mikrodenetleyici tabanli kablosuz veri toplama uygulamalari

Transkript

mikrodenetleyici tabanli kablosuz veri toplama uygulamalari
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
MİKRODENETLEYİCİ TABANLI KABLOSUZ VERİ
TOPLAMA UYGULAMALARI
Ömer ERİŞ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ELEKTRONİK BİLGİSAYAR EĞİTİMİ ANABİLİM DALI
ELEKTRONİK-HABERLEŞME EĞİTİMİ PROGRAMI
DANIŞMAN
Doç. Dr. Hayriye KORKMAZ
İSTANBUL 2010
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
MİKRODENETLEYİCİ TABANLI KABLOSUZ VERİ
TOPLAMA UYGULAMALARI
Ömer ERİŞ
(141101020070118)
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ELEKTRONİK BİLGİSAYAR EĞİTİMİ ANABİLİM DALI
ELEKTRONİK-HABERLEŞME EĞİTİMİ PROGRAMI
DANIŞMAN
Doç. Dr. Hayriye KORKMAZ
İSTANBUL 2010
TEŞEKKÜR
Çalışmalarım boyunca değerli yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren
danışmanım Doç. Dr. Hayriye KORKMAZ’a, tezimin her aşamasında benden
yardımlarını esirgemeyen aileme ve arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunarım.
Temmuz, 2010
Ömer ERİŞ
i
İÇİNDEKİLER
SAYFA
TEŞEKKÜR.............................................................................................. i
İÇİNDEKİLER ....................................................................................... ii
SAYFA...................................................................................................... ii
ÖZET ....................................................................................................... iv
ABSTRACT ............................................................................................ vi
KISALTMALAR.................................................................................. viii
ŞEKİLLER .............................................................................................. x
TABLOLAR .......................................................................................... xii
BÖLÜM I. GİRİŞ VE AMAÇ ................................................................ 1
BÖLÜM II. GENEL BİLGİLER........................................................... 3
II.1 KABLOSUZ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ .............................................. 3
II.2 ELEKTROMANYETİK TAYF ..................................................................... 3
II.3 KABLOSUZ İLETİŞİM YÖNTEMLERİ .................................................... 4
II.3.1 Kızıl Ötesi (Infrared) .................................................................................. 4
II.3.2 Radyo Frekans (RF).................................................................................... 5
II.3.3 Uydu Haberleşme Sistemleri ...................................................................... 9
II.4 KABLOSUZ İLETİŞİM AĞLARI .............................................................. 11
II.4.1 WPAN....................................................................................................... 12
II.4.1.1 Bluetooth ............................................................................................ 13
II.4.1.2 HomeRF ............................................................................................. 15
II. 4.1.3 Zigbee ............................................................................................... 16
II.4.2 WLAN ...................................................................................................... 18
II.4.2.1 IEEE 802.11x Standardı ..................................................................... 19
ii
II.4.2.2 HiperLAN .......................................................................................... 20
II.4.3 WMAN ..................................................................................................... 21
II.4.3.1 Wimax ................................................................................................ 21
II.4.4 WWAN ..................................................................................................... 25
II.4.4.1 GSM ................................................................................................... 25
II.4.4.2 GPRS.................................................................................................. 27
II.4.4.3 EDGE ............................................................................................... 28
II.4.4.4 UMTS ................................................................................................ 29
II.4.4.5 CDMA2000........................................................................................ 30
II.5 BENZER ÇALIŞMALAR ............................................................................ 33
BÖLÜM III. KABLOSUZ VERİ
TOPLAMA SİSTEMİNİN
TASARIMI VE GERÇEKLEŞTİRİLMESİ ...................................... 39
III.1 DONANIM ................................................................................................... 40
III.1.1 Verici birimin çalışma prensibi ............................................................... 40
III.1.2 Verici Birim Donanımı ........................................................................... 41
III.1.2.1 Algılayıcı Ünitesi ............................................................................. 44
III.1.2.2 Kontrol Ünitesi ................................................................................. 50
III.1.2.3 RF Modül Ünitesi ............................................................................. 52
III.1.2.4 Regüle Ünitesi ................................................................................. 54
III.1.3 Alıcı birimin çalışma prensibi ................................................................. 55
III.1.4 Alıcı Birim Donanımı ............................................................................. 55
III.2 YAZILIM ..................................................................................................... 57
III.2.1 Mikrodenetleyicinin Programlanması ..................................................... 57
III.2.1.1 Verici Ana Kontrol PIC16F877A Yazılımı...................................... 57
III.2.1.2 Alıcı Ana Kontrol PIC16F877A Yazılımı........................................ 58
III.2.2 LabVIEW ile Arayüz Tasarımı ............................................................... 59
BÖLÜM IV. SONUÇ VE ÖNERİLER ............................................... 72
KAYNAKLAR....................................................................................... 73
EKLER ................................................................................................... 78
ÖZGEÇMİŞ ........................................................................................... 82
iii
ÖZET
MİKRODENETLEYİCİ TABANLI KABLOSUZ VERİ TOPLAMA
UYGULAMALARI
Günümüzde bilgiye her yerde, hızlı ve rahat bir şekilde ulaşmanın önemli bir
hâle gelmesi, kablosuz ağ sistemlerinin büyük önem kazanmasına sebep oldu.
Bugün insanların büyük bir çoğunluğunun cep telefonları sayesinde kablosuz ağ
sistemlerini kullanmaları buna iyi bir örnektir. Kablosuz Ağ sistemleri, gelecekte
önemini yitirmeyecek, hatta daha çok teknolojik yatırım yapılacak bir alan haline
gelecektir.
Kablosuz ortam kullanıcıya, kablolu bağlantı tarafından sunulan hizmetlerin
benzerini vermektedir. Yer ve zaman kısıtlamalarını ortadan kaldırarak, kullanıcıya
her yerde kolay bir şekilde çalışabilme imkanı sunar. Diğer kablosuz cihazlara
bağlanan cihazlar, mobil çalışanlara daha kesintisiz çalışma yöntemleri sağlar.
Kablosuz ortam işinizin daha becerikli ve verimli hâle gelmesi demektir.
Kablosuz algılayıcılar ile veri toplama uygulamaları günümüzde, hareketli
hedef takipleri, uzaktan algılama ve denetleme vb alanlarda; özellikle de medikal
alanda hareketli bir hasta üzerinden algılanan biyolojik işaretleri ana üniteye aktarma
konusunda sıklıkla kullanılmaktadır.
Bu çalışmada, RF (434 MHz) standardı kullanılarak biri medikal alanda,
diğeri
ev
otomasyonu
alanlarında
olmak
üzere
iki
farklı
uygulama
gerçekleştirilmiştir. Medikal uygulamada, pals oksimetre algılayıcısı (nabız ve insan
kanındaki oksijen miktarı algılayıcısı) kullanılmaktadır, ev otomasyonu uygulaması
örneği olarak da, oda sıcaklığı ölçümü için bir yarı iletken sıcaklık algılayıcısı
kullanılmaktadır.
iv
Sistem içerisinde biri alıcıda, diğeri vericide olmak üzere iki adet
mikrodenetleyici kullanılmaktadır. Medikal uygulamada, verici birim hasta vücudu
üzerine yerleştirilmektedir. Verici birimdeki mikrodenetleyici (PIC 16F877A)
parmak tip pals-oksimetre algılayıcısından ve sıcaklık algılayıcısından aldığı
sinyalleri aynı birim içerisindeki RF modüle iletmektedir.
Alıcı birimde ise RF modül tarafından sinyaller alınır ve daha sonra
mikrodenetleyiciye iletilmektedir. Gerilim seviye dönüşümünden sonra veri seri
arabirim (RS-232) üzerinden bilgisayara transfer edilmektedir. Elde edilen veri,
LabVIEW yazılımı kullanılarak geliştirilen kullanıcı arayüzünde görüntülenmektedir.
Temmuz, 2010
Ömer ERİŞ
v
ABSTRACT
MICROCONTROLLER-BASED WIRELESS DATA
ACQUISITION APPLICATIONS
Nowadays it has become important to get information everywhere in a rapid
and comfortable way. As a result, wireless network systems have had an important
place all over the world. Today the fact that most people use wireless networks over
the cellular phones can be given as a good example. Wireless network systems will
not lose their importance in the future. In fact, they will be an important
technological area in which investment will be made.
Wireless environments give the user the same opportunity which is served by
wired connection.
As place and time limitations disappear, the user can work
everywhere easily. Devices connected to other wireless ones provide more ways of
wireless working for mobile workers. Wireless environment means that your work
will be more skillful and productive.
These days the applications of data acquisition through wireless sensors are
being used in the areas such as the monitoring of mobile targets, remote sensing and
control, and especially in the medical area, they are often used in order to transfer the
biological signals sensed from a mobile patient to the main unit.
In this study, two different applications were realized using RF (434 MHz)
Standard: one in the medical area and the other in the home automation area. In the
medical application, pulse oximeter sensor (sensor of pulse and oxygen amount in
human blood) was used; a semiconductor temperature sensor was used to measure
the room temperature as an example for home automation application.
Two microcontrollers are used in the system, one is in the receiver and the
other is in the transmitter. In medical application, the transmitter block is attached to
vi
the patient’s body. The microcontroller (PIC 16F877A) in the transmitter, transmits
the sensed signal from finger type pulse-oximeter and temperature sensors to the RF
module in the same block.
In the receiver block, signal is received by another RF module and then
transmitted to the microcontroller. After voltage level conversion data are transferred
to the computer over serial interface. Acquired data are monitored on the user
interface developed by using LabVIEW software.
July, 2010
Ömer ERİŞ
vii
KISALTMALAR
1G
: First Generation (1. Nesil)
2G
: Second Generation (2. Nesil)
3G
: Third Generation (3. Nesil)
4G
: Fourth Generation (4. Nesil)
BSC
: Base Station Controller
BTS
: Base Transceiver Station
CDMA
: Code Division Multiple Access
CPU
: The Central Processing Unit
DS
: Direct Sequence
DSL
: Digital Subscriber Line
Edge
: Enhanced Data Rates for GSM Evolution
EMS
: Electromagnetic Spectrum
FDD
: Frequency Division Duplex
FHSS
: Frequency-hopping spread spectrum
FM
: Frequency Modulation
FPGA
: Field Programmable Gate Array
GEO
: Geostationary Earth Orbit
GMSC
: Gateway Mobile Switching Center
GSM
: Global System for Mobile Communications
GPRS
: General Packet Radio Service
Hb
: Hyperbaric
HbO2
: Hyperbaric oxygen
IEEE
: The Institute of Electrical and Electronics Engineers
IR
: Infrared radiation
IrDA
: Infrared Data Association
ISM
: The industrial, scientific and medical
LAN
: Local Aea Network
viii
LCD
: Liquid Crystal Display
LEO
: Low Earth Orbit
LOS
: Line of Sight
MEO
: Medium Earth Orbit
MSC
: Mobile Switching Center
NIC
: Network Interface Controller
OEM
: Original Equipment Manufacturer
PC
: Personal Computer
PDA
: Personal Digital Assistant
PIC
: Peripheral Interface Controller
RBC
: Red Blood Cells
RF
: Radio Frequency
SpO2
: Saturation of peripheral oxygen
TDD
: Time Division Duplex
TDM
: Time-Division Multiplexing
UART
: Universal Asynchronous Receiver/Transmitter
UMTS
: Universal Mobile Telecommunications System
VoIP
: Voice Over Internet Protocol
WCDMA
: Wideband Code Division Multiple Access
Wi-Fi
: Wireless Fidelity
Wimax
: Worldwide Interoperability for Microwave Access
WLAN
: Wireless Local Area Network
WPAN
: Wireless Personal Area Network
WMAN
: Wireless Metropolitan Area Network
WWAN
: Wireless Wide Area Network
ZED
: Zigbee End Device
ZC
: Zigbee Coordinator
ZR
: Zigbee Router
ix
ŞEKİLLER
SAYFA NO
Şekil II.1 Elektromanyetik Tayf .................................................................................. 4
Şekil II.2 Frekans ve Genlik Modülasyonları ............................................................. 6
Şekil II.3 Sayısal İletim ............................................................................................... 7
Şekil II.4 Sayısal İletim Modelleri .............................................................................. 7
Şekil II.5 Genlik Kaydırmalı Anahtarlama (ASK) ...................................................... 8
Şekil II.6 Frekans Kaydırmalı Anahtarlama (FSK)..................................................... 8
Şekil II.7 Uydu Bantları ............................................................................................ 10
Şekil II.8 Kablosuz Ağ sistemleri.............................................................................. 12
Şekil II.9 Bluetooth Uygulamaları ........................................................................... 14
Şekil II.10 Piconet ve Scatternet ............................................................................... 14
Şekil II.11 Zigbee Network Modeli........................................................................... 17
Şekil II.12 IEEE 802.11x Standartları ...................................................................... 20
Şekil II.13 Wimax Yapısı .......................................................................................... 23
Şekil II.14 GSM Sistem Yapısı ................................................................................. 27
Şekil II.15 GPRS kullanan bir GSM Şebekesi .......................................................... 28
Şekil II.16 EDGE ve GPRS kullanan bir GSM şebekesi .......................................... 29
Şekil II.17 CDMA kodlama/kod çözümü süreci ....................................................... 31
Şekil II.18 CDMA2000 ve WCDMA taşıyıcı frekans kullanımı .............................. 32
Şekil II.19 CDMA2000 şebeke yapısı ....................................................................... 32
Şekil II.20 Kablosuz Teknolojiler ............................................................................. 33
Şekil II.21 3N (Üçüncü Nesil) ile Mobil sağlık sistemi ............................................ 35
Şekil II.22 Pals-Oksimetrelerden alınan verilerin görüntülendiği arayüz ................. 35
Şekil II.23 GSM tabanlı bilgisayar kontrollü insulin pompasının çalışması ............. 36
Şekil II.24 Gömülü sistemin blok diyagramı ............................................................ 37
Şekil II.25 Evde bakım ve hasta izleme için mobil teletıp sistemi............................ 37
Şekil III.1 Sistem Genel Şeması................................................................................ 39
x
Şekil III.2 Açıklamalı Sistem şeması ........................................................................ 40
Şekil III.3 Verici Birimi Açık Devre Şeması ............................................................ 42
Şekil III.4 Verici Birim ............................................................................................. 43
Şekil III.5 Pals-Oksimetrenin Çalışma Mantığı ........................................................ 45
Şekil III.6 1 numaralı seri veri formatı ...................................................................... 47
Şekil III.7 OEM III Geliştirme Kartı ......................................................................... 48
Şekil III.8 Pals Oksimetre ......................................................................................... 48
Şekil III.9 DS18B20 Sıcaklık Algılayıcısı Pin Konfigürasyonu ............................... 49
Şekil III.10 DS18B20 sıcaklık okuma örneği ........................................................... 49
Şekil III.11 PIC (Peripheral Interface Contoller) ...................................................... 51
Şekil III.12 Verici Birimi Kontrol Ünitesi PIC16F877A Pin Bağlantıları ................ 52
Şekil III.13 RF Modül görünüşü ............................................................................... 53
Şekil III.14 RF Modül Genel Data Formatı .............................................................. 53
Şekil III.15 9V-3V Regülatör Devre Şeması ............................................................ 54
Şekil III.16 9V-5V Regülatör Devre Şeması ............................................................ 55
Şekil III.17Alıcı birimi açık devre şeması ................................................................ 56
Şekil III.18 Verici Birim Akış Şeması ...................................................................... 58
Şekil III.19 Alıcı birim akış şeması........................................................................... 59
Şekil III.20 LabVIEW National Instruments – VISA hiyerarşisi ............................. 60
Şekil III.21 VISA Seri Port Konfigürasyonu ............................................................ 60
Şekil III.22 LabVIEW uygulama blok diyagramı ..................................................... 61
Şekil III.23 Seri portdan veri alma işlemi ................................................................. 63
Şekil III.24 Verileri ayırma ve sayıya dönüştürme ................................................... 64
Şekil III.25 Gelen verilerin kayıt altında tutulması ................................................... 65
Şekil III.26 Nabız değerinin yaşa göre değerlendirilmesi ......................................... 66
Şekil III.27 “Hastanın solunum desteğine ihtiyacı var” mesajı için ikili case-structure
yapısı .......................................................................................................................... 68
Şekil III.28 LabVIEW uygulama ön paneli .............................................................. 70
Şekil III. 29 LabVIEW internet ortamından yayın (Web Publishing Tool) .............. 71
xi
TABLOLAR
SAYFA NO
Tablo II.1 Radyo Frekans Değerleri ........................................................................... 5
Tablo II.2 Uyduların özelliklerinin karşılaştırılması ................................................ 11
Tablo II.3 Bluetooth Genel özellikleri ...................................................................... 13
Tablo II.4 HomeRF Genel Özellikleri ...................................................................... 15
Tablo II.5 Benzer Çalışmalar Tablosu ...................................................................... 38
Tablo III.1 DS18B20 sıcaklık-sayısal veri ilişkisi .................................................... 50
Tablo III.2 RF Modül Pin Özellikleri ....................................................................... 53
Tablo III.3 RF Modül kanallarına göre çalışma frekansları ..................................... 54
Tablo III.4 Yaş-Nabız İlişkisi ................................................................................... 66
xii
BÖLÜM I
GİRİŞ VE AMAÇ
Kablosuz algılayıcılar ile veri toplama uygulamaları günümüzde yaygın
olarak kullanılan uygulamalardandır. Böylelikle iki nokta arasında bilginin kablosuz
olarak taşınması sağlanmış olur [1].
Ayrıca kablosuz algılayıcılar çevreden her
algılayıcının bağımsız duyumlar alabildiği alan içerisine hızlıca yerleştirilebilirler.
Aynı zamanda karmaşık bilgilerin toplanması ve yayılmasını da başarabilirler. Bu
özellikleri ile hedef takipleri, uzaktan kontroller, geniş çaplı incelemeler gibi çeşitli
uygulamalarda kullanılmaktadırlar [2].
Kablosuz iletişim teknolojileri geniş perspektiften bakıldığında kişilere
sınırsız özgürlük tanıyacak, kurumların ise daha etkin çalışmasını sağlayacaktır.
Kablosuz iletişim sadece hareketli kullanıcıların erişimlerini arttırmakla kalmayıp
aynı zamanda durağan, ofis ve ev cihazlarının kablolama giderlerini de
düşürmektedir [3].
Yoğun bakım ünitelerinde veya anestezi sırasında hastalar
kablolar ile monitörlere bağlanmaktadırlar.
Bu kablolar hemşireleri, hastane
çalışanlarını ve hastaları hastane içerisinde özgürce dolaşmalarını kısıtlamaktadır.
Kablosuz teknolojilerin bu problemi çözmesi umulmaktadır [4].
Bu ihtiyaçlar
kablosuz iletişim teknolojilerini, telekomünikasyon, tıp ve sağlık, savunma sanayi,
endüstriyel üretim, radyo televizyon ve eğlence, ulaşım gibi alanlarda kullanılır hale
getirmiştir [2,4-7].
Kablosuz Algılayıcı Ağları (Wireless Sensor Network, WSN) kavramı ilk kez
1980’lerin başında karşımıza çıkmıştır.
İlk zamanlarda askeri alanda kullanılan
kablosuz algılayıcı ağları; zamanla maliyetlerinin düşmesi ile çok yaygın olarak
kullanılmaya başlanmıştır.
Algılayıcı ağları, nem, sıcaklık, basınç, ses, ışık ve
hareketlilik gibi durumsal değişiklikleri takip edebilecek yapıdaki termik, sismik,
manyetik ve görsel gibi birçok farklı tipte algılayıcı içerebilir. Bu ağların uygulama
1
alanları askeri, çevre, sağlık, ev ve diğer ticari alanlar olmak üzere sınıflandırılabilir.
Askeri alanda, özellikle savaş alanlarında mevcut donanım bilgisine ulaşmak,
düşman askerinin hareketlerini izlemek ve savaş hasarı ile ilgili bilgi toplamak için,
çevresel uygulamalarda hayvanların hareketlerini izlemek, kimyasal ve biyolojik
tespitlerde bulunmak, orman yangınlarını ve sel felaketlerini tespit etmek için, sağlık
uygulamalarında ise hasta takibi için kullanılabilir. Ev uygulamalarında da, elektrik
süpürgesi, mikrodalga fırın gibi cihazların içine yerleştirilirken, ticari uygulamalarda
binaların havalandırma ve ısıtma sistemlerinde veya araba hırsızlıklarının tespiti gibi
uygulamalarda kullanılmaktadır [8].
Kablosuz Algılayıcı Ağları sürekli veri toplamada, olay belirlemede ve
tanımlamada,
konum
belirlemede
ve
yerel
kontrollerde
yaygın
olarak
kullanılmaktadır [9]. Bu kullanım alanlarında kablosuz algılayıcılar, modül halinde
bulunmakta ve yüksek maliyet gerektirmektedir. Bu çalışmada :
Piyasada bulunan geleneksel bir algılayıcının kablosuz hale getirilmesi için
gerekli olan ara birim geliştirilerek, kablosuz şekilde kullanımı sağlanmıştır.
Böylelikle özellikle hareketli bir hedef üzerinden veri toplama sürecinde,
uygulamadaki zorluklar ortadan kaldırılmış olacaktır.
Bu tezde güdülen amaç, klasik algılayıcıları kablosuz şekle dönüştürmek,
bunun için gerekli arabirimi geliştirmek, kablosuz iletişim yöntemlerini incelemek ve
avantajlarını sıralamaktır.
Kablosuz iletişim teknolojileri, uygulama alanlarından Tıp ve sağlık ile ev
otomasyonu alanlarında örnek oluşturabilecek uygulamalar, hem yazılımsal hem de
donanımsal açıdan ele alınarak, amaca uygun bir tasarım gerçekleştirilmiştir. Tıp ve
sağlık alanına örnek teşkil edebilecek örnek uygulamada, kandaki oksijen miktarını
ve nabzı ölçen bir pals-oksimetre algılayıcı ile tek bir hastadan algılanan değerler
kablosuz şekilde bilgisayara aktarılarak, bir grafiksel geliştirme ortamı vasıtasıyla
aynı ağ içerisindeki doktorun bilgisayarına bilginin ulaşması gerçekleştirilmiştir. Ev
otomasyonu örneğinde ise,
bir ortamın sıcaklık bilgisinin uzaktan algılanarak
izlenmesi ve sıcaklık denetiminin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.
Bu yüksek lisans tez çalışması, BAPKO tarafından desteklenmiş ve FEN-CYLP-300609-0224 numaralı proje kapsamında yürütülmüştür.
2
BÖLÜM II
GENEL BİLGİLER
II.1 KABLOSUZ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ
İletişim teknolojilerindeki büyük gelişmelerle birlikte, kablosuz iletişim
sistemleri tüm dünyada hızla yayılmakta, mobil sistemler her an, her yerden
birbirleriyle iletişim kurmayı ve internete ulaşmayı istemektedirler.
Bu nedenle
kablosuz ağ servisleri, yer ve zaman kısıtlaması olmadan konumları ne olursa olsun,
nesnelerin mobil sistemler aracılığı ile tanımlanabilmesini, izlenebilmesini ve
nesneler hakkında bilgiye erişimi kolaylaştırmayı sağlayabilmektedirler [10].
Kablosuz iletişim teknolojileri, noktadan noktaya ya da bir ağ yapısı şeklinde
bağlantı sağlarlar. Günümüzde yaygın olarak kullanılan kablolu veya fiberoptik
iletişim yapılarıyla benzerlik gösterirler.
Yüksek hızlı ve geniş bantlı kablosuz
erişim imkanı sunarlar [10]. Kablosuz iletişim teknolojilerini diğerlerinden ayıran
nokta ise, iletim ortamı olarak havayı kullanmasıdır [11]. Bunun için de havada ya
da boşlukta uzun mesafeler boyunca yol alabilecek bir tür taşıyıcı dalga kullanılması
gereklidir. Bu taşıyıcı dalga olarak dalga spektrumundaki çok geniş bir bant aralığı
kullanılabilir. Fakat en çok tercih edilenleri kızıl ötesi (infrared), lazer ve radyo
dalgalarıdır [1].
II.2 ELEKTROMANYETİK TAYF
Şekil II.1’de görülen, elektromanyetik tayf veya elektromanyetik spektrum
(EMS), evrenin herhangi bir yerinde fizik kurallarınca mümkün kılınan tüm
elektromanyetik radyasyonu ve farklı ışınım türevlerinin dalga boyları veya
frekanslarına göre bu tayftaki bağıntılı yerlerini ifade eden kavramdır. Herhangi bir
cismin elektromanyetik tayfı veya spektrumu, o cisim tarafından çevresine yayılan
3
karakteristik net elektromanyetik radyasyonu ifade eder [12].
Şekil II.1 Elektromanyetik Tayf [12]
II.3 KABLOSUZ İLETİŞİM YÖNTEMLERİ
II.3.1 Kızıl Ötesi (Infrared)
Kızıl ötesi teknolojisi elektromanyetik spektrumda gözle görülebilen ışığın
altındaki frekansları veri iletiminde kullanan bir teknolojidir (750nm - 1mm). Alıcı
ile verici cihaz arasında açık görüş hattının bulunduğu ortamlarda ve kısa mesafeler
için çok uygundur. Kızıl ötesi teknolojisini iki tür kullanmak mümkündür. Birincisi
görüş hattı (direct beam, line of sight), ikincisi ise yansıma yöntemidir. Doğal olarak
görüş hattı yöntemi diğerine oranla daha fazla veri iletişimi sağlamaktadır. Ancak
uygulamada geniş alan kaplamak ya da çok kullanıcıya ulaşabilmek için yansıma
yöntemi tercih edilmektedir. Kızıl ötesi teknolojisi büyük oranda uzaktan kumanda
cihazlarında kullanılmaktadır [3,11].
Kızıl ötesi görüntüleme hem sivil hem de askeri kullanım alanları bulmuştur.
Hedef tespiti, gözlemleme, gece görüşü, güdüm ve takip sistemleri gibi askeri
kullanım alanlarının yanında, ısıl verimlilik analizi, uzaktan sıcaklık ölçme, kısa
mesafeli kablosuz iletişim, hava tahmini gibi alanlarda da kullanılmaktadır. Kızıl
ötesi görüş sistemleri, ortamdaki ışığı değil sıcak cisimler tarafından yayılan
kızılötesi ışınımı kullanırlar.
belirlemeye yarar.
Kızıl ötesi ışınım cisimlerin sıcaklığını uzaktan
Genelde askeri ve sanayi amaçlarla kullanılsa da üretim
maliyetlerinin düşmesiyle kızılötesi kameralar olarak tüketici pazarına da girmiş
bulunmaktadır. Kızıl ötesi takip sistemi kullanan füzeler, sıcak cisimler kızılötesi
4
ışık yaydığından “ısı güdümlü füze” olarak da bilinir. IR (Infrared-kızıl ötesi) veri
iletişimi bilgisayar cihazları arasında kısa mesafe veri iletişiminde kullanılmaktadır.
Bu tip aygıtlar genellikle IrDA protokolüne uygun üretilmektedir. IrDA cihazlar,
plastik mercek tarafından odaklanıp, dar bir ışın haline getirilen kızılötesi led ışığı
kullanmaktadır. Bu ledi kapatıp açarak (modüle ederek) bilgi kodlanır ve karşı tarafa
aktarılır.
Alıcı bir silikon fotodiyot kullanarak kızılötesi ışığı yeniden elektrik
akımına çevirir. Kızılötesi lazerler aynı zamanda fiberoptik iletişim sistemlerinde de
kullanılır. 1330nm (en az saçılım) ve 1550nm (en iyi iletim) frekanslarındaki ışık
fiberoptik iletişimde tercih edilir [3,13].
Avantajları: Serbest kullanıma açıktır. Bir lisans ve ücret gerektirmez. RF
sinyallerinden etkilenmez.
Güç tüketimi düşüktür.
Kapalı ortamlarda yetkisiz
dinlemeye ve bozucu etkilere karşı tam bir güvenlik sağlar [11].
Dezavantajları: İletişim mesafesi kısadır. İdeal şartlarda 10–15 metredir.
Sinyaller katı cisimleri geçemez. Bu sebeple kapalı alanlarda duvar, kapı, büro
malzemeleri tarafından kullanım için uygundur. Sinyaller kar, sis toz ve ışık gibi
hava şartlarından etkilenir. Bu sebeple açık alanlarda kullanım için uygun değildir.
Fiziksel kirlilik sinyalleri etkiler [11].
II.3.2 Radyo Frekans (RF)
Radyo dalgaları ya da radyo sinyalleri, 3 KHz ile 300 GHz arasında oldukça
geniş bir frekans aralığını kapsar. Bu aralık Tablo II.1’de görüldüğü üzere, VLF, LF,
MF, VHF, UHF şeklinde belirli bantlara ayrılmıştır [1].
Tablo II.1 Radyo Frekans Değerleri [1]
Frekans
İsim
Kısaltma
Dalga Boyu
10 – 30 KHz
Very Low F.
VLF
300 – 10 km.
30 – 300 KHz
Low F.
LF
10 – 1 km.
0.3 – 3 MHz
Medium F.
MF
1000 – 100 m.
3 – 30 MHz
High F.
HF
100 – 10 m.
30 – 300 MHz
Very High F.
VHF
10 – 1 m.
300 – 3000 MHz
Ultra High F.
UHF
1 – 0.1 m.
3 – 30 GHz
Super High F.
SHF
100 – 10 cm.
30 – 300 GHz
Extremely High
EHF
10 – 1 cm.
300 – 400 GHz
Infrared light
1 – 0.008 mm
5
Haberleşme
uygulamalarında
bu
bantların
sadece
belirli
bölümleri
kullanılmaktadır. Bunlardan ISM (Industrial Scientific Medical band) bandı birçok
ülkede telsiz iletişimi için sertifika veya lisansa gerek olmadan belirli bir çıkış gücü
sınırlamasına uyarak, üzerinden yayın yapılabilen bir banttır.
Ülkemizde ISM
bandının yaygın olarak kullanılan frekansları 315 MHz, 418 MHz, 433.92 MHz, 868
MHz, 915 MHz ve 2.4 GHz frekanslarıdır [1].
Çok alçak frekanslı sinyallerin (örneğin ses) çok uzak mesafelere
gönderilmesi güçtür. Bu nedenle alçak frekanslı sinyalin, yüksek frekanslı taşıyıcı
bir sinyal üzerine bindirilerek uzak mesafelere taşınması sağlanabilir. Bu olaya
modülasyon denir. Kablosuz iletişimde de aynı şekilde gönderilecek olan bilginin
bir taşıyıcı dalga ile modüle edilmesi gerekmektedir. Modülasyon işlemi birçok
farklı tekniklerle yapılabilir. Bu tekniklerden, şekil II.2’de görüldüğü gibi, frekans
modülasyonu (Frequency Modulation - FM), taşıyıcı dalga frekansının, bilgi
sinyalinin frekansına bağlı olarak değiştirilmesi şeklinde olur. Benzer şekilde genlik
modülasyonu (Amplitude Modulation - AM) ise taşıyıcı dalga genliğinin, bilgi
sinyalinin frekansına bağlı olarak değiştirilmesiyle sağlanır [1].
Şekil II.2 Frekans ve Genlik Modülasyonları [1]
Son yıllarda klasik analog sistemler (AM, FM, PM) yerine Şekil II.3’de
görüldüğü gibi, sayısal iletişim sistemleri yaygın olarak kullanılmaktadır [14].
6
Şekil II.3 Sayısal İletim [14]
Şekil II.4 Sayısal İletim Modelleri [14]
(a) Simplex = Sadece bir yönde bilgi iletimi vardır. (TV, Radyo vs. kullanılır)
(b) Half duplex = İki yönde bilgi iletimi vardır, fakat aynı anda değil (Diafon)
(c) Full duplex = Her iki yönde aynı anda iletim vardır. (Telefon vs.)
7
(d) Full/Full duplex = Geliştirilen son model olup, bir başka istasyondan bilgi
alırken/gönderirken bir başkasına da bilgi gönderir/alır. (Tlf. Santrali vs.)
a. Genlik Kaydırmalı Anahtarlama (ASK)
ASK’da kullanılan ikili işaret (PCM) koduna bağlı olarak, taşıyıcı işaretin
genliği iki değer arasında değiştirilir. Var-yok anahtarlama (on-off keying-ook) adı
verilen bu teknikte modüle edilmiş dalga biçimleri Şekil II.5’de görülmektedir [14].
Şekil II.5 Genlik Kaydırmalı Anahtarlama (ASK) [14]
b. Frekans Kaydırmalı Anahtarlama (FSK)
FSK’da genliği değişmeyen bir taşıyıcı frekansı ikili işaret düzeylerine
(PCM) göre iki frekans değerinden birisini alabilir. Sayısal ikili işaret modülasyonu
iki farklı frekansa sahip osilatör arasında bir anahtarlama olarak düşünülebilir [14].
Şekil II.6’da bu sinyal şekli görülmektedir.
Şekil II.6 Frekans Kaydırmalı Anahtarlama (FSK) [14]
RF teknolojisinde, kablo yerine elektromanyetik dalgalar kullanılarak
kablosuz iletişim gerçekleştirilmekte ve WLAN sistemlerinde yaygın olarak
8
kullanılmaktadır. Ekonomik sebeplerden dolayı WLAN sistemleri için lisans ve
kullanım ücreti gerektirmeyen ISM frekans bantları esas alınmıştır.
Bu bantlar
öncelikle diğer telsiz servislerinin kullanımı için tahsisli olduklarından WLAN
sistemleri muhtemel karışım olaylarını baştan kabul etmek zorundadır. Bu durum
WLAN sistemleri için karışım olaylarına (enterferans) karşı dayanıklı teknolojilerin
geliştirilmesini ve kullanılmasını zorunlu hale getirmiştir [11].
“Enterferans” terimi, ilgili kanun ve tüzüklere uygun olarak sağlanan her türlü
haberleşme hizmetini engelleyen, haberleşmede kesinti doğuran veya kalitesini
bozan her türlü yayın veya elektromanyetik etkiyi ifade etmektedir [11].
II.3.3 Uydu Haberleşme Sistemleri
Uyduların iletişimde kullanılma fikri ilk olarak İngiliz bilim kurgu yazarı
Arthur C. Clarke tarafından ifade edilmiştir.
Clarke 1945’te Wireless World
dergisinde yazdığı bir makalede Dünya’dan 35786 km uzaklıktaki bir yörüngede
uyduların konumlandırılabileceği ve sinyallerin bu uydular üzerinden iletilebileceğini
belirtmiştir. Bu fikir pek çok araştırmacı ve bilim insanının ufkunu açarak günümüz
uydu teknolojilerinin geliştirilmesi için bir başlangıç oluşturmuştur. Günümüzde
uydular ile sesli iletişim, faks, meteoroloji araştırmaları, uzaktan algılama ve internet
erişimi gibi çok çeşitli hizmetler sağlanmaktadır. Uydu ağları, karasal sistemlerden
bağımsız olabildiklerinden, özellikle hiçbir altyapının kalmadığı deprem gibi doğal
afetler sonrasında daha büyük bir öneme sahiptir [15].
Uydu iletişim sistemleri; bir uydudan, uydunun yörüngesini, uzaydaki
konumunu ve çalışmasını denetleyen bir yeryüzü istasyonundan ve uydu üzerindeki
transponder
(alma
frekansını,
gönderme
frekansına
çevirici)
aracılığıyla
gerçekleştirilen ve iletişim trafiğinin gönderilmesini (çıkarma hattı - uplink) ve
alınmasını (indirme hattı - downlink) sağlayan yer terminalleri ağından oluşmaktadır.
Uydunun kendisi ise iki temel bölümden oluşmaktadır:
• Yük (payload)
• Link (Yol)
Yük, iletişim sinyali için transponder işlevini yerine getiren antenler, alıcılar
ve vericilerden oluşmaktadır. Linkte ise, yükün çalışması için destek (uydu bakım ve
onarımı) görevlerini yerine getirir [16].
9
Uydu uzaya atıldıktan sonra, ekvatorun üzerinde, yeryüzüne göre değişmeyen
belli bir yükseklikte (36000 km), yörüngesel bir konum ya da bölme tahsis edilir. Bu
bölmeler birbirlerinden 3° ya da 4° mesafede konumlandırılırlar. Uzay tarafından
uygulanan
kuvvetler
nedeniyle uydunun
senkron
yörüngesinden
çıkmasını
engellemek amacıyla yerdeki kontrol merkezi, yörünge kontrol sinyalleri ile uyduyu
kendisine tahsis edilen bölgede tutar [16].
Uydu kendisi için gerekli olan elektrik enerjisini üzerinde bulundurduğu
güneş panellerinden sağlar [16].
Uydu
haberleşme
sistemlerinde
genellikle
4
ana
frekans
bandı
kullanılmaktadır. Bunlar sırasıyla Şekil II.7’de görüldüğü gibi, C-bandı, X-bandı,
Ku-bandı ve Ka-bandıdır [16].
Şekil II.7 Uydu Bantları [15]
Uydu Ağları
Uydular, yörüngelerinin şekillerine, ağırlıklarına, sağladıkları hizmetlere ve
benzeri pek çok kritere göre sınıflandırılabilir. Yaygın olarak kullanılan bir
sınıflandırma türü ise yeryüzünden olan yüksekliklerine göredir; yeryüzüne en yakın
olan Alçak Yörünge Uyduları (Low Earth Orbit - LEO), Orta Yörünge Uyduları
(Medium Earth Orbit - MEO) ve Yerdurağan Yörünge Uyduları (Geostationary Earth
Orbit - GEO). LEO ve MEO uydulara aynı zamanda Yerdurağan Olmayan Uydular
(Non - Geostationary, NGEO) da denilmektedir [15].
a. Alçak Yörünge Uyduları (Low Earth Orbit - LEO)
Yeryüzünden 200–3000 km yükseklikte konumlanmışlardır. Kapsama
alanları dardır, bu nedenle evrensel hizmet sağlanabilmesi için çok sayıda LEO uydu
kullanılmalıdır. Atmosfer etkilerine maruz kaldıklarından ömürleri kısadır.
Yörüngede kalabilmek için oldukça hızlı hareket ederler.
alanları 10 – 15 dakika içinde değişir [15].
10
Bu nedenle kapsama
b. Orta Yörünge Uyduları (Medium Earth Orbit - MEO)
5000 – 13000 km yükseklikte bulunan uydulardır [15].
c. Yerdurağan Yörünge Uyduları (Geostationary Earth Orbit - GEO)
Yeryüzünden yaklaşık 36000 km yükseklikte Ekvator düzleminde olan
uydulardır.
Dönme periyotları dünyanın dönüş periyoduna eşittir ve dolayısıyla
yeryüzündeki bir gözlemciye göre durağan olduklarından bu isim verilmiştir.
Kapsama alanları neredeyse tüm dünyanın %40’ı olmak üzere oldukça geniştir.
Ancak 36000 km gibi bir yükseklik söz konusu olduğundan sinyaller yüksek
gecikme ve yol kaybına uğrarlar. Gecikme değeri h ile gösterilen uydunun yerden
yüksekliğinin ışık hızına (c) bölümü ile bulunur. Tablo II.2’de bu üç tip uydunun
genel özellikleri görülmektedir [15].
Tablo II.2 Uyduların özelliklerinin karşılaştırılması [15]
Özellikler
LEO
MEO
GEO
Yükseklik (km)
200 – 3000
5000 – 13000
36000
Kapsama Alanı (km)
Dar
Orta
Geniş
Gecikme (ms)
10 – 20
80 – 100
270
Yol Kaybı
Az
Orta
Çok
Hareketlilik
Çok
Orta
Sabit
Ağ Karmaşıklığı
Karmaşık
Orta
Az
II.4 KABLOSUZ İLETİŞİM AĞLARI
Kablolu iletişim teknolojilerine kıyasla birçok üstünlüğü bulunan kablosuz
iletişim teknolojileri 1990’lı yıllarda büyük gelişmelere sahne olmuştur.
RF’in
yeniden keşfi olarak adlandırılan bu gelişmeler GSM (Global System for Mobile –
Cep Telefonu Sistemi) gibi hem ses iletişiminde hem de veri iletişiminde
yaşanmıştır. Özellikle veri iletişiminde yüksek veri hızlarına ulaşılması, kablosuz
teknolojiyi yaygın kullanılır hale getirmiştir. Kablosuz iletişim ağları iki veya daha
fazla bilgisayar veya sayısal cihazın birbirleriyle kablosuz veri iletişimi
sağlamalarıyla oluşan yapıdır. Bu ağlar; özel amaçlı, eğitim amaçlı, ulusal veya
halka açık olarak kurulabilirler. Kablosuz iletişim ağlarını hizmet yapısı, çalışma
prensipleri, büyüklük veya mimarisine göre olmak üzere farklı şekillerde
11
gruplandırmak mümkündür [3,17].
sistemlerdeki
yakınsama
bu
Ancak teknolojideki hızlı gelişme ve
gruplandırmada
kesin
çizgilerin
çizilmesini
zorlaştırmaktadır. Çeşitli kaynakların bu gruplandırmayı farklı şekilde yaptıkları
görülmektedir. Genel yaklaşıma göre kablosuz iletişim ağları, büyüklüklerine göre
yani hizmet verdikleri fiziksel alanlara göre, Şekil II.8’de görüldüğü üzere, 4 sınıf
altında toplanabilir. Bunlar; Kablosuz Kişisel Alan Ağları (Wireless Personal Area
Networks, WPAN), Kablosuz Yerel Alan Ağları (Wireless Local Area Networks,
WLAN), Kablosuz Metropol Alan Ağları (Wireless Metropolitan Area Networks,
WMAN), Kablosuz Geniş Alan Ağları (Wireless Wide Area Networks, WWAN)
olarak sıralanabilir [17].
Şekil II.8 Kablosuz Ağ sistemleri [17]
II.4.1 WPAN (Wireless Personal Area Network – Kablosuz Kişisel Alan
Ağı)
Kişisel alan ağları, adından da anlaşıldığı gibi kişisel sayısal cihazların (PDA)
kablosuz olarak birbirlerini görmesiyle ortaya çıkmış bir kavramdır. Amaç yakın
mesafede olan sayısal cihazların (klavye, fare, kulaklık vb.), çevre birimlerinin
birbirleriyle kolayca etkileşimde bulunmasını sağlamaktadır [11].
Kişisel alan ağları denildiğinde ilk akla gelen Bluetooth ve HomeRF‘dir.
Bluetooth daha çok birkaç metre gibi kişinin etrafındaki sayısal sistemlerin birbirini
kablosuz görmeleri ve iletişimde bulunabilmeleri için tanımlanmışken, HomeRF
kablosuz LAN uygulamasının ev veya küçük işyerlerinin kullanımı için
tanımlanmıştır, denilebilir [10]. IEEE 802.15 çalışma grubu WPAN teknolojisi
12
olarak tanımlanmaktadır. Bluetooth teknolojisi, 802.15.1 standardı temellidir. Bir de
Zigbee olarak bilinen, düşük oran (low rate) 802.15.4 standardı temelli WPAN
teknolojisi mevcuttur [18].
II.4.1.1 Bluetooth
Bluetooth, kablo bağlantısını ortadan kaldıran kısa mesafe radyo frekans (RF)
teknolojisidir. Kısa mesafedeki aygıtları birbirine bağlayan bir kablosuz teknolojidir.
Bluetooth cep telefonları, bilgisayarları, PDA’ları, yazıcıları, klavyeleri kablosuz
olarak bir araya getirir [3,11].
Bluetooth’un geçmişi, 1994 yılında telefon üreticisi Ericsson’un cep
telefonlarının kulaklıklarına kablosuz olarak bağlantısı ile başlamıştır. Hareketli
(dinamik) kişisel ağlar oluşturulmasını da sağlamaktadır. Ayrıca ses iletimini de
desteklemektedir.
Aşağıdaki Tablo II.3’de bluetooth sisteminin genel özellikleri
görülmektedir [3,11].
Tablo II.3 Bluetooth Genel özellikleri [11]
Ortaya
Frekans
Maksimum Veri Mesafe [m]
Kanal
Çıkış Tarihi
Aralığı [GHz]
Hızı [Mbit/s]
Genişliği
2004
2,4 – 2,4835
2,1
10
Band
1 MHz
Bluetooth mümkün olan en basit şekilde sabit veya taşınabilir cihazların
aralarında bilgi aktarmalarına, paylaştırmalarına imkan sağlar. Evde, büroda veya
hareket halinde basit bir ağ oluşturarak dosya paylaşımı, bilgi iletimi, elektronik
posta, internet erişimi, yazıcıdan çıktı alma gibi işlemler gerçekleştirilebilir.
Endüstriyel uygulamalarda cihaz ve makineler kontrol edilebilir. Erişimi zor olan
yerlerdeki cihazlara kolayca hizmet verilebilir [3,11].
13
Şekil II.9 Bluetooth Uygulamaları [11]
Bluetooth, 2.4 GHz üzerinde, endüstriyel, bilimsel ve tıbbi radyo dalgalarının
lisanssız olarak yayın yapabildiği aralıkta çalışır. Bu bant aynı zamanda kablosuz
yerel alan ağlar ve mikrodalga fırınların da kullandığı bir aralıktır. Bluetooth dünya
çapında yaygın kılınabilmesi için düzenleyiciler, bluetooth teknolojisinin 2400 MHz
ile
2483.5
MHz
aralığında
yayın
yapmasında
görüş
birliğine
varmış
bulunmaktadırlar [3,11].
Bluetooth’lar 2.4 GHz ISM bandında 2.402 GHz’den başlayarak 2.480 GHz’e
kadar 1 MHz atlayarak 79 atlama frekansı kullanır. Bluetooth ağları sekiz cihaza
kadar birlikte “master – slave” (efendi-köle) durumunda bir ağ oluşturabilirler ki
buna “pikonet” (piconet) denilmektedir. Bir pikonet’de bir cihaz master konumunda
diğer 7 cihaz ise slave konumunda, master cihaza bağlanabilir ve böylece kablosuz
ağ zinciri oluşturulur. Master cihaz ağı kontrol eder. Pikonet’deki tüm cihazlar aynı
frekans kanalını ve aynı frekans atlama sırasını (frequency hopping sequence)
kullanırlar. Şekil II.10’da görüldüğü üzere, kapsama alanını genişletmek amacıyla
Pikonet’ler birbirine bağlanarak “Scatternet” ler oluşturulabilir [17].
Şekil II.10 Piconet ve Scatternet [17]
14
Frekans Zıplama: Bluetooth frekans bandında karışmayı önlemek için
Bluetooth frekans atlama adında bir teknoloji kullanır. Frekans bandını 79 kanala
böler ve her saniye 1600 kere rasgele olarak aralarında değişir [11].
Bluetooth Ağları : Bluetooth yakın konumdaki iki cihazın birbirlerini
tanımalarını ve haberleşmeye başlamalarını destekler. Bluetooth ağları, “Piconets”
ve “Scatters” şeklini alır [11].
Piconets: 10 metre içerisindeki bluetooth aygıtları birbirlerini bulabilme ve
piconets adı verilen yerel ağları oluşturma yeteneğine sahiptir.
Bir piconet 8
bluetooth aygıtına destek verebilir [11].
Scatternets : Daha esnek bluetooth aygıt kurulumu yapabilmek için
piconetlerin bir araya geldiği ağdır [11].
Eşleşme: Eşleşme sadece her iki cihaz da isterse oluşur. Başlatıcı, cevap
verecek olandan sadece servislerini istemez aynı zamanda cevap veren için gereken
onaylama ve güvenlik kısıtlamalarından da memnun olmalıdır. Eğer iki taraf da
tatmin olursa, eşleşme oluşur ve başlatıcı yönetici, cevap veren de yönetilen olur
[11].
II.4.1.2 HomeRF
HomeRF, genel olarak küçük ofis ve ev ihtiyaçları için düşünülmüş kablosuz
erişim standardıdır. 2.4 GHz ISM bandında çalışmaktadır. HomeRF IEEE 802.11x
standartlarına göre güçlü yanı veri aktarımının yanı sıra ses desteğinin de olmasıdır
[3,11]. Tablo II.4’de HomeRF genel özellikleri görülmektedir.
Tablo II.4 HomeRF Genel Özellikleri [11]
Frekans Aralığı
2.402 – 2.480 GHz
Veri Oranı
10 Mbps
Mesafe
~100 metre
RF Atlama
50 kez/s
TX Çıkış Gücü
Azami 20dbm
HomeRF 2.0 sistemlerinde FHSS modülasyon tekniği kullanılmaktadır. Bu
teknikte veri kanalı bir frekanstan diğerine saniyede 50 defa atlamaktadır. Bu
15
teknoloji iletişimin izlenmesini ve verilerin çalınmasını oldukça zorlaştırmaktadır.
Ayrıca ağa giriş için ağ şifresi istenerek güvenlik arttırılmaktadır [3,11].
HomeRF’in kullanım yerleri sıralanırsa;
• Bilgisayarlar arası kablosuz ağ kurulabilir.
• Evin içinde ve etrafında taşınabilir aygıtlar ile internete bağlanılabilir.
• Çok bilgisayarlı ortamda dosya, modem, yazıcı paylaşımı sağlanabilir.
• Sadece bilgisayar uyumlu el setine konuşarak ev elektronik sistemi
aktif hale getirilebilir [11].
II. 4.1.3 ZigBee
Yeni bir teknoloji olan ZigBee; IEEE 802.15.4 altyapısında ve standart
sarmal ağlar (Mesh Network dizilişi) ile uygulama profilleri kullanılarak kurulan kısa
mesafe kablosuz ağ standardı olarak tanımlanmaktadır. Güvenirliliği, düşük maliyeti
ve enerji tasarrufu gibi avantajları göz önüne alındığında ZigBee, PC (Personal
Computer – Kişisel Bilgisayar) girdi aygıtları gibi algılayıcı ve yönetim ürünlerinin
kablosuz bağlantıları için kullanılabilmektedir.
ZigBee, kablosuz iletişim
kanallarının otomatik olarak aranmasına ve çok sayıda kablosuz ağın bir arada var
olmasına imkan tanımaktadır. ZigBee 1.0’ın kurulumu Mayıs 2003 tarihinde IEEE
802.15.4 tarafından tamamlanmış, Aralık 2004 tarihinde Zigbee özelliği onaylanıp,
Haziran 2005 tarihinde kullanıma sunulmuştur. ZigBee 2007 yeni teknik özellikleri
ile Eylül 2007’de piyasaya sürülmüştür. Son olarak ilk ZigBee uygulama profili olan
ev otomasyonu da 2 Kasım 2007’de kullanıma açılmıştır [16].
ZigBee teknolojisi ürünleri, dünya çapında kullanıma açık olan 2,4 GHz
frekans bandını kullanmaktadır. Buna ek olarak Amerika kıtasında 915 MHz ve
Avrupa’da 868 MHz de kullanılabilmektedir. 2,4 GHz frekansında 10 kanal ile 250
Kbps, 915 MHz frekansında 6 kanal ile 40 Kbps ve 868 MHz frekansında 1 kanal ile
20 Kbps hızlarına erişebilmektedir. Ürünlerin erişim mesafesi, iletim gücü ve çevre
etkilerine bağlı olarak 10 ile 75 metre arasında değişmektedir [16].
ZigBee, IEEE 802.15.4 standardının özelliğini kullanarak güvenilir, düşük
güçlü izleme ve kontrol ürünlerinin telsiz iletişimini sağlamaktadır. IEEE 802.15.4
ve 802.15 standartlarının bir parçasını ve kişisel yerel ağ (“PAN” Personal Area
Network) teknolojisini desteklemektedir. Protokolün amacı düşük maliyetli, uzun
süreli pil kullanan algılayıcıların kullanılmasını desteklemektir [16].
16
ZigBee protokolünde Şekil II.11’de görüldüğü gibi kullanılan üç araç vardır:
1. ZigBee Coordinator (ZC – Zigbee Koordinatörü) : ZigBee protokolünü
kullanan araçların en yetenekli olanıdır. ZC aracı ağ bağlantılarını düzenler ve diğer
ağlarla olan köprülemeyi sağlar. ZigBee Koordinatörü ayrıca ağda bilgi
depolayabilme özelliğinin yanı sıra güvenlik anahtarlarının da ağda yönetilmesi ile
ilgili bilgileri depolayabilir. ZigBee koordinatörü ağda yalnızca bir tanedir ve ağı
başlatmakla görevlidir.
2. ZigBee Router (ZR – Zigbee Yönlendiricisi) : ZigBee’de uygulama
çalıştığı zaman router kendini ara router olarak göstererek veri akışını sağlar. ZigBee
sistemlerde geçiş aygıtı olarak görev almaktadır. ZigBee Yönlendiricisi isteğe bağlı
bileşenlerdir. Düğümler arasında yönlendirme yapmakla görevlidir. Yapılan bu
yönlendirmelerle ağın kapsamını arttırır.
3. ZigBee End Device (ZED – Zigbee Sonlandırıcısı) : Bağlı diğer ZigBee
Koordinatör ve ZigBee Yönlendiricisi araçlarıyla iletişim kurmak için yeterli
derecede özellik içermektedir. ZigBee sonladırıcısı, düşük güç tüketimini en iyi
şekilde belirlemekle görevlidir. ZigBee sistemlerde kullanılan en pahalı cihazdır. Ağ
içinde sadece ZigBee koordinatörü ile haberleşmektedir. ZigBee sistemlerin
çekirdeği sayılan algılayıcılar bu bölümde bulunmaktadır [16].
ZigBee sistemler, şifrelemeyi destekleyerek saldırganın araya girip bağlantıyı
dinlemesini önlemektedir. Sistem, 128 bit AES (Advanced Encryption Standard –
Gelişmiş Şifreleme Standardı) şifreleme tekniği kullanmaktadır [16].
Şekil II.11 Zigbee Network Modeli [33]
17
II.4.2 WLAN (Wireless Local Area Network – Kablosuz Yerel Alan Ağı)
Kablosuz Yerel Alan Ağları (Wireless Local Area Networks, WLAN), iki
yönlü geniş bant veri iletişimi sağlayan, iletim ortamı olarak fiberoptik veya bakır
kablo yerine telsiz frekansı (Radio Frequency, RF) veya kızılötesi ışınları kullanan
ve salon, bina veya yerleşke gibi sınırlı bir alanda çalışan iletişim ağlarıdır. Kurulum
kolaylığı ve hareket serbestliği gibi önemli avantajlar sağlayan WLAN sistemleri
kablolu ağların yerini alabilmekte hatta bu ağlara göre daha fazla fonksiyonlar
içerebilmektedir. Kablosuz yerel alan ağları Avrupa düzenlemelerinde Telsiz Yerel
Alan Ağları, Radyo Yerel Alan Ağları (Radio Local Area Networks) , RLAN olarak
adlandırılmasına karşın başta ABD olmak üzere birçok ülkede Kablosuz Bağlılık
(Wireless Fidelity Wi-Fi), Kablosuz Yerel Alan Ağları (Wireless Local Area
Networks), Wireless LAN, WLAN olarak adlandırılmaktadır [17].
WLAN
sistemlerinde RF haricinde çok az miktarda kızılötesi teknolojisi de kullanılmaktadır.
Ancak bu sistemler toz, nem, ışık, yağmur ve sis gibi fiziksel etkilere aşırı duyarlıdır.
Kızılötesi kullanıldığında kablosuz ağda yer alan cihazların mutlaka görüş hattında
bulunması gerekmektedir. Ayrıca iletişim mesafesi de 10 metre olduğundan oldukça
kısadır.
Bu
tür
sorunları
nedeniyle
kızılötesi
sistemler
yaygın
olarak
kullanılmamaktadır [17].
Kablosuz LAN (WLAN) sistemi iki ana unsurdan oluşmaktadır. Birincisi
Erişim Noktası (AP – Access Point), ikincisi ise kablosuz cihazlardır.
Ancak
cihazdan cihaza (peer to peer) çalışma modelinde erişim noktasına ihtiyaç duyulmaz.
Bu durumda kablosuz ağ kartına sahip bilgisayarlar kendi aralarında ilave bir cihaz
veya kabloya ihtiyaç olmadan bir ağ oluşturabilirler. Kablosuz cihazlar genellikle
dizüstü bilgisayar, kişisel bilgisayar (PC), cep bilgisayarı veya kablosuz ağ ünitesi
(NIC, Network Interface Controller – Network Arayüz Denetleyicisi) ile donatılmış
benzeri bir cihaz olabilir. Network Arayüz Kartları, Radyo Frekans veya kızıl ötesi
kullanarak takılı bulunduğu cihaz ile Erişim Noktası arasındaki bağlantıyı sağlar
[11].
WLAN sistemleri aslında tamamen kablosuz değildir.
Çünkü sistemde
bulunan Erişim Noktası’nın geniş bant erişim hizmeti veren DSL, Fiberoptik veya
benzeri bir kablolu altyapı üzerinden şebekeye bağlanması gerekebilir. Bu sebeple,
WLAN sistemleri, tamamen kablosuz olmaktan ziyade kablolama ihtiyacı en az
düzeye indirilmiş sistemlerdir [11].
18
WLAN Sistemleri havada yayılan elektromanyetik dalgalarla bir noktadan
başka bir noktaya fiziksel bağlantı olmaksızın bilgi iletişimini sağlar.
WLAN
sistemlerinde kullanılan yüksek frekanslı RF sinyali (2.4 GHz ve 5 GHz) temel
özelliği sebebiyle katı cisimlere nüfuz edebilir ve geçebilir. Bu özellik görüş hattının
sağlanamadığı bina içi kullanımlarda da fayda sağlar. Ancak katı cisimler kullanılan
maddeye bağlı olarak sinyal zayıflamasına sebep olur.
Bu da sonuçta erişim
mesafesini kısaltır [11].
Dünyada yaygın olarak kullanılan iki tür WLAN teknolojisi mevcuttur.
Bunlardan birisi Amerika tabanlı IEEE 802.11x ve diğeri ise Avrupa tabanlı
HiperLAN sistemleridir [17].
II.4.2.1 IEEE 802.11x Standardı
Wi-Fi (Wireles Fidelity – Kablosuz bağlantı) olarak bilinen 802.11 standardı,
1997 senesinden beri, uluslararası bir sivil toplum örgütü olan, Elektrik ve Elektronik
Mühendisleri Enstitüsü (EEME / IEEE) tarafından geliştirilmiş bir radyo iletişim
standardıdır.
IEEE kısaltması bu kuruluşu belirtmektedir.
spektrumda çalışır.
Wi-Fi 2.4 GHz’lik
100 m yarıçap menzilindeki tüm Wi-Fi uyumlu cihazlarda
11Mbps (Megabit Per Second) – 54 Mbps gibi yüksek hızlarda veri alışverişi
gerçekleştirmektedir. Wi-Fi IEEE 802.11g, 802.11b ya da 802.11a diye bilinen telsiz
teknolojilerini kullanır [10].
Şekil II.12’de IEEE 802.11x standartları ve genel özellikleri görülmektedir.
a. 802.11 b
2.4 GHz ISM bandında gerçekleşen işlemler için tanımlanmış bir standarttır.
Yüksek hızlarda daha uzak noktalara veri iletimi sağlar. Ofis ortamları, hastaneler,
depolar ve fabrikalar gibi ortamlarda kullanılmaya oldukça uygundur. Özellikle
kablo çekmenin tehlikeli olduğu ve orta hızlı ağ bağlantılarına ihtiyaç duyulan
alanlarda kullanılır [3,10].
b. 802.11 g
Temel olarak 802.11b standardının bir uzantısıdır.
802.11g standardı
802.11b’nin sunduğu 11Mbps hız ile yetinemeyen kullanıcıların bant genişliği
ihtiyacını karşılamak üzere oluşturulmuş yeni bir teknolojidir. 2.4 GHz bandında
19
çalıştığı için onun özelliklerini taşır ancak toplam 54Mbps bant genişliği sunar.
Böylelikle video uygulamaları da dahil olmak üzere, bir çok multimedya uygulaması
desteklenebilir hale gelmektedir [3,10].
c. 802.11 a
Veri iletim hızı 802.11b’ye göre 5 kat daha arttırılarak saniyede 54Mbit’e
çıkarılmaktadır. Bu standartların kullanım bulacağı alanlar, yüksek veri hızlarını
gerektiren sistemler ve içeriğin iletilmesi gereken durumlardır. Sağladığı çok yüksek
veri hızı doğru alanlarda kullanıldığında etkili sonuçlar verebilir [3,10].
802.11 iletişim kuralının en çok kabul görmüş diğer sürümlerden (b,g) farklı
bir frekans aralığı (2.4 – 2.5 GHz) kullanmasının olumlu ve olumsuz yönleri
bulunmaktadır.
5 GHz frekansını kullanmanın olumsuz yönü sinyalin erişim
mesafesi söz konusu olunca ortaya çıkmaktadır. “b” ve “g” sürümlerine nazaran bu
sürümü kullanan cihazların erişim mesafesi daha kısadır. Bunun en önemli nedeni
ise, 5 GHz frekans aralığında yayın yapan cihazın sinyallerinin duvar ve diğer
nesneler tarafından daha fazla emilmesidir.
Bu frekansın olumlu yanı ise veri
aktarım hızı ve veri aktarımındaki güvenilirlikte ortaya çıkmaktadır. Bu frekansta
yayın yapan çok fazla kablosuz elektronik cihaz bulunmamaktadır. Bundan dolayı,
802.11a kullandığı farklı frekans aralığı nedeni ile diğer elektronik cihazların etkisine
daha az maruz kalmaktadır [3].
Şekil II.12 IEEE 802.11x Standartları [32]
II.4.2.2 HiperLAN
HiperLan (High Performance Radio LAN – Yüksek Performans Radyo Yerel
Alan Ağı), yüksek hıza sahip WLAN standardı olarak Avrupa ülkelerinde
20
geliştirilmiştir. HiperLAN1 ve HiperLAN2 olmak üzere iki tipi vardır. Her iki tipte 5
GHz bandında çalışmaktadır. HiperLAN’lar, 802.11 standartları ile benzer özellik ve
kapasiteye sahiptir. HiperLAN1 1996 yılının başlarında geliştirilmiş olup; 5 GHz
frekans bandında 20 Mbps data hızı sağlamaktadır. HiperLAN2 ise aynı frekans
bandını kullanarak 54 Mbps data hızlarına ulaşabilmektedir. HiperLAN2’nnin
fiziksel1 katmanı 802.11a ile aynıdır ve iki grup ortak çalışma yürütmektedir.
802.11a özellikle çoklu ortam (multimedya) uygulamalarını kısıtlarken, HiperLAN2
daha pahalı bir sistem olmakla birlikte yüksek veri oranlarıyla resim ve görüntü
aktarımında
daha
iyi
performans
sağlamaktadır.
HiperLAN’lar,
802.11
teknolojisinden daha iyi servis kalitesine sahiptir. Mevcut WLAN uygulamaları
içinde HiperLAN’ların en iyi alternatif teknoloji olduğu söylenebilir. Ancak henüz
802.11 teknolojisi kadar yaygın değildir [17].
II.4.3 WMAN (Wireless Metropolitan Area Network – Metropol Alanlar
için Kablosuz Erişim)
Bir şehri kapsayacak şekilde yapılandırılmış iletişim ağlarına veya birbirinden
uzak yerlerdeki yerel bilgisayar ağlarının (LAN) birbirleri ile bağlanmasıyla
oluşturulan ağlara Metropol Alan Ağları ( Metropolitan Area Networks, MAN)
denilmektedir. Bu tür ağlarda kablo yerine uydu veya RF iletişimi teknolojileri
kullanılması durumunda Kablosuz Metropol Alan Ağları ( Wireless Metropolitan
Area Networks, WMAN) olarak isimlendirilmektedir. WMAN’lar çok sayıda şubesi
bulunan kurum ve büyük şirketler ile dağınık yerleşime sahip üniversiteler gibi
yapılarda yaygın olarak kullanılmaktadır. WMAN’lar kablolu ağlardan çok daha
ucuz, esnek ve kolay kurulum özelliklerine sahiptir. Ancak bu tür uygulamalar
oldukça yenidir ve geliştirme çalışmaları devam etmektedir.
Bu alanda Wimax
(Worldwide Interoperability for Microwave Access Forum, kâr amacı gütmeyen bir
organizasyon olup; WWAN sistemleri için teknoloji geliştirmektedir) adı altında
uygulamalar yapılmaktadır [17].
II.4.3.1 Wimax (Worldwide Interoperability for Microwave Access Forum)
Genişbant haberleşme sistemlerinin kurulum maliyetinin yüksekliği nedeniyle
ulaşamadığı kırsal bölgelerde ve veri haberleşme konusunda yeterli hizmeti
alamayan alanlarda, Wimax teknolojisi alternatif olmaktadır.
21
Uzun menzilli ve
yüksek bant genişliğine sahip kablosuz internet erişimi sağlayan Wimax,
kullanıcılara hız ve maliyet yönünden değerlendirilmesi gereken bir imkan
sunmaktadır [10,19].
Wimax teknolojisi sabit istasyonlar için yaklaşık 50 km, mobil istasyonlar
için yaklaşık 15 km. çapında bir alanda etkili ve 70 Mbps hızında kablosuz internet
erişimi sağlayan daha verimli bir bant genişliği kullanımına olanak getiren, uzun
mesafelerde daha fazla veri iletimini amaçlayan ve girişimlerden kaçınan 2. Nesil bir
protokoldür [20].
Başlangıçta 10–66 GHz frekans aralığında hizmet vermek amacıyla
tasarlanmış olan WIMAX, bu haliyle görüş açısı hattı (LOS) gerektirmektedir. IEEE
802.16a standardı ile daha sonra 2–11 GHz’e kadar olan frekans aralığı da
eklenmiştir.
Eklenen bu frekanslar ve görüş açısı bulunmayan hat performansı
sayesinde Şekil II.13’de görüldüğü üzere, WIMAX istasyonlarının yüksek yapılar
veya kuleler yerine bina üstlerine kurulabilir olması da aynı zamanda kablolu
internetin sağlamadığı rahatlığı sağlamaktadır [20].
Bir alanda bilgisayar ağlarının yanı sıra cep telefonları için baz istasyonları,
geniş bant internet ve telefon şebekesi de kendi başlarına birer yapıya sahiptirler.
WIMAX teknolojisiyle birlikte gelişen metropol ağ bağlantısı (MAN), sayesinde bu
hizmetlerin hepsi tek bir ağ üzerinden yapılabilmektedir [20].
Wimax, mesafeye bağlı olarak aynı anda yüzlerce kullanıcıya yüksek hızlı
geniş bant internet erişimi sağlayabilmektedir. Bu aynı zamanda diğer servislerin
kapsama alanında olan tüketiciler için de geniş bant bağlantı seçeneklerinin artması
anlamına gelmektedir. Bu avantajlarının yanında Wimax, mevcut kablosuz iletişim
sistemlerinin 3. ve 4. kuşak mobil iletişim teknolojileriyle (3G-4G) birlikte
kullanılabilmesi için ortak bir platform olanağı sunmaktadır. Bu sayede geniş bant
bağlantı imkanı sağlayan 3. Kuşak cep telefonları, kablosuz yerel Wi-Fi ağları,
bluetooth, GPRS, Zigbee, Wimax üzerinden bağlantı kuran cihazlar aynı platform
üzerinde yer alabilecekler. Bu da yeni iş modellerini mümkün hale getirecektir [10].
22
Şekil II.13 Wimax Yapısı [20]
Wimax teknolojisi, IEEE’nin 802.16 MAN grubu tarafından ilk olarak Nisan
2002’de 10–66 GHz frekans bandı için yayınlanmış olup metropol alanlarda
kullanılması öngörülen bir genişbant kablosuz erişim teknolojisidir.
Ancak bu
frekans aralığı için görüş hattı (LOS – Line of Sight) gerektiğinden, görüş hattında
olmayan cihazlar için ihtiyaçlara cevap veren IEEE 802.16a versiyonu Nisan 2003’te
yayınlanmış ve bu versiyondaki frekans aralığı 2–11 GHz’e düşerek lisanslı ve
lisanssız olarak kullanılabilir hale gelmiştir.
IEEE ‘de Wimax için halihazırda
kullanılan standart versiyonu, Haziran 2004’de onaylanan IEEE 802.16–2004 olarak
da bilinen IEEE 802.16d ve Wimax’e mobilite özelliğini kazandırmak amacıyla
Aralık 2005’de onaylanarak yayınlanan IEEE 802.16e şeklinde bilinmektedir. ETSI
ise 2-11 GHz frekans bandı için Avrupa’daki kablosuz şebeke iletişimini tanımlayan
ve 802.16 ile aynı olan standardını Kasım 2003’te onaylayarak yayınlamıştır. Sabit,
göçebe, taşınabilir ve mobil erişimleri destekleyen Wimax, 1.25 MHz’den 20 MHz’e
kadar bant genişliklerini desteklemektedir.
802.16d sürümü ile 20 MHz bant
genişliğinde 75 Mbps hıza ulaşırken, mobilite özelliğinin eklendiği 802.16e sürümü
ile de 10 MHz bant genişliğinde 30 Mbps hıza ulaşılabilmektedir [21].
İleri hata düzeltme yeteneği, mesafeyi ve kapasiteyi arttırmak için kullanılan
gelişmiş anten teknikleri desteği, geleneksel TDM ses trafiği veya İnternet üzerinden
ses (VoIP – Voice Over Ip) ile video’da ideal taşıma ve veri trafiğinin önceliği gibi
gecikme duyarlıklı hizmetler için düşük gecikme süresi sağlamaktadır.
23
Ayrıca
kişisel güvenlik ve şifreleme özellikleri ile güvenli iletim desteklemekte ve kimlik
denetimi ile veri şifrelemesi sağlanabilmektedir [21].
a. 802.16.a
2–11 GHz frekans aralığını kullanan, sabit bilgisayarlar arasında telsiz
internet erişimi sağlayan standart olarak geliştirilmiştir.
KabloNET ve DSL’in
ulaşamadığı noktalar için uygulama alanı bulmuştur. Haberleşme için alıcı-verici
sistemler arasında doğrudan görüş (LOS) koşullarına gerek duymaz. Söz konusu
standart 2.5 GHz, 3.5 GHz ve 5.8 GHz frekanslarının kullanılması ile 50km
uzaklıklarda bile 70Mb/s bant genişliğinde internet erişimine olanak tanımaktadır
[10].
b. 802.16.b
Kullanılan spektrum arttırılarak 5–6 GHz frekans bandına çıkarılmıştır.
Servis kalitesi desteği sağlanmıştır. Böylece Wimax’in gerçek zamanlı ses ve video
uygulamalarında yüksek performansla çalışması mümkün olmaktadır [3,10].
c.
802.16.c
10–66 GHz frekans aralığında çalışan Wimax standardıdır. Farklı üreticilere
ait sistemlerin bir anda çalışmasına olanak tanır [3,10].
d. 802.16.d
Alıcı-verici haberleşmesi için doğrudan görüş hattının gerektiği ya da
gerekmediği koşullarda haberleşme mümkün olmaktadır [3,10].
e.
802.16.e
Sabit ve hareketli sistemler arasında haberleşmeyi ve hızlı internet erişimini
sağlamaktadır.
Hareketli
sistemler
arasında
haberleşmenin
sürekliliğinin
sağlanabilmesi için hızlı aktarma teknikleri bu standartla sağlanmaktadır. Çalışma
aralığı 2.3 GHz ve 2.5 GHz’dir [3,10].
24
II.4.4 WWAN (Wireless Wide Area Network – Geniş Alan Ağları Kablosuz
Erişim)
Bir ülke ya da dünya çapında yüzlerce veya binlerce kilometre mesafeler
arasında iletişim sağlayan ağlara Geniş Alan Ağları (WAN, Wide Area Networks)
denilmektedir.
WAN’larda genellikle kiralık hatlar veya telefon hatları
kullanılmaktadır. Bu tür ağlarda kablo yerine uydu veya telsiz iletişimi kullanılması
durumunda Kablosuz Geniş Alan Ağları (WWAN, Wireless Wide Area Networks)
olarak isimlendirilmektedir.
Uzak yerleşim birimleriyle iletişimin kurulduğu bu
ağlarda çok sayıda bilgisayar çalışabilir.
WWAN uygulamalarına örnek olarak
GSM, GPRS, CDMA ve 3G sistemleri sayılabilir. WWAN’larda trafik yükünün
büyük kısmı ses iletişimi ile ilgilidir. Ancak son yıllarda yoğun olarak veri iletişimi
ve internet erişimi talepleri yaşanmaktadır [17].
II.4.4.1 GSM (Küresel Mobil İletişim Sistemleri - Global System for Mobile
Communication)
GSM, mobil haberleşme için kabul edilmiş ikinci nesil, sayısal hücresel bir
sistemdir. Dünya çapında yaygınlaşmış olan mobil telsiz standardıdır. GSM iki
frekans bandı ile çalışır: konuşmaların cep telefonları üzerinden baz istasyonlarına
taşındığı 890 – 915 MHz’lik alt bant ve 935 – 960 MHz ‘lik karşı yön için kullanılan
üst banttır [3].
Her frekans bandında 124 kanal vardır. Her kanal aynı zamanda maksimum 8
kanal taşıyabilir. Bir baz istasyonunun eş zamanlı olarak taşıyabildiği maksimum
konuşma sayısı yaklaşık 1000’dir [3].
GSM, basit olarak devre anahtarlamalı sayısal ve analog veri bağlantısı
hizmetleri sunan bir sistemdir [11].
Anahtarlama Sistemi: Bir haberleşme şebekesinde, birbiriyle birçok bağlantı
kurmaya çalışan iki nokta arasında bilgi aktarımı sağlamak amacıyla bağlantı kurmak
ve bu bağlantıyı istenildiği sürece devam ettirmektir. Bir GSM şebekesinde, binlerce
cep telefonu arasından sadece arayan ve aranan cep telefonlarının birbiri ile
bağlantıya geçmesi ve görüşme bittikten sonra bağlantının kesilmesini gösterebiliriz.
Günümüzde devre ve paket anahtarlama olmak üzere iki anahtarlama sistemi
kullanılmaktadır [11].
Devre anahtarlaması, ses şebekelerinde yıllardır kullanılmaktadır.
Devre
anahtarlama şebekelerinde, çağrı kurulmadan önce şebeke kaynakları çağrı için
25
ayrılır ve kaynaklar çağrı süresince kullanılıp çağrı sonunda bırakılır.
Gecikme
minimumdur, çünkü çağrının gerçekleşeceği yol bir kez en başta belirlenir ve çağrı
süresince değişmez. Yüksek kalitede telefon hizmeti sağlamak için tasarlanmıştır
[11].
Devre anahtarlama daha çok telefon iletişimi için kullanılırken, paket
anahtarlama veri haberleşmesinde kullanılmaya daha uygun bir anahtarlama
modudur. Paket anahtarlamalı şebekelerde, paketlerin aynı hedefe farklı yollardan
ulaşması mümkündür. Bu sebeple ardışık paketler aynı sırada ulaşamayabilirler.
İnternet, TCP/IP protokol kümesini kullanan en bilinen Paket anahtarlamalı
şebekedir [11].
Mobil telefon sistemlerinde, haberleşmenin yapılacağı alan, hücre adı verilen
küçük coğrafi alanlara bölünmüştür. Her hücrenin merkezinde bir baz istasyonu
(BTS - Base Transceiver Station – Temel gönderici/alıcı istasyon) bulunur. Mobil
telefonlar haberleşmelerini baz istasyonu üzerinden yapar. Baz istasyonları
birbirlerine bir ağ yapısı şeklinde bağlıdır.
Abonenin şebekeye girişini ve cep telefonları ile santral arasındaki bağlantıyı
sağlayan sisteme Baz İstasyonu Sistemi (BSS – Base Station System) denilmektedir.
Baz istasyonu sistemi iki birimden oluşmaktadır.
1. BTS (Base Transceiver Station) : BTS, ağdaki her hücreye hizmet
sunabilmek için ihtiyaç duyulan alıcı/verici üniteleri ve alıcı/verici antenlerinden
oluşur.
2. BSC (Base Station Controller) : Baz İstasyonu Denetleyicileri (Base
Station Controller) adı verilen ve BTS’lerin denetlenmesinde kullanılan sistemlerdir.
Abone tarafından yapılan bir arama, BTS’ler tarafından onaylandığında; BSC’ler,
BTS ve MSC arasında iki yönlü bir kanalı açar. Ayrıca BSC’ler aramalarda gürültü
olaylarının yaşanmaması için BTS’lerin çıkış gücünü sürekli denetler. Baz
istasyonları arasında, trafik ve kapsama alanına bağlı olarak abonenin geçiş
işlemlerini kontrol eder.
Baz istasyonu sistemleri, Mobil Anahtarlama Merkezlerine (MSC – Mobile
Switching Center) bağlıdır. Mobil anahtarlama merkezleri de farklı anahtarlama
merkezleri ile birbirlerine bağlıdhır.
görülmektedir.
Mobil
telefonlarla
GSM sistemi genel yapısı Şekil II.14’de
baz
istasyonları
arasındaki
iletişim,
elektromanyetik dalgalar yoluyla gerçekleştirilmektedir. Hücresel yapı sayesinde
aynı anda daha çok kullanıcı haberleşebilir [11].
26
Şekil II.14 GSM Sistem Yapısı [11]
HLR : Merkez Konum Kaydı (Home Location Register)
MSC : Mobil Anahtarlama Merkezi (Mobile Switching Center)
VLR : Ziyaretçi Konum Kaydı (Visitor Location Register)
AUC : Doğrulama Merkezi (Authentication Center)
EIR : Cihaz Kimlik Kaydı (Equipment Identity Register)
II.4.4.2 GPRS (Generic Packet Radio Service – Genel Paket Radyo Servisi)
GPRS, verilerin mevcut GSM şebekeleri üzerinden saniyede 28.8 – 115
Kbps’lık hızlarda iletilebilmesine imkân veren, cep telefonu ve mobil cihaz
kullanıcılarına kesintisiz internet bağlantısı sunan paket tabanlı bir mobil iletişim
servisidir.
Şekil II.15’de GSM şebekeleri üzerinden çalışan bir GPRS yapısı
görülmektedir.
GPRS, mobil iletişim teknolojisinde halen kullanılan devre
anahtarlamalı teknik (kullanıcıya tahsis edilen bir tek hat üzerinden sürekli bağlantı)
yerine paket anahtarlamalı (aynı hattı birden çok kullanıcının paylaştığı bir bağlantı)
tekniği kullanmaktadır. GPRS teknolojisi, kullanıcıya yüksek erişim hızının yanı
sıra, bağlantı süresine göre değil de gerçekleştirilen veri alışverişi miktarı üzerinden
tarifelendirilen
ucuz
iletişim
olanağı
27
sağlamaktadır.
GPRS
teknolojisini
kullanabilmek için mobil şebeke ve servis sağlayıcı altyapısı, bu altyapıya entegre
GPRS donanım ve yazılımlar, GPRS uyumlu mobil cihazlar gerekmektedir [3,10].
Geleneksel GSM sisteminde, bağlantı kurulumu birkaç saniye almaktadır ve
veri iletim hızı 9.6 kbit/s ile sınırlıdır. GPRS ağ, oturum kurulumunu bir saniyenin
altında gerçekleştirmekte ve veri hızı onlarca kbit/s değerlerine ulaşmaktadır [11].
GPRS, 2,5G (Yeni geliştirilmiş 2. Nesil) teknolojisi olarak tanınmaktadır [3].
Şekil II.15 GPRS kullanan bir GSM Şebekesi [22]
II.4.4.3 EDGE (Enhanced Data Rates for Global Evolution – Küresel Evrim
için geliştirilmiş veri Hızları) Sistemi
EDGE, Sekiz Faz kaydırmalı anahtarlama (8 – Phase Shift Keying, 8-PSK)
kullanan bir telsiz arayüzüdür. EDGE mevcut GPRS sisteminin veri hızını üç kat
arttıracak potansiyele sahiptir. GPRS’ye benzer şekilde bir kullanıcı sekiz kanalı da
kullanabilir. Her bir kanalda 48 Kb/s’lik veri taşınabilen EDGE ile veri hızı 384
Kb/s’ye ulaşmaktadır. Şekil II.16’da görüldüğü üzere, EDGE, GSM ile aynı TDMA
çerçeve yapısını ve mevcut hücre ayarlarını kullandığı için sadece her hücreye bir
EDGE alıcı verici birimi eklenmesi ile kolaylıkla mevcut GSM şebekesi üzerine
kurulabilir [22].
28
Şekil II.16 EDGE ve GPRS kullanan bir GSM şebekesi [22]
GPRS altyapısını kullanabilmek için gerekli olan operatör aboneliklerinden
farklı bir abonelik gerektirmeden data hızını arttırması en önemli avantajıdır. Her an
alınan/gönderilen verinin hızı baz istasyonlarındaki yoğunluğa, GSM/GPRS
modemin terminal sınıfına göre değişiklik gösterebilir.
EDGE, GSM şebekesi
üzerinden veri “paketleri” gönderen GPRS servisine dayanır. Paket anahtarlaması,
yapboz bulmaca gibi çalışır. Veri birçok parçaya bölünür; sonra şebekeler üzerinden
gönderilerek diğer uçta tekrar birleştirilir [3,10].
EDGE hizmetlerinden yararlanmak için yeni terminal cihazlarına ihtiyaç
bulunmaktadır. Halen 52 ülkede 84 EDGE şebekesi hizmet sunmaktadır ve 113
EDGE uyumlu terminal cihazı yer almaktadır [22].
II.4.4.4 UMTS (Universal Mobile Telecommunications System – Evrensel
Mobil Telekomünikasyon Sistemi)
UMTS, 3. Nesil uygulamaların ilk boyutudur. Bu teknoloji teorik olarak 2
Mbps veri hızına ulaşabilmesi ve paket anahtarlamayı kullanması ile günümüzün
mobil ve uydu teknolojisine yönelik uygulamalara hız katacak, kapasite arttıracak ve
yeni uygulamaların geliştirilmesine imkan verecek bir platform özelliği sağlar.
UMTS’nin asıl avantajı ise oldukça yüksek veri oranına sahip olmasıdır. Bu teorik
olarak saniyede 2 megabit, pratikte ise 384 kilobittir. Bu rakam GSM’den 40 kat,
ISDN bağlantısındansa 6 kat daha fazladır [15].
UMTS, klasik frekans veya zaman çoklu iletişim (multiple access)
tekniklerinden prensip olarak çok farklı olan Genişbant kod bölmeli çoklu iletişim
WCDMA (Wideband Code Division Multiple Access) teknolojisini kullanır. Bir
29
çeşit dağınık frekans (spread spectrum) tekniği olan bu teknolojide kullanıcılar 5
MHz genişliğindeki aynı banttan haberleşirler. Her vericinin sinyali özgün bir yonga
koduyla çarpılarak (bu kodun hızı 3.84 Mchip/s) 5 MHz genişliğindeki spektruma
yayılır. Alıcı da bu spektruma yayılmış sinyali aynı yonga koduyla çarparak veriyi
elde eder [3,10].
WCDMA, CDMA2000’de kullanılan CDMA çoklu erişim tekniğinin daha
büyük bant genişliklerinde kullanılan biçimidir. WCDMA’da kullanıcı tarafından
gönderilen veriler, WCDMA yayılım kodlarından türetilen rastlantısal bitlerle
çarpılarak iletilmektedir.
UMTS’de kodlar, kanal oluşturmanın yanı sıra
senkronizasyon için de kullanılır. WCDMA’da, CDMA’dan farklı olarak Çift Yönlü
Frekans Bölmesi (Frequency Division Duplex -FDD) ve Çift Yönlü Zaman Bölmesi
(Time Division Duplex – TDD) olmak üzere iki temel çalışma kipi bulunmaktadır
[22].
FDD kipi, biri şebekeye biri de kullanıcıya doğru olmak üzere bir frekans
çiftine ihtiyaç duyar. FDD kipi, kentsel ve kırsal alanlarda geniş alan kapsama
amacıyla tanımlanmıştır.
Bu kip eşzamanlı gerçekleşmesi gereken ses, video
konferans gibi bakışımlı uygulamalar için uygun olup tam hareketliliğe imkan
tanımaktadır [22].
TDD kipi, tek frekans bandının çift yönlü veri aktarımı için kullanılması
anlamına gelmektedir. Bu amaçla veri, belirli zaman aralığı süresince ya kullanıcıya
doğru ya da şebekeye doğru iletilebilir. TDD’nin yüksek ve düşük yonga hızında
olmak üzere iki şekli bulunmaktadır. İlki, 5 MHz bant genişliğinde ve 3,84 Mc/s
yonga hızında çalışırken, ikincisi 1.6 MHz bant genişliği ve 1.28 Mc/s yonga hızında
çalışmaktadır [22].
UMTS’de daha geniş taşıyıcı frekans bandı sayesinde; bir vericiden çıkan bir
telsiz dalgası, coğrafi veya kentsel yapılardan dolayı oluşan yansımalar sayesinde
birden fazla yolu kullanarak alıcıya ulaşır. Bu dalga bileşenleri alıcıda birleştirilerek
daha hızlı veri iletimi sağlanmış olur [22].
II.4.4.5 CDMA2000 (Code Division Multiple Access)
CDMA2000’in dayandığı teknoloji olan CDMA ilk olarak 2. Dünya Savaşı
sırasında ABD tarafından askeri amaçlarla kullanılmaya başlamıştır. CDMA2000,
yeni
frekans
tahsisi
gerekmeksizin
2G
30
CDMAone
şebekelerinin
üzerine
kurulabilmesi nedeniyle anılan 2G işletmecilerinin 3G’ye geçişi için en uygun
seçenek olarak ortaya çıkmaktadır [22].
CDMA2000, bir yayılı spektrum modülasyon tekniği olan Doğrudan Sıralı
(Direct Sequence, DS) CDMA’yı kullanmaktadır. DS-CDMA, veri işaretini küçük
parçalara bölerek bu veri parçalarını frekans bandı boyunca yayar.
kodlayıcı işaretler kullanılır.
Bu amaçla
Frekans atlamasının alternatifi olan DS-CDMA’yı
kullanan cihazların güç sarfiyatı ve maliyeti daha fazla olmasına karşın güvenirlilik
ve performans değerleri daha yüksektir [22].
CDMA, farklı abonelerin haberleşme verilerini belirli kodlar ile birbirlerinden
farklılaştırmaktadır.
CDMA kodları sayesinde çağrı güvenliği artmakta olsa da
kodlar esasen çağrı tanımlanması amacıyla kullanılmaktadır. Bu nedenle her bir kod
diğer kodlardan farklı olmalıdır. Şekil II.17’de gösterilen CDMA kodlama ve kod
çözümü sürecinde; iletilen kodlanmış veri, girişim yapan verilerden alıcı abonede
süzülerek haberleşme verisi tekrar elde edilmektedir. Kodlar, haberleşme verisinin
çok üzerinde frekanslarda üretilen 1 ve 0 dizilerinden oluşmaktadır.
Kodlayıcı
işaretin frekansı, yonga hızı (chip rate) olarak adlandırılmaktadır [22].
Şekil II.17 CDMA kodlama/kod çözümü süreci [22]
CDMA2000; FDD kipinde, biri kullanıcıya doğru diğeri şebekeye doğru olan
veri iletiminin gerçekleştirilmesinde kullanılan frekans çifti üzerinden çalışır.
Taşıyıcı başına 2 x 1,25 MHz frekans bandı kullanan CDMA2000, tüm hücresel
mobil frekans spektrumunda kurulabilmesi nedeniyle hem ülkeler hem de
işletmeciler için frekans tahsisi açısından esneklik sağlamaktadır [22].
Ses ve veri hizmetlerinin farklı frekans taşıyıcılar üzerinden verilmesi
sayesinde ses kalitesi yüksek bir seviyede tutulurken veri hizmetleri de yüksek azami
31
hızlarda sunulabilmektedir.
Ancak Şekil II.18’de görüldüğü gibi, WCDMA’nın
aksine bu yöntemde her bir taşıyıcı ya veri ya da ses taşımakla görevlendirildiğinden
ve taşıyıcıların arta kalan kapasiteleri kullanılamadığından kaynak israfına yol
açmaktadır [22].
Şekil II.18 CDMA2000 ve WCDMA taşıyıcı frekans kullanımı [22]
CDMA’ de kullanıcıların adeta farklı diller konuşması sağlanır. Yani aynı
dili konuşanlar anlaşabilir mantığından hareketle farklı kullanıcılara farklı kullanıcı
kodları verilerek farklı kanallar oluşturulması sağlanır. CDMA teknolojisi sayesinde
çok yüksek hızda veri kablosuz olarak taşınabilmektedir [3,10].
CDMA özellikle çok yüksek hızlarda internet bağlantılarının taşınmasında
kullanılmaktadır [23]. Şekil II.19’da genel bir CDMA2000 şebekesi görülmektedir.
Şekil II.19 CDMA2000 şebeke yapısı
Şekil II.20’de tüm kablosuz haberleşme yapılarının güç tüketimi – maliyet ve
veri hızları açısından kıyaslanması görülmektedir.
32
Şekil II.20 Kablosuz Teknolojiler [8]
II.5 BENZER ÇALIŞMALAR
Benzer çalışmalar incelendiğinde, Ömer Çayırpunar’ın “Kablosuz Seri
Haberleşme Uygulamaları ve RF Kontrol” adlı çalışmasında, bir aracın kablosuz
olarak hareketi gerçekleştirilmiştir. Bu uygulamada UDEA firmasının ATX-34 ve
ARX-34 tipinde 2 adet RF modülü kullanılmıştır; böylelikle iki dc motorun uzaktan
denetimi sağlanarak; araç hareket ettirilmiştir. Bu modüller, RF kablosuz iletişim
tekniği ile 433.920 MHz frekans bandını kullanmakta ve verileri genlik kaydırmalı
anahtarlama tekniğini kullanarak transfer etmekte ve almaktadır. Ayrıca bu modüller
alıcı (receiver) ve verici (transmitter) olmak üzere iki ayrı tiptedir [1].
Chien ve arkadaşlarının “Microcontroller-based wireless recorder for
biomedical signals” adlı çalışmasında, Biyomedikal sinyallerin kablosuz olarak
taşınması ve transfer edildiği noktada bilgisayara alınarak verinin işlenmesi ve
analizi basamakları anlatılmıştır.
Kablosuz iletişim tekniği olarak RF bandında,
433.92 MHz taşıyıcı frekansına sahip, mikrodenetleyiciler ile tümleşik bulunan rfPIC
olarak isimlendirilen mikrodenetleyicili RF modüller kullanılmıştır [5].
Oweis ve arkadaşlarının “PIC microcontroller-based RF wireless ECG
monitoring system” adlı çalışmasında ise, hastaya ait ECG (Elektrocardiography)
sinyali kablosuz olarak, kullanılan RF modülün özellikleri doğrultusunda belli
33
mesafe uzaklıktaki bilgisayara aktarılması ve bilgisayarda da MATLAB aracılığı ile
verinin işlenmesi gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma içerisinde yine kablosuz iletişim
tekniği olarak RF 433 MHz frekans bandında çalışan RX-433 MHz ve TX-433 MHz
kablosuz iletişim modülleri kullanılmıştır [6].
Aleksandrowicz
ve
Leonhardt’ın
“Wireless
and
Non-contact
ECG
Measurement System-the Aachen Smart Chair” adlı çalışmasında kablosuz ECG
(Electrocardiogram) ölçüm sistemi tasarımı gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, akıllı
sandalye olarak isimlendirilen ve sandalyenin sırt dayanan kısmına yerleştirilen
elektrodlar (algılayıcılar) vasıtasıyla alınan ECG biyomedikal sinyalleri, kablosuz
olarak transferi gerçekleştirilmektedir. Kablosuz iletişim tekniği olarak, IEEE
802.15.4 (2.4 GHz) protokolünü kullanan ZigBee kablosuz modülleri kullanılmıştır.
Alıcı tarafında da aynı modül kullanarak alınan sinyaller, Philips MP70 hastabaşı
monitör cihazında görüntülenmiştir.
Ayrıca çalışma içerisinde görüntüleme
işleminin LabVIEW programı ile de gerçekleştirilebileceği belirtilmiştir [34].
Miller ve arkadaşlarının “Design and Implementation of a Wireless
(Bluetooth) four Channel Bio-Instrumentation Amplifier and Digital Data
Acquisition Device with User Selectable Gain, Frequency, and Driven Referance”
adlı çalışmalarında, EMG (Electromyography) ve EKG (Electrocardiography)
sinyallerinin ölçümü, kuvvetlendirilmesi, sayısal veri toplama kartının tasarlanması
ve elde edilen verilerin kablosuz olarak ortama yayılması gerçekleştirilmiştir. Aynı
kablosuz modül kullanılarak veriler alınıp, osiloskop ekranında verilerin alındığı
gözlemlenmiştir.
Ayrıca çalışma içerisinde MATLAB programı kullanılarak
sinyallerin görüntülenebileceği belirtilmiştir. Bu çalışmada kablosuz iletişim tekniği
olarak IEEE 802.15.1 protokolünü kullanan ve WPAN sınıfında yer alan Bluetooth
teknolojisi kullanılmıştır [35].
Reza Fazel-Rezai’nin “A Low Cost Biomedical Signal Transceiver based on
a Bluetooth Wireless System” adlı çalışmasında, Bluetooth kablosuz sistemi
kullanılarak biyomedikal sinyallerin gönderilmesi ve alınması gerçekleştirilmiş olup,
alıcı birimde LabVIEW grafiksel geliştirme yazılımı kullanılmıştır [36].
Navarro ve arkadaşlarının “Enhanced 3G-Based m-Health System” adlı
çalışmasında ambulanstaki personel ile uzaktaki hastanede bulunan bir uzman hekim
arasında 3N (Üçüncü Nesil) ile mobil erişimin gerçekleştirilmesi, ayrıca gerçek
zamanlı olarak fizyolojik işaretlerin ve video konferansın diğer gerçek zamanlı
34
olmayan servisler kullanılarak iletilmesi anlatılmaktadır. Şekil II.21’de Navarro ve
arkadaşlarının önerdiği mobil sağlık sistemi mimarisi görülmektedir [37,38].
Şekil II.21 3N (Üçüncü Nesil) ile Mobil sağlık sistemi [37]
Monon ve arkadaşlarının “A wireless monitoring system for pulse-oksimetry
sensors” adlı çalışmasında, Şekil II.22’de görüldüğü gibi bir veya birçok kullanıcıdan
bluetooth ile oksijen konsantrasyonu ve nabız işareti alınmakta ve bu fizyolojik
işaretler WLAN ve GPRS ile iletilmektedir. Böylece tek bir merkezden birçok
hastanın oksijen konsantrasyonu ve nabzı görüntülenmektedir [37,39].
Şekil II.22 Pals-Oksimetrelerden alınan verilerin görüntülendiği arayüz [37]
35
Groning ve arkadaşlarının “Telemedicine: Insulin pump controlled via the
Global System for Mobile Communications (GSM)” çalışmasında, SMS ile kontrol
edilebilen bir insulin pompası geliştirmişlerdir. Bilgisayarda yüklü olan yazılım,
hastaya insulin verilmesi gerektiği zaman bir SMS oluşturmakta ve bu SMS’i insulin
pompasına bağlı olan GSM modeme göndermektedir.
Bu SMS içerisinde ne
miktarda insulin enjekte edilmesinin bulunduğu şifreli bir metin bulunmaktadır.
Insulin pompası tarafında bulunan GSM modem SMS’i aldıktan sonra ne kadar
insulin pompalanacığını ayarlayan step motora SMS içerisindeki komutu iletir ve
step motor insulin enjekte etme işlemini gerçekleştirir. Şekil II.23’de GSM tabanlı
bilgisayar kontrollü insulin pompasının çalışma prensibi gösterilmektedir [37,40].
Şekil II.23 GSM tabanlı bilgisayar kontrollü insulin pompasının çalışması [37]
Valdastri ve arkadaşlarının “An implantable Zigbee ready telemetric platform
for in vivo monitoring of physiological parameters” adlı çalışmasında, vücut
içerisinde çeşitli fizyolojik parametrelerin gerçek zamanlı izlenebilmesi için çok
kanallı, çift yönlü ve gömülebilir biyotelemetrik bir platform geliştirilmiştir. Şekil
II.24’de görüldüğü gibi sistem iki kısımdan oluşmaktadır. Gömülü kısım ile uzaktan
izleme merkezi arasındaki telemetrik bağlantı için Zigbee Kablosuz iletişim
teknolojisi kullanılmıştır. Gömülü ünitenin aygıt yazılımı kodu telemetrik bağlantı
üzerinden güncellenebilmekte ve kullanıcı ile gömülü ünite arasında etkileşim
sağlanmaktadır.
Sistemde sıcaklık ve basınç olmak üzere iki adet algılayıcı
kullanılmıştır. Kullanıcı ünitesi ile gömülü ünite arasında noktadan noktaya ZigBee
bağlantısı kurulmuştur [37,41].
36
Şekil II.24 Gömülü sistemin blok diyagramı [37]
Figueredo ve arkadaşlarının, Şekil II.25’de görülen “Mobile telemedicine
system for home care and patient monitoring” çalışmasında yaşlı nüfusunun giderek
artması, hastanelere ulaşım zorluğu ve kronik hastalıkların sürekli bakım ihtiyacı
dikkate alınmış ve hastalardan EKG, kalp atışı, kan basıncı, SpO2, solunum değerleri,
sıcaklık değerleri Agilent A3 marka hasta başı monitör ile alınmıştır. Buradan da söz
konusu veriler RS232 seri port aracılığıyla mobil telefona aktarılmıştır.
Mobil
telefon söz konusu verileri paketlere dönüştürmekte ve TCP/IP veya UDP protokolü
ile hastanedeki sunucuya göndermektedir. Sunucu tarafında Java tabanlı yazılım,
tıbbi verilerin doktorlar tarafından görüntülenmesini, arşivlenmesini, analiz
edilmesini; hasta tarafında çalışan istemci yazılım ise kullanıcılar için kullanımı
kolay bir arayüz sağlamaktadır [37,42].
Şekil II.25 Evde bakım ve hasta izleme için mobil teletıp sistemi [37]
37
Yukarıda bahsedilen benzer çalışmalar Tablo II.5’de uygulamada kullanılan
yaşamsal veri ve algılayıcısı, tercih edilen kablosuz iletişim teknolojisi, kullanıcı
arayüzü tasarım ortamı ve uzaktan erişim gibi dört kategoriye göre karşılaştırılmıştır.
Tablo II.5 Benzer Çalışmalar Tablosu
Kaynak
Numarası
Kullanılan
Algılayıcılar
Kablosuz İletişim
Teknolojisi
Uzaktan
Erişim
Görüntülemede kullanılan
Arayüz ya da Donanım
1
Yok
RF ( 433.92 MHz )
Yok
Yok
5
ECG ve EMG
RF ( 433.92 MHz )
Yok
Yok
6
ECG
RF ( 433.92 MHz )
Yok
MATLAB
34
ECG
ZigBee
Yok
Philips MP70 Hastabaşı
Monitör Cihazı
35
ECG ve EMG
Bluetooth
Yok
Osiloskop
36
ECG
Bluetooth
Yok
LabVIEW
38
ECG, SpO2 ve
Nabız
3G (Üçüncü Nesil)
Mobil Haberleşme
Var
Yok
39
SpO2 ve Nabız
Bluetooth ve GPRS
Var
NCI Grafik arayüzü
40
Infrared insulin
miktarı algılayıcı
GSM
Var
Visual Basic program
penceresi
41
Sıcaklık ve
Basınç
ZigBee
Yok
LabVIEW
42
ECG, SpO2,
Nabız, Sıcaklık
Internet
Yok
Java
38
BÖLÜM III
KABLOSUZ VERİ TOPLAMA SİSTEMİNİN TASARIMI VE
GERÇEKLEŞTİRİLMESİ
Bu tez çalışmasında tasarlanan kablosuz veri toplama sistemi, donanım ve
yazılım olarak iki kısımdan oluşmaktadır.
Şekil III.1’de görüldüğü gibi geliştirilen donanım kısmında üç blok yer
almaktadır :
•
Verici Kısım (Hasta Ünitesi)
•
Alıcı Kısım (Alıcı Ana Ünite)
•
Yerel Ağda Bulunan Bilgisayarlar
Şekil III.1 Sistem Genel Şeması
39
Şekil III.2’de sistem genel şemasındaki ünitelere ait açıklamalara yer verilmiştir.
Şekil III.2 Açıklamalı Sistem şeması
Yazılım kısmı ise:
•
Mikrodenetleyicinin programlanması ve
•
Arayüz tasarımı olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır.
III.1 DONANIM
III.1.1 Verici birimin çalışma prensibi
Verici birim donanım açısından temel olarak Şekil III.3’den de görüldüğü
gibi beş alt üniteden oluşmaktadır. Algılayıcı alt ünitesinde, iki adet algılayıcı
mevcuttur. İlki insan kanındaki oksijen miktarını ve nabzı ölçen pals-oksimetre
algılayıcısı ve diğeri de sayısal sıcaklık algılayıcısıdır. Parmak tip pals-oksimetre
algılayıcısı kendi içerisinde üç kısımdan oluşmaktadır. Birincisi durum, nabız ve
kandaki oksijen miktarı bilgilerini ölçüp, elektriksel sinyallere dönüşümünü
gerçekleştiren pals-oksimetre prob, ikincisi sinyal şartlandırıcı OEM III modül,
üçüncüsü ise sayısal veriyi istediğimiz formatta (saniyede 3 byte veri gönderen
format seçildi) seri arabiriminden aktaran OEM III geliştirme kartıdır. Sayısal
40
sıcaklık algılayıcısı ise, okumuş olduğu ortam sıcaklığını uygun elektriksel sinyale
dönüştüren ve 0.5°C hassasiyetle data hattından gönderen bir algılayıcıdır.
Algılayıcı ünitesinden elde edilen 3 byte durum, nabız ve kandaki oksijen miktarı
verileri ile birlikte 1 byte sıcaklık verisi mikrodenetleyiciye aktarılmaktadır. Kontrol
ünitesinde, mikrodenetleyici pals-oksimetre algılayıcısından gelen 3 byte veriden
sondaki 2 byte’ı (nabız ve oksijen miktarı) seçmekte ve almaktadır. Almış olduğu bu
verilere ek olarak, sıcaklık algılayıcısından alınan sıcaklık verisi de eklenerek, RF
modül ve LCD ekran ünitelerine veriyi aktarmaktadır. RF Modül ünitesi gelen
verileri 9600 baud rate’de kablosuz ortama aktarmaktadır.
Regüle Ünitesi,
9
Volt’luk batarya gerilimini, mikrodenetleyici için 5V’a, RF modül için de 3V’a
dönüşümlerini gerçekleştirerek devreyi beslemektedir.
III.1.2 Verici Birim Donanımı
Şekil III.1’de görüldüğü gibi verici birim donanım açısından 5 alt üniteden
oluşmaktadır:
• Algılayıcı ünitesi
• Kontrol ünitesi
• RF modül ünitesi
• Regüle ünitesi
• LCD gösterge ünitesi
41
Şekil III.3 Verici Birimi Açık Devre Şeması
42
(b)
(a)
(c)
Şekil III.4 Verici Birim a) Pals-Oksimetre Algılayıcısı, b) Devre Kartı, c ) Devrenin Kutulanmış hali
43
III.1.2.1 Algılayıcı Ünitesi
a. Parmak Tip Pals-Oksimetre Algılayıcı
Temel fizyolojik mekanizmaların çalışma şartları hakkında bilgiler elde
etmek, yalnız teşhis ve tedavi amaçlı klinik uygulamalar için değil, aynı zamanda
tıbbi destek hizmetleri ve biyomedikal araştırmalar için de zorunlu bir ihtiyaçtır. Bu
kapsamda ölçülmesine gerek duyulan temel parametrelerden birisi de, solunum
sisteminin çalışma şartlarına ilişkin doğrudan bilgi sağlayan artelyel (atardamar)
oksijen saturasyonudur. Bu parametrenin ölçümü için kullanılan yöntemler esas
olarak kan gazı analiz yöntemi ve oksimetre yöntemi olarak iki ana başlık altında
toplanabilir [24].
Bunlardan kan gazı analiz yöntemi, genellikle anestezi uzmanları tarafından
uygulanabilen invazif (cerrahi işlem gerektiren) bir yöntemdir. Bu ölçme yöntemi
güvenilir olmasına karşılık yüksek maliyetlidir. Oksimetre yöntemi ise, noninvazif
(cerrahi işlem gerektirmeyen) bir yöntemdir. Uygulaması kolay, riski düşük ve ucuz
bir yöntemdir. Hastaların oksijen ihtiyacını sürekli olarak izleme imkanı sağlar [24].
Günümüzde bu tür sistemler kulak, el veya ayak parmaklarına yerleştirilen
basit bir optik dönüştürücü vasıtasıyla, gerçek zamanlı ölçme ve değerlendirme
imkanı sağlamaktadır. Arteryel oksijen saturasyonunun yanı sıra nabız sayısının da
sürekli izlenmesini sağlayan bu sistemler pals oksimetre (nabız-oksimetre); ölçme
yöntemi de pals oksimetre yöntemi olarak adlandırılmaktadır [24].
Pals-oksimetre yöntemi, Şekil III.5’de görüldüğü gibi kırmızı ve kızılötesi
spektrumdaki iki ayrı ışık uyarısının vücut tarafından soğurulma miktarının
ölçülmesi prensibine dayanır.
Bu amaçla kulak, el veya ayak parmaklarına
yerleştirilen ve iki farklı dalga boyundaki ışık üreteci ve bir optik dedektörden oluşan
bir ölçme probu kullanılmaktadır [24].
44
Şekil III.5 Pals-Oksimetrenin Çalışma Mantığı [31]
Kan gazı analiz yöntemi ile belirlenen ‘arteryel oksijen saturasyonu’
literatürde SaO2 sembolü ile temsil edilmektedir.
Oksimetre yönteminde bu
parametreye karşılık ‘arteryel oksihemoglobin konsantrasyonu’ ölçülür ve SpO2
sembolü ile temsil edilir.
SaO2 ve SpO2 parametreleri arasındaki temel fark,
SaO2’nin atardamardaki toplam oksijen miktarı hakkında bilgi vermesine karşılık,
SpO2’nin sadece hemoglobin moleküllerine bağlanmış bulunan oksijen miktarı
hakkında bilgi vermesidir [24].
Kırmızı kan hücreleri içindeki hemoglobin (Kanda solunum organından
dokulara oksijen, dokulardan solunum organına karbondioksit taşıyan protein) ile
kimyasal olarak birleşmiş oksijen hemen hemen kandaki oksijen miktarının tamamını
(%97’sini) oluşturur.
Arteryel oksihemoglobin moleküllerinin konsantrasyonu
(SpO2), örnek kan hacmi içerisindeki oksihemoglobin (HbO2) miktarının, toplam
Hemoglobin miktarına oranının yüzdelik değeri olarak tanımlanır [24].
SpO2
SpO2 işareti her kalp atış periyodunda bir maksimum değerle minimum değer
arasında değişim gösterir. Normal fizyolojik şartlar altında bu değişimin tepe değeri
%90’ın üzerinde olmalıdır. Bu oranın %90’nın altına indiği hastalarda solunum
desteği gerekebilir [24].
Kırmızı kan hücrelerinde (RBC) bulunan HbO2 ve Hb moleküllerinin 600nm
ile 1000 nm arasında dalga boyuna sahip ışığı soğurma karakteristiği Şekil III.3’de
verilmiştir. Pals-oksimetre yöntemine göre SpO2 ölçümü için HbO2 ve Hb
45
moleküllerinin
birbirinden
farklı
olan
bu
soğurma
karakteristiklerinden
yararlanılmaktadır [24].
Pals oksimetreler, SpO2 konsantrasyonu ile beraber kalp atış hızını (nabız) da
hesaplar.
Bu nedenle, kalpteki gibi ritmik atışların varlığının (pulsasyon)
bulunmadığı bir vücut bölgesine yerleştirilen ölçme probu ile pals-oksimetre
fonksiyonu
icra
edilemez.
Cihazın
ölçüm
yapabilmesi
için
probun
yerleştirilebileceği en uygun vücut bölgeleri tırnak yatağı (el veya ayak parmağı) ve
kulak memesidir [24].
Parmak ucundan geçirilen ışığın zayıflama karakteristiği üç bileşenden
oluşur: doku zayıflaması, toplardamar zayıflaması, atardamar zayıflaması. Doku
zayıflaması ve toplardamar zayıflaması zamanla değişmeyen bir karakteristiğe
sahiptir.
Işık zayıflamasındaki değişkenliğe sadece parmak ucundaki atardamar
(arteryel) kan akışı neden olur. Bunun da nedeni, kalbin her nabız darbesinde vücuda
pompalanan kanın oksijen doygunluğundaki değişimdir. Kalp atımı (nabız) işareti,
sabit olan zayıflama bileşenlerinin üzerine bindirilir. Dolayısıyla, atardamar oksijen
saturasyonunu, sabit olan doku zayıflaması ve toplardamar zayıflama bileşenlerinin
toplam zayıflamadan çıkarılması suretiyle hesaplanabilir [24].
Pals-oksimetre düzeneği, üç temel donanımdan oluşmaktadır. Bunlar :
• Pals-Oksimetre algılayıcısı (Sensor - Prob)
• OEM III Modül (OEM III Module)
• OEM III geliştirme kartı (Evalution Board Option Switch)
Düzeneğin optik dönüştürücü birimini oluşturan prob, kızılötesi ve kırmızı
ışık yayan iki LED diyot ve her iki ışığın dalga boyuna da duyarlı olan bir foto
dedektörden oluşmaktadır. Led diyotlar, ortalama gücü normal diyotlar gibi, fakat
darbe tepe gücü arttırılmış özel amaçlı diyotlardan oluşmaktadır [24].
Fotodedektör çıkışından elde edilen ışık verisi akım cinsindendir. Bu veri
akım-gerilim dönüştürücüsü vasıtasıyla gerilime dönüştürülür. Her iki ışık uyarısına
ilişkin zayıflama işaretlerinin yeniden yapılandırılması için örnekleme ve tutma
devreleri kullanılır. Örnekleme ve tutma devreleri, LED diyotlar anahtarlandığında
foto dedektörden elde edilen ışık bilgisinin, anahtarlama işareti ile eş zamanlı olarak
örneklenmesini ve bir sonraki anahtarlama işaretine kadar kaybolmadan tutulmasını
sağlar. Bu devrenin çıkışı, DC bileşeni kaldırmak ve yüksek frekans gürültüsünü
kesmek için aktif bir bant geçiren filtreyle donatılmış bir amplifikatör katında işlenir.
Bu katta kullanılan otomatik kazanç kontrol (AGC) devresi ile parmak kalınlığı veya
46
deri yüzeyindeki değişimler dolayısıyla oluşan zayıflamaları telafi edecek şekilde
kazanç ayarı yapılabilir.
Sistemde elde edilen ışık bilgileri bir analog sayısal
dönüştürücü vasıtasıyla 8 bitlik sayısal işarete dönüştürülerek, mikroişlemcili sisteme
aktarılabilmektedir [24].
8 bitlik sayısal işarete dönüştürülen SpO2 ve nabız verileri, OEM III
geliştirme kartı üzerindeki seri portdan mikrodenetleyiciye aktarılırken çeşitli seri
çıkış format seçeneklerine sahiptir. Bu seçenekleri geliştirme kartı üzerindeki sekiz
adet anahtarın konumları belirlemektedir. Tasarlanan sistemde 1 numaralı seri veri
formatı kullanılmıştır. Bu formatta, Şekil III.6’dan da görüldüğü gibi, OEM III
geliştirme kartının seri portundan veri saniyede üç byte şeklinde iletilmektedir. İlk
byte durum byte’ı, ikinci byte nabız bilgisine ait byte, üçüncü byte ise oksijen
saturasyonu (SpO2) bilgisine ait byte’dır [25]. 2 numaralı Seri veri formatında ise
her veri çerçevesi 5 byte’dan oluşmaktadır ve her 25 adet veri çerçevesi 1 paket
anlamına gelmektedir. Saniyede 3 paket yani başka bir deyişle 75 veri çerçevesi (375
byte) iletilmektedir.
Şekil III.6 1 numaralı seri veri formatı [25]
SNSD : Algılayıcı oksimetre cihazına bağlı değil (Sensor Disconnect)
OOT : Peş peşe gelen darbe sinyallerinin olmaması
LPRF : Düşük perfüzyon
Perfüzyon : Kanın dokulardan belirli hız ve basınç altında geçmesi
MPRF : Marjinal Perfüzyon (Perfüzyon sınırda)
47
ARTF: Geçerli nabız aralığı ile tespit edilen nabız eşleşmemesi (Artifact)
Bu tez çalışmasında, Şekil III.7’de görüldüğü gibi, NONIN firmasının
üretmiş olduğu OEM III geliştirme kartı ve Şekil III.8’de görüldüğü gibi, 8000AA
model 1m uzunluğundaki Parmak tip pals-oksimetre algılayıcı ve OEM III modül
kullanılmıştır.
Şekil III.7 OEM III Geliştirme Kartı
(a)
(b)
Şekil III.8 Pals Oksimetre a) Pals-Oksimetre Algılayıcısı , b) OEM III Modül
b. DS18B20 Sayısal Sıcaklık Algılayıcısı
DS18B20 sayısal sıcaklık algılayıcısı, tek hat üzerinden haberleşme yapan bir
sıcaklık algılayıcısıdır.
Harici hiçbir devre elemanı gerektirmez.
Veri hattı
üzerinden enerjilendirilebilir. Bekleme modunda iken güç harcamaz. Ölçüm aralığı
-55°C ile +125°C arasında 0.5°C artışlar gösterir. Sıcaklığı 9 bit sayısal (dijital)
değer olarak okur. Sıcaklığı 200ms içerisinde sayısal kelime haline dönüştürür [26].
48
Şekil III.9’da DS18B20 sayısal sıcaklık algılayıcısının iki farklı kılıflarda pin
bağlantıları görülmektedir.
Şekil III.9 DS18B20 Sıcaklık Algılayıcısı Pin Konfigürasyonu [26]
GND : Toprak yada Şase (Ground)
DQ : Veri Giriş-Çıkışı
VDD : Seçenekli (Opsiyonel) besleme
NC : Bağlantı yapılmıyor (No Connection)
Sıcaklığı 9 bit okur ve Şekil III.10’da görüldüğü gibi 9. bit sıcaklık değerinin
polaritesini belirleyen bitdir. Eğer 9. bit, bir ise sıcaklık negatif, sıfır ise pozitif
anlamına gelmektedir [26].
Şekil III.10 DS18B20 sıcaklık okuma örneği [26]
Tablo III.1, Ds1820 sıcaklık algılayıcısının sıcaklıkla – veri ilişkisini gösteren
bir tablodur [26].
49
Tablo III.1 DS18B20 sıcaklık-sayısal veri ilişkisi [26]
Sıcaklık
Sayısal Çıkış (Binary-2’li)
Sayısal Çıkış (Hex-16’lı)
+125°C
00000000 11111010
00FAh
+25°C
00000000 00110010
0032h
+1/2°C
00000000 00000001
0001h
+0°C
00000000 00000000
0000h
-1/2°C
11111111 11111111
FFFFh
-25°C
11111111 11001110
FFCEh
-55°C
11111111 100010010
FF92h
III.1.2.2 Kontrol Ünitesi
Bir bilgisayar içinde bulunması gereken Hafıza, Giriş/Çıkış ünitesi gibi
elemanların CPU ile birlikte tek bir entegre içerisinde üretilmiş haline
Mikrodenetleyici denir. Böylece hem yer tasarrufu yapılıp maliyet düşürülürken
hem de tasarım kolaylaştırılmış ve programlama işlemi basitleştirilmiş olur.
Mikrodenetleyiciler; Microchip, Intel, Motorola, SGS Thomson, Hitachi gibi birçok
firma tarafından üretilmektedir.
vardır.
Her üreticinin en az birkaç mikrodenetleyicisi
Örneğin microchip 12C508, 16C84, 16F84 ve 16F877 gibi farklı
mikrodenetleyicilere sahiptir ve hemen hemen aynı komutlarla programlanırlar.
Mikrodenetleyici seçerken öncelikle uygulama ihtiyacının tamamını karşılamasına
sonra da fiyatına bakılmalıdır.
Ayrıca yazılım (program) desteğinin/araçlarının
(derleyici, simülatör v.s.) bulunup bulunmadığına da dikkat edilmelidir. Piyasada,
internet’de bol miktarda uygulama programlarının bulunabilmesi de örnek olması
açısından faydalıdır. Sayılan özellikler göz önüne alınırsa (şu an için) Microchip
firması tarafından üretilen kısaca PIC olarak ifade edilen mikrodenetleyicilerin
kullanılması oldukça avantajlı gözükmektedir [14].
PIC İngilizcede “Peripheral Interface Controller” yani “Çevre Üniteleri
Kontrol edici Arabirim” anlamı taşıyan kelimelerin baş harflerinden oluşmuştur [14].
50
Şekil III.11 PIC (Peripheral Interface Contoller) [14]
PIC mikrodenetleyicisinin tercih sebeplerini beş başlık altında incelenebilir :
Kod Verimliliği : PIC Harvard Mimarisi temelli sekiz bitlik bir
mikrodenetleyicidir. Bu bellek ve veri için ayrı yerleşik veri yollarının bulunduğu
anlamına gelir. Böylece akış denetiminde yapılabilecek işlem sayısı ve program
belleğine yapılabilecek aynı andaki erişim sayısı arttırılmış olur [14,27].
Güvenirlilik: Tüm komutlar 12 bitlik veya 14 bitlik program belleği
sözcüğüne sığar. Yazılımın, programın veri kısmına atlamaya ve veriyi komut gibi
çalıştırmaya ihtiyacı yoktur [14,27].
Komut Seti: Her bir komut tek çevrimde çalışır.
çalışmasını ve işletmesini sağlayan bilgidir.
Mikrodenetleyicinin
Başarılı bir uygulama isteniyorsa
yazılım hatasız olmalıdır. Yazılım Basic, C, Assembly gibi çeşitli dillerde veya ikili
(binary) olarak yazılabilir [14,27].
Hız: PIC oldukça hızlı bir entegredir. Örneğin beş milyon komutluk bir
programın 20 MHz’lik bir kristal ile adımlanması yalnız 1 saniye sürer. Bu süre 386
SX 33 işlemcisinin neredeyde iki katıdır [14,27].
Statik İşlem: PIC tamamen statik bir mikrodenetleyicidir. Başka bir deyişle,
saati durdurduğumuzda tüm yazmaç bilgileri korunur. PIC uyku moduna geçtiğinde,
saati durur ve bazı bayraklar oluşturarak PIC’in hangi durumda kaldığını size
hatırlatır. PIC uyku modunda sadece 1 mA’den küçük bir akımdan oluşan bekleme
akımını kullanır [14,27].
Tasarlanan
sistemin
bu
ünitesi
PIC16F877A
mikrodenetleyicisinden
oluşmaktadır. Bu denetleyici algılayıcı ünitesindeki, pals-oksimetre algılayıcısından
saniyede 3 byte sayısal şekilde gelen verilerden, ikinci byte nabız ve üçüncü byte
oksijen saturasyonu (SpO2) bilgilerini ayırır ve bu iki veriyi arka arkaya alır. Yine
51
algılayıcı ünitesindeki sıcaklık algılayıcısından gelen ortam sıcaklığı bilgisini de
alarak toplamda 3 byte veriyi arka arkaya alır. Aldığı bu verileri önce nabız, daha
sonra oksijen saturasyonu ve en son sıcaklık bilgisi olmak üzere sırasıyla RF modüle
aktarır. Aynı zamanda bu verileri, Lcd ekrana da aktararak, vericiden gönderilen
verilerin görülmesini sağlar.
Şekil III.12 Verici Birimi Kontrol Ünitesi PIC16F877A Pin Bağlantıları
III.1.2.3 RF Modül Ünitesi
RF Modül ünitesinde kullanılan UFM-M11 modem modüller,
434 MHz
UHF bandında üretilmiş modüllerdir. Uzaktan kontrol sistemleri, Yerel Ağ (LAN)
uygulamaları, telemetri sistemleri ve güvenlik amaçlı alarm sistemleri gibi çeşitli
uygulama alanlarına sahiptir. Bu modül kullanıcının sistemine entegre olabilecek
şekilde tasarlanmıştır. İletim Tipi Asenkron (UART) ve iletişim hızı 9.6Kbps’dir.
Genel data formatı olarak data modüle Şekil III.14’de görüldüğü gibi verilmelidir.
Data, modüle önce 3 byte başlangıç byte’ları, daha sonra maksimum 60 byte data ve
sonunda 5 byte bitiş byte’ları şeklinde verilmelidir. Modül üretildiği band içerisinde
Tablo III.3’de görüldüğü gibi 10 farklı kanalda çalışabilmektedir.
Kullanıcı
ihtiyacına ve isteğine bağlı olarak bu kanallardan birini seçebilir. Kanal bilgisi
modül hafızasında saklanır, enerji kesilse dahi en son tanımlanan değer kullanılır.
Data formatı olarak 8 veri bitine sahiptir, eşlik biti yoktur, stop biti 1 ve akış kontrolü
yoktur [28].
52
Şekil III.13 RF Modül görünüşü [28]
Tablo III.2 RF Modül Pin Özellikleri [28]
Pin
1,3,4
Pin İsmi Giriş/Çıkış
GND
-
Açıklama
Toprak Hattına
Bağlayınız.
2
ANT
-
Anten Bağlantı Noktası
50 ohm anten bağlayınız
5
NC
-
-
Boşta bırakınız.
6
NC
-
-
Boşta bırakınız.
7
NC
-
-
Boşta bırakınız.
8
RX
I
RX – UART (3V DC)
İşlemcinizin TX-UART
Pinine
9
TX
O
TX – UART (3V DC)
İşlemcinizin RX-UART
Pinine
10
NC
-
-
Boşta bırakınız.
11
VCC
-
+3V DC Besleme
Modül Beslemesi
Şekil III.14 RF Modül Genel Data Formatı [28]
53
Tablo III.3 RF Modül kanallarına göre çalışma frekansları [28]
Kanal 0
433.05 MHz
Kanal 1
433.25 MHz
Kanal 2
433.45 MHz
Kanal 3
433.65 MHz
Kanal 4
433.85 MHz
Kanal 5
434.05 MHz
Kanal 6
434.25 MHz
Kanal 7
434.45 MHz
Kanal 8
434.65 MHz
Kanal 9
434.85 MHz
III.1.2.4 Regüle Ünitesi
Cihaz beslemesi 9V’luk DC bataryadır. Fakat devre içerisinde farklı
beslemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Mikrodenetleyici beslemeleri için 5V, RF modül
için 3V kullanılır. Bu gerilimleri elde etmek için Şekil III.15‘de görülen 9V-3V ve
Şekil III.16’da görülen 9V-5V regüle devreleri sistemde kullanılmıştır.
Şekil III.15 9V-3V Regülatör Devre Şeması
54
Şekil III.16 9V-5V Regülatör Devre Şeması
III.1.3 Alıcı birimin çalışma prensibi
Alıcı birime yerleştirilen RF modül, 9600 baud rate de verici birimden almış
olduğu verileri arka arkaya PIC’ e göndermektedir. PIC sırasıyla almış olduğu nabız,
oksijen saturasyonu (SpO2) ve sıcaklık bilgilerini bilgisayara aktarmaktadır.
Bilgisayara aktarmadan önce verinin gerilim seviyesi PIC ile bilgisayar arasında
TTL/232 uygunlaştırıcı kullanılarak bilgisayarın seri port gerilim seviyesine uygun
hale getirilmiştir. Gerilim seviye uygunlaştırıcı olarak PIC ile bilgisayar seri portu
arasında MAX232 entegresi kullanılmıştır.
Bilgisayara alınan veriler LabVIEW
yazılımı ile hazırlanan arayüze aktarılmıştır.
III.1.4 Alıcı Birim Donanımı
Şekil III.17’de görüldüğü gibi alıcı birim 4 alt üniteden oluşmaktadır:
• RF Ünitesi
• Kontrol Ünitesi
• PIC-PC Arası Seviye Uygunlaştırıcı Ünite (MAX 232)
• Regüle Ünitesi
55
Şekil III.17Alıcı birimi açık devre şeması
56
Verici birim ile alıcı birim yapıları benzerdir. Temel farklılık ana kontrol
mikrodenetleyicilerine yüklenen yazılımlardır.
III.2 YAZILIM
Verici ve Alıcı birimlerde ana kontrolü sağlayan birer adet mikrodenetleyici
kullanılmış ve mikrodenetleyiciye yüklenmek üzere bir adet yazılım hazırlanmıştır.
Yazılımlar MicroCode Studio programında yazılıp derlenmiştir. Ayrıca bilgisayara
alınan verilerin görüntülenmesi için LabVIEW yazılımı kullanılarak kullanıcı
arayüzü hazırlanmıştır.
III.2.1 Mikrodenetleyicinin Programlanması
III.2.1.1 Verici Ana Kontrol PIC16F877A Yazılımı
Ana kontrol yazılımında, programın en başında port c.0’a bağlı OEM III
geliştirme kartından 3 byte veri arka arkaya (durum – nabız – oksijen saturasyonu)
alınır. Kullanılan sıcaklık algılayıcısı tek hat sayısal sıcaklık algılayıcısı olduğu için
bu algılayıcıdan verileri okumak için öncelikle DS18B20 datasheet sayfasından
komut setleri incelendiğinde sıcaklık çevrimine başlaması için belli komutlar
gönderilerek sıcaklık algılayıcısı sıcaklık dönüşümü yapmaya başlar.
Sıcaklık
çevrimi yaparken DS18B20 sıfır bilgisi gönderir çevrim tamamlandığında 1 bilgisini
gönderir, 1 bilgisinin gelip gelmediği kontrol edilerek çevrimin gerçekleşip
gerçekleşmediği kontrol edilir, çevrim tamamlandığında değeri sıcaklık algılayıcısı
kendi not defterine kaydeder, oku komutu gönderilerek veri okunur.
Sıcaklık
algılayıcısından gelen verinin 9. biti polariteyi belirlediği takdirde +0.5°C
hassasiyetle yaptığı ölçümü, 11.bit polarite biti tanımlanarak matematiksel işlem
komutları ile +0.1°C hassasiyete dönüşümü gerçekleştirilir. PIC’in almış olduğu
değerler önce Lcd ekrana gönderilerek yazdırılır.
Aynı veriler, verici ve alıcı
modüllerin data formatlarında bulunan başlangıç (start of frame) ve bitiş (end of
frame) bitleri eklenerek, datalar portc.2’ye bağlı olan RF modüle gönderilir. Şekil
III.18’de verici birim mikrodenetleyicisinde yazılmış olan programın akış şeması
görülmektedir.
57
Şekil III.18 Verici Birim Akış Şeması
III.2.1.2 Alıcı Ana Kontrol PIC16F877A Yazılımı
Alıcı birim yazılımında, veriler RF modül vasıtasıyla alınmakta ve portd .0
pininden PIC’e aktarılmaktadır.
Yine burada PIC gelen veri çerçevelerinin
başlangıcının tespiti için başlangıç biti (start of frame) gelene kadar veri almamakta,
bu veri geldikten sonra sırasıyla vericiden gelen Nabız, oksijen saturasyonu ve
sıcaklık verilerini almaktadır. Aldığı verileri bilgisayarın seri portu ile PIC arası
seviye uygunlaştırıcı görevi gören MAX232 entegresinin veri okuma pinine
göndermektedir.
Şekil III.19’da alıcı birim mikrodenetleyicisinde yazılmış olan
programın akış şeması görülmektedir.
58
Şekil III.19 Alıcı birim akış şeması
III.2.2 LabVIEW ile Arayüz Tasarımı
LabVIEW, Amerikan National Instruments firmasının geliştirmiş olduğu
yazılım platformudur.
Seksenli yıllardan beri mühendisler ve bilim adamlarınca işaret işleme
konularında sıklıkla kullanılmaktadır.
Geleneksel metin tabanlı (text based)
programlama dillerinden farklı olarak görsel bir programlama dilidir.
Program
geliştirilirken printf (“hello world”/n); gibi yazı dili kullanmak yerine akış şeması
(flow chart) çizilir.
Sanal cihaz (Virtual Instrument) felsefesinde LabVIEW
programları, ön panel (Front Panel) ve blok diyagram (Block Diagram) olmak üzere
iki kısımdan oluşur.
Ön panel kullanıcılar tarafından görünen arayüzdür. Bu
arayüzün arkasında şemalardan oluşan bir blok diyagram bulunur.
Real-time, FPGA, Mobile, Embedded, Datalogging and Supervisory Control,
Vision Development, Motion Control, Sound and Vibration, Statechart, Simulation
gibi ek modülleri de bulunmaktadır[29].
59
LabVIEW’de VISA ismi verilen Şekil III.20’de gösterilen, çeşitli portlardan
giriş ve çıkış düzenlemelerinin gerçekleştirildiği bir giriş - çıkış dili mevcuttur [30].
Şekil III.20 LabVIEW National Instruments – VISA hiyerarşisi [30]
VISA çeşitli haberleşme arayüzlerinden gelen verileri kontrol edebilme
yeteneğine sahip sanal bir LabVIEW cihazıdır. Bu çalışmada veriler bilgisayara seri
port üzerinden alındığı için, Şekil III.21’de görüldüğü gibi VISA-Seri port
konfigürasyon araçları kullanılmıştır [30].
Şekil III.21 VISA Seri Port Konfigürasyonu
Şekil III.22’de gerçekleştirilen LabVIEW uygulamasına ait blok diyagram
penceresi görülmektedir.
60
Şekil III.22 LabVIEW uygulama blok diyagramı
61
Şekil III.22 LabVIEW uygulama blok diyagramı (devamı)
62
Şekil III.23 Seri portdan veri alma işlemi
Şekil III.23’den görüldüğü gibi, bilgisayarın seri portundan verilerin
eşzamanlı olarak alınabilmesi için öncelikle verilerin alındığı seri porta ait iletişim
özellikleri ile, LabVIEW kısmında bu verileri alan sanal cihazın (VISA) iletişim
özelliklerinin aynı olması gerekmektedir. Bunu sağlayabilmek için LabVIEW seri
port konfigürasyon sanal cihazında (VISA SERIAL) seri port konfigürasyonu,
iletişim hızı “9600bit/s”, veri biti “8 bit”, eşlik (parity) biti “0”, stop biti “1 bit”, akış
kontrolü “yok (None)” olacak şekilde seçilmiştir. Bu konfigürasyonların yanı sıra
verilerin alındığı bilgisayarda “NI-VISA RunTime” programının kurulması
gerekmektedir.
Bu program National Instruments LabVIEW programının VISA
yazılımıdır.
Seri,
GPIB,
USB
gibi
çeşitli
haberleşme
arabirimlerini
desteklemektedir. Bu programı kurduktan ve seri port ayarlarını gerçekleştirdikten
sonra, bilgisayara seri arabirim üzerinden sırasıyla nabız, SpO2 ve ortam sıcaklığı
şeklinde alınan veriler belli bir gecikme sağlanarak “VISA Flush I/O Buffer” sanal
cihazına alınmaktadır.
Bu cihaz verileri sürekli seri arabirim üzerinden alarak
tampon bölgede muhafaza ederek, seri port sanal cihazı ile okuyan sanal birim
arasında uyumu (senkronizasyonu) sağlamaktadır. Hemen arkasında “VISA Set
Timeout” kullanılarak, VISA arabiriminden alınan verilerin zaman aşımına
uğrayarak kaybolmasını engellemek amacıyla kullanılmıştır. Bu işlemlerin ardından,
belli bir süre gecikmeyle VISA’yı oku (VISA Read) sanal cihazı kullanılarak, VISA
63
SERIAL ile VISA Read arasındaki tampon bölgeden okunan veriler VISA’yı oku
biriminin buffer olarak isimlendirilen tampon bölgesine aktarılmaktadır. Bu işlem
gerçekleştirilirken gelen verilerin kaçar byte’lık okunması gerektiğini belirtmek için,
çalışmamızda 3 basamak Nabız bilgisi, 3 basamak SpO2 bilgisi ve 3 basamak
sıcaklık bilgileri geldiğinden dolayı VISA’yı oku birimi üzerinde byte sayıcı (byte
count) kısmına 9 yazılmıştır. Tampon bölgeyi oku (read buffer) göstergesiyle de ön
panelde gelen veriler, dokuz basamakta kullanıcıya gösterilmektedir. Bu noktaya
kadar yapılan işlemler sonucunda veriler seri arabirimden alınmış ve ön panelde
gösterilmiştir.
Seri arabirimden veri alma işleminde yapılacak son işlem, ilgili
arabirim (COM1, COM2 gibi) tarafından açılan oturumun kapatılması işlemidir.
Bunu yapabilmek için de VISA’yı kapat (VISA Close) adı verilen sanal cihazın
kullanılması gerekmektedir.
mutlaka kapatılmalıdır.
Her VISA oturumu, veri alma işlemi bitirildiğinde
Bu nedenle VISA’yı oku biriminin hemen arkasından
VISA’yı kapat birimi kullanılmıştır. VISA’yı kapat sanal cihazının hemen ardında,
veri alma ile ilgili herhangi bir hata durumu oluştuğunda göstermesi için hata
göstergesi (Simpe Error Handler) kullanılmıştır.
Şekil III.24 Verileri ayırma ve sayıya dönüştürme
Şekil III.24’de nabız verisi için gerçekleştirilen verileri ayırma işleminde
görüldüğü gibi, dokuz basamaklı onlu metin (decimal string) halinde seri
arabirimden alınan nabız, SpO2 ve sıcaklık verilerinin üçer üçer ayrılması
gerekmektedir. Bu işlemi gerçekleştirebilmek için metni altbölümlere ayıran “String
64
Subset” nesnesi kullanılmıştır. Bu nesne üç girişe ve bir çıkışa sahip bir birimdir.
İlk girişe, 9 basamaklı alınan metin ifade girilmekte, ikinci girişte, alınan metin
ifadeyi altbölümlere ayırma işleminin nereden başlaması gerektiğini bildirmek adına
bir başlangıç (offset) sabiti belirtilmekte, üçüncü girişte ise belirtilen başlangıç
noktasından ne kadar uzunlukta bölmesi gerektiğine dair bir uzunluk sabiti
belirtilmektedir. Örneğin nabız verisi, gelen 9 basamaklı “onlu metin” ifadenin ilk
üç basamağında olacağı için başlangıç değeri sıfır, uzunluk değeri de üç olarak
belirtilmiştir. Dizi mantığıyla çalıştığından dolayı alınan onlu metin ifadenin sıfırıncı
basamağından (ilk basamak) başlayarak üç basamak uzunluğundaki kısmı alarak tek
çıkışından sadece bu üç basamaklı veriyi yani nabız bilgisini bize vermektedir. Aynı
şekilde SpO2 için başlangıç 3, uzunluk 3; sıcaklık için başlangıç 6, uzunluk 3 olarak
belirtilerek dokuz basamaklı metin ifade üç parçaya bölünmüştür.
Her birinin
çıkışına Nabız, SpO2 ve sıcaklık adı verilen göstergeler bağlanarak kullanıcının ön
panelde verileri, basamaklara ayrılmış halleriyle görebilmeleri sağlanmış olmaktadır.
Basamaklara ayırarak ön panelde gösterilen veriler, onlu metin yapısına sahip veriler
olduğundan bu verilerle herhangi bir karşılaştırma işlemi yapılamaz. Karşılaştırma
yapabilmek için, onlu metin ifadelerini rakama çeviren “Decimal String to Number”
operatörü kullanılmıştır. Bu operatör kullanılarak sayı haline getirilen onlu metin
ifadeler artık karşılaştırma işlemlerinde kullanılabilir yapıya dönüşmüş olmaktadır.
İlgili hastanın rakama dönüştürülen fizyolojik verilerinin kayıtlarının
tutulması ve istatistiğinin oluşturulması amacıyla Şekil III.25’de görüldüğü gibi, dizi
oluşturma ve oluşturulan dizinin dosyaya kaydedilmesini sağlayan “Build Array” ve
“Write To Spreadsheet File” nesneleri kullanılmıştır.
Şekil III.25 Gelen verilerin kayıt altında tutulması
65
Öncelikle nabız verisinin, gerçekleştirilen LabVIEW uygulamasında hangi
basamaklardan geçtiği ele alınmıştır. Nabız, kalp atışının uçtaki atardamarlardan
hissedilmesine denir. Normal nabız erişkinde dakikada 60–90 kez, çocukta dakikada
80–100 kez, bebekte dakikada 100–120 kez civarındadır. Nabız, kalbin attığını
gösterir [43].
Tablo III.4 Yaş-Nabız İlişkisi [44]
Yaş
Nabız Aralığı
0-1
120-140
1-3
90-120
3-7
90-100
7-20
80-90
20 yaşından sonra
60-80
Tablo III.4 ‘teki bilgiler ışığında gelen nabız bilgisi belli yaş gruplarına göre
incelenmiştir.
Bu doğrultuda hastanın yaşının ön panelden girilebilmesi için
“Hastanın Yaşı” isimli bir kontrol birimi yerleştirilmiştir. Kullanıcı, ilgili kontrol
noktasına hastanın yaşını girecektir.
Şekil III.26 Nabız değerinin yaşa göre değerlendirilmesi
Şekil III.26’da görüldüğü gibi, girilen yaş bilgisine göre algılanan nabzın
normal olup olmadığının değerlendirilebilmesi için iç içe “case structure” nesneleri
yerleştirilmiştir. Öncelikle yaş bilgisi 20 değeri ile karşılaştırılmaktadır. Eğer yaş
verisi, 20’ye eşit ya da daha büyükse, kullanıcıyı yetişkin kategorisine dahil etmek
66
için oluşturulan “case structure” lardan (durum yapıları) en dıştakinin, Doğru (True)
durumuna eşitlenmesi adına koşul noktası olan structure yapı üzerindeki soru işareti
kısmına, karşılaştırma operatörünün çıkışı bağlanmıştır. Aynı zamanda, rakama
çevrilen nabız bilgisi 60 ve 80 aralığı ile karşılaştırılarak, karşılaştırma operatörü
çıkışı yine case structure yapıya bir giriş olarak bağlanmıştır. Böylelikle yaş 20’ye
eşit ya da daha büyükse karşılaştırma operatörü çıkışından doğru (true) bilgisi
geleceği için ilk case structure yapısının içerisindeki true durumuna dahil olacaktır.
True durumlarında herhangi bir işleme dahil edilmediğinden, nabız verisi 60’dan
küçük ise “düşük nabız” mesajı ön panelde belirecek veya 80’den büyükse yine ön
panelde “yüksek nabız” mesajı belirecektir. Eğer yaş 20’ye eşit ya da büyük değilse,
yaş karşılaştırma operatörü çıkışından yanlış (false) bilgisi geleceğinden farklı bir
kategori içerisine girecektir. Yeni kategori yaşı 7’ye eşit veya 20 yaşından küçük
olanların kategorisi, bu kategori için nabız aralığı 80 ile 90 olduğu için yine bu yaş
kategorisinde kullanıcı yaşını girdiğinde kendisine ait case structure yapısına dahil
olacak ve bu aralık üzerinden düşük yada yüksek nabız değerlendirmesine dahil
olacaktır. Aynı şekilde 3 yaşına eşit yada 7 yaşından küçük olan kullanıcılar için 90100 nabız aralığı, 1 ile 3 yaş arasında 90-120 nabız aralığı ve 1 yaşına eşit ya da daha
küçük bebekler içinde 120-140 nabız aralıkları tanımlanarak iç içe case structure
yapılarla nabız verileri karşılaştırılıp çıkıştaki düşük nabız ve yüksek nabız mesajları
belirecektir.
LabVIEW kullanıcı ön panelinde beliren “Yüksek nabız”, “Düşük nabız”,
“Hastanın solunum desteğine ihtiyacı var”, “SpO2 algılayıcısı parmağa takılı değil”
ve “ortam sıcaklığı 40 derecenin üzerinde” şeklinde beş adet farklı uyarı mesajı için
ayrı ayrı ikişer adet “case structure” yapıları kullanılmıştır.
Şekil III.27’de,
“Hastanın solunum desteğine ihtiyacı var” uyarı mesajı için hazırlanan yapı
görülmektedir. Tüm uyarı mesajları için bu şekilde bir yapı hazırlanmıştır.
67
Şekil III.27 “Hastanın solunum desteğine ihtiyacı var” mesajı için ikili case-structure
yapısı
Nabız uygulamasında, ön panelde düşük nabız uyarı mesajı için, öncelikle ön
panele geçilerek burada farenin sağ butonuna tıklanarak kontrol araçlarının
bulunduğu menüden tüm kontrol araçlarının bulunduğu “all controls” menüsüne
tıklayarak, buradaki “containers” menüsü içerisinden “tab control” seçilerek ekrana
uyarı mesajı yazılabilecek bir içerik alanına erişilmelidir. Bu alan standart olarak iki
sayfalı gelmektedir. İki ayrı sayfaya, ayrı içerikler yazılarak aynı “tab control” sanal
cihazı üzerinden iki mesaj kontrol edilebilmektedir. İsteğe bağlı olarak kontrol
edilecek mesaj sayısı arttırılabilir. Gerçekleştirilen uygulamada her uyarı mesajı için
ayrı “tab control” sanal nesnesi kullanılmıştır. Düşük Nabız ve Yüksek Nabız uyarı
mesajları için kullanılan “tab Control” sanal cihazları, bir “case structure” yapı
içerisinde kullanılmıştır. Bunun nedeni, pulse oksimetre algılayıcısı parmağa takılı
olmadığında SpO2 ve nabız verileri 127 ye eşit olacaktır. Bu durumda, ekranda
“pulse oksimetre algılayıcısı parmağa takılı değil” ve “yüksek nabız” uyarı mesajları
belirecektir. Ancak yüksek nabız bilgisi, algılayıcı parmağa takılı değilken oluşması
mümkün olmadığından bu veri geçersizdir ve
“yüksek nabız” uyarı mesajının
verilmesi engellenmiştir.
Düşük Nabız uyarısı için, alınan Tab control içerisine “Düşük Nabız” ifadesi
(sabiti) yazılmıştır. Tüm uyarı mesajları için de kendilerine ait “tab Control” sanal
nesneleri içinde yer verildiği için blok diyagramda ilgili “tab control” aktif
olduğunda kendisine ait belirtilmiş uyarı mesajı ekranda görüntülenmektedir. Yaşa
göre nabız aralıklarının kontrolünü sağlayan karşılaştırma operatörleri çıkışından,
“düşük nabız” ya da “yüksek nabız” uyarısı geldiği takdirde, bu iki uyarının çıkışı
“veya” operatörü aracılığıyla mantıksal veya işlemine tâbi tutulduğundan, mesajın
yanı sıra kritik nabız ledi de ışık verecektir. Düşük nabız durumunda, ilgili Case
68
Structure yapısının koşul noktasına “True” bilgisi geleceğinden, program true
durumunun içerisine girecektir. Burada page 1 (sayfa 1) yazılı sabit bulunmaktadır.
Bu sabit tab control’e ait bir sabit olmakla birlikte ilgili tab control üzerinde sırasıyla
sağ tıklanarak, ” create constant” işlemleri gerçekleştirilerek oluşturulmuştur. Sayfa
1 yazılı sabit, true durumunun içerisinde bulunduğu için, true durumunda sayfa 1’i
aktif edeceği bilgisini case structure yapısı dışında oluşturulan Tab control noktasına
bildirir ve bu nokta üzerinden ekranda Düşük Nabız uyarısı belirmektedir. Tab
Control noktası, ilgili tab control üzerinde sırasıyla sağ tıklanarak, “create local
variable” işlemleri gerçekleştirilerek oluşturulmuştur. Ekranda ilgili uyarı mesajı
belirdikten sonra yapılması gereken işlem, uyarı durumu kalktığında kritik nabız
uyarısını veren ledin sönmesiyle birlikte mesajın da kaldırılmasıdır.
Bunu
gerçekleştirmek için yine karşılaştırma operatörlerinden “düşük nabız” ya da “yüksek
nabız” uyarıları kalkacağı için ilgili nokta üzerinde false bilgisi geleceğinden dolayı
oluşturulan ikinci case structure yapısının false durumu içerisine girecektir. False
durumu içerisinde “visible” isimli bir düğüm özelliği (property node) tanımlanmıştır.
Düğüm özelliğinin (property node) temel işlevi, tanımlandığı birimin çeşitli
özelliklerini farklı noktalar üzerinden kontrol edilebilmesidir. Burada düşük nabız
uyarısını sağlayan tab control sanal cihazına, visible isimli property node
tanımlanmış ve bu birimi aktif ya da pasif ederek verilen uyarı mesajının aktif ya da
pasif edilmesi sağlanmıştır. Eğer kritik nabız uyarı ledi ışık verirse, düşük ya da
yüksek nabız ilgili noktasından true bilgisi geleceğinden yine ekrandaki mesajın
gösterilmesiyle ilgili case structure yapısının koşul noktasına true verisi gelecek ve
program true durumunun içerisine girecektir.
Burada da visible düğümüne true
verisi gönderildiği için ekranda uyarı mesajı aktif olacaktır.
“Yüksek nabız”, “kritik SpO2”, “pulse oksimetre parmağa takılı değil” ve
“sıcaklık”
structure yapıları da, düşük nabız yapısı mantığı ile aynı işlem
basamakları kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
SpO2 (oksijen miktarı) işareti her kalp atış periyodunda bir maksimum
değerle minimum değer arasında değişim gösterir. Normal fizyolojik şartlar altında
bu değişimin tepe değeri %90’ın üzerinde olmalıdır. Bu oranın %90’ının altına
indiği hastalarda solunum desteği gerekebilir [16]. LabVIEW uygulamasının SpO2
basamağı bu bilgiler ışığında gerçekleştirilmiştir. Tıpkı nabızda olduğu gibi, burada
da gelen SpO2 verisi %90 değerinin altında ise “hastanın solunum desteğine ihtiyacı
vardır” şeklinde uyarı ledi ve mesajı ile gerekli uyarının ön panelde verilmesi
69
sağlanmıştır. Ayrıca Pulse oksimetre algılayıcısı parmağa takılı olmadığı durumda
SpO2 verisi 127 ye eşit olduğundan, bu sayı kontrol edilerek parmağa takılı olup
olmadığına dair uyarı mesajı da ekranda belirtilmektedir.
Sıcaklık verisi, aynı şekilde ortam sıcaklığı 40°C (istenilen değer atanabilir)
nin üzerine çıktığı durumlarda, ilgili uyarı ledinin yanması ve mesajının ön panelde
belirmesi sağlanmıştır.
Böylelikle algılanan veriler ve uyarılar Şekil III.28’de görülen arayüz
üzerinden izlenebilmektedir.
Şekil III.28 LabVIEW uygulama ön paneli
70
Hazırlanan arayüz, LabVIEW “Web Puplishing Tool” nesnesi kullanılarak
aynı iletişim ağı (network) içerisinde yayımlanmıştır. Böylelikle alınan verilerin
takibini yapacak ilgili bireyin (doktor), kablosuz modülün kapsama alanı içerisinde
kalma zorunluluğu da ortadan kaldırılmıştır. Arayüz hazırlandıktan sonra, araçlar
(tools) menüsünden “Web Publishing Tool” seçilerek Şekil III. 29’da görülen
menüde “Start Web Server” seçeneği ile, arayüzü hazırlanan bilgisayarda server
hizmeti başlatılmış olmaktadır.
Bunun ardından istenirse arayüzün internet
ortamındaki görünümünü, ön görüntüleme (Preview in Browser) seçeneği ile kontrol
edilebilir. Görüntülenen arayüzün erişim adresi (web adresi-URL), aynı network
içerisinde başka bir bilgisayarda yazılarak arayüze erişilebilmektedir. Aynı network
içerisinde başka bir bilgisayarda kullanıcı ön panelini görüntüleyebilmek için,
görüntülenecek içerik LabVIEW içeriği olduğundan network içerisindeki bilgisayara
“LabVIEW RunTime Engine” programının kurulması yeterlidir.
Bu program,
LabVIEW klasörü içerisindeki “components” klasörü altında bulunmaktadır.
Şekil III. 29 LabVIEW internet ortamından yayın (Web Publishing Tool)
71
BÖLÜM IV
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu tezde gerçekleştirilen en önemli fayda, maliyeti düşük olan ve kolaylıkla
temin edilebilen basit algılayıcıları kablosuz hale dönüştürerek kullanım yelpazesini
genişletmek olmuştur. Ayrıca bu çalışmada üzerinde durulan bir diğer önemli nokta
da, verilerin bilgisayar destekli olarak bir grafiksel geliştirme ortamında, görselliği
daha zengin bir arayüzle birlikte web üzerinden aynı ağ içinde bulunan başka
kullanıcılara iletilebilmesi ve paylaşılabilmesidir. Tıp ve sağlık alanında yapılan
çalışmayla, evinde ya da hastanede tedavi gören bir hastanın kanındaki oksijen
miktarı bilgisi, kablosuz olarak bilgisayara taşınıp, aynı ağ içerisinde bulunan bütün
bilgisayarlardan bu veriye ulaşılabilmektedir. Bu sayede doktor hastasına ait veriyi
basit bir algılayıcıyla, geliştirilen ara birimler yardımı ile kontrol edebilmektedir.
Böylelikle tasarlanmış olan sistem portatif olarak taşınabilme özelliğinin bulunması
avantajı ile hastanın hastane içerisinde dolaşabilme özgürlüğü ile oksijen ihtiyacı
kontrol edilebilir.
Aynı şekilde ev otomasyonu alanında yapılan diğer bir çalışmayla da ilgili
ortamın sıcaklık bilgisi, basit yarıiletken sıcaklık algılayıcısı aracılığıyla algılanarak
kablosuz
taşınmış
ve
bu
sayede
ilgili
ortamın
uzaktan
kontrolü
gerçekleştirilebilmiştir. Örneğin bir serada sıcaklık ölçümü yapılmak istenen birime
bu modül yerleştirilerek merkezdeki bilgisayara gerekli bilgiler aktarılabilmektedir.
Sistemde kablosuz haberleşme için 434 MHz’de haberleşen modüller kullanılmış ve
daha lokal bir uygulama gerçekleştirilmiştir.
Bu modüller yerine maliyeti daha
yüksek olan GSM altyapısını kullanan modüller kullanılarak daha uzak mesafelere
sim kartlarla veriler mesajlar halinde gönderilip daha geniş menzilli bir uygulama
gerçekleştirilebilir.
72
KAYNAKLAR
[1] Çayırpunar, Ö.: “Kablosuz Seri Haberleşme Uygulamaları ve RF Kontrol”,
ODTÜ Robot Topluluğu, (15 Nisan 2010),
http://robot.metu.edu.tr/dosya/RF_Kontrol.pdf
[2] Hairong, Q.; Phani, T.K. and Yingyue, X.: “The development of Localized
Algorithms in Wireless Sensor Networks”, Special Issue Networked Sensors and
Wireless Sensor Platforms, MDPI – Open Access Publishibg, doi:
10.3390/s20700286 , Electrical and Computer Engineering Department, University
of Tennesse, Knoxville, Sensors (2002) 286-293.
[3] Alagöz, F.: “Mobil Ağlar ve Veri Erişim Stratejileri”, Yüksek Lisans Tezi,
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, ElektrikElektronik Anabilim dalı, Kahramanmaraş, Türkiye, (2005) 18-30.
[4] Paksuniemi, M.; Sorvoja, H.; Alasaarela, E.; Myllyla, R.: “ Wireless sensor and
data transmission needs and Technologies for patient monitoring in the operating
room and intensive care unit”, Proceedings of the 2005 IEEE, Engineering in
Medicine and Biology 27th Annual Conference, Shangai, China, September 1-4
(2005) 5182-5185
[5] Chien, C.N.; Hsu, H.W.; Jang, J.K.; Rau, C.L.; Jaw, F.S.: “Microcontroller-based
wireless recorder for biomedical signals” , Proceedings of the 2005 IEEE,
Engineering in Medicine and Biology 27th Annual Conference, Shangai, China,
September 1-4, (2005) 5179-5181
[6] Oweis, R.J.; Barhoum, A.: “PIC microcontroller-based RF wireless ECG
monitoring system”, Journal of Medical Engineering & Technology, Vol. 31, No.6,
doi : 10.1080/03091900600703560, (2007) 410-418
[7] Tonatiuh, R.T.; Ruben, A.P.; Takahashi M.C.: “ Vital Signs Monitoring Through
Internet”, 17th International Conference on Electronics, Communications and
Computers (CONIELECOMP’07), 0-7695-2799-X/07, (2007)
73
[8] Karasulu, B.; Toker, L.; Korukoğlu, S.: “ ZigBee – IEEE 802.15.4 Standardı
Temelli Kablosuz Algılayıcı Ağları”, XIV. Türkiye’de İnternet Konferansı, İstanbul
Bilgi Üniversitesi, Dolapdere, İstanbul, (12-13 Aralık 2009)
[9] Özçiloğlu, M.; Tavlı, B.: “Kablosuz Algılayıcı Ağlarda Gizlilik ve Yaşam Süresi
Eniyilenmesi”, EMO- III. Ağ ve Bilgi Güvenliği Sempozyumu, 5-6 Şubat , Ankara,
(2010)
[10] Yüksel, M.E.; Zaim, A.H.: “ RFID’nin Kablosuz İletişim Teknolojileri ile
etkileşimi”, Akademik Bilişim, Harran Üniversitesi, 11-13 Şubat, Şanlıurfa, (2009),
http://ab.org.tr/ab09/bildiri/74.pdf
[11] MEGEP.: “Elektrik Elektronik Teknolojisi Kablosuz Ağ Sistemleri”, Ankara,
(2007),
http://cygm.meb.gov.tr/modulerprogramlar/kursprogramlari/elektrik/moduller/kablos
uzagsistemleri.pdf
[12] “Elektromanyetik Tayf”, (25 Mayıs 2010),
http://tr.wikipedia.org/wiki/Elektromanyetik_tayf
[13] “Kızıl ötesi”, (20 Mayıs 2010),
http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1z%C4%B1l%C3%B6tesi
[14] Çoşkun, S.: “ Mikrodenetleyici Tabanlı Sesli Bilgilendirme Sistemi OTOGÖZ”,
Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul,
Türkiye, (2008)
[15] Bayhan, S.; Alagöz, F.: “Uydu Ağları Yönlendirme Protokolleri: Problemler ve
Sunulan Bazı Çözümler”, Akademik Bilişim’07 – IX. Akademik Bilişim Konferansı
Bildirileri, 31 Ocak – 2 Şubat, Dumlupınar Üniversitesi, Kütahya, (2007)
[16] Tözün, T.; Sarıca, H.: “ Mikrodenetleyici Tabanlı Kablosuz Ölçme Sistemi
Tasarımı RF Sıcaklık Ölçme”, Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim
Fakültesi, İstanbul, Türkiye, (2009), 28-31.
[17] Öztürk, E.: “WLAN Kablosuz Yerel Alan Ağları (Wireless Local Area
Networks) Teknolojisinin İncelenmesi, Mevcut Düzenlemelerin Değerlendirilmesi ve
Ülkemize Yönelik Düzenleme Önerisi”, Uzmanlık Tezi, Telekomünikasyon
Kurumu, Ankara, (2004), http://www.wifi-turk.com/indir/uploads/Emin-OzturkTez.pdf
[18] “ WPAN: Wireless Personel Area Network Communication Technologies”,
(2010), http://www.networkdictionary.com/wireless/WPAN.php
74
[19] “WiMAX ve WiFi”, Metu Computer Center (Computing & information service
newsletter), (2009), http://cisn.odtu.edu.tr/2009-16/wimax.php
[20] “WIMAX”, İTÜ / Bilgi İşlem Daire Başkanlığı, (2003),
http://www.bidb.itu.edu.tr/?d=876
[21] Küçükünsal, J.; Baykal, Y.: “Kablosuz Haberleşme Teknolojisi Wimax’de
Dünyadaki Durum”, Telekomünikasyon Kurumu, Spektrum İzleme ve Denetleme
Dairesi Başkanlığı, Hacettepe Üniversitesi, Beytepe Kampüsü, Ankara, (2006)
http://www.tk.gov.tr/Etkinlikler/Ulusal_Etkinlikler/cesitli/ursi/sumumlar/jkucukunsal
_sunum.pdf
[22] Büyükbaş, A.: “CDMA ve UMTS : Üçüncü Nesil Mobil Haberleşme
Teknolojilerinin Karşılaştırılması, Türkiye Önerisi”, Uzmanlık Tezi,
Telekomünikasyon Kurumu, Ankara, (2005),
http://www.tk.gov.tr/yayin/uzmanlik_tezleri/tktezler/afsin_buyukbas_uzmanlik_tez.p
df
[23] “CDMA”, (25 Mayıs 2010), http://tr.wikipedia.org/wiki/CDMA
[24] Akan, H.; Şişman, M.; Taş, Ü.; Akbaş, A.; “Solunum Fonksiyonlarının Gerçek
Zamanlı Değerlendirilmesi İçin Gerçek Zamanlı Bir Ölçme Düzeneğinin Tasarımı”,
I. Uluslar arası Mesleki ve Teknik Eğitim Teknolojileri Kongresi, Marmara
Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi, Göztepe, 34722, İstanbul, (5-7 Eylül 2005)
1174-1180
[25] “OEM III Module Spesification and Technical Information” , Nonin Medical,
13700, 1st Avenue North Plymouth, Minnesota 55441-5443, USA, (2007),
http://www.nonin.com/documents/OEM%20III%20Module%20Specifications.pdf
[26] “DS1820 1-Wire Digital Termometer Datasheet”, (20 Mayıs 2010),
http://www.systronix.com/Resource/ds1820.pdf
[27] “PIC 16F87XA Datasheet”, (20 Mayıs 2010)
http://ww1.microchip.com/downloads/en/devicedoc/39582b.pdf
[28] “UFM-M11 Modem Modul Datasheet”, Udea, Ankara, (10 Mayıs 2010)
http://www.udea.com.tr/dokumanlar/UFM-M11.pdf
[29] “Labview”, (15 Nisan 2010), http://tr.wikipedia.org/wiki/Labview
[30] “LabVIEW VISA Tutorial”, (15 Nisan 2010),
http://www.ni.com/support/visa/vintro.pdf
[31] Thai Li, Y.: “ Pulse Oximetry”, SEPS Undergraduate Research Journal, SURJ 2,
75
3, Department of Electronic Engineering, University of Surrey, Guildford, GU2
7XH, (2007), www.surrey.ac.uk
[32] “IEEE 802.11”, (20 Mayıs 2010), http://tr.wikipedia.org/wiki/IEEE_802.11
[33] Kinney, P.: “ Zigbee Technology: Wireless Control that Simply Works”,
Communications Design Conference, 2 October, Kinney Consulting LLC, (2003)
[34] Aleksandrowicz, A.; Leonhardt, S.: “Wireless and Non-contact ECG
Measurement System-the Aachen SmartChair”, Acta Polytechnica Vol.47 No.4-5,
(2007)
[35] Cosmanescu, A.; Miller, B.; Magno, T.; Ahmed, A.; Kremenic, I.: “ Design and
Implementation of a Wireless (Bluetooth) Four Channel Bio- Instrumentation
Amplifier and Digital Data Acquisition Device with User-Selectable Gain,
Frequency, and Driven Referance”, Proceedings of the 28th IEEE, EMBS Annual
International Conference Newyork City, USA, Aug 30- Sept3, (2006)
[36] Fazel-Rezai, R.: “ A Low- Cost Biomedical Signal Transceiver based on a
Bluetooth Wireless System”, Proceedings of the 29th Annual International
Conference of the IEEE EMBS Cite Internationale, Lyon, France, August 23-26,
(2007)
[37] Hakan Işık, A.; Güler, İ.: “ Teletıpta Mobil Uygulama Çalışması ve Mobil
İletişim Teknolojilerinin Analizi”, Bilişim Teknolojileri Dergisi, Cilt:3, Sayı:1,
(OCAK 2010), http://www.be.gazi.edu.tr/dergi/sayi/volume3-1.pdf
[38] Navarro, E. A. V.; Mas, J. R.; Navajas, J. F.; Alcega, C. P.: “ Enhanced 3GBased n-Health System”, IEEE EUROCON 2005, Belgrado, Serbia, (2005), 13321335.
[39] Moron, M. J.; Casilari, E.; Luque, R.; Gazquez, J. A.: “A Wireless Monitoring
System for Pulse-oximetry Sensors”, IEEE Proceedings of Systems
Communications, (2005), 1-6.
[40] Groning, R.: “Telemedicine: Insulin pump controlled via the Global System for
Mobile Communications (GSM)”, International Journal of Pharmaceutics, 339 (1-2),
(2007), 61-65.
[41] Valdastri, P.; “An Implantable ZigBee ready telemetric platform for in vivo
monitoring of physiological parameters”, Sensors and Actuators A: Physical, 142(1),
(2008), 369-378
76
[42] Figueredo, M. V. M.; Dias, J. S.: “Mobile Telemediicine System for Home Care
and Patient Monitoring”, 26th Annual International Conference of the IEEE EMBS,
San Francisco, USA, (2004), 3387-3390.
[43] “Nabız”, (20 Haziran 2010), http://tr.wikipedia.org/wiki/Nab%C4%B1z
[44] “Kalbin Hızlı Atması Taşikardi ve Tedavisi”, (10 Temmuz 2010),
http://www.saglikhastalik.com/kalbin-hizli-atmasi-tasikardi-ve-tedavisi-20.html
77
EKLER
EK A : Baskı Devreler
Şekil A.1 Verici Birim
78
Şekil A.2 Verici Birimi Malzeme Yerleşimi
79
Şekil A.3 Alıcı Birimi
Şekil A.4 Alıcı Birimi Malzeme Yerleşim
80
EK B: Kullanılan Malzeme Listesi
1. 1 adet NONIN OEM III Geliştirme Kartı
2. 1 adet NONIN OEM III Modül
3. 1 adet NONIN 8000AA Parmak Tip Pals-Oksimetre Algılayıcısı
4. 1 adet DS18B20 Sayısal Sıcaklık Algılayıcısı
5. 2 adet PIC16F877A Mikrodenetleyici
6. 2 adet UDEA UFM M11 Modem Modül
7. 1 adet LP2950 3V Regülatör
8. 1 adet LP2950 5V Regülatör
9. 1 adet MAX232 Seviye Uygunlaştırıcı Entegre
10. 1 adet 2 x 16 LCD ekran
11. 1 adet Anten bağlantısı için bobin
12. 1 adet 4MHz kristal osilatör
13. Kondansatörler
• 4 adet kutupsuz 3.3 pF kondansatör (2 adet vericide, 2 adet alıcıda)
• 12 adet kutuplu 1uF kondansatör (6 adet vericide, 6 adet alıcıda)
• 4 adet kutupsuz 22pF kondansatör (2 adet vericide, 2 adet alıcıda)
• 2 adet kutupsuz 100nF kondansatör (1 adet vericide, 1 adet alıcıda)
14. Dirençler
• 4 adet 10K direnç (3 adet vericide, 1 adet alıcıda)
• 1 adet 4.7K direnç (1 adet vericide)
81
ÖZGEÇMİŞ
1985 yılında Denizli’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Denizli’de tamamladı.
2003 yılında Şehit Öğretmen Yusuf Batur Teknik Lisesi, Endüstriyel Elektronik
bölümünden mezun oldu.
2003 yılında Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim
Fakültesi Elektronik – Bilgisayar Bölümü, Elektronik ve Haberleşme Öğretmenliği
bölümüne kayıt oldu ve 2007 yılında mezun oldu.
2007 yılında Marmara
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans eğitimine başladı.
2008
yılında bir yıl süreyle Huawei firmasının alt şirketinde, Turkcell’in transmisyon
altyapısı kurulumunda görev yaptı.
2009 Aralık ayından bu yana Uludağ
Üniversitesi İnegöl Meslek Yüksekokulu, Elektrik programında Öğretim görevlisi
olarak görev yapmaktadır.
82

Benzer belgeler