QN4 Dome Türkiyeiçin - Cacabey Planetaryum

Transkript

QN4 Dome Türkiyeiçin - Cacabey Planetaryum
GÖZLEMLENEN EVREN...
1013km=
1 Işık Yılı
100.000 km
10 Işık Yılı
100 Işık Yılı
1000 Işık Yılı
?
Bilinmeyen
alan
106
Işık Yılı
10.000
Işık Yılı
SLOAN
GREAT WALL
WOH G64
Boomerang
nebula
10.000 km
Mu Cephei
Ay
Tarantula
nebula
Orion nebula
Pisces Cetus
Super Cluster
Complex
Triangulum
Galaxy
IC 1101
1.000 km
Dünya
V 354 Cephei
Sirius
Eskimo nebula
Homunculus
nebulası
Venüs
Large
Magellanic
cloud
KY Cyigni
Pluton
100 km
Barnards
loop
Gomez’s
Hamburger
Capella
Merkür
Ring nebula
Betelgeuse
1-10 km
Mars
dysnomia
Stingray
Nebula
VY Canis
Majoris
VV Cephei A
Kuipper Belt
Great nebula
carina
Horsehead
nebula
Uranüs
Charon
sagittarius
dwarf galaxy
Polaris
Lagoon
nebula
S Doradus
Saturn
Rottenegg
nebula
Europa
Quoar
Cave
nebula
Aldeberan
Yıl : 2 Dysnomia
Sayı : 2
Nisan 2013
Callisto
www.haberkure.net
www.cacabey.com.tr
Ganymede
Neptün
R Doradus
Rigel
Voyager-1
Blinking
nebula
Astropark
“Genişleyen evren” modeline göre evrenin hesaplanan Yaşı
Büyük Patlama (Big Bang) den bu yana 13,7 milyar yıldır.
QN4 Dome
acabey Planetaryum yerli planetaryum
sistemi üretimine ilk markası Astropark ile
devam ediyor. Kurulduğu günden bu yana ArGe, full-dome eğitim alanlarında hızla gelişme
kat eden Cacabey Planetaryum ilk markasını
Astropark ile kurdu. Profesyonel Görüntü
Sistemleri olarak Türkiye'deki bilgi teknolojileri
sektöründe öncü firmayız. Öncü firmayız
diyoruz çünkü biz bir ürünü yurtdışından gelip
yerleştirilmesinden servisine kadar yalnızca
seyreden tedarikçi bir firma değil, üreten
Dünya' da ortaya çıkan en yeni teknolojilerin
ülkemizde kullanıma sunulması yanında
elektronik sektöründe yerli üretimler de
yapan bir markayız.
Devamı Sayfa8
Andromeda
nebula
canis
majordwarf
galaxy
1012 Işık yılı itibaren bilinen evrenin sınırındayız.
1010 Işık yılı her gördüğümüz parlak cisim yıldız değil, galaksidir. Derin Uzay Alanı
içerisindeyiz.
108 Işık Yılı ötede Virgo Sperkümesini,
106 Işık Yılı civarlarında Samanyolu galaksimizi görüyoruz ki; Güneş’imiz de
içindeki yüz milyarlarca yıldızdan sadece birisidir.
100 Işık Yılı yakınlarında ise Kartal, Avcı Nebulalarını,
Ve 1013 kilometrede bize en yakın yıldız olan Güneş’imiz de sıradanlaşır. Kedi
Gözü Nebulasını görüyoruz.
109 likometre derinliklerde ise Samanyolunu aydınlatan o muhteşem yıldızlardan
Antares, Betelguse, S Doradus, R Doradus, Denep, Rigel gibi yıldızları göreceğiz.
Eğer gezegenlerin Güneş etrafındaki yörüngelerini hayal edersek 108 Güneş
Sistemimiz görüş alanımıza girecek.
Dış uzaya doğru insan erişiminin sınırlarını geçiyoruz ve karşımıza Ay çıkıyor.
Yaklaşıyoruz; ve sonunda Evrendeki yuvamız olan gezegenimizin tamamını
görebiliyoruz.
1000 kilometrede Avrupa’dan Balkanlar’a kadar sınırlarımızı küçülttük.
104 metrede Türkiye sınırlarına kadar yaklaştık.
100 metrede Cacabey planetaryumu çembere alalım.
Şu anda bulunduğumuz durum 0 metredir.
Tek hücreli canlının dünyası sadece 1 milimetre uzunluğundadır.
Hücre çekirdeğine inersek her yeni halka, bir öncekinden 10 kat daha küçük
çapta yeni bir dünyayı açığa çıkarır.
İster tek hücreli, ister bitki, ister insan olsun, çekirdeğin çok ilginç yapısı olan
DNA uzun sarmal molekülleri ile karşılaşırız.
DNA yapıları da atom (10-14 metre) adı verilen parçacıklardan oluştuğunu
görürüz.
Atomun çekirdeği, atomun kütlesini proton ve nötronları (10-15 metre)içinde
barındırarak oluşturur.
Proton ve nötron ise quark (10-18 metre) denilen gizemli parçacıklardan oluşur.
Türkiye için
Ürettik
Whirlpool
galaxy
Eagle
nebula
C
ForNAX
Rosette
nebula
La Superba
Evrenin genişliği yaklaşık 30 milyar ışık yılı civarındadır.
ikrodan makro evrene doğru düşünsel bir yolculuğa çıktığımızda kolayca
kaybolabiliriz. Bunun için büyüklükleri kavramak için bir göstergeye ihtiyaç
duyabiliriz.
Belli bir mesafeden sonra metre ve kilometre gibi uzunluk birimleri de yeterli
olmuyor. Artık bu kadar büyük rakamlardan sonra ışık yılı devreye giriyor. 1 ışıl
yılı, 9460730472580 Kilometreye yani, 9,460x1012 kilometreye karşılık
gelmektedir.
Astronomlar galaksilerin sürekli birbirlerinden uzaklaştıklarını keşfettiler. Evren
genişliyor; kendi galaksimiz, ve tüm diğerleri, devasa boyutlarıyla yıldız kümeleri…
bu kozmik ufkun ötesinde ne var? Göremiyoruz ve bilemiyoruz…
Carthwheel
galaxy
Bilim ve Teknoloji Gazetesi
Actrus
M
PINWHEEL
galaxy
Bubble nebula
Oort-Cloud
Polaris
Milkyway
garlick
canes
venatici dwarf
galaxy
Antares
Io
Sayfa4-5
HABER KURE
Crab nebula
Pistol
Jüpiter
Nix
Dünya ve
Hubble Derin
Uzay Alanı
arası uzaklık
Cat’s Eye
Nebula
Alpha
centauri B
Hydra
small
magellanic
cloud
Omega
centauri
Abell 2029
VV Cephei B
Gliese 229B
Venüs
Yaşadığımız Evreni
hiç böyle görmediniz!
Cone nebula
Callisto
Eris
(Derin alan)
Ant. nebula
Sun
100 m
Bursa
Cacabey Planetaryum
Deepfield
Virgo Cluster
Messier
Sombrero
galaxy
Arctrus
Proxima
Sedna
Spire nebula
Local Group
North America
nebula
Leo2 dwarf
galaxy
Tadpole galaxy
Ngc 4889
Bilim adamları quarkları da oluşturan daha küçük yapıtaşlarını araştırıyor.
Yerli Keşif Uydumuz
GÖKTÜRK-2
Uzayda
T
ürkiye’nin yüksek çözünürlüklü yerli keşif
uydusu GÖKTÜRK-2, Çin’deki Jiuquan Fırlatma Üssü’nden uzaya fırlatıldı. Yörüngeye
başarıyla yerleşen uydudan ilk sinyal alındı.
Devamı Sayfa6
"HALE"
Tübitak'tan
Üniversitelilere
Müjde !
L
isans ve lisansüstü eğitim süresince akademisyenlerin çalışmaları öğrenciliğin her döneminde
büyük bir önem teşkil etmektedir.
Devamı Sayfa3
ELEKTR‹K ‹TK‹ UYGULAMA
ARAŞTIRMALARI VE HALL ETKİLİ İTKİ
MOTORU GELİŞTİRME ALTYAPI PROJESİ
Ü
lkemiz, Elektrik İtki Uygulama Araştırmaları ve Hall Etkili İtki Motoru Geliştirme Altyapı Projesi (HALE) ile elektrik itki
motoru teknolojileri alanında araştırma yapacak ve bu sistemlerin geliştirilmesi için
ilk tesisine sahip olacaktır.
HALE Projesi, Hall etkili itki sistemlerinin tasarımı, üretimi ve test edilebilmesi için gerekli bilgi birikimini sağlayacak
ve altyapıyı kuracaktır. Devlet Planlama
Teşkilatı’nın desteği ile TÜBİTAK, UZAY’da
kurulacak elektrik itki laboratuvarında üretilecek ve test edilecek. İtki sistemleri, ay
ve gezegenler arasındaki yapılar gibi daha
karmaşık uzay görevlerinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlayacak. Böylece yeni
projeler için bir geliştirme altyapısı kazanılmış olacaktır. Uzay araştırmaları için daha
büyük adımlar atılmaya başlanacak.
Elektrik itki motoru geliştirme çalışmaları
henüz dünyada da yeni bir araştırma alanıdır. Bu anlamda bakıldığında HALE Projesi
uzay çalışmaları rekabetinin gücünü destekleyen bir projedir.
Haziran 2010 yılında başlayan HALE Projesinin 2015 yılında tamamlanması planlanmakta olup Kalkınma Bakanlığı tarafından desteklenmektedir.
2
DÜNYA’DAN
[email protected]
Dr. Uğur ÖZEN
Bir tür alışkanlık olmuştur birçok Amerikan filminde izleriz. Amerikan istihbarat
birimleri Ortadoğu veya Afrika’da bir bölgeyi uydu görüntüleriyle izler. Bölgede ne var
ne yok olanlardan haberdar olur ve bu doğrultuda stratejiler geliştirir ve karşı ataklar
yapar, insanlar ölür. Bu filmleri izlediğimizde
Amerika’nın her şeye muktedir olduğunu ve
dünyayı izleyen kocaman bir gözü olduğunu düşünür hatta ona yer tanrısı diyenlerimizde vardır. Bir an Amerika’dan habersiz
hiçbir şeyin yapılamayacağı hissine kapılır
ve onun gücüne fazlasıyla ikna oluruz.
Ben geçmişte hiç ikna olmadım mesela,
hey gidi gençlik yıllarımız hey! Kapitalizme
hayır, tek yol devrim, defol Amerika, Bağımsız Türkiye ! Biz bu ninnilerle büyüdük
ya. Lafı uzatmayalım, yakın zamanlardan
birinde, telefonla Amerikan Başkonsolosluğundan arandığımı söylediler. Amerika’da
planetaryum cihazlarının yazılımı üreten
bir firma E&S adres bilgilerini vererek,
İstanbul’da buluşma yeri, tarih ve saati
dahil randevusu vererek bir bilişim fuarında açacağı standlarını ziyaret etmemizi
önemle rica ediyorlardı.
Bir astronomi topluluğu olarak 1985’li
yıllarda astronomi ve iletişim içerikli bir dernek ile başlayan gayretlerimiz sonrasında
Medeve planetaryum altında şirketleşmiş
ve daha sonrasında da sadece planetaryum
üretebilen Cacabey planetaryum şirketiyle
Astropark markası üreten şirketimizin profili ortaya çıkmıştır. Bir ekip ruhuyla çalışmalarımız neticesinde, Türkiye’de ilk defa
tamamen yerli üretilen planetaryum sisteminde, mekano-optik planetaryumla Dijital
planetaryumun entegre edilerek oluşturulan hibrit planetaryumu gerçekleştirmiştik.
Ürün tasarımı ve geliştirmede kullanılan
sistemler üstelik bir Fransız kuruluşu olan
“Association des Planétariums de Langue
Française” tarafından da tescillenmiştir.
Şirketimiz tamamen Türk mühendislerinin emeği olan hibrit planetaryumunu
prototip opto-mekanik yazılımı gene Türkçe olan dijital planetaryumla uygulamasını
yapmış Bursa Yıldırım Belediyesi ve Milli
Eğitim Bilim ve Eğitim Merkezi’nde yapılan
13 metre çapındaki kubbede birleştirilmesi
sonu üretim aşamasından ve işletilmesine
kadar; Şubat 2011 yılında “Yılın girişimcisi”
ödülüne layık görülmüştür.
Tübitak Uzayı,
Göktürk-2 ve
Türkiye nin Bilim
Merkezi Projeleri
Cacabey olarak Bursa’da tamamen yerli üretilen yazılım ve %80’i yerli cihazlarla
kurulumunu da tamamlamış. 2011 eğitim
ve öğretim yılı başlangıcında Başbakan
yardımcısı bakanımız sayın Bülent Arınç tarafından Yıldırım Gökevi Planetaryumunun
açılışı gerçekleşti. İl Milli Eğitim müdürlüğü
Yıldırım Belediyesi ve Cacabey Planetaryum üçlü protokolü; bakan huzurunda imzalanmıştır.
Yaşadığımız bir hadise K. Büyükşehir
belediyesi ilk şartnameyi hazırlayıp Planetaryum Cihazı ve Aksamı Temini için bir
ihale düzenlenmiş ve söz konusu ihaleyi
yüklenici firma ile anlaşmıştık. Ancak sözleşme tam da oturduğumuz masada imzalanmadan önce idarenin proje uzmanı AG,
yüklenici firma K.K. Enerji San. Ve Tic. A.Ş.
yetkilileri, U.Kubbe Tasarım Tanıtım Ltd. Şti.
yetkilileri ve tarafımızca yapılan toplantıda;
proje uzmanı A.beyefendi tarafından yerli
alüminyum kubbe yapılmamasını istemesi, geçen süreçte de Türkçe yazılım da istemem tavrı nedeniyle söz konusu ihale
çıkmaza girip, birkaç ay sonrada çözüm
bulunamayıp iptal edilmek zorunda kalmış
bir proje. Üstelik başbakanlığımızın yerli
üretim genelgesine rağmen. Söz konusu
toplantıya ilişkin, gerektiği takdirde tanık
olarak firma yetkililerinin isimlerini verebiliriz. Diyeceksiniz “Sonrası ne oldu” mu?
Tabi ki her şeye karşı olanın taşlarını tek
tek yerine oturtursanız gün gibi parlayan
A. bey çıkıyor altından. Senaryosu yazıverince istediğini almıştı kısa vadede. Sözüm
ona onun ifadasi bir Amerikan firması S.S.
İstanbul’dan bir temsilci bulmuş o da kendisine K. İlinden o zamana kadar hayatında
bir kez dahi planetaryum görmemiş (iki)
temsilciler bulup nokta atışıyla hedeflerine
ulaşmışlar. A.beyin himmetiyle (buradaki
himmet gayret etme, çalışıp çabalama ve
yüksek iradeli olma mânâsıyla ) pek tabi.
Göktürk 2 gibi tamamen yerli o muhteşem Türkiye’nin uydusunu uzaya gönderenler Allah göstermesin A.Bey gibi vatansever olsaydı, Tübitak Uzay ortaya çıkar
mıydı, değil füze fırlatma rampaları yapmak
hayali bile edilemezdi. Hem hangi hain mutlu olmuştur? Medeniyeti heyecanlar kurar!
A. bey mutluluğun sırrı genlerimizde saklıdır. Suç ve ceza her neyse de unutmayalım
“Zaman en adil hakimdir”der büyüklerimiz.
Tayvan
Teknolojiyi Zorluyor
T
ayvan’ın en büyük üçüncü şehri Taichung’a
‘teknolojik ağaç’ inşa edilecek.‘Teknolojik
Ağaç’ bilim kurgu filmlerini aratmayacak bir
tasarıma sahip. Dalgalanan Gözlemevleri’nin
(Floating Observatories)inşa edilmesine karar
verilen tasarım, bir tasarım yarışmasında birincilik
ödülü aldı, 25 ülkeden 237 katılımcının arasından
seçilen projeye ‘Taiwan Tower’ adı verildi. Tasarım
ağaca benzemekle birlikte binanın yaprakları
andıran dallarında sekiz gözlemevi bulunacak ve
bu gözlemevleri aşağı ve yukarıya doğru hareket
edebilecek yapıda. Taiwan Tower’ın enerjisi sıcak
su türbinleri ve güneş panelleriyle sağlanacak.
Çevreye herhangi bir zararı olmayacak. Zaten
Dünya’nın geleceği böyle binaların çoğaltılmasına
bağlı.
Romanyalı mimar Stefan Dorin, inşaatına 2012’de
başlanacak binanın sıradışı yapısına değindi;
“Gökdelen aşağı yukarı hareket eden sekiz gözlemevinden oluşuyor. Tayvan’ın coğrafi görünümü
yaprağa benziyor, ilham alarak teknolojik ağaç
konsepti geliştirdik. Yaprak şeklinde tasarlanan
sekiz gözlemevinin her biri zeplin biçiminde ve 80
kişi kapasiteli. Kulenin tam ortasına yerleştirilen
asansörle ulaşım sağlanacak ” dedi. Taichung
Havalimanı ve Central Park’ın buluştuğu alanda
inşa edilecek 300 metrelik binanın iki yılda
tamamlanması öngörülüyor.
Nisan 2013
HABER KURE
17 Yaşında
Abd'den
Patent
Alan Türk
A
merika’da düzenlenen ‘Intel Isef Uluslararası
Proje Olimpiyatı’nda Türkiye’yi temsil
eden Yunus İbrahim Alaylı ahşap malzemeleri
korumada kullanılan kanserojen vernik yerine
susam ve jojoba yağlarından geliştirdiği daha
sağlıklı ve daha ekonomik özel koruyucu yağla
Amerikan Patent ve Telif Hakkı Birliği’nin hem
özel ödülünü kazandı hem de bu ürünün patent
ve telif hakkının sahibi oldu.
Fatih Koleji Fen ve Anadolu Lisesi öğrencisi
Yunus İbrahim Alaylı, ‘‘Vernik, ahşabı UV ışınlarına
ve neme karşı korumak için kullanılan sentetik
bir malzemedir. Kullanımı oldukça yaygındır
fakat insan sağlığı açısından tehlikelidir. Bu
tür kimyasallardan çıkan gazlar zamanla diğer
maddelerle tepkimeye girerek ikincil zararlı
maddeleri oluşturur. Yaptığım araştırmalar
sonucunda Susam yağının doğal antioksidan
barındırması özelliğinden, Jojoba yağının ise
çok dayanıklı olan ve kolay kolay bozulmayan
yapısından yararlanabileceğimi gördüm ve
bu yağları kullanarak ürünümü geliştirdim.
Geliştirdiğim doğal ahşap koruyucunun
özellikle çocuk oyun alanlarında, mobilya
kaplamalarında, tarihi eserlerin korunmasında
kullanılmasının insan ve ahşap sağlığı açısından
büyük yararı olacağını düşünüyorum. ” dedi.
Bu yağla ahşap malzemeler çok daha
ucuza korunacak.Yaptığım testler sonucunda
geliştirdiğim bitkisel koruyucu yağın verniğin
sağladığı renk korumayı aynen sağladığını,
ahşabın ömrünü verniğe göre daha fazla
uzattığını ispatladım. Maliyet analizlerinde de
gördük doğal yağlar vernikten daha ucuza mal
edilebilir. Sonuç olarak hipotezim doğrulandı.
Ahşabı korumada doğal yağların vernikle aynı
korumayı daha ucuza sağladığını gördüm.
TurKey
Avrupa'nın Çözümü
25
Mayıs 2012 günü Tübitağın İstanbul’da
düzenlediği uluslararası konferansla,
biyoteknoloji,
nanoteknoloji,
üretim
teknolojileri ve uzay teknolojileri alanındaki
Türk ve Avrupalı araştırmacılar ile sanayicileri
biraraya getirdi. Konferansın başlıca amacı
işbirliği sağlamaktı ve katılımcılarla birlikte
Türkiye’deki gelişim hakkında önemli rakamlar
da kamuoyuna sunuldu. Türkiye’nin Dünya’yı
yakalaması gereken noktalardan bahsederken
özellikle Almanya ile aramızdaki farka değinildi.
Türkiye, Avrupa Birliği Yedinci Çerçeve Programı
(FP7) kapsamında, Avrupalı ülkelerle işbirliğini
artırarak bilim ve teknolojide çok büyük atılımlar
yapmayı ve her alanda dünyadaki gelişmelere
ortak olmayı hedefliyor.
TÜRK ÜNİVERSİTELERİNDEN
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ”
Avrupa Komisyonu Araştırma ve İnovasyon
Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür görevini
yürüten Robert Jan Smits, Türkiye’nin bilim
ve teknoloji alanlarında çok hızlı gelişim
gösterdiğini ifade ederek şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye olağanüstü bir potansiyele sahip.
Bir ülke eğitim ve Ar-Ge alanında ne kadar
ilerlemişse, ekonomik durumu da o kadar
kuvvetli oluyor. Ekonomik krizde gördük ki, ArGe altyapısı güçlü olan ülkeler krizden daha
çabuk sıyrıldı. Bugün geldiğimiz noktada bilim
ve teknoloji alanındaki sistemler çok karmaşık
bir hal aldı. Bu durum işbirliğini kaçınılmaz kılıyor.
Avrupa olarak işbirliğini iki katına çıkarmamız
lazım. Ar-Ge alanında kontrol odaklı olmaktan
güven odaklı çalışmaya kaymamız gerekiyor.”
HABER KURE
Cacabey Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi
Dr. Uğur
ÖZEN
Genel Yayın Yönetmeni ve
Yazı işleri Müdürü
İç Mimar Ozan
ÖZEN
Editörler
Nisan 2013
Uğur Özen
İç Mimar Ozan Özen
Grafiker Özge Özen
Emekli Öğretmen Davut Yazıcı
Yüksek Astronom Nermin Deniz Konak
Astronom Aygül Kınalı
Fizikçi Astronom Ali Dönmez
Asistan Özlem Kadal
Diş Hekimi
Müşteri İlişkileri Hattı
0.224 346 00 11 - 346 00 99
www.cacabey.com.tr
www.haberkure.net
[email protected]
Baskı
Gülmat Ofset Mat. Amb. San. Tic. Ltd. Şti.
Tel: 0.224 368 61 61
Yüksek İhtisas Kavşağı Çevre Yolu Girişi
Görsel Yönetmen-Yayına Hazırlama
Kadir BAYRIK
Yılmaz Sk. No.4-6-8 Bursa
Yayın Türü : Süreli Yayın
3
EĞİTİM
Nisan 2013
HABER KURE
[email protected]
Ozan ÖZEN İç Mimar
Merhaba;
Bilişim Dünyasının
İnsanları
16 Yaşındaki
DEHA
350 yıllık soruyu çözdü!
B
D
aha lügatlarımızda bile yeri yok; çünkü birkaç ay
önce hafızalarımıza kazındı. Şu günlerde ise küçük büyük herkesin ellerindeki bu teknoloji harikası
cihazlar ile saat camı büyüklüğünde ekranlardan
en yeni teknoloji iletişimle buluştuklarını görüyorum. Aslında aklıma çocukluğumda izlediğim, izlerken olmaz böyle şey dediğim çizgi film kareleri geliyor. Önce iletişimin bu kadar inanılmaz boyutlarda
gelişimi beni mutlu ediyor ve sonrasında düşündüğüm ilk şey artık bizim güçlü bir iletişim teknolojisine hükmeden insanlar olarak Dünyamızı İletişim
Çağının zirvesine taşıdığımız oluyor, dünyamız bu
yenilikle ismini değiştiriyor ve bu yeni dünyanın adı
‘3G Dünyası’ oluyor…
İletişimi zirvede yaşayan 3G Dünyasının en genç
nüfusuna sahip ve en yeni üyesi Türkiye’de yaşıyoruz. Biz iletişim teknolojisini büyük küçük herkesin eline oyuncak etmişken, eminim akıllara şu soru
da geliyordur: Gerçekten birbirimizi gerektiği gibi
anlayabiliyor muyuz? Biz iletişimi kötü politikalara,
medya kuruluşlarının rant kavgalarına, gündemi
cinayet olan ve faili yakalandığında dahi yeni magazin kahramanı ilan edilerek gündemde tutulan
medya maymunlarına, sanatsal bakışı yatak odalarının anahtar deliğine dayanmış objektifler olan
kocaman kafalara sahip beyinsizlere kurban ederken, eminim iletişimin içler acısı durumunu görüp
karamsarlık içinde olabiliyoruz.
liyor muyuz? Artık Türkiye’de bilimi seven insanlar
olarak bir ‘Bilim ve Teknoloji’ gazetemiz var. Onun
adı Haber Küre, bunu yapabilmek için müthiş bir
başlangıç. Tabidir ki burada Haber Küre hazırlayıcıları olarak bize büyük sorumluluklar düşüyor.
Profesyonellik ve kurumsallaşma adına kendimizi
daha fazla güncellerken, yeniliklerle ilgili bilgi birikimi için daha fazla mesai yapmalıyız. Gazetemizin
üyesi ve hazırlayıcı çok değerli arkadaşlarım, global
dünyada iletişimi zirvede yaşayan, bilimi seven
değerli dostlarımız için burada neler yapabilirimin
senaryosunu yazmalılar. Bilim ve teknoloji gazetemiz de bilimin teknolojiye dönüşmesi, makinalardan cnc cihazlarına ve teknolojinin içerisinde
bir dişli olduğu her sektöre uzanan ve ışık tutan
içeriğin bulunacağını ben buradan yeniliklere tüm
duysallığıyla açık üreticilere müjdeliyorum. Başarının temel taşı, bizlerin güçlü bir iletişimle birbirimizi
anlayabilmemiz ve hepimizin ortak beklentileri için
ortak bir paydada buluşarak birbirine kenetlenebilmesidir. Haber Küre okurları olarak, siz değerli
dostlarımızdan da beklentimiz, şehrimiz ve ülkemiz
için müstesna olan bilim ve teknoloji gazetemize
sahip çıkmanızdır. Gerçekten bunu başarabilirsek
iletişimin oyuncağını oyuncak olmaktan çıkarıp birbirimizi anlama adına iyi bir başlangıçtan çok ötelere götürebileceğiz.
Haber Küre
Genel Yayın Yönetmeni
Bizler bilişim teknolojisinin bizlere sunduğu dev
oyuncağı, birbirimizi anlayabilmek adına kullanabi-
Tübitak'tan
Üniversitelilere
Müjde
ilim dünyasında son ayların en çok
konuşulan ismi Shouryya Ray oldu.
Sir İssac Neweton’un 350 yıl önce yazdığı iki temel parçacık dinamiği teorisini
16 yaşındaki Hint asıllı Ray çözmeyi başardı... Yukarıda gördüğünüz resimde de
elinde tuttuğu problemin denklemi bulunmaktadır. Daha önce fizikçilerin bilgisayar yardımı ile çözdükleri problemi Ray
kendi özgün metotları ile çözmeyi başardı.
Almanya’nın Dresden kentinde yaşayan
Ray’in sunduğu çözüm bilim insanlarına
fırlatılan bir topun havada izlediği yolu
hesaplamalarında yardımcı olacak.
Ray,doğuştan bir matematik aşığı. Ray’in
babası Freiburg Teknik Üniversite’sinde
araştırma asistanı olarak görev yapan
babası matematiğe ilgi duymasında bü-
yük rol oynadı. Ray 6 yaşında babasından
kalkülüs eğitimi almaya başlamış ve denklem çözmeye o yaşlarda başlamıştı. Die
Welt gazetesinin haberine göre Dresden
Üniversitesi’ne düzenledikleri gezi sırasında ‘çözülemeyen’ probleme göz atmış,
orada bu problemi çözmeye karar vermiş
ilk başta çözüm bulabileceğine inanmasa
da “ kendime ‘neden olmasın ki’ diye sordum ve çözdüm” dedi.
Hindistan’ın Kalkutta kentinde doğan
Ray, Almanya’ya dört yıl önce yerleşti.
Kısa sürede Almanca’yı akıcı şekilde konuşmaya başlayan Ray, zekasıyla öğretmenlerinin kısa sürede dikkatini çekmeyi
başardı. İki sınıfı otomatik olarak atlayan
Ray, böylece üniversite sınavlarına daha
erken girecek.
Eğitimde
UZAY ÇAĞI
BAŞLIYOR
T
ürksat A.Ş. Genel Müdürü Dr. Özkan Dalbay, portal hakkında; “Ülkemizde başlamış
olan Fatih projesine şu anda uyumlu ilk ve
tek eğitim portalı içeriği” diye bahsetti. Görselliğin eğitimdeki önemi dikkate alınarak
geliştirilen AstroNot Akılı Eğitim portalında
görsel materyallerle öğrenciler ders içeriklerine ulaşabilecekler. Velilerin ve öğrencilerin
kullanımına açık olan bu portalı öğrenciler
uyumlu tabletler ve akıllı tahtalar ile okullarında ücretsiz olarak kullanabilecekler.
Özkan Dalbay; “Öğrencilerin hangi konuda
eksiklikleri var bunu görüyor, bununla da
yetmiyor. Akıllı Eğitim sistemimiz o öğrenciye özel olarak neleri çalışması gerektiğini
neleri tekrar etmesi gerektiğini veriyor” dedi. Dalbay,2. sınıftan başlayarak 3,4,5,6,7
ve 8. sınıflar için akıllı eğitim portalı ders seçenekleri Matematik, Türkçe, Sosyal Bilgiler,
Fen ve Teknoloji olarak sistemde hazır. 2012-2013 eğitim öğretim dönemi başladığında da bunu takip eden 9,10,11 ve 12. sınıf içerikleri de hazır olacağını söyledi.
Cacabey Planetaryum
Büyükşehir Belediyesi ve
Bursa Teknik Üniversitesi ile
Birlikte gerçekleştirilen
Türkiye'nin ilk
Bilim Merkezleri
Sempozyumuna katıldı
C
L
isans ve lisansüstü eğitim süresince
akademisyenlerin çalışmaları öğrenciliğin her döneminde büyük bir önem teşkil
etmektedir. Hem mevcut bilgileri kullanmak hem de araştırmayı hızlandırmak
adına yeni sistem oldukça kolaylık sağlayacak. TÜBİTAK, yurt içi ve yurt dışında
yazılmış tez ve makaleleri bünyesinde
barındıran Türkiye Belge Sağlama Sistemi geliştirdi. Böylece üniversiteler, dijital
ortamda akademik bilgiye daha kolay ulaşacak.
TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak, “Yanlış hatırlamıyorsam Einstein’ın bir sözüydü. “Sizden önceki gelen devlerin üzerine
basarak yükseliyorsunuz. Bu akademi de
hep böyledir. Yukarıya çıkabilmek için, bir
şeyler üretebilmek için sizden önce gelenlerin neler yaptığını bilmeniz lazım. O
nedenle gerçekten bilgiye erişim bu işin
püf noktalarından birisi.” dedi.
YÖK
Başkanı
Gökhan
Çetinsaya,
“TÜBİTAK-Ulakbim’in 2 projesini bugün
başlatıyoruz. TOKAT ve TÜBESS.. Bir tanesi tüm üniversitelerin toplu kataloğu.
Herkesin erişebileceği. İkincisi de bu katalogta yer alan makale ve kitapların ödünç
alınabilmesi imkanını yaratan bir sistem.”
dedi. Altunbaşak, “Şu anda bütün üniversitelerimiz, devlet üniversitelerimiz, vakıf
üniversitelerimiz, TÜBİTAK’ın birimleri,
enstitülerimiz, askeri üniversiteler bu sistemden yararlanabilmekte.” dedi.
acabey Planetaryum Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Teknik Üniversitesi ile
Birlikte gerçekleştirilen Türkiye’nin ilk Bilim Merkezleri Sempozyumuna katıldı.
Uluslararası bir sempozyum olan Bursa
Büyükşehir Belediyesi ve TÜBİTAK işbirliğiyle ve Bursa Kültür A.Ş. ve Bursa Bilim
ve Teknoloji Merkezi koordinatörlüğünde
Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi,
Bursa,Türkiye’de gerçekleşen 1. Türkiye
Bilim Merkezleri Sempozyumu’nun, her
iki yılda bir bilim merkezleri topluluğunun
seçkin bir üyesi olarak organize edilmesi
planlanmaktadır. Cacabey Planetaryum
olarak ikincisinin yapılması için desteklerimize devam etmekteyiz. Bilim ve teknoloji merkezleri, çocukların ve gençlerin
ilgisini bilime ve teknolojiye çekmek, bu
alanda farkındalık yaratmak ve böylece
çocukların ve gençlerin enerjilerini bu
yönde kullanmalarını sağlamak amacı ile
onların görme, işitme ve dokunma duyularına doğrudan hitap etmek sureti ile
başarılı bir eğitim yönteminin uygulandığı
kurumlardır. Planetaryumlar, yurtdışındaki
örnekleri gibi ülkemizde de kapsamlı ve
uzman bilim merkezlerinin vazgeçilmezi
haline gelmiştir. Bilim merkezleri sempozyumunda Cacabey Planetaryum olarak
Plusstar1, Plusstar2 ve Astropark QN4
Dome ürünlerimizi tanıttık. Taşınabilir
sistemlerimize örnek olarak Plusstar1
cihazımız ile aydınlattığımız 6 metrelik
çadırımızı da stand alanımızda sergiledik.
Cacabey Planetaryum Genel Müdür’ü Dr.
Uğur Özen Cacabey Planetaryum İstatistikleri adlı sunumunu gerçekleştirdi. Bunun yanında, Cacabey Planetaryum; istatistiklerine ek olarak Aynalı Görüntüleme
Sistemleri, Planetaryumların Eğitime Katkısı, Bir Planetaryumun Tasarımı, Fisheye
Görüntüleme Sistemleri, Çoklu Görüntüleme Sistemleri, Planetaryum Görüntüleme
Sistemleri başlıklı poster sunumlarını da
gerçekleştirildi.
6
TEKNOLOJİ
Nisan 2013
[email protected]
Aygül KINALI Astronom
Astronomi ≠ Astroloji
G
lımını ve birbirleriyle olan etkileşimlerini incelemektedir.
Astronomi, Yunanca astron ve nomos
kelimelerinden türetilmiştir ve “Yıldızların Yasası” anlamına gelir. Astronomi; yıldızları, gezegenleri, gökadaları ve tüm gök cisimlerini inceleyen
kısaca evreni araştıran bilim dalıdır.
Evrende bulunan her şeyin fiziksel
ve kimyasal özelliklerini, hareketlerini,
evrimlerini, kökenlerini, uzaydaki dağı-
Astroloji, Yunanca astro ve logos kelimelerinden türetilmiştir. Astro yıldız,
logos ise bilgi demektir. Astroloji insan
karakteri ve kaderi ile gök cisimlerinin
hareketleri arasında bağlantı kuran
eski bir kavramdır. İlk defa 1674 yılında İngiliz Kraliyet Astronomu tarafından astroloji kavramı araştırılmıştır.
Araştırma sonucuna göre astrolojinin
insan yaşamını açıklamaktan çok uzak
ve hatalı olduğu bulunmuştur. Ayrıca,
ortaya atılan astroloji görüşleri kesin
bir sonuç içermemektedir ve herhangi
bir şekilde doğruluğu kanıtlanamamaktadır.
ök bilimi dünyadaki en eski bilimlerden birisidir. Eski çağlardan
bu yana gökyüzü merak edilmiş ve
araştırılmıştır. Başlarda astronomi ve
astroloji kavramları birlikte yürütülmüştür. Fakat daha sonra astronomi
ve astroloji kavramları zamanla tamamen farklılaşmıştır.
HABER KURE
Bilgisayarlarımızın
bataryası bitmese...
T
echnology Review” dergisi için Standford Üniversitesinden danışman profesör ve girişimci
Jonathan Koomey ‘in kaleme aldığı bilgisayar eğilimlerinin gelişmesi ile her şeyin değişeceğini konu
edinen yazısı teknoloji meraklılarına güzel bir müjde veriyor. Bilgisayarlar sadece ucuzlamıyor aynı
zamanda her yerde sensörler ve nanodatalar sayesinde şarj edilebilir hale geliyor. Bilgisayar performansları her yıl iki katı artarak önemli bir gelişme gösteriyor. 1970’lerden bu yana da her yıl bir
buçuk kat gelişim gösteriyor. Ayrıca, bilgisayarlar
da birçoğumuz tarafından fark edilemeyen batarya verimliliği de performans gibi bilgisayar çağında
1,5-2 kat gelişim göstermektedir.
Diz üstü bilgisayarları ve cep telefonları varlığını
adeta batarya verimliliğine borçludur. Bu gelişmeler batarya ile çalışan cihazların uzun süreli şarjlı
halde kalmasına öncülük ediyor. Bu anlamda ileriye
dönük en önemli etki bu cihazların her 1.5 yılda bir
geliştirilerek daha az güç harcayıp uzun süreli şarjlı
halde kalıyor olmasıdır. Sonuç olarak daha az enerji
ile yoğun işlemler yapan cihazlar gerçek zamanlı
mobil bilgi ve iletişim teknolojilerin gelişiminin de
önünü açmış olacak. Bir örnekle, 1991 yılının tam
şarjlı bataryası ile günümüzde bir macbook air sadece 2.5 saniye çalışabilir. Benzer şekilde şu anda
dünyanın en hızlı bilgisayarı olan Japon 10.5 petaflop fujitsu K, 12.7 megawatts gibi orta ölçekte
bir şehre yetecek kadar enerji tüketmektedir. Fakat teoride, piller üzerindeki bu gelişim ile 20 yıl
içerisinde sadece bir tost makinesi kadar enerji
tüketecek hale gelecektir. Bu sayede bugünün diz
üstü bilgisayarlarının yerini sonsuz güç çekebilen
bilgisayarlar alacaktır.
Halogram
Virtinleri
Süslüyor
Yerli Keşif Uydumuz
GÖKTÜRK-2
Uzayda
T
ürkiye’nin yüksek çözünürlüklü yerli
keşif uydusu GÖKTÜRK-2, Çin’deki
Jiuquan Fırlatma Üssü’nden uzaya fırlatıldı. Yörüngeye başarıyla yerleşen uydudan ilk sinyal alındı.
Ankara’dan da takip edilen fırlatma dolayısıyla TÜBİTAK UZAY’da TBMM Başkanı Cemil
Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel,
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Milli
Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, TÜBİTAK Başkanı
Prof. Dr. Yücel Altunbaşak’ın katılımıyla tören
düzenlendi.
TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (UZAY) ve TUSAŞ iş ortaklığı tarafından
yüksek yerlilik oranıyla üretilen ve 2,5 metre çözünürlüğe sahip GÖKTÜRK-2, Türkiye
saatiyle 18.13’de Çin Halk Cumhuriyeti’nin
Gansu Eyaleti’ndeki Jiuquan Uzay Fırlatma
Merkezi’nden uzay yolculuğuna başladı. Göktürk-2, fırlatıldıktan 12 dakika sonra saat
18.25’de 686 kilometre yüksekteki yörüngesine oturdu. Yörüngeye yerleşmesinin ardından uydudan ilk sinyal saat 19.39’da başarılı
bir şekilde alındı.
GÖKTÜRK-2’nin fırlatma anı canlı yayınla
Ankara’dan da takip edildi. ODTÜ yerleşkesindeki TÜBİTAK UZAY’daki törende, Çin’deki
fırlatma üssü ile Ankara ve Norveç’teki yer
istasyonlarında görev yapan TÜBİTAK UZAY
ekipleriyle canlı bağlantı yapıldı. Çin’deki Türk
görevliler, fırlatmaya dakikalar kala yapılan
canlı bağlantıda, fırlatma öncesi morallerin
üst seviyede olduğunu belirttiler. Türkiye’nin
yüksek çözünürlüklü yerli keşif uydusu ola-
rak 18 Aralık’ta uzaya fırlatılan GÖKTÜRK-2,
uzaydaki 70 günlük görevi boyunca dünya
etrafında 1000 tur attı.
TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (UZAY) ve TUSAŞ iş ortaklığı tarafından
yüksek yerlilik oranıyla üretilen ve 2,5 metre
çözünürlüğe sahip GÖKTÜRK-2, 18 Aralık’ta
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Gansu Eyaleti’ndeki Jiuquan Uzay Fırlatma Merkezi’nden uzaya
fırlatıldı. Fırlatıldıktan 12 dakika sonra 686
kilometre yüksekteki yörüngesine oturan milli
uydu, Türkiye’den ilk görüntüyü Antalya’dan,
dünyadan ilk görüntüyü ise Yeni Zelenda’nın
Auckland şehrinden aldı.
GÖKTÜRK-2’nin Teknik Özellikleri ve Yetenekleri
Yaklaşık 400 kg ağırlığındaki GÖKTÜRK-2, 2,5
metre çözünürlükte görüntü alabiliyor. Ayrıca
istenildiğinde yeryüzünün 3 boyutlu haritalarının hazırlanmasında kullanılabilecek stereo
görüntüleme imkânları da sunacak yüksek
manevra kabiliyetine sahip. Uyduda TÜBİTAK
UZAY tarafından geliştirilen milli uçuş bilgisayarı ve yazılımı kullanılıyor. GÖKTÜRK-2,
Türkiye’nin kuzey sahillerinden güney sahillerine kadar uzanan yaklaşık 600 km’lik bir
şeridin görüntüsünü tek geçişte indirebilecek
kadar yüksek hızlı bir veri haberleşmesine de
sahip. GÖKTÜRK-2, görüntü çekimi ve bunların yer istasyonlarına indirilmesi konusunda herhangi bir uluslararası kısıtlamaya tabi
değil. 17 Ağustos 2011’de uzaya fırlatılan
ilk yerli gözlem uydusu RASAT’ın ardından
GÖKTÜRK-2’nin de uzaydaki yerini almasıyla
ülkemizin gözlem uydusu sayısı 2’ye yükseldi.
GÖKTÜRK-2 uydusu, RASAT uydusuna göre
3 kat daha yüksek görüntü çözünürlüğüne ve
4 kat daha yüksek kütleye sahip.
H
olografi, lazer ışınlarına dayanılarak gerçekleştirilen üç boyutlu görüntü işlemine verilen addır.
Hologram orjinal objenin üç boyutlu gerçek kaydıdır. Holografi tekniğini şimdilerde vitrinlere taşıyan
dört genç 2011 yılında İnturlam adında bir şirket
kurdular. Inturlam Nisan 2011’de T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teknogirişim Sermaye
Desteği ile kuruldu.
İnturlam kendilerini ve hedeflerini şu cümlelerle
ifade ediyor; “Kuruluşumuzdan bu yana farklı sektörlere yenilikçi çözümler sunuyoruz. Dijital reklam
alanı başta olmak üzere birçok alanda yeni teknoloji
ve çözümler üretmekteyiz. Sadece bir reklam, tasarım veya fikir firması değil aynı zamanda yazılım
firmasıyız. Farklı fikirler, tasarımlar ve yazılımlarla
geleceği harmanlıyoruz. İnturlam kısa sürede kendine alanında en iyi markaları partner edinmiştir.
Inturlam Epson projeksiyonlarının ve Microsoft’un
resmi geliştiricilerindendir. Çözümlerimizle sadece
Türkiye’de değil, Dünya çapında bir marka olmayı
hedefliyoruz. Biz öncelikle vitrinlerden değişimin
başlaması gerektiğini düşünüyoruz. Teknolojimizle dikkat çeken, marka iletişimi sunan, dinamik ve
daha işlevsel vitrinler yaratıyoruz. Mağazalar vitrinlerinde farklı animasyonlar, farklı mankenler,
farklı showlar hatta minik defileler gösterebilecekler. Kısacası vitrinleri içine her şeyi koyabileceğiniz
bir sahneye dönüştürüyoruz. Satışını yaptığımız
ilk ürün holografik vitrin oldu. Tuğba Ünsal Loves
Koton koleksiyonuyla projemizi Koton vitrinlerine
taşıdık. Vitrinlerde sabit mankenler yerine, birçok
elbisenin sergilendiği holografik mankenler görebileceksiniz. Ayrıca yaptığımız yazılımlarla müşteriler
hiçbir çevre birimi kullanmadan vücut hareketleriyle
vitrinleri kontrol edebilecekler. Vitrinlerde üstlerini
giyinecek, oyunlar oynayacak veya kendi istedikleri
elbiseleri seçebilecekler. “
GÖK OLAYLARI
NİSAN
MAYIS
3 Nisan
Ay son dördün evresindedir.
2 Mayıs
Ay son dördün evresindedir.
10 Nisan
Ay yeni ay evresindedir.
5-6 Mayıs- Eta
Aquarids Meteor
yağmuru gerçekleşecek.
Kova takımyıldızı
yönüne bakıldığında
saatte 60 adet görme
şansı olacak.
14 Nisan
Jüpiter ve Ay çok yakın görünümdedir.
18 Nisan
Ay ilk dördün evresindedir.
20 Nisan – 2013 yılının ilk Astronomi günüdür.
Astronomi gününün teması “İnsanlara
astronominin önemini belirtmektir.” Astronomi
günü, astronomi meraklılarını profesyonelleri,
amatörleri bir araya getirip tartışmaktır.
21-22 Nisan- . Lyrids
(Çalgı) Meteor yağmuru
. Gece yarısından sonra
Lyrids takımyıldızına
doğru bakıldığında
saatte yaklaşık 20
göktaşı sayılabilinecek.
25 Nisan - Ay dolunay evresindedir.
Afrika, Avrupa, Asya ve Avustralya’dan
görülebilinecek olan Kısmi Ay Tutulması
gerçekleşecek.
10 Mayıs
Ay yeni ay evresindedir.
HAZİRAN
8 Haziran
Ay yeni ay evresindedir.
16 Haziran
Ay ilk dördün evresindedir.
21 Haziran- Yaz gündönümü (Yaz Ekinoksu) en
uzun gündüz en kısa gece yaşanır.
23 Haziran
Ay dolunay evresindedir.
30 Haziran
Ay son dördün evresindedir.
BİLİŞİM
Nisan 2013
Nermin Deniz KONAK Yüksek Astronom
DÜNYA'nın en büyük
Yaşarken Cenneti gördüğüm an…
RADYO TELESKOBU
6 aylık kızıma;
Y
20
ülkedeki 70’ten fazla enstitüde görev
yapan gökbilimci ve mühendisler herhangi bir teleskoptan 50 defa daha duyarlı
ve gökyüzünü 10,000 kat daha hızlı tarayacak olan SKA (Square Kilometer Array) teleskopunu tasarlıyor. SKA küresel bir teleskop
olacak ve elde edilen veriler Dünya genelindeki araştırma merkezlerinde analiz edilecek.
Dünya’nın en büyük radyo teleskopu, Güney
Afrika, Avustralya ve Yeni Zelanda’ya inşa
edilecek. Yaklaşık 2,5 milyar dolara mal olacak proje için, bugün Amsterdam’da bir araya
gelen ilgili ülkelere nihai karara vardı. Yerleşke
için son karar 25 Mayıs 2012’de verildi. Teleskopun kurulacağı alana ilişkin süreci; işletme ve altyapı ücretleri, mobil telefonlar, TV,
radyo vericileri ve diğer elektronik aletlerle
olan etkileşim düzeyleri, iyonosferin (yeryüzü
atmosferinin üst kısmı) ve troposferin (atmosferin alt kısımları) özellikleri gibi faktörler
umuk ellerin, dünyaya açılmamış minik gözlerinle ile girdin hayatımıza.
Hayatın yorucu sınavlarında ruhunu, beynini, kalbini büyütmeye hazır mısın bebeğim? Hepimiz senden çok şey bekliyoruz.
Emekleyecek, yürüyecek, konuşacak, okuyacak, yazacak, ailene yakışır bir evlat olacaksın. Ve bir gün kendi ayakları üzerinde
durmayı başaran, hayatın tüm zorluklarını
sırtlayıp kendi doğrularıyla, yanlışlarıyla,
düşüp kalkışlarıyla güzeller güzeli bir genç
kız olacaksın…
Büyüdüm sandığın her evre bir sonraki
evrede yanıldığını vuracak yüzüne.
Sana verecek kocaman bir sevgim, öğretecek alfabem, renklerim, oyunlarım var
ve ben yaşım kaç olursa olsun o cennet
kokulu boynunu koklayacak anne şefkatimle ömrüm yettiğince elini avuçlarımdan ayırmadan her adımında yanında olacağım… Seni koruyabildiğim kadar; gözü
hırstan dönmüş, kimseyi düşünmeyen
bencil, gerçeklerle yüzleşmekten korkan
insanlardan koruyacağım bebeğim…
Evlat oldum, kardeş oldum, torun oldum,
teyze oldum, hala oldum, dost oldum. Yüklenen tüm olmuşluklarımı kenara koyup
anneliği bahşettin ömrüme… Benim küçük
bilim insanım…
Çocuklar doğuştan bilim insanıdır aslında.
Dünya’ya gözlerini açtıkları andan itibaren; çevrelerini incelemeye, araştırmaya,
etkiliyor. Projenin amacı bir milyon metre kare
(200 futbol stadyumu) üzerine kurulacak bir
radyo teleskopu üretmek. Bunu başarabilmek
için 3000 kilometre üzerine yayılmış binlerce
küçük antenden alınan sinyallerin bir araya
toplanabilmesi gerekiyor. İnterferometre adı
verilen bu tekniğe radyo astronomları tarafında öncülük edilmişti ancak SKA daha üstün
hassaslıkta ve çözünürlükte bir üst kapsam
için yeni girişimlerde bulunacak. Gökyüzünde
santimetreden metreye yayılan dalga boyu
radyo kaynakları hedef alınacak. Bunların
içinde evrenin başlangıcında yıldızlarda ve
galaksilerde bulunan hidrojen gaz bulutları
da bulunuyor. SKA aynı zamanda Dünya’ya
en yakın bir milyar galaksiyi haritalayacak. Bu
yapı sayesinde evrenle ilgili sırları saklayan ve
evreni artan bir hız ve negatif bir basınçla iten
karanlık enerjiye dair bulguların da ortaya çıkması bekleniyor.
HABER KURE
[email protected]
7
tanımaya çabalarlar. Zaman ilerledikçe
merakları ilerler ve soru sormaya başlarlar. Ancak bunları doğru şekilde kavrayabilmeleri gördükleriyle birleştirebilmeleri
için anne ve babalarına ihtiyaç duyarlar.
İşte o zaman devreye anne ve babanın
eğitimi giriyor.
Ebeveynlerin çocuklarının, bilim eğitimine
katkıda bulunabilmeleri için bilim ile ilgili
olmaları gerekiyor. Peki bu desteği nasıl
sağlayabilirler?
Bu konudaki en önemli nokta; çocukların
bilimsel düşünme gücünü ve becerilerini
arttırmaktır. Çocukların soru sormalarına,
araştırmalarına, keşfetmelerine, gözlem
yapmalarına, yorum, tahmin ve açıklamalarda bulunmalarına izin vermeliyiz.
Bu süreç bilimsel düşünme gücünü arttırmalarına katkıda bulmanın en önemli
basamağını oluşturmaktadır. Kendi meraklarımızı onlarla paylaşıp bu konulardaki görüşlerimizi belirtip onların da fikir
yürütmesini sağlayarak başlayabiliriz.
Buna bağlı olarak onların bilime karşı olan
tutumu belirlenir ve en başta hayata olan
bakış açıları değişecektir.
Geçenlerde okuduğum bir yazı ile bitirmek
istiyorum: “Kendisine basit bir amaç belirleyen ve bunu başaran çocuklar, ilerde
dünyayı nasıl değiştirebileceklerini bilen
yetişkinler olurlar.”
Yerli Uydu için tarih belirlendi
H
D
A
C
C
AD / CAM bilgisayar destekli tasarım ve bilgisayar destekli üretim anlamına gelen terimlerdir.
Dizayn ve üretimde bir takım fonksiyonları yerine
getirmek için dijital bilgisayarların kullanılmasıyla
ilgili bir teknolojidir. Bilgisayar destekli tasarım
(CAD), mühendislik dizaynının ortaya çıkarılması,
geliştirilmesi, analizi ve modifikasyonu desteklemek için bilgisayar sistemlerinin kullanılması olarak tanımlanabilir. CAD sistemi, kullanılan bir donanım ( hardware ) yazılım ( software ) ve kullanıcı
üçlüsünden oluşur. CAD donanımı, tipik olarak bir
bilgisayarı, bir veya daha fazla grafik gösterimli
terminali, klavyeyi, yazıcıyı, çiziciyi ve diğer çevresel donanımı içerir. CAD yazılımı, sistem üzerinde
bilgisayar grafiklerini uygulamak için bilgisayar
programlarını ve kullanıcı firmanın mühendislik
fonksiyonlarını kolaylaştırmak için şu programların
kullanılmasını içerir. Bu uygulamalar; mekanizmaların dinamik yapı analizleri, ısı transfer hesaplamaları ve nümerik kontrollü parça programlarıdır.
CAD programları (AutoCAD, Mechanical Desktop,
Solid Works, inventor, Catia vb..). CAM bu kelimenin
açılımı Bilgisayar Destekli Üretim, CAD kadar yaygın değil. CAM programları karışık biçimli veya elle
yazılması zor olan parçaların CNC´de işlenmesi
için gerekli kodları otomatik olarak çıkaran prog-
aberleşme uydularımızın uzay yolculuğu için
geri sayım sürüyor. Türksat 4A ve Türksat 4B
uyduları için sona yaklaşıldı. Türksat Genel Müdürü
Özkan Dalbay; “Japonya’da Türksat 4A- 4B uydularının üretimi devam ediyor. Türksat 4A uydusu
2013 yılının Kasım ayında fırlatılacak, Türksat 4B
uydusu da 2014 yılının Şubat ayında hizmete girecek” dedi. Türkiye’nin ilk yerli uydusunun üretimine ise, 2014 yılında başlanacak. 2015 yılında ise
uydunun uzay yolculuğuna başlaması planlanıyor.
Türksat Genel Müdürü Özkan Dalbay ilk yerli uydu
için düşündükleri ismi de açıkladı. Dalbay; “Batıda
örneğin ‘sancak’ ismi olabilir, bizim değerlerimizi
yansıtan. Daha doğudakine yine bizim değerlerimizi yansıtan birkaç önerimiz var” dedi.
‘’Şu anda 3 tane yörünge hakkımız var. Hedefimiz
bir tane doğuda bir tane batıda yörünge hakkını
alarak 5 yörünge hakkı ve 7 uyduyla buralardan
ramdır. Kısacası talaşlı üretim olduğu ve yapımı zor
olan parçaların NC kodlarını oluşturan programdır.
(MasterCAM, SurfCAM, Catia vb..)
CAD CAM SİSTEMLERİNİN GENEL YAPISI
Bilgisayar destekli üretim ( CAM ), bir imalat tesisinin üretim kaynakları arasında oluşturulan bir bilgisayar etkileşim alanı vasıtasıyla tesisin faaliyetlerini ister direkt ister endirekt olarak planlaması,
yönetimi ve kontrolü için bilgisayar sistemlerinin
kullanımı olarak tanımlanabilir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere CAM’in uygulamaları iki geniş kategoriye ayrılır:
a- Bilgisayarlı Gözetim ve Kontrol: Bilgisayarların prosesin gözlenmesi veya kontrolü amacıyla
üretim prosesine doğrudan doğruya bağlandıkları
direkt uygulamalarıdır.
b- İmalat Destek Uygulamaları: Bilgisayarla üretim prosesi arasında direkt bir etkileşimin olmadığı,
bilgisayarın tesis içindeki üretim faaliyetleridir.
Bilgisayar kullanımı yeni olmakla beraber Bilgisayar Destekli ya da Bilgisayar Yardımlı kavramın
etkinlik kazanması son 15-20 yılın ürünüdür. Ülkemizdeki gelişmeler dünya çapındaki bilgisayar
destekli tasarım ve üretim uygulamalarına kıyasla
hizmet vermek. 2019’da 7 tane uydu işletiyor
olmayı planlıyoruz. Böylece dünya karalarının yüzde 71’ini, dünya nüfusunun yüzde 90’ını kapsama altına almış olacağız. Bugün 7 milyar nüfuslu
dünyanın 2 milyar düzeyindeki nüfusuna ulaşabiliyoruz. 2019’da 6 milyarlık bir dünya nüfusuna ulaşacağız. Çok müthiş bir şey. Şu anda Afrika
kapsama alanımız dışında. Yeni uyduyla 2013’ün
sonunda Afrika’yı kapsama alanına alacağız. Bizim mevcut uydularımız Çin’in batı kısmını, Sincan bölgesini kapsıyoruz. Yeni yörünge hakları
ile Çin’in nüfusun yoğun yaşadığı doğu kesimi ile
Japonya’yı, Filipinler’i, Malezya’yı kapsama altına
alacağız. Batı’da Güney Amerika’nın üçte ikilik, Kuzey Amerika’nın dörtte birlik bölümünü kapsama
altına alacağız. Ulaşabildiğimiz insan sayısı mevcut
durumun 3 katına çıkacak.’’
daha yeni ve bir ölçüde de başlangıç aşamasındadır. Buna rağmen özellikle Bilgisayar Destekli
Üretim dünya genelinde yeni gelişmeler göstermektedir ve özellikle Üretim Mühendisliği yeni
bir meslek dalı olarak üniversitelerde gerçekleştirilme düzeyine gelmiş bulunmaktadır. Bilgisayar destekli tasarım aracılığıyla bilgisayar grafikleri, tasarımda devrim sayılabilecek gelişmeler
sağlamıştır. Buna bağlı olarak üniversitelerde
hem var olan mühendislik öğretim programlarının yeniden gözden geçirilmesi zorunluluğu
doğmuş, hem de yeni bir disiplin olarak Üretim
Mühendisliği gündeme gelmiştir. Bilgisayar destekli üretim / tasarım genel anlamda bilgisayar
teknikleri kullanan yeni birçok disiplini teknolojik
alandır. Bu alanda çalışacak elemanların yüksek düzeyde yetişmiş olmaları gerekmektedir.
Değişik mühendislik düzlemlerinden ortak bir
proje üzerinde çalışacak takım üyelerinin ortak
bir kavram bütünlüğüne ve ortak bir teknik dile
sahip olmaları gerekmektedir.
CAD sistemini kullanmanın temel nedenleri şunlardır:
1- Tasarımcının Üretkenliğini Arttırmak İçin
2- Dizayn Kalitesini Geliştirmek İçin
3- İmalat İçin Veri Tabanı Oluşturmak. Bir CAD
sistemi şu kısımlardan oluşur: a- Tasarımcı, bDonanım ( Hardware ): Bilgisayar ve çevre birimleri ( yazıcı, çizici vb. ) c- Yazılım ( Software ): Genel sistem yazılımı ve CAD yazılımı. d- Problem;
çözülmesi gereken tasarım problemi.
4- Analiz ve Optimizasyon
5- Değerlendirme: Dizaynı
6- Sunma
DİZAYNDA BİLGİSAYARIN KULLANIMI
Geometrik Modelleme, Mühendislik Analizi, Dizaynın Gözden Geçirilmesi ve Değerlendirilmesi,
Otomatik Çizim, Geometrik Modelleme.
CAD, en alt düzeyde parçanın resmini çizmek ile
başlar. Şeklin yanısıra parça boyutları da girilebilir. Yalnız önemli olan nokta, tasarımı yapılan
cismin geometrisinin matematiksel olarak tanımlanabilir olması gerektiğidir.
BİLİM
Nisan 2013
Astropark
Emekli Öğretmen
QN4 Dome
B
takipte örnek ürünlerle markalar sunmaktayız .
ASTROPARK QN4 FULL DOME
CACARİUM QUANTO FISHEYE
PLANETARYUM CİHAZININ TEKNİK
ÖZELLİKLERİ
• Bir Tokyo, Japonya - Sony Corporation keşfi olan
olan 4K SXRD, ya da silikon x-tal (kristal) yansıtıcı
tasarımı,
• Yüksek çözünürlüklü görüntü aygıtı projektörleri
zorluklarının çözümü için 4000:1 özel tasarlanmış
bir yüksek panel kontrast sağlıyor.
• 8.85 megapiksel çözünürlüğü (4096H X 2160V)
2 megapiksel veya 1920 x 1080 çözünürlüğe sahip Full HD’den 4 kat daha büyüktür.
• 4K SXRD cihaz dört kez derin siyah tonları ve
keskin netlikte, yüksek kaliteli görüntüler oluşturur orijinal 4X2K SXRD ekranı, çözünürlüğü sağlıyor.
• Temel renklerin her biri için, bu aygıtın
kullandığı,“RGB (kırmızı, yeşil, mavi ) “hangi
26.550.000 piksel ile görüntü oluşturur.
Vatan Yahut Silistre
B
ir grafiker olarak vatanseverliğin tasarımını
diyemeyeceğim
çocukça aklımla ancak
bir
konsept aslında. Çalıştığım bölüm
planetaryum olunca tabi gelsin yıldızlar işte
konsept sana. Mesela milyarlarca parlayan yıldızı
sayıp, ruhlarımızın derinliklerine işleyen kutsallıkla
gözümüzün nuru mu vatanseverlik?
Vatanseverlik bir kişinin doğduğu topraklara,
çocukluğunun anıları ve umutlarının, hayallerinin
ve özlemlerinin bir arada toplandığı yere duyduğu
sevgi midir? Vatanseverlik, çocuksu bir naiflikle,
bulutların akışını seyrettiğimiz ve kendimizin de
neden öylesine yumuşakça uçamadığımızı merak
ettiğimiz yer midir? Kuşların müziğini dinleyip,
onlar gibi uzak diyarlara uçmak için kanatlarımız
olmasını dilediğimiz yer mi? Ya da annemizin
dizlerinde oturup, büyük zaferlerin ve efsanelerin
hikâyeleriyle kendimizden geçtiğimiz yer midir?
Kısacası, her santimetre karesinin güzelliği ve eşsiz
mutluluk, zevk ve oyun dolu çocukluğumuzu temsil
ettiği yere duyulan aşk mıdır?
Yeryüzünde son yüzyılda büyük zaferler ya
da efsanelerle ilgili hikâyelerimiz yerini kendi
topraklarını bombalayan kendi halkına eziyet eden
ülke durumuna zorlandı. Annelerimizin öyküleri,
acıyı ağıtlarla işledikleri gergeflerinde göz yaşını ve
kederi anlatıyor artık. O halde, nedir vatanseverlik?
”Vatanseverlik, adi ve alçakların son sığınağıdır,"
demişti Dr. Johnson. Zamanımızın en büyük
milliyetçilik karşıtı Leo Tolstoy, vatanseverliği bütün
katillerin eğilimini ve eğitimini tatmin edecek bir
prensip olarak tanımlar. Ne dersiniz yeni bir Vatan
Yahut Silistre’nin yeniden yorumu güncellenmeli mi
yada senaryosu yeniden mi yazılmalı?
Hazır
vatanseverlikten
bahsetmişken;
GÖKTÜRK-2 Uydusu 18 Aralık 2012 tarihinde
Çin'in Jiuquan Fırlatma Üssü'nden başarılı bir
şekilde yörüngesine gönderilmiştir. Projenin
Önemi: GÖKTÜRK-2 Projesi, uydu tasarım, üretim,
entegrasyon, test ve yazılım konularında; tesis,
teçhizat ve personel alt yapısının oluşturulması
ve müteakip uydu ihtiyaçlarının milli imkanlar
ile karşılanması yolunda önemli bir adımdır.
GÖKTÜRK-2 TÜBİTAK kaynaklarıyla gerçekleştirilen
ilk milli yer gözlem uydusudur. Göktürk-2'de
bulunan TÜBİTAK UZAY mühendisleri tarafından
milli imkanlarla geliştirilen Milli Uçuş Bilgisayarı
BİLGE, uydu sistemleri için çok önemli olan yüksek
güvenilirlik, yüksek başarım ve yüksek veri iletim
hızı ve depolama özelliklerini sağlayan bir tasarıma
[email protected]
Özge ÖZEN Grafiker
Vatanseverlik üzerine,
Davut YAZICI
NEDEN
CACABEY?
Türkiye için Ürettik
Cacabey Planetaryum’u ve Astropark’ı bugünkü
teknolojiye getirmek için Ar-Ge’yi her zaman ön
planda tuttuk. Biz de bu noktada en sürekli, en
doğru çözümü bütün açıklığı ile paylaşarak, çözümlerinde en üst seviyeyi yakalamak ve uzun
yıllar sorunsuz çalışma becerisi için personelimizle, yurt dışı ve yurt içi seminerlerinde eğitimler
aldık. Almanya Zeiss, Japonya Goto firmasını kapsayan sınırları içinde çalışarak Know How’ımızı
oluşturduk. Şirketimizde, sürekli yenilenen Ar-ge
çalışmalarımızla concept oluşturduk. Profesyonel
görüntü sistemleri, inovasyon, kalite ve güveni
birleştiren teknolojiler sunmaktayız. Firmamız,
profesyonel görüntü sistemleri konusuna odaklanmış uzman ekibiyle AR-GE sistem tasarımı ve
entegrasyonu gerçekleştirmektedir. Biz kesinlikle
herhangi bir ürünü pasif bir şekilde izleyen tedarikçi ya da sembolik bir işletme değiliz. Üretiminden sunumuna yazılımından servisine kadar her
bir vidasında emeği olan, planlayan, üreten ekibiz.
Özellikle fish-eye konusunda bütün muadillerinden daha üstün özellikli göz alıcı conseptte hatta
HABER KURE
[email protected]
8
sahip.
Hale bir yeryüzü projesi, Dünya projesi. Elektrik
İtki Uygulama Araştırmaları ve Hall Etkili İtki
Motoru Geliştirme Altyapı Projesi (HALE). Elektrik
itki motoru geliştirme çalışmaları, ülkemizde
olduğu kadar dünyada da yeni bir araştırma
alanıdır, bu çerçeveden bakıldığında HALE projesi
ulusal rekabetçi gücünü destekleyen bir projedir.
Ülkemizin uzay alanında, özellikle itki sistemleri
konusundaki bilgi birikiminin önemli bir yere
taşınmasını sağlayacak olan projede kurulacak
altyapı bundan sonra alanda çalışmak isteyen
tüm dünya araştırmacıların da faydalanabileceği
bir dünya laboratuvarı olacaktır. Haziran 2010
yılında başlayan HALE Projesinin 2015 yılında
tamamlanması planlanmaktadır.
RASAT, Türkiye'nin İlk Yerli Yapım Yer Gözlem
Uydusu fırlatıldığı 17 Ağustos 2011 tarihinden bu
yana görevini başarılı bir şekilde sürdürmektedir.
BiLSAT Projesi BiLSAT projesi, Türkiye'de küçük
uydu teknolojilerini başlatmak, geliştirmek ve
desteklemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. SSTL
(Surrey Satellite Technology Limited) firması ile
ortak olarak, küçük uyduların tasarımı ve üretimi
için gerekli altyapı ve bir yer istasyonu kurulmuş ve
Türkiye'nin ilk uzaktan algılama uydusu olan BiLSAT
üretilerek 27 Eylül 2003 tarihinde yörüngeye
yerleştirilmiştir. Uydunun, ÇOBAN ve GEZGİN adı
verilen, iki görev yükü TÜBİTAK UZAY tarafından
ve yerli sanayi katkılarıyla Türkiye'de tasarlanarak
üretilmiş ve BiLSAT uydusuna yerleştirilmiştir.
Başbakan Erdoğan:''Türkiye olarak geçmişte de
uzaya uydu gönderdik, ancak bugün gönderdiğimiz
Göktürk-2 uydusu bu alanda artık iddia sahibi
bir ülke konumuna yükseldiğimizin de somut bir
ispatı oldu. Bugün uzaya gönderdiğimiz Göktürk-2
uydusu azmin ve özgüvenin Türkiye'yi nerelere
getirebileceğinin, nerelere taşıyabileceğinin en
anlamlı bir göstergesidir'' Başbakan Erdoğan’ın
Talimatıyla başkanlığında Türkiye'nin askeri ve
sivil uydularının uzaya gönderilmesini temin etmek
maksadıyla Uydu Fırlatma Sistemi çalışmalarına da
başlanmıştır.
TÜBİTAK UZAY’ın ODTÜ yerleşkesinde canlı
olarak izlenecek fırlatma törenine başta Başbakan
Erdoğan olmak üzere yaşananlar yazılanlar ve
gördüklerimiz. Son söz ne demişler; İşini bilen yapar,
az bilen akıl verir, bilmeyen eleştirir, yapamayan
çamur atar. Peki ya yalan söyleyene ne demeli ?
ursa’mızda Türkiye’nin en büyük ve ilk kurulan sabit planetaryumu
olan Cacabey Planetaryum yaklaşık olarak üçüncü yılına giriyor.
Bir emekli eğitimci olarak zamanımın bir kısmını burada geçiriyorum.
Burada çok sorulan sorulardan biri “Neden Cacabey” ismi verilmiştir.
Cacabey; 1240 yılında Kırşehir’de doğdu. Babası Ceceli aşiretinin
beyi Emir Bahaddin Caca’nın oğlu asil adı Nurettin Cebrail’dir. Adı
edebileşmiş, büyük hizmetlerde bulunmuş bir devlet adamı olarak
“Cacabey” adıyla ün kazanmıştır. Eskişehir emiri olarak kalan Cacabey
bir süre tahtta kaldıktan sonra Kırşehir’e bey olmuştur.
Kırşehir’de bugün bir mimari anıt olarak duran Caca Bay Medresesi’ni
devrin fakültesi gözüyle bakılan bu binada çeşitli eğitimler veriliyordu.
Kubbesi açık ve altında bir kuyunun bulunduğu Cacabey Medresesi’nde
(devrin fakültesi) kuyuya yansıyan yıldızlar incelenir, bunlar üzerinde
araştırmalar yapılırdı. Buradan da anlaşılıyor ki bu devrin fakültesi o
dönemlerde astronomi araştırmaları yapılıyor, matematik, fizik, kimya
gibi konularda eğitim veriliyordu.
Cacabey, 1301 yılında Rum tekvurları ile savaşırken şehit düştü. Naaşı
Kırşehir’e getirilerek 1272’ de yaptırdığı medresenin yanındaki türbeye
defnedildi.
Kırşehir il merkezinde bulunan Cacabey Gökbilim medresesi (devrin
fakültesi) M.671- M.1272-1273 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı
Kılıç Arslan oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, Kırşehir Valisi
Nureddin Cibril Bin Cacabey tarafından yaptırılmıştır. Yapı, zamanın
rasathanesi olarak kullanılmıştır.
Cacabey Gökbilim Medresesi’nin (devrin fakültesi) karakteristik özelliği,
cephe ve köşelerde bulunan sütuncelerdir.
Bu sütunceler, roketin ateşleme ve fırlatma halini göstermektedir.
İşte Cacabey isminin firmadaki anlam ve önemi buradan gelmiştir.
Türk Bilimadamlarından
Yeni Buluş
U
lusal Manyetik Rezonans Araştırma Merkezi (UMRAM) yöneticisi
Prof. Dr. Ergin Atalar, ‘’Kalp ve beyin
pilleri nasıl değiştirilirse emar (MR) cihazına girebilir’’ sorusundan hareketle kalp ve beyin pillerinin MR uyumluluğunu araştırdıklarını söyledi.
İlk aşamada, MR cihazına uygun pil
araştırmasında sonuca ulaştıklarını ve
ürünlerle ilgili patent aldıklarını belirten Prof. Dr. Atalar, ‘’Hatta Amerika’da
benim kurucusu olduğum bir şirket,
bizim geliştirdiğimiz teknolojilerle bayağı ilerleme kaydetti. Dünyanın alanında en önemli firmalarından Boston
Scientific’in şimdi yaptığı beyin pillerinde bizim teknolojimizin önemli yeri
var’’ dedi.
Sonraki aşamada ise MR cihazının kendisini de değiştirebileceğini gördüklerini ifade eden Prof. Dr.
Atalar, ‘’Yani MR’a uyumlu pil yerine
pile uyumlu MR yaptık. MR cihazıyla
uyumlu olmayan bir kalp piliyle görüntülemeye girdiğimiz zaman cihazın teli ısınıyor ve bilhassa kalbi yakma tehlikesi oluyor. Mikrodalga fırının
içine çatal koymayı denediniz mi?
Şimşekler çakar. MR cihazını, güvenlik açısından, tam bir mikrodalga fırın
gibi, implantı da fırının içine konan
çatal gibi görebilirsiniz. Çatalın kalbi
yakıp insanı öldürme ihtimali var. Bu
nedenle kalbinde ya da beyninde pil
olan insanlar MR’a giremiyorlar ‘’ dedi.
Prof. Dr. Atalar, uzun yıllar süren bu
çalışmaların sonucunda artık MR’a giren implantlı hastada, cihazın implantın yerini bularak o bölgeye ısınmaya
sebep olacak enerjiyi vermeyeceğini
anlattı. Bu işlemi yapmanın eskiden
de mümkün olduğunu dile getiren
Ergin Atalar, ‘’Ama görüntü kalitesi
çok bozuluyordu. Biz bu işin görüntü
kalitesini hiç değiştirmeden yapılabileceğini gösterdik’’ dedi.