Schneider Electric`ten

Transkript

Schneider Electric`ten
editör
Tabii ki ve iyi ki, Türkiye’mizde iyi şeyler oluyor! Örneğin; bu yıl 17
- 20 Mart tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen WIN Eurasia
Automation Fuarı, katılımcıların sergilediği yenilikçi ürünler ve
çözümlerle Avrasya’da Endüstri 4.0’ın gelişimine en büyük
katkılardan birini sundu. Fuar süresince gerçekleşen forumlar
ve panellerde de üretim sektöründe geleceğin teknolojileri
ön plandaydı. Bu fuarda Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri
Derneğimiz ENOSAD desteğiyle düzenlenen ve 4 gün boyunca
devam eden “Otomasyon Forumu ile fuarın ikinci günü düzenlene
Endüstri 4.0 Paneli, bizce fuarda zirve yaptı. (Haberin ayrıntıları,
iç sayfalarımızda!)
Şimdi, küresel ölçekte Dördüncü Sanayi Devrimi olarak da kabul
edilen Endüstri 4.0, artık giderek global ekonomiyi baştan aşağıya
etkiliyor ve kelimenin tam anlamıyla her sektörü değiştirmeye
başladı bile. Bu yeni gelişmeyle birlikte, üretim sürecindeki
makine, bilgisayar, sürücü ve kontrol cihazlarının birbiriyle iletişim
kurabilmesi ve insanlardan neredeyse tamamen bağımsız olarak
kendilerini koordine ve optimize edebilmeleri mümkün. Bu gelişme
üretim süresini, maliyeti ve enerji kullanımını azaltırken üretim
kalitesini artırıyor ve “akıllı fabrikaları” sektörün merkezine taşıyor.
Bu gelişme, istesek de istemesek de, etkilerinden
kaçınamayacağımız bir süreç demektir. Bu süreci, kaçınılmaza
teslim olmak yerine, bir fırsat olarak değerlendirmek çok daha
akılcı, kazançlı ve verimli olmaz mı? Dolayısıyla hem firmalar
hem sektörler bazında bu sürece hızla hazır olmamız gerekir
diye düşünüyoruz. Bu noktada, gerek WIN Eurasia Automation
Fuarı kapsamında konuya eğilinmesi hem de ENOSAD’ın
etkinlikleriyle Endüstri 4.0 bağlamında Avrupa’nın bile önünde
gitmesi, her hâlükarda kutlanacak bir olaydır. (Bu arada bir
hatırlatma da yapmak lazım. 11 – 14 Şubat’taki WIN Eurasia
Metalworking Fuarı’nın “Robotik Özel Bölümü”, ENOSAD işbirliği
ile gerçekleşmiş; yapılan organizasyonda yer alan sunumlar,
uygulamalar ve çözüm gösterileri, fuara katılımı yükseltmişti.)
Sözü uzatmayalım. Dikkat çekme noktamız şu: Endüstri 4.0’a
her düzeyde (Firma, Sektör, Üniversite, Meslek, Kişi, Girişimci,
Yatırımcı…) daha yoğun olarak bakmalıyız. Duyurumuz şu:
ENOSAD’ın 2. Uluslararası İleri Endüstriyel Otomasyon Kongre
Ve Sergisi çalışmaları devam ediyor. Çağrımız şu: Herkesi
çalışmalara -katkı ve katılımlarıyla- bekliyoruz. Görüşmek üzere…
Sevgilerimle.
Turan Türkmen
EK­SEN
Ya­y›n­c›­l›k Fu­ar­c›­l›k Ta­n›­t›m Hiz. Ltd. fiti.
Ad›­na im­ti­yaz sa­hi­bi ve So­rum­lu Ya­z› ‹fl­le­ri Mü­dü­rü
Tu­ran Türk­men tu­ran@ek­senltd.com
Ge­nel Ya­yın Yö­net­me­ni: Prof. Dr. Ya€­mur De­niz­han de­niz­han@bo­un.edu.tr
Rek­lam ve Halk­la İlişki­ler Md.: Bir­sen Sal­man bir­sen@ek­senltd.com
Ya­yın Ku­ru­lu:
Prof. Dr. Ab­dül­ka­dir Er­den / At›­l›m Üni­ver­si­te­si Mekatronik Müh.Böl.Bşk.
Prof. Dr. Me­tin Gö­ka­flan / ‹TÜ. Kon­trol Müh. Böl. Bflk.
Prof. Dr. Ga­lip Can­se­ver / Y.T.Ü. Elek­trik Elek­tro­nik Müh. Fak. Dek.
Kurumsal İletişim Uzmanı: Giray Karanlık giray@ek­sen­med­yag­rup.com
Ya­yın Da­nış­man­la­rı:
Prof. Dr. Ali­nur Bü­yü­kak­soy / Geb­ze ‹le­ri Tek. Ens. Rek.
Prof. Dr. Ayşegül Akdoğan Eker / YTÜ Makina Müh. Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Bülent Eker / Namık Kemal Üniversitesi Biyosistem Müh. Böl.
Prof. Dr. Er­sin Tu­lu­nay / OD­TÜ
Prof. Dr. Gök­sel De­mi­rer / OD­TÜ Çev­re Mü­hen­dis­li­€i
Prof. Dr. Gü­ven Ön­bil­gin / 19 Ma­y›s Üni­ver­si­te­si
Prof. Dr. Mü­bec­cel De­mi­rek­ler / OD­TÜ Elk. Elek­tro­nik Müh. Böl.
Prof. Dr. Mu­am­mer Er­mifl / OD­TÜ Elk. Elek­tro­nik Müh. Böl.
Prof. Dr. Muhsin Kılıç / Uludağ Üni­ver­si­te­si
Prof. Dr. Murat Uzam / Melikşah Ü. Müh. Mim. Fak. Elk. Elek­tro­nik Müh. Böl.
Prof. Dr. Sa­vafl Ay­berk / Ko­cae­li Ü. Çev­re Müh. Böl. Bflk.
Prof. Dr. Tun­cel Öz­den / TÜ­B‹­TAK Enst. Ana­liz Lab. Böl. Bflk.
Prof. Dr. U€ur Çel­tek­li­gil / Sa­kar­ya Üni­ver­si­te­si
Prof. Dr. Se­ta Bo­gos­yan / ‹TÜ. Kon­trol Müh. Böl.
Prof. Dr. Yu­suf Tan / Bo­€a­zi­çi Ü. Me­di­cal En­gi­nee­ring
Prof. Dr. Ke­mal Leb­le­bi­ci­o€­lu / OD­TÜ Elk. Elek­tro­nik Müh. Böl.
Doç. Dr. ‹. Hak­k› Çav­dar / Ka­ra­de­niz Tek­nik Ü.
Doç. Dr. Yu­suf A. Us­ka­ner / Öz­çe­lik A.fi.
Prof. Dr. Hakan Yavuz / Ç.Ü. Müh. Mim. Fak. Mak. Müh. Böl.
Yrd. Doç. Dr. Si­bel Ulu­da€ De­mi­rer / Çan­ka­ya Ü. End. Müh. Böl.
Dr. Meh­met Çe­vik / Dal En­gi­nee­ring
Dr. Müh. Ah­met Din­çer / Bosch Rex­roth A.fi.
Sevtap İnan / Sie­mens
M. Halil Başaran / Rock­well Oto­mas­yon
Levent Fadıloğlu / Schnei­der
Cen­giz Me­riç / Hi­pafl
Emin Ol­cay / Ak­bil A.fi.
Çağrı Hekimoğlu / Esit
Gök­tu€ Gür / Schnei­der
H. Cen­giz Ce­lep / En­tek Otomasyon
Ha­san Bas­ri Ka­ya­k›­ran / Emf Motor
‹b­ra­him Er­kan Ye­nel / Norm Ener­ji
‹s­ma­il Obut / Hid­ro­ser
Mahmut Bertan / We­id­mül­ler
Ni­ya­zi Sa­r›­ma­den / Me­del
Oral Av­c› / Pio­mak
Öz­kal Gü­ner / Schnei­der Elec­tric
Se­dat Sa­mi Öme­ro€­lu / E3Tam
Gökhan Yücel / Phoe­nix Con­tact
fiah­nur Aga­ik / GSD
Osman Kutan / ABB
Ta­lat Av­c› / P›­nar Müh.
T. Ha­kan Özer / ‹SOD Yön. Krl. Bflk.
Tun­cay Soy­dafl / Fes­to
Ya­vuz Ço­pur / Pilz
Sırrı Kardeş / Kardeş Elektrik
Tolga Bizel / Mitsubishi Electric
Hakan Aydın / Mitsubishi Electric
Dr. Hüseyin Halıcı / Halıcı Elektronik
Tunç Atıl / HKTM
Tek­nik Edi­tör: Emeç Erçelik editor@ek­sen­med­yag­rup.com
Edi­tör:
Alper Öz editor@ek­sen­med­yag­rup.com
Taluy Denizhan info@ek­sen­med­yag­rup.com
Gra­fik Ta­sa­rım:Ülgen Güneş ulgen@ek­sen­med­yag­rup.com
Şükran Pala sukran@ek­sen­med­yag­rup.com
Esra Satır esra@ek­sen­med­yag­rup.com
Reklam Koordinatörü:Ca­hi­de Av­flar De­mir
ca­hi­de.av­sar@ek­sen­med­yag­rup.com
Halkla İlişkiler
ve Tanıtım:
Onur Narinoğlu onur@ek­sen­med­yag­rup.com
Abo­ne ve Ma­li İşler: Şerife Yılmaz finans@ek­sen­ltd.com
Uluslararası İlişkiler:Hazal Yalçın info@ek­sen­med­yag­rup.com
Tem­sil­ci­lik­le­ri­miz:
Ne­jat Cofl­kun Tel: 00.44.171.377 00 76 ‹N­G‹L­TE­RE in­[email protected]
Me­tin Ya­vuz Tel: 00.49.221.297 22 70 Köln - AL­MAN­YA in­[email protected]
‹z­mir Tem­sil­ci­li­€i: Fatma Boyraz Tel: 0555 575 66 30
Mer­kez: EK­SEN Ya­y›n­c›­l›k Fu­ar­c›­l›k Ta­n›­t›m Hiz. Ltd. fiti.
Mefl­ru­ti­yet Cad. Kıblelizade Sk. Tepe Han No: 1 Kat: 2 D: 7 34440
Be­yo€­lu-‹s­tan­bul / TÜRKİYE
Tel : +90.212.292 01 89 Faks : +90.212.293 32 24
E-ma­il: in­fo@ek­sen­med­yag­rup.com www.ek­sen­med­yag­rup.com
Bas­kı: Doğa Basım
Yıl­lık abo­ne­lik: 120.- TL.
Yıl­lık yurt­dışı abo­ne­lik: 100 Eu­ro
En­düs­tri ve Oto­mas­yon Yay­g›n sü­re­li bir ya­y›n­d›r, Ay­da bir ya­y›n­la­n›r
Der­gi­miz­de yer alan ilan­la­r›n so­rum­lu­lu­€u ilan ve­ren­le­re, ma­ka­le­ler­de­ki
fi­kir­ler ve yo­rum­lar ya­zar­la­r›­na ait­tir.
Tüm hak­la­r› Ek­sen Ya­y›n­c›­l›k’a ait olup, izin­siz kul­la­n›­la­maz ve ya­y›n­la­na­maz.
Ek­sen Ya­y›n­c›­l›k; ba­s›n ve ya­y›n­c›­l›k il­ke­le­ri­ne uy­ma­y› ta­ah­hüt eder.
ENDÜSTRİ OTOMASYON DERGİSİ
ENDÜSTRİYEL OTOMASYON
SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
ÜYESİDİR.
65
ÜRÜN ve UYGULAMALAR
■
80
Hızlı, Güvenli Ve Yüksek Verimli Otomasyon
MITSUBISHI ELECTRIC
ABB kablosuz ev otomasyonu çözümü
sunuyor
ABB
■
Yüksek Sıcaklıklarda ve Yüksek
Rakımlarda Yumuşak Yolverici Kullanımı
ABB
Dünyanın 185 mm2 Kesitli İlk
Yüksek Akım Yay Sıkıştırmalı Klemensi
WAGO
■
■
■ Genel mimari model - Demiryolu sektörü
için standart otomasyon çözümleri
PILZ
ÜRÜNLER
■ ABB
■ BECKHOFF
ABB, PointGrab’in varlık analiz sensörleriyle
bina otomasyonunun geleceğini sunuyor.
TwinCAT IoT: Buluta giden hızlı,
standartlaştırılmış rota
■ NETES MÜHENDİSLİK
Fluke 120B Serisi Endüstriyel ScopeMeter®
El Tipi Osiloskoplar
■ SCHNEIDER
■ SCHUNK
SCHUNK PGN-plus Permanent: Parça Tutucu
Alanında Yeni bir Kalite
10
■ BOSCH
REXROTH
Otomasyonda Endüstri 4.0 dönüşümü
başlıyor…
Bosch Rexroth’tan IPC tabanlı yeni bir
kontrol sistemi: ‘IndraMotion MLC’
TEKNOLOJİDE YENİLİKLER
Yapay Görme ile Çelik Levhaların
Optimal Denetimi
■
14
104
DOSYA
■ Otomotiv
HABERLER
Sektörü, Son 8 Yılın Zirvesinde!
■ Enosad,
■ Otomotiv
Sektörü’nün Resmi
Değerlendirmesi
■ Ototmotiv
Perspektifi
Sektörü’nün Gelecek
“ Otomasyon Forumu” ve
“Endüstri 4.0 Paneli” İle, Wın Eurasıa
Automatıon Fuarı’nda Zirve Yaptı!
■ General
Electric ve GÜRİŞ’ten
Türkiye’nin Rüzgâr Enerjisi İhtiyacını
Karşılayacak Güçlü İşbirliği
Schneider Electric’ten “hız kontrol
cihazı”: Altivar 320
■ BR
OTOMASYON
Multi-touch özellikli Panel PC 900:
B&R’dan yeni bir amiral gemisi
■ PILZ
PSENopt Advanced Serisi ile
Emniyetli ve Esnek Üretim İmkânı
■ Mitsubishi
Electric ve Taisei
Corporation’ın güç birliğiyle
Bir Üstün Teknoloji ve Mühendislik
Harikası: Marmaray
■ ABB,
ana dağıtım panosu System
pro E Power’ı tanıttı.
■ Otomasyon
Toplantısı
Devinin Motivasyon
TEKNOLOJİDE YENİLİKLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
10
TEKNOLOJİDE YENİLİKLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
11
TEKNOLOJİDE YENİLİKLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
12
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
OTOMOTİV
SEKTÖRÜ, SON 8
YILIN ZİRVESİNDE!
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliğinden (OİB) yapılan
yazılı açıklamaya göre, otomotiv endüstrisi, liderliğini
sürdürdüğü şubat ayında, genel ihracat artışını katladı. Türkiye ihracatının yüzde 3 artış ile 10 milyar 790 milyon dolar
olduğu şubat ayında, otomotiv endüstrisi yüzde 17 artışla 1
milyar 985 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi.
Otomotiv endüstrisi, böylece hem küresel krizin yaşandığı
2008 yılından bu yana en yüksek şubat ayı ihracat rakamına
hem de Türkiye ihracatından son yıllarda aldığı en yüksek
pay olan yüzde 18,4 seviyesine ulaştı.
OİB Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Sabuncu, şubat ayı
ihracat rakamlarını değerlendirirken, son yılların en iyi şubat
ayı performansını sergilediklerine dikkati çekti. Sabuncu, en
büyük pazar olan AB ülkelerinin sektör ihracatından aldığı
payda bugüne kadarki en yüksek oran olan yüzde 81’e
ulaşıldığını belirterek, şunları kaydetti: ‘İhracatın en çok
yapıldığı Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya ve İspanya
gibi gelişmiş ülkelere yüzde 48’e varan oranlarda artış
kaydedildi. Almanya’ya yönelik ihracat artışında, bu ülkeye
yönelik yan sanayi ihracatının yüzde 9, binek otomobiller
ihracatının yüzde 26 ve otobüs-midibüs-minibüs ihracatının
yüzde 41 artması etkili oldu.”
Sektöre dair ilk verimiz, Milliyet Gazetesi’nin Mart 2016
tarihli ve “Otomotivde 8 yıldır böylesi görülmedi!” başlıklı
haberi. Haberin devamında ise, “Otomotiv sektörü yüzde
17 artış ve 1 milyar 985 milyon dolar dış satım ile 2008
yılından bu yana en yüksek şubat ayı ihracat rakamına
ulaştı. OİB Yönetim Kurulu Başkanı Sabuncu ‘İhracatın en
çok yapıldığı Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya ve
14
İspanya gibi gelişmiş ülkelere yüzde 48’e varan oranlarda
artış kaydedildi’ dedi.
Türkiye ihracatının lokomotifi konumundaki otomotiv
endüstrisi, yüzde 17 artış ve 1 milyar 985 milyon dolar dış
satım ile 2008 yılından bu yana en yüksek şubat ayı ihracat
rakamına ulaştı.
Sabuncu, sektörün yıl sonunda 23 milyar dolar ihracat
hedeflediğini hatırlattı. Şubat ayı verilerine göre, ürün grubu bazında da ihracatta yüzde 36’yı bulan artışlar yaşandı.
Sektör ihracatından yüzde 38 pay alan otomotiv yan sanayi,
yüzde 11 artışla 761 milyon dolar ihracata imza attı. Yüzde
29 paya sahip binek otomobiller ise yüzde 3 artışla 583 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi.
Yüzde 23 paya sahip eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar
ihracatı yüzde 36 gibi yüksek bir artışla 467 milyon dolar,
otobüs-minibüs-midibüs ihracatı da yüzde 32 artarak 127
milyon dolar oldu.
Türkiye otomotiv endüstrisinin en büyük pazarı olan
Almanya’ya artış, ocak ayının ardından şubatta da yükselerek sürdü. Almanya’ya ihracat yüzde 32 artışla 339 milyon
dolar olurken, diğer en büyük pazarlardan Birleşik Krallık’a
yüzde 5 artışla 236 milyon dolar, Fransa’ya yüzde 11 artışla
215 milyon dolar, İtalya’ya yüzde 48 artışla 195 milyon
dolar, İspanya’ya yüzde 12 artışla 125 milyon dolar ihracat
gerçekleştirildi.
Hedef pazarlardan Hollanda’ya ihracat artışı yüzde 172 gibi
oldukça yüksek bir orana ulaşırken, Belçika’ya ihracatta ise
yüzde 15, Rusya’ya da yüzde 33’lük düşüş yaşandı.
Ülke grubu bazında endüstrinin en büyük pazarı olan
AB ülkelerinde, şubat ayı itibarıyla bugüne kadar alınan
15
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
Araç toplam pazarı 52.825 adet oldu. 55.331 adet olan 2015
yılı Şubat ayı otomobil ve hafif ticari araç pazar toplamına
göre satışlar %4,53 oranında küçüldü. Otomobil ve hafif ticari araç pazarı, 10 yıllık Şubat ayı ortalama satışlara göre
%32,98 artış gösterdi.
Türkiye Otomotiv pazarında, 2016 yılı ilk iki aylık dönemde
otomobil satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre %2,1
azalarak 63.946 adete geriledi. Geçen sene aynı dönemde
65.351 adet satış gerçekleşmişti. 2016 yılı Şubat ayı Otomobil Satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %0,56 azalarak
40.588 adete geriledi. Geçen sene Şubat ayında 40.817 adet
satış gerçekleşmişti. Otomobil pazarı, 10 yıllık Şubat ayı ortalama satışlara göre %49,51 artış gösterdi.
Türkiye Otomotiv pazarında, hafif ticari araç pazarı 2016
yılı Ocak-Şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine
göre %12,34 oranında azalarak 21.592 adet seviyesinde
gerçekleşti. Geçen sene aynı dönemde 24.631 adet satışa
ulaşılmıştı. Hafif Ticari Araç Pazarı 2016 yılı Şubat ayında
geçen yılın aynı ayına göre %15,69 oranında azalarak 12.237
adet seviyesinde gerçekleşti. Geçen sene Şubat ayında
14.514 adet satış gerçekleşmişti. Hafif ticari araç pazarı, 10
yıllık Şubat ayı ortalama satışlara göre %2,70 azaldı.
en yüksek paya ulaşıldı. Şubat ayında yüzde 81’lik paya
ulaşan AB ülkelerine ihracat, yüzde 21 artışla 1 milyar 605
milyon dolar olarak gerçekleşti. Sektörün ikinci en büyük
pazarı Ortadoğu ülkelerine de yüzde 27 artışla 110 milyon
dolar ihracat yapıldı. Yılın ikinci ayında alternatif pazarlar
arasındaki Amerika ülkelerine yüzde 13, Afrika ülkelerine
yüzde 15 düşüş yaşandı” deniliyor.
İkinci adımda, sektörün önde gelen yapılanmalarından
olan Otomoiv Distribütörleri Derneği’nin sitesinde yer
alan Şubat 2016 tarihli “Türkiye Otomotiv Pazarı Sektörel
Değerlendirme”sine bakıyoruz.
Değerlendirmeye göre, Türkiye Otomotiv Sektörü 2016 yılı
Ocak-Şubat döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre
toplam pazar %7,5 azalarak 87 bin 963 adet, üretim %3,2
artarak 218 bin 280 adet ve ihracat %4,8 artarak 167 bin
482 bin adet oldu. İhracat değeri ise %2 oranında artarak 3
milyar 575 milyon dolar seviyesine ulaştı.
Türkiye Otomotiv Sektörü 2016 yılı Şubat ayında, geçen
16
yılın aynı ayına göre toplam pazar %7,4 azalarak 54 bin 223
adete, üretim %10,7 artarak 120 bin 691 adete ve ihracat
%22,4 artarak 98 bin 682 bin adete ulaştı. İhracat değeri ise
%16 oranında artarak 2 milyar 27 milyon dolar seviyesine
ulaştı.
Türkiye Otomotiv toplam pazarı (otomobil, hafif ticari araç ve
ağır ticari araç) 2016 yılı Ocak-Şubat döneminde bir önceki
yılın aynı dönemine göre %7,51 azalarak 87.963 adet oldu.
Geçen sene aynı dönemde 95.109 adet satış gerçekleşmişti.
2016 yılı Şubat ayı toplam pazarı 54.223 adet oldu. 58.533
adet olan 2015 yılı Şubat ayı toplam pazar satışlarına göre
%7,36 oranında küçüldü.
Türkiye Otomotiv Pazarı, 10 yıllık Şubat ayı ortalama
satışlara göre ise %28,32 arttı.
Türkiye Otomotiv pazarında 2016 yılı ilk iki aylık dönemde
otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı 85.538 adet olarak
gerçekleşti. 89.946 adet olan 2015 yılı aynı dönemi otomobil ve hafif ticari araç pazar toplamına göre satışlar %4,90
oranında azaldı. 2016 yılı Şubat ayı Otomobil ve Hafif Ticari
Türkiye Otomotiv pazarında, ağır ticari araç pazarı 2016
Ocak-Şubat döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre
%53,03 azalarak 2.425 adet oldu. 2015 yılı aynı döneminde
5.163 adet satış gerçekleşmişti. Ağır ticari araç pazarı 2016
Şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre %56,34 azalarak
1.398 adet oldu. 2015 yılı Şubat ayında 3.202 adet satış
gerçekleşmişti.
2016 yılı Şubat sonu otomobil pazarı motor hacmine göre
incelendiğinde, en yüksek paya %96,2 oranıyla yine 1600cc
altındaki otomobiller 61.518 adet ile sahip oldu. Ardından
%2,93 pay ile 1600-2000cc aralığındaki otomobiller ve
%0,86 pay ile 2000cc üstü otomobiller yer aldı. 2015 yılı
aynı döneme göre, 1600cc altındaki otomobil satışlarında
%1,52 ve 1600-2000cc aralığında motor hacmine sahip
otomobil satışlarında %17,99 azalış görülürken, 2000cc
üstü otomobillerde %0,55 artış görüldü. 2016 yılı iki aylık
döneminde 85kW altı 1 adet ve 121kW üstü 3 adet elektrikli
otomobil satışı gerçekleşti.
2016 yılı Şubat sonu otomobil pazarı ortalama emisyon
değerlerine göre incelendiğinde, en yüksek paya %46,25
oranıyla 100-120 gr/km arasındaki otomobiller (29.577
adet) ve ardından yine %24,78 pay ile 120-140 gr/km
arasındaki otomobiller (15.846 adet ) sahip oldu.
2016 yılı Şubat sonu dizel otomobil satışları geçen yılın
aynı dönemine göre %1,29 oranında azaldı. 2016 yılı Şubat
sonu otomobil satış adetleri, 2015 yılı aynı dönemi ile
kıyaslandığında, dizel payı %61,90’dan %62,41’e (39.910
adet) yükseldi.
2016 yılı Şubat sonu otomatik şanzımanlı otomobil satış
adetleri 2015 yılı aynı döneme göre %19,80 arttı. 2016
yılı Şubat sonu otomobil satış adetleri geçen yılın aynı
dönemi ile kıyaslandığında, otomatik şanzımanlı otomobil
satışlarının payı %44,99’dan %55,05’e (35.202 adet) yükseldi.
2016 yılı Şubat sonu otomobil pazarı segmentinin
%80,12’sini yine vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerinde yer alan araçlar oluşturdu. Segmentlere göre
değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine %49,59 pay
alan C (31.709 adet) segmenti ve ardından %30,02 pay ile B
(19.196 adet) segmenti ulaştı.
2016 yılı Şubat sonu otomobil pazarı kasa tiplerine göre
değerlendirildiğinde, en çok tercih edilen gövde tipi yine
Sedan otomobiller (%47,69 pay, 30.494 adet) oldu. Sedan
otomobilleri, %30,43 pay ve 19.456 adet satış ile H/B ve
%16,15 pay ve 10.328 adet satış ile SUV otomobiller takip
etti.
2016 yılı Şubat sonu Hafif Ticari Araç Pazarı gövde tipine
göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine %68,67
pay ile Van (14.827 adet), ardından %12,40 pay ile Kamyonet (2.678 adet), %11,36 pay ile Minibüs (2.453 adet) ve
%7,57 pay ile Pick-up (1.634 adet) yer aldı.
TÜİK verilerine göre, 2015 yılında Türkiye 2. el araçları toplam pazarı %13,4 artarak 6 milyon 360 bin adet ile yeniden
el değiştirdi. 2014 yılı aynı dönemde 5 milyon 610 bin adet
17
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
örleri Derneği (ODD), Otomotiv Sanayii Derneği (OSD),
Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD), Otomotiv
Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) ve bu derneklerin üyelerinin destekleriyle ERA Research & Consultancy tarafından
gerçekleştirilmiş.
Araştırmanın “Genel” değerlendirme
verileri şöyle:
olarak gerçekleşmişti.
2015 yılında toplam otomobil ve ticari araç 2.el pazar %13,2
artarak 5.814.936 adete ulaştı. Otomobil pazarı %75,6 pay
ve 4.396.961 adet ile ilk sırada yer aldı. Otomobil pazarını
%17,8 pay ve 1.033.050 adet ile kamyonet pazarı izledi.
• Vergilerin önemi giderek artıyor. Hurda araç programı ve
çevre dostu araçlar da önem kazanıyor.
• Yöneticilerin %88’lik bir kısmı pazarın büyüyeceğini
öngörüyor, ancak büyümenin yavaşlaması bekleniyor.
• Vergi yükleri otomotiv sektörünün büyümesinde %13’lük
bir farkla en önemli konu.
• Katılımcıların %63’ü BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan,
Çin) otomotiv üreticilerinin Avrupa pazarına girmesini ve bu
yatırımların kısa sürede gerçekleşmesini bekliyor.
• Doğu Avrupa ülkelerinin puan kaybetmesi Türkiye’ye
büyüme fırsatı olarak yansımadı.
• Türkiye otomotiv sektöründe, önümüzdeki 5 yıl için yeni
yatırım beklentisi önemli oranda azaldı.
• Yatırım ortamının iyileştirilmesi ve iç pazarın büyümesi,
yeni bir yatırım gelmesi için en önemli koşullar.
Araştırmanın “Pazar”a ilişkin değerlendirme verileri,
araştırmaya katılanlar nezdinde, aşağıdaki gibi:
ODD
İlginçtir, anlaşılan Otomtotiv Sektörü’ne ilişkin bu olumlu değerlendirme yaklaşımı, geçen yıldan beri sürüyor.
Örneğin bu pozitif yaklaşımı, Otomotiv Sanayii Derneği sitesinde bulunan KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri
Araştırması “Türkiye Otomotiv Sektöründe Yeni Stratejik
Yatırım Hedefleri 2015” araştırmasında da görüyoruz.
Araştırma, KPMG Türkiye yönetiminde Otomotiv Distribüt-
18
• Pazar tarafında vergiler, milli gelir artış hızı ve kriz
sonrası Avrupa’nın geleceği bu sene de en önemli konular arasında.
• Pazardaki başarının %25 oranında fiyat ve satış
teşviklerine bağlı olduğuna inanılıyor. Finansal hizmetler
de buna dahil edilirse toplam oran %47’de seyrediyor.
• Yöneticilerin çoğunluğu kâr merkezlerinde kârlılıkların
azalmasını bekliyor.
• Müşteri memnuniyetinin yolu, müşterinin ihtiyaçlarına
özel satış, servis ve yan hizmetlerinden geçiyor.
• Güvenlik özellikleri alım kararlarında önem kazanarak
yakıt verimliliğinden sonra ikinci sıraya yerleşti.
• Servis ve yedek parçanın yanında iletişim üçüncü en
önemli satış sonrası hizmet konusu.
• Katılımcıların %86’sı oto kiralama sektöründeki
büyümenin, otomotiv pazarının en az %10 üzerinde
gerçekleşmesini bekliyor.
OYDER
• “Kârlılığın alınan riskleri karşılamaması” ve
“Sağlayıcılar ile ilişkilerdeki eşitsizlik”, büyük bir farkla
yetkili satıcılık mesleğinin en önemli konuları.
• “Sektör hakkındaki hükümet politikaları” ve “Ekonomik
çalkantılar ve istikrarsızlık”, mesleği etkileyen en önemli
dış faktörler.
• Yetkili satıcılar 5 yıl içinde ”MTV (Motorlu Taşıtlar
Vergisi) sisteminin emisyona bağlı olarak değişmesini”
bekliyor.
• 4 yetkili satıcıdan 3’ü “Araç alımının halen sınıf
tanımında sosyal bir etkisi” olduğuna inanıyor.
• Yetkili satıcıların önümüzdeki 5 yıllık süreçte “profesyonel olarak kullanılmış araç (2.el) satış organizasyonu”
kurmaları bekleniyor.
Araştırmanın
“Sanayi”ye
ilişkin
değerlendirme verileri ise şöyle:
OSD
• Üreticiler önümüzdeki 5 yılda üretimin artacağından
%100 emin.
• Kapasite artışı beklentisinde daha düşük seviyeye
doğru bir eğilim var.
• Türkiye’ye yeni bir yatırım gelmesinin önündeki engellerin başında bu sene, çok büyük bir artışla iç pazarın
yetersizliği geliyor.
• Gelişmekte olan pazar ülkeleri ile ikili anlaşmaların
önemi artıyor.
• Ar-Ge ve ürün geliştirme faaliyetlerine verilen önem
halihazırda çok yüksek bir seviyedeyken daha da önem
kazandı.
• Yeni araç projelerinde tedarik sanayisi ile ortak
tasarımda en önemli konu olan Ar-Ge ve test altyapısının
kurulmasına verilen önem daha da arttı.
TAYSAD
• Ar-Ge bu sene de tedarik sanayisinin öncelikli konusu.
Tedarik zinciri yönetimine gösterilen ilgi ise düşüyor.
• Elektrikli/elektronik araç teknolojileri bu sene en olumlu stratejik yatırım alanı olarak değerlendiriliyor.
• Yeni küresel yatırımlar için teşvik ve yatırım ortamının
iyileştirilmesinin yanında Ar-Ge işbirliği ihtiyacının da
altı çiziliyor.
• Rusya %14’lük bir düşüşe rağmen ilk sıradaki yerini
korurken Çin arayı kapatmaya başladı. Doğu Avrupa ülkelerine ilgi ise yeniden artıyor.
• Rusya’ya yatırım planları gerilerken Çin, Doğu Avrupa,
Almanya ve Hindistan önem kazanıyor.
Araştırmada, “Türkiye’ye önümüzdeki 5 yıllık süre içinde
yeni bir yatırım gelmesini (şu an Türkiye’de üretim yapmayan bir otomobil/hafif ticari araç üreticisinin gelmesini) bekliyor musunuz?” sorusuna verilen cevaplara göre;
Türkiye otomotiv sektörü yöneticilerinin %61’i geçen
19
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
üç yıl içinde %15 gerilemiş durumda. Çin’den yeni
yatırım gelmesini bekleyenlerin oranı da düşüş gösteriyor; 2013’teki %28 seviyesinden %21’e geriledi. Bu
doğrultuda, Avrupa ve Çin’den yatırım gelmeyeceğini
düşünen katılımcıların diğer bölgelerden de yatırım
beklemediğini söylemek mümkün.
Araştırmada, Türkiye otomotiv sektörü yöneticilerine
önümüzdeki 5 yıl içerisinde Türkiye’ye yeni yatırım gelmesi için hangi gelişmelerin önem taşıdığını sorulduğunda,
%81 ile “Yatırım ortamının iyileştirilmesi” birinci, %74
ile “İç pazarın büyümesi” ikinci, %47 ile “Bölgedeki jeopolitik risklerin azalması” üçüncü sırada belirtilmiş.
Bu sonucun değerlendirmesi ise şöyle: “Şu bilinen bir
gerçek ki, Türkiye’de halihazırda yatırım yapmış olan
üreticiler, yatırımlarını artırıyorlar. Ancak yeni otomotiv
üreticilerinin planları konuşulmuyor. Yatırım ortamının
iyileştirilmesi sadece teşvik anlamına gelmeyip bunun
dışında vergi kanunlarından hukuki düzenlemelere, lojistik ve altyapıdan rekabet kurallarına kadar birçok unsuru
barındırmaktadır.”
Araştırmada, “Önümüzdeki beş yıllık süreçte, Türkiye
otomotiv pazarında başarılı olmak için hangi konular
önem kazanacaktır?” sorusuna verilen cevaplara göre;
üç senedir fiyatlandırma ve satış teşvikleri ilk sırada yer
alıyor. Finansal hizmetler biraz daha önem kazanarak
%22 ile ikinci sıraya çıkarken, geçen sene %20 ile ikinci sırada yer alan yeni ürün geliştirme konusu %6 azalarak gündemin gerilerine düşmüş görünüyor. Aynı zamanda ürün kalitesinin iyileştirilmesi de %6’lık bir artış
göstermiş. Bir önceki sene bayi ağının genişliği/kalitesi
değer kaybetmişken, bu sene yeniden önem kazanıp
%14’e çıktığını görülüyor. En sabit trendi ise pazarlama
faaliyetlerinde gözlemleyebiliyor. Bu konunun ikinci kez
gerileme gösterdiğini de söylemek mümkün.
sene Türkiye’ye beş yıl içinde yeni bir yatırım gelmesini
bekliyorken, bu sene bu oran %55’e gerilemiş görünüyor. Yatırım beklemediğini belirten katılımcıların oranı
2013’te %23 iken bu yıl oranın %42’ye çıkmış olması
dikkat çekici bir gelişme.
Diğer taraftan, çoğunluk (%28) halen yatırımın
Avrupa’dan geleceğine inanıyorsa da bu beklenti
20
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
OTOMOTİV SEKTÖRÜ’NÜN
RESMİ DEĞERLENDİRMESİ
Bu çerçevedeki en kapsamlı ve yeni veriler, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Otomotiv Sektörü
Raporu 2015/2” çalışmasında görülüyor. Rapora göre,
“Türkiye’de otomotiv sanayinin güçlü sermaye yapısı,
yabancı ortaklıklar, güçlü yan sanayinin varlığı, nitelikli işgücü, coğrafi konum, esnek üretim yapabilme
yeteneği, kalite sisteminin sağlanmış olması rekabet açısından sektörün güçlü yanlarını oluştururken;
düşük kapasite kullanım oranından kaynaklanan yüksek üretim maliyeti, dış pazarlarda yaşanan sorunlar,
ana - yan sanayi ilişkilerinin yetersizliği ve yeterli
sinerji yaratılamaması gibi unsurlar sektörün zayıf
yönlerini oluşturmaktadır.
Günümüzde otomotiv sektöründe uluslararası boyutta çok ciddi bir rekabet yaşanmaktadır. Geçmişte
ağırlıklı olarak fiyat rekabeti söz konusu iken, günümüzde fiyatla beraber kalite, ürün çeşitliliği ve
geleceğe yatırım rekabet açısından önemli unsurlar
halini almıştır. Özellikle doymuş pazarlarda, satışları
müşteri tercihleri belirlemekte ve dolayısıyla ürün
geliştirme, marka ve model yaratabilme gibi unsurlar önem kazanmaktadır. Bu kapsamda Ar-Ge
harcamaları önem kazanmakta ve bu harcamaların
önemli bir kısmı çevre normlarına uyum, alternatif
24
yakıt kullanımı, yakıt tasarrufu, güvenlik, hafiflik gibi
alanlara ayrılmaktadır.
Otomotiv sanayinde yaşanan büyük rekabet sonucunda azalan kâr oranları, Ar-Ge harcamalarının artması
ve yeni teknoloji kullanımına yönelik yüksek yatırım
gerekliliği nedeniyle, şirketler arası birleşme yoluyla
güç birlikteliklerde artış görülmektedir.
Bugün gelinen noktada, üretim ve pazarlama
alanlarında küresel entegrasyon büyük oranda
tamamlanmıştır. Otomotiv sektörü, üretimde kalite yönetimi ve verimlilikteki yetkinliğini, küresel ve
gelişmiş pazarlara yaptığı ihracat ile kanıtlamıştır.
Otomotiv sektöründe gerek ithalat anlamında gerekse ihracat anlamında birçok ürün dış ticarette yer
almaktadır. Bu sektörde ithalat ve ihracat dengesi oldukça önemlidir. İthal ve ihraç edilen mamullerin mali
yükü oldukça fazladır. Bu yükün dengede tutulması
ülke ekonomisi için oldukça önemlidir. Otomotiv sektörü piyasadaki değişimlerden çok hızlı etkilenmektedir. Bu nedenle yıldan yıla bu sektörde dalgalanmaların
fazla oluşu son derece normal karşılanmaktadır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
Diğer taraftan, otomotiv sanayisinde teknolojinin
gelişim gösterdiği elektrikli araçlar konusu da üzerinde stratejik planlar yapılması gereken bir konudur.
Hem çevreye duyarlı olması hem de yakıt maliyetini
azaltması bakımından otomotiv sektörünün elektrikli araçlara doğru yöneleceği tahmin edilmektedir. Özellikle, binek araçlarının yüksek miktarda karbon salınımlarına neden olduğu düşünülürse, Kyoto
Protokolünün getirdiği yükümlülükler konusunda
hassas davranan ülkeler açısından bu konu önem
taşımaktadır. Bu doğrultuda, birçok ülke bu araçlara
yönelik satın alma vergisinde indirim ve yol vergisinden muafiyet başta olmak üzere çeşitli teşvikler uygulamaya başlamıştır.
Bu noktada, ülkemizde bu yeni teknolojiye sahip
araçların teşviki konusunda da çalışmalara başlanmış,
ilk etapta ülkemizde motorlu araç satın alımlarında
uygulanan ÖTV’de indirime gidilmiştir. Bu çerçevede, Bakanlar Kurulu’nun 2011/1435 sayılı kararı ile
değiştirilen ÖTV uygulamasına göre; sade elektrikli
otomobiller motor güçlerine göre sınıflandırılmış ve
en düşük yüzde 3 ile en fazla yüzde 15 olmak üzere bir
ÖTV uygulanmıştır. Bu uygulamanın elektrikli araçlara
olan rağbeti artıracağı öngörülmektedir.
Türkiye otomotiv sektöründe uygulanan üretim
yöntem ve teknolojileri, uluslararası düzeyde ana
firmaların kullandıkları yöntem ve teknolojilerle
eşdeğerdedir. Dünyada zamanla kendini göstermeyi
başaran Türk otomotiv sektörü, gelişimini devam ettirebilmek için verimlilik, üretim, ihracat gibi birçok
yönden öne geçmek zorundadır. Bu konuda dünyada
hızla gelişen teknolojilerin yakından takip edilmesi, ana ve yan sanayi arasında işbirliği, teşvikler,
yatırımların arttırılması gibi birçok unsur ön plana
çıkmaktadır. Olumsuzlukların giderilmesi için gerekli önlemlerin alınması, sektörün daha da genişleyip
güçlenmesini sağlayacaktır.
Otomotiv sektörü bugün olduğu gibi gelecekte de
Türk ekonomisi için hayati önem taşıyan konumunu
koruyacaktır. Vergi gelirlerine, istihdama ve ödemeler
dengesine çok büyük katkılar yapan bu sektörün daha
da gelişip uluslararası rekabet gücünü artırması, Türkiye ekonomisinin büyümesi açısından büyük önem
taşımaktadır.
Bu rapor kapsamında, otomotiv sektörünün dünya
ekonomisi ve ülkemizdeki durumu, üretim ve istihdam yapısı, dış ticareti, bölgesel ve kümelenme
yapısı, diğer sektörlerle etkileşimi, Ar-Ge ve yatırım
politikaları, gelecekteki stratejisi ve projeksiyonları
değerlendirilmiştir.
Sektörün Genel Durumu: Otomotiv sektörü, dünyanın
en büyük yatırımlarının gerçekleştiği sektörlerden
birisidir. Sektörde, Ar-Ge ve üretim kapsamında 85
Milyar Euro’luk yatırım harcaması gerçekleştirilmekte
ve yatırım yapılan ülkelerde 433 Milyar Euro’nun üzerinde vergi geliri sağlanmaktadır. Otomotiv sektörünün
2 Trilyon Euro civarında cirosu bulunmaktadır. Bu
veri, dünyada ilk sıralarda yer alan sayılı büyüklükteki ülkelerin ekonomisine karşılık gelmektedir. Diğer
bir ifadeyle, eğer otomotiv sektörü bir ülke olsaydı,
bu ülke dünyanın altıncı büyük ekonomisi olacaktı.
Dünya ekonomisi ölçeğinde bu kadar büyük bir paya
sahip olan sektör 8 milyondan fazla doğrudan istihdama sahiptir. Bu rakam dünya imalat sektörü
istihdamının yüzde 5’inden daha fazladır. Dünya otomotiv sektöründe dolaylı istihdam ile birlikte 50 milyondan daha fazla kişinin istihdam edildiği tahmin
edilmektedir.
Dünya otomotiv sanayisinde küresel ölçekte 20
civarında ülkede faaliyet gösteren yaklaşık olarak
50 adet motorlu taşıt üreticisi firma bulunmaktadır.
Üretim genel olarak otomobil ve ticari araç olarak
sınıflandırılmaktadır. Sanayide yapılan üretimin yüzde
90 gibi büyük çoğunluğunu otomobil ve kamyonetlerden oluşan hafif araçlar sınıfı oluşturmaktadır.
Üretim adetleri otomobil sınıfına göre nispeten az
olan diğer araç sınıfları (minibüs, midibüs, otobüs,
kamyon, çekici vb.) ise istatistiklerde ticari araç-
25
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
lar olarak anılmaktadır. Dünyada 2014 yılında motorlu araç üretimi, bir önceki yıla göre %3,9 artarak
1.170.445 adet gerçekleşmiştir.
Sektörün Türkiye’deki Genel Durumu: Türkiye’de
otomotiv sektörü 1960’lı yıllardan itibaren önemli
gelişmeler kaydetmiştir. Sektör, 1990’lı yıllarda ihracata yönelik rekabetçi bir nitelik kazanmış ve 1990’lı
yılların sonlarına doğru Türkiye’de dünyanın önde
gelen otomotiv firmalarının Türk ortaklarla kurdukları
tesislerle birlikte önemli bir konum elde ederek
bunlardan bazıları ortak oldukları yabancı otomotiv
firmalarının ihracat üssü haline gelmiştir.
İhracatta yaşanan bu büyüme, önde gelen üreticilerin Türkiye’deki tesisleri küresel üretim planlarına
dâhil etmesiyle ortaya çıkmıştır. Küresel ve bölgesel satış amacıyla her geçen gün daha çok sayıda
model Türkiye’de üretilirken, Türkiye’de üretilmeyen
diğer araçlar ise ithal edilmektedir. Türkiye’nin bu
şekilde küresel üretim planlamasına dâhil olması, AB
ile yapılan ve 1996’dan beri yürürlükte olan Gümrük
Birliği ile mümkün olmuştur.
Bugün
26
gelinen
noktada,
üretim
ve
pazarlama
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
alanlarında küresel entegrasyon büyük oranda
tamamlanmıştır. Otomotiv sektörü, üretimde kalite yönetimi ve verimlilikteki yetkinliğini, küresel ve
gelişmiş pazarlara yaptığı ihracat ile kanıtlamıştır. Türkiye
otomotiv sektöründe uygulanan üretim yöntem ve teknolojileri, uluslararası düzeyde ana
firmaların kullandıkları yöntem
ve teknolojilerle eşdeğerdedir.
Sektördeki Üretim Eğilimleri
ve Üretilen Başlıca Ürünler:
Dünya otomotiv sanayisinin
başlangıcından 1970’li yıllara
kadar süren, ‘ölçek ekonomisi’
ilkesine dayalı, esnek olmayan bant tipi üretim teknolojisi, model değişim süresinin
uzun olması ve çalışanlara
sorumluluk bilinci verilmeyişi
gibi önemli sakıncaları beraberinde getirmiştir. 1970’li
yıllarda Japonya tarafından
başlatılan yalın üretim otomotiv
sanayisinde önemli bir devrim
olmuştur. Yalın üretim anlayışı
‘ekonomiklik’ anlayışı ile atölye
tipi üretimin ‘esneklik’ anlayışını birleştirmiştir. Bu
anlayışın beraberinde getirdiği, sürekli iyileştirme,
tam zamanında üretim gibi uygulamalar bir yandan
yaratıcılığı ve çalışanların işletmeye olan bağlılığını
arttırmış, diğer taraftan da üretim maliyetlerinde
tasarruf yapılmasına imkân sağlamıştır.
Türkiye’de de üretim için işbirliği yapılan küresel firmalarla Türkiye’deki ortakları arasındaki yoğun entegrasyonun gerçekleşmesi ‘ihracata yönelik rekabetçi
bir sanayi niteliği’ sürecini başlatmış ve geliştirmiştir.
Bu nedenle otomotiv sanayinde uygulanan üretim
yöntem ve teknolojileri, uluslararası düzeyde ve
ana firmaların kullandıkları yöntem ve teknolojilerle
eşdeğerdir. Ayrıca özellikle son yıllarda gelişen Ar-Ge
olanak ve kapasitesi ile Türkiye’deki otomotiv sanayi
de, üretim yöntemleri ve ürün teknolojisini geliştirme
çabalarını arttırmaktadır.
Otomotiv sektörü genel olarak, karayolu taşıt
araçları (binek otomobil, otobüs, minibüs, midibüs,
çekici, kamyon, traktör vb.) ve bu araçların üreti-
minde kullanılan parçaları imal eden bir sanayi dalı
olarak tanımlanmaktadır. Otomotiv sektörü, tüm
sanayileşmiş ülkelerde ekonominin lokomotifi olarak
kabul edilmektedir. Bunun sebebi, diğer sanayi dalları
ve ekonominin diğer sektörleri ile çok yakından ilişkili
olmasıdır. Bu sektörde meydana gelen değişmeler
ekonomiyi önemli derecede etkilemektedir.
Otomotiv sanayinde ana sanayi olarak adlandırılan
motorlu taşıt aracı üreticileri ile yan sanayi olarak
adlandırılan aksam, parça ve sitem üreticileri arasında
karşılıklı bağımlılık vardır. Uzun vadeli, şeffaf ve
karşılıklı güvene dayalı ilişkilerin temelini oluşturan
bu bağımlılık gelecekte sadece üretimde değil tasarım
alanın da geliştirilmek zorundadır. Özellikle sanayinin
toplam rekabet gücünü geliştirmek ve daha yüksek
katma değer yaratmak üzere yeni stratejik hedeflerin
belirleneceği önümüzdeki dönemde bu konu daha da
önem kazanmaktadır.
Otomotiv yan sanayi firmalarının, bazı mamuller
dışındaki tüm parçaları içeren ürün gamı, ülkemizde
imal edilen taşıt araçlarının yüzde 85–90 oranında
yerli imal edilmesine imkân verecek çeşitliliktedir.
Taşıt araçları imalat sanayine yönelik üretim yapan
firmalarca imal edilen başlıca ürün gruplarını
aşağıdaki şekilde sınıflandırmak mümkündür:
*
Komple motor ve motor parçaları
*
Aktarma organları
*
Fren sistemleri ve parçaları
*
Hidrolik ve pnömatik aksamlar
*
Süspansiyon parçaları
*
Emniyet aksamları
*
Kauçuk ve lastik parçalar
*
Şasi aksam ve parçaları
*
Dövme ve döküm parçalar
*
Elektrik ekipmanları ve aydınlatma sistemleri
*Akü
*
Oto camları
*
Koltuklar
Türk otomotiv yan sanayi gerek üretim miktarı gerekse kalite olarak iç piyasada kendini kabul ettirmenin
yanında, uluslararası pazarlarda rekabet gücüne
ulaşmış bulunmaktadır. Sektör, teknolojik olarak
kendini geliştirmiş, üretim kapasitesi ve verimlilik
açısından da büyük bir aşama kaydetmiştir. Sektördeki firmaların büyük bölümü ISO kalite belgelerini almış
ve dış pazarlara yönelik üretimlerini arttırmışlardır.
Otomotiv yan sanayi dalında gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında faaliyet gösteren firmalara ve
bununla birlikte yenileme pazarına doğrudan veya
27
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
dolaylı olarak ana sanayi tarafından belirlenen teknik
dokümanlarına uygun orijinal ve eşdeğer mamul, yarı
mamul ve sistem üretilmektedir. Ancak daha yüksek
yerli katkı için ‘motor-vites kutusu ve diferansiyel
kutusu’ndan oluşan güç ünitesi ile ‘elektrik/elektronik kontrol sistemleri’nin de seri olarak üretimi
gereklidir.
Sektörün Alt Sektörleri ve Etkileşim Halinde Olduğu
Diğer Sektörler: Otomotiv sektörü, ekonomiye katkısı
ve diğer sektörlere öncülük etmesi açısından en
önemli sektörlerden birisidir.
Otomotiv sanayi sahip olduğu yapı nedeni ile birçok
sektörle bağlantısı olan bir sektördür. Bu sektörler
üzerinde oldukça fazla etkisi olması; otomotiv sektörünün bulunmuş olduğu ülkenin ekonomisi üzerinde büyük bir etkiye sahip olmasına neden olmaktadır.
Otomotiv sanayi demir-çelik, hafif metaller, petrokimya, lastik, plastik gibi temel sanayi dallarının
başlıca ürün alıcısıdır ve otomotiv sektöründeki
teknolojik gelişmelerin paralelinde bu sektörleri de
teknolojik gelişmeye zorlayan ve katkı sağlayan bir
sektördür. Turizm, alt yapı ve inşaat ile ulaştırma ve
tarım sektörlerinin gerek duyduğu her çeşit motorlu
araçlar otomotiv sektörü ürünleri ile sağlanmaktadır.
Bu nedenle sektördeki değişimler, ekonominin tümünü yakından ilgilendirmektedir.
Otomotiv sektörü kendi bünyesi dışında, hammadde
28
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ve yan sanayi ile nihai ürünlerin
tüketiciye ulaşmasını sağlayan
pazarlama, bayii, servis, akaryakıt,
finans ve sigorta sektörleriyle
de yakından ilişkili olup savunma sanayinin gelişmesine de en
önemli desteği veren sanayi dalı
niteliğindedir. Gelişmiş pazarlardaki çevreye ve güvenliğe yönelik yüksek standartlar ve tüketici
istekleri,
otomotiv
sanayinde
yoğun bir teknolojik gelişmeye yol
açmaktadır. Bunun sonucu olarak,
müşteri tercih ve beklentileri büyük
oranda değişikliğe uğramakta
ve bütün ürün segmantasyonu
değişmektedir.
Otomotiv sanayi tedarik zinciri
içinde doğrudan ve dolaylı olarak
çok geniş istihdam olanakları
sağlayan bir sanayi dalıdır. Tedarik zinciri ham madde – tüketici arasındaki tüm
işlevleri kapsamaktadır. Burada hedef, tüketicinin talepleri
doğrultusunda rekabetçi bir üretimi gerçekleştirmektir.
Tedarik zinciri içinde kalite, maliyet, lojistik ve tasarım/
teknoloji yönetimi ortaktır. Özellikle araç üretimi ile ham
madde ve aksam parça üretimin tam bir uyum içinde
bulunması gerekir. Bu amaçla her alanda motorlu taşıt
aracı üretim ile aksam parça üretimi yapan kuruluşlar
arasında uzun vadeli stratejik işbirliğini kurulması gereklidir.
Otomotiv sanayinin diğer sektörlere göre durumunun
değerlendirilebilmesi için İSO tarafından, üretimden
satışlar, satış hâsılatı, brüt katma değer, öz kaynak, net
aktifler, vergi öncesi dönem kârı/zararı, ihracat ve istihdam kriterleri çerçevesinde hazırlanan ‘Türkiye’nin 500
Büyük Sanayi Kuruluşu’ çalışmasına göz atmakta fayda
bulunmaktadır. Bu kapsamda otomotiv sektörü, tekstil ve
gıda sektörleri ile kıyaslanmıştır.
2014 yılı için ISO 500 çalışmasında yer alan 500 firma
ile ilgili temel parametrelerde, listedeki otomotiv sanayi
firmalarının toplam içindeki payı düzenli ve istikrarlı olarak
artmıştır. Buna göre:
1982 – 2014 yılları arasında otomotiv sanayii firmalarının
“Üretimden Satış” toplamındaki payları yüzde 5 ile yüzde 16 arasında yer almıştır. Küresel kriz nedeni ile 2008
yılında yüzde 5’e kadar gerilemiştir. 2012 yılında bu değer
yüzde 12, 2013 yılında ise yüzde 14 olmuştur.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
2014 yılında, otomotiv sanayinin brüt katma değerdeki payı
% 4 olmuştur.
ISO 500 kapsamında en fazla ihracat yapanlar arasında yer
alan otomotiv firmalarının payı 1982-1999 yılları arasında
500 firma toplamında % 3 ila % 10 arasında seyrederken
2003 yılı itibari ile artmaya başlamıştır. Küresel kriz nedeni
ile 2008 yılında 500 büyük sanayi kuruluşu arasında ihracat payı % 7 seviyesine kadar gerileyen otomotiv sanayinin payı, 2012 yılında yüzde 21, 2014 yılında ise % 24
olmuştur.
Otomotiv sanayiinde ücretli çalışanların payı ilk 500 sanayi
kuruluşu içinde 1983’te sadece yüzde 3 iken bu oran
istikrarlı olarak artmıştır. 1982-2008 yılları arasında istihdam yüzde 16’ya kadar ulaşmıştır. 2012 yılında istihdam
payı yüzde 11, 2014 yılında ise yüzde 11 olmuştur.
Sektörün Bölgesel Yapısı ve Kümelenmeler: Günümüzde
otomotiv sektöründe uluslararası boyutta çok ciddi bir rekabet yaşanmaktadır. Geçmişte ağırlıklı olarak fiyat rekabeti
söz konusu iken, günümüzde fiyatla beraber kalite, ürün
çeşitliliği ve geleceğe yatırım rekabet açısından önemli
unsurlar halini almıştır. Özellikle doymuş pazarlarda,
satışları müşteri tercihleri belirlemekte ve dolayısıyla ürün
geliştirme, marka ve model yaratabilme gibi unsurlar önem
kazanmaktadır. Bu kapsamda Ar-Ge harcamaları önem
kazanmakta ve bu harcamaların önemli bir kısmı çevre
normlarına uyum, alternatif yakıt kullanımı, yakıt tasarrufu,
güvenlik, hafiflik gibi alanlara ayrılmaktadır.
Otomotiv sanayinde yaşanan büyük rekabet sonucunda
azalan kâr oranları, Ar-Ge harcamalarının artması ve yeni
teknoloji kullanımına yönelik yüksek yatırım gerekliliği
nedeniyle, şirketler arası birleşme yoluyla güç birlikteliklerinde artış görülmektedir.
Küreselleşmiş bir sektör olan otomotivde, firmaların son
derece dinamik, değişken bir pazarla yüz yüze geldiği
görülmektedir. Dolayısıyla firmalar, bu yeni durumla birlikte ortaya çıkan fırsatlara ve tehditlere ayakta kalabilmek
için hızla tepki verebilmelidir. Ancak tekil olarak pek çok
firmanın, özellikle küçük ve orta ölçekli firmaların bu durumla baş etmesi mümkün gözükmemektedir. Kümelenme
kavramı da burada ortaya çıkmaktadır.
Yeni fikir ve hünerlerin başarıyla uygulanması şeklinde
sürekli yenileşim, birlikte yürütülen araştırma, ürün
tasarımı, pazarlama, tedarik, eğitim ve diğer işbirlikçi faaliyetler, küme içindeki işletmeleri küresel pazarda yarışmaya
muktedir kılmaktadır. Bu örgütlenme biçimiyle birlikte;
öğrenmek ve çalışmak, fırsat ve tehditlerle başa çıkabilmek,
iç veya dış pazarlarda gerekli zenginleştirilmiş rekabetçi
üstünlükler elde etmeye odaklanmak için kuruluşlar
arasındaki bağların güçlendirilmesi sağlanabilmektedir.
Türkiye’deki otomotiv sektörü yerleşim olarak Doğu Marmara Bölgesinde yoğunlaşmıştır. Türkiye’deki otomotiv
kümesi, tedarik zinciri yapısına dayalı olarak organize
olmuştur ve kümenin veri/bilgi iletişimi hakkında açıklama
yapmak zordur.
Yenilikçiliğe ve yaratıcılığa dayalı rekabetçi üstünlükler sanayi kümelerine güçlü bir yarışmacı pozisyon
sağlamaktadır. Sınırlı bilgi akışına sahip Türkiye’deki
otomotiv kümeleri gibi kümelerde eğilim, fiyat/maliyet
avantajına dayalı olarak rekabet yapılmaktadır. Dolayısıyla
farklı bir bakış açısına göre sadece bir topaklaşma, yığılma
olarak değerlendirilmesi gereken Doğu Marmara Otomotiv Kümesinin bilgi/teknoloji tabanlı bir kümeye doğru
evrilmesini hızlandıracak çalışmalar yapılmasında yarar
bulunmaktadır.
Sektörün Kapasite Kullanımı: Otomotiv sanayinde
motorlu taşıt yıllık üretim kapasitesi 2013 yılı itibariyle 1,56 milyon adedi geçmiştir. 1990’lı yılların
başında özellikle otomobilde talebin her yıl yüzde
25’ler düzeyinde ve istikrarlı olarak artışı ile ana ve
yan sanayide yoğun yatırımlar yapılmıştır. Kapasite
artışı yanında özellikle rekabet için teknoloji yenileme, yeni model yatırımları ile Ar-Ge çalışmaları bu
dönemde büyük hız kazanmıştır. Öte yandan 1990’lı
yıllarda ana ve yan sanayideki üretici firmalarla, pazarlama kuruluşlarında yeniden yapılanma çalışmaları
tamamlanmıştır.
29
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
Seçilmiş Yıllara Göre Üretim Kapasiteleri (Adet)
2002
2007
2013
1.021.000
1.317.000
1.566.853
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
olarak kabul edilmektedir. 2013 yılı için Türkiye’de
motorlu kara taşıtları imalatı istihdamı 171.595 kişi
olmuştur. İmalat sanayi toplam istihdamı içindeki
payı açısından motorlu kara taşıtları yüzde 4,86 ile
sektör payları ortalamasının yüzde 0,8 üzerinde yer
almıştır.
Kaynak: OSD
Sektörün Üretim Değeri: Satışa dayalı stok
değişmelerini ve mal ve hizmetlerin yeniden satışını
içeren birim tarafından üretilen miktarı ölçen değer
olarak tanımlanan üretim değeri, otomotiv sanayi
için 2013 yılı verilerine göre (NACE Rev.2 Kod 29
baz alındığında) 70,9 milyar TL’dir. Toplam imalat
sanayinin aynı yıl üretim değerinin 854 milyar TL
olduğu göz önünde bulundurulursa, üretim değeri
bakımından otomotiv sanayinin imalat sanayi içindeki
payının yüzde 8,3 olduğu görülmektedir.
Sektörün Cirosu ve Katma Değeri: Ciro referans dönemi sırasında gözlem birimi tarafından fatura edilmiş,
toplamları kapsar ve bu üçüncü kişilere sunulan
hizmet ve mal piyasa satışlarına karşılık gelir olarak
tanımlanan ciro, otomotiv sanayi için 2013 yılı verilerine göre (NACE Rev.2 Kod 29 baz alındığında) 77,2
milyar TL’dir. Toplam imalat sanayinin aynı yıl cirosu
898 milyar TL olduğu göz önünde bulundurulursa,
ciro bakımından otomotiv sanayinin imalat sanayi
içindeki payının % 8,6 olduğu görülmektedir.
Otomotiv sanayinde son 10 yıllık süreçte yıllık üretim
kapasitesi yüzde 60 civarında artmıştır. Ulaşılan bu
noktada, kapasite kullanım oranlarının önemi daha da
artmaktadır. Kurulu yüksek kapasitenin düşük oranlarda kullanılması üretim maliyetlerinin artışındaki
temel etkenlerden biridir. Söz konusu olumsuzluk,
özellikle kriz dönemlerinde kendini daha da şiddetli
hissettirmektedir.
Otomotiv sanayinde bulunan kapasite fazlasının
mali yükü; pazardaki büyümenin sınırlı kalması,
müşterilerin daha düşük fiyatla daha yüksek kalite/
performans/konfor isteklerinden doğan yoğun rekabet, Ar-Ge harcamalarının artışı sonucunda azalan kar
oranları gibi nedenlerle daha da artmaktadır.
Sektörün İşyeri Sayısı ve İstihdamı: Otomotiv
sanayi, tedarik zinciri içinde doğrudan ve özellikle
dolaylı olarak çok geniş istihdam olanakları sağlayan
bir sanayi dalıdır. Gelişmiş otomotiv sektöründe,
uluslararası sürdürülebilir rekabet için üretim ve
yönetimde yetenekli insan gücünün varlığı temel
30
İşletme sübvansiyonları ve dolaylı vergiler dikkate
alınarak hesaplanan, işletme faaliyetlerinden elde edilen gayrisafi gelir olarak tanımlanan faktör maliyetiyle
katma değer, otomotiv sanayi için 2012 yılı verilerine
göre (NACE Rev.2 Kod 29 baz alındığında) 13 milyar
TL’dir. Toplam imalat sanayinin aynı yıl katma değeri
162 milyar TL olduğu göz önünde bulundurulursa,
katma değer bakımından otomotiv sanayinin imalat
sanayi içindeki payının yüzde 8,02 olduğu görülmektedir.
Sektörün Ar-Ge Faaliyeti: Otomotiv sanayindeki kapasite fazlasının mali yükünü karşılayabilmek, sektördeki rekabetçi ortam, pazardaki büyümenin sınırlı
kalması, müşterilerin daha seçici hale gelmeleri
ve talep ettikleri ilave donanımların maliyetlerinin
karşılanabilmesi için çözüm üretmek üzere sektördeki
Ar-Ge harcamaları artmaktadır.
Son on yıllık süreç içerisinde, otomotiv konusunda,
özellikle rekabet öncesi AR-GE projelerinin hayata
geçirilmesi için önemli çalışmalar yapılmıştır.
5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin
Desteklenmesi Hakkında Kanun’un amacı; Ar-Ge
ve yenilik yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası
düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması
için teknolojik bilgi üretilmesini, üründe ve üretim süreçlerinde yenilik yapılmasını, ürün kalitesi ve standardının yükseltilmesini, verimliliğin
artırılmasını, üretim maliyetlerinin düşürülmesini,
teknolojik bilginin ticarileştirilmesini, rekabet öncesi
işbirliklerinin geliştirilmesini, teknoloji yoğun üretim,
girişimcilik ve bu alanlara yönelik yatırımlar ile ArGe’ye ve yeniliğe yönelik doğrudan yabancı sermaye
yatırımlarının ülkeye girişinin hızlandırılmasını, Ar-Ge
personeli ve nitelikli işgücü istihdamının artırılmasını
desteklemek ve teşvik etmektir.
Uygulaması Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
tarafından yürütülen 5746 sayılı Kanunun Ar-Ge
Merkezi Belgesi kapsamında sağlanan teşvik ve
muafiyetler, ülkemizde Ar-Ge payının artırılmasında
büyük katkısı bulunan işletmeler için büyük önem
taşımaktadır.
Ülkemizin AB sürecinde yaptığı anlaşmalar çerçevesinde Gayrı Safi Yurt İçi Hâsılası (GSYİH)’ndan
Ar-Ge’ye ayırdığı payın 2023 yılına kadar yüzde 3’e
çıkarılması ve bu payın en az 2/3’ünün özel sektör tarafından karşılanması öngörülmektedir. 5746
sayılı Kanun kapsamında ülkemizde Ar-Ge alt yapısını
oluşturmuş, çok sayıda Ar-Ge personeli çalıştıran
ve ülkemizin GSYİH’daki Ar-Ge payına katkıda bulunan büyük işletmelerin bu çalışmalarını daha da
geliştirmelerini ve kendi teknolojilerini üretmelerine
imkân sağlanmıştır. 2015 yılı 3. Çeyreği sonu itibariyle, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca toplam
209 işletmeye Ar-Ge Merkezi Belgesi verilmiştir.
Otomotiv sanayi 62 Ar-Ge Merkezi kuruluşu ile 209
merkez arasında ilk sırayı almaktadır. Kurulan Ar-Ge
Merkezlerinin 12’si ana sanayi şirketlerinde 48’i yan
sanayi şirketlerinde, 2’si ise Otomotiv Tasarımı ve
Mühendislik şirketlerinde yer almaktadır.
Sektörün Dış Ticareti: Otomotiv sektöründe gerek
ithalat anlamında gerekse ihracat anlamında birçok
ürün dış ticarette yer almaktadır. Bu sektörde ithalat
ve ihracat dengesi oldukça önemlidir. İthal ve ihraç
edilen mamullerin mali yükü oldukça fazladır. Bu
yükün dengede tutulması ülke ekonomisi için oldukça
önemlidir. Otomotiv sektörü piyasadaki değişimlerden
çok hızlı etkilenmektedir. Bu nedenle yıldan yıla bu
sektörde dalgalanmaların fazla oluşu son derece normal karşılanmaktadır.
Türkiye’nin yıllara göre otomotiv ihracat ve ithalat
verilerinin gösterildiği Şekil ’dan da görülebileceği
üzere, 2014 yılında Fasıl 87 (GTİP) kapsamındaki motorlu kara taşıt araçları dış ticaretinde, toplam 15,7
milyar dolar ithalata karşılık 18,1 milyar dolar ihracat
gerçekleşmiştir.
İhracatta AB’nin ağırlıklı pazar olması önemli bir ihracat planlamada önemli bir üstünlük sağlarken aynı
zamanda risk unsuru da oluşturmaktadır. Bu nedenle
ihracatın diğer pazarlarda da geliştirilmesi gerekmektedir.
Sektörün Maliyet Bileşenleri: Otomotiv sektörünün
31
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
nansal başarı ve dolaylı olarak da maliyet bileşenleri üzerinde etkisi olmaktadır.
en önemli sorunları arasında hiç şüphesiz kapasite
kullanım oranlarının düşüklüğü gelmektedir. Atıl kapasite seviyesinin yüksek oluşu işletme maliyetlerinin
yükselmesine neden olmakta, bu da ürün fiyatlarına
yansımakta ve dolayısıyla da pazarlama faaliyetleri de
zorlaşmaktadır.
İşgücü maliyeti, yatırımcılar açısından büyük önem
taşıyan bir kriterdir ve yeni yatırımların hangi ülkeye
yapılacağı konusunda belirleyici rol oynamaktadır.
Türkiye’deki işgücü maliyeti, Batı Avrupa ülkelerine
göre daha düşük olmakla birlikte; Doğu Avrupa ülkeleri, Rusya, Hindistan ve Çin’e göre rekabetçi
değildir. İşçilik ücretlerinin yüksek olduğu Avrupa ülkelerinde otomasyon konusu süratle önem kazanmakta ve üretim merkezlerinde uygulaması artmaktadır.
Ülkemizde rekabet avantajını arttırabilecek, ilk yatırım
maliyeti yüksek olan bu konudaki çalışmaların yalın
üretim anlayışı ile birleştirilip geliştirilmesi gerekmektedir. Sanayinin rekabet gücünün devamı ve özellikle rakip ülkelere göre önemli bir üstünlük sağlayan
işgücünün korunması, işçi-işveren ilişkilerinin sağlıklı
bir ortamda korunmasına bağlıdır. Çalışma barışının
tarafların ortak çabaları ile sürdürülmesi, sanayinin
üretim ve ihracatının devamının sağlanması ve yeni
yatırımların Türkiye’ye çekilebilmesi açısından büyük
önem arz etmektedir.
Günümüzde
otomotiv
sektöründe
maliyetlerin azaltılması konusunda önemli adımlar
gerçekleştirilmektedir. En önemli maliyet azaltma
çalışmaları arasında üretim noktalarının pazar-
32
lara yakın kurulmasıdır. Bu üretim modeli, bir taraftan
yatırımcı şirkete ucuz işgücü, hammadde temini ve çeşitli
teşviklerden yararlanma gibi maliyet düşürücü katkı
sağlarken; diğer taraftan yatırımın yapıldığı ülkede yeni
istihdam yaratması, yerli sanayiye ve ekonomiye kaynak
sağlaması nedenleriyle de toplumlarda yerli üretimi sahiplenme duygusu yaratarak, ürüne sosyoekonomik rekabet
gücü kazandırmaktadır.
Detaylı bir analiz gerçekleştirildiğinde otomotiv sektöründe
işlev gören bir firmayı etkileyen oldukça fazla faktörün
olduğu açıktır. Öyle ki bu faktörler; işletmenin hem içyapısı
ile ilgili hem de dış faktörler ile ilgilidir. Bir işletmenin pazarda etkin bir konuma ulaşabilmesi bu sorunlar ve faktörler
ile baş edebilme gücüne bağlıdır.
Otomotiv sektöründeki firmaların finansal başarı elde etmelerinde uygulamış oldukları pazar ve finansal stratejilerinin, sermaye yapısının, yönetim ve üretim yapısının
yanında makro bir takım göstergelerin de etkisi olduğu
açıktır. Bu sektördeki firmaların finansal başarısını etkileyen bu göstergeler içerisindeki her bir göstergenin veya bir
kaç göstergenin birlikte etki derecesini tanımlayabilmek
hem ülke ekonomisi açısından hem de firmalar ve onlara
kaynak sağlayacak yatırımcılar açısından büyük bir önem
taşımaktadır.
İhracatın, işletmelerin iç pazarlar dışında, dış pazarlarda da
etkili olarak önemli maliyet bileşenlerinden düşük kapasite
kullanım oranlarının yükselmesini sağlayacağı ve bunun
sonucunda da işletmenin finansal başarısını arttıracağı
açıktır. Bunun dışında, yabancı ortak yüzdesi, Ar-Ge proje
sayısı, patent sayısı gibi değişkenlerin ihracat oranı ve fi-
Sektörün 2014–2023 Projeksiyonu: Dünyada ekonomik ve sosyal anlamda gelişmiş ülkelerin tümü (ABD,
Japonya, AB üyesi birçok ülke) uzun dönemli toplumsal, ekonomik ve siyasi hedefleri ile uyumlu bir bilim ve
teknoloji vizyonu geliştirmişlerdir ve bu vizyonu güncellerken teknoloji öngörüsü çalışmalarını etkin bir araç
olarak kullanmaktadırlar. Ancak, ortaya konulan belgelerin, genel geçerliliği tartışmasız unsurlar içermelerine
ve önemli bazı kurumsal ve yasal değişiklikler getirmelerine karşın, hedefleri bakımından tam olarak uygulamaya konuldukları söylenemez. Bunun nedenleri olarak,
bilim ve teknoloji alanında paylaşılan bir ülke vizyonunun
ortaya konulamamış olması ve önerilen politikaların ilgili bütün kesimler tarafından ortaklaşa sahiplenmelerinin
sağlanamaması gösterilebilir.
Bu tür bir vizyonun oluşturulması doğrultusunda 2002–
2003 yıllarında TÜBİTAK’ın koordinasyonunda yürütülen
Vizyon 2023 Teknoloji Öngörü Çalışması çerçevesinde
yapılan bir çalışmanın sonucunda oluşturulan raporda,
Türkiye otomotiv sektörünün gelecek yıllarda teknoloji alanındaki yetkinliklerine dayandırılan senaryolar
üretilmiştir.
Bu senaryolarda tüm aktörlerin üzerinde anlaştıkları nokta;
Türkiye’nin son yıllarda otomotivde bir üretim merkezi
olmasının yabancı firmaların kendi stratejilerine bağlı
olarak geliştiği ancak üretim merkezi özelliğini korumak
için teknoloji ve ölçekten kaynaklanan sorunların var
olduğudur. Bu sorunlara çözüm üretilememesi halinde söz
konusu avantajların da kaybedilme tehlikesi vardır [8].
Söz konusu çalışmada Otomotiv Sanayinin 2023 Yılına
Uzanan Gelecek Vizyonu ve Hedefleri arasında aşağıdaki
hususlar vurgulanmıştır:
-Yoğun rekabet nedeni ile, motorlu taşıt aracı üreticileri
arasında yaşanan birleşmeler artarak devam edeceğinden
dolayı, her biri yaklaşık 10 milyon adet/yıl kapasiteli en
çok 5 üretici şirketin oluşacağı görülmektedir. Yaşanmakta
olan birleşmeler ve küresel işbirliği daha da artacağından,
Türkiye’yi de etkileyerek sektördeki üretim belirli şirketlerde
kalacaktır.
-Üreticiler üretim alanlarını da gelişmekte olan ülkelere daha
fazla kaydırarak bunun yerine tasarım, Ar-Ge, teknoloji ve
satış sonrası hizmet alanları gibi daha yüksek katma değer
yaratan alanlarda yoğunlaşacaklardır. Çin Halk Cumhuriyeti
yeni üretim ve Ar-Ge potansiyeli ile sanayici ülkelere eklenecektir.
- Aksam parça üretiminde de benzer oluşumlarla firma
sayısı azalacak, bunlar ile motorlu taşıt üreticileri daha
organik ve uzun vadeli iş ortaklığı temeline dayanan bir
yapılanmaya gidecektir. Pazarlarda etkinlik daha çok Ar-Ge
ile sağlanacaktır.
-Yeni ürün geliştirmek amacı ile Türkiye’deki şirketlere
daha fazla görev düşecek ve Türkiye’de otomotiv alanındaki
inovasyon yetkinliği artacaktır.
-Mekatronik, yeni malzemeler, yeni hurda araç yönetimi,
düşük yakıt tüketimi ve CO2 emisyonu, elektronik kontrol,
yeni yakıtlar ve tahrik sistemleri, sürücü konforu, ortak
araç platformu geliştirme, müşteri odaklı tasarım ve araç
ağırlığını azaltma başlıca Ar-Ge alanlarını oluşturacaktır.
Alternatif yakıtlar, sıfır emisyon ve özellikle Hidrojen yakıtı
konusunda Ar-Ge çalışmaları genişletilecektir.
Bu kapsamda, sektörün var olan yeteneklerinin sistematik/metodolojik bir değerlendirmesi yapılmadıysa
da, sektörle ilgili olarak yapılmış pek çok çalışma
sonuçlarına dayanarak, önümüzdeki yılların taşıt
teknoloji konuları arasında hibritler, yakıtlar (biyoetanol, yenilenebilir yakıtlar, optimize yakıtlar,
yakıt hücreleri ve hidrojen bileşenleri), ortak güvenlik
(araçtan araca etkileşim, araç altyapı etkileşimi, akıllı
ulaşım için otomatik araç), malzemeler (hafif araç
konseptleri, akıllı nano taşıyıcılar ile malzemelerin çok
katmanlı korunumu, hafif çok amaçlı alaşımlar), elektrikli araç teknolojileri (büyük ölçekli ve ucuz elektrik
elde etme yöntemleri, elektrik dağıtım ve güvenliği
teknolojileri, batarya ve şarj teknolojileri ile bunların
alt yapıları) sayılabilir.”
33
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
OTOTMOTİV SEKTÖRÜ’NÜN
GELECEK PERSPEKTİFİ
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
dir. Bu alandaki Devlet Yardımlarının devamı ve özellikle şirketler arasında yatay ve dikey işbirliklerinin
kurulması önem taşımaktadır.
Gelecek 5 yıllık plan döneminin hedefi İmalat Sanayiinde
Değişim olarak belirlenmiştir. Bu hedefin, 9. Beş Yıllık
Kalkınma Planının ana teması olan “Küresel Sürdürülebilir Rekabet Gücü” hedefini bütünleyici niteliği önem
taşımaktadır. Değişimin hedefleri ve boyutları sanayide yaratılan toplam katma değerin yükseltilmesini
amaçlamaktadır.
Bu hedef diğer deyişle imalat sanayinde tasarımdan
pazarlamaya değer zincirinin tüm süreçlerinde küresel
etkinliği zorunlu kılmaktadır. Burada özellikle marka
düzeyinde satış pazarlama şebekesinin kurulması ve
işletilmesi sanayimizin önündeki en önemli konu olma
niteliğindedir. İmalat sanayiindeki değişim de böyle
tanımlanabilecektir.
Bu bölümü, Onuncu Kalkınma Planı 2014-2018 çerçevesinde hazırlanan “Otomotiv Sanayi Çalışma Grubu
Raporu” ile başlatalım. Rapora göre, “Onuncu Plan
döneminin sanayimiz açısından temel hedefi ‘İmalat
Sanayiinde Dönüşüm’olarak belirlenmiştir. Otomotiv
sanayimizde bu dönüşüm tartışılırken, küresel ve yerel
makroekonomik değişimler kapsamında:
• Küresel otomotiv sanayinin yönelimleri,
• Üretim kapasitesini belirleyecek iç ve dış pazar din
amikleri,
• İç pazarı kısıtlayan alanlar,
• Sürekli büyümeyi öngören güvenilir teşvik
politikalarının oluşturulması,
• Küresel rekabetteki konumun sürdürülebilirliğini
sağlayacak Ar-Ge teşviklerinin devamlılığı,
• Ar-Ge altyapısının küresel standartlarda kurulması ve
işletilmesi ve
• Daha yüksek katma değer için ‘Değer Zinciri’ ve ‘Tedarik Zinciri’ bütünlüğü dikkate alınmalıdır…”
Raporda, otomotiv sanayisinin üzerine düşen görevler
şöyle belirlenmiş:
• Kapasite kullanımının optimizasyonu
36
- İç pazardaki talebin daha fazla karşılanmasına yöne
lik müşteri odaklı ürünlerin geliştirilmesi,
- Dış pazarlarda daha fazla aktivite gösterilmesi,
• Rekabet gücünün geliştirilerek arttırılması
- Verimlilik artışı ile maliyetin düşürülmesi,
- Tüm süreçlerde yenilikçi yaklaşımın benimsenmesi,
• Tedarik zinciri yönetiminin geliştirilmesi
- Araç üreticisi ile tedarikçi arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi,
- Tedarik zincirinde stratejik ortaklık kurulması,
Raporun “Sonuç ve Genel Değerlendirme”si ise şöyle:
“Otomotiv sanayii tedarik zinciri bütünlüğü içinde ekonominin önemli dinamiklerinden birini oluşturmaktadır.
“Tasarım/Ar-Ge; Tedarik Zinciri İçinde Üretim ile Satış
ve Pazarlama” süreçlerini bir bütün olarak belirleyen
değer zincirinin ülke içinde yaratılması katma değerin
maksimizasyonu için gerekli koşuldur.
Türkiye otomotiv sanayii üretim sürecinde üstün kalite ve verimlilik ile önemli ölçüde küresel başarı
sağlamaktadır. Bu yetkinliğine son yıllarda artan bir
şekilde tasarım ve Ar-Ge yetkinliğini de eklemekte-
Otomotiv sanayiinde temel sorunlardan bir diğeri iç
pazardaki sınırlı büyümedir. Son 10 yıllık dönemde
yıllık toplam Pazar 688 bin adet ve otomobil pazarı
ise 427 bin adet dolayındadır. Bu pazarda ithalat
oranı toplamda yüzde 60 ve otomobilde ise yüzde 70
dolayındadır. Burada yerli sanayi için iç pazarda kalan
payın sınırlandığı görülmektedir. Bu nedenle ihracat,
sanayinin gelişmesinde öncelik almaktadır. Sanayinin
ihracata dönük olması gereği tartışılamaz durumdadır,
ancak bunun mutlaka güçlü iç pazar desteği ile
sürdürülmesi zorunludur. İç pazarın bu gerçekler çerçevesinde talep odaklı vergi politikaları ile yeniden
yapılandırılması kaçınılmaz olmaktadır. Bu sorun
Türkiye’nin dar ve sınırlı pazar ortamından çıkmasını
gerektirmektedir. Sanayinin iç pazar dinamikleri ile de
desteklenmesi sağlanmalıdır.
Küresel gelişmeler ve geleceğe yönelik tahminler
tüketici beklentilerinde önemli farklılıkların olacağının
ilk işaretlerini vermektedir. Bu kapsamda yoğun
kentleşmenin yeni bir yaşam biçimini şekillendireceği
ve bunun da motorlu taşıt araçlarından beklentileri büyük oranda değiştireceği ve özellikle bireysel
mobilitenin yeni bir yapılanmaya yöneleceği halen
tartışılmaktadır. Mega kentlerin kent içi taşımacılığı ve
buna bağlı olarak hafif ticari araçlar segmenti ile toplu
taşıma araçlarına olan talebi arttıracağı da beklenmektedir.
Otomotiv sanayimizin son 15 yılda hızla ticari araç
üretiminde yoğunlaştığı ve özellikle hafif ve ağır ticari
taşıtların yer aldığı bu alanda özgün ürün tasarımı ve
geliştirmede önemli kazanımlara sahip olduğu bilinmektedir. Kurulu tesislerde yüksek esneklik yeteneği
aynı montaj hattında bir ürüne ait farklı versiyonların
üretimini mümkün kılmakta ve bu suretle her ürünün
müşterinin isteklerine göre üretimi sağlanabilmektedir.
Bu yetkinlikler bir yandan otomobile göre iç pazarda
daha fazla rekabet gücü yaratırken özellikle Avrupa
Birliği içinde Türkiye’nin bir hafif ticari araç ve otobüs
üretim merkezi haline gelmesini sağlamıştır.
Burada hafif ticari araçlarda uygulanan vergi sisteminin sağladığı yüksek talep yanında, iç pazarda sağlanan
yerli ürünlerdeki pazar hakimiyetinin ihracatı desteklemesi göz ardı edilmemelidir. Bu nitelikleri ile gelecekte
bu ürünlerde yeni genişlemeler ve dış pazarlarda ABD
gibi alternatif pazarlara yönelimler gündemde olacaktır,
ancak burada vergi sisteminin sanayide üretim artışına
sağladığı avantaj da göz önünde bulundurulmalıdır.
Gelecek 5 yıllık süreçte ekonominin büyüme hızı iç
talebin oluşmasında en önemli etken olarak dikkate
alınmıştır. Eğer Türkiye son 10 yıldaki ortalama ihracat performansını devam ettirerek yıllık ortalama yüzde
5,5 büyüme hızını gerçekleştirebilirse, yıllık 1,5 milyon
37
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
şirketleri için aşılamayacak kadar yüksek göründüğünü
söyleyen Kış, geçtiğimiz yıllarda bir Çinli markanın
yaşadığı hayal kırıklığını hatırlatarak, Çin araçlarının
kalite bakımından uluslararası düzeyde olduğu
düşünülmesine rağmen düşük kalite algısı, satış
ağının yetersizliği ve sınırlı model sayısının diğer Çinli
şirketler için de tehdit oluşturduğunu belirtmiş.
Kış şöyle devam etmiş: “Özellikle AB pazarında etkin
bir bayi sisteminin oluşturulmasında her yeni marka
için önemli zorluklar var. Pazar bariyerleri yüksek. Öte
yandan aracın ikinci el değerinin oluşması da yerleşik
markalara göre çok uzun sürüyor. Bu, tüketici talebi
için çok olumsuz bir durum. Bu koşullarda Çin otomotiv ürünlerinin AB pazarına girişi olumsuz görünüyor.
AB’de üretim yapmasına rağmen AB dışı markaların
pazar paylarının hala yetersiz düzeyde olduğu da dikkate alınmalı.”
Otomotiv pazarının büyümesi için kişi başına düşen
milli gelirin artış hızının, pazar oyuncuları tarafından
en önemli etken olarak görüldüğü belirten Kış, ilk
defa bu beklentinin sektör üzerindeki vergi yüklerinin
azaltılmasından daha önemli olarak ortaya çıktığını da
söylemiş.
adet üretim hızına erişebilecektir. 2012 yılına göre yüzde 50 üretim artışı anlamına gelen bu üretim gelişmesi,
büyüme hızının yıllık ortalama yüzde 8’e çıkması halinde
yıllık 2 milyon adet üretime doğru yükselebilecektir.
Burada pazardaki yerli ürün payının da artan rekabet
gücü ve ürün çeşitliliği ile belirli oranda artabileceği
dikkate alınmıştır. Talebe yönelik vergi politikalarının
uygulanması halinde, iç pazarda daha fazla satış, buna
bağlı olarak üretim artışı sağlanabilecektir.
Bu gelişmenin yatırım boyutu ayrı bir tartışma konusudur. Yüzde 50 ile yüzde 80 üretim artışı mevcut 1,6
milyonluk üretim kapasitesinin yeni tesis yatırımı ile
sağlanabilecektir. Burada küresel firmaların yeni yatırım
olanaklarını değerlendirmeleri kaçınılmazdır. Büyüyen
iç pazar talebi bu yatırımlar için en önemli teşvik unsuru olacaktır. Yatırım ortamının Devlet Yardımları ile
desteklenmesi de mutlaka gündemde bulunmalıdır.
Yeniden yaratılacak 0,75 ile 1 milyon üretim kapasitesi
önemli bir hacimdir ve özellikle küresel firmalarda aşırı
kapasite varlığı yeni yatırımların önündeki kısıtların
başında gelmektedir. BRIC ülkelerinde hızla gelişen talep ve bu iç pazarlarda yerli ürünlerin yüksek pazar hakimiyetinin küresel firmalar açısından sağladığı cazibe
dikkatten uzak tutulmamalıdır.”
38
Konuyla ilgili ve önemli gördüğümüz bir haberle
noktalayalım. Ticaret Gazetesi’nin Mart 2016 ve “Türk
otomotiv sektörü İran pazarına odaklanmalı” başlıklı
haberine göre, KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri
ve Şirket Ortağı Ergün Kış, Türk otomotiv sektörünün
BRIC üreticilerinden umudu kestiğini kaydederek, sektörün İran pazarına odaklanması gerektiğini söylemiş.
Kış, geçtiğimiz yılı ihracat rekoruyla kapatan otomotiv
sektörü yöneticilerinin önümüzdeki 5 yıla dair öngörülerini içeren “KPMG Türkiye Otomotiv Araştırması 2016
– Geleceğin İş Modelleri” araştırmasının sonuçlarını
değerlendirmiş.
Araştırmaya göre kar merkezlerinde önümüzdeki 5 yıl
değişiklik beklenmediğini kaydeden Kış, sektör beklentilerini ise şöyle ifade etmiş: “Kullanılmış araç pazarının
yeni araçtan 4-5 kat fazla oluşu, düşük gelir nedeniyle yeni araç alınmadığı tablosunu doğrular nitelikte
bir sonuç. Ekonomideki genel konjonktür değişimleri
doğal olarak her sektörde talebe yansıyor ancak bu
taraftaki büyüme, yeni araç alımına yansımıyor. Çünkü
sektör için milli gelirin dağılımı da artışı kadar önemli.
Bu durum, sektörün sanayiden ticarete her kesimindeki olumsuz etkilerinin azaltılması için daha dengeli bir
sisteme ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor.”
Araştırmanın pazara dair ihracat, satış, üretim ve
kapasite rakamlarını analiz edip araştırmaya katılan
yöneticilerin beklentilerini ortaya koyduğunu anlatan
Kış, Türk otomotiv sektörünün BRIC üreticilerinden
umudu kestiğini, sektörün İran pazarına odaklanması
gerektiğini söylemiş. Geçtiğimiz 3 yıl boyunca BRIC
ülkelerindeki üreticilerin Avrupa pazarına girmesinden
emin olan Türkiye otomotiv yöneticilerinin bu yıl fikir
değiştirdiğini belirten Kış, başarılı olamayan Çinli üreticilere olan inancın sarsıldığını ifade etmiş.
Avrupa Birliği (AB) ve Amerika arasında imzalanacak Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı
(TTIP) anlaşmasının Türkiye’ye otomotiv girişini
kolaylaştıracağını, Türkiye’den her iki pazara da araç satarken zorlanacağını belirten Kış, “TTIP Türkiye otomotiv pazarı için hem tehdit hem fırsat. Türkiye bir şekilde
masada yer almalı. Otomotiv sektörü burada ağırlığını
koymalı” ifadelerini kullanmış ve Türkiye’nin AB’nin
otomotiv üssü niteliğinde olduğunu anımsatarak,
AB’deki düşük ekonomik büyümenin sürmesi halinde
ikili anlaşmaların artırılması gerektiğini anlatmış.
BRIC ülkelerinin yatırım cazibesinin Türkiye için engel
Avrupa pazarının isteklerinden oluşan bariyerlerin Çin
teşkil ettiğinin ve ihracat sürekliliği sağlanabilmesi için
ikili anlaşmaların şart olduğunun altını çizen Kış, özellikle tedarik ve yan sanayide Orta Doğu’nun en büyük
pazarı olan İran’ın çok dikkatle izlenmesi gereken bir
pazar olduğunu vurgulamış ve şunları söylemiş: “Türk
otomotiv sektörü şu anda tahminlerin ötesinde bir
noktada. Ancak büyümeyi sürekli kılmak için rekabet
gücünün artması gerekiyor. Özellikle BRIC ülkelerinin
yatırım cazibesi ve İran’ın rakip hamlesine karşılık
vermek, bu tabloda sektör için elzem görünüyor.
İhracat sürekliliğinin sağlanması için serbest ticaret
anlaşmalarına katılım ve gelişmekte olan pazarlar ile
ikili anlaşmaların yapılması şart.”
Türkiye otomotiv sektörünün küresel rekabet gücünü
sürdürmenin yanı sıra, bu gücü artırmaya devam etmesi gerektiğini söyleyen Ergün Kış, bilişim sektöründeki
gelişmelerin sektörü yeni nesil müşterilerle sürekli
zorladığını ifade etmiş ve geleceğin kritik teknolojilerine entegre olmadan ilerlemenin mümkün olmadığını
kaydetmiş.
Yerli otomobil üretimiyle ilgili bir soruyu yanıtlayan
Kış, Türkiye’deki şirketlerin üretim konusunda başarılı
bir noktada olduğunu belirterek, “Türkiye’deki sanayi
şirketleri Endüstri 4.0 konusunda iyi bir noktada ama
ekosistemin gelişmesi lazım. Daha yapılacak çok iş
var” diye konuşmuş.
Ne diyelim: Hayırlı olsun!
39
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
Honda, araç gövdesi hattı için Mitsubishi Electric
“CC-Link IE Alan Ağı”nı tercih etti
e-mail: [email protected]
■ Honda Motor’un Japonya Saitama’da yer alan,
2013 yılında açtığı ana fabrikası Yorii’de Mitsubishi Electric’in fabrika otomasyon kontrol cihazları ve araç gövdesi montaj hattı için “CC-Link IE
Alan Ağı” çözümü tercih edildi. Üretim yönetimi
bilgileri ve güvenlik sinyalleri dahil olmak üzere
fabrika otomasyon cihazlarından kontrol sinyalleri için birleşik ağ dahilinde iletişime imkan tanıyan Ethernet temelli ‘CC-Link IE Alan Ağı’nı tercih
eden Honda, bu sayede Yorii Fabrikası’nın üretim
ve operasyon yönetiminin etkinliğini ve verimliliğini artırdı.
Honda Motor’un üst düzey üretim teknolojisi ve yüksek verimlilikte sistemler yaratmak üzere geliştirdiği yeniliklerle araç üretimi sektöründe dikkat çeken
Yorii Fabrikası, “ana fabrika” rolünü üstlenmektedir.
“Ana fabrika” sıfatı ile Yorii’ye üretim teknolojisini
ve know-how’ını aşamalı olarak Honda’nın yerel ve
uluslararası merkezleriyle paylaşması görevi verilirken, bu sayede genel küresel rekabet kabiliyetinin
arttırılması hedefleniyor. Yorii Fabrikası bünye-
40
sinde, yüksek üretim hattı etkinliğini artırmak için
Mitsubishi Electric’in “CC-Link IE Alan Ağı” fabrika
otomasyon çözümü kullanılmaktadır. Fabrikaya sade
ve güçlü bir ağ kurmanın hedeflendiği bu seçimde,
fabrika otomasyon cihazlarının geliştirilmiş görselleştirmesi de ön planda tutuluyor.
Güvenlik fonksiyonlarında esnek çözümler
Honda’nın Yori Fabrikası’nda, araç gövdesi montaj
hattı için kontrol hattı kurulurken, genel ağ mimarisi önce fabrikanın tamamını tek bir ağda birleştiren
bir düz konstrüksiyon üzerinde düşünüldü. Ancak
tek bir hatanın fabrikanın tüm ağını durdurabileceği
ihtimalini göz önünde bulundurarak çoklu ağ kullanmanın daha uygun olduğuna karar verildi ve diğer
fabrikalara know-how aktarımı için hem sağlam hem
de basit bir konstrüksiyona ihtiyaç duyuldu. Sistem
mimarisinin planlama aşamasında ekip ağ için iki temel fonksiyonu da saptayan Honda, bunlardan birini
fabrika otomasyon kontrol cihazlarının merkezi görselleştirilmesi, diğer temel fonksiyonu ise güvenlik
sinyallerinin iletilmesi olarak belirledi. Bu doğrul-
tuda fabrika otomasyon kontrol cihazı kurulumu,
izlemesi, hata tespiti ve diğer faaliyetlerin ağ aracılığıyla merkezileştirilebileceği bir sistem kurmayı
amaçlayan Honda, esnek hat değişimlerini mümkün
kılan bir yapıya kavuşmak için güvenlik sinyallerini
de ağa dahil etmeye karar vererek ciddi bir zaman
kaybının önüne geçti.
Yorii Fabrikası’nın ihtiyaç duyduğu bu sistemin
gerçekleştirilmesi için Honda Mitsubishi Electric’in
“CC-Link IE Alan Ağı” çözümüne odaklandı.
“CC-Link IE Alan Ağı” sayesinde tek bir Ethernet
kablosu, PLC’ler ve kontrol cihazları için kontrol bilgilerinin yanı sıra bağlı fabrika otomasyon cihazlarından bakım ve güvenlik bilgilerinin de iletilmesini
mümkün kıldı.
“Optimal bir sistem oluşturduk”
Yorii Fabrikası’nda Mitsubishi Electric’i tercih etmelerinin nedenlerinden bahseden Honda
Motor Co. Ltd. Saitama Works, Yorii Fabrikası,
Yorii Yönetim Bloğu
Bakım
Şefi
Taku
Yokomukai,
“Öngörülen üretim
rakamlarını
gerçekleştirmek
için
araç gövdesi montaj hattının sürekli
olarak yüzde 100
faaliyet oranında tutulması gerekiyordu
ve bu durum fabrika
otomasyon kontrol
cihazları açısından
güvenilirliği ve garantili performansı
zorunlu kılıyordu. Bu nedenle Yorii Fabrikası’nın
araç gövdesi montaj hattı için fabrika otomasyon
kontrol cihazları seçerken, Japonya Sayama’daki
fabrikamızda yıllar içerisinde kendini kanıtlayan ve
her daim takdir ettiğim Mitsubishi Electric ürünlerini
tercih ettik.
“CC-Link IE Alan Ağı”, Mitsubishi Electric’in kontrol cihazlarıyla son derece uyumlu olduğu için bu
ikisini birleştirerek optimal bir sistem oluşturduk”
şeklinde konuştu.
Operasyon yönetimi verimi arttı
Temmuz 2013’te faaliyete başlayan ve Eylül
2013’te tam kapasite üretime geçen Honda Yorii
Fabrikası’nda Mitsubishi Electric’in “CC-Link IE Alan
Ağı” çözümü ile başlangıçta amaçlanan görselleştir-
me etkisi fark edilir derecede arttı. Ekipmanlarda ya
da fabrika otomasyon kontrol cihazlarında sorun olduğunda bile “CC-Link IE Alan Ağı”nın teşhis fonksiyonları sayesinde sorunun kaynağı daha hızlı belirleniyor. Mitsubishi Electric’in sistem konstrüksiyonu
ve desteğiyle ilgili müdahale etkinliğinden son derece memnun olan Honda, araç gövdesi montaj hattında 50’ye yakın Mitsubishi Electric PLC’si kullanıyor.
“Hat statüsünü ya da belirli bir sinyal alınmadığında
meydana gelen her türlü sorunu merkezi olarak görebiliyoruz” diyen Taku Yokomukai, “Bu sayede operasyon yönetimi çok daha verimli hale geldi ve arıza
giderme süresi de kısaldı” yorumunda bulundu.
Hat genişletme işleminin kolayca yapılabildiği “CCLink IE Alan Ağı” üzerinde, iş yükünü kayda değer bir
şekilde azaltmak için interlok Mitsubishi Electric’in
güvenlik PLC’sine eklenebiliyor.
Bu özellikleri kurum açısından son derece değerli bulan Honda, Ocak 2014’te faaliyete geçen yeni
Meksika fabrikasında da Mitsubishi Electric’in benzer bir sistemini hayata geçirdi.
41
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
Otomotiv endüstrisi: Kontrol ve MES sistemleri arasındaki mükemmel iletişim,
üstün kalite ve güvenlik standartlarını garantiliyor
Montaj hattı her yıl 1 milyondan
fazla elektronik park freni üretiyor
kapsamına göre, kontrol modüllerindeki veritabanı
sorguları için tepki süreleri sorgu başına ortalama
100 ms civarında. 2011 yılında da olduğu gibi yıllık
1,2 milyon EPF üretimiyle, yaklaşık 130 GB hacimde
tablo verisi oluşuyor.
EPF üretim, kalibrasyon ve test donanımlarının kontrolü neredeyse tamamen (% 98) Beckhoff’un otomasyon teknolojisiyle idare ediliyor. Küster yöneticileri
Beckhoff’un çözümünün kompaktlığı ve esnekliğinin
yanı sıra yüksek proses hızı ve etkileyici fiyat / performans oranı dikkat çekici. “Beckhoff kontrol platformu-
Küster Automotive Control Systems GmbH
Otomobillerde, geleneksel el freninin yerini giderek
elektronik park frenleri (EPF) alıyor. EPF’ler park
sırasında freni otomatik olarak uyguluyor ve yokuşta
kalkış sırasında kabloyu otomatik olarak ayarlayarak
freni bırakıyor. Küster Automotive Control Systems
GmbH (ACS), EPF tedarikçileri arasında 2011 yılında
1,2 milyondan fazla EPF üretimi yaparak Avrupa’nın
pazar liderlerinden biri olarak yer almaktadır.
EPF’lerin üretildiği dört montaj hattı Beckhoff teknolojisiyle kontrol edilmektedir. Beckhoff teknolojisinin
kullanılmasında öne çıkanlar parametreler arasında
entegre olabilme, veritabanı yönlendirmeli proses
izleme ve elektronik EPF kalibrasyonu yer almaktadır.
Küster teknolojisi, çok çeşitli üreticilerin milyonlarca
aracında kullanılıyor. Küster ürünleri arasında mekanik veya elektronik park frenleri, cam regülatörleri ve
komple kapı sistemlerinin yanı sıra akustik ve egzoz
damperleri de bulunuyor. Beş Küster Grup şirketinden
biri olan Küster Automotive Control Systems
GmbH’nin (ACS) merkezi, Almanya Ehringshausen’de
olup farklı Avrupa otomobil üreticileri için elektronik park frenleri üretiyor. Küster ACS 2003 yılından
bu yana üretim tesislerini kontrol etmek için Beckhoff teknolojisini kullanıyor. Bugün, Beckhoff’un PC
tabanlı otomasyon teknolojisi Küster ACS’de büyük
kontrol sistemlerinin temel taşı durumundadır.
Üretim, test ve kalibrasyon işlemlerinin titiz
dokümantasyonu
EPF üretiminin kontrolü ve izlenmesi için karmaşık
gereksinimler olması şaşırtıcı değildir. Bir yandan
üretim, temel gereksinim olarak montaj proseslerinin
verimli ve yüksek düzeyde otomatik olmasını gerektiren güçlü fiyat baskısı altında, diğer yandan,
EPF’ler emniyetle ilgili taşıt elemanları ve zorlu test
ve dokümantasyon şartlarına tabi. EPF’nin kendine
özel bir elektronik sistemle donatılmış olması ek bir
karmaşıklığa yol açıyor. Bu sistem taşıtla haberleşiyor
44
Kalibrasyon sistemi için kontrol kabini
toplayan ve bu verileri demet biçiminde sunucuya
aktaran bir kuplaj sistemi olarak çalışıyor. Kuplaj
sistemiyle montaj istasyonları arasındaki iletişim
TwinCAT ADS üzerinden gerçekleşiyor. C6140 aynı
zamanda uzaktan bakım ve tanılamayla da ilgileniyor. Veritabanı tüm kontrol komutları için onay veriyor ve tüm üretim ve kalibrasyon sürecini ve sonraki
fonksiyon testini titizlikle belgeliyor. Her bir EPF %
100 test ediliyor. “Parçaların bir üretim planına dayalı
Küster Automotive Control Systems GmbH, elektronik
park freni (EPF) tedarikçileri arasında Avrupa’nın pazar
liderlerinden biri. EPF’lerin üretildiği dört montaj hattı
Beckhoff teknolojisiyle tamamen otomatikleştirilmiş.
nun öne çıkan diğer bir özelliği de, yalın proses dizisi
kontrolüne ek olarak, ölçüm teknolojisinin (kuvvet ve
deplasman ölçümü) de kontrol sistemine entegre edilebilmesi,” diyor Oliver Barwitzki. Bir başka avantajı
ise EPF elektronik kontrol sistemiyle haberleşmenin
PLC’den doğrudan FC5101 takılabilir kartı ve taşıta
özel CAN bus protokolü (11 ya da 29 bitlik CAN identifier ile) üzerinden gerçekleşebilmesidir.
Elektronik park freni (EPF) orijinal bir otomobil arka
aksıyla. Resim, fren kaliperindeki fren kabloları da
dahil olmak üzere, kabloların izlediği yolu gösteriyor.
ve bu nedenle değişik çalışma şartları (eğim açıları,
frenleme eğrileri vb.) için kalibre edilmesi gerekiyor.
Tüm üretim kademelerinde, ki buna malzeme teslimi,
farklı üretim aşamaları, kalibrasyon, fonksiyon testleri ve gönderim dahil, üretim hattının kontrol ve test
birimleri merkezi veritabanıyla Beckhoff’un C6140
Endüstriyel PC’si üzerinden haberleşiyor. Endüstriyel
PC, tüm sistem elemanlarından otomatik olarak veri
Motor ve dişli ünitesinin ön montajı
olarak montajlanıp dağıtımının yapıldığı “normal”
üretimle aradaki fark burada ortaya çıkıyor. Küster’de
bitmiş ürün olan EPF ölçülüyor ve düzeltme değerleri
gerektiği gibi uygulanıyor,” diyor, Beckhoff Frankfurt
şubesinin satış ekibinin bir üyesi olan Oliver Barwitzki. Veri alışverişi çok yüksek hızlarda gerçekleşiyor:
Küster, performans açısından ölçeklenebilir tüm Beckhoff ürün serisini kullanıyor: kontrol cihazları arasında
BX serisi Ethernet Bus Terminal kontrolörler, Gömülü
PC’ler ve hat sonu bilgisayarları olarak C6650 neslinden Endüstriyel PC’ler bulunuyor. Yazılım, TwinCAT
I/O, TwinCAT PLC ve NC TwinCAT NCI içeriyor. Ortak
payda, tek ağ içinde faaliyet gösteren tüm kontrolörl-
45
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
erin veritabanıyla sinerji içinde olması.
Küster ACS, TwinCAT yazılımına önemli derecede bel
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ilerleme hızıyla sürekli şekilde uygulamanın mümkün
olan tek yolu.
Standart olarak Beckhoff kontrol teknolojisi
EPF elemanları: üstte eğim sensörlü kontrol kartı
(PCB) görülüyor. Ortada, (DC) motor / dişli ünitesi.
Sıkma kuvveti, ayrıca bir kuvvet sensörü ve acil açma
mekanizması ile donatılmış olan milin kamalı kısmıyla,
dönme hareketinden elde edilir. Tüm elemanlar bitmiş
bir EPF oluşturacak şekilde monte edildikten sonra
test edilir.
Beckhoff teknolojisinin Küster’de uygulanması, ilk
EPF üretimi için 2003’te kurulan test donanımında
denemeyle başlamış ve o zamandan beri devam eden
bir başarı öyküsü. Beckhoff, açık kontrol teknolojisi
ve esneklikle öne geçti ve hızla Küster için standart kontrol tedarikçisi konumuna geldi. Günümüzde,
tüm Küster Şirketler Grubunda Beckhoff kontrolörleri kullanılıyor ve bu yükselen trend sürecek gibi
görünüyor. Küster şartnamesinde tedarikçilerinden
Beckhoff teknolojisini kullanmalarını talep ediyor,
Küster ve Beckhoff arasındaki teknolojik ilişki sürekli
ilerliyor. Küster’in hız gereksinimlerini Beckhoff’un
geliştirdiği EtherCAT fieldbus teknolojisini karşılıyor.
Kontrol ve MES sistemi arasında mükemmel
iletişim
Kontrol mimarisi, EPF üretimin her aşamasında
onaylanması, test edilmesi ve belgelenmesi
gerekliliğiyle şekilleniyor. Yine, üretimi kontrol eden
sistem bilgisayarından, TwinCAT PLC otomasyon
yazılımlı C6650 Kontrol kabini Endüstriyel PC’den
oluşuyor. Üretim Yürütme Sistemi (MES) veritabanı,
prosesteki her şeyi belgeliyor. Beckhoff kontrolör ve
İş parçası kızağında kalibre edilmiş EPF’ler. Muhafazaya monte edilecek son parça, taşıt modeline özel destek parçası.
EPF muhafaza kapağı ön plandaki ürün taşıyıcı üzerinde görülebilir; onun arkasında henüz monte edilmiş
PCB’si ile EPF muhafazası var. Sonraki aşama, motor
/ dişli ünitesinin montajı.
bağlıyor. Örneğin TwinCAT NC I, ilk kez hat sonu montaj hattında EPF’lerin modüler üretimi için kullanıldı
ve ürünler 2010 yılında Şanghay’a teslim edildi. EPF
muhafazaları kesinlikle sızdırmaz olmalı çünkü taşıtlar
sürekli suyla temas ediyor. Sızdırmazlık işlemi,
TwinCAT NC I kontrolörlü bir XY tabla aracılığıyla
gerçekleştiriliyor. Bu, sızdırmazlık macununu sabit
46
MES sistemi arasındaki etkileşimler oldukça yoğun.
Bunun için uygun bir programlama arabirimi, ITAC
software AG (Oracle veritabanı tedarikçisi) ile Beckhoff
ve Küster’in üretim ekipmanları bölümü arasındaki
işbirliğiyle kısa bir süre içinde hayata geçirildi.
Veritabanına yaklaşık 100 kontrolör bağlı; bunun
anlamı, veritabanının muazzam miktarda veriyle başa
çıkması gerektiği. Her elektronik park freni için,
yaklaşık 250 ölçüm değeri ve test verisi depolanıyor;
bunlardan yaklaşık 150’si hat sonu kabul sırasında
toplanıyor. Dokümantasyon, yalnızca onaylı parçaların
kullanılmasını ve ürünün en yüksek kalite ve güvenlik
standartlarını karşılamasını sağlıyor.
Küster, hem otomasyon ve üretim süreçlerinin kontrolü hem de ürün geliştirmenin kendisi açısından
her zaman teknolojik gelişmenin ön saflarında. Yakın
bir örnek, Çin’deki EPF üretimi için uzaktan bakımın
hayata geçirilmesi. Ürünü cephesinde de haber değeri
olan gelişmeler oldu.
Üretilen her EPF için, her bir elemanı takip etmek ve
bir vidanın, contanın ya da muhafazanın hangi partiden geldiğini bulmak mümkün. Bu, bir şikâyet durumunda, bir tedarikçinin kalite kusurlarını kabul etmesi
gerektiğinde ya da taşıma hasarı durumunda yarar
sağlıyor. Takiple geriye doğru gidilerek tam olarak
hangi partilerin etkilendiği bulunabiliyor.
Egzoz teknolojisinde devrim yaratma potansiyeline
sahip otomatik egzoz ve akustik damperlerle Küster,
sonraki potansiyel satış rekortmenini piyasaya
çıkarmaya hazır. Küster üretim ekipmanları bölümü
ilk üretim hattını kurdu bile, elbette bir Beckhoff kontrolörle...
47
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Bosch Rexroth, otomotiv sektörünü
de Endüstri 4.0 ile buluşturuyor
BOSCh REXROTH / www.boschrexroth.com/tr
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
teryallerin kullanımından kaynaklı tüm sorunların üstesinden gelmeyi hedefliyor. Çelik ya da alüminyum; farklı plaka
kalınlığı üzerinde yapılan tüm kaynak işlemlerinde mükemmel kullanım ve performans sağlayan PRC7300 kaynak kontrolörü, nokta kaynaklarda yüksek hassasiyet ve güvenirlik
sunuyor.
Yeni PRC7300 ile test edilmiş kontrol ve denetim konseptini bir adım daha ileriye taşıyan Bosch Rexroth, geliştirdiği
yazılımlarla, devreye alma süresini azaltırken işlemleri
basitleştiriyor, kullanımı artırıyor. En güncel yarı iletken
teknolojilerinin kullanımı enerji tüketimini %80’e varan
oranlarda azaltır. Sıklıkla kullanılan iletişim protokolleri için
geliştirilmiş çok sayıda arayüz ile kontrol cihazı gelecek nesil
ağ tabanlı üretim ortamlarına entegre edilebilir.
PRC7300’ün uyarlanabilir kontrol düzenekleri, ister çelik olsun ister alüminyum her türlü plaka kalınlığı üzerinde yapılan
kaynak işlemlerinde maksimum kalite sağlıyor. Kontrol
birimi, kaynak sıçramasının meydana gelişini akım debisini
gözetleyerek önceden tespit edebiliyor. Ayarlanabilir kontrol birimi, kaynak akımını buna uygun olarak düzenliyor ve
istediğiniz işlemi hassasiyetle, maliyetleri artıran tekrar kara
gerek kalmadan yapmanızı sağlıyor. Ayrıca, süreç kontrol ve
izleme prosedürleriyle geleceğin teknolojilerini profesyonellerin kullanımına sunuyor.
Sistem, %90 oranında daha hızlı devreye alınıyor
Otomotiv sektörü için, gittikçe zorlaşan rekabet şartlarında
kalite ve giderlerin hedeflenen seviyede tutulması kilit rol
üstleniyor. Teknolojik değişim, zorlaşan piyasa koşulları
gibi tüm unsurları göz önüne alarak sektöre yönelik çözümler üreten Bosch Rexroth, makine üreticilerinin ihtiyacı olan
esneklik, standardizasyon ve enerji verimliliği gibi gereklilikleri barındıran çözümleri, şimdi Endüstri 4.0 standartlarına
uyumlu olarak sunuyor.
50
Bosch Rexroth, preshane, boyahane, kaporta-motor-dişli
kutusu üretimi ve son montaj uygulamaları gibi her türlü
üretim ve montaj kademelerinde çözümlerle sektörün tüm
ihtiyaçlarını karşılıyor. Otomotiv sektöründe hızla değişen
talepleri göz önünde bulunduran Bosch Rexroth, ürünlerini
ihtiyaca göre adapte edebiliyor.
Bunun bir örneği olan, Bosch Rexroth’un otomotiv sektörü
için özel olarak ürettiği kaynak sistemi çözümleri, çeşitli ma-
Bosch Rexroth, geliştirdiği yeni yazılımlar ve sistemin modüler yapısıyla devreye alma ve değiştirme sürelerini %90’a
varan oranlarda azaltıyor. Standart olarak entegre edilmiş
uygulama katmanı, robot ara yüzü için hedef odaklı bir düzenleme sağlayan Bosch Rexroth, üstelik elektrikli servo kaynak
tabancaları ve çevre birim cihazları arasında bağlantı kurabilen gerçek zamanlı dahili bir veri yolu sistemine de sahip
bulunuyor. Etkin ön-uç ile kurulumu kolaylaştıran PRC7300,
kaynak tabancalarının önleyici bakımının yapılmasına da
olanak tanıyor. Endüstri 4.0 standartlarına uyumlu bulunan
PRC7300 ürünü, işleme, robot entegrasyonu gibi ara yüzleriyle de önemli kolaylık sunuyor. Kullanıcılara geleceğin
teknolojisi Endüstri 4.0 uygulamalarına hazır bir ürünle
buluşturuyor.
Bosch Rexroth’un devreye alma, işletim ve arıza tanılarına
yönelik geliştirdiği yeni PRI7000 ise tek parça donanımda
birden fazla kaynak kontrol birimini kontrol edebiliyor.
Sezgisel Windows ve web tabanlı uygulamalarla işletimi
basitleştirirken, yeni iletişim ara yüzleri cevaplama ve
bekleme sürelerini azaltıyor. Yaklaşık 10,000 adet kaynak
programını depolayan kontrol birimine sahip PRI7000 bir
çok farklı üretim sürecine entegre edilebiliyor.
Endüstri 4.0 uyumlu ağ bağlantı yetkinliği
Endüstri 4.0’a uygun olarak üretilen PRC7300 kaynak kontrolörü, yatay ve dikey ağ bağlantısına hazır bulunuyor.
Kullanıcılar kaynak hücresi dışında uzaktan bağlantı kurarak, ara yüzü ve kaynak işlem bilgisayarını çalıştırabiliyorlar.
Süreç kontrolü ve iletişime yönelik çoklu işlemci mimarisi,
veri transfer hızını kaynak işlemini hiçbir şekilde etkilemeden
artırabiliyor.
Kontrol birimi, ortak kullanılan tüm ethernet bağlantılarında,
gerçek zamanlı protokol verilerini birbiri arasında
değiştirebiliyor. Kablosuz internet bağlantısına sahip olan
ürün, entegre web sunucusuyla tüm kablosuz işlemleri
gerçekleştirmeye imkan tanıyor. Ayrıca, akıllı telefonlar
ve tablet PC’lerle kontrol birimlerine arıza tanısı koymayı
sağlıyor.
Önceki nesillere oranla daha az enerji kullanımı
Güç kaybını azaltmayı hedefleyen Bosch Rexroth,
geliştiricilerin soğutma sistemlerini daha düşük boyutlarda kullanabilmesini sağlıyor. Önceki nesiller ile
karşılaştırıldığında yaklaşık olarak %30 daha küçük boyutlarda bulunan ürün, önemli oranda enerji verimliliğini de
beraberinde getiriyor. Kaynak işlemi sırasında %30, bekleme
modunda ise %80 oranında daha az enerji kullanıyor.
Yüksek teknoloji ürünü olan kontrol birimi ise, veri yolu
aracılığıyla üretim aralarını bekleme moduna alabiliyor
ve gerektiği an yeniden aktive edebiliyor. Böylece enerji
verimliliğini en yüksek orana çıkarıyor.
51
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
Dünyada ve Türkiyede Otomotiv
Endüstrisinde Teknolojik yenilikler
ve Endüstri 4.0
Endüstri 4.0 ile birlikte zeki, birbiri ile haberleşecek üretim ve
emniyet sistemlerini yeni ufuklar açacak. Nisan ayı başında
Bursa da otomotive ve makine sektöründe çalışan profesyonel
yöneticiler Fraunhofer Enstitüsünde Endüstri 4.0 kapsamında
modern üretim ve dizayn konusunda eğitime katılacaklar. Bu ve
buna benzer eğitimler ve ENOSAD’ın organize edeceği “Endüstri
4.0 ve İleri Otomasyon Teknolojileri Kongresi” ile Türkiye’nin bu
yeni sürece en hızlı adapte olacak ülke olacağını düşünüyorum.
FESTO / www.festo.com.tr
Teknolojik ve soysal değişimler otomotive endüstrisini de yeniden konumlandırıyor. Festo olarak bu sene
başından itibaren coğrafi bölge yönetiminden endüstri segment yönetimine
geçtik. Konusunda daha uzman ve
yetişmiş mühendis ve teknik destek
birimimiz ile birlikte Tüm Türkiye’ye hizmet vermekteyiz.
Mevcut trendler, mega trendler gerçek ve sanal üretim dünyalarının birbirine bağlanması, önümüzdeki birkaç sene sonra
birbiri ile haberleşecek olan makinalar ile ilgili altyapı çalışmaları
olanca hızıyla devam ediyor.
Türkiyede ki otomotive sektörü ile ilgili genel amacımız prosesleri daha iyi anlayıp optimum çözümler sunmak. Bunun sonucu
olarak yeni bir eğitim kavramı ( profit ) olan Profesyonel segment eğitimleri ne başladık. Ayrıca Festo Almanya ile birlikte
çalıştığımız otomotive endüstrisine yönelik yeni ürün portföyünü de müşterilerimiz ile paylaşıyoruz.
Festo’nun otomotive sektöründe ki uygulamaları ve görselleri
internet sitemizden www.festo.com.tr rahatlıkla görebilirsiniz. (
Automotive and Tier 1 supplier industry )
Bunları kısaca özetler isek;
Press Atelyesinde ki handling uygulamaları, elektromekanik
eksenlerle taşınan sac parçalar HGO adını verdiğimiz online
uygulama ile tasarımın kolaylaştırılması ve hızlanması Montaj
ve Göde Bölümünde kullanılan güvenlik fonksiyonlu Vtsa valf
adaları, vakum komponentleri, Enerji verimliliğini arttırakcak Rıp
52
ve Hip soğutma sistemleri ve şartlandırıcı grupları.
Robot hatlarında kullanılan servo pnömatik kaynak tabancaları
Sonuç olarak yeni üretim teknolojileri ile seri üretim alanında
verimli ve hızlı bir şekilde üretim yapabilecek, değişimlere hemen tepki verecek ve kısa teslim zamanları ile ile üretim yapan
uluslararası firmalar pazarda rekabetçi olacaktır.
Özgür Ünlü
FESTO A.Ş
Endüstri Segment Müdürü
Otomotiv
Boya bölümünde kullanılan Ms serisi olarak adlandırdığımız (
PWIS FREE ) şartlandırıcı grupları ve komponentler
Motor ve aktarma organları ile ilgili müşteriye özel ürünler ve
uygulamalar; özellikle hassas pozisyonlama ve parça tutmaya
yönelik özel gripperlar.
53
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
Firma Söyleşileri / SUPSAN
Firma Söyleşileri / SUPSAN
SUPSAN, MÜŞTERİ BEKLENTİLERİNİ
ÖLÇTÜ VE İKİ YENİ ÜRÜN GELİŞTİRDİ
bir yandan müşterilerimizin mevcut ürünlerimiz ile ilgili
fikirlerini öğrenirken, diğer yandan ise piyasanın yeni
ürün ihtiyaçlarına yönelik beklentilerini almış oluyoruz.
Anketlerimiz bize gösterdi ki; piyasada iki alanda boşluk var: Yeni Nesil Turbo olarak bilinen VNT Turbo ve
Eksantrik Mil. Ürün geliştirme departmanımızı bu yönde
bilgilendirerek, iki yeni inovatif ürünümüz için çalışmalara başladık. Ürünlere ilişkin piyasadan oldukça olumlu
dönüşler aldık. Her iki ürünümüz şu an yedek parça pazarında önemli bir sınavdan geçiyor. Buradan aldığımız
neticelerle birlikte, yedek parça pazarının yanı sıra orijinal ekipmanda da yerimizi almak istiyoruz.
Supsan Genel Müdürü Salih Alson
Yıllık 10 milyon adetlik supap üretim kapasitesiyle
Türkiye’nin en büyük supap üreticisi Supsan, uzun
zamandır üzerinde çalıştığı iki yeni inovatif ürününü
piyasaya sundu. Yeni Nesil Turbo ve Eksantrik Mil
ile yedek parça pazarına hızlı bir giriş yapan Supsan,
başta Ferrari, Aston Martin, BMW ve Mercedes olmak
üzere dünyaca ünlü otomobil firmaları için supap üretiyor.
Türkiye pazarının önemli bölümünü elinde bulunduran
Supsan A.Ş., Borusan Holding şirketlerinden biri. Supsan A.Ş., inovatif ürünleri Yeni Nesil Turbo ve Eksantrik
Mil ile 4 yıl içerisinde pazarın yüzde 25’ine ulaşmayı hedefliyor. Konuyla ilgili en yetkili isim olarak, Supsan A.Ş.
Genel Müdürü Salih Alson şöyle diyor:
Sayın Salih Alson, nereden çıktı bu yeni ürün düşüncesi?
Salih Alson: Biz düzenli olarak sektörde ürünlerini takan ustalar ile anketler gerçekleştiriyoruz. Bu sayede
54
Bu yeni ürünler hakkında biraz detay bilgi verebilir
misiniz?
Salih Alson: Turbonun yeni nesil versiyonu, VNT
Turbo’dur. Turbo bizim için son derece önemli bir üründür. İlk etapta amacımız Westgate Turbo yapmaktı. Uzun
araştırmalar neticesinde bunu başardık. Piyasa da bu
ürünümüzü beğendi. Westgate Turbo başarılı neticelenince bu alanda ikinci aşama olarak belirlediğimiz VNT
Turbo üretimi için çalışmalara başladık ve başardık.
Turbo, çevre dostu olmanın yanı sıra yakıt tasarrufu
sağlayarak verimliliği de arttırıyor. Dünyada şu anda
karbondioksit salınımını düşürmek için en etkin uygulama turbodur. 5 yıl içerisinde kapasitenin artması ile
birlikte traktör, kamyon ve ağır vasıtalar için de üretim
gerçekleştireceğiz. Türkiye pazarından sonra turbo ürünümüzü Almanya ve Fransa’ya ihraç etmeyi planlıyoruz.
Türkiye’nin yanı sıra Avrupa’da başarılı olacağız. Özellikle Avrupa’da dağıtıcılarımızın olması ve kalite anlamında
iddialı olmamız, bizim bu pazarlarda da başarılı olmamızı
sağlayacaktır.
Türkiye’de satışı gerçekleşen yaklaşık 3 milyon adet turbo motorlu binek ve hafif ticari araç bulunuyor; bu araçların yaklaşık 200 bin adedinde bulunan turbo motorların
yenilenme sürecine girmiş durumda. Supsan olarak biz
de bu 200 bin adetlik pazarın yüzde 25’lik kısmına, yani
50 bin araca ulaşmayı, yıllık 50 bin adetlik üretim kapasitesini hedefliyoruz.
Öte yandan, Supsan olarak bu zamana kadar Eksantrik
Mil’ini tedarik edip piyasaya sunduk. Yaptığımız çalışmalarda gördük ki; bu ürünü ürütebilecek donanıma sahibiz. Gerekli ilave tezgâhları da alarak üretime başladık.
Şu ana kadar çok olumlu dönüşler aldık. Bu sayede güvenimiz de arttı. İlk etapta yılda 35 bin adetlik seviyeye ulaşmayı hedefliyoruz. Eksantrik mil üretiminde 4 yıl
içerisinde pazarın yüzde 25’lik kısmını yakalayacağız. Bu
hedef için çalışmalarımız sürüyor.
Supsan olarak en önemli özelliklerinin garantili ürün
satışı gerçekleştirmek. Bizim dışımızda turbo piyasasında garantili satış yapan kurum bulmak mümkün değil.
2016 yılını 2015 yılına göre daha pozitif bir yıl olarak
görüyoruz. Supap üretiminde ve orijinal ekipman satışlarında artış bekliyoruz. Ayrıca yedek parça konusunda
da artış bekliyoruz.
Sizin konuyla ilgili üretim haricinde de yoğun çalışmalarınız var. Bu çalışmalar hakkında bilgi alabilir
miyiz?
Salih Alson: Türkiye’nin en büyük supap üreticisi olarak,
5 ilde gerçekleştirdiği 5 bölge toplantısında 1.250 otomotiv yan sanayi çalışanına eğitim verdik. Mart ayı içerisinde Aydın, Balıkesir, Çorum, Samsun ve Isparta’da
gerçekleştirdiği Supsan Bölge Toplantısı etkinliği kapsamında bayiler, perakendeciler, servisler, tamirciler,
kapakçılar, rektifiyeciler, sanayi çalışanları ile bir araya
geldi.Yoğun bir ilgi ile karşılaşan Supsan A.Ş., böylece
toplantılarda başta turbo olmak üzere, üretimlerini ve
satışlarını gerçekleştirdiği ürünleri tanıtma fırsatı buldu.
Bu toplantılarda hem firmamızı, hem satışını gerçekleştirdiğimiz ürünleri, hem de üretimini gerçekleştirdiğimiz
supap, turbo ve eksantrik milini tanıttık. Turbo ve eksantrik mili yerli Supsan üretimidir. Bunların yanı sıra
garanti altında satışı gerçekleştirilen gayd, baga, tırnak,
supap lastiği, supap ayar şimi, conta, motor yatağı, supap fincanı, eksantrik zinciri, krank, saplama, silindir
kapak, EGR ürünlerimizi de tanıttık.
55
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
Firma Söyleşileri / FORD OTOSAN
Firma Söyleşileri / FORD OTOSAN
FORD OTOSAN, E6 NORMLARINA
UYGUN YENİ NESİL ECOTORQ
MOTORUN SERİ ÜRETİMİNE BAŞLADI
modelleri ile Çin’den Avrupa’ya, Ortadoğu’dan Güney Amerika’ya
tüm dünyaya ihraç edilerek, Türkiye ekonomisine önemli bir katkıda
bulunacak.
Ali Y. Koç: Türkiye’de yapılan özel sektör Ar-Ge harcamalarının yüzde 13’ü Koç Topluluğu’na ait
Açılış Töreni’nde konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan
Vekili ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, “Ülkemizin özellikle teknoloji alanında rekabet gücünü artırarak, global arenada önemli oyunculardan ve merkezlerden biri olması en büyük
arzumuz. Bu hedefin temelinde bilgi ve teknoloji üretebilmemiz ve
yüksek katma değerli ürün ve hizmetler sunabilmemiz yatıyor. Bu
süreçte gerekli olan insan kaynağının da planlı ve sistematik şekilde ele alınması en önemli ihtiyaçlardan biri. Mesafe almış ülkelere
oranla, daha gidilecek çok uzun bir yolumuz olsa da, Hükümetimizin bu hedefle sağladığı Ar-Ge teşviklerinin ve başlattığı reformların
yatırımları cesaretlendirdiğini memnuniyetle söyleyebilirim. Geçtiğimiz günlerde devreye alınan ‘Ar-Ge Reformu Paketi’nin günümüzün önemli rekabet unsurlarından biri olan tasarıma destek vereceğine ve üniversite – sanayi işbirliği açısından da son derece önemli
bir adım olduğuna inanıyoruz”dedi.
Ford Otosan’ın 100 milyon doların üzerinde bir yatırımla hayata
geçirdiği, fikri ve sınai hakları tamamen kendisine ait olan, E6
normlarına uygun Yeni Nesil Ecotorq motor ailesinin seri üretimine Mart ayının son haftasında başlandı.
320 Ar-Ge mühendisinin çalıştığı ve 100 milyon doları aşan bir
yatırımla Ford Otosan Eskişehir İnönü fabrikasında seri üretimi
başlayan yeni nesil Ecotorq motor ailesi, yurt içinin yanısıra yurtdışı pazarlara ihraç edilen Ford Trucks kamyon ve çekici modellerinde kullanılacak. -50 dereceden +50 dereceye kadar her coğrafya
koşullarına uygun olarak geliştirilen Ecotorq motor; Ford Trucks
56
Koç Topluluğu olarak teknoloji ve inovasyona öncülük ederek; yenilikçi, çevreye duyarlı ve enerji verimliliği yüksek ürün ve hizmetlere
odaklanmanın en önemli hedefleri olduğunu vurgulayan Ali Y. Koç,
sözlerine şöyle devam etti: “Bugün Koç Topluluğu olarak her işimizde yönümüzü geleceğe, Ar-Ge’ye ve inovasyona çevirerek faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Hız kesmeyen teknoloji yatırımlarımızla, daha
üstün nitelikli ürünler ve hizmetler geliştirmeye ve iş süreçlerimizi
yenilemeye gayret ediyoruz. Geçmişe nazaran bugün daha uzun
vadeli düşünüp planlar yapabiliyoruz. Bu felsefe ile, 2007-2014 yılları arasında yaptığımız Ar-Ge harcamaları toplam 4,6 milyar TL’ye
ulaştı. Buna ilave olarak, sadece geçen yıl yaptığımız Ar-Ge harcaması da 1,3 milyar TL’yi buldu. Bu da ülkemizin geleceğine olan güvenimizin en somut göstergesidir. TUİK verilerine göre, Türkiye’de
özel sektör Ar-Ge harcamalarının yüzde 13’ü Topluluğumuz tarafından yapılmaktadır. Ayrıca, Topluluğumuza ait 15 Ar-Ge merke-
zinde, 4.300 mühendisimiz görev yapıyor. Ar-Ge merkezlerimizin,
sektörlerindeki en başarılı Ar-Ge merkezleri olarak ödüller alması da
bizleri ayrıca sevindiriyor.”
Ford Trucks 50 ülkedeki satış ağını 2020 yılına kadar
tamamlayacak
Konuşmasında, Ford Otosan’ın, üretim kabiliyetleri ve 1.500’e
ulaşan Ar-Ge mühendisi ile Ford’un global organizasyonunda
gün geçtikçe artan önemde sorumluluk üstlendiğini de belirten
Ali Y.Koç, Ford Otosan’ın Avrupa’daki en büyük ticari araç üretim
merkezi ve sektörünün en büyük Ar-Ge merkezine sahip olmasıyla
dikkat çektiğini söyledi. “Şirketimiz Ford kamyon ve çekicilerinin,
ilgili dizel motorları için global mühendislik çalışmalarının sorumluluğunu üstlenmiş durumdadır. 2010 yılında imzalanan anlaşma
ile şirketimiz, kendi geliştirdiği ve ürettiği Ford Trucks çekici ve
kamyonları için, 3 kıtada toplam 60 ülkede satış yapma, organizasyon kurma ve distribütör atama haklarına sahiptir. Bu doğrultuda,
2020 yılına kadar, 50 ülkede distribütörlük ve bayi ağı yapılanması
tamamlamayı hedefliyoruz. “ dedi.
Ford Otosan, Türkiye’nin tek yerli kamyon motoru olan
yeni Ecotorq’la dünya vizesi alıyor
Ali Y. Koç bugün geldikleri noktada, Türkiye’de sıfırdan geliştirilen
ve üretilen, ilk ve tek kamyon motorunu sunmanın gururunu yaşadıklarını ileterek şunları söyledi, “Geçmiş yıllarda teknoloji ithal ederken, bugün yüksek Ar-Ge yeteneğimiz ile teknoloji ihraç eder hale
geldik. Daha evvel de ifade ettiğimiz üzere Ford Otosan, yeni nesil
Ecotorq motorlarının dünyanın en büyük kamyon pazarı olan Çin’de
üretimi için JMC firması ile teknoloji lisans anlaşması imzalamıştı.
Son 5 yılda 320 milyon doların üzerinde mühendislik ihraç eden
şirketimiz, önümüzdeki dönemde yeni nesil Ecotorq’un da katkılarıyla yüksek katma değerli bu faaliyetini artırarak sürdürecek. Ford
Otosan, Ecotorq ile dünya vizesi almış oluyor. Ayrıca şirketimiz,
ülkemizde yan sanayi, üniversite ve KOBİ işbirliklerini de içeren bir
yüksek teknoloji altyapısına da öncülük ediyor. En önemlisi de ülkemiz, otomotiv sektörüne teknoloji ve Ar-Ge gücünü bir kez daha
kanıtlamış oluyor. İnönü fabrikamızda ürettiğimiz yeni nesil Ecotorq
motorun fikri ve sınai haklarının yüzde yüzüne sahip olan şirketimiz;
bu ürünü geliştirme, yenileme, yurtdışına pazarlama ya da teknoloji
olarak satma hakkına sahiptir. Dolayısıyla, Ecotorq sürdürülebilir
büyümemiz için stratejik bir ürün olarak önemini koruyor ve Ford
Otosan’ın ağır ticari araç segmentinde dünyaya açılan kapısı rolünü
üstleniyor. Özetle, Eskişehir İnönü fabrikamızda ürettiğimiz yeni ne-
57
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Firma Söyleşileri / FORD OTOSAN
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
Firma Söyleşileri / FORD OTOSAN
Euro-6 emisyonlarını sağlayan, Euro-7 emisyonlarına hazır, dünya
pazarları için rekabetçi, sınıfında lider özelliklere sahip bir motor ailesi geliştirdik. Yeni Nesil Ecotorq; 9 Lt ve 13 Lt ile 330 PS, 420 PS
ve 480 PS güç üretiyor. Motorlarımız Türkiye için E6, ihraç pazarlarının değişik taleplerine göre de E3, E5, E6 emisyon seviyelerinde
üretiliyor. Aynı zamanda yeni motorumuz oldukça rekabetçi yakıt
sarfiyatıyla bize rekabette avantaj sağlayacak. Tüm motorlarımızda
standart olarak sunulan yüksek performanslı motor freni özelliği de
kullanıcılarımız için önemli bir ürün geliştirme çalışması. Sağladığı
yakıt ekonomisi ile verimlilik beklentilerinin tümüne cevap verebilen
ve sessiz çalışması ile göz dolduran, yeni Ecotorq motor ailesi, rakipleri arasından kolayca sıyrılacak. Dinamometrede yapılan 50.000
saate varan testlerle en az 1,5 milyon km motor ömrüne sahip olacak Ecotorq motorumuz, dayanıklılığıyla da adından söz ettirecek. “
Ecotorq 100 milyon doları aşan yatırım, yan sanayi ve
üniversite işbirlği
sil motorumuz ile tüm dünyanın yükünü taşımaya talibiz.”
Haydar Yenigün: Ürünlerimizi İnönü’de dünya standartlarında test edeceğiz
Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün de törende bir konuşma yaptı. “Sanayide yaratıcılığın, güvenilir üretimin ve başarının
uzun soluklu bir hareket olduğunun bilinciyle, ülkemiz ekonomisine
katma değer yaratmak için çalışıyoruz” diyen Yenigün sözlerine
şöyle devam etti: “Güçlü Ar-Ge geleneğimizi, Sancaktepe ve Gölcük tesislerimizin yanı sıra İnönü Fabrikamızdaki Ar-Ge Merkezimiz
ve ilgili tesislerimizle de sürdürüyoruz. 3 Milyon Euroluk yatırım ile
İnönü’de hayata geçirdiğimiz, Gölcük’ten sonra ikinci Motor Test
Merkezimiz, sahip olduğu ileri teknolojilerle dünyadaki benzerlerine
öncülük ediyor. Yeni motor test merkezimiz 13 lt üzerinde motor
test kabiliyetine sahip Türkiye’deki ilk tesis olarak global anlamda
Ford’a hizmet vermekte. 5 farklı test odasında Euro 6 normlarını
karşılayan Ecotorq motorları geliştiriyor ve dayanım testlerini yapıyoruz. Euro 6 emisyon seviyesini egzoz gazı filtreleme sistemi ile
test edebilme yeteneğine sahip merkezimiz, Türkiye’de bir ilk olma
özelliğine sahip. Kendi Ar-Ge gücümüzle geliştirdiğimiz bu merkezde , gelecek dönemde Ford’un testlerini de yapabileceğiz. Kısa süre
58
önce, Türkiye’nin ilk ve tek kamyon test pistini İnönü Fabrikamızda
devreye aldık. Yakın zamanda otonom kamyon test sürüşlerine de
başlayacağımız bu pist ile ürünlerimizi dünya standartlarında test
edebileceğiz.”
Ecotorq: Dünya pazarları için rekabetçi, sınıfında lider
özelliklere sahip bir motor ailesi
Haydar Yenigün toplantıda, Ecotorq motorun gelişim sürecine
de değindi: “Ecotorq motorun hikâyesine baktığımızda; orada,
Türkiye’nin otomotiv sanayi ve teknolojisinin dönüşüm ve gelişim
hikayesini de görüyoruz. Türkiye’nin ilk yerli dizel motoru Erk’i 1986
yılında üretmemizin ardından, 2003 yılında yepyeni bir ağır vasıta
motoru olan Ecotorq’u geliştirdik. 2009 yılında Euro 5 emisyon
normlarına uygun Ecotorq 9.0 litreyi ve bugün sizlerle ilk üretim
törenini gerçekleştirdiğimiz 12.7 lt hacminde ve Euro 6 emisyonları
ile uyumlu yeni nesil Ecotorq motorumuzu da 2011’de geliştirmeye
başladık. 1.500 kişilik Ford Otosan Ar-Ge organizasyonunun motor geliştirme biriminde çalışan 320 Ar-Ge mühendisimiz ile Ford
Cargo kamyonlarında kullanılacak ve Euro 6 emisyonlarıyla uyumlu yeni nesil Ecotorq motor ailesinin geliştirme çalışmalarını 2015
yılı içerisinde tamamladık. Bu projeyle, inovatif bir mimariye sahip,
Ford Otosan Genel Müdürü Yenigün, konuşmasında, Ecotorq için
yapılan yatırımlarla ilgili bilgi de verdi: “Ford Otosan olarak Ecotorq
için, geliştirme, imalat, prototip gibi süreçlere 100 milyon doları
aşan bir yatırım yaptık. Bizimle birlikte yan sanayilerimiz de Ecotorq projesi için 4 milyon Euro yatırım yaptı. Toplam 7 milyon Euro
yatırımla hayata geçirdiğimiz Euro 6 egzoz gazı arındırma sistemi,
sürdürülebilirlik açısından, Ecotorq projesinin en önemli sonuçlarından biri oldu. Motor projemiz kapsamında üniversitelerle birlikte
yapılan Ar-Ge çalışmaları için toplam 1,7 milyon lira, yüksek teknolojili KOBİ Ar-Ge iş birlikleri için de, 4 milyon lira harcandı. Patente büyük önem veren şirketimizde, bu proje kapsamında 2015
yılı sonuna kadar tasarımdan prototip fazına kadar yüzlerce inovatif
fikir geliştirildi, bu fikirlerden 36’sı yurtdışı olmak üzere toplam 69
patent başvurusu yapıldı. Ford Otosan ekibi olarak, önümüzdeki
süreçte de, sadece otomotivin değil, Türkiye’nin Ar-Ge üssü olarak
çalışmalarımıza şevkle devam edeceğiz. -50 dereceden +50 dereceye kadar her türlü hava sıcaklığına ve koşullara uygun olarak geliştirilen Ecotorq motor; Ford Trucks modelleri ile Çin’den Avrupa’ya,
Ortadoğu’dan Güney Amerika’ya, tüm dünyaya ihraç edilecek. Ford
Otosan ekibi olarak, önümüzdeki süreçte de, sadece otomotivin
değil, Türkiye’nin Ar-Ge üssü olarak çalışmalarımıza şevkle devam
edeceğiz.”
OTOMOTİV İMALATINDA FORD OTOSAN’IN DİJİTALLEŞME ATILIMI
17 sektörden 104 şirketin dijital karnesinin çıkarıldığı Accenture Dijitalleşme Endeksi’ne göre, Ford Otosan, Motorlu Kara Taşıtlarının
İmalatı sektörünün lideri seçilmiş.
Şirketlerin dijitalleşmeyi iş süreçlerine entegre etme oranını belirlemek, dijitalleşme yolculuğunda hangi noktada olduklarını ortaya
koymak ve dijital kabiliyetlerini analiz etmek amacıyla Türkiye’de ilk
defa, bilimsel bir yaklaşım ve sistematik bir metodoloji kullanılarak
dijitalleşme ölçümünün yapıldığı Accenture Dijitalleşme Endeksi
Skoru’na göre; kurumsal stratejilerinde en iyi rekabet avantajını
sağlayacak şekilde dijitalleşmeye yer veren ve dijitalleşmeyi şirketin ana hedeflerine başarılı bir şekilde entegre eden; müşterileriyle
olan iletişiminde dijital ürün ve hizmetleri müşteri memnuniyetini en
fazla sağlayacak şekilde kullanan; organizasyon içerisindeki iletişim,
iç süreç ve operasyonları dijital teknolojiler aracılığıyla en verimli
şekilde yürüten ve gelirleri/varlıkları itibarıyla Türkiye’nin en büyük
şirketleri arasında yer alan şirketlerin “Dijitalleşme Öncüleri” olarak
tanımlandığı çalışmada, Ford Otosan, “Motorlu Kara Taşıtlarının
İmalatı” sektörünün dijital lideri olmuş.
Türkiye’nin ortalama dijitalleşme skoru % 60, Motorlu Kara Taşıtlarının İmalatı sektör skoru ise %70 olurken, sektör lideri Ford
Otosan’ın dijitalleşme oranı%77 olarak dikkat çekmiş.
Haydar Yenigün: Sürdürülebilir ilerlemenin stratejik bir
parçası olarak dijital dönüşüm
Konuyla ilgili olarak, araştırmada ortaya çıkan sonuçlar çerçevesinde açıklamada bulunan Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün dijitalleşmenin şirketlerin gelişiminde oynadığı role vurgu yaparak; “Ford Otosan olarak,100 yıllık sanayi şirketi olma hedefimizle,
inovasyon ve teknoloji alanında da sektörümüze öncülük yapmaya
devam ediyoruz. Dijitalleşme, Ford Otosan’ın gelişiminde ve karlılığında büyük bir etken, aynı zamanda şirketimizi geleceğe hazırlamak adına önemli bir unsurdur. Teknoloji ve inovasyon yatırımlarını
sürdürülebilir ilerleme yaklaşımının ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. İnovasyon kültürünü yüksek kalite ve verimlilikte ürünler
üretmenin ötesinde; tüm hizmet, süreç, iş modeli, pazarlama ve
organizasyonel yönetimimizde yaygınlaştırma hedefiyle çalışıyoruz. Dijitalleşmenin,şirketimizin operasyonel süreçlerine maliyet ve
zaman açısından efektif bir katkısı olmasının yanı sıra, stratejik bir
yaklaşımla kaynaklarımızı ve süreçlerimizi etkin kullanarak rekabet
avantajı yaratmak konusunda çalışmalarımıza hız kesmeden devam
ediyoruz.” demiş.
2015 yılı itibarıyla Türkiye’nin en dijital şirketlerinin belirlendiği ve
59
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri
Firma Söyleşileri / EMF MOTOR
Firma Söyleşileri / EMF MOTOR
OTOMOTİVDE ELEKTRİKLİ MOTOR
TEKNOLOJİSİNE, EMF KATKISI
Son yıllarda üretilen elektrikli araçlar henüz istenilen oranda satış hedefine ulaşmamış olsa da, çok yakında sağlayacağı avantajlar nedeniyle oldukça büyük satış adetlerineulaşacağı tahmin
edilmektedir.
Elektrikli araç üretiminde genellikle otomotiv firmalarının Ar-Ge
çalışmaları yoğun olarak devam etmektedir. Ancak bu alandan bağımsız olarak elektrikli araç motoru üreten EMF MOTOR firması,
hazırladığı elektrikli araç motoru ile oldukça farklı bir çizgi yakalamış. Aynı zamanda bir Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği-ENOSAD üyesi olan EMF Motor San. ve Tic. A.Ş., endüstriyel
alanda ve asansör sektöründe oldukça yoğun üretime sahip bir
firma olmakla beraber motorun getirdiği teknolojik avantajlar nedeniyle, Ar-Ge çalışmalarını araç motoru üzerinde de geliştirerek,
birçok avantaj sağlayan bu elektrikli motoru ortaya çıkartmış.
Bu konuda EMF Motor Yönetim Kurulu başkanı Sayın Hasan Basri
Kayakıran bize kısaca motorun özelliklerini ve çalışma prensibini
anlattı.
Sayın Hasan Basri Kayakıran, EMF Motor’un elektrikli araç motoru hakkında bizi bilgilendirir misiniz?
Hasan Basri Kayakıran: Araba motoru ile ilgili çalışmalarımızı iki
ana grupta toplayarak işe başladık.
İlk önce normal içten yanmalı motor prensibi gibi bir çalışma yaparak ana motor ve bu motordan tekerleklere hareketi aktaran bir
sistem düşündük. Ancak bu sistemde konvansiyonel araçlardaki
gibi diferansiyel sistemi yani dişli kutusu olmayacaktı. Hareket ve
hız kontrolü sürücü üzerinden yapılarak tekerleklere aktarılacaktı.
Motor deneyleri başarı ile tamamlandı.
Motorumuz 810 Nm, 885 d/d, 75.1 kW nominal değerlerinde, 88
kutup ve nominal verim % 91, 200 d/d hız değerinde ise % 95’
inüzerinde bir verime çıktı. Maksimum güç 90 kW, maksimum tork
2100Nm olarak elde edildi ve 120 km/h hıza eriştik.
Bu prensiple çalışan başka bir motoru, bir de aracın hibrid olarak
çalışması halinde nasıl bir performans göstereceği hakkında fikir
sahibi olmak ve sonuçlarını görmek için test ettik. Bu motorun gücü
bir öncekine göre yarı yarıyaydı. Bu motordan beklediğimiz, ilk kal-
60
maktadır.
Peki, bu durumda EMF Motor’un avantajları nelerdir?
Hasan Basri Kayakıran: Motorun stator sargıları düşük kutuplu olmasına karşın, motor kutup sayısı 66-88 kutup olabilmektedir. Bu
patentli yapı, LiProKa motor fiziği olarak tanımlanır. Düşük stator
kutup sayısı ile düşük sargı dirençleri ve dolayısı ile düşük bakır kayıpları olmaktadır. Bu durum, motorun verimliliğini en üst düzeye
taşır. Aynı zamanda elde edilen yüksek kutup sayısı, düşük devir
uygulamalarına uygundur ve dolayısı ile dişli kutusu ihtiyacını ortadan kaldırabilmektedir.
kış hareketinin elektrik motorundan alınıp hızlanma sağlandıktan
sonra benzinli motorun devreye girmesini sağlayarak daha yüksek
hızlara ulaşmaktı. Her ikisinin sonuçlarını da kayda aldık. Bu performansın daha ziyade yük taşıyan hafif ticari araçuygulamalarında
daha verimli olacağını düşündük..
Bu motorumuz ile 810 Nm, 442 d/d, 37.5 kW nominal değerlerinde, 66 kutup ve nominal verim % 93 elde ettik. 50 km/h hızlara
ulaştık. Maksimum gücü 47 kW, maksimum torku 2100 Nm olarak
sınırlandırdık.
Motor Çalışma Verimlilik Haritası
EMF Motor’un verimi, motor tipine göre %91-97 arasında olmaktadır. Ortalama %94 ve sürücü verimi %98 alır isek, aküde harcanan
güç 0,94*0,98= %92 verimlerde direk tekerleklere aktarılabilecektir.
Maksimum hızın yaklaşık 1/3 hız seviyelerinde maksimum tork
verebilen motor, bu değerlere yakın bir verimde çalışırken, aynı
zamanda düşük güç gereksinmelerinin olduğu bölgelerde bile, örneğin 1kW değerinde %80 verimde çalışabilmektedir.
Elde edilen gücün arada bir kayıp olmadan tekerleklere aktarılabilecek olması, aynı zamanda jeneratör çalışmada da maksimum enerji
geri kazanımın elde edilmesine olanak verebilecektir.
Generatör Çalışma Verimlilik Haritası
Generatör Çalışma Güç-Tork Eğrisi
Çalışmalarımız bununla bitmedi. Bir motordan tekerleğe kadar olan
hareket aktarmalarındaki mekanik kayıpların çok olduğu hepimizce
malumdur. Bu nedenle son zamanlarda yeni bir fikir olarak uygulanan motorun tekerlek içine koyarak, hub motoru olarak kullandık.
Sonuçlar olumlu oldu ve bu testler Almanya’da özel bir kuruluş
tarafından yapıldı. Bu motor direk tahrik motoru olarak da kullanılabilir.
Motorumuz 405 Nm, 885 d/d, her biri 37.5kW nominal değerlerinde, toplamda ise 75 kW, 66 kutup ve verim % 90 üzerindedir.
Yine bu motor ile 120km/h hıza ulaştık. Maksimum gücü 57 kW,
maksimum torku 1100 Nm olarak sınırlandırdık.
Hibrid kullanım için de 50km/h hıza ulaşan, 405 Nm, 442 d/d, her
biri 18.5 kW nominal değerlerinde, toplamda ise 37 kW 66 kutup ve
verim % 90 üzerinde motor ürettik. Maksimum gücü 30kW, maksimum torku 1100 Nm olarak sınırlandırdık.
Motorlarımızın en büyük özelliği istenilen tork ve hız değerlerini
karşılayacak nitelikte, dişli kutusu olmadan tekerleklere tahrik verebilecek yapıya uygun, yüksek tork değerlerine sahip olmasıdır. Hızlı
ivmelenme ve yokuş şartlarında gerek duyulabilecek maksimum
tork değerlerini karşılayacak ve yüksek kutuplu yapısı sayesinde
kararlı hız değerleri ve yumuşak sürüş özellikleri elde edilebilecektir.
Yüksek verim, jeneratif de çalışma özelliği ile enerjinin sürücü üzerinden, dişli kutusunun kayıpları olmadan akülere aktarma imkânı
da sunar.
Motorun tüm hız değerlerinde sabit sayılabilecek tork katsayısı sayesinde araçta gerçekleşen tork değerlerinin yüksek hassasiyette
hesaplanabilmesi ve batarya yönetim sisteminde öngörülebilirlik ve
kararlılığın artırmasına olanak verebilecektir.
Motorun özel sarım yapısı ile sargı dirençleri düşürülmüş ve dolayısı ile motorda oluşan bakır kayıpları çok ciddi ölçüde azaltılmıştır.
Motorun ihtiyaç duyacağı soğutma sistemi gereksinimini azal-
61
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri / Ürün
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Üretim sektörünün zorlu koşullarında kesintisiz iş
verimliliği sağlayan Panasonic Toughbook ve
Toughpad WIN Automation fuarında
ziyaretçiler ile buluştu
PANASONIC / www.panasonic.com/tr
tabletler, modele göre farklı seviyelerde olmak üzere
suya, düşmeye, basınçlı titreşime karşı direnç gösteriyor ve içerisindeki hassas bilgileri koruyabiliyorlar. Güneş ışığı altında dahi okunabilir ekranlara sahip ürünler,
-20 ile +60 derece ya da –10 ila +50 derece ortalama
sıcaklıklarda dahi çalışmayı sürdürebiliyorlar.
Panasonic Toughbook ve Tougpad’lerin üretim sektörüne özel bazı kullanım alanları ise şöyle:
• Endüstriyel Panel
• Forklifte Monte Tablet veya PC
• Servis ve Bakım Hizmetleri: İşletme içi veya saha servis
• Depo Yönetimi ve Lojistik
Kurumsal Mobil Çözümleri ile tüm dünyada kurumların kesintisiz çalışma ihtiyaçlarına cevap veren Panasonic, yüksek korumalı ve dayanıklı mobil PC ve tablet
çözümlerini WIN Eurasia Automation fuarında tanıttı.
Fuarda tanıtılan Panasonic Toughbook ve Toughpad
cihazları dünya standartlarındaki bağlantı özellikleri,
performansı, taşınabilirliği ve rakipsiz dayanıklılığı
ile üretim sektöründe farklı bir çalışma şeklini mümkün kılıyor.
Avrasya’nın en önemli endüstri fuarlarından biri olma
özelliği taşıyan ve bu yıl 17-20 Mart tarihleri arasında
gerçekleşen WIN Eurasia Automation fuarı otomasyon,
otomotiv, elektrik/elektronik ve makine sektörlerini bir
araya getirdi. Panasonic etkinlikte, üretim sektöründe
çalışan profesyonellerin baş etmek zorunda kaldığı zorlu
koşullara karşı geliştirdiği mobil çözümlerini tanıttı.
Panasonic Toughbook dizüstü bilgisayar ve Toughpad
62
Panasonic Toughpad ve Toughbook’ların fuarda sergilenmesine dair görüşlerini paylaşan Panasonic Türkiye
Kurumsal Mobil Çözümler Ülke Müdürü Ali Oktay Ortakaya şunları söyledi: “Başta üretim, kamu hizmetleri,
acil servisler, perakende, hızlı tüketim, sağlık, lojistik,
güvenlik gibi sektörler, daha verimli çalışmak için mobil çalışma şartlarını iyileştirmenin yollarını arıyorlar. Bu
amaca yönelik olarak tasarlanan, dayanıklılıkları ve uzun
pil ömürleriyle ‘kesintisiz çalışma’ imkanı sunan ürünlerimiz, Avrupa’da yüzde 65 pazar payına sahip.
Türkiye’de uzun zamandır satışta olan Panasonic Toughbook ve Toughpad tüm sektörlerde büyük ilgi görüyor.
Özellikle üretim sektörü çalışanları birçok zorlu koşulla baş etmek zorunda kalıyor. Üretim tesislerinde veya
sahada veri ve uygulamalara erişim ve takibe olan ihtiyaç ise değişmiyor. Panasonic Toughbook ve Toughpad
sunduğu mobil çözümlerle hem üretim tesislerinde hem
de sahada büyük kolaylık sağlıyor.”
Panasonic’in WIN Eurasia Automation fuarında sergile-
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Otomotiv ve Yan Sanayi Üretimi Teknolojileri / Ürün
diği ürünlerden bazıları ise şöyle:
Düşük toplam satınalma maliyetine sahip, esnek ve dayanıklı tablet: Panasonic Toughpad
FZ-M1
Panasonic’in 7 inç ekran boyutuna sahip tamamen dayanıklı Windows 8.1 Pro işletim sistemine sahip tableti
Toughpad FZ-M1, üretim sektörü çalışanlarına yönelik öne çıkıyor. Intel® Core™ i5-6Y57 vPro ve Intel®
Atom® x5-Z8550 işlemci olmak üzere iki farklı versiyona sahip cihaz yüksek performans ve verimli güç kullanımı sağlarken, yansıma önleyici katmana sahip WXGA
(1200x800) çözünürlüklü ekran, her türlü aydınlatma
koşulunda on parmak kapasitif dokunmatik ekran becerilerini sergileyebiliyor. Yalnızca 540g ağırlığında ve
18mm kalınlığındaki Toughpad FZ-M1, sahip olduğu yapılandırma girişleri ve entegre iş genişletme modülü ile
yüksek oranda esneklik sunuyor. 150 cm yükseklikten
düşmelere karşı dayanıklılığı testlerle sabit olan Toughpad FZ-M1, toza ve suya karşı uluslararası IP65 direnç
standartlarını karşılıyor ve -10 ila +50 derece arasındaki
sıcaklık koşullarında verimli bir şekilde çalışabiliyor.
Üretkenlik ve pil ömrü ile zirvede: Panasonic
Toughpad FZ-G1
Intel® CoreTM i5-5300U vProTM işlemci (3MB önbellek, 2,3 GHz – 2,9 GHz aralığında cache, Intel® Turbo
Boost teknolojili 2.3GHz up to 2.9 GHz işlemci) ve DirectX 11 destekli Intel® HD 5500 grafiklere sahip Toughpad FZ-G1’in pil çalıştırma ömrü 13 saat. Windows
8.1 Pro Update işletim sistemine sahip Panasonic FZ-G1
tablet 10,1 inç ekran boyutuna sahip. İnce, hafif ve buna
rağmen tamamen dayanıklı olan FZ-G1 büyük pil paketi seçeneği ve opsiyonel çalışır durumda pil değiştirme
becerileriyle üretim sektörü için kesintisiz ve 24 saat sorunsuz kullanım sunuyor.
Mobil çalışanlara çok yönlülük kazandırıyor:
Panasonic Toughbook CF-20
Panasonic Toughpad CF-20, gücünü yaşam ömrünün tamamında üstün performansı temin eden en yeni teknolojilerden alıyor. Intel® CoreTM m5-6Y57 vProTM işlemci
teknolojili ürün (4MB önbellek, 1.1GHz ila 2.8 GHz arası,
Intel® Turbo Boost Teknolojisi), fansız tasarım, Intel®
HD Graphics 515, 8GB RAM, 256GB SSD ve tam sürüm
Windows 10 Pro işletim sistemi (Windows 7’ye düşürme seçeneğiyle birlikte) özellikleriyle performansın en
üst seviyesini sağlıyor. Eldivenle kullanıma uygun dokunmatik ekran, özel amaçlar için üretilen Araç Montaj
Bağlantısı ve Masaüstü Giriş Replikatörü ile Panasonic
Toughbook CF-20 benzersiz bir mobil kurumsal araç
haline geliyor. Altı farklı çalışma moduna sahip Panasonic Toughbook CF-20’nin çok çeşitli kurumsal kullanım
alanları bulunuyor. Tablet, klavyeden ayrılabiliyor. Dahili
taşıma kulbunun kullanımıyla cihaz, duvara asılabiliyor
ya da taşıma esnasında kullanıcıya rahatlık sağlıyor.
Panasonic Toughbook CF-20, magnezyum kasasının
yanı sıra IP65 ve MIL-STD 810G serttifikalı tasarımıyla
hem geleneksel Toughbook tasarım mirasını devam ettiriyor hem de dış mekânda kullanım için daha da elverişli
hale geliyor. Dizüstü modunda yalnızca 1,76kg ağırlığındaki Toughbook, her zamankinden daha mobil özelliklere sahip. Ayrılabilen tablet ise yalnızca 950g ağırlığında.
Bu türdeki bir cihazın standart 2kg’lik ağırlığının altında
olmasıyla Toughbook CF-20 benzerlerinden ayrılıyor.
Toughpad FZ-G1, üretim sektörünün yanı sıra sahada
çok sayıda ekipleri bulunan mühendislik ve bakım odaklı
ulaştırma, dağıtım, acil servisler, sigorta değerleme ve
kamu hizmetleri gibi alanlarda mobil çalışan profesyoneller tarafından tercih ediliyor.
63
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ABB kablosuz ev otomasyonu çözümü
sunuyor
Free@home®’un yeni kablosuz kontrol özelliği, - bir renovasyon
çözümü ya da kablolu akıllı ev sisteminin genişletilmesi için- 60’tan
fazla fonksiyonu kontrol edebiliyor.
ABB / new.abb.com/tr
Güç ve otomasyon alanında dünya lideri olan ABB; Almanya’nın
Frankfurt kentinde düzenlenen dünyanın en büyük bina teknolojileri ve aydınlatma fuarında kablosuz ev otomasyonu çözümünü tanıttı. Kısa sürede büyük bir başarı elde eden Free@
home® sistemine dayalı olarak oluşturulan kablosuz çözüm,
evlere ekstra kablo döşenmesi ihtiyacı olmadan en yeni akıllı ev
fonksiyonelliğine erişim sunuyor.
Çözüm, tipik bir akıllı ev ortamında aydınlatma, ısıtma, panjur
kontrolü ve interkom sistemi dahil olmak üzere çok çeşitli uygulamaların kontrol edilmesi için benzersiz bir imkan sağlıyor.
65
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Sistem, ağın genişletilmesi için cihazları bir araya bağlayan bir
örgüsel ağa adapte edilen 2,4 GHz frekans haberleşme proto-
Aydınlatma fuarında tanıtılan akıllı ev çözümümüzü geliştirmeye
devam ediyoruz. Yeni çözüme gösterilen talep, beklentilerimi-
kolüne dayanıyor. AES 128 şifreleme standardı sunan free@
home kablosuz hizmeti, bağımsız bir çözüm olarak ya da free@
home® hizmetinin kablolu sürümünün bir uzantısı olarak kullanılabiliyor.
ABB, 2014 yılında Nesnelerin, Hizmetlerin ve Kişilerin İnterneti
tarafından sunulan imkanları insanların evlerine getirerek tesisatçılar için ev otomasyonu sunmayı kolaylaştırmak amacıyla
free@home® sistemini sundu. Sistem; akıllı bir telefon/tablet
ya da kişisel bir bilgisayar aracılığıyla kullanıcıların seçtiği ev
ortamını yaratmak için çoklu fonksiyonların yönetilmesini basitleştiriyor. Geçtiğimiz yılda ABB, hizmetine ses kontrolünü ekledi
ve bu en son gelişme ile kiracılar da dahil olmak üzere daha fazla
kullanıcı için akıllı ev teknolojisine erişim imkanı tanıyor.
zi aştı. Geçtiğimiz yıl, sistemimize ses kontrolü fonksiyonunu
ekledik ve bu en son gelişme bize daha da büyük bir pazarın
kapısını açtı.”
Dijital araştırma şirketi BI Intelligence’ in raporuna göre, akıllı
ev cihazları piyasası 2014 yılında 61 milyar $’ın üzerindeydi ve
2019 yılına kadar yaklaşık %50 yıllık büyüme oranı göstererek
490 milyar $’a yükselmesi bekleniyor.
Ev otomasyon çözümü; Almanya, Hollanda ve Avusturya’da
Busch-Jaeger markası adı altında ve dünya çapındaki bütün diğer pazarlarda ABB markasıyla satılıyor. Kablosuz sistem, Orta
Avrupa da Ekim 2016’dan itibaren piyasada olacak.
Tarak Mehta şöyle konuştu: “Araştırma ve geliştirme mühendislerinden oluşan ekibimiz, Nesnelerin, Hizmetlerin ve Kişilerin
İnternetinin insanların evlerine sunabilecekleri şeylerin sınırlarını zorlamaya devam ediyor. 2014 yılında Bina Teknolojileri ve
66
ABB’nin Next Level stratejisinin bir parçası olarak şirket, Nesnelerin, Hizmetlerin ve Kişilerin İnterneti aracılığıyla evlerde daha
fazla otomasyon potansiyelinin yolunu açan ürün yenilikçiliği
sayesinde büyüme elde ediyor. Şirket, akıllı çözümlerin uygulanmasıyla kişilerin evlerinde konforu, verimliliği ve güvenliği
artırmayı amaçlıyor.
Genel mimari model - Demiryolu sektörü
için standart otomasyon çözümleri
PILZ / www.pilz.com/tr
■ Demiryolu taşımacılığındaki sinyal ve kontrol çözümleri bugüne kadar genellikle özel olmuştur. Bir başka deyişle özellikle
demiryolu taşımacılığında kullanılmak üzere teknolojiler tasarlanmış, geliştirilmiş ve üretilmiştir. Normal gereksinimler, projeye özel özellikler ve çok düşük standartlaşma düzeyi, günümüz
uygulamalarındaki maliyet faktörleridir.
Mevcut sinyalizasyon teknolojisi, özellikle de bölgesel hatlardakiler, büyük oranda, tamamen mekanik veya röle teknolojisine
dayanan eski sinyal kutusu teknolojisine dayanmaktadır. Günümüzde bile pozitif kılavuzlu klasik röle teknolojisi demiryolu ve
sinyal mühendisliğinde hala yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ancak modernleşme çabalarının bir parçası olarak, mümkün
olduğu yerlerde, aşınan kablo-yoğun donanımı güçlü yazılımla
değiştirmek bir eğilim haline gelmektedir.Bu süreçte emniyet ve
ekonomi karşılıklı birbirini dışlamamaktadır.
Mevcut sinyal kutusu altyapısıyla yeni elektronik sinyal kutuları
(ESB) arasındaki bloklara uyum sağlayabilecek kontrol çözümleri için talep bulunmaktadır. Bu modernleştirme projeleri için
sektörden gelen çözümler bile ele alınabilir. Sinyal kutusu uygulamalarının satın alımında, tasarımında, işletiminde ve hizmet
sunmasında bugünü kadar hakim olan maliyet havuzlarının
önemli düzeyde azaltılmasına yardımcı olabilirler.
68
Demiryolu teknolojisi için programlanabilir lojik
kontrolörlerinin uygunluğu
Bu durum pratikte endüstriyel tesislerde ve mühendislikte
kullanılanlara benzer yaygın programlanabilir lojik kontrolörlerinin (PLC), demiryolu emniyet seviyesine uygun olması ve CENELEC standartları EN 50155 ve EN 5012x uyarınca demiryolu
taşımacılığının yüksek emniyet gereksinimlerini karşılaması
gerektiği anlamına gelir.
PLC kontrol sistemleri kontrol görevleri için emniyetli bir platform sunabilir ve röle gruplarının yerini alabilir. Bir endüstriyel
ortamda yaygın olarak bulundukları için, düşük satın alma maliyetleri bulunmaktadır.
Yazılım araçları yapılandırma işini azaltır, hata kontrol seçeneklerini geliştirir, bakım ve onarımı kolaylaştırır.
Demiryolu teknolojisini önceden onaylanmış bir kontrol sistemine dayandırmanın avantajı, tamamen yeni bir demiryolu
kontrol sistemi geliştirme çabasına kıyasla geliştirme süresinin
önemli ölçüde azaltılabilmesidir.
PSS 4000 otomasyon sistemi
Pilz, emniyetli otomasyon ve emniyetli kontrol teknolojisi çözümleri alanında ve ayrıca demiryolu endüstri uygulamaları konusunda onlarca yıllık deneyime sahiptir.
Pilz temel otomasyon sistemi PSS 4000’i endüstriyel otomasyon uygulamaları için EN 61508 uyarınca geliştirmiştir. Pilz
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
demiryolu ulaşımının özel gereksinimlerini karşılamak amacıyla, tür tanımında -R (Demiryolu) harfi bulunan özel modüller
geliştirmiştir.Bunlar elektromanyetik girişime, aşırı sıcaklıklara
ve demiryolu ortamında ortaya çıkan mekanik yüklere karşı dayanıklıdır. PSS 4000 otomasyon sistemindeki -R modülleri EN
50126, EN 50128, EN 50129 ve EN 50155 uyarınca CENELEC
onayına sahiptir. PSS 4000-R bir ürün özelliği olarak demiryoluna özel emniyet onaylarına zaten sahiptir. Otomasyon sistemi
tüm uygulama çapında SIL 4-yeteneğine sahiptir.
Otomasyon sistemi birkaç fonksiyon grubundan oluşmaktadır: Emniyet ve standart uygulamalar için emniyetli PLC’ler,
I/O cihazları ve çeşitli I/O modülleri donanım bileşenleri olarak
mevcuttur. Cihazlar kendi aralarında 10/100 BASE-T’ye dayalı
gerçek zamanlı Ethernet iletişim sistemi SafetyNET p ile iletişim kurmaktadır. SafetyNET p, Ethernet switchleri veya DSL
modemleri gibi standartlaştırılmış ağ bileşenleri aracılığıyla iletilebilmekte ve böylece genişletme ve topoloji açısından yüksek
düzeyde serbestlik sunmaktadır.
Emniyetle ilgili bir uygulama oluşturmak, yapılandırmak ve parametrelerini ayarlamak ve bu uygulamayı kontrol sistemine indirmek için yazılım platformu PAS4000 mevcuttur. Bu platform
emniyetle ilgili bir ortamda bir uygulama programı oluşturmaktan ve işlemekten sorumludur. İşlemi kontrol etmek için dijital
ve analog işlem sinyallerini, bu sinyallerin lojik ünitesi içinde
lojik ve kronolojik olarak işlenmesinden, dijital ve analog işlem
sinyal çıkışı vermekten ve emniyetle ilgili veriyi SafetyNET p
üzerinden iletmekten sorumludur. Yazılım bileşenleri, basit blok
bazlı yapılandırma sunan IEC 61131-3 Editörleri ve bir özel Blok
Editör PASmulti’dir.
Demiryolu teknolojisi için PLC mimarileri
PSS 4000-R’nin genel açıklaması, emniyetle ilgili uygulama
koşulları (SAC’ler) uyarınca değerlendirilecek nitel emniyet bütünlüğü gereksinimlerine uyum sağlayan “mimari modellere”
dayanmaktadır. Demiryolu uygulamaları üzerinde yapılan bir
analiz, çoğunluğunun SIL 2, SIL 3 ve SIL 4emniyet bütünlüğü düzeyleriyle temsil edilmekte olduğunu göstermiştir. Bunun
sonucunda otomasyon sistemi kullanılarak oluşturulabilen özel
mimariler ortaya çıkmıştır. Üç mimari özellik ve temel özellikleri
aşağıda açıklanmıştır.
Demiryolu sektörü için PLC platformu geliştirmede merkezi
öneme sahip bir gereksinim, emniyet kontrolü görevlerini uygulamakta kullanılabilecek, kullanımı kolay modüler sistemlerin
bulunmasıdır. Demiryolu müşterisinin PSS 4000-R’yi, kendi
genel veya özel uygulamasına yönelik onay süreci kapsamında,
onaylı bir bileşen olarak kendi emniyet doğrulamasına eklemesi
kolay olmalıdır. Bu durum denetçilerle ve onay kurumlarıyla ilgili
gerekli iş miktarını önemli ölçüde azaltacaktır.
Pilz kapsüllü birimler olarak genel onaya sahip “mimari modeller” geliştirerek PSS 4000 otomasyon sisteminde bu temel
gereksinimi hesaba katmıştır.
Bu durum, demiryolu teknolojisi uygulamalarında büyük bir
avantaj anlamına gelir: Kullanıcı bir mimari model seçer ve ardından giriş tarafına özel bir sensör teknolojisi, örneğin dingil
sayacı, ve çıkış tarafına da bir aktüatör teknolojisi, örneğin bir
sinyalizasyon sistemi, eklemelidir. Bu mimari modeller emniyetle ilişkili uygulama koşullarını (SAC) sağlar. Uygulamaya yönelik olarak uygulama özellikleri sunarlar ve sistemin bütününün
emniyet bütünlüğü gereksinimlerini yerine getirmesini garanti
ederler.
Pilz bu mimarilerin her biri için ilgili tehlike oranını (HR) sunarak,
uygulamanın risk analizinde belirtilen tolere edilebilir tehlike oranının (THR) nitel değerlendirmesinin yapılmasına olanak sağlar.
Demiryolu uygulamaları üzerinde yapılan bir analiz, çoğunluğunun SIL 2, SIL 3 ve SIL 4 emniyet bütünlüğü düzeyleriyle temsil
edilebildiğini göstermiştir. Bunun sonucunda otomasyon sistemi kullanılarak oluşturulabilen özel mimariler ortaya çıkmıştır.
Onaylanan üç mimari özellik ve temel özellikleri aşağıda açıklanmıştır. Her biri dağıtılmış sistem ağını temsil etmektedir.
69
Genel SIL 2 mimarisi
SIL 2 mimarisi, yalnızca risk ve zarar potansiyelinin düşük olduğu uygulamalar için gerekli emniyetin uygulanması için basit
bir olanak sunar. EN 50129’da, SIL 2 emniyet bütünlüğü düzeyi
için tek hata toleransı gereksinimi olmadığı için buna izin verilmektedir. Tek hata toleransı, bir kontrol sisteminde gerçekleşen
bir hatanın ardından kabul edilen emniyet fonksiyonunun garantilendiği anlamına gelir.
Bunun sonucunda, bir SIL 2 mimarisine yönelik emniyet uygulaması için tek bir ünite ve bir PLC kontrol sistemi yeterli olmaktadır. Burada belirtilen dijital girişler ve dijital çıkışlar için I/O
düzeyinde çift kablolama genellikle gerekli değildir (Şekil 2’de
gösterildiği gibi).
Bu mimarideki temel unsurlar arasında basit giriş modülleri, güç kaynağı için basit besleme ve basit çıkış modülleri yer
almaktadır. Bu örnekte yer alan hataya karşı emniyetli modüllerde, iç yedekli bir yapı bulunmaktadır ve böylece emniyetli iç
sinyal işleme için mevcut bulunan tüm emniyet gereksinimlerini
karşılamaktadır. Aşağıdaki grafikte PSS PLC, SafetyNET p aracılığıyla bağlanmış bir uzaktan PSS I/O ünitesiyle birlikte gösterilmektedir. Temel otomasyon sistemi PSS 4000 kullanıcılara,
girişlerin veya çıkışların PLC’ye yerel olarak mı bağlanacağı yoksa uzaktan mı çalıştırılmaları gerektiği arasında seçim yapma
özgürlüğü sunmaktadır. SafetyNET p aracılığıyla ağ oluşturma
sayesinde uzak abonelerin olduğu bir tasarım bile bir lojik birim
olarak görülebilmektedir.
Dolayısıyla tek kanallı giriş sinyalleri kabul edilir ve tek kanallı
çıkış sinyallerin ünitenin dışında olması beklenir.
potansiyel hasar düzeyi daha yüksektir. Bunun bir sonucu olarak hatalar yedekli yapılar aracılığıyla tespit edilmeli ve uygun bir
sistem yanıtı gerçekleşmelidir.
Esasen ünite dışındaki devreler tasarım olarak yedeklidir. Ünite
içindeki giriş ve çıkış modülleri de buna göre iki katlıdır. Mimari
(Şekil 3’te gösterildiği gibi) iki yedek ünite, A ve B aracılığıyla
yukarıda belirtilen gereksinimi yerine getirir. I/O sayısını iki katına çıkarmaya ek olarak, ünite B’deki çift çıkışlar ayrı bir besleme
modülü (PSS PS) ve güç kaynağından beslenmek zorundadır.
Bu önlem sayesinde yaygın arıza nedenleri, özellikle de besleme
voltajından kaynaklananlar, sürdürülebilir bir şekilde yönetilir.
SIL 3 mimarisinin bir diğer özelliği emniyet işleminin, tek bir
PLC tarafından işlenmesidir, çünkü içinde zaten çeşitli yedekleme sistemleri tasarlanmış bulunmaktadır. Böylece bir kez daha
kullanıcı I/O gruplarını uzaktan kullanma özgürlüğüne sahip
olur. Ayrıca bu sayede örneğin kanalın yinelenen çıkışını uzak
bir PSS I/O üzerinde kullanmak ve ikinci besleme voltajı gereksinimini de böylece karşılamak da mümkün olacaktır.
Genel SIL 4 mimarisi
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
En üst emniyet bütünlüğü seviyesi olan SIL 4, sinyal
kutuları içinde yer alan sinyal kontrol sistemleri ve makas kontrolörleri için gereklidir. Bu durumda ünitelerin
bağımsız ve kesinlikle ayrı olması için daha da yüksek
gereksinimler mevcuttur.
Genel SIL 4 mimarisi, uygulamayı kontrol eden iki yedekli PLC üzerinden bu gereksinimi karşılar. Pilz, işbirliği
ortağı Thales ile birlikte çalışarak ve Thales’ten SPZA’yı
(bellek programlanabilir merkezi blok adaptasyonu) baz
alarak SIL 4 uygulaması konseptini geliştirmiştir. SPZA
röle gruplarının yerini alan bir üründür ve bir röle ile bir
elektronik sinyal kutusu arasındaki merkezi blok iletişim
sistemidir.
Bu teknoloji ünitelerin yüksek düzeyde bağımsız çalışmasını sağlar ve dolayısıyla yaygın arıza nedenlerine
karşı dayanıklıdır. Bu mimari model SIL 4 uygulamalarının risk değerlendirmesinde yer alan merkezi bir gereksinimi karşılar. I/O düzeyi de, Şekil 4’te belirtildiği
gibi yedekli bir tasarıma sahiptir, dolayısıyla bir arıza
olması durumunda bağımsız bir şekilde emniyetli koşul
sağlanmaktadır.
Özet
Kullanıcılar basit proje yapılandırmaları için Pilz’in PSS
4000’i gibi standart ve kolay programlanabilir otomasyon sistemleri kullanarak yatırım ve işletme maliyetlerini azaltabilirler. -R modülleri, sertifikasyon sayesinde
onay almak için gerekli işleri azaltmaktadır. -R modülleri demiryolu endüstrisi içinde farklı emniyet bütünlüğü
düzeylerinde, çeşitli uygulamalarda kullanılabilir. Bunlar
arasında ray döşeme makineleri ve çekicilerin kontrol
fonksiyonlarının yanı sıra, hemzemin geçitlerde sinyal
izleme gibi sinyal alanındaki kontrol ve izleme fonksiyonları, kontrol ve emniyet teknolojileri veya sinyal kutusu bağlantıları yer almaktadır.
PSS 4000 otomasyon sistemindeki mimariler sayesinde, demiryolu kullanıcıları ilgili risklere uygun esnek
modellere erişebilmekte ve bunları kendi uygulamalarında kullanabilmektedir. Kullanıcıların uygun kaynak
kullanımı ve ilgili maliyet talepleri bu sayede karşılanmış
olmaktadır.
PLC platformu için emniyetli koşul, çıkışları kapatılması
/ çıkışlara giden gücün kaldırılması anlamına gelir. Aynı
durum demiryolu uygulaması için de geçerli olmalıdır:
kontrol sisteminden güç kesilmesi uygulama için bir
emniyetli durum oluşturmalıdır.
Her iki PLC gerçek zamanlı Ethernet SafetyNET aracılığıyla bağlanmıştır, böylece işlem verisi senkronize
edilebilir ve yandaki PLC’de ortaya çıkan arıza koşulları karşılıklı olarak tespit edilebilir. Ünitelerin bağımsız
olması koşulunun yarine getirilebilmesi için, iki kontrol
sisteminin her biri yandaki PLC’den bağımsız olarak bir
emniyetli koşul alabilmektedir.
Genel SIL 3 mimarisi
SIL 2’nin aksine, EN 50129 emniyet bütünlüğü seviyesi SIL 3
için tek hataların yönetilmesini gerektirmektedir, çünkü risk ve
70
PLC kontrol sisteminin yedekli olmasına rağmen, demiryolu uygulamalarını kontrol eden uygulama programlarının yalnızca bir kez oluşturulması gerekmektedir; sonrasında iki kontrol sistemine yüklenirler.
71
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Dünyanın 185 mm2 Kesitli İlk Yüksek
Akım Yay Sıkıştırmalı Klemensi
WAGO / www.wago.com.tr
WAGO POWER CAGE CLAMP vidasız yüksek akım ürün programını 185 mm² kesite kadar iletkenler için genişletiyor.
Zaman Kazandıran Bakımsız Titreşime Dayanıklı
Şimdi 50 mm² ile 185 mm² arası kesite sahip iletkenler hiçbir
vida olmaksızın yüksek-akım yaylı sıkıştırmalı klemensi (2851185) ile birleştirilebilir. Yeni 285 serisi POWER CAGE CLAMP,
kendisini mekanik ve sistem mühendisliği alanında veya enerji
sektörü gibi özellikle yüksek akım uygulamaları için ideal hale
getiren 353 A nominal akıma ve 1000 V AC/DC, 1500 V DC nominal gerilime uygun şekilde tasarlanmıştır.
Kolay Kullanım, Maksimum Güvenilirlik
285 Serisinin yanal iletken girişleri kolay itmeyi ve bükülmesi
zor iletkenlerin bağlantısını mümkün kılar. Bağlantı noktası bir
el aleti ile açılır ve turuncu renkli kilitleme elemanına basılarak
kilitlenir. Yüksük veya kablo pabucu kullanarak kablonun hazırlanmasına gerek yoktur. Yaylı sıkıştırma teknolojisi, kurulumu
yapan personel tarafından gerekli özen gösterilse de ihmal edilse de herhangi bir kesitte en uygun temas kuvvetini sağlar. Bu
yüksek akım yay-sıkıştırmalı klemens, raylı taşıma ve gemi inşa
sektörleri dâhil en zorlu gereklilikleri karşılar ve en ağır yükler
altında bile titreşime, sıcağa ve soğuğa dayanıklıdır.
Klemensin her iki tarafında yer alan köprü yuvası ile hem potansiyel çoğaltma ve potansiyel dağıtma uygulanabilir. Bu şe-
72
kilde, herhangi bir ilave klemense ihtiyaç duymadan aydınlatma
ve servis prizleri için besleme gerilimi alınabilir. Yeni 285 Serisi
ürünleri, kontrol panolarında projenin gelişmiş bir görünümünü elde etmek için hem WMB etiket kartları ve etiket şeritleri ile
uyumludur.
Yüksek Akım Ray Klemensleri 35, 50, 95 ve 185 mm²
Bu yeni yüksek akım yaysıkıştırmalı klemensin sunulması ile
birlikte WAGO, vidasız elektriksel bağlantı teknolojisi için en
geniş bağlantı imkanlarına sahip ray-montajlı klemens üreticisi
olarak duruşunu sürdürüyor. POWER CAGE CLAMP yüksekakım programı 35, 50, 95 ve 185 mm² ’ye kadar iletken kesitleri için ray montajlı klemensleri içermektedir. Yüksek akım
klemenslerine ideal bir tamamlayıcı yeni 66.5 x 14 mm vidasız
durdurucudur (249-197). Bu bileşen, geniş klemensleri ağır
titreşim altında veya dikey raylarda monte edilmiş olsa bile bir
arada tutar.
WAGO, 185 mm²’ye kadar iletken kesitleri için ilk yüksek akım
yay sıkıştırmalı klemensi ile yeni teknoloji standartlarını belirledi.
Bu sonuca ulaşmak oldukça zordu. Bu büyük kesitlerde klemensin 1000 N değerine kadar ulaşan son derece yüksek yay kuvvetlerine uygun hale getirilmesi gerektiriyordu ve bu sadece yay
sıkıştırma biriminin yeniden tasarlanması ile mümkündü. İlave
bir görev de 22200 A’e ulaşan potansiyel kısa-devre akımlarının
yanında 353 A’e kadar yüksek akımların üstesinden gelmekti.
Efes Otomasyon, HVAC otomasyon çözümlerinde
Mitsubishi Electric’e güveniyor
yer alan genel merkez binasının HVAC otomasyon çözümlerine ilişkin şu bilgileri aktardı:
HIZLI, GÜVENLİ VE YÜKSEK VERİMLİ
OTOMASYON
“Doğru ve verimli ürünleri seçiyoruz”
“Efes Otomasyon olarak sıcaklık, nem ve basınç kontrolü yapabilen otomasyon sistemlerimizle hizmet veriyoruz. Otomasyon sayesinde işletmeler, sıcaklık ve
nem kontrollerinde üfleme ve dönüşe göre istenilen
mahali şartlandırabiliyorlar. Böylece rahatsız edici
üfleme sıcaklıkları, gereksiz ve aşırı ısı kaybı gibi sorunlar ortadan kalkıyor. Buna bağlı olarak otomasyon
sistemi dış hava ortamı uygun olduğu takdirde, dış
havayla ortamı şartlandırmaya çalışarak enerji tasarrufu sağlanmasında çok önemli bir rol oynuyor.
Pozitif, negatif ya da nötr basınçlandırma gereken ortamlarda da yaptığımız uygulamalarla daha konforlu
çalışma şartları sağlıyoruz. Ayrıca tüm mekanik sistemde sıcaklık ve basınç kontrolleri yapılarak (kazan,
chiller, pompalar vb.) bu sistemlerde de gerekli uygulamalarla enerji tasarrufu ve kontrol sağlanırken, kullanıcılar çalışma ve arıza bilgilerini otomasyon sistemi
üstünden görebiliyor ve ihtiyaç anında gerekli müdahaleler yapılabiliyor. Tüm bu çözümleri sunarken doğru ve verimli ürün seçimine çok önem veriyoruz.”
MITSUBISHI ELECTRIC / www.mitsubishielectric.com.tr
Yurt içinde ve yurt dışında 1999 yılından bugüne
çeşitli projelerin elektrik,
taahhüt ve otomasyon çalışmalarına mühendislik,
malzeme, satış ve satış
sonrası teknik destek hizmeti veren Efes Otomasyon, doğru bir otomasyon
çözümü için doğru ürün
seçmenin önemli olduğu bilinciyle hareket ediyor. Bu doğrultuda Efes
Otomasyon, son projesi
Şekerbank Genel Merkez Binası’nın HVAC otomasyonu için Mitsubishi
Electric’i tercih etti.
■ Endüstriyel otomasyonun yanı sıra akıllı bina ve
ev, enerji, aydınlatma ve HVAC otomasyonu konularında projelendirme, PLC program, Scada yazılımları ve elektrik taahhüt alanlarında hizmet veren
Efes Otomasyon, Mitsubishi Electric’in hızlı, güvenli, sorunsuz ve yüksek verim sağlayan otomasyon
sistemlerine güveniyor.
74
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Promesa İnşaat ile yapılan
işbirliğiyle Şekerbank Genel Müdürlük Binası’nın mekanik, enerji otomasyonu,
yük alma, yük atma, SCADA, senkron ve aydınlatma
otomasyon işlerini gerçekleştiren Efes Otomasyon’un
Genel Müdürü Suat Olgun, proje çözümlerinde en
önemli hizmet kriteri olan verimlilik hedeflerine Mitsubishi Electric’in HVAC otomasyon çözümleri ile
ulaştıklarını ifade etti. Olgun, Şekerbank’ın Levent’te
“Titiz bir çözüm için Mitsubishi Electric’i tercih ediyoruz”
Efes Otomasyon’un son projesi olan 11 katlı Şekerbank Genel Merkez Binası’nın oldukça büyük bir yapı
olması nedeniyle, sistemler arası iletişimin çok hızlı
ilerlediği sorunsuz bir otomasyon sistemi kurulmasının zorunlu hale geldiğini ifade eden Olgun, sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Yüksek katlı bu yapıda birçok farklı noktadan veri
alınması ve bu verilerin tek bir noktada toplanması
gerekliliği, titiz bir çözüm için Mitsubishi Electric’in
nitelikli cihazlarını tercih etmemizde önemli bir kriter
oldu. Efes Otomasyon olarak Şekerbank Genel Merkez
Binası çözümünde Mitsubishi Electric’in Q Serisi PLC,
CC-Link uzak I/O ve FX PLC ürünlerini tercih ettik. 2
adet master Q serisi PLC üzerinden binanın her ka-
tında aydınlatma kontrolü ve her kattan alınacak saha
bilgileri için Slave CC-Link uzak I/O’lar ile haberleşme
sağladık. FX PLC ana panoda jeneratör senkronizasyonu, şebeke yük alma, yük atma ve bina enerji otomasyonu için kullanılarak, yine master olan Q Serisi
PLC ile CC-Link haberleşme protokolüyle bağlantı
sağlandı.
Master PLC ile Ethernet aracılığıyla binanın havalandırma sisteminin, HVAC otomasyon çözümü ve CCLink haberleşme alt yapısıyla çok hızlı bir şekilde iletişimde olması ve her noktaya CPU konulmasına gerek
kalmadan sağlanabiliyor olması hem çözümsel anlamda hem de maliyet anlamında çok önemli avantaj sağladı. Bununla birlikte kolay kuruluma sahip CC-Link
uzak I/O ile çok uzun mesafeye sahip tesislerde dahi
maksimum verim alabilmemize olanak tanıdı. Projede
HVAC otomasyonunu kurgularken, binanın tüm alanlarında optimum konfor ve verimliliğin sağlanmasına
çok önem verdik.”
Enerji tasarrufuna büyük katkı…
Mitsubishi Electric’in HVAC otomasyon çözümlerinin, tesisin ısıtma, soğutma ve aydınlatmasında çok
önemli ölçüde enerji tasarrufu sağlamaya katkıda bulunduğuna dikkat çeken Olgun, sözlerini şu şekilde
tamamladı:
“Projelerimizde sağladığımız enerji tasarrufu ile yatırımcıların yanı sıra ülke ekonomisi, çevremiz ve geleceğimizin kazançlı çıkmasına katkımız olmasını hedefliyoruz.
Mitsubishi Electric’in HVAC otomasyon çözümleri sayesinde yatırımın geri dönüşünü 3 ila 5 yıl arasında
alabilmeyi olanaklı hale getirebilmeyi amaçlıyoruz.
Mitsubishi Electric’in gerek ürün kalitesi gerekse satış
sonrası hizmetlerinde vermiş olduğu performans, beraber yürüttüğümüz diğer tüm projelerin de sorunsuz,
hızlı, güvenilir ve verimli olmasını sağlıyor. Mitsubishi
Electric otomasyon çözümleri ile riski minimize edip
optimum çözüme odaklanmamız beraberinde başarılı
ve yüksek müşteri memnuniyeti sağlamamıza yardımcı oluyor”.
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Yüksek Sıcaklıklarda ve Yüksek
Rakımlarda Yumuşak Yolverici Kullanımı
ABB / new.abb.com/tr
Ozan Gültekin
ABB Alçak Gerilim Ürünleri
Kontrol Ürünleri
Pazarlama Uzmanı
Ortam sıcaklığı, 24 saat boyunca yumuşak yolvericiyi çevresinde oluşan sıcaklığın ortalama değeridir. Çoğu yumuşak yolverici
40°C’ye kadar çalışma akımında herhangi bir azalma olmadan
çalışabilir.
Çalışma esnasında akımda herhangi bir düşme olmadan müsaade edilen ortam sıcaklığı yumuşak yolverici modeline göre
değişiklik gösterebilir.Bu bilgiler üretici teknik kataloglarından
mutlaka kontrol edilmelidir.
ABB yumuşak yolvericiler 40°C üzerindeki ortamlarda çalışacaksa çalışma akımındaki düşüş aşağıdaki formülden hesaplanabilir:
Ie azalma =
Ie azalma =
Ie =
∆ T
=
0.008
=
Ie - (∆ T x Ie x 0.008)
Azalma sonrası maksimum çalışma akımı
Yumuşak yolvericinin nominal akımı
Sıcaklık farkı
Azalma faktörü
Örnek 1
PSTX105 yumuşak yolvericimizin 48°C ortam sıcaklığında nominal çalışma akımının ne olduğunu hesaplayalım.
• PSTX nominal akımı: 106 A ‘dir.
• Ortam sıcaklığı: 48°C olursa
• 40°C üzerinde °C başına %0,8 akım düşmesi için
∆ T= 48 – 40 °C = 8 °C ise
Yeni akım= Ie - (∆ T x Ie x 0.008) = 106 – (8 x 106 x 0.008) =
99.2 A olur.
Yani 48°C’de 106A nominal akım isteniyorsa bir büyük boy
yumuşak yolverici kullanılması gerekmektedir. (Aynı sıcaklıkta
PSTX142’nin yeni akımı 132,9A olduğundan dolayı PSTX142
uygundur.)
78
Örnek 2
PSTX300 yumuşak yolvericimizin 46°C’de nominal çalışma akımının ne olduğunu hesaplayalım.
• PSTX nominal akımı: 300 A ‘dir.
• Ortam sıcaklığı: 46°C olursa
• 40°C üzerinde °C başına %0,8 akım düşmesi için
∆ T= 48 – 40 °C = 8 °C ise
Yeni akım= Ie - (∆ T x Ie x 0.008) = 300 – (6 x 300 x 0.008) =
285.6 A olur.
Yani 48°C’de 300A nominal akım isteniyorsa bir büyük boy
yumuşak yolverici kullanılması gerekmektedir. (Aynı sıcaklıkta
PSTX370’in yeni akımı 352,2A olduğundan dolayı PSTX370
uygundur.)
Yüksek rakımlarda yumuşak yolverici kullanılırken basınçtan
dolayı soğutma azalacağından nominal akımda düşüş gözlenir.
Çoğu markada 1000 m deniz seviyesinden yüksekliğe kadar
akımda azalma olmadan yumuşak yolverici üniteleri çalışabilir.
1000 m üzerinde aşağıdaki hesap yapılarak yeni nominal akım
hesaplanabilir. Hesaplanan yeni değer neticesinde bir üst boy
yumuşak yolverici kullanmak gerekebilir.
% Ie = 100 – (( x – 1000) /150 )
x = yumuşak yolvericinin bulunduğu yükseklik
Aşağıdaki grafik yumuşak yolverici akım düşüşünü hesaplamada kullanılabilir.
Örnek 3
PSTX300 yumuşak yolvericimizin 2500 m deniz seviyesinden
yükseklikte nominal çalışma akımının ne olduğunu hesaplayalım.
Bu da demek oluyor ki eğer deniz seviyesinden 2500 m yükseklikte 300A nominal akım elde edilmek isteniyorsa bir üst model
yumuşak yolverici seçilmelidir. (2500 m yükseklikte PSTX370’in
nominal akımı 333A olduğundan PSTX370 uygundur.)
% Ie = 100 – (( 2500 – 1000) /150 ) = 90
Ie=300 x 0.9 = 270 A (yeni nominal akım)
79
PointGrab’e bir yatırım yapılacağını duyurdu. PointGrab, akıllı evlerde ve binalarda uygulamaya konabilir kullanıcı izleme bilgileri sunmak için sensörlere
bağlı gelişmiş varlık analizini kullanıyor.
Güç ve otomasyon alanında dünya lideri olan ABB; bu
hafta dünyanın en büyük bina teknolojileri ve aydınlatma fuarında akıllı ev ve bina otomasyonunun geleceğini
sergiliyor. ABB, ABB Teknoloji Girişimleri kolunun Aralık 2015’te bir yatırım yaptığı PointGrab de dahil olmak
üzere bazı iş ortaklarının kapasitelerini de vurguluyor.
PointGrab’in dahili analizleri ve uç bilgi işlem sensörleri,
basit varlık algılamadan gerçek zamanlı kullanıcı tanımı,
sayımı ve izlemeye varan özelliklere olanak veriyor.
lar ve panjur kontrolleri gibi otomasyon fonksiyonlarını
nasıl etkinleştirebildiğine dikkat çekiyor. PointGrab’in sistem sorumlusu Itamar Roth, “PointGrab, Aydınlatma ve Bina Teknolojileri 2016 fuarında
ABB standında CogniPoint varlık analizi sensörünü tanıtmaktan heyecan duyuyor. CogniPoint sensörlerimiz,
insanların binayı nasıl ve nerede kullandığına dair kesin
bir kavrayış sunarak binaları gerçek anlamıyla akıllı hale
getiriyor. CogniPoint ile gerçek zamanlı derin öğrenme
tabanlı analizler, bina içerisinde HVAC ve aydınlatma
kontrolü, güvenilirlik, güvenlik ve erişim kontrolü gibi
çeşitli sistemlerle paylaşılıyor,” şeklinde konuştu.
ABB Bina Ürünleri Yönetici Müdürü Mike Mustapha
şöyle konuştu: “ABB, akıllı evler ve akıllı bina çözümleri alanında öncü bir teknoloji lideridir. Kendi araştırma
ve geliştirme mühendislerimizin geliştirdiği çözümlere
ek olarak, bina otomasyonunda Nesnelerin, Hizmetlerin
ve Kişilerin İnterneti uygulaması kapsamında pazara öncülük ettiğimizden emin olmak için işinin uzmanları ile
ortaklık yapıyoruz.
■ Yeni TwinCAT IoT ile TwinCAT 3 mühendislik ve
otomasyon yazılımı IoT ve Endüstri 4.0 kavramlarının
hızlı ve etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için komple bir çözüm sağlıyor. TwinCAT IoT bulut iletişimi ve
akıllı cihazlara anlık bildirimler göndermek için standart protokolleri destekliyor. “Büyük Veri” (Big Data),
örüntü tanıma veya durum ve enerji izleme gibi geleneksel kontrol uygulamalarının bulut aracılığıyla
genişletilmesi, heyecan verici üretim verimliliği artışıyla sonuçlanıyor.
TwinCAT 3 IoT’nin yapılandırması hızlı ve kolay. Yazılım,
IoT kontrolörü olarak bir Gömülü PC veya Endüstriyel
PC ile birlikte, “Nesnelerin İnterneti” (Internet of Things
– IoT) ve “Hizmetlerin İnterneti” (Internet of Services)
arasında kesintisiz bir bağlantı sağlıyor. Toplanan verilerin TwinCAT Analytics vasıtasıyla filtrelenmesi, daha ileri seviyede işlenmesi ve yorumlanması gerçek anlamda
katma değer oluşturuyor. Kapsamlı analizler kestirimci
bakımı mümkün kılıyor, makinelerin duruş süreleri azaltılıyor ve kontrol çözümleri optimize ediliyor; örneğin,
çevrim zamanlarının veya enerji piklerini en aza indirilmesi gibi.
Yükseltilmiş yazılım platformu kullanıcılara standartlaştırılmış iletişim protokolleri üzerinden bulut servis
sağlayıcılarının özel veri ve iletişim hizmetlerine erişerek proses verilerinin alınması ve verilmesi için geniş bir
fonksiyon yelpazesi sunuyor. İlgili hizmetler Microsoft
Azure™ veya Amazon Web Services™ gibi genel bulut
sistemlerinde barındırılabiliyor. Buna ek olarak, bunlar
yerel ağlarda da tutulabiliyor.
“ABB’nin yanı sıra, PointGrab da yeni geliştirdiği
CogniPoint’in ev otomasyon fonksiyonlarını etkinleştirmek için odadaki kullanıcıları ve bunların konumlarını
nasıl analiz edebildiğini gösteriyor. PointGrab’in sensörleri, enerji verimliliğini geliştirmek, alanı en uygun
hale getirmek ve güvenlik ile güvenilirliği iyileştirmek
için ticari binalarda tesis yönetimini de destekleyebiliyor.”
TwinCAT IoT’nin TwinCAT Analytics ile etkileşimi daha
başka avantajlar da sağlıyor. Birkaç makineden gelen
verilerin merkezi olarak analiz edilmesi için bir TwinCAT
Analytics yazılımının kurulması, farklı TwinCAT 3 IoT
ürünlerinin kullanımıyla ilgili proses verilerinin iletilmesi
için maksimum esneklik sağlıyor.
CogniPoint, akıllı sensörler ve binanın tüm alanı içerisinde insan hareketlerinin takip edilmesi için dahili analizler
sunan bir yönetim yazılımı kullanıyor. ABB’nin standındaki tanıtım, kullanıcıların konumuna ve sayısına göre
önceden ayarlanan komutların dim edilebilir aydınlatma-
ABB /new.abb.com/tr
80
ENDÜSTRİ OTOMASYON
TwinCAT IoT: Buluta giden hızlı,
standartlaştırılmış rota
ABB, PointGrab'in varlık analiz
sensörleriyle bina otomasyonunun
geleceğini sunuyor.
■ ABB Teknoloji Girişimleri, bu yılın başında
ÜRÜNLER
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
TwinCAT IoT bulut iletişim ve akıllı cihazlara
anlık bildirimler göndermek için standart protokolleri
destekliyor.
BECKHOFF / www.beckhoff.com.tr
81
Bosch Rexroth’tan yeni nesil ‘Hägglunds
CBP’ tahrik motorları
ENDÜSTRİ OTOMASYON
önde gelen şirketi Bosch Rexroth, güçlü bir tahrik
sistemi arayışında olanlara çok özel bir seri sunuyor.
Üretimde artan talepleri daha hızlı ve daha az kaynak
kullanarak karşılamak amacıyla hareket eden Bosch
Rexroth, Hägglunds CBP serisi tahrik motorlarıyla
kullanıcılara büyük avantaj sunuyor.
Yüksek torka sahip ve oldukça az alan kaplayan seri,
zorlayıcı koşullarda dahi üstün bir performans sunarken, hafifliğiyle de dikkat çekiyor. Özellikle hız
aralığı ve teknik talepleri karşılaması zor olan lastik ve kauçuk endüstrisi için devrim niteliğinde olan
Hägglunds CBP tahrik motorları, dahili karıştırıcılar
gibi zorlu uygulamaların da üstesinden gelebiliyor.
Endüstri uygulamalarından diğer birçok uygulamaya
kadar farklı alanlarda çok daha fazlasına ulaşmanızı
sağlıyor.
Tüm sektörlerde çok geniş bir yelpazeye sahip…
Hägglunds doğrudan tahrik sistemleri, madencilik,
taşımacılık, denizcilik, offshore, kauçuk, plastik,
kâğıt hamuru, kâğıt, geri dönüşüm, şeker ve kimyasallar gibi çok geniş bir endüstriyel alanda kullanılıyor. Yüksek kontrol ve güvenlikle her kuvvete ve
yüke uyum sağlayabiliyor. Güçlü motorlar, ağır hava
şartlarına ve tüm zorlamalara karşı maksimum dayanıklılık sunuyor. Sibirya’nın keskin soğuğundan,
Afrika’nın bunaltıcı sıcaklarına kadar her türlü çevre
koşuluna dayanıyor ve tüm sanayi uygulamalarında
kullanılabiliyor. Farklı güç seviyelerinde ve konfigürasyonlarda sunulan seri, teslim edilmeden önce
fonksiyon testlerine tabi tutuluyor. Kullanımı oldukça
kolay ve kompakt olan tahrik motorlar, ağır madencilik işleri için de büyük kolaylık sağlıyor.
Bosch Rexroth, en zor şartlara göre tasarlanan yeni
nesil Hägglunds CBP serisi tahrik motorlarıyla teknik talepleri karşılanması en zor olan plastik ve kauçuk endüstrilerine büyük kolaylık sağlıyor.
Madencilik, taşımacılık ve denizcilik gibi zorlu şartlarda faaliyet gösteren sektörlere göre tasarlanan güçlü
tahrik motorları, en ağır işleri dahi kolaylaştırıyor.
Tahrik ve kontrol teknolojileri alanında dünyanın
ÜRÜNLER
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Hızla harekete geçen hidrolik pompalarla
yüksek güç
Tahrik birimi, motor, kontrol ve izleme sisteminden
oluşan Hägglunds serisi, sisteme yüksek güvenlik ve
performans getiren hidrolik pompalara sahip bulunuyor. Hızlı harekete geçen bu pompalar, her uygulama
için en zorlu şartlarda dahi gerekli güvenlik ve gücü
sunuyor.
Bosch Rexroth’un verimliliği artırarak tasarladığı bu
özel seri, 3 MW güce kadar çıkabiliyor. Hız aralığı ise
lastik ve kauçuk endüstrisin teknik taleplerini yeterince karşılayabiliyor. Ayrıca, CBP kullanımı performans
açısından muazzam bir artış sağlarken, daha kısa
devir sürelerine ulaşmanıza imkan sağlıyor. Yüksek
sıcaklıkta kusursuz bir performans sunulurken, azaltılmış ses seviyesi ile makine aksamı güvenliği de üst
düzeyde tutuluyor. Böylece geleceğin ihtiyaçları şimdiden öngörülüyor.
Hem işçilerin hem de makinenin güvenliği için
‘Quick-Stop’ özelliği
Doğrudan hidrolik tahrik motorları için gerekli olan
tüm standartları karşılayan seri, flanşa veya tork koluna monte edilebiliyor. Seri ayrıca, frezeli milllere
(DIN 5480) uyumlu olan serinin motorlarında gerekli
delik açıklıkları da mevcut bulunuyor. Böylece mekanik düzeneklerin ısınmasına veya soğumasına gerekli
imkânı tanıyan Hägglunds, CBP momenti ve hızıyla
üretimin optimizasyonu için gerekli değişkenliğe sahiptir. Bu şekilde enerji tüketiminde tasarruf olabildiği gibi etkin güç girişinde artış sağlanıyor.
Sürekli olarak yüksek güçte çalışabilen seri, hem işçilerin hem de makinenin güvenliği için entegre bir
Quick-Stop (Hızlı Durdurma) işlevine sahip bulunuyor. Bosch Rexroth laboratuvarında, zorlu ve gerçekzamanlı koşullarda test edilen bu özellik, güvenliği
en yüksek düzeyde tutuyor. Ayrıca, kauçuk prosesleri
üzerinde dünya çapında bir iddiaya sahip olan seri,
çok yönlülük ve yüksek kontrolü bir arada sunuyor.
BOSCH REXROTH / www.boschrexroth.com.tr
82
83
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Danfoss, Nisan ayında, pazara çıkışının
50. yıldönümünde, 50 milyoncu Danfoss
T2 termostatik genleşme valfini üretim
hattından geçirecek
leşme valfi 1995 yılında piyasaya sürülürken; trendi
devam ettiren Danfoss, bu sene içerisinde dünyanın ilk
hermetik paslanmaz çelik elektronik genleşme valfini
satışa sunacak.
T2’nin üstün başarısıyla piyasaya çıkışından bu yana
ezber bozan bir Danfoss ürünü olduğunu kanıtladığını söyleyen Danfoss Otomatik Kontroller Departmanı
Başkan Yardımcısı Stephen Gugliotta: “Geçen 50 yılda, kullanıldığı binlerce uygulamada T2 valfi tek başına yaklaşık olarak 157.000 GWh tasarruf sağladı. Bu
açıdan bakıldığında, tasarruf edilen enerji İtalya’nın altı
ay, Danimarka’nın bir yıl ve Arjantin’in bir yıldan daha
uzun bir süre enerji tüketimini karşılamak için yeterlidir.” dedi.
Danfoss, gelecek ay 50 milyonuncu T2 termostatik genleşme valfinin üretimini gerçekleştirecek. Danfoss’un
en fazla üretilen genleşme valfi olma özelliğine sahip T2
termostatik genleşme valfi, dünya çapında çeşitli soğutma ve iklimlendirme uygulamalarında kullanılıyor.
T2 termostatik genleşme valfi, geçmişten geleceğe uzanan genleşme valfi inovasyonları için bir temel teşkil
ediyor. Paslanmaz çelikten üretilen ilk model TU gen-
DANFOSS / www.danfoss.com.tr
84
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Fluke 120B Serisi Endüstriyel ScopeMeter®
El Tipi Osiloskoplar
Basitleştirilmiş test işlemi, daha fazla öngörü ve daha
hızlı elektromekanik sorun giderme
Kompakt ScopeMeter® 120B Serisi, endüstriyel elektrik ve elektromekanik cihaz sorun giderme ve bakım
uygulamaları için sağlamlaştırılmış osiloskop çözümüdür. Bu çözüm; osiloskop, multimetre ve yüksek hızlı
kaydediciyle kullanımı kolay tek bir alet içerisine gerçek
anlamda entegre olmuş test aracıdır. ScopeMeter 120B
Serisi, kritik test bilgilerinin daha fazla paylaşılmasının
yanı sıra veri analizini ve arşivlenmesini sağlamak için
Fluke Connect® mobil uygulaması ve ScopeMeter yazılımı için FlukeView® ile de entegre olur.
• İkili giriş dijital osiloskop ve multimetre
• 40 MHz ya da 20 MHz osiloskop bant genişliği
• İki adet 5000 sayımlık true-rms dijital multimetre
• Connect-and-View™ tetikleyici basitliği sayesinde el
leri kullanmadan çalıştırma
• IntellaSet™ teknolojisi, ölçülen sinyale dayalı sayısal
değeri otomatik ve akıllı bir şekilde ayarlar
• erilerin geniş zaman dilimleri içerisindeki eğilimini görmek için ikili giriş dalga biçimi ve ölçüm okuma değeri kayıt cihazı
• Kayıt Cihazı Etkinlik Tespiti, 4 kHz değerine kadar
yinelenen dalga biçimleri üzerindeki belirlenmesi zor aralıklı sinyalleri yakalar
• Osiloskop, direnç ve devamlılık ölçümleri için koru
malı test uçları
• Direnç, devamlılık, diyot ve kapasitans ölçüm cihazı
ölçümleri
• Güç ölçümleri (W, VA, VAR, PF, DPF, Hz)
• Gerilim, akım ve güç harmonikleri
• Tanımlı referans seviyelerine karşı Bara Durumu fiziksel katman testleri aracılığıyla Endüstriyel
ağları kontrol edin
• Veri ve cihaz ayarlarını kaydedin veya geri çağırın
• Rutin bakım ya da çok sık kullanılan test prosedürleri
için bir test sırası tarafından tanımlanmış cihaz ayarlarını depolayın.
• Skop ya da ölçüm cihazı verilerini aktarmak, arşivlemek ve analiz etmek için harici optik yalıtımlı USB
arabirimi
• Bilgileri PC, dizüstü ya da Fluke Connect® mobil uygulamasına* kablosuz olarak aktarmak için dâhili USB
bağlantı noktasıyla bağlantı kuran isteğe bağlı WiFi
adaptörü
• Sektördeki en yüksek güvenlik derecesi: CAT IV 600 V
güvenlik sınıfı
• Lityum-İyon şarj edilebilir pil, yedi saat çalışma (dört
saat şarj süresi ile)
NETES MÜHENDİSLİK / www.netes.com.tr
86
Fluke 1736 ve 1738 Üç Fazlı Power
Logger’lar sistem güvenilirliğini ve
tasarrufları optimize etmek için
kapsamlı veriler sunar
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Schneider Electric’ten “hız kontrol
cihazı”: Altivar 320
hineStruxure
çözümleriyle
entegrasyonunu tamamlayan
ve PLCopen uyumluluğunu
kolaylaştıran Altivar 320,
EtherNet IP’den CANopen’e
kadar en yaygın olarak kullanılan Ethernet ve seri tabanlı
haberleşme ağlarının bir çoğunu destekliyor.
Enerji tüketimini ve güç kalitesini detaylı bir şekilde analiz etmek
üzere 500’den fazla güç kalitesi parametresini otomatik olarak
yakalayın ve kaydedin
Fluke Corporation teknisyenlerin ve mühendislerin daha iyi güç kalitesi ve enerji tüketimi kararları
almaları için gereken verilere ilişkin daha fazla görünürlük sağlamak üzere 500’den fazla güç kalitesi
parametresini otomatik olarak yakalayan ve kaydeden 1736 ve 1738 Üç Fazlı Power Logger ürününü
piyasaya sunuyor.
Connect araçları, Fluke Connect® Cloud üzerinde
güvenli depolama imkanı ve sahadan ekip erişimi
sağlamak amacıyla, teknisyenlerin ölçüm verilerini
test aletlerinden akıllı telefonlarına kablosuz olarak
aktarmalarına olanak tanır.* Power logger’lardaki
veriler güvenli bir mesafeden izlenebilmesini sağlayan Fluke Connect akıllı telefon uygulaması ile koruyucu ekipman, saha ziyareti ve kayıt ihtiyacı azalır.
Power logger’lar; yük çalışmaları, enerji değerlendirmeleri, harmonik ölçümleri ve gerilim olaylarına
ilişkin kapsamlı veriler sunmak üzere gerilimi, akımı,
gücü, harmonikleri ve ilgili güç kalitesi değerlerini
yakalar ve kaydeder. Birlikte verilen Fluke Energy
Analyze Plus yazılımı, enerji tüketimi ve güç kalitesine ilişkin detaylı bir analiz sunar ve raporları otomatik olarak oluşturur.
NETES MÜHENDİSLİK / www.netes.com.tr
88
Schneider Electric, makine üreticileri için değişken hız kontrol cihaz Altivar 320’yi pazara sunuyor.
Yeni hız kontrol cihazı ile çok sayıda uygulamada
makine verimliliğinin geliştirilmesi hedefleniyor.
Enerji yönetimi ve otomasyonda global bir uzman
olan Schneider Electric, 0,18 - 15 kW (0,25 - 20 Hp)
makinelerde temel ve gelişmiş uygulama gereksinimlerini karşılayan bir değişken hız kontrol cihazı olan
AltivarTM 320’yi Nisan ayında pazara sunuyor. Altivar Machine ürün serisinin bir parçası olan Altivar
320 makinelerin etkisini ve verimliliğini geliştirirken,
hız kontrol cihazının özelliklerinden faydalanabilecek
makine üreticileri (OEM’ler) için tasarım ve mühendislik maliyetlerini optimum hale getirecek.
Altivar 320’nin hem kitap hem de kompakt biçimleri, her makine düzenine kolay ve uygun maliyetli
entegrasyon ve kabinler veya makine çerçevelerinin
içine yerleştirme için tasarlandı. Gelişmiş bağlanabilirlik özelliği sayesinde, Schneider Electric’in Mac-
Optimize edilmiş kullanıcı arabirimine ve esnek akım
problarına sahip olan bu ürünler ayrıca genel bağlantı hatalarını dijital olarak doğrulayarak ve düzelterek ölçüm hatalarını azaltmak üzere tasarlanan akıllı
ölçüm doğrulama işlevine sahiptir. Logger ürününe
doğrudan ölçülen devreden güç sağlayarak kurulum
daha da basitleştirilebilir.
Fluke 1736 ve 1738; Fluke Connect® yazılım ve kablosuz test araçları sistemi ile çalışmak üzere tasarlanan ilk üç fazlı power logger cihazlarıdır. Fluke
ÜRÜNLER
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Hem asenkron hem de senkron motorlar için güvenilir ve
güçlü motor kontrolü sağlayan Schneider Electric’in
yeni hız kontrol cihazı, ayrıca IEC 60721-3-3 sınıf 3C3
kaplama baskı devre kartları
ve yeni dış kaplama materyali ile dayanıklı tasarımı destekliyor. Bu sayede 60°C
ortam sıcaklıklarına kadar zorlu çevre koşullarında
ek soğutmaya ihtiyaç duymadan makine kullanılabilirliğini sağlayan Altivar 320, “Güvenli Tork Kapatma (STO)”ya ek olarak dahili dört adet tam güvenlik
izleme fonksiyonuyla, makine sertifikasyon sürecini
ve Makine Yönergesi 2006/42/EC ile uyumluluğu kolaylaştırırken SIL3 seviyesinde güvenliği de sağlamış
oluyor.
Altivar 320, tasarım ve verimliliğin optimum
dengesi için tasarlandı
Makine üreticileri için en iyi hız kontrol cihazını seçmek, yüksek tasarım maliyetleri, güvenilirlik standartları ve haberleşmeye bağlanabilirlik arasında kaldıkları zor bir seçimdir. Altivar 320 ise, OEM’lerin bu
tür bir seçim yapmaya gerek duymadan, hem makine
tasarımı hem de makine ömrü verimliliğini optimum
olarak elde etmelerine olanak sağlıyor.
SCHNEIDER / www.schneider-electric.com.tr
89
SCHUNK PGN-plus Permanent: Parça Tutucu
Alanında Yeni bir Kalite
Evrensel bir parça tutucu olan SCHUNK PGN-plus serisi, tutucu modülleri alanında uzun yıllar boyunca öncü
olarak kabul edildi. İş bağlama sistemleri ve parça
tutucular alanında öncü lider olan SCHUNK, PGN-plus
Permanent serisi ile çıtayı yükseltiyor. Serinin eşsiz
ve kalıcı yağlaması, düşük stroklarda bile yağ dağılımı konusunda yüksek hızlar sunuyor. Parça tutucu
parmaklarının dişli yatakları, sürekli yağlanabilmesini
sağlayan gres ceplerine sahip. En az miktarda yağlama özelliği, SCHUNK’un çok satan parça tutucularının
zaten uzun olan ömürlerini daha da uzatmakta ve
ürünleri bakım gerektirmez hale getirmektedir.
Kesintisiz Yağ Kaynağı
SCHUNK’un Teknoloji Yöneticisi Dr. Markus Klaiber,
kullanım maliyetlerini düşüren ve önceki nesillerine
göre çok daha iyi bir performansa sahip SCHUNK
PGN-plus Permanent’ın güçlü ve uzun ömürlü bir
tutucu olduğunu belirtiyor. Klaiber ayrıca, yeni serinin
0.01 mm’lik mükemmel tekrarlanabilirlik hassasiyeti
sağladığının altını çiziyor. PGN-plus Permanent, önceki nesillerde de olduğu gibi sınırlı alanlarda yüksek
kuvvet elde edebilmeyi sağlayan oval piston ile donatılmıştır. SCHUNK, 30 yıllık fonksiyonel garantisi ile
piyasada eşsiz olan bu çok amaçlı tutucunun olağanüstü performansını vurgulamaktadır.
re, mekanik tutma kuvvetini koruyan yaylı kilit mekanizması eklenebilmektedir. Ayrıca modüllere, kompanzasyon üniteleri, sıkma kuvvetini arttırıcı ekipmanlar
da eklenebilmekte ve modüller özel uygulamalar için
hassasiyet versiyonu olarak tedarik edilebilmektedir.
Bunların dışında endüktif sensör, manyetik sensör
ve pozisyon sensörleri ile geniş bir sensör yelpazesi
sunulmaktadır. Kullanıcılar birçok bağımsız uygulama
yerine, çok amaçlı modüler parça tutucu sistemini kullanarak iç koordinasyon eforlarını düşürmektedirler.
Yine kullanıcılar, parça tedariklerini hızlandırabildikleri
gibi SCHUNK’un uzun ömür garantisine bağlı olarak,
sisteme uzun yıllar sahip olmanın toplam maliyetini hesaplayabilmketedirler. İlk adımda, PGN-plus
Permanent, 50 ve 125 arası boyutlarda üretilmektedir.
Varolan PGN-plus serisinin ise genişletilmesi planlanmaktadır.
ÜRÜNLER
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Schneider Electric’ten kontrol panoları için
estetik yenilik
Schneider Electric, yeni Harmony Yassı Montaj aparatı ile kontrol pano ve makine estetiğini geliştiriyor. Harmony kumanda butonlarıyla uyumlu olan bu aksesuarlar, kontrol
panolarının hızlı ve uygun maliyetli bir şekilde geliştirilmesine olanak sağlıyor.
PGN-plus ile Kusursuz Uyum
Enerji yönetimi ve otomasyonda dünya çapında uzman
Schneider Electric, Harmony XB4, XB5 ve XB7 serisi kumanda
butonları için yeni yassı montaj aparatını tanıttı. Kontrol pano
stilini veya makine tasarımını iyileştirmek için geliştirilen yeni
aksesuarlar, yaylı, seçici butonlar ve pilot lambalarının görünümünü değiştirmeye yardımcı oluyor. Harmony yassı montaj
seti, ambalajlama, yiyecek ve içecek, metal işleme, metal taşıma
ve tekstil makineleri dâhil çok çeşitli uygulamalara üst düzeyde
uyum sağlıyor.
SCHUNK PGN-plus Permanent, kusursuz bir şekilde PGN-plus ailesine dâhil edildi. Neredeyse bütün
otomasyon uygulamaları çok amaçlı parça tutucular
ile güvenilir olarak kontrol edilebilmektedir – metal
kesme endüstrisinde makine/sistem yüklemeden, otomotiv ve elektrik endüstrisinde montaj uygulamasına,
tıp ve eczacılık endüstrisinde hassas tutuş özelliğine
kadar. PGN-plus ailesi; yüksek sıcaklık uygulamalarında, kirli ve talaşlı ortamlarda kullanılmasının yanında
temiz oda ve patlayıcı madde uygulamalarında da
başarıyla kullanılmaktadır. Talep edildiğinde; modülle-
Gelişmiş işlevsellik
Harmony yassı montaj aparatı, plastik ve metal butonlar için
SCHUNK / www.tr.schunk.com
90
eksiksiz bir yassı montaj avantajı sunuyor. Etiketlerin kolay
entegrasyonu için eklenebilen etiket tutuculu parça, buton kontrol işlevlerinin görünürlüğünü geliştirmeye yardımcı oluyor.
Böylece yeni aksesuarlarla birlikte kontrol panelinin tasarımı
daha temiz ve daha işlevsel bir estetiğe kavuşuyor.
Kolay ve uygun maliyetli yenileme
30,5 mm ölçüsünde hazırlanan deliğe kolaylıkla ve hızlı bir
şekilde takılabilen ve 22 mm butonlarla uyumlu olan Harmony
yassı montaj aparatı, bir pano revizyonu sırasında gereken
süreyi en aza indiriyor. Kontrol cihazları ve makinenin çalışma
modları değişmediği için yenilemenin maliyeti de azalıyor.
SCHNEIDER / www.schneider-electric.com.tr
91
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
SCHUNK, ayna çeneleri için çabuk çene
değiştirme sistemini daha da genişletiyor
dırmayı önler. Kilitli durumda;
6-taraflı formlu-fit sıkma, maksimum proses dengesini garanti
etmekte, yüksek güç ve tork iletimini sağlayabilmektedir. Bu sistem ham ve işlenmiş parçaların
sıkması için uygundur.
Çabuk çene değiştirme sistemi SCHUNK PRONTO, vida
bağlantılı çeneli geleneksel torna aynaları için gerçek
bir zaman kazanma aracıdır. Bütün çene takımı hazırlık
sürecini, geleneksel çözümlerden %95 daha hızlı bir
şekilde 30 saniye kadar düşürebilmektedir. Başarılı bir
başlangıçtan sonra, iş bağlama teknolojisi ve tutucu
sistemler yetkin lideri SCHUNK, çabuk çene değiştirme
sistemlerinin depolanmasından, tezgah üzerinde çene
değişimine kadar bütün hazırlık sürecini optimize eden
sistem programını sunmaktadır.
SCHUNK PRONTO, ince tırtıklı destek çeneleri (1/16’’
x 90° veya 1.5 mm x 60°) ile özel çabuk-değiştirme
insörtlerini birleştirmekte ve sıkma çapını saniyeler
içerisinde 45 mm’ye kadar uzatmaktadır. Bu durum,
geleneksel torna aynaları ile yapılanın 8 kat daha fazlasıdır. Hızlı ve yüksek tekrarlanabilirlikli çene değişimini
sağlamak için değişim insörtlerinin bağlantısı Allen
anahtarı ile gevşetilmekte, insört sökülmekte ve yenisi
ile değiştirilebilmektedir. Bu durum hatalı konumlan-
Uygulama tarafından gereksinim
duyulduğu üzere; küçük, orta ve
büyük sıkma aralıkları için farklı
destek çene çeşitleri bulunmaktadır. Üst çeneler için SCHUNK,
farklı çaplar ve sıkma aralıkları
için on sert çene insörtü ve bitmiş parçaların prosesi için üç
yumuşak değişim insörtü önermektedir. Bunlar bir kere üretildiğinde, sonraki sistemde tekrar
tekrar kullanılabilmektedirler.
Sıkma derinliği, iş parçası durakları kullanılarak çeşitlendirilebilmekte ve ayarlama aygıtı çene
değişimini kolaylaştırmaktadır.
SCHUNK PRONTO, üreticiden bağımsız olarak; 200,
250 ve 315 ebatlarındaki her ince tırtıklı torna aynasında kullanılabilmektedir. Programın modüler dizaynı,
bireysel bileşenlerin bağımsız ve ekonomik birleşimine imkan sağlar. Bu, sadece pozisyonda değişkenlik
olması sebebiyle, her türlü destek çenesi ile değişim
eklentilerinin uygunluğunu içermektedir. Özel olarak
geliştirilmiş araç ve dişli vagonu; temiz bellek, pençe
eklentilerine hızlı erişim, yumuşak değişim eklentileri,
monteli vidalar ile destek çeneleri, T-nuts ve ayarlama
aygıtına imkan sağlamaktadır. Yapılandırılmış teknik
veri çizelgeleri, seçimi ve bağımsız bileşenlerin montajını kolaylaştırmkatadır. Ek özellik olarak, depolama
alanı makineye entegre edilmiş: Tüm bileşenler bir tabla
üzerine taşınabilmekte, çabuk bırakma bağlantısı kullanılarak makinaya doğrudan monte edilebilmektedir.
SCHUNK / www.tr.schunk.com
92
Multi-touch özellikli Panel PC 900: B&R’dan
yeni bir amiral gemisi
Hızlı, fansız ve esnek
Multi-touch özellikli Panel PC 900, içerisindeki son
teknoloji işlemciler (Intel® Core™ i7 teknolojisine kadar) sayesinde işlem gücünü en üst seviyede
tutuyor. B&R’ın amiral gemisi niteliğindeki bu yeni
sistemi, yeni ekran boyutlarını multi-touch özelliğiyle
birleştirerek şu ana kadar üretilen en işlevsel panelleri
oluşturuyor. Ayrıca paneller önceki jenerasyondaki
ürünlerle tam uyumluluk gösteriyor.
Panel PC 900, Automation Panel geniş ekran serisinde
kullanılan son teknoloji ürünü kapasitif dokunmatik
ekranın tüm özelliklerinden faydalanır. Kenardan kenara tasarım, yansımasız cam yüzey ve yüksek çözünürlüklü ekranlar sayesinde sadece bir operatör paneli
üzerinde yüksek düzeyde işlevsellik ve gelişmiş dizayn
entegrasyonları sağlanmıştır. 15,6” ile 24” arasında
değişen full HD çözünürlükteki ekranlar ile her türlü
gereksinimin karşılandığından emin olabilirsiniz.
Multi-touch ile daha güvenli
Bu multi-touch ekranlar, iki parmak ile yakınlaştırma
veya hızlı sürükleme jestleri ile sayfa değiştirme gibi
yeni ve yenilikçi kullanıcı etkileşimlerine imkan tanır.
Buna ek olarak, kritik ya da tehlikeli işlemlerin iki el ile
gerçekleştirilebilmesi; operatörlerin yanlışlıkla yaptığı
işlemlerin önlenmesi için efektif bir çözüm sunar.
Uyumluluk
Panel PC 900 serisi sistemler geleneksel 4:3 formatına ek olarak geniş ekranlar halinde de mevcuttur. Bir
adet analog dokunmatik ekran ve 12.1-19” arasında
değişen ekran boyutları ile donatılmış single-touch
Panel PC 900 geçmiş jenerasyon ürünlerle, boyutlar
ve ekran çözünürlüğü konusunda da tam uyumluluk
gösterir.
Fansız
Birçok Panel PC 900 varyantları fan olmadan çalıştırılabilir. Bu sistemler SSD sürücüler ve/veya CFast
kartları ile birlikte kullanıldığında dönen parçalardan
tamamen kurtularak hava filtresinin periyodik olarak
değiştirilmesi gibi bakım operasyonlarını da gereksiz
hale getirir.
BR AUTOMATION / www.br-automation.com
94
ÜRÜNLER
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Web üzerinden ileri düzey sistem teşhisi
B&R System Diagnostics Manager ’’Sistem Teşhis Yöneticisi’’ (SDM), kullanıcıya geniş teşhis olanakları sunmaktadır. B&R
Gerçek zamanlı işletim sistemi bazında bu yeni araç, herhangi bir web tarayıcısı üzerinden, her yerden, eksiksiz bir sistem teşhisini
mümkün kılmaktadır.
B&R, System Diagnostics Managers (SDM) yeni
sürümü ile uygulama portföyündeki güçlü teşhis fonksiyonlarını bir adım daha öne götürüyor. Kullanıcı,
sadece dünya çapında ulaşılabilir donanım ve yazılım
bilgilerine erişmekle kalmayıp, aynı zamanda kendi
aplikasyonlarına hazır teşhis uygulamalarının basit bir
biçimde entegrasyonundan da yararlanmış oluyor.
System Diagnostics Manager (SDM), bir makine
veya tesisin tüm servis fonksiyonları sistemde entegre olduğundan programlamaya gerek kalmadan, her
bilgisayarda ve kuruluma ihtiyaç olmadan çağrılabilir. Burada sadece klasik bir web tarayıcısına (Web
Browser) gereksinim bulunmaktadır. Diğer bir olanak
da, System Diagnostics Manager’in, makine ve tesis
üreticinin görüş ve sezgisi göz önünde bulundurularak
müşteriye özel uygulanabilmesi.
Çok yönlü teşhis olanakları
Eksen hata listesi, tahriklerin mevcut durumuna,
örneğin; mevcut hızı, pozisyonu, kontrolcü etkinliği
veya dâhili sinyal girişlerinin (onboard inputs) duru-
muna hızlı ulaşmanın yanında, resetlenmiş ve ayrıca
resetlenmeye hazır hatalarla ilgili bilgileri tablolu
grafik biçiminde gösterir. SDM, ayrıca sürücü içersine
entegre edilmiş osiloskopun basit bir tarzda kullanımına da olanak sağlar.
Tüm donanım üzerindeki mevcut I/O (Giriş/Çıkış)
kanallarının görüntülenmesi ile makine ve tesisin
kolayca devreye alınması entegre I/O kanalları izleyicisi (I/O Viewer) tarafından desteklenmektedir. Böylece
I/O noktalarından masraflı elektrik kablo bağlantı testleri maziye karışmış olmaktadır.
Sistem Dökümü (System Dump) desteği kolaylaştırır
Servis durumunda SDM’in tüm verilerini kolayca
kontrolcüden indirme ve bir dosyaya yükleme olanağı
mevcuttur. Kapsamlı servisler böylece sadece lokal
değil, aynı zamanda çevrimdışı 2. seviye desteğinden
analiz edilebilir. Böylece bakım ve servis sözleşmelerinde makine üreticilerine yepyeni bir boyut sunulmuş
olmaktadır.
BR AUTOMATION / br-automation.com
95
İLX Solar İkaz Lambası
Genel Özellikler:
Üretimini yaptığımız %100 yerli malı olan İLX Marka Solar
İkaz Lambası güneş enerjili tabana montaj ve mınatıslı model
ile her türlü metal yüzeye tutunmaya sahiptir. Sabit, flaşör,
çakar çalışma fonksiyonları ile multi özelliği içermektedir.2
Yıl garantili olan solar ikaz lambamız 10 yıl uzun ömürlüdür.
Stabil ışık çıkışa sahip olan ürünümüz RF dalga içermez.
Görünebilirlik mesafesi 800 m olup kolay kurulur.360° den
fark edilebilir bir tasarım olup kırmızı, beyaz, sarı, yeşil ve
mavi renk seçeneklerine sahiptir. Ürünün mekanik ve elektrik
özellikleri:
- Güneş paneli beslemeli akü
- Güneş Günlerde 30 saat çalışma
- Sabit akım led besleme
- 4.8 v 2000 mAh akü
- 5v/150mA enerji üreten güneş paneli
- Isınamaya buzlanamaya ve tutuşmaya dayanıklı polikarbon
- IP6
- Çalışma sıcaklığı -20+75
- Sistem
- Ağırlık:500gr
Uygulama Alanları:
- Havaalanları - Yüksek Yerler - Yüksek Yapılar-Baca
- Boru Hattı- Köprü - Radyo ve TV Kulesi
- İletişim Hattı - Rüzgâr Türbini -Rüzgar Türbin Direkleri
- Radar-Anten
- Bayrak Direkleri -Monopol ve Kafes Kuleleler
ÜRÜNLER
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
System pro E Power
AG dağıtım panosu ailesi
ILX MÜHENDİSLİK / www.ilx.com.tr/
Schneider Electric’den yeni arabirim
rölesi: Zelio RXG
Schneider Electric tarafından pazara sunulan Zelio RXG arayüz
röleleri, tek bir butonla test ve maksimum kullanım kolaylığı
için tasarlandı.
Enerji yönetimi ve otomasyonda global bir uzman olan Schneider
Electric kullanıcı dostu yeni Zelio RXG arayüz röleleri serisini
tanıttı. Kullanıcıların tek parmaklarıyla dahi kullanabileceği Zelio
RXG, piyasada tek adımlı kilitlenebilir test butonuna sahip ilk
röle olma özelliğini taşıyor. Zelio RXG röleleri, hızlı açılan pimli
terminal ile kolayca monte edilirken, 2C/O için 16mm ince soket
PLC arayüzü alanından tasarruf sağlıyor.
Zelio RXG ayrıca pazarda 6VDC’den 110VDC’ye, 24VAC’den
230VAC’ye eksiksiz bir bobin gerilimi aralığı sunan tek seri olarak
dikkat çekiyor.
Basit ve uygun maliyetli
Diyot, diyot ve LED, RC devresi, varistör ve LED gibi koruma
modülleri eklenebilen Zelio RXG serisi rölelerin arkasında bulunan sadelik odaklı tasarım felsefesi, rölelerin hemen her ortamda
uygulanabilir olmasını, kullanımını ve bakımını kolaylaştırarak,
tesislerin operasyonlarını optimum hale getirmesine ve kesinti
riskini azaltmasına olanak tanıyor.
Güvenilir ve çevre dostu
Zelio RXG arayüz rölesi, UL, CSA, GL, RCM, EAC, CCC, CE,
RoHS, Çin ROHS gibi çok sayıda uluslararası sertifikaya sahip
olmasının yanı sıra, aynı zamanda Schneider Electric’in, performanstan ödün vermeden çevre dostu olmayı garanti eden
ürünleri için kullandığı ekolojik etiket olan Green PremiumTM
ürünü olarak dikkat çekiyor.
ABB’nin alçak gerilim dağıtım panosu: System pro E
Power! 6300A’e kadar olan sistemler için ana dağıtım panosu ailesi. ABB’nin pano üretimindeki yıllara
dayanan deneyimi sonucu tasarlanan System Pro E
Power, pano kurulumunda yer alan birçok farklı uzman ile işbirliği içinde geliştirilen öncü bir projenin
ürünüdür.
Emax 2 açık tip devre kesiciler, Tmax T ve XT kompakt şalterleri gibi ABB’nin tüm alçak gerilim ürünleriyle kusursuz bir şekilde uyum sağlar. System Pro
E Power ile ABB, gerekli standartlara uygunluk sağlayarak, her türlü işletme için uygun çözümler sunuyor. Tüm sistemi içeren (ana yapı, devre kesiciler ve
bara sistemi) testleri takiben, pano:
- uluslararası IEC 61439-1-2 ve IEC 60439-1-2
standartlarına uygunluk sertifikasına sahiptir.
- IEC 60068-2-57 standardının gerektirdiği vibrasyon testlerini geçmiştir.
- IEEE Std 693 standardının gerektirdiği sismik dayanım testini geçmiştir.
Esneklik, hız ve sadelik, ABB System Pro E Power’da
kusursuz bir şekilde birleşerek, birçok farklı uygulamanın gereksinimlerini karşılıyor.
Esneklik
Geniş aksesuar ve kit yelpazesi, farklı kombinasyon
olanakları sayesinde, yüksek teknolojik standartlara
ulaşılabiliyor.
SCHNEIDER / www.schneider-electric.com.tr
96
97
Temel özellikler:
- Az sayıda parça ile, yenilikçi dikme ve üç yollu
bağlantı parçalırı sayesinde, 120 farklı derinlik ve
genişlik değerlerine ulaşılabiliyor.
- Çeşitli ölçülerde kullanışlı boyut aralıkları: yükseklik1800 veya 2000mm, genişlik 300mm ila 1250mm
ve derinlik 200 ila 900mm.
- Tüm uygulamalar için koruma sınıfları, IP30’dan
IP65’e. IP65 koruma sınıfına ulaşan tek pano!
- Önemli yenilikleri içeren, güçlü ve sağlam dikmeler ve taşıyıcı ara parçalar:
o Dikmeleri ve taşıyıcı ara parçaları birbirine sabitlemek için ABB’nin patentli üç yollu bağlantı elemanı.
o Montaj hatalarını önleyen, lazer kaynaklı kapalı
profil dikmeler.
o İki farklı seviyede montaj yüzeyi sayesinde, farklı
aksesuarların montajının mümkün olması. Birbirinden 25 mm uzaklıktaki alternatif yüzey delikleri Alman DIN Standartlarına uygundur.
- Dönmeyi engelleyen yeni patentli ayak yapısının iç
ve dış kısmından sabitlenebilir olması.
- Panonun aynı zamanda ayaksız da kullanılabilir
olması.
- Düz veya ayarlanabilir, tavan ve taban çözümleri
sayesinde, çeşitli giriş ve çıkış kablo kombinasyonları.
- 135 derece açılabilen menteşelere sahip yeni asimetrik cam veya sac kapı; pano içindeki kablo işlemlerini kolaylaştırmak için özel aksesuar ile 180
derece açılır hale getirilebilir. Farklı açılış ve kapanış
ekleri (çift kanat, Ronis, vb) bulunduran yeni “döner”
ergonomik kol sayesinde kapı sağa veya sola doğru
açılabilir. RAL7035 renkli paneller Torx vidaları ile
sıkılmıştır.
için olmak üzere iki montaj konumuna sahip bir dikme üzerine doğrudan sabitlenir, Aynı zamanda dikey
kablo kanalları da mevcuttur.
- Tmax XT (XT1 ila XT4) ve Tmax T (T4 ila T7) için,
dikey veya yatay; sabit, soketli ve çekmeceli veya
aksesuarlı versiyonlardaki yeni hızlı geçmeli yaylı bağlantı sistemine sahip yeni kolay kitler. Kitler
doğrudan dikme üzerine sabitlenir ve hem önden,
hem de arkadan bağlantıları olan devre kesiciler için
kullanılabilir. Ayarlanabilir derinlik sayesinde, kitler
kullanılan devre kesiciyle mükemmel uyumludur. 3
ve 4 kutuplu devre kesicileri tek bir kitte barındırabilen 150mm ve 200mm yüksekliğindeki yatay kitler
mevcuttur.
- E1.2 ila E6.2 Emax2 sabit ve çekmeceli devre kesiciler için dayanıklı, kolay monte edilebilir kitler.
- Yatay ve dikey versiyonlarda yeni pratik geçmeli,
yaylı bağlantı sistemine sahip 1600A OT’ye kadar kitler.
- Girintili ve havalandırma ızgaralı ek kitler.
- Ön paneller için sabit ve komple menteşeli ön yüz
çerçevesi. Her iki versiyon için de kullanılabilen aynı
ön paneller. Paneller yeni ¼ dönüşlü vidalarla sıkılır
ve basit bir kit takımı ilavesiyle sabit vidalı versiyondan komple menteşeli versiyona dönüştürülebilir.
200mm panel yüksekliğine sahip versiyona ek olarak
ayrıca panolarda boşluk payı bırakan ve böylece 200
mm’lik versiyondan daha fazla kit barındırabilen 150
mm’lik versiyon.
- Tüm formlama seviyeleri için kitler. Hem kompakt
şalterler hem de açık tip devre kesiciler için, ekstra
aksesuar eklenmesiyle Form 1’den Form 4b’ye aynı
ana kit kullanımı. Özellikle önden bağlantılı ve önden
erişimli Form 2b ile yenilkçi çözüm..
Hız
Sadelik
System pro E Power, panonun devreye alınması için
gerekli zamandan tasarruf edilmesini sağlar. Pano
konfigürasyonu nasıl olursa olsun, kitlerin ve dağıtım sistemlerinin montajı için hızlı ve etkili yöntemler
sayesinde her bileşen oldukça hızlı montaj ve kablolama için tasarlanmıştır.
Temel özellikler:
- Tmax XT1 ve XT3, System Pro M kitlerinde yeni hızlı geçmeli yay bağlantı sistemi bulunmaktadır. Kitler,
biri otomatik sigortalar ve biri de kompakt şalterler
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Otomasyonda Endüstri 4.0 dönüşümü başlıyor…
Bosch Rexroth’tan IPC tabanlı yeni bir
kontrol sistemi: ‘IndraMotion MLC’
•
•
Bosch Rexroth, Nesnelerin İnterneti (IoT) teknolojisine dayanan çözümlerini şimdi
otomasyon dünyasına taşıyor.
IPC tabanlı yeni kontrol sistemi IndraMotion MLC ile Endüstri 4.0 uyumlu çözümler
oluşturmaya yönelik yeni olanaklar yaratıyor.
System pro E Power, devre kesici ve ana dağıtım
barası montaj kitlerindeki öncü çözümler sayesinde
montaj işlemlerini kolaylaştırmaktadır.
Temel özellikler:
- 6300A’ya kadar tüm uygulamalardaki bara sistemi
için aynı kurulum felsefesi
- Mesnetler için doğrusal ve ölçekli çözümler sayesinde, baraların herhangi bir konumda kurulabilmesini sağlar: arkada ve yanda, dikey ve tavan altında,
zeminde ve herhangi bir yatay seviyede.
ABB / new.abb.com/tr
98
ÜRÜNLER
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Artan bilgi ve veri alışverişi, dikey ve yatay entegrasyonda yüksek performanslı cihazlar ve sürdürülebilir makine kontrolü için artırılmış zeka gerektiriyor.
Otomasyonda Endüstri 4.0 dönüşümünü başlatmak
için düğmeye basan Bosch Rexroth, yeni IPC tabanlı
kontrol donanımı ile IndraMotion MLC kontrol siste-
99
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
minin toplam performansını daha da artırdı.
yönelik yazılım araçlarını yüklemek için kullanabiliyor.
Söz konusu donanım, hareket, robot teknolojisi ve
programlanabilir mantıksal kontrol birimine, özgün
ve ileri seviye dil programlamasıyla bağlanıyor ve
böylece Endüstri 4.0 uyumlu çözümler oluşturmaya
yönelik yeni olanaklar yaratıyor.
Otomasyon standartlarına ve IT dünyasına
açık
Endüstri 4.0’da, dağıtılmış bilgi kontrol ürünleri artık
veriyi daha kısa bir süre içinde işlemek ve değişen
çerçeve koşullarına esnek biçimde uyarlamak zorunda. Bunu başarmak için Rexroth, kontrol donanımını
en iyi hale getirdi ve 3 güçlü ürün ailesini ortak tutarlı bir sistem dinamiğiyle pazara sundu. Bu yeni nesil
ürünler, otomasyonda farklı seviyelerdeki ihtiyaçları
karşılayacak şekilde sınıflandırıldı.
Orijinal Ekipman Üreticilerinin (OEM) ihtiyaçlarına göre tasarlandı
Bosch Rexroth’un yeni bütünleşik kontrol donanımı IndraControl XM2, bir önceki nesle oranla çok
daha yüksek bir işlemci performansı sağlıyor. Ürün
aynı zamanda daha fazla esneklik için otomasyonda
modüler genişleme seçenekleri de sunuyor. Bunun
yanında Orjinal Ekipman Üreticileri (OEM), IndraControl S20 Giriş/Çıkış modüllerini aynı formda olmalarından dolayı kolaylıkla bir arada kullanabiliyor.
Çevre birimlerinin yerel entegrasyonu ise yüksek
performans ve senkronize giriş/çıkış imkanı ve gerçek zamanlı veri işlemeyi mümkün kılıyor.
IndraMotion MLC üzerindeki tüm cihaz platformlarında hidrolik ve elektriksel görevlerin bir araya getirilmesini de mümkün kılan Bosch Rexroth, sınıfının
en iyisi olan bu kontrolörleri hidrolik tahrik görevleri
için entegre edip elektrik ve hidrolik eksenlerin çalışmasını mümkün hale getiriyor. Son teknoloji ürünü
işlemci teknolojisine sahip yeni IndraControl L75 ise
yüksek performans gerekliliklerine sahip uygulamalara yönelik farklı bir versiyon sunuyor.
Tüm bunlara ek bir denetim platformu olan IndraControl VPB40.3 sistemi ise farklı çözümleri bir arada sunuyor. Sistem 99 eksene kadar gerçek zamanlı
kontrol edebilen Windows 7 işletim sistemiyle birlikte çalışıyor. OEMler, bu donanımı görselleştirme,
gerçek zamanlı veri işleme, analiz veya raporlamaya
Bosch Rexroth kontrol birimleri, diğer tüm gerçek
zamanlı Ethernet protokollerinin yanı sıra OPC UA ve
Sercos temeline sahip M2M tabanlı Ethernet desteği
sunuyor. IndraMotion MLC, ‘OPC UA’ bilgi modelindeki genişlemeyle beraber üreticilerinin otomasyon
bileşenleri arasındaki veri değişimini yeni bir boyuta
taşıyor. Tüm üst düzey sistem fonksiyonları için şeffaf bir erişim standardı sunuyor.
Böylece tüm OEMler, üst düzey IT kontrol fonksiyonlarına Açık Kaynak Arayüzü ile erişim sağlayabiliyor
ve farklı fonksiyonları bağımsız olarak uygulamaya
koyabiliyor. Bu özellik, tüm kontrol fonksiyonlarına doğrudan erişebilme imkanı sunan akıllı cihazlar
ve IT otomasyon uygulamalarının entegrasyonunu
mümkün kılıyor. Üreticiler, gerçek makinenin kurulumunun da öncesinde makine kontrollerini programlayarak devreye alabiliyor.
Bir önceki geniş aralıklı IT işletim sistemlerine ek
olan bu yeni sürüm aynı zamanda ince ve kompakt
Lua programlama diliyle birlikte kullanılıyor.
Tüm mühendislik süreçlerini kapsayan IndraWorks teknolojisi
Bosch Rexroth’un geliştirdiği IndraWorks teknolojisi ise PLC tabanlı tüm mühendislik süreçlerini kapsıyor. Kullanıma hazır teknoloji odaklı çözümler ve
fonksiyonel alet takımlarıyla mühendislik süreçlerine
hız kazandırıyor. Etkili bir komut arayüzü olan ‘Otomasyon Arayüzü’ (Automation Interface) ise manüel
olarak yapılması gereken, teknik görevlerin otomasyonunu sağlıyor.
ECAD veri arayüzü sayesinde, daha önce manüel olarak birden fazla kere giriş yapılması gereken,
programlama ve belgelendirme için gerekli olan kabin planlaması işlemi, konstrüksiyon aşamasında ve
devreye alma sırasında gerekli olmuyor.
IndraWorks, EPLAN Elektrik P8 sistemi içerisinde tek
seferde oluşturulan devre diyagram verilerini doğrudan PLC mühendisliğiyle kullanarak çalışıyor.
BOSCH REXROTH / www.boschrexroth.com/tr
100
PNÖMATİK AKTÜATÖRLÜ DOME VALF
Katı Ve Viskoz Akışkanları Daha Kolay Kontrol Etmek İçin
Geliştirilen, Bakım Onarımı Diğer Valflere Göre Daha
Kolay Ve Basit Olan Kontrol Vanalarıdır. “On-Off “Yada
“Oransal “ Olarak Kontrol Edilir.
HANGİ AKIŞKAN PROSESİNDE KULLANILIR ?
Yapışkan Ve Korozif Akışkanlar
Deterjan
Mineral Ve Maden
Kimyasal
Toz Ve Granül
ÜRÜNLER
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
PSENopt Advanced Serisi ile Emniyetli ve
Esnek Üretim İmkânı
A: Vana Gövdesi
B: Küre Yatağı
C: Küre
D: Flanş Kapağı
E: Conta
F: Yataklama Contası
G: Yataklama Kapağı
HANGİ SEKTÖRLER İÇİN Uygulama Alanları Nelerdir.
Enerji Santralleri
Madencilik
Çimento
Kağıt Endüstri
Neden Dome Valf Kullanmalıyım
1) Kolay Yedek Parça Ve Hızlı Değişim
2) Korozyona Karşı Mükemmel
3) Ekonomik Bakım Ve Yedek Parça
4) Mükemmel Sızdırmazlık Minimum Aşınma
Teknik Özellikler
Max Akışkan Sıcaklığı: +200°C
Çevre Sıcaklığı: -10°C…+60°C
Max. Çalışma Basınç: 8 Bar
Kontrol Hava Basıncı: Min. 5 Bar / Max. 10 Bar (Kontrol Basıncı Çalışma Basıncından En Az 1 Bar Daha Fazla Olmalıdır)
Flanş Bağlantısı: JIS, ANSI, PN
PILZ’in pazara sunduğu PSENopt Advanced serisi Işık Perdeleri sahip olduğu ileri teknoloji sayesinde karmaşık uygulamalarda verimlilik ve esneklik sağlamaktadır. PSENopt Advanced,
sadece emniyetli uygulama imkânı sağlamayıp, konfigüre edilebilir yapısı sayesinde farklı ihtiyaçlarına da rahatlıkla cevap
vermektedir.
PSENopt Advanced serisi Işık Perdeleri;
• 300 mm’den 1800 mm’ye kadar sensör koruma yüksekliğine
ve 14 mm parmak, 30 mm el ve 2-3 veya 4 ışın demetli vücut
koruma çözünürlüklerine sahiptir.
• EN 61496-1 standardına göre “Type 4”, EN 61508 ve EN
62061 standartlarına göre “SIL 3” ve EN ISO 13849-1 standardına göre de “PLe” uyumludur.
• Muting (Susturma), Blanking (Körleme) ve Kaskadlama
fonksiyonlarını tek bir cihazda sunar.
• Eşsiz kodlanabilme özelliğine sahiptir. Bu sayede, aynı ortamda çalışan birden fazla ışık perdesi sinyallerinin birbirine
DETAYLAR / PARÇA LİSTESİ
Gövde: Manganez Alaşım, Alüminyum Alaşım, Pik Döküm,
Sfero Döküm, Karbon Çelik Veya Paslanmaz Çelik
Küre: Manganez Alaşım, Sfero Demir, Karbon Çelik Veya
Paslanmaz Çelik
Yataklama Elemanı: Pik Döküm, Sfero Döküm, Karbon Çelik
Veya Paslanmaz Çelik
Mil: Karbon Çelik, Paslanmaz Çelik
Oring: EPDM Veya Viton
Conta: Kauçuk Veya Viton
SMS TORK / www.smstork.com
102
karışmadan iletilmesi için her ışık bariyerine bir kod atanabilir.
• Kaskadlanabilme özelliği sayesinde koruma alını doğrusal
veya açılı olarak genişletilebilir.
• Ölü bölge bulundurmayan sensör algılama yüzeyi sayesinde
tepeden uca tam kuruma sağlar.
• Üzerinde bulunan LED işaretçiler ile kolay ve hızlı hata teşhis
olanağı sunar.
Gelişmiş PSENopt Configurator yazılımı sayesinde ışık perdesi montajı yapılırken program arayüzünde her bir ışın demeti
izlenebilmektedir. Bu özellik, hiçbir ilave donanıma gerek duymadan cihazların hizalanabilmesine olanak tanır. Ücretsiz olarak sunulan PSENopt Configurator yazılımı Ethernet üzerinden
bilgisayara bağlanarak ışık perdesinin sahaya montaja gitmeden programlanabilmesini sağlar. Programlama adaptörü ile
çevrimdışı oluşturulan programlar, daha sonra başka cihazlara
da Klonlama özelliği sayesinde yüklenebilir. Ek programlama
kayıplarını yok eden bu özellik zaman tasarrufu sağlar.
PILZ / www.pilz.com/tr
103
HABERLER
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENOSAD, “ OTOMASYON FORUMU” ve “ENDÜSTRİ
4.0 PANELİ” İLE, WIN EURASIA AUTOMATION
FUARI’NDA ZİRVE YAPTI!
ya çalıştı. Bu bir kavram; dünyada hiçbir ülkede şu anda uygulanabilir noktada diyemeyiz, ancak bilişimden mekaniğe kadar alt
yapılar var, bundan dolayı ülkemiz olarak bu kavramı geliştirmek
üzere imkanımız söz konusu. Bu yeni konsept için hepimizin çalışmaya ihtiyacı var. Bu noktada Sanayi Bakanlığı’mızın da desteği var, beraber yürüttüğümüz projeler var. Çünkü Bakanlığımız da
Endüstri 4.0’ı bir konsept olarak görüyor, destekliyor ve gelişimi
için de her türlü desteği sunuyor. Bu noktada belirteyim; saat
16:00’da Sayın Bakanımız Fikri Işık’ın katılımıyla resmi açılışımız
yapılacaktır. Konuya kendileri de konuyla ilgili bilgi vereceklerdir.
Burada Deutsche Messe’ ye teşekkür ediyorum, bizlerle beraber
güzel bir işbirliği gerçekleştirdiler, bizlere şans tanıdılar. Özellikle
netleyen Dr. Hüseyin Halıcı, konuşmasına şöyle devam etti:
“Biz ENOSAD olarak sanayinin içinde bir dernek olarak 2004’te
kurulduk. 16 üye ile kurulan derneğimizde bugün Ulusal ve Uluslararası 105 üye ile Endüstriyel Otomasyon Sektörü’nün yaklaşık
%90’lık iş hacmine sahip olan derneğimiz sektörümüzün önemli
ve tek temsilcisidir.
Endüstriyel otomasyon denince bundan bir 10 yıl öncesine kadar belki sadece PLC, SCADA denen kavramlar akla geliyordu,
ama bugün dünya hızla değişiyor. 2008 yılındaki ekonomik
krizden sonra sanayi, yeni arayışlara girerek” Endüstri 4.0” adını
Bu yıl 17 - 20 Mart tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen
WIN Eurasia Automation etkinliği katılımcıların sergilediği
yenilikçi ürünler ve çözümlerle Avrasya’da Endüstri 4.0’ın gelişimine en büyük katkılardan birini sundu.
Küresel ölçekte Dördüncü Sanayi Devrimi olarak da kabul edilen
Endüstri 4.0, global ekonomiyi baştan aşağıya etkiliyor ve kelimenin tam anlamıyla her sektörü değiştiriyor. Bu yeni gelişmeyle
birlikte, artık üretim sürecindeki makine, bilgisayar, sürücü ve
kontrol cihazlarının birbiriyle iletişim kurabilmesi ve insanlardan
neredeyse tamamen bağımsız olarak kendilerini koordine ve optimize edebilmeleri mümkün. Bu gelişme üretim süresini, maliyeti ve enerji kullanımını azaltırken üretim kalitesini artırıyor ve
“akıllı fabrikaları” sektörün merkezine taşıyor.
WIN Eurasia Automation Fuarı’nda da katılımcıların sergilediği
yenilikçi ürünler ve çözümlerle Avrasya’da Endüstri 4.0’ın gelişimine en büyük katkılardan birini sundu.
104
Fuar süresince gerçekleşen forumlar ve panellerde de üretim
sektöründe geleceğin teknolojileri ön plandaydı.
Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği ENOSAD, 4 gün
boyunca gerçekleşen ve büyük ilgi gören forum ve panel ile
fuarda zirve yaptı. ENOSAD desteğiyle 1. salonda düzenlenen
Automation Forumu’nda, 4 gün süren forumların bir parçası
olarak ELİMKO, WAGO, ENDRESS+HAUSER, TURCK, SMS‐
TORK, FESTO, MITSUBISHI ELECTRIC, YASKAWA, BOSCH
REXROTH, SCHNEIDER ELECTRIC, ABB, STÄUBLI, ALTINAY,
SICK, SEW‐EURODRIVE, LİMA, MCS, ve GÜNMAK gibi önemli
firmalar endüstriyel robot uygulamaları ve otomasyonu hakkında
sunumlarıyla zirveye katıldılar. Ayrıca 18 Mart’ta ENOSAD Yönetim Kurulu, BOSCH, FORD, IBM, KORDSA GLOBAL, TURKCELL
Super Online firmalarının ve akademisyenlerin katılımıyla Endüstri 4.0 adlı bir panel düzenlendi.
ENOSAD Başkanı Sayın Dr. Hüseyin Halıcı, Açılış Töreni’nde,
konuyla ilgili yetkin bir uzaman sıfatıyla bir konuşma yaptı. Konuşmasının başında Taksim’de yaşanan hain terör saldırısını la-
verdiğimiz yeni bir konsepti gündeme getirdi. Endüstri 4.0, bilişimden başlayıp mekaniğe kadar, hidrolik ve pnömatik, robotik,
elektronik, kontrol gibi, otomasyonun tüm dallarını kapsayan bir
konsepttir. Onun için tüm bunların bir bileşimi olarak insandan
bağımsız bir üretimden bahsediyoruz. Aslında Endüstri 4.0 şu
anlama geliyor: Endüstri 4.0, robotların, otomasyonun, yazılımın,
mekaniğin, hidroliğin, pnömatiğin hepsinin bir birleriyle konuşarak, -burada altını çiziyorum: konuşarak- anlaşarak bir sonuç
verdiği bir sistemdir. Dolayısıyla, endüstrimiz ve makine sektörünün gidişatı bu yönde olacaktır. Bu konseptle ilgili ENOSAD
ilk olarak 2014 yılında Endüsteri 4.0 başlığı ile, ileri endüstriyel
otomasyon kongresi düzenledi. Avrupa, Endüstri 4.0’ı tartışırken
derneğimiz İlk defa bu kongre ile Endüstri 4.0 kavramını tanıtma-
Alex Bey’e teşekkür etmek istiyorum, olumlu yaklaşımıyla, güzel
ve uyumlu ekibiyle bu 4 gün için bir sunum etkinliği hazırladık.
Endüstri 4.0’dan başlayıp network, sensör, robot, motion kontrol
gibi tüm bu alanları içeren, birbirinden değerli firmalarımızın katılımıyla gerçekten güzel sunumlar hazırlandı. Bir de ayrıca yarın
14:00’te bir panelimiz olacak. Bu panele Bosch, Ford, IBM, KordSa Global ve Turkcell gibi gerçekten endüstrimize yön veren ciddi
firmaların değerli yöneticileri katılacaklar. Çok değerli Malik Aviral
Bey’ in moderatörlüğünde, bizler, ben, Başkan Yardımcılarımız
Sedat ve Hasan Beylerin de olabilirse küçük katkıları olacak, üniversitelerden de, Yıldız Teknikten değerli Galip hocamızın katkıları
olacak ve Haliçten de değerli Figen hocamız katkıda bulunacaklar.
Bu panelin Endüstri 4.0’ı anlamak adına gerçekten güzel bir fırsat
olacağını düşünüyorum. Çünkü hepimiz bilgileri internetten alabiliriz, ancak bizler insanız ve duygularımız var, bizler konuşursak
anlayabiliriz, anlaşabiliriz. Bu panelde Endüstri 4.0’ı konuşacaklar, hidrolik-pnömatik, sensörler, otomasyon, bu yüzden bu panelin ayrı bir önemi olduğunu belirtmek isterim.
Burada sözü çok uzatmak istemiyorum, ama belirtmek istediğim
bir nokta var; aslında bizler hepimiz gerçekten konuşmalıyız, ko-
105
nuşabilmeliyiz. Çünkü sorunlar olur, mühendisliğin kökeninde,
yapısında vardır. Bir sorun olur, o sorunu algılamak ve çözümü
için en iyi yolu bulup -biz buna optimum deriz- ondan sonra da
çözüme ulaşmaktır hedef. Her türlü sorun olabilir, ama önemli
olan bizim sorunun nedenini algıladıktan sonra en iyi yolu ortaklaşa bulup çözüme ulaştırmaktır. Bu noktadan hareketle her türlü
konuda, teknik, ticari ya da sosyal bir konuda ne olursa olsun,
HABERLER
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
otomasyonun yeri ve önemine ilişkin olarak AKDER’in düzenlediği panele ev sahipliği yaptı. İSDER ve İSAG desteğiyle 12. salonda oluşturulan Materials Handling Forum Alanında da, iç lojistik
sektöründeki yenilikçi çözümler ve lojistikte iş sağlığı ve güvenliği
gibi önemli konular görüşüldü.
Otomasyon Eurasia’da ziyaretçiler hayvan ve insan hareketlerini
taklit ederek tasarlanan ve daha kompakt bileşenlerle donatılan
entegre ve robot endüstriyel çözümlerini görme fırsatına sahip
oldu. Bunların yanı sıra, teknolojik ilerlemenin yüksek düzeyine
işaret eden ve doğal ölçülere sahip insansı robot tasarımı olan
“RoboThespian” ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. Bir diğer
önemli gelişme ise Materials Handling Eurasia fuarında ziyaretçilere sunuldu. Fuarda yenilikçi ve enerji tasarruflu yük kaldırma
araçları ve endüstriyel araçlar, tam otomatik elleçleme, raf ve depolama sistemleri sergilendi. Uygulama Parkı Alanında, paletsiz
ulaşıma olanak sağlayan forkliftler, canlı çözüm gösterirleri ile
Pakistan, Romanya, Güney Afrika, Güney Kore, İspanya, İsveç,
İsviçre, Tayvan, İngiltere ve Amerika olmak üzere 25 ülkeden
1.556 katılımcıyı ağırladı. Bu ülkeler arasında Almanya, Güney
Kore, Çin ve Tayvan kendi hükümetlerinin desteğiyle pavilyon
katılımı gösterdi.
heyetler kilit yatırım kararları almak ve en yeni teknolojilerden
haberdar olmak için WIN Eurasia Automation’dan yararlandı. Ayrıca Çek Cumhuriyeti, Irak, Ürdün, Yunanistan, Kosova, Lübnan
ve Umman’dan gelen alıcılar dört gün boyunca Hannover Fairs
Türkiye tarafından ağırlandı. Uluslararası ziyaretçi programının
yanı sıra, Ticaret Odası ve çeşitli birliklerle işbirliği içerisinde düzenlenen Anadolu Heyeti Programı kapsamında 75 farklı heyet
fuarı ziyaret etti. Ziyaretçilerin %94’ü fuardan duydukları büyük
memnuniyeti ifade etti.
Hannover Fairs Türkiye Genel Müdürü Alexander Kühnel şunları kaydetti: “Genel jeopolitik koşullar potansiyelimizi tümüyle
gerçekleştirmemizin önüne geçse de, huzur ve uyum içerisinde
başarılı bir fuar gerçekleştirmeyi başardık. Profesyonel bir iş ortamı için tüm ziyaretçiler ve katılımcılar tarafından benimsenen ve
takdir edilen gerekli zemini oluşturduk.”
bizim ‘sorunlarımızı oturup konuşalım, çözelim’ mantığında olmamız gerekiyor.
AKDER desteğiyle 5. salonda oluşturulan Hidrolik ve Pnömatik
Forum Alanı’nda ise enerji tasarrufu gibi sektörün gündem konularına odaklanıldı. Bu alan ayrıca Bosch Rexroth, Festo, Parker,
Mert Teknik ve İzmir Hidropar katılımıyla hidrolik ve pnömatikte
106
ziyaretçilere sunuldu. Ayrıca, 12. salonun Simülasyon Alanında
eğitim simülatörleri ve forklift ve vinç operatörlerinin eğitilmesine
olanak sağlayan mobil platformlar tanıtıldı.
Bu yıl tamamen Hannover Fairs Türkiye bünyesinde düzenlenen
WIN Eurasia Automation 28.931 net metrekare alanda Avusturya, Brezilya, Çin, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Hindistan, İran, İrlanda, İtalya, Japonya, Hollanda,
Katılımcılar Türkiye’nin yanı sıra Orta Doğu, Avrupa, Afrika ve
CIS ülkelerinden toplam 69.751 ziyaretçiye yeniliklerini sunma
fırsatına sahip oldu. Ekonomi Bakanlığının desteği ile gerçekleşen Uluslararası Ticaret Heyeti programı sayesinde Bulgaristan,
Kamerun, Hindistan, Romanya ve Özbekistan’dan gelen alıcı
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işık’ın katılarak
şereflendirdiği WIN EURASIA Automation başta Ekonomi Bakanlığı, OAİB (Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri), MAİB (Makine
İhracatçıları Birliği), Makine Tanıtım Grubu, ENOSAD (Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği), İSDER (İstıf Makineleri
Distribütörleri Ve İmalatçıları Derneği), AKDER (Akışkan Gücü
Derneği) ve ETMD (Elektrik Tesisat Mühendisleri Derneği) olmak
üzere 50’den fazla kurum, birlik ve yayın tarafından desteklendi.
107
HABERLER
HABERLER
108
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
109
HABERLER
HABERLER
110
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
111
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Machine learning trendi perakende
sektöründeki teknolojik dönüşümü
hızlandırıyor
çevrimiçi tavsiye motorlarını çalıştıran bir teknik olarak
tanımlanabilir. Makine öğrenimi konusunda uzun bir
geçmişe sahip olan Amazon, bu teknolojiyi ilk günlerinden beri, kütüphanesindeki milyonlarca kitap arasından
tavsiyede bulunmalarında editörlerine yardımcı olmanın
bir yolu olarak kullanıyor. Amazon bugün makine öğrenimini işinin neredeyse tüm alanlarında kullanıyor. Amazon Echo’nun sesli komutlara anında cevap verebilmesini sağlayan ve Amazon’un sadece 30 dakikalık bir süre
içinde bir kamyon dolusu malı boşaltıp satın alıma hazır
hale getirmesine imkan veren de işte bu.
Makine öğreniminin herkes için erişilebilir hale gelmesi sayesinde; perakende sektöründe geliştiriciler
artık ihtiyaç duydukları kadar model yaratabiliyor, uygulamaları büyüdükçe deney ve ölçeklendirme yapabiliyor, bunların tümünü de hiçbir kurulum masrafına
girmeksizin gerçekleştirebiliyorlar.
Teknolojiyi kullanmanın bir şirketin internet sitesi açması olarak görüldüğü günler geride kaldı. Günümüzde
artık derhal cevap bekleyen tüketiciler var ve arama yapmak, perakendeciler ile etkileşim kurmak için, internet
ve mobil uygulamalardan dijital TV, sosyal medya ve
çevrimiçi oyunlara kadar çok sayıda kanaldan yararlanıyorlar. Bu iletişim sırasında da hem kendileri hem de
alışveriş alışkanlıkları ile ilgili bilgi paylaşıyorlar
Perakendeciler, kullanıcıların izniyle, bu bilgilerin bir
kısmını toplamak, saklamak ve analiz etmek için bulut ve
büyük veri teknolojilerini kullanırken verilerin muazzam
hacim ve ölçeği ise bu analizin yeterince hızlı olmaması
anlamına geliyor. Bir cevap, öneri veya kişiye özel tavsiye sunulana kadar geçen sürede, müşteriye yardım etme
fırsatı kaçırılmış oluyor. İşte bu noktada devreye “Machine Learning-Makine Öğrenimi” kavramı giriyor.
Makine öğrenimi hiç olmadığı kadar sahnede
Amazon Web Services Türkiye Kurumsal Pazarlar Lideri
Mert Doğu’ya göre; Makine Öğrenimi, bilgisayarların verilerde kalıplararamasına imkan veren ve örneğin hoşunuza gidebilecek kitap, müzik veya filmleri tavsiye eden
Bugüne kadar, bu tür karmaşık makine öğrenimi görevleri, istatistik, veri analizi ve teknoloji altyapısında uzmanlık gerektirmesinden ötürü büyük işletmeler ile sınırlı
kalmıştı. Amazon Web Services’in (AWS) bu adımları
otomatik hale getirerek makine öğrenimini herkes için
erişilebilir hale getirmesi sayesinde, yazılım geliştiriciler
artık ihtiyaç duydukları kadar çok model yaratabiliyor,
uygulamaları büyüdükçe deney ve ölçeklendirme yapabiliyor, bunların tümünü de hiçbir kurulum masrafına
girmeksizin gerçekleştirebiliyorlar.
Çok geniş yelpazede uygulamalar yaratılabiliyor
Amazon Machine Learning ile, perakendeciler çok geniş
bir yelpazeye yayılmış tahmin üreten uygulamalar yaratabiliyorlar. Örneğin, şüpheli işlemleri işaretleyen, hileli
siparişleri tespit eden, talebi öngören, içeriği kişiselleştiren, kullanıcı faaliyetlerini tahmin eden, ürün yorumlarını filtreleyen, sosyal medyayı dinleyen, serbest metinleri
analiz eden ve ürün tavsiyelerinde bulunan uygulamalar
geliştirmelerine yardımcı olmak üzere Amazon Machine
Learning’i kullanabiliyorlar.
Geleneksel perakendeciler için, makine öğrenimi, mağaza çalışanlarına hemen hayata geçirilebilecek öneriler
sunulmasında kullanılabileceği gibi, bir müşteri ile önceki temaslar sırasında öğrenilenler bazında otomatik olarak bir karar verebiliyor. Örneğin, şayet bir müşteri çevrimiçinde bir çift siyah bot arıyorsa ve bunun bir resmini
‘beğenmiş’ veya ‘paylaşmış’ ise, mağazada söz konusu
botlar için otomatik olarak bir indirim uygulanabiliyor.
113
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Nesnelerin interneti perakendeciler için de fırsat
Makine öğrenimini perakendeciler açısından daha da ilginç hale getiren ise Nesnelerin İnterneti. Sensörve otomatik makinelerden oluşan ağa bir akıllı sistem katmanı
eklenmesi daha fazla verinin toplanması ve perakendecinin tüm iş modelinin yeniden şekillendirilmesi ve operasyonlarının modernize edilmesini sağlayacak biçimde
bu veriler ile çalışılmasına imkan veriyor. Perakendeciler, çevrimiçi mağazalarında makine öğrenimini kullanarak mağaza içinde yararlı tavsiyelerde bulunabiliyor.
Örneğin, mağaza içinde bir iBeacon (kısa bir mesafede
veri gönderen veya alan bir Bluetooth cihazı) üzerinden
müşterinin akıllı telefonundan toplanan veriler, satış ve
stok verileriyle ilişkilendirilerek bulut üzerindeki makine
öğrenimi hizmetleri ile analiz edilebiliyor. Sistem, verileri hızlıca işleyerek gerçek zamanlı olarak müşteriye bir
indirim kodu iletebiliyor.
Perakendeciler akıllı makineler kullanarak depolarında
da otomasyona gidebilir, ürünlerin insan müdahalesi
olmaksızın gelen siparişlere göre sevk edilmesini sağlayabilirler. Bu, daha fazla çalışanın müşteriler için pazara yeni hizmetlerin sunulmasına ve yeni uygulamaların
geliştirilmesine odaklanmasını sağlıyor. Aynı zamanda,
daha fazla çalışanın mağaza içinde müşterileri desteklemeye yönlendirilmesini de sağlıyor.
AWS ile, makine öğrenimi her boyuttan tüm kuruluşların ulaşabileceği hale geliyor. Bulut tabanlı hizmetler, en
çok hangi renkteki çantaların sattığını anlamak isteyen
butik perakendecisinden sadakat programlarına sahip
daha büyük perakendecilere kadar herkesin, başlamak
için gerekli becerileri öğrenmek için ihtiyaç duyduğu zaman ve parayı azaltıyor.
Münih Türkiye’nin Makinecileri’ni ağırlamaya
hazırlanıyor
Münih’te 11-17 Nisan tarihlerinde ziyaretçilere kapılarını açacak olan Bauma Fuarı, Türkiye’nin Makinecileri’ni
ağırlayacak. İş ve inşaat makineleri alanında iki yılda bir
düzenlenen ve Türkiye’nin Makinecileri’nin ikinci defa
katılacağı fuarda Türkiye’den toplam 140 firma yer alacak.
Türkiye’nin Makinecileri bu yıl 31. kez düzenlenen ve
inşaat makineleri, inşaat malzemesi makineleri ve madencilik makineleri için önemli bir buluşma noktası olan
Bauma Fuarı’na katılacak. Fuar alanında birden fazla
noktada verecekleri reklamlarla boy gösterecek olan
Türkiye’nin Makinecileri, fuar girişinde 50 bin kişiye
çanta dağıtacak.
200’den fazla ülkeden gelen 500 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırlayacak olan BAUMA Fuarı’na Türkiye’den
140 firmayla birlikte katılacakları için mutlu olduklarını
belirten Makine Tanıtım Grubu Başkanı Adnan Dalgakıran, “Türkiye Makinecileri olarak, her yıl 1 milyar dolar
düzeyinde ihracat gerçekleştirdiğimiz inşaat ve maden-
114
cilikte kullanılan makineler alanında sektörün en büyük
buluşma merkezlerinden BAUMA Münih’te ikinci defa
yer alacağız. Dünya genelinde 200 ülkeye ihracat gerçekleştiren sektörümüzün, toplam ihracatı içinde yüzde
15’lik bir paya sahip olan Almanya’ya geçtiğimiz yıl gerçekleşen makine ihracatımız 2 milyar doların üzerinde
oldu. Bizim için stratejik pazarlar arasında bulunan ve
pek çok alanda yeni işbirlikleri gerçekleştirmek üzere
çalışmalar yaptığımız Almanya’da Türk makinelerinin
gücünü bir kez daha göstereceğiz” dedi.
Fuar boyunca etkili bir tanıtım kampanyası gerçekleştirmeyi hedefleyen Türkiye’nin Makinecileri stant alanında da ziyaretçileri Türk makineleri hakkında bilgilendirecekler. Türkiye’nin Makinecileri standında AKDER
(Akışkan Gücü Derneği), ARÜSDER (Araç ve Araç Üstü
Ekipman ve İş Makinaları Üreticileri Birliği Derneği) ve
İSDER (İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları
Birliği) alt sektörleri hakkında bilgi vermek üzere hazır
bulunacaklar.
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Sürdürülebilir Rüzgar Türbinleri için
Üç Boyutlu Çözümler
3D tasarım yazılımı, 3D Dijital Modelleme ve Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM) çözümlerinde dünya
lideri 3DEXPERIENCE şirketi Dassault Systèmes dünyanın en büyük rüzgâr türbinleri üreticisi Vestas Wind
Systems A/S’nin üretim operasyonları yönetimi için
“Sustainable Wind Turbines(Sürdürülebilir Rüzgar Türbinleri)” endüstriyel çözümünü seçtiğini duyurdu. Vestas, dünyanın her yerindeki tesislerinde üretim sistemleri ve tedarik zinciri süreçlerini standartlaştırabiliyor,
gelecekteki genişleme planlarını destekleyebiliyor.
2025 itibariyle rüzgar enerjisi, dünya elektrik tüketiminin tahminen yüzde 10’unu karşılayabilecek. Ancak
dengesiz bir pazarda rüzgar türbinleri üreticileri yerel
pazarların yakınlarında ve yerel gereksinimlere uygun
yüksek kaliteli ve güvenilir ürünler üretme esnekliğine
sahip olmalı.
Altı kıtada 75 ülkede 56.800’den fazla kurulu rüzgar türbiniyle Vestas, yeni konumlara doğru genişlerken her
tesisinde her ürünü üretebilme becerisine sahip olmanın yanı sıra dış kaynak kullanım stratejisinde bir rüzgar
türbininin 20 yıllık tasarım kullanım ömrü boyunca maliyet ve kalite hedeflerini tutturmasını sağlamak istiyor.
3DEXPERIENCE platformunu temel alan “Sürdürülebilir
Rüzgar Türbinleri” DELMIA Apriso uygulamalarından
faydalanıyor ve işbirliğine dayalı global ortamda çok
disiplinli bilgiler içeren benzersiz mühendislik, üretim
ve proje yönetimi becerileri sunuyor. Şirketlerin üretime
başlamadan önce üretim süreçlerini sanal olarak planlamalarına ve onaylamalarına; üretim maliyetleri, üretim
bölümü gecikmeleri ve sorunlarını en aza indirmelerine;
ve daha yüksek bir üretim kalitesi ve istenen ürün çıkışını elde etmelerine olanak tanıyor.
sindeki süreçleri de koordine ve senkronize edebiliyor.
Daha fazla operasyonel esneklik ve değişimi daha hızlı
yanıtlama sayesinde Vestas, geliştirmeler, tasarım ve
oluşturmayı her tesisinde yineleyebiliyor.
Vestas İdari Başkan Yardımcısı Baş Operasyon Sorumlusu Jean-Marc Lechêne şunları söyledi: “İklim değişikliği ve enerji güvenliği dünyanın bugün yüzleştiği
ve gelecek kuşaklara bizden miras kalacak en önemli
iki sorundur ve ekonomik açıdan karlı çevreci enerji çözümlerine geçişin ne kadar önemli olduğunu bize
hatırlatmaktadır. 3DEXPERIENCE platformu üretim operasyonlarımızı yönetim tarzımızı kapsamlı bir yaklaşımla
dönüştürmemize olanak tanıdı. İş verimliliğini geliştirebiliyor, yerel standartlara daha iyi uyum sağlayabiliyor
ve hemen her pazar için uzun vadeli sürdürülebilirlik
çözümleri oluşturabiliyoruz”.
Dassault Systèmes İdari Başkan Yardımcısı ve Baş
Strateji Sorumlusu Monica Menghini ise şöyle konuştu:
“Vestas gibi üreticiler, kazançlarını artırmayı ve gelişmekte olan pazarlara doğru genişlemeyi hedeflemekle
birlikte bu hedefleri, verimlilik ve kaliteyi geliştirirken,
israfı ortadan kaldırırken, maliyetleri azaltırken ve sürdürülebilirliği en önemli öncelik olarak tutarken gerçekleştirmeleri gerekiyor. ‘Sürdürülebilir Rüzgâr Türbinleri’
endüstriyel çözüm deneyimi en düşük toplam maliyet
için kurumsal kalite, sürekli gelişim ve yasal uyumluluk
sağlıyor”.
Global olarak 19 üretim tesisiyle Vestas, kurum çapında
üretim operasyonları üzerinde gerçek zamanlı görünürlük ve kontrol için mevcut ERP sistemiyle güvenli bir
şekilde entegre edilebilen tek ve birleşik bir dijital çözüme sahip oldu. Şirket, insanlar, prosesler, ekipmanlar,
araçlar ve malzemelerin yanı sıra kalite, depo, bakım,
işgücü ve tedarik zinciri gibi rüzgar türbinlerinin öte-
117
Başarı “Hız Kesmeden” Devam Edecek
Ford Otosan, bu yıl “Hız Kesmeden” temasıyla düzenlediği geleneksel “İmalatçılar Zirvesi”nde, başarılarıyla öne çıkan 10 tedarikçi firmasına Altın Yıldız, Gümüş Yıldız, Bronz Yıldız ve Özel Teşvik ödülleri verdi.
Koç Holding Otomotiv Grup Başkanı Çenk Çimen ve Ford Avrupa Satın Almadan Sorumlu Başkan Yardımcısı
Werner Pütz’ün de katıldığı toplantıda; Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, başarıya giden yolda
inovasyonun zorunlu olduğunu vurguladı.
Ford Otosan, 5. kez düzenlediği İmalatçılar Zirvesi Ödül
Töreni’nde; ürettiği araçlarla dünya pazarında büyük başarı
elde etmesinde katkıları olan 10 imalatçısını ödüllendirdi. Tören, bu yıl “Hız Kesmeden” teması çerçevesinde yapıldı. Altın
Yıldız Ödülü’ne layık bulunan Farba, Cavo ve Sa-Ba şirketlerine ödülleri, Koç Holding Otomotiv Grup Başkanı Cenk Çimen
tarafından takdim edildi. Gümüş Yıldız Ödülleri Ford Otosan
Genel Müdürü Haydar Yenigün tarafından Plascam, Axalta ve
Formfleks’e verilirken, Bronz Yıldız’la ödüllendirilen CBI, Bant
Boru ve ErMetal ödüllerini Ford Avrupa Satınalmadan Sorumlu
Başkan Yardımcısı Werner Pütz’den aldı. Özel Teşvik Ödülüne
layık bulunan Mubea ise ödülünü Ford Otosan Satınalmadan
Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Güven Özyurt’tan aldı.
Ford Otosan her alanda inovasyonla sürdürülebilir büyümeyi
hedefliyor
Törende konuşma yapan Ford Otosan Genel Müdürü Haydar
Yenigün, “Ford Otosan olarak 2015 yılında büyük başarılara
imza attık. Bir önceki seneye göre her segmentte pazarın üzerinde büyüme gerçekleştirdik. Ticari araç liderliğini yeniden
elde ettik. Ürettiğimiz araçlarla Ford’u, Avrupa’yı ticari araç liderliğine taşıdık. Bu başarılarımızda siz tedarikçilerimizin katkısı
çok büyüktür. Otomotiv endüstrisi birçok önemli trendin etki-
118
sinde. Sürdürülebilir büyüme için kendimizi sürekli yenilemememiz ve geleceğe hazırlanmamız gerekiyor. Bu da, farklı ve
inovatif bakış açılarını şirketlerimizde yaygınlaştırmakla mümkün olacaktır. Ford Otosan olarak biz, yeni bir vizyonla stratejik
önceliklerimizi güncelledik. Kapsamlı bir dönüşüm başlattık.
Bu dönüşümü sizlerle birlikte başarıyla gerçekleştireceğimizi
düşünüyoruz. Ford Otosan olarak Türkiye’deki imalatçıların
Ford’un global araç projeleri ve üretimi içerisinde daha fazla yer
almasını istiyoruz. Önemli fırsatlar olduğunun farkındayız ve
Ford ile birlikte bu alanda çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Bu
konuda siz imalatçılarımıza çok iş düşecek” şeklinde konuştu.
Ford Otosan Satın Alma Genel Müdür Yardımcısı Güven Özyurt
ise konuşmasında, Ford Otosan’ın yeni vizyonuna ve stratejik
önceliklerine değindi: “Stratejilerimiz içerisinde tedarikçilerimizin çok önemli bir yeri var. Birçok alanda karşılıklı iletişim ve
işbirliğini daha da artıracağız. Tedarikçilerimizin küresel rekabette hız kesmeden ilerlemesi için kalite, teslimat ve maliyette
rekabetçilik boyutlarının ötesine geçerek, kurumsallaşmayı ve
sürdürülebilirliği öne koymaları gerekiyor. Ar-Ge, insan kaynağına yatırım ve eğitim, her alanda inovasyon, yeni teknolojileri
kullanma ve üst düzeyde işbirliği, sürdürülebilir büyümenin
anahtarı olacaktır”.
HABERLER
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
GE’NİN 2.75-120 AKILLI RÜZGÂR TÜRBİNLERİ, TÜRKİYE’DE İLK KEZ
GÜRİŞ DİNAR RÜZGÂR SANTRALİ’NDE KULLANACAK
General Electric ve GÜRİŞ’ten
Türkiye’nin Rüzgâr Enerjisi İhtiyacını
Karşılayacak Güçlü İşbirliği
GE’nin 31 adet 2.75-120 akıllı rüzgâr türbini, Dinar Rüzgâr
Santrali’nin enerji üretim kapasitesini 115MW’dan 200
MW’a çıkararak Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerini
destekleyecek. GE’nin yeni geliştirdiği yüksek üretim sağlayan 2.75-120 akıllı rüzgâr türbini Türkiye’de ilk kez GÜRİŞ’in
Afyon’daki Dinar Rüzgâr Enerji Santrali’nde kullanılacak.
Tesiste yapılacak kurulum sonrası, toplam kurulu rüzgâr
enerjisi gücü 4 bin 718 MW olan ülkemizde, GE’nin kurulu
rüzgâr enerjisi gücü 2016 yılında 1.000 MW’ı aşmış olacak.
General Electric (GE) enerji üreticisi GÜRİŞ’in Afyon’daki Dinar RES için GE’nin yeni geliştirdiği 31 adet akıllı GE2.75-120
rüzgâr türbinini tedarik edeceğini duyurdu. Türkiye’de ilk kez
Dinar RES’te kullanılacak türbinler ile GE’nin ülkemizdeki kurulu
rüzgâr enerjisi gücünün toplamı 1 GW’ı aşacak.
General Electric ve GÜRİŞ Holding arasında Aralık ayında imzalanan anlaşma kapsamında kurulacak türbinler ile Dinar Rüzgâr
Enerjisi Santrali 115 megavat (MW) gücündeki sahasının kapasitesi 200 MW’a çıkarılacak. GE2.75-120 rüzgâr türbinlerinin
120 metre rotorları ve sayesinde yüksek enerji üretimi sağlanacak. GE2.75-120 rüzgâr türbini, yük yönetimi kontrolü, düşük
akustik emisyonu, verimli elektrik güç dönüştürücüsüile güçlü
bir performans sunuyor.
DİNAR Rüzgâr Enerji Santrali, Türkiye’nin 2023 yılına kadar
rüzgâr enerjisi alanında 20 gigavatlık (GW) toplam kapasiteye
ulaşmak ve birincil enerjinin yüzde 30’unun yenilenebilir kaynaklardan elde etmek yönündeki hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunacak.
GÜRİŞ Grup Şirketleri’nden Mogan Enerji Genel Müdürü Ali
Karaduman:“GE’ninenerji üretimindeki deneyimi ve yeni geliştirdiği akıllı rüzgâr türbini teknolojisinin daha fazla üretim sağlaması kararımız açısından çok etkili oldu. GE2.75-120 rüzgâr
türbinlerinin ülkemizde ilk kez Dinar tesisimizde kullanılacak
olmasından ve ülkemizin enerji hedeflerine GE ile işbirliğinde
katkı sağlamaktan mutluluk duyuyoruz. ” dedi.
GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan
M. Özsoy: “Enerji ihtiyacı gün geçtikçe artan ülkemizin rüzgâr
kaynağını en verimli şekilde kullanması, ülkemizin yenilenebilir
enerji hedeflerine ulaşmasında en önemli unsurlardan birini
oluşturuyor. 1000 MW’ı aşan kurulu gücümüz ile ülkemizin
rüzgâr enerjisi alanında 20 GW hedefinin önemli bir parçası olmanın gururunu yaşıyoruz. GÜRİŞ ile yaptığımız işbirliği
ile Türkiye’nin yenilenebilir enerji portföyünüileri taşımaktan
memnuniyet duyuyoruz” dedi.
GÜRİŞ Enerji ile yapılan anlaşma kapsamında;taşıma ve kurulumu ulaşım, yükleme, görevlendirmeyi yapacak olan GE 5 yıl
boyunca işletme ve bakım çalışmalarını da gerçekleştirecek.
Tesis Aralık 2016’da ticari operasyona başlayacak.
119
HABERLER
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Mitsubishi Electric ve Taisei Corporation’ın güç birliğiyle
BİR ÜSTÜN TEKNOLOJİ VE
MÜHENDİSLİK HARİKASI:
MARMARAY
ması.
Marmaray BC1 Boğaz Geçiş Projesi’nde Mitsubishi
Electric, ileri teknoloji otomasyon ekipmanları, mühendislik ve tasarım, projelendirme, yazılım programlama, donanım montajı, devreye alma, eğitim
ve servis desteğini sağlamış. Taisei Corporation ise
delme tünel, batırma tüp ve tüm sistem elektromekanik tesislerin montaj ve devreye alma çalışmalarını
gerçekleştirmiş.
Marmaray’daki
Teknolojisi
Asya ile Avrupa’yı denizaltından birbirine bağlayan ve
dünyanın en derin batırma tüp tüneline sahip Marmaray projesi, üstün teknolojisi ve mühendisliği ile hâlâ
dikkat çekiyor. Bunun bir nedeni de Marmaray’da,
Dünya’nın tanıdığı otomasyon devi Mitsubishi Electric ile büyük çaplı inşaat projelerinde saygın bir yeri
olan Taisei Corporation’un güç birliğine gitmiş ol-
120
Mitsubishi
Electric’in
Mitsubishi Electric Türkiye’nin Fabrika Otomasyon
Sistemleri, faaliyet alanları içinde önemli bir yer tutan altyapı projeleri kapsamında, Marmaray’ın İstasyon Bilgi ve Yönetim Sistemleri’ni gerçekleştirmiş.
Mitsubishi Electric’in Marmaray BC1 Boğaz Geçiş
Projesi’ndeki hizmetleri; ileri teknoloji ürünü otomasyon ekipmanları, mühendislik ve tasarım, projelendirme, yazılım programlama, donanım montajı,
devreye alma, eğitim ve servis desteğini kapsıyor.
Tünel, tüm istasyonlar, havalandırma binaları ve
jeneratör binalarında elektromekanik ekipmanların
kontrol ve izlenme işlerini gerçekleştiren Mitsubishi Electric, Marmaray’ın enerji sistemlerinin her iki
yakada bulunan iki adet TEİAŞ ve iki adet jeneratör
grubu tarafından beslenmesi için gerekli olan senaryoları da hayata geçirdi.
Marmaray Boğaz Geçişi Projesi kapsamında Mitsubishi Electric’in tünellerde gerçekleştirdiği çalışmalar; havalandırma sisteminin kontrolü ve izlenmesi,
duman tahliye senaryolarının başlatılması, durdurulması ve izlenmesi, sel kapaklarının açılıp kapatılması, drenaj sisteminin izlenmesi ve alarmlarının
gözlenmesi, aydınlatmalarının izlenmesi ve kontrolü,
çevresel ölçüm sistemlerinin izlenmesi, yangın alarm
ve söndürme sistemlerinin izlenmesi şeklinde sıralanıyor. Markanın istasyon ve havalandırma binalarındaki çalışmaları ise ortak alan ve oda fanlarının
kontrolü ve izlenmesi, alçak gerilim dağıtım ve UPS
sistemlerinin kontrolü ve izlenmesi, yangın ve söndürme sistemlerinin izlenmesi, ortak mahal aydınlatmalarının kontrolü ve izlenmesi, temiz su, kirli ve
atık su sisteminin izlenmesi, yürüyen merdivenlerin
kontrolü ve izlenmesi, asansörlerin izlenmesinden
oluşuyor.
7/24 çalışma ve % 100 yedekli kontrol
sistemi
Mitsubishi Electric tarafından % 100 yedekli olarak
tasarlanan Marmaray kontrol sisteminde; 37 bin
donanım izleme ve kontrol noktası, 107 bin yazılım
izleme ve kontrol noktası, 750 operatör ekranı kontrol sayfası ve 100 kilometre haberleşme kablosu bulunuyor. 7/24 çalışan bu kontrol sistemi sayesinde
örneğin, tünelde oluşabilecek bir yangın durumunda
operatörler, ilgili olay noktasındaki tren operatörü ile temas kurabiliyor, yolcuyu ve dumanı tahliye
etmek amacıyla hava akış yönünü tespit edebiliyor.
Böylelikle sistemin, operatörü yönlendirmesi ile hata
olasılığını en aza düşürüp kolaylıkla tanımlı havalandırma senaryosunu başlatabiliyor.
Taisei Corporation Mühendisliği
Japonya başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde 1873 yılından bugüne çeşitli inşaat ve altyapı
projelerinde teknolojisi ile fark yaratan Taisei Corporation Elektro Mekanik Müdürü Bülent Özince de,
Taisei-Gama-Nurol konsorsiyumu ile gerçekleştirilen
Marmaray tünel inşaatı ve Mitsubishi Electric’in projeye yüksek katma değer sağlayan hizmetlerine ilişkin şu bilgileri aktardı:
“Taisei Corporation olarak Marmaray BC1 BoğazGeçiş Projesi’nin istasyonlar arası delme tünellerin
121
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Yeraltı metro sistemlerinde bu gibi kritik öneme
sahip sistemlerin sürekliliğinin yolcu güvenliği açısından olmazsa olmazlar arasında yer aldığını vurgulayan Özince, “Bunu kesintisiz olarak başarabilmek
ancak tam yedekli güvenilir PLC gruplarının temini
ve işletmecinin rahatlıkla kullanabileceği bir SCADA
açılması, batırma tüp elemanların inşası ve montajı, Sirkeci derin istasyonunun inşası, tünel ve istasyonların elektromekanik işlerinin temin ve montajını
gerçekleştirdik. Özellikle ters akıntılı boğaz sularında
dünyanın en derin batırma tüplerinin montajını başarıyla gerçekleştirmiş olmaktan gurur duyuyoruz.
Yoğun yapılaşmanın yer aldığı tarihi yarımadada Sirkeci istasyonu için derin kazıların yapılması da çok
güçlü uzmanlık gerektiriyordu. Marmaray istasyon
ve tünellerinde uluslararası zorlu standartlara uyarak, yüksek güvenlikli elektromekanik sistemlerin
başarıyla monte edilip devreye alınmasını sağlamış
olmaktan dolayı çok mutluyuz.”
Mitsubishi Electric’in Marmaray projesinin gereksinimlerini ve emniyet kriterlerini çok iyi kavramış
olduğunu vurgulayan Bülent Özince, Mitsubishi
Electric ile işbirliği yapmalarının nedenlerini şöyle
açıkladı; “Marmaray BC1 ihalesi “tasarla-yap” şeklinde bir proje olduğu için öncelikle mühendislik analizlerinin başarılı bir şekilde yapılması gerekiyordu.
122
Mitsubishi Electric bu analizleri başarıyla gerçekleştirdi. Daha sonraki aşamada ise proje gereksinimlerine uygun en güvenilir ürünler seçildi. Bu noktada
Mitsubishi Electric’in çok iyi referanslarının olması
da önemli bir rol oynadı.”
Öncelikle, yolcu güvenliği
Marmaray BC1 projesinin tüm elektromekanik sistemleri SIMS (Station Information Management System)
adı verilen SCADA sistemi tarafından kontrol edilerek
izleniyor. Bu alt sistemler arasında tünel ve istasyon
havalandırma, güç dağıtım sistemleri, aydınlatma,
sel kapakları, yangın algılama ve söndürme sistemlerinin kritik bir öneme sahip olduğunun altını çizen
Taisei Corporation Elektro Mekanik Müdürü Bülent
Özince, “Tüm bunlar Mitsubishi Electric’in tasarladığı altyapı ile tam yedekli olarak kontrol ediliyor ve
izleniyor. Tünel içerisinde tam yedekli fiber altyapısı
da tesis edilmiş durumda. Her istasyonda yine yedekli PLC’ler ile alt sistemlerin kumandası kesintisiz
olarak sağlanıyor” diye konuştu.
HABERLER
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
alt yazılımı ile mümkün. Bu bilinçle hareket eden Mitsubishi Electric’in, üstün teknolojisi ve mühendislik
çözümlerinin yanı sıra uzun yıllara dayanan deneyiminin de katkısıyla çok iyi bir iş çıkardığını düşünüyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.
HABERLER
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
HVAC+R endüstrisi, ISK-SODEX
2016’da buluşuyor
dürü Sn. Alexander Kühnel, “Biz kamu ve özel sektörden
tüm paydaşları bir araya getirerek, fuar katılımcılarımıza
ve ziyaretçilerimize bilgi alışverişinde bulunabilecekleri,
işbirliği yapabilecekleri ve işlerini geliştirebilecekleri ideal
bir platform sağlıyoruz. Fuarın, sağladığı uluslararası bağlantılarla hem Türkiye’de hem de çevre ülkelerde pazar payını arttırmak ve yeni pazarlara girmek isteyen firmalar için
önemli bir fırsat sunduğunu vurgulamak isteriz” diyor.
Sektörün gelişimine büyük katkı
124
İklimlendirme ve tesisat sektörünü buluşturan dünyanın
en büyük fuarlarından ISK-SODEX Fuarı, 04 - 07 Mayıs
2016 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde ziyaretçileri ile buluşmaya hazırlanıyor.
2014 yılında toplam 53.535 m2 net alanda gerçekleşen
ISK-SODEX Fuarı’nda ; Türkiye, Almanya, İtalya ve Tayvan
başta olmak üzere 45 ülkeden 1331 katılımcı firma ile 126
ülkeden 84.816 profesyonel ziyaretçi bir araya geldi.
İki yılda bir düzenlenen ve alanında dünyanın en büyük 3.
fuarı olan ISK-SODEX 2016, bu yıl yine sektörün en fazla
iş hacmi yaratan buluşmalarından birine imza atmaya hazırlanıyor.
Isıtma, Soğutma, Klima, (HVAC+R) Havalandırma, Yalıtım,
Pompa, Vana, Tesisat, Su Arıtma ve Güneş Enerjisi konularında Türkiye’nin tek fuarı olan ISK-SODEX, yurtiçinden
ve yurtdışından sektör profesyonellerini aynı çatı altında
bir araya getirerek, yeni iş bağlantılarının önünü açıyor.
Türk iklimlendirme sektörü tüm dünyaya sergileniyor
DOSİDER (Doğal Gaz Cihazları Sanayicileri ve İşadamları
Derneği), İSKİD (İklimlendirme-Soğutma-Klima İmalatçıları Derneği), TTMD (Türk Tesisat Mühendisleri derneği),
İZODER (Isı, Su, Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği) ve
İSKAV (Isıtma, Soğutma, Klima Araştırma ve Eğitim Vakfı) ile birlikte düzenlenen ISK-SODEX fuarı, sektörün dört
derneğinin ve vakfının desteklediği tek fuar olarak da büyük
önem taşıyor.
Avrasya bölgesinin lider fuarı olma özelliğini pekiştirmek
amacıyla fuar öncesinde çeşitli faaliyetler yürütülüyor.
Yurtiçi ve yurtdışında yürütülen etkin tanıtım faaliyetleri ve
gerçekleştirilen görüşmeler ile Ekonomi Bakanlığı desteği
ile 51 ülkede satın almacılar ile yoğun görüşmeler gerçekleştiriliyor.
ISK-SODEX 2016’da yeni iş bağlantılarına olanak sağlanacağını belirten Hannover Messe Sodex Fuarcılık Genel Mü-
ISK-SODEX Fuarı’nın, ülke ekonomisine, istihdama, döviz
girdisine ve dolaylı sektörler ile katma değer yaratılmasına
imkan sağladığını söyleyen ISKAV Başkanı Sn. Vural Eroğlu, 100 Milyon $ olan Türkiye iklimlendirme sektörünün
bugün bu büyüklüğe gelmiş olmasının sebeplerinden birinin de ISK-SODEX fuarları olduğunu belirtiyor. DOSİDER
Genel Sekreteri Sn. Süleyman BULAK ise “ ISK-SODEX
Fuarı’nın sektörümüze, üyelerimize ve tüm paydaşlarına
katkı sağladığının altını çiziyor.
Türkiye iklimlendirme sektörünün dünyada önemli bir
yere sahip olduğunu, merkezi ve bireysel klima sektöründe Avrupa’da %13’lük pazar payının buluduğunu belirten İSKİD Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Cem SAVCI ise, “
Türkiye’de sektörün gelişmişliği, dinamikliği, bölgesel imalat merkezi oluşu ve kuvvetli ihracat bağlantıları, yabancı
büyük firmaları da Türkiye’ye yatırım yapmaya yöneltmektedir” diyor. TTMD Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Sarven
Çilingiroğlu, hem derneklerimizin hem de sektörümüzün
gelişimine büyük katkı sunan ISK-SODEX fuarının, hem ülkemizde hem de bölgemizde birbirinden farklı disiplinleri
biraraya getiren en önemli teknolojik buluşma olduğunu,
İZODER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sn. Ertuğrul
ŞEN ise, ISK-SODEX Fuarının sektör derneklerinin gerek
katılım gerekse ziyeret noktasındaki destekleriyle önemli
bir kesişim noktası olduğunu belirtiyor.
04-07 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde
düzenlenecek olan ISK-SODEX 2016, yeni iş bağlantıları
kurmak, sektördeki gelişmeleri ve son teknolojileri takip etmek isteyen profesyonellerin ajandasına mutlaka eklemesi
gereken bir etkinlik olacak.
125
HABERLER
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
MITSUI SEIKI’DEN HAVACILIK SEKTÖRÜNE
YÖNELİK UYGULAMA ÖRNEKLERİ
gen parçadan oluşmaktadır. Bir aynayı tamamlamak
için tekrarlanan işleme
-
Dünyanın En Büyük Uzay Teleskobu James Webb Uzay Teleskobu
2018 de Hazır.
Tüm Türkiye genelin de satış , servis, uygulama , yedek parça ve eğitimleri konusunda Tezmaksan Makinanın temsilciliğini yaptığı Mitsui Seiki, neredeyse
adını özdeşleştirdiği havacılık ve uzay sektörüne yönelik çeşitli uygulama örnekleri sunuyor.
126
NASA, bundan 13.5 milyar yıl öncesinde (Büyük Patlamadan 220 milyon yıl sonrası) gerçekleşmiş olan
kozmik olayları gözlemleme imkanı sunmak amacıyla
tasarladığı bu yeni teleskop üzerinde Mitsui Seiki ile
çalıştı.
Teleskop üretimin de Berilyum malzemeden üretilen
Ayna’nın ham hali 250 kg’dır. Mitsui Seiki HU 100
modeli ile İşlendikten sonraki ağırlığı ise 21 kg’ye
düşmektedir. 6,5 metre çapındaki teleskopun her bir
aynasının arka yüzeyi 1,39 metre olan 18 adetlik altı-
işleme merkezi teslim edilmiştir.Aynanın arkasında
ki 9 adet silindirik yüzeylerin birbirine paralelliği 3µ
dur.
1. Boyutu tam tamına bir tenis kortu büyüklüğünde!
NASA’nın yeni gözbebeği, 22 metre uzunluğunda bir
güneş kalkanına, 6,5 metre çapında bir ayna içeriyor.
Bu ölçü, Hubble teleskobunun neredeyse üç katı. Üstelik bu ayna, ışık toplama konusunda Hubble’a göre
70 kat daha etkili olacak. JWST ayrıca ışığı emdikten
sonra tayflarına ayırıp sinyalleri, dalga boyu fonksiyonları olarak dijital ortama aktaracak dört kamera
ve spektrometreye sahip .
2. Aynası altınla kaplı! ( web aynalar isimli resim +
jwst isimli resim buraya eklenecek)
2018 yılının Ekim ayında fırlatılması beklenen
JWUT’nin aynaları infrared ışığa duyarlılığını ayarlamak amacıyla altınla kaplanmış. Altını ise ince bir
cam tabakası koruyor. 25 metre karelik ayna yüzeyini
kaplayan altın tabakasının inceliği 0.00001 santimetre. Ağırlığı ise 48.25 gram, yani aşağı yukarı bir golf
topuyla aynı ağırlığa sahip.
çarpılma telefisi
- işleme prosesleri yaklaşık 1yıl sürmüştür. Axsys
Technologies Inc firmasına da 8 adet HS6A yatay
3. 10 Kuruş’u 40 kilometre öteden görebilir!
JWUT’nin görüş seviyesi mükemmel. Görüş çözünürlüğü “0.1 ark-saniye” olarak belirtilen teleskop
bir adet 10 kuruşu 40 kilometre öteden, bir futbol
topunu ise 550 kilometre öteden gözlemleyebiliyor.
127
EEC, WIN Automation Fuarında
Farklı Ürün Yelpazesiyle
Dikkat Çekti!
HABERLER
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Yatırımlar ve satınalmalarla büyüyen
ODE’nin 2016 Bayi Toplantısı teması
“DEVLEŞİYORUZ” idi
karşı hasarsız korunmasını sağlayan otomatik HFC ve
Novec gazlı söndürme sistemleri
• Kameralı güvenlik ve geçiş kontrol sistemlerini entegre bir şekilde kullanılmasının sağladığı faydalar
• Standart ve yönetmeliklere uygun acil durum aydınlatma sistemleri
gibi ürün ve hizmetler de fuarda ilgi gören konular oldu.
Özellikle yangın algılama ve söndürme sistemleri üzerine birçok keşif talebi alan EEC Ekibi, yaptığı görüşmelerle fuardan memnun ayrıldı.
EEC, 17 - 20 Mart 2016 tarihleri arasında TÜYAP
Beylikdüzü’nde gerçekleştirilen WIN Automation Fuarına katıldı. Endüstriyel tesisler için geliştirilmiş yangından korunma, güvenlik ve otomasyon çözümlerinin
sergilendiği EEC standı, fuar ziyaretçilerinden yoğun ilgi
gördü.
EEC’nin işletmelerin devamlılığı için en büyük tehlike olan yangını önleme, en hızlı bir şekilde müdahale
etme ve en az hasarla atlatılmasını sağlayacak yangın
algılama, duman tahliye ve otomatik yangın söndürme
sistemleri konusunda sunduğu çözümler ziyaretçiler tarafından dikkatle incelendi. Alanlarında uzman EEC mühendisleri tarafından sunulan,
• Farklı bölgelerdeki tesislerin bir merkezden yönetimi ve izlenmesini sağlayan bina otomasyon ve güvenlik
sistemleri
• Sanayi yatırımlarında kurulması gereken yangın alarm ve sesli anons sistemlerinin acil durum
entegrasyonu
• Bilgi işlem odalarının ve değerli makinaların yangına
128
EEC Entegre Bina Kontrol Sistemleri Yönetim Kurulu
Başkanı Haluk Yanık, EEC’nin WIN Fuarı’ndaki etkisini
ve aldıkları olumlu tepkileri “30 yılı aşkın bir süredir
endüstriyel tesisler için yangın, güvenlik ve bina otomasyonu alanında çözümler sunuyoruz. Türkiye’nin her
sanayi alanında kalburüstü üreticilerine hizmet veriyoruz. Endüstri firmalarının iş devamlılığı, can ve mal güvenliği, çalışanları için endüstri standartlarında çalışma
ortamları sağlama konularındaki zorlu gereksinimlerini
çok iyi biliyoruz ve müşterilerimizle çözüm ortağı olarak
çalışıyoruz. Giderek karmaşıklaşan ve daha fazla teknoloji yatırımı gerektiren endüstri tesislerinde güvenlik,
verimlilik ve konfor için en uygun çözümleri, çok geniş
ürün yelpazemiz ve binlerce referans projemizde kazandığımız deneyimlerle en üst düzeyde sağlayan bir firma
olduğumuza inanıyorum. Bu fuarda gördüğümüz ilgi de
bu düşüncelerimi pekiştirdi” sözleriyle özetledi.
Yanık, “Fuarda olduğumuz günlerde yaşanan vahim terör saldırıları karşısında EEC ekibi olarak kayıplarımızın
üzüntüsünü paylaştığımızı, yaralılarımıza acil şifalar dilediğimizi belirtmek isterim” şeklinde ülke gündemine
ilişkin görüşlerini de paylaştı.
Globalleşme hedefine sağlam adımlarla ilerleyen
ODE’nin bu yılki bayi toplantısına yerli iş ortaklarının
yanı sıra 18 ülkeden 40 yabancı bayisi de katıldı. Toplam 180 katılımcıyı ağırladığı, 11-13 Mart tarihlerinde
Antalya Titanic Deluxe otelde gerçekleşen toplantının
teması “Devleşiyoruz” idi. “Biz ODE’yiz, Yatırımla Güçleniyor Birlikte Büyüyoruz” sloganıyla yapılan toplantıda; Eskişehir’de 100 milyon TL’lik yatırımla, 2030 yılının
ihtiyaçlarına göre tasarlanan üçüncü üretim üssünün
bilgileri, R-flex markasındaki hisselerin satın alınarak
ODE’nin markanın tek sahibi olması ve yurtiçi ve yurtdışına yönelik 2016 hedefleri paylaşıldı.
ODE Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ın, yatırımlar
ve satın almalarla ODE’nin büyümeye devam edeceğinin
altını çizdiği konuşmasıyla başlayan toplantının ilk bölümü, ODE Genel Müdürü Ali Türker’in ODE’nin yurtiçi ve
ihracat hedefleri, yeni üretim üssüyle beraber yeni üretim kapasitesi gibi rakamsal hedefleri paylaştığı konuşmasıyla devam etti. İlk bölümün sonunda gerçekleştirilen “Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma” paneli, TÜSİAD
Bşk. Yrd. Şükrü Ünlütürk, TKYD Gen. Sek. Güray Karacar, Jimmy Key Yön. Kur. Bşk. Günseli Ünlütürk ve ODE
Yön. Kur. Bşk. Orhan Turan’ın katılımlarıyla düzenlendi.
Toplantının ikinci bölümünde ise; Eskişehir’de yapımı
devam eden üçüncü üretim üssüyle ilgili bilgiler tesisin
mimarı Can Elmas ve Yüksek Mühendis Tuncay Ayhan
tarafından bayilere iletildi. Tesis bittiği zaman, toplam
150bin m2 açık alan ve 100bin m2 kapalı alanda üretim
faaliyetlerine devam edecek olan ODE, Türkiye’de yalıtım sektörünün en büyük kapalı alana sahip üreticisi ve
Çin’den İtalya’ya kadar olan coğrafyada teknik yalıtım
sektörünün en büyük üreticisi konumuna gelecek.
Toplantı oturumlarının kapanışı ise, ilk kez yapılan bir
uygulamayla bayilerin panelist olduğu “Doğru Strateji
ve Güçlü Rekabet ile Sürdürülebilirlik” paneliyle oldu.
ODE’nin, büyümesindeki en büyük paya sahip olarak
gördüğü ve 2015 yılından itibaren rekabet gücünü artırmaya yönelik programlarla desteklediği bayileri panelde, kendi tecrübelerinden yola çıkarak rekabetin sürdürülebilir büyümedeki önemini tartıştılar.
Ödül töreniyle başlayan gala gecesinde; Türkiye’nin bölgeler bazında satış grafiği en yüksek ilk üç ODE bayisine
ve yurtdışındaki en yüksek satışı gerçekleştiren ilk üç
yabancı ODE bayisine toplam 18 ödül verildi. Uzun yıllar
ODE’yle iş ortaklığını devam ettiren bir bayiye de “Hep
Yanımızda Olanlar Onur Ödülü” takdim edildi.
129
ABB, ana dağıtım panosu System
pro E Power’ı tanıttı.
Açılış konuşmasını takiben ürün müdürü Recep Mert,
Türkiye pazarına ilk kez sunulan System pro E Power
ailesinin üstün özelliklerini içeren bir sunum gerçekleştirdi.
bina gibi elektrik dağıtımının kritik önem taşıdığı en
zorlu ihtiyaçları, en verimli şekilde karşılar. Pazardaki tek CUPONAL (bakır yüzeyli aluminyum) baralar ile
tip testli pano çözümü de olan System pro E Power,
ABB’nin son teknoloji şalt ürünleriyle esneklik, sadelik ve gücün en verimli şekilde kullanılmasını sağlıyor.
Özellikle ABB’nin son teknoloji açık tip şalter serisi
Emax2’nin gücünü en verimli şekilde kullanan pano
serisi olduğu vurgulanan System pro E Power, 120
farklı pano boyutu seçeneğiyle tüm şalt grubunun performansını işletmenize en yüksek şekilde yansıtmanıza
yardımcı oluyor.
ABB’nin 6300A’e kadar ana dağıtım panosu çözümü
System pro E Power, ABB patentli kolay montajlı geçmeli sisteme sahip özel şalter kitleri tasarımı ve eşsiz güçlü karkas yapısı ile endüstri, enerji, alt yapı ve
Ürün sunumu sonrası, davetlilerin ana dağıtım panosu
çözümü System pro E Power ’ı yakından inceleme şansı oldu. Gece boğaz manzarası eşliğinde yenen keyifli
akşam yemeği ile son buldu.
ABB, System pro E Power alçak gerilim ana dağıtım panosu lansmanı 10 Mart Perşembe günü Sakıp
Sabancı Müzesi “The Seed” salonunda gerçekleşti.
Müşterilerin yoğun ilgi gösterdiği lansman ABB Elektrik Elektrifikasyon Ürünleri Diviziyon Müdürü Tommy
Andreasson’un konuşması ile başladı.
130
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Lider global kurumsal uygulamalar şirketi IFS,
Sauber F1 Takımı’nın 2016 FIA Formula 1 (F1)
Şampiyonası en büyük resmi partnerlerinden oldu.
IFS tüm dünyadaki işletmelere operasyonlarını etkin bir şekilde
yönetmeleri, trendleri ve fırsatları tanımlamaları, buna yönelik
karar alabilmeleri ve değişimi faydaya çevirebilmeleri için sunduğu yazılımlar ile ün yapmış bir şirkettir.Bir milyonun üzerinde
kullanıcısı ile IFS, bağımsız analistlerce ve araştırma şirketlerince
Kurumsal Kaynak Planlama (ERP), Kurumsal Varlık Yönetimi
(EAM) ve Kurumsal Hizmet Yönetimi (ESM ) çözümleri alanında
sektör lideri olarak kabul ediliyor.
IFS markası her iki Sauber C35’in arka kanadının uç kısmında ve
monocoquenun tavanında, Marcus Ericsson’un ve Felipe Nasr’ın
pilot kıyafetlerinde ve kasklarında ve takım üyelerinin tulumlarında yer alacak. Logolar Barselona’daki ilk kış testi süresince Sauber C34 Ferrari logolarında da yer alacak.
Sauber F1 Takım Patronu Monisha Kaltenborn, “IFS’i Sauber F1
Takımının en büyük partnerlerinden olarak kucaklamaktan mutluluk duyuyoruz. Formula 1’in ilgi beklediği böyle bir zamanda
güçlü markaların yanı başımızda olması bizim için çok önemli.
IFS ile birlikte hem yaklaşan sezon hem de gelecek sezonlar için
güçlü bir temel atmış oluyoruz. İşbirliğimiz, her iki şirketin de
verimli bir ortaklık
için esas olan performans, ileri teknoloji ve yüksek
kalite standartları
konusunda aynı
değerleri paylaştığının kanıtıdır.
IFS ile çalışmaya can atıyor ve uzun ve başarılı bir işbirliği inşa
etmeyi amaçlıyoruz.” IFS CMO’su Mark Boulton, “Her iki şirketin de yeniliği taahhüt etmesi, tasarıma odaklanması ve verimli
takım çalışmasının gücünün değerini bilmesi, IFS ve Sauber F1
Takımı arasındaki bu yeni ortaklığı sağlam temeller üzerine oturtuyor. IFS Applications 9’un başarılı bir şekilde lanse edilmesine
öncülük eden bu nitelikler, biz IFS’in lider yazılım ve çözümleriyle
global müşteri tabanımızı güçlendirmeye devam ettikçe çalışanlarımız ve ortaklarımız tarafından her gün deneyimlenmeye devam ediyor. Muhteşem bir sezon vaat eden Sauber F1 Takımıyla
yaptığımız işbirliğinden gurur duyuyoruz.” dedi.
HABERLER
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Bosch Güvenlik Sistemleri, iş ortaklarına güveniyor…
Bosch Güvenlik Sistemleri Türkiye’de
büyüyecek
Frenkel: “Güçlü iş ortaklarımızın desteğiyle 2016 yılında da
başarılı olacağız”
Bosch Güvenlik Sistemleri Ülke Direktörü İlke Frenkel, ‘Güçlü
İş Ortakları’ etkinliğinin açılışında büyük ilgi toplayan bir sunum
yaptı. ‘Dünden Bugüne Bosch Güvenlik Sistemleri’ temasıyla
bütün iş ortaklarıyla ilişkilerinin başladıkları zamana dönen
Frenkel, iş ortaklarını kronolojik olarak sahneye alarak, bir zaman tüneli içinde birlikte geldikleri noktayı gösterdi. Bu etkileyici uygulama, katılımcılardan beğeni topladı.
Bosch Güvenlik Sistemleri’nin 5. Güçlü İş Ortakları Buluşması
yapıldı. Bosch Güvenlik Sistemleri Ülke Direktörü İlke Frenkel,
“Türkiye Ofisi olarak çift haneli büyümeyi sürdürerek, önümüzdeki 5 yıl içinde ciroyu 3 katına çıkarmayı hedefliyoruz.
Türkiye’de ve yurt dışında başarılı iş ortaklarımızla birlikte iddialıyız” dedi.
Bosch Güvenlik Sistemleri, bu yıl beşincisini gerçekleştirdiği
‘Güçlü İş Ortakları’ etkinliğinde, Türkiye, Türkmenistan ve Azerbaycan’daki iş ortaklarıyla bir araya geldi. Polat Renaissance
Bosphorus Hotel’de gerçekleşen buluşmada, 2015 yılı finansal
verileri ile 2016 strateji ve hedefleri iş ortaklarıyla paylaşıldı. Ayrıca Bosch Güvenlik Sistemleri’nin organizasyonel yapısındaki
değişiklikler ve yeni süreçler ele alındı. Etkinlikte, 2016 yılı içinde pazara sunulacak yeni ürünler ve güvenlik sistemleri stratejisine yön veren dinamikler hakkında bilgi verilirken, 2015 yılının
en başarılı iş ortakları da ödüllendirildi.
132
Bosch Güvenlik Sistemleri Türkiye Ofisi olarak çift haneli büyümeyi sürdürerek, önümüzdeki 5 yıl içinde ciroyu 3 katına çıkarmayı hedeflediklerini vurgulayan İlke Frenkel, “Konut talebi, artan kentsel dönüşüm projeleri, doğrudan yabancı yatırımlardaki
artış beklentisi, yenilenebilir enerji alanında yapılması planlanan
altyapı yatırımları ve büyük enerji nakil projelerinin Türkiye’den
geçmesi, Türkiye’de başta konut inşaatları olmak üzere, konut
dışı ve altyapı inşaatlarındaki büyümeyi de destekliyor. Ayrıca,
gayrimenkul yatırım ortaklıklarının sayısında görülen artış, finansmanı güç büyük projelerin gerçekleşmesinin de önünü
açıyor. Türkiye güvenlik sistemleri sektörünün de bu konjonktürden dolaylı olarak etkilenerek, büyüme trendini sürdüreceğini öngörüyoruz. Ayrıca harcanabilir gelir seviyesinin yükselmesi, deprem ve enerji verimliliği konusunda alınacak önlemler ve
halkın bilinç seviyesinin giderek artmasıyla küçük ve orta çaplı
projelerde de artış yaşanacaktır ve bu da güvenlik sistemleri
sektörünün büyümesinde rol oynayacaktır” şeklinde konuştu.
İlke Frenkel, Türk müteahhitlerinin yurt dışındaki faaliyetlerine
paralel olarak, Türk sistem entegratörlerinin de yurt dışında
daha fazla proje üstlenmeye başladıklarını dile getirerek, “Firmalarımız, konularındaki deneyimleri, yetkinlikleri ve verdikleri
hizmet kalitesiyle daha fazla tercih edilmeye başladı. Şu anda
birçok iş ortağımız Türkiye’nin yanı sıra Türk Cumhuriyetleri
başta olmak üzere birçok ülkede ofis açarak, o ülkede doğrudan hizmet veriyor. Bu da Bosch Güvenlik Sistemleri yönetiminin Türkiye’deki iş ortaklarımıza bakışını, olumlu yönde etkiledi”
dedi.
HABERLER
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Etkinliğin sonunda konuklar, Jazz in the House adlı müzik grubu eşliğinde gala yemeğine geçti. Bu esnada sahneyi Ali İhsan
Varol devraldı ve ‘Kelime Oyunu’ yarışması başladı. Konukların büyük keyif aldığı Kelime Oyunu’ndan sonra, yine Ali İhsan
Varol’un sunumuyla ödül töreni gerçekleştirildi.
Buna göre en iyi satış performansı gösteren bayiler ve ödül aldıkları kategoriler şöyle:
Video Gözetim Sistemleri – Ateksis Akıllı Teknoloji Sistemleri
Hırsız Alarm Sistemleri – Biges Güvenli Hayat Teknolojileri
Yangın Algılama Sistemleri - Ateksis Akıllı Teknoloji Sistemleri
Kongre ve Konferans Sistemleri - Atempo Şirketler Grubu
Genel Seslendirme ve Acil Anons Sistemleri - Ateksis Akıllı Teknoloji Sistemleri
Kartlı Geçiş Kontrol Sistemleri - Bosell Bilgisayar Sistemleri
Özel Mühendislik Çözümleri - Entegre Satek Elektronik
Güvenlik Sistemleri – Bosell Bilgisayar Sistemleri (En Çok Büyüyen Bayi)
Güvenlik Sistemleri – İmdat Elektronika (En Hızlı Büyüyen Bayi)
Güvenlik Sistemleri - Ateksis Akıllı Teknoloji Sistemleri (En İyi
Satış Performansı)
2015’in en başarılı iş ortakları ödüllendirildi
Bosch Güvenlik Sistemleri, 2015 yılında göstermiş oldukları
satış performansına göre bayilerini 10 kategoride ödüllendirdi.
Ayrıca 2015 yılında gösterdikleri performanstan dolayı Türkiye,
Türkmenistan ve Azerbaycan’daki tüm iş ortaklarına da teşekkür plaketi verildi.
Isıtma ve Soğutma sektörünün köklü markalarından
Ekin Endüstriyel, Kırklareli Organize Sanayi Bölgesinde hizmete girecek yeni tesisi ile lehimli eşanjör üretim
kapasitesini arttırmaya hazırlanıyor.
yatırımlarına hız verirken; 2017’nın sonuna doğru yeni
üretim tesisi ile kapasitesini arttırmaya hazırlanıyor.
Ulusal pazardaki “kilit taşı” konumunu, uluslararası
pazara da taşımış olan Ekin Endüstriyel, 55 farklı ülkeye de ihracat yapıyor.
Kırklareli Organize Sanayi Bölgesinde gerçekleşecek
yatırım, 4000 m² arazi üzerine 2300 m² üretim tesisinin kurulmasını kapsıyor. Ekin Endüstriyel bu yatırımla, lehimli eşanjör konusunda dünya pazarındaki
lider firma olacağının sinyallerini verirken Türkiye’nin
de Mühendislik hizmetlerindeki gelişmişliğini ispat
ediyor. Büyük projenin 2017 Eylül ayında bitmesi hedefleniyor.
Bosch Türkiye Finans Direktörü Şefik Yayman’ın ‘Bosch Türkiye Finans ve Risk Yönetimi’ konulu bir sunum yaptığı etkinlikte,
Liderlik ve Yönetim Düşünürü Fazıl Oral da liderlik, strateji ve
motivasyon odaklı bir konuşmayla izleyenlerden tam not aldı.
Bosch Güçlü İş Ortakları buluşmasında, Video Gözetim Sistemleri, Yangın Algılama Sistemleri, Genel Seslendirme & Acil
Anons Sistemleri, Konferans Sistemleri ve Kartlı Geçiş Kontrol
Sistemleri alanındaki yeni ürün ve teknolojiler de tanıtıldı.
2005 yılından günümüze kadar geçen süre içerisinde
Ekin Endüstriyel, ürün kalitesi ve müşteri memnuniyetini üst düzeyde tutarak ulusal ve uluslararası pazardaki yerini korumaya devam ediyor. Her geçen gün yeni
teknolojilerden yararlanarak; gerek tasarım, gerekse
ürünlerinde yaptığı revizyonlarla kalitesini daha öteye
taşıyan Ekin Endüstriyel, daima en yüksek kalitedeki
ürünleri, en uygun fiyatlarla müşterilerine ulaştırmayı
hedefliyor. Ekin Endüstriyel, bu hedef doğrultusunda
133
İMDER ve İSDER KOMİTELERİYLE
BÜYÜME YOLUNDA
Türkiye İş Makineleri Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER) ve İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği(İSDER), üyelerinin sorunlarının çözümünde daha da başarılı olmak için sektörel komitelerine
bir yenisini daha ekledi. 15 üye firmasının katılımıyla
İMDER&İSDER ortak komitesi olarak çalışacak olan
sektörel komitesi Komponent, Yedek Parça ve Yan Sanayi Komitesi için 29 Mart 2016 tarihinde dernek genel
merkezinde bir araya geldi.
Toplantıya İMDER&İSDER üyeleri olan Ascendum Makina, Çukurova Ziraat, Çözüm Makina, Das Otomotiv &
Jeneratör, Enka, Hamamcıoğlu Müesseseleri, Hidromek
,Hmf Makina, Mann Hummel, Sanko Makina, Sif İş Makinaları, Rekarma Makine, Tekno, Temsa İş Makinaları
ve Uygunlar firmaları katıldı.
Ana çalışma alanları arasında sektörün ihtiyaç ve
problemlerinin çözüldüğü platform olmak olan İMDER
&İSDER’in yeni komitenin üyelerinin belirlendiği ve komite başkanının seçildiği toplantısında komitenin ana
çalışma alanları ve sektörel sorunlar masaya yatırıldı.
Komite başkanlığına hem İMDER hem de İSDER üyesi olan Çözüm Makina Genel Müdürü Şahin Gökdere
seçildi.
Gökdere özellikle sektörel sorunların belirlenmesi ve
134
çözülmesinde hep birlikte karar alınabilecek bir platform
oluşturulmasından memnun
olduklarını belirtti.
Dünyadaki pazarın ve sektörün
durumunun değerlendirildiği
toplantıda Komponent, Yedek
Parça ve Yan Sanayi ürünlerinin ithalat ve ihracat durumları
tartışıldı. 2,6 milyar USD ciro
ile başlayan sektörün 2015 yılını 2,4 milyar USD ile kapattığı belirtildi. Ayrıca sektörün
2015 cirosu ile 4500 km duble
yol yapılacak finansal büyüklüğe sahip olduğu bilgisi de
ortaya kondu.
2015/8 sayılı Yedek Parçalara gelen Gözetim tebliği için
çalışmalarımız sürüyor
İMDER&İSDER genel sekreteri Faruk Aksoy, 2015/8 sayılı yedek parçalara gelen gözetim tebliği için Ekonomi
Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü ile üyelerine yönelik iyileştirme çalışmaları için görüşmeler yapıldığını
bildirdi.
Aksoy: “MAKTEK üyeliğimiz aracılığıyla Sanayi Bakanlığı gündemine sorunu ulaştırma fırsatı bulduğumuz
çalışmalar başlattık. Tebliğ konusunda Sanayi ve Ekonomi bakanlığıyla 3 ayrı uzlaşma yoluna gidilmesi için
görüşmeler yapıldı. Tebliğin iptali, 6 USD olan gümrük
ücretinin 4 USD’ye düşürülmesi ve GTIP numaralarının
güncellenmesini (ürün kapsamının daraltılması) içeren
3 alternatif için mevzuat teknik komitemiz ile birlikte çalışmalarımız devam ediyor.” diye konuştu.
Aksoy; sanayimizin ve imalatlarımızın daha üst seviyeye taşınmasında ve çözümlerin oluşturulmasında büyük
bir hamle niteliğinde değerlendirilmesi gerekilen yeni
komite için İMDER&İSDER olarak üzerlerine düşen her
görevi yerine getirmeye hazır olduklarını belirtti.
HABERLER
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
WILO ULUSLARARASI FOTOĞRAF YARIŞMASI İÇİN BAŞVURU DÖNEMİ BAŞLADI
FOTOĞRAFÇILAR “SUYUN YOLCULUĞUNU”
YANSITACAK
Ürettiği pompa ve pompa sistemleri ile suya hayatın ihtiyaç
duyulan her alanında yön veren Wilo’nun, dünyanın azalan
su kaynaklarına dikkat çekmek amacıyla gerçekleştirdiği Wilo
Uluslararası Fotoğraf Yarışması için başvuru süreci başladı.
Wilo, bu yıl önemli bir yenilik yaparak yarışmayı uluslararası
çapta gerçekleştiriyor. “Su, Dünyanın Her Karesinde – Suyun
Yolculuğu” temasıyla yapılacak yarışmaya amatör ve profesyonel tüm fotoğrafçılar katılabilecek. Yarışma ile ilgili tüm
detaylar, www.wilofotografyarismasi.com ve www.sudunyaninherkaresinde.com adreslerinde yer alıyor. Son başvuru tarihi 10 Eylül 2016 olarak belirlendi.
Wilo, fotoğraf dünyasında önemli etkinliklerden biri haline gelen fotoğraf yarışmasının 2016’da beşincisini düzenliyor. Her
yıl olduğu gibi bu yıl da 22 Mart Dünya Su Günü’nde yarışmanın başvuru sürecini başlatan Wilo, suyun hayatımızdaki önemine ilişkin farkındalık yaratmayı amaçlıyor.
2015’te 3.000’den fazla fotoğrafın katılımıyla gerçekleşen yarışma bu yıl “Su, Dünyanın Her Karesinde – Suyun Yolculuğu”
temasıyla yapılacak. Fotoğraf sanatının gücüyle çevreye duyduğu saygıyı daha geniş kitlelere anlatmayı hedefleyen Wilo,
bu yıl önemli bir yenilik yaparak yarışmayı uluslararası çapta
gerçekleştirecek.
Hayatın kaynağı olan su; iklim değişiklikleri, kuraklık, nüfus
artışı, göçler, sanayileşmeye bağlı bazı faktörler gibi farklı nedenlerle giderek azalıyor. Suya sahip çıkan Wilo, azalan su
kaynaklarını, temiz su ihtiyacını fotoğraf yarışması ile gündeme
taşımayı amaçlıyor.
Fotoğrafçılar, “Su, Dünyanın Her Karesinde – Suyun Yolculuğu”
temasıyla yapılacak Wilo Uluslararası Fotoğraf Yarışması’na
www.wilofotografyarismasi.com ve www.sudunyaninherkaresinde.com adreslerini ziyaret ederek başvuru yapabilecek.
Yarışma, Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF) ve
Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu (FIAP) tarafından
onaylandı. Ödüller ile sergilemeler, FIAP unvan başvurularında
kullanılabilecek. Amatör ve profesyonel tüm fotoğrafçıların katılımına açık olarak yapılacak yarışmada son başvuru tarihi 10
Eylül 2016 olarak belirlendi.
Yarışmanın Seçici Kurulu; Fotoğraf Sanatçısı Aclan Uraz, Fotoğraf Sanatçısı Cemil Ağacıkoğlu, Fotoğraf Sanatçısı İzzet
Keribar, İFSAK Yönetim Kurulu Başkanı ve Fotoğraf Sanatçısı Tanju Akleman ile Wilo Türkiye Pazarlama Müdürü Melis
Öner’den oluşuyor.
Wilo Uluslararası Fotoğraf Yarışması sonucunda katılımcılar;
altın madalya unvanı, para ödülü, mansiyon, sergileme ve FIAP
En İyi Fotoğrafçı Ödülü’nü kazanacak. Yarışmada dereceye girenlere şu ödüller verilecek:
• FIAP Altın Madalya ve 1.000 USD
• FIAP Gümüş Madalya ve 750 USD
• FIAP Bronz Madalya ve 500 USD
• FIAP Mansiyon (6 adet)
• Sergileme (En fazla 25 adet)
• FIAP En İyi Fotoğrafçı Ödülü (Toplamda en fazla kabul -sergileme + ödül- alan fotoğrafçıya verilecektir.)
Yarışmanın sonuçları 22 Eylül 2016’da açıklanırken, ödül töreni
ve sergi ise Ekim ayında yapılacak.
Wilo, tüm doğasever fotoğrafçıları yarışmaya kayılmaya davet
ediyor.
Wilo 5. Uluslararası Fotoğraf Yarışması Takvimi:
Yarışmanın Başlama Tarihi : 22.03.2016
Son Başvuru Tarihi : 10.09.2016 Cumartesi saat 23.00 (TSI)
Seçici Kurul Değerlendirmesi : 17.09.2016
Sonuçların Açıklanması
: 22.09.2016
Ödül Töreni, Sergi ve Kokteyl : Ekim 2016
135
Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri
Kıbrıs’ta iş ortaklarıyla buluştu
OTOMASYON DEVİNİN MOTİVASYON
TOPLANTISI
HABERLER
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ülkede faaliyet gösteren 95 yıllık bir dünya devi olduğunu belirten Saraçoğlu, sözlerine şöyle devam etti;
“Mitsubishi Electric için Türkiye, jeopolitik konumu,
genç nüfusu ve büyüme potansiyeli ile avantajlı bir ülke
ve öncelikli pazar. Bu doğrultuda Mitsubishi Electric,
Türkiye’nin global düzeyde rekabet için dünyadaki gelişmelere hızla uyum sağlayabilmesi amacıyla ileri teknolojisini Türkiye’ye getiriyor. Mitsubishi Electric Türkiye
Fabrika Otomasyon Sistemleri olarak ise iş ortaklarımızın da desteğiyle; otomotiv, gıda, paketleme, metal işleme makineleri, PVC işleme makineleri gibi Türkiye’nin
önde gelen sanayi kuruluşlarının bulunduğu alanlarda
hizmet veriyoruz. Sanayinin yanı sıra alt yapı projelerinde ve kompleks yapılarda da otomasyon çözümlerimizle
dikkat çekiyoruz. Hızla gelişen Türkiye’nin enerji verimli
yeni nesil otomasyon çözümlerine ihtiyacının artacağına
inanıyor ve bu zorlu göreve adres olarak kendi teknolojimizi gösteriyoruz.”
Yeşil gelecek için çalışan teknoloji
Mitsubishi Electric’in pek çok sektörde öncü ve yeşil
bir şirket olduğunu vurgulayan Saraçoğlu, “Mitsubishi
Electric, 100. yıldönümü olan 2021 yılına denk gelen
uzun dönemli çevresel yönetim vizyonu “Çevre Vizyonu 2021” kapsamında ve “Eco Changes” (Eko Değişim)
felsefesi doğrultusunda; düşük karbon salınımı ve geri
dönüşüm konularında bilinç artışına katkı sağlamayı
ve çevresel duyarlılığı teşvik etmeyi hedefliyor. Sürdürülebilir gelecek için çalışan Mitsubishi Electric, köklü
inovasyon mirası ve bilgi birikiminin yanı sıra üstün teknolojiye sahip, enerji verimli, çevreci fabrika otomasyon
çözümleri ile tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de
sanayiye, alt yapı projelerine, AVM’ler, oteller, konut ve
ofis projeleri gibi her türlü büyük yapıya katma değer
sağlamayı hedefliyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Wilo’nun düzenlediği seminerlerde yeni teknolojiler ve enerji verimliliği konuşuldu
Otomasyon alanında dünyanın önde gelen markalarından Mitsubishi Electric, Türkiye genelindeki fabrika otomasyonu iş ortaklarıyla buluştu. Kıbrıs’ta bayilerini ve sistem entegratörlerini ağırlayan Mitsubishi
Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri’nin
Genel Müdürü Şevket Saraçoğlu, yeni dönemde Mitsubishi Electric’in global gücünü ve yerel bilgi birikimini iş ortakları ile birlikte en yüksek seviyede göstermeyi hedeflediklerini aktardı.
Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri, 25-27 Mart tarihleri arasında Kıbrıs Elexus Hotel &
Spa’da bayileri ve sistem entegratörleri ile bir araya geldi. Otomasyon sektöründeki gelişmeler hakkında bilgilendirme de yapılan motivasyon etkinliğinde, Mitsubishi
Electric’in yeni nesil fabrika otomasyon sistemleri, e-F@
ctory konsepti, robot teknolojileri ve mekatronik CNC
ürünleri anlatıldı.
Etkinliğin açış konuşmasını gerçekleştiren Mitsubishi
Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri Genel
136
Müdürü Şevket Saraçoğlu, “Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri olarak, dünyada çok çeşitli
alanlarda faaliyet gösteren fabrikalara hızlı entegrasyon, üretkenlik, esneklik ve verimlilik konusunda katma
değer sağlıyoruz. Ürünlerimiz ile üreticilerin saygısını
kazanmaya devam ediyoruz. Türkiye’de ise tüm bu hizmetleri hiç şüphesiz güçlü bayilerimiz ve sistem entegratörlerimizin katkısıyla gerçekleştiriyoruz. Geçtiğimiz
yıllarda iş ortaklarımızın da desteğiyle hizmet verdiğimiz tüm sektörlerde pazarın ve kullanıcıların ihtiyaçlarını doğru bir şekilde analiz etmeyi ve uygun çözümler sunmayı başardık. İleri teknolojimiz, çözüm odaklı
yaklaşımımız ve iş ortaklarımızdan aldığımız güçle çok
sayıda başarıya imza attık. Yeni dönemde de Mitsubishi
Electric’in global gücünü ve yerel bilgi birikimini başarılı
iş ortaklarımız ile birlikte en yüksek seviyede göstermeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
“Türkiye avantajlı bir ülke ve öncelikli
pazar”
Mitsubishi Electric’in 130 bine yakın çalışanı ile 43
Wilo, düzenlediği seminerlerle pompa sistemleri sektöründe yeniliklerin ve teknolojik gelişmelerin nabzını tutuyor. Wilo’nun Bursa’da düzenlediği “Pompa
Sistemlerinde Yeni Teknoloji Çözümleri” semineri,
200’den fazla katılımcı ile yapıldı. Wilo’nun Gebze’de
düzenlediği bir başka seminerde ise enerji tasarruflu
çözümler konuşuldu.
Pompa sistemleri sektörünün öncü ve lider markası
Wilo, sektöre değer katmak hedefiyle yaptığı seminerlerine devam ediyor. Wilo’nun 9 Mart’ta Bursa’da
Hilton Convention Center’da yaptığı “Pompa Sistemlerinde Yeni Teknoloji Çözümleri” konulu seminere 210
kişi katılım gösterdi.
Sistemleri Bölge Müdürü Özgür Alay ile Ürün Müdürü
Murat Kayıcı katılımcılara bilgi verdi.
Wilo, Bursa’daki seminerden önce Kocaeli Yetkili Satıcısı Ünal Teknoloji’nin katkılarıyla yapılan bir başka
seminerde de katılımcılarla buluştu. 25 Şubat’ta GEPOSB Merkez Yönetim Binası’nda düzenlenen seminerde “Sanayide Enerji Tasarrufl¬u Çözümler” masaya
yatırıldı.
Wilo, sektörün aktörlerinin ilgiyle takip ettiği seminerlerine yıl boyunca devam edecek.
Wilo’nun Bursa Yetkili Satıcısı Meta Teknoloji’nin katkılarıyla yapılan seminerde iki oturum düzenlendi. İlk
oturumda “Frekans Konvertörlü Uygulamalar ve Yeni
Nesil Çözümler” konusunda, Wilo İş Geliştirme Uzmanı Hande Muğlalı, “Enerji Çözümleri” konusunda ise
Wilo Satış Mühendisi Hazal Yıldız sunum yaptı.
Günün ikinci oturumunda ise “Emuport ve Substation”
teknolojileri konuşuldu. Son dönemde pazar payını artıran Emuport uygulamaları konusunda Wilo Alt Yapı
137
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
OTOMATİK KONTROL TÜRK MİLLİ KOMİTESİ-TOK’UN
ULUSAL TOPLANTISI, TOK’ 2016 İÇİN START VERİLDİ!
Otomatik Kontrol Türk Milli Komitesi-TOK’un artık gelenekselleşmiş
bulunan yıllık toplantılarının 16.’sı, TOK’ 2016 için start verildi. Bu
yıl 29 Eylül-01 Ekim 2016 tarihleri arasında, Eskişehir’de düzenlenecek olan TOK’ 2016 için çağrı yaparak start veren Düzenleme
Kurulu Başkanı Prof. Dr. Osman Parlaktuna’nın mesajı şöyle: “Otomatik Kontrol Türk Milli Komitesi (TOK), otomatik kontrol alanında
uluslararası bir kuruluş olan International Federation of Automatic
Control (IFAC)’ın tüm dünyaya yayılmış mevcut 51 üyesi içinde en
eski üyelerinden biridir.
2016 yılı Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı (TOK’2016) Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi evsahipliğinde Eskişehir’de düzenlenecektir.
Konferansın düzenleyici bölümlerinin bulunduğu Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesinin temelleri 1970
yılında kurulan Eskişehir Devlet Mimarlık-Mühendislik Akademisi ile
atılmıştır. Son yıllarda yapılan yaşam kalitesi çalışmalarında ilk üç
arasında yer alan Eskişehir öğrenci şehri olarak anılmaktadır. Odunpazarı Evleri, Müzeleri, Parkları, Operası ve Tiyatrosu ile bir kültür
sanat şehri olan Eskişehir yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. TOK’2016 Düzenleme Kurulu olarak, ülkemizde otomatik kontrol, robotik ve otomasyon alanlarında çalışmakta olan akademisyen,
mühendis ve araştırmacıları şehrimizde ağırlamaktan memnuniyet
duyacağız. Eskişehir’de görüşmek dileğiyle.”
Bu yıl “Görsel Servolama” ve “Biyomekatronik” üst başlığı ile özel
oturumların yapılacağı TOK’ 2016 kapsamında ayrıca; İnnovasyon
Mühendislik sponsorluğunda “Gezgin Robot Nesne Bulma Yarışması” düzenlenecek.
TOK’ 2016’ya Bildiri Gönderimi için son tarih 09 Mayıs 2016, Kayıt
için son tarih ise 15 Ağustos 2016.
TOK’2016 Sekreteryası’nın İletişim Bilgileri ise şöyle:
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi,
Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Meşelik Yerleşkesi, 26480 Eskişehir. Tel : +90 (222) 239 37 50 Faks : +90 (222) 239 36 13
E-posta : [email protected] , [email protected] - Web :
http://tok2016.ogu.edu.tr
TOK’U TANIYALIM:
Otomatik Kontrol Türk Milli Komitesi-TOK, International Federation
of Automatic Control-IFAC’ın ülkemizdeki Ulusal Üye Kuruluşu (National Member Organization-NMO) ‘dur.
TOK’un amacı, otomatik kontrol bilim ve teknolojisinin bütün sistemlerde, kuramsal ve uygulamalı olarak ilerlemesini teşvik etmek,
otomatik kontrolün kuram ve uygulamaları ile uğraşanlara yardımcı
olmak, ulusal ve uluslararası ilgili kuruluşlarla ortak çalışmalar yapmaktır. TOK, amacı doğrultusunda, konferans, sempozyum, çalıştay
gibi toplantılar düzenler ve düzenlenmesine destek verir. TOK ticari
bir kuruluş değildir ve siyasetle uğraşmaz.
140
Otomatik Kontrol Türk Milli Komitesi (TOK), Mayıs 1958’de, “International Federation of Automatic Control (IFAC)”un kuruluşundan
sekiz ay sonra, İstanbul Teknik Üniversitesi (ITÜ) bünyesinde Prof.
M. Münir Ülgür ve Prof. Dr. Mehmet Nimet Özdaş tarafından, başlangıçta, “Türk Otomatik Kontrol Kurumu” adıyla IFAC statüsünde
ve IFAC’a üye olarak kurulmuştur. Daha sonra 2 Mayıs 1990 günlü
20506 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliği ile şimdiki
adını alarak daha kapsamlı hale gelmiştir. TOK, çok uluslu bir organizasyon olan IFAC’ın beş kıtaya yayılmış halen mevcut 49 üyesinden
biridir. IFAC’ı oluşturan ve “National Member Organizations-NMOs”
olarak anılan Ulusal Komiteler Afrika, Amerika, Asya, Avustralya ve
Yeni Zelanda ile Avrupa kıtalarındaki ülkelerde oluşmuş olup, TOK
Avrupa ülkelerindeki 30 adet Milli Komite arasında yer almaktadır.
IFAC’ın kurulmasına temel teşkil eden, otomatik kontrol konusunda
uluslararası bir organizasyon oluşturmak fikri, Eylül 1956’da Alman
VDI/VDE-Fachgruppe Regelung- technik tarafından Almanya’nın
Heidelberg şehrinde düzenlenen uluslararası Otomatik Kontrol
Konferansı’nda doğmuştur. Bu konferans sonunda, Fransız Profesör
Victor Broida başkanlığında kurulan bir komite, Uluslararası Otomatik Kontrol Federasyonu (IFAC) için bir yönetmelik taslağı hazırlamıştır. Bu taslak yönetmelik 12 Eylül 1957 günü Paris’te toplanan İlk
Genel Kurul’da (First General Assembly) yapılan değişikliklerle oylanarak kabul edilmiş ve IFAC’ın ilk başkanlığına Amerikalı Profesör
Harold Chesnut seçilmiştir.
Kurucu Genel Kurul’da (Constitutive Assembly) ABD, Almanya,
Avusturya, Belçika, Çin, Fransa, Hollanda, İsveç, İsviçre, İtalya, Japonya, Macaristan, Norveç, Polonya, Romanya, SSCB, Türkiye ve
Yugoslavya temsilci bulundurmuşlardır.
IFAC’ın kuruluş tarihi 12 Eylül 1957 kabul edilmekle beraber IFAC’ı
oluşturma fikrinin ortaya çıktığı 1956 Heidelberg Konferansı’na
büyük önem verilmektedir. Nitekim fikrin doğuşunun 50.
yılı, 15 Eylül 2006’da Heidelberg şehrinde çeşitli etkinliklerle
kutlanmıştır.
IFAC’ın üst düzey yönetimi, yönetim yetkisini Ulusal Komite’lerin
(NMOs) oluşturduğu Genel Kurul’dan (General Assembly) alan,
“IFAC Council”dir. “Council”, IFAC başkanı, iki başkan yardımcısı,
müteakip dönem başkanı, önceki dönem başkanı, mali işler sorumlusu ile 12 üyeden oluşmaktadır; toplam sayı 18’dir. Genel Kurul
(General Assembly) olağan toplantılarını her üç yılda bir düzenlenen
IFAC Dünya Kongresi esnasında yapar ve “Council” tarafından yapılan uygulamaları inceler, görüşür, uygun bulunan kararları onaylar
ve yeni yönlendirmelerde bulunur.
Otomatik Kontrol Türk Milli Komitesi (TOK), kuruluşundan itibaren,
50 yılı aşkın süredir faaliyetini ulusal ve uluslararası çeşitli bilimsel
etkinlikler ile sürdürmekte, otomatik kontrol ve otomasyon alanında
çalışanlara yardımcı olmaya çalışmaktadır.
reklam indeks
i
Firma Adı
No
■ ABB
3-85
■ ABB
ÖN İÇ KAPAK
■ ANKIROS
34
Firma Adı
No
■ İLX MÜHENDİSLİK
131
■ JUMO
23
■ MAKTEK 2016
48
■ BECKHOFF
1
■ MEDEL
■ BETA
4
■ MITSUBISHI ELECTRIC TURKEY 13-87
■ B&R ENDÜSTRİYEL OTOMASYON
5
■ NETES MÜHENDİSLİK
■ DİYABET
■ E3TAM
42
116
■ NEUGART
8-22-112
115
53
■ SOYLU OTOMASYON ARKA İÇ KAPAK
■ ELİMKO
73
■ SCHUNK
■ ENOSAD
64
■ SCHMALZ
67
■ EMKO
93
■ SCHNEIDER
35
■ ENTEK
21
■ SOYLU MAKİNA
33
■ EKSEN
123-139
■ HES KABLO
43
■ SIEMENS
■ TOK - CTS 2016 ARKA KAPAK
9-49-101
76-77

Benzer belgeler