. O, el-Menhûl, el-Mustasfâ ve özellikle de
Şifâu’l-galîl adlı eserlerinde maslahat konusuna dair son
derece önemli açıklamalar yapmıştır.
Bâkıllânî ve Cüveynî ile birlikte Gazzâlî’nin bu
konudaki açıklamaları maslahat düşüncesi ile ilgili usul
tarihine dair ilk açıklamalar arasında yer almaktadır. Gazzâlî
maslahat konusuna ilişkin seleflerinin açıklamalarının ötesinde
“terimleştirme”, “tasnif” ve “tatbik” noktasında çok önemli
adımlar atmıştır. Gazzâlî’nin bu konuya dair serdettiği fikirler
sonraki dönemde yukarıda bahsi geçen müellifler açısından da
ufuk açıcı bir temel teşkil etmiştir.
Biz, yapmayı düşündüğümüz bu çalışmada İmâm
Gazzâlî’nin yukarıda adını zikrettiğimiz üç usul eseri
çerçevesinde “maslahat” teorisine ne tür katkılarda
bulunduğunu tespit etmeye çalışacağız. Bu katkının
boyutlarını tespit edebilmek amacıyla Gazzâlî’nin maslahat
konusunda “terimleştirme” konusunda ne gibi yenilikler
yaptığı,
maslahatı
kısımlara
ayırma,
meşrûiyetini
temellendirme konusunda nasıl bir yol izlediği ve nihayet
maslahat düşüncesini furu fıkıh alanında nasıl pratiğe geçirdiği
üzerinde durmaya çalışacağız.
Yapacağımız bu çalışmanın günümüzde aktif bir çekim
alanı meydana getirmiş olan “maslahat” düşüncesine ve İmâm
Gazzâlî’ye yönelik araştırmalara katkı sağlayacağını ümit
ediyoruz.
**
44
44- Doç. Dr. Süleyman DERİN
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul
GAZZÂLÎ’NİN
YAKLAŞIMLAR
İHYÂ’SINDA
PSİKOLOJİK
İslâmi ilimler arasında ilgilendiği saha ve kullandığı
metotlar açısından psikolojiye en çok yaklaşan ilim
tasavvuftur. Zira tasavvuf nefs, benlik, kişilik gelişimi,
arzuların/şehvetlerin kontrolü, niyetlerin tahlili gibi
psikolojinin de konuları olan problematik sahalar da uzun
yıllar boyu tecrübe edilmiş metotlar ve çözümler geliştirmiştir.
Her ne kadar bu iki ilmi aynileştirmek bir hata ise de
aralarındaki yakınlığı görmemezlikten gelmek de yanlış olur.
Pek çok sûfînin sözlerinde psikolojik bir üslup bulmak
mümkün ise de bu konuda ilk ciddi eser veren sûfîler arasında
başa Hâris el-Muhâsibi (ö. 857) gelir. Dini hakikatlerle
uyumlu bir hayat tarzı için kişinin kendisini iç açıdan
anlamaya çalışmasını ısrarla vurgulaması, iç gözleme dayalı
bir bilişsel etkinliğin yolunu açmıştır. Bu sahada eser veren
pek çok sûfî arasında özellikle Gazzâlî, İslâm psikolojisinin
esaslarını gerçek anlamda ortaya koymaktadır. İhya adlı
eserinde sistemli iç gözlem, davranış tahlilleri gibi psikolojik
açısından değere sahip metotlar kullanmıştır. Dini ve ahlaki
konuları ele alırken psikolojik yaklaşım ve analizlere onun
kadar yer veren müelliflerin sayısı pek fazla değildir. Biz bu
tebliğimizde, ihya merkezli olmak üzere, onun tasavvufun
tevbe, rıza, muhabbet gibi konularda kullandığı ve psikoloji
sahasında da kullanılmaya müsait olan yaklaşımları ortaya
koymaya çalışacağız. Kanaatimizce onun İslâm âleminde ve
tasavvuf sahasındaki başarısı, verdiği eserlerde insan
psikolojisini göz ardı etmemesi ve tasavvufi kavramları bu
açıdan bizlere sunmasında yatmaktadır. Tebliğ bunun pratik
örneklerini de vererek konuyu el alacaktır.
**
45
45- Dr. Yahya Zekeriya Ali ME'ÂBİDE
Ulumû'l-İslâmiyye el-Âlemiyye Üniversitesi, Davet ve
Usulu'd-Din Fakültesi, Ürdün
HUCCETÜ’L-İSLÂM
TENKİD YÖNTEMİ
el-GAZZÂLİ'NİN
HADİS
Ebû Hâmid el-Gazzâlî, müceddid âlimlerden olup
özgünlüğü ve tecdid karakteriyle bilinen müçtehidlerin en
önde gelenlerinden biri olarak tanınır. Çeşitli ilim dallarında
belirgin izler bırakmıştır. Hatta bu sebeple müslüman
münekkitler onu "Huccetu'l-İslâm: İslâm'ın delili" olarak
nitelemişlerdir. Batının geçmiş ve günümüzdeki seçkin
şahsiyetleri de bu hususta tanıklık etmiş ve onun ilimlerinden
yararlanmışlardır.
Bilindiği gibi müçtehid olabilmenin bir takım şartları
vardır. Bunlardan biri de sünnet ve ilimlerinde yetkin olmaktır.
Hadis ilimlerinin en hassas ve önemli ilimlerinden biri de
hadis metinlerini tenkid ilmi olduğuna göre, İmâm Gazzâlî, bu
ilmin temellerini atmış ve bir takım prensiplerini koymuştur.
Bunları genel olarak el-Mustasfâ adlı eserinde ele alan Gazzâli
orada şöyle demektedir: "Üçüncü bölüm: Haberin,
doğrulanması gereken, yalanlanması gereken ve hakkında
(görüş belirtilmeyip) tevakkuf edilmesi gereken şeklinde
kısımlara ayrılması". Sözkonusu prensiplerin uygulanma
alanına gelince, Gazzâlî bu hususta -ister fıkhî istidlal ve
tercihle ilgili olsun, isterse kozmik bilim, eğitim, psikolojik
vb. bilimler alanına ait olsun- önemli ölçüdeki hadis
metinlerini tenkide tabi tutmuştur.
Tenkidin önemi ise, bir hadisin delil olarak
kullanılmaya elverişli olması meselesinden daha öncelikli ve
önemli bir faaliyet olmasında yatmaktadır. Hadis tenkidi ilmi,
hadisin reddi veya onun nasıl delil alınabileceği noktasıyla
sınırlı değildir. Aksine hadisin, akli ve nakli deliller ışığında
doğru ve mantıklı bir biçimde yorumlanması ve sünnetin
etrafındaki şüphelerin giderilmesi de bu ilmin en önemli bir
tarafıdır. Zira hadisleri reddedenlerin çoğunun görüşleri, bu
hadisleri yanlış ve çarpık bir şekilde yorumlamalarından
46
kaynaklanmaktaydı. İşte İmâm Gazzâlî bu noktada ön plana
çıkmış ve redçilere karşı durarak onların temel öncüllerini
geçersiz kılmış ve nihayetinde "Huccetu'l-İslâm" lakabını
layıkıyla haketmiştir.
Huccetu'l-İslâm Gazzâlî'nin hadis tenkitçiliği, içinde
araçları, temel ilkeleri ve şartları bakımından hassas ve titiz bir
yöntemdir. Bu yöntem, bu sınırlar dahilinde muhaddislerin
yöntemine tamamen uygun düşmektedir. Ancak bu çerçevede
İmâm Gazzâlî'ye yöneltilen bir takım eleştirilerin irdelenmesi
ve bunlara, istatistiklere dayalı ilmi cevapların verilmesi de
gerekmektedir.
**
46- Dr. Yusuf el-KELAM
Müessesetü Dâri'l-Hadîs el-Haseniyye, Rabat, Fas
İMÂM GAZZÂLÎ İLE İBN MEYMÛN ARASINDA
MAKÂSIDU'Ş-ŞERİA MESELESİ
Araştırmacılar, Gazzâlî'nin düşüncesine ve onun
kendisinden sonra gelen müslüman, yahudi ve hıristiyan
düşünürler üzerindeki etkisine önem vermişlerdir. Gazzâlî
düşüncesi üzerinde çalışanlar, onun eserleriyle, sonra filoloji,
kelam, felsefe, tasavvuf ve mantık alanlarında yapılmış olan
pek çok çalışma arasında yaptıkları mukayeselerden hareketle
söz konusu etkinin izlerini tespit etmektedirler.
İbn Meymûn'un Delaletü'l-Hâirîn adlı eserini incelerken
dikkatimizi çeken şeylerden biri de, eserde, Yahudi şeriatının
makasıdından bahsedilmiş olmasıydı. Zira İbn Meymûn'un, bu
maksadlardan söz ederken izlediği yöntem ile müslüman
usulcülerin
yöntemi
arasında
büyük
benzerlikler
bulunmaktadır. Mesela, Yahudi şeriatının makasıdına
girmeden önce Allah'ın fiilleri konusuna değindiğini ve "bu
fiillerin muallel (bir illete bağlı) olup olmadığını ve bir
hikmete tabi midir, yoksa sadece meşîetten (irâde) mi
ibarettir?" gibi konuları irdelediğini görmekteyiz. İbn
Meymûn, daha sonrasında Yahudi şeriatının makasıdının
sınırlarını belirleyebilmek için bunu yapmaktadır.
47
Bunun üzerine biz de, -özellikle de pek çok çalışmanın,
birçok meselede Yahudi düşüncesinin, İslâm düşüncesinden
etkilendiğini ortaya koyduğu gerçeğinden hareketle- İbn
Meymûn'un yazdıklarındaki İslâmi etkiyi sorgulamaya
başladık.
Bizi, diğer usulcü âlimlerden ziyade İmâm Gazzâlî'nin,
İbn Meymûn'un bu konuda (makasıd) yazdıkları üzerinde
etkili olduğu kanaatini tercih etmeye iten şey ise, İbn
Meymûn'un İbn Rüşd'ün öğrenciliğini yapmasıdır. İbn Rüşd'ün
Gazzâlî'nin fikirlerine yönelik tartışma ve reddiyeleri ise
hepimizin malumudur. Ayrıca Gazzâlî'nin bu etkisini tercih
etmemizde katkısı olan hususlardan biri de, kitaplarından
İbraniceye yapılan tercümelerdir.
İmâm Gazzâlî'nin düşüncesi ve onun Yahudi düşüncesi
üzerindeki etkilerini ele alan bu çalışmaları tamamlayıcı
nitelikte olmak üzere bu tebliğ, Yahudi İbn Meymûn'un
makasıdu'ş-şeria bağlamında ortaya koyduğu şeylerin, İmâm
Gazzâlî'nin aynı konuda söylediklerinden ne ölçüde
etkilendiğini tespit etmeyi hedeflemektedir. Bu da İbn
Meymûn'un Delâletü'l-Hâirîn adlı eseri ile Gazzâlî'nin elMustasfâ, Şifâu'l-ğalîl ve Mesâilü't-ta'lîl adlı eserlerinde
söylemiş olduklarıyla mukayese edilerek yapılacaktır.
**
47- Prof. Dr. Zaîm HINŞALÂVÎ (Khenchelaoui)
Kültür Bakanlığı, Millî Araştırmalar Merkezi, Cezâyir
MURÂBITLAR DEVLETİ İLE MUVAHHİDLER
DEVLETİ ARASINDA GAZZÂLÎ
Tebliğimiz, VI./XII. asırda Kuzey Afrika ve Endülüs’te
Murabıtlar Devleti’nin yıkılarak Muvahhidler Devleti’nin
ortaya çıkmasına yol açan dini ve fikri devrimin temel
gerekçelerini ele almakta; ayrıca Gazzâlî'nin İhyau Ulumi'dDin adlı eserinin, bölgenin manevi istikrarını sarsan tarihi
olaylardaki oynadığı önemli rolü ortaya koymaya
çalışmaktadır. Bu çerçevede özellikle, bir kısım Maliki
fukahasının desteğinin arkasına sığınarak, İhya'nın uluorta ve
herkesin gözü önünde yakılmasına yol açacak biçimde büyük
48
propagandalarla selefi akideye çağıran Murabıtlar Devleti’ni
inceleyecek; daha sonra da el-Mehdî b. Tumert ve öğrencisi
Abdülmümin b. Ali'nin gayretleriyle, tasavvufa kapı aralayan
Gazzâlî ekolüne daha geniş yer vermek suretiyle şeriat ile
hakikat arasındaki dengeyi yeniden kuracak olan
Muvahhidlerin reaksiyoner tutumunu irdeleyeceğiz. Ayrıca en
önemli ilmi ve siyasi şahsiyetlerin, bölgedeki bu geçici süreç
içerisinde sergiledikleri tutumlara da değineceğiz.
**
48- Yard. Doç. Dr. Zeynep GEMUHLUOĞLU
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul
GAZZÂLİ’DE TEMSİLİN KAYNAĞI ÜZERİNE BİR
İNCELEME
Gazzâli, İhyâ’nın girişinde ilmin muâmele ve mükâşefe
olarak ikiye ayrıldığını; mükâşefeden malumun keşfini
kastettiğini, muâmeleden de malumun keşfiyle beraber ameli
kastettiğini söyler. Bu kitabın (İhyâ’nın) gayesinin de
“kitaplarda yazılması yasak olan mükâşefe ilmi” değil, sadece
muâmele ilmi olduğunu söyler. Muamele ilmi ise, mükaşefe
ilmine giden bir yoldur. Peygamberler, sadece mükâşefeye yol
gösteren muâmele ilmini anlatmışlar; mükâşefe ilminden ise
temsilî olarak, imâ ve işâret yoluyla icmâlen bahsetmişlerdir.
Âlimler de peygamberlerin varisi olduklarından dolayı onları
taklit ederek bu ilim hakkında teferruata dalmazlar. Gazzâli’ye
göre Kur’an, başı ve sonu sırf teşbih olan İbrani kitabı gibi
olmasa da istiare ve mecaz yoluyla Arap dili ve adetlerine
göre; halkın anlayamadıklarını teşbih ve temsil yoluyla onların
anlayışlarına yaklaştıracak bir şekilde gelmiştir.
Tehâfüt’te Gazzâli’nin temel iddiasının, “filozofların
peygamberlerin getirdiklerini teşbihi ve temsili olarak
yorumlamaktan dolayı onları yalanlamaları” olduğu
düşünüldüğünde İhyâ’daki bu ifadeler ne anlama gelmektedir?
Gazzâli düşüncesini incelediğimizde, Kur’an’ın dilinin temsili
ve teşbihi olmasıyla, onu yorumlama dilinin temsili ve teşbihi
olması arasında ciddi bir fark olduğunu görürüz. Zira daha
sonra sûfîlerin büyük çoğunluğunda etkili olacak görüşe göre,
49
“sadece Allah, peygamberler ve veliler temsil getirebilir”.
Teorik olarak ilk nüvesini Gazzâli’de bulabileceğimiz bu
anlayış, düşünürün, “hayâl âlemi/misâl âlemi” ne ilişkin
açıklamaları ile de yakından alakalıdır ve bilhassa İbn Arabî
ile daha açık bir şekilde formüle edilecektir.
Öte yandan Gazzâli, son dönem eserlerinde ve özellikle
Mişkâtü’l-Envâr ve Cevâhirü’l-Kur’ân’da oldukça yoğun bir
temsili dil kullanmaktadır. Bu tebliğ, O’nun bu tür eserlerinde
kullandığı temsiller ve bu temsillerin kaynağına ilişkin
görüşlerinin, bu konuda özellikle Fârâbî ve İbn Sinâ’dan
farkının incelenmesini ve tartışılmasını hedeflemektedir.
**
50
1- Dr. Abazar CHERAGHI
Zanjan University, Iran
COMMON POINTS BETWEEN GHAZZALI’S
PSYCHOLOGY AND MODERN PSYCHOLOGY
Ghazzali’s views on psychology, also known as ‘Ilm alNafs in Islamic terminology, have been the subject of a detailed
study. (Mahmud – Nasir; 2008) It is a known fact that modern
psychology, which has only a very recent history, has made
significant progress in knowing and understanding human being
during its short history. Especially for the last years, one sees
the effects of Eastern civilization in the field of modern
psychology. (Hoceti; 2005) In this article, eleventh century
Eastern philosopher Ghazzali’s views and modern psychology’s
approach to human nature are discussed. In this respect
Ghazzali’s views on human nature, and terms like reason (‘aql),
spirit (ruh), heart (qalb), and self (hafs) are tried to be explained
in comparison with the concepts of modern psychology. For
instance, studies have shown remarkable similarities between
Freud’s terms of "id, ego and super ego" and Ghazzali's terms
of "nafs, aql and conscience.” Here id corresponds to nafs, ego
to aql and free-will (irada), and super ego to conscience.
Compared to his age Ghazzali was hundreds of years advanced
in mental illnesses. Motives behind the human nature and
behaviors such as aggression (ghadab), sexuality (shahwa),
narcissism and motive to do evil are clearly explained in
Ghazzali’s well-known work “Kimya-i Sa’adah (the Alchemy of
Happiness)”. Compared to modern psychological studies based
on testing and phenomena, such old approaches to human
beings can be argued as speculative. This study is also of vital
significance for it is an attempt to examine human behavior, i.e.
the main subject of psychology.
**
51
2- Prof. Dr. Abdullah Muhammed al-FALAHI
The Faculty of Arts, Ib University, Yemen
ORIGINS OF PHILOSOPHER AL-GHAZZALI: IN
KANT’S
CRITICISM
OF
TRANSCENDENTAL
CERTAINTY (AN ANALYTICAL AND COMPARATIVE
STUDY)
The philosopher Hujjatulislam Abu Hamid al-Ghazzali
(b.450 - d.505) with his multidisciplinary character is certainly
among the most prolific and intellectually diverse characters of
Islam. He caused many debates among the intellectual circles of
his age, and even among those coming after him until today.
This is why there have been many who praised him in the
extent of those who criticized him. This is a manifestation of
our philosopher’s fame and significance in the history of
Islamic civilization and in the history of Western civilization as
well.
Because of his interest in many disciplines like
philosophy, law, and Sufism, and because of his knowledge and
productivity, Islamic libraries of past and present are filled with
his books or books written about him in various fields and for
various occasions. One may even say that a researcher becomes
puzzled what to write about him. This is why the author of this
paper has exceptionally chosen a topic about the extent of
Ghazzali’s effects upon the thought of mankind in general and
European thought in particular. Especially his clear effects upon
the “issue of criticism” which occupies a great deal in Kant’s
philosophy will be analyzed. Many western philosophers and
even Muslim world were accepting this issue special to Kant.
This paper is centered around the knowledge’s mental or
intellectual function and the emphasis on critical approach in
philosophy. Ghazzali among Muslim philosophers and Kant
among the contemporary ones are among the most prominent
and significant figures of this critical approach, which
questioned the power and possibilities of human intellect for a
long time and draws for it certain limits that it can never reach.
**
52
3- Prof. Dr. Abdurrahman ACAR
Dicle University, Diyarbakır.
IMAM GHAZZALI AND SELJUKS
During the lifetime of Imam Ghazzali (450-505/10581111), which was passed in centers such as Tus, Jurjan,
Neyshabur, Baghdad, Damascus, and Jerusalem, Abbasids
(750-1258) and Seljuks (1040-1157) were the leaders of the
Sunni Muslim world. During this period al-Qaim Biemrillah
(1031-1075), al-Muqtadi Biemrillah (1075-1094) and alMustazhir Billah (1094-1118) were the ruling Abbasid caliphs;
while Tughrul Beg, Alparslan, Melikshah, Barkyaruk and
Muhammed Tapar had been in charge of the great Seljuk
Sultanate.
Ghazzali’s childhood years coincides with the time of
Tughrul Beg (1040-1063), who was the founder and the first
sultan of the Seljuk state, and his successor Alparslan (10631071). Ghazzali had his first education during those years.
Nizamiyah College of Baghdad (1067), which was founded as a
result of Nizamulmulk’s efforts, who was the grand vizier of
Alparslan and his son Melikshah for 30 years, is one of the
great monuments of that period. And Ghazzali served as the
head instructor of that college.
Melikşah’s reign (1072-1092) was the strongest and most
magnificent days of Great Seljuk State. Similarly the years in
which Ghazzali became known and famous coincide with the
years when Melikshah (r. 1072-1092) was the sultan and
Nizamulmulk (d. 1092) was the vizier. There is a great share of
this vizier in Ghazzali’s fame at such a young age.
After Melikshah’s death in 1092 Seljuk Empire began to
decline and a power struggle started among the members of the
dynasty. During this struggle Melikshah’s wife Terken Hatun
asked Ghazzali to issue a fatwa for his 4-year-old son
Mahmud’s (r. 1092-1094) name to be recited at the Friday
sermons.
Following a custom of the scholars of his era, Ghazzali
wrote his book Nasihat al-Muluk (Advice to the Rulers of the
53
State) on state administration for Seljuk sultan Muhammad
Tapar (r. 1104-1118).
Sencer, (Sanjar) the ruler of Khorasan (d. 1157), who
submitted himself to his brother Sultan Tapar between the years
1097 and 1119, invited Ghazali and asked his views about his
criticism for Abu Hanifa and Hanafi School in his book alManhul. During their meeting Sencer also asked Ghazzali’s
advice; so Ghazzali wrote Sencer a letter saying to rule his
country with justice and delivered him some requests about
improving the economic and social conditions of the city of
Tus.
In parallel with the political developments in Seljuk
Empire, finding where Ghazzali was and when he was there
will help to better understand his scholarly side.
**
4- Prof. Ahmad Abdel Jabar SNOBER
Institute of Arabic, Jordan
IMAM GHAZZALI’S APPROACH
RELIGIOUS SECTS OF HIS AGE
TO
THE
(THE CASE OF IMAMI SHIITES)
Baghdad at the beginning of 5th century was crowded by
Shiites. This is why prominent Shiite figures like al-Mufid (d.
413), al-Sharif al-Murtada (d. 436), and Abu Ja’far al-Tusi (d.
460) were raised there. In this context the power of Imamiyya
in Baghdad had strong effects upon scholarly life. Maybe the
most obvious and frequent one of these effects was sectarian
arguments and discussions which led to sectarian wars and
strife.
Even though Imam Ghazzali lived in such climate and
witnessed a number of disorders, he was not drawn into them
and always treated other groups with justice based on the
balance of scholarship. And he demonstrated it in his
outstanding book “Faysal al-tafrika bayn al-iman wa alzandaqa.”
54
The reader of this and his other books can see that Imam
Ghazzali’s approach to Shiite and others was moderate and
balanced, not marred by intolerance and misunderstandings. In
this context he laid the foundations of very important principles
expressing that judging these groups as infidels is a difficult
issue and one should be careful about it.
For instance one of the significant statements found in
“Faysal al-tafrika” is:
"There are three main principles of faith: Belief in Allah,
His Messenger, and the Hereafter. The rest are subsidiary
issues (furu’). You should know that nothing from subsidiary
issues can be an issue for judgment by infidelity except one,
which is to deny a fundamental principle of religion established
by a Prophetic narration reported by numerous narrators
(mutawatir) (peace and blessings be upon him). In some of the
rest of the subsidiary issues there is judgment by making a
mistake (takhtia), such as in legal issues; In some other
subsidiary issues, there is judgment by innovation (bid’a), such
as in issues related to Imamah (leadership) and the status of the
Companions.
You should know that the issue of imamah and its
establishment by textual sources do not necessitate accusing by
infidelity for the mistakes made in its conditions, its
designation, and other related issues. One cannot trust the
views of those who venerate the issue of imamah to the extent
that considering belief in it as equal to belief in Allah and His
Messenger; neither one can trust the opinions of their
opponents who accuse such people by infidelity just because of
their views about imamah. These are all extremism; for in
neither of these two views essentially exist the denial of the
Messenger of Allah. Judging by disbelief is required only when
there is denial even if it is related to a subsidiary issue".
Interestingly, this balanced approach belongs to someone
who followed the Sunni Islam, which was then the dominant
group in the Muslim world. This approach does not contain any
accusation to the other, ostracism, and superiority upon him but
just evident scholarly principles.
I believe that it is absolutely necessary for Muslim groups
to carry this moderate approach to our day and employ it in
55
their dealings with each other, especially when the intolerance
and misunderstanding of the other have prevailed.
**
5- Dr. Alexey KHISMATULIN
The Institute of Oriental Manuscripts, St. Petersburg,
Russia.
A LITERARY FAKE IN THE ISLAMIC MIDDLE
AGES: NEW EVIDENCES TO THE PROBLEM OF
AUTHENTICITY OF THE “SECOND PART” OF THE
NASIHAT AL-MULUK BY AL-GHAZZALI
The problem of authenticity especially concerns the texts
written in the genre of medieval advice literature and ascribed
to famous statesmen or outstanding Muslim scholars. Most
prefer to pass in silence the possibility that an unauthentic text
could have been forged i n t e n t i o n a l l y for selfish,
ideological, and other reasons since, on the one hand, one needs
sufficient evidence to disclose a forgery, while on the other
hand, any fake necessarily follows a recognizable and wellknown pattern, which, sometimes, makes it hard to distinguish
the fake from a genuine work. Imam al-Ghazzali clearly states
in his letters to the malik Sanjar that there were, at least, two
attempts to counterfeit his writings, and one of the two was
successful. If this could happen to him within his lifetime, we
may assume what could have occurred after his death. In the
second part of the Nasihat al-muluk, wrongly ascribed by some
scholars to al-Ghazzali, its author tells us how an educated
person from Iraq became bankrupt and decided to solve his
financial problems by counterfeiting a letter from Yahya b.
Khalid al-Barmaki to ‘Abd Allah b. Malik al-Khuza‘i, a
favourite of the caliph Harun al-Rashid. Interestingly enough,
the author excuses the counterfeiter.
The problem of authenticity of the second part of the
Nasihat al-muluk was discussed in detail by Jalal al-Din
Huma’i in his foreword to the first critical edition of the text as
well as by Patricia Crone in her famous article published over
twenty years ago, and rather recently by Nasrullah Pourjavady.
56
The present paper will give additional arguments to support
their point of view including: relation of the second part of the
Nasihat al-muluk to the Siyar al-muluk ascribed to Nizam alMulk; comparison of its structure with the first part of the text;
historical circumstances and date of its composition (using the
letters addressed by al-Ghazzali to state and religious figures of
his lifetime), and also the portrait and possible name of the
author of the second part of the Nasihat al-muluk.
**
6- Prof. Dr. Ali DURUSOY
Marmara University, Faculty of Theology
CRITIQUE OF THE GHAZZALI’S CRITICISMS
ABOUT METAPHYSICS AS A SCIENCE
As known, metaphysics is the title given by Andronicus
of Rhodes to Aristotle’s writings after his works on physics.
Aristotle refers this science as “first philosophy”, as it is known
in Islamic philosophy with the expression of “al-falsafat alula,” for it is a science of the first substance or the science
dealing with the first substance. In Farabi’s Ihsa’ al-Ulum, it is
referred as “al-ilm al-ilahi” and takes the fourth place among
the classification of the sciences. Avicenna calls it as first
philosophy, ma ba’d al-tabi’a, ma qabla al-tabi’a and hikmah
(wisdom). Contrary to Farabi and Avicenna’s views, according
to Ghazzali, this science as presented by them and whose
subject is the existence with all its aspects is not decisive. In
Ghazzali’s own words “their metaphysics is not decisive (ghayr
burhani).”
How can it be possible not to be decisive of the
metaphysics of two prominent Muslim dialecticians, one of
whom founded Logic in the Islamic world and the other one
perfected it? In this paper this question will be briefly discussed
and analyzed.
Whether metaphysics is a science or not; if it is a science
then whether it is logical or not; how fair Ghazzali’s criticism to
57
philosophers (to Farabi and Avicenna) is; questions like these
and others will be dealt with in this paper. In addition, whether
or not Ghazzali annihilated metaphysics as a science will be
discussed in this paper.
**
7- Assoc. Prof. Atilla ARKAN
Sakarya University
A PERIPATETIC PHILOSOPHER’S PERCEPTION OF
GHAZZALI: GHAZZALI FROM AVERROES’ VIEW
In Islamic thought Ghazzali has an exceptional place at
his age in feeling the intellectual challenges; he is original by
his synthetic solutions and unique by his effect upon the
successor Muslim society. Our thinker’s arguable connection
with philosophy is critical and at the same time religiously
internalizing in nature especially in the fields of ethics and
logic. Being able to understand Ghazzali’s spiritual - historical
context, his intellectual crisis, and his effects upon following
generations and being able to offer constructive criticism are
very important to be a model for the contemporary age.
Our aim in this work is to present Ibn Rushd’s (Averroes)
perception of Ghazali, who was the leading peripatetic
philosopher of the following century and a well-known Maliki
jurist from Andalusia, for such a presentation may help us better
understand Ghazzali and see the points in his solution that can
be developed or criticized. Our aim in this study is not to rush
into deep arguments between them rather to show how
Averroes perceived Ghazzali and presented the distinctive sides
of his character and identity. Problems will only be referred for
they set examples for our main goal. With this aim Averroes’
Fasl al-Maqal, Kashf and Tahafut al-Tahafut will be used as the
major sources. The meaning and significance of the acquired
results for our age will also be stated.
**
58
8- Assoc. Prof. Aynur ABDIRASILKYZY
Ministry of Culture, Kazakistan
THE EFFECTS OF ABU HAMID AL-GHAZZALI’S
WORKS UPON HOCA AHMED YESEVI’S CREATIVITY
The works of famous Muslim scholar Abu Hamid alGhazzali, also known as Reformer of the first millennia, are
regarded as valuable books which compile all of the
contemporary issues of Islam; summarize and evaluate the
works of earlier exegetes and hadith scholars; and offer
solutions to many conflicting problems. The works of Imam
Ghazzali were also well known in the Medieval Turkish world.
Just like the Ghazzali’s contemporaries and the scholars of later
generations, great Turkish thinker Hoca Ahmed Yesevi, founder
of Turkish Sufism, was very familiar with Ghazzali’s works.
This can be observed in his creativity. This article is based on
analysis of the effects of Abu Hamid al-Ghazzali’s works upon
Hoca Ahmed Yesevi’s creativity. In this article how Imam
Ghazzali’s theoretical views, his thoughts on spirit and
spirituality, his theoretical analysis of reason and perception, his
views about Sufis are presented and developed in Yesevi’s
Hikmets (Wisdoms) is analyzed. In addition to this, the
relationship between Yesevi’s world view and Ghazali’s
analysis about the manners of worship, halwah (seclusion),
riyazah (ascetism), mujahadah (spiritual effort), dhikr
(remembrance), dhikr zahiri (open chanting); the similarities
between the two scholars’ lifestyles; and the harmony in their
poems are dealt with in detail in this article. We are also
searching the effects of above mentioned similarities upon
Kazak literature.
**
59
9- Assoc.
Benlahcene)
Prof.
Bedran
Bin
LAHSEN
(Bedran
Malik Faisal University- Saudi Arabia
IMAM GHAZZALI AND THE CONSTRUCTION OF
CRITICAL APPROACH IN ISLAMIC PHILOSOPHY
The view that Ghazzali was a destructive element for the
philosophy prevails among most of the Arab researchers. For
this reason they do not consider him as a philosopher, hold him
responsible for the collapse of the philosophical thought in the
Muslim world, and accused him of being the reason for the
civilizational backwardness witnessed by the Muslim Ummah.
The fact is that this is an outward approach based on
incorrect readings of the ideas of al-Ghazzali, but it has become
common among Arab researchers that the collapse of Muslim
civilization happened because of Ghazzali’s ideas. And it
moved from one generation to another without examination or
scrutiny so much that many have eventually become reluctant to
state it in their writings as it were one of the facts.
However, the fact is that Ghazzali dealt with criticizing
the ideas of earlier philosophers, especially those of the
Peripatetic, and opened ways for reason by refusing all kinds of
imitation. In this context he criticized philosophers, theologians,
and Sufis for neglecting the mind by not implementing criticism
and scrutiny and for dignifying the imitation. Ghazzali laid the
foundations of methodological doubt, criticized the
philosophers’ understanding of metaphysics, but he did not
reject mathematics, logic, natural and experimental sciences; for
he maintained that metaphysics is nothing but a speculation
with no basis on evidence or logic.
This paper aims to revisit the false arguments about
Ghazzali by highlighting his innovative efforts in constructing
the critical approach in Islamic philosophy; by showing his
effects upon those who came after him like Ibn Khaldun and
Ibn Taimiyyah. Moreover it aims to demonstrate the falsity of
the claims of those experiencing intellectual crisis before the
great minds of this ummah. While rejecting Ghazzali’s views
60
they consider philosophies of Greece and Plato’s dreams in the
“idea of emanation” as the examples of the forms of rationality
buried in the history of Islam. They praise Kant whereas
Ghazzali had already demolished metaphysical philosophy in
the East long before Kant did the same in the West.
**
10- Prof. Dr. Bilal AYBAKAN
Marmara University Faculty of Theology
GHAZZALI’S CONTRIBUTIONS TO ISLAMIC LAW
Intellectual side of Ghazzali and especially his opposition
to philosophy has been the subject of several studies. His legal
side and his contributions to Islamic law have only been
evaluated from the frames of the methodology of Islamic law.
His role in the practical side of Islamic law, which is usually
neglected even though it is not less remarkable than his role in
the methodology of Islamic law, will be the subject of this
presentation. Ghazzali, who was a follower of Shafii School,
made serious contributions to intellectual accumulation of his
time. In order to better evaluate his place, three points need to
be clarified: 1) General state of sectarian jurisprudence up until
his time. 2) His works related to the field and 3) His effects
upon the developments after his time. Nawawi gives five book
titles which were popular in Shafii legal literature up to his
time. The first one of them is Muzani’s Mukhtasar. Two of the
rest are Abu Ishaq al-Shirazi’s al-Tanbih and al-Muhazzab and
the other two are Ghazzali’s al-Wasit and al-Wajiz. Ghazzali
gradually summarized his teacher Imam al-Haremain alJuwayni’s book Nihayat al-matlab fi dirayat al-madhhab in his
works titled al-Basit, al-Wasit and al-Wajiz. Because al-Basit
can be considered as a detailed summary of al-Nihaya, in the
book Ghazzali was contented with Khorasanian intellectual
tradition, which was also the essence of the summarized book.
However, he later tried to enrich this accumulation with the
accumulation of other scholarly tradition within his School.
Ghazzali prepared al-Wasit by getting help from alMuhadhdhab, which is the best representative of scholarly
heritage of Abu Hamid al-Isfarayini, one of the prominent
61
figures following the Iraqi methodology in Shafii School,
passed to Abu Tayyib al-Tabari and then Abu Ishaq al-Shirazi.
Ghazzali should have written al-Basit which was his first
attempt to summarize al-Nihaya before and al-Wasit after he
appointed as a teacher to Baghdad Nizamiye College (484);
because al-Muhadhdhab, which is mentioned in al-Wasit as a
highly benefited book, belongs to Abu Ishaq al-Shirazi. It is
possible that books authored by al-Shirazi, who was the first
teacher of the college, were being followed as text books at the
college at the time. Ghazzali, who probably met al-Shirazi’s
works there for the first time, wrote al-Wasit by summarizing
al-Basit and taking al-Muhadhdhab into consideration. In this
way Ghazzali contributed to the attempts to unify the two paths
in his School. Al-Wajiz, which represents the distillation of
Horasanian and Iraqi scholarly heritage of Ghazzali’s school,
left Mazani and Shirazi under shadow in a very short period of
time and stayed as the most favorite book until Nawawi’s alMinhaj become more popular. Al-Wajiz also became the main
reference book of the two authorities of the period of tahqiq
(verification), Rafi’i and and Nawawi. In a way Shafii School
after Ghazzali continued on its path through al-Wajiz. It also
shaped the direction of Shafii School’s legal literature written in
the following periods.
**
11- Prof. Dr. Bünyamin ERUL
Ankara University
GHAZZALI’S APPROACH TO THE ISSUE OF
PROPHET’S IJTIHAD
In 2010 one of our students from the department of
Hadith, Nejla Hacıoğlu, had mentioned a statement in her PhD
dissertation titled “The Place of Jassas in the Science of Hadith
within the Context of His Book al-Fusul fi al-Usul” as “those,
such as Ghazzali, who approached the Prophet’s Ijtihad with
skepticism” and I had criticized her saying that such statement
could not be correct; because I did not presume someone who
wrote an irreplaceable methodology book like al-Mustasfa
would not approach that issue with skepticism. That day, the
62
issue was discussed by the committee but it did not reach a
conclusion. Even though I somewhat examined the issue in
connection with that day’s discussion, considering the
importance of the issue, I thought it would be a nice opportunity
to bring it up in Ghazzali symposium for it may help us to better
understand it. I will try to present how Ghazzali approached the
issue of whether or not the Prophet made ijtihad and what
Ghazzali’s opinion was.
In al-Mustasfa Ghazzali opened the issue into discussion
asking “was it permissible for the Prophet to make ijtihad in
cases for which there was nothing in textual sources?” and after
stating the scholars’ disagreement upon the issue he examined it
from its two aspects, namely “its permissibility” and “its
occurrence.” According to Ghazzali the preferred ruling is the
permissibility of worshipping in accordance with Prophet’s
ijtihad.” Because, this is not inconceivable about him and it
would not cause anything inconceivable or any mischief.
Then Ghazzali examines the issue of the occurrence of
the Prophet’s ijtihad and states that the scholars disagreed about
it. After mentioning that some scholars of the opinion that it had
happened, some others that it had not, and some others
preferred not to express an opinion, Ghazzali says that the latter
is the soundest one, for according to him there is no clear
evidence in this respect.
Ghazzali evaluates the issue under two categories:
worldly affairs and rulings about worshipping. He thinks there
is no disagreement about Prophet’s ijtihad in matters related to
this world; however, in matters related to religion there is a
disagreement about its occurrence.
In conclusion Ghazzali states that worshipping is not
something inconceivable through establishing the acts of
worship by Prophet’s ijtihad and this does not cause anything
inconceivable or any mischief. He then expresses that this is
“reasonable” but its occurrence is highly unlikely though not
impossible. According to Ghazzali, matters related to worship
were established by clear revelations.
**
63
12- Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ
Uludağ University
GHAZZALI AND THE TRUTH OF PROPHETHOOD
During his teaching position at Bagdad Nizamiyah
college, Ghazzali experienced an intellectual crisis and had to
quit his position. Some would like to present Ghazzali’s crisis
as having hesitations about the truth and embarking on a quest
just like the intellectual crises experienced by Descartes and
others like him. When Ghazzali’s works, especially al-Munqiz
min ad-dalal, are examined, it is very difficult to talk about
Ghazzali had hesitations about the truth. His quest was about
the easiest, shortest, and truest path to find the truth. In other
words, his quest was about methods and methodology. One of
his descriptions in Munqiz supports this view. He never
hesitated about “reality of the prophethood”, but he began to
search for a way and method to fully grasp it. Quitting college
and his criticisms to the scholars, especially to the jurists, of his
age in al-Ihya do not mean that he completely left college and
worldly sciences. In fact he returned back to teaching at
Nishabur Nizamiye college and worked there for four years;
and he wrote his many books including Mustasfa during those
years. He also protected the worldly sciences and he describes
theology (kalam) as the highest point in sciences (‘ilm kul) in
Mustasfa which is one of his last books and one of the books
that he wrote after the period of his intellectual crisis; whereas
in al-Ihya he makes reference to his book al-Iqtisad fi al-i’tiqad
written before the period of his intellectual crisis. Therefore,
Ghazzali was not in a state of denial of his earlier life. His
inclination towards Sufism was because he saw that he could
more surely and more completely reach the truth of
prophethood. Thus, Ghazzali saw Sufism as a new element or a
supporting element along with other sciences. His examination
of the sciences one by one also supports this view. Therefore
we may say that “the truth of prophethood” occupied a very
important place in Ghazzali’s life. In this presentation we will
try to exhibit what this concept mean and what kind of scope
and function it gained in Ghazzali’s system.
64
**
13- Ass. Prof. M. Cüneyt KAYA
İstanbul University
GHAZZALI AND THE EXCELLENCE OF THE
UNIVERSE: UPON THE AVICENNAN ORIGINS OF LAYSA
FI AL-IMKAN
Even though Ghazzali’s connection with philosophy has
usually been addressed from the context of his criticisms to
philosophy, his effect on philosophy has always been an
attractive subject for the researchers. His idea of the excellence
of this universe which became well-known by his statement
laysa fi’l-imkan abda‘u mimma kan (There is no possibility
more perfect than what already exists) constitutes one of the
best illustrations of this effect which can be observed in most of
Ghazzali’s works. Ghazzali’s this view started to be criticized
in his lifetime and this tradition of criticism and response
continued till 19th century. At the head of criticisms directed to
Ghazzali comes the claim that the idea of excellence of this
universe is a teaching defended by philosophers and thus
Ghazzali run into contradiction by sharing the same teaching
with the philosophers he harshly criticized. Starting from such
criticism the goal of this paper is to find out the origins of
Ghazzali’s view about the excellence of this universe especially
its roots in Avicennan philosophy and in this way to shed a little
more light upon the relationship between Ghazzali and
philosophy.
**
14- Ass. Prof. Edward MOAD
Qatar University
TİME, SPACE, AND THE IMAGİNATİON: ON THE
‘SECOND ARGUMENT’ İN DİSCUSSİON 1 OF THE
INCOHERENCE OF THE PHİLOSOPHERS
65
In Discussion 1 of Abu Hamid al-Ghazali’s Incoherence
of the Philosophers, the ‘second argument’ for the world’s preeternity asserts that its denial entails the absurdity of a time
before the existence of time. According to Ghazali, this
argument rests on the mistaken notion that, since it is
impossible to imagine a beginning without a preceding moment,
it is therefore rationally impossible. The ‘philosophers’
response to this leads directly to a consideration of the very
concept of time itself, culminating in Ghazali’s claim that the
difference between past and future is not an objective reality.
“The sign that this is relative,” he writes, “ is that the future can
become past and is expressed in the past tense.” Why is this a
sign that the difference between past and future is relative? The
answer to this question renders an argument essentially similar
to one given by James McTaggart against the objective reality
of time. But is Ghazali’s actual position on time the same? The
text reveals a distinction between what are today known as the
A-series (‘past/future’) and B-series (‘before/after’) conceptions
of time. Ghazali’s argument is that the A-series is relative.
What of the B-series?
Ghazali considers this question implicitly when he
compares the notion of a beginning of time with no ‘before’ to
that of an outermost heaven with no ‘above’.
The
‘philosophers’ response here is that there is no analogy, for
given that the world is spherical, ‘above and below’ are relative,
while ‘before and after’ or not. Ghazali’s replacement of
‘above and below’ in the analogy with ‘inside and outside’
seems to indicate a position according to which the B-series is
objectively real. But this does not close the issue, for there
remain questions, which I will pose, but whose examination is
outside the scope of this paper.
**
66
15- Prof. Dr. Erkan YAR
Fırat University
AN ATTACK AND A DEFENSE: GHAZZALI’S
CRITICISM TO ISMAILIS AND ISMAILI DAI ABU ALWALID’S RESPONSE
Ghazzali made research in most of the fields of religious
studies and Fadaih al-Batıniyya and Tahafut al-Falasifa are
among his most significant books written to negate the sects
and teachings outside the mainstream Islam. Determining the
religious and political reasons behind Ghazzali’s such approach
may help not only to better understand his world of conscience
but also reveal the theo-politic structure of the time when these
books were written. In this paper we will examine whether
Ghazzali’s exclusionist approach and calling Ismailis as
disbelievers in his Fadaih al-Batıniyya, which he wrote to
negate Ismaili movement’s theological principles, are based
upon religious or political reasons; whether he is objective in
his criticisms; the validity of the religious and logical arguments
which he based his criticisms upon; and consistency of his
deductions. Ismaili dai Abu al-Walid wrote Damigh al-Batıl wa
Hatfu al-Munadıl ro respond Ghazzali’s criticisms on Ismaili
doctrine. He examines the subject in the same order as
Ghazzali’s book and defends his faith and worship system. It is
of course inevitable to apply the same questioning upon Abu alWalid’s responses just like the one we do about Ghazzali’s
criticisms. In this research, it will be presented how social
incidents have a function in preparing a ground for the
formation of the theological views.
**
67
16- Dr. Fatih M. ŞEKER
Ministry of Education, Turkey.
THE ROLE OF YUSUF HAS HACIB IN GHAZZALI’S
SYSTEM OF THINKING
For centuries Turks obtained their Islamic accumulation
from a land route stretching from Turkistan to Khorasan and to
Anatolia. Yusuf
Has Hajib, author of Kutadgu Bilig, and
Ghazzali are two of the important names of this route. In this
paper we will compare the ideological structure of Ghazzali,
one of the founders of Seljukite understanding of Islam, and
Yusuf Has Hajib, who systemized the understanding of Islam in
the lands of Turkistan, from certain points. In other words this
paper is a trial of reading Ghazzali’s some works from the
perspective of the things that he inherited from the author of
Kutadgu Bilig Yusuf Has Hajib. In this way we will examine
the points pushed back or moved forward in the thinking system
developed during the passage from the lands of Turkistan to
Anatolia and we will also present the stages of development of
our understanding of Islam, which was formed in the lands of
Turkistan, in the personality of Ghazzali.
What are the characteristic features of Turkish
interpretation of Islam around Ghazzali’s and Yusuf Has
Hajib’s views? How much does the extent of Turkistanian
values continue in Seljukite understanding of Islam? What sides
of Seljuks can be ascribed to Turkistan? Within this framework
what are the things that lost significance? What is the role of
Yusuf Has Hajib in Ghazzali’s system of thinking? Where do
these two thinkers coincide in contemporary angle? In this
paper we will try to find answers for these questions.
**
68
17- Assoc. Prof. Fehrullah TERKAN
Ankara University
GHAZZALI’S ARGUMENTS ABOUT DIVINE WILL
AND PHILOSOPHERS’ CRITICISM FOR THE CONCEPT
OF WILL
In the Islamic philosophical tradition, two of the theories
about the issue of how universe come into existence are the
theory of sudur (emanation) and Divine creation. One of the
prominent issues emerged from these theories is the nature of
the connection between Divine Will and the existence of
universe. Ghazzali, as the leading philosophical defender of the
view of Divine creation, defended the primary and dominant
role of God’s Will in existence, whereas he did not attribute the
same prevalent role to the theory of emanation. Ghazzali who
claimed that philosophers by-passed the role of Divine Will in
existence criticized the philosophers’ approach and wanted to
strengthen the place of Divine Will in this respect. For the
internal consistency of the view of Divine creation, it is very
important to analyze Ghazzali’s arguments against philosophers
about the issue of whether attributing Will to God constitutes an
issue or not and to present the related problems.
In this paper, we will analyze Ghazzali’s views about the
place and function of God’s Will in the existence of universe
and the arguments that he presented to remove the
philosophers’ reservations about the Divine Will.
**
69
18- Assoc. Prof. Ferruh ÖZPİLAVCI
Marmara University
EVALUATION OF THE LEGITIMIZATION OF
LOGIC BY GHAZZALI WITHIN THE CONTEXT OF ITS
HISTORY
Without a doubt Hujjat al-Islam Imam al-Ghazzali
constitutes one of the milestones of the history of Islamic
thought and knowledge. In respect to many religious and
rational sciences he stands at the center of the classification of
former (mutaqaddimun) and modern (mutaakhkhirun) scholars.
This is also true in respect to historical progress of the science
of logic in the Muslim world. One can easily state an obvious
change and transformation between the pre and post-Ghazzali
period regarding classical logic.
Ghazzali’s legitimization of logic is generally examined
from the point of his efforts to find textual and religious basis
for this science and the positive and negative effects of the
critical shift he developed in its axis. In this paper we will try to
point out the value and significance of Ghazzali’s views,
approaches, and terminology in connection with the
legitimization of logic within the context of logic and its
history. In this respect, we will share our evaluations and some
of our important findings about his famous book al-Qistas almustakim, written about the legitimization of logic, and its only
but little-known commentary by an 18th century Ottoman Sufi
and philosopher Muhammad al-Lalazari titled al-Mizan alMukim fi Ma'rifat al-Qistas al-Mustakim.
**
70
19- Doç. Dr. Gürbüz DENİZ
Ankara University
EVOLUTION OF THE THREE ISSUES ACCORDING
TO GHAZZALI
Ghazzali is a scholar whose ideas have been widely
interpreted by theologians who have been regarded as the
official scholars. His ideas have always been examined by this
scholarly group and his criticisms to the ideas of the
philosophers center on the point of Ghazzali’s prejudices.
Ghazzali’s criticisms to philosophers constitute the main
theme of his books Tahafut al-falasifah and al-Munkiz min alDalal. In Tahafut Ghazzali criticizes philosophers by accusing
them with infidelity in three issues and with heresy in seventeen
issues based on his arguments.
Similarly in his books titled Faysal al-Tafrika and Mizan
al-Amal Ghazzali criticizes philosophers on the same three
issues that he accuses them with infidelity in his Tahafut.
However, in Faysal he reduces number of the reasons for
philosophers’ infidelity or heresy to one issue of their denial of
bodily resurrection in the afterlife. Moreover, even in this
matter, he accuses them not with absolute but conditional
infidelity.
Ghazzali, in his book Mizan al-Amal, states that not only
the philosophers but also some sufis deny the bodily
resurrection. In his book he points out that philosophers and
sufis understand that bodily rewarding in the afterlife is the
wish of common people. On the other hand he also expresses
that philosophers and sufis need to spend more effort to achieve
their ultimate goal or to obtain the lofty / abstract rewards. As
for his book titled al-Madnun, Ghazzali accepts that achieving
the abstract rewards of the afterlife without body is not possible
based on the possibility of that “in Paradise everybody will
receive whatever they wish.”
When Ghazzali’s books are evaluated from the point of
their audiences, together with the examination of his intellectual
71
transformation, one can see that the debate between him and the
philosophers (especially Farabi and Avicenna) is not very deep.
In addition to these, when the third chapter of Mishkat alAnwar, which is considered as one of the last books of
Ghazzali, is examined, we may even say that on the contrary to
the assumptions, Ghazzali positively approaches to
philosophers and their ideas.
**
20- Hasan TURGUT
Ministry of Education, Turkey
GHAZZALI’S CLASSIFICATION OF
AND THE PLACE OF THEOLOGY
CLASSIFICATION
SCIENCES
IN THIS
Ghazzali who spend his efforts to revivification of
religious sciences in an era when the thought that philosophy
and religion express the same truth was commonly recognized
and philosophy was regarded as an alternative to religion
seriously affected the Islamic thought through his ideas about
theology. In this context one can observe that he attached
special importance to the classification of sciences and
appointed an historical mission to theology within his
classification. It is because he, on the one hand, placed theology
to the highest rank among the Islamic sciences; and on the other
hand he formed the basis for philosophy, to the subject of which
he opposed by establishing that it was composed from rational
issues, to continue within theology. In this paper it will be
discussed how Ghazzali classified sciences, to where he placed
theology in this classification, and how he filled the subject of
theology.
**
72
21- Assoc. Prof. Hatice K. ARPAGUŞ
Marmara University
REASON AND IMITATION FROM GHAZZALI’S
PERSPECTIVE
‘Aql or reason constitutes one of the main subjects of
Islamic tradition. Being held equal to human responsibility this
term has been a frequent topic of debate and put on the
intellectual agenda since the earliest days of Islamic theology.
The emergence of this issue is not just related to how
independent reasoning can be employed in religion but it also
has connection with issues in which independent reasoning is
not employed.
In fact this issue has been discussed in relation to the
faith of imitator since the beginning. Undoubtedly faithknowledge relationship has not only brought up the question of
what knowledge is but also required examining the place of
imitative knowledge in religion. In this context the imitator’s
place in religion and faith was questioned among Mutazilites,
Asharites, and Maturidis from different viewpoints since the
earliest days. Although Mutazilites were not univocal, it is
known that among them there were supporters of the idea that
imitative knowledge was invalid. On the contrary, even though
Ash’ari’s views about topic in question cannot be attained
directly from his works, it is implicitly understood that he did
not permitted imitative knowledge. Imam Maturidi and
Maturidism, on the other hand, followed an approach permitting
imitator’s faith.
Ghazzali, who adopted Asharite views as a theological
school, classified the intellectual knowledge and shaped the
direction of thinking developed after him. Contrary to his
predecessors he maintained the validity of imitative knowledge
and asserted that it had limited harms upon religion. From
various aspects Ghazzali brought up the effectiveness of
imitative knowledge in leading people to worship, which is the
natural result of faith.
73
In this paper the above mentioned issue will be examined
and analyzed from Ghazzali’s perspective.
**
22- Assoc. Prof. Hülya ALPER
Marmara University
INTERPRETATION OF GHAZZALI FROM THE
VIEW OF A 17 - CENTURY OTTOMAN SCHOLAR: THE
EXAMPLE OF SADREDDINZÂDE AL-SHIRWANI’S
SHARH AL-KAWA‘ID AL-AQAID
It is a known fact that throughout the history of Islamic
thought Imam Ghazzali had a remarkable effect upon many
Muslim scholars coming after him. This effect does not reveal
itself just in the widely acceptance of his thoughts but also in
the debates, criticisms, and evaluations of his views. Without a
doubt there were discussions about Ghazzali’s thoughts among
the Ottoman scholarly circles, and beside such scholarly debates
by means of the commentaries written on his books, in a way,
Ghazzali was reinterpreted.
In this paper, Ghazzali’s thoughts will be examined based
on Sadreddinzade Mehmed Emin al-Shirwani’s (ö. 1036/1627)
commentary on Ghazzali’s Qawa’id al-‘aqa’id, which he wrote
to defend the Sunni principles and later included in Ihya’u
‘ulum al-din. In fact Shirwani’s commentary is also important
because it is the only one survived till this day among the four
commentaries written on Qawa’id al-‘aqa’id.
In this study, we will rely on a copy of Sharhu Qawa’id
al-‘aqa’id written personally by the commentator among the
copies of manuscripts found in several, and try to determine
what Shirwani’s views were by examining his evaluations on
Ghazzali. While doing this, we will look for answers how much
Shirwani agreed upon Ghazzali’s views and what his
description of Ghazzali was. In a way we hope to contribute to
draw a picture of Ghazzali in the 17th century Ottoman thinking.
**
74
23- Prof. Dr. Hüseyin ATAY
Ankara University
COMPARISON BETWEEN THE PHILOSOPHIES OF
GHAZZALI AND AVERROES
Ghazzali has from outset been considered as one who
occupied the peak point in the history of Islamic Thought. By
Ghazzali’s time, Islamic sciences had been fully developed, so
he had the chance of finding them readily before him. He,
naturally, summed them up in Philosophy, Theology, Islamic
Mysticism, Logic, etc. But when he tried to develop these
sciences further, he went through some difficulties and it seems
likely that this gave rise a mental crisis in Ghazzali. This same
motive combined with political upheavals in his time seems to
have led him this crisis and finally to seek for mysticism as a
final point to settle down. Another important figure to be
pointed out in our study is Ibn Rushd (Averroes) both as a critic
to Theologians and their argumentation modes and as a
philosopher and commentator of Aristotle.
**
24- Assoc. Prof. İbrahim ÇAPAK
Sakarya University
BURHAN (DECISIVE ARGUMENT) IN GHAZZALI’S
LOGIC
Ghazzali is the most important philosopher who
legitimized logic in the Muslim world. He emphasized
mandatory nature of logic both for religious and non-religious
sciences by adding a hundred-page introduction about logic in
his famous law book al-Mustasfa and saying that “knowledge
of those who do not know logic cannot be trusted.” As it is
known, Greek philosopher Aristotle is the one who systemized
the science of logic. Aristotle’s works on logic have been
compiled under the title of Organon. The most important one of
these works is Posterior Analytics, which gives prominence to
certain premises in reasoning and explains how certain and true
75
premises will be followed by certain conclusions and it is
known in the Muslim world as Kitab al-Burhan. In this article
we will comparatively examine Ghazzali’s views on burhan
(decisive argument), which is accepted as one of the five arts,
and try to present his contributions to this field. Ghazzali
defines burhan as “the analogy which is constructed by certain
premises in order to reach certain conclusions.” Ghazzali’s
views on burhan are very important for Islamic law as they are
important to reach right conclusions in logic. In this respect
Ghazzali’s views on burhan will be examined within the
context of logic and its connection with Islamic law will be
discussed. It will also be pointed out the points that Ghazzali
was influenced from Aristotle and that he was original in
respect to the issue of burhan.
**
25- Dr. İbrahim ed-DIBO (Ibrahim Aldibou)
Ash-Sharia University, Syria.
IMAM GHAZZALI'S APPROACH TO THE PROOFS
AND METHODS OF THEOLOGIANS
Ghazzali is regarded as one of the prominent figures of
Ash’ari theologians who defended Islamic faith and stood up
against the opponent movements. His efforts can be clearly seen
in his responses to opposing doubts and in many of his books in
which he dealt with the issues of faith. He emphasized the
significance of theological proofs in order to discover the truth
about doubts and to respond them. However, he always
expressed that they are not such proofs that everybody can
understand; so we should not expect the ordinary people to
know them. It is like a drug that is not needed only by the
patient. Clear evidences of the Qur'an are satisfactory for those
who have innate faith and correct belief. The proofs that exist in
the Qur’an are like water which is suitable for all humanity and
from which entire humanity may benefit.
In conclusion Ghazzali separates the theological proofs
from Qur’anic proofs, ordinary people from wise men, and
people’s circumstances from their needs to proofs. In this paper,
76
I will try to deal with the above mentioned issues based on
Ghazzali’s own words.
**
26- Prof. Dr. İbrahim EMİROĞLU
Dokuz Eylül University
EXAMINATION OF GHAZZALI’S TAHAFUT ALFALASIFA FROM THE POINT OF METHODOLOGY AND
MANNERS OF DISPUTE
In the introduction, we will briefly deal with the
philosophical significance of Ghazzali’s Tahafut al-Falasifa,
and then present the forms of his proofs. After defining his
reasons and manners of disagreement with his opponents, we
will start to examine our main subject. In this paper we will
examine the following and similar methods and manners of
debate together with examples followed in the above mentioned
book:
77
- Asking questions to the addressee
- Issuing principles
- Analyzing concepts and making definitions
- Sometimes agreeing with the opponent
- Reminding the scholarly, natural, logical, and ethical
principles
- Stating the objections and responding them
- Mentioning the opponent’s responses
- Keeping the discussion alive by stating the various
possibilities and alternatives
- Fideist submission to issues beyond reason
- Asking response from the opponent (mutalaba)
- Attracting attention to the problems caused by the claim
- Giving examples
- Consulting to language, dictionary, religion, pure
reason, and prayer.
Finally we will make a general evaluation of these proof
and the applied methods.
**
27- Prof. Dr. İlhan KUTLUER
Marmara University
BETWEEN
PHILOSOPHY
INTELLECTUAL PERSPECTIVES
MISHKAT AL-ANWAR
AND
SUFISM:
IN GHAZZALI’S
Ghazzali did not probably aim in writing Mishkat alAnwar to add a new one to philosophy books, but he presented
in his book a terminological system meaningful for the tradition
of Islamic philosophy. In this book, metaphysic cosmology
which he grounded around the term al-Nur (the Light) along
78
with its epistemological overtones consists of main ideas that
can be compared to Avicenna’s philosophy. Moreover it is
understood that the directive perspectives of the book deeply
affected the peripatetic metaphysics of the following ages. It
was destined to attract attention among the Sufi tradition which
adopted the principle “Knowledge is light” in the book and
preferred the knowledge of presence (huduri) to the acquired
(husuli) knowledge. In fact supported by its authors sufi
character and its epistemological dimension Mishkat is
perceived as a Sufi classic. This paper aims to establish how the
philosophical and intellectual perspectives that shaped
Ghazzali’s intellectual personality were articulated in Mishkat
al-Anwar and thus to determine what place this book, which is
written after Ihya, occupies in our philosopher’s intellectual
project.
**
28- Prof. Dr. H. Mahmut ÇAMDİBİ & Ass. Prof. Emine
KESKİNER
Marmara University
CHILD
GHAZZALI
EDUCATION
ACCORDING
TO
Childhood years are the ones that need to be appreciated
in the best manner both by children and the adults who are
responsible from their education. Even though humans are
beings that have the capacity to keep learning all their lives,
childhood period is the most suitable years to use this capacity
most productively and in the fastest way. It clearly shows the
importance of education received during this period that it has
powerful effects which will continue one’s entire life. The
traces of the effects are more durable and stronger. The
childhood years are especially important in shaping the child’s
personality. Life in these ages is like the seed of personality.
Ghazzali states that education of the children who are divine
trusts to their parents is among the most important duties.
Responsibilities of the people taking care of children’s
education were especially expressed by Ghazzali who defined
children’s hearts as gems that are pure, precious, away from all
79
kinds of decoration and form, ready to accept everything, and
inclined towards the things directed to them Matters that need
to be paid attention according to Ghazzali in fulfilling this
responsibility are dealt with and the value and permanence of
his views and advices about child education will be presented in
this paper.
**
29- Prof. Dr. Mahmut KAYA
İstanbul University
WAS GHAZZALI FAIR IN HIS CRITICISM TO THE
PHILOSOPHERS?
Ghazzali, who lived in an era of political, social,
religious, and ethical crisis of Islamic society and who is among
the unique figures of the history of Islamic though and
knowledge, brought a new dynamism to Muslim society by his
scholarly heritage of fifty-four year long life. His ideas related
to revivification, his guiding criticisms, and his pious character
has become a source of inspiration for the following
generations.
**
30- Assoc. Prof. Mehmet TÜRKERİ
Dokuz Eylül University
GHAZZALI’S ETHICAL
FAHREDDIN AL-RAZI
VIEWS
AFFECTING
This paper aims to present the effects of ethical views of
Ghazzali, who was like a touchstone in every field of Islamic
thought as in Islamic ethics, upon the famous exegete Fahraddin
al-Razi.
Ghazzali’s moral effects upon Fahreddin al-Razi can be
generally divided into two categories. First one is his moral
80
views showing the direct effects and the second one is the ones
showing the indirect ones.
By direct effects we mean the moral views that Fahreddin
al-Razi almost exactly quoted from Ghazzali. These are, as
much as we could find out, his views on beautifying the
morality (tahdhib al-akhlaq), on purifying the character like
love for wealth and its treatment, hypocrisy and its treatment,
love for rank and position and its treatment, liking to be praised
and disliking to be criticism and its treatment.
By indirect effects we refer to Ghazzali’s effects upon
Fahreddin al-Razi in subjects like the place and degree of
human beings among other creation, the nature of rational self,
characteristics of self, virtue, goodness, happiness, and
perfection.
**
31- Ass. Prof. Metin YİĞİT
Dicle University
GHAZZALI’S
CONTRIBUTION
TO
METHODOLOGY OF ISLAMIC JURISPRUDENCE
THE
Methodology of Islamic jurisprudence (Usul-i Fiqh)
means the methodology of understanding and interpreting the
textual sources of Islam. It is historically possible to say that
methodology of Islamic jurisprudence is at the same age as
religious rhetoric. Since the beginning of the revelation those
who have been the addressees of the revelation have tried to
understand and interpret the textual sources of Islam within the
limits of a certain methodology. However, methodology of
Islamic jurisprudence gaining a systematic character
corresponds to a later period.
Writing systematic methodology is usually started by
Imam Shafii. And it continues with the names of jurists like
Maturidi, Jassas, Baqillani, Abu al-Husain al-Basri, Dabbusi,
Juwaini and Ghazzali.
Ghazzali occupies a special place in the history of
methodology. Ghazzali has three books on the methodology of
81
Islamic jurisprudence: al-Manhul, Shifa al-Ghalil and alMustasfa. Even though all three of them are on the same field,
they do not have the same characteristics. If we borrow the
terminology from architecture, we can say al-Manhul belongs
to Ghazzali’s period of apprenticeship; Shifa al-Ghalil belongs
to his semiskilled period, and al-Mustasfa belongs to his period
mastery. In these books especially in al-Mustasfa, Ghazzali
summarized, evaluated, and made serious contributions to the
earlier accumulation of Islamic jurisprudence.
**
32- Assoc. Prof. Muhittin MACİT
Marmara University; Ministry of Culture, Tukey.
EVALUATION OF MUNQIDH MIN AL-DALAL FROM
A DIFFERENT PERSPECTIVE
Great Muslim scholar and thinker Hujjat al-Islam Imam
Ghazzali presents his intellectual and mental journey in his
book titled el-Munkızu min ed-Dalâl (The Rescuer from Error)
in a autobiographical style, which we do not usually see
throughout the history of Islamic thought. In this work,
Ghazzali, who is considered as an authority in many disciplines
of science, classifies and evaluates the seekers of the Truth in
general. When we think that he wrote this work three years
before his death, we may consider it as a text in which his
mental adventure was crystallized and about whose authenticity
there is not much debate. Today there are many things that we
can get from this autobiography of Ghazzali which has unique
characteristics and these are so important that they still need to
be evaluated from different perspectives. In our paper alMunkız, which presents a portrait that can be regarded as our
thinker’s mental map, will be evaluated from a different
perspective.
**
82
33- Assoc. Prof. Murat SÜLÜN
Marmara University
ISHARI [Inspirational or Allegorical] EXEGESIS
WITHIN THE CONTEXT OF GHAZZALI’S APPROACH TO
THE QUR’AN
In this paper, which we will examine ish’ari [inspirational
or Allegorical] exegesis within the context of Ghazzali, we will
address; (i) the issue of “hierarchy among the verses of the
Qur’an”, which occupies a very important place in Ghazzali’s
perception of the Qur’an, and then we will express the
significance of this issue for modern people’s relationship with
the Qur’an; (ii) we will also point out the main difference of
Ghazzali’s approach to understand and interpret the Qur’an
along with the proofs; we will analyze this issue from the point
of the rules and principles of methodology of Qur’anic
exegesis; in this context, we will present the concept of “divine
word”, which is the main basis of ish’ari and scientific
approaches and discuss the meaning given to this concept by
Ghazzali and other interpreters like him.
**
34- Prof. Murtaza KORLAELÇİ
Ankara University
GHAZZALI’S PERCEPTION OF HUMAN BEING
Allah created human beings as a pair of body and soul.
Body can be completed only by soul. Body can be seen by eyes,
but soul can be observed only by the eyes of reality. Soul is the
reality and essence of human being. Parts of the body are
dependent upon soul. Soul which constitutes the reality of
human being is sometimes called self and sometimes called
heart.
The reality of soul belongs to the universe of orders.
Body is its instrument and carrier. All the limbs of the body are
83
powers under the control of the soul. Knowing Allah and seeing
His face are the attributes of soul. Islam does not permit to
explain the nature of the soul. Soul is a creation. Those who call
the soul as eternal or as a matter are making a mistake. Soul is
an essence from the essence of angels. The animal soul which is
called life and exists in human beings is an elegant matter.
When body dies, this soul dies with it. Human soul called nafs
is the one which is the subject of Allah’s orders and
prohibitions.
**
35- Prof. Dr. Mustafa ÇAĞRICI
Marmara University; Turkish Religious Affaires
THE PROCESS OF LOVE REACHING FROM
PLURALITY TO UNITY IN GHAZZALI’S NOTION OF
ESTHETIC AND ETHICS
As much as I could examine, Ghazzali is the first
classical Muslim thinker who tried to establish a systematic
theory, though limited, about the concepts of love and beauty
and the relationship between. As it is accepted by almost all
scholars, He is also the greatest moralist in the Muslim world. It
is said that his book titled Ihyau ulum al-din is the most widely
read book after the Qur’an and this is true. But there is one
more truth that this monumental work has never been
completely understood and exceeded.
Ghazzali examines the issue of love, which he calls as
“Reality of Love” from its ontological, esthetic, religious, and
moral dimensions in various parts of his book and perfectly
presents the final object of Islamic art and ethics in one of its
editions (Istanbul, 1985) in a 114-page section.
**
84
36- Assoc. Prof. Özcan HIDIR
Rotterdam Islam University
GHAZZALI’S VIEW ON “THE DOCTRINE TRINITY”
IN THE CONTEXT OF HIS WORK “AL-RAD AL-JAMIL LI
ILAHIYYAT ISA BI SARIH AL-INJIL”
Abu Hamid al-Ghazzali, who is regarded as one of the
cornerstones of tradition of Islamic thinking, authored many
books in several disciplines of Islamic sciences including
theology, ethics-Sufism, methodology of Islamic jurisprudence,
and philosophy. Almost every one of his books has taken its
place among the classics of the related field. In this respect it is
possible to consider Ghazzali among the scholars who are
“inter-discipliner” and who can see the issues from a holistic
view because of his diverse interests and intellectual
accumulation. Therefore, it is very important to examine his
views on different scientific disciplines with all their aspects
and to make comparisons and analysis among them.
Ghazzali has a concise but important book which has not
been fully analyzed in the Muslim world but attracted a lot of
attention among the Christian missionaries and Orientalist. This
book, which we may be treat as a treatise, titled “Al-Rad alJamil li ilahiyyat Isa bi Sarih al-Injil” has become subject to
“attractive” and “different” readings among both Muslim
researchers and Christian orientalists especially by leading to
interpretations, which could be understood as “Incarnation” and
“trinity”. Discussions whether or not it’s written by Ghazzali
will also be examined under the light of some manuscripts in
the Oriental collection of Leiden University, Netherlands.
In this paper we will, therefore, first briefly introduce this
little-known and debated book. Then we will examine the
claims and discussions about “Incarnation” and “trinity” and try
to present the view that we believe held by Ghazzali within the
context of Ghazzali’s above mentioned book. While doing this,
we will especially point out some contemporary interpretations
in the West about Ghazzali’s views about Christianity in
general and trinity in particular. We will also try to refer to the
relevant passages in Ghazzali’s other works and the Bible.
85
**
37- Prof. Dr. Ömer Faruk HARMAN
Marmara University
GHAZZALI FROM THE POINT OF “ISLAM VERSUS
CHRISTIANITY” POLEMICS AND HIS BOOK AL-RADD
AL- JAMIL
Muslim-Christian relations began with the birth of Islam
and followed a progress with ups and downs throughout their
long history. These relations continued by development of vast
raddiyya (refutation) literature in which both parties criticized
each other and tried to prove their own correctness.
Ghazzali’s al-Radd al-Jamil is among the important
raddiyyas written by Muslims against Christians. Imam
Ghazzali, who was among the great thinkers of the history of
Islamic thought, addresses to the doctrines of Christianity in his
various books including Ihya and evaluates them on the basis of
both rational and revelatory evidences; however, his most
important book in this context is al-Radd al-Jamil in which he
refutes Christianity’s main doctrine, i.e. Incarnation, by giving
examples from the Bible and supporting with rational proofs.
In the first chapter of al-Radd al-Jamil, which consists
seven chapters, Christianity’s belief about Jesus, his miracles,
and method of critique; In the second chapter, evaluation of the
Bible’s passages that are used as a reference for Incarnation and
humanity of Jesus; in the third chapter views of major Christian
sects about Incarnation; in the fourth chapter, various
characterizations of Jesus; in the fifth chapter, evaluations of the
proofs used by Christians; and in the sixth chapter, how the
terms of “word (kalimah)” and “speech (kalam)” are employed
in the Qur’an are dealt with.
Ghazzali’s book among the refutation literature written
by Muslims against Christians is different than the refutation
books written before him, like the one written by Juwaini and
Ibn Hazm, because while they discuss and criticize the Bible’s
text from the point of alteration, Ghazzali just criticized the text
86
and Christians’ doctrine of Incarnation without addressing the
issue of alteration.
**
38- Prof. Dr. Sabri ORMAN
Istanbul
UNDERSTANDING
GHAZZALI
METHODOLOGICAL EVALUATIONS
–
SOME
Ghazzali is among the most debated personalities of the
history of human thinking. One may even talk about a
“Ghazzali Problem”. On the one hand there are those who gave
him the title of “Hujjat al-Islam”, on the other hand there are
those who consider him responsible for the decline of Islamic
civilization. My belief is that one of the most important reasons
of these two opposing evaluations is that Ghazzali’s
miscellaneous approaches and views have not been assessed
with an integrated approach within their proper system of
thought. In this presentation we would like to deal with some
methodological evaluations which may facilitate to solve this
question.
**
39- Assoc. Prof. Sahip BEROJE
Yüzüncü Yıl University
GHAZZALI’S OPPOSITION TO IMAM
ABOUT THE ISSUE OF ABROGATION
SHAFII
If a Muslim jurist joins to an Imam’s school instead of
establishing his own school, it means that he adopts that Imam’s
methodological views, too. This is what usually happened in
reality; because a disagreement in a matter of methodology
would have reflections in practical matters, if a Muslim jurist
has serious disagreements about an issue of methodology with a
mujtahid, it is not possible him joining that mujtahid’s school.
87
However, it is also a reality that Muslim jurists sometimes had
disagreements with their Imams in regards to methodological
issues. For instance, most Shafii jurist disagreed with Imam
Shafii about the issue of abrogation. It is known that Ghazzali
was the leading figure among the opponents. As it is known,
Ghazzali was among the figures accepted as proofs in both
theoretical sciences and law by Shafii scholars who came after
him. In this respect Ghazzali has a great impact on
disagreements about Shafii’s view on abrogation. Because of
this position held by Ghazzali, his opposition to Shafii presents
significance.
This issue can be summarized as follows: As it is known,
abrogation is among the important issues of debate in the
history of Islamic law. Even though occurrence of abrogation
among the textual sources is generally accepted, there are deep
disagreements about its nature. Vast majority of Muslim jurists
agree that the Qur’an may abrogate the Qur’an and sunnah may
abrogate sunnah. Also, majority of the scholars maintain that
the Qur’an may abrogate Sunnah and sunnah may abrogate the
Qur’an. Shafii disagrees with the majority at this point.
According to him, a religious text can only be abrogated by a
text equal to it. Therefore, a ruling established by a Qur’anic
text can only be abrogated by an equal ruling from the Qur’an.
Similarly a ruling established by Sunnah can be abrogated by an
equal text from Sunnah. Since the Qur’an and Sunnah is not
equal, abrogation of one by the other is not permissible. Shafii
insisted on his view and depended upon important proofs and
justifications. However, Shafii’s view was not accepted and
even criticized by Shafii scholars and notably by Ghazzali.
In this paper, we will address why Ghazzali did not
accept Shafii’s view about abrogation and from what aspects he
criticized it. According to Ghazzali, The Qur’an may abrogate
Sunnah and vice versa. This is not only reasonably permissible
but also it happened in the revealed texts. We will first examine
on what rational and religious proofs Ghazzali depended and
compare them with Shafii’s proofs.
We also think that along with material proofs there were
other factors effective in Ghazzali’s opposition to Shafii’s view.
For instance We know that Ghazzali’s teacher al-Juwaini, too,
directed harsh criticisms to Shafii in regards to the issue of
abrogation. In opposing Shafii’s view of abrogation, whether or
88
not the paradigm developed in the line of majority’s opinion
had an effect on Ghazzali’s view needs to be studied. Moreover,
whether the teacher and the environment were effective on
Ghazzali’s disagreement with Shafii remains as an issue to be
illuminated.
This issue still maintains its contemporary value. Many
scholars who have interest in the issue, such as Muhammad
Abu Zahra, M. Hudari Beg, Mustafa Zaid, have discussed this
aspect of the issue of abrogation, and issued their opinions
about whether Shafii or Ghazzali was right and whose proofs
were stronger. In short, paying attention the contemporary
scholars’ comments on the issue of abrogation, we plan to
analyze Ghazzali’s criticisms directed to Shafii about it.
**
40- Prof. Said El BOUSKLAOUI
Mohamed I University, Morocco
YAHYA AL-NAHWĪ AND AL-GHAZĀLĪ ON THE
PROOFS OF CREATION
To follow the traces of the sixth-century Alexandrian
Christian philosopher Yahyā al-Nahwī (Philoponus) in the text
of Abu Hāmid al-Ghazālī (d. 1111), chiefly in his Tahāfut alfalāsifa (Incoherence of the Philosophers), and to measure the
degree of this supposed influence are our main targets in this
paper. Starting by what al-Bayhaqī has reported in his Tatimmat
Siwān al-Hikma that “the most of what is adduced by hujjat alIslām (the proof of Islam) al-Ghazālī, may Allah have mercy on
him, in Tahāfut al-falāsifa is a report of Yahya al-Nahwi’s
words”[my translation], we will concentrate on his arguments
of creation and his refutations of the philosophers’ arguments of
the eternity of the world. In fact, Yahya al-Nahwī’s arguments
for creation were well known to the theologians and the
peripatetic philosophers in Islam, accepted and reformulated by
the Mutakallimūn but refuted by the falāsifa. Al-Ghazālī, too, in
his refutation of the philosophers’ view on the eternity of the
world, makes use of some of these arguments but often in
different ways. However, in what concerns Philoponus’
89
argument of the impossibility of an infinite succession in time,
al-Ghazālī repeats almost the same examples as presented by
Yahya al-Nahwi. We will expose in detail this argument in its
three forms as it was formulated first by Philoponus: the infinite
(1) cannot be traversed, (2) nor increased, (3) nor multiplied.
Our debate, therefore, will center on a comparison of the
passages, formulations and examples of the two Philosophers.
**
41- Prof. Dr. Mehmet Sait REÇBER
Ankara Üniversity
GHAZZALI AND THE CONCEPT OF NECESSARY
EXISTENT
Significant amount of Ghazzali’s criticisms to
philosophers in Tahafut al-Falasifa centered directly or
indirectly upon their concept of Necessary Existent (Wajib alWujud). Ghazzali who found no philosophical ground for the
simplicity attributed to the First Being (al-Awwal) that was at
the center of Farabi’s and Avicenna’s metaphysical thinking
system defended that their concept of Necessary Existent was
depended upon some assumptions with no foundations and bore
some inconceivable and conflicting results.
The concept of Necessary Existent was also a main
concept proposed in Ghazzali’s thought. However, according to
Ghazzali, Necessary Existent defended by philosophers based
on the intuition of ontological simplicity, contrary to what they
thought, must have an essence separate than its being. Similarly
Essence-Attribute identification in Necessary Existent is
beyond futility; it is inconceivable. Therefore, according to
Ghazzali, it is possible to imagine a Necessary Existent
cleansed from the intuition of simplicity, and for whom
separation of essence-existence, essence-attribute can be done.
Because, for Ghazzali, the only justification for God being
thought as Necessary Existent is not that His simplicity as the
First Being but inexistence of an effective reason for His
existence.
90
In addition to these two approaches about Necessary
Existent another view which has become traditional in
philosophy and which has been the source of ontological proof
is “God’s (Necessary) existence is a requirement of His
Essence”. Thus, Ghazzali, who think it is inevitable to attribute
an essence to God believes existence-essence relationship
should be examined from an ontological aspect. Even though it
looks right that Ghazzali’s concept of Necessary Existent, at the
first sight, does not require thinking a causal explanation (a
view of “His Existence is the requirement of His Essence”)
between essence and existent, God’s essence separate than His
existence, when it is thought together with that He is Necessary
and Final Being, bears some ontological questions. For
instance, does God’s Essence create a logical (if not an
ontological) primacy to His Existence? In this respect, does
God’s Essence present causal or non-causal explanation for His
Existence? In this paper, after studying these and other similar
questions and their possible answers, we will put emphasis on
whether Ghazzali’s concept of Necessary Existent, which he
explained as “nonexistence of an effective reason for His
Existence”, alone provides a sufficient option.
**
42- Dr. Semih CEYHAN
Center of Islamic Research (TDV İSAM)
THE TERM ZUHD, ONE OF THE KEY
TERMINOLOGY IN UNDERSTANDING THE PERIOD OF
EMERGENCE OF SUFISM, AND ITS DEGREES:
GHAZZALI’S APPROACH
In the history of Sufism Ghazzali is regarded as
cornerstone and a master figure between the end of former
period (mutaqaddimun) Sufis, which starts in the second
century hijrah, and the later period (mutaakhkhirun) Sufis or the
period of muhaqqiq Sufis, which begins with Ibn ‘Arabi. He
classifies the seekers of the Truth into four groups as
theologians, philosophers, esoteric (batiniyyah), and Sufis, and
then to reach the Truth he adopts the Sufis and their method
based on purification of heart and soul and contemplating the
91
Divine essence. Acts of ascetism (zuhd) are the first step of this
method of reaching certain knowledge. Based on earliest
sources of Sufi literature Ghazzali thoroughly analyzes the
meaning and degrees of zuhd in the fourth book titled “Kitab alfakr wa al-zuhd” of the section of “Rub’ al-munjiyat” in Ihyau
ulum al-din and defines it as “human self’ abstinence from
worldly interests.” Abstinence from this world (zuhd fi aldunya) is a station (maqam) consisting of spiritual state (hal),
knowledge (‘ilm) and practice (amal). Spiritual state is the
foundation of this station; Spiritual state voices itself through
knowledge; and knowledge takes a form in practice and
becomes one’s station. According to Ghazzali station is
something related to faith. In order to attain any spiritual
station, one should combine in himself the above mentioned
three dimensions.
Ghazzali employs three terms when founding the act of
zuhd as an ethical act: Abstinence (tark), desire (raghbah) /
goal (ghayah) and the will (iradah) required by the goal. Zuhd
cannot be manifested just by abstinence from something, for the
value of an act is not in that act, but in the aim of that act. This
goal cannot be worldly; because, people may reach worldly
goals by means of unethical acts, too. Therefore, the goal of an
ethical act should be other worldly. The value of an act whose
goal is related to the Hereafter is linked to a Transcendent
Being. The contrary state means the value losing its absolute
characteristic, since human beings with selfish nature may
subjectively evaluate their acts and this makes their expected
benefit relative. An ascetic is a person who makes his choice
between the thing he abstained from and the thing he desired.
Ghazzali overemphasizes the significance of the will’s
characteristic of choice. There is will in everywhere there is the
possibility of choice. According to Ghazzali, the will can be
defined as “determining the things appropriate for the goal” or
“separating the two similar things from each other.” Therefore,
acts based on will are realized by making a choice. In addition,
the will means asking the known and preferable one. Because
of this, “will” necessarily consists of knowledge. And this
knowledge is the certain one founded on knowing the life in the
Hereafter is more valuable than the life in this world. Then zuhd
is a conscious, intentional, and selective manner relying upon
willpower.
92
Zuh according to Ghazzali who places its station between
the stations of want (faqr) and trust in God (tawakkul) gains
various degrees in the extent of ascetic’s abstinence from this
world. Everybody’s station is his degree and everybody’s
degree is in the extent of his abstinence from this world.
**
43- Dr. Soner DUMAN
İstanbul
CONTRIBUTIONS OF GHAZZALI TO
CONCEPT
OF
PUBLIC
INTEREST
IN
METHODOLOGY OF ISLAMIC JURISPRUDENCE
THE
THE
The concept of “public interest (maslahah)” in the
methodology of Islamic jurisprudence has gained increased
popularity with the recent studies. Today parallel to this
popularity, especially Shatibi’s theory in Maqasid al-Shariah
(objects of Sharia) and the works on maslahah written by the
authors like ‘Izz al-Din bin Abdissalam and Qarafi have created
sources to study. To be able to say something about how much
the theory of “Maslahah” will contribute to solve contemporary
believers’ theoretical and practical problems, one should first
introduce the evolution of the term starting from its birth till
today in the history of the methodology of Islamic
jurisprudence. And Ghazzali constitutes one of the cornerstones
in presenting such a historical overview.
Imam Ghazzali’s works and ideas in the field of
methodology of Islamic jurisprudence did not show its effects
only on the methodology of his own Shafii-mutakallimun
school but also the entire concept of methodology. The concept
of “maslahah” is one of the fields that his effects can be seen.
He presents significant explanations on public interest in his
works titled al-Manhul, al-Mustasfa and especially Shifa alghalil.
Together with Baqıllani and Juwaini, Ghazzali’s views
on the concept of maslahah are considered among the first ones
in this field in the history of the methodology of Islamic
jurisprudence. In addition to taking
his predecessors
93
explanations about maslahah further, Ghazzali made very
important contributions in establishing “terminology”,
“classification”, and “application.” Ghazzali’s ideas in the field
opened ways for the above mentioned authors coming after
him.
In this paper we will try to find out Imam Ghazzali’s
contributions to the concept of maslahah within the context of
the above mentioned three books on the methodology of Islamic
jurisprudence. In order to figure out the dimensions of his
contributions, we will address the “terminological” novelties
introduced by Ghazzali in the methodology of Islamic law;
what method he followed in “classifying” maslahah and in
basing its legitimacy upon sources and finally how he applied
the concept of maslahah in practical matters of Islamic law.
We hope that our work may contribute to the studies on
the concept of maslahah and to the studies on Ghazzali.
**
44- Assoc. Prof. Süleyman DERIN
Marmara University
PSYCHOLOGICAL APPROACHES IN GHAZZALI’S
IHYA
Among the Islamic sciences Sufism is the closest one to
psychology because of its methods and its field of study. For
years Sufism has developed methods and solutions to the
problematic issues of psychology such as self, ego, personal
development, controlling the desires, analyzing the intentions.
Even though it is a mistake to claim a complete identification
between these two sciences, it is also a mistake not to see the
similarities between them. Although it is possible to find
psychological tone in the sayings of many Sufis, in this respect
Harith al-Muhasibi (d. 857) comes at the head of the list of
those who wrote the first serious books. Its insistence upon
one’s contemplating upon himself to achieve a life style
matching with religious truths opened ways to establish an
activity based on inner observation. Among the many Sufis who
wrote in this field Ghazzali is the one who actually set up the
94
principles of Islamic psychology. In his work titled Ihya he used
methods important for psychology such as systematic inner
observation and behavioral analysis. There are not many
authors who employ psychological approaches and analysis as
much as Ghazzali when addressing to religious and ethical
issues. In this paper we will try to present, within the context of
Ihya, Sufi approaches, like repentance, contentment, and love,
which are also suitable to be used in the field of psychology. In
our opinion Ghazzali’s success in Muslim world and in the field
of Sufism lies behind his attention in his books to human
psychology and his presentation of sufi terminology from this
perspective. This paper will address this issue by giving its
practical examples.
**
45- Prof. Yahya Zakareya Ali MAABDEH
International University of Islamic Sciences, Jordan
HUJJAT AL-ISLAM AL-GHAZZALI’S METHOD OF
HADITH CRITIQUE
Hujjat al-Islam Abu Hamid al-Ghazzali is accepted as
one of the innovator scholars and as one of the most prominent
ones who was known by his originality and innovations. He left
traces in various fields of scholarship. This is why Muslim
critics called him “Hujjat al-Islam or the proof of Islam.” The
prominent figures in the West, past and present, witnessed this
and benefited from his scholarship.
As known there are certain qualities to be a mujtahid and
one of them is to be competent in prophetic traditions and
Islamic sciences. Since one of the most sensitive and important
sciences regarding Hadith is to criticize the texts of Hadith, and
Imam Ghazzali laid its foundations and established some of its
principles. Ghazzali says in his book titled Mustasfa, in which
he dealt with these principles in general: “Chapter three:
Classification of the reports as those need to be confirmed,
those need to be denied, and those for which one need to wait
without issuing an opinion.” As for the application of these
principles, Ghazzali criticized many texts of Hadith be they
95
related to legal deduction or preference or related to any other
sciences like cosmic sciences, education, psychology, etc.
The significance of Hadith critique lies in being that it is
an activity more important and primary than just checking a
text’s usability as legal evidence. The science of Hadith
critique is not limited to refusal of a text or how it can be
accepted as evidence. On the contrary, the most important side
of this science is to remove all doubts around a tradition of the
Prophet and to interpret it correctly and logically under the light
of other textual and rational sources. For this reason, the
opinions of many rejecters of hadith were based on their
incorrect and misinterpretations of the traditions. Imam
Ghazzali excelled at this point and confronted the rejecters of
hadith by responding their arguments and thus he rightfully
deserved the title of “Hujjat al-Islam”.
Hujjat al-Islam Ghazzali’s hadith critique is a meticulous
method which consists of some instruments, basic principles,
and conditions. This method fits perfectly with the method of
traditionists within these limits, however some of the criticisms
directed to Imam Ghazzali in this respect need to be examined
and scholarly responded based on statistical data.
**
46- Prof. Yusuf el-KELLAM (Youssef KELLAM)
Dar al-Hadis al-Hasaniyya, Morocco
THE ISSUE OF “OBJECTIVES OF SHARIA”
BETWEEN IMAM GHAZZALI AND MAIMONIDES
Researchers have paid attention to Ghazzali’s thought
and his effects upon Muslim, Christian, and Jewish scholars
coming after him. Those who study his thoughts try to discover
traces of his effects by making comparisons between his works
and many philological, theological, philosophical, mystic, and
logical works written after him.
One of the things that attracted our attention while
studying Maimonides’ book Dalalat al-Hairin is that he talked
about the objectives of Jewish law; because, there are many
96
similarities between Maimonides’ method of dealing with these
objectives and that of the Muslim jurists. For instance, we see
that before dealing with the objectives of Jewish law, he talks
about the actions of God and whether those actions were based
on any causes or wisdom or they were just God’s wish.
Maimonides then does this to determine the limits of the
objectives of Jewish law.
Upon this, we began to question the impact of Islam on
the writings of Maimonides especially based on the truth
manifested by many studies that Jewish thought was influenced
by Islamic thought.
The reason which made us to prefer Ghazzali rather than
other Muslim jurists for his impact upon Maimonides’ writing
on this subject (objectives of law) is that Maimonides was a
disciple of Averroes (Ibn Rusd). Averroes’ arguments and
refutations on Ghazzali’s views is well-known. Another
element which has had an impact upon our preference is the
translations of his books done into Hebrew.
To be a supplement for the studies on Imam Ghazzali’s
thought and his influence upon Jewish thought, this paper aims
to discover how much Jewish Maimonides was influenced from
what Imam Ghazzali had said in the context of the objectives of
law; and this will be done by comparing Maimonides’ Dalalat
al-Hairin with Ghazali’s al-Mustasfa, Shifa al-Ghalil and
Masail al-Ta’lil.
**
47Prof.
KHENCHELAOUI)
Dr.
Zaim
HINŞELÂVÎ
(Zaim
MURABITS
AND
Ministry of Culture, Algeria
GHAZZALI
MUWAHHIDS
BETWEEN
This paper deals with the religious and ideological
reasons of collapse of the state of Murabits in North Africa and
Andalusia in the 6th/12th century and emergence of the state of
97
Muwahhids; it also tries to show the role played by Ghazali’s
Ihyau ‘Ulum al-Din upon the historical events that shook the
spiritual stability of the region. In this context, we will
especially examine the State of Murabits which propagated
puritan views by hiding behind Maliki scholars’ support so
much that it led people openly burn the copies of Ihya; and then
we will examine Muwahhids’ reactionary approach, which
reestablished the balance between Islamic law and Sufism by
giving more space to Ghazzali’s school as a result of al-Mahdi
b. Tumart and his disciple Abdulmumin b. Ali’s efforts. We
will also talk about the approaches of the most prominent
scholarly and political figures of the time during this period.
**
48- Ass. Prof. Zeynep GEMUHLUOĞLU
Marmara University
A
STUDY
UPON
THE
REPRESENTATION IN GHAZZALI
ORIGINS
OF
In the introduction of Ihya, Ghazzali classifies the
knowledge as “knowledge gained from experience (mu’amala)”
and “spiritual illumination (mukashafa)”; he states that he
meant by ‘ilm al-mukashafa discovering the known and he
meant by mua’mala experience together with discovering the
known. And the object of this book (Ihya) is “not ‘ilm almukashafa, which is prohibited to be written in the books,” but
just the knowledge based on experience (‘ilm al-muamala). ‘Ilm
al-muamala is a path leading to ‘ilm al-mukashafa. Prophets
taught only ‘ilm al-muamala showing the way to ‘ilm almukashafa; but they talked about ‘ilm al-mukashafa only
briefly in a representative manner and by implication. Since
they are heirs of the prophets, scholars imitate the prophets and
do not go into details about this type of knowledge. According
to Ghazzali, even though the Qur’an is not like Hebrew book
whose beginning and end are all parables, it was revealed in a
style that explained matters difficult to understand through
metaphors and figurative speech in accordance with the Arabic
language and customs of the Arabs.
98
When we think that Ghazzali’s main claim in his Tahafut
is that “philosophers deny what the Prophets brought because
they interpret them allegorically and figuratively” what do these
statements in Ihya mean? When we examine Ghazzali’s
thoughts, we see that there is a serious difference between the
Qur’an’s language being metaphorical and figurative and
interpreting it allegorically and figuratively. Because according
to the view which will affect later most of the Sufis, “only
Allah, prophets, and saints can bring representatives.” This
understanding which we can find its first theoretical nucleus in
Ghazzali is closely related his explanations about “the world of
imagination / the world of models” and it was more clearly
formulated especially by Ibn Arabi.
On the other hand Ghazzali employs pretty intensive
representative language in his last books especially in Mishkat
al-Anwar and Jawahir al-Qur’an. This paper aims to study and
discuss his metaphors used in these books and his views about
the source of these metaphors, and to compare them with Farabi
and Avicenna (Ibn Sina).
**
99
‫‪ -1‬اﻟﺪﻛﺘﻮر أﺑﺎذار ﺟﺮاﻏﻲ‬
‫اﻟﻨﻘﺎط اﻟﻤﺸﺘﺮﻛﺔ ﺑﯿﻦ ﻋﻠﻢ اﻟﻨﻔﺲ ﻋﻨﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﻋﻠﻢ‬
‫اﻟﻨﻔﺲ اﻟﺤﺪﯾﺚ‬
‫آراء اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺣﻮل اﻟﺒﯿﺴﯿﻜﻮﻟﻮﺟﯿﺎ أو "ﻋﻠﻢ اﻟﻨﻔﺲ" ﺑﺘﻌﺒﯿﺮه‬
‫اﻟﻘﺪﯾﻢ ﻣﻨﺒﺜﻘﺔ ﻋﻦ ﺑﺤﺚ وﺟﮭﺪ واﺳﻊ اﻟﻨﻄﺎق )ﻣﺤﻤﻮد – ﻧﺎﺻﺮ‬
‫‪ .(2008‬واﻟﻮاﻗﻊ اﻟﺬي ﯾﺮﺣﺐ ﺑﮫ اﻟﺠﻤﯿﻊ أن ﻋﻠﻢ اﻟﻨﻔﺲ اﻟﺤﺪﯾﺚ‬
‫رﻏﻢ ﻋﮭﺪه اﻟﻘﺮﯾﺐ ﻻ ﯾﺰال ﯾﺴﺠﻞ ﺗﻄﻮرات ھﺎﻣﺔ ﻣﻦ ﺣﯿﺚ ﻣﻌﺮﻓﺔ‬
‫اﻹﻧﺴﺎن وﻓﮭﻤﮫ ﺧﻼل ھﺬه اﻟﻔﺘﺮة اﻟﻘﺼﯿﺮة‪ .‬وﻻ ﺳﯿﻤﺎ أن ھﻨﺎك آﺛﺎراً‬
‫ﻣﻦ اﻟﺜﻘﺎﻓﺔ اﻟﺸﺮﻗﯿﺔ ﺣﻮل ﻋﻠﻢ اﻟﻨﻔﺲ اﻟﻤﻌﺎﺻﺮ ﻓﻲ اﻟﺴﻨﻮات‬
‫اﻷﺧﯿﺮة‪.‬‬
‫ﻓﮭ ﺬه اﻟﻮرﻗ ﺔ ﺗ ﺪرس ﻧﻈ ﺮة اﻟﻤﻔﻜ ﺮ اﻟ ﺸﺮﻗﻲ ﺣﺠ ﺔ اﻹﺳ ﻼم اﻟﻐﺰاﻟ ﻲ‬
‫اﻟﺬي ﻋﺎش ﻓﻲ اﻟﻘﺮن اﻟﺤﺎدي ﻋﺸﺮ وﻧﻈﺮة ﻋﻠﻢ اﻟ ﻨﻔﺲ اﻟﺤ ﺪﯾﺚ إﻟ ﻰ‬
‫ﻃﺒﯿﻌﺔ اﻹﻧﺴﺎن‪ .‬ﻓﻔﻲ ھﺬا اﻹﻃﺎر ﺣﺎوﻟﻨﺎ ﺗﻮﺿﯿﺢ آراء اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺣ ﻮل‬
‫ﻃﺒﯿﻌ ﺔ اﻹﻧ ﺴﺎن ﻣ ﻦ ﺧ ﻼل ﻣﻘﺎرﻧ ﺔ ﻣﻔ ﺎھﯿﻢ اﻟﻌﻘ ﻞ واﻟ ﺮوح واﻟﻘﻠ ﺐ‬
‫واﻟﻨﻔﺲ ﺑﻤﺎ ﯾﻘﺎﺑﻠﮭﺎ ﻓﻲ ﻋﻠﻢ اﻟﻨﻔﺲ‪ .‬ﻓﻤﺜﻼً ﺧﻼل ھﺬه اﻟﻤﻘﺎرﻧﺔ واﻟﺒﺤﺚ‬
‫وﺟﺪﻧﺎ أن ھﻨﺎك ﺗﺸﺎﺑﮭﺎً ﻣﺜﯿﺮاً وﻋﺠﯿﺒﺎً ﺑﯿﻦ ﻣﻔ ﺎھﯿﻢ "اﻟﻐﺮﯾ ﺰة اﻟﺒﮭﯿﻤﯿ ﺔ‬
‫)‪ (id‬واﻷﻧﺎﻧﯿ ﺔ )‪ (ego‬واﻷﻧﺎﻧﯿ ﺔ اﻟﻤﻔﺮﻃ ﺔ )‪ "(super ego‬ﻟ ﺪى‬
‫ﻓﺮوﯾﺪ وﺑ ﯿﻦ ﻣﻔ ﺎھﯿﻢ "اﻟ ﻨﻔﺲ واﻟﻌﻘ ﻞ واﻟ ﻀﻤﯿﺮ" ﻋﻨ ﺪ اﻟﻐﺰاﻟ ﻲ‪ .‬ﻓﮭﻨ ﺎ‬
‫"اﻟﻐﺮﯾ ﺰة اﻟﺒﮭﯿﻤﯿ ﺔ" ﺗﻘﺎﺑ ﻞ "اﻟ ﻨﻔﺲ"‪ ،‬و"اﻷﻧﺎﻧﯿ ﺔ" ﺗﻘﺎﺑ ﻞ "اﻟﻌﻘ ﻞ"‬
‫و"اﻷﻧﺎﻧﯿ ﺔ اﻟﻤﻔﺮﻃ ﺔ" ﺗﻘﺎﺑ ﻞ "اﻟ ﻀﻤﯿﺮ"‪ .‬ﻓﻜ ﺎن اﻟﻐﺰاﻟ ﻲ ﻗ ﺪ ﺗﺠ ﺎوز‬
‫ﻋﺼﺮه ﺑﻤﺂت اﻟﻘﺮون ﻣﻦ ﺣﯿﺚ اﻹﻟﻤﺎم ﺑﺎﻷﻣﺮاض اﻟﻨﻔ ﺴﯿﺔ‪ .‬ﻓ ﺎﻟﻨﻈﺮة‬
‫إﻟ ﻰ ﻃﺒﯿﻌ ﺔ اﻹﻧ ﺴﺎن وﻣ ﺎ ﺗ ﺴﺘﻨﺪ إﻟﯿﮭ ﺎ ھ ﺬه اﻟﻨﻈ ﺮة ﻣ ﻦ اﻟﻐ ﻀﺐ‬
‫واﻟ ﺸﮭﻮة وﺣ ﺐ اﻟ ﺬات وﻏﺮﯾ ﺰة ﻓﻌ ﻞ اﻟ ﺸﺮ ﻗ ﺪ ﺣ ﺪدھﺎ اﻟﻐﺰاﻟ ﻲ ﻓ ﻲ‬
‫ﻛﺘﺎﺑﮫ اﻟﻤﻌﺮوف ب" ﻛﯿﻤﯿﺎء اﻟﺴﻌﺎدة" ﺗﺤﺪﯾﺪاً ﻇﺎھﺮاً‪ .‬وﻟﻜﻨﮫ رﺑﻤ ﺎ أن‬
‫ھﻨﺎك ﻣﻦ ﯾﺪّﻋﻲ أن وﺟﮭﺎت اﻟﻨﻈﺮ اﻟﻤﺘﻌﻠﻘﺔ ﺑﺎﻹﻧ ﺴﺎن واﻟﺘ ﻲ اﻧ ﺪﺛﺮت‬
‫ﻓﻲ ﺛﻨﺎﯾﺎ اﻟﻤﺎﺿﻲ ﻇﻨﯿﺔ وﺗﺨﻤﯿﻨﯿﺔ إذا ﻣﺎ ﻗﻮرﻧﺖ ﺑﻤﺒﺎﺣ ﺚ ﻋﻠ ﻢ اﻟ ﻨﻔﺲ‬
‫اﻟﺤﺪﯾﺚ اﻟﺘﻲ ﺗﺮﻛﺰت ﻋﻠﻰ اﻟﻈﻮاھﺮ اﻟﺤﻘﯿﻘﯿﺔ واﻟﺘﺠﺎرب‪.‬‬
‫ﻟﺬا ﻓﺈن ھﺬا اﻟﻤﻮﺿﻮع ﻟﮫ أھﻤﯿﺘﮫ ﺣﯿﺚ إﻧﮫ ﯾﻌﻤﻞ ﻋﻠﻰ ﻣﺤﺎوﻟﺔ‬
‫ﺗﻮﺿﯿﺢ اﻟﺴﻠﻮﻛﺎت اﻟﺒﺸﺮﯾﺔ اﻟﺘﻲ ھﻲ اﻟﮭﺪف اﻷﺳﺎﺳﻲ ﻟﻌﻠﻢ اﻟﻨﻔﺲ‪.‬‬
‫‪100‬‬
‫‪ -2‬ﻋﺒﺪ اﷲ ﻣﺤﻤــــﺪ اﻟﻔﻼﺣــــــﻲ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﺗﺄﺻﯿﻞ اﻟﻔﯿﻠﺴﻮف‬
‫اﻟﺘﺮاﻧﺴﻨﺪﻧﺘﺎﻟﻲ ﻋﻨﺪ ﻛﺎﻧﻂ‬
‫ﻟﻨﻘﺪ‬
‫اﻟﯿﻘﯿﻦ‬
‫ﻓﺈن ﺷﺨﺼﯿﺔ اﻟﻔﯿﻠﺴﻮف اﻟﻤﻮﺳﻮﻋﻲ ‪،‬وﺣﺠﺔ اﻹﺳﻼم أﺑﻲ‬
‫ﺣﺎﻣﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ )‪450‬ھـ‪505-‬ھـ ( ‪ ،‬ﻣﻦ أﻛﺜﺮ اﻟﺸﺨﺼﯿﺎت اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ‬
‫‪ ،‬اﻧﺘﺎﺟﺎً وﻓﻜﺮاً ﻣﺘﻨﻮﻋﺎً ‪ ،‬أﺛﺎر ﺣﻮﻟﮫ اﻟﻜﺜﯿﺮ ﻣﻦ اﻟﺠﺪل ﻓﻲ اﻷوﺳﺎط‬
‫اﻟﻔﻜﺮﯾﺔ اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ اﻟﻤﻌﺎﺻﺮة ﻟﮫ ‪ ،‬أوﺣﺘﻰ اﻟﻼﺣﻘﺔ ﻋﻠﯿﮫ وإﻟﻰ اﻟﯿﻮم ‪،‬‬
‫ﺣﺘﻰ ﻛﺜﺮ ﻣﺪاﺣﮫ ﺑﺎﻟﻘﺪر اﻟﺬي ﻛﺜﺮ ﻓﯿﮫ ﻛﺬﻟﻚ ﻧﻘﺎده ‪ ،‬وھﺬ ﯾﻌﻜﺲ‬
‫اﻷھﻤﯿﺔواﻟﺸﮭﺮة اﻟﺘﻲ ﺣﻈﻲ ﺑﮭﺎ ﻓﯿﻠﺴﻮﻓﻨﺎ ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ اﻟﺤﻀﺎرة‬
‫اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ واﻟﺤﻀﺎرة اﻟﻐﺮﺑﯿﺔ ﻣﻌﺎً ‪ .‬وﻟﻜﺜﺮة ﻧﺘﺎﺟﮫ وﺗﻌﺪد اھﺘﻤﺎﻣﺎﺗﮫ‬
‫اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ واﻟﻔﻠﺴﻔﯿﺔ واﻟﻔﻘﮭﯿﺔ واﻟﺼﻮﻓﯿﺒﺔ ‪ ،‬ﻓﻘﺪ اﻣﺘﻸت اﻟﻤﻜﺘﺒﺎت‬
‫اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ اﻷﻣﺲ واﻟﯿﻮم ﺑﻤﺆﻟﻔﺎﺗﮫ أو اﻟﻜﺘﺎﺑﺔ ﻋﻨﮫ ﻓﻲ ﺷﺘﻰ اﻟﻤﺠﺎﻻت‬
‫وﺗﻌﺪد اﻟﻤﻨﺎﺳﺒﺎت ‪ ،‬ﺣﺘﻰ أن اﻟﺒﺎﺣﺚ ﻗﺪ ﯾﺤﺎر ﻓﯿﻤﺎ ﯾﻤﻜﻨﮫ أن ﯾﻜﺘﺒﮫ‬
‫ﻋﻨﮫ ‪ ،‬ﻟﺬا ارﺗﺄ ﻛﺎﺗﺐ ھﺬه اﻟﺪراﺳﺔ اﻟﺨﺮوج ﻋﻦ اﻟﻤﺄﻟﻮف ‪ ،‬ﺑﺎﺧﺘﯿﺎر‬
‫ﻣﻮﺿﻮع ﯾﺘﺼﻞ ﺑﻌﻈﻤﺔ ﺗﺄﺛﯿﺮ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ اﻟﻔﻜﺮ اﻹﻧﺴﺎﻧﻲ ﻋﻤﻮﻣﺎ‬
‫واﻟﻔﻜﺮ اﻷورﺑﻲ ﺧﺼﻮﺻﺎً ‪ ،‬وﺗﺤﺪد ﻋﻠﻰ وﺟﮫ اﻟﺨﺼﻮص ﺑﺄﺛﺮ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﻮاﺿﺢ ﻓﻲ ﺟﺰء ھﺎم ﻣﻦ ﻓﻠﺴﻔﺔ ﻛﺎﻧﻂ وھﻮ اﻟﻤﺴﺄﻟﺔ اﻟﻨﻘﺪﯾﺔ‬
‫‪ ،‬واﻟﺘﻲ ﻛﺎن اﻟﻜﺜﯿﺮ ﻣﻦ ﻓﻼﺳﻔﺔ اﻟﻠﻐﺮب وﺣﺘﻰ اﻟﻌﺎﻟﻢ اﻹﺳﻼﻣﻲ‬
‫ﯾﻌﺪوﻧﮭﺎ ﻣﺴﺄﻟﺔ ﻛﺎﻧﻄﯿﺔ ﺻﺮﻓﺔ ‪.‬‬
‫وﺗﺘﻤﺤﻮر ھﺬه اﻟﺪراﺳﺔ ﺣﻮل اﻟﻨﺸﺎط اﻟﻌﻘﻠﻲ أو اﻟﺬھﻨﻲ ﻓﻲ‬
‫اﻟﻤﻌﺮﻓﺔ‪ ،‬واﻟﺘﺮﻛﯿﺰ ﻋﻠﻰ اﻻﺗﺠﺎه اﻟﻨﻘﺪي ﻓﻲ اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ ‪،‬واﻟﺬي وﻗﻒ‬
‫ﻣﻠﯿﺎً إزاء إﻣﻜﺎﻧﺎت اﻟﻌﻘﻞ وﻗﺪراﺗﮫ ورﺳﻢ ﻟﮫ اﻟﺤﺪود اﻟﺘﻲ ﻻ ﯾﺴﺘﻄﯿﻊ‬
‫ﺗﺠﺎوزه ﻛﻤﺎ ﯾﺮى ھﺬا اﻻﺗﺠﺎه واﻟﺬي ﻣﻦ أﺑﺮز ﻣﻤﺜﻠﯿﮫ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ‬
‫ﻓﻼﺳﻔﺔ اﻹﺳﻼم وﻛﺎﻧﻂ ﻓﻲ اﻟﻔﺴﻔﺔ اﻟﺤﺪﯾﺜﺔ‬
‫‪ -3‬أ‪.‬د‪ .‬ﻋﺒﺪ اﻟﺮﺣﻤﻦ اﺟﺎر‬
‫‪101‬‬
‫اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ واﻟﺴﻼﺟﻘﺔ‬
‫ﻛﺎﻧﺖ اﻟﺨﻼﻓﺔ اﻟﻌﺒﺎﺳﯿﺔ )‪ (1258-750‬وﻣﻦ ﺑﻌﺪھﺎ اﻟﺴﻠﻄﻨﺔ‬
‫اﻟﺴﻠﺠﻮﻗﯿﺔ اﻟﻜﺒﺮى )‪ (1157-1040‬ﺗﺤﻜﻢ اﻟﻌﺎﻟﻢ اﻹﺳﻼﻣﻲ اﻟﺴﻨﻲ‬
‫ﺑﯿﻨﻤﺎ اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ )‪ 505-450‬ھـ‪1111-1058/‬م( ﯾﻘﻀﻲ ﻋﻤﺮه‬
‫ﻣﺘﻨﻘﻼً ﺑﯿﻦ اﻟﻤﺮاﻛﺰ اﻟﮭﺎﻣﺔ ﻣﺜﻞ ﻃﻮس وﺟﺮﺟﺎن وﻧﯿﺴﺎﺑﻮر وﺑﻐﺪاد‬
‫واﻟﺸﺎم واﻟﻘﺪس‪ .‬ﻓﺨﻼل ھﺬه اﻟﻔﺘﺮة ﺗﻮﻟﻰ اﻟﺤﻜﻢ اﻟﻘﺎﺋﻢ ﺑﺄﻣﺮ اﷲ‬
‫)‪ (1075-1031‬واﻟﻤﻘﺘﺪي ﺑﺄﻣﺮ اﷲ )‪ (1094-1075‬واﻟﻤﺴﺘﻈﮭﺮ‬
‫ﺑﺎﷲ ﻣﻦ اﻟﺨﻠﻔﺎء اﻟﻌﺒﺎﺳﯿﯿﻦ؛ واﻟﺴﻠﻄﺎن ﻃﻮﻏﺮل وأﻟﺐ آرﺳﻼن وﻣﻠﻚ‬
‫ﺷﺎه وﺑﺮك ﯾﺮوق وﻣﺤﻤﺪ ﻃﺎﺑﺎر ﻣﻦ اﻟﺴﻼﻃﯿﻦ اﻟﺴﻠﺠﻮﻗﯿﺔ‪.‬‬
‫ﻓﻘﺪ ﻣﺮّت ﺳﻨﻮات اﻟﺼﺒﺎ واﻟﺸﺒﺎب ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ ﻣﺎ ﺑﯿﻦ ﻋﮭﺪ‬
‫ﻣﺆﺳﺲ اﻟﺪوﻟﺔ اﻟﺴﻠﺠﻮﻗﯿﺔ اﻟﻜﺒﺮى وﺳﻠﻄﺎﻧﮭﺎ اﻷول ﻃﻮﻏﺮل ﺑﻚ‬
‫)‪ (1063-1040‬وﻋﮭﺪ ﺧﻠﻔﮫ أﻟﺐ آرﺳﻼن )‪ .(1071-1063‬وﺑﺪأ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ أﺑﺠﺪﯾﺎت ﺗﻌﻠّﻤﮫ ﺧﻼل ھﺬه اﻟﺴﻨﻮات‪ .‬وﻛﺎن ﻣﻦ ﺛﻤﺮة ھﺬه‬
‫اﻟﻔﺘﺮة‪ ،‬اﻟﻤﺪرﺳﺔ اﻟﻨﻈﺎﻣﯿﺔ اﻟﺒﻐﺪادﯾﺔ اﻟﺘﻲ ﺳﻌﻰ ﻓﻲ ﺗﺄﺳﯿﺴﮭﺎ اﻟﻮزﯾﺮ‬
‫ﻧﻈﺎم اﻟﻤﻠﻚ اﻟﺬي ﻇﻞ وزﯾﺮاً ﻟﻤﻠﻚ ﺷﺎه واﺑﻨﮫ اﻟﺐ آرﺳﻼن ﻧﺤﻮ‬
‫ﺛﻼﺛﯿﻦ ﺳﻨﺔ واﻟﺘﻲ ﺗﺼﺪر ﻓﯿﮭﺎ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﻠﺘﺪرﯾﺲ ﻣﺪة ﯾﺴﯿﺮة‪.‬‬
‫وﻛﺎن ﻋﮭﺪ ﻣﻠﻚ ﺷﺎه أزھﻰ وأﻋﻈﻢ ﻋﺼﻮر اﻟﺪوﻟﺔ اﻟﺴﻠﺠﻮﻗﯿﺔ‬
‫اﻟﻜﺒﺮى‪ .‬وﻓﻲ ﻧﻔﺲ اﻟﻮﻗﺖ ﻗﺪ ذاع ﺻﯿﺖ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﯿﻦ اﻷواﺳﻂ‬
‫اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ وﺑﺮع ﻓﯿﮭﻢ‪ .‬وﻗﺪ ﻛﺎن ﻟﻠﻮزﯾﺮ ﻧﻈﺎم اﻟﻤﻠﻚ اﻟﺪور اﻟﻜﺒﯿﺮ ﻓﻲ‬
‫ﺷﮭﺮة اﻟﻐﺰاﻟﻲ ھﺬه وھﻮ ﻓﻲ رﯾﻌﺎن ﺷﺒﺎﺑﮫ‪.‬‬
‫وﺑﻌﺪ وﻓﺎة ﻣﻠﻚ ﺷﺎه دﺧﻠﺖ اﻟﺪوﻟﺔ اﻟﺴﻠﺠﻮﻗﯿﺔ ﻣﺮﺣﻠﺔ اﻟﺘﺒﺪّد‬
‫وﺑﺪأ اﻟﺼﺮاع ﻋﻠﻰ ﺳﺪة اﻟﺤﻜﻢ ﺑﯿﻦ أﻓﺮاد اﻷﺳﺮة اﻟﺤﺎﻛﻤﺔ‪ .‬وﺧﻼل‬
‫ھﺬا اﻟﺼﺮاع اﺳﺘﻔﺘﺖ َﺗﺮْﻛَﻦْ ﺧﺎﺗﻮن ‪-‬زوﺟﺔ ﻣﻠﻚ ﺷﺎه‪ -‬اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ‬
‫اﻹﺟﺎزة ﺑﺈﻗﺎﻣﺔ اﻟﺨﻄﺐ ﺑﺎﺳﻢ وﻟﺪھﺎ ﻣﺤﻤﻮد اﻟﺬي ﻟﻢ ﯾﺘﺠﺎوز اﻟﺮاﺑﻌﺔ‬
‫ﻣﻦ ﻋﻤﺮه‪.‬‬
‫وﻗﺪ ﻛﺘﺐ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻛﺘﺎﺑﺎً ﺑﺎﺳﻢ "ﻧﺼﯿﺤﺔ اﻟﻤﻠﻮك" ﻓﯿﻤﺎ ﯾﺘﻌﻠﻖ‬
‫ﺑﺈدارة ﺷﺆون اﻟﺪوﻟﺔ وﻗﺪﻣﮫ ﻟﻠﺴﻠﻄﺎن اﻟﺴﻠﺠﻮﻗﻲ ﻣﺤﻤﺪ ﻃﺎﺑﺎر‬
‫)‪ (1118-1104‬ﺟﺮﯾﺎً ﻋﻠﻰ ﻋﺎدة اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻓﻲ ﺗﻘﺪﯾﻢ اﻟﻨﺼﺎﺋﺢ ﻟﻠﻤﻠﻮك‬
‫ﻓﻲ ﻋﮭﺪھﻢ‪.‬‬
‫‪102‬‬
‫واﻟﺴﻠﻄﺎن ﺳﻨﺠﺮ ﻣﻠﻚ ﺧﺮاﺳﺎن اﻟﺬي ﺧﻀﻊ ﻟﺤﻜﻢ أﺧﯿﮫ‬
‫اﻟﺴﻠﻄﺎن ﻃﺎﺑﺮ ﻣﺎ ﺑﯿﻦ اﻟﺴﻨﻮات ‪ 1119 -1097‬ﻗﺪ دﻋﺎه ﻟﺤﻀﺮﺗﮫ‬
‫ﺑﺤﺠﺔ أﻧﮫ وﺟّﮫ ﺑﻌﺾ اﻻﻧﺘﻘﺎدات إﻟﻰ أﺑﻲ ﺣﻨﯿﻔﺔ واﻟﻤﺬھﺐ اﻟﺤﻨﻔﻲ‬
‫وﺳﺄﻟﮫ ﻋﻦ رأﯾﮫ ﻓﻲ ذﻟﻚ‪ .‬وﻃﻠﺐ ﻣﻨﮫ اﻟﺴﻠﻄﺎن ﺳﻨﺠﺮ ﺧﻼل ھﺬا‬
‫اﻟﻠﻘﺎء أن ﯾﻘﺪم ﻟﮫ اﻟﻨﺼﺎﺋﺢ وﯾﻌﺮض ﻋﻠﯿﮫ ﺑﻌﺾ اﻟﻤﻘﺘﺮﺣﺎت‪ .‬ﻓﻘﺎم‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﻮاﺟﺒﮫ ﻓﻲ ذﻟﻚ وﻛﺘﺐ ﻟﮫ رﺳﺎﻟﺔ ﻋﺒّﺮ ﻓﯿﮭﺎ ﻋﻦ ﻃﻠﺒﮫ ﺑﺄن‬
‫ﯾﺤﻜﻢ اﻟﺒﻼد ﺑﺎﻟﻌﺪل وﯾﻘﻮّم اﻟﻮﺿﻊ اﻹﺟﺘﻤﺎﻋﻲ واﻻﻗﺘﺼﺎدي ﻟﻠﻄﻮس‪.‬‬
‫وﺧﻼﺻﺔ اﻟﻘﻮل‪ :‬إن ﻣﻌﺮﻓﺔ ﺗﺤﺪﯾﺪ ﻣﻜﺎن اﻟﻐﺰاﻟﻲ وزﻣﺎﻧﮫ وﻣﺎ‬
‫ﻗﺎم ﺑﮫ ﻣﻦ أﻋﻤﺎل وﺳﻂ اﻟﺘﻄﻮرات اﻟﺴﯿﺎﺳﯿﺔ اﻟﺘﻲ ﺷﮭﺪﺗﮭﺎ اﻟﺪوﻟﺔ‬
‫اﻟﺴﻠﺠﻮﻗﯿﺔ ﺳﯿﺴﺎھﻢ ﻓﻲ ﺣﺴﻦ ﻓﮭﻢ ﺷﺨﺼﯿﺘﮫ اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ‪.‬‬
‫‪ -4‬أﺣﻤﺪ ﺻﻨﻮﺑﺮ‬
‫ﻣﻮﻗﻒ اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ اﻟﻄﻮاﺋﻒ ﻓﻲ ﻋﺼﺮه )اﻟﺸﯿﻌﺔ‬
‫اﻹﻣﺎﻣﯿﺔ ﻧﻤﻮذﺟﺎ(‬
‫ﻛﺎﻧﺖ ﺑﻐﺪاد ﻓﻲ أواﺋﻞ اﻟﻘﺮن اﻟﺨﺎﻣﺲ ﺗﻤﻮج ﺑﺎﻟﺸﯿﻌﺔ‪ ،‬إذ ﻧﺸﺄ‬
‫ﻓﯿﮭﺎ ﻛﺒﺎرھﻢ ﻓﻲ اﻟﺘﺎرﯾﺦ أﻣﺜﺎل اﻟﻤﻔﯿﺪ )ت‪413‬ھـ( واﻟﺸﺮﯾﻒ‬
‫اﻟﻤﺮﺗﻀﻰ )ت‪436‬ھـ( وأﺑﻮ ﺟﻌﻔﺮ اﻟﻄﻮﺳﻲ )ت‪460‬ھـ(‪ ،‬وﻛﺎن‬
‫ﻟﻘﻮة اﻹﻣﺎﻣﯿﺔ ﻓﻲ ﺑﻐﺪاد آﺛﺎر ﻛﺜﯿﺮة ﻋﻠﻰ اﻟﺤﯿﺎة اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ‪ ،‬وﻟﻌﻞ‬
‫أوﺿﺤﮭﺎ ﻛﺜﺮة اﻟﻤﻨﺎﻗﺸﺎت واﻟﻤﺠﺎدﻻت اﻟﻤﺬھﺒﯿﺔ‪ ،‬ﻣﻤﺎ أدى إﻟﻰ ﻓﺘﻦ‬
‫وﺣﺮوب ﻣﺬھﺒﯿﺔ‪.‬‬
‫ﻋﺎش اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ھﺬه اﻷﺟﻮاء‪ ،‬ورأى ﺟﻤﻠﺔ ﻣﻦ اﻟﻔﺘﻦ‪،‬‬
‫ﻟﻜﻨﮫ ﻟﻢ ﯾﻨﺠﺮّ إﻟﻰ ﺷﻲء ﻣﻨﮭﺎ‪ ،‬وﺑﻘﻲ ﯾﻌﺎﻣﻞ اﻟﻄﻮاﺋﻒ اﻷﺧﺮى‬
‫ﻣﻌﺎﻣﻠﺔ ﻋﺎدﻟﺔ ﻣﻦ ﺧﻼل ﻣﯿﺰان ﻋﻠﻤﻲ دﻗﯿﻖ أودﻋﮫ ﻛﺘﺎﺑﮫ اﻟﻤﺘﻤﯿﺰ‬
‫»ﻓﯿﺼﻞ اﻟﺘﻔﺮﻗﺔ ﺑﯿﻦ اﻹﯾﻤﺎن واﻟﺰﻧﺪﻗﺔ«‪.‬‬
‫واﻟﻘﺎرئ ﻟﮭﺬا اﻟﻜﺘﺎب وﻏﯿﺮه ﯾﺪرك أن ﻧﻈﺮة اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﻟﻠﺸﯿﻌﺔ وﻏﯿﺮھﻢ ﻧﻈﺮة ﻣﻌﺘﺪﻟﺔ ﻣﺘﺰﻧﺔ‪ ،‬ﻻ ﯾﺸﻮﺑﮭﺎ ﺗﻌﺼﺐ وﺳﻮء ﻓﮭﻢ‪،‬‬
‫ﻓﻘﺪ ﻗﻌّﺪ ﻗﻮاﻋﺪ ﻓﻲ ﻏﺎﯾﺔ اﻷھﻤﯿﺔ ﻟﻠﺤﻜﻢ ﻋﻠﻰ اﻟﻄﻮاﺋﻒ ﺑﺎﻟﻜﻔﺮ‪ ،‬ﻣﺒﯿﻨﺎ‬
‫أن ذﻟﻚ ﻓﻲ ﻏﺎﯾﺔ اﻟﺼﻌﻮﺑﺔ واﻟﺪﻗﺔ‪.‬‬
‫‪103‬‬
‫وﻣﻦ أھﻢ ﻣﻘﻮﻻﺗﮫ ﺗﻠﻚ ﻗﻮﻟﮫ ﻓﻲ »ﻓﯿﺼﻞ اﻟﺘﻔﺮﻗﺔ« ‪ »:‬وأﺻﻮل‬
‫اﻹﯾﻤﺎن ﺛﻼﺛﺔ‪ :‬اﻹﯾﻤﺎن ﺑﺎﷲ‪ ،‬وﺑﺮﺳﻮﻟﮫ‪ ،‬وﺑﺎﻟﯿﻮم اﻵﺧﺮ‪ ،‬وﻣﺎ ﻋﺪاه‬
‫ﻓﺮوع‪.‬‬
‫واﻋﻠﻢ أﻧﮫ ﻻ ﺗﻜﻔﯿﺮ ﻓﻲ اﻟﻔﺮوع أﺻﻼً‪ ،‬إﻻ ﻓﻲ ﻣﺴﺄﻟﺔ واﺣﺪة‪،‬‬
‫وھﻲ أن ﯾﻨﻜﺮ أﺻﻼً دﯾﻨﯿﺎً ﻋﻠﻢ ﻣﻦ اﻟﺮﺳﻮل ﺻﻠﻰ اﷲ ﻋﻠﯿﮫ وﺳﻠﻢ‬
‫ﺑﺎﻟﺘﻮاﺗﺮ‪ ،‬ﻟﻜﻦ ﻓﻲ ﺑﻌﻀﮭﺎ ﺗﺨﻄﺌﺔ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻓﻲ اﻟﻔﻘﮭﯿﺎت‪ ،‬وﻓﻲ ﺑﻌﻀﮭﺎ‬
‫ﺗﺒﺪﯾﻊ‪ ،‬ﻛﺎﻟﺨﻄﺄ اﻟﻤﺘﻌﻠﻖ ﺑﺎﻹﻣﺎﻣﺔ وأﺣﻮال اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‪.‬‬
‫واﻋﻠﻢ أن اﻟﺨﻄﺄ ﻓﻲ اﻹﻣﺎﻣﺔ‪ ،‬وﺗﻌﯿﯿﻨﮭﺎ وﺷﺮوﻃﮭﺎ‪ ،‬وﻣﺎ ﯾﺘﻌﻠﻖ‬
‫ﺑﮫ‪ ،‬ﻻ ﯾﻮﺟﺐ ﺷﻲء ﻣﻨﮫ ﺗﻜﻔﯿﺮاً‪ ...‬وﻻ ﯾﻠﺘﻔﺖ إﻟﻰ ﻗﻮم ﯾﻌﻈﻤﻮن أﻣﺮ‬
‫اﻹﻣﺎﻣﺔ‪ ،‬وﯾﺠﻌﻠﻮن اﻹﯾﻤﺎن ﺑﺎﻹﻣﺎم ﻣﻘﺮوﻧﺎً ﺑﺎﻹﯾﻤﺎن ﺑﺎﷲ ورﺳﻮﻟﮫ‪.‬‬
‫وﻻ إﻟﻰ ﺧﺼﻮﻣﮭﻢ اﻟﻤﻜﻔﺮﯾﻦ ﻟﮭﻢ ﺑﻤﺠﺮد ﻣﺬھﺒﮭﻢ ﻓﻲ اﻹﻣﺎﻣﺔ‪ .‬ﻓﻜﻞ‬
‫ذﻟﻚ إﺳﺮاف؛ إذ ﻟﯿﺲ ﻓﻲ واﺣﺪ ﻣﻦ اﻟﻘﻮﻟﯿﻦ ﺗﻜﺬﯾﺐ ﻟﻠﺮﺳﻮل ﺻﻠﻰ‬
‫اﷲ ﻋﻠﯿﮫ وﺳﻠﻢ أﺻﻼً‪ ،‬وﻣﮭﻤﺎ وﺟﺪ اﻟﺘﻜﺬﯾﺐ‪ ،‬وﺟﺐ اﻟﺘﻜﻔﯿﺮ‪ ،‬وإن‬
‫ﻛﺎن ﻣﻦ اﻟﻔﺮوع«‪.‬‬
‫واﻟﻌﺠﺐ أن ھﺬه اﻟﻨﻈﺮة اﻟﻤﺘﺰﻧﺔ ﺟﺎءت ﻣﻦ اﻟﻄﺮف اﻟﻤﻨﺘﺼﺮ‬
‫ﻣﺬھﺒﯿﺎ آﻧﺬاك )أھﻞ اﻟﺴﻨﺔ(‪ ،‬وﻟﻢ ﺗﺤﻤﻞ ﻓﻲ ﻃﯿﺎﺗﮭﺎ اﺗﮭﺎم اﻵﺧﺮ وﻧﺒﺬه‬
‫واﻻﺳﺘﻌﻼء ﻋﻠﯿﮫ‪ ،‬ﺑﻞ ھﻲ ﻗﻮاﻋﺪ ﻋﻠﻤﯿﺔ واﺿﺤﺔ‪.‬‬
‫وأرى أن ﺳﺤﺐ ﺗﻠﻚ اﻟﻨﻈﺮة اﻟﻤﻌﺘﺪﻟﺔ إﻟﻰ زﻣﺎﻧﻨﺎ أﺳﺎس ﻻ ﺑﺪ‬
‫ﻣﻨﮫ ﻓﻲ ﺗﻌﺎﻣﻞ اﻟﻄﻮاﺋﻒ اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ ﻣﻊ ﺑﻌﻀﮭﺎ‪ ،‬ﻻ ﺳﯿﻤﺎ ﻣﻊ ﻏﻠﺒﺔ‬
‫اﻟﺘﻌﺼﺐ وﺳﻮء ﻓﮭﻢ اﻵﺧﺮ‪.‬‬
‫‪ -5‬اﻟﻜﺴﻲ ﺧﺴﻤﺎﺗﻠﯿﻦ‬
‫ﺗﺰوﯾﺮ أدﺑﻲ ﻓﻲ اﻟﻌﺼﻮر اﻟﻮﺳﻄﻰ اﻻﺳﻼﻣﯿﺔ‪:‬‬
‫أدﻟﺔ ﺟﺪﯾﺪة ﻟﻤﺸﻜﻠﺔ ﺛﺒﻮت "اﻟﺠﺰء اﻟﺜﺎﻧﻲ" ﻣﻦ‬
‫ﻛﺘﺎب "ﻧﺼﯿﺤﺔ اﻟﻤﻠﻮك" ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﻣﺸﻜﻠﺔ اﻷﺻﺎﻟﺔ ﺗﺘﻌﻠﻖ ﺑﺎﻟﻜﺘﺐ اﻟﻤﺆﻟﻔﺔ ﻓﻲ ﻧﻮع اﻟﻨﺼﺎﺋﺢ ﻓﻲ‬
‫اﻟﻌﺼﻮر اﻟﻮﺳﻄﻰ واﻟﺘﻲ ﺗﻌﺰى إﻟﻰ رﺟﺎل اﻟﺪوﻟﺔ وﻋﻠﻤﺎء اﻟﻤﺴﻠﻤﯿﻦ‬
‫اﻟﻤﺸﮭﻮرﯾﻦ ﺧﺎﺻﺔ‪ .‬وﻣﻌﻈﻢ اﻟﻨﺎس ﯾﻔﻀّﻠﻮن اﻟﺘﻌﺘﯿﻢ ﻓﻲ اﺣﺘﻤﺎل‬
‫‪104‬‬
‫ﺗﺤﺮﯾﻒ ﻧﺺ ﻏﯿﺮ أﺻﻠﻲ ﻷﺳﺒﺎب ﺷﺨﺼﯿﺔ أو اﯾﺪوﻟﻮﺟﯿﺔ أو ﻏﯿﺮ‬
‫ذﻟﻚ‪ .‬ﻷﻧﮫ ﯾﺠﺐ ﺟﻤﻊ اﻷدﻟﺔ اﻟﻜﺎﻓﯿﺔ ﻹﺛﺒﺎت اﻟﺘﺤﺮﯾﻔﺎت ﻣﻦ ﺟﮭﺔ‪،‬‬
‫وﻣﻦ ﺟﮭﺔ أﺧﺮى اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻤﺰورة ﻣﻀﻄﺮة ﻻﺳﺘﺨﺪام اﻷﺳﺎﻟﯿﺐ‬
‫اﻟﻤﻌﺮوﻓﺔ ﻟﺪى اﻟﺠﻤﯿﻊ ﻣﻤﺎ ﯾﺠﻌﻞ اﻟﺘﻤﯿﯿﺰ ﺑﯿﻦ اﻷﺻﯿﻞ واﻟﻤﺰور ﻓﻲ‬
‫ﻏﺎﯾﺔ اﻟﺼﻌﻮﺑﺔ ﺑﻌﺾ اﻷﺣﯿﺎن‪ .‬وﻗﺪ ﺻﺮح اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﺄﻧﮫ‬
‫ﺗﻌﺮض ﻣﺮﺗﯿﻦ ﻋﻠﻰ اﻷﻗﻞ ﻟﻤﺤﺎوﻟﺔ ﺗﺰوﯾﺮ ﻓﻲ رﺳﺎﺋﻠﮫ اﻟﺘﻲ أرﺳﻠﮭﺎ‬
‫إﻟﻰ اﻟﻤﻠﻚ ﺳﻨﺠﺮ وأﻧﮭﺎ ﻧﺠﺤﺖ ﻓﻌﻼً ﻓﻲ واﺣﺪة ﻣﻨﮭﺎ‪ .‬وإذا ﺣﺼﻞ ھﺬا‬
‫ﺧﻼل ﺣﯿﺎﺗﮫ‪ ،‬ﻓﻜﯿﻒ ﺑﻤﺎ ﺣﺼﻞ ﺑﻌﺪ ﻣﻤﺎﺗﮫ‪ .‬ﻓﻔﻲ اﻟﻔﺼﻞ اﻟﺜﺎﻧﻲ ﻣﻦ‬
‫ﻛﺘﺎب ﻧﺼﯿﺤﺔ اﻟﻤﻠﻮك اﻟﺬي ﻋﺰاه ﺑﻌﺾ اﻟﻌﻠﻤﺎء إﻟﻰ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺧﻄﺄً‬
‫ﯾﻘﺺّ ﻋﻠﯿﻨﺎ اﻟﻤﺆﻟﻒ ﻗﺼﺔ ﻛﯿﻔﯿﺔ إﻓﻼس رﺟﻞ ﻋﺮاﻗﻲ ﻣﺜﻘﻒ وﻋﺰﻣﮫ‬
‫ﻋﻠﻰ ﻛﺘﺎﺑﺔ رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺰورة ﺑﺎﺳﻢ ﯾﺤﯿﻰ ﺑﻦ ﺧﺎﻟﺪ اﻟﺒﺮﻣﻜﻲ إﻟﻰ ﻋﺒﺪ اﷲ‬
‫ﺑﻦ ﻣﺎﻟﻚ اﻟﺨﺰاﻋﻲ اﻟﻤﺤﺒﻮب واﻟﻤﺤﻈﻲ ﻋﻨﺪ ھﺎرون اﻟﺮﺷﯿﺪ ﻟﺤﻞ‬
‫ﻣﺸﺎﻛﻠﮫ اﻻﻗﺘﺼﺎدﯾﺔ‪ .‬واﻟﻼﻓﺖ أن اﻟﻤﺆﻟﻒ ﯾﻌﺬر اﻟﺮﺟﻞ اﻟﻤﺰوﱢر ﻓﯿﻤﺎ‬
‫ﯾﻔﻌﻠﮫ!‬
‫إن ﻣﺸﻜﻠﺔ ﺛﺒﻮت اﻟﻔﺼﻞ اﻟﺜﺎﻧﻲ ﻣﻦ "ﻧﺼﯿﺤﺔ اﻟﻤﻠﻮك" ﻗﺪ‬
‫ﻧﺎﻗﺸﮭﺎ ﺟﻼل اﻟﺪﯾﻦ ﺣﻤﺎﻋﻲ ﺑﺎﻟﺘﻔﺎﺻﯿﻞ ﻓﻲ اﻟﻤﻘﺪﻣﺔ اﻟﺘﻲ ﻛﺘﺒﮭﺎ ﻋﻠﻰ‬
‫اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻷوﻟﻰ ﻣﻦ اﻟﻨﺴﺨﺔ اﻟﻤﺤﻘﻘﺔ ﻟﻠﻜﺘﺎب ﻛﻤﺎ ﺗﺤﺪث ﻋﻨﮭﺎ ﺑﺎﺗﺮﯾﺸﯿﺎ‬
‫ﻛﺮون ﻓﻲ ﻣﻘﺎﻟﮫ اﻟﻤﺸﮭﻮر اﻟﺬي ﻧﺸﺮ ﻗﺒﻞ ﻋﺸﺮﯾﻦ ﺳﻨﺔ ﺗﻘﺮﯾﺒﺎً وﻛﺘﺐ‬
‫ﻓﯿﮭﺎ أﯾﻀﺎً ﻧﺼﺮ اﷲ ﺑﻮرﺟﻮادي ﺣﺪﯾﺜﺎً‪.‬‬
‫وﺳﻮف ﺗﻘﺪم ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ اﻟﺘﻲ ﺑﺄﯾﺪﯾﻜﻢ أدﻟﺔ إﺿﺎﻓﯿﺔ ﺗﺪﻋﻢ آراء‬
‫ھﺆﻻء‪ ،‬ﻣﻨﮭﺎ ﻋﻠﻰ ﺳﺒﯿﻞ اﻟﻤﺜﺎل‪ :‬اﻟﻌﻼﻗﺔ ﺑﯿﻦ اﻟﻔﺼﻞ اﻟﺜﺎﻧﻲ ﻣﻦ‬
‫"ﻧﺼﯿﺤﺔ اﻟﻤﻠﻮك" وﺑﯿﻦ اﻟﻔﺼﻞ اﻟﺜﺎﻧﻲ ﻣﻦ ﻛﺘﺎب "ﺳﯿﺮ اﻟﻤﻠﻮك"‬
‫اﻟﻤﻌﺰوّ إﻟﻰ ﻧﻈﺎم اﻟﻤﻠﻚ؛ وﻣﻘﺎرﻧﺔ ﻣﻀﻤﻮن ھﺬا اﻟﻔﺼﻞ ﺑﺎﻟﻔﺼﻞ‬
‫اﻷول ﻣﻦ اﻟﻜﺘﺎب؛ وﺗﻮﺿﯿﺢ اﻷوﺿﺎع اﻟﺘﺎرﯾﺨﯿﺔ‪ ،‬وﺗﺎرﯾﺦ ﺗﺄﻟﯿﻒ‬
‫اﻟﻜﺘﺎب ووﺿﻊ ﺻﻮرة ﻟﻤﺆﻟﻒ اﻟﻔﺼﻞ اﻟﺜﺎﻧﻲ ﻣﻦ ﻧﺼﯿﺤﺔ اﻟﻤﻠﻮك‬
‫وﻋﻨﻮاﻧﮫ اﻟﻤﺤﺘﻤﻞ ﻋﻦ ﻃﺮﯾﻖ اﺳﺘﺨﺪام اﻟﺮﺳﺎﺋﻞ اﻟﺘﻲ أرﺳﻠﮭﺎ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ إﻟﻰ اﻟﺴﻠﻄﺎت اﻟﺤﻜﻮﻣﯿﺔ واﻟﺪﯾﻨﯿﺔ ﻓﻲ ﻋﺼﺮه‪.‬‬
‫‪105‬‬
‫‪ -6‬اﻷﺳﺘﺎذ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﻋﻠﻲ دوروﺻﻮي‬
‫ﻧﻘﺪ اﻻﻧﺘﻘﺎدات اﻟﺘﻲ وﺟﮭﮭﺎ اﻟﻐﺰاﻟﻲ إﻟﻰ اﻟﻤﯿﺘﺎﻓﯿﺰﯾﻘﺎ‬
‫ﺑﺎﻋﺘﺒﺎره ﻋﻠﻤﺎً‬
‫وﻣﻦ اﻟﻤﻌﻠﻮم أن اﻟﻤﯿﺘﺎﻓﯿﺰﯾﻘﯿﺎ ھﻮ ﻣﺎ أﻃﻠﻘﮫ اﻧﺪروﻧﯿﻜﻮس‬
‫اﻟﺮودوﺳﻲ ﻋﻠﻰ اﻟﻜﺘﺎﺑﺎت اﻟﺘﻲ ﺗﻠﻲ اﻟﻔﯿﺰﯾﻘﯿﺎ ﻷرﺳﻄﻮ‪ .‬وﯾﻄﻠﻖ‬
‫أرﺳﻄﻮ ﻋﻠﻰ ھﺬا اﻟﻌﻠﻢ اﺳﻢ "اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ اﻷوﻟﻰ" ﻛﻤﺎ ﯾﻌﺒﺮ ﻋﻨﮭﺎ ﻓﻲ‬
‫اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ ﺑﻤﻌﻨﻰ "ﻋﻠﻢ اﻟﺠﻮھﺮ اﻷول" أو "ﻋﻠﻢ ﯾﺪرس‬
‫اﻟﺠﻮھﺮ اﻷول"‪ .‬وﯾﺴﻤﯿﮫ اﻟﻔﺎراﺑﻲ ﻓﻲ "إﺣﺼﺎء اﻟﻌﻠﻮم" ﺑﺎﺳﻢ "اﻟﻌﻠﻢ‬
‫اﻹﻟﮭﻲ" وﯾﺄﺗﻲ ﻓﻲ اﻟﻤﺮﺗﺒﺔ اﻟﺮاﺑﻌﺔ ﻓﻲ ﺗﺼﻨﯿﻒ اﻟﻌﻠﻮم‪ .‬وﯾﻄﻠﻖ اﺑﻦ‬
‫ﺳﯿﻨﺎ ﻋﻠﯿﮫ اﺳﻢ "اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ اﻷوﻟﻰ" و"ﻣﺎ ﺑﻌﺪ اﻟﻄﺒﯿﻌﺔ" و"ﻣﺎ ﻗﺒﻞ‬
‫اﻟﻄﺒﯿﻌﺔ" و"اﻟﺤﻜﻤﺔ"‪ .‬وھﺬا اﻟﻌﻠﻢ اﻟﺬي ﻣﻮﺿﻮﻋﮫ ھﻮ اﻟﻮﺟﻮد ﻣﻦ‬
‫ﻛﻞ ﺟﻮاﻧﺒﮫ‪ ،‬ﻻ ﯾﻌﺘﺒﺮ ﺑﺮھﺎﻧﯿًﺎ ﻋﻨﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺧﻼﻓﺎً ﻟﻤﺎ ﯾﺪﻋﯿﺎﻧﮫ‪ .‬إﻧﻤﺎ‬
‫ھﻮ ﻛﻤﺎ ﻋﺒﺮ ﻋﻨﮫ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‪" :‬ﻣﯿﺘﺎﻓﯿﺰﯾﻘﯿﺎھﻤﺎ ﻟﯿﺲ ﺑﺮھﺎﻧﯿﺎً" وﻛﯿﻒ‬
‫ﯾﻜﻮن ﻣﯿﺘﺎﻓﯿﺰﯾﻘﯿﺎت ھﺬﯾﻦ اﻟﻤﻨﻄﻘﯿّﯿﻦ ﯾﺨﺎﻟﻒ اﻟﻤﻨﻄﻖ اي ﻏﯿﺮ‬
‫ﺑﺮھﺎﻧﻲ وأﺣﺪھﻤﺎ أﺳّﺲ اﻟﻤﻨﻄﻖ ﻓﻲ اﻟﻌﺎﻟﻢ اﻹﺳﻼﻣﻲ واﻟﺜﺎﻧﻲ ﺣَﻤﻠَﮫ‬
‫إﻟﻰ اﻟﻘﻤﺔ وأﻛﻤﻠﮫ‪ .‬إذن ﻣﺎ ﻣﺪى ﻗﺒﻮل دﻋﻮى اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ ذﻟﻚ؟ ﻓﻔﻲ‬
‫ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ ﺳﯿﺘﻢ اﻟﺘﺮﻛﯿﺰ ﻋﻠﻰ ھﺬا اﻟﺴﺆال ﺑﺎﺧﺘﺼﺎر‪.‬‬
‫وﺳﯿﺘﻢ أﯾﻀﺎ دراﺳﺔ أﺳﺌﻠﺔ ﻣﺜﻞ‪ :‬ھﻞ اﻟﻤﯿﺘﺎﻓﯿﺰﯾﻘﯿﺎ ﻋﻠﻢ أم ﻻ؟‬
‫وھﻞ اﻟﻌﻠﻢ ﺑﺮھﺎﻧﻲ أم ﻻ ؟ وﻣﺎ ﻣﺪى ﺻﺤﺔ اﻧﺘﻘﺎداﺗﮫ اﻟﺘﻲ وﺟﮭﮭﺎ إﻟﻰ‬
‫اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ )اﻟﻔﺎراﺑﻲ واﺑﻦ ﺳﯿﻨﺎ( وإﺿﺎﻓﺔ إﻟﻰ ذﻟﻚ ﺳﻨﻨﺎﻗﺶ ﻗﻀﯿﺔ‬
‫ﻣﻔﺎدھﺎ‪ :‬ھﻞ أﻟﻐﻰ اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﻤﯿﺘﺎﻓﯿﺰﻗﯿﺎ ﺑﺎﻋﺘﺒﺎره ﻋﻠﻤﺎً ﻣﺴﺘﻘﻼً أم ﻻ؟‪.‬‬
‫‪106‬‬
‫‪ -7‬أﺗﻼ ﻋﺮﻗﺎن‬
‫ﻓﮭﻢ ﻓﯿﻠﺴﻮف ﻣﺸﺎﺋﻲ ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ‪:‬‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ ﻣﻨﻈﻮر اﺑﻦ رﺷﺪ‬
‫ﻣﻦ ﻣﻨﻈﻮر اﻟﻔﻜﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ ﻻ ﺷﻚ أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻋﺪﯾﻢ اﻟﻨﻈﯿﺮ‬
‫ﻣﻦ ﺣﯿﺚ اﻻﺣﺴﺎس ﺑﺎﻟﺘﺤﺪﯾﺎت اﻟﻔﻜﺮﯾﺔ اﻟﺜﻘﺎﻓﯿﺔ ﻓﻲ ﻋﮭﺪه‪ ،‬وﻣﺒﺘﻜِﺮ‬
‫ﺑﻄﺮح ﺣﻠﻮﻟﮫ اﻻﺻﻄﻨﺎﻋﯿﺔ‪ ،‬وﻓﺮﯾﺪُ ﻋﺼﺮه ﻣﻦ ﺣﯿﺚ ﺗﺄﺛﯿﺮه ﻋﻠﻰ‬
‫اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻹﺳﻼﻣﻲ ﻣﻦ ﺑﻌﺪه‪ .‬وأﻣﺎ ﻋﻼﻗﺔ ﻣﻔﻜﺮﻧﺎ ﺑﺎﻟﻔﻠﺴﻔﺔ واﻟﺘﻲ ﻻ‬
‫زاﻟﺖ ﻣﺜﺎر اﻟﺠﺪل ﻓﻌﻼﻗﺔ ﻧﻘﺪﯾﺔ وﻟﻜﻨﮫ ﯾﺒﺪو وﻛﺄﻧﮫ ﯾﺴﺘﻮﻋﺒﮭﺎ وﯾﺘﺒﻨﺎھﺎ‬
‫ﺑﺎﺳﻢ اﻟﻔﻜﺮ اﻟﺪﯾﻨﻲ ﺣﯿﻦ ﯾﻘﻮم ﺑﺎﻧﺘﻘﺎدھﺎ ﻛﻤﺎ ﻧﺸﺎھﺪھﺎ ﻣﻠﻤﻮﺳﺔ ﻓﻲ‬
‫ﻣﺠﺎﻟﻲ اﻷﺧﻼق واﻟﻤﻨﻄﻖ ﺧﺎﺻﺔ‪ .‬ﻟﺬا ﻓﺈن ﻓﮭﻢ اﻟﺴﯿﺎق اﻟﺘﺎرﯾﺨﻲ‬
‫اﻟﻔﻜﺮي واﻷزﻣﺔ اﻟﺜﻘﺎﻓﯿﺔ واﻟﺬھﻨﯿﺔ اﻟﺘﻲ ﻋﺎﻧﻰ ﻣﻨﮭﺎ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫واﻟﺘﺄﺛﯿﺮات اﻟﺘﻲ ﺧﻠّﻔﮭﺎ ﻓﯿﻤﺎ ﺑﻌﺪُ وﺗﻮﺟﯿﮫ اﻻﻧﺘﻘﺎدات اﻟﻤﻄﻮﱢرة اﻟﻔﻌّﺎﻟﺔ‬
‫ﺑﺎﻋﺘﺒﺎره اﻟﻨﻤﻂ اﻷﺳﺎﺳﻲ ھﺎمّ ﻟﻠﻐﺎﯾﺔ ﻓﻲ ﻋﺼﺮﻧﺎ اﻟﺤﺎﺿﺮ‪.‬‬
‫ﻓﺈن ھﺪﻓﻨﺎ ﻣﻦ ھﺬا اﻟﺒﺤﺚ أن ﻧﺴﻠﻂ اﻟﻀﻮء ﻋﻠﻰ ﻓﮭﻢ وﻧﻈﺮة‬
‫اﺑﻦ رﺷﺪ ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ ﺑﺤﯿﺚ ﯾﺴﺎھﻢ ﻓﻲ ﺣﺴﻦ ﻓﮭﻢ اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﯾﺸﯿﺮ إﻟﻰ‬
‫اﻟﺠﻮاﻧﺐ اﻟﺘﻲ ﯾﻤﻜﻦ ﺗﻄﻮﯾﺮھﺎ واﻧﺘﻘﺎدھﺎ ﻓﻲ ﺣﻠﻮﻟﮫ اﻟﻤﻄﺮوﺣﺔ‪ .‬واﺑﻦ‬
‫رﺷﺪ ﻛﻤﺎ ھﻮ ﻣﻌﻠﻮم ﻣﻦ أﻛﺒﺮ ﻗﻀﺎة وﻓﻘﮭﺎء اﻟﻤﺎﻟﻜﯿﺔ ﻓﻲ اﻷﻧﺪﻟﺲ‬
‫وﻣﻦ أھﻢ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ اﻟﻤﺸﺎﺋﯿﯿﻦ اﻟﺬﯾﻦ ﺟﺎؤوا ﻣﻦ ﺑﻌﺪ ﻋﺼﺮ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‪.‬‬
‫ﻓﻨﺤﺎول ﻓﻲ ھﺬا اﻟﺒﺤﺚ ﻋﻠﻰ ﺗﻮﺿﯿﺢ ﻛﯿﻔﯿﺔ ﻓﮭﻢ اﺑﻦ رﺷﺪ ﻟﮫ وﻛﯿﻔﯿﺔ‬
‫ﺗﺤﺪﯾﺪه وﺑَﻠْﻮَرَﺗﮫ ﻟﻠﻤﻤﯿﺰات اﻟﺨﺎﺻﺔ ﺑﺸﺨﺼﯿﺔ اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﻃﺒﯿﻌﺘﮫ‬
‫ﻓﻀﻼً ﻋﻦ اﻟﺨﻮض ﻓﻲ ﺧِﻀَﻢﱢ اﻟﺼﺮاع اﻟﺠﺪﻟﻲ اﻟﻄﻮﯾﻞ اﻟﻤﻌﮭﻮد‬
‫ﺑﯿﻨﮭﻤﺎ‪ .‬ﻓﻨﺸﯿﺮ إﻟﻰ ﺗﻠﻚ اﻟﻤﺸﺎﻛﻞ ﺑﺎﻋﺘﺒﺎرھﺎ أﻣﺜﻠﺔ ﻟﮭﺬا اﻟﮭﺪف‬
‫اﻷﺻﻠﻲ‪ .‬وﻓﻲ ﺳﺒﯿﻞ ﺗﺤﻘﯿﻖ ذﻟﻚ ﻧﻘﻮم ﺑﺎﺳﺘﺨﺪام اﻟﻜﺘﺐ اﻟﺜﻼث ﻻﺑﻦ‬
‫رﺷﺪ ﻛﻤﺼﺎدر أﺳﺎﺳﯿﺔ وھﻲ "ﻓﺼﻞ اﻟﻤﻘﺎل" و"اﻟﻜﺸﻒ" و"ﺗﮭﺎﻓﺖ‬
‫اﻟﺘﮭﺎﻓﺖ"‪ .‬وإﺿﺎﻓﺔ إﻟﻰ ذﻟﻚ ﻧﺤﺎول اﻟﺘﺮﻛﯿﺰ ﻋﻠﻰ ﻣﻌﻨﻰ وأھﻤﯿﺔ‬
‫اﻟﻨﺘﺎﺋﺞ اﻟﺘﻲ ﻧﺘﻮﺻﻞ إﻟﯿﮭﺎ ﻓﻲ ﯾﻮﻣﻨﺎ اﻟﺤﺎﺿﺮ‪.‬‬
‫‪107‬‬
‫‪ -8‬أﯾﻨﻮر ﻋﺒﺪ رﺳﻮل ﻗﯿﺰي‬
‫ﺗﺄﺛﯿﺮ ﻛﺘﺐ أﺑﻲ ﺣﺎﻣﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻋﻠﻰ اﺑﺘﻜﺎرﯾﺔ ﺧﻮاﺟﮫ‬
‫أﺣﻤﺪ ﯾﺴﻮي‬
‫إن ﻛﺘﺐ اﻟﻌﺎﻟﻢ اﻹﺳﻼﻣﻲ اﻟﻜﺒﯿﺮ أﺑﻲ ﺣﺎﻣﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﻤﻌﺮوف‬
‫ب"ﻣﺠﺪد اﻷﻟﻒ اﻷول" ﻗﯿﻤﺘﮭﺎ ﻏﻨﯿﺔ ﻋﻦ اﻟﺬﻛﺮ ﺣﯿﺚ إﻧﮭﺎ دوﻧﺖ‬
‫اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ اﻟﻮاﻗﻌﯿﺔ ﻟﻠﺪﯾﻦ اﻹﺳﻼﻣﻲ وﻟﺨّﺼﺖ ﻣﺎ ﺗﻘﺪّﻣﮭﺎ ﻣﻦ ﻛﺘﺐ‬
‫اﻟﻤﺤﺪﺛﯿﻦ واﻟﻤﻔﺴﺮﯾﻦ ﻣﻊ ﺗﻘﯿﯿﻤﮭﺎ‪ ،‬ووﺟﺪت اﻟﺤﻞّ ﻟﻜﺜﯿﺮ ﻣﻦ اﻟﻤﺴﺎﺋﻞ‬
‫اﻟﻤﺘﻌﺎرﺿﺔ اﻟﻌﻮﯾﺼﺔ‪ .‬ﻛﺎﻧﺖ ﻛﺘﺐ اﻹﻣﺎم ﻣﺸﮭﻮرة ﻟﻠﻐﺎﯾﺔ ﺑﯿﻦ‬
‫اﻟﻤﻨﺎﻃﻖ اﻟﺘﺮﻛﯿﺔ ﻓﻲ اﻟﻌﺼﺮ اﻷوﺳﻂ‪ .‬وﻛﺎن اﻟﻤﻔﻜﺮ اﻟﻜﺒﯿﺮ وواﺿﻊ‬
‫ﺣﺠﺮ اﻷﺳﺎس ﻟﻠﺘﺼﻮف اﻟﺘﺮﻛﻲ "ﺳﻠﻄﺎن اﻷوﻟﯿﺎء" ﺧﻮاﺟﮫ أﺣﻤﺪ‬
‫ﯾﺴﻮي ﻗﺪ ﺗﻌﺮّف ﻋﻠﻰ ھﺬه اﻟﻜﺘﺐ ﻣﺜﻞ ﻋﻠﻤﺎء اﻹﺳﻼم اﻟﻤﻌﺎﺻﺮﯾﻦ‬
‫ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ واﻟﺬﯾﻦ ﺟﺎؤوا ﻣﻦ ﺑﻌﺪه‪ .‬ھﺬا ﻣﺎ ﯾﻈﮭﺮ ﻓﻲ اﺑﺘﻜﺎرﯾﺔ ﺧﻮاﺟﮫ‬
‫أﺣﻤﺪ ﯾﺴﻮي‪ .‬ﻓﺎﻟﻮرﻗﺔ ﺗﺮﻛﺰ ﻋﻠﻰ ﺗﺤﻠﯿﻞ ﺗﺄﺛﯿﺮ ﻛﺘﺐ أﺑﻲ ﺣﺎﻣﺪ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻋﻠﻰ اﺑﺘﻜﺎرﯾﺔ ﺧﻮاﺟﮫ أﺣﻤﺪ ﯾﺴﻮي ﺣﯿﺚ ﻗﻤﻨﺎ ﺑﺘﺤﻠﯿﻞ‬
‫اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ ﻣﺜﻞ اﻟﻔﻜﺮ اﻟﻨﻈﺮي ﻋﻨﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﻃﺮﯾﻘﺔ ﻓﮭﻤﮫ‬
‫ﻟﻤﻮﺿﻮﻋﺎت اﻟﺮوح واﻟﻤﻌﻨﻮﯾﺎت وﺗﺤﻠﯿﻼﺗﮫ اﻟﻨﻈﺮﯾﺔ ﺣﻮل اﻟﻌﻘﻞ‬
‫واﻟﻔﺮاﺳﺔ وآراءه ﺗﺠﺎه ﻋﻠﻢ اﻟﺘﺼﻮف وﻋﺮض ھﺬا ﻛﻠﮫ وﺗﻄﻮﯾﺮه ﻓﻲ‬
‫"اﻟﺤِﻜَﻢ اﻟﯿﺴﻮﯾﺔ"‪ .‬وإﻟﻰ ﺟﺎﻧﺐ ذﻟﻚ ﺗﻨﺎوﻟﻨﺎ ﻓﻲ ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ اﻟﻌﻼﻗﺔ‬
‫ﺑﯿﻦ ﺗﺤﻠﯿﻼت اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺣﻮل آداب اﻟﻌﺒﺎدة واﻟﺨﻠﻮة واﻟﺮﯾﺎﺿﺔ‬
‫واﻟﻤﺠﺎھﺪة واﻟﺬﻛﺮ واﻟﺬﻛﺮ اﻟﻈﺎھﺮ وﺑﯿﻦ وﺟﮭﺔ ﻧﻈﺮ "ﯾﺴﻮي"‬
‫واﻟﺘﺸﺎﺑﮫ ﺑﯿﻦ ﻧﻤﻂ ﻣﻌﯿﺸﺘﻲ ھﺬﯾﻦ اﻟﻌﺎﻟﻤﯿﻦ واﻻﻧﺴﺠﺎم ﺑﯿﻦ آﺛﺎرھﻤﺎ‬
‫اﻟﺘﻲ أﻟّﻔﺎھﺎ ﻋﻠﻰ ﻃﺮﯾﻘﺔ اﻟﻨﻈﻢ‪ .‬وﺑﺎﻟﺘﺎﻟﻲ ﻧﺒﺤﺚ ﻋﻦ ﻗﻀﺎﯾﺎ ﺗﺄﺛﯿﺮ ھﺬه‬
‫اﻟﺘﺸﺎﺑﮭﺎت واﻹﻧﺴﺠﺎﻣﺎت اﻟﻤﺬﻛﻮرة ﻋﻠﻰ اﻷدب اﻟﻘﺎزاﻗﻲ )اﻟﻜﺎزاخ(‬
‫ﻓﯿﻤﺎ ﺑﻌﺪ‪.‬‬
‫‪108‬‬
‫‪ -9‬ﺑﺪران ﺑﻦ ﻟﺤﺴﻦ‬
‫اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﺗﺄﺳﯿﺲ اﻻﺗﺠﺎه اﻟﻨﻘﺪي ﻓﻲ اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ‬
‫اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ‬
‫ﺳﺎد ﻓﻲ أوﺳﺎط أﻏﻠﺐ اﻟﺒﺎﺣﺜﯿﻦ اﻟﻌﺮب أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻛﺎن ﻣﻌﻮل‬
‫ھﺪم ﻟﻠﻔﻠﺴﻔﺔ‪ ،‬وأﺧﺮﺟﻮه ﻣﻦ داﺋﺮة اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ وﺣﻤﻠﻮه ﻣﺴﺌﻮﻟﯿﺔ اﻧﮭﯿﺎر‬
‫اﻟﻔﻜﺮ اﻟﻔﻠﺴﻔﻲ ﻓﻲ اﻟﻌﺎﻟﻢ اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ ,‬واﺗﮭﻤﻮه ﺑﺄﻧﮫ ﻛﺎن اﻟﺴﺒﺐ ﻓﻲ‬
‫اﻟﺘﺮاﺟﻊ اﻟﺤﻀﺎري اﻟﺬي ﺷﮭﺪﺗﮫ اﻷﻣﺔ اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ‪.‬‬
‫وﺣﻘﯿﻘﺔ اﻷﻣﺮ أن ھﺬه ﻧﻈﺮة ﺳﻄﺤﯿﺔ ﺗﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻲ ﻗﺮاءات ﻏﯿﺮ‬
‫ﺻﺤﯿﺤﺔ ﻷﻓﻜﺎر اﻟﻐﺰاﻟﻲ‪ ,‬وﻟﻜﻦ ﺷﺎﺋﻌﺔ اﻧﮭﯿﺎر اﻟﺤﻀﺎرة اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ‬
‫ﺑﺴﺒﺐ ﻓﻜﺮ اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻧﺘﺸﺮت ﻓﻲ أوﺳﺎط اﻟﺒﺎﺣﺜﯿﻦ اﻟﻌﺮب‪ ،‬واﻧﺘﻘﻠﺖ‬
‫ﻣﻦ ﺟﯿﻞ إﻟﻲ آﺧﺮ دون ﻓﺤﺺ أو ﺗﻤﺤﯿﺺ‪ ،‬وأﺻﺒﺤﺖ ﺗﺘﺮدد ﻓﻲ‬
‫ﻛﺘﺎﺑﺎت اﻟﻜﺜﯿﺮﯾﻦ ﻋﻠﻲ أﻧﮭﺎ ﻣﻦ اﻟﻤﺴﻠﻤﺎت‪.‬‬
‫ﻟﻜﻦ اﻟﺤﻘﯿﻘﺔ ھﻲ أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺗﻨﺎول ﺑﺎﻟﻨﻘﺪ أﻓﻜﺎر اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ‬
‫اﻟﺴﺎﺑﻘﯿﻦ‪ ،‬ﺧﺎﺻﺔ اﻟﻤﺪرﺳﺔ اﻟﻤﺸﺎﺋﯿﺔ‪ ،‬ورﻓﺾ اﻟﺘﻘﻠﯿﺪ ﺑﻤﺨﺘﻠﻒ‬
‫ﺻﻮره‪ ،‬وأﻓﺴﺢ اﻟﻤﺠﺎل ﻟﻠﻌﻘﻞ‪ ،‬ﻣﺆﻛﺪا دوره ﻓﻲ ﻛﻞ ﺷﺌﻮن اﻟﻔﻜﺮ‪،‬‬
‫وﻋﺎب ﻋﻠﻰ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ واﻟﻤﺘﻜﻠﻤﯿﻦ واﻟﻤﺘﺼﻮﻓﺔ ﺗﻌﻮﯾﻠﮭﻢ ﻋﻠﻰ اﻟﺘﻘﻠﯿﺪ‬
‫وإھﻤﺎﻟﮭﻢ ﻟﻠﻌﻘﻞ وإﻋﻤﺎل اﻟﻨﻘﺪ واﻟﺘﻤﺤﯿﺺ‪ ،‬وأﺳﺲ ﻟﻠﺸﻚ اﻟﻤﻨﮭﺠﻲ‪،‬‬
‫واﻧﺘﻘﺪ ﻣﯿﺘﺎﻓﯿﺰﯾﻘﺎ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ وﻟﻢ ﯾﺮﻓﺾ اﻟﺮﯾﺎﺿﯿﺎت واﻟﻤﻨﻄﻖ‬
‫واﻟﻄﺒﯿﻌﯿﺎت واﻟﺘﺠﺮﯾﺒﯿﺎت‪ ،‬ذﻟﻚ أن اﻟﻤﯿﺘﺎﻓﯿﺰﯾﻘﺎ ﻻ ﺗﻌﺪو أن ﺗﻜﻮن‬
‫ﺗﺨﻤﯿﻨﺎت ﻏﯿﺮ ﺑﺮھﺎﻧﯿﺔ وﻏﯿﺮ ﻣﺆﺳﺴﺔ ﻋﻠﻰ أي ﻣﻨﻄﻖ‪.‬‬
‫وﺗﻌﻤﻞ ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ اﻟﺒﺤﺜﯿﺔ ﻋﻠﻰ إﻋﺎدة اﻟﻨﻈﺮ ﻓﻲ اﻟﻤﻘﻮﻻت‬
‫اﻟﻤﻐﻠﻮﻃﺔ ﻋﻦ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ ﺧﻼل إﺑﺮاز ﺟﮭﺪه اﻟﺘﺠﺪﯾﺪي ﻓﻲ اﻟﺘﺄﺳﯿﺲ‬
‫ﻟﻼﺗﺠﺎه اﻟﻨﻘﺪي ﻓﻲ اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ‪ ،‬وأﺛﺮه ﻓﻲ ﻣﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪه أﻣﺜﺎل‬
‫اﺑﻦ ﺧﻠﺪون واﺑﻦ ﺗﯿﻤﯿﺔ‪ .‬وﺑﯿﺎن ﺑﻄﻼن دﻋﺎوى اﻟﺬﯾﻦ ﻟﮭﻢ أزﻣﺔ ﻓﻜﺮﯾﺔ‬
‫ﺗﺠﺎه ﺗﺎرﯾﺦ اﻷﻣﺔ وﺗﺠﺎه ﻛﺒﺎر ﻋﻠﻤﺎﺋﮭﺎ وﻣﻔﻜﺮﯾﮭﺎ‪ ،‬ﺑﺮﻓﻀﮭﻢ أﻣﺜﺎل‬
‫أﻓﻜﺎر اﻟﻐﺰاﻟﻲ‪ ،‬ﺑﯿﻨﻤﺎ ﯾﻘﺒﻠﻮن ﻓﻠﺴﻔﺎت اﻟﯿﻮﻧﺎن وأﺣﻼم أﻓﻠﻮﻃﯿﻦ ﻓﻲ"‬
‫ﻧﻈﺮﯾﺔ اﻟﻔﯿﺾ"‪ ،‬ﻣﻌﺘﺒﺮﯾﻦ أﻧﮭﺎ ﻧﻤﻮذج اﻟﻌﻘﻼﻧﯿﺔ اﻟﻤﻮؤدة ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ‬
‫اﻹﺳﻼم‪ .‬وﯾﮭﻠﻠﻮن ﻟﻜﺎﻧﻂ‪ ،‬ﺑﺎﻟﺮﻏﻢ ﻣﻦ أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ھﺪم اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ‬
‫اﻟﻤﯿﺘﺎﻓﯿﺰﯾﻘﯿﺔ ﺑﺎﻟﺸﺮق‪ ،‬ﻗﺒﻞ أن ﯾﮭﺪﻣﮭﺎ ﻛﺎﻧﻂ ﺑﺎﻟﻐﺮب‪.‬‬
‫‪109‬‬
‫‪ -10‬اﻷﺳﺘﺎذ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﺑﻼل اﯾﺒﻜﺎن‬
‫ﻣﺴﺎھﻤﺔ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ ﻋﻠﻢ اﻟﻔﻘﮫ‬
‫إن اﻟﺠﺎﻧﺐ اﻟﻔﻜﺮي اﻟﺜﻘﺎﻓﻲ ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ وﻻ ﺳﯿﻤﺎ ﻣﻮﻗﻔﮫ ﻣﻦ‬
‫اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ أﺻﺒﺢ ﻣﻮﺿﻮع ﺑﺤﺚ ﻟﻠﻌﺪﯾﺪ ﻣﻦ اﻟﺪراﺳﺎت‪ .‬وأﻣﺎ ﺟﺎﻧﺒﮫ‬
‫اﻟﻔﻘﮭﻲ وﻣﺴﺎھﻤﺎﺗﮫ ﻓﯿﮫ ﻓﻜﺜﯿﺮاً ﻣﺎ ﯾﺘﻢ ﺗﻨﺎوﻟﮫ ﻓﻲ إﻃﺎر ﻋﻠﻢ اﻷﺻﻮل‬
‫دون اﻟﻔﺮوع‪ .‬وﻟﺬﻟﻚ ﺳﺘﺪرس ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ ﺟﺎﻧﺐ ﻓﺮوع اﻟﻔﻘﮫ اﻟﺬي‬
‫ﯾﺘﮭﺎون ﺑﮫ ﻏﺎﻟﺒﺎً رﻏﻢ أﻧﮫ ﻻ ﯾﻘﻞ ﺷﮭﺮة ﻋﻦ اﻷﺻﻮل‪ .‬وﻻ ﺷﻚ أن‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﺬي ﯾﻨﺘﻤﻲ إﻟﻰ ﻣﺬھﺐ اﻟﺸﺎﻓﻌﯿﺔ ﻗﺪ ﺳﺎھﻢ إﻟﻰ ﺣﺪ ﻛﺒﯿﺮ ﻓﻲ‬
‫اﻟﺘﺮاث اﻟﺬي ﺳﺒﻘﮫ‪ .‬وﻓﻲ ھﺬا اﻟﺼﺪد ﯾﺠﺐ ﺗﺴﻠﯿﻂ اﻟﻀﻮء ﻋﻠﻰ ﻧﻘﺎط‬
‫ﺛﻼث ﻟﺘﺤﺪﯾﺪ ﻣﻜﺎﻧﺘﮫ ﻓﻲ ذﻟﻚ‪:‬‬
‫‪-1‬‬
‫اﻟﻮﺿﻊ اﻟﻌﺎم ﻟﻔﻘﮫ اﻟﻤﺬھﺐ ﻣﻦ اﻟﺒﺪاﯾﺔ ﺣﺘﻰ ﻋﺼﺮه‪،‬‬
‫‪ -2‬ﻣﺆﻟﻔﺎﺗﮫ ﻓﻲ ھﺬا اﻟﻤﺠﺎل‪،‬‬
‫‪ -3‬وأﺛﺮه ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﺑﻌﺪه ﻣﻦ اﻟﺘﻄﻮرات‪.‬‬
‫وﯾﺬﻛﺮ اﻹﻣﺎم اﻟﻨﻮوي أﺳﻤﺎء ﺧﻤﺴﺔ ﻛﺘﺐ ﻣﻦ ﺑﯿﻦ ﺗﺮاث‬
‫اﻟﻤﺬھﺐ اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ اﻟﺬي ﺗﺪاوﻟﺘﮫ اﻷﯾﺪي ﺣﺘﻰ ﻋﺼﺮه‪ .‬وأوﻟﮭﺎ‬
‫"ﻣﺨﺘﺼﺮ اﻟﻤﺰﻧﻲ" واﺛﻨﺎن ﻣﻦ اﻟﺒﺎﻗﯿﺔ ھﻤﺎ "اﻟﺘﻨﺒﯿﮫ" و"اﻟﻤﮭﺬب"‬
‫ﻷﺑﻲ إﺳﺤﺎق اﻟﺸﯿﺮازي واﻻﺛﻨﺎن اﻷﺧﯿﺮان ھﻤﺎ "اﻟﻮﺳﯿﻂ"‬
‫و"اﻟﻮﺟﯿﺰ" ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ‪ .‬وﻗﺪ ﻗﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﻌﻤﻠﯿﺔ اﺧﺘﺼﺎر ﺗﺪرﯾﺠﯿﺎً‬
‫ﻟﻜﺘﺎب "ﻧﮭﺎﯾﺔ اﻟﻤﻄﻠﺐ ﻓﻲ دراﯾﺔ اﻟﻤﺬھﺐ" ﻟﺸﯿﺨﮫ إﻣﺎم اﻟﺤﺮﻣﯿﻦ‬
‫اﻟﺠﻮﯾﻨﻲ ﻓﻲ ﻛﺘﺒﮫ "اﻟﺒﺴﯿﻂ" و"اﻟﻮﺳﯿﻂ" و"اﻟﻮﺟﯿﺰ" ﻋﻠﻰ اﻟﺘﻮاﻟﻲ‪.‬‬
‫واﻛﺘﻔﻰ ﻓﻲ "اﻟﺒﺴﯿﻂ" ﺑﺎﻋﺘﺒﺎره اﺧﺘﺼﺎراً ﻃﻮﯾﻼً "ﻟﻠﻨﮭﺎﯾﺔ" ﺑﺎﻟﺘﺮاث‬
‫اﻟﻌﻠﻤﻲ ذات اﻟﻄﺎﺑﻊ اﻟﺨﺮاﺳﺎﻧﻲ اﻟﺬي ﯾﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﯿﮫ اﻟﻜﺘﺎب اﻷﺻﻞ‪.‬‬
‫وأﻟﻒ ﻛﺘﺎﺑﮫ "اﻟﻮﺳﯿﻂ" ﻣﺴﺘﻤﺪاً ﻣﻦ "اﻟﻤﮭﺬب" اﻟﺬي ﯾﻌﺘﺒﺮ أروع‬
‫ﻣﺜﺎل ﻟﻠﺘﺮاث اﻟﻤﻨﺘﻘﻞ ﻣﻦ أﺑﻲ ﺣﺎﻣﺪ اﻻﺳﻔﺮاﯾﯿﻨﻲ اﻟﺬي ﻛﺎن اﻟﻘﻄﺐ‬
‫اﻷﻋﻠﻰ ﻟﻠﻤﺬھﺐ ﻓﻲ اﻟﻌﺮاق إﻟﻰ أﺑﻲ إﺳﺤﺎق اﻟﺸﯿﺮازي ﻋﻦ ﻃﺮﯾﻖ‬
‫أﺑﻲ اﻟﻄﯿﺐ اﻟﻄﺒﺮي‪ .‬وﯾﺒﺪو أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻗﺪ أﻟﻒ أوﻻً ﻛﺘﺎب "اﻟﺒﺴﯿﻂ"‬
‫اﻟﺬي ﯾﻌﺪّ أول ﻋﻤﻠﯿﺔ اﺧﺘﺼﺎر ﻟﻠﻨﮭﺎﯾﺔ‪ ،‬ﺛﻢ أﻟﻒ "اﻟﻮﺳﯿﻂ" ﺑﻌﺪﻣﺎ‬
‫أﺻﺒﺢ ﻣﺪرﺳﺎً ﻟﻠﻤﺪرﺳﺔ اﻟﻨﻈﺎﻣﯿﺔ اﻟﺒﻐﺪادﯾﺔ )ﺑﻌﺪ ﺳﻨﺔ ‪ .(484‬ﻷن‬
‫ﻛﺘﺎب "اﻟﻤﮭﺬب" اﻟﺬي ﯾﻘﺎل إﻧﮫ اﺳﺘﻔﺎد ﻣﻨﮫ اﻟﻜﺜﯿﺮ ﻓﻲ "اﻟﻮﺳﯿﻂ" ھﻮ‬
‫‪110‬‬
‫ﻷﺑﻲ إﺳﺤﺎق اﻟﺸﯿﺮازي‪ .‬وﻟﺮﺑﻤﺎ ﻛﺎن ﯾﺪرس ﻓﻲ ﺗﻠﻚ اﻵوﻧﺔ ﻛﺘﺐ‬
‫اﻟﻔﻘﮫ ﻟﻠﺸﯿﺮازي‪ .‬وﻓﯿﻤﺎ ﻧﻌﺘﻘﺪ أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻗﺪ ﺗﻌﺮف ﻋﻠﻰ ھﺬه اﻟﻜﺘﺐ‬
‫ﻓﻲ ﺗﻠﻚ اﻟﻔﺘﺮة وأﻟﻒ "اﻟﻮﺳﯿﻂ" ﺑﻌﺪﻣﺎ ﻗﺎم ﺑﺎﺧﺘﺼﺎر "اﻟﻤﮭﺬب" ﺑﺎﺳﻢ‬
‫"اﻟﺒﺴﯿﻂ"‪ .‬وﺑﺬﻟﻚ ﯾﻜﻮن ﻗﺪ ﻗﺪم ﺑﮭﺬا اﻟﻜﺘﺎب ﻣﺴﺎھﻤﺔ ﻓﻲ ﻣﺤﺎوﻟﺔ‬
‫اﻟﺠﻤﻊ ﺑﯿﻦ اﻟﻤﻨﮭﺠﯿﻦ ﻓﻲ اﻟﻤﺬھﺐ‪ .‬وﻣﻦ ﺣﯿﺚ اﻟﻤﻀﻤﻮن‪ ،‬ﻛﺘﺎﺑﮫ‬
‫"اﻟﻮﺟﯿﺰ" ھﺬا اﻟﺬي ﯾﻤﺜﻞ ﻣﻘﻄّﺮ اﻟﺘﺮاث اﻟﻔﻘﮭﻲ ﻟﻠﻤﻨﮭﺠﯿﻦ‬
‫اﻟﺨﺮاﺳﺎﻧﯿﺔ واﻟﻌﺮاﻗﯿﺔ‪ ،‬ﻃﻮى ﺑﺴﺎط ﻛﺘﺐ اﻟﻤﺰﻧﻲ واﻟﺸﯿﺮازي ﻓﻲ‬
‫أﺳﺮع وﻗﺖ‪ ،‬وأﺻﺒﺢ ﻣﺜﺎر اﻧﺘﺒﺎه ﻋﻈﯿﻢ إﻟﻰ أن ﺟﺎء اﻟﻤﻨﮭﺎج‬
‫ﻟﻠﻨﻮوي‪ .‬ﻣﻊ ذﻟﻚ ﻓﺈن اﻟﺮاﻓﻌﻲ واﻟﻨﻮوي اﻟﻠﺬﯾﻦ ھﻤﺎ ﻣﻦ ﺟﮭﺎﺑﺬة ﻓﺘﺮة‬
‫اﻟﺘﺤﻘﯿﻖ ﻛﺎن ﺟﻞ اﻋﺘﻤﺎدھﻤﺎ ﻋﻠﻰ ﻛﺘﺎب اﻟﻮﺟﯿﺰ ھﺬا‪ .‬وﻛﺄن اﻟﻤﺬھﺐ‬
‫اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ واﺻﻞ ﻃﺮﯾﻘﮫ ﺑﻌﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻋﻠﻰ ﻧﮭﺞ "اﻟﻮﺟﯿﺰ" إن ﺻﺢ‬
‫اﻟﺘﻌﺒﯿﺮ‪ ،‬وﯾﻤﻜﻨﻨﺎ اﻟﻘﻮل ﺑﺄن ھﺬا اﻟﻜﺘﺎب ﻗﺪ ﺣﺪد ﻣﺴﯿﺮ اﻟﻔﺘﺮات‬
‫اﻟﻤﻘﺒﻠﺔ ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ اﻟﻤﺪوﻧﺎت ﻟﻠﻤﺬھﺐ‪.‬‬
‫‪ -11‬أ‪.‬د‪ .‬ﺑﻨﯿﺎﻣﯿﻦ أرول‬
‫ﻧﻈﺮة اﻟﻐﺰاﻟﻲ إﻟﻰ ﻗﻀﯿﺔ "اﺟﺘﮭﺎد اﻟﺮﺳﻮل"‬
‫ﻗﺪ ﻛﻨﺖ ﻓﻲ ﺟﻠﺴﺔ ﻣﻨﺎﻗﺸﺔ ﻟﺮﺳﺎﻟﺔ اﻟﺪﻛﺘﻮراه اﻟﺘﻲ ﺣﻀّﺮﺗﮭﺎ‬
‫ﻧﺠﻼء ﺣﺎﺟﻲ أوﻏﻠﻲ ﻣﻦ ﻃﺎﻟﺒﺎﺗﻨﺎ ﻓﻲ ﻗﺴﻢ اﻟﺤﺪﯾﺚ اﻟﻨﺒﻮي ﺳﻨﺔ‬
‫‪ 2010‬وورد ﺧﻼل اﻟﻨﻘﺎش ﻋﺒﺎرة ﻣﻔﺎدھﺎ ﺑﺄن ھﻨﺎك "ﻣﻦ ﯾﻨﻈﺮ إﻟﻰ‬
‫اﺟﺘﮭﺎد اﻟﺮﺳﻮل ﺑﻨﻈﺮة ارﺗﯿﺎب ﻣﺜﻞ اﻟﻐﺰاﻟﻲ" واﻧﺘﻘﺪت ھﺬا اﻟﻜﻼم‬
‫ﺑﺤﺠﺔ أﻧﮫ ﻻ ﯾﻤﻜﻦ أن ﯾﻜﻮن ﺻﺤﯿﺤﺎً‪ .‬ﻷﻧﻨﻲ ﻛﻨﺖ اﺳﺘﺒﻌﺪ ﻟﻤﺆﻟﻒ ﻗﺪ‬
‫ﻛﺘﺐ ﻓﻲ أﺻﻮل اﻟﻔﻘﮫ ﻛﺘﺎﺑﺎً ﻻ ﺑﺪﯾﻞ ﻟﮫ ﻣﺜﻞ "اﻟﻤﺴﺘﺼﻔﻲ" أن ﯾﻨﻈﺮ‬
‫إﻟﻰ ھﺬه اﻟﻘﻀﯿﺔ ﺑﺎﻟﻨﻈﺮة اﻟﻤﺮﯾﺒﺔ ھﺬه‪ .‬وﻟﻢ ﺗﺤﺴﻢ ھﺬه اﻟﻤﺴﺄﻟﺔ ﻓﻲ‬
‫ﺗﻠﻚ اﻟﺠﻠﺴﺔ رﻏﻢ ﻣﻨﺎﻗﺸﺘﮭﺎ ﺑﯿﻦ اﻟﻠﺠﻨﺔ‪ .‬وﻟﻌﻞ ﺗﻨﺎوﻟﮭﺎ ﻛﻮرﻗﺔ ﻣﺴﺘﻘﻠﺔ‬
‫ﻟﺨﻄﻮرﺗﮭﺎ اﻟﻜﺒﯿﺮة ﻓﻲ ﻣﺆﺗﻤﺮ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺳﯿﺴﺎھﻢ ﻓﻲ ﺗﻮﺿﯿﺢ اﻟﻤﺴﺄﻟﺔ‬
‫وإن ﻛﻨﺖ ﻗﺪ ﻗﻤﺖ ﺑﻨﻈﺮة ﻋﺎﺑﺮة ﻓﯿﮭﺎ ﺑﻌﺪ ﺗﻠﻚ اﻟﻤﻨﺎﻗﺸﺔ اﻟﻤﺬﻛﻮرة‪.‬‬
‫وھﺎ أﻧﺎ ذا أﺣﺎول ﻓﻲ ورﻗﺘﻲ ھﺬه ﻋﻠﻰ ﺑﻠﻮرة ﻛﯿﻔﯿﺔ ﻧﻈﺮة اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﻻﺟﺘﮭﺎد اﻟﺮﺳﻮل ورأﯾﮫ ﻓﻲ ذﻟﻚ‪.‬‬
‫ﻗﺪ ﻃﺮح اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﻘﻀﯿﺔ ﻋﻠﻰ ﺑﺴﺎط اﻟﻨﻘﺎش ﺣﯿﺚ ﺳﺄل‪" :‬ھَ ْ‬
‫ﻞ‬
‫ﯾَﺠُﻮزُ ﻟَﮫُ اﻟْﺤُﻜْﻢُ ﺑِﺎﻟِﺎﺟْﺘِﮭَﺎدِ ﻓِﯿﻤَﺎ ﻟَﺎ ﻧَﺺﱠ ﻓِﯿﮫ؟" وﺑﻌﺪ ﻣﺎ أوﺿﺢ أن‬
‫‪111‬‬
‫اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻗﺪ اﺧﺘﻠﻔﻮا ﻓﻲ ذﻟﻚ ﺗﻨﺎول اﻟﻘﻀﯿﺔ ﻋﻠﻰ ﻗﺴﻤﯿﻦ‪ :‬اﻟﺠﻮاز‬
‫واﻟﻮﻗﻮع‪ .‬وﻛﺎن اﻟﻤﺨﺘﺎر ﻋﻨﺪه ﻣﻨﮭﻤﺎ ھﻮ ﺟﻮاز ﺗﻌﺒﺪه ﺻﻠﻰ اﷲ ﻋﻠﯿﮫ‬
‫وﺳﻠﻢ ﺑﺎﻻﺟﺘﮭﺎد ﻷﻧﮫ ﻟﯿﺲ ﺑﻤﺤﺎل ﻓﻲ ذاﺗﮫ وﻻ ﯾﻔﻀﻲ إﻟﻰ ﻣﺤﺎل‬
‫وﻣﻔﺴﺪة‪.‬‬
‫وﺑﻌﺪ ذﻟﻚ ﻧﺎﻗﺶ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻗﻀﯿﺔ وﻗﻮع اﻻﺟﺘﮭﺎد وأﺷﺎر إﻟﻰ أن‬
‫ھﻨﺎك اﺧﺘﻼﻓﺎً ﺑﯿﻦ اﻟﻌﻠﻤﺎء ﺣﯿﺚ ﻗﺎل‪" :‬ﻓﻘﺪ ﻗﺎل ﺑﮫ ﻗﻮم وأﻧﻜﺮه‬
‫آﺧﺮون وﺗﻮﻗﻒ ﻓﯿﮫ ﻓﺮﯾﻖ ﺛﺎﻟﺚ" ورﺟّﺢ اﻷﺧﯿﺮ ﺑﻘﻮﻟﮫ "وھﻮ‬
‫اﻷﺻﺢ" ﻷﻧﮫ ﻟﻢ ﯾﺜﺒﺖ ﻓﯿﮫ دﻟﯿﻞ ﻗﺎﻃﻊ ﻋﻨﺪه‪.‬‬
‫وﻣﻦ ﺟﺎﻧﺐ آﺧﺮ ﻗﺪ ﻗﺴﻢ اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﻘﻀﯿﺔ إﻟﻰ ﻗﺴﻤﯿﻦ وﻧﺎﻗﺸﮭﺎ‬
‫ﻋﻠﻰ أﺳﺎس اﻻﺟﺘﮭﺎد ﻓﻲ ﻣﺼﺎﻟﺢ اﻟﺪﻧﯿﺎ وأﻣﻮر اﻟﺪﯾﻦ‪ .‬ﻓﺎﻻﺟﺘﮭﺎد ﻓﻲ‬
‫ﻣﺼﺎﻟﺢ اﻟﺪﻧﯿﺎ ﺟﺎﺋﺰ ﺑﻼ ﺧﻼف‪ .‬وإﻧﻤﺎ اﻟﺨﻼف ﻓﻲ أﻣﻮر اﻟﺪﯾﻦ‪.‬‬
‫‪ -12‬ﺟﻌﻔﺮ ﻗﺮاداش‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﺣﻘﯿﻘﺔ اﻟﻨﺒﻮة‬
‫ﻟﻘﺪ ﻋﺎﻧﻰ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ أزﻣﺔ ﻓﻜﺮﯾﺔ ﺧﻼل ﺗﺼﺪره ﻟﻠﺘﺪرﯾﺲ‬
‫ﻓﻲ اﻟﻤﺪرﺳﺔ اﻟﻨﻈﺎﻣﯿﺔ اﻟﺒﻐﺪادﯾﺔ وﺗﺨﻠﻰ ﻋﻦ اﻟﺘﺪرﯾﺲ آﻧﺬاك‪ .‬ﻓﺒﻌﺾ‬
‫اﻟﻨﺎس ﯾﺸّﺒﮫ ھﺬه اﻟﻈﺎھﺮة ﺑﻤﺎ ﻋﺎﺷﮭﺎ دﯾﻜﺎرت وأﻣﺜﺎﻟﮫ ﻣﻦ اﻷزﻣﺔ‬
‫اﻟﻔﻜﺮﯾﺔ أو اﻟﺒﺤﺚ ﻋﻦ اﻟﺤﻘﯿﻘﺔ اﻟﻜﺒﺮى ﺑﻌﺪ اﻟﺸﻚ ﻓﯿﮭﺎ‪ .‬وﻟﻜﻨﮫ ﻣﻦ‬
‫اﻟﺼﻌﺐ ﺟﺪًا اﻟﺤﺪﯾﺚ ﻋﻦ أي ﺷﻚ ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ ﺣﻮل اﻟﺤﻘﯿﻘﺔ إذا أﺧﺬﻧﺎ‬
‫ﻛﺘﺒﮫ ﺑﻌﯿﻦ اﻻﻋﺘﺒﺎر ﻋﻤﻮﻣﺎً و "اﻟﻤﻨﻘﺬ ﻣﻦ اﻟﻀﻼل" ﻋﻠﻰ وﺟﮫ‬
‫اﻟﺨﺼﻮص‪ .‬وإﻧﻤﺎ ﻛﺎن ﺑﺤﺜﮫ ﻋﻦ اﻟﻄﺮﯾﻖ اﻷﺳﮭﻞ واﻷﻛﻤﻞ ﯾُﻤَﻜﱢﻨﮫ‬
‫ﻣﻦ اﻟﻮﺻﻮل إﻟﻰ اﻟﺤﻘﯿﻘﺔ‪ .‬وﺑﻌﺒﺎرة أﺧﺮى ‪ ،‬ﻓﺈن ﺑﺤﺜﮫ ﻛﺎن ﻋﻦ‬
‫اﻷﺳﻠﻮب واﻟﻄﺮﯾﻘﺔ ﻛﻤﺎ دل ﻋﻠﯿﮫ ﺗﺼﻮﯾﺮه اﻟﺬي ﻗﺎم ﺑﺘﺤﺪﯾﺪه ﻓﻲ‬
‫"اﻟﻤﻨﻘﺬ"‪ .‬ﻟﺬا ﻓﺈﻧﮫ ﻟﻢ ﯾﻜﻦ ﯾﺸﻚ ﻓﻲ "ﺣﻘﯿﻘﺔ اﻟﻨﺒﻮة" أﺑﺪاً ‪ ،‬وﻟﻜﻨﮫ ﺑﺪأ‬
‫ﺑﺎﻟﺒﺤﺚ ﻋﻦ اﻟﻔﮭﻢ اﻷﺻﺢ واﻟﻄﺮﯾﻘﺔ اﻟﻤﺜﻠﻰ ﻟﻠﻮﺻﻮل إﻟﯿﮭﺎ ‪ .‬واﺑﺘﻌﺎده‬
‫ﻋﻦ اﻟﻤﺪرﺳﺔ وﺗﻮﺟﯿﮫ اﻻﻧﺘﻘﺎدات اﻟﻼذﻋﺔ إﻟﻰ اﻟﻌﻠﻤﺎء وﺧﺼﻮﺻﺎً‬
‫اﻟﻔﻘﮭﺎء ﻓﻲ ﻛﺘﺎﺑﮫ "إﺣﯿﺎء ﻋﻠﻮم اﻟﺪﯾﻦ" ﻻ ﯾﻌﻨﻲ أﻧﮫ أﺿﺎع ﻛﺮاﻣﺔ‬
‫اﻟﻤﺪرﺳﺔ وﻋﻠﻮم اﻟﻈﺎھﺮ ﺗﻤﺎﻣﺎً‪ .‬ﻓﻲ اﻟﻮاﻗﻊ ‪ ،‬ﻋﺎد اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ أواﺧﺮ‬
‫ﺣﯿﺎﺗﮫ إﻟﻰ اﻟﻤﺪرﺳﯿﺔ اﻟﻨﻈﺎﻣﯿﺔ اﻟﻨﯿﺴﺎﺑﻮرﯾﺔ ﻣﻦ ﺟﺪﯾﺪ وﻋﻤﻞ ھﻨﺎك‬
‫‪112‬‬
‫ﻟﻤﺪة أرﺑﻊ ﺳﻨﻮات‪ ،‬وﻗﺪ ﻛﺘﺐ ﺧﻼﻟﮭﺎ اﻟﻌﺪﯾﺪ ﻣﻦ اﻟﻤﺆﻟﻔﺎت‪ ،‬وﻋﻠﻰ‬
‫رأﺳﮭﺎ "اﻟﻤﺴﺘﺼﻔﻰ"‪ .‬وﻣﻦ ﺟﺎﻧﺐ آﺧﺮ ﺗﺒﻨّﻰ ﻋﻠﻮم اﻟﻈﺎھﺮ أﯾﻀﺎ‪،‬‬
‫وﻋﺮّف ﻋﻠﻢ اﻟﻜﻼم ﺑﺄﻧﮫ أﻋﻠﻰ اﻟﻌﻠﻮم ﻛﻠﮭﺎ )اﻟﻌﻠﻢ اﻷﻋﻠﻰ اﻟﻜﻠﻲ( ﻓﻲ‬
‫ﻛﺘﺎﺑﮫ اﻟﻤﺴﺘﺼﻔﻰ اﻟﺬي ﻛﺎن ﻣﻦ آواﺧﺮ ﺗﺂﻟﯿﻔﮫ ﺑﻌﺪ ﻓﺘﺮة اﻷزﻣﺔ‬
‫اﻟﻔﻜﺮﯾﺔ‪ .‬وﻓﻲ "اﻹﺣﯿﺎء" ﯾﺸﯿﺮ إﻟﻰ ﻛﺘﺎﺑﮫ ﻓﻲ ﻋﻠﻢ اﻟﻜﻼم وھﻮ‬
‫اﻟﻤﺴﻤﻰ ب"اﻻﻗﺘﺼﺎد ﻓﻲ اﻻﻋﺘﻘﺎد" اﻟﺬي ﻗﺎم ﺑﺘﺄﻟﯿﻔﮫ ﻗﺒﻞ ﻓﺘﺮة‬
‫اﻷزﻣﺔ اﻟﻔﻜﺮﯾﺔ اﻟﻤﺬﻛﻮرة‪ .‬وھﺬا ﻛﻠﮫ ﯾﺪل ﻋﻠﻰ أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﻢ ﯾﻜﻦ‬
‫ﯾﺮﻓﺾ ﺣﯿﺎﺗﮫ اﻟﺴﺎﺑﻘﺔ‪ .‬وأﻣﺎ ﺟﻨﻮﺣﮫ إﻟﻰ اﻟﺘﺼﻮف ﻓﻸﻧﮫ رأى‬
‫إﻣﻜﺎﻧﯿﺔ اﻟﻮﺻﻮل إﻟﻰ ﺣﻘﯿﻘﺔ اﻟﻨﺒﻮة ﻋﻠﻰ وﺟﮫ آﻣﻦ وأﻛﻤﻞ ﺑﻔﻀﻞ‬
‫اﻟﺘﺼﻮف‪ .‬وﻟﺬﻟﻚ ﻛﺎن ﯾﻌﺘﺒﺮ اﻟﺘﺼﻮف ﻋﻨﺼﺮًا ﺟﺪﯾﺪًا أو ﻋﻨﺼﺮ‬
‫اﻟﺪﻋﻢ إﻟﻰ ﺟﺎﻧﺐ اﻟﻌﻠﻮم اﻷﺧﺮى‪ .‬وﯾﺆﯾﺪ ذﻟﻚ ﻣﺎ ﻗﺎم ﺑﮫ ﻣﻦ إﻋﺎدة‬
‫اﻟﻨﻈﺮ ﻓﻲ ﻛﻞ ﻋﻠﻢ ﻋﻠﻰ ﺣﺪة‪ .‬إذن ﺗﺤﺘﻞّ "ﺣﻘﯿﻘﺔ اﻟﻨﺒﻮة" ﻓﻲ ﺣﯿﺎة‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﻧﻈﺎﻣﮫ ﻣﻜﺎﻧًﺎ ھﺎﻣ‪‬ﺎ‪ .‬ﻓﻨﺤﻦ ﻧﺤﺎول ﻓﻲ ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ ﻋﻠﻰ‬
‫إﺑﺮاز ﻣﻌﻨﻰ ھﺬا اﻟﺘﻌﺒﯿﺮ وﻣﺎ آل إﻟﯿﮫ ﻓﻲ ﻧﻈﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ ﺣﯿﺚ‬
‫اﻟﻤﻀﻤﻮن واﻟﻌﻤﻞ‪.‬‬
‫‪ -13‬اﻻﺳﺘﺎذ اﻟﻤﺴﺎﻋﺪ م‪ .‬ﺟﻨﯿﺪ ﻗﺎﯾﺎ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﻛﻤﺎل اﻟﻌﺎﻟﻢ ‪:‬‬
‫ﺣﻮل ﺟﺬور ﻓﻜﺮة "ﻟﯿﺲ ﻓﻲ اﻹﻣﻜﺎن أﺑﺪع ﻣﻤﺎ ﻛﺎن"‬
‫ﻋﻨﺪ اﺑﻦ ﺳﯿﻨﺎ‪.‬‬
‫ﻋﻠﻰ اﻟﺮﻏﻢ ﻣﻦ أن ﻋﻼﻗﺔ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﺎﻟﻔﻠﺴﻔﺔ ﯾﺘﻢ ﺗﻨﺎوﻟﮭﺎ ﺿﻤﻦ‬
‫ﺳﯿﺎق ﻧﻘﺪه ﻟﻠﻔﻠﺴﻔﺔ ﻓﻲ ﻛﺜﯿﺮ ﻣﻦ اﻷﺣﯿﺎن ﻓﺈن ﺗﺄﺛﯿﺮات اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ ﻋﻠﻰ‬
‫أﻓﻜﺎره ﻛﺎﻧﺖ وﻻ زاﻟﺖ ﻣﺜﺎر اھﺘﻤﺎم اﻟﺒﺎﺣﺜﯿﻦ‪ .‬وإﺣﺪى اﻷﻣﺜﻠﺔ اﻟﮭﺎﻣﺔ‬
‫ﻟﮭﺬا اﻟﺘﺄﺛﯿﺮ واﻟﺘﻲ ﺗﻜﺎد ﺗﻮﺟﺪ ﻓﻲ ﻛﺜﯿﺮ ﻣﻦ ﻛﺘﺒﮫ ھﻲ ﻓﻜﺮﺗﮫ ﺣﻮل‬
‫ﻛﻤﺎل اﻟﻌﺎﻟﻢ واﻟﺘﻲ ﺗﺴﺘﻨﺪ إﻟﻰ اﻟﻘﻮل اﻟﻤﺸﮭﻮر ب"ﻟﯿﺲ ﻓﻲ اﻹﻣﻜﺎن‬
‫أﺑﺪع ﻣﻤﺎ ﻛﺎن"‪ .‬و ﺑﺪأت اﻻﻧﺘﻘﺎدات اﻟﻤﻮﺟﮭﺔ إﻟﻰ ﻓﻜﺮة اﻟﻐﺰاﻟﻲ ھﺬه‬
‫ﻓﻲ ﺣﯿﺎﺗﮫ واﺳﺘﻤﺮت ﻋﺎدة اﻻﻧﺘﻘﺎد واﻟﺪﻓﺎع ﻋﻨﮭﺎ ﺣﺘﻰ اﻟﻘﺮن اﻟﺘﺎﺳﻊ‬
‫ﻋﺸﺮ اﻟﻤﯿﻼدي‪ .‬وأوﻟﻰ ھﺬه اﻻﻧﺘﻘﺎدات اﻟﻤﺬﻛﻮرة ھﻲ زﻋﻢ أن ﻓﻜﺮة‬
‫ﻛﻤﺎل اﻟﻌﺎﻟﻢ ﻣﻦ ﺗﻌﺎﻟﯿﻢ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ وأن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﯾﻨﺎﻗﺾ ﻧﻔﺴﮫ ﺑﻨﻔﺴﮫ‬
‫‪113‬‬
‫ﺣﯿﺚ ﯾﺸﺎرك اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ﻓﻲ ﻧﻔﺲ اﻟﺮأي وھﻮ ﯾﻨﺘﻘﺪھﻢ‪ .‬واﻟﮭﺪف ﻣﻦ‬
‫ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ ‪ ،‬ھﻮ ﺗﺤﺪﯾﺪ ﺟﺬور ﻓﻜﺮة "ﻛﻤﺎل اﻟﻌﺎﻟﻢ" ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ‬
‫ﻓﻠﺴﻔﺔ اﺑﻦ ﺳﯿﻨﺎ ﻋﻠﻰ وﺟﮫ اﻟﺨﺼﻮص اﻧﻄﻼﻗﺎً ﻣﻦ اﻻﻧﺘﻘﺎدات‬
‫اﻟﻤﺬﻛﻮرة ﻣﻤﺎ ﯾﺆدي إﻟﻰ زﯾﺎدة ﺗﻮﺿﯿﺢ ﻟﻠﻌﻼﻗﺔ ﺑﯿﻦ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫واﻟﻔﻠﺴﻔﺔ‪.‬‬
‫‪ -14‬أدوارد ﻣﻌﺎد‬
‫اﻟﺰﻣﺎن واﻟﻤﻜﺎن واﻟﻮھﻢ‪ :‬ﺣﻮل "اﻟﺪﻟﯿﻞ اﻟﺜﺎﻧﻲ" ﻣﻦ‬
‫اﻟﻤﺴﺄﻟﺔ اﻷوﻟﻰ ﻓﻲ ﺗﮭﺎﻓﺖ‬
‫اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ‬
‫إن اﻟﺪﻟﯿﻞ اﻟﺜﺎﻧﻲ ﻷﺑﻲ ﺣﺎﻣﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ ﻗﺪم اﻟﻌﺎﻟﻢ ﻋﻨﺪ‬
‫اﻟﻤﺴﺄﻟﺔ اﻷوﻟﻰ ﻣﻦ ﻛﺘﺎﺑﮫ "ﺗﮭﺎﻓﺖ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ" ھﻮ أن رد ھﺬا ﯾﺴﺘﻠﺰم‬
‫أن ﯾﻜﻮن ﻗﺒﻞ اﻟﺰﻣﺎن زﻣﺎن وھﻮ ﻣﺘﻨﺎﻗﺾ‪.‬‬
‫وھﺬا اﻟﺪﻟﯿﻞ ﻓﻲ وﺟﮭﺔ ﻧﻈﺮ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﯾﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻰ ﻓﻜﺮة ﺧﺎﻃﺌﺔ‬
‫وھﻲ "وَھْﻢُ وﺟﻮد ﻣﺒﺘﺪأ إﻻ ﻣﻊ ﺗﻘﺪﯾﺮ "ﻗﺒﻞ" ﻟﮫ ﻣﺤﺎل وﻟﺬﻟﻚ ھﺬا‬
‫اﻷﻣﺮ ﻣﺤﺎل ﻋﻘﻼً"‪.‬‬
‫وﺟﻮاب اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ﻋﻦ ھﺬا ﯾﺆدي إﻟﻰ اﻟﺘﻔﻜﯿﺮ ﻓﻲ ﻣﻔﮭﻮم‬
‫اﻟﺰﻣﺎن ﻧﻔﺴﮫ ﺣﯿﺚ ادﻋﻰ ﻓﯿﮫ اﻟﻐﺰاﻟﻲ "أن اﻟﻔﺮق ﺑﯿﻦ اﻟﻤﺎﺿﻲ‬
‫واﻟﻤﺴﺘﻘﺒﻞ ﻟﯿﺲ واﻗﻌﺎً ﻣﻮﺿﻮﻋﯿًﺎ" ‪ ،‬وﻗﺎل‪ " :‬وآﯾﺔ أن ھﺬه ﻧﺴﺒﺔ‪ ،‬أن‬
‫اﻟﻤﺴﺘﻘﺒﻞ ﺑﻌﯿﻨﮫ ﯾﺠﻮز أن ﯾﺼﯿﺮ ﻣﺎﺿﯿﺎً ﻓﯿﻌﺒﺮ ﻋﻨﮫ ﺑﻠﻔﻆ اﻟﻤﺎﺿﻲ"‪.‬‬
‫وﻟﻤﺎذا ﯾﻌﺘﺒﺮ ھﺬا آﯾﺔ ﻟﻨﺴﺒﯿﺔ اﻟﻔﺮق ﺑﯿﻦ اﻟﻤﺎﺿﻲ واﻟﻤﺴﺘﻘﺒﻞ؟‬
‫واﻟﺠﻮاب ﻋﻦ ھﺬا اﻟﺴﺆال ﯾﺸﺒﮫ ﻣﺎ اﺳﺘﺪل ﺑﮫ ﺟﯿﻤﺲ ﻣﺎﻛﺘﺎﻏﺮت‬
‫ﻣﻌﺘﺮﺿﺎً ﻋﻠﻰ دﻟﯿﻞ اﻟﻮاﻗﻊ اﻟﻤﻮﺿﻮﻋﻲ‪ .‬وﻟﻜﻦ ھﻞ ﻛﺎن ﻣﻮﻗﻒ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ اﻟﺰﻣﺎن ﺛﺎﺑﺘﺎً ﻻ ﯾﺘﻐﯿﺮ؟ ﻓﺎﻟﻨﺺ ﯾﻤﯿﺰ ﺑﯿﻦ ﻣﺎ ﻋﺮف‬
‫ب"اﻟﻤﺎﺿﻲ‪/‬اﻟﻤﺴﺘﻘﺒﻞ" ﺿﻤﻦ ﻣﺠﻤﻮﻋﺔ ‪ A‬وﻣﺎ ﻋﺮف ب"ﻗﺒﻞ‪/‬ﺑﻌﺪ"‬
‫ﺿﻤﻦ ﻣﺠﻤﻮﻋﺔ ‪ .B‬وﻟﻜﻦ ﻣﺎ ھﻮ اﻟﻮﺿﻊ ﻓﻲ ﻣﺠﻤﻮﻋﺔ ‪ B‬؟‬
‫ﻓﺎﻟﻐﺰاﻟﻲ ﯾﺘﻄﺮق إﻟﻰ ھﺬا اﻟﺴﺆال ﺣﯿﺚ ﯾﻘﻮم ﺑﻤﻘﺎرﻧﺔ ﻣﺎ ﺑﯿﻦ ﻓﻜﺮة‬
‫ﻣﺒﺘﺪأ اﻟﺰﻣﺎن اﻟﺬي ﻟﯿﺲ ﻟﮫ "ﻗﺒﻞ" وﺑﯿﻦ ﻓﻜﺮة اﻟﻔﻠﻚ اﻷﻋﻠﻰ اﻟﺬي‬
‫"ﻟﯿﺲ ﺑﻌﺪه ﺷﻲء"‪ .‬وﺟﻮاب اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ﻋﻦ ھﺬا ﺑﺄﻧﮫ ﻻ ﯾﻤﻜﻦ‬
‫‪114‬‬
‫اﻟﻤﻮازﻧﺔ ﺑﯿﻨﮭﻤﺎ ﻷن "ﻓﻮق وﺗﺤﺖ" إﺿﺎﻓﻲ ﻣﻦ ﺣﯿﺚ ﻛﺮي اﻟﻌﺎﻟﻢ‬
‫ﺑﯿﻨﻤﺎ "ﻗﺒﻞ وﺑﻌﺪ" ﻏﯿﺮ إﺿﺎﻓﻲ‪ .‬وﯾﺒﺪو أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻋﻨﺪﻣﺎ ﯾﻌﺪل إﻟﻰ‬
‫ﻣﻔﮭﻮﻣﻲ "اﻟﺨﺎرج واﻟﺪاﺧﻞ" ﺑﺪﻻ ﻣﻦ "ﻓﻮق وﺗﺤﺖ" ﯾﺸﯿﺮ إﻟﻰ‬
‫ﻣﻮﻗﻒ ﯾﺠﻌﻞ ﻣﺠﻤﻮﻋﺔ‪ B -‬واﻗﻌﺎً ﻣﻮﺿﻮﻋﯿﺎً‪ .‬وﻣﻊ ذﻟﻚ ﻓﺈن اﻟﻤﺴﺄﻟﺔ‬
‫ﻟﻢ ﯾﺤﺴﻢ أﻣﺮھﺎ ﺑﻌﺪُ ﻷن ھﻨﺎك أﺳﺌﻠﺔ أﺧﺮى ﻻ ﯾﺴﻌﮭﺎ ﺣﺪود ھﺬه‬
‫اﻟﻮرﻗﺔ‪.‬‬
‫‪ -15‬أرﻗﺎن ﯾﺎر‬
‫ھﺠﻮم ودﻓﺎع ‪ :‬اﻧﺘﻘﺎد اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﻺﺳﻤﺎﻋﯿﻠﯿﯿﻦ ودﻓﺎع‬
‫اﻟﺪاﻋﯿﺔ اﻹﺳﻤﺎﻋﯿﻠﻲ أﺑﻲ اﻟﻮﻟﯿﺪ‬
‫"ﻓ ﻀﺎﺋﺢ اﻟﺒﺎﻃﻨﯿ ﺔ" و"ﺗﮭﺎﻓ ﺖ اﻟﻔﻼﺳ ﻔﺔ" ﻣ ﻦ أھ ﻢ ﻣ ﺎ ﻛﺘﺒ ﮫ اﻟﻐﺰاﻟ ﻲ‬
‫اﻟﺬي أﺟﺮى أﺑﺤﺎﺛًﺎ ﺑﻤﺠﺎﻻت ﻋﺪﯾﺪة ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻮم اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ ﻓ ﻲ ﺗﻔﻨﯿ ﺪ آراء‬
‫اﻟﻔﺮق واﻟﺘﻌﺎﻟﯿﻢ اﻟﺨﺎرﺟ ﺔ ﻋﻠ ﻰ أھ ﻞ اﻟ ﺴﻨﺔ‪ .‬ﻓﺘﺤﺪﯾ ﺪ اﻷﺳ ﺒﺎب اﻟﺪﯾﻨﯿ ﺔ‬
‫أو اﻟﺴﯿﺎﺳﯿﺔ اﻟﺘ ﻲ اﻋﺘﻨﻘﮭ ﺎ اﻟﻐﺰاﻟ ﻲ ﻓ ﻲ ﻛﺘﺎﺑﯿ ﮫ ھ ﺬﯾﻦ ﻓﺈﻧ ﮫ ﻗ ﺪ ﯾ ﺴﺎﻋﺪ‬
‫ﻋﻠﻰ ﺗﺴﻠﯿﻂ اﻟﻀﻮء ﻋﻠﻰ ﻧﻈ ﺎم ﻋﻘﻠﯿﺘ ﮫ ووﻋﯿ ﮫ ﻛﻤ ﺎ أﻧ ﮫ ﯾﻈﮭ ﺮ اﻟﺒﻨﯿ ﺔ‬
‫اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ اﻟﺴﯿﺎﺳﯿﺔ ﺧﻼل ﻓﺘﺮة ﺗﺄﻟﯿﻒ ھﺬﯾﻦ اﻟﻜﺘﺎﺑﯿﻦ‪.‬‬
‫ﻓﻔﻲ ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ ﻧﺘﻨﺎول اﻟﻤﻮﻗﻒ اﻟﺘﻜﻔﯿﺮي واﻻﺳﺘﺒﻌﺎدي‬
‫ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ ﻛﺘﺎﺑﮫ "ﻓﻀﺎﺋﺢ اﻟﺒﺎﻃﻨﯿﺔ" ﺗﺠﺎه اﻟﺘﻌﺎﻟﯿﻢ اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ ﻟﻠﺤﺮﻛﺔ‬
‫اﻹﺳﻤﺎﻋﻠﯿﺔ‪ :‬ھﻞ ﻛﺎن ھﺬا اﻟﻤﻮﻗﻒ ﯾﺮﺟﻊ إﻟﻰ ﺳﺒﺐ دﯾﻨﻲ أو ﺳﯿﺎﺳﻲ؟‬
‫وھﻞ ﻛﺎن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻮﺿﻮﻋﯿﺎً ﻓﻲ اﻧﺘﻘﺎداﺗﮫ اﻟﺘﻲ وﺟﮭﮭﺎ إﻟﯿﮭﻢ أم ﻻ؟‬
‫‪ ،‬وﻣﺪى ﺻﺤﺔ اﻟﺤﺠﺞ اﻟﻘﺎﺋﻤﺔ ﻋﻠﻰ اﻷﺳﺲ اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ واﻟﻌﻘﻠﯿﺔ وﻣﺪى‬
‫اﺗﺴﺎق اﺳﺘﻨﺘﺎﺟﺎﺗﮫ ‪.‬وﻗﺪ أﻟّﻒ اﻟﺪاﻋﯿﺔ اﻹﺳﻤﺎﻋﯿﻠﻲ أﺑﻮ اﻟﻮﻟﯿﺪ ﻛﺘﺎﺑﮫ‬
‫"داﻣﻎ اﻟﺒﺎﻃِﻞ وھﺘﻒ اﻟﻤﻨﺎﺿِﻞ" ﻟﻠﺮد ﻋﻠﻰ اﻧﺘﻘﺎدات اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫اﻟﻤﻮﺟﮭﺔ إﻟﻰ اﻟﺘﻌﺎﻟﯿﻢ اﻹﺳﻤﺎﻋﯿﻠﯿﺔ‪ .‬وﺗﻨﺎول ﻓﯿﮫ اﻟﻤﻮﺿﻮﻋﺎت ﻋﻠﻰ‬
‫ﺣﺴﺐ ﺗﺮﺗﯿﺒﮭﺎ اﻟﻮارد ﻓﻲ ﻛﺘﺎب اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﻗﺎم ﺑﺎﻟﺪﻓﺎع ﻋﻦ ﻧﻈﺎﻣﮫ‬
‫اﻟﺨﺎص ﻓﻲ اﻟﻤﻌﺘﻘﺪ واﻟﻌﺒﺎدة‪ .‬ﻟﺬا ﻓﻼ ﺑﺪ ﻣﻦ ﻃﺮح اﻧﺘﻘﺎدات اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﻋﻠﻰ ﺑﺴﺎط اﻟﻨﻘﺎش واﻟﺘﺴﺎؤل ﺣﻮﻟﮭﺎ ﻛﻤﺎ ﻻ ﻣﻨﺎص ﻣﻦ ذﻟﻚ ﺣﯿﺎل‬
‫دﻓﺎع أﺑﻲ اﻟﻮﻟﯿﺪ أﯾﻀﺎً‪ .‬ﻓﻔﻲ ھﺬا اﻻﺳﺘﻌﺮاض ﺳﻮف ﯾﺘﻢ اﻟﺘﺮﻛﯿﺰ‬
‫ﻋﻠﻰ أن اﻷﺣﺪاث اﻻﺟﺘﻤﺎﻋﯿﺔ ﺗﻤﮭﺪ اﻟﻄﺮﯾﻖ ﻟﺘﻜﻮﯾﻦ اﻵراء اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ‪.‬‬
‫‪115‬‬
‫‪ -16‬ﻓﺎﺗﺢ ﺷﻜﺮ‬
‫دور ﯾﻮﺳﻒ ﺧﺎص ﺣﺎﺟﺐ ﻓﻲ‬
‫ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ‬
‫اﻟﻨﻈﺎم اﻟﻔﻜﺮي‬
‫اﺳﺘﻤﺪ اﻷﺗﺮاك ﻣﺪﺧّﺮاﺗﮭﻢ اﻻﺳﻼﻣﯿﺔ ﻓﻲ أھﻢ ﺟﻮاﻧﺒﮭﺎ ﻣﻦ‬
‫اﻟﺨﻂ اﻟﻤﻤﺘﺪّ ﺑﯿﻦ ﺗﺮﻛﺴﺘﺎن إﻟﻰ اﻷﻧﺎﺿﻮل ﻣﺮوراً ﺑﺨﺮاﺳﺎن ﻋﺒﺮ‬
‫اﻟﻌﺼﻮر اﻟﻄﻮﯾﻠﺔ ‪ .‬وھﻨﺎك اﺛﻨﺎن ﻣﻦ اﻟﺸﺨﺼﯿﺎت اﻟﮭﺎﻣﺔ ﻓﻲ ھﺬا‬
‫اﻟﺨﻂ ھﻤﺎ اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﯾﻮﺳﻒ ﺧﺎص ﺣﺎﺟﺐ ﺻﺎﺣﺐ ﻛﺘﺎب "ﻗﻄﺎدﻛﻮ‬
‫ﺑﻠﻚ" ‪ .‬واﻧﻄﻼﻗﺎً ﻣﻦ اﻟﻨﻘﺎط اﻟﻤﻌﯿﻨﺔ ﺳﻨﺤﺎول ﻓﻲ ورﻗﺘﻨﺎ ھﺬه ﻋﻠﻰ‬
‫اﻟﻤﻘﺎرﻧﺔ ﺑﯿﻦ اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﺬي ﻛﺎن ﻣﻦ رواد ﻣﺆﺳﺴﻲ اﻟﺘﺼﻮر‬
‫اﻹﺳﻼﻣﻲ ﻟﻠﺴﻼﺟﻘﺔ وﺑﯿﻦ اﻟﺒﻨﯿﺔ اﻟﻔﻜﺮﯾﺔ ﻟﯿﻮﺳﻒ ﺧﺎص ﺣﺎﺟﺐ اﻟﺬي‬
‫أﻛﺴﺐ اﻟﻮﺻﻒ اﻟﻨﻈﺎﻣﻲ ﻟﻠﻔﮭﻢ اﻹﺳﻼﻣﻲ ﻓﻲ ﺑﻼد ﺗﺮﻛﺴﺘﺎن‪.‬‬
‫وﺑﻌﺒﺎرة أﺧﺮى‪ ،‬ورﻗﺘﻨﺎ ھﺬه ﯾﻤﻜﻦ اﻋﺘﺒﺎرھﺎ ﺑﺄﻧﮭﺎ ﻣﺤﺎوﻟﺔ ﻟﻘﺮاءة‬
‫اﻟﺘﺮاث اﻟﺬي ورﺛﮭﺎ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ ﯾﻮﺳﻒ ﺧﺎص ﺣﺎﺟﺐ ﺻﺎﺣﺐ‬
‫ﻛﺘﺎب "ﻗﻄﺎدﻛﻮ ﺑﻠﻚ" ﻣﻦ ﺧﻼل ﺑﻌﺾ ﻛﺘﺒﮫ‪ .‬وﺑﺎﻟﺘﺎﻟﻲ‪ ،‬ﯾﺘﻢ ﺗﻨﺎول‬
‫اﻟﻨﻘﺎط اﻟﻤﺼﺪرة أو اﻟﻤﮭﻤّﺸﺔ ﻓﻲ اﻟﻨﻈﺎم اﻟﻔﻜﺮي اﻟﺬي ﺗﻜﻮّن ﺧﻼل‬
‫اﻻﻧﺘﻘﺎل ﻣﻦ دﯾﺎر ﺗﺮﻛﺴﺘﺎن إﻟﻰ اﻷﻧﺎﺿﻮل ﻣﻦ ﻧﺎﺣﯿﺔ‪ ،‬وﻧﻘﻮم‬
‫ﺑﺘﻮﺿﯿﺢ اﻟﻤﺮاﺣﻞ اﻟﺘﻲ وﺻﻞ إﻟﯿﮭﺎ ﺗﺼﻮرﻧﺎ اﻻﺳﻼﻣﻲ اﻟﺬي ﯾﺘﻤﺜﻞ‬
‫ﻓﻲ ﺷﺨﺼﯿﺔ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﺪﯾﺎر ﺗﺮﻛﺴﺘﺎن ﻣﻦ ﻧﺎﺣﯿﺔ أﺧﺮى‪.‬‬
‫ﻣﺎ ھﻲ اﻟﺨﺼﺎﺋﺺ اﻟﻤﻤﯿﺰة ﻟﻠﻔﻜﺮ اﻟﺘﺮﻛﻲ‪ -‬اﻹﺳﻼﻣﻲ ﻣﻦ‬
‫ﺧﻼل أﻓﻜﺎر اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﯾﻮﺳﻒ ﺧﺎص ﺣﺎﺟﺐ؟ وﻋﻠﻰ أي ﻣﺴﺘﻮى‬
‫ﺗُﻮاﺻﻞ اﻟﻘﯿﻢ اﻟﺘﺮﻛﺴﺘﺎﻧﯿﺔ ﺣﯿﻮﯾﺘﮭﺎ ﻓﻲ اﻟﺘﺼﻮر اﻻﺳﻼﻣﻲ اﻟﺴﻠﺠﻮﻗﻲ‬
‫؟ وﻣﺎ ھﻲ اﻟﺠﻮاﻧﺐ اﻟﺘﻲ ﺗﻨﺘﺴﺐ ﺑﮭﺎ اﻟﺴﻼﺟﻘﺔ إﻟﻰ ﺗﺮﻛﺴﺘﺎن؟ وﻣﺎ‬
‫ھﻲ اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ اﻟﺘﻲ ﻓﻘﺪت ﻧﺸﺎﻃﮭﺎ واﻟﺘﻲ ﻟﻢ ﺗﻔﻘﺪه ﻓﻲ ھﺬا اﻹﻃﺎر؟ وﻣﺎ‬
‫دور ﯾﻮﺳﻒ ﺧﺎص ﺣﺎﺟﺐ ﻓﻲ اﻟﻨﻈﺎم اﻟﻔﻜﺮي ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ ؟ وﻣﺎ ﻣﻜﺎﻧﺔ‬
‫ھﺬﯾﻦ اﻟﻤﻔﻜﺮﯾﻦ ﻣﻦ ﻣﻨﻈﻮر ﯾﻮﻣﻨﺎ اﻟﺤﺎﺿﺮ؟ وھﺎ ﻧﺤﻦ ﻧﺤﺎول ﻓﻲ‬
‫ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ ﻋﻠﻰ اﻹﺟﺎﺑﺔ ﻋﻦ اﻷﺳﺌﻠﺔ ھﺬه‪.‬‬
‫‪116‬‬
‫‪ -17‬ﻓﺨﺮ اﷲ ﺗﺮﻗﺎن‬
‫أدﻟﺔ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺣﻮل اﻹرادة اﻹﻟﮭﯿﺔ واﻧﺘﻘﺎداﺗﮫ ﻟﻨﻈﺮة‬
‫اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ﻓﻲ اﻹرادة‬
‫ﻓﻲ اﻟﺘﺮاث اﻟﻔﻠﺴﻔﻲ اﻹﺳﻼﻣﻲ ﻧﻈﺮﯾﺘﺎن ﻣﻦ اﻟﻨﻈﺮﯾﺎت‬
‫اﻟﺮﺋﯿﺴﯿﺔ ﺣﻮل ﻧﺸﻮء اﻟﻜﻮن وھﻤﺎ ‪ :‬ﻧﻈﺮﯾﺔ اﻟﺼﺪور وﻓﻜﺮة اﻟﺨﻠﻖ‪.‬‬
‫وأوﻟﻰ اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ اﻟﺒﺎرزة ﻓﻲ ھﺎﺗﯿﻦ اﻟﻨﻈﺮﯾﺘﯿﻦ ھﻲ ﻛﯿﻔﯿﺔ اﺗﺼﺎل‬
‫اﻹرادة اﻹﻟﮭﯿﺔ ﺑﻮﺟﻮد اﻟﻜﻮن‪ .‬واﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﻮﺻﻔﮫ أﻗﻮى ﻣﺪاﻓﻊ ﻓﻠﺴﻔﻲ‬
‫ﻋﻦ ﻓﻜﺮة اﻟﺨﻠﻖ‪ ،‬ﯾﺮﻛﺰ ﻋﻠﻰ أوﻟﯿﺔ اﻹرادة اﻹﻟﮭﯿﺔ ودوره اﻟﺮﺋﯿﺴﻲ‬
‫ﻓﻲ ھﺬا اﻟﻮﺟﻮد ﺧﻼف ﻣﺎ ﺗﺪﻋﯿﮫ ﻧﻈﺮﯾﺔ اﻟﺼﺪور ﻣﻦ أن اﻟﻮﺟﻮد‬
‫ﺻﺪرت ﻋﻦ اﷲ ﺑﺎﻟﻀﺮورة ﻓﺈﻧﮭﺎ ﺗﺒﺪو ﺿﻌﯿﻔﺔ ﺑﺎﻟﻨﺴﺒﺔ ﻟﮭﺬا اﻟﺪور‬
‫اﻟﺮﺋﯿﺴﻲ اﻟﻤﺬﻛﻮر‪ .‬ﻓﻔﻲ ھﺬا اﻟﺴﯿﺎق ﯾﺪﻋﻲ اﻟﻐﺰاﻟﻲ أن اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ‬
‫أﺧﺮﺟﻮا اﻹرادة اﻹﻟﮭﯿﺔ ﻣﻦ واﻗﻊ اﻟﻮﺟﻮد وﻟﮭﺬا ﯾﻨﺘﻘﺪ ﻧﻈﺮﺗﮭﻢ ﻓﻲ‬
‫ذﻟﻚ رﻏﺒﺔ ﻓﻲ ﺗﻌﺰﯾﺰ ﻣﻮﻗﻒ اﻹرادة اﻹﻟﮭﯿﺔ‪ .‬ﻏﯿﺮ أن ھﻨﺎك أﻣﺮاً‬
‫ھﺎﻣﺎً ﻣﻦ ﺣﯿﺚ اﻻﺗﺴﺎق اﻟﺪاﺧﻠﻲ ﻟﻔﻜﺮة اﻟﺨﻠﻖ وھﻮ‪ :‬ﯾﺠﺐ ﺗﺤﻠﯿﻞ‬
‫ﻣﻀﺎﻣﯿﻦ اﻷدﻟﺔ اﻟﺘﻲ اﺳﺘﺪل ﺑﮭﺎ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ﺣﻮل ﻣﺎ إذا‬
‫ﻛﺎﻧﺖ إﺿﺎﻓﺔ اﻻرادة إﻟﻰ اﷲ ﯾﺆدي إﻟﻰ ﻣﺸﻜﻠﺔ ﻓﻠﺴﻔﯿﺔ أم ﻻ‪،‬‬
‫وﻋﺮض اﻟﻤﺸﺎﻛﻞ اﻟﻤﺘﻌﻠﻘﺔ ﺑﮭﺬا اﻟﺸﺄن‪.‬‬
‫وﺳﻮف ﯾﺘﻢ ﻓﻲ ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ اﻟﺘﻲ أﻗﺪﻣﮭﺎ‪ ،‬دراﺳﺔ آراءه ﺣﻮل‬
‫إرادة اﷲ ﻓﻲ وﺟﻮد اﻟﻜﻮن وﺗﺤﻠﯿﻞ اﻷدﻟﺔ اﻟﺘﻲ ﻗﺎم ﺑﺘﻄﻮﯾﺮھﺎ ﻹزاﻟﺔ‬
‫ﺗﺤﻔﻈﺎت اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ﻓﻲ ﻗﻀﯿﺔ اﻹرادة‪.‬‬
‫‪ -18‬اﻻﺳﺘﺎذ اﻟﻤﺴﺎﻋﺪ ﻓﺮوح اوزﺑﻼوﺟﻲ‬
‫ﺗﻘﯿﯿﻢ إﺿﻔﺎء اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﺸﺮﻋﯿﺔ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻨﻄﻖ ﻣﻦ‬
‫ﺣﯿﺚ ﺗﺎرﯾﺦ ﻋﻠﻢ اﻟﻤﻨﻄﻖ‬
‫ﻻ ﺷﻚ أن ﺣﺠﺔ اﻹﺳﻼم اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﯾﻤﺜﻞ أھﻢ ﻧﻘﻄﺔ ﺗﺤﻮل‬
‫ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ اﻟﻌﻠﻢ واﻟﻔﻜﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ ،‬وﯾﻘﻒ ﻓﻲ ﻣﻔﺮق ﻃﺮﯾﻖ‬
‫اﻟﻤﺘﻘﺪﻣﯿﻦ واﻟﻤﺘﺄﺧﺮﯾﻦ ﺑﺎﻟﻨﺴﺒﺔ ﻟﻜﺜﯿﺮ ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻮم اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ واﻟﻌﻘﻠﯿﺔ‬
‫أﯾﻀﺎً‪ .‬وھﺬه اﻟﻈﺎھﺮة ﺗﻨﻄﺒﻖ ﻋﻠﻰ ﻣﺴﯿﺮة ﻋﻠﻢ اﻟﻤﻨﻄﻖ ﻓﻲ اﻟﻌﺎﻟﻢ‬
‫‪117‬‬
‫اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ .‬وھﻨﺎك ﺗﻐﯿﺮ واﺿﺢ ﺑﯿﻦ ﻣﺎ ﻗﺒﻞ اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﻣﺎ ﺑﻌﺪه ﻣﻦ‬
‫ﺣﯿﺚ ﻋﻠﻢ اﻟﻤﻨﻄﻖ اﻟﻜﻼﺳﯿﻜﻲ‪ .‬وﻗﺪ ﺗﻤﺖ ﻏﺎﻟﺒﺎً دراﺳﺔ إﺿﻔﺎء‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﺸﺮﻋﯿﺔ ﻋﻠﻰ ﻋﻠﻢ اﻟﻤﻨﻄﻖ ﻣﻊ ﻣﺤﺎوﻟﺔ دﻋﻤﮫ وﺗﺄﺻﯿﻠﮫ‬
‫ﺑﺎﻻدﻟﺔ اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ ‪-‬اﻟﻘﺮآﻧﯿﺔ واﻵﺛﺎر اﻹﯾﺠﺎﺑﯿﺔ أو اﻟﺴﻠﺒﯿﺔ ﻟﺘﺤﻮل ھﺬا‬
‫اﻟﻤﺤﻮر اﻟﺤﺮِج‪ .‬وﻧﺤﻦ ﻓﻲ ورﻗﺘﻨﺎ ھﺬه ﺳﻨﺮﻛﺰ ﻋﻠﻰ ﻣﻔﮭﻮﻣﯿﺎت‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﺘﻲ اﻗﺘﺮﺣﮭﺎ‪ ،‬وآراﺋﮫ اﻟﺘﻲ أﺑﺪاھﺎ‪ ،‬وﻧﻈﺮاﺗﮫ اﻟﺘﻲ أﺣﺪﺛﮭﺎ‬
‫ﻓﻲ ﻣﺤﺎوﻟﺔ ﻹﺿﻔﺎء اﻟﺸﺮﻋﯿﺔ ﻋﻠﻰ ﻋﻠﻢ اﻟﻤﻨﻄﻖ وأھﻤﯿﺔ ھﺬا ﻛﻠﮫ ﻣﻦ‬
‫ﺣﯿﺚ "ﻋﻠﻢ اﻟﻤﻨﻄﻖ" وﻣﺴﯿﺮﺗﮫ اﻟﺘﺎرﯾﺨﯿﺔ‪ .‬وﻓﻲ ھﺬا اﻟﺴﯿﺎق ﺳﻨﺘﺒﺎدل‬
‫اﺳﺘﻨﺘﺎﺟﺎﺗﻨﺎ وﺗﻘﯿﯿﻤﺎﺗﻨﺎ اﻟﮭﺎﻣﺔ ﺣﻮل ﻛﺘﺎب "اﻟﻘﺴﻄﺎس اﻟﻤﺴﺘﻘﯿﻢ" ﻟﮫ‬
‫وﺷﺮﺣﮫ اﻟﻮﺣﯿﺪ اﻟﺬي ﻟﻢ ﯾﺮزق اﻟﺸﮭﺮة ﺑﯿﻦ اﻟﻨﺎس واﻟﻤﺴﻤﻰ‬
‫ب"اﻟﻤﯿﺰان اﻟﻤﻘﯿﻢ ﻓﻲ ﻣﻌﺮﻓﺔ اﻟﻘﺴﻄﺎس اﻟﻤﺴﺘﻘﯿﻢ" ﻟﻤﺤﻤﺪ اﻟﻼﻟﮫ‬
‫زاري أﺣﺪ ﻛﺒﺎر اﻟﻤﺘﺼﻮﻓﯿﻦ واﻟﻤﻔﻜﺮﯾﻦ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﯿﻦ ﻓﻲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﻣﻦ‬
‫ﻋﺸﺮ‪.‬‬
‫‪ -19‬ﻛﻮرﺑﻮز دﻧﯿﺰ‬
‫ﺗﻄﻮر اﻟﻤﺴﺎﺋﻞ اﻟﺜﻼث ﻋﻨﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﻻ ﺷﻚ أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻔﻜﺮ ﻛﺜﺮت ﺣﻮل آراءه ﺗﻌﻠﯿﻘﺎت‬
‫وﺗﻔﺴﯿﺮات اﻟﻤﺘﻜﻠﻤﯿﻦ ﻣﻦ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺮﺳﻮم وﻛﺎﻧﺖ ﻣﺜﺎر اھﺘﻤﺎﻣﮭﻢ‬
‫داﺋﻤﺎ وﺗﺮﻛﺰت اﻧﺘﻘﺎداﺗﮭﻢ ﻟﻠﻔﻼﺳﻔﺔ ﻋﻠﻰ أﺳﺎس اﻻﻧﺤﯿﺎز ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ‪.‬‬
‫وﯾﻨﺘﻘﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ﻓﻲ ﻛﺘﺎﺑﯿﮫ "ﻓﯿﺼﻞ اﻟﺘﻔﺮﻗﺔ"‬
‫و"ﻣﯿﺰان اﻟﻌﻤﻞ" ﻛﻤﺎ ﻓﻌﻞ ﻓﻲ "اﻟﺘﮭﺎﻓﺖ" ﺣﯿﺚ اﺗﮭﻤﮭﻢ ﺑﺎﻟﻜﻔﺮ ﻓﻲ‬
‫اﻟﻤﺴﺎﺋﻞ اﻟﺜﻼث‪ .‬وﻟﻜﻨﮫ ﺣﺼﺮ اﻻﺗﮭﺎم ﺑﺎﻟﻜﻔﺮ أو اﻟﺰﻧﺪﻗﺔ ﻋﻠﻰ‬
‫إﻧﻜﺎرھﻢ ﻟﺤﺸﺮ اﻷﺟﺴﺎد ﻓﻘﻂ دون اﻟﻤﺴﺄﻟﺘﯿﻦ اﻷﺧﺮﯾﯿﻦ‪ .‬وإﺿﺎﻓﺔ إﻟﻰ‬
‫ذﻟﻚ ﻟﻢ ﯾﺘﮭﻤﮭﻢ ﺑﺎﻟﺰﻧﺪﻗﺔ اﻟﻤﻄﻠﻘﺔ ﺑﻞ اﻟﻤﻘﯿﺪة‪.‬‬
‫وﻣﻦ ﻧﺎﺣﯿﺔ أﺧﺮى ﯾﺸﯿﺮ ﻓﻲ "ﻣﯿﺰان اﻟﻌﻤﻞ" إﻟﻰ أن اﻟﺬﯾﻦ‬
‫ﯾﻨﻜﺮون ﺣﺸﺮ اﻷﺟﺴﺎد ﻟﯿﺲ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ اﻟﻼھﻮﺗﯿﯿﻦ ﻓﺤﺴﺐ ﺑﻞ ﺑﻌﺾ‬
‫اﻟﺼﻮﻓﯿﺔ أﯾﻀﺎً ﯾﺸﺎرﻛﻮﻧﮭﻢ ﻓﻲ ھﺬا اﻟﺮأي‪ .‬وأوﺿﺢ ﻓﯿﮫ أن اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ‬
‫واﻟﺼﻮﻓﯿﺔ ﻛﺎﻧﻮا ﯾﺄوﻟﻮن اﻷﺟﺮ اﻟﺠﺴﻤﺎﻧﻲ ﺑﺄﻧﮫ ﻣﻄﺎﻟﺐ اﻟﻌﻮام وﻟﺬﻟﻚ‬
‫ﯾﺠﺐ ﻋﻠﯿﮭﻢ أن ﯾﺴﻌﻮا ﺑﺠﺪ ﻟﻠﻮﺻﻮل إﻟﻰ اﻟﮭﺪف اﻟﻨﮭﺎﺋﻲ ﻟﻠﻔﻼﺳﻔﺔ‬
‫‪118‬‬
‫واﻟﺼﻮﻓﯿﺔ وھﻮ اﻷﺟﺮ اﻟﺮوﺣﺎﻧﻲ اﻟﻌﺎﻟﻲ‪ .‬وﻟﻜﻨﮫ ﻓﻲ ﻛﺘﺎﺑﮫ‬
‫"اﻟﻤﻀﻨﻮن" ﯾﺮﺣﺐ ﺑﺈﻣﻜﺎن اﻷﺟﺮ اﻟﻌﻘﻠﻲ دون اﻟﺠﺴﻤﺎﻧﻲ ﻋﻠﻰ‬
‫أﺳﺎس "أن أھﻞ اﻟﺠﻨﺔ ﯾﺤﺼﻠﻮن ﻋﻠﻰ ﻛﻞ ﻣﺎ ﯾﺮﯾﺪون"‪.‬‬
‫وﯾﻤﻜﻨﻨﺎ اﻟﻘﻮل ﺑﺄن اﻟﺒﻮن ﻟﯿﺲ ﺷﺎﺳﻌﺎً ﺑﯿﻨﮫ وﺑﯿﻦ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ )وﻻ‬
‫ﺳﯿﻤﺎ اﻟﻔﺎراﺑﻲ واﺑﻦ ﺳﯿﻨﺎ( إذا ﻗﻤﻨﺎ ﺑﺘﺤﻠﯿﻞ ﻛﺘﺐ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ ﺣﯿﺚ‬
‫ﻣﺨﺎﻃﺒﻮه اﻟﺬﯾﻦ ﯾﻘﺼﺪھﻢ واﻟﺘﻐﯿﺮات اﻟﻔﻜﺮﯾﺔ اﻟﺘﻲ واﺟﮭﮭﺎ ﺧﻼل‬
‫ﺣﯿﺎﺗﮫ‪.‬‬
‫وإﺿﺎﻓﺔ إﻟﻰ ذﻟﻚ ﻧﺮى أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﮫ ﻧﻈﺮة إﯾﺠﺎﺑﯿﺔ ﺗﺠﺎه‬
‫اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ وآراﺋﮭﻢ ﻋﻠﻰ ﺧﻼف اﻟﻤﺘﻮھﻢ إذا أﺧﺬﻧﺎ ﺑﻌﯿﻦ اﻻﻋﺘﺒﺎر‬
‫اﻟﻔﺼﻞ اﻟﺜﺎﻟﺚ ﻣﻦ ﻛﺘﺎﺑﮫ "ﻣﺸﻜﺎة اﻷﻧﻮار" اﻟﺬي ﯾﻌﺪ ﻣﻦ آﺧﺮ‬
‫ﺗﺄﻟﯿﻔﺎﺗﮫ‪.‬‬
‫‪ -20‬ﺣﺴﻦ ﺗﺮﻏﻮت‬
‫ﻣﺮاﺗﺐ اﻟﻌﻠﻮم ﻋﻨﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﻣﻜﺎﻧﺔ ﻋﻠﻢ اﻟﻜﻼم ﻓﻲ‬
‫ھﺬه اﻟﻤﺮاﺗﺐ‬
‫ﻟﻘﺪ ﻛﺎن ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ وھﻮ ﯾﺤﺎول إﺣﯿﺎء اﻟﻌﻠﻮم اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ أﺛﺮ ﺑﺎﻟﻎ ﻓﻲ‬
‫اﻟﻔﻜﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ ﺑﺂراءه ﺣﻮل ﻋﻠﻢ اﻟﻜﻼم ﻋﻠﻰ ﺣﯿﻦ ﻓﺘﺮة ﻣﻦ اﻟﺰﻣﻦ‬
‫ﺗﻮاﻃﺄت ﻓﯿﮭﺎ اﻷﻓﻜﺎر ﻋﻠﻰ أن اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ ﺗﻨﺎدي ﺑﻨﻔﺲ اﻟﺤﻘﯿﻘﺔ اﻟﺘﻲ‬
‫ﻧﺎدى ﺑﮭﺎ اﻟﺪﯾﻦ وﺣﺘﻰ إن اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ ﺗﻜﺎد ﺗﻜﻮن ﺑﺪﯾﻼً ﻟﮫ‪ .‬وﻓﻲ ھﺬا‬
‫اﻟﺴﯿﺎق ﻧﺮى أﻧﮫ ﯾﮭﺘﻢ ﺑﻤﺮاﺗﺐ اﻟﻌﻠﻮم وﯾﻮﻟﻰ أھﻤﯿﺔ ﻗﺼﻮى ﻟﻌﻠﻢ‬
‫اﻟﻜﻼم‪ .‬ﻷﻧﮫ ﺟﻌﻞ ﻋﻠﻢ اﻟﻜﻼم ﻓﻲ أﻋﻠﻰ ﻣﺮاﺗﺐ اﻟﻌﻠﻮم اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ ﻣﻦ‬
‫ﺟﮭﺔ‪ ،‬وﻣﻦ ﺟﮭﺔ أﺧﺮى ﻣﮭﺪ اﻟﻄﺮﯾﻖ ﻟﻠﻔﻠﺴﻔﺔ ﻟﺘﻮاﺻﻞ ﻣﺴﯿﺮﺗﮭﺎ‬
‫ﺿﻤﻦ ﻋﻠﻢ اﻟﻜﻼم واﻟﺘﻲ ﻛﺎن ﯾﻌﺎرﺿﮭﺎ ﺑﺤﺠﺔ أن ﻣﻀﻤﻮﻧﮭﺎ ﯾﺘﻜﻮن‬
‫ﻣﻦ ﻗﻀﺎﯾﺎ ﻋﻘﻠﯿﺔ‪.‬‬
‫ﻓﻔﻲ ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ ﺳﺘﺘﻢ ﻣﻨﺎﻗﺸﺔ ﻛﯿﻔﯿﺔ ﺗﺮﺗﯿﺐ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﻠﻌﻠﻮم‪،‬‬
‫وﻣﻜﺎﻧﺔ ﻋﻠﻢ اﻟﻜﻼم ﻓﻲ ھﺬا اﻟﺘﺮﺗﯿﺐ‪ ،‬وﻛﯿﻔﯿﺔ ﺗﺤﺪﯾﺪه ﻟﻤﻀﻤﻮﻧﮫ‪.‬‬
‫‪119‬‬
‫‪ -21‬اﻻﺳﺘﺎذة اﻟﻤﺸﺎرﻛﺔ ﺧﺪﯾﺠﺔ ق‪ .‬ارﺑﺎﻛﻮش‬
‫اﻟﻌﻘﻞ واﻟﺘﻘﻠﯿﺪ ﻣﻦ ﻣﻨﻈﻮر اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫اﻟﻌﻘﻞ ﻣﻦ أھﻢ اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ اﻷﺳﺎﺳﯿﺔ ﻟﻠﻔﻜﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ .‬وﻛﺜﯿﺮاً ﻣﺎ‬
‫ﯾﻤﮭّﺪ ھﺬا اﻟﻤﺼﻄﻠﺢ ﻟﻤﺠﺎل اﻟﻨﻘﺎش وﯾﺘﺼﺪر اﻟﻘﺎﺋﻤﺔ ﻓﻲ ﻗﻀﺎﯾﺎ ﻋﻠﻢ‬
‫اﻟﻜﻼم ﻣﻨﺬ ﻓﺘﺮة ﻣﺒﻜﺮة ﻣﺘﺴﺎوﯾﺎً ﻓﻲ اﻟﻘﯿﻤﺔ ﻣﻊ ﻣﺴﺆوﻟﯿﺔ اﻹﻧﺴﺎن‪.‬‬
‫ﻓﮭﺬه اﻟﻤﺴﺄﻟﺔ ﻟﮭﺎ ﺻﻠﺔ ﺑﻘﻀﯿﺔ اﺳﺘﺨﺪام اﻻﺳﺘﺪﻻل اﻟﻌﻘﻠﻲ ﻓﻲ اﻟﺪﯾﻦ‬
‫ﻛﻤﺎ ﻟﮭﺎ ﻋﻼﻗﺔ ﺑﻤﻮاﻗﻒ ﻻ ﻣﺴﺎغ ﻓﯿﮭﺎ ﻟﮭﺬا اﻻﺳﺘﺪﻻل اﻟﻤﺬﻛﻮر‪.‬‬
‫وﻓﻲ اﻟﻮاﻗﻊ ‪ ،‬ﺗﻤﺖ ﻣﻨﺎﻗﺸﺔ ھﺬه اﻟﻘﻀﯿﺔ ﻣﻦ ﺣﯿﺚ ﺗﻌﻠﻘﮭﺎ‬
‫ﺑﺈﯾﻤﺎن اﻟﻤﻘﻠﺪ ﻣﻨﺬ ﺑﺪاﯾﺔ اﻷﻣﺮ‪ .‬ﻓﻼ ﺷﻚ أن ﻗﻀﯿﺔ ﻋﻼﻗﺔ اﻹﯾﻤﺎن‬
‫ﺑﺎﻟﻤﻌﺮﻓﺔ‪ ،‬اﻗﺘﻀﺖ إﻋﺎدة اﻟﻨﻈﺮ ﻓﻲ ﻣﻜﺎﻧﺔ اﻟﻤﻌﺮﻓﺔ اﻟﺘﻘﻠﯿﺪﯾﺔ ﻓﻲ‬
‫اﻟﺪﯾﻦ ﻣﻊ اﻟﺘﺮﻛﯿﺰ ﻋﻠﻰ "ﻣﺎھﯿﺘﮭﺎ" ﻓﻲ ﻧﻔﺲ اﻟﻮﻗﺖ‪ .‬ﻓﻔﻲ ھﺬا اﻟﺴﯿﺎق‪،‬‬
‫ﻛﺎن اﻟﻨﻘﺎش داﺋﺮاً ﻣﻨﺬ ﻋﮭﺪ ﻣﺒﻜﺮ ﺣﻮل ﻣﻜﺎﻧﺔ ﺻﺎﺣﺐ اﻟﻤﻌﺮﻓﺔ‬
‫اﻟﺘﻘﻠﯿﺪﯾﺔ ﻓﻲ اﻟﺪﯾﻦ واﻹﯾﻤﺎن ﺑﯿﻦ اﻟﻤﻌﺘﺰﻟﺔ واﻷﺷﻌﺮﯾﺔ واﻟﻤﺎﺗﺮﯾﺪﯾﺔ‬
‫ﺑﻮﺟﮭﺎت ﻧﻈﺮ ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ ﻋﻨﺪھﻢ‪ .‬وﻋﻠﻰ اﻟﺮﻏﻢ ﻣﻦ أن اﻟﻤﻌﺘﺰﻟﺔ ﻟﻢ ﺗﺘﻔﻖ‬
‫ﻛﻠﻤﺘﮭﺎ ﻋﻠﻰ رأي واﺣﺪ ﻓﻲ ذﻟﻚ ﻓﺎﻟﻤﻌﺮوف ﻋﻨﮭﺎ أن ﻓﯿﮭﺎ ﻣﻦ ﻻ‬
‫ﯾﻌﺘﺒﺮ اﻟﻤﻌﺮﻓﺔ اﻟﺘﻘﻠﯿﺪﯾﺔ ﺷﯿﺌﺎً‪.‬‬
‫وﻓﻲ ﻣﻘﺎﺑﻞ ذﻟﻚ وإن ﻛﻨﺎ ﻻ ﻧﺴﺘﻄﯿﻊ اﻻﻃﻼع ﻋﻠﻰ ﻓﻜﺮة‬
‫اﻷﺷﻌﺮي ﺣﻮل ھﺬه اﻟﻘﻀﯿﺔ ﻣﺒﺎﺷﺮة ﻣﻦ ﺧﻼل ﻛﺘﺒﮫ ﻓﺈﻧﮫ ﯾﻤﻜﻨﻨﺎ‬
‫اﻟﺘﻮﺻﻞ ﺑﻄﺮﯾﻘﺔ ﻏﯿﺮ ﻣﺒﺎﺷﺮة إﻟﻰ أﻧﮫ ﻻ ﯾﺴﻮغ اﻟﻤﻌﺮﻓﺔ اﻟﺘﻘﻠﯿﺪﯾﺔ‪.‬‬
‫وأﻣﺎ اﻹﻣﺎم اﻟﻤﺎﺗﺮﯾﺪي واﻟﻤﺘﺎرﯾﺪﯾﺔ ﻓﻜﺎﻧﺖ ﻧﻈﺮﺗﮭﻢ ﺗﻤﯿﻞ ﻧﺤﻮ ﺟﻮاز‬
‫إﯾﻤﺎن اﻟﻤﻘﻠﺪ‪.‬‬
‫ﻓﺎﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﻤﻌﺘﻨﻖ ﻓﻜﺮة اﻷﺷﻌﺮي ﻗﺎم –ﺑﻮﺻﻔﮫ راﺋﺪاً ﻟﻠﻔﻜﺮة‬
‫اﻟﺘﻲ ﺳﺘﺘﻄﻮر ﺑﻌﺪه ﻓﻲ ھﺬا اﻟﻤﺠﺎل‪ -‬ﺑﺈﻋﺎدة ﺗﺼﻨﯿﻒ اﻟﻤﻌﺮﻓﺔ اﻟﻌﻘﻠﯿﺔ‬
‫إﻟﻰ ﺟﺎﻧﺐ ﻗﺒﻮل اﻟﻤﻌﺮﻓﺔ اﻟﺘﻘﻠﯿﺪﯾﺔ‪ ،‬وأﺷﺎر إﻟﻰ أن ﺧﻄﺮ اﻟﻤﻌﺮﻓﺔ‬
‫اﻟﺘﻘﻠﯿﺪﯾﺔ ﻓﻲ ﻣﺠﺎل اﻟﺪﯾﻦ ﻣﺤﺪود ﻣﻊ ﺿﺮورة اﻟﺘﺮﻛﯿﺰ ﻋﻠﻰ أن ھﺬا‬
‫اﻟﻨﻮع ﻣﻦ اﻟﻤﻌﺮﻓﺔ أﻛﺜﺮ ﻓﻌﺎﻟﯿﺔ ﻣﻦ ﺣﯿﺚ اﻟﺘﺪرج إﻟﻰ اﻷﻋﻤﺎل‬
‫اﻟﺼﺎﻟﺤﺔ اﻟﺘﻲ ﺗﻨﺒﺜﻖ ﻣﻦ ﻃﺒﯿﻌﺔ اﻹﯾﻤﺎن‪.‬‬
‫ﻓﻔﻲ ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ ﺳﻮف ﯾﺘﻢ ﺗﻨﺎول وﺗﺤﻠﯿﻞ ھﺬه اﻟﻘﻀﯿﺔ ﻣﻦ‬
‫وﺟﮭﺔ ﻧﻈﺮ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‪.‬‬
‫‪120‬‬
‫‪ -22‬اﻻﺳﺘﺎذة اﻟﻤﺸﺎرﻛﺔ ھﻮﻟﯿﺎ اﻟﺒﺮ‬
‫ﺗﻔﺴﯿﺮ أﺣﺪ اﻟﻤﻔﻜﺮﯾﻦ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﯿﻦ ﻷﻓﻜﺎر اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ‬
‫اﻟﻘﺮن اﻟﺴﺎﺑﻊ ﻋﺸﺮ‪:‬‬
‫)ﺷﺮح ﻗﻮاﻋﺪ اﻟﻌﻘﺎﺋﺪ ﻟﺼﺪر اﻟﺪﯾﻦ زاده اﻟﺸﺮواﻧﻲ‬
‫ﻧﻤﻮذﺟﺎ(‬
‫ﻣﻦ اﻟﻤﻌﻠﻮم أن اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻗﺪ أﺛﺮ ﻋﻠﻰ ﻛﺜﯿﺮ ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻤﺎء‬
‫اﻟﺬﯾﻦ ﺟﺎؤوا ﻣﻦ ﺑﻌﺪه ﻃﻮال ﺗﺎرﯾﺦ اﻟﻔﻜﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ .‬وﻻ ﯾﻈﮭﺮ ھﺬا‬
‫اﻟﺘﺄﺛﯿﺮ ﻓﻲ ﺗﺒﻨﻲ أﻓﻜﺎره ﻓﺤﺴﺐ ﺑﻞ ﻓﻲ اﻟﻤﻨﺎﻗﺸﺎت واﻻﻧﺘﻘﺎدات‬
‫واﻟﺘﺤﻠﯿﻼت اﻟﺘﻲ ﺟﺮت ﺣﻮل آراءه أﯾﻀﺎً‪.‬‬
‫ﻓﻼ ﺷﻚ أﻧﮫ ﻗﺪ ﺗﻤﺖ ﻧﻘﺎﺷﺎت ﻋﻠﻤﯿﺔ وﻓﻜﺮﯾﺔ ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ ﺣﻮل‬
‫أﻓﻜﺎر اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ اﻷوﺳﺎط اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ ﻃﻮال ﺟﻤﯿﻊ ﻓﺘﺮاﺗﮭﺎ‬
‫ﺗﻘﺮﯾﺒﺎً‪ ،‬إﻟﻰ ﺟﺎﻧﺐ ﻣﺤﺎوﻟﺔ إﻋﺎدة ﻓﮭﻢ ﻟﮫ ﻣﻦ ﺧﻼل اﻟﺸﺮوح ﻟﻜﺘﺒﮫ‪.‬‬
‫واﻧﻄﻼﻗﺎً ﻣﻦ وﺟﮭﺔ اﻟﻨﻈﺮ ھﺬه ﺳﻨﺤﺎول ﻓﻲ ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ ﺑﺴﻂ‬
‫أﻓﻜﺎره ﻣﻦ ﺧﻼل اﻟﺸﺮح اﻟﺬي ﺗﻨﺎوﻟﮫ ﺻﺪر اﻟﺪﯾﻦ ﻣﺤﻤﺪ أﻣﯿﻦ‬
‫اﻟﺸﺮواﻧﻲ )ت‪1036 .‬ھـ‪1627/‬م( اﻟﺒﺎرع ﺑﯿﻦ ﻋﻠﻤﺎء ﻋﺼﺮه‪،‬‬
‫ﻋﻠﻰ ﻛﺘﺎب اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﻤﺴﻤﻲ ب"ﻗﻮاﻋﺪ اﻟﻘﻌﺎﺋﺪ" اﻟﺬي أﻟﻔﮫ ﻣﻦ أﺟﻞ‬
‫ﺗﺒﯿﯿﻦ ﻓﻜﺮة أھﻞ اﻟﺴﻨﺔ واﻟﺬي أورده ﻓﻲ ﻛﺘﺎﺑﮫ "إﺣﯿﺎء ﻋﻠﻮم اﻟﺪﯾﻦ"‬
‫ﻓﯿﻤﺎ ﺑﻌﺪ‪ .‬ﻓﺈن ﺷﺮح اﻟﺸﺮواﻧﻲ ھﺬا ﻣﮭﻢ ﺟﺪاً ﻣﻦ ﺣﯿﺚ إﻧﮫ اﻟﺸﺮح‬
‫اﻟﻮﺣﯿﺪ اﻟﺬي ﻛﺘﺐ ﻟﮫ اﻟﻨﺼﯿﺐ ﺑﺎﻟﻮﺻﻮل إﻟﻰ ﯾﻮﻣﻨﺎ ھﺬا ﻣﻦ ﺑﯿﻦ‬
‫اﻟﺸﺮوح اﻷرﺑﻌﺔ اﻟﻤﺨﺘﻠﻔﺔ ﻋﻠﻰ اﻟﻜﺘﺎب اﻟﻤﺬﻛﻮر‪.‬‬
‫إن ﺑﺤﺜﻨﺎ ھﺬا ﯾﻌﺘﻤﺪ أوﻻً ﻋﻠﻰ ﻧﺴﺨﺔ ﺷﺮح ﻗﻮاﻋﺪ اﻟﻌﻘﺎﺋﺪ ﺑﺨﻂ‬
‫ﻣﺆﻟﻔﮭﺎ ﻣﻦ ﺑﯿﻦ اﻟﻨﺴﺦ اﻟﺨﻄﯿﺔ اﻟﻤﺘﻮﻓﺮة ﻓﻲ ﻣﺨﺘﻠﻒ اﻟﻤﻜﺘﺒﺎت‪،‬‬
‫وﻧﺤﺎول ﻓﯿﮭﺎ ﺗﺤﺪﯾﺪ ﻓﮭﻢ اﻟﺸﺮواﻧﻲ ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ ﺧﻼل ﺗﻨﺎول‬
‫اﻟﺘﺤﻠﯿﻼت اﻟﺘﻲ أودﻋﮭﺎ ﻓﻲ ﺷﺮﺣﮫ‪ .‬وﻓﻲ ﻧﻔﺲ اﻟﻮﻗﺖ ﺳﯿﺘﻢ‬
‫اﻻﺳﺘﻔﺴﺎر ﻋﻦ اﻟﺘﺴﺎؤﻻت ﻣﺜﻞ ‪ :‬ﻣﺎ ﻣﺪى ﻣﻮاﻓﻘﺔ اﻟﺸﺮواﻧﻲ ﻵراء‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ؟ وﻣﺎ ﻛﯿﻔﯿﺔ ﺗﺼﻮره ﻟﮫ؟ وﺑﺎﻟﺘﺎﻟﻲ ﺳﻨﺴﺎھﻢ ﻧﻮﻋﺎ ﻣﺎً ﻓﻲ‬
‫ﺗﺤﺪﯾﺪ ﺻﻮرة اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ اﻟﻔﻜﺮة اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﯿﺔ ﺧﻼل اﻟﻘﺮن اﻟﺴﺎﺑﻊ‬
‫ﻋﺸﺮ‪.‬‬
‫‪121‬‬
‫‪ -23‬اﻷﺳﺘﺎذ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﺣﺴﯿﻦ اﻃﺎي‬
‫ﻣﻘﺎرﻧﺔ ﺑﯿﻦ ﻓﻠﺴﻔﺔ اﺑﻦ رﺷﺪ وﻓﻠﺴﻔﺔ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﻻ ﺷﻚ أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﯾﻌﺘﺒﺮ اﻟﻘﻤﺔ ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ اﻟﻔﻜﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ‬
‫ﻣﻨﺬ ﺑﺪاﯾﺘﮫ‪ .‬وﻛﺎﻧﺖ اﻟﻌﻠﻮم اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ ﻗﺪ ﺗﻄﻮرت ﻣﻦ ﻗﺒﻠﮫ وﻟﺬﻟﻚ‬
‫وﺟﺪھﺎ ﺣﺎﺿﺮة ﺑﯿﻦ ﯾﺪﯾﮫ‪ .‬وﺑﻄﺒﯿﻌﺔ اﻟﺤﺎل ﻗﺎم ﺑﺎﺳﺘﯿﻌﺎب ھﺬه اﻟﻌﻠﻮم‬
‫ﻓﻲ إﻃﺎر ﻋﻠﻮم ﻣﺜﻞ اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ واﻟﻜﻼم واﻟﺘﺼﻮف واﻟﻤﻨﻄﻖ‪ .‬وﻟﻜﻨﮫ‬
‫واﺟﮫ ﺻﻌﻮﺑﺎت ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ ﻋﻨﺪﻣﺎ أراد ﺗﺮﻗﯿﺘﮭﺎ وﺗﻄﻮﯾﺮھﺎ‪ ،‬وﯾﺤﺘﻤﻞ أﻧﮫ‬
‫ﻋﺎﻧﻰ ﻣﻦ أزﻣﺔ روﺣﯿﺔ ﻷﺟﻞ ذﻟﻚ‪ .‬وﯾﺒﺪو أن ﻧﻔﺲ اﻟﺴﺒﺐ أدى ﺑﮫ‬
‫إﻟﻰ ھﺬه اﻷزﻣﺔ إﺿﺎﻓﺔ إﻟﻰ اﻟﻔﻮﺿﻰ اﻟﺴﯿﺎﺳﯿﺔ وﻛﺄﻧﮫ ﻓﻲ ﻧﮭﺎﯾﺔ‬
‫اﻟﻤﻄﺎف أدّاه إﻟﻰ اﻟﺒﺤﺚ ﻋﻦ اﻟﺘﺼﻮف ﻟﻠﻄﻤﺄﻧﯿﻨﺔ واﻟﺴﻜﯿﻨﺔ‪ .‬وﻗﺪ‬
‫أﺷﺮﻧﺎ ﻓﻲ دراﺳﺘﻨﺎ ھﺬه إﻟﻰ ﺷﺨﺼﯿﺔ ﻓﺬة أﺧﺮى وھﻮ اﺑﻦ رﺷﺪ اﻟﺬي‬
‫ﯾﻮﺟﮫ اﻻﻧﺘﻘﺎدات إﻟﻰ اﻟﻤﺘﻜﻠﻤﯿﻦ وﻃﺮق ﺟﺪﻟﮭﻢ وﯾﻌﺪ ﻓﯿﻠﺴﻮﻓﺎً وﻣﻔﺴﺮاً‬
‫ﻷرﺳﻄﻮ‪.‬‬
‫‪ -24‬اﻷﺳﺘﺎذ اﻟﻤﺸﺎرك إﺑﺮاھﯿﻢ ﺟﺒﺎق‬
‫اﻟﺒﺮھﺎن ﻓﻲ ﻣﻨﻄﻖ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﻻ ﺷﻚ أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ أھﻢ ﻓﯿﻠﺴﻮف أﺿﻔﻰ اﻟﺸﺮﻋﯿﺔ ﻋﻠﻰ‬
‫اﻟﻤﻨﻄﻖ ﻓﻲ اﻟﻌﺎﻟﻢ اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ .‬وﻗﺪ أورد ﻓﻲ ﺑﺪاﯾﺔ ﻛﺘﺎﺑﮫ اﻟﻤﺸﮭﻮر‬
‫"اﻟﻤﺴﺘﺼﻔﻰ" ﻣﻘﺪﻣﺔ اﺳﺘﻐﺮﻗﺖ ﺣﻮاﻟﻲ ﻣﺎﺋﺔ ﺻﻔﺤﺔ ﺗﺘﻌﻠﻖ ﺑﻌﻠﻢ‬
‫اﻟﻤﻨﻄﻖ وأدﻟﻰ ﻓﯿﮭﺎ ﺑﻌﺒﺎرة ﻣﻔﺎدھﺎ أن ﻣﻦ ﻻ ﯾﺤﯿﻂ ﺑﻌﻠﻢ اﻟﻤﻨﻄﻖ ﻓﻼ‬
‫ﺛﻘﺔ ﻟﮫ ﺑﻌﻠﻮﻣﮫ ‪ ،‬ﻣﺸﯿﺮاً إﻟﻰ أن اﻟﻤﻨﻄﻖ ﺿﺮوري ﻟﻠﻌﻠﻮم اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ‬
‫وﻏﯿﺮ اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ ﻋﻠﻰ ﺣﺪ ﺳﻮاء‪ .‬وﻣﻦ اﻟﻤﻌﻠﻮم أن اﻟﻔﯿﻠﺴﻮف اﻻﻏﺮﯾﻘﻲ‬
‫ارﺳﻄﻮ ھﻮ اﻟﺬي أﺻّﻞ وﻗﻌّﺪ ﻋﻠﻢ اﻟﻤﻨﻄﻖ‪ .‬وﻗﺪ دُوّﻧﺖ ﻛﺘﺒﮫ ﺣﻮل‬
‫اﻟﻤﻨﻄﻖ ﺗﺤﺖ ﻋﻨﻮان "أورﻏﺎﻧﻮن"‪ .‬وأھﻢ ھﺬه اﻟﻜﺘﺐ ھﻮ اﻟﻤﻌﺮوف‬
‫ب"اﻟﺘﺤﻠﯿﻼت اﻟﺜﺎﻧﯿﺔ" اﻟﺬي ﺳﻤﻲ ب"ﻛﺘﺎب اﻟﺒﺮھﺎن" ﻓﯿﻤﺎ ﺑﻌﺪ ﻓﻲ‬
‫اﻟﻌﺎﻟﻢ اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ ،‬واﻟﺬي ﺗﻢ ﻓﯿﮫ إﺑﺮاز اﻟﻤﻘﺪﻣﺎت اﻟﺼﺤﯿﺤﺔ ﺧﻼل‬
‫‪122‬‬
‫إﻧﺸﺎء اﻷﻗﯿﺴﺔ وﻛﯿﻔﯿﺔ اﻟﻮﺻﻮل إﻟﻰ اﻟﻨﺘﺎﺋﺞ اﻟﺼﺤﯿﺤﺔ اﻧﻄﻼﻗﺎً ﻣﻦ‬
‫ھﺬه اﻟﻤﻘﺪﻣﺎت اﻟﺼﺤﯿﺤﺔ‪ .‬ﻓﻨﺤﻦ ﻧﺤﺎول ﻓﻲ ورﻗﺘﻨﺎ ھﺬه ﺗﺤﻠﯿﻞ آراء‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺣﻮل اﻟﺒﺮھﺎن اﻟﺬي ﯾﻌﺪ واﺣﺪًا ﻣﻦ اﻟﻔﻨﻮن اﻟﺨﻤﺴﺔ‪ ،‬ﻣﻘﺎرﻧﯿﻦ‬
‫ﺑﯿﻨﮭﺎ وﺑﯿﻦ اﻵراء اﻷﺧﺮى ﻓﻲ ذﻟﻚ ﻣﻊ اﻷﺧﺬ ﺑﻌﯿﻦ اﻻﻋﺘﺒﺎر ﻣﺎ‬
‫ﺳﺎھﻢ ﺑﮫ ﻓﻲ ھﺬا اﻟﻤﺠﺎل‪ .‬وﻗﺪ ﻋﺮّف اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﺒﺮھﺎن ﺑﺄﻧﮫ ﻋِﺒَﺎرَةٌ‬
‫ﻋَﻦْ أَﻗَﺎوِﯾﻞ )ﻣﻘﺪﻣﺎت ( ﻣَﺨْﺼُﻮﺻَﺔٍ أُﻟﱢﻔَﺖْ ﺗَﺄْﻟِﯿﻔًﺎ ﻣَﺨْﺼُﻮﺻًﺎ ﺑِﺸَﺮْطٍ‬
‫ﻣَﺨْﺼُﻮصٍ ﯾَﻠْﺰَمُ ﻣِﻨْﮫُ رَأْيٌ ھُﻮَ ﻣَﻄْﻠُﻮبُ اﻟﻨﱠﺎﻇِﺮِ ﺑِﺎﻟﻨﱠﻈَﺮ‪ .‬ﻓﺈن آراء‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺣﻮل اﻟﻤﻨﻄﻖ ﻓﻲ ﻏﺎﯾﺔ اﻷھﻤﯿﺔ ﻣﻦ ﺣﯿﺚ اﻟﺘﻮﺻﻞ إﻟﻰ‬
‫اﻟﻨﺘﺎﺋﺞ اﻟﺼﺤﯿﺤﺔ ﻛﻤﺎ ھﻮ ھﺎم ﺟﺪاً ﺑﺎﻟﻨﺴﺒﺔ ﻟﻌﻠﻢ اﻟﻔﻘﮫ‪ .‬ﻟﺬا ﺳﺘﺘﻢ‬
‫ﻣﻨﺎﻗﺸﺔ آراءه ﺣﻮل اﻟﺒﺮھﺎن ﻣﻦ ﺣﯿﺚ ﻋﻠﻢ اﻟﻤﻨﻄﻖ واﻟﺘﺮﻛﯿﺰ ﻋﻠﻰ‬
‫ﻋﻼﻗﺘﮭﺎ ﺑﻌﻠﻢ اﻟﻔﻘﮫ‪ .‬وإﻟﻰ ﺟﺎﻧﺒﮭﺎ ﻧﻠﻔﺖ اﻷﻧﻈﺎر إﻟﻰ اﻟﻤﻮاﺿﻊ اﻟﺘﻲ‬
‫ﺗﺄﺛﺮ ﻓﯿﮭﺎ ﺑﺂراء ارﺳﻄﻮ وﻣﺎ ھﻮ ﺑﺎرع ﻓﯿﮭﺎ وأﺻﯿﻞ‪.‬‬
‫‪ -25‬إﺑﺮاھﯿﻢ اﻟﺪﯾﺒﻮ‬
‫ﻣﻮﻗﻒ اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ أدﻟﺔ اﻟﻤﺘﻜﻠﻤﯿﻦ وﻣﻨﺎھﺠﮭﻢ‬
‫ﯾﻌﺪ اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ أﺑﺮز ﻣﺘﻜﻠﻤﻲ اﻷﺷﺎﻋﺮة اﻟﺬﯾﻦ ﻧﺎﻓﺤﻮا‬
‫ﻋﻦ اﻟﻌﻘﯿﺪة اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ ووﻗﻔﻮا ﻓﻲ وﺟﮫ اﻟﺘﯿﺎرات اﻟﻤﺨﺎﻟﻔﺔ ‪ ،‬وﻗﺪ‬
‫ﺑﺮزت ﺟﮭﻮده ﻓﻲ ﻛﺘﺐ ﻋﺪة ﻣﻦ ﺧﻼل ﺗﺄﺻﯿﻠﮫ ﻟﻤﺴﺎﺋﻞ اﻟﻌﻘﯿﺪة وﻣﻦ‬
‫ﺛﻢ اﻟﺮد ﻋﻠﻰ اﻟﺸﺒﮭﺎت اﻟﻤﺨﺎﻟﻔﺔ‪ ،‬وﻗﺪ ﻛﺎن ﯾﺆﻛﺪ ﻋﻠﻰ أھﻤﯿﺔ اﻷدﻟﺔ‬
‫اﻟﻜﻼﻣﯿﺔ ﻓﻲ اﻟﻜﺸﻒ ﻋﻦ ﺣﻘﯿﻘﺔ اﻟﺸﺒﮭﺔ واﻟﺮد ﻋﻠﯿﮭﺎ‪ ،‬إﻻ أﻧﮫ ﻛﺎن‬
‫داﺋﻢ اﻟﺘﺄﻛﯿﺪ ﻋﻠﻰ أن اﻟﺪﻟﯿﻞ اﻟﻜﻼﻣﻲ ﻟﯿﺲ دﻟﯿﻼ واﺿﺤﺎ ﻟﻠﺠﻤﯿﻊ‬
‫وﯾﻨﺒﻐﻲ أن ﻻ ﻧﻄﺎﻟﺐ ﻋﻮام اﻟﻨﺎس ﺑﺎﻻﻃﻼع ﻋﻠﯿﮫ‪ ،‬ﺑﻞ ھﻮ أﺷﺒﮫ ﻣﺎ‬
‫ﯾﻜﻮن ﺑﺎﻟﺪواء اﻟﺬي ﻻ ﯾﺤﺘﺎﺟﮫ إﻻ اﻟﻤﺮﯾﺾ أﻣﺎ ﺻﺎﺣﺐ اﻹﯾﻤﺎن‬
‫اﻟﻔﻄﺮي واﻟﻌﻘﯿﺪة اﻟﺼﺤﯿﺤﺔ ﻓﺘﻜﻔﯿﮫ اﻷدﻟﺔ اﻟﻮاﺿﺤﺔ ﻓﻲ اﻟﻘﺮآن‪،‬‬
‫ﻓﺄدﻟﺔ اﻟﻘﺮآن ھﻲ أﺷﺒﮫ ﻣﺎ ﺗﻜﻮن ﺑﺎﻟﻤﺎء اﻟﺬي ﯾﺼﻠﺢ ﻟﻜﻞ اﻟﻨﺎس‪،‬‬
‫وﺗﻨﺘﻔﻊ ﻣﻨﮫ ﻛﻞ اﻟﻤﺨﻠﻮﻗﺎت‪.‬‬
‫ﻓﺎﻟﻐﺰاﻟﻲ ﯾﻔﺮق ﺑﯿﻦ اﻟﺪﻟﯿﻞ اﻟﻜﻼﻣﻲ وﺑﯿﻦ اﻟﺪﻟﯿﻞ اﻟﻘﺮآﻧﻲ‬
‫وﯾﻔﺮق ﺑﯿﻦ اﻟﻌﻮام وﺑﯿﻦ اﻟﻌﺎرﻓﯿﻦ‬
‫وﯾﻔﺮق ﺑﯿﻦ ﺣﺎﻻت اﻟﻨﺎس وﺣﺎﺟﺘﮭﻢ إﻟﻰ اﻷدﻟﺔ‬
‫وﺳﺄﺣﺎول ﻓﻲ ﺑﺤﺜﻲ اﻟﺘﻌﺮض ﻟﻜﻞ ذﻟﻚ ﻣﻦ ﺧﻼل ﻛﻼﻣﮫ‪.‬‬
‫‪123‬‬
‫‪ -26‬اﻻﺳﺘﺎذ اﻟﺪﻛﺘﻮر إﺑﺮاھﯿﻢ أﻣﯿﺮ أوﻏﻠﻮ‬
‫دراﺳﺔ " ﺗﮭﺎﻓﺖ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ" ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ ﺣﯿﺚ‬
‫أﺻﻮل وآداب اﻟﻤﻨﺎﻇﺮة‬
‫ﺳﻨﺸﯿﺮ ﺑﺈﯾﺠﺎز ﻓﻲ اﻟﻤﺪﺧﻞ إﻟﻰ أھﻤﯿﺔ "ﺗﮭﺎﻓﺖ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ"‬
‫اﻟﻔﻠﺴﻔﯿﺔ‪ ،‬ﺛﻢ ﺑﻌﺪھﺎ ﯾﺘﻢ ﺗﻮﺿﯿﺢ أﻧﻮاع اﻷدﻟﺔ اﻟﺘﻲ اﺳﺘﺪل ﺑﮭﺎ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ‪ ،‬وﺳﺮد أﺳﺒﺎب اﻟﺮد ﻋﻠﻰ ﻣﺨﺎﻃﺒﯿﮫ أو ﻣﻌﺎرﺿﯿﮫ وأﻧﻮاع‬
‫ھﺬه اﻟﺮدود‪ .‬ﺑﻌﺪ ھﺬا ﻛﻠﮫ ﻧﻨﺘﻘﻞ إﻟﻰ دراﺳﺔ اﻟﻤﻮﺿﻮع اﻷﺳﺎﺳﻲ‬
‫ﻓﺴﻮف ﯾﺘﻢ ھﻨﺎك أﯾﻀﺎً ﺗﺤﻠﯿﻞ ﻧﻤﺎذج ﻣﻦ أﺻﻮل وآداب اﻟﻤﻨﺎﻇﺮة‬
‫ﻣﺜﻞ‪:‬‬
‫ﺿﺮب اﻷﻣﺜﺎل‪.‬‬
‫ ﺗﻮﺟﯿﮫ اﻻﺳﺌﻠﺔ إﻟﻰ اﻟﻤﺨﺎﻃﺐ‬‫اﻟﺮﺟﻮع إﻟﻰ اﻟﻠﻐﺔ واﻟﺪﯾﻦ واﻟﻌﻘﻞ اﻟﺴﻠﯿﻢ واﻟﺪﻋﺎء‪.‬‬
‫اﻟﻤﺒﺎدئ‬
‫ وﺿﻊ ‪-‬‬‫ ﺗﺤﻠﯿﻞ اﻟﻤﻔﺎھﯿﻢ وﻃﺮح اﻟﺘﻌﺎرﯾﻒ‬‫ اﺳﺘﺼﻮاب رأي اﻟﻤﻌﺎرض ﻓﻲ ﺑﻌﺾ اﻷﺣﯿﺎن‬‫ اﻟﺘﺬﻛﯿﺮ ﺑﺎﻟﻤﺒﺎدئ اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ واﻟﻄﺒﯿﻌﯿﺔ واﻟﻤﻨﻄﻘﯿﺔ واﻷﺧﻼﻗﯿﺔ‪.‬‬‫ ذﻛﺮ اﻻﻋﺘﺮاﺿﺎت اﻟﻤﺤﺘﻤﻠﺔ واﻟﺠﻮاب ﻋﻨﮭﺎ‪.‬‬‫ اﻹﺷﺎرة إﻟﻰ ﺟﻮاب اﻟﺨﺼﻢ ﻣﻦ ﻗﺒﻞ‪.‬‬‫ ﻣﻮاﺻﻠﺔ اﻟﻜﻼم‪/‬اﻟﻨﻘﺎش ﻣﻊ اﺳﺘﺤﻀﺎر اﻟﻜﺜﯿﺮ ﻣﻦ‬‫اﻻﺣﺘﻤﺎﻻت أو اﻟﺒﺪاﺋﻞ‪.‬‬
‫ اﻟﺘﺴﻠﯿﻢ ﻟﻠﻤﻮﺿﻮﻋﺎت اﻟﻤﺘﻌﺎﻟﯿﺔ اﻟﺘﻲ ﻻ ﯾﺪرك اﻟﻌﻘﻞ ﻛﻨﮭﮭﺎ‪.‬‬‫ اﻟﻤﻄﺎﻟﺒﺔ ﺑﺎﻷدﻟﺔ ﻣﻦ اﻟﻤﻌﺎرض‪.‬‬‫ ﻟﻔﺖ اﻟﻨﻈﺮ إﻟﻰ اﻟﻤﺸﻜﻠﺔ اﻟﺘﻲ ﺳﯿﺆدي إﻟﯿﮭﺎ ﻣﻮﺟﺐ اﻟﺪﻋﻮى‪.‬‬‫وﻓﻲ اﻟﺨﺘﺎم ﺳﯿﺘﻢ ﺗﻘﯿﯿﻢ ﻋﺎم ﻟﮭﺬه اﻷدﻟﺔ وھﺬا اﻟﻤﻨﮭﺞ اﻟﻤﻄﺒﻖ‪.‬‬
‫‪124‬‬
‫‪ -27‬اﻷﺳﺘﺎذ اﻟﺪﻛﺘﻮر إﻟﮭﺎن ﻗﻮﺗﻠﻮأر‬
‫ﺑﯿﻦ اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ واﻟﺼﻮﻓﯿﺔ‪:‬‬
‫ﻣﻨﻈﻮرات ﻓﻜﺮﯾﺔ وﺛﻘﺎﻓﯿﺔ ﻓﻲ ﻣﺸﻜﺎة اﻷﻧﻮار ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ‬
‫إن اﻟﻐﺰاﻟﻲ رﺑﻤﺎ ﻟﻢ ﯾﺆﻟﻒ "ﻣﺸﻜﺎة اﻷﻧﻮار" ﻹﺿﺎﻓﺔ اﻟﺠﺪﯾﺪ‬
‫إﻟﻰ اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻔﻠﺴﻔﯿﺔ وﻟﻜﻨﮫ وﺿﻊ ﻓﯿﮫ ﻧﻈﺎﻣًﺎ ﻣﻔﺎھﻤﯿﺎً ذا ﻣﻐﺰى ﻣﻦ‬
‫ﺣﯿﺚ اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ اﻟﺘﻘﻠﯿﺪﯾﺔ‪ .‬وﻛﺘﺎﺑﮫ ھﺬا اﻟﺬي ﺣﺎول ﻓﯿﮫ ﺗﺄﺻﯿﻞ‬
‫اﻟﻜﻮﻧﯿﺎت اﻟﻤﯿﺘﺎﻓﯿﺰﯾﻘﯿﺔ اﻧﻄﻼﻗﺎً ﻣﻦ ﻣﺼﻄﻠﺢ "اﻟﻨﻮر"‪ ،‬ﯾﺤﺘﻮي ﻋﻠﻰ‬
‫اﻷﻓﻜﺎر اﻟﺮﺋﯿﺴﯿﺔ اﻟﺘﻲ ﯾﻤﻜﻦ ﻣﻘﺎرﻧﺘﮭﺎ ﺑﻔﻠﺴﻔﺔ اﺑﻦ ﺳﯿﻨﺎ ﻣﻊ‬
‫اﻟﺘﻀﻤﻨﺎت اﻟﻤﻌﺮﻓﯿﺔ ﻟﺘﻠﻚ اﻟﻜﻮﻧﯿﺎت‪ .‬ﺑﺎﻹﺿﺎﻓﺔ إﻟﻰ ذﻟﻚ ‪،‬ﯾﻔﮭﻢ أن‬
‫اﻵﻓﺎق اﻟﻤﻮﺟﮭﺔ اﻟﮭﺎدﻓﺔ ﻓﻲ ھﺬا اﻟﻜﺘﺎب ﻗﺪ أﺛﺮت ﺗﺄﺛﯿﺮاً ﻋﻤﯿﻘﺎً ﻓﯿﻤﺎ‬
‫ﺣﺪث ﺑﻌﺪه ﻣﻦ ﻣﯿﺘﺎﻓﯿﺰﯾﻘﯿﺔ اﻻﺷﺮاق‪ .‬ﻟﺬا ﻛﺎن ﻣﻠﻔﺘﺎً ﻟﻠﻨﻈﺮ ﺑﻄﺒﯿﻌﺔ‬
‫اﻟﺤﺎل ﻣﻦ ﺣﯿﺚ اﻟﻈﺎھﺮة اﻟﺼﻮﻓﯿﺔ اﻟﺘﻲ ﺗﺒﻨّﺖ ﻓﻜﺮة "اﻟﻤﻌﺮﻓﺔ ﻧﻮر"‬
‫واﻟﺘﻲ اﻋﺘﻤﺪت ﻋﻠﻰ "اﻟﻤﻌﺮﻓﺔ اﻟﺤﻀﻮرﯾﺔ" أﻛﺜﺮ ﻣﻦ "اﻟﻤﻌﺮﻓﺔ‬
‫اﻟﺤﺼﻮﻟﯿﺔ"‪ .‬وﻓﻲ اﻟﻮاﻗﻊ ‪ ،‬اﻋﺘﺒﺮ ﻛﺘﺎب اﻟﻤﺸﻜﺎة أﺣﺪ اﻟﻜﺘﺐ‬
‫اﻟﻜﻼﺳﯿﻜﯿﺔ اﻟﺼﻮﻓﯿﺔ ﻷﺑﻌﺎدھﺎ اﻟﻤﻌﺮﻓﯿﺔ واﻋﺘﻤﺎداً ﻋﻠﻰ ﺷﺨﺼﯿﺔ‬
‫ﻣﺆﻟﻔﮫ اﻟﺼﻮﻓﯿﺔ‪ .‬وﺗﮭﺪف ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ إﻟﻰ ﻛﯿﻔﯿﺔ اﻟﺘﺤﺎم اﻟﻤﻨﻈﻮرات‬
‫اﻟﻔﻠﺴﻔﯿﺔ واﻟﺼﻮﻓﯿﺔ ﺑﺒﻌﻀﮭﺎ اﻟﺒﻌﺾ ﻓﻲ ﻣﺸﻜﺎة اﻷﻧﻮار واﻟﺘﻲ ﺣﺪدت‬
‫ﺷﺨﺼﯿﺔ ﻣﺆﻟﻔﮫ اﻟﻔﻜﺮﯾﺔ‪ ،‬وﺑﺎﻟﺘﺎﻟﻲ ﺗﺤﺪﯾﺪ ﻣﻜﺎﻧﺔ ھﺬا اﻟﻜﺘﺎب اﻟﺬي أﻟﻒ‬
‫ﺑﻌﺪ "إﺣﯿﺎم ﻋﻠﻮم اﻟﺪﯾﻦ" ﻓﻲ ﻣﺸﺮوع ﻣﻔﻜﺮﻧﺎ اﻟﻔﻜﺮي واﻟﺜﻘﺎﻓﻲ‪.‬‬
‫‪ -28‬اﻻﺳﺘﺎذ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﻣﺤﻤﻮد ﺟﺎﻣﺪﯾﺒﻲ‬
‫اﻻﺳﺘﺎذة اﻟﻤﺴﺎﻋﺪة أﻣﯿﻨﺔ ﻛﺴﻜﯿﻨﺮ‬
‫ﺗﺮﺑﯿﺔ اﻷﻃﻔﺎل ﻋﻨﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﯾﺠﺐ ﺣﺴﻦ ﺗﻘﯿﯿﻢ ﻣﺮﺣﻠﺔ اﻟﻄﻔﻮﻟﺔ ﺗﺮﺑﻮﯾﺎً ﺑﺎﻟﻨﺴﺒﺔ ﻟﻸﻃﻔﺎل‬
‫واﻟﻜﺒﺎر اﻟﻤﺴﺆوﻟﯿﻦ ﻋﻦ ﺗﺮﺑﯿﺘﮭﻢ ﻋﻠﻰ ﺣﺪ ﺳﻮاء‪ .‬وﻋﻠﻰ اﻟﺮﻏﻢ ﻣﻦ‬
‫أن اﻹﻧﺴﺎن ﻟﮫ ﻗﺪرة ﻋﻠﻰ اﻟﺘﻌﻠﻢ ﻃﻮال اﻟﺤﯿﺎة‪ ،‬إﻻ أن اﻟﻮﻗﺖ اﻷﻧﺴﺐ‬
‫واﻻﺧﺼﺐ ﻟﺘﻔﻌﯿﻞ ھﺬه اﻟﻘﺪرة ھﻮ ﻣﺮﺣﻠﺔ اﻟﻄﻔﻮﻟﺔ‪ .‬واﺳﺘﻤﺮار ھﺬا‬
‫‪125‬‬
‫اﻟﺘﺄﺛﯿﺮ ﻓﻲ اﻟﻔﺮد ﻃﻮال ﺣﯿﺎﺗﮫ ﺑﻔﻀﻞ ﻣﺎ ﺗﺮﺑّﻰ ﻋﻠﯿﮫ ﻓﻲ ھﺬه اﻟﻔﺘﺮة‬
‫اﻟﻤﺬﻛﻮرة ﯾﺪل دﻻﻟﺔ واﺿﺤﺔ ﻋﻠﻰ أھﻤﯿﺔ ھﺬه اﻟﺘﺮﺑﯿﺔ‪ .‬ﻷن آﺛﺎر ﺗﻠﻚ‬
‫اﻟﺴﻨﻮات أﻛﺜﺮ دﯾﻤﻮﻣﺔ وأﻗﻮى‪ .‬وﻻ ﺳﯿﻤﺎ ﻟﮭﺎ أھﻤﯿﺘﮭﺎ اﻟﻜﺒﺮى ﻓﻲ‬
‫ﺑﻨﺎء اﻟﺸﺨﺼﯿﺔ‪ .‬وﺑﻌﺪ ﻣﺎ ذﻛﺮ اﻟﻐﺰاﻟﻲ أن اﻷﻃﻔﺎل اﻟﺬﯾﻦ ھﻢ ودﯾﻌﺔ‬
‫إﻟﮭﯿﺔ ﻋﻨﺪ اﻟﻮاﻟﺪﯾﻦ أﺷﺎر إﻟﻰ أن ﺗﺮﺑﯿﺘﮭﻢ أﯾﻀﺎً ﻣﻦ اﻷﻣﻮر اﻟﻤﮭﻤﺔ‬
‫اﻟﺘﻲ ﯾﺠﺐ اﻻﻋﺘﻨﺎء ﺑﮭﺎ‪.‬‬
‫وﻗﺪ وﺻﻒ ﻗﻠﻮب اﻷوﻻد اﻟﺼﺎﻓﯿﺔ ﺑﺄﻧﮭﺎ ﺟﻮھﺮ ﻧﻘﻲّ ﺛﻤﯿﻦ‪،‬‬
‫وﺑﻌﯿﺪ ﻋﻦ أي ﺻﻮرة وﻧﻘﺶ‪ ،‬وﺻﺎﻟﺢ ﻟﻘﺒﻮل ﻛﻞ ﺷﻲء‪ ،‬وﻣﺎﺋﻞ إﻟﻰ‬
‫ﻛﻞ ﺷﻲء ﯾﺘﺠﮫ إﻟﯿﮫ ﻣﺮﻛّﺰاً ﻋﻠﻰ ﻣﺴﺆوﻟﯿﺔ اﻟﻘﺎﺋﻤﯿﻦ ﻋﻠﻰ ﺗﺮﺑﯿﺔ‬
‫اﻷوﻻد‪.‬‬
‫وﻓﻲ ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ ‪ ،‬ﺳﯿﺘﻢ اﻟﺘﺮﻛﯿﺰ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﺒﺎدئ اﻟﺘﻲ ﯾﺠﺐ‬
‫رﻋﺎﯾﺘﮭﺎ ﻋﻨﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ أداء ھﺬه اﻟﻤﺴﺆوﻟﯿﺔ إﻟﻰ ﺟﺎﻧﺐ ﺗﻮﺿﯿﺢ‬
‫ﻗﯿﻤﺔ ودﯾﻤﻮﻣﺔ آراءه واﻗﺘﺮاﺣﺎﺗﮫ ﺣﻮل ﺗﺮﺑﯿﺔ اﻷوﻻد‪.‬‬
‫‪ -29‬اﻷﺳﺘﺎذ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﻣﺤﻤﻮد ﻗﺎﯾﺎ‬
‫ھﻞ ﻛﺎن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﺤﻘّﺎً ﻓﻲ ﺗﻮﺟﯿﮫ اﻻﻧﺘﻘﺎدات‬
‫ﻟﻠﻔﻼﺳﻔﺔ؟‬
‫ﻻ ﺷﻚ أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﺬي ﻋﺎﻧﻰ اﻟﻜﺜﯿﺮ ﻣﻦ اﻷزﻣﺎت اﻟﺴﯿﺎﺳﯿﺔ‬
‫واﻻﺟﺘﻤﺎﻋﯿﺔ واﻟﺪﯾﻨﯿﺔ واﻻﺧﻼﻗﯿﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﺠﺘﻤﻊ اﻻﺳﻼﻣﻲ ﺷﺨﺼﯿﺔ‬
‫ﻧﺎدرة ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ اﻟﻌﻠﻢ واﻟﻔﻜﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ .‬وﺑﻌﺪ ﻋﻤﺮ اﺳﺘﻐﺮق أرﺑﻌﺔ‬
‫وﺧﻤﺴﯿﻦ ﻋﺎﻣﺎً ﻗﺪ ﺗﺮك ﺗﺮاﺛﺎً ﻋﻠﻤﯿﺎً ﻧﻔﺦ ﻓﻲ اﻷﻣﺔ اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ روﺣﺎً‬
‫ﺟﺪﯾﺪة ﺟﻤﻌﮭﺎ ﺣﻮل ﻋﻘﯿﺪة واﺣﺪة وﻣﺸﺎﻋﺮ واﺣﺪة وﻓﻜﺮ واﺣﺪ‪،‬‬
‫وﺻﺎرت آراؤه اﻹﺣﯿﺎﺋﯿﺔ واﻧﺘﻘﺎداﺗﮫ اﻟﮭﺎدﯾﺔ اﻟﮭﺎدﻓﺔ وﺷﺨﺼﯿﺘﮫ‬
‫اﻟﺒﺎرزة اﻟﺮﺑﺎﻧﯿﺔ ﻣﺼﺪر إﻟﮭﺎم ﻟﻸﺟﯿﺎل اﻟﻼﺣﻘﺔ‪.‬‬
‫‪126‬‬
‫‪ -30‬اﻷﺳﺘﺎذ اﻟﻤﺸﺎرك ﻣﺤﻤﺪ ﺗﻮرﻛﺮي‬
‫آراء اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﺘﻲ أﺛﺮت ﻋﻠﻰ ﻓﺨﺮ اﻟﺪﯾﻦ اﻟﺮازي ﻓﻲ‬
‫ﻣﺠﺎل اﻷﺧﻼق‬
‫ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ ﺗﮭﺪف إﻟﻰ ﺗﺤﺪﯾﺪ ﺗﺄﺛﯿﺮات اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻔﺴﺮ‬
‫اﻟﻤﺸﮭﻮر ﻓﺨﺮ اﻟﺪﯾﻦ اﻟﺮازي ﻣﻦ ﺣﯿﺚ آراؤه ﻓﻲ اﻷﺧﻼق‪ .‬ﻷﻧﮫ ﻣﻦ‬
‫اﻟﻤﻌﻠﻮم أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﯾﻌﺘﺒﺮ ﺑﯿﻀﺔ اﻟﻘﺒﺎن ﻓﻲ ﻣﺠﺎل اﻷﺧﻼق ﻛﻤﺎ ﻓﻲ‬
‫ﻛﻞ ﻗﻀﺎﯾﺎ اﻟﻔﻜﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ‪.‬‬
‫وﯾﻤﻜﻦ ﺗﻘﺴﯿﻢ ﺗﺄﺛﯿﺮاﺗﮫ ﻋﻠﻰ اﻟﺮازي ﻓﻲ اﻷﺧﻼق إﻟﻰ ﻗﺴﻤﯿﻦ‬
‫رﺋﯿﺴﯿﯿﻦ ﻋﻤﻮﻣﺎً‪:‬‬
‫أوﻻً‪ :‬آراؤه اﻷﺧﻼﻗﯿﺔ اﻟﺘﻲ ﺗﺪل ﻋﻠﻰ اﻟﺘﺄﺛﯿﺮ اﻟﻤﺒﺎﺷﺮ‪.‬‬
‫ﺛﺎﻧﯿﺎً‪ :‬آراؤه اﻷﺧﻼﻗﯿﺔ اﻟﺘﻲ ﯾﻤﻜﻨﻨﺎ أن ﻧﺴﻤّﯿﮭﺎ ﺑﺎﻟﺘﺄﺛﯿﺮ ﻏﯿﺮ‬
‫اﻟﻤﺒﺎﺷﺮ‪.‬‬
‫وﻧﻘﺼﺪ ﺑﺎﻟﻤﺒﺎﺷﺮ ﻣﺎ ﻧﻘﻠﮫ اﻟﺮازي ﻣﻦ اﻵراء اﻷﺧﻼﻗﯿﺔ ﻋﻦ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﺤﺮوﻓﮫ ﺗﻘﺮﯾﺒﺎً وھﻲ –ﺣﺴﺒﻤﺎ أﺛﺒﺘﻨﺎه‪ -‬ﻣﺎ ﯾﺘﻌﻠﻖ ﺑﻘﻀﺎﯾﺎ ﻣﻦ‬
‫ﻣﺜﻞ ﺣﺐ اﻟﻤﺎل وﻋﻼﺟﮫ‪ ،‬واﻟﺮﯾﺎء وﻋﻼﺟﮫ‪ ،‬وﺣﺐ اﻟﺠﺎه وﻋﻼﺟﮫ‪،‬‬
‫وﺣﺐ اﻟﻤﺪح وﻛﺮاھﺔ اﻟﺬم وﻋﻼﺟﮭﻤﺎ‪.‬‬
‫وأﻣﺎ اﻟﺘﺄﺛﯿﺮ ﻏﯿﺮ اﻟﻤﺒﺎﺷﺮ ﻓﻨﻌﻨﻲ ﺑﮫ ﺑﺸﻜﻞ ﻋﺎم آراء اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫اﻟﺘﻲ أﺛﺮ ﻓﯿﮭﺎ ﻋﻠﻰ اﻟﺮازي ﻓﻲ ﻣﺴﺎﺋﻞ ﻣﻦ ﻧﻮع‪ :‬ﻣﻜﺎﻧﺔ اﻹﻧﺴﺎن‬
‫ودرﺟﺘﮫ ﺑﯿﻦ اﻟﺨﻼﺋﻖ‪ ،‬وﻃﺒﯿﻌﺔ اﻟﻨﻔﺲ اﻟﻌﻘﻼﻧﯿﺔ‪ ،‬وﺧﻮاص اﻟﻨﻔﺲ‪،‬‬
‫واﻟﻔﻀﯿﻠﺔ‪ ،‬واﻟﺨﯿﺮ واﻟﺴﻌﺎدة واﻟﻜﻤﺎل‪.‬‬
‫‪127‬‬
‫‪ -31‬اﻻﺳﺘﺎذ اﻟﻤﺴﺎﻋﺪ ﻣﺘﯿﻦ ﯾﻐﯿﺖ‬
‫ﻣﺴﺎھﻤﺔ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ أﺻﻮل اﻟﻔﻘﮫ‬
‫أﺻﻮل اﻟﻔﻘﮫ ھﻮ ﻣﻨﮭﺠﯿﺔ اﻟﻔﮭﻢ واﻟﺘﺄوﯾﻞ ﻟﻠﻨﺼﻮص ﺑﻤﻌﻨىﺎه‬
‫اﻷﻋﻢ‪ .‬وﯾﻤﻜﻦ اﻟﻘﻮل ﺑﺄن اﻷﺻﻮل ﻗﺪ واﻛﺐ اﻟﺨﻄﺎب اﻟﺪﯾﻨﻲ ﻣﻨﺬ‬
‫اﻟﺒﺪاﯾﺔ‪ .‬وﻟﻘﺪ ﺣﺎول اﻟﺬﯾﻦ ﺧﻮﻃﺒﻮا ﺑﺎﻟﻮﺣﻲ أن ﯾﻔﮭﻤﻮا وﯾﺄوﻟﻮا‬
‫اﻟﻨﺼﻮص اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ ﻓﻲ إﻃﺎر "أﺻﻮل" ﻣﻌﯿﻦ‪ .‬وﻟﻜﻦ ھﺬا "اﻷﺻﻮل"‬
‫ﻟﻢ ﯾﻜﺘﺴﺐ وﺻﻔﺎً ﻣﻨﮭﺠﯿﺎً إﻻ ﻓﻲ ﻓﺘﺮة ﻻﺣﻘﺔ‪.‬‬
‫ﯾﻌﺘﺒﺮ اﻹﻣﺎم اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ﻧﻘﻄﺔ اﻻﻧﻄﻼق ﻓﻲ ﻛﺘﺎﺑﺔ اﻻﺻﻮل‬
‫اﻟﻤﻨﮭﺠﻲ ﻋﻤﻮﻣﺎً‪ .‬واﺳﺘﻤﺮت ھﺬه اﻟﻄﺮﯾﻘﺔ ﻣﻊ ﺷﺨﺼﯿﺎت ﻣﺜﻞ‬
‫اﻟﻤﺎﺗﺮﯾﺪي‪ ،‬واﻟﺠﺼﺎص‪ ،‬واﻟﺒﺎﻗﻼﻧﻲ‪ ،‬وأﺑﻮ اﻟﺤﺴﯿﻦ اﻟﺒﺼﺮي ‪،‬‬
‫واﻟﺪﺑﻮﺳﻲ واﻟﺠﻮﯾﻨﻲ واﻟﻐﺰاﻟﻲ‪.‬‬
‫واﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﮫ ﻣﻜﺎﻧﺔ ﺧﺎﺻﺔ ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ اﻷﺻﻮل‪ .‬وﻟﮫ ﺛﻼﺛﺔ‬
‫ﻛﺘﺐ ﻣﺴﺘﻘﻠﺔ ﻓﻲ اﻷﺻﻮل وھﻲ‪ :‬اﻟﻤﻨﺨﻮل ‪ ،‬وﺷﻔﺎء اﻟﻐﻠﯿﻞ ‪،‬‬
‫واﻟﻤﺴﺘﺼﻔﻰ‪ .‬وھﻲ ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ اﻟﻤﻀﺎﻣﯿﻦ ﻋﻠﻰ اﻟﺮﻏﻢ ﻣﻦ أﻧﮭﺎ ﺗﺘﻌﻠﻖ‬
‫ﺑﻨﻔﺲ اﻟﻤﻮﺿﻮع‪ .‬وإن ﺻﺢ اﻟﺘﻌﺒﯿﺮ ﺑﺎﻟﻤﺼﻄﻠﺤﺎت اﻟﻤﻌﻤﺎرﯾﺔ‬
‫ﻓﻨﻘﻮل‪ :‬إن اﻟﻤﻨﺨﻮل ﺗﻤﺜﻞ ﻓﺘﺮة اﻟﺘﻠﻤﺬة اﻟﺼﻨﺎﻋﯿﺔ؛ وﺷﻔﺎء اﻟﻐﻠﯿﻞ‬
‫ﺗﻤﺜﻞ ﻓﺘﺮة اﻟﺒﺮاﻋﺔ )ﻗَﻠْﻔَﺔ( ﻓﻲ اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ‪ ،‬واﻟﻤﺴﺘﺼﻔﻰ ﺗﻤﺜﻞ اﻟﻤﮭﺎرة‬
‫واﻟﺘﻀﻠﻊ ﻓﯿﮭﺎ‪.‬‬
‫ﻗﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ ھﺬه اﻟﻜﺘﺐ وﻻ ﺳﯿﻤﺎ ﻓﻲ اﻟﻤﺴﺘﺼﻔﻰ ﺑﺘﻘﯿﯿﻢ ﻣﺎ‬
‫ﺳﻠﻔﮫ ﻣﻦ اﻟﻤﻀﺎﻣﯿﻦ اﻷﺻﻮﻟﯿﺔ ﻣﻊ ﺗﻠﺨﯿﺼﮭﺎ وأﺳﮭﻢ ﻓﯿﮭﺎ ﺑﺈﺳﮭﺎﻣﺎت‬
‫ھﺎﻣﺔ‪.‬‬
‫‪ -32‬اﻻﺳﺘﺎذ اﻟﻤﺸﺎرك ﻣﺤﯿﻲ اﻟﺪﯾﻦ ﻣﺎﺟﺪ‬
‫ﺗﻘﯿﯿﻢ اﻟﻤﻨﻘﺬ ﻣﻦ اﻟﻀﻼل ﻣﻦ زاوﯾﺔ ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ‬
‫ﺗﺤﺪث اﻟﻌﺎﻟﻢ واﻟﻤﻔﻜﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ اﻟﻜﺒﯿﺮ ﺣﺠﺔ اﻹﺳﻼم اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﻓﻲ ﻛﺘﺎﺑﮫ "اﻟﻤﻨﻘﺬ ﻣﻦ اﻟﻀﻼل" ﻋﻦ ﻗﺼّﺘﮫ اﻟﻔﻜﺮﯾﺔ واﻟﺬھﻨﯿﺔ ﺑﻄﺮﯾﻘﺔ‬
‫‪128‬‬
‫ﻗﻠّﻤﺎ ﻧﺠﺪھﺎ ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ اﻟﻔﻜﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ اﻟﺘﻘﻠﯿﺪي اي ﻓﻲ إﻃﺎر ﺳﯿﺮة‬
‫ﺣﯿﺎة‪ .‬وھﺬا اﻟﻜﺘﺎب اﻟﺬي ﺻﻨﻒ ﻓﯿﮫ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻃﻼب اﻟﺤﻘﯿﻘﺔ ﻋﻠﻰ‬
‫وﺟﮫ اﻟﺨﺼﻮص ﺗﺼﻨﯿﻔﺎً ﻋﺎﻣﺎً‪ ،‬أﻟّﻔﮫ ‪-‬ﺑﻮﺻﻔﮫ ﻧﺎﻓﺬ اﻟﻜﻠﻤﺔ ﻓﻲ ﻛﺜﯿﺮ‬
‫ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻮم‪ -‬ﻗﺒﻞ وﻓﺎﺗﮫ ﺑﺜﻼث ﺳﻨﻮات‪ ،‬وﻟﺬﻟﻚ ﯾﻤﻜﻦ اﻋﺘﺒﺎر "اﻟﻤﻨﻘﺬ"‬
‫ﺑﺄﻧﮫ أﺑﺎن ﻋﻦ اﻟﻘﺼﺔ اﻟﺬھﻨﯿﺔ ﻟﻠﻤﻔﻜﺮ وأﻧﮫ ﻧﺺﱞ ﻻ ﻣﺮاء وﻻ ﺟﺪال‬
‫ﻓﻲ أﺻﺎﻟﺘﮫ‪ ،‬وﺑﺮاﻋﺘﮫ‪ .‬وﻟﻢ ﺗﺰل ھﺬه اﻟﺴﯿﺮة اﻟﺬاﺗﯿﺔ اﻷﺻﯿﻠﺔ اﻟﺘﻲ ﻟﮭﺎ‬
‫ﻣﯿﺰاﺗﮭﺎ اﻟﺨﺎﺻﺔ ﺑﻮﺳﻌﮭﺎ أن ﺗﺤﺪﺛﻨﺎ ﻋﻦ اﻟﻜﺜﯿﺮ وﻻ ﺗﺰال ھﺎﻣﺔ ﯾﺠﺐ‬
‫ﺗﻘﯿﯿﻤﮭﺎ ﻣﻦ وﺟﮭﺎت ﻧﻈﺮ ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ‪ .‬وﻓﻲ ھﺬا اﻟﺴﯿﺎق ﻓﺈن ﻛﺘﺎب اﻟﻤﻨﻘﺬ‬
‫اﻟﺬي ﯾﻘﺪم ﻟﻨﺎ ﺻﻮرة ﻋﻦ اﻟﺨﺮﯾﻄﺔ اﻟﺬھﻨﯿﺔ ﻟﻤﻔﻜﺮﻧﺎ ﺳﺘﺘﻢ دراﺳﺘﮫ‬
‫وﺗﻘﯿﯿﻤﮫ ﻓﻲ ﻣﻨﻈﻮر ﻣﺨﺘﻠﻒ‪.‬‬
‫‪ -33‬اﻵﺳﺘﺎذ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﻣﺮاد ﺳﻮﻟﻮن‬
‫اﻟﺘﻔﺴﯿﺮ اﻹﺷﺎري ﻓﻲ إﻃﺎر ﻧﻈﺮة اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﻠﻘﺮآن‬
‫إن ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ اﻟﺘﻲ ﯾﺘﻢ اﻟﻨﻘﺎش ﻓﯿﮭﺎ ﻋﻦ اﻟﺘﻔﺴﯿﺮ اﻹﺷﺎري‬
‫ﺿﻤﻦ ﺳﯿﺎق آراء اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺗﺘﻤﺤﻮر ﺣﻮل ﻣﺎ ﯾﻠﻲ‪:‬‬
‫‪ -1‬ﯾﺘﻢ اﻟﺘﺮﻛﯿﺰ ﻋﻠﻰ ﻗﻀﯿﺔ "اﻟﻨﻈﺎم اﻟﺘﺴﻠﺴﻠﻲ ﺑﯿﻦ اﻵﯾﺎت"‬
‫اﻟﺘﻲ ﻟﮭﺎ ﻣﻜﺎﻧﺔ ھﺎﻣﺔ ﻣﻦ ﺣﯿﺚ ﻓﮭﻢ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﻠﻘﺮآن‪ .‬وﻣﺎ ﺗﺤﻤﻠﮫ ﻣﻦ‬
‫اﻷھﻤﯿﺔ ﻣﻦ ﻧﺎﺣﯿﺔ ﻋﻼﻗﺎت اﻹﻧﺴﺎن اﻟﻤﻌﺎﺻﺮ ﺑﺎﻟﻘﺮآن‪.‬‬
‫‪ -2‬ﯾﺘﻢ اﻟﻌﺮض ﻟﻮﺟﮭﺔ ﻧﻈﺮ اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﻤﺘﻤﯿﺰة ﻋﻦ ﻏﯿﺮھﺎ ﻓﻲ‬
‫إدراﻛِﮫ وﺗﺄوﯾﻠﮫ ﻟﻠﻘﺮآن إﻟﻰ ﺟﺎﻧﺐ أدﻟﺘﮭﺎ وﺗﻘﯿﯿﻢ أﺻﻮل اﻟﺘﻔﺴﯿﺮ‪،‬‬
‫وﺿﻮاﺑﻄﮫ وﻗﻮاﻋﺪه‪ .‬وﻓﻲ ھﺬا اﻹﻃﺎر ﻧﺤﺎول إﻇﮭﺎر ﻣﻔﮭﻮم "اﻟﻜﻼم‬
‫اﻹﻟﮭﻲ" اﻟﺬي ﺗﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﯿﮫ وﺟﮭﺎت ﻧﻈﺮ اﻻﺷﺎرﯾﺔ واﻟﻌﻠﻤﯿﺔ وﺑﺎﻟﺘﺎﻟﻲ‬
‫ﺳﻨﻨﺎﻗﺶ اﻟﻤﻌﻨﻰ اﻟﺬي ﺣﻤﻠﮫ أھﻞ اﻟﺘﺄوﯾﻞ ﻣﺜﻞ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻋﻠﻰ ھﺬا‬
‫اﻟﻤﻔﮭﻮم‪.‬‬
‫إن ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ اﻟﺘﻲ ﯾﺘﻢ اﻟﻨﻘﺎش ﻓﯿﮭﺎ ﻋﻦ اﻟﺘﻔﺴﯿﺮ اﻹﺷﺎري‬
‫ﺿﻤﻦ ﺳﯿﺎق آراء اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺗﺘﻤﺤﻮر ﺣﻮل ﻣﺎ ﯾﻠﻲ‪:‬‬
‫‪129‬‬
‫‪ -1‬ﯾﺘﻢ اﻟﺘﺮﻛﯿﺰ ﻋﻠﻰ ﻗﻀﯿﺔ "اﻟﻨﻈﺎم اﻟﺘﺴﻠﺴﻠﻲ ﺑﯿﻦ اﻵﯾﺎت"‬
‫اﻟﺘﻲ ﻟﮭﺎ ﻣﻜﺎﻧﺔ ھﺎﻣﺔ ﻣﻦ ﺣﯿﺚ ﻓﮭﻢ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﻠﻘﺮآن‪ .‬وﻣﺎ ﺗﺤﻤﻠﮫ ﻣﻦ‬
‫اﻷھﻤﯿﺔ ﻣﻦ ﻧﺎﺣﯿﺔ ﻋﻼﻗﺎت اﻹﻧﺴﺎن اﻟﻤﻌﺎﺻﺮ ﺑﺎﻟﻘﺮآن‪.‬‬
‫‪ -2‬ﯾﺘﻢ اﻟﻌﺮض ﻟﻮﺟﮭﺔ ﻧﻈﺮ اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﻤﺘﻤﯿﺰة ﻋﻦ ﻏﯿﺮھﺎ ﻓﻲ‬
‫إدراﻛِﮫ وﺗﺄوﯾﻠﮫ ﻟﻠﻘﺮآن إﻟﻰ ﺟﺎﻧﺐ أدﻟﺘﮭﺎ وﺗﻘﯿﯿﻢ أﺻﻮل اﻟﺘﻔﺴﯿﺮ‪،‬‬
‫وﺿﻮاﺑﻄﮫ وﻗﻮاﻋﺪه‪ .‬وﻓﻲ ھﺬا اﻹﻃﺎر ﻧﺤﺎول إﻇﮭﺎر ﻣﻔﮭﻮم "اﻟﻜﻼم‬
‫اﻹﻟﮭﻲ" اﻟﺬي ﺗﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﯿﮫ وﺟﮭﺎت ﻧﻈﺮ اﻻﺷﺎرﯾﺔ واﻟﻌﻠﻤﯿﺔ وﺑﺎﻟﺘﺎﻟﻲ‬
‫ﺳﻨﻨﺎﻗﺶ اﻟﻤﻌﻨﻰ اﻟﺬي ﺣﻤﻠﮫ أھﻞ اﻟﺘﺄوﯾﻞ ﻣﺜﻞ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻋﻠﻰ ھﺬا‬
‫اﻟﻤﻔﮭﻮم‪.‬‬
‫‪ -34‬ﻣﺮﺗﻀﻲ ﻗﺮﻻأﻟﺠﻲ‬
‫ﻧﻈﺮة اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﻺﻧﺴﺎن‬
‫ﻟﻘﺪ ﺧﻠﻖ اﷲ اﻹﻧﺴﺎن ﻣﻦ اﻟﺠﺴﻢ واﻟﺮوح‪ .‬وﻻ ﯾﺘﻢ اﻟﺠﺴﻢ إﻻ‬
‫ﺑﺎﻟﺮوح‪ .‬وﯾﺸﺎھﺪ اﻟﺠﺴﻢ ﺑﺎﻟﻌﯿﻮن‪ ،‬وﻻ ﯾﻤﻜﻦ ﻣﺸﺎھﺪة اﻟﺮوح إﻻ ﺑﻌﯿﻦ‬
‫اﻟﺤﻘﯿﻘﺔ‪ .‬واﻟﺮوح ﺣﻘﯿﻘﺔ اﻹﻧﺴﺎن وﺟﻮھﺮه‪ .‬واﻷﺟﺰاء اﻷﺧﺮى ﻣﻦ‬
‫اﻟﺠﺴﻢ ﯾﺨﻀﻊ ﻟﻠﺮوح‪ .‬واﻟﺮوح اﻟﺬي ﺗﺘﻜﻮن ﻣﻨﮫ ﺣﻘﯿﻘﺔ اﻹﻧﺴﺎن‬
‫ﯾﺴﻤﻰ ﺑﺎﻟﻨﻔﺲ ﺣﯿﻨﺎً وﺑﺎﻟﻘﻠﺐ أﺣﯿﺎﻧﺎً أﺧﺮى‪.‬‬
‫إن ﺣﻘﯿﻘﺔ اﻟﺮوح ﺗﺨﻀﻊ ﻟﻌﺎﻟﻢ اﻷﻣﺮ‪ ،‬واﻟﺠﺴﻢ آﻟﺘﮫ وﺣﺎﻣﻠﮫ‪.‬‬
‫وﺟﻤﯿﻊ أﻋﻀﺎء اﻟﺠﺴﻢ ھﻲ اﻟﻘﻮات اﻟﺨﺎﺿﻌﺔ ﻟﻘﯿﺎدة اﻟﺮوح‪ .‬وﻣﻦ‬
‫ﺻﻔﺎت اﻟﺮوح ﻣﻌﺮﻓﺔ اﷲ وﻣﺸﺎھﺪة ﺟﻤﺎﻟﮫ‪.‬‬
‫دﯾﻨﻨﺎ ﻻ ﯾﺴﻤﺢ ﺑﺘﻮﺿﯿﺢ ﻣﺎ ھﻮ اﻟﺮوح‪ .‬ﻓﺈن اﻟﺮوح ﻛﺎﺋﻦ‬
‫ﻣﺨﻠﻮق‪ .‬واﻟﺬﯾﻦ ﯾﻘﻮﻟﻮن إﻧﮫ ﻗﺪﯾﻢ وﻣﺎدة ﻓﺈﻧﮭﻢ ﻣﺨﻄﺌﻮن‪ .‬إﻧﻤﺎ اﻟﺮوح‬
‫ﺟﻮھﺮ ﻣﻦ ﺟﻮھﺮ ﻣﻼك‪.‬‬
‫‪130‬‬
‫واﻟﺮوح اﻟﺤﯿﻮاﻧﻲ اﻟﻤﻮﺟﻮد ﻓﻲ اﻹﻧﺴﺎن ھﻮ ﺟﺴﻢ ﻟﻄﯿﻒ‪.‬‬
‫وﯾﻤﻮت اﻟﺮوح ﺑﻤﻮت اﻟﺒﺪن‪ .‬واﻟﺮوح اﻹﻧﺴﺎﻧﻲ اﻟﺬي ﯾﺨﺎﻃﺒﮫ اﷲ‬
‫ﺗﻌﺎﻟﻰ ﺑﺄواﻣﺮه وﻧﻮاھﯿﮫ ھﻮ اﻟﻨﻔﺲ‪.‬‬
‫‪ -35‬ﻣﺼﻄﻔﻰ ﺟﺎﻏﺮﯾﺠﻲ‬
‫وﺗﯿﺮة اﻟﺤﺐ اﻟﻤﻤﺘﺪ ﻣﻦ اﻟﻜﺜﺮة إﻟﻰ اﻟﻮﺣﺪة ﻓﻲ اﻟﻔﻜﺮ‬
‫اﻟﺠﻤﺎﻟﻲ واﻷﺧﻼﻗﻲ ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ‬
‫إن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻛﻤﺎ أﻋﺘﻘﺪ ‪-‬ﺣﺴﺐ دراﺳﺘﻲ وﺑﺤﻮﺛﻲ ﻓﻲ ذﻟﻚ‪ -‬ھﻮ‬
‫أول ﻣﻔﻜﺮ إﺳﻼﻣﻲ ﻛﻼﺳﯿﻜﻲ ﺣﺎول ﻟﻮﺿﻊ ﻧﻈﺮﯾﺔ ﻣﻨﮭﺠﯿﺔ ‪-‬وإن‬
‫ﻛﺎﻧﺖ ﻣﺤﺪودة‪ -‬ﺣﻮل ﻣﻔﺎھﯿﻢ اﻟﺤﺐ واﻟﺠﻤﺎل ﺧﺎﺻﺔ واﻟﻌﻼﻗﺔ ﺑﯿﻨﮭﻤﺎ‪.‬‬
‫وإﺿﺎﻓﺔ إﻟﻰ ذﻟﻚ ھﻮ أﻛﺒﺮ ﻣﻔﻜﺮ ﻋﺮﻓﮫ اﻟﻌﺎﻟﻢ اﻹﺳﻼﻣﻲ ﻓﻲ اﻷﺧﻼق‬
‫ﻋﻠﻰ اﺗﻔﺎق ﺑﯿﻦ ﺟﻤﯿﻊ اﻟﺒﺎﺣﺜﯿﻦ ﺗﻘﺮﯾﺒﺎً‪ .‬وﯾﻘﺎل إن ﻛﺘﺎﺑﮫ "إﺣﯿﺎء ﻋﻠﻮم‬
‫اﻟﺪﯾﻦ" أﻛﺜﺮ ﻗﺮاءة ﺑﻌﺪ اﻟﻘﺮآن ﻓﻲ اﻟﻌﺎﻟﻢ اﻹﺳﻼﻣﻲ وھﺬا ﺻﺤﯿﺢ‪.‬‬
‫وﻟﻜﻦ ھﻨﺎك ﺻﺤﯿﺤﺎً آﺧﺮ وھﻮ أﻧﮫ ﻟﻢ ﯾﻔﮭﻢ ھﺬا اﻟﻜﺘﺎب اﻟﻘﻤﺔ أﺑﺪاً ﻛﻤﺎ‬
‫ﯾﻨﺒﻐﻲ وﻟﻢ ﯾﻤﻜﻦ اﺟﺘﯿﺎزه‪ .‬إن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻗﺪ ﺗﻨﺎول "ﺣﻘﯿﻘﺔ اﻟﺤﺐ" ﻓﻲ‬
‫أﺟﺰاء ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ ﻣﻦ ھﺬا اﻟﻜﺘﺎب اﻟﻘﯿﻢ ‪ ،‬وﻻ ﺳﯿﻤﺎ ﻓﻲ إﺣﺪى ﻃﺒﻌﺎﺗﮫ‬
‫)اﺳﻄﻨﺒﻮل ‪ (1985‬ﻗﺎم ﺑﺪراﺳﺔ ﻣﻮﺿﻮع اﻟﺤﺐ ﺑﺠﻮاﻧﺒﮫ‬
‫اﻷﻧﻄﻮﻟﻮﺟﯿﺔ واﻟﺠﻤﺎﻟﯿﺔ واﻟﺪﯾﻨﯿﺔ واﻷﺧﻼﻗﯿﺔ ﻓﻲ ﻓﺼﻞ اﺳﺘﻐﺮق‬
‫‪ 114‬ﺻﻔﺤﺔ‪ ،‬وأﺑﺎن ﻋﻦ اﻟﮭﺪف اﻟﻨﮭﺎﺋﻲ ﻟﻠﻔﻦ اﻹﺳﻼﻣﻲ واﻷﺧﻼق‬
‫اﻻﺳﻼﻣﯿﺔ ﺑﺄروع ﺑﯿﺎن‪.‬‬
‫‪ -36‬اﻷﺳﺘﺎذ اﻟﻤﺸﺎرك اوزﺟﺎن ﺧﻀﺮ‬
‫ﻧﻈﺮة اﻟﻐﺰاﻟﻲ إﻟﻰ ﻋﻘﯿﺪة اﻟﺘﺜﻠﯿﺚ ﻣﻦ ﺧﻼل ﻛﺘﺎﺑﮫ‬
‫اﻟﻤﻌﺮوف ب"اﻟﺮد اﻟﺠﻤﯿﻞ ﻹﻟﮭﯿﺔ ﻋﯿﺴﻰ ﺑﺼﺮﯾﺢ‬
‫اﻹﻧﺠﯿﻞ"‬
‫أﺑﻮ ﺣﺎﻣﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ أﺣﺪ اﻟﻌﻠﻤﺎء اﻟﺬﯾﻦ ﯾﺠﺪر ﺑﺄن ﯾﻮﺻﻔﻮا‬
‫ب"ﺣﺠﺮ اﻟﺰاوﯾﺔ" ﻓﻲ اﻟﻔﻜﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ‪،‬ﺣﯿﺚ ﺻﻨﻒ اﻟﻌﺪﯾﺪ ﻣﻦ‬
‫‪131‬‬
‫اﻟﻜﺘﺐ ﻓﻲ ﻣﺨﺘﻠﻒ اﻟﻤﺠﺎﻻت اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ ﻣﺜﻞ اﻟﻜﻼم واﻻﺧﻼق‬
‫واﻟﺘﺼﻮف وأﺻﻮل اﻟﻔﻘﮫ واﻟﻔﻠﺴﻔﺔ‪ .‬وﻗﺪ اﺗﺨﺬت ﺗﻘﺮﯾﺒﺎ ﻛﻞ واﺣﺪ ﻣﻦ‬
‫أﻋﻤﺎﻟﮫ ‪ ،‬ﻣﻜﺎﻧﮭﺎ ﺑﯿﻦ اﻟﻜﻼﺳﯿﻜﯿﺔ ﻣﻦ اﻟﺘﺨﺼﺼﺎت اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ اﻟﻤﺬﻛﻮرة‪.‬‬
‫وﻟﺬﻟﻚ ﯾﻤﻜﻦ أن ﻧﺼﻔﮫ ﺑﺄﻧﮫ ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻤﺎء اﻟﺬﯾﻦ ﻟﺪﯾﮭﻢ ﻗﺪرة ﻋﻠﻰ‬
‫اﻟﻨﻈﺮة اﻟﺸﻤﻮﻟﯿﺔ إﻟﻰ اﻟﻌﻠﻮم اﻻﺳﻼﻣﯿﺔ ﻣﻦ ﺣﯿﺚ ﻋﻼﻗﺎﺗﮫ ﻣﺘﻌﺪدة‬
‫اﻷوﺟﮫ‪ ،‬وﺑﺼﻔﺘﮫ "ﻣﺘﻌﺪد اﻟﺘﺨﺼﺼﺎت"‪ .‬ﻟﺬا ﻣﻦ اﻻھﻤﯿﺔ ﺑﻤﻜﺎن أن‬
‫ﯾﺘﻢ ﺗﺤﻠﯿﻞ أﻓﻜﺎره اﻟﻤﺘﻌﻠﻘﺔ ﺑﺎﻟﺘﺨﺼﺼﺎت اﻟﻤﺨﺘﻠﻔﺔ ﺑﻜﻞ ﺟﻮاﻧﺒﮭﺎ ﻣﻦ‬
‫ﺧﻼل ﻣﻘﺎرﻧﺔ ﺑﻌﻀﮭﺎ ﺑﺒﻌﺾ‪.‬‬
‫وھﻨﺎك ﻛﺘﺎب ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ ﺑﺎﻟﻎ اﻻھﻤﯿﺔ رﻏﻢ ﺻﻐﺮ ﺣﺠﻤﮫ وﻟﻜﻨﮫ‬
‫ﻟﻢ ﯾﻨﺘﺒﮫ إﻟﯿﮫ ﻛﻤﺎ ﯾﻨﺒﻐﻲ ﻓﻲ اﻟﻌﺎﻟﻢ اﻹﺳﻼﻣﻲ ﺣﺘﻰ ﯾﻮﻣﻨﺎ ھﺬا وﻗﺪ راج‬
‫ﺑﯿﻦ ﺑﻌﺾ اﻟﻤﺒﺸﺮﯾﻦ ﻣﻦ اﻟﻤﺴﺘﺸﺮﻗﯿﻦ اﻟﻤﺴﯿﺤﯿﯿﻦ ﺧﺎﺻﺔ‪.‬‬
‫وھﺬا اﻟﻜﺘﺎب اﻟﺬي ﯾﺤﻤﻞ ﻋﻨﻮان "اﻟﺮد اﻟﺠﻤﯿﻞ ﻹﻟﮭﯿﺔ ﻋﯿﺴﻰ‬
‫ﺑﺼﺮﯾﺢ اﻹﻧﺠﯿﻞ" واﻟﺬي ﯾﻤﻜﻦ اﻋﺘﺒﺎره "رﺳﺎﻟﺔ"‪ ،‬أﺻﺒﺢ ﻣﻮﺿﻊ‬
‫ﺑﺤﺚ ﻟﻠﻘﺮاآت اﻟﻤﺨﺘﻠﻔﺔ واﻟﻤﺜﯿﺮة ﺑﯿﻦ ﺑﻌﺾ اﻟﺒﺎﺣﺜﯿﻦ ﻣﻦ اﻟﻤﺴﻠﻤﯿﻦ‬
‫ﻣﻦ ﺟﮭﺔ وﺑﯿﻦ اﻟﻤﺴﺘﺸﺮﻗﯿﻦ ﻣﻦ اﻟﻤﺴﯿﺤﯿﯿﻦ ﻣﻦ ﺟﮭﺔ أﺧﺮى ﻓﯿﻤﺎ‬
‫ﯾﺨﺺ أﻟﻮھﯿﺔ ﻋﯿﺴﻰ ﻋﻠﯿﮫ اﻟﺴﻼم وﯾﻔﺘﺢ اﻟﻤﺠﺎل إﻟﻰ ﻋﻘﯿﺪة اﻟﺘﺜﻠﯿﺚ‬
‫ﻟﻠﻤﺴﯿﺤﯿﺔ‪.‬‬
‫وﻧﺴﺒﺔ ھﺬا اﻟﻜﺘﺎب إﻟﻰ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻗﻀﯿﺔ أﺧﺮى ﯾﺠﺐ أن ﺗﺘﻢ‬
‫ﻣﻨﺎﻗﺸﺘﮭﺎ ﻓﻲ ﺿﻮء ﺑﻌﺾ اﻟﻤﺨﻄﻮﻃﺎت اﻟﻤﻮﺟﻮدة ﻓﻲ ﺟﺎﻣﻌﺔ ﻟﯿﺪن‬
‫ﺑﮭﻮﻟﻨﺪا ﻓﻲ ﻗﺴﻢ "اﻟﻤﺠﻤﻮﻋﺎت اﻟﺸﺮﻗﯿﺔ"‪.‬‬
‫ﻓﻔﻲ ورﻗﺘﻨﺎ ھﺬه ﺳﻨﺤﺎول أن ﻧﺒﻠﻮر ﻣﺎ ﻧﺮاه "ﺻﺤﯿﺤﺎً" ﻣﻦ‬
‫آراءه ﺣﻮل ﻓﻜﺮة "أﻟﻮھﯿﺔ ﻋﯿﺴﻰ" و"ﻋﻘﯿﺪة اﻟﺘﺜﻠﯿﺚ" ﺑﻌﺪ ﺗﻌﺮﯾﻒ‬
‫ﻛﺘﺎﺑﮫ ھﺬا اﻟﺬي ﻟﻢ ﯾﺸﺘﮭﺮ ﻛﺜﯿﺮاً ودار اﻟﻨﻘﺎش ﻓﻲ ﻧﺴﺒﺘﮫ إﻟﯿﮫ وﺑﻌﺪ‬
‫اﻻدﻋﺎءات واﻟﻤﻨﺎﻗﺸﺎت اﻟﺘﻲ ﻛﺎﻧﺖ وﻻ زاﻟﺖ ﺣﻮل ھﺬا اﻟﻤﻮﺿﻮع‪.‬‬
‫وإﻟﻰ ﺟﺎﻧﺐ ذﻟﻚ ﻧﺸﯿﺮ إﻟﻰ ﺑﻌﺾ اﻟﻨﻘﺎﺷﺎت ﺑﺎﻟﻐﺮب ﻓﻲ‬
‫اﻵوﻧﺔ اﻷﺧﯿﺮة ﺣﻮل ﻧﻈﺮة اﻟﻐﺰاﻟﻲ إﻟﻰ اﻟﻤﺴﯿﺤﯿﺔ ﻋﻤﻮﻣﺎً وﺗﻔﺴﯿﺮه‬
‫ﻟﻌﻘﯿﺪة اﻟﺘﺜﻠﯿﺚ ﻋﻠﻰ وﺟﮫ اﻟﺨﺼﻮص‪.‬‬
‫وﻓﻲ ﻏﻀﻮن ذﻟﻚ ﺳﻮف ﻧﺤﺎول اﻹﺷﺎرة إﻟﻰ أﻗﻮاﻟﮫ اﻟﻤﺘﻌﻠﻘﺔ‬
‫ﺑﺎﻟﻤﻮﺿﻮع ﻓﻲ ﻛﺘﺒﮫ اﻷﺧﺮى وإﻟﻰ اﻟﻤﻘﺎﻃﻊ ذات اﻟﺼﻠﺔ ﺑﺎﻟﻘﻀﯿﺔ‬
‫ﻧﻔﺴﮭﺎ ﻣﻦ اﻟﻜﺘﺎب اﻟﻤﻘﺪس‪.‬‬
‫‪132‬‬
‫‪ -37‬اﻻﺳﺘﺎذ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﻋﻤﺮ ﻓﺎروق ھﺮﻣﺎن‬
‫ﻣﺪوّﻧﺎت اﻟﺮدود واﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﻗﺪ ﺑﺪأت ﻋﻼﻗﺎت اﻟﻤﺴﻠﻤﯿﻦ ﺑﺎﻟﻤﺴﯿﺤﯿﯿﻦ ﻣﻊ ﻇﮭﻮر اﻹﺳﻼم‬
‫وﺗﺎﺑﻌﺖ ﻣﺴﯿﺮﺗﮭﺎ ﺧﻼل ﻓﺘﺮة ﺗﺎرﯾﺨﯿﺔ ﻃﻮﯾﻠﺔ وﻋِﺮة واﺳﺘﻤﺮت‬
‫ﺑﻈﺎھﺮة اﻟﻤﺪوﻧﺎت اﻟﻮاﺳﻌﺔ ﻓﻲ اﻟﺮدود ﺑﯿﻦ اﻟﺠﺎﻧﺒﯿﻦ واﻟﺘﻲ ﺗﻜﻮﻧﺖ‬
‫ﻣﻦ اﻟﻜﺘﺐ اﻟﺘﻲ ﺗﻮﺟﮫ ﻛﻞ ﺟﺎﻧﺐ ﻣﻨﮭﻤﺎ ﺑﺎﻻﻧﺘﻘﺎدات ﻧﺤﻮ اﻵﺧﺮ‬
‫ﻣﺪﻋﯿﺎً أﻧﮫ ﻋﻠﻰ ﺣﻖ‪.‬‬
‫وﻣﻦ أھﻢ ﻣﺎ أﻟّﻔﮫ اﻟﻤﺴﻠﻤﻮن ﻓﻲ اﻟﺮد ﻋﻠﻰ اﻟﻤﺴﯿﺤﯿﺔ ﻛﺘﺎب‬
‫"اﻟﺮد اﻟﺠﻤﯿﻞ" ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ‪ .‬ﻓﺎﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﻮﺻﻔﮫ ﻣﻦ أﻛﺒﺮ اﻟﻤﻔﻜﺮﯾﻦ‬
‫ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ اﻟﻔﻜﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ ﻗﺪ ﺗﻄﺮق إﻟﻰ اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ اﻟﻤﺘﻌﻠﻘﺔ ﺑﻤﻌﺘﻘﺪات‬
‫اﻟﻤﺴﯿﺤﯿﺔ ﻓﻲ ﻣﺨﺘﻠﻒ ﻛﺘﺒﮫ وﻓﻲ ﻣﻘﺪﻣﺘﮭﺎ "اﻹﺣﯿﺎء"‪ ،‬وﻗﺎم ﺑﺘﻘﯿﯿﻤﮭﺎ‬
‫ﺑﺎﻷدﻟﺔ اﻟﻌﻘﻠﯿﺔ واﻟﻨﻘﻠﯿﺔ‪ .‬وﻟﻜﻦ أھﻢ ﻛﺘﺎب ﻓﯿﻤﺎ ﯾﺘﻌﻠﻖ ﺑﮭﺬه اﻟﻤﺴﺄﻟﺔ ھﻮ‬
‫ﻛﺘﺎﺑﮫ "اﻟﺮد اﻟﺠﻤﯿﻞ" ﺣﯿﺚ ﻓﻨّﺪ ﻓﯿﮫ اﻟﻌﻘﯿﺪة اﻷﺳﺎﺳﯿﺔ ﻟﻠﻤﺴﯿﺤﯿﺔ‬
‫اﻟﻤﻌﺮوﻓﺔ ﺑﺄﻟﻮھﯿﺔ ﻋﯿﺴﻰ ﻋﻠﯿﮫ اﻟﺴﻼم ﺑﺎﻷﻣﺜﻠﺔ ﻣﻦ اﻹﻧﺠﯿﻞ واﻷدﻟﺔ‬
‫اﻟﻌﻘﻠﯿﺔ‪.‬‬
‫وﯾﺘﻜﻮن "اﻟﺮد اﻟﺠﻤﯿﻞ" ﻣﻦ ﺳﺘﺔ ﻓﺼﻮل ﺗﻨﺎول ﻓﯿﮭﺎ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ اﻟﺘﺎﻟﯿﺔ‪:‬‬
‫اﻟﻔﺼﻞ اﻷول‪ :‬ﻣﻨﮭﺞ اﻟﻨﻘﺪ ﻋﻦ ﻃﺮﯾﻖ اﻟﻤﻌﺘﻘﺪ اﻟﻤﺴﯿﺤﻲ ﺣﻮل‬
‫ﻋﯿﺴﻰ ﻋﻠﯿﮫ اﻟﺴﻼم وﻣﻌﺠﺰاﺗﮫ‪.‬‬
‫واﻟﻔﺼﻞ اﻟﺜﺎﻧﻲ‪ :‬ﺗﻘﯿﯿﻢ ﻧﺼﻮص اﻻﻧﺠﯿﻞ اﻟﺘﻲ ﯾﺄوّﻟﻮﻧﮭﺎ ﻋﻠﻰ‬
‫أﻟﻮھﯿﺔ ﻋﯿﺴﻰ ﻋﻠﯿﮫ اﻟﺴﻼم وﺑﺸﺮﯾﺘﮫ‪.‬‬
‫واﻟﻔﺼﻞ اﻟﺜﺎﻟﺚ‪ :‬آراء اﻟﻄﻮاﺋﻒ اﻟﻤﺴﯿﺤﯿﺔ اﻟﺮﺋﯿﺴﯿﺔ ﺣﻮل‬
‫أﻟﻮھﯿﺔ ﻋﯿﺴﻰ ﻋﻠﯿﮫ اﻟﺴﻼم‪.‬‬
‫واﻟﻔﺼﻞ اﻟﺮاﺑﻊ‪ :‬أوﺻﺎف ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ ﺣﻮل ﻋﯿﺴﻰ ﻋﻠﯿﮫ اﻟﺴﻼم‪.‬‬
‫واﻟﻔﺼﻞ اﻟﺨﺎﻣﺲ‪ :‬ﻣﻨﺎﻗﺸﺔ أدﻟﺔ اﻟﻤﺴﯿﺤﯿﯿﻦ‪.‬‬
‫‪133‬‬
‫واﻟﻔﺼﻞ اﻟﺴﺎدس‪ :‬ﻃﺮﯾﻘﺔ اﺳﺘﺨﺪام ﻣﻔﮭﻮﻣﻲ "اﻟﻜﻠﻤﺔ"‬
‫و"اﻟﻜﻼم" ﻓﻲ اﻟﻘﺮآن‪.‬‬
‫وﻛﺘﺎب اﻟﻐﺰاﻟﻲ ھﺬا ‪ -‬ﺑﯿﻦ ﻣﺪوﻧﺎت اﻟﺮدود اﻟﺘﻲ أﻟﻔﮭﺎ‬
‫اﻟﻤﺴﻠﻤﻮن ﺿﺪ اﻟﻤﺴﯿﺤﯿﯿﻦ‪ -‬ﯾﺨﺘﻠﻒ ﻋﻦ اﻟﻜﺘﺐ اﻟﺘﻲ أﻟﻔﮭﺎ اﻟﻌﻠﻤﺎء‬
‫ﻗﺒﻠﮫ ﻣﺜﻞ اﻟﺠﻮﯾﻨﻲ واﺑﻦ ﺣﺰم ﻓﻲ اﻟﺮد ﻋﻠﯿﮭﻢ‪ .‬ﻷن اﻟﺴﺎﺑﻘﯿﻦ ﻛﺎﻧﻮا‬
‫ﯾﻨﺘﻘﺪوﻧﮭﻢ ﻋﻠﻰ أﺳﺎس ﺗﺤﺮﯾﻒ ﻧﺼﻮص ﻛﺘﺎﺑﮭﻢ اﻟﻤﻘﺪس ﺑﯿﻨﻤﺎ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﯾﻘﻮم ﺑﺎﻧﺘﻘﺎد ﻣﻌﺘﻘﺪھﻢ ﻓﻲ أﻟﻮھﯿﺔ ﻋﯿﺴﻰ ﻋﻠﯿﮫ اﻟﺴﻼم ﻋﻦ‬
‫ﻃﺮﯾﻖ ﻧﻘﺪ اﻟﻨﺼﻮص دون أن ﯾﺘﻄﺮق إﻟﻰ ﻗﻀﯿﺔ اﻟﺘﺤﺮﯾﻒ‪.‬‬
‫‪ -38‬ﺻﺒﺮي اورﻣﺎن‬
‫ﻓﮭﻢ اﻟﻐﺰاﻟﻲ – ﺑﻌﺾ اﻟﻤﻼﺣﻈﺎت اﻟﻤﻨﮭﺠﯿﺔ‬
‫إن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ اﻟﺸﺨﺼﯿﺎت اﻟﺘﻲ ﺛﺎر ﺣﻮﻟﮭﺎ أﻋﻨﻒ اﻟﻨﻘﺎﺷﺎت‬
‫واﻟﻨﺰاﻋﺎت ﻓﻲ اﻟﺘﺎرﯾﺦ اﻟﻔﻜﺮي اﻟﻌﺎم‪ .‬ﺣﺘﻰ وﻛﺄن ھﻨﺎك ﻇﺎھﺮة‬
‫ﯾﻤﻜﻦ اﻟﺘﻌﺒﯿﺮ ﻋﻨﮭﺎ ب"ﻣﺸﻜﻠﺔ اﻟﻐﺰاﻟﻲ"‪ .‬ﻷن ھﻨﺎك ﻣﻦ ﯾﻠﻘﺒﮫ‬
‫ب"ﺣﺠﺔ اﻻﺳﻼم" ﻓﻲ ﻣﻘﺎﺑﻞ ﻣﻦ ﯾﺤﻤّﻠﮫ ﻣﺴﺆوﻟﯿﺔ اﻧﻘﺮاض‬
‫اﻟﺤﻀﺎرة اﻻﺳﻼﻣﯿﺔ‪ .‬وﻓﻲ رأﯾﻰ أن أﺣﺪ أھﻢ اﻷﺳﺒﺎب اﻟﺘﻲ ﻗﺎدت‬
‫إﻟﻰ ھﺬه اﻟﺘﻘﯿﯿﻤﺎت اﻟﻤﺘﺒﺎﯾﻨﺔ اﻟﻤﺘﻀﺎرﺑﺔ ھﻮ ﻋﺪم ﺗﻘﯿﯿﻢ آراءه وﻣﻮاﻗﻔﮫ‬
‫اﻟﻤﺨﺘﻠﻔﺔ ﺿﻤﻦ إﻃﺎر اﻟﻨﻈﺎم اﻟﻜﻠﻲ اﻟﻤﺘﻜﺎﻣﻞ اﻟﻤﺨﺘﺺ ﺑﮭﺎ‪ .‬ﻓﻔﻲ ھﺬا‬
‫اﻟﺒﺤﺚ ﺳﯿﺘﻢ اﻟﺘﺮﻛﯿﺰ ﻋﻠﻰ ﺑﻌﺾ اﻟﻤﻼﺣﻈﺎت اﻟﻤﻨﮭﺠﯿﺔ ﺑﮭﺪف‬
‫اﻟﺘﺨﻔﯿﻒ ﻋﻦ وﻃﺄة اﻟﻤﺸﻜﻠﺔ ھﺬه‪.‬‬
‫‪ -39‬اﻻﺳﺘﺎذ اﻟﻤﺸﺎرك ﺻﺎﺣﺐ ﺑﺮوﺟﮫ‬
‫ﻣﺨﺎﻟﻔﺔ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﻺﻣﺎم اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ﻓﻲ اﻟﻨﺴﺦ‬
‫إن اﻧﺘﻤﺎء ﻋﺎﻟﻢ ﻓﻘﮫ إﻟﻰ ﻣﺬھﺐ إﻣﺎم ﺑﺪﻻً ﻣﻦ ﺗﺄﺳﯿﺲ ﻣﺬھﺐ‬
‫ﻣﺴﺘﻘﻞ ﯾﻌﻨﻲ أﻧﮫ ﻗﺪ ﺗﺒﻨﻰ آراء اﻹﻣﺎم اﻟﻤﺬﻛﻮر ﻓﻲ اﻷﺻﻮل‪ .‬وھﺬا ﻣﺎ‬
‫ﯾﺤﺪث ﻓﻲ اﻟﻮاﻗﻊ ﻋﻤﻮﻣﺎً‪ .‬ﻷن وﺟﻮد اﺧﺘﻼف واﺣﺪ ﻓﻲ اﻷﺻﻮل‬
‫ﺳﯿﻌﻜﺲ ﻻ ﻣﺤﺎﻟﺔ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﺴﺎﺋﻞ اﻟﻌﺪﯾﺪة ﻓﻲ اﻟﻔﺮوع‪ .‬ﻟﺬﻟﻚ ﻻ ﯾﻤﻜﻦ‬
‫‪134‬‬
‫ﺗﺼﻮر ﺗﺒﻨﻲ ﻓﻘﯿﮫ ﻟﻤﺬھﺐ ﻣﺠﺘﮭﺪ إذا ﻛﺎﻧﺖ ھﻨﺎك اﺧﺘﻼﻓﺎت ھﺎﻣﺔ ﺑﯿﻨﮫ‬
‫ﺑﯿﻦ ذﻟﻚ اﻟﻤﺠﺘﮭﺪ ﻓﻲ اﻷﺻﻮل‪ .‬وﻓﻲ اﻟﻮاﻗﻊ أن اﻟﻔﻘﮭﺎء ﯾﺨﺎﻟﻔﻮن آراء‬
‫إﻣﺎﻣﮭﻢ ﻓﻲ اﻟﻤﺴﺎﺋﻞ اﻷﺻﻮﻟﯿﺔ ﻓﻲ ﺑﻌﺾ اﻷﺣﯿﺎن‪.‬‬
‫ﻋﻠﻰ ﺳﺒﯿﻞ اﻟﻤﺜﺎل‪ ،‬ﻛﺜﯿﺮ ﻣﻦ اﻟﻔﻘﮭﺎء اﻟﺸﺎﻓﻌﯿﺔ وﻋﻠﻰ رأﺳﮭﻢ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺧﺎﻟﻔﻮا اﻹﻣﺎم اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ﻓﻲ اﻟﻨﺴﺦ‪ .‬وﻛﻤﺎ ھﻮ ﻣﻌﻠﻮم أن‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺣﺠﺔ ﺑﯿﻦ اﻟﻔﻘﮭﺎء اﻟﺸﺎﻓﻌﯿﺔ ﻣﻦ ﺑﻌﺪه ﻣﻦ ﺣﯿﺚ ﺑﺮاﻋﺘﮫ‬
‫وﺗﻀﻠﻌﮫ ﻓﻲ اﻟﻌﻠﻮم اﻟﻨﻈﺮﯾﺔ وﻋﻠﻢ اﻟﻔﻘﮫ‪ .‬وﻟﺬﻟﻚ ﻟﮫ دور ھﺎم وأﺛﺮ‬
‫ﻛﺒﯿﺮ ﻓﻲ ﻋﺪم ﻗﺒﻮل رأي اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ﻓﻲ اﻟﻨﺴﺦ‪ .‬وﺑﺎﻟﺘﺎﻟﻲ ﻣﺨﺎﻟﻔﺘﮫ ﻓﻲ‬
‫ذﻟﻚ ﻟﻠﺸﺎﻓﻌﻲ ﻣﮭﻤﺔ ﺟﺪاً‪.‬‬
‫ﻣﻠﺨﺺ اﻷﻣﺮ ھﻮ ھﺬا ‪:‬ﻣﻦ اﻟﻤﻌﻠﻮم أن ﻗﻀﯿﺔ اﻟﻨﺴﺦ ﻣﻦ أھﻢ‬
‫اﻟﻨﻘﺎﺷﺎت ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ اﻟﻔﻘﮫ اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ .‬ﻋﻠﻰ اﻟﺮﻏﻢ ﻣﻦ أﻧﮫ ﻛﺎن ﻣﻦ‬
‫اﻟﻤﻘﺒﻮل ﻋﻤﻮﻣﺎ وﻗﻮع اﻟﻨﺴﺦ ﺑﯿﻦ اﻟﻨﺼﻮص‪ ،‬وﻟﻜﻦ ھﻨﺎك اﺧﺘﻼﻓﺎت‬
‫ﻛﺒﯿﺮة ﺣﻮل ﻃﺒﯿﻌﺔ ھﺬا اﻟﻨﺴﺦ‪.‬‬
‫وﻣﻌﻈﻢ اﻟﻔﻘﮭﺎء اﺗﻔﻘﻮا ﻋﻠﻰ ﻧﺴﺦ اﻟﻘﺮآن ﺑﺎﻟﻘﺮآن وﻧﺴﺦ اﻟﺴﻨﺔ‬
‫ﺑﺎﻟﺴﻨﺔ‪ .‬وﺑﺎﻻﺿﺎﻓﺔ إﻟﻰ ذﻟﻚ أﻛﺜﺮھﻢ ﯾﻘﻮﻟﻮن ﺑﻨﺴﺦ اﻟﻘﺮآن ﻟﻠﺴﻨﺔ‪،‬‬
‫واﻟﺴﻨﺔ ﻟﻠﻘﺮآن أﯾﻀﺎً‪ .‬وھﻨﺎ ﺧﺎﻟﻒ اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ رأي اﻷﻏﻠﺒﯿﺔ ورﻛﺰ‬
‫ﻋﻠﻰ أن اﻟﺪﻟﯿﻞ اﻟﺸﺮﻋﻲ ﻻ ﯾﻨﺴﺨﮫ إﻻ دﻟﯿﻞ ﺷﺮﻋﻲ ﻣﺜﻠﮫ‪ .‬وﺗﺒﻌﺎ ﻟﺬﻟﻚ‬
‫‪ ،‬ﻻ ﯾﻤﻜﻦ ﻧﺴﺦ ﺣﻜﻢ ﺛﺎﺑﺖ ﺑﻨﺺ اﻟﻘﺮآن إﻻ ﺑﻨﺺ ﻗﺮآﻧﻲ ﻣﺜﻠﮫ؛‬
‫وﻛﺬﻟﻚ اﻟﺴﻨﺔ ﻻ ﯾﻤﻜﻦ ﻧﺴﺦ اﻟﺤﻜﻢ اﻟﺜﺎﺑﺖ ﺑﮭﺎ إﻻ ﺑﻨﺺ ﺳﻨﺔ ﻣﺜﻠﮫ‪.‬‬
‫وﻻ ﯾﺠﻮز ﺷﺮﻋﺎً أن ﯾﻨﺴﺦ اﻟﻘﺮآن ﺑﺎﻟﺴﻨﺔ وﻻ اﻟﺴﻨﺔ ﺑﺎﻟﻘﺮآن ﻷﻧﮭﻤﺎ‬
‫ﻟﯿﺴﺎ ﻣﻤﺎﺛِﻠَﯿﻦ‪ .‬واﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ﻣﺼﺮّ ﻋﻠﻰ رأﯾﮫ وﯾﺴﺘﻨﺪ إﻟﻰ أدﻟﺔ وأﺳﺒﺎب‬
‫ﻗﻮﯾﺔ وﻣﮭﻤﺔ‪ .‬وﻟﻜﻦ رأي اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ھﺬا ﻟﻢ ﯾﻘﻊ ﻣﻮﻗﻊ اﻟﺮﺿﻰ ﻋﻨﺪ‬
‫اﻟﻔﻘﮭﺎء اﻟﺸﺎﻓﻌﯿﺔ وﺧﺎﺻﺔ اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﺣﺘﻰ إﻧﮫ ﺗﻌﺮض ﻻﻧﺘﻘﺎدات‪.‬‬
‫ﻓﻨﺤﻦ ﻓﻲ ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ ﺳﻨﺤﺎول اﻟﺘﺮﻛﯿﺰ ﻋﻠﻰ أﻧﮫ ﻟﻤﺎذا ﻟﻢ ﯾﻘﺒﻞ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ رأي اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ﻓﻲ اﻟﻨﺴﺦ وﻣﺎ ھﻲ أوﺟﮫ اﻻﻧﺘﻘﺎدات اﻟﺘﻲ‬
‫وﺟﮭﮭﺎ إﻟﯿﮫ؟ إن ﻧﺴﺦ اﻟﻘﺮآن ﺑﺎﻟﺴﻨﺔ واﻟﺴﻨﺔ ﺑﺎﻟﻘﺮآن ﺟﺎﺋﺰ ﻋﻘﻼً‬
‫وواﻗﻊ ﻓﻌﻼً ﻋﻨﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‪ .‬وﺧﻼل ﺑﺤﺜﻨﺎ ھﺬا ﺳﻨﺘﻨﺎول أوﻻً اﻷدﻟﺔ‬
‫اﻟﻌﻘﻠﯿﺔ واﻟﻨﻘﻠﯿﺔ اﻟﺘﻲ اﻋﺘﻤﺪ ﻋﻠﯿﮭﺎ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ ذﻟﻚ وﺳﻮف ﻧﻘﻮم‬
‫ﺑﻤﻘﺎرﻧﺘﮭﺎ ﺑﺎﻷدﻟﺔ واﻷﺳﺒﺎب اﻟﺘﻲ اﺳﺘﻨﺪ إﻟﯿﮭﺎ اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ﻓﯿﮫ‪.‬‬
‫وﻟﻜﻨﮫ ﻓﯿﻤﺎ ﻧﺮى أن ھﻨﺎك ﻋﻮاﻣﻞ أﺧﺮى أﺛﺮت ﻋﻠﻰ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﻓﻲ رده ﻟﺮأي اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ﻏﯿﺮ ھﺬه اﻷدﻟﺔ اﻟﻈﺎھﺮة‪ .‬وﻋﻠﻰ ﺳﺒﯿﻞ اﻟﻤﺜﺎل‬
‫‪135‬‬
‫ﻛﻤﺎ ﻧﻌﻠﻢ أن اﻟﺠﻮﯾﻨﻲ أﺳﺘﺎذ اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﺟﮫ اﻧﺘﻘﺎدات ﻻذﻋﺔ إﻟﻰ‬
‫اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ﻓﻲ اﻟﻨﺴﺦ‪ .‬وإﻟﻰ ﺟﺎﻧﺐ ھﺬا ﻻ ﺗﺰال اﻟﺤﺎﺟﺔ ﻣﺎﺳﺔً ﻓﻲ‬
‫اﻟﺒﺤﺚ ﻋﻤﺎ إذا ﻛﺎن ﻟﻈﺎھﺮة رأي اﻷﻏﻠﺒﯿﺔ اﻟﺘﻲ ﺗﺸﻜﻠﺖ إﻟﻰ ذﻟﻚ‬
‫اﻟﺤﯿﻦ ﺗﺄﺛﯿﺮ ﻋﻠﻰ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ رده ﻟﺮأي اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ﻓﻲ اﻟﻨﺴﺦ‪ .‬وﻣﻤﺎ‬
‫ﻟﻢ ﯾﺰل واﺟﺐ اﻟﺘﻮﺿﯿﺢ أﯾﻀﺎً أﻧﮫ ھﻞ ﻛﺎن ﻟﻌﺎﻣﻠﻲ اﻷﺳﺘﺎذ واﻟﻮﺳﻂ‬
‫اﻟﺮاھﻦ ﺗﺄﺛﯿﺮ ﻋﻠﻰ ﻣﺨﺎﻟﻔﺔ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﻠﺸﺎﻓﻌﻲ أم ﻻ ؟‬
‫وﺑﺎﻹﺿﺎﻓﺔ إﻟﻰ ذﻟﻚ ‪ ،‬ھﺬه اﻟﻤﺴﺄﻟﺔ ﻻ ﺗﺰال ﻗﺎﺋﻤﺔ‪ .‬وﻓﻲ‬
‫ﻋﺼﺮﻧﺎ ‪ ،‬ﻧﺎﻗﺶ اﻟﻌﺪﯾﺪ ﻣﻦ اﻟﺒﺎﺣﺜﯿﻦ ﻣﺜﻞ ﻣﺤﻤﺪ أﺑﻮ زھﺮة ‪ ،‬ﻣﺤﻤﺪ‬
‫ﺧﻀﺮي ﺑﻚ ‪ ،‬وﻣﺼﻄﻔﻰ زﯾﺪ ھﺬا اﻟﺠﺎﻧﺐ ﻣﻦ اﻟﻨﺴﺦ وأﺑﺪوا آراءھﻢ‬
‫ﻓﯿﻤﺎ إذا ﻛﺎﻧﺖ أدﻟﺔ اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ أو اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﻣﺆﯾﺪوه أﻗﻮى ﻓﻲ ھﺬا‬
‫اﻟﺼﺪد‪.‬‬
‫وﺧﻼﺻﺔ اﻟﻘﻮل ﻓﺈﻧﻨﺎ ﻓﻲ ورﻗﺘﻨﺎ ھﺬه ﻧﮭﺪف إﻟﻰ ﺗﺤﻠﯿﻞ‬
‫اﻻﻧﺘﻘﺎدات اﻟﺘﻲ وﺟﮭﮭﺎ اﻟﻐﺰاﻟﻲ إﻟﻰ اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ﻓﻲ اﻟﻨﺴﺦ ﻣﻦ ﺟﻮاﻧﺐ‬
‫ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ ﻣﻊ اﻷﺧﺬ ﺑﻌﯿﻦ اﻻﻋﺘﺒﺎر آراء اﻟﺒﺎﺣﺜﯿﻦ اﻟﻤﻌﺎﺻﺮﯾﻦ ﻓﻲ ذﻟﻚ‪.‬‬
‫‪ -40‬ﺳﻌﯿﺪ اﻟﺒﺴﻘﻼوي‬
‫ﯾﺤﯿﻰ اﻟﻨﺤﻮي واﻟﻐﺰاﻟﻲ‪ :‬ﺣﻮل ﺑﺮاھﯿﻦ اﻟﺨﻠﻖ‬
‫واﻹﺑﺪاع‬
‫ﻣﻦ اﻷھﺪاف اﻟﺮﺋﯿﺴﯿﺔ ﻟﮭﺬه اﻟﻮرﻗﺔ ھﻮ اﻟﺒﺤﺚ ﻋﻦ آﺛﺎر‬
‫ﻓﯿﻠﺴﻮف اﻟﻘﺮن اﻟﺴﺎدس ﯾﺤﯿﻰ اﻟﻨﺤﻮي اﻻﺳﻜﻨﺪري )ﺑﯿﻠﻮﺑﻮﻧﺲ(‬
‫وﻣﺪى اﻟﺘﺄﺛﺮ اﻟﻤﺰﻋﻮم ﻓﻲ ﻛﺘﺐ أﺑﻲ ﺣﺎﻣﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﻋﻠﻰ رأﺳﮭﺎ‬
‫"ﺗﮭﺎﻓﺖ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ"‪ .‬وﻧﺒﺪأ ﺑﻌﺒﺎرة اﻟﺒﯿﮭﻘﻲ ﻓﻲ "ﺗﺘﻤﺔ ﺻﻮان اﻟﺤﻜﻤﺔ"‬
‫ﺣﯿﺚ ﯾﻘﻮل‪" :‬وأﻛﺜﺮ ﻣﺎ أورده اﻹﻣﺎم ﺣﺠﺔ اﻹﺳﻼم اﻟﻐﺰاﻟﻲ رﺣﻤﮫ‬
‫اﷲ ﻓﻲ ﺗﮭﺎﻓﺖ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ﺗﻘﺮﯾﺮ ﻛﻼم ﯾﺤﯿﻰ اﻟﻨﺤﻮي"‪ ،‬وﻧﺮﻛﺰ ﻋﻠﻰ‬
‫ﺑﺮاھﯿﻨﮫ ﺣﻮل ﻗﻀﯿﺔ اﻟﺨﻠﻖ وﺗﻔﻨﯿﺪ أدﻟﺔ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ﻓﻲ أﺑﺪﯾﺔ اﻟﻌﺎﻟﻢ‪.‬‬
‫وﻓﻲ اﻟﺤﻘﯿﻘﺔ أن اﻟﻤﺘﻜﻠﻤﯿﻦ اﻟﻤﺴﻠﻤﯿﻦ واﻟﻔﻼﺳﻔﺔ اﻟﻤﺸﺎﺋﯿﯿﻦ ﻛﺎﻧﻮا‬
‫ﯾﻌﺮﻓﻮن ﺑﺮاھﯿﻦ ﯾﺤﯿﻰ اﻟﻨﺤﻮي ﻓﻲ ﻗﻀﯿﺔ اﻟﺨﻠﻖ واﻹﺑﺪاع ﺟﯿﺪاً‪ .‬وﻗﺪ‬
‫رﺣﺐ ﺑﮭﺎ اﻟﻤﺘﻜﻠﻤﻮن وﻗﺎﻣﻮا ﺑﺼﯿﺎﻏﺘﮭﺎ ﻣﻦ ﺟﺪﯾﺪ ﺑﯿﻨﻤﺎ ﻛﺎن اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ‬
‫ﯾﻔﻨﺪوﻧﮭﺎ‪ .‬واﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻛﺎن ﯾﺴﺘﺪل ﺑﺒﻌﺾ ھﺬه اﻟﺒﺮاھﯿﻦ ‪-‬ﺑﺼﯿﺎﻏﺎت‬
‫‪136‬‬
‫ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ ﻏﺎﻟﺒﺎً‪ -‬ﻓﻲ ﺻﺪد ﺗﻔﻨﯿﺪ آراء اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ﺣﻮل أﺑﺪﯾﺔ اﻟﻌﺎﻟﻢ‪ .‬وﻟﻜﻨﮫ‬
‫ﯾﻜﺎد ﯾﻨﻘﻞ ﻧﻔﺲ اﻷﻣﺜﻠﺔ اﻟﺘﻲ ﺿﺮﺑﮭﺎ ﺑﯿﻠﻮﺑﻮﻧﺲ ﯾﺤﯿﻰ اﻟﻨﺤﻮي ﻓﻲ‬
‫اﺳﺘﺤﺎﻟﺔ اﻟﺤﺪوث ﻓﻲ اﻟﺰﻣﻦ ﺑﻤﺎ ﻻ ﻧﮭﺎﯾﺔ ﻟﮫ‪ .‬وﻧﺤﻦ ﻧﺘﻨﺎول ھﺬا‬
‫اﻟﺒﺮھﺎن ﺑﺎﻟﺘﻔﺼﯿﻞ ﻛﻤﺎ ﺻِﯿﻎ ﻓﻲ اﻟﻤﺮة اﻷوﻟﻰ ﻋﻠﻰ ﺻﯿﺎﻏﺎت‬
‫ﺛﻼث‪ ،‬وھﻮ‪ :‬اﻟﺬي ﻻ ﻧﮭﺎﯾﺔ ﻟﮫ‪:‬‬
‫‪-1‬‬
‫ﻻ ﯾﻤﻜﻦ اﺟﺘﯿﺎزه ﻣﻦ ﻃﺮف إﻟﻰ ﻃﺮف آﺧﺮ‪.‬‬
‫‪-2‬‬
‫وﻻ ﯾﻤﻜﻦ اﻟﺰﯾﺎدة ﻓﯿﮫ‪،‬‬
‫‪-3‬‬
‫وﻻ ﯾﻤﻜﻦ ﺗﻜﺜﯿﺮه‪،‬‬
‫وﻟﺬﻟﻚ ‪ ،‬ﻓﺈن ﻣﻨﺎﻗﺸﺘﻨﺎ ﺳﺘﺘﺮﻛﺰ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻘﺎرﻧﺔ ﺑﯿﻦ اﻟﻔﻘﺮات‬
‫واﻟﻌﺒﺎرات وأﻣﺜﻠﺔ اﻟﻔﯿﻠﻮﺳﻮﻓﯿﻦ‪.‬‬
‫‪ -41‬ﻣﺤﻤﺪ ﺳﻌﯿﺪ رﺟﺒﺮ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ وﻣﻔﮭﻮم "واﺟﺐ اﻟﻮﺟﻮد"‬
‫إن ﺟﺰءاً ﻛﺒﯿﺮاً ﻣﻦ اﻻﻧﺘﻘﺎدات اﻟﺘﻲ وﺟﮭﮭﺎ اﻟﻐﺰاﻟﻲ إﻟﻰ‬
‫اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ﻓﻲ ﻛﺘﺎﺑﮫ "ﺗﮭﺎﻓﺖ اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ" ﺑﺸﻜﻞ ﻣﺒﺎﺷﺮ وﻏﯿﺮ ﻣﺒﺎﺷﺮ‬
‫ﯾﺘﺮﻛﺰ ﺣﻮل ﻣﻔﮭﻮم "واﺟﺐ اﻟﻮﺟﻮد" ﻋﻨﺪھﻢ‪ .‬ﯾﻌﺘﺒﺮ اﻟﻐﺰاﻟﻲ أن‬
‫ﻓﻜﺮة "اﻟﺒﺴﺎﻃﺔ" اﻟﺘﻲ ﺗﻨﺴﺐ إﻟﻰ اﻟﻤﻮﺟﻮد اﻷول اﻟﺬي ﯾﺘﻤﺮﻛﺰ ﻧﻈﺎم‬
‫اﻟﻔﻜﺮ اﻟﻤﯿﺘﺎﻓﯿﺰﻗﻲ ﻋﻨﺪ اﻟﻔﺎراﺑﻲ واﺑﻦ ﺳﯿﻨﺎ ﺧﺎﻟﯿﺔ ﻣﻦ ﺗﺄﺻﯿﻞ ﻓﻠﺴﻔﻲ‪،‬‬
‫وﯾﺪﻋﻲ أﯾﻀﺎً أن ﻣﻔﮭﻮم "واﺟﺐ اﻟﻮﺟﻮد" ﻋﻨﺪھﻢ ﯾﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻰ ﺑﻌﺾ‬
‫اﻻﻓﺘﺮاﺿﺎت اﻟﺨﺎﻟﯿﺔ ﻣﻦ اﻟﺘﺄﺻﯿﻞ اﻟﻼزم وﯾﻮﻟّﺪ ﺑﻌﺾ اﻟﻨﺘﺎﺋﺞ‬
‫اﻟﻐﺎﻣﻀﺔ ‪ /‬اﻟﻤﺘﻨﺎﻗﻀﺔ‪.‬‬
‫إن ﻣﻔﮭﻮم "واﺟﺐ اﻟﻮﺟﻮد" ﻣﻔﮭﻮم أﺳﺎﺳﻲ ﺗﻮﺧﺎه اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﻧﻔﺴﮫ أﯾﻀﺎً ﻓﻲ ﻓﻜﺮﺗﮫ‪ .‬وﻟﻜﻨﮫ ﻋﻠﻰ ﺧﻼف ﻣﺎ ادﻋﺎه اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ﻋﻠﻰ‬
‫أﺳﺎس ﺣﺪس اﻟﺒﺴﺎﻃﺔ اﻟﻮﺟﻮدﯾﺔ ﻓﺈن واﺟﺐ اﻟﻮﺟﻮد ﯾﺠﺐ أن ﺗﻜﻮن‬
‫ﻣﺎھﯿﺘﮫ ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ ﻋﻦ وﺟﻮده‪ .‬وﻇﺎھﺮة اﺗﺤﺎد اﻟﺬات واﻟﺼﻔﺎت ﻓﻲ‬
‫واﺟﺐ اﻟﻮﺟﻮد ﻏﺎﻣﻀﺔ ﻓﻀﻼً ﻋﻦ ﻛﻮﻧﮭﺎ ﻏﯿﺮ ﺿﺮورﯾﺔ‪ .‬ﻟﺬا ﯾﻤﻜﻦ‬
‫ﻋﻨﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺗﺼﻮر "واﺟﺐ اﻟﻮﺟﻮد" ﺧﺎﻟﯿﺎً ﻣﻦ ﺣﺪس اﻟﺒﺴﺎﻃﺔ‪،‬‬
‫وﻓﺎﺻﻼً ﺑﯿﻦ اﻟﻮﺟﻮد واﻟﻤﺎھﯿﺔ وﺑﯿﻦ اﻟﺬات واﻟﺼﻔﺎت‪ .‬ﻷن اﻟﺴﺒﺐ‬
‫‪137‬‬
‫اﻟﻮﺣﯿﺪ ﻓﻲ ﺗﺼﻮر أن "اﻹﻟﮫ" واﺟﺐ اﻟﻮﺟﻮد ﻟﯿﺲ ﺑﺄﻧﮫ ﺑﺴﯿﻂ‬
‫ﺑﺎﻋﺘﺒﺎره اﻟﻤﻮﺟﻮد اﻷول ﻛﻤﺎ ھﻮ اﻟﻤﻘﺮر وإﻧﻤﺎ "ﻟﯿﺲ ﻟﻮﺟﻮده ﺳﺒﺐ‬
‫ﻣﺆﺛﺮ"‪.‬‬
‫ﺑﺎﻹﺿﺎﻓﺔ إﻟﻰ ھﺬﯾﻦ اﻟﻨﮭﺠﯿﻦ ﻓﺈن ھﻨﺎك رأﯾﺎً ﻓﻠﺴﻔﯿﺎً ﺗﻘﻠﯿﺪﯾ ًﺎ‬
‫ﯾﻌﺘﺒﺮ أﺳﺎﺳﺎً ﻟﻠﺒﺮھﺎن اﻻﻧﻄﻮﻟﻮﺟﻲ )اﻟﻮﺟﻮدي( وھﻮ "إن وﺟﻮد‬
‫اﻹﻟﮫ اﻟﻮاﺟﺐ ﻣﻦ ﻣﻘﺘﻀﻰ ﻣﺎھﯿﺘﮫ"‪ .‬وﻟﺬﻟﻚ ﯾﺒﺪو أن اﻟﺤﺎﺟﺔ ﻣﺎﺳﺔ‬
‫إﻟﻰ ﺗﺤﻠﯿﻞ ﻋﻼﻗﺔ اﻟﻮﺟﻮد ﺑﺎﻟﻤﺎھﯿﺔ اﻟﺘﻲ ﺗﺼﻮرھﺎ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ اﻻﻟﮫ‬
‫ﻣﻦ ﺣﯿﺚ اﻻﻧﻄﻮﻟﻮﺟﯿﺔ )اﻟﻮﺟﻮدﯾﺔ( ﻷﻧﮫ ﯾﻌﺘﻘﺪ أن ﺿﺮورة إﺿﺎﻓﺔ‬
‫ﻣﺎھﯿﺔ إﻟﻰ اﻹﻟﮫ ﯾﻨﺒﺜﻖ ﻣﻦ وﺟﻮده‪.‬‬
‫وﯾﺒﺪو ﻣﻦ اﻟﺼﺤﯿﺢ ﻓﻲ اﻟﻮھﻠﺔ اﻷوﻟﻰ أن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﻢ ﯾَﺘﺒ ﱠ‬
‫ﻦ‬
‫ﻓﻜﺮة ﯾﻤﻜﻦ اﻋﺘﺒﺎرھﺎ ﻧﻮﻋﺎ ﻣﻦ اﻟﺘﻔﺴﯿﺮ اﻟﺴﺒﺒﻲ ﺑﯿﻦ اﻟﻤﺎھﯿﺔ واﻟﻮﺟﻮد‬
‫ﻓﻲ ﻣﻔﮭﻮم واﺟﺐ اﻟﻮﺟﻮد ) أي ﻓﻜﺮة "ﻣﻘﺘﻀﻰ ﻣﺎھﯿﺔ وﺟﻮده"(‪،‬‬
‫وﻟﻜﻦ ﻣﺠﺮد ﺗﺼﻮر وﺟﻮد اﻹﻟﮫ ﻣﻨﻔﺼﻼً ﻋﻦ ﻣﺎھﯿﺘﮫ ﻣﻊ أﻧﮫ "ﺑﺎق"‬
‫و"واﺟﺐ" ﯾﺜﯿﺮ ﻋﺪدًا ﻣﻦ اﻷﺳﺌﻠﺔ اﻻﻧﻄﻮﻟﻮﺟﯿﺔ )اﻟﻮﺟﻮدﯾﺔ(‪ .‬وھﻲ‬
‫ﻋﻠﻰ ﺳﺒﯿﻞ اﻟﻤﺜﺎل‪ :‬أﻟﻢ ﺗﺘﻘﺪم ﻣﺎھﯿﺔ اﻹﻟﮫ ﻋﻠﻰ وﺟﻮده ﻣﻨﻄﻘﯿﺎً )وﻟﻮ ﻟﻢ‬
‫ﯾﻜﻦ أﻧﻄﻮﻟﻮﺟﯿﺎً(؟ وﺑﺎﻟﺘﺎﻟﻲ ﻓﺈن ﻣﺎھﯿﺔ اﻹﻟﮫ ھﻞ ﯾﻘﺪم ﺗﻔﺴﯿﺮاً ﻟﻮﺟﻮده‬
‫ﺳﺒﺒﯿﺎً أو ﻏﯿﺮ ﺳﺒﺒﻲ؟‬
‫ﻓﻔﻲ ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ وﺑﻌﺪ اﺳﺘﻐﻼل اﻷﺟﻮﺑﺔ اﻟﻤﻤﻜﻨﺔ ﻟﮭﺬه اﻷﺳﺌﻠﺔ‬
‫وأﻣﺜﺎﻟﮭﺎ ﺳﻨﺤﺎول اﻟﺘﺮﻛﯿﺰ ﻋﻠﻰ ﻓﻜﺮة واﺟﺐ اﻟﻮﺟﻮد اﻟﺬي ﻋﺒﺮ ﻋﻨﮫ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﺄﻧﮫ "ﻟﯿﺲ ﻟﻮﺟﻮده ﺳﺒﺐ ﻣﺆﺛﺮ" وﻣﺎ إذا ﻛﺎﻧﺖ ﺗﻮﻓﺮ ھﺬه‬
‫اﻟﻔﻜﺮة ﻓﻲ ﺣﺪ ذاﺗﮭﺎ ﺧﯿﺎراً ﻛﺎﻓﯿﺎً أم ﻻ؟‪.‬‬
‫‪ -42‬اﻟﺪﻛﺘﻮر ﺳﻤﯿﺢ ﺟﯿﺤﺎن‬
‫ﻣﻔﮭﻮم اﻟﺰھﺪ اﻟﺬي ﯾﻌﺘﺒﺮ أﺣﺪ اﻟﻤﻔﺎھﯿﻢ اﻟﻤﻔﺘﺎﺣﯿﺔ‬
‫ﻟﻔﮭﻢ ﻋﮭﺪ ﻇﮭﻮر اﻟﺘﺼﻮف ودرﺟﺎت اﻟﺰھﺪ‪ :‬ﻧﻈﺮة اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫إن اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺷﺨﺼﯿﺔ ﺑﺮزﺧﯿﺔ ﻛﻨﻘﻄﺔ ﺗﺤﻮّل ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ‬
‫اﻟﺘﺼﻮف ﺑﯿﻦ ﻧﮭﺎﯾﺔ ﻋﮭﺪ اﻟﻤﺘﻘﺪﻣﯿﻦ ﻣﻦ اﻟﺼﻮﻓﯿﺔ اﻷوﻟﻰ ﻣﻨﺬ اﻟﻘﺮن‬
‫اﻟﺜﺎﻧﻲ ﻟﻠﮭﺠﺮة وﺑﯿﻦ ﺑﺪاﯾﺔ ﻋﮭﺪ اﻟﻤﺘﺄﺧﺮﯾﻦ‪ -‬وﺑﺘﻌﺒﯿﺮ آﺧﺮ‪ -‬اﻟﺼﻮﻓﯿﺔ‬
‫ﻣﻦ اﻟﻤﺤﻘﻘﯿﻦ اﻟﺬﯾﻦ ﯾﺘﺼﺪرھﻢ اﺑﻦ ﻋﺮﺑﻲ‪ .‬وﻗﺪ اﺗﺨﺬ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫‪138‬‬
‫اﻟﺼﻮﻓﯿﺔ ﻛﺄﺳﻠﻮب ﻣﻮﺻﻞ إﻟﻰ اﻟﻌﻠﻢ اﻟﯿﻘﯿﻨﻲ ﻣﻦ ﺑﯿﻦ اﻟﻤﺘﻜﻠﻤﯿﻦ‬
‫واﻟﻔﻼﺳﻔﺔ واﻟﺒﺎﻃﻨﯿﺔ ﻣﻦ ﻃﻼب اﻟﺤﻘﯿﻘﺔ وﺗﺒﻨﻰ أﺳﺎﻟﯿﺐ اﻟﺼﻮﻓﯿﺔ‬
‫اﻟﻤﺴﺘﻨﺪة إﻟﻰ اﻟﻤﺸﺎھﺪة وﺗﻨﻘﯿﺔ اﻟﻘﻠﺐ وﺗﺰﻛﯿﺔ اﻟﻨﻔﺲ‪ .‬وأول ﺗﻄﺒﯿﻖ‬
‫ﻟﮭﺬا اﻷﺳﻠﻮب ‪ ،‬ﯾﻈﮭﺮ ﻓﻲ ﻋﻤﻠﯿﺔ اﻟﺰھﺪ‪ .‬وﻗﺪ ﻗﺎم ﺑﺘﺤﻠﯿﻞ ﺣﻘﯿﻘﺔ‬
‫اﻟﺰھﺪ ودرﺟﺎﺗﮫ ﺑﻜﻞ ﺟﻮاﻧﺒﮭﺎ اﻋﺘﻤﺎداً ﻋﻠﻰ اﻟﺘﺮاث اﻟﺼﻮﻓﻲ اﻷول‬
‫ﻓﻲ "ﻛﺘﺎب اﻟﻔﻘﺮ واﻟﺰھﺪ" وھﻮ اﻟﻜﺘﺎب اﻟﺮاﺑﻊ ﻣﻦ رﺑﻊ اﻟﻤﻨﺠﯿﺎت ﻓﻲ‬
‫ﻛﺘﺎب إﺣﯿﺎء ﻋﻠﻮم اﻟﺪﯾﻦ‪ .‬واﻟﺰھﺪ ﻋﻨﺪه "ﺗﺠﺮد اﻟﻨﻔﺲ اﻟﺒﺸﺮﯾﺔ ﻋﻦ‬
‫اﻟﻌﻼﺋﻖ اﻟﺪﻧﯿﻮﯾﺔ"‪ .‬إن اﻟﺰھﺪ ﻓﻲ اﻟﺪﻧﯿﺎ ھﻮ ﻣﻘﺎم ﯾﻨﺘﻈﻢ ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻢ‬
‫واﻟﺤﺎل واﻟﻌﻤﻞ‪ .‬ﻓﺎﻟﺤﺎل أﺳﺎس اﻟﻤﻘﺎم‪ ،‬وﺳﺒﺒﮫ ھﻮ اﻟﻌﻠﻢ‪ .‬واﻟﻌﻠﻢ‬
‫ﯾﺘﺠﺴﻢ ﻓﻲ اﻟﻌﻤﻞ وﯾﺼﺒﺢ ﻣﻘﺎم اﻹﻧﺴﺎن‪ .‬ﻓﺎﻟﻤﻘﺎم ﻋﻨﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻇﺎھﺮة‬
‫إﯾﻤﺎﻧﯿﺔ وﻻ ﺑﺪ ﻟﻄﺎﻟﺒﮫ أن ﺗﻨﺘﻈﻢ ﻓﯿﮫ ھﺬه اﻷﺑﻌﺎد اﻟﺜﻼﺛﺔ‪.‬‬
‫ﻓﺎﻟﻐﺰاﻟﻲ ﯾﺴﺘﺨﺪم ﺛﻼﺛﺔ ﻣﻔﺎھﯿﻢ ﻋﻨﺪ ﺗﺄﺻﯿﻠﮫ ﻟﻌﻤﻞ اﻟﺰھﺪ‬
‫ﺑﺎﻋﺘﺒﺎره ﻋﻤﻼً أﺧﻼﻗﯿﺎً‪ .‬وھﻲ‪ :‬اﻟﺘﺮك واﻟﺮﻏﺒﺔ‪/‬اﻟﻐﺎﯾﺔ واﻻرادة اﻟﺘﻲ‬
‫ﺗﻘﺘﻀﯿﮫ ھﺬه اﻟﻐﺎﯾﺔ‪ .‬ﻻ ﯾﻈﮭﺮ اﻟﺰھﺪ ﺑﺘﺮك اﻟﺸﻲء ﺑﺤﺪ ذاﺗﮫ ﻷن ﻗﯿﻤﺔ‬
‫ذﻟﻚ اﻟﻌﻤﻞ ﻟﯿﺴﺖ ﻓﻲ ذاﺗﮫ‪ ،‬وإﻧﻤﺎ ﻓﻲ اﻟﻐﺎﯾﺔ اﻟﺘﻲ ﺗﻮﺟﮫ إﻟﯿﮭﺎ‪ .‬وھﺬه‬
‫اﻟﻐﺎﯾﺔ ﻻ ﯾﻤﻜﻦ أن ﺗﻜﻮن دﻧﯿﻮﯾﺔ ﻷن اﻟﻨﺎس ﯾﻤﻜﻨﮭﻢ اﻟﺒﻠﻮغ إﻟﻰ‬
‫اﻟﻐﺎﯾﺎت اﻟﺪﻧﯿﻮﯾﺔ ﺑﻮﺳﺎﺋﻞ ﻏﯿﺮ أﺧﻼﻗﯿﺔ‪ .‬إذن ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻌﻤﻞ اﻷﺧﻼﻗﻲ‬
‫ھﻲ أﺧﺮوﯾﺔ‪ .‬وﻗﯿﻤﺔ ھﺬا اﻟﻌﻤﻞ اﻟﺬي ﻏﺎﯾﺘﮫ أﺧﺮوﯾﺔ ﻗﺪ ﻋﻘﺪت ﺻﻠﺘﮭﺎ‬
‫ﺑﺴﻠﻄﺔ ﻣﺘﻌﺎﻟﯿﺔ وإﻻ ﻓﻀﯿﺎع اﻟﺨﺼﺎﺋﺺ اﻟﻤﻄﻠﻘﺔ ﻟﻠﻘﯿﻢ‪ .‬ﻷن اﻟﻨﺎس‬
‫ذوي اﻟﻄﺒﺎﺋﻊ اﻷﻧﺎﻧﯿﺔ ﯾﻨﻈﺮون إﻟﻰ ھﺬه اﻷﻋﻤﺎل ﺑﻨﻈﺮة ﺷﺨﺼﯿﺔ‬
‫ﻣﺘﺤﯿﺰة وھﺬا ﻣﺎ ﯾﺠﻌﻞ اﻟﻔﻮاﺋﺪ اﻟﻤﺘﻮﻗﻌﺔ ﻣﻦ ھﺬا اﻟﻌﻤﻞ ﻧﺴﺒﯿﺎً‪.‬‬
‫ﻓﺎﻟﺰاھﺪ اﻟﺬي ﯾﻘﻮم ﺑﻌﻤﻞ اﻟﺰھﺪ ھﻮ اﻟﺬي ﯾﺘﺨﯿﺮ ﻣﺎ ﺑﯿﻦ اﻟﺸﻲء‬
‫اﻟﺬي ﯾﺘﺮﻛﮫ وﺑﯿﻦ اﻟﺸﻲء اﻟﺬي ﯾﺮﻏﺐ ﻓﯿﮫ‪ .‬واﻟﻐﺰاﻟﻲ ﯾﻮﻟﻰ أھﻤﯿﺔ‬
‫ﺧﺎﺻﺔ ﻟﻄﺒﯿﻌﺔ اﺧﺘﯿﺎر اﻻرادة‪ .‬ﻷن ﺣﯿﺜﻤﺎ ﺗﻜﻮن اﻣﻜﺎﻧﯿﺔ ﻟﻺﺧﺘﯿﺎر‬
‫ﺗﻜﻮن ھﻨﺎك اﻹرادة‪ .‬وﻗﺪ ﻋﺮف اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻹرادة ﺑﺄﻧﮭﺎ "ﺗﺤﺪﯾﺪ‬
‫اﻟﺸﻲء اﻟﺬي ﯾﻮاﻓﻖ اﻟﻐﺮض" و"ﺗﻤﯿﯿﺰ اﻷﻣﺮﯾﻦ اﻟﻤﻤﺎﺛﻠﯿﻦ ﻣﻦ‬
‫ﺑﻌﻀﮭﺎ اﻟﺒﻌﺾ"‪ .‬ﻟﺬا ﻓﺈن اﻷﻋﻤﺎل اﻟﺘﻲ ﺗﺴﺘﻨﺪ إﻟﻰ اﻹرادة ﻻ ﺗﺘﻢ إﻻ‬
‫ﺑﺎﺧﺘﯿﺎر‪ .‬وﻓﻲ ﻧﻔﺲ اﻟﻮﻗﺖ اﻹرادة ھﻲ ﻃﻠﺐ اﻟﻤﻌﻠﻮم واﻟﻤﺮﺟﺢ‪ .‬إذن‬
‫ﻓﮭﻲ ﺗﺸﻤﻞ اﻟﻌﻠﻢ ﺿﺮورﯾﺎً‪ .‬وھﺬا اﻟﻌﻠﻢ ھﻮ اﻟﻌﻠﻢ اﻟﯿﻘﯿﻨﻲ اﻟﺬي ﯾﻨﺒﻨﻲ‬
‫ﻋﻠﻰ أﺳﺎس أن ﺣﯿﺎة اﻵﺧﺮة ﺧﯿﺮ ﻣﻦ ﺣﯿﺎة اﻟﺪﻧﯿﺎ‪ .‬ﻓﻔﻲ ھﺬه اﻟﺤﺎﻟﺔ ‪،‬‬
‫ﻓﺈن اﻟﻌﻤﻞ ﺑﺎﻟﺰھﺪ ﻋﻤﻞ اﺧﺘﯿﺎري وھﺎدف ﯾﺴﺘﻨﺪ إﻟﻰ إرادة وﯾﻤﺎرس‬
‫ﻋﻠﻰ وﻋﻲ وﺑﺼﯿﺮة‪.‬‬
‫‪139‬‬
‫وإن اﻟﺰھﺪ اﻟﺬي ﺟﻌﻠﮫ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﯿﻦ ﻣﻘﺎﻣﻲ اﻟﻔﻘﺮ واﻟﺘﻮﻛﻞ‬
‫ﯾﺘﻔﺎوت ﻋﻠﻰ درﺟﺎت ﺑﺤﺴﺐ ﺗﺮك اﻟﺰاھﺪ ﻟﻠﺪﻧﯿﺎ‪ .‬ﻷن ﻣﻘﺎم ﻛﻞ واﺣﺪ‬
‫درﺟﺘﮫ‪ ،‬ودرﺟﺘﮫ ﺑﺤﺴﺐ ﺗﺮﻛﮫ ﻟﻠﺪﻧﯿﺎ‪.‬‬
‫‪ -43‬اﻟﺪﻛﺘﻮر ﺻﻮﻧﺮ دوﻣﺎن‬
‫ﻣﺴﺎھﻤﺔ اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ ﻧﻈﺮﯾﺔ اﻟﻤﺼﻠﺤﺔ‬
‫ﻓﻲ أﺻﻮل اﻟﻔﻘﮫ اﻻﺳﻼﻣﻲ‬
‫إن ﺷﮭﺮة ﻗﻀﯿﺔ "اﻟﻤﺼﻠﺤﺔ" ﻷﺻﻮل اﻟﻔﻘﮫ اﻹﺳﻼﻣﻲ ﻓﻲ‬
‫ﺗﺰاﯾﺪ ﻣﺴﺘﻤﺮ ﻣﻊ اﻷﺑﺤﺎث اﻟﺘﻲ ﺗﻤﺖ ﺣﻮﻟﮭﺎ ﻓﻲ اﻷﯾﺎم اﻷﺧﯿﺮة‪.‬‬
‫ووﻓﻘﺎً ﻟﮭﺬه اﻟﺸﮭﺮة ﻓﺈن ﻧﻈﺮﯾﺔ اﻟﺸﺎﻃﺒﻲ ﺣﻮل ﻣﻘﺎﺻﺪ اﻟﺸﺮﯾﻌﺔ‬
‫ﺧﺎﺻﺔ‪ ،‬وﻛﺘﺐ اﻟﻤﺆﻟﻔﯿﻦ اﻟﺬﯾﻦ ﺻﻨﻔﻮا ﻓﻲ اﻟﻤﺼﻠﺤﺔ ﻣﺜﻞ ﻋﺰ اﻟﺪﯾﻦ‬
‫ﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﻟﺴﻼم واﻟﻘﺮاﻓﻲ أﺻﺒﺤﺖ ﻓﻲ ﯾﻮﻣﻨﺎ ھﺬا ﻣﺼﺪراً ﻟﻠﻤﺰﯾﺪ ﻣﻦ‬
‫اﻟﺘﺤﻘﯿﻖ اﻟﻤﻜﺜﻒ واﻟﺒﺤﻮث‪.‬‬
‫وﻻ ﺷﻚ أﻧﮫ ﻻ ﯾﻤﻜﻦ اﻟﺘﺤﺪث ﻋﻦ ﻣﺪى ﻣﺴﺎھﻤﺔ ﻧﻈﺮﯾﺔ‬
‫"اﻟﻤﺼﻠﺤﺔ" ﻓﻲ ﺣﻞ اﻟﻤﺸﺎﻛﻞ اﻟﻨﻈﺮﯾﺔ واﻟﻌﻤﻠﯿﺔ ﻟﻠﻤﺴﻠﻤﯿﻦ إﻻ ﺑﻌﺪ‬
‫ﻋﺮض ﻣﺎ ﻣﺮت ﺑﮫ ھﺬه اﻟﻨﻈﺮﯾﺔ ﻣﻦ ﻣﺮاﺣﻞ ﻋﺒﺮ ﺗﺎرﯾﺦ اﻷﺻﻮل‬
‫إﻟﻰ وﻗﺘﻨﺎ اﻟﺤﺎﺿﺮ ﻋﺮﺿﺎً ﻛﺎﻣﻼً‪ .‬وإن اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﯾﻌﺘﺒﺮ واﺣﺪًا‬
‫ﻣﻦ أﺣﺠﺎر اﻟﺰاوﯾﺔ ﻓﻲ ھﺬا اﻟﻌﺮض‪.‬‬
‫وﻟﻢ ﺗﺆﺛﺮ أﻓﻜﺎره وأﻋﻤﺎﻟﮫ ﻓﻲ ﻣﺠﺎل اﻷﺻﻮل‪ ،‬ﻋﻠﻰ أﺻﻮل‬
‫اﻟﺸﺎﻓﻌﯿﺔ –اﻟﻤﺘﻜﻠﻤﯿﻦ اﻟﺬﯾﻦ ﯾﻨﺘﻤﻲ إﻟﯿﮭﻢ‪ -‬ﻓﺤﺴﺐ‪ ،‬ﺑﻞ ﻋﻢّ ﺟﻤﯿﻊ‬
‫ﻧﻈﺮﯾﺎت اﻷﺻﻮل‪.‬‬
‫وﻣﻦ اﻟﻤﺠﺎﻻت اﻟﺘﻲ ﻇﮭﺮ ﻓﯿﮭﺎ ھﺬا اﻟﺘﺄﺛﯿﺮ اﻟﻤﺬﻛﻮر‬
‫ﺗﺼﺮﯾﺤﺎﺗﮫ ﺣﻮل ﻗﻀﯿﺔ "اﻟﻤﺼﻠﺤﺔ"‪ .‬وﻗﺪ ﺟﺎء ﺑﺘﻮﺿﯿﺤﺎت ھﺎﻣﺔ‬
‫ﻟﻠﻐﺎﯾﺔ ﺣﻮل اﻟﻤﺼﻠﺤﺔ ﻓﻲ ﻛﺘﺒﮫ‪" :‬اﻟﻤﻨﺨﻮل" واﻟﻤﺴﺘﺼﻔﻰ" وﻻ ﺳﯿﻤﺎ‬
‫ﻓﻲ "ﺷﻔﺎء اﻟﻐﻠﯿﻞ"‪.‬‬
‫وﺗﻮﺿﯿﺤﺎت اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﺸﺄن ھﺬه اﻟﻤﺴﺄﻟﺔ إﻟﻰ ﺟﺎﻧﺐ ﺗﻔﺴﯿﺮات‬
‫اﻟﺒﺎﻗﻼﻧﻲ واﻟﺠﻮﯾﻨﻲ‪ ،‬ﺗﻌﺘﺒﺮ ﻣﻦ اﻟﺘﻮﺿﯿﺤﺎت اﻷوﻟﻰ ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ‬
‫‪140‬‬
‫اﻷﺻﻮل ﺑﺨﺼﻮص ﻧﻈﺮﯾﺔ اﻟﻤﺼﻠﺤﺔ‪ .‬وﻗﺪ ﺧﻄﺎ ﺧﻄﻮات ھﺎﻣﺔ ﻓﻲ‬
‫ﻣﺠﺎل "اﻟﻤﺼﻄﻠﺤﺎت" و"اﻟﺘﺼﻨﯿﻒ" و"اﻟﺘﻄﺒﯿﻖ" ﻓﻀﻼً ﻋﻦ‬
‫اﺳﺘﯿﻌﺎب ﺗﻔﺴﯿﺮات أﺳﻼﻓﮫ ﺣﻮل اﻟﻤﺼﻠﺤﺔ‪ .‬وﻣﺎ ﻗﺪﻣﮫ ﻣﻦ أﻓﻜﺎر ﻓﻲ‬
‫ھﺬه اﻟﻤﺴﺄﻟﺔ ﺟﺪﯾﺮ ﺑﺄن ﯾﻜﻮن أﺳﺎﺳﺎً ﯾﻮﺳﻊ اﻵﻓﺎق ﻓﻲ اﻟﻔﺘﺮة اﻟﻼﺣﻘﺔ‬
‫أﻣﺎم اﻟﻜﺘّﺎب اﻟﺬﯾﻦ ﺳﺒﻖ ذﻛﺮھﻢ‪.‬‬
‫وﻧﺤﻦ ﻧﺤﺎول ﻓﻲ دراﺳﺘﻨﺎ ھﺬه أن ﻧﺤﺪد ﻣﺪى ﻣﺴﺎھﻤﺎﺗﮫ ﻓﻲ‬
‫ﻧﻈﺮﯾﺔ اﻟﻤﺼﻠﺤﺔ ﻣﻦ ﺧﻼل ﻛﺘﺒﮫ اﻷﺻﻮﻟﯿﺔ اﻟﺘﻲ أﺷﺮﻧﺎ إﻟﯿﮭﺎ أﻋﻼه‪.‬‬
‫وﻟﺘﺤﺪﯾﺪ أﺑﻌﺎد ھﺬه اﻟﻤﺴﺎھﻤﺔ ﺳﻨﺮﻛﺰ ﻋﻠﻰ اﻟﻨﻘﺎط اﻟﺘﺎﻟﯿﺔ‪:‬‬
‫ﻣﺎ ھﻮ اﻟﺠﺪﯾﺪ اﻟﺬي ﺟﺎء ﺑﮫ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ ﻧﻈﺮﯾﺔ اﻟﻤﺼﻠﺤﺔ؟‬
‫وﻣﺎ ھﻲ اﻟﻄﺮﯾﻘﺔ اﻟﺘﻲ اﺗﺒﻌﮭﺎ ﻓﻲ ﺗﻘﺴﯿﻢ اﻟﻤﺼﻠﺤﺔ وﺗﺄﺻﯿﻞ‬
‫ﺷﺮﻋﯿﺘﮭﺎ؟‬
‫وأﺧﯿﺮاً ﻛﯿﻒ ﻃﺒﻖ ﻧﻈﺮﯾﺔ اﻟﻤﺼﻠﺤﺔ ﻓﻲ ﻣﺠﺎل ﻓﺮوع اﻟﻔﻘﮫ؟‬
‫وﻧﺄﻣﻞ أن ﺗﺴﮭﻢ ھﺬه اﻟﺪراﺳﺔ ﻓﻲ ﻧﻈﺮﯾﺔ اﻟﻤﺼﻠﺤﺔ اﻟﺘﻲ‬
‫أﺻﺒﺤﺖ ﻣﻮﺿﻊ ﺟﺎذﺑﯿﺔ ﻧﺸﻄﺔ ﻓﻲ ﯾﻮﻣﻨﺎ ھﺬا وﻓﻲ اﻟﺒﺤﻮث اﻟﻤﺘﻌﻠﻘﺔ‬
‫ﺑﺎﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ‪.‬‬
‫‪ -44‬اﻻﺳﺘﺎذ اﻟﻤﺸﺎرك ﺳﻠﯿﻤﺎن درﯾﻦ‬
‫ﻧﻈﺮات ﻧﻔﺴﯿﺔ ﻓﻲ اﻹﺣﯿﺎء ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ‬
‫إن اﻟﺘﺼﻮف أﻛﺜﺮ اﻟﻌﻠﻮم ﺗﻘﺮﺑﺎً إﻟﻰ ﻋﻠﻢ اﻟﻨﻔﺲ ﻣﻦ ﺑﯿﻦ اﻟﻌﻠﻮم‬
‫اﻹﺳﻼﻣﯿﺔ ﻣﻦ ﺣﯿﺚ اﻟﻤﺠﺎل اﻟﺬي ﯾﮭﺘﻢ ﺑﮫ واﻻﺳﺎﻟﯿﺐ اﻟﺘﻲ‬
‫ﯾﺴﺘﺨﺪﻣﮭﺎ‪ .‬ﻷن اﻟﺘﺼﻮف ﻗﺪ ﻃﻮّر أﺳﺎﻟﯿﺐ وﺣﻠﻮل ﻣﺠﺮﺑﺔ ﻟﺴﻨﻮات‬
‫ﻃﻮﯾﻠﺔ ﺣﻮل اﻟﺠﻮاﻧﺐ اﻻﺷﻜﺎﻟﯿﺔ اﻟﺘﻲ ھﻲ ﻓﻲ اﻟﺤﻘﯿﻘﺔ ﻣﻦ ﻗﻀﺎﯾﺎ ﻋﻠﻢ‬
‫اﻟﻨﻔﺲ أﯾﻀﺎً ﻣﺜﻞ اﻟﻨﻔﺲ واﻟﺸﻌﻮر ﺑﺎﻟﺬات وﺗﻄﻮر اﻟﺸﺨﺼﯿﺔ‪،‬‬
‫واﻟﺘﺤﻜﻢ ﻋﻠﻰ اﻟﺸﮭﻮات‪/‬اﻷھﻮاء‪ ،‬وﺗﺤﻠﯿﻞ اﻟﻨﻮاﯾﺎ‪ .‬وإنّ ﺟﻌﻞ ھﺬﯾﻦ‬
‫اﻟﻌﻠﻤﯿﻦ ﺷﯿﺌﺎً واﺣﺪًا وﺗﺴﻮﯾﺔ ﻣﺎ ﺑﯿﻨﮭﻤﺎ ﺧﻄﺄ ﺑﻘﺪر ﻏﺾ اﻟﻄﺮف ﻋﻦ‬
‫ﻧﻘﺎط اﻟﺘﻘﺎرب ﺑﯿﻨﮭﻤﺎ‪ .‬وإن ﻛﺎن ﻣﻦ اﻟﻤﻤﻜﻦ أن ﻧﺠﺪ أﺳﻠﻮﺑﺎً ﻧﻔﺴﯿﺎً ﻓﻲ‬
‫أﻗﻮال اﻟﻜﺜﯿﺮ ﻣﻦ اﻟﺼﻮﻓﯿﯿﻦ ﻓﺈن اﻟﺤﺎرث اﻟﻤﺤﺎﺳﺒﻲ )ت ‪(857‬‬
‫ﯾﺘﺼﺪر ﻗﺎﺋﻤﺔ اﻷواﺋﻞ ﻣﻤﻦ اھﺘﻢ ﺑﺎﻟﻜﺘﺎﺑﺔ ﻓﻲ ھﺬا اﻟﺼﺪد اھﺘﻤﺎﻣﺎ‬
‫‪141‬‬
‫ﺑﺎﻟﻐﺎً‪ .‬ﻷن إﺻﺮار اﻟﻤﺤﺎﺳﺒﻲ ﻋﻠﻰ ﻣﺤﺎوﻟﺔ اﻟﻔﺮد ﻟﻔﻘﮫ ﺑﺎﻃﻨﮫ ﻟﯿﺤﯿﻰ‬
‫ﺣﯿﺎة ﻣﺘﻨﺎﺳﻘﺔ ﻣﻊ اﻟﺤﻘﺎﺋﻖ اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ ﻗﺪ ﻣﮭﺪ اﻟﻄﺮﯾﻖ ﻟﻨﺸﺎط ﻣﻌﺮﻓﻲ‬
‫ﻣﺴﺘﻨﺪ إﻟﻰ اﻟﻤﺸﺎھﺪة اﻟﺪاﺧﻠﯿﺔ‪ .‬وﻛﺸﻒ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻋﻦ ﻣﺒﺎدئ ﻋﻠﻢ‬
‫اﻟﻨﻔﺲ اﻹﺳﻼﻣﻲ ﺑﺎﻟﻤﻌﻨﻰ اﻟﺤﻘﯿﻘﻲ ﺑﻮﺻﻔﮫ اﻟﻤﺘﻤﯿﺰ ﺑﯿﻦ اﻟﻌﺪﯾﺪ ﻣﻤﻦ‬
‫أﻟﻒ اﻟﻜﺘﺐ ﻣﻦ اﻟﺼﻮﻓﯿﺔ ﻓﻲ ھﺬا اﻟﻤﺠﺎل‪ .‬وﻗﺪ اﺳﺘﺨﺪم اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫أﺳﺎﻟﯿﺐ ذات ﻗﯿﻤﺔ ﻧﻔﺴﺎﻧﯿﺔ ﻣﺜﻞ اﻟﻤﺸﺎھﺪة اﻟﺪاﺧﻠﯿﺔ اﻟﻤﻨﺘﻈﻤﺔ‬
‫وﺗﺤﻠﯿﻼت اﻟﺴﻠﻮك ﻓﻲ ﻛﺘﺎﺑﮫ "اﻹﺣﯿﺎء"‪ .‬وھﻮ ﻣﻦ اﻟﻤﺆﻟﻔﯿﻦ اﻟﻘﻼﺋﻞ‬
‫اﻟﺬﯾﻦ أﻓﺴﺤﻮا اﻟﻤﺠﺎل ﻓﻲ اﻟﻨﻈﺮات واﻟﺘﺤﻠﯿﻼت اﻟﻨﻔﺴﺎﻧﯿﺔ ﻋﻨﺪ‬
‫ﻣﻌﺎﻟﺠﺔ اﻟﻘﻀﺎﯾﺎ اﻟﺪﯾﻨﯿﺔ واﻷﺧﻼﻗﯿﺔ‪ .‬وﻧﺤﻦ ﻓﻲ ورﻗﺘﻨﺎ ھﺬه ﺳﻨﺤﺎول‬
‫ﻣﻦ ﺧﻼل ﻛﺘﺎﺑﮫ "اﻻﺣﯿﺎء" ﻋﺮض وﺟﮭﺎت ﻧﻈﺮه اﻟﺘﻲ اﺳﺘﺨﺪﻣﮭﺎ‬
‫ﻓﻲ ﺑﻌﺾ ﻣﺴﺎﺋﻞ اﻟﺘﺼﻮف ﻣﺜﻞ اﻟﺘﻮﺑﺔ واﻟﺮﺿﺎ واﻟﻤﺤﺒﺔ واﻟﺘﻲ‬
‫ﺗﺘﻮﻓﺮ ﻟﻼﺳﺘﺨﺪام ﻓﻲ ﻣﺠﺎل ﻋﻠﻢ اﻟﻨﻔﺲ‪ .‬وﻓﻲ رأﯾﻨﺎ أن ﻧﺠﺎح اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﻓﻲ اﻟﻌﺎﻟﻢ اﻹﺳﻼﻣﻲ وﻓﻲ ﻣﺠﺎل اﻟﺘﺼﻮف ﯾﻜﻤﻦ ﻓﻲ ﻋﺪم ﺗﻐﺎﺿﯿﮫ‬
‫ﻋﻦ ﻧﻔﺴﺎﻧﯿﺔ اﻟﺒﺸﺮ ﻓﯿﻤﺎ أﻟﻔﮫ ﻣﻦ اﻟﻜﺘﺐ وﻋﺮض اﻟﻤﻔﺎھﯿﻢ اﻟﺘﺼﻮﻓﯿﺔ‬
‫ﻟﻨﺎ ﻣﻦ ھﺬه اﻟﺰاوﯾﺔ‪ .‬وﺳﻮف ﺗﻌﺎﻟﺞ اﻟﻮرﻗﺔ ھﺬا اﻟﻤﻮﺿﻮع ﻣﻦ ﺧﻼل‬
‫ﻋﺮض أﻣﺜﻠﺔ ﻋﻤﻠﯿﺔ ﻟﺬﻟﻚ‪.‬‬
‫‪ -45‬ﯾﺤﯿﻰ زﻛﺮﯾﺎ ﻋﻠﻲ ﻣﻌﺎﺑﺪه‬
‫ﻣﻨﮭﺞ ﺣﺠﺔ اﻹﺳﻼم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ ﻧﻘﺪ اﻟﺤﺪﯾﺚ‬
‫ﯾﻌﺪ ﺣﺠﺔ اﻹﺳﻼم أﺑﻮ ﺣﺎﻣﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﺣﺪ اﻟﻌﻠﻤﺎء اﻟﻤﺠﺪدﯾﻦ‪،‬‬
‫وأﺣﺪ اﺑﺮز اﻟﻤﺠﺘﮭﺪﯾﻦ اﻟﺬﯾﻦ ﺷﮭﺪ ﻟﮭﻢ ﺑﺎﻷﺻﺎﻟﺔ واﻟﺘﺠﺪﯾﺪ‪ ،‬وﺗﺮك‬
‫ﺑﺼﻤﺔ واﺿﺤﺔ ﻓﻲ ﺷﺘﻰ اﻟﻌﻠﻮم ﺣﺘﻰ أﻃﻠﻖ ﻋﻠﯿﮫ اﻟﻨﻘﺎد اﻟﻤﺴﻠﻤﻮن‬
‫ﺣﺠﺔ اﻹﺳﻼم ‪ ،‬وﺷﮭﺪ ﺑﺬﻟﻚ أﻋﻼم اﻟﻐﺮب ﻗﺪﯾﻤﺎ وﺣﺪﯾﺜﺎ واﺳﺘﻔﺎدوا‬
‫ﻣﻦ ﻋﻠﻮﻣﮫ‪.‬‬
‫وﻣﻌﻠﻮم أن اﻟﻤﺠﺘﮭﺪ ﻻ ﺑﺪ ﻟﮫ ﻣﻦ ﺷﺮوط وﻣﻦ ھﺬه اﻟﺸﺮوط‬
‫أن ﯾﻜﻮن ﻣﻠﻤﺎ ﺑﺎﻟﺴﻨﺔ وﻋﻠﻮﻣﮭﺎ‪ ،‬وإذا ﻛﺎن ﻣﻦ أھﻢ ﻋﻠﻮم اﻟﺤﺪﯾﺚ‬
‫وأدﻗﮭﺎ ﻋﻠﻢ ﻧﻘﺪ اﻟﻤﺘﻮن‪ ،‬ﻓﺎن اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻗﺪ اﺻﻞ ﻟﮭﺬا اﻟﻌﻠﻢ‬
‫ووﺿﻊ ﻟﮫ ﻗﻮاﻋﺪ‪ ،‬ﺗﻨﺎول ﻣﺠﻤﻠﮭﺎ ﻓﻲ ﻛﺘﺎﺑﮫ اﻟﻤﺴﺘﺼﻔﻰ ﻓﻘﺎل‪ ":‬اﻟﺒﺎب‬
‫اﻟﺜﺎﻟﺚ‪ :‬ﻓﻲ ﺗﻘﺴﯿﻢ اﻟﺨﺒﺮ إﻟﻰ ﻣﺎ ﯾﺠﺐ ﺗﺼﺪﯾﻘﮫ وإﻟﻰ ﻣﺎ ﯾﺠﺐ ﺗﻜﺬﯾﺒﮫ‬
‫وإﻟﻰ ﻣﺎ ﯾﺠﺐ اﻟﺘﻮﻗﻒ ﻓﯿﮫ" ‪ ،‬وأﻣﺎ ﻣﯿﺪان ﺗﻄﺒﯿﻖ ھﺬه اﻟﻘﻮاﻋﺪ ﻓﻘﺪ‬
‫‪142‬‬
‫ﺗﻨﺎول ﺣﺠﺔ اﻹﺳﻼم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﺎﻟﻨﻘﺪ ﻋﺪدا ﻛﺒﯿﺮا ﻣﻦ ﻧﺼﻮص اﻟﺤﺪﯾﺚ‬
‫اﻟﺸﺮﯾﻒ ﺳﻮاء ﻓﻲ اﻻﺳﺘﺪﻻل اﻟﻔﻘﮭﻲ واﻟﺘﺮﺟﯿﺢ‪ ،‬أو ﻓﻲ اﻟﻌﻠﻮم‬
‫اﻟﻜﻮﻧﯿﺔ واﻟﺘﺮﺑﻮﯾﺔ واﻟﻨﻔﺴﯿﺔ ‪ ،‬وﻏﯿﺮھﺎ ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻮم‪.‬‬
‫وﺗﻜﻤﻦ أھﻤﯿﺔ اﻟﻨﻘﺪ ﻓﻲ أﻧﮭﺎ اﻟﻌﻤﻠﯿﺔ اﻷھﻢ اﻟﺘﻲ ﺗﺴﺒﻖ وﺗﺤﻜﻢ‬
‫ﻋﻠﻰ اﻟﺤﺪﯾﺚ وﺻﻼﺣﯿﺘﮫ ﻟﻼﺳﺘﺪﻻل ﺑﮫ‪ ،‬وﻻ ﯾﻘﻒ ﻋﻠﻢ ﻧﻘﺪ اﻟﺤﺪﯾﺚ‬
‫ﻋﻨﺪ رد اﻟﺤﺪﯾﺚ أو ﻛﯿﻔﯿﺔ اﻻﺳﺘﺪﻻل ﺑﮫ‪ ،‬ﺑﻞ إن ﺗﻮﺟﯿﮫ اﻟﺤﺪﯾﺚ‬
‫ﺗﻮﺟﯿﮭﺎ دﻗﯿﻘﺎ ﻓﻲ ﺿﻮء اﻷدﻟﺔ اﻟﻌﻘﻠﯿﺔ واﻟﻨﻘﻠﯿﺔ‪ ،‬ورد اﻟﺸﺒﮭﺎت ﻋﻦ‬
‫اﻟﺴﻨﺔ ھﻮ اﻟﺠﺎﻧﺐ اﻷھﻢ ﻓﻲ ھﺬا اﻟﻌﻠﻢ‪ ،‬ﻷن ﺟﻞ ﻛﻼم اﻟﻤﺒﻄﻠﯿﻦ إﻧﻤﺎ‬
‫ﻛﺎن ﻓﻲ اﻟﺘﻮﺟﯿﮫ اﻟﻔﺎﺳﺪ ﻟﮭﺬه اﻷﺣﺎدﯾﺚ‪ ،‬ﻟﻘﺪ ﺑﺮع اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ‬
‫ھﺬا اﻟﺠﺎﻧﺐ ﻓﺎﻓﺴﺪ ﻣﻘﺪﻣﺎت اﻟﻤﺒﻄﻠﯿﻦ وﺗﺼﺪى ﻟﮭﻢ ﺣﺘﻰ ﻧﺎل ﻟﻘﺐ‬
‫ﺣﺠﺔ اﻹﺳﻼم‪.‬‬
‫ﻟﻘﺪ ﻛﺎن ﻟﺤﺠﺔ اﻹﺳﻼم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻨﮭﺠﺎ دﻗﯿﻘﺎ ﻓﻲ اﻟﻨﻘﺪ‬
‫اﻟﺤﺪﯾﺜﻲ‪ ،‬ﯾﺘﻀﻤﻦ اﻟﻮﺳﺎﺋﻞ واﻟﻀﻮاﺑﻂ واﻟﺸﺮوط‪ ،‬وھﺬا اﻟﻤﻨﮭﺞ‬
‫ﻣﻮاﻓﻖ ﺗﻤﺎﻣﺎ ﻟﻤﻨﮭﺞ اﻟﻤﺤﺪﺛﯿﻦ ﻓﻲ ھﺬا اﻟﻤﻀﻤﺎر ‪ ،‬وﻻ ﺑﺪ ﻣﻦ ﻣﻌﺎﻟﺠﺔ‬
‫ﺑﻌﺾ اﻻﻋﺘﺮاﺿﺎت اﻟﻤﻮﺟﮫ ﻟﻺﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ واﻟﺮد ﻋﻠﯿﮭﺎ ردا ﻋﻠﻤﯿﺎ‬
‫إﺣﺼﺎﺋﯿﺎ‪.‬‬
‫‪ -46‬ﯾﻮﺳﻒ اﻟﻜﻼم‬
‫ﻣﺒﺤﺚ ﻣﻘﺎﺻﺪ اﻟﺸﺮﯾﻌﺔ ﺑﯿﻦ اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ واﺑﻦ‬
‫ﻣﯿﻤﻮن‬
‫اھﺘﻢ اﻟﺒﺎﺣﺜﻮن ﺑﻔﻜﺮ اﻟﻐﺰاﻟﻲ وأﺛﺮه ﻓﻲ ﻣﻦ ﺟﺎؤوا ﺑﻌﺪه ﻣﻦ‬
‫ﻣﻔﻜﺮﯾﻦ ﻣﺴﻠﻤﯿﻦ وﯾﮭﻮد وﻣﺴﯿﺤﯿﯿﻦ‪ ،‬واﺳﺘﻄﺎع اﻟﺪارﺳﻮن ﻟﻔﻜﺮه أن‬
‫ﯾﺜﺒﺘﻮا ھﺬا اﻷﺛﺮ ﻣﻦ ﺧﻼل ﻋﻘﺪ اﻟﻤﻘﺎرﻧﺎت ﺑﯿﻦ ﻣﺆﻟﻔﺎﺗﮫ وﺑﯿﻦ ﻣﺎ ﻛُﺘﺐ‬
‫ﺑﻌﺪه ﻓﻲ ﻣﺒﺎﺣﺚ ﻋﺪﯾﺪة ﻓﻲ اﻟﻠﻐﺔ واﻟﻨﺤﻮ وﻋﻠﻢ اﻟﻜﻼم واﻟﻔﻠﺴﻔﺔ‬
‫واﻟﺘﺼﻮف واﻟﻤﻨﻄﻖ‪.‬‬
‫وﻗﺪ أﺛﺎر اﻧﺘﺒﺎھﻨﺎ وﻧﺤﻦ ﻧﺪرس ﻛﺘﺎب دﻻﻟﺔ اﻟﺤﺎﺋﺮﯾﻦ ﻻﺑﻦ‬
‫ﻣﯿﻤﻮن ﻣﺎ ﺟﺎء ﻓﯿﮫ ﻋﻦ ﻣﻘﺎﺻﺪ اﻟﺸﺮﯾﻌﺔ اﻟﯿﮭﻮدﯾﺔ‪ ،‬ﺣﯿﺚ ﻟﻤﺴﻨﺎ‬
‫ﺗﺸﺎﺑﮭﺎ ﻛﺒﯿﺮا ﺑﯿﻦ ﻃﺮﯾﻘﺘﮫ ﻓﻲ اﻟﺤﺪﯾﺚ ﻋﻦ اﻟﻤﻘﺎﺻﺪ وﻃﺮﯾﻘﺔ‬
‫اﻷﺻﻮﻟﯿﯿﻦ اﻟﻤﺴﻠﻤﯿﻦ‪ ،‬إذ وﺟﺪﻧﺎه ﻗﺒﻞ ذﻛﺮ ﻣﻘﺎﺻﺪ اﻟﺸﺮﯾﻌﺔ اﻟﯿﮭﻮدﯾﺔ‬
‫‪143‬‬
‫ﯾﻨﺎﻗﺶ أﻓﻌﺎل اﷲ أھﻲ ﻣﻌﻠﻠﺔ أم ﻻ؟ أھﻲ ﺗﺎﺑﻌﺔ ﻟﺤﻜﻤﺔ أم ﻟﻤﺠﺮد‬
‫ﻣﺸﯿﺌﺔ؟ ﻟﯿﻨﺘﻘﻞ ﺑﻌﺪھﺎ ﻟﺘﺤﺪﯾﺪ ﻣﻘﺎﺻﺪ اﻟﺸﺮﯾﻌﺔ اﻟﯿﮭﻮدﯾﺔ‪.‬‬
‫وﻋﻠﯿﮫ ﺑﺪأﻧﺎ ﻧﺘﺴﺎءل ﻋﻦ اﻷﺛﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ ﻓﻲ ﻣﺎ ﻛﺘﺒﮫ اﺑﻦ‬
‫ﻣﯿﻤﻮن‪ ،‬ﺧﺎﺻﺔ أن اﻟﺪراﺳﺎت اﻟﻌﺪﯾﺪة ﺑﯿﻨﺖ أن اﻟﻔﻜﺮ اﻟﯿﮭﻮدي ﺗﺄﺛﺮ‬
‫ﻛﺜﯿﺮا ﺑﺎﻟﻔﻜﺮ اﻹﺳﻼﻣﻲ ﻓﻲ ﻣﺒﺎﺣﺚ ﻣﺨﺘﻠﻔﺔ‪.‬‬
‫واﻟﺬي ﺟﻌﻠﻨﺎ ﻧﺮﺟﺢ ﺗﺄﺛﯿﺮ اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ ﻣﺎ ﻛﺘﺒﮫ اﺑﻦ‬
‫ﻣﯿﻤﻮن ﻓﻲ ھﺬا اﻟﻤﺒﺤﺚ ﻋﻦ ﻏﯿﺮه ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻤﺎء اﻷﺻﻮﻟﯿﯿﻦ اﻵﺧﺮﯾﻦ‪،‬‬
‫ﻛﻮن اﺑﻦ ﻣﯿﻤﻮن ﺗﺘﻠﻤﺬ ﻋﻠﻰ اﺑﻦ رﺷﺪ‪ ،‬وﻛﻠﻨﺎ ﯾﻌﻠﻢ ﻣﺎ ﺑﯿﻦ اﺑﻦ رﺷﺪ‬
‫وﺑﯿﻦ اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻣﻦ ﺳﺠﺎﻻت وردود‪ ،‬ﺛﻢ زاد ﻣﻦ ﺗﺮﺟﯿﺤﻨﺎ ﻟﮭﺬا اﻷﺛﺮ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﺘﺮﺟﻤﺎت اﻟﺘﻲ ﻋﺮﻓﺘﮭﺎ ﻛﺘﺒﮫ إﻟﻰ اﻟﻌﺒﺮﯾﺔ‪.‬‬
‫وإﺗﻤﺎﻣﺎ ﻟﮭﺬه اﻷﺑﺤﺎث اﻟﺘﻲ اھﺘﻤﺖ ﺑﻔﻜﺮ اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ وأﺛﺮه‬
‫ﻓﻲ اﻟﻔﻜﺮ اﻟﯿﮭﻮدي ﺗﺮوم ھﺬه اﻟﻮرﻗﺔ إﺑﺮاز ﻣﺪى ﺗﺄﺛﺮ ﻣﺒﺤﺚ ﻣﻘﺎﺻﺪ‬
‫اﻟﺸﺮﯾﻌﺔ ﻋﻨﺪ اﺑﻦ ﻣﯿﻤﻮن اﻟﯿﮭﻮدي ﺑﻤﺎ ذﻛﺮه اﻹﻣﺎم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻋﻨﺪ‬
‫ﺣﺪﯾﺜﮫ ﻓﻲ اﻟﻤﺒﺤﺚ ﻧﻔﺴﮫ‪ ،‬وذﻟﻚ ﻣﻦ ﺧﻼل ﻣﻘﺎرﻧﺔ ﻣﺎ ﺟﺎء ﻋﻨﺪ اﺑﻦ‬
‫ﻣﯿﻤﻮن ﻓﻲ ﻛﺘﺎب "دﻻﻟﺔ اﻟﺤﺎﺋﺮﯾﻦ" ﺑﻤﺎ أورده اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ ﻛﺘﺒﮫ‬
‫"اﻟﻤﺴﺘﺼﻔﻰ" و"ﺷﻔﺎء اﻟﻐﻠﯿﻞ" و"ﻣﺴﺎﺋﻞ اﻟﺘﻌﻠﯿﻞ"‪.‬‬
‫‪ -47‬ﺑﺮوﻓﺴﻮر دﻛﺘﻮر زﻋﯿﻢ ﺧﻨﺸﻼوي‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﺑﯿﻦ اﻟﻤﺮاﺑﻄﯿﻦ واﻟﻤﻮﺣﺪﯾﻦ‬
‫ﺗﺘﻨﺎول ﻣﺤﺎﺿﺮﺗﻲ ﺣﯿﺜﯿﺎت اﻻﻧﻘﻼب اﻟﺪﯾﻨﻲ واﻟﻔﻜﺮي اﻟﺬي‬
‫أدى إﻟﻰ اﻧﺪﺣﺎر دوﻟﺔ اﻟﻤﺮاﺑﻄﯿﻦ وﺑﺮوز دوﻟﺔ اﻟﻤﻮﺣﺪﯾﻦ ﻓﻲ اﻟﺒﻼد‬
‫اﻟﻤﻐﺎرﺑﯿﺔ واﻷﻧﺪﻟﺲ ﻓﻲ اﻟﻘﺮن اﻟﺴﺎدس اﻟﮭﺠﺮي‪/‬اﻟﺜﺎﻧﻲ ﻋﺸﺮ‬
‫ﻣﯿﻼدي وإﺑﺮاز اﻟﺪور اﻟﺨﻄﯿﺮ اﻟﺬي ﻟﻌﺒﮫ ﻛﺘﺎب إﺣﯿﺎء ﻋﻠﻮم اﻟﺪﯾﻦ‬
‫ﻟﻠﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ اﻷﺣﺪاث اﻟﺘﺎرﯾﺨﯿﺔ اﻟﺘﻲ زﻋﺰﻋﺖ اﻻﺳﺘﻘﺮار اﻟﺮوﺣﻲ‬
‫ﻟﻠﻤﻨﻄﻘﺔ‪ .‬ﺳﺄﺗﻨﺎول ﺑﺎﻟﺘﺤﺪﯾﺪ اﺷﺘﺪاد اﻟﺪﻋﻮة ﻟﻠﻌﻘﯿﺪة اﻟﺴﻠﻔﯿﺔ اﻟﺘﻲ ﻛﺎن‬
‫ﯾﺪﻋﻮ إﻟﯿﮭﺎ اﻟﻤﺮاﺑﻄﻮن اﻟﻤﻠﺜﻤﻮن ﺑﻤﺆازرة ﺑﻌﺾ ﻓﻘﮭﺎء اﻟﻤﺎﻟﻜﯿﺔ اﻟﺘﻲ‬
‫أدت إﻟﻰ ﺣﺮق ﻛﺘﺎب اﻹﺣﯿﺎء ﻓﻲ اﻟﻤﻸ وأﻣﺎم أﻋﯿﻦ اﻟﻨﺎس وﻣﻦ ﺛﻢ‬
‫دراﺳﺔ ردة اﻟﻔﻌﻞ اﻟﻤﻮﺣﺪﯾﺔ اﻟﺘﻲ أﻋﺎدت اﻟﺘﻮازن ﺑﯿﻦ اﻟﺸﺮﯾﻌﺔ‬
‫واﻟﺤﻘﯿﻘﺔ ﺑﻔﺘﺤﮭﺎ ﻣﺠﺎﻻ أرﺣﺐ ﻟﻤﺪرﺳﺔ اﻟﻐﺰاﻟﻲ اﻟﺘﻲ أﻟﮭﻤﺖ‬
‫‪144‬‬
‫اﻟﺘﺼﻮف ﺑﻔﻀﻞ ﻣﺴﺎﻋﻲ اﻟﻤﮭﺪي ﺑﻦ ﺗﻮﻣﺮت وﺗﻠﻤﯿﺬه ﻋﺒﺪ اﻟﻤﺆﻣﻦ‬
‫ﺑﻦ ﻋﻠﻲ ﻣﻊ اﺳﺘﻌﺮاض ﻣﻮاﻗﻒ أھﻢ اﻟﺸﺨﺼﯿﺎت اﻟﻌﻠﻤﯿﺔ واﻟﺴﯿﺎﺳﯿﺔ‬
‫اﻟﺘﻲ راﻓﻘﺖ ھﺬه اﻟﻤﺮﺣﻠﺔ اﻻﻧﺘﻘﺎﻟﯿﺔ ﻓﻲ اﻟﻤﻨﻄﻘﺔ‪.‬‬
‫‪ -48‬اﻻﺳﺘﺎذة اﻟﻤﺴﺎﻋﺪة زﯾﻨﺐ ﻛﻤﻮھﻠﻲ اوﻏﻠﻮ‬
‫دراﺳﺔ ﺣﻮل ﻣﺼﺪر "ﻃﺮﯾﻘﺔ اﻟﺘﻤﺜﯿﻞ" ﻋﻨﺪ اﻟﻐﺰاﻟﻲ‬
‫ﺗﺤﺪث اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻓﻲ ﻣﻘﺪﻣﺔ "اﻻﺣﯿﺎء" ﻋﻦ اﻟﻌﻠﻢ اﻟﺬي ﯾﺘﻮﺟﮫ ﺑﮫ‬
‫إﻟﻰ اﻵﺧﺮة وﻗﺴﻤﮫ إﻟﻰ ﻗﺴﻤﯿﻦ‪ :‬ﻋﻠﻢ اﻟﻤﻌﺎﻣﻠﺔ وﻋﻠﻢ اﻟﻤﻜﺎﺷﻔﺔ‪ ،‬وﻋﻨﻰ‬
‫ﺑﻌﻠﻢ اﻟﻤﻜﺎﺷﻔﺔ ﻣﺎ ﯾﻄﻠﺐ ﻣﻨﮫ ﻛﺸﻒ اﻟﻤﻌﻠﻮم ﻓﻘﻂ وﺑﻌﻠﻢ اﻟﻤﻌﺎﻣﻠﺔ ﻣﺎ‬
‫ﯾﻄﻠﺐ ﻣﻨﮫ ﻣﻊ اﻟﻜﺸﻒ اﻟﻌﻤﻞ ﺑﮫ‪ .‬وﻗﺪ أوﺿﺢ ﺑﺄن اﻟﻤﻘﺼﻮد ﻣﻦ ھﺬا‬
‫اﻟﻜﺘﺎب )اﻻﺣﯿﺎء( ﻋﻠﻢ اﻟﻤﻌﺎﻣﻠﺔ ﻓﻘﻂ دون ﻋﻠﻢ اﻟﻤﻜﺎﺷﻔﺔ اﻟﺘﻲ ﻻ‬
‫رﺧﺼﺔ ﻓﻲ إﯾﺪاﻋﮭﺎ اﻟﻜﺘﺐ‪ .‬وﻋﻠﻢ اﻟﻤﻌﺎﻣﻠﺔ ﻃﺮﯾﻖ إﻟﻰ ﻋﻠﻢ‬
‫اﻟﻤﻜﺎﺷﻔﺔ‪ ،‬وﻟﻜﻦ ﻟﻢ ﯾﺘﻜﻠﻢ اﻷﻧﺒﯿﺎء ﺻﻠﻮات اﷲ ﻋﻠﯿﮭﻢ ﻣﻊ اﻟﺨﻠﻖ إﻻ‬
‫ﻓﻲ ﻋﻠﻢ اﻟﻤﻌﺎﻣﻠﺔ ﻋﻠﻢ اﻟﻄﺮﯾﻖ واﻹرﺷﺎد إﻟﻰ اﻟﻤﻜﺎﺷﻔﺔ‪ ،‬وﻟﻢ ﯾﺘﻜﻠﻤﻮا‬
‫ﻓﻲ ﻋﻠﻢ اﻟﻤﻜﺎﺷﻔﺔ إﻻ ﺑﺎﻟﺮﻣﺰ واﻹﯾﻤﺎء ﻋﻠﻰ ﺳﺒﯿﻞ اﻟﺘﻤﺜﯿﻞ واﻹﺟﻤﺎل‪.‬‬
‫واﻟﻌﻠﻤﺎء ورﺛﺔ اﻷﻧﺒﯿﺎء ﻓﻤﺎ ﻟﮭﻢ ﺳﺒﯿﻞ إﻟﻰ اﻟﻌﺪول ﻋﻦ ﻧﮭﺞ اﻟﺘﺄﺳﻲ‬
‫واﻻﻗﺘﺪاء‪ .‬واﻟﻘﺮآن ﻓﻲ وﺟﮭﺔ ﻧﻈﺮ اﻟﻐﺰاﻟﻲ وإن ﻟﻢ ﯾﻜﻦ ﻣﺜﻞ اﻟﻜﺘﺎب‬
‫اﻟﻌﺒﺮي اﻟﺤﺎﻓﻞ ﺑﺎﻟﺘﺸﺒﯿﮭﺎت ﻣﻦ أوﻟﮫ إﻟﻰ آﺧﺮه‪ ،‬ﻓﺈﻧﮫ ﺟﺎء وﻓﻘﺎً ﻟﻠﻐﺔ‬
‫اﻟﻌﺮب وﺗﻘﺎﻟﯿﺪھﻢ ﻋﻦ ﻃﺮﯾﻖ اﺳﺘﺨﺪام اﻻﺳﺘﻌﺎرة واﻟﻤﺠﺎز‪ ،‬واﺳﺘﺨﺪم‬
‫أﺳﺎﻟﯿﺐ اﻟﺘﺸﺒﯿﮫ واﻟﺘﻤﺜﯿﻞ ﻟﺘﻘﺮﯾﺐ ﺑﻌﺾ اﻷﻣﻮر اﻟﻐﺎﻣﻀﺔ ﻷﻓﮭﺎم‬
‫اﻟﻨﺎس‪ .‬وﻟﻜﻦ إذا ﻧﻈﺮﻧﺎ إﻟﻰ ﻓﻜﺮﺗﮫ اﻷﺳﺎﺳﯿﺔ ﻓﻲ ﻛﺘﺎﺑﮫ "ﺗﮭﺎﻓﺖ‬
‫اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ" وھﻲ "أن ﺳﺒﺐ إﻧﻜﺎر اﻟﻔﻼﺳﻔﺔ ﻟﻤﺎ ﺟﺎء ﺑﮫ اﻷﻧﺒﯿﺎء ھﻮ‬
‫ﺗﻔﺴﯿﺮھﻢ ﻟﮫ ﺑﺄﻧﮫ ﺟﺎء ﻋﻠﻰ ﺳﺒﯿﻞ اﻟﺘﺸﺒﯿﮫ واﻟﺘﻤﺜﯿﻞ" ﻓﻤﺎ ﻣﻌﻨﻰ ﺗﻠﻚ‬
‫اﻟﻌﺒﺎرات ﻓﻲ "اﻹﺣﯿﺎء" إذن؟ وإذا درﺳﻨﺎ ﻧﻈﺮﺗﮫ دراﺳﺔ ﻣﺘﺄﻧﯿﺔ ﻧﺮى‬
‫أن ھﻨﺎك ﻓﺎرﻗﺎً ﻛﺒﯿﺮاً ﺑﯿﻦ ﻛﻮن ﻟﺴﺎن اﻟﻘﺮآن اﻟﺬي ﺟﺎء ﻋﻠﻰ ﺳﺒﯿﻞ‬
‫اﻟﺘﻤﺜﯿﻞ واﻟﺘﺸﺒﯿﮫ وﺑﯿﻦ ﻛﻮن ﻟﺴﺎن ﺗﻔﺴﯿﺮه ﺣﺎﻓﻼً ﺑﺎﻟﺘﻤﺜﯿﻞ واﻟﺘﺸﺒﯿﮫ‪.‬‬
‫ﻷﻧﮫ "ﻻ ﯾﺄﺗﻲ ﺑﺎﻟﺘﻤﺜﯿﻞ إﻻ اﷲ واﻷﻧﺒﯿﺎء واﻷوﻟﯿﺎء" ﻋﻠﻰ اﻟﺮأي اﻟﺬي‬
‫ﺳﯿﺼﺒﺢ ﺳﺎﺋﺪاً ﺑﯿﻦ اﻟﻐﺎﻟﺒﯿﺔ اﻟﻌﻈﻤﻰ ﻣﻦ اﻟﺼﻮﻓﯿﺔ ﻓﯿﻤﺎ ﺑﻌﺪ‪ .‬وﻣﻦ‬
‫اﻟﻨﺎﺣﯿﺔ اﻟﻨﻈﺮﯾﺔ ﯾﻤﻜﻨﻨﺎ أن ﻧﺠﺪ اﻟﻨﻮاة اﻷوﻟﻰ ﻟﮭﺬا اﻟﻔﮭﻢ ﻋﻨﺪ‬
‫اﻟﻐﺰاﻟﻲ‪ ،‬وھﺬا اﻟﻔﮭﻢ ﯾﺘﺼﻞ اﺗﺼﺎﻻً وﺛﯿﻘﺎً ﺑﺘﺼﺮﯾﺤﺎﺗﮫ ﺣﻮل "اﻟﻌﺎﻟﻢ‬
‫‪145‬‬
‫اﻟﺨﯿﺎﻟﻲ واﻟﻌﺎﻟﻢ اﻟﻤﺜﺎﻟﻲ"‪ ،‬وﺳﻮف ﺗﺼﺎغ ھﺬه اﻟﻔﻜﺮة ﺑﺸﻜﻞ أﻛﺜﺮ‬
‫وﺿﻮﺣﺎ ﻓﯿﻤﺎ ﺑﻌﺪ‪ ،‬وﺧﺼﻮﺻﺎ ﻋﻨﺪ اﺑﻦ ﻋﺮﺑﻲ‪ .‬وﻣﻦ ﻧﺎﺣﯿﺔ أﺧﺮى‬
‫‪،‬ﯾﺴﺘﺨﺪم اﻟﻐﺰاﻟﻲ ﻟﻐﺔ ﺣﺎﻓﻠﺔ وﻏﺰﯾﺮة ﺑﺎﻟﺘﻤﺜﯿﻞ ﻓﻲ ﻛﺘﺒﮫ اﻟﺘﻲ أﻟﻔﮭﺎ ﻓﻲ‬
‫ﻓﺘﺮة ﻣﺘﺄﺧﺮة وﻻ ﺳﯿﻤﺎ ﻓﻲ "ﻣﺸﻜﺎة اﻷﻧﻮار" و"ﺟﻮاھﺮ اﻟﻘﺮآن"‪.‬‬
‫وورﻗﺘﻨﺎ ھﺬه ﺗﮭﺪف إﻟﻰ اﻟﺘﻤﺜﯿﻼت اﻟﺘﻲ اﺳﺘﺨﺪﻣﮭﺎ ھﻮ ﻓﻲ ﻣﺜﻞ ﺗﻠﻚ‬
‫اﻟﻜﺘﺐ وآراءه ﺣﻮل ﻣﺼﺪر ﺗﻠﻚ اﻟﺘﻤﺜﯿﻼت وﻻ ﺳﯿﻤﺎ دراﺳﺔ ﺟﻮاﻧﺒﮫ‬
‫اﻟﻤﺘﻤﯿﺰة ﻋﻦ اﻟﻔﺎراﺑﻲ واﺑﻦ ﺳﯿﻨﺎ وﻃﺮح اﻟﻘﻀﯿﺔ ﻋﻠﻰ ﺑﺴﺎط اﻟﻨﻘﺎش‪.‬‬
‫‪146‬‬

Benzer belgeler

اﻟﻜﺸﻒ - Uluslararası Sempozyum

اﻟﻜﺸﻒ - Uluslararası Sempozyum ‫ ﳕﻮذج ﻟﻠﺒﺒﻠﻴﻮﻏﺮاﻓﻴﺎ اﳌﺘﺨﺼﺼﺔ‬:‫"ﻣﻌﺠﻢ اﳌﻌﺎﺟﻢ" ﻷﲪﺪ ﺷﺮﻗﺎوي إﻗﺒﺎل‬

Detaylı

א א א ء

א א א ء @óÐĐ–ß@LÙÛbßc@áîçaŠig@Lïã‰a‰†m@†îà§a@†jÇ@LæaìÜÇ@ÑîĐÜÛa@†jÇ@Lòîj¨a@厧a@Lïàb@Ö‰b@@ZÕîÔ¤NH ç1119pI Nâ2010@ZŠ’äÛa@ƒí‰bm@NHõaŒuc@6@¿I@LH12I@taÛa@‰…aìã@ò܎܍@åà™@LÁîÈßa@oíe@†î»@LÕîω NòäŽÛa@¿@´mŠß@‰...

Detaylı