Kent Alsancak Tıp Merkezi

Transkript

Kent Alsancak Tıp Merkezi
Kent Sağlık Grubu’nun ücretsiz yayınıdır.
Nisan 2014 / Sayı 14 • www.kenthospital.com
ISSN: 1307-220X
Ciltte
YAŞLANMA
SAYFA 27
&
Bahar Kabusu
ALERJİ
SAYFA 07
&
Diyet Yapamayanlar
NASIL KİLO VERİR?
SAYFA 55
Kent
Alsancak
Tıp Merkezi
SAYFA
17
Online Dergi
Selülite
Kalıcı Tedavi
Akustik Dalga Terapisi (AWT), selülitin başlıca iki nedeni üzerine etki
gösteren uygulamadır. Cilt, yağ ve kas dokusuna etki ederek selülitin kalıcı
tedavisini sağlarken, bölgesel incelme ve toparlanma etkisi de yapar.
Kozmetoloji Kliniği Kent Alsancak Tıp Merkezi bünyesinde
hizmet vermeye devam etmektedir.
KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
Kıbrıs Şehitleri Cad. No:140 Alsancak-İZMİR
Tel: 0(232) 488 28 28 pbx • Faks: 0(232) 465 30 50
www.kenttipmerkezi.com
/KentSaglikGrubu
/kentsaglikgrubu
2014
medikent
NİSAN
İÇİNDEKİLER
GUT
HASTALARINA
MÜJDE
Bahar
Kabusu
ALERJİ
Çocuklarda
baş agrıları
07
Nihat
Sırdar
43
Ofis
Hastalıkları
35
59
İYİ HUYLU
PROSTAT
11
Diyabet
Kapsül
Endoskopi
37
Medikent
Kent Sağlık Grubu'nun
ücretsiz kurumsal iletişim yayınıdır.
İmtiyaz Sahibi ve
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Dr. Ruşen YILDIRIM
Genel Yayın Yönetmeni
Nesrin COŞKUN
Editör
Dilek EKER
Tasarım
Burhan GÜNAY
İçerik Hazırlık
Sinan TATLI
Yönetim Yeri
8229/1 Sokak No: 56 Çiğli / İZMİR
Tel: 0232 386 70 70 (pbx)
Faks: 0232 386 70 71
www.kenthospital.com
[email protected]
Yayın Türü: Bölgesel - Süreli
57
31
55
Diyet
Yapamayanlar
Nasıl Kilo Verir?
Yayın Kurulu
Prof. Dr. Ülkü BAYINDIR
Doç. Dr. Ömer ÖGE
Prof. Dr. Yigit GÖKTAY
İbrahim AKYILDIZ
Uz. Dr. Tuncay FİLİZ
Uzm. Dr. Arzu ERASLAN
Prof. Dr. Mitat BAHÇECİ
Uzm. Dr. Atilla AYRAL
Prof. Dr. Ethem TANKURT
Doç. Dr. Murat TÜMÜKLÜ
Uzm. Dr. Benal ÇUBUK
Op.Dr. Filiz AKYOL
Prof. Dr. Koray TEKIN
Uzm. Dr. Tolga Enver YÜCETÜRK
Katkıda Bulunanlar
Özlem ÜNLÜ
Sertan GÜNTAÇ
Serdal PEKEY
Derya CÖMERT
Ali DOĞAN
Şehriban ARSLAN
Sümeyye ÇELİK
Ciltte
Yaşlanma
27
Kent
Alsancak
Tıp Merkezi
17
Basım Yeri
Mono Matbacılık
İnş. Tur. Tic. San.
Büşra Yolver
379 Sokak No: 14/208
K.2 2.Sanayi Sitesi
Bornova / İZMİR
Tel: 0 232 461 08 98
Faks: 0 232 461 08 70
Basım Tarihi: Nisan 2014
Yıl: 8 Sayı: 14
Medikent Dergisi, Kent Sağlık Grubu'nun kurumsal iletişim
yayınıdır. Dergide yer alan makalelerin telif hakları ve yasal
sorumlulukları yazarlarına aittir. Reklamlardan doğacak haksız
rekabetten reklam veren sorumludur. Kaynak gösterilmek
şartıyla makale ve fotoğraflar kullanılabilir. Ücretsiz dergi talebinizi;
görüş ve önerilerinizi telefon veya [email protected]
elektronik posta adresimizle bizlere ulaştırabilirsiniz.
YILDA 3 SAYI YAYINLANIR. ÜCRETSİZDİR.
Değerli
Medikent okurları,
Kent Ailesi olarak yeni yıla yeni
umutlar, heyecanlarla girdik. 2013’ü
başarıyla geride bırakırken, yeni yılda
yeni hedeflerimizin peşine düştük.
Her fırsatta dile getirdiğimiz en büyük
iddiamız; alanında en başarılı
hekimlerle ancak üniversite
hastanelerinde yapılabilen tetkik ve
tedavileri uygulayabilen bir hastane
olmaktı. Kalp, beyin ameliyatlarından
karaciğer, böbrek, kemik iliği
nakillerine, jinekolojiden kansere
kadar her branşta en zor ameliyatların,
tedavilerin yapılabildiği bir hastane
olduk. Sadece ülkemiz sınırları içinden
değil yurt dışındaki hastalarca da tercih
edilen bir hastane haline geldik.
6 yıl önce İzmir’in kalbi Alsancak’ta
hizmete açtığımız Tıp Merkezimizi
“gündüz hastanesi” kimliğine
kavuşturmak da bir başka hedefimizdi.
Bu da hedef olmaktan, iddia olmaktan
çıktı. Kent Alsancak Tıp Merkezi, Kent
Ailesi’ne kadrolu ve konuk hekim
olarak katılan çoğu akademisyen
hekimlerle “günübirlik” ameliyatların
yapıldığı bir butik hastaneye dönüştü.
İşte okumakta olduğunuz 2014’ün ilk
Medikent sayısında sizlere güçlenen
kadrolarıyla hedefe ulaşıp, “gündüz
hastanesi”ne dönüşen Kent Alsancak
Tıp Merkezi’mizi tanıtmak istiyoruz.
Tıp Merkezimiz, aynı zamanda
“Kozmetoloji Bölümü”yle de iddialı
hale geldi. Güzellik Merkezimiz, cilt
yenilemeden selülite bu alandaki tüp
taleplere yanıt verecek kapasitede.
İkinci bir dermatoloji uzmanımız göreve
başladı, cihaz parkı yenilendi.
Tıp merkezimizde her gün tam zamanlı
endokrinoloji uzmanımız bulunacak.
Ortopedi, Gastroenteroloji, Dahiliye,
KBB’de uzman sayımız katlandı. Prof.
Dr. İbrahim Yegül, Ağrı Merkezimizde;
Genel Cerrahi Profesörü Dr. Berkhan
Savaşçın, Kent Alsancak Tıp
Merkezimizde hizmet verecek
“hocaların hocası” hekimlerden biri.
Katarakt ameliyatlarını artık son model
fako cihazıyla Tıp Merkezi’mizde
gerçekleştireceğiz. Ulaşım açısından
İzmir’in her köşesinden kolaylıkla
ulaşılabilecek, otopark sorunu
olmayan, vale hizmeti verilen Tıp
Merkezimizde, günübirlik her türlü göz
ameliyatı yapılabilecek. Kadın
Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr.
Namık Demir, her cumartesi günü Tıp
Merkezi’nde olmaya devam edecek.
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik
Cerrahi’de de iddialıyız. Hastasına nakil
yapmadan kendi dokularını kullanarak
yepyeni bir yüz kazandıran Prof. Dr.
Mehmet Mutaf da Kent Ailesi’nde.
Ortopedist sayımızı da artırdık, artık
atroskopi ameliyatlarını da Tıp
Merkezi’mizde yapacağız. Çocuk
psikiyatrisi, diş kliniği dahil hem her
branşta uzman hekim kadrosu hem de
teknolojik donanımla, görüntüleme
merkezimiz, ameliyathanelerimiz,
laboratuarlarımızla hastaların
hizmetindeyiz.
Sizlere yine dopdolu bir dergi sunmaya
çalıştık. Çeşitli hastalıklar konusunda
hekimlerimizin makalelerini
okuyacaksınız. İzmir Kent
Hastanesi’nde kanser tedavisi gören ve
bu zorlu mücadeleyi kazanan bir
hastamızla yapılan röportajı, Medikal
Onkoloğumuz Prof. Dr. Mehmet
Alakavuklar’ın görüşlerini ilgiyle
okuyacağınızı umuyorum.
2014 bizim için çok özel bir yıl. 10.
kuruluş yıldönümümüzü kutlayacağız.
Bir sonraki Medikent 10. Yıl özel
sayısını da yeni yatırımlar ve müjdelerle
dolu olarak sizlerle buluşturacağız.
Sağlıklı günler dileğiyle saygılar
sunarım.
Dr. İ. Ruşen Yıldırım
Genel Müdür
Sağlığın Kent’ine Hoşgeldiniz!
2014
01
medikent
kent haber
Kent Sağlık Buluşmaları
Meme Kanseri Farkındalığı
“Kanser sizi bulmadan, siz onu bulmalısınız” sloganıyla meme
kanseri farkındalığı oluşturmak amacıyla “Meme Kanserinde Risk
Faktörleri, Tanı ve Tedavi” konulu seminerimizi, önce 8 Mart’ta
Hilton Oteli’nde, daha sonra da Çiğli Kipa Aile Kulubü’nde
düzenledik. Kent Hastanesi Meme Tanı Merkezi ve Medikal
8 Mart’ta Hilton Oteli’deki seminer; Prof. Dr. Ömer
Harmancıoğlu, Prof. Dr. Mehmet Alakavuklar, Prof.
Dr. Münir Kınay, Doç. Dr. Gürbüz Görümlü, Doç. Dr.
Latife Doğanay, Uzm. Dr. Alper Yüksel, Diyetisyen
Seda Uşarer ve Psikolog Nezahat Bingöl’ün
sunumlarıyla gerçekleşti.
Onkoloji Bölümü uzmanlarının sunumlarıyla kadınların korkulu
rüyası meme kanseriyle ilgili akıllardaki her sorunun yanıt bulduğu
her iki seminerimiz de geniş bir katılımla gerçekleşti. Seminerlerde
kanserin çaresizlik olmadığı, erken tanı ve doğru tedavinin meme
kanseriyle mücadelede çok önemli olduğu vurgulandı.
10 Mart’ta Çiğli Kipa Aile Kulubü Kültür Salonu’ndaki seminerimiz, Genel Cerrahi
Uzmanı Prof. Dr. Ömer Harmancıoğlu ve Medikal Onkolog Prof. Dr. Mehmet
Alakavuklar'ın sunumuyla gerçekleşti.
Çalışan Sağlığı
Çalışanlar için günlük hayatın büyük bir çoğunluğu, iş
ortamında geçiyor. Çalışırken kullandığımız cihazlar,
masamız ve koltuğumuz oldukça önemli. Çalışanların
sağlığını nasıl koruyabileceklerine ve sağlıklı çalışma
ortamının nasıl olacağına dair kurum seminerlerimiz,
devam ediyor. Bu kapsamda; son olarak Petkim ve Hugo
Boss çalışanlarıyla buluştuk.
Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Filiz Akyol’un sunumuyla
gerçekleşen “Bilgisayarda Görme Sendromu” konulu
seminerlerde; bilgisayar, masa üstü, laptop, tablet hatta
akıllı telefonların kullanımının yaygınlaştığı, bu cihazları
uzun süreli kullanan kişilerde “Bilgisayar Görsel
Sendromu” oluşabileceği ve çalışanların göz sağlığını nasıl
koruyabilecekleri katılımcılara anlatıldı.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Atilla
Ayral’ın sunumuyla gerçekleşen “Ekranlı Araçlarda
Çalışan Sağlığı ve Ergonomi” konulu
seminerlerde; hareketsizlik, sürekli oturma,
yetersiz dinlenme, uzun süreli tekrarlayıcı
hareketler ve duruş bozukluklarının,
çalışanlarda kas ve iskelet sistemini zedelediği
vurgulanarak, buna bağlı olarak gelişen ofis
rahatsızlıklarını önlemenin yolunun
ergonomi kurallarını uygulamaktan geçtiği
anlatıldı.
2014
02
medikent
kent haber
Kent Sağlık Buluşmaları
Çocuk
Psikolojisi
Obezite ve
Sağlıklı
Beslenme
Obezite, çağımızın sorunu. Beslenme ve Diyet
Uzmanımız Seda Uşarer “Obezite ve Çocuklarda
Sağlıklı Beslenme" konulu seminerlerimizle bu
soruna dikkat çekti. Uşarer, Pınar Süt çalışanları ve
Çiğli KİPA Aile Kulubü üyelerine verdiği
seminerlerde doğru beslenmenin formüllerini
anlattı. Uşarer, okul çağı çocuklarının fastfood
beslenmeden uzak tutulması gerektiğini belirtirken,
ebeveynlere uyarılarda bulundu. Çocukların kola
yerine süt ve ayran içmeye, meyve tüketmeye
özendirilmesini istedi.
Çocuklar en değerli varlığımız. Her çocuk, büyürken özen ister.
Çocuklarınızın sağlıklı büyümeleri için Kent Hastanesi olarak anneleri ve
babaları kadar özenliyiz. Bu kapsamda Psikolog Nezahat Bingöl’ün
sunumuyla “Çocuklarla İletişim Dansı” ve Psikolog Şebnem Türkdalı’nın
sunumuyla “Çocuk Psikolojisi” konularındaki seminerlerimiz ile Petkim,
Hugo Boss çalışanları ve Çiğli Kipa Aile Kulubü üyeleriyle buluştuk.
Seminerlerde Psikolog Şebnem Türkdalı çocukların psikolojik gelişimi,
çocuklarda psikolojik sorunlar ve çözümlerini anlatırken;
Psikolog Nezahat Bingöl ise,
çocuklar ve ebeveynler arasında
doğru iletişim kurabilme
becerisinin nasıl kazanılacağı ve
çocuklara kuralların nasıl
öğretileceği konusunda
katılımcılara önerilerde bulundu.
DOKTORUMUZA ONUR ÖDÜLÜ
Bu yıl 14 Mart Tıp Bayramı Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi koordinatörlüğünde, Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı, Şifa
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı, İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı, İzmir İl Sağlık
Müdürlüğü ve İzmir Tabip Odası işbirliğiyle kutlandı.
Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen kutlamada İzmir Tabip Odası Tıp ve Onur ödülleri de
sahiplerini buldu. Bu yılki İzmir Tabip Odası Onur Ödülü, uğradığı şiddet sonrası yargı kararı ile hak
kazandığı tazminatı, Dr. Ersin Arslan adına tıp öğrencileri için oluşturulan fona bağışlayan , İzmir
Kent Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Melek Sedef Güryay’a verildi.
2014
03
medikent
kent haber
Kongrede temsil edildik
Kardiyoloji uzmanlarımızdan Doç. Dr. Cevad Şekuri,
13-16 Mart 2014 tarihleri arasında Antalya'da düzenlenen
''X. International Congress of Update In Cardiology and
Cardiovascular Surgery'' kongresine katıldı. Şekuri, ''A
complicated case of giant left main coronary artery aneurysm:
apical diverticular aneurysm" başlıklı çalışma sunumuyla,
hastanemizi temsil etti.
Minik ziyaretçilerimiz
14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla hastanemizin minik ziyaretçileri vardı. Karşıyaka
Neşe Erberk Anaokulu’ndan bir grup öğrenci, doktorlarımıza kendi elleriyle
hazırladıkları anahtarlıkları hediye ettiler.
TV’de sağlık
programlarında
yer aldık
Kardiyovasküler Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Suat Buket,
Kanaltürk’te yayınlanan “Dr.Aytuğ” programına konuk
oldu. Prof. Dr. Suat Buket, programda “Aort
anevrizması nedir? Belirtileri nelerdir? Kimlerde
anevrizma oluşma riski daha yüksektir? Tanı ve tedavisi
nasıl yapılır?” konusunda bilgi verdi.
Cnntürk’te yayınlanan “Sağlık Kontrolü” programına
konuk olan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr.
Kemal Yücesoy, programda “Bel fıtığı nedir? Nasıl
oluşur? Nasıl tedavi edilir?” konusunda bilgi verdi.
Hastanemizde gerçekleşen karaciğer nakli ile 8 aylık
kızına can aşısı olan doktor anne Bahar Baykal ve
karaciğer nakli ekibimizden Doç Dr. Murat Zeytunlu,
Kanal D’de yayınlanan “Doktor” programına canlı yayın
bağlantısı ile konuk oldular.
Ayrıca EGE TV’de hafta içi her gün yayınlanan “Kentte
Sağlık” programında hastanemiz hekimlerince farklı
konularda izleyicilere bilgiler verilmeye devam edildi.
Halk
seminerlerimiz
Karşıyaka Belediyesi işbirliği ile
düzenlediğimiz seminer;
Kardiyolog Doç. Dr. Cevad Şekuri
“Soğuk Hava ve Kalp Hastalıkları”,
Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr.
Safiye Küçükgül ise “Katarakt ve
Sarı Nokta” konularındaki
sunumlarıyla gerçekleşti.
Prof. Dr. YÜCESOY
BAŞKAN SEÇİLDİ
Nöroşirürji Uzmanımız Prof. Dr. Kemal Yücesoy, Sinir Sistemi
Cerrahisi Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildi.
Derneğin kuruluşunun 10. yılında başkanlık görevini üstlenen
Prof. Dr. Yücesoy, çıtayı daha yukarılara taşımak istediklerini
söyledi. Yücesoy, derneğin X. kongresini İzmir-Çeşme’de
yapmayı planladıklarını kaydetti.
2014
04
medikent
kent haber
Mucize annenin bebeği
bir yaşında
Karaciğer
Nakli Ekibi’ni
duygulandıran
sürpriz
Türkiye, Figen-Salih Karavaş çiftini 14 Şubat
Sevgililer Günü’nde, yazılı ve görsel basında
yayımlanan haberlerle tanıdı. Figen Karavaş,
karaciğer hastası eşi eski milli atlet Salih
Karavaş’a can aşısı olmuştu. Başarılı karaciğer
naklinden sonra Karavaş çiftinin sağlık durumu
çok iyi. Taburcu olan Figen Karavaş, Kent
Hastanesi Karaciğer Nakli Ekibi’ne çok anlamlı
güzel bir pasta ile teşekkür etti. Karavaş çiftine
bir ömür sağlıklı ve mutlu günler diliyoruz.
İzmir Kent Hastanesi’nde annesi Dudu Beken’den (47) nakledilen karaciğer parçasıyla
11 Ağustos 2010’da ikinci hayata başlayan Seval Demirel’in (27) ölümü göze alarak
dünyaya getirdiği kızı Duru birinci yaşına girdi. Mucize hayatın kahramanı genç anne,
kızının ilk yaş gününü yeniden hayat bulduğu hastanede doktorlarıyla, hemşireleriyle
kutladı. Cesur anne, kızının bir yaş pastasının mumlarını üflerken, nakli gerçekleştiren
Doç. Dr. Murat Kılıç ve Doç. Dr. Murat Zeytunlu başkanlığındaki ekibe bir kez daha
teşekkür etti.
Türkmen Patma’ya Kent’te ikinci hayat
İzmir Kent Hastanesi’nde karaciğer nakliyle hayat bulan hastalar arasına
Türkmen öğrenci Patma Dovranova (25) da girdi.
Türkmenistan’ın Lebap Bölgesi’nde Köytendağ Şehri’nde ailesiyle birlikte
yaşarken üniversite okumak için Türkiye’ye gelen Patma Dovranova Sakarya
Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 1. sınıf öğrencisi. Patma geçen
Aralık’ta hastalandı, Sakarya Eğitim Araştırma Hastanesi’ne yattı. Siroz tanısı
koyulup karaciğer nakli kararı alınan genç kız, İzmir Kent Hastanesi’ne sevk
edildi. Sağlık durumu iyice kötüleşen Patma’ya İstanbul Üniversitesi’nde
Elektrik Elektronik Mühendisliği 2. Sınıf öğrencisi kardeşi Yusuf Dovranova (23)
donör oldu. 2 Ocak’ta Doç. Dr. Murat Kılıç ve Doç. Dr. Murat Zeytunlu
başkanlığındaki Prof. Dr. Çiğdem Arıkan, Prof. Dr. Mehmet Alper, Opr. Cahit
Yılmaz, Opr. Dr. Zafer Önen, Opr. Dr. Rasim Farajov ve Dr. Onur Duygu’dan oluşan
ekip tarafından Yusuf’tan alınan karaciğer parçası, abla Patma’ya nakledildi.
Yabancı öğrenci statüsünde SGK’ya öğrenci sigortası yaptırıp, tek kuruş
ödemeden karaciğer nakli olan Patma, “700 liralık sigorta bana yeni hayatın
kapılarını açtı. Hayatımı Türk devletine ve Türk doktorlarına borçluyum” dedi.
Prof. Dr.
Ülkü BAYINDIR
Kent Hastanesi
Göğüs Hastalıkları
Uzmanı
Bahar Kabusu
ALERJİ
İlkbaharı karşılıyoruz. İlkbahar, doğanın uyanış mevsimi. Çiçek tozlarının
havada uçuştuğu ilkbahar, alerjik yapıdaki insanlar için de ne yazık ki
sıkıntı mevsimi. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ülkü Bayındır, alerji
risk faktörleri ve alerjiye karşı nelere dikkat edilmesi gerektiği
konusunda Medikent okurlarını bilgilendirdi.
2014
08
Alerji, benzer koşullarda başka insanlara zarar
vermeyen maddelere karşı vücudun gösterdiği
aşırı bir duyarlılıktır. Doğanın canlanmaya
başladığı ilkbahar, alerjik yapıdaki insanlar
için sıkıntı mevsimidir. Bir yandan havaya
karışan polenler, diğer yandan havaların
ısınması, atmosfer basıncındaki değişiklikler
ve havanın nem miktarındaki farklılıklar,
alerjik yapısı olanlarda hastalıkların ortaya
çıkmasına yol açmaktadır.
Risk faktörleri
Her dört kişiden biri alerjik yapıdadır ancak
alerjik belirtilerin oluşması için kişinin duyarlı
olduğu alerjen ile karşılaşması gerekir. Anne
veya babası alerjik olan kişide herhangi bir şeye
karşı alerji gelişmesi riski yüzde 30, hem anne
hem de babası alerjik olan kişilerde ise bu oran
yüzde 50-60’a çıkmaktadır. Genetiğin yanında
hava kirliliği, endüstriyel kimyasal maddeler,
sigara dumanı ve enfeksiyon gibi faktörler de
alerji gelişmesine katkıda bulunmaktadır.
En sık görülen
alerjik hastalıklar
Genel görüşe göre alerjik hastalıklar, karmaşık
genetik faktörler ile çevresel faktörlerin
etkileşimi sonucunda oluşmaktadır. İlkbaharda
en sık görülen alerjik hastalıklar, halk arasında
bahar nezlesi veya saman nezlesi diye bilinen
‘alerjik rinit’ ve ‘alerjik astım’dır. Alerjik rinitte
ilk belirtiler, çocuklukta veya gençlikte ortaya
çıkar. Burunda ve genizde akıntı, tıkanıklık,
kaşıntı, hapşırık, gözlerde sulanma ve kızarıklık
tarzındadır. Yaşam kalitesini oldukça bozan bu
rahatsızlık, polenlerin solunmasıyla ve gözlerle
temas etmesiyle ortaya çıkar. Her polen,
alerjiye yol açmaz. Ülkemizde özellikle çayır
polenleri, hububat polenleri ve yöreye göre
çeşitli ağaç polenleri etkilidir.
“Her alerjik rinitli mutlaka astımlı olur” diye bir
kural yoktur, ancak alerjik rinitli kişilerde
astımın ortaya çıkma riski, normal popülasyona
göre erkeklerde 4 kat, kadınlarda 6 kat daha
fazladır. Astım, krizler halinde nefes darlığı,
hava açlığı, öksürük, az miktarda yapışkan
balgam çıkartma ve göğüste tıkanma hissi gibi
belirtilerle seyreder. Polen alerjisi olan astımlı
hastalar, alerjik oldukları polenlerle
karşılaştıklarında şikayetleri artar. Bu
dönemlerde hastanın ilaç tedavisi, tekrar
gözden geçirilmelidir. Hasta başka bir yerde
yaşamaya başlarsa yakınmaları azalır ancak bir
süre sonra yeni bölgedeki yeni polenlere karşı
da alerji gelişebilir.
medikent
Alerjik solunum yolları hastalığı olanların
özellikle ilkbaharda dikkat etmeleri gereken noktalar
Nelere
dikkat
edilmeli?
Saçlar toz tuttuğu için
her akşam saçlarınızı
yıkayıp duş alın.
Doktora başvurarak alerjik solunum
yolu hastalıklarına karşı koruyucu ve
hastalığı kontrol altına alıcı ilaçlar
kullanın, uygun bir yöntem ile
mümkünse hangi polenlere karşı alerjik
olduğunuzu öğrenin ve bilinçli bir
şekilde korunmaya çalışın.
Polenlerin en fazla olduğu sabah
05.00-10.00 arasında açık havada
kalmamaya çalışın, zorunlu hallerde ağız ve
burnunuzu kapatan maske kullanın.
Polen zamanı açık havada spor
yapmayın ancak spordan da
uzak kalmayın.
2014
10
Polen saatlerinde kapı ve
pencerelerinizi kapalı tutun evinizi
öğleden sonra havalandırın.
Polen mevsiminde toz, sigara dumanı,
boya kokusu, parfüm gibi irritanlara
maruz kaldığınızda şikayetlerinizin
artacağını unutmayın.
medikent
Çamaşırlarınızı
dışarıda kurutmayın.
Seyahatlerinizi polen
miktarının nisbeten az
olduğu deniz kıyısı yerlere
yapın.
Evinizde ve işyerinizde varsa
klima filtresini sık yıkayın veya
değiştirin, araba alacaksanız
polen filtreli olanları tercih edin.
Evde tüylü hayvan ve bitki
bulundurmayın, bitki
yetiştirmekten vazgeçemiyorsanız
renkli süs bitkilerini tercih edin.
Kaloriferli evlerdeki kuru hava alerjik
rinit ve astımın kötüleşmesine
neden olabileceği için mümkün
olduğu kadar ev havasını nemli
tutmaya çalışın.
2014
11
medikent
İYİ HUYLU PROSTAT
BÜYÜMESİ HAKKINDA
BİLİNMESİ GEREKEN
Doç. Dr.
Ömer ÖGE
Kent Hastanesi
Üroloji Uzmanı
2014
12
medikent
Prostat;
erkeklerin korkulu rüyalarından biri. Prostat kanseri
ise kabusları. Aslında iyi huylu prostat büyümesi,
yaşlanma sürecinin doğal bir sonucu. Dolayısıyla bu
doğal süreç hakkında doğru bilgilere sahip olmak,
zamanında gerekli muayeneleri yaptırmak çok
önemli, böylece yersiz korkulara kapılmaya da gerek
olmaz. Prostat kanseri de yine “yaşlı erkeklerin
hastalığı” olarak biliniyor. Oysa prostat kanseri
Prostat bir hastalık
değil, üreme
sistemine ait ve her
erkekte bulunan bir
organdır. Tabiî ki her
organın olduğu gibi
prostatın da
hastalıkları vardır.
Zor ve sık idrar
yapma, geceleri idrar,
idrar kaçırma, acilen
tuvalete koşma,
idrardan sonra
rahatlayamama en
sık görülen
şikayetlerdir.
İyi huylu prostat
büyümesi yaşlanma
sürecinin doğal bir
sonucudur. 60’lı yaşlara
ulaşan erkeklerin
yaklaşık %50 si prostat
büyümesi ile ilgili
şikayetler yaşar.
Yaş ilerledikçe
prostatın hacmi artar
ve yıllar geçtikçe
şikayetlerin
artmasının sebebi
budur.
çoğunlukla yaşlı erkeklerde görülse de hastaların
önemli bir kısmı 50 ve daha genç yaşta olan
erkeklerden oluşuyor. Üstelik erkeklerin çoğu
“şikayet yoksa prostat kanseri de yok” gibi yanlış
bilgilere sahipler. O nedenle her kadının nasıl bir
jinekoloğu varsa, erkeklerin de özellikle belli bir
yaştan sonra ürolog takibinde olması çok önemli ve
hayat kurtarıcı.
İyi huylu prostat
büyümesi kanser
gibi ölümcül bir
hastalık değildir
ancak tedavi
edilmezse böbrek
yetmezliği gibi
yaşamı kısaltıcı
hasarlar verebilir.
İdrar kaçırma önemli
şikayetlerden birisidir.
Durum ilerlediğinde,
idrar kesesi ve/veya
böbreklerin
faaliyetlerinin
bozulduğunun işareti
olma ihtimali yüksektir.
“İyi huylu prostat
büyümesi,
yaşlanma sürecinin
doğal bir
sonucudur. ”
İyi huylu prostat
büyümesi kansere
dönüşmez ancak iyi
huylu büyümüş
prostatlarda da
kanser ortaya
çıkabileceğinden
ameliyat olmuş
hastaların bile düzenli
kontrollerinin
yapılması gerekir.
İdrarda yanmalar ve
kanamalar prostat
büyümesine bağlı
olabileceği gibi,
mesane kanserlerinin
de habercisi
olabileceğinden
mutlaka tetkik edilmesi
gereken şikayetlerdir.
Prostat idrar kesesinin
çıkışında yerleştiği ve
içerisinden idrar kanalı
geçtiği için prostat
büyümesinin
şikayetleri bu
yerleşime bağlı olarak
idrar ile ilgili şikayetler
olacaktır.
Prostat sorunları eş
dost tavsiyesi, gazete
yazıları veya internet
okuyarak hastanın
kendi kendini takip
edebileceği bir durum
değildir. Her prostat
hastasının mutlaka
bir üroloji uzmanının
takibinde olması
gerekir.
2014
13
medikent
Prostat Kanserinde
DOĞRU BİLİNEN
YANLIŞLAR
Prostat kanseri yaşlı
erkeklerin hastalığıdır.
Çoğunlukla evet, ancak
hastaların önemli bir kısmı
da 50 ve daha genç yaşta
olan erkeklerdir.
Şikayet yoksa prostat
kanseri yoktur.
Yanlış. Prostat kanseri en az
şikayet veren kanserlerin
başında gelir. Özellikle
erken kanserlerde hiç
şikayet bulunmaz .
Prostat kanseri korkulacak
kadar hızlı ilerlemez.
Yanlış. Bazı prostat kanserlerinin
yavaş ilerleme eğiliminde olduğu
doğrudur. Ancak önemli bir kısım
hastalık çok saldırgan ve hızlı
seyredebilir.
Ailemde prostat kanseri yok,
endişelenmeme gerek yok.
Yanlış. Aile öyküsü ve bazı
ırklar prostat kanseri riskini
arttırsa da birçok hastanın
ailesinde prostat kanseri
yoktur ya da bilinmiyordur.
PSA kanser testidir.
Tam olarak öyle değil. PSA
kanserden değil, prostat
tarafından salgılanan bir
antijendir. Kanserde olduğu gibi
kanser dışı prostat sorunlarında
da PSA yüksekliği görülebilir.
Yüksek PSA kanser var, düşük
PSA kanser yok demektir.
Kanserin PSA seviyesini sıklıkla
yükseltmesi yanında bazı
prostat kanseri vakalarında
PSA seviyesi düşük çıkar.
Prostat iltihabı gibi bazı
durumlar kanser olmamasına
karşın çok yüksek PSA
ölçümlerine neden olabilir.
2014
14
Bazı yiyecekler ve aşırı cinsel ilişki
prostat kanserine neden olur. Bunlar
söylenti dışında bilimsel değeri
olmayan konulardır.
PSA testi muayenenin yerini tutar.
En büyük yanlış. Özellikle PSA’yı
yükseltmeyen kanserlerin tek tanı
konabilme şansı muayene
sayesinde olur. Sadece PSA’ya
güvenirsek prostat kanserlerinin
yaklaşık ¼’ünü atlamış oluruz.
Prostat kanseri eşime ya da
başkalarına bulaşabilir.
Yanlış. Prostat kanseri bir
enfeksiyon hastalığı gibi
bulaşıcı bir hastalık kesinlikle
değildir. Netice itibarıyla cinsel
ilişki ile de bulaşması mümkün
değildir.
WC
Prostat kanseri tedavisi mutlaka
idrar kaçırma ya da
iktidarsızlığa sebep olur.
Prostat kanser ameliyatları veya
ışın tedavisi sonrası görülebilen
sorunların en sık idrar kaçırma ve
iktidarsızlık olasılığı olması
doğrudur. Ancak günümüzde
gelişmiş teknik yöntemler ve
deneyimli ellerde bu sorunlar
oldukça nadir görülmektedir.
Bazı yiyecekler ve aşırı cinsel ilişki
prostat kanserine neden olur.
Bunlar söylenti dışında bilimsel
değeri olmayan konulardır.
Günümüzde prostat kanseri riski
açısından genetik ve sigara gibi
zararlı alışkanlıklar dışında diğer
söylentileri dikkate almamalısınız.
medikent
2014
15
medikent
Prof. Dr.
Yiğit GÖKTAY
Kent Hastanesi
Girişimsel Radyoloji
Uzmanı
Ameliyatsız
Varis Tedavisi için
İDEAL
ZAMANLAMA
Özellikle hanımlarda ciddi rahatsızlıklara neden
olabilen varis şikayetinin ameliyatsız tedavisinde
ideal zamanlama kış ve bahar aylarıdır. Bu aylarda
yapılacak tedavi sonrası bacaklarda istenmeyen
izler ve renk değişiklikleri en az düzeyde kalmakta
ve hastanın yaz öncesi tam olarak iyileşmesi için
bir süreç sağlanabilmektedir.
2014
16
Son yıllarda halkın tanımaya başladığı
damar-içinden varis tedavisi, endovenöz
(damar-içi) venöz yetmezlik tedavisi
olarak da bilinen lazer, RF ve MOCA gibi
tüm modern tedavi yöntemleri
bacaklardaki varislerin ve buna bağlı
şikayetlerin ortadan kaldırılmasında
başarılı bir şekilde uygulanmakta ve
yaygınlık kazanmaktadır. Bu tedavilerde
temel yaklaşım radyolojik görüntüleme
eşliğinde ameliyat gerektirmeden ve
genel anestezi uygulanmadan varislerin
ortadan kaldırılmasıdır.
Varis ve buna bağlı yakınmalar genellikle yaz
aylarında sıcağa bağlı olarak artar. Ancak
damar-içinden ameliyatsız tedaviler için ideal
zaman kış aylarıdır. Daha doğrusu güneş
ışınlarının güçlü ve dik gelmediği kış aylarında
tedavi sonrası iyileşme daha verimli olmaktadır.
Bu şekilde ciltte oluşacak renk değişiklikleri en
az seviyede olmakta ve kozmetik beklentiler
açısından da tedavi daha etkin olabilmektedir.
Kış aylarında yapılan tedaviler sonrası bacaklardaki tedavi sürecine
bağlı değişiklikler güneşle karşılaşmadan hastalar iyileşmekte ve
yaza normal sağlığına kavuşmuş olarak ulaşmaktadır. Bu yaklaşımın
bir diğer avantajı da tedavi sonrası birkaç hafta da olsa varis çorabı
giyilmesi gereğinin kış-bahar aylarında daha rahat yapılabilmesidir.
Özellikle İzmir gibi sıcak şehirlerde yaz aylarında bir gün bile varis
çorabı giymek hasta için büyük külfet olabilir.
Günümüzde sürekli olarak hasta açısından daha
konforlu varis tedavisi seçenekleri
geliştirilmektedir ve damar-içinden yapılan ileri
teknolojik tedaviler ön plana çıkmıştır.
Ameliyatsız varis tedavisinde hasta hemen her
zaman günlük hayatına hızla dönebilmektedir,
ancak tedavi olan damarlardaki iyileşme süreci
ve ciltteki değişiklikler için ayrı bir zamana
ihtiyaç vardır ve bunun için en ideal tedavi
planlaması yaz sıcakları başlamadan iyileşme
için süre yaratılarak tedavinin yapılmasıdır.
medikent
2014
17
medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
Şehrin Merkezinde
SAĞLIK MERKEZİ
Kent Alsancak Tıp Merkezi
2014
18
İbrahim AKYILDIZ
Kent Alsancak Tıp Merkezi İşletme Müdürü
Kent Alsancak Tıp Merkezi ne zaman
hizmete girdi?
Kent Alsancak Tıp Merkezi Kent Sağlık Grubu
bünyesinde Nisan 2008’de açıldı. Yani 6 yıldan bu yana
sağlık sektörü içinde modern tıbbın sunduğu tüm
olanakları hastalarımıza sağlama çabası içinde hizmet
veriyoruz.
Kent Alsancak Tıp Merkezi, İzmir’in kalbi
diye adlandırılan Alsancak’ta. Bu
konumun avantajları neler?
Alsancak pek çok insan için İzmir’in merkezi, Tıp
Merkezi’mizin yer aldığı Kıbrıs Şehitleri Caddesi de
İzmir’in iş ve sosyal yaşamın yoğun yaşandığı, 24 saat
canlı bir yer. Alsancak’ın sağlık sektöründe de her
zaman ayrı bir yeri vardır. Çünkü hekimlerin çoğunun
özel muayenehaneleri Alsancak’ta. Yıllardır sadece
İzmir değil İzmir dışından gelen hastaların da bir ayağı
Alsancak’ta olur, bu bir alışkanlık halini almıştır. Ancak
yıllar geçtikçe tıbbın sunduğu olanaklar artarken,
hastaların talepleri de bu doğrultu da değişmiştir.
Hastalar artık büyük hastanelerde kuyruklarda
bekleyip, koridorlar arasında kaybolmak değil,
randevuyla geldiği doktorda muayene olup, aynı çatı
altında laboratuvar, radyolojik tetkiklerinin
yapılmasını, istisnalar dışında sonuçların aynı gün
içinde doktoru tarafından değerlendirilmesini istiyor.
Kent Alsancak Tıp Merkezi’mizde hastalarımızın tüm
bu taleplerini karşılıyoruz. Çiğli Kent Hastanesi, amiral
gemimiz. Hastanemizde görev yapan pek çok alanının
başarılı ismi belirli günlerde Alsancak Tıp
Merkezi’mizde de hizmet veriyor. İş merkezlerinin
yoğun olduğu semtte yer aldığımız için hastalar işe
başlamadan önce ya da iş çıkışı hizmet alabildiği gibi
öğle tatilinden yararlanmak isteyen hastalarımız da bu
saatlerde randevuyla muayenelerini olabiliyorlar. İş
merkezlerine yakın olduğu için anne babalar
çocuklarının sağlık kontrollerini zaman kaybı
yaşamadan yaptırabiliyorlar.
medikent
RöPORTAJ
2014
19
medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
Merkezi tanıtır mısınız?
Hastalar neden Kent Alsancak Tıp
Merkezi’ni tercih etmeli?
7 katlı 3 bin metrekare kapalı alana sahip Kent
Alsancak Tıp Merkezi’nde kapalı otopark mevcut.
Alsancak’ta park büyük sorun. Otoparkımız bu
anlamda hastalarımıza ayrı bir konfor sunuyor. İsteyen
hastamız vale park hizmetinden de yararlanabiliyor.
Hekim kadromuz çok geniş. 26 branşta aralarında
profesör ve doçent ünvanlı akademisyenlerin de yer
aldığı uzman hekimlerle hizmet veriyoruz.
Görüntüleme Merkezimiz, laboratuvarlarımız son
teknoloji ürünü cihazlarla donatılmış durumda. JCI
tarafından akredite edilmiş olan merkezimiz hem bu
uluslararası kuruluş hem de Sağlık Bakanlığı’nca
denetlenmektedir. Hasta ve çalışan güvenliği
uluslararası standartlarda sağlanmıştır.
Merkezimizde ilk hasta kabul ettiğimiz Nisan 2008’den
bugüne 200 bin kişiye tanı ve tedavi hizmeti verilmiştir.
Tıp Merkezi’mizde 2 ameliyathane, Acil, Göz, KBB,
Ortopedi, Göğüs Hastalıkları, Dahiliye, Kardiyoloji,
Kadın Hastalıkları ve Doğum, Plastik Cerrahi, Üroloji,
Beyin Cerrahisi, Çocuk Sağlığı, Fizyoterapi,
Gastroenteroloji, Dahiliye, Endokrinoloji,
Dermatoloji, Genel Cerrahi, Nöroloji, Psikiyatri, Diş
poliklinikleri bulunuyor. Ayrıca çocuk ve yetişkinler
için psikoloğumuz da poliklinik hizmeti veriyor.
Görüntüleme Merkezi’mizde MR, Tomografi, Dijital
Röntgen, Mamografi, Kemik Dansitometresi,
Ultrason, Panoromik Röntgen cihazlarımız mevcut.
Bakteriyoloji, Mikrobiyoloji ve Biyokimya
laboratuvarlarımızda da son teknoloji ürünü cihazlar
kullanılıyor. Tetkikler hastalar bekletilmeden
yapılıyor, sonuçları dijital ortamda doktorlarına
ulaştırılıyor. Hastalar istedikleri takdirde internet
ortamında sonuçlarını alabiliyor.
“7 katlı 3 bin m2
kapalı alana
sahip Kent
Alsancak Tıp
Merkezi’nde
kapalı otopark
mevcut.”
Özel sağlık sigortalılara ve anlaşmalı kurum
mensuplarına haftanın 6 günü 09.00/18.00 arasında
hekim kadrosuyla birlikte 100 kişilik bir ekiple hizmet
veriyoruz.
100 kişilik
bir ekiple hizmet veriyoruz
4. kat çocuk oyun alanı
Kafeterya ve bekleme salonu
2014
20
Lobi
medikent
Yüksek çözünürlüklü Dijital Röntgen cihazı
Tıp Merkezi arka giriş kapısı
5. kat müdahale sonrası gözlem odası
Muayenehane Hekimlerine
Sağlanan Kolaylıklar…
HİZMETTE
SINIR YOK
Kent Alsancak Tıp Merkezi’nin radyoloji ve biyokimya
laboratuvarlarından kurulduğu günden bu yana özel
muayenehanelerinde çalışan hekim ve hastalarının
yararlanması sağlanırken, hizmet konforu teknoloji
desteğiyle bir adım öteye taşındı. Kent Sağlık Grubu
Bilgi Sistemleri Departmanı tarafından geliştirilen bir
yazılım programıyla doktorlara, hastalarına ait
radyolojik görüntüleri akıllı telefon ya da
tabletlerinden görebilme olanağı yaratıldı.
Doktorlar kadar hastaları da rahatlatan
uygulamanın sağladığı kolaylıklar şöyle:
Muayenehane hekimleri tarafından radyolojik tetkik ve
kan tahlilleri için Kent Alsancak Tıp Merkezi’ne
yönlendirilen hastaların laboratuvar sonuçlarına
hekimler özel şifre ile ulaşıyor. Hekimler hastalarının
röntgen, bilgisayarlı tomografi gibi radyolojik
görüntülerine o anda yolda, arabada, evinde ya da
ameliyathanede de olsa akıllı telefon ya da tabletleri
aracılığıyla ulaşıp, görebiliyor. Muayenehanelerinde de
bilgisayarlarında da bu görüntüleri görüp
inceleyebiliyor. Bu hekim ve hastalara önemli bir
konfor sağlıyor. Hekim hastasının görüntülerine özel
şifre ile ulaşabiliyor. Görüntü ve raporları eline
ulaştığında sonuçlar hakkında hemen hastasına bilgi
verebiliyor, gerekiyorsa tedavi ve ameliyat konusunda
daha hızlı karar alma olanağı yaratılıyor.
Hastaların bu tetkikleri yaptırdıktan sonra sonuçlar
için tekrar Kent Alsancak Tıp Merkezi’ne gelmesine,
göstermek için tekrar doktorundan randevu almasına
gerek kalmıyor. Her iki taraf için de zaman çok önemli
ve değerli. Hastaların radyolojik incelemesi ile ilgili
ivedi bilgiler doktoruna Alsancık Tıp merkezi Radyoloji
uzmanınca telefonla bildiriliyor ve mümkün olan en
kısa zamanda raporları hazırlanıyor. Uygulamada
paylaşım gizliliği güvenliği her yönüyle koruma
altında. Doktorlar sadece ve sadece kendi hastalarına
ait bilgilere ulaşabiliyor.
“Hastalarına ait
radyolojik
görüntüleri akıllı
telefon ya da
tabletlerinden
görebilme
olanağı”
2014
21
medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
KENT’İN MERKEZİNDEYİZ
Kıbrıs Şehitleri Caddesi Tıp Merkezi ana giriş kapısı
Kemik yoğunluğu ölçümününde çok hassas
olan Dijital Kemik Dansitometri cihazı
Kardiyoloji Kliniği efor testi odası
Ameliyathane
Kafeterya ve bekleme salonu
Bekleme salonu
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uygulama salonu
2014
22
Kent Alsancak Tıp Merkezi
Görüntüleme ve Radyoloji
Laboratuvarı
medikent
Teknolojik altyapısının yanı sıra hasta konforu ve
memnuniyeti açısından özel tasarlanan merkezde,
dünya standartlarında yapılan tüm radyolojik inceleme
yöntemleri titizlikle uygulanıyor.
Müzik ve görsel efekt eşliğinde 64 kesit ve gerktiğinde 3 boyutlu çekim yapılabilen “BT” ( Bilgisayarlı Tomografi ) cihazı
1. kat müdahale odası
3. kat lobi
3. kat plastik cerrahi bekleme salonu
Göz polikliniği işlem odası
2014
23
medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
Doktorlarımız
ile şifa dağıtmaya
devam ediyoruz.
Soldan sağa-Arka sıra: Doç. Dr. Abdi Sağcan, Opr. Dr. Evrim Doğan Güleç, Uzm. Dr. T uğba Emiroğlu
Opr. Dr. Barış Pilancı, Dt. Yavuz Türkmen, Opr. Dr. Safiye Küçükgül.
Soldan sağa-Ön sıra: Prof. Dr. Mitat Bahçeci, Dt. Dr. Neslihan Efeoğlu, Uzm. Dr. Tayfun Çağlayan,
Opr. Dr. Dilek Sınmaz, Uzm. Dr. Arzu Görgülü Eraslan, Uzm. Dr. Süreyya Paksoy, Prof. Dr. Aytekin Akyüz.
2014
25
medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
Uz. Dr.
Tuncay FİLİZ
Kent Hastanesi &
Alsancak Tıp Merkezi
İç Hastalıkları Uzmanı
BAHAR YORGUNLUĞU
DEPRESYONA
YOL AÇIYOR!
Bahar yorgunluğu
nedir?
Bahar yorgunluğu
neden olur?
Bahar yorgunluğu yalnızca ilkbahar mevsiminde
görülen bir yorgunluktur. Kronik yorgunlukların dışında
tanımlanan bir rahatsızlıktır.
İlkbaharda havada nem oranı artar. Buna bağlı olarak
da havadaki elektrik yükü artar. Artan elektrik yükü,
vücut kimyamızı ve fizyolojimizi değiştirir. Bu,
bedenimizi bir çeşit adaptasyona zorlar. Bu adaptasyon
süreci yorgunluğa neden olur. Süreç, kırsal alanlarda
daha kısa sürdüğü için yorgunluk daha hafif hissedilir.
Kronik yorgunluklar
nelerdir?
Kronik yorgunluklar efor, uykusuzluk, aşırı stres,
depresyon ve kronik hastalıklara bağlı olan yorgunluklardır.
Öte yandan hava kirliliği de bahar yorgunluğunu
arttıran önemli bir faktördür. Bu bağlamda şehirlerde
fabrika ve egzoz gazları büyük birer risktir.
2014
26
medikent
NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?
Dengeli Beslenme
Bol su, Bol meyve
Güneşten korunun
Düzenli ve disiplinli
bir yaşam tarzı
benimseyelim.
Bunun için de
dengeli beslenelim.
Üç ana üç ara öğün
ile beslenmek en
ideal olanıdır.
Bol bol mevsim
meyveleri tüketelim.
Yeterince su içelim.
Taze sıkılmış meyve
suları son derece
yararlıdır. Ada çayı,
ıhlamur gibi bitki
çaylarını tercih
edelim.
Güneşli havada
şapkasız
dolaşmayalım, açık
renkli giysiler,
sıkmayan rahat
ayakkabılar tercih
edelim.
Spor
yararlı
mıdır?
Elbette son derece yararlıdır.
Fırsat buldukça açık havada kısa
mesafeli, fazla yormayan yürüyüşler
yapalım. Akşamları yatmadan önce
yapacağımız hafif egzersizler rahat
bir uyku sağlar.
Bahar yorgunluğu
BELİRTİLERİ!
Halsizlik
İsteksizlik
Nelerden
sakınmalıyız?
Alkol ve sigara bahar yorgunluğunu
tetikler. Sigarayı mutlaka bırakmalı, alkolü
azaltmalıyız. Kafeinli içecek tüketimini
azaltmalı, su, meyve suyu ve bitki çayları
tercih etmeliyiz.
Uykusuzluk
Ruhsal gerginlik
Kas ağrıları
Baş ağrısı
Hazımsızlık
NE YAPMALIYIZ?
Bol sıvı tüketin
Egzersiz yapın
Dengeli beslenin
Sigarayı bırakın
Alkolü azaltın
2014
27
medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
ciltte
YAŞLANMA
Uzm. Dr.
Arzu ERASLAN
Kent Hastanesi &
Alsancak Tıp Merkezi
Dermatoloji Uzmanı
2014
28
medikent
Cilde hacim ve gençlik kazandıran tedaviler ile artık yıllara
meydan okumak mümkün. Nörotoksin enjeksiyonu ve
dolgunlaştırıcı maddeler yaşlılık belirtilerini ortadan
kaldırmada etkili bir işleve sahiptir. Sundukları çabuk etki
ve hızlı iyileşme avantajları sayesinde günümüzün hala en
çok rağbet gören yaşlanma karşıtı tedavileri olarak
karşımıza çıkar. Fakat bu süreçte uygulanan tedaviler
istenmeyen sonuçlar da doğurabilir. Uzman hekimlerce
doğru şekilde uygulanması gereken işlemlerdir.
Cilt güzelliğinin devamını sağlamak, yaşlılık belirtilerini
en aza indirgemek, zamanla ve güneşin zararlı etkileri
sonucu oluşan lekeleri gidermek için çeşitli tıbbi
tedaviler uygulanmaktadır. Yaz mevsimine girmeden
kışın nemini yitirmiş cildin tekrar toparlanması ve yaza
hazır hale gelmesi için şimdiden önlemler almak gerekli.
Cilt güzelliği oldukça önemli bir unsur. Yıllar izlerini
en çok ciltte bırakır. Yaşlanma, ciltte yapısal ve
moleküler bozulma ile beraber fonksiyonel bir
bozukluğa neden olur. Bu bozulma; kırışıklık, renk
değişiklikleri ve gevşekliği de içeren klinik
değişikliklerle sonuçlanır. Cildin yaşlanmasına sebep
olan birçok faktör vardır. Güneş, çevre kirliliği, stres,
beslenme düzensizliği ve serbest radikallerin yarattığı
zararlar ciltte kollajen ve elastinlerin bozulmasına yol
açar. Zamanla cildin kalitesi bozulur ve kırışıklıklar
oluşur; gözaltı ve yanak bölgesindeki hacim kaybı ile
daha çökmüş bir görüntü gelişir. Genetik olarak belirli
bir hızda yaşlanmaya programlanmış olduğumuzdan
cilde gösterilecek özen yaşlanmanın ertelenmesine
yardımcı olur.
Kış mevsiminde nemini yitirmiş ve canlılığı azalmış olan
cilde uygulanacak hyaluronik asit cildin nemini tekrar
kazanmasını sağlayacak, pürüzsüz ve ışıltılı bir görünüm
kazanmamıza yol açacaktır. Hyaluronik asit; normalde
de deride bulunan kollajen ve elastin doku arasındaki
suyun tutulma derecesini arttırarak ciltteki su
dengesinin sağlanmasını sağlar. Doğal hyaluronik asit
vücutta sürekli yenilenmektedir. Derinin yaşlanması ile
beraber hyaluronik asit üretimi giderek yavaşlar;
böylece cilt nemini ve hacmini kaybeder, nemsiz, kuru,
cansız ve mat bir hal alarak yaşlılık belirtileri gösterir.
Hyaluronik asidin yerine konması ile cilt hem eski
nemini ve ışıltısını geri kazanır hem de yer çekiminin
etkisi ile oluşan sarkmaların giderilmesini, cildin
hacminin yerine gelmesini sağlar. Doğru ellerde doğru
şekilde uygulanması ve düzenli takiplerle yaşlılık
belirtileri geciktirilebilir.
Peki ya kırışıklıklar? Mesela kaşlar kaldırıldığında alında
oluşan yatay çizgiler, kaşlarınızı çattığınızda her iki kaş
arasında oluşan dikey çizgi veya güldüğünüzde göz
çevresinde oluşan ve kaz ayağı olarak da bilinen
kırışıklıklar botulinum toksin yardımı ile giderilebilir.
Yanlış ellerde uygulama sonucu çok çeşitli
komplikasyonlara yol açıp hastaları zor durumda
bırakabilirken doğru uygulama hastaların kozmetik
açıdan çok iyi hissetmelerini sağlar.
“Doğru
uygulama
hastaların
kozmetik
açıdan çok iyi
hissetmelerini
sağlar. ”
2014
29
medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
Yaşam süresinin uzaması ve insanların beklenti düzeylerinin
giderek yükselmesi ile beraber dış görünüşe verilen önem daha
da artmıştır. Bunun sonucu olarak daha erken yaşlardan
itibaren insanlar en önemli giysileri olan ciltlerine daha da
dikkat etmektedirler. Doğru zamanda, doğru ellerde ve doğru
şekilde yapılan tüm dermokozmetik işlemler insanların aynaya
daha özgüvenli bakmalarını sağlar.
KİMYASAL PEELING
Kimyasal peeling sadece kış mevsiminde belli ilaçlarla uygulanabilen cildi
kontrollü soyma ve ciltte kontrollü hasar yaratma yöntemidir. Deriye çeşitli
asidik ve bazik kimyasal ajanlar uygulanır. Amaç, deri tabakalarında istenilen
derinliğe kadar hasar oluşturmak ve rejenerasyon sırasında yara
iyileşmesinin avantajlarından faydalanarak çeşitli lezyonların tedavisini
sağlamaktır. Yara iyileşirken deri eklerinden göçle başlayan epidermal
onarım ve yeni dermal bağ dokusunun oluşması ile deride daha genç bir
görünüm oluşur.
Sadece cilt bakımı için uygulanabildiği gibi leke tedavisinde ve özellikle akne
skarlarının tedavisinde önemi büyüktür. Özellikle mezoterapi veya
dermaterapi ile kombine edildiğinde başarı oranı oldukça yüksektir.
DOĞRU ve YANLIŞLAR
DOĞRU
Dolgu maddeleri uygulaması ile botoks aynı işlem
değildir. Dolgu maddeleri özellikle hacim ve nem
kaybı tedavisinde kullanılır.
DOĞRU
Kimyasal peeling işlemleri yalnız kış mevsiminde
uygulanır.
YANLIŞ
Leke tedavisi yapılırken güneş koruyucu krem kullanmaya
gerek yoktur.
DOĞRU
Kimyasal peeling ve cilt bakım işlemleri hem erkek
hem kadına uygulanabilir.
YANLIŞ
Kimyasal peeling gibi leke tedavileri tek seans yeterlidir.
DOĞRU
Dermaterapi, roller ile uygulanır, ertesi gün işe
dönmeye engel değildir.
YANLIŞ
Botoks, güzellik uzmanları tarafından da uygulanabilir.
DOĞRU
Botoks kozmetik amaçlı sadece dermatolog ve
plastik cerrahi hekimlerce uygulanabilir.
YANLIŞ
Sürekli botoks enjeksiyonu yaptırmak yüz kaslarınızı bir
daha hareket ettirememenize neden olur.
2014
30
medikent
Dermaterapi, roller adı verilen üzerinde çok sayıda
iğnenin bulunduğu silindirik kendi etrafında dönebilen
bir cihaz yardımı ile uygulanan bir tedavi yöntemidir.
Amaç yine ciltte kontrollü hasar yaratarak iyileşme
sağlanmasıdır. Özellikle gençlerde aknenin medikal
tedavisi sonrası gelişen izlerin düzeltilmesi amacı ile
kullanılır.
Son dönemlerde oldukça popüler olan platelet rich
plasma yöntemi ise hastanın kendi kanının kullanılması
ile uygulanır. Hastadan alınan kan santrifüj cihazından
geçirildikten sonra kanın trombositlerden yoğun olan
özel kısmı hastanın cildine ya da saçlı derisine enjekte
edilir. Trombositten zengin olan plazmanın enjeksiyonu
ile çeşitli büyüme faktörlerinin ve sitokinlerin salınımı
arttırılır. Böylece cilt gençleşmesi sağlanır. Saçlı deriye
uygulanımında da saç folliküllerinin uyarılması ile saç
dökülmesinin durdurulması amaçlanır.
Saçlarınız çok ince, kırılgan ve mat ise PRP ve saç
mezoterapisi ile saçlarınızın daha sağlıklı bir görünüm
kazanması da mümkün.
“PRP ve saç
mezoterapisi
ile saçlarınızın
daha sağlıklı
bir görünüm
kazanması da
mümkün. ”
LAZER EPİLASYON
Lazer epilasyon, vücuttaki istenmeyen tüylerin kalıcı olarak
yok edilmesi yöntemidir. Farklı cihaz ve tekniklerle
uygulanabilir. Günümüzde özellikle çok yoğun çalışan
insanların hayat konforunu ve kalitesini arttırmak amacı ile
sıklıkla tercih ettiği bir yöntem olmakla birlikte tıbbi
nedenlerle de uygulanmaktadır.
Cinsiyet farkı gözetmeksizin hem erkek hem de kadınlara
uygulanabilir. 14 yaşını doldurmuş ve son 1 yıldır adet gören
genç kızlar için de uygulanabilir bir yöntem olması son
yıllarda annelerin kızları için tercih etmesini sağlamıştır.
DOĞRU
Doğru cihaz seçimi ve doğru
uygulama ile kalıcı epilasyon sağlar.
YANLIŞ
Sadece bayanlar içindir.
DOĞRU
Acısız ve hızlı epilasyon sağlar.
YANLIŞ
Yaz mevsiminde uygulanmaz.
(artik yeni üstün teknoloji cihazlar
sayesinde yaz kış farketmeden
işlemler uygulanabiliyor).
2014
31
medikent
Prof. Dr.
Mitat BAHÇECİ
Alsancak Tıp Merkezi
Endokrinoloji ve
Metabolizma Hastalıkları
Uzmanı
YALNIZ VE
ÇARESİZ
DEĞİLSİNİZ!
Diyabet ya da başka bir deyişle “Şeker hastalığı” gittikçe daha fazla
insanı ilgilendiren önemli bir halk sağlığı konusu olmaya devam ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre dünyadaki diyabetli sayısı 2013 yılı
verilerine göre 382 milyon. Türkiye’de de durum çok farklı değil;
ülkemizde 20-79 yaş arası nüfusun %14.6’sı diyabetik olup, diyabetli kişi
sayısı 2012 yılında on milyonu geçmiştir.
2014
32
medikent
Pankreas
Diyabet nedir?
Neden diyabet olunur?
Diyabet kan şekerinin yüksekliğiyle kendini gösteren
ancak bunun yanında kan yağlarında artışın da eşlik
ettiği (kolesterol ve trigliserid) bir metabolik
bozukluktur.
Karın arka duvarında yerleşmiş “Pankreas” adı verilen
organın yeteri kadar “insülin” üretememesi veya
üretilen insülinin etkisinin azalması (insülin direnci) ya
da her iki durumunda aynı zamanda olması sonucu
ortaya çıkmaktadır.
İnsülin
nedir?
Diyabet nasıl tanınır?
Diyabet tanısı koymak oldukça kolaydır. Diyabet
olmayan kişilerin en az 8 saatlik açlık sonrası kan şeker
düzeyi 100 mg/dl’yi geçmez. Yemekten 2 saat sonraysa
140’ı geçmez.
Bir kişide diyabet olup olmadığını anlamak için “açlık
kan şekeri” ya da “oral glukoz yükleme testi” uygulanır.
En az 2 farklı ölçümde açlık kan şekerinin 126 ve
üzerinde olması durumunda diyabet tanısı konur.
Bazen açlık kan şekeri normal olduğu halde diyabet
şüphesi de olabilir. Bu durumda oral glukoz tolerans
testi (OGTT) önerilir. Oral glukoz tolerans testinde kişiye
sabah aç karnına 75 gram glukoz suda eritilerek içirilir
ve 2. saat sonra kan glukozuna bakılır. İkinci saat kan
şekeri 200 mg/dl veya daha yüksek ise diyabet tanısı
konulur.
Son yıllarda Hemoglobin A1c ölçümüyle de diyabet
tanısı konulmaktadır. Bir kişinin HbA1c düzeyinin 6.5 ve
üzeri olması durumunda da diyabet tanısı konulabilir.
Ancak bu yöntem kansızlık gibi durumların varlığında
yanlış sonuçlar verebileceğinden pek önerilmemektedir.
Gizli şeker nedir?
Bir kişinin açlık kan şekerinin 100-126 mg/dl arasında
olması veya şeker yüklemesi (OGTT) yapıldığında 2. saat
kan şeker değerinin 140-200 mg7/dl arasında olması
durumunda “gizli şeker” ya da “prediyabet” tanısı
konulur. Gizli şeker de masum bir durum olmayıp,
yaşam tarzı değişikliği ve fizik aktivite artışı gibi
önlemler alınmazsa çoğu diyabete dönüşmektedir.
Yemeklerle aldığımız besinler, başta karbonhidratlar, vücudumuzun enerji ihtiyacını
karşılamak için glukoza dönüştürülür. Glukoz insülin hormonu sayesinde hücre içine
alınarak enerji üretiminde kullanılır ya da karaciğerde glikojen biçiminde depolanır.
İşte bu insülin hormonunun yeteri kadar salgılanmaması veya etki gücünün azalması
sonucunda hücrelere yeteri kadar glukoz girişi olmaz ve hücre içine giremeyen glukoz
kan dolaşımında kalır. Böylece kan şeker düzeyi yükselirken (hiperglisemi),
hücrelerimiz “varlık içinde yokluk” çekerler.
Diyabetin çeşitleri
nelerdir?
Kabaca diyabet, tip 1, tip2, gebelik diyabeti ve diğer
spesifik tipler olarak sınıflanabilir. Tüm diyabet
olgularının %90-95’i tip 2, kalan %5-10 kadarı da Tip 1
diyabettir.
Tip 1 diyabet nedir?
Bu hastalığın eski adı “insüline bağımlı diyabet” ya da
“çocukluk çağı diyabeti” olarak da bilinir. Pankreas
bezine insülin salgılayan beta hücrelerinin vücudun
bağışıklık sisteminin saldırısına bağlı yıkılması sonucu
ortaya çıkar. Olguların çoğu cocuk-genç yaşta olmakla
birlikte her yaşta görülebilir. Tedavisinde sadece ve
sadece insülin kullanılır.
Tip 2 Diyabet nedir?
En sık görülen diyabet türüdür. İnsüline bağımlı
olmayan diyabet ya da yetişkin başlangıçlı diyabet
olarak da bilinir. Bu hastalıkta en azından hastalığın
başlangıç döneminde insülin azlığından ziyade insülin
etkisinin azalması (insülin direnci) söz konusudur.
Hastalık ilerledikçe insülin salgısı da azalmaktadır.
Hastaların çoğu şişmandır ve obezitenin kendisi insülin
direncine yol açar. Şişman olmayan hastalarda da
özellikle göbek bölgesinde yağ birikiminin fazla olması
söz konusudur. Olguların çoğu yetişkin olmakla birlikte,
obezite sıklığının çocuklarda da artması sonucunda
günümüzde çocukluk çağında da sık olarak tip 2
diyabete rastlanmaktadır. Tedavide insülin direncine
yönelik ajanlar, insülin salgılatıcılar ve DPP-IV inhibitörü
gibi haplar yanında, deri altına yapılan inkretin
mimetikleri ilaçlarla tedavi edilmekle birlikte, çeşitli
biçimlerde insülin tedavisinden de yararlanılır.
“Gizli şeker
masum bir
durum
değildir. ”
2014
33
medikent
KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
“KİLO VERMEM GEREKİYORDU”
Öncesi
Sonrası
Nisan 2011’de diyabet hastası olduğumu öğrendim; açlık glükozum 300’lerde, tokluk
ise 450’lerde idi.
Kendimi 3 gün sonra İzmir Alsancak Kent Tıp Merkezi’nde buldum. Doktorum “kilo
vermen gerekiyor.” dedi ve o zamanlar yaklaşık 100 kg idim. Tedavimi düzenleyerek, 1
ay sonraya randevu verdi. 2 ay içerisinde sabah açlık şekerim 111’e, akşam tokluk
şekerim 91’e ve HBA1C 8.5’e düşmüştü. Kolesterol 163, trigliserit 99’da ve kilom da 90
kg’den 85 kg’ye düşmüştü.
Ekim 2011’de günlük şeker ölçüm ortalamaları 90 ile 105mg, HBA1C 5.1, kolesterol ve
trigliserit normal seviyelerde ve kilom 75kg düşmüştü. Artık diyeti bırakmıştım sadece
günde 1 çeşit ilaç alıyordum ve inanılmaz şekilde rahatlamıştım. Sağlığıma
ulaşmıştım diyabet hastalığım sayesinde. Yanda diyabet tanısı konulduğundaki halimi
ve şimdiki halimi görmektesiniz.
Feridun Palankalı
Gebelik diyabeti (GDM)
nedir?
Daha önce bilinen diyabeti olmayan bir kadında ilk kez
gebelik sırasında belirlenen glukoz tolerans bozukluğu
olarak tanımlanır. Günümüzde doğurganlık yaşındaki
bayanlarda görülen obezite de bunda rol oynayabilir.
Gebelik diyabeti nasıl
tanınır?
Gebeliğin 24.-28. haftalarında rastgele bir zamanda
75gram glukozla yapılan yükleme testinde
aşağıdakilerden herhangi birisinin varlığında (AKŞ: ≥92
mg/dL, 1. saat KŞ: ≥ 180 mg/dL, 2. saat KŞ ≥ 153
mg/dL) gebelik diyabeti tanısı konur.
Neler yapmalıyız?
Tanı konulur konulmaz beslenme uzmanından
(diyetisyen) mutlaka yardım alınmalıdır. Düzenli bir
beslenme programı yalnızca diyabetliler için değil
herkes için gereklidir. Biz “diyet” veya “perhiz” gibi
kelimeleri sevmiyoruz ve “sağlıklı beslenme” terimini
tercih ediyoruz. Diyabetin tipine ve evresine göre
doktorun önerdiği ilaçlar düzenli olarak alınmalıdır.
Mutlaka bir takip defteri edinilmeli ve belirli aralıklarla
kan şekeri, kolesterol düzeyleri ve A1c kontrolü yanında
idrarda protein kaçağının olup olmadığı
(mikroalbüminüri) ve kan basıncı ölçümü yapılmalıdır.
Özellikle insülin kullanan diyabetliler yanlarında takip
eden doktorun telefon numarasının da olduğu diyabet
kartı ve kan şekeri düşmesine karşın bir parça şeker
bulundurmalıdırlar. Sigara asla ve asla kullanılmamalı,
alkolden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Günlük
egzersiz programı hayatımızın bir parçası olmalıdır.
Egzersiz ağır olmamalı ve tempolu yürüyüş gibi
aktiviteler tercih edilmelidir. Ayrıca önceden kalp ve
solunum sistemi yönünden değerlendirme mutlaka
yapılmalıdır. Diyabet takibinde göz, böbrek, kalp ve
nöropati açısından belirli aralıklarla kontrol şarttır.
Son zamanlarda yazılı ve görsel basında sıkça yer alan
ve bitkilerden hazırlanmış, mucize vaat eden ne içerdiği
belirsiz maddelerden kesinlikle uzak durulmalıdır.
Gebelik diyabeti için risk
faktörleri nelerdir?
Şişmanlık, önceki gebelikte gebelik diyabetinin varlığı,
iri bebek (4 kg’ın üzeri) doğurmuş olmak, önceki
gebeliklerde anomalili bebek dünyaya getirmiş olmak,
nedeni bilinmeden ölü doğum yapmış olmak, 35 yaş
üzerinde olmak, ailede diyabet ve/veya yüksek tansiyon
bulunması ve açlık kan şekerinin 105 mg/dl'nin, tokluk
şekerinin 120 mg/dl'nin üzerinde olması sayılabilir. Bu
tür risk faktörlerinin varlığında 24-28. haftayı
beklemeden şeker yükleme testi yapılmalıdır.
Diyabetten
korkmalı mıyız?
Diyabet asla korkutucu bir durum değildir. Kontroller
düzenli yapıldığında, tedavi uyumu iyi olduğunda,
beslenmeye dikkat edildiğinde ve düzenli bir egzersiz
programıyla hemen hemen her şey normal kalmakta ve
belki de diyabet sayesinde daha kaliteli ve uzun bir
hayatımız olabilmektedir.
Diyabetin geçici bir durum olmayıp kalıcı olduğu ve
takibin devamlı olması gerektiği akıldan
çıkarılmamalıdır.
“Diyabetin
geçici bir durum
olmayıp kalıcı
olduğu ve takibin
devamlı olması
gerektiği akıldan
çıkarılmamalıdır.”
2014
35
medikent
KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
Uzm. Dr.
Atilla AYRAL
Kent Hastanesi &
Alsancak Tıp Merkezi
Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon Uzmanı
Ofis Hastalıkları ve
Beyazyakalı Ağrılar!
Hareketsizlik, sürekli oturma, yetersiz dinlenme, uzun süreli tekrarlayıcı hareketler,
duruş bozuklukları, çalışanlarda kas ve iskelet sistemini zedeliyor. Kas ve iskelet
sistemi zedelenmesi, mesleki hastalıkların %60’ını oluştururken, ofis çalışanlarının ise
%50 gibi yüksek bir oranını etkiliyor. Ofis hastalıkları ve beyazyakalı ağrıları
önlemenin yolu ise, ergonomi kurallarını uygulamaktan geçiyor.
Günde yaklaşık 8-9 saat ofiste bilgisayar karşısında
oturarak çalışan beyazyakalılar; oturma kaynaklı
hareketsizliğe, ergonomi kurallarına uygun olmayan
ofis koşullarına ve duruş bozukluklarına bağlı olarak
“baş, boyun ve bel ağrısı sorunu” yaşıyor. Daha ağır
vakalarda ise, bu ağrılara ek olarak; görme bozukluğu,
bel ve boyun fıtığı, bacaklarda varis, sırtta
kamburlaşma ve el bileklerinde karpal tünel sendromu
oluşabiliyor.
Ergonomi kurallarına uyulması ve gün içerisinde basit
egzersizlerin yapılması, ofis hastalıklarının
önlenmesinde önem kazanıyor.
Ofis hastalıklarını nasıl
önleyebiliriz?
Rahatsızlıkları önlemek, tedavi sürecinden daha
kolaydır. Bu nedenle ofis hastalıklarına karşı öncelikle
ergonomi kurallarını uygulamanız gerekiyor. Çalışma
ortamınızı ergonomik ve sağlığa uygun hale
getirmekle işe başlayabilirsiniz. Ergonomi, daha önce
“kişinin işe uyumu” için gerekli düzenlemeler iken,
artık bugün “kişinin işe, işin de kişiye uyumu” olarak
tanımlanıyor. Dolayısıyla ergonomi kurallarına uymak,
artık her zamankinden daha önemli.
2014
36
Çoğunlukla yapılan iş azaltılamayacağına göre;
yumuşak doku zedelenmesini önlemek için
vücudumuzu en az zedelenecek şekilde işe adapte
etmek ve ergonomi kurallarını uygulamak zorundayız.
Uygun bir çalışma ortamı için; kullanacağımız koltuk,
monitörün ve klavyenin yeri, çalışma anındaki bakış
pozisyonumuz, ayak ve kolumuzun konumu
önemlidir. Ofiste çalışırken, en uzun zamanı otururken
harcarız. Oturma, bel içi basıncın en fazla olduğu
pozisyonlardan birisidir. Otururken, belin nötral
şeklini korumalı, beli destekleyecek koltuklar
kullanmalıyız. Uygun bir koltuk; beli, sırtı, bacakları ve
kolları desteklemelidir. Sırt desteği, 100-110°
açılanmaya izin vermeli, oturma kısmı yükseklik ayarlı
ve bacaklarda daha az kontak sağlayacak şekilde
konkav yüzeyli olmalıdır. Koltuk ve masa, yaptığımız
işe, vücut yapımıza ve boyumuza uygun yükseklikte
olmalıdır. Masanın, dirsek yüksekliğimizin hizasında
olması uygundur.
1
Parmaklarımızı tam açarak 10 sa.
tutma sonra PIP ekleminden kırarak
10 sa. bekleyip serbest bırakma.
Baş yana doğru gerilerek 10 sa.
beklenilmeli ve hareket karşı taraf için
tekrarlanmalı.
Sırtınızı dümdüz geriye yaslayın ve monitöre
doğru bakın. Eğer aşağı veya yukarı
bakıyorsanız, koltuğunuzun ekranınızla aynı
düzlemde olmasına özen gösterin. Bu şekilde
duruşunuz da düzelecektir.
Bilgisayara yanlış bakış açısı, mesafe,
oturma bozukluğu ve uzun süre aynı
konumda durmak da baş, boyun, sırt, bel ve
omuz bölgesi ağrılarına, hareketlerde
tutukluğa, erken yorulmaya ve krampa
neden oluyor.
Bilekleriniz, dirseklerinizden biraz daha
aşağıda olmalıdır. Böylece “karpal tünel
sendromundan” korunabilirsiniz.
Klavye kullanımı veya masa başında yanlış
pozisyonda çalışmak, kamburluğa neden
olabilir. Otururken dik durmaya özen
gösterin.
Sırt, bacaklar ve dizler arasında dik açılı bir
oturuş sağlanmalıdır. Bu şekilde iskelet ve
kas sisteminde oluşabilecek rahatsızlıklar
önlenmiş olur.
Dirsek karşı taraf elle tutularak baş arkası ve
aşağıya doğru çekilerek 10 sa. kadar omuz kasları
gerilmeli ve serbest bırakılarak hareket karşı
omuzda tekrarlanmalı .
5
Başınızı geriye doğru tutmayınız. Aksi halde
boyun kaslarınızda yorulma ve kireçlenme
gibi sorunlar oluşur.
Oturuş pozisyonunuzu sık sık
değiştirmelisiniz. Uzun süreler aynı
pozisyonda oturmak anatomik sorunlara,
şekil bozukluklarına ve ortopedik
hastalıklara yol açabilir. Bu açıdan 40
dakikadan daha fazla aynı pozisyonda sabit
oturulmaması gerekiyor.
2
6
Baş yana doğru döndürülerek 10 sa.
beklenilmeli ve hareket karşı taraf için
tekrarlanmalı.
medikent
3
Parmaklar kenetlenerek avuç içi karşıya bakacak
şekilde el bilek, dirsek ve omuz eklemi gerilmeli
10 sa. Tutularak gevşek bırakılmalı.
7
Baş öne doğru gerilerek 10 sa.
beklenilmeli ve serbest bırakılmalıdır.
4
Parmaklar ensede kenetlenerek omuzlar geriye
doğru çekilerek gerilmeli, 10 sa. beklenerek
serbest bırakılmalı.
8
Her iki omuz kaldırılarak 10 sa. beklenip
serbest bırakılmalıdır.
2014
37
medikent
KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
Prof. Dr.
Ethem TANKURT
Kent Hastanesi
Gastroenteroloji Uzmanı
Kapsül
Endoskopi
Nedir?
Kapsül endoskopi, sindirim sisteminin kapsül
kamera aracılığıyla incelenmesi işlemidir.
Standart endoskopiden farklı olarak
fiberoptik kablolar kullanmak yerine, içinde
kamera bulunan bir kapsülün yutulması ve bu
kapsülün sindirim sistemi boyunca görüntü
kaydetmesi ile yapılır. Bu görüntüler,
hastanın üzerinde taşınan bir cihaz
tarafından kaydedilir ve daha sonra
monitörde incelenir. Kapsül yutulduktan
sonra yaklaşık 8 saat boyunca kayıt alınır, 10
saat sonra vücudu terk eder. Kayıt için karına
yapıştırılan sensorlar kullanılır. İşlem bitince
bu sensorlar çıkartılır.
2014
38
medikent
İşlemin standart endoskopiden diğer bir önemli farkı,
herhangi bir sedasyon (uyutma) gerektirmemesi,
üzerinizde kayıt cihazını taşırken hastaların normal
günlük aktivitelerini sürdürebilmesidir.
Bugün için üç çeşit
kapsül mevcuttur;
• PillCam ESO 2: özofagus (yemek borusu) kapsülü
• PillCam SB 2 : ince bağırsak kapsülü
• PillCam Colon : kalın bağırsak kapsülü
İnce bağırsak incelemesi, günümüzde en çok kullanılan
kapsül endoskopi yöntemidir. Sindirim sistemi
kanamalarında, mide ve kalın bağırsakta kanama nedeninin
bulunamadığı durumlarda, Crohn hastalığı gibi iltihaplı
bağırsak hastalıklarının incelemesinde, ya da ince bağırsak
tümörleri gibi hastalıklarda kullanılmaktadır.
Ağrısız bir işlem
olduğu için analjezi ve
sedasyon gerektirmez.
Kapsül Kolonoskopi
Kolon kapsülü ile yapılan kolonoskopi son yıllarda
kullanılmaya başlanılmış bir inceleme yöntemidir.
Kalın bağırsak incelemesinde günümüzde hala en
duyarlı yöntem standard kolonoskopidir ancak bunun
yapılamadığı hastalarda (örneğin sedasyon
kontrendikasyonu-uyutmanın sakıncalı olduğu-olan
hastalar ya da kolonoskopi işlemini kabul etmeyen
hastalar) kapsül kolonoskopi tarama amacıyla
kullanılabilir, çünkü ağrısız bir işlem olduğu için
analjezi ve sedasyon gerektirmez. Birgün önceden
yapılan bağırsak temizliğinden sonra, takibeden sabah
kapsül yutulur. On saat kadar işlem sürer, bunun 8
saatinde kalın bağırsak görüntüsü kaydedilir.Bu
sürenin bitiminden sonra kapsül dışkı ile kendiliğinden
atılır. Kaydedilmiş olan bu görüntüler hekim tarafından
daha sonra izlenerek rapor edilir.
İşlemin sürdüğü 10 saat boyunca hastanın yatması
gerekmez, üzerinde taşıdığı kayıt cihazıyla günlük
aktivitelerini sürdürebilir.
İşlemin sürdüğü
10 saat boyunca
hastanın yatması
gerekmez, üzerinde
taşıdığı kayıt
cihazıyla günlük
aktivitelerini
sürdürebilir.
2014
39
medikent
Sağlık için;
Ne Alkol,
Prof. Dr.
Ethem Tankurt
Prof. Dr.
Ülkü Bayındır
Prof. Dr.
Namık Demir
Kent Hastanesi
Gastroenteroloji Uzmanı
Kent Hastanesi
Göğüs Hastalıkları
Uzmanı
Kent Hastanesi
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Uzmanı
Alkol ile
karaciğerinizi
zehirlemeyin!
Alkol, karaciğer hücrelerini tahrip eder.
Alkole bağlı karaciğer hastalıklarında
tüketilen alkolün miktarı ve süresi kadar
beslenme alışkanlıkları, kişisel genetik
ve metabolik özellikler de etkilidir.
Tüketilen alkolün miktarı fazla, kullanım
süresi uzun ise karaciğerde hasar riski
artar. Alkole bağlı karaciğer hastalığı,
genellikle ileri evrede fark edilir.
Karaciğerde alkole bağlı yağlanma veya
iltihaplanma, erken saptanıp, alkol
kullanımı bırakılırsa genellikle iyileşme
sağlanabilir. Bu nedenle alkol ile
karaciğerinizi zehirlemeyin.
Uzun yıllar alkol kullanan kişilerde
karaciğerde hasar oluşma riski artar.
Karaciğerde önce yağlanma başlar,
giderek hepatit, geri dönüşü olmayan
karaciğer hasarı ve siroza kadar ilerler.
Son evrede ise karaciğer yetmezliği
gelişir. Alkolün karaciğere verdiği zarar,
geç fark edildiğinden, karaciğer
hasarlarında erken teşhis için alkol
tüketen kişilerin düzenli kontrol
yaptırmalarını öneriyoruz. Alkolün
karaciğerde yağlanma yapacağını,
bunun da karaciğerinizde başka
sorunlara yol açacağını unutmayın.
20 kat
fazla risk!
20 yıl günde 1 paket sigara içenlerde
akciğer kanseri riski içmeyenlere göre
20 kat daha fazladır. Sigara dumanına
maruz kalmak da akciğer kanseri riskini
artırır. Sigara içmeyin ve sigara içilen
ortamlardan uzak durun.
Erken
menopoz
riski!
Hamilelerin sigara içilen ortamlardan
uzak durmaları gerekir. Sigara
dumanına maruz kaldığı için “pasif içici”
konumunda olan hamilelerde erken
doğumun yanı sıra düşük doğum
ağırlıklı bebek riski oluşmaktadır.
Sigaranın kadınlar üzerindeki bir diğer
etkisi ise, erken menopoz riskidir.
Ülkemizdeki kadınlarda ortalama 48 yaş
civarında menopoz başlar. Sigara içme
yumurtalıkların yaşlanmasını hızlandırır
ve genellikle sigara içen kadınlarda 2 yıl
daha erken menopoz gelişir.
2014
40
medikent
Ne de Sigara
Prof. Dr.
Ömer Harmancıoğlu
Dr. Burak Paköz
Dr. Selda Mohan
Kent Hastanesi
Nöroloji Uzmanı
Kent Hastanesi
Çocuk Hastalıkları
Uzmanı
Kent Hastanesi
Genel Cerrahi
Uzmanı
Meme
kanserine
dikkat!
Uzun süre sigara içen kadınlarda meme
kanseri oluşma riski, yüksektir. Sigara
içen ve sigara içilen ortamlarda bulunan
kadınlarda meme kanserine yakalanma
riski artmaktadır.
Sigaranın meme kanserinin oluşması ve
yayılmasında önemli bir etken olduğunu
unutmayın. Hasarlarında erken teşhis
için alkol tüketen kişilerin düzenli
kontrol yaptırmalarını öneriyoruz.
Alkolün karaciğerde yağlanma
yapacağını, bunun da karaciğerinizde
başka sorunlara yol açacağını
unutmayın.
Sinir uçlarında
hasarlanma!
Pasif
sigara içicisi!
Alkol, merkezi sinir sistemini olumsuz
etkiliyor ve nörolojik bozukluklara yol
açıyor.
Çocukların bulunduğu ortamlarda
sigara içilmemelidir. Sigaradan en çok
“pasif içici” olan çocuklar zarar görür.
• Hafıza, öğrenme ve yargılama
kapasitesi, yüksek dozda alkol
etkisindeyken etkilenir. Uzun süreli
alkol kullanımı ise, hafıza bozukluğunun
yanı sıra bunamaya da yol açabilir.
• Bunun yanı sıra alkol bağımlılarında
sinir uçlarında hasarlanma görülebilir.
Hasar, önce el ve ayaklardaki sinirlerde
başlar, giderek ilerleme gösterir ve
ayaklarda dokunma va sıcaklıkla artan
yanma şikayetine yol açan “yanan ayak
sendromu” görülür.
• “Wernicke-Korsakoff Sendromu
(WKS)”; ani başlayan göz bulguları,
dengesizlik ve bilinç bozukluğu yapan
hayati risk taşıyan bir hastalıktır. Bu
sendrom, en sık kronik alkol
bağımlılarında izlenir, alkoliklerde
tiaminin (B1 vitamini) alımının
kısıtlanması ile birlikte alkolün direk
nörotoksik etkisi de hastalıktan
sorumludur.
Çocukların yanında sigara içilmesinin ve
onların sigara dumanına maruz
bırakılmasının; çocuklarda alt solunum
yolu enfeksiyonu, akut orta kulak
iltihabı, uyku bozukluğu, pnömoni,
menenjit (beyin zarı iltihabı) ve astım
ataklarının sıklığı ve şiddetini artırdığı
bilinmektedir. Özellikle annesi sigara
içtiği için çocuklarda öksürük, balgam
çıkarma, burun tıkanıklığı gibi belirtiler
çok daha sık görülmektedir.
Yanında sigara içilen bebeklerde daha
yüksek bir ani ölüm eğilimi saptanmıştır.
2014
41
medikent
Doç. Dr.
Murat TÜMÜKLÜ
Kent Hastanesi
Kardiyoloji Uzmanı
Güneşli
Günler
Göreceğiz!
Medyada yaz mevsiminin kalp hastalıklarını etkilediği
ile ilgili uyarılar çok fazla yer alır, ancak bilimsel
veriler kış mevsiminin kalp hastalıklarını daha çok
tetiklediğini gösterir. Ancak yaz sıcaklarından daha
çok mevsimin getirdiği rahatlıkla hastaların diyetlerine
uymaması, egzersizlerini aksatmalarını, aşırı
terlemeyle su ve mineral kaybı gibi nedenlerden dolayı
doktorlar hastalarını uyarırlar.
Bir iyi ve bir kötü haber:
İyi haberle başlıyoruz.
İlk fark ettiğim şudur;
son iki yıla ait sıcak ve kalp hastalıkları ile ilgili gazete haberlerimiz ve
uzman yorumlarımız ile bilimsel yazıların söyledikleri birbirini tutmuyor.
Genel olarak söylenen yaz ayları, artmış hava sıcaklığı ve belki artan nem
oranları sebebiyle kalp hastalıklarının ortaya çıkışının ve ortaya
çıktığında da zarar verme riskinin artmış olduğu. Oysa toplum sağlığını,
yaygınlığı ve sonuçlarının ekonomik etkileri nedeniyle çok ilgilendiren iki
hastalık grubuna ait epidemiyolojik veriler bu bilgiyi ya da sezgiyi
doğrulamıyor. Bu nedenle temel olarak iki bilimsel sonucu sıkıcı
olmamaya çalışarak sunmak istiyorum:
2014
42
1
medikent
Kış aylarında yani soğuk mevsimde kalp krizi
oluşma riski fazla ve oluştuğunda da daha fazla
hasar verme eğilimindedir. (Kardiyoloji alanında
önemli bilimsel yayımlardan biri olan
Am J. Cardiol. 2007 yılı Ağustos sayısında
Widlansky ME ve arkadaşları bu konuda iyi bir
özet yazdılar. Ayrıca Dr. Robert A. Kloner, Los
Angeles’da 1200 kalp krizi geçiren hastalarda
yaptığı çalışmada, yaz aylarında ortaya çıkan kalp
krizlerinin kış aylarında görülen kalp krizlerinden
daha az zarar verici etkisi olduğunu bildirdi.)
2
Gerek kalp yetersizliğine bağlı ilk hastane
başvuruları gerekse kalp yetersizliğine bağlı
yeniden hastaneye yatış sıklığı, kış aylarında
yaz aylarına göre belirgin olarak fazladır. Yani
yeni kalp hastalığı gelişme şansı daha düşük ve
zaten kalp hastalığı olanların hastaneye
yatmalarını gerektirecek ölçüde kötüleşme
şansları daha düşük. (Bu konuda bilimsel veriler
oldukça bol. İki örnek; Japonya da- Circulation
Journal 2007 ve İspanyada -Eur J Heart Fail.
2002 adlı dergilerde yayımlanan, iki ayrı kıtaya
ait epidemiyolojik çalışmalar.) Altta yatan
mekanizma ve gerekçe her ne olursa olsun
bugün bu konuda yaptığım bilimsel veri
araştırmasında elde ettiğim gerçekler bunlar…
Kötü haber:
Kesin bir veri olmasa da alanda
yıllarca çalışmış hekimlerin
sezgileri ve oradan kaynaklanan
onlarca yorum yaz aylarının ve özel
olarak sıcakların kalp hastaları için
önemli riskler taşıyabileceğini
ortaya koyuyor. Bilimsel veri yok,
istatistiksel bulgular söylemiyor
ama sezgisel olarak kalp hastalarını her yaz başı uyarıyoruz.
Olasılık;
yaz aylarında ortaya çıkan rahatlık
hissi, hastaları diyetlerine eski
dikkati göstermeme, ilaç tedavilerinde eski özenin kaybolması ile
sonuçlanabiliyor. Aşırı terlemeler
ile ortaya çıkan sıvı ve bazı mineral,
madde kayıpları ek bir yük
yaratıyor ya da aynı rahatlık ile
kalp hastaları egzersiz programlarında sınırları zorluyor olabilirler.
SONUÇ
İyi günler geldi. En azından mevsim, iklim olarak.
Biraz dikkatle iyi bir yaz geçireceksiniz eminim. Sağlıcakla kalın..
ÖNERİLER:
Sıcak ve güneşin etkin olduğu saatlerde uzun süre
dışarıda kalmayalım. Egzersiz zamanlarımızı güneşin
etkin olmadığı zaman dilimlerine planlayalım.
Egzersiz ve günlük aktivitelerde kaybedilen miktara
göre ayarlanarak günlük 2 litreyi geçen miktarlarda
bol sıvı tüketelim.
Kalp hastaları diyetlerini bozmamalılar. Bol sıvı
içeren antioksidan, vitamin ve minerallerden zengin
taze sebze ve meyve tüketimi yağlı, zor sindirilen
gıdalara tercih edilmeli.
Egzersiz programınızı yaparken ya da uygulamakta
olduğunuzu değiştirirken hekiminizle tartışmanızı
öneririm. Kalp hastalığının ve sizin egzersiz kapasitenizle
uyumlu bir program yapmalısınız. Ancak ilke olarak
diyebilirim ki egzersiz sınırlarımızı zorlamayalım.
Kalp hastalığınızla ilgili ilaçları hekiminizle
danışmadan bırakmayınız ve azaltmayınız.
Seyahat gibi uzun süreli bir planınız varsa
kontrollerinizi yaptırıp diyet, egzersiz ve ilaç
tedavisi planlarınızı gözden geçirin.
2014
43
medikent
Uzm. Dr.
Benal ÇUBUK
Kent Hastanesi
Çocuk Nörolojisi
Uzmanı
Çocuklarda
baş ağrılarını
önemseyin
Genellikle yetişkin yaş grubunda karşılaştığımız
baş ağrısı, çocuklarda da sıklıkla görülüyor.
Çocuklarda ciddi rahatsızlıkların belirtisi
olabilecek baş ağrısını küçümsemeyin.
2014
44
Baş ağrısı, toplumda çok sık karşılaşılan bir
yakınmadır. Erkeklerin yaklaşık % 91’inde, kadınların
% 96’sında en az yılda bir kez baş ağrısı olur.
Çocuklarda baş ağrısı sıklığı yaşla artmaktadır. Okul
öncesi dönemde % 20-24 iken, ergenlikte % 75’e
ulaşır. Çocuk nörolojisine ilk kez başvuran hastaların
% 8-10’unu baş ağrısı hastaları oluşturur. Çocukların
% 12’si baş ağrısı nedeniyle yılda en az bir gün okula
gidemez. Çalışmalar, en sık görülen baş ağrısı türünün
migren olduğunu ve çocuklarda %3-10 arasında
görüldüğünü göstermektedir. 3-5 yaşları arasında baş
ağrısı sıklığı erkeklerde daha fazlayken, 5 yaşından
sonra kızlarda artmakta ve 9-11 yaşlar arasında her iki
cinste eşit sıklıkta görülmektedir.
Baş ağrısı neden oluşur?
Başın ağrıya duyarlı yapılarının fiziksel, kimyasal veya
iltihabi olarak etkilenmeleri sonucu başağrıları ortaya
çıkar. Beyin ve beyin üzerini örten zarların büyük bir
bölümünde ağrıyı algılayan yani “ağrı reseptörleri”
olarak adlandırılan yapılar yoktur. Başın ağrıya duyarlı
yapıları; kafa içinde kafatasının iç yüzeyini kaplayan
zarlar, periost, beyin içindeki damarlar, özellikle
toplardamar çeperleri iken kafa dışında; kafa derisi ve
atardamarları, diş etleri ve kaslardır. Paranazal sinüs
hastalıkları, gözler, dişler, baş ve yüz kemiklerinin
hastalıkları da baş ağrısına neden olabilir.
“9-11 yaşlar
arasında her iki
cinste eşit
sıklıkta
görülmektedir”
Baş ağrısına yol açan risk
faktörleri
• Enfeksiyonlar (Menenjit , “ensefalit” yani beyin
zarları ve beyin dokusu iltihapları, sinüzit, mastoidit,
kulak-göz-ağız-boyun enfeksiyonları)
• Kafa içi kanamaları, kafa travmaları
• Yer kaplayan oluşumlar (Tümör, kist, hematom)
• Sistemik hastalıklar (Kanserler, ateş, hipertansiyon,
beyin ödemi, kanamalar, “hipoksi” yani oksijen
yetmezliği, “kan şekeri ve kan sodyumu düşüklüğü”
yani hipoglisemi ve hiponatremi)
• Epilepsi nöbetleri ve nöbet sonrası
• İşlemler (Cerrahi sırasında başın uzun süreli gerilmiş
tutulması, beyin-omurilik suyu alınması vb…)
• Kafa içi basınç artması (İlaçlar, damar
iltihaplanmaları, hipo-hipervitaminozlar)
• Gerilim, depresyon, tedirginlik, stres, psikojenik
nedenler
Baş ağrısında tanı
için hangi bilgiler
değerlendirilmeli?
• Yaş ve cinsiyet
• Ağrının ne kadar süredir olduğu,
• Ağrının sıklığı, süresi, yeri, zamanı, yayılımı var
mı, tipi nasıl? (Zonklayıcı, künt, sıkışma şeklinde,
delici vb… olup olmadığı, şiddeti, ağrı sırasında
çocuk aktivitesini sürdürebiliyor mu yoksa kesiyor
veya ağlıyor mu? Çocuk, ışık ve sesten rahatsız
oluyor mu? Gece ağrı ile uyanıyor mu?)
• Ağrıyı tetikleyen uyarıcılar var mı? (Ağrıyı neler
azaltıyor ya da artıyor? Gıdalar ve içecekler
(çikolata, dondurma, peynir, çerez, alkol), stres,
egzersiz, seyahat, adet kanamaları dönemleri
gibi…)
medikent
• Ağrının başlayacağını önceden hissetme veya
ağrı habercisi olabilecek “Aura” adı verilen
bulgular var mı? (Bu bulguların kaynağı;
davranışsal (sinirlilik, depresyon), görsel (görme
kaybı, ışık çakmaları gibi) veya sistemik (solukluk,
bulantı, kusma) olabilir.)
• Ağrıya eşlik eden durumlar var mı? (Örneğin ışık,
ses, kokular, görme kusurları, görme kaybı, çift
görme, göz kapağında düşme, gözün kısılması,
gözlerde yaşarma veya kızarma, gözde ışık
çakmaları, zik-zak şekiller görme vs… Bulantı ve
kusma, yüzde solma veya kızarma, ishal, kabızlık,
gözyaşı ve burun akması, vücudun herhangi bir
yerinde uyuşma veya his kaybı, baş dönmesi)
• Ağrı nasıl sonlanıyor? (Ağrı kesicilerle, kas
gevşeticilerle, uykuya dalarak, dinlenmekle, ortam
değiştirmekle geçiyor mu?)
• Araba tutma öyküsü var mı?
• Aile öyküsü (Ailede sık başı ağrıyan, migren,
epilepsi, depresyon, hipertansiyon, kafa içi kitle
öyküsü olan kişi var mı?)
• Baş ağrısı sırasında kan basıncı ölçüldü mü?
Baş Ağrısı Çeşitleri
Akut Baş Ağrıları
Gerilim Tipi Baş Ağrısı
Ani başlayan, şiddeti artan başağrıları; yerel ise,
sinüzit, kulak, göz, diş enfeksiyonları veya ilk migren
atağı olabilir. Yaygın ağrı varsa; sistemik enfeksiyon,
ateş, travma, hipertansiyon, hipoglisemi, merkezi sinir
sistemi enfeksiyonu, elektrolit bozukluğu veya ilk
migren atağı da olabilir.
Kas kasılmaları nedeniyle oluşur. Ataklar 30 dakika
kısa süreli olabileceği gibi 1 hafta süren ağrı da
olabilir. Toplumda en sık görülen baş ağrısı tipidir.
Genellikle çift taraflı, basınç yapıcı, sıkıştırıcı
karakterdedir, fiziksel aktivite ile artmaz, kafa arkasına
ve boyuna yayılabilir. Hafif ve orta şiddettedir.
Migren
Kronik, Günlük
Baş Ağrıları
Çocuklarda akut-yineleyen baş ağrılarının en sık
nedenidir. Son 20 yılda çocuklarda migren görülme
sıklığı artmıştır. Baş ağrıları ataklarla seyreder,
huzursuzluk, başını sallama, keyifsizlik, ışık ve sesten
rahatsızlık görülür. Ağrı göz arkasında, alında, kulak
arkalarında, sıklıkla çift taraflı ve zonklayıcıdır.
Bulantı, kusma ağrıya eşlik edebilir. Ağrıyı, stres,
yorgunluk, uykusuzluk, egzersiz, açlık, gürültü,
yolculuk, soğuk hava, çeşitli kokular, kafein, nitrit,
monosodyum glutamat içeren yiyecekler başlatabilir.
a) Auralı Migren: Baş ağrısından 30-60 dakika
önce görülen duyusal, görsel, motor belirtiler (Ağrının
başlayacağını haber veren belirtiler “aura” olarak
tanımlanır. Çocuklarda en sık görülen aura; solukluk,
keyifsizlik, iştahsızlık ve görsel belirtilerdir.)
b) Aurasız-Basit Migren: Çocuklarda migren
ataklarının %85’ini oluşturur. Ağrı öncesinde aşırı
hareketlilik, huzursuzluk, depresyon, aşırı susama ve
solukluk olabilir. Baş ağrısı, 1-72 saat sürebilir. Işık ve
sesten rahatsızlık olabilir. Hasta ciddi ağrıdan sonra
8-10 saat uyuyabilir.
Bir ayda 15 gün veya daha uzun süreli, gün boyu
devam eden baş ağrılarıdır. Bu tür baş ağrılarında %45
oranında psikolojik nedenlerin eşlik ettiği saptanmıştır.
Kronik İlerleyici
Baş Ağrıları
Tüm baş ağrıları içinde en kötü prognozu olan
ağrılardır. Kafa içi basınç artışı, kitle lezyonları, tümör,
abse, hidrosefali vb .. nedenler araştırılmalıdır.
Küme Tipi Baş Ağrısı
Çocuklarda ve ergen gençlerde seyrek görülür. Tek
taraflı ve göz arkasında ortaya çıkan ağrılardır. Birlikte
gözlerde kızarma, yaşarma ve burun akıntısı gözlenir.
“Aurasız-Basit
Migren:
Çocuklarda
migren
ataklarının
%85’ini
oluşturur. ”
2014
46
Baş ağrısı nasıl
tedavi edilir?
Baş ağrısı olan hastaların hastaneye başvuruları
genellikle ağrıların sıklaştığı, şiddetinin arttığı veya
günlük aktivitesini aksattığı zaman olmaktadır. Öykü,
muayene ve gerekli tetkikler yapılarak, baş ağrısının
altta yatan bir nedene bağlı (enfeksiyon, tümör,
kanama vb..ikincil baş ağrısı) olmadığı gösterilmelidir.
Baş ağrısının ciddi bir nedene bağlı olmadığını
göstermek ebeveynleri ve çocukları rahatlatır.
Çocuklarda ara sıra olan, kısa süreli, ve hafif ağrılar sık
görülür, genellikle tedavi gerektirmez. Orta
şiddette-tekrarlayan veya ilerleyici, günlük aktiviteye,
sosyal yaşama, okula olumsuz etkileri olan
başağrılarında tedavi gerekir.
Hasta ve ailenin eğitimi, baş ağrısını kontrol etmede
önemlidir. Aile ile birlikte baş ağrısı günlüğü
oluşturulması gerekir.
İlaç dışı tedaviler
• Özellikle migrende ağrıyı başlattığı bilinen
etmenlerden kaçınmak, migreni tetiklediği bilinen
gıda maddelerini saptamak, katkı maddesi içeren
fabrikasyon besinleri diyetten çıkarmak gerekir.
• Düzenli uyku, okul ve ödev zamanlarını ayarlamak,
yemek öğünlerini atlamamak, aç olarak okul servisine
binmesini önlemek gerekir.
• Okul ve arkadaş sorunları, çocuklarda baş ağrısına
sebep olan önemli bir faktördür. Okul ve öğretmen ile
işbirliği yapmak gereklidir.
• Baş ağrısı sırasında özellikle migren atağında
çocuklar karanlık ve sessiz odada uyumak isterler ve
atakları uyku ile geçebilir, bunun da bir tedavi yöntemi
olduğu bilinmelidir.
• Davranış tedavileri, gevşeme egzersizleri, bilişsel
tedavi, stres yönetimi %80’e varan oranda
ağrı kontrolünde etkili olur.
İlaç tedavileri
• Baş ağrısı atakları, ayda 3-4 kez olduğunda ve/veya
okul ve diğer aktiviteleri etkilemeye başladığında ağrı
sıklığını ve şiddetini azaltmak için doktorun uygun
gördüğü koruyucu ilaçlar kullanılabilir. Üçten fazla
koruyucu ilaç kullanılmış ve yarar görmemişse
psikolojik faktörler ve depresyon yönünden
araştırılmalıdır.
• Akut ağrı başlangıcında ağrı kesici ve mide
bulantısı-kusmayı önleyici ilaç başlanarak çocuğun
sessiz bir odada dinlenmeye veya uyumaya bırakılması
önerilir. Ağrı kesici ilaçlar, haftada 2-3 kezden fazla
verilmemelidir. Çoğu hastada ilaç ve ilaç dışı
tedavilerin birlikte uygulanması gerekebilir.
Baş ağrısı olan
çocuklarda beyin
görüntüleme hangi
durumlarda yapılır?
• Çok ani başlangıçlı şiddetli baş ağrısı
• Kronik, ilerleyici baş ağrısı
• Hayatındaki en kötü baş ağrısı
• Anormal nörolojik muayene bulguları
• Anormal göz hareketleri
• Uykudan uyandıran baş ağrısı,
uyanırken kusma
• Ağrı ile birlikte denge bozukluğu
• 3 yaşından küçükse
medikent
2014
47
medikent
Op.Dr.
Filiz AKYOL
Kent Hastanesi &
Alsancak Tıp Merkezi
Göz Hastalıkları Uzmanı
Teknolojinin yan etkisi:
“Bilgisayar Görsel
Sendromu”
“Görme rahatsızlığı hissi, astenopik yakınmalar ve göz yorgunluğu, günde 6-9 saat bilgisayarla
çalışanlarda %75, diğer çalışanlarda ise %50 oranında görülüyor. Bilgisayar kullanıcılarının yaklaşık
%90’ında görülen bu göz rahatsızlığına “Bilgisayar Görsel Sendromu (Computer Vision Syndrome)”
diyoruz. Bilgisayar, tablet ve akıllı telefon kullanıyorsanız, 20-20-20 kuralını uygulayın; 20 dakikada
bir, 20 adım ötedeki bir objeye 20 saniye bakın.”
Bilgisayar, masa üstü, laptop, tablet hatta akıllı
telefonların kullanımı, çalışma ortamımızı ve
alışkanlıklarımızı değiştiriyor. Günümüzde hem
bilgisayarla geçirilen süre arttı, hem de çocuk, genç,
yetişkin her yaş aralığında bilgisayar kullanımı
yaygınlaştı. Bunun için de özel bir duruş pozisyonu ve
görme eylemine ihtiyacımız var.
Başlangıçta araştırmacılar, bilgisayar kullanımının
radyasyon yayımı üzerinde durmuştur. X-radyasyon, optik
radyasyon, radyofrekans radyasyon, çok düşük frekanslı
radyasyon ve ileri derecedek düşük frekans radyasyonlar
incelenmiştir. 1980 sonları ve 1990 başlarına doğru
hamilelerin bilgisayar kullanımı üzerinde yapılan
çalışmalarda gebelik ve çocuklar üzerinde sorun
oluşmadığı görülmüştür. Wang, 1998 yılında somatik
hastalıklar, depresyon ve obsesyonun 1 haftada 30
saatten fazla bilgisayarla çalışanlarda ve 10 yıldan uzun
çalışanlarda sık rastlandığını bildirmiştir. 1998 yılına
gelindiğinde ise, Thomson; göz yorgunluğu, yanma,
kızarıklık, bulanık görme, çift görme gibi göz bulguların en
sık rastlanan bulgular olduğunu yayınlamış ve bu
rahatsızlıkları “Computer Vision Sendrom (CVS) (Bilgisayar Görsel Sendromu)” olarak adlandırmıştır.
2014
48
Sendrom, iş
verimliliğini
düşürüyor.
Uzun süreli bilgisayar kullanımına bağlı olarak
gelişen CVS belirtileri; bulanık görme hissi,
gözlerde ağrı, yorgunluk, kızarıklık ve yanma
hissi, göz kuruluğu, ışığa duyarlılık, gözlerin
kısılarak bakması, ışıkta saçılmalar şeklinde
görmedir. Bununla birlikte baş ve boyun ağrıları
da görülen diğer belirtilerdir. Özellikle beyaz
yakalı ofis çalışanlarının göz sağlığı için risk
oluşturan bu sendrom, iş verimliliğini de
düşürmektedir.
Astenopik yakınmalar, göz yorgunluğu ve görme
rahatsızlığı hissi, 6-9 saat bilgisayarla
çalışanlarda %75, diğer çalışanlarda ise %50
görülmektedir. Akomodasyon (uyum) gücünde
zayıflama, konverjansın (yakına bakarken gözün
içe hareketi) yakın noktasında kayıp ve yakına
bakışta forya (geçici kayma) oluşması gibi
değişiklikler, bir süre bilgisayar kullanıldığında
ortaya çıkabilmektedir. Akomodasyon
yetmezliği, düşük füzyonel konverjans ve
ekzoforya 4 gün yakın odaklı çalışanlar ile
bilgisayar karşısında çalışanlar
karşılaştırıldığında; bilgisayar kullananlarda
bozulmanın daha belirgin olduğu bulunmuştur.
Renkli zeminde renkli harflerle çalışanlarda ise,
-0.75 diyoptriye kadar daha fazla akomodasyon
(uyum) yapıldığı görülmüştür.
Bilgisayar kullanıcılarında -0.12 diyoptrilik
geçici miyopi saptanmış ama kalıcı miyopi ve
miyopik progresyon konusunda kesin kanıt
yoktur.
Kuru göz bulguları
Kapak kenarına yerleşik meibomius bezleri, gözyaşı
tabakasının üstünü örten ve buharlaşmayı engelleyen
yağ tabakasını salgılamaktadır.
Bilgisayar kullanımında göz kırpma, %60’a kadar
azalmaktadır. Kırpma olmayınca bezlerden yağ
salgılanması ile bu yağın ve gözyaşının yüzeye yayılımı
engellenmektedir. Bunun sonucunda ise yanma, batma,
“kum varmış” hissi, aniden sulanarak normale dönme
çabası gibi kuru göz bulguları oluşmaktadır. Ayrıca bu
rahatsızlığı gidermek için daha fazla göz kırpma isteği,
kararma boşlukları yaratarak çalışmayı zorlaştırmaktadır.
Yüzey düzgünlüğü bozulduğu için kırıcılık da değişmekte
ve bulanıklık oluşmaktadır.
medikent
2014
49
medikent
Ekran ve görüntü
özelliklerinin görme
üzerine etkisi
Kontrast ve parlaklığın fazla olması yazının
bulanıklaşmasında en önemli faktördür. Etraftaki parlak
ışık kaynakları ekranda yansıma yaparak görüntüyü
bozar, ama bu kronik göz bulguları yaratmaz.
Ekran özellikleri ve görüntü kalitesi görme yakınmalarını
doğrudan etkilemektedir. Harflerin boyut, yapı, stil ve
imaj kontrast ve stabilitesi gibi birçok faktör, görüntü
kalitesi üzerinde etkilidir.
Ekranda noktalar veya yatay çizgilerden oluşan ve
bütünleşen bir görüntü vardır. Burada ufak değişiklikler
görüntüyü bozduğunda daha keskin görüş için silier cisim
uyarılır. Uzun süreçte bu aşırı göz yorgunluğuna neden
olur. Çalışmalar, “dots per inch” değerleri yüksek
ekranlarda yorgunluğun azaldığını göstermiştir.
Büyük harfle yazılandansa, büyük-küçük harf kuralı
kullanılarak yazım görme açısından daha iyidir.
Kelimeler arasında yarım harf, satırlar arasında 1 harf
aralığı olmalıdır. Işıklı zeminde koyu renk, koyu zeminde
açık harfe göre daha az yorucudur.
Bilgisayarda okumak,
kitap okumak
gibi değildir.
Bilgisayar, tablet ve akıllı telefonda
okumak, kitap okumak gibi değildir.
Bu cihazlarda harflerin kontrastlığı
ve keskinlikleri azalmıştır.
Son çalışmalar, katod ray tüplü veya likid kristal ekranlar
arasında CVS açısından fark olmadığını, ancak çevre
aydınlatmasının astenopik yakınmaları azalttığını
göstermiştir.
Etraftan yansıyan ışıklardan kurtulmak için ekran
filtreleri kullanılabilir. Ekran filtreleri, görüşü düzelterek
yakınmaları azaltmaktadır.
Ekrandaki bir noktanın yeniden renklenmesi, yenilenme
hızıdır. Yenilenme hızı, ne kadar yüksek ise yakınmalar o
kadar az olur.
Ekranda elektrik, manyetik ve iyonize radyasyon
oluşmamaktadır. Çok az X-ray oluşur, o da ekran camında
kalır. Elektromanyetik radyasyon üzerinde ise daha fazla
çalışma yapılması gereklidir, şüpheli veriler olsa da
doğrulanamamıştır.
Kitap okurken gözlerin açısı kitabın konumuna göre aşağı
yönlüyken; ekrana çoğunlukla göz seviyesiyle paralel ve
tam karşıdan bakılmaktadır. Dolayısıyla kitap okunurken
gözler kısılıp, göz kapakları ile göz koruma altına alınırken;
bilgisayar ekranına bakış açısı nedeniyle gözler doğrudan
bakmakta, göz kapakları da daha açık tutulmaktadır. Bu
durum, gözlerin daha az kırpılmasına ve daha fazla göz
kuruluğuna yol açmaktadır. Bilgisayarda okumanın, kitap
okumaya göre göz açısından daha yorucu olduğu ve
bilgisayar, tablet, akıllı telefon kullanımında sık sık ara
verilip, gözlerin dinlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Göz sağlığı için
“20-20-20 Kuralı”
Bilgisayar yoğun kullanımı ile oluşan göz
rahatsızlıklarının tedavisi aslında oluşmadan
önlenmesi için çalışmalar yapılmasıdır;
• İyi bir göz muayenesi ile meibomius bezi iltihabı ve
kuru göz ile savaşılmalıdır.
• Ekran 16-30 inch uzakta olmalıdır. Uzak mesafede
yakınmaların azaldığı bilinmektedir.
• Ekran göz hizasından 10-20 derece aşağıda veya
merkezi 5-6 cm gözden aşağıda olmalıdır.
Baş-boyun yakınmaları böyle daha da azalacaktır.
Ayrıca göz açıklığı azalarak, kuruluk azalıp görme
rahatlayacaktır.
• Amerika’da ulusal iş güvenliği sabah ve öğleden
sonra 15 dakika ara verilmesini öneriyor. Ancak her
saat en az 2 kez uzaklara bakmak gibi molalar
verilmelidir. Ara verildiğinde yerinden kalkmak, hızlı
adımlarla yürümak, omuz-boyun esnetmeleri
yapmak doğru olur.
• Bilgisayar, tablet ve akıllı telefon kullanılıyorsa,
20-20-20 kuralını uygulayabilirsiniz; 20 dakikada
bir, 20 adım ötedeki bir objeye 20 saniye
bakılmalıdır. Belirli aralıklarla da bilgisayardan
uzaklaşılıp, hareket edilmelidir.
• Çocuklarda gün içerisinde bilgisayar ve tablet
kullanım süresi ve televizyon izleme süresi kontrol
altında tutulmalı, 1 saatlik bilgisayar kullanımı için
20 dakikada bir 5-10 dakika ara vermeleri ve bu
sürede de uzaklara bakmaları , hareket etmeleri
sağlanmalıdır.
• Ofiste ya da evde homojen aydınlatma yapılmış
olmasına dikkat edilmeli, bulunulan ortamın eşit
seviyede aydınlatılmış olmasının, göz için daha az
yorucu olacağı unutulmamalıdır. Ortam ne çok
aydınlık, ne de fazla karanlık olmalıdır. Yansıma
yapıyorsa, perdeler kapatılmalı ya da parlama
önleyici ekran filtresi kullanılmalıdır.
• Ekran ayarlarının uygun olmasına özen
gösterilmeli, yüksek çözünürlüklü ve yüksek tarama
hızlı monitörler kullanılmalıdır.
• İri puntolu ve gözü yormayan karakterler, koyu
renk zeminler üzerinde açık renk karakterler göz
için daha az yorucudur.
• Ekranla çalışırken sık sık göz kırpmak yararlı
olacaktır. Ayrıca doktor önerisine bağlı olarak, göz
kuruluğuna karşı suni gözyaşı damlaları
kullanılabilir.
• Özellikle çocuklarda gözlerin yılda en az bir kez
uzman hekimce kontrol edilmesi yararlıdır. Gözlerde
rahatsızlık hissedilmesi halinde en kısa sürede
uzman hekime başvurulması gerekir.
• Ekranla çalışırken ufak numaralı da olsa gözlük
kullanımı gerekliyse, gözlük takılmalıdır.
• Ofiste ya da evde klima kullanılıyorsa, ortamın sık
sık havalandırılması, nem miktarının optimum
seviyede olması göz sağlığı için de yararlıdır.
Hareketle, öksürmekle,
uzun süre ayakta kalmakla
ortaya çıkan bel ağrıları
hastalığının belirtisi olabilir.
Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği
Kent Hastanesi bünyesinde
hizmet vermeye devam etmektedir.
KENT HASTANESİ 8229/1 Sokak No:56 35580 Çiğli-İZMİR
Tel: (0232) 386 70 70 (pbx) • Faks: (0232) 386 70 71
www.kenthospital.com
www.sgkkent.com
/KentSaglikGrubu
/kentsaglikgrubu
2014
51
medikent
Söyleşi
Nesrin COŞKUN
Kent Sağlık Grubu
Basın Danışmanı
YENİLECEĞİNİZİ
DÜŞÜNÜRSENİZ,
KAYBEDERSİNİZ
Kim bilir her gün kaç kadına “meme kanseri” tanısı koyuluyor…
Zorlu tedavi süreçleri, korkular, umutsuzluklar yaşanmaya başlıyor...
“Bu hastalık artık eskisi gibi korkulası olmaktan çıktı” denilse de yetmiyor;
gerçekten başa gelmeyince neler yaşattığı bilinemiyor. “Nasıl mücadele
edilmeli?” sorusunun yanıtları havada kalıyor. Oysa bu çaresizlik anlarına,
umutsuzluklara ilaç olacak yanıtlar, birebir yaşayan, mücadele eden ve
kanserle savaştan zaferle çıkan hastalarda. O yüzden Medikent’in bu
sayısında sayfalarımıza kansere meydan okuyup kazanan hastalarımızdan
Belgin Yaramış’ı konuk etmek, yaşadıklarını, deneyimlerini ve önerilerini
sizlerle paylaşmak istedik.
Belgin Yaramış, röportajın başında “Yenileceğinizi düşünürseniz,
kaybedersiniz” demişti … Bu sözünün peşine takılıp KAZANMIŞTI.
Onun sırrı bu sözde saklıydı…
2014
52
Sizi tanıyabilir miyiz?
İngilizce öğretmeniyim. Evliyim, 6 yaşında Duru isminde
bir kızım var.
Çünkü yaşam herkese sınırsız görünüyor ya da öyle
olmasını istiyoruz. İşte birdenbire kanser gerçeğiyle
yüzleşince bu sizin için tam bir yıkım oluyor. Hele de
içerde mışıl mışıl uyuyan küçücük bir canınız varsa…
Meme kanseri size ne kadar yakın, ne kadar
uzaktı? Bu konuda bilgili, bilinçli miydiniz,
tetkiklerinizi yaptırıyor muydunuz?
Kanser tanısı almak, insana neler yaşatıyor?
Moral bozuklukları, korkular,
kemoterapinin yan etkileri , vs.?
Herkes gibi ben de kanseri sadece “biliyordum” tabii.
Ama gün gelip de bir gün kanser olduğumu
öğreneceğim aklımın ucundan geçmezdi. Halamın
memesinin alınması, kanser teşhisi konması aslında bir
erken uyarıydı ama insanoğlu bunu maalesef
görmezden geliyor, kendine yakıştıramıyor doğal
olarak. Ben yine de kanser olduğumu öğrendiğim yıla
dek 2 yıldır tetkiklerimi aksatmadan yaptırıyordum.
Ama beni asıl kurtaran elle yaptığım muayene
olmuştur.
İlk etapta –söylediğim gibi- bu sizin için tam bir yıkım
oluyor. Sonrasında hayatınızla ilgili bir takım
sorgulamalara başlıyorsunuz. Ertelediğiniz şeyler için
üzülüyor, hayatınızın her anından keyif almaya
çalışıyorsunuz. İçinizdeki endişeye engel
olamıyorsunuz bir yandan da. Sevdiklerinizle –özellikle
de çocuğunuzla- daha çok vakit geçirmeye
çalışıyorsunuz. Ama sonrasında gerek çevrenizdeki
insanların desteği gerekse duruşunuzla yavaş yavaş bu
fikre alıştırıyorsunuz kendinizi. Hastalıkla ilgili sağlıklı
bilgi edinme çalışmaları, tedavi sırasındaki yan etkilere
karşı hazırlıklar, doktor arayışları vs. başlıyor. Yani size
tanıdık görünen ama aslında hakkında çok az şey
bildiğinizi farkettiğiniz bir dünya keşfediyorsunuz ve
yeni bir dünyaya uyum sağlamada nasıl sıkıntılar
çekiliyorsa aynı sıkıntıları siz de yaşıyorsunuz.
Meme kanseri tanısını nasıl öğrendiniz,
o an ve sonrasında neler hissettiniz?
Elle yaptığım muayenede farklılıklar hissettim. Hemen
randevu alıp doktora gittim. Tarih; 16 Ağustos 2011.
Kitlenin farkedilmesi ile doktorum bana hemen
ameliyat olmam gerektiğini söyledi. Aslında birtakım
ipuçları vardı ama ben inanmak istemiyordum.
Muayeneden 10 gün sonra ameliyat masasındaydım.
Ameliyat esnasında doktorum eşime durumu anlatmış.
Eşim o anda bana söylenmemesi için doktordan ricada
bulunmuş. Daha sonra beni hazırlayarak uygun bir dille
anlatacağını söylemiş. Nitekim öyle de oldu. Ameliyatın
üzerinden bir hafta geçmişti. Ertesi gün doktorla
randevumuz vardı yani son geceydi. Benimle bir şey
konuşmak istediğini söyledi, karşılıklı oturduk.
Doktorun ona gönderdiği patoloji sonucunu gizlice bir
çok yerden araştırmış. Hastalığımın hangi aşamada
olduğu, ne gibi tedaviler uygulanabileceği hakkında
bana ilk bilgileri eşim verdi.
Sonucun kötü olduğunu ama korkmamam gerektiğini
söyledi. Bir çok insanın başına geldiğini ve tedaviden
sonra yine eski sağlıklı hayatlarına devam ettiklerini
sadece biraz sabırlı olmam ve güçlü durmam
gerektiğini söyledi. Çok kötü bir andı. Hiçbir şey
düşünemedim ilk anda, inanamadım. Kendi ölümünüzü
düşünmeye çalıştığınızda aklınız buna isyan ediyor.
Sanki bu yalnızca başkalarının başına gelirmiş gibi.
Ameliyat, kemoterapi, radyoterapi bunlar
nasıl bir süreç, sizinle aynı kaderi paylaşan
hastalara bu süreçte neleri yapmayı, neleri
yapmamalarını önerirsiniz?
Kanser tedavisi denince ilk akla gelen kemoterapi
oluyor kuşkusuz. Kemoterapi ağır bir tedavi. İlacı
aldıktan sonra mide bulantısı, halsizlik,iştahsızlık ve
tabii ki kadınlar için bir kabus olan saç dökülmesi
yaşanıyor.Önceleri çok yadırgadığınız bu duruma
zamanla alışıyorsunuz. Ben değişik renkte peruklarla
bu süreci mümkün olduğunca hafif atlatmaya çalıştım.
Mide bulantısı için de doktorumun bana verdiği hap ve
iğneler vardı. Mide bulantısı dayanılmaz hale
geldiğinde ilaçlarımı kullandım. Doktorumun
söylediklerini uyguladım,sözünden çıkmadım. Ve galiba
en önemlisi SABRETTİM. Tedavimin bittiği ve herşeyin
normale döndüğü günleri düşündüm. Kendime bunun
sadece tedavisi zor bir hastalık olduğunu, bittiğinde
yine herşeyin eskisi gibi olacağını söyleyip durdum.
Nitekim öyle de oldu. Radyoterapi, kemoterapi kadar
ağır geçmedi ama onun da ciddi yan etkileri oldu.
“Herkes gibi
ben de
kanseri
sadece
“biliyordum”
tabii. ”
medikent
2014
53
medikent
Tanı ve tedavi sürecinde çevrenizin
tepkileri nasıldı, size nasıl
davranıyorlardı, siz ne istiyordunuz,
beklentileriniz nelerdi?
Bu süreçte çevremdeki herkesin desteği
inanılmazdı. Eşim, ailem, arkadaşlarım,
öğrencilerim hep yanımdaydılar. Annem babam
her kemoterapi sonrası benimle ilgilenmek için
yanımıza gelmişlerdi. Eşimin moral desteği de
çok önemliydi. Tabii ki işin içinden çıkamadığım
zamanlar oldu. Bu zamanlarda beni destekleyen,
bu olayı katlanabilir hale getiren hep o olmuştur.
Arkadaşlarım da aynı şekilde. Telefonla, mesajla
veya bizzat evime gelerek hep yanımda oldular.
Hatta 4. kemoterapim öncesinde hiç
unutamadığım bir moral gecesi düzenlemişlerdi.
Bir restoranı kapatmışlardı ve içerisi sadece
benim tanıdığım insanlarla doluydu. Kapıda
çiçeklerle karşılandım, içeri girdiğimde bir alkış
tufanı, duvarda kocaman bir pankart:
SENİ SEVİYORUZ... Bütün gece eğlendik,
oynadık, dans ettik. Ben 3 gün sonra 4.
kemoterapimi almaya gülerek gittim. Öğrencilerim de 8. sınıfa gelmişlerdi. 5.sınıftan itibaren
benim okuttuğum çocuklardı. Öğretmenler
gününde, doğum günümde hiç unutmadılar.
Ben de kendimi iyi hissettiğim zamanlarda
onlarla buluşup sohbetler ettim. Akıp giden
yaşamdan kendimi hiç koparmadım. Bu süreçte
yalnız olmadığınızı hissetmenin, sevildiğinizi
bilmenin önemi çok büyük.
Kanserle mücadelenizde size en çok
moral veren, güç veren
faktörler nelerdi?
Bana en büyük gücü daha önce de belirttiğim
gibi kızım ve ailem vermiştir.Onların desteği bu
denli yoğun olmasaydı kolay atlatamayabilirdim
ya da başaramayabilirdim. Ama bu arada
tedavimi başarıyla yürüten, sorduğum her
soruyu usanmadan cevaplayan, güvenilir ellerde
olduğumu hissetmemi sağlayan İzmir Kent
Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr.
Mehmet N. ALAKAVUKLAR’ı n desteği de çok
büyüktü. Kendisine binlerce kez teşekkür. Bana
ikinci hayatımı verdi.
Kanser tanısı alan, tedavi gören
hastalara mücalelelerinde ışık
tutacak, yol gösterecek
önerileriniz neler?
Her şeyden önce kanser ağır bir hastalık evet
ama erken tanılarda tedavisi mümkün bir
hastalık. O yüzden kanser tanısı konulduğunda
hiç kimse herşeyin bittiğini düşünmemeli.
Aksine aslında herşey yeni başlıyor. Sadece
güvendiğiniz bir doktor ile; sabrederek, hayattan
kopmayarak aksine elverdiği
sürece daha da hayatla içiçe yaşayarak
hastalığınızı önemsememeli ve tedavinizin yan
etkilerini en aza indirmelisiniz.
İzmir Kent Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof.Dr. Mehmet Alakavuklar, Belgin
Yaramış’ın, “iyi olacağına olan inancının” iyileşmesinde önemli bir yer tuttuğunu söyledi.
Yaramış’ın zor, sıkıntılı günler geçirdiğini, zaman zaman moralinin çok bozulduğunu ama tüm
bunların üstesinden geldiğini belirter Prof. Dr. Alakavuklar şunları söyledi:
“Belgin Hanım’ın başta kızı, eşi, ailesi, öğrencileri, tüm sevenleri onun bu mücadelesinde hep
yanında oldu. Bu sevgi çemberi, Belgin Hanım’ın hayata bağlılığı ve iyi olacağına olan inancı,
başarısında önemli rol oynadı. Öğretmen olan hastamız tedavi sürecinde ise çok iyi bir öğrenci
oldu. Tedavi sürecinde doktorlarını, hemşirelerini dinledi, tüm önerilere uydu. Uyarılarımızı
dikkate alarak, tedavisini olumsuz etkileyecek hiçbir öneriye itibar etmedi. Çünkü biz bu süreçte
sadece rehberlik yapabiliyoruz, yol gösterici oluyoruz. Belgin Hanım bunu çok iyi değerlendirdi.”
Bazılarımızın
bir kahramana
ihtiyacı var,
organ bagısıyla
onların kahramanı
siz olun.
Kent Hastanesi;
SGK Anlaşmalı Karaciğer Nakli ve
Böbrek Nakli Merkezleri ile
Organ Bağışını desteklemektedir.
KENT HASTANESİ 8229/1 Sokak No:56 35580 Çiğli-İZMİR
Tel: (0232) 386 70 70 (pbx) • Faks: (0232) 386 70 71
www.kenthospital.com
www.sgkkent.com
/KentSaglikGrubu
/kentsaglikgrubu
2014
55
medikent
Dyt.
Seda UŞARER
Kent Hastanesi
Beslenme ve Diyet Uzmanı
Özellikle yoğun çalışanlar, eğitim için yurt hayatı yaşayan öğrenciler
ya da diyet yapamayan kişiler için kilo vermek kimi zaman işkenceye
dönüşebiliyor. Bu duruma bir de spor alışkanlığının olmaması
eklenince kilo problemi yaşamamak her birey için imkansız hale
geliyor.
Atıştırılan abur cuburları kontrolsüz tüketmek, öğle yemeğini fast food
tarzı kalorili besinlerle geçiştirmek, sürekli meşrubat, kremalı kahve
tüketmek, çalışılan alan içinde ara öğün bulundurmamak, porsiyon
kontrolü yapamamak kilo almanın nedenleri arasında sayılabilir.
Oysa beslenmemiz de yapacağımız ufak tefek değişiklikler ile kilo
almak engellenebilir hatta kilo bile verilebilir.
Diyet Yapamayanlar
Nasıl Kilo
Verir?
Hiç kuşkusuz beslenmenin, sağlığın korunması ve devamlılığına olan katkısı yadsınamaz.
Hepimiz hayatımız boyunca sağlıklı, mutlu ve fit bir beden isteriz. Maalesef günlük
koşuşturmanın içinde özellikle de iş yaşamında en çok beslenmeyi göz ardı ederiz. İş
yoğunluğundan dolayı öğün atlamak, zaman kısıtlılığından dolayı fast-food tarzı besinleri
tüketmek kısacası dengesiz beslenmek sonucunda kilo almak kaçınılmaz oluyor.
2014
56
Kahvaltı iyi bir başlangıç
olabilir
İştah kontrolü için
ara öğün şart
Günün en önemli öğünü kahvaltıdır. Gece boyunca süren
uzun açlık sonucu metabolizma hızı düşer. Bu yüzden
metabolizmayı uyandırmak için öncelikle güne bir büyük
bardak su içerek başlanmalı. Daha sonra 1- 2 dilim tam
tahıllı ekmek, az yağlı beyaz peynir, haşlanmış yumurta ve
taze sebzelerin olduğu bir kahvaltı ya da tam tahıllı
ekmekten yapılmış bir tost ile kahvaltı yapılmalı. Vakti
olmayanlar ise az yağlı yoğurt / süt, yulaf ezmesi, taze
meyve ve çiğ fındık / bademden oluşan kahvaltıyı tercih
edebilirler. Çoğu zaman kahvaltıda pratik ve kolay
ulaşılabilir olması nedeniyle açma, poaça gibi besin değeri
düşük kalorisi yüksek besinlerin tercih edilmesi fazladan
kalori alımına sebep olabilir. Bu yüzden olabildiğince bu
besinlerden uzak durulmalı.
Öğleden sonra yapacağınız küçük bir ara öğün akşam
yemeğine fazla yüklenmenizi önleyecektir. Küçük bir tost,
taze / kuru meyve, ceviz, fındık, badem, süt, yoğurt, ya da
sütlü tatlı sağlıklı seçenekleriniz olabilir.
Öğle yemeği yememek kilo
almaya neden olur
Çoğu zaman öğle yemeği kilo vermek amacıyla atlanır ya da
aperatif yiyecekler ile geçiştirilir. Bu da bilinenin aksine kilo
almaya neden olur. Çünkü akşama doğru çok fazla acıkmış
oluruz. Bu yüzden mutlaka öğle yemeğini yememiz gerekir.
Bu öğünde hazımsızlığa neden olmayacak, uzun süre tok
tutmayı sağlayan, et, tavuk ya da balık gibi besinleri
tüketmek daha doğru olur. Bu besinlerin yanına limon ya da
sirke ile lezzetlendirilmiş salata ilave edebilirsiniz. Tabi
yiyecekleri tercih ederken ızgara olmasına özen göstermek
gerekli. Eğer pratik yiyecekler tercih etmeniz gerekiyorsa
tavuklu, peynirli ya da ton balıklı sandviç yiyebilirsiniz. Ya da
sadece salata isteyip içine peynir, ton balığı, ızgara tavuk /
et ilave yapabilirsiniz. Ayrıca salatalarınıza sadece limon,
sirke ve 1 tatlı kaşığı kadar zeytinyağı kullanmanız yeterli
olacaktır. Haftada iki defa makarna veya pizza (
büyüklüğüne göre ½ ) tercih edebilirsiniz. Yemeklerinizin
yanına meyve suyu, asitli ve gazlı içecekler yerine su, ayran
ya da maden suyunu seçerek kalori alımınızı azaltabilirsiniz.
Uzun süre aç kalmayın
Uzun süreli açlıkta vücudun karbonhidrat ihtiyacı artar ve
kendinizi fast food, poğaça yerken bulabilirsiniz! Ayrıca bu
besinleri yediğiniz zaman canınız daha çok tatlı ister ve
kendinize engel olmazsınız.
Bol bol su tüketmek
Çay, kahve ve meşrubat tüketimi su yerine geçmez aksine
vücuttan su kaybına neden olur. Hem kaybedilen suyu yerine
koyma hem de toksinlerden arınmak için günde mutlaka 2 2,5 litre su tüketmelisiniz.
Kahvaltı ile öğle yemeği arası dört saatten fazla ise küçük bir
ara öğün tüketilebilir. Örneğin; 3 adet ceviz + 1 adet meyve
ya da sütlü kahve gibi. Öğün araları daha kısa ise ara öğün
tüketmeye gerek yoktur.
Öğün araları bitki çayı tüketmek için iyi bir fırsattır. Özellikle
ana öğünlerden önce naneli bitki çayı içilmesi iştahın
kapanmasına yardımcı olur. Yeşil çayın özellikle karın
bölgesindeki yağları yakma etkisi yapılan araştırmalarla
kanıtlandı. Bu yüzden günde 2 – 3 fincan yeşil çay tüketmek
kilo vermenize yardımcı olur. Tabii gebelerin ve kronik
rahatsızlığı bulunanların doktoruna danışmasını tavsiye
edilir.
Erken akşam yemeği
Geç saatlerde yenen akşam yemeği kilo aldırır. Mutlaka saat
20:00’ ye kadar yemek yenilmelidir. Metabolizma hızı
gündüze göre daha yavaş çalışacağı için yenilen yemeklerin
sindirimi zor olur. Akşam öğününde sebze yemeği tüketmek
daha doğru olacaktır. Sebzeleri lezzetlendirmek için kekik,
nane, kırmızı pul biber gibi çeşitli baharatlar kullanılabilir.
Böylelikle yemeğiniz lezzetlendirmek için ekstra tuz
kullanmanıza gerek kalmaz. Sebze yemeklerinizin yanında
yoğurt ve 1 – 2 dilim esmer ekmek tükettiğiniz takdirde hem
uzun süre tok kalırsınız hem de pilav makarna tüketmemiş
olursunuz.
Sebzeleri kızartarak yemek yerine onları yağlı kâğıt üzerinde
baharatlar ve biraz zeytinyağı ile harmanlayıp fırında
pişirirseniz fazla kalori alımından kaçınmış olursunuz.
Bu arada yemeklerden sonra dişlerinizi fırçalamak atıştırma
isteğinizi yok edecektir.
medikent
2014
57
medikent
Uzm. Dr.
Tolga Enver
YÜCETÜRK
Kent Hastanesi &
Alsancak Tıp Merkezi
Çocuk Nörolojisi Uzmanı
Romatoloji Uzmanı Dr. Tolga Yücetürk, atak geçirme
korkusu yüzünden doktor uyarılarıyla bazı yiyecek ve
içecekleri mönülerinden çıkaran gut hastalarına diyet
listelerini zenginleştirecek çarpıcı önerilerde bulundu.
İşte gut hastalarına uygun beslenme ve diyetlerde
ezberbozan gelişmeler.
GUT
HASTALARINA
MÜJDE
Gut, kanda artan “ürik asit” adlı maddenin, genetik
olarak yatkın bireylerde eklemde birikmesiyle
oluşturduğu iltihabi bir eklem hastalığıdır. Hastalığın
görülme sıklığı, binde 2-6 arasında değişmektedir. Gut
hastalığı, erkeklerde ve ilerleyen yaşlarda, böbrek
yetmezliği olanlarda daha sık görülmektedir. Eskiden
hastalara kısıtlanan bazı yiyecekler, artık “özellikle
tüketilmesi istenenler” listesine dahil edilmekle
birlikte gut hastaları için hala “kesin yasak” gıdalar
bulunduğunu hatırlatalım.
2014
58
“Artık
gut için,
süt için
diyoruz.”
Gut için süt için !
Gut hastalarına yıllardır yapılan “her türlü proteinden
uzak durun” uyarıları, özellikle “süt ve süt ürünleri”
tüketimi lehine değişti. Bu yönde yapılan çalışmalara
bağlı olarak, gut diyetlerinde ezber bozan gelişmeler
yaşandı. En çarpıcısı, süt ve süt ürünlerine yönelik. Süt
içmek ve yoğurt yemek, gut riskini azaltıyor. Yani bu
ürünlerden kaçmak yerine tüketimini artırmakta yarar
var. Günde iki bardak (tercihen yağsız) süt içenlerde,
günde bir bardaktan az içenlere göre gut riski yarı
yarıya azalıyor. Artık gut için, süt için diyoruz.
Bitkisel kökenli proteinler
Ezber bozan değişiklerden diğeri ise, bitkisel kökenli
proteinler. Ispanak gibi bitkisel kökenli protein
alımının gut riski ve atak olasılığı artışına bir etkisi
bulunmadığı yapılan çalışmalarla ortaya konmuş
durumdadır. Yani hiçbir sebzenin tüketiminin
kısıtlanması için bir neden görülmüyor.
Yasaklı besinler
Gut hastalarının beslenmesinde kesin yasaklar
listesinin başında sakatatlar var. Ciğer, böbrek, beyin
gibi tüm sakatatlar gut riskini net biçimde artırıyor.
İkinci sırada kabuklu deniz ürünleri ve küçük balıklar
var. Büyük balıklar biraz daha güvenli sayılmakla
beraber yine de fazla tüketilmesinden kaçınmada
fayda var. Keza et ürünleri gibi hayvansal kökenli
proteinlerin de fazla tüketilmesinin kısmen gut
riskini artırabileceği düşünülüyor.
Öte yandan, gut hastalarını su ve alkol tüketimi
konusunda da uyarmak da yarar var. Günlük yeterli
su ihtiyacının karşılanmaması, gut ataklarını
tetikliyor. Özellikle bira ve sert içkiler başta olmak
üzere alkol alımı da gut ataklarını tetikleyen diğer
faktörler arasında yer alıyor.
medikent
2014
59
medikent
Söyleşi
Dilek EKER
Kent Hastanesi
Kurumsal İletişim
Nihat Sırdar
“Bir kahkaha
bir kilo pirzola”
17 yıl önce radyoda mikrofon başına geçen Nihat Sırdar, o günden
bugüne Türkiye’de radyoculuk duayeni olarak en çok dinlenen
programcılarından biri oldu. Radyoda dinleyicilerine seslenirken;
radyodaki partneri Sivrisinek ile eğlenceli gösteriler kapsamında
sahnede de izleyicileriyle buluşan Nihat Sırdar, dergimize konuk
oldu. Nihat Sırdar ile radyonun ve mizahın sosyal psikolojiye olan
etkilerini konuştuk.
2014
60
Nihat Sırdar, radyo programlarına
nasıl başladı?
1976 yılında İstanbul’da doğdum. Makine
ressamıyım ama 16 yaşımdan bu yana radyocuyum.
Okuldan mezun olduktan sonra makine ressamlığı
yapmadım. Ben radyocu olmak istiyordum. O
zamanlar özel radyolar daha yeni açılmaya
başlamıştı. Bu açıdan radyocu olmak benim
hayalimdi, bu hayali gerçekleştirmekten mutluyum.
Mikrofon başına geçtiğiniz günü hatırlıyor
musunuz? Aklınızda kalan hiç unutamadığınız
yayınınız var mı?
Hatırlamaz mıyım? 5 Şubat gecesiydi. O gün
çalıştığım radyonun doğum günü partisi vardı. İlk kez
5 Şubat’ta mikrofon başına geçtim. O günden bu
güne de radyocuyum. Radyonun ne denli önemli
olduğunu ve programların işe yaradığını
düşündüğüm yayınlar var ki; o yayınları hiç
unutamam. Radyoculuk hayatımdaki dönüm
noktalarıdır. Hani başka bir ülkede olsa o radyo
yayınlarıyla benim ödüller almam gerekiyordu ama
Türkiye’de öyle bir durum yok. Örneğin; İstanbul’da
çok yoğun bir kar yağışı olmuştu. O gün sabaha
kadar yayın yaptım. Akşam 23.30’da mikrofonu açtım
sabah 08.00’de mikrofonu kapadım. Yani o gün hiç
susmadan yayın yaptım. Ve yolda mahsur kalan bir
çok insan vardı. Onları kurtardık. Benzini biten,
donma tehlikesi geçiren dinleyicilerimize yardımcı
olmaya çalıştık. Yine 17 Ağustos depreminden sonra
yaptığım yayınları unutamam. 17 Ağustos’ta
radyodan faydalı bilgiler verdim. Yani yardımcı olmak
istediğim için o yayını da unutamam.
Radyoda uzun yıllardır mizah ağırlıklı programlar
yapıyorsunuz. Bunca yıl başarı çizgisinin
sürekliliğini korumak, ses bazlı bir mecra olan radyo
için oldukça zor. Nihat Sırdar, bu başarılı çizgiyi
nasıl sağladı, nasıl korudu?
Bu, biraz Türkiye ile ilgili aslında. O kadar çok haber
ve o kadar hızlı bir gündem var ki konu bulmakta
hem de farklı konular bulmakta zorlanmıyor insan.
Dolayısıyla program, kendini sürekli yenileyen bir
dinamik oluşturuyor. Elimden geldiğince işimi iyi
yapmaya çalışıyorum ve gerçekten bunun için çok
yoruluyorum. Sonuç alıyorum galiba.
Radyoda mizah programı yapımcısı ve sunucusu
olarak sizce “mizah ve bol kahkaha, sağlığa yararlı
mıdır?”
İsviçre'deki bilimsel bir araştırma yapılmış. Bu
araştırma, gülmenin bağışıklık sistemini güçlendirip,
insanın sağlık sistemine olumlu etki yaptığını ortaya
koyuyor. Söz konusu araştırmada iki mizah
oyuncusundan destek alınıp; deneklere komedi
filmlerini izlettirilmiş. Sonrasında ise, filmi izlerken
daha çok gülen deneklerin, yarım saat sonra yapılan
acı testi esnasında daha fazla acıya dayanabildiği
belirlenmiş.
İsviçreli bilim adamlarının bu tespitinin karşısına
Türk kasaplarının “Bir kahkaha bir kilo pirzola”
tespitini koyabilirim. Ben gülmenin doyurucu ve
ömrü uzatıcı olduğuna inanırım. Gülen, mizah
yapabilen ve mizaha tahammülü olan insan, bir kere
kesin iyi bir insandır. İyi insan olsun, yeter zaten bize.
Mizahın bireysel boyutu, eğlence üzerine
odaklanıyor ancak mizahın asıl gücü, toplumsal
değerinden ve insanlar arası etkileşimi
kolaylaştırmasından kaynaklanıyor. Bu açıdan
mizahı siz nasıl yorumluyorsunuz?
Mizah, gücünü eleştiriden ve muhalif olmaktan alır
bana kalırsa. Siz insanların ortak sıkıntılarını mizahla
anlatırsanız insanları birbirine yaklaştırır ve
ilişkilerinin kuvvetlenmesini sağlarsınız. Bunu bire
bir yaşadım ben. Akaryakıt fiyatlarını protesto etmek
için her sabah dörtlüleri yaktırıp, insanları damat
havası eşliğinde oynatıyordum bir ara. Bu, çok büyük
ilgi gören bir protesto oldu. Ortak sıkıntısı pahalı
yakıt olan insanlar trafikte birbirlerini görüp aynı şeyi
düşündüklerini gördüler. Sorduğunuz sorunun
uygulamalı yanıtıdır bu bence.
Radyo vazgeçilmez mecralardan biri. Özellikle
trafikte yoğun strese maruz kalanlar için radyo
dinlemenin sakinleştirici etkisi olduğu biliniyor.
Buradan hareketle, eğlence ve bol kahkahanın başta
trafikteki insanlar olmak üzere pozitif psikolojik
etkileri ile ilgili sizin görüşleriniz nelerdir?
Bütün gün yaşadığınız sıkıntıları düşünün. Akşam
saatlerinde beynimiz en yorgun haldedir. Bunun
üzerine bir de haberlerle falan daha çok doldurmayı
istemez, gülerek kafanızı boşaltmak istersiniz.
Benim akşam yayınlarında yaptığım bu. Sabah ise
çok farklı. Zihin yeni açılmış ve bilgi istiyor. Haberler
ve onun yanında yapılan mizahı kabul ediyor ve
sıkılmıyor insanlar. Özellikle trafikte insanların çok
dinlemelerinin bir sebebi de bu bence.
medikent
Her sabah radyoda sayısız gerçekle milyonlarca
insana ulaşıyoruz. Ben öteki Türkiye'den değilim. Bu
ülkede yaşayan insanların çektiği sıkıntıları ben de
çekiyorum. O köprüde sıkışıyorsa, trafikte sıkışıyorsa
ben de sıkışıyorum. O emniyet şeridinden gidenlere
sinir oluyorsa, ben de sinir oluyorum. O insanların
hissettiklerini ben radyodan dillendiriyorum.
Düşündüklerimi mizahi bir dille anlatabilme
yeteneğine sahibim. Belki sırf o yüzden insanlar
dinliyorlar, seviyorlar. Onlar radyodan söylemek,
konuşmak istediklerini radyodan duyuyor.
Programdaki mesajlar da yerine ulaşıyor. Örneğin,
trafikte emniyet şeridinden gidenlere uygun
şarkılarla direkt sesleniyorum. Emniyet şeridi ile ilgili
dinleyicilerde bilinç oluşturduğuma inanıyorum.
Sivrisinek ile birlikte zaman zaman da farklı
şehirlerde canlı yayınla dinleyicilerinizle
buluşuyorsunuz. Yol öykülerinin yanı sıra
yemeklerden de sık sık bahsediyorsunuz. Sağlıklı
beslenmeye yönelik yemek tercihleriniz nasıldır?
Sağlıklı beslenme konusunda maalesef iyi şeyler
söyleyemem size. Çünkü hem sürekli seyahatte
olmak hem de düzensiz beslenme saatleri bir kere
sağlıklı beslenmeyi engelliyor bizim işimizde. Ayrıca
ben gerçekten pisboğazımdır. Sosyal mecralarımda
da kendimi “pisboğaz gurme” olarak tanımlıyorum.
Lezzetliyse eğer bir yemek, doymuş doymamış yağa
falan bakmam ben doyuyor muyum, lezzet alıyor
muyum ona bakarım.
Nihat Sırdar, sağlıklı yaşama dair nelere özen
gösterir? Önerilerinizi okuyucularımızla da
paylaşmak isteriz.
Kilo ile ilgili sorunlarım var. Mümkün olduğunca kilo
vermeye çalışıyorum. Bu kilolarının en büyük
sebebiyse hareketsizlik. Bu nedenle okuyucularınıza
mutlaka hareket etmelerini öneriyorum. Haftada 3-4
gün 20 dakikalık bir yürüyüş bile çok şeyi değiştiriyor.
Radyo programcısı olarak yoğun bir temponuz
bulunuyor. Bu tempo içerisinde zaman
ayırabildiğiniz hobileriniz var mıdır?
Klasik otomobil merakım var. Aslında otomobil
merakı daha doğru olur. Her tür tekerlekli araca
zaafım var elimden geldiğince takip etmeye
çalışıyorum yeni modelleri.
Teşekkür ediyorum.
2014
61
medikent
En değerli varlıklarımız,
çocuklarımız. Kuruluşumuzdan bu
yana binlerce anne, en değerli
varlıklarına Kent Hastanesi’nde
kavuştu, bebekleri dünyaya
gözlerini Kent Hastanesi’nde açtı.
Bu, “Bebek Dostu Hastane” olmanın
bizler için haklı bir gururu.
BEBEK DOSTU
HASTANE
OLMAK
“Her çocuk özeldir ve özen ister” diyerek kuruluşumuzdan bu yana çocuklara özel
oluşturduğumuz birçok bölüm ve klinik ile aynı zamanda “çocuklara özel bir hastane”
olarak hizmet veriyoruz. Böylece “Bebek Dostu Hastane” oluşumuzla birlikte
“çocuklara özel bir hastane” misyonuyla; bebeklerimizin doğumundan büyümelerine
dek olan tüm sürecin takibini kesintisiz ve özenle yapıyor, özellikle 16 yaş altı
çocuklarımızın gerekli tedavilerini tek bir çatı altında uyguluyoruz. Çocuklarınızın
sağlığına değer veriyoruz.
“Bebek Dostu Hastane” olarak neler yapıyoruz?
Ana Sınıfı Programı
Gebelikte, doğumda ve bebekli yeni bir hayata başlarken, anneleri
neler bekler? Kolay doğum için egzersiz ve solunum uygulamaları
nelerdir? Bebek bakımı nasıl yapılmalıdır? Bebeği ile birlikte keyifli ve
mutlu günler için anne adaylarına yol gösterecek sağlık ve güvenlik
önlemleri nelerdir?
“Bebek Dostu” bir hastane olarak hamilelik sürecinde, doğumda ve
doğum sonrası bebek bakımında anne adaylarına rehber olmak
amacıyla başlattığımız “Ana Sınıfı Programı”; işte bu soruların
yanıtlarını alabileceğiniz detaylı bir program. Eğitimler, bu alanda
uzmanlığı da bulunan doğum hemşiremiz Asiye Avcı tarafından
veriliyor.
(4 haftalık kurs programına katılmak ve
detaylı bilgi için: 444 53 68)
2014
62
medikent
“Sağlıklı Bebekler, Mutlu Anneler”
Kent Hastanesi ve Mustela işbirliği ile düzenlenen
seminerde anne adayları, Kent Hastanesi doktorları ve
Doğum Koçu Ayşe Öner ile buluştu.
Anne adaylarını gebelik süreci, doğum ve bebek
konularında bilgilendirmek ve bilinçlendirmek
amacıyla 14 Aralık 2013 Cumartesi günü Movenpick
Otel’de Mustela işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz
Gebelik süreci ve izlemi önemli
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Nihal Danaoğlu, "Gebelik
süreci ve izlemi" konusunda seminerde bilgiler verdi. Opr. Dr. Danaoğlu,
tüm kadınların hamilelik ve doğum süreçlerini sağlık ve güven içerisinde
geçirebilmeleri için ihtiyaçları olan bakımı alabilmesi gerektiğini söyledi.
Danaoğlu, bunun sağlanabilmesi için öncelikle gebeliğinin farkında olan
anne adaylarına ihtiyaç olduğunu belirtti. Danaoğlu, “3.dönem” denilen
28-40 haftalık süreçte "Vajinal kanama- su gelişi, karında ağrı ya da
kasılma, şiddetli ve devamlı baş ağrıları, yüz ve ellerde ani şişlik, ani kilo
alımı, görme bozuklukları ve sersemlik, bebeğin hareketlerinde azalma,
38 derece ve üstü ateş" olduğunda mutlaka hekime başvurulması
gerektiğini ifade etti.
Anne sütü, bebeğe en güzel hediye
“Yenidoğan izlemi ve anne sütünün önemi" konusunda konuşan Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Selda Mohan, anne sütünün annenin
"Sağlıklı Bebekler, Mutlu Anneler" seminerinde;
hamilelikte ve doğumda nefes egzersizlerinden bebek
banyosuna kadar birçok konu interaktif bir anlatımla
sunuldu. Bebekli hayata başlarken anne ve babaları
neler beklediği, hamilelik ve doğum sürecinde nelerin
yapılması gerektiği konusunda anne ve baba adaylarına
yol gösterilen seminer, büyük ilgi gördü.
bebeğine vereceği ilk ve en güzel hediye olduğunu söyledi. Anne ile
bebek arasındaki en güçlü bağın, emzirme ve anne sütüyle bebeğin
beslenmesi ile oluştuğunu vurgulan Mohan, “Bebeklerimiz için en doğal
ve en taze besin olan anne sütünden onları yoksun bırakmayalım. Anne
sütünün değerini bilelim. Anne sütü alan bebeklerin IQ değerinin, 8-10
puan daha yüksek olduğu bilinmektedir. Anne sütünün kalitesi annenin
kaliteli beslenmesiyle mümkün olur. Anne sütünü artırmak için de doğru
teknikle sık sık bebeği emzirmek gerekir." diye konuştu.
Babalar da anneler gibi
bebeklerini kucaklamalı
Doğum ve hamile rehberi Ayşe Öner, hamile eşleriyle birlikte gelen baba
adaylarına, "Hamilelik sürecinde eşinize bol bol dokunun. Bebek
doğduktan sonra da bebeğe ilgi ve sevgi gösterin. Bebek için baba kucağı
da anne kucağı kadar rahat, keyifli ve güvenlidir. Babalar da anneler gibi
bebeklerine dokunmalı, kucaklamalı" dedi.
Hamile Yogası
Her anne adayı için kendi hamilelik dönemi,
özel ve farklıdır. Anne, iki kişi için nefes almaya
başlamıştır. Bu hassas ve değerli dönemi, en az
stres ve kaygı ile geçirmek için yoga oldukça
etkilidir. Yoga, kolay ve huzurlu bir doğum için
hamilelere önerilmektedir.
Hamile Yogası düzenli olarak yapıldığında;
hamileler, daha rahat bir hamilelik süreci
geçirir. Hamilelere uygun temel duruş şekilleri
ile doğumu kolaylaştırır. Bedeni güçlendirirken,
anne adayını da doğuma hazırlar. Yoga pozları
ve nefes çalışmaları ile bulantı, bel ağrısı,
kramp gibi şikayetlerde azalma olur. Nefes
çalışmalarıyla akciğer kapasitesi artar, böylece
hem anne adayı hem de bebek daha fazla
oksijen ve enerji alır. Kan dolaşımını artırarak,
bebeğin daha iyi beslenmesini sağlar.
Dilek Bulutlar (Yoga Eğitmeni)
Meditasyon ve nefes çalışmaları, anne adayının
karnında taşıdığı bebek ile bağ kurmasına
yardımcı olur.
Hamile yogası, anne adayını hamileliği
süresince ruhsal, fiziksel ve duygusal olarak
destekleyen bir uygulamadır. Ayrıca doğuma,
doğum sonrasına ve anneliğe; nefesin içinde
gevşeyerek, yoga pozları (asana) ile güçlenerek
ve anne ile bebek arasındaki bağı
kuvvetlendirerek bir farkındalık yaratır. Yoga
derslerindeki nefes çalışmaları, mantra
okumaları (müzik), yoga pozları, perine
bölgesini hem güçlendirmeye hem esnetmeye
yönelik Kegel egzersizleri ve dersin sonundaki
derin gevşeme, zihni değişen durumlara
hazırlarken; hamilelik süreci ve doğum için
gerekli olan bedensel gevşemeye de bir alan
sağlamaktadır.
2014
63
medikent
TRENDLER
& YENILER
Beyin
Bilgisayarı
geliştirildi
İnsanın aklından geçenleri okuyan bir cihaz
geliştirildi. Avusturya’da bir şirket tarafından
geliştirilen ve özellikle engelli kişilerin hayatını
kolaylaştırıp, tedavilerinde kullanılması
amaçlanan cihaz, kafatası derisine yerleştiriliyor.
Sistem, elektrotlar sayesinde kullanıcının
duygularına tercümanlık yaparak elektronik
komutlar veriyor. Şirket yetkilileri, “beyin
bilgisayarı” olarak adlandırdıkları bir arayüz
geliştirdiklerini, bu arayüz ile çeşitli program ve
cihazların el kullanılmadan kontrol edilebildiğini
belirtiyor. Kullanıcısının düşüncesine göre
hareket edebilen beyin bilgisayarı ya da arayüzü,
elektronik uyarıları kullanıcının beyninden alarak
belirli görevler ve hareketler için deşifre ediyor.
Kaz Keşfet Dinazor
Paleontolojik Keşif
Oyuncakta yeni trend, eğitici oyunlar. “Kaz Keşfet Dinazor
Paleontolojik Keşif” oyuncakları ile çocuğunuzun
araştırma ve keşfetme yönünü pekiştirebilirsiniz.
Çocuğunuz, dinazor paleontolojik keşif seti oyuncakları
ile sıkıştırılmış toprak tabakasını kazarak, iskeletleri
bulmak ve bulduğu iskeletleri bir araya getirerek tarih
öncesi yaşamış dinazoru keşfedebilir ve bu eserini
odasında sergileyebilir.
Doğanın izleri
giysilerimizde
Bahar doğanın canlandığı, yaz da renklendiği
mevsimdir. 2014 bahar ve yaz sezonunda modada
trend, doğanın pozitif izleri… Çiçekler ve yapraklarla
donatılmış giysiler, bahar ve yaz aylarında hem
gözlerimizi, hem de ruhlarımızı renklendirecek.
Elie Saab Spring 2014: A Garden Party For the Stars
2014
64
medikent
KİTAP
Akıl Çizgileri
Dünyanın
En Verimli
Hibrit Arabası
Volkswagen XL1 şarj edilebilir hibrit araba, düşük yakıt
tasarrufu ile dünyanın en verimli hibrit aracı olarak tescil
edildi. Mart ayında Cenevre Otomobil Fuarı’nda sergilenen
otomobil, elektrik gücüyle 50 kilometreye kadar yol
alabiliyor.
Yankı YAZGAN
Bazen çözümsüz olduğuna inandığımız sorunlar nedeniyle darboğaza düşer ve düzlüğe
çıkmak için çırpınır dururuz. Böyle zamanlarda “hayat zor” diyerek sitem eder , yine de
yaşadığımız kaosu, kimi zaman akıl gücüyle kimi zaman da yüreğimizin sesine kulak
vererek anlamaya çalışırız. Üstelik bu kaos durumlarından kurtulmayı başarsak da hayat
süregelen akışında yeni yeni karmaşalar yaratır, kısır döngü sürer gider, bizler de yorgun
düşeriz.
Prof. Dr. Yankı Yazgan’ın “Akıl Çizgileri” adıyla yayınlanmış kitabı, işte böyle anları, yani
insanlık hallerini eğlenceli bir şekilde gözler önüne seriyor. Kitap, kelimelerle çizgilerin
keyifli bir buluşması... Yankı Yazgan, bu kitapta “100 Karede 100 İnsanlık Hali” diyerek
kendi çizgileriyle hayatta insanı darboğaza sürükleyen durumları, bu durumlarda
sergilediğimiz davranışları ve çözüm önerilerini anlatıyor. Kitabın
kurgusuna karikatürler yön verince de önsözün karikatürlerden oluşması gayet anlamlı
ve keyifli.
Önsözde kendi çizdiği karikatürlerle kitabın yazılış amacını Yankı Yazgan, şöyle açıklıyor:
“Hayata bilimin açtığı akıl penceresinden bakmak, bakış açımızı genişletir ve çeşitlendirir.
Düşünülenin aksine, duygularımızı ve sezgilerimizi, en etkin biçimde bu bilimsel
perspektifin parçası olduklarınızda kullanabiliriz. Hayatımızın ak ile kara arasına sıkıştığı
anlarda bu kitabı okuyun. Bu kitapta çizgilere beynimle, aklımla yazı yazdım, yazılara
kalbimle çizgi çizdim. Kitabı ciddiye almasanız da olur; hayatınızı ise ciddiye alın. Kitabı
okuyun ve sonra ‘şöyle bir ağız tadıyla gülemedim’ demeyin.”
Yankı Yazgan, “Akıl Çizgileri” kitabında insanlık hallerinden en çok mutluluk, mutsuzluk
ve ataletin etkilerinden söz ediyor. “Mutlu olmak için mücadele gerekir. İnsan beyninin
doğal hali pek ‘olumlu’ sayılmaz; eğitim, sosyal yaşam ve çalışma ki; o bizi zorlayan şeyler,
beynimizi aktifleştirerek, iyimser düşünce sisteminin egemen olmasını sağlar.” diyen
Yankı Yazgan, ‘mutluluğun çaba ile elde edilebilir bir sonuç’ olduğunu vurguluyor.
Çoğu zaman mevcut koşullarımızı koruma yönünde statükocu tavırlar sergileriz. Yankı
Yazgan, bu durumu ‘atalet’ olarak tanımlıyor. Doğru olduğunu, yapmamız gerektiğini
bildiğimiz ama bir türlü gerçekleştiremediğimiz değişiklikleri durduran mekanizmanın
‘atalet’ olduğunu belirten Yankı Yazgan, kitabında önemli insanlık hallerinden biri olan
ataletin ‘biri beni kaldırsın - biri beni durdursun” şeklinde iki yüzü olduğundan
bahsediyor.
Kararlarımızı alırken, hem duygularımızın hem de düşüncelerimizin bizi yönlendirdiğini
söyleyen Yankı Yazgan, “Kalbin çarpıntısı, heyecanlandığımızdaki hislerimizi yansıtır.
Kalp, geleneksel olarak duyguların sembolüdür. Beyin ise akıl, mantık, kendini kontrol
edebilme becerileriyle eşleştirilir. Oysa duyguların da düşüncelerin de anavatanı
beynimizdir.” diyor.
“Akıl Çizgileri”, eğlenceli bir başucu kitabı niteliğinde... İnsanlık hallerine dair
kendimizden ve çevremizden çok tanıdık saptamalar içeren kitap, yazarın kendi çizdiği
karikatürlerle de destekleniyor.
Dilek EKER
KENT SAĞLIK GRUBU
KURUMSAL BİLGİ
KENT SAĞLIK GRUBU MEDİKAL KADROMUZ
ÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ
Acil Servis
Uzm. Dr. John FOWLER (Danışman)
Uzm. Dr. Melek GÜRYAY
Uzm. Dr. Fecri BENGİ
Uzm. Dr. Sevilay KARADUMAN
Uzm. Dr. Nesibe Sönmez DEMİRYOĞURAN
Ağız ve Diş Hastalıkları
Dt. Cüneyt IŞIKER
Ameliyathaneler ve
Yoğun Bakımlar
Prof. Dr. Ali Reşat MORAL
Uzm. Dr. Ayhan ÖNAL
Uzm. Dr. Ahmet SUBAŞI
Uzm. Dr. Erhan OLGUN
Uzm. Dr. Gökhan AYHAN
Uzm. Dr. Ali Han PİRİM
Opr. Dr. Mete RÜKŞEN
Opr. Dr. Ali AKAY
Algoloji
Prof. Dr. M. İbrahim YEGÜL
Beyin Cerrahisi
Prof. Dr. Altay BEDÜK
Prof. Dr. Kemal YÜCESOY
Prof. Dr. Sertaç İŞLEKEL
Opr. Dr. Mehmet Vasfi YARADANAKUL
Biyokimya
Uzm. Dr. Gültekin TAŞ
Böbrek Nakli
Opr. Dr. Uğur SARAÇOĞLU
Opr. Dr. H. Işık ÖZGÜ
Uzm. Dr. Ebru SEVİNÇ OK
Check-up Merkezi
Uzm. Dr. Necdet YETİM
Uzm. Dr. Tolga Enver YÜCETÜRK
Çocuk Cerrahisi
Opr. Dr. Şamil KUDAY
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Doç. Dr. Çiğdem ARIKAN
Uzm. Dr. Buket ÖZTÜKEL
Uzm. Dr. Mehmet NİSANOĞLU
Uzm. Dr. Cengiz ÖZTÜRK
Uzm. Dr. Ahmet KAYAK
Uzm. Dr. Hüseyin YASLI
Uzm. Dr. Benal ÇUBUK
Uzm. Dr. Selda MOHAN
Uzm. Dr. Fatma TAT
Uzm. Dr. Özlem KOCABAŞ
Çocuk Nörolojisi
Uzm. Dr. Benal ÇUBUK
Çocuk Kardiyolojisi
Prof. Dr. Aytül PARLAR
Çocuk Gastroenteroloji
Doç. Dr. Çiğdem ARIKAN
Dermatoloji
Uzm. Dr. Arzu Görgülü ERASLAN
Uzm. Dr. Cüneyt SOYAL
Endokrinoloji ve
Metabolizma Hastalıkları
Prof. Dr. Mehtap ÇAKIR
Prof. Dr. Mitat Bahçeci
Estetik ve Plastik Cerrahi
Opr. Dr. Kamil KILIÇ
Opr. Dr. Haluk MIDOĞLU
Enfeksiyon Hastalıkları ve
Klinik Mikrobiyoloji
Uzm. Dr. Işın MÜFTÜOĞLU
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Uzm. Dr. Atiye AYRAL
Uzm. Dr. Ceyhun BICILIOĞLU
Gastroenteroloji
Prof. Dr. Ethem TANKURT
Uzm. Dr. Bülent ŞENGÜL
Genel Cerrahi
Prof. Dr. Sinan ERSİN
Prof. Dr. Ömer HARMANCIOĞLU
Prof. Dr. Özdemir YARARBAŞ
Doç. Dr. Murat KILIÇ
Doç. Dr. Murat ZEYTUNLU
Opr. Dr. Cahit YILMAZ
Opr. Dr. Zafer ÖNEN
Opr. Dr. Atilla ÖZER
Opr. Dr. Rasim FARAJOV
Göğüs Hastalıkları
Prof. Dr. Ülkü BAYINDIR
Uzm. Dr. Aslı TOROS
Uzm. Dr. Ebru GÜNEŞ
Girişimsel Radyoloji
Prof. Dr. A. Yiğit GÖKTAY
Göz Hastalıkları
Opr. Dr. Safiye CAN KÜÇÜKGÜL
Opr. Dr. Filiz KUZUM AKYOL
İç Hastalıkları
Prof.Dr. Mehtap ÇAKIR
Prof. Dr. M. Niyazi ALAKAVUKLAR
Uzm. Dr. Necdet YETİM
Uzm. Dr. Tolga Enver YÜCETÜRK
Uzm. Dr. İncu OKAN
Hematoloji
Prof. Dr. Filiz BÜYÜKKEÇECİ
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Prof. Dr. Namık DEMİR
Prof. Dr. Uçar ASENA
Opr. Dr. Orçun SEZER
Opr. Dr. Tunç CANDA
Opr. Dr. Nihal DANAOĞLU
Opr. Dr. Funda GÖDE
Karaciğer Nakli
Doç. Dr. Murat KILIÇ
Doç. Dr. Murat ZEYTUNLU
Prof. Dr. Mehmet ALPER
Opr. Dr. Cahit YILMAZ
Opr. Dr. Zafer ÖNEN
Opr. Dr. Rasim FARAJOV
Kardiyoloji
Doç. Dr. Cevad ŞEKURİ
Uzm. Dr. Zülfikar DANAOĞLU
Uzm. Dr. Murat TÜMÜKLÜ
Kardiyovasküler Cerrahi
Prof. Dr. Suat BÜKET
Opr. Dr. Ulusal COŞKUN
Opr. Dr. Yılmaz CİRBAN
Opr. Dr. Arzum KALE
Opr. Dr. Makbule KESİCİ
Kemik İliği Nakli
Prof. Dr. Süleyman DİNÇER
Prof. Dr. Filiz BÜYÜKKEÇECİ
Kulak-Burun-Boğaz ve
Baş Boyun Cerrahisi
Prof. Dr. Alp DEMİRELLER
Opr. Dr. Nihan AKÇA
Opr. Dr. Evrim GÜLEÇ DOĞAN
Opr. Dr. Dilek SINMAZ
Mikrobiyoloji ve
Klinik Mikrobiyoloji
Uzm. Dr. İsmail AYDIN
Nöroloji
Prof. Dr. Aytekin AKYÜZ
Uzm. Dr. Burak PAKÖZ
Uzm. Dr. Ayfer AKALIN
Nefroloji
Uzm. Dr. Ebru SEVİNÇ OK
Nükleer Tıp
Uzm. Dr. Ebru ACAR
Ortopedi ve Travmatoloji
Prof. Dr. Erdal CİLA
Opr. Dr. Levent TAD
Opr. Dr. İbrahim AKEL
Medikal Onkoloji
Prof. Dr. Mehmet ALAKAVUKLAR
Uzm. Dr. Gürbüz GÖRÜMLÜ
Patoloji
Doç. Dr. Latife DOĞANAY
Psikolog
Nezahat BİNGÖL
Radyoloji
Uzm. Dr. Alper YÜKSEL
Uzm. Dr. Sabri Onur SUMAN
Uzm. Dr. Ali Osman EVLİCE
Uzm. Dr. Dilşat ÇAMLI
Romatoloji
Uzm. Dr. Tolga Enver YÜCETÜRK
Tüp Bebek (IVF) Merkezi
Opr. Dr. İsrael ARUH
Opr. Dr. Tayfun ÖZAYDIN
Üroloji
Doç. Dr. Ömer ÖGE
Opr. Dr. Uğur SARAÇOĞLU
Opr. Dr. H. Işık ÖZGÜ
Yenidoğan Yoğun Bakım
Uzm. Dr. İsmail Cengiz ÖZTÜRK
Kat Hekimliği
Dr. Aylin DURMUŞ
Dr. Ekim BIÇAKÇIOĞLU
Dr. Ece ZAMANER
Dr. Emrah GEZER
Dr. Elçin Yücebaş
Dr. Selçuk Onur DUYGU
Dr. Tunç PINAR
Dr. Semra DEMİRLİ
Beslenme ve Diyet
Dyt. Seda UŞARER
Eczacı
Ecz. Anıl ÖZYAMAN
Ecz. Ayşe Gizem KALYONCU
ANLAŞMALI KURUMLAR
ÖZEL KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
Ağız ve Diş Hastalıkları
Dr. Dt. Neslihan EFEOĞLU
Anestezi ve Reanimasyon
Uzm. Dr. Ayhan ÖNAL
Uzm. Dr. Ahmet SUBAŞI
Uzm. Dr. Erhan OLGUN
Uzm. Dr. Gökhan AYHAN
Uzm. Dr. Ali Han PİRİM
Beyin Cerrahisi
Prof. Dr. Kemal YÜCESOY
Opr. Dr. M. Vasfi YARADANAKUL
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Uzm. Dr. Süreyya PAKSOY
Uzm. Dr. Fatma TAD
Dermatoloji
Uzm. Dr. Fahrünisa UYAN
Uzm. Dr. Arzu GÖRGÜLÜ ERARSLAN
Endokrinoloji ve
Metabolizma Hastalıkları
Prof. Dr. Mehtap ÇAKIR
Prof. Dr. Mitat BAHÇECİ
Estetik ve Plastik Cerrahi
Opr. Dr. Kamil KILIÇ
Opr. Dr. Haluk MIDILOĞLU
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Uzm. Dr. Atilla AYRAL
Uzm. Dr. Atiye AYRAL
Gastroenteroloji
Prof. Dr. Ethem TANKURT
Uzm. Dr. Abdullah OKAN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Prof. Dr. Namık DEMİR
Opr. Dr. Barış PİLANCI
Kardiyoloji
Doç. Dr. Abdi SAĞCAN
Doç. Dr. Cevad ŞEKÜRİ
Kulak-Burun-Boğaz
Opr. Dr. Evrim GÜLEÇ DOĞAN
Opr. Dr. Dilek SINMAZ
Nöroloji
Prof. Dr. Aytekin AKYÜZ
Uzm. Dr. Burak PAKÖZ
Uzm. Dr. Ayfer AKALIN ÖY
Ortopedi ve Travmatoloji
Prof. Dr. Erdal CİLA
Doç. Dr. İbrahim AKEL
Opr. Dr. Levent TAD
Psikiyatri
Uzm. Dr. Mehmet HANCIOĞLU
Radyoloji
Uzm. Dr. Serap IŞLAK
Üroloji
Opr. Dr. Uğur SARAÇOĞLU
Opr. Dr. Hasan Işık ÖZGÜ
Danışman Piskolog
Şebnem TÜRKDALI
ÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ
ÖZEL SAĞLIK SİGORTA ŞİRKETLERİ
•Acıbadem Sağlık ve Hayat Sigortası
•AK Sigorta A.Ş.
•Allianz Hayat Sigorta A.Ş.
•Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi
•Axa Sigorta A.Ş. *
•Demir Hayat Sigorta A.Ş.
•Ergo Sigorta A.Ş.
•Groupama Sigorta A.Ş.
•Güneş Sigorta A.Ş.
•Mapfre Genel Sigorta A.Ş.
•Yapı Kredi Sigorta A.Ş.
BANKALAR
•Asya Katılım Bankası
•T.C. Merkez Bankası Emekli -Çalışan ( Hasta Ödemeli )
•TC. Ziraat Bankası & T.Halk Bankası Mensupları
•Türkiye Halk Bankası Emekli Sandığı Vakfı
•Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Vakfı
•Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O
•Türkiye İhracat Kredi bankası A.Ş.(Eximbank) (Hasta ödemeli)
•Türkiye İş Bankası A.Ş.
RESMİ KURUMLAR
•TBMM
ÖZEL KURULUŞLAR
•Amcor Tobacco Packaging İzmir Gravür Baskı San.Tic. A.Ş.
•Bakioğlu Holding A.Ş
•Dirinler Döküm ve Yedek Parça San. Tic. A.Ş.
•Dirinler Mak. San. ve Tic. A.Ş.
•Dirinler Sanayi Makinaları
•Galata Taşımacılık A.Ş
•SGR Turizm Eğitim Danışmanlık Tic.Ltd.Şti.
•TGE Grup Sigorta A.Ş.
•Özkar İnşaat Turizm Gıda Tekstil Özel Eğitim Kurumları San.Tic.Ltd.Şti
•İmbat Madencilik A.Ş.
Genel Cerrahi
Opr. Dr. Atilla ÖZER
Göğüs Hastalıkları
Uzm. Dr. Tayfun ÇAĞLAYAN
Göz Hastalıkları
Opr. Dr. Safiye CAN KÜÇÜKGÜL
Opr. Dr. Filiz KUZUM AKYOL
İç Hastalıkları
Uzm. Dr. Tuncay FİLİZ
Uzm. Dr. Tuğba EMÜROĞLU
Uzm. Dr. İnci OKAN
Kent Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi
ANLAŞMALI KURUMLAR
ÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ
ULUSLARARASI KURULUŞLAR
•AID Asistance
•Adac
•Amerikan Hastanesi Tricare İnternationaL SOS
•Axa Assistance
•Blue Cross Blue Shield
•Bupa International
•Companion Global Healthcare
•Europ Asistance
•International Health Insurance
•International Medical Group IMG
•J.Van Breda
•Marm Sağlık A.Ş.
•Redstar Marm
•Reise Extra
•Remed Assistance
•SOS International
•SOS International UK
•Seven Corners
VAKIF, DERNEK VE ODALAR
•Darüşşafaka
•Tire Ticaret Odası
•Edremit Ticaret Odası
CHECK - UP ANLAŞMALI KURUMLAR
•ABN Amro Bank
•Acıbadem Sigorta (Arkas, Delphi, Metro, Bosch,
Nestle, Denizbank, Generali, TEB, Havaş, Aras Kargo,
Tesco Kipa, Gates)
•Ak Sigorta (Alliance one, Kaltun madencilik,
İmperial Tobacco)
•Allianz Sigorta
•Allianz Sigorta (Petrol Ofisi)
•Anadolu Sigorta (General Motors, Alcon Grubu)
•Axa Sigorta
•Axa Sigorta (Multinet)
•BNP Paribas Cardif Emeklilik
•Boyner (Dr.Back-up)
•Citibank
•Demir Hayat Sigorta
•Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri
•Finansbank
•Garanti Emeklilik
•IBM Global Services
•IBM TÜRK
•Kimtaş
•Mapfre Yaşam (JTI,Hugo Boss, Vestel, Unilever,
İnci Holding, Global Bilgi)
•STMicroelectrics Türkiye
•Çimentaş
•İnterpartner
Inter Partner Asistance(IPA)
•AXA PPP
•Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketi
•Back-up Kişisel Sağlık Sistemi
•Bank Asya Platinium Card
•Benefit Card
•Benefit Global & Avivasa Hayat ve Emeklilik
•Benefit Global AIG-Card
•Cenoa Sigorta A.Ş Acil Tedavi Sigortası
•Dr.Back-up Kişisel Sağlık Sistemi
•Dr.Back-up
Kişisel Sağlık Sistemi & Fortisbank Kart
•Dr.Back-up Kişisel Sağlık Sistemi Temel
Sağlık Paketi Acil Tedavi Sigortası
•Güneş Sigorta Acil Tedavi Sigortası
•Halk Sigorta Acil Tedavi Sigortası
•IPA Card
•IPA Privilege Card
•Işık Sigorta A.Ş.Acil Tedavi Sigortası
•Life Center (Medikamed Sağlık)
•Life Guıde Card (TTI Grup)
•Life Partner Card
•MTA Grup
•Medline Sağlık Paketi ve Acil Tedavi Sigortası
•Metlife Emeklilik Acil Tedavi Sigortası
(Deniz Emeklilik)
•Metro Turizm Seyahat Organizasyon A.Ş.
•Ray Sigorta A.Ş.-Acil Tedavi Sigortası
•SBN Sigorta A.Ş. Acil Tedavi Sigortası
•Ticket Restaurant (IPA) Asistans Hizmetleri
•Türk Asisist Card
•Türk Ekonomi Bankası
•Zürich Sigorta A.Ş.&Zürih Sigorta
HSBC Acil Tedavi Sigortası
•Çek Cumhuriyeti Sigortalıları
•İNG Emeklilik Acil Tedavi Sigortası
CGM(Compu Group Medical Türkiye)
•Ace European Sigorta
•Ankara Sigorta
•Dubai Sigorta
•Eureko Sigorta
•Fortis Bank Sandık A.Ş
•Generali Sigorta
•HDI Sigorta (Ferdi Kaza ve Acil Sağlık)
•Halk Sigorta (Birlik)
•Ray Sigorta
•Sompo Japan Sigorta A.Ş.
•Ziraat Sigorta
ÖZEL KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
ÖZEL SAĞLIK SİGORTA ŞİRKETLERİ
•AK Sigorta A.Ş.
•Acıbadem Sağlık ve Hayat Sigortası A.Ş.
•Allianz Sigorta A.Ş.
•Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi
•Axa Sigorta A.Ş.
•Demir Hayat Sigorta A.Ş.
•Ergo İsviçre Sigorta A.Ş.
•Groupama Sigorta A.Ş.
•Güneş Sigorta A.Ş.
•Mapfre Genel Yaşam Sigorta A.Ş.
•Yapı Kredi Sigorta A.Ş.
BANKALAR
•Asya Katılım Bankası
•T.C. Merkez Bankası Emekli-Çalışan (Hasta Ödemeli)
•TC. Ziraat Bankası & T.Halk Bankası Mensupları Emekli ve
•Yardım Sandığı Vakfı
•Türkiye Halk Bankası Emekli Sandığı Vakfı
•Türkiye Sınai Kalkınma Bankası
•Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O
•Türkiye İş Bankası
ULUSLARARASI KURULUŞLAR
•AID Asistance
•Amerikan Hastanesi Tricare International SOS
CGM(COMPU GROUP MEDİCAL TÜRKİYE)
•Ace European Sigorta
•Ankara Sigorta
•Dubai Sigorta
•Eureko Sigorta
•Fortis Bank Sandık A:Ş.
•Generali Sigorta
•HDI Sigorta (Ferdi Kaza ve Acil Sağlık)
•Halk Sigorta (Birlik)
•Ray Sigorta
•Sompo Japan Sigorta A.Ş.
•Ziraat Sigorta
VAKIF, DERNEK VE ODALAR
•Darüşşafaka
•Edremit Ticaret Odası
KENT ULAŞIM
ÖZEL KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
RESMİ KURUMLAR
•TBMM
CHECK-UP ANLAŞMALI KURUMLAR
•ABN Amro Bank
•Ak Sigorta
•Allianz Sigorta
•Allianz Sigorta(Petrol Ofisi)
•Anadolu Sigorta
•Axa Sigorta
•Axa Sigorta (Multinet)
•BNP Paribas Cardif Emeklilik
•Boyner (Dr.Back-up)
•Citibank
•Demir Hayat Sigorta
•Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri
•Finansbank
•Garanti Emeklilik
•Groupama Sigorta (İmperila Tobacco)
•IBM Global Services
•IBM TÜRK
•Kargo,Tesco Kipa,Gates
•Mapfre Genel Yaşam (JTI, Hugo Boss, Vestel, İnci Holding, Global Bilgi)
•StMicroelectrics Türkiye
•Çimentaş
•Interpartner
ÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ
ÜCRETSİZ SERVİS GÜZERGÂHLARIMIZ
Ücretsiz ring servislerimiz, 7’den 70’e tüm İzmirlileri
bir an önce sağlığına kavuşturmak için hazır bekliyor.
Hasta servislerimizin KONAK-KARŞIYAKA-BORNOVA’dan
kalkış ve hastanemizden dönüş saatleri aşağıdadır.
SERVİS KALKIŞ SAATLERİ (09:30 – 13:30)
(KONAK-BORNOVA-KARŞIYAKA-KENT HASTANESİ)
SERVİS DÖNÜŞ SAATLERİ (12:30)
(KENT HASTANESİ-KARŞIYAKA-BORNOVA-KONAK)
1.Güzergâh (Konak-Kent Hastanesi)
• Konak (Sabancı Kültür Merkezi)
• Emekli Sandığı Bölge Müdürlüğü Otobüs Durağı
• Fevzi Paşa Bulvarı Hisarönü Camisi Durağı
• Basmane Şifa Hastanesi Önü
• Fuar 9 Eylül Kapısı Önü
• Fuar Montrö Kapısı Önü
• Fuar Lozan Kapısı Önü
• Alsancak Garı Otobüs Durağı
• Tariş Genel Müdürlüğü Otobüs Durağı
• Bayraklı Üst Geçit
• Soğukkuyu Türk Petrol Önü
• Seza Eczanesi Önü
• KENT HASTANESİ
2.Güzergâh (Bornova-Kent Hastanesi)
• Bornova Otogar
• Canım Öğretmenim Parkı Önü
• Merkez Migros Önü
• Hükümet Konağı Önü
• Hilal İlköğretim Okulu Önü
• Peterson Köşkü Önü
• Şok Mağazası Önü
• Özkanlar Migros Önü
• Tansaş Önü
• Bayraklı Smyrna Meydanı
• Karşıyaka Yalı Caddesi
• KENT HASTANESİ
* Hasta servislerimiz sadece belirtilen duraklardan
yolcu alır ve durak haricinde durmaz.
Not: Pazar günleri servis hizmetimiz bulunmamaktadır.
ÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ
ı
vaalan
Eski Ha
Yolu
An
ad
ol
u
İzm
ir-
Ca
d
.(
Al
tın
yo
l
M
en
em
en
)
De
m
Mavişehir
ğı
Yonca Kavşa
iry
ol
Çevre Yolu
akkale
Aydın / Çan
u
Kavşağı
İstasyonaltı
An
Kipa Çiğli
ad
ol
u
Ca
d
.(
Al
tın
yo
l
)
rı
ulva
vB
aye
Dud
Sasalı
Mavişehir
Karşıyaka
Bornova
Aksoy
Recidence
ÖZEL KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ
Yolu
)
(Kor
don
ros
Mig
Kapalı Otopark
KENT
ŞIYA
KAR
Alsancak
Garı
desi
Kıbrıs Ş
e
Atat
ür
hitleri C
ad.
k Cad
KA/
Alsancak
Vapur
İskelesi
Plevnaerı
Bulv
inç
Seavnesi
t
Pas
ı
var
Bul
Şair Eşref Bulvarı
aşa
P
t
Tala
OVA
N
R
BO
SUDOKU
9
3 2
5 6 2 4
8 1
6
5 6 8
7 8
3 2
4 5
8
9 4
6 3
6
2 5 7 9
7 4
8
1
4
8 1
9
7
3 2
6 8 9
3 4
1
5 2
4 3
Nasıl oynanır?
Japonca "Sayılar TEK olmalı" anlamına gelen "Suuji wa
dokishin ni kag" kelimelerinin kısaltması olan Sudoku,
günümüzde Asya'dan, Avrupa ve Kuzey Amerika'ya da yayılan
oldukça popüler bir oyundur.
Oyunun amacı dokuzar hücreden oluşan 9 eşit kutuya
bölünmüş bir alan üzerinde sayıları tekrar etmeyecek şekilde
dizmeyi başarmak. Her satır ve sütunda 1'den 9'a kadar olan
sayıları sadece bir kez kullanarak dizmeniz gerekiyor. Aynı
şekilde çizgilerle ayrılmış her kutu içerisinde de 1'den 9'a
kadar olan sayılar 1 kez kullanılmak zorundadır.
Oynama Yöntemleri
Oyun sırasında sayıları tahmin etmek yerine sadece emin
olduğunuz sayıları işaretlemeniz daha mantıklıdır. Her
Sudoku'nun sadece bir çözümü vardır ve bu çözümü tahmin
ederek bulmak neredeyse imkânsızdır. Bunun yerine
bulmacada yüklü gelen sayıları kullanarak diğer bir sayının
nerelerde olamayacağı ya da nerede olması gerektiğini
saptamak daha mantıklı ve kolaydır veya koyacağınız sayıyı
yazmadan önce kafanızdan yazmış gibi davranarak deneyin
eğer yanlış sayı ise başka bir sayıyı deneyin sudokuda sağdan
sola yukarıdan aşağıya aynı kutu içerisinde aynı rakam
bulunmamalıdır.
6
3
1
2
5
6
9
4
5
4
2
6
8
1 3 9
6 5 8 3
1 6 8
3 9 54
4
5
8 7 2
2 4 81
2 3 7
9 1
3
8
6
3
7 1
2
9
5 2
7 1
9
8 6
7
9
Kendinize
yeni bir sayfa açmaya
ne dersiniz?
Kent Hastanesi,
hepimizden önce
çocuklarımızın
hastanesi!
Çünkü, çocuklarımız,
hepimizin geleceği!
Kent Hastanesi’nin • Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü • Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi
çocuklara özel • Çocuk Acil Servis Hizmeti • Çocuk Nörolojisi Bölümü • Çocuk Cerrahisi Bölümü
bölümleri • Çocuk Kardiyolojisi Bölümü • Karaciğer Nakil Bölümü • Çocuk Gastroenterolojisi
KENT HASTANESİ 8229/1 Sokak No:56 35580 Çiğli-İZMİR
Tel: (0232) 386 70 70 (pbx) • Faks: (0232) 386 70 71
www.kenthospital.com
www.kenttipmerkezi.com
/KentSaglikGrubu
/kentsaglikgrubu

Benzer belgeler

İndir - İzmir - Kent Hastanesi

İndir - İzmir - Kent Hastanesi Katkıda Bulunanlar Özlem ÜNLÜ Sertan GÜNTAÇ Serdal PEKEY Derya CÖMERT Ali DOĞAN Şehriban ARSLAN

Detaylı

14. Sayı - Mağusa Tıp Merkezi

14. Sayı - Mağusa Tıp Merkezi renkli süs bitkilerini tercih edin.

Detaylı

mplant yöntemi - Central Hospital

mplant yöntemi - Central Hospital Ortopedist sayımızı da artırdık, artık atroskopi ameliyatlarını da Tıp Merkezi’mizde yapacağız. Çocuk psikiyatrisi, diş kliniği dahil hem her branşta uzman hekim kadrosu hem de teknolojik donanımla...

Detaylı