Untitled - Antalya Devlet Tiyatrosu

Transkript

Untitled - Antalya Devlet Tiyatrosu
14 Mayıs Gezegenler // Studio Festi // İtalya // Cumhuriyet Meydanı // 21.00
15 - 16 Mayıs Anneler // Ro Tiyatrosu //Hollanda // Haşim İşcan Kültür Merkezi Büyük Salon // 20.00
15 - 18 Mayıs
Atölye Çalışması: Karagöz – Kukla Yapım ve Oynatımı //Atölye Lideri // Haşim İşcan Kültür Merkezi Büyük Fuaye // 14.00
16 Mayıs
Atölye Çalışması: Dünyanın Anneleri // Ro Tiyatrosu // Haşim İşcan Kültür Merkezi Büyük Salon // 10.30
17 - 18 Mayıs
Vanya Dayı // Vakhtangov Tiyatrosu // Haşim İşcan Kültür Merkezi Büyük Salon // 20.00
18 - 19 Mayıs Ortak Bölenlerin En Büyüğü O.B.E.B. // Lefkoşa Belediye Tiyatrosu // KKTC // Haşim İşcan Kültür Merkezi Küçük Salon // 20.00
19 - 20 Mayıs
Ölüleri Gömün // İstanbul Devlet Tiyatrosu // Türkiye // Haşim İşcan Kültür Merkezi Büyük Salon // 20.00
20 - 21 Mayıs
Frida - İzlenimler // Deva’s Sanat Tiyatrosu // Romanya // Haşim İşcan Kültür Merkezi Küçük Salon // 20.00
21- 22 Mayıs
Kantocu // Ankara Devlet Tiyatrosu // Türkiye // Haşim İşcan Kültür Merkezi Büyük Salon // 20.00
22 - 23 Mayıs Ben Feuerbach // Trabzon Devlet Tiyatrosu // Türkiye // Haşim İşcan Kültür Merkezi Küçük Salon // 20.00
23 - 24 Mayıs
Benerci Kendini Niçin Öldürdü? // İstanbul Devlet Tiyatrosu // Türkiye // Kaleiçi Yat Limanı Marina Sahne // 21.00
23 - 24 Mayıs
Pal Sokağı Çocukları // Ankara Devlet Tiyatrosu // Türkiye // Haşim İşcan Kültür Merkezi Büyük Salon // 10.00 – 13.30
24 - 25 Mayıs Don Juan // Markus Zohner Tiyatrosu // İsviçre // Haşim İşcan Kültür Merkezi Küçük Salon // 20.00
25 Mayıs Ejderha ve Aslan Gösterisi // Çin // Konyaaltı Caddesi // 21.00
May 2012 Studio Festi // Italy // Cumhuriyet Squire // 21.00
May 2012 Mothers // Ro Theatre // Netherlands // Haşim İşcan Cultural Center Grand Hall // 20.00
May 2012
Workshop: Karagöz – Puppet Making // Workshop Leader Ali Meriç // Haşim İşcan Cultural Center Grand Fuaye // 14.00
May 2012
Workshop: Mothers of the World // Ro Theatre // Haşim İşcan Cultural Center Grand Hall // 10.30
May 2012
Uncle Vanya // Vakhtangov Theatre // • Haşim İşcan Cultural Center Grand Hall // 20.00
May 2012 The Greatest Common Divisor GCD // Municipal Theatre of Nicosia // TRNC // Haşim İşcan Cultural Center Small Hall // 20.00
May 2012 Bury The Dead // Istanbul State Theatre // Turkey // Haşim İşcan Cultural Center Grand Hall // 20.00
May 2012 Frida - Impressions // Deva’a Art Theatre // Romania // Haşim İşcan Cultural Center Small Hall // 20.00
May 2012
Sanger // Ankara State Theatre // Turkey // Haşim İşcan Cultural Center Grand Hall // 20.00
May 2012 I, Feuerbach // Trabzon State Theatre // Turkey // Haşim İşcan Cultural Center Small Hall // 20.00
May 2012
Why Did Benerci Commit Suicide? // Istanbul State Theatre // Turkey // Marine-Open Air Amphi Theatre // 21.00
May 2012 Paul Streets Boys // Ankara State Theatre // Turkey // Haşim İşcan Cultural Center Grand Hall // 10.00 – 13.30
May 2012 Don Juan // Markus Zohner Theatre Company // Switzerland // Haşim İşcan Cultural Center Small Hall // 20.00
May 2012 Beijing Dragon and Lions Performance // China // Konyaaltı Street // 21.00
2
Ertuğrul Günay / Kültür ve Turizm Bakanı Minister of Culture and Tourism 5
Lemi Bilgin / Devlet Tiyatroları Genel Müdürü General Art Director Turkish State Theatres
7
Dr. Ahmet Altıparmak / Antalya Valisi Antalya Governor 9
Selim Gürata / Antalya Devlet Tiyatrosu Müdürü Antalya State Theatre Director
11
Gezegenler / Planets
12
Anneler / Mothers14
Vanya Dayı / Uncle Vanya
16
Ortak Bölenlerin En Büyüğü O.B.E.B. / The Greatest Common Divisor GCD
18
Ölüleri Gömün / Bury The Dead
20
Frida - İzlenimler / Frida - Impressions 22
Kantocu / Sanger 24
Ben Feuerbach / I, Feuerbach 26
Benerci Kendini Niçin Öldürdü? / Why Did Benerci Commit Suicide? 28
Pal Sokağı Çocukları / Paul Streets Boys 30
Don Juan // Markus Zohner Tiyatrosu / Markus Zohner Theatre Company 32
Ejderha ve Aslan Gösterisi / Beijing Dragon and Lions Performance 34
Atölye Çalışması: Karagöz – Kukla Yapım ve Oynatımı / Workshop: Karagöz – Puppet Making 36
Atölye Çalışması: Dünyanın Anneleri / Workshop: Mothers of the World
38
3
4
Bir şehri gerçekte değerli kılan, şehir yapan nedir? Üzerinde yaşayan insanların sayısı mı? Binalarının
sayısı, yollarından her gün kaç araba geçtiği, fabrikalarının her yıl ne kadar mal ürettiği ya da
kaynaklarının zenginliği mi onu diğer şehirlerden daha farklı ve değerli kılar?
Özel bir şehir olmanın üç temel koşulu vardır. Birincisi; uygarlık düzeyinde, bilimde ve sanatta
ne kadar derin bir mirasa sahip olduğunuzdur. İkincisi bu mirası ne kadar iyi anlayıp, muhafaza
edebildiğinizdir. Son olarak, konumunuzu koruyabilmeniz için, gelecek kuşaklara gurur duyacakları
ne gibi yeni eserler verebildiğinizdir.
Kimi şehirler bunlardan birini ya da ikisini sağlarken yeryüzünde her üçüne de sahip olabilen
çok az şehir bulunmaktadır. Antalya, her yıl on milyonun üzerinde turisti ağırlarken onları doğal
güzelliklerinin yanı sıra, binlerce yıllık tarihinin eşsiz eserleriyle de büyüleyen özel bir şehirdir.
Böylesi bir kente sahip olmanın haklı gururu ve bilinciyle bizler, önceki çağların tarihi mirasını
korumak, daha önemlisi anlamak ve anlatmak için her gün artan bir çabayla mücadele etmekteyiz.
Zira ancak tarihi korumak ve anlamak böylesine yaşayan bir şehrin sadece geçmişten devraldığı
bir bayraktır. Bugünün yarına bırakacakları da en az tarihin kendisi kadar önem taşımaktadır.
Antalya tüm değerlerinin yanında, binlerce yıldır olduğu gibi sanatın kalbinin attığı şehirlerden biri
olmaya devam ediyor. Farklı sanat dallarındaki festivalleriyle güçlenen Antalya şehri bu yıl 3.sü
gerçekleşen “Devlet Tiyatroları Antalya, Uluslararası Tiyatro Festivali” ile ışığını arttırıyor.
Ertuğrul Günay
Kültür ve Turizm Bakanı
Minister of Culture and Tourism
Bu yıl Rusya, Hollanda, İsviçre, Romanya, KKTC, İtalya ve Çin’den güzel Antalya’mıza konuk olacak
değerli tiyatro topluluklarıyla festivalin, şehrimizin yaşamına büyük katkıları olacağı inancındayız.
Bu katkıyı festivale sahip çıkarak onu gelişmeye yönlendirecek olan siz değerli seyircilerimizle
birlikte sağlayacağız. Çünkü unutmamak gerekir ki festivalin gerçek sahibi Antalya halkıdır.
Festivalin hazırlanmasında emeği geçen başta Antalya Devlet tiyatrosu Müdürlüğü olmak üzere,
herkese teşekkür eder; festivale katılan tüm sanatçılara başarılar dilerim.
What makes a city real valuable? What makes a city a city? Is it the population? The number
buildings it has, the cars pass on its roads every day, the amount of the goods produced by its
factories each year, or the richness of its resources… What makes a city particular and different
than others?
There are three basic conditions for being a special city. The first one is the deep heritage it
possesses on the level of civilization, science and art. Second, how well this legacy is understood
and preserved. Finally, to maintain this, what kind of achievements you have had reached that
future generations they can be proud of.
Some cities meet one or both of these conditions but few cities in the world have them all.
Antalya is a peculiar city hosting over ten million tourists each year charming them with its
fascinating and unique historical environment as well as with its natural beauty. Carrying the
pride of such a city, we are well aware of the responsibility to increase the efforts for protecting
the heritage of historical eras, more importantly, to explain and to understand. To protect
and understand the history is to take over the flag from the past. And what is done today for
tomorrow is at least as important as the history itself. Besides all its assets, Antalya continues
to be one of the cities where the heart of art beats. Antalya becomes stronger with the festivals
from different art branches and increases the light of art through the 3rd “Turkish State Theatres
Antalya, International Theatre Festival”.
Precious theatre groups from Russia, Netherlands, Switzerland, Romania, Turkish Republic of
Northern Cyprus, Italy and China will be guests in Antalya and we believe this is an enormous
contribution to the life of our wonderful city. We will participate to this contribution with our
precious audience who will encourage the development of the festival by protecting its values. It
must not be forgotten that the real owner of the festival are the people of Antalya. I would like
to thank primarily to the Directorate of Antalya State Theatre, and to everyone who contributed
to the preparation of the festival, and I wish all artists success in the festival.
5
6
Kimi coğrafyalar, kültürü ve tarihi gereği sanata ve kültüre daha yatkındır. Buralarda insanlar
doğdukları günden itibaren kendilerinden önce gelen yüzlerce kuşağın mirasını içlerinde hisseder.
Onların acıları, sevinçleri, hayalleri kimi zaman bir yapıda, kimi zaman dilden dile söylene gelen
bir şiirde karşılarına çıkar. Antalya, geçmişten gelen kültür mirasını yüksek düzeyde koruyabilmiş
ve bugüne aktarabilmiş nadir şehirlerimizdendir.
Tiyatro sanatının Antalya’nın tarihinde başka bir önemi vardır. Demir Çağı’nın karanlığında; dünyanın
büyük bir bölümünde insanlık emekleme çağını yaşarken, Antalya tiyatroları yerli misafirlerine,
seyyahlara, tüccarlara ve askerlere bugün hala sanatsal değerini ilk günkü gibi koruyan antik
oyunlarla medeniyetin ışığını yansıtmaktaydı. İşte bu ışığın merkezi Antalya dünyanın her yanından
insanları hala kendine çekmekte, tarihten gelen birikimiyle sanatın yeşerdiği ve büyümeye devam
ettiği bir merkez olma konumunu sürdürmektedir.
Yüzyıllardır anlatılan ve insanoğlu var olduğu sürece anlamını koruyacak olan iyi ve kötünün, doğru
ve yanlışın, güzel ve çirkinin, barış ve savaşın, cömertlik ve cimriliğin, aşk ve kinin, özveri ve
bencilliğin ve daha sayılamayacak kadar çok duygu ve düşüncenin anlatıldığı tiyatro hayatın en
gerçek yansımasıdır.
Tiyatro belki de kalabalık içinde olsak bile kendimizle baş başa olduğumuz ve kendimizle
yüzleşebildiğimiz tek yerdir.
Lemi Bilgin
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü
General Art Director
Turkish State Theatres
Böylesine köklü bir sanatsal mirasa sahip Antalya’da bu yıl 3.sünü düzenlediğimiz “Devlet
Tiyatroları Antalya, Uluslararası Tiyatro Festivali”, gerek Antalya gerekse ülkemiz için büyük bir
gurur kaynağıdır. Festivalimizde hayatımıza yeni anlamlar katacak yerli ve yabancı birçok grup ve
değerli sanatçıyı sevgi ve dostlukla selamlıyorum.
Festivalimize katkılarından dolayı Antalya Devlet Tiyatrosu’ndaki çalışma arkadaşlarıma, festivale
katılan tüm tiyatro gruplarına teşekkür ediyor tiyatro sanatının insana ışık tutma görevinin
bilinciyle, festivalin gerçek sahibi olan siz değerli seyircilerimize iyi seyirler diliyorum.
By their culture and history, certain geographies are more prone to art and culture. People in
these places feel the heritage of hundred previous generations since the day they were born. The
grief, the sorrow, the joy or the dreams of the past are sometimes reflected on buildings or in
a poem that has circulated for centuries from a language to another. Antalya is one of the rare
cities of our country which has maintained its cultural heritage from the past and, continues to
transfer it to the present.
The art of theatre has a different importance in the history of Antalya. In the dark times of the
Iron Age, when the humanity was in its infancy in the large part of the Earth, the theatres of
Antalya reflected the light of civilizations to the its habitants, to travelers, to merchants and to
soldiers with ancient plays which today still preserve their artistic value. As a centre of this light,
Antalya still attracts people from all over the world, and maintains its position where the art
flourishes and continues to grow.
The theatre is the real reflection of life where emotions and thoughts such as good and evil,
right and wrong, beauty and ugly, peace and war, generosity and stinginess, love and grudge,
selflessness and selfishness, and more has been told for centuries and preserved their meaning
since the existence of humankind.
The theatre, maybe, is the only place where we can become alone and confront ourselves in the
crowd.
In Antalya, a place with deep artistic roots, the 3rd “Turkish State Theatres Antalya, International
Theatre Festival”, a source of honour for Antalya and for our country, will take place again
this year. We would like to present our regards and friendship to all of the foreign and Turkish
participating groups and their precious artists. We believe that they will add new meanings to
our lives.
I would like to thank to my colleagues of the Antalya State Theatre for their contribution to our
festival and to present my respects to all participating theatre groups. With the awareness of the
mission of theatre about lighting the way of humanity, I wish you, our precious audience to have
a good time.
7
8
2010 yılında ilki yapıldığında toplam 19 gösterimle yaklaşık olarak 13.000 izleyiciye, 2011
yılında toplam 14 gösterimle yaklaşık olarak 10.000 izleyiciye ulaşan ‘Devlet Tiyatroları Antalya
Uluslararası Tiyatro Festivali’mizin üçüncüsünün 14-25 Mayıs 2012 tarihlerinde gerçekleşiyor
olmasından dolayı, başta Kültür ve Turizm Bakanlığımız olmak üzere katkı sunanlara, emek
verenlere ve sanatseverlere daha sözümün başında teşekkür ediyorum.
2011-2012 tiyatro sezonunda beş oyunla 200 temsili Kahraman Maraş’tan Elazığ’a, Malatya’dan
Zonguldak’a kadar yirmiye yakın ilde izleyiciyle paylaşan Antalya Devlet Tiyatromuzun yorulmak
bilmez çabası, engin birikimi ve her düzeyden izleyiciye ulaşma tutkusu, katkı ve desteklerle
buluşunca bizleri yeni bir festivale kavuşturuyor; kutluyorum.
Ülkemizin seçkin Tiyatrolarının yanı sıra Çin, İsviçre, İtalya, Hollanda, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti, Romanya, Rusya’dan da ekipler ve oyunlar hemşehrilerimiz ve ilimize gelen yerliyabancı misafirlerimiz ile buluşacak. Ve böylece İlimizde bulunan çoğu kullanılabilir durumdaki
Antik Tiyatrolarımızın basamaklarında rastlaşacak, kültür ve sanat değerlerimizle meraklılarını
kucaklaştıracak, kentimizi ve kendimizi tanıtacak, izleyiciyi değişik kültürler ve oyunlara
kavuşturacak, İlimize gelen yabancı konukların kültür ve sanat hayatımızın içinde olmalarını
sağlayacak, tiyatronun ve turizmin büyük gücüyle dünya barışına katkıda bulunacağız.
Dr. Ahmet Altıparmak
Antalya Valisi
Antalya Governor
İlimiz Antalya muhteşem miraslarla, güzelliklerle bu gün bir dünya markasıdır ve Antalya’mız
sanatsal çaba ve eserlerle birincilik tacını daha yüce bir onurla taşımayı sürdürecektir. Bu çerçevede
‘Devlet Tiyatroları Antalya 3. Uluslararası Tiyatro Festivali’mizin hayırlı olmasını, çeşitlenen etkinlik
ve çoğalan katkılarla yıllarca sürmesini diliyorum.
The 3rd Antalya Theatre Festival will be held between May 14th and 25th 2012. At the first
festival in 2010, 13.000 audience had watched 19 performances, and in the second festival in
2011 10.000 audience had watched 14 performances. I hereby want to thank to the Minister of
Culture first and then to all those who contributed to and worked for the festival within these
years, and especially to the audience.
In the season of 2011-2012 Antalya State Theatre had performed 200 shows with 5 plays in 20
cities like Kahramanmaraş, Elazığ, Malatya, Zonguldak, etc. As the never-ending efforts of the
campaign, its deep experiences, and its desire to embrace to audience of all levels meets with
supports and contributions we encounter a new festival. I congratulate the State Theatre.
This year, in addition to distinguished theatres from Turkey, campaigns from China, Switzerland,
Italy, Holland, TRNC, Romania, and Russia will perform various plays to the local and foreign
audiences of the festival. Thus we will meet each other at the stairs of the Antic Theatres of the
city, the international cultural and artistic values will be presented to the people from various
countries, the city and the people of the city will be introduced, the audience will watch plays
from different cultures, the foreign visitors of our city will attend the cultural life of the city, and
we will contribute to the world-peace with the great power of the theatre and tourism.
Antalya is today a world-brand with its magnificent heritage and natural beauties. Antalya
will continue to carry that crown with artistic efforts and productions with proud. Within that
framework I wish the audience to enjoy the 3rd Antalya Theatre Festival, and I also wish the
festival to continue for many years with diversified activities and increased contributions.
9
10
Güneye Göç Zamanı; Festivalimiz Üç Yaşında…
Dört yerli, dört yabancı toplulukla başladık festivalimize. Yirmi beş bin seyircimizle kucaklaştık bu
iki yıl içinde. Üçüncüsüne ulaştık festivalimizin bu yıl. Yedi yabancı topluluk misafirimiz olacak bu
yıl festivalimize. Her geçen yıl daha da büyüyerek Antalya’mızın kültür ve sanat şehri olmasına
katkımız artarak sürecek. Her yıl daha da büyüyor festival coşkusu. Mayıs ayı yaklaşırken seyircimiz
artık merak eder oldu gelecek oyunları. Dünyanın her yerinden festivalimize katılım istekleri
çoğalmaya başladı. Mutluyuz, her geçen yıl festivalimiz büyüdükçe daha da mutlu olacağız.
Dünyanın tiyatrosunu, tiyatronun doğduğu topraklarda seyircilerimizle kucaklaştırmanın gururunu
yaşıyoruz. Önümüzdeki yıllarda oyun mekanlarını çoğaltıp daha da yaygınlaşmasını sağlamak
hedefimiz. Bütün bu çabalarımız daha iyiye, daha güzele ve daha duyarlılığa yönelebilmek hep
birlikte. Sevgiyi, hoşgörüyü, birbirimizi anlayabilme ve saygıyla kucaklayabilmeyi en vazgeçilmez
değerler haline getirebilme ve buna her daim sahip çıkabilme inancı.
Tiyatronun hiç bitmeyen o büyülü atmosferinde “insanla” ve “insana dair” tüm duyguları paylaşma
ve hep birlikte daha iyi insan olma yolculuğumuz başlıyor. İnanıyorum ki bu yolculuk bizleri daha
mutlu ve ruhları daha zengin insanlar haline dönüştürecek.
Festivalimiz için çok büyük desteğini gördüğümüz Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Sayın Lemi
BİLGİN’e, büyük katkı ve desteklerini bizlerden hiçbir zaman esirgemeyen Valimiz Sayın Dr. Ahmet
ALTIPARMAK’a, İl Emniyet Müdürümüz Sayın Dr. Ali YILMAZ’a, Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın
Prof. Dr. Mustafa AKAYDIN’a Muratpaşa Belediye Başkanımız Sayın Süleyman EVCİLMEN’e, Konyaaltı
Belediye Başkanımız Sayın Muhittin BÖCEK’e, Kepez Belediye Başkanımız Sayın Hakan TÜTÜNCÜ’ye,
Devlet Tiyatroları Dış İlişkiler ve Festivaller Birimi’ne, Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğü’nün tüm
çalışanlarına, Antalya Devlet Tiyatrosu’nun yorulmak bilmez sanatçıları, teknik personeli ve idari
personeline, festival için gönüllü çalışan dostlarımıza, kardeşlerimize ve her zaman yanımızda olan
siz değerli seyircilerimize teşekkür eder, sonsuz sevgi ve saygılarımı sunarım.
Selim Gürata
Antalya Devlet Tiyatrosu Müdürü
Antalya State Theatre Director
İyi seyirler!...
The festival had started with four local and four foreign campaigns. We embraces 25.000
audience within the past two years. This year we are organizing the third. This year 7 foreign
campaigns will be our guest. The festival will improve each year, and it will continue to support
the aim to make Antalya a city of culture and arts. Each year we feel more enthusiastic about
the festival. As May arrives, the audiences have started to ask about the plays to be performed.
Each year more campaigns, from all over the world, are applying to our organization committee
to attend the festival. We are happy, and we will be happier as the festival will improve. We are
proud to make the audiences come together with the campaigns from all over the world, at the
lands where theatre was born. Our target is to increase the number of the performance halls and
areas, and to make the festival more well-known. Our intention is to take all together the road to
the better, the favorable, delicacy, love, empathy, respect, and tolerance; and to make these the
most precious and essential values for all the people; and make everyone protect them. Under
the eternal magical atmosphere of theatre we take the road to become better persons and to
share with the “human-beings” all the emotions regarding the “humanity”. I believe that this
journey will make us happier and enrich our souls.
I hereby present my love, respect and gratitude to Mr. Lemi BILGIN, who always supported
the festival, to Antalya Governor Dr. Ahmet ALTIPARMAK who presented us all his contribution
and support, to the Police Chief Dr. Ali YILMAZ, to Antalya Mayor Prof. Dr. Mustafa AKAYDIN, to
Muratpaşa Mayor Mr. Süleyman EVCİLMEN, to Konyaaltı Mayor Mr. Muhittin BÖCEK, to Kepez
Mayor Mr. Hakan TÜTÜNCÜ, to the Foreign Relations and Festivals Department of State Theatres,
to all the personnel of the General Directorate of State Theatres, to untiring artists, technical staff
and administrative staff of Antalya State Theatre, to all the volunteers, our brothers and sisters,
and to you, our audience who have always been with us.
Enjoy the show!
11
İTALYA Studio Festi
ITALY Studio Festi
Gezegenler
Gustav Holst’tan ‘Gezegenler’i dinlemek ve düşlemek…
Gustav Holst, her bir gezegenin “doğasını” ve fonksiyonunu
betimleyerek, çalışmamız için izlenecek bir yol haline
gelmiş bir “görüntüler partisyonu” yazmıştır. Gökyüzü ve yer
arasında, havada ve özde asılı görüntüler; inanılmaz ama
anlaşılabilir görüntüler.
Debussy der ki “…Sadece müziğin inanılmaz yerleri, gecelerin
gizemli şiirselliğinde gizlice çalışan, şüphe edilemez ve hayali
dünyayı çağrıştırma gücü vardır …”. Hatta bu bir yoldur.
Yıldızlarla inşa etmek: anıtsal mimarinin ilk belirtisi.
Başlangıçta, inşa eden adamın elini yöneten yıldızların
mantığıydı.
İnsan, adeta bilinmeyen bir evrenin kayıp bir
ziyaretçisiymişçesine, dünyada astronomik bilgisini, güneşin
nereden doğduğunu, ne zaman tahılı olgunlaştırdığını ve
dalların meyve verdiğini anlamak için kullanılan jeolojik
zamanları yeniden oluşturdu.
Başlangıçta, anıtsal mimari yıldızların ve gezegenlerin
ayaklarımızın altında dans etmesini sağlamak, bir diyalog
başlatmak ve kendimizi, kozmosu düzenlemek için “çılgın
uçuşa” doğru daha da ileriye götürmek anlamına geliyordu.
“Kopuş ve kaos: Hoş geldiniz” ve Mars, Venüs ve Jüpiter ile
dinamik gerilim içinde karmaşık şekilleri tanımlamak için
ilkel yörüngesinin dairesel mantığını burada bırakır. Önerilen
parçaların ahenginde değişmeden varlığını sürdüren ortak bir
kültürel temelde, yirminci yüzyıl düşüncesindeki gelişmeleri
içine alan notalar ayak diremektedir.
12
The Planets
Listening ‘The Planets’ by Gustav Holst, and imagining…
Describing “the nature” and the function of each planet,
Gustav Holst has written a “score of images” which has
become a track for our work. Images, between sky and
earth, suspended in the air, in the quintessence; incredible
but understandable images.
Debussy said “…Only the music has the power to evoke the
incredible places, the indubitable and chimeric world that
works secretly in the mysterious poetry of nights…” It’s even
a track.
Building with stars: the first sign of monumental architecture.
At the beginning it’s the logic of the stars that rules the hand
of the builder man.
Like a lost visitor of an unknown universe, man reproduces
on earth his astronomical knowledge, geological times that
were used to understand where the sun rises, when it ripens
the corn and the branches yield fruit.
Monumental architecture, at the beginning, means to make
stars and planets dance at our feet, to start a dialogue and
to push ourselves even further on, towards the “crazy flight”
to order the cosmos.
“Rupture, chaos are welcome”, and here’s that Mars leaves
the circular logic of its medieval orbit to describe complicated
figures in dynamic tension with Venus and Jupiter. On a
common cultural matrix, that remains unchanged in the
harmonies of the proposed pieces, figures which take in
regard the developments of twentieth century thought insist.
Sanat Yönetmeni / Art Director
Valerio Festi
Proje Yapım / Project Producer
Monica Maimone
13
HOLLANDA Tiyatro Ro
NEDERLANDS Ro Theatre
Anneler
Mothers
Anneler, Rotterdam şehrinden her biri farklı etnik geçmişe
sahip 11 anneyle yapılmış bir yapım. Oyunun dekorunu
büyük bir mutfak oluşturuyor. Alize Zandwijk’in yönettiği
oyunda kadınlar, kişisel (aslında evrensel) annelikleri ile
ilgili samimi monologlar sunarken bir yandan da seyircilere
yemek hazırlıyorlar. Performansın sonunda hazırlanan akşam
yemeği servis ediliyor.
Mothers is a production with 11 mothers from the city of
Rotterdam, all with different ethnic backgrounds. The setting
is a big kitchen. Guided by director Alize Zandwijk on the
spot, the women present intimate monologues about their personal (but universal) motherhood, during which they
prepare a course for the audience. At the end of the performance, dinner is served.
Alize Zandwijk: “Kadınların kendi aralarındaki gücü bizim
güçlükle farkına varabildiğimiz bir şey. Benim göstermek
istediğim; farklı kültürlerdeki kadınların birbirleriyle
paylaşabildikleri güler yüzlülük, enerji, samimilik ve mizah
duygusu. Aslında tiyatro karşılaşmadan öte bir şey değil.
Sahnede bir topluluk var, ancak aynı topluluk tiyatro
salonunda da var. Performans süresince bir grup insan bir
arada oturarak sahnedeki topluluğu izliyor. Her seyirci oyunla
ilgili kendi görüşünü oluşturabiliyor... Bazıları oyunun belli
kısımlarını aptalca bulurken diğerleri o bölümleri severek
izleyebilir. Ancak yine de izleme deneyimini hepsi birlikte
paylaşır”.
Alize Zandwijk: ‘The power of women amongst themselves
is something we barely recognize. The cheerfulness, the
energy, the intimacy and the humor that women from other
cultures can share with one another is something I want to
show. Theatre is actually nothing more than an encounter.
There is a community on the stage, but also in the auditorium. For the duration of the performance, a group of people
sit together watching that community on the stage. Every
spectator may have their own opinion of it – one thinks this
bit is stupid, and the other that bit – but they all share that
experience of watching together’.
14
Yöneten / Directed by
Alize Zandwijk
Dekor Tasarımı / Set Designer
Lidwien Van Kempen
John Thijssen
Işık Tasarımı / Light Designer
Wim Bechtold
Dramaturg / Dramaturgy
Liet Lenshoek
Oyuncular / Performers
Ana Sanches
Clara Sies-Frank
Dennis Mendez Contreras
Eline Mohunlol-Jaharia
Katherine Yusefi
Mahnaz Morrowatian
Marianne Greweldinger
Miquê Hamden
Nastaran Razawi khorasani
Nicky Odumegwu
Rose Marie Trumpet
15
RUSYA Vakhtangov Tiyatrosu
RUSSIA Vakthangov Theatre
Vanya Dayı
Uncle Vanya
Çehov, oyunlarını “komedi” olarak adlandırırdı.
Chekhov refers to his plays as “comedy”.
Yönetmen, oyuncu ve seyirciler bu yalnız, değişik ve bazen
de gülünç olan kahramanları çok seviyorlar; ancak ızdırap
dolu, trajik şekilde sonuçlanan bu oyunların neden “komedi”
olarak adlandırıldığına cevap bulamıyor, sadece tahmin
yürütebiliyorlardı.
Directors, performers and audiences love these lonely,
original and sometimes humorous heroes but they also
couldn’t find out why Chekhov refers his plays as “comedy”
having ends with full of misery and tragedy.
Tuminas için Çehov’un oyunları içsel bir yolculuktur. Her rejisi
Çehov oyunlarının hikayesine ters bir yerde duran “komedi”nin
anlamına yaklaşma çabasıdır. Hem Puşkin’in sözü nasıl unutulur?
“Komedi sadece kahkaha değildir, sıklıkla trajediye yakın bir
yerde durur”.
Vanya Dayı oyununda aşina olduğumuz kişileri tanıyamaz, her
gün duyduğumuz sözcükleri ise ansızın duyarız. Hayır, Rimas
Tumanis vandalca davranmadı, metinleri kısaltmadı, yeniden
yazmadı. Kağıttan okudu onları; daha önce yeniden yazdığının
farkında olmadan…
Yönetmen, tutkular, hayal kırıklıkları ve gerçekleşmeyen
umutları savaş alanında bırakarak sahneyi gündelik yaşamdan
temizledi.
Tuminas’ın rejisinde oyuncularla hayat bulan Çehov kahramanları
gurur-felsefi düşünce, çalışkanlık-tembellik ve üretim-tüketim
ikileminde yaşamaktadırlar.
Çehov’un yarattığı absürd dünyada şey söylenirken, başka bir şey
yapılır ancak farklı bir şey düşünülür. Tuminas’ın Vanya Dayı’sı
ise Çehov kahramanlarının neler düşündüğü ve ruhsal sarsıntı
anlarında neleri itiraf ettikleri üzerinedir. Bu kahramanları bazen
Vanya Dayı gibi konuşmakta tutuk ya da Astrov gibi aşırı gaddar
olabilirler ancak onların itirafları tıpkı havasız bir odadan açık
havaya çıkmak gibi yüreklerinden coşkuyla dökülür...
16
For Tuminas, Chekhov’s plays resemble an inner journey.
Each of his directions are a struggle to reach “comedy”,
which stand opposite to Chekhov’s stories. How can one
forget Pushkin’s statement? “Comedy is not just laughter, it
often stands in a place close to tragedy.”
In the play Uncle Vanya familiar characters become unfamiliar
and we hear well-known words unexpectedly. No, Rimos
Tuminas did not act like a vandal, he did not shorten the
texts, and he did not rewrite them. He read them from the
paper; he was unaware that he had rewritten them before...
The director cleans the scene and removes the hints of daily
life by leaving passions, disillusionment, and unrealized
hopes in the battlefield.
Within the direction of Tuminas, characters of Chekhov live
in the dilemmas of pride-philosophical thinking, diligencelaziness and consumption-production.
In the absurd world created by Chekhov, while somebody
says something, he does something different and thinks
different either. Tuminas’ Uncle Vanya is an interpretation
of what the characters think and what they confess at the
times of emotional upheaval. Sometimes these characters
can be tongue-tied just as Uncle Vanya or can be pitiless like
Astrov. However, their confessions are poured down from
their hearts, like a man gets out from a stuffy room into
fresh air.
Yazan / Written By
Anton Çehov
Yöneten / Directed By
Rimas Tuminas
Dekor - Giysi Tasarımı / Set - Costume Designer
Adomas Yatsovski
Işık Tasarımı / Light Designer
Maya Shavdatuashvili
Besteci / Composer
Faustas Latenas
Oyuncular / Performers
Vladimir Simonov
Anna Dubrovskaya
Eugene Kregzhde
Maria Berdinskikh
Ludmila Maksakova
Sergei Makovetsky
Vladimir Vdovichenkov
Arthur Ivanov
Yuri Kraskov
Galina Konovalova
Ina Alabina
Sergei Epishev
Arthur Ivanov
17
K.K.T.C. Lefkoşa Belediye Tiyatrosu
T.R.N.C. Lefkoşe Municipality Theatre
Ortak Bölenlerin En Büyüğü
(O.B.E.B.)
Yiğit Sertdemir’in yazdığı Aliye Ummanel’in yönettiği oyun,
günümüz dünyasında iktidar mekanizmasının işleyişini ele
alıyor...
Bir terapi salonu…
Ortak Bölenlerin En Büyüğü tarafından görevlendirilen iki
adam…
Kendi kişiliklerinden başka kişiliklere doğru dönüştürülmesi
gereken dört kadın…
Bir sistem eleştirisi…
Bolca mizah…
İşte size iki perdelik bir komedi!..
18
The Largest Common Divisor (L.C.D.)
The play written by Yiğit Sertdemir and directed by Aliye
Ummanel, tackles the operation of power mechanisms in
today’s world.
A therapy room…
A man is charged by the Greatest Common Divisor...
Four women whose personalities are to be transformed into
others...
A system criticism...
Plenty of humour...
Here is a comedy with two acts!
Yazan / Playwright
Yazan / Written By
Yiğit Sertdemir
Yöneten / Directed By
Aliye Ummanel
Dekor - Giysi Tasarımı / Set - Costume Designer
Özlem Yetkili
Işık Tasarımı / Light Designer
Fırat Eseri
Müzik / Music
Ersen Sururi
Oyuncular / Performers
Barış Refikoğlu
Aytunç Şabanlı
Melek Gözükeleş
Hatice Tezcan
Özgür Oktay
Döndü Özata
19
Devlet Tiyatroları
İstanbul Devlet Tiyatrosu
Ölüleri Gömün
İlk kez New York’ta 1936 yılında sahnelenen tanınmış,
Amerikan yazarı Irwin Shaw’un bu savaş karşıtı oyunu,
pek çok soruyu gündeme getirmektedir: Dünyanın her
tarafında sürüp giden savaşların birinde vurulan askerler
gömülmeyi reddederek mezarlarından kalksalar ve savaşı
durdurmaya kalksalar neler olurdu? Ordu, hükümet, silah
tüccarları, politikacılar, iş adamları, din adamları, medya
ve sıradan insanlar bu alışılmadık ve inanılması güç isyana
nasıl tepki verirlerdi? Ya kocalarını, sevgililerini, babalarını
ve oğullarını kaybedenler ne hissederlerdi? Birkaç kişinin
direnişi gerçekten bir şeyler değiştirmeye yeter mi? Tüm
bunlar ancak “Gerçekten savaşsız bir dünyayı istiyor muyuz?”
sorusuna samimi bir cevap aramakla yanıtlanabilir. Süper
Güç hâkimiyetinin, bölgesel savaş ihtimallerinin, iç savaşların
her an gölgesini hissettiren bir coğrafyada yaşayan bizler
için Ölüleri Gömün gündemimizin tam da ekseninde oturan
ürkütücü, düşündürücü ve kışkırtıcı bir oyun.
20
Turkish State Theatres
İstanbul State Theatre
Bury The Dead
Staged for the first time in 1936 in New York, this antiwar play by American playwright Irwin Shaw tackles many
questions: What if soldiers fighting in wars all around the
globe defied burial, rose from the dead and decided to stop
the war? How would the army, government, weapon traders,
politicians, businessmen, religious authorities, media and
people react to this unusual and hard-to-believe riot? How
would those who lost their husbands, lovers, fathers and
sons feel? Is resistance that is sparked by a handful of people
enough for change? All this can only be answered with a
sincere response to the question, “Do we really want a world
without wars?”. As we reside in a geography characterized
by Super Power dominion, possibilities of regional war,
and the shadow of imminent civil wars, Bury the Dead is a
chilling, thought-provoking and stimulating play that covers
issues sitting right in the heart of our agenda.
Yazan / Playwright
Irwin Shaw
Çeviren / Translated By
Coşkun Büktel
Yöneten / Directed By
Şakir Gürzumar
Dekor Tasarımı / Set Designer
Behlüldane Tor
Giysi Tasarımı / Costume Designer
Nalan Alaylı
Işık Tasarımı / Light Designer
Yakup Çartık
Müzik / Music
Cenk Taşkan
Hareket Düzeni / Movement Layout
Alparslan Karaduman
Dramaturg / Dramaturgy
Selen Korad Birkiye
Oyuncular / Performers
Musa Uzunlar
Salih Dündar Müftüoğlu
Civan Canova
Ömer Hüsnü Turat
Ali Fuat Çimen
Cengiz Daner
Ali Ersin Yenar
Erdal Bilingen
Emre Emin Aravi
Ekrem Tuna Öztunç
Murat Barış Kavrukkoca
Umut Tabak
Cenk Demirel
Can Baykan
Ozan Özcan
Berrin Arısoy Akhasanoğlu
Yasemin Atasu
Hilal Özbay
Gözde Okur
Pelin Gülmez
Burcu Salihoğlu
Ediz Baysal
Erdinç Tok
Alper Saylık
Can Güvenç
Gökhan Türkal
Ebru Kaymakçı
Seda Çavdar
Cansu Dağdelen
Yasemin Yalçınkaya
Ahmet Taşdemir
Birol Engeler
Ersin Umut Güler
Burak Yıldız
Mehmet Onur Büyüktopçu
Serkan Özcan
Alper Saylık
Gökhan Azlağ
Gökhan Türkal
Can Güvenç
Akın Altın
21
ROMANYA Deva Sanat Tiyatrosu
ROMANIA Deva’s Arts Theatre
Frida - İzlenimler
Frida - İzlenimler Frida Kahlo’nun yaşam hikâyesine dayanan
sıra dışı bir gösteri. Gösteri Frida’nın çalkantılı yaşamını
basit ve açık bir biçimde, hayattan görüntüler ve hikâyeler
arasında tek kelime etmeden dans ederek, sadece jestler,
mimikler, özel müzikler ve dinamik bir sahne performansı ile
betimlemektedir.
Frida, insana görünüşte etle tırnak gibi olan engellere rağ
22
Frida - Impressions
Frida - Impressions is an unconventional performance based
on Frida Kahlo’s life story. The performance describes Frida’s
tumultuous life in a simply and suggestive manner; dancing
without words between the images and stories of her life
only with gesture, mimic and music and dynamic stage
movement.
Frida is a lesson of the power to fight for dreams, for own
ideals, despite of all the impediments apparently inseparable.
Kurgulayan - Yöneten
Scenerio - Directed By
Mc. Ranin
Dekor - Giysi Tasarımı
Set - Costume Designer
Mc. Ranin
Koreograf
Choreograph
Hugo Wolff
Oyuncular / Performers
Hugo Wolff
Mara Opris
Ionut Oros
Irina Melnic
Romul Morutan
Yain Napier
Matei Sorop
Diana Buluga
Alexandra Odoroaga
Ioana Decianu
23
Devlet Tiyatroları
Ankara Devlet Tiyatrosu
Turkish State Theatres
Ankara State Theatre
Kantocu
1920’lerin İstanbul’u… Bir yanda Ankara’da kurulacak
Cumhuriyet’in ayak sesleri, diğer yanda İstanbul
Direklerarası’nda bir tiyatro kumpanyasından yükselen çalgı
sesleri, ‘kanto’ melodileri, piyeslerden uçuşan replikler… Bu
renkli cümbüşün ortasında genç bir kız… Takma adla sahneye
çıkan bir Kantocu: Verjin. Sahneye aşık. Bir de ‘Mustafa
Kemalci’ sevgilisi Cemil’e. Ama hayat işte… Her büyük aşkta
olduğu gibi, Verjin’in ‘vuslat’ının da önüne engeller çıkarıyor.
Ama hayat işte… Engelleri ortadan kaldıran güzel sürprizlere
de gebe… Yeter ki umut olsun yürekte… Neşeli şarkılarıyla
Kantocu’lar! Melodramlar, Tragedyalar! Devirleri kapanmış
Tuluatçılar! Çığırtkanlar! Komik-i şehirler! Dansçılar, Çalgıcılar!
İyiler, Kötüler! Çatışmalar! Kaçaklar! Sırlar! Ve Aşıklar! Tekmil-i
birden hepsi bu kumpanyada… Verjin’in muhteşem hikayesi
‘Kantocu’da başlıyoooor!
24
Singer
Istanbul, the1920’s… The approaching footsteps of the
new Turkish Republic on the one hand, and the sound of
chansons and drama cues rising from the theatre campaigns
of Direklerarası in Istanbul, on the other hand… A young
lady right in the middle of that colourful cacophony… A
singer nicknamed “Virgin”. She is committed to theatre and
her sweetheart Cemil, a Kemalist. However life is strange.
Like all the legendary loves it builds barriers between the
lovers. But life is strange. It sometimes surprisingly presents
chances removing these barriers… As long as there is hope
in the heart… Singers with their cheerful songs! Melodramas
and tragedies! Improvisers whose times had passed! Comics!
Dancers! Musicians! The Goods! The Evils! Conflicts! Fugitives!
Secrets! And Lovers! All in one theatre… The spectacular
story of Virgin starts here, with our play “Singer”.
Yazan – Yöneten / Written - Directed By
Haldun Dormen
Dekor Tasarımı / Set Designer
Osman Şengezer
Giysi Tasarımı / Costume Designer
Gül Emre
Işık Tasarımı / Light Designer
Osman Uzgören
Müzik / Music
Serpil Günseli
Koreograf / Ccoreograph
Nebi Birgi
Oyuncular / Performers
Çiğdem Aydın
A. Hakan Beşen
Turgay Kılıç
Engin Özsayın
Kader İlhan
Hicran Yavuz
Zeynep Aytek Metin
Koray Karaca
Ercan Eker
Serap Doğan
Buket Türkyılmaz
Gönül Çetin
Güven Besimoğlu Melike Canal
Volkan Özman Ayça Narlı
Damla İlgün
Eylem Türkmen
Firdevs Aylin Tez
Celal Murat Usanmaz
Nimet İrem Güler
Acan Ağır Aksoy
N. Gurur Çiçekoğlu
Özgür Ayyıldız
Uğur Erbektaş
Kübra Erdem
Yunus Sercan Çantay
Oğuzhan Oğuz
Gizem Taşyaka
Pınar Berkmen
Berk Bozoğlu
Orkestra / Orchestra
Kemal Günüç
Fikri Özdemir Mehmet Haluk Kılıç Atilla Kılıç
Selçuk Ovalı
Fahrettin Ünal
Ümmiye Özdem Atalay
Kazime Neslihan Erten
Mertol Aytekin
Döndü Dulkadir
25
Devlet Tiyatroları
Trabzon Devlet Tiyatrosu
Turkish State Theatres
Trabzon State Theatre
Ben Feuerbach
Feuerbach, uzun süre akıl hastanesinde yattıktan sonra tedavi
olmuş, mesleğine tutkun bir oyuncudur. Bu uzun aradan
sonra, bir tiyatronun oyuncu seçmelerine gelir. Karşısında
bir zamanlar tanıdığı ünlü rejisörü görmeyi beklerken,
onun asistanı tarafından karşılanır. İlk başta yaşadığı
hayal kırıklığı, bir müddet sonra izleyicisinin tüm dikkatini
kendinde toplamaya çalışan, oyuncunun sergilediği bir kedifare oyununa dönüşür. Böylece Feuerbach’ın kişiliğinin ve
yaşamının katmanlarında dolaşmaya başlarız. Beklenen kişi
en sonunda geldiğinde ise olaylar Feuerbach’ın tahmininden
çok farklı gelişir.
26
I, Feuerbach
Feuerbach is an actor addicted to his profession. He had been
hospitalized in an asylum and treated. After long time he attends the auditions of a theatre. While expecting the famous
director, whom he knew for a long time, the assistant appears. The disappointment at the beginning turns into a cat and
mouse game performed by the actor, trying to attract all the
attention of the audience. Thus we take a journey at the layers of Feuerbach’s personality and life. When the expected
person arrives the course of the events develop into a very
different way than what he had anticipated.
Yazan / Playwright
Tankred Dorst
Çeviren / Translated by
Sema Engin
Yöneten / Director
Yurdaer Okur
Oyuncular / Performers
Hakan Meriçliler
Elif Şeker Saka
Emre Ön
27
Devlet Tiyatroları
İstanbul Devlet Tiyatrosu
Turkish State Theatres
İstanbul State Theatre
Benerci Kendini Niçin Öldürdü?
Nâzım Hikmet tarafından yazılıp, sonradan oyunlaştırılan
bir ırmak şiirdir Benerci Kendini Niçin Öldürdü?. Hindistan
ve İngiltere’nin sömürge ilişkisi içinde olduğu dönemde,
ezilen toplumların öyküsü olma niteliğinde, evrensel dilde
olma özelliğini içerir. Emperyalizm aleyhine yazılan ve
emperyalizmi temellerinden yıkmak için nefislerini feda
edenlerden söz edilen oyunda, bir devrimcinin hangi şartlar
içinde kendini öldürmeye hak kazanacağına gönderme
yapar.
Benerci, Hindistan’da İngiliz emperyalizmine karşı komünist
parti saflarında mücadele etmektedir ve içinde bulunduğu
il komitesinin tümü polis tarafından tutuklanır. Ama
Benerci serbest bırakılır. Arkadaşları da Benerci’yi ajan
olmakla suçlar. Daha sonra Benerci, tekrar hapse atılır ve
bir kahraman haline gelir. Hapisten çıkınca tek lider olması
beklenmektedir. Bu kez de Benerci hareketin başına geçerse
hareketi geriye götüreceğini düşünerek intihar eder.
28
Why Did Benerci Commit Suicide?
Why Benerci Commit Suicide? is a long poem written by Nazım Hikmet and dramatized later on. The story of the poem
takes place at the times when India was a colony of Great
Britain. It was written in a global language, and it is the story
of all the oppressed societies. The play is against imperialism and it is about the people who sacrifice themselves in
order to destroy the roots of imperialism, and it emphasizes
the conditions of a revolutionist who will be entitled to kill
himself.
Benerci is fighting against the British Imperialism as a member of the Communist Party, and all the members of the City
Committee are arrested, but Benerci is released. His friends
blame Benerci for being a spy. Then Benerci is imprisoned
again, and becomes a hero there. Everyone expects him to
be the sole leader after he gets out of the prison. This time
Benerci commits suicide, thinking that if he will become a
leader the movement will regress.
Yazan / Written By
Nâzım Hikmet
Yöneten / Directed By
Mehmet Ulusoy
Dekor Tasarımı / Set Designer
Michel Launay
Giysi Tasarımı / Costume Designer
Özlem Karabay
Işık Tasarımı / Light Designer
Yakup Çartık
Müzik / Music
Kutsi Erguner
Koreograf / Choreograph
Kürşat Alnıaçık
Oyuncular / Performers
Celal Kadri Kınoğlu
Tansel Öngel
Kürşat Alnıaçık
Hülya Çelik
Yurdaer Okur
29
Devlet Tiyatroları
Ankara Devlet Tiyatrosu
Turkish State Theatres
Ankara State Theatre
Pal Sokağı Çocukları
Nemecsek, Boka Csonakos, Gereb, Feri Ats, Pasztor Kardeşler
ve diğerleri… Binalarla kuşatılmış arsa için birbirleriyle
amansız bir mücadeleye giren iki çocuk çetesi: Pal Sokağı
Çocukları ve Kırmızı Gömlekliler. Tek istedikleri arsada
özgürce oyun oynayabilmek!
O arsa sadece bir arsa değil, Pal Sokağı Çocukları’nın vatanı
ve onlar vatanlarını tüm güçleriyle savunuyorlar.
Savaşırken dostluğu, gururu, adil olmayı her şeyin önünde
tutan bu cesur çocuklar, bizlere kazanan ve kaybedenin dost
olabileceğini öğretiyorlar. Dostluk, vatan sevgisi ve bağlılık
üzerine kurulan bir hikâye. Macaristan’dan çıkıp tüm dünya
çocuklarına ulaşan, hayal etmeyi unutmayan özgür ruhların
hikâyesi.
30
The Paul Street Boys
Nemecsek, Boka, Csonakos, Gereb, Feri Ats, Pasztor Brothers
and others… Paul Street Boys and Red Shirts are two boy
gangs struggling with each other for the piece of land
surrounded by buildings. All they want is a playground
where they can play freely.
The land is not an ordinary one, it is the country of the Paul
Street Boys, and they defend it with all they have.
The boys who do not give up their friendship, pride, and
respect even in a fight, teach us that winner and loser may
become friends. The story -written in Hungary- on friendship,
commitment and country love, reached children all around
the world, is about free souls who never forget to dream.
Yazan / Written By
Ferenc Molnar
Çeviren / Translated By
Tarık Demirkan
Oyunlaştıran / Adapted By
Serra Canbay
Yöneten / Directed By
Ebru Kara
Dekor Tasarımı / Set Designer
Aytuğ Dereli
Giysi Tasarımı / Costume Designer
Töre Özsel
Işık Tasarımı / Light Designer
Kazım Öztürk
Müzik / Music
Sarp Keskiner
Koreograf / Choreograph
Burçak Işımer
Oyuncular / Performers
İpek Atagün Gezener
İrfan Kılınç
Caner Kadir Gezener
Halil Akarsu
Şekip Taşpınar
Nilgün Cilingiroğlu
Mert Aksu
Akın Berk Sağıroğlu
Aytuğ Scioti
Murat Can Öztürk
Erdem Serkan Saraç
Berkan Görgün
Özkan Gültekin
Berkay Veli
Faik Gürbüzlü
Yalın Tarhan
Serkan Fakılı
Umut Yılmaz
Barış Çağlar
Gökhan Kutum
Orkestra / Orchestra
Nevzat Doğa Amiklioğlu
Faruk Karagül
Özkan Avcı
A. Ersan Ocak
Uğur Nak
Engin Bostancı
31
İSVİÇRE Markus Zohner Tiyatrosu
SWITZERLAND Markus Zohner
Theater Compagnie
Don Juan
Don Juan kadınları baştan çıkartan adam; Don Juan ihtiyacı
olduğuna inandığı şeyi alan adam; Don Juan kurallara
göre oynamayan, amaçlarına hizmet ettiği sürece sıklıkla
evlenen adam; Don Juan kilisenin bir yalanlar ağı olduğuna
ve özgürlüğün her şey olduğuna inanan adam; Don Juan
iki artı ikinin dört ve dört artı dördün sekiz olması hariç
hiçbir şeye inanmayan adam. Ama diğer yandan Don Juan
maceracı, kadınlara aradıkları şeyi veren, onların bakışlarına,
isteklerine, işaretlerine, davetlerine, umutlarına karşılık
veren adam, Don Juan onların istekleriyle meşgul olan adam.
Don Juan kendisine olan aşırı ilgisi daha önceye nazaran
dünya ile daha ilgili olan adam. Burası kendi zevklerimiz
ve kendi paramız hariç hiçbir şeyin önemi yokmuş,
her şey mümkünmüş gibi görünen bir dünya; adeta ne
istersen alabileceğin devasa bir pazaryeri. Duyguların
bile emtiaya dönüştüğü, sevginin pazarlanabilir bir ürün
olduğu, mutluluğun paraya, pula ve insana sahip olunarak
bulunabileceği yanılsamasının her zamankinden daha çok
hükmettiği bir dünya.
32
Don Juan
Don Juan, the man who seduces women, Don Juan, the man
who takes what he believes he needs, Don Juan, the man
who doesn’t play by the rules, who gets married as often
as it serves his purpose, Don Juan, for whom the church is a
web of lies, and for whom freedom is everything, Don Juan,
the man who doesn’t believe in anything except that two
and two makes four and four and four eight. But also: Don
Juan the adventurer, Don Juan who gives women what they
look for, who reacts to their looks, wishes, signs, invitations,
hopes, who attends to their desire.
Don Juan, whose egomania is more relevant to the world
than ever before, a world in which nothing seems to count
but your own pleasure, your own money, a world in which
everything seems available, one big supermarket where you
can take whatever you like. A world in which even feelings
have become commodities, love a marketable good, more
than ever before a world dominated by the illusion that happiness can be found by owning money, things and people.
Yazan / Written By
Lord Byron
Yöneten / Directed By
Markus Zohner
Dekor Tasarımı / Set Designer
Jacob Nassi
Elvis Van Der Mayden
Giysi Tasarımı / Costume Designer
Caterina Foletti
Işık Tasarımı / Light Designer
Christoph Siegenthaler
Oyuncular / Performers
Adele Raes
Markus Zohner
David Matthäus Zurbuchen
33
Çin
China
ÇİN Pekin Ejderha ve
Sokak Gösterisi Grubu
2012 Türkiye-Çin Kültür Yılı çerçevesinde ülkemize konuk olan
ve Çin’in dışa açılım politikası ile birlikte, yurtiçinde olduğu
kadar yurtdışında da büyük beğeni toplayan, “Pekin Ejderha
ve Sokak Gösterisi Grubu” çeşitli etnik türlerin oluşturduğu
geleneksel Çin gösteri sanatları ile geniş bir seyirci kitlesine
sesleniyor.
Çin kültürünün başlıca geleneklerinden biri olan ve öyküsünü
şarkı, dans, mask ve devasa ejderhaların harmanlandığı
bir gösteri biçimi ile anlatan performansta, geleneksel
ejderha ve aslan dansları ve akrobasi sanatının en önemli
başlangıç noktası olan uzun tahta sopalar üzerinde yürüyüş
önemli bir yer tutmaktadır. Bu geleneksel gösterilerle, inanç
sistemlerinin bir yansıması olan, efsanevi kahramanları
yüzyıllar öncesinden günümüze taşınmaktadır.
Halk arasında kutsal kabul edilen efsane kahramanları
sembolik olarak canlandırıldığı gösteride kişilik özellikleri ve
kaderlerin sembolize edilmesi açısından, kullanılan makyaj
ve özellikle de renkler büyük önem taşır.
Çin’de geleneksel olarak kutlanan ve yeni yıl anlamına gelen
bahar bayramları, fener festivalleri başta olmak üzere yaygın
olarak sergilenen dünyaca ünlü bu özgün sokak gösterisi,
festivalin kapanışında bu kez Antalyalılarla coşkulu bir
buluşma yaşayacak…
34
CHINA Beijing Dragon and Lion
Street Performance Group
The “Pekin Dragon and Street Show Group”, introducing
the traditional Chinese performance arts formed by various
ethnical aspects, will visit Turkey within the scope of “2012
Turkish-Chinese Culture Year”. According to the new policies
of the Chinese Government on the foreign relations, the
Group reached audiences all over the world, and won
recognition in the global sense in addition to its recognition
in China.
At the performance, which is leading example of the
tradition of the Chinese Culture, tells its story with songs,
dances, masks and huge dragons, the traditional lion and
dragon dances, and the very starting point of the acrobatics
-walking on long wooden sticks, take an important place.
At these traditional shows, the legendary heroes, which are
the reflections of Chinese belief system, are brought to the
present from thousands of years past.
At the show, the sacred legendary heroes are revitalized
symbolically, the make-up especially the colors are
particularly important in the sense of symbolizing the
characters and their fate.
The spring-fest, heralding the New Year, is traditionally
celebrated in China. This unique and world-famous street
performance and the torchlight procession will be witnessed
by Antalya this time, at the closing ceremony of the festival.
35
Ali Meriç Karagöz Yapım ve
oynatım Atölyesi
Karagöz Yapım ve oynatım
Atölyesi
Ali Meriç Karagöz Puppetry and
Puppet Production Workshop
Oyun
Ali Meriç, 1959 yılında Alaşehir’de doğdu. İzmir Atatürk
Lisesi ve Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü’nden
mezun oldu. 1977 yılında AÇT’de (Ankara Çocuk
Tiyatrosu) tiyatroya başladı. AST’da (Ankara Sanat
Tiyatrosu) çalıştı. 1986 yılında, Devlet Tiyatroları’nın
Çocuk ve Gençlik Bölümü’ne girdi. Ankara ve Bursa
Devlet Tiyatrosunda görev yaptı.
1978 ve 1980 yıllarında Akşehir Nasreddin Hoca
Gülmece Öyküsü Yazma Yarışması’nda iki kez ikincilik
ödülü aldı. 1983 yılında Metin BALAY’la birlikte
yazdıkları Gozort oyunuyla TOBAV’dan (Tiyatro Opera
ve Bale Çalışanları Vakfı) Başarı Ödülü; 1986 yılında, Bir
Varmış İki de Varmış oyunuyla TBMM’den üçüncülük
ödülü; 1989 yılında TRT’nin düzenlediği, Çocuklar İçin
Radyo Oyunu Yazma Yarışması’nda birincilik ödülü aldı.
1986 yılında Lope de Vega’nın Çılgın Dünya - Los Locos
de Valencia - oyunundaki Hekim rolüyle, Ankara Sanat
Kurumu Övgüye Değer Oyuncu Ödülü’ne; 2002 yılında
oynadığı Jaroslav HASEK’in Aslan Asker Şvayk - Good
Soldier Svejk - oyunundaki ‘Şvayk’ rolüyle TEB (Tiyatro
Eleştirmenleri Birliği) ödülüne değer görüldü.
UNIMA (Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunları Birliği) ve
ASSITEJ (Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği)
üyesidir.
Antalya Devlet Tiyatrosu’nda, oyuncu ve yönetmen
olarak görevini sürdürürken, Akdeniz Üniversitesi
Tiyatro Bölümü’nde “Geleneksel Türk Tiyatrosu”
derslerine girmektedir.
36
Ali Meriç was born in Alaşehir at 1959. He graduated from İzmir
Atatürk High School and the Theatre Department of the Ankara
University. He started to perform in Ankara Children’s Theatre
at 1977. He worked at Ankara Art Theatre. In 1986 he attended
the Children and Youth Department of Turkish State Theatres and
worked in Bursa State Theatre.
He won the second prize for two times in 1978 and 1980 at
Akşehir Nasreddin Hoca Funny Story Authors Contest. He won
the Success Prize from TOBAV (Theatre, Opera and Ballet Workers
Foundation) in 1983 with the play Gozort, he co-wrote with Metin
BALAY. In 1986, he won the third prize from the Turkish Grand
National Assembly with the play Once Upon a Time. In 1989 he
won the first prize at Children Radio Play Authors Contest of TRT.
In 1986 he had been given the “Praiseworthy Actor” prize from
Ankara Art Association with his act as the Physician, at the play
Los Locos de Valencia (Crazy World) by Lope de VEGA.
In 2002 he had been given the prize of Theatre Critics Association
with his act as Svejk, at the play Good Soldier Svejk by Jaroslav
HASEK.
He is a member of UNIMA (The Worldwide Puppetry Organization)
and ASSITEJ (International Association of THEATRES for Children
and Young People).
He is working as actor and director at Antalya State Theatre,
and giving lectures of Traditional Turkish Theatre at the Theatre
Department of Akdeniz University.
Lider / Leader
Ali Meriç
Gölge oyunumuz Hacivat Karagöz bir zamanların en önemli eğlencesiydi.
Eskiden ramazan gecelerinde düzenlenen eğlencelerinde herkes, doğruca Karagöz ve Hacivat
gösterisi seyretmeye giderdi. Önce Hacivat Çelebi şarkı söyleyerek gelir ve “Ne olur şu dört
köşe perdede bana da bir kafadar olsa ah bana bir eğlence medett amannnnnnnnnnnnnnn
amannnnnnnnnnnnnnnn...” diye Karagözü çağırmaya başlardı.
Herkesi kahkahalarla güldüren Karagöz ve Hacıvat’ın atışması bittikten sonra fasıl bölümü başlar;
bu bölümde oyunun akışına göre Zenne, Çelebi, Tuzsuz Deli Bekir, Beberuhi, Tiryaki, Acem, Laz,
Matiz, Zeybek gibi tipler perdeye gelirlerdi.
Pekiiii…
Hacivat ve Karagöz’ü ilk kez kim oynatmıştır perdede?
“Nereke” nedir ve ne işe yarar?
Karagöz’ün bir kolu oynar da neden Hacivat’ın yumruk olmuş sakalının altında durur hep?
Ya Karagöz ve Hacivat tasvirleri nasıl kesilir, neyle boyanır?
Peki ya nasıl oynatılır?
Ben de oynatabilir miyim?
Seslerini çıkartabilir miyim?
Eğer bu soruların cevabını merak ediyorsanız,
Siz sevgili dostlarımızı atölye çalışmamıza bekliyoruz…
Karagöz Shadow Play was once the most popular show of its time.
Especially during the Ramazan Month, people rushed to the Karagöz and Hacıvat Shows at the
evenings. First Hacivat Çelebi enters and summons Karagöz by singing a song, saying “I wish I
had a buddy within that rectangular stage, please help me to find entertainment, ohh, ohhh!”
After the quarrel of Karagöz and Hacivat ends, making everyone laugh, the second part starts
with some of the most important characters: Zenne the male belly dancer, Çelebi the gentleman,
Boring Mad Bekir, Beberuhi, Pothead, Persian, Laz, Drunk, and Zeybek.
So…
Who was the first Karagöz Shadow Play Performer?
What is “Nereke” and what is it used for?
Why Hacivat hold his fist under his beard, while Karagöz’s one arm moves all the time?
How are the puppets made, and what are they painted with?
How is the show performed?
Can I do it too?
Can I make the dubbing?
If you wonder the answers to these questions, you are welcomed to our workshop …
37
Hollanda Ro Tiyatrosu
Holland Ro Theatre
Atölye Çalışması:
Dünyanın Anneleri
Workshop: Mothers of the World
Annelere ve anne adaylarına açık olan bu atölyede
katılımcılar, evrensel bir konu olan annelik üzerine kendi
bireysel hikayelerinden hareketle oluşturdukları metni sahne
diliyle yeniden yazacak ve birbirlerine anlatacaklar.
The workshop is open to all mothers and mothers of future.
Participants will be expected to rewrite and tell each other
the texts that they generate with their individual stories on
motherhood, a universal topic through theatrical language.
Profesyonel tiyatro deneyimi gözetmeyen bu atölye
çalışmasında katılımcılardan anneleri veya annelik ile ilgili
kişisel hikayelerini anımsatan bir şarkı, şiir, masal, hikaye
veya yemek tarifi ile gelmeleri beklenmektedir.
Having a professional theatrical experience is not a
requisition to participate in the workshop. Participants are
expected to bring a written material such as lyrics, poem,
story or a recipe that reminds their mother or their memories
about motherhood.
38
39

Benzer belgeler

festival broşürü için lütfen buraya tıklayınız

festival broşürü için lütfen buraya tıklayınız tiyatronun bin yıllık mirasını taşımanın onurunu taşıyor. Festivalimize katkılarından dolayı Antalya Devlet Tiyatrosu’ndaki çalışma arkadaşlarıma, festivale katılan tüm tiyatro gruplarına teşekkür ...

Detaylı

festival broşürü için lütfen buraya tıklayınız

festival broşürü için lütfen buraya tıklayınız Festivalimiz için çok büyük desteğini gördüğümüz Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Sayın Necat Birecik’e, büyük katkı ve desteklerini bizlerden hiçbir zaman esirgemeyen Valimiz Sayın Muammer Türker’e...

Detaylı

Sabancı Vakfı

Sabancı Vakfı We are proud and excited to be organizing this Festival for the last 15 years. Easier said than done. We have hosted 35 foreign countries in Adana to date. The cultural ambassadors of all those 35 ...

Detaylı