Anemonlar

Transkript

Anemonlar
olmazmi9
İKİ AYDA BİR YAYINLANAN AKVARYUM KÜLTÜRÜ DERGİSİ
Yeni başlayanlar için
Akvaryum Tasarımı Yapmak
Nano Resif Akvaryumum
Anemonlar
Fotosentetik Deri Mercanları
Jack Wattley ile söyleşi
Zebra Cichlid
Kapak foto: Eren Yelkenci
Yıl:1 • Sayı:4 • OCAK / ŞUBAT 2011 • Fiyatı: 4 TL
İçindekiler
6
Deniz Akvaryumu Sahibi Olmak İstiyorum. Ama Nasıl? -II
Yeni başlayanlar için Akvaryum Tasarımı Yapmak
14
Nano Resif Akvaryumum
Anemonlar
28
20
Our Preciousss
Fotosentetik Deri Mercanları
38
44
32
Zebra Cichlid
Jack Wattley ile söyleşi
50
10
42
Koi Anatomisi
Akvaryum Balıklarının Taşınması
Bulmaca
56
Sahibi: Güney Film Yapım Basım Ltd. adına Direnç Kıymaç
Sorumlu Yazı işleri Müdürü: Alper Tülek
Görsel Tasarım: Şeref Kartal
Editör: Özge Özdemir
Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın
Reklam için başvuru: Alper Tülek 0532 620 49 47
Yazarlar: İsa Aydın, Gökçe Göktan,
İl Bilge Aslıhan Okumuş, Selim Özadar, Talip Devrim Özgen, Gültekin Sabana, Davut Şems, Ali Ulvi Tekgüç, Hakan Toğuç, Ümit Uğur Tunç, Ergün Tunçkıran,
Refet Ali Yalçın, Deniz Şişman, Umut Gülengümüş, Ahmet Kadir Şanlı
Akvaryum Plus Dergisinde yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların
sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.
Yönetim Yeri ve Yazışma Adresi: Duatepe mh. Avukat cd. Şahmerdan sk. No: 2/36 Şişli - İstanbul Tel: 0212. 279 23 48
Baskı: Matsa Basımevi
Web: www.akvaryumplus.com
e-mail: bilgi@ akvaryumplus.com
Merhaba sevgili Akvaryum Plus okuyucuları,
Sizler için hazırladığımız yeni bir sayıyı yine dopdolu bir içerikle sizlerin beğenisine sunuyoruz.
Ayrıca sayfa sayımızı da arttırmanın haklı gururunu sizlerle paylaşıyoruz. Umarız sayfa sayımız çok
daha fazla olur ve ciltli bir dergiyi siz akvarist dostlarımıza sunabiliriz.
Bu sayımızda bitkili tatlı su akvaryumlarına da yer
vermeye başladık ve sonraki sayılarda da bunu devam ettirmeye çalışacağız. Hatta her ay yeni bir
bitki türünü sizlere tanıtmak için çaba harcayacağız. Daha önceleri yurtdışındaki özenerek baktığımız bitkili tankların artık ülkemizde de görülüyor
olması çok sevindirici. Artık donanım sıkıntısı çekmemiz sanırım bu tip tankların yapılabilir ve daha
da önemlisi sürdürülebilir olması başrolünü oynuyor. Ülkemizde CO2 sistemleri, farklı özelliklerde
kum ve her türlü gübreye ulaşmak gerçekten çok
kolay bir hal aldı. Ve sonuç olarak da bu sayımızda
olduğu gibi muhteşem tankları görebiliyoruz.
2011 yılında her şey gönlünüzce olması dileğiyle…
A. Alper TÜLEK
4
Fotoğraf: Davut Şems
Deniz Şişman
eniz akvaryumu
sahibi olmak istiyorum
Ama nasıl?II
Geçen sayımızda başladığımız bir deniz akvaryumunun ana unsurlarını basitçe
detaylandırmaya bu sayımızda devam edeceğiz.
Dekor: Akvaryum içindeki dekorun iki yönden önemi vardır. Birincisi izleyicisine olabildiğince gerçek
bir sualtı görüntüsü sunmaktır. Ama akvaryumun
genel sağlığı için daha önemlisi olan akvaryum sakinlerinin ihtiyaçlarını karşılamasıdır. Bu iki noktanında kendi açılarından farklı zorlukları vardır.
Doğayı görsel olarak taklit edebilmek için belli bir
doğa (sualtı) tecrübesine sahip olmak gerekmektedir. Özellikle tropikal bölgelerde dalmak her hobicinin hayali olmakla beraber herkes için malesef mümkün olamayabilir. Bu açığı televizyondaki
zaman hırsızı programlar yerine belgeselleri veya
belgesel DVD/CD’leri seyrederek kapatmak mümkün olur. Bu sayede yapay veya doğal dekor parçalarını akvaryum içine yığmak yerine herbiri ayrı
bir gerekliliği karşılayacak şekilde yerleştirebilirsiniz. Dekor yapılırken olabildiğince 3 boyutlu ve
önden arkaya derinlik hissini yaratacak şekilde bir
tarz oluşturmak yerinde olur. Dekorun bu yönü bizim için önem taşırken asıl detaylandırılması gereken konu akvaryum sakinlerinin ihtiyaçlarını kar6
şılaması için dikkat edilmesi gereken hususlardır.
Dekoru fiziksel olarak kurarken akıntıyı bozmayacak fazla ölü nokta oluşturmayacak şekilde bir yapı
oluşturulması dikkate alınmalıdır. Mercan akvaryumlarında bazı omurgasızların ve balık türlerinin
kayaları devirmesi ihtimaline karşı dekoru olabildiğince sabitlemek gerekirken balık akvaryumlarında balıkların devirmesine imkan vermeyecek şekilde sabitlemeden yerleştirmek faydalı olacaktır.
Resif balıklarının çoğu bölgeci türlerdir. Yeni bireylere karşı bölgelerini ölümüne korurlar. Bu sebeple balık akvaryumlarına yeni türler eklerken veya
balıklardaki monotonluğu bir nebzede olsa azaltmak için dekorun değişikliğe izin vermesi faydalı
olacaktır. Yeni tür eklerken yapılan değişiklik sayesinde eski ve yeni bireyler aynı şartlarda akvaryum
içinde bölgeleri paylaşırlar. Yeni tür eklenmese bile
iki üç ayda bir yapılacak dekor değişikliği balıkları yeni bir ortama sokacaktır ve bir nebzede olsun
yaşamlarına bir yenilik getirecektir. Ayrıca balıkların
saklanması için dekor uygun girinti, mağara ve sığınaklar sunmalıdır.
Kayaların yüzeyinde oksijenli su ortamı olduğu için
buralara ve hatta akvaryumdaki diğer tüm yüzeylere oksijenli ortamda yaşayan faydalı bakteri türleri yerleşir. Bu bakteriler oksijeni solurken akvaryumdaki tüm canlılar için zehirli olan amonyağı
nitrite ve nitritide nitrata dönüştürürler. Nitrat canlılar için ilk aşamada ölümcül değilken akvaryumda birikmesi ile bazı canlılar olumsuz etkilenirken
istenmeyen alg kültürleri içinde besin oluşturur.
Bu sebeple akvaryum suyundan uzaklaştırılması gerekmektedir. İşte bu noktada kayalarımızdan
Fotoğraf: Deniz Şişman
Fotoğraf: Deniz Şişman
Fotoğraf: Deniz Şişman
Dekorda en önemli konu, akvaryumun biyolojik altyapısınıda oluşturmasıdır. En iyi ekipmanlar bile
doğayı %100 taklit edemezler, bu sebeple su kalitesindeki en büyük yardımcımız zemindeki kumumuzla beraber dekorumuz olacaktır. Dekorda
ne kadar çok doğal malzeme kullanılırsa o kadar iyi
olacaktır. Bunun için yerli ve yabancı kaya dekorları kullanılabilir. Kayalar deniz veya kara (örneğin
lav kayası) kaynaklı olabilir. Önemli olan su kimyasını oluşturan değerleri aşağı veya yukarı doğru etkilememesidir. Kullanılacak olan kaya eğer ıslak bir kaya ise üzerinde bitki ve hayvanlar barındırabileceği ve bakteri kültürlerine yataklık yaptığı için canlı kaya olarak isimlendirilir. Ama ölü/kuru
bir kayada akvaryuma eklendikten sonra sağlıklı şekilde aşılanırsa bir süre sonra canlı kaya halini
alır. Yerli veya yabancı kaynaklı olsun kullanılması
gereken kayanın yapısı başarıda çok önemlidir. Kayamız sünger gibi gözenekli bir yapıya sahip olmalıdır. Gözeneklerden kastımız asla matkap ile delinmiş gibi bir delikli yüzey olmamalıdır. Su geçirgenliğini sağlayan kılcal bir yapı olmalıdır.
beklediğimiz kılcal yapının önemi ortaya çıkar. Bu
kılcal su kanallarında su düşük hızda ilerlerken içindeki oksijen bu bakteri kültürleri tarafından tüketilir. Bu aşamadan sonra devreye oksijensiz ortamda yaşayan ama oksijen ihtiyacı olan bakteri kültürleri devreye girer. Kayanın, iç bölümlerine yerleşen bu kültürler, suda bulamadıkları oksijeni nitrat
(NO3) molekülünden karşılarlar ve nitratı azot gazına (N2) dönüştürürler.
Kayamız bu önemli faliyeti gerçekleştirmenin yanında ayrıca balıklar ve eklembacaklılar gibi canlılara
saklanacak yer, mercan gibi omurgasızlara yerleşecek yaşam alanı sağlarlar. Bu sebeple görsel yapıyı
oluştururken bu ihtiyaçların karşılanmasına da dikkat etmek gerekmektedir. Ayrıca akvaryum içindeki teknolojik ekipmanları gizlemeye faydalı olurlar.
Kaya şekil olarak her ihtiyacımızı karşılayamayabilir.
Özellikle sütun, dal, ve arka plan gibi görsel obje
ihtiyaçlarında kendi yapacağımız veya hazır olarak
7
Fotoğraf: Deniz Şişman
ması gene bu akıntı ile sağlanabilmektedir. Bir diğer faydası da yüzey su hareketi ile yağ filmi oluşumu azalır, su ile hava arasındaki gaz alışverişi sağlıklı şekilde gerçekleşir.
Günümüzde bir çok akıntı çözümü mevcuttur. Akvaryum içindeki akıntıyı gece-gündüz değişkeninde ve canlıların ihtiyaçlarına göre elektronik olarak düzenleyen ekipmanlar var. Ama akvaryumlar
ve canlılar için uygun akıntıyı sağlayan farklı fiyat
aralıklarında bir çok alternatifte mevcuttur. Akıntı
ekipmanlarını yerleştirirken en önemli nokta özellikle mercanların üzerine gelen akıntı türün ihtiyacı oranında olmasıdır. Özellikle yumuşak mercanlar ve büyük polipli sert mercanlar (LPS) üzerlerine aşırı akıntı aldıklarında kopmakta veya ezilmektedirler. Plaka şeklinde iskeletli LPS türü mercanların dokuları akıntının gücü ile kendi iskeletleri tarafından kesilirler. Tüm değerler doğru iken sadece
yanlış bir akıntı konumlandırması sebebi ile mercanlar kaybedilebilir.
alacağımız sunni (örneğin seramik) dekor üniteleri
çok faydalı olacaktır.
Yeni akvaryum kurulumlarında benim tercihim gözenek yapısından ve üzerinde barındırdığı canlıların türlerinden emin olduğum canlı kaya ile sunni
dekor ürünlerini birleştirmektir. Canlı kayalar üzerlerinde istenmeyen omurgasız veya bitkileride barındırabilir. Bu sebeple temizliğinden emin olunmalıdır. Eğer istenen temizliğe sahip kaya bulunmazsa ölü kaya kullanıp onu sağlıklı bir akvaryumdan alınan biraz kum ve bir iki kaya parçası ile aşılamak , canlı yüklemek için yeterli zaman tanımak
yeterli olmaktadır.
Akıntı: Su hareketi deniz akvaryumlarında önemli bir diğer konudur. Akvaryum içinde barındırılan
türlerin ihtiyaçlarına göre bir akıntı oluşturmak en
önemli noktadır. Özellikle mercanlar yer değiştirebilen canlılar değildir. Bu sebeple yem ve oksijenin
onlara ulaşması gerekirken atıkların ve zaman zaman salgıladıkları sümüksü koruyucu tabakaların
üzerlerinden uzaklaşması gerekmektedir. Ayrıca
dekor olarak kullanılan kayaların yukarıda anlattığım biyolojik faaliyeti gerçekleştirebilmesi için oksijenin akvaryum içinde dekor arasında bol bulun8
Akıntı ekipmanlarının cama bağlanma noktalarında
sabit bağlantı yerine mafsallı olmaları pompaların akıntı yönünün değiştirmek için çok faydalı olacaktır. Aycıca eski tip klasik vantuzlu bağlantı yerine mıknatıs montajlı veya cama sabit bağlantısı
olan pompalar tercih edilirse daha iyi olur. Vantuzlar tuzlusuda kısa sürede sertleşerek tutma özelliğini kaybetmekte ve pompanın yerinden düşmesine sebep olmaktadırlar. Pompa bir mercan üzerine düştüğünde yılların emeği kırılan mercan ile ziyan olmakta, kuma düştüğünde ise kum içine girip pompayı bozabilmekte veya kumu zeminden
kaldırarak akvaryumdaki mercanların üzerine kum
gelmesine sebep olabilmektedir.
Kuvvetli akıntı her zaman doğru değildir. Doğru akıntı canlının ihtiyacını karşılayan akıntıdır.
Bol tuzlu günler.
Mıknatıslı akıntı motoru
Devam edecek...
Fotoğraflar : Alper Tülek
Refet Ali
Yalçın
Birbirleriyle uyumsuz türler bir arada ve yoğun popülasyon
Yeni başlayanlar İçin
Akvaryum Tasarımı Yapmak
Çevremizdeki pek çok akvaryumun kötü dekore edildiğini görüyoruz. Kötü bir
akvaryum kurmak hem emek hem de nakit ister. Güzel akvaryum kurulumunu
anlatmak hobinin ruhuna biraz terstir, sonuçta bu zevk işi ve tasarım yaparken
kafadaki su altı dünyasını somutlaştırmaya çalışıyoruz. Farklı bakış açıları ile farklı
güzellikteki akvaryumlar yapılabilir. Bu nedenle güzel bir akvaryum için şunlar
yapılmalı demek kısıtlayıcı bir yaklaşım olacaktır ancak bazı düzenlemeler var
ki, hobiyi paylaşan dostlarımla ortak olarak katlanamıyoruz. Görselliği oldukça
azaltan bu düzenlemelere bu yazıda yer vereceğim.
Güzel ve kötü tabi ki göreceli kavramlardır. Güzel
akvaryumlarda gözlemlediğim; akvaryumu yeni
gören birisinin başında daha uzun süre kalıp, inceleyip sorular sorması, doğal olmayan nesnelerin gözüne takılıp odağı bozmaması ve balıkların strese girmeden rahatça doğal davranışlarını göstermesidir.
Az emek ve para harcayarak kurulan sade bir akvaryum oldukça hoş görünebilir. Kötü olmayacak bir akvaryuma örnek olarak cama cam bir
akvaryuma; dere kumu, siyah arkafon, doğadan
toplanan aynı tip bir kaç gri renkli kaya ile alınacak birkaç Malawi Cichlid’i hoş bir şekilde bakı10
labilir. Bir akvaryumu kötü yapmak için bunun
ötesinde fazladan çaba ve para harcamak gerekir. Bu çabalardan bir kaçını ve daha fazlasını yazının devamında bulabilirsiniz.
Akvaryum Seçimi ve Derinlik
Görsellik için akvaryum çevresiyle uyumlu olmalıdır. Evdeki mobilyalara benzer bir mobilya kullanılmalı veya mevcut ortamda akvaryumun sırıtmadan duracağı bir yer seçilmelidir. Modern
tarzda, koyu renkli bir dekorasyonun hakim olduğu evde beyaz renkli, çeyiz sandığı motifli bir
akvaryum sehpası oldukça çirkin duracaktır.
Diktörgenler prizması olan bir akvaryumun ölçü-
leri boyu, genişliği ve yüksekliği ile belirtilir. Bunlardan tasarıma en fazla görsellik katan derinlik
olarak nitelediğimiz genişliktir. Genişliğin düşük
tutulduğu akvaryumlar hem derinlik vermekten
uzak hem de içindeki canlıların rahat yüzemeceği bir ortam oluşturur. Örneğin 100 cm (boy) x
30 cm (genişlik) x 50 cm (yükseklik) bir akvaryum
yerine, 100x50x50 cm veya 100x40x40 cm bir akvaryum çok daha güzel görünecektir.
Yabancı Cisimler
Yabancı cisimlerle akvaryumlar oldukça kötü görünmektedir. Örnek olarak hava kabarcığı ile açılıp kapanan hazine sandığı, bir plastik şato veya
denizaltı uygun olacaktır. Bu sayede doğaya müdahale edip bıraktığı yapay cisimlerle doğayı bozan insanoğlu, bu yapaylığı doğal bir unsur gibi
akvaryumuna katıp, akvaryumun da doğallığını
bozabilir. Bu konuda gözlemlediğim en büyük
hatalardan birisi de tatlı su akvaryumlarına ölü
mercan koyulması. Mercanlar tuzlu su ortamlarına has canlılardır, tatlı suda olması zaten mümkün değildir doğal olarak bu tatlı su tanklarında
bir yapaylık oluşturur. Bu mercanların sivri yüzeylerinin, kaçarken onlara çarpan balıkları ağır yaralaması da sıkça karşılaşılan bir durumdur.
Kötü Arkafonlar
Kötü tasarımın temel direklerinden birisi de akvaryumun arkasına yapıştırılan arkafonlardır. Örneğin tropikal balıkların olduğu güzel bir bitkili tank veya Malawi Cichlidleri’yle dolu bir kayalık alan akvaryumu kuruldu. Bu akvaryumun arkasına o tankın tabiatına aykırı olan mercanlı bir
arkafon veya yapay bitkiler ile yapılmış kötü bir
akvaryumun fotoğrafı ile yapılan bir arkafon seçilirse akvaryumdaki doğallık ve sadelik bozulmuş olur. Kullanılan arkafonun kaliteli bir fotoğraf, tek renkli olacaksa da doğaya uygun (mavi,
lacivert, siyah vb.) bir tonda olmasına özen gösterilmelidir.
Kayaların Dizilimi
Akvaryum dekorunda kayalar sık kullanılan nesnelerdir. Kayaların kullanımında yapılan en büyük hata onları sıra dağlar gibi yan yana dizmektir. Derinlik başlığında belirttiğim gibi derinlik akvaryuma en çok görselliği ve gizemi katan boyuttur. Sıra dağlar şeklinde dizilen kayalar bu derinliği gizler ve akvaryumun kötü görünmesine
neden olur. Bunun yerine kümeler halinde arkadan öne doğru veya bir birinden bağımsız arkalı
önlü, irili ufaklı olarak dizilebilir.
Yanlış Kaya Rengi ve Biçimi
Kaya seçimlerinde renk ve biçim olarak akvaryumun geneline uyumlu seçimler yapılmalıdır.
Doğadaki kumlar uzun yıllar boyunca çevredeki kayaların ufalanmasıyla oluşur, bu nedenle kayaların çevredeki kumlarla biçim ve renk olarak
benzerlik göstermesi beklenir. Yanyana kullanılan farklı kaya türleri genellikle kötü bir görüntü oluşturur. Örneğin bir lav kayası ile falez kayasının yan yana durması görsel bir çirkinlik yaratır. Seçilen kayanın akvaryum tasarımına renk
ve biçim olarak uygun olmasına özen gösterilmelidir.
Kötü Zemin Malzemesi
Akvaryumda kum olarak
kullanılan malzemenin
seçimi çok önemlidir. Balıkların bir çoğu bu kumu
ağzına alıp atar veya kazar, bu nedenle kumun
çok iri taneli olmaması gerekir. Şu sıralar piyasada bulunan pek çok kum güzel ve doğal ancak
hâlâ boyanmış kumlara rastlayabiliyoruz. Tamamı fosforlu olan pembe sarı yeşil renklere boyanmış kumlar akvaryumda çok yapay bir görüntü
oluşturur.
Malzemeler
gizlenmeye
çalışılmamış ve
yapay dekorlara
sahip bir tank
Kartpostal
boyutlarında
derinliği olmayan
bu tip plastik
kutularda bir
canlı yaşatmaya
çalışmak
imkansızdır.
Yanlış Balık Sayısı
Akvaryuma boyutunun kaldırabildiğinden fazla sayıda balık koymak görüntü kirliliğine yol açmaktadır. Bu tarz bir kurulumun pek çok kötü yanı
mevcuttur ancak konu tasarım olduğu için sadece görsel yanından bahsedeceğim. Bu tarz yüksek nüfuslu akvaryumlarda balıklar doğal davranışlarını gösteremezler, amaçsızca dolanıp canlı
alabalık akvaryumlarına benzer bir görüntü oluştururlar. Doğada şnorkelle gözlem yaparken her
11
nın çıktığı bölümler olsa da, oluk oluk hava çıkan
yerler bulunmamaktadır. Havalandırma için akvaryumun bir köşesinde küçük bir havataşı kullanmak, hatta filtrenin uygun ayarlanmasıyla yapılacak havalandırma yetecektir.
Yapay bitkili tank
tarafta balık görmüyoruz, belli kısımlarda sürü
halinde gezen, belli kısımlarda ise kaya diplerinde dolanan birkaç balık görüyoruz, doğallık budur. Sanki kurmalı bir oyuncakmış gibi amaçsızca sağa sola dolanan birsürü balıktansa, doğal
davranışlarını gözlemleyebileceğiniz birkaç balık
çok daha görsel ve tatminkar olacaktır.
Yanlış Balık Seçimi
Çok büyüyen balıkların küçük akvaryumlara alınması sıkça yapılan bir hatadır. Örnek olarak Astronot Cichlid sıkça genişliği 30 cm civarı olan
100-120 litrelik akvaryumlara konulmaktadır. 10
cm civarı alınan bu balık zaten 30cm’i 1-1.5 sene
gibi bir sürede geçer. Ardında oluşan görüntü
hem izleyene hem balığa ızdırap verir. Akvaryuma balık alınırken gelebileceği son boy göz
önünde bulundurulmalıdır. Küçük balıklar görsel olarak akvaryumun daha büyük ve derin olduğu hissi verir bu nedenle görsel bütünlük açısından daha iyidir.
Kötü Işıklandırma
Akvaryum ışıklandırılırken görselliğe ve içindeki
canlıların gereksinimine dikkat edilmelidir. Görüp en çok rahatsız olduğum görüntü mor pembe yeşil gibi akvaryum için üretilmemiş adeta
pavyonlarda kullanılan ışıklandırmaların akvaryumlarda kullanılmasıdır. Bu durum akvaryuma
bakanların doğanın gerçek renklerini görmesini engellerken, içinde bulunan canlıları da rahatsız edecektir. Yapılan tüm görselliği öne çıkaracak şey ışıklandırmadır. Işıklandırmaya oldukça
önem verilmelidir.
Hava Taşları
Arkaya boylu boyunca konulmuş, arka planı hava
kabarcıklarıyla dolduran bir hava taşı, eve gelen
komşuların ilgisini çekse de doğal bir görüntü
vermemektedir. Doğada ince hava kabarcıkları-
12
Techizatların Gizlenmesi
Kimi akvaryumlarda iç filtrenin bir dekor malzemesi gibi akvaryumun kenarında gururla sergilendiğini gözlemliyorum. Filtre, filtre boruları, ısıtıcı
gibi techizatlar olabildiğince bitkiler, kütükler ve
kayalar ile gizlenmelidir, aksi taktirde özellikle küçük akvaryumlarda göze hiç hoş gelmeyen görüntüler ortaya çıkıyıor.
Yapay Bitkiler
Akvaryumda canlısına bakmak varken yapay bir
nesnenin kullanılması hobinin mantığına aykırıdır. Plastik balık ile plastik bitki arasında fazla bir
fark yoktur. Akvaryum bakarken doğayı taklit etmek ve hoş bir görüntü yakalamak istiyoruz, bu
görselliği şartları oluşturup uygun canlılarla sağlamamız gerekir.
Bitkilerin Dikilmesi
Bitkiler yerleştirilirken aynı türlerin gruplar haline
dikilmesine dikkat edilmelidir. Pek çok bitki başarılı görselliği bu şekilde sağlayabilmektedir.
Uzun bitkiler arkaya, kısaların öne dikilmesi derinliğin kaybedilmesinin önüne geçer hatta akvaryuma derinlik katar. Bitkilerin en görsel kısımları yapraklarıdır, en hoş olmayn kısımları ise saplarıdır. Gövdeli uzun bitkilerin önüne orta plan
ve ön plan bitkileri dikilerek sapların görünmesinin önüne geçilebilir.
Yazının başlığında da belirttiğim gibi bu yazı yeni
başlayanlara yönelik bir yazıdır. Bu konuda bahsedilen hiçbir şey doğa kanunu değildir, hatta
hepsi göreceli şeylerdir ve belirtilenin aksi yapılırsa “kesinlikle kötü” olur diye bir şey söylenemez. Yeni başlayan hobiciler için, internette bu
konuda arama yapmadıkları sürece, görebilecekleri fazla sayıda örnek tank yoktur. Akvaryumculardaki tanklar genellikle dekorasyon değil satış amaçlı kurulan tanklardır, bu nedenle bu yazıyı okuyan yeni hobiciler, sıkça yapılan bu hataları görerek, akvaryumlarının dekorasyonlarını güzelleştirip zenginleştirebilir, daha sonra kendilerini geliştirdikçe kuralların dışına çıkarak akvaryuma daha çok kendi imzalarını atabilirler. Bir dahaki sayıda görüşmek üzere, iyi hobiler, güzel akvaryumlar.
2007
Ufuk Uçar
2008
2009
Çizgili Zebra çifti
(Soldaki erkek,
sağdaki dişi)
14
Sizlere öncelikle teknik konular içeren makale tarzında değil de kolay anlaşılır
anlatım tarzında akvaryumumu ve bu hobiye başlangıcımı, özet halinde aktarmak
istiyorum.
Akvaryum hobisine tatlı su akvaryumları ile uzun
yıllar evvel başladım.Zaman içerisinde çeşitli büyüklüklerde tatlı su bitkili, canlı doğuran bitkili,
bitkili diskus, biyotop akvaryumlar, malawi ciklidleri ve paludaryum tanklarım oldu.
Tuzlu suya ise 2006-2007 yılında başladım. Daha
doğrusu eşim ve çocuğumun isteğiyle, beğenisi ile başladım desem daha doğru olur ama onlar ilgilerini birkaç ayda kaybettiler.İş başa düştü,
o gün bu gündür aynı nano resif tankı ile hobiyi sürdürüyorum.
Nano tanklara tatlı sudan kalma bir ilgim var. Daha
pratikler, ekonomikler, az yer kaplıyorlar, taşınmaları daha kolay ve bana göre daha şirinler.
Ama su değerlerini stabil tutmak büyük hacimli resif tanklara göre daha zor diyebilirim.Biraz
daha fazla tecrübe ve bilgi istiyorlar, yapılan hataları daha az tolere ediyorlar.
Tuzlu suda nano resif tankımı, Ağustos 2007 yılında kurdum. Yani 4. yılın içerisinde.Tankın ebatları 70x40x40(h) cm.Yaklaşık 100 litre civarı hacmi
var.Ayrıca 50x30x30(h) cm’lik bir de sump sistemi var ve o da 25 litre civarı su alıyor.
Ekipmanlar gelince;
Öncelikle ışıklandırma sistemim DIY (kendin yap)
yapım. 6X24 wattlık T5 ışıklandırma kullanıyorum. Reflektör ve Tridonic balastlar ile Ati,
F.M.Aquascience T5 floresanlar mevcut. Floresanlar dijital bir zamanlayıcıya bağlı olarak günün belirli saatlerinde otomatik olarak yanıp sönüyorlar. Floresanları 9 ayda bir yenileri ile değiştiriyorum.
Dalga/akıntı motoru ise 2xHydor Koralia 1, bir tanesi arka camın arkasında ve diğeri altında görev
yapıyor. Sumptan akvaryuma su basan kafa motoru, sumptaki su ısıtıcı ve akvaryumun yanındaki su soğutucusu ise Atman marka. Protein skimmer (protein toplayıcı) ise Aqua Macro marka.
Fosfat, silikat reaktörü ise DIY (kendin yap) yapımım. RO cihazım ise Spring Water marka, filmtech membanlı ve silikat filitreli. Ekipmanlardan
yana bugüne kadar bir sorun yaşamadım. Ayrıca
15
Blue Glove Polyp
Sun Coral
Tridacna Maxima
Montipora Plate Coral
Orange Fungia Plate
Red Brain Coral
Star Polyp
Yellow Polyp
tuzluluk için Germany Müller marka ATC li Refraktometre ve akvaryuma konan RO suyun kalitesini, saflığını ölçen HMTDS3 TDS metre var.
Nano Resif Tankımda ufak tefek sorunlar hariç sorun yaşamadım. Aiptasia, bryopsis, saç-sakal alg,
film alg, cyano bacteria, çeşitli yosun, zararlı canlılar vs. sorunlar yaşamadım. Tabii bunda akvaryumumun limitlerini bilmem ve fazla canlı yükü
eklememem, canlı kaya veya mercan alırken bu
istenmeyen canlıları kontrol etmem eğer varsa
güzel ya da bedava olsa dahi almamam, akvaryumumun haftalık bakımlarını ihmal etmemem,
stabil su değerlerine sahip olmam, maymun iştahlı olmamam, sabrım ve uzun vadeli bu hobiyi devam ettirme isteğim etkili oldu diyebilirim.
Tankımda canlı gelişimi normal seviyede, canlı kaybım ise minumum seviyede.
Nano resifimdeki canlılara gelince; balık olarak,
toplamda 6 tane 2-3’er santimetrelik balık var.
Omurgasız olarak, birkaç tane omurgasız ve
mercan olarak ta 4’er tanede Soft (yumuşak mer16
Anemon
canlar), LPS (uzun polipli mercanlar) ve SPS (kısa
polipli mercanlar – sert mercanlar) mercan var.
Balıklar; 1’er adet olmak üzere 1,5 yıldan fazla bir
sütede tankımda olan Blue Mandarin (Synchiropus splendidus), 3 yıldır tankımda olan Ocellaris namı değer palyaço. Yine 1,5 tankımda olan
Sixline Wrasse (Pseudocheilinus hexataenia) , 2,5
yıldır tankımda olan Blue Green Chromis (Chromis viridis), yine 2 yıldır tankımda olan Pjama
Cardinal (Pterapogon kauderni) ve Royal Gramma (Gramma loreto) var.
Omurgasızlar; 2 tane counch, 1 tane Turbo Snail, 1
tane Tridacna (Blue Clam) ve 1 tane de Peppermit Shrimps karidesi var.
Mercanlar; Blue, red ve green zoantidler, green ve
orange Yuma Mushroom, Softlardan; Yellow Polip, Green Star Polip, Leather Coral (deri mercanı) Blue Clove Polyp. LPS’lerden Red Brain coral,
orange Fungia Plate, Hammer Coral. SPS’lerden
ise, Montipora Plate (green,purple, orange),
Montipora Digita green, green Pavona Cactus.
Purple Firefish
Firefish
Four Stripe Damsel
Leather Coral
Royal Gramma
Counch
Ocellaris
Zaman zaman balık, mercan ya da omurgasızlarda, canlı çeşitliliği sağlamak yeni türlere yer açmak için bazılarını tanktan çıkarıyor, yeni türler
ilave ediyorum ama 3 yıllık canlılar da mevcut
tankımda.
Resif tanklarında doğada olduğu gibi çeşitliliğin olması gerektiğini biliyor, tek tip (sadece SPS tankları gibi) tanklara sıcak bakmıyorum. En güzelinin Mushroomlar, Zoanthidler, Softlar, LPSler ve
SPS lerin bir arada ama birbirleriyle etkileşime
girmeden ara ve kademe bırakılarak yerleştirilen
ve uyum içerisinde yaşayabilen tankların gerçek
resifleri yansıttığına inanıyorum.
Balık yemlerinde Sera, Tetra ve New Life
Spectrum’un yemlerini, mercanlarda ise
Brightwell’in bitkisel ve hayvansal planktonlarını kullanıyorum.
Katkılara gelince, dışarıdan eklemek yolu ile haftada
iki defa düzenli olarak Seachem ve Brightwell’in
toz kalsiyum, magnezyum, stronsiyum, eser element, iodine, Kh için sodyum bikarbonatını kul18
Turbo Snail
lanıyorum. Tuz olarak ta tercihim Red Sea Coral
Pro. Test kitlerim ise, Salifert ve Elos marka. Ayda
iki defa düzenli ölçüyoum.
Sıra su değerlerine geldi,
Su değerleri
Sıcaklık
25-26 ºC
Tuzluluk
34 ppt
Ph
8,2
Kh
8-9
Ca
450 mg/lt
Mg
1325 mg/lt
Fosfat
0.01-0.02 mg/lt
Nitrat
2-3 mg/lt
Mühim olanın akvaryumları bir hobi, zevk aracı
olarak görmek, sorun yaşamamak için ilgili kitap ve dergi okumanın, yurt dışı ve içi forumları takip edip süzgeçten geçirmenin, sabır etmenin önemli olduğuna inanıyor, herkese güzel ve
uzun ömürlü akvaryumlar diliyorum.
Fotoğraf: Davut Şems
Selim
Özadar
H. Magnifica
Anemonlar
Actiniaria
Anemonları genellikle palyaço balıklarının yuva olarak kullandıkları canlılar
olarak tanırız fakat bu anemonların yalnızca bir kısmıdır.
Mercanların ve denizanalarının çok yakın akrabaları olan anemonların yüzeylere tutunmaya yarayan bir gövdeleri, beslenme ve boşaltım için kullandıkları bir ağızları ve bu ağzın etrafında dizili olan yakıcı tentaküllere sahiptirler. Anemonları genellikle palyaço balıklarının yuva olarak kullandıkları canlılar olarak tanırız fakat bu anemonların yalnızca bir kısmıdır. Bazı türler fotosentetik
yani besininin bir kısmını ışık yoluyla elde ederken bazı türler ışığa ihtiyaç duymazlar. Ortak yönleri ise hepsinin de dışarıdan beslenmeye ihtiyaç
duymasıdır.
10 farklı anemon türü doğada palyaço balıkları tarafından yuva olarak kullanılır. Bu anemonlara
yuva anemonları denir. Daha birçok tropikal anemon türü vardır fakat yalnızca yuva anemonları akvaryumcularda görülebilir. Bunun nedeni
bu türlerin daha renkli olmaları, daha büyük ol20
maları ve kıyılara daha yakın yaşamalarıdır. Yuva
anemonları şunlardır; Cryptodendrum adhaesivum, Entacmaea quadricolor, Heteractis aurora, H. crispa, H. magnifica, H. malu, Stichodactyla
gigantea, S. haddoni, S. mertensii, Macrodactyla doreensis,. Bunun yanında Aiptasia türü anemonlar da canlı kayalarla istemeden de olsa sık
sık akvaryumlarımıza gelirler.
Yuva anemonların hepsi fotosentetiktir yani vücudunun içerisine yerleşmiş olan mikro algler fotosentez yaparak anemona karbonhidrat sağlarlar.
Bu mikro alglere Zooxanthellae denir. Zooxanthellaelerin fotosentez yapmak için yüksek ışığa
ihtiyaçları vardır. Güçsüz ışık altında anemon yavaş yavaş Zooxanthellaeleri kaybeder ve bu algler olmadan anemon yeteri kadar karbonhidrat
alamayacağı için bir süre sonra ölür. Bir anemonun Zooxanthellaelerini kaybedip kaybetmedi-
Fotoğraf: Edward Roberts
ğini anlamanın yolu rengine bakmaktır. Sağlıklı hiçbir yuva anemon beyaz renkte olmaz. Eğer
akvaryumcuda ya da evinizde baktığınız anemonun rengi beyazsa o zaman alglerini kaybettiği
ve ölmek üzere olduğu anlamına gelir. Açık renkli olması da beyazlaşmaya başladığının bir göstergesidir. Sıcaklık değişikliği de beyazlaşmaya
neden olur. Bu durum küresel ısınma nedeniyle
son on yıldır resifleri tehdit eden en büyük tehlikelerden biridir. Akvaryumda yetersiz ışık yüzünden beyazlaşan anemonlar tekrar sağlıklı hale
getirilebilir. Bunun için öncelikle anemonu yeteri kadar ışık olan bir akvaryuma koymalısınız. Ani
ışık değişikliği anemon için zararlı olabilir bu nedenle ışığın yavaş yavaş, birkaç haftalık bir süre
içerisinde artırılması gerekir. Anemonun aç kalmaması için de her gün küçük bir parça deniz
ürünü ile beslenmesi gerekir. Bu koşullar altında
anemonun bir süre sonra eski rengine kavuştuğunu göreceksiniz.
Beyaz anemonların yanında parlak sarı renkteki
anemonlardan da uzak durmak iyi olur. Özellikle Heteractis türleri ithal edilmeden önce canlı renkler kazanması için yapay renklendiricilerle boyanabilir. Anemonların vücutlarındaki boya
fotosentezi engellediği için anemon bir süre
sonra ölür. Birçok renge boyanabilseler de en sık
görülen renk canlı hardal sarısıdır. Sagartia troglodytes gerçekten hardal sarısı olan nadir ane-
Fotoğraf: Jim Mac McGuire
Cinnamon Clownfish
mon türlerinden biridir fakat Akdeniz’in batısında yaşadığı için akvaryumcularda görülmez.
Clarkii and Haddoni
Anemonlar hem eşeyli hem de eşeysiz üreyebilir.
Eşeyli üremede dişi ve erkek birey yumurta ve
spermlerini suya salar. Suda birleşen yumurta ve
spermler bir süre sonra bir yüzeye yerleşip büyümeye başlar. Eşeysiz üremede ise anemon türüne bağlı olarak ya ağız kısmından ikiye (bazen
üçe) bölünür ya da ayak kısmından kayanın üzerinde küçük parçalar bırakır ve bu parçalar büyüyüp yeni bir birey oluşturur. Bazı akvaristler yuva
anemonlarını ağız kısmından ikiye kesip başarı21
Fotoğraf: Davut Şems
Fotoğraf: Davut Şems
monların dolaşması hem kendileri hem de akvaryumdaki diğer canlılar için tehlikelidir. Hareket ederken etraftaki mercan, istiridye gibi hareket edemeyen canlılara dokunup zarar verebilir.
Ayrıca motorlara takılabilir ya da taşma deliğinden geçebilir ve bu da ölümüne neden olabilir.
Tanklarımızda görmek
istemediğimiz Aiptasia
Anemonları
lı olmuştur fakat bu oldukça riskli bir yöntemdir.
Uzun süre sağlıklı bir şekilde bakılan anemonlar genellikle bir süre sonra akvaryumda bölünerek ürerler. Bu durum en sık balon uçlu anemonlarda (Entacmaea quadricolor) görülür. Her gün
düzenli beslemek anemonun bölünme ihtimalini artırır. Ayrıca su değerlerindeki ani değişiklikler
de anemonun bölünmesini tetikler.
Anemon bakacakların bilmesi gereken en önemli şey bu canlıların çoğunun bakımının oldukça zor olduğudur. Özellikle yuva anemonlarının
uzun süre bakımı çoğu mercan ve anemon türünden zordur. Sağlıklarını koruyabilmek için
çok yüksek ışık ve güçlü bir akıntıya ihtiyaçları
vardır. Ayrıca su değerlerinin sabit olması gerekir. Görkemli anemon (Heteractis magnifica) ve
dev halı anemonu (Stichodactyla gigantea) bakımı en zor anemonlardır. Balon uçlu anemon ve
Haddon’un anemonu (S. haddoni) ise diğer türlere göre daha dayanıklıdır ve daha az ışık ihtiyaçları vardır. Son olarak anemonlar hareket edebilen canlılardır ve kendilerine en uygun yeri bulana kadar akvaryumda dolaşacaklardır. Ane-
22
Anemonların akvaryumda dolaşmaması için onların yaşadıkları yerleri bilmeniz gerekir. Örneğin
gövdesini kuma gömmeyi tercih eden bir anemonu kumsuz ya da çok az kum olan bir akvaryuma koyduğunuzda daha uygun bir yer bulmak için sürekli hareket edecektir. Aynı şey yüksek akıntıdan ya da yüksek ışıktan hoşlanan bir
anemonu bunların olmadığı bir akvaryuma koyduğunuzda da gerçekleşir. Bunu engellemek için
alacağınız anemonun nasıl bir yer ve nasıl koşullar istediğini bilmeniz gerekir. Anemon kendine
uygun bir yer bulduğunda, bu yeri nadiren terk
eder.
Actiniidae
Balon Uçlu Anemon / Entacmaea quadricolor
Akvaryumcularda en sık karşılaşan anemon türü
olan balon uçlu anemon aynı zamanda en dayanıklı yuva anemonlarından biridir. Birçok farklı renkte görülebilirler ve 40cm’e kadar büyüyebilir. İsmine rağmen bu anemonun tentakülleri
her zaman balon gibi şişik değildir. Özellikle anemonun içerisinde yaşayan bir balık yoksa anemonun tentakülleri daha düz ve uzun olur. Yine
de anemonların tam olarak neye göre tentaküllerinin şekillerini değiştirdikleri bilinmemektedir.
Balon uçlu anemonlar, melek, kelebek balığı gibi
avcı balıklardan korunmak için gövdelerini kayaların çatlaklarına saklarlar ve yalnızca tentakülleri
görünür. Akvaryumda anemonun gövdesini sokabileceği büyüklükte yerler olmalıdır.
Balon uçlu anemonlar güçlü ışık ve akıntıya ihtiyaç
duyarlar. Normal çıkışlı floresanlar bu canlılar için
yeterli ışığı uzun süre sağlayamaz. Yüksek çıkışlı ampullerin kullanılması gerekir. Akvaryumdaki akıntının ise anemonun üzerine direkt olarak
gelmemesi gerekir. Bunun için büyük akıntı motorları kullanılmalıdır.
Anemonların vücudundaki mikro algler fotosentez yaparak anemona karbonhidrat sağlarlar fakat protein ve yağ gibi gerekli bileşik ve vitaminleri dışarıdan almak zorundadırlar. Bunun için
anemonların haftada birkaç kez deniz ürünleriyle beslenmesi gerekir.
Fotoğraf: Davut Şems
Balon uçlu anemon tentakülleri şişikken diğer anemon türlerinden kolaylıkla ayırt edilebilir. Fakat
tentakülleri ince ve uzunken Heteractis türleri ve
uzun tentaküllü anemonla (Macrodactyla doreensis) karıştırılabilir. Bu türü diğer türlerden ayırmanın en iyi yolu gövdeye bakmaktır. Balon uçlu
anemonun gövdesinde hiç siğil bulunmaz.
Balon uçlu anemon bir yuva anemonudur ve birçok farklı türe yuva olurlar. Amphiprion ephippium, A. frenatus, A. mccullochi, A. melanopus, A.
rubrocinctus, A. akindynos, A. allardi, A. bicinctus, A. chrysopterus, A. clarkii, A. tricinctus, A. latezonatus ve Premnas biaculeatus bu türü yuva
olarak kullanan palyaço balıklarıdır. Bunun yanında yavru domino papazbalıkları (Dascyllus trimaculatus) da balon uçlu anemonun tentakülleri arasında görülebilir. Karideslerden ise Periclimenes brevicarpalis çiftler halinde bu türün üzerinde görülebilir.
Uzun Tentaküllü Anemon
/ Macrodactyla doreensis
Kum anemonu olarak da bilinen bu anemon uzun
gövdesinin tamamını kuma gömer bu nedenle çok derin bir kum yatağına ihtiyaç duyar. Aksi
halde sürekli akvaryumda dolaşacaktır. Bu anemonun gövdesi çoğu zaman turuncudur ve bu
sayede diğer türlerden kolaylıkla ayırt edilebilir.
Mor, yeşil ve bej gibi birçok farklı renkte görülebilir. Gövdesindeki siğiller büyük ve beyazdır ve bu
şekilde diğer türlerden ayırt edilebilir.
Palyaço balıklarından bu anemonu yuva olarak yalnızca A. perideraion, A. chrysogaster, A. clarkii
ve A. polymnus kullanır. Bunun yanında domino papazbalığı (Dascyllus trimaculatus) ve anemon karidesi, Periclimenes holthuisi, de bu anemonun içinde görülebilir.
24
Stichodactylidae
Görkemli Anemon / Heteractis magnifica
Görkemli anemon büyük gövdesi ve uzun tentakülleriyle dikkat çeker. Balon uçlu anemonun
(Entacmaea quadricolor) aksine gövdesini saklamaz ve düz kayaların üzerine yerleşmeyi tercih eder. Birçok farklı renkte bulunabilir ve gövde
rengiyle tentaküllerinin renkleri her zaman birbirinden farklıdır. Bu anemonun bakımı oldukça zordur. Öncelikle sağlıklı bir birey satın almak
gerekir. Ağız kısmı dışarıya çıkmamış, rengi canlı,
kolları pörsümemiş ve gövdesi toplu olan bireyler tercih edilmeli. Koyacağınız akvaryum en az 6
aylık, oturmuş bir akvaryum olmalı ve su değerleri iyi olmalı. Ayrıca bu anemonlar neredeyse diğer tüm anemonlardan daha yüksek ışık ve akıntıya ihtiyaç duyarlar. Güçlü metal halide lambaların olduğu akvaryumlarda bile bu anemonlar
daha çok ışığa ulaşmak için cama tırmanırlar. Bu
nedenle 250 ya da 400W’lık metal halidelerle aydınlatılan bir akvaryumunuz yoksa bu canlıyı akvaryumcuda bırakmak en iyisi olacaktır.
Sağlıklı, görkemli bir anemon duruşuyla kolaylıkla diğer türlerden ayırt edilebilir. Diğer anemonlar gövdelerini kaya çatlaklarına ya da kumun içine saklarken görkemli anemon tüm vücudunu
açıkta sergiler. Ayrıca uçları çok hafif şişkin uzun
tentakülleri diğer anemonlarınkine benzemez.
Ağzı ise tentaküllerin arasında kalır ve gözükmez.
Gövdesinin üst kısmında gövde rengine çok yakın renkte siğiller bulunur. Bu siğiller kabarık değildir ve görmesi zordur. Stres altındaki bir görkemli anemon ise bu kadar karakteristik özellik
göstermez. Saklanabilir, tentakülleri sönebilir ve
ağzı dışarı çıkabilir. Böyle bir durumda diğer anemonlarla karıştırılabilir
Görkemli anemon büyük boyu nedeniyle resif ak-
Fotoğraf: Davut Şems
Heteractis crispa
Bu anemon akvaryumcularda mor uçlu, beyaz ve
kısalmış tentakülleriyle bir kayaya yapışmış halde bulabilirsiniz. Fakat sağlıklı bireyler canlı renkte, çok uzun tentaküllere sahiptir ve kayaların altındansa kumda durmayı tercih eder. Beyazlamış
bir sebae anemonu eski sağlığına kavuşturmak
kolay değildir bu nedenle en iyisi bu tür sağlıksız
bireylerden uzak durmaktır. Sebae anemon diğer anemon türleri gibi birçok farklı renkte görülebilir. Yeşil, bej ve mor bunlardan birkaçıdır. Çok
uzun tentaküllere sahiptir ve tentakülleri 10cm’i
geçebilir fakat sağlıksız bireylerde tentaküller
1-2cm’e kadar kısabilir.
A. percula, A. ephippium, A. melanopus, A. leucokranos, A. perideraion, A. sandaracinos, A. akindynos, A. bicinctus, A. chrysopterus, A. clarkii, A.
omanensis, A. tricinctus, A. latezonatus ve A.
polymnus bu anemonla simbiyotik ilişki kurmuş
balıklardır.
Fotoğraf: Davut Şems
Akvaryum
camına çıkmış
varyumları için çok uygun değildir. 1 metreye kadar büyüyebilir ve tentakülleri çok yakıcıdır. Bu
canlıya kendine göre dizayn edilmiş bir akvaryumda birlikte yaşadığı canlıların bazıları birlikte bakmak daha iyi olacaktır. Amphiprion ocellaris, A. percula, A. melanopus, A. akallopisos, A.
leucokranos, A. nigripes, A. akindynos, A. bicinctus, A. chagosensis, A. chrysogaster, A. chrysopterus ve A. clarkii türü palyaço balıklarının dışında domino papazbalığı (Dascyllus trimaculatus)
ve bazı tür anemon karidesleriyle (Periclimenes
ornatus, P. sarasvati) birlikte de görülür.
Sebae Anemon
Haddon’un Halı Anemonu
Stichodactyla haddoni
Halı anemonu en dayanıklı anemon türlerinden biridir. Normal floresanların altında dahi uzun süre
yaşayabilir fakat en ideali güçlü bir aydınlatma
altında bakılmasıdır. Bu kısa tentaküllü anemon
gövdesinin bir kısmını kuma gömmeyi tercih
eder. Halı anemonları çok hareket etmedikleri ve
kumu tercih ettikleri için akvaryumdaki mercanlar için çok büyük bir tehlike teşkil etmezler. Bunun yanında birçok balık bu anemonun olduğu
bir akvaryumda tehlikededir. Oldukça güçlü bir
zehre sahip olan halı anemonları büyük cerrah
balıklarını dahi yiyebilirler. Bunu engellemek için
öncellikle anemonun içerisinde bir çift palyaço
balığı olmalı. Palyaço balıkları anemonu korudukları için diğer balıkların anemona çok yaklaşmasını engelleyeceklerdir. Yine de bu balıkların
yem olmasını tamamen engelleyemez. Geceleri ışıklar kapandıktan sonra akvaryumu tamamen
karanlık bırakmak yerine etrafta çok az ışık verecek bir lamba olması balıkların geceleri daha dikkatli olmalarında yardımcı olur. Yine de mandarin (Synchiropus türleri), denizatı (Hippocampus
türleri), deniziğnesi (Syngnathinae alt-familyası),
palyaço gobisi (Gobiodon türleri) gibi yavaş yüzen balıkların bu anemonlarla aynı akvaryuma
konmaması iyi olur.
Haddon’un halı anemonunu en fazla 1–2 cm boyunda olabilen tentakülleriyle ülkemizde bu-
26
Fotoğraf: Davut Şems
labileceğiniz diğer türlerle karıştırmak oldukça zordur. Yalnızca ülkemizde nadiren görülen
dev halı anemonu (Stichodactyla gigantea) ve
Mertens’in halı anemonu (S. mertensii) ile karıştırılabilir. Dev halı anemonunun tentakülleri biraz daha uzundur ve Haddon’un halı anemonunun yuvarlak uçlu tentaküllerinin aksine dev halı
anemonununkiler füzeye benzer, daha sivri uçludur. Hem Haddon’un halı anemonu hem de dev
halı anemonu kumda yaşamayı tercih ederken
Mertens’in halı anemonu kayaları tercih eder. Ayrıca Mertens’in halı anemonu diğer halı anemonlarından çok daha büyüktür.
Haddon’un halı anemonu A. akindynos, A. chrysogaster, A. chrysopterus, A. clarkii, A. polymnus ve
A. sebae türü palyaço balıklarına yuvalık yapar.
Domino papazbalığı (Dascyllus trimaculatus) ve
Zebra Kardinal (Pterapogon kauderni) gibi balıklar da bu anemonun çevresinde sıklıkla görülür. Eklembacaklılardan ise beyaz porselen yengeçleri (Neopethrolisthes maculatus) ve bazı tür
anemon karidesleriyle (Periclimenes holthuisi, P.
ornatus) birlikte görülür.
33
Mustafa
Erdoğar
“Our
Preciousss...”
Yüzüklerin Efendisi’ nden bir Hobbit evi konsepti
28
Tank boyutları (cm)
:
Net hacim (litre)
:
Kurulum tarihi
:
Bitkiler
:
Balık ve omurgasızlar
:
Dekorasyon malzemeleri : Işıklandırma
:
CO2
:
Malzemeler
:
Gübreleme
:
Su değişimi
:
Kullanılan yemler
:
Su değerleri
:
40x23x25(h) --- Yüksekliğin kum hariç yalnızca 15 cm’ lik kısmı kullanıldı.
12
Mayıs 2010
Eleocharis parvula
Fissidens fontanus
Vesicularia sp.
Neocaridina denticulata (Kiraz karides)
Caridina japonica (Amano karidesi)
Silis kum, lav kayaları, taşlar, küçük tahta parçaları ve kök.
2x15W T8 tipi florasan lamba (1x Sylvania Aquastar, 1xSylvania Grolux)
Tüplü sistem. Sürekli açık. Konsantrasyon gündüz-gece 30-40 ppm
Atman AT - 301 kafa motoru
Hergün DIY NPK + Brightwell FlorinMulti
Üç günde bir %50
Kullanılmıyor.
GH: 4
KH: 4
pH: 6,5 - 6,6
Nitrat: 5 -10 ppm
29
Temanın Seçimi ve Hazırlık
Aslında bu tankta tema seçimi diye birşey olmadı. Su altında bir hobbit evi hatta köyü kurmak
Batuhan Abi’ nin uzun süreden beri düşündüğü
birşeydi.
İlk işimiz yine hem filmden hemde internetteki
kaynaklardan hobbit evleri ve köyünün ayrıntılarını incelemek oldu. Bu konuda birçok fotoğraf
ve video topladık.
Bizim için en büyük sıkıntı tankın oldukça küçük olması idi. Bu boyutlarda nasıl bir dizaynla bu işin
altından kalkarız onu çözmeye çalıştık. Bu anlamda şöyle bir çizim (daha doğrusu karalama)
hazırladık:
Çizimimizde derinlik algısı, altın oran, görsel denge gibi tasarım kuralları ve görsel konulara yer vermeye çalıştık. Ancak bu çizim bile bu
denli küçük bir tankta bizi zorlayacağı için kurulum sırasında tepelerin konumları değiştirildi ve ev daha büyük tutuldu.
Mayıs 2010: Kurulumdan yaklaşık bir hafta sonraki görüntü. Arka küçük tepeciğe Hemianthus callitrichoides “cuba” tutturuldu. Lav kayalarında doğru
bir birleşim ile bir tepecik oluşturup daha sonra her kayanın tepeciğe göre görünen yüzleri mossla kaplandı (misina ile sarılarak). Bir doğa yürüyüşünde
bulduğumuz ağaç şeklindeki köke Fissidens’ ler yine misina ile sarıldı. Ön tarafa Elaocharis parvula dikildi.
Haziran 2010: Tabanın gelişimi için yeterli zaman geçince ve yeterli CO2 sağlamak adına şelale filtre iptal edilip en küçüğünden bir kafa motoru ile devam edildi. Tanka Amano karidesleri eklendi. Bu süreçte iki florasandan biri arka fon ışığı gibi kullanılarak ışıklı fon denemeleri yapıldı.Tüm bitki ve mossların gelişimi güzel.
30
Temmuz 2010: Tekrar ışıklandırma çift florasana çıkarıldı ve ayrı bir arka fon ışığı ayarlandı. Yaz sıcakları nedeniyle cubaların durumu kötüleşince komple
söküldüler ve arka tepecikte öndeki gibi moss ile kaplandı. Sağ tarafa bir miktar parvula aktarıldı. Büyük tepedeki mosslar budanarak ilk şekil verildi. Moss
ve bitkilerin gelişimi iyi. Tankta bir miktar bba (siyah sakal yosunu) sorunu oldu. CO2 arttırılıp excel kullanılarak büyük ölçüde atlatıldı.
Ağustos 2010: Hobbit evi ve aksesuarları yapılıp tanka uygulandı. Kapı, pencere ve baca için küçük tahta parçaları küçük bir testere ve havya ile şekillendirilip gerekli kısımları siyahlaştırıldı. Tahta kürdanlardan çitler yapıldı. Küçük taşlarla merdivenler yapıldı.
Eylül 2010: Fissidens’ ler gelişti, ağaç güzelleşti. Ağacın güzelliğini daha iyi yansıtabilmesi için arka küçük tepecik kaldırıldı. Mossların gelişmesi, tahtaların su altında zamanla koyulaşması ve taşların hafif yosun tutması ile düzenleme daha doğal bir görünüme kavuştu.
31
Fotoğraflar: Davut Şems
Davut Şems
Cladiella sp
Fotosentetik
Deri Mercanları
Merhaba sevgili akvarist dostlarım. Bu sayıda tüm resif akvaryumu ile uğraşan akvaristlerin yakından tanıdığı ve beslediği foto sentetik deri mercanlarını inceleyeceğiz.
Familya: Alcyoniidae
Birçok türlere sahip bu familya da ülkemize ithal
edilen foto sentetik Leather’lar genelde
• Sarcophyton
• Sinularia
• Lobophytum
• Cladiella türleridir.
Bu türleri görselleriyle beraber inceleyeceğiz.
Leather corallar doğada tropik deniz ve okyanuslarda bol miktarda bulunurlar ve yaşadığı bölgede çok hızlı çoğalarak bir tarla görüntüsü oluştururlar. Türlerine göre değişik varyasyonlara sahiptirler. Bazıları ağaca, bazıları mantara, bazıları
da brokoliye benzerler. Renkleri genelde kahve-
32
rengi ve tonlarıdır. Bazen hafif sarıya ve bazen de
yeşile çalarlar. Fotosentetik olmayan Leather’lar
çok daha parlak ve değişik renklere sahiptirler
ama bizim konumuz foto sentetik olanlardır o
yüzden çok renkli olanlardan bahsetmeyeceğiz.
Neden deri mercanı diyorlar?
Bu mercanlar periyodik olarak polyplerini kapatıp
çok ince bir tabaka deri atıyorlar ve bu şekilde
kendilerini temizliyorlar. Bu ismi de bu sebeple
almışlardır. Yılan gibi deri atmak olmasa da ona
benzer bir olay gerçekleşiyor ve canlı kendisini
algler ve zararlı bakterilerden temizliyor. Bu olay
sadece bu tip Leather’lar da olur ve başka mercanlarda görülmez. Deri atarken polip açmazlar
ve hastaymış gibi görünürler. Bu olay periyodik
ve fizyolojiktir.
Labophytum Compactum
Su şartları:
Isı: İdeal ısı 24–26 ºC olmalıdır ama birkaç derece
aşağı ve yukarısını da tolere edebilirler.
Ph: 8,1–8,4 arası olmalıdır. Deniz akvaryumunda
pH çok önemlidir pH düşüşleri ve oynamaları
ciddi zararlara yol açabilir.
Kh: 8–12 arası olmalıdır. Deniz akvaryumunda Ca
reaktörü kullanılmayan akvaryumda kH devamlı düşmesi Leather’lar için de zararlıdır. Bu durum kapanmalarına, küsmelerine yol açar. Düzenli olarak kH ölçülmeli ve devamlı katkı kullanmalıdır.
Tuzluluk: 1023–1026 arası olmalıdır. Balıklar tuzluluk oranının oynamasında biraz toleranslıdırlar
ama mercanlar için tehlikeli olabilir bu nedenle
bu orana dikkat etmeliyiz.
Işık ihtiyacı: Leather’lar yüksek ışığı severler, poliplerini tam ve güzel açarlar düşük ışıkta ise küser,
açmazlar. Doğada sığ sularda yaşarlar ve yüksek
güneş ışığıyla fotosentez yaparlar. Çok hızlı büyür ve çoğalırlar. Akvaryumda eğer ışığımız orta
şiddette ise ışık kaynağına yakın yerlere yerleştirmeliyiz. Aksi halde yeterli gelişme ve büyüme göstermezler. Leather’lar tüm foto sentetik
deniz canlıları gibi tek hücreli algler barındırırlar, onlar sayesinde enerji ve besin elde ederler
ışık az olunca bu mikro algler ölür veya canlıyı
terk eder. Bu durumda canlı zayıflar ve kendisi de
ölür. Işık bu canlılarda hayati önem taşımaktadır.
Akıntı miktarı: Daha önce bahsettiğim gibi
Leather’lar sığ sularda gel-git akıntılarının ve dalgaların olduğu yerde bulunurlar. Dolayısıyla gerek oksijen ve besinlerin onlara gelmesi gerek
derilerini atmaya yardımcı olması için akvaryumda orta-yüksek akıntıya ihtiyaç duyarlar. Şiddetli
akıntıyı direk almadığı sürece akıntıdan rahatsız
olmazlar, tam tersi bazı türlerde poliplerini uzata bilecekleri kadar uzatırlar ve çok hoş görüntü sağlarlar.
Sarcophyton Glaucum
Sarcophyton Glaucum
33
Capnella SP
Devils Hand Leather Coral
Sinularia (Tree Coral)
34
Bakım ve gerekli elementler: Kolay canlılardır
ve yeni başlayan hobicilere uygun mercanlardır. Uygun ışık, akıntı, düzenli su değişimi ve
element ilavesinde çok çabuk adapte olurlar.
Büyümeye ve türüne göre çoğalmaya başlarlar. Leather’lar yarı saldırgan mercanlardır o
yüzden diğer mercanlara yapışık yerleştirmemeliyiz. Mesafeyi sağladıktan sonra sorun yaşamayız. Bazı LPS (Uzun Polipli Sert) mercanlar geceleri avcı kollarını uzatıp etraftaki mercanlara zarar verirler. Zehirli kollar dokunduğu
yeri yakar ve Leather’lara dokunduklarında da
o bölge çürümüş gibi olur ve onarım yapılana kadar uzun süre polip açmazlar. Mercan almadan o mercan hakkında bilgi sahibi olmalıyız ve diğer mercanlardan uygun mesafeyi korumalıyız. Leather’lara gerekli elementler
Stronsiyum, İyodin ve trace (iz) elementlerdir.
Bu elementleri mercan miktarı ve su hacmine
göre periyodik olarak vermeliyiz. Tabi düzenli
su değişimi de önceliğimiz olmalıdır.
Üretim ve doğal çoğalma:
Doğada deri mercanları çok abartılı bir şekilde çoğalırlar ve uzaktan tarla gibi bir görüntü sağlarlar. Bazı hobici arkadaşların bir mantığı var o da Leather’lar, Acropora’lar (Sps (Kısa
Polipli Sert) türü) ile aynı yerde barındırmamalıyız ama doğada aynı yerde yaşayan yüzlerce görüntü gördüm. Hatta ünlü olmuş birçok akvaryumda devasa Leather’lar ile beraber aynı akvaryumda çok sayıda Sps (Kısa Polipli Sert) mercanlar gördüm. Leather’lar ortamı sevdikten sonra büyümeye ve çoğalmaya başlarlar. Üretilmeleri çok kolaydır, yakınlarına ana koloniye değecek şekilde bir canlı
kaya yerleştirmemiz yeterli olur. Canlı hemen
o taşa yapışacak ve bizim yapacağımız tek şey
de mercanı yapıştığı kayanın yakın yerinden
kesip ayırmaktır. Bazı Leather’lar çoğalmak için
kendi dallarını kopartıp akıntıya bırakırlar kopan parça bir kayaya yapışıp büyümeye başlar. Bazı türlerde ise ayaklarının yakın yerlerde
yavru yaparlar ve yavrular hızlı bir şekilde büyüyüp koloni oluştururlar. Bu üç çoğalma şekline bizzat akvaryumumda şahit oldum. Çoğaltmanın başka bir şekli mercanı keskin bir jilet veya bıçakla kesip başka bir kayaya tutturulmasıyla olur. Her zaman değdim gibi SPS ler
hariç diğer mercanları kendi doğasına bırakmak ve kendilerinin çoğalmasını beklemekten
yanayım.
Labophytum compactum:
Parmaksı kolları vardır ve akvaryumcular arasında
Finger Leather Coral diye geçer. Diğer deri mercanlarının aksine polipleri gövde renginde değildir, beyaz ve küçük çiçekler gibi poliplere sahiptirler ve çok hoş bir görüntü verirler. Bu deri
mercanlar boydan değil de yanlardan büyürler
ve önüne gelen kayalara yapışırlar. Pek hızlı büyümezler, çoğaltmak için yapıştığı yerden kesip
kayasıyla ayırabiliriz. Çoğaltmak isteyen hobiciler bu mercanın yanına küçük kayalar koymaları
yeterlidir kendisi yapışacaktır.
Sarcophyton Glaucum
Cladiella sp.
(Blushing Finger Leather Coral):
Gövdeleri diğer deri mercanların aksine pek sert
değildir ve deri atarak kapandığında normal görüntüsünün beşte biri küçülür ve beyaz rengine
bürünür. Polipleri çok sık ve güzeldir. Yan dallar
vererek büyür o dalları keserek çoğaltabiliriz. Bu
mercan çok yumuşak olduğunda akıntı ile oynar ve hoş bir görsellik yaratır.
Devil’s Hand Leather Coral:
Lobophytum’a çok benzer ama polipleri beyaz
değil gövde rengindedir. 10–15 cm civarı parmaksı dalları vardır. Dokunduğu tüm kaya ve
taşlara yapışır bu şekilde keserek çoğalta biliriz.
Cladiella SP
Ülkemize ithal edilen ve
popüler olan Leather örnekleri:
Sarcophyton glaucum
(Toadstool Mushroom Leather Coral):
En sevilen deri mercanlarından biridir. Çok sağlam ayağı ve çok güzel gövdesi vardır. Mantara benzediği için
bu ismi almıştır. Ortamı beğendiği zaman poliplerini
uzatır ve anemon görüntüsü verir. İyi bakıldığında etrafında küçük yavrular yapar ve çoğalmaya başlar. Denizlerde devasa boyutlara ulaşabilirler ve büyük koloniler oluştururlar.
36
Capnella sp:
Görüntüleri bir ağacı andırır ve dalları narindir.
Rengi krem renginde ama çok hafiften pembeye çalar. Çok ilginç bir çoğalma şekli vardır. Mercanın kendi dalları kopup akıntı ile başka kayalara sürüklenir ve yapışırlar bu şekilde koloni oluştururlar.
Sinularia
(Tree Coral Assorted):
Dalları ince ve uzun bir ağaca benzer. Uzun dallarında çok sayıda küçük dalları vardır. Krem rengi de olan bu mercan çok hızlı büyür ve dallarını her yöne uzatır. Görüntüsü diğer deri mercanlarına göre fazla güzel değildir ama yinede
tercih meselesi.
Deri mercanları bakımı kolay ve keyifli mercanlardır, yeni başlayanlara tavsiye edilir. Sevgili okurlara keyifli ve sağlıklı akvaryum ve canlılar dilerim.
Canlılarınıza iyi bakın.
Fotoğraf: Umut Gülengümüş
Ümit Koç
ZEBRA Cichlid
Fotoğraf: Ümit Koç
Azami boy: 15cm’dir. Daha büyük örneklerine nadiren rastlanmaktadır.
Çizgili Zebra çifti
(Soldaki erkek,
sağdaki dişi)
Cinsiyet ayrımı: Erkekler boy olarak daha büyük
ebatlara ulaşırlar, kafa yaparlar (bilhassa karma
akvaryumlarda üstünlük emaresidir), kuyruk ve
yüzgeçlerde uzama görülür. Dişilerin ise üreme
döneminde karın bölgeleri turuncu bir renk alır.
Latince adı: Amatitlania Nigrofasciatum
Habitatı: Orta Amerika (Nikaragua, Kosta Rika,
Panama’ya kadar oldukça geniş bir alana yayılmışlardır). Ağırlıklı olarak dibi çakıllı ve kayalık nehirleri tercih ederler.
Beslenme şekli: Omnivor. Yutabileceği böcek ve
larvalardan alg ve bitki tohumlarına kadar zengin bir beslenme menüsüne sahipler. İlk tercihleri her zaman proteini yüksek böcek ve larvalardan yanadır.
38
Varyeteleri: Bilindik 3 varyeteye sahiptirler. Çizgili
(gri-siyah), Beyaz ve Calico (Gri-siyah-beyaz) olarak ayrılırlar. Beyaz ve Calico akvaryumlarda ki seçici üretim ile elde edilmiştir. Gri siyah formunda
suyun içinde seçilmesi oldukça zor olduğundan
Calico ve Beyaz Zebra yaşamayı başaramayıp av
olacaklardır. Akvaryum ortamında ise seçici üretimin eseri olarak sürekli kardeş üremesine tabi
olduklarından Beyaz ve Calico Çizgili varyetesine
göre biraz daha hassaslaşmıştır.
Oldukça dayanıklı bir türdür. Nitrat, ısı değişimi, pH
dalgalanmaları gibi nice olumsuzlukları rahatlıkla absorbe edebilecek bir yapıdadır. Hatta tuz-
Fotoğraf: Ümit Koç
lu suda bile 3-4 gün ölmeden yaşayabilir (lütfen denemeyiniz). Fırsatçılığı ile ünlüdür. Doğada Dovii (Kurt Cichlid) gibi iri türlerin yavrularına
musallat olurlar. Oldukça çevik yapısından ötürü yakalanmadan devam edebilmekteler. Öyle ki
doğada iri Cichlidlerden kedi balıklarına, balıkçıl
kuşlara kadar birçok canlının yemek menüsünde olmalarına rağmen yaygınlığını devam ettirebilmektedir.
Bazen Kılıçkuyruk (canlı doğuran) ile bakılabilecek
kadar sakin, bazense bir Midası canından bezdirebilecek kadar enteresan bir türdür Zebra Cichlid. Üreme içgüdüsü oldukça yüksektir. Üreme
döneminde canı pahasına yuvasını koruyacaktır. Yeni çiftlerde dişi erkeğe nazaran daha korumacıdır. Ancak oturmuş çiftlerde (en az 5 batım
yavru vermiş) erkek dişiye göre daha korumacı
bir hal alacaktır.
da gezebileceği bölmelerle ve optik engellerle
dolu şekilde dizayn edilmelidir. Bol kayalıklı olduğunu düşünürsek en az 70 – 80 litrelik bir akvaryum gereklidir. Gerektiğinde saklanıp kendilerini güvende hissetmek isterler. Genel olarak birçok türün av listesinde olduğundan ötürü ve avlanma şekillerinin kovalamacadan çok ani ataklarla ve yukarıdan gelecek hamle ile olduğunu
söylemeliyim. O yüzden suyun dışında yukarıdaki hareketlilikten ve olası ani hareketlerden pek
hoşlanmazlar. Birçok türe göre insan ile diyaloğu
daha zayıftır. Çünkü yine besin zincirinin altlarında olduğundan daha çekingen ve ihtiyatlı davranırlar. Yani bir Zebranın güvenini kazanmak (tek
bakıldığında) kolay değildir. Gerçek kimliğini ortaya dökebilmesi için yakın güçte veya daha sakin ama insanla etkileşimi yüksek türler ile bakılmalıdır. Eğer Rainbow Cichlid gibi aşırı ürkek bir
Calico (Çingene) Zebra
yavruları
Beyaz Zebra çifti
(Arkadaki erkek,
Öndeki dişi)
Zebra Akvaryumu:
Akvaryumları bol kayalıklı olmalıdır. Zemin malzemesi olarak; koyu renkli ince dere çakılı kullanılmalıdır. Kayaları üst üste dizmek yerine araların-
Fotoğraf: Ümit Koç
Karma akvaryumlarda tek bakıldığında (tekten kasıt eş tutmamış halde) oldukça barışçıl davranacaktır. Kendisine bulaşılmadığı sürece kimseye
sataşmayacaktır. Herhangi Orta Amerika kıtasına ait türün dişisi ile çiftleşmek için gözüne kestirmediği sürece çiftlere de zarar vermeyecektir.
Eğer bulaşan olursa efelenmekten geri kalmaz.
Lakin kaçması gerektiği noktayı da iyi bilir.
39
Fotoğraf: Umut Gülengümüş
Fotoğraf: Ümit Altınyurt
Genç Calico Zebra
erkeği
40
türle bakılıyorsa yine onun gibi aşırı ürkek davranacaktır. Veya Midas gibi etkileşimi yüksek bir tür
ile bakılıyorsa, Midas kadar olmasa bile insanlarla daha rahat etkileşime girebilecektir. Vatoz, salyangoz gibi canlılara pek ilişmezler. Akvaryumlarında gönül rahatlığı ile tank arkadaşı olarak kullanabilirsiniz. Her ne kadar ırmak balığı olduklarından su değerlerindeki değişikliği tolere edebiliyor olsalar da, su değerleri ne kadar nötr’e yakınsa o kadar rahat yaşarlar. Aşırı asidik suda vücut formunda uzama (normalde yüksek vücutlu
bir canlıdır), aşırı bazik suda ise kafada delik ve /
veya iltihap oluşabilmektedir.
Zebralarda üreme:
Zebra Cichlid üretmesi en kolay türlerden biridir.
Bir batımda 50 ila 450-500 arası yavru verebilir.
O yüzden üretilirken çok iyi planlanmış olması
gerekir. Eşleşmelerde seçici davranmazlar. Müsait olan herhangi bir dişi ile rahatlıkla eşleşebilir. Bazı nadir durumlarda bir erkek Zebra akvaryumdaki iki dişi ile de eşleşebilir (d işiler birbirini kabullenmezler. O yüzden koloni hayatındaki
gibi sınıflandırılamaz). Yine nadir durumlarda erkek Zebra başka bir babadan olma yavruları sahiplenip onlara babalık yapıyor da olabilir (Dişinin mukavemetine rağmen pes etmeyip kendini
kabullendirebiliyorlar). Üremek için müsait olan
en iyi yeri bulacaklardır. Eğer o yer dolu ise sahibi
ile kavga edip kapmaya çalışacaklardır. Hiçbir yer
bulamazlarsa herhangi bir yere (camda buna dahil) yumurtlayabilirler. Genelde mağara tarzı yerleri veya birbirine yakın iki kayanın dibini kazıp
oraya yumurtlamayı tercih ederler. Bu dönemde
Zebra çok sinirli ve cesur davranır. Bölgesine giren canlının ne olduğunu gözetmeksizin saldıracaktır (eliniz de buna dahil). Eğer rakip çok büyükse bireylerden biri ağız ağza kavga için oyalarken diğeri iç organlarına doğru saldırıp raki-
teki tortuları kaldırarak yavruların beslenmesini
sağlayacaktır. Büyük parçalı hale getireceklerdir.
Eş tutan Cichlidlerin genelinde olduğu gibi Zebralarda da ilk 4-5 batım anaçlara ve yavrulara ilişilmemesi gerekir. Bu anaçlık içgüdülerinin tam
manası ile oturması için gerekli bir uygulamadır.
Eğer ille de ilişilecekse henüz larva halinden yeni
kurtulmuşken hava hortumu yardımı ile en fazla
yarısı çekilmelidir.
Dişilerde, erkeklerde 4 ila 6 cm boydan başlayarak durmaksızın ürerler. Lakin bu durum dişiyi oldukça fazla yıpratır ve büyümesine mani olur. O
yüzden dişiler 10 cm den büyük seçilmesi her
açıdan daha iyidir. Dişinin erkekten büyük olmasının diğer avantajı ise erkeğin herhangi bir nedenden ötürü (yeniden üreme isteği, yavruları
sahiplenip dişiyi dışlama) dişiye sert davranmaya
başladığında dişi de karşılık vererek kendini savunabilir.
bin gözünü korkuturlar. O yüzden eğer karmada
Zebra bakıyorsanız dekoru buna göre çok önceden ayarlamış olmanız gerekmektedir.
Dekor olarak;
• Yumurtlayacakları uygun büyüklükte bir mağara
• Yavrular serbest yüzmeye başladıktan sonra, yavruları yemlemek için gezdirdikleri kumluk alan
• Ve her ikisi ile diğer balıkların irtibatını kesecek
optik engel olmalıdır. Yoksa geri kalan tüm balıkları rahatsız edecek veya daha kötüsü öldüreceklerdir.
Eğer uygun büyüklükte çakıl kullanıldı ise yavrular
tehlike anında çakıl tanelerinin arasına ya da içine saklanıp yine hayatta kalmayı başarabilirler.
Bir batımdan en az 2-10 yavru bu şekilde hayatta kalabilir. Eğer yavrular hızlı büyütülmek isteniyorsa tankta alg yiyici herhangi bir şey bırakılmamalıdır. Keza yavrular ilk 3-4 hafta algleri didikleyerek beslenebilirler. Yaptığım gözlemlere göre;
bu durum gözlemlenebilecek kadar boy ve kondisyon farkı doğurmaktadır. Kumluk alanda biraz
daha ince dere çakılı kullanılabilir. Baba etrafı kolaçan ederken anne bir tavuk edası ile eşinip dip-
Varyeteler arasındaki üremede olası sonuçlar ise:
• Eğer anaçlardan ikisi de Çizgili ise yavrular çok
yüksek ihtimalle Çizgili, çok çok düşük ihtimalle
Beyaz çok daha fazla düşük ihtimalle Calico doğabilir.
• Eğer anaçlardan biri Çizgili biri Beyaz ise yavrular
Çizgili veya Beyaz doğabilir.
• Eğer anaçlardan biri Çizgili bizi Calico ise yavrular ağırlıklı olarak Çizgili ama bir kısmı Calico diğer kısmı ise Beyaz doğabilir.
• Eğer anaçlardan biri Beyaz biri Calico ise yavrular
ağırlıklı olarak Beyaz, bir kısmı Calico ve az bir kısmı da Beyaz doğabilir.
Beslenme:
Yukarıda da belirttiğim gibi beslenme yelpazesi çok geniştir. Akvaryumda ise karışık sistemle yemleme yapılmadır. Örneğin 4 gün protein ağırlıklı yemler ile besleniyorsa 2 gün bitkisel yemlerle beslenmeli ve 1 günde aç bırakılmalıdır. Unutulmamalıdır ki doğada akvaryumlarımızdaki kadar bol besin bulamamaktadırlar.
Mümkünse haşlanmış sebzelerde verilebilir.
Özetle Amerikan Zebra Cichlid, bir orta Amerikan
karmasının vazgeçilmezi, cesur yürekli asi cücesidir. Her ne kadar aşırı üremesinden dolayı tercih edilmiyor olsa da en az 1 erkek Zebra muhakkak Orta Amerika Cichlidleri karma akvaryumunda olmalıdır. Onları boş boş yüzüyorken
göremezsiniz. Muhakkak bir şeyler ile meşguldürler.
41
Jack Wattley
Mert
TAŞKIRAN
Sodan sağa:
Bernd Degen
Bülent Acun
Jack Wattley
Mert Taşkıran
Mustafa Güneş
Uygar Sanal
Discus Club Türkiye, Duisburg Discus Dünya Şampiyonasında
Jack Wattley ile yapılan söyleşiyi aşağıda bulacksınız.
Sayın Jack Wattley, halen discus üretimi yapıyor musunuz?
Jack Wattley: Evet devam ediyorum. Amerika,
Miami’de discus üretim çiftiliğim var. Birçok tür
üretiyorum.
Discuc fotoğrafı: Onur Ersin
Yıllardır hep merak edilen bir soru var. Sizin meşhur Discus
Yem karışımınızın içeriği ile ilgili bilgiler verirmisiniz?
J.W.: Bu çok özel bir formül. Formül’ü Tropical firmasına sattığım için içerikle ilgili bilgi veremem.
Ama Tropical Yemlerinin D-50 Plus ve D-Allio Tabin yemleri benim formülümdür.
Hiç Amazon’a gittiniz mi?
J.W.: Evet birçok kez gittim.
Amazon’a gitmek konusunda herkesde azda olsa bir çekince
var. Sizce Amazon’a gitmek tehlikeli mi?
J.W.:Asla, yersiz bir korku. Aksine her doğa severin
gidip görmesi gereken yerler. Ben en çok Manaus, Brazil bölgesine gittim.
Yılların tecrübesi ile sizce bir discusu sağlıklı yaşatmanın temel kriterleri nelerdir?
J.W.: Discus’u sağlıklı uzun yaşatmanın en önemli 2
kriter, su değişimi ve yem kalitesidir.
Sizce içinde normal sayıda discus bulunan bir akvaryumda
günlük su değişimleri % kaç olmalıdır?
J.W.: Ben genelde günlük % 40 su değişimi yaparım. Uzakdoğu günlük %90 yapıyor. Ama bence
%40 günlük su değişimi yeterlidir.
Sizin adınızla özdeşleşen Red Turkuaz’ı hangi F0 türlerini
çaprazlayarak çıkardınız?
J.W.: Bu türü çıkartırken Blue Discus’u kullandım. Green discus ilede denedim fakat Green
Discus’un üretimi çok zor.
Genede Vahşi Discuslarda üretimi en zor diyebileceğiniz türler nelerdir?
J.W.: Heckel ve Green diğerlerine göre zordur.
Yeni bir tür üzerine çalışıyormusunuz?
J.W.: Hayır. Şu an mevcut türlerin üretimini gerçekleştiriyorum.
Miami’deki üretimhanenizle kim ilgileniyor?
J.W.: Orada yardımcım Gabriel Posada var. Kendisi
çiftliğimin sorumlusudur.
Discus akvaryumlarında ısıyı kaç derecede tutmamızı önerirsiniz ?
J.W.: Discuslar sıcağı severler. 28 ºC uygundur.
Discuslar için en uygun ph seviyesi ne olmalıdır?
J.W.:Ph’ı düşük tutmak kireçli şehir sularında zordur. Ph seviyesi 6 uygundur. Ama en uygun seviye 5,5 Ph’dır.
Discus Club Türkiye ailesi olarak sizi Türkiye’ye bekliyoruz.
Sizi ağırlamaktan onur duyarız.
J.W.:Bende en yakın zamanda Türkiye’ye gelmek
istiyorum. Teşekkür ederim.
Bu röportajda tercümanlık yapan Bülent Acun’a teşekkürederiz.
42
Ahmet Kadir
Şanlı
Koi Anatomisi
Anatomi bir organizmanın morfolojik yapısı olarak tanımlanır. Morfolojiyse hayvan
ve bitkilerin yapısı ve özellikleriyle ilgilenen bilim dalı olarak tanımlanmaktadır.
Dış Anatomi
Form: Koi’lerin vücut şekli füze/mekik olarak adlandırılan türdedir. Her iki uca doğru daralan tanımlaması en uygunudur.
nasında stabiliteyi (dengeyi) sağlamak için kullanılır. Bu yüzgeç Koi yaşlandıkça sertleşir ve yıpranmış bir görüntüye bürünür. Anal yüzgeç, sırt
yüzgeci gibi stabilizasyon (dengeleme) görevi
görür. Bu yüzgeç de Koi yaşlandıkça sertleşir ve
yıpranmış bir görüntüye bürünür. Pektoral yüzgeçler çifttir ve birden çok fonksiyonu mevcuttur. Bu fonksiyonlar arasında: ileri hareket esnasında yön değiştirme, hem ileri hem de geri yavaş yüzme, durma veya güçlü akıntılara direnme bulunmaktadır. Pelvik veya ventral yüzgeçler de çifttir ve yalpalamanın kontrolü, dengeyi
sağlama ve yukarı yön verme görevlerini görür.
Yüzgeçler incedir ve içlerinden çok sayıda damar
geçer bu durum yüzgeçleri balığın hassas kısımlarından birisi haline getirmektedir. Yüzgeçlerde
oluşan zarar veya değişiklikleri görmek kolaydır.
Bu yüzden hastalıklar önce genellikle bozulan,
yırtılan veya çürümeye başlayan yüzgeçler sayesinde tespit edilir.
Yüzgeçler: Koi’lerin üç tek ve iki çift yüzgeci vardır. Caudal veya diğer adıyla kuyruk yüzgeci temel olarak yüzmek özellikle de hızlı yüzmek için
kullanılır. Dorsal yani sırt yüzgeci ileri hareket es-
Cuticle: Balığın deri ve pulları cuticle adı verilen
hücresiz bir mukus tabakasıyla kaplıdır. Cuticle
daha çok slime coat (sümüğümsü tabaka) adıyla
bilinmektedir. Mukustan oluşan bu ince tabaka
Yanal çizgi
Solungaç
Bıyık
Burun delikleri
Sırt yüzgeci
Kuyruk yüzgeci
Gögüs yüzgeci
Anal yüzgeç
44
Karın yüzgeci
antikorlar, lisozimler (bazı bakterilerin hücre duvarlarını yok eden bir enzim) ve C-reaktif protein
(anti bakteriyel özellikler taşıyan bir protein) ihtiva eder. Cuticle Koi’lerin sudaki parazitlerle mücadelesindeki ilk savunma mekanizmasıdır. Cuticle bundan başka sürtünmeyi azaltarak balığın
daha rahat hareket etmesini sağlar.
Epidemis
A. Epidemis
Dermis
Dermis
B.
Melanophore
Regenerating scale
Melanophore
C.
Deri: Deri epidermis, dermis ve hipodermis adlı üç
katmandan meydana gelir. Epidermis (en dıştaki katman) çok incedir. Genelde 6 – 8 hücre kalınlığında olan bu katman tek hücreli mukus salgı bezleri ve çok küçük kılcal damarlar barındırır. Dermiste (orta katman) pullar, pulları oluşturan hücreler, pigmentler, kan damarları ve sinirler bulunur. Hipodermis, altta bulunan kas veya
kemik ile epidermis arasındaki damarlı kalın bölümdür. Bu deri ve vücudun diğer alanları arasındaki bir ayırıcı gibidir.
Pullar: Tüm Koi’lerin pulları sikloit (dairesel) tipindedir ve Koi’lerin büyük çoğunluğunun vücutlarının
neredeyse tamamında pul
olmasına rağmen başlarında bulunmaz. Bu pullu
Koi’lere Japoncada Wagoi
adı verilmiştir. Bazı Koilerin
sadece dorsal ve lateral çizgileri üzerinde pulları
bulunmaktadır. Bu tip Koi’lere Alman Koi’leri denir ve Japoncada Doitsu olarak adlandırılır. Bazı
Koi’ler pulsuzdur ve bu tip Koi’lereyse Deri Koi
denir. Bunlardan başka pulları çok büyük olan ve
vücudun birçok yerinde rasgele çıktığı Koi’ler de
vardır, bu tip Koi’lere Zırhlı Pullu Koi denir.
Pullar ince ve esnek plakalar şeklindedir ve dermis
üzerinde büyüyen bir katman oluşturur. Pullar
dermal tabakada oluştuğundan bir pulun çıkarılması yara veya deri üzerinde bir delik meydana getirir. Bu tip bir yara veya delik patojenlerin
balığa ulaşabileceği bir potansiyel tehlikedir. Pullar merkezden dışarı doğru gelişirler. Büyümenin
asıl kaynağı bir pulun ortasıdır.
Ağız: Koi’lerin çıkıntılı bir ağız
yapısı vardır ve bu sayede zeminden yem almaları kolaylaşır. Koi’lerin ağzı başın alt
kısmında bulunduğundan ve
bu sayede havuzların dibinden yemleri çekebildiklerinden dipten beslenen
balıklar olarak bilinirler. Fakat Koi’ler havuzun üst
orta ve zemin kısımlarının üçünden de yem alabilirler. Koi’lerin ağızlarında diş yoktur bu yüzden
her şeyi önce emerler tadına bakarlar ve tüketip
tüketemeyeceklerine karar verirler. Dişleri bulunmamasına rağmen Koi’lerin solungaç odacıklarının hemen arkasında dişi andıran pharingeal
kemikleri bulunur. Besinler bu kemikler ve kemiğimsi bir yüzey üzerinde öğütülür.
Koku alma lameli
Koku alma yolu
Göz kenarı kemikleri
Optik n.
Uç beyin
Yarı dairesel kanal:
Kıkırdak rod
Optik lob
Beyincik
Ön
Ön Kabarcık
Yan
İç kulak boşluğu
İç kulak keseceği
Arka
Socculolagenar delik
Duyu Organları
İşitme: Koi’lerin dışarıda kulakları olmamasına karşın içeride kulakları bulunur ve bu kulaklar Weberian Ossicle olarak bilinen bir grup kemikle kafatasındaki hava kesesine (yüzme kesesi) bağlanır. Sesin hava kesesi ile güçlendirildiğine inanılmaktadır. Koi’ler de diğer balıklar gibi sese karşı
hassastır ve sürekli olarak tekrarlanan yüksek ses45
ler yüzünden strese girip hastalanabilirler. Sağdaki diyagram bir Deniz Alası’nın başındaki duyu
sistemini açıklamaktadır ve Koi / Sazanların iç kulaklarıyla aynı prensipte olduğuna inanılmaktadır. Diyagramın alt kısmı iç kulakları göstermektedir (diyagramın sol kısmındaki parantez işareti).
ne yol açar. Bu titreşimler perifer sinir sistemine
bağlı neuromast hücrelerin uyarılmasına ve balığın hayatta kalmasına imkân veren hareketleri çok etkin bir şekilde algılamasını sağlamaktadır. Yanal çizgi önemli bir işarettir. Hemen altında
bir kan damarı bulunan omurgayla yaklaşık olarak aynı seviyededir ve bu sayede kan damarının
yerinin tespiti kolaylaşır.
Tat alma: Tat alma dokuları ağız, dudaklar ve bıyıklara yayılmıştır. Koi’ lerde iki çift bıyık bulunmaktadır.
KOILERDE NARELR ve KOKLAMA ORGANI
Burun deliği kıvrımı
- su içindeki algılayıcı -
Gözler: Koi’lerin gözlerinin yapısı insan gözlerinin yapısına benzemektedir. Fakat insan gözüyle kıyaslandığında Koi’nin gözleri ayrı ayrı hareket edebilmektedir ve iki yana hizalanmıştır, bu
sayede görüş alanı artmaktadır. Koi’lerin gözlerinde renkleri, siyahı ve beyazı görmeye yarayan
yapıyı oluşturan koniler ve çubuklar bulunmaktadır. Koi’ler muhtemelen bir sayfa üzerinde yer
alan yazıları görebilecek kadar iyi bir görme duyusuna sahiptir. Koi’ler suda yaşadıkları için koruyucu gözkapakları bulunmaz. Bu durumda balıklar sudan dışarı çıkarıldıklarında çok daha dikkatli olunmalıdır, saniyelik bir operasyon yapılsa bile
Koi’lerin gözleri nemlendirilmeli, ya da gözler ıslak bırakılmalıdır. Göz lensleri silindiriktir ve göz
bebeğinden dışa doğru çıkıktır ve bu sayede ileri ve geri de dahil olmak üzere geniş bir perferik
görüntü sunar. Sağlıklı balıklarda lens tamamen
şeffaftır. Bakteriyel veya besin sorunlarında lens
sisli bir görüntü alır. Gözbebekleri memelilerde
olduğu gibi nörolojik olarak kontrol edilmektedir fakat tepki süresi klinik amaçlarla kullanılamayacak kadar yavaştır.
Yanal çizgi: Koi’lerin yanal çizgisi vücutlarının orta,
sonra tüm yan yüzeyleri boyunca yer almaktadır. Pullar içerisindeki delikler yüzeyin altında
içerisinde nuromast hücreler barındıran bir kanal oluşturur. Herhangi bir yönde oluşan su hareketi bu kanal içerisindeki mukusun titremesi46
Narelerin
Konumu
Su çıkışı
Su girişi
Koklama organının
yandan görünümü
Sudaki çözünmüş kimyasalları
algılayan algı hücreleri
Koku alma: Koku alma organları nare adı verilen
burun deliklerinin merkezinde yer alır. Bu nare
ler içerisinden su vücudun herhangi bir başka
yerine ulaşmaz. Sadece koku alma amaçlı kullanılan nare çifttir ve göz ile ağız arasında bir konumda bulunur. Küçük U tipinde tüplere benzemektedirler, bu tüpün bir ucundan giren su diğer ucundan çıkar. Tüpün su girişinin bulunduğu kısımda bir deri parçası, Koi, ileri doğru hareket ederken suyun nare ye yönlendirilmesini
sağlar. Nare içerisindeki partikül maddelerin hareketi küçük kıllar tarafından sağlanır.
İç Anatomi
İç organlar aşağıdaki çizimdekine yakın konumlarda bulunmaktadır. Genel olarak Koi’lerin midesinin (besinlerin mukusla, asit ve enzimlerle karıştığı geniş organ) bulunmadığı kabul edilse de
bağırsakların ilk kısmı elastiktir ve besinleri tutmak için kullanılabilir.
Koku organı
Beyin
Solungaç kapağı
Bıyık
Solungaç
Kalp
Yemek borusu
Göğüs yüzgeci
Pankreas
Hava kesesi
İdrar kesesi
Böbrek
Böbrek
Bağırsak
Karın yüzgeci
Sırt yüzgeci
Yumurtalık
Kalın bağırsak
Anal yüzgeç
Kuyruk yüzgeci
Kemikler: Koi’ler iskeletli balıklardandır ve tatlı su
balıkları arasında en fazla kemiğe sahip balıklardan birisi olarak görülmektedir. Balığın kemikleri
ince ve hafiftir ve merkezde ilik bulunmaz. Suda
yüzen canlılar için hafif bir iskelet, avantajlar sağlamaktadır.
Kaslar: Teleost balıklarda genelde iki tip kas bulunur. Bunlar beyaz ve koyu renkli kaslardır. Beyaz
kasın hızlı yüzme için kullanıldığı ve direkt olarak
derinin altında yer alan koyu renkli kasın durma
zamanlarında kullanıldığı düşünülmektedir. Bu
kaslar arasındaki klinik fark farmakokinetiklerin
KOİ İSKELETİ
Sırt yüzgeci
Sinirsel kılçıklar
Unforked kılçıklar
Weberian aygıtı
Yatay omur
Solungaç kapağı
Hyomandibular kemik
Kafatası
Üst çene
Alt çene
Kan Damarları
Haypurals (kuyruk
yüzgeç kemikleri)
Suspensorium alt çene
Solungaç alt kapağı
Solungaç alt kapağı
Anal yüzgeç
Gögüs kemeri
Gögüs yüzgeçi
Pelvik yüzgeçi
Unbranched kılçıklar
Pelvik kemiği
Kaburga
47
İçeri götüren
sinir
Branchial
atardamarı
Dışarı
götüren sinir
Kan
Su
Solungaç Sirkülasyonu
Epitel doku
endothelium
(pillar hücre)
RBC
enjekte edilmesinde görülmektedir. Genel olarak kabul edilen kırmızı kasların çok damarlı olduğu (iyi bir kan akışının bulunduğu) ve bu sayede beyaz kaslarla kıyasla ilaçların kana karışmasına yardımcı olacağıdır.
Solungaçlar: Solungaçlar karmaşık bir sistemdir
ve hem kemiğimsi hem de non vasküler yani
elastik bağlantı dokuları ve kıkırdaklardan oluşur. Balığın her bir yanında 4 solungaç deliği bulunur. Solungacın dış kısmında solungaç filamentleri vardır. Bu filamentler lamel ve ikincil lamel oluşumlarından meydana gelir ve ikincil lamel oluşumları iki mikron kalınlığındadır. Epitel hücreler içerisinde gazların değişiminden
bu yapılar sorumludur (O2/CO2). Epitel hücreler sudaki ve balığın kanındaki O2 arasındaki direk köprüdür.
Solungaçlar özel mukus üreten hücrelerle osmoregülasyon ve mukus üretimi yapan klorür hücrelerine sahiptir. Balığında dışında solungaç deliklerini kapatan organın adı operculum ya da
solungaç kapakçığıdır. Bu kısmın birden çok
amacı bulunmaktadır. Asli göreviyse ağızdan
alınan ve solungaç filamentlerinden geçen suyun basıncını
kontrol etmektir.
Yine solungaç kapakçıkları üzerinde bulunan
48
fakat daha içeride bir kısımda yer alan bir organ
da solungaç taraklarıdır. Bu organın görevi de
besinleri süzmektir. Tarakların tıkanması durumunda genelde balık ani hareketlerle başını sallar ve yemek sonrası artık besinlerle tıkanmış tarağı temizlemeye çalışır.
Dolaşım sistemi
Kalp: Kalp sistem içerisinde kanı dolaştıran bir
pompadır. Solungaçlar arasında alt kısımda yer
alır. Bir Koi’nin kalbi iki odacıklı bir organıdır ve
bir kalp karıncığı ve bir de kulakçığa sahiptir.
Dört odacıklı bir organ olarak da tanımlanmaktadır. Diğer iki oda ana odalardan önce ve sonra yer alır ve sinus venosus ve bulbus arteriosus olarak isimlendirilir. Ana pompalama odalarından daha küçüktürler ve toplayıcı olarak görev yaparlar (basınç değişimlerini dengelemek
ve kardiyovasküler sistemi fazla basınçtan korumak için). Bu sebeplerden dolayı pompa görevi
görmemektedirler. Kaslı duvarları da yoktur fakat balonlar gibi elastiktirler. Balıkların kan basıncı memelilerden çok daha zayıftır.
Kan kalpten başlayarak solungaçlara akar ve oradan da tüm vücuda dağıtılır. Kan kalbe dönmeden önce damarlar tarafından sinus venosusa
aktarılır. Memelilerden farklı olarak balıklar sadece bir dolaşım şekline sahiptir. Memeliler sistematik dolaşım ve pulmoner dolaşıma sahiptir.
Önemli damarlardan birisi olan caudal damar
omurganın altında yer alır. Bu damar kan örnekleri alınması gerektiğinde balığın en kolay erişilebilir damarıdır.
Normalde kan bir artere, arteriyole, kapilere, damara, caplliarye, toplardamara ve oradan da ana
toplardamara ve kalbe doğru akar. Bir portal sistemi sayesinde kan damarlardan kılcal damarlara oradan da kalbe
akmaktadır. Balıklar ve memelilerin karaciğer üzerinden dolaşan
bir portal sistemi
vardır. Bu sistemde kan
bağırsaklardan gelen kan
karaciğerdeki kılcal damarlara
gönderilir ve oradan da karaciğere
bağlı portal damarına gönderilir.
Balıklarda, aynı zamanda böbreklerde de bir portal sistemi vardır. Sazanlar (Koi) normalden biraz
daha farklı bir sisteme sahiptir. Sazanlarda (Koi)
kuyruk ve segmental damarlardan geri gelen
kan böbreklerdeki ve bağırsaklardaki portal damarlarına doğru ayrılır
Böbrek: Koi’lerin iki böbreği vardır. Kuyruğa yakın
olan böbrek uzun ve incedir ve omurganın hemen altında bulunur. Diğer böbrek anterior, baş
veya kafatası böbreğidir. Kalbin hemen üstünde
bulunur ve tiroit bezlerini de ihtiva eder.
Karaciğer: Karaciğer pürüzsüz, koyu kahverengidir ve bağırsakların kafatasına yakın olan bölümünde konumlanmıştır. Sağ lob safrakesesine
kaplar ve sol lob dalağı sarar.
Yüzme kesesi: Bu iki odacıklı bir organdır ve böbrekle omurganın hemen altında yer alır. İki odacık arasında küçük bir bağlantı mevcuttur ve bu
kısım aynı zamanda bağırsaklara da bağlanır.
Kuyruğa yakın olan kısım serttir fakat geri kalan
bölüm kısmen esnektir.
Yumurtalıklar: Yüzme kesesi ve bağırsaklar arasında bir çift yumurtalık bulunur. Yumurtalıklar
ayrı ayrı veya birleşik olabilir. Testisler beyazdır ve
ince yarıklar bulundurur, yumurtalıklarsa pembe
ve pürüzsüzdür. Yumurtalık açıklığı anal yırtmaçta yer alan dışkı deliğinden ayrı bir deliğe sahiptir. Yumurtalıklar üreme zamanında büyürler ve
normal boyutlarının neredeyse % 70’i kadar artar. Bazı Koi’lerin hem erkek hem de dişi yumurtalık hücreleri bulunur. Bunlar hermafroditler, bir
erkek ve dişi arasında özelliklere sahiptir.
Koilerde diğer tüm balıklar gibi sahiplerine tüm
güzelliklerini sergilerler. Önemli olan sahip olduğumuz balıkların özelliklerini iyi bilmek.
Kaynaklar:
Fish Medicine (Balık ilaçları) - Stoskopf, Michael, W.B. Saunders Company, Philadelphia, PA, 1992
Aquariology, Master Volume (Akvaryumculuk, Temel Kitap )- Gratzek, John, Tetra Press, Blacksburg, VA, 1992
The Tetra Encyclopedia of Koi (Tetra Koi Ansiklopedisi)- Tetra Press, Blacksburg, VA, 1989
Living Jewels (Canlı Mücevherler) - Watt, Ronnie; de Kock, Servaas - Delta Books, Johannesburg, S.A, 1996.
Koi Carp (Koi Sazanı) - Freestyle Publications, Poole, U.K.
23
Mahir KANYILMAZ
İsmail DAL
Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretim ve Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü Kepez Birimi
Akvaryum Balıklarının
Taşınması
Akvaryum balıkları sektöründe müşterilerin iyi kalitedeki balık ihtiyacının karşılanması daima en önemli faktör
olmuştur.Üretilen balıklar sadece görsel çekiciliğe sahip
olmamalı, aynı zamanda uzun süreli taşımacılığa da dayanabilecek nitelikte olmalıdır.
Polietilen poşetlerin balık taşımacılığında ilk kez kullanıldığı 1950’lerden bu yana, akvaryum balıklarının ücretlendirilmesinde nakilden kaynaklanan yük
ciddi biçimde azalma göstermiştir. Bununla birlikte,
balık ücretlerinde taşımanın yarattığı maliyetin payı
hala büyüktür. Öyle ki, Asya’dan Amerika’ya gönderilen bir balığın nakil ücreti, balığın kendi değerinden
daha fazla olmaktadır. Bu yüzden, nakilden sonra yaşam oranını arttırmak ve birim alana daha fazla balık
stoklayabilmek için modern paketleme teknolojilerinin kullanılması, sektör için hassas bir konu olmaktadır.
Süs balıkları yoğun olarak Doğu Asya ülkeleri ile Amerika Kıtası’nda yetiştiricilik ve doğadan toplama,
Afrika’da ise doğadan toplama yoluyla elde edilerek
talep olan her yere satılmaktadır. Mevcut veriler incelendiğinde en büyük ihracatçıların sırasıyla, Singapur,
Malezya, Endonezya, Çin ve Amerika olduğu (Şekil 1),
en büyük ithalatçıların ise sırasıyla, Amerika, Japonya,
Almanya, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin olduğu görülmektedir (Şekil 2). Henüz ülkemizde bazı türlerde
üretim ihtiyacı karşılanamadığından, bazı türlerin ise
üretimi hiç yapılmadığından önemli miktarda süs balığı ithalatı yapılmaktadır. En çok ithal akvaryum balığı girişinin olduğu İstanbul, İzmir, Ankara ve Adana
gibi illerin, Tarım İl Müdürlüklerinden alınan 2009 yılına ait verilere göre, farklı ülkelerden resmi yollarla gelen balık miktarları Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 1 incelendiğinde Suriye, Tayland, Singapur ve ABD’nin en
fazla ithalat yapılan ülkeler olduğu görülmektedir. Bu
denli ticareti olan ve çok uzak mesafelere taşınan süs
50
balıklarının taşıma sırasında mümkün olan en yüksek
başarıyı sağlamak için önemli olan bazı kritik bilgilerin bilinmesi ve anlaşılması oldukça önemlidir.
% 4,00
% 3,00
% 21,87
% 6,42
% 6,44
% 3,00
% 7,00
% 17,56
% 12,85
% 8,38
% 9,48
Singapur
Malezya
Endonezya
Çin
Amerika
Çek Cumhuriyeti
Filipinler
Diğer
Japonya
Siri Lanka
Peru
Şekil 1. Akvaryum balığı ihraç eden ülkeler (Hekimoğlu, 2006)
Singapur
% 4,80
Fransa
% 8,80
İtalya
% 4,40
Belçika
% 4,30
Hollanda Çin
% 4,30 % 4,10 Kanada
% 2,8
Diger
% 18,19
İngiltere
% 10,11
Almanya
% 10,40
Japonya
% 10,90
Amerika
% 16,90
Şekil 2. Akvaryum balığı ithal eden ülkeler (Hekimoğlu, 2006)
Ülke
Singapur
Tayland
Suriye
Almanya
Çin
Mısır
ABD
Endonezya
İngiltere
Kolombiya
Çek Cumhuriyeti
TOPLAM
Adet
18.965.922
1.859.687
1.810.000
3.739
4.641
4.200
756.990
577
102.319
404
181.791
23.690.270
Tablo 1. 2009 yılı verilerine göre ülkemize akvaryum balığı ithalatının yapıldığı ülkeler ve ithalat edilen akvaryum balıklarının
sayısı (Anonim, 2010)
Balıkların taşınmasına ilişkin
temel faktörler ve prensipler
Balığın Kalitesi: Balıklar sıhhatli ve iyi bir halde olmalıdırlar. Hasta, zayıf ve halsiz balıkların taşınması uygun
değildir.Taşımaya başlamadan önce balıklar en az bir
gün aç kalmalıdır. Ancak aç kalma süresi balık türüne
göre değişkendir. Örneğin lepisteslerde 1 günlük aç
bırakma işleminden sonra taşımaya bağlı ölüm oranının, hiç aç bırakılmayanlara veya 2-3 gün süreyle aç
bırakılanlara nazaran çok daha az olduğu yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Buna karşın Mavi guramilerde aç kalma süresi uzadıkça balığın metabolik faaliyetleri azalmaktadır. Sindirim organları boş olmayan balıkların taşıma süreleri, boş olanlara nazaran yarı yarıya azalmaktadır. Tok balıkların strese duyarlılığı ve oksijen tüketim düzeyleri artmaktadır. Diğer taraftan suya karışan dışkılar, suyun oksijenini de
absorbe etmektedir. Bununla beraber larva naklinde
açlığa katlanma durumlarını hesaba katmak uygun
olacaktır.
Oksijen: Taşıma sırasında yeterli miktarda erimiş oksijen sağlanması esas olmasına rağmen, taşıma kabında sadece bol miktarda oksijen bulundurulması, balıkların mutlaka sağlıklı kalmasını garanti etmemektedir. Balıkların oksijenden faydalanma yetenekleri,
strese dayanıklılıklarına, suyun sıcaklığına ve pH ‘na,
karbondioksit konsantrasyonuna ve amonyak gibi
metabolizma ürünlerine bağlı olarak değişmektedir.
Balıkların ağırlığı ve suyun sıcaklığı nakil esnasında, metabolizmayı ve oksijen tüketimini etkileyen belirleyici faktörlerdir. Suyun sıcaklığı 10 ºC artarsa, örneğin
10 ºC den 20 ºC ye çıkarsa oksijen tüketimi pratik olarak iki misli artar.
Balıkların özellikle yüklemeyi takip eden sürede oksijene daha çok gereksinmeleri vardır. Bu esnadaki çırpınmaları nedeniyle, büyük miktarda oksijene gereksinmeleri vardır ve yeni ortama adaptasyonları için
zamanları çok azdır. Balıkların büyüklüğüde oksijen
tüketimini doğrudan etkilemektedir. İri bir balık, küçük bir balığa göre birim ağırlık başına daha az oksijen tüketir. Sıcak su balıkları için 5mg./lt., soğuksu
balıkları için 7 mg./lt. oksijen değerleri alt sınırlar olarak tespit edilmiştir.
Kapalı sistemlerde, torbanın hafif titreşimleri atmosferik oksijenin suya nüfuzunu sağlamaktadır. Uzun süreli molalarda torbanın hareketsiz kalması durumunda, rezerv oksijen düzeyi yeterli olmasına rağmen balıklar ölmektedir.
pH, Karbondioksit, Klor, Amonyak: Suyun kalitesi
balık yoğunluğunu ve taşıma süresini belirler. Kullanılacak su önceden test edilmelidir. Suyun pH ‘sı bir
kontrol unsurudur. Çünkü amonyak ve karbondioksit
pH’yı doğrudan doğruya etkiler.
Taşıma süresinin uzamasıyla, balıkların solunumu sonucu meydana gelen karbondioksit, suyun pH’sını asitli bir duruma getirir. 7-8 dolayındaki pH optimal kabul edilir. pH’ daki hızlı değişiklikler sonucunda balıklarda stres meydana gelir. Fakat pH’ı stabil(sabit) tutmak için taşıma sırasında tampon çözeltilerden faydalanılabilir.
Tank içinde taşınan balıklar, yeterli havalandırmanın olmadığı zamanlarda, litrede 0-30 mg.’ı geçen yüksek
seviyelerde karbondioksite maruz kalırlar. Konsantrasyon miktarı çok çabuk artarsa ve balık yoğunluğu
da fazla ise, balıklarda stres başlar. Eğer birikim yavaşsa yüksek konsantrasyonlara dayanabilirler. Bir deneme sonucuna göre; ılıksu balıkları için 140 mg/lt., soğuksu balıkları için ise 40 mg./lt. üst sınır olarak tespit edilmiştir.
Suda klor konsantrasyonu karbondioksit gibi önemli bir
faktör olup, bu da havalandırma ile bertaraf edilir. Litrede 0.5mg. klor tehlikeli bir sınır olarak görülür. Ancak 0.2 mg. klor dahi balığın solunum sistemini etkileyerek, önemli bir şekilde rahatsız eder.
Taşıma esnasında amonyak, balıkların protein metabolizmasının sonucunda ve bakterilerin dışkıları parça51
Balık Türü
laması neticesinde meydana gelir ve birikir. Suyun sıcaklığı düşürülerek balıkların metabolizma faaliyetleri azaltılırsa amonyak oluşumu da düşer. Bakterilerin amonyak üretimini azaltmak için ise balıkların aç,
yani mide ve bağırsaklarının boş olması gerekir. Taşımadan 63 saat önce yemlemesi kesilen bireyler, kesilmeyenlere göre yarı yarıya daha az amonyak çıkarır. Boyları 10’cm. yi geçen balıkların yemlemesi, nakilden en az 48 saat önce; 20’cm. yi geçen balıkların
yemlemesi de nakilden en az 72 saat önce kesilmelidir.
Amonyak için kabul edilebilir maksimum bir değer vermek mümkün olmamaktadır. Çünkü amonyağın toksitesi, suyun sıcaklığı ve pH’sına bağlı olarak önemli ölçüde değişmektedir. Bununla beraber,normal taşıma şartlarında kritik amonyak konsantrasyonlarına
girilmesi pek seyrektir.
Sıcaklık: Suyun sıcaklığının önemi büyüktür. Su sıcaklığı düşük kaldığında pH yüksekte kalır ve balığın metabolizma hızı azalır. Her bir 0.5ºC’lik su sıcaklığı artışına karşılık balık yoğunluğunun yaklaşık % 5.6 kadar
azaltmak; bunun tersi için de, yani her 0.5 oC’lik su sıcaklığı düşüşüne karşı da, yüklemeyi % 5.6 oranında
arttırmak gerekir.
Polietilen torbalarda taşıma
Canlı balık naklinde balık sayısını arttırmayı sınırlayan
temel faktör, suda biriken metabolik atıkların su kalitesi üzerinde yarattığı bozulmadır. Bu olumsuzluğu
gidermek için ve nakil sırasında su kalitesini muhafaza etmek için Balıkların aç bırakılması, nakil suyunun
sıcaklığının düşürülmesi, su içerisine bazı anesteziklerin ilave edilmesi, iyon değişim reçinelerinin kullanımı, pHtamponlayıcılar vs.gibi çeşitli teknikler geliştirilmiştir.
Nakil esnasında kullanılan suyun hacmi, paketlenecek
balık sayısını sınırlayan bir etmendir. Yükleme yoğunluğu, suyun her bir litresi için balıkların gram cinsinden kütlesi olarak ifade edilir. Örneğin, neon tetra
için 30 saatlik bir yolculukta yükleme yoğunluğu 22
g/L’dir. Paketlemede balık sayısı ile balık boyu arasındaki ilişki Tablo 2’de gösterilmiştir. Sazan balığı grubundan olan Japon balıklarının taşınmasında 20 litre
su 20 litre opksijen içinde taşınabilecek balık miktarlarıda tablo 3 te verilmiştir.
İçinde su ve oksijen olmak kaydıyla, balıkların taşınmasında çeşitli torbalar kullanılabilir. İnce (yumuşak)
veya daha kalın (sert) şeffaf polietilen malzemeden
yapılan torbaların çok çeşitli ebatlarda üretilen bi52
Kılıçkuyruk
Molly
Platy
Lepistes
Tetra
Melek Balığı
Öpüşen Gurami
Çöpçü
Cichlid
Balık Boyu
Standart Paketleme
(cm)
Adeti (48 saat)
2,5
400
5,0
250
7,5
100
3,0-3,5
300
5,0
200
6,0-6,5
150
2,5
300
3,0-3,5
250
2,5
1.500
2,5
200
2,5
150
5,0
20
5,0
125
7,5
50
2,5
225
3,0-3,5
150
5,0
20
Tablo 2. Bazı balık türlerinde balık boyuna bağlı taşıma adetleri.
çimleri mevcuttur. Bu torbaların ağız kısmı açık, dip
kısmı yapıştırılmıştır veya dikdörtgen şeklinde plastik
bir tabaka haline getirilmiştir. Dahada emniyetli olması için bazen iki torba içiçe kullanılır. İnce bir torba
içine konmuş ikinci ince torba veya kalın bir torba içine konmuş ikinci bir torba şeklindedir.
Taşıma esnasında delinmemeleri veya toprakla temaslarında yırtılmamaları için, yavruların konulduğu torbalar koruyucu içine yerleştirilirler. Bu, torbaların istenen pozisyonda tutulmalarını ve yerleştirmeyi kolaylaştırdıkları gibi, sıcaklık izolesini de kolaylaştırırlar.
Torbaların içine yerleştirecekleri kaplar, kartondan, uygun plastikten veya daha büyükleri polietilenden
yapılabilir. Bu dış kapların tipleri, taşınacak torbaların sayısı, taşıma şekli ve süresi, aktarma gibi işlemlerin yapılıp yapılmaması ve çevre sıcaklığı ile torbalardaki suyun sıcaklığı gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik arz eder. Sıcak dönemlerde yavruların içinde bulunduğu suyu soğutmak için, polistiren dış kabın dibine buz parçacıkları konur, torba bunun üzerine oturtulur. Suyun içine buz parçaları konması katiyen tavsiye edilmez. Gerekli buz miktarı, torbanın
büyüklüğüne,taşıma süresine, sıcaklık farklarına bağlı olarak su hacminin % 10’u ile 20 si arasında değişir.
Soğuk dönemlerde ise yalıtım sağlayacak şekilde izolasyonlu kutular kullanılmaktadır.
Torbada yavruların taşınmasında kullanılan su gerekli
bütün kalite unsurlarına sahip olmalıdır. En iyisi, taşımada, balıkların daha önce içinde bulundukları suyu
Sıcaklık Balıkların bireysel ola(º C)
rak ağırlıkları (g)
5,0
10,0
5ºC
20,0
1,0
2,0
5,0
10 º C
10,0
20,0
0,2
0,5
1,0
2,0
15 º C
5,0
10,0
20,0
0,0015
0,02-0,03
0,2
0,5
20 º C
1,0
2,0
5,0
10,0
20,0
0,0015
0,02-0,03
0,2
0,5
1,0
25 º C
2,0
5,0
10,0
20,0
5
3,8
5,0
6,0
2,0
3,0
3,8
5,0
6,0
0,6
1,3
2,0
3,0
3,8
5,0
6,0
0,15
0,5
0,6
1,3
2,0
3,0
3,8
5,0
6,0
0,15
0,5
0,6
1,3
2,0
3,0
3,8
5,0
6,0
10
3,8
5,0
6,0
2,0
3,0
3,8
5,0
6,0
0,6
1,3
2,0
3,0
3,8
4,6
5,1
0,083
0,5
0,6
1,3
2,0
2,5
3,4
3,4
4,4
0,083
0,5
0,6
1,3
2,0
2,3
3,8
4,0
4,1
15
3,8
5,0
6,0
2,0
2,9
3,8
3,8
5,2
0,6
1,3
2,0
2,3
3,3
3,3
3,7
0,083
0,5
0,6
1,3
1,8
1,8
2,5
2,5
3,2
0,083
0,5
0,6
1,3
1,5
1,5
2,4
2,4
3,0
kullanmaktır. Ancak, bu su, ne organik kirletici unsurları ne de çamur partiküllerini ihtiva etmelidir. Bilhassa yavrular için su, hava kabarcıklarını ihtiva etmeli
yani hava ile tam doygun olmalıdır. Torbaları mümkün olduğunca çabuk doldurmak için, yakalama, sayılma ve paylaştırma işlemleri çok iyi yapılmalıdır.
İşlemlere polietilen torbaların ön hazırlıklarının yapılması ile başlanır. Bunun için torbanın 1/3’ü suyla doldurulur daha sonra su konur, sonra balıklar ilave edilir. Daha sonra sanayi tipi oksijen tüpüne bağlı hortum torbanın dibine kadar sokulur,torbanın üstü hortum çevresinde elle büzülüp, suyun üstündeki hava
tamamen çıkarıldıktan sonra torbaya oksijen doldurulur ve hortum hızlıca çıkarılırken torbanın ağzı sıkıca bağlanır. Torbaların üst ağızları lastik, ip veya yapıştırıcı bantlarla bağlanmalıdır. Torbaların doldurulması Şekil 3’de, japon balıkların paketlenmesi, şekil 4 te,
Saat olarak taşıma süesi
20
25
30
3,8
3,8
3,6
4,9
4,1
3,6
6,0
5,6
4,8
2,0
1,9
1,6
2,3
1,9
1,6
3,0
2,5
2,2
3,0
2,5
2,2
4,2
3,5
3,0
0,6
0,6
0,6
1,3
1,1
1,0
1,8
1,5
1,2
1,8
1,5
1,2
2,6
2,1
1,8
2,6
2,1
1,8
2,9
2,4
2,1
0,075 0,075
0,5
0,5
0,5
0,6
0,6
0,6
1,0
0,92
0,76
1,3
1,0
0,92
1,3
1,0
0,92
1,9
1,6
1,3
1,9
1,6
1,3
2,5
2,0
1,8
0,075 0,075
0,5
0,5
0,5
0,6
0,6
0,6
1,0
0,8
0,66
1,3
1,0
0,84
1,3
1,0
0,84
1,9
1,5
1,3
1,9
1,5
1,3
2,3
1,9
1,5
35
3,2
3,2
4,4
1,4
1,4
1,9
1,9
2,6
0,6
0,88
1,1
1,1
1,6
1,6
1,8
0,45
0,6
0,66
0,79
0,79
1,1
1,1
1,5
0,43
0,58
0,58
0,71
0,71
1,1
1,1
1,3
40
2,8
2,8
4,0
1,2
1,2
1,6
1,6
2,4
0,6
0,77
1,0
1,0
1,4
1,4
1,6
0,4
0,57
0,57
0,69
0,69
1,0
1,0
1,3
0.38
0,5
0,5
0,63
0,63
1,0
1,0
1,2
45
2,7
2,7
3,6
1,1
1,1
1,5
1,5
2,2
0,6
0,68
0,89
0,89
1,2
1,2
1,4
0,36
0,51
0,51
0,61
0,61
0,93
0,93
1,2
0,34
0,45
0,45
0,55
0,55
0,89
0,89
1,2
50
2,4
2,4
3,4
0,9
0,9
1,4
1,4
1,9
0,6
0,62
0,62
0,62
1,1
1,1
1,2
0,31
0,46
0,46
0,55
0,55
0,83
0,83
1,1
0,2
0,4
0,4
0,5
0,5
0,8
0,8
1,0
Tablo 3. 20 lt. su
ve O2 içeren 40 lt.lik
torbalarda
taşınabilecek
japon balığı
miktarı (kg)
Delinme ihtimaline
karşı çift kat torba
hazırlanmış ambalajlar da Şekil 5 ve 6 da verilmiştir.
Şekil 3. Taşıma
torbalarına oksijen
Taşımanın sonunda veya uzak mesafelere taşıma- uygulanması.
da, taşıma esnasında balıkların durumunu denetlemek gerekir. Bu denetlemelerde balıkları reaksiyonları (yüzme,dibe inme, fizyolojik pozisyonda kalmaları veya yana yatmaları) hareketlilik,ışığa yönelme ve
ölüm oranları incelenir.
Balıkların taşımada içinde bulundukları suyun sıcaklı53
oranda azaltarak taşıma güvenliğini arttırır. Zeolitin
etkisi ilk 24 saat içerisinde amonyağın 1,5 ppm düzeyine yükselmesiyle başlar ve 48. saate dek amonyağı sabit bir düzeyde tutar. 48 saatten sonra zeolitin
doymasıyla birlikte amonyak seviyelerinde yine artış
başlar. Özellikle fazla miktarda amonyak üreten Corydoras türleri ile Japon balığı türlerinin naklinde öncelikli olarak kullanılmaktadır. Bu maddenin ilavesiyle sudaki amonyak artışından meydana gelen ölümler azaltılır. Zeolitlerin kullanılmadan önce iyice yıkanması gerekmektedir
Şekil 4. Japon
balıklarında
paketleme işlemi.
Anestezi uygulaması: Anestezikler balığın metabo-
Şekil 5. Strofor kutu içerisine Şekil 6. Nakledilmeye hazır kutu.
yerleştirilmiş balık poşeti.
lik faaliyetlerini azaltarak oksijen tüketiminin, karbondioksit üretimini ve azot kökenli atık miktarının düşürülmesinde rol oynarlar. Böylece balık normal yükleme ağırlığının 2-3 katı ağırlıkta taşınabilir. Ayrıca;
anestezik maddelerin yatıştırıcı etkisi onları mekanik
zararlara karşı da korur.
Genel olarak, nakil tankları yarıya kadar suyla doldurularak, tank içindeki su için gerekli anestezik ilave edilerek balıklar tanka konulur, balıklar bayıldıktan sonra,
suyun kalan kısmı doldurularak taşıma gerçekleştirilir.
Şekil 7. Zeolit
ğı ancak bırakılacakları suyun sıcaklığı ile aynı ise bu
yeni ortama bırakılabilir. Sıcaklık farkı yavrular için
1ºC’yi, genç balıklar için 2 ºC’yi geçmemelidir. Sıcaklık
farklarını gidermek için en iyi yol, torbaları alıcı suyun
içinde bir müddet tutmaktır. Sıcaklık farkı 2-3 ºC düştüğü zaman torba açılır ve azar azar alıcı su ilave edilir. Torbaya % 50 oranında alıcı su ilave edildikten sonra balıklar alıcı suya bırakılmaya başlanır. Bu işlemlerde balıkların davranışlarını devamlı gözlemek gerekir.
Taşıma suyu içerisine ilave edilen
taşımayı kolaylaştırıcı maddeler
Taşıma esnasında meydana gelebilecek stresi azaltmak
ve taşıma sonrası hayatta kalma oranını arttırmak için
taşıma suyu içerisine bazı maddeler eklenmektedir.
Bunlar genel olarak sedatif etki gösterenler, su kalitesi sabitleyicileri ve antibiotiklerdir.
Su kalite sabitleyicileri pH tamponlayıcılar içermektedir.
Amonyağın uzaklaştırılması için zeolit, aktif karbon,
sıcaklığı kontrol altında tutmaya yarayan buz veya ısı
paketleri ve tuz, bu amaçla kullanılmaktadır.
Zeolit: Zeolitler taşıma suyuna 7-14 gr/l oranında ilave edildiklerinde sudaki amonyak birikimini önemli
54
Bir diğer uygulamada ise anestezi için gereken dozun
% 10-20 si taşıma sırasında kullanılabilmektedir. Yaygın olarak kullanılan sedatifler, Quinaldine veya Quinaldine sülfat ile Tricane metan sülfonat (MS-222)’tır.
Quinaldine taşıma suyuna 25 ppm, MS-222 ise 60-70
ppm düzeyinde ilave edilmektedir. Bu bileşikler balığın metabolizma hızını düşürür ve kutu içerisinde
yüzme veya sıçrama esnasında meydana gelebilecek
yaralanmaları engeller.
Tuz ilavesi: Balıkların çiftlikten toplanma, paketleme ve
havayolu ile taşınması aşamalarının tamamında, sürekli strese maruz kaldıkları tartışılmaz bir gerçektir.
Stres, ozmoregülasyonda fonksiyon bozukluklarına
yol açar ve balık ölümlerine neden olur. Taşıma tankına tatlı su balıkları için %0,1-0,3 oranında tuz ilavesi osmotikregülasyonu düzenleyerek stres oluşumunu engellediğinden taşımayı kolaylaştırır. Buna karşın tuz konsantrasyonunun %0,3’ten daha yüksek olması, amonyağın giderilmesi için kullanılacak zeolit
veya klinoptilolitin etkisini azaltmaktadır. Bu nedenle tuz konsantrasyonunda üst sınır %0,3 olarak uygulanmaktadır.
Antibakteriyel Maddeler: Bakteri oluşumuna engel
olmak için kullanılır. Özellikle Asya kaynaklı nakillerde yaygın olarak Tetracycline 5-20 ppm düzeylerinde kullanılmaktadır. Ancak sürekli olarak ve uzun sü-
reli kullanım neticesinde bu antibiyotiğe karşı dirençli bakteriler gelişmiştir. Bu nedenle10 mg./lt. nitrofurazon, 1-2 mg/lt. akriflavin kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Kanamycin de kullanılan antibiyotikler
arasında sayılabilir. Bakteriostatik etkili antibiyotiklerin kullanımı pek yaygın değildir.
dır. Lepistes balıklarıyla ilgili bir çalışmada, nakil sonrasında 1 hafta süreyle yeni su ortamının %0,1 oranındaki tuz konsantrasyonunda tutulması ve günlük %30 oranında taze su ilavesinin, yolculuktan kaynaklanan strese bağlı ölümleri en aza indirdiği tespit edilmiştir.
Tampon Çözeltiler: pH’yı 7-8 düzeyinde tutmaya yarar.
Sonuç olarak, bir yerden başka bir yere sevk edilen canlı
balıklarda taşımaya bağlı ölümler gerek taşıma esnasında gerekse taşıma sonrası özellikle ilk 1 haftalık periyotta gerçekleştiğinden, yukarıda bahsedilen prensiplerin uygulanmasıyla ölüm oranlarını en aza indirmek mümkün görünmektedir.
Taşıma sonrası uygulamalar
Yukarıda bahsedilen uygulamalar çerçevesinde nakledilen balıkların nakil sonrasında yaşam oranlarının
yükseltilmesi için de bazı teknikler uygulanmaktadır.
Bunlardan birincisi uygun sıcaklık ortamının sağlanmasıdır. Nakil esnasında çeşitli enstrümanlar kullanılarak kutu içi sıcaklık 21-22 °C düzeyinde sabitlenmektedir. Nakilden sonra poşet içindeki balığın yeni
aktarılacağı ortamla nakledildiği su arasındaki sıcaklık
farkının 2 °C’yi aşmaması sağlanır. Sıcaklığın yanı sıra
su sertliği ve pH düzeylerinin de her iki su için eşdeğer özellikler göstermesi sağlanmalıdır. Balığın strese
karşı direncini arttırmak için yeni su ortamına tuz ilavesi, nakil sonrası ölümleri azaltmada etkili olmakta-
Kaynaklar:
F1- Anonim, 2010. Ülkemize İthal Edilen Akvaryum Balıklarının Miktarı ve İthal Edildiği Ülkeler. İstanbul Tarım İl Müdürlüğü Kayıtları.
2-Atay, D., 1986. Balık Üretim Tesisleri ve Planlaması. A.Ü.Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Bölümü
3-Berka, R., 1986. The transport of livefish. A review. EIFAC Tech.Pap., (48):52 p.
4-BrianCole, M.S.,Clyde S.,Tamaru, Ph.D., RichBailey, B.S., Ako, H., Brown, C., 1999. ShippingPractices in theOrnamentalFishIndustry. Center forTropicalandSubtropicalAquaculturePublication. Number 131.
5- Crosby, T, C.,Hill, J, E., Martinez, C, V., Watson, C, A., Pouder, D, B., Yanong, R, P, E., 2005. Preparation of OrnamentalFishforShipping. FA-120. FisheriesandAquaticSciencesDepartment, Florida CooperativeExtension Service, Institute of FoodandAgriculturalSciences,University of Florida.
6-Emre,Y., Kürüm, V., 1998. Havuz ve Ağ Kafeslerde Alabalık Yetiştiricilik Teknikleri.
7-Hekimoğlu, M, A., 2006. Akvaryum Sektörünün Dünyadaki ve Türkiye’deki Genel Durumu. E.Ü. Su Ürünleri Dergisi. Cilt 23, Ek (1/2): 237-241.
8-Lim, L, C.,Dhert, P., Sorgeloos, P., 2003. RecentDevelopmentsandImprovements in OrnamentalFishPackagingSystemsforAir Transport. AquacultureResearch, 2003, 34, 923-935.
9-Piper, R,G., 1982. FishHatchery Management U.S. Department of theInteriorFish Wildlife Service, Washington D.C.
53
Hazırlayan: Özge Özdemir
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Ödüllü
11
1
2
Bulmaca
1
3
2
4
5
5
6
7
8
3
9
4
10
11
12
Anahtar Kelime
1
2
3
4
5
Bulmacayı çözün, anahtar kelimeyi
isim, adres ve telefon numaranızla birlikte
15 Şubat 2011 tarihine kadar
[email protected] adresine gönderin
yapılacak çekilişle PETMARKET’ten
50 TL’lik hediye çeki kazanın
Soldan Sağa:
1. Doğal yaşam alanı Güney Amerika olan, fosforlu renklere
sahip, yaklaşık 2-3 cm boyunda küçük bir balık türü Paracheirodon inesi (Resimdeki balık)- Film göstermeye yarayan
özel bir makineyle görüntülerin beyaz perdeye yansıtıldığı
salon veya yapı. 2. Evlenme – Bir nota (D). 3. Bir kimsenin,
kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu, değim
(İktidar, güç, erdem). 4. İtalyanca da bir sayısı - İtelemek işi.
5. Fitnelik; kurnazlık - Dünya, eğlence, herkes. 6. Hayvanları otlatmaya elverişli, doğal veya yapay bir bitki örtüsü bulunan, otları seyrek ve kısa boylu, biçilmeye uygun olmayan engebeli arazi. 7. Türlü renklerde dudak boyası – Bilgisayar işlemci markası. 8. Atı sürme ünlemi, hayır - Elektrik İşleri Etüt İdaresi’ nin kısaltması. 9. Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde - Yarar, fayda - Vesaire ‘nin kısaltması. 10. Bir kıta - Toprağın kaymasını veya suyun akmasını önlemek için yapılan
kalın duvar. 11. Sanki, güya - Veri. 12. Bağırma - Üç ağacın
bir noktada birleştirilmesiyle yapılan ve kaba şeyleri dokumak için kullanılan basit tezgâh.
Yukarıdan Aşağı :
1- Yaprakları yuvarlak ve geniş, çiçekleri beyaz, sarı, mavi,
pembe renkte, durgun sularda veya havuzlarda yetişen bir
su bitkisi (Nymphea). - İye, sahip. 2. Bezelye, Çanakkale iline bağlı ilçelerden biri - Bir bütünün parçaları arasında bulunan uygunluk, ahenk. 3. İşitme işlevini tüm fiziksel, fizyolojik ve nörolojik öğe-leriyle inceleyen tıp dalı.- Vücut, beden, sırt, arka. 4. Fransa’nın illerinden birisidir (ters yazılışı) - Cem Yılmaz’ın yazıp Ali Taner Baltacı ile birlikte yönettiği 2008 yapımı bilim kurgu ve fantastik komedi filmi. 5. Vücut kitle indeksi - Yer, mekân, mahal (ters yazılışı). 6. Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman
dilimi, zaman parçası - Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği nin kısaltması. 7. İçerde olma durumu – Anadolu Ajansının kısaltması. 8. Deveden daha küçük, hörgücü olmayan, uzun tüylü, Güney Amerika’da yaşayan tür - Genellikle cümle sonlarında çeşitli anlamlarda kullanılan ünlem. 9.
Ertelemek işi, tehir - Şimdiki zamana en yakın zamandan
beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı
10. Koyun, kuzu vb. hayvanların çıkardığı ses – Bir yere çıkmaya veya bir yerden inmeye yarayan basamaklar dizisi.
11. Asıl konu, temel motif, ana konu - Organik asitlerle alkollerin aralarından bir su molekülü ayrılması sonucunda
verdikleri madde.
Geçen sayımızda anahtar kelimemize
(LÜFER)
doğru cevabı veren okuyucularımızdan
ÖZGÜR CAN TAŞKIN (KONYA)
hediye çekini kazanmıştır.
56

Benzer belgeler

akvaryum otel hakkında

akvaryum otel hakkında detaylandırmaya bu sayımızda devam edeceğiz. Dekor: Akvaryum içindeki dekorun iki yönden önemi vardır. Birincisi izleyicisine olabildiğince gerçek bir sualtı görüntüsü sunmaktır. Ama akvaryumun gen...

Detaylı

Doğal Olmayan Balıklar Mutlu Olmak Deniz Akvaryumu İle

Doğal Olmayan Balıklar Mutlu Olmak Deniz Akvaryumu İle sadece su canlıları için değil, doğadaki tüm canlılar için geçerlidir. Açık suyun benzerini Afrika savanalarında aslan ile ceylan arasında görebiliriz. Her şeyin doğalının güzel olarak bilindiği dü...

Detaylı

1 • Sayı

1 • Sayı Büyük Sistemler Röportajı: Panora

Detaylı

Tisert Akvaryum

Tisert Akvaryum dikilmesine dikkat edilmelidir. Pek çok bitki başarılı görselliği bu şekilde sağlayabilmektedir. Uzun bitkiler arkaya, kısaların öne dikilmesi derinliğin kaybedilmesinin önüne geçer hatta akvaryuma...

Detaylı