nterpost - İnterfiks Yapı Kimyasalları

Transkript

nterpost - İnterfiks Yapı Kimyasalları
nterpost
YIL: 2014 / SAYI 03
İnterfiks Yapı Kimyasalları
İnşaat San. ve Tic. A.Ş.
kurumsal gazetesidir.
3 ayda bir yayınlanır.
Satılamaz
[email protected]
Adres:
FSM Cad. Liscon İş Merkezi
No: 7 Kat: 2
Kavacık - Beykoz
TÜRKİYE’NİN İNŞAAT MALZEMELERİ İHRACATI İLK KEZ
İnşaat Sektörü ve İnşaat Malzemesi Sanayi Temmuz 2014 Aylık
Sektör Raporu’na göre, inşaat malzemeleri ihracatı ilk kez 2014
Mayıs ayında 2 milyar doların üzerine çıktı.
SEKTÖREL BAKIŞ
2 MİLYAR DOLARI AŞTI
Tsınav niteliği taşıyan 2014 yılını geriüm dünya için gerçekten büyük bir
de bırakmaya hazırlandığımız şu günler,
aynı zamanda tüm sektörlerin karnelerini
değerlendirme sürecini de beraberinde
getiriyor. Geçtiğimiz yılın tüm dünya için
zorlu bir yıl olduğunu ve ülkemiz ekonomisinin ise ciddi bir kırılganlık testinden
Hüseyin BİLMAÇ
geçtiğini söylemek mümkün.
İnterfiks Yapı
Çevremizde yaşanan tüm olumsuz
Kimyasalları A.Ş.
İcra Kurulu Başkanı
gelişmelere rağmen, eve harika bir karne
ile dönen inşaat sektörünü, dolayısıyla
sektöre hizmet ve malzeme üreten tüm
sanayi kuruluşlarını; ülke ekonomisine
Geride bırakmaya
sağladıkları katkıları ve ülkemiz adına
hazırlandığımız
gerçekleştirdikleri başarılı çalışmalardan
2014 yılında
dolayı gönülden kutluyorum.
büyük bir
İnşaat sektörünün 2014 yılında gersınavdan geçen
çekleştirdiği bu başarılı çalışmalara kısaca
ve yaşanan
değineceğim köşemde, aynı zamanda herzor günlere
kesin yeni yılını da kutlamak istiyorum.
rağmen dimdik
ayakta kalmayı
Umutla beklediğimiz yeni yılın; dünbaşaran inşaat
yaya barış ve mutluluk, ülkemiz için çok
sektörümüz
daha büyük başarılara imza atılacak güzel
karnesindeki
yarınlar getirmesi dileğiyle …
başarılı notlarla
dikkat çekiyor.
T
ürkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği
(İMSAD) tarafından hazırlanan “İnşaat Sektörü
ve İnşaat Malzemesi Sanayi, Temmuz 2014 Aylık Sektör Raporu’na göre, inşaat malzemeleri ihracatı
ilk kez 2014 Mayıs’ında 2 milyar doların üzerine çıktı.
Yıllık ihracat tutarı ise 21.78 milyar dolara ulaştı. Raporda inşaat malzemeleri üretimi ve ihracatının arttığı,
ithalatın ise gerilemeye devam ettiğine işaret edilirken,
sektörün cari açığın azalmasında olumlu katkısına dikkat çekildi. İhracatın ilk kez 2014 Mayıs’ında 2 milyar
doların üzerine çıkarak 2,04 milyar dolar olduğuna
vurgu yapılan raporda, böylece yıllık ihracat tutarının
21,78 milyar dolara ulaştığı kaydedildi.
İNTERFİKS ÜRETİCİ ÜYE OLARAK İZODER’DE…
İnterfiks, sektörün önemli sivil toplum
kuruluşlarından olan İZODER Isı Su Ses ve Yangın
Yalıtımcıları Derneği’ne üretici üye olarak katıldı.
21
yıldır sektöre kesintisiz hizmet veren ve Türkiye’de yalıtım bilincinin artması, kamu ve kamuoyunun bilgilendirilmesi için başarılı çalışmalara imza atan İZODER’in üyesi olmaktan duyduğumuz
mutlulukla, bu sayımızda Dernek Başkanı Sn. Ferdi Erdoğan’ı konuk
ettik ve kendisiyle harika bir söyleşi gerçekleştirdik. İZODER Başkanı
Sn. Ferdi Erdoğan ile gerçekleşen bu sohbetimizin detayları …
Devamı Sayfa 2’de
Devamı Sayfa 4’te
Tüketici
konut tercihinde güveni
ön planda tutuyor…
Devamı Sayfa 8’de
Devamı Sayfa 6’da
İnşaat
sektörü güven
endeksi arttı
Devamı Sayfa 8’de
Kentsel
dönüşüm hız
kesmiyor
Devamı Sayfa 8’de
Aşıklı Höyük “Kapısız - penceresiz evlerde sosyal yaşam”/ sayfa 9’da
EXPO 2017’ye
ev sahipliği yapacak
başkent Astana’ya
yeni tren garı
Devamı Sayfa 6’da
Yapı İşlerinde
İş Sağlığı ve
Güvenliği
Devamı Sayfa 5’te
2
nterpost
Röportaj
KASIM 2014
İZODER SÜRDÜRÜLEBİLİR
Ülkemizde yalıtım bilincini yurt çapında yaygınlaştırmak amacıyla kurulan İZODER Isı Su Ses ve Yangın
Yalıtımcıları Derneği Başkanı Sn. Ferdi Erdoğan ile gerçekleştirdiğimiz sohbetimizin detayları…
TS 825 Standardı 5 Aralık 2009
tarihinde Enerji Verimliliği Kanunu çerçevesinde hazırlanan
Binalarda Enerji Performans
Yönetmeliği yürürlüğe girdi.
Sektörümüz için yepyeni bir
süreç başlamış oldu. Yalıtım,
Kentsel Dönüşümle birlikte son
zamanlarda ülkemizde sıkça
gündeme gelen konulardan biri
haline geldi. Kentsel Dönüşüm
Yasası’nın amacı sağlıksız ve
güvenli olmayan binaların yıkılarak yerine güvenli ve sağlıklı,
enerji verimli binalar yapılmasıdır. Isı ve su yalıtımının bu
amaca birebir fayda sağlaması
nedeniyle yalıtım sektörünün
kentsel dönüşümün en önemli
unsurlarından biri olduğunu
söyleyebiliriz.
Ülke genelindeki 19
milyon konutta halen
Su yalıtımı yok. 6.5
milyon konut ise deprem
açısından riskli bina
statüsünde.
İnterpost’un bu sayısında
okuyucularımıza
İZODER’i
daha yakından tanıtmayı arzu
ediyoruz. Bize Derneğin kuruluş amacı ve faaliyetleri ile
ilgili kısaca bir bilgi verebilir
misiniz?
İZODER olarak bu yıl 21.
kuruluş yıldönümümüzü kutladık. Öncelikle 21 yıl kesintisiz
olarak hizmet veren bir sektör
derneği olmanın ülkemiz koşullarında büyük bir başarı olduğunu düşünüyoruz. 21 yıldır
Türkiye’de yalıtım bilincinin
artması, kamu ve kamuoyunun
bu konuda bilgilendirilmesi ve sektörün büyümesi için
çalışmalar yapıyoruz. Son 10
yıldır iletişim çalışmalarına
büyük önem verdik. Hazırladığımız reklam ve halkla ilişkiler kampanyalarıyla yalıtımın
önemini, ülkeye ve bireylere
sağladığı faydaları anlatmaya
çalıştık. Zirve, konferans, panel,
seminer gibi organizasyonlar-
da gerek düzenleyici gerekse
katılımcı olarak hep yalıtımı
anlatmaya çalıştık.
Sektörle ilgili yasal çalışmalarda, mevzuat ve yönetmeliklerin oluşma aşamasında ilgili
bakanlık olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile hep yakın
temasta bulunmaya ve ortak
çalışmalara imza atmaya gayret
ettik. Yalıtımın ülkemizde bugün geldiği noktada İZODER’in
yaptığı katkının çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Türkiye’de Yalıtım sektörünün güncel durumu ile ilgili aydınlatır mısınız bizleri.
Ülkemizde 20 milyona yakın mevcut konut stoğunun
sadece 2.5 ile 3.0 milyonunun
yalıtımlı olduğunu görüyoruz.
Bu rakamlarla hareket edersek
yüzde 15 ile 18 arası bir oranda
yalıtımlı bina oranından bahsedebiliriz. 30 Ekim 1981 yılında
“Bazı Belediyelerin İmar Yönet-
meliklerinde Değişiklik Yapılması ve Bu Yönetmeliklere Yeni
Maddeler Eklenmesi Hakkındaki Yönetmelik” olarak da bilinen
“Isı Yalıtım Yönetmeliği” ve bu
yönetmeliğin 16 Ocak 1985 tarihli revizyonu olan yönetmelik
yürürlüğe konmuş ve mevcut
imar yönetmeliklerinde değişiklikler yapılmıştır. 1995 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca “TS 825 Binalarda
Isı Yalıtımı Kuralları Standardı”
revize çalışmalarına başlanmış, 29 Nisan 1998 yılında TSE
Teknik Kurulu’nca onaylanarak
yürürlüğe girmiştir. 14 Haziran
1999 tarih ve 23725 sayılı Resmi
Gazetede yeniden yayımlanan
ve bu standardın paralelinde
hazırlanan Binalarda Isı Yalıtım
Yönetmeliği’nin 08 Mayıs 2000
tarih 24043 sayılı resmi gazetede yer almasıyla 14 Haziran
2000 tarihinden itibaren uygulaması zorunlu hale gelmiştir.
2008 yılında tekrar revize edilen
Gazetemizin bu sayıdaki
haber başlıkları arasında; konut alımlarında tüketicinin
marka tercihinin ardındaki
gerçeklere yer verdik ve son zamanlarda tüketicinin depreme
karşı güvence konusunda biraz
daha bilinçlendiği gerçeği ile
karşılaştık.
Peki; sizce Türkiye,15 yılın
ardından depreme hazır mı?
Toplumda çok bilinmese de
depremlerin yol açtığı büyük yıkımların en önemli nedenlerinden biri korozyondur. Herhangi
bir yoldan binaya sızan su, oksijen ve beton içerisinde farklı
kimyasal içeriğe sahip maddeler
ile kimyasal tepkimeye girerek
paslanmaya, yani korozyona
neden oluyor. Korozyon sonucunda binanın taşıyıcı sistemi
öyle zayıflıyor ki, su yalıtımına
sahip olmayan bir bina, yapımından sonraki 10 yıl içinde
taşıma kapasitesinin yarısından
fazlasını kaybediyor. Binanın
taşıyıcı sistemini zayıflatan ko-
rozyonu engellemenin tek yolu
ise su yalıtımıdır.
Kentsel Dönüşüm çalışmalarında gerçekleşen su yalıtım
çalışmalarını yeterli buluyor
musunuz?
Önümüzdeki 20 yılda riskli
bulunan ve yıkılması gereken,
çok sayıda konut ve işyerinin
Kentsel Dönüşüm seferberliği
kapsamında elden geçirileceğini
daha önceki bakanlık ifadelerinden biliyoruz, bu sürecin bilinçli yalıtım ve güvenli binalar
için önemli bir fırsat olduğunu
düşünüyoruz. Yıkılıp yeniden
yapılacak binalarının su yalıtımları, kaliteli malzeme ve uzman
uygulamalar ile gerçekleştirilirse, her deprem sonrasında yaşadığımız düşündürücü tabloları
engelleyebiliriz. Ülkemizde su
yalıtım uygulamaları maalesef
göstermelik ve en ucuz şekilde
yapıldığını göz önünde bulunduran derneğimiz; binaların
depreme dayanıklı olması için
çok önemli olan su yalıtımının
kalitesini ve sürekliliğini de, yasal düzenleme ve denetimlerle
sağlamak için çalışıyor.
Su yalıtımının maliyeti
sanıldığı kadar yüksek
değildir.
Bugün yeni inşa edilen bir
binanın ortalama metrekare
maliyeti yaklaşık 2000 TL. Su
yalıtımının maliyeti ise bunun
sadece yüzde 2-3’ü, yani sadece
60 TL.
Yapı Kanunu’nda su yalıtımının zorunlu hale getirilmesi
çok önemli ancak yine eksik bir
adımdır. Çünkü zorunlu tutulan
su yalıtımı uygulamaları için
henüz net bir mevzuat çıkarılamadı. Kapsamlı bir Su Yalıtımı
Yönetmeliği henüz olmadığı
için binalarda su yalıtımı denetimi yapılsa bile, yalıtımın sadece varlığı gözlemlenebilir, doğru
projelendirme, malzeme seçimi
ve doğru uygulamanın yapılıp yapılmadığı denetlenemez.
İZODER olarak mevzuatın çı-
nterpost
Röportaj
KASIM 2014
3
BİR GELECEK İÇİN ÇALIŞIYOR
karılması için sürdürdüğümüz
çalışmalarımızın son aşamasındayız. İZODER tarafından hazırlanan Su Yalıtımı Yönetmeliği taslağı, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’na sunuldu.
Avrupa ile kıyasladığımızda ülkemizdeki “yalıtım bilinci” ve uygulamalarını nasıl
değerlendirirsiniz?
AB ülkelerinde kişi başına
yalıtım malzemesi tüketim miktarı 1-1,5 m3 iken, ülkemizde
bu rakam son 10 yıldaki yoğun
çalışmaların sonunda ancak
0.2 m3 dür. Yani AB ülkelerine göre 6-7 kat daha gerideyiz.
Bunun anlamı şudur; biz daha
pahalı (enerji verimsiz), sağlıksız, yapı güvenliğinden yoksun,
konforsuz ve çevreye duyarsız
binalarda yaşıyor ve çalışıyoruz.
Ülkemizde yapılan Enerji
verimliliği çalışmaları ve İZODER’in bu konudaki çalışmaları hakkında bilgi verebilir
misiniz?
Az önce de bahsettiğimiz
gibi; ülkemizde 20 milyon’a
yakın mevcut konut stoğunun
sadece 2.5-3.0 milyonunun yalıtımlı olduğunu görüyoruz.
Kentsel Dönüşüm Yasası ve
Enerji Kimlik Belgesi uygulamalarının yalıtım çalışmalarını
hızlandırması durumunda, %
50 enerji verimliliği yakalanarak sadece ısı yalıtımı yoluyla
bugünkü petrol fiyatları baz alınarak hesaplandığında yılda 10
Milyar Dolarlık yükü üzerimizden atarak cari açığa çözüm bulabiliyoruz. Enerjiyi ithal eden
bir ülke olduğumuz için bu
oranlarda bir tasarruf ülkemiz
için büyük önem taşıyor.
Bütün binaların
yalıtımlı olduğunu
varsaydığımızda bir
seferde değil, her yıl en
az 4 tane Keban Barajı
yapmış gibi enerji
tasarruf etmiş oluyoruz.
2012 yılı ithalat rakamlarına baktığımızda, 60.1 milyar
Dolarlık enerji ithalatını yapıldığını görüyoruz. İhtiyacımızın
%75’ini ithal etmek durumunda olduğumuz enerjinin %35’i
binalarımızda kullanılıyor ve
bu oranında da en az %50’sini
israf ediyoruz. İZODER olarak
kamu ve kamuoyuna ısı yalıtımının enerji verimliliği ve tasarrufundaki yerini ve önemini
anlatmak, konuyu i gündemde
tutmak üzere iletişim çalışmalarımızı kesintisiz sürdürüyoruz.
Yalıtım sektörünün sorunları hakkında neler söyleyebilirsiniz? Çözüm önerileriniz
nelerdir? Haksız rekabet ile
ilgili çalışmalarınız ve İZODER’in yeni projesi İKOS – İzoder Kalite Onay Sertifikası hakkında bilgi verebilir misiniz?
Sektör sorunlarının en başında yalıtımla ilgili yayımlanan
yasal mevzuatların uygulamalarının istenen seviyede olmaması
bulunuyor. Mevcut olan mevzuatlarında etkin bir şekilde uygulanması ve denetlenmesi noktasında çok eksiğimiz olduğunu
açıkça ifade etmemiz gerekiyor.
Bu konularla ilgili olarak sürekli
bilinçlendirme ve bilgilendirme
çalışmaları sürdürüyoruz. Sek-
tör ürünleri ve hizmetleri; enerji
verimliliği, çevre, insan sağlığı
ve can, mal güvenliği açısından
ülkeye ve ülke bireylerine çok
önemli katkılar sunmaktadır.
Böylesine önemli bir alanda
devlet mutlaka destek vermelidir. Devletin vereceği destek,
sektör aktörlerine değil, tüketiciye dönük olmalı. Örneklerinin dünyada bolca görüldüğü
yöntemler, bellidir. Tüketicilere
dönük sektör ürünleri ve hizmetleri için KDV’nin yüzde
1’e indirilmesi, kullandırılacak
tüketici kredileri üzerinden alınan vergilerin sıfırlanması gibi
mali destekler, A, B, C sınıfı
binalardan alınan emlak vergilerinde kullandıkları enerjilerin
fatura vergilerinde kullandıkları
enerjilerin fatura vergilerinde
alım-satım vergilerinde özendirici teşviklerin nihai tüketicilere
sağlanması gerekmektedir.
Derneğimiz yalıtım konusunda kamu ve kamuoyunu bilinçlendirme faaliyetlerini sürdürürken haksız rekabeti önlemek,
yalıtım sektörünün büyüme ve
gelişmesinin sağlıklı ve sürdürülebilir koşullar içinde devamını
Yapıların, öncelikle su yalıtımı ile donatılarak korozyona karşı
korunması gerekir.
sağlamak amacıyla yeni bir proje
başlattık; İZODER Kalite Onay
Sertifikası (İKOS) adını verdiğimiz bu projeyle İZODER üye
profilinin tamamının standart ve
yönetmeliklere uyumlu üretim
yapan ve piyasaya uygun rekabet koşullarında ürün arz eden
firmalardan oluşmasını sağlayacağız. Bu sistemle üyelerimizin
ürettiği ürünlerin mevcut yasa ve
yönetmeliklere uygunluğunu piyasadan rastgele aldığımız ürünlerle test edecek ve uygun bulunan ürünlere İKOS vereceğiz.
Memnuniyet ve mutlulukla ifa-
de edebiliriz ki, şu ana kadar 12
önemli üretici üyemize bu sertifikayı verdik. Diğer üyelerimizin
de sertifikasyon süreçleri devam
ediyor. Avrupa’da olduğu gibi
Türkiye’de de yalıtım uygulamalarında çalışan uygulayıcıların
mesleki standartları belirlenmiş
ve sertifikasyon süreci başlatılmıştır. Bünyemizde bulunan TEBAR uygulayıcı ustalar için bir
test merkezi oluşturduk. Isı, su,
ses ve yangın yalıtımı uygulayıcı ustalarından sınavı geçenlere
mesleki yeterlilik sertifika belgesi
veriyoruz.
4
nterpost
Sektör
KASIM 2014
nterpost
İş güvenliği
KASIM 2014
İŞ GÜVENLİĞİ
TÜRKİYE’NİN İNŞAAT MALZEMELERİ İHRACATI İLK KEZ
2 MİLYAR DOLARI AŞTI
İnşaat malzemelerinde üretim ve ihracatının artması, ithalatın ise gerilemeye devam ediyor olması,
Türkiye’de cari açığın azalmasında olumlu katkı sağlıyor.
İ
nşaat Sektörü ve İnşaat Malzemesi Sanayi, KASIM 2014
Aylık Sektör Raporu’na göre,
Türkiye’nin inşaat malzemesi
ithalatı ise 2014 Ocak-Mayıs
döneminde bir önceki yılın aynı
dönemine göre yüzde 6,9 azalarak 3,88 milyar dolara geriledi.
Böylece inşaat malzemeleri yıllık ithalatı, 2014 Mayıs itibariyle
10,09 milyar dolar oldu.
2014 Ocak-Mayıs döneminde ortalama inşaat malzemeleri
sanayi büyümesi ise, Nisan ve
Mayıs aylarının etkisiyle yavaşlasa da, yine de geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 6-7 artış
gösterdi.
Konut satışlarında 2014 Nisan ayında yüzde 12,3, Mayıs
ayında ise yüzde 12,5 gerileme
kaydedilirken, Haziran ayında gerilemenin yavaşlayarak
yüzde 3,6’ya düştüğü gözlendi.
Konut kredisi faiz oranlarındaki düşüş ise konut satışlardaki
gerilemeyi kısmen yavaşlattı.
Konut satışları, geçen yılın ilk
yarısına kıyasla 2014’ün ilk yarısında yüzde 7,8 düşerek 568
bin 985 adet oldu.
İnşaat malzemelerin
de üretim ve ihracatın
artması, istihdamın da
ardtmasını sağlıyor.
YDA PARK AVENUE
İ
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
Ü
İstihdamın buluşma noktası
Bu arada, 2014 Nisan’ında inşaat sektöründeki istihdam, 1,91 milyon kişiye yükselerek, geçen yılın
aynı ayına göre 196 bin kişi arttı.
İnşaat Sektörü Güven Endeksi’ndeki mart ve nisan aylarındaki artışın 2014 Mayıs’ında sınırlı da olsa
devamına karşılık, Haziran ayında
durağanlaşarak sınırlı bir gerilme
gösterdiğinin belirtildiği rapora
göre, endeks 2014 Haziran ayında
geçen yıl aynı döneme göre 3,6 puanın altında seyretti.
BAŞKENT’TE YÜKSELEN YENİ DEĞER
nşaat, havacılık, sağlık ve tarım gibi birçok farklı sektörde
faaliyet gösteren Türkiye’nin
önde gelen firmalarından YDA
YAPI İŞLERİNDE
Yılın ilk beş aylık döneminde inşaat malzemesi ihracatı da 9,3 milyar dolar oldu. Rapora göre, 2014
Mayıs’ında inşaat malzemelerinde
yıllık ihracat artışı 1,7 ile 21,78 milyar dolar oldu. Mart ayı hariç tutulduğunda, yılın ilk beş ayında inşaat
malzemeleri ihracatının iyi bir performans gösterdiği raporlamaktadır.
Grup; “Zor Beğeniyorsanız Çok
Beğeneceksiniz” sloganıyla konut sektöründe ilk kez hayata
geçirilen farklı sosyal donatılar-
la öne çıkan ve Ankara’da çıtayı
yükselten projesi YDA PARK
AVENUE’nun inşaatına hızla devam ediyor.
Usta oyuncu Çetin Tekindor’un da marka yüzü olduğu
reklam filmleri ile dikkat çeken
YDA Park Avenue; Ankara’nın
en hızlı değer kazanan bölgesi
Anadolu Bulvarı’nda, 133.000 m2
alanda inşa edilen 1855 konutluk
şehrin en büyük projesi olmaya
hazırlanıyor. Türkiye’deki konut
projeleri arasında ilk kez hayata
geçirilecek evcil hayvan habitatı,
zen bahçesi, açık hava sineması,
macera parkuru, model tekne
havuzu ve paten pisti gibi ayrıcalıklarıyla öne çıkan proje sunduğu sosyal imkanları ile de tercih
sebebi oluyor. Açık-kapalı spor
alanları, koşu ve yürüyüş parkurları, karma ve kadınlara özel
seçenekleriyle kapalı yüzme havuzları, su oyunlarıyla renklenen
havuzlar, bisiklet yolu gibi sosyal
donatılarıyla dopdolu bir yaşam
sunuyor.
Her ailenin adını taşıyan
ağaçlardan oluşan korusuyla
nefes alınabilecek bir yeşil alanlar yaratmaya hazırlanan YDA
PARK AVENUE projesi Ankara’lılara beklentilerinin ötesinde
bir sosyal yaşam alanı sunmaya
hazırlanıyor. Tüm aşamalarında
ODTÜ tarafından tescil edilen,
sadece zemin etütlerinden değil,
deprem simülasyon testlerinden
ve rüzgar testinden de tam not
alarak geçen proje tüm jeolojik
zemin etütleri yapıldıktan sonra,
radye temel üzerine fore kazık
uygulamasıyla inşa ediliyor.
Projenin 100 bin metrekarelik toprak altı temel ve perde su
yalıtımı ise; yalnızca yüzeyi değil betonun tamamını yalıtarak
ömür boyu su izolasyonu için en
garantili çözümü sunan HYFIX
Kimyasal Su Yalıtım Sistemleri
ile güvence altına alınıyor.
lkemizin son yıllarda
en önemli dinamiklerinden birisi olan İnşaat Sektörü, İş Sağlığı ve
Güvenliği açısından hem çalışan
sayısı hem de riskli bir alan olması dolayısıyla oldukça önemli
bir yer tutuyor. Binaların profesyonelce ve teknoloji kullanılarak
yapılması başta kazaları azaltacak
gibi algılansa da halen insan gücüne dayalı bir iş alanı olan inşaat, iş kazalarının en sık görüldüğü
sektörlerden.
Yapı İşlerindeki İş Sağlığı ve
Güvenliği Yönetmeliği Resmi
Gazetede 5 Ekim 2013 tarihinde
son haliyle yayınlanarak yürürlüğe girdi. 87 maddeden oluşan
bu yönetmelik tüm detaylarıyla
nasıl yapılacağını anlatır. Elbette sadece bu yönetmelik işlerin
sağlıklı yürümesi için yeterli değildir. Buna destek veren birçok
yönetmelik ve tüzük kurumlara
ve kişilere İş Sağlığı ve Güvenliği
konusunda yön verir.
2008-2012 tarihleri arasındaki Türkiye İstatatistik Kurumu
verilerine göre 2008 tarihinde 72
bin 692 iş kazası yaşandı. Bu kazaların 5 bin 574’ü Yapı işlerinde
gerçekleşti. 2012 yılına geldiğimizde 74 bin 781 iş kazası yaşanırken Yapı işlerindeki kaza sayısı
9 bin 209 adet olarak gerçekleşti.
2008’ de Yapı ilerindeki iş kazalarının toplam iş kazalarındaki
oranı %7.66 iken 2012’de bu oran
%12,31’e çıkmış durumda. Daha
acı olan bir durum ise 2012 yılında iş kazalarında 744 kişi yaşamını yitirirken bunların 256’sı
yani %34’ü Yapı İşlerinde gerçekleşmiş.
Son yıllarda Yapı işlerinin artmasıyla beraber iş kazalarının ve
maalesef kayıplarının da arttığını
görüyoruz. Geliştirilen teknolojiler ve daha profesyonel çalışmaların kazaları engellemek için yeterli olmadığını görüyoruz. Çünkü
insan yine devrede ve kazaların
çok yüksek bir oranının insan hatasından kaynaklandığını da biliyoruz. Peki neler yapılmalı? Bu
sorunun cevaplarını beraberce
bulmaya çalışalım.
Bir inşaat düşünelim. Kabaca
bu inşaatta işçiler, mühendisler,
makineler, makine operatörleri
ve destek birimler olduğunu varsayalım. Öncelikle tüm ekibin
yapılacak işler konusunda bilgisi,
becerisi ve tecrübesi olması şarttır. Sonrasında spesifik olarak
herkesin yapacağı işe göre gerekli
eğitimleri alması gerekir. Örneğin
bir sıvacı 10 yıldır sıva yapıyor
olabilir. Ancak bu sıvacılık hakkında her şeyi biliyor ve gerekli
tüm önlemleri alabilir anlamına
gelmez. Mutlaka güncellemelerin
yapılması ve yapılacak işin içeriğiyle ilgili farklı konular varsa
bilgilendirilmeleri gerekmektedir.
Tecrübe elbette oldukça önemlidir ama istatistiksel olarak tecrübeyle beraber kendine güvenin
arttığını ve kazaların arttığını da
görmekteyiz. Örneğin TÜİK’in
24 Aralık 2013’te geriye dönük 12
aylık verileri içeren bir raporunda
iş kazası geçirenlerin yaşa göre
oranında 35-54 yaş arası % 2.6 ile
birinci sırayı almakta. Bunu 2534 yaş arası işçiler % 2.3 ile izlemekte. Ülkemizde bu istatistikte
bize tecrübeyle beraber iş kazalarının arttığını gösteriyor. Bu nedenle bir kişinin işi ne kadar uzun
süredir yaptığına bakılmaksızın
tüm eğitimleri alması, gerekli
güvenlik ekipmanları kullanması
gerekmektedir. Bu, tüm departmanlar ve tüm uzmanlıklar için
gereklidir. Ekiplerin eğitimleri
bitince gerekli güvenlik ekipmanları dağıtılmalıdır. Bunlara Kişisel
Koruyucu Donanım (KKD) denmektedir. Her çalışan kendi KKD’
sini iyi tanımak, kullanmasını
bilmek ve kullanmak zorundadır.
Kullanmadan önce mutlaka hasar
olup olmadığını veya çalışıp çalışmadığını kontrol etmek zorundadır. Örneğin yüksekte çalışan
bir işçi paraşüt tipi emniyet ke-
merini zimmetine almak, işveren
vermiyorsa talep etmek, mutlaka
kontrollerini yapmak çalışırken
kullanmak zorundadır. İşveren
ise tüm işçilere KKD’lerin teslim
edildiğinden, ilgili eğitimlerin verildiğini ve kullanıldığını denetlemek zorundadır. Hasarlı olan
KKD’ ler işverene mutlaka bildirilmeli ve yenisiyle değiştirmeli,
eskilerini imha etmelidir. Tüm bu
sistem kurulduktan sonra işlerin
başlaması ve bu sistemin mutlaka
denetlenmesi gerekmektedir.
Yapı işlerinde kullanılan makinelerin ne kadar basit olurlarsa olsunlar yönetmeliklere göre
bakımları ve kontrolleri yapılmalıdır. Atlanan her kontrol ve
bakım kazaya davetiye çıkarır.
Bu nedenle bu konuya da hassasiyetle yaklaşmak gerekir. Elbette
makine operatörlerinin eğitimleri
de önemli bir detaydır. Yukarıda
bahsettiğimiz gibi tecrübeli olsa
da bir operatörün düzenli olarak
eğitilmesi ve denetlenmesi gerekmektedir. Bu konuda eksik kalınan her nokta yine kaza için risk
teşkil etmektedir.
Tüm bunlar bir sistem içerisinde ve aksatılmadan yapılmalıdır. Elbette insanın olduğu her
alanda kaza olma olasılığı vardır.
Ancak çalışan ekipler nitelikli
olur, gerekli eğitimler verilir ve
5
Hakan ATİK
Jeoloji Mühendisi
C sınıfı İş Güvenliği
Uzmanı
Son yıllarda
yapı işlerinin
artmasıyla
beraber iş
kazalarının ve
kayıplarının
da arttığını
görüyoruz.
Peki neler
yapılmalı?
Bu sorunun
cevaplarını
beraberce
bulmaya
çalışalım.
İş Sağlığı ve Güvenliğiyle ilgili
tüm önlemler alınırsa iş kazalarının önüne geçmek büyük ölçüde
mümkündür. Gelişmiş ülkelerdeki istatistikler ve gözlemler bizlere
bunu göstermektedir.
Yazımın başında bazı rakamları sizlerle paylaştım. Ne yazık ki
bu rakamlar sadece istatistikleri
oluşturan sayılar değil. Buradaki
her rakam bir insanı ve o insanın
beraber yaşadığı bir aileyi de anlatıyor bize. Buradaki her kayıp o
aile için çoğu zaman uzun süre atlatılamayan bir süreci de beraberinde getiriyor. Anneler babalar
acı çekiyor, eşler için hayat mücadelesi zorlaşıyor, çocuklar için ise
çok daha zor bir süreç işliyor. Ebeveynlerden birinin kaybı o çocuk
veya çocuklar için her anlamda
bir yıkım gerçekleştirebiliyor ki
kendimizi böyle bir çocuğunun
yerine koysak hissettiklerimizin
bile ne kadar kötü olacağını düşünün. Bir de gerçekten o çocuk
olduğunuzu düşünün. İşte bu istatistikler aslında bize böyle bir
resim çiziyor.
İşverenler her zaman işten
önce insanı düşünüp her canın
kutsal olduğunu hatırlamalı ve
üzerine İş Sağlığı ve Güvenliği ile
ilgili her şeyi yapmalı, işçilerde
kendilerine verilen işi öncelikle en
güvenli şekilde yapmalıdırlar.
Sektör
KASIM 2014
nterpost
G
eride bıraktığımız senenin inşaat sektörü
ve inşaat malzemeleri
sanayi verilerini değerlendirirken söze ilk olarak Türkiye’miz için büyük gurur
kaynağı olan ve dünyanın
en büyük müteahhitler
listesine girmeyi başaran 42 firmadan
başlamak gerektiğine inanıyorum.
“Dünyanın En
Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” listesinde
2013 yılında 38
olan Türk firma
sayısı 2014 yılında 42’ye yükseldi. Bu sayı ile Türkiye;
İnterfiks yapı Kimyasalları A.Ş. listede 62 firması ile yer
İcra Kurulu Başkanı
alan Çin’in ardından
dünya sıralamasındaki ikinciliğini korumuş oldu.
Sektörde başarı sıralaması için bir önemli bir ölçek
olarak algılanan ENR ( Engineering News Report)
listesinde 2008 yılından bu yana dünya sıralamasında Çin’in ardından ikincilik konumunu koruyan
firmalarımız gerçekleştirdikleri çalışmaların ülkemiz için büyük bir övünç kaynağı olduğunu belirtmek gerek. Firmalarımızın çok zorlu geçen 2014
yılı sonunda toplam gelirden aldıkları pay itibariyle
de bir önceki seneye göre çok daha iyi bir oran elde
etmelerini umuyoruz.
Son on yıldır ülke ekonomisinin lokomotifi
olarak ilerleme gösteren inşaat sektörünün; bu yıl
özellikle Nisan ve Mayıs aylarında konut satışlarında geçen yılın aynı dönemine göre yaşanan yüzde
7,8 gerilemelerden dolayı, büyüme ivmesini yavaşlattığını söylemek mümkün. Bu daralmaya rağmen
sektör, Nisan ayı itibariyle yarattığı istihdamla 1,91
milyon kişiye yükselerek geçen yılın aynı ayına
göre 196 bin kişi artarak yine ekonomiye olan katkısını ispat etti.
İnşaat malzemeleri sektöründe ise 2014 Mayıs
ayında ihracat ilk kez 2 milyar doların üzerine çıktı. Aynı dönemde ithalatın ise geriliyor olmasıyla
sektördeki bu gelişim, cari açığın azalmasında
olumlu bir katkı sağlamış oldu. Ancak; yılın ikinci
yarısı itibariyle, komşu ülkelerde yaşanan sıkıntılar dolayısıyla ihracat oranlarımızdaki büyüme hız
kesmeye başlasa da, firmaların ihracat stratejilerini
doğru kurgulayarak gerçekleştirdikleri akıllı çalışmalar, oranlarda ciddi kayıplar yaşanmasını engelledi.
Eylül ayı verileri incelendiğinde çevresel etkenlerden dolayı; ekonomideki büyümenin yavaşladığı ve yılın ilk çeyreğindeki iyimserliğin büyümeyi
desteklemediği gözlenmektedir. Eylül 2014 itibariyle IMSAD tarafından açıklanan veriler ışığında;
inşaat sektöründeki büyüme beklentisinin yüzde
4,5’lerde, inşaat malzemeleri sanayi üretimindeki
büyüme beklentisinin ise yüzde 5,5 seviyelerinde
olduğunu görüyoruz.
Sene başında öngörülen ekonomik beklentileri
tamamen etkileyecek jeopolitik risklerin yaşandığı 2014 yılında, çevremizde gelişen bunca zorluğa
rağmen sektörde halen büyüme oranlarından bahsediyor olmak ve halen yabancı yatırımcı açısından
cazip ülke konumunda olmak gerçekten ileriye yönelik olarak ülkemiz gelişimi için umut vadediyor.
Umarım ve dilerim ki, sizler bu satırları okurken çevremizde yaşanan tüm tatsızlıklar bitmiş olsun.
Çok daha güzel yarınlar için barış, huzur ve başarı dolu nice güzel yıllar diliyorum.
nterpost
Yalıtım
KASIM 2014
7
MİMARİDE BİYOFİLİK TASARIM TRENDLERİ
“HERŞEY ‘İNSAN’ VE ‘DOĞA’ BÜTÜNLEŞMESİ İÇİN”
Biyofili; ‘yaşama ve yaşayan sistemlere karşı
duyulan sevgi’ anlamına geliyor. Bu yönüyle son
dönemde mimaride de gündeme gelmeye başladı.
B
Hüseyin Bilmaç
EXPO 2017’YE EV SAHİPLİĞİ YAPACAK
BAŞKENT ASTANA’YA YENİ TREN GARI
U
luslararası Sergiler Bürosu tarafından Fransa’nın başkenti Paris’te 22 Kasım 2012’de
yapılan gizli oylamada Brezilya, Kanada,
Rusya’nın aralarında bulunduğu 161 ülkeyi geride
bırakarak EXPO 2017’in ev sahibi olmaya hak kazanan Kazakistan’da hazırlıklar hızla sürüyor.
2017’de Kazakistan’ın başkenti Astana’da gerçekleşecek olan ve 100’den fazla ülkeden en az 5
milyon kişinin ziyaret edeceği fuara onlarca uluslararası örgütün de katılacağı tahmin ediliyor. FIFA
Dünya Kupası ve olimpiyat oyunlarından sonra
dünyada ekonomik ve kültürel etki oluşturan üçüncü en büyük organizasyon olan EXPO 2017 fuarı
için Astana’da yeni otellerin yanı sıra iş ve eğlence
merkezleri, yeni havalimanı, yeni bir fuar alanı ve
yeni bir tren garı yapımına da başlandı.
Antik ipek yollarının kesiştiği
noktaya yeni ulaşım merkezi
Antik ipek yolları üstünde kritik bir kavşak
oluşturan, Avrupa-Asya kara yollarının orta mesafesinde duran ve Kazakistan’ın başkenti için bir köprü vazifesi görecek olan yeni Astana Uluslararası
Tren İstasyonu’nun inşaatı; Kazakistan’da yaptığı
başarılı çalışmalarla dikkat çeken Sembol İnşaat’a
emanet edildi.
Demiryolu, karayolu ve metro hatlarının kesiştiği noktada, şehrin ana yollarının kavşak noktasında yer alan ve büyük bir ulaşım merkezi olmasının
yanı sıra özel toplantı ve buluşma noktası olarak
projelendirilen ve dalgalı mimarisi ile dikkat çeken
tren garının; fuar döneminde günlük 35bin kişi tarafından kullanılması öngörülüyor.
Toplam 106 bin metrekare faydalı alan üzerinde,
75 bin metrekare bina oturumu olacak şekilde inşa
edilecek olan projenin inşaatını üstelenen Sembol
İnşaat; projenin temel altı su yalıtımda çözüm ortağı olarak İnterfiks’in HYFIX Kimyasal Su Yalıtım
Sistemlerini tercih etti.
Sembol inşaat; projesi ünlü İngiliz mimar Sir
Norman Foster tarafından çizilen ve yine Kazakistan’ın başkenti Astana’da dünyanın en büyük çadırı
olma niteliğiyle 2010 yılında açılışı yapılan KHAN
SHATYR - Han Çadır’ının su izolasyonunda da
çözüm ortağı olarak İnterfiks Yapı Kimyasalları ile
çalışmıştı.
Yaz- kış sıcaklık farkının 70-80 dereceleri
bulduğu, dünyanın en soğuk 2.başkenti olan Astana’da; zorlu hava şartlarında uygulanabilme
özelliğiyle zamandan maksimum tasarruf sağlayan HYFIX Kimyasal Su Yalıtım Sistemleri, eksiz
olma özelliği, yırtılmazlığı ve su geçirimsizlik değerleri ile korozyona karşı da en etkin ve en garantili çözümü sunuyor.
iyofilik tasarımın temel
hedefi; insanların daha
hızlı iyileşebileceği hastaneler, çocukların daha başarılı
olacağı okullar, çalışanların daha
verimli olacağı ofisler yaratmak.
Yani hayatımızın parçası olan,
yaşadığımız, çalıştığımız ve eğitim aldığımız mekanların yaratıcı tasarımı ile insanların daha
hızlı iyileşebileceği hastaneler,
çocukların daha başarılı olacağı
okullar, çalışanların daha verimli olacağı ofisler, dolayısıyla
mutlu toplumlar yaratmak. Yeşil
mimaride binaların çevre üzerindeki olumsuz etkilerini en aza
indirmek ön plana çıkıyorsa da,
bunun bütünsellik sergilememesi nedeniyle biyofilik tasarım bu
eksikliği kapatmayı amaçlıyor.
Bu tasarım yapısının temel felsefesi doğadan ders almak, doğal
unsurları korumak, zarar görmüş
veya kaybolmuş değerleri tamir
etmek ve iyileştirmek üzerine kurulu. Tasarım uzmanları Bill Finnegan ve Stephen Kellert’ın eseri
olan “Biyofilik Tasarım: Yaşamın
Mimarisi” belgeseli çevreye duyarlı iç tasarımların, insanların
çalışırken bile doğa ile ilişkilerini
olumlu etkileyebileceğine işaret
ediyor. Hatta biyofilik tasarıma
sahip olan binaların ve yaşam
alanlarının insanları doğaya daha
fazla yaklaştırdığına dikkat çeki-
liyor. Biyofilik tasarımı ‘doğanın
insanı nasıl etkilediği ile ilgili bir
kavram’ olarak tanımlayan Finnegan’a göre, biyofilik unsurların
kullanıldığı binalar, kişiyi doğaya
yakınlaştırıyor. Biyofilik tasarımım temel unsurları arasında
doğal havalandırma, doğal aydınlatma, doğal süreç veya ürünlere benzeyen formlar ile doğal
manzaralar yer alıyor. Bu sayede
insanlar iç mekanda bile olsalar,
kendilerini doğal ortamda hissedebiliyorlar. Bu mimari tarzın örnekleri arasında Washington’da
bulunan Ronald Reagan Havaalanı, Oxford Doğal Tarih Müzesi
ve New York’ta bulunan Bank of
Amerika Kulesi var.
İNTERVİZYON
SEKTÖREL BAKIŞ
6
İ
Mehmet
YAMAN
İnterfiks Yapı
Kimyasalları A.Ş.
Satış ve Pazarlamadan
Sorumlu Genel Müdür Yrd.
2015 yılını
Uluslararası
“Işık ve
Işık Temelli
Teknolojileri”
yılı olarak ilan
eden Birleşmiş
Milletler;
küresel
bilinçlenmeyi
desteklemeyi,
sürdürülebilir
kalkınmayı
teşvik etmeyi,
enerji, eğitim,
tarım ve sağlık
alanlarında
ışık bazlı
teknolojilerin
önemini
vurgulamayı
amaçlıyor.
nterpost’un yeni yıl öncesindeki bu son sayısında, dünyamız için daha aydınlık ve
barış dolu günler dilemek üzere
yazımı yazmaya başladığımda,
Birleşmiş Milletlerin 2015 yılını
“Işık Yılı” olarak ilan ettiğini öğrendim ve hoş bir tesadüf olarak
karşılaştığım bu önemli konuyu
köşeme taşımaya karar verdim.
Hayatımızda yaşamsal bir
rol oynayan ve yüzyıllar boyunca birçok alanda devrimler yaratılmasını sağlayan ışık; aynı
zamanda toplumları, kültürel,
ekonomik, teknolojik ve siyasi
yönleriyle birbirine bağlayan
önemli bir odak noktası. 2015
Uluslararası Işık Yılı boyunca
UNESCO; bilimsel dernekleri,
sendikaları, eğitim ve araştırma kurumlarını, teknoloji platformlarını, kar amacı gütmeyen
organizasyonları, özel sektör
gibi birçok değişik kurumları
bir araya getirerek ışık ve ışık
uygulamalarının desteklenmesini hedefliyor.
Işık yılında organize edilecek
bu özel çalışmalarla, öncelikle
toplumsal ve siyasal alanlarda
modern dünyamızdaki ışığın
kilit rolünün anlaşılması teşvik
edilirken, bir diğer yandan 1965
yılında geliştirilen internet fiber
optik teknolojisinin kutlanacağı
bir dizi önemli keşfin yıldönümüne de ev sahipliği yapılacak.
Yapılması planlanan tüm bu
çalışmaların; ışık teknolojilerinin fotonik enerji, sürdürülebilir kalkınma, çevre, iklim değişikliği, sağlık, haberleşme, tarım
gibi çok farklı alanlarda etkin
maliyetli çözümler sunduğunu
göstermek açısından oldukça
önemli ve yararlı olacağını düşünüyorum. Ayrıca; gerçekleşecek bu organizasyonlar yeni
nesil ışık teknolojilerinin, ışık
kirliliğini, enerji tüketimini ve
tüketimin yarattığı çevresel etkileri azaltırken, yenilikçi aydınlatma çözümleri ile modern
dünyamıza kazandırdığı olanakların hatırlanması açısından
da olağanüstü bir fırsat olacak.
UNESCO’nun 2015 yılı boyunca farkındalık yaratmaya çalıştığı konuların en başında, son
zamanlarda birçok dünya liderinin ve uluslararası bilimsel derneğin de dikkat çektiği gibi sürdürülebilir kalkınma ve ekonomi
geliyor. Sürdürülebilir enerjiyi
teşvik etmek adına yapılması
gereken çalışmalara da dikkat çeken yetkililer, gelecek kuşaklara
daha iyi bir dünya bırakabilmek
için gerek kurumsal gerekse bireysel duyarlılığın artması için
büyük gayret sarf ediyorlar.
Bizler kurumsal olarak sadece son dönemlerde değil, kurulduğumuz günden bu yana, tam
25 yıldır, ekonomik kalkınmanın doğal varlıkları ve çevreyi
tahrip etmeden gerçekleşmesi
gerekliliğine olan inançla çalışıyoruz. Binalarda enerji verimliliği ve doğru yalıtım uygulamalarının sürdürülebilir bir dünya
için en öncelikli konu olduğunun bilinciyle gelecek nesillere
yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için üzerimize düşen görevleri yerine getiriyoruz.
Yeni yılda da; yaşanabilir ve
sürdürülebilir bir çevre için tüm
çalışmalarımızı “Kalite, Güven,
Çözüm ve Hizmet” prensipleri
üzerine odaklanarak sürdürmeye devam edeceğiz.
2015 yılının dünyamız için
barış, ülkemiz ve hepimiz için
“ışık” dolu, aydınlık, sağlıklı yarınlar getirmesi dileğiyle… Şimdiden mutlu yıllar.
nterpost
Sektör
KASIM 2014
İNŞAAT SEKTÖRÜ GÜVEN ENDEKSİ ARTTI
T
ürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından
yayımlanan aylık sektörel güven endeksi verilerine göre, bu yılın temmuz
ayında 79,2 puan seviyesinde
kaydedilen mevsim etkilerinden arındırılmış İnşaat Sektörü
Güven Endeksi, ağustos ayında
%3 oranında artışla 81,6 puan
seviyesine yükseldi
İnşaat sektörlerinde faaliyette bulunan, 10 ve daha fazla çalışana sahip özel sektör girişim
yöneticileri arasında yapılan bir
araştırmaya göre, bu yılın ağustos ayında son üç ayda gerçekleşen inşaat faaliyetleri güven
endeksi, temmuz ayında kaydedilen 88,2 puan seviyesine göre
yüzde 1,7 artarak 89,7 puana
geriledi.
Ağustos ayında inşaat sektöründe alınan kayıtlı siparişlerin
mevcut düzeyi alt endeksi bir
önceki aya göre yüzde 2,7 artışla 63 puana yükselirken, gelecek
üç aylık dönemde toplam çalışan sayısı beklentisi alt endeksi
ise yüzde 3,3 artışla 100,1 puana
yükseldi.
Ağustos ayında inşaat sektöründe gelecek üç aydaki satış
fiyatları beklentisi ise Haziran
ayına kıyasla yüzde 1,2 azalarak
116,3 puana geriledi.
TÜKETİCİ KONUT TERCİHİNDE
GÜVENİ ÖN PLANDA TUTUYOR
Fonksiyonellikleri ve sundukları sosyal imkanlarla kent
merkezinden uzak dahi olsalar, depreme dayanıklı ve güvenilir
konutlar tüketici için çekiciliğini koruyor.
M
arkalı konutlar ve sunduğu yaşam tarzı, bireyler için şehir içinde
eski bir evden çok daha fazlasını
ifade etmeye başladı. Sektör de
bu beklenti ile büyüme trendini
devam ettiriyor. Ev satın almak
isteyenler için günümüzde semt
kadar önem kazanan “konut
markası” bir konseptin tanımı
halini alıyor. Bu noktada markalı konut; oyun salonları, yürüyüş
ve gezi alanları, açık ve kapalı
yüzme havuzları, spor salonları,
güvenlik sistemleri, otopark gibi
alanlarla kişilere barınma ihtiyacı için çözüm sunmanın ötesinde, bir yaşam tarzı vaat ediyor.
Bina değil konsept tercih etme
noktası da bireylerin satın alma
kararlarında önemli bir belirleyici haline gelmiş durumda. Bu
yönüyle de söz konusu ekstralara
sahip markalı konutlar, ağırlıklı
olarak sadece binaları içeren ama
her daim revaçta olan lüks semtlerin de önüne geçiyor.
1999 depreminden sonra
yeni yönetmeliğe uygun yapılan
binaların bir yaşam tarzı konseptiyle zenginleştirilmesi ve
türlü sosyal imkanlar ile desteklenmesi tüketici tercihlerinde
büyük önem kazanıyor. Sektör
uzmanlarına göre, özellikle depremden sonra zemini sağlam
olan bölgelerde güvenilir ve referansları güçlü müteahhitlik
şirketlerinin inşa ettiği evlere
olan ilgide bir artış kendini gösteriyor. Öyle ki, estetik ölçüler
statik bir takım değerlerle buluşturulurken, inşaat şirketleri
de farklı şehirlerde markalı sitelere imza atmaya devam ediyor.
Bu süreç sadece sektöre değil,
tüketiciye ve ülke ekonomisine
de fayda sağlıyor. Her sektörde
olduğu gibi, inşaat sektöründe
de rekabet sektöre ve alıcıya kazandırıyor. 2023 yılına kadar 7
milyon 560 bin nitelikli konutun
üretilmesi hedefleniyor.
Öte yandan, markalı projeler
yabancı ilgisini de beraberinde
getiriyor. Yabancı yatırımcıların markalı konut projelerine
yönelik ilgisi de artarak kendini
gösteriyor. GYODER’in ‘2023
Vizyonunda Gayrimenkul Sektörü’ başlıklı raporuna göre ise
2023 yılına kadar 7 milyon 560
bin nitelikli konutun üretilmesi
hedefleniyor.
Bu sayının 2000’lerin başından bu yana sektörün gerçekleştirdiği konut üretiminin neredeyse iki katı anlamına geldiği
düşünüldüğünde, önümüzdeki
yıllarda sektörün tüm alt segmentleri ile birlikte büyüme
trendini devam ettireceğini söylemek mümkün oluyor.
KENTSEL DÖNÜŞÜM
HIZ KESMİYOR
Ç
evre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre,
kentsel dönüşüm kapsamında
2014 yılı Ağustos ayı itibariyle
42 bin 480 riskli yapının tespiti
yapıldı. Ayrıca 9 bin 167 riskli
bina da yıkıldı. Buna göre, geçen yıla oranla risk tespiti yüzde 673 oranında arttı. Bakanlığın 2014 yılı hedefi ise Türkiye
genelinde 45 bin binada 140
bin konut ve işyerinin risk tespitini gerçekleştirmek.
2013 yılının ilk 7 ayında
3 bin 882 binanın risk tespiti yapılırken, 2014 yılının ilk
7 ayında risk tespiti yapılan
bina sayısı ise 26 bin 137 oldu.
2013 yılının ilk 7 ayında 3 bin
882 binada 25 bin 843 konut
ve işyerinin risk tespiti yapıldı.
2014 yılının aynı döneminde
ise tespitler 26 bin 137 binada
82 bin 238 konut ve işyerinin
risk tespiti olarak hayata geçti.
2013 yılının ilk 7 ayında
risk tespiti yapılan 3 bin 882
binanın bin 933 adedinin yıkımı gerçekleştirildi. 2014
yılının aynı döneminde ise
risk tespiti yapılan 26 bin 137
binanın 3 bin 201 adedi yıkıldı. 2014 Ağustos ayı itibariyle
toplamda 42 bin 480 adet riskli
yapı tespiti yapıldı. 9 bin 167
adet riskli yapının da yıkımı
gerçekleştirildi.
nterpost
İnterkültürel
KASIM 2014
9
“Kapısız - penceresiz evlerde sosyal yaşam”
AŞIKLI HÖYÜK
Merhabalar…
Önceki yazımızda, Aşıklı Höyük kazılarını yürüten Prof. Dr.
Mihriban Özbaşaran (İstanbul
Ü. Arkeoloji Bölümü Prehistorya
Anabilim Dalı) ile yaptığımız röportajın ilk bölümünü sunmuştuk.* Yazının devamında, Orta
Anadolu’da, avcı/toplayıcı ve göçer bir yaşamdan tarım ve hayvancılık yapılan yerleşik ve üretici bir köy hayatına geçişin ilk ve
en eski örneği olan Aşıklı Höyük
kazıları ile ilgili çok ilginç gelişmeleri sunuyorum.
Hocam, Höyükte bulunan
evler çok ilginç. Binlerce yıllık Anadolu köy evlerinin ilk
örnekleri gibi. Kerpiç duvarlar,
toprak/çamur sıvanmış cepheler, saz/ahşap destekli çatılar… Evlerin en ilginç
özelliği de kapıları ve pencerelerinin olmayışı…
Aşıklı’daki kerpiç mimari gerçekten de çok ilginç ve günümüz Anadolu
kerpiç konut mimarisinin
öncüsü olması nedeniyle
de çok önemli. Günümüz
kerpiç ev yapımında kul- Prof. Dr. Mihriban
Hasan Dağı etekleri ve Kapa- lanılan tezek/hayvan dış- Özbaşaran
dokya volkanik oluşumlarının kısı, 10 bin yıl öncesinde
sınırındasınız, bu konumun bir de aynı şekilde kerpiçte, taban
Peki bu bitişik nizam evlerde ayrıcalığı var mı?
ve duvar sıvalarında veya çatıda
yaşayanlar bir aile mi? Akraba Bölgenin, yerleşilen bu yerin katkı olarak kullanılıyor. Çatımı? Sosyal olarak nasıl yapılanözellikle seçilmiş olması gerekiyor. larda kullanılan ağaçlar ve sazlar
mışlar? Bir aşiret mi? Kabile
Bölge, dediğiniz gibi volkanik. Bu aynı şekilde kullanılıyor ve bu
mi? Sosyal sınıflar var mı?
dönem insanının olmazsa olmazı: sazlar mineralize oldukları için
İşte bu zaten araştırmamıtaş ve hemen her türü çevrede var. ya da yandıkları için günümüze
zın en zevkli fakat en zor kısmı.
Bunlardan en önemlisi, volkanik kadar korunarak kalabilmişler.
cam olarak da adlandırılan obsid- Son yıllarda kazılarda sıklıkla
yen. Göllüdağ ve Nenezi dağları, kulanılan bir analiz yöntemi var,
Aşıklı insanının kesme, delme, fitolit analizleri. (Fitolit, bitkinin
kazıma gibi aletlerini, mızrak ucu, yaşarken biriktirdiği silikanın,
okucu gibi avlanma aletlerini yap- bitki öldükten sonra toprakta
tığı malzeme obsidyen. Bunun ya- kalan izleri.) Bitki, organik oldunısıra öğütme, ezme işleri için kul- ğu için hemen çürüyor, bulmak
landıkları bazalt, andezit, taban ve imkânsız, ama bu yeni analizlerduvar sıvalarında kullandıkları ki- le adeta bitkinin kendisine ulaşreç hammaddelerinin yatakları da mış oluyorsunuz.
hem çok yakında hem de bol mikDolayısıyla Aşıklı’daki binatarda bulunuyor. Ayrıca bozkırlar, ları, yerleşmeyi yeniden oluşMansur
KARAKOÇ
dağ yamaçları, Melendiz/Ihlara va- turabiliyor, rekonstrükte edebidisi hayvan ve bitki çeşitliliği sunan liyoruz. Aşıklı evlerinin zemin
ortamlar. Aşıklı da zaten Melendiz seviyesinde kapıları yok, giriş
nehri kıyısında. Yani çeşitli balık ve çıkışlar büyük olasılıkla ahşap
kuş türlerinin varolduğu, her tür merdivenler yardımıyla çatıda
hayvanın su içmek için geldiği bir bırakılan delikten. Bunun nedeekolojik niş.
nini net olarak bilmemekle birlikte, korunma refleksiyle açık“Aşıklı Höyük
Peki adı neden ‘Aşıklı’ ?
layabiliriz sanıyorum. Düşünün
kazıılarını
Höyüğün bulunduğu alan, ki tüm hayvanlar yabani; kurt ve
yürüten Prof.
araştırmalar başlamadan önce çakaldan tutun, yabani kuşlara
özel mülkiyet ve ekilip biçilen kadar. Yaban sığırı, bugünkü sıDr. Mihriban
tarla. Tarla sürülürken çok sayı- ğırlardan çok daha büyük, boyÖzbaşaran
da aşık kemiği bulunduğu, daha nuzlarıyla birlikte iki metreyi
ile yaptığımız
doğrusu yüzeye çıkan buluntular aşan boyuyla oldukça korkuturöportajın
arasındaki aşık kemikleri köylü- cu. Bunlara karşı geliştirilmiş
devamında
ler tarafından tanındığı ve bilin- bir çözüm olmalı. Çünkü kapı
yine kazılar ile
diği için, bu kemiğe atfen Aşıklı yapmayı biliyorlar, bina içinde
Höyük deniyor bu alana. Aşık iki oda arasında kapı, pencere
ilgili çok ilginç
kemiği ile ilgili bir de oyun var gibi yapı öğeleri var. Dışarı açıgelişmeleri
biliyorsunuz…
lan kapı yok.
İNTERKÜLTÜREL
8
sunuyorum.”
Sosyal yapıyı çözümlemek üzere
eldeki tüm verileri yanyana getirdiğimizde, MÖ 9. bin yıldan, yerleşmenin terk edildiği 8. bin yılın
ortasına kadar kolektif yaşamın
işin esasını oluşturduğunu görüyoruz. Öyle ki bu topluluğu bir
arada tutan ve yüzlerce yıl aynı
yerde kesintisiz yaşamalarına
neden olan şeyin, kolektif yaşam
olduğunu düşünüyoruz.
Mevcut durum, örneğin evlerin içindeki ocakların, mezar
çukurlarının ve diğer arkeolojik
malzemenin dağılımları, ayrışan
bina ya da gruplara işaret etmiyor.
Yerleşme dokusuna baktığınızda,
birbirine benzer, yaklaşık aynı
boyutta ve benzer iç donanıma
sahip kerpiç binaların konutları
oluşturduğunu görüyorsunuz. Bu
bina gruplarının ortasında, komünal çöplük ve işlik alanları var.
Farklı olan bir alan daha var ve
bu alan topluluk tarafından ortak
kullanılıyor. Bir tür kamusal alan.
Topluluğun inançları doğrultusunda ya da gelenekleri gereği
çeşitli ritüellerin, törenlerin gerçekleştirildiği özel bir alan.
Aşiret mi kabile mi aynı soydan mı farklı soylardan mı geliyorlar konusunda DNA analizlerinin sağlıklı sonuçlar vereceği
zamanı bekliyoruz.
Aşıklı’da çok ilginç buluntular çıktığını biliyorum, tarihte bilinen ilk cerrahi operasyonun izleri bulundu mesela, bu
konuyu anlatır mısınız bize?
Anadolu’daki en eski beyin
ameliyatı Aşıklı’daki bir kafatasında saptandı. Ufuk hocanın
başkanlığındaki kazılarda saptanmıştı. Ameliyat edilen 25
yaşlarında bir kadın. Kafatasının
arka kısmında bir delik tespit
edildi. Hacettepe Üniversitesi’nden hocamız Prof. Dr. Metin
Özbek o zaman Aşıklı iskeletlerini çalışıyordu. Bize aktardığı bilgi, kadının kafasında -büyük olasılıkla bir obsidyen delici ile- bir
delik açılmış olduğu. İşin ilginç
yanı, daha doğrusu bu işlemin
bir ameliyat olarak kabul edilmesini sağlayan ise, delik açıldıktan
sonra kadının bir kaç gün, hatta
bir hafta kadar, yaşamış olması. Bu da deliğin çevresindeki
hücrelerin kendilerini yenilemiş
olmasından anlaşılıyor. Kafatası, incelendikten sonra Aksaray
Müzesi’ne teslim edildi ve şu an
teşhirde.
Kazılarda bazı hayvan kemikleri ve bazı gıda kalıntıları bitki / buğday / meyve bulunuyor sanırım. Tarım var mıydı?
Neler Bulundu?
Kazılarda özel bir yöntemle
-sulu elek diyoruz bu sisteme- en
ufak hayvanların kemiklerine,
en küçük bitki kalıntılarına dahi
ulaşabiliyoruz.
Aşıklı’da tüm iskân boyunca
en çok tüketilen hayvan koyun
ve keçi. Ardından sığır, geyik gibi
hayvanlar geliyor. Küçük hayvanlar arasında, önemi azalmaksızın
10
her dönem avlanan tür tavşan;
belki de kürkü için. Avladıkları
türler kuşlardan, kaplumbağa,
porsuk, tilki, gibi hayvanlara,
balıklara kadar çeşitlilik gösteriyor; daha sonra evcilleştirme ile
birlikte ilgileri doğrudan koyun
üzerine yoğunlaşıyor.
Avcılığın yanısıra zaman
içinde koyun ve keçi türlerinin
ilk defa evcilleştirildiğini, hayvancılık yapılmaya başladığını ve
buna bağlı olarak üretim toplumuna geçiş sürecinin ilk adımlarının atıldığını görüyoruz.
Üretim tarım alanında daha
fazla çeşitlilik gösteriyor. Buğday ve arpa gibi tahılların yanısıra baklagiller yetiştiriliyor,
fıstık, çitlembik ve yabani badem meyveleri toplanan türler.
Çok sayıda yabani ot toplanıyor.
Bugün Aşıklı’nın bağlı olduğu
Kızılkaya Köyü’nde halen bahar aylarında kadınların 100’ün
üzerinde ot türü topladıkları
düşünülürse, buna şaşmamak
lazım. İlginç başka bir nokta,
Aşıklılıların topladıkları kimi
yabani bitkilerin halen çevrede yaşıyor olması. Örneğin,
Verbascum diye bilinen, yerel
adıyla sığırkuyruğu günümüzde
doğal boya elde etmek amacıyla
kullanılıyor. Aşıklı toplayıcılarının aynı bitkiyi topladıklarını
biliyoruz…
nterpost
İnterkültürel
KASIM 2014
10.000 yıl önce burada yaşamaya başlamış insanlar, üst
üste çağlar boyu yeni kültürler koymuşlar. Sonra ne
olmuş? Hikâyenin sonu nasıl,
Neden terk etmişler burayı?
Evet, 1000 yılı aşkın bir dönemden sonra Aşıklı topluluğunun Aşıklı’yı sessiz sedasız
terk ettiğini görüyoruz. Sessiz
sedasızdan kasdım, herhangi bir
doğal felaket ya da yakma yıkma yok. Deprem, sel gibi afetlerin kanıtlarını anlayabiliyoruz,
ancak bunlar Aşıklı’da yok. Hasandağ volkanik bir dağ olmakla birlikte patlaması söz konusu
değil, çok ufak patlamalar olabiliyor ama volkan patlaması yok.
Dolayısıyla olasılıklar iki yönde.
Birincisi salgın hastalıklar olabilir. Kalabalık gruplar halinde,
evcilleşmiş hayvanlarla birlikte
bir yaşam düşünürsek, her ikisinin de dezavantajları böyle bir
sonuca götürebilir. İkinci olasılık ise sosyal bir neden - zaman
içindeki değişim... Bu konuda
çalışmalarımız sürüyor; nitekim
1000 yıl boyunca yerleşmedeki değişimleri saptayabiliyoruz,
bunlar yavaş ve temposu düşük.
Ancak teknolojik olsun, ekonomik olsun, sosyal olsun, değişim
var. En önemlisi, kolektif yaşam
yerini yavaş yavaş bireyselliğe
bırakıyor. Yerleşme terk edilme-
nterpost
Bulmaca
Kalpte bir
kapak
Gemide oda
İyi talih, iyi
haber
Üreteç
Ün, ad
İrlanda denizinde bir ada
3
Kalpte bir
kapak
3
Ağaçla
örtülü alan
yöntemleri ile yetiştirip topluyoruz. O dönemde kullanılan çapa,
orak gibi araçların aynısın yapıp
Ne olursa
üretim süreçlerini taklit etme-olsun
ye çalışıyoruz. Tüm bu deneysel
arkeoloji çalışmalarında oluşan
süreçlerden ve sonuçlardan yola
çıkarak, elimizdeki arkelojik buluntuların nerede ve nasıl kullanıldıklarını daha iyi anlamayaKarışan,
çalışıyoruz.
katılan
İNTERDOST
Nuray
ÇAMCI
İnterfiks Satış
Destek Sorumlusu
H Paşa ile selfie
keyfimiz
Bir hafta sonra ziyarete gittim. Beni görünce ağladı. Üzerime atlamak beni ne kadar özlediğini anlatmak için patisini
uzattı. Sevinçten çılgına döndü.
Bakalım dedim, bizim oğlan neler öğrenmiş.
Eğitim yaptıran Şemseddin
Bey geldi hemen kedileri çağırdı. “ Koşkoş, Aslan, Koca Kafa
ve Paspas” . Eğitmen kedilermiş
meğer hemen geldiler. Hepsi de
çok güzel bakımlı kediler. Ormanda arazide avlanıyor av bu-
Kromatik
Karşı çıkış
14
Bal yapan
böcek
Çirişli, parlak
bir bez
Halk dilinde
kekeme
Deizm
yanlısı
Tavuğun
küçüğü
15
Ne olursa
olsun
Çamgillerden bir ağaç
8
Bir işe
katılım
Bazen, kimi
vakit
Çok renkli
Arap
yazısında bir
işaret
1
Eksen, dingil
Kanıtlama
1
11
Mercek
Akdeniz bitki
Eksen, dingil örtüsü
Canlandırıcı
Baş,
kumandan
Kanıtlama
Kuşpalazı
10
Akdeniz bitki
Kesilerek sa- kumandan
tılan karpuz
Kuşpalazı
Yakacak
iri
saman
Kesilerek sa-
Orta Afrika'
da bir ülke
tılan karpuz
6
bir lamba
Oldukça sık
Tür, çeşit
6
Et veya
sebze
ezmesi
Ara, aralık
Oldukça sık
Karadeniz
Bölgesi' nde
bir il
Bu yer, bura
Karadeniz
Bölgesi' nde
bir il
Röportaj
Gaz içeren
bir lamba
Tür,Gaz
çeşit
içeren
Yakacak iri
saman
Ara, aralık
Röportaj
Baş,
Orta Afrika'
örtüsü
da bir ülke
Gömüt, mezar
12
Asalak bir
böcek
Gözlem
Gözlem
Emtia
Anlam
Güzel
kokulu, sarı
bir kavun
Et veya
sebze
ezmesi
Anlam
Tortu,
çökelti Lorentiyum'
Emtia
12
Haykırma, 7
bağırma
Tortu,
Güzel
çökelti
kokulu, sarı
bir kavun
İnce dantel
7
Limonluk
İnce dantel
Kokusuz bir
asal gaz, Xe
Kokusuz bir
asal gaz, Xe
Lorentiyum'
un simgesi
Haykırma,
bağırma
un simgesi
Limonluk
Gaz hacmi
ölçen araç
11
Mercek
katılım
Sayısal
açıdan
Sayısal
açıdan
Canlandırıcı
Çok renkli
10
Kavimle ilgili,
budunsal
13
Pantolonun
bel bölümü
13
İlgi Bir işe
İlgi
Binbaşı, yarbay veya
albay
Madenî para
Çok oksijenli
oksit
Arap
yazısında bir
işaret
Pantolonun
bel bölümü
Deizm
yanlısı
Bazen, kimi
vakit
Tavuğun
küçüğü
Binbaşı, yarbay veya
albay
Karışan,
katılan
Madenî para
Avuç
Çok oksijenli
oksit
Halk dilinde
Çamgillerkekeme
den bir ağaç
8
Hocam bu değerli bilgileri
paylaştığınız için teşekkür ederiz.
Anlaşılan o ki, bu çok ilginç deneysel çalışmaları yerinde görüp
Gömüt, mezar
incelemek ve interpost okurlarına
Kavimle ilgili,
aktarmak için önümüzdeki kazı
budunsal
döneminde Aşıklı’ya detaylı bir
ziyaret yapmamız gerekiyor.
lamazlarsa, karınları aç ise geri
gelip yemek yiyorlarmış.
Bu yer, bura
Paşa, ortama büyük bir cesaretle giren kedileri görünce
hemen kafasını kaldırıp dikkat
kesildi. Ben tahmin ediyorum
aklından “şu kediyi nasıl ısırsam
Asalak bir
diye” geçiriyor. Ama eğitimcinin
böcek
verdiği sert bir komutla mum
Gaz hacmi
oldu bizimki, kafasını çevirdi ve
ölçen araç
bakmadı bile kediye. Demek ki
eğitim şartmış.
Bu yazıları yazarken Paşa
hala orada, mezuniyetine sayılı günler kaldı. Biz İnterfiks
Mahal,
Ailesi olarak oğlumuzu çokmekân
seviyoruz. Yaşadığı sokakta, diğer patilerle dost olup,
başını derde sokmaması için
elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Önümüzdeki kış için sizden
önemli bir ricam var. Araba lastiklerinin üzerinde veya motor
kenarlarında ısınmaya çalışan
canlar olabilir. Lütfen arabanıza
binmeden önce sokakta yaşayan
dostlar için KAPUTA VURUN!
2015’de her şeyin gönlünüzce
olmasını diliyorum. Sevgiler
Bir nota
Kromatik
Ağaçla
örtülü alan
14
Çirişli, parlak
bir bez
Göğüs
karşıtı
Yetimin
malını
yöneten
Avuç
Bütün olarak
min kerpiç konutlarını birebir ölçekte yeniden inşa ettik. Binalar,
sokak ve yaşam alanları, evlerin
içi plan ve boyut olarak orjinallerinin birebir aynısı olarak yapılıyor. Böylece ziyaretçiler gerçek
boyutlarda neolitik bir köyde
dolaşabiliyorlar. Kerpiç evleri yaparken o dönemin malzemeleri
ve inşaat tekniklerini kullandık.
Kazılardan elde ettiğimiz veriler
ışığında araç gereç ve malzemeleri, aynı şekilde elle ürettik ve
bu malzemeleri kullanarak evleri
yapıyoruz. Böylelikle araç gereçlerin nasıl kullanıldıklarını, üretim biçimlerini deneyerek öğrenmiş oluyoruz. Bunların yanısıra,
yabani buğday ve arpa gibi bazı
türleri de neolitik dönem tarım
Kenevir
Aracısız, yetişkin
doğrudan
Büyük,
yetişkin
Karşı çıkış
Bal yapan
böcek
Kadın tutsak
15
den hemen önceki tabakalarda
ilk kez çift-mezarlara rastlıyoruz,
olasılıkla aileye işaret eden. Aynı
tabakalarda iskeletlerde kimlik
göstergesi olarak kabul edilebilecek boncuk, bilezik gibi takılar
görüyoruz. Mimaride mahalle
grupları belirginleşiyor. Sonuç
olarak değişim geliyor, toplumsal
değişim. Aşıklı’nın terk edilmesi
de böylesi bir toplumsal değişim
sonucu olabilir diye düşünüyoruz.
Hocam, kazı çalışmalarının
yanısıra, deneysel arkeoloji çalışmaları yaptığınızı biliyorum.
Bu çalışmalardan da biraz bahseder misiniz?
Aşıklı Höyüğün girişinde, 10
bin yıl önceki gündelik hayatı yeniden canlandırmak için o döne-
Bir nota
5
Uyumsuz ve
karışık
durum
5
Uyumsuz ve
karışık
durum
Bir bağlaç
4
Bir bağlaç
9
ANAHTAR
KELİME
Dilekçe
Dilekçe
1
2
Marmara
Bölgesi' nde
bir il
Marmara
Bölgesi' nde
bir il
9
Mahal,
mekân
ANAHTAR
3
4
KELİME
1
5 2 6
11
Göğüs
karşıtı
Yetimin
malını
yöneten
Kadın tutsak
Tanıtma
yazısı
İrlanda denizinde bir ada
Ün, adolarak
Bütün
Üreteç
Kenevir
Aracısız,
doğrudan
Büyük,
İyi talih, iyi
haber
Gemide oda
* Yazımızın ilk bölümüne www.interfiks.com.tr adresinde yer alan İNTERPOST bölümünden ulaşabilirsiniz.
Herkese merhaba
Bu sayımızda da Paşa’nın sizi
gülümseteceğine inandığım yeni
bir hikayesini kaleme almak istedim. Nerden nereye dedirtecek, sokaklardaki yaşamdan okula uzanan
ilginç öyküsüyle Paşa hepimizin ilgi
odağı olmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz ay bizim yaramaz
oğlanı köpek eğitim merkezi PET
SERVCES WORKING AND
SPORTING DOGS CLUB ‘a yolladık. Sebebi ise sokağı paylaştığı
tüm kedilere saldırıyor olmasıydı.
Eğitim şart tabii, yapacak.
Paşayı yakaladım, arabanın
arka koltuğunda yolla çıktık.
Yol boyunca camdan kafasını
çıkartıp dışarıyı izliyor, zaman
zamanda içeri girip bana bakıyordu. Eğitim merkezine gelince
arabadan inmesi pek de kolay
olmadı tabi. Etrafı inceleyip kokladıktan sonra aynen arabaya
geri binmek istedi ve mahallenin
cesur yüreği Paşa’nın korkudan
bacakları titredi. Sanki veterinere geldik. Üzüldüm ama yapacak
bir şey yok. Teslim ettim oradan
ayrıldım.
Tanıtma
yazısı
KASIM 2014
3 7
4
2
2
Boyun eğme
Boyun eğme
48
5
9 6
10 7 11 8 12
139
1410 15 11
12
13“Facebook
14 sayfamızı
15 beğenerek, bulmacamızın
20 Aralık 2014 tarihinde yayınlanacak olan
çözümünü takip edebilirsiniz.”
hyfix.com.tr yayında
www.
nterpost
facebook.com/interfiks
E
ABON
K
A
M
L
O
İÇİN
Bizi sosyal medyada takip edebilirsiniz…
twitter.com/interfiks
Youtube.com/interfikstv
http://www.interfiks.com.tr
kategori/interpost adresinden abone formunu doldurabilirsiniz..
İmtiyaz sahibi: İnterfiks Yapı Kimyasalları İnşaat ve San. A.Ş. adına GÜL YAMAN
Genel Koordinatör: Hüseyin Bilmaç
Yayın Sorumlusu ve Yazı İşleri Müdürü: Mehmet Yaman
Editör: Handan Aybars Grafik Tasarım: Ünal Akan Yapım: Medicon Yayıncılık - Et Cetera Creative Works
Baskı: Bilnet Matbaacılık Biltur Basım Yayın ve Hizmet A.Ş. Tel: 0216 444 44 03
İnterfiks Yapı Kimyasalları İnşaat San.ve Tic.A.Ş Kurumsal gazetesidir.
3 ayda bir yayınlanır. Satılamaz
İletişim bilgileri: [email protected]
Adres: FSM Cad. Liscon İş Merkezi no 7 kat 2 Kavacık - Beykoz
www.bilnet.net.
TEMELİNİZDEKİ GİZLİ GÜÇ...
nterpost
HYFIX Kimyasal Su Yalıtım Sistemleri, toprak altı su yalıtımında betona derinlemesine işleyerek %100 geçirimsizlik sağlar, suyun ve agresif
kimyasalların temellerde yol açtığı tüm olumsuzluklara son verir. Son derece verimli,
güvenli ve kolay uygulanabilen HYFIX, projenizin uzun ömürlü olmasını sağlayarak yapılarınızın değerini artırır.
HYFIX*... 25 yıldır dev projelerin temelinde yatan gizli güç!
* HYFIX serpme yöntemiyle geçirimsizlik
sağlayan ilk toprak altı su yalıtım malzemesidir.
Bilinen klasik uygulamalara göre çok daha ekonomik olan
HYFIX, her türlü hava koşullarında güvenle uygulanır.
interfiks.com.tr | facebook.com/interfiks
“yapıları yaşatır!”

Benzer belgeler

türkiye imsad kasım ayı sektör raporu

türkiye imsad kasım ayı sektör raporu nşaat Sektörü ve İnşaat Malzemesi Sanayi, KASIM 2014 Aylık Sektör Raporu’na göre, Türkiye’nin inşaat malzemesi ithalatı ise 2014 Ocak-Mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,9 a...

Detaylı

BTM`den çevreye uyumlu ürünler

BTM`den çevreye uyumlu ürünler çalışmalarımızın son aşamasındayız. İZODER tarafından hazırlanan Su Yalıtımı Yönetmeliği taslağı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunuldu. Avrupa ile kıyasladığımızda ülkemizdeki “yalıtım bilinci”...

Detaylı