kongre takvimi - Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi

Transkript

kongre takvimi - Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
Bilgisayar-Destekli İlaç Tasarımı (İlaç Tasarımında İn siliko Yöntemler)
Medisinal Kimya, Yeni İlaç Keşfi ve Ar-Ge’de:
Yeni Teknoloji, Metot ve Yöntemler
Doğal Ürünler
Fermantasyon
Organik Sentez
Jenerik İlaç Ar-Ge’si
İlaç Kimyası ve Üretiminde Yeni Renk: Yeşil Kimya
Genomiks / Proteomiks / Metabolomiks / Medikal Biyoistatistik Klinik çalışmalar:
Etik Konular
Biyoyararlanım / Biyoeşdeğerlik Çalışmaları
Farmakodinamik ve Farmakokinetik Bulguların Analizi
İlaç Üretimi Proses Geliştirme ve Optimizasyonu
Bildiri Özetlerinin Son Teslim Tarihi :
Bildiri Kabulünün Duyurulması :
İndirimli Kayıt Ücreti Son Ödeme Tarihi :
Kesin Programın Duyurulması :
Reklam ve Sergi Alanının Son Katılım Tarihi :
İlaçta Formülasyon Çalışmaları
Kontrollü İlaç Salım Sistemleri
İlaçta Kalite Tasarımı (QbD)
İlaçta Analitik Yöntemler:
Metot Geliştirme ve Validasyon
Stress-Testleri ve Stabilite Çalışmaları
Hibrit Analitik Metotlar (Hyphenated Analytical Techniques)
Biyobenzer İlaçlar, Aşılar ve Üretim Teknolojileri / Monoklonal
Antikorlar Nanoteknoloji
Nanobiyoteknoloji
Yetim İlaçlar ve Bireysel İlaç Tedavisi Patent
Drug Master File / Ruhsatlandırma
14 Şubat 2016 Pazar
21 Şubat 2016 Pazar
02 Mart 2016 Pazartesi
(Mesai saati bitimine kadar)
28 Şubat 2016
17 Mart 2016 Perşembe
(Gece Saat 00:00’a kadar)
http://kimyager.ilackongresi.org/
KONGRE
TAKVİMİ
Bu Kongre Bir “KİMYAGERLER DERNEĞİ” Organizasyonudur
İlaç Tasarımı ve Keşfinde Akademik ve Endüstriyel Stratejiler
S a l i h D e n l i 0 ( 5 3 0 ) 4 9 2 2 1 14
KONU BAŞLIKLARI
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve
Standardizasyonu Kongresi
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
KONGRE BAŞKANI
Murat ACEMOĞLU, Novartis, İsviçre
KONGRE BAŞKAN YARDIMCILARI
Ramazan ALTUNDAŞ, Atatürk Üniversitesi
Nüket ÖCAL, Yıldız Teknik Üniversitesi
Mutlu TOPAL, Keymen İlaç
BİLİMSEL KOORDİNATÖR
Mustafa GÜZEL, İstanbul Medipol Üniversitesi
Mahmut ÖZBEK, World Medicine İlaç A. Ş.
Rana SANYAL, Boğaziçi Üniversitesi
KONGRE GENEL SEKRETERİ
İkram CENGİZ
KONGRE KOORDİNATÖRÜ
Mustafa TEKOĞLU, Kimyagerler Derneği
ORGANİZASYON KOMİTESİ
Prof. Dr. Esvet AKBAŞ, Yüzüncü Yıl Üni.
Prof. Dr. Öztekin ALGÜL, Mersin Üni.
Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK, KTÜ
Prof. Dr. Hakan DAL, Anadolu Üni.
Prof. Dr. Safiye ERDEM, Marmara Üni.
Prof. Dr. Yavuz ERGÜN, Dokuz Eylül Üni.
Prof. Dr. Turan ÖZTÜRK, İTÜ
Prof. Dr. Hasan SEÇEN, Atatürk Üni.
Prof. Dr. Nefise Ülkü K. YAVAŞOĞLU, Argefar,
Ege Üni.
Prof. Dr. Çiğdem YOLAÇAN, Yıldız Teknik Üni.
Doç. Dr. Metin AK, Pamukkale Üni.
Doç. Dr. Tuncer ASLAN, Koçak Farma İlaç ve Kimya
Sanayi
Doç. Dr. Kadir AY, Celal Bayar Üni.
Doç. Dr. Ali ÇAĞIR, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Doç. Dr. Ahmet Ceyhan GÖREN, TÜBİTAK-UME
Doç. Dr. Mustafa Selman YAVUZ, Selçuk Üni.
Y. Doç. Dr. Ali ALKAN, KTÜ
Y. Doç. Dr. Serdar BURMAOĞLU, Erzincan Üni.
Y. Doç. Dr. Özgül Persil ÇETİNKOL, ODTÜ
Y. Doç. Dr. Hayrettin Ozan GÜLCAN, Doğu Akdeniz Üni.
Y. Doç. Dr. Şaziye Sezin PALABIYIK, Atatürk Üni.
Y. Doç. Dr. Nursabah SARIKAVAKLI, Adnan Menderes Üni.
Dr. Selçuk ALTUN, Marmara Üni.
Dr. Esen Bellur ATİCİ, Deva Holding A. Ş.
Dr. Melike FIRLAK, Kemerburgaz Üni.
Dr. Tayfun OLTULU, Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic.
Büşra Öztürk AYDIN, Atatürk Üni.
Nurşah Ömeroğlu ÇETİNKAYA, NER Medikal Araştırma
Esin ÇINAR, Kimyagerler Derneği
Kader ÇÖMLEKÇİ, Onko Koçsel İlaç Sanayi
Fatih Mehmet GÜNER, Kimyagerler Derneği Marmara
Şubesi
Serdar KASAP, Kimyagerler Derneği
Adnan KAYABAŞLI, Bilim İlaç
Ömer SÜRMEN, Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic.A. Ş.
Vildan TÜZER, Atabay İlaç Sanayi
Mevlüt YILDIRIM, Novagenix
Yücel YILDIRIM, Kimyagerler Derneği Marmara Şubesi
Emine YURTOĞLU, Atatürk Üni.
BİLİM KURULU
Prof. Dr. Erden BANOĞLU, Gazi Üni.
Prof. Dr. Erdal BEDİR, Ege Üni.
Prof. Dr. İbrahim DEMİRTAŞ, Çankırı Karatekin Üni.
Prof. Dr. Belma GÜMÜŞEL, Hacettepe Üni.
Prof. Dr. Bülent GÜMÜŞEL, Hacettepe Üni.
Prof. Dr. Yunus KARA, Atatürk Üni.
Prof. Dr. Ercüment KARASULU, Argefar, Ege Üni.
Prof. Dr. Nesrin Gökhan KELEKÇİ, Hacettepe Üni.
Prof. Dr. Tijen ÖNKOL, Gazi Üni.
Prof. Dr. Hasan ÖZDEMİR, Atatürk Üni.
Prof. Dr. Tuncel ÖZDEN, Üsküdar Üni.
Prof. Dr. Fethi ŞAHİN, Doğu Akdeniz Üni.
Prof. Dr. Yücel ŞAHİN, Yıldız Teknik Üni.
Prof. Dr. Gülaçtı TOPÇU, Bezmiâlem Vakıf Üni.
Prof. Dr. Sabri ULUKANLI, Korkut Ata Üni.
Prof. Dr. Nurettin YAYLI, KTÜ
Prof. Dr. Kemal YELEKCİ, Kadir Has Üni.
Prof. Dr. Mustafa YILMAZ, Selçuk Üni.
Prof. Dr. Metin ZORA, ODTÜ
Doç. Dr. Gülşah ŞANLI, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Doç. Dr. Ali TÜRKAN, Gebze Teknik Üni.
Y. Doç. Dr. Ahmet Tarık BAYKAL, Medipol Üni.
Y. Doç. Dr. Şebnem Eşsiz GÖKHAN, Kadir Has Üni.
Y. Doç. Dr. Nurinnisa ÖZTÜRK, Atatürk Üniversitesi
Dr. Mustafa ADIYAMAN, Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic.
Dr. Bülent ATABAY, Atabay İlaç Sanayi
Dr. Bekir KARLIĞA, Deva Holding A. Ş.
Dr. Cem KOÇAK, Koçak Farma İlaç ve Kimya Sanayi
Dr. Mustafa KÖKTÜRK, Fargem
Dr. Sadettin ÖZTÜRK, MassBiologics, Boston, USA
Dr. Ömer REİS, Ulkar Kimya
Dr. Yaşar Lütfü ŞEN, Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic.
Eren ÇAŞKURLU, Sanofi
Rana KUNT, Tüm Ekip İlaç
Koray TANRIVER, Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic. A. Ş.
Alper URAS, GE Helthcare Life Sciences
Değerli Kongre Katılımcıları,
“4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, Üretimi ve Standardizasyonu
Kongresi”nde sizleri de aramızda görmekten mutluyuz.
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen kongremiz gelen öneriler doğrultusunda İlaç Tasarımı ve
Keşfinde Akademik ve Endüstriyel Stratejiler, Medisinal Kimya, Yeni İlaç Keşfi, Jenerik
İlaç Ar-Ge’si,İlaç Kimyası ve Üretiminde Yeni Renk: Yeşil Kimya, Genomiks / Proteomiks
/ Metabolomiks / Medikal Biyoistatistik, İlaç Üretimi Proses Geliştirme ve Optimizasyonu,
Biyobenzer İlaçlar, Aşılar ve Üretim Teknolojileri, /Monoklonal Antikorlar Nanoteknoloji,
Nanobiyoteknoloji, Yetim İlaçlar ve Bireysel İlaç Tedavisi Patent, Drug Master File /
Ruhsatlandırma gibi geniş bir spektrumda hazırlanarak, ilaç alanına yönelik kamu/özel
sektör uzman ve temsilcileri ile endüstri ve akademik kuruluşlarda araştırmalar yapan
bilim insanlarını ve yasa/yönetmelik uygulayıcılarını bir araya getirmiştir. Ayrıca, ilaç
hammadde tedarikçileri ile sektöre hizmet veren, ekipman ve bilişim hizmetleri sunan kişi
ve kuruluşlar da sergileriyle veya izleyici olarak kongremizde yer almışlardır.
Ülkemizde ilaç firmalarında ilaç araştırmaları, ürge çalışmaları, ruhsatlanma, üniversite
işbirliği henüz tam olarak yeterli şekilde verimli olarak ilerleyememektedir. Daha verimli
ve etkin bir şekilde katkıda bulunabilmek için, bu alanda çalışan kamu/özel sektör uzman
ve temsilcileri ile endüstri ve akademik kuruluşlarda araştırmalar yapan bilim insanlarını
ve yasa/yönetmelik uygulayıcıları bir araya getirilerek fikir ve birikimlerin paylaşılması için
ortam oluşturulmaktadır.
Kongremize sponsor olarak katkıda bulunan bütün kuruluşlara ve kongremizi
onurlandıran siz değerli katılımcılara en içten teşekkürlerimizi sunarız.
Saygılarımızla
Organizasyon Komitesi
KONUŞMACILARIMIZ
Açılış Konuşmaları
Doç. Dr. Osman Arıkan NACAR
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı
Ali ARPACIOĞLU
İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Dr. Hakkı GÜRSÖZ
İlaç ve Eczacılık Başkan Yardımcısı
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu
Dr. Ali Sait SEPTİOĞLU
Tıbbi Cihaz ve Kozmetik Ürünler Başkan Yardımcısı
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu
Hülya Öztoprak YILMAZ
Ar-Ge ve Yenilik Destekleri Etki ve Değerlendirme Dairesi Başkanı
T. C. Bilim ve Teknoloji Gn. Müd.
Turgut TOKGÖZ
İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Genel Sekreteri
Davetli Konuşmacılar
Prof. Dr. Öztekin ALGÜL, Mersin Üniversitesi
Prof. Kadir ASLAN, Morgan State University, Baltimore, USA
Prof. Metin BALCI, ODTÜ
Prof. Erden BANOĞLU, Gazi Üniversitesi
Prof. Dr. Safiye ERDEM, Marmara Üniversitesi
Prof. Dr. Herbert WALDMANN, Max Planck Institute, Dortmund, Germany
Doç. Dr. Murat ACEMOĞLU, Novartis, Basel, Switzerland
Doç. Dr. Arif KIVRAK, Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Doç. Dr. Mehmet DOĞAN, Merck, Germany
Y. Doç. Dr. Tarık BAYKAL, Medipol Üniversitesi
Y. Doç. Dr. Fikret BÜYÜKKAYA, İstanbul Üniversitesi
Y. Doç. Dr. Şebnem G. EŞSİZ, Kadir Has Üniversitesi
Dr. Aslihan AKKAR-SCHENKL, Staeger & Sperling, Munich, Germany
Dr. Guido KOCH, Novartis, Basel, Switzerland
Dr. Mustafa KÖKTÜRK, Fargem
Dr. Sadettin ÖZTÜRK, OzBio LLC, USA
Dr. Esen BELLUR ATİCİ, Deva
Y. Doç. Persil ÇETİNKOL, ODTÜ
Dr. Yaşar Lütfü ŞEN, Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic.
Yılmaz KARAMÜRSEL , Zentiva Sağlık Ürünleri San. ve Tic.
KONGRE PROGRAMI
17 Mart 2016, Perşembe - Miletus
17:30-17:40
Prof. Dr. Ramazan ALTUNDAŞ
Atatürk Üniversitesi
17:40-17:45
Mustafa TEKOĞLU
Kimyagerler Derneği Genel Başkanı
17:45-18:15
Ali ARPACIOĞLU
İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
18:15-18:45
Dr. Hakkı GÜRSÖZ
İlaç ve Eczacılık Başkan Yardımcısı
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu
T. C. Sağlık Bakanlığı
18:45-20:30
Akşam Yemeği – Efes Restaurant
20:30-21:30
Açılış Kokteyli - Sunset
18 Mart 2016, Cuma - Miletus
1. Oturum
Oturum Başkanı: Dr. O. Mutlu TOPAL
09:00-10:30
Sorunlar ve Çözüm Önerileri
09:00-09:30
Hülya Öztoprak YILMAZ
Ar-Ge ve Yenilik Destekleri Etki ve Değerlendirme Dairesi
Başkanı
Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü
T. C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
İlaç ve Kimya Sektörüne Yönelik Ar-Ge Strateji ve Politikaları
09:30-10:00
Dr. Ali Sait SEPTİOĞLU
Tıbbi Cihaz ve Kozmetik Ürünler Başkan Yardımcısı
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu
T. C. Sağlık Bakanlığı
10:00-10:30
Dr. Hakkı GÜRSÖZ
İlaç ve Eczacılık Başkan Yardımcısı
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu
T. C. Sağlık Bakanlığı
İlaç ve Kimya Sektörüne Yönelik Ar-Ge Strateji ve Politikaları
10:30-11:00
Çay-Kahve Arası
2. Oturum
Oturum Başkanı: Turgut TOKGÖZ
11:00-11:20
Dr. Bülent ATABAY, Atabay Kimya San. ve Tic.
Türkiye'de İlaç Sanayi ve İlaç Hammaddesi Üretiminin Önemi
11:20-12:00
Soru-Cevap
12:00-12:30
Plaket Töreni
12:30-14:00
Öğle Yemeği – Efes Restaurant
3. Oturum
Oturum Başkanı: Doç. Dr. Rana SANYAL
14:00-14:50
Prof. Dr. Herbert WALDMANN, Max Planck Institute, Dortmund,
Germany
Biology Oriented Synthesis
14:50-15:10
Yrd. Doç. Dr. Persil ÇETİNKOL, Orta Doğu Teknik Üniversitesi
G-Dörtlü Sarmal Yapısına Sahip Telomerik DNA Dizinleri ile
Azasiyaninlerin Etkileşimleri
15:10-15:30
Doç. Dr. Arif KIVRAK, Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Tiyeno[c]karbazol Türevlerinin Sentezi ve Türevlendirilmesİ
15:30-16:00
Çay-Kahve Arası
4. Oturum
16:00-16:50
Oturum Başkanı: Prof. Dr.Turan ÖZTÜRK
Prof. Dr. Metin BALCI, Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Altın katalizörlüğünde ve NaH-Destekli Alkin Siklizasyonu: Yeni İskelet
Yapılarına Sahip Heterosiklik Bileşiklerin Tasarımı ve Sentezi
16:50-17:20
Dr. Yaşar Lütfü ŞEN, Zentiva Sağlık Ürünleri
İlaç Endüstrisinde Sorunların Kök-neden Analizi için bir FT-NIR
Çözümü
17:20-17:50
Dr. Aslıhan AKKAR-SCHENKL, Staeger & Sperling, Munich,
Germany
Patenting Inventions in Medicine and Pharmacy under EPC
17:50-18:10
Yrd. Doç. Dr. Özlem DİLEK, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi
Hücre içi hedefe yönelik spesifik işaretlemede yüksek verim ve
biyouyumlu “click” biyoortogonal kataliz reaksiyonu
18:10-18:30
Yrd. Doç. Dr. Mustafa KAZANCIOĞLU, Kars Kafkas Üniversitesi
Kovalent Modifikasyon: Nötral Oxetanyl Sulfoxide ile İlaçların
Sudaki Çözünürlüğünün Arttırılması
18:30-19:30
Akşam Yemeği - Efes Restaurant
19:30-21:30
Poster Sunumları – Royal Hall
19 Mart 2016, Cumartesi
5. Oturum
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Metin ZORA
09:00-09:50
Dr. Guido KOCH, Novartis, Basel, Switzerland
Industrial Strategies for Drug Discovery
09:50-10:10
Yrd. Doç. Dr. A. Tarık BAYKAL, Medipol Üniversitesi
Discovering Neurological Disease Genesis And Progression
Through Proteomics Analysis
10:10-10:30
Tuğba Taşkın TOK, Gaziantep Üniversitesi
Nitroredüktaz - Nitro Substitüe İlaç öncü Birleşimlerinin
Farmakofor Analizi
10:30-11:00
Çay-Kahve Arası
6. Oturum
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Tuncel ÖZDEN
11:00-11:30
Dr. Mustafa KÖKTÜRK, Nobel İlaç
Stabilite Göstergeli Analitik Metotlar
11:30-12:00
Dr. Esen Bellur ATİCİ, Deva
Quantitative Determination of Two Polymorphic Forms of
Imatinib Mesylate
12:00-12:30
Yılmaz KARAMÜRSEL, Zentiva Sağlık Ürünleri
İlaç Sanayinde Yetenek Yönetimi
12:30-14:00
Öğle Yemeği - Efes Restaurant
7. Oturum
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Hasan ÖZDEMİR
14:00-14:30
Dr. Sadettin ÖZTÜRK, OzBio LLC, USA
Opportunities, Challenges, and Strategies for Developing Biosimilars
in Turkey
14:30-14:50
Yrd. Doç. Dr. Nil Ertekin BİNBAY, Dicle Üniversitesi
Ibuprofen İle COX1 Enzimine Ait STD-NMR Spektrumunun
Satürasyon Zamanına Bağlılığı
14:50-15:10
Yrd. Doç. Dr. Nurinnisa ÖZTÜRK, Atatürk Üniversitesi
Terapötik İlaç Düzeyi İzlem Laboratuvarımızın İmmunsupresif
İlaç Düzeyleri
15:10-15:30
Yrd. Doç. Dr. Fikret BÜYÜKKAYA, İstanbul Üniversitesi
Radyofarmasötikler: F-18 bileşikleri ve PET Görüntüleme
15:30-16:00
Çay-Kahve Arası
8. Oturum
Oturum Başkanı: Prof. Çiğdem YOLAÇAN
16:00-16:30
Prof.Dr. Safiye ERDEM, Marmara Üniversitesi
Bilgisayar-Destekli İlaç Tasarımı: Yüksek Antioksidan Aktiviteye
Sahip Yeni Kumarin Türevleri ile Kantitatif Yapı-Aktivite İlişkileri
ve Moleküler Doking
16:30-17:00
Prof.Dr. Erden BANOĞLU, Gazi Üniversitesi
Lökotrien Biyosentezini Engelleyen Yeni FLAP İnhibitörlerinin Keşif
ve Geliştirilmesi: Farmakofor Temelli Tasarım ve Medisinal
Kimya Stratejileri
17:00-17:15
Yrd. Doç. Dr. Selma BAL, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Karbazol Temelli Ligandların ve Komplekslerinin
Sentezi, Karakterizasyonu ve Antibakteriyel özelliklerinin İncelenmesi
17:15-17:30
Yrd. Doç. Dr. Yusuf YILMAZ, Gaziantep Üniversitesi
Ftalosiyaninlerin Fotodinamik Terapi Uygulamaları
17:30-17:45
Dr. Cevher Gündoğdu HIZLIATEŞ, Dokuz Eylül Üniversitesi
Karbazol Grubu İçeren Ariliden Karbohidrazit Türevlerinin Sentezi
17:45-18:00
Yrd. Doç.Dr. Nimet BALTAŞ, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
Bal, Polen ve Propolis Örneklerinin İn-vitro Olarak Antioksidan,
Anti-üreaz ve Anti-ksantin oksidaz Özelliklerinin İncelenmesi
18:00-18:20
Doç. Dr. Evren Alğın YAPAR, T. C. Sağlık Bakanlığı
Sınır Ürünler ve Yasal Değerlendirmeleri
18:30-20:00
Akşam Yemeği - Efes Restaurant
19:30:-21:30
Poster Sunumları – Royal Hall
20:00-21:30
Özel Oturum – Miletus
Prof. Dr. Öztekin ALGÜL, Mersin Üniversitesi
Rastlantıdan Tasarıma İlaç Geliştirme-I
20 Mart 2016, Pazar
9. Oturum
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK
09:00-09:30
Prof. Dr. Kadir ASLAN, Morgan State Uni., Baltimore, USA
İlaç Tasarımı ve Geliştirilmesinde Yeni Oyuncular: Mikrodalgalar
ve Nano-parçacıklar
09:30-10:15
Yrd. Doç. Dr. Şebnem G. EŞSİZ, Kadir Has Üniversitesi
Sinir Gazlarının İnsan Asetilkolin Esteraz Enzimi Üzerindeki
Yapısal Etkileri
10:15-10:30
Sabiha DEMİRCİ, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
ConA/PEG-DA Kompozit Hidrojellerin Anti-Kanser İlaçların
Kontrollü Salımında Kullanımının Araştırılması
10:30-11:00
Çay-Kahve Arası
10. Oturum
Oturum Başkanı: Dr. Tayfun OLTULU
11:00-11:15
Yrd. Doç. Dr. Süleyman AKOCAK, Adıyaman Üniversitesi
Piridinyum Benzolamid Türevlerinin Sentezi, Karbonik Anhidraz
Enzim İnhibisyon Testleri Ve Bu Bileşiklerin Hipoksik Tümörler
Üzerine Etkileri
11:15-11:30
Yrd. Doç. Dr. Ceylan HEPOKUR, Cumhuriyet Üniversitesi
Gümüş Nanopartikülere Bağlı Kapesitabin’in Meme Kanseri Hücre
Serisi Üzerinde Antiproliferatif ve Proapoptotik Etkinliklerinin
İncelenmesi
11:30-11:45
Arife Pınar EKİNCİ, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
Cancur Eriğinin (Prunus domestica L.) Antioksidan
Özelliğinin İncelenmesi
11:45-12:00
Yrd. Doç. Dr. Esra DİLEK, Erzincan Üniversitesi
Maclura Pomifera Bitkisinden İzole Edilen Pomiferin Maddesinin
Ratlarda İndometazin ile Oluşturulan Gastrik Hasar Üzerine
Etkilerinin Araştırılması
12:00-12:15
Dr. Süleyman ÖZAKIN, Dicle Üniversitesi
Moleküler Network Analizleri ile Salinispora İzolatı Genomlarında
Yeni Doğal Ürün Gen Kümelerinin Taranması
12:15-12:30
Yrd. Doç. Dr. Şule CEYLAN, Artvin Çoruh Üniversitesi
Nalidiksik Asit İçeren Bazı Bileşiklerin Sentezi ve
Antimikrobiyal Aktivitelerinin İncelenmesi
12:30-14:00
Öğle Yemeği - Efes Restaurant
14:00-15:00
Değerlendirme Oturumu-Poster Ödülleri
Kapanış
Posterler kongre boyunca asılı kalacaktır. Poster tartışmaları programda belirtilen zaman
aralığında ve diğer aralarda yapılacaktır. Poster Ödülleri “Değerlendirme Oturumu”dan
sonra verilecektir.
POSTER PROGRAMI
POSTER
YAZAR
NO
P1
İbrahim KELEŞ
P2
Funda ÖZDEMİR
P3
Aykut KUL
P4
Anwar YOUSSEF
P5
P6
Seda FANDAKLI
Seda FANDAKLI
İlker Ümit
KARAYİĞİT
P7
P8
İmren BAYIL
P9
Yeşim POLAT
TOPÇU
P10
Burak TÜZÜN
P11
Aslı KÖROĞLU
Kemal
SOLAKYILDIRIM
P12
P13
Burak KUZU
P14
Kadir AY
Evren ALĞIN
YAPAR
Evren ALĞIN
YAPAR
P15
P16
P17
Elif ÖZDEMİR
P18
Ceylan HEPOKUR
P19
Sibel DİKMEN
P20
Mehmet AY
P21
Aylin KÖSELER
BAŞLIK
İyon Duyarlı ve Floresans Özelliğe Sahip Organik Sensörün
Tasarlanması, Sentezi ve Uygulamaları
N-Heterosiklik Karben Öncülleri Olarak Benzimidazolyum
Tuzlarının Sentezi Karakterizasyonu ve Üreaz İnhibisyonu
Üzerindeki Etkisi
İdrar Örneklerinde Morfinin Biyoanalitik Yöntem Validasyonu
PDT Uygulamaları İçin Suda Çözünür Tetra Non-periferal
Ftalosiyaninlerin Sentezi ve Fotofizikokimyasa Özelliklerinin
İncelenmesi
Kalkon Oksimlerin Sentezi, alfa-Glukozidaz ve Lipaz İnhibisyonları
Pirimidin Bileşiklerinin Kalkonlardan Sentezi ve Biyolojik Aktiviteleri
Kiral Ligandların Sentezi ve Katalitik Tepkimelerde Elektronik ve
Sterik Etkilerinin İncelenmesi
Biyouyumlu Metal Organik Yapılar Olan MIL-101 Ve UMCM-1
Moleküllerinin Modellenmesi ve İlaç Taşınmasındaki Rolü
Antiagregan Etkili Klopidogrel Bisülfat'ın HPLC Yöntemi İle
Safsızlık Tayini
4D-QSAR EC-GA Metodu İle Pridin Karboksilik Asit Bileşik
Serisinin Farmakofor Grubunun Belirlenmesi Ve Biyoaktivite
Hesabı
2,3-Dietiniltiyofen Türevlerinin Sentezi
Karbonhidratların Aşırı Duyarlı Ölçülmesi İçin Yeni Yöntem: GlycoqPCR
Fe+3 İyonlarına Duyarlı Fluorometrik Organik Sensörün
Tasarlanması, Sentezi ve Canlı Hücrelerde Fe+3 Tayininde
Kullanılması
α- ve β- Kloraloz Türevi 1,4-Dihidropiridinlerin Sentezi
Sağlık Alanında 3D Yazıcı Teknolojisinin Kullanımı
Farmasötik Kalite Sistemlerinde Ölçek Büyütme ve Teknoloji
Transferi
Development and Validation of Sensitive Spectrophotometric
Method for the Determination of Sultamicillin Tosylate Dihydrate in
Pure and Pharmaceutical Preparations
Poli(HEMA/Akrilamid/İtakonik Asit)’li Hidrojellerin Doksorubisin
Etken Maddesiyle Salınımı ve Biyolojik Fonksiyonu
Hepatik Detoksifikasyon Tedavisinde Oral Yoldan Kullanılacak
Aminoasit Türevi Saşe Ürünün Tasarımla Kalite (QbD) Yaklaşımı
Prensipleri ile Geliştirilmesi
Öncül İlaç Olabilecek Yeni Nitro-Bileşiklerin (25) Antikanser
Etkinliklerinin Belirlenmesi
Sitokrom P450 2C9 ‘CYP2C9’ Enzimi Polimorfizmleri için
Genotiplendirme
P22
Emrah KAVAK
P23
Elif KESKİN
P24
Sema MISIR
P25
Sema MISIR
P26
P27
Gökçe BAŞARAN
Doğukan KUTLU
P28
Sezin İŞSEVER
P29
Lalehan ÖZALP
P30
Nüket ÖCAL
P31
Duygu EKİNCİ
P32
P33
P34
Birsen CELAYİR
Melih Beşir ARVAS
İlkay YILDIZ
Neslihan
ÇELEBİOĞLU
Nihan BALKAN
FİDAN
P35
P36
P37
Asli CAPAN
P38
Sanaz ATAEI
P39
Serkan ÖNCÜOĞLU
P40
Emine DERVİŞ
P42
Esma Kübra
KAĞAN
Yavuz ERGÜN
P43
Mehmet OĞUZ
P44
Tuğçe AKBAL
P45
Esin KARATAŞ
P46
Murat BİNGUL
P47
İlknur BABAHAN
P41
P48
P49
Hediye Gamze Nur
ÇELEBİOĞLU
Cevher Gündoğdu
HIZLIATEŞ
Tek-Kapta 2,3-di(tiyofen-2-il)-1H-indol Sentezi
L-Prolin Temelli Kiral Dipeptid Bileşik Sentezi ve Katalitik Aktivite
Çalışmaları
Poli(HEMA/Akrilamid/ Metil Metakrilat)’li Polimerin Doksorubisin
Etken Maddesiyle Salınımı ve Biyolojik Fonksiyonu
Akrilamid Türevli Hidrojellerin Doksorubisin Etken Maddesiyle
Salınımı ve Biyolojik Fonksiyonları
Farmasötik Morfin Üretiminde Analitik Çalışmalar
FTIR Imaging Cihazı ile İlaç Uygulamaları
Biyolojik Aktif Olabilecek Yeni İmidazolidin-4-on Bileşiklerinin Yeni
Yolla Sentezleri
DNA-Ftalosiyanin Bağlanmasının İn Siliko Yöntemlerle
İncelenmesi
Biyolojik Aktif Oksazolon-5-on Bileşikleri ve Halka Açılma
Reaksiyonları
Kanser Tedavisi İçin İlaç Salım Sistemi Olarak Altın
Nanopartikül/İndirgenmiş Grafen Oksit Kompozit Yapıları
İlaç Sektöründe Toz X-Işını Kırınımı (XRPD) Yöntemi Uygulamaları
Elektroanalitik Yöntemler ile İlaçlarda Parasetamol Tayini
Predicting ADME/Tox Properties of Some Topo I Inhibitors
Dihidrokurkumin Yapılı İki Doğal Ürünün Sentez Çalışmaları
Ekipman Temizlik Metot Validasyon Çalışmalarında UPLC
Kullanımının Avantajları
Sequence Specıfıc Recognıtıon of ssDNA by Fluorophore 3Hydroxyflavone
Determination of someMacrolideAntibioticsby High Liquid
PerformanceChromatographicMethod (HPLC)
Piridokarbazol Türevlerinin Sentezi
Karanfil Bitkisi Orijinli Eugenol Bileşiğinin Gümüş Nanoparçacıklar
ile Konjugasyonu Ve in vitro Uygulamalar
7,8-dihidroksiflavon’nun Aldosteron İndüklenmiş Böbrek Kanser
Hücrelerinin Proliferasyonu Üzerine Etkilerinin İncelenmesi
Karbazol Tabanlı Hidrazit Bileşiklerinin Sentezi
Kaliksaren İmmobilize Altın Nanopartiküllerin Antikanser Bileşik
Olan Sunitinib-A’ nın Taşınmasında Kullanılması
Antienflamatuar Grup İçeren Yeni Aday İlaç Türevi
Synthesis Of Some New Benzoxazoles As DNA Topoisomerase I
Inhibitors
HDAC İnhibitörlerinin Antikanser Etkilerini Arttıracak Yeni İndol
Kaynaklı Heterohalkalı Moleküllerin Geliştirilmesi
Lösemi (HL-60) ve Kolon (HT-29) Kanseri Hücrelerine Karşı Etkili
olan Yeni Tiyosemikarbazon-oksim Türevlerinin ve Metal
Komplekslerinin Sentezi
Floresans Özelliğe Sahip Yeni Bir Konjuge İmidazol Molekülünün
Sentezi ve Solvatokromik Özelliğinin İncelenmesi
İndol Alkaloitlerinin Sentezi İçin Hekzahidropirido[3,2-c]Karbazol ve
Hekzahidropirolo[3,2-c]Karbazol İskeletlerinin Oluşumu
P50
P51
Kadriye Buşra
KARATAY
Neslihan
DEMİRBAŞ
P52
Senem YUNAK
P53
Sezin SAYIN
P54
Cesar Eduardo
Gutierrez Quevedoa
P55
Fatma Ebru KOÇ
P56
Nebahat EJDER
P57
Şemsi Betül DEMİR
P58
Tuğçe ÜTNİER
P59
Saliha EKŞI
Mehmet Şahin
ATAŞ
P60
P61
Sezen ALSANCAK
P62
Senem AKKOÇ
P63
Bahadır KESKİN
P64
Merve CAN
P65
Özlem GÜNDOĞDU
P66
Ceyda ÇEVİK
P67
Ayşe UZUN
Ömer Tahir
GÜNKARA
P68
P69
İlker ÜN
P71
P72
Mehmet Serdar
GÜLTEKİN
Ekrem GÖREN
Vefa AHSEN
P73
Melis ZENGİN
P74
Pelin BİRİNCİ
P75
Muheb ALGSO
P76
Ayşe AKAN
P70
Zencefil Kökünün Ekstraksiyonu ve Kromatografik Analizi
Farklı Farmakofor Grup İçeren Nalidiksik Asit Türevlerinin Sentezi
ve Antimikrobiyal Aktivitelerinin İncelenmesi
Alginat/Nişasta Kompozit Hidrojel Sistemlerinden Protein Bazlı
İlaçların Kontrollü Salınım Kinetiğinin İncelenmesi
Doğal Proteinlerin Morita-Baylis-Hillman Aktivitesi İçin Hesapsal
Taranması
Karbazol Grubu İçeren Potansiyel Antibakteriyel
β-Laktam Türevlerinin Sentezi
Genipin Çapraz Bağlayıcılı Jelatin-Kitosan Esaslı Polimer Filmlerin
Şişme Davranışlarının İncelenmesi
Hidroksamit Asit Türevlerinin ve Komplekslerinin Kanser ve Normal
Hücreler Üzerindeki Anti-proliferatif Etkileri
Diarilheptanoid (E)-1,7-difenilhept-5-en-3-on Bileşiğinin Sentezi
Morita Baylis Hillman Reaksiyonunun Serviks Kanseri Üzerindeki
Etkilerinin Çeşitli Katalitik Elemanlar ile İncelenmesi
Sulu Propolis Ekstrelerinin Antitumoral Etkilerinin Belirlenmesi
Kontrollü İlaç Salım Amaçlı Isıya Duyarlı PEGMA NanoPolimerlerin
Sentezi
Yeni Hesapsal Yaklaşım ile Potansiyel Organokatalizör
Adaylarının Belirlenmesi
Farklı Kanser Hücre Hatlarında Etkili Olan Yeni Herosiklik Karben
Öncül ve Komplekslerinin Sentezi
Yeni Suda Çözünür Çinko Ftalosiyanin Sentezi, Fotokimyasal ve
DNA Bağlama Özelliklerinin İncelenmesi
Fındık Yaprağı Ekstraktında Antioksidan ve Antimikrobiyal Aktivite
Tayini
Aroil-β-Amino Asit Türevlerinin Asimetrik Sentezi
Metformin HCl İlaç Etken Maddesinin HPLC’de Miktar Tayini için
Analitik Metot Validasyonu ve Bu Metodun İlaçların Analizlerinde
Kullanılması
Fındık Yeşil Kabuğu Ekstraksiyonu ve Biyolojik Aktivite Tayini
Biyolojik Aktif olabilecek Yeni İmidlerin Sentezlenmesi ve İndirgen
Heck Reaksiyonlarının İncelenmesi
Vitamin D3 Tabletlerinde qNMR Uygulamaları, Tespit ve Tayin
Limitleri
N-Aril 2-azabicyclo[2.2.1]-5-hepten Yapılarının Schiff Bazlarından
Sentezi Ve CA-I Ve CA-II Enzim Aktivitelerinin İncelenmesi
Fototermal Tabanlı Özgün Kontrollü Salım Mekanizması
2-Metoksi-İzobütil-İzosiyanid (MİBİ) sentezi
Kanser Tedavisinde Kullanılan Gemzar’ın Fosfatidil Hücre Zarı
Lipidleri ile Etkileşmesinin Biyofiziksel Yöntemlerle İncelenmesi
Pankreatik Lipazın Bazı Sorbus (Üvez) Meyve Ekstraklarıyla
İnhibisyonu
3-(Arilethinil)-2-(tiyofen-2-il)benzo[b]tiyofen Türevlerinin Sentezi
Ağız Gargarasında Antienflamatuar, Antibakteriyel Propolis
Kullanımı
P77
Ayşe AKAN
P78
Sedat YAŞAR
P79
Meltem TAN
P80
Çiğdem YOLAÇAN
P81
Simay GÜNDÜZ
P82
Emre UYSAL
P83
Züleyha Nihan
YURTSEVER
P84
Aygül KINA
P85
Nimet BALTAŞ
P86
Tuğçe Nuriye KALIN
P87
Öznur EYİLCİM
P88
Ali Hussein Mustafa
Al-Obaidi
P89
Şeyma KARAOĞLU
P90
Elif Sine AKSOY
P91
P92
P93
Gizem Dilara
YILMAZ
Fatma Necmiye
KACI
Hülya Karaca
GENÇER
P94
Esvet AKBAŞ
P95
Feray KÖÇKAR
P96
Yeşim ÇAMLISOY
P97
Esra TOKAY
P98
Mehmet ÖZCAN
P99
Yalçın KILIÇ
İlaç Etken Madde: Omega 3- Asit Etil Esteri (DMF)
Suda Çözünür Gümüş–N-heterosiklik Karben Komplekslerinin
Kanser Hücrelerine Karşı İlaç Potansiyellerinin İncelenmesi
Biyolojik Öneme Sahip Tautomerlerin Sentezi, Yapılarının 3D NMR
ve Gaussian 03 Paket Programı ile Aydınlatılması
Farmasötik Öneme Sahip Bileşiklerin Asimetrik Sentezinde Kiral
Organokatalizör Kullanımı
Folik Asit ve Folik Asit Safsızlıklarının LC-MS Yöntemi ile
Belirlenmesi
Propolisin Herpes Simpleks I Ve Herpes Simpleks II Virüsleri
Üzerine Etkisi
Allium Sativum Organosülfür Bileşiklerinin H2S Oluşturma
Özelliklerinin ve MCF-7 ve HuT78 Kanser Hücre Dizileri Üzerine
Anti-Proliferatif Etkilerinin Araştırılması
Kemoterapötik Ajan Karboplatin’in Sfingomiyelin ve Fosfatidilkolin
Lipitleri ile Etkileşiminin İncelenmesi
Arı Ürünlerinin İn-vitro Olarak Antioksidan ve AntiAsetilkolinesteraz Özelliklerinin İncelenmesi
UPLC Yöntemi İle İrbesartan, Amlodipin ve Hidroklorotiyazid’ in Eş
Zamanlı Tayini ve Yöntem Validasyonu
Farmakolojik Açıdan Önemli Azot-Oksijen Bağını İçeren
İmidazolidin-4-on Bileşiklerinin Elde Edilmeleri
Zakkum Bitkisinin ( Nerium Oleander) Çevre Ve İnsan Üzerindeki
Yararları Ve Zararları Çalışması
Kanser Hücrelerini Hedefleyen Peptid Bazlı İlaç Adaylarının
Sentezi ve Simule Edilmiş Mide Sıvısı İçerisindeki
Kararlılıklarının İncelenmesi
Fındık Kabuğu Ekstraktlarında Antibakteriyal ve Antioksidan
Aktivite Tayini
Yeni Suda Çözünür Magnezyum Ftalosiyanin Sentezi,
Karekterizasyonu ve DNA Bağlama Özelliğinin Araştırılması
Bortezomib ve Metilstatın Farklı Multipl Myeloma Hücre
Hatlarındaki Sinerjik Apoptotik Etkileri
Taxadiene Üretimi için S. cerevisiae’nın Hücre Fabrikası olarak
Tasarlanması
Tek Basamakta 3,5-Difenil-1H-Pirazol Bileşiğinin Sentezi ve In
vitro Sitotoksik ve Oksidatif Etkilerinin Belirlenmesi
Ssap Nitroredüktazı ve Yeni Öncül İlaç Birleşimlerinin Keşfedilmesi
ve Sitotoksik Etkinliklerinin Belirlenmesi
Oksindol ile Nitrozobenzen Reaksiyonunun Optimum Koşullarının
Belirlenmesi
Nitro-grubu İçeren Yeni İlaç Öncül Bileşiklerinin (2a ve 2b)
Sitotoksik Etkilerinin Belirlenmesi
İndol Halkası İçeren 1,2,4-Triazol Türevi Bileşiklerinin Glutatyon
S-Tranferaz P1-1 Enzimiyle Etkileşiminin Kompütasyonel Olarak
İncelenmesi
Mn(II) - Benzoik Asit - 1,10-Fenantrolin Komplekslerinin Sentezi ve
Katalaz Aktivitelerinin Araştırılması
P100
Ramazan KALIN
P101
Pınar KALIN
P102
Tansu DOĞAN
P103
Mehmet Sabih
ÖZER
P104
Eda KARADAĞ
ÖNCEL
Yeni Antibiyotik Türevler : β-Laktamların Laktoperoksidaz Üzerine
Potansiyel İnhibisyon Etkileri
Asetilkolinesteraz Enzim Aktivitesi Üzerine Bazı Flavon
Türevlerinin Etkisi
Kudret Narı’nın Teknesyum-99m (99mTc) ile İşaretli Taxol
Bileşiğinin Tutulumu Üzerine Etkisinin İncelenmesi
Farklı Yörelerden Toplanan Yapışkan Kazayağı (Chenepodium
botrys) Bitkilerinin Uçucu Yağlarının Kimyasal Karakterizasyonu ve
Antioksidan Aktivitelerinin Belirlenmesi
2010-2011 Kış Sezonunda Görülen İnfluenza Virüsü Tipleri ve
Tedavide Oseltamivir’in Etkinliği
Davetli Konuşmacı ve Sözel Sunum Özetleri
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Rastlantıdan Tasarıma İlaç Geliştirme-I
Öztekin ALGÜL
Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Farmasötik Kimya Anabilim Dalı Yenişehir Kampusu Mersin
[email protected]
Sağlık ve özelikle ilaç geliştirme alanlarında önemli ilerlemeler olmasına rağmen araştırmacıların daha
etkin ve daha az toksik yeni bileşiklerin keşfine olan ilgileri azalmamıştır.
Her ne kadar organik sentez, ilaç geliştirmenin ilk adımı veya başlangıç aşaması olsa da, ilacın klinikte
fayda/yarar dengesinin optimizasyonu aslında bu süreçle başlar. Geçmişte Fleming’in penisilini keşfi
gibi rastlantısal olayların sayısının fazla olmasına rağmen günümüzün yeni yaklaşımları farklılık
göstermektedir. Etnofarmakognozik çalışmalardan etken madde eldesi eski cazibesini yitirse de,
Centella asiatica ekstresi örneğinde olduğu gibi hala geçerli yöntemlerden birisidir. Modern ilaç
geliştirme yaklaşımı; L-dopa örneğinde olduğu gibi hastalıklarla ilgili fizyolojik veya patolojik olaylarda
rol oynayan kritik biyolojik moleküllerdeki (nöromediyatörler, hormonlar, enzimler ve benzeri endojen
etkin maddeler vb.) değişimlerin incelenmesini ve bu moleküllerle etkileşebilecek yeni moleküllerinin
tasarlanıp, sentez edilmesi üzerine kurulmuştur. Antihipertansif minoksidil'de olduğu gibi yan etkiler
bazen ilacın diğer bir endikasyonda kullanılmasını sağlayabilir. Sildenafil keşfi ise, ilaç keşfinde son
derece önemli bir ilke olan “Şans, yalnızca hazır olan zihinlerden yanadır. L. Pasteur” ilkesinin son
derece güzel bir örneğidir. Günümüzde medisinal kimyanın önemini ortaya koyan noktalardan birisi de
yan etkilerin en az seviyeye indirilmesidir. Fenfluramin ve sibutramin gibi kilo kaybettirici ilaçların
genel yan etkisi olan kalp kapakçığı bozuklukları için günümüzde 5-HT2c reseptörleri üzerine agonistik
etkinlik değerlendirilmesi yapılmaktadır.
Bu örneklerden hareketle, medisinal kimya alanında yer alan araştırmacıların ilaç geliştirilmesine
sistematik olarak yaklaşmaları en akılcı tutum olacaktır. Diğer taraftan, belirli alanlarda öncülük
edebilecek çalışma gruplarının oluşturulması (antikanser, anjiyonez, antibiyotik araştırma grupları gibi),
ülkemizde ilaç keşfi konusunun SWOT analizinin yapılması bu konunun diğer temel başlangıç noktaları
olarak öne çıkmaktadır. Bu konudaki en büyük tehditin ise bu çalışmalara hazır bir yapının henüz
oluşturulamamış olmasıdır. İlaç keşfi için zihinlerimizi hazırlamamız ilk önceliğimizin olması
gerekmektedir.
D1
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
İlaç Tasarımı ve Geliştirilmesinde Yeni Oyuncular: Mikrodalgalar ve
Nano-parçacıklar
Kadir Aslan, Ph.D.
Morgan State Üniversitesi, Kimya Bolumu, 1700 E. Cold Spring Lane, Baltimore, MD 21251
USA
[email protected]
Bu konuşmada, araştırma grubum tarafından geliştirilmiş olan “Metal-Assisted and MicrowaveAccelerated Evaporative Crystallization (MA-MAEC)” isimli yeni bir kristal büyütme tekniğinin, küçük
moleküllerin hızlı kristallendirilmesini örnek vererek, nasıl bir şekilde ilaç tasarım ve geliştirilmesinde
kullanılabileceğini anlatılacak.
MA-MAEC tekniği, küçük molekül kristallerinin kati yüzey üzerinde hızlı bir şekilde büyütülmesi için
mikrodalgalar ve metal nano-parçacıkların ayni anda kullanarak çözücünün buharlaştırılması
prensibiyle çalışır. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda, aktif ilaç molekülleri (asetominofen), amino asit
ve protein kristalleri gümüş, altın, bakir ve demir oksit parçacıkları ile donatılmış yeni kristal büyütme
platformları üzerinde ve geleneksel kristallendirme tekniklerinden yaklaşık 10 katından daha hızlı bir
zaman da büyütülmüştür.
Ayrıca, MA-MAEC tekniğinin kullanış alanını, “Kristal Mühendisliği” adıyla gecen ve kristallerin seklini
istenilen derecede değiştirilmesine imkân veren bilim alanını da kapsayacak şekilde başarılı olarak
genişletilmiştir.
D2
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Altın katalizörlüğünde ve NaH-Destekli Alkin Siklizasyonu: Yeni İskelet
Yapılarına Sahip Heterosiklik Bileşiklerin Tasarımı ve Sentezi
Metin Balcı
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü, Ankara
[email protected]
Son yıllarda heterosiklik bileşiklerin sentezinde çok sık uygulanan yöntemlerden biri alkinlerin
siklizasyonudur. Alkinler altın katalizörlüğünde molekül içerisinde bulunan bir nükleofilik grup ile
intramoleküler tepkimeye girerek yeni heterosiklik bileşikleri oluştururlar. Nükleofil olarak asit, alkol,
amin, hizdazon, oksim, pirol, pirazin v.s. gibi gruplar kolaylıkla alkin fonksiyonel grubuna
katılabilmektedir.1-6 NaH eşliğinde, alkinler uygun sistemlerde önce ilgili allenlere çevrilmekte ve
böylece alkinin elektrofilik gücü daha da artmaktadır. Dolayısıyla halka kapanma tepkimeleri katalizör
olmadan dahi yürümektedir. Aşağıda yapıları verilen bileşiklerin sentez ve karakterizasyonu üzerinde
durulacaktır.
Bu çalışmanın ilginç noktalarından biri, -konumunda oksim ve N-atomuna propargil grubu bağlı olan
pirol ve indol türevlerinin seçici olarak 6-endo-dig kapanması sonucu pyrazin N-oksitlerin oluşumudur.7
Diğer taraftan alkin grubuna bağlı sübstitüentlerin olduğu durumda literatürde bir benzerine
rastlanmayan oksim-oksim düzenlenmesinin gözlenmesidir.8
Kaynaklar
1. Mengeş, N.; Sarı, Ö.; Abdullayev, Y.; Erdem, S. S.; Balci, M. J. Org. Chem. 2013, 78, 5184-5195.
2. Cetinkaya Y.; Balci, M. Tetrahedron Lett. 2014, 55, 6698-6702.
3. Keskin, S.; Balci, M. Org. Lett. 2015, 17, 964-967.
4. Basceken, S.; Balci, M. J. Org. Chem. 2015, 80, 3806-3814.
5. Taskaya, S.; Menges, N.; Balci, M. Beilstein J. Org. Chem. 2015, 11, 897-905.
6. Guven, S.; Ozer, M. S.; Kaya, S.; Menges, N.; Balci, M. Org. Lett. 2015, 17, 2660-2663.
7. Özer, M. S.; Menges, N.; Keskin, S.; Şahin, E.; Balcı, M. Org. Lett. 2016, 18, 408-411.
8. Basceken, S.; Kaya, S.; Balci, M. J. Org. Chem. 2015, 80, 12552-12561.
D3
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Lökotrien Biyosentezini Engelleyen Yeni FLAP İnhibitörlerinin Keşif ve
Geliştirilmesi: Farmakofor Temelli Tasarım ve Medisinal Kimya Stratejileri
Erden Banoğlu
Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Yenimahalle 06330 Ankara
[email protected]
5-Lipoksijenaz (5-LO) aktive eden protein (FLAP) bir nükleer transmembran proteini olup lökotrienler
(LT) ve diğer 5-LO ürünlerinin sentezinde rol oynar1. LT’ler lokal ya da sistemik etkileri ile genel olarak
enflamatuar yanıtta rol oynayan ve bazı kronik enflamatuar hastalıkların geliş iminden sorumlu çok
önemli proenflamatuar mediatörlerdir. LT’ler araşidonik asitten (AA) 5-LO enziminin başlattığı
metabolik süreç ile sentezlenir. Bu süreçte integral membran proteini FLAP nükleer membrana
translokasyonu gerçekleşen 5-LO’nun membranda aktivasyonunda ve 5-LO’ya substrat AA’nın
transferinde önemli rol oynayarak LT biyosentezinin efektif olarak gerçekleşmesini sağlar. Günümüze
kadar gerçekleştirilen bir çok klinik öncesi ve klinik çalışma FLAP inhibitörlerinin bazı kronik
enflamatuvar hastalıkların, özellikle astım ve ateroskleröz gibi, tedavisinde kullanılabileceğini
göstermiştir1. Yeni FLAP inhibitörlerinin keşfi amacıyla geliştirdiğimiz kombine ligand ve yapı-temelli
farmakofor modeli kullanarak ticari kütüphanelerde mevcut 2.8 milyon bileşik ile gerçekleştirdiğimiz
sanal tarama sonucu benzimidazol (BRP-7) ve izoksazol (BRP-8) ana yapısında iki adet yeni FLAP
inhibitör kemotip keşfedilmiştir2,3. Bu kemotiplerin doklama, moleküler dinamik ve sentetik medisinal
kimya stratejileri ile ileri optimizasyonu sonucu in vitro LT biyosentezini potent olarak inhibe eden iki
adet yeni molekül (BRP-169 ve BRP-187) geliştirilmiştir. Sonuç olarak, benzimidazol türevi BRP-169
ve izoksazol türevi BRP-187 FLAP ile doğrudan etkileşim sonucu LT biyosentezini inhibe ederek in
vivo antienflamatuvar etki gösteren yeni kemotipler olup, anti-LT tedavi gerektiren bir çok enflamatuvar
hastalığın tedavisinde kullanılmak üzere ilaçlaştırılabilir moleküllerin geliştirilmesi için lider bileşikler
olarak seçilmişlerdir. (Bu çalışmalar TÜBİTAK tarafından 108S210 ve 112S596 projeler ile
desteklenmiştir).
Kaynaklar:
1) Werz, O.; Steinhilber, D. Pharmacol. Ther. 2006, 112(3), 701.
2) Banoglu, E.; Çalışkan, B.; Luderer, S.; et al. Bioorg. Med. Chem. 2012, 20(12), 3728.
3) Banoglu, E.; et al. Eur. J. Med. Chem. 2016, doi:10.1016/j.ejmech.2016.02.027
D4
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Bilgisayar-Destekli İlaç Tasarımı:
Yüksek Antioksidan Aktiviteye Sahip Yeni Kumarin Türevleri ile Kantitatif
Yapı-Aktivite İlişkileri ve Moleküler Doking
Safiye Sağ Erdem
Marmara Üniversitesi, Kimya Bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, 34722, Göztepe, İstanbul, Türkiye.
[email protected]
Yeni ilaç tasarımı ve keşfi ortalama 10-15 yıl süren, bir çok farklı disiplinin birarada çalışmasını
gerektiren, yüksek maliyetli ve zor bir süreçtir. Ancak, günümüzde bilgisayar-destekli çeşitli in siliko
yöntemler sayesinde bu süreçler kolaylaşmakta, çok daha etkili yeni ilaçlar mantıksal olarak
tasarlanabilmektedir. Bu sunumda, etken maddeye dayalı ve hedefe dayalı ilaç tasarım yöntemleri
kullanılarak grubumuzda yapılan yeni çalışmalar anlatılacaktır.
Reaktif oksijen türleri (ROT) ve onunla ilişkili oksidatif stres nörodejeneratif hastalıklar, kanser,
romatoid artrit, aneminin bazı formları, oto-immün hastalıklar, yaşlanma ve diyabet gibi kronikdejeneratif durumların oluşmasında önemli rol oynar. Bu hastalıkların tedavisi ve önlenmesi için,
antioksidanlar ilaç adayları olarak düşünülür. Bazı kumarin türevlerinin, ROT’ni yakalayarak doku
koruyucu antioksidan özellikler gösterdikleri bilinmektedir. Bu amaçla, bu çalışmada, antioksidan
aktiviteleri Bölümümüz Biyokimya grubu tarafından ölçülmüş 37 adet yeni kumarin türevinden oluşan
veri seti kullanılarak, kantitatif yapı-aktivite ilişkilerini (KYAİ) tanımlayan matematiksel modeller
geliştirildi.1 Veri setindeki tüm kumarin türevlerinin yapıları optimize edilerek Dragon tanımlayıcıları
hesaplandı. Farklı eğitim-test set ayrımları kullanılarak QSARINS yazılımı ile çoklu lineer regresyon
modelleri geliştirildi. Modellerin tahmin etme gücü, sağlamlığı, güvenilirliği iç ve dış validasyonlar ile
test edildi. Elde edilen tahmin gücü yüksek KYAİ modelleri, yapısal modifikasyonlar ile tasarlanabilecek
yeni kumarinlerin antioksidan aktivitelerinin tahmininde kullanılabilir. Veri setindeki bileşiklerin
dışında 31 adet yeni antioksidan kumarin türevi tasarladık ve en iyi modeli kullanarak antioksidan
aktivitelerini tahmin ettik. Bu bileşiklerin çoğu umut vadeden antioksidanlardır. Ayrıca, bu bileşiklerin
bazı önemli enzimler ile etkileşimleri moleküler doking hesapları ile de incelenmiştir.
FEN-C-YLP-130515-0186 no’lu projeye desteği için Marmara Üniversitesi BAPKO’ya ve QSARINS lisansı için Prof.
Gramatica’ya teşekkür ederiz.
Kaynaklar:
Erzincan, P.; Saçan, M.T.; Dursun, B.Y.; Danış, Ö.; Demir, S.; Erdem S.S.; Ogan, A. SAR and QSAR
in Environmental Research. 2015, 26, 7-9.
D5
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Biology Oriented Synthesis
Herbert Waldmann
Max-Planck-Institut für molekulare Physiologie, Department of Chemical Biology, Otto-Hahn-Str. 11, D-44227
Dortmund, Germany, and TU Dortmund, Fakultät Chemie und Chemische Biologie
E-Mail : [email protected]
Relevance to nature is one of the most important criteria to be met by compound classes for chemical
biology and medicinal chemistry research. The underlying frameworks of natural products (NPs)
provide evolutionary selected chemical structures encoding the properties required for binding to
proteins, and their structural scaffolds represent the biologically relevant and prevalidated fractions
of chemical space explored by nature so far.
Biology oriented synthesis (BIOS) builds on these arguments. It employs core structures delineated
from NPs as scaffolds of compound collections and creates focussed diversity around a biologically
prevalidated starting point in vast structural space. BIOS, therefore, builds on the diversity created by
nature in evolution and aims at its local extension in areas of proven biological relevance. Consequently
BIOS offers a conceptual alternative to other guiding strategies for library design which for instance
are based on mechanistic considerations, sequence or structure homology or on the creation of
chemical diversity.
In the lecture the trains of thought leading to the BIOS concept will be detailed, including the
development of a Structural Clustering of Natural Products (SCONP) in a tree-like arrangement and its
combined use with Protein Structure Similarity Clustering (PSSC) as hypothesis generators for the
development of NP-derived and –inspired collections, the chemical feasibility of their synthesis on the
solid phase and in solution and the investigation of these compound collections in selected biochemical
and biological assays.
References
1) Wetzel, S.; Bon, R.; Kumar, K,; Waldmann, H. Angew. Chem. Int. Ed. 2011, 50, 10800.
2) van Hattum, H.; Waldmann, H. J. Am. Chem. Soc. 2014,136, 11853.
D6
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Sinir Gazlarının İnsan Asetilkolin Esteraz Enzimi Üzerindeki Yapısal Etkileri
Sebnem G. Essiza , Brian J. Bennionb , Felice C. Lightstoneb
a
b
Kadir Has University, Bioinformatics and Genetics, Istanbul Turkey
Biosciences and Biotechnology Division, Lawrence Livermore National Laboratory
[email protected]
Bu çalışmada sinir iletiminde önemli rol oynayan insan asetilkolin esteraz enzimini, AChE , bloke eden sinir
gazlarından soman moleküllerinin enzim ile etkileşimleri incelendi. Soman moleküllerinin katalitik Serin 203
dinamikleri ve genel olarak protein yapısı üzerindeki etkilerini araştırmak için enzimin ligant molekülü bağlı ve
serbest halleri, kuantum mekaniği / moleküler mekanik ( QM / MM ) hibrid metodu ve100 nanosaniye MD
simülasyonlara tabi tutuldu. Korelasyon ve MD yörüngelerinin temel bileşen analizi yapıldı. Bu sayede soman
molekülünün inhibe ettiği enzimin, değiştirilmiş hareketleri tespit edildi.
Resources: Bennion B.J.*, Essiz S.G.*, Lau E.Y, Fattebert,J.C., Emigh A. , Lightstone, F.C, A wrench
in the works of human acetylcholinesterase: soman induced conformational changes revealed by
molecular dynamics simulations, *contributed equally, PLoS ONE 10(4) (2015)
D7
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Tiyeno[c]karbazol Türevlerinin Sentezi ve Türevlendirilmesi
Arif Kıvrak*, Halil Koca, Hatice Çalış
Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 65080, Van
[email protected]
; [email protected]
Karbazol ve karbazol türevleri sahip oldukları biyolojik özelliklerinden dolayı ilaç kimyası için çok büyük
öneme sahiptirler1. Karbazoller ağrı kesici, ateş düşürücü, antibakteriyel, antiparazitik, hipoglisemik,
antitümör ve antikanser tedavisinde kullanılan birçok ilacın içerisinde bulunmaktadırlar2. Bu yapıların
sentezi için farklı sentetik metotlar kullanılmakla birlikte bu yapılar doğal ürün olarak çeşitli bitkilerden
de elde edilebilmektedirler. Karbazol türevleri birçok hastalığın tedavisinde uzun yıllardan beri
kullanılmaktadırlar. Ancak, bir karbazol türevi olan ve potansiyel olarak biyolojik öneme sahip
tiyeno[c]karbazoller hakkında çok az çalışma mevcuttur3. Tiyenokarbazoller antikanser, antibakteriyel
ve antifungal gibi aktivitelere sahip piridokarbazollerin bioisosteri olmasından dolayı oldukça yüksek
biyolojik potansiyele sahip yapılar olarak düşünülebilir. Bu çalışmada potansiyel biyolojik öneme sahip
tiyeno[c]karbazol türevlerinin sentezi için yeni ve uygulanabilir metotlar geliştirilmiştir. Elde edilen
bulgular ve deneysel çalışmalar detayları ile birlikte kongrede sunulacaktır.
Kaynaklar:
1) Indumathi, T.; Ahamed, V.S.J.; Moon, S.S.; Fronczek, F.R.; Prasad, K.J.R. Eur. J. Med. Chem.
2011;46(11), 5580.
2) Grummit,t A.R.; Harding, M.M.; Anderberg, P.I.; Rodger, A. Eur. J. Med. Chem. 2003 (1), 63.
3) Beccalli, E.M.; Marchesin,i A.; Pilati, T. Synthesis-Stuttgart. 1992(9), 891.
D8
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
DİSCOVERING NEUROLOGICAL DISEASE GENESIS AND PROGRESSION
THROUGH PROTEOMICS ANALYSIS
Büşra Gürel1, Aişe Rümeysa Mazı1, Ayşegül Sümeyye Arzuman 1, Cansu Sevinç 2, Mehmet Cansev2,
Ahmet Tarık Baykal3
1 Institute of Health Science, Istanbul Medipol University, Istanbul, Turkey
2 Department of Pharmacology, Uludag University, Faculty of Medicine, Bursa, Turkey;
3 Department of Biochemistry, Acibadem University, Faculty of Medicine, Istanbul, Turkey
[email protected]
As the neurodynamics group we are trying to identify various pathways that can be linked to the genesis
and progression of cognitive impairment. Both in-vitro and in-vivo models are incorporated in our
research. Typical biological samples studied are brain extracellular matrix, serum and brain tissue. In
our recent studies we extensively studied the neurological development in the 5XFAD Alzheimer’s
mouse model which has five of the familial disease mutations. Proteomics analysis through label-free
differential proteom analysis with nanoLC-MS/MS of the extracellular matrix and also hippocampus,
cerebellum and cortex regions are analysed at different months of development to follow
neurodegenerative processes. Cognitive impairment is measured via Morris water maze test. Amyloid
beta load in the brain tissu is observed with immunohistochemical analysis. The proteome difference is
also visualised by principalcomponent analysis. Here we will report our cumulative protein expressional
change data. The limitations of the technology and future prospects will also be discussed.
D9
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Radyofarmasötikler : F-18 Bileşikleri ve PET Görüntüleme
Fikret BÜYÜKKAYA
İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi
[email protected]
Radyofarmasötikler, istenilen organda lokalize olabilen bir biyoaktif bileşen (radyoizotop ile
işaretlendikten sonra onu vücutta istenilen hedefe götüren madde) ile ona bağlanabilen bir
radyoizotoptan oluşmaktadır. Nükleer tıpta gerek teşhis ve gerekse tedavi amacıyla, tümörler üzerinde
bulunan reseptörlere spesifik ve yüksek afinite gösteren peptid bazlı radyofarmasötiklerin önemi her
geçen gün artmaktadır.1
Günümüzde pozitron emisyon tomografisi (PET), kesitsel görüntüler elde edilebilmesi ve
rezolüsyonunun daha yüksek olması nedeniyle oldukça tercih edilen bir görüntüleme sistemidir. F-18
ise pozitron yayan ve PET görüntüleme işlemlerinde en çok kullanılan radyoizotoptur.
PET görüntüleme işlemlerinde en çok kullanılan radyofarmasötik olan
18
F-FDG ile yapılmakta olan
teşhislerdeki limitasyonlar ve kısıtlamalar nedeniyle, farklı reseptörlere spesifitesitesi ve afinitesi
yüksek veya amino asit transportu gibi farklı mekanizmalara katılım sağlayan yeni radyofarmasötiklerin
geliştirilmesi üzerine çalışmalar her geçen gün artmaktadır.2
Bu
çalışmada;
18
F-FLT
(Fluoromisonidazol) ve
(Fluorodesoxythymidin),
18
F-FET
(Fluoroethyltyrosine),
18
F-FMISO
18
F-FES (Fluoroestradiol) bileşikleri aseptik şartlar altında üretilmiştir. Elde
edilen radyofarmasötiklerin radyokimyasal, kimyasal ve biyolojik kalite kontrolleri yapılmıştır.
Kaynaklar:
1) “Therapeutic Applications of Radiopharmaceuticals”, IAEA-TECDOC-1228, 2001.
2) Erik M. van Oosten, “Synthesis of Fluorine-18 Labelled Radiotracers for Positron Emission
Tomography” University of Toronto, 2009
D10
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Patenting Inventions in Medicine and Pharmacy under EPC
Dr. Aslihan Akkar-Schenkl
STAEGER & SPERLING PartGmbB
Sonnenstrasse 19, 80331 Munich Germany
[email protected]
Several blockbuster drugs are losing patent protection and going generic while “novel generics”; e.g.
biosimilars, with corresponding regulatory and IP challenges, are emerging. The present oral
presentation provides an overview of the recent case law of the European Patent Office with focus on
generic medicine and covers various possible strategies to extend the patent protection in the
pharmaceutical field.
D11
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Industrial Strategies for Drug Discovery
Guido Koch
Novartis
[email protected]
The lecture will discuss the new grammar of drug discovery practiced at the Novartis Institutes for
Biomedical Research. The research strategy is focused on therapeutic areas with high medical need
and with a good scientific understanding of underlying disease mechanisms.
Medicinal Chemistry is a central discipline in the highly interdisciplinary drug discovery avenue.
Scientists are navigating through multidimensional space. Close interactions and excellent
understanding of related sciences, such as chemistry, pharmacology, biology, etc. is key for success.
The modern practices in drug discovery research will be exemplified in the MK2 case study. The MK2
kinase is a key enzyme in a regulating pathway, which plays an important role in the development of
Rheumatoid Arthritis.
D12
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Stabilite Göstergeli Analitik Metotlar
Mustafa Köktürk
Nobel İlaç Ar-Ge Merkezi, Sancaklar Mah. No:299/81100 Düzce
[email protected]
Stabilite göstergeli metot, aktif maddeyi proses safsızlıklarından, yardımcı maddelerden ve özellikle
bozunma safsızlıklarından ayrıştırılarak, kesin ve doğru bir şekilde ölçebilen, valide edilmiş analitik
prosedür olarak tanımlanır. Stabilite göstergeli metotların temel amacı, ilacın stabilite çalışmaları ve
raf ömrü süresince güvenlik, etkinlik ve kalitesini gösteren sonuçları verebilecek özellikte olmasıdır.
Stabilite göstergeli bir metot geliştirmek için 3 temel basamak bulunmaktadır;
i)
Aktif madde için bozundurma çalışmaları yapma
ii)
Seçici ve spesifik metot geliştirme
iii)
Metot validasyonu
Stabilite göstergeli metotlar ile ilgili temel eksiklik stres testinin nasıl yapılacağına ve ne kadar bozunma
amaçlandığına dair net bir kılavuz olmayışıdır. En temel bozundurma koşulları, asidik-bazik hidroliz,
fotostabilite, oksidasyon, nem ve sıcaklık testleridir. Analist, deneysel koşullarını ürünün bozunma
ürünlerini anlamlı ve gerçekçi bir şekilde temsil edecek şekilde ayarlamalıdır. Yapılan stres testi,
ürünün olası bozunma yolu hakkında doğru bilgi verebilmeli ve metodun stabilite gösterge gücünü
ortaya koyabilmelidir. Bu amaçla hammaddenin çözünürlüğü, yardımcı madde uyumluluğu,
hammaddenin yapısında bulundurduğu fonsiyonel gruplar gibi birçok bilgiye sahip olmak ,stres testi
için en uygun koşulların elde edilmesine yardımcı olacaktır.
Geliştirilen analitik yöntemin en temel önceliklerinden bir tanesi de, uygulanan stres testi sonucunda
kütle denkliğinin sağlanabilmesidir. Tüm bu özellikleri içeren metodun geliştirilmesinin ardından,
metot ICH klavuzlarına göre valide edilmelidir.
Stabilite göstergeli bir analitik metodun geliştirme süreci mutlaka hammaddenin yapısı, ürünün içeriği
ve üretim proseslerini de göz önünde bulundurarak, iyi bir kimya bilgisi dahilinde değerlendirilmelidir.
İyi dizayn edilmiş bir analitik metot, ürünün stabilite sürecinde ortaya çıkabilecek sorunları öngörerek
olası maddi ve zaman kayıplarının önüne geçilmesini sağlayacaktır.
D13
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Opportunities, Challenges, and Strategies for Developing Biosimilars in Turkey
Sadettin S.Ozturk
OzBio LLC, 1965 Black Rock Lane, Paoli, PA 19301, USA
[email protected]
Biosimilars present a significant opportunity for Turkey by reducing the cost of treatment, making
biologics available to a wider patient population, and setting the foundations of a solid
biopharmaceutical industry. While there is a great interest in developing biosimilars in Turkey from the
industry, government, and academia, a lot of challenges inhibit the progress in this area. Lack of
technology platforms, technical know-how, qualified people with CMC experience, long-term
commitment and risk tolerance combined with very high development costs (process development,
clinical, and GMP) need to be addressed for a successful outcome. We will cover these areas of
concern, present strategies, and provide future directions.
Kaynaklar (0psiyonel):
1) Kalin, J. H.; Bergman, J. A. J. Med. Chem. 2013, 56, 6297.
2) Molyneux P., Water-soluble Synthetic Polymers: Properties and Behavior, 2nd Ed., CRC Press,
Boca Raton, Florida, 1984.
D14
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Quantitative Determination of Two Polymorphic Forms of Imatinib Mesylate
Esen Bellur Aticia,*, Bekir Karlığaa
a
Deva Holding A.Ş., Çerkezköy-2 Production Plant, Karaağaç Mh. Fatih Blv. No: 26 Address No:
2278035833 Kapaklı, Tekirdağ, TURKEY
*Corresponding author e-mail addresses: [email protected], [email protected]
Imatinib has been identified as a tyrosine kinase inhibitor that selectively inhibits the Abl tyrosine
kinases, including Bcr-Abl. The active substance used in drug product is the mesylate salt form of
imatinib, a phenylaminopyrimidine derivative and chemically named as N-(3-(4-(pyridin-3yl)pyrimidin-2-ylamino)-4-methylphenyl)-4-((4-methylpiperazin-1-yl)methyl)-benzamide
methanesulfonic acid salt. It exhibits many polymorphic forms and most stable and commercialized
polymorphs are known as α and β forms. Molecules in α and β polymorphic forms exhibit significant
conformational differences due to their different intra- and intermolecular interactions, which stabilize
their molecular conformations and affect their physicochemical properties such as bulk density,
melting point, solubility, stability and processability. The manufacturing process of a drug tablet
included granulation, compression, coating and drying may cause polymorphic conversions. Therefore,
polymorphic content of the drug substance should be controlled during quality control and stability
testing. Attenuated total reflectance Fourier transform infrared (ATR-FTIR) spectroscopy, differential
scanning calorimetry (DSC), and powder X-ray diffraction (PXRD) methods were evaluated for
determination of the polymorphic content of the drug substance and drug product. Among these three
techniques, PXRD provided the most accurate determination for the amount of β form followed by
DSC, while ATR-FTIR spectroscopy was the least accurate. Thus, a quantitative method employing PXRD
to determine the polymorphic content of tablet samples was developed and validated. Pure α and β
polymorphs were synthesized, characterized and used throughout the development and validation
studies. The validated quantification method was used to monitor the polymorphic purity of α form
drug substance and corresponding drug products during the quality control analyses and stability
studies.1
References:
1) Bellur
Atici,
E.;
Karlığa,
B.
J.
Pharm.
Biomed.
Anal.
2015,
114,
330-340,
http://dx.doi.org/10.1016/j.jpba.2015.06.011.
D15
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
G-Dörtlü Sarmal Yapısına Sahip Telomerik Dna Dizinleri ile Azasiyaninlerin
Etkileşimleri
Yrd. Doç. Dr. Özgül Persil Çetinkol
ODTÜ Kimya Bölümü
[email protected]
Pek çok hücresel işlevde rol alan DNA ve RNA moleküllerinin yapılarının küçük moleküllerin bağlanması
ve/veya etkileşimi ile değiştirilmesi hastalıkların tedavisinde yeni fırsatlar sunmaktadır. Kanser
hücrelerindeki etkilerinin açığa çıkmasından dolayı son yıllarda G-dörtlü sarmal yapıları ilaç geliştirme
çalışmalarındaki en önemli hedeflerden birisi haline gelmiştir. Bu çalışmada azasiyanin molekülleri ile
G-dörtlü sarmal yapıları arasındaki etkileşimler biyofiziksel yöntemler (UV-vis, CD, NMR, Floresans,
SPR) kullanılarak karakterize edilmiş, azasiyaninlerin kuvvetli ve seçici bir şekilde G-dörtlü sarmal
yapılarına bağlandığı ortaya çıkartılmıştır. Kullanılan sentezin tek basamak olması ve sonrasında
ürünlerin basit bir filtrasyon işlemi ile tepkimeye giren maddelerden ayrıştırılması, azasiyanin
yapılarında modifikasyon yapılarak yeni ilaç adayı moleküllerin sentezlenmesinde önemli bir avantaj
sağlamaktadır.
D16
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
İlaç Endüstrisinde Sorunların Kök-Neden Analizi İçin
Bir FT-NIR Çözümü
Dr. Yaşar Lütfü ŞEN, Can İNEGÖLLÜ, Nurhan MUTLU, Halil GÜNERİ, Güler KOÇ
Zentiva Sağlık Ürünleri, Büyükkarıştıran 39780, Lüleburgaz/KIRKLARELİ
[email protected]
Selüloz Asetat Fitalat hammaddesi ile gerçekleştirilen enterik kaplama işlemi sonrası uygulanan bitmiş ürün
testlerinde, incelenen ürünün ilgili şarjında dağılma testinde (dezentegrasyon) limitdışı sonuçlar elde edilmiştir.
Dağılma testi, enterik kaplı tabletlerin kullanım amacına uygun üretilip üretilmediğini anlamada kullanılan en
önemli parametredir. Bu teste göre, altılı tablet setinde tüm tabletlerin bir saatlik test süresi sonunda mide
pH’ında (pH=1) dağılmaması gerekir, halbuki karşılaştığımız problemde teste giren tabletlerin çoğunluğu limit
süre olan bir saat dolmadan dağılmakta ya da çatlamaktadır.
Bu sorunun görülmesi üzerine üretim, kalite kontrol ve kalite güvence uzmanlarının oluşturduğu araştırma takımı
kurularak, sorunun kök nedenini anlamaya yönelik sistematik araştırmalar yapılmıştır. Araştırmada, yerinde
inceleme (GEMBA), balık kılçığı ve beyin fırtınası sorgulama teknikleri kullanılarak soruna sebeb olabilecek olası
kök nedenler üretim-analiz sürecinin tüm aşamalarında incelenmiştir. Üretim ve analiz süreçlerinde ürün
sonuçlarına etki edebilecek herhangi bir farklılık görülmemiştir. Olası kök nedenlerin sebeb-sonuç ilişkileri tek tek
değerlendirildiğinde, sorunun kök nedeninin kaplama prosesine giren hammaddelere ve özellikle enterik
kaplama ajanı olarak kullanılan Selüloz Asetat Fitalat hammaddesine indirgenebileceği görülmüştür.
Selüloz Asetat Fitalat hammaddesinin geçmişte kullanılan lotlarına ait test sonuçlarının trend analizi yapılmış, bu
verilerle yapılan analizlerde belli testlerde trendinden farklı sonuçlar görülse de tüm değerler limitlerle uygun
olduğundan kesin sonuca gidilememiştir. Bu hammaddenin girdi testlerinden birisi de hammadde kaplarında yer
alan maddenin uygun madde olup olmadığını anlamak için İlaç Endüstrisinde kullanılan yüzde yüz tanımlama
testidir. Bu amaçla mevcut test metotları arasında en yaygın ve pratik olarak kullanılanı FT-NIR metodudur. Geriye
dönük incelenen hammadde lotlarının hepsinde de FT-NIR ile gerçekleştirilen tek tek tanıma testlerinin limitlerle
uygun olduğu ve kabul işlemlerinin yapıldıkları görülmüştür.
Bunun üzerine FT-NIR tekniği ile daha ileri tetkiklerin yapılabileceği düşünülmüş ve daha önce uygun bir kaplama
sonucu veren farklı bir hammadde lotuna ait numune ile problem yaşanan ürün şarjında kullanılan hammadde
lotunun numunesi kullanılarak, FT-NIR tekniği ile karşılaştırmalı detaylı tetkikler gerçekleştirilmiştir.
Karşılaştırmalı tetkiklerde incelenen numunelerin spektrumlarında belli alanlarda farklılıkların olduğu görülmüş,
görülen bu farklılıkların detaylandırılması için Cluster metodu kullanılmıştır. Yaklaşık 30 kemometrik işlem içinden
“1st derivative Savitzky-Golay 9 points” ve “Normalization to unit lenght” kemometrik işlemleri uygun bulunmuş
ve buna göre spektral farklılık en uygun değerle elde edilmiştir, yani iki hammaddenin birbirinden net olarak farklı
olduğu ortaya konmuştur.
Sonuç olarak, kaplama işleminde uygun sonuç vermeyen hammaddenin yapısında bağlı bulunan harici OH
gruplarının mevcudiyeti, test ortamından test süresinden önce etkilenmesine ve dolayısıyla üründe erken
dağılma ve çatlamalara neden olmaktadır. Bu çalışma bize, ilaç endüstrisinde yüzde yüz hammadde tanıma
testleri için sık olarak tercih edilen FT-NIR teknolojisinin, sınıflandırma ve kalite farklılığı incelemelerinde de etkin
ve başarılı bir metot olarak kullanılabileceğini göstermiştir.
Anahtar Kelimeler: Selüloz Asetat Fitalat, Enterik Film Kaplama, Dezentegrasyon, FT-NIR
D17
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Farmasötik Alandaki Sınır Ürünler ve Yasal Durumları
Evren ALĞIN YAPAR*
*T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sokak No:5
06520 Çankaya, ANKARA
[email protected]
Bilimsel ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda inovasyona oldukça açık olan farmasötik alanda yer
alan ürünlerin tabi olduğu yasal düzenlemeler uluslararası platformda ülkeler arası farklılıklar
göstermektedir. Dolayısıyla bu alanda yer alan bazı ürünlerin yasal sınıfı (ilaç, Tıbbi Cihaz, Biyosidal,
Kozmetik, Gıda Takviyesi vb.) ve getirdiği yükümlülükler ülkelerarası farklılık göstermektedir. Örneğin
yasal olarak Avrupa Birliği ve Ülkemizde kozmetik olan ancak ABD de OTC ilaç olan ürünler, Uzak
Doğuda kozmetik olan ancak Avrupa Birliği ve Ülkemizde ilaç olan ürünler mevcuttur. Benzer
durumlara tıbbi cihaz, biyosidal ve gıda ürünlerinde de rastlanmaktadır. Bu durum; gerek AR-GE
faaliyetleri ve yerli imalat neticesinde ülkemiz pazarına sunulacak ürünler ve ihracatları, gerek ise ithal
ürünlerin ülkemiz pazarına sunulmasında önem taşımaktadır. Bu amaçla ülkeler arası yasal farklılıklar
nedeniyle ilaç-tıbbi cihaz-biyosidal-kozmetik-gıda-tekstil sınırına düşen ürünler gruplarının yasal
değerlendirilmeleri ve örneklendirilmeleri AR-GE ve ticari faaliyetlerin doğru gelişmesine katkı
sunacaktır. Sınır bir ürünün değerlendirilmesinde, ürünün özellikleri kapsamında dâhil olabileceği ürün
gruplarına ait mevzuatın beraberce değerlendirilmesi sonucu nihai sınıfının ve yasal yükümlülüklerin
belirlenmesi gereklidir. Bu sunumda; sınır ürünlerin sınıfsal ayrımları, örneklendirilmeleri ve yasal
değerlendirmeleri hakkında bilgi verilecektir.
D18
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
İlaç Sektöründe Yetenek Yönetimi
Yılmaz Karamürsel
Sanofi Grubu Zentiva Sağlık Ürünleri
Lüleburgaz Fabrika İnsan Kaynakları ve İdari İşler Müdürü
([email protected])
Kimya, Kimya Mühendisliği, Eczacılık bölümlerinden mezun olan kişiler çalışma hayatında önceliklli
olarak İlaç Sektöründe çalışmak istiyorlar. İlaç Sektöründe özellikle yönetim, üretim, geliştirme, kalite,
tedarik zinciri, ruhsatlandırma vb. gibi birimlerinde ağırlıklı olarak bu kişileri istihdam ediyor. Bu yönde
önemli başarı hikayeleri var. Yapacağım sunumda kişisel başarı tanımı unsurlarından yola çıkarak ilaç
sektörü başarı kriterlerini anlatmaya çalışacağım. Sektördeki olası çalışma alanları, depatmanlar,
kariyer yolları ve insan kaynaklarının aradığı kriterler hakkkında bilgi vereceğim. Ayrıca İnsan Kaynakları
Yönetiminin son yıllarda en çok adından söz ettiren konusu Yetenek Yönetimi hakkında uluslararası
firmalardaki uygulamaları, süreçleri ve Sanofi Grup’ta ki örnekleri paylaşacağım.
Kaynaklar :
1) Sanofi Yetenek Yönetimi Klavuzu, 2011 Şirket içi yayın
2) Atlı Dinçer, Yetenek Yönetmi (Talent Management) İnsan Kaynakları Yönetiminin Yeni Vizyonu,
CREA Yayıncılık 2012
D19
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Hücre içi hedefe yönelik spesifik işaretlemede yüksek verim ve biyouyumlu
“click” biyoortogonal kataliz reaksiyonu
Özlem Dileka, Anthony Sorrentinob, Susan Baneb
a
b
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya A.D., İstanbul, Türkiye.
State University of New York at Binghamton, Binghamton, NY, USA
[email protected]
Biyoortogonal spesifik kimyasal reaksiyonlar Kimyasal Biyoloji alaninda in vitro ve canli hucrelerde
kullanilan en etkili ve elverisli araclardan biridir.
Bu tip kimyasal konjugasyonlarda genellikle
aldehit/keton ve hidrazin/amine/hidroksilamin reaktif ciftleri tercih edilmektedir. Bu reaksiyon tipi
oncelikle iki ana giren maddeye spesifik olmasina ragmen, hucresel yapilarin incelenmesinde ozellikle
fizyolojik ortamda reaksiyon hizinin yavas olmasi dezavantaj ozellik olarak karsimiza cikar. Aromatik
aldehitlerde orto-pozisiyonuna fosfat grubu eklenmesi reaksiyonu yuksek oranda hizlandirmakta ve
reaksiyona girenlerin veya urunlerin suda cozunurlugunu artirmaktadir. Bu calismada, fosfat-bazli
aromatic aldehit molekulleri sentezlenmis ve bunlarin florofor iceren hidrazin/hidrazin gruplariyla
kinetik reaksiyonlari calisilmistir. Bu hizli biyoortogonal ligasyon reaksiyonu canli kanserli ve saglikli
hucrelerin kompleks hucresel yapilarinin spesifik bolgede dinamigi ve fonksiyonlarinin anlasilmasinda
bizlere yararli bilgiler sunacaktir. Ayni zamanda hucresel boyutta edinecegimiz bu diagnostic bilgiler
ilerde molekuler kanser alaninda ozellikle anti-kanser ilaclarin tasariminda ve kisiye ozgu kemoterapi
uygulamalarinda bizlere yardimci olacaktir.
S1
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Kovalent Modifikasyon: Nötral Oxetanyl Sulfoxide ile İlaçların Sudaki
Çözünürlüğünün Arttırılması
Mustafa Zahrittin Kazancıoğlua,b, Erin Skodaa, Joshua Sachera, Jaideep Sahaa, Peter Wipfa
aCenter
for Chemical Methodologies and Library Development, University of Pittsburgh, Pittsburgh, PA 15260, USA
bAtatürk
Sağlık Hizmetleri MYO, Kafkas Üniversitesi, Kars
[email protected]
İlaçların suda düşük çözünürlüğü, ilaç geliştirilmesi ve dizaynı önünde ciddi bir engel oluşturmaktadır.1
Bu problemlerin bir sonucu olarak da sağlıklı tahlil sonuçlarına ulaşılamamaktadır.2,3 Küçük polar
grupların eklenmesi sudaki çözünürlüğü genelde artırırken, ilaçların biyolojik aktivitesini çok fazla
değiştirmemektedir.
4,5
Grubumuz tarafından geliştirilen DMSO analoğu olan MMS-3506 dan
esinlenerek düşük çözünürlüğe sahip ilaç ya da ilaç adaylarının çözünürlüğünü arttırmak için Oxetanyl
Sulfoxide birimi içeren bu bileşiklerin sentezi gerçekleştirildi. Yapılan çözünürlük testleri de
çözünürlüğün büyük oranda arttığını göstermektedir.
KAYNAKLAR
1) Amidon, G.; Lennernäs, H.; Shah, V. P.; Crison, J. R. Pharm. Res. 1995, 12, 413−420.
2) Baurin, N.; Baker, R.; Richardson, C.; Chen, I.; Foloppe, N.; Potter, A.; Jordan, A.; Roughley, S.;
Parratt, M.; Greaney, P.; Morley, D.; Hubbard, R. E. J. Chem. Inf. Comput. Sci. 2004, 44,
643−651.
3) Di, L.; Fish, P. V.; Mano, T. Drug Disc. Today 2012, 17, 486−495.
4) (a) Ishikawa, M.; Hashimoto, Y. J. Med. Chem. 2011, 54, 1539−1554. (b) Wermuth, C. G. In The
Practice of Medicinal Chemistry, 3rd ed.; Wermuth, C. G., Ed.; Elsevier: 2008; pp 767−785. (c)
Mouzin, G.; Cousse, H.; Autin, J. M. Synthesis 1980, 54−55. (d) Greenwald, R. B. J. Controlled
Release 2001, 74, 159−171.
5) Lucht, B. L.; Collum, D. B. J. Am. Chem. Soc. 1995, 117, 9863−9874.
6) (a) Sprachman, M. M.; Wipf, P. Assay Drug Dev. Technol. 2012, 10, 269−277. (b) Skoda, Erin;
Sacher, Joshua; Kazancioglu, Mustafa Zahrittin; Saha, Jaideep; Wipf, Peter. ACS Med. Chem.
Lett. 2014, 5, 900-904.
S2
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Nitroredüktaz - Nitro Substitüe İlaç öncü Birleşimlerinin Farmakofor Analizi
Tuğba Taşkın Toka, Ayhan Çelikb, Mehmet Ayc, Ferah Cömert Önderc, Tuğba Güngörc, Feray
Köçkarç, Esra Tokayç
a
b
Gaziantep Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Bölümü
Gebze Teknik Üniversitesi, , Temel Bilimler Fak., Kimya Bölümü
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Böl. Doğal Ürünler ve İlaç Araş. Lab.
c
ç
Balıkesir Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü
[email protected]
Nitroredüktazlar (NTR), ilaç-öncü bileşiklerin nitro grubunu (-NO2) hidroksilamin (-NH-OH) üzerinden
amin (-NH2) grubuna indirgeyip DNA’ya bağlanarak tümör oluşumunu engelleyici etki gösteren
metabolitleri oluşturan enzimlerdir1. Kanser tedavisinde sıklıkla kullanılması nedeni ile NTR bilim
dünyasında dikkat çekmektedir2a. En iyi bilinen örneği ise, farklı kanser türlerinin tedavisi için klinik
denemeleri yapılan E. coli NTR/CB1954 (5-[aziridin-1-il]-2,4-dinitrobenzamit) birleşimidir2b.
TBAG-110T754 numaralı projede sentezlenmiş ve NTR enzimi ile etkileştirilmiş olan 40 adet nitro grubu
içeren bileşiğin farmakofor analizi ile elde edilen en iyi modelden yola çıkarak sentezlenmemiş yeni ilaç
öncü maddelerinin NTR enzimi ile indirgenebilme özelliğinin öngörülebilmesi amaçlanmıştır.
Farmakofor analizinde kullandığımız 40 adet olası ilaç-öncü bileşiğin Ssap-NtrB3 ve Gk-Ntr enzimleri ile
etkileşimleri HPLC analizleri ile araştırılmıştır. Bu çalışmada, söz konusu nitro grubu içeren bileşikler
Hiphop4-6 yöntemi ile farmakofor denenceleri oluşturuldu. En iyi farmakofor modeli ile yeni
sentezlenecek ilaç öncüllerinin farmakofor bölgelerinin tayini yapılmıştır. Bununla birlikte bu bölgelerin
yapı-etkinlik ilişkileri Discovery Studio 3.54 programı kullanılarak NTR enzimi ile etkileşebilecek özellikte
ve konformasyonda olan farmakofor anahtar yapısı elde edilmiştir.
Kaynaklar:
1) Knox, R.J. vd., Current Pharmaceutical Design, (2003), 9(26), 2091-2104.
2) (a) Knox R.J., vd. Biochem. Pharmacol., (1992), 44, 2297-2301. (b) Palmer, D.H., et al., Journal
of Clinical Onc., (2004), 22(9), 1546-1552.
3) Çelik, A., Yetiş, G., Bioorg. Med. Chem. (2012), 20, 3540-3550.
4) Accelrys Software Inc AS. Discovery Studio 3.5. San Diego, CA; 2013.
5) Krovat, E.M.; Fruhwirth, K.H.; Langer, T.; J Chem Inf Model, (2005), 45, 146–159.
6) Yıldız, I.; Ertan, T.; Bolelli, K.; Temiz-Arpacı, O.; Yalçın, İ.; Akı, E.; SAR QSAR Environ Res,
(2008),19,101–113.
Bu çalışma TÜBİTAK 113Z706 numaralı proje ile desteklenmiştir.
S3
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Ibuprofen İle COX1 Enzimine Ait STD-NMR Spektrumunun
Satürasyon Zamanına Bağlılığı
Yrd. Doç. Dr. Nil E. Binbaya, Prof. Dr. Berrin Ziyadanoğlub , Dr. Veysel Binbaya
a
Dicle Üniversitesi, Teknik Bilimler MYO, Elektronik ve Otomasyon Bölümü 21280, Diyarbakır, Türkiye
b
Dicle Üniversitesi, Fen Fakültesi 21280, Diyarbakır, Türkiye
[email protected]
Ibuprofen, günümüzde en yaygın kullanılan NSAID (Non Steroidal Anti-imflammatory Drug)
grubu iltihap önleyici ilaçlardan biri olup, ana etki mekanizması COX (Cyclooxygenase) enzimlerini
inhibe etmek ve bu yolla neticede Prostaglandin sentezini sekteye uğratmaktır.1
STD-NMR (Saturation Transfer Difference Nuclear Magnetic Resonance) tekniği, çözelti
içerisinde bir Ligand ile makromolekül (enzim, protein vb.) arasındaki bağlanma durumunu gözleme
imkânı verebilen yeni bir deney tekniğidir.2 Bu teknik, özellikle yeni ilaç tasarımcıları için sunduğu
avantajlarla öne çıkmış oldukça ileri bir NMR tekniğidir.
Bu çalışmada değişik satürasyon süreleri uygulanarak ibuprofen ve COX1 enzimine ait STDNMR spektrumları elde edilmiş ve kıyaslanmıştır.
Deneyler BRUKER AVANCE III 400 MHzNMR spektrometresi ile gerçekleştirilmiştir. 20 mM lık
Ibuprofen stok çözeltisi DMSO-d6 içerisinde hazırlanarak 5mm lik NMR tüpleri içerisinde konmuştur.
Enzimin kararlılığı için ph 8.0 Tris-HCl tampon kullanılmıştır. Deneylerde aşırı su sinyalleri WATERGATE
protokolü ile bastırılmış, off rezonans frekansı 36 kHz, on rezonans frekansı -200 Hz olarak
uygulanmıştır.
Sonuç olarak daha uzun satürasyon altında elde edilen STD-NMR spektrumunun daha şiddetli
pikler ürettiği ortaya konmuştur. Sonuçlar literatürle uyumludur.
Kaynaklar :
1) Vane J. R., Botting R. M., "Anti-inflammatory drugs and their mechanism of action",
Inflammation Res., 47 (Suppl. 2), S78−S87. 1998.
2) Viegas A., Manso J., Nobrega F. L., Cabrita E. J.,"Saturation-Transfer Difference (STD) NMR: A
Simple and Fast Method for Ligand Screening and Characterization of Protein Binding", J.
Chem. Educ. 88, 990−994, 2011.
S4
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Terapötik İlaç Düzeyi İzlem Laboratuvarımızın İmmunsupresif İlaç Düzeyleri
Nurinnisa Öztürka, Gürkan Öztürkb, Kadriye Akpınara,
Nurcan Kılıç Baygutalpa, Ebubekir Bakana, Nuri Bakana, Harun Polata
a
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı, Erzurum
b
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Erzurum
[email protected]
Giriş
İlaç metabolizmasını etkileyen faktörlere bağlı olarak ilaç etkileri değişebilmekte ve bazı ilaç veya ilaç
grupları için dolaşımdaki ilaç düzeylerinin yakından takip edilmesi klinik takip için zorunlu
olabilmektedir. Terapötik ilaç düzeyi izlemi (TİDİ) ilaç konsantrasyonunun istenilen düzeyde olup
olmadığını görmek, etkin doz ve doz aşımının tespiti ve tedavi plato konsantrasyonu hakkında bilgi
edinmek için vücut sıvılarında bulunan ilaç düzeylerinin ölçülerek takip edilmesi işlemidir. TİDİ, standart
doz uygulanmasında problemler olan, terapötik aralığı dar olan veya bu aralık ile toksisite sınırı yakın
olan ilaçların kullanılması durumlarında önem arz etmektedir.
Metod
Çalışmamızda karaciğer nakli gerçekleştirilen hastaların nakil sonrası 2015 yılı Ocak ve Aralık ayları
arasında laboratuvarımızda ölçülen takrolimus, siklosporin ve evorolimus isimli immunsupresif ilaçların
düzeyleri değerlendirme kapsamına alındı. İlaç düzeyleri referans metod olan likit kromatografi- kütle
spektrometresi ile (Zivak LC-MS/MS Tandem Gold, Zivak Teknoloji, İstanbul, Türkiye) belirlendi.
Bulgular
Değerlendirdiğimiz 719 immünsupresif ilaç düzeyi sonucunun 456 tanesi terapötik, 212 tanesi
subterapötik ve 51 tanesi toksik düzeylerde olduğu görüldü.
Sonuçlar
Subterapötik immunsupresif ilaç düzeyi sonuçlarımızın yüksek oluşu, göz önünde bulundurulması
gereken ve dikkatle irdelenmesi gereken bir durumdur.
S5
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Karbazol Temelli Ligandların ve Komplekslerinin Sentezi, Karakterizasyonu ve
Antibakteriyel özelliklerinin İncelenmesi
Selma Bal
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Kahramanmaraş
e-mail: [email protected]
Günümüzün en önemli sağlık problemlerinden bir tanesi, bakterilerin kullanılan antibiyotiklere
karşı antibiyotik direnci kazanmasıdır. Antibiyotik direncinin engellenmesi için yapılacak girişimlerden
en önemlisi ise yeni antibiyotik ilaç tasarımlarının gerçekleştirilmesidir. Bu nedenle yeni ve etkili
antibakteriyel ajanlarının geliştirilmesi oldukça önem arz etmektedir. Schiff bazları, bu araştırmalar
ışığında umut verici antibakteriyel özellik gösteren organik bileşikler olarak dikkat çekmektedir.
Örneğin, önemli bir Schiff bazı olan N-(salicylidene)-2-hydroxyanilinin Mycobacterium tuberculosis'e
karşı etkili olduğu kanıtlanmıştır1. Şimdiye Schiff bazları ve komplekslerinin antibakteriyel özellikleri
üzerine gerçekleştirilen pekçok etkin antibakteriyel formülasyonlar belirlenmiştir2.
Şekil 1. Karbazol temelli ligandların ve antibakteriyel komplekslerinin sentezi.
Bu çalışma ile öncelikle N-etilkarbazol bileşiği Vilsmeier reaksiyonuna tabii tutularak formilasyonu
gerçekleştirilmiştir. Ayrılan 9-etil-3-karbazolkarboksaldehit sırasıyla 2-aminofenol ve 2-amino-4-metil
bileşikleri ile reaksiyona sokularak yeni organik ligandlar elde edilmiştir (şekil 1). Elde edilen ligandlar,
Nikel, Kobalt ve Bakır asetat tuzları ile muamele edilip antibakteriyel koordinasyon bileşikleri elde
edilmiştir. Yapıları aydınlatılan bileşiklerin antibakteriyel etkinlikleri in-vitro testler ile belirlenmiştir.
Sonuç olarak sentezlenen karbazol temelli ligandların ve komplekslerinin E.coli, M.luteus, E.cloacae,
S.aureus, E.foecalis gibi mikroorganizmalara karşı potansiyel antibakteriyel oldukları tespit edilmiş.
Kaynaklar:
1) de Souza AO, Galetti FCS, Silva CL, Bicalho B, Parma MM,. Quim Nova 2007;30(7):1563–6.
2) Shi L, Ge HM, Tan SH, Li HQ, Song YC, Zhu HL, et al. Eur J Med Chem, 2007;42(4):558–64.
S6
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Ftalosiyaninlerin Fotodinamik Terapi Uygulamaları
Yusuf Yılmaz
Gaziantep Üniversitesi Naci Topçuoğlu Meslek Yüksekokulu, Gaziantep
[email protected]
Foto Dinamik Terapi (PDT) son yıllarda git gide yaygınlaşan, kanserin tedavisinde kullanılan yeni ve
altenatif bir tedavi çeşididir. PDT’nin uylgulana bilmesi için uygun dalga boyunda bir lazer ışığı,
moleküler oksijen ve ftalosiyaninler (Pc) gibi bir foto algılayıcıya (Ps) ihtiyaç vardır. Pc’ler uygun dalga
boyundaki ışık varlığında moleküler oksijeni Tip II mekanizması ile daha toksik bir türev olan singlet
oksijene çevirirler (Şekil 1). Fotoalgılama esnasında, foto algılayıcı uyarılmış singlet oksijen, O2(1Δg),
üretmekte ve singlet oksijen çevresindeki kanserli hücreleri yok etmekte daha sonra ise enerjisini temel
hal oksijene, O2(3Σg), transfer etmektedir.1, 2
Şekil 1. Ftalosiyaninlerin Singlet Oksijen Üretimlerinin Jablonski Diyagramı ile Özeti
Teşekkür: Bu çalışma 114Z673 nolu TÜBİTAK projesi tarafından desteklenmiştir.
Kaynaklar:
1) M. C. DeRosa, R. J. Crutchley, Photosensitized singlet oxygen and its applications, Coordination
Chemistry Reviews, 2002, 233, 351.
2) K. Ishii, Functional singlet oxygen generators based on phthalocyanines, Coordination
Chemistry Reviews, 2012, 256, 1556.
S7
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Karbazol Grubu İçeren Ariliden Karbohidrazit Türevlerinin Sentezi
Cevher Gündoğdu Hızlıateş
Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca-Izmir
e-mail:[email protected]
Son otuz yılda AIDS salgını ile ölümlerin artması sonucunda Mycobacterium Tuberculosis ve HIV virüsü
arasında doğrudan ilişki olduğu saptanmıştır.1 Bunun sonucunda birçok sentetik çalışmanın ürünü
olarak anti-mikobakteriyel ajanlar sentezlenmiştir. İzoniazid(INH), birçok Schiff bazı, hidrazonlar,
hidrazitler ve bunların metal kompleksleri tüberküloza ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı iyi aktiflik
göstermiştir. Ayrıca izoniazidin Schiff bazları ile oluşturulan metal komplekslerinin anti-tümör etkinliği
saptanmıştır.2 Bunlara ek olarak sentezlenen bazı ariliden karbohidrazit bileşiklerinin göğüs kanserine
karşı etkinliği saptanmıştır.3
Bu çalışmada öncelikle karbazol karbohidrazit bileşiği sentezlenmiş daha sonra çeşitli benzaldehit
türevleri ile kondenzasyon reaksiyonu sonucu ariliden karbazol karbohidrazit türevleri (1)
sentezlenmiştir. Bu bileşiklerin anti-bakteriyel, anti-kanser gibi önemli biyolojik aktifliğe sahip olması
potansiyeli bulunmaktadır.
Kaynaklar:
1) Collins, F. M., Clin. Microb. Rev. 1989, 2, 360.
2) Bottari, B., Maccari, R., Monferto, F., Ottana, R., Rotondo, E., Vigorita, M. G., Bioorg. Med. Chem.
Let. 2000, 10, 657.
3) Germain, A. R., Carmody, L. C., Morgan, M., Fernandez, C., Forbeck, E., Lewis, T. A., Nag, P. P., Ting,
A., VerPlank, L.,Feng, Y., Perez, J. R., Dandapani, S., Palmer, M., Lander, E.S., Gupta, P.B., Scheriber,
S.L., Munoz, B., Bioorganic and Medicinal Chemistry Letters 2012, 22, 3571.
S8
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Bal, Polen ve Propolis Örneklerinin İn-vitro Olarak Antioksidan, Anti-üreaz ve
Anti-ksantin oksidaz Özelliklerinin İncelenmesi
Nimet BALTAŞ
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 53100, RİZE
[email protected]
Bu çalışmada bal, polen ve propolis örneklerinin antioksidan özellikleri ve üreaz, ksantin oksidaz gibi
klinik öneme sabip enzimler üzerine inhibisyon etkileri incelendi. Örneklerin antioksidan aktiviteleri ve
radikal temizleme özellikleri, toplam fenolik madde tayini, toplam flavanoid miktarı ve DPPH radikal
temizleme yöntemleri kullanılarak belirlendi
1,2,3
. Üreaz ve ksantin oksidaz enzimleri için standart
inhibitör olarak sırasıyla asetohidroksamik asit ve allopurinol kullanıldı
4,5
. İnhibisyon sonuçları
IC50;mg/mL ve µg/mL cinsinden hesaplandı. Özellikle propolis örneklerinin üreaz ve ksantin oksidaz
enzimleri üzerine oldukça etkin inhibisyon gösterdiği bulundu (IC50= 0.074 to 1.560 mg/mL). Ayrıca
toplam fenolik ve flavanoid miktarı yüksek olan örneklerin daha etkili inhibisyon gösterdiği bulundu ve
toplam fenolik içerik ile anti-üreaz ve anti-ksantin oksidaz aktiviteleri arasında oldukça pozitif
korelasyon gözlendi. Elde edilen sonuçlara bakıldığında bal, polen ve propolisin üreaz, ksantin oksidaz
enzimleri ile ilişkili hastalıkların tedavisinde kullanılabilecek yardımcı doğal ürünler arasında yer
alabileceği söylenebilir.
Kaynaklar
1. Singleton VL, Rossi JL. Am J Enol Viticult 1965;16:144-58.
2. Fukumoto LR and Mazza G. J Agric Food Chem 2000;48:3597-3604.
3. Molyneux P. J Sci Technol 2004;26:211-9.
4. Weatherburn MW. Anal Chem 1967; 39(8):971-974.
5. Kantar GK, Baltaş N, Menteşe E, Şaşmaz S. J Organomet Chem 2015;787: 8-13.
S9
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
ConA/PEG-DA Kompozit Hidrojellerin Anti-Kanser İlaçların
Kontrollü Salımında Kullanımının Araştırılması
Sabiha DEMİRCİ1 , Fatma AYHAN1 , Hakan AYHAN1
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Biyokimya ABD, Biyokimya ve
Biyomalzemeler Araştırma Laboratuvarı
[email protected]
Sunulan çalışmanın amacı Koncanavalin A (ConA)/Polietilen Glikol Diakrilat (PEG-DA) kompozit
hidrojellerin sentezlenmesi dinamik şişme davranışlarının belirlenmesi, anti-kanser ilaçların kontrollü
salımında kullanımının araştırılmasıdır.
ConA özgün olarak Canavalia ensiformis (Jack fasulyesi)’ten esktrakte edilen bir tür lektindir. ConA, αD-mannosil ve α-D-glukosil grupları gibi dahili ve yükseltgeyici olmayan uçlara sahip olan şekerler,
glikoproteinler ve glikolipidlerle bağlanabilmektedir. Yapılan klinik çalışmalarında, ConA’nın melanoma
hücreleri ile etkileşime girebilme özelliği ile anti-kanser uygulamalarında kullanılmaktadır. Bu nedenle
ConA anti-kanser ilaç terapisinde, sensör uygulamalarında ve daha birçok klinik uygulamada kullanım
alanı bulmaktadır (1, 2, 3).
Hidrojeller şekillerini kaybetmeden ağırlıklardan daha fazla su alabilen kimyasal veya fiziksel çapraz
bağlayıcılarla şekillenen özel polimerlerdir. Hidrojeller su içerme ve içine su çekebilme özellikleri göz
önüne alındığında,
ilaç salım sistemlerinde kullanım açısından tercih edilen öncelikli
biyomateryallerdir. Kompozit hidrojeller; rejeneratif tıp, ilaç salım sistemleri, biyosensörler ve daha
birçok alanda kullanılmaktadır (4,5).
Bu çalışmada, ConA biyopolimeri ve polietilen glikol diakrilat (PEG-DA) makromeri kullanılarak
kompozit hidrojeller sentezlenmiştir. Bu kompozit hidrojellerin pH=1,2 sitrat tamponunda ve pH=7,4
fosfat tamponunda dinamik şişme davranışları ve Model ilaç olarak geniş spektrumlu bir antibiyotik
olan gentamisin kullanılarak ilaç yüklemesi yapılarak ilaç salım davranışları aynı ortamlarda
incelenmiştir.
Yapılan çalışmada, pH=7,4 fosfat tamponunda şişme davranışı incelendiğinde %150 şişme olduğu,
pH=1,2 sitrat tamponunda %120 şişme olduğu görülmüştür. Fosfat tamponunda pH=7,4’te yapılan
denemelerde 18 saat sonunda % 83 salım olduğu, sitrat tamponunda pH=1,2’te ise 5 saat sonrasında
% 100 salım olduğu gözlenmiştir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlara bakılarak anti-kanser ilaç
terapisinde kullanımı öngörülmektedir.
Kaynaklar:
1)
2)
3)
4)
5)
Hong S.A. ; Kwon J.; Kim D; Yang S. , Biosensors and Bioelectronics 2015, 64, 338-344.
Locke A. K.; Cummins B. M.; Abraham A.A.; Coté G.L. , Anal. Chem. 2014 , 86, 9091-9097.
Yau T.; Dan X.; Ng C.C.W.; Ng T.B. , Molecules 2015, 20, 3791-3810.
Hennink W.E. ; Nostrum C.F. , Advanced Drug Delivery Reviews 2012, 64, 223–236.
Peppas N.A. ; Keys K. B.; Torres-Lugo M.; Lowman A.M. , Journal of Controlled Release 1999 ,
62, 81 –87.
S10
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Piridinyum benzolamid türevlerinin sentezi, karbonik anhidraz enzim
inhibisyon testleri ve bu bileşiklerin hipoksik tümörler üzerine etkileri
Süleyman Akocaka,b, Claudiu T. Supuranc, Marc A. Iliesb
aAdıyaman
bTemple
cUniversita
Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, 02040 Adıyaman, Türkiye
University, School Of Pharmacy, Department of Pharmaceutical Sciences, 19140, Philadelphia, USA
degli Studi di Firenze, Dipartimento di Chimica, Laboratorio di Chimica Bioinirganica, 50019, Fiorentino, İtaly
[email protected]
α-Karbonik anhidrazlar, yapısında çinko iyonu (Zn+2) bulunduran ve yaşam için çok önemli olan
(CO2 + H2O ↔ HCO3- + H+) reaksiyonunu kataliz eden metal enzimleridir. Şimdiye kadar 16 farklı çeşidi
(izoenzim) izole edilmiş ve hücredeki yerlerine, katalitik aktivitelerine ve farklı doku dağılımlarına göre
sınıflandırılmıştır. Bunlardan bazıları hücre sitoplazmasında (CA I, CA II, CA III, CA VII, ve CA XIII), bazıları
hücre membranında (CA IV, CA IX, CA XII, CA XIV ve CA XV), iki tanesi mitokondride (CA VA ve CA VB)
ve bir tanesi hücre membranı üzerinde gizlenen (CA VI) dır. Bu enzimler vücut içerisinde birçok kritik
fizyolojik ve patolojik proseste görev almaktadır. Bunlara solunum, CO2 in dokulardan akciğere
taşınması, asit-baz ayarının yapılması, pH ayarının yapılması ve biyosentetik reaksiyonların
düzenlenmesi gibi birçok örnek verilebilir. Bahsedilen bu özelliklerinden dolayı karbonik anhidraz
enzimleri glokom, obezite, edema, diüretik, kanser ve Alzheimer gibi birçok hastalığın teşhis ve tedavisi
için hedef enzimlerden olmuştur.
Son yıllarda yapılan çalışmalar ile hücre membranında bulunan karbonik anhidraz
izoenzimlerden CA IX ve CA XII birçok hipoksik kanser türevlerinde aktif hale gelerek miktarlarının
önemli ölçüde arttığı gösterilmiştir. Bu yüzden CA IX ve CA XII izoenzimleri kanser hastalığı teşhis ve
tedavisinde seçici olarak inhibe edilmesi enzim inhibisyonuna dayalı yeni ilaç tasarımında son derece
önem arz etmektedir. Bizde burada sunulan çalışmamız ile bu membran üzerinde bulunan izoenzimleri
inhibe etmek amacı ile pozitif yüke sahip benzolamidin piridinyum tuzlarını sentez ettik. Buradaki amaç
pozitif yüklü bileşikler hücre içerisine giremeyerek hücre membranında bulunan kanserle ilgili
izoenzimleri inhibe edebilecektir.
Bu çalışmada laboratuvarda sentezini yapmış olduğumuz çeşitli pirilyum tuzları amino
benzolamid ile reaksiyona sokularak piridinyum türevleri oluşturulmuştur. Elde edilen bileşikler
kristallendirme ve kromatografi gibi çeşitli metotlar ile saflaştırılmıştır. Ayrıca bileşiklerin yapı
karakterizasyonları spektroskopik yöntemler (1H-NMR, 13C-NMR, FT-IR, LC-MS ve elemental analiz gibi)
kullanarak yapılmıştır. Bileşiklerin verimi %35-%85 arasında oluşmuştur. Elde edilen saf bileşiklerin
çeşitli karbonik anhidraz izoenzimleri üzerine (CA I, CA II, CA IX ve CA XII) inhibisyonlarının testi İtalya
da yapılmıştır (Prof. Dr. Claudiu T. Supuran, Fiorentino (Florence), İtalya). Ayrıca etkin bileşik
türevlerinin hipoksik tümörler (HT-29 ve HCT-116 kolon kanserleri) üzerine etkileri yine kendi
laboratuvarımızda test edilmiştir. Burada elde edilen sonuçlar doğrultusunda elde edilen bazı
bileşiklerin hipoksik tümörler üzerinde etkin sonuçlar verdiği gözlemlenmiştir.
S11
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Gümüş Nanopartikülere Bağlı Kapesitabin’in Meme Kanseri Hücre Serisi
Üzerinde Antiproliferatif ve Proapoptotik Etkinliklerinin İncelenmesi
Ceylan HEPOKURa, Tülay OYMAKb, Sema MISIRa, I. Afşin KARİPERc
aCumhuriyet
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya AD, SİVAS
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya AD, SİVAS
cErciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi AD, KAYSERİ
[email protected]
bCumhuriyet
Kanser genetik ve gelişimsel bir süreçle ortaya çıkan, hücrelerin aşırı proliferasyonu ve apoptoz
fonksiyonlarını kaybederek oluşan patolojik bir durumdur. Kanser hücrelerine karşı kullanılan
antikanser ilaçlara karşı direnç gelişimi ve bu ilaçların kronik kullanımının normal hücrelerde de
toksisite göstermesi sebebiyle yeni nesil antikanser ajanlar geliştirme oldukça popüler bir araştırma
alanı haline gelmiştir. Son yıllarda nanoteknolojik gelişmelerle birlikte ilaç taşınımında kullanılan
nanomateryallerin çeşitliliği ve alandaki kullanımı artmıştır.
Bu çalışmada gümüş nanopartikülere bağlı Kapesitabin’in insan meme kanseri (MCF-7) hücre
serilerinde anti-proliferatif ve pro-apoptotik etkilerinin değerlendirilmesi amaçlandı.
Gümüş nanopartiküler(5, 10, 15, 30nm boyutunda ) Agnihotri S. ve ark. tarafından literatürde
yer alan metod ile sentezlendi1. AgNPs ve AgNPs-Cp’nin karakterizasyon çalışmaları için FTIR ve TEM
görüntüleri alındı. Kapesitabin’in IC50 değerleri 31,25 µg/mL olarak bulundu. Bulunan IC50 değerlerine
göre nanopartiküllere kapesatabine bağlandı. Hücre serisi Kapesitabin bağlı gümüş nanopartikülerin
antiproliferatif etkilerine XTT (2,3-bis(2-metoksi-4-nitro-5-sulfofenil)-5-[(fenilamino)karbonil]-2Htetrazolyum hidroksit) yöntemi ile bakıldı. IC50 değerleri (µg/mL) olarak hesaplandı. En etkin 15 nm
boyutunda olan AgNPs-Cp seçildi.15 nm boyutundaki AgNPs-Cp nanopartikülün pro-apoptotik etkisi
ise flow simetri de Annexin-V ve PI ile belirlendi.
Gümüş nanopartikülere bağlı Kapesitabin’in toksik olmayan dozlarının hücre proliferasyonunu
baskılaması ve pro-apoptotik etki göstermesi bu molekülerin yeni nesil kemoterapötik ilaç geliştirme
çalışmalarında ilaç taşıyıcı sistem olabileceğini düşündürmektedir.
Anahtar Kelimeler: Meme Kanseri (MCF-7), Kapesitabin, Gümüş Nanopartikül, Apoptoz
1. Tomuleasa C., Soritau O., Orza A., Dudea M., Petrushev B., Mosteanu O., Susman S., Florea A., Pall
E., Aldea M., Kacso G., Cristea V., Berindan-Neagoe I., Irimie A., Gold nanoparticles conjugated with
cisplatin/doxorubicin/capecitabine lower the chemoresistance of hepatocellular carcinoma-derived
cancer cells, J Gastrointestin Liver Dis. 21(2):187-96 (2012).
2. Agnihotri S., Mukherji S., Mukherji S., Size-controlled silver nanoparticles synthesized over the range
5–100 nm using the same protocol and their antibacterial efficacy, 10.1039/C3RA44507K (Paper) RSC
Adv., 4, 3974-3983.(2014).
S12
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
CANCUR ERİĞİNİN (Prunus domestica L.) ANTİOKSİDAN ÖZELLİĞİNİN
İNCELENMESİ
1
Arife Pınar Ekinci, 2Barbaros Dinçer, 2Havva Atasever, 2Murat Durmaz
1
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Teknik Bilimler MYO, Kimya ve Kimyasal İşleme Teknolojileri
Bölümü, 53100, Rize
2
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 53100, Rize
[email protected]
Antioksidan, bir başka molekülün oksidasyonunu yavaşlatabilen veya önleyebilen bir molekül
olarak tanımlanabilir. Antioksidanlar vücutta serbest radikaller ile reaksiyona girerek oto oksidasyonu
önleyen savunma mekanizmalarıdır. Yaşamsal olayların devamlılığı için gerekli olan oksijen aynı
zamanda bir çok hastalık ve dejeneratif gelişimin nedeni olarak görülmektedir. İnsanlarda metabolik
olaylar sırasında oksijen kullanımına bağlı olarak süperoksit (O2-), hidroksil (OH-), peroksil (ROO-),
alkoksil (RO-), semikuinon (Q-), nitrik oksit (NO-) 4 kökleri ile hidrojen peroksit (H2O2), peroksinitrit
(ONOO-) ve singlet oksijen (•O2) gibi aktif oksijen formları meydana gelmektedir. Ayrıca radyasyon,
çeşitli gazlar, ağır metaller, herbisitler, pestisitler ile tedavi amaçlı kullanılan birçok ilaç, oksidatif stres
nedeni olarak gösterilen aktif oksijen oluşumuna neden olurlar. Oksidatif stres, normal metabolik
faaliyetler için gerekli olan aktif oksijen-antioksidan dengesini aktif oksijen lehine bozarak; DNA,
protein, karbonhidrat ve lipidlerde zararlanmaya yol açmakta ve basta koroner hastalıklar, kanser,
diyabet ve karaciğer tahribatı olmak üzere birçok hastalığa neden olmaktadır (Yücel ve Ötleş 2001).
Konuyla ilgili yapılan çalışmalarda, antioksidan yapıların etki mekanizmaları ile birçok hastalığı
önleyebildiği belirlenmiştir. Vitamin E ile C, karotenoidler ve fenolik bileşikler antioksidan özellikleri ile
dikkat çeken maddelerdir. Son zamanlarda araştırmacılar doğal antioksidan olarak
değerlendirebileceğimiz, bitkilerde bulunan polifenoller ve flavonoidlere daha çok ilgi
göstermektedirler.
Bu çalışmada, Ardahan İli Posof İlçesi Türkgözü Köyü’nden toplanmış olan Cancur Eriğinde
(Prunus domestica L.) bitkisinin meyvesinin su ekstraklarının toplam fenolik madde miktarı tayini,
ABTS• ve DPPH• radikalinin süpürme etkisi, CUPRAC yöntemi, indirgeme gücü aktiviteleri belirlendi.
Elde edilen sonuçlar, sentetik antioksidanlar ile karşılaştırıldı. Cancur eriğinin sudaki ekstrağında
toplam fenolik madde miktarı 114.6±5.0 mg GAE/100 g olarak belirlendi. CUPRAC yöntemine göre
Cancur eriği su ekstrağının antioksidan kapasitesi 30.19±0.96 mg TEAK/ g olarak hesaplandı. ABTS•
radikal temizleme yöntemi ile Cancur eriği su ekstrağının SC50 değeri 2.17±0.05 mg/mLolarak belirlendi.
DPPH radikal temizleme metodunda, SC50 değeri (DPPH radikal konsantrasyonunun yarıya düşüren erik
ekstrak konsantrasyonu) 1.98±0.02 mg/mL olarak hesaplandı. Cancur eriği fenolik bileşik ve
antioksidan kapasitesi bakımından oldukça zengin olduğu tespit edildi.
S13
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Maclura Pomifera Bitkisinden İzole Edilen Pomiferin Maddesinin Ratlarda
İndometazin ile Oluşturulan Gastrik Hasar Üzerine Etkilerinin Araştırılması
İlyas BOZKURTa, Esra DİLEKb, H. Serkan EROLc, Ahmet ÇAKIRd, Ergin HAMZAOĞLUe,Murat KOÇf, Mesut
Bünyami HALICIc
a
Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı
Erzincan Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı
c
Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı
d
Bozok Üniversitesi Hayvansal Üretim Yüksekokulu
e
Gazi Üniversitesi,Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü
f
Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü
b
[email protected]
Amaç: Önceki çalışmalarda Maclura pomifera su ekstresinin gastrik hasar üzerine etkili olduğu
bildirilmiş, bu çalışmada ise bu etkinliğe sahip olduğu düşünülen pomiferin maddesi saflaştırılarak,
ratlarda indometazin ile oluşturulan gastrik hasar üzerine antiülser etkileri incelenmiştir.
Materyal ve Metot: Çalışma için gerekli olan pomiferin, Maclura pomifera bitkisinden İTK yöntemi ile
saflaştırılarak, NMR yöntemi ile yapısı aydınlatıldı. Çalışma için, toplam 36 adet Sprague Dawley cinsi
erkek rat temin edilerek, 6’şarlı 6 gruba ayrıldı. REF grubuna 25 mg/kg ranitidin (Ulcuran® 25 mg/ml
flakon), PMF-100 grubuna 100 mg/kg, PMF-200 grubuna 200 mg/kg, PMF-300 grubuna 300 mg/kg
pomiferin ve sağlıklı grup hariç tüm gruplara 25 mg/kg indometazin uygulandı. Ratlar, uygulamadan 6
saat sonra sakrifiye edilerek, midelerindeki ülser alanları tespit edildi. Biyokimyasal olarak, mide
dokularında LPO ve GSH seviyeleri ile SOD, KAT, MPx, COX-1 ve COX-2 aktiviteleri ölçüldü.
Bulgular: Sağlıklı gruba göre; kontrol grubunda ülser alanı LPO seviyesi ve KAT aktivitesi önemli oranda
artarken (p<0.05), SOD aktivitesi ile GSH seviyelerinin aynı oranda azaldığı görüldü (p<0.05). Artan ülser
alanı, LPO seviyesi ve KAT aktivitesinin REF ve PMF gruplarında belirgin bir şekilde doza bağlı olarak
düştüğü gözlemlendi (p<0.05), SOD aktivesi ve GSH seviyesinin rejenere olduğu bulundu (p<0.05).
Pomiferin COX aktivitelerini anlamlı şekilde arttırırken, MPx miktarını düşürdüğü gözlendi.
Sonuç: Maclura pomifera bitkisinden saflaştırılan pomiferin maddesi indometazin ile indüklenen
gastrik hasar üzerine etkili olduğu tespit edilirken, bu etkinin antioksidan sistem üzerinde oluşturduğu
pozitif değişikliklerden ve aynı zamanda COX enzimlerinin aktivitelerini anlamlı bir şekilde
arttırmasından kaynaklanabileceği düşünülmektedir.
NOT: Bu çalışma 213S114 no’lu TÜBİTAK projesi ve Erzincan Üniversitesi SAG-A-300614-0100 no'lu BAP
projesi ile desteklenmiştir.
S14
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Moleküler Network Analizleri ile Salinispora İzolatı Genomlarında Yeni Doğal
Ürün Gen Kümelerinin Taranması
Süleyman ÖZAKINa,b, Paul R. JENSENb & Ebru İNCE BOSTANCIa
Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü 21280 Diyarbakır Türkiyea
Center for Marine Biotechnology and Biomedicine, Scripps Institution of Oceanography, University of
California 92093 La Jolla San Diego USAb
[email protected]
Yeni biyoaktif bileşiklerin keşfi için, biyoteknolojik potansiyele sahip doğal ürünlerin
mikroorganizmalardan eldesi son zamanlarda oldukça ilgi uyandıran bir araştırma konusudur. Karasal
ve sucul habitatlardan izole edilen aktinomisetler yeni biyoaktif doğal ürünlerin keşfi için önemli
kaynaklardan biridir. Bu potansiyellerinden ötürü aktinomiset genomlarında doğal ürün biyosentez
genlerinin taranması en güncel yaklaşımlardan biridir. Son yıllarda doğal ürün araştırmalarında farklı
yöntemler uygulanmaktadır. Bu yöntemlerden biri genom dizilimi bilinen izolatlarda doğal ürün gen
kümelerine ait biyoinformatik verilerin, kimyasal verilerle birlikte değerlendirilmesi ilkesine dayalı kütle
spektroskopisi (MS) temelli genom taramalarıdır.
Zorunlu deniz aktinomisetlerinden Salinispora cinsi üyeleri doğal ürün araştırmalarında
kullanılan model mikroorganizmalardandır. Genom dizilimi bilinen otuz
Salinispora izolatının
genomları, doğal ürün gen kümelerini araştırmak için MS temelli genom tarama yöntemi ile tarandı.
Biyoinformatik incelemeler sonucunda izolatların NRPS, PKS, terpen, indol, lantibiyotik, aminoglizokit
ve siderefor gibi farklı doğal ürün ailelerine ait bileşikleri sentezleyebilme potansiyeline sahip oldukları
tespit edildi. Bununla birlikte; hem dereplikasyon hem de kimyasal network analizleri için, Salinispora
izolatı ham ekstraktlarından elde edilen sıvı kromatografisi/kütle spektroskopisi (LC/MS/MS) verileri,
GNPS (Global Natural Product Society) veritabanında incelendi. Dereplikasyon analizleri sonucunda
lomaiviticin C, 7-OH-staurosporine, staurosporine ve cyanosporaside B doğal ürünlerinin izolatların
ekstraktlarında bulunduğu tespit edildi. Ayrıca moleküler network analizleri ile izolatlara ait 1347
MS/MS verisinin spektral benzerliği incelendi. Bu inceleme sonucunda Salinispora tropica CNT250,
Salinispora pacifica CNY703, Salinispora arenicola CNY299 ve Salinispora arenicola CNY011 izolatlarına
ait spesifik MS/MS spektrumları
biyoinformatik veriler ile birlikte değerlendirildi. Kimyasal ve
biyoinformatik değerlendirmeler sonucunda S. pacifica CNY703’ün kültür ortamında glikolize bir
bileşiğe ve bu bileşiğin sentezinden sorumlu olduğu düşünülen NRPS-PKS-I gen kümesine ulaşıldı.
S15
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Nalidiksik Asit İçeren Bazı Bileşiklerin Sentezi ve Antimikrobiyal Aktivitelerinin
İncelenmesi
Şule CEYLAN
Artvin Çoruh Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü, 08000, ARTVİN
[email protected]
Günümüzde değişik yapı ve etki mekanizmalarına sahip çok sayıda antibiyotik tedavi amaçlı
kullanılmaktadır. Bunlar arasında kinolonlar, ilk kez 1962 yılında nalidiksik asidin Lesher tarafından keşfi
ve üriner sistem enfeksiyonlarında kullanılmaya başlanması ile tedaviye girmiş, ardından çok sayıda
türevi elde edilerek Gram negatif bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlara karşı kullanılmaya
başlanmıştır. Ancak, bütün antimikrobial tedavilerde olduğu üzere, bu grup ilaçların da yoğun kullanımı
bakteriyel direnç ile sonuçlanmıştır.1,2 Bu çalışmada nalidiksik asit içeren yeni hibrid bileşikler
sentezlenmiş ve antimikrobiyal aktiviteleri incelenmiştir.
O
S
N
N
Cl
O
O
O
O
N
S
N
N
N
4
N
N
5
iii
O
O
O
i
N
O
NHNH HN
NHNH2
N
iv
S
O
N
ii
N
N N
N
N
3
v
O
N NH
N
N
F
S
O
vi
N
O
N
N
N
N
N N
N
6
N
H
S
2
1
COOH
N
S
7
Şema 1: i: CH2Cl2, PhCH2NCS, 24 h rt or MW irradiation; ii: H2SO4, 3 h rt or MW irradiation; iii:
C2H5COOCH2Br in EtOH, CH3COONa, 24 h reflux or MW irradiation; iv: EtOH, ClC6H4COCH2Br,
CH3COONa, 25 h reflux or MW irradiation; v: 2 N NaOH in EtOH/H2O, 16 h reflux or MW
irradiation; vi: norfloxacin, HCHO in DMSO, 20-24 h rt or MW irradiation.
Kaynaklar (0psiyonel):
1. G.Y. Leisher, E.J. Froelich, M.D. Gruett, J.H. Bailey, P.R. Brundage, J. Med. Pharm.
Chem. 1962, 5, 1063-1065.
2. N. Aggarwal, R. Kumar, C. Srivastava, P. Dureja, J.M. Khurana, J. Agric. Food
Chem. 2010, 58, 3056-3061.
S16
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
Poster Özetleri
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
İyon Duyarlı ve Floresans Özelliğe Sahip Organik Sensörün Tasarlanması,
Sentezi ve Uygulamaları
İbrahim KELEŞ, Burak KUZU, Nurettin MENGEŞ
Eczacılık Fakültesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 65080, Van, Turkey
[email protected]
Işığa maruz kaldıklarında gözle görülebilir ve tersinir bir renk değişikliği gösteren kimyasal
bileşikler fotokromiktirler. Bu karakteristik özelliğe sahip organik yapılar ilk olarak 20. Yüzyılın
başlarında tanımlanmış olmalarına rağmen yakın zamanlarda ultraviole, görünür ve kızılötesi
bölgelerde fotokromik olan birçok değişik tipte kimyasallar, optikal fiber, veri depolayıcı, ekran
ekipman bileşenleri ve sıcaklık kontrol aletleri gibi potansiyel kullanılabilirliklerinden dolayı dikkat
çekici konular arasında olmuştur.1
Bu sebep doğrultusunda sübstitüte imidazol bileşiklerini sentezi amaçlandı. Sentezlenen
bileşiğin solvatokromik özelliği incelendiğinde bu özelliğin çok belirgin olmadığı ancak floresans özelliğe
sahip olduğu anlaşıldı (Şema 1).
Şema 1: İmidazol türevinin sentezi.
Bu bileşiğin her iki aromatik halkasında bulunan azot atomlarından kaynaklı iyonofor bir
bölgenin olabileceği literatürde bilinen benzer moleküllerden yola çıkılarak düşünülmüştür.2 Bu
sebeple devam eden çalışmalar iyon sensör olma özelliğinin araştırılmasına ve bu bileşiklerin
türevlerinin yapımına yönelik olacaktır.
Bu çalışma TÜBİTAK (115Z112) tarafından desteklenmektedir.
Kaynaklar:
1) Swathi, N., Manjunatha, J.R., Das, U.K., Shetty, A.N., Trivedi,. D.R. New J. Chem., 2014, 38,
1484-1492.
2) Akagene, K., Allan, G.G., Bindra, J.S., Friberg, T., Neogi, A.N. The Journal of Physical
Chemistry, 1973, 77, 2160-2162.
P1
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
N-Heterosiklik Karben Öncülleri Olarak Benzimidazolyum Tuzlarının Sentezi
Karakterizasyonu ve Üreaz İnhibisyonu Üzerindeki Etkisi
Senem Akkoça, Burcu Somtürk Yılmaza, Funda Özdemira, İlhan Özer İlhana ve Nalan Özdemira
a
Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 38039 Kayseri-Türkiye
Üreaz (Üre amidohidrolaz; EC3.5.1.5); amonyak ve karbonik asit oluşturmak için üre
hidrolizlerini katalizleyen ve nikel içeren bir enzimdir. Üreaz enzimi bitkilerde, alglerde, mantarlarda ve
bakterilerde bulunmaktadır [1, 2]. Biyoteknolojide birçok uygulamaya sahiptir. Günümüzde üreaz
enzimi atık su arıtımı, gıdalardan ve içeceklerden ürenin uzaklaştırılması, hemodiyaliz işlemi esnasında
kullanılan diyalizat çözeltisinin rejenere edilmesi gibi uygulamalarda kullanılmaktadır [3]. Üreaz çok
sayıda bileşik tarafından inhibe edilir. Son 10 yılda hidroksamik asit türevleri ve imidazoller gibi bazı
üreaz inhibitörleri rapor edilmiştir. Bazı üreaz inhibitörleri ise onların toksisitesi ve stabil olmamasından
dolayı invivo ortamında kullanılmayabilir [4]. Bu yüzden düşük toksisite özelliği gösteren ve biyolojik
açıdan yararlı yeni üreaz inhibitörlerinin araştırılmasına gerek duyulmaktadır. Bu yüzden N-Heterosiklik
karben öncülleri olarak benzimidazolyum tuzları sentezlenmiştir.
Hazırlanılan çeşitli 1,3-dialkil benzimidazolyum tuzlarının yapıları 1H-NMR,
13
C-NMR ve
elementel analiz teknikleri kullanılarak karakterize edildi ve üreaz üzerindeki inhibitör etkisi incelendi.
Neredeyse tüm bileşiklerin iyi aktiviteye sahip olduğu belirlendi. Benzimidazolyum tuzları için (IC50)
değeri 0.0861±0.0030 mM, 0.045±0.0020 mM, 0.0196±0.0028 mM, 0.0142±0.0018 mM,
0.0324±0.0025 mM ve 0.0237±0.0010 mM olarak bulundu.
Anahtar Kelimeler: Benzimidazolyum tuzu, Üreaz, İnhibitör.
Kaynaklar:
[1] Nabati, F.; Habibi-Rezaei, M.; Amanlou, M.; Moosavi-Movahedi, A. A. J. Mol. Catal. B-Enzymatic,
2011, 70, 17-22.
[2] Krajewska, B., J. Mol. Catal. B Enzym., 2009, 59, 9-21
[3] Zonia, E.; Stebbins, N. E.; Polacco, J. C. Plant Physiol., 1995, 107, 1097-1103.
[4] Sahoo, B.; Sahu, S. K.; Pramanik, P. J. Mol. Catal. B-Enzyme, 2011, 69, 95-102.
P2
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
İdrar Örneklerinde Morfinin Biyoanalitik Yöntem Validasyonu
Aykut Kula, Fadime Canbolata, Selma Özilhana, Uğur Atika, S. Tuncel Özdena, K. Nevzat Tarhana
a
Üsküdar Üniversitesi, İstanbul, Turkey
[email protected]
Tam bir validasyon yeni bir analitik yöntem veya literatürde bulunan bir yöntem için gereklidir.
Yöntem validasyonun temel amacı, matriksi kan, plazma, idrar, tükürük gibi belirli bir biyolojik matriks
olan bir analitin konsantrasyonunun belirlenmesi için belirli bir yönteme güvenilirliğini göstermektir.
Validasyon doğrulama çalışma örnekleri ile aynı biyolojik matriks kullanılarak yapılmalıdır. Tam
doğrulama, ilgili her tür için yapılmalıdır. Doğrulamada kullanılan matriks bazı durumlarda uygun
olmayabilir. Bu durumda alternatif matriks kullanılabilir.1
Analitik sonuçların güvenilirliği kabul edilebilirliğini sağlamak için gerekli olan bir biyoanalitik
yöntemin başlıca parametreleri şunlardır: Selectivity, Carry-over, Lower limit of quantification,
Calibration curve, Accuracy, Precision, Dilution integrity, Matrix effect, Stability.1
EMA GUIDELINE on VALIDATION of BIOANALYTICAL METHODS 2011 validasyon parametreleri
dikkate alınarak sıvı-sıvı ekstraksiyon tekniği ile idrar örneğinde morfin için 5.34 – 1068.98 ng/ml
aralığında yöntem valide edilmiştir.
Kaynaklar:
1) Committee for Medicinal Products for Human Use (CHMP). Guideline on validation of
bioanalytical methods. England: European Medicines Agency; 2011, s: 4
P3
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
PDT Uygulamaları İçin Suda Çözünür Tetra Non-periferal Ftalosiyaninlerin
Sentezi ve Fotofizikokimyasa Özelliklerinin İncelenmesi
Anwar Youssefa, Yusuf Yılmazb ve Mehmet Sönmeza
a.
Gaziantep Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Gaziantep
b.
Gaziantep Üniversitesi Naci Topçuoğlu Meslek Yüksekokulu, Gaziantep
[email protected]
Foto Dinamik Terapi (PDT) lazer ışığı, moleküler oksijen ve bir foto algılayıcının (ftalosiyaninler gibi)
kombinasyonundan oluşan kanserin tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Ftalosiyaninlerin (Pcs)
kullanım alanlarından en önemlisi, özellikle PDT’de fotoalgılayıcı olarak kullanılmalarıdır.1, PDT
uygulamalarında özellikle diyamanyetik atom içeren ve suda çözünür ftalosiyaninler tercih
edilmektedir.2 Yaptığımız bu çalışmada karboksilik asit uçlu ftalosiyaninler sentezlenmiş, elementel
analiz ve bazı spektroskopik yöntemler (UV-vis., IR, NMR ve MS) kullanılarak karakterize edilmiştir.
Hazırlanan bu yeni ftalosiyanin türevlerinin fotofizikokimyasal ölçümleri yapılarak singlet oksijen
üretme kapasiteleri dolayısıyla PDT için iyi bir foto algılayıcı olup olmayacakları belirlenecektir.
COOH
S
N
COOH
S
N
S
N
M
N
HOOC
N
N
N
N
S
COOH
2a,M: 2H
2b,M: Zn
2c,M: Co
2d,M: Ni
Kaynaklar:
1) Zimcik, P., Miletin, M., et all. Synthesis and studies on photodynamic activity of new watersoluble azaphthalocyanines. J. Photochem. Photobiol. A: Chem. 2003, 155, 127.
2) Rosenthal, I., Phthalocyanines as photodynamic sensitizers. Photochem. Photobiol. 1991, 53,
859.
P4
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Kalkon Oksimlerin Sentezi, alfa-Glukozidaz ve Lipaz İnhibisyonları
Seda Fandaklıa, Nurettin Yaylıb, Büşra Yaylıb, Nuran Kahrimana, Serdar Ülkerc
a
b
Kimya Bölümü, Fen Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, 61080 Trabzon-TÜRKİYE
Farmakognozi, Eczacılık Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, 61080 Trabzon-TÜRKİYE
c
Biyoloji Bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, 53100 Rize-TÜRKİYE
[email protected]
Kalkonlar bioaktif bileşiklerin önemli bir sınıfını oluştururlar. Kalkonlar ve onların analogları ClaisenSchmit reaksiyonuna göre sentezlenir. Kalkonoksimlerin immünsupresif ve sitotoksik aktiviteleri
araştırılmış ve bazı kalkonoksim bileşiklerinin güçlü immünsupresif aktivitelerde olduğu görülmüştür. 1
Bu çalışmada hidroksil ve metoksi substütiye kalkonlar (1a-1m), Claisen–Schmidt reaksiyonuna göre
substitüye asetofenon ve benzaldehitten sentezlendi.2-3 Sentezlenen kalkon bileşiklerinin
hidroksilaminhidroklorür ile reaksiyonundan 14 adet yeni oksim kalkon elde edildi (Denklem-1).
Çalışmanın sonunda 2a-2m numaralı bileşiklerden 2a ve 2b bileşikleri en etkili α-glukozidaz inhibisyonu
göstermiştir. Lipaz inhibisyonu gösteren 2c bileşiğidir. 2a, 2b ve 2c bileşiklerinin, Akarboz ve Orlistat’ın
IC50 (µM) ± SD değerleri sırasıyla (1,61 ± 0,16, 3,36 ± 0,58, 1,03 ± 0,04, 13,34 ± 1,26, 0.003)’ dir.
R1
O
O
R2
+
R4
R5
H
R3
R6
R7
Bileşik
1a, 2a
1b, 2b
1c, 2c
1d, 2d
1e, 2e
1f, 2f
1g, 2g
1h, 2h
1i, 2i
1j, 2j
1k, 2k
1l, 2l
1m,2m
R1
-H
-H
-OCH3
-OCH3
-OCH3
-OCH3
-H
-H
-H
-H
-H
-H
-H
R2
-OH
-H
-H
-H
-H
-H
-H
-H
-H
-H
-H
-H
-H
R1
1
NaOH, EtOH ( 95 % )
R2
2
H2NOH.HCl
piridin, geri soğutma
R3
R3
-H
-OH
-H
-H
-H
-H
-OCH3
-OCH3
-OCH3
-OCH3
-OCH3
-OCH3
-OCH3
R4
-H
-H
-H
-OCH3
-OCH3
-OCH3
-H
-OCH3
-H
-OCH3
-OCH3
-OCH3
-OCH3
R5
-H
-H
-H
-H
-OCH3
-OCH3
-H
-H
-OCH3
-OCH3
-H
-H
-OCH3
X
R4
R5
R6
R7
R6
-H
-H
-H
-H
-H
-OCH3
-H
-H
-H
-H
-OCH3
-OCH3
-OCH3
R7
-H
-H
-H
-H
-H
-H
-H
-H
-H
-H
-H
-OCH3
-H
1a-1m; X= O
2a-2m; X= NOH
Denklem-1
Kaynaklar:
Yin, L.; Ran, S.; Yao, L.; Shuai, Z.; Zhi-Jun, L.; Jie, F.; Hai-Liang, Z.; Bioorg. Med. Chem Lett., 2012,
22, 3039-3043.
2. Albay, C.; Kahriman, N.; Yılmaz İskender, N.; Alpay Karaoğlu, Ş.; Yaylı, N. Turk. J. Chem. 2011,
35, 441-454.
3. Yaylı, N.; Üçüncü, O.; Yaşar, A.; Gök, Y.; Küçük, M.; Kolaylı, S. Turk. J. Chem. 2004, 28, 515-521.
1.
P5
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Pirimidin Bileşiklerinin Kalkonlardan Sentezi ve Biyolojik Aktiviteleri
Seda Fandaklıa, Nurettin Yaylıb, Nuran Kahrimana, Vildan Serdaroğlua, Serdar Ülkerc
aKimya
Bölümü, Fen Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, 61080 Trabzon-TÜRKİYE
bFarmakognozi,
cBiyoloji
Eczacılık Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, 61080 Trabzon-TÜRKİYE
Bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, 53100 Rize-TÜRKİYE
[email protected]
Pirimidin yapısı içeren bileşiklerin farmakolojik etkilerinin artması nedeniyle pirimidin halkası
içeren bileşiklerin sentezleri günümüzde ilgi çeken bir araştırma alanı oluşturmaktadır. Pirimidin türevi
bileşiklerin antifungal, antiviral, antimikrobiyal, antituberküler, antimalaryal ve antitümor gibi bir çok
biyoaktif özellikleri bulunmaktadır.1-2 Bu çalışmada; hidroksi ve metoksi substitüye kalkon bileşiklerinin
tiyoüre ile katı faz mikrodalga yöntemine göre reaksiyonlarından yeni 2,4,6-trisubstitüye pirimidin-2tiyol bileşikleri elde edildi (Denklem-1). Çalışmanın sonunda 1-4 numaralı bileşiklerin α-glukozidaz,
lipaz inhibisyonları ve antimikrobiyal aktiviteleri araştırıldı. Sentezlenen 1-4 numaralı bileşiklerden 2
ve 4 numaralı bileşikler en etkili α-glukozidaz inhibisyonu, 4 numaralı bileşik ise en etkili Lipaz
inhibisyonu göstermiştir. 1, 4 numaralı bileşiklerinin ve Akarboz’ın IC50 (µM) ± SD değerleri sırasıyla
(3,38 ± 1,36, 4,38 ± 0,36, 13,34 ± 1,26)’ dir. 4 numaralı bileşiğin ve Orlistat’ın IC50 (µM) ± SD değerleri
sırasıyla (0.29±0.02, 0.003)’ dir. Sentezlenen 1-3 nolu bileşiklerin Gram pozitif bakterilere, tüberküloza
ve maya mantarlarına karşı oldukça iyi antimikrobiyal aktiviteye sahip oldukları belirlenirken, 1-3 sıra
nolu maddeler aynı zamanda Gram pozitif bakteriler için <2 ile 9 gibi düşük doz aralığında dahi güçlü
inhibitör özellik göstermektedirler.
SH
O
N
S
R1
+
H2N
R2
R3
R1
M. D.
o
600 W., 85 C
R2
1-4
R3
Bileşik
1
2
3
4
Kaynaklar:
Selit, Asetik Asit
NH2
N
R1
-H
-OH
-OH
-H
R2
-OH
-H
-H
-OH
R3
-OCH3
-H
-OH
-OH
Denklem-1
Rostom, S. A. F.; Badr, M. H.; Abd El Razik, H. A.; Ashour, H. M. A; Abdel Wahab, A. E., Arch.
Pharm. ChemLife Sci. 2011, 344, 572.
2. Sundaraganesan, N.; Kumar, K. S.; Spectrochimica Acta Part A., 2006, 65, 1186.
1.
P6
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Kiral Ligandların Sentezi ve Katalitik Tepkimelerde Elektronik ve Sterik
Etkilerinin İncelenmesi
İlker Ümit KARAYİĞİT, Seda KILIÇARSLAN, Halil Zeki GÖK*, Yaşar GÖK
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 80000 Osmaniye, Türkiye
[email protected]
Günümüzde, eczacılık ve tarım ilaçlarının optikçe aktif bileşiklerden oluşması ve bu bileşiklerin
geliştirilmesi aşamasında asimetrik geçiş metal katalizi etkili ve dikkate değer bir yaklaşım olarak ortaya
çıkmaktadır.1-2 Asimetrik geçiş metal katalizinde yüksek aktivite ve enantiyoseçicilik elde etmek için
geliştirilen kiral ligand ile geçiş metalinin uyumu önemlidir. Yeni geliştirilen ligandın geçiş metali ile
oluşturduğu kompleksteki sterik ve elektronik özellikleri ise enantiyoseçimli reaksiyonun başarısını
doğrudan etkilemektedir. Kiral ligandın içermiş olduğu donör atomlarının özellikleri önem taşımaktadır.
Örneğin, elektronca zengin olan fosfor içeren kiral ligandların metal kompleksleri, çeşitli reaksiyonlarda
katalitik olarak aktif olması sebebiyle asimetrik geçiş metal katalizinde bilim adamları için güncelliğini
korumakta ve geliştirmektedir.Bu çalışmada, optikçe aktif C2-simetrik 1,2-Diollerin ve fosfinlerin sentezi
yapılmışır. Sentezlenen kiral ligandların katalitik aktiviteleri çeşitli enantioseçimli reaksiyonlarda
incelenmiştir. 3.
Kaynaklar:
1) Benetskiy, E. B., Bolm, C. Tetrahedron:Asymmetry, 2011, 22, 373-378.
2) Aitken, A. R., Asymmetric Synthesis, Kilenyi, ed. Blackie Academic and Professional, London. 1992.
3) (a) Gök, Y., Kekeç, L. Tetrahedron Lett. 2014, 55, 2727-2729. (b) Gök, Y., Küloğlu, S., Gök, H. Z., Kekeç,
L. Appl. Organometal. Chem. 2014, 28, 835-838. (c) Gök, Y., Gök, H. Z. Helv. Chim. Acta 2015, 98, 490495.
P7
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Biyouyumlu Metal Organik Yapılar Olan MIL-101 Ve UMCM-1 Moleküllerinin
Modellenmesi ve İlaç Taşınmasındaki Rolü
İmren BAYIL, Tuğba TAŞKIN TOK,
aGaziantep Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi,Kimya Bölümü, 27310
[email protected]
Metal iyonları ve organik köprü ligandları olan, özgün bir uzaysal mimariye sahip makromoleküler
malzemelere, “gözenekli koordinasyon polimeleri” veya “metal-organik çerçeveler (MOF)” adı verilir.1
Son yıllarda bu metal organik kafes yapılar, bir çok ilaç moleküllerinin yüklenmesi ve serbest bırakılması
gibi uygulamalarda oldukça yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Çünkü, bu yapıların son derece yüksek
yüzey alanları ve geniş por çapları nedeni ile ilaç taşınmasında oldukça etkin bir rol oynadığı
gözlemlenmiştir.2Şu an kullanımda olan tıbbi ilaçlarında bu MOF kafes yapıları ile birlikte daha etkin
uygulanması üzerine çalışmalar mevcuttur.3
Bizde bu çalışmada; metal organik kafes yapılarından olan mezogözenekli MIL-101 ve UMCM-1
yapılarını hesapsal yöntemlerle en uygun temel setler kullanılarak moleküler modellenmesi
oluşturulup, ibuprofen gibi ilaç molekülü olma özelliği taşıyan belirli ilaç molekülerini bu oluşturulan
model yapılara depolayarak insan vücudundaki uyumunu ve taşınımının gerçekleştirmesini
hedeflenmekteyiz. Bu sayede, vücut içerisinde hem daha az toksik özellik gösteren taşıyıcıların
üretilmesi hem de ve bu kafes yapıların gözeneklerine depolanan ilaçların taşınması ve kontrollü bir
şekilde bırakılması sağlanacaktır. Böylece, insanların günde birden fazla ilaç alma sıkıntısından
kurtulmasına ve bu sayede daha az ilaca maruz kalmasına aynı zamanda ilacın yan etkilerinin
azaltılmasına da fayda sağlayacaktır.
Kaynaklar
1)Stuart, L.J., ”Metal-organicframeworks”, Chem.Soc.Rev, 2003, Pages 276-288
2)Keskin, S; Kızılel, S.Review, ”Biomedical Applications of Metal OrganicFrameworks”, Department of
Chemical and Biological Engineering, 2011, 50(4), pp 1799-1812
3)Ayvaz, Z., ”Enerji krizine ve küresel ısınmaya nano-teknolojik çözüm”, Prof.Dr.editor@ekoloji
Magazin.com, 2009, Nisan-Haziran, 22.Sayı
P8
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Antiagregan Etkili Klopidogrel Bisülfat'ın HPLC Yöntemi İle Safsızlık Tayini
Yeşim Polat Topçuᵃ ; Nevin Erkᵇ ; Gürhan Yükselᵃ ; Dilek Özerᵃ
ᵃDrogsan İlaçları San. Ve Tic.A.Ş. 06760 Ankara,Türkiye
ᵇAnkara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 06100 Ankara,Türkiye
[email protected]
İlaç dünyasında ilaç etken maddesi dışında kalan maddeler safsızlık olarak kabul edilmektedir.
Endüstri açısından saflık, bir ilacın kalitesindeki en önemli faktör olarak belirmektedir.Bu istenmeyen
kimyasal maddelerin küçük miktardaki varlığı bile farmasötik ürünlerin etkinliğini ve güvenilirliğini
etkileyebilmektedir. Bu nedenle ilaçlardaki safsızlıkların tanımlanması, tayin edilmesi ve raporlanması
önem teşkil etmektedir.¹ İlaç etken maddelerinde safsızlıkların tespiti için genellikle kromotografik ve
spektroskopik teknikler kullanılır.
Bu çalışmada antiagregan etkili bir etken madde olan klopidogrel bisülfat seçilmiştir. Klopidogrel,
adenozin difosfatın (ADP) trombositteki reseptörüne bağlanmasını ve bu yolla selektif olarak
glikoprotein GPIIb/IIIa kompleksinin ADP uyarımlı aktivasyonunu, bunun sonucu olarak da trombosit
agregasyonunu inhibe eden bir etken maddedir.² Kimyasal formülü ;
şeklindedir.
Klopidogrel bisülfatın safsızlık tayini için; yüksek performanslı sıvı kromotografik (YPSK) yöntem
geliştirilmiştir. Yöntem için, Kromasil 100 5 C18 150*3,9 kolonu sabit faz olarak kullanılmış, kolon
sıcaklığı 30°C ye ayarlanmış ve hareketli faz akış hızı ise 1.0 mL/dakika olarak belirlenmiştir. UV
dedektör kullanılarak 220 nm dalga boyunda yapılan ölçümler sonrası elde edilen sonuçların Avrupa
Farmakopesine olan uygunluğu incelenmiştir.
Çalışmada; Sistem Uygunluk Testlerinin (SUT) sonucunda enjeksiyonlar arası bağıl standart sapma;
% 0.2 , kuyruklanma faktörü; 0.6 , teorik plaka sayısı; 15109 olarak bulunmuştur. Yöntemin
doğruluğunun tespiti için yapılan % geri kazanım çalışmaları için farklı konsantrasyonlarda standart
çözeltileri hazırlanmış ve her bir seviye için ortalama geri kazanım %90.0-%110.0 arasında
bulunmuştur. Yakalama alt sınırı (YAS);0.326 mg/mL’ de Sinyal/Gürültü oranı;6.6, Tayin alt sınırı(TAS);
0.815 mg/mL’ de Sinyal /Gürültü oranı 14.1 olarak bulunmuştur. Metot tekrarlanabilirliği için
hazırlanan 6 numunenin ortalama toplam impürite sonucu ise % 0.116, bağıl standart sapması(BSS)
%5.5 bulunmuştur. Son olarak YAS çözeltisinin 24 saat süresince takibi yapılmış ve stabil olduğu
gözlemlenmiştir.Yapılan çalışmalar sonucu elde edilen değerler doğrultusunda ürünün ve metodun
Avrupa Farmakopesine olan uygunluğu incelenmiş ve tarafımızca onay verilmiştir. Geliştirilen ve valide
edilen bu yöntemin rutin kalite kontrol laboratuvarlarında kullanılabilecek bir yöntem olduğu
öngörülmektedir.
Kaynaklar :
1) ICH Guideline: Impurities in New Drug Substances Q3A(R2),2006
2)Rxmediapharma,2016
P9
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
4D-QSAR EC-GA METODU İLE PRİDİN KARBOKSİLİK ASİT BİLEŞİK SERİSİNİN
FARMAKOFOR GRUBUNUN BELİRLENMESİ VE BİYOAKTİVİTE HESABI
Burak TÜZÜNa EMİN SARIPINARb
Cumhuriyet Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 58140,SİVASa
Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 38039, KAYSERİb
[email protected]
Elektron Konformasyonel Metot (ECM), aynı tür aktiviteye sahip bir bileşik serisi için bileşiklerin bütün
konformerleri dikkate alınarak farmakofor (Pha) grubun tanımlanmasını ve teorik olarak biyolojik
aktivitenin hesaplanmasını esas almaktadır. Metot aktiviteyi artıran (AG) ve aktiviteyi azaltan (APS)
grupları tanımlar ve prensipte bir yapı-aktivite ilişkisidir. Şekilde Elektron Konformasyon-Genetik
Algoritma (EC-GA) akış diyagramı verilmiştir.
Moleküller üst üste çakıştırılarak molekülün aynı yapıya sahip yüksek enerjili konformerleri
elimine edilir. Kalan bütün konformerler için EMRE V2.0 programı ile her bir konformer için üç boyutlu
elektron konformasyonel uygunluk matrisleri (ECMC) hazırlanmıştır. Daha sonra ECSP programı ile bu
matrisler belirli tolerans değerlerinde karşılaştırılarak aktiviteden sorumlu olan farmakofor grup yani
elektron konformasyonel alt matris (ECSA) belirlenmiştir. Bu metotta farmakofor atomun
belirlenmesinde bütün bileşiklerin tüm konformerlerine yer verilmiştir. Aktivite hesaplamasını
gerçekleştirmek için genetik algoritma (GA) sayısal optimizasyon tekniği kullanılmıştır (en küçük kareler
yöntemi). Hazırlanan parametreler içerisinden en iyi alt seti seçmek için EC-GA (EMRE) metodu
geliştirilmiştir. MATLAB 7.0 Programında Genetik Algoritma Optimizasyon Tekniğinin kullanılmıştır.
KAYNAKLAR
1. Sahin K., Sarıpınar E., Yanmaz E., Gecen E., Quantitative bioactivity prediction and
pharmacophore identification for benzotriazin derivatives using the electron conformational–genetic
algorithm in QSAR, SAR QSAR Environ. Res., 22:3-4, 217-238, 2011.
2. NERES J., Engelhart C.A., Drake E.J., Wilson D. J. Ve çalışmala arkadaşları, Journal of Medicinal
chemistry, 56, 2013, 2385-2405
P10
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
2,3-Dietiniltiyofen Türevlerinin Sentezi
Aslı KÖROĞLU, Muheb ALGSO, Meryem ESEN, Arif KIVRAK*
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, 65080, VAN
[email protected], [email protected]
Heterosiklik bileşikler sahip oldukları özelliklerinden dolayı hem ilaç kimyası hem de malzeme kimyası
için oldukça önemli bir sınıfı oluşturmaktadırlar. Günümüzde dünya genelinde kullanılan ilaçların
hemen hemen tamamında bir hetero bileşik bulunmaktadır. Yapısında tiyofen bulunduran heterosiklik
bileşikler ateş düşürücü, anti-bakteriyel, antiparazitik, hipoglisemik, ve antikanser vb. aktivitelerinden
dolayı ilaç uygulamaları için çok büyük öneme sahiptirler. Ayrıca malzeme kimyası içinde özellikle yarı
iletken malzeme olarak geniş bir kullanım alanına da sahiptirler. Bu çalışmada yapısında iki adet alkin
bulunduran tiyofen türevlerinin sentezi gerçekleştirilmiştir. Bu yapılar sahip oldukları potansiyel
reaktifitelerinden dolayı organik sentezler için oldukça önemli ürün ve ara ürünlerdir. Yapılan deneysel
çalışmalar, sonuçları ve elde edilen bulgular detaylı olarak kongrede sunulacaktır.
Kaynaklar:
1. Mckay, M. J.; Carroll, A. R.; Quinn, R. J.; Hooper, J. N. A. J. Nat. Prod. 2002; 65, 595.
2. Ribble, G. W. J. Chem. Soc., Perkin Trans. 1 2000; 1045.
3. Lu P.; Schrag M.L.; Slaughter D.E.; Raab C.E.; Shou M.; Rodrigues A.D.; Drug Metabolism and
Disposition 2003; 31 (11); 1352.
P11
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Karbonhidratların Aşırı Duyarlı Ölçülmesi İçin Yeni Yöntem: Glyco-qPCR
Kemal Solakyıldırıma, Robert J. Linhardtb
a
Erzincan Üniversitesi - Kimya Bölümü, b Rensselear Polytechnic Institute – Chemistry Depertment
[email protected]
Karbonhidrat zincirlerinin kimyasal olarak kompleks yapılarından ve biyolojik yapılarda çok
düşük miktarda bulunmalarından dolayı glikokonjugatların karbonhidrat kısımlarının aşırı duyarlı bir
yöntem ile ölçülmesi çok zor ve önemlidir. Bu konuda ki temel kısıtlama biyolojik olarak aktif ve
teröpatik karbonhidratlar (örneğin glikozaminoglikanlar (GAGs), sialylated karbonhidratlar,
glikokonjugatlar ve gilikolipitler) için gerekli analitik platformların olmamasıdır. Karbonhidratların çok
düşük konsantrasyonlarda ölçülebilmeleri, glikomik çalışmalarınının önünü açacaktır ve böylece
karbonhidratların protein glikozilasyonunda oynadığı roller anlaşılacaktır ve bu sonuçlar karbonhidrat
merkezli ilaç keşiflerine uygulanabilecektir. Bu çalışma, biyolojik örneklerdeki karbonhidratların aşırı
duyarlı bir şekilde ölçülmesini sağlayan Glyco-qPCR tekniğini ve uygulamalarını göstermektedir.
Ayrıştırma basamağı için fraksiyon toplama kapiler elektroforez kullanıldı ve daha sonra 1 zepto-mol
(10-21 mol) kadar çok düşük miktarlardaki karbonhidratların analizi gerçekleştirildi.
P12
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Fe+3 İyonlarına Duyarlı Fluorometrik Organik Sensörün Tasarlanması, Sentezi
ve Canlı Hücrelerde Fe+3 Tayininde Kullanılması
Burak KUZU,1 Meltem TAN,1 Zeynep EKMEKÇİ,2 Nurettin MENGEŞ1
1
Eczacılık Fakültesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 65080, Van, Turkey
Biyomedikal Mühendisliği, Süleyman Demirel Üniversitesi, 32260, Isparta
2
[email protected]
Fe+3 dünyada ve insan beyninde en bol bulunan metallerden birisidir ve büyüme, toksisite, canlı
hücrelerin gelişimindeki önemli rolü yaygın bir şekilde araştırılmaktadır.1 Demirin vücuda aşırı alınımı
Fenton reaksiyonu üzerinden reaktif oksijen türleri üretimine yol açarak lipid, nükleik asit ve protein
zararı sonucu bazı şiddetli Alzheimer, Parkinson gibi hastalıklara neden olmaktadır.2
Bu amaç doğrultusunda Fe+3 duyarlı floresans özelliğe sahip bir sensör geliştirebilmek ve canlı
hücrede bu katyonun analizini yapmak hedeflendi ve bir seri organik sentez yapıldı. Nonsübsititüe aril
gruplarında yeterli floresans emisyon elde edilemediği için elektron verici gruplar takılarak donorakseptor-donor prensibiyle daha belirgin floresans emisyona sahip molekül sentezlendi. Ancak
sentezlenen molekül Fe+3 iyonlarına karşı duyarlı olmadığı için molekülün iyonofor özelliğe sahip
olabilmesi açısından fonksiyonel grup değişikleri yapıldı ve molekülün birçok iyon arasından sadece
Fe+3 iyonlarına karşı turn-OFF prensibiyle sönümleme (quench) yapmak suretiyle duyarlı olduğu tespit
edildi.
Figür 1. Belirlenen sensör bileşiğin molekül iskeleti ve katyon seçiciliği grafikleri
Seçici katyon analizinden sonra, elde edilen sensor molekülün hücre içi tanı amaçlı kullanımları
araştırılmaktadır.
Bu çalışma TÜBİTAK (115Z112) tarafından desteklenmektedir.
Kaynaklar:
1.
(a) Richardson, Des R., Ponka, P., Biochimica et Biophysica Acta (BBA)-Reviews on
Biomembranes 1997,1331, 1-40;(b) Aisen, P., Wessling-Resnick, M., Leibold, E. A. Curr.
Opin. Chem. Biol. 1999, 3, 200-206; (c) Aisen, P., Enns, C., Wessling-Resnick, M., The
International Journal of Biochemistry and Cell Biology 2001, 33, 940-959.199-211.
2. (a) Lovell, M. A., Robertson, J. D., Teesdale, W. J., Campbell, J. L., Markesbery, W. R.,
Journal of The Neurological Sciences, 1998, 158, 47-52; (b) Bierhaus, A., Altamura, S.,
Muckenthaler, M. U. J. Alzheimers Dis. 2009, 16, 879-895.
P13
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
α- ve β- Kloraloz Türevi 1,4-Dihidropiridinlerin Sentezi
aEmriye
aGiresun
AY, bNilgün YENİL, cTamer KARAYILDIRIM, cGökhan KÖK, bKadir AY
Üniversitesi, Şebinkarahisar Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Gıda Teknolojisi Bölümü
bCelal
Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü
cEge
Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü
[email protected]
Farmakolojik uygulamaları yaygın olan 1,4-dihidropiridinler, ilk kez Arthur Hantzsch tarafından
alkol ya da asetik asit içinde geri kaynatma sıcaklığında aldehitler, β-ketoesterler ve amonyağın tek
basamaklı kondensasyonu tanımlanmıştır1. 1,4-dihidropiridinlerin en önemli biyolojik aktivitesi Ca2+
kanal blokeri ve kalp ve hipertansiyon hastalıklarının tedavisinde ilaç olarak kullanılmasıdır. Ayrıca;
vasodialator, bronchiodialator, anti-atherosclerotic, antitümör, hepatoprotektif ve antidiabetik gibi
farklı aktivitelere de sahip olmasının nedeni, 1,4-dihidropiridinlerin biyolojik sitemlerde çok sayıda
fonksiyonel grubu indirgeme yeteneğine sahip bir koenzim olan nikotinamid dinükleotid (NADH) ile
olan bağlantısıdır2,3. Pentozlar ve heksozların kloral türevleri olarak bilinen kloralozlar anestezik ve
hipnotik etkilere sahiptir, fare gibi kemirgenler ve zararlı kuşların mücadelesinde ve veteriner ilacı
olarak oldukça fazla miktarda kullanılmaktadır.4
Ticari olarak elde edilen ve saflaştırılan α- ve β-kloralozlardan elde edilen 3-O-metil türevi
pentadialdofuranozlar,
dietilen
glikol
çözücü
içinde
katalizör
olarak
TBAHS
(Tetrabütilamonyumhidrojen sülfat) varlığında etil aminokrotonoat, etilasetoasetat ile 95 °C de 4 saat
ısıtılır. Kromatografik saflaştırma işlemi sonrasında sırasıyla % 56 ve % 43 verimle α- ve β- kloraloz türevi
1,4-dihidropiridin türevleri elde edildi. Saflaştırılan bileşiklerin yapı tayinleri için FTIR, NMR ve Kütle
spektroskopisi yöntemleri kullanıldı.
Bu çalışma Celal Bayar Üniversitesi tarafından BAP 2010-053 nolu proje ile desteklenmiştir.
Kaynaklar:
1) Hantzsch, A. Ber. Dtsch. Chem. Ges.1881, 14, 2, 1637-1638.
2) Marco-Contelles, J.; León, R.; Morales, E.; Villarroya, M.; Garcı ́a, A.G. Tetrahedron Lett. 2004, 45,27, 52035205.
3) Tewari, N.; Dwivedi, N.; Tripathi, R.P. Tetrahedron Lett. 2004, 45, 49, 9011-9014.
4) Ay, K.; Halay, E. J. Chem. 2013, 2013.
P14
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Sağlık Alanında 3D Yazıcı Teknolojisinin Kullanımı
Evren ALĞIN YAPAR*
*T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sokak No:5
06520 Çankaya, ANKARA
[email protected]
Sağlık alanı, 3 boyutlu (3D) baskı ve yazıcıların en önemli kullanım sahalarından biri olma yolundadır.
Başlıca kullanım örnekleri arasında biomodellerin (insan vücut kısımlarının yapay modelleri, örneğin
kemik, diş protezi vb.) üretimi yer almaktadır. İnsanların farklı bireysel anatomilerine yönelik yapay
modellerin geliştirilmesi tedavi alanında birçok yarar sağlamakta bunlar arasında; teşhisin daha doğru
konması, planlama, test gibi aşamaların daha iyi yürütülmesi, operasyon sırasında daha etkin
yönlendirme yapılabilmesi ile kalite ve doğruluğun artması, yeni medikal yöntem ve teknolojilerin test
edilebilmesi, araştırma, eğitim, alıştırma gibi faaliyetlerin daha etkin bir biçimde yürütülebilmesi yer
almaktadır. Kişiye özel implantların, protezlerin ve yapay organların tasarlanması, üretilmesi, işitme
cihazları, iskele, maske gibi kişiye özel medikal malzemelerin üretilmesinde 3D yazılar etkin rol
almaktadır. İlaveten, 3D yazıcı teknolojisi ilaç verilişinde hassas sistemlerin/cihazların üretimine de
olanak sağlamaktadır. 3D yazıcıların insan doku ve organlarının üretilmesinde (bioprinting) kullanımı
ile yapay insan dokusu bio-hammadde kullanılarak katmanlar halinde üretilebilmektedir. Bu
hammaddeler, canlı insan hücrelerinin çeşitli kimyasallar ve yöntemler kullanılarak işlenmesi
sonucunda elde edilebilmektedir. Bioprinting; kişiye özel ilaç geliştirme, tedaviye ilişkin testler, tıbbi
araştırmalar, yara iyileştirilmesi ve hatta organ nakli konusunda dikkate değer bir potansiyeldir. 1-5 Bu
çalışmada 3D yazıcıların sağlık alanında potansiyel kullanım sahaları ve sınırlayıcı faktörleri
incelenmektedir.
Kaynaklar:
1) Gross, B.C.; Erkal, J.L.; Lockwood, S.Y.; Chen, C; Spence D.M. Analytical Chemistry, 2014, 86
(7), 3240-3253.
2) Ursan, I.D.; Chiu, L.; Pierce, A. J Am Pharm Assoc, 2013, 53(2), 136-144.
3) Kurzrock, R.; Stewart, D.J. Oncotarget, 2015,Dec 29, 1-4.
4) Karagöl B. 3D Printing: What does it o er and for whom? METU TEKPOL Working Paper Series
STPS-WP-15/02.
5) EU (2014). Advances in bio-artificial and 3D-printed organs. Retrieved from
https://ec.europa.eu/digital-agenda/futurium/en/content/advances-bio-artificial-and3dprinted-organs
P15
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Farmasötik Kalite Sistemlerinde
Ölçek Büyütme ve Teknoloji Transferi
Evren ALĞIN YAPAR*
*T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sokak No:5
06520 Çankaya, ANKARA
[email protected]
Uluslararası Harmonizasyon Konferansı (International Conference on Harmonisation: ICH), kısaca;
farmasötiklerin, beşeri kullanım amaçlı olarak ruhsatlandırılmasında uluslararası (ABD, Japonya,
Avrupa) ortak gereklilikleri belirlenmek ve kılavuzlar ile önermek üzere oluşturulmuş bir kuruluş olarak
tanımlanabilir. ICH tarafından, Farmasötik Kalite Sistemi için ICH Q10 Kılavuzu yayınlanmış olup
yayınlanan ICH 8 Farmasötik Gelişim Kılavuzu ve ICH 9 Kalite Risk Yönetimi Kılavuzu da tamamlayıcı
Kılavuzlar olarak dikkate alınmalıdır. ICH Q10 Kılavuzunun gerekliliklerini karşılamak için güncel İyi
İmalat Uygulamaları (current Good Manufacturing Practices: cGMP), Uluslararası Standardizasyon
Örgütü (The International Organization for Standardization: ISO) Standartları ile Etkin madde geliştirme
ve imalat için ICH Q11 kılavuzunu dikkate alınmalıdır. ICH Q8, Q9, Q10 ve Q11 Kılavuzlarının
uygulanmasında yeni yaklaşım; geleneksel olan test ederek kalite yerine, kalitenin tasarımla sağlanması
olan Tasarımla Kalite (Quality bu Design-QbD) kavramıdır. Elbette ilgili yasal düzenlemeler ile bu
süreçler uyumlandırılmalıdır. Ürünün yaşam döngüsünde ICH Q10 kapsamında yer alan temel
basamaklar; Farmasötik Gelişim (temel parametler; etkin madde, klinik amaçlar, formülasyon, salım,
analitik yöntem, ambalaj, vd.), Teknoloji Transferi (temel parametreler; ölçek büyütme/scale up, ön
validasyon, vd.), Ticari Üretim (temel parametreler; proses analitik teknolojisi-PAT, proses validasyonu,
vd.) ve Üretimi/Satışı Durdurma`dır. 1-3 Bu çalışmada teknoloji transferi aşamasında ölçek büyütmeye
ilişkin hususlara değinilecektir.
Kaynaklar:
1) Potter, Chris. Journal of Pharmaceutical Innovation, 2009, 4(1), 4-23.
2) Mike , F.; Bozdağ Pehlivan, S.; Öner, L. H.Ü. Eczacılık Fakültesi Dergisi, 2013, 33(2), 203-230.
3) Aksu, B.; Yegen, G. MÜSBED, 2014, 4(2), 96-104.
P16
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Development and Validation of Sensitive Spectrophotometric Method for the
Determination of Sultamicillin Tosylate Dihydrate in Pure and Pharmaceutical
Preparations
Elif Özdemira, Duygu Taşkına, Sıdıka Sungura
a
Istanbul Yeni Yuzyil University, Faculty of Pharmacy, Department of Analytical Chemistry, Istanbul,
Turkey.
[email protected]
A novel, sensitive and selective spectrophotometric method was developed for the determination of
sultamicillin tosylate dihydrate in pharmaceutical preparations. The proposed method is based on the
reaction of sultamicillin tosylate dihydrate with 4-chloro-7-nitrobenzofurazan in borate buffer of pH
9.0. The derivative was extracted with chloroform. Maximum absorbance of derivative in chloroform
is measured at 432 nm. The described method was validated and the analytical parameters of linearity,
limit of detection, limit of quantification, accuracy, precision, recovery and robustness were evaluated.
A linear relationship existed between absorbance and sultamicillin tosylate dihydrate concentration
over 10-50 µg/mL range. The proposed method was successfully applied for the determination of
sultamicillin tosylate dihydrate in pharmaceutical preparations and the obtained results were in good
agreement with those obtained by the reference method.
P17
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Poli(HEMA/Akrilamid/İtakonik Asit)’li Hidrojellerin Doksorubisin
Etken
Maddesiyle Salınımı ve Biyolojik Fonksiyonu
Ceylan HEPOKURa, Tülay OYMAKb, İbrahim YILDIZc, Sema MISIRa, I. Afşin KARİPERd
aCumhuriyet
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya AD, SİVAS
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya AD, SİVAS
cCumhuriyet Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya AD, SİVAS
dErciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi AD, KAYSERİ
[email protected]
bCumhuriyet
Poli(HEMA/akrilamid/itakonik asit) (HAI) polimeri radikalik katılma tepkimesiyle sentezlendi. 5
mmol HEMA, 3 mmol akrilamid, 1,5 mmol itakonik asit 1mL suda çözüldü. Üzerine 0,1 mmol EGDMA
(Etilen glikol dimetakrilat ) çapraz bağlayıcısı ve polimerleşmenin başlaması için 0,02 mmol APS
(amonyum persülfat) ve hızlandırıcı olarak da 0,06 mmol TEMED (N,N,N’,N’-tetrametilendiamin)
eklenerek 1 dakika karıştırılıp, sonra pipetlere doldurularak 22 oC’ta 24 saat bekletildi. Polimerler
pipetlerden çıkarılarak 3–4 mm boyutlarında kesildi, çift damıtık suda yıkanıp önce havada ve sonra
vakum etüvünde kurutuldu 1. HAI polimerinin yapısal karakterizasyonu; şişme deneyleri, Fourier
Transform Infrared (FTIR) ve Taramalı Elektron Mikroskopu (SEM) ile yapıldı. Polimerin sitotoksik etkisi
mouse fibroblast cell line (L929) kullanılarak değerlendirildi.
İlaç etken maddesini adsorblayabilme yeteneği, polimerlerin ilaç taşıyıcı sistem olarak
kullanabilmeleri için ilk adımı oluşturmaktadır. Çalışmada hidrojellerin tercih edilme sebebi yüksek
adsorplayabilme yeteneğinin olmasıdır. Bu çalışmada HAI polimerleri, doksorubisin ilaç etken maddesi
ile fosfat tamponu (PBS) içinde 37 oC’de etüv de 5 gün süreyle inkübasyona bırakıldı. Çözeltiden günlük
alınan örnekler ile adsorplanma miktarı hesaplandı. Alınan örnekler UV-Vis 485 nm dalga boyunda
okundu ve 5 günün sonunda % 98’lik kısmını adsorpladığı görüldü. Kuruyan polimerler geri salınım
yapmak üzere 37 oC’de etüvde PBS çözeltisine konuldu. Belli zaman aralıklarında alınan örnekler UVVis da 485 nm’de okunarak 20 gün boyunca geri salınımı takip edildi. Fizyolojik pH’da ve vücut
sıcaklığında 37 oC’deki ilaç emilimi, ilaç etken maddesi içeren polimerin biyomateryal olması için temel
yaklaşım sağlamıştır 2. Etken madde içeren HAI polimerinin yapısal karakterizasyonu FTIR ve SEM ile
yapıldı.
Anahtar Kelimeler: HEMA, Akrilamid, İtakonik Asit, Doksorubisin, İlaç Taşıyıcı Sistem
[1] Koç İ., Bereli N.,Baydemir G, Galaev Y. I., Denizli A., Synthesis and Characterization of Macroporous Poly (AcrylamideMethacrylamido Histidine) Cryogels and Their Use in Antibody Hacettepe J. Biol. & Chem., 2008, 36 (1), 61-76.
[2] Hepokur A. I., Hepokur C., Kariper I. A., Synthesis and Characterization of Macroporous Poly(Acrylamide-Methacrylic Acid)
Cryogel and its Interaction with Clarithromycin, Lat. Am. J. Pharm. 34 (9): 1842-8 (2015).
P18
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Hepatik Detoksifikasyon Tedavisinde Oral Yoldan Kullanılacak Aminoasit
Türevi Saşe Ürünün Tasarımla Kalite (QbD) Yaklaşımı Prensipleri ile
Geliştirilmesi
Sibel DİKMENa, Yasemin EKİN DOLAKSIZa, Mehtap SAYDAMa, Pelin VURAL GENCERa, Mustafa ARISOYa
a
Drogsan İlaçları Ar-Ge Departmanı, Gazi Üniversitesi Gölbaşi Yerleşkesi Teknoplaza Binası, B Blok
BB10, 06830, Gölbaşı/ANKARA, TÜRKİYE
[email protected], [email protected]
Çalışma kapsamında hepatik detoksifikasyon kapasitesinin azalmasına bağlı bozukluklar ile latent ve
belirgin hepatik ensefalopati tedavisinde kullanılacak yerli üretim aminoasit türevi bir ürün
geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, kullanılacak aminoasitlerin üre sentezi ve glutamin sentezi
üzerinde etki göstermesi beklenmektedir. Bu aminoasitlerin amonyak bağlayıcı aminoasit özelliğinde
olması, dolayısı ile amonyağın toksik olmayan bir formda vücuttan atılmasının sağlanması
hedeflenmektedir.
Geliştirilmesi planlanan ürünün yaş granülasyon yöntemi ile üretilmesi ve saşelenerek ambalajlanması
hedeflenmektedir. Bu amaçla gerçekleştirilen proje gelişimi çalışmalarında kalite ile tasarım (Quality
by Design) prensipleri doğrultusunda risk analizi ve istatistiksel metodlar kullanarak, etkili, güvenli ve
sağlam bir formülasyon geliştirilmesi hedeflenmiştir1-2.
Bu amaçla öncelikle tarama amaçlı risk analizi ile genel ürün riskleri değerlendirilmiş ve tasarımla kalite
parametreleri belirlenmiştir. Ardından yüksek riskli kalite özelliklerinde riski düşürmek amacıyla detaylı
risk analizi çalışmaları ile ürüne ait kontrol stratejisi oluşturulmuştur. Oluşturulan kontrol stratejisi
doğrultusunda istatistiksel deney tasarımı yapılarak tasarım sahası geliştirilmiş ve valide analitik
yöntemler kullanılarak optimum formülasyon tespit edilmiştir.
Kaynaklar:
1) International Conference on Harmonisation of Technical Requirements for Registration of
Pharmaceuticals for Human Use. ICH Harmonized Tripartite Guideline. “Pharmaceutical
Development: Q8 (R2).” August 2009.
2) International Conference on Harmonisation of Technical Requirements for Registration of
Pharmaceuticals for Human Use. ICH Harmonized Tripartite Guideline. Quality Risk
Management: Q9. "Quality Risk Management.” 9 November 2005.
P19
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Öncül İlaç Olabilecek Yeni Nitro-Bileşiklerin (25) Antikanser Etkinliklerinin
Belirlenmesi
Mehmet Aya, Esra Tokayb, Feray Köçkarb, Tuğba Güngöra, Ayhan Çelikc, Ferah Cömert Öndera,
Tuğba Taşkın Tokç
a
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Böl. Doğal Ürünler ve İlaç Araş. Lab.
b
Balıkesir Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü
c
Gebze Teknik Üniversitesi, , Temel Bilimler Fak., Kimya Bölümü
Gaziantep Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Bölümü
ç
[email protected]
Gen güdümlü enzim-ilaç öncü (pro-drug) tedavisi yaklaşımında, zehirli olmayan bileşik vücuda
verilirken, bunu etkinleştiren enzimi kodlayan gen de kanser hücrelerine aktarılmaktadır1. Son
zamanlarda kanser tedavisinde kullanılan enzimlerden birisi de nitroredüktazlardır. Nitroredüktazlar
nitro grubunun (-NO2), hidroksilamin (-NH-OH) üzerinden amin (-NH2) grubuna dönüşümünü
katalizlerler2. Bu katalizlenme ile etkin hale gelen bileşik sitotoksik DNA çapraz bağlayıcı olarak DNA’ya
bağlanır ve tümör oluşumunu engeller. Bu alanda en iyi örnek CB1954 (5-Aziridin-2,4-dinitrobenzamit)
ve E. coli nitroredüktazı birleşimidir. Çalışmamızın amacı yeni enzim ve nitro grubu içeren öncül ilaçların
keşfedilmesidir3. Bu amaçla TBAG-110T754 numaralı projede sentezlenmiş olan 25f, 25h, 25i, 25d ve
25e bileşiklerinin sitotoksik etkinlikleri karaciğer kanseri (Hep3B), kolon kanseri (HT-29) hücre hatları
ve sağlıklı hücre olan göbek bağı damarı endotel hücreleri (HUVEC) üzerine MTT yöntemi kullanılarak
belirlenmiştir. Bununla birlikte bu maddelerin Ssap (Staphylococcus saprophhyticus) nitroredüktazı4 ile
birleşimi dışarıdan tepkime deneyleri kurularak prostat kanseri (PC3) hücreleri üzerine uygulanmıştır.
Yaptığımız çalışma sonucunda 25f, 25h ve 25i maddeleri tek başlarına özellikle karaciğer kanseri
hücrelerine zehirli iken, EC50 değerleri sırasıyla 43,32 μM, 57,37 μM ve 51,07 μM’dır. 25d ve 25e
bileşikleri ise zehirlilik göstermemiştir. Dışarıdan enzim+ilaç öncü birleşimlerinin uygulanması
sonucunda ise 25d ve 25e bileşikleri CB1954 ile kıyaslanacak seviyede zehirlilik göstermiştir. 25d bileşiği
hücre yaşayabilirliğini % 60’a düşürürken, 25e bileşiği % 25 seviyesinde etki göstermiştir.
Kaynaklar:
1) Özcan A. G., Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi, (2007), 64 (1), 35-50.
2) R.J. Knox, et al., Current Pharmaceutical Design, (2003), 9 (26), 2091-2104.
3) Drabek D., et al., Gene Therapy, (1997), 4, 93–100.
4) Çelik, A., Yetiş, G., Bioorg. Med. Chem., (2012), 20, 3540-3550.
Bu çalışma TÜBİTAK 113Z706 numaralı proje ile desteklenmiştir.
P20
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Sitokrom P450 2C9 ‘CYP2C9’ Enzimi Polimorfizmleri için Genotiplendirme
Aylin Köselera, Metin Akb
a
Pamukkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi-Temel Tıp Bilimleri-Biyofizik Bölümü, Denizli
b
Pamukkale Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi- Kimya Bölümü, Denizli
[email protected]
Bireyler arasında genetik yapının değişikliğine bağlı olarak ilaçların eliminasyonu farklı olabilir veya ilaç
farmakokinetiğinde bir değişiklik olmaksızın, reseptörlerin yapılarındaki genetik değişiklikler kişiler
arası ilaç etkisinin farklılığına yol açabilir. Bireyler arası; ilaçların eliminasyon ve etkilerinin genetik
farklılıklar nedeniyle değişimini inceleyen çalışmalar farmakogenetik başlığı altında incelenmektedir.
Farmakogenetik; klinisyenin her bir genetik varyasyon için farmakoterapiyi değiştirmesini sağlayan
önemli bir alandır. Sitokrom P450 enzimleri, çeşitli ilaçların faz 1 metabolizmasından ve lipidlerin
sentezinden sorumlu hepatik mikrozomal enzimler grubudur. Faz 1 reaksiyonlar ile suda daha çok
çözünür metabolitler oluşur ve ilaçların vücuttan atılımları kolaylaşır. Sitokrom P450 2C9 ‘CYP2C9’
insan karaciğerinde ilaç metabolize eden önemli bir enzimdir. Oral antikoagülan ilaçlar, phenitoin, oral
antidiyabetik ilaçlar, bazı anjiyotensin reseptör blokörleri ve non-steroidal anti-inflamatuar ilaçlar
olmak üzere klinik olarak önemli birçok ilacın oksidatif metabolizmasından sorumludur. CYP2C9
enziminin kodlandığı gen üzerinde 20 değişik alel formu bildirilmiştir. Bunlardan ‘Nomenclature
committee’ tarafından 3 önemli alel gündeme gelmiştir. CYP2C9*1 (wild type allele / reference allele/
yaygın tip alel) en çok gözlenen formdur. CYP2C9*2 ve CYP2C9*3 ise, enzim genleri üzerindeki tek
nükleotid polimorfizmi ‘SNP’ sonucu oluşan varyant alellerdir3. En az bir varyant CYP2C9 aleli taşıyan
hastalar, homozigot CYP2C9*1/*1 genotip’li hastalara göre azalmış enzim metabolizmasına sahip
olmaktadır4. Exon 3 üzerindeki tek nükleotid polimorfizmi ‘SNP’; genetik zincirde CGT yerine TGT baz
yapısının gelmesine ve genetik yapıdaki bu değişiklik, CYP2C9 enziminde 144. aminoasit olan arjinin
yerine sistein geçmesine ‘Arg 144 Cys ’ yol açar, bu varyasyon CYP2C9*2 varyant aleli olarak belirtilir.
Çalışmamızda, genomik DNA’lardan; PCR (Polymerase Chain Reaction) yöntemi ile CYP2C9 genine özgü
bölge çoğaltılmıştır. Bu bölgelerde yer alan polimorfik odaklar restriksiyon enzimi ile kesilerek, yüksek
çözünürlükteki agaroz jelde gözlenmiş ve PCR/RFLP tabanına dayalı genotipleme yapılmıştır.
P21
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Tek-Kapta 2,3-di(tiyofen-2-il)-1H-indol Sentezi
Emrah KAVAK, Ömer Faruk ER, Arif KIVRAK*
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, 65080, VAN
[email protected], [email protected]
Heterosiklik bileşikler sahip oldukları özelliklerinden dolayı hem ilaç kimyası hem de malzeme kimyası
için oldukça önemli bir sınıfı oluşturmaktadırlar.1 Günümüzde dünya genelinde kullanılan ilaçların
hemen hemen tamamında bir hetero bileşik bulunmaktadır. Bunlardan azot, kükürt içeren indol ve
tiyofen türevleri de önemli sınıfları oluşturmaktadırlar. Bu türevler ateş düşürücü, anti-bakteriyel,
antiparazitik, hipoglisemik, ve antikanser vb. aktivitelerinden dolayı ilaç uygulamaları için çok büyük
öneme sahiptirler.2 Bu çalışmada potansiyel biyolojik öneme sahip 2,3-di(tiyofen-2-il)-1H-indol sentezi
tek-kap içerisinde çoklu tepkimeler ile elde edilmiştir. Elde edilen ürünün yapısal analizi çeşitli
spektroskobik yöntemler kullanılarak kesin olarak bulunmuştur. Elde edilen bulgular ve deneysel
çalışmalar detayları ile birlikte kongrede sunulacaktır.
Kaynaklar:
1. Mckay, M. J.; Carroll, A. R.; Quinn, R. J.; Hooper, J. N. A. J. Nat. Prod. 2002; 65, 595.
2. GRIBBLE, G. W. J. Chem. Soc., Perkin Trans. 1 2000; 1045.
P22
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
L-Prolin Temelli Kiral Dipeptid Bileşik Sentezi ve
Katalitik Aktivite Çalışmaları
Elif Keskin, Çiğdem Yolaçan, Feray Aydoğan
Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü,
Davutpaşa Kampusü, Esenler, İstanbul
[email protected]
Aldehit ve ketonlardan türeyen iminyum iyonları ya da enamin ara ürünlerinin oluşumuna dayanan
asimetrik prosesler, özellikle biyoaktif bileşik sentezlerinde oldukça önemli olan çeşitli karbon-karbon
ve karbon-heteroatom bağ oluşum reaksiyonlarında da yaygın olarak kullanılmaktadır1,2. Bu
reaksiyonlar ilaç endüstrisi için oldukça önemli olan yüksek derecede stereokontrol ile ilerlemektedir.
Özellikle,
L-Prolinin
enamin
mekanizması
üzerinden
intermoleküler
aldol
reaksiyonunu
katalizlemesinin keşfiyle birlikte asimetrik organokatalizörlere dair araştırmalar oldukça dikkat çekici
bir ilgiyle karşılaşmıştır3. Organokatalizörler, karakteristik özelliklerinin yanı sıra büyük ölçekli
endüstriyel uygulamalara olanak tanıması ve stabilitesine bağlı olarak geri kazanım potansiyeli
sunabilmesi ile ekonomik yönden avantaj sağlamaktadır4.
Bu çalışmada, L-Prolin temelli kiral dipeptid yapılı bir bileşiğin sentezi ve karakterizasyonu
gerçekleştirildikten sonra, çeşitli aldehit ve ketonlar kullanılarak direkt asimetrik aldol reaksiyonundaki
aktivitesi incelenmiştir. İncelenen dipeptid yapılı organokatalizörün oldukça yüksek enantiyoselektivite
ve verimle bu reaksiyonları katalizlediği görülmüştür.
Bu çalışma, Yıldız Teknik Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü’nün 2015-01-02YL09 numaralı projesi ile desteklenmiştir.
Kaynaklar:
1) Mukherjee, S.; Yang, J. W.; Hoffmann, S.; List, B. Chem. Rev. 2007, 107, 5471.
2) Kumar, T. P.; Shecker, R. C.; Sunder, K. S.; Vadaparthi, R. Tetrahedron:Asymmetry, 2015, 26,
543.
3) Dondoni, A.; Massi, A. Angew. Chem. Int. Ed. 2008, 47, 4638.
4) MacMillan, D. W. C. Nature, 2008, 455, 304.
P23
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Poli(HEMA/Akrilamid/ Metil Metakrilat)’li Polimerin Doksorubisin Etken
Maddesiyle Salınımı ve Biyolojik Fonksiyonu
Sema MISIRa, Ceylan HEPOKURa, Tülay OYMAKb, I. Afşin KARİPERc
a
Cumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya AD, SİVAS
Cumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya AD, SİVAS
c
Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi AD, KAYSERİ
[email protected]
b
Suda çözünebilen akrilamid polimerleri (HA); radikalik katılma tepkimesiyle hazırlandı. 3 mmol
akrilamid, 5 mmol HEMA (2-Hidroksietil metakrilat ), 2 mmol metil metakrilat monomerleri 1mL suda
çözüldü, başlatıcı olarak 0,02 mmol APS (amonyum persülfat), hızlandırıcı olarak ise 0,06 mmol
N,N,N’,N’-tetrametilendiamin eklenip 1dk karıştırıldıktan sonra pipetlere dolduruldu ve 22 oC’ta 24 saat
bekletildi. Polimerler pipetlerden çıkarılarak 3–4 mm boyutlarında kesildi, çift damıtık suda yıkanıp
önce havada ve sonra vakum etüvünde kurutuldu 1. HA polimerinin yapısal karakterizasyonu, Fourier
Transform Infrared (FTIR) ve Taramalı Elektron Mikroskopu (SEM) ile yapıldı. Polimerin sitotoksik etkisi
mouse fibroblast cell line (L929) kullanılarak değerlendirildi.
İlaç etken maddesini absorblayabilme yeteneği, polimerlerin ilaç taşıyıcı sistem olarak
kullanabilmeleri için ilk adımı oluşturmaktadır. Bu çalışmada akrilamid polimeri, fosfat tamponu (PBS)
içinde doksorubisin (D) ilaç etken maddesiyle 37 ºC’de etüv de 5 gün süreyle inkübasyona bırakıldı.
Daha sonra numuneler 2 gün -20 ºC’de bekletildi. % 98’lik soğuk etil alkolle yıkanarak saflaştırıldı ve 37
ºC’de 24 saat süreyle etüvde kurutuldu. Kuruyan polimerler geri salınım yapmak üzere 37 ºC’de etüvde
PBS çözeltisine konuldu. Belli zaman aralıklarında alınan örnekler UV-Vis’da 485 nm’de okunarak 20
gün boyunca geri salınımı takip edildi. Yapay vücut sıvında, fizyolojik pH’da ve vücut sıcaklığında
37oC’deki ilaç emilimi, ilaç etken maddesi içeren polimerin biyomateryal olması için temel yaklaşım
sağlamıştır 2. Doksorubisin içeren polimerinin yapısal karakterizasyonu, FTIR ve SEM ile yapıldı.
Anahtar Kelimeler: Doksorubisin, Akrilamid, HEMA, Metilmetakrilat, İlaç Taşıyıcı Sistem
[1] Öztop, H. N., Hepokur, C., Saraydin D., Acrylamide-sepiolite based composite hydrogels for
immobilization of invertase Journal of Food Science, 74, 45-49 (2009).
[2] Hepokur A. I., Hepokur C., Kariper I. A., Synthesis and Characterization of Macroporous
Poly(Acrylamide-Methacrylic Acid) Cryogel and its Interaction with Clarithromycin, Lat. Am. J. Pharm.
34 (9): 1842-8 (2015).
P24
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Akrilamid Türevli Hidrojellerin Doksorubisin Etken Maddesiyle
Salınımı ve Biyolojik Fonksiyonları
Sema MISIRa, Ceylan HEPOKURa, Tülay OYMAKb, I. Afşin KARİPERc
aCumhuriyet
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya AD, SİVAS
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya AD, SİVAS
cErciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi AD, KAYSERİ
bCumhuriyet
[email protected]
Poli(HEMA/akrilamid/metilmetakrilat)(PHAM)
ve
Poli(Akrilamid/metilmetakrilat)(PAM)
polimerleri radikalik katılma tepkimesiyle sentezlendi. 5 mmol HEMA, 3 mmol akrilamid, 2 mmol
metakrilamit 1mL suda çözüldü. Üzerine 1,2 mmol N,N’-metilenbisakrilamid çapraz bağlayıcısı,
polimerleşmenin başlaması için 0,02 mmol APS (amonyum persülfat) ve hızlandırıcı olarak da 0,1 mmol
TEMED (N,N,N’,N’-tetrametilendiamin) eklenip 1dk karıştırıldıktan sonra pipetlere dolduruldu ve 22
o
C’ta 24 saat bekletildi. Polimerler pipetlerden çıkarılarak 3–4 mm boyutlarında kesildi, çift damıtık
suda yıkanıp önce havada ve sonra vakum etüvünde kurutuldu1. PHAM ve PAM polimerinin yapısal
karakterizasyonu; şişme deneyleri, Fourier Transform Infrared (FTIR) ve Taramalı Elektron Mikroskopu
(SEM) ile yapıldı. Polimerin sitotoksik etkisi mouse fibroblast cell line (L929) kullanılarak değerlendirildi.
İlaç etken maddesini adsorblayabilme yeteneği, polimerlerin ilaç taşıyıcı sistem olarak
kullanabilmeleri için ilk adımı oluşturmaktadır. Çalışmada hidrojellerin tercih edilme sebebi yüksek
adsorplayabilme yeteneğinin olmasıdır. Bu çalışmada PHAM ve PAM polimerleri, doksorubisin ilaç
etken maddesi ile fosfat tamponu (PBS) içinde 37 ºC’de etüv de 5 gün süreyle inkübasyona bırakıldı.
Çözeltiden günlük alınan örnekler ile adsorplanma miktarı hesaplandı. Alınan örnekler UV-Vis 485 nm
dalga boyunda okundu ve 5 günün sonunda % 95’lik kısmını adsorpladığı görüldü. Kuruyan polimerler
geri salınım yapmak üzere 37 ºC’de etüvde PBS çözeltisine konuldu. Belli zaman aralıklarında alınan
örnekler Uv-vıs da 485 nm’de okunarak 20 gün boyunca geri salınımı takip edildi. Fizyolojik pH’da ve
vücut sıcaklığında 37 oC’deki ilaç emilimi, ilaç etken madesi içeren polimerin biyomateryal olması için
temel yaklaşım sağlamıştır2. Doksorubisin içeren PHAM ve PAM polimerin yapısal karakterizasyonu
FTIR ve SEM ile yapıldı.
Anahtar Kelimeler: HEMA, Akrilamid, Metilmetakrilat, Doksorubisin, İlaç Taşıyıcı Sistem
1. Koç İ., Bereli N.,Baydemir G, Galaev Y. I., Denizli A., Synthesis and Characterization of Macroporous
Poly(Acrylamide-Methacrylamido Histidine) Cryogels and Their Use in Antibody Hacettepe J. Biol. &
Chem., 2008, 36 (1), 61-76.
2. Hepokur A. I., Hepokur C., Kariper I. A., Synthesis and Characterization of Macroporous
Poly(Acrylamide-Methacrylic Acid) Cryogel and its Interaction with Clarithromycin, Lat. Am. J. Pharm.
34 (9): 1842-8 (2015)
P25
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Farmasötik Morfin Üretiminde Analitik Çalışmalar
Gökçe BAŞARAN, Tuğçe ÇATAK, Dr. Asuman AYBEY DOĞANAY, Prof.Dr.Yılmaz ÇAPAN
Üniversiteler Mah. 1596. Cad. Teknokent İLKO Argem Binası, Beytepe Çankaya / ANKARA
[email protected]
Morfin, kanser hastalarında görülen ağrı ve palyatif bakımda temel ilaç kategorisinde kullanılan opioidlerden biridir. Türkiye
ve dünyadaki ölüm nedenlerinde %21.2
[1] ile
2.sırada yer alan kanser vaka sayısının 2025 yılında 19.3 milyona
[2] ulaşacağı
tahmin edilmekte ve bu da ağrı tedavisine erişim sorunları yüzünden ağrı içinde ölmekte olan 2.7 milyon [3] insanın sorunlarını
çözme ihtiyacı doğurmaktadır. Ağrının tedavisine ulaşımdaki zorluk, yerli morfin üretim ihtiyacını ortaya koymakta ve
farmakope standartlarına uygun hammadde üretimi ve üretilen hammaddenin kalitesinin standardize edilmesi çok büyük
önem teşkil etmektedir. Türkiye % 47’lik [4] oran ile dünya üzerindeki yasal haşhaş ekim alanı en büyük olan ülke olup morfin
hammadde üretimi Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından gerçekleştirilmektedir. Üretim tesisleri dünyada ticarete konu olan
yasal morfin ihtiyacının %30-35’ini
[5]
karşılayacak düzeyde olmasına rağmen üretilen hammaddenin dünya kalite
standartlarına uygunluğunu gösterecek ve üretimlerdeki standardizasyonu sağlayacak valide analitik metotlara sahip
olunamadığından Türkiye ve dünya ilaç pazarına sunulamamakta, türevlendirilerek farklı hammaddelerin üretilmesinde ara
ürün olarak kullanılmaktadır. Standartlara uygun ve farmasötik açıdan kullanılabilir hammadde üretimini gerçekleştirmek için;
gerekli analiz metotları geliştirilmeli, geliştirilen metotlar valide edilmeli, kararlı ürün geliştirmek ve üretmek için stabilite
çalışmaları yapılmalı ve belirlenen spesifikasyonların raf ömrü boyunca korunduğu gösterilmelidir.
Bu çalışmada Türkiye’de üretilen morfin hammaddesinin kalitesinin standardize edilmesi ve dünya ilaç pazarına sunulması için
gerekli kalite sistemi kapsamında ilgili analitik çalışmaların gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmalar HPLC ile stabilite
göstergeli impürite metotlarının geliştirilmesini, hammadde bozundurma testlerini, geliştirilen metotların validasyonunu ve
CTD formatında ruhsat dosyalarının oluşturulmasını içermektedir.
İlko İlaç olarak; sosyal sorumluluk projesi kapsamında ilk jenerik ilaç olarak piyasaya sunulan Morfia Tabletlerin üretiminde
kullanılan ve T.C Toprak Mahsulleri Ofisi’nden temin edilen Morfin Sülfat hammaddesinin farmasötik olarak kullanılabilirliği
ve kalitesi geliştirilen stabilite göstergeli HPLC metotlarıyla kanıtlanmış olup TMO’ya verilen eğitim ve destek ile üretilen
morfinin hem Türkiye’de başvurusu hem de yurt dışına ihracatı için gerekli Analitik çalışmaların tamamlanması sağlanmıştır.
Kaynaklar:
[1] Türkiye İstatistik Kurumu. (2015, 30 Mart).
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=18855
Ölüm
Nedeni
İstatistikleri,
2014.
Erişim:
12
Şubat
2016,
[2] Türk Halk Sağlığı Kurumu. (b.t.). Yeni Dünya Kanser İstatistikleri. Erişim: 12 Şubat 2016,
http://kanser.gov.tr/dairefaaliyetleri/kanser-istatistikleri/860-yeni-d%C3%BCnya-kanser-istatistikleri-yay%C4%B1nland%C4%B1.html
[3]
World
Health
Organization.
(b.t.)
Kanser
Atlası.
https://drive.google.com/a/ilko.com.tr/file/d/0ByWW1G8iqsk9YWtmTWVqbzJHdm8/view
Erişim:
12
Şubat
2016,
[4] Toprak Mahsülleri Ofisi, 2014. 2013 yılı Haşhaş Sektör Raporu. Erişim: 12 Şubat 2016, http://tarim.kalkinma.gov.tr/wpcontent/uploads/2014/10/2013hashassektorraporu.pdf
[5]
Toprak
Mahsülleri
Ofisi.
(b.t.).
Haşhaş
http://www.tmo.gov.tr/Upload/Document/hashaskatologtr.pd
ve
Alkaloid
İşleri.
Erişim:
12
Şubat
2016,
P26
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
FTIR Imaging Cihazı ile İlaç Uygulamaları
Doğukan KUTLU, Muzaffere YAĞIZ KARAMAN, Tayfun OLTULU, Mustafa ADIYAMAN
Zentiva Sağlık Ürünleri T.A.Ş Küçükkarıştıran mevki, 39780 Lüleburgaz - KIRKLARELİ – Türkiye
[email protected]
Fourier Transform Infrared Imaging, numune yüzeylerinden kısa sürede çok sayıda spektrumlar alarak,
numunelerin istenilen bölgelerinin haritalanmasını sağlayan hızlı bir spektrofotometre cihazıdır.
Türkiye’de ilaç sektöründe ilk kez Zentiva Ar-Ge laboratuvarında kullanılan bu cihaz ile ilaç preformulasyon çalışmalarına çok önemli datalar sağlanmakta.
Cihaz ile tablet kesitleri üzerinde yaklaşık 10000 noktada spektrumlar toplanarak oluşturulan
haritalarda, tablet içeriğinde bulunan etken madde ve yardımcı (excipient) maddelerin yaklaşık olarak
yüzde içerikleri tespit edilebilmekte. Özellikle orijinal ürünlerin içeriğinin incelenmesi ve
değerlendirilmesi pre-formulasyon çalışmalarında bizlere değerli bilgiler vermektedir.
Tabletler üzerinde yapılan haritalama çalışmaları ile etken madde ile dolgu maddelerinin
pozisyonlarından yola çıkılarak homojen karışımlar elde edilip edilemediği gözlenebilmektedir. Ayrıca
içerikte bulunan maddelerin partikül boyutları ile ilgili yaklaşımlarda bulunmakta mümkün
olabilmektedir.
Kaynaklar:
1) Zentiva Sağlık Ürünleri, Geliştirme Müdürlüğü, Analitik Geliştirme Bölümü çalışmaları
P27
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Biyolojik Aktif Olabilecek Yeni İmidazolidin-4-on Bileşiklerinin Yeni Yolla
Sentezleri
Sezin İşsever, Nüket Öcal*
Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa Yerleşkesi, 34220,
Esenler, İstanbul
[email protected]
İmidazolidin-4-on türevleri, geniş bir biyolojik aktivite spektrumu göstermektedir. Anti-sıtma, CCR1
antagonisti olarak, diyabette ve Alzheimer hastalığında kullanılabilir oldukları rapor edilmiştir. Doğal
ürünlerin toplam sentezinde önemli bir kiral yapı taşı, amino asit sentezi için kiral yardımcı madde ve
çeşitli asimetrik reaksiyonlar için ise başarılı organokatalizör olarak kullanılmaktadır. 1
Α-Haloamidlerden reaksiyon sırasında hazırlanan aza-oksiallil katyonlarıyla2 imin bileşiklerinin
reaksiyonları ilk defa bizim tarafımızdan incelenmiş ve beklenilen imidazolidin-4-on bileşiklerini
vermiştir.
Sentezlenen tüm bu moleküllerin yüksek biyolojik aktif özellik göstermeleri beklenmektedir. Ve ayrıca
tüm sentezlenen bileşiklerin biyolojik aktivite çalışmaları yapılarak farklı kullanım alanlarının
bulunabileceği düşünülmektedir.
Bu çalışma TÜBİTAK (Proje no. 112T880) tarafından desteklenmiştir; vermiş olduğu destek için
TÜBİTAK’a teşekkür ederiz.
Kaynaklar:
1) Pitchumani, K., Organic Letters, 2011, 13, 5728.
2) Jeffrey, C. S., Barnes, K. L., Eickhoff, J. A., Carson, C. R., Generation and Reactivity of AzaOxyallyl Cationic Intermediates: Aza-[4+3] Cycloaddition Reactions for Heterocycle Synthesis,
J. Am. Chem. Soc., 2011, 133 (20), 7688-7691.
P28
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
DNA-Ftalosiyanin Bağlanmasının İn Siliko Yöntemlerle İncelenmesi
Lalehan Özalp, Safiye Sağ Erdem, Başak Yüce-Dursun
Marmara Üniversitesi, Kimya Bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, 34722, Göztepe, İstanbul, Türkiye.
[email protected]
DNA replikasyon ve transkripsiyon işlevlerinden faydalanılarak geliştirilen antibiyotik, antitümör ve
antiviral ilaçlar için önemli bir hedef madde olmuştur. DNA’ya bağlanan ilaçların kanser, AIDS, sıtma ve
birtakım bakteriyel enfeksiyonlar gibi çeşitli hastalıklar üzerine etkileri bilinmektedir.1 Katyonik
porfirinler, DNA’ya bağlanan ve anti-kanser ilaçların mekanizmasına benzer bir şekilde hedef bölgeyi
fotodinamik olarak modifiye eden fonksiyonel moleküller olarak kullanılmaktadır.2 Diğer yandan,
yapısal olarak porfirinlere benzeyen ftalosiyaninlerin (Pc) DNA ile etkileşimlerini inceleyen
spektrofotometrik çalışmalara rastlanmasına rağmen3, bildiğimiz kadarıyla şimdiye dek molekül
modelleme metotlarının yer aldığı bir çalışma literatürde bulunmamaktadır. Bu çalışma ile,
literatürdeki bu eksikliğin giderilmesi, Pc’lerin DNA ile etkileşimlerinin moleküler doking ile incelenmesi
ve Pc-DNA bağlanmasına ait mekanizma açıklanarak ileriki deneysel çalışmalara yön vermek
amaçlanmıştır.
Bu amaca yönelik olarak, bölümümüzde sentezlenmiş ve dimetilaminofenil grupları içeren kuaternize
edilmiş çinko ftalosiyanin (k-ZnPc) yapısı kuantum mekanik hesaplamalarla optimize edilmiş ve iki farklı
doğal DNA segmentine (pdb kod: 1em0 ve 2dnd) AutodockVina4 yazılımı kullanılarak dok edilmiştir.
Karşılaştırma amaçlı olarak çekirdek Pc yapısı için de aynı hesaplamalar tekrar edilmiştir.
Her iki Pc yapısının da 1em0 kodlu DNA yapısına iyi bağlandığı (Bağlanma enerjisi yaklaşık -9.2 kkal/mol)
gözlenmiştir. Pc yapıları şekilde görüldüğü gibi DNA sarmalına inter-çelasyon şeklinde girişim yapmıştır.
Bağlanmada Pc metali ile DNA’nın fosfat grupları arasındaki etkileşimler, aynı zamanda k-ZnPc
sübstitiyenlerinin azot atomları ile DNA bazları arasındaki hidrojen bağları önemli rol oynamaktadır. Bu
bulgular ışığında deneysel spektrofotometrik çalışmalar bölümümüz biyokimya grubu tarafından
yapılmaktadır.
Marmara Üniversitesi BAPKO’ya teşekkür ederiz.
Kaynaklar:
1) Bischoff, G.; Hoffmann, S. Current Medicinal Chemistry. 2002, 9:321-48.
2) Pratviel, G.; Bernadou, J.; Meunier, B. Metal Ions in Biological Systems, H. Sigel, ed., Vol. 33,
Marcel Dekker, New York, 1996.
3) Kurt, O.; Özçeşmeci, I.; Şebnem Sesalan, B.; Burkut Koçak, M. New Journal of Chemistry.
2015, 39(7):5767-5775
4) Trott, O.; Olson, A.J. Journal of Computational Chemistry. 2010, 31(2):455-461
P29
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Biyolojik Aktif Oksazolon-5-on Bileşikleri ve Halka Açılma Reaksiyonları
Ömer Tahir Günkara, Müge Güleli, Senem Akkuş Cevikkalp, Nüket Öcal
Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa Yerleşkesi, 34220,
Esenler, İstanbul
[email protected]
Oksazolonlar, aminoasitler, aminoalkoller, tiamin, amidler, peptidler gibi çeşitli fonksiyonel bileşiklerin
sentezlenmesinde önemli rol oynayan heterosiklik bileşiklerdir. Ayrıca oksazolon türevlerinin inhibitör
etkisinin yanında antimikrobiyal, antiinflamatuar, anti kanser, antitumör etkilerinin olduğu da
bilinmektedir. Benzoksazolon türevleri içeren doğal ve sentetik oksazolonlar antimikrobiyal, antiinflamatuvar, antikanser, anti-HIV, anti anjiyojenik, antitümör, sakinleştirici ve kardiyotonik aktivite
gibi çok önemli biyolojik özelliklere sahiptirler.1
Bu çalışmamızda bir dizi yeni oksazolon-5-on bileşiği sentezlendikten sonra bu bileşiklerin aromatik
primer aminlerle halka açılması reaksiyonları çalışılmış ve yeni benzamid türevleri elde edilmiştir. Tüm
sentezlenen bileşiklerin biyolojik aktivite çalışmaları yapılarak farklı kullanım alanlarının bulunabileceği
düşünülmektedir.
Bu çalışma BAPK (Proje no. 2013-01-02-KAP05) tarafından desteklenmiştir; vermiş olduğu destek için
YTÜ BAPK Koordinatörlüğüne teşekkür ederiz.
Kaynaklar:
1) Matsunaga, H., Ishizuka, T., &Kunieda, T. Tetrahedron, 2005, 61, 8073-8094.
P30
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Kanser Tedavisi İçin İlaç Salım Sistemi Olarak Altın Nanopartikül/İndirgenmiş
Grafen Oksit Kompozit Yapıları
Abbas Jafarizada,b,c, Ayuob Aghanejadb, Melike Sevima, Önder Metina, Jaleh Bararb,d,
Yadollah Omidib,d, Duygu Ekincia
a
Department of Chemistry, Faculty of Sciences, Atatürk University, 25240 Erzurum, Turkey. bResearch
Center for Pharmaceutical Nanotechnology, Tabriz University of Medical Sciences, 5165665811
Tabriz, Iran. cDepartment of Chemical Engineering, Sahand University of Technology, 51335-1996
Tabriz, Iran. dFaculty of Pharmacy, Tabriz University of Medical Sciences, Tabriz, Iran.
[email protected]
Kontrolsüz hücre gelişimi olarak ifade edilen hastalıkların bir sınıfını kapsayan kanser, dünya çapında
en genel ölüm sebeplerinden birisidir. Kanser için en sık uygulanan tedavi, kanserli hücreleri öldürmek
için ilaçların kullanıldığı kemoterapidir. Kemoterapi kanseri vücuttan uzaklaştırmak için çok etkili bir
yöntem olmasına rağmen, o hala çok ciddi yan etkilere sahiptir. Kemoterapinin yan etkileri, sağlıklı
organlarda sitotoksik anti-kanser ilaçlarının zamanla organ zehirlenmelerine sebep olan birikmesine
atfedilmektedir. Bu ciddi sorunu çözmek için şu an araştırmalar etki-tepki veren ilaç salım ajanlarının
dizaynına odaklanmıştır. Günümüze kadar pH, ısı veya ışık dâhil olmak üzere farklı uyaranlara duyarlı
bileşenler içeren salım araçlarının bir dizisi tasarlanmıştır. Son yıllarda, altın nanopartikül tabanlı ilaç
salım sistemleri, düşük toksisite, eşsiz kimyasal/optiksel özellikler ve kolay hazırlanabilme gibi onların
avantajları nedeniyle oldukça ilgi çekmektedirler.
Burada biz, ilacın in-vitro salımına izin veren yeni bir platform geliştirmeyi amaçladık. Bu bağlamda
öncelikle, mitoksantron sonlu altın nanopartikül (SMTX-AuNPs) ve mitoksantron sonlu altın
nanopartikül/indirgenmiş grafen oksit yapıları (SMTX-AuNPs/RGO) sentezlendi. Mitoksantron (MTX),
sentetik ve DNA/RNA replikasyonunu önleyici bir ajandır. Üstelik meme ve beyin kanseri dâhil
tümörlere karşı, çok etkili antikanser ilaçlarından biridir. Bu çalışmada, MTX ilacı tiyol bağlayıcı ile altın
nanopartiküllere bağlandı. O zaman, fonksiyonalize Au nanopartiküller indirgenmiş grafen oksit (RGO)
ile muamele edildi. Sonuç yapılar UV-vis absorpsiyon, FTIR, Raman, TEM, FESEM, AFM ve DLS gibi çeşitli
teknikler ile karakterize edildi. In-vitro çalışmalarında U-87MG kültürü kullanıldı. Kültürler MTT, RTPCR, Dapi boyaması ve flow sitometri ile analiz edildi. Analizler, SMTX-AuNP’lerin saf MTX’e kıyasla
daha anlamlı sonuçlar verdiğini gösterdi.
P31
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
İlaç Sektöründe Toz X-Işını Kırınımı (XRPD) Yöntemi Uygulamaları
Birsen Celayir, Muzaffere Yağız Karaman, Tayfun Oltulu, Mustafa Adıyaman
ZENTIVA Sağlık Ürünleri T.A.Ş Lüleburgaz-KIRKLARELİ
[email protected]
İlaç sektöründe, özellikle son yıllarda polimorfik dönüşümlerin takibi önemli bir konu haline gelmiştir.
Bu amaçla, Toz X-Işınımı Kırınımı (Powder X-Ray Diffraction) (XRPD) yöntemi yaygın olarak kullanılmaya
başlanmıştır.
XRPD yöntemi ile, ilaç üretiminde kullanılan etken madde veya üretim teknolojisi kaynaklı dönüşümün
olup olmadığı takip edilebilir. Sonrasında stabilite şartlarında da polimorfik dönüşümün olmaması
önemlidir. Polimorfik dönüşümler, patent yasası ihlaline, ilacın biyoyararlanımının değişmesine
doğrudan etki edebilir.
Bu posterle, kristal formların tayini, üretim teknolojisinin belirlenmesi, polimorfik karışımlar ve
dönüşümler gibi konularda karşılaşılan problemlerde
XRPD yönteminden nasıl yararlanıldığının
örneklerle anlatılması amaçlanmıştır.
Kaynaklar:
1) Zentiva Sağlık Ürünleri, Geliştirme Müdürlüğü, Fizikokimyasal Analizler Bölümü çalışmaları
P32
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Elektroanalitik Yöntemler ile İlaçlarda Parasetamol Tayini
Özge Koyun*, Melih Beşir Arvas* ve Yücel Şahin*
*
Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Esenler/İstanbul
[email protected]
Parasetamol (asetaminofen), ağrı kesici ve ateş düşürücü etkiye sahip bir ilaç etken maddesidir.
Günümüzde çocuk ve yetişkinlerde ağrıyı azaltmak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Parasetamolün
aşırı dozda kullanımı hepatotoksisite ve nefrotoksisite ye sebep olan toksik metabolitlerin birikmesine
neden olmasından dolayı nicel olarak tayini ciddi önem arz etmektedir.1
İlaçlar içerisindeki aktif maddelerin tespiti için basit, duyarlı ve doğru bir metot geliştirilmesi hem
ilaç kalite kontrolü hem de halk sağlığı açısından büyük öneme sahiptir. Parasetamol miktarının
belirlenmesi için kromatografik, spektroflorimetrik, kemilüminesans ve spektrofotometrik yöntemler
yanında elektrokimyasal tekniklerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Kalem grafit elektrot ile
elektrokimyasal yöntemler yüksek hassasiyet, basitlik, tekrarlanabilirlik, tek kullanımlık, kolayca imal
edilebilirlik ve düşük maliyetli olması gibi üstün özelliklerinden dolayı çok daha fazla dikkat çekmiştir.2
Şekil 1: Parasetamolün Molekül Yapısı
Bu çalışmada ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak yaygın şekilde kullanılan bir ilaç etken maddesi olan
parasetamolün tayini için düşük maliyetli ve tek kullanımlık bir kalem grafit sensör geliştirilmiştir ve bu
sensörün gerçek ilaç örneği içerisindeki parasetamol miktarına karşı duyarlılığı diferansiyel puls
voltametri yöntemi ile incelenmiştir.
Kaynaklar :
1) Khoshhesab, Z.M.; RSC Advances, 2015, 5, 95140.
2) Görçay, H.; Türkoğlu, G.; Sahin, Y.; Berber, H.; IEEE Sensors Journal, 2014, 8, 14.
P33
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Predicting ADME/Tox Properties of Some Topo I Inhibitors
Sanaz Ataei2, Ilkay Yildiz1
1
Ankara University, Faculty of Pharmacy, Department of Pharmaceutical Chemistry, Tandogan 06100
Ankara-Turkey
2
Ankara University, Biotechnology Institute, Tandogan 06100 Ankara-Turkey
e-mail: [email protected]
Drug discovery and development is a lengthy and costly process, taking an average of 15 years and
US$880M to generate a successful drug. This is at least partly due to inadequate ADME/Tox
properties1. In recent years, as computational modeling of binding and biological activity has matured
into a well-accepted field of drug discovery, there has been a concomitant increase in the application
of computational modeling to absorption, distribution, metabolism, excretion and toxicity (ADME/Tox)
properties. The goal of computational ADME/Tox is to leverage the advances gained in the
computational modeling of binding and activity and apply the methods to predicting properties for
ADME/Tox2.
DNA topoisomerases regulate the conformational or topological changes of DNA by catalyzing the
concerted breakage and rejoining of DNA strands during normal cell growth. There are two types of
DNA topoisomerases ,Type I act by making a transient break in one strand of DNA, whereas type II
introduce transient double-strand breaks and it requires ATP for full activity. Investigation of Topo
inhibition of synthetic or natural compound is widely used for screening new drug candidates in
anticancer drug development3.
Recently, a new series of benzazole compounds has been investigated for their inhibitory activity on
eukaryotic DNA Topo I in cell free system4. Some of the compounds were found to be more active
than standart drug Camptothecin. However, their ADME/Tox properties have not been known yet.
Therefore, we have planned to predict ADME/Tox properties of these compounds by using Accelrys
Discovery Studio 3.5.5 The purpose of this research was to design the “best” drug candidate as Topo I
inhibitors.
References:
[1] Tollman, P. et al. (2001) A Revolution in R&D. How Genomics and Genetics are Transforming the Biopharmaceutical Industry.
[2]Sean Ekins, John Rose. (2001). Lilly Research Laboratories, Eli Lilly and Company, Corporate Center, Indianapolis, IN 46285-0730, USA
[3] Nitiss JL. (1998) Biochim Biophys Acta 1400, 63–81.
[4]Oksuzoglu, E., Gulbas, B.T., Alper, S., Arpaci, O.T., Ertan, I., Yildiz, I., Diril, N.,Sener-Aki, e., Yalcin, I. (2008) J Enzym. Inh. Med. Chem. 23,
37-42.
[5]. Accelrys, Discovery Studio 3,5 (2012).
P34
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Dihidrokurkumin Yapılı İki Doğal Ürünün Sentez Çalışmaları
Hatice Seçinti, Neslihan Çelebioğlu, Hasan Seçen
Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 25240 Erzurum
[email protected]
Doğal ürünler 1 ve 2, lineer diarilheptanoidlerin dihidrokurkuminoid yapılı iki ender örneğidir. Doğal
ürün 1, Kuroyonagi vd1 tarafından Alpinia katsumadai Hayata bitkisinin çiçek, tomurcuk ve
yapraklarından, Tori vd2 tarafından Alnus maximowiczii bitkisinin tohumlarından izole edilmiştir.
Doğal ürün 2, Zhang vd3 tarafından Alpinia officinarum Hance’in rizomlarından izole edilmiş ve bileşiğin
güçlü antibakteriyel aktiviteye sahip olduğu bildirilmiştir.
Bu çalışmada doğal ürün 1 bileşiği ile doğal ürün 2’nin bir analogu olan diarilheptanoid 3 bileşiği için
etkin sentez yöntemleri geliştirildi. 3’ün Zn(OAc)2 ile ilginç bir halkalaşma ürünü olan 4’e dönüştüğü
gözlendi. 1 ve 3’ün insan meme (BT-20), prostat (DU-145), melanoma (SK-Mel 128) ile akciğer (A549)
hücre hatlarına karşı orta düzeyde sitotoksik aktivite gösterdiği belirlendi.
Teşekkür: Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından
desteklenmiştir (TBAG-113Z197).
Kaynaklar:
1) Kuroyanagi, M.; Noro, T.; Fukushima, S.; Aiyama, R.; Ikuta, A.; Itokowa, H.; Morita, M.
Chem. Pharm. Bull. 1983, 31, 1544-1550.
2) Tori, M.; Hashimoto, A.; Hirose, K.; Asakawa, Y. Phytochemistry 1995, 40, 1263-1264.
3) Zhang, B. B.; Dai, Y.; Liao, Z. X.; Ding, L.S. Fitoterapia 2010, 81, 948-952.
P35
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Ekipman Temizlik Metot Validasyon Çalışmalarında UPLC Kullanımının
Avantajları
Nihan Balkan Fidan, Özlem B. Başdağ, Tayfun Oltulu, Mustafa Adıyaman
ZENTIVA Sağlık Ürünleri Tic. A.Ş. Lüleburgaz-KIRKLARELİ
[email protected]
İlaç formları ve dozajları çok çeşitli olduğundan dolayı kontaminasyon riskini önlemek, daha önce
üretilmiş üründen kalan artık miktarının, belirlenen limitler dahilinde olduğunu göstermek amacı ile
ekipman temizlik metot geliştirme ve validasyon çalışmaları yapılmaktadır. UPLC sistemleri HPLC
sistemlerine göre;
-
Çok daha kısa analiz süresi,
-
Daha az kimyasal kullanımı ve daha az atık,
-
Daha seçici ve yüksek hassasiyetli dedektör,
-
Enjeksiyon hacmi çeşitliliği,
-
Kolon bilgisi ve geçmiş kullanımların kaydı,
-
Yüksek doğruluk, kararlılık ve tekrarlanabilirlik gibi özelliklerden dolayı daha avantajlı oldukları
için bu çalışmalarda daha çok UPLC sistemleri tercih edilmektedir.
Bu posterle, çalışmalarda neden UPLC cihazlarının tercih edildiği , HPLC ve UPLC cihazlarının
karşılaştırılması, karşılaştırma yapıldığında elde edilen zamansal ve finansal yönden tasarrufun
örneklerle anlatılması amaçlanmaktadır.
Kaynaklar:
1) Zentiva Sağlık Ürünleri, Geliştirme Müdürlüğü, Analitik Geliştirme Bölümü çalışmaları
P36
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
SEQUENCE SPECIFIC RECOGNITION OF ssDNA BY FLUOROPHORE
3-HYDROXYFLAVONE
Asli Capan a, Muge S. Bostanb, ErkanMoziogluc, MuslumAkoz c, Ahmet C. Goren c,
Mehmet S. Eroglu b,c,⁎, Turan Ozturk a,c,⁎
a Department of Chemistry, Faculty of Science, Istanbul Technical University, Maslak, Istanbul 34469, Turkey
b Marmara University, Department of Chemical Engineering, 34722 Kadikoy, Istanbul, Turkey
c TUBITAK UME, Chemistry Group Laboratories, PO Box 54, 41470 Gebze-Kocaeli, Turkey
A fully water soluble 3-hydroxyflavone (3HF) derivative, N-(3-hydroxy-4′-flavonyl)-N,N,Ntrimethylammonium sulfate (3HFNMe3) was synthesized. Investigation of its emissions at varying
wavelengths revealed that it had three emission bands of normal (N⁎), anionic (A⁎) and tautomeric (T⁎),
in ultrapure water. Recognition of singlestranded ten ssDNA chains, having different nucleotide
sequences was studied, using the ratiometric change of the intensities of the two bands (A⁎/T⁎),
depending upon the varying environment of the 3HFNMe3 with different ssDNA chains. Addition of the
ssDNA chains to the 3HFNMe3 solution caused gradual quenching of the A⁎ band and had almost no
effect on the T⁎ band. As the ratios of the two bands (A⁎/T⁎) vs increasing amount of the ssDNAs
generated characteristic curves for each ssDNA chain, it became possible to identify the chains with
their characteristic curves.
P37
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Determination of some Macrolide Antibiotics by High Liquid Performance
Chromatographic Method (HPLC)
Sanaz ATAEIa, Ilkay YILDIZb, Ozgur KARBANc, Metin KARABULUTc, Hakan SIMSEKc,
Raushan TAHIYEUc, Sohrab MAMMADOVc, Mahmut ÖZBEKc, Erkan ERd
a
Ankara University, Instituted of Biotechnology, 06100 Tandoğan-Ankara-TURKEY
Faculty of Pharmacy, Dept. ofPharmaceuticalChemistry, 06100 Tandoğan-Ankara-TURKEY
cWorldmedicinePharmaceuticalCompany. Gunesli – Istanbul-TURKEY
dPharmetHealth&FoodProductsIndustrialandTradeCo. Ltd. Beylikdüzü - Istanbul- TURKEY
bAnkaraUniversity,
Clarithromycin (a) and Azithromycin (b) are a subclass of macrolide antibiotics (Figure 1).
Clarithromycin is used to treat pharyngitis, tonsillitis, acute maxillary sinusitis, acute bacterial
exacerbation of chronic bronchitis, skin and skin structure infections. Azithromycin is used to treat or
prevent certain bacterial infections, most often those causing middle ear infections, strep throat,
pneumonia, typhoid, and sinusitis(1,2). For these reasons the quality control and routine analysis is very
important analytical task for the research study and pharmaceutical industry.
(a)
(b)
Figure 1. Molecular structure of Clarithromycin (a) and Azithromycin (b)
In this context, we developed a new, rapid, accurate, precision and validated HPLC method for the
analyses of Clarithromycin and Azitromisin in pharmaceutical sample. The validity of the developed
HPLC method was carried out by analyzing independent artificial samples of Clarithromycin and
Azithromycin by using related İCH regulation. The proposed HPLC approach was successfully applied
to the quality control and quantitative estimation of Clarithromycin and Azithromycin in the developed
intravascular formulation(3).
References:
1.http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmedhealth/PMH0001009/
2."Azythromycin: A world best-selling antibiotic - Pliva". Case Studies. World Intellectual Property Organization (WIPO).
http://www.wipo.int/sme/en/case_studies/pliva.htm.
3.Determination of clarithromycin in rat plasma by HPLC– UV method with pre-column derivatization. Wei Li, Huijuan
Jia, Kang Zhao. Talanta. Volume 71, Issue 1, 15 January 2007, Pages 385–390
Acknowledgements: This work was supported by Republic of Turkey, Ministry of Science, Industry and
Technology Research Fund (Grant No. 00918.STZ.2011-1).
P38
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Piridokarbazol Türevlerinin Sentezi
Serkan Öncüoğlu, Yavuz Ergün
Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca-Izmir
[email protected]
Kanser, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması, invazif bir nitelik kazanması ve metastaz yapması
ile kendini gösteren öldürücü bir hastalıktır. Çoğalan hücrenin kaynağına, tipine ve oluştuğu organa
göre kanserin çeşitli şekilleri vardır. Gelişmiş ülkelerde, kalp-damar hastalıklarından sonra ikinci
sıradaki ölüm nedenidir. Kanserle mücadelede DNA topoizomeraz enzimlerinin inhibisyonu ana ve
önemli hedef haline gelmiştir.
Piridokarbazol yapısına sahip elliptisin (1) Ochrosia Elliptica bitkisinden 1959 yılında izole edilmiş ve
antitümör etkinliği saptanmıştır. Elliptisin DNA’ya eklenen, topoizomeraz II enzimini inhibe edebilen,
sitokrom P450 ve peroksidazlar tarafından kovalent DNA oluşumunda kullanılan bir antineoplastik
ajandır.1,2 Elliptisin antitimör etkinliğinin ortaya konmasından sonra sentetik yoldan elde etmek için
yeni sentez stratejileri geliştirilerek birçok piridokarbazol türevi elde edilmiştir.3,4
Bu çalışmada topoizomeraz II inhibitörü olabilecek yeni piridokarbazol türevleri sentezlenmiştir. Bunun
için öncelikle yeni bir piridokarbazol türevi (2) elde edilmiştir. Daha sonra ise bu bileşik metil iyodür ile
etkileştirilerek tuz yapısındaki piridokarbazol (3) türevi elde edilmiştir.
Kaynaklar:
1) Gribble, G. W. In The Alkaloids; Brossi, A., Ed.; Academic Press: New York, 1990; Vol 39, p 239.
2) Stiborova, M.; Frei, E. Curr. Med. Chem. 2014, 21, 575.
3) Ergun,Y., Patir, S., Okay, G. Journal of Heterocyclic Chemistry, 1998, 35, 1445.
4) Kansal, V. K.; Potier, P. Tetrahedron 1986, 42, 2389.
P39
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Karanfil Bitkisi Orijinli Eugenol Bileşiğinin Gümüş Nanoparçacıklar ile
Konjugasyonu Ve in vitro Uygulamalar
Emine DERVİŞa, Özge KOZGUŞ GÜLDÜb, Ayfer YURT KILÇARb, , Volkan TEKİNb , Emre UYGURb,
F. Zümrüt BİBER MÜFTÜLERb
aEge
b
Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya bölümü 4. Sınıf Öğrencisi
Ege Üniversitesi, Nükleer Uygulamalar Anabilim Dalı, Nükleer Bilimler Enstitüsü,
35100 Bornova, İzmir
[email protected]
Günümüz dünyasında nanoteknoloji; ilaç, tıp, malzeme hammaddesi gibi konular üzerinde büyük öneme sahiptir ve bu
alanlarda çalışmalar sürdürülmektedir. Gelişen teknolojinin sağladığı imkanların yanı sıra bitkisel kökenli geleneksel
yöntemlere olan ilgi de artmaktadır. Nanoparçacıklar, boyutları 10 nm ile 1000 nm arasında değişen katı parçacıklardır.
Yaklaşık 40 yıl önce, biyolojik olarak parçalanabilen polimerler kullanılarak aşı ve kanser kemoterapi ajanları için taşıyıcı sistem
olarak geliştirilmiştir1. Gümüş; nanopartiküler halde elde edilmeden önce metalik gümüş, gümüş nitrat, gümüş sülfazid
şeklinde; çeşitli bakteriyal enfeksiyonların, yanık ve yara tedavilerinde kullanılmaktaydı1.. Son dönemlerde yapılan
çalışmalarda nanoteknoloji ile gümüş nanoparçacıkların (AgNP) sentezinin revaşta olduğu, AgNP‘nin anti-mikrobiyal ajan
potansiyeli oluşturduğu görülmektedir2. Gümüş nanoparçacıklar, anti-mikrobiyal ve iyileştirici özelliği olan bitkisel kökenli
bileşenlerle konjuge edildiklerinde etkinliklerinin arttığı bilinmektedir3. Gümüş nanoparçacıklar bu özellikleri nedeniyle
araştırmacıların dikkatini çekmiştir ve insanlara yarar sağlayacak bir çok alanda çalışmalar yapılmistır 3,4-6. Ayrıca
nanoparçacıklar ile bitki kökenli bileşiklerin konjugasyonu yeşil kimya çalışmaları arasında da yer almaktadır7.Halk arasında
çeşitli sebeplerle (baharat, esans, ağrı kesici v.b.) sıklıkla kullanılan karanfil baharatının bir içeriği olan Eugenol (EUG)
bileşiği‘nin antimikrobiyal ve anti-oksidan aktivitelerinin varlığı bilinmektedir3. Bu çalışmada, karanfil baharatının etanol ile
ekstraksiyonu yapılmış olup, izole edilen EUG‘ nin gümüş nanoparçacıklar ile konjugasyonu gerçekleştirilmiştir. Sentezlenen
konjugasyon ürününün biyoetkinliği, iki farklı hucre hattı [insan meme adenokarsinoma (MCF7), insan kalın bağırsak
adenokarsinoma hücresi (PC3) ] üzerinde yara modeli çalışması ile değerlendirilmiş ve yara iyileştirici özelliği olduğu
görülmüştür. Ayrıca, konjugasyon ürününün anti-bakteriyel etkisi üç farklı mikroorganizma (Staphylococcus aureus,
Escherichia coli, Candida albicans.) üzerinde incelenmiştir.
Bitki kökenli bileşiklerin, nano materyallerle konjuge edildiklerinde biyoetkinliklerinin değişimini konu eden bu çalışmanın,
ileride yapılacak çalışmalara örnek teşkil edeceği düşünülmektedir.
KAYNAKLAR
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Kreuter, J., J.Anat. 1996 189:503-319
Kulkarni, P.V., Antich, P.P., Bonte, F.J. and Raghu, A.V., WIREs Nanomedicine and Nanobiotechnology 2010, 2:3547
M. Rai., A. Yadov., A. Gade., Biotechnolojy Advanteges 27 2009 76-83
Zheng GQ, Kenney PM and Lam LK. J.Nat.Prod. 1992 , 55(7):999-1003.
Nishijima H, Uchida R, Kimiko K, Kawakami N, Ohkuba T, Kitamura K. Jpn. J. Pharm. 1999 79(3): 327–334.
Cai L and Wu C.D., J. Nat. Prod. 1996 59,987-990.
K. Vijayaraghavan, S.P. Kamala Nalini, N. Udaya Prakash D. Madhankumar , Materias Letters 75 2012 33*35
P40
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
7,8-dihidroksiflavon’nun Aldosteron İndüklenmiş Böbrek Kanser Hücrelerinin
Proliferasyonu Üzerine Etkilerinin İncelenmesi
Esma Kübra KAĞAN1,Yunus ÇENGELOĞLU1, Serdar KARAKURT2
1
2
Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Konya
Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü, Konya
[email protected]
Günümüzde tümör tedavilerinde genellikle yüksek antioksidan kapasitesine sahip olmalarının yanı sıra;
antitümör, hücreler arası iletişimi artırma, hücre proliferasyonunu inhibe etme, ilgili reseptorleri bloke
ederek antiproliferatif etki gösterme gibi özelliklerinden dolayı tercih edilen flovanoidlerle yapılan
çalışmalar, tüm dünyada özellikle son dönemlerde artarak devam etmektedir. Bu çalışmada sentetik
olarak elde edilmiş fenolik bileşiklerden olan flavanoidlerin bir parçasını oluşturan 7,8dihydroxyflavone’ın (7,8 DHF) insan böbrek kanser hücresi NCI-H295R ve sağlıklı böbrek epitel hücresi
HEK293 hücrelerinde doğal bitkisel flavonoid bir bileşik olan 7,8 DHF’un sitotoksik etkisi ve apoptoz
üzerine olan etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Böbrek kanser hücre hattı NCI-H295R ve sağlıklı böbrek epitel hücre hattı HEK293 hücreleri 7,8 DHF’un
farklı konsantrasyonları ile muamele edilerek hücreler üzerindeki sitotoksik etkisi ‘Alamar Blue’ reaktifi
ile ölçülmüştür. Yapılan çalışmalar sonucunda hücre proliferasyonunu gözlemlemek amacıyla 7,8
DHF’un hücrelerin %50 büyümesini engelleyen bileşik konsantrasyonu (IC50) bulunmuştur. 7,8 DHF’un
NCI-H295R ve HEK293 hücreleri üzerindeki apoptosis çalışmaları flow sitometri cihazı yardımıyla
Annexin V ve 7-AA kullanılarak belirlenmiştir.
Hücre proliferasyonunu gözlemlemek amacıyla 7,8 DHF’un hücre büyümesi üzerine olan etkisi
saptanarak IC50 değeri 60 µM, HEK293 için ise 346 µM olarak hesaplanmıştır. Sitotoksisite çalışmaları
sonucunda 7,8 DHF’un hücre döngüsünü engelleyerek hücre çoğalmasını durdurduğu ayrıca NCIH295R hücreleri üzerinde erken ve geç apoptososini %7,2 artırdığı, %1,3’ünü de nekroza sürüklediği
gözlenmiştir.
Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar, fenolik bileşikler sınıfında bulunan 7,8 DHF’un, kontrolsüz olarak
çoğalan Böbrek Kanser Hücrelerinin oluşumunu engellemek adına kemoterapi tedavilerinde kullanılan
ilaçlara ilaveten kullanılabilecek bir ilaç olabileceğini göstermiştir.
Teşekkürler: Bu çalışma TUBITAK tarafından desteklenmiştir. (Proje no: 114Z734)
P41
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Karbazol Tabanlı Hidrazit Bileşiklerinin Sentezi
Volkan Akyıldız, Yavuz Ergün
Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca-Izmir
e-mail:[email protected]
Son yıllarda hidrazit türevleri modern tıbbi kimya alanında hızlı ve büyük bir gelişme göstermektedir.1
Hidrazitler, farklı çalışmalarda gösterdikleri antitüberküloz, antitümör, antikanser, anti-viral,
antimikrobiyal, antioksidan ve antibakteriyel aktiflikler sayesinde dikkat çekici bileşikler olmayı
başarmışlardır.2,3 İzonikotinilhidrazin olarak da bilinen izoniazid, mikobakterilere karşı, özellikle de
mycobacterium tuberculosis’e karşı etkili olan ve tüberküloz tedavisinde kullanılan hidrazit yapısında
bir ilaçtır. İzoniazid hem aktif hem de gizli tüberkülozun tedavisinde ve engellenmesinde kullanılan bir
antibiyotiktir.
Bu çalışmada öncelikle, siklohekzanon türevlerinden yola çıkılarak sırasıyla tetrahidrokarbazol ester ve
karbazol ester yapıları sentezlenmiştir. Daha sonra bu bileşikler hidrazin hidrat ile etkileştirilerek
karbazolkarbohidrazit (1a-d) bileşikleri sentezlenmiştir.
Kaynaklar:
1) Kumar, P., Narasimhan, B., Yogeeswari, P. ve Sriram, D. European Journal of Medicinal Chemistry,
2010, 45, 6085.
2) Atul, M., Abhay, B., Ashish, R., Jignesh, P., Vipul, V., Narshih, D., Kena, R., Anamik, S. Bioorganic &
Medicinal Chemistry Letters, 2011, 21, 4728.
3) Dolzhenko, A.V., Kozminykh, V.O., Kolotova, N. V., Syropyatov, B. Ya. ve Novoselova G. N.
Pharmaceutical Chemistry Journal, 2003, 37, 229.
P42
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Kaliksaren İmmobilize Altın Nanopartiküllerin Antikanser Bileşik Olan
Sunitinib-A’ nın Taşınmasında Kullanılması
Mehmet OĞUZa, Asıf Ali Bhatti, Serdar KARAKURTb, Mustafa YILMAZa
aSelçuk
bSelçuk
Üniversitesi Fen Fakültesi. Kimya Bölümü, 42031, Konya
Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü, 42031, Konya
[email protected]
Supramoleküler kimyanın üçüncü kuşak bileşiği olan kaliksarenler anyon, katyon ve nötral bileşikler ile
seçimli kompleks oluşturmasından dolayı pek çok araştırmacının ilgi odağı haline gelmiştir 1-2. p-sulfo
kaliksarenlerin düşük sitotoksisite özelliğinden dolayı hücre içi (in vivo) çalışmalarında özellikle ilaç
çözünürlüğünü arttırıcı bileşikler olarak kullanımı hızla artmaktadır3-5. Bu çalışmanın amacı toksik
olmayan p-sulfo kaliks[4]aren bileşiğini 3 nm çekirdek boyutlu altın nanopartiküllere immobilize ederek
sentetik ve suda çok az çözünen bir bileşik olan Sunitinib-A’ ın taşınmasında konak olarak kullanımı ve
insan kolon kanseri hücrelerinde anti-karsinojenik etkilerinin incelenmesidir. Ayrıca floresans özelliği
bulunmayan bu komplekse hücre görüntüleme çalışmalarında kullanılmak amacıyla toksik olmayan ve
floresans bir bileşik olan tiyol grubu taşıyan dansil türevi sentezlenerek bağlandı. İnsan kolon kanseri
hücre hattında (SW-620) yapılan in vitro çalışmalar neticesinde kaliks[4]aren-Altın nanopartikül-dansil
kompleksinin hücreler üzerine sitotoksik etkisi olmadığı bulundu. Sigmoidal grafiğin analizinden kolon
kanseri hücrelerinde IC50 değeri Sunitinib-A için 91 µM olarak bulunurken, Sunitinib-A içeren kompleks
için ise 55 µM olarak bulunmuştur. GNP içeren kompleks Sunitinib-A’nın sitotoksisitesini 1,65-kat
arttırmış olduğu gözlemlendi.
s
Bu çalışma TÜBİTAK 113Z445 numaralı proje olarak desteklenmiştir.
KAYNAKÇA
1-)
2-)
3-)
4-)
S Karakurt, S., Kellici, T.F., Mavromoustakos, T., Tzakos, A.G., and Yilmaz, M., 2016, 20,00.
Kurzatkowska, K., Sayin, S., Yilmaz, M., Radecka, H., Radecki, J., .Sensors and Actuators B, 2015, 218, 111–121.
Danylyuk, O.; Suwinska, K. Chem. Commun. 2009, 5799.
L.,Mutihac,. Curr. Drug Discow. Technol., 2008, 985.
P43
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
ANTİENFLAMATUAR GRUP İÇEREN YENİ ADAY İLAÇ TÜREVİ
Tuğçe AKBAL, Belgin ŞAHİN, Hayriye KARAKAŞ, Fatma YÜKSEL, Devrim ATİLLA
Gebze Teknik Üniversitesi, Temel Bilimler Fakültesi, Kimya Bölümü, P.K.141, 41400 Gebze-KOCAELİ
[email protected]
Dünyada ve ülkemizde hızla yayılan ve tedavisine geç kalındığında ölüme neden olan kanser ile ilgili
çalışımalar giderek artmaktadır. Kanser hücrelerine seçici olan yeni kanser tedavi yöntemleri üzerinde
çalışmak ve bu yöntemleri geliştirmek gerekmektedir. Fotodinamik terapi (PDT) geleneksel kanser
tedavi yöntemlerine alternatif olarak denenmeye başlanmıştır ve bu konuyla ilgili çalışmalar yoğun bir
şekilde sürdürülmektedir [1,2]. PDT ile ilgili çalışmalar incelendiğinde bazı ftalosiyanin türevlerinin invivo ve in-vitro çalışmalarda ışığa duyarlı madde olarak olumlu sonuçlar verdiği görülmüştür. PDT ile
kanser tedavisinde ilaç olarak kullanılan Phase II aşamasında bulunan silisyum ftalosiyanin türevi
bulunmaktadır. Özellikle silisyum ftalosiyaninlere, PDT’de anti kanser etkisini artıracağı düşünülen
moleküllerin eksensel olarak substitue edilmesi ile bu ışığa duyarlı moleküllerin çözünürlüklerinin
arttığı, agregasyon özelliklerinin azaldığı, ve PDT için daha uygun fotofiziksel ve fotokimyasal özelliklere
sahip oldukları görülmektedir [2,3,4,5]. Non-steroidal antienflamatuvar ilaçlar (NSAİİ) günümüzde
analjezik (ağrı kesici), antipiretik (ateş düşürücü) ve antienflamatuvar (iltihabi durumları önleyen)
etkilere sahip olan, genellikle enflamasyona (iltihablanma) bağlı hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaç
grubudur. Birçok deneysel ve klinik çalışma NSAİİ'ların, kanser hücrelerinin çoğalmasını ve büyümesini
sağlayan prostaglandin sentezini katalizleyen siklooksijenaz (COX) enzimini inhibe ettiğini göstermiştir
ve bu özellikleri sayesinde NSAİİ’lar antikanser ajanı olarak gelecek vaat etmektedir. Bu çalışmada
antienflamatuar ilaç türevi silisyum ftalosiyanin ile eksensel olarak sübstitüe edilerek, kanser
tedavisinde kullanılabilme potansiyeli olabilecek yeni silisyum ftalosiyaninler sentezlenmiştir.
Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TUBITAK) tarafından desteklenen
114Z463 COST (CM1106) Projesi kapsamında yapılmıştır.
KAYNAKLAR
1) C.M. Allen, W.M. Sharman and J.E Van Lier, Journal of Porphyrins and Phthalocyanines 5 (2001) 161-169
2) A.M. Tuncer, Yrd.Edt.;N. Özgül, E. Olcayto, M. Gültekin Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı Yayını.
3) RN DuBois, SB Abramson, L Crofford, RA Gupta, LS Simon, FASEB J. 12 (1998) 1063-73
4) SJ Shiff, P Shivaprasad, DL Santini. 3 (2003) 352-61
5) G.C. Taşkın, M. Durmuş, F. Yüksel, V. Mantareva, V. Kussovski, I. Angelov, D. Atilla Journal of Photochemistry and
Photobiology A: Chemistry 306 (2015) 31-40
P44
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Synthesis Of Some New Benzoxazoles As DNA Topoisomerase I Inhibitors
Esin Karataş1, Egemen Foto2, Fatma Zilifdar2, Ilkay Yıldız1
1
Ankara University, Faculty of Pharmacy, Department of Pharmaceutical Chemistry, Tandogan 06100
Ankara-Turkey
2
Hacettepe University Faculty of Science, Department of Molecular Biology, Beytepe 06532
Ankara_Turkey
[email protected]
DNA topoisomerases, which catalyze the interconversion of various topological states of DNA, were
originally discovered to change the superhelical structure of closed circular DNAs. Depending on the
nature of the reactants and reaction conditions, topoisomerases can catalyze DNA relaxation/
supercoiling, catenation/decatenation and knotting/unknotting reactions. 1-2 Based on their functional
mechanisms, DNA topoisomerases have been classified into two types. Type I DNA topoisomerase
breaks and rejoins only one of the two strands during catalysis, while type II DNA topoisomerase acts
on both strands for each DNA strand-passing reaction and it requires ATP for full activity.3 Since the
activity of topoisomerases is essential for several cellular processes such as replication, transcription
and chromosome condensation, investigation of inhibitory activities of eukaryotic topoisomerases is
widely used in anticancer drug development.
Many antitumour agents poison topoisomerases by stabilising a topo-DNA cleavable complex to cause
DNA breaks, thus shifting the reaction equilibrium towards cleavage, which leads ultimately to cell
death. These compounds are called poisons because they convert this essential nuclear enzyme into a
lethal poison. 4
In this study, a new series of 2,5-disubstitutedbenzoxazole derivatives has been synthesized and
investigated for their inhibitory activity on eukaryotic DNA topoisomerase I in a cell free system.
References:
1) Wang JC. Ann Rev Biochem 1996;65:635–692.
2) Ting CY, Hsu CT, Hsu HT, Su JS, Chen TY, Tarn WY, Kuo YH, Jacqueline WP, Liu LF, Hwang J.
Biochem Pharm 2003;66:1981–1991.
3) Nitiss JL. Biochim Biophys Acta 1998;1400, 63–81.
4) Seaton A, Higgins C, Mann J, Baron A, Bailly C, Neidle S, Van Den Berg H. Eur J Cancer
2003;39:2548–2555.
P45
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
HDAC İnhibitörlerinin Antikanser Etkilerini Arttıracak Yeni İndol Kaynaklı
Heterohalkalı Moleküllerin Geliştirilmesi
Murat Bingula,b,c , Belamy B. Cheungc, Glenn M. Marshallc,d, Naresh Kumarb,
David StC. Blackb,*
a
Farmasötik Kimya, Eczacılık Fakültesi, Dicle Üniversitesi, Sur, Diyarbakır, 21280, Türkiye
b
c
d
School of Chemistry, The University of New South Wales, Sydney, NSW 2052, Australia
Children’s Cancer Institute Australia for Medical Research, Lowy Cancer Research Centre, The University of
New South Wales, Sydney, NSW 2052, Australia
Centre for Children’s Cancer and Blood Disorders, Sydney Children’s Hospital, Randwick, NSW 2031, Australia
Email: [email protected]
[email protected]
Bu çalışmanın ana teması bir dizi indol kaynaklı heterohalkalı molekülün sentezini gerçekleştirerek bu
moleküllerin HDAC inhibitörlerinin klinik çalışmalardaki doz miktarlarıyla kombinasyonunu sağlamak
ve çok hedefli kanser terapilerindeki potansiyel etkilerini araştırmaktır. Bu nedenle çalışmamız
literatürde yer almamış yeni indol yapılarının dizaynını ve sentezini içerirken bu maddeler ile HDAC
inhibitörlerinin oluşturduğu kombinasyonlar kullanılarak insan kanser hücreleri için yapılan in vitro
deney sonuçlarının sistematik değerlendirmelerini de kapsar. Farklı yapılara sahip, literatüre ilk defa
kazandırılmış indol kaynaklı yapışık 3 ya da 4 halkalı sistemler farklı sentetik yöntemler kullanılarak
sentezlenmiştir. Anahtar monomerik ve dimerik piranoindol sistemleri dihidroksiindollerin β-keto
esterleriyle etkileşiminden elde edilirken benzer monomerik ve dimerik furanoindol yapıları
dihidroksiindollerin α-halo ketonlarla tepkimelerinden hazırlanmıştr. (Figür 1)
R1
R1
O
O
R2
R2
CO2Me
CO2Me
N
H
R4
N
H
O
R2
R1
di-furanoindol
mono-furanoindol
R1
R1
R2
R2
O
R3
R3
CO2Me
R4
O
N
H
mono-piranoindol
CO2Me
O
R1
N
H
R3
R2
di-piranoindol
P46
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Lösemi (HL-60) ve Kolon (HT-29) Kanseri Hücrelerine Karşı Etkili olan Yeni
Tiyosemikarbazon-oksim Türevlerinin ve Metal Komplekslerinin Sentezi
İlknur Babahana, Ali Özmenb, Kadir Aslanc
aAdnan
Menderes Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 09010 Aytepe, Aydın
Menderes Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 09010 Aytepe, Aydın
cMorgan State Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 21251, Baltimore, MD, ABD
bAdnan
[email protected]
Tiyosemikarbazonların ve oksimlerin antikanser aktivite özelliklerinden dolayı tıp dünyasındaki
önemleri giderek artmaktadır ve kanserle mücadelede reaktif olarak kullanılması araştırılmaktadır.
Biyolojik ve farmakolojik etkilerinden dolayı kimya ve biyolojide büyük ilgi görmektedirler1,2.
Bu çalışmada; heteroaromatik tiyosemikarbazon glioksimlerin, BF2+ köprülü Ni(II), Cu(II) ve Co(II) metal
kompleksleri sentezlenerek, HL-60 ve HT-29 hücrelerine karşı etkinlikleri incelenmiştir. İlk basamakta;
Heteroaromatik tiyosemikarbazon türevleri, anti-kloroglioksim ile reaksiyona sokularak literatürde
bulunmayan tiyosemikarbazonların vic-dioksimli türevleri elde edilmiştir. Daha sonra sentezlenen bu
ligantların metal
kompleksleri Ni(II), Cu(II) ve Co(II) tuzları kullanılarak elde edilmiştir.
Metal
komplekslerinin BF3.(OC2H5)2 ile reaksiyonundan ise BF2+ köprülü metal kompleksleri sentezlenmeştir.
Özellikle Co(II) ve Ni(II) kompleksleri 5-10 µM aralığında antiproliferatif etki göstermişlerdir. Diğer
taraftan apoptotik ve nekrotik özellikleri de belirlenmiştir. Aşağıdaki grafiklerde etkili konsantrasyon
aralığı ve apoptotik/nekrotik özelikleri verilmektedir.
KAYNAKLAR
1. Finch, R.A.; Liu, M.; Grill, S.P.; Rose, W.C.; Loomis, R.; Vasquez, K.M.; Cheng, Y.; Sartorelli, A.C.;
2000, Biochem. Pharmacol., 15-59(8):983-99.
2. Reddy K.H.; Parasad N.B.L.; Sreenivasulu T.; 2003, Talanta, 59, 425-433.
P47
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Floresans Özelliğe Sahip Yeni Bir Konjuge İmidazol Molekülünün Sentezi ve Solvatokromik
Özelliğinin İncelenmesi
Hediye Gamze Nur ÇELEBİOĞLU, Burak KUZU, Nurettin MENGEŞ
Eczacılık Fakültesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 65080, Van, Turkey
[email protected]
Solvatokromizm, kromofor özelliğe sahip bileşiklerin farklı polarlığa sahip çözücü ortamlarında
renk değişimine bağlı bir özelliktir. Çeşitli polariteye sahip solventler, çeşitli solvatokromik moleküllerle
UV-vis absorbsiyon bandını değiştirmektedir.1 Bu amaçla kullanılan floresans sensörler; optoelektronik
cihazlar, tıbbi analizler ve biyokimyasal uygulamalarda kullanım açısından önemli ölçüde dikkat
çekmektedir.2
Figür 1: Sentezlenmesi amaçlanan floresans sensör özelliğe sahip bileşik ve bu bileşiğin çeşitli
polarlığa sahip solventlerdeki ışıması.3
Literatürdeki bu bilgilere dayanılarak, bu çalışmada solvatokromik özelliğe sahip yeni bir
organik molekül tasarlanarak sentezlenecek ve solvent polarlığının floresans ışımaya etkisi
incelenecektir. Bu çalışma ile polariteye bağlı farklı floresans ışımalara sahip yeni bir molekülün sentezi
yapılacak ve bu molekülün çeşitli çözücülerdeki ışımaları el türü UV lambası altında incelenerek
yorumlanacaktır.
Molekülün en iyi ışımayı vereceği solvent seçilerek bu çözücü içerisinde anyon analizleri
yapılması amaçlanmaktadır. Hedeflenen molekülde iyonofor bölgenin spesifik olarak bir anyona karşı
duyarlı olması halinde, kantitatif olarak duyarlılık konsantransyonları hesaplanacaktır.
Kaynakça;
1. S. Dash ve ark. Solvatochromic behavior of some a-styrylpyridinium dyes
Spectrochimica Acta Part A: Molecular and Biomolecular Spectroscopy 125 (2014) 422430
2. A.P. de Silva, T.P. Vance, M.E.S. West, G.D. Wright, Organic & Biomolecular Chemistry
6 (2008) 2468–2481;
3. J. Do, J. Huh, E. Kim Langmuir 2009, 25(16), 9405–9412
P48
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
İndol Alkaloitlerinin Sentezi İçin Hekzahidropirido[3,2-c]Karbazol ve
Hekzahidropirolo[3,2-c]Karbazol İskeletlerinin Oluşumu
Cevher Gündoğdu Hızlıateşa, Sibel Gülleb
a
Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Tınaztepe Kampüsü
35160 Buca-Izmir
b
Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü
Muradiye, Manisa
[email protected]
Doğal bileşikler sınıfında yer alan indol alkaloitleri, eşsiz yapısal ve önemli biyolojik özellikleri nedeniyle
sentetik
kimyacıların
dikkatini
çekmektedir.1
Ana
yapı
olan
aspidospermidin
(1a),
deetilaspidospermidin (1b), ibophyllidin (2a) ve deetilibophyllidin (2b), aspidosperma alkaloitlerinin
sentezinde birincil hedef moleküllerdir ve bu moleküllerle ilgili çok yaratıcı ve kullanışlı sentez
stratejileri geliştirilmiştir.2,3
Bu çalışmada deetilaspidospermidin ve deetilibophyllidine gibi indol alkaloidlerinin sentezi ile ilgili yeni
bir sentetik yaklaşımla, tetrasiklik yapıda hekzahidropirido[3,2-c]karbazol ve hekzahidropirolo[3,2c]karbazol yapıları sentezlenmiştir.
Kaynaklar:
1) Saxton, J. E. In The Alkaloids; Cordel, G. A., Ed.; Academic Press: New York, 1998, Vol. 51, Chapter1.
2) Stork, G.; Dolfini, J. E. J. Am. Chem Soc. 1963, 85, 2872.
3)Bonjoch, J.; Fernándes, J. C.; Valls, N. J. Org.Chem. 1998, 63, 7338.
P49
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Zencefil Kökünün Ekstraksiyonu ve Kromatografik Analizi
Kadriye Buşra KARATAY1,Berna USLU1, Ayfer YURT KILÇAR2, Fazilet Zümrüt BİBER
MÜFTÜLER2
1
Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi , Kimya Bölümü 4.Sınıf Öğrencisi
Ege Üniversitesi, Nükleer Uygulamalar Anabilim Dalı, Nükleer Bilimler Enstitüsü,
35100 Bornova, İzmir
2
[email protected]
Zencefil kökü eski dönemlerden beri dünyanın farklı bölgelerinde dejeneratif (artirit,
romatizma), sindirim sistemi (hazımsızlık, kabızlık ve ülser), kardiyovasküler (aterosklerozi
hipertansiyon), kusma, diyabet ve kanser gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Zencefil
kökünün enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde antimikrobiyal potansiyele sahip olduğu blinmektedir.
Aynı zamanda antiinflamatuar ve antioksidatif özellikleri sayesinde yaşlanma sürecini kontrol etmede
önemli bir rol oynamaktadır. Bu etkilerinin yanısıra, Zencefilin gastrointestinal sistem üzerinde oldukça
yararlı etkilerinin de olduğu görülmüştür1-2 .Zencefil kökünün gingeroller, shogaoller, paradoller,
zingerone gibi uçucu uçucu olmayan birçok biyoaktif fenolik bileşik içerdiği ve ana biyoaktif
bileşenlerinin 6-gingerol (6G), 8-gingerol (8G), 10-gingerol (10G) ve 6-shogaol (6S) olduğu
bilinmektedir3-4. Bu bileşenler farklı çalışmalarda antioksidan, antiinflamatuar, antiemetik,
antikarsinojenik ve gastroprotektif özellikler gösterdikleri öne sürülmüş olan fitokimyasallardır1-3-5.
Yapılan araştırmalar doğrultusunda, 6G ve 6S bileşenlerinin en düşük toksisiteye sahip ve en aktif
bileşenler oldukları tespit edilmişir6. Zencefil kökü üzerinde yapılan çeşitli çalışmalarda özellikle çeşitli
kanser hücreleri üzerinde apoptosis etkileri olduğu görülmüştür7. Bu çalışma kapsamında; zencefil kökü
etanol ekstraksiyonu ile ekstrakte edilmiştir. Elde edilen ekstrakt yüksek performanslı sıvı kromatografi
(HPLC) sistemi kullanılarak analiz edilmiş ve zencefilin temel bileşenlerinden olan 6G zencefil
ekstraktından HPLC sisteminin fraksiyonlama kolektörü kullanılarak izole edilmiştir. İzole edilen 6G
bileşeninden dehidratasyon yöntemi ile 6S bileşeni elde edilecektir. Planladığımız ileriki çalışmalarda;
izole edilen 6G ve 6S bileşenlerinin Nükleer Tıp’da hem teşhis hem tedavi amacı ile sıklıkla kullanılan
İyot-131 (131I) radyonüklidi ile radyoişaretlenme potansiyellerinin belirlenmesi, ardından radyoişaretli
bu bileşenlerin estrojen reseptörü içeren (MCF-7) ve içermeyen (MDA-MB-231) meme kanseri hücre
hatları üzerinde in vitro hücre kültürü çalışmaları ile biyoetkinliğinin incelenmesi hedeflenmektedir.
Kaynaklar:
1) Baliga, M.S.; Haniadka, R.; Pereira, M.M.; D’Souza, J.J.; Pallaty, P.L.; Bhat, H.P.; Popuri, S.; Crc.
Cr. Rev. Food. Sci. 2011, 51:499–523.
2) Mashhadi, N.S.; Ghiasvand, R.; Askari, G.; Hariri, M.; Darvishi, L.; Mofid, M.R.;
I.J.P.M. 2013, 4(Suppl 1):S1-7.
3) Citronberg, J.; Bostick, R.; Ahearn, T.; Turgeon, D.K.; Ruffin, M.T.; Djuric, Z.; Sen, A.; Brenner,
D.E.; Zick, S.M.; Cancer Prev. Res. 2013, 6:271-281.
4) Schwertner, H.A.; Rios, D.C.; J. Chromatogr. 2007, 856:41-47.
5) Shukla, Y.; Singh, M.; Food.Chem.Toxicol. 2007, 45:683–690.
6) Feng, L.; Viriya, N.; Xiaozhen, T.; Jin, L.; Guodong, Z.; Kirk, L.P.; Qiuhui, H.; Food.Chem. 2012
135:332–337
7) Ruchi, B.S.; Deepak, K.S.; Sandra, C.; Alvaro, M.V.; Phytochemistry 2015 117:554–568
P50
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Farklı Farmakofor Grup İçeren Nalidiksik Asit Türevlerinin Sentezi ve
Antimikrobiyal Aktivitelerinin İncelenmesi
Neslihan Demirbaşa, Şule Ceylanb, Yıldız Uyguna, Serap Başoğlu Özdemira, Arif Mermera,
Ahmet Demirbaşa, Hacer Bayrakc
a
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü, 61080, Trabzon, bArtvin Çoruh Üniversitesi, İş Sağlığı ve
Güvenliği Bölümü, 08000, Artvin, cKaradeniz Teknik Üniversitesi, Kimya ve Kimyasal İşleme
Teknolojileri, 61750, Trabzon
[email protected]
Kırk yıldan fazla süredir bilinen kinolonlar antibakteriyel ajanların önemli sınıfını
oluşturmaktadır. Kinolonlar duyarlı bakteri hücresinde DNA sentezini inhibe ederek bakterisidal etki
gösterirler.1 Mannich reaksiyonlarının fonksiyonel ve strüktürel açıdan çok farklı ürünlerin elde
edilmesine olanak sağlaması, bu reaksiyonların medisinal kimya alanında da kullanılmasına yol
açmıştır. Yakın zamanlarda yapılan çalışmalarda, antibakterial, antiviral, antifungal, antimalaryal ve
antikanser aktivitelere sahip çok sayıda Mannich bazı bildirilmiştir.2 Bu çalışmada nalidiksik asit içeren
mannich bazları sentezlenmiş ve antimikrobiyal aktiviteleri incelenmiştir.
NH
S
N N
O
N
O O
N
OAc
COOH
N
N
3
ii
S
N
O
N N
N
N
O
O
N
N
i
N
N
O
O
N
1
4
O
COOH
Cl
O
N
N
R'
N
O
N N
N
N
N
O
5: R': -C2H5
O
N
v
O
F
N N
N
iii
N
iv
2
N
N NH
N N
N
N
O
N
6: R':
7
Şema 1: i: thiomorpholine, HCHO in DMSO, 20-24 h rt or MW irradiation; ii: 7-aminocephalosporanic acid, HCHO
in DMSO, 20-24 h rt or MW irradiation; iii: 1-phenylpiperazine, HCHO in DMSO, 20-24 h rt or MW irradiation; iv:
norfloxacin (for 5) ciprofloxacin (for 6), HCHO in DMSO, 20-24 h rt or MW irradiation; v: EtOH, Na,
ClC6H4COCH2Br, 25 h reflux or MW irradiation.
Kaynaklar:
1) S. Smita, G. Anand, S. Ranjit, V. Vikrant, Int. J. Pharm. Res. Develop. 3 (2011) 164.
2) Holla, B. S., Veerendra, B., Shivananda, M. K. and Poojary, B, Eur. J. Med. Chem., 38 (2003) 759-67.
P51
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Alginat/Nişasta Kompozit Hidrojel Sistemlerinden Protein Bazlı İlaçların
Kontrollü Salınım Kinetiğinin İncelenmesi
Senem YUNAK, Ayşe DİNÇER
Celal Bayar Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 45140, Muradiye, Manisa, Türkiye
e-mail:[email protected]
Hidrojeller insan vücuduyla biyouyumlu oluşları ve vücudun doğal dokusuna benzer oluşları nedeniyle
farmasötik ve biyomedikal uygulamalarda giderek yaygınlaşan malzemeler haline gelmişlerdir. Alginat,
β-D mannuronat ve onun C-5 epimeri olan α-L guluronat birimlerinden oluşan bir polisakkarittir2ve sulu
ortamlarda kalsiyum gibi çok değerlikli katyonların varlığında jelleşmesi gibi özgün bir özelliğe
sahiptir.3Özellikle Ca+2 iyonlarının aljinat molekülünde yer alan karboksilat gruplarına bağlanarak üç
boyutlu bir ağ meydana getirdiği jel yapılar “yumurta kutusu” (egg-box) modeli olarak tanımlanır.
4
Nişasta,
biyouyumlu ve toksik olmayan biyobozunur bir polimerdir. Kontrollü ilaç salınım
sistemlerinde tek başına ya da çoğunlukla diğer polimerlerle kompoze edilerek kullanılır5. Bu çalışmada
protein bazlı ilaçların kontrollü salınımı için aljinat ve nişasta belli oranlarda karıştırıldı ve çapraz
bağlayıcı CaCl2 çözeltisi içine damlatıldı. Hazırlanan bu kompozit boncuklar protein ilaçlar için taşıyıcı
sistemler olarak kullanıldı. Boncukların şişme analizleri zamana ve pH’a bağımlı olarak yapıldı. BSA
yüklü boncukların ilaç salım profilleri mide ve bağırsak ortamını taklit eden iki farklı koşulda in-vitro
olarak incelendi. İlaç salım kinetiği Peppas ve Higuchi eşitlikleri ile yorumlandı. Kompozit taşıyıcıların
karakterizasyonu SEM, TGA ve FTIR analizleri ile yapıldı.
Kaynaklar
1) Peppas, N.A.; Wright, S.L, Eur J Pharm Bıopharm.1998,46 (1), 15-29.
Zhaoa, Y.; Li, F.; Carvajal, M. T.; Harris M.T. J Colloıd Interf Scı.2009, 332 (2), 345-353.
3) Shu, X.Z.; Zhu, K.J. Eur J Pharm Bıopharm. 2002, 53(2), 193-201.
2)
4) Tezcan,F. Aljinat/ kil biyopolimer nanokompozit filmlerin eldesi ve karakterizasyonu, Yüksek
Lisans Tezi, 2008, Filiz Tezcan, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.
5) Wang, Q.; Hu, X.; Du, Y.; . Kennedy, J. F. Carbohyd Polym. 2010, 82(3), 842-847.
P52
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Doğal Proteinlerin Morita-Baylis-Hillman Aktivitesi İçin Hesapsal Taranması
Nihan Çelebi Ölçüm, Sezin Sayın, Kaan Öztürk
Yeditepe Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, 26 Ağustos Yerleşimi 34755 Ataşehir, İstanbul
[email protected]
[email protected]
Günümüzde, çevre dostu, kolay ulaşılabilir ve biyokatalitik yöntemlerin kullanıldığı ilaç etken madde
üretimlerinin iyileştirilme süreci, farmasötik sentez alanının başlıca ilgi odağıdır.1 Söz edilen iyileştirme
süreci, üretimi ve verimi arttırmanın yanısıra, toplam maliyet ve atık ürün azaltımı açısından da
etkilidir.2 Bu bağlamda, tepkime başlangıç materyallerini oldukça fonksiyonel ürünlere çeviren ve
doğal, biyoaktif bileşen sentezinde geniş kullanım alanı bulunan Morita-Baylis-Hillman (MBH)
reaksiyonu, araştırmamızın temelini oluşturmaktadır.3 Bu çalışmada, serviks kanser hücrelerinde
antitümoral etki gösteren MBH ürünlerinin eldesi için katalitik aktivite gösterebilecek doğal proteinler
modern hesapsal yöntemler kullanılarak hesaplanmıştır.
Kaynaklar:
1) Zhe,n G.-W.; Xu, J.-H. Curr. Opin. Biotechnol. 2011, 22, 784-792.
2) Savile, C. K.; Janey, J. M.; Mundorff, E. C.; Moore, J. C.; Tam, S.; Jarvis, W. R.; Colbeck, J. C.;
Krebber, A.; Fleitz, F. J.; Brands, J.; Devine, P. N.; Huisman, G. W.; Hughes, G. J. Science, 2010,
329, 305-309.
3) Lima-Junior, C. G.; Vasconcellos, M. L. A. A. Bioorg. Med. Chem. 2012, 20, 3954-3971.
P53
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Karbazol Grubu İçeren Potansiyel Antibakteriyel
β-Laktam Türevlerinin Sentezi
Cesar Eduardo Gutierrez Quevedoa, Yavuz Ergünb
a
b
Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca-Izmir
Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca-Izmir
[email protected]
Azot atomu içeren heterohalkalı bileşikler birçok önemli ilacın ve fizyolojik aktif doğal ürünün
temelidirler.1 2-azetidinon(β-laktam) halka sistemi, bakteriyal enfeksiyonları ve mikrobiyal hastalıkları
tedavi
etmekte
kullanılan
penisilinler,
sefalosporinler,
karbapanemler,
nocardicinler
ve
monobaktamları da içeren geniş spektrumdaki birçok β-laktam antibiyotiğnin genel yapısal özelliğidir.
Yapısında karbazol halkası bulunduran ve antibakteriyel ve antimikrobiyal gibi önemli biyolojik
aktivitelere sahip bileşikler birçok organik kimyacının dikkatini çekmiştir. 2,3
.
Bu çalışmada öncelikle, karbazol bileşiğinden yola çıkılarak karbazol aldehit bileşiği sentezlenmiştir.
Karbazol aldehit bileşiğinin çeştli anilin türevleri ile etkileştirilmesi sonucu imin bileşikleri elde
edilmiştir. İmin bileşiklerinin kloroasetil klorür ile etkileştirilmesi sonucu keten karbazol grubu içeren
potansiyel antibakteriyel β-laktam türevleri elde edilmiştir.
Kaynaklar:
1) Douglas, F. T. Stereoselective Construction of Nitrogen Heterocycles 2006, 24.
2) Risi, C. D.; Pollini, G. P.; Veronese, A. C.; Bertolasi, V. Tetrahedron Lett. 1999, 4, 6995.
3) Georg, G. I., Ed.; The Organic Chemistry of b-Lactams; VCH: New York, 1993.
P54
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Genipin Çapraz Bağlayıcılı Jelatin-Kitosan Esaslı Polimer Filmlerin
Şişme Davranışlarının İncelenmesi
Fatma Ebru Koç*, Serkan Naci Koç*, Mehmet Ali Gürkaynak*
*İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, Avcılar, İstanbul
[email protected]
Jelatin kollagenin fiziksel ya da kimyasal yöntemlerle bozundurulması ile elde edilen bir yapıdır. Vücutta
kolaylıkla parçalanması sebebi ile gıda, ilaç, biyomedikal başta olmak üzere oldukça geniş bir kullanım
alanına sahiptir. En büyük dezavantajı ise mekanik özelliklerinin zayıf olmasıdır1. Bu durum
biyomedikal kullanımını sınırlamaktadır. Mekanik özelliklerinin iyileştirilmesi amacı ile çeşitli çapraz
bağlayıcılarla çalışılmaktadır2. Genipin gardenya meyvesinden elde edilen iridoid glukozittir. Doğal bir
çapraz bağlayıcıdır. Protein ya da aminoasitlere bağlanarak koyu mavi renk verici olarak da
kullanılmaktadır3. Kitosan doğal bir polimerdir. Deniz kabuklularında bulunan kitinin deasetilasyonu ile
elde edilmektedir. Biyouyumlu, biyobozunur olması ve toksik olmaması sebebi ile özellikle biyomedikal
uygulamalarda sıklıkla kullanılmaktadır. Yüksek mekanik dayanımına sahiptir4.
Bu çalışmada, ilaç taşıma sistemi olarak tasarlanan jelatin-kitosan esaslı filmlerin genipin çapraz
bağlayıcı kullanılarak şişme(swelling) davranışlarının nasıl değiştiği fiziksel ve kinetik parametrelerle
ortaya konmuştur.
Deneyler, öncelikle değişik % jelatin konsantrasyonlarında (5; 10; 15; 20; 25) filmler dökülerek yapılmış,
devamında ise % 5 jelatin çözeltisinin kullanıldığı filmlere değişik % oranlarında genipin (0,25; 0,5; 0,75;
1,0; 1,5) içeren çözeltilerden 300μL eklenerek şişme davranışları değişik pH (1,5; 7,0; 8,0)’larda
incelenmiştir. Tüm denemeler en az üç kere tekrar edilmiş elde edilen sonuçların aritmetik ortalaması
alınmıştır.
Deney sonuçlarımız ile jelatin konsantrasyonundaki artışın filmlerin şişme davranışlarını ciddi bir
oranda etkilemediği, fakat değişik konsantrasyonlardaki çapraz bağlayıcı kullanımının filmlerin şişme
davranışlarını çok etkilediği kinetik ve fiziksel parametrelerle ortaya konmuştur.
Kaynaklar:
[1] Veis A. The macromolecular chemistry of gelatin. New York, London: Academic Press, 1964.
[2] Rose PJ, Mark HF, Bikales NM, Overberger CG, Menges G, Kroschwitz JI. Encyclopedia of polymer science and
engineering, 2nd ed., Vol. 7. New York: Wiley Interscience, 1987.
[3] A. Bigi, G. Cojazzi, S. Panzavolta, N. Roveri, K. Rubini, Stabilization of gelatin films by crosslinking with genipin,
Biomaterials 23 4827–4832, 2002.
[4] Aider, M. Chitosan application for active bio-based films production and potential in the food industry: Review.LWT – Food Science and
Technology, 43, 837–842, 2010.
P55
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Hidroksamit Asit Türevlerinin ve Komplekslerinin Kanser ve Normal
Hücreler Üzerindeki Anti-proliferatif Etkileri
Saliha EKŞİa, Nebahat EJDERa, Fatih YILMAZb, Cemal SANDALLIc
a
Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD., b Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, cFen Edebiyat Fakültesi
Biyoloji Bölümü, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Rize
[email protected]
Kanser, dünyada ve ülkemizde önemli sağlık sorunları arasında hala ilk sıralarda yer almaktadır. Bu
duruma bağlı olarak hem kanserli hasta sayısı hem de ölüm oranları her sene artmaktadır. Bu durum
araştırmacılara yeni yaklaşımlar ve ilaç adaylarının geliştirilmesi ile ilgili çalışmalar yapmaya
yönlendirmiştir. Çalışmamızda yeni sentezlenen CuPASAH, CdPASAH,, MnPASAH, ZnPASAH, CuBADAH,,
ZnBADAH, MnBADAH, Ftalhidrazit AHA, Benzoilüre PHA, Benzoilüre AHA, Paras BHA, KFAH, KAH ve
K2BADAH moleküllerinin A549, CRL-2923, HeLa ve ARPE-19 hücreleri üzerindeki etkisi MTT (3-[4,5Dimethylthiazole-2-yl]-2,5-diphenyltetrazolium bromide)
yöntemi1 kullanılarak sitotoksik aktivite
tayini ile araştırılmıştır. Hücreler farklı konsantrasyonlardaki (1000-1,7 µg/ml) maddelerle 48 saat
kültür edildikten sonra maddelerin sitotoksik etkileri test edilmiştir. Maddelerin çoğu 400 µg/ml
konsantrasyonda bütün hücrelere sitotoksik bulunmuştur. MnPASAH’ın 100µg/ml de diploid hücre
ARPE üzerindeki sitotoksik etkisi %17,8 olarak bulunurken kanser hücrelerinde sırasıyla CRL-2923’de
%84,5 , HeLa’da %55,2 , A549’da %26,3 sitotoksik etki göstermiştir. Bu konsantrasyonda MnPASAH’ın
kanser hücreleri (CRL-2923, HeLa) üzerindeki etkisi istatiksel olarak anlamlı bulunurken A549 kanser
hücreleri üzerindeki etkisi anlamsız bulunmuştur (p<0.05). ParasBHA’nın 250µg/ml konsantrasyonda
ARPE’de sitotoksik etkisi %13,54 iken CRL-2923’de %78,04 , HeLa’da ise %60,49, A549’da %40,9 olarak
tespit edilmiştir. ParasBHA’nın kullanılan kanser hücreleri üzerindeki sitotoksik etkisi istatiksel olarak
anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Bu sonuçlar MnPASAH’ın ve ParasBHA’nın kanser hücreleri üzerinde
anti-proliferatif etkilerinin olabileceğini ve MnPASAH’ın kanser hücreleri üzerinde seçici bir etkisinin
olabileceğini göstermiştir.
Kaynaklar:
1) Mossmann, T. Rapid colorimetric assay for cellular growth and survival: application to
proliferation and cytotoxicity assays, Journal of lmmunological Methods. 1983, 65: 55-63.
P56
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Diarilheptanoid (E)-1,7-difenilhept-5-en-3-on Bileşiğinin Sentezi
Şemsi Betül Demir, Hatice Seçinti, Hasan Seçen
Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 25240 Erzurum
[email protected]
Zhang vd1, Alpinia officinarum Hance bitkisinin rizomlarından izole ettikleri ve yapısını (E)-1,7difenilhept-5-en-3-on olarak önerdikleri diarilheptanoid 2’nin güçlü antibakteriyel aktiviteye sahip
olduğunu bildirmişlerdir.
Bu çalışmada 2 bileşiği için bir sentez yöntemi geliştirildi. Sentezde alnuston (1), 2.2 molar eşdeğer Na
ile indirgenerek tek kademede diarilheptanoid 2 elde edildi. Sentezlenen diarilheptanoid 2 bileşiğinin,
yapısı ileri NMR teknikleriyle aydınlatıldı. Diarilheptanoid 2’nin insan meme (BT-20), prostat (DU-145),
melanoma (SK-Mel 128) ile akciğer (A549) hücre hatlarına karşı orta düzeyde sitotoksik aktivite
gösterdiği belirlendi.
Teşekkür: Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından
desteklenmiştir (TBAG-113Z197).
Kaynaklar:
1)
Zhang, B. B.; Dai, Y.; Liao, Z. X.; Ding, L.S. Fitoterapia 2010, 81, 948-952.
P57
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Morita Baylis Hillman Reaksiyonunun Serviks Kanseri Üzerindeki Etkilerinin
Çeşitli Katalitik Elemanlar ile İncelenmesi
Tuğçe Ütniera, Nihan Çelebi Ölçüma,*
a
Kimya Mühendisliği Bölümü, Yeditepe Üniversitesi, 34755 İstanbul TÜRKİYE
[email protected]
MBH tepkimesi, bir çok doğal ve biyoaktif ürünün eldesi için yararlanılabilen bir C-C reaksiyonudur. 1
Basit başlangıç materyallerini, yoğun fonksiyonel gruplara sahip ürünlere dönüştüren bu tepkimenin
yaygın olarak kullanılan üçüncül amin katalizörlerle yüksek verimlere ulaşması uzun süre almaktadır.2,3
Yoğun fonksiyonel grupları sayesinde, uygun sübstratların varlığında, oluşan MBH reaksiyonu
ürünlerinin serviks kanseri üzerinde antitümoral aktivite göstermesi büyük önem taşımaktadır.
Şema 1. Morita-Baylis-Hillman Tepkimesi ve Aktif Bölgesine Yerleştirilen Katalitik Elemanlar
Bu çalışmada da, serviks kanser hücrelerinde antitümoral aktivite gösteren MBH ürünlerinin eldesi için
tepkime hızını ve verimliliğini arttırabilen yeşil biyokatalizörleri inceleyebilmek ve yeni proteinlerin
geliştirilmesi için adımlar atabilmek hedeflenmiştir. Farklı nükleofilik katalizörleri yada asit baz
katalizörlerini içeren protein aktif bölgelerinin MBH katalizi üzerine etkisi yoğunluk fonksiyoneli teorisi
B3LYP/6-31g(d) seviyesinde hesapsal yöntemlerle çalışılmıştır.
KAYNAKLAR
1) LIMA JUNIOR C.G., Vasconcellos M.L.A.A, ‘Morita Baylis Hillman Adducts: Biological Activities and Potentialities
to the Discovery of New Cheaper Drugs’, Bioorganic and Medicinal Chemistry, 20, 3954-71(2012)
2) BASAVAIAHD., Reddy B.S., Badsara S.S., ‘Recent Contributions from the Baylis-Hillman Reaction to Organic
Chemistry’ Chemical Reviews, 110, 544-5674, (2010)
3) BASAVAIAH D., Rao A.J., Satyanarayana TT., ‘Recent Advances in the Baylis-Hillman Reaction and Applications’,
Chemical Reviews, 103, 811-91, (2003).
P58
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Sulu Propolis Ekstrelerinin Antitumoral Etkilerinin Belirlenmesi
Sevgi Kolaylıa*, Saliha Ekşib, Nebahat Ejderb, Zehra Canc, Oktay Yıldızd, Hüseyin Şahine,
Zihni Yazıcıb
a
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Trabzon
b
RTE Üniversitesi,Tıp Fakültes,i Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Rize,
c
Giresun Üniversitesi, Şebinkarahisar Teknik Meslek Yüksek okulu,, Giresun,
d
Karadeniz Teknik Üniversitesi,Maçka Meslek Yüksek Olkulu, Maçka, Trabzon,
e
Giresun Üniversitesi, Espiye Meslek Yüksek okulu, Espiye, Giresun.
[email protected]
Kanser, geçmişte olduğu gibi günümüzde de henüz çözümlenememiş bir sağlık problemi olarak devam
etmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün (DSO) 2008’de yayınladığı kanser raporundaki verilere göre, 2030
yılına gelindiğinde kanser vakalarında %75'lik bir artış olacaktır. Son yıllarda çok sayıda araştırmalar
yapılmasına, sentetik veya bitkisel kaynaklı birçok ilacın tedaviye girmesine rağmen henüz kanser
tedavisinde istenilen başarı sağlanamamıştır. Bu çalışmada, in vitro olarak HeLa, A-549, CRL-2923
kanser hücre hatları ve diploidl hücreler ( APRPE ve Hel-299 ) farklı konsantrasyonlardaki propolislerle
(LP1,LP2,LP3) muamele edilerek 48 saat 370C de inkübe edilmiştir. Sitotoksik aktivite ölçümü MTT (3[4,5-Dimethylthiazole-2-yl]-2,5-diphenyltetrazolium bromide) testi1 ile belirlenmiştir. LP1’in kanser
veya normal hücreler üzerinde herhangi bir etkisi saptanamamıştır. Fakat LP2 ve LP3 ‘un CRL2923, HeLa
ve HT-29 kanser hücreleri üzerindeki IC50 dozu 2µg/ml veya daha düşük olarak tespit edilmiştir. IC50
dozları ARPE ve HEL299 için sırasıyla 852µg/ml ve 82,52µg/ml olarak bulunmuştur. Kanser hücreleri ve
normal hücreler arasındaki IC50 değer farkları P<0.05’de anlamlı olarak bulunmuştur. Bu etkinin, LP2 ve
LP3’ün anti-mitotik özeliklerinden kaynaklanaileceği kanısındayız.
Kaynaklar (0psiyonel):
1) Mossmann, T. Rapid colorimetric assay for cellular growth and survival: application to
proliferation and cytotoxicity assays, Journal of lmmunological Methods. 1983, 65: 55-63.
P59
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Kontrollü İlaç Salım Amaçlı Isıya Duyarlı PEGMA NanoPolimerlerin Sentezi
Mehmet Şahin Ataşa,b, Ayşenur Özkaya Balcıa,b, Burak Zafer Büyükbekara,b, Mustafa Selman YAVUZa,b,*
aAdvanced
Technology Research and Application Center, Selcuk University, Konya, Turkey
bMetallurgy
and Materials Engineering Department, Selcuk University, Konya, Turkey
[email protected]
Son zamanlarda, ısıya-duyarlı polimerlerin nanoteknoloji ve biyoteknoloji uygulamalarındaki kullanımı
giderek artmaktadır. Su ortamında düşük kritik çözelti sıcaklık (LCST) özelliği sergileyen sentetik
(makro) moleküller uygulamalı polimer araştırmalarında birincil öneme sahip yapılardır[1]. Son yıllarda
duyarlı polimerik malzemelere karşı büyük bir ilgi meydana gelmiştir. Bu tür yapılar genellikle uyarılara
duyarlı yapılara sahip akıllı malzeme olarak adlandırılır. Suda çözünebilen polimerler LCST'nin
üzerindeki bir sıcaklık değerinde büzüşerek çökerler[2]. Poli (N-izopropilakrilamid) (PNIPAM) ve bunun
kopolimerleri, çeşitli başarılı uygulamalarla en sık kullanılan ısıya-duyarlı sistemlerdir[3]. Bazı literatür
raporları, belirli hücre tipleri ısıya duyarlı PNIPAM içeren kolloidlerin kabul edilebileceğini
göstermektedir. Ancak, çökmekte olan hidrofobik durumdaki özellikle PNIPAM formülasyonların toksik
oldukları anlaşıldı. Isıya duyarlı kolloidlerin bu toksik özelliklerini gidermek için, ısıya duyarlı poli (etilen
glikol) ihtiva eden metakrilat (pegma) birimleri veya doğrudan pegma polimerlerin eklenmesini içeren
bir çok alternatif düşünülebilir[4]. Bu çalışmamızda, 28-90 oC arasında farklı LCST değerlerine sahip yeni
polimerik PEGMA nanoparçacıkları başarılı şekilde sentezlendi ve DLS, UV ve FTIR kullanılarak
karakterize edildi. Sentezlenen bütün polimer nanoparçacıkların ısıya-duyarlı özellikleri araştırılmış ve
karşılaştırılmıştır. Ayrıca bu nanoyapılar kullanılarak kontrollü ilaç ve floresan boya salımları, geleneksel
ısıtma veya lazer ablasyon (fototermal) altında başarılı olarak gerçekleştirilmiştir.
Teşekkür:
Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından desteklenen 214M232
nolu proje ve Öğretim Elemanı Yetiştirme Programı (ÖYP) tarafından desteklenen 2015-ÖYP-128 nolu proje
kapsamında gerçekleştirilmiştir.
Kaynaklar:
1) Lutz, J. F.; Hoth, A.; Schade, K. Designed Monomers & Polymers, 2009. 12(4): p. 343-353.
2) Ulasan, M.;Yavuz, E.; Bağriacik, E.U.; Cengeloglu, Y.;Yavuz, M.S. J Biomed Mater Res A, 2015.
103(1): p. 243-51.
3) Yavuz, M. S.; Buyukserin, F.; Zengin, Z.; Camlı, S. T. Journal of Polymer Science Part a-Polymer
Chemistry, 2011. 49(22): p. 4800-4808.
4) Lutz, J. F.; Andrieu, J.; Uzgun, S.; Rudolph, C.; Agarwal, S. Macromolecules, 2007. 40(24): p.
8540-8543.
P60
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Yeni Hesapsal Yaklaşım ile Potansiyel Organokatalizör Adaylarının
Belirlenmesi
1. Sezen Alsancaka, 2. Yeşim Çamlısoya, 3. Nihan Çelebi Ölçüma
a
Kimya Mühendisliği Bölümü, Yeditepe Üniversitesi, 34755 İstanbul, TÜRKİYE
[email protected]
Kuantum mekaniksel hesaplamalar ile birçok organokatalitik reaksiyon mekanizması açığa
çıkarılmasına rağmen yeni organakatalizör tasarımında kullanılan bu hesaplamalar hala küçük
moleküllerle sınırlıdır. Bu çalışmanın amacı, kuantum mekaniksel hesaplamaları ilaç tasarım araçlarıyla
birleştiren yeni bir hesaplamalı yaklaşımla hedef reaksiyon için potansiyel organokatalizör adaylarının
kolaylıkla belirlenmesini sağlamaktır. Önerilen yöntem bir organokatalizör havuzunda istenilen üç
boyutlu katalitik fonksiyonel grup yerleşimini içeren katalizörlerin tespitini sağlayarak deneysel tarama
maliyetinin azaltılmasını hedeflemektedir. Önerilen yaklaşımın uygulanması için, ürün dağılımı ilgi
çekici olan 3-substitüe 2-oksindollerin nitrozobenzen ile tepkimeleri hedeflenmiştir. Bu tepkimeden
değişik biyoaktivite gösteren farklı iki ürünü elde etmek mümkündür (Şema 1). Bunlardan
hidroksiaminasyon ürünleri, birçok doğal ve farmasötik aktif ürünlerde bulunmaktadır.1
Hidroksiaminasyon ürünleri ise malarya ve stres-ilişkili bozukluklarının tedavisinde potansiyel ilaç
adaylarının yapılarında görülmektedir.2 Tepkimede, ürün dağılımının farklı biyoaktivite gösteren
ürünlerden biri lehine yönlendirilmesiyle istenilen ürünün yüksek saflık ve verimde elde edilmesi kritik
önem taşımakladır.
R
Ph
PhNO
*
Kinkona Alkaloidler
N
O
N
OH
N R
PG
Ph
HN
O
PG
hidroksiaminasyon
+
O R
*
O
N
PG
aminoksilasyon
Şema 1. 3-prokiral 2-oksindollerin nitrozobenzen ile tepkimeleri
Bu çalışmada kuantum mekaniksel hesaplamalar yardımıyla 3-metil-2-oksindol ile nitrozobenzenin
amin katalizörleri varlığında reaksiyonunun model geçiş konumu belirlenerek üç boyutlu katalitik
fonksiyonel grup yerleşimlerine sahip atom haritası elde edilecek. Bu haritayla ilaç tasarımı araçları
kullanılarak bu reaksiyonu katalizleyebilen aktif kinkona alkaloid konformasyonları elde edilecektir.
Kaynaklar :
1) S. Hibino, T. Choshi, Natural Product Reports, 2001, 18, 66-87.
2) S. Peddibhotla, Current Bioactive Compounds, 2009, 5, 20-38.
P61
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Farklı Kanser Hücre Hatlarında Etkili Olan Yeni Herosiklik Karben Öncül ve
Komplekslerinin Sentezi
Senem Akkoça,b, İlhan Özer İlhana ve Veysel Kayserb
a
Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 38039 Kayseri-Türkiye
b
Sidney Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, 2006 Sidney-Avustralya
[email protected]
Kanser tedavisinde kullanılan platin temelli cisplatin, karboplatin, oksaliplatin gibi
kemoterapotik maddelerin mide bulantısı, kusma, diyare, böbrek yetmezliği, kan basıncında yükselme
ve kabızlık gibi bir çok ciddi yan etkisi olduğu bilinmektedir.1-3 Bu nedenle yan etkileri daha az olduğu
düşünülen paladyum gibi yeni inorganik metal komplekslerinin sentezlenmesi için farklı araştırma
grupları tarafından çalışmalar sürdürülmektedir.4, 5
Bu çalışma kapsamında 1,3-
R
R
R
dialkilbenzimidazolyum
tuzları
N
N
Ag X
N
Ag2O
N
CH2Cl2
N
1
kullanılarak Ag-NHC ve PEPPSI Pd-NHC
Cl
N
Pd N
PdCl2, K2CO3
R'
R'
2
Cl
X-
N
Cl
R'
3
Şema 1. Yeni N-heterosiklik karben öncül (1) ve
Cl
kompleksleri hazırlanmış ve elde edilen
bileşiklerin yapıları 1H NMR, 13C NMR, FTIR
ve
elemental
analiz
teknikleri
kullanılarak aydınlatılmıştır.
komplesklerinin (2, 3) sentezi.
Ayrıca, sentezlenen bu bileşiklerin HEK-293T, MDA-MB-231, DLD-1 ve Hela gibi farklı normal
ve kanser hücre hatlarında sitotoksisite aktiviteleri test edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Benzimidazolyum tuzu, Ag-NHC, PEPPSI Pd-NHC, Sitotoksik aktivite.
Kaynaklar:
[1] Jamieson, E. R.; Lippard, S.J. Chem. Rev. 1999, 99, 2467.
[2] Kelland, L. Nat. Rev. Cancer 2007, 7, 573.
[3] Lippert B., (Ed.). Cisplatin Chemistry and Biochemistry of a Leading Anticancer Drug, Wiley-VCH,
Weinheim, Germany, 1999.
[4] Arı, F.; Cevatemre, B.; Ikitimur Armutak, E. I.; Aztopal, N.; Yılmaz, V. T.; Ulukaya, E. Biorg. Med.
Chem. 2014, 22, 4948.
[5] Zmejkovski, B. B.; Savić, A.; Poljarević, J.; Pantelić, N.; Aranđelović, S.; Radulović, S.; Grgurić-Šipka,
S.; Kaluđerović, G. N.; Sabo, T. J. Polyhedron 2014, 80, 106.
Teşekkürler: Bu çalışma Erciyes Üniversitesi Araştırma Fonu (FDK-2014-5091) ve TÜBİTAK (1059B141400496) tarafından
finansal olarak desteklenmiştir.
P62
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Yeni Suda Çözünür Çinko Ftalosiyanin Sentezi, Fotokimyasal ve DNA Bağlama
Özelliklerinin İncelenmesi
Bahadır Keskin, Olcay Okuyucu, Ümran Duru Kamacı, Ayşegül Peksel
Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 34210, İstanbul
[email protected]
Koordinasyon kimyasının önemli bir kısmını oluşturan tetrapirol türevleri arasında yer alan
ftalosiyaninler, son yıllarda hem temel bilim hem de uygulamalı çalışmalar için üzerinde önemle
durulan konulardan birini oluşturmaktadırlar1. Boya ve pigment olarak kullanılmanın yanı sıra
lazerlerde, fotodinamik kanser tedavisinde, optik veri depolama sistemlerinde, sıvı kristal
malzemelerde,
hidrojen
enerjisinde
ve
elektrokromik
gösterge
cihazlarında
da
kullanılabilmektedirler2,3. Son yıllarda suda çözünebilen metalli ftalosiyaninler ilginç biyolojik,
antikanser ve DNA özelliklerinden ötürü oldukça ilgi çekmektedirler. DNA-bağlama ilaçlarının kanser,
sıtma, AIDS ve diğer bakteriyal enfeksiyonlar gibi çeşitli hastalıklara etkisi bilinmektedir4.
Bu çalışmada, önce periferal pozisyonlarında kinolin grupları bulunan çinko ftalosiyanin, daha sonra
CH3I ile kuarternize QZnPc sentezi gerçekleştirilmiş ve elde edilen bileşiklerin yapıları FT-IR, 1H-NMR,
UV-Vis ve Mass spektroskopik yöntemleri kullanılarak karakterize edilmiştir. QZnPc nin DNA ya
bağlanma özelliği suda, absorpsiyon ve floresans spektroskopisi ile araştırılmıştır. Bu çalışma suda
çözünür QZnPc nin etkili bir DNA bağlanma aktivitesi sergilediğini göstermiştir.
*Bu çalışma, Yıldız Teknik Üniversitesi BAPK (Proje No: 2015-01-02-GEP01) tarafından desteklenmiştir.
Kaynaklar:
1) C. C. Leznoff, A.B.P. Lever, Phthalocyanines Properties and Applications, VCH, Weinheim, 19891996, Vol.
2) D. Akyüz, B. Keskin, U. Sahintürk, A. Koca, Applied Catalysis B: Environmental 188 (2016)217-226.
3) Bischoff G, Hoffmann S. Current Medicinal Chemistry, 9 (2002) 321-48.
4) V. Çakır, D. Çakır, M. Göksel, M. Durmuş, Z. Bıyıklıoglu, H. Kantekin, J. Photochemistry and
Photobiology A: Chemistry, 299 (2015) 138–151.
P63
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Fındık Yaprağı Ekstraktında Antioksidan ve Antimikrobiyal Aktivite Tayini
Merve Can1, Sultan Ülger2, Şebnem Üzmez2, Bora Karagül1, Serpil UĞRAŞ2 ve Halil İbrahim
UĞRAŞ1
1
:Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü Düzce
:Düzce Üniversitesi Ziraat Ve Doğa Bilimleri Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Düzce
2
[email protected]
Fındık yaprağı ülkemizde çeşitli yerlerinde yetişmektedir.Toplam fındık yaprağı veriminin 10,000
tondan fazla olduğu tahmin edilmektedir. Adi fındık (Corylus avellana), huşgiller (Betulaceae)
familyasından Avrupa ve Anadolu'da doğal olarak yetişen çok yıllık çalı (ağaççık)türüdür.
Kanser hastalığı toplumda tehdit edici ve dikkat çekici bir şekilde artmakatadır.Kemoterapi
ilaçı olarak kullanılan Taxol’un etken maddesi paklitakseldir.1 Fındık yaprağında taksan türevleri
olduğu araştırmalarda belirlenmiştir.
TABLO 1:Taksan türevleri ; 1.yapıda 10-
deasetilbakatin III (C29H36O10), 2.yapıda
Paklitaksel (C47H51NO14), 3.yapıda
Bakatin III (C31H38O11), 4.yapıda
Sefalomanin (C45H53NO14) şeklindedir.
Çalışmamızda yaprak ekstraktında etken
madde tayini için farklı çözücü sistemleri
belirlendi2 ve ekstraklara Antibakteriyel
aktivitede
2
farlı
yöntem
uygulandı.Kuyu difüzyon yöntemi ve
disk difüzyon yöntemi araştırıldı.Zone
çapımı
ölçümleri
gerçekleştirildi.Fındık
yaprağının
zenginleştirilmiş ekstraktında farklı bakteri türlerinde aktiviyeye sahip olduğu tespit
edilidi.Antioksidan aktivitesinde ise DPPH radikaline karşı ekstraklarımızın tutunma güçlerine
bakılcaktır.Serbest olarak bulunan radikallere metanol çözeltisiyle tutunma gücü tespit
edilcektir.Fındık yaprağı ekstraktında 12 farklı bakteri türüyle antibakteriyel ve antimikrobiyal aktive
tahlili yapıldı.
Kaynaklar :
1) Goodman, Jordan; Walsh, Vivien (2001). The Story of Taxol: Nature and Politics in the
Pursuit of an Anti-Cancer Drug. Cambridge University Press. ISBN 0 521 56123 X., p17
2) Hoffmana. A, Shahidib. F. Paclitaxel and other taxanes in hazelnut Journal of Functional Foods
1 33–37 (2009).
P64
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Aroil-β-Amino Asit Türevlerinin Asimetrik Sentezi
Özlem Gündoğdu, Pınar Aydın, Ramazan Altundaş, Yunus Kara
Kimya Anabilim Dalı, Atatürk Üniversitesi, 25240 Erzurum Türkiye
e-mail: [email protected]
Proteinojenik olmayan amino asitlerin bir çok biyolojik aktiviteye sahip olmalarından ötürü sentezleri
üzerine yapılan çalışmalar her geçen gün daha da artmaktadır. β-amino asitler protein yapısına
katılmamakla birlikte biyokimyasal süreçlerde sekonder metabolitler olarak rol almaktadır. Bu yüzden
yeni ilaçların geliştirilmesinde, β-amino asitlerin önemi her geçen gün artmaktadır.
β-amino asit yapısına sahip aroil-β-alanin türevlerinin sentezi literatürde sınırlıdır. Bu çalışmada, aroilβ-alaninin yapısı içeren (R)-3-amino-4-fenil-4-okso-bütanoik asit türevlerinin sentezi için kolay
uygulanabilir bir yöntem geliştirildi. Sentezlerde α-amino butirolakton kiral başlangıç bileşiği olarak
kullanıldı.
Şekil 1. (R)-3-amino-4-(substitüefenil)bütanoik asitin türevlerinin sentezi
Teşekkür:
Bu çalışma TüBiTAK (KBAG-114Z170) tarafından desteklenmiştir.
P65
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Metformin HCl İlaç Etken Maddesinin HPLC’de Miktar Tayini için Analitik
Metot Validasyonu ve Bu Metodun İlaçların Analizlerinde Kullanılması
Ceyda ÇEVİK, Metin ÖZER
Marmara Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Göztepe Kampüsü, 34722, Kadıköy
İstanbul
[email protected]
[email protected]
Bu çalışmada Yüksek Performans Likit Kromatografi (HPLC) metodu ile Metformin HCl etken
maddesinin miktar tayin metodu geliştirilerek analitik metot validasyonu yapıldı. Valide edilmiş metot
kullanılarak, hem etken madde için hem de bitmiş ürün (ilaç) için miktar belirleme analizleri
gerçekleştirildi. Geliştirilen bu metotta; hareketli faz olarak, amonyum dihidrojen fosfat tamponu,
asetonitril ve trifloroasetik asit’ten meydana gelen bir sistem kullanılmıştır. Kolon: 250 x 4.6 mm, 5 µm
(C18), akış hızı: 1.0 ml/dk, dalga boyu: 234 nm, kolon sıcaklığı: 35°C, tray sıcaklığı: 20°C ve analiz süresi
de 5 dakikadır. Numune konsantrasyonları 1.2 mg/ml olacak şekilde ayarlanarak çalışmalar
gerçekleştirildi. Hazırlanan numuneleri süzmek için 0.45 µ PET filtre kullanıldı. Elde edilen sonuçlar;
farmakopelerde1 ve çalışmalarda2 yer alan metotlarla yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar ile
karşılaştırıldı ve f2 (benzerlik) bakılarak metodun uygunluğu kabul edildi. Miktar tayini çalışmalarında
6 ayrı örneğin analizleri üç enjeksiyon ile gerçekleştirildi.
(a)
(b)
Şekil 1 (a) Metformin HCl etken maddesinin HPLC kromatogramı (b) Glucophage ilacının HPLC kromatogramı
Kaynaklar:
1) (a) USP - United States Pharmacopeia USP 39–NF 34(b) EP - European Pharmacopoeia 8th
Edition
2) H. P.Chhetri , P. Thapa, A. V. Schepdael S.Pharmaceutical Journal, 22 (5) 2014, 483–487
P66
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Fındık Yeşil Kabuğu Ekstraksiyonu ve Biyolojik Aktivite Tayini
Ayşe Uzun1, Şebnem Üzmez2, Sultan Ülger2, Bora Karagül1, Serpil Uğraş2 ve Halil İbrahim
Uğraş1
1
:Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü Düzce
:Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi,Tarla Bitkileri Bölümü Düzce
2
[email protected]
Ülkemizde her yıl yaklaşık olarak 500 bin ton civarında fındık atığı bulunmaktadır. Çotanak bu atıklardan
biridir ve büyük çoğunluğu yakacak olarak kullanılır. Araştırmalara göre porsuk ağacında rastlanan ve
kemateropi uygulamalarında sıkça kullanılan taksol ve türevlerinin aynı zamanda fındık yeşil
kabuğunda da bulunduğu gözlenmiştir.1
O
O
O
O
O
NH
O
O
O
O
NH
HO
O
O
O
OH
OH
O
OH
O
O
O
OH
HO
OH
OH
HO
O
O
HO
HO
H
O
O
O
O
H
O
HO
O
HO
O
I
II
O
O
O
H
O
O
III
Paklitaksel
Sefalomannin
O
IV
H
O
O
O
O
O
Bakkatin III
10-DAB-III
Bu çalışmada, yeşil kabuk ekstraksiyonu yapılarak2,3 elde edilen ektraktın antibakteriyal ve antioksidan
aktivite tayini gerçekleştirildi. Antioksidan aktivite çalışmaları DPPH radikalinin süpürme etkisine göre
yapıldı4 ve ektraktın antioksidan aktivite gösterdiği belirlendi. Antibakteriyal aktivite tayini 12 farklı
indikatör bakteriye karşı “kuyu difüzyon yöntemi” ile belirlendi5 ve sonucunda ekstraktın, Enterobacter
cloaceae ATCC 13047, Enterococcus faecalis ATCC 29212,Staphylococcus epidermidis ATCC 12228,
Proteus vulgaris ATCC 13315, Yersinia pseudotuberculosis ATCC 911, Staphylococcus aureus ATCC
25923, Klebsiella pneumoniae ATCC 13883, Bacillus subtilis ATCC 6633, Escherichia coli ATCC
35218, Listeria monocytogenes ATCC 7644, E. faecalis ATCC 51299 bakterilerine karşı antibakteriyal
aktivite gösterdiği belirlendi.
Kaynaklar :
1) Goodman, Jordan; Walsh, Vivien (2001). The Story of Taxol: Nature and Politics in the Pursuit
of an Anti-Cancer Drug. Cambridge University Press. ISBN 0 521 56123 X., p17
2) Hoffmana. A, Shahidib. F. Paclitaxel and other taxanes in hazelnut Journal of Functional Foods
1 33–37 (2009)
3) Ottaggio. L, Bestoso. F, Armirotti. A, Balbi. A, Damonte. G, Mazzei. M, Sancandi. M, and Miele.
M. Taxanes from Shells and Leaves of Corylus avellana J. Nat. Prod. 71, 58–60 (2008)
4) Okada Y, Okada M. Scavenging effect of water soluble proteins in broad beans on free radicals
and active oxygen species. J Agr Food Chem 1998; 46:401-406.
5) Chung KT, Thomasson WR, Wu-Yuan CD. Journal of Applied Bacteriology.1990;69:498–503.
doi: 10.1111/j.1365-2672.1990.tb01541.x.
P67
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Biyolojik Aktif olabilecek Yeni İmidlerin Sentezlenmesi ve İndirgen Heck
Reaksiyonlarının İncelenmesi
Ömer Tahir Günkara, Fatma Albayrak, Nüket Öcal
Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa Yerleşkesi, 34220,
Esenler, İstanbul
[email protected]
Trisiklik imidler çeşitli biyolojik aktiviteleri ile bilinen heterosiklik bileşiklerdir. Trisiklik imid türevlerinin
antimikrobiyal, antiinfungal, antiviral, anti kanser, antitumör etkilerinin olduğu bilinmektedir. Bunun
yanında bazı türevlerinin antidepresan etki gösterdiği de bilinmektedir ve çeşitli gruplar tarafından
biyolojik aktiviteleri çalışılmaktadır. Trisiklik imidler göstermiş olduğu etkilerinden dolayı ilaç etken
madde sentezinde önemli bir yapı bloğu olarak kullanılmaktadırlar. Organik kimyada yapı bloklarını
türevlendirmede yaygın olarak kullanılan reaksiyonlardan biri Heck reaksiyonlarıdır. Organo-paladyum
katalizli karbon-karbon bağ oluşum reaksiyonları organik moleküllerin sentezinde kullanılan en etkili
yöntemlerden biridir. 1-2
Bu çalışmamızda yeni bistrisiklik imid bileşikleri sentezlendikten sonra bu bileşiklerin aromatik
halojenürlerle indirgen Heck reaksiyonları gerçekleştirilerek yeni türevleri elde edilmiştir. Elde edilen
tüm bileşiklerin biyolojik aktivite çalışmaları yapılarak biyolojik aktivitelerinin saptanması
hedeflenmiştir. Elde edilen türevlerin çeşitli biyolojik aktivite gösterecekleri ön görülmektedir.
Bu çalışma BAPK (Proje no. 2015-01-02-GEP02) tarafından desteklenmiştir; vermiş olduğu destek için
YTÜ BAPK Koordinatörlüğüne teşekkür ederiz.
Kaynaklar:
1) Mitchell, D.; Yu, H. Curr. Opin. DrugDiscov. Devel. 2003, 6, 876.
2) Wei, Z. L.; George, C.; Kozikowski, A. P. TetrahedronLett. 2003, 44, 3847.
P68
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Vitamin D3 Tabletlerinde qNMR Uygulamaları, Tespit ve Tayin Limitleri
İlker Ün, Ahmet C. Gören
TÜBİTAK UME, Kimya Grubu, P.K.:54, 41470, Gebze-Kocaeli, Türkiye
[email protected]
Vitaminler gıda takviyesi ürünlerin önemli bir bölümünü oluşturur. Vücudun işlevselliğini sağlamak için
oldukça önemlidirler. Vitamin D özellikle kalsiyum ve fosfor emilimini düzenleyen, bağışıklık sistemini
güçlendiren, büyüme, kemik ve diş gelişimini destekleyen önemli bir vitamindir. Vitamin takviyeleri tek
etken madde içerecek şekilde tüketime sunulduğu gibi birden fazla etken madde içeren kompleks
ürünler halinde de raflardaki yerini almaktadır. Eksikliklerinin insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri
olduğu gibi fazla dozda kullanımları da çok çeşitli problemleri beraberinde getirmektedir. Eczanelerin
dışında sporcu sağlığı ürünleri satan mağazalardan internet sitelerine kadar birçok alanda satışa
sunulan bu ürünlerin kontrolü ve miktar tayinleri çok önemlidir.
Günümüzde vitaminlerin tayinleri daha çok HPLC yöntemleri ile yapılmaktadır. Ancak uzun numune
hazırlama ve metot geliştirme aşamaları kromatografik tayin yöntemlerinde önemli bir dezavantajdır.
Son dönemde kantitatif NMR (qNMR) yöntemi kullanılarak yapılan çalışmalarda1 kısa sürede düşük
belirsizlik ile SI izlenebilir sonuç elde etmenin mümkün olduğu görülmektedir. Kısaca özetlemek
gerekirse; NMR sadece bir analiz ile aynı anda tek protonlu küçük bir molekülün veya çok protonlu bir
oligosakkaritin tayininin yapılabildiği yegâne bir yöntemdir. Numune hazırlama prosedürü kolay ve kısa
süreli olan NMR tekniğinde analiz sonrası numuneyi tekrar geri kazanmak çoğu zaman mümkünken
kromatografik tekniklerde bu mümkün değildir. qNMR tekniğinde kullanılacak referans malzeme
numuneden bağımsızken diğer kromatografik yöntemlerde referansın numune ile aynı yapısal özellik
göstermesi bir gerekliliktir. Kromatografik yöntemlerde kalibrasyon eğrisine gerek duyulurken qNMR
tekniğinde ise kalibrasyon eğrisi kullanıp kullanmamak analizi yapanın isteğine bağlıdır. Dataların
yeniden üretilmesi NMR cihazlarından bağımsızdır. Aynı parametrelerle aynı numuneler için farklı
cihazlarda yapılacak analizlerde aynı sonuçları elde etmek mümkündür.2
Bu çalışmada, vitamin D3 bileşiğinin qNMR ile analizi için tespit (LOD) ve tayin (LOQ) limitleri
belirlenmiş, bazı gıda takviyesi ürünlerinde vitamin D3 miktarları belirsizlik değerleri ile birlikte
raporlanmıştır.
Kaynaklar:
1) Eiff, J.; Monakhova, Y.B.; Diehl, B.W.K. J. Agric. Food Chem. 2015, 63, 3135-3143
2) Simmler, C.; Napolitano, J.G.; McAlpine, J.B.; Chen, S.N.; Pauli, G.F. Current Opinion in
Biotechnology. 2014, 25, 51–59.
P69
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
N-Aril 2-azabicyclo[2.2.1]-5-hepten Yapılarının Schiff Bazlarından Sentezi Ve
CA-I Ve CA-II Enzim Aktivitelerinin İncelenmesi
Parham TASLİMİ,a Mustafa BAHADIR, a Kıvılcım ŞENDİL, a,b
İlhami GÜLÇİN,a Mehmet Serdar GÜLTEKİNa
a
Atatürk üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 25240-Erzurum TÜRKİYE
Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 36100-KARS TÜRKİYE
bKafkas
e-mail:[email protected]
Doğal ortamdan izolasyonu ile elde edilmesinden bu yana, yaklaşık 35 yıl içerisinde biyolojik
aktivitelerinden dolayı; epibatidin ve türevlerinin sentezine büyük ilgi duyulmuştur. Doğada çok az
bulunmasından dolayı, bu moleküllerin sentezi ve biyolojik aktivitelerinin incelenmesi için birçok metot
geliştirilmiştir. Azabicyclo[2.2.1]-heptan iskelet yapısına sahip epibatidin ve türevlerinin birçok
hastalığın tedavisinde kullanılabilecek potansiyele sahiptirler.1,2
Bilindiği gibi karbonik anhidraz enzimleri (CA-I, CA-II.. ) organizmada asit-baz dengesi,
kardiyovasküler tonusun düzenlenmesi, hücre bölümleri arasındaki iyon değişimi, organizmaya
gerekli bikarbonatın sağlanması gibi birçok fizyolojik olayda rol almaktadırlar. Bu açıdan bakıldığında
karbonik anhidraz inhibitörleri klinik olarak önemli bileşiklerdir.3 Çalışmamızda, N-aril Schiff bazları ve
siklopentadien bilşiklerinden, Lewis asitleri katalizörlüğünde 2 nolu molekül iskelet yapısına sahip
epibatidin türevleri yüksek verimlerle sentezlendi. Sentezlenen moleküllerin (2) CAI ve CAII enzimlere
karşı aktiviteleri ölçüldü ve moleküllerin birçoğunun piko-gram seviyesinde etkinliği tespit edildi.
Kaynaklar:
1) Chen, Z., Trudell, L.M., Chem.Rev., 1996, 6, 1179-93.
2) Alp,C., Ekinci, D., Şentürk, M., Gültekin, M.S., Şahin, E., Küfrevioğlu, Ö.İ., Bioorg.Med.Chem., 2010, 18,
4468-4474.
3) Oktay, K., Polat-Köse, L., Şendil, K.,Gültekin, M.S., Gülçin, İ., Supuran, C.T., J Enz. Inhib Med Chem, 2015,
1-7.
P70
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Fototermal Tabanlı Özgün Kontrollü Salım Mekanizması
Ekrem Görena, b, Halit Çavuşoğlua, b, Emine Yavuza, c, Mustafa Selman Yavuza, b, *
a
İleri Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi, Selçuk Üniversitesi, Konya, Türkiye
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü, Selçuk Üniversitesi, Konya, Türkiye
c
İmmünoloji ABD, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara, Türkiye
b
[email protected]
Son yıllarda, biyomedikal ve tıp alanlarındaki metal nanoyapıların kullanımları, bu yapıların sahip olduğu üstün
optiksel ve yapısal özelliklerinden dolayı önemli derecede artış göstermiştir. Metal nanoyapılar arasında özellikle
altın nanoparçacıklar, görünür ve yakın kızıl-ötesi dalga boylarındaki ışık enerjisini eşsiz lokal yüzeysel plazmon
resonans (LSPR) özellikleri sayesinde, organik boyar maddelere göre binlerce kat daha kuvvetli şekilde
emebilmektedirler. Bu nanoyapılar tarafından emilen ışık enerjisi ısı enerjisine dönüştürülürek nanoyapıların
çevresinin ısınması sağlanır. Bu olaya literatürde metal nanoyapıların fototermal etkisi denilmektedir1. Bu
nanoyapıların göstermiş olduğu ısı yayılımı özelliği, biyomedikal uygulamalarda nanoyapıların potansiyel tedavi
edici araç olarak kullanılmasına olanak sağlamıştır (örn. fototermal terapi)2. Altın nanoparçacıklarının
biyomedikal alanında en çok kullanılan metal nanoyapılar olmasındaki önemli etkenlerin başında eşsiz ve kontrol
edilebilir LSPR özellikleri ile olağanüstü biyouyumlu özellikte olması gelir. Bu nedenle, altın nanoparçacıklar
fototermal kanser terapisinde kullanılmış ve tümör hücrelerinin yok edilmesinde başarılı olunmuştur 3. Bu
çalışmada, sentezlenmiş olan altın nanoyapıların yüzeyine ısıl kararsız (termolabil) moleküller yerleştirilmiştir.
Altın nanoparçacık yüzeyindeki bu ısıl kararsız moleküllerdeki kimyasal bağlar sürekli dalga lazer ışınlarıyla sıcaklık
artışı kontrollü bir şekilde sağlanarak kırılması sağlanmış ve bu sayede boyar maddelerin kontrollü salımı
araştırılmıştır. Bu kapsamda ilk olarak sentezlenecek yeni termolabil moleküller, altın yüzeyine affinitesi yüksek
olan disülfid grubu, belirli ısılarda parçalanabilen azo grubu ve ayrışma olduğunun anlaşılması için UV-Vis
spektroskopi cihazı ile kolay tespit edilebilen boyar madde içerecektir. Bu termolabil molekülleriyle kaplanmış
altın nanoparçacıklardan lazer yoluyla boyar madde salımları denenmiştir. Başarılı boyar madde salımları
gösterildikten sonra boyar madde yerine kanser ilacı içeren yeni termolabil moleküller sentezlenmesi
amaçlanmıştır. Bu sayede termolabil moleküllerle kaplanmış altın nanoyapıların yüzeylerinden lazer yoluyla
kanser ilacının salımının gerçekleştirilmesi ve meme kanseri gibi çeşitli kanser tedavilerinde kullanılması
hedeflenmektedir. Termolabil molekül kaplı altın nanoparçacıkların hücre canlılığına etkisi ilk olarak in vitro
sitotoksisite çalışmalarında standart bir uygulama olan 3T3 (fare fibroblast hücre hattı) hücreleri kullanılarak XTT
yöntemiyle tespit edilecektir.
Teşekkür
Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) 112M096, COST TD1004 nolu proje
kapsamında ve Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından desteklenerek
gerçekleştirilmiştir.
* Sorumlu Yazar: [email protected]
Kaynaklar:
1) Huang, X.; El-Sayed, M. A. Alexandria Med J., 2011, 47, 1.
2) Huang, X.; Jain, P. K.; El-Sayed, I. H.; El-Sayed, M. A. Lasers Med Sci., 2008, 23, 217.
3) Yavuz, M. S.; Cheng, Y.; Chen, J.; Cobley, C. M.; Zhang, Q.; Rycenga, M.; Xie, J.; Kim, C.; Song, K. H.;
Schwartz, A. G.; Wang, L. V.; Xia, Y. Nature Mater. 2009, 8, 935.
P71
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
2-Metoksi-İzobütil-İzosiyanid (MİBİ) sentezi
Vefa Ahsen, Devrim Atilla, Mahmut Durmuş, Ayşe Gül Gürek, Fatma Yüksel
Gebze Teknik Üniversitesi, Temel Bilimler Fakültesi, Kimya Bölümü, PK141- 41400 Gebze Kocaeli
[email protected]
Günümüzde teşhis ve tedavide çok sayıda metal kompleksi kullanılmaktadır. Bunlardan birisi de kısaca
MİBİ olarak bilinen 2-Methoxy-İsobutyl-İsocyanide ligandının kompleksleridir. Örneğin bu ligandın Tc99 kompleksi Myokard perfüzyon SPECT görüntüleme metodunda koroner arter hastalığının tanısında
kullanıldığı gibi1 meme sintigrafisinde de mamografinin spesifisitesini yükseltmesi nedeniyle meme
kanserinin görüntülenmesinde kullanılmaktadır2. Bu çalışmada etilformat
ve 2-metilalilaminden
çıkılarak 4 kademeli bir sentez sonucunda3 ligand ve bakır kompleksi sentezlenmiş ve ara ve nihayi
ürünün yapıları aydınlatılmıştır. İçeriği: Tetrakis (2-metoksi izobutil izonitril) bakır (I) tetrafloroborat)
olan bu ürün, halen Mon.mibi Kit 1.0 Mg/flk ticari ismiyle satılmaktadır.
Kaynaklar:
1) Serdengeçti, M.; Entok, E.; Sarı,O.; Ilgan,S.; Bayhan, H. Tıp Araştırma Dergisi 2005,3,(2),1.
2) Erdoğan, S.,Cerrahpaşa Tıp Dergisi 2003,34 (4),219.
3) United States Patent: 1994, 5,346,995.
P72
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Kanser Tedavisinde Kullanılan Gemzar’ın Fosfatidil Hücre Zarı Lipidleri ile
Etkileşmesinin Biyofiziksel Yöntemlerle İncelenmesi
Melis Zengin, Gözde Budak, Sevgi Türker Kaya
Biyoloji Bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kocaeli Üniversitesi, 41380, Kocaeli/Türkiye
[email protected]
GEMZAR (Gemcitabine-HCl) çeşitli kanser türlerinin tedavisinde kullanılmak üzere Amerikan Gıda ve
İlaç Kurumu (FDA) tarafından onaylanmış antimetabolit/nükleozit analoğu kemoterapötik bir ajandır.
Hücre döngüsünde deoksiribonükleik asit (DNA) sentez fazındaki (S-faz) hücreleri öldürür ve belirli
koşullarda G1/S fazı geçişini bloke eder1. Gemzar'ın aktivitesini gerçekleştirebileceği hücre içi hedef
bölgelerine ulaşmak için hücre zarı lipitleri ile kaçınılmaz etkileşmesi onun farmakolojik ve
farmakokinetik özelliklerini etkiler2. Bu çalışmada Gemzar'ın hücre zarı ile etkileşmesinde fosfatidilkolin
lipitlerinin rolünü belirlemek amacıyla fosfatidilkolin (PC) (16:0, 18:2) ve dipalmitoilfosfatidilkolin
(DPPC) (16:0) lipitlerinden oluşmuş çok tabakalı liposomlar (MLVs) ile etkileşimi konsanstrasyona bağlı
olarak Fourier Dönüşüm Kızılötesi (FT-IR) Spektroskopisi ve Diferansiyel Tarama Kalorimetrisi (DSC) ile
incelendi. Gemzar'ın (%5, %20, %40 mol) hem PC hem de DPPC lipitlerinin faz değişim sıcaklığı ile
kooperativiti parametrelerini azaltması, ilacın yağ asitleri C2-C8 bölgerine bağlandığı anlamına
gelmektedir3. FTIR analizlerine göre CH3 (2950 cm-1) ve CH2 (2925 cm-1) asimetrik gerilme bant
frekanslarını düşük değere kaydırması ilacın PC ve DPPC lipitlerinde düzensizliğe neden olduğu hale
getirdiği bilgisini vermektedir3. Ayrıca Gemzar'ın PC ve DPPC lipitlerinin fosfat kafa ve sulu kısma yakın
gliserol grupları ile etkileştiği C=O (1735 cm-1) ve PO2 (1080 cm-1) asimetrik gerilme bant frekans
değerlerindeki değişimlerden elde edilmiştir. Diğer taraftan, Gemzar'ın PC lipit akışkanlığını arttırırken
DPPC akışkanlığını azaltması lipitlerin yağ asitleri uzunluklarının farklı olmasından kaynaklı olabilir3-4.
Sonuç olarak, bu çalışma Gemzar’ın fosfatidilkolin lipitlerinin hücre zarı ile etkileşmelerinde etkin bir
role sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Buna bağlı olarak, fosfatidilkolin lipitlerinin sentezini
tetikleyen ilaçların takviyesi ile Gemzar'ın tedavideki etkinliğini arttırabileceği sonucuna varılabilir.
Kaynaklar
1) Kroep, JR. Br J Cancer. 2000, 83(8), 1069-1076.
2) Peetla, C.; Vijayaraghavalu, S.; Labhasetwar, V. Adv Drug Del Rev., 2013, 65, 1686–1698
3) Turker, S.; Wassal, S.; Stillwell, W. J Pharm Biomed Anal. 2011, 54, 379-86.
4)Ergün, S.; Demir, P.; Uzbay, T. BBA-Biomemb, 2014, 1838, 2798-2806.
P73
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Pankreatik Lipazın Bazı Sorbus (Üvez) Meyve Ekstraklarıyla İnhibisyonu
1Barbaros
Dinçer, 1Pelin Birinci, 2Arife Pınar Ekinci, 1Mehmet Kılıçarslan
1
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 53100, Rize
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Teknik Bilimler MYO, Kimya ve Kimyasal İşleme Teknolojileri
Bölümü, 53100, Rize
2
[email protected]
Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları
arasında yer almaktadır. Obezite, enerji alımı ve tüketimi arasındaki dengesizliğin sonucunda
ortaya çıkar. Aşırı enerji, yağ hücrelerinin sayısını artırarak depolanır. Ayrıca, obezite,
hipertansiyon, hiperlipidemi, arteriyoskleroz ve diyabet gibi çeşitli hastalıklar için önemli bir
risk faktörüdür. Bu nedenle, bağırsaktan yağ emiliminin inhibisyonu veya metabolik hızı ve yağ
oksidasyonunu artırmaktır obeziteyi önlemek için etkili bir yoldur. Pankreatik lipaz lipit emilimi
için anahtar bir enzimdir. Böylece, yağ emilimini azaltmada ve obezite ile mücadelede lipaz
inhibisyonu etkili olacaktır.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde doğal olarak yetişen Sorbus aucuparia, Sorbus umbellata
üvez meyvelerinin metanol ile hazırlanan özütlerinin toplam fenol madde ile flanoid madde
miktarları ve pankreatik lipaz (PL) üzerine etkileri incelendi. Sorbus aucuparia Trabzon İli’nden
ve Rize İli’nde olmak üzere iki faklı bölgeden, Sorbus umbellata meyveleri ise Rize İli’nden
toplandı. Bu üvezlerin havada kurutulmuş meyvelerinin metanolle hazırlanmış özütleri farklı
konsantrasyonlarda PL’ın p-nitrofenil bütirat ve p-nitrofenil palmitat substratları varlığındaki
çözeltilerine ilave edilerek enzim aktivitesi spektrofotometrik olarak belirlendi. %50
inhibisyonu gerçekleştiren mililitredeki kuru madde miktarı IC50 değeri olarak ifade edildi.
S. aucuparia’nın metanolle elde edilen özütünde toplam fenol miktarı 519.9±28.6mg
GAE/100 g, S. Umbellata 138.4± 9.4mg GAE/100g gallik asit eşdeğeri olarak tespit edildi. S.
aucuparia’nın özütünde flavonoid madde miktarı kuersetin eşdeğer cinsinden
0.63±0.14mgKE/g, S. Umbellata da ise 0.015± 0.002mg KE/g olarak belirlendi. Sorbus
aucuparia (Trabzon) ile yapılan PL’ın inhibisyon çalışmasında IC50 değeri 16.1 mg/mL olarak
belirlenirken, Sorbus aucuparia (Rize) ile IC50 değeri 1.5 mg/mL olarak belirlendi. Sorbus
umbellata meyvelerinin özütü ile yapılan inhibisyon çalışmasında IC50 değeri 19.2 mg/mL
olarak tespit edildi.
Sonuç olarak, S. aucuparia farklı bölgelerdeki meyvelerinden elde edilen özütlerin PL
üzerine farklı etki gösterdikleri belirlendi. Lipaz aktivitesini en etkili S. aucuparia (Rize)’nın
inhibe ettiği tespit edildi. Üvez meyvelerinin de literatürde yer alan çalışmalardaki meyve
özütleri veya bileşikler kadar lipaz inhibisyonunda etkili olduğu ve obeziteyle mücadelede yer
alabileceği öngörülmektedir.
P74
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
3-(Arilethinil)-2-(tiyofen-2-il)benzo[b]tiyofen Türevlerinin Sentezi
Muheb ALGSO, Arif KIVRAK*
Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 65080, Van
[email protected] , [email protected]
Benzotiyofen ve türevleri sahip oldukları analjezik, ateş düşürücü, anti-bakteriyel, antiparazitik,
hipoglisemik, antitümör ve antikanser aktivitelerinden dolayı ilaç uygulamaları için çok büyük öneme sahip
olmalarının yanında malzeme bilimi içinde oldukça önemlidirler.1-2 Bu heterosiklik yapıların sentezi için
farklı sentetik metotlar kullanılmakla birlikte bazıları doğal ürün olarak çeşitli bitkilerden de elde
edilebilmektedirler.3 Bu çalışmada potansiyel olarak önemli biyolojik özelliklere sahip 2-tiyenil-3-alkinilbenzotiyofen türevlerinin sentezi gerçekleştirilmiş ve elde edilen ürünlerin yapısal karakterizasyonları
çeşitli spektroskobik yöntemler kullanılarak yapılmıştır. Deneysel çalışmalar ve detayları kongrede
sunulacaktır.
Kaynaklar:
1)
Li, L; Mathieu, M.C.; Denis, D; Therien, A.G.; Wang, Z .Bioorg Med Chem Lett 2011; 21:734.
2)
Grady D.; Cauley J.A.; Geiger M.J.; J Natl Cancer Inst. 2008;100:854.
3) Lu P.; Schrag M.L.; Slaughter D.E.; Raab C.E.; Shou M.; Rodrigues A.D.; Drug Metabolism and Disposition
2003; 31 (11); 1352.
P75
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Ağız Gargarasında Antienflamatuar, Antibakteriyel Propolis Kullanımı
Ayşe AKAN, Çağlar KULU
Kavaklı mah. Kuzey Cad. no:5 Beylikdüzü-İSTANBUL
[email protected]
Piyasada dişeti iltihabı, ağız iltihabı, yutak iltihabı gibi ağrılarda, ağız içi yüzeylerinin iltihaplanması,
aft; ağız boşluğu ve boğaz bölgesindeki enfeksiyonlarda (boğaz ağrısı, bademcik iltihabı, soluk borusu
iltihabı, farenjit gibi) antienflamatuar olarak Flurbiprofen, Benzidamin HCL ve Klorheksidin Glukonat,
Ketoprofen ilaç aktif maddeleri içeren gargara solüsyonları bulunmaktadır. Bu çalışmada ilaç sınıfına
giren bu gargaralara alternatif olarak doğal bileşenlerden propolis arı ürünü; karanfil, nane bitkisel
esansiyel yağı içeren gargara formülasyonu çalışıldı ve ilgili maddelerin antibakteriyel, antienflamatuar
etkisinden sorumlu etken madde analizleri; ürünün stabilite çalışması yapıldı.
Boğaz ağrısı, faranjit boğaz mukoza membranında oluşan iltihap kaynaklı bir durumdur. Literatürde
propolisin sahip olduğu antienflamatuar etkisini sahip olduğu bazı aktif flavonoidler (galangin,
quercetin, naringenin vb.); sinnamik asit türevleri (kaffeik asit, CAPE) ve artepillin C (Brezilya propolisi)
ile gösterirken; antibakteriyel etkisini yine flavon, flavonoid, fenolik asitler ile gösterdiği; belirtilmiştir1.
İçerikte bulunan diğer bileşenlerden karanfil yağı, bir fenilpropanoid olan eugenol; nane yağı bir
terponoid olan mentol içermekte; bu maddelerin boğaz enfeksiyonlarına karşı etkili olduğu
gösterilmiştir.
Propolisdeki flavonoidler Agilent marka GC-MS cihazında, HP-5 kolonda; yağların uçucu bileşenleri yine
aynı cihazda HP-Innowax kolonda analiz edilmiştir. Propolisde % 4,19±5 sinnamik asit (cinnamic acid),
% 2,56±5 pinocembrin, % 2,26±5 tectokrisin, %1,47±5 pinostrobin chalcone; karanfil yağında % 12±5
oranında öjenol (eugenol); nane yağında % 10±5 oranında l-menthol bulunmuştur.
Sorbitol, gliserin, deiyonize su, propolis ekstresi, , karanfil yağı, mentol, koruyucu potasyum sorbat
içeren ağız gargarasında hızlandırılmış stabilite 40±2oC sıcaklık, % 75±5 nem de Memmert marka
iklimlendirme kabininde yapılmıştır ve stabilite sonuçları uygun çıkmıştır.
Doğal ağız gargarası içerisinde kullanılan bileşenlerin farma kalitede ve standardize olması; içerikteki
bileşen etken madde oranlarının sabit olması; ürünün stabilite çalışmalarının uygun çıkması kullanıcıya
doğal ve güvenli ürün kullanımı imkanını vermektedir.
P76
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
İlaç Etken Madde: Omega 3- Asit Etil Esteri (DMF)
Leyla KENT, Ayşe AKAN, Emre UYSAL, Çağlar KULU, Güldem ÜSTÜN
Kavaklı mah. Kuzey Cad. no:5 Beylikdüzü-İSTANBUL
[email protected]
ω-3 çoklu doymamış yağ asitleri (ÇDYA), özellikle eikosapentaenoik asit (EPA) ve dokosahekzaenoik asit
(DHA) insan sağlığı açısından önemlerinden dolayı artan bir ilgi görmektedir. EPA ve DHA
antiinflamatuar, antitrombotik, antiaritmik, antimitojenik, hipolipemik ve vazodilatör özellikler
gösterirler. Bu özellikleri ile başta koroner kalp hastalıkları olmak üzere, hipertansiyon, tip 2 diyabet,
ülseratif kolit, romatoid artrit, depresyon ve kanser gibi birçok hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde
potansiyel etkiye sahiptir. Bu çalışmada balık yağının DMF (Drug Master File) ının oluşturulabilmesi
amacıyla ön çalışmalar yapılmış; gıda ve farmasötik kullanımlar için ÇDYA’ince zenginleştirilmiş
ürünlerin eldesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, alabalık (Oncorhynchus mykiss) yağından üre fraksiyonlama
yöntemine göre ÇDYA (EPA, DHA, 18:3ω-3, 20:4 ω-3 ve 22:5 ω-3) içeriği yüksek konsantratlar
üretilmiştir. Üre fraksiyonlama deneyleri 4 °C’ de yapılmıştır. Bu koşullarda, alabalık yağından % 88.1
ÇDYA içeren ürün elde edilmiştir1.
Literatürde, ÇDYA’nin konsantre olarak elde edilmesi üzerine çeşitli kromatografik yöntemler,
distilasyon yöntemleri, düşük sıcaklık fraksiyonlu kristalizasyon yöntemi, süperkritik CO2 ekstraksiyon
yöntemi, enzimatik hidroliz ve esterleşme yöntemi ile üre fraksiyonlama yöntemi gibi çok sayıda
yöntem bulunmaktadır. Çalışmalarda yer alan yöntemlerden üre fraksiyonlama yöntemi ile balık
yağında buşunan doymuş yağ asitleri ve tekli doymamış yağ asitleri kolaylıkla elimine edilir. Üre
fraksiyonlama yöntemi diğerlerine göre basitliği, çabuk sonuç verebilmesi ve uygulama maliyetinin
düşüklüğü açısından endüstriyel ölçekte uygulamalar için daha elverişli olan bir yöntemdir2.
Kaynaklar:
1) Leyla KENT, Güldem ÜSTÜN. İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Mühendisliği Programı, 34469,
Ayazağa, İstanbul.
2) Hayes, D. G, 2002. Free fatty acid fractionation via urea inclusion compounds, Inform, 13, 832834.
P77
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Suda Çözünür Gümüş–N-heterosiklik Karben Komplekslerinin Kanser
Hücrelerine Karşı İlaç Potansiyellerinin İncelenmesi
Sedat YAŞARa, Belkız YENCİLEKb, Neşe DÜRÜb, Tuğba Kul KÖPRÜLÜc, Şaban TEKİNd
a
b
İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Malatya
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Tokat
c
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Tokat
d
TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü
[email protected]
Özet:
Kanser dünyada hızla yayılan, çoğu türünün tedavisi olmayan ve hala hazırda ekonomik olarak gelişmiş
ülkelerdeki ölüm nedenleri arasında ikinci, ekonomik olarak gelişmekte olan ülkelerde ise üçüncü
sırada yer alan ölümcül bir hastalıktır. Kanserin cinsiyet ayırımı yapmadan hızlı bir yükselme eğiliminde
olmasına rağmen yaşa göre standardize edilmiş kanser ölümleri düşüş içerisindedir. Bu düşüşün veya
hayatta kalma oranlarının artmasının sebebi daha iyi tedavi süreçleri ve gelişen metalofarmasötikler
gibi antikanser ilaçlardır.
Uzun yıllardır kanser ve enfeksiyon hastalıkları nedeniyle yaşanan ölümleri önlemek amacıyla özellikle
tedavi amaçlı değerli, etkin ve seçici (hasta hücreleri yok eden sağlıklı hücreler ile etkileşime girmeyen
veya çok az giren) kimyasal moleküllerin dizaynı ve sentezi konusunda yoğun çalışmalar yapılmaktadır.
Bu çalışmanın konusu olan suda çözünen benzimidazol N-heterosiklik karben ligantı taşıyan gümüş ve
rutenyum kompleksleri literatürde önemli makromoleküller arasında yer almaktadırlar. Gümüş-NHC
komplekslerinin antikanser ve antimikrobiyal özellikleri başta olmak üzere bilinen pek çok özelliği
mevcuttur. Biyolojik olarak aktif metal komplekslerin suda çözünür olmaları bu moleküllere üstünlük
kazandırmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı geniş kullanım alanlarına sahiptirler. Bu çalışmada suda
çözünen benzimidazol N-heterosiklik karben ligantlı gümüş komplekslerinin kanserli hücrelere karşı
aktiviteleri incelenmiştir.
Bu çalışma COST 2515- CM1105 aksiyonu kapsamında TÜBİTAK tarafından 114Z036 nolu proje ile desteklenmektedir.
P78
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Biyolojik Öneme Sahip Tautomerlerin Sentezi, Yapılarının 3D NMR ve
Gaussian 03 Paket Programı ile Aydınlatılması
Meltem TAN, İshak BİLDİRİCİ
Eczacılık Fakültesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 65080, Van, Turkey
[email protected]
Tautomeri izomerinin bir çeşididir ve organik, biyo, medikal kimya, farmakoloji ve moleküler
biyolojide önemli bir role sahiptir. Organik reaksiyonların mekanizması ile özel etkileşimleri içeren
reseptörlerin, enzimlerin ve proteinlerin biyokimyasal aktiviteleri tautomerizmi anlamayı gerekli kılar.
Farklı tautomerlerin genellikle farklı moleküler parmakizi, hidrofobileri, pK’ları, 3D geometrileri ve
elektrostatik özellikleri vardır. Hangi tautomerin biyolojik aktiviteden sorumlu olduğu, termodinamik
olarak daha kararlı ya da daha az kararlı olduğuna karar vermek her zaman açık değildir. Birçok önemli
biyolojik süreçlerle ilgili araştırmalar kinetik olarak daha az kararlı tautomerin sıklıkla aktif bir ara ürün
olduğunu, mekanizmayı yönlendirdiğini ve ürünün oluşumunu sağladığını göstermiştir. Bu nedenle
nicelik olarak çok az olsa bile tautomer miktarını bulmak çok önemlidir. Protein-ligand etkileşimleriyle
ilgili çalışmalarda da tautomerizm özel bir ilgiye sahiptir, çünkü hidrojenin çıkması bir alıcıyı vericiye
dönüştürebilir ve protein-ligand kompleksinin çevresindeki etkileşimi değiştirebilir. Bu, moleküler
modelli çalışanların tautomerizme daha fazla dikkatlerinin çekilmesinin ve birçok çalışma yapmalarının
en önemli sebebi olmuştur.1
Yukarıda gösterilen 1,3-dikarbonil bileşiklerinin sentezi yapıldı.2 Ardından baskın tautomer
yapısının aydınlatılması amaçlandı. Her iki tautomerin NMR spektrumlarının benzerliğİ, bu iki yapıyı
birbirinden ayırmak için yeterli olmadığından, bu bileşiklerin 3D NMR verileri ve bilgisayarlı
hesaplamalar yardımıyla en kararlı yapıları belirlendi.
Kaynaklar:
1. Karabulut, S., Namlı, H., 2012. An FT-IR and DFT based new approach for the detection of
tautomer proportions in solution. Journal of Molecular Structure, 1024: 151-155.
2. Berger, J., Flippin, L.A., Greenhouse, R., Jaime-Figueroa, S., Liu, Y., Miller, A.K., Putman, D.G.,
Weinhardt, K.K., Zhao, S.H., 1997. Syntex (U.S.A.).
P79
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Farmasötik Öneme Sahip Bileşiklerin Asimetrik Sentezinde Kiral
Organokatalizör Kullanımı
Çiğdem Yolaçan, Dilek Gül Yılmaz, Feray Aydoğan
Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü,
Davutpaşa Kampusü, Esenler, İstanbul
[email protected]
Birçok tedavi edici ve doğal ürünün tek enantiyomerik formda olduğu bilinmektedir ve hiç şüphesiz
asimetrik sentez, bir veya birden çok stereomerkez içeren kiral bileşikler oluşturmada kritik rol
oynamaktadır1. Asimetrik dönüşümler, ilaç endüstrisinde ve kimyasal sentezlerde yaygın olarak
kullanılan enantiyomerik olarak zengin ve enantiyosaf bileşiklerin üretimine dair çeşitli yollar
sunmaktadır. Enantiyomerik zenginliği yüksek bileşiklerin sentezinde kiral katalizörler yaygın olarak
kullanılmaktadır. Özellikle son yıllarda çeşitli enantiyoseçici reaksiyonlar için metal içermeyen
organokatalizörlerin geliştirilmesine olan ilgi oldukça artmıştır2,3. Bu nedenle son yıllarda, organik
kimyada enantiyoseçici karbon-karbon bağ oluşum reaksiyonlarında kullanılmak üzere asimetrik
organokatalizörlerin geliştirilmesi için pek çok çalışma yapılmıştır. Doğal bir amino asit olan prolinin
gösterdiği mükemmel katalitik aktivite nedeniyle, bu çalışmaların önemli bir kısmı prolin türevleri
üzerinde yoğunlaştırılmıştır. Asimetrik sentez alanında, şu andaki araştırmaların odak noktası ise
yüksek aktivite ve üstün selektivite gösterebilecek yeni katalizörlerin araştırılmasıdır4,5.
Bu çalışmada, (S)-1,2,3,4-tetrahidroizokinolin-3-karboksilik asit, (S)-THIQA, temelli, dipeptit yapılı yeni
kiral organokatalizörler tasarlanmış ve sentezleri gerçekleştirilmiştir. Katalizörlerin yapıları spektral
verilerden yararlanılarak aydınlatılmıştır. Sentezlenen organokatalizörlerin katalitik aktiviteleri farklı
reaksiyon koşullarında enantiyoselektif aldol reaksiyonu üzerinde incelenmiş ve enantiyomerik olarak
zenginleştirilmiş -hidroksiketonların sentezi gerçekleştirilmiştir.
Bu çalışma, Yıldız Teknik Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü’nün 2013-01-02KAP-02 ve 2014-01-02-YL01 numaralı projeleri ile desteklenmiştir.
Kaynaklar :
1) Li L., Gou S., Liu F., Tetrahedron: Asymmetry, 2014, 25, 193.
2) Moyano, A., Rios, R., Chemical Reviews, 2011, 111, 4073.
3) Bisai, V., Bisai, A., Singh, V. K., Tetrahedron, 2012, 68, 4541.
4) Cho, E., Kim, T. H., Tetrahedron Letters, 2014, 55, 6470.
5) Cassaro,R. F., De Oliverira,L. C., Gariani, R. A., Do Nascimento, C.A.O, Bazito, R.C., Green
Processing Synthesis, 2013, 2, 43.
P80
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Folik Asit ve Folik Asit Safsızlıklarının LC-MS Yöntemi ile Belirlenmesi
Simay Gündüz, Hasibe Yılmaz, Gökhan Bilsel, Ahmet Ceyhan Gören
TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME), Organik Kimya Laboratuvarı, Gebze/KOCAELİ
[email protected]
Folik asit (Vitamin M, pteroylglutamic acid) suda çözünür vitaminlerden olan bir B grubu vitaminidir.
Beslenmede önemli bir rol oynayan folik asit, nükleotid biyosentezi ve aminoasit metabolizması gibi
birçok biyolojik süreç için gereklidir. Vücutta bulunan folik asit miktarına bağlı olarak nöral tüp
defektleri, anemi, kanser, Alzheimer ve doğuştan kalp rahatsızlıkları gibi birçok patolojik durum ortaya
çıkabilir. Ayrıca folik asit özellikle gebelikte kullanılan vitaminler, vitamin-mineral preparasyonları gibi
birçok farmosetik ürünün aktif maddesi olarak kullanılmaktadır. Bu sebeplerden dolayı, ticari ürünlerde
folik asit içeriğinin ve aktif madde içeriğindeki safsızlıkların belirlenmesinde doğru ve güvenilir ölçüm
için analitik yöntemlerin geliştirilmesi önemlidir.1,2
Bu çalışmada, folik asit içerisindeki organik safsızlıkların analizi için HPLC-UV, LC-HRMS yöntemleri
geliştirilmiş (Şekil 1), HPLC-UV ile safsızlıkların kütle kesri belirlenmiştir.
(a)
(b)
Şekil 1. (a) Folik Asit LC-HRMS spektrumu (b) Folik Asit ve safsızlıklara ait LC-MS kromatogramı.
Kaynaklar:
1) Gong, H.; Huang, T.; Yang, Y.; Wang, H. Talanta. 2012, 101, 93-103.
2) Nelson, B. C.; Sharpless, K. E.; Sander, L. C. J. Chrom. A. 2006, 1135, 203-211.
P81
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Propolisin Herpes Simpleks I Ve Herpes Simpleks II Virüsleri Üzerine Etkisi
Emre UYSAL, Leyla KENT ,Çağlar KULU, Esen DUHAN
Kavaklı Merkez Mah. Kuzey Cad. No:5 Beylikdüzü / İSTANBUL
[email protected]
Herpes Simpleks ya da Uçuk hastalığı, Herpes Simpleks Virusinin neden olduğu, cilt ve mukozalarda
gözlenen içi su dolu keselerden ibaret bulaşıcı bir hastalıktır. Bu hastalığın, tedavisinde doğal alternatif
olarak propolise odaklanılmıştır. Günümüzde giderek önem kazanan ve doğal bir ürün olan propolis,
bal arıları (Apis mellifera L.) tarafından çeşitli bitki kaynaklarından toplanan reçineli, yapışkan maddenin
genel ismidir. Arılar kovan içerisinde mikroorganizmaların gelişimini önlemek, kovandaki kırık ve
çatlakları kapatmak, kovan içerisinde ölen ve kovan dışına taşınamayacak kadar büyük ölü böcek ve
hayvanların kokuşmasını önlemek için kovanın iç yüzeyini propolis ile kaplamaktadır. Ayrıca petek
gözündeki yavruların (larva ve pupa) çeşitli enfeksiyonlardan korunması amacıyla, petek gözlerini ince
bir tabaka halinde propolis ile sıvamaktadırlar. Modern bitki uzmanları tarafından propolis; anti
bakteriyel, anti fungal, anti viral, karaciğeri koruyucu ve anti inflamatuar özellikleri nedeniyle vücudun
enfeksiyonlara karşı doğal savunma mekanizmasını artırmak için kullanılır. Aynı zamanda mide bağırsak
ülserinin tedavisi amacıyla propolis önerilmektedir. Haricen uygulandığında bakteri ve mantarların
neden olduğu birçok deri iltihabını iyileştirmektedir 1. Geçtiğimiz 40 yılda propolisin sağlık üzerindeki
etkilerinden bahseden yüzlerce yayın yapılmıştır. Propolisin laboratuvar ortamında çeşitli bakteri
suşlarına karşı etkili olduğu rapor edilmiştir 2. Bu çalışmada proplisin, uçuk virüsü olan Herpes simpleks
I ve Herpes simpleks II virüslerinin etkilerini azaltıcı, aynı zamanda durdurarak iyileşmesine olan
etkisine bakılıp, Asiklovir etken maddesi ile karşılaştırılacaktır. Araştırmada, internet veri tabanlarında
literatür ve yayın taraması, aynı zamanda üniversite ve şehir kütüphanelerinde konu ile ilgili doküman
taraması yapılıp sunulacaktır.
Kaynaklar:
1)
2)
3)
4)
5)
Castaldo, S., & Capasso, F. (2002): Propolis, an old remedy used in modern medicine. Fitoterapia, 73 Suppl 1, S1-S6
Marcucci, M.C., (1995) : Propolis: Chemical Composition, Biological Properties And Therapeutic Activity. In
Apidologie 26, 83-99
Hoheisel O. The effects of Herstat (3% propolis ointment ACF ) application in cold sores: a double-blind placebocontrolled clinical trial. Journal of Clinical Research. 2001;4:65-75.
Huleihel M, Isanu V. Anti-herpes simplex virus effect of an aqueous extract of propolis. Isr Med Assoc J. 2002;4(11
Suppl):923-7.
Vynograd N, Vynograd I, Sosnowski Z. A comparative multi-centre study of the efficacy of propolis, acyclovir, and
placebo in the treatment of genital herpes (HSV). Phytomedicine. 2000;7(1):1-6.
P82
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Allium Sativum Organosülfür Bileşiklerinin H2S Oluşturma Özelliklerinin ve MCF7 ve HuT78 Kanser Hücre Dizileri Üzerine Anti-Proliferatif Etkilerinin Araştırılması
Züleyha Nihan YURTSEVER1, Emine KARAKUŞ1, Sonia MELINO2
1Yıldız
Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Davutpaşa Kampüsü, Esenler, İSTANBUL
Kimyasal Bilimler ve Teknolojiler Bölümü, Roma Tor Vergata Üniversitesi, Via della Ricerca Scientifica,
Roma 00133, İTALYA
2
[email protected], [email protected]
Allil sülfür bileşikleri tek başlarına ya da diğer antitümör ilaçlarla birlikte kullanılmak suretiyle, kanser
tedavisinde potansiyel ideal ajanlar olarak görülmektedirler. Doğal organosülfür bileşikler kanser
önleyici etkiler göstermektedirler ve in vitro ortamda apoptozisin başlamasını sağlayarak tümör
hücrelerinin proliferasyonunu engellemektedirler. Sarımsak kökenli organosülfür bileşiklerin
antitümörijenik ve antiproliferatif etkilerinin altında yatan biyokimyasal mekanizmalar henüz tam
olarak aydınlatılabilmiş değildir. Bu deneysel çalışmanın amacı, yeni bir ekstraksiyon protokolüyle
sarımsaktan organosülfür bileşik konjugatları sentezlemek ve oluşan bu konjugatların Ters faz sıvı
kromatografisi ve Gaz kromatografisi kütle spektrometrisiyle karakterizasyonlarını yapmaktır. Elde
edilen bu ekstraktların ve konjugatların gazotransmitter H2S üretebilme yetenekleri Metilen mavisi
deneyi ile test edilmiştir ve çeşitli kanser hücre dizilerinin proliferasyonunu önleme yetenekleri
Floresans mikroskopisi ve Akış sitometrisi yöntemleriyle analiz edilmiştir. Ekstraktların anti-proliferatif
etkilerini ölçmek için MCF-7 meme kanser hücreleri ve Hut78 lenfoblastom kanser hücreleri
kullanılmıştır. Önemli bir Allium sativum organosülfür bileşiği olan Diallil disülfit’in(DADS) bu kanser
hücreleri üzerindeki antiproliferatif etkileri, hücre bölünme hızına uyguladığı supresyona ve apoptozis
başlatma özelliğine atfedilmektedir1. Son zamanlarda DADS’ın başlattığı apoptozisin moleküler yolu
geniş çapta araştırılmaktadır ve özellikle meme kanseri hücrelerinde DADS’ın uyardığı apoptozis kaskatı
açığa çıkarılmaktadır. Yapılan deneysel çalışmalar sonucunda, kullanılan organosülfür bileşiklerin belirli
kanser hücre dizileri üzerine antiproliferatif etki gösterdikleri görülmüştür. Yapılan çalışmanın başka
bir amacı, DADS’ın antitümör özelliğini etkilemeyecek yeni bir formülasyon yöntemi araştırmak ve daha
iyi bir tedavi ve kanser önleme etkisi için bu bileşiğin hücre içi stabilitesini ve çözünürlüğünü
arttırmaktır. Bu amaçla DADS-protein mikrosferleri hazırlanmış ve bu mikrosferlerin kanser hücreleri
üzerinde önemli düzeyde apoptotik etkiye sahip oldukları bulunmuştur.
Kaynaklar:
1) Nakagawa, H. et al 2001; Sundaram, SG. et al 1996.
P83
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Kemoterapötik Ajan Karboplatin’in Sfingomiyelin ve Fosfatidilkolin Lipitleri
ile Etkileşiminin İncelenmesi
Aygül KINA, Sevgi TÜRKER KAYA
Biyoloji bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kocaeli Üniversitesi, 41380, Kocaeli, TÜRKİYE
[email protected]
Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri tipi tedavisi için kullanılan Karboplatin (C6H12N2O4Pt) cisdiammine (1,1-cyclobutanedicarboxylato) platin (II), (Paraplatin ve Paraplatin-AQ ), platinum içeren bir
kemoterapötiktir.1-2 Deoksiribonükleik asit (DNA) zincirlerini alkilleyerek DNA tamir mekanizmasının
etkinleştirilmesini engeller ve hücrenin apoptoza girmesine neden olur. 2 Aktivitesini hücre içinde
gösteren Karboplatin'in hücre zarı lipitleri ile etkileşiminin incelenmesiyle ilacın zar içindeki konumu,
zarda meydana getirdiği yapısal ve fonksiyonel değişimler, ve bu sayede ilacın farmakolojik ve
farmakokinetik özellikleri hakkında bilgiler elde edilebilir.3-4 Bu amaç doğrultusunda hücre zarında
yaygın olarak bulunan fosfatidilkolin (PC) ve sfingomiyelin (SM) lipit bileşenleri ile değişen
konsantrasyonlardaki (%1-5-10-20-30) Karboplatin’ in etkileşimi Diferansiyel Tarama Kalorimetresi
(DSC) ve Fourier Dönüşüm Kızılötesi (FTIR) Spektroskopisi ile incelendi. DSC çalışmalarıyla
Karboplatin’in SM ve PC lipitlerinin faz değişim sıcaklıklarını azalttığından SM ve PC lipitlerinin
hidrofobik bölgelerine lokalizasyonu olduğu belirlendi.3-4 FTIR verilerine göre %30 mol Karboplatin hem
PC hem de SM lipitleri üzerinde benzer etkilere sahiptir. Örneğin, CH2 asimetrik gerilme bant
frekansının (2925 cm-1) düşük değerlere kayması SM ve PC lipit düzenini arttığı anlamına gelmektedir.35
C=O (1738 cm-1) ve PO2 asimetrik gerilme (1080 cm-1) band frekans analizlerine göre ilacın fosfat kafa
grupları ile sulu kısma yakın gliserol gruplarının hidrojen bağı yapma kapasitesini arttırdığı saptandı.3-5
Ayrıca, Karboplatin'in her iki lipit bileşini için zar akışkanlığını arttırıcı etkisi tespit edildi. Elde edilen
sonuçlara göre Karboplatinin SM lipitleri üzerindeki etkilerinin PC lipitlerine kıyasla daha yüksek olması
ilacın SM lipitleri ile daha güçlü etkileşime girdiği sonucuna varılabilir.
Kaynaklar:
1) Falk S., Lung Cancer—TheFacts, 3rd Ed., Oxford Univ. Press, Londra, 2010.
2) Apps, M. G.; Choi, E. Endocrine-related Cancer. 2015, 22 (4): 219–233.
3) Peetla, C.; Vijayaraghavalu, S.; Labhasetwar, V. Adv. Drug Del. Rev. 2013, 65, 1686–1698.
4) Turker, S.; Wassal, S.; Stillwell, W., J Pharm Biomed Anal. 2011, 54, 379-86.
5) Ergün, S.; Demir,P.; Uzbay, T.; Severcan, F. BBA-Biomemb. 2014, 1838, 2798-2806.
P84
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Arı Ürünlerinin İn-vitro Olarak Antioksidan ve Anti-Asetilkolinesteraz
Özelliklerinin İncelenmesi
Nimet BALTAŞ, Sevgi KOLAYLI
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 53100, Rize
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 61080, Trabzon
[email protected]
Bal, propolis ve polen gibi arı ürünleri geçmişten günümüze kadar birçok hastalığın tedavisi yarıdmcı
doğal ürün olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bu çalışmada bal, polen ve propolis ekstraklarının
Alzheimer hastalığı ile direkt ilişkili olan Asetilkolinesteraz enzimi üzerine inhibisyon çalışmaları yapıldı.
Asetilkolinesteraz enzimi için standart inhibitör olarak donepezil hidroklorür kullanıldı 1. Ayrıca, polen,
propolis ve bal örneklerinin antioksidan aktiviteleri ve radikal temizleme özellikleri, toplam fenolik
madde tayini ve DPPH radikal temizleme yöntemleri kullanılarak belirlendi 2,3. Toplam fenolik miktarı
yüksek olan örneklerin daha etkili inhibisyon gösterdiği bulundu ve toplam fenolik içerik ile antiasetilkolinesteraz aktiviteleri arasında pozitif korelasyon gözlendi.
Kaynaklar
1. Ellman GL, Courtney KD, Andres V, Feather-Stone Jr RM. Biochem Pharmacol 1961;7(2): 88–90.
2. Singleton VL, Rossi JL. Am J Enol Viticult 1965;16:144-58.
3. Molyneux P. J Sci Technol 2004;26:211-9.
P85
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
UPLC Yöntemi İle İrbesartan, Amlodipin ve Hidroklorotiyazid’ in Eş Zamanlı Tayini
ve Yöntem Validasyonu
Tuğçe Nuriye KALIN(a), Murat ŞÜKÜROĞLU(a), Abdullah CAN(b), Tijen ÖNKOL(a),
Erkan ER(b), Tuncel ÖZDEN(b)
(a)
Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya ABD, Ankara, Türkiye
(b)
Pharmet Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., İstanbul, Türkiye
[email protected]
Hipertansiyon toplum sağlığını tehdit eden en yaygın ve en önemli sağlık problemlerinden biridir.
Dünyada ölümlerin en sık sebebi hipertansiyonun sebep olduğu organ-sistem bozukluklarıdır1.
Türkiye’de her 4 ölümden birinin sorumlusudur.
Dünyada ve ülkemizde hastaların ancak % 50’si tedaviye ihtiyacı olan kan basıncı yüksekliğine sahip
olduklarının farkındadır. Kan basıncı kontrolü için tansiyon hastalarının çoğunda 2 veya daha fazla
sayıda,% 30 luk bir kısmında ise 3 veya daha fazla sayıda ilaç kullanımına ihtiyaç vardır.
Avrupa Hipertansiyon Derneği’nin önerisi kombinasyon tedavisinin mümkün olduğunca tek bir
tablet ile (sabit doz kombinasyonu) yapılmasıdır2. Sabit doz kombinasyonun uygunsuz kombinasyon
şansı yoktur, daha geniş hasta grubunda etki sağlamakta, daha fazla kan basıncı düşürücü etki
oluşturmakta, hasta ve doktor uyumunda artış sağlamakta ve daha düşük maliyet getirmek gibi önemli
avantajları mevcuttur3.
Bu çalışmada İrbesartan (IRB) + Amlodipin (AML) + Hidroklorotiyazid (HCT) sabit doz
kombinasyonunun eş zamanlı tayininin UPLC (ultra performans sıvı kromatografisi) yöntemi ile
yapılması ve analitik yöntem validasyonu yapılması amaçlanmıştır. Kromatografik ayırma Waters
Acquity UPLC BEH C 18 kolonu (50 mm×2.1 mm, 1.7 µm) ile yapılmıştır. Mobil faz olarak fosfat tamponu
(pH 3.0)/ asetonitril 63:37 (v/v) kullanılmıştır. Akış hızı 0.5 ml/dk ve enjeksiyon hacmi 4 µl olarak
ayarlanmıştır. Dedektör dalga boyu 227 nm de çalışılmıştır. Üç bileşenin eş zamanlı tayini için eksternal
yöntem kullanılmıştır. Uygulanan kromatografik şartlar ile en iyi şekilde baseline ayrımı ve pik keskinliği
elde edilmiştir. Standartların alı konma zamanları 0.330 dk HCT, 0.830 dk AML ve 1.481 dk IRB olarak
tayin edilmiştir. Validasyon prosedürünün bir parçası olan sistem uygunluk testleri ile miktar tayini
validasyon işlemi için gerekli parametler olan; doğrusallık, kesinlik, geri kazanım, dayanıklılık ve çözelti
stabilitesi çalışmaları yapılarak geliştirilen yöntem valide edilmiştir.
Teşekkür: Bu çalışma Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (01640.STZ.2012-2 nolu proje) tarafından
desteklenmiştir.
Kaynaklar:
1) David A. Williams, Thomas L. Lemke, Foye’s Principles of Medicinal Chemistry, 2012, 7th
Edition.
2) http://www.eshonline.org/
3) Jennifer Frank, MD, American Family Physician, 2008, 77(9), 1279-1286.
P86
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Farmakolojik Açıdan Önemli Azot-Oksijen Bağını İçeren İmidazolidin-4-on
Bileşiklerinin Elde Edilmeleri
Öznur Eyilcim, Nüket Öcal*
Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa Yerleşkesi, 34220,
Esenler, İstanbul
[email protected]
Heterohalkalı bileşiklerin yüzyıllık tarihinin incelenmesi sonucunda azot ve oksijen içeren yapı
iskeletinin biyolojik olarak aktif bileşiklerin modellenmesinde kullanılması durumunda büyük bir
çeşitliliğin ortaya çıktığı görülmüştür. Bu tür heterohalkalı organik bileşiklerin oldukça önemli biyolojik
ve fizyolojik aktivite göstermelerinin nedeninin karakteristik olarak N-C-O grubuna sahip olmalarından
kaynaklandığı bilinmektedir. İmidazolidin-4-on türevleri, geniş bir biyolojik aktivite spektrumu
göstermektedir. Anti-sıtma, CCR1 antagonisti olarak, diyabette ve Alzheimer hastalığında kullanılabilir
oldukları rapor edilmiştir. Doğal ürünlerin toplam sentezinde önemli bir kiral yapı taşı, amino asit
sentezi için kiral yardımcı madde ve çeşitli asimetrik reaksiyonlar için ise başarılı organokatalizör olarak
kullanılmaktadır. 1
Α-Haloamidlerden reaksiyon sırasında hazırlanan aza-oksiallil katyonlarıyla2 imin bileşiklerinin
reaksiyonları ilk defa bizim tarafımızdan incelenmiş ve beklenilen imidazolidin-4-on bileşikleri bir dizi
reaksiyon koşulları denendikten sonra elde edilmişlerdir.
Sentezlenen tüm bu moleküllerin yüksek biyolojik aktif özellik göstermeleri beklenmektedir. Ve ayrıca
tüm sentezlenen bileşiklerin biyolojik aktivite çalışmaları yapılarak farklı kullanım alanlarının
bulunabileceği düşünülmektedir.
Bu çalışma TÜBİTAK (Proje no. 112T880) tarafından desteklenmiştir; vermiş olduğu destek için
TÜBİTAK’a teşekkür ederiz.
Kaynaklar:
1)Pitchumani, K. Organic Letters, 2011, 13, 5728.
2) DiPoto, M. C., Hughes, R. P., Wu, J. Am. Chem. Soc., 2015, 137, 14861.
P87
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Zakkum Bitkisinin ( Nerium Oleander) Çevre Ve İnsan Üzerindeki Yararları Ve
Zararları Çalışması
Ali Hussein Mustafa Al-Obaidi
Doğal kaynaklar araştırma merkezi – Tarım bakanlığı – Tikrit Üniversitesi
Selçuk Üniversitesi - Fen Fakültesi
[email protected]
Bu çalışmanı zakkum bitkisi (Nerium Oleander ) üzerine yaptım çünkü bu bitkini üniversitede ve
Tikrit şehrinde çok bir şekilde ekilmesine başlandı, estetik formu vermek için ve kentin dış ortam
havasını temizlemek için ve yanı sıra çölleşmenle mücadele etmek için. Çünkü bu bitki ısıya ve susuzluk
dayanıklı vardır. Bu bitkinin risk ve yararları bu araştırmanı yaptım. kimyasal bileşenleri öğrenmek için,
yaprakları ve kabuk kalp glikozitler içeren bulundu .(Cardic glysides) en önemlisi , (Oleandrin ),
(Adilnerin), (Nirinathin ) ve (Nirin) bunlarda Steroidglikozit ve Alglicosid takip ederler, bunlardan kalp
için Tonik sadece Rutin fay ide verir. Tohumlar içerisinde Glikozitler varmış yağ şekelinde görünüyor
ama yapraklarında Alkaloit Korvarin ve Flavonoid Glikozitler içersinde bulunur , bu maddelerde
insanlara ve hayvanlara toksik bir maddedir, bitkinin yapraklarında ve tüm parçalarında toksik vardır .
Hayvanlar bitkinin yapraklarını yemezler çünkü acı tadı vardır. Bitkinin gülleri kırmızı ya da beyaz olan
renkleri eser olur (Ae. Aegypti) yumurtasına bu büçek (cutaneous leishmaniasis) ( Bağdad YARASI)
hastalık getirir onan dolayı, biz baz kere bu bitkinin gölünün etrafında bir siyah nokta yumurta şeklinde
bir şey görünüyor oda (Lışmanıyanın yumurtasıdır, bu böcekte (Bağdat yarası ) sebebe olan bir böcektir
bu hastalığın ilacı her hastanelerde bulunmaz ve bu hastalıkta insan arasında paylaşabilir rağmen
bitkinin baz tıpı tıpına faydası vardır. Lakin yoların taraflarında ekilmesi ve genel bahçelerde manzara
için tavsıya edilmez.
Bu sebebin aramanın fıkrası bana geldi eğer biz bunun toksik yağını ilaç gibi kulanınsak bazı zararlı
böcekler üzerine ve bazı zararlı hayvanlarda hatta bazı bakteriler üzerine de gördüğümüz neler olur?
Zaten bu böcekler zararlı insana ve ziraata( böcek ve böcek ABSR ve bakterilere hatta fare ve baz zararlı
hayvanlar bu bitkinin yağın koklandığından sonra çok iyi bir sonuçlar verdi ve zararlı böcekleri mahvetti
en önemli şey bu ilaçıda doğal bir ilaçdı .
Bizde deneyde bitkinin suyunu farklı farklı konsantrasyonlarla hasta ziraat bitkiler üzerine kolandık
bu ilacı kolandığmızdan sonra bu hastalık bitkiler üzerindeki kalmadı. Bu sonuçlar gördüğümden sonra
Zaralı hayven ( Fare ve Kemirgenler ) ve evdeki haşaratlar üzerine kollandım çok iyi sonuçlar verdi ama
tavsiyem bu ilacı eğer ticari üretmek için yan etkilerinin araştırılması gerekmektedir.
P88
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Kanser Hücrelerini Hedefleyen Peptid Bazlı İlaç Adaylarının Sentezi ve
Simule Edilmiş Mide Sıvısı İçerisindeki Kararlılıklarının İncelenmesi
Şeyma KARAOĞLU, Muharrem AKCAN
Dumlupınar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyokimya Bölümü, 43100, Kütahya
[email protected]
Peptidler küçük boyutları, çözünürlükleri, yüksek seçicilik göstermeleri ve aynı zamanda proteinlerin
özgünlüğüne ve etki gücüne sahip olmaları açısından ilaç tasarım ve geliştirme çalışmalarında büyük
potansiyele sahiptirler. Ancak yüksek üretim maliyetleri ve düşük kararlılıkları peptidlerin ilaç olarak
kullanılmalarını sınırlandırmaktadır. Bunun yanında bitkilerden elde edilen siklotid adı verilen peptidler
yapısal özelliklerinden dolayı ilaç araştırmalarında kullanılmaktadır. Doğal halkalı yapıları ve
bulundurdukları disülfid bağları bu peptidlere termal, kimyasal ve enzimatik bozunmalara karşı yüksek
kararlılık kazandırmaktadır. Siklotidlerdeki bu özellikler diğer lineer peptidlerin halkalaştırılması ile
daha kararlı yapıların elde edilmesinde ilham kaynağı olmuştur. Ayçiçeği çekirdeklerinden elde edilen
SFTI-1 doğal olarak bulunan peptidlere örnektir. SFTI-1 peptidi tripsin inhibitörü olarak aktivite
göstermektedir.1 Çalışmamızda, daha önce karbonik anhidraz enzimlerinden olan tümör ilişkili karbonik
anhidraz IX (CA IX) proteinini hedefleyen peptid sekansının optimize edilmiş versiyonu SFTI-1 yapısına
aşılanmıştır.2 Peptidler katı faz peptid sentez yöntemi kullanılarak sentezlenmiştir.3 Sentezlenen
peptidler RP-HPLC’ de saflaştırılmıştır ve uygun peptid kütleleri Q-TOF LC/MS’ de tayin edilmiştir.
Aşılanmış peptidin yapısı ise 600 MHz’lik NMR spektroskopisi kullanılarak incelenmiştir. Peptidlerin
serum kararlılığı deneyleri 37 °C’ de %100 insan kan serumu içerisinde ve pepsin kararlılığı deneyleri de
simule edilmiş mide sıvısı hazırlanarak gerçekleştirilmiştir. 24 saat sonunda mide sıvısı içerisinde kalan
lineer peptid %34 oranında iken, aşılanmış peptid oranı %81’ dir. Bu sonuçlar yüksek kararlılığa sahip
halka yapısındaki peptidlerin yeni ilaç adayı çalışmaları için kullanılmalarındaki önemi arttıracaktır.
Kaynaklar :
1) Korsinczky ML, Schirra HJ, Rosengren KJ, West J, Condie BA, Otvos L, Anderson MA, Craik DJ.
Solution structures by 1H NMR of the novel cyclic trypsin inhibitor SFTI-1 from sunflower seeds and
an acyclic permutant. J Mol Biol., 2001, 311, 579-591.
2) Rana S, Nissen F, Marr A, Markert A, Altmann A, Mier W, Debus J, Haberkorn U, Askoxylakis V.
Optimization of a Novel Peptide Ligand Targeting Human Carbonic Anhydrase IX. PloS ONE, 2012,
7, 1-11.
3) Akcan Muharrem and Craik DJ, Peptide synthesis and applications: Chapter 6: Synthesis of cyclic
disulfide-rich peptides, Knud J. Jensen, PernilleTofteng Shelton, Søren L. Pedersen (Vd.), New York,
Humana Press-Springer, Pages 89-101, July 2013.
Teşekkür: Bu çalışma 114Z193 no’lu TUBİTAK projesi kapsamında yürütülmektedir.
P89
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Fındık Kabuğu Ekstraktlarında Antibakteriyal ve Antioksidan Aktivite Tayini
Elif Sine Aksoy1, Sultan Ülger2, Şebnem Üzmez2, Bora Karagül1, Serpil Uğraş2 ve
Halil İbrahim Uğraş1
1
:Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Düzce
2
:Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, Düzce
[email protected]
Fındık kabuğu ülkemizde her yıl yaklaşık olarak 300 bin ton civarında yakacak olarak tüketilir. Daha
önce yapılan çalışmalarda porsuk ağacından elde edilen taksanların (paklitaksel [I], sefalomannin [II],
bakkatin[III], 10-deasetil bakkatin-III [IV]) fındık kabuğunda da bulunduğu gözlenmiştir.1 Kabukta
bulunan paklitaksel önemli bir kemoterapi ilacıdır. Fındık kabuğunda başta paklitaksel olmak üzere
başka taksanların varlığı atık olarak kullanılan bu materyali daha değerli hale getirir.
O
O
O
O
HO
O
O
NH
O
O
O
NH
O
O
O
OH
OH
OH
O
O
O
OH
HO
O
O
HO
H
O
O
O
H
O
HO
II
HO
O
O
O
HO
HO
OH
OH
I
O
O
O
III
O
H
O
O
H
O
O
O
O
O
IV
O
Çalışmamızda farklı çözücüler farklı sürelerde elde edilen ekstraktların2,3 antibakteriyal ve antioksidan
aktivite tayini gerçekleştirildi. Toplamda 5 numune olmak üzere sert kabuk numunelerinin 12 farklı
indikatör bakteriye karşı “kuyu difüzyon yöntemi” ile antimikrobiyal aktivitesine bakıldı4. Maddelerin
Staphylococcus
epidermidis ATCC
12228,
Staphylococcus
aureus ATCC
25923, Listeria
monocytogenes ATCC 7644, Enterococcus faecalis ATCC 29212, Bacillus subtilis ATCC6633, Klebsiella
pneumoniae ATCC 13883, bakterilerine karşı yüksek antibakteriyal aktivite gösterdiği belirlendi.
Antioksidan aktivite çalışmaları DPPH radikalinin süpürme etkisine göre yapıldı5 ve sonuç olarak
numunelerimizin yüksek antioksidan aktivite gösterdikleri belirlendi.
Kaynaklar :
1)
2)
3)
4)
5)
Goodman, Jordan; Walsh, Vivien (2001). The Story of Taxol: Nature and Politics in the Pursuit of an Anti-Cancer
Drug. Cambridge University Press. ISBN 0 521 56123 X., p17
Hoffmana. A, Shahidib. F. Paclitaxel and other taxanes in hazelnut Journal of Functional Foods 1 33–37 (2009).
Ottaggio. L, Bestoso. F, Armirotti. A, Balbi. A, Damonte. G, Mazzei. M, Sancandi. M, and Miele. M. Taxanes from
Shells and Leaves of Corylus avellana J. Nat. Prod. 71, 58–60 (2008).
Chung KT, Thomasson WR, Wu-Yuan CD. Journal of Applied Bacteriology.1990;69:498–503. doi: 10.1111/j.13652672.1990.tb01541.x.
Okada Y, Okada M. Scavenging effect of water soluble proteins in broad beans on free radicals and active oxygen
species. J Agr Food Chem 1998; 46:401-406.
P90
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Yeni Suda Çözünür Magnezyum Ftalosiyanin Sentezi, Karekterizasyonu ve
DNA Bağlama Özelliğinin Araştırılması
Bahadır Keskin, Olcay Okuyucu, Ümran Duru Kamacı, Gizem Dilara Yılmaz, Ayşegül Peksel
Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 34210, İstanbul
[email protected]
Ftalosiyanin bileşikleri bilimsel çalışmaların uzun yıllardır araştırma konusu olmuştur. Son yıllarda
ftalosiyaninlerin, güneş ve hidrojen enerjisinde, lineer olmayan optik cihazlarda, sıvı kristallerde,
Langmuir-Blodgett filmlerde, elektrokromik cihazlarda, gaz sensörlerde ve önemli bir kanser tedavi
yöntemi olan fotodinamik terapide ışığa duyarlı madde olarak kullanılması gibi birçok alanda
uygulamaları bulunmaktadır1. İdeal bir ilaç için çözünürlük, hidrofilik bir yapıya sahip olan kana
doğrudan enjekte edildiğinden önemlidir2. Nükleik asit hedefleme ilaçların geliştirilmesi, yeni güçlü
ilaçların araştırılmasında çok önemlidir. Tıp için yararlı olacak yeni reaktiflerin sentezi kapsamında DNA
ile metal kompleksleri reaksiyonu üzerine uzun bir süredir yoğun çalışmalar devam etmektedir. Bu
açıdan, suda çözünebilen metalli Pc lerin DNA bağlanma özellikleri son yıllarda önem kazanmıştır3.
Bu çalışmada, önce periferal pozisyonlarında kinolin grupları bulunan magnezyum ftalosiyanin, daha
sonra suda çözüne bilen kuarternize QZnPc sentezi gerçekleştirilmiş ve yapıları FT-IR, 1H-NMR, UV-Vis
ve Mass spektroskopik yöntemleri kullanılarak karakterize edilmiştir. QMgPc nin DNA ya bağlanma
özelliği suda absorpsiyon ve floresans spektroskopisi ile araştırılmıştır. Bu çalışma suda çözünür
bileşiğin etkili bir DNA bağlanma aktivitesi sergilediğini göstermiştir.
*Bu çalışma, Yıldız Teknik Üniversitesi BAPK (Proje No: 2015-01-02-GEP01) tarafından desteklenmiştir.
Kaynaklar:
1) McKeown, N.M., Phthalociyanine Materials Synthesis, Structure and Function, Cambridge
University Press, 1998.
2) Ö. Kurt, İ. Ozcesmeci, B.S. Sesalan, M.B. Kocak, New J. Chemistry, 39 (2015) 5767-5775.
3) V. Çakır, D. Çakır, M. Göksel, M. Durmuş, Z. Bıyıklıoglu, H. Kantekin, J. Photochemistry
Photobiology A: Chemistry, 299 (2015) 138–151.
P91
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Bortezomib ve Metilstatın Farklı Multipl Myeloma Hücre Hatlarındaki Sinerjik
Apoptotik Etkileri
Fatma Necmiye Kacıa,b, Yusuf Barana
a
b
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, İzmir, Türkiye
Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Erzurum
[email protected]
Multipl myeloma tedavisi için kullanılan bortezomib bir proteazom inhibitörü olarak işlev görürken,
yeni bir ajan olan metilstat ise anti-kanser potansiyele sahip bir demetilaz inhibitörüdür. Metilstatın
etkileri, şu ana kadar sadece özofagus ve meme kanseri gibi kanser türlerinde gösterilmiştir1,2.Ancak,
MM hücre hattı üzerinde herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.
Bu çalışmada, hem metilstatın, hem de metilstat ve bortezomib kombinasyonunun U266 ve ARH77
hücre hatları üzerine anti-proliferatif ve apoptotik etkileri gösterilmektedir. Ayrıca metilstat ile
indüklenen apoptozda rol oynayan gen profilleri incelenmiştir. Bortezomib ve metilstatın U266 ve
ARH77 hücreleri üzerindeki sitotoksik etkileri MTT hücre proliferasyon testi ile gösterilmiştir. Bu
ajanların apoptotik etkileri ise; mitokondriyal membran potansiyelindeki değişim testi (JC-1), kaspaz 3
protein expresyonu, fosfotidil serin lokalizasyonu testi (Annexin-V kit) ile belirlenmiştir. Hücre siklusu
analizleri, flow sitometri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Ayrıca metilstata yanıt olarak belli başlı
apoptoz, hücre siklusu, DNA hasar tamiri ve invazyon ve smetastaz ile ilgili 84 genin ekspresyon
profillerindeki değişiklikler Human Cancer Pathway Finder RT2 Profiler PCR Array Sistemi
(SABiosciences Corporation, USA) ile belirlenmiştir. Bortezomib ve metilstatın kombinasyonlarının,
U266 ve ARH77 hücreleri üzerindeki sitotoksik ve apoptotik etkileri ile metilstat uygulanması sonucu
ifadesi değişen genler ve bu iki ilacın sinerjik etki gösterdiği kanıtlanmıştır. Metilstatın yapılacak in vivo
ek analizlerden sonra MM’nın daha etkili tedavisi için önemli bir ajan olarak kullanılabileceği
kanıtlanmış olacaktır.
Kaynaklar :
1) Blackburn, A.; Jerry, D. Breast Cancer Res. 2002.101.
2) Cho, H.H.; Park, H.T.; Kim, Y.J.; Bae, Y.J.; Suh, K.T.; Jung, J.P. RSC Advances. 2014. 38230.
P92
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Taxadiene Üretimi için S. cerevisiae’nın Hücre Fabrikası olarak Tasarlanması
aHülya
Karaca Gençer, bAnastasia Krivoruchko, bJens Nielsen
Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Eskisehir, Turkiye
Chalmers Teknoloji Üniversitesi, Biyoloji ve Biyoloji Mühendisliği Anabilim Dalı, Sistem ve Sentetik
Biyoloji Bölümü, Göteborg, İsveç
[email protected]
Orjinal kaynağı Taxus brevifolia olan taxol birçok kanserin tedavisinde kullanılan güçlü bir
antikanser ilaçtır. Diterpenoidler grubuna giren taxol bir sekonder metabolittir ve klinikteki
başarısından dolayı taxol için artan bir talep söz konusudur, fakat bu talebi orijinal kaynaklar ile
karşılamak kompleks saflaştırma aşamalarında bitkisel kaynağın yavaş gelişiminden ve düşük verimden
dolayı zor olmakta ve bu kanser gibi önemli bir hastalıkta başarılı ilacın ulaşımını güçleştirmektedir.
Alternatif üretim teknolojisi ise günümüzde popülaritesi üretilen başarılı ürün çeşitliliği (1,3propanediol, isobutanol, süksinik asit, 1,4-butanadiol, artemisinin ve omega-3 ) nedeni ile artan
metabolik mühendisliği teknikleridir. Yapılan çalışmada kullanılan genetik mühendisliği yöntemi ile
taxol öncüsü taxadiene üretimi için bir alternatif oluşturulmaya çalışılmıştır. Daha önce yapılan
çalışmalarda benzer yöntemlerle S. cerevisiae de 72.8mg/l ve E. coli de 1g/l olacak şekilde taxadiene
ürettirilmiş ve bu miktarın arttırılması için tarafımızdan yapılan çalışmada S. cerevisiae nın taxadine
üretimine olanak sağlayacak mevalonat yolağındaki bulunan tüm genler hücre içerisinde homolog
rekombinasyon yöntemi ile overekspres edilmiş ve bitkide taxadinenin üretimine olanak sağlayan ve S.
cerevisae’da düşük katalitik aktiviteye sahip geranyl-geranyl di fosfat sentaz ve S. cerevisiae’da
sentezlenmeyen taxadiene sentaz enzimleri yine rekombinant DNA teknolojileri kullanılarak heterolog
olarak sentezlettirilmiştir. Geliştirilen strainler çalkalamalı olarak inkube edildikten sonra toplanan
örneklerden yapılan GC-MS analizleri sonucunda oluşturduğumuz strainlerin taxadiene üretme
yeteneğinde olduğu belirlenmiştir.
P93
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Tek Basamakta 3,5-Difenil-1H-Pirazol Bileşiğinin Sentezi ve In vitro Sitotoksik
ve Oksidatif Etkilerinin Belirlenmesi
Esvet AKBAŞa*, Fatih Çağlar ÇELİKEZENb, Hasan TÜRKEZC, Özlem ÖZDEMİRC,
Ertan Şahind, Adem RÜZGARa ve Erdem ERGANa
a
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü
Bitlis Eren Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü
c
Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü
d
Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü
b
* [email protected]
Anti-inflamatuar, analjezik, anti-oksidan, herbisidal, anti-viral ve anti-mikrobiyal aktiviteleri
içeren geniş bir biyolojik etkinlik kapasitesine sahip olan pirazol bileşikleri hem teşhis hem de tedaviye
yönelik ilaçların yapımında kullanılmaktadırlar. Mevcut çalışmada tek basamakta asetik asit içerisinde
tiyosemikarbazit, benzaldehit ve dibenzoilmetan reaksiyona sokuldu, reaksiyon ortamında
tiyosemikarbazit benzaldehit ile shiff bazı oluşturmayıp, hidrolize uğrayarak dibenzoilmetan ile
halkalanma reaksiyonu verdi (Şekil 1).
S
H2N
O
O
Ph
O
Ph
N
H
Ph
NH2
Ph
-H2O
+ H2N
N
H
SH H2O
N N
Ph H3O
N N
H2N
Ph
H2N
S
OH
S
H2N
+CH3COOH/HCl
NH2 Cl
+
Ph H2N
Ph
OH2
H2N
Ph
N
H
S
HN
O
N
NH2
-H2O Ph
S
Ph
SH
N N
HN N
Ph
H2N
Ph +
Ph
Ph
Şekil 1
Ph
S
OH OH
OH2
NH4 + O C S
S
H3N
OH
Şekil 2 de bileşiğin X-Ray analizi verilmiştir.
Şekil 2
Bileşiğin sitotoksik ve oksidadif etki potansiyelleri in vitro koşullarda araştırıldı. Çalışmada insan
periferal kan kültürleri kullanıldı.
Sitotoksisitenin tayininde 3-(4, 5-dimethylthiazolyl-2)-2, 5-
diphenyltetrazolium bromide (MTT) ve laktat dehidrogenaz (LDH) salınımı testleri kullanıldı. Oksidatif
değişimlerin tespitinde ise toplam antioksidan kapasite (TAK) ve toplam oksidatif stres (TOS) düzeyleri
dikkate alındı (Tablo 1).
Tablo 1
Konsantrasyonlar
MTT (Hücre canlılığı%)
LDH salınımı (%)
TAK düzeyi
TOS Düzeyi
Kontrol (-)
Kontrol (+)
10 mg/L
25 mg/L
50 mg/L
100 mg/L
200 mg/L
400 mg/L
100e
40.3±5.9a
80.8±7.2d
70.4±6.8c
70.9±7.0c
68.4±6.2c
55.8±6.4b
39.8±4.9a
100a
245.4±25.8e
145.5±18.2b
151.3±16.5b
164.8±17.0c
174.5±19.2cd
189.2±17.6d
193.1±16.3d
6.2±0.7d
12.5±1.5e
5.9±0.7d
5.2± 0.8c
5.0±0.5c
4.6±0.7b
4.1±0.8ab
3.8±0.8a
11.6±2.3a
39.1±3.2d
12.1±2.8a
13.6±2.4b
14.7±2.8b
16.3±3.1b
19.4±2.9bc
26.1±3.0c
Kontrol (+): %1’lik Triton-X
Solusyonu. Aynı sütundaki farklı
harfler
p<0.05
düzeyinde
birbirlerinden farklı olduğunu
göstermektedir.
P94
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Ssap Nitroredüktazı ve Yeni Öncül İlaç Birleşimlerinin Keşfedilmesi ve
Sitotoksik Etkinliklerinin Belirlenmesi
Feray Köçkara, Esra Tokaya, Ayhan Çelikb, Tuğba Güngörc, Mehmet Ayc, Ferah Cömert Önderc,
Tuğba Taşkın Tokç
a
Balıkesir Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü
b
Gebze Teknik Üniversitesi, , Temel Bilimler Fak., Kimya Bölümü
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Böl. Doğal Ürünler ve İlaç Araş. Lab.
c
Gaziantep Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Bölümü
ç
[email protected]
Kanser tedavisinde kullanılmak üzere öncül ilaç sistemlerinin geliştirilmesi gündemde olan yeni bir
yaklaşımdır. Öncül ilaçların tümör seçiciliği olması dolayısıyla yan etkileri oldukça azdır. Öncül ilaç
sistemlerinde kinon, nitro aromatikler ve N-oksitler gibi bileşiklerin indirgenmesiyle öncül halinde
zehirli olmayan bileşiklerin etkin zehirli türevleri oluşmaktadır. Bu bağlamda nitroredüktaz enzimleri
ilaç öncüllerini işleyen enzimler olarak bilinmektedir1. Bu çalışmada, nitro grubu içeren 2d ve 2f
bileşiklerinin sitotoksik etkinlikleri Hep3B (İnsan Karaciğer Kanser hücre hattı) ve HUVEC (Göbek bağı
damarı endotel hücre hattı) hücreleri üzerine araştırılmıştır. Maddeler farklı derişimlerde ve 48 saat
boyunca uygulanmıştır. MTT denemesiyle hücre canlılığı belirlenmiştir. Denetim grubu olarak DMSO %
2 olacak şekilde uygulanmıştır. % Hücre canlılığı (öncül ilaç OD/kontrol OD)*100 formülü ile
belirlenmiştir. Bununla beraber nitroredüktaz enzimi (Ssap)2 ile ilaç öncüllerin etkileşimi dışarıda
gerçekleştirilerek oluşan metabolitler Hepatoma hücreleri üzerine uygulanmış, zehir etkisi SRB yöntemi
ile araştırılmıştır. Yaptığımız çalışma sonucunda sağlıklı hücrelerde zehir etkisi olmayan her iki bileşik
Hepatoma hücre hattı üzerine sırasıyla % 58 (2d) ve % 56 (2f) değerlerinde yaşayabilirlik göstermiştir.
Enzim ile etkileşim denemeleri ise umut vaad ederek yaşayabilirliği Hepatoma hücrelerinde 2d bileşiği
için % 40 ve 2f bileşiği için ise % 38 değerlerine, CB1954 ile kıyaslanabilecek ölçüde düşürmüştür.
Kaynaklar:
1) Blanche E. A., Tetrahedron (2009), 65, 4894–4903.
2) Çelik, A., Yetiş, G., Bioorg. Med. Chem. (2012), 20, 3540-3550.
Bu çalışma TÜBİTAK 113Z706 numaralı proje ile desteklenmiştir.
P95
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Oksindol ile Nitrozobenzen Reaksiyonunun Optimum Koşullarının
Belirlenmesi
Yeşim Çamlısoya, Sezen Alsancaka, Semin Funda Oğuza
a
Kimya Mühendisliği Bölümü, Yeditepe Üniversitesi, 34755 İstanbul, TÜRKİYE,
[email protected]
C3 pozisyonunda tetrasübstitüe karbon merkezi olan oksindol türevleri birçok biyoaktif molekülün
barındırdığı özel bir motiftir1. Amin katalizörlü 3-sübstitüe-2-oksindol ile nitrozobenzenin reaksiyonu
sonucu oluşan hidroksiaminasyon ve aminoksilasyon ürünleri (Şekil 1) farklı biyolojik aktiviteler
gösterir. Aminoksilasyondan elde edilen ürünler birçok doğal ürünün ve farmasötik aktif ürünlerin
yapılarında bulunmaktadır2. Buna karşılık hidroksiaminasyon ürünleri malarya ve stres-ilişkili
bozuklukların tedavisi için potansiyel ilaç adaylarının yapılarında görülmektedir3. Bu ürünlerin seçici
sentezleri ilaç endüstrisi için büyük önem taşımaktadır.
Bu çalışmada, reaksiyon verimliliğine ve seçiciliğine etki eden faktörler (reaksiyon süresi, çözücü etkisi
gibi) incelenerek, reaksiyon koşullarının optimizasyonu Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi (HPLC)
ile yapılmıştır.
Şekil 1. 3-substitüe 2-oksindolün nitrozobenzen ile reaksiyonu
Kaynaklar:
1) Zhou, F., Liu, Y.-L., Zhou J., Advanced Synthesis and Catalysis, 2010, 352, 1381-1407.
2) S. Hibino, T. Choshi, Natural Product Reports, 2001, 18, 66-87.
3) S. Peddibhotla, Current Bioactive Compounds, 2009, 5, 20-38.
P96
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Nitro-grubu İçeren Yeni İlaç Öncül Bileşiklerinin (2a ve 2b) Sitotoksik
Etkilerinin Belirlenmesi
Esra Tokaya, Feray Köçkara, Ferah Cömert Önderb, Tuğba Güngörb, Ayhan Çelikc, Mehmet Ayb,
Tuğba Taşkın Tokç
a
Balıkesir Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Böl. Doğal Ürünler ve İlaç Araş. Lab.
b
c
Gebze Teknik Üniversitesi, , Temel Bilimler Fak., Kimya Bölümü
Gaziantep Üniversitesi, , Fen-Edebiyat Fak., Kimya Bölümü
ç
[email protected]
Nitroredüktaz enzim ailesi flavin mononükleotid (FMN-) veya flavin adenin dinükeotid (FAD)
bağımlı enzimler olup nitroaromatik ve nitroheterosiklik ürünleri NAD(P)H ile metabolize ederler. Bu
metabolitler zehirlidir ve DNA’ya çapraz olarak bağlanırlar. Bu bağlamda CB1954 (5- Aziridinil 2,4dinitrobenzamid) olası kanser tedavisinde kullanılabilecek dinitrobenzamid ailesinin bir üyesidir1.
Ancak daha etkin yeni bileşik ve yeni nitroredüktaz birleşimlerine gerek duyulmaktadır. Çalışmamızda
2a ve 2b nitro-bileşiklerinin sitotoksik etkinlikleri karaciğer kanseri hücreleri (Hep3B) ve sağlıklı göbek
bağı damarı endotel hücreleri (HUVEC) üzerine MTT yöntemi kullanılarak araştırılmıştır. Maddeler 150
µM, 75 µM, 39 µM, 19 µM ve 9 µM olacak şekilde 5 ayrı derişimde uygulanmış olup 24 ve 48 saat
zaman dilimlerinde sonuçlar 550 nm dalga boyunda spektrofotometre ile ölçülerek alınmıştır. Aynı
zamanda, Ssap (Staphylococcus saprophhyticus) nitroredüktazı2 ile öncül ilaçlar (2a ve 2b) dışarıda
etkileştirilip oluşan metabolitlerin prostat kanseri hücreleri üzerine etkisi SRB yöntemi ile incelenmiştir.
Sonuçlar CB1954 maddesi ile kıyaslanarak tartışılmıştır. Sonuç olarak, 2a bileşiği Hep3B hücrelerini 48
saat sonunda hücre yaşayabilirliğini % 63 oranında zehirlerken, 2b bileşiğinin ise % 61 değerinde
zehirliliği tespit edilmiştir. Sağlıklı hücrede (HUVEC) ise bu değer 2a bileşiği için % 67, 2b bileşiği için %
59 oranındadır. Enzimli birleşimlerde ise 2a ve 2b bileşiği CB1954 maddesinden daha zehirli etki
göstermiş, yaşayabilirlik % 22 (2a) ve % 18 (2b) değerlerine düşmüştür.
Kaynaklar:
1) Oliveira I.M., Current Research, Technology and education topics, 2010,1008-1019.
2) Çelik, A., Yetiş, G., Bioorg. Med. Chem. (2012), 20, 3540-3550.
Bu çalışma TÜBİTAK 113Z706 numaralı proje ile desteklenmiştir.
P97
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
İndol Halkası İçeren 1,2,4-Triazol Türevi Bileşiklerinin Glutatyon S-Tranferaz
P1-1 Enzimiyle Etkileşiminin Kompütasyonel Olarak İncelenmesi
Mehmet ÖZCANa, Şule CEYLANb, Esra BÜBERa, Yasemin AKSOYa
a
b
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı, 06100 Ankara
Artvin Çoruh Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü 08000 / ARTVİN
[email protected]
Kanser hücrelerinde kemoterapötik ilaçlara karşı gelişen ilaç direnciyle birlikte glutatyon ve glutatyona
bağlı enzim düzeyleri de değişmektedir. Glutatyon S-transferaz (GST) enzim ailesinden özellikle GST P11 izoziminin aşırı üretimi ve glutatyon konjugasyonu aracılığıyla kemoterapötik ilaçları inaktive ederek
ilaç direncini indüklediği bilinmektedir (1) .
Bu çalışmada yapısında indol halkası bulunan 1,2,4-triazol türevleri olarak sentezlenmiş 17 farklı
bileşiğin GST P1-1 enzimi ile etkileşimleri AutoDock Tools - 1.5.4 programı ile incelendi. GSTP1-1 enzimi
için 3gss kodlu kristal yapı dosyası kullanıldı. Docking işleminden önce, proteinin kristal yapısındaki su
molekülleri ve proteinin B zincirindeki glutatyon (GSH) dışındaki diğer bütün non-protein yapılar
çıkarıldı. Docking işlemleri Lamarckian Genetik Algoritması’na ait önceden tanımlanmış parametreler
kullanılarak gerçekleştirildi (2) .
Docking işlemlerinden elde edilen Autodock ve Vina skorlarına göre indol halkası içeren 1,2,4-triazol
türevi bileşiklerinin GST P1-1 enziminin bilinen inhibitörü olan etakrinik asitte göre daha yüksek
bağlanma afinite değerlerine sahip oldukları bulunmuştur. İncelenen 17 bileşik arasında N'-[3-Benzil5-okso-1,3-tiyazolidin-2-iliden]-2-{4-[2-(1H-indol-3-il)etil]-3-metil-5-okso-4,5-dihidro-1H-1,2,4- triazol1-il} asetohidrazid isimli 11 nolu bileşiğin Autodock bağlanma enerjisi ve Vina afinite skorları sırasıyla 7.47, -9.3 olarak tespit edildi. Aynı koşullarda etakrinik asit inhibitörünün Autodock ve Vina skorları
sırasıyla -4.48, -6.3’ tür. Sonuç olarak, bu çalışmadaki indol halkası içeren 1,2,4-triazol türevi
blleşiklerinin GST P1-1 enzimini inhibe etme potansiyellerinin yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Kaynaklar:
1) Sau, A., Tregno, F.P., Valentino, F., Federici, G.,Caccuri, A.M. (2010) Glutathione transferases
and development of new principles to overcome drug resistance. Archives of biochemistry and
biophysics, 500 (2), 116-122.
2) Huey, R.,Morris, G.M. (2008) Using AutoDock 4 with AutoDocktools: a tutorial. The Scripps
Research Institute, USA, 54-56.
P98
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Mn(II) - Benzoik Asit - 1,10-Fenantrolin Komplekslerinin Sentezi ve Katalaz
Aktivitelerinin Araştırılması
Yalçın Kılıça, Serkan Bolata, İbrahim Kania
a
Anadolu Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Eskişehir, Türkiye.
[email protected]
Metabolizmada oksijenli solunum sonucu oluşan reaktif oksijen türlerinin (hidroksi radikalleri, hidrojen
peroksit ve süperoksit iyonu) kronik hastalıklar ve yaşlanmayla ilişkili olduğu bilinmektedir. Bu reaktif
oksijen bileşiklerinden hidrojen peroksitin, su ve oksijene bozunumunu sağlayan enzim katalaz
enzimidir ve yapısı çift çekirdekli ve oksijen köprülü mangan kompleksidir. Bu nedenle katalaz enzimi
benzeri bileşiklerin sentezlenmesine karşı ilgi son yıllarda giderek artmaktadır1. Bu çalışmada benzoik
asit ve fenantrolin ligantları ile sentezlenen katalaz enzimi benzeri karboksilat köprülü tek ve çift
çekirdekli
Mn(II)
kompleksleri,
Mn(C6H5COO)(H2O)(phen)2](ClO4)(CH3OH)
(1)
ve
[Mn2(µ-4-
CH3C6H4COO)2(phen)4]·2(ClO4) (2) sentezlendi ve yapıları X-ışınları kristalografi, elementel analiz, IR ve
UV-vis spektroskopisi ile karakterize edildi. Sentezlenen komplekslerin hidrojen peroksit bozunmasına
karşı aktiviteleri değişen çözücü ortamlarında incelendi.
O2 (mL)
150
100
50
0
0
50
100
150
200
Zaman (dk.)
Asetonitril
Metanol
Su
Tris-HCl Tampon
(a)
(b)
Şekil 1. Mn(C6H5COO)(H2O)(phen)2](ClO4)(CH3OH) (1) kompleksinin yapısı (a) ve farklı çözücülerdeki
katalaz aktivitesi (b)
Kaynaklar:
1) S. Signorella, C. Hureau, Coord. Chem. Rev. 256 (2012) 1229-1245
⃰ Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir. (Proje No: 113Z303)
P99
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Yeni Antibiyotik Türevler : β-Laktamların Laktoperoksidaz Üzerine Potansiyel
İnhibisyon Etkileri
Ramazan Kalına,b, Nastaran Sadeghiana, Zeynep Köksalc, Hayriye Gençd,
İlhami Gülçina, Mustafa Zengind, Hasan Özdemira
a
b
Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum
Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü, Erzurum
c
İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, İstanbul
d
Sakarya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Sakarya
[email protected]
Yapılarında 2-azetidinon bulunduran antibiyotikler β-laktam sınıfına giren antibiyotikler olarak
bilinmektedirler. β-Laktam zinciri yapısında biri halkalı amit olmak üzere dört üyeli bir laktamdan
oluşmaktadır1. β-Laktamlar antibakteriyel ajanlar olarak çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadırlar. 2Azetidinon halkası içeren moleküller için literatürde antibakteriyel, antikanser, antiviral aktivite ve
enzim inhibisyonu gibi bir çok çalışma bulunmaktadır. Aynı zamanda β-laktamlı bileşikler biyolojik
olarak aktif bazı heterosiklik bileşiklerin hazırlanması için çıkış maddesi olarak kullanılmaktadırlar2.
Laktoperoksidaz (LPO, E.C. 1.11.1.7), tükürük ve gözyaşı gibi fizyolojik sıvılarda ve yaygın olarak da sütte
bulunan bir enzimdir. Başlıca görevi hidrojen peroksit (H2O2) varlığında bir seri molekülün
oksidasyonunu katalizleyerek geniş bir antimikrobiyal aktiviteye sahip ürünlerin üretilmesini
sağlamaktır3.
Bu çalışma kapsamında yapısında 2-azetidinon halkası içeren 11 farklı β-laktam türevinin LPO üzerine
in vitro şartlarda inhibisyon etkileri incelendi. Bu kapsamda öncelikle, ligant olarak sülfanilamid’in bağlı
afinite kolonundan LPO tek basamakta yüksek verimde saflaştırıldı. Saflaştırılan enzimin saflığı SDSPAGE ile kontrol edildi4. Daha sonra β-laktam türevlerinin her birinin IC50 ve Ki değerlerinin
belirlenebilmesi için inhibisyon çalışması çerçevesinde aktivite ölçümleri 412 nm’de spektrofotometrik
olarak gerçekleştirildi. Elde edilen veriler sonucunda çizilen Aktivite (%)-[β-Laktam türevi]
grafiklerinden IC50 değerleri 0,527-16503,5 nM aralığında bulundu. Son olarak da çizilen LineweaverBurk grafiklerinden Ki değerleri 0,267-16642,0 nM aralığında olduğu tespit edildi.
Kaynaklar :
1)
2)
3)
4)
Palomo, C.; Aizpurua, J.M.; Ganboa, I.; Oiarbide, M. Eur. J. Org. Chem. 1999, 3223.
Banik, I.; Becker, F.F.; Banik, B. K. J. Med. Chem. 2003, 46, 12.
Şişecioglu, M.; Gülçin, İ.; Çankaya, M.; Atasever, A.; Özdemir, H. Sci. Res. Essay. 2010, 5, 1351.
Atasever, A.; Özdemir, H.; Gülçin, İ.; Küfrevioglu, Ö. İ. Food Chem., 2013, 13, 6864.
P100
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Asetilkolinesteraz Enzim Aktivitesi Üzerine Bazı Flavon Türevlerinin
Etkisi
Pınar Kalına, İlhami Gülçina
a
Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum
[email protected]
Asetilkolinesteraz (AChE; E.C.3.1.1.7); membrana bağlı bir enzim olup, beyinde, sinir hücrelerinde,
kasta, akciğer, dalak ve eritrositlerde bulunur. Aynı zamanda sarkoplazmik retikulum, lökosit,
trombosit, kemik iliği ve plasentada da mevcut olan AChE kolinerjik sinapsiste bir nörotransmitter olan
asetilkolini hidroliz ederek birçok fiziksel prosesin düzenlenmesinde önemli rol alır1. Flavonlar,
flavonoid sınıfında olan antioksidan, antitümör, antimikrobiyal ve antiinflamatuvar aktivite gibi birçok
biyolojik özelliğe sahip moleküllerdir. Aynı zamanda flavonoid moleküllerin protein kinazlar gibi birçok
memeli enzimleri üzerinde etkiye sahip oldukları belirlenmiştir2.
Bu çalışma kapsamında flavon türevi olan 5-hidroksi flavon, 6-hidroksi flavon, 7-hidroksi flavon, 5,7dihidroksi flavon, 4’,5-dihidroksi flavon ve 3’,4’-dihidroksi flavon moleküllerinin AChE üzerine in vitro
şartlarda inhibisyon etkileri incelendi. Flavon türevlerinin AChE aktivitesi üzerine etkisi, asetiltiyokolin
iyodat substratının 412 nm’de spektrofotometrik olarak ölçülmesi esasına dayanılarak tespit edildi3,4.
Elde edilen veriler sonucunda çizilen Aktivite (%)-[Flavon türevi] grafiklerinden IC50 değerleri belirlendi.
Son olarak da çizilen Lineweaver-Burk grafiklerinden Ki değerleri ve inhibisyon tipleri tespit edildi.
Çalışmada kullanılan bütün flavonların nanomolar düzeyde AChE enzimini inhibe ettikleri gözlendi.
Kaynaklar :
1) Milatovic, D.; Dettbarn, W. D. Toxicol. Appl. Pharmacol. 1996,136, 20.
2) Gülçin, İ. Arch Toxicol. 2012,86, 345.
3) Topal, M., Gocer, H., Topal, F., Kalin, P., Polat Köse, P., Gülçin, İ., Çakmak, K.C., Küçük, M.,
Durmaz, L.; Gören, A.C.; Alwasel, S.H. J. Enzyme Inhib. Med. Chem., 2016, 31, 266.
4) Polat Köse L.; Gülçin İ.; Gören A.C.; Namiesnik, J.; Martinez-Ayala, A.L.; Gorinstein, S. Ind. Crops
Prod. 2015, 74, 712.
P101
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
KUDRET NARI’NIN TEKNESYUM-99m (99mTc) İLE İŞARETLİ TAXOL BİLEŞİĞİNİN
TUTULUMU ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ
Tansu DOĞANa, Ezgi SULUa, Onur YILDIZa, Fazilet Zümrüt BİBER MÜFTÜLERb,
Ayfer YURT KILÇARb, Gökhan TAKANb
aEge
Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Lisans 4.sınıf öğrencisi,İzmir
b Ege
Üniversitesi, Nükleer Bilimler Enstitüsü, 35100 İzmir
[email protected]
Son yıllarda ülkemizde giderek yaygınlaşan ‘’sağlıklı beslenme‘’ ile hastalıklara karşı korunmada ve tedavide günlük beslenmemiz ile alınan
besin öğelerine ilave olarak, antioksidan içeriği yüksek besinlerle beslenmenin sağlığımız açısından önemi ve tedavi edici etkisi sıklıkla
vurgulanmakta ve bu besinlerin kullanılması önerilmektedir. Bitkisel kaynaklı besinlerin iyileştirici etkiye sahip olduğunun ortaya konması ve
buna bağlı olarak toplumun beslenme alışkanlıklarındaki değişim sonucunda bu besinlerin tüketiminin arttığı görülmektedir.
Günümüzde; başta kanser, kanser türlerinin, bunun yanı sıra kardiyovasküler bozukluklar ve diyabet gibi hastalıkların meydana gelmesinde
serbest radikallerin etkin rol oynadığı vurgulanmaktadır. Farklı yaşlarda sıkça görülen ve gün geçtikçe yaygın hale gelmekte olan meme
kanserinin diğer kanser türlerine kıyasla artan bir popülasyonla ilerlediği tespit edilmiştir1.
Dünyanın birçok yerinde üretilmekte ve halk tarafından çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan zengin fitokimyasallar ve antioksidan içeriği
yüksek olan Kudret Narı (Momordica charantia) bitkisi, bazı hastalıkların kontrolü ve tedavisinde büyük bir öneme sahiptir. Kabakgiller
familyasına ait Momordica charantia, ülkemizde kudret narı adıyla bilinen ve ekonomik açıdan önemli bir tıbbi bitkidir2. Kökeninin Çin ve
Hindistan olduğu bilinen kudret narı; Afrika ve Asya, Amazonlar da dâhil olmak üzere Karayipler ve Güney Amerika boyunca tropik bölgelerde
doğal olarak yetişmektedir3.
Yapılan deneysel çalışmalar Kudret Narı bitkisinin başta antiülserojenik, antioksidan, antidiabetik, antikanserojenik, antivirüs, antibakteriyel,
antimutagenik, antitümör, antibiyotik, antiinflamatuar özellikte olduğunu ispatlamıştır4. Tohumlarında ise fenolik asitler; gallik asit, kateşin,
klorojenik asit, epikateşin ve antioksidantlar içerdiği bildirilmiştir5.
Yapılan çalışmalar, özellikle alternatif tıpta kullanılan bitkilerin radyofarmasötikler ile etkileşimi sonucu bu bitkilerin terapötik etkilerinin
gözlenmesi ile önemini artırmıştır. Bu sebeple, hastalar çoğunlukla tanı ve tedavi süreçleri sırasında bitki tüketimine yönelmektedir. Ancak,
bitki tüketimlerinin tanı ve tedavi süreçlerini ne yönde etkilediği tam olarak bilinmemektedir. Literatürde bitki-radyofarmasötik etkileşiminin
incelendiği birçok çalışma mevcuttur6-10.
Kanser, tanı ve tedavisi amacıyla nükleer tıpta çeşitli radyofarmasötikler kullanılmaktadır. Radyofarmasötikler, nükleer tıpta bazı hastalıkların
tanı ve tedavisinde kullanılan ve istenilen organda lokalize olabilen bir biyoaktif bileşen ile bir radyonüklidin birleşiminden oluşan bileşiklerdir.
Bu çalışmada, meme dokusuna spesifik olarak etki eden, sitotoksik ajan olan taxol (paklitaksel) tercih edilmiştir11-13. Taxol; nükleer tıpta sıklıkla
kullanılan Teknesyum-99m (99mTc) radyonüklidi ile işaretlenmiştir. Radyoişaretli bileşiğin in vitro hücre kültürü çalışmaları sonucunda, kudret
narı inkübe edilmiş meme kanseri hücre hatları MCF-7 ve MDA-MB 231 (insan meme adenokarsinoma) üzerindeki etkileşimi incelenmiştir.
TÜBİTAK 2209/A programı desteği ile gerçekleştirilen bu çalışmamız kapsamında gerçekleştirilen denemelerde, MCF-7 ve MDA-MB-231
meme kanseri hücreleri üzerinde kudret narı ekstraktının, 99mTc-Taxol’un hücre düzeyindeki tutulumuna olan etkisi incelenmiştir. Kudret narı
ekstraktı bulunan medium içerisinde hücreler ile muamele edilen 99mTc-Taxol bileşiğinin farklı zamanlardaki % tutulum oranları belirlenmiştir.
Buna göre, kudret narı ekstraktı ve 99mTc-Taxol ile inkübe edilen MCF-7 ve MDA-MB-231 hücrelerinde 99mTc-Taxol’un % tutulum değerlerinin
yalnızca
99mTc-Taxol
içerenlere kıyasla 240. dakikada sırasıyla 2,8 ve 1,4 kata kadar artışa sebep olduğu görülmüştür. Böylece, kudret narı
ekstraktının meme kanseri hücreleri üzerinde 99mTc-Taxol’un tutulumunun arttığı görülmüştür.
Sonuç olarak, yapmış olduğumuz çalışmanın bitki-radyofarmasötik etkileşimi üzerine yapılan çalışmalara bir ek çalışma niteliğinde olduğu ve
daha güvenilir tanı ve teşhis konulabilmesi yönünde kazanımların olacağı hedeflenmektedir.
P102
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
Farklı Yörelerden Toplanan Yapışkan Kazayağı (Chenepodium botrys)
Bitkilerinin Uçucu Yağlarının Kimyasal Karakterizasyonu ve Antioksidan
Aktivitelerinin Belirlenmesi
Mehmet Sabih Özera,b, Elif Dileka
a
b
Celal Bayar Üniversitesi, Saruhanlı Meslek Yüksek Okulu, Saruhanlı-Manisa
Celal Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Muradiye Yerleşkesi-Manisa
[email protected]
Bu çalışmada Türkiye’nin farklı yörelerinden (Afyonkarahisar, Isparta ve Konya) toplanan Chenepodium
botrys L. bitkisi uçucu yağlarının kimyasal içeriğinin ve antioksidan aktivitelerinin belirlenmesini
amaçlamaktadır. Uçucu yağlar GC ve GC-MS ile analiz edildi. GC ve GC-MS analizlerine göre;
Afyonkarahisar, Isparta ve Konya illerinden toplanan bitkilerin uçucu yağlarında sırasıyla; uçucu
yağların %94.45, %96.96 ve %94.41’ine karşılık gelen sırasıyla; 27, 24 ve 16 bileşen aydınlatıldı. Uçucu
yağlarda, ledol ve elemol ana bileşenler olarak tespit edildi.
Uçucu yağların antioksidan aktiviteleri özellikleri farklı yöntemler kullanılarak belirlendi.1 Bu bağlamda,
fosfomolibdenyum yöntemiyle toplam antioksidan aktivite, 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil radikali üzerine
serbest radikal giderim aktivite ve demir (III) iyonlarını indirgeme gücü testleri yapıldı. Afyonkarahisar
ilinden toplanan bitkinin uçucu yağı, fosfomolibdenyum testiyle yapılan toplam antioksidan aktivite
(7,49 mmol AAEs/g uçucu yağ), DPPH radikal süpürüm (%13,35; 2 mg/ml derişimde) ve indirgeme gücü
(0,251; 700 nm’deki absorbans olarak 2 mg/ml derişimde) testlerinde en yüksek aktivite gösterdi. Bu
uçucu yağı aktivite bakımından Isparta ve Konya illerinden toplanan örneklerin uçucu yağları takip etti.
DPPH radikal süpürüm ve indirgeme gücü testlerinde, aktivitenin uçucu yağ derişiminin artmasına
paralel olarak arttığı tespit edildi.
Kaynaklar:
1) Sarikurkcu, C. Afr. J. Biotechnol. 2011, 10, 831-839.
P103
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN
4. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi,
Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi
2010-2011 Kış Sezonunda Görülen İnfluenza
Virüsü Tipleri ve Tedavide Oseltamivir’in Etkinliği
Mehmet Ceyhana, Eda Karadağ Öncela, Selim Badurb, Meral Akçay Ciblakb, Emre Alhanc, Ümit Sızmaz
Çelikd, Zafer Kurugöle, Eylem Ulaş Sazf, Yasemin Özsürekçia, Melda Çelika,
Aslınur Özkaya Parlakaya
aHacettepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi, Ankara, Türkiye
Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Klinik Mikrobiyoloji ve Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,
Ulusal İnfluenza Laboratuvarı, İstanbul, Türkiye
cÇukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi, Adana, Türkiye
dAdana Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi, Adana, Türkiye
eEge Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi, İzmir, Türkiye
fEge Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Çocuk Acil Tıp Ünitesi, İzmir, TürkiyeAdres
bİstanbul
[email protected]
Amaç: Bu prospektif, çok merkezli çalışmada amaç 2010-2011 kış sezonunda influenza benzeri semptomlarla
başvuran hastalarda influenza virüs tiplerinin (influenza A, influenza B ve H1N1) dağılımı, klinik özellikleri ve
tedavide oseltamivirin etkinliğinin belirlenmesidir.
Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya Ocak-Mart 2011 tarihlerinde üç farklı merkeze influenza benzeri semptomlarla
başvuran 18 yaş altındaki 300 hasta dahil edildi. İnfluenza sorgulama formu oluşturulan hastaların yaşı, influenza
aşı durumu, başvuru semptomlarının başlangıç ve bitiş tarihleri, komplikasyonların varlığı, antiviral tedavi ve
antiviral tedavi dışındaki kullanılan ilaçlar (antipiretik, antibiyotik vb.), hospitalizasyon durumu, altta yatan kronik
bir hastalık olup olmadığı kaydedildi. Tüm hastalardan influenza virüsleri için nazal sürüntü (swab) örnekleri
alındı. Örneklerden influenza virüs tipleri için "reverse-transcription" polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR)
çalışıldı. Hastaların bir kısmına RT-PCR sonuçları beklenmeden rastgele oseltamivir tedavisi başlandı ve takibe
alındı.
Bulgular: Hastalarda başvuru sırasında en sık görülen semptomlar ateş (%87.3), öksürük (%84.7), burun tıkanıklığı
(%86.3), burun akıntısı (%83.7), boğaz ağrısı (%32), baş ağrısı (%21.3), kas ağrısı (%16.3) idi. Hastaların 45’ine
(%15) mevsimsel influenza aşısı yapılmışken, 255’inin (%85) aşısı yoktu. Hastaların 129’unda (%43) influenza RTPCR pozitif bulundu ve bunların 71’ine oseltamivir başlanmıştı. İnfluenza pozitif grupta yer alan ve oseltamivir
başlanan hastalarda ateş, öksürük, burun tıkanıklığı ve burun akıntısı süresinin istatistiksel olarak daha kısa
olduğu saptandı (p<0.002). Oseltamivir tedavisinin semptomların başlangıcından itibaren ilk 48 saatte
başlanmasının klinik iyileşme üzerinde daha etkili olduğu gösterildi. RT-PCR pozitifliği olan hastalardaki influenza
virüsü tiplerinin dağılımına bakıldığında, 37’sinde (%28.6) H1N1, 44’ünde (%34.1) influenza A, 46’sında (%35.6)
influenza B, 2’sinde (%1.5) miks etken saptandı. Etkenler arasında semptom süresi karşılaştırıldığında influenza
B’de öksürük (p<0.001), burun tıkanıklığı (p<0.05) ve burun akıntısının (p<0.001) diğer etkenlere göre daha uzun
sürdüğü görüldü.
Sonuç: Mevsimsel influenza ve H1N1’in tedavisinde oseltamivir etkili bir ajandır. Ancak tedaviye mümkün olan
en kısa sürede başlanmalı ve başlamak için test sonuçları beklenmemelidir.
Anahtar kelimeler: İnfluenza, çocuk, oseltamivir, semptom süresi
P104
Pine Bay Holiday Resort 17-20 MART 2016 Kuşadası / AYDIN

Benzer belgeler