DAP Bölgesi Yenilikçilik ve Girişimcilik İhtiyaç Analizi Projesi Ön
Transkript
DAP Bölgesi Yenilikçilik ve Girişimcilik İhtiyaç Analizi Projesi Ön
DAP Bölgesi Yenilikçilik ve Girişimcilik İhtiyaç Analizi Projesi Ön Raporu Mart 2016 DAP Bölgesi Yenilikçilik ve Girişimcilik İhtiyaç Analizi Projesi ÖN RAPORU Hazırlayanlar: İhsan KARATAYLI TTGV Yakup Peker TEPAV Tolga Özbolat ODTÜ Teknokent Mahmut Kiper TTGV Tülay Akarsoy TTGV MART 2016 AÇIKLAMA Bu rapor DAP Bölge İdaresi ile Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı arasında 2015/79178 nolu ihale kapsamında 22 Aralık 2015 tarihinde imzalanmış olan sözleşme kapsamında DAP Bölgesi Yenilikçilik ve Girişimcilik İhtiyaç Analizi Projesinin ön raporu olarak hazırlanmıştır. Rapor, TTGV’nin uzman kadrosu tarafından güvenilir olarak kabul edilen kaynaklardan elde edilen verilerle hazırlanmıştır. Raporda yer alan görüş ve öngörüler bu uzmanların konu hakkındaki düşüncelerini yansıtmaktadır. Bu görüş, düşünce ve öngörüler, TTGV tarafından çalışma konusu projenin onaylandığı anlamına gelmez, açık ya da gizli olarak bir garanti ve beklenti oluşturmaz. Bir başka ifadeyle; bu raporda yer alan tüm bilgi ve verilerin kullanım ve uygulama sorumluluğu, doğrudan veya dolaylı olarak, bu rapora dayanarak yatırım kararı veren ya da finansman sağlayan kişilere ait olup, bu konuda her ne şekilde olursa olsun TTGV sorumlu tutulamaz. © Bu raporun tüm hakları saklıdır ve izinsiz kullanılamaz. DAP Bölge İdaresi veya TTGV‘nin yazılı onayı olmadan raporun içeriği kısmen veya tamamen kopyalanamaz, elektronik, mekanik veya benzeri bir araçla her hangi bir şekilde basılamaz, çoğaltılamaz, fotokopi veya teksir edilemez, dağıtılamaz. İçindekiler Tablolar.................................................................................................................................................... 7 Şekiller ..................................................................................................................................................... 8 Kısaltmalar ............................................................................................................................................. 10 1 Giriş................................................................................................................................................ 13 2 Yenilikçilik ve Girişimcilik Politikaları ............................................................................................. 15 2.1 Ar-Ge ve Yenilikçilik Politikaları Tarihçe ................................................................................ 15 2.2 Türkiye’de Mevcut Durum..................................................................................................... 17 2.3 Ulusal Seviyede Ar-Ge ve Yenilik ile İlgili Politikalar ve Destekler ......................................... 18 2.4 Teknoloji Transfer Ofisleri ..................................................................................................... 23 2.4.1 TTO tanımlar ve temel faaliyet alanları ......................................................................... 23 2.4.2 TTO’lar için önemli kavramlar ....................................................................................... 24 2.4.3 Tarihçe ve TTO’lar için Ülke Örnekleri: .......................................................................... 27 2.4.4 Türkiye’de durum .......................................................................................................... 30 2.4.5 DAP Bölgesinde TTO’lar ................................................................................................. 35 2.5 2.5.1 Tanım ............................................................................................................................. 38 2.5.2 Dünyada Teknoparklar .................................................................................................. 39 2.5.3 Dünya’da Teknoparkların Gelişim Evreleri .................................................................... 43 2.5.4 Yatırım Modelleri ........................................................................................................... 44 2.5.5 Teknoparkların Temel Özellikleri ve Yararları................................................................ 47 2.5.6 Teknoparkları Etkileyen Faktörler ................................................................................. 51 2.5.7 Türkiye’de Teknoparklar ................................................................................................ 52 2.5.8 DAP Bölgesinde Yer Alan Teknoparklar ......................................................................... 54 2.6 Kümelenmeler ....................................................................................................................... 56 2.6.1 Giriş ................................................................................................................................ 56 2.6.2 Öne Çıkan Tanımlar ....................................................................................................... 56 2.6.3 Kümeleşme Kavramı ...................................................................................................... 57 2.6.4 Küme Girişimleri (Kümeleşme) ...................................................................................... 66 2.6.5 Türkiye’de Kümeleşme ile İlgili Kurumlar, Strateji Belgeleri ve Destek Programları ..... 69 2.6.6 Metodoloji ..................................................................................................................... 73 2.7 4 Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ............................................................................................... 38 Girişimcilik Politikaları ........................................................................................................... 78 2.7.1 Bir Politika Aracı Olarak Girişimcilik .............................................................................. 78 2.7.2 Girişimciliğin Karakteristikleri ........................................................................................ 79 2.7.3 Girişimcilik Desteğine İlişkin Gerekçeler........................................................................ 80 2.7.4 Türkiye’de Girişimciliğin Tarihçesi ................................................................................. 82 2.7.5 Türkiye’de Yenilikçi Girişimciliğe Yönelik Destekler ve Özellikleri ................................. 85 2.7.6 Yenilikçi Girişimcilik Destekleri Kapsamında Bazı İstatistikler ....................................... 89 2.8 Girişimcilik Destek Aracı Olarak İŞGEM’ler ............................................................................ 96 2.8.1 Dünyada İş Geliştirme Merkezleri ................................................................................. 96 2.8.2 Türkiye’de İş Geliştirme Merkezleri............................................................................... 97 2.8.3 KOSGEB’in İŞGEM Desteği ............................................................................................. 99 2.8.4 İŞGEM’lerdeki Girişimciler ........................................................................................... 101 2.8.5 İŞGEM’lerin girişimcilere sağladığı imkanlar................................................................ 101 2.8.6 İŞGEM Girişimleri ......................................................................................................... 102 2.9 Dünyada ve Türkiye’de Özel Ekonomik Bölgeler ................................................................. 104 2.9.1 Dünyada Özel Ekonomik Bölgeler................................................................................ 104 2.9.2 Türkiye’de Özel Ekonomik Bölgeler ............................................................................. 105 2.9.3 OSB ve KSS’lerde İş ve Yatırım Yapmanın Etkileri ........................................................ 109 2.9.4 OSB ve KSS’lere Sağlanan Destekler: ........................................................................... 110 2.9.5 Başarılı OSB-KSS Örnekleri ........................................................................................... 111 2.9.6 Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki OSB ve KSS’lerin Mevcut Performans ve Yönetim Modellerine İlişkin Analizler ........................................................................................................ 111 2.9.7 Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Mevcut OSB ve KSS’lerin Genişlemesi ile Yeni OSB ve KSS’ler Kurulmasına İlişkin Değerlendirme.................................................................................. 113 2.9.8 ............................................................................................................................................. 113 2.9.9 2.10 Serbest Bölgeler ve Özellikleri ............................................................................................. 115 2.10.1 Yöntem ........................................................................................................................ 115 2.10.2 Serbest Bölgelerin Tarihi ............................................................................................. 115 2.10.3 Serbest Ticaret Bölge Modelleri .................................................................................. 115 2.10.4 Serbest Ticaret Bölgelerinin İhtiyaçları ........................................................................ 116 2.10.5 Serbest Ticaret Bölgelerinin Etkileri ............................................................................ 116 2.10.6 Serbest Ticaret Bölgelerindeki Üretim ve Ticaret Eğilimleri ........................................ 116 2.10.7 Türkiye’de Serbest Bölge Deneyimi ............................................................................. 117 2.10.8 Doğu Anadolu Serbest Bölge Deneyimi ....................................................................... 118 2.11 5 OSB ve KSS Yönetim Modelleri .................................................................................... 113 Bölgesel Seviyede Yenilik ve Girişimcilik ile İlgili Politika ve Destekler ............................... 120 3 4 2.11.1 Bölgesel Kalkınmanın Araçları ..................................................................................... 120 2.11.2 Kalkınma Ajansları ....................................................................................................... 121 2.11.3 Bölgesel İdareler .......................................................................................................... 123 Girişimcilik Ve Yenilikçilik Ortamının Tanımlanması Ve Değerlendirilmesi ................................. 125 3.1 Girişimciliğin Ve İnovasyonun Belirteçleri ........................................................................... 128 3.2 Girişimcilik Performansı....................................................................................................... 129 3.3 Etki ....................................................................................................................................... 130 3.4 Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosisteminin Paydaşları Ve Etkileşimleri .................................. 130 3.5 Girişimcilik ve İnovasyon Ekosisteminin Değerlendirilmesi Süreci ...................................... 132 3.6 Girişimcilik ve İnovasyon Ekosistemi Müdahale Alanları .................................................... 133 Bölgesel Yenileşim Kavramı ......................................................................................................... 134 4.1 4.1.1 AB’de Kullanılan Araçlar .............................................................................................. 137 4.1.2 Londra Şehir Fonu........................................................................................................ 138 4.1.3 Galler Bölgesel Fonu .................................................................................................... 141 4.1.4 ABD Yerel Ekonomik Gelişim Politikaları ve Bölgesel Politika Örnekleri ..................... 143 4.2 5 Dünyada Bölgesel Yenileşim Modelleri ve Programlarının Tasarımı ................................... 137 Bölgesel Fonlar Oluşturulurken Kullanılan Araçlar .............................................................. 151 4.2.1 Bölgesel Fon Olarak Kalkınma Ajansları ...................................................................... 153 4.2.2 Türkiye’den Fon Yönetimi Örnekleri............................................................................ 154 DAP Bölgesine Genel Bakış .......................................................................................................... 157 5.1 Kobi ve girişimcilik Sektörün Mevcut Durumu .................................................................... 159 5.2 Bölgesel Strateji ve Eylem Planları ...................................................................................... 170 5.3 Yenilikçiliğe Yönelik Destek ve Göstergeler ......................................................................... 180 6 Sonuç ve Değerlendirme ............................................................................................................. 189 7 Kaynaklar ..................................................................................................................................... 190 8 Ekler ............................................................................................................................................. 192 8.1 6 Ülkemizde Yenilikçilik ve Girişimciliğe Yönelik Devlet Destekleri ........................................ 192 Tablolar Tablo 1 Yıllar İçerisinde Ar-Ge Yenilik Alanında KOBİ’lere Sağlanan Destekler ..................................... 21 Tablo 2 TUBİTAK 1513 programı kapsamında desteklenen TTO'lar ...................................................... 31 Tablo 3 TÜBİTAK 1601 Programı kapsamında desteklenen TTO'lar ...................................................... 32 Tablo 4 Türkiye'de TTO'ların Gelirleri .................................................................................................... 33 Tablo 5 Bölgedeki Üniversiteler ve Öğretim Üyeleri ............................................................................. 35 Tablo 6 DAP Bölge Üniversiteleri Bölüm ve Program Sayıları ............................................................... 36 Tablo 7 Dünyada Faaliyet Gösteren Teknokent Örnekleri9 ................................................................... 42 Tablo 8 Teknopark Sınıflandırmaları...................................................................................................... 45 Tablo 9 Türkiye’deki Teknokentlerin Güncel İstatistikleri (Eylül 2015) ................................................ 53 Tablo 10 Kümeleşme İle İlgili Bilgi Kaynakları........................................................................................ 72 Tablo 11. Girişimcilik Ekosistemini Oluşturan Unsurlar ........................................................................ 82 Tablo 12. Ar-Ge, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı Proje Destek Limitleri ........... 87 Tablo 13. Yenilikçi Girişimcilik Programları Destek Koşullarının Toplu Görünümü ............................... 88 Tablo 14. Üç Destek Programının Süreçlerinin Karşılaştırmalı Görünümü............................................ 89 Tablo 15. Yıllar İtibari ile Proje Başvurularının Dağılımı ........................................................................ 89 Tablo 16. Yıllar İtibariyle Desteklenen Projelerin Dağılımı .................................................................... 89 Tablo 17. NACE 4 Basamaklı Kodlama Sistemine Göre En Fazla Desteklenen 10 Alan ve Proje Sayıları91 Tablo 18 : Bazı Ülkelerin Serbest Ticaret Bölgelerindeki Sektörel Eğilimler ........................................ 116 Tablo 19. Kalkınma Ajansları Fon Ve Gelirler ...................................................................................... 122 Tablo 20. Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosistemi İçin Kullanılan Araçlar Ve Alanları............................. 126 Tablo 21. Alanların Etki Seviyelerine Göre Dağılımı ............................................................................ 131 Tablo 22 DAP Bölgesi Bölgesel Yapılanma ........................................................................................... 157 Tablo 23 Bölge Girişim Sayılarının Sektörel Dağılımı ........................................................................... 159 Tablo 24 DAKA Strateji ve Eylem Planı Öncelikleri .............................................................................. 170 Tablo 25 Fırat Kalkınma Ajansı Strateji ve Eylem Planı Öncelikleri ..................................................... 173 Tablo 26 KUDAKA Strateji ve Eylem Planı Öncelikleri ......................................................................... 175 Tablo 27 SERHAT Kalkınma Ajansı Strateji ve Eylem Öncelikleri ......................................................... 177 7 Şekiller Şekil 1 Türkiye'de Yenilikçilik Girişimcilik Politika ve Uygulamalarının Tarihsel Gelişimi ...................... 16 Şekil 2. Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Stratejisi ................................................................................. 19 Şekil 3 TTO'ların bağlı bulundukları üniversitelerin araştırma bütçe büyüklükleri ............................... 34 Şekil 4 TTO'larda çalışan sayıları ve görevleri ........................................................................................ 34 Şekil 5 Teknopark Sahipliği ve Yatırım Ortaklığı .................................................................................... 44 Şekil 6 Teknoparklarda 3 yaş altı firma varlığı ....................................................................................... 47 Şekil 7 Teknokentlerde Girdi ve Çıktı Modellemesi ............................................................................... 51 Şekil 8 Türkiye’deki Teknoparkların Bölgesel Dağılımı .......................................................................... 52 Şekil 9 Elmas Modeli Faktörlerinin Etkileşimleri.................................................................................... 59 Şekil 10 Elmas Modeli Faktörleri İçin Önemli Bileşenler ....................................................................... 61 Şekil 11 Küme Modelinin Değişimi ........................................................................................................ 64 Şekil 12 Küme oluşturma yol haritası .................................................................................................... 74 Şekil 13 Doğu Anadolu Düzey 2 Bölgelerinde Öne Çıkan Sektörel Yığılmalar (2009) ............................ 75 Şekil 14. Girişimcilikte Yetenekler ......................................................................................................... 80 Şekil 15. ABD’deki Girişimcilerin Gelişimi .............................................................................................. 84 Şekil 16. KOSGEB TEKMER Programı ..................................................................................................... 85 Şekil 17. Başvuruların Bölge Nüfusuna Oranlarının Yıllar İçerisindeki Değişimi (Düzey 2) .................... 92 Şekil 18. Başvuruların Bölgesel Dağılımının Kurum Bazında Görünümü (Düzey 2) ............................... 93 Şekil 19. Desteklenen Projelerin Yıllar İtibariyle Bölgesel Dağılım Yoğunlukları (Düzey 2) ................... 94 Şekil 20. Desteklenen Projelerin Kurum Bazında Bölgesel Kapsama Alanları (Düzey 2) ....................... 95 Şekil 21 İşletme Kuluçka Modelinin Gelişimi ......................................................................................... 97 Şekil 22 Yıllar itibari ile kurulan OSB'ler............................................................................................... 106 Şekil 23 Yıllar İtibari ile Kurulan KSS'ler ............................................................................................... 107 Şekil 24 KSS'lerde Yer Alan Şirketlerin Sektörel Dağılım ..................................................................... 107 Şekil 25 OSB ve KSS’lerdeki Yatırım Maliyetleri ve Katma Değer ........................................................ 108 Şekil 26 OSB'lerin Bölgesel Dağılımı .................................................................................................... 108 Şekil 27 KSS'lerin Bölgesel Dağılımı ..................................................................................................... 108 Şekil 28 Bölgelere göre OSB Çalışan Sayısı ve Şirket Başına Katmadeğer ........................................... 109 Şekil 29 Bölgelere göre OSB yatırımları ............................................................................................... 112 Şekil 30 Yıllara Göre Serbest Bölgelerden Yapılan İhracat, $, 1996-2014 ........................................... 117 Şekil 31 Serbest Bölgelerin 2014 Yılı İhracat Değerleri ve 2010-2014 Yılları Arasındaki Yıllık Ortalama Artış Oranları ....................................................................................................................................... 118 Şekil 32 Türkiye’deki Serbest Bölgelerin Konumları ............................................................................ 118 Şekil 33: Etki Matrisi Bileşenleri .......................................................................................................... 119 Şekil 34 Bölgesel Yenileşim Kapasitesi – Kavramsal Çerçeve .............................................................. 120 Şekil 35. Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosisteminin Tanımlayan Yöntemlerin Karmaşıklık Seviyesi Ve Bölgesel Durumuna Göre Dağılımı ...................................................................................................... 127 Şekil 36. Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosisteminin Ölçülmesi (Kaynak: ASPEN, 2013) ......................... 128 Şekil 37. Bölge Fonu Yapılanması ........................................................................................................ 135 Şekil 38. Bileşik Fon Süreci Ve JESSICA’nın Ticari Uygulanabilirlik Kapsamındaki Yeri ........................ 141 Şekil 39. Galler Bölgesel Fonu Oluşumu .............................................................................................. 143 Şekil 40. ABD’de Yerel Ekonomik Gelişim Konusunda Faaliyet Gösteren Yapılar ............................... 145 Şekil 41. Biyoteknoloji Girişimi Altyapı Yatırımları .............................................................................. 149 Şekil 42. Bölgesel Fon Modeli Kapsamında Kalkınma Ajansları ........................................................... 153 8 Şekil 43. iVCi’nin Yapısı Ve Desteklediği Fonlar ................................................................................... 155 Şekil 44. G43 Anadolu Girişim Sermayesi Fonu Yapısı......................................................................... 155 Şekil 45. Büyük Anadolu Garanti Fonu’nun Yapısı............................................................................... 156 Şekil 46 Sektörlerin İstihdam İçindeki Payları (%), TÜİK 2012 ............................................................. 158 Şekil 47 Bölgeler itibari ile Ar- Ge çalışan sayılarının yıllara göre değişimi.......................................... 180 Şekil 48 Bölgeler bazında Ar-Ge harcamalarının yıllara göre dağılım.................................................. 181 Şekil 49 Bölgelerde araştırmacı başına Ar-Ge harcaması .................................................................... 182 Şekil 50 Türkiye ve DAP illeri bazında patent başvuruları ................................................................... 182 Şekil 51 Patent tescillerinin illere göre dağılımı .................................................................................. 183 Şekil 52 Faydalı Model Başvurularının Yıllara ve İllere Göre Dağılımı ................................................. 184 Şekil 53 Yıllara Göre Bölge İllerinden Marka Başvuruları .................................................................... 184 Şekil 54 Türkiye geneli TEYDEB başvuru istatistikleri .......................................................................... 185 Şekil 55 DAP Bölge İllerinin TÜBİTAK TEYDEB Başvuruları .................................................................. 186 Şekil 56 TÜBİTAK TEYDEB tarafından desteklenen proje sayıları ........................................................ 186 Şekil 57 TÜBİTAK TEYDEB tarafından ulusal seviyede verilen hibe tutarlar ........................................ 187 Şekil 58 DAP Bölgesi TÜBİTAK TEYDEB destekli projelere verilen hibe tutarlar .................................. 187 9 Kısaltmalar ASPEN Aspen Network of Development Entrepreneurs AYF Avrupa Yatırım Fonu BKUS Bölgesel Kalkınma Ulusal Stratejisi BSTB Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı BTY Bilim, Teknoloji, Yenilik BTYK Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu CEDS Stratejileri) The Comprehensive Economic Development Strategies (Kapsayıcı Ekonomik Gelişim CET The Center For Economic Transformation (Ekonomik Dönüşüm Merkezi) CIP Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programı CSG EU’s Strategic Community Guidelines (Avrupa Birliği Stratejik Hedefler Rehberi) DAP Doğu Anadolu Projesi DG Enterprise Directorate-General for Enterprise and Industry DG Research Directorate-General for Research and Innovation EDA Economic Development Administration (Ekonomik Gelişim İdaresi) EIB European Investment Bank (Avrupa Yatırım Bankası) EIF European Investment Fund (Avrupa Yatırım Fonu) ERDF European Regional Development Fund (AB Yapısal Fonları) ESPON European Spatial Planning Observation Network FP Çerçeve Programları GAP Güneydoğu Anadolu Projesi GİDEM Girişimci Destekleme Merkezi GSKD Gayri Safi Katma Değer GSYH Gayri Safi Yurtiçi Hasıla G43 Anadolu Girişim Sermayesi Fonu HF Holding Fund 10 INTERREG Innovation and Environment Regions of Europe Sharing Solutions IPA Instrument for Pre-Accession Assistance (Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı) İŞGEM İş Geliştirme Merkezi iVCi İstanbul Venture Capital Initiative ( İstanbul Girişim Sermayesi İnsiyatifi) JEREMIE Joint European Resources for Micro to Medium Enterprises JESSICA Joint European Support for Sustainable Investment in City Areas (Şehir Alanlarında Sürdürülebilir Yatırım için Ortak Avrupa Desteği) KGF Kredi Garanti Fonu KİT Knowledge Innovation Territory Project KÖO Kamu Özel Sektör Ortaklığı KOBİ Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler KOSGEB Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı KSS Küçük Sanayi Sitesi NBG National Bank of Greece (Yunan Ulusal Bankası) NFTE NYC Girişimcilik Eğitimcileri Ortaklığı NSRF Çerçevesi) The UK’s National Strategic Reference Framework (İngiltere Ulusal Stratejik Referans NUTS Nomenclature of Territorial Units for Statistics (İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması) NYCEDC New York City Economic Development Corporation (New York Şehri Ekonomik Gelişim Ortaklığı) NYCIDA The New York City Industrial Development Agency (New York Şehri Endüstriyel Gelişim Ajansı) OECD Organization for Economic Co-Operation and Development OSB Organize Sanayi Bölgesi OP Operational Program PFNYC The Partnership Fund for New York City (New York Şehri Ortaklık Fonu) PPP Public-Private Partnerships )Kamu-Özel Sektör Ortaklığı RIS Regional Innovation Strategies (Bölgesel inovasyon Stratejileri) 11 RTP Regional Technology Program (Bölgesel Teknoloji Programı) SAN-TEZ Sanayi Tezleri Programı STK Sivil Toplum Kuruluşu TESK Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu TEYDEB Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı TGSD Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı TIM Türkiye İhracatçılar Meclisi TKB Türkiye Kalkınma Bankası TOBB Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TPE Türk Patent Enstitüsü TT Teknoloji Transferi TTGV Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı TTO Teknoloji Transfer Ofisi TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu UBTYS Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi 2011-2016 UDF Urban Development Fund (Şehir Kalkınma Fonu) WAG Welsh Assembly Government (Galler Bileşik Hükümeti) WEFO Welsh European Funding Office (Galler Avrupa Fonu Ofisi) YÖK Yüksek Öğrenim Kurumu 12 1 Giriş DAP Bölge Kalkınma İdari Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda, 14 ili kapsayan Doğu Anadolu Bölgesine yönelik kalkınma amacı ile hazırlanmış olan DAP2014-2018 eylem planı oluşturulmuş durumdadır. Eylem planı kapsamında Sanayi ve Hizmetler Sektörlerinin Güçlendirilmesi başlığının içerisinde yer alan konuların değerlendirilebilmesi amacı ile, ‘Girişimcilik Ekosistemini ve Sanayi Sektörünü Geliştirmeye Yönelik Fizibilite ve Projelendirme’ projesi oluşturulmuş ve gerçekleştirilen ihale ile TTGV projenin ana yüklenicisi olarak belirlenmiştir. Proje ile DAP Bölgesi’nde girişimcilik ve yenilikçilik ekosistemlerinin, mevcut durumu, sorunları, fırsatları ve potansiyel gelişme alanlarının analiz edilmesi, analiz sonuçlarına uygun stratejik yol haritalarının ortaya konulması amaçlanmaktadır. Proje çıktıları ile bölgede yenilikçilik ve girişimcilik kapasitesini, rekabetçiliği, gelir düzeyini artırmak ve sürdürülebilir kalkınmaya destek sağlamak amaçlanmaktadır. Mevcut doküman bu proje çalışmasının ön hazırlık dokümanı olarak hazırlanmıştır. Söz konusu raporun amacı, çalışma kapsamında ele alınacak; - Yenilikçilik ve girişimcilik politikaları - OSB, KSS ve İŞGEM’ler - Teknoloji geliştirme bölgeleri - Üniversite sanayi işbirliği çalışmaları - İşletmelerin rekabetçilik durumları ve ilişkili araçlar - Kümelenme durumu ve politikaları konularında tanımların oluşturulması, ulusal ve bölgesel politika ve araçların dünyada, Türkiye’de ve bölgede nasıl uygulandığının ortaya konulması, proje kapsamında gerçekleştirilecek çalışmalarda kullanılacak yöntem ve metodolojilerin bu çalışma sonuçları doğrultusunda netleştirilmesidir. Bu doğrultuda öncelikle son yıllarda yukarıdaki çerçeveye uygun olarak geliştirilen ve yaygınlıkla uygulanan yenilikçilik ve girişimcilik kavramları incelenecektir. Bu inceleme kapsamında özelikle bölgesel yenilikçilik kavramına odaklanılarak, bu alanda ulusal ve uluslararası politikalar değerlendirilecektir. Ardından bölgesel yenilikçilik politikalarını oluşturulması kapsamında bölge (ekosisteminin) tanımlanması için kullanılabilecek fizibilite yöntemlerinden bahsedilecek ve ASPEN (2013) tarafından ilgili yöntemlerden sentezlenmiş model girişimcilik ve inovasyon ekosisteminin tanımlanabilmesi için aktarılacaktır. Buna göre; takip eden alt bölümlerde girişimcilik ve inovasyon ekosisteminin belirteçleri, paydaşları ve etkileşimi ve ekosistemin değerlendirilmesi konuları özetlenecektir. Genel çerçeve ve tanımların oluşturulmasının ardından ise ulusal seviyeden başlayarak ülkemizde yenilikçilik ve girişimcilik alanında mevcut strateji ve destekler analiz edilecektir. Bu bölümde ulusal ve yerel seviyede söz konusu stratejilerin hayat geçirilebilmesi amacı ile kullanılan araçlar incelenecektir. 13 Sonraki bölümde ise DAP bölgesi için yerel politikaların ve araçların kullanımına ilişkin mevcut durum değerlendirmesi gerçekleştirilecektir. Mevcut stratejiler ve eylem planları incelenecek, ulusal ve yerel seviyede mevcut göstergeler incelenerek, DAP bölgesinin mevcut durumuna ilişkin bilgi verilecektir. 14 2 Yenilikçilik ve Girişimcilik Politikaları 2.1 Ar-Ge ve Yenilikçilik Politikaları Tarihçe Küresel rekabet edebilirlik, ekonomik sistemlerin yeni bilgiyi üretebilme ve kullanabilme yetenekleri ile doğrudan ilişkilidir ve ekonomik sistemler bu kapsamda giderek artan oranda yenilikçiliğe bağımlı hale gelmektedir. Oslo Kılavuzuna1 (2006) göre yenilikçilik(inovasyon), işletme içi uygulamalarda, iş yeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni veya önemli derecede iyileştirilmiş bir ürün (mal veya hizmet) veya süreç, diğer bir deyişle bir pazarlama yöntemi ya da yeni bir organizasyonel yönetimin gerçekleştirilmesidir. İnovasyon uygulamaları ile daha yüksek düzeyde verimliliğe, daha düşük maliyetlere, artan kar ve istihdam olanaklarına erişilmektedir. Son yarım asır içerisinde gerçekleştirilen çok sayıda çalışma, araştırma ve geliştirme(Ar-Ge ) faaliyetleri ile bu çalışmaların sonuçlarının ticarileşmesi veya toplumsal hayata kazandırılması süreçlerini tanımlayan, yenilikçilik ve girişimcilik faaliyetlerinin, hem ulusal hem de bölgesel ekonomik gelişim içerisinde oldukça önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir. Pek çok çalışmada, Ar-Ge çalışmaları ve teknolojik gelişmenin, ülkelerin ekonomik büyümesine yüzde 50 ile yüzde 70 arasında katkı yaptığı hesaplanmaktadır. ( Örnek G.R. Mitchell, ‘’ The Global Context for U.S. Technology policy”) Bu gelişmeler doğrultusunda devletler ve bölgesel yapılar tarafından sorumlu oldukları bölgelerin rekabetçiliğini sağlayabilmek ve geliştirebilmek adına bilim teknoloji, yenilikçilik ve girişimcilik gibi başlıklar altında politikalar oluşturulmuştur. Bu politikalar kapsamında Ar-Ge’ye ayrılan kaynak miktarı ve bilim insanı sayısı ile özel sektörün Ar-Ge faaliyetleri, harcaması ve araştırmacı istihdamı artırılması; üniversiteler, kamu kurumları ve özel sektörde araştırma altyapıları yaygınlaştırılması gibi tedbirler uygulanmaya çalışılmaktadır. 1 Oslo Kılavuzu: Yenilik Verilerinin Toplnması ve Yorumlanması için İlkeler, Avrupa Komisyonu, 2006 15 Şekil 1 Türkiye'de Yenilikçilik Girişimcilik Politika ve Uygulamalarının Tarihsel Gelişimi Ülkemizde yenilikçilik ve girişimcilik politikalarını gelişimi incelendiğinde ise özellikle 1990’lı yıllara kadar bilimin üniversiteler bünyesinde yürütüldüğü, sanayinin ise ithal ikamesi politikaları kapsamında değerlendirildiği görülmektedir. Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası ortaya çıkan ambargolar neticesinde savunma sanayi ve teknolojileri dışında sanayi kuruluşlarının Ar-Ge ve yenilikçilik konusunda fazlaca bir etkinliğinin olmadığı görülmektedir. 1990 yılında KOSGEB ve TTGV’nin kuruluşu ile birlikte özel sektörü Ar-Ge çalışmalarına yönlendirmek için ilk destek programları oluşturulduğu, 1994 yılından itibaren ise TÜBİTAK tarafından başlatılan Ar-Ge destek programı ile sürecin önemli bir ivme kazandığı görülmektedir. 1990’lı yıllar boyunca verilen desteklerin temel kazanımları Ar-Ge ve yenilikçilik konularında farkındalık yaratmak ve proje bazlı destekler aracılığı ile özel sektörün proje yönetimini öğrenmesi olmuştur. Avrupa Birliği ile imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması ve sonucunda özel sektöre yönelik gümrük korumasının ortadan kalkması da bu alanda özel sektörün hızlıca yol almasını zorunlu kılmıştır. 2000’li yılların başından itibarense, başta ileri teknoloji alanlar olmak üzere, firmaların daha rekabetçi hale gelebilmesini sağlayabilmek amacı ile üniversite sanayi işbirliklerini artırmaya yönelik politikalar ve kümelenmeler aracılığı ile Ar-Ge etkinliğini artırıcı işbirliği yeteneklerini özendirecek desteklere odaklanılmaya başlanmıştır. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri yasası ile özel sektör kuruluşlarının üniversitelere daha yakın çalışabilecekleri ve Ar-Ge maliyetlerini düşürebilecekleri alanlar oluşturulmuştur. AB çerçeve programlarına katılım sayesinde uluslararası kuruluşlarla işbirliği içerisinde Ar-Ge faaliyetleri gerçekleştirme konusunda imkân sağlanmıştır. Ar-Ge yenilikçilik politikalarında bir başka dönüm noktası ise TÜBİTAK liderliğinde yürütülen Vizyon 2013 çalışması ile çok geniş kapsamlı ve katılımcılı uzun dönemli planlama çalışmasının gerçekleştirilmiş olmasıdır. 16 2000’li yılların ortalarından itibarense konu ile ilgili tüm kamu kurumları bünyesinde çok sayıda destek programları oluşturulduğu ve çok sayıda strateji ve eylem planının oluşturulduğu gözlenmektedir. Destek programlarına ek olarak maliyetleri düşürme amaçlı vergi indirimleri, yeni teknoloji girişimlerin kurulmasına yönelik programlar, ticarileşmeye destek verme amacı ile risk sermayesi, melek yatırımcı ortamının iyileştirilmesine yönelik programlar, gerek TÜBİTAK gerekse ilgili Bakanlıklar aracılığı ile sektörel odaklı programları bu dönemde geliştirilerek uygulanmaya alınmıştır. Program sayısında ortaya çıkan artış ve birbirinden farklı tüm bu kurumlar arasında etkin koordinasyonun sağlanması ihtiyacı sonucunda, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 03.06.2011 tarihli 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak yeniden isimlendirilmiştir. 2.2 Türkiye’de Mevcut Durum Son 20 yıl içinde sürekli büyüyen Türkiye ekonomisi 2012 yılında dünyanın 17’nci en büyük ekonomisi olmuştur. 2014 yılında GSYH 1.7 trilyon T.L.(799 milyar ABD$)’ya ulaşmıştır, kişi başına GSYH de 10.404 ABD$ olmuştur. Ülke ekonomisinde KOBİ’ler şirketlerin yaklaşık %99’unu ve istihdamın %78’ini oluşturmaktadırlar. Buna karşılık bu işletmelerin toplam katma değer içindeki payı %55’dir. Yenilik söz konusu olduğunda ise Türkiye Avrupa Komisyonu sıralamasında “orta” düzeyde yer almaktadır. Ülkemiz ihracatının %58’ini düşük teknolojili mallar oluşturmaktadır. Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı %1,01 olarak çok düşük seyretmektedir. Kalkınma Planları ve Bilim Teknoloji Politikalarına ilişkin dokümanlarda ülkemiz rekabetçiliğine ilişkin olarak; bölgeler arasındaki ekonomik eşitsizliklere, az gelişmiş bölgelerde düşük katma değerli ve düşük teknolojili ürünlerin üretildiğine, iş ortamlarının rekabetçiliği geliştirecek düzeyde iyileşmediğine, sanayide düşük Ar-Ge düzeyine, fikri mülkiyet hakları konusunda iyileştirmeler yapılması gerektiğine dikkat çekilmiş, Ar-Ge çalışmalarının ticarileştirilmesi ve patentlenmesi konusunda ilerlemeler kaydedilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Diğer taraftan yeşil büyüme, sürdürülebilir üretim, şirketlerin sosyal sorumluluğu gibi kavramların iş kültürüne yerleştirilmesi gerektiği, KOBİ’lerin finansmana erişiminin artırılması gerektiği belirtilmiştir. Katma değerli ürün üreten, istihdam yaratan ve döviz geliri sağlayan hizmet sektörünün rekabet gücünün iyileştirilmesi ve yaratıcı (creative) sektörlere önem verilmesi de gerekli görülen diğer unsurlar arasında sayılmaktadır. Finans sektörüne bakıldığında ise, bankacılık sektörünün ülkemizde sağlam ve gelişmiş olduğu ifade edilmektedir. Buna karşılık ülkemizde girişim sermayesi, kredi güvencesi ya da “iş melekleri” gibi araçlar yaygın ve gelişmiş değildir. Dünya Rekabet Raporuna (2013-2014) göre Türkiye 148 ülke arasında 44’üncü; ticari işlemlerde kolaylık açısından 185 ülke arasında 71’inci sırada yer almaktadır. İnşaat izinleri, temerrüt, kredi alma, vergi ödeme ve sınır ötesi ticaret gibi başlıklarda düşük 17 performanslı olarak değerlendirilmektedir. 2015 yılında 63 milyar ABD Dolarına ulaşan ticaret açığına sahip ülkemiz, başta enerji olmak üzere, birçok sektörde net ithalatçı konumundadır. Diğer taraftan ülkemizde en bu alanda en yetkili yapı olan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu kararı ile Ulusal Bilim Teknoloji Ve Yenilik Stratejisi 2011-1016 hazırlanmış, ülke hedeflerine ulaşmak için öncelikli alanlar belirlenmiş, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB) Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü 2013 yılında Teknoloji Geliştirme Bölgeleri için, YÖK de ülkemizde yer alan üniversiteler için performans ve yenilikçilik endeks çalışmaları başlatmıştır. Bu şekilde, teknoloji ve yenilik alanında kamusal desteği etki değerlendirmesi yapılmaya ve belirlenecek politikalara yön verilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca son yıllarda kendini iyice gösteren bir girişimcilik ve Ar-Ge seferberliği başlatılmış, girişimcilik, akademik Ar-Ge ve sanayi Ar-Ge’si konusunda birçok devlet kurumu çok çeşitli hatta zaman zaman aynı amaca yönelik birçok hibe ve geri ödemeli destekler vermeye başlamışlardır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı başta olmak üzere Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, KOSGEB, Patent Enstitüsü, Türk Standartları Enstitüsü, TOBB, TESK, TIM, TÜBİTAK, TTGV ve Bölgesel Kalkınma Kuruluşları Ar-Ge, inovasyon, ticarileştirme ve girişimciliğe destek veren bu kurumlar arasında yer almaktadır. Bununla birlikte; ülkemizde üniversitelerdeki girişimcilik programlarının sayıları ve kaliteleri artmakta, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere çok sayıda, iş fikri, iş planı ve girişimcilik yarışmaları düzenlenmektedir. Yine üniversitelere bağlı olarak kurulan ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na raporlama yapan ‘Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin sayısı 63’e çıkmıştır. Hâlihazırda 42‘si faal olan teknoloji geliştirme bölgelerinin performanslarını artırma konusunda ciddi bir tutum izlendiği görülmektedir. Benzer şekilde TÜBİTAK ve TPE önderliğinde başlatılan patent destek programları, ülkemizde fikri mülkiyet hakları konusunda farkındalığın ve akademik ve özel sektör çevrelerinde alınan patent sayısının ve kalitesinin artırılmasını hedeflemektedir. Diğer taraftan ülkemizde, bölgeler arası eşitsizliklerin azaltılması, rekabet gücünün ve yenilikçiliğin artması amacıyla hem ulusal hem de bölgesel ölçekte politikalar ve stratejiler benimsenmiştir. Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan 10. Ulusal Kalkınma Planı’nda ülkemiz kalkınma hedefleri belirtilmekte ve stratejik öncelikler tanımlanmaktadır. Ayrıca, 10.Ulusal Kalkınma Planı doğrultusunda bölgesel kalkınma ve rekabet gücünü temin etmeye yönelik bölgesel ve alt ölçekte stratejiler için bir çerçeve oluşturmak amacı ile Bölgesel Kalkınma Ulusal Stratejisi (BKUS) hazırlanmıştır. Burada Bölgesel Kalkınma Ulusal Stratejisi dokümanının NUTS II düzeyindeki 26 Kalkınma Bölgesinin bir sonraki dönem strateji ve planlamalarına, bölgesel idarelerin planlarına ve diğer ulusal ve bölgesel kalkınma stratejilerine rehberlik edeceğine dikkat çekilmektedir. Bu nedenle NUTS II bölgelerinin kalkınması amacına yönelik olarak, Bölgesel Kalkınma Ajans’ları ve İdarlerin daha da önemli görevler üstleneceği ve ilerleyen dönemlerde yeni geliştirilecek yeni finansman modelleri ile katılım öncesi yardımlarla daha da desteklenebileceği işaret edilmektedir. 2.3 Ulusal Seviyede Ar-Ge ve Yenilik ile İlgili Politikalar ve Destekler Ülkemizde bilim, teknoloji ve yenilik politikası belirleme ve koordinasyonundan sorumlu en üst kurul Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’dur (BTYK). BTYK’nın 21. Toplantısında ülkemizin ulaşmak istediği vizyon; ‘Ürettiği bilgi ve geliştirdiği teknolojileri, ülke ve insanlığın yararına yenilikçi ürün, süreç ve hizmetlere dönüştürebilen Türkiye’ olarak benimsenmiştir. Ulusal 18 Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi UBTYS 2011-2016 vizyonunun gerçekleştirilmesine yönelik ulusal Ar-Ge ve yenilik sisteminin etkinleştirilmesinde önem taşıyan imkanların karşılanmasını sağlayacak UBTYS 2011-2016 Stratejik Çerçevesi ise, şekildeki (bkz. Şekil 2. Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Stratejisi ) temel eksenler üzerine kurgulanmıştır. UBTYS 2011-2016’nın stratejik amaçlarını oluşturan temel eksenler; üç dikey eksen ve bunlara hizmet eden altı yatay eksenden oluşmaktadır. Şekil 2. Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Stratejisi UBTYS 2011-2016 stratejik çerçevesindeki dikey eksenlerine ilişkin tanımlar şöyledir2: • Ar-Ge ve yenilik kapasitesinin güçlü olduğu alanlar, özel sektörün önemli düzeyde Ar-Ge ve yeniliğe kaynak ayırdığı (insan kaynakları ve mali kaynaklar dâhil olmak üzere), ihracat yeteneğinin bulunduğu ve Ar-Ge ve yeniliğe dayalı rekabet gücünün görece daha yüksek olduğu alanlardır. • İhtiyaç-odaklı alanlar, ülkemizin jeopolitik konumu ve gereksinimleri doğrultusunda Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde ivme kazanması gerektiği alanlardır. Savunma ve uzay alanlarının 2 Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Stratejisi 2011-2016, Tübitak, 2010 19 yanı sıra ülkemizin ekonomik ve sosyal çarklarını döndüren ve yaşam kalitesini belirleyen önemli girdiler olarak 2010/101 no.lu BTYK kararı ile enerji, su ve gıda ihtiyaç-odaklı alanlar olarak belirlenmiştir. • Tabandan yukarı yaklaşımlar sanayi kuruluşları, üniversiteler ve araştırma enstitülerinin kendi belirledikleri araştırma konularında proje üretmelerine olanak sağlamaktadır. Yine aynı yaklaşım içerisinde Türkiye’nin de gelişme kat etmesi gereken temel ve öncül araştırmalar teşvik edilecektir. Öncül araştırmalar, mevcut araştırma disiplinlerini sınır olarak kabul etmeyen ve ileri teknolojilere zemin oluşturacak yeni bilgilerin üretimine yönelik araştırmalar olarak tanımlanmaktadır. UBTYS 2011-2016 Stratejik Çerçevesi’nde tanımlanan yatay eksenler ise, dikey eksenler ile bütünlük içerisinde çalışması amacıyla tasarlanmış olup; ‘BTY insan kaynağının geliştirilmesi’, ‘Araştırma Sonuçlarının Ticari Ürün ve Hizmete Dönüşümünün Teşvik Edilmesi’, ‘Çok Ortaklı ve Çok Disiplinli ArGe İşbirliği Kültürünün Yaygınlaştırılması’, ‘Ulusal Ar-Ge ve Yenilik Sistemi İçerisindeki KOBİ’lerin Rolünün Güçlendirilmesi’, ‘Araştırma Altyapılarının TARAL’ın Bilgi Üretme Gücüne Katkısının Artırılması’, ‘Ülkemiz Çıkarları Doğrultusunda Uluslararası BTY İşbirliklerinin Etkinleştirilmesi’ olarak belirlenmiştir. BTYK’nın sekreterya faaliyetlerini yürüten Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından hazırlanan UBTYS 2011-1016 Eylem Planında yukarıda benimsenen eksenler doğrultusunda ülkemizde kurum ve kuruluşların üstlenmesi gereken görev ve sorumluluklar tanımlanmıştır. Diğer taraftan 10.Ulusal Kalkınma Planı (2014-2018) çerçevesinde ‘nitelikli insan-güçlü toplum’, ‘yenilikçi üretim-istikrarlı yüksek büyüme’ ve ’yaşanabilir mekanlar-sürdürülebilir çevre başlıkları’ altında; ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013-2017 Strateji Planı’nda çeşitli stratejik amaçlar başlığı altında ülkemiz Ar-Ge, yenilik ve girişimcilik gündemine dair hedefler belirlenmiştir. Ülkemizde başta bakanlıklar olmak üzere, çok çeşitli kurum ve kuruluşlar akademisyenlerin, araştırmacıların, girişimcilerin ve firmaların yararlanabileceği destekler sunmaktadır. Destek veren kurumlara ve destek portföylerine bakıldığında; 20 TÜBİTAK’ın hibe olarak, akademisyenler, araştırmacılar ve sanayi kuruluşları için altyapı, ArGe, bilim insanı ve araştırmacı destekleri programları gibi çok geniş yelpazede destekler sunduğu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ‘Sanayi Ar-Ge Merkezleri’ ve ‘Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’ne yönelik destekleri, üniversite-sanayi işbirliğini artırmaya yönelik ‘San-Tez’ ve girişimcilere yönelik ‘Teknogirişim’ desteği olduğu, Maliye Bakanlığı’nın Ar-Ge yapan firmalara yönelik olarak vergi indirimi uygulamasının olduğu, KOSGEB’in küçük ve orta ölçekli firmaların çok çeşitli altyapı ve işletme ihtiyaçlarını karşılayacak genel destek, Ar-Ge, endüstriyel uygulama, girişimcilik ve kredi faiz desteği olduğu ve firmalara bazı hizmet birimlerinde bulunan laboratuvarlarda test ve analiz hizmetleri sağladığı, Ekonomi Bakanlığı’nın yurtdışı ve uluslararası fuar, istihdam yardımı, çevre maliyetlerinin desteklenmesi, markalaşma, pazar araştırması ve pazara giriş, uluslararası rekabetçiliğin desteklenmesi, tasarım gibi konularda çok çeşitli desteklerinin olduğu, TTGV’nin Türkiye’de yerleşik firmalara Ar-Ge ve çevre uygulama destekleri sunduğu görülmektedir. Ülkemizde verilen devlet desteklerinin ve teşviklerin başlıcaları ‘Ek1’de paylaşılmıştır. Görüldüğü üzere, ülkemizde akademisyenler, girişimciler ve sanayi kuruluşları için verilen desteklerin sayısı oldukça fazladır. Altyapı Ar-Ge İnsan kaynağı Ticarileşme Uluslararasılaşma Girişim sermayesi Altyapı (İnkübasyon, Ar-Ge merkezi, hızlandırıcı) Kümelenme Ortak Ar-Ge Ağ yapı oluşturma başlıkları altında gruplayabileceğimiz desteklerden akademisyenlerin, girişimcilerin ve sanayi kuruluşlarının yararlanabilmeleri, belirli bir düzeyde proje oluşturabilme ve sunabilme yeteneğini ve becerisini gerektirmektedir. Tablo 1 Yıllar İçerisinde Ar-Ge Yenilik Alanında KOBİ’lere Sağlanan Destekler 3 milyon TL 2007 2008 2009 2010 2011 2012 KOSGEB - Hibe 17,4 43,1 27,9 48,4 177,5 294,5 KOSGEB – Krediler 164 165 147 146 170 106 TÜBİTAK 102 110 138 110 126 130 BSTB( SANTEZ) 6,2 9,9 13,5 18,7 43,8 50 BSTB Tekno-Girişimcilik - - - - 30 50 Toplam 289,6 328 326,4 323,1 547,3 630,5 Bu nedenle DAP Bölgesi’nin yenilik ve girişimcilik alanındaki eksiklerinin giderilmesi için atılacak somut adımlar öncesinde, eksikliklerin mevcut destek mekanizmaları ile ne derece tamamlanabileceği hesaba katılmalı, birbirini tekrarlayan ve mevcut kayna kların verimsiz kullanımını teşvik eden yeni mekanizmalar tanımlamak yerine, girişimcilerin, firmaların ve akademisyenlerin ürün geliştirme, proje oluşturabilme, hayata geçirilebilme 3 CISOP 2014 21 ve yenilik kapasitelerinin artırılarak mevcut desteklerden azami düzeyde yararlanmaları sağlanmalıdır. Bu nedenle ilerleyen bölümlerde tasarlanacak DAP Bölgesine yönelik eylem planlarının, ulusal ve bölgesel düzeyde verilen destek ve teşviklerin sağlayacağı faydadan çok öte bir sinerjinin ve heyecanın yaratılması konusunda önemli bir rol üstlenecektir. 22 2.4 Teknoloji Transfer Ofisleri 2.4.1 TTO tanımlar ve temel faaliyet alanları EC-DG Enterprise tarafından desteklenen bir proje kapsamında yayınlanan ‘Technology Transfer Institutions in Europe, 2004’ çalışmasında; Teknoloji Transfer Ofislerinin teknoloji transferi süreçleri esas alınarak üç temel faaliyet alanı şöyle tanımlanmıştır: Üniversite ya da araştırma kurumlarının entellektüel değerlerinin özellikle de FSMH varlıklarının belirlenmesi, bu varlıkların hukuksal koruma işlemlerinin takibi ve bunlardan doğan hakların diğer yapılara özellikle de sanayiye lisanslama şeklinde transferi ile ticarileştirme süreçlerinin yönetilmesi Genellikle üniversite ya da araştırma kurumu mensubu ve ticarileşme potansiyeli yüksek bir fikrin ya da buluşun sahibi olan araştırmacıya; şirket kurarak (spin-out) bu süreç sonunda yüksek ekonomik değer sağlanmasına aracılık etmek üzere, FSMH yönetimi, sermaye temini, kuluçkalık ya da teknoparklarda yer, hukusal işlemler, iş geliştirme ve pazarlama gibi danışmanlık hizmetleri sağlanması Sanayi kuruluşunun spesifik teknoloji gereksinimini tespit ederek, bunun üniversite ya da araştırma kurumundan kontrat bazlı Ar-Ge çalışması sonucu olarak teknoloji transferi şeklinde temin edilmesi. TTO’ları da yukarıda belirtilen faaliyet konularında uzmanlaşmış, bu süreçleri profesyonel bir yaklaşımla ele alan, bir ya da birden çok üniversite ya da araştırma kuruluşuyla doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkili olan kurumsal mekanizmalar olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. TTO’larca sağlanan servislere daha detaylı bakıldığında öne çıkan ilk hizmet kuşkusuz üniversitede yapılan Ar-Ge çalışmaları sonuçlarının ticarileştirilmesidir. Bu unsur temel olarak ilişkinin arz tarafı olarak değerlendirilebilir. Bu kapsamda da özellikle bir araştırma sonucunun patentinin alınıp, sanayi kuruluş(lar)ına lisanslanması, buluş sahibi araştırıcının kendi firmasını kurması (spin-off) yönünde finansal ve diğer desteklerin sağlanması başta gelen faaliyet konularıdır. Bu faaliyetlerde esas olan FSMH ile ilgili tüm süreçlerin yönetimidir. ‘Teknoloji Transfer Merkezleri (TTM) ya da Teknoloji Transfer Ofisleri (TTO)’ olarak anılan arayüzler daha çok araştırma sonucunda patente konu olabilecek buluşun tespitinden başlayarak, bunun ticarileşme potansiyelinin araştırılması, varsa patent formunun doldurulması, patent süreçlerinin takibi, ilgilenen sanayi kuruluşları ile en yüksek getiriyi sağlayacak şekilde görüşmeler, lisans sözleşmelerinin düzenlenmesi vb. her biri özel uzmanlık gerektiren bir çok süreci içeren bu faaliyetler için kurulmuş yapılardır. Nitekim bilimsel araştırma kurumlarından sanayiye doğru teknoloji transferi ilgili pek çok çalışmanın referans olarak verdiği ‘Turning science into business: Patenting and licensing at public research organisations, 2002, 2003, OECD’ başlıklı çalışmada TTA’lar en genel biçimiyle özellikle patent ve lisans konuları ile ilişkilendirilmiş teknoloji transfer faaliyetlerini yürüten yapılar olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu yapılar ile ilgili pek çok analiz ve istatistik patent ve lisans gelirlerine odaklanmış olsa da TTO’ların ilgilendiği başka konular ve servisler de vardır. Bu tür yapılarca sağlanan ikinci servis türü de genellikle teknoloji yoğun ve yüksek katma değer potansiyelli araştırma sonucunu ticarileştirmek için araştırıcının firma (spin-out) kurmasını ve kurulan firmanın hızla değerlenmesini sağlayacak hizmetlerin teminidir. 23 Diğer taraftan talebe göre Ar-Ge çalışmaları organizasyonu sağlamak da önemli amaçlardan bir diğeridir. Bu kapsamda ilk akla gelen servis sanayi kuruluşunun ihtiyacına göre ‘sözleşmeye dayalı ve gizlilik esaslı’ Ar-Ge çalışmaları için irtibat ya da ara yüz fonksiyonudur. Belli bir sektörün ya da önemli sayıda KOBİ’nin ortak yararı için kritik teknolojilerin geliştirilmesi ve olabildiğince geniş şekilde yaygınlaştırılması amacıyla daha çok rekabet öncesi araştırma faaliyeti olarak tanımlanabilecek ‘Kolektif Araştırma’ çalışmaları da ulusal ve uluslararası politikalarda giderek önem kazanmaktadır. Bu yöntem de talep odaklı ve yararlanan kesimin genişliği ve etkisi bakımından oldukça verimli bir teknoloji transfer biçimidir. Ancak genellikle TTO faaliyetleri bunlarla sınırlı değildir. Talep yaratmak ya da araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesinin diğer önemli aktörleri olan şirketleri belli bir seviyeye getirmek amaçlı faaliyet ve servislere de bu tür yapılanmaların hizmet portföylerinde çokça rastlanmaktadır. Bu tür arayüzler tarafından verilen diğer bazı destek hizmetleri şunlardır; 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 2.4.2 Teknoloji ve teknoloji transferi ve kapsamı konusunda bilgilendirme ve promosyon Sanayi kuruluşlarının teknolojik yetenek ve ihtiyaçlarını belirleyecek teknik çalışmalar Teknoloji yetenek değerlendirmesi (Teknology Audit) FSMH konusunda bilgilendirme ve danışmanlık Proje yönetimi Hukuksal danışmanlık Ar-Ge destekleri konusunda bilgilendirme ve danışmanlık Proje çıktılarının ticarileştirilmesi, pazar araştırılması ve pazarlanması konusunda destek Proje işbirlikleri vb. konusunda arama organizasyonları (Proje Pazarları) TTO’lar için önemli kavramlar Teknoloji Transfer Arayüzlerinin faaliyetlerinde ve süreçlerinde geçen bazı terim ve kavramlar için tanımlar aşağıda yer alan açıklamalarla sınırlı olmamak üzere ve kullanım yerlerine göre farklılıklar gösterebilecekleri hatırlatmasıyla aşağıda paylaşılmaktadır. Birçok tanımda tek bir kaynak yerine birçok kaynaktan faydalanılarak geliştirmeler yapıldığından kaynaklara yer verilmemiştir. Fikir Ürünleri; markalar, inovasyon dahil buluşlar, endüstriyel tasarımlar, entegre devre topografyaları, internet alan adları, eserler, veri tabanları, bilgisayar yazılımları ile açıklanmamış bilgilerin korunması şeklinde tariflenebilecek ticari sır ve benzeri diğer fikir ürünleri (Dericioğlu, 2015), Fikri Haklar; yaratıcısının yaratmış olduğu fikir ürünlerinin korunması ve/veya bu kapsamdaki sözleşmeler ile gelen haklar (Dericioğlu, 2015), Teknoloji; sistematik bilgi, teknik, metot ve ya yaklaşımların bir problemin çözümü ya da endüstriyel bir uygulama için bilim ve mühendislikle yakın ilişkili şekilde uygulanması, Teknolojik Yenilik; yeni bulunmuş ve ya önemli ölçüde geliştirilmiş bir teknolojinin ekonomik değer taşıyan bir ürün, işlem ve ya hizmet olarak sunulması, (Betz, 2013) 24 Teknoloji Transferi; üniversitenin ve/veya araştırmacılarının sahip olduğu teknoloji, bilgi, birikim, know-how, tasarım, üretim yöntemleri ve sistemlerinin; faydaya ve ekonomik değere dönüşümünü temin etmek için veya daha da gelişmesini ve yeni ürünler, uygulamalar, malzemeler ve prosesler yaratılmasını sağlamak amacıyla sözleşme temelli bir ilişki ile 3. Taraflara devredilmesi ya da kullanımına müsaade edilmesi, Buluş; bir şeyi yapmak için işlevsel bir yol yaratılması (Betz, 2013) İnovasyon; yeni ya da önemli ölçüde geliştirilmiş ürünün (mal ya da hizmet), ve ya sürecin, yeni bir pazarlama ve ya organizasyonel metodun iş süreçlerine, iş yeri organizasyonuna ve ya dış ilişkilere uygulanması (OECD,2005) Bilginin Ticarileşmesi; üniversitenin ve/veya araştırmacılarının sahip olduğu bilgi setinin gelir sağlayacak şekilde endüstriyel ve/veya ticari bir amaç için uygulanması ve/veya sözleşme temelli bir ilişki ile kullanımına müsaade edilmesi, Teknoloji Geliştirme ve İnovasyon ekosistemi; üniversite, sanayi, finans sağlayıcılar gibi pek çok aktörün birbirleriyle etkileşmesinin ve karşılıklı ilişkilerinin etkisiyle zaman içinde kendi kendine sürekli dönüşümünün ve gelişiminin bir sonucu olarak değerli yeniliklerin, buluşların ortaya çıkmasına neden olan ortam ve süreçler şeklinde kendini belli eden sistem, Kuluçkalık; teknoloji odaklı yeni girişimlerin (start-up) başarılı bir şekilde gelişmesini hızlandıracak şekilde bir dizi kaynak ve servis destekleri sağlamak için kurulmuş yapılar, Teknoloji Transfer Arayüzleri; üniversite-sanayi etkileşiminden doğan değeri maksimize etmek üzere teknoloji transferi süreçleri bakımından kendilerine özgü fonksiyonları yerine getirmek ve üniversite ile sanayi arasında arayüz vazifesi görmek üzere kurulan kurumsal mekanizmalar, Teknoloji Transfer Ofisi; teknoloji transferi süreçlerini esas alarak; Üniversite ya da araştırma kurumlarının entelektüel değerlerinin özellikle de fikri haklar varlıklarının belirlenmesi, bu varlıkların hukuksal koruma işlemlerinin takibi ve bunlardan doğan hakların diğer yapılara özellikle de sanayiye lisanslama şeklinde transferi ile ticarileştirme süreçlerinin yönetilmesi, Genellikle üniversite ya da araştırma kurumu mensubu ve ticarileşme potansiyeli yüksek bir fikrin ya da buluşun sahibi olan araştırmacıya; şirket kurarak (spin-out) bu süreç sonunda yüksek ekonomik değer sağlanmasına aracılık etmek üzere, fikri haklar yönetimi, sermaye temini, kuluçkalık ya da teknoparklarda yer, hukuksal işlemler, iş geliştirme ve pazarlama gibi danışmanlık hizmetleri sağlanması, Sanayi kuruluşunun spesifik teknoloji gereksinimini tespit ederek, bunun üniversite ya da araştırma kurumundan kontrat bazlı Ar-Ge çalışması sonucu teknoloji transferi şeklinde temin edilmesi Bu faaliyetlerin tanıtımı ve yaygınlaştırılması için gerekli etkinliklerin yürütülmesi süreçlerinde ya da bunların bir kısmında uzmanlaşmış, bu süreçleri profesyonel bir yaklaşımla ele alan, bir ya da birden çok üniversite ya da araştırma kuruluşuyla doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkili kurumsal mekanizmalar, 25 Teknopark; bir veya birden fazla üniversite ve araştırma merkezi ile resmi veya faaliyet bazında ilişkili, bünyesinde bilgiye ve ileri teknolojilere dayalı sanayi firmalarının kurulup gelişmesini teşvik etmek üzere tasarlanmış, içinde yer alan kiracı firmalara, teknoloji transferi ve iş idaresi konularında destek sağlayacak bir yönetim işlevine sahip, teşvik ve mülkiyete dayalı girişim (IASP,2002) (Not: Bu tür yapılanmalar için farklı ülkelerde farklı terimler kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır; Bilim Parkı (Science Park), Araştırma Parkı (Research Park), Teknoloji Parkı (Technology Park), Bilim ve Teknoloji Parkı(Science and Technology Park), İnovasyon Merkezi (İnnovation Centre), Teknopol(Technopole), İleri Teknoloji Parkı (High-Tech Park), Teknopark(Technopark)) Start-up; teknoloji odaklı yeni girişim, Spin-out; üniversite ya da araştırma kuruluşu bünyesinde yapılan araştırma sonuçlarından elde edilen ve bu kurumlara ait olan fikri hakkın ticarileşmesi amacıyla fikri hak kullanımının hisse karşılığı araştırıcıya ya da bu konuda yetkin bir kişiye devredilmesi yoluyla kurulan yeni girişim, Spin-off; bir büyük şirketin bünyesindeki bir faaliyetinin o konuda uzman bir çalışanınca yürütülmesi için hisse ve/veya kaynak, yönetim vb. desteklerle çalışana kurdurulan yeni şirket, Bu üç kavram arasında ki ana kuruluşla hisse/kaynak paylaşımı ve alınan destek eksenlerine göre temel farklar aşağıda sunulmaktadır. Kaynak: Koster,2004 Mentörlük; yönetim sistemleri ve stratejik planlama konularında yetkin kişilerce işe yeni başlayan kişi ya da firmalara başarılı olmaları için öğrenme ve deneyim aktarmayı ve yüz yüze bir araya gelmeyi de kapsayacak biçimde ve hedeflenen gelişim evresine ulaşıncaya kadar rehberlik sağlanması, Koçluk; belirli bir seviyedeki firmaya ya da kuruma spesifik bir konuda belirlenmiş bir hedefe ulaşmasında profesyonel olarak destek verilmesi, Danışmanlık; kurum ve kuruluşa ihtiyaç duyduğu özel bir alanda ya da konuda gerektiğinde işin yapılmasını da kapsayacak şekilde profesyonel hizmet sunulması, 26 Teknoloji Değerleme; teknolojinin kapsama alanı ve buna göre içerdiği yenilikleri ve fırsatları da dikkate alacak şekilde bilimsel ve teknik metodlar kullanılarak yapılan değerlendirme sonucu değerinin belirlenmesi işlemi, Proje Pazarı; yeni proje işbirliği teklifleri başlatılması ve/ya yeni ortaklıklar kurmak için yapılan etkinlikler. 2.4.3 Tarihçe ve TTO’lar için Ülke Örnekleri: Giderek artan bir ivmeyle, hemen her ülkede TTO’lara ve bunların gelişme ortamlarına özel önem verilmektedir. Ülkeler bazında TTO ile ilgili bazı yaklaşımlar ve örnekler aşağıda verilmiştir; Amerika Birleşik Devletleri (ABD): Bu konuda en gelişmiş ve başarılı Bayh-Dole yasası ardından bu ülkede gözlenmeye başlanmıştır. TTO’ların gelişimine büyük etkisi ve hemen tüm gelişmiş ülkelere de örnek olması nedeniyle ve ülkemizde de kamu destekli araştırma sonuçlarından doğan haklarda benzer bir düzenleme gerektiği yönünde ağırlıklı bir görüş oluşmaya başladığından, Bayh-Dole yasasına ve onun öncesi ve sonrasındaki değişimlere daha yakından bakmakta yarar görülmektedir. Bayh-Dole Yasası: ‘P.L. 96-517, Patent and Trademark Act Amendments of 1980’ ya da yasa önerisini veren senatörlerin ismiyle ve tüm dünyada bilinen adıyla Bayh-Dole yasası gerçekten de üniversite araştırmalarının ticarileştirilmesine sağladığı olağanüstü etkisi nedeniyle çok ünlüdür ve pek çok araştırmaya konu olmuştur. Daha önce de belirtildiği gibi özetle, bu yasa ile ABD’de federal bütçeden desteklenen üniversite ve araştırma enstitülerinin Ar-Ge faaliyetleri sonuçlarının ticarileştirilmesinden elde edilecek gelirlerin şu üç şekilde kullanılmasına izin verilmiştir: Teknoloji transfer fonksiyonunu sağlamak üzere idari giderler için Buluşun sahibine teknoloji transfer amaçlı çalışmaları nedeniyle pay olarak Eğitim ve daha ileri Ar-Ge çalışmalarında kullanılmak üzere Bu yasanın patent hakları ve patentlerden doğan lisans hakları gibi uygulamaları düzenleyen içeriğinde gömülmüş olan temel yaklaşıma bakılırsa, yasanın esasında çok kritik ve önemli bir teknoloji transfer uygulamasını tetiklediği ve şekillendirdiği görülecektir. Bu transfer mekanizmasından istenen faydayı sağlamak için de şu yapı ve faaliyetlerin aşağıdaki gibi en iyi şekilde kurgulanması gerekmektedir: Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları (FSMH) ile ilgili tüm süreçler profesyonelce ve uzmanlığına güvenilen kurumsal yapılarda ele alınmalıdır. İyi bir araştırma tabanı ve destekleyen ve motive eden bir Ar-Ge ortamı sağlanmalıdır. Bu unsurların en iyi şekilde nasıl sağlanacağını analiz eden ve federal bütçeden destek alan üniversite ve diğer kurumlar büyük kazanç potansiyelini görünce FSMH ile ilgili tüm süreçlerin yönetimleri için profesyonel oluşumlara ihtiyaç olduğunu görmüşler ve böylece profesyonellerce yönetilen TTO sayılarında büyük artışlar sağlanmıştır. 27 ABD’de TTO’lar: 1980’lerden önce yılda ortalama 250 kadar patent çıkarabilen üniversiteler, hızla TTO’ların kurulması ardından AUTM verilerine göre sadece 2005’de 3278 ABD patenti üretmişler, 527 yeni ürün geliştirmişler, 627 spin-off şirketi kurmuşlar ve 1,46 milyar ABD doları gelir elde etmişlerdir. AUTM 2012 verilerine göre ise bu rakamlar şöyledir; • • • • • • • • 705 Yeni Start-Up (+ %5.1) 5130 Yeni Lisans (+%4.7) 1242 Yeni Opsiyon Sözleşmesi (+%7.8) 591 Yeni Ticari Ürün 23741 Buluş Beyanı (+8.6%) Halen faal 4002 Start-up Halen aktif 40,007 Lisans 2008’den beri patent sayısında %56 artış AUTM raporları incelendiğinde ABD’de ki en eski TTO’nun 1939’da kurulan Washington State University Research Foundation ve 1940’da kurulan Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) kurulduğu görülmektedir. Stanford (1970) ve Harvard (1977) gibi ağır topların dışında çok büyük bir oranda TTO’ların 1980 ardından kurulduğu gözlenmektedir. Bir kaç TTA ile ilgili verilere göz atmak gerekirse; MIT’nin 2007 araştırma harcamasının 1.216.800.000 ABD doları, son dört yıl araştırma harcaması toplamının 3.562.600.000 ABD doları, toplam aktif lisans sayısının 840, 2007’de kurulan start-up sayısının 24, son yıl alınan patent sayısının 149, patent başvuru sayısının 314 gibi oldukça etkileyici rakamlar olmasına rağmen, son yıl lisans gelirinin 61.600.000 ABD doları olduğu görülmektedir. Son dört yıl lisans geliri toplamı ise 129.187.162 ABD dolarıdır. Harvard Üniversitesi için son yıl araştırma harcaması miktarı 630.132.396 ABD doları görünürken lisans geliri 12.402.873 ABD doları olarak belirtilmiştir. Stanford Üniversitesi için ise bu rakamlar sırasıyla 699.922.095 ve 50.370.600 ABD doları şeklinde yer almıştır. Tüm verilere bakıldığında, birkaç istisna dışında lisans gelirlerinin araştırma harcamalarının en fazla 1/10’u kadar bir orana ulaşabildiği görülmektedir. ABD TTO’ları için bir örnek: Kaliforniya Üniversitesi TTO Gerek patent ve lisans sayısı ve lisans gelirlerindeki yüksek miktarlar ve gerekse de TT faaliyetlerindeki politikaları nedeniyle Kaliforniya Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi’nin bu ülkedeki genel yaklaşım için iyi bir örnek olduğu düşünülmektedir. Kaliforniya Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi’nin web sitesi (www.ucop.edu/ott), üniversiteye ait 10 kampüsteki bilimsel araştırmaların ticarileşmesi faaliyetlerinden sorumlu olan bu ünitenin politikaları, uygulamaları, süreçleri ve stratejileri yanında tüm yıllara ait istatistikler ile oldukça kapsamlı bilgiler içermektedir. 28 TTO’nun 2007 yılı istatistikleri incelendiğinde özetle, aktif buluş sayısının toplam 8272 ye yükseldiği, yıl içinde 331 yeni ABD patenti alındığı ve bu yıl için toplam lisans gelirinin 116,9 milyon ABD doları olduğu görülmektedir. 2008 Yılı Faaliyet Raporu’nun aynı Murahhas Aza tarafından kaleme alınan sunuş yazısında özetle; TTO için yıl içinde kapsamlı bir transformasyonun başladığı, bu amaçla yeni bir yapılanmaya gidildiği bildirilmektedir. Bu gelişmelerin başlıca hedefinin ise daha verimli bir üniversite-sanayi arayüzü yaratarak, Kaliforniya Üniversitesi’nin araştırma programlarının toplumsal etkilerinin, yerel, eyalet ve ulusal ölçekte ekonomiye katkılarının uygun kriterlerle ölçülerek, kamuoyunun daha fazla bilgilendirilmesi olduğu söylenmektedir. Teknoloji transfer süreçlerinde risk sermayesi (VC) ve iş melekleri (angel investor) camiası ile işbirliğinin önemi vurgulanmaktadır. 2008 Yılı Faaliyet Raporu’nda üniversitenin aktif buluşlarının bir önceki yıla göre %8,2 artarak 8953’e ulaştığı ve sahip olunan ABD patenti sayısının da toplam 3546 olduğu, buna ek olarak 3597 yabancı patentin de üniversite portföyünde bulunduğu görülmektedir. 2008 yılında farklı kategorilerde 458 lisans anlaşması gerçekleştirildiği ve bu yıl lisans gelirlerinin %9,8 artışla 128,4 milyon ABD dolarına ulaştığı belirtilmektedir. Raporda yer alan bilgilerden buluş ve patentlerin daha çok biyomedikal alanda yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. Tüm zamanlarda en fazla gelirin Hepatit-B aşısından elde edildiği görülmektedir. ABD’deki teknoloji transfer süreçlerinin ne denli kapsamlı ve karmaşık bir yasal çerçevede gerçekleştiğini gösteren bir örnek de kuşkusuz yasal maliyetlerdir. Bu kapsamda, Kaliforniya üniversitesinin 2007 yılında 35,1 milyon ABD doları ve 2008 yılında da 32,8 milyon ABD doları yasal süreçler için harcama yaptığı belirtilmektedir. Kaliforniya Üniversitesi’nin teknoloji transfer gelirlerinin paylaşımı politikası uyarınca yaptığı ödemelere de raporda yer verilmiştir. Buna göre 2008 yılı içinde; 1818 buluşcuya 35,2 milyon ABD doları (buluşcuya net gelirden %35 pay verildiği belirtiliyor) Üniversiteye genel fon payı olarak 13,6 milyon ABD doları, Buluşcuların laboratuvarlarına 2,5 milyon ABD doları, Kampüslere zorunlu dağıtımlar sonrası kalan 38,2 milyon ABD doları ödeme yapılmıştır. Avrupa Birliği EC, DG Enterprise tarafından desteklenen ‘Technology Transfer Institutions in Europe’ başlıklı çalışmada 30 ülkeden yaklaşık 1400 TTO’yu kapsayan istatistiklere yer verilmiştir. Buna göre TTO’ların %53’ü üniversite ya da bilimsel araştırma kurumunun bir birimi olarak, %33’ü bağımsız yapıda, %14’ü de bağlı kuruluş şeklinde hizmet vermektedir. TTO’larca sağlanan hizmetlerde öne çıkanlar şunlardır; 29 %64 Spin-out’lara yönetimsel destek, %62 kontrat bazlı araştırma projeleri için irtibat, %57 patent hizmetleri AB’den bir TTO Örneği: Max Planck İnovasyon 1911’de kurulan Kaiser Wilhelm Vakfı’nın devamı olarak 1948’de kurulan Max Planck Vakfı 76 enstitüsü, yurtdışında 3 birimi ve yaklaşık 13.000 personeli ile Almanya’nın en büyük ve önemli temel araştırma faaliyetlerini yürüten kuruluşlarından biridir. Ayrıca yurtiçi ve yurtdışından 11.000 kadar doktora ve doktora sonrası araştırmacı bulunduğu bildirilmektedir. Özel bir kanunla kurulmuş bulunan ve kar amacı gütmeyen kuruluş statüsündeki bu yapılanmanın en üst karar alma mekanizması olan Senato, ülkenin önde gelen akademik, sanayi ve kamu kuruluşlarının temsilcilerinden oluşmaktadır. Kuruluşun finansmanının büyük ölçüde kamu kaynaklarından ve bir miktar da üçüncü taraflardan sağlandığı belirtilmektedir. 2009 yılı için yaklaşık 1,3 milyar avro bütçe öngörüldüğü bildirilmektedir. Max Planck Vakfı’nın teknoloji transferi ile ilgili faaliyetlerini yürütmek için 1970’de Garching Instruments GmbH’ isminde bir kuruluş oluşturulmuş, bu yapı 1993-2006 yılları arasında ‘Garching Innovation GmbH’ ismiyle faaliyetlerini sürdürmüş, 2006 yılından sonra da Max Planck isminin prestijinden yararlanmak amacıyla isim ‘Max Planck Innovation’ olarak değiştirilmiştir. Bu şirket, kuruluşun tüm enstitülerine FSMH ile ilgili danışmanlık hizmetleri vermekte, patent başvuruları vb. süreçleri yürütmektedir. Ayrıca, Max Planck enstitülerinde geliştirilen patentlenmiş ve patentlenmemiş teknolojilerin endüstri kuruluşlarına transferi için lisans görüşmelerinin bu kuruluşca yapıldığı, Max Planck kökenli araştırmacıların geliştirilen teknolojilerle ilgili yeni firma kurmaları konusunda da profesyonel destekler sağlandığı bildirilmektedir. Özellikle son yıllarda yeni firma oluşumu konusunda bir ivme yakalandığı vurgulanmaktadır. Max Planck Innovation tarafından her yıl yaklaşık 150 buluşun değerlendirildiği ve bunlardan yaklaşık 75 patent başvurusu olduğu görülmektedir. 1979’dan bu yana 3000 den fazla buluşun yönetildiği ve 1700 kullanma anlaşması gerçekleştirildiği, 1990’larda başlanan destekle de 86 spin-off şirket kurulduğu açıklanmaktadır. Bu şirketlerden 45 tanesi için risk sermayesi sağlandığı ve bu şirketlerde 2200 kişiye iş sağlandığı açıklanmaktadır. Bunlardan 55 şirketin Max Planck’ın sağladığı lisans ya da know-how anlaşması şeklinde, 26 şirketin Max Planck bünyesinde çalışanlarca, 5 şirketin de daha önce Max Planck Enstitülerinde görev yapmış eski çalışanlarca kurulduğu belirtilmektedir. Max Planck’ın halen 1113 buluşa sahip olduğu ve 15 şirketin de ortağı bulunduğu görülmektedir. Daha önce ortak olunan şirketlerden 6 çıkış ve 5 kayıp bulunduğu da not düşülmüştür. Yukarıda belirtilen bu istatistiklerle ‘Max Planck Innovation’ın dünyadaki teknoloji transfer kuruluşları arasında ‘süper lig’ de yer aldığı savunulmaktadır. 2.4.4 Türkiye’de durum Türkiye’de de özellikle 23. BTYK kararları çerçevesinde 2012 yılı sonunda TÜBİTAK tarafından başlatılan 1513-Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme programı çerçevesinde çok sayıda Üniversite’de kurulmuş ya da bu karar ardından kurulan TTO’lar desteklenmeye başlamıştır. 30 Şu ana kadar TÜBİTAK tarafından 1513 programı çerçevesinde destek kapsamına alınmış TTO’lar ve iletişim bilgileri aşağıdadır: Tablo 2 TUBİTAK 1513 programı kapsamında desteklenen TTO'lar İlgili Üniversite Adı Bulunduğu İl İnternet Adresi Ankara Üniversitesi Ankara www.ankaratto.com Atılım Üniversitesi Ankara argeda.atilim.edu.tr Bilkent Üniversitesi Ankara tto.bilkent.edu.tr Çankaya Üniversitesi Ankara www.tto.cankaya.edu.tr Gazi Üniversitesi Ankara gazitto.com Hacettepe Üniversitesi Ankara www.hacettepettm.com ODTÜ Ankara odtuteknokent.com.tr TOBB ETÜ Ankara tto.etu.edu.tr Uludağ Üniversitesi Bursa www.uludagtto.com Anadolu Üniversitesi Eskişehir arinkom.anadolu.edu.tr Gaziantep Üniversitesi Gaziantep ttotarget.com Boğaziçi Üniversitesi İstanbul tto.boun.edu.tr İstanbul Teknik Üniversitesi İstanbul itunovatto.com.tr İstanbul Üniversitesi İstanbul ttm.istanbul.edu.tr Koç Üniversitesi İstanbul tto.ku.edu.tr Özyeğin Üniversitesi İstanbul tto.ozyegin.edu.tr Sabancı Üniversitesi İstanbul rgp.sabanciuniv.edu Şehir Üniversitesi İstanbul tto.sehir.edu.tr 31 Yıldız Teknik Üniversitesi İstanbul www.yildiztto.com Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir detto.depark.com Ege Üniversitesi İzmir ebiltem.ege.edu.tr İzmir www.atmosfertto.com Erciyes Üniversitesi Kayseri www.erciyestto.com Selçuk Üniversitesi Konya www.konyateknokent.com.tr Sakarya Üniversitesi Sakarya adaptto.net İzmir Yüksek Enstitüsü Teknoloji TÜBİTAK 1601 Destek Programı kapsamında TTO Hazırlık süreci desteklenen TTO’ların iletişim bilgileri aşağıdadır: Tablo 3 TÜBİTAK 1601 Programı kapsamında desteklenen TTO'lar İlgili Üniversite Adı Bulunduğu İl İnternet Adresi Akdeniz Üniversitesi Antalya akismerttm.com Pamukkale Üniversitesi Denizli www.pamukkaletto.com Trakya Üniversitesi Edirne www.trakyatto.com Fırat Üniversitesi Elazığ tto.firat.edu.tr Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eskişehir ettom.ogu.edu.tr Kadir Has Üniversitesi İstanbul www.khasineotto.com Okan Üniversitesi İstanbul www.okan.edu.tr Gebze Teknik Üniversitesi Kocaeli tto.gtu.edu.tr Mersin Üniversitesi Mersin tto.mersin.edu.tr 32 Türkiye’de TTO’ların gelirleri incelendiğinde TTO’ların yeni kurulmakta olan yapılar olması ile ilişkili bir biçimde ağırlıklı olarak devlet hibe destekleri olduğu görülmektedir(bkz Tablo 4 ). Tüm TTO’ların gelirlerinin toplamı, dünyadan örnekler bölümünde verilen TTO’ların gelirlerinden az olduğu görülmektedir. Tablo 4 Türkiye'de TTO'ların Gelirleri 11.989.609 12.000.000 10.000.000 8.000.000 6.673.664 6.000.000 Toplam Ortalama 4.000.000 2.155.769 2.000.000 250.692 169.000 6.267 4.694 162.772 315.516 235.001 6.912 56.731 0 Lisans Patent Sozlesmeli Hibe Girişimcilik Gelirleri($) Gelirleri($) Araştırma Gelirleri ($) Faaliyetleri Gelirleri ($) ($) Diğer ($) Kaynak: TTGV’nin 43 TTO’ya gerçekleştirdiği anket çalışması, 2016 Bu durumun nedenleri incelendiğinde TTO’ların bağlı bulundukları üniversiteler bünyesinde gerçekleştirilen Ar-Ge çalışmalarının büyüklüklerinin oldukça düşük olduğunu göstermektedir. TTGV tarafından 43 TTO’ya gerçekleştirilen anket çalışmasının sonuçlarına göre TTO’ların bağlı bulundukları üniversitelerin %55’inin araştırma bütçe büyüklüğünün yıllık 5 milyon ABD$’ından düşük olduğu görülmektedir. 33 Şekil 3 TTO'ların bağlı bulundukları üniversitelerin araştırma bütçe büyüklükleri 5% 12% 1 milyon $'dan az 37% 14% 1-5 milyon $ 6-10 milyon $ 9% 11-20 milyon $ 21- 30 milyon $ 23% $30 milyon $'dan fazla Kaynak: TTGV’nin 43 TTO’ya gerçekleştirdiği anket çalışması, 2016 Yine personel sayıları incelendiğinde TTO’ların ortalama 16 çalışan sayısı ile faaliyetlerini yürütmeye çalıştıkları görülmektedir. Bu durum çoğu TTO’nun 4 yaşın altında olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’de TTO’ların oldukça deneyimsiz ve kısıtlı sayıda çalışanla hizmet vermeye çalıştığını ortaya koymaktadır. Şekil 4 TTO'larda çalışan sayıları ve görevleri 14 14 11 12 10 10 10 8 8 8 5 6 4 2 2 3 2 3 2 2 1 4 2 0 Fikri Mülkiyet ve Lisanslama Sanayi İlişkileri Hibe İnkübasyon İşgeliştirme Bilgi İşlem Yönetimi Ortalama 34 Maksimum İdari Danışman 2.4.5 DAP Bölgesinde TTO’lar TTO’ların başarısı için olmazsa olmaz kriterlerin başında TTO’nun bağlı bulunduğu bölgede ki üniversiteler ve bu üniversitelerin araştırma altyapıları gelmektedir. Bölgede yer alan başlıca üniversiteler ve öğretim üyelerine ilişkin bilgiler aşağıda verilmektedir; Tablo 5 Bölgedeki Üniversiteler ve Öğretim Üyeleri Üniversite İl Devlet /Vakıf Tüm Öğretim Prof. Dr. Doç. Elemanları Dr. Yrd. Doç. Dr. Atatürk Üniversitesi Erzurum Devlet 2625 496 324 599 Erzurum Teknik Erzurum Üniversitesi Devlet 164 2 7 36 Erzincan Üniversitesi Erzincan Devlet 873 49 54 261 Ardahan Üniversitesi Ardahan Devlet 288 15 11 55 Kafkas Üniversitesi Kars Devlet 870 80 44 274 Iğdır Üniversitesi Iğdır Devlet 274 6 8 73 Ağrı İbrahim Çeçen Ağrı Üniversitesi Devlet 386 2 12 108 Fırat Üniversitesi Elazığ Devlet 1695 346 173 365 İnönü Üniversitesi Malatya Devlet 1563 238 183 326 Bingöl Üniversitesi Bingöl Devlet 485 21 28 102 35 Tunceli Üniversitesi Tunceli Devlet 417 8 25 88 Yüzüncü Yıl Van Üniversitesi Devlet 1653 134 136 494 Muş Alparslan Muş Üniversitesi Devlet 475 5 10 75 Bitlis Eren Bitlis Üniversitesi Devlet 345 5 11 71 Hakkari Üniversitesi Devlet 333 3 1 32 Hakkari Kaynak: YÖK Bu üniversitelerdeki bölümler ve programlar da şöyledir; Tablo 6 DAP Bölge Üniversiteleri Bölüm ve Program Sayıları 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 Üniversite Adı AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ BİTLİS EREN ÜNİVERSİTESİ ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ ERZURUM TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FIRAT ÜNİVERSİTESİ HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ IĞDIR ÜNİVERSİTESİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ KAFKAS ÜNİVERSİTESİ MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ Yüksek İl Adı Fakülte Enstitü okul AĞRI 6 3 6 ARDAHAN 5 2 3 BİNGÖL 7 4 3 BİTLİS 5 2 3 ERZİNCAN 9 3 5 ERZURUM 22 7 2 ERZURUM 6 3 1 ELAZIĞ 14 4 5 HAKKARİ 5 2 1 IĞDIR 7 3 2 MALATYA 13 5 5 KARS 10 3 5 MUŞ 6 2 1 TUNCELİ 6 2 1 VAN 15 5 5 Meslek Yüksek okulu 6 6 6 7 11 12 0 9 3 4 12 8 3 3 9 Arş. Uyg. Mer. 8 9 11 11 7 23 4 29 2 6 25 18 9 7 37 Bölüm 107 75 114 119 132 269 32 170 71 84 159 154 79 90 178 Program 108 65 135 112 139 330 19 226 55 63 178 154 84 92 165 Anabilim Dalı 110 107 170 105 249 434 30 310 80 99 281 263 152 106 329 Bilim Dalı 0 21 0 25 55 63 0 74 25 0 47 25 0 0 23 Yüksek lisans Pr. 18 2 23 15 38 285 7 237 0 12 106 61 9 18 113 Kaynak: YÖK veri tabanı, Ağustos 2015 Üniversitelerarası Girişimcilik ve Yenilikçilik Endeksi 2015 Sıralaması’nda bölgeden 3 üniversite sıralamaya girmiştir; Fırat Üniversitesi 32,12 puanla 45inci, İnönü Üniversitesi 30,12 puanla 48inci, Atatürk Üniversitesi de 30,04 puanla 50inci sırada yer almıştır. 2012 yılından itibaren yayınlanan endekste Fırat ve Atatürk Üniversitesi yer almakta, ancak her yıl sıralamada düşüş kaydetmektedirler. İnönü Üniversitesi ilk kez 2015 yılında listeye girmiştir. Bölgedeki üniversitelerinin son dört yıllık (2011-2014) Ar-Ge harcamaları bütçelerindeki değişim incelendiğinde Atatürk Üniversitesi bütçesinde “Bilimsel ve Tek. Araş. Hizmetleri” bütçesinin 2011 yılında 4,3 milyon, 2014’de ise 5,5 milyon olduğu, ancak bu rakamın genel harcamalardaki artışa göre çok düşük kaldığı görülmektedir. Erzincan Üniversitesi’nde Ar-Ge harcamalarının sabit seyrettiği, Erzurum Teknik Üniversitelerinde ise “Bilimsel ve Tek. Araş. Hizmetleri” bütçesinin olmadığı görülmektedir. 36 Doktora Pr. 0 1 9 4 9 214 3 118 0 1 61 26 1 6 51 Tablo 1.3. Bölge Üniversitelerinin Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeks Verileri Üniversite Yıl ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ FIRAT ÜNİVERSİTESİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ Sıra 2012 2013 2014 2015 2012 2013 2014 2015 2015 33 37 43 50 39 34 46 45 48 Toplam Puan 31,0 32,3 30,2 30,0 29,0 33,3 29,6 32,1 30,1 Bilimsel ve Teknolojik Fikri İşbirliği Girişimcilik Ekonomik Araştırma Mülkiyet ve ve Yenilik Katkı ve Yetkinliği Havuzu Etkileşim Kültürü Ticarileşme 11,1 4,0 3,6 7,4 5,2 10,2 2,9 6,8 7,5 4,9 10,5 1,0 6,7 3,8 8,1 10,9 0,8 6,8 7,0 4,6 10,3 0,6 6,4 1,4 10,2 10,8 0,2 7,9 1,6 12,8 8,7 1,2 4,1 9,8 5,8 8,5 1,8 6,3 10,9 4,6 8,7 2,6 10,4 4,4 1,4 Kaynak: TÜBİTAK Bölge üniversitelerinde yer alan TTO’lar şunlardır; 1- Fırat Üniversitesi TTO 2012’de kurulduğu belirtilen ve TÜBİTAK 1513 Programı kapsamında desteklenmeye hak kazanmış bulunan TTO’nun halen 6 personelinin bulunduğu görülmektedir. 1513 Programı Modülleri çerçevesinde oldukça aktif faaliyetler gösterdiği anlaşılmaktadır. 2- Erzurum Atatürk Üniv.-ATA 2012 yılında bilim ve teknolojide ileri düzeyde araştırma, eğitim, öğretim, üretim, yayın ve danışmanlık yapmak üzere kurulduğu belirtilen TTO’da 5 personel bulunduğu görülmektedir. TTO hizmetleri olarak TÜBİTAK 1513 Programı’nda belirtilen Modüller öne çıkarılmıştır. 3-İnönü Ü. TTO İnönü Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi’nin Üniversite Senatosunun 09.11.2012 tarihli oturumunda alınan 2012/7-11-2 sayılı kararı ile kabul edilen yönergeye istinaden kurulduğu belirtilmektedir. İnönü Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisinin Amaçları şöyle tanımlanmıştır; Akademik bilginin sadece bilimsel yayın ile sınırlı kalmaması ve ticari değer kazanmasını sağlamak, Üniversitemizde üretilen bilgi ve teknolojinin uygulamaya dönüştürülerek ticarileştirilmesine katkı sağlamak, Üniversite ile özel sektör kuruluşları arasında işbirliği ortamlarını oluşturmak ve mevcut işbirliklerini ilerletmek, Sanayinin ihtiyaç duyduğu bilgi ve teknolojinin üniversitede üretilmesine yardımcı olmak, Üniversite ile sanayi arasında bilgi ve teknoloji aktarımını sağlamak. TTO’da 5 personel bulunduğu anlaşılmaktadır. 37 2.5 Teknoloji Geliştirme Bölgeleri 2.5.1 Tanım Teknoparklar, sanayi ile üniversite ve araştırma kuruluşları arasındaki ilişkilerin özgün bir biçimidir ve yeni teknolojilerin geliştirilmesinde ve üretim sürecinde kullanılmasında, inovatif girişimlerin yetenek ve dinamizmlerini harekete geçiren bir yapıya sahiptir. Teknoparklarda, teknolojik bilginin üretilmesi ve bu bilginin ticarileştirilmesi, kalite ve standardın yükseltilmesi, verimliliği artıracak ve üretim maliyetlerini düşürecek yeniliklerin geliştirilmesi, araştırmacılara iş imkânlarının sağlanması ve ileri teknoloji yatırımları yapacak yabancı sermayenin ülkeye girişinin hızlandırılması ile sanayinin rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır. Teknoparklar, amaçları, çalışma biçimleri, sunmakta oldukları hizmetler ve yönetim yapıları olarak oldukça farklı işleyebilirler. Bu nedenle, teknoparklar için tek ve kapsayıcı bir tanım yapmak oldukça zordur4. Bu kuruluşlar arasındaki en önemli ortak özellik Etzkowitz’in5 “Üçlü Sarmal Modeli”nde bahsettiği üniversite-sanayi-devlet iş birliği yapısıdır. Bu yapıda, Üniversite; bilgiyi üreten Sanayi; bu bilgiyi uygulamaya aktaran Devlet; verimli iş birliği platformu oluşması için gerekli destekleri sağlayan ve önlemleri alan Üçlü bir yapıyı ifade etmektedir ve teknoparklar, bu üçlü iş birliğini aynı çatı altında buluşturmaktadır. “Bilgi üretme”, “Ar-Ge”,“inovasyon”, “İleri teknoloji”, “küresel rekabet edebilirlik” ve “girişimcilik” gibi kavramlarla ifade edilebilen, bilgi temelli ekonominin öne çıkan faaliyetlerinden biri olan teknoparkların, farklı kaynaklarda tanımları yapılmış ve bunlar aşağıdaki gibi özetlenmiştir: Uluslararası Bilim Parkları Birligi`nin (IASP) yaptığı tanıma göre bir bilim ya da teknoloji parkı; “Özellesmis profesyonel bir ekip tarafından yönetilen, temel amacı kalite ve inovasyon kültürünü ilgili is kollarına ve bilgi tabanlı enstitülere asılayıp bilginin ve teknolojinin kaynaklardan sirketlere akmasını organize ederek, inovasyon tabanlı yeni sirketlerin kurulmasını, kuluçka ve spinoff prosesleri ile destekleyerek bölgesindeki ya da etki alanındaki rekabeti tetiklemek olan bölgedir.6” Bir başka tanım olan Teknoloji Geliştirme Bölgesi, ileri veya yeni teknoloji kullanan şirketlerin, Ar-Ge yaparak teknoloji veya yazılım ürettikleri, teknolojik bir buluşu ticari bir ürün, yöntem veya hizmet haline dönüştürmek için çalışma ve araştırma yaptıkları, üniversite veya araştırma enstitüsü içerisinde, teknik ve altyapı olanaklarıyla donatılmış, akademik, ekonomik ve sosyal yapının bütünleştiği alandır. 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa 7 göre; “Yüksek/ileri teknoloji kullanan ya da yeni teknolojilere yönelik firmaların, belirli bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü ya da Ar-Ge merkez veya enstitüsünün olanaklarından yararlanarak teknoloji veya yazılım ürettikleri/geliştirdikleri, teknolojik bir buluşu ticari bir ürün, yöntem veya hizmet haline dönüştürmek için faaliyet gösterdikleri ve bu yolla bölgenin kalkınmasına katkıda bulundukları, aynı 4 AY, Mustafa, Teknoparkların Dünyadaki Durumu Ve Türkiye’de Uygulanabilirligi, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 1996, 5 Etzkowitz, H. (2008) The Triple Helix: University-Industry-Government in action Rou tledge, London 6 SCIENCE PARK (IASP Official definition), http://www.iasp.ws/knowledge-bites, 2016 7 Tekknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu, http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4691.pdf 38 üniversite, yüksek teknoloji enstitüsü ya da Ar-Ge merkez veya enstitüsü alanı içinde veya yakınında; akademik, ekonomik ve sosyal yapının bütünleştiği siteyi veya bu özelliklere sahip teknoparkı” ifade eder. En yaygın kullanımı ile Teknoparklar8, katma değer yaratıcı nitelikte yeni veya ileri teknolojilerin üretimi ve/veya geliştirilmesi için, üniversitelerin bilimsel ve teknik olanaklarıyla, devletin düzenleyici rolü çerçevesinde Ar-Ge yapma imkânı sağlayan, üniversite-sanayi ilişkilerinin somut işbirliğine dönüşmesinde köprü görevini üstlenen kuruluşları tanımlamak için kullanılmaktadır. Bütün bu tanımlardan teknoparkların misyonu aşağıdaki şekilde özetlenebilir; 2.5.2 Kurumlar arasında sinerji ve işbirliği fırsatlarını arttırmak Üniversitelerdeki bilginin teknolojik ürünlere dönüştürülüp ticarileştirilmesi ve teknoloji transferi için uygun ortam sunmak Sunduğu destek mekanizmaları ile teknoloji kökenli firmaların ve ürünlerin oluşmasını teşvik etmek Sunduğu ortak altyapı, tesis ve hizmetlerle katılımcılarının çalışma ve yaşam standartlarını yükseltmek, maliyetleri düşürmek Kurulduğu bölgenin / kampüsün cazibesini arttırmak Bölgedeki yatırım, yenilik ve Ar-Ge kapasitesinin arttırmak Bölgeye yeni istihdam alanları açılması ve beyin göçünün önlenmesine katkı sağlamak Yabancı yatırımı çeken cazibe alanları yaratmak Dünyada Teknoparklar Dünyada teknopark faaliyetleri 1951 yılında Silikon Vadisi-Stanford Araştırma Parkı ile başlamıştır. Silikon Vadisinin başarısı ve yükselişi, Amerika ve Avrupa’da 1970’li yıllarda teknopark faaliyetlerinin yayılmasına ve artmasına yol açmış, 70’lerin sonuna doğru bu hareketlilik Japonya’ya ulaşmıştır. 1970′li yıllardaki ekonomik krizden kurtulmak isteyen gelişmiş ülkeler, üniversiteler ve araştırma kuruluşlarındaki Ar-Ge sonuçlarını uygulamaya aktararak, bölgesel kalkınma, işsizliğin giderilmesi, arazilerin değerlendirilmesi ve bilime dayalı üretimin sağlanması bakış açıları ile teknopark girişimine önem vermişlerdir. 1980′li yıllarda bu konuda önemli gelişmeler kaydederek, amaçlanan konularda önemli sonuçlar alınmıştır. Bugün dünyada 1000’e yakın teknopark bulunmaktadır. Bu sayı inkübasyon merkezleriyle birlikte 4000’e ulaşmaktadır9. Teknoloji kümeleri genellikle Pazar odaklı olmasına rağmen, teknoparkların kurulumun arkasında geleneksel yöntemlerin çökmesinin önüne geçme ihtiyacı yatmaktadır. Amerika’nın deneyimi minimum devlet müdahalesi ve hem araştırma hem de üretim içeren park benzeri bir ortamla başlamıştır. Bu ilk başarının ardından, birçok eyalet ve yerel yönetimler yüksek teknoloji odaklı kümelenmelerin teşvik edilmesine karar vermiştir. Amerika’nın en başarılı örnekleri arasında Kuzey Karolina’da kurulan “Reseach Triangle Park” dikkat çekmektedir. 8 PETREE, Rick, PETKOV, Radoslav, SPRIO, Eugene, Technology Parks – Concept and Organisation, Institute for Eastwest Studies, Summary Report. 9 Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği, http://www.tgbd.org.tr/WebContent/WebContent/4708 39 Research Triangle Park (Kuzey Karolina, ABD) 10 : North Carolina Raleigh-Durham–Chapel Hill merkezlerindeki üç büyük üniversitenin sınırları ile tanınan bu bölge, teknoloji tabanlı gelişimde bir başarı hikayesidir. 1950’li yıllarda gayri safi milli hasıla sıralamasına Amerika’nın sondan ikinci sırasında yer alan ve bölge ekonomisinde dış sermaye ile yönetilen büyük tütün, tekstil ve hazır giyim üretim firmalarının hakim olduğu ve hiç girişimcilik kültürünün olmadığı bir bölgeydi. Bölgede bulunan üç araştırma üniversitesi güçlü olmaların rağmen öncül bilim ve teknoloji geliştiren üniversiteler arasında yer almıyorlardı. Hem devlet hem de özel yatırımcılar yerel girişimlerin başlatılmasına hazır değildi. Bölgenin içinde bulunduğu durağan ortamdan çıkarılması ve ekonominin canlanması için “Triangle” Araştırma parkı kuruldu ve erken aşama yüksek teknoloji ekonomisi IBM, Mitsubishi ve Harris Semiconductor gibi büyük firmaların şubeleri çevresinde geliştirildi. Bölge yürütülen vizyoner politikalar ve cesur girişimler ile 10-15 yıl gibi kısa bir sürede sanayileşme ve teknoloji merkezleri arasında ismini saydırabilecek bir hale gelmiştir. Boston ve Silikon Vadisi hala çok güçlü olması rağmen, “Triangle” Araştırma Parkı büyük uluslararası firmaların ofisleri, bunların yarattığı sinerji ile beslenen teknoloji tabanlı genç firmalar ve ekonomik kalkınma modeli ile öne çıkmaktadır. Rekabetçi işbirliği ve araştırmaya dayanan teknolojilerin gelişmesi için gerekli ortamın sağlandığı parka, bugüne kadar 1 milyar ABD doları tutarında yatırım yapılmış ve 37.000’den fazla kişiye iş imkânı yaratılmıştır. Özellikle kimya, eğitim bilimleri, bilgi ve iletişim teknolojileri, mikroelektronik, telekomünikasyon ve ulaşım konularında Ar-Ge faaliyetlerinin yoğunlaştığı araştırma parkında IBM, GlaxoSmithKline, RTI International, Cisco Systems, NetApp, Nortel Networks gibi 170’den fazla büyük firmanın ofisi bulunmaktadır. Amerika’daki başarılar sonucunda, dünya genelinde üniversiteler, devlet kuruluşları ve büyük firmaların teknopark projeleri yapma konusundaki girişimleri hızla artmıştır. Özellikle İngiltere, Fransa, Almanya ve Japonya’da benzer girişimler geliştirilmiştir10. 1980’li yıllarda Avrupa’da bölgesel ekonomik kalkınmayı hızlandırmak için önemli bir araç olarak görülen teknoparklar kapsamlı olarak ele alınmış ve devlet tarafından parasal olarak desteklenmiştir. Avrupa ülkelerinde uygulanan modeller, kapsam, ölçek, organizasyon olarak ülkelerin özgün koşullarına göre değişiklik göstermektedir11. İngiltere’de ilk bilim parkı, Edinburgh’ta Heriot-Watt ve Cambridge’de Trinity College tarafından 1972 yılında kurulmuştur. Bu parkların kurulmasında, İngiltere Hükümeti’nin, araştırma kurumlarıyla sanayi işbirliğinin oluşmasını sağlayacak şekilde izlediği politikalar önemli rol oynamaktadır. Kurulan ilk teknoparkların başarılarından sonra, 1980’li yıllarda bilim parklarının kuruluşunda artış görülmüştür. 1982 yılında Merseyside Bilim Parkı, 1983 yılında Aston, Bradford, Leeds ve Glasgow Bilim Parkları, 1990 yılında Oxford Bilim Parkı, 1992 yılında Emmerson Bilim Parkı ve Cranfield Teknoloji Enstitüsü kurulmuştur. Trinity College’ ın kurduğu Cambridge Bilim Parkı ise İngiltere’nin en büyük bilim parkıdır. Cambridge Bilim Parkı’nda bugün, faaliyetleri çoğunlukla üretimden çok Ar-Ge çalışmaları ve 10 European Investment Bank, Plan an Manage a Science Park in the Mediterranian, Guidebook for Decision Makers, 2010 11 Keles, M., Türkiye’de Teknokentler: Bir Ampirik İnceleme, Yüksek Lisans Tezi, SDÜ, 2007 40 kalite testleri olan, ABD, Fransa, Hollanda, İsveç, Finlandiya ve Japonya kökenli olan çok uluslu firmalar faaliyet göstermektedir. İngiltere’de bilim parklarının gelişmesi konusunda üniversitelere ayrılan fonların dağılımı ile görevli komitenin üniversitelerin bütçelerini kısıtlaması sonucu üniversitelerin zor durumda kalmasının etkisi çok büyüktür. Bu durumdan ötürü, üniversiteler maliyetleri düşürmek ve gelirleri yükseltmek zorunluluğuyla karşı karşıya kalmışlardır. Öncelikle bu sorunu aşmak için kısa dönemde kadroların azaltılması, danışmanlık gelirlerinin yükseltilmesi ve akademik araştırma için sanayi desteğinin artırılması gibi yollara gidilse de, daha sonra, uzun dönemde sanayi ile daha yakın ve dinamik ilişki içinde olmanın gerekliliğini kavramışlardır. Bunun yanı sıra, parkların kurulmasında etkisi büyük olan bir diğer faktör ise yerel ekonomidir. Ekonomik durgunluğun büyük çapta yaşandığı bölgelerde, yerel yönetimler bu tür merkezlerin kurulmasında ön plandadır. Yerel koşullar, teknoparklara verilecek finansal destek, işletme ve yönetim politikalarını etkilemiştir. Teknoparkların ortaklık yapısına bakıldığında ise genellikle üniversitelerin ticari şirketleri, belediye ve özel idareler, emlakçı şirketler ve bankalardan kurulu tüzel bir kişilik görülür. Her bir ortağın ana amacı, teknoloji, sermaye ve yönetimin bir araya getirilmesi suretiyle ülke ekonomisine katkıda bulunacak bir tesisin kurulması ve işletilmesidir. Japonya’da ‘Teknopolis’ olarak adlandırılan ve merkezi hükümet tarafından desteklen teknokentlerin kurulmasında Japonların Uluslararası Ticaret ve Sanayi Bakanlığı etkin rol oynamaktadır. Ayrıca Avustralya’daki teknokentlerin kurulmasına da öncülük etmektedir. 1958 yılında kurulan ve Japonya’da akademik desteği Tsukuba Üniversitesi’nin verdiği Tsukuba Bilim Kenti pek çok resmi ve özel araştırma enstitüsünü bünyesinde barındırmaktadır. Teknopolislerin gelişmesinde, Japon Yeni’nin değer kazanmasıyla birlikte ihracatın negatif etkilenmesi ve büyümeye devam eden Asya endüstrileri karsısında Japonya’nın kendi endüstrisini korumak istemesi etkili olmuştur. İlk aşamada kuluçka merkezlerine önem verilmiş, sonraki aşamalarda teknopolislerin geliştirilmesi yönünde ekonomik ve politik stratejiler uygulanmış ve sonuçta, ülke bir teknodevlet niteliğini kazanmıştır. Japonya’nın Avrupa ülkeleri ile farkı; Avrupa ülkelerinin teknoloji geliştirme stratejileri küresel pazarlarda rekabet için geliştirilirken, Japonya’nın teknolojik olarak çok ilerde olmasına rağmen, Japon Yeni’nin sürekli değer kazanması dolayısıyla uluslararası pazardaki yerini kaybetme tehlikesini doğurması olmuştur. Bu tehlike karşısında, ülke küresel pazara katma değeri yüksek yeni ürünlerle çıkmak durumunda kalmış ve ülkenin devamlı ileri teknoloji ve katma değeri yüksek ürünlerin üretmesi gerekmiştir. Fransa, İngiltere ve Japonya arasında kalmış karma bir model olarak düşünülebilir. Fransız politikasının kökeni, dünyaca ünlü Sophia Antipolis Teknoloji Parkı, Amerika başarılarını taklit eden büyük ve hırslı, fakat devlet müdahalesinin güçlü elementleri ile oluşan bir projedir. Fransız eyaletbölge sözleşmeleri bölgesel ölçekte bilim temelli sanayi aktivitelerini temsil eden teknoloji merkezlerinin kreasyonu ve reklamını kapsamaktadır. Fransa’da, hem hırslı bölgesel amaçları ve merkezi-bölgesel devlet iş birliğini, hem de küçük üniversite esaslı girişimler ile daha büyük teknoparkların oluşumuna yönelik bir hareket mevcuttur. Teknoloji parkları konusunda ilerleme kaydeden bir diğer ülke, sanayileşme alanında büyük büyüme kaydeden Çin’dir. İlk olarak 1985 yılında Çin’de Shengzhen Bilim ve Teknoloji Parkı kurulmuştur. 1997 yılı itibariyle ileri teknoloji içeren endüstri geliştirme bölgelerinin sayısı 53’e ulaşmış ve bunlar, 29 eyalete, otonom bölgelere ve merkezi hükümet altında çalışan belediyelere yayılmıştır. 41 Çin’de ileri teknolojilerin getirilmesine destek verilmektedir. Hong Kong endüstriyel destek fonları aracılığıyla, yenilik yapmak desteklenmektedir, yerel yeteneklerin artırılması ve bürokrasinin azaltılması üzerine odaklanılmıştır. Ülkede faaliyet gösteren teknoparklarda, Çin geleneksel ilaçları, sağlıklı yiyecekler, biyoteknoloji bilgi teknolojileri; özellikle internet, elektronik ticaret ve yazılım mühendisliği, çoklu ortam tabanlı bilgi ve eğlence servisleri, konularında çalışılmaktadır. Tablo 7 Dünyada Faaliyet Gösteren Teknokent Örnekleri 11 Kuruluş Tarihi Firma Sayısı Çalışan Sayısı Alan Research Triangle A.B.D. Foundation of North Carolina (Kuzey Karolayna Araştırma Üçgeni) 1959 150 39.000 28.328.300 Bioteknoloji, Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Medya ve m2 Multimedya, Telekomünikasyon Yaşam Bilimleri, Medikal Bilim ve Teknoloji, Sağlık JSC – “VNIIEF- Rusya Conversia” 1996 21 - 30.000 m2 Enerji ve Yenilenebilir Enerji, Yaşam Bilimleri, Medikal Bilim ve Teknoloji, Sağlık Malzeme/Yeni Malzeme University City A.B.D. Science Center (Üniversite Şehri Bilim Merkezi) 1963 350 26.000 606.000 m2 Bioteknoloji Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Medya ve Multimedya,Telekomünikasyon, Oxford Parkı347 Bilim İngiltere 1989 50 - 430.000 ft2 Biobilim, Bilgisayar, Haberleşme Endüstrileri Cambridge Science İngiltere Park 1970 90 5.000 145.540 m2 Bioteknoloji, Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Medya ve Multimedya, Telekomünikasyon, Yaşam Bilimleri, Medikal Bilim ve Teknoloji, Sağlık 1989 250 - 120.000 m2 Bioteknoloji, Kimya / Kimya Teknolojileri, Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Medya ve Multimedya, Haberleşme, Enformatik İsim Ülke Cambridge Parkı Research Japonya Kyoto Parkı Araştırma 42 Internet Teknolojileri ve Servisleri, E-İş, Yaşam Bilimleri, Medikal Bilim ve Teknoloji, Sağlık Bilim Kyoto Park Sektör AREA Science Park İtalya 1978 84 1700 550.000 m2 Bioteknoloji, Enerji ve Yenilenebilir Enerji, Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Medya ve Multimedya, Haberleşme, Malzeme 18 - 200.000 m2 Bioteknoloji, Kimya / Kimya Teknolojileri, Yaşam Bilimleri, Medikal Bilim ve Teknolojiler, Sağlık, Malzeme AREA Bilim Parkı ICICI Bilgi Parkı 2.5.3 Hindistan N/A Dünya’da Teknoparkların Gelişim Evreleri Dünyada teknoparkların gelişim evreleri incelendiğinde, yaşanan hızlı gelişim ve artan beklentiler nedeniyle, teknoparkların zaman içinde ciddi farklılıklar yaşadığı görülmektedir. John Cooke 12 tarafından yapılan dönemsel bir değerlendirme bu konudaki değişime güzel bir örnek teşkil etmektedir. Birinci Nesil Teknoparklar İlk nesil teknoparklarda temel yaklaşım genellikle şehir dışı, yeşil bir alan belirlenerek araştırma ve temiz üretim yapan kuruluşların bir araya toplandığı alternatif fiziksel mekânlar yaratmak yönündeydi. Bu yöntem, arazi sahibi kuruluşlar için önemli bir kira geliri yaratma imkânı sunduğundan elinde atıl araziler bulunan üniversiteler ve diğer kuruluşlar için cazip görülmüştü. İlk dönem teknoparklar Üniversite işbirliği temel hususlardan biri olduğu için genellikle üniversite kampusları içerisinde kurulmaktaydı. Fakat zamanla bu yaklaşımla kurulan teknoparkların fiziksel kampus imkânları dışında bir artı yaratamadığı, şehirden izole yapılar olduğu, temel destek fonksiyonlarından ve hizmetlerden yoksun oldukları için “teknopark ruhu”ndan mahrum oldukları yönünde gözlemler arttı. Günümüzde hala bu tür teknoparklar bulunmaktadır ve bu yapıları nedeniyle eleştiri almaktadır. İkinci Nesil Teknoparklar Gittikçe izole ve kendi içinde temel ihtiyaçları karşılayamayan yapılardan toplumla daha bütünleşmiş, bir takım sosyal imkânların ve etkileşimlerin mümkün olduğu teknoparklar yaratılmaya başlandı. Teknoparkların konumu seçilirken şehir dışı atıl alanlar yerine gelişmiş veya gelişmekte olan, şehir imkânlarına ve sosyal donatılara rahat erişim imkânı olan alanlar seçilmeye başlandı. Ama bu teknoparklar da yeterli kritik kütleyi toplayacak enstrümanları yaratamaması, kritik kütleye ulaşamaması nedeniyle ortak tesis ve imkânları kuramaması, gerekli fiziksel gelişimi yaratmaması dezavantajlarını taşıdılar. 12 Cooke, J. (2001). Creating and Sustaining Superior Added Value for Tenants at Science and Technology Parks, Information Selected and Distributed by International Association of Science Parks (IASP), Malaga, Spain: IASP 43 Üçüncü Nesil Teknoparklar Ölçek, konum ve yoğunluk açısından birinci ve ikinci nesil teknoparklardan önemli farklılıklar gösterdiler. Restoranları, alışveriş birimleri, spor klübleri, otel ve konferans merkezleri ile izole bir grup kiracı firmadan, toplumun parçası olan canlı bir iş merkezi görünümüne bürünmeye başladılar. Bu tarz teknoparklar devletten, sanayiden ve üniversitelerden destek almaları durumunda başarı gösterdiler. Dördüncü Nesil Teknoparklar Bu nesil teknoparklar, arazi geliştirme boyutu yanı sıra daha bütünsel bir gelişim gösterdiler. Sanayiyle ve toplumla daha aktif etkileşim içerisinde olan, sosyal, idari, teknik destek hizmetlerinin ön plana çıktığı ortamlar oldular. Konaklama imkânları, sosyal donatıları, ticari alanları, eğitim ve destek birimleri ile katılımcılarının her türlü ihtiyacını karşılayan araştırma ve iş merkezleri haline dönüştüler. Örnek vermek gerekirse, kaliteli konaklama imkânı bulunmayan bazı Asya ülkelerinde teknopark kapsamında yaratılan konaklama imkânları teknoparkları öne çıkaran önemli faktörler oldu. Beşinci Nesil Teknoparklar Şuan başarılı teknoparklar, altyapısı, sunduğu programlar, destek birimleri ve hizmetleriyle teknoloji girişimlerinin aktif şekilde desteklendiği, üniversite-araştırma kurumu-kamu-sanayi arasında etkileşimde aktif rol oynayan önem merkezleri olarak gelişmektedir. Bu tür teknoparklar bünyelerinde oluşturdukları risk sermayesi fonları, kuluçka ve araştırma merkezleri, üniversite teknoloji transfer ofisleri gibi mekanizmalarla araştırma ve teknoloji üretimini teşvik etmekte öncü rol oynar ve önemli sorumluluklar taşır. Günümüzde hala ilk nesil teknoparklar benzeri yapılar olsa da yeni kurulan teknoparklar daha çok 4. ve 5. nesil örneklere odaklanmaktadır. 2.5.4 Yatırım Modelleri Bir teknoparkın faaliyete geçebilmesi için iki tip yatırım ihtiyacı bulunmaktadır. Sabit Yatırım İhtiyacı: Arazi temini, altyapı, binalar, demirbaşlar vb. için yatırım İşletme Sermayesi İhtiyacı: Düzenli gelirlerin oluşmadığı başlangıç aşamasındaki operasyonel giderler; yönetim giderleri, iş planı, pazar araştırması ve danışmanlık alımına ilişkin Şekil 5 Teknopark Sahipliği ve Yatırım Ortaklığı giderler, fiziksel planlama, kurumsal kimlik ve pazarlama, lojistik ihtiyaçlar için yatırım Yatırım ihtiyacının hangi kaynaklardan karşılanacağı birçok farklı etkene bağlıdır: 44 Kurucuların yapısı, Kurucuların yatırım ve işletme yapısı içerisindeki rolleri, Kurucuların teknopark arazisinin maliki olup olmaması, Teknoparklara yönelik kamu kaynaklarının varlığı, Teknoparklara yönelik yerel ve merkezi politikalar, v.b. Bir teknopark kurmak için gerekli sermaye oldukça yüksek olabilir. Dünyadaki örnekler incelendiğinde küçük ölçekli bir teknopark için bile 50 milyon USD yatırım ihtiyacı oluşabildiği görülmektedir. Teknoparklarda yatırım ihtiyacının karşılanmasına yönelik tek tip bir model bulunmamaktadır. Farklı ülkelerde farklı yöntemler uygulanabilmektedir. Uluslararası Teknoparklar Derneğinin yayınladığı rapora13 göre dünyadaki teknoparkların %50.4’ü kamu yatırımlarıyla, %35.3’ü Kamu ve Özel Sektör ortaklığıyla, kalan %14.3’ü de özel sektör yatırımlarıyla kurulmuştur. Tablo 8 Teknopark Sınıflandırmaları Teknoparklar, dünyada çeşitli ölçütlere göre sınıflandırmaya çalışılıp farklı isimlerle adlandırılsalar da temel işlevleri bakımından çok benzer özellikler gösterirler. Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere, fiziksel büyüklük ve içerdikleri kiracı şirketlerin sayı ve yapısına bağlı olarak Kuluçka merkezi, teknopol, teknokent gibi isimler alabilmektedirler. Araştırma merkezli parklar bilim ya da araştırma parkı, ticaret öncelikli parklar teknoloji parkı olarak adlandırılabilmektedirler. Belli bir sektörde uzmanlaşmış teknoparklar ilgi alanlarına göre isimlendirilerek Agropark, Medipark olarak anılabilmektedirler. Teknopark hisselerinin sahipliğine göre kamu-kamu+özel-özel teknopark isimleri kullanılabilmektedir. Benzer şekilde teknoparkın üniversite ile ilişkisi belirleyici bir faktör kabul edilerek, teknopark-üniversite arasındaki bağlantıya göre sınıflandırma yapılabilmektedir. Teknopark için bir yönetici şirketin varlığı da sınıflandırmalarda kimi zaman göz önüne alınmaktadır. 2.5.4.1 Kamu Modeli Bu modelde kurucuları arasında yer alsın, almasın teknoparkın tüm yatırım ihtiyacının kamu kaynakları ile karşılandığı modeldir. Çin ve Güney Kore’de oldukça yaygın olan bu modelde kamu tarafından sağlanan arazi üzerinde, kamu kaynaklarıyla bina ve altyapı yatırımı yapılmakta ve teknoloji firmalarına ofis alanları kiralanmaktadır. Kuruluşunu doğrudan kamu kurumlarının veya kamu üniversitelerinin üstelendiği teknoparklarda daha çok görülen bir modeldir. Hibeler ve devlet sübvansiyonları, parklara sağlanan en yaygın kamu desteği türüdür. Bütünüyle düşünüldüğünde parklara verilen kamu desteğinin %86’sını hibe ve sübvansiyonlar oluşturmaktadır. Kamu desteği 6 farklı kategoride ele alınabilir: 13 Ownership of STPs/AIs, International Science Park Associations, http://www.iasp.ws/en_GB/statistics, 2016 45 Hibe Sübvansiyon Danışmanlık ve yönlendirme Vergisel Teşvikler Düşük faizli ve uzun vadeli kredi (Soft loan) Mali olmayan destekler (Kredi garantisi, arazi, bina tahsisi v.b.)14 Teknoparklarda devlet yönlendirmeli büyüme mekanizmalarında, bazı Asya ülkelerinde olduğu gibi hükümetlerin öncelikli tercihleri altyapı geliştirmekten yana olabilir. Yüksek kalitede altyapıya sahip teknoparklar; Malezya, Tayland ve Singapur gibi ülkelerde yabancı yatırımı çekme ve buralara yerleştirme konusunda başarılı olmuştur. Sonuçta, başarılı teknopark oluşumlarında ve teknoparkların gelişim hızında devlet desteğinin çok önemli bir yer teşkil ettiği görülmektedir. 2.5.4.2 Özel Sektör Modeli Kamu kaynağı kullanmadan tamamen özel finansmanla karşılanan yatırım modelidir. Teknoparkların en azından kuruluş aşamasında kamu kaynakları ile desteklenmesi oldukça yaygın olduğundan, tümüyle özel sektör tarafından finanse edilen modeller nispeten daha azdır. Örnek vermek gerekirse, Cambridge, İngiltere’de kurulu Granta Park’ın 30 hektar’lık alanı kar amacı gütmeyen özel bir endüstriyel araştırma merkezi tarafından sağlanmış ve bu alana özel sermaye çekilerek büyük bir arazi geliştirme firması tarafından ilk binaların inşası sağlanmıştır. Ticari bakış açısıyla geliştirilmiş olan söz konusu teknopark oldukça iyi getiri getiren başarılı bir örnek olarak öne çıkmaktadır. 2.5.4.3 Karma Model (Özel Sektör-Kamu Ortaklığı) Kuruluş ve işletme modellerinde olduğu gibi yatırım modellerinde de en çok rastlanan ve içinde en fazla potansiyeli barındıran modeldir. Dünyadaki uygulamalarda bu tür karma modellerde genellikle başlangıç sermayesi ve/veya birtakım destekler kamu kaynaklarından karşılanmakta, ama yönetimi finansal gücü ve risk alma kapasitesi olan özel sektör ağırlıklı yürütülmektedir15. Karma modelde kurulan teknoparklar, başlangıçtan itibaren belirlenmiş bir gelişme stratejisi, yüksek piyasa konumlanması ve profesyonel bir yönetim ekibi bulunan başarılı teknoparklardır. Kar amacı gütmeden kurulmuş olsalar bile piyasa koşullarını bilen ve ticari anlayışa sahip yönetim yapısının getirdiği avantajlardan yararlanmaktadırlar. Plansız gelişme ve zayıf yönetim yapısı teknoparkların başarısı önündeki en önemli engeller arasındadır. Teknopark yatırımlarının geri dönüşünü yükselten temel faktörler arasında: • Müşterilerin beklentilerini karşılayan kalite altyapı ve binalar sunmak, • Başarı odaklı olan ve bunun için gerekli mekanizmaları geliştirebilecek kaliteli bir yönetim ekibine sahip olmak, • Firma seçimine önem verip teknoparkın imajını yüksek tutmak, 14 IASP, Facts and Figures of Science and Technology Parks in the World: General Survey 2006-2007 Sanz, L. (1998). Science and Technology Parks: An overview of models and tendencies. VIII Brazilian Seminar on Business Incubators and Science Parks (ANPROTEC), and IASP Latin American Division General Meeting, Brazil: IASP 15 46 • 2.5.5 Özel sermaye ile kamu desteğini (gayri nakdi, arazi desteği dahil) bir araya getiren bir model oluşturabilmek, olduğu görülmektedir. Teknoparkların Temel Özellikleri ve Yararları Dünyadaki teknoparklar 16 incelendiğinde altı yapı taşı göze çarpmaktadır: Kuluçka (İnkübasyon) Merkezi (93.2%) ve Araştırma Merkezleri (83.5%), Üniversite Merkezleri (61%), Yerleşim (Ofis) Hizmetleri (41%), Serbest Zamanı Kullanmak üzere aktiviteler (%72) ve Sosyal Hizmetler (59%). Dünyadaki tüm teknokentlerin neredesye tamamnında bulunan Kuluçka merkezleri teknokentlerin ana yapı taşını oluşturmaktadır, kuruluşunu yeni tamamlamış girişimci firmalara ya da şirket kurmak isteyen girişimcilere uygun kira koşulları ile ofis temini, altyapı imkânları, ortak mekânlar, ofis destek hizmetleri, teknoloji ve iş geliştirme hizmetlerinin tek elden ve organize şekilde sağlandığı, genellikle üniversitelerde, teknoparklarda veya kamu araştırma kuruluşları bünyesinde kurulmuş mekânlardır. Bu merkezlerdeki uygun koşullarda sunulan ofis imkânlarından ve destek hizmetlerinden yararlanan girişimciler gelişim sürecinde ihtiyaç duyduğu sermayeyi en aza indirmiş olur. Kuluçka Merkezleri, girişimci firmaların projeleri üzerine yoğunlaşmasına yardımcı olarak teknolojilerini geliştirmeleri, projelerini hayata geçirmeleri ve ticari bir kazanç elde etmeye başlayabilmeleri için gerekli süreyi kısaltır. Teknoparkların önemli bir bölümünde (19.7%), kuluçka merkezinde kurulan yeni firmaların sayısı toplam firma oranıyla kıyaslandığında %26%40 arasında kaldığı göze çarpmaktadır. Rakamın büyüklüğü, yeni teknoloji tabanlı/inovasyon tabanlı fimaların kurulmasının Teknoparkların için ana Şekil 6 Teknoparklarda 3 yaş altı firma varlığı 16 IASP Statistics, Main Elements Present in STPS/AIs, E.T.14.03.2016 47 faaliyetlerden biri olduğunu göstermektedir17. Genellikle üniversite/araştırma merkezlerinin yakınlarında veya içinde kurulan teknoparklar, eğitim seviyesi yüksek, nitelikli elemanları bünyelerinde barındırmaktadır. Teknoparklarda bilgi ve teknoloji tabanlı Ar-Ge faaliyeti yürüten firmalar bir araya gelmektedir. Teknopark yönetimi üniversite/araştırma kurumları ve firmalar arasında bir ara yüz görevi üstlenerek, ilişkinin başarılı bir şekilde yürümesinde etkin rol oynamakta, ilişkinin sürekliliğini sağlamaktadır. Bu sebepledir ki teknoparkların üniversite-sanayi işbirliğini gerçekleştirme bakımından somut katkıları oldukça fazladır. Araştırma faaliyetleri yürüten sanayi kuruluşlarının üniversite olanaklarından yararlanabilmesi, alanındaki diğer firmalarla işbirliği yapması genelde zaten mümkündür. Fakat teknoparklar bu işbirliklerinin yoğunluğunu ve dolayısı ile verimliliğini arttırmaktadır. Teknoparkların sağlayacağı yararlar üç başlık altında özetlenebilir: Firmalara sağlanan yarar Üniversitelere sağlanan yarar İçinde bulunduğu bölgeye ve ülkeye sağladığı yarar 2.5.5.1 Teknoparkların Firmalara Sağladığı Yarar Teknoparklar bünyelerinde bulundurduğu ve küresel rekabet edebilme yeteneğindeki ve ya potansiyelindeki firmalara sağladığı birçok yarar vardır1819. 17 Ülkemizdeki teknoparkların kamu desteği almasından dolayı firmalara vergi muafiyetlerinin sağlanması: gelir ve kurumlar vergisi istisnası, ücretlere uygulanan gelir vergisi istisnası, SGK işveren hissesi desteği ve KDV istisnası. Ar-Ge çalışmaları için uygun ortamın sağlanması: Teknoparklar araştırma ve yenilik çalışmaları yapacak girişimcilere ve firmalara uygun ortam ve mekân sağlar. Üniversitelerden daha kolay ve uygun koşullarda danışmanlık hizmetlerinin sağlanabilmesi: Danışmanlık konusu yalnızca teknik konuları değil, aynı zamanda teknoparklarda geliştikleri yöntem, süreç, ürün ve teknolojilerin ticarileşmesini, risk sermayesi edinmeyi, finansman, pazarlama, planlama ve yönetim sorunlarına çözümlerinin bulunmasını da kapsayabilmektedir. Üniversitelerle daha etkin Ar-Ge işbirliklerinin kurulabilmesi, Üniversitedeki araştırma altyapısından uygun koşullarla yararlanabilmeleri ve Ar-Ge şirketleriyle bir arada olmanın sağlayacağı sinerji: Teknopark içerisinde aynı ya da farklı sektörlerdeki firmaların aynı ortamda olmaları, zamanla daha kolay işbirliği yapmalarını sağlayacaktır. Firmalar arasında ve üniversite ortaklığıyla ortak Ar-Ge projeleri geliştirme imkânı oluşturacak, disiplinler arası çalışma ortamında birçok yeni proje fikri oluşacak ve hayata geçme sansı elde edecektir. Aynı zamanda teknoparklarda bulunan büyük şirketler projelerinin bazılarında diğer şirketleri altyüklenici olarak çalıştırabilecek ve bu sayede firmalar birbirlerinden daha üst teknolojileri IASP Statistics, ıncubator Companies and Start-ups under 3 years old in STPS/AIs, E.T.14.03.2016 M. Gümüş, M. S. Yükseloğlu, A. K. Binark, Ülkemizde Teknoparkların Gelişimi ve Mühendislik Eğitimindeki Rolleri, SDU, Journal of Natural and Applied Science, 17(1), 24-31, 2013 19 Tang, M., Llerena, P., Who runs better, a business incubator located in a University science park or in a science & technology industrial park?, 2005 18 48 öğrenip, küresel ortamda rekabet edebilir düzeyde özgün ve ülke ekonomisine yüksek katma değer sağlayabilecek ihraç ürünleri geliştirebilirler. Teknopark bünyesinde olmanın firmaya sağladığı saygınlık ve rekabet avantajı: Teknopark bünyesinde yer almak müşteriler açısından firmaya güven sağlayacaktır. Bu güvenilirlik firmanın alacağı işlerin sayısının ve niteliğinin artmasına katkı sağlayacaktır. Teknoloji transferinin ve gelişiminin daha kolay sağlanması20: Firmalar için büyük bir önemi olan bu teknolojiye hâkimiyet olgusu ve teknolojinin geldiği yüksek seviye günümüz ileri teknoloji ve küresel rekabet ortamında firmaların tek başlarına yönetebilecekleri bir seviyeyi aşan bir nitelik kazanmıştır. Teknolojideki hızlı değişim, firmaları, kendi içlerindeki bazı yetenekleri, bazı dış kaynak yetenekleri ile birleştirmeye zorlamaktadır. Bu kaynaklar ise, üniversiteler, araştırma kurumları veya aynı sektörden veya ilgili sektörlerden diğer firmalar olabilmektedir. Bünyesinde bulundukları üniversitenin/ Ar-Ge merkezinin araştırma imkânlarına daha kolay erişim: Kütüphane, dokümantasyon, laboratuvar, bilgi ve iletişim ağları vb. 2.5.5.2 Teknoparkların Üniversitelere Sağladığı Yarar Teknoparkların içinde yer aldığı üniversitelere ve araştırma enstitülerine sağladıkları yararlar aşağıdaki şekilde özetlenebilir1821. 20 Sanayi ile daha çok ve daha etkin işbirliği olanaklarının sağlanması ve firmalarla etkileşim sonucu ortaya çıkan yeni konularda temel ve uygulamalı araştırma imkânlarının oluşturulması: Farklı sektörlerden firmaların faaliyet gösterdiği teknoparklar içerisinde, firmalarla üniversitenin ilgili bölüm ve merkezlerin ortak uygulamalı araştırma projeleri yapabilirler. Bu sayede üniversite sektörün ihtiyaçlarına ve dolayısıyla ticarileşme ihtiyaçlarına uzak kalmaz, edindiği bilgileri eğitimde kullanabilir. Üniversitedeki araştırma sonuçlarının ekonomik faydaya dönüşmesi: sanayi ile işbirliği sonucunda üniversite güncel sektör ihtiyaçlarını takip edebileceği için “bilim için bilim”in yanı sıra “toplum için bilim”de yapabilecek ve araştırma sonuçlarının hem sektör yararına kullanılması hem de ekonomik faydaya dönüşmesi sağlanmış olacaktır. Üniversitelerin arazi geliştirme, ofis kiralama ve aidat gelirleri gibi yeni kaynaklar oluşturması, sağlanan fonların araştırmaya aktarılmasıyla üniversitelerde yeni kaynak oluşturulması: Teknoparklardan sağlanan tüm kaynaklar, üniversitenin araştırma altyapısının ve nitelikli işgücünün geliştirilmesinde, eğitim kalitesinin arttırılmasında önemli bir rol oynar. Elde edilen gelirin araştırma için kullanılması, nitelikli kişiler için iş ve girişimcilik ortamının sağlanmasını ve bu ortamın sağlanmasında beyin göçünün azalmasına neden olacaktır. Daha çok araştırma ve daha iyi bir eğitim ortamının oluşturulması: Teorik bilginin yanında uygulamalı eğitime çok önemli olduğu için üniversite öğrencilere sağlanan staj/ortak tez imkânları ile teorik bilginin sanayiye aktarılması kolaylaşır. Bu da üniversitenin verdiği Kılıç, A., Ayvaz, U.; Üniversite-Sanayi-Devlet İşbirliğinin Sağlayıcısı Olarak Teknoparklar ve Teknoloji Transferi İşbirliklerinde Mevcut Durum, Savunma Bilimleri Dergisi, 2011(10), 2, 58-79. 21 Sart, G., Teknoparkların Üniversitelerin Değişimine Olan Etkileri, 2013, Marmara Üniversitesi - 8. Ulusal Eğitim Yönetimi Kongresi, https://www.academia.edu/8432238/Teknoparklar%C4%B1n_%C3%9Cniversitelerin_De%C4%9Fi%C5%9Fimine _Olan_Etkileri, E.T. 12.02.2016 49 eğitimin sanayiye daha iyi aktarılmasına, sektörü daha yakından izlemesine ve tanımasına imkân sağlar. Üniversite mezunlarına ve öğrencilerine yeni istihdam olanaklarının sağlanması: Eğitimleri boyunca üniversite öğrencilerine staj ve yarı zamanlı çalışma imkânının sağlanması ile teorik bilgiye ilave uygulamalı bilgi ile donatılmış kişiler yetişecektir. Öğrenimleri boyunca sektörle çalışmak mezunların özgeçmişlerini kuvvetlendireceği gibi teknopark içinde bulunan firmalarla tanışma ve sonrasında bu firmalarda istihdam olanağı sağlanmış olacaktır. 2.5.5.3 Teknoparkların içinde Bulunduğu Bölgeye ve Ülkeye Sağladığı Yarar Teknoparkların bölgeye ve çarpan etki olarak ülkeye sağlayacağı yararlar; Bilgi tabanlı, ileri teknoloji üreten yenilikçi firmaların oluşumu ve büyümesi, Bulunduğu bölgenin ve ülkenin teknolojik düzeyinin ve inovasyon kabiliyetinin yükselmesi, Rekabet gücünün arttırması, Katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesiyle ithalatın azaltılması ve Gelişmekte olan ülkelerde beyin göçünün olumsuz yönde engellenmesi olarak özetlenebilir. Teknopark firmaları inovasyon potansiyeline ve teknolojik ilerlemeye olumlu etki yaparak bölgenin ve ülkenin gelişmesinde, yerel ekonominin kalkınmasında ve yerel ve ulusal rekabetin artmasında önemli rol üstlenmektedirler. Teknopark firmalarının üniversite ve araştırma merkezleri ile ortak faaliyetler yürütmesi ve sektör bilginin akademiye aktarılması sayesinde araştırmaların bölge ve ülke gereksinimleri doğrultulusunda olmasına katkı sağlayacaktır. Bu işbirliği hem bölgenin sanayisini geliştirecek hem de bölgenin ekonomisinin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca, bölgede bulunan nitelikli işgücü istihdam edilerek, işsizliğin azalmasına, kaliteli istihdamın sağlanmasına ve teknoloji düzeyinin yükselmesine katkı sağlanmış olacaktır. Bütün bunlar bölgenin ve ülkenin rekabet gücünü ve refah düzeyini artıracaktır. Yabancı firmaların araştırma ve yenilik projeleri için teknoparklarda yer alması hem bölgeye yabancı sermaye girmesini sağlayacak hem de firmaların ve üniversitenin yabancı firmalarla işbirliği yapmasına olanak sağlayacaktır. Bütün bunlar, ülke ekonomisini güçlendirecek, küresel rekabet gücünün artmasına katkı sağlayacaktır. 50 2.5.6 Teknoparkları Etkileyen Faktörler Çevresel Faktörler Yasal Çerçeve Makroekonomik Koşullar Destekleyici Kurum ve Kuruluşlar Araştırma ve Yüksek Öğretim Kurumları Yerel ve Merkezi Devlet Politikaları Coğrafi Faktörler Çıktılar Girdiler Kiracılar Yönetim Yapısı Bilimsel Bilgi Birikimi Finansal Kaynaklar Buluşlar & Yenilikler Hizmetler ve Kurumsal Yapı Girişimcilik ve İş Geliştirme Fiziksel Yapı Destekleyici Yasal Mevzuat (Teşvikler & Muafiyetler) Yüksek Teknoloji ve Teknolojik Ürünler için Talep Kurallar & Standartlar İnsan Kaynakları Ekonomik Getiriler İşbirliği ve Sinerji Bilgi Toplumuna Katkı Diğer Doğrudan Destek Mekanizmaları Hızlandırıcı Faktörler Geri Bildirim Şekil 7 Teknokentlerde Girdi ve Çıktı Modellemesi 22 Teknoparklar, gerçek işlevlerini tam kapasiteyle gerçekleştirmek için, bulundukları sistem içerisinde belirli bileşenlere ihtiyaç duyarlar. Bu bileşenleri yukarıdaki grafikte gösterildiği üzere Girdiler, Çevresel Faktörler, Hızlandırıcı Faktörler başlıkları altında toplamak mümkündür. Teknoparklar ve çok genel tanımıyla üniversite sanayi işbirliği arayüzleri, en temelde bilimsel bilgiyi sanayiye, sanayideki birikimi de üniversiteye aktarma rolünü üstlenirler. Bu çerçevede, Bilimsel bilgi birikimi sistemin olmazsa olmazıdır. Aynı şekilde bu bilginin derinliğine uygun nitelikte, bilgiyi kullanacak ya da üretecek insan kaynağını varlığı hayati önem taşır. Tüm bu yapı, girişimciler tarafından oluşturulan ve bahsi geçen işlemlerin üzerinden yürüyeceği kobiler aracılığıyla hayata geçirilmelidir. Bu Kobilerin ayakta kalmaları ve ürünlerini piyasa için hazırlamaları ise finansal kaynakların yeterliliği ve çeşitliği ile doğrudan ilişkilidir. Teknoparklar bulundukları sistemdeki çevresel koşullar tarafından doğrudan etkilenirler. Bu, teknoparkların faaliyet gösterdiği bölgelerdeki “ekosistem” olarak da adlandırılır. Bölgedeki makroekonomik koşullar, araştırma ve yükseköğretim kurumlarının nitelik ve nicelikleri, yasal çerçevenin uyumluluğu, destekleyici kurum ve kuruluşların varlığı ve teknopark’ı sahiplenmeleri, coğrafi faktörler ve yerel ve merkezi devlet politikaları teknoparkların performanslarını olumlu ya da olumsuz katkı sağlar, performanslarında oldukça belirleyici bir rol oynar. Tüm bu bahsi geçen koşul ve girdilerin yeterli gelişimi ve/veya çıktıyı sağlayamaması durumunda hızlandırıcı faktörler, tüm paydaşlar tarafından devreye sokulmalıdır. Bunlar, teknoparkın üstlendiği 22 Sarıçiçek H., Atilla M., “A Science Park Design Model”, IASP World Conference 2005, Beijing, China 51 hizmetlerin daha kolay ve verimli hale getirilmesi için sağlanacak teşviklerden, bölgeye yerleşmesi için ikna edilecek teknoloji alıcılarının teşvik edilmesine kadar geniş bir yelpazeyi kapsayacaktır. 2.5.7 Türkiye’de Teknoparklar Türkiye’de teknokent kurma çalışmaları 1980’lerde başlamıştır. Bu çalışmalar neticesinde 1990’da, KOSGEB ile üniversitelerin işbirliği çerçevesinde teknokentlerin ilk adımı olarak TEKMER’ler (Teknoloji Merkezleri) kurulmaya başlanmıştır. Teknokentler ile ilgili yasal çerçeve ise, 2001 yılında 4691 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile oluşturulmuştur. 4691 sayılı yasa23 teknokent kavramı yerine “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri” kavramını kullanmaktadır. Mevcut durumda 63 Teknoloji Geliştirme Bölgesi Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edilmiştir. Ancak bu 63 teknokent’in 49 tanesi şu an için faaliyette, diğerleri geliştirme aşamasındadır. Faaliyette olan teknokenlerde Ar-Ge çalışmalarını yürüten firmaların sayısı Aralık 2015 itibariyle 3744’e ulaşmıştır. Bu firmaların %37’si yazılım sektöründe, %18’i Bilgisayar ve İletişim Teknolojileri sektöründe, %7’si Elektronik ve %5’i Makina ve Teçhizat İmalatı alanlarında faaliyet göstermekte, Şekil 8 Türkiye’deki Teknoparkların Bölgesel Dağılımı ayrıca Medikal, Enerji, Kimya, Gıda, Savunma, Otomotiv gibi birçok sektörden firmalar bölgelerde ArGe faaliyetleri kapsamında yer almaktadır. Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde, Aralık 2015 sonu itibariyle toplam 38.239 personele istihdam sağlanmıştır. Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde yürütülen toplam Ar-Ge proje sayısı Aralık 2015 sonu itibariyle 8.525 adet; tamamlanan proje sayısı ise 18.318 adettir. Faaliyete geçen Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde bulunan şirketlerin, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere, Japonya, İsrail, İngiltere ve Almanya gibi dünyanın en gelişmiş ülkelerine yapmış oldukları teknolojik ürün ihracatı 2015 yılı sonu itibariyle 2,4 Milyar A.B.D. dolarına ulaşmıştır. Yabancı sermaye açısından baktığımızda; Teknoloji Geliştirme Bölgesinde toplam 174 adet yabancı/ yabancı ortaklı firma yer almaktadır. Bölgelerde faaliyet gösteren firmalar tarafından 2015 yılı sonuna kadar tescil ettirdiği patent sayısı (Ulusal/Uluslararası) 591 ve başvuru süreci devam eden patent sayısı 1.022’dir. Teknoparklar, ülke ekonomisine ölçülebilen katkılar dışında dolaylı birçok katkı sağlamaktadır. Örnek olarak; yapılan ihracatın yanı sıra daha önce ülkemizde üretilmediği için yurtdışından temin edilen birçok teknolojik ürün ve hizmet artık teknopark firmaları yoluyla sağlanabilmesi sayesinde yüksek 23 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu (TGBK)”, Resmi Gazete No: 24454, Resmi Gazete Tarihi: 26/06/2001. 52 oranda bir ithalat ikamesi sağlanmaktadır. Ölçümü zor olan bu katkı dış ticaret açığımızı düşüren önemli bir etkendir. Teknoparkların genellikle üniversite kampüslerinde yer alması nedeniyle üretim için elverişli olmaması, vergisel teşvikler açısından karışıklık yaratmaması için firmaların teknoparklarda sadece ArGe ofislerini bulundurmaları sebepleriyle Ar-Ge sonucu ortaya çıkan teknolojilerin üretimi teknopark dışında yapılmaktadır. Teknoparklar; bölgelerde Ar-Ge’si yapılıp teknopark dışında seri üretime geçirilerek yurtiçi ve yurtdışında satılan teknolojik ürünler aracılığıyla da ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır. Teknoparklarda gerçekleştirilen nihai ihracat tutarlarının Ar-ge birimleri kayıtlarında görünmemesi ve teknoparklardaki ihracat ve satışların, teknoloji ve bilginin satışından elde edilen gelirlerle kısıtlı kalması sebebiyle, teknoparkların ölçülemeyen ekonomik katkısı gerçek katkısının çok üzerinde olduğu söylenebilir. Türkiye’de yer alan teknoparklara yönelik Aralık 2015 sonu itibariyle güncel istatistiki veriler Tablo 9’de belirtilmiştir. Tablo 9 Türkiye’deki Teknokentlerin Güncel İstatistikleri (Eylül 2015) 24 24 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB),2015. Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri 53 Sonuç Olarak Teknoparklar; 2.5.8 Ülkemizde yaşanan teknolojik değişim sürecinin en önemli paydaşlarından ve tetikleyicilerinden biri olmuştur. Tüm diğer kamu Ar-Ge destek mekanizmalarından farklıdır çünkü tüm bu mekanizmaların uygulanabileceği zemini ve gerekli ekosistemi sunmaktadır. TGB’ler için ilk 10 yıllık süreç, öğrenme, kapasite oluşturma ve fiziksel gelişim odaklı olmuş; son 5 yılda ise katma değer yaratmaya yönelik faaliyetlere başlanmıştır. Yaş ortalaması 7-8 olan Teknoparklar Dünya geneline kıyasla yeni oluşumlardır. Dünyadaki örnekler incelendiğinde de, bu tür Ar-Ge teşvik mekanizmalarının etkilerinin 20 yıldan önce tam anlamıyla ortaya çıkmadığı görülmektedir. Bu süreç Ar-Ge potansiyeli düşük küçük illerde çok daha uzun zaman alabilir. 2013-2023 arası ikinci 10 yıllık dönemin teknoparklarda yürütülen çalışmaların meyvelerinin alınacağı, daha hızlı bir gelişimin yaşanacağı dönem olması beklenmektedir. DAP Bölgesinde Yer Alan Teknoparklar DAP Bölgesinde faaliyette olan 3 Teknoloji Geliştirme Bölgesi bulunmaktadır; Erzurum Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Ata Teknokent) Fırat Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Fırat Teknokent) Malatya Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Malatya Teknokent) Yüzüncü Yıl Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Yüzüncü Yıl Teknokent) 2.5.8.1 Ata Teknokent, Erzurum 05 Mart 2005 tarihinde Erzurum ATA Teknokent, Teknoloji Geliştirme Bölgesi ilan edilmiştir. 26 Haziran 2006 tarihinde binalarının yapımına başlanan Ata Teknokent’te iki blok halinde yapılan binaların ilk bloğu 2010 tarihinde faaliyete geçmiştir. 2012 yılında ikinci blok inşaatı tamamlanan teknokentte 15.000 m2 kapalı alan bulunmaktadır. 76 Ar-Ge ofisinin yer aldığı bölgede 2.000 m2 sosyal alan bulunmaktadır. 2.5.8.2 Fırat Teknokent, Elazığ 2007 yılının Mayıs ayında resmi gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla Fırat Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesi kurulmuştur. Şubat 2009 yılında şirket kurulumu yapılmış ve Doğu Anadolu’nun ilk ve Türkiye’nin 21. faal Teknoloji Geliştirme Bölgesi olmuştur. 5 firma ile kurulan teknoparkta bugün 41 adet firma yer almaktadır. Bölgede, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini destekleyici en önemli unsurlardan biri olan Fırat Üniversitesi’nde toplam 11 fakülte, 2 yüksekokul, 8 meslek yüksekokulu, 3 enstitü ve bir konservatuar bulunmaktadır. Kuruluşundan sonra en hızlı gelişen teknoloji geliştirme bölgelerinden biri olan Fırat Teknokent, bölgeyi yenilikçi düşünce ve proje sahibi yerli-yabancı kişi ve kuruluşlar için uluslararası cazibe merkezi haline getirmeyi, Ar-Ge ve teknolojiye dayalı ekonomik değer yaratarak hem Türkiye’nin 54 dünya teknoloji sektöründe aldığı payı arttırmayı hem de dünyadaki önemli teknoloji geliştirme bölgelerinden biri olmayı hedeflemektedir. 2.5.8.3 Malatya Teknokent, Malatya 11.02.2009 tarihinde Kurucu Heyet Kuruluş Protokolü imzalanan Malatya Teknoloji Geliştirme Bölgesinin kuruluş başvuru dosyası, 18.06.2009 tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığına sunulmuştur. 10.02.2010 tarihinde ise Malatya Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici Anonim Şirketi kurulmuştur. Bölgede 11 firma yer almaktadır. 2.5.8.4 Yüzüncü Yıl Teknopark, Van YYÜ Teknokent A.Ş. Bakanlar Kurulu’nun 27.08.2008 tarih ve 26980 sayılı Resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren kararı uyarınca 2012 yılında kurulmuş ve 2013 yılında faaliyetlerine başlamıştır. Van ilindeki tek teknoloji geliştirme bölgesi olan YYÜ Teknokent, Yüzüncü Yıl Üniversitesi sınırları içinde Teknoloji Geliştirme Bölgesi olarak ayrılan alan içerisinde yer alan binada hizmet vermektedir. YYU Teknokent A.Ş.’nin toplam alanı 220 dönüm üzerinde 3450 m2 kapalı alana sahip idari ve kuluçka binası yaptırılmıştır. 55 2.6 Kümelenmeler 2.6.1 Giriş Proje kapsamında ‘Erzurum ili Et ve Et Ürünleri Kümeleşmesi’, ‘Kars ili Süt ve Süt Ürünleri Kümeleşmesi’, ‘Malatya ili Tekstil Kümeleşmesi’ ve ‘Muş ili Tarım Makineleri İmalat Sektörü Kümeleşmesi’ başlıkları altında ilde kümelerin mevcut durumlarının değerlendirilmesine yönelik çalışma gerçekleştirilecektir. Bu bölümde kümeleşme kavramı altında yapılacakların tespit edilebilmesi amacı ile gerekli kavramsal altyapının oluşturulmasına çalışılacaktır. “Günümüzde firmalar son derece dinamik, değişken bir pazarla yüz yüze olduklarından değişen fırsatlara ve tehditlere hızla tepki vermeleri gerekmiştir. Ancak pek çok firmanın, tekil olarak, söz konusu hızlı tepkiyi vermesi mümkün olmamış; kümeleşme kavramı bu soruna bir çözüm aranırken ortaya çıkmıştır. Görülmüştür ki, ‘yeni fikir ve hünerlerin başarıyla uygulanması ve ekonomik bir değere dönüştürülmesi’ diyebileceğimiz sürekli yenileşim sürecinde, birlikte yürütülen araştırma, ürün tasarımı, pazarlama, tedarik, eğitim ve benzeri faaliyetler, küme içindeki işletmelerin küresel pazarda yarışabilmelerini sağlamaktadır. Bu örgütlenme biçimi, birlikte öğrenmek, birlikte çalışıp yarışmacı üstünlükler elde etmek ve böylece fırsat ve tehditlerle birlikte başa çıkabilmek için gerekli olan, organizasyonlar arası bağları güçlendirmektedir.”[1] 2.6.2 Öne Çıkan Tanımlar Uluslararasılaşma: Günümüzde ekonomik küreselleşmedeki artışın ve IT teknolojilerinin gelişiminin, yenileşim süreci üzerindeki ileriye doğru götüren baskısı çok yüksektir. Özellikle küçük ve orta ölçekli firmaların üniversite ve araştırma kurumları ile bilgi transferine dayalı ve yenileşim oranını arttırıcı işbirliklerine gitmesi ve yeni pazarlara girme gücü olmayan firmaların bu pazarlarda rekabet edebilme yetisi kazanması demek olan uluslararasılaşma giderek önem kazanmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki kümeleşmelerin başarısının küresel piyasalarla ilişki kurmalarını sağlayan aktörlerin varlığına bağlayan görüşleri küreselleşme olgusu güçlendirmektedir. Yerelleşme: Bir faaliyet kümesinin/grubunun özel tesislere, müşterilere, tedarikçilere veya rakiplere yakınlıkları nedeniyle doğan yararların değerlendirilmesidir. Diğer bir deyişle, yerel bilginin ekonomik ve sosyal faydaya dönüştürülmesi; yerel kaynakların ve kurumların bu bağlamda seferber edilmesidir. Uzmanlaşma: Uzmanlaşma verimliliği arttıran en önemli unsur olarak bilgi ve becerilerin kazanılması, deneyimin artması, teknolojinin ilerlemesi ve üretim hacminin genişlemesi nedeniyle ölçek ekonomilerinden yararlanılması sonucunu davet eder. Uzmanlaşma her şeyden önce üretimde karşılıklı bağımlılık nedeniyle yeterli büyüklükte bir pazarı da gerekli kılmaktadır. Ancak günümüzde uzmanlaşmaktan söz ederken bilgi temelli bir ayrışma ağırlık kazanmaktadır. Bunun sonucu da karşılıklı bağımlılık ve işbirlikleri demektir. Uzmanlaşmanın yeterince gelişmediği durumlarda işbirliklerinden söz etmek mümkün gözükmemektedir. Akıllı Uzmanlaşma: Her bölgenin kendine özge ekonomik ve rekabetçilik avantajlarını değerlendirerek yenileşim odaklı bir gelişme stratejisi belirlemesidir. Bilimsel ve stratejik verilere dayalı bir uzmanlaşma hedeflenir ve bu süreçte bölgedeki sektörel/teknolojik uzmanlaşmanın diğer bölgelere göre durumu gibi stratejik analizler gerçekleştirilir. 56 Sektörel Yenilik Sistemleri: Sektörel Yenilik Sistemi' bir ekonominin ortak ve birleştirilebilen niteliklere sahip bir bölümünün ihtiyaç duyduğu ya da ileride duymasının planlandığı ürünleri, süreçleri ve/veya servisleri yüksek katma değerli ve rekabetçi nitelikler taşıyacak şekilde tasarlamak, üretmek ve satmak üzere gerekli bilgi ve teknoloji setlerinin oluşmasını ve ilgili aktörler arasındaki etkileşimle küresel ölçekte pazar faaliyetlerine dönüşmesini sağlayacak şekilde birbiriyle ilişkilendirilebilecek parçalar bütünü olarak açıklanabilir . Çoğu ülkenin ilerleme deneyimlerine bakınca, öndekilere yetişme stratejilerinde öncü sektörlerin ortaya çıkışının ve bunların geliştirilip büyütülmesinin doğrudan ya da dolaylı oldukça önemli etkileri olduğu görülmektedir (Malerba 2002). Bu nedenle gelişme ile ilgili problemlerin analizinde sektörel sistemlerin irdelenmesi oldukça öğretici ve yararlı sonuçlar vermektedir. Gelişmekte olan ülkelerdeki sektörel sistemlere bilgi, teknolojik yetkinlikler, aktörler ve bunlar arasındaki etkileşim ve işbirliği ağyapıları, ilgili sektöre dair politika ve stratejilerin oluşumu ve uygulanması da dahil kurumsal yapılanmalar gibi çeşitli boyutlardan bakılınca hemen her boyutun gelişmiş ülkelerdeki aynı sektöre dair sistem yaklaşımından önemli farklılıklar ve zayıflıklar gösterdiği gözlenmektedir (Malerba, 2005). Bu bağlamda, aşağıda 'Sektörel Yenilik Sistemleri' ile ilgili teorik bir çerçeve çizilmiştir. Bir bölgedeki Sektörel Yenilik Sisteminde aşağıdaki üç temel yapı taşı bulunmaktadır: Bilgi altyapısı ve teknolojiler: Bu kapsamda özellikle bölgesel öğrenme sistemlerinin temel bileşenleri olan kurumlar, araştırma, bilgi akımları, teknoloji transferi, yayılmalar, ağyapılar, bilgi yönetimi, bölgesel yetenekler vb. unsurlardan oluşan mevcut kapasite ve ekosistem kastedilmektedir. Aktörler ve ağyapılar: Bu çerçevede başta bölgesel üretim sistemleri içindeki imalat firmaları, onları destekleyen servis, finansal vb, yapılanmalar ile bölgesel yenileşim yapıları içinde kritik önemde görülen değer zincirleri, yığınlaşmalar ve kümeleşmeler, uzmanlaşma (yerel, sektörel) ve çeşitlilik (kentsel) ekonomileri, ağyapılar vb gibi sistemler öne çıkmaktadır. Kurumlar ve Kurumsal Sistemler: Bu kapsamda özellikle bölgesel yönetişim sistemlerinin etkili unsurları kastedilmektedir. Bu yapı taşlarına ilave olarak, birçok literatürde o sektördeki yenilik sisteminin gelişiminde oldukça belirleyici olan başlıca düzenlemeler ve destekler de temel yapı taşlarından biri olarak değerlendirilmektedir. 2.6.3 Kümeleşme Kavramı Küme kavramını sistematik biçimde ilk olarak gündeme getiren M. Porter’dır. 1990 yılında yazdığı ‘The Competitive Advantages of Nations’ kitabında Porter genel olarak dünyadaki gelişmişlik düzeyindeki farklılıkları ‘küme’ terimiyle açıklamaya çalışmıştır. Porter, başarılı kümelerin ve bölgesel yenileşim sistemlerinin bölgelere ve bölgelerin içlerinde bulundukları ülkelere rekabetçi üstünlükler sağladığını; küresel pazarlarda rekabet edebilirliği fazla olan ülkelerin ise refah seviyelerinin yükseldiğini dile getirmiştir. Porter’a göre, küme, coğrafik olarak birbirine yakın, belli bir alanda ortak noktalar ve tamamlayıcı unsurlar ile birbirine bağlanan şirketler ve ortak kurumlar grubudur. 57 Daha sonra küme ile ilgili pek çok tanım yapılmıştır. En kapsamlı olanlardan biri de Avrupa Komisyonu İşletmeler Genel Müdürlüğü uzman grubu tarafından hazırlanan İşletme Kümeleri ve Ağları Nihai Raporu’nda (2003) yer almaktadır.25 “Kümeler aşağıda sıralanan niteliklere sahip bağımsız şirketler ve kurumlardan oluşan gruplar olarak tanımlanmıştır. Buna göre kümeler firmaların ve ilgili kurumların: Hem işbirliği yaparak hem de rekabet ederek Coğrafi açıdan bir ya da birkaç bölgede yoğun yerleşerek, bazen küresel uzantılara sahip olarak Belirli bir alanda uzmanlaşarak Ortak teknolojiler ve / veya beceriler aracılığı ile birbirlerine bağlanarak Bilim tabanlı olarak ve/veya geleneksel sektörlerde de gelişerek, bir küme yönetimi yapısı içerecek şekilde kurumsallaşması veya gayri resmi temelde gelişmesidir.” denilmektedir. Kavramı daha anlaşılır kılmak için, kümede, birbirini tamamlayan etkinliklerin yürütüldüğü sektörsel yoğunlaşmanın varlığından, hizmet sektörü ve sanayi sektörü olmak üzere değer yaratılan sektörlerin tümünün kapsandığından, dolayısıyla kümede birbirine değer yaratma zinciri ile bağlı olan, yani karşılıklı bağımlı firmalardan, bilgi üreten kurumlar ile destekleyici kurumlardan ve müşterilerin varlığından söz edebilir. Fakat, yapılan pek çok açıklamaya rağmen, hâlâ küme kavramı üzerinde anlaşmaya varılmamış taraflar vardır. Bu durumu, bir yandan da doğal karşılamak gerekir, çünkü tanımların birçoğu ulaşılmak istenen hedefe uygun bir biçimde yapılmaktadır. Örneğin, bölgeler, uluslar, AB veya ABD kendi yenileşim politikalarını ve destek politikalarını oturttukları bu kavramı kendi amaçlarına uygun olarak ele almaktadırlar. Bu bağlamda Kalkınma Bakanlığı işlemsel bir küme tanımı yapmaktadır; “Kümelenme yaklaşımı, işletmelerin birbirleriyle ve üniversiteler, meslek kuruluşları ve araştırma enstitüleri ile bağlantılarını ve işbirliklerini güçlendirerek, kümenin ve bölgenin rekabet gücünün artırılmasına yöneliktir. Küme içinde sağlanan iletişim, etkileşim, işbirliği ve güven ortamı yeni bilgilerin oluşmasını ve yayılmasını kolaylaştırmaktadır. Böylece, kümedeki aktörlerin ortak çabalarıyla bölgelerin verimlilik düzeyi artmakta ve yenilik yapma kapasitesi gelişmektedir.” Kümelerin mekânsal sınırının hangi somut dayanağa göre çizileceği de kesin değildir. Küme kavramındaki coğrafi yakınlık yerini giderek sosyo-ekonomik bir coğrafya tanımına bırakmaktadır. Kümenin bir alt formu olan ‘öbekleşme veya yığılma’ ile ‘küme’ arasındaki sınırın nereden geçtiği de net değildir. Tüm bu tanımların ve tanımsızlıkların ortak yanlarından bir soyutlamaya gidildiğinde küme: 25 Aynı veya ilgili sanayilerden gelen Benzer/tamamlayıcı teknolojilere ve becerilere sahip Aralarında dikey veya yatay iş bağlantıları bulunan Final Report of the Expert Group on Enterprise Clusters and Networks - Enterprise Directorate General of the European Commission, 2003 58 ve bu nedenlerle performansları karşılıklı bağımlılıklar arz eden firmalardan ve ilgili kuruluşlardan meydana gelmiştir denilebilir. Porter’ın Rekabetçi Üstünlükler Teorisi’nde ortaya koymuş olduğu Elmas Modeli26, firmaların belirli bir coğrafyada bir araya gelerek üretim yapabilmelerini sağlayan kümelenme dinamiklerini içermektedir. Söz konusu dinamikler ülkenin veya bölgenin kendine özgü yapısına göre şekillenmektedir. Porter, bu dinamiklerin kümelenmenin ‘rekabetçiliğin’ üzerinde olumlu katkıları olabileceğini ve aynı zamanda bu dinamiklerin kendi aralarında olumlu etkileşimler içinde olduğunu da belirtmektedir. ‘Rekabet analizleri’ konusunda önemli analiz yöntemlerinden bir tanesi olan “Elmas Modeli”ni geliştirirken Michael Porter 10 ülkedeki başarılı iş kümelenmelerini ve rekabet avantajı yaratılmış endüstrilerdeki dinamik süreçleri analiz etmiştir. Porter’ın ortaya koymuş olduğu Elmas Modeline göre belirli bir bölgenin avantajını belirleyen ve birbirleriyle ilişkili olan dört unsur vardır. Bunlar (1) faktör (girdi) koşulları; (2) talep koşulları; (3) ilgili ve destekleyici aktörler; (4) firma stratejisi ve rekabet yapısıdır. Diğer iki faktör olan devletin rolü ve şans faktörleri ise bu dört faktörü etkilemektedir ancak tek başlarına belirleyici özellikleri yoktur. Şekil 9 Elmas Modeli Faktörlerinin Etkileşimleri 26 Porter, E. M. (1998a), The Competitive Advantages of Nations, Palgrave 59 Porter’ın Elmas Modeli sektörlerin rekabet gücünün bu 6 ana faktör kapsamında göreceli olarak değerlendirilmesine dayanır. Bu faktörlerin birbirleriyle geri ileri etkileşimleri (Şekil 9 Elmas Modeli Faktörlerinin Etkileşimleri) olduğu belirtilir. Tanımlanan 6 faktörde ele alınan başlıca unsurlar da şunlardır; 60 Girdi koşulları; insan kaynakları, fiziki altyapı, bilgi kaynakları, sermaye ve diğer altyapı unsurları vb. Talep koşulları; iç talep yada dış talep, potansiyel pazarlar ve talebin niteliği, kullanıcının(müşterinin) seçiciliği. İlgili ve destekleyici aktörler; uluslararasılaşma ve yenileşim ile ilgili aktörlerdir. Örneğin, girdi maliyetlerinin azaltılması, süreç iyileştirme sağlanması, yenileşim zincirindeki diğer işletmelerin yenileşim yapma konusunda motive edilmesini sağlayan kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütleri bu başlık altında değerlendirilir. Firma stratejisi ve rekabet yapısı; firmaların kurulma nedenleri, kendilerine belirledikleri amaç ve nasıl yönetildikleri rekabet açısından önemlidir. Bulundukları çevrede “rekabet” olması, firmaların rekabet yeteneklerini geliştirip yenilikçi olmaya iteceğinden önemlidir. Bu başlık altında değerlendirilebilecek unsurlara örnek olarak bölgesel şartlar, sektörde faaliyet gösteren diğer firmaların yapısı, yerli-yabancı sermaye, firmaların yenileşim kapasiteleri, rekabete yaklaşımları verilebilir. Devlet; yukarıda sayılan 4 koşulu da etkiler. Bölgesel, ulusal ve makine unsurlar bu faktör başlığında değerlendirilir. Örneğin Devlet talebin nasıl şekilleneceği, inovasyon kapasitesinin nasıl geliştirilebileceğini de etkiler. Şans; işletmenin kontrolü altında gerçekleşen ve diğer faktörler altında değerlendirilemeyen unsurlar için bu faktör ayrılmıştır. Şekil 10 Elmas Modeli Faktörleri İçin Önemli Bileşenler Gelişmiş bir küme aşağıdaki öğeleri bünyesinde barındırır: Bilgi üreten kurumları (üniversiteler, meslek yüksek okulları, enstitüler, Ar-Ge merkezleri gibi eğitim, araştırma ve standart belirleyici kuruluşlar vb.) İlişkileri güçlendiren, diyalog mekanizmaları kuran sivil toplum kuruluşlarını (odalar, sektör dernekleri gibi) Ham madde üreticisi firmaları Girdi üreticilerini ve uzmanlaşmış tedarikçi firmaları Uzmanlaşmış hizmet sağlayıcı firmaları Çıktısı nihai ürün olan sanayi firmalarını Ortak etkinlikleri, ortak teknolojileri olan; ortak dağıtım kanallarını kullanan, birbirleriyle bağlantılı sanayileri Mali kurumları (bankalar, sigorta ve ‘leasing’ firmaları gibi) Altyapı sağlayıcılarını (organize sanayi bölgeleri, Internet servis sağlayıcıları gibi) Lojistik destek verenleri (dağıtım şirketleri gibi) Pek çok farklılıklar içermelerine karşın kümelerin temel üç özelliğinden söz edilebilir: 61 Yakınlık özelliği firmaların sağladıkları uzman işgücü ve bilgiye erişim avantajları gibi dışsal ekonomiler nedeniyle, birbirlerine yakın yerlerde bulunma eğiliminin bir sonucudur. Bu durum bazen firmalar tarafından paylaşılması arzu edilmeyen bilgilerin açığa çıkması gibi olası olumsuzlukları da içermesine rağmen tercih edilir. Yakınlık, fiziksel ya da coğrafi olabileceği gibi sosyo-ekonomik nitelikte de olabilir. Sosyo-ekonomik yakınlık, kişisel ve sosyal bağları; farklı işletmelerin yöneticileri ile çalışanlarının kendi aralarındaki etkileşimlerin doğurabileceği sosyal yakınlığı; iki işletmede kullanılan teknolojilerin benzerliği veya tamamlayıcılığını (yani farklılığını) kapsayan teknik yakınlığı; farklı işletmelerin benzer ya da bağlantılı müşteri gruplarının olup olmadığına dayalı pazar yakınlığını ve alıcı tedarikçi ilişkilerini kapsayan ekonomik yakınlığı içerir. Şebekeleşme özelliği, kümeyi sıradan bir grup şirketten ayıran, kümenin içerisinde oluşan bağlantılardır. Bu bağlantılar tedarikçiler ve müşteriler arasında olduğu gibi şirketler arasında, araştırma laboratuarları ve eğitim kurumları gibi bilgi kurumlarıyla şirketler arasında veya yatırımcıları, ticari hizmet sağlayıcılarını, küme içerisindeki şirketleri bir araya getiren kamu kurumlarının da yer aldığı “işbirliği kurumları” gibi yapılarla diğer oyuncular arasında ortaya çıkar. Küme içerisindeki şirketler birbirlerine, ortak teknoloji kullanımı, aynı pazara odaklanma, aynı değer zincirinde örgütlenme vb. ortak ya da tamamlayıcı faaliyetlerle birbirlerine bağlıdırlar ve ortak bir vizyona sahiptirler. Güçlü bağlara sahip şebekelerin varlığı kümenin sağlığına işaret eder. Uzmanlaşma küme üyelerinin dolayısıyla kümenin son derece uzmanlaşmasının kümeye kazandırdığı bir özelliktir. Kümeler içerisinde uzmanlaşma, işgücünün paylaşılmasının bir yansımasıdır. Bu şekilde şirketler, ana faaliyetlerine odaklanırlar ve daha az rekabetçi oldukları işlerle ilgili sorumluluğu ilgili diğer şirketlere ve oyunculara bırakırlar. Kümeler belli bir sektörde de uzmanlaşabilirler, böylece hâkim sektörün değer zincirinde yer alan ana faaliyetlerin çoğunu gerçekleştirebilirler; dolayısıyla kendi kendilerine yeten bir yapı sergilerler. Bazen de, ilgili ve/veya destekleyici sanayilerde uzmanlaşırlar. Bu durum daha ziyade yatay bir yaklaşıma yönelme eğilimini sergiler. Zaten uzmanlaşma tamamlayıcı ve destekleyici kaynaklara yönelik talepleri çoğaltır. Bu durum küme içerisindeki karşılıklı bağlılığı arttırır dolayısıyla da kümenin kendisini daha da güçlendirir. Ancak bu kümeyi oluşturan işletmelerin küme dışındaki fırsat ve eğilimleri görmesine engel olursa tehlike arz edebilir. European Trend Chart bu duruma “kendi kendine yetme sendromu”27 olarak işaret etmektedir. Firmalar ve kurumlardan oluşan bir gurubun küme olarak adlandırılabilmesi için taşımaları zorunlu özellikler açısından yukarıda belirtilen üç boyut çok önemlidir. Farklı yaklaşımlarda kümelerin söz konusu temel özellikleri farklı şekillerde vurgulanmaktadır. Bazı tanımlamalar, yakınlık faktörünü vurgularken bazıları sanayi temelli karşılıklı ilişkileri veya bunların her ikisini de vurgular. Sektörsel uzmanlaşmaya dikkat çekilirken ilgili ve/veya destekleyici sanayilerde uzmanlaşmanın vurgulandığı tanımlamalar da vardır. Bazı kümelerde ise kurumların, endüstriyel atmosferin ve sosyal ortamın rolüne fazlasıyla ağırlık verilirken, bazılarında bu konulara daha az öncelik verilmekte; bazıları yenileşim sistemleri olarak kümelere odaklanırken, diğerleri dışsal ekonomilere, uluslararasılaşmaya veya benzeri konulara odaklanmaktadır. Kümenin Yaşam Döngüsü Kümeler kendi doğal süreçleri içerisinde oluşur, büyür, olgunlaşır ve yok olurlar. Bu evrimleşmenin her bir safhası onlarca yıl almaktadır. Kümenin yaşam döngüsü çeşitli aşamalara bölünebilir. Aşağıda P. Cooke’un oluşturduğu aşamalar örnek olarak verilmiştir. 27 Trend Chart Policy Work Shop; Innovative Hot Spotsiİn Europe Policies to Promote Trans Border Clusters of Creative Activity, 2003 62 Küme Aşamaları 1 Özellikleri Tetikleyen olay veya etmen Öncü firmaların biçimlenmesi ve bunları Hammadden ve yetkinleşmiş işgücünden veya ‘spin off’firmaların izlemesi bölgenin kendine has bilgisinden yararlanılması 2 Uzmanlaşmış tedarikçilerin, hizmet Yenileşime ve girişimciliğe götüren yerel firmalarının ve uzmanlaşmış emek rekabet pazarının yaratılması 3 Eğitim kurumları, meslek birlikleri, tasarım Rekabetçi üstünlükleri sürdürebilmek için merkezleri gibi küme firmalarına hizmet yenileşim kapasitesini yükseltme ihtiyacı verecek yeni organizasyonların oluşması 4 Dışarıdan becerili işgücünün ve firmaların Tedarik zincirini bütünleştirme ihtiyacı kümeye çekilmesi 5 Pazarla doğrudan ilişkili olmayan Malumatın veya bilginin yerel dolaşımının varlıkların veya değerlerin yaratılması ve korunması yeni oluşan adetler veya kurallar yoluyla bunların koordinasyonu 6 Kümenin yenilenmesi veya yok olması Ucuz işçiliğe dayalı yeni rakiplerin çıkması vb. gibi dışsal koşullara bağlı bir etmen Kaynak: Phil Cooke, Sunum “Clusters & Regional Development”, Ankara, 23 Şubat 2004 Küme yaşam döngüsü ile ilgilenilmesinin temel nedeni en sonunda bir dış etmene bağlı olarak kümenin yok olma durumudur. Oysaki bir küme hayatta kalabilmek, sürdürülebilir olmak ve durgunluğu engelleyebilmek için değişikliklere uyum sağlayarak yeni bir kümeleşmeye evirilebilir. Örneğin, kitlesel üretim ve tüketim evresini tamamlamış bir kümenin sanayi havzası/bölgesi olma evresine geçişinde üretilebilecek destekleme politikaları ile teknoparklar, ortak Ar-Ge şirketleri, yenileşimci şebekeler, firma kuluçkalıkları gibi bazı yenileşimci ortamların oluşması hızlandırılabilir. Böylece kümeleşme yeni bir evre olan teknoloji/ yenileşim kümesine doğru gelişmesini gerçekleştirebilir. Kümeleşme destek politikalarının belirlenmesinde bu husus son derece önemlidir. Küme Kavramının Zamanla Değişimi Zamanla küme kavramının farklılaştığı görülmektedir. Pek çok küme tanımında; bir ya da daha fazla sektörün tanımlı bir bölgedeki yoğunlaşması olduğu kadar, firmaların ve kurumların kendi aralarındaki işbirliği ve şebekeleşmenin üzerinde de durulmaktadır. Kümelerdeki güçlü bağlara sahip şebekelerin varlığı kümenin sağlıklı olduğuna işaret etmektedir. Kümeleşme istemi yenileşim temelli kümeleşmeye doğru evrilirken küme modeli de istasyonlar (hubs) ve düğümler (nodules) içeren şebekeleşmeye doğru gelişmektedir. Söz konusu şebekeleşme ve bu bağlamda işbirliği, zamanla, küme içerisinde olduğu kadar kümeler arası bağların da oluşmasına doğru gelişmiştir. M. Porter’ın geleneksel küme teorisi tüm varlıkların, değer zincirinin ve gerekli yetkinliklerin, yakın bir coğrafyada içerilmesi kavramı üzerinde inşa edilmiştir. Bu model ‘işletmelerin birbirleriyle yarışmaları (bir anlamda rekabet etmeleri) geliştirilerek ekonomik performans sağlamaları’ üzerine oturtulmaktadır. Küme bünyesindeki firmalar belirli süreçlere odaklanınca ve etkileşerek karmaşık ürün üretimine girince, ölçek ve çeşitlilik ekonomileri oluşur. Bu olumluluğa karşın kümeler kendi 63 içlerinde öğrenmeyi destekleseler de, küçük eklemeleri saymazsak, mevcut bilginin kendi içlerinde dolaşımı, soğurulması ve dönüştürülmesi süreçleri, bilgi birikimine nadiren katkı yapar. Dolayısıyla kümeleşmelerin uzun vadeli başarısı için, tamamlayıcı ve yeni bilgiyi edinecekleri dış ortaklarla ilişki kurmaları gerekir. Bugünse gelinen noktada coğrafi olarak dağılmış ve şebekeleşmiş iş modellerine doğru olan evrimleşme” kendi kendine yeten bölgesel kümeleri genel kural olmaktan çıkarmıştır. Bununla ilintili olarak düğümler ve istasyonlarla kurgulanan yeni model yeni eğilimlere yanıt verecek biçimde geliştirilmiştir. Şekil 11 Küme Modelinin Değişimi Kaynak: New Economy Strategies LLC Söz konusu ‘düğüm ve istasyonlar’ modelinin dikey yapılaşmaya örnek teşkil edecek bir biçimi; araştırma-geliştirme, tasarım geliştirme-doğrulama ve imalat gibi, üretim sürecinin farklı bileşenlerinin, pazarlama ve hizmet faaliyetlerinin, uzun mesafeli iletişim engellerinin aşılmasının da verdiği cesaretle, dikkate değer ekonomik üstünlükler sağlayan farklı bölgelere dağıtılması üzerine kurgulanmıştır. Belirli alanlarda uzmanlaşmış işgücüne ya da beyin gücüne ya da düşük maliyetli işgücüne erişim veya dağıtım kanallarıyla pazarlara erişim kolaylığı gibi avantajlar söz konusu bileşenlerin farklı bölgelere dağıtılmasında belirleyici olmaktadır. Bu modelin içerdiği, kümeler topluluğunun sinir sistemi gibi işlev gören şebeke veya şebekeleri, firmanın ve ulusal sınırların ötesine dağılmış ve belirli alanlarda yoğunlaşmış değer zincirindeki çeşitli bileşenleri birbirine bağlarlar. Buradaki dağılım şebeke katılımcılarının arasındaki hiyerarşi katmanlarındaki süreçlere paraleledir, Tuttlingen ve Sialkat Ameliyat Gereçleri Kümelerinin ilişkileri örnek olarak verilebilir. 64 Tuttlingen ve Sialkat Ameliyat Gereçleri Kümelerinin ilişkileri 28 Almanya ile Pakistan’daki tıbbi cihazlar sektörünün önde gelen kümeleşmeleri olan Pakistan’daki Sialkot kümesi ve Almanya’daki Tuttlingen kümesi arasındaki ilişkiler ve farklılıklar; gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki kümeler arası bağlantılara iyi bir örnek teşkil etmektedir. Tuttlingen’deki kümeleşmede firma büyüklükleri geniş bir spektrum oluşturmaktadır. Kümedeki 200’e yakın firma bireysel çalışan-girişimci kuruluştur, bunun yanısıra 8 firma toplam istihdamın %64’ünü sağlamaktadır. Yoğun yerel rekabetin varlığına karşın, şirketler iki ayrı “birlik” içinde toplanmıştır. Söz konusu ‘birlik’lerinin dağıtım ve pazarlaması birleşik yapılmaktadır ve ‘birlik’lerin paylaşılan birer Ar-Ge tesisi ile tanınmış birer markası bulunmaktadır. 1999’da Sialkot’ta ameliyat aletleri yapımında 30,000 kişi istihdam edilmekteydi. 350 kadar firma fason veya ana imalatçı olarak çalışıyordu. Dağıtım kanalları; a. Toptancılar veya aracılık eden yabancı alıcılar, b. Tuttlingen’de yerleşik firmalar için fason imalat yapımı, c. özellikle ABD’ye gerçekleştirilen tedarikte rol alan yurtdışında yerleşik Pakistanlı tüccarlar, d. Sialkot firmalarının kendi dışsatım aracıları biçiminde belirlenmişti. Bunun yanı sıra işi veren firmaların taşeronları ile kalite ve üretim organizasyonu alanında teknik görüşmeleri yürüttükleri ilişkiler de bulunmaktaydı. Tuttlingen firmaları ile Sialkot firmaları arasında bağlantı ürün kalitesinin düşüklüğü üzerine imalat süreçleriyle ilgili başladı. Kritik girdi paslanmaz çelik dövme malzemeler Tuttlingen’den sağlanırken Sialkot firmaları nispeten emek yoğun olan taşlama, eğeleme ve parlatma işlemlerine odaklandı. Yapımı süren aletler yarı mamul halde nihai parlatma, yıkama ve ambalaj işlemleri için Tuttlingen’e yollanır oldu. Ameliyat gereçleri sektöründeki maliyetleri düşürme, uluslararası uygunluk değerlerine uyum ve yeni ürün geliştirme baskısı sonucu; Tüttlingen firmaları, CNC tezgâhlar gibi verim artırıcı makinalar ve malzeme akışı düzenlemelerini, Sialkot firmaları ise dövme, ısıl işlem ve kalıp yapımında yeni donanım yatırımlarını hayata geçirdiler, ISO 9000 standartlarına uyum sağladılar. Ayrıca Tuttlingen’in eskiden imalatçı olan özellikle küçük ölçekli firmaları sektörün tamamen ticaret yanına döndüler, diğerleri de ticaret payını artırdılar. Tuttlingen’in en büyük firması ameliyat gereçlerinin takibi, sterilizasyonu, bakım ve onarımı için hizmet işlevini geliştirdi. Sialkot’ta ise artık damar cerrahisinde kulanılan tungsten-karbit uçlu aletler ve elektriksel/optik işlevli larinjoskoplar gibi daha karmaşık aletlere yönelindi; bambaşka alanlarda bilgi yoğun araştırmacı kuruluşlarla da yakın bağlantılı çalışılmaya başlandı. Örneğin Tuttlingen’deki büyük bir endoskopi firması uzman bir Alman optik mercek imalatçısını satın alarak esas yetkinliğini geliştirme yolunu seçti. Tuttlingen firmaları uzak tedarikçilerine tasarımları, spesifikasyonları hatta girdi ve malzemeleri de verebilmektedir. Süreç iyileştirme, ekipmanlar ve üretim organizasyonu konularında açık teknik bilgi akışı mevcuttur. Sialkot’ta mamul ve yarı mamul satışı artıkça fason imalat azalmakta, üretilen enstrüman kalite ve ürün gamı gelişmektedir. Bu iki kümenin ilişkisinde teknik know-how ve öğrenme ileriye bağlantı sağlayan (“forward linkages”) dış aktörlerle olmaktadır. Metalurji-malzeme ve tıbbi tasarım geliştirmeye destek verecek yerel teknik enstitüler, nihai kullanıcılarla doğrudan bağlantı ve firma içi tasarım 28 Local Clusters in Global Value Chains: Exploring Dynamic Linkages Between Germany and Pakistan, K. Nadvi ve G.Halder, 2005. 65 yeterliklerinden yoksunluk Sialkot’da kendi tasarladıkları ürünlerin imalatını olanaksız kılmaktadır. Tuttlingen’den Sialkot’a bilgi akışı tek yönlüdür ve literatürde belirtildiği gibi küme içinde yalnızca bilgi kullanıcılığı (knowledge-using) yetkinliğine katkı yapmakta, yani küme için bağlantıyla bilgi yaratıcılığı (knowledge-changing) yetkinliği gelişmemektedir. Tuttingen’deki öncü firmalar bilgi yoğun diğer sektörlerin (takım tezgâhı imalatçıları, medikal mühendislik firmaları, araştırma odaklı tıbbi kuruluşlar, ileri teknolojili ürün tedarikçileri) yeterliklerinden yararlanabilir durumdadır. Buna karşılık Sialkot kümeleşmesi görece izole bir konumda. Yerel hafif mühendislik (“light engineering”) ve madeni ürün imalatçılarıyla hatta başlıca bölgesel hastanelerle dahi kurabildikleri ilişki ya sınırlıdır ya da hiç yoktur. Örnek Türkiye koşulları ile benzerlik göstermesi nedeniyle de ilgi çekicidir. Bu modelde, tekil firmaların birbirleriyle ilişkisi değil, kümeleşmiş firmalar grubunun diğer kümeleşmiş firmalar grubu ile ilişkisi söz konusudur. Ekonomik açıdan en büyük yararı en tepedeki küme sağlamaktadır. Bu kümenin ayırt edici özelliği ‘bilgi yoğun küme’ olmasıdır. Avrupa Birliği’nin oluşturmaya çalıştığı kümeler, piramidin üst bölümünde yer alan bu kümeleredir. Örneğin, ABD ilaç sanayinin ana istasyonları; New Jersey, Massachusetts ve Kaliforniya iken üretimin büyük kısmı Portoriko, İrlanda ve diğer yerlerde gerçekleşmektedir. 2.6.4 Küme Girişimleri (Kümeleşme) Kümeler çeşitli akademik çalışmalara konu edilerek varlıkları saptansa da, saptanmasa da kendiliğinden oluşumlardır, zaten vardırlar. Ancak kümelerin katılımcı firmaların verimliliği üzerindeki olumlu rolü ve özellikle uluslararası rekabetteki başarıları, dikkatleri kümeler üzerine çekerek çeşitli kurumların kümeleşme girişimleri başlatmalarına neden olmuştur. “Kümeleşme girişimi, yenileşim ve uluslararası rekabet performansını geliştirmeyi amaçlayan endüstriyel aktörlerin (ortakların) arasındaki organize olmuş sektörsel bir şebekedir”29. Bu nedenledir ki, kümeleşme girişimine bir çeşit yenileşim politikası aracıdır, denilebilir. Kümeleşme girişimi aynı zamanda Bölgesel Rekabet Sisteminin de önemli bir unsurudur. Kümeleşme girişimleri bazen var olan bir kümenin evrimleşmesi olarak da ele alınabilirler. Bu anlamda kümeleşme girişimleri, kümelerin rekabet güçlerini artırmak için kamu, sivil toplum ve özel sektörün birlikte başlattıkları girişimlerdir. Kümeleşme bu girişimlerin sonucu yapay oluşturulmuş kümelerdir. Söz konusu girişim esnasında unutulmaması gereken bir husus da kümeleşmeyi doğuran koşulların potansiyel varlıklarının gözetilmesidir. Şirketler belirli süreçlere odaklandıkça/uzmanlaştıkça ve etkileşerek daha karmaşık ürün üretme gereksinimi duyduklarında farklı firmalarla işbirlikleri kurmaya 29 The Cluster Initiative Greenbook; Örjan Sölvell, Göran Lindqvist, Christian Ketels; 2005. http://www.clusterresearch.org/greenbook.htm 66 başlarlar. Ölçek ve çeşitlilik ekonomilerinin getirdiği meselelerin çözümleri bu tür dışsallıklara gereksinim duymaktadır. Bu ‘uzmanlaşma düzeyleri’ oluşturulmadan firmaları işbirliği süreçlerine sokmak oldukça zor olmaktadır. Aynı biçimde kümeleşmeler arasındaki ilişkileri de bu koşullar yaratmaktadır. Kümeler kendi içlerinde öğrenmeyi destekleseler de, mevcut bilginin kendi içlerinde dolaşımı, soğurulması ve dönüştürülmesi süreçleri bir süre sonra kısırlaşarak bilgi birikimine nadiren katkı yapar hale dönüşmektedir. Dolayısıyla kümeleşmelerin uzun vadeli başarısı için, tamamlayıcı ve yeni bilgiyi edinecekleri dış ortaklarla ilişki kurmaları gerekmektedir. Bu bazen gereksinim duyulan bir firmanın kümeye davet edilmesi ile çözümlenirken bazen de kümeler arası ilişkiyi zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki kümeleşmelerin başarısının küresel piyasalarla ilişki kurmalarını sağlayan aktörlerin varlığına bağlayan görüşler güç kazanmaktadır. Söz konusu hedeflere ulaşmanın uygun yöntemi de, özellikle yenileşim tabanlı kümeleşme girişimlerini geliştirmek olarak gözükmektedir. Çünkü yenileşim tabanlı kümeleşme girişimleri kaynakları yoğunlaştırmak; bilginin ve nasıl-bilgisinin (know-how’ın) dönüşül kitleye ulaşmasını sağlamak; bilginin ve nasıl-bilgisinin transferini hızlandırmak açısından uygun ve etkili araçlardır. Kümeleşme Girişiminin Ön Koşulları Kümeler yoktan var edilemezler, üstelik her bölge yenileşim tabanlı bir kümeleşme için uygun değildir. Kümeleşme girişimi için güçlü bir iş çevresine, hükümete duyulan güvene, güçlü bir yerel yönetime, mümkünse güçlü bir kümeye ve bu girişimin geniş bir stratejinin parçası olmasına gerek vardır. Ancak hepsinden daha önemli olan önkoşul pazarda rekabet edebilecek yeterlilikte yerel firmalar ve tamamlayıcılarından oluşan dönüşül bir kitlenin varlığıdır. Dünya deneyimi göstermiştir ki, firma ve diğer aktörler dâhil kümeleşme girişimi, başlangıçta en az 30–50 arasında değişen üyeden oluşursa zamanla dönüşül kitleye ulaşılabilir. Kümeleşme girişimini başlatmanın diğer koşulları; belli bir ürüne karşı özel bir talep, kümeleşmeye has beceriler gibi kümeleşmeyi özel kılan bir avantajın varlığı, dünya çapında, bölgeye/ülkeye önemli miktarda yatırım yapmış ve onun gelişmesine katkıda bulunacak özellikle çok uluslu bir şirketin varlığı ve/veya faaliyetleri, teknolojileri, dağıtım kanallarını vb. kullanan içlerinde ve aralarında kuvvetli bağların olduğu yakından ilişkili diğer güçlü kümelerin mevcudiyetidir. Kümeleşme girişimi bir iş ve ticaret faaliyetinin öncülüğünde başlatılmalıdır ve unutulmamalıdır ki, kümeleşmenin oluşumu zamanla gelişecektir. Kümeleşme Girişimi Temel Varsayımları Kümeleşme kavramı; kamu müdahalesi, motor firmalara olan gereksinim, katılımcılık, fonlama gibi başlıklar altında toplayabileceğimiz bazı temel varsayımlara ve önemli politika ifadeleri sunan ideolojilere dayanır. Kümeleşme kavramının varsayımları aşağıda sıralanmıştır. Kamu müdahalesi: Kamu yönetimi küme girişimine başlatarak danışmanlık hizmetleri vererek veya parasal destek vererek kümeleşmeye müdahale eder. Motor firmalara olan gereksinim: Kümeler geniş yenileşimci oyuncular(aktifleştiriciler) etrafında kurulurlar. Bu durumda KOBİ’lerin büyük işletmeler tarafından kontrol edilme riski 67 vardır ama büyük firmalar kendi tedarikçi firmalarının yatay ve uluslar arası bağlantılarının olmasını kendi üretimlerinin garantisi olarak gördüklerinden bu sakıncayı hafifletirler. Katılımcılık: Katılımcı şirketlerden “düşük katılım eşiği”, “düşük üye ödentisi” ilkeleri doğrultusunda örneğin sadece toplantılara katılmak gibi en az taahhüt istenir. Beklenti aşamalı bir büyüme süreci ve aşamalı bir üyelik kavramıdır. Örneğin önce merkezdeki üreticiler sonra bölgesel bütünleşme ve sürekli büyüyen sektörsel şebekeleşmeye doğru giden bir yol söz konusudur. Fonlama: Kümeleşme girişimi belli bir aşamaya kadar motivasyon ve başlangıç itkisi vermek için merkezi kamu yönetimleri veya yerel yönetimler tarafından fonlanırlar. Kümeleşme girişimleri genellikle sanayi liderleri, kamu yönetimleri ve akademi tarafından başlatılır. Bunların içerisinde firmalar girişimin oluşması açısından en etkili katılımcılardır. Kamu yönetimi en azından organizasyonel destek vermek, belli bir düzeye gelinceye kadar finanse etmek ve katılımcılara güvence vermek açısından önemlidir. Kümeleşme Girişiminin Başarısını Etkileyen Etmenler Hiç şansları olmadığı halde pek çok bölge “silikon vadisi” olma iddiaları ile ortaya çıkmaktadır. Diğer bir kolaya kaçma yanlışı ise; işbirliğini ve rekabeti birlikte yürütmek amacıyla tasarlanan kümeleşme politikalarının, çok değişik ekonomik koşullara sahip sanayiler için aynı araçları önermesidir. Kümelerin birer kulüp niteliğine bürünerek küme dışında kalan firmalara ayrımcılık uygulanması veya aktörler arasındaki iletişim ve işbirliğinin zaman içinde ‘katı alışkanlıklar’ yaratarak aktörlerin küme dışındaki değişimi izlemelerine engel olması, kilit niteliğindeki firmaların sorun yaşaması durumunda bunun kümeleşmeyi olumsuz etkilemesi gibi sakıncalar kümeleşme politikalarını yakından ilgilendirmektedir. Ağırlıklı olarak Kümeleşme Girişimini başarıya götüren etmenler: Kümenin bir üst düzeye evrilmesini sağlamak amacıyla sıfırdan küme yaratmak yerine aktif, iyi bir iş çevresine sahip mevcut güçlü kümelerin üzerine yoğunlaşmak Belli bir bölge veya ülkede gelişmiş bir iş çevresinin ve geniş bir stratejinin parçası olarak kümeleşmek Kümeleşmenin ortak kavramsal bir rekabetçilik çerçevesi üzerine oturtulmasını sağlamak Kümeleşmenin değişikliklere hızlı uyum sağlayabilmesi ve becerilerinin gelişmesine olanak tanınabilmesi için uzmanlaşmış işgücünün varlığını korumak Ortaklıklara yönelik olarak önceden süregelen eğilimlerin var olmasına dikkat etmek ve/veya bu etkileşimi kolaylaştıracak kurumları oluşturmak Yeterli işlevsel bir bütçeye sahip olmaktır. Kümeleşmede başarısızlık etmenleri: 68 Tecrit edilmiş bir kümeleşme faaliyetini sürdürmekte ısrarcı olmak Ekonomik başarının ana etmenleri üzerinde geniş bir uzlaşmanın eksikliği Teknolojik altyapının ve kurumsallaşmanın zayıflığı Gerekli vasıflardan ve onları edinme fırsatlarından yoksunluk Yetersiz rekabetçi baskı Kolaylaştırıcı eksikliği Kümeleşme ilişkilerindeki hiyerarşi 2.6.5 Ofis eksikliği İhmal edilmiş şube binaları Sermayeye erişim eksikliği ve sürdürülebilirliği şüpheli yetersiz bütçenin varlığıdır. Türkiye’de Kümeleşme ile İlgili Kurumlar, Strateji Belgeleri ve Destek Programları “Kümelenme konusunda geçmişte çeşitli analiz çalışmaları ve Avrupa Birliği projeleri uygulanmış olmakla birlikte konuya ilişkin kapsamlı çalışmalar Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) döneminde başlatılmıştır. ‘Sanayi Strateji Belgesi’nde (2011-2014), kümelenmenin sanayi politikalarının önemli bir aracı olduğu benimsenmekte ve bu kapsamda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ve Kalkınma Ajanslarının destek mekanizmalarının geliştirileceği vurgulanmaktadır.”[1] OECD’2014 raporuna30 göre uzmanlaşma ve kümeleşme gibi il düzeyindeki platformlar yeni yeni politika alanına girmektedir. Bu platformlar 2010 yılında işbirliğini güçlendirmek ve yerel bilgiyi ekonomik ve sosyal faydaya dönüştürmek adına kurulmuştur. Rapor, bu alanda, TÜBİTAK’ın bölgesel yenilik platformları ve yerel işbirliği ağları kurmak üzere 2011 yılında başlattığı rekabetçi fon programına değinmektedir. Bu esnada Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nun teknoparkların kurulmasını hem altyapı destekleri, hem firmalar ve Ar-Ge personeli için uygulanan vergi teşvikleri araçlarıyla hızlandırdığının altı çizilmektedir. Buna göre 2014 yılı itibariyle performansları BST Bakanlığı tarafından izlenen 40’ı faaliyette 55 bölge kurulmuştur. Türkiye’de bakanlıklar düzeyinde üç bakanlık küme ve kümeleşme girişimlerini değerlendirmekte ve desteklemektedir; Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, BST Bakanlığı. Kümeleşme girişimleri alanında; Kalkınma Bakanlığı güdümlü projeler kanalıyla destekler sağlanmakta, Ekonomi Bakanlığı’nın Uluslarası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Programı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Kümelenme Destek programı ve Kalkınma Ajansları’nın kümelere yönelik mali ve teknik destek programları bulunmaktadır. Bakanlıklar arasındaki eşgüdüm ve koordinasyonu sağlamak üzere Kalkınma Bakanlığı tarafından “Kümelenme Yönetişim Modeli” hazırlanmıştır. 2.6.5.1 Kalkınma Bakanlığı Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi 2014-2023-BGUS, Türkiye’nin bölgesel kalkınma stratejilerini kapsamlı bir biçimde anlatan önemli bir belgedir. Bu belgedeki, dört ildeki (Malatya, Erzurum, Kars, Muş) kümeleşme faaliyetleri ile doğrudan ilgili olduğu düşünülen önemli maddeler aşağıda belirtilmiştir: “4.2.3-385. Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi, bilgi ve teknoloji üreten kurumlar (üniversiteler, enstitüler) ile onu kullanan sanayi işletmeleri arasında operasyonel ağlar kurulması ve üniversitesanayi işbirliğinin etkinleştirilmesi sağlanacak, kümelenme odaklı ihtisaslaşmış OSB’ler oluşturulacaktır. Yenilik kapasitesi bulunan yüksek teknolojili sektörlerin ihtisas OSB’ler içinde yer alması teşvik edilecektir. 30 OECD Science Technology and Industry Outlook, 2014 69 4.7.1-606. Tüm Düzey 2 bölgelerde kalkınma ajanslarının koordinasyonunda bölge plan ve programları ile entegre olacak şekilde bölgesel yenilik stratejileri hazırlanacaktır.”[3] 2.6.5.2 BST Bakanlığı Sanayi Strateji Belgesi (2014-2018) 2014-2018 Yılları için hazırlanan Sanayi Strateji Belgesinde bölgesel kalkınma kapsamındaki kümeleşme girişimleri ile ilgili maddeler aşağıda özetlenmiştir. Politika 8: Bölgesel gelişmeye katkı sağlamak üzere sanayi politikaları geliştirilecektir. 138. Kümelenme konusunda bilinç ve örgütlenme düzeyi artmakta, küme oluşumlarının desteklenmesi yönünde yürütülen çabalar hem ulusal, hem de bölgesel rekabet gücü açısından önemli fırsatlar sunmaktadır. 139. Türkiye’de yatırımların ve istihdamın artırılması, ihracatın ve KOBİ’lerin desteklenmesi, bölgesel dengesizliklerin giderilmesi, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi gibi farklı amaçlarla çok sayıda teşvik programı uygulanmaktadır. Söz konusu desteklerin birbirini tamamlayıcılığı ve bölgesel öncelikler çerçevesinde şekillendirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle işletmelere yönelik devlet desteklerinin bölgesel düzeyde; sanayi altyapı ve üst yapı destekleri, iş geliştirme destekleri, finansal destekler, Ar-Ge ve yenilik destekleri temelinde farklılaştırılması gerekmektedir. Teşvik sisteminin en önemli unsuru olarak uygulanmaya devam eden yatırım teşvikleri, en bilinen teşvik biçimi olup genel sistemin omurgasını oluşturmaktadır. Yeni Teşvik Sistemi; Bölgesel Teşvik Uygulamaları, Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki, Stratejik Yatırımların Teşviki ve Genel Teşvik Uygulamaları olmak üzere 4 ana bileşenden oluşmaktadır. Yeni teşvik sisteminde; bölgesel teşvik uygulamalarına esas olan bölgesel kademelenme çalışması yenilenmiş ve 2011 yılında yenilenen Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi temel alınarak 6 teşvik bölgesi oluşturulmuştur. Teşvik kapsamı, destek araçları ve destek oranlarının sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi düşük bölgeler lehine iyileştirilmesi sonucunda teşvik belgesi alan yatırımlar içinde bu bölgelerin oranı artmıştır. KOSGEB, Haziran 2005 verilerine göre Türkiye’deki illerde KOSGEB Veri Tabanında bulunan işletmelerin sayısına göre “kümelenme tablosu” hazırlamıştır. KOSGEB, 2010’da KOBİ’lerin işbirliği güç birliği anlayışında bir araya gelmelerini sağlayarak ortak sorunlarına ortak çözümler üretilmesini amaçlayan ‘İşbirliği-Güçbirliği Destek Programı’nı geliştirmiştir. 70 Ulusal Küme Destek Programı; rekabetçilik ve yenilikçilik alanlarında, BST Teknoloji Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile işbirliği içinde Ulusal Küme Destek Programı hazırlanmıştır. 2013 yılı Ekim ayında söz konusu program uygulamaya konulmuştur. Türkiye genelinde küme geliştirmeyi desteklemek amacıyla ulusal ve uluslararası uzmanlardan oluşan ekip tarafından hazırlanan “Uygulamalı Küme Geliştirme Kılavuzu” yayımlanmıştır. TÜBİTAK Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Ağları ve Platformları Kurma Girişimi Projeleri Destekleme Programı; ulusal ve uluslararası kurum, kuruluş, birim ve gruplar arasında temel bilimler, mühendislik, sağlık bilimleri, sosyal bilimler ve ilgili teknoloji dallarında, özellikle Türkiye’ülkemizin bilim ve teknoloji öngörüleri doğrultusunda gelişmesini sağlamak amacı ile geliştirilmiştir. IPA (Instrument for Pre-accession Assistance-Katılım Öncesi Yardım Aracı); Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) kapsamında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programı (BROP) çerçevesinde finanse edilen KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi'nin amacı KOBİ’lerin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü kümelenme anlayışı ile geliştirmek olmuştur. 2013’de tamamlanan projenin değerli bir çıktısı da 10 kılavuzdan oluşan kümelenme rehberidir; 1.Yerel Paydaşlar için Kümelenme Kılavuzu, 2. Küme Kolaylaştırıcıları için Uygulamalı Küme Geliştirme Kılavuzu, 3. Kümelerin Tanımlanması ve Önceliklendirilmesi Kılavuzu, 4. Kümeler için Güven Oluşturma, İşbirliği ve Ağ Yönetimi Kılavuzu, 5. Kümeler için Uluslararasılaştırma Strateji ve Pazarlama Kılavuzu, 6. Kümeler için Değer Zinciri yönetim Kılavuzu, 7. Kümeler için Tedarik Zinciri Yönetim Kılavuzu, 8.Kümeler için İnovasyon ve Ar-Ge Yönetim Kılavuzu, 9. Kümeler için Performans Değerlendirme ve İzleme Kılavuzu, 10. Küme Geliştirme Sürecinde UR-GE Projesi Hazırlama ve Uygulama Kılavuzu’nu içermektedir. BROP kapsamında 15 Cazibe Merkezi (Büyüme Merkezi) belirlenmiştir. Kars, Erzurum ve Malatya illeri bu merkezlerdendir. Programın kaynakları, programın etkisinin ve katkısının en yüksek olacağı belirli sayıdaki sektörlere ve bölgelere yoğunlaştırılmıştır. İmalat sanayi ve turizm sektörü de BROP’un sektörel yoğunlaşmasının ana unsurlarını oluşturmaktadır. Bu bağlamda Malatya’ya İş Geliştirme Merkezi kurulması; Erzurum, Erzincan ve Kars Kış Turizmi Koridoru Projesi, tüm Türkiye için Teknoloji Transferini Hızlandırma Fonu Projesi, TRA2 Bölgesinde Süt Ürünleri Kümelenmesini Canlandırma ve Kars'ta Peynir Altı Suyu İşleme Tesisinin Kurulması Projesi, Malatya Kayısı Küme Aktivasyonu ve Küme Altyapısını Güçlendirme Projesi, Kars’da Tarihi Kimliğiyle Kars Kenti Projesi bulunmaktadır. 71 Ekonomi Bakanlığı: Ekonomi Bakanlığı KOBİ ve Kümelenme Destekleri Dairesi Başkanlığı tarafından uygulanan 2010/8 sayılı ‘Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ’- UR-GE ile kümeleşme yaklaşımını esas alan yerel dinamiklerin harekete geçirilmesi ve işbirliği kuruluşlarının önderliğinde ihracat seferberliğinin başlatılması Türkiye’de yerleşik şirketlerin, uluslararası arenada rekabetçiliğini ve ihracatını artırma amaçlanmıştır. Bu kapsamda şirketler, işbirliği kuruluşlarının proje başvuruları sonucu desteklenmektedir. Bu destek uygulanması itibariyle bir küme destek programıdır. Çünkü işbirliği kuruluşunun şemsiyesi altında çok sayıda işbirliği yapan şirketin desteklenmesini içermektedir. Tablo 10 Kümeleşme İle İlgili Bilgi Kaynakları Dünya BM Sınai Kalkınma Programı (Küme ve İş Ağları Birimi) Institute for Stratejy and CompetitivenessHarvard Bus. sch. World Bank US Council on Compotitiveness The Global Cluster Inititiative Survey (GCIS) The Compotitiveness Institute Cluster Observatory Avrupa European Cluster Observatory European Cluster Collaboration Platform The Danish Cluster Alliance Enterprise Europe Network European Small Business Portal European Secretariat for Cluster Analysis Türkiye Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi Uluslararası Rekabet Araştırmaları Kurumu Yenileşim Derneği Küme yöneticileri Kulübü Kobi İşbirliği ve Kümelenme Projesi Ekonomik Kalkınma için Kümelenme Anadolu (AKİP) 72 Kümeleri İşbirliği Platformu www.unido.org www.isc.hbs.edu www.worldbankorg7urban7led7cluster2.html www.complete.org7publications7cluster reports.asp http://cluster-research.org/ http://www.tci-network.org/ http://clusterobservatory.in/ www.clusterobservatory.eu www.cluster-collaboration.eu www.regx.dk www.enterprise-europe-network.ec.europa.eu/index en.htm www.ec.europa.eu/small-business/index en.htm www.cluster-analysis.org www.clusterturkey.com www.urak.org www.yenileşim.org www.clusterman.org www.smenetworking.gov.tr www.sanayi.gov.tr/Files/Attachments/OtherFiles/kumelenmebrosuru-19072012144348.pdf www.akip.org.tr 2.6.6 Metodoloji Bu bölümde proje kapsamında gerçekleştirilecek olan küme analizi çalışmasının metodolojisine ilişkin ana çalışma başlıkları ve bu başlıklar altında bulunabilmiş olan bilgilere yer verilecektir. Metodolojinin Teorik Çerçevesi o Kümeleşme Girişiminin Evreleri Aşağıdaki kutular kümeleşme girişiminin başlangıç evrelerini bir biçem içerisinde göstermektedir: Farklı evrelerdeki kümeleşme girişiminin veya küme organizasyonunun can alıcı yetkinlikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir: Sosyal sermayenin inşası ve güvenin tesis edilmesi esnasında o Liderlik o Yaptırabilme yeteneği o İnsanlar arası ilişkileri görme becerisi o Bütünleştiricilik Stratejik linkleri/bağlantıları geliştirmek, stratejiyi ve vizyonu tanımlamak esnasında o Yönetimsel ve analitik hüner o Sanayiye has bilgi sahibi olmak Eylemlerin taahhüt edilmesi esnasında o İnsanlar arası ilişkileri görme becerisi o Yönetimsel ve analitik hüner o Kaynak yaratma ve yönlendirme becerisi gerekli olmaktadır. Kümeleşme Girişiminde Gerçekleştirilecek Etkinlikler Etkili bir küme girişiminde yapılacak etkinlikler için aşağıdaki tablo hazırlanmıştır. Bu genel tablo pek çok kümeleşme girişimine uygulanabilecek biçimde elde edilen deneyimlerden yararlanılarak oluşturulmuştur. 73 Şekil 12 Küme oluşturma yol haritası Yukarıdaki şekil kümeleşme girişiminin kuruluş süreçlerini de içermektedir. Kümeleşme Girişiminin Kuruluş süreçleri esas olarak kümeyle neyin gerçekleştirmek istendiğine ve birlikte olması düşünülen firmaların oluşturduğu ortama dayanır. Mamafih, yapılacak işler aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir: İletişimin arka planı için bir analiz/fizibilite çalışması yapılması, tabloda pembe olarak gösterilen kutular Çizilen çerçeve içerisinde bir organizasyon yapısı hazırlanması, tabloda sarı olarak gösterilen kutular Gerekli finansmanın sağlanması, tabloda gri olarak gösterilen kutular Kümeleşmenin başlatılması (lansmanı), tabloda mavi olarak gösterilen kutuların en üste tek olanıdır. Çekirdek Gurubun Oluşturulması ve İl GZFT’lerinin değerlendirilmesi [I. Çalıştay veya I. Çalıştay öncesi saha görüşmeleri] Faktörlerin Saptanması [Saha görüşmeleri; Arama ve Diyalog amaçlı II. Çalıştay] 74 Şekil 13 Doğu Anadolu Düzey 2 Bölgelerinde Öne Çıkan Sektörel Yığılmalar (2009) Kaynak : Kalkınma Bakanlığı Şekil 13’de Türkiye’nin doğu bölgesi üzerinde, NACE ikili sınıflamasına göre, Düzey 2 Bölgelerinde öne çıkan sektörel yığılmalar özetlenmiştir. Şeklin alt kısmındaki Herfindahl Endeksi’ndeki renkler sektörel çeşitliliğin yoğunluğunu göstermektedir. Karadeniz Bölgesi ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde genel olarak gıda, ağaç ve metalik olmayan diğer mineral ürünlerin imalatında yığılmalar görülürken, Türkiye’nin güney doğusunda; gıda, tekstil, metalik olmayan diğer mineral ürünlerin ve plastik ürünlerin imalatı öne çıkmaktadır. Genel olarak İstanbul, Doğu Marmara, İzmir, Ankara ve Adana Mersin Bölgesinde sektörel çeşitlilik fazla olduğu bilinmektedir; buna karşın İmalat Sanayiinde verimliliğin en düşük olduğu bölgeler sırasıyla TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan), TRA1 (Erzurum, Erzincan, Bayburt) TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari), TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli), TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) bölgeleridir. Ana metal sanayinin yığıldığı bölgelerde kişi başına düşen ciro oranının da daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. 75 Kümelerin Üç Yıldız Analizi [Dört il için istatistiki verilere dayalı olarak öne çıkan sektörlerin seçilmesi. (BST Bakanlığı, DAP Yönetimi)]-[Masa başı çalışması] Aktörler Düzeyinde Küme Potansiyellerinin Değerlendirilmesi [Üç yıldız analizinde ortaya çıkacak sektörlere ek olarak, istatistiki verilerin yetersizliği nedeniyle iyi incelenemeyen fakat küme potansiyeli olduğu düşünülen sektörlere ait saha çalışmalarının da yapılması. (BST Bakanlığı, DAP Yönetimi)]-[Farkındalık Yaratma ve Arama Çalıştayı -I. Çalıştay] Porter’ın Elmas Modelinin Hazırlanması ve Değerlendirilmesi (Anlamlandırılması). [Dört ilin üç yıldız analizleri, rekabetçilik ve dış ticaret karneleri, yenilik göstergeleri, inoreka rekabet analizi sonuçları, işbirliği analizlerine dayanılarak dört sektör için Porter’ın Elmas Modelinin hazırlanması ve değerlendirilmesi.]-[Masa başı çalışması + Farkındalık Yaratma ve Arama Çalıştayı – I. Çalıştay] Farklı Rekabetçilik ve Yenileşim Analizleri o 5.1.2.1. Dört İlin (Malatya, Erzurum, Kars, Muş) Rekabetçilik Karneleri- [Masa başı çalışması] o 5.1.2.2. Dört İlin (Malatya, Erzurum, Kars, Muş) Dış Ticaret Karneleri [Masa başı çalışması] o 5.1.2.3. Dört İlin (Malatya, Erzurum, Kars, Muş) Yenilik Göstergeleri – [Masa başı çalışması] o 5.1.2.4. Dört İlin (Malatya, Erzurum, Kars, Muş) İnoreka Rekabet Analizi [Her bir kümeleşme için 30 küme aktörü ile yarı yapılandırılmış mülakat teknikleri uygulanarak yüzyüze görüşme + Masa başı çalışması] İşbirliği Analizleri o Sektör Değer Zincirleri [İnoreka Rekabet Analizi kapsamında firmalar değer zinciri analizi] Kurulların ve Çalışma Guruplarının Saptanması [Saha görüşmeleri; Arama ve Diyalog amaçlı II. Çalıştay] Bu aşamada hedeflenen başlıca çıktılar aşağıda verilmektedir. o o o o 76 Sosyal sermayenin inşası ve güvenin oluşturulması Stratejik linklerin geliştirilmesi Stratejinin ve vizyonun tanımlanması Eylemlerin taahhüt edilmesi vb. gibi Misyon, Vizyon, Etik Değerler, Stratejilerin Oluşturulması ve Değerlendirilmesi [Bağdaştırma Yöntemi ile stratejilerin tayini-Masa başı çalışması; Değerlendirme-Arama ve Diyalog amaçlı II. Çalıştay] Yol Haritaları Taslaklarının oluşturulması [Arama ve Diyalog amaçlı II. Çalıştay] Yol Haritalarının Hazırlanması [Masa başı çalışması] Mevcut Durumun Rekabetçilik Analizleri [Yapılabilirlik Çalışmasının Analizi] Küme Analizleri Kaynak:Tepav Diğer İşbirlikleri [İnoreka Rekabet Analizi kapsamında; firmalar arası, üniversite –sanayi, kamu-sanayi işbirlikleri analizi] 77 2.7 Girişimcilik Politikaları 2.7.1 Bir Politika Aracı Olarak Girişimcilik Girişimcilik, özellikle Ar-Ge yenilikçilik sonuçlarının ticari ürünlere dönüşmesinde etkin bir araç olarak, ülkelerin gelişimi için fırsatlar vaat eden bir alan olarak ön plana çıkmıştır. Girişimcilik kabiliyeti yaygın şekilde ticari başarı için kilit faktörler arasında değerlendirilmektedir. Girişimciler, Schumpeter’in31 (Schumpeter, 1911) ekonomik sistem muhasebesi açısından önemli bir faktördür ve girişimcilik, ticari alanlarda ve şirketlerde yaygın şekilde öğretilen bir konudur. Liselerde, birçok üniversitede ve çok sayıda farklı platformda girişimcilik derslerine her geçen gün daha fazla yer verilmektedir. Özellikle günümüzün yenilik politikaları KOBİ’lerin desteklenmesinden girişimciliğin desteklenmesine doğru kaymaktadır (Henrekson ve Stenkula, 2009)32. Bu değişim süreci Cox ve Rigby (2012) 33 tarafından “girişimciliğe dönüş – entrepreneurial turn” olarak adlandırılmaktadır. Hükümetler bu değişim sürecine kurguladıkları çeşitli destek programları ile uyum sağlamaktadır. Girişimciliği destekleyen mekanizmalara yönelik çalışmalar genellikle kapsam açısından ve teknik olarak ilginç kamu politikası sorunlarını ortaya çıkarmaktadır. Sosyal ve ekonomik aktörlerle yakın bir politika olması sebebiyle girişimcilik çok sayıda ülkede bir politika hedefi olarak ortaya konmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde girişimcilik kültürü ekosisteminin gelişmişlik düzeyi açısından en üst seviye olduğu kabul edilmektedir. Girişimcilik kaynağı ve değeri açısından, sosyal ve psikolojik bilimlerle de işbirliği içindedir. Hatta, girişimcilik davranışı ile genetik arasındaki güçlü bağlantıyı inceleyen ve bazı durumlarda bu bağlantıyı ortaya koyan çeşitli çalışmalar da bulunmaktadır (Eckhardt ve diğerleri, 2006; Nicolaou ve diğerleri, 2008; Nicolaou ve Shane, 2009; Nicolaou ve diğerleri, 2009; Shane ve diğerleri, 2010).34 31 Schumpeter, J.A. (1911). “The Theory of Economic Development. An Inquiry into Profits, Capital, Credit, Interest and the Business Cycle.” Translated by R. Opie, and Published by Oxford University Press (1963), 66. 32 Henrekson, M. and Stenkula, M. (2009). Entrepreneurship and Public Policy. IFN Working Paper No. 804, Research Institute of Industrial Economics, Stockholm. 33 Cox, D. and Rigby, J. (eds.) (2012). Innovation Policy Challenges for the 21st Century, Routledge, Londra. 34 Eckhardt, J. T., S. Shane, & F. Delmar (2006). "Multistage Selection and the Financing of New Ventures." Management Science 52(2): 220-232., Nicolaou, N. and S. Shane (2009). "Can Genetic Factors Influence the Likelihood of Engaging in Entrepreneurial Activity?" Journal of Business Venturing 24(1): 1-22. Nicolaou, N., S. Shane, et al. (2008). "Is the Tendency to Engage in Entrepreneurship Genetic?" Management Science 54(1): 167-179. Nicolaou, N., S. Shane, L. Cherkas, & T.D. Spector (2009). "Opportunity Recognition and the Tendency to be an Entrepreneur: A Bivariate Genetics Perspective." Organizational Behavior and Human Decision Processes 110(2): 108-117. Shane, S., N. Nicolaou, et al. (2010). "Genetics, The Big Five, and The Tendency To Be Self-Employed." Journal of Applied Psychology 95(6): 1154-1162. 78 Literatürde sıklıkla hatalı bir şekilde girişimcilik politikasının KOBİ politikasına eşit olduğu değerlendirilmektedir, ancak çok sayıda yazar (ör. Storey, 2005)35 bu ikisi arasında ciddi farklılıkların olduğunu savunmaktadır. KOBİ politikaları, mevcut işletmelere veya kuruluşlara yönelik olup bu işletme ve kuruluşlara karşılaştıkları sorunlarda yardımcı olmak üzere tavsiye ve bilgi sağlamayı hedeflemektedir. Buna karşılık girişimcilik politikaları kişilere yöneliktir. Bir başka ifadeyle yeni bir iş kurmayı düşünen, düşünmeye başlayacak ve düşünebilecek veya kısa bir süre önce yeni bir iş kuran kişilere yöneliktir. Girişimcilik politikaları bu nedenle ticarette bağımsız olarak hareket eden bireylerin sosyal ve ekonomik olarak üretken faaliyetlerinin desteklenmesine yönelmektedir (Henrekson ve Stenkula, 2009)36. Temel hedefi, sosyal olarak optimum değerin altında kaldığı düşünülen girişimcilik faaliyet seviyesini yükseltmektir. Girişimcilerin gereksinimlerinin doğrudan karşılanmasına yönelik olarak, ticari tavsiye programları veya eğitim politikası gibi daha kapsamlı makroekonomik politika çerçeveleri vb. gibi politikalar uygulanabilir. Kaynak desteğinin düzeyine bağlı olarak, girişimcilik politikaları sert veya yumuşak olarak sınıflandırılabilmektedir (Storey, 2005)37. Sert politikalar genellikle finans (krediler ve hibeler) şeklinde destekler sunarken; yumuşak politikalar, şirket kuruluşu öncesi girişimcilere yönelik danışmanlık faaliyetleri, şirket kuruluşu aşamasında danışmanlık faaliyetleri, finansal desteğin kolaylaştırılması, teknolojinin geliştirilmesi ve teknolojiye erişimin kolaylaştırılması, fiziksel altyapıya erişimin geliştirilmesi veya şirket kuruluşu sonrası tavsiyeleri içermektedir. 2.7.2 Girişimciliğin Karakteristikleri Literatürde girişimciliğin çeşitli kişisel karakteristiklerden oluştuğu kabul edilmektedir; bu karakteristikler a) kültürel değerler açısından bir değer veya davranış sistemi ve b) bir değer sisteminin gerçekleştirilmesinde önemli gördüğümüz kabiliyetler seti olarak iki kategoriden oluşmaktadır. Birçok analiz çalışmasında girişimciliğin, yönetim ve sonuca odaklı aksiyonla daha yakından bağlantılı olduğu yönünde genel bir görüş birliği bulunmaktadır. Girişimcilikte üç temel davranış öne çıkmaktadır; (i) yüksek sorumluluk üstlenme (ii) hesaplı risk alma ve (iii) performansa dönük geri bildirim talep etme (Johnson, 1990)38. Bu davranışları olumlu veya olumsuz etkileyen yapılar, kurumlar veya gruplar olmaktadır. Girişimci kültürde yüksek başarı güdüsü egemendir. Örneğin yüksek başarı güdüsünün Amerikan toplumunda desteklenmesi ABD’de girişimci kültürün gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Girişimcilerde bulunması beklenen yetenekler ve özelliklere ilişkin bir görünüm Şekil 14’de verilmektedir. 35 Storey, D. J. (2005). "Entrepreneurship, Small and Medium Sized Enterprises and Public Policies", in Z.J. Acs and D.B. Audretsch (eds.), Handbook of Entrepreneurship Research: 473-511. 36 Henrekson, M. and M. Stenkula (2009). Entrepreneurship and Public Policy. IFN Working Paper No. 804. 37 Storey, D. J. (2005). "Entrepreneurship, Small and Medium Sized Enterprises and Public Policies", in Z.J. Acs and D.B. Audretsch (eds.), Handbook of Entrepreneurship Research: 473-511. Johnson, B.R., (l990). “Toward A Multidimensional Model of Entrepreneurship: The Case of Achievement Motivation and the Entrepreneur”, Entrepreneurship Theory and Practice, l4. 38 79 Şekil 14. Girişimcilikte Yetenekler39 Girişimcilik desteğindeki kapsamı belirleyebilmek açısından politika yapıcıların sunulabilecek girişimcilik karakteristikleriyle ilgili bazı çalışma konuları arasında: dikkatine Girişimcilik yönelimi (Entrepreneurial Orientation - EO) (Dess ve diğerleri, 2011)40, Girişimciler tarafından hedef belirleme (Ardichvili ve diğerleri, 2003)41, Girişimciliğin sosyal kavramları ve iş gücü, vergilendirme ve diğer politikalarla daha geniş anlamdaki bağlantıları (Henrekson ve Stenkula, 2009);42 Yeteneklerin geliştirilmesi, (OECD, 2010)43 OECD değerlendirmesinde, yeni bilgilerin analiz edilmesi, kullanılması ve uyarlanmasını ve bunların mevcut bilgilerle birleştirilmesini içeren bazı özel (birbiriyle bağlantılı) yeteneklerin tartışıldığı bir çerçeve sunulmaktadır: “Yeni ticari girişimlerin ve mevcut işletmelerde inovatif projelerin oluşturulması ve yürütülmesi için özel girişimcilik yeteneklerine örnek olarak risk değerlendirme ve garantileme, stratejik düşünce, kendine güven, kişisel ilişki ağını en iyi şekilde kullanabilme kabiliyeti, ortak bir hedefin başarılmasında başkalarını motive etme, başarı için işbirliği ve diğer zorluklarla ve girişimciler tarafından yerine getirilen gereksinimlerle baş etme kabiliyeti gösterilmektedir” (OECD, 2010). 2.7.3 Girişimcilik Desteğine İlişkin Gerekçeler Girişimciliğin kuramsal yazında desteklenmesi gereken bir faaliyet olarak öne çıkmasında farklı gerekçeler mevcuttur. Bu kapsamda, Ar-Ge ve yeniliği desteklemeye yönelik devlet müdahalesinin en önemli kuramsal gerekçeleri serbest piyasa ekonomilerinde ortaya çıkan “pazar tökezlemeleri” 39 http://turtleinvestor888.blogspot.com/2009/07/entrepreneurship-requires-four-areasof.html Dess, G. G., B. C. Pinkham, & H. Yang (2011). "Entrepreneurial Orientation: Assessing the Construct's Validity and Addressing Some of Its Implications for Research in the Areas of Family Business and Organizational Learning." Entrepreneurship Theory and Practice 35(5): 1077-1090. 41 Ardichvili, A., Cardozo, R., & Sourav, R. (2003). "A Theory of Entrepreneurial Opportunity Identification and Development." Journal of Business Venturing 10: 105-123. 42 Henrekson, M. ve Stenkula, M. (2009). Entrepreneurship and Public Policy. IFN Working Paper No. 804, Research Institute of Industrial Economics, Stockholm. 43 OECD (2010). “Entrepreneurship Skills”, in SMEs, Entrepreneurship and Innovation. 40 80 (market failures) olarak adlandırılabilir. Pazar tökezlemesi kabaca, mevcut bir yatırım ve faaliyet alanında var olan risklerinden dolayı o faaliyet alanına sosyal ve toplumsal optimumdan daha az yatırım yapılması olarak tanımlanabilir. Devletler bu alanlara politika araçları ile müdahale ederek faaliyetlerin yoğunlaşmasını ve toplumsal faydanın optimize edilmesini sağlamaya çalışır. Girişimcilik de bu tür faaliyetlerden biri olarak görülmektedir. Girişimciliğe devlet müdahalesinin ve desteğinin altında aşağıdaki nedenler sayılabilir (Ramlogan ve Rigby, 2012)44: Farkındalık Noksanlığı: Genç bireylerde farkındalığın az olması ya da olmaması bir iş kurmanın potansiyel faydalarını anlamalarını zorlaştırmaktadır. Bu durum için literatürde önerilen en önemli çözüm, eğitim sistemi ve kültürel değerlerde girişimcilik vurgusunun artırılması olarak ön plana çıkmaktadır. Ayrıca, gençleri küçük yaşta girişimciliğe yönlendirecek destek programları da önemli görülmektedir. Bilgi (Malumat-Information) Edinme Sorunları: İş sahiplerinin genelde yaptığı hata dışarıdan gelecek tavsiyelere kapalı olmalarıdır. Ayrıca, özellikle genç girişimciler tecrübeli biri onlara yol gösterene kadar firmalarının sahip olduğu problemlerin farkında değildirler. Bu bilgi eksiklikleri, serbest piyasa ekonomisinde tam bilgi sahibi olarak kabul edilen bir firmanın aslında yeterince bilgi sahibi olmadığına işaret etmektedir. Geliştirilecek mentorluk/koçluk destekleri firmaların kolayca yeni bilgi edinmelerini ve tavsiyeler almalarını sağlayarak ilave maliyetler oluşturmalarını engelleyebilecektir. Finansmana Erişim: Genç girişimcilere ait start-up’ların finans kuruluşlarında ihtiyaç duydukları finansmana erişimlerini engelleyen en önemli unsur, yeni kurulmuş olmaları sebebiyle finans kuruluşunun bu firmaları değerlendirememesi ve değerlendiremediği firmaya da finansman sağlayamamasıdır. Bu durum, devletlerin yeniliğe sağladıkları teşvik, hibe ve desteklerle aşılmaya çalışılmaktadır. Ar-Ge ve Yeniliğe Yatırımın Sağlayabileceği Pozitif Dışsallıklar: Özellikle teknoloji-yoğun startup girişimlerin teknoloji ve yeniliğin doğasından gelen riskleri de mevcuttur ve ilgili risk yatırımcıyı korkutabilir. Sonuç, teknoloji tabanlı girişimlerin toplumsal optimumun daha altında yatırım almasıdır. Yukarıdaki pazar tökezlemelerinin ana nedenleri incelendiğinde girişimcilik faaliyeti için dört önemli etken olduğu sonucuna varılabilir. Bunlar; 1) 2) 3) 4) Bilişsel, davranışsal ve kültürel değerler, Kişisel yetenek, Finansman, Bilgi. Shane (2012), girişimciliği “fırsatların belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kullanılması” olarak tanımlarken45; tamamlayıcı bir tanım olarak Shane ve Venkataraman (2000) politika geliştirirken girişimcilik kavramının firmadan ayırt edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Teknoloji tabanlı 44 Ramlogan, R., ve Rigby, J., (2012). The Impact and Effectiveness of Innovation Policy, Working Paper, Manchester Institute of Innovation Research. 45 Shane, S., (2012). Reflections on the 2010 AMR Decade Award: Delivering on the Promise of Entrepreneurship as a Field of Research, Academy of Management Review, 37(1), pp. 10-20. 81 girişimcilikte bu fırsatlar “teknoloji” ile ilintilidir46. Teknoloji ve yenilik faaliyetleri doğası gereği daha fazla risk içerdiğinden bu tür girişimcilik faaliyetlerinin pazar tökezlemesine maruz kalma olasılığı çok daha yüksektir. Bir diğer OECD çalışmasında (OECD, 2012)47 genel olarak girişimciliğin çerçevesini belirleyen unsurları, girişimcilik ekosistemi olarak tanımlamakta olup aşağıdaki tabloda 6 başlık altında sınıflandırmıştır (Tablo 11). Tablo 11. Girişimcilik Ekosistemini Oluşturan Unsurlar 1. Düzenleyici Çerçeve • İdari Yük (iş kurma/büyütme), • İcra ve iflas mevzuatı, • Sağlık ve çevre mevzuatı, • Ürün ve iş piyasaları mevzuatı, • Adalet sistemi, Vergi sistemi, • Sosyal güvenlik mevzuatı. 4. Bilginin Oluşumu ve Yayılımı • Ar-Ge yatırımları, • Üniversite-sanayi işbirliği • Firmalar arası işbirlikleri, • Teknoloji, internet. 2. Pazar Koşulları • Rekabet mevzuatı, • Dış pazarlara erişim, • İç pazara erişim, • Kamu ihaleleri, • Kamunun rolü, • Pazarın kalitesi. 3. Finansa Erişim • Kredi piyasaları, • Özel sermaye, • Girişim sermayesi, • Yatırım melekleri, • Sermaye piyasaları. 5. Girişimcilik Kabiliyetleri 6. Kültür • Eğitim ve deneyim, öğrenim, • Risk algısı, • Girişimcilik altyapısı, • Girişimci algısı, • Danışmanlık/eğitim hizmetleri, • İş sahibi olma istekliliği. • İşgücü hareketliliği. Hızlı büyüyen işletmeler de araştırmalarda mercek tutulan başka bir konu olmuştur. OECD’nin çalışmasına göre, hızlı büyüyen işletme, üç yılda ortalama yüzde 20’den fazla büyüme (ciro veya istihdam olarak) ve izlenmeye başlandığında en az 10 çalışanı bulunan işletmedir (OECD, 2012)48. Hızlı büyüyen işletmeler diğer işletmelere göre istihdam artışı ve yenilik yapma kapasiteleri açısından daha yüksek bir etkisi bulunmaktadır. (EU, 2011)49. 2.7.4 Türkiye’de Girişimciliğin Tarihçesi Türkiye’de girişimciliğin gelişimi, eski tarihlerde Osmanlı devletinin hiyerarşik yapısı ile paralel şekilde sadece devlette mevkisi olan şahıslarca elde edilen servet/mülkiyet varlığı geleneği ile olumsuz yönde etkilenmiştir. Ayrıca loncaların Osmanlı girişimci sınıfına durağan, yeniliklere kapalı, kanaatkâr, ihtiyacı kadar çalışma zihniyetini yerleştirmeye çalışmasıyla toplumda da kişilerin yenilikleri kabul etmesi, çok miktarda mal üretmesi, fazla çalışıp servet biriktirmesi gibi konular gerilerde kalmıştır. 46 Shane, S. and Venkataraman, S. (2000). The Promise of Entrepreneurship as a Field of Research, 25(1), pp. 217-226. 47 OECD, (2012). Entrepreneurship at a Glance 48 OECD, (2012). Entrepreneurship at a Glance, EU, (2011). Kay M., Antje S., High-Growth Companies, Input Paper to the Workshop: As Drivers for Job Creation and Innovation: How to Support Them Best? 49 82 Kişiler sermaye edinmek için ticaret ve sanayiden ziyade memurlukta yükselmeye yönlenmiştir (Çokgezen, 2000)50. Türk toplumu, Japonya, Pakistan ve Arjantin gibi toplulukçu ülkelerle birlikte anılmaktadır. Bireyci toplumlar ise, Amerika, Kanada, İngiltere ve Avustralya gibi endüstride, teknolojik gelişmede ve refah sıralamasında ön sırada olan ülkelerdir (Hofstede, 1980) 51 . Türk toplumu ortaklaşa davranış göstermesine rağmen birey bazında durum farklılık arz edebilmektedir. Genel anlamda araştırmacılar; bireyciliği yüksek, belirsizlikten kaçınma ve güç mesafesi boyutları düşük ve erkeksi özellik gösteren kültürlerin girişimciliğin gelişimini kolaylaştırdığını ifade etmektedirler (Hayton vd., 2002)52. Türkiye’de finansal liberalizasyon hareketlerinin öncesindeki kapalı ekonomik model ve ekonomide geçerli olan ithal ikamesi uygulaması, iş dünyasını küresel rekabet ortamından uzak tutarak, iç piyasada hâkim olmanın verdiği rehavetle karlarını korumaya çalışan ve siyasi ve ekonomik belirsizlikler içinde risk almaktan çekinen bir ortam yaratmıştır. Günümüzde ise her geçen gün küçülen dünya ve sınırların ortadan kalktığı ekonomik sistemde rekabetten uzak durabilmek neredeyse hiçbir işletme ya da sektör için imkân dâhilinde değildir. Söz konusu gelişmeler Türkiye ekonomisi için de geçerli olup, son yıllarda girişimciliğin önemi kavranmış ve gerek devlet gerekse özel sektör kuruluşlarının katkılarıyla, girişimcilik konusunda yeni çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Girişimlerin başarısı ve devamlılığı sürekli tartışılan bir konu olup, başarının önündeki engeller saptanmaya çalışılmakta ve ortadan kaldırılması için politikalar üretilmektedir. Açılan her işletmenin başarılı olacağı ve uzun yıllar faaliyetlerine devam edeceğini beklemek mümkün değildir (Toksoy ve Sönmez, 2014)53. Dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasında ilk sıralarda yer alan ve birçok farklı finansal araçla işletmeler için alternatif finansman modelleri üreten Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bile girişimler uzun ömürlü değildir (Shane, 2011)54. Çokgezen, M., (2000). New Fragmentations and New Cooperations in the Turkish Bourgeoisie. Environment and Planning: Government and Policy. Vol 18, ss:525-544. 50 Hofstede, G., (1980). Culture’s Consequences: International Differences in Work-Related Values. Newbury Park: Sage Publications, Inc. 51 Hayton J. C., George, G. ,Zahra, S. A., (2002). National Culture and Entrepreneurship: A Review of Behavioral Research, Entrepreneurship Theory and Practice, 26(4), 33-53. 52 53 Toksoy, Andaç, Sönmez Asuman, (2014). Türkiye’de Girişimcilik ve Türk Girişimci Profili Üzerine Bir Analiz, Yönetim ve Ekonomi Dergisi, Celal Bayar Üniversitesi, 41-58. 54 Shane, S, (2011). “Who Counts As an Entrepreneur? (Opinion)”,http://www.entrepreneur.com/article/230350 (15/01/2014) 83 Şekil 15. ABD’deki Girişimcilerin Gelişimi Son yıllarda yapılan uluslararası çalışmalarda, Türkiye’de kültürün girişimciliği desteklemesi açısından gelişmiş ülkelerle çok farkın olmadığı ortaya çıkmaktadır. Ernst ve Young (2011)55 tarafından gelişmiş ülkelerde (G20) yapılan bir araştırmada “sahip olunan kültürün girişimciliği özendirip özendirmediği” vatandaşlara sorulmuştur. Katılımcıların % 76’sı kültürün girişimciliği özendirdiği önermesine “tamamen katılıyorum” ve “katılıyorum” şeklinde cevap vermiştir. Bu oran Hindistan’da % 98, Çin’de % 92, Kanada’da % 88, ABD’de % 88, Suudi Arabistan % 86 ve Türkiye’de %82’dir. AB Komisyonu tarafından yaptırılan bir araştırma da, girişimciliğin kültürel boyutlarıyla ilgili konulara odaklanılmıştır. “Farklı işler arasında tercih yapabileceğinizi varsayın, kendi işinizi yapmayı mı, ücretli çalışmayı mı tercih edersiniz” sorusuna “kendi işimi yapmak isterim” cevabını verenlerin oranı AB (27)’de % 45, ABD’de % 55, Çin’de % 71, Türkiye’de ise % 51’dir. Girişimcilerin imajı diğer meslek grupları ile karşılaştırıldığında ise AB (27)’deki katılımcıların % 49’u girişimcilerin imajını daha olumlu bulmuştur. Bu oran Danimarka’da % 83’e, ABD’de % 73’e ulaşmaktadır. Türkiye’de de katılımcıların büyük bir kısmı (% 63) girişimcilerin imajını daha olumlu bulmuştur (EU, 2010)56. Türk toplumu genelde, kişisel inisiyatif ve girişimci değer ve faaliyetlerin zayıf olduğu bir sosyal doku özelliği gösterse de, son dönemde bilgi teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, sosyal ağların yaygınlaşması, her alanda bireyin güçlenmesi ve kamudaki iş alanlarının sınırlanması gibi nedenler kültürel yapıyı girişimciliği destekleme yönünde değişime zorlamaktadır. Türkiye’de Cumhuriyet döneminde girişimcilik sınıfının oluşması için çaba sarf edilse de, 1960’lı yıllarda başlanan Planlı Kalkınma dönemi ile bir miktar hareket kazanabilmiştir. 1980’lerde serbest piyasa ekonomisinin gelişmesiyle, girişimcilik alanında da önemli gelişmeler görülmeye başlamıştır. 1990’larda Gümrük Birliği’nin kabul edilmesiyle rekabetçiliğin daha fazla odağa girmesinden dolayı girişimcilik çok etkin bir politika aracı haline gelmiştir. KOBİ politikaları girişimcilik politikalarını da kapsayacak şekilde oluşturulmaya başlanmıştır. Dünya Bankası yatırım ortamı araştırmasına göre Türkiye’de yeni kurulan işletmelerin yaklaşık % 50’si ilk iki yılda başarısız olmakta ve dört yılın sonunda % 40’ı ayakta kalabilmektedir. Yüksek iş hacim oranlarına rağmen ayakta kalan girişimlerin 2. ve 4. yılları arasında istihdam artışı % 10’un altında gerçekleşmekte, işletmeler yeterince 55 56 Ernst ve Young, (2011). Girişimciler Konuşuyor: Girişimcilik Barometresi. EU, (2010). Flash Eurobarometer: 298 84 büyüyememektedir. Bunun sonucu olarak da Türkiye’de orta ölçekli işletmelerin en yavaş büyüyen işletme grubunu oluşturduğu ve KOBİ’lerin benzer ülke KOBİ’lerine kıyasla daha yavaş büyüdüğü sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla yeni işlerin yaratılmasında önemli rol oynayan yeni girişimcilerin, kurulma ve gelişme aşamalarında desteklenmesi önem taşımaktadır (Cansız, 2013).57 2.7.5 Türkiye’de Yenilikçi Girişimciliğe Yönelik Destekler ve Özellikleri Türkiye’de 1990’lardan bu yana girişimciliği destekleyen bazı programlar kamu kurumları tarafından yürütülmüştür. Bölgesel olarak uygulanan vergisel teşvikler, yatırım teşviklerinin yanı sıra, genel girişimcilikle ilgili, yeni iş açma konusunda eğitim ve danışmanlık hizmetini kapsayan hibe destek ve yatırıma yönelik geri dönüşlü destek Girişimcilik Destek Programı adı altında KOSGEB tarafından hali hazırda yürütülmektedir. Özellikle teknoloji odaklı firmalara kuluçka altyapısında destekler sağlama yönünde, yenilikçi girişimciliğe yönelik destek olarak KOSGEB çatısı altında TEKMER programı ile yürütülmüştür. TEKMER’ler, KOSGEB’in koordinatörlüğünde ilgili üniversite, bölgedeki Sanayi&Ticaret Odası ve Teknoloji Geliştirme Bölgesi/Araştırma Kurumları arasında işbirliği ile kurulmuş, bu anlamda üniversitelerle KOBİ´lerin bir araya gelip Ar-Ge çalışmalarında ortak bir platform oluşturdukları yer olarak tanımlanmıştır. TEKMER’lerde yerleşen girişimciler ön inkübasyon sürecinde Ar-Ge/proje fikri geliştirme, pazar araştırması, iş planı gibi konularda eğitim ve danışmanlık destekleri alabilmektedirler. Ön inkübasyon sonrası süreçte ise KOSGEB’in Ar-Ge ve İnovasyon desteklerinden yararlanırken diğer yandan teknik, mali ve fiziksel konularda inkübasyon hizmetleri de sağlayabilmektedirler (Şekil 16)58. Şekil 16. KOSGEB TEKMER Programı Proje/iş fikri bazlı girişimcilik desteğine ilk olarak TÜBİTAK TEYDEB, 1508 Teknogirişim Destek Programı ile başlamıştır. Bu program, girişimcilik olgusunun teknoloji ve yenilik odaklı firmalara yönelmesini ve lisans, yüksek lisans veya doktora düzeyinde eğitimli öğrenci ve mezunların bilgi ve araştırmalarını ticari ve katma değeri yüksek ürünlere dönüştürebilmelerini teşvik etmek amacıyla 2008 tarihi itibarıyla uygulamaya alınmıştır. Program kapsamında, girişimcilerin firmalarını kurmalarının ardından, proje giderlerinin % 75 oranında, en fazla 100.000 TL ve bir yıl süre ile desteklenmesi amaçlanmıştır. 2008 yılında, başvuru yapan 119 iş fikri arasından 27 girişimci destek 57 58 Cansız, M. , (2013). Türkiye’nin Yenilikçi Girişimcileri http://usitem.cbu.edu.tr/db_images/site_402/file/tekmer.pdf 85 almıştır. 2009 yılında ise sadece 14 girişime destek sağlanmıştır. Bu girişimlere teminat karşılığı ön ödeme olarak proje harcamalarının gerçekleştirilmesi amacıyla kaynak aktarılmıştır. Programa 2009 yılı sonrası yeniden başvuru alınmamıştır. 2009 yılında BSTB tarafından başlatılan ve geniş kitlelerin dikkatini çeken Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı (TGSD) ülkemizde teknoloji tabanlı iş fikirlerinin ekonomiye kazandırılabilmesi adına genç girişimci ekosistemine o zamana kadarki en kayda değer müdahalelerden biri olmuştur. TGSD, üniversitelerin herhangi bir lisans programından bir yıl içinde mezun olabilecek durumdaki öğrenci, yüksek lisans veya doktora öğrencisi ya da lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden birini ön başvuru tarihinden en çok beş yıl önce almış kişilerin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini, bir iş planı çerçevesinde, katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmelerini teşvik etmek için düzenlenmiştir.59 Destek kapsamında desteklenmesi uygun bulunan girişimci en fazla 100.000 TL hibe ve bir yıl süre ile destek almaktadır. Destek ödemeleri bir iş planı çerçevesinde ön ödemeyi de kapsayacak şekilde dönem raporlarının projenin iş planına uygun olarak yürütüldüğünün denetimi sonrası yapılmaktadır. TÜBİTAK tarafından 2013 yılından itibaren yürütülmesine başlanan ve önceki 1508 Teknogirişim Desteği programının yerini alan 1512 no’lu Girişimcilik Aşamalı Destek Programı olarak yenilenmiş içeriği ile uygulamaya alınmıştır. Bu programda 2013-2014 arası ilk 2 yıllık dönemde, ilk olarak yapılan çağrı sonucunda merkezi olarak başvurular toplanmış, iş fikirlerinin değerlendirilmesinin ardından 1. Aşama kazananları belirlenerek, bu kazananlara yönelik eğitim programı sürecine geçilmiş, eğitim süreci sonunda da iş fikri sahipleri tarafından oluşturulan iş planları başvuruları ve yapılan sunumlar TÜBİTAK tarafından paneller aracılığıyla değerlendirilerek 2. Aşama kazananlarına yönelik 100.000 TL’lik hibe desteği alacaklar ve bunun için firma kuracak girişimciler belirlenmiştir. Programın değerlendirme süreci ve destek miktarı 2015 yılında hedef kitleden alınan geri bildirimlerle de değiştirilmiştir. Programın adı, 1512- Teknogirişim Sermaye Desteği Programı resmi adı altında yürütülmeye başlanmış, hedef kitleye doğrudan erişebilmek amacıyla 2015 yılından itibaren BiGG (Bireysel Genç Girişim) olarak da kullanılmaya başlanmıştır. 1. aşama faaliyetlerini yürütmek üzere seçilen BiGG Uygulayıcı Kuruluşları açılan çağrı kapsamında iş fikri başvuruları toplanması, değerlendirilmesi, seçilen iş fikirlerinin iş planına dönüştürülmesine yönelik eğitim, rehberlik, kuluçka vb. hizmetleri ile iş fikirlerinin doğrulanması çalışmalarını yürütmektedir. 1. aşama sonunda girişimcinin TÜBİTAK’a sunacağı iş planı önerilerinin ardından, TÜBİTAK tarafından yürütülecek panellerde bu başvurular değerlendirilmekte, 2. aşama desteği almaya uygun bulunan girişimcilerden 2. aşama desteklerinden faydalanmak üzere şirket kurmaları istenmektedir.60 Programa; üniversitelerin herhangi bir lisans programından mezun kişi veya mezun olmaya çok yakın öğrencilerden, üniversitelerin herhangi bir yüksek lisans veya doktora programına kayıtlı öğrenci veya mezun 45 yaşından genç kişiler (doktora ve üstü unvana sahip kişiler hariç) Programın 2. aşamasında desteklenmesi uygun bulunan iş planları için 40.000 TL sermaye desteği ve 110.000 TL’ye kadar proje bütçe desteği olmak üzere toplam 150.000TL’ye kadar geri ödemesiz destek sağlayabilmektedir. Program kapsamında girişimcilere girişimcilik eğitimi verilmekte, ayrıca sanayi deneyimi olan 59 60 www.biltek.sanayi.gov.tr http://bigg.TÜBİTAK.gov.tr/ 86 mentörler/rehberlerce girişimciye teknik, ticari ve idari konularda destek sağlanmaktadır. Programın 2. Aşamasında proje sözleşmesinin imzalanmasının ardından destek kapsamına alınan bütçenin % 60’ı ilk ödeme olarak, % 30’u ara ödeme olarak, % 10’u ise proje sonu işlemlerinin ardından ödenmektedir. 2.Aşama kapsamında iş planlarına ilişkin proje faaliyetlerinin destek süresi ek süreler de dahil olmak üzere en fazla 18 aydır. 3. Aşama ’da ise kuruluşun bir önceki aşamada elde ettiği çıktıların, Ar-Ge çalışmalarıyla performans ve işlevsellik bakımından iyileştirilmesi ile ticarileşme potansiyellerinin arttırılmasını amaçlayan aşama olarak tanılanmış ve kuruluşun proje önerisi hazırlayarak 1507 no’lu KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı’na 24 y içerisinde başvurması hedeflenmiştir. Öte yandan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın TGSD desteğini alan firmaların 1512 Programının 3. aşaması kapsamında 1507 Programına başvuru yapabileceklerine yönelik programlar arası bir link oluşturulmuştur. KOSGEB’in 2012 yılından bu yana yürütmeye başladığı “Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge), İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı ile teknolojiye dayalı yeni fikir ve buluşlara sahip küçük ve orta ölçekli işletmeler ile girişimcilerin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Bu program, Ar-Ge ve İnovasyon ile Endüstriyel Uygulama Programları olmak üzere iki alt programdan oluşmaktadır. Bu program kapsamında işletmesini kuran girişimciler girişimcilik destekleri kapsamında değerlendirilmektedir. Ar-Ge ve İnovasyon Programı çerçevesinde işlik tahsisi veya kira desteği, personel gideri, başlangıç sermayesi desteği, teçhizat, donanım, hammadde, yazılım ve hizmet alımı giderleri kapsam içinde desteklenmektedir. Endüstriyel Uygulama Programı’nda ise kira, makine-teçhizat, donanım-yazılım ve personel desteği sağlanmaktadır. Ar-Ge ve İnovasyon Programında, proje süresi en az 12 ay, en çok 24 aydır. Endüstriyel Uygulama Programında proje süresi en çok 18 aydır. Projelerin değerlendirmesinde ilgili KOSGEB Birimi gerekli değerlendirmeyi yapar ve değerlendirme sonucunu işletmeye bildirir. Destek kapsamına alınan her bir projenin faaliyet aşamaları ile proje sonucunun izlenmesi ve değerlendirilmesi, KOSGEB personeli ve/veya İzleyici tarafından yapılmaktadır. Geri ödemeli destekler kapsamında yapılacak geri ödemeler, proje bitiminden sonra 6 ayı ödemesiz olmak üzere, üçer aylık dönemler halinde 8 eşit taksitte yapılmaktadır. Bu program kapsamında her bir proje için verilecek desteklerin üst limit ve oranları aşağıdaki tabloda verilmiştir (Tablo 12). Tablo 12. Ar-Ge, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı Proje Destek Limitleri ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME, İNOVASYON VE ENDÜSTRİYEL UYGULAMA DESTEK PROGRAMI DESTEKLERİ Ar-Ge ve İnovasyon Programı İşlik Desteği Kira Desteği Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği (Geri Ödemeli) Personel Gideri Desteği Başlangıç Sermayesi Desteği 61 http://kobicep.kosgeb.gov.tr/Pages/Basic/SupportInfo.aspx?i=68 87 61 DESTEK ÜST DESTEK ORANI LİMİTİ (TL) (%) İşliklerden bedel alınmaz 12.000 75 100.000 75 200.000 75 100.000 20.000 75 100 Proje Geliştirme Proje Danışmanlık Desteği Desteği Eğitim Desteği Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Desteği Proje Tanıtım Desteği Yurtdışı Kongre/Konferans/Fuar Ziyareti/Teknolojik İşbirliği Ziyareti Desteği Test, Analiz ve Belgelendirme Desteği 25.000 5.000 25.000 5.000 15.000 75 25.000 Endüstriyel Uygulama Programı DESTEK ÜST LİMİTİ (TL) Kira Desteği 18.000 Makine-Teçhizat, Donanım, Sarf Malzemesi, Yazılım ve Tasarım 150.000 Giderleri Desteği Makine-Teçhizat, Donanım, Sarf Malzemesi, Yazılım ve Tasarım 200.000 Giderleri Desteği (Geri Ödemeli) Personel Gideri Desteği 100.000 DESTEK ORANI (%) 75 75 75 75 Türkiye’de yenilikçi girişimciliğe yönelik yukarıda belirtilen destek programlarının özellikleri toplu olarak aşağıdaki tabloda özet sunulmuştur (Tablo 13): Tablo 13. Yenilikçi Girişimcilik Programları Destek Koşullarının Toplu Görünümü Destek İçeriği BSTB Teknogirişim İşlik Desteği Kira Desteği 100.000 Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, (% 100) Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği (Geri Ödemeli) Personel Gideri Desteği Başlangıç Sermayesi Desteği Proje Geliştirme Desteği Proje Danışmanlık Desteği Eğitim Desteği Sınai ve Fikri Mülkiyet Hakları Desteği Proje Tanıtım Desteği Yurt dışı Kongre/Konferans Fuar Ziyareti/Teknolojik İşbirliği Ziyareti Desteği Test, Analiz, Belgelendirme Desteği Kira Desteği Personel Gideri Desteği Makine-Teçhizat, Donanım, 88 TÜBİTAK 1512 KOSGEB Ar-Ge ve Teknogirişim İnovasyon İşliklerden Bedel Alınmaz. TL 12.000 TL (% 75) 100.000 TL (% 75) 200.000 TL (% 75) 40.000 TL (% 100) 110.000 TL (% 100) 100.000 TL (% 75) 20.000 TL (% 100) 25.000 (% 75) 5.000 (% 75) 25.000 (% 75) 5.000 (% 75) 15.000 (% 75) 25.000 (% 75) KOBİ Ar-Ge Başlangıç Endüstriyel Sermayesi Desteği (1507) Uygulama Programı 375.000 TL (% 75) 18.000 TL (% 75) 100.000 TL (% 75) Sarf 150.000 TL (% 75) Malzemesi, Yazılım ve Tasarım Giderleri Desteği Makine-Teçhizat, Donanım, Sarf Malzemesi, Yazılım ve Tasarım Giderleri Desteği (Geri Ödemeli) 200.000 TL (% 75) Diğer yandan, bu üç programın değerlendirme, izleme süreçleri ve destek şekilleri kapsamında bir karşılaştırma yapılacak olursa aşağıdaki görünüm ortaya çıkmaktadır (Tablo 14). Tablo 14. Üç Destek Programının Süreçlerinin Karşılaştırmalı Görünümü Değerlendirme Yeri Değerlendirme Kurulu Mentörlük Eğitim Çağrı türü İzleme Destek türü Teminat 2.7.6 BSTB Teknogirişim Merkezi Akademik + Personel Yok Yok Dönemsel İzleyici Hibe - avans Yok TÜBİTAK KOSGEB Teknogirişim Ar-Ge ve İnovasyon Merkezi Yerel Akademik + Personel + Özel Akademik +Personel sektör Var Yok Var Yok Dönemsel Sürekli İzleyici Personel/izleyici Hibe – avans Hibe + geri ödeme Yok Var Yenilikçi Girişimcilik Destekleri Kapsamında Bazı İstatistikler Bu bölümde söz konusu üç destek programına ilişkin bazı istatistiki veriler paylaşılmaktadır. Yıllar itibari ile destekler incelendiğinde, 2008-2015 yılları arasında BSTB, TÜBİTAK ve KOSGEB tarafından uygulanmakta olan girişimcilik destek programlarına toplam 21.422 başvuru gerçekleştirildiği görülmektedir. Tablo 15. Yıllar İtibari ile Proje Başvurularının Dağılımı 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Toplam BSTB 0 159 724 859 1597 1539 1748 3175 9801 KOSGEB 0 0 591 883 1143 935 1077 759 5388 TÜBİTAK 0 0 0 0 745 1220 1253 3015 6233 TOPLAM 0 159 1315 1742 3485 3694 4078 6949 21422 62 Söz konusu başvurular sonucunda 2830 proje desteklenmiştir . Tablo 16. Yıllar İtibariyle Desteklenen Projelerin Dağılımı BSTB 62 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Toplam 0 78 102 272 288 294 270 629 1933 Raporun hazırlandığı tarih itibari ile 2015 yılı TÜBİTAK proje destek çağrısı sonuçları açıklanmamıştır. 89 KOSGEB 0 0 0 7 158 110 172 101 548 TÜBİTAK 0 0 0 0 112 126 111 0 349 TOPLAM 0 78 102 279 558 530 553 730 2830 Proje değerlendirmeleri sonuçlarında kabul edilen projelerin başvurulan projelere oranı incelendiğinde başarı oranlarının BSTB için % 19,7, KOSGEB için % 10,1, TÜBİTAK için % 10,863, ortalamada ise % 13,2, olduğu görülmektedir. Kabul edilen projelerin konuları değerlendirildiğinde ise, kabul edilen projelerin NACE 4 basamaklı kodlama sistemine göre en fazla desteklenen on alan ve proje sayıları aşağıda yer almaktadır64. 63 64 2015 yılı hesaplamalara dahil edilmemiştir. BSTB çalışması kapsamında NACE kodlama çalışması yapılmış 1697 girişimci arasından seçilmiştir. 90 Tablo 17. NACE 4 Basamaklı Kodlama Sistemine Göre En Fazla Desteklenen 10 Alan ve Proje Sayıları NACE Girişimci Sayısı 6201 437 3250 152 7219 149 7211 7112 2899 2651 3511 5829 2611 107 98 67 45 44 39 38 Açıklama Bilgisayar programlama faaliyetleri Tıbbi ve dişçiliğe ait araç ve gereçlerin imalatı Doğal bilimler ve mühendislikle ilgili diğer araştırma ve deneysel geliştirme faaliyetleri Biyoteknolojiyle ilgili araştırma ve deneysel geliştirme faaliyetleri Mühendislik faaliyetleri ve ilgili teknik danışmanlık Başka yerde sınıflandırılmamış diğer özel amaçlı makinelerin imalatı Ölçme, test ve seyrüsefer amaçlı alet ve cihazların imalatı Elektrik enerjisi üretimi Diğer yazılım programlarının yayımlanması Elektronik bileşenlerin imalatı Girişimcilik desteklerine yönelik başvuru ve desteklenen projelerin düzey 2 seviyesinde dağılımı incelendiğinde ise Ankara’nın gerek başvuru proje sayıları gerekse bu sayıların bölge nüfusuna oranlarında, diğer bölgelerin açık ara önünde olduğu görülmektedir. Başvuruların ve desteklenen projelerin yıllar itibari ile bölgesel dağılımları incelendiğinde, yıllar içerisinde tüm bölgelerin kapsanır hale geldiği görülmektedir. Takip eden 7 haritada tüm başvuruların, düzey 2 seviyesinde bölge nüfusuna oranlarının, yıllar içerisindeki değişimi verilmektedir (Şekil 17). 91 Şekil 17. Başvuruların Bölge Nüfusuna Oranlarının Yıllar İçerisindeki Değişimi (Düzey 2) 92 Başvuruların bölgesel dağılımının kurum bazında incelenmesi durumunda da Ankara’nın açık ara önde olduğu görülmektedir (Şekil 18). Şekil 18. Başvuruların Bölgesel Dağılımının Kurum Bazında Görünümü (Düzey 2) 93 Desteklenen projelerin dağılımı incelendiğinde ise bölgesel kapsayıcılık bir miktar azalırken, Ankara bölgesi proje sayıları ve bu sayıların nüfusa oranında liderliğini korumaktadır (Şekil 19). Şekil 19. Desteklenen Projelerin Yıllar İtibariyle Bölgesel Dağılım Yoğunlukları (Düzey 2) 94 Desteklenen projelerin coğrafi dağılımı kurumlar bazında incelendiğinde ise, en geniş kapsama alanının BSTB desteği tarafından sağlandığı görülmektedir (Şekil 20). Şekil 20. Desteklenen Projelerin Kurum Bazında Bölgesel Kapsama Alanları (Düzey 2) 95 2.8 Girişimcilik Destek Aracı Olarak İŞGEM’ler 2.8.1 Dünyada İş Geliştirme Merkezleri Kuluçka kavramı, Batavia New York’ta Batavia Endustri Merkezi açıldığından yani 1959’dan beri dünya gündemindedir. Modern anlamda ilk işletme kuluçkaları Amerika’da ortaya çıkmıştır (McKee, 1992). Daha sonra kavram sürekli gelişmiş ve diğer OECD ülkelerinde de kabul görmüştür. 1970’lerde İngiltere’de tarihi binaların esnaf ve zanaatkârlara birer atölye olarak kullanmalarını sağlamak üzere yeniden geliştirilmesi ve kullandırılması; eski boş binaların mimarlar tarafından barınma yerlerini paylaşan tasarımla ilgili firmaların oluşturduğu “çalışma toplulukları” haline getirilmesi için parselizasyonu; hizmetler, yönetim ve eski çelik işçilerinin binlercesinin atıl hale geldiği çelik ile ilgili alanlarda iş yaratımına cevap verebilmek amacıyla yayılmıştır (Campbell, ve Allen, 1987). 1980 ve 1990’lı yıllarda işletme merkezleri, bilim parkları ve işletme kuluçkaları gibi kuluçka türleri ortaya çıkmaya başlamıştır. 1990’lı yılların ilk kuluçkaları, kiracı firmaların seçiminde yüksek oranda seçici kriterlere sahip olup, 110 uygulamalı yönetim desteği sağlamakta ve işletmeleri kaynak desteği ile büyütmeye odaklanmakta idi. 1990’ların ilk yıllarında kuluçkaların birincil amacı, girişimcilik, inovasyon, istihdam olanakları yaratma ve büyümeyi teşvik ederek ekonomik büyümeyi kolaylaştırmaktı. Dolayısıyla kuluçkaların önemli bir çoğunluğu doğrudan ulusal, yerel veya kamu otoriteleri tarafından çalıştırılmaktaydı (Smilor, 1987). 1990’lı yılların ortalarında, internetin gelişmesiyle ortaya çıkan fırsatlardan dolayı, ya belirli endüstrilerde ya da belirli teknoloji türlerinde odaklanan uzmanlaşmış kuluçkalar ortaya çıkmıştır. Bu tür kuluçkalar yüksek teknolojiye odaklanmış ve çoğunlukla üniversiteler veya özel sektör örgütleri tarafından oluşturulmuştur (Malan, 2002). Kuluçka kavramının gelişimi özetlenecek olursa, 1980’li yıllardaki ilk nesil kuluçkalar, temelde dikkatlice seçilmiş girişimci gruplarına mekan ve destek hizmetleri sunmaktadırlar. 1990’lı yıllarda, ortaya çıkan ihtiyaç faaliyetleri ve bağlantıları dışarıda olan kiracı firmaların profesyonel destek ve öz sermayeye ulaşabilirliklerini sağlamak için; mekanın yanı sıra danışmanlık, yetenek geliştirme ve ağ hizmetleri sunabilmek olmuştur. Bundan dolayı ikinci nesil kuluçkalar ortaya çıkmıştır. 1998’den başlayarak, bu paralelde yeni bir kuluçka modeli ortaya çıkmıştır. Bu modelin amacı da, işletme kuruluşlarını hareketlendirmek ve büyüme potansiyeline sahip teknoloji bazlı girişimlere destek sağlamak olmuştur. (Lalkaka, 2001) Yakın zamanda yapılan tahminlere göre dünya üzerinde 3.000 kadar İŞGEM bulunmaktadır. Bu İŞGEM’lerin 150 tanesi Doğu Avrupa ülkelerinde yer almakta, 900 tanesi Batı Avrupa ülkeleri içinde kurulmuş bulunmakta, 1200 tanesi Amerika’da, 600 tanesi Uzak Doğu’da ve 150 kadarı da Afrika ve diğer bölgelerde yer almaktadır. Amerika’da 1980’li yıllarda 100 den az olan İŞGEM sayısı hızlı bir gelişme göstererek 2000’li yıllarda 1000 civarına ulaşmış bulunmaktadır. Avrupa’da ilk İŞGEM’ler 1990 yılında UNDP (Birleşmiş Milletler Gelişim Programı) teknik yardımları ile kuruluş çalışmaları başlatılarak Polonya’da ilk İŞGEM 1993 yılında kurulmuştur. Diğer bölgelerde de ilk İŞGEM’lerin kuruluşları bu tarihlere rastlamaktadır ve UNDP’nin teknik yardımları ile birçok ülkede kurulmuştur. 96 Şekil 21 İşletme Kuluçka Modelinin Gelişimi 2.8.2 Türkiye’de İş Geliştirme Merkezleri İŞGEM’ler işletme kuluçkası tanımlamasına uyan bir yapılanmadır. İŞGEM’ler istihdam yaratma ve iş kurma modelidir. İŞGEM’ler küçük girişimlerin iş kurmasını ve geliştirmesini destekler ve hayatta kalma oranlarını artırır. Yeni kurulan işlere en zayıf oldukları ilk yıllarında destek olmak ve büyümelerine yardımcı olmaktadır. 1980 sonrası sanayi dönüşüm politikalarıyla birlikte devletin etkinliğine azaltmaya ve özelleştirmeye yönelik çalışmalar yapılmıştır. Özelleştirme uygulamaları işsizliğe yol açmış ve bazı yerel ekonomiler bu uygulamalardan olumsuz etkilenmiştir. Özelleştirme uygulamalarından etkilenen çalışanlar, işletmeler ve yörelere destek sağlamak ve işsizlik sorununa çözüm yaratmak amacıyla “İş Gücü Uyum Programı” hazırlanmıştır. Program 1995-1999 yılları arasında eğitim verme, işe yerleştirme ve kendi işini kuracaklara danışmanlık amacıyla hizmet etmiştir. İŞGEM’ler tamamen yeni istihdam alanları yaratma amacıyla bu program kapsamında faaliyete geçmiştir. Türkiye’de ilk İŞGEM 1997 yılında Zonguldak’ta kurulmuştur. Başka illerde de İŞGEM kurulmasını desteklemek amacıyla, Dünya Bankası’nın da desteğiyle 2 adet Özelleştirme Sosyal Destek Projesi 97 uygulaması başlatılmıştır. Özelleştirme Sosyal Destek Projesi – 1, 2001-2005 yılları arasında uygulamaya koyularak 6 yeni İŞGEM kurulmuştur. Bu projenin başarılı sonuçlar vermesi üzerine 2005-2009 yılları arasında Özelleştirme Sosyal Destek Projesi – 2 uygulaması sonucunda ise 5 İŞGEM daha kurulmuştur. Proje Kurulan İŞGEM Kuruluş Tarihi İşlik Sayısı İşgücü Uyum Projesi (İUP) Zonguldak 1997 Ocak 18 Tarsus 2003 Mayıs 84 Ereğli 2004 Ekim 18 2004 Ekim 20 2004 Ekim 44 Mersin 2004 Kasım 19 Van 2004 Ocak 30 Avanos 2006 Eylül 32 Samsun 2006 Aralık 26 2006 Kasım 28 Yozgat 2007 Nisan 21 Diyarbakır 2007 Mayıs 14 Özelleştirme Sosyal destek Eskişehir Projesi-1 Adana Özelleştirme Sosyal destek Elazığ Projesi-2 İŞGEM kavramının Türkiye’de çok yeni olması, kurulacak olan yörelerin belirlenmesi, kurulmaları ve işletilmeleri ile ilgili olarak KOSGEB Başkanlığı tarafından yapılan ve yaptırılan çalışmalar neticesinde İŞGEM’lerin kuruluşu ve desteklenmeleri ile ilgili esaslar oluşturulmaya çalışılmıştır. Yürütülen süreçler; İŞGEM kurulacak yörelerin belirlenmesi, Yörelerde duyuru ve tanıtımın yapılması, Yörelerde hizmet sağlayıcının belirlenmesi için ihaleye çıkılması, Hizmet sağlayıcının belirlenmesi ve sözleşme imzalanması, İŞGEM'in kurulması İŞGEM'in işletilmesi, Fon aktarımı, İzleme ve değerlendirme başlıkları altında toplanmıştır. ÖSDP kapsamında İŞGEM Kurulacak yörelerin belirlenmesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın planları dahilinde, öncelik özelleştirmelerin yapılacağı bölgelere verilmiştir. 98 Bu yörelerde Devlet elinde bulunan ve İŞGEM kurmaya elverişli atıl vaziyette binası olan yerler tespit edilmeye çalışılmış, öncelikle bu tür binaların tekrar ekonomiye kazandırılması, yeni bina yapım maliyetlerine girilmemesi amaçlanmıştır. İŞGEM kurulacak yörenin belirlenmesinde önemle üzerinde durulan diğer bir özellik ise; İŞGEM’in kendi yörelerine kurulması halinde sosyal bir fayda sağlayacağına inanan ve bu doğrultuda talepte bulunacak onu sahiplenecek yerel aktörlerin bulunduğu bölgeler seçilmeye çalışılmasıdır. Yerel aktörler içerisinde İŞGEM’lerin kurulması ve işletilmesinden sorumlu olacak, kurulacak küçük işletmelere danışmanlık ve eğitim hizmetleri, mali destek mekanizmalarına erişim, bilgi kaynaklarına erişim vb. konularda ön ayak olabilecek, onlara koçluk hizmeti verebilecektir. Bu niteliklere sahip yerel aktörler; Sivil Toplum Kuruluşları, Özel Kuruluşlar, Vakıflar ve Dernekler, Üniversiteler olarak sıralanabilmektedir. Yerel aktörlerin birbirleri ile oluşturacakları uyumlu işbirliği ile İŞGEM hizmet sağlayıcı olma potansiyeli olan yöreler tespit edilmeye çalışılmıştır. Belirlenen yörelerde İŞGEM kurulabilmesi için; bilinçlendirme çalışmaları yapılmıştır. Bu bilinçlendirme çalışmaları kapsamında; İŞGEM ve İŞGEM hizmetlerinin tanıtımı potansiyel hizmet sağlayıcılar ve işsizlere yönelik olarak düzenlenen toplantı, konferans ve seminerler vasıtasıyla gerçekleştirilmiş ve basılı materyallerle (reklam, ilan, broşür vb.) duyuru, bilgilendirme ve tanıtım çalışmaları düzenlenmiştir. İŞGEM kurulacak yörede, proje kapsamında bulunan kişilere, başta belirli süreyle işyeri tahsisi olmak, ortak kullanılabilecek (sekreterlik, muhasebe, güvenlik, ihtiyaç duydukları ve duyabilecekleri konularda danışmanlık ve eğitim, telefon, büro malzemeleri vb.) hizmet ve malzemeleri sağlayacak “Hizmet Sağlayıcının” belirlenmesi için ihaleler yapılmıştır. Yapılan ihale, oluşturulan komisyonlar marifetiyle değerlendirilerek sonuçlandırılmış, kazanan Hizmet Sağlayıcı ile KOSGEB Merkez Müdürlüğü arasında İŞGEM Hizmeti Sözleşmesi imzalanarak İŞGEM hizmetleri fiilen başlatılmıştır. 2.8.3 KOSGEB’in İŞGEM Desteği KOSGEB Girişimcilik Destek Programı kapsamında İş Geliştirme Merkezi desteği vermektedir. KOSGEB’e başvurarak KOSGEB’in belirlediği kriterlere uygunluğu tespit edilen İş Geliştirme Merkezlerine bu Program dahilinde İŞGEM adını kullanma hakkı tanınır ve İŞGEM’ler bu Program kapsamındaki desteklerden faydalanabilir. 2.8.3.1 Destekten yararlanma süreci 1. 2. 99 İŞGEM nitelikleri ve İŞGEM adını taşıyabilme uygunluk kriterleri ile bu programın yayınlanmasından önce İş Geliştirme Merkezi adıyla kurulmuş olanların muaf tutulacağı kriterler Başkanlıkça belirlenir. İŞGEM başvurusu, İŞGEM İş Planı ve ekleri ile ilgili KOSGEB Birimi’ne yapılır. Başvuru, belediyeler, üniversiteler, özel idareler, kalkınma birlikleri, meslek kuruluşları ve kâr amacı gütmeyen kooperatifler tarafından münferiden veya birlikte yapılabilir. Başvuru, KOSGEB Birimi’nin ön değerlendirmesi sonrasında Başkanlık ilgili birimi vasıtasıyla Kurula sunulur. 3. 4. 5. Kurul tarafından yapılan değerlendirme sonucunda; başvuru kabul edilebilir, reddedilebilir veya düzeltme istenebilir. Kurulun kabule ve redde ilişkin verdiği kararlar nihaidir. Değerlendirme sonucu başvuru sahibine bildirilir. Değerlendirme sonucu olumlu ise ve işletici kuruluş mevcut değilse işletici kuruluş kurulması istenir. KOSGEB Birimi, başvuru sahibi ve işletici kuruluş arasında sözleşme imzalanır. İŞGEM adı kullanım hakkı verilir ve talep halinde destek süreci başlatılmak üzere işletici kuruluş KOSGEB Veri Tabanına kaydolur. 2.8.3.2 Destek unsurları, oranı, süresi ve üst limiti Bu destekten yararlanmak için KOSGEB tarafından İŞGEM adı kullanım hakkı tanınmış olması gereklidir. İŞGEM kuruluş desteği 1) Bu destek kapsamında yeni kurulan İŞGEM’ler için; Bina tadilatı için 600.000 (altıyüzbin) TL, Mobilya-donanım alımı için 125.000 (yüzyirmibeşbin) TL, İŞGEM Yöneticisi personel gideri karşılığı, net ücret üzerinden aylık 2.000 (ikibin) TL olmak üzere toplam 25.000 (yirmibeşbin) TL olmak üzere, geri ödemesiz destek üst limiti toplamı 750.000 (yediyüzellibin) TL ve destek oranı 1. ve 2. Bölgeler için % 60 (altmış) olup, 3. ve 4. bölgelerde bu oran % 70 (yetmiş) olarak uygulanır. 2) Kuruluş Dönemi Faaliyetleri, sözleşme tarihinden itibaren en fazla 18 (on sekiz) ay içinde tamamlanmalıdır. İŞGEM işletme desteği 1) Bu destek kapsamında İŞGEM’ler için; 1. En fazla üç adet olmak üzere personel giderleri karşılığı olarak her bir personel için net ücret üzerinden 1.000 (bin) TL olmak üzere toplam 30.000 (otuzbin) TL 2. İŞGEM işletmelerine yönelik toplu eğitim/danışmanlık faaliyetleri için 50.000 (ellibin) TL 3. İŞGEM Binası küçük tadilat işleri için 20.000 (yirmibin) TL olmak üzere geri ödemesiz destek üst limiti toplamı 100.000 (yüzbin) TL ve destek oranı 1. ve 2. Bölgeler için % 60 (altmış) olup, 3. ve 4. bölgelerde bu oran % 70 (yetmiş) olarak uygulanır. 2) İŞGEM İşletme Desteği en fazla 36 (otuzaltı) ay süre ile verilir. İzleme İŞGEM’ler; İŞGEM adını kullanma kriterleri ve sözleşmede yer alan hususlar ile Başkanlık tarafından belirlenen esaslar doğrultusunda, KOSGEB personeli tarafından ve/veya hizmet alımı yolu ile izlenir. Destek ödemeleri 100 İşletici kuruluş her bir destek için Uygulama Esaslarında belirtilen esaslar dahilinde ilgili KOSGEB Birimine başvurur. KOSGEB Birimi gerekli değerlendirmeyi yapar ve değerlendirme sonucunu işletici kuruluşa bildirir. Destek başvurusu kabul edilen işletici kuruluştan taahhütname istenir. Taahhütnamenin KOSGEB Biriminde kayda alındığı tarih, desteğin başlangıç tarihi olarak kabul edilir. İşletici kuruluş, uygun bulunan başvuruya ilişkin mal ve hizmet alımını gerçekleştirerek ödemeye esas belgeleri KOSGEB Birimine sunar. Destek ile ilgili istisnai bir uygulama olacaksa bu durum Programın uygulama esaslarında ayrıca belirtilir. KOSGEB Birimi, söz konusu belgeleri inceleyerek İşletici kuruluşun banka hesabına destek ödemesini yapar. Diğer hususlar 1. İŞGEM Kurma ve İŞGEM İşletme desteğinden sadece bir kez faydalanılabilir. Ancak halihazırda faal olan İş Geliştirme Merkezleri, İŞGEM adı kullanım hakkını elde ettikleri takdirde, bir iş planı ile başvurmaları ve iş planının Kurul tarafından uygun bulunması halinde, bu program kapsamında İŞGEM İşletme Desteğinden yararlanabilirler. 2. İş Geliştirme Merkezi’nde yer alan işletmelerin Yeni Girişimci Desteği’ne başvurabilmeleri için, İş Geliştirme Merkezi’nin “İŞGEM Adını Kullanım Hakkı”na sahip olması şartı aranır. 3. İŞGEM Kuruluş Desteğinden yararlanan İŞGEM’ler, taahhütnamenin KOSGEB Birimi evrak kaydına alındığı tarihten itibaren en az 5 (beş) yıl süre ile taahhütname hükümlerine uygun olarak faaliyetini sürdürmeli ve belirlenen aralıklarda ve içerikte faaliyet raporlarını teslim etmelidirler. Aksi durumda Uygunsuzluk Yönergesine göre işlem yapılır. 2.8.4 İŞGEM’lerdeki Girişimciler İŞGEM’lerde yer almak isteyen girişimciler internet sitesinde mevcut olan başvuru formunu doldurarak başvurularını yapmaktadırlar. İŞGEM bünyesinde işlerini kuran işsizler, 3 yıllık süre(azami kuluçka süresi 5 yıl) içerisinde kendilerini mesleki ve ekonomik yönden geliştirerek kurumsal kapasitelerini arttırmak için altyapı oluşturmaktadırlar. 3 yılın sonunda iş sahipleri mezun olarak organize sanayi bölgelerinde veya küçük sanayi sitelerinde işlerini devam ettirmektedirler. 2.8.5 101 İŞGEM’lerin girişimcilere sağladığı imkanlar Belirli süreyle iş yeri tahsisi Sekreterlik ve ortak destek(muhasebe, güvenlik vb.)hizmetler Ofis ekipmanlarının ortak kullanımı(telefon, servis aracı, büro malzemeleri vb.) Küçük işletme danışmanlık ve eğitim desteği hizmetleri Mali destek mekanizmalarına erişim Yönetim desteği Pazarlama desteği 2.8.6 İŞGEM Girişimleri 2.8.6.1 KİŞGEM Kadın girişimcilerin desteklenmesi bileşeni kapsamında Türkiye’de dört yerde, Çorum, Kütahya, Hacıbektaş/Nevşehir ve Pendik/İstanbul, kadınlara yönelik hizmetler sunacak İŞGEM kurulması planlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Kadın girişimcilere yönelik öncelikli hizmet verecek bu merkezler KİŞGEM ya da KİŞGEM olarak adlandırılmışlardır. Kurulacak KİŞGEM en az 20 işletmeye yer verilmesi planlanmıştır. Bu KİŞGEM’ler aracılığıyla kadın girişimcilere; Bina, Yeni ve başarılı işletmelerin kurulmasını sağlamak, İşletmenin büyüme ve hayatta kalma fırsatlarını artırmak, Yeni iş ve istihdam olanakları yaratmak, Yerel kaynakları yeni ve/veya farklı işletmelere yöneltmek, Girişimciliği özendirmek, Güvenli bir iş ortamı sağlamak, Rekabetçi ortamı sağlamak, Bölgesel ve yerel gelişimi hızlandırmak ve bu konulara katkıda bulunmak, Yerel ekonomiyi destekleme amaçlarına yönelik olarak; Etkin iş planı hazırlanma, Yönetim danışmanlığı, Ofis ve üretim alanı, İdari hizmetler, Teknik destekler, İş ağı (network), Ortak ofis araç ve gereçlerinin kullanılması, Pazarlama, hukuk ve muhasebe danışmanlığı konularında koçluk hizmetlerinin sunulması planlanmıştır. 2.8.6.2 GAP-GİDEM GİDEM (Girişimci Destekleme Merkezleri) Projesi, Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen ve GAP Bölge Kalkınma İdaresi (BKİ) Başkanlığı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (BMKP) tarafından işbirliği içerisinde yürütülen bir KOBİ geliştirme projesidir. Projenin temel hedefi; Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin’de yer alan hizmet ofisleri üzerinden mevcut ve potansiyel girişimcilerin idari, operasyonel ve girişimcilik kapasitelerinin geliştirilmesi olup, bu çerçevede söz konusu hizmet ofisleri üzerinden hedef kitleye eğitim, tavsiye, danışmanlık ve bilgilendirme olarak anılan iş geliştirme hizmetleri sunulmaktadır. Bunlara paralel olarak her ilin potansiyel sektörlerine göre “sektörel fırsat penceresi” olarak anılan yerel ekonomik kalkınmaya yönelik faaliyetler de yürütülmektedir. 2002 yılında başlatılan projenin beklenen çıktıları; hizmet verilen illerde satışların, ihracatın, istihdamın arttırılması ile verimliliğin yükseltilmesini kapsamaktadır. Bunun yanı sıra projenin beş yıl süresince bölgede, özellikle hizmet ofislerinin bulunduğu illerde KOBİ geliştirme ve yerel ekonomik kalkınma faaliyetleri bağlamında bir model oluşturması da beklenen çıktılar arasında yer almaktadır. GİDEM Projesinin, yönetim ve koordinasyon birimi Ankara’da oluşturularak gerek 102 projenin tarafları olan Avrupa Komisyonu, GAP BKİ Başkanlığı ve BMKP ile, gerek, KOBİ’ler ile ilgili ulusal boyutta hizmet veren KOSGEB, TOBB gibi kuruluşların yanı sıra diğer ilgili kamu kuruluşları ve sivil toplum Yerel Ekonomik Kalkınma Modeli Olarak GAP-GİDEM Projesi kuruluşları ile koordinasyon ve bilgi alışverişinin sağlıklı yürütülmesi öngörülmüştür. Proje kapsamındaki iş geliştirme hizmetleri ve yerel ekonomik kalkınma faaliyetlerinin tasarımında, çağımızın yerel ekonomik kalkınma yaklaşımının gerektirdiği, örneğin kümelenme metodolojisi, yerel yönetişim gibi hususlar göz önünde bulundurulmuştur. Bu bildiride öncelikle yerel ekonomik kalkınmaya yönelik yaklaşım ile ilgili hususlara ve ardından bu bakış açısı ile GİDEM hizmet tasarımına değinilmektedir. Daha sonra girişimciliğin geliştirilmesinden yola çıkarak yerel ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi yönünde yürütülen projelerden ve bu hizmetlerin yerel hasıla oluşumuna katkısından bahsedilmektedir. Bunların ardından Bölgede yaşanılan deneyimleri de kapsayan “sonuç ve değerlendirmeler” bölümünde ise, özellikle az gelişmiş bölgelerde kurulacak kalkınma birimleri için tasarlanması gereken özgün model hakkında görüş ve önerilere yer verilmektedir. GAP-GİDEM Projesi kapsamında GİDEM hizmet ofislerinin yer aldığı aşağıda belirtilen illerde yine aşağıda belirtilen sektör veya faaliyet alanlarında rekabet avantajı geliştirme ile ilgili çalışmalar yürütülmüştür; a) Adıyaman; Tekstil ve hazır giyim sektörü, Sarımsak ve türevleri üretim sektörü Gümüş telkari işlemeciliği sektörü Ev şarabı üretim sektörü Gıda sektörü (özellikle, makarna, bulgur, irmik, v.b.) b) Mardin; c) Diyarbakır; Dicle Üniversitesinde Girişimcilik Merkezi kurulması faaliyeti, Mermer işleme sektörü Kadın girişimciliği geliştirme faaliyeti d) Şanlıurfa; 103 Organik tarıma dayalı sanayi geliştirme sektörü Tıbbi ve aromatik bitki ve türevleri sektörü Güneş enerjisi ile kurutulmuş gıda sektörü 2.9 Dünyada ve Türkiye’de Özel Ekonomik Bölgeler65 2.9.1 Dünyada Özel Ekonomik Bölgeler 2.9.1.1 Tarihsel Süreç Bu bölümde, farklı ülkelerde özel ekonomik bölgelerin oluşma sürecine yer verilecektir. Bu ihtiyaçlar doğrultusunda ne tip bölgeler oluştuğu incelenecektir. Bu kapsamda İngiltere, ABD, Hindistan, Tayland, Singapur, Malezya, Endonezya, Tayvan gibi ülkelerde OSB benzeri yapıların oluşum süreçleri ve etkileri değerlendirilecektir. Ayrıca dünyadaki özel ekonomik bölgelerin yönetim modellerine ilişkin bir sınıflama oluşturulacaktır. Farklı tanımları olan organize sanayi bölgeleri, esasen “firmaların belirli bir alanda üretim faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve ortak bir altyapı kullandığı planlı bölgeler” olarak ifade edilebilir. OSB kavramı BM tarafından “birbiriyle işbirliği halinde üretim yapan orta ve küçük işletmelerin, planlı bir alanda ve ortak altyapı hizmetlerinden yararlanacak şekilde standart fabrika binaları içinde toplanmaları” olarak tanımlanmaktadır.66 Türkiye’deki OSB’lerin bu tanımdan ayrışan temel özelliği orta ve küçük ölçeklilerden ziyade büyük ölçekli firmaları barındırmalarıdır. UNIDO ise OSB’leri “ekonomik bir ölçek içinde gruplanmış fabrika yerleşim birimlerinin, ulaşım, su, elektrik, kanalizasyon, kantin, banka, ilk yardım gibi genel gereksinimlerini giderebilecek biçimde donatılmış, teknik ve ortak altyapı hizmetlerinin sağlandığı uygun bir alan üzerinde yer almaları” olarak ele almaktadır.67 4562 sayılı OSB Kanunu’nda ise OSB’lerin tanımının yapıldığı bölümde amaçları da sunulmaktadır. Bu tanım ise özetle, “sınırları tasdik edilmiş arazi parçalarının imar planlarındaki oranlar dahilinde gerekli idari, sosyal ve teknik altyapı alanları ile küçük imalat ve tamirat, ticaret, eğitim ve sağlık alanları, teknoloji geliştirme bölgeleri ile donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan mal ve hizmet üretim bölgeleri” olarak ele alınabilir. Söz konusu tanımların ortak özellikleri arasında firmaların üretimlerini bu alanlarda gerçekleştirmesi, ortak bir altyapının kullanılması ve planlı olması dikkat çekmektedir. Dünyada sanayi bölgeleri 19. yüzyılın sonlarında ABD ve İngiltere gibi ülkelerde sanayi gelişimini yönlendirmek amacıyla kurulmuştur. ABD’de 1885 yılında yazılan bir raporda sanayi bölgelerinin oluşturulmasının sanayinin geliştirilmesi için önemli bir araç olacağı belirtilmişken68, böyle bir yapının ilk uygulaması 1896’da İngiltere’nin Manchester kentinde kurulan “Trafford Park” olmuştur. Büyük Buhran döneminin ardından ise İngiltere’de özel sektörün öncülüğünde sanayi bölgeleri az gelişmiş yörelerde istihdamı artıracak şekilde kurgulanmıştır. Bu kapsamda 1939’da Galler ve İskoçya’da 6 adet sanayi bölgesi kurulurken, 1945’te “Sanayi Dağılımı Kanunu”, 1947’de ise “Kent ve Bölge Planlaması Kanunu” yürürlüğe konmuş ve sanayi gelişmişliği zayıf kuzey bölgelerindeki ekonominin canlanması amaçlanmıştır. ABD’de benzer şekilde İkinci Dünya Savaşı sonrasında organize sanayi bölgeleri uygulamalarında özel girişimcilerin yatırımları için uygun ve planlı arazilerin sunulması amaçlanmıştır. Söz konusu uygulamalarda federal hükümetin yanında eyalet yönetimlerinin de kendi teşvik unsurları bulunmaktadır. 65 Çalışmalar kapsamında OSB, KSS ve SB’lere odaklanarak benzeri diğer özel ekonomik alanlar da incelenecektir. 66 Asuman Çezik ve Ayda Eraydın, Türkiye’de Organize Sanayi Bölgeleri 1961-1981, DPT Yay., Ankara, 1982, s. 1 67 UNIDO,Guideliens For The Establishment of Industrıal Estates in Developing Countries, New York, 1978, s. 56. 68 OSBÜK, http://www.osbuk.org/index.php?page=content/ayrinti&id=1 10 Mart 2016 tarihinde erişilmiştir. 104 2.9.1.2 Günümüzde Özel Ekonomik Bölgelerdeki Eğilimler Bu bölümde, dünyada OSB benzeri yapıların son yıllardaki eğilimleri incelenecektir. Özellikle Çin ve Hindistan’da hızlı gelişen sanayi bölgelerinin uyguladığı politikalar, kullandıkları altyapılar ele alınacak ve hızlı gelişmeleri sağlayan unsurlar belirlenecektir. 2.9.1.3 Değerlendirme Bu bölümde, ilk iki bölümdeki sonuçlar doğrultusunda Doğu Anadolu Bölgesi’nde OSB ve KSS’lerin gelişim stratejilerinde değerlendirilmek üzere genel politikalar ortaya koyulacaktır. 2.9.2 Türkiye’de Özel Ekonomik Bölgeler 2.9.2.1 Türkiye’nin Sanayileşme Süreci ve OSB-KSS’lerin Rolü Organize sanayi bölgeleri örgütlenme düzeyleri, kuruluş finansmanı, fonksiyonuna göre farklı kategorilere ayrılmaktadır. Örgütlenme düzeylerine göre OSB’ler (i) (ii) (iii) (iv) arazisi iyileştirilerek girişimcilere satılanlar, arazisi iyileştirilip gerekli hizmet birimleriyle donatıldıktan sonra girişimcilere satılanlar, iyileştirilip donatılan arsalar ile satılık veya kiralık fabrika binalarıyla satılanlar ve yeni bir şehir ile birlikte planlananlar olmak üzere dörde ayrılmaktadır. Kuruluş finansmanı yönünden ise kamu ve özel olmak üzere iki kategori söz konusudur. Türkiye’de hali hazırda sadece iki adet özel OSB bulunmaktadır. Bunlar Kırıkkale’deki Asrey İnşaat Aslan Özel OSB ve Yozgat’taki Kale Seramik Özel OSB’lerdir. Fonksiyonlarına göre beş gruba ayrılan OSB’lerin bu sınıflamadaki grupları, (i) (ii) (iii) (iv) tek tip üretim yapanlar, fonksiyonel bölgeler, yardımcı bölgeler, yuva (geliştirici) bölgeler ve araştırma esaslı bölgelerdir. Tek tip üretim yapan OSB’ler Türkiye’de “ihtisas OSB” olarak da anılan belli bir sektördeki firmaların bulunduğu bölgelerdir. Türkiye’deki ilk dönemlerde seçici bir sanayileşme aracı olan OSB’ler, 2000’li yıllardan itibaren ülke genelinde yaygınlaşan bir uygulamaya dönüşmüştür. Türkiye’deki ilk OSB 1961’de Dünya Bankası kredisiyle kurulan Bursa OSB’dir. Bursa OSB’yi sırasıyla Manisa, Eskişehir, Gaziantep, Adana, Kütahya, Erzurum, Antalya, Aydın, İzmir ve Kayseri OSB’lerin kuruluşları izlemiştir. İlk OSB’lerin genellikle büyük şehirlerde veya bu şehirlerin yakınlarında kurulduğu görülmektedir. Söz konusu OSB’lerin yatırımcılara arsa tahsisi yapabilir hale gelmeleri yaklaşık 3-5 yıl sürmüştür. Türkiye’de yıllar içerisinde kurulan OSB sayıları incelendiğinde 1987’ye kadarki yaklaşık 16 yıllık dönemde 9 OSB kurulmuşken, yeni kurulan OSB sayılarında 90’lı yıllarda başlayan artış 2000’li yıllarda hızlanarak devam etmiştir. 105 Şekil 22 Yıllar itibari ile kurulan OSB'ler OSB’lerin ekonomik gelişim sürecinde girişimcilere altyapı ve hizmetlerin etkin bir şekilde verilmesi, şehirleşmeyi yönlendirmesi ve firmalar arasındaki işbirliğini artırması olmak üzere üç önemli işlevi bulunmaktadır. OSB’lerin kuruluşundaki asıl amaç olan sanayileşmenin yol açtığı olumsuz etkilerin giderilmesiyle çevreye duyarlı düzenli kentleşmenin sağlanmasıdır. Bir diğer amaç ise üretim faaliyetlerinin verimli bir şekilde yürütülmesi için gerekli olan çok sayıdaki kamu hizmetinin girişimcilere ulaştırılabilmesidir. Ayrıca OSB’ler aracılığıyla bir araya gelen ve benzer faaliyetlerde bulunan firmaların birbirleri üzerinde olumlu etki yaratmaları, kümelenme işlem maliyetlerinin düşmesi ve verimliliğin artması beklenmektedir.69 69 TEPAV Politika Notu, Organize Sanayi Bölgeleri ve Kamusal Yetkiler: Faydalar ve Sorunlar Nelerdir?, 16 Ekim 2006 106 Şekil 23 Yıllar İtibari ile Kurulan KSS'ler Şekil 24 KSS'lerde Yer Alan Şirketlerin Sektörel Dağılım 107 Şekil 25 OSB ve KSS’lerdeki Yatırım Maliyetleri ve Katma Değer Şekil 26 OSB'lerin Bölgesel Dağılımı Şekil 27 KSS'lerin Bölgesel Dağılımı 108 Şekil 28 Bölgelere göre OSB Çalışan Sayısı ve Şirket Başına Katmadeğer OSB’ler bazında yıllara göre, alan, parsel sayısı (üretimde, inşaat ve proje aşaması ayrı ayrı olmak üzere), kredi bilgileri ve istihdam değerleri Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan temin edilecektir. Ayrıca KSS’ler için de yıllara göre KSS’ler bazında toplam işyeri, dolu işyeri ve istihdam değerleri istenecektir. OSB’lerdeki üretim değerinin bir yansıması olarak aylık elektrik, doğalgaz ve su tüketim verileri talep edilecektir. Söz konusu veriler, düzensiz olarak OSB Bilgi Sistemi’nde sunulmaktadır. 2.9.3 OSB ve KSS’lerde İş ve Yatırım Yapmanın Etkileri OSB’lerin ekonomik gelişim sürecinde girişimcilere altyapı ve hizmetlerin etkin bir şekilde verilmesi, şehirleşmeyi yönlendirmesi ve firmalar arasındaki işbirliğini artırması olmak üzere üç önemli işlevi bulunmaktadır. OSB’lerin kuruluşundaki asıl amaç olan sanayileşmenin yol açtığı olumsuz etkilerin giderilmesiyle çevreye duyarlı düzenli kentleşmenin sağlanmasıdır. Bir diğer amaç ise üretim faaliyetlerinin verimli bir şekilde yürütülmesi için gerekli olan çok sayıdaki kamu hizmetinin girişimcilere ulaştırılabilmesidir. Ayrıca OSB’ler aracılığıyla bir araya gelen ve benzer faaliyetlerde bulunan firmaların birbirleri üzerinde olumlu etki yaratmaları, kümelenme işlem maliyetlerinin 109 düşmesi ve verimliliğin artması beklenmektedir.70 Çalışmada Bölge OSB’leriyle görüşülerek ekonomi, toplum, istihdam, kentleşme ve üzerine etkileri üzerine etkilerin sorgulandığı mülakatlar gerçekleştirilecektir. OSB’lerin özellikleri belli başlıklar altında incelenebilmektedir. Söz konusu başlıklardan biri “atıksu arıtma sistemleri”dir. Bu başlıkta OSB’ye ait merkezi atıksu arıtma tesisinin bulunup bulunmadığı (varsa kapasitesi, yoksa arıtma işleminin nasıl yapıldığı), deşarj izin belgesinin bulunup bulunmadığı ve sanayi tesislerin ön atıksu arıtma tesislerinin bulunma oranı dikkate alınmaktadır. “Geri dönüşüm sistemleri” başlığında ise merkezi katı ve kimyasal atık geri dönüşüm tesislerinin bulunup bulunmadığı ve ihtiyaç durumu ile atıkların kullanım durumları incelenmektedir. Yatırım ortamının kritik konularından biri olan “altyapı” başlığında ise içme ve kullanma suyu şebekesi, kanalizasyon, doğalgaz dağıtım şebekesi, elektrik şebekesi, telekomünikasyon, yol alt ve üstyapısı ve kaplama cinsi yollara bakılırken elektrik ve su altyapılarda arz sürekliliği (bildirimli ve bildirimsiz kesintiler) değerlendirilmektedir. “Sosyal donatılar” başlığında güvenlik kontrolü, spor alanları, eğitim merkezleri, konferans salonu, iş sağlığı ve güvenliği birimi ve kreş vb. diğer sosyal tesislerin varlığı ele alınırken “ortak kullanım” başlığında merkezi test laboratuvar birimlerine, ortak makine parkı ve ortak depolama alanı bulunup bulunmadığına bakılmaktadır. Bunun dışında yenilenebilir enerji ile ilgili altyapı da değerlendirilebilmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki OSB ve KSS gibi ekonomik bölgelerin değerlendirilmesinde bu başlıklardaki bilgilerin kullanılması öngörülmektedir. Bu bölümde elde edilen sonuçların bir bölümü ilerleyen bölümlerde kullanılacaktır. OSB ve KSS’lerin avantaj ve dezavantajları destekler, altyapı ve yönetim başlıklarında ele alınabilir: 2.9.4 OSB ve KSS’lere Sağlanan Destekler: OSB’ler için - İnşaat bitiminden itibaren 5 yıl emlak vergisi muafiyeti, İdari binalarda elektrik ve havagazı tüketim vergisi muafiyeti, Arsa ve işyeri teslimlerinde KDV muafiyeti, Bina inşaat ve yapı kullanma izni harcı muafiyeti, Kurumlar vergisi muafiyeti, Tevhid ve ifraz işlemleri harcı muafiyeti, gibi teşvikler söz konusudur. Ayrıca Teşvik Sistemi’nde iller altı gelişmişlik düzeyine ve gelişmişlik düzeyi düşük iller daha yüksek oranlarda desteklenecek şekilde teşvik alırken OSB’lerdeki yatırımlar illerinin bir alt gelişmişlik düzeyindeki desteği kullanmaktadırlar. Örneğin Teşvik Sistemi’nde 5. bölgede yer alan Erzurum ilinin OSB sınırları içerisindeki yatırımları 6. bölge desteğinden yararlanmaktadır. KSS’ler için 70 TEPAV Politika Notu, Organize Sanayi Bölgeleri ve Kamusal Yetkiler: Faydalar ve Sorunlar Nelerdir?, 16 Ekim 2006 110 - Emlak vergisi, Çevre temizlik vergisi, Bina inşaat harcı ve yapı kullanma izni harcı, Kurumlar vergisi, KDV gibi vergi ve diğer yasal yükümlülüklerde muafiyet ve indirimler söz konusudur. Özellikle OSB’lerde enerji fiyatları daha düşük seviyelerdedir. Bunun yanı sıra, OSB’lerin ortak sayaç kullanımı gibi yöntemlerle maliyetleri daha da düşürme imkanları bulunmaktadır. Ancak bazı OSB’lerdeki arz sürekliliği sorunu nedeniyle üretimde aksaklıklar yaşanmaktadır. Bu nedenle bazı firmalar enerji altyapısının nispeten daha iyi olduğu, kentsel alanlarda bulunan sanayi sitelerinde üretim yapmayı tercih etmektedir. Bu kapsamda Bölge OSB-KSS’lerinin bulunduğu alanlardaki elektrik, su ve doğalgaz kesintileri bu altyapıların dağıtımını sağlayan firmalardan temin edilecek kesinti verileriyle incelenecektir. Ayrıca talep tarafının incelenebilmesi için OSB ve KSS’lerden son beş yıl içerisindeki aylık elektrik, doğalgaz ve su tüketim verileri temin edilecektir. iii) Yönetim: Bölüm 2.5’e de girdi sağlayacak bu başlıkta Bölge OSB’lerinin yönetim yapıları incelenecektir. 2.9.5 Başarılı OSB-KSS Örnekleri Bu bölüm Bölge OSB ve KSS’lerinin yapılarının analizinden sonra, söz konusu OSB ve KSS’lerin kilit özelliklerine göre uygun örnekler aracılığıyla oluşturulacaktır. 2.9.6 Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki OSB ve KSS’lerin Mevcut Performans ve Yönetim Modellerine İlişkin Analizler 2.9.6.1 Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Sanayileşmeye İlişkin Genel Değerlendirme 2.9.6.1.1 Sektörel Yapı SGK İstatistik Yıllıklarından 2008,2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılsonu istihdamı iller bazından incelenerek bölge illerinde öne çıkan sektörler belirlenecektir. Söz konusu analizin ilçeler bazında yapılabilmesi daha anlamlı sonuç vereceğinden bu verilerin SGK’dan resmi yazıyla temin edilmesi gerekmektedir. 2.9.6.1.2 Ticari İlişkiler Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Girişimci Bilgi Sistemi kullanılarak Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki illerin ticari ilişkilerinin daha yoğunlaştığı bölge ve iller tespit edilecektir. Söz konusu analizin geliştirilebilmesi için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan iller arası ticaret verilerinin sektörel bazda temin edilmesi gerekmektedir. 2.9.6.2 Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki OSB ve KSS’lerin Gelişme Eğilimleri Bu bölümün geliştirilebilmesi için OSB’lerden yıllara göre toplam, üretimde, inşaat ve proje aşamasındaki parsel sayıları; toplam alan; istihdam değerleri, ciro ve ihracat değerlerinin temin edilmesi gerekmektedir. Bu verilerin kıyaslama amacıyla Kayseri ve Konya OSB’lerden alınmasına 111 ihtiyaç duyulmaktadır. KSS’lerden ise yıllara göre işyeri sayısı ve istihdam değerleri temin edilecektir. Bu verilerin temininde OSB ve KSS yönetimlerinin yanı sıra Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile temasa geçilmesi öngörülmektedir. Söz konusu verilerin üretilmeme ihtimaline karşın OSB ve KSS’lerdeki mülakatlardan elde edilen niteleyici veriler de kullanılacaktır. Bu bölümde ayrıca OSB ve KSS mülakatlarından sağlanan bilgiler ışığında, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki OSB ve KSS’lerin altyapılarına ilişkin değerlendirmeler de kullanılacaktır. Bunun dışında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndaki OSB Bilgi Sistemi’ndeki verilere de başvurulacaktır. OSB’lerin kuruluş aşamaları başvuru ve yer seçimi, kuruluş işlemleri ve tüzel kişilik kazanılması, arsa temini ve kamu yararı kararı, yatırım programına alınma, altyapı inşaatı ihalesi, altyapı ve imar planlarının Bakanlık tarafından onaylanması ve inşaatın tamamlanmasından oluşmaktadır. OSB’ler yönünden Türkiye’nin en zayıf bölgesi olan Doğu Anadolu’nun bu yönden daha da gerilemekte olması dikkat çekmektedir. 2011 yılı itibarıyla tamamlanmış yedi OSB’si bulunan Doğu Anadolu Bölgesi’nin OSB alanlarının yüzde 5,4’üne sahip olduğu görülmektedir. Doğu Anadolu’nun, bu yönüyle en gerideki coğrafi bölge olduğu anlaşılmaktadır. Bu değerin 2003 yılında yüzde 6,9 olması, Bölge’deki OSB varlığının Türkiye geneline kıyasla daha yavaş geliştiğini ortaya koymaktadır. Şekil 29 Bölgelere göre OSB yatırımları 2.9.6.3 Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Mevcut OSB ve KSS’lere İlişkin Performans Analizi Yapılması Bu bölümün oluşturulması netleştirilmemiştir. Bölüm kapsamında anket verilerinde altyapı, işgücü ve beceriler, erişim kalitesi vb. konulardaki sorulara verilen cevaplardan elde edilen verilerle OSB ve KSS’lerin performansına ilişkin gösterge geliştirilmesi planlanmaktadır. Söz konusu göstergeler arasında en yakın karayoluna, liman, demiryolu, havalimanı, yerleşim merkezi ve üniversiteye mesafe; ortalama, en düşük ve en yüksek satış fiyatları, elektrik, doğalgaz ve su fiyatları ve tüketim bilgileri gibi birçoğu önceki bölümlerde verilen göstergelerde yer almaktadır. 112 2.9.7 Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Mevcut OSB ve KSS’lerin Genişlemesi ile Yeni OSB ve KSS’ler Kurulmasına İlişkin Değerlendirme Geliştirilmesi planlanan mevcut OSB’ler ile yeni kurulması öngörülen OSB’ler için Bölge paydaşlarının uzlaştığı yer seçimi kriterleri belirlenebilir. Yer seçimini etkileyen arazi yapısı, işgücü potansiyeli, sermaye birikimi, ulaşım, kentsel ekonomi gibi makro ve temel ulaşım şebekeleri altyapısı, zeminin inşaata müsait olması gibi mikro ölçekli etmenler bulunmaktadır. Bu etmenlerin standart kriterlere dönüştürülmesi amacıyla TOBB tarafından bir çalışma yapılmış ve buna göre aşağıdaki kriterler belirlenmiştir71: Bölgenin alanı 500 bin metrekareden (50 hektar) küçük olmamalı, Yaz-kış geçit veren bir karayoluna 2,5 kilometreden fazla uzak olmamalı, Şehirlerarası ana karayollarından birine 7,5 kilometreden fazla uzak olmamalı, Herhangi bir demiryolu istasyonuna 2 kilometreden fazla uzak olmamalı, Arazinin eğimi 6 dereceden fazla olmamalı, Toprak tabii bir drenaj kanalına veya suyu emecek bir yumuşaklıkta bir yapıya sahip olmalı, Yakın çevrede en az 50 yıldır herhangi bir tabii afet meydana gelmemiş olmalı, Toprak alüvyonlu olmalı, Akarsu varlığı, yer altı suyuna tercih edilmeli, Mevcut ya da sağlanabilir elektrik enerjisi, bölgenin tam kapasite ile çalışacağı azami ihtiyacından düşük olmamalıdır. Türkiye’deki mevcut OSB’lerin neredeyse tümü 50 hektar ve üzerinde bir arsaya sahiptir. Ancak diğer kriterler göz önüne alındığında, birçok alanda OSB kurulması kararının gözden geçirilmesi gerekmektedir. Örneğin Doğu Anadolu Bölgesi özelinde düşünüldüğünde demiryolu ağının bulunmadığı Ağrı, Ardahan, Bingöl, Iğdır ve Tunceli OSB’lerin genişleme potansiyeli ve demiryolu ile taşınan yükleri doğrultusunda demiryolu hattına alınması ele alınmalıdır. 2.9.8 OSB ve KSS Yönetim Modelleri Bu bölümde dünya örneklerinin yanı sıra, Türkiye’deki özel ekonomik bölgelerin kurulma ve yönetimleriyle ilgili sınıflama doğrultusunda Doğu Anadolu’da uygulanabilecek model önerileri geliştirilecektir. Türkiye’deki yasal mevzuata göre OSB’lerin dört organı bulunmaktadır. Bunlar müteşebbis heyeti, yönetim kurulu, denetim kurulu ve bölge müdürlüğüdür. Müteşebbis heyetin görevi OSB’nin kuruluş amacını gerçekleştirmek için gerekli kararları ve tedbirleri almak, yer seçimi raporunda belirtilen hususları yerine getirmek, kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemelerle verilen görevleri yapmak, yönetim ve denetim kurulu çalışmalarını ve hesaplarını ibra etmek, OSB’ye ait para ve diğer kaynakları kuruluş amacına uygun kullanmaktır. Vali başkanlığında on beş üyeden oluşan 71 Asuman Çezik ve Ayda Eraydın, 1982, s.21 113 heyette katılım oranları dikkate alınarak kuruluş protokolünde belirtilmektedir. Bölge OSB’lerinden bilgilerine ulaşılabilenlerdeki müteşebbis heyet yapıları incelendiğinde (Vali hariç); Malatya 1. OSB’de Malatya TSO 4, OSB Sanayiciler Derneği 4, Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı 3, Büyükşehir Belediyesi 3; Tunceli OSB’de İl Özel İdaresi 5, Tunceli TSO 4, Belediye 4 ve Valilik 1; Erzincan OSB’de Erzincan TSO 8 ve İl Özel İdaresi 6; Van OSB’de Özel Sektör (İşletmeciler) 7, Van TSO 3, Büyükşehir Belediyesi 3 ve Valilik 1 şeklinde bir görünüm ortaya çıkmaktadır. Kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemeler ile müteşebbis heyetin kararları çerçevesinde OSB’nin sevk ve idaresini yürütmekle görevli yönetim kurulu ise beş üyeden oluşurken Bölge OSB’lerindeki yönetim yapıları; Malatya 1. OSB’de Malatya TSO 3, Valilik 1 ve Büyükşehir Belediyesi 1; Tunceli OSB’de Valilik 2, Tunceli TSO 1, Belediye 1 ve İl Özel İdaresi 1 Erzincan OSB’de Özel Sektör 2, Valilik 1, Erzincan TSO 1, İl Özel İdaresi 1; Kars OSB’de Valilik 1, Kars TSO 1, İl Özel İdaresi 1, Belediye 1 ve Özel Sektör 1; Iğdır OSB de İl Özel İdaresi 2, Valilik 1, Belediye 1, Iğdır TSO 1; Elazığ, Erzurum 1 ve Van OSB’lerde tüm üyeler özel sektörden oluşmaktadır. Söz konusu yapılar kıyaslamalı olarak incelenecektir. Bu yönden yönetim kurulu tümüyle özel sektör temsilcilerinden oluşan Elazığ, Erzurum 1 ve Van OSB’ler ile yönetim kurulu en dengeli biçimde dağılmış olan Kars OSB iki ayrı kontrol grubu olarak değerlendirilecek; bunun için mülakatlarda karar alma süreçlerine ilişkin sorular sorulacaktır. 114 2.10 Serbest Bölgeler ve Özellikleri 2.10.1 Yöntem Bu bölümde, genelden özele gidecek şekilde önce ülke sonra Türkiye bölgeleri karşılaştırmalı yapılacak analizle Serbest (Ticaret) Bölgelerin tipolojisi ortaya çıkarılacaktır. Çeşitli koşullar, sınıflandırmalar ve eğilimler altında hangi alternatif Serbest Bölge modellerinin hangi ülkelere ve bölgelerin uygun olduğu tartışılacaktır. 2.10.2 Serbest Bölgelerin Tarihi 1975 yılında dünya genelinde var olan yalnızca 79 tane Serbest Bölge 800 bin kişilik istihdam yaratıyordu. Günümüzde Serbest Bölge sayısı 135 ülkeye yayılmış ve sayıları 3 bini aşmıştır. Yaklaşık 68 milyon insana istihdam sağlamaktadır. Serbest Ticaret Bölgeler coğrafi olarak genellikle Latin Amerika ve Asya Kıtasında yoğunlaşmıştır. Tarihsel süreç içerisinde, serbest ticaret bölgelerin ülkelere göre dağılımının, ticaretle ilişkili olarak nasıl geliştiği veya değiştiği istatistiksel yöntemlerle incelenecektir. 2.10.3 Serbest Ticaret Bölge Modelleri Serbest Ticaret Bölgelerinde ihraç edilen mallara satış vergisi ödeme muafiyeti, ihraç ürünlerinin üretiminde hammadde, ara girdi ve sermaye malı ithalatında vergi indirimleri, firmaların ihracat performansı veya ihracat yüzdesine bağlı kurum kazancı veya kar üzerinden vergi indirimleri gibi birçok teşvik paketi bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, piyasa yönlü iki türde Serbest Ticaret Bölgesi modeli mevcuttur. (i) (ii) Serbest bölgede üretilen imalat mallarının yurtiçinde satış yasağı ya da bir kısmının satışına izin verilmesi72. Ekonomik canlanma sağlaması için serbest bölgede üretilen imalat mallarının yurtiçinde satışının serbest olması73 Bu bağlamda, serbest bölge teşvikleri ve serbest bölge modelleri dünya genelinde hangi varyasyonlar altında uygulandığı tartışılacaktır. Türkiye’de var olan serbest bölgelerin hangi model altında işlediği üzerinde durulacak; her iki modelin de etki analizi yapılıp bölge bazlı karşılaştırılacaktır. 2.10.3.1 Yönetim Yapısına Göre Sınıflandırma Kamu mülkiyeti ve Yönetimi Özel sektör mülkiyet ve Yönetimi 2.10.3.2 Lokasyona göre Sınıflandırma Liman ve limana yakın kıyı Serbest Bölgeleri Kıyı gerisinde ticaret yolları üzerinde bulunan Serbest Bölgeler 72 Dominik Cumhuriyeti ve Meksika’da uygulanan Serbest Ticaret Bölge modelleri, uygulama açısından örnek teşkil etmektedir. Not: Bu model, Serbest Bölge haricindeki faaliyet gösteren imalat üreticilerinin rekabet gücünün zayıf olduğu şartlar altında tercih edilmektedir (WTO, 2011). 73 Manaus (Brezilya) Serbest Ticaret Bölgesi Not: Bu model, Serbest Bölge üreticilerinin yurtiçi nihai mal üretimine girdi sağladığı durumda tercih edilmektedir (WTO,2011). 115 2.10.3.3 Üretim Faktörlerine göre sınıflandırma Sermaye yoğun imalat üretimi Emek yoğun imalat üretimi Her iki sınıflandırma altındaki bileşenlere göre dünya ve Türkiye genelinde hangi tip Serbest Bölge uygulamalarının benimsendiği tartışılacaktır. Üretim bölgelerinin yapısından kaynaklanan fizibilite koşullarına göre Serbest Bölgelerin nasıl şekillendiği; hangi durumda daha fazla avantaj sağladığı ülke ve bölge karşılaştırılmalı incelenecektir. 2.10.4 Serbest Ticaret Bölgelerinin İhtiyaçları İşletme altyapısı Daha esnek iş düzenlemeleri Offshore (yabancı ülke) konumu İhracata odaklanma Karşılaştırmalı üstünlük Cazip teşvik paketleri 2.10.5 Serbest Ticaret Bölgelerinin Etkileri Yatırım sermayesi çekme İstihdam yaratma İhracat geliri yaratma Bilgi transferi Ara girdi sağlama 2.10.6 Serbest Ticaret Bölgelerindeki Üretim ve Ticaret Eğilimleri Serbest Ticaret Bölgelerinde, üretim ve ticaret eğilimleri genel itibariyle orta ve orta-ileri teknoloji gruplarında yoğunlaşmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin serbest bölgelerindeki üretim yapısı çoğunlukla emek yoğundur74. Fakat Serbest Bölgelerin bulunduğu ülkelerdeki sermeye ve teknoloji kullanımı, ticaret ortakları ile geliştirdiği ticaret paternleri, bu bölgelerdeki sektörel eğilimleri de etkilemektedir. Bu durumda, hem Serbest Bölgelerin hem de offshore’ların konumu oldukça önemlidir. Tablo 18 : Bazı Ülkelerin Serbest Ticaret Bölgelerindeki Sektörel Eğilimler 74 International Chambers of Commerce, 2012 116 Kaynak: Dünya Ticaret Örgütü, 2012 2.10.7 Türkiye’de Serbest Bölge Deneyimi Serbest bölgeler, ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmek amaçlarıyla kurulmuş yapılardır. Mevcut durumda ülke genelinde 19 adet serbest bölge bulunmaktadır. 2008-2014 yılları arasında ihracatı en çok azalan serbest bölgeler İstanbul Atatürk Havalimanı, Samsun, Çorlu Avrupa, İstanbul Endüstri ve Ticaret ile Bursa serbest bölgeleri iken bu yıllar arasında Kocaeli, Kayseri, Gaziantep, Yumurtalık ve Ege serbest bölgelerinin ihracatında artış görülmektedir. Bu durum serbest bölgelerin, İstanbul çevresindeki sanayinin desentralizasyonunda etkin bir araç olabileceğinin göstergesidir. Bu nedenle OSB ve KSS’lerde olduğu gibi serbest bölgelerinin yer seçiminde de stratejik davranılması gerekmektedir. Serbest bölgesi bulunmayan iller arasında en fazla ihracat yapanları Sakarya, Hatay, Manisa, Konya, Tekirdağ, Eskişehir, Kahramanmaraş, Aydın, Şırnak ve Balıkesir’dir. Şekil 30 Yıllara Göre Serbest Bölgelerden Yapılan İhracat, $, 1996-2014 3.500.000.000 ABD Doları 3.000.000.000 2.500.000.000 2.000.000.000 1.500.000.000 1.000.000.000 500.000.000 0 Kaynak: TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri ve TEPAV Hesaplamaları 117 Şekil 31 Serbest Bölgelerin 2014 Yılı İhracat Değerleri ve 2010-2014 Yılları Arasındaki Yıllık Ortalama Artış Oranları Yıllık Ortalama Değişim (2010-2014, Yüzde) 60 Gaziantep 55 50 45 40 35 30 Kocaeli Yumurtalık 25 20 15 Kayseri 10 Rize İzmir Çorlu Avrupa 5 Mersin Samsun Bursa Trakya 0 Antalya İstanbul Endüstri ve Ticaret -5 Denizli -10 -15 AHL -20 -25 Trabzon -30 Tübitak MAM Teknoloji -35 0 50 100 150 200 250 300 350 Ege 400 450 500 İhracat (Milyon Dolar, 2014) Kaynak: TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri ve TEPAV Hesaplamaları Şekil 32 Türkiye’deki Serbest Bölgelerin Konumları Kaynak: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı (http://ggm.gtb.gov.tr/gumruk-idareleri adresinden 3 Ocak 2016’da alınmıştır) ve TEPAV Gösterimi 2.10.8 Doğu Anadolu Serbest Bölge Deneyimi Birinci bölümde ortaya çıkarılan Serbest Bölge tipolojileri üzerinden oluşturulacak etki matrisleri ile Doğu Anadolu Bölgesinin Serbest Bölge deneyimi incelenecektir. Buna göre işletimi durdurulan Doğu Anadolu Serbest Bölgesinin hangi sınıfa ve hangi modele dahil olduğunun haritası çıkarılacaktır. Bu 118 yapı altında, ihtiyaçlarının ve sağladığı avantajların ne olduğu incelenecektir. Başarısızlığın durum tespitinin yapılması için Şekil 1’de gösterilen dört ayaklı yapıdaki uyumsuzluklar, eksiklikler veyahut uygulama hataları üzerinde durulacaktır ve nedenleri analitik çerçevede tartışılacaktır. Şekil 33: Etki Matrisi Bileşenleri 2.10.8.1 Potansiyellerin ortaya çıkarılması Serbest Ticaret Bölgeleri tipolojisine göre çıkarılacak yol haritasında, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki potansiyeller tartışılacaktır. Bu potansiyellerin ortaya çıkarılması için çalışmamızda üç ana soru üzerinde durulacaktır. a. Doğu Anadolu Bölgesi’nde Serbest Ticaret Bölgesine İhtiyaç var mı? b. Serbest Ticaret Bölgesi/Bölgeleri Nerelere Kurulabilir? c. Doğu Anadolu Bölgesi’nde Serbest Bölgelerin nasıl etkin ve üretken olabilir? Bölgenin iç piyasası/ ara girdi ve ham madde sağlayıcıları Bölgenin komşu ülkelerle potansiyel ticaret hatları (İran, Azerbaycan, Irak, Ermenistan vb.) Komşu ülkelerinin piyasa talepleri ve girdi-çıktı üretim ağı 2.10.8.2 Veri Model ve sınıflandırmalara göre etki analizi yapılırken, Birleşmiş Milletlerin konsolide edilmiş ticaret veri tabanı (COMTRADE) ve CEPII tarafından derlenen dünya ticareti veri setinden (BACI) yararlanılacaktır. Ticaret verileri, Serbest Ticaret Bölgelerinin bulunduğu alt bölgeler bazında düzenlenerek analiz için uygun hale getirilecektir. Ayrıca TÜİK ticaret veri setinde Serbest Bölgeler kaleminde düzenlenen ihracat verileri kullanılacaktır. Ülke ve bölge karşılaştırılmasında, Serbest Bölgelerin ihtiyaçlarının analitik çözümlemesi için 2.1’de belirtilen veri setlerinden, Dünya Ticaret Örgütü’nün yıllık raporlarından, WIPO patent verilerinden, fDi Markets’in derlediği doğrudan yabancı yatırım veri setinden ve Serbest Bölgelere yönelik ülke ve bölge bazlı teşvik paketleri sisteminden yararlanılacaktır. Türkiye’nin Serbest Bölgelerinin tipolojisi çıkarılırken, TÜİK ticaret veri seti, TÜİK ulusal hesaplar ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın derlediği GBS veri setinden yararlanılacaktır. 119 2.11 Bölgesel Seviyede Yenilik ve Girişimcilik ile İlgili Politika ve Destekler 2.11.1 Bölgesel Kalkınmanın Araçları Bölgesel kalkınma, tanımlanan bölgelerde istihdam ve refahın yaratılması ve yaşam kalitesinin artması amacıyla; yerelde sorumlu tutulan kuruluşların en geniş anlamda ekonomik hedeflere ulaşmak için; istihdam yaratma, sürdürülebilir büyüme politikalarının belirlenmesi ve uygulanması, yerelde altyapı ve sosyal olarak dışlanan kesimlere sağlık hizmeti verilmesi gibi politika ve programların belirlenmesi ve uygulanması, yerelde iş ortamının gelişmesi, finansmana erişim pazarlama, işbirliği geliştirme ve büyüme, teknoloji transferi vb. gibi konularda politika ve program geliştirme faaliyetlerini kapsamaktadır. Yeniliğin yeni teorik çehresi bölgesel kalkınma teori ve yaklaşımlarını da etkilemektedir. Günümüz bölgesel kalkınma anlayışında da bahsedilen bilgi yayılımına ve işbirliğine odaklanan yeni bir dönüşüm yaşanmaktadır. Yenilik sistemlerine dayanan ve bu çerçevede sanayi bölgeleri, teknoparklar, kentsel dönüşüm, yenilikçi çevre gibi uygulamalarla gerçekleştirilen bölgesel kalkınmanın yerini, ‘bilgi dinamikleri’ paradigması almaktadır. Bu açılım son derece kritiktir. Çünkü Türkiye giderek Ar-Ge temelli politikaları ulusal ve bölgesel düzeyde yaygınlaştırmaya çalışırken, başta AB olmak üzere batı dünyasını şekillendiren paradigma, bir çıktı olan inovasyonun(yenileşimin) arka planında yer alan bilgiye dayalı yapıya kaymaktadır. Şekil 34 Bölgesel Yenileşim Kapasitesi – Kavramsal Çerçeve Kaynak: Fraunhofer, 2006 Bilgi giderek ticareti yapılan ve fiyatlandırılan bir tür mal konumuna gelse de bilginin üretilmesi temel olarak karmaşık sosyal süreçlere dayanmaktadır. Bilgi yaratımı öğrenmeyi gerektirmektedir. Bilgi yaratımı, öğrenmenin örtük boyutuna ve süreç özelliğine kolayca aktarılamamaktadır. Bilgi dinamikleri mikro seviyedeki aktörler arasında kolayca yayılmamaktadır. Etkin iletişim, karşılıklı etkileşime, aktörün içselleştirici kapasitesine ve onun bilişsel yakınlığının derecesine bağlıdır. Bilişsel yakınlık ve inovasyon arasındaki ilişki incelendiğinde; aktörler arasındaki bilişsel mesafenin anlamaya imkân tanıyacak kadar yakın, fakat aynı zamanda yeni bilginin doğru biçimde aktarılmasına yetecek kadar geniş olması gerektiği görülmektedir. Bilginin hızla üretilmesi, yayılması ve tükenmesi uluslar arası ticaretin coğrafi yönünü, ürün kompozisyonunu ve aktörlerini dönüştürmektedir. Daha 20 yıl öncesinde dünya ticaretinde fazla bir anlam ifade etmeyen nanoteknoloji, ileri malzeme teknolojisi, biyoteknoloji,yazılım veya sinema filmleri bugün hükümetlerin gündeminde yer alan konular haline gelmiştir. 120 Bir yandan Çin yabancı sermayeyi çekmede rekor kırarken diğer yandan İrlanda Uzakdoğu dışında da ekonomik mucizelerin yaşanabileceğini dünyaya göstermektedir. Bilgi dinamikleri bilginin yayılmasını ve bölge tarafından cezbedilerek çekilmesini anlamaya çalışmaktadır. Her tür bilgiyi bir tek mekânın bulundurması şimdilik imkânsızdır. Sadece yakınlık ile bilgiyi kullanmak değil, dünyanın herhangi bir coğrafyasında insana gömülü olan bilginin de bölgesel kalkınmayı harekete geçirmek için kullanılmasını başarmak gerekmektedir. Firmaların, insanların ve yerel aktörlerin bölgeyi bilginin gelebileceği, yayılabileceği, başkaları tarafından paylaşılabileceği bir ortama dönüştürmeleri gerekmektedir. Yoksa tek seferlik öğrenme ya da sınırlı alanda uzmanlaşma kompozit bir ekonomide kısıtlı bir bilgi ve bölgesel kalkınma ilişkisi ile sonuçlanacaktır.”[2] 75 Ülkemizde Kalkınma Bakanlığı koordinasyonunda kurulmuş olan Kalkınma Ajansları ve 4 adet Bölgesel İdare, bölgesel ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme alanında yapısal dönüşümün ve sürdürülebilir kalkınmanın önemli araçlarından biri haline gelmeye başlamıştır. Kalkınma Ajansları, bölge planlarının etkinliğinin ve başarısının yükseltilmesi; bölgelerin ülkemizin genel büyümesine, gelişmesine, refahına ve istikrarına katkısının artırılması; sosyal uyum ve adaletin güçlendirilmesi ve değişen küresel rekabet şartlarına adaptasyonun hızlandırılması gibi ülkemizin ekonomik kalkınması için oldukça önemli amaçlar yüklenmiş durumdadırlar. 2.11.2 Kalkınma Ajansları 08.02.2006 tarih ve 26074 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun’da verildiği üzere ajansın görev ve yetkileri şu şekildedir: a) Yerel yönetimlerin plânlama çalışmalarına teknik destek sağlamak. b) Bölge plân ve programlarının uygulanmasını sağlayıcı faaliyet ve projelere destek olmak; bu kapsamda desteklenen faaliyet ve projelerin uygulama sürecini izlemek, değerlendirmek ve sonuçlarını Kalkınma Bakanlığına bildirmek. c) Bölge plân ve programlarına uygun olarak bölgenin kırsal ve yerel kalkınma ile ilgili kapasitesinin geliştirilmesine katkıda bulunmak ve bu kapsamdaki projelere destek sağlamak. d) Bölgede kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülen ve bölge plân ve programları açısından önemli görülen diğer projeleri izlemek. e) Bölgesel gelişme hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik olarak; kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek. f) 4 üncü maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi çerçevesinde ajansa tahsis edilen kaynakları, bölge plân ve programlarına uygun olarak kullanmak veya kullandırmak. g) Bölgenin kaynak ve olanaklarını tespit etmeye, ekonomik ve sosyal gelişmeyi hızlandırmaya ve rekabet gücünü artırmaya yönelik araştırmalar yapmak, yaptırmak, başka kişi, kurum ve kuruluşların yaptığı araştırmaları desteklemek. 75 Bilgi Dinamikleri ile Bölgesel Kalkınmayı Yeniden Düşünmek; Prof . Dr. Murat Ali Dulupçu, Dr. Onur Sungur, Yrd . Doç . Dr. Hidayet Keskin-Süleyman Demirel Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, 2012 121 h) Bölgenin iş ve yatırım imkânlarının, ilgili kuruluşlarla işbirliği halinde ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtımını yapmak veya yaptırmak. i) Bölge illerinde yatırımcıların, kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve yetki alanına giren izin ve ruhsat işlemleri ile diğer idarî iş ve işlemlerini, ilgili mevzuatta belirtilen süre içinde sonuçlandırmak üzere tek elden takip ve koordine etmek. j) Yönetim, üretim, tanıtım, pazarlama, teknoloji, finansman, örgütlenme ve işgücü eğitimi gibi konularda, ilgili kuruluşlarla işbirliği sağlayarak küçük ve orta ölçekli işletmelerle yeni girişimcileri desteklemek. k) Türkiye'nin katıldığı ikili veya çok taraflı uluslararası programlara ilişkin faaliyetlerin bölgede tanıtımını yapmak ve bu programlar kapsamında proje geliştirilmesine katkı sağlamak. l) Ajansın faaliyetleri, malî yapısı ve ajansla ilgili diğer hususların güncel olarak yayınlanacağı bir internet sitesi oluşturmak. Tablo 19. Kalkınma Ajansları Fon Ve Gelirler a) Bir önceki yıl gerçekleşen genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından, vergi iadeleri ile mahallî idarelere ve fonlara aktarılan paylar düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden, binde beş oranında her yıl ayrılacak transfer ödeneğinden, Yüksek Planlama Kurulunca her bir ajans için nüfus, gelişmişlik düzeyi ve performans ölçütlerine göre belirlenecek pay. b) Avrupa Birliği ve diğer uluslararası fonlardan sağlanacak kaynaklar. c) Faaliyet gelirleri. d) Bir önceki yıl gerçekleşen bütçe gelirleri üzerinden, bölgedeki il özel idareleri için; borçlanma, tahsisi mahiyetteki gelirler ile genel, katma ve özel bütçeli kuruluşlardan alınan yardım kalemleri hariç tutulmak üzere yüzde bir, belediyeler için; borçlanma ve tahsisi mahiyetteki gelir kalemleri hariç tutulmak üzere yüzde bir oranında, cari yıl bütçesinden aktarılacak pay. e) Bölgedeki sanayi ve ticaret odalarının, bir önceki yıl kesinleşmiş bütçe gelirlerinin yüzde biri oranında, cari yıl bütçesinden aktarılacak pay. f) Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarca yapılan bağış ve yardımlar. g) Bir önceki yıldan devreden gelirler. Faaliyetlerini kalkınma kurulu, yönetim kurulu, genel sekreterlik ve yatırım destek ofisleri teşkilatlanmasında sürdüren Kalkınma Ajansları söz konusu amaçlarını gerçekleştirebilmeleri amacıyla Kalkınma Bakanlığı tarafından tasarlanmış çeşitli destek araçları (doğrudan finansman desteği (Proje Teklif Çağrısı Yöntemi, Doğrudan Faaliyet Desteği, Güdümlü Proje Desteği), faiz desteği ve faizsiz kredi desteği) kullanmaktadır. Şu an için en çok kullanılan araç, proje teklif çağrısı yöntemiyle 122 kullandırılmakta olan hibe desteklerdir. Bu tür projeler, bölgeler için Kalkınma Ajansları tarafından hazırlanan bölgesel planlarda yer alan öncelikler doğrultusunda önceliklendirilerek desteklenmektedir. Kalkınma Ajansları tarafından bugüne kadar hazırlanmış olan bölgesel planlar incelendiğinde hemen her bölgede bilgi ve teknoloji odaklı büyümenin öncelikli alanlar içerisinde yer aldığı ve bu doğrultuda bölgelerin yenilik kapasitelerinin, ulusal ve uluslararası düzeyde etkinliğini artırmaya yönelik analiz, strateji, plan çalışması, araştırma ve inceleme gibi faaliyetlerin çağrılar kapsamında desteklenebilecek faaliyetler olarak ilan edildiği görülmektedir. Söz konusu destekler, son 20 yıl içerisinde Kalkınma Bakanlığı, TTGV, TÜBİTAK ve KOSGEB benzeri kuruluşlar tarafından bu alanda gerçekleştirilmiş olan farkındalık ve ilgiyi artırmaya yönelik çalışmalar neticesinde bu tür faaliyetleri gerçekleştirmek isteyen ancak gerekli finansman imkânlarına sahip olmayan çok sayıda tarafı harekete geçirmiştir. Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine bu kadar ilgi gösteriliyor olması, bölgesel seviyede hem farkındalığın hem de sahipliliğin hızlıca artacak olması nedeniyle oldukça sevindiricidir. Ancak, bölgesel seviyede gerçekleştirilecek olan strateji ve eylem planlarının ulusal seviyede gerçekleştirilmekte olan bilim, teknoloji ve inovasyon politikaları ile ilişkilendirilmesi gerekmektedir. Proje fikirlerinin oluşturulması, değerlendirilmesi ve yürütülmesi faaliyetlerinin tamamının bölgesel seviyede gerçekleştiriliyor olması nedeniyle, ulusal fonlardan sağlanmakta olan desteklerin bölgesel seviyede tekrarlanması veya ulusal seviyede belirlenmiş olan stratejik çerçevenin dışında kalan alanlarda bölgesel seviyede gerçekleştirilecek olan ve uluslararası rekabet yeteneği bulunmayan, kritik kütleye erişememiş yatırımlarla sonuçlanması tehlikesi bulunmaktadır. Ülkemizde belirlenen alanlarda etkin yönetimin sağlanabilmesi için stratejik çerçevelerin kullanılması, Ar-Ge, inovasyon, fikri mülkiyet gibi kavramların ulusal seviyede kullanımı yeni iken, bölgesel inovasyon stratejisi gibi çalışmaların bölgesel seviyede başarı ile uygulanması konusunda da bazı sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu tür çalışmaların başarı ile sonuçlanabilmesi için; Bölgelerde bilgi üretimine yönelik altyapıların (kamu, özel sektör, üniversite) neler olduğu ve nasıl çalıştığı/çalışması gerektiği, Bölgelerde bilginin teknolojinin transferi, yaygınlaştırılması, ticarileştirilmesi ve inkübasyon faaliyetleri gibi destek hizmetlerinin varlığının/etkinliğinin ölçülmesine yönelik araçların kullanımı, Çekirdek sermaye, risk sermayesi, kredi garantileri gibi değişik finansman araçlarının varlığı ve erişilebilirliği, Üniversite-sanayi işbirliği gibi farklı yapıların etkin iletişim kurmaları için gerekli yöntemlerin değerlendirilmesi, Tüm bu alanlarla ilgili bölgesel performansın ölçülebilmesine yönelik ne tür verilerin bulunduğu ve bu verilerin nasıl toplanacağı, gibi çoğu ülkemiz için oldukça yeni başlıklar altında deneyim ve bilgi birikimi sahibi olunması gerekmektedir. 2.11.3 Bölgesel İdareler Bölgesel İdareler bulundukları bölgeleri kalkındırmak amacı ile yürütülmekte olan projeleri ve uygulamalarını yerinde koordine etmek ve bu kalkınma projelerinin uygulandığı illerdeki yatırımların gerektirdiği araştırma, planlama, programlama, projelendirme, izleme, değerlendirme ve 123 koordinasyon hizmetlerinin yerine getirilmesi suretiyle bu projelerin kapsadığı bölgelerin kalkınmasını hızlandırmak üzere kurulmuş olan yapılardır. İlki 27 Ekim 1989 Tarih ve 388 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname kurulmuş olan GAP Bölge Kalkınma İdaresine ek olarak, 3 Haziran 2011 tarihli kanun hükmünde kararname ile, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi, Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi ve Konya Ovası Projesi Bölge Kalınma İdaresi olmak üzere üç yeni İdare daha faaliyete geçmiştir. İdarelerin görevleri şu şekilde belirlenmiştir; Bölgelerin kalkınmasının hızlandırılması amacıyla ilgili kurum ve kuruluşların proje ve faaliyetlerinin uyum ve bütünlük içinde yürütülmesini sağlayacak eylem planları hazırlamak, bunların uygulanmasını koordine etmek, izlemek ve değerlendirmek Eylem planları kapsamındaki kamu yatırımlarının etkili ve verimli bir şekilde yürütülmesi için kurumlar arası koordinasyonu sağlamak Eylem planlarının gerektirdiği yatırımlara ilişkin teklifleri ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde hazırlamak, önceliklendirmek ve ilgili kurum ve kuruluşlar ile Kalkınma Bakanlığına göndermek Bölgedeki kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülen yatırım projelerini izlemek ve değerlendirmek İlgili kamu kurum ve kuruluşlarca talep edilmesi hâlinde, yatırım projelerinin geliştirilmesine yardımcı olmak, bu sürece gerektiğinde Kalkınma Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre malî ve teknik destek sağlamak Bölge planlarının tamamlayıcılığını ve bütünlüğünü gözeterek, kalkınma ajanslarının ortak ve daha etkili çalışmalarına yardımcı olmak ve bu konularda görüş ve öneriler geliştirmek Bölgelerinin gelişme potansiyeline, sorunlarına ve imkânlarına dair araştırma, etüt, proje ve incelemeler yapmak veya yaptırmak Kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları için başta kurumsal kapasite ve beşeri kaynak konuları olmak üzere, Kalkınma Bakanlığının belirleyeceği usûl ve esaslara göre mevcut proje ve programlarla mükerrerlik oluşturmayacak yenilikçi destek programları tasarlamak ve uygulamak Kalkınma Bakanlığı tarafından verilecek diğer görevleri yapmak. Bu faaliyetleri gerçekleştirebilmek için idarelerin kullanabilecekleri finansal kaynaklar ise aşağıdaki şekilde belirlenmiştir: 124 Genel bütçeden yapılacak yardımlar. Her türlü bağış, yardım, kredi, hibe ve vasiyetler. Başkanlık gelirlerinin değerlendirilmesinden elde edilecek gelirler. Diğer gelirler. 3 Girişimcilik Ve Yenilikçilik Değerlendirilmesi Ortamının Tanımlanması Ve Giriş bölümünde bahsedildiği üzere gerçekleştirilecek olan çalışma girişimcilik ve yenilikçilik ortamının iyileştirilmesini hedeflemektedir. Bu amaçla ihtiyaçların tespit edilmesini hedefleyen herhangi bir çalışmanın bu yenilik ve girişimcilik ile neyin anlatılmaya çalışıldığını tanımlaması gerekmektedir. Bu nedenle bu bölümde; girişimcilik ve inovasyon ortamının tüm paydaşları ile tanımlanması ve bu ortama etki eden etkenlerin belirlenmesine çalışılacaktır. Bölgesel Yenileşim Sistemleri oluşturulmadan önce mevcut ekosistemi tanımak kaynakların doğru yönlendirilmesi ve etkin kullanılması için önemlidir. Mevcut ekosistemi çözümlemek için değişik sayıda ve içerikte yöntemler kullanılmaktadır. Literatürde bu amaçla kullanılan yöntemlerden en önemlileri ASPEN (2013) tarafından aşağıdaki şekilde verilmiştir: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. Babson College – Babson Entrepreneurship Ecosystem Project Council on Competitiveness – Asset Mapping Roadmap George Mason University – Global Entrepreneurship and Development Index Hwang, V. H. – Innovation Rainforest Blueprint Koltai and Company – Six+ Six GSM Association – Information and Communication Technology Entrepreneurship OECD – Entrepreneurship Measurement Framework World Bank – Doing Business World Economic Forum – Entrepreneurship Ecosystem Girişimcilik ve inovasyon ekosistemini tanımlamak için geliştirilen bu araçlar farklı alanları (domain) inceleyerek, incelenen ekosistemin girişimcilik ve yenilikçilik açısından eksiklerini tespit etmektedirler. Yukarıda isimleri verilen tanı araçları siyasa(politika), finans, altyapı, pazar, insan sermayesi, destekler(hizmetler/bağlantılar), kültür, Ar-Ge/inovasyon, yaşam kalitesi ve makroekonomik faktörler olmak üzere toplam 10 ayrı alanda ekosistemleri incelemektedirler. Hangi tanı aracının hangi alanları incelediği Tablo 20’de gösterilmektedir: 125 Tablo 20. Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosistemi İçin Kullanılan Araçlar Ve Alanları Girişimcilik ve inovasyon ekosistemi tanı araçları, uygulama yöntemlerinin karmaşıklığı ve analiz ettikleri alan düzeyinde düşünüldüklerinde 2x2’lik bir matrise yerleştirilebilir. Karmaşıklık düzeyi basitten zora doğru diye tanımlanabilirken; analiz ettikleri alan yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası olmak üzere ayrılmaktadır. Buna göre, Şekil 35’da tanı araçlarının yukarıda tanımlanan matrise yerleşimleri verilmektedir. 126 Şekil 35. Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosisteminin Tanımlayan Yöntemlerin Karmaşıklık Seviyesi Ve Bölgesel Durumuna Göre Dağılımı Girişimcilik ve inovasyon ekosistemi ölçülecek bölgeye göre; bu yöntemlerin bir bileşkesi, kombinasyonu, sentezi veya çalışmanın içeriğine göre 1’den fazlası kullanılabilir. ASPEN(2013), ilgili tanı araçlarından yararlanarak girişimcilik ve inovasyon ekosistemlerinin değerlendirilebilmesinin 3 ana kısımda ele alınabileceğini ifade etmiştir: 1. Girişimcilik belirteçleri 2. Girişimcilik performansı 3. Etki ASPEN (2013) bu şekilde girişimcilik ekosisteminin tanımlayan modellerden bir sentez oluşturmaktadır (Şekil 36). Yukarıda belirtilen kısımların tanımları aşağıdaki şekilde ifade edilebilir: 127 Şekil 36. Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosisteminin Ölçülmesi (Kaynak: ASPEN, 2013) 3.1 Girişimciliğin Ve İnovasyonun Belirteçleri Girişimciliğin ve inovasyonun belirteçleri, ekosistemde bunları etkileyen faktörler olarak tanımlanmıştır. Bu ekosistemi tanımlamak isteyen ve yukarıda sayılan araçların da ana odak noktasını teşkil etmektedir. Bir ekosistemde girişimciliği etkileyen faktörler geliştirilen özel siyasalar, girişim sermayesi yatırımlarının oluşturulması, iş geliştirme servislerinin varlığı gibi çok farklı alanlarda tezahür edebilir. ASPEN (2013)’ün önerdiği ve mevcut çalışmada esas alınan modele göre; girişimcilik ve inovasyonu etkileyen faktörler 8 ayrı alanda tanımlanmıştır: a) Finans: Mevcut ekosistemde finansla ilgili olabilecek ve girişimcilerin paraya ulaşmasını sağlayacak mekanizmalar Finans alanı altında tanımlanmıştır. Krediye erişim, girişim 128 b) c) d) e) f) g) h) sermayesine ve hibe desteklere erişim, melek yatırımcılara erişim ve hisse piyasaları gibi alt alanlardan oluşmaktadır. İş Desteği: Girişimcinin sahip olduğu iş fikrini geliştirebilmesi, bunu bir işletmeye dönüştürebilmesi için gerekli yardım mekanizmaları iş desteği alt alanının kapsamını oluşturmaktadır. Endüstriyel ağ yapıları, kuluçkalıklar/hızlandırıcılar, muhasebe ve müşavirlik servisleri iş desteği alt alanının kapsamını oluşturmaktadır. Politika (siyasa): Politika alt alanı girişimcilerinin girişimlerini gerçekleştirebilmeleri için politika yapıcılar tarafından belirlenen ve makroekonomik koşulların sınırlarını çizen düzenlemeleri kapsamaktadır. Vergi oranları, vergi teşvikleri, ilk iş kurma maliyetleri gibi legal belirleyiciler politika alt alanının kapsamını teşkil etmektedir. Pazar: Girişimcilerin sahip oldukları iş fikri ile hitap edebilecekleri pazar koşulları bu alt alan altında özetlenmiştir. İç pazara satış, uluslararası satışlar ve hitap edilen pazar büyüklüğü gibi alt bileşenler pazar alt alanının kapsamı dâhilindedir. İnsan sermayesi: Günümüzde elle tutulmayan varlıklar (intangible assets) şirketlerin değerlerini daha çok belirlemeye başlamaktadır. İnsan sermayesinin kalitesi (var olan iş gücünün değer yaratma kabiliyeti) girişimcilik ortamının önemli faktörlerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır. İnsan sermayesinin ölçülmesi zor olsa da mezuniyet oranları ve ilgili ekosistemdeki eğitim kalitesini ölçen göstergeler ekosistemin girişimciliğe uygunluğunu ölçmek üzere alt bileşenler olarak kullanılabilmektedir. Altyapı: Girişimcilik ekosisteminin gelişmesi fiziki altyapı gerektirmektedir. Haberleşme altyapısına erişim, elektrik altyapısına ve diğer fiziki altyapılara erişim altyapı alt alanının bileşenlerini oluşturmaktadır. Ar-Ge: Ar-Ge günümüzde teknolojik gelişimin en önemli unsuru olarak kabul edilmektedir. ArGe çıktılarının ölçümü karmaşık değerlendirme çalışmalarını içermektedir. ASPEN (2013) modelinde bu alt alan altında göreceli olarak ölçmesi daha basit olan patent başlığı alt alanın bileşeni olarak ortaya konmuştur. Kültür: Araştırması yapılan ekosistemin en önemli bileşeni olan toplumun kültürel ve sosyolojik değerleri girişimcilerin tavırlarına ve girişimcilik ekosisteminin bileşenlerine etki etmektedir. Bu ortamda girişimcilik motivasyonunu etkileyen kültürel değerler girişimcilik ekosistemini değerlendirmede önemli bir alt bileşen olarak karşımıza çıkmaktadır. Yukarıda alanları ve alt alanları sayılan girişimciliğin ve inovasyonun belirteçleri aslında ekosistemde girişimcililerin oyun sahası olarak değerlendirilebilir. Saha ne kadar girişimciliğe uygunsa girişimcilerin de o kadar yüksek bir performans gösterme şansları artmaktadır. Ekosistemde girişimcilerin performansının ölçümü için belirlenen faktörler takip eden alt bölümde verilmektedir. 3.2 Girişimcilik Performansı Girişimcilik performansı girişimcilerin mevcut ekosistemde yaptıkları faaliyetler sonucunda girişimciliğin etkilerini belirleyen etkinlikler olarak tanımlanabilir. Ekosistemde bulunan kayıt altındaki işletmelerin sayısı, yüksek büyüme hızına sahip firmaların sayısı, işletmelerin sürdürülebilirlik oranları gibi birçok değişik göstergenin girişimcilik performansının bir ölçümü olduğu düşünülebilir. ASPEN (2013) girişimcilik ekosistemi için sentezlediği tanı modelinde, firma sayısı, toplam istihdam ve refahı girişimcilik performansının göstergeleri olarak belirlemiştir. 129 a) Firmalar: Girişimciliğin en önemli göstergelerinden biri pazara yeni katılan firma sayısıdır. Buna göre, iyi bir girişimcilik ekosistemine yeni girişimciler ve dolayısıyla, yeni firmalar katılacaktır. b) İstihdam: Girişimcilerin gösterecekleri performanstan toplumsal fayda kapsamında beklenebilecek en önemli çıktı istihdamdır. Girişimcilik performansı yüksek olan bir ekosistemde istihdam artarken işsizlik azalacaktır. c) Refah: Girişimcilik performansı yüksek olan ekosistemlerde yeni kurulan ve hâlihazırda var olan firmaların yaptıkları faaliyetler sonucunda hem girişimcilerin, hem firmalarda çalışanların ve hem de toplumun refahında yükselme beklenmektedir. Sonuçta, uygun girişimcilik koşulları altında yüksek girişimcilik performansının bir takım ekonomik etkileri olması beklenmektedir. ASPEN (2013)’ün sentezlediği model kapsamında Etki adı altında olası ekonomik çıktılara vurgu yapılmıştır. Gelecek alt bölümde bu etkiler özetlenecektir. 3.3 Etki Etki, girişimciler ve girişimcilik ve inovasyon faaliyetleri sonucunda ekosisteme sağlanan katma-değer olarak tanımlanabilir. Gayri Safi Milli Hasılanın büyüme oranı, istihdam artışı, kayıt altındaki ekonominin kayıt-dışı ekonomiye oranı, gelir-dağılımındaki eşitsizliklerin azalması (GINI katsayısı) vb. gibi birçok makro ekonomik gösterge ile ölçülebilir. OECD’nin de ifade ettiği gibi Etki kısmında makro ekonomik göstergelerin kullanılması hem girişimcilik faaliyetinin ekonomiye etkilerinin ortaya çıkarılması, hem de ülkeler arası karşılaştırma yapılabilmesi hususunda kolaylık sağlamaktadır. ASPEN (2013) modelinde ‘Etki’ altında ekonomik büyüme, iş yaratma ve yoksulluğun azaltılması adı altında üç alt bileşen belirlenmiştir. a) Ekonomik büyüme: Ekosistemde gerçekleşen performansı yüksek girişim faaliyetlerinin ekonomik büyümeye yol açması beklenmektedir. Zira doğrusal ve basit bir bakış açısıyla daha çok girişim; daha çok işletme, daha çok istihdam ve daha çok katma-değer demektir. Ekosistemde girişimcilik faaliyetlerinin başarılı bir şekilde yürütülmesi etki olarak ekonomik büyümeyi beraberinde getirecektir. b) İş yaratma: Başarılı girişimcilik faaliyetlerinin en önemli çıktısı daha çok işletmenin kurulması, daha çok iş sahaları açılması ve artan istihdamdır. Uygun bir ekosistemde performansı yüksek girişimcilik faaliyetleri topluma daha çok iş fırsatı yaratacaktır. c) Yoksulluğun azaltılması: Girişimcilik ekosisteminde girişimlerin artması hem sermayenin tabana yayılmasını sağlayacağı, hem de daha çok işsize iş sağlayacağı için ilgili faaliyetlerin makro etkisinin gelir adaletsizliğinin ve yoksulluğun azaltılması olması beklenmektedir. Çalışma kapsamında incelediğimiz modele göre girişimcilik ve inovasyon ortamı üçe ayrılmış; girişimcilik ve inovasyon belirteçleri dâhilinde oluşan ekosistemde girişimcilerin performansına göre makroekonomik etkilerin olacağı saptanmıştır. Belirtilen süreç; şüphesiz ki kendiliğinden gelişmemekte, birçok farklı aktörün yer aldığı süreçler dahilinde oluşmaktadır. Gelecek bölümde, ekosistemin paydaşları ve etkileşimi özetlenmiştir. 3.4 Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosisteminin Paydaşları Ve Etkileşimleri Girişimcilik ve inovasyon ekosisteminin belirteçleri içinde yer alan alanlar üzerinde ekosistemde yer alan birçok aktör etkinlik göstermekte ve birbirleri ile etkileşim halinde bulunmaktadır. İnovasyon sistemleri kavramının en önemli vurgusu bilindiği gibi inovasyonun firmalar bazında izole bir ortamda 130 gerçekleştirilmediği; sosyal bir olgu olduğu ve aktörler arası etkileşime dayandığı yönündedir. Bu kapsamda, girişimcilik ve inovasyon ekosistemlerinin de kalbinde aktörler arası etkileşimin yer aldığı söylenebilir. ASPEN (2013)’ün sentezinde belirtildiği gibi “ekosistem dahilindeki bu etkileşimler ekosistemi değerlendirirken ve ona uygun müdahaleleri tasarlarken kritik bir öneme sahiptir” (ASPEN, 2013, p.7). Buna göre; girişimcilik belirteçleri altında ifade edilen 8 alan sisteme etki düzeyine göre 3’e ayrılmıştır. Sisteme doğrudan etki eden alanlar finans ve destek; sisteme kısmen doğrudan etki eden alanlar politika, Pazar, insan sermayesi, altyapı, Ar-Ge faaliyetleri; sisteme dolaylı bir şekilde etki eden alan ise kültür olarak belirlenmiştir. İlgili alanların belirtilen şekilde sınıflandırılması sonucunda her alana ait olan aktörler aşağıdaki Tablo 21’de ifade edilmiştir: Tablo 21. Alanların Etki Seviyelerine Göre Dağılımı Tablo 21‘de beyan edilen aktörlerin arasındaki etkileşimin; girişimcilik ekosistemini uygun hale getirerek, girişimcilik faaliyetlerini kuvvetlendirmesi ve ekonomik göstergeleri iyileştirmesi beklenmektedir. 131 3.5 Girişimcilik ve İnovasyon Ekosisteminin Değerlendirilmesi Süreci ASPEN (2013), yukarıda belirtilen model çerçevesinde girişimcilik ve inovasyon kapasitesini değerlendirmek amacıyla ekosistem analizi yapılırken aşağıdaki yol haritasının izlenmesini yukarıdaki modelin tamamlayıcı bir unsuru olarak ifade etmiştir. İlgili yol haritası aşağıdaki gibi özetlenebilir: 1) Analizin coğrafi sınırlarının belirlenmesi: Değerlendirme sürecinin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için değerlendirmesi yapılacak ekosistemin coğrafi alanının bilinmesi kritik önem taşımaktadır. Mevcut araştırmaların ulusal, bölgesel ve yerel olarak büyükten küçüğe üç ayrı ölçekte yürütüldüğü görülmektedir. Buna göre; ulusal düzeyde yapılan çalışmaların büyük bir alan ve çok fazla değişken taşıdığı için daha az eyleme dönük sonuçlar verdiği görülmüştür. Her durumda, çalışmanın belli bir sektör ya da coğrafi ölçekte yürütülmesi gerekmektedir. Ayrıca durumu hakkında yorum yapabilmek için seçilen bölgenin ya da sektörün benzer sektörlerle bir karşılaştırılmasının yapılması gereklidir. 2) Analiz derinliğinin belirlenmesi: Coğrafi alan gibi analizin de derinlik düzeyinin netleştirilmesi gerekmektedir. ABD menşeili The Council on Competitiveness çalışmalara 3 ayrı düzeyde analitik derinlik önermektedir: a) Mevcut varlıkların belirlenmesi: Bölgede daha önce toplanmış verilerin ve kaynakların bölgesel paydaşlardan alınacak girdilerle birlikte değerlendirilmesi ve ulaşılabilecek mevcut verilerin toplanması. b) Temel değerlendirme: Ekosistemin güçlü ve zayıf yönlerinin değerlendirilmesi ve benzer diğer bölgelerle karşılaştırılarak aradaki farkların ve boşlukların bulunması. c) Ayrıntılı değerlendirme: Yukarıda model kısmında ifade edilen alanların ve bu alanların kapsamında bulunan aktörlerin birbiriyle olan ilişkilerinin iş yapma kültürünün de hesaba katılarak analiz edilmesi. 3) İlgilenilen alanların belirlenmesi: Ekosistem için planlanan müdahaleye göre model içinde yer alan analiz alanlarının önceliklendirilmesi sürecidir. Böylece amaca yönelik çalışılması hedeflenmektedir. 4) Göstergelerin tanımlanması ve sıralanması: Bir ekosistemle ilgili birçok göstergeye erişilebilir. Burada önemli olan göstergelerin çalışmanın amacına uygun olarak tanımlanması, seçilmesi ve sıralanmasıdır. OECD, göstergelere ait 3 özelliğin altını çizmektedir. a) Uygunluk: Seçilen göstergenin ekosistem analizinin amacı doğrultusunda çalışmaya uygunluğu ve çalışma ile ilişkilendirilmiş olmasını kapsamaktadır. b) Kesinlik: Seçilen göstergenin hata payının derecesi onun kesinliğini belirlemektedir. Buna göre, hata payı olmayan göstergeler kesindir. İstatistikî göstergelerin (patent sayıları, faiz oranları vb.) kesinlikleri istatistiki ilkeler doğrultusunda belirlenebilir. Bazı göstergeler ise, (dağıtılan krediler, gerçekleştirilen networking faaliyetleri vb.) toplanabilir ya da takip edilebilir. Yine bu göstergelerin kesinliği toplayıcının başarısına bağlıdır ve kesinliği daha azdır. Son olarak, girişimcilerin memnuniyeti vb. gibi öznel göstergeler de mevcut olabilir fakat öznel oldukları için bu göstergelerin kesinliği en azdır. c) Mevcutluk: Göstergelerin zaman ve mekan dahilinde mevcut olması ya da olmaması durumudur. 5) Veri Toplama ve Analiz: Ayrıntılı analiz süreci, gerekli verilerin birincil ve ikincil kaynaklardan toplanması ve ulaşılamayan ve gerekli olan verilerin anket vb. yollarla toplanması ile devam eder. Tüm veriler toplanıp, değerlendirilip, analiz edildikten sonra; değerlendiriciler 132 ekosistem içindeki boşlukları tespit edip onları gidermek amacıyla müdahale mekanizmaları tasarlamaya hazırdırlar. 3.6 Girişimcilik ve İnovasyon Ekosistemi Müdahale Alanları İnovasyon ve girişimcilik ekosisteminin ölçmeye yönelik temel motivasyon kaynağı, mevcut durumu değiştirebilmek için ihtiyaç duyulan müdahale araçlarının türlerini tespit edebilmektir. Bu nedenle analiz süreci çoğu zaman güçlü ve zayıf yönlerin tespiti ile müdahale amaçlı stratejiler ve eylemlerin belirlenmesi ile neticelendirilir. Müdahale araçlarını ise aşağıdaki dört ana başlık altında toplamak mümkündür. 1) Destekleyici Altyapılar: Araştırma altyapıları, teknoparklar, girişimcilik altyapıları, özel sektör ortak hizmet merkezleri ve bu alanların etkin çalışması için ihtiyaç duyulan her türlü ekipman ve teçhizat bu başlık altında değerlendirilmektedir. 2) İnsan Kaynakları: Akademik kadroların varlığı sayıları, çalışma alanları, teknoloji transfer ofisleri, inkübasyon merkezleri, hızlandırıcılar gibi hizmet merkezleri personel sayısı ve deneyimleri, özel sektör çalışanlarının uzmanlık seviyeleri, üretimi destekleyebilecek teknisyen sayısının artırılmasına yönelik eylemlerdir. 3) Finansman İmkanları: Ar-Ge, ürün geliştirme faaliyetlerinin finansmanı ve ticarileşme faaliyetlerinin finansmanına yönelik hibe, geri ödemeli ve/veya girişim sermayesi finansmanı gibi araçların varlığını sağlamak veya kuvvetlendirmek amacı ile yürütülen eylemlerdir. 4) Ağ Yapılar ve Yönetişim: Yukarda sıralanan eylemlerin etkin ve verimli bir biçimde yürütülebilmesi amacı ile gerçekleştirilen strateji, kümelenme, etki değerlendirme faaliyetleri bu başlığın altında yer almaktadır. Yukarıda sıralanan her bir başlık kendi içerisinde farklı isterlere sahiptir. Temel araştırma faaliyetlerinden, ticarileşme faaliyetlerine doğru gidildikçe hibe desteklerden, banka kredilerine geçiş olduğu görülmektedir. Yine finansman imkanları ve altyapının oluşturulmasına yönelik eylemlerin uygulama süreleri ve maliyetleri daha yüksek iken, insan kaynakları, ağ yapılar ve yönetişim başlığı altında proje bazlı ve görece daha kısa sürede hayata geçirilebilir daha düşük maliyetli eylemler olduğu görülmektedir. Bölgesel yenilikçilik ve girşimcilik sisteminin tasarımı aşamasında müdahale araçlarının bu özelliklerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. 133 4 Bölgesel Yenileşim Kavramı Yenileşim politikalarında bölgesellik gittikçe daha önemli bir konum üstlenmektedir. Özel tanımlanmış bölgelerden artık şehir seviyesine kadar bölgesel yönetimlerin sorumlu oldukları yerel alanlar için stratejiler geliştirdikleri ve bu stratejileri hayata geçirmek amacı ile araçlara geliştirdikleri görülmektedir. Bölgesel sorunların çözümünde kullanılacak bütçenin ve fonun karşılanması için değişik finansal araçlar geliştirilmiştir. Geliştirilen finansal araçların temelinde; yönetici otoritenin (devletin) üstündeki yükü azaltmak için uluslararası finans çevreleri ve yerel ortaklardan da faydalanarak fon oluşturulması ve fonun ilgili yerel paydaşlara dağıtılması amacı güdülmektedir. Ayrıca harcanan fonun tekrar yönetici otoriteye geri dönerek başka projelerde kullanılabilmesi hem fon sağlayıcılar hem de kamusal fayda açısından faydalı ve sürdürülebilir toplumsal çıktılar yaratmaktadır. Yerel fonlar, bölgelerin öngördüğü potansiyeli ortaya çıkarabilecek bir finansman modeli olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda DAP Bölge İdaresi için potansiyel bir uygulama alanı olarak bu tür fon yapılar bu bölümde ayrıntıları ile irdelenmeye çalışılmıştır. Bölgesel fonlar, en basit şekliyle, bölgelerin sahip olduğu problemlere çözüm getirmek, rekabetçiliklerini artırmak, bölge planlarında belirtilen amaçlara ve bölgenin uzun vadede erişmesi istenen hedeflere uygun olarak geliştirilen projelere kaynak sağlamak amacıyla oluşturulan fonlar olarak tanımlanabilir. Bölge fonlarının en işlevsel iki özelliği; Aynı çatı altında işletilen farklı model ve faaliyetlerin hedeflere yönelik doğal bir koordinasyon içermesi, Çoğunlukla kamu-özel ortaklığı modeli ile hedeflerin içselleştirilmesi/sahiplenilmesi ile sosyal sermaye etkisi, olarak sayılabilir. Bölge Fonu oluşturma ve uygulama sürecinde dört uygulama seviyesinden bahsetmek mümkündür. En üst seviyede bölgede yerleşik paydaşların katılımı ile b ekonomik, sosyal gelişimi için strateji ve hedeflerin belirlenmesi, mevcut durumdan yola çıkılarak hedeflere ulaşmak için gerekli kaynakların tespitine yönelik strateji geliştirme faaliyetleri sayılabilir. İkinci aşamada ise belirlenen bölgede eylemlerin uygulamaya geçirilebilmesi amacı ile kaynak sağlamak üzere bir fon oluşturulması söz konusudur. Kurulacak fonun uzun vadeli eylemlere imkan sağlayacak bir yapıda tasarlanması oldukça önemlidir. Kalkınma hedefleri için eylemler genellikle ihtiyaç duyulan altyapıların oluşturulması, öncelik alanında insan kaynaklarının geliştirilmesi, faaliyetler ve ihtiyaçlar için finansman imkanlarının oluşturulması ve tüm kaynakların etkileşimini sağlayacak altyapıların oluşturulması gibi kimi hibe kimi ise ticari yaklaşımla yürütülebilecek faaliyetlerden oluştuğu görülmektedir. 134 Şekil 37. Bölge Fonu Yapılanması Bu nedenle üçüncü seviyede kamu-özel sektör ortaklıklarınca yürütülebilecek çok farklı proje tiplerine kaynak aktarılabilecek bir yapı oluşturulmalıdır. Son aşama olarak ise nihai hedef kitlenin faydalanabileceği şekilde ilgili projelerin yürütülmesi olarak belirtilebilir. Uzun vadeli hedeflere erişim için sürdürülebilirlik önemli bir unsurdur. Bu nedenle geri dönüşlü (kredi, ortaklık, risk sermayesi, girişim sermayesi, kamu-özel sektör ortaklıkları) finansman araçlarının fonlarda önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Fonlar alt fonlara bölünerek her alt fonun özel bir amacı ve teması olacak şekilde belirlenir. Böylece, oluşturulan belli bir kaynak, gerçekleştirilmek istenen amaçlara göre bir portföy şeklinde alıcılara aktarılmış olur. Oluşturulan fonların geri dönüşü olması durumunda ise mevcut fonlar – bazen çoğalmış şekilde - yeni ihtiyaçlara aktarılabilir. Fon açısından finansal sürdürülebilirlik bir hedef olmakla birlikte, fonun gerçek sürdürülebilirliğini bölgenin değişen ihtiyaç ve önceliklerine uygun bir platformun sürdürülebilirliği olarak algılamak daha doğru olabilir. Bölge fonlarının kuruluşunda yaygınlıkla belediyeler ve şehirlere ait kalkınma ajansları ön plana çıkmakta, ancak diğer özel ve kamu kuruluşlar da fonun kuruluş ve işletimi süreçlerinde etkin rol almaktadır. Belediye ve kalkınma ajansları, bir diğer ifade ile yönetici otoritenin bölge fonlarını kurmasındaki amacı; risk ve sorumluluğu diğer paydaşlarla paylaşarak, kamu-özel sektör ortaklığı (KÖO) modeli ile belirlenmiş hedeflere yönelik harekete geçirilebilecek toplam kaynağı artırmaktır. 135 Paydaşlar arasındaki ortaklık yaklaşımı hedeflere yönelik ortak sahiplenmeyi ve kaynakların doğru önceliklendirilmesi konusundaki başarıyı da yükseltmektedir. Bölge Fonları oluşturdukları fon havuzunu Bölge Kalkınma Fonu (UDF – Urban Development Fund) yapıları olarak değişik temaların finansmanını sağlayacak araçlar olarak kurgulayabilmektedir. Bu sayede belirlenen ana hedefin76 gerçekleşmesini destekleyecek farklı faaliyet ve araçların uygun koordinasyonda desteklenmesi sağlanmaktadır. Bu yaklaşım hem spesifik alt hedeflerin yönetilmesini uzman model ve hedefler ile yalınlaştırmakta; hem de her modelin bir hedefi olduğu için diğer yatırımcılar için daha basit iletişim özellikleri taşımaktadır. Her anlamda sürdürülebilir yapılar olarak Bölge Fonları aracılığıyla yapılan yatırımların fizibilitesi ve sağlanacak uzun vadeli etkinin gerçek bir portföy yaklaşımı ile baştan analiz edilmesi ve sürekli güncellenmesi önem taşımaktadır. Bölge Fonları, devletin, belediyelerin ve kalkınma ajanslarının doğrudan uyguladığı proje odaklı diğer desteklerden farklı olarak tümleşik portföy yatırımları şeklinde ele alınmaktadır. Fonun kendi kendini yenileyebilmesi (rejenerasyonu – regeneration) seçilen yatırım portföyünün sağlığı ve ileriye dönük öngördüğü potansiyel kazanımlar ve görünürlük ile doğrudan ilişkilidir. Kullanılan farklı modeller ve öngördüğü farklı pencereler farklı öncelik ve beklentiler ile fona ortak olan diğer paydaşlar için de esneklik sunmaktadır. Çıktıyı etki olarak ölçen bir sivil toplum kuruluşu veya hayırsever bağışçı ile çıktı beklentisi finansal getiri olan bir ticari yatırımcının çelişen beklentileri, aynı hedefin koordinasyonunda esnek yapı sayesinde desteklenebilmektedir. Bölge Fonlarının bölgeleri kalkındırmaya ve geliştirmeye yönelik mevcut darboğazları aşmak amacıyla çok farklı kullanım alanları mevcuttur. Farklı kullanım alanları gruplanırsa yaygın olarak aşağıdaki amaçlarla kullanıldıkları söylenebilir: Ulaşım, su, kanalizasyon, enerji altyapısı Tarihi ve kültürel eserlerin renovasyonu ve turizm Atık temizleme ve dönüştürme Enerji verimliliği uygulamaları Girişimcilik, inovasyon, Ar-Ge vb. kabiliyetleri desteklemeye ve geliştirmeye yönelik uygulamalar vb. Dünyada Bölge Fonları uygulandıkları bölgenin koşullarına uygun olarak değişik yöntemlerle oluşturulmaktadır. En yaygın yöntemlerden biri, Avrupa Birliği’nin yapısal fonlarına uygun olarak geliştirilen JESSICA (Joint European Support for Sustainable Investment in City Areas – Şehir Alanlarında Sürdürülebilir Yatırım için Ortak Avrupa Desteği)’dir. Ayrıca özellikle ABD ve Kanada gibi ülkelerde de farklı uygulamalar görülebilmektedir. Takip eden bölümde dünya örnekleri aktarılarak bu örneklerde Bölgesel Fon uygulamaları için ortak özellikler çıkarılmaya çalışılacaktır. 76 Örneğin belirlenen hedef, “teknolojik girişimciliğin artması” ise fonun farklı araçları ile çok uluslu bir firmanın araştırma faaliyetlerinin bölgeye çekilmesi, bir kuluçka merkezinin kurulması, hızlandırıcı programların bölgede faaliyet göstermesinin teşvik edilmesi ve melek/girişim sermayesi fonlarının yatırımlarının teşvik edilmesi gibi farklı amaçlar farklı fonların altındaki araçlar ile desteklenebilir. 136 4.1 Dünyada Bölgesel Yenileşim Modelleri ve Programlarının Tasarımı Dünyada Bölge Fonu uygulamaları özellikle Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD’de yaygınlaşmaktadır. Aşağıda Londra’dan başlayarak farklı yerlerde uygulanan bölge/şehir fonu uygulamalarından bahsedilecektir. Farklı bölge fonu uygulamalarındaki ortak noktalar bulunarak finansal araçların tanımlanmasına ve çalışma kapsamında ileriki bölümlerde özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere uygulanabilecek özgün bir modele erişilmeye çalışılacaktır. O nedenle, değişik ülke uygulamalarının incelenmesi ve anlaşılması mevcut çalışma için kritik önemdedir. 4.1.1 AB’de Kullanılan Araçlar Avrupa Birliği’nde NUTS II seviyesinde bölgesel yapılanmanın haricinde, birlik üyesi ülkeler arasında farklı ulusal strateji ve hedeflerin bulunması, ortak politika ve koordinasyon çalışmalarını zorlu bir hale getirmektedir. AB’nin koordinasyon araçları incelendiğinde, en üst seviyede tematik başlıklar (bilim ve teknoloji, tarım, balıkçılık ve gıda v.b.) altında Birlik hedef ve stratejilerinin belirlendiği görülmektedir. Her bir başlık için AB seviyesinde ulaşılması istenen hedefler belirlenmekte ve bu hedeflere ulaşmak için gerekli programlar tasarlanmaktadır. Ar-Ge ve inovasyon alanlarında uygulanmakta olan Çerçeve Programları (FP’ler) ve Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programı (CIP) gibi programlar tematik başlıklarda birlik seviyesinde uygulanmakta olan programlara örnek olarak gösterilebilirler. Tematik başlıklarda belirlenen programların bölgesel seviyede takibi ise birleştirici (cohesion) politikalar başlığı altında ele alınmaktadır. Süreç çoğunlukla tematik başlıklar altında bölgesel farklılıkların tespit edilmesine yönelik çalışmalarla başlatılmakta ardından söz konusu başlıklarda farklıkların giderilebilmesine yönelik politika araçlarının uygulamaya alınması ile devam edilmektedir. Birlik seviyesinde oluşturulan birleştirici programlar aracılığıyla, bölgesel seviyede geliştirilen projelerin belli bir yüzdesine birlik fonlarından destek sağlanarak, bölgesel kaynakların birlik hedefleri doğrultusunda kullanımı sağlanmaya çalışılmaktadır. Söz konusu programlara başvuru aşamasında en iyi uygulama örneklerinden yola çıkarak hazırlanan metodolojilerin kullanımı özendirilerek, diğer bölgelerde gerçekleştirilen projelerden elde edilen deneyimlerin Birlik çapında yaygınlaştırılması sağlanmaya çalışılmaktadır. Birleştirici politikalar başlığı altında, Ar-Ge ve inovasyon politikaları ile ilgili olarak geliştirilmiş olan çalışmalardan örnek vermek mümkündür. Birliğin genel inovasyon performansı Avrupa İnovasyon Göstergeleri (European Innovation Scoreboard) kapsamında takip edilirken, bölgesel performansın takibi amacıyla Bölgesel İnovasyon Göstergeleri çalışması gerçekleştirilmektedir. Çalışma kapsamında bölgesel seviyede yükseköğrenim, yaşam boyu öğrenim, geniş-bant internet erişim oranları, kendi ArGe faaliyetlerini yürüten KOBİ’lerin oranları, pazara sunulan yeni ürünlerin oranları gibi 17 ana başlıkta toplanan verilerin kullanımı ile oluşturulan çeşitli endeksleri kullanarak bölgelerin inovasyon performansları ölçülmektedir. Çalışma ile bölgeler belirlenen inovasyon performansları doğrultusunda sınıflandırılmakta ve geliştirilen sınıflandırmalar doğrultusunda politika ve program önerileri geliştirilmektedir. Ar-Ge ve inovasyon konularında bölgesel gelişmişlik farklılıklarını gidermeye yönelik olarak geliştirilmiş programlar 1994-1999 yılları arasında bölgesel inovasyon stratejileri ve eylem planlarının (Regional Innovation Strategies-RIS ) oluşturulmasına yönelik olarak uygulanmış olan RIS/RTP/RITTS programlarıdır. RIS projeleri 2000’li yıllarda 6. Çerçeve programı kapsamında desteklenmeye 137 başlanmış ancak programın yürütülmesinden sorumlu kuruluş olarak araştırma faaliyetlerinden sorumlu kuruluş olan DG RESEARCH yerine DG ENTERPRISE atanmıştır. Şu anda bölgelerin bu tür inovasyon ve çevreye yönelik politika oluşturma faaliyetleri, AB Komisyonu tarafından yürütülmekte olan INTERREG (Innovation and Environment Regions of Europe Sharing Solutions) programı aracılığıyla yürütülmektedir. Dördüncüsü tamamlanmış olan program kapsamında, 2007-2013 dönemi için 321 milyon Avro bütçe ile inovasyon ve çevre ile ilgili olarak en iyi uygulama örneklerinin paylaşımı ve başarılı bölgelerin deneyimlerinden faydalanılarak gerçekleştirilecek bölgesel inovasyon strateji çalışmaları, inovasyon ve çevreye yönelik yatırım planlaması çalışmaları gibi faaliyetler desteklenmiştir. Bölgeler arası işbirlikleri ve iyi uygulama örneklerini yaygınlaştırmayı hedefleyen programlar arasında; Sürdürülebilir şehirleşmeye yönelik projelerin desteklendiği URBACT (Urban Act), Bölgesel gelişim programlarının yöneticilerinin Birlik politikaları ve iyi uygulamalar konusunda eğitilmelerini ve bu alanlarda öneriler geliştirilmesini hedefleyen INTERACT ve Bilgi ekonomisinin bölgesel durumunu tespit etmek amacıyla bilimsel analiz yöntemlerinin kullanıldığı KİT (Knowledge, Innovation, Territory) projesini de kapsayan ESPON (European Spatial Planning Observation Network) programlarını saymak mümkündür. Sadece bölgeler arası işbirliklerini ve koordinasyonu hedefleyen bu dört program için 2007-2013 döneminde ayrılmış olan bütçe 445 milyon Avro’dur. Özellikle bölgelerin ihtiyaçları için, finansman kaynağı sağlamak üzere Avrupa Yatırım Fonu ile imzalanmış olan bir protokol ile bölgelerin ihtiyaçlarını karşılamayı hedefleyen özel araçlarda mevcuttur. Bu araçlardan JEREMIE (Joint European Resources for Micro to Medium Enterprises) ve JESSICA (Joint European Support for Sustainable Investment in City Areas) özellikle yenilikçilik, girişimcililk ve sürdürülebilir inovasyon çalışmaları için kullanılmaktadır. Aşağıda iki şehir örneğinde bu araçların şehir fonu konseptinde nasıl kullanıldıklarına ilişkin örnekler verilmektedir. 4.1.2 Londra Şehir Fonu Londra’da özellikle artan nüfus ve büyüyen şehir ile birlikte çevresel problemler ortaya çıkmıştır. Çevresel problemlerin sosyo-ekonomik hayata yansımaları olumsuz olmaktadır. Özellikle gelişen çevresel teknolojiler ve bunların getirdiği fırsatlar Londra’daki yerel otoritelere sorunların çözümü için yeni fırsatlar sunmuştur. Londra’da JESSICA kapsamında bir Şehir Fonu’nun oluşturulması Deloitte (2008)’in yaptığı fizibilite ve strateji çalışması ile tasarlanmıştır. JESSICA’nın kullanılması için gerekli politik altyapı ve ilgili dokümanlarda önerilen strateji ve çözüm yolları Deloitte’un çalışmasına rehberlik etmiştir. Makrodan mikro seviyeye doğru sıraladığımızda, en üst seviyede en kapsamlı doküman ERDF’nin (AB Yapısal Fonları) Avrupa Birliği’ne üye ülkelerdeki kullanımına yönelik olarak oluşturulan 2007-2013 operasyonel programıdır. Konu programda önerilen aşağıdaki vizyon ve öncelikler Londra’da kurulacak Şehir Fonu’nun makro temelini oluşturmaktadır. Buna göre; 138 ERDF Operasyonel Programı kapsamında Londra’nın Vizyonu: Londra’nın inovasyon ve bilgi birikiminden faydalanarak en çok ihtiyaç duyulan sosyo-ekonomik alanlarda ekonomik fırsatları artırarak topluma sunmak ve bu sayede sürdürülebilir, çevreye duyarlı ekonomik büyümeyi sağlamak. OP’a göre Londra’nın öncelikleri: 1) 2) 3) 4) İş hayatına yönelik inovasyon, araştırma ve eko-verimlilik kavramının güçlendirilmesi Yeni pazarlara ve finans olanaklarına erişim İş hayatı için sürdürülebilir ve cazip mekanlar Teknik destek Yukarıda belirtilen vizyon ve öncelikler; uluslararası seviyede bağlı bulunulan Avrupa Birliği Stratejik Hedefler Rehberi (EU’s Strategic Community Guidelines (CSG)) ve ulusal seviyede belirlenen İngiltere Ulusal Stratejik Referans Çerçevesi (The UK’s National Strategic Reference Framework (NSRF)) ile uyumludur. Bu dokümanlarda özellikle sürdürülebilirlik, çevre, girişimcilik gibi kavramlara vurgu yapılmaktadır. Buna göre; ERDF’den 2007-2013 dönemi için OP’da belirtilen her bir önceliğe göre fon ayrılmıştır. Deloitte (2013)’ün yaptığı çalışmada özellikle Öncelik 3 için JESSICA’nın bir araç olarak kullanılması önerilmiştir. Öncelik 3’e göre önerilen faaliyetler örnek olarak aşağıda verilmiştir: Düşük veya sıfır karbon emisyonu olan alanlar yaratılması, İş kümelerinin gelişiminin desteklenmesi, Düşük karbon ekonomisine düşük veya sıfır karbon emisyonu olan sistemlerin ve dağıtıcı ağların kurularak destek verilmesi, Yüksek kalitede doğal mekanlar yaratılarak istihdam sahalarında iklim değişimine uyum sağlanması, Çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması için en iyi örneklerin paylaşılması ve yaygınlaşması. Yukarıda makro planlarda verilen stratejik öncelikler ve öneriler mikro bazda Londra Planı, Londra Ekonomik Kalkınma Planı, Thames Geçidi Planı ve Bölgesel Kalkınma Ajansı Kalkınma ve Yatırım Planı ile desteklenmiştir. Londra Belediyesi’nin ve Londra Kalkınma Ajansı’nın sorumluluğunda oluşturulan ilgili planlar makro hedefleri mikro hedeflerle birleştirerek uygulamaya yönelik projeler oluşturulmasını sağlamıştır. Mikro ve makro düzeydeki planlar aşağıda belirtilen potansiyel yatırım fırsatlarının oluşturulmasına aracılık etmiştir: 139 Yüksek çevresel özelliklere sahip düşük veya sıfır karbon emisyonlu istihdam sahalarının yaratılması, Düşük veya sıfır emisyonlu karbon enerjisinin kurularak düşük karbon ekonomisine katkı sağlanması, Sürdürülebilir şehir rejenerasyonunu desteklemek amacıyla çevresel sistemler, hizmetler ve olanaklar sağlanması, İş çevrelerinin ekonomik riske ve yatırıma katkı sağlayabilecekleri iklim değişikliği ve çevresel bozulma gösteren alanların bulunması ve özel yatırımın bu alanlara yönlendirilmesi Daha sonra, vizyon, öncelikler ve fırsatlar JESSICA kapsamında geçerli faaliyetlere dönüştürülmüştür. Faaliyetler belirlenirken; Pazar tökezlemesi argümanına dayandırılarak pazarın yatırımcıları yeterince yatırıma yönlendirmediği faaliyetler dikkate alınmış, Doğal ekosistemin kötüleştiği alanlara odaklanılmış, Sektör, coğrafya, yatırımın doğası gibi etkenler bazında projeler tasnif edilmiş veya birleştirilmiş, Yatırımcıların yaptıkları yatırımla ilgili soru işaretlerinin giderilmesine çalışılmış, Fon akışını sürdürülebilir kılmak için mümkün olduğunca fazla yatırımcı ile irtibata geçilmiştir. Çalışmaların sonucunda projeler tasnif edildiğinde, “merkezi olmayan enerji” ortak faaliyet alanı olarak önerilmiştir. Mevcut enerji sistemlerinin merkezi bir kaynaktan beslendiği ve bu nedenle hem çevresel etkisinin fazla olduğu, hem de taşıma esnasında veriminin düştüğü gerçeğinden hareketle önerilen faaliyet alanı belirlenmiştir. Faaliyet alanlarının belli olmasından sonra fon yapısının kurulması için öneriler getirilmiştir. Buna göre, JESSICA kapsamında yönetici (yerel) otoriteye bağlı olarak aşağıdaki gibi bir fon yapısı kurulması önerilmiştir: Buna göre; en tepede kurulacak bir Bileşik Holding Fund; belirlenen temalara göre, Şehir Kalkınma Fonları’na ayrılacak ve bu fonların altında çeşitli modellere göre projeler gerçekleştirilecektir. Fonun sürdürülebilir olması için projelerden gelecek para tekrardan yeni belirlenecek tematik alanlara aktarılacak; böylece fonun ve gelişmenin sürdürülebilirliği sağlanacaktır. 140 Şekil 38. Bileşik Fon Süreci Ve JESSICA’nın Ticari Uygulanabilirlik Kapsamındaki Yeri JESSICA kapsamında uygulanacak projelerle ilgili dikkat edilmesi gereken bir diğer hususta; bu projelerin hibe destekler ile ticari destekler arasında bir ticari uygulanabilirliğinin olmasıdır. Buna göre Londra Şehir Fonu kapsamında; Akışkan bir risk profili olan; pazarda talep ile ilgili çok az ya da hiç belirti olmayan, Uzun dönemli borç veya hisse ortaklığı şeklinde gerçekleşen (fonu koruyan), Geri dönüşleri uzun vadeli olan ve halihazırda ticari ihtiyaçları karşılamayan, projelerin seçilmesi öngörülmüştür. 4.1.3 Galler Bölgesel Fonu Galler’de 10 yıllar boyunca rejenerasyon (kentsel yenilenme) projeleri özel sektörün ilgisizliği ve kamunun yeteri kadar kaynak ayıramaması neticesinde ihmal edilmiştir. Galler’deki piyasa yapısı tam bir ‘pazar tökezlemesi’ örneği göstermektedir. Bu nedenle özel sektör yeteri geri dönüş vaat etmeyen bu tür girişimlerin içinde bulunmamıştır. Özellikle, 2007-2008 yıllarında küresel kriz ile daha da kötüleşen koşullar, başta Galler olmak üzere tüm Büyük Britanya’da yatırım ortamını yavaşlatmıştır. King Sturge Danışmanlık tarafından hazırlanan 2008 yılı raporunda yapılan fizibilite çalışması sonucunda bu durumun aşılması için JESSICA’dan faydalanarak Galler devletinin de inisiyatifi ile bir Galler Bölgesel Fonu kurulması önerilmiştir. WAG (Welsh Assembly Government - Galler Bileşik Hükümeti) ve WEFO (Welsh European Funding Office - Galler Avrupa Fonu Ofisi), ilgili girişimin oluşması halinde, Galler adına görev alabilecek yönetici otoriteler olarak tanımlanmıştır. 141 WEFO’nun tespitine göre; ERDF’nin belirlediği öncelikler kapsamında oluşturulan bütçeden JESSICA’yı kullanılarak oluşturulacak fon bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. ERDF’den gelecek finansal kaynağın WAG’dan gelecek finansal kaynaklarla birleştirilmesi sonucunda yaklaşık 100 milyon Pound’luk bir fona ulaşılması; daha sonra bu fona katılacak özel sektör ve 3. taraflar ile fon miktarının yaklaşık 250 milyon Pound’a çıkması öngörülmüştür. Daha sonra bu miktarın Şehir Fonu aracılığı ile belirlenen projelere aktarılması planlanmıştır. 2013 yılından itibaren AB’den doğrudan yatırımların ve hibelerin kesilmesi söz konusu olduğundan sürdürülebilir Bölgesel Fon’un oluşturulması Galler için büyük bir katma-değer vaat etmektedir. Hibeye alışan ekosistem içindeki aktörlerin sürdürülebilirlik merkezli fonları kullanımı Galler’de bir paradigma değişikliğine de işaret etmektedir. Böylece devlet sadece belli bir miktar hibe ile gerçekleştireceği kısa erimli projeler yerine, Bölgesel Fon sayesinde sürdürülebilir ve daha büyük ölçekli projeleri gerçekleştirme olanağına sahip olacaktır. Galler için kurulması düşünülen Bölgesel Fon için WAG ile özel sektör arasında kurumsal işbirliğine dayanan bir model önerilmiştir. Bölgesel Fon sayesinde özel sektörün tek başına altından kalkamayacağı büyük ölçekli projelerin gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir. WAG’ın AB fonları ile oluşturacağı fon 50/50 yaklaşımı ile özel sektörden gelecek fon ile bütünleştirilecek ve rejenerasyon projelerine harcanacaktır. Böylece kurulacak Bölgesel Fon’dan aşağıdaki çıktılar beklenmektedir: Özel sektörden önemli miktarda yatırım alınması, Yapılacak projelerin tek portföyde toplanarak sinerji sağlanması, Ölçek ekonomisi, Sadece süreci yönetmek yerine paydaşlık ve ortaklık yaklaşımının ve özel sektör ile etkileşimin geliştirilmesi. Bölgesel Fon sayesinde önerilecek hisse, kredi ve garantilerle proje ortakları ile işbirliği yapılacak ve yapılması öngörülen projelere kaynak ayrılacaktır. WAG, JESSİCA kapsamında ERDF fonlarına katkıda bulunacak; mümkün olan durumlarda arazi vb. varlıklarını projelerin gerçekleştirilmesi için sunacaktır. WAG’ın arazi vb. mülkleri hem proje şeklinde hem de fon oluşturma şeklinde sunulabilecektir. Böylece oluşturulacak yapı 50/50 oranında kamu ve özel sektöre dağılmış bir ortak girişim olacaktır. Bu paylarla oluşturulacak ortak girişim kamunun mevcut planlarına ve stratejilerine uygun olarak yatırım yapacaktır. Fon yönetimi tamamen profesyonel bir kadro tarafından gerçekleştirilecektir. King Sturge (2008)’in proje bazlı olarak çizdiği ortaklık şeması ve fonun oluşturulması aşağıdaki şekilde (Şekil 39) verilmiştir. Buna göre; WAG’ın JESSICA’dan ve kendi varlıklarından oluşturulan fon özel sektör ortağından gelecek fon ile birleştirilecek ve Şehir Fonu oluşturulacaktır. Şehir fonu seçilen projeye yerel ortak ile birlikte yatırım yapacaktır. Ortaklıkta taraflardan biri arazi ya da mülkünü ortaya koyabilirken bir diğeri doğrudan fon ile katkı sağlayabilecektir. Yerel ortaklar; yerel yönetimler, üniversiteler, özel sektör vb. olabilir. 142 Şekil 39. Galler Bölgesel Fonu Oluşumu Projelerin seçimi; Şehir Fonu’nun amacına uygun bir şekilde belirlenen kriterlerle gerçekleştirilecek ve tamamen şeffaf olacaktır. Proje başına verilecek kredi tutarı % 60’ı geçmeyecektir. Projeler sonucunda sağlanacak geri dönüşler fon tarafından harcanan miktarın geri alınmasına ve hatta bazen fonun artmasına yardımcı olacaktır. Özellikle verilen kredi, özel sektörün daha önce yatırım yapmaması yönündeki engeli ortadan kaldıracak ve pazar tökezlemesinin aşılmasına yardımcı bir mekanizma olarak işlev görecektir. Sonuçta, King Sturge Danışmanlık (2008) tarafından Bölge Fonu uygulaması, şehrin içinde bulunduğu rejenerasyon ihtiyacını sürdürülebilir bir fon ile uzun vadeli bir yaklaşımla gidermesi için uygun bulunmuştur. Klasik hibe yaklaşımına nazaran sadece sosyal ve ekonomik çıktılar değil; aynı zamanda finansal çıktılar sağlama potansiyeli içermektedir. 4.1.4 ABD Yerel Ekonomik Gelişim Politikaları ve Bölgesel Politika Örnekleri ABD’de bölgesel gelişime yönelik politikalar, eyaletler tarafından 1930’larda güney eyaletlerde endüstriyel altyapının oluşturulması amacı ile gerçekleştirilen faaliyetlerle başlamış, 1960’larda şehir merkezlerinde yoksullukla mücadele amaçlı olarak başlatılan “Büyük Toplum - Great Society” programları ile devam etmiştir. Bölgesel programların ulusal seviyede koordinasyonun sağlanması ve iyi uygulamaların ABD çapında yaygınlaştırılması amacı ile 1965 yılında çıkartılan “Kamu Hizmetleri ve Ekonomik Gelişim Yasası- Public Works And Economic Development Act Of 1965” ile Ekonomik Gelişim İdaresi (Economic Development Administration-EDA) kurulmuştur. Yasa yerel seviyede gerçekleştirilecek Ekonomik Gelişim Programlarına ilişkin, Federal Hükümet seviyesinde gerçekleştirilebilecek faaliyetleri ve verilebilecek destekleri tanımlamaktadır. 143 İlk yıllarda kaynak aktarımı yolu ile hızlı bir biçimde bölgesel gelir artırımını hedefleyen EDA programları, bütçe açıkları ve özel sektör odaklı yaklaşım nedeni ile 1990’ların sonunda, ekonomik gelişim programlarını yerel aktörlere bırakan ve yerel programların ulusal seviyede yürütülen programlarla uyumlu bir biçimde çalışmalarını sağlayacak şekilde evrimleşmiştir. Halen EDA tarafından yerel kalkınmayı desteklemek üzere yürütülen programlar aşağıda verilmektedir. Kamu Hizmetleri: Geri kalmış bölgelerin, yeni sanayi kuruluşlarını çekmek, ticareti büyütmek, yerel ekonomiler çeşitlendirmek, uzun dönemli, özel sektör odaklı istihdamın artırılması amacı ile altyapılarını iyileştirebilmelerini sağlamak (empower) Ekonomik Düzenlemeler: Ekonomik değişimi gerçekleştirebilmeleri amacı ile yerel yönetimlerin stratejiler tasarlamaları ve yürütmelerine destek sağlamak. Paydaş Planlaması: Yerel organizasyonların uzun dönemli planlama faaliyetlerine destek vermek amacı ile Kapsayıcı Ekonomik Gelişim Stratejileri (The Comprehensive Economic Development Strategies (CEDS) ) geliştirmelerine yardımcı olmak. Firmalar İçin Ticaret Düzeltme Desteği Vermek: Ülke çapında kurulmuş olan 11 Ticaret Düzeltme Destek Merkezi (Trade Adjustment Assistance Centers) aracılığı ile benzer ürünlerin ithalat ağırlıklı olarak tedarik edilmesi nedeni ile rekabetçiliklerini kaybeden firmalara tavsiye ve önerilerde bulunmak. Üniversite Merkezleri: Üniversitelerin kaynaklarından, kullanılabilmesini sağlamak üzere ortaklıklar kurmak. ekonomik gelişim amacı ile Araştırma ve Ulusal Teknik Yardım: Dünya çapında ekonomik gelişime yönelik politikaların araştırılması ve yerel paydaşlara aktarılması. Eyalet ve yerel seviyeye inildiğinde ise yerel ekonomik yapının desteklenmesi için çok sayıda farklı yapı ve uygulama bulunduğu görülmektedir. EDA yerel desteklerine kamu kurumları, kar amacı gütmeyen kamu özel sektör ortaklıkları, kar amacı gütmeyen yapılar ve üniversiteler tarafından başvuru yapılabilmektedir. 2007 yılında EDA tarafından üniversite harici kurumlara yapılan ihtiyaç analizi çalışması ABD’de yerel kalkınma amacı ile çalışan yapıların çeşitliliğini göstermektedir. 144 Şekil 40. ABD’de Yerel Ekonomik Gelişim Konusunda Faaliyet Gösteren Yapılar Grafikten görülebileceği üzere, her eyaletin kapasite, hedef ve ihtiyaçları doğrultusunda çok farklı hukuki yapılar kurulmuştur. Kamu, özel sektör veya ikisinin ortaklığı ile çoğu 501(c)(3) statüsünde kar amacı gütmeyen yapılar olarak kurulan Ekonomi Gelişim Ortaklıkları %24 ile oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Yapının daha iyi anlaşılabilmesi amacı ile aşağıda özellikle inovasyon ve girişimcilik kapasitelerinin artırılabilmesi amacı ile New York şehrinin fon yapılarından örnekler verilmektedir. 4.1.4.1 New York Şehri New York şehri 1,16 Trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğü ile oldukça karmaşık ekonomik çeşitliliğe sahip bir şehirdir. Çok gelişkin finansal piyasalara ev sahipliği yapan şehirde, yüksek katma değerli, ileri teknoloji alanlarda girişimlerin ortaya çıkarılması 1990’lı yılların ortalarından bu yana öncelikli ekonomik gelişim alanlarından biri olarak belirlenmiş durumdadır. Özellikle bu alanda faaliyet gösteren, biri kamu diğeri özel sektör tarafından oluşturulmuş olan iki ayrı fon, bölgesel fon yapısı için oldukça ilginç örnekler olarak ortaya çıkmaktadır. New York şehri ekonomik gelişimi için faaliyet gösteren en önemli yapı, New York Şehri Ekonomik Gelişim Ortaklığı’dır (New York City Economic Development Corporation (NYCEDC)). Ortaklık, 1966 yılında kurulmuş olan New York Şehri Kamu Hizmetleri Ortaklığının yıllar içerisinde yeniden yapılanması sonucunda bugünkü yapısına kavuşmuştur. Kar amacı gütmeyen statüde kurulmuş olan NYCEDC’in finansman kaynakları, belediye tarafından sağlanan kaynaklar ve New York belediyesine ait olan mülklerin yönetimi, kirası ve leasing faaliyetlerinden elde edilen gelirlerdir. NYCEDC’nin yönetim kurulu başkanı New York Valisi tarafından atanmakta, belediye meclisi ve New York’a bağlı mahalli idarelerin yöneticileri tarafından atanan yönetim kurulu üyelerine ise ücret ödenmemektedir. NYCEDC şehrin üç ana stratejik önceliği olarak belirlenmiş olan yeni istihdam alanlarının oluşturulması, şehir ekonomisinin çeşitlendirilmesi ve erişilebilir maliyette ve çekici yerleşim 145 alanlarının geliştirilmesi hedeflerine ulaşmak amacı ile yerel yönetimler, eyalet yönetimi ve federal hükümetle ortaklaşa çalışmalar yürütmektedir. NYCEDC, kendisine verilmiş olan görevleri yerine getirebilmek amacı ile girişim ve girişimcilere danışmanlık desteği veren bir kurum, proje yöneticisi, politika tasarımcısı ve program yöneticisi gibi çok farklı şapkalara sahip olabilen bir kurum konumundadır. NYCEDC’nin bir altbirimi olarak çalışan Ekonomik Dönüşüm Merkezi (The Center For Economic Transformation - CET) şehirde yer alan geleneksel ve gelişmekte olan sektörlerle, girişimcilik faaliyetlerinin geneline yönelik araçların geliştirilmesi ve uygulanmasından sorumludur. Limanlar ve Ulaştırma Departmanı ulaşım ve deniz taşımacılığı konuları ile ilgilenmekte, Emlak Ticaret Birimi, Varlık Yönetimi ve Sermaye Birimleri belediyeye ait alanların yönetimi, satışı, kiralanması ve gelirlerinin takibi ile bu alanlar üzerinde gerçekleştirilecek inşaat projelerinin yönetimi konularında çalışmaktadır. NYCEDC aynı zamanda organize sanayi bölgeleri, helikopter pistleri, demiryolu ve denizcilik geliştirme projeleri ile ilgilenmektedir. NYCEDC aynı zamanda KOBİ’lere yönelik finansman imkanlarını artırabilmek amacı ile, finansman kuruluşlarını hedefleyen bir kredi garanti programını da yürütmektedir. NYCEDC’nin ekonomik aktörlerin çeşitlendirilmesi kapsamında yürüttüğü faaliyetlerden biri, Lower Manhattan Development Corporation’dan elde edilen hibe destekle yürütülen Aşağı Manhattan’da İstihdam Sağla ve Büyü (take the HELM (Hire + Expand in Lower Manhattan)) yarışmasıdır. Bu amaçla bölgeyi hedefleyen en inovatif 20 girişimcilik projesi değerlendirilmekte ve finale kalan dört projeye destekler sağlanmaktadır. Yine NYCEDC tarafından yürütülen New York Uygulamalı Bilimler Altyapısının Geliştirilmesi, projesi de inovasyon ve girişimcilik faaliyetleri kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar için güzel bir örnek oluşturmaktadır. Şehrin uygulamalı bilimler alanında daha rekabetçi bir yapıya kavuşabilmesi amacı ile çağrıya çıkılmış ve dünya çapında 27 kurumdan 18 başvuru alınmıştır. Çağrı kapsamında başvuran kuruluşlar; - Uygulamalı bilimler alanında dünya çapında akademik bir kurum ve araştırma merkezi oluşturulması, En yüksek büyüme potansiyeline sahip sektörlerde faaliyet gösterecek şirketlerin oluşması ve şehre çekilebilmesini sağlayacak araştırmaların yapılması, Şehirde yeni inşaatla ve istihdam yaratmak yolu ile vergi gelirlerinde artış sağlanması, Ekonomik olarak kendi kendini finanse edebilir bir kampüs oluşturulması, Uygulamalı bilimler altyapısı geliştirilerek şehrin ekonomisinin çeşitlendirilmesi ve Yerel aktörlerle bir araya gelinmesini sağlayacak ekonomik programlar uygulayarak şehir ekonomisinin doğal bir parçası haline gelinmesi Amacı ile öneri ve tekliflerini iletmişlerdir. Başvurulara yönelik olarak NYCEDC tarafından enerji indirimleri, hibe sermaye desteği, borçların affı, belediyeye ait alanlardan faydalanma gibi yöntemlerden oluşan bir destek paketi sunulmuştur. Yine şehrin endüstriyel gelişimi amacı ile çalışan bir başka kurum, kamu yararına kurum statüsünde çalışan New York Şehri Endüstriyel Gelişim Ajansıdır (The New York City Industrial Development Agency (NYCIDA)). NYCIDA şirketlerin ve kar amacı gütmeyen kuruluşların New York sınırları içerisinde kurulmaları veya faaliyetlerini genişletmek amacı ile yer değiştirmeleri aşamalarında 146 destekler sağlamaktadır. NYCIDA idari faaliyetleri NYCEDC ile New York Şehri arasında imzalanmış bir sözleşme kapsamında NYCEDC’nin personeli ile yürütülmektedir. NYCIDIA’nın hedeflerine ulaşabilmesi amacı ile başlıca dört ana araç kullanılmaktadır. Vergi İndirimli Bono: NYCIDIA, hem vergi indirimli hem de vergilendirilebilir bono çıkarma yetkisine sahiptir. Bu bonoların faizlerine ilişkin olarak New York Eyaleti, New York Şehri ve hatta bazı durumlarda Federal hükümet tarafından talep edilen (Triple Tax Exempt Bonds) gelir vergilerinden muafiyet sağlanabilmektedir. Bonoların geri ödemeleri Eyalet veya Şehir tarafından yapılmamakta, borcu alan kişinin yükümlülüğünde kalmaktadır. Borcu alan kişiler, vergi indirimi sayesinde yatırımcılardan daha düşük faizli vergi indirimleri alabilmektedirler. Emlak Vergisi İndirimleri: NYCIDIA, yatırımcılara ait emlak değerlemesinden kaynaklı emlak vergisinin ertelenmesi veya uygun aralıklarla ödenmesine imkan sağlayacak anlaşmalar yapma yetkisine sahiptir. Bu sayede yatırımcıların ani şoklara karşı korunmaları sağlanabilmektedir. Morgage Kayıt Vergisini Ertelenmesi: Yatırımlar aşamasında şehir ve eyalet tarafından morgage alımı aşamasında talep edilen %2.05 -2.80 arasında değişen vergiler NYCIDIA tarafından kabul edilen projeler için ertelenebilmektedir. İnşaatlarda Kullanılan Malzemeler İçin Vergi İndirimi: Yeni yatırımlar için gerçekleştirilecek yenileme, inşaat ve donanım malzemeleri için şehir ve eyalet tarafından talep edilen %8.875’lik vergisi için istisna sağlanabilmektedir. NYCIDIA bu araçların bir veya bir kaç tanesini birlikte kullanarak, şehrin hedeflerine yönelik programlar yürütmektedir. Enerji Desteği: NYCEDC tarafından idari yönetimi yapılan bir başka program ise elektrik dağıtım şirketi Con Edison tarafından uygulanan enerji desteği programıdır. Program kapsamında Con Edison tarafından desteklenen kuruluşun elektrik faturalarında %10-15 tutarında bir maliyet indirimi uygulanmakta, NYCEDC ise idari faaliyetleri yürütmektedir. Bir kuruluşun enerji indirimi desteğinden faydalanabilmesi için en az indirim tutarı kadar yerel destek aldığı bir programa dahil olması gerekmektedir. Şehre Ait Arazilerin Kullandırılması veya Kiralanması: NYCEDC’nin hedeflere ulaşmak amacı ile kullandığı en önemli araçlardan biri de belediyeye ait olan arazilerin satış ve kiralama işlemleridir. NYCEDC, bir arazinin belli amaçlarla kullanımı için çağrı yöntemi ile ihale çağrıları düzenlemekte ve başarılı adayların teklifleri doğrultusunda arazilerin tahsisatını yapmaktadır. Burada arazinin gerçek değeri üzerinden değerlendirmelere başlanmakta, kullanım şartları, adayların önerileri, kullanım kısıtları gibi konular değerlendirilerek nihai fiyatı belirlemek üzere indirimler sağlanmaktadır. NYCEDC tarafından belirlenen fiyat daha sonra Şehir Valisi ve Meclis tarafından onaylanmalıdır. Ayrıca halk meclisleri tarafından da faaliyetlerin gözden geçirilerek onaylandığı bir süreç bulunmaktadır. 2013 yılında tüm bu araçların kullanımı ile desteklenen projelerin yatırım tutarının 21.5 milyar ABD Dolar’ı olduğu ve şehrin özel sektör istihdamının %5,6’sının bu yatırımlardan kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Buna karşılık şehre maliyetin 61,5 milyon ABD Dolar’ı olarak hesaplanmıştır. NYCEDC’nin kurulduğu tarihten bu yana 988.2 milyon ABD Dolar’ı bir maliyete karşın, yürütülen 147 programlar sonucu şehrin elde ettiği faydaların mali toplamının 39.8 milyar ABD Dolar’ı olduğu hesaplanmaktadır. NYCEDC ile ilgili olarak yukarda verilen bilgilerden anlaşılacağı üzere, NYCEDC tarafından gerçekleştirilen destekler doğrudan nakit desteklerini yerine vergi indirimleri gibi gelir kayıpları üzerinden destekler sağlanmaktadır. KOBİ ve girişimcilere yönelik finansman imkanlarının yaratılması aşamasında da benzer bir yaklaşım sergilenerek, finansman sağlayan kuruluşların finansman maliyetlerini düşürücü araçlar kullanılmakta veya eksikliği hissedilen alanlarda finansman imkanları oluşturmak amacı ile eş-finansman imkanları oluşturulmaktadır. New York Şehri İşbirliği Fonu (The Partnership Fund for New York City - PFNYC) kamu misyonu gerçekleştirmek amacı ile kurulmuş özel bir fondur. İşbirliği organizasyonu (The Partnership), kar amacı gütmeyen statüde(501(c)(3)), New York şehrinde faaliyet gösteren şirketler, yatırımcılar ve girişimcilerden oluşan 200 CEO’dan oluşan bir işbirliği organizasyonu olarak, 1979 yılında David Rockefeller önderliğinde, New York Şehri Ticaret Odasının dönüştürülmesi ile kurulmuştur. İşbirliği organizasyonun temel amacı şehir, eyalet ve federal seviyelerinde politikalar oluşturmak ve bu politikaların uygulanması için lobi faaliyetleri gerçekleştirmek olarak belirlenmiştir. İşbirliği Fonu ( The Partnership Fund) ise bu yapının altında, ekonomik gelişim ekseninde faaliyet göstermek üzere, işadamı Henry R. Kravis önderliğinde 1996 yılında kurulmuştur. Fonun kuruluş aşamasında, 67 kurucu üyenin her biri, herhangi bir geri dönüş beklemeksizin, birer milyon dolar katkıda bulunmuştur. Fon bugüne kadar, toplamda 110 milyon dolardan fazla bir kaynak toplamayı ve 100’den fazla girişim ve kar amacı gütmeyen projeye yatırım yapmayı başarmıştır. Sürdürülebilir yapıda tasarlanmış olan fon, belirlenen öncelikler doğrultusunda her aşamadaki girişimlere 1-5 milyon dolar arasında geri ödemeli finansman imkanı veya girişim sermayesi yatırımı gerçekleştirmekte, yatırımlardan yaklaşık 5 yıl içerisinde çıkış gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Fon, belirlenen öncelikler doğrultusunda, sağlık, bilgi teknolojileri, çevre teknolojileri, perakende ve turizm alanlarında gönüllü üyeler ve sektör uzmanlarından oluşan beş sektör grubu ile faaliyet göstermektedir. Sektör grubu üyeleri bu sektörlerde fonun yatırımlarını yönetmekte ve sanayi eğilimleri, potansiyel yatırım fırsatlarını değerlendirerek fonu yönlendirmektedir. Ayrıca yatırım gerçekleştirilen girişimlere de düzenli olarak tavsiye ve yönlendirme gerçekleştirmektedirler. NYCEDC ve PFNYC 2000’li yılların başında gerçekleştirdikleri strateji geliştirme faaliyetleri sonucunda New York şehrinin rekabetçiliğini artırmak amacı ile öncelikli alanların belirlenmesine yönelik öncelikler olarak; 148 Sanat, Sosyal Girişimcilik Bio-Teknoloji ve Sağlık Temiz Teknolojiler ve Enerji Moda Finansal Hizmetler Gıda imalatı ve parkende sektörü Sanayi Medya ve Yükselen Teknolojiler Sektörleri belirlenmiştir. Bu sektörlerden biyoteknoloji ve sağlık alanında faaliyetler için ise NYCEDC ve PFNYC ortaklığında New York Şehri Biyoteknoloji Girişimi 2003 yılında başlatılmıştır. Bu kapsamda her iki yapının ortaklığında gerçekleştirilen faaliyetlerden örnekler aşağıda verilmektedir. Biyoteknoloji Girişiminin amiral gemisi konumundaki eylemi, Biyoteknoloji alanında dünya çapında altyapıların oluşturulmasıdır. Belediye ve bağlı olan mahalli idarelere ait dört arazide biyoteknoloji ve sağlık alanında faaliyet gösteren akademisyen, girişimci ve işletmelerin ticari faaliyetlerini yürütebilecekleri inkübasyon ve işmerkezleri oluşturulması hedeflenmiştir. Audobon iş ve teknoloji merkezi, Columbia Üniversitesi, New York Şehri ve Eyaleti finansmanı ile Columbia Üniversitesi tarafından işletilmek üzere kurulmuş bir inkübasyon merkezi olarak inşaa edilmiştir. Şekil 41. Biyoteknoloji Girişimi Altyapı Yatırımları Brooklyn bölgesinde inşaa edilen Sunny Downstate Biyoteknoloji İnkübatörü ile hemen yanıbaşındaki eski bir fabrika binasından dönüştürülen Ticari Kimyasal Sentezleme Merkezi ise, Sunny Downstate Üniversitesi tarafından işletilmektedir. Girişimciler inkübasyon merkezinde geliştirdikleri ürünlerin ticari amaçlı üretimi için Sentezleme Merkezinde yer alan gazlı, sulu ve vakumlu çemberleri kullanabilmektedirler. Burada belli bir büyüklüğe erişen firmalar ise eski bir askeri depo alanının dönüştürülmesi ile oluşturulmuş olan BIOBAT, New York Bilim ve Teknoloji merkezine geçiş yapabilmektedirler. Oluşturulması hedeflenen altyapının en maliyetli projesi ise, 750 milyon ABD Dolar’ına mal olan Alexandria Yaşam Merkezi projesidir. Belediyeye ait olan bir arazi üzerine kurulacak bina maliyetlerinin 700 milyon ABD Dolar’lık bölümü özel bir şirket olan Alexandria Emlakçılık tarafından karşılanmakta, şehir belediyesi, eyalet ve federal seviyede sağlanan 50 milyon ABD Dolar’ı tutar ise 149 binanın çevre düzenlemesi ve altyapı çalışmaları için kullanılmaktadır. Kamu kaynaklarının kullanılıyor olması karşılığında Alexandria Yaşam Merkezi, sadece yaşam bilimleri alanında faaliyet gösteren bir bilim parkı olarak işletilecektir. Biyoteknoloji girişiminin ortağı olarak PFNYC tarafından bu alana taşınmak isteyen girişimlere 1 milyon ABD Dolar’ına kadar geri ödemeli destek imkanı sağlanmıştır. Amiral gemisi konumundaki bu projelerin haricinde de küçük çaplı altyapı oluşturma faaliyetleri yürütülmektedir. Örnek olarak, bina sahiplerine NYCEDC tarafından sağlanan vergi indirimleri ve üniversitelere sağlanan hibe desteklerle, şehrin öncelikleri doğrultusunda girişimcilere uygun maliyetlerle yer sağlayabilmek amacı ile 16 adet inkübasyon merkezi ve çalışma ağından oluşan bir yapı kurulmuştur. Alanların tasarımı aşamasında şehrin belirlediği önceliklere uygun olarak gerekli alet ve teçhizatla donatılmışlardır. Bu doğrultuda merkezlerin önemli bir kısmını, biyoteknoloji firmalarına hizmet vermek üzere otoklavlar gibi laboratuvar imkanlarını barındıran ıslak çalışma ortamları oluşturmaktadır. Girişimciler aylık 1000 dolar gibi kira ücretleri ile hem ortak çalışma alanlarına hem de mentörlük hizmetlerine kavuşmaktadır. Bu alanlarda yer kiralayan girişimcilere ve bina sahiplerine sağlanan destekler sayesinde minimal düzeyde kamu kaynağı harcaması ile altyapıların oluşturulabildiği görülmektedir. Biyoteknoloji Girişimi tarafından ulaşılmaya çalışılan bir başka hedef, bu alanda gerek akademisyenler, gerekse girişimciler için finansman imkanlarının artırılmasıdır. Bu amaçla başlatılan BioAccelarate NYC yarışması NYCEDC tarafından yıllık yaklaşık 1 milyon ABD Dolar’ı katkı ile gerçekleştirilmekte, biyoteknoloji alanında ticari ürün geliştirme potansiyeli olan projeleri için akademisyenlere proje başına 250 bin ABD Dolar’ına kadar hibe destek sağlanmaktadır. 2009 yılında New York Şehri İşbirliği Fonu (PFNYC) ve NYCEDC ortaklığında başlatılan programın idari faaliyetleri PFNYC tarafından yürütülmektedir. Bugüne kadar 15 projeye yaklaşık 3,5 milyon ABD Dolar’ı tutarında destek sağlanan program kapsamında, ticarileşme potansiyelini ispatlayan projelere ticarileşme desteği sağlamak üzere, 2014 yılından itibaren bir ikinci aşama fonu oluşturulması hedeflenmektedir. Söz konusu destek akademik Ar-Ge destekleri ile ticarileşme faaliyetleri arasında bir yerde konumlandırılmıştır. Yine finansman imkanlarının artırılması kapsamında bölgede biyoteknoloji firmalarına yönelik olarak risk sermayesi imkanlarının artırılmasına çalışılmaktadır. Bu girişimin örneklerinden biri NYC Girişimcilik Fonu’dur. NYCEDC tarafından 3 milyon ABD Dolar’ı katkı ile kurulan fon, New York şehri için belirlenmiş olan öncelikli teknoloji alanlarında faaliyet gösteren girişimcilere, 750 bin ABD Dolar’ı çekirdek ve sonraki aşama sermaye sağlamak amaç ile oluşturulmuştur. Fonun, açılan çağrı sonucunda teklif veren finansman kuruluşları arasından geçmiş performansı ve NYCEDC finansmanına ek olarak 19 milyon ABD Dolar’ı sermaye katkısı taahhüdü ile First Mark Capital Şirketi tarafından yürütülmesi kararlaştırılmıştır. NYC Girişimcilik Fonundan elde edilen deneyimler doğrultusunda, NYCEDC tarafından sadece biyoteknoloji firmalarını hedefleyen, NYC Erken Aşama Yaşam Bilimleri Fonu kurulması hedeflenmiştir. NYCEDC tarafından 10 milyon ABD Dolar katkı ile kurulan fona 2013 yılı itibari ile Celgene, General Electric Ventures and Eli Lilly risk sermayesi firmaları tarafından 40 milyon ABD Dolar katkı taahhüdü alınmış durumdadır. 2014 yılı ilk çeyreğinde tamamlanacak olan ulusal seviyede gerçekleştirilmiş olan çağrı kapsamında 50 milyon ABD Dolar’ı daha katkı sağlanması hedeflenmektedir. Böylece, 2020 yılına kadar 15-20 kadar biyoteknoloji girişimine ortaklık yapmayı hedefleyen 100 milyon ABD Dolar’ı büyüklüğünde bir finansman imkanı yaratılmış olacaktır. 150 NYC Biyoteknoloji Girişiminin bir başka ana ekseni ise, bu alanda İnsan Kaynakları Kapasitesinin Geliştirilmesidir. NYC Biyo-Sağlık Teknolojileri Girişimcilik Laboratuarı bu konuda gerçekleştirilen çalışmalara güzel bir örnektir. Şehrin biyoteknoloji ve sağlık teknolojileri konularında liderlik yapma hedefi doğrulusunda, bu alanlarda iş kurmak isteyen kişilere yönelik 6 aylık bir eğitim programı geliştirilmiştir. Eğer tamamen biyoteknoloji firmalarına ve özel olarak girişimcilik faaliyetlerinde biyoteknoloji alanındaki fırsatlara odaklanmıştır. Eğitimlerin maliyetleri, özel sektör kuruluşlarının da desteği ile NYCEDC tarafından karşılanmaktadır. Yine moda tasarımı ve gömülü sistemler gibi alanlarda benzer girişimler bulunmaktadır. NYC Teknoloji Jenerasyonu Programı ise doğrudan lise öğrencilerini hedef alan bir başka programdır. NYCEDC ve NYC Girişimcilik Eğitimcileri Ortaklığında (NFTE) düzenlenen bir yarışmadır. New York Lise Öğrencileri için düzenlenen yarışmanın maliyetleri NYCEDC tarafından karşılanmakta, NFTE organizasyonları gerçekleştirmektedir. 4.2 Bölgesel Fonlar Oluşturulurken Kullanılan Araçlar Yukarıdaki örnekler incelendiğinde Bölgesel Fonlar toplanırken belirli araçlar kullanıldığı ortaya çıkmaktadır. Bu araçların tanımına geçmeden klasik hibe yaklaşımını tanımlamak; şehir fonu araçlarını tanımlamadan önce farkı ortaya koyması açısından gerekli görülmektedir. Buna göre; Klasik Hibe Desteği: Bu destek mekanizmasında belli bir amacın gerçekleştirilmesi için yönetici otorite bütçe ayırır ve bu bütçe belirlenen amaç doğrultusunda proje sahiplerine hibe olarak verilir. Çoğu zaman proje bütçesine göre orantısal bir destek söz konusudur ve bu şekilde projeyi gerçekleştiren paydaşın da projeye bütçe koyması sağlanır. Fakat bu destek, yönetici otoriteye finansal anlamda bir geri dönüş sağlamamaktadır. Amaç; proje ile ilgili piyasada oluşmuş tökezlemeyi gidererek özel sektörün bu alana yatırım yapmasını sağlamaktır. Yönetici otoriteye hiç finansal geri dönüş olmadığı için hem büyük projelerin gerçekleştirilmesi hem de gelişimin sürdürülebilirliği açısından sorunları olan bir destek mekanizmasıdır. Temel de sürdürülebilirliği amaçlayan Bölgesel Fon kavramı için uygulanabilir görülmemektedir. Buna karşın, yukarıda incelendiği gibi, özellikle Bölgesel Fon kavramı altında kullanılan araçlar hem birbirini tamamlaması, hem de geri dönüşler sağlaması açısından sürdürülebilirlik vaat etmektedir. Şehir fonu kapsamında şu araçlar kullanılabilmektedir: 151 Bileşik Fon (Holding Fund-HF): Bileşik Fon olarak Türkçeleştirebileceğimiz HF, özellikle 50 milyon Avro’dan daha büyük fonların yönetimi ve portföy oluşturulması bakımından uygun bir Bölgesel Fon aracı olarak gözükmektedir. Buna göre, aynı Galler örneğinde olduğu gibi, ulusal ve uluslararası fonlar yönetici otoritenin fonları ile birleştirilip kamusal bir fon oluşturulmakta; daha sonra bu fon özel sektör yatırımı ile birleştirilerek ciddi bir fon rakamına ulaşmaktadır. Daha sonra bölgesel kalkınma önceliklerine göre; Şehir Kalkınma Fonları’na aktarılmak üzere ciddi bir fon büyüklüğüne bu araç ile ulaşılabilmektedir. HF’ler ayrıca sinerji sağlaması, portföy yönetimi ile riskin azaltılması vb. gibi birçok üstün özelliğe sahip bir araçtır. Yönetimleri tamamen profesyonellerden oluşmaktadır. Şehir Kalkınma Fonu (Urban Development Fund-UDF): Şehir Kalkınma Fonu olarak Türkçeleştirebileceğimiz UDF’ler, genellikle HF’ler altında oluşturulmaktadır. Fakat doğrudan oluşturulan UDF’ler de mevcuttur. Aynen Londra örneğinde görüldüğü gibi, UDF’ler üst strateji ve plan dokümanlarına uygun olarak önceliklere göre tematik alanlarda oluşturulur. Temaya göre belirlenen şehirle ilgili projeler buradan aktarılan fon ve özel sektör, üniversite ve kamusal paydaşların proje yürütücülüğünde gerçekleştirilir. UDF’ler proje sahibine belli bir oranda kredi (Galler örneğinde belirtildiği gibi örneğin % 60) ya da arazi sağlar ve bu şekilde projelerin önündeki pazar tökezlemelerinin aşılmasını sağlayarak projeyi yapılabilir kılar. Ayrıca kredi olarak tahsis edildiğinden aslen verilen para UDF’ye geri dönmektedir. Bu da uzun vadelerde – örneğin, 20 yıl – sürdürülebilir yatırım imkanı sağlamaktadır. Kamu-özel sektör ortaklıkları (Public-Private Partnerships-PPP): Belli bir proje, alan veya fon oluşturma kapsamında kurulabilen PPP’ler, kamuya karar mekanizmalarında ortaklık ve söz sahibi olma şansı tanırken, özel sektöre ise normalde finansal açıdan gerçekleştiremeyeceği projeleri gerçekleştirme şansı tanımaktadır. Şehir Fonu ve UDF’ler kapsamında en çok kullanılan modellerden biridir. Kredi Garanti Fonları (KGF): KGF’ler Şehir Fonu kavramının akışı içinde borç veren tarafın bağladığı fonu garanti altına alan ve bu şekilde normalde krediyi alamayacak paydaşlara da krediyi alma imkanı veren garanti yapısı olarak düşünülebilir. Bu şekilde fon sahibi fonunu kullandırabilirken; kredi alan tarafta KGF’ye küçük bir faiz ödeyerek borçlanma gerçekleştirebilmektedir. Sonuçta, Bölgesel Fon altında proje gerçekleştirilebilmektedir. Hisse alımı: Bazı UDF projeleri uzun vadede karlı geri dönüşler sağlayabilecek yapıdadır. Bu durumda Şehir Fonu bu projelere hisse alımı yoluyla yatırım yapabilmektedir. Sonuçta, fon sağlanıp proje gerçekleştirilirken Bölgesel Fon kâra ortak olabilmekte ve böylece fonun artışını sağlayabilmektedir. Girişim sermayesi: Şehir Fonları belli projelere girişim aşamasında da ortak olabilmekte ve bunlardan hisse alabilmektedir. Burada yukarıda hisse alımı kapsamında söylenen şeyler yine aynen geçerlidir. Böylece proje gerçekleştirilirken Bölge Fonları da kendilerini yeniden değerlendirme, kâra geçme ve sürdürülebilir olma şansına sahip olmaktadır. Ortak girişim/Proje ortaklığı: Fonun belli bir proje kapsamında 50/50 oranında belli bir 3. taraf ile kurduğu ortaklıklar olarak tanımlanabilir. Yatırım imkanı sağlamaktadır. Altyapı yatırımları ve kentsel dönüşüm: Kentlerin en önemli sorunları olan altyapı problemleri ve kentsel dönüşüm için oluşturulan kalkınma tabanlı fonlar özellikle kentlerde yaşam kalitesinin yükseltilmesi için kullanılmaktadır. Yukarıda Bölgesel Fon kavramı dahilinde en çok kullanılan finansal araçlar çok kısaca tanıtılmıştır. Şüphesiz ki, fonların amacına göre bunlar seçilebilmekte ve yeniden tanımlanabilmektedir. Bu araçların kullanımının, Klasik Hibe Desteklere göre, yönetici otoritelere hem fonun artırılması, hem esnek kullanılabilmesi, hem de sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından önemli faydalar getirdiği örneklerden anlaşılmaktadır. 152 4.2.1 Bölgesel Fon Olarak Kalkınma Ajansları Kalkınma ajanslarının kuruluş amaçları ve yapıları incelendiğinde bölgesel fon kapsamında değerlendirilebilecek pek çok fonksiyonu bünyelerinde barındırdıkları görülmektedir. Aşağıda bölgesel model kapsamında kalkınma ajanslarının faaliyetleri ve farkları özetlenmeye çalışılmıştır. Şekil 42. Bölgesel Fon Modeli Kapsamında Kalkınma Ajansları Kalkınma ajanslarının en temel faaliyetlerinin strateji hazırlama ve planlama faaliyetleri olduğu görülmektedir. Bölgenin en üst seviyede ihtiyaçlarının tanımlandığı faaliyetlerden başlayarak, özel amaçlı hedeflere yönelik stratejilere kadar çok geniş bir çerçevede strateji ve planlama çalışması yapıldığı görülmektedir. Ajansların strateji hazırlama aşamasında çok başarılı oldukları görülmekler beraber, sektörel uzmanlıkların bulunmayışı nedeni ile stratejilerin somut eylemlere dönüşmesi aşamasında sıkıntılar yaşanabilmektedir. 2. kademede kanunla tanımlanmış özel yapılar olarak ajansların sürdürülebilirlik konusunda bir sıkıntıları olmadığını söylemek mümkündür. Ancak gelir kaynaklarının kanunla tanımlanmış olması ve belediyeler, sanayi ticaret odaları gibi kaynakların ihtiyaçlardan çok zorunluluklar nedeni ile katkıda bulunmaları, fonun kullanım amaçlarını sahiplenmenin önünde önemli bir engel olarak ortaya çıkmaktadır. Finansman kaynaklarının en önemli bölümünü merkezi idare oluşturmakta, bu da bütçenin kullanımı aşamasında merkezi idareye bağımlılığı artırabilmektedir. Yine diğer finansman kaynaklarını kullanma olanağı mevcut iken, alternatif kaynakların kullanımının çok az olduğu görülmektedir. Üçüncü seviyede finansmanın kullanımı aşamasında ise beş temel araç bulunduğu, kredi desteklerinin bugüne kadar kullanılmadığı görülmektedir. Yıllık olarak öncelikler değişebilmekte ve ajans içi uzmanlıklar sektörel uzmanlıklardan çok, program yönetimi alanında gelişmektedir. Bugüne kadarki uygulamada yıllık bütçeler içerisinde proje çağrılarına çıkıldığı, kısıtlı bir süre içerisinde proje 153 başvuruları alınarak, desteklerin sağlandığı görülmektedir. Süre kısıtları ve çağrıların ne zaman hangi başlıklarda açılacağının bilinmemesi yararlanıcı seviyesinde zayıf ve sınırlı işbirlikleri ile sonuçlanmaktadır. Güdümlü projelerde biraz daha uzun vadeli (24 ay) ve esnek bir yapı bulunmaktadır. Özetle, ajansların mevcut destek yapısı kısa dönemli, proje bazlı insan kaynakları, ağ yapılar ve yönetişim ile küçük altyapı projeleri için oldukça uygun iken, büyük altyapı projeleri, uzun dönemli alternatif finansman imkanları gibi alanlarda yeterli esnekliklere sahip değil gibi görünmektedirler. Yenilikçilik ve girişimcilik vizyonunun 20-30 yıllık dönemli araçları kapsayabileceği düşünüldüğünde kalkınma ajanslarının kısıtları daha anlaşılır hale gelmektedir. 4.2.2 Türkiye’den Fon Yönetimi Örnekleri Ülkemizde doğrudan bölgesel fon örneği bulunmamakla birlikte, kamu özel sektör ortaklığında kurulmuş fon örnekleri mevcuttur. Bu örnekleri özetlemenin çalışma açısından faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Ülkemizde kurulmuş olan iVCi, G43 Anadolu Girişim Sermayesi Fonu ve Büyük Anadolu Girişim Sermayesi Fonu’nun kapsamı ve içeriği aşağıdaki gibidir. iVCi (İstanbul Venture Capital Initiative – İstanbul Girişim Sermayesi İnsiyatifi (Fonların Fonu)) iVCi, 2007 yılında Türkiye’nin ilk eş-yatırım ve fonların fonu inisiyatifi olarak İstanbul’da kurulmuştur. Başlıca yatırımcıları arasında, Avrupa Yatırım Fonu (European Investment Fund – EIF), Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme Dairesi Başkanlığı (KOSGEB), Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), Türkiye Kalkınma Bankası (TKB), Garanti Bankası ve Yunan Ulusal Bankası (National Bank of Greece - NBG) yer almaktadır. NBG fonun uluslararası tecrübeli bir yatırımcı tarafından desteklenmesini sağlamakta ve fona uluslararası bir vizyon kazandırmaktadır. iVCi’nin yatırım danışmanlığını EIF yapmakta ve bu kurum fonu girişim sermayesi yönündeki deneyimlerinden yaralandırtmaktadır. Şekil 43’da görüldüğü üzere, IPA ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB) tarafından sağlanan katkılar fonun oluşturulması aşamasında kullanılmıştır. 154 Şekil 43. iVCi’nin Yapısı Ve Desteklediği Fonlar Buna göre; EIF 50 milyon Avro, KOSGEB 50 milyon Avro, TTGV 40 milyon Avro, TKB 10 milyon Avro, Garanti 5 milyon Avro ve NBG 5 milyon Avro yatırım yaparak iVCi altında yaklaşık 160 milyon Avro’luk bir fon büyüklüğünün oluşması sağlanmıştır. EIF, misyonu gereği faaliyetlerini büyük çoğunlukla alternatif finansman araçları üzerine odaklamaktadır. Şu ana kadar yatırım yapılan fonlar arasında 3TS Capital Partners, Mediterra, Pera Capital Partners, Actera Group, Darby Private Equity, The Abraaj Group, ADM Capital, Crescent Capital, Earlybird gibi girişim sermayesi fonları bulunmaktadır. iVCi, bu fonlara eş finansman olarak yatırım yapmaktadır. İVCi’nin yarattığı fonların Türk Şirketleri’ne yapılması konusunda bağlayıcı hükümleri mevcuttur. iVCi’nin yatırım stratejisi üç ana fon içeriğine yatırım yapmayı kapsamaktadır: Deneyimli Fonlar Yeni Fonlar Kurumsal Fonlar kurumsal fonlar : Türkiye’de birlikte fon yönetimi deneyimi olan fonlar : Birlikte girişim sermayesi yönetimi deneyimine sahip olmayan fonlar : Türkiye’de yeni yatırım yapacak olan fon yönetme deneyimine sahip Yukarıda amaçladığı fonlara yatırım yapan iVCi, bu şekilde Türkiye’deki KOBİ’lere ulaşmayı planlamaktadır. G43 Anadolu Girişim Sermayesi Fonu G43 Anadolu Girişim Sermayesi Fonu, yine IPA ve BSTB Bakanlığı’nın katkısı ile EIF tarafından sağlanan fon, KOSGEB tarafından sağlanan fon, iVCi yatırımı ve The Abraaj Group’un katkıları ile 2012 yılında kurulmuştur. Şu ana kadar yaklaşık 20 milyon Avro’luk bir fon büyüklüğüne ulaşan G43 Anadolu Sermayesi Girişim Fonu’nun ilave çekeceği yatırımlar ile 30 milyon Avro’ya ulaşması beklenmektedir. Şekil 44. G43 Anadolu Girişim Sermayesi Fonu Yapısı 155 Kurulan fon kapsamında özellikle Anadolu’nun gelişmekte öncelikli bölgelerinde yer alan 43 tane ilin büyüme performansı ile gelecek vaat eden KOBİ’lerine yatırım yapılması planlanmaktadır. İşletme başına fon katkısının en fazla 2,5 milyon Avro olması planlanmaktadır. Büyük Anadolu Garanti Fonu Büyük Anadolu Garanti Fonu EIF ve EIB (Avrupa Yatırım Bankası – European Investment Bank) tarafından Anadolu’da yer alan KOBİ’leri desteklemek amacıyla kurulmuş olan bir fondur. Fon kapsamında bankalar aracılığı ile KOBİ’lere ulaşılmaktadır. Fonun çalışma mekanizması Şekil 45.’de gösterilmiştir. Şekil 45. Büyük Anadolu Garanti Fonu’nun Yapısı Buna göre, diğer iki fonda gördüğümüz gibi IPA ve BSTB tarafından sağlanan fonlar EIF tarafından Garanti Fonu olarak devreye sokulmaktadır. 30 milyon Avro’luk bu miktarın 25 milyon Avro’su Türk Bankalarının 250 milyon Avro’luk katkı tutarlarında yaşanabilecek kayıplar için ayrılmıştır. Bankaların katkısı ile 500 milyon Avro’ya ulaşan fon KOBİ’lere kredi şeklinde kullandırılmaktadır. EIF 5 milyon Avro’luk bir miktarı da KGF’nin mikrokredileri için kontrgaranti olarak kullanmaktadır. Bu şekilde, hem yatırımcılar hem de bankalar için güvenli bir mekanizma oluşturulmaya çalışılmıştır. Özellikle, nakit akışına çok ihtiyacı olan KOBİ yapılarının finansal kısıtlarına kredi sağlayarak yardımcı olmaya çalışan bir fondur. 156 5 DAP Bölgesine Genel Bakış Doğu Anadolu Projesi (DAP) Bölgesi ülkemizin doğusunda yer almakta olup 14 ili (Ağrı, Ardahan Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Hakkâri, Iğdır, Kars, Malatya, Muş, Tunceli ve Van) kapsamaktadır. Bölgenin yüzölçümü 149.019 km2 olup, nüfusu 2014 nüfus istatistiklerine göre 5.927.630’dur. Yüzölçümü ülke yüzölçümünün yüzde 18,3’üne, nüfusu ise yüzde 7,6’sına tekabül etmektedir. İklim ve büyük ölçüde topoğrafya tarafından tayin edilmiş ulaşım ağı ile bunun belirlediği yerleşmeler arası fonksiyonel ilişkiler, Bölgeyi üç farklı alt bölgeye ayırmıştır. Bunlar; • • • Ağrı, Erzincan, Erzurum, Kars, Muş, Ardahan ile Iğdır illerini içeren Erzurum; Bingöl, Elazığ, Malatya ve Tunceli illerinden oluşan Malatya- Elazığ; Bitlis, Hakkâri ve Van illerini kapsayan Van Alt Bölgeleridir. Bu alt bölgeler ekonomik yapı ve gelişmişlik düzeyi bakımından birbirinden farklılıklar arz etmektedir. Örneğin sanayisi en gelişmiş ve kişi başına geliri en yüksek olan alt bölge Malatya-Elazığ Alt Bölgesi, görece en az gelişmiş olan alt bölge ise Van Alt Bölgesidir. Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan 2011 yılı Sosyo Ekonomik gelişmişlik (SEGE) sıralamasında Elazığ 39, Malatya 42, Erzincan 45, Tunceli 58, Erzurum 59, Kars 68, Iğdır 69, Ardahan 71, Bingöl 72, Van 75, Bitlis 76, Ağrı 79, Hakkâri 80 ve Muş 81. Sırada yer almaktadır. Düzey-2 bölgeleri sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında 26 Düzey-2 Bölgesi içerisinde TRB1(Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli) Bölgesi 20’nci, TRA1 (Erzurum, Erzincan, Bayburt) Bölgesi 22’nci, TRA2 (Kars, Ardahan, Ağrı, Iğdır) Bölgesi 25’inci ve TRB2 (Van, Bitlis, Muş, Hakkâri) Bölgesi son sıradadır. Bu düşük sıralamalar, bölgenin Türkiye ekonomisine kattığı değerin oldukça düşük olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Tablo 22 DAP Bölgesi Bölgesel Yapılanma TRA Kuzeydoğu Anadolu TRB Ortadoğu Anadolu TRA1 TRA2 TRB1 TRB2 Erzurum, Erzincan, Bayburt Ağrı, kars, Iğdır, Ardahan Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli Van, Muş, Bitlis, Hakkari Bölge’nin ekonomisi tarım ağırlıklıdır. Nüfus verileri, bölgede tarımsal istihdamın toplam istihdam içindeki payının yüzde 53,75 oranında olduğunu göstermektedir. Türkiye genelinde ise bu oran yüzde 24’tür. Tarım sektöründeki istihdam 2000 yılında 7,8 milyon kişi iken, 2011’de 6,1 milyona gerilemiştir. Diğer sektörlerde ise istihdam artmıştır. 157 Şekil 46 Sektörlerin İstihdam İçindeki Payları (%), TÜİK 2012 Sektörlerin GSYH içindeki paylarına bakıldığında, 1998’de tarımın payı yüzde 12,14 iken, 2011’de yüzde 8,89’a gerilemiştir. İmalat, inşaat ve ticaretin payları bu dönemde çok değişiklik göstermemiş, ulaştırmanın payı yüzde 11’den yüzde 14,86’ya çıkmıştır. Sanayi sicil kayıtlarına göre Türkiye’de sanayi işletmelerinin % 71’i, başta İstanbul (%31) olmak üzere, Bursa(%8), Ankara(%7), İzmir(%5), Konya(%4), Gaziantep(%3), Denizli(%3), Kocaeli(%2), Adana(%2), Tekirdağ(%2), Kayseri(%2), Mersin(%2) illerinde bulunmaktadır. Sanayi sicil kayıtlarına göre Türkiye’de sanayi işletmelerinin %48’i Marmara Bölgesinde, %17’si İç Anadolu Bölgesinde, %14’ü Ege Bölgesinde, %8’i Akdeniz Bölgesinde, %6’sı Karadeniz Bölgesinde, %5’i Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, % 2’si Doğu Anadolu Bölgesindedir. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan dış ticaret istatistiklerine göre Bölge illerinin 2014 yılı toplam ihracatı 1.232.677.000 USD olup, ülkemiz 2014 yılı toplam ihracatının binde 8’i kadardır. Aynı yıl için bölgenin toplam ithalat miktarı 375.961.000 dolardır. Bölge ithalatı, ülke ithalatının on binde 15’ ine karşılık gelmekte olup, bölgede ticari faaliyetler, üretim miktarı, ihracata yönelik katma değerli ürün üretimi, sanayinin etkinliği, verimlilik ve bölge endüstrisinin durumu hakkında önemli bir gösterge sunmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi zorlu iklim ve coğrafya koşullarının olduğu bir bölgedir. Bölge sanayileşme yönünden az gelişmiş bir yapıdadır. Bölge ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı bir yapıdadır. Tarım ve hayvancılığa dayalı imalat sektörü yanında, hizmetler, madencilik, inşaat, mobilya ve orman ürünleri, tekstil, tarım makinaları, plastik ve genel imalat sektörleri vb. bulunmaktadır. Bölgede sanayi sektörü faaliyetleri genellikle küçük ölçekli işletmeler eliyle yürütülmektedir. Bölgenin sanayi yönünden gelişmemesi, sermaye birikiminin yetersiz oluşu, aile tipi küçük ölçekli işletme yapısının hâkim olması, işbirliği ve örgütlenme yetersizliği, uzmanlaşma eksikliği, derin bir işgücü piyasasının oluşmaması ve kalifiye eleman eksikliği, üretilen ürünlerin ham olarak ticarete konu olması ve katma değeri yüksek ürünlerin üretilmemesi, markalaşma ve pazarlama sorunları gibi etkenler bölgenin gelir düzeyini azaltmakta, istihdam olanaklarını kısıtlamakta, potansiyel kaynaklardan yararlanılmamakta ve bölgenin göç vermesine neden olmaktadır. 158 5.1 Kobi ve girişimcilik Sektörün Mevcut Durumu Sanayi sicil kayıtlarına göre Doğu Anadolu Bölgesi, ülkemiz sanayi işletmelerinin sadece % 2’sini bünyesinde barındırmakta olan sanayisi az gelişmiş bir bölgedir. Türkiye İstatistik Kurumu 2013 yılı verilerinde Türkiye’de iş kayıtlarına göre girişim sayısı 3.529.541 adettir. Bölgede toplam girişim sayısı 170.580 adet olup, bu girişimler aşağıdaki tabloda sektörel bazda gösterilmektedir. Tablo 23 Bölge Girişim Sayılarının Sektörel Dağılımı Tarım, ormancılık ve balıkçılık 0,6% Madencilik ve taş ocakçılığı 0,3% İmalat 8,1% Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı 0,1% Su temini; kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri 0,1% İnşaat 7,2% Toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı 36,7% Ulaştırma ve depolama 24,2% Konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri 8,2% Bilgi ve iletişim 1,1% Finans ve sigorta faaliyetleri 0,5% Gayrimenkul faaliyetleri 0,5% Mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler 3,5% İdari ve destek hizmet faaliyetleri 0,9% Eğitim 0,6% İnsan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri 0,7% Kültür, sanat, eğlence, dinlence ve spor 0,8% Diğer hizmet faaliyetleri 5,9% Toplam 0,6% TÜİK tarafından yayınlanan 2013 yılı iş kayıtlarına göre girişim sayıları verileri uyarınca Bölge illerinin tümü ülke ortalamasının altında seyretmektedir. Bölge illerinden özellikle Hakkâri, Ağrı, Muş, Bingöl ve Bitlis illeri oldukça düşük girişim sayısına sahip iken Bölgenin batısında yer alan Elazığ, Erzincan ve Malatya illeri ile Iğdır ilinin nispeten ülke ortalamasına yakın olduğu görülmektedir. 159 Bölgede bulunan üç teknoloji geliştirme bölgesinden Elazığ Fırat Teknokent 2009 yılında, Erzurum Ata Teknokent 2010 yılında ve Malatya Teknokent 2013 yılında faaliyete başlamıştır. Bu teknoloji geliştirme bölgelerinde (TGB) 84 yenilikçi girişimci faaliyet gösterirken, yaklaşık 180 personel istihdam edilmektedir. İller bazında mevcut durum aşağıda özet halinde verilmektedir. Ağrı: Ağrı ilinde mevcut sanayi, tarım sektörüne özellikle de hayvancılığa bağlı olarak gelişmiştir. İlin başlıca gelir kaynakları tarım, hayvancılık, sınır ticareti ve turizmdir. Aktif nüfusun büyük kesimi tarım ve hayvancılık alanında istihdam edilmektedir. Ağrı ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, %53 gıda ürünleri imalatı sektörünün ilk sırada olduğu görülmektedir. Diğerleri sırasıyla; % 15 Diğer madencilik taş ocakçılığı, % 7 Tekstil ürünleri imalatı, % 5 Deri ve ilgili ürünlerin imalatı % 5 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı, % 3 Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı, % 2 Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünü, % 2 Ham petrol ve doğalgaz çıkarımı ve saha arama ve tetkiki, % 2 Giyim eşyası imalatı; kürkün işlenmesi ve boyanması, % 2 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı, % 2 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı, % 2 Kâğıt ve kâğıt ürünlerinin imalatı. Ardahan: Ardahan’da tarımsal ve hayvansal ürünler (süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri ile organik bal), gıda, giyim, ev araç ve gereçleri, inşaat malzemeleri ile diğer tüketim malları ticarete konu olmaktadır. Büyükbaş hayvancılık, arıcılık ve kaşar peyniri üretimi ildeki temel geçim kaynağıdır. Ardahan ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, %85’lik bir oran ile gıda ürünleri imalatı ilk sırada, %11’lik bir oran ile diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı ikinci ve %4’lük bir oran ile ana metal sanayi üçüncü sırada yer almaktadır. 160 Bingöl: Bingöl ilinin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Sanayi sektöründe önemli ve büyük ölçekli tesis bulunmamaktadır. Atölye tipi sanayi faaliyeti hâkimdir. Bingöl ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına baktığımızda, %36 gıda ürünleri imalatı, %17 diğer madencilik taş ocakçılığı, %15 diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı sektörleri yer almaktadır. Diğerleri sırasıyla; % 9 Ana metal sanayi, % 4 Giyim eşyası imalatı; kürkün işlenmesi ve boyanması, % 3 Elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi dağıtımı % 2 Diğer ulaşım araçların imalatı, % 2 Kauçuk plastik ve ürünleri imalatı, % 2 Metal ürünleri imalatı, % 2 Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı, % 2 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı, % 2 Tekstil ürünleri imalatı, % 2 Ağaç ve mantar ürünleri imalatı (mobilya hariç), % 2 Diğer madencilik ve taş ocakçılığı. Bitlis: Bitlis ili sanayi sektöründe; gıda ürünleri ve içecek imalatı, madencilik ve taş ocakçılığı ve bitkisel üretim ilk sıralarda yer almaktadır. Söz konusu sektörlerde üretim yapan toplam 31 firma bulunmaktadır. Bunların 15 adedi tüketim malları, 4 adedi ara malı, 3 adedi yatırım malı ve 9 adedi de diğer sanayi malları üretim alanlarında faaliyet göstermektedir. Bitlis ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında; gıda ürünleri imalatı %28, diğer madencilik ve taş ocakçılığı %28, diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı sektörleri %12 ile ilk sıralarda yer almaktadır. Diğerleri sırasıyla; % 5 Elektrik, gaz, buhar, havalandırma sistemi üretim ve dağıtımı, % 5 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı, % 5 Kauçuk plastik ve ürünlerin imalatı, % 5 Kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatı, 161 % 3 Mobilya imalatı, % 3 Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı, % 2 Ana metal sanayi, % 2 İçecek imalatı, % 2 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı. Elazığ: Elazığ ekonomisinde ilk sırada yer alan tarım sektörünü; gıda, maden-taş ve toprak, demir ve demir dışı metal, mobilya ve orman ürünleri, plastik ile genel imalat sektörleri takip etmektedir. Yeraltı kaynakları bakımından zengin sayılabilecek olan ilde çıkarılan başlıca madenler; mermer, bakır, krom, florid, bakırlı prit, çinko, kurşun, manganez, molibden, demir ve volframdır. Elazığ ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, %24 ile diğer madencilik ve taş ocakçılığı, %20 ile gıda ürünleri imalatı, %9 ile diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı, %9 ile başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı sektörlerinin ilk sıralarda olduğu görülmektedir. Diğer sektörler sırasıyla; % 5 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizatı hariç), % 4 Mobilya imalatı, % 4 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı, % 4 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı, % 3 Elektrikli teçhizat imalatı, % 3 Ana metal sanayi, % 3 Metal cevherler madenciliği, % 3 Ağaç ve mantar ürünleri imalatı (mobilya hariç), % 2 Tekstil ürünleri imalatı, % 2 Kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatı, % 1 İçecek imalatı, % 1 Giyim eşyası imalat, kürkün işlenmesi ve boyanması, % 1 Deri ve ilgili ürünlerin imalatı, % 2 Diğer 162 Erzincan: Erzincan ilinde imalat sanayi genel olarak küçük işletmelere dayanmaktadır. Devlet katkısıyla yapılmış bulunan Erzincan Şeker Fabrikası ve bu kuruluş bünyesinde faaliyet gösteren Makina Fabrikası en fazla istihdam sağlayan büyük işletmelerdir. Şehrin ikinci sanayi kolu ise madenciliğe dayanmaktadır. İlde krom, mermer ve perlit elde edilen maden ocakları bulunmaktadır. Ayrıca gıda, meyve suyu konsantresi, mobilya, orman ürünleri, beton elemanları, kanatlı yemi, çelik mutfak gereçleri, plastik piknik gereçleri, plastik eşya, plastik poşet, PVC damlama ve plastik boru, hazır giyim, ray bağlantı elemanları, ısı yalıtım ve ısıcam ürünleri, çelik endüstriyel imalat, tel ürünleri ve ferforje, yazılım firması, atık oto lastiği dönüşümü ve atık kâğıt dönüşüm işletmeleri bulunmaktadır. Erzincan ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, %34 gıda ürünleri imalatı, %13 diğer madencilik ve taş ocakçılığı, %12 diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı ilk sıralarda yer almaktadır. Diğerleri sırasıyla; % 9 Metal cevherleri madenciliği, % 6 Ağaç ve mantar ürünleri imalatı(mobilya hariç), % 6 Kauçuk ve plastik ürünler imalatı, % 4 Ana metal sanayi, % 3 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizat hariç), % 2 Elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi üretim ve dağıtım, % 2 Tekstil ürünleri imalatı, % 2 Mobilya imalatı % 2 Elektrikli teçhizat imalatı, % 1 Giyim eşyası imalat, % 1 Kömür ve linyit çıkartılması, % 3 Diğer. 163 Erzurum: Erzurum ili ekonomisi, tarım, hizmet ve inşaat sektörlerine bağlıdır. Elde imalat sanayi yeterince gelişmemiş ve henüz istenen düzeye ulaşmamıştır. Bunun başlıca nedeni, imalat sanayi sektörünü tetikleyecek sektörlerin katma değerlerinin sanayi yatırımlarına yönlendirilememesidir. Gıda sanayi ağırlıklı bir imalat sanayi yapısı olan ilde; kimya, metal, tekstil ve toprak ürünleri öncü sektörler olarak görülmektedir. Erzurum ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında gıda ürünleri imalatının(%33) ilk sırada olduğu görülmektedir. Diğerleri sırasıyla; % 12 Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı, % 12 Diğer madencilik ve taş ocakçılığı, % 6 Motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yarı römork imalatı. % 5 Ağaç ve mantar ürünleri imalatı(mobilya hariç), % 4 Kimyasallar ve kimyasal ürünlerin imalatı, % 4 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı, % 4 Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı, % 3 Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer yakıt imalatı, % 3 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı(makine ve teçhizat hariç), % 3 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı, % 2 Metal cevherleri madenciliği, % 2 Kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatı, % 2 Ana metal sanayi, % 1 Kömür ve linyit çıkartılması, % 1 İçecek imalatı, % 3 Diğer. 164 Hakkâri: Hakkâri ekonomisinin temeli hayvancılığa dayanır. Koyun, keçi, sığır beslenir. Arıcılık gelişmektedir. Hakkâri ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında % 38 ile gıda ürünleri imalatı sektörü ilk sırada yer almaktadır. Diğer sektörler sırasıyla; % 23 Diğer madencilik ve taş ocakçılığı, % 8 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı, % 8 Diğer metalik olmayan mineral ürünleri, % 8 Kimyasal ve kimyasal ürünler imalatı, % 4 Bilgisayar elektronik ürün imalatı, % 4 Ana metal sanayi, % 4 Tekstil ürünleri imalatı, % 3 Metal cevherleri madenciliği. Iğdır: Iğdır ilinde; un, süt ve süt ürünleri, plastik imalatı, meyve püresi ve konsantresi, tekstil, soğuk lastik kaplama, briket ve tuğla üretimi yapan küçük ölçekli sanayi tesisleri bulunmaktadır. Iğdır ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, %61’lik bir oran ile gıda ürünleri imalatının ilk sırada olduğu görülmektedir. Diğerleri sırasıyla; % 18 Diğer madencilik ve taş ocakçılığı, % 11 Kauçuk ve plastik ürünleri imalatı, % 7 Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı, % 3 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine teçhizatı hariç). 165 Kars: Kars ili ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalı bir yapıya sahiptir. İlde orta ve küçük ölçekli sanayi siteleri bulunmaktadır. Kars ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında; gıda ürünleri ve içecek imalatı(%39), diğer madencilik ve taş Ocakçılığı(% 10) ve ana metal sanayi(% 10) sektörleri ilk sıralarda yer almaktadır. Diğerleri sırasıyla; % 7 Makine ve teçhizat hariç; fabrikasyon metal ürünleri, % 5 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat imalatı, %5 Ağaç ve mantar ürünlerinin imalatı(mobilya hariç),saz, saman ve benzeri malzemelerden, örülerek yapılan eşyaların imalatı, % 3 Derinin tabaklanması ve işlenmesi, bavul, el çantası, saraçlık, koşum takımı ve ayakkabı imalatı, % 2 Metal cevherler madenciliği, % 2 Motorlu kara taşıtı, treyler % 2 İçecek imalatı, % 2 Deri ve ilgili ürünlerin imalatı, % 2 Kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatı, % 2 Bilgisayarların elektronik ve optik ürünleri, % 9 (Diğer ). Malatya: Malatya’da faaliyetlerini sürdüren Şeker Fabrikası, Tekel Yaprak İşletmesi, Tekel Sigara Fabrikası, Sümerbank Pamuklu Dokuma Fabrikası gibi devlet kuruluşları il sanayisinin temelini oluşturmuşlardır. İlde, tarıma dayalı sanayi sektöründe; Malatya Şeker Fabrikası, kayısı işleme ve ambalajlama tesisleri, un ve unlu mamul tesisleri, hayvancılığa dayalı sanayi sektöründe; et kombinası, tavukçuluk işletmeleri süt fabrikaları ve yem sanayi, tekstil sektöründe; I.ve II. Organize Sanayi Bölgelerinde yer alan tesisler faaliyet göstermektedir. Ayrıca, ilde makine ve donanım, mobilya, kalorifer kazanı ve yem üretimi yapılmaktadır. Malatya sanayisinde, tekstil sanayi ve kayısıya dayalı gıda sanayi (işleme ve paketleme) ilk sıralarda yer almaktadır. Malatya ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında %30’luk bir oran ile gıda ürünleri imalatının ilk sırada olduğu görülmektedir. 166 Diğerleri sırasıyla; %11 Tekstil ürünleri imalatı, %9 Diğer madencilik ve taş ocakçılığı, %8 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat, %6 Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı, %6 Giyim eşyası imalatı; kürkün işlenmesi ve boyanması, %4 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı, %4 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı, %4 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı(makine ve teçhizat hariç), %3 Kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatı, %2 Metal cevherler madenciliği, %2 Elektrikli teçhizat imalatı, %2 Ana metal sanayi, %2 Motorlu kara taşıtı, treyler ( römork) ve yarı römork imalatı, %1 Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı, %1 Elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi ve dağıtımı, %1 İçecek imalatı, %1 Mobilya imalatı, %1 Diğer imalatlar, %2 Diğer (ağaç ve mantar ürün imalatı(mobilya hariç), makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı, kömür ve linyit çıkartılması, ham petrol ve doğal gaz çıkarımı ve saha arama ve tetkiki hariç, deri ve ilgili ürünlerin imalatı ) Muş: Muş sanayisi ağırlıklı olarak orta ve küçük işletmelerden meydana gelmektedir. Büyük ölçekli sanayi kuruluşları olarak; Şeker fabrikası ve çimento fabrikası, orta ölçekli işletme olarak; barit fabrikası, tuz fabrikası, mermer fabrikası, tekstil fabrikası, ayakkabı fabrikası ve muhtelif gıda, plastik ve metal eşya fabrikaları faaliyet göstermektedir. 167 İlde, faaliyet gösteren firmaların üretim konuları çimento, tarım makineleri, tekstil, hazır giyim, ayakkabı, mobilya, hazır yemek, hazır beton, karma yem, unlu mamuller, süt ve süt ürünleri, şeker, sıcak asfalt, taş ve mıcırdır. Muş ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, gıda ürünleri imalatı(%37), diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı(%15)i, diğer madencilik ve taş Ocakçılığı (%15) sektörlerinin ilk sıralarda yer aldığı görülmektedir. Diğer sektörler sırasıyla; % 6 Elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistem üretim ve dağıtımı, % 6 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı, % 4 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı, % 4 Diğer ulaşım araçlarının imalatı, % 4 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizatı hariç), % 4 Giyim eşyası imalatı, kürkün işlenmesi ve boyanması, % 2 Deri ve ilgili ürünlerin imalatı, % 1 Tekstil ürünleri imalatı, % 1 Kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması, % 1 Başka yerde sınıflandırılmamış makine teçhizat imalatı. Tunceli: Tunceli ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı olup, sanayileşme düzeyi çok düşüktür. Tunceli ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, %44 ile gıda ürünleri imalatı, %22 ile diğer madencilik ve taş ocakçılığı sektörlerinin ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Diğerleri sırasıyla; % 22 Metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı; % 6 İçecek imalatı % 6 Elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi üretim ve dağıtımı. 168 Van: Van ili ekonomisi tarım, ticaret, turizm ve sanayi ağırlıklı bir yapıya sahiptir. İlde bulunan sanayi tesislerinin önemli bir bölümü tarım ürünlerine dayalı sanayi tesisleridir. Un, yem, süt fabrikaları, et kombinası, et entegre tesisi, ağaç sanayi tesisleri ilde faaliyet göstermektedir. Canlı hayvan, gıda, giyim ticareti, bazı sanayi ve el sanatları ürünlerinin imalatı ve pazarlaması, turizm ve inşaat işleri il ekonomisinin diğer önemli faaliyet dallarını teşkil etmektedir. Van ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, gıda ürünleri imalatı(%40), diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı(%15) ve diğer madencilik taş Ocakçılığı (%9) sektörlerinin ilk sıralarda olduğu görülmektedir. Diğerleri sırasıyla; % 7 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve donanım imalatı, % 5 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı, % 5 Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı, % 4 Elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi üretim ve dağıtımı, % 3 Tekstil ürünleri imalatı, % 3 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı; makine ve teçhizatı hariç, % 2 Kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatı, % 2 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı, % 1 Ana metal sanayi, % 1 Motorlu kara taşıtı, treyler(römork) ve yarı treyler (yarı römork) imalatı, % 3 Diğer (içecek imalatı, ağaç ve mantar ürünleri, elektrikli teçhizat) 169 5.2 Bölgesel Strateji ve Eylem Planları Bölgede başta kalkınma ajansları olmak üzere çok sayıda kurum ve proje kapsamında strateji ve eylem planları geliştirilmiştir. Aşağıda özellikle güncel olmaları ve detaylı bir ihtiyaç analizi sonucunda çıkarılmış olmaları nedeni ile bölgede faaliyet göstermekte olan 4 Kalkınma Ajansı tarafından hazırlanmış olan strateji ve eylem planları detaylı olarak verilmektedir. Tablo 24 DAKA Strateji ve Eylem Planı Öncelikleri HEDEF STRATEJİ GELİŞME EKSENİ (I) : EKONOMİK DÖNÜŞÜM VE BÜYÜME 1. Tarımsal Üretimdeki Rekabet Yem Bitkilerinde Çeşitliliğin ve Verimin Artırılması Gücünün Artırılması Hayvan Gen Kaynaklarının Korunması ve Irk Islahının Yapılması Büyükbaş Hayvancılığın Geliştirilmesi Küçükbaş Hayvancılığın Geliştirilmesi Kırsal Alanda Ekonomik Çeşitliliğin Sağlanması Meyvecilik ve Sebzeciliğin Geliştirilmesi 2. Tarımda Kaynakların Etkin Tarımda Etkin Sulama Yöntemlerinin Teşvik Edilmesi ve Altyapının Kullanılması İyileştirilmesi Nadas Alanlarının Daraltılması Arazi Toplulaştırması ve Kullanım Planlarının Yapılması Mera Islahının ve Amenajmanının Yapılması Sürdürülebilir Kırsal Kalkınma Programlarının Hazırlanması 3. İmalat Sanayinde Karşılaştırmalı Üstünlüğe Sahip Sektörlerin Geliştirilmesi Rekabetçiliğin Artırılması Tarıma Dayalı Sanayinin Geliştirilmesi Ortak Kullanım Alanlarının Üretim İhtiyaçlarını ve Yatırım Taleplerini Karşılayacak Düzeye Getirilmesi Finansal Araçların ve Tasarrufların Yatırım Amaçlı Kullanımının Arttırılması KOBİ, STK ve Kamu Kurumları Arasındaki İşbirliğinin Geliştirilmesi 4.Madencilik Sektöründe Katma Maden Türlerine Uygun Zenginleştirme Tesislerinin Kurulması Değeri Yüksek Ürünlerin Öne Çıkan Madenler için Ar-Ge ve Fizibilite Çalışmalarının Üretilmesi ve Ürün Çeşitliliğinin Yapılması Artırılması Maden Potansiyelinin Tespitine Yönelik Çalışmaların Yapılması 5. Madenciliğe Dayalı Sanayinin Madenciliğe Dayalı İhtisas OSB'lerin Kurulması Geliştirilmesi ve Rekabet Edebilirliğinin Artırılması 6. Enerji Potansiyelinin Etkin Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımının Sağlanması Biçimde Kullanılması Enerji Altyapısının İyileştirilmesi Enerji Kaynaklarının Tespiti ve Değerlendirilmesi Enerji Verimliliğinin Artırılması Elektromekanik Sanayinin Gelişmesi 7. Bölge'nin Lojistik Merkezi Lojistik için Önem Arz Eden Modların Altyapısının Geliştirilmesi Haline Dönüştürülmesi 8.Dış Ticaretin Geliştirilmesi İhracata Yönelik İmalatın Geliştirilmesi Dış Ticaret Hacminin Artırılması için Sınır Kapılarının Etkin Kullanımının Sağlanması 170 Sınır Ötesi Ticaret İşbirliğinin Geliştirilmesi Sınır Ticaretinin TRB2 Bölgesi'nin Temel Tüketim ve Üretim İhtiyaçlarını Karşılayacak Şekilde Yeniden Düzenlenmesi 9. Ar-Ge, Markalaşma ve Ar-Ge ve Yenilik Konularında Farkındalığın Artırılması Pazarlama Faaliyetlerinin Ar-Ge ve Yenilik Konularında Destek Mekanizmalarının Geliştirilmesi Güçlendirilmesi Yerel Ürünlerin Tescillerinin Sağlanması ve Markalaşma Bilincinin Yükseltilmesi ile Pazarlama Faaliyetlerinin Geliştirilmesi Üniversite-Sanayi İşbirliğinin Geliştirilmesi 10. Girişimcilik Kültürünün Girişimciliğin Özendirilmesi İçin Farkındalık Çalışmalarının Geliştirilmesi Yürütülmesi Girişimcilik Destek Mekanizmalarının Geliştirilmesi 11. Bölge'nin Turizm Çeşitliliği Potansiyelinin Sektöre Kazandırılması ve Turizm Gelirlerinin Sürdürülebilir Bir Şekilde Artırılması Bölge’nin Turizm Potansiyellerinin Geliştirilmesi Yoluyla Turizm Faaliyetlerinin Bütün Yıla Yayılmasının Sağlanması Bölgesel Tabanlı Bir Pazarlama Programının Tanıtılması Yoluyla Bölge’ye Olan Talebin Artırılması 12. Van Gölü'nün Bütün Van Gölü Kıyısında Bulunan Kamu Kurum Binalarının Bileşenleriyle Turizme Modernizasyonlarının Tamamlanarak Turistik Amaçlı Kullanıma Kazandırılması Dönüştürülmeleri ve Tesis Sayısının Artırılması Göl Kenarında Bulunan Sanayi İşletmelerine Gölden Uzak Yerler Tahsis Edilerek Kıyıdan Tahliyelerinin Sağlanması Göl Ulaşımının Daha Etkin Bir Hale Getirilmesi, Gölde Turistik Amaçlı Turların Düzenlenmesi GELİŞME EKSENİ (II): YAŞANABİLİR MEKÂNLAR 1. Sürdürebilir Çevre Sürdürülebilir Atık Yönetiminin Sağlanması Yönetiminin Sağlanması Van Gölü Havzası'nın Korunması Doğal Kaynakların Sürdürülebilir Yönetiminin Sağlanması, Hassas Ekosistemlerin ve Biyolojik Çeşitliliğin Korunması Hava Kalitesinin AB Standartlarına Uygun Hale Getirilmesi 2.Kent ve Ulaşım Altyapısının Kanalizasyon ve Atık Su Arıtma Tesislerinin İhtiyacı İyileştirilmesi Karşılayabilecek Seviyeye Getirilmesi Temiz İçme Suyunun Herkese Ulaştırılması Demiryolu, Karayolu, Havayolu ve Çoklu Taşımacılık Altyapısının Oluşturulması Ulaşım Ana Planının Hazırlanması E-Dönüşüm Sürecinin Desteklenmesi ve Telekomünikasyon Altyapısının İyileştirilmesi 3.Açık Alanların ve Yaşam Afet ve Çöküntü Alanlarında Yapılaşmanın Kentsel Politika Ünitelerinin Mekânsal Araçları ile Dönüşümü Kalitesinin Artırılması Sosyal Donatı Standartlarına Uygun Projelerin Hazırlanması ve Uygulanması Projeksiyon Hesaplı Konut Üretiminin Artırılması Herkes İçin Kent Tasarımlarının Oluşturulması 4. Kentleşmenin Bileşenlerine Afet Sakınım Planının Oluşturulması İlişkin Tematik Planların ve Bütünleşik Kıyı Plan Senaryolarının Hazırlanması 171 Projelerin Hazırlanması Enerji Verimli Kent Formları Üretilmesine Yönelik Plan Senaryolarının Hazırlanması Kent Kimliğini Belirleyici Plan Senaryolarının Hazırlanması GELİŞME EKSENİ (III): GÜÇLÜ TOPLUM 1. İnsan Kaynaklarının Bölge Örgün Eğitiminde Okullaşma Oranının Artırılması Geliştirilmesi Mesleki ve Teknik Eğitim Kurumları Altyapısının Piyasa İşgücü Talepleriyle Uyumlu Hale Getirilmesi İşgücüne Katılım ve İstihdam Oranının Artırılması Çiftçi ve Üreticilere Yönelik Teorik ve Uygulamalı Eğitimlerin Sağlanması 2. Kurumsal Kapasitenin ve Yönetişimin İyileştirilmesi ve Kurumsal Uzmanlaşmanın Örgütlenme Bilincinin Geliştirilmesi Artırılması Kurumsal Hafıza Oluşturacak Sistemlerin Kurulması STK’larda, Birliklerde ve Kooperatiflerde Etkinliğin Artırılması Sosyal Yaşam Bilincinin Sağlanması 172 Tablo 25 Fırat Kalkınma Ajansı Strateji ve Eylem Planı Öncelikleri 1. EKSEN: YAŞAM KALİTESİ 1.1. SOSYAL VE BEŞERİ SERMAYENİN 1.1.1. Sivil Toplum Kuruluşlarının etkinliğinin arttırılması GELİŞİMİ 1.1.2. Ekonomik alanda işbirliklerinin geliştirilmesi 1.1.3. Girişimcilik kültürünün güçlendirilmesi 1.1.4. Kurumların kapasitelerinin ve kurumlar arası koordinasyonun güçlendirilmesi 1.1.5. Mesleki eğitimin sektörel ihtiyaçlara göre geliştirilmesi 1.1.6. Üniversitelerin araştırma, uygulama ve öğretim olanaklarının geliştirilmesi 1.1.7. Kadınların sosyal, ekonomik hayata ve karar süreçlerine katılımının artırılması 1.1.8. Göç yönetimi 1.2. FİZİKİ ALTYAPININ İYİLEŞTİRİLMESİ 1.2.1. Kent içi ulaşım sistemlerinin verimlilik ve erişilebilirlik odaklı iyileştirilmesi 1.2.2. Bölgenin ulaşım altyapısının güçlendirilmesi 1.2.3. Orman ve yeşil alan varlığının artırılması 1.2.4. Bölgedeki yerleşimlerin afetlere hazırlıklı hale getirilmesi 1.2.5. Bölge kentlerinde yapılaşmanın iyileştirilmesi 1.2.6. Sağlık hizmetleri altyapısının iyileştirilmesi 1.2.7. Kırsal kesimin sağlık hizmetlerine erişiminin arttırılması 1.2.8. Kadın, engelli ve yaşlılara yönelik sosyal hizmet ve ulaşım altyapısının iyileştirilmesi 1.2.9. Su, kanalizasyon ve enerji altyapılarının iyileştirilmesi 1.2.10. Etkin katı atık yönetiminin sağlanması 1.2.11. Atık su arıtma tesislerinin kurulması ve mevcutların geliştirilmesi 1.2.12. Kültür ve spor tesislerinin geliştirilmesi 2. EKSEN: SÜRDÜRÜLEBİLİR EKONOMİ 2.1. TARIMSAL ÜRETİMİN VE 2.1.1. Sulanan tarım arazisi varlığının arttırılması ve VERİMLİLİĞİN ARTIRILMASI modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması 2.1.2. Arazi toplulaştırmaları 2.1.3. Modern hayvancılık uygulamalarının yaygınlaştırılması 2.1.4. Su ürünleri üretiminin ve katma değerinin artırılması 2.1.5. Arıcılığın gelişimi ve kaliteli bal üretiminin sağlanması 2.1.6. Tarımsal girdi temininde bağımlılığın azaltılması 2.1.7. Seracılığın Yaygınlaştırılması 2.1.8. Tarımsal ürünlerin toplanması ve depolanması için gerekli altyapının sağlanması 2.1.9. Tarımsal üretimde pazarlama altyapısının 173 geliştirilmesi 2.1.10. İyi tarım ve organik tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması 2.1.11. Tıbbi ve aromatik bitkilerin ekonomiye kazandırılması 2.1.12. Tarımda verimliliği arttırmaya yönelik tekniklerin ve eğitimlerin yaygınlaştırılması 2.1.13. Meyveciliğin çeşitlendirilmesi 2.2. ALTERNATİF TURİZM TÜRLERİNİN 2.2.1. Turistik tesis sayısının ve hizmet kalitesinin GELİŞTİRİLMESİ arttırılması 2.2.2. Turizm değerlerinin tanıtılması ve pazarlanması 2.2.3. Turizm değerlerine erişilebilirliğin iyileştirilmesi 2.3. ENDÜSTRİYEL ÜRETİMİN 2.3.1. Bölgenin sanayi alanlarında altyapı hizmetlerinin GÜÇLENDİRİLMESİ arttırılması 2.3.2. Gıda sanayinde ürün çeşitlendirmesine gidilmesi 2.3.3. Yöresel ürünlerin üretiminin artırılması, işlenmesi ve markalaştırılması 2.3.4. Tekstil sanayinde yenilikçi teknolojilerin kullanılması ve kümelenme stratejilerinin geliştirilmesi 2.3.5. Yapı malzemeleri sanayinde yatırımların arttırılması 2.3.6. Makine ve teçhizat sanayinde işletmelerin geliştirilmesi 2.3.7. Metal ürünleri sanayinde yatırımların özendirilmesi 2.3.8. Medikal ürün ve malzeme sanayinde yatırımların arttırılması 2.4. ENERJİ VE MADEN VARLIĞININ 2.4.1. Potansiyel maden rezervlerinin işletmeye açılması ETKİN KULLANIMI 2.4.2. Krom ve Demir cevherinin katma değeri yüksek ürünlerin üretiminde kullanılması 2.4.3. Mermer sektöründe işbirliği ve Ar-Ge faaliyetlerinin artırılması 2.4.4. Maden artıklarının yeniden kazanılmasına yönelik çalışmaların yapılması 2.4.5. Yenilenebilir enerji yatırımlarının özendirilmesi 2.4.6. Hidroelektrik santrallerin kamu hassasiyetleri ve doğal hayatın korunması önceliğiyle kurulması 2.4.7. Sanayi ve tarım işletmelerinde enerji verimliliğinin özendirilmesi 174 Tablo 26 KUDAKA Strateji ve Eylem Planı Öncelikleri BAŞTA NİTELİKLİ VE AYIRT EDİCİ ÖZELLİKTEKİ ÜRÜNLER OLMAK ÜZERE TARIMSAL ÜRETİMİN MİKTAR VE KALİTESİNİN ARTIRILMASI Kaliteli, Yeterli ve Sürekli Tarımsal Üretim İçin Üreticinin teknik kapasitesinin ve niteliğinin Sosyal Altyapının İyileştirilmesi artırılması Örgütlenmenin ve işbirliği kültürünün geliştirilmesi Bölgede tarımsal girişimciliğin ve girişim sayısının artırılması Kaliteli, Yeterli ve Sürekli Tarımsal Üretim İçin Tarımsal hammaddenin üretilmesi, toplanması, Teknik Altyapının İyileştirilmesi taşınması ve işlenmesine yönelik alt yapı ve organizasyon eksikliklerinin giderilmesi Tarımsal üretime yönelik araştırma, fizibilite, envanter ve strateji geliştirilmesi Sözleşmeli tarımsal üretimin bölgede yaygınlaştırılması Ayırt edici tarımsal ürün üretiminin ve yenilikçi uygulamaların yaygınlaştırılması BÖLGEDE ÜRETİLEN HAMMADDENİN İŞLENEREK KATMA DEĞERLİ ÜRÜN HALİNE GETİRİLMESİ Bölgeye İşleme ve İmalat Sanayi Yatırımlarının Bölgeye yatırımı çekecek sanayi altyapısının Çekilmesi geliştirilmesi Bölgeye yatırım yapacak işletmelere yol gösterecek bilgi altyapısının oluşturulması Bölgenin sanayi yatırımı imkânlarının ulusal ve uluslararası alanlarda tanıtılması Bölgenin Sermaye Birikiminin Bölge İçerisinde Bölgenin girişimcilik kültürünün geliştirilmesi Yatırıma Dönüştürülmesi Ortak çalışma kültürü ve işbirliği ağlarının oluşturulması Bölgenin AR-GE, Yenilikçilik ve Teknoloji Bölgede araştırma merkezlerinin altyapılarının Kullanım Seviyesinin Yükseltilmesi geliştirilmesi Üniversite sanayi işbirliğinin sağlanması Katma Değeri Yüksek Değerinde Pazarlaması Firmaların Ar-Ge ve yenilik konularında bilinçlendirilerek güncel trendleri ve sektörel yenilikçi modelleri takip etmeleri sağlanarak teknoloji kullanım düzeylerinin artırılması Ürünlerin Bölgenin dış ticaret kapasitesinin geliştirilmesi Markalaşma kültürünün geliştirilmesi ve marka ürünler oluşturulması Bölge için alternatif pazar ağlarının ve pazarlama yöntemlerinin geliştirilmesi SUNDUĞU KALİTELİ VE ÇEŞİTLİ HİZMETLER İLE BÖLGENİN YAKIN VE UZAK COĞRAFYASI İÇİN BİR SUNUM MERKEZİ HALİNE GELMESİ 175 Bölgede Turizmin Değer Zincirindeki Tüm Alt Öncelikli turizm alanlarında farklılaşan ve değer Sektörlerle Beraber Yüksek Sosyoekonomik yaratan turizm ürünlerinin geliştirilmesi, pazarlama Faydayı Sağlaması ve sunuma hazır hale getirilmesi Turizm ürünlerinin tanıtımı, pazarlanması ve destinasyon markalaşmasının sağlanması Turizm değer zincirinde özel sektörün, girişimciliğin ve insan kaynağının geliştirilmesi Bölgede Farklılaşmış Geliştirilmesi Hizmet Toplumun turizmi içselleştirmesinin sağlanmas, sosyal ve kültürel ortamın güçlendirilmesi Çevre Düzey 2 Bölgeleri ile tematik turizm koridorlarının oluşturulması ve ortak tanıtım yapılması Tiplerinin Bölgede sağlık ve spor gibi altyapısı gelişen alanları destekleyen hizmetlerin sunulması Üniversitelerin Bölgenin Sosyoekonomik Üniversitelerin bölgeye olan statik katkılarının Kalkınmasına Katkılarının Artırılması artırılması Üniversitelerin bölgeye olan dinamik katkılarının artırılması BÖLGENİN YAŞANABİLİRLİĞİNİN ARTIRILMASI Bölgenin Erişilebilirliğinin Artırılması Ulaşım altyapısının iyileştirilmesi Mevcut ulaşım imkanlarının iyileştirilmesi Bölgenin Sosyal, Kültürel, Sanatsal Rekreasyonel İmkânlarının Geliştirilmesi 176 ve Yerleşim merkezlerinin kent estetiği ve belediye hizmetleri yönünden iyileştirilmesi ve farklılaştırılması Bölgede kırsal alanın çekiciliği yüksek ve huzur veren mekanlar haline getirilmesi Bölgede erişilebilir sosyal, kültürel ve sanatsal donatıların yaygınlaştırılması Tablo 27 SERHAT Kalkınma Ajansı Strateji ve Eylem Öncelikleri SOSYAL KALKINMA İşgücünün beceri seviyesinin yükseltilmesi Mesleki eğitim merkezlerinin geliştirilmesi ile mesleki eğitim ve istihdam edilebilirliğinin artırılması kalitesi arttırılacaktır. İşgücü için hayat boyu öğrenme programları geliştirilecektir Öncü sektörlerde nitelikli işgücü geliştirilecektir Kayıtlı istihdam teşvik edilecektir Eğitimde altyapı ve hizmet kalitesinin Bölgede okul öncesi eğitim ve ortaöğretimde hizmet kalitesi iyileştirilmesi arttırılacaktır Yükseköğretim kurumları bölgenin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde aktif hale getirilecektir. Sağlık alanında altyapı ve hizmet kalitesinin Sağlık kurum ve kuruluşlarının fiziki altyapı koşullarının iyileştirilmesi iyileştirilmesi ve donanım gereksinimlerinin tamamlanması sağlanacaktır. Bölgede istihdam edilen uzman sağlık personeli sayısı artırılacaktır Kurumsal kapasitenin arttırılması Kamu kurumları, özel kuruluşlar ile sivil toplum örgütlerinin fiziki donanımı ve teknik altyapısı güçlendirilecektir Bölgede görev yapan personelin daha uzun süre kalmasına yönelik önlemler alınacaktır Kurumlar arası işbirlikleri güçlendirilecektir Kamu kurumları, özel kuruluşlar ile sivil toplum örgütlerinin ulusal ve uluslararası destek mekanizmalarına erişilebilirlikleri artırılacaktır. Bölge’de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının kapasiteleri artırılacaktır Bölgede örgütlenme bilinci ve ortak iş yapma kültürü geliştirilecektir Özel ilgi gruplarının toplumsal hayata aktif Bölgede engellilerin kişisel - mesleki becerileri arttırılacak ve katılımının artırılması istihdam edilmeleri desteklenecektir Özel ilgi gruplarının ulusal/uluslararası destek mekanizmalarına erişimleri artırılacaktır. Özel ilgi gruplarına yönelik hizmetlerin kalitesi artırılacaktır. Aile içi şiddetle mücadele edilecektir Kadının toplumsal statüsünün Kadın girişimciliğinin yaygınlaştırılmasına yönelik destek güçlendirilmesi mekanizmaları geliştirilecektir. Bölge koşulları dikkate alınarak kadınlara istihdam garantili kursların açılması teşvik edilecektir. Kadına yönelik her türlü şiddete müdahalede kurumlar arası koordinasyon sağlanacaktır. ÇEVRESEL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Kentsel altyapının iyileştirilmesi Kentlilik bilinci arttırılacaktır Kentsel alanlardaki teknik altyapı (yol, su, kanalizasyon, elektrik vs.) eksiklikleri giderilecektir Kent insanının rekreatif/sosyal 177 sosyalleşmesini sağlamaya yönelik donatı alanları oluşturulacaktır Kentsel dönüşüm süreci hızlandırılarak konut ihtiyacı karşılanacaktır. Tarihi dokuya uygun yapı tarzı ve mimari üsluplar korunarak geliştirilecektir Kırsal Gelişmenin Sağlanması Engellilerin kentteki tüm hizmet ve donatılara erişimi sağlanacaktır. Kırsal yerleşimlerin altyapısı iyileştirilecek ve cazibesi artırılacaktır Kırsal alanlarda ekonomik çeşitlilik artırılacaktır. Çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin Hava kalitesi iyileştirilecektir. önlenmesi Atık yönetim sistemi etkin hale getirilecektir. Toprak ve su kaynakları korunacaktır Biyolojik çeşitlilik korunacaktır Enerji kaynaklarının etkin kullanılması Bölgenin yenilenebilir enerji (rüzgâr, güneş, biyogaz, jeotermal vs.) potansiyeli tespit edilerek değerlendirilecektir. İşletmelerde ve konutlarda enerjinin verimli kullanımı sağlanacaktır. Enerji iletim ve dağıtım tesislerinin alt yapısı iyileştirilerek enerji arzının sürekliliği sağlanacaktır. Kayıp kaçak kullanımının önlenmesi için gerekli tedbirler alınacaktır ERİŞİLEBİLİRLİK Ulaşım Alt Yapısının İyileştirilmesi Kırsal yerleşim alanlarına erişim imkânları geliştirilecektir. Bilgi ve Teknolojiye Artırılması Erişim Karayolu ulaşım ağı geliştirilerek mevcut yolların kalitesi artırılacaktır. Ulusal ve uluslararası demiryolu ağları yaygınlaştırılarak yolcu/yük taşıma imkânları geliştirilecektir. Havayolu ulaşım altyapısı ve ağı geliştirilerek uçuş saatlerinin etkinliği sağlanacaktır İmkânının Bilgi teknolojileri altyapısı iyileştirilecektir TRA2 Coğrafi bilgi sistemi oluşturularak tüm kurumların bilgiye erişimi sağlanacaktır. REKABET EDEBİLİRLİK Tarımsal üretimde verimliliğin ve yenilikçi Tarım ve hayvancılıkta modernizasyon teşvik edilecektir uygulamaların artırılması İyi tarım uygulamaları ve organik tarım yaygınlaştırılacaktır. Tarımsal üretim ve pazarlama kapasitesi artırılacaktır Yem maliyetlerinin azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılacaktır. Tarımsal kooperatifler ve örgütlenmeler desteklenecektir Tarımsal altyapı iyileştirilecektir Turizmde bölgesel marka olunması Ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtım sağlanacaktır Turizm çeşitliliği artırılacak ve turizm sezonunun tüm yıla yayılması sağlanacaktır Turistik alanlara ulaşım imkânları iyileştirilecektir. Konaklama tesis sayısı ve kapasitesi artırılacaktır. Turizm alanlarının altyapısı iyileştirilecektir Hizmet kalitesi artırılacaktır. 178 İmalat sanayinde verimlilik ve katma değerin Modern üretim teknikleri yaygınlaştırılacaktır. artırılması Organize sanayi bölgelerinin ve küçük sanayi sitelerinin fiziksel altyapıları iyileştirilecek ve etkin kullanımı sağlanacaktır. Yan sanayilerin gelişimi, ihtisaslaşma ve kümelenme teşvik edilecektir. Sanayi - üniversite işbirliği teşvik edilecektir. Yenilikçilik ve markalaşma teşvik edilecektir. Dış Ticaret ve Lojistik Merkezi Olunması Lojistik altyapısı geliştirilecektir. İhracata yönelik üretim teşvik edilecektir. Komşu ülkeler ile ticari ilişkiler geliştirilecektir. Sınır kapılarının ve gümrük tesislerinin modernizasyonu ve yetkinliği sağlanacaktır. Tabii kaynakların katma değerinin artırılması Bölgede bulunan ancak işletilmeyen madenlerin ekonomiye kazandırılması sağlanacaktır. Bölgede işletilen madenlerden alınan verimin artırılması ve alternatif alanlarda değerlendirilmesi sağlanacaktır. Girişimcilik altyapısı ve kültürünün Finansal kaynaklara erişim kolaylaştırılacaktır. geliştirilmesi Yenilikçi fikir ve Ar-Ge’ye dayalı üretimin teşvik ve desteklerden yararlanması sağlanacaktır Bölgeye özgü yöresel ürünlerin korunması, çeşitlendirilmesi ve markalaştırılarak ekonomik değer kazanması sağlanacaktır. Sermaye ortaklıkları ve ölçek ekonomisine geçiş desteklenecektir. 179 5.3 Yenilikçiliğe Yönelik Destek ve Göstergeler Bölgelerin yenilikçilik ve girişimcilik performanslarına ilişkin genel bilgiler Bölüm 3.1’de verilmiştir. Çalışma kapsamında şu ana kadar bu kapsamda bölgesel bazda toplanmış olan bazı verilere bu bölümde yer verilecektir. Şekil 47 Bölgeler itibari ile Ar- Ge çalışan sayılarının yıllara göre değişimi Ar-Ge Çalışan Sayısı 60 000 250 000 50 000 200 000 40 000 150 000 30 000 100 000 20 000 50 000 10 000 2010 2011 2012 2013 2014 İstanbul Batı Marmara Ege Doğu Marmara Batı Anadolu Akdeniz Orta Anadolu Batı Karadeniz Doğu Karadeniz Kuzeydoğu Anadolu Ortadoğu Anadolu Güneydoğu Anadolu Türkiye Ar-Ge ve yenilikçilik kapsamında en önemli girdilerden ikisi bölgede gerçekleştirilen toplam Ar-Ge harcaması ve toplam Ar-Ge çalışan çalışan sayısıdır. Bölgeler İtibari ile incelendiğinde Ar-Ge çalışan sayısında Türkiye genelinde yıllar içerisinde hızlı bir artış olduğu görülmektedir. 2014 yılı itibari ile toplam Ar-Ge çalışan sayısı 200 binin üzerine çıkmıştır. 2013 yılı itibari ile İstanbul bölgesi Ar-Ge çalışan sayısında Ankara’yı içeren Batı Anadolu bölgesini geçmiş olmakla birlikte kişi başına düşen ArGe çalışanı sayısı bakımından halen Batı Anadolu bölgesi önde yer almaktadır. DAP Bölgesini içeren Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinin toplamının ise 11 623 ArGe çalışan sayısı ile Türkiye toplam Ar-Ge çalışan sayısının yaklaşık %5’lik bir bölümünü oluşturmaktadır. Nufüs’un %7.6’lık bölümünü oluşturan bölge için bu oranın düşük olduğu görülmektedir. 180 Şekil 48 Bölgeler bazında Ar-Ge harcamalarının yıllara göre dağılım 5 000 000 000 20 000 000 000 4 500 000 000 18 000 000 000 4 000 000 000 16 000 000 000 3 500 000 000 14 000 000 000 3 000 000 000 12 000 000 000 2 500 000 000 10 000 000 000 2 000 000 000 8 000 000 000 1 500 000 000 6 000 000 000 1 000 000 000 4 000 000 000 500 000 000 2 000 000 000 2010 2011 2012 2013 2014 İstanbul Batı Marmara Ege Doğu Marmara Batı Anadolu Akdeniz Orta Anadolu Batı Karadeniz Doğu Karadeniz Kuzeydoğu Anadolu Ortadoğu Anadolu Güneydoğu Anadolu Türkiye Toplam Ar-Ge harcamalarının yıllara göre dağılımı incelendiğinde, 2014 yılında Türkiye genelinde yaklaşık 17 milyar T.L tutarında Ar-Ge harcaması gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu tutar 2010 yılı ile karşılaştırıldığında %47’lik bir artışa denk düşmektedir. Batı Anadolu bölgesinin açık ara önde olduğu görülmektedir. Bu bölgenin liderliğini Ankara çok sayıda Ar-Ge ve yenilikçilik merkezleri ile kuvvetli Savunma Sanayi yatırımları sayesinde çekmektedir. Ar-Ge harcamasında Doğu Marmara ve İstanbul Batı Anadolu Bölgesini takip etmektedir. DAP Bölgesini içeren Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde ise 2014 yılı Ar-Ge harcaması tutarının toplamda yaklaşık 630 milyon T.L. ile Türkiye toplam harcamalarını %3,6’sı gibi bir harcama gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu 2010 yılı ile karşılaştırıldığında bu oran %51’lik bir artış ile Türkiye geneli Ar-Ge harcaması artışının üzerinde bir rakama denk düşmektedir. Diğer taraftan Araştırmacı başına Ar-Ge harcaması rakamları incelendiğinde ( Şekil 49 ) 2014 yılı Türkiye ortalamasının yaklaşık 82 bin T.L. olduğu, araştırmacı başına en yüksek Ar-Ge harcamasının ise yıllık yaklaşık 130 bin T.L. ile Doğu Marmara bölgesinde gerçekleştirildiği görülmektedir. DAP bölgesinin içine alan Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinin ise ortalamada 53,923 T.L. ile Türkiye ortalamasının yaklaşık %35 altında olduğu görülmektedir. 181 Şekil 49 Bölgelerde araştırmacı başına Ar-Ge harcaması 140.000 120.000 100.000 80.000 60.000 40.000 20.000 2010 2011 2012 2013 2014 İstanbul Batı Marmara Ege Doğu Marmara Batı Anadolu Akdeniz Orta Anadolu Batı Karadeniz Doğu Karadeniz Kuzeydoğu Anadolu Ortadoğu Anadolu Güneydoğu Anadolu Türkiye Bu rakamlar kişi başına Ar-Ge harcamasında bölgenin Türkiye ortalamasının oldukça gerisinde olduğu ve araştırmacı verimliliğinin düşük olduğunu göstermektedir. 70 6000 60 5000 50 4000 40 3000 30 2000 20 1000 10 0 0 199519961997199819992000200120022003200420052006200720082009201020112012201320142015 AĞRI BİNGÖL BİTLİS ELAZIĞ ERZİNCAN ERZURUM HAKKARİ KARS MALATYA MUŞ TUNCELİ VAN ARDAHAN IĞDIR DAP TOPLAM Şekil 50 Türkiye ve DAP illeri bazında patent başvuruları Ar-Ge ve yenilikçilik konusunda bir başka önemli gösterge fikri mülkiyet edinimine yönelik bölgelerin performansıdır. Şekil 50’de sarı kalın çizgiden görülebileceği üzere Türkiye genelinde patent 182 başvuruları oldukça hızlı bir şekilde artarak 2014 yılında yıllık 5000 başvurunun üzerine çıkmıştır. DAP bölgesinden gerçekleştirilen başvuru rakamları ise yıllık 60 civarında bir rakama ulaşmış durumdadır. İl bazında grafiğin incelenmesinden görüleceği üzere Erzurum, Malatya ve Elazığ illeri bu artışta önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle 2007 yılı ve sonrasında ciddi artışlar olduğu görülmektedir. Diğer DAP bölgesi illerinde ise nerede ise hiçbir başvuru olmadığı ve trendin oldukça yatay bir seyir izlediğini söylemek mümkündür. Toplam 66 başvuru ile bölge illeri, patent başvurularının sadece %1’lik bir kısmını oluşturmaktadır. Tescillenen Patentler 14 2000 1800 12 1600 10 1400 8 1200 1000 6 800 4 600 400 2 200 0 0 199519961997199819992000200120022003200420052006200720082009201020112012201320142015 AĞRI BİNGÖL BİTLİS ELAZIĞ ERZİNCAN ERZURUM HAKKARİ KARS MALATYA MUŞ VAN ARDAHAN IĞDIR DAP TOPLAM Şekil 51 Patent tescillerinin illere göre dağılımı Patent tescillerinin Türkiye geneli ve DAP Bölgesi illerine göre dağılımı incelendiğinde ise (Şekil 51), patent başvuruları ile paralel bir resim ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde yıllık tescillenen patent sayısı 2015 yılı itibari ile yıllık 1700 civarında bir rakama ulaşmıştır. DAP bölgesi illerinden tescillenen patent sayısı ise 13 ile tüm Türkiye’den tescillenen patent sayısının %0,8’i kadar bir rakamı oluşturmaktadır. Bu durum patent başvurularının oranın azlığı kadar kalitesinin de Türkiye geneline göre düşük olduğunu göstermektedir. Diğer taraftan faydalı model başvuruları için de benzer bir resim ortaya çıkmaktadır(Şekil 52). Faydalı model incelemesiz olarak verilmekte ve başvuru süreçlerinin kolaylığı nedeni ile daha düşük teknolojili ürünlerde tercih edilmekle birlikte bölgede faydalı model başvuru sayısının patent başvuru sayısından az olduğu görülmektedir. Ancak faydalı modelin patent kadar koruma sağlamıyor olması nedeni ile son 5 yıl içerisinde ülkemiz genelinde de başvuru sayıları sabitlenmiş durumdadır. Bölge illerinden Erzurum’un faydalı model başvurularında başı çektiği görülmektedir. 183 Faydalı Model Başvurularının Dağılımı 25 4000 3500 20 3000 2500 15 2000 10 1500 1000 5 500 0 0 199519961997199819992000200120022003200420052006200720082009201020112012201320142015 AĞRI BİNGÖL BİTLİS ELAZIĞ ERZİNCAN ERZURUM HAKKARİ KARS MUŞ VAN ARDAHAN IĞDIR DAP TOPLAM Şekil 52 Faydalı Model Başvurularının Yıllara ve İllere Göre Dağılımı Fikri mülkiyet başlığı altından son grafik ise yıllar itibari ile Türkiye geneli ve DAP bölgesi illerinin marka başvuruları verilmektedir. Marka başvuruları buluştan çok yeni girişim ve ürün geliştirme yeteneğini göstermektedir. Şekil incelendiğinde ülkemiz toplam marka başvurusu sayısının son beş yıl içerisinde yıllık 100 bin yeni patent başvurusu rakamında sabitlendiği görülmektedir. Aynı eğilim DAP, yılık yaklaşık 1300’ler civarında yeni marka başvurusu ile DAP bölgesinde de görülmektedir. Marka başvurularında öne çıkan iller olarak Erzurum, Elazığ, Malatya ve Van görülmektedir. 2015 yılı itibari ile ulusal marka başvurularının yaklaşık %1’i bölgeden gerçekleştirilmektedir. Yıllara Göre Marka Başvuruları 1600 120000 1400 100000 1200 80000 1000 800 60000 600 40000 400 20000 200 0 0 AĞRI BİNGÖL BİTLİS ELAZIĞ ERZİNCAN ERZURUM HAKKARİ KARS MALATYA MUŞ VAN ARDAHAN IĞDIR DAP TOPLAM Şekil 53 Yıllara Göre Bölge İllerinden Marka Başvuruları 184 Bölge yenilikçilik kapasitesinin değerlendirilmesinde bir başka önemli gösterge ulusal ve uluslar arası desteklerden bölgenin faydalanma durumudur. Ülkemizde özellikle TÜBİTAK TEYDEB tarafından sağlanmakta olan yenilikçilik destek programları son 10 yıldır artan miktarlarda girişimlerin yenilik faaliyetlerine yönelik destekler oluşturulmasını sağlamıştır. Bu artışla orantılı olarak bu destek programlarına başvuran firma sayıları da büyük bir hızla artarak yıllık 3000 civarında rakamlara ulaşmıştır. Şekil 54 Türkiye geneli TEYDEB başvuru istatistikleri Bölge illerinden firmaların başvuru performansları incelendiğinde ise (Şekil 55) ilk başvuruların 2006 yılından itibaren başladığı sonrasında ise bölgeden yıllık toplam 10-20 arası başvurunun iletildiği görülmektedir. 2000-2015 yılları arasında toplamda 155 adet başvuru gerçekleştirilmiştir. Bu başvuruların 30 tanesi bir firma 9 tanesi ise bir başka firma tarafından gerçekleştirilmiştir. Yine başvuru sayısı olarak bakıldığında Elazığ ve Malatya’nın başı çektiği görülmektedir. Mevcut tablo incelendiğinde, TÜBİTAK TEYDEB başvuruların binde 5’inin bölge firmalarından oluştuğu görülmektedir. 185 Şekil 55 DAP Bölge İllerinin TÜBİTAK TEYDEB Başvuruları 30 25 20 15 10 5 0 2000 2004 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Bitlis Elazığ Erzincan Erzurum Hakkari Kars Malatya Muş Van Genel Toplam 2015 Şekil 56 TÜBİTAK TEYDEB tarafından desteklenen proje sayıları Bölgede TEYDEB Desteklenen Proje Sayıları 30 25 20 15 10 5 0 2000 2004 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Bitlis Elazığ Erzincan Hakkari Malatya Genel Toplam 2012 2013 2014 2015 Erzurum Diğer taraftan başvuran 155 projenin 81 adedinin desteklendiği görülmektedir. Destekleme oranı %52 civarında gerçekleşmektedir. Diğer taraftan 2003-2014 dönemi Türkiye genelinde bu oran yaklaşık %64 olarak gerçekleşmiştir. Bu durum proje başvurularının kalitesinin düşük olduğu veya konularının TÜBİTAK’ın belirlediği öncelikler ile örtüşmediğini göstermektedir. 186 Şekil 57 TÜBİTAK TEYDEB tarafından ulusal seviyede verilen hibe tutarlar Şekil 58 DAP Bölgesi TÜBİTAK TEYDEB destekli projelere verilen hibe tutarlar 2500000 2000000 1500000 1000000 500000 0 2004 2006 Elazığ 2007 Erzincan 2008 2009 Erzurum 2010 2011 Hakkari 2012 2013 Malatya 2014 Toplam Desteklenen projelere aktarılan hibe kaynaklar incelendiğinde ise 2000-2014 döneminde TÜBİTAK tarafından yaklaşık 3.5 Milyar T.L. tutarında bir kaynak aktarıldığı görülmektedir. Aynı dönemde DAP bölgesinden desteklenen projelere aktarılan toplam tutar ise 11 milyon T.L. olarak gerçekleşmiştir. Bu 187 rakam ilgili dönemde aktarılan toplam tutarın binde 3’üdür. Proje sayısı olarak payın binde 5 olduğu düşünüldüğünde proje başına alınan hibe tutar rakamlarında da bölge firmalarının Türkiye ortalamasının altında olduğu görülmektedir. 188 6 Sonuç ve Değerlendirme Raporda ilgili bölümlerde anlatıldığı üzere, ülkemiz Ar-Ge yenilikçilik ve girişimcilik ekosistemi son 20 yıl içerisinde çok hızlı bir gelişim göstermiştir. Hem verilen destek tutarlarında ciddi bir artış hem de aktörler arası ilişkilerde önemli bir uzmanlaşma ve karmaşıklaşma söz konusudur. Diğer taraftan DAP bölgesine bakıldığında ise; Ar-Ge çalışanlarının %5’i Ar-Ge harcamalarının %4’ü Sanayi işletmelerinin %2’si Patent başvurularının %1’i Patent tescillerinin binde 8’i TEYDEB başvurularının binde 5’i TEYDEB destek bütçesinin binde 3’ünün Bölgede gerçekleştirildiği görülmektedir. Son yıllarda bu rakamlarda artış görülmekle birlikte ülke genelindeki artış eğilimi düşünüldüğünde bölgenin ülkenin geri kalanını yakalayabilmesi için etkin müdahale araçlarının geliştirilmesi gerekmektedir. Mevcut çalışma kapsamında bu müdahalenin gerçekleştirilebilmesi için kullanılabilecek çeşitli araçlar değerlendirilmiş ve dünyada ve Türkiye’de söz konusu araçların etkin kullanımına ilişkin bir ön araştırma yapılmıştır. Çalışmanın bundan sonraki bölümlerinde bu araçlara ilişkin genel bilgiler toplanmaya devam edecek ancak özellikle bölgeden toplanacak verilere odaklanılacaktır. Bu araçlardan özellikle Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, Teknoloji Transfer Ofisler, Kümelenmeler, Organize Sanayi Siteleri, Küçük Sanayi Siteleri, İş Geliştirme Merkezleri ve Serbest Bölgeler çalışmanın ana başlığını oluşturacaktır. 189 7 Kaynaklar ASPEN (Aspen Network of Development Entrepreneurs) (2013). Entreprenerial Ecosystem Diagnostic Toolkit, UK Aid, December, 2013. Council on Competitveness (2005). Measuring Regional Innovation: A Guidebook for Cunducting Regional Innovation Assessments, Prepared for the U.S. Department of Commerce Economic Development Administration. Deloitte (2008). Scoping the use of JESSICA in London – Final Report, European Investment Bank, September, 2008. EIB (European Investment Bank), (2010). Joint European Support for Sustainable Investment in City Areas (JESSICA) – Holding Fund Book, EIB, 11-2010. EIF (European Investment Fund), (2009). Handbook on JEREMIE Holding Fund Operational Procedures, EIF. Janette MacDonald (2013). City of Kitchener Economic Development Investment Fund Impact Analysis as of 2012, Report CAO-13-019. King Sturge Consultancy (2008). JESSICA Wales Urban Development Fund (UDF) – JESSICA Preliminary Study for Wales Final Report, European Investment Bank, September, 2008. Klaus Schwab (2013). The Global Competiteveness Report (2013-2014), 2013 World Economic Forum. Magdalena P. Blanco (2009). Preliminary Assessment of statutory compliance of 4A and 4B Economic Development Corporations in Texas with the Development Corporation Act of 1979, Basılmamış Master Tezi, Siyaset Bilimi Bölümü, University of Texas, Bahar, 2009. NYCEDC (New Tork City Economic Development Corporation) (2014). Annual Investment Projects Report, Persuant to Local Law 62 – FY 2013, Volume I. NYCIF (New York City Investment Fund) (2007). CleanTech: A New Engine of Economic Growth for New York State, New York City Investment Fund (NYCIF) - A Partnership For New York City Organization, January, 2007. Partnership for New York City (2012). 2012 Public Policy Priorities: A Pro-growth, Pro-job Agenda for New York, Partnership for New York City. P.L. (2000). Public Works and Economic Development Act of 1965 (As Amended Through P.L. 106580, Dec. 29, 2000) Resmi Gazete, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu Ve Görevleri Hakkında Kanun, 08.02.2006, No. 26074. Resmi Gazete, Kalkınma Ajansları Proje Ve Faaliyet Destekleme Yönetmeliği Birinci Kısım, 8 Kasım 2008. TÜBİTAK (2013). TÜBİTAK Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi (UBTYS) 2011-2016, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu. 190 T.C. Kalkınma Bakanlığı (2013). 10.Kalkınma Planı, 2014-2018, T.C.Kalkınma Bakanlığı. T.C. Kalkınma Bakanlığı (2013). Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi (Taslak), T.C.Kalkınma Bakanlığı. 191 8 Ekler 8.1 Ülkemizde Yenilikçilik ve Girişimciliğe Yönelik Devlet Destekleri 192