Duruşma Tutanağı - 07 Eylül 2012

Transkript

Duruşma Tutanağı - 07 Eylül 2012
T.C.
İSTANBUL
13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ
( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
ESAS NO
CELSE NO
CELSE TARİHİ
:2009/191
:226
:07.09.2012
BAŞKAN
ÜYE
ÜYE
C. SAVCISI
KATİP
:HASAN HÜSEYİN ÖZESE
:SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU
:NİHAT TOPAL
:MEHMET ALİ PEKGÜZEL
:ZAFER HAN
DURUŞMA TUTANAĞI
28298
37266
41981
33954
139152
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Sedat Sami Haşıloğlu ve
Nihat Topal’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 07 Eylül 2012 günü saat 10:33’te Silivri
Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda oturum açıldı.
Tutuklu sanıklardan Mehmet Fikri Karadağ, Ergün Poyraz, Sedat Peker, Oğuz Bulut,
Durmuş Ali Özoğlu, Serdar Öztürk, Okan İşgör, Hüseyin Yanç, Levent Ersöz, Mustafa Dönmez,
Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Sevgi Erenerol, Mehmet Haberal, Mehmet İlker Başbuğ,
Ahmet Hurşit Tolon, Özkan Kurt, Ulaş Özel, İsmail Hakkı Pekin, Mehmet Otuzbiroğlu ve Mehmet
Eröz dışındaki tutuklu sanıklar ile başka tutuklu Sanık Yalçın Küçük’ün cezaevinden getirildikleri
görüldü.
Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı.
Tutuksuz sanıklardan gelen Güler Kömürcü Öztürk ile Danıştay Başkan Vekili Perihan
Özcan ile bir kısım sanıklar müdafilerinden Sanık Mustafa Abbas Yurtkuran müdafii Av.
Şerafettin Yavuz, Stajyer Av. Elif Çelik, Sanık Mehmet Eröz müdafii Av. Doğan Subaşı, Sanıklar
Sedat Peker, Oğuz Bulut müdafii Av. Mehmet Doğurğa, Sanıklar Mehmet Haberal, Ahmet Hurşit
Tolon müdafii Av. Dilek Helvacı, Sanıklar Mehmet İlker Başbuğ, Ahmet Hurşit Tolon müdafii Av.
Betül Ayberk, Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet Haberal müdafii Av. Selen Karaçalı, Sanık
Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük, Sanıklar Doğu Perinçek, Mehmet Bedri Gültekin, Turhan
Özlü, Erkan Önsel, Mehmet Bora Perinçek, Hikmet Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım müdafii Av.
İbrahim Erdoğan geldikleri görülmekle,
Huzurdaki yerlerine alındı.
Açık yargılamaya devam olundu.
Tanık yoklaması yapıldı.
Tanık İhsan Balabanlı ile Gizli Tanık Tepe’nin hazır oldukları anlaşıldı.
Tanık İhsan Balabanlı duruşma solonu dışında hazır bulundurulduğu, Gizli Tanık Tepe’nin
Gizli Tanık Odasında hazır olduğu anlaşıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tanık Aykut Öztürk’ün de bugünkü duruşmada beyanının alınmasına hazır edilmesi
konusunda gerekli işlemin yapılmasına oybirliği ile karar verildi,
Açık yargılamaya devam olundu.
Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”
Gizli Tanık Tepe’nin sesi ve görüntüsü bozulmak suretiyle duruşma salonundaki
monitörlere aktarılarak huzura alındı,
Beyanın tespitine başlandı.
Mahkeme Başkanı: "Hakim Hüsnü Bey şu anda Gizli Tanık Odasında kimler var?”
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:2
Üye Hakim Hüsnü Çalmuk: “Şu anda Başkanım Gizli Tanık Odasında Gizli Tanık Tepe
var, Hakim Hüsnü Çalmuk ve Zabıt Katibi Mehmet Ali Altunkaynak bulunmaktadır başka kimse
yoktur.”
Mahkeme Başkanı: “Evet Gizli Tanık Tepe sesimi duyuyorsunuz değil mi?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Biraz sesli mikrofona yakın konuşun.”
Gizli Tanık Tepe: “Duyuyorum efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Biraz önce sizin açık kimlik bilgilerini Mahkeme Heyeti olarak tespit
ettik.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Verdiğiniz kimlik bilgileri doğru mudur?”
Gizli Tanık Tepe: “Doğrudur efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Bu dosyada var olan olduğu iddia edilen Ergenekon terör örgütü
üyesi olmak iddiasıyla ve iddianamedeki diğer suçlardan dolayı sanıklar Dursun Çiçek, Hasan
Iğsız, İsmail Hakkı Pekin, Mehmet İlker Başbuğ, Erol Manisalı, Arif Doğan, Yusuf Erikel, Levent
Ersöz, Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Veli Küçük, Doğu Perinçek, Muzaffer
Tekin, Semih Tufan Gülaltay ve diğer sanıklar yargılanmaktalar, bunlarla bir akrabalığınız,
düşmanlığınız var mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır efendim yok.”
Mahkeme Başkanı: “Dava konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçları
kayırmaktan veya delillerini yok etmekten dolayı hakkınızda açılmış soruşturma veya dava var
mıdır?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır yok efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Size sorulacak sorulardan sizi ve yakınlarınızı ceza soruşturmasına
veya kovuşturmasına uğratabilecek sorulara cevap vermekten çekinebilirsiniz, ayrıca Gizli Tanık
olarak dinlendiğinizden dolayı açık kimliğinizi açığa kavuşturacak sorulara cevap vermekten
çekinebilirsiniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Anladım efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Sizin doğru söylemeniz bizim için çok önemli ancak maddi gerçeği
sizin doğruyu söylemeniz halinde biz bulabiliriz bu nedenle sizden doğruyu söylemenizi
bekliyoruz.”
Gizli Tanık Tepe: “Anladım Efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Gerçeği söylememeniz halinde hakkınızda yalan tanıklıktan dolayı
veya iftira etmekten dolayı soruşturma veya dava açılabilir. Birazdan da yemin edeceksiniz.
Söylediklerimi anladınız değil mi?”
Gizli Tanık Tepe: “Anladım efendim evet duyuyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet söylediğim yemin metnini aynen tekrar edin ayağa kalkarak
yemin edin lütfen.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime.”
Gizli Tanık Tepe: “Anlayamadım.”
Mahkeme Başkanı: “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime.”
Gizli Tanık Tepe: “Bildiğimi doğru söyleyeceğime.”
Mahkeme Başkanı: “Aynen tekrar edin bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime.”
Gizli Tanık Tepe: “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime.”
Mahkeme Başkanı: “Namusum ve vicdanım üzerine.”
Gizli Tanık Tepe: “Namusum ve vicdanım üzerine.”
Mahkeme Başkanı: “Yemin ederim.”
Gizli Tanık Tepe: “Yemin ederim.”
2
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:3
Mahkeme Başkanı: “Biraz önce isimlerini söylediğim sanıklar ve dosyadaki sanıklar
hakkında ve iddianamedeki olaylar hakkında bildiklerinizi anlatır mısınız, sizi dinliyoruz?”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi tabi ben hem sanıkların hem de bu olaya karışmış şahısları
birebir direkt tanıma gibi birebir ilişkide yakın ilişkide olan bir insan değilim. Ama çoğunu hem de
çoğunu dolaylı yoldan tanıyorum, bu işlere bulaşmış olmalarına da zaten hayretle şey yapıyorum
karşılıyorum ama tabi benim işim gereği ve bulunduğum ortamlar gereği şahit olduğum bazı
konuları paylaşmak istedim. Burada da şunu belirtmek istiyorum bu sadece bir vatandaşlık
görevimdir ülkenin ve milletin geleceğini düşünerek başıma gelen ve çevremde gelişen olayları
paylaşmak istedim hiçbir baskı altında ya da yönlendirmeyle gelmedim, hiçbir isteğim olmadı
bugüne kadar Mahkeme Başkanı olarak sizlerde de biliyorsunuz. Bundan sonrasında da
olacağını zannetmiyorum sadece benim bildiklerimi paylaşmak derdindeyim ben 2 sene kadar
önce yaşadığım bazı olayları dolaylı olarak paylaşmıştım zannediyorum bugün de burada
olmamın sebebi budur, ifade metnim önünüzdedir. Karşı taraftakilerin önünde olup olmadığını
tabi bilemiyorum. Şimdi tabi işim gereği ve işime yakın çalışmalardan dolayı bir araç içerisinde
(bir kelime anlaşılmadı) işimizi daha nasıl geliştirebiliriz ya da daha başka nasıl işler yapabiliriz
diye, şu anda orada sanık sıfatında olarak oturan kişiler o dönemlerde bu tür işlere bulaştıklarını
bilmiyordum. Sosyal hayat içerisinde de çoğuyla yan yana bulunuyordum, fikir alışveriş oluyordu
görüşlerine inanıyorduk saygı duyuyorduk. Hani belki daha yakın ilişkilerimiz olabilirdi ama
olmadığına da şükrediyorum belki bugün onlarla beraber yan yana oturmaktan sanık koltuğunda
belki de beraber olacaktık. Buna da şükrediyorum ayrıca. Paylaşmak istediğim tabi ifade
metnindeki şudur; yani tam olarak nereden başlayacağımı aslında ifademden sorarsanız Sayın
Başkanım. Konu hakkındaki bilgilerim işte ifademde söylediğim gibi.”
Mahkeme Başkanı: “Peki efendim okudukça hatırladıklarınız olursa onu söylersiniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Tamam efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Savcılıktan gelen cevabi yazılar klasörünün PDF sayfası olarak 102,
103. sayfasında Gizli Tanık Tepe olarak 26.11.2009 tarihinde CMK 250. Maddesiyle Yetkili
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ifade vermişsiniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet, evet.”
Mahkeme Başkanı: "Bu ifadenizin okunmasına geçiyorum.”
Tanığın 30 Mayıs 2012 tarihli oturumun 62 B nolu ara kararı gereği Cumhuriyet
Başsavcılığından gelen yazılar içerisinde bulunan 11. nolu klasör içerisinde bulunan 26.11.2009
tarihinde alınan ifadesinin 1 sayfasının 1. paragrafının bir kısmı okundu,
Gizli Tanık Tepe: “O baş tarafı atlayabilir miyiz Sayın Başkanım.”
Tanığın 30 Mayıs 2012 tarihli oturumun 62 B nolu ara kararı gereği Cumhuriyet
Başsavcılığından gelen yazılar içerisinde bulunan 11. nolu klasör içerisinde bulunan 26.11.2009
tarihinde alınan ifadesinin 1 sayfasının 1. paragrafının kalan kısmı ile 2 ve 3. paragrafları
okundu, soruldu.
Mahkeme Başkanı: “İlave edeceğiniz değiştireceğiniz bir husus var mıdır?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır yoktur efendim.”
Tanığın 30 Mayıs 2012 tarihli oturumun 62 B nolu ara kararı gereği Cumhuriyet
Başsavcılığından gelen yazılar içerisinde bulunan 11. nolu klasör içerisinde bulunan 26.11.2009
tarihinde alınan ifadesinin 1 sayfasının 4. paragrafı okundu, soruldu.
Mahkeme Başkanı: “İlave edeceğiniz değiştireceğiniz bir şey var mıdır?”
Gizli Tanık Tepe: “Yok efendim aynen o şekilde oldu.”
Tanığın 30 Mayıs 2012 tarihli oturumun 62 B nolu ara kararı gereği Cumhuriyet
Başsavcılığından gelen yazılar içerisinde bulunan 11. nolu klasör içerisinde bulunan 26.11.2009
tarihinde alınan ifadesinin 2 sayfasının 1. paragrafı okundu, soruldu.
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi orada şunu belirtmek istiyorum, tabi direkt yayınevi değil de ben
basım işleriyle ilgili olduğum için yani yayınevlerine iş yapıyordum ben, editöryal ya da işte kitap
3
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:4
pazarlaması gibi yurtdışından getirme işler. Dolayısıyla o sektörü öyle biliyorum. Bunlar da yani
yayınevini açıp bir yayınevi kurup, işte parasal kaynakta sağlarız gerekirse konuşmasını
eklemek istiyorum sadece. Hayır, Cağaloğlu’nun içerisinde o camiada tamam da, direkt bir
yayınevi olarak değil, yayınevi kurma çalışması vardı. Çünkü diğer şahıslarla, Adem Sarıgöl
denilen şahsı da zaten 3–5 kere şey yapmışımdır, muhatap olmuşumdur. Pek fazla da şeyini
bilmem, bu kadar efendim.”
Tanığın 30 Mayıs 2012 tarihli oturumun 62 B nolu ara kararı gereği Cumhuriyet
Başsavcılığından gelen yazılar içerisinde bulunan 11. nolu klasör içerisinde bulunan 26.11.2009
tarihinde alınan ifadesinin 2 sayfasının 2. paragrafı okundu, soruldu.
Gizli Tanık Tepe: “Yok efendim o şekilde oldu, o şekilde oldu efendim başka yok.”
Tanığın 30 Mayıs 2012 tarihli oturumun 62 B nolu ara kararı gereği Cumhuriyet
Başsavcılığından gelen yazılar içerisinde bulunan 11. nolu klasör içerisinde bulunan 26.11.2009
tarihinde alınan ifadesinin 3 sayfasının 1. paragrafı okundu, soruldu.
Gizli Tanık Tepe: “Yok efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Burada bunun haricinde yayın ve basın konularından bahsettik
diyorsunuz, biraz açar mısınız o konuyu?”
Gizli Tanık Tepe: “He yayın ve basın konularından derken şu o dönemlerde bu şu anda
Togan yayınları diye geçen şey vardır, yayınevi vardır. Bu Başbakan, Cumhurbaşkanı değişik
kişilere ithafen içinde birtakım iftiralarla ve yanlış bilgilerle yazılan şeyler vardı, kitaplar, bunlarla
ilgili başladı konuşmaya daha o zamanlarda ilk önce basımı bilmem ne için yayınevini çok
aramışlardı, bulamamışlardı. İşte böyle bir mağduriyetlerin olup olmayacağı, işte Türkiye’de ciddi
bir şekilde yayıncılık sektörünün olmadığı, işte benim atılmamla ilgili falan fikirlerimi söyledim.
Dedim böyle bir yer açma ve devam etme gibi bir şeyler olabilir diye. Yani işte açıldığı zaman
işlerin açılabileceğini, gerekirse de maddi olarak değişik şekillerde de destek olunabileceği ile
ilgili bir konuşmaydı. Bu ekleyeceğim.”
Mahkeme Başkanı: “Yani maddi destek sağlayacakları söylediniz, nasıl destek
olacaklarmış yani kim karşılayacakmış bu maddi?”
Gizli Tanık Tepe: “Yani şimdi bazı yayınevleri şeyle çalışıyormuş sonradan benim
öğrendiğim, yazardan para alarak kitabını basanlar var. Bir de tabi değişik birkaç tane işte
toplumsal dönüşüm gibi ya da böyle sol içerisinde enstante olan yayınevleri var. Bunlar genelde
finansörler tarafından desteklenerek yayın hayatında ayakta kalabiliyorlar, onu gördüm.
Dolayısıyla da hani kitap basımı karşılığında da olabilir ya da bir bütçeden karşılanabilir. Yani
tabi bütçe kelimesi kullanılmadı da yani işte bir krize girildiği zaman ya da bir destek olacağı
zaman maddi destek sağlanır. Ama maddi desteğin nereden geleceği ile ilgili bir şeyimiz
konuşulma olmadı.”
Tanığın 30 Mayıs 2012 tarihli oturumun 62 B nolu ara kararı gereği Cumhuriyet
Başsavcılığından gelen yazılar içerisinde bulunan 11. nolu klasör içerisinde bulunan 26.11.2009
tarihinde alınan ifadesinin 3 sayfasının 2 ve 3. paragrafları okundu, soruldu.
Gizli Tanık Tepe: “Doğrudur efendim, yani ben dediğim gibi bir yayınevi kurma ya da bu
sektör içerisine girme dışarıdan tabi o çevrem içerisinde bir yer edinmek zorundaydım iş alma
açısından. Çünkü Erol Manisalı da tanınan bilinen bir insandı. Tabi bu İlhan Selçuk gibi birçok
şey görünen yani toplumda değerli görünen kitapları olan insanlarla birlikteydi. İşte dergi
çıkarmak, kitap çıkarmak bir basına yazı hazırlamak gibi bir şeyin projenin içerisinde de
bulunduğumuz için değişik arkadaşlarla işte deminki ismi geçen arkadaşlar falan olmak kaydıyla
bir şeyler düşündüğümüz için tabi o sosyal hayatın içerisinde beraberdik Havva Tunç’la da öyle
asistanlık şeyiyle ilgili bir yakınım vardı o vesilesiyle gelip giderken zaten ortamdaydı odasında
oturulduğu zaman Erol Hoca sürekli hem hükümetten dert yanar hem işte değişmesi gereken
bazı şeylerin olduğunu tabi konuların detayının da arkasında birtakım şeylerin olduğunu
bilemiyorduk biz. Tabi sadece karşımızda devletin bir kamu görevlisi bir profesörü bilgisini
4
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:5
paylaşıyor diye bakıyorduk. Daha sonradan bu konularla ilgili yargılanmalarını gördüğüm zaman
açıkçası bende çok şaşırdım. Bunlarla aynı yerde suçlu yapar mıydı, yapmaz mıydı bu da ayrı
bir konu ama tabi tedirgin olduğumuz konular oldu ama bunu paylaşmamdaki sebep olayın belli
bir noktaya geldiğini gördükten sonra açıkçası tedirgin olmamdan dolayı neticede toplumda da
yaşıyoruz bunların bilenmesi açısından bilgileri paylaştım.”
Mahkeme Başkanı: “Evet Erol Manisalı’nın (bir kelime anlaşılmadı) yaptığından
bahsediyorsunuz.”
Gizli Tanık Tepe: “Zaten iş bulmaktan da Sayın Başkanım bir şey belirtmek istiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Kimler katılıyordu bunlara?”
Gizli Tanık Tepe: “Efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Bu toplantılara?”
Gizli Tanık Tepe: “Bu toplantılara genelde akademisyenler, gazeteciler yani çoğunu
simayen tanıyordum ama isim olarak şeyimde değildi hafızamda değildi ama (bir kelime
anlaşılmadı) yani üniversitedeki odasında işte 8–10 kişinin olduğu bir ortam oluyordu. Sanki
orası açık bir umuma açık bir yer gelenle gidenle çok rahatlıkla konuşulabiliyordu yani askerin
göreve gelmesi sanki memleket elde gitmiş de askerin göreve ihtiyacı var ya da askeri birisi
göreve çağırıyor ve sürekli bu tür şeyleri zaten 3–4 kere oldu bu. Sadece evlerinde değil ufak
çaplı toplantılar gibi seminerler gibi şeyler olduğu zaman da böyle grup grup otururlardı orada da
aynı benzeri şeyler konuşuldu bu sadece orada değil toplumun birçok yerinde konuşuldu
halende konuşuluyor bunu toplumda görüyoruz duyuyoruz.”
Mahkeme Başkanı: “Ne yapılması gerektiği konusunda Erol Manisalı bir şey söylüyor
muydu?”
Gizli Tanık Tepe: “Ya tabi ki şimdi hükümete karşı bir görüş içerisinde olduğu için yani
hükümetin indirilmesi gerektiği bu hükümetin sıktığı ne bileyim başbakanın oraya yakışmadığı ya
da etrafındakilerin aynı zihniyette olduğu işte memleketin elden gittiği şeriatın geldiği bu gibi
şeyler vesveselerle sürekli konuşuluyordu. Yani her gittiğimde hemen hemen sadece o değil
etrafındakiler de o şekilde konuşuyordu. Yani hiç bugün ismi aklıma kalmadı ama işte odasına
gelenler genelde doçent, profesör seviyesinde insanlardı gazeteci olan insanlar vardı gazeteci
diye şey yapıyordu. Birkaç tane toplantılar oldu o dönemlerde zaten hepimiz biliyoruz her yerde
toplantılar yapılıyordu ve birileri geliyordu. Bizde çıkarımız için acaba hani bir şeyler kapabilir
miyiz ne görüyoruz olayına geliyorduk yani memleketin elden gittiğine hiçbir zaman inanmadım
inanmıyorum da öyle bir şey olamaz. Yani 50 kişiyle ya da 100 kişiyle, 500 kişiyle koskoca bir
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet şehitler verilerek kurulmuş kanla elde edilmiş bir Cumhuriyet bir
devlet kolay değil yok edilemez. Ama tabi ki bu yarın bir şey olmayacak anlamına da gelmez
insanlar çünkü öyle bir derin çalışmaların içerisine girmişler ki, biz bunları sonradan duydukça
tüylerim ürperti. Bu insanlarla beraber ne işlerimiz var diye burada sanık sandalyesinde oturan
dediğim gibi birçok insanları da tanıyorum yani siyasi görüş olarak başka şey. Ben burada sanık
sandalyelerinde oldukları için son derece şaşkın vaziyette diyorum ki hani biz bunları çok iyi
görüyorduk. Yani vitrini çok güzel manav vitrinine elmalarını çok güzel dizmiş bakıyoruz çok
güzel yenilecek ama altını açtığınız zaman çürük çıkar gibi örnekler. Alakası olmayan insanların
bu olayların içerisinde çıkmaları açıkçası bir vatandaş olarak beni tedirgin etmedi değil. Oldum
ama nedir son zamanlarda rahatız gerek işte hükümetin istikrarlı gitmesi, ana muhalefet
partileriyle düzgün çalışmaları olsun artı aldıkları kararları devlet olarak hükümet ayrı bir konu
yarın bu hükümet gidebilir devlet olarak çalışmaları izliyoruz görüyoruz, mahkemeler olarak
izliyoruz görüyoruz bunlar takdir edilecek şeyler. Tabi ki bu kadar olumsuzluğun içerisinde
olumlu şeyler ortaya tabi ki çıkacaktır bu yargının işidir. Ben bu konuda asla bir şey söyleyemem
ama tabi bunca suçlu denilen insanların içerisinde bu suçlu gibi görünen insanların yüzünden
suçluymuş gibi algılanan ve yargılanan belki ileride ceza alacak suçsuz insanlarda vardır
mutlaka. Bunları da hayretle diyoruz ki yani bu insanlarla bunlar yan yana nasıl olabilir. Allah’a
5
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:6
şükrediyorum ki bu kişilerle fazla haşır neşir olup istişareye girmemişiz, kenara çekilmişiz, o işe
atılmaktan da geri durmuşum çok fazla yakınlaşmamış. Çünkü herkesin kendine göre bir aklı
buluğu vardır ben biraz aklımı kullandım diye düşünüyorum bulaşmadım belki bulaşmış
olsaydım onlarla beraber yan yana oturuyor olurduk. Ama gerçi diğer yayınevlerine baktığımız
zaman o tarzda kitapları basanlara hiçte bir şey olmadı.”
Mahkeme Başkanı: “Şimdi Gizli Tanık Tepe.”
Gizli Tanık Tepe: “Buyurun efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Sizin görüşlerinizi, kanaatlerinizi değil de.”
Gizli Tanık Tepe: “Anladım.”
Mahkeme Başkanı: “Sizin yaşadığınız şahit olduğunuz şeyleri istiyoruz yani yorum
katmadım.”
Gizli Tanık Tepe: “Anladım tamam.”
Mahkeme Başkanı: “Görüşünüzü kanaatinizi bildirmeden.”
Gizli Tanık Tepe: “Tamam anladım efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Neler yaşamışsanız neler görmüşseniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi dediğim gibi işte ifademde zaten belirttim.”
Mahkeme Başkanı: “Gerçeğe uygun olarak maddi gerçeğe uygun olarak onları söyleyin
bize.”
Gizli Tanık Tepe: “Nasıl anlayamadım efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Şimdi şunu söylüyorum yani Erol Manisalı bazı şeylerden hoşnut
olmadığı işte beğenmediğini söylemiş yani özetle.”
Gizli Tanık Tepe: “Tabi, tabi.”
Mahkeme Başkanı: “İşte ne yapılması gerekiyor, ne yapılması gerekiyor yani bunlara
karşı.”
Gizli Tanık Tepe: “Yani şimdi şu vardı bu tip insanlar.”
Mahkeme Başkanı: “Nasıl bir yöntem öneriyordu, öneriyor muydu her şeyden önce?”
Gizli Tanık Tepe: “Sayın Başkanım yani ondan da içinde bulunduğum çevreden birçok
kişiden de askerin göreve gelmesi yani hangi göreve gelmesini zaten aleni şekilde herkes
biliyordu. Yani bir darbe çığırtkanlığı işte memleketin elden gittiğini düşünerek seçimde gelmiş
bir hükümetin devrilerek yerine başka bir hükümetin kurulması ya da işte askeri vesayetin bu
ülkeyi tekrar yine kontrol altına alması gibi düşüncelerini aktarırlardı.”
Mahkeme Başkanı: “Şimdi o hükümet nasıl kurulacakmış yani seçim mi yapılacakmış?”
Gizli Tanık Tepe: “O değil efendim anlatıyorum ben size askerin göreve gelmesi askerin
göreve gelmesi seçimle bir ordu göreve gelmez asker göreve nasıl gelir darbeyle gelir.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Ona da gerekçeler uydurur ülke güvenliği can güvenliği diyerek bunu
yapar bunun içinde ya sadece bu değil birçok çalışmaları bu doğrultuda yapılıyorlardı o
tarihlerde.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Gizli Tanık’ın beyanı alınması sırasında tutuklu sanıklardan Mehmet Eröz, Mehmet
Otuzbiroğlu ve İsmail Hakkı Pekin’in cezaevinden getirildikleri görüldü,
Bağsız olarak huzurdaki yerlerine ayrıldı.
Ayrıca sanık Hıfzı Çubuklu müdafii Av. Nazlı Çubuklu ile sanık Hasan Atilla Uğur müdafii
Av. Ünal Üstünsoy’un geldikleri görüldü,
Huzurdaki yerlerine alındı.
Mahkeme Başkanı: “Gizli Tanık Tepe ayrıca başka bir ifadeniz var 26.11.2009 tarihinde
CMK 250. Maddesi ile Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğunuz bir ifade
bunu da okumak istiyorum zaten kısa bir ifade.”
Gizli Tanık Tepe: “Nasıl.”
6
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:7
Tanığın 30 Mayıs 2012 tarihli oturumun 62 B nolu ara kararı gereği Cumhuriyet
Başsavcılığından gelen yazılar içerisinde bulunan 11. nolu klasör içerisinde bulunan 26.11.2009
tarihinde Savcılıkta alınan ifadesi okundu, soruldu.
Gizli Tanık Tepe: “Yok efendim hepsi bu kadar.”
Mahkeme Başkanı: “Savcı Bey sorunuz varsa alalım buyurun.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan izninizle Tanık Tepe’ye birkaç
soru yöneltmek istiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Öncelikle şunu hatırlatmak isterim 5726 sayılı
yasa gereği kimliğinizle ilişkin sorular sorulara kimliğinizi ortaya çıkarabilecek şekilde hatayende
sorarsak bu tür sorulara cevap vermeme durumundanız. Ancak maddi gerçeğin ortaya çıkması
açısından da sorduğumuz sorulara doğru ve yeterli cevap vermenizi bekliyoruz. Yaklaşık 10
yıldır İstanbul Fatih İlçesi Cağaloğlu bölgesinde yayın basın işleriyle uğraşıyorum diyorsunuz. Bu
dava sanıklardan da o bölgede Cağaloğlu’nda da yayıncılık yaptığını iddia eden sanıklar var
bunları tanıyıp tanımadığınızı size soracağım Toplumsal Dönüşüm Yayınları isminde bir yayınevi
var bu yayın evinde sanıklardan Durmuş Ali Özoğlu ve Hatice Bahtiyar dava sanıklarından bu
kişileri tanıyor musunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Birebir istişarem olmadı ama sektörden biliyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Birebir diyalogunuz oldu mu, ne tür kitaplar
basarlar?”
Gizli Tanık Tepe: “Yok kitap almak amacıyla kitap almak amacıyla şey yapmıştım
hatırladığım kadarıyla bir yere gönderecektik öyle bir görüşme oldu birde bir araştırma yapan bir
arkadaşımın istediği bir kitap vardı öyle görüştük ama Cağaloğlu sektörde de zaten şey olarak
bilinen yani sektöre aykırı bir yayın evidir. Ya aykırılığı şu; değişik kitaplar basar yani normal bir
yayınevi roman falan basarken Toplumsal Dönüşüm daha siyasi ağırlıklı farklı kitaplar basar öyle
biliyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Genelde emekli askerlerin kitaplarını
bastıklarını iddia ediyorlar sizde Deniz Kuvvetlerinde nizamiyeden girerek yüzbaşı ve albayla
görüşmeler yaptığınızı ve kitap bastırmak istediklerini söylediklerini beyan ettiniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu konularla ilgili Toplumsal Dönüşüm
Yayınlarından herhangi bir kişiyle görüştünüz mü?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır görüşmedim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onlar size bahsettiler mi?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır bahsetmediler.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Toplumsalhaber.com isimli internet sitesi var
bu siteden haberiniz var mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine dava sanıklarından Ergün Poyraz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Birtakım kitaplar basan kişi sizin ifadenizde de
geçiyor Musa’nın gülleri vesaire şeklinde.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu kişiyi tanır mısınız, size herhangi bir kitap
bastırmak için geldi mi?”
Gizli Tanık Tepe: “Dolaylı yoldan geldiler.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl geldiler?”
7
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:8
Gizli Tanık Tepe: “Yani kitap bastırmak amaçlı değil yayınevim yoktu o zaman benim
yayınevi kurmamıştım zaten şimdi bunların bazı kitaplar basacağını benim çünkü sektöre yakın
hani görüşmeler falan yaptığım için böyle bir işe atılma gereği bunları bir.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç yılındaydı?”
Gizli Tanık Tepe: “Zannediyorum 2004–2005 yılları falandı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2004-2005’ti.”
Gizli Tanık Tepe: “O yıllarda falan.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kimler geldiler size hangi araçla?”
Gizli Tanık Tepe: “Nasıl.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl ulaştılar (bir kelime anlaşılmadı).”
Gizli Tanık Tepe: “Sadece bana değil yani birçok yere gittiler o arkadaşlar birçok
yayınevine gittiler. Onlarla görüşüyorlar ama benim o dönemde öyle bir çalışma içerisinde
olacağımı bildikleri için bir şekilde tam geçmişte nasıl hangi arkadaş vesilesiyle geldiklerini
bilmiyorum bir 5, 6 kişilik grupla beraber bir araya geldik görüştük. Ben kitapları gördüğüm
zaman müsvedde halindeydi baskılı CD var ben dedim böyle kitapların basımıyla ilgili bir işe
girmem zaten yatırım yapmam şu anda geniş bir araştırma yapıyoruz. Benim asıl dedim işim
basın ve dağıtımla ilgilidir dedim. Daha doğrusu basımla yakın olduğu için pek şey görmedim
olumlu görmedim. Daha sonradan birkaç yerle de görüştüklerini zaten duyduk bunlar o sektörde
ufak bir sektördü herkes birbirini de bilir dışarıdan gelen birbirini de tanımayabilir de. Yani çok iyi
tanıdıkları insan birbirlerini tanımıyorlar aslında (bir kelime anlaşılmadı) gezdiklerini ama
kimsenin kitap basmadığını sonradan da yayınevini kendilerinin kurduklarını öyle duydum
kitaplar da piyasaya çıkınca zaten hakikaten basmadığımızda da ya da o işe bulaşmadığımıza
yakın ilişki olmadığımıza şey yaptık şükrettik.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi yayın evini kurdular? Kimler (birkaç
kelime anlaşılamadı)”
Gizli Tanık Tepe: “Togan yayınları.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Efendim.”
Gizli Tanık Tepe: “Togan yayınları yanlış hatırlamıyorsam.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Togan yayınları kim kurdu sahibi kimdir bu
yayınevinin?”
Gizli Tanık Tepe: “Yani şu anda ismini şey yapamayacağım hatırlayamayacağım aklımda
değil.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım.”
Gizli Tanık Tepe: “Ama onunla beraber olan şeydi arkadaşlarıydı o kişiyle birlikte hareket
eden arkadaşlarıydı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ergün Poyraz’la birebir görüştünüz mü?”
Gizli Tanık Tepe: “Ergün Poyraz olduğunu yani sessiz duran kişinin ben sonradan
öğrendiğimde kim bu niye öyle konuşmadı çok süzüldü dediğimde Ergün Poyraz dediler.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ben çok net anlayamıyorum biraz yakın (bir
kelime anlaşılmadı).”
Gizli Tanık Tepe: “Ergün Poyraz direkt tanıtmadı fakat sonradan onun Ergün Poyraz
olduğunu anladım grubun içerisindeki kişinin.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz ama konuştunuz kendisiyle değil mi?”
Gizli Tanık Tepe: “Efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kendisiyle konuştunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Tabi sohbet edildi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Mustafa Hüseyin Buzoğlu’yla tanıştınız
mı avukat, Hüseyin Buzoğlu?”
Gizli Tanık Tepe: “Mustafa Hüseyin efendim?”
8
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:9
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hüseyin Buzoğlu aynı zamanda avukatlık
yapıyor.”
Gizli Tanık Tepe: “Avukatlık yapıyor belki tanışmış olabilirim yani isimler konusunda.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “(bir kelime anlaşılmadı).”
Gizli Tanık Tepe: “İsimler konusunda aklımda kalıcı bir şey çünkü sektöre girmedim
sonradan kendi özel başka işime devam ettim dolayısıyla yani zaman da geçtiği için direkt ismini
bilemiyorum ama tabi avukat falan vardı orada oturulurken.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Togan yayınlarında avukat olan ortak var
mıdır?”
Gizli Tanık Tepe: “Bilemiyorum efendim onu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hasan Gürbüz ismini duydunuz mu?”
Gizli Tanık Tepe: “Tanımıyorum onu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine dava sanıklarından Sevgi Erenerol bu
ismi duydunuz mu?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet tanırım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nereden tanırsınız?”
Gizli Tanık Tepe: “O ayrıntılara girmek istemiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani kimliğinizi ortaya çıkaracak bir konu
varsa girmeyebilirsiniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet onu düşünerek girmek istemiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “(bir kelime anlaşılmadı). Evet. Kemal
Kerinçsiz ismini duydunuz mu?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet duydum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu kişiyle bir irtibatınız oldu mu?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır tanırım ama irtibatım olmadı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Oktay Yıldırım.”
Gizli Tanık Tepe: “Oktay Yıldırım onu isim olarak ama nasıl bir şey olduğunu bilemiyorum
ismi belki basından tanıdık geliyorduk ya da başka bir şekilde onu direkt tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bekir Öztürk.”
Gizli Tanık Tepe: “Bekir Öztürk tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kuvayı Milliye Derneği diye bir dernek
duydunuz mu?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet duydum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nerede duydunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Yine sosyal hayat içerisinde duydum bunları da aynı şeklide yine
hükümete karşı yapılacak bir olayda ya da işte Cumhuriyet mitingleri gibi bilmem ne gibi şeylerin
içerisindeki organizasyonlarında çalışmalarında gördüm. Hatta bir dolaylı yoldan bir arkadaşımla
davete gelmişti davet etmişlerdi sen de gel falan dedi bende dedim yani bu gibi şeylerde
bulunuyorum ben ülkeyi bir tehlikede görmüyorum onun içinde bulunmak istemiyorum diye
gitmemiştim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Nereye davet ettiler sizi?”
Gizli Tanık Tepe: “Hatırlamıyorum geçmişi çok uzun zaman oldu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O bahsettiğim Ankara’daki dernek (birkaç
kelime anlaşılmadı).”
Gizli Tanık Tepe: “Evet biliyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ankara’ya mı davet edildiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Bakın bu konunun dışarısına çıktık ben bu tür sorulara cevap vermek
istemiyorum.”
9
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:10
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kuvayı Milliye Derneği var birde Kadıköy
merkezde o dernekle ilgili bilginiz var mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Biliyoruz yani bu tür derneklerin hükümete karşı Cumhuriyet mitingleri
ya da birtakım eylemlerin içerisinde olan dernekler bunlar. Şu anda da üyelerinden bazıları
yargılanıyor benim direkt birisini tanıdığım ya da onların toplantılarına katıldığım gibi bir şey yok
ama biliyorum ne olduklarını.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Mehmet Fikri Karadağ var tanıyor musunuz
kendisini?”
Gizli Tanık Tepe: “İsim olarak tanıyorum basından.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Basından. Hüseyin Görüm’ü tanıyor
musunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine siz yayıncı olarak Habip Ümit Sayın dava
sanıklarından bu kişiyle herhangi bir görüşme yaptınız mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi bakın siz zannediyorum biraz da isterseniz de TC mi de vereyim
yani size kimliğimi sanki sorgular gibi yani konuyla ilgili sorunuz varsa onları sorun bana bütün
sanıkları sormayın ben sanıkların çoğunu tanımam bilmem, sanıkları niye soruyorsunuz bana.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şimdi yayıncı olduğunuz için bu kişiler.”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır bakın yayıncı demedik sizi orada bir düzelteyim ben oradaki belki
ifadede bir yanlışlık olabilir basın yayın sektöründeyim diyorum ben.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sektördesiniz anladım.”
Gizli Tanık Tepe: “Basın yayın.”
Mahkeme Başkanı: “Gizli Tanık Tepe Savcı Bey gerek görmüş onu sormuş.”
Gizli Tanık Tepe: “Ha özür dilerim efendim ben Savcı olduğunu düşünemedim ben
zannettim ki Avukatlar birisi soruyor.”
Mahkeme Başkanı: “Yok Savcı Bey soruyor.”
Gizli Tanık Tepe: “Ha onu anlayamadım özür dilerim Sayın Savcım.”
Mahkeme Başkanı: “Siz, siz ne biliyorsunuz onları anlatın.”
Gizli Tanık Tepe: “Tamam Sayın Savcım özür dilerim ben anlamadım çünkü.”
Mahkeme Başkanı: “Avukatlar bile, avukatlar bile sorsa onlara da cevap verin sizin soru
sorma hakkınız yok.”
Gizli Tanık Tepe: “Tamam anladım efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Savcı Bey başka sorunuz var mı?”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine dava sanıklarından Erol Mütercimler
var.”
Gizli Tanık Tepe: “Erol Mütercimler tanırım Sayın Savcım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kendisiyle görüştünüz mü?”
Gizli Tanık Tepe: “Erol Mütercimler’le çok görüştüm.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kitabını bastınız mı vesaire?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır ben kitabını basmadım ama sektörde Cağaloğlu sektöründe ve
basın sektöründe sürekli dolaşan birisi olarak biliyoruz.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Herkesle de çok rahatlıkla bazı değişikliklerin yapılması gerektiğine
inandığını konuşarak konuşmuştur.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Levent Temiz’i tanır mısınız?”
Gizli Tanık Tepe: “Levent Temiz’i dolaylı yoldan tanırım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dolaylı dediğiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Yani işte bu siyasi olarak bir iki kere şey yaptım öyle bir ayaküstü bir
konuşmamız oldu o kadar.”
10
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:11
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Avukat Yusuf Erikel var yine bu Cağaloğlu’nda
zannedersem.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet o da Cağaloğlu’nda.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu kişiyi tanır mısınız yine dava
sanıklarından?”
Gizli Tanık Tepe: “Onu evet sonradan öğrendim dava sanıklarından olduğunu ama zaten
sektörde o civarda bunların bu işlerde ilgilendiğini hükümete karşı bir yapılanmanın içerisinde
olduklarını zaten biliyorlar. Ama o normalinde bildiğim kadarıyla da pek şeyin içerisine gelmiyor
diye biliyorum yani pek ortalıkta da görünmeyen bir kişiymiş.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Toplumsal Dönüşüm Yayınlarıyla bu kişinin
herhangi bir irtibatı var mıydı o konuda bilginiz var mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Yok efendim onu bilemiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hayri Bildik ismini tanıyor musunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayri Bildik hatırlayamadım efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Toplumsal Dönüşümlerinde bir ara ortaklık
yapmış.”
Gizli Tanık Tepe: “Yani doğrudur da işte şimdi ben o sektörün içerisinde kalmadığım için
şey yapamadım çıkartamadım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Siz ifadenizde biraz önce Başkanım
tarafından okunan ifadenizde Adem Sarıgöl’le birlikte Şubat 2009’da”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ankara’ya gittiğinizi Yargıtay binasının ana
giriş kapısında buluştuğunuzu ve daha sonra da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı nizamiyesinden
geçtiğinizi beyan ettiniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet, evet, evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu geçme sırasında herhangi bir kimlik alındı
mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır alınmadı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin kaydınız kuydunuz tutuldu mu?”
Gizli Tanık Tepe: “Alınmadı bende şaşırmıştım zaten.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “(bir kelime anlaşılmadı) Jandarma Genel
Komutanlığında görüşmeler yapmışlar kayıtlar işte istiyoruz bazıları işte kayıtlarda yok deniliyor
siz girerken kimliğiniz alındı mı, kayıtınız tutuldu mu o şekilde.”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır zaten ben de ben de şaşırmıştım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “(bir kelime anlaşılmadı).”
Gizli Tanık Tepe: “Kimlik alınmadan böyle bir yerden yani kuş olsan uçurtmazlar öyle
kuvvet komutanlığın öyle bende şaşırmıştım nasıl girildiğini ben Adem.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl, hangi kapıdan soktular sizi böyle
turnikeler dönmez, şey olmadan kart olmadan.”
Gizli Tanık Tepe: “Turnikeli bir kapıdan girmedik.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi kapıdan soktular sizi?”
Gizli Tanık Tepe: “Şeyin kapısından Genelkurmayın o köprü var galiba köprünün hemen
yanındakinde Genelkurmayla Deniz Kuvvetlerin arasında bir köprü geçidi var.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet köprülü yoldan evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Yanlış hatırlamıyorsam oradan girildi yan tarafından otopark olan bir
kapıydı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani herkes kimliğini veriyordu ama siz
vermediniz öyle mi?”
11
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:12
Gizli Tanık Tepe: “Evet yani zaten bende şaşırmıştım neden böyle oldu diye üstelemedim.
Neticede girdiğimizdi bir kurumdu belki dedim yetkili kişiyle görüşmek istediğimizi şey yapmazlar
diye bende şaşırmıştım. Zaten öbür şahıs zaten sürekli bütün kuvvet komutanlıkları da dahil her
yere girip çıkabilen onlarla görüşebilen bir insandı. Burada düzeltmek istediğim bir şey var Adem
Sarıgül’ü ben birkaç kere şey yaptık arkadaşlar vesilesiyle tanımıştım düzgün bir yayıncı, işte
akademik çalışmaları olan birisi olarak şey yapıyordum biliyordum öyle bir şeyimiz oldu
yakınlaşmamız oldu 3, 5 kere görüştük. İnanmıştım ama daha sonradan hakkında bazı şeyler
duyunca tanıştıran ve bir araya getiren arkadaşları da ikaz ettim dedim bir daha beni bu
şahıslarla kişilerle dedim bir araya getirmeyin çünkü karanlık insanlar. Benim devletin
adamıymış gibi etrafımda hava atan ahkam kesen şeyler dedim yani bunlarla bulunmak
tehlikelidir diye uzak durmaya çalıştım”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine orada görüştüğünüz kişilerden birisin
Celal Yüzbaşı veya Cemal Yüzbaşı olduğunu. (birkaç kelime anlaşılamadı) söylediniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Celal veya Cemal’di evet evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Gerçek ismi miydi Celal (bir kelime
anlaşılamadı).”
Gizli Tanık Tepe: “Valla efendim şimdi neticede takdir edersiniz ki biz polise bile kimliğini
göreyim bir uygulamada falan diyemiyoruz orada çıkıldığı için yani Celal ya da Cemal işte
aklımda o şekilde kaldı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Daha sonra başka bir yerde gördünüz bu
şahsı?”
Gizli Tanık Tepe: “Daha sonradan bir kere daha görüştük. İstanbul’a geldiklerinde
aramışlardı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Gerçek kimliği konusunda bilgi konusunda
bilgi edinebildiniz mi?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır edinmedi ben araştırma gereği duymadım çünkü neticede ben de
asker çok şeylerim var akrabalarım yakınlarım var. Hani askerin yapısını bildiğim için neticede
gördüğüm bir askeri üniformalı bir şahıs ben onun kimliğiyle ilgili bir soruşturma gibi aklımın
ucundan bir şey geçmedi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Size 8 tane kitap bastırmak istiyorlar
bunların.”
Gizli Tanık Tepe: “Ha 8 yani ilk etapta biz 8 tane kitap bastırırız böyle bir şeyi kurarsan
diye söylediler.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sorum sorumu biteriyim ondan sonra siz
cevap verirseniz karşılıklı karışmasın.”
Gizli Tanık Tepe: “Tamam efenim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “8 tane kitaptan bahsediyorsunuz bu kitapların
Kıbrıs, Strateji.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Terör ve genel ülke sorunlarıyla alakalı
olduğunu söylüyorsunuz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet, evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İçerikli konusunda size bir taslak vesaire
verdiler mi kitapların kimler tarafından yazıldığı konusunda (Birkaç kelime anlaşılamadı)
bilgilendirdiler mi?”
Gizli Tanık Tepe: “Yok onları vermediler, vermediler çünkü daha sonradan bazı olaylar
başka boyutlara gidince ben görüşmek istemedim. Zaten o sektörde de bulunmak istemediğim
için öyle bir yatırıma girmeyi düşünmedim çünkü arkasında başka şeylerin çıkabileceğini
12
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:13
düşündüm. Bazılarının gerçek kimliklerini kullanmayacaklarını falan söyleyince oradan midem
bulanmıştı çünkü.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani kendi kimlikleriyle yayınlamamaları sizi
şüphelendirdi evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Şüphelendirdi zaten bu IQ Yayınları değil de başka yayın evlerinde
birçok subayın müntesel isimde kitap bastırdıklarını zaten biliyoruz. Yani bu gerek kamu
görevlisi sıfatıyla bulunmalarından olabilir. Gerekse yazdığı bilgilerin başka alana gideceğini
düşünerek de o önemli almış olabilirler. Zannediyorum kamu görevlisi olduğu için kurumdan izin
alması gerektiğini biliyorum öyle.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Albaydan bahsettiniz bu albayın kim olduğu
konusunda (birkaç kelime anlaşılamadı)”
Gizli Tanık Tepe: “Albayın yani simasını görsem bilirim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi birimde görev yaptığı konusunda (bir
kelime anlaşılamadı).”
Gizli Tanık Tepe: “Onlarla ilgili hiçbir şey konuşmadı çünkü çevrede birimlerine şey
yapmadık zaten bir dışarıda buluştuk bir kere gittiğim zaman da yemekhaneye yemekhanenin
karşısında da kafeteryaya bir yer vardı oraya gittik sigara dumanı falandı orası da öyle. Öyle
oralarda görüşüldü yani makamı odası şeyi yok ama resmi üniformalı kişiydi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dursun Çiçek o görüşmelerde sizin yanınıza
geldi mi görüştü mü nizamiyede.”
Gizli Tanık Tepe: “Yoktu hayır yoktu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yoksa ilk defa mesaj çektiği zaman mı
haberdar oldunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Mesaj çektiği zaman haberdar oldum. Bir de hani ben ismini de
bilmiyordum hiçbir şeyini bilmiyordum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nereden (bir kelime anlaşılamadı).”
Gizli Tanık Tepe: “Zaten bunlar arka arkaya Sayın Savcım arka arkaya olan şeyler bunlar
hani zaman içerisinde olan değil.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım, Dursun Çiçek sizin telefonunuzu
adınızı nereden aldığı konusunda bir açıklama getirdi mi?”
Gizli Tanık Tepe: “Bu şeyden yüzbaşıdan aldığını söyledi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Celal (birkaç kelime anlaşılamadı)”
Gizli Tanık Tepe: “Albayla falan görüştüğünü söyledi. Böyle bir işe atılacağını görüşmek
istediklerini falan belirttiler öyle devam etti. Neticede ben bir kuruma gittiğimi bildiğim için
arkasında bu tür uğraşların olduğunu bilemiyordum tabi ki o zaman Dursun Çiçek’in ismi ortaya
çıkmamıştı hiçbir şekilde de bilinmiyordu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin ifadenizde Dursun Çiçek’in kendi
doktora teziyle ilgili kitabını bastırmak için görüştüğünü beyan ediyorsunuz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “8 kitaptan söz etti mi Dursun Çiçek o
konularda bilginiz var mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi kitaplarla ilgili yani destek vereceklerini daha çok kitap
bastırabileceğini falan öyle konulara da girdik ondan sonra ülke geneliyle ilgili birtakım şeyler
konuşuldu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ülke sorunlarıyla ilgili kitap basacağım vesaire
dedi mi kendisi Dursun Çiçek size?”
Gizli Tanık Tepe: “Yani tabi yani güncel konularla ilgili kitaplar da dedi olabilir. (bir kelime
anlaşılamadı) müteser isim de basılacağını falan söyledi. Ben de dedim ki yani gizlilik şeyiydi
çünkü diğerlerine de söyledim neden gizlilik yani bir ortaya izin alınsın üsten öyle basılsın diye
13
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:14
şey yaptım. Öyle düşünmüştüm. Ya ülke geneliyle ilgili şunu söylemedi yani işte asker şey
yapacak göreve gelecek biz bunları indireceğiz asacağız keseceğiz öyle bir şey duymadım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım Dursun Çiçek’le görüşmeniz
sırasında yanınızda başka kimse var mıydı?”
Gizli Tanık Tepe: “Gelip gidenler vardı selamlaşıyorlardı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz girerken Dursun Çiçek’le görüşeceğiniz
zaman nizamiyeden girerken kayıt bıraktınız mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Nizamiyeden girerken zannediyorum o yüzbaşının adına girdik.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani herhangi bir kayıt tuttular mı yoksa yine
birisi gelip aldı mı sizi?”
Gizli Tanık Tepe: “Savcım bir saniye. Buradan kimliğimin tespit edilme olasılığı olduğu için
bu soruyu mazur görün efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tamam. Şimdi Erol Manisalı’dan
bahsediyorsunuz onun toplantılar yaptığından söz ediyorsunuz.”
Gizli Tanık Tepe: “Hı, hı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evde yapılıyor diyorsunuz yani bu evi
nerededir Erol Manisalı’nın?”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi onun bir asistanı tarafından şey yapıldı götürüldü. Fındıkzade de
bir yerdi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Aynı zamanda orasının home ofis gibi bir şey olduğunu düşünüyorum
çünkü salon böyle geniş çaplı düzenlemiş yan bir normal bildiğimiz salondur koltuk takımıdır gibi
değildi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yerini tarif edebilir misiniz yakınında ne var
(bir kelime anlaşılamadı).”
Gizli Tanık Tepe: “Yakınında şeye yakın Haseki Hastanesine yakındı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Haseki Hastanesine yakın.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaçıncı kat?”
Gizli Tanık Tepe: “Zannediyorum 4, 5. kat falan olması lazım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “4. 5. kat.”
Gizli Tanık Tepe: “Çünkü zaman geçtikçe katı tam net hatırlayamıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Bir kere gittim zaten o da orada kalabalık bir toplantı olacak diye ama
ondan sonra da değişik işte Etilerde bir belediyenin bir yeri var. Orada bir seminer gibi bir
konuşmaları falan vardı orada. Bir keresinde Kanal Türk’te Kanal Türk müydü Haber Türk’te
Yeni Bosna’daki yerlerinde öyle bir şeyler vardı. Yine bir 20, 25 kişilik falan grubun olduğu bir
şeyde öyle bir şey oldu. Bir de yanlış hatırlamıyorsam Levent’te bir yere gidilmişti. O asistanı da
hani böyle bedava kitap almayı seven bir arkadaş olduğu için ismi gelmiyor şu anda aklımda ya
da işte gazeteyle ilgili birtakım şeylerle ilgili öyle bir istişare kurmaya çalışıyor hatta ben de farklı
şekilde bir cinsel eğilimi olabilir düşüncesiyle uzak tuttum kendimden zaten ondan sonra da
görüşmedim. Yani konuşulan konular da orada hükümetle ilgili devletle ilgili olduğu için insanları
tahrik edici kırıcı çünkü ben bir siyasi görüşün peşinde olan ya da bir siyasi görüşün peşine
düşmüş yapıda bir insan değilim. Ben ülkemin vatandaşıyım yani ülkemin gidişatı doğrultusunda
yaşamaya çalışan bir insanım dolayısıyla da girmek istemediğim için bir siyasi angajenin
arkasına bulaşmak istemedim. Bu arada şeyi belirtmek istiyorum demin atladık daha doğrusu
ben Savcı olduğunuzu değil de sanık avukatlarından olduğunuzu düşünerek biraz farklı
algıladım onu düzeltmek istiyorum. Yani Sevgi Erenerol’un Milliyetçi Hareket Partisi içerisinde bir
konumu vardı geçmişte. Bazı kişilerle beraber 95, 97’li yıllarda galiba o dönemlerde de
14
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:15
sonrasında zaten birtakım çalışmalar olduğu toplantılar düzenlendiği organizasyonlar yaptığı
benim kulağıma geliyordu. Ama bu organizasyonların içerisinde ne tür konuşmalar yapılıyordu
açıkçası onu şey yapamıyorum zaten MHP gibi bir partinin içerisinde de onun açıkçası o şekilde
ne aradığını da bir türlü çözememiştim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Merhum Alparslan Türkeş’in
danışmalığını mı yapıyordu o konuda.”
Gizli Tanık Tepe: “Kim Sevgi Hanım mı?”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sevgi Erenerol.”
Gizli Tanık Tepe: “Yaptığını zannetmiyorum. O dolaylı yoldan belki bu Hıristiyanlık
cemaatinden dolayı değerlendirilmiş bir yönetime bir yere alınmış olabilir ama ben Alparslan
Türkeş’in öyle bir hata ettiğini zannetmiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Yani orada yönlendirme yapmışlardır oy oranımız falan filan diye.
Çünkü MHP’nin içerisinde de sevilmediğini biliyordum yani. Bunlar nereden geldiler böyle falan
diye bazı şahıslardan duyuyordum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Neriman Aydın Kemal Aydın ismini duydunuz
mu?”
Gizli Tanık Tepe: “Neriman Aydın Kemal Aydın yabancı gelmiyor ama hatırlayamadım.
Direkt bir ilişkim olan kişiler değil ama.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Psikolojik savaş Psikolojik harekat şeklinde
herhangi bir şey duydunuz mu?”
Gizli Tanık Tepe: “Tabi ki onu tabi ki duyuyoruz her zaman şimdi de duyuyoruz. Psikolojik
etkileme psikolojik yıldırma konularında birçok insanlar konuşuyorlar.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Söz ettiğiniz 8 kitabın maliyeti konusunda
herhangi bir şey söylediler mi size?”
Gizli Tanık Tepe: “Tabi içlerinde. Tabi tabi şimdi onların içerisinde.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “(birkaç kelime anlaşılamadı).”
Gizli Tanık Tepe: “Psikolojik hareket ulusal bütünlüğü sağlayıcı birtakım şeyler yani
sadece orada atıyorum bir Kıbrıs’ın durumuyla konumuyla ilgili bir bilimsel harekat değil o birkaç
tane öyle ama öbür türlü kitapların içerisinde o albayın söylediği şekilde öyle kitaplar vardı yani
psikolojik harekat çünkü neticede o dönemlerde de insanlar yatırım yapmaya çalışıyordu. Bir
yerlerden bir destek alsınlar bir şeylere açıkçası hani ben de o doğrultuda hareket etim ama
yanlış bir hareket içerinse girmekten de kaçındığım için zaten uzak durdum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım sorularım
bu kadar.”
Gizli Tanık Tepe: “Bir de şeyi sormuştunuz efendim onu da bir söyleyeyim. Avukat Kemal
Kerinçsiz. Şimdi Kemal Kerinçsiz’in de ben bu olayların içerisinde sonradan duydum. Hani
tanıyorum dediğim konuyu düzeltmek istiyorum. İşte Sevgi Erenerol o şeylerle (bir kelime
anlaşılamadı) yakın parti içersinden de hani dürüst saygın olarak bilinen bir insandı. Ama
birtakım toplantılar yapıldığını biliyorum. O toplantıların içerisinde durumu nedir konumu nedir
onu bilemiyorum ama o inanılan ülkücülük davası içerisinde bir yerinin olduğunu itibarının
olduğunu biliyorum. Bu arada tabi burayla bağlantısı var mıdır yok mudur bilemiyorum. Dursun
Çiçek’in bu çalışmaları esnasında gerek resmi ya da özel izinde nasıl olduğunu bilmiyorum.
Bana gelen bir bilgiyi paylaşıyorum şu anda. Özellikle ülkücü hareketin Ülkü Ocakları hareketini
kullanılmak suretiyle bir şeylerin yapıldığı onlara daha yakın durduğu ve bununla ilgili de daha
önce yargılanmış partinin içerisinde olan ya da dışarıda bulunan kişilerle dolaylı yoldan
görüşüldüğü bazılarının görüşmek istemediğini terslediğini kulağıma geldi. Bunu da şununla
birleştirebiliriz Dursun Çiçek’in ilk tutuklanıp ben şaşırmıştım orada da tahliyesinde eski
ülkücülerin nizamiyeden alıp bir araçla götürüldüğünde ben olayın hangi boyutta olabileceğini
15
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:16
tabi o zaman idrak edememiştim ama şimdi bakıldığı zaman da o bana gelen bilginin bu şekilde
doğrulanabileceğini de kanaat getirdim. Bu zaten basına sızmış bir haberdi.”
Mahkeme Başkanı: “Evet Dursun Çiçek’i bir defa mı gördünüz?”
Gizli Tanık Tepe: “Nasıl.”
Mahkeme Başkanı: “Dursun Çiçek’i bir defa mı gördünüz?”
Gizli Tanık Tepe: “Dursun Çiçek’i bir daha görmedim bir daha görmedim bir kere gördüm.”
Mahkeme Başkanı: “Evet Kemal Kerinçsiz’i bir defa mı gördünüz birkaç defa mı
gördünüz?”
Gizli Tanık Tepe: “Sayın Savcım kimliğimi ele verebilir bu.”
Mahkeme Başkanı: “Nasıl?”
Gizli Tanık Tepe: “Nasıl?”
Mahkeme Başkanı: “Ben Mahkeme Başkanı olarak soruyorum.”
Gizli Tanık Tepe: “Ha Sayın Başkanım kimliğimi ortaya çıkartabilecek bir bilgidir yani
defalarca görüştüğüm ya da az görüştüğüm ama istişarem olan bir insan değil tanırım bilirim o
kadar.”
Mahkeme Başkanı: “Evet Sevgi Erenerol'u kaç defa gördünüz bir defa mı gördünüz birkaç
defa mı gördünüz?”
Gizli Tanık Tepe: “Onu da birkaç defa gördüm.”
Mahkeme Başkanı: “Evet. Size bazı fotoğraflar göstermek istiyorum bunlardan
tanıdıklarınız varsa bize söyleyin.”
Gizli Tanık Tepe: “Dursun Çiçek.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördünüz sanık Dursun Çiçek tanıdığınızı söylediniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Bu Şener paşa değil mi yani şeyi çıkartamadım ama basından yüz.”
Mahkeme Başkanı: “Tanımıyorsanız tanımıyorum deyin.”
Gizli Tanık Tepe: “Tanımıyorum yo tanımıyorum. Tanımıyorum birebir.”
Mahkeme Başkanı: “Tanımıyor tamam.”
Gizli Tanık Tepe: “Tanımıyorum. Tanımıyorum efendim basından biliyorum bu şahısları.
(bir kelime anlaşılamadı).”
Mahkeme Başkanı: “Basından mı tanıyorsunuz.”
Gizli Tanık Tepe: “Basından tanıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “İsmi nedir?”
Gizli Tanık Tepe: “İsmini bilemiyorum ama basından yani bunu, bunu tanımıyorum
diğerlerini basından biliyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Tanımıyorum, tanımıyorum efendim. Hayır tanımıyorum. Tanımıyorum.
Resim bulanık tanımıyorum. Tanımıyorum, tanımıyorum, tanımıyorum. (bir kelime anlaşılamadı)
tanımıyorum efendim. Tanımıyorum, tanımıyorum, hayır tanımıyorum, tanımıyorum,
tanımıyorum, resim çok bulanık şey yapamadım.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz (birkaç kelime anlaşılamadı)”
Gizli Tanık Tepe: “Yani biraz da yüksek dere… yüksek dereceli gözlük kullandığım için
şey yapamadım tanıyamadım.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Tanımıyorum, tanımıyorum, tanımıyorum, tanımıyorum, tanımıyorum,
hayır tanımıyorum, tanımıyorum, ben yani şey yapamadım resim çok şey bir resim tanıyamadım.
Tanımıyorum, tanımıyorum, İlker Başbuğ.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördünüz sanık.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet, evet.”
Mahkeme Başkanı: “Mehmet İlker Başbuğ. Nereden tanıyorsunuz basıdan mı
tanıyorsunuz?”
16
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:17
Gizli Tanık Tepe: “İlker Başbuğ’u mu?”
Mahkeme Başkanı: “Nereden tanıyorsunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır efendim basından biliyorum neticede Genelkurmay Başkanımız.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Yani sima geldi ama kim olduğun çıkartamadım onun.”
Mahkeme Başkanı: “İyice bakın.”
Gizli Tanık Tepe: “Çıkartamadım efendim ama yani şey gelmedi siması yabancı gelmedi
bana.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Çıkartamadım ama simasını tanıyorum. Tanımıyorum, tanımıyorum,
sima aldım ama şey yapamadım hatırlayamadım. Tanıyamadım hatırlayamadım efendim bunu.
Ben tanıyamadım insanların suratları çok değişik geliyor. Yok tanıyamadım. Tanımıyorum,
tanımıyorum, hayır tanımıyorum, tanımıyorum, tanımıyorum, Sevgi Erenerol.”
Mahkeme Başkanı: “Evet gördüğünüz ekranda gördüğünüz sanık.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet Sevgi Erenerol.”
Mahkeme Başkanı: “Sevgi Erenerol tanıdığınızı söylediniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Kemal Kerinçsiz.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördünüz sanık Kemal Kerinçsiz. Size gösterilen
sanıkların isimleri tanımadığınızı söylediniz sanıkların isimleri Hasan Iğsız, Mehmet Eröz, Fuat
Selvi, Ziya İlker Göktaş, Sedat Özüer, İsmail Hakkı Pekin, Alaettin Sevim, Hasan Ataman
Yıldırım, Hulusi Gülbahar, Cem Şimşek, Altunay Şahin, Cemal Gökçeoğlu, Fatih Koca, Hüseyin
Nusret Taşdeler, Mehmet Otuzbiroğlu, Murat Uslukılıç, Mustafa Bakıcı, Orhan Güçlü, Recai
Alkan, Serdar Öztürk, İlker Başbuğ onu tanıdığınızı söylemiştiniz. Diğerleri Ergün Poyraz, Hatice
Bahtiyar, Durmuş Ali Özoğlu, Yusuf Erikel, İbrahim Özcan, Mustafa Hüseyin Buzoğlu, Tunçer
Kılınç’ı tanımadığınızı söylediniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Tabi şimdi bir de resimler değişmiş yıpranma da var. Yani o zaman
Hasan Iğsız gibi şeyleri tanımamak mümkün değil. Zaten basından ismini biliyorum ama ilk
etapta çıkartamadım.”
Mahkeme Başkanı: “Evet. (bir kelime anlaşılamadı).”
Gizli Tanık Tepe: “O belki şişman gibi duran Ergün Poyraz olabilir. Biraz ona yakın geldi
çünkü.”
Mahkeme Başkanı: “Evet Ergün Poyraz tekrar gösterelim. Efendim müdahale etmeyin
lütfen. Lütfen Mahkememizin yargılama yetkisine müdahale etmeyin. Söze izin… söz hakkını
vermiyorum. Burada bir teşhis yaptırıyoruz lütfen kabul etmiyorum. Mahkeme hakimlerinin
Başkanların itirazlarına… sorularına itiraz olmaz kabul etmiyorum buyurun söz hakkını
vermiyorum Avukat Zeynep Hanım buyurun tekrar gösterin efendim. Burada bir yargılama
yapıyoruz tanığa teşhis yaptırıyoruz lütfen.”
Sanık Veli Küçük müdafi Av. Zeynep Küçük söz almana konuştu anlaşılamadı.
Mahkeme Başkanı: “Lütfen efendim bakın polemiğe de girmeyelim lütfen. Tekrar
gösterelim fotoğrafı. Gizli Tanık Tepe.”
Gizli Tanık Tepe: “Göremiyorum fotoğrafı.”
Mahkeme Başkanı: “Orada fotoğrafları rahat görebiliyor musun ya da anlaşılıyor mu?”
Gizli Tanık Tepe: “Şu anda göremiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Gizli Tanık Tepe.”
Gizli Tanık Tepe: “Buyurun.”
Mahkeme Başkanı: “Oradaki monitördeki görüntüleri tam görebiliyor musun net olarak
görebiliyor musunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır şu anda sadece Mahkeme salonunu görüyoruz.”
Mahkeme Başkanı: “Nasıl?”
17
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:18
Üye Hakim Hüsnü Çalmuk: “Başkanım biz fotoğraflara PC’den değil de normalde
monitörden baktık o yüzden görüntüler çok bulanık geliyordu eğer ki görüntüleri tekrar şeyden
gösterebilirsek PC’den daha rahat görebiliriz.”
Mahkeme Başkanı: “Evet tekrar bakar mısınız monitöre tekrar yansıdı. Tanıyabildiniz mi
ekrandaki şahsı?”
Gizli Tanık Tepe: “Bu olabilir yani çünkü 6, 6 yıl sene gibi bir zaman geçti ama benziyor
bu Ergün Poyraz.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz sanık.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Ergün Poyraz.”
Gizli Tanık Tepe: “Ergün Poyraz.”
Sanık Yalçın Küçük söz almadan konuştu anlaşılamadı.
Mahkeme Başkanı: “Yalçın Bey buyurun oturun Yalçın Bey buyurun oturun buyurun
oturun efendim buyurun oturun siz ismi sizin isminiz bile geçmiyor buyurun oturun lütfen bakın.”
Sanık Yalçın Küçük: “(bir kelime anlaşılamadı) ismimi söylediniz efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Bakın itiraz etmeyin efendim lütfen. Sanıklardan sorusu olan var mı
buyurun Dursun Bey.”
Sanık Dursun Çiçek söz istedi verildi: “İfadenizde Şenol Hoca diye bir ifade var o Şenol
Hoca kimdir hiç açıklama yapmadınız?”
Mahkeme Başkanı: “Efendim bu sorunuz kabul edilmedi başka soru sorun.”
Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.
Mahkeme Başkanı: “Kim kim kal… kim öyle diyor. Kim söylediyse atın dışarı atın dışarıya
tespit edin atın dışarı.”
Sanık Dursun Çiçek: “Başkanım diğer soruya geçiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Burada, burada yargılama yapıyor burası seminer salonu değil.
Bunu, bunu iyice algılayın. Atın çıkın dışarıya o seyirciyi de çıkartın komutan tutanak da tanzim
edin hakkında. Buyurun çıkartın çıkın dışarı. Hakkında tutanak tanzim edin ve ismini tespit edin.
Evet bu.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi ikinci soruya geçiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Kimliğini açıklığa kavuşturabilecek bir sorudur kabul edilmedi başka
soru sorun.”
Sanık Dursun Çiçek: “Ha kendisi söylemiş Başkanım.”
Mahkeme Başkanı: “Efendim anladık kabul edilmedi.”
Sanık Dursun Çiçek: “İkinci sorum bir mesaj aldığınızı Albay DÇ diye bir mesaj aldığınızı
iddia ediyorsunuz bunun tam tarihini söyler misiniz çünkü kayıtlı bir bilgi. Yani cep telefonundan
mı internetten mi nereden aldınız?”
Gizli Tanık Tepe: “(bir kelime anlaşılamadı) tarihini… üzerinden üzerinden baya bir zaman
geçtiği için net hatırlayamıyorum.”
Sanık Dursun Çiçek: “Hayır internetten mi aldınız cep telefonuna mı aldınız?”
Gizli Tanık Tepe: “Cep telefonuma.”
Sanık Dursun Çiçek: “Cep telefonuna aldınız. Aldığınız cep telefonu numarasını
mahkemeye açıklar mısınız?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır onu açıklayamam gizliliği ihlal etmiş olurum.”
Sanık Dursun Çiçek: “E nasıl teyit edeceğiz.”
Mahkeme Başkanı: “Evet açıklayamaz kabul edilmedi başka soru sorun.”
Sanık Dursun Çiçek: “Başkanım nasıl teyit edeceğiz?”
Mahkeme Başkanı: “Dursun Bey lütfen kabul edilmedi başkan vasıtasıyla soru
sorabiliyorsun. Ben bu soruyu kabul etmiyorum başka soru sorun.”
Sanık Dursun Çiçek: “Hayır mahkemeye söylesin hepimize söylemesin.”
18
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:19
Mahkeme Başkanı: "Bakın böyle devam ederseniz mikrofonu keseceğim söz hakkını
vermeyeceğim.”
Sanık Dursun Çiçek: “Diğer bir soru. Deniz Kuvvetlerinde Dursun Çiçek’le görüştüğünüzü
söylediniz bunun tarihini tam söyler misiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Tarih orada yazılı.”
Sanık Dursun Çiçek: “Hangi tarih?”
Gizli Tanık Tepe: “2008 yılları falan.”
Sanık Dursun Çiçek: “Nasıl 2008, Nisan 2009 sonu demiştiniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Nasıl?”
Sanık Dursun Çiçek: “Nisan 2009 diyor ifadenizde, Nisan 2009’un sonu veya Mayıs’ın
başı diyor, yani yanlış mı yazmışlar?”
Gizli Tanık Tepe: “Yanlış olabilir o tarih.”
Sanık Dursun Çiçek: “Hangisi doğru Sayın Gizli Tanık, karar verin artık.”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi ben size, deyin hangisini tarif edeceğimi.”
Sanık Dursun Çiçek: “Ona göre soru soracağım.”
Gizli Tanık Tepe: “Tarihlerle ilgili siz belki şeyi tespit etmeye çalışabilirsiniz, görüş… ama
siz benle değil, başkalarıyla da görüştüğünüzü söylemiştiniz. Sadece ben değil, başka kişilerle
de görüştüğünüz için belki hatırlamayabilirsiniz. Tarih konusunda orada yazılan neyse o
doğrudur.”
Sanık Dursun Çiçek: “Nisan ayının sonuna doğru, 2009.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Sanık Dursun Çiçek: “Öyle diyorsunuz, şimdi 2008 dediniz hangi yıl.”
Gizli Tanık Tepe: “2008 yılı.”
Sanık Dursun Çiçek: “Niye değiştirdiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Değiştirmedim, bir dakika.”
Mahkeme Başkanı: “Başka soru sorun aynı şeye takılıp kalmayın.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi Başkanım 1 yıl var.”
Mahkeme Başkanı: “Başka soru sorun.”
Sanık Dursun Çiçek: “Cep telefonunuza kayıt gelen, aranan, mesaj gönderen cep
telefonunun numarasını, hepsini söyler misiniz, bana ait olduğunu iddia ettiğiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Üzerinden uzun bir zaman geçti, yani benim bu cep telefonum.”
Sanık Dursun Çiçek: “Ama buraya ifade vermeye geliyorsunuz, bir bakmış olmanız lazım
bunlara.”
Gizli Tanık Tepe: “Ben buraya ifade.”
Mahkeme Başkanı: “Lütfen.”
Gizli Tanık Tepe: “Bugün vermedim, ben hatırlamıyorum şu anda o telefonu, benim kendi
kullandığım telefonda zaten yanımda çalışan bir arkadaşa aitti. O kadar bilgi verebileceğim,
başka ayrıntıya girmeyeceğim.”
Sanık Dursun Çiçek: “Sayın Başkanım benim cep telefon kayıtları, bütün görüşmeler
Mahkemededir, Sanığın da telefonunun alınıp bunların kontrol edilmesini talep ediyorum.
Dursun Çiçek’i tanıyor musunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet şu anda karşımda konuşuyorsunuz.”
Sanık Dursun Çiçek: “Hayır ifade verdiğiniz zamandan bahsediyorum.”
Gizli Tanık Tepe: “İfade verdiğim ana kadar tanımıyordum tabi ki.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi.”
Gizli Tanık Tepe: “Sizinle Deniz Kuvvetlerinde görüşene kadar tanımıyordum sizi, daha
sonradan da tutuklandığınızda haberim oldu bu işlerle ilginizi.”
Sanık Dursun Çiçek: “Deniz Kuvvetlerinde Dursun Çiçek ile nerede görüştünüz?”
Gizli Tanık Tepe: “1. katta sağda yemekhanede.”
19
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:20
Sanık Dursun Çiçek: “Yemekhanede mi?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Sanık Dursun Çiçek: “Dursun Çiçek’in görevi neydi orada?”
Gizli Tanık Tepe: “Dursun Çiçek’in görevini sorgulamadım, oraya ben bir ticari konuyla
görüşmeye geldim. Ben orada sizin göreviniz ile ilgili görüşmeye gelmedim.”
Sanık Dursun Çiçek: “Peki 2004–2009 Dursun Çiçek’in Genelkurmay Başkanlığında
görev yaptığını.”
Gizli Tanık Tepe: “Biliyorum.”
Sanık Dursun Çiçek: “Deniz Kuvvetlerinde görevli olmadığını bilmiyor musunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Tabi ki biliyorum, deniz kurmayı olmanız sebebiyle sadece ben askeri
şeye yakın bir insanım, asker ailesiyiz.”
Mahkeme Başkanı: “Dursun Bey görevinizi bilmediğini söyledi, tekrar niye soruyorsunuz?”
Sanık Dursun Çiçek: “Sayın Başkanım ne işim var benim Deniz Kuvvetlerinde.”
Gizli Tanık Tepe: “Sayın Başkanım bir şeyi düzeltebilir miyim?”
Mahkeme Başkanı: “Tartışmayın efendim.”
Gizli Tanık Tepe: “Sayın Başkanım bir şeye katkıda bulunabilir miyim?”
Sanık Dursun Çiçek: “Çelişkiyi nasıl açıklayacağız, nasıl aydınlığa kavuşturacağız?”
Mahkeme Başkanı: “Hayır bilmediğini söylüyor, siz ben Genelkurmay’da görevli olup
olmadığımı biliyor musunuz diye soruyorsunuz lütfen?”
Sanık Dursun Çiçek: “Hayır Deniz Kuvvetlerinde nasıl buluşabiliriz?”
Mahkeme Başkanı: “(birkaç kelime anlaşılamadı) cevabı verilmiş, sonraki sorduğunuz
sorunun cevabı.”
Gizli Tanık Tepe: “Sayın Başkanım bir katkı, bir şey söylemek istiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi Deniz Kuvvetlerinde sadece denizciler çalışmıyor ya da
Genelkurmay’da sadece denizciler çalışmıyor. Karargahlarda karma subaylar çalışır, ben bir
asker yakını olarak bunları bilen bir insanım, ama ben buraya gelip.”
Sanık Dursun Çiçek: “Askerliği nerede yaptınız?”
Gizli Tanık Tepe: “Efendim?”
Mahkeme Başkanı: “Bir dakika efendim, buyurun, Gizli Tanık sizi dinliyoruz, sorunuzun
cevabı tamamlandı mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Sorum, yani soru değil şeyi söylemek istedim yani kendisini
Genelkurmay’da, tabi ki Genelkurmay’da olduğunu biliyoruz ama bazı görevdeki insanlar diğer
Hava Kuvvetleri de dahil birçok yerde ortak görev yapanlar var. Yani bir denizci Deniz
Kuvvetlerinde çalışır diye bir şey yok, Kara Kuvvetlerinde de çalışıyor. Güneydoğu’da özel
harekatta olan denizciler var. Bunları da bilen bir insanım, bilmeyen bir insan değilim.”
Sanık Dursun Çiçek: “Askerliği nerede yaptınız?”
Gizli Tanık Tepe: “Söyleyemeyeceğim.”
Sanık Dursun Çiçek: “Denizci rütbelerini biliyor musunuz?”
Mahkeme Başkanı: “(birkaç kelime anlaşılamadı) soru sormadık, kabul edilmedi başka
soru sorun.”
Gizli Tanık Tepe: “Efendim?”
Sanık Dursun Çiçek: “Denizci rütbelerini biliyor musunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Biliyorum.”
Sanık Dursun Çiçek: “Albay rütbesini tarif eder misiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Yani şimdi denizcininki diğer şeylerden farklı albay rütbesi.”
Sanık Dursun Çiçek: “Nasıl albay rütbesi?”
Gizli Tanık Tepe: “Kolunuzda kalın çizgiler falan var, (birkaç kelime anlaşılamadı).”
Sanık Dursun Çiçek: “Kaç çizgi var?”
20
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:21
Gizli Tanık Tepe: “Ben o kadarını bilemem, çünkü subay değilim ben.”
Sanık Dursun Çiçek: “Nereden bildiniz Albay olduğunu Dursun Çiçek’in?”
Mahkeme Başkanı: “Dursun Bey aynı şeye takılmayın başka soru sorun.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi Dursun Çiçek’in doktora yaptığını nereden öğrendiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Siz kendiniz söylediniz.”
Sanık Dursun Çiçek: “Kendim söyledim.”
Gizli Tanık Tepe: “Doktora tezi kitaplarım var dediniz.”
Sanık Dursun Çiçek: “2008’de mi söyledim?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Sanık Dursun Çiçek: “Nisan, Nisan ayının sonunda 2008’de.”
Gizli Tanık Tepe: “Bakın şimdi tarihlerle ilgili şu anda ben orada ifademi verdim, ifadede
görüştüm ben onları tam hatırlayamıyorum. Çünkü benim sizinle bir daha görüşmem olmadı. Siz
de beni çağırmadınız.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi basında da yer aldı, benim 2004’te Çukurova’da doktorayı
bitirdiğimi, 2006’da doktora tezimi bitirdiğimi, tezi teslim ettiğimi ortadayken nasıl sizden tez için
basım, basım talebinde bulunabilirim.”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi tezi siz sadece okullarda akademik ya da çalıştığınız kurumdan
dolayı akademik unvan için veriyorsunuz. Piyasaya kitap olarak basılmış bir çalışma değil o, o
bir tezdir sadece.”
Sanık Dursun Çiçek: “O tezin dışında benim 4 yıl geçmiş, hiç basılı kitabım yok, sizden
sonra vaz mı geçtim acaba ondan?”
Gizli Tanık Tepe: “Anlayamadım.”
Sanık Dursun Çiçek: “Benim bir basılı kitabım yok.”
Mahkeme Başkanı: “Bu kabul edilmedi, bu soru kabul edilmedi başka soru sorun.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi Nisan 2009 ayının 25’inden sonra yurtdışında olduğum ve 15
Mayıs’ta döndüğüme yönelik pasaport kayıtları, diğer kayıtlar mahkemede mevcut. Sanırım bu
bilgilerden dolayı 1 yıl ileri alınarak, 2008’e alınarak bunlar boşa çıkarılmaya çalışılıyor. Dursun
Çiçek’le Deniz Kuvvetlerinde yemekhanede görüştüğünüzü söylediniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Sanık Dursun Çiçek: “Başka kimse var mıydı yani bu görüşmeye tanıklık yapan, bir isim
verebilir misiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır, oturan kimse yoktu, sadece gelip giden selam verenler vardı.”
Sanık Dursun Çiçek: “Kapıda nasıl girdiniz, nizamiyeden?”
Gizli Tanık Tepe: “O ayrıntılara girmek istemiyorum.”
Sanık Dursun Çiçek: “Hayır kim karşıladı, Dursun Çiçek ile nasıl buluştunuz, anlatır
mısınız?”
Gizli Tanık Tepe: “O bahse konu yüzbaşı tarafından karşılandım.”
Sanık Dursun Çiçek: “Yüzbaşının adı ne?”
Gizli Tanık Tepe: “Sayın Başkanım yani kimlik girişine kaydı…”
Sanık Dursun Çiçek: “Yüzbaşının adını soruyorum.”
Gizli Tanık Tepe: “Celal ya da Cemal diye bir şahıs, zaten ifademde de var.”
Sanık Dursun Çiçek: “100 kere görüşmüşsünüz, adını soyadını bilmiyor musunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Hatırlayamıyorum, benim işim sizlerle beraber hareket etmek değildi ki,
sizlerden uzak kalmaktı.”
Sanık Dursun Çiçek: “Hayır niye hatırlamıyorsunuz yani.”
Mahkeme Başkanı: “Dursun Bey bunları ifadesinde söylemiş efendim, anlattı onları.”
Gizli Tanık Tepe: “Hatırlamak zorunda değilim.”
Sanık Dursun Çiçek: “Başkanım bir isim versin, bir teyit soracağız.”
Mahkeme Başkanı: “Kabul edilmedi başka soru sorun, buyurun.”
21
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:22
Sanık Dursun Çiçek: “Gizli Tanık olmak için, ifade vermek için kendiniz mi başvurdunuz,
yoksa bir talep mi aldınız?”
Gizli Tanık Tepe: “Kendim başvurdum.”
Sanık Dursun Çiçek: “Ne zaman başvurdunuz?”
Mahkeme Başkanı: “Bu soru da kabul edilmedi, ifade tarihi belli. Bakın seyircileri
çıkarabilirim.”
Sanık Dursun Çiçek: “IQ yayıncılık, IQ yayıncılık sahibi.”
Mahkeme Başkanı: “Buradaki seyirciler tepkisiz olarak, sessiz sedasız duruşmayı izlemek
zorunda.”
Sanık Dursun Çiçek: “Başkanım nasıl çelişkileri çıkarcağız, doğru söylediğine nasıl
kanaat getireceğiz.”
Mahkeme Başkanı: “Tartışmayın, niye tartışıyorsunuz.”
Sanık Dursun Çiçek: “Önemli değil diyorsunuz.”
Mahkeme Başkanı: “Siz sorunuzu sorun.”
Sanık Dursun Çiçek: “O konuşsun gitsin evet.”
Mahkeme Başkanı: “Burada Tanığı sorguluyoruz.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi IQ yayıncılığın sahibi Adem Sarıgöl.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Sanık Dursun Çiçek: “O emniyette ifade verdi mi?”
Gizli Tanık Tepe: “Bilemiyorum.”
Sanık Dursun Çiçek: “Çağırsak burada ifade verir mi, tanıdığınızı söylüyorsunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Bilemiyorum, ben arkadaşım olarak değil.”
Mahkeme Başkanı: “Efendim o ona sorulacak bir şey, tanığa sorulacak bir soru değil.”
Sanık Dursun Çiçek: “O zaman Başkanım çağıralım burada ifade versin.”
Mahkeme Başkanı: “Bakın bazı sorular mükerrer oluyor, bazı sorular, daha önceki
sorulara cevap verildiği halde tekrar soruluyor.”
Sanık Dursun Çiçek: “Yargıtay’da işim var diye bir ifadeniz var, Yargıtay’daki işiniz nedir,
yani yine kitap basımı mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Bu konu ile ilgili (birkaç kelime anlaşılamadı).”
Mahkeme Başkanı: “Kabul edilmedi, bu Tanığı sorgulamıyoruz.”
Sanık Dursun Çiçek: “Kitap basımı için maddi destek sağlanacakmış, ben öyle bir
beyanda bulunmuşum size.”
Gizli Tanık Tepe: “Siz bana değil başkalarına da bulundunuz.”
Sanık Dursun Çiçek: “Kime?”
Gizli Tanık Tepe: “Birçok kişiye yani sektörde biliniyordu, birçok yerlerde
görüşüyordunuz?”
Sanık Dursun Çiçek: “Kim, isim verin öyle genel?”
Gizli Tanık Tepe: “İsim hatırlamıyorum şu anda, neticede ben o sektörde değilim.”
Sanık Dursun Çiçek: “Yani bir insanı karalamak o kadar ucuz mu, isim verin?”
Gizli Tanık Tepe: “Karalama değil, bakın ben sizi tanımıyorum.”
Sanık Dursun Çiçek: “Bende sizi tanımıyorum.”
Gizli Tanık Tepe: “Sizinle, sizinle istişare haline girmedim, ben bu ifade konusunda
yaşadığım olaylardan ve gördüğüm olayları bizzat Savcıya kendim giderek böyle bir olaylara
şahit olduğumu, bu tür olaylar beni rahatsız ettiğini söyledim. Siz şey yaptıktan sonra, bu
olayların içerisinden çıktıktan sonra.”
Mahkeme Başkanı: “Gizli Tanık Tepe kimliğinizin açıklığa kavuşturmayacak sorulara
rahatlıkça cevap verebilirsiniz, ona göre cevap verin.”
Gizli Tanık Tepe: “Tamam efendim.”
22
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:23
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi en son ifadenizde yoktu, benim ülkücülerle görüştüğümü,
cezaevinden tahliye olduğumda ülkücülerin karşıladığını söylediniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Sanık Dursun Çiçek: “Kim bu ülkücüler?”
Gizli Tanık Tepe: “Bu basında yansıdı, basında var zaten haber olarak.”
Sanık Dursun Çiçek: “Ne kim ismi ne?”
Gizli Tanık Tepe: “İsmini hatırlamıyorum ama neticede bu basına yansıdı, gerekirse
Mahkeme bu şeyi bulabilir.”
Sanık Dursun Çiçek: “Yani basında bir haberle hemen.”
Mahkeme Başkanı: “Sorunun cevabını aldınız, ismini hatırlamıyorum dedi Dursun Bey
buyurun.”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır bu cevabı, cevap.”
Sanık Dursun Çiçek: “Sayın Başkanım.”
Mahkeme Başkanı: “Bakın.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi karşılayan.”
Mahkeme Başkanı: “Sorunun cevabı verildi, tekrar tekrar sormayın.”
Sanık Dursun Çiçek: “Karşılayan çık… kardeşim ve en yakın ailece görüştüğü arkadaşı,
ülkücü olduğunu da bilmiyorum, ayrıca görüştüğü bir arkadaşı, şimdi.”
Gizli Tanık Tepe: “Bende onu söyledim zaten.”
Mahkeme Başkanı: “O da öyle diyor, ülkücü olduğunu öyle biliyorum diyor, ismini
hatırlamıyorum diyor.”
Sanık Dursun Çiçek: “Sorgulamayacak mıyız bunları?”
Mahkeme Başkanı: “Hatırlamıyorum diyor, siz ona rağmen isimleri soruyorsunuz,
mükerrer bir soru oluyor, cevabı verilmiş soru…”
Sanık Dursun Çiçek: “Ülkücü olduğunu nereden biliyor hatırlamıyorsa Başkanım?”
Gizli Tanık Tepe: “Basın yazdı diyorum anlamıyor musunuz?”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Basın…”
Sanık Dursun Çiçek: “Basının yazdıklarını buraya anlatmaya mı geldiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Bakın ben sizle polemiğe girip tartışmak istemiyorum.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi hiç karşılaşmadığımız, tanışmadığımız, buluşmadığımız bir
kişinin çıkıp buluştuğumuzu iddia ederek telefon kayıtları ve mesaj kayıtları ortadayken bir
tanıklık yapmasının Türk Ceza Kanununda suç olduğunu biliyor musunuz?”
Mahkeme Başkanı: “Efendim kabul edilmedi, sorun, başka sorun.”
Gizli Tanık Tepe: “Mutlaka biliyorum şimdi.”
Sanık Dursun Çiçek: “Sayın Başkanım ben hakkımı arayacağım, Sayın Gizli Tanık
hakkında yalan beyanda bulunmaktan, iftiradan dava açacağım.”
Mahkeme Başkanı: “Bunu da söyleyemiyorsunuz, bunu da söyleyemez, şu an talep
edilecek bir konu değil bu.”
Sanık Dursun Çiçek: “Bu konuda da Mahkemenize müracaat edeceğim, teşekkür ederim.”
Mahkeme Başkanı: “Bu tanığı yönlendirmeye yönelik beyandır. Başka sorusu olan var mı
sanıklardan? Buyurun Kemal Bey. Taleplerinizi daha sonra alırız.”
Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi verildi: “Değerli Başkanım müsaadenizle birkaç sualim
olacak. Sayın Tanık Tepe, az önceki ifadenizde birkaç cümle konuştunuz benim hakkımda,
duyabildiğim kadar ben size söyleyeyim, acaba doğru mudur duyduklarım önce onu
belirleyeyim.”
Mahkeme Başkanı: “Efendim mükerrer soru olmasın, yani daha önce cevaplamışsa
bunları tekrar sormayalım, onların.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yok tekrar sormuyorum değerli Başkanım da.”
23
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:24
Mahkeme Başkanı: “Onların dışında sorulacak bir husus varsa onları soralım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tabi efendim hayhay, şöyle dediniz Milliyetçi Hareket Partisi ve
ülkücü camia içerisinde sevilen sayılan bir insan olduğumu, bu davada bulunan kişilerle nasıl bir
ilişkim olduğunu bilmediğinizi, sadece bazı toplantılara katıldığımı duyduğunuzu, ancak
görmediğinizi beyan ettiniz doğru mudur efendim?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet doğrudur.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bunun dışında benim hakkımda bir bilginiz var mı değerli Tanık?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır yok.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Birkaç sualim olacak kusura bakmayın belki mükerrer olmamaya
gayret göstereceğim de, benimle yüz yüze görüşmeleriniz oldu mu efendim?”
Gizli Tanık Tepe: “Bu konuya cevap vermek istemiyorum Sayın Başkanım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki, peki şunu diyebilir miyiz?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Kimlik açığa çıkmazsa, Sayın Tepe yani ben kimliğinizi özellikle
hukukçu hassasiyetiyle korumaya çalışıyorum. O konuda da bir gayretim yok, Sayın.”
Gizli Tanık Tepe: “Bakın ben size şunu belirteyim Kemal Bey, bir şey söylediniz benim.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Başkanım da takdir edecektir, sadece maddi gerçekliğin
ortaya çıkması yönünden, o bapta soruyorum ben, kesinlikle sizin kimliğinizi öğrenme gayreti
içerisinde değilim. Lütfen siz de sualleri bu şekilde cevap ederseniz, algılarsanız sevinirim. Yani
şöyle diyelim efendim, sıklıkla mı oldu, yoksa çok az mı oldu?”
Gizli Tanık Tepe: “Ney az mı sizin?”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Görüşmelerimiz, yüz yüze görüşmemiz.”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi bu konuyla ilgili cevap vermeyeceğim, çünkü.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Az da diyebilirsiniz, çokta diyebilirsiniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Çok oldu.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Çok oldu, tamam efendim.”
Gizli Tanık Tepe: “Çok oldu.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki beni hangi tarihten itibaren tanıyorsunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “96’lar, 97’ler.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Çok eski.”
Gizli Tanık Tepe: “Belki daha da erken.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “96, 97 mi öyle mi efendim?”
Gizli Tanık Tepe: “Yani belki daha da erken olabilir, hatırladığım kadarıyla tarihler onlar.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki, benim avukatlık ofisime geldiniz mi efendim?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Gelmediniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Gelmedim.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki yerini biliyor musunuz avukatlık ofisimin?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır bilmiyorum.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bilmiyorsunuz, benimle telefonlaşmanız oldu mu efendim,
telefonlarımız oldu mu karşılıklı?”
Gizli Tanık Tepe: “O konulara girmeyeceğim, direkt olmadı.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki, çünkü on binlerce insanla görüştüm.”
Gizli Tanık Tepe: “Mutlaka.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “O bakımdan bana telefon açmanız veya benimle görüştüğünüzü
söylemeniz kimliğinizi kesinlikle açığa çıkarmayacaktır Sayın Tepe.”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi bakın burada şunu belirtmek istiyorum, biraz önce Dursun
Bey’de benim kimliğimi ortaya çıkarmak ya da çıkarmamak gibi bir problemim yok. Yani benim
bir korkum yok, korkum olsaydı en başında gidip kendim ifade vermezdim, bu birincisi.”
24
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:25
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Estağfurullah.”
Gizli Tanık Tepe: “İkincisi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Böyle bir korkunuz olduğu.”
Gizli Tanık Tepe: “Ben hiçbir baskı, hiçbir baskı altında ve yönlendirme olmadan
hasbelkader bu işin içinde bulunduğum için dolaylı yoldan bir şekilde şaşkınlıklarla da karşıladık,
arka arkaya bir sürü insanlar bu suçlamaların içerisine girdi. Suçlu suçsuz ben buna karar
veremem, bunu Yüce Yargı verecektir. Değerli Mahkeme verecektir, ben burada sadece
bildiklerimi paylaştım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tabi inanıyorum efendim.”
Gizli Tanık Tepe: “Dikkat ederseniz ben sizin bazı işte toplantılar gibi şeylere katıldığınızı,
direkt bir suça iştirak ettiğinizi falan söylemedim, böyle bir şey yok. Bana herhangi bir
yönlendirme yapmadınız, ama diğer kişiden tabi ki sermaye konulması ya da işte destek
olunması gibi birtakım şeylerde tabi vaatlerde bulunan insanlar vardı. Benim sizden herhangi bir
şeyim yok.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Söyleyeceğim bu kadar.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ben vicdanen de sorulara cevap verdiğinize inanıyorum efendim,
o konuda hiçbir tereddüdüm yok, yani.”
Gizli Tanık Tepe: “Yoksa demin biraz önce Dursun Bey’in dediği gibi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Değerli Mahkemenin üzerinde hiçbir kuşku kalmaması açısından
suallerim.”
Gizli Tanık Tepe: “Sayın Kerinçsiz, Dursun Bey dedi ben buraya çamur atmaya
gelmedim, bildiklerimi paylaşmaya geldim, belli bir yaşın içerisinde, belli alanda da en az sizin
kadar da hukuku çok iyi bilen bir insanım, bunu da belirtmek istiyorum.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Mutlaka.”
Gizli Tanık Tepe: “Hukukun insana neler getireceği, neler götüreceğini de tabi ki
biliyorum. Ama ben burada yargılamıyorum, ben bildiklerimi paylaşıyorum, dolayısıyla sizin suçlu
olup olmadığınıza Mahkeme karar verecek.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Elbette efendim, evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Dursun Bey’in de dahil olmak üzere.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yok Dursun.”
Gizli Tanık Tepe: “Ben orada gel bizimle beraber suça iştirak et, falan dedi demedim.
Dursun Bey’in sinirlenmesini de anlamış değilim, belki ileriye yönelik birtakım projeleri, bunu
artık Türk kamuoyu biliyor, Dursun Çiçek’in hangi projelerin içerisinde olduğunu.”
Mahkeme Başkanı: “Evet Gizli Tanık siz Kemal Bey’in sorularını cevaplayın.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Tanık ben kesinlikle sizi tenkit etmiyorum.”
Sanık Dursun Çiçek söz almadan konuştu anlaşılamadı.
Gizli Tanık Tepe: “Tamam efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Hiç müdahale etmiyorum.”
Gizli Tanık Tepe: “Tamam anladım efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun Kemal Bey sorun.”
Sanık Dursun Çiçek söz almadan konuştu anlaşılamadı.
Mahkeme Başkanı: “Efendim sorunuzu sordum lütfen, buyurun.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Tanık Mahkeme huzurunda bir kuşku kalmaması
yönünden bu suallerimdir. Efendim sizinle birlikte herhangi bir toplantıya iştirak ettik mi
efendim?”
Gizli Tanık Tepe: “Bulunduğunuz ortamda geldim tabi ki.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Duyamadım efendim.”
Gizli Tanık Tepe: “Bulunduğunuz ortamlar oldu, bu yemekli toplantılardı birkaç tane.”
25
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:26
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yani basın açıklamaları, açık hava mitingleri oldu mu efendim?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır olmadı onlara gelmedim. Ben bir iki tane yemekli toplantıya.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yemekli toplantıya.”
Gizli Tanık Tepe: “Yemekli toplantı gibi falan.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki efendim bu yemekli toplantılarda kaç defa bulunduk sayı
itibariyle?”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi o ayrıntıya girmiyorum, çünkü orada çıkabilir.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki bu yemekli toplantılarda neler konuşuldu?”
Gizli Tanık Tepe: “Yemekli toplantılarda yemek yenirken masalardan kalktıktan sonra
ayaküstü şeyinde genelde devlet, hükümet sorunları, hükümetin bu şekilde çalışmaları,
geleceğe yönelik sorun olup olmayacağı, bu gibi konular konuşuldu.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki Sayın Tepe benim bu konuşmalarımda herhangi bir suç
unsuru var mıydı efendim?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır ben almadım, öyle bir şey söylemediniz bunu.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yani herhangi bir hükümete karşı.”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır hayır, hayır bakın ben öyle bir şey.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Haksız fiil, darbe.”
Gizli Tanık Tepe: “Öyle bir şey ben sizle konuşmadım, ama genelde herkesin hangi
hükümet olursa olsun bazı memnuniyetsizlikleri olur. Ama bunu indirelim yerine ya askeri
vesayeti gelsin, asker olsun falan öyle bir konuşma ben sizden duymadım. Benim kulağıma
gelen sadece daha sonralardan bazı toplantılar yapıldığı, sizin de işte bazı Sevgi Erenerol gibi
kişiler o toplantılara katıl… ben bu onu da görmedim, içinde bulunmadım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki değerli Tanık bu toplantılara kimde, kimden duydunuz
bunları sizler? Yani benim o toplantılara katıldığımı kimlerden duydunuz? Duydum dediniz değil
mi efendim biraz önce?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet, evet.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Görmediniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet, evet, size yakın kişilerden.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Benim çevremdeki arkadaşlarımdan mı duydunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Tabi çevrenizdeki arkadaşlarınızdan.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki efendim bu toplantılarda benim herhangi bir şekilde.”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır, bakın ben size demin de söyledim.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Suç unsuru oluşturan bir beyanımın olduğunu size söylediler
mi?”
Gizli Tanık Tepe: “Ben öyle bir şey, Sayın Kerinçsiz ben sizin öyle bir şey söylediğinizi ya
da ortaya öyle bir şey yaydığınızı zaten söylemedim, söylemeyeceğim de. Yani öyle bir şey
söylemediğimi belirttim neden aynı soruyu soruyorsunuz?”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yok efendim, şimdi az önce sorduğum açık hava mitingleri ve
basın açıklamaları içindi.”
Gizli Tanık Tepe: “Ben onlara katılmadım, yani sizinle ilgili tabi o tür şeyler yazıldı ama
ben görmedim.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bu sizin söylediğiniz toplantılar içindi.”
Mahkeme Başkanı: “Mükerrer, Kemal Bey mükerrer bir soru, değiştirin, değiştirin soruyu.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Genel olarak söylediğiniz, tamam efendim, peki efendim.
Efendim bu toplantıların tarihleri konusunda bir bilginiz var mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır Sayın Kerinçsiz yok.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yok, peki efendim yer itibariyle biliyor musunuz bu toplantılar
nerede yapılıyormuş?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır bilmiyorum.”
26
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:27
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yerini de bilmiyorsunuz, peki kimlerin katıldığı konusunda
herhangi bir bilginiz var mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Değişik işte mesleki, hukukçu, akademisyenler, genel olarak düzgün
insanlar, yani öyle zaten siz mesleğiniz gereği de absürt insanlarla beraber zaten olamazsınız.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Teşekkür ederim, nerede yapıldığını bilmiyorsunuz.”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır bilmiyorum.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Toplantılarda peki nelerin konuşulduğu konusunda.”
Gizli Tanık Tepe: “Demin de söyledim aynı soruyu soruyorsunuz, bilmiyorum.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki efendim tamam.”
Gizli Tanık Tepe: “Benim sizle ilgili sadece duyduklarımı söyledim, ben sizi suçlayıcı bir
konumda bir şey söylemedim.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam efendim, peki Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücü camia
içerisinde benim iştirak ettiğim onlarca, yüzlerce.”
Gizli Tanık Tepe: “Mutlu… biliyorum evet.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Basın açıklamaları, mitingler olmuştur, siz bunları gördünüz mü,
duydunuz mu, katıldınız mı efendim?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Katılmadınız.”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sevgi Erenerol ile beni bizzat yan yana gördünüz mü efendim?”
Gizli Tanık Tepe: “Aynı ortamda gördüm.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Gördünüz.”
Gizli Tanık Tepe: “Yan yana derken ayaküstü konuşurken falan.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki nerede gördünüz efendim yer itibariyle?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır söyleyemeyeceğim.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Söyle… tamam, peki efendim çok sayıda mı gördünüz?”
Gizli Tanık Tepe: “Sevgi Erenerol’la mı?”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Sevgi Erenerol’la bir kez gördüm.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bir kez gördünüz.”
Gizli Tanık Tepe: “Ama tanıştığınızı biliyorum.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam, o gördüğünüzde aramızdaki herhangi bir konuşmaya
tanıklık ettiniz mi?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır uzaktan.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Uzaktan gördünüz.”
Gizli Tanık Tepe: “Şey yaptık, evet yani uzaktan dediğim de 1–2 metrelik bir mesafeydi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam efendim, yani efendim son olarak şunu söylüyorum, çok
özür diliyorum. Benim herhangi bir şekilde, herhangi birine suç unsuru oluşturacak bir beyanım,
talimatım veya bir suç içerisinde suç unsuru oluşturabilecek herhangi bir hareket içerisinde
hükümete karşı bizatihi haksız fiil, darbe veya benzeri güç kullanımı içerisinde herhangi bir
eylem, ortam içerisinde bulunduğumu söyleyebilir misiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır bakın ben sizi zaten en başında da söyledim, aynı soruyu yine
sordunuz, ben böyle bir şeyi söyleyemem.”
Mahkeme Başkanı: “Evet anlaşıldı.”
Gizli Tanık Tepe: “Sadece benim kulağıma gelen toplantılar oluyor, toplantılara da
gidiliyor. İşte gidelim falan gibisindendi, ben sizden bir şey duymadım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ama bu toplantılarda da ne konuşulduğu konusunda bilginiz yok
efendim?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır yok.”
27
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:28
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki çok teşekkür ediyorum.”
Gizli Tanık Tepe: “Katılmak istemedim çünkü.”
Saatin 11:57 olduğu görüldü.
Duruşmaya 13:00’a kadar ara verildi.
Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.
Gizli Tanık Tape aynı ortam ve şekilde huzura alındı, doğrudan soru sorma işlemine
devam olundu.
Bu sırada Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Gönül Kerinçsiz’in geldiği görüldü,
Huzurdaki yerine alındı.
Mahkeme Başkanı: “Avukat arkadaşlardan sorusu olan var mı, yok.”
Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılmadı.
Mahkeme Başkanı: “Efendim sizin isminiz geçmiyor sizi tanımıyor Oktay Bey sizi
tanımıyor, Dursun Bey sordunuz.”
Sanık Dursun Çiçek söz almadan konuştu anlaşılmadı
Mahkeme Başkanı: “Peki bir iki soruysa alalım buyurun.”
Sanık Dursun Çiçek söz istedi verildi: “Sayın Gizli Tanık Savcılığa mı Emniyete mi önce
ifade verdiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Savcılığa.”
Sanık Dursun Çiçek: “Önce Savcılığa, tarihini hatırlıyor musunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Tarihi konusunda açıklama yapmak istemiyorum. Sayın Başkanım (bir
kelime anlaşılmadı) yapmak istemiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Efendim orada bir tarih yazıyor 26.11.2008 mi, 2009 mu ne yazıyor
zaten o tarih var.”
Sanık Dursun Çiçek: “İşte oradan.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam efendim Gizli Tanık olduğu için Gizli Tanığı açığa
kavuşturmaya yönelik soruları kabul etmiyoruz.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi benim görüşme tarihiniz Nisan 2008 miydi efendim.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet o civarlarda.”
Sanık Dursun Çiçek: “Nisan 2008’den Aralık, Kasım 2009’a kadar tanıklık için neden
beklediniz?”
Gizli Tanık Tepe: “E bunu size söylemek zorunda değilim beni mi yargılıyorsunuz?”
Sanık Dursun Çiçek: “Hayır Savcı bu soruyu sorarsa böyle mi cevap vereceksin?”
Gizli Tanık Tepe: “Ben Savcı Beye sorarsa gizli bir şekilde cevabını veririm ben zaten
orada söyledim. Bu hiçbir baskı olmadan hiçbir yönlendirme olmadan hiçbir şekilde karşılık
beklemeden hiçbir menfaatim olmadan ben geldim kendim verdim ifademi.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Hiçbir Savcıyı hiçbir Hakimi de tanımam devletten bir koruma da
istemiş değilim ben bildiklerimi paylaşıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam anlaşıldı. Hakim Bey sorunuz var mı?”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Size birkaç sorum var.”
Gizli Tanık Tepe: “Buyurun Hakim Bey.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “İfadenize başlarken şu anda yargılanmakta olan
birçok sanığı veya bir kısım sanığı değişik vesilelerle tanıdım değişik yerlerde gördüm dediniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bu bakımdan somutlaştırır mısınız bu ifadenizi kimleri,
nerede, nasıl, ne şekilde gördünüz ayrıntılı olarak bahseder misiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet yani demek istediğim şu; yani yemekli toplantılar olsun bazı yerde
işte seminer gibi ya da konferans olduğu zaman toplantılar olduğu zaman işte otellerde falan bu
tür ortamlarda gidip görüştüm. Yemek ya da birtakım şeyler işte Sevgi Erenerol gibi Kemal
28
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:29
Kerinçsiz gibi aklıma şu anda orada gördüğüm için gelenler bunları gördüm başka bir sebeple
Yusuf Erikel’le şey yapmıştım muhatap olmuştum.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Kimle dediniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Yusuf Erikel.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Ondan sonra onun haricinde hani bana direkt hükümeti yıkmak gibi
falan öyle bir şey direkt hiçbirisinin ağzından duymadım zaten. Onu başında da söyledim
ifadelerimde de belirttim. Ama tabi bu çalışmaların içerisinde olduklarını görüyordum yani bir
şeyler döndüğünü hissediyorduk ama ne olduğunu tam bilemiyordum. Dediğim gibi işte Erol
Manisalı’yı bir vesileyle tanıdığım zaman hem odasında olsun hem birtakım yerlerde olsun bu
televizyon programları da dahi çok rahat bir şekilde bu tür konuşmaları yapabiliyordu. Onun
haricinde de bazı toplantılar olduğu zaman bir iki tanesine gittim ama baktım ki yasal olmayan
bir şeylerle karşı karşıya kalabilirim düşüncesiyle de bir daha da gitmedim. Üstünden de tabi
zaman geçti bunu paylaşmak istedim gerekli şekilde hani belki gözden kaçan bir şeyler vardır
diye. Üstünden baya birtakım şeylerin de zaman geçti bazı şeyleri de hatırlayamıyorum
hatırlayamadığım şeyler de var.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Siz Kemal Kerinçsiz’in sorusu üzerine onu çok kez
gördüğünüzü ifade ettiniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Tabi tabi çok kez yani çok kez gördüm ama birebir öyle bir ikili ilişkimiz
olmadı işte yemekler toplantılarda bu türlerde şeylerde denk geldim hep 3, 4 (bir kelime
anlaşılmadı) 3, 5 kez dediğimde.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Şimdi bu Kemal Kerinçsiz’i 90’lı yıllardan beri tanırım
işte.”
Gizli Tanık Tepe: “Tabi tabi biliyorum yani.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Soruyu tamamlayayım.”
Gizli Tanık Tepe: “Tamam.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Gizli Tanık Tepe. Sevgi Erenerol ile de onu bir kez
gördüm dediniz bunun tarihini söyler misiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Sevgi Erenerol için mi?”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Sevgi Erenerol ile birlikte Kemal Kerinçsiz’i aynı yerde
bir kez de gördüm dediniz yaklaşık iki metrede uzaklıklarındaydım dediniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Sayın Hakimim şimdi o gördüğüm yerle ilgili bu 2007’li yıllar falandı
ancak şimdi ben burada o yerle ilgili detaya girdiğim zaman.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yeri sormuyorum tarihi ne zamandı dedim.”
Gizli Tanık Tepe: “Tarihi yanlış hatırlamıyorsam 2007’ydi.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “2007.”
Gizli Tanık Tepe: “Yani tutuklanmalarından bir süre önceydi ben tutuklanmalarına da çok
şaşırmıştım zaten.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Evet. Yusuf Erikel’den bahsettiniz, Yusuf Erikel’le
yayıncılık veya işte basın işleri dolayısıyla.”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi Sayın Hakimim düzeltmek istiyorum ben yayıncılık yapmıyorum
ben basın işindeyim ama yayıncılık sektöründe çok tanıdığım var.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Tamam basın basın sektöründen dolayı.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yusuf Erikel ile.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Muhatap oldunuz mu?”
29
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:30
Gizli Tanık Tepe: “Bir arkadaşımın özel bir durumu vardı o durumdan dolayı şey
yapmıştım tanımıştım bir kerede gittiğim zaman da azarlamayla karşı karşıya kaldım daha
sonradan da görüşmedim ama bu işlerin içerisinde olduğunu sonradan öğrendim.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Evet. Sizin ifadenizin bir yerinde şöyle bir kısım var
Adem Sarıgöl ile birlikte Ankara’ya gittiğinizden bahsediyorsunuz Adem Sarıgöl’ün kapıdaki
görevliye yıldırım kelimesi kullandığını yıldırım harekat gibi bir cümle.”
Gizli Tanık Tepe: “O şu da olabilir efendim yani şimdi.”
Mahkeme Başkanı: “Gizli Tanık Tepe soruyu iyice bir anlayın ondan sonra cevap verin
lütfen.”
Gizli Tanık Tepe: “Tamam efendim.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Şimdi bu yıldırım sözcüğü veya yıldırım harekatı
sözcüğü ne vesileyle kullanıldı bu konuyu biraz daha somutlaştırır mısınız?”
Gizli Tanık Tepe: “(bir kelime anlaşılmadı) nasıl mı oldu anlayamadım.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Kapıdan Adem.”
Gizli Tanık Tepe: “Sarıgöl.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Karagöl girerken.”
Gizli Tanık Tepe: “Tamam.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Sizi bir görüşme yapıyor telefonla görüşme yapıyor.”
Gizli Tanık Tepe: “Tamam.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Telefonda yıldırım kelimesini kullanıyor.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yıldırım harekat gibi bir cümle kurduğunu ifade
ediyorsunuz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet. Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bunu somutlaştırır mısınız?”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi onu şöyle değerlendireyim sanki yıldırım harekat bölümü ya da
yıldırım bölümü gibi bir şey kullandı yani bunlar askeriye de olan şeyler mesela kod kullanılan
yerler olduğunu biliyorum çünkü arkadaşlarımdan dolayı. Yani sadece o değil mesela ateşi bağla
birtakım kodlar kullanılarak zaten askeri şeyin içerisinde literatür içerisinde vardır bu terimler
belki şu olabilir yıldırım harekat daire başkanlığı diye geçiyordu ya da yıldırım harekat grubu diye
geçiyordur daha öncesinde Batı Çalışma Grubu diye bir şey vardı bilinmiyordu daha sonradan
çıktı yani böyle bir şey olduğu imajı bende doğdu.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Yani resmi bir bölüm olma ihtimali çok fazla.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Ya da yıldırım grubudur işte yani işte orada demiştir ki sen geldiğin
zaman aşağıya yıldırım harekatı ya da yıldırım dediğin zaman bizi arayacaklardır geçeceksindir
ben böyle yorumluyorum.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Anladım. Adem Sarıgöl isimli şahıs ile Şubat 2009
tarihinde konuştuğunuzu bilahare paragrafın içeriğinden aynı ay içerisinde Ankara’ya gittiğinizi
biraz önce ifade ettiğim şekilde bir giriş yaptığınızı Deniz Kuvvetler Komutanlığına ifade ettiniz
ardından bundan yaklaşık bir ay kadar sonra diyorsunuz sizi nizamiyede karşılayan Yüzbaşı
Celal veya Cemal isimli.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Uzun boylu bir subay.”
Gizli Tanık Tepe: “Ama o arada.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yani bu kişi şimdi süreler bakımından 2009’un Şubat
ayı dediniz ardından bir ay kadar sonra da sizi nizamiyede karşılayan Yüzbaşı Celal veya Cemal
isimli şahsı sizi telefonla arayarak İstanbul’da olduğunu görüşmek istediğini.”
30
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:31
Gizli Tanık Tepe: “Tamam onu belirtecektim.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Hatırladınız mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet hatırladım.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bu beyanınızı. Bu süreler böyle midir?”
Gizli Tanık Tepe: “Evet öyledir.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yani 2009 Şubat ayı.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Gidiş tarihiniz 2009 Mart ayı bu şahsın Yüzbaşı Celal
veya Cemal isimli kişinin sizi arayıp İstanbul’da olduğunu ve görüşmek istediğini söylediği bir
albayla Ulus Parkında birlikte görüştüğünüzü söylediği tarih.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet. Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bu Ulus Parkındaki görüşmenizde yüzbaşının bir
kısım subay kurmay arkadaşlarının kitaplarını bastıracağından size bahsettiğini ifade
ediyorsunuz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Albayın ise kendi ifadesiyle şöyle bir şey dediğini ifade
ediyorsunuz.”
Gizli Tanık Tepe: “Dinliyorum efendim.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bu tür konuları biliyorsun ortalıkta bu Musa’nın
çocukları Musa’nın bilmem neleri gibi kitaplar var.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Biliyorsun bunları bu basılacak kitaplar bunlardan
daha farklı bu kitaplar gerçek isimleriyle çıkacak kitaplar değil, ortalığı karıştıracak tarzda
konular.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Görmüyor musun kardeşim ülke elden gidiyor. Bu
ortalığı karıştıracak tarzda konular ifadesini açtı mı bu şahıs?”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi zaten Sayın Hakimim ben orada kısaca hani değindim bunlar
arka arkaya gelişmelerdi ben orada 3 saatten fazla oturdum o kişilerle yani öyle bir hani kısaca
özünde değerlendirdik o zaman onu orada tabi ülkenin geneli ile ilgili işte siyasi otoritenin
durumu konumu ülkenin içinde bulunduğu durum yani mafyasını da konuştu, atıyorum işte
hükümetin başarılı olduğu bazı noktalar anlatıldı öbür taraftan sorunları anlatıldı bazıları işte
bakanların yani birçok konular şey yapıldı konuşuldu. Çünkü ben şunu hissettim ben tartılıyorum
yani benim üzerimde belki bir yatırım yapmayı bir maddiyatta katkıda bulunup bir şeyler yapmayı
düşünü… Bende öyle bir imaj uyandı ama bunun nedeni dedim aklıma şu geldi tabi devletin bir
Özel Harp durumu vardır ama bu içeriye karşı değil dışarıya karşıdır içte de tabi tehditler var
bugün bir terör olayı var. Ben ilk önce bu şekilde değerlendirdim ama sonradan bu kişilerin ben
şu anda bazı o dönemlerde ortalıkta olan işte avukattır askerdir gördüğümüz kişilerin sonradan
ben bu tür şeyler içerisine girdiği zaman ister istemez tedirgin oldum ve yani yatırım yapmayı o
işe girmeyi erteledim çıktım işin içerisinden devam ettiremedim oradaki söylediği tabi ki şuydu
yani o albayın ülkenin kötü yöneltildiği kötüye gittiği buna bir çözümün bulunması gerektiği irticai
faaliyetlerin büyüdüğü işte ne bileyim şeriat gibi birtakım angajeleri anlatarak bana bir şeyler
yapmaya çalıştı. Hani boş bir adam değildi doluydu yani kültürel olarak iyiydi bunları konuştuk.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Şimdi bu ortalığı karıştıracak konuda kitaplar diyor.”
Gizli Tanık Tepe: “Ortalığı karıştıracak diye efendim tabi şimdi o konuları biz konuşurken
ben dedim ki ortalığı bakın dedim Tayyip Erdoğan’la ilgili, Abdullah Gül’le ilgili ya da birtakım
kişilerle ilgili işte Ergün Poyraz’ın yazdığı kitapları şey yaptım. Dedim ki yani bakın bu tarzda
şeyler var kitaplar var bunlar ortalığı dedim zaten karıştırdı bunlar dedim son derece dedim kötü
bir şey bu dağıtımcıların dedim sıkıntısına yol açtı başka yayınevleri dedim sıkıntı yapıyor
31
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:32
piyasada bir olay oldu burada dedim bir sürü yalan yanlış bilgi var böyle olmadığına emin
olduğum için dedim okuduğum zaman tüylerimi ürpertecek şeyler oldu. Bizim dedi vereceğimiz
kitaplar o tarzda değil ama son derece dedi ortalığı daha farklı (bir kelime anlaşılmadı) bu bir
psikolojik baskıda olabilir ya da bir psikolojik sosyolojik yönlendirme açısından değerlendirilecek
kitaplar da olabilir diye ben düşündüm.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yani kendisi atçımı bu ortalığı karıştıracak kitapları?”
Gizli Tanık Tepe: “Yok açmadı.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Onu soruyorum evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Açmadı çünkü hani belki ileride görüşülecek falan diye düşünüldüğü
için olmadı.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Peki size senin kaybedeceğin çok şeyin var o yüzden
attığın adımlara dikkat edersin bu nedenle seninle bastırmak istiyoruz yani bu bunun anlamı
nedir, yani sizin kaybedeceğiniz şeyler nedir?”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi yani insanların iş hayatı vardır kariyeri vardır, aile hayatı vardır
ondan sonra bunlardır çünkü ben dostum dediğim insana ailem dediğim insanlara çevreme
düşkün bir insanım bu insanlar bilir.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yani gizli bir şey mi var ki size böyle üstü kapalı bir
şekilde bu ifade ediliyor.”
Gizli Tanık Tepe: “Yani (bir kelime anlaşılmadı).”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Kaybedeceğin çok şey (bir kelime anlaşılmadı).”
Gizli Tanık Tepe: “Hani gözdağı da olabilir zaten o zamanlar öyle bir şey düşünmüyordum
ben. Çünkü aklıma bir şey gelmiyor karşımda devletin bir subayı var yani neticede ben devletin
subayından bir zarar görmeyi düşünemem ki devletin hakimi, subayı, savcısı, polisi bu devletin
memuru benim aklıma öyle bir şey hiçbir zaman gelmedi ama o benim için çok önemliydi. Zaten
oradan sonra da açıkçası kaba tabirle tırsmak çekinmek denirse hani tırsmadım ama dedim bu
tür insanlarla beraber olmakta dedim fayda yok parada kazanılmaz bir şeyde olmaz öyle çektim
kendimi.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Şimdi sizin bu görüşmeyi yaptıktan sonra yani albay
ile ve yüzbaşıyla Ulus Parkında görüşüyorsunuz işte yüzbaşı size bazı subay ve kurmayların
kitaplarını bastırmak istediklerinden bahsediyor bilahare yine bir ay kadar sonra diyorsunuz bir
ay sonra bu olaydan bir ay sonra yüzbaşı aradı ve paragrafın içeriğinin aynı ay içerisinde olduğu
anlaşılıyor tekrar bir Ankara’ya gidişiniz var. Deniz Kuvvetleri Komutanlığına girişiniz var bilahare
Nisan ayının sonuna doğru size Albay D. Ç. İfadesiyle sonlanan bir mesaj geldiğini ifade ettiniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bu mesaj sizde duruyor mu?”
Gizli Tanık Tepe: “Efendim onu müsaade ederseniz gizli bir şekilde şey yapabilirim
sorabilirim tabi ki duruyordur yani.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yani bu mesaj duruyorsa mahkememize ibraz
etmenizi istiyoruz çünkü buna göre sizin bu beyanınızın denetimini yapacağız bu mesaj veya bu
mesajın çekildiği tarih, saat net olarak ne biliyorsanız bunu mahkememize ibraz ettiğinizde
mahkememiz konumumuza uygun bir şekilde bunu değerlendirecektir.”
Gizli Tanık Tepe: “Anladım efendim.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Şöyle bir ifadeniz var bu numaranın olduğu ajanda şu
an yayıncı bir arkadaşımın deposunda bulunan Ece ajandasında yazılıdır bu Ece ajandasının da
eğer hala duruyorsa mahkememize ibraz edilmesini istiyoruz.”
Gizli Tanık Tepe: “Anladım efendim.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bu mesajdan Nisan ayının sonuna doğru gelen
mesajdan bir hafta kadar sonra.”
32
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:33
Gizli Tanık Tepe: “Bu Nisan ya da işte başı falan olabilir yani oradaki yazımlarda da
benim ifadem sonuna okuduğum zaman bakıyorum (birkaç kelime anlaşılmadı).”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yani bu ifadelerde şimdi Dursun Çiçek de biraz önce
size sordu bu ifadelerinizden soruşturma aşamasındaki ifadelerinizden anlaşıldığı kadarıyla bu
iletişimler 2009 yılına ait iletişimler ancak size Dursun Çiçek’in bazı sorular üzerine bunun 2008
olduğunu ifade ettiniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Şimdi net olarak söyler misiniz bu tarih yıl olarak 2009
mudur?”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi bizim bu yaşadığımız bütün olaylar ben şimdi sonunda onu
söyleyecektim 2008 yılı itibariyle zaten 2009 yılında ben Sayın Mahkememize nerede olduğumla
ilgili zaten bilgi sundum onu daha sonra dikkate alabilirsiniz. Türkiye’de değildim çünkü.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yani sizin ifade ettiğiniz bu olaylar 2008 yılında mı
geçti?”
Gizli Tanık Tepe: “2008 yılı orada bir teknik hata var. 2008 yılı evet efendim.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Tamam. Dursun Çiçek ile Ankara’ya gittiğinizde Deniz
Kuvvetlerinde görüştüğünüzü beyan ettiniz çeşitli güncel konuları görüştüğünüzü ifade ettiniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Dursun Çiçek kendisine isnat edilen irticayla
mücadele eylem planı olarak bilinen belgeyi hazırladığı iddiasıyla Genelkurmay Askeri Savcılığı
tarafından ve Beşiktaş CMK 250 ile Yetkili Savcılık tarafından hakkında iki ayrı dava açılmış bu
belgeye istinaden hakkında bazı iddialarda bulunulmuş bir dosya sanığımız.”
Gizli Tanık Tepe: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Dursun Çiçek ile bir araya geldiğinizde konuştuğunuz
konular ayrıntılı olarak hatırlayabiliyor musunuz?”
Gizli Tanık Tepe: “Şimdi.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Veya hangi konulara değinildi?”
Gizli Tanık Tepe: “Yani tam çok fazla ayrıntısını açıkçası hatırlamıyorum ama orada ifade
ettiğim gibi kitap basımıyla ilgiliydi basın yayınla ilgili konular ondan sonra çok fazla hani böyle
direkt onu da söyleyeyim yani yıkıcılık gibi bölücülük gibi yada seni bu şekilde de o tür öyle
şeylere girmedi zaten ama ülkenin genel şeyleriyle ilgili yönetilmediğiyle ilgili genel olarak kötüye
gittiğiyle ilgili bu tür şeyler konuşuldu zaten fazla da değil 15–20 dakika kadar bir konuşmaydı.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Dursun Çiçek’e ait olduğu iddia edilen belgede şu
anda iktidarda bulunan AKP ve kamuoyunda Fethullahçılar olarak bilinen Fethullah Gülen
grubuyla ilgili belli ibareler var bu konular görüşüldü mü, bu konularla ilgili herhangi bir şey.”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır onlarla ilgili bir şey konuşulmadı o zaman zaten ortaya düşmedi
diye hatırlıyorum ben.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Ufuk Büyükçelebi bu kişiyi tanır mısınız?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Dosya sanıklarından Mehmet Ufuk Büyükçelebi.”
Gizli Tanık Tepe: “Tanımıyorum efendim.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Ayşe Asuman Özdemir.”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır tanımıyorum.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Evet Dursun Çiçek burada mı? Ha Dursun Bey Adem
Sarıgöl bu kişiyi tanır mısınız?”
Sanık Dursun Çiçek söz istedi verildi: “Adem Sarıgöl diye bir kişiyi tanımıyorum ancak
arada sorduğumda bir arkadaşımızın emekli bir polis olabileceğini söyledi. Yani tanıyan var mı
diye bir gruba sordum emekli bir polis olacağını basım işleri yaptığını emekli olduktan sonra
söyledi bilgim bu kadar.”
33
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:34
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yani sizin herhangi bir dönemde bu kişiyle muhatap
olmanız.”
Sanık Dursun Çiçek: “Hayır.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Veya iletişim kurmanız söz konusu oldu mu?”
Sanık Dursun Çiçek: “Kesinlikle ne bu kişiyle ne de Gizli Tanık’la bir kitap basımıyla ilgili
zaten böyle bir eylemimde olmadı ihtiyacım da olmadı ben tezimi Adana’da bastırdım
Çukurova’da bastırdım ondan sonra da 2010 yılında kızımın yazdığı kitaba kadar herhangi bir
kitap basma ihtiyacım ortaya çıkmadı Sayın Hakim.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Evet. Tamam Başkanım.”
Mahkeme Başkanı: “Gizli Tanık Tepe size duruşma salonunda bulunan sanıkların
görüntülerini veriyoruz. Aralarında tanıdığınız varsa söylersiniz.”
Gizli Tanık Tepe: “Ben şey olarak biliyorum basından biliyorum asker emekliler.”
Mahkeme Başkanı: “İsmini söyler misiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Yok bizzat tanımıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır bizzat tanıdıklarım yok tanımıyorum (bir kelime anlaşılmadı).”
Mahkeme Başkanı: “Basından tanıdıklarınızın ismini söyler misiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Soldan geçen bir binbaşı olması lazım Zekeriya.”
Mahkeme Başkanı: “Hangi isimle tanıyorsunuz.”
Gizli Tanık Tepe: “Zekeriya ismiyle tanıyorum yanlış hatırlamıyorsam.”
Mahkeme Başkanı: "Tekrarlar mısınız?”
Gizli Tanık Tepe: “Zekeriya olarak.”
Mahkeme Başkanı: “Evet bir dakika geri alalım. Hangisi Zekeriya dediğiniz?”
Gizli Tanık Tepe: “Bu bıyıklı bey.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda görünen sanık Muzaffer Tekin.”
Gizli Tanık Tepe: “İşte yani bir çağrışım tam yapamadım yani bu şekilde aklımda kalmış.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Tanımıyorum, yok bizzat tanımıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Tanıdığınız varsa söylersiniz arada.”
Gizli Tanık Tepe: “Anladım.”
Mahkeme Başkanı: “Tanımadıklarınızı söylemenize gerek yok.”
Gizli Tanık Tepe: “Kemal Kerinçsiz.”
Mahkeme Başkanı: “Evet şu anda ekranda gördüğünüz sanık Kemal Kerinçsiz.”
Gizli Tanık Tepe: “Tanımıyorum, Tanımıyorum, birebir tanımıyorum efendim hayır.
Tanımıyorum. Veli Küçük Bey ama tanımıyorum birebir, tanımıyorum, tanımıyorum. Simayı
alamadım tanımıyorum efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Evet biraz önce Zekeriya ismini söylemiştiniz, ekranda görünen şahıs
sanık Zekeriya Öztürk.”
Gizli Tanık Tepe: “Benim o şeyle diğer Muzaffer Bey’le Zekeriya Öztürk’ün ismi oradan
(bir kelime anlaşılamadı) ama birebir tanımıyorum basından isim olarak biliyorum onu
belirteyim.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Gizli Tanık Tepe: “Tanımıyorum bayanı. Hayır tanımıyorum. Tanımıyorum hayır
tanımıyorum, tanımıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Tanıdıklarınız varsa söylersiniz tanımıyorum demenize gerek yok.”
Gizli Tanık Tepe: “Tamam oldu efendim anlatım tamam tamam.”
Mahkeme Başkanı: “Arada tanıdığız varsa nereden tanıdığınızı ismini söylersiniz.
Arkadaki görüntüyü tekrar alır mıyız? Arka biraz önceki görüntünün, evet. Var mı aralarında
tanıdığınız?”
34
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:35
Gizli Tanık Tepe: “Hayır yani isim olarak yani simayen biliyorum ama birebir
tanımıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet tanıdığınız var mı aralarında?”
Gizli Tanık Tepe: “Hayır yok efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Peki. Şimdiye kadar söylediğiniz beyanların dışında başka ilave
edeceğiniz beyanınız var mı?”
Gizli Tanık Tepe: “Yok efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Peki teşekkür ediyoruz.”
Gizli Tanık Tepe: “Sağ olun.”
Gizli Tanık Tepe’nin ifadesinin alınması bu şekilde tamamlandı.
Mahkeme Başkanı: "Tanık İhsan Balabanlı duruşma salonu biraz önce sormuştuk avukat
arkadaşlardan soran var mı diye yoktu. Evet, Avukat arkadaşlardan sorusu olan yok. Gizli Tanık
Tepe teşekkür ederiz.”
Tanık İhsan Balabanlı duruşma salonu dışından duruşma salonuna alındı.
Tanık İhsan Balabanlı’yı sanıklar Ziya İlker Göktaş, Orhan Güçlü, Mustafa Bakıcı, Sedat
Özüer, Cemal Gökçeoğlu ve Fuat Selvi’nin savunma tanığı olarak ismini verdikleri anlaşıldı.
Mahkeme Başkanı: "Buyurun önce ayakta ifadenizi alalım daha sonra oturursunuz ifade
uzun sürüyor çünkü. Adınız soyadınız?”
TANIK İHSAN BALABANLI: “Musa oğlu, Şükran’dan olma 01.11.1954 doğumlu,
Hamidiye Mahallesi Sera kent Sitesi 5/20 Orkide Apartmanı 5/20 Kağıthane İstanbul adresinde
ikamet eder, Şu anda Silivri Cezaevinde tutuklu olduğunu, kullandığı cep telefonu numarasının
0539 2950006 olduğunu beyan eder.”
Mahkeme Başkanı: “Evet bu dosyada sanıklar Mehmet İlker Başbuğ, Mehmet Eröz,
Dursun Çiçek, İsmail Hakkı Pekin, Hasan Iğsız, Ahmet Hurşit Tolon, Arif Doğan, Mehmet Şener
Eruygur, Mehmet Haberal, Tuncay Özkan, Hasan Atilla Uğur, Osman Yıldırım, Alparslan Arslan,
Veli Küçük, Doğu Perinçek, Muzaffer Tekin ve dosyadaki diğer sanıklar yargılanıyorlar.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Bir akrabalığınız düşmanlığınız var mı bu kişilerle?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Evet dava konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle
suçluları kayırmaktan veya delillerini yok etmekten gizleme veya değiştirmekten dolayı
hakkınızda açılmış herhangi bir soruşturma veya dava var mıdır? Yani bu, bu dosyadaki isnat
edilen suçlarla ilgili olarak.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Size sorulacak sorulardan sizi ve yakınlarınızı ceza soruşturmasına
veya kovuşturmasına yani dava açılabilecek sorulara cevap vermekten çekinebilirsiniz. Maddi
gerçeği bulabilmemiz açısından sizin doğruları söylemeniz gerekiyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Doğru söylediğiniz takdirde Mahkememize yardımcı olmuş
olacaksınız.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Doğru söylemediğiniz takdirde de hakkınızda yalan tanıklıktan dolayı
ve veya iftira atmaktan dolayı soruşturma veya dava açılabilir.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Birazdan doğru söyleyeceğiniz konusunda yemin edeceksiniz.
Buyurun evet söylediğim yemin metnini aynen tekrar edin. Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime.”
Mahkeme Başkanı: “Namusum ve vicdanım üzerine.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Namusum ve vicdanım üzerine.”
35
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:36
Mahkeme Başkanı: “Yemin ederim.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yemin ederim.”
Mahkeme Başkanı: “İsmini biraz önce söylediğim sanıklar ve dosyadaki diğer sanıklar var
olduğu iddia edilen Ergenekon terör örgütü üyesi olmak veya yöneticisi olmak suçlamasıyla ve
diğer suçlardan dolayı bu dosyada yargılanıyorlar. Sanıklarla ilgili iddialarla ilgili ne biliyorsanız
anlatır mısınız? Bu internet kamuoyunda internet andıcı olarak bilinen.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Bir dava var burada. İşte İrticayla Eylem İrticayla mücadele eylem
planı Dursun Çiçek’te ilgisi iddia ediliyor. O konuda bildiklerinizi anlatır mısınız?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Efendim ben 2006 Ağustos 2008 Ağustos tarihi...”
Mahkeme Başkanı: “Oturabilirsiniz İhsan Bey yorulmayın.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bu tarihler arasında Genelkurmay Harekat Bakanlığına bağlı bilgi
destek daire başkanlığı görevini yürüttüm tabi bu görevim esnasında bazı arkadaşlarla burada
ismi geçen bazı arkadaşlarla birlikte mesaim olmuştur.”
Mahkeme Başkanı: “Siz o tarihte kimlerle görev yapıyordunuz kimleri tanıyordunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “O tarihte 2006, 2008 yılları arasında 2006, 2007’de hareket
başkanım Orgeneral Bekir Kalyoncu o zamanki rütbesi Korgeneraldi. 2007, 2008’deki harekat
başkanım Orgeneral Nusret Taşdeler o tarihte korgeneraldi. 2. Başkanım Orgeneral Ergin
Saygun emekli orgeneral şimdi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt emekli. Şube
müdürlerim Birinci Bilgi Destek Şube Müdürü Sedat Özüer Kurmay Albay, İkinci Bilgi Destek
Müdürü Şube Müdürü Fuat Selvi havcı albay. Üçüncü Bilgi Destek Şube Müdürü Dursun Çiçek
deniz piyade kurmay albay. Dördüncü Bilgi Destek Şube Müdürü Piyade Albay Yusuf Duva.
Destek Şube Müdürü Albay Cemal Gökçeoğlu topçu albaydı onu yanlış hatırlamıyorsam evet
topçu albaydı.”
Mahkeme Başkanı: “Evet bu internet siteleri var Genelkurmay’ın yayınlandığı iddia
ediliyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “O konuda ne biliyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet. Efendim ben göreve geldiğimde bu siteler mevcut sitelerdi
yani geçmişten bu yana çalıştırılan sitelerdi. Zannedersem bu sitelerin kuruluşları ta 1998’li 99’lu
yıllara dayanıyor. Hatta Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin direktiflerine göre
Başbakanlıkları Başbakanlığın İçişleri Bakanlığının direktiflerine göre teşkil edilen sitelerdi. Bu
sitelerin faaliyetleri sürdürülmekteydi ben gittiğimde devam eden faaliyetti.”
Mahkeme Başkanı: “Siz görev yaptığınız esnada bu sitelerle ilgili olarak neler biliyorsunuz
yani içeriği nasıl hazırlanıyordu kimler hazırlıyordu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet, şimdi bu sitelerle ilgili değişik ismiler altında kurulmuş siteler
vardı. 8, 10 adet site hatırladığım kadarıyla bu sitelerle ilgili bir terörle ilgili PKK terör örgütüyle
ilgili site, irticaıyla ilgili site, Türkçenin etkin kullanılması ile ilgili site, 1915 olaylarıyla ilgili site,
Gençlik sitesi, uyuşturma aklımda kadarıyla uyuşturucu uyuşturma sigara alışkanlığını önlemek
maksadıyla kurulmuş site. Sonra emekli personelin dertleriyle ilgili paylaşılabilecek bazı bilgileri
elde etmek maksadıyla kurulmuş site yabancı ülkelerde görev yapan birliklerimizle ilgili oradaki
Türklerin birtakım problemleri varsa bunlarla ilgili site gibi hatırladıklarım bunlar.”
Mahkeme Başkanı: “Evet bu siteler tek bir subay tarafından mı hazırlanıyordu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi.”
Mahkeme Başkanı: “Yoksa değişik subaylar tarafından mı hazırlanıyordu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi ben ilk gittiğimde siteler geçmişten bu yana hepsi bir
şubenin cari işlem şube müdürü müdürlüğü diye bir şube vardı o zaman.”
Mahkeme Başkanı: “Kimdi o tarihte müdür olarak?”
36
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:37
Tanık İhsan Balabanlı: “Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek’ti o şubenin müdürü.
Bütün siteler bu şube tarafından yönetilmekteydi ta ki 2008 yılının Ocak’ına kadar 2007 Aralık
sonuna kadar.”
Mahkeme Başkanı: “Peki Dursun Çiçek’ten önce başka subay tarafından bu siteler
yayınlanıyor muydu içeriği hazırlanıyor muydu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Dursun Çiçek’in şubesiyle ilgiliydi onun astlarıyla tabi kısım
amirleri var. Bir de site yöneticisi bilgisayarla ilgili sivil memurlar vardı. Onlar tarafından
yönetiliyordu ama 2008 Ocak ayından itibaren değişiklik oldu hatırladığım kadarıyla iş yükü ve
şubeler arasındaki dengesiz dağılım o şubenin personelinin daha yoğun çalışma takipsizlik
kontrol güçlüğü nedeniyle daha önceden yapılan bir çalışmanın sonucunda komuta katına da
arz edildi. Bu siteler her şubeye eşit olarak dağıtıldı komuta katının onayıyladır bunlar.
Dolayısıyla 2008 Ocak’ından itibaren sitelerin her sitelerin sorumlusu şube oldu.”
Mahkeme Başkanı: “Peki dağıtıldıktan sonra o sitelerle ilgili olarak kimler görev aldı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi şubelerin numaralarını yanlış söyleyebilirim ama ismen de
söyleyebilirim. Birinci Destek Şube PKK terör örgütüyle ilgili orada Kurmay Albay Sedat Özüer.
İkinci Bilgi Destek Şube Müdürü Fuat Selvi Albaydı o da irtica org sitesiyle ilgili görev aldı. Diğer
Üçüncü Destek Bilgi Şube Şubesi 1915 olaylarıyla ilgili siteyi aldı. Diğer dördüncü de işte
Türkçenin etkin olarak kullanılması tarihle ilgili siteyi aldı öyle hatırlıyorum. Bu destek şube de
bilgisayar bölümünün adı destek olduğu için destek şube de bilgisayar bölümünün bütün ikmal
hizmetleri bunların sunulması hazırlanması görevini aldı. Destek Şube Müdürü de Cemal
Gökçeoğlu’ydu Topçu Albay Cemal Gökçeoğlu.”
Mahkeme Başkanı: “Peki bu diğer bu sitelerin diğer başkanlıklarla bir ilgisi var mıydı?
Yani bir istihbarat başkanlığıyla ne bileyim MEBS Muhabere Elektronik Bilgisayar Sistemleri
Başkanlığı veya o şubeyle. Yani bu sitelerin diğer Genelkurmay’daki diğer birimlerle bir ilgisi var
mıydı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi tabi yani bilgi alışverişi şeklinde soruyorsanız zaman
zaman bilgi alışverişi oluyordur ama özellikle böyle bir toplantı falan olmuyordu yani bilgi destek
raporları vardı aylık hatırladığım kadarıyla aylık rapo… yani o şubelere de dairelere de gider
başkanlıklara da giderdi bunun dışında fazla bir şeyimiz olmuyordu. Ama MEBS’le ilgili belki yani
internet siteleri olduğu için birde orada internet merkezi oldu bizim daire başkanlığında teknik
açıdan o konuların detayını bilmiyorum. Teknik açıdan irtibatları olabilir.”
Mahkeme Başkanı: “Peki bu İrtica org Türk Atak isimli bir evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet Türk Atak onu unuttum Türk Atak’ta vardı evet.”
Mahkeme Başkanı: “O tür siteler var bu sitelerde yayınlanan bilgilerin belgelerin kaynağı
nedir? Nereden elde edilirdi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi bunlar efendim tamamen açık kaynak bilgileridir yani asla
öyle kara propaganda gri propaganda yapılacak yapılan siteler değildir açık kaynak bilgileridir.
Bu sitelere günlük basında çıkan o sitelerle ilgili sorumlu şubelerle ilgili konular konulur bu
sabahleyin iletişim daire başkanlığından alınan basın özetleri şube müdürleri tarafından 8, sekiz
buçuk saatleri arasında gelir suretle öyle ayırıma tabi tutulur daha sonra bana gelirler. Birtakım
haberleri başlıklar şeklinde söylerler. Ben de kendilerine yasal açıdan bir mani var mı herhangi
bir hedef alınan bir kitle var mı? Siyasi birtakım şeyler var mı diye daha önce verdiğim emirler
var çünkü bu konuda işte kendinizi yasalar karşısında zor durumda düşürebilecek herhangi bir
partiyi partileri grupları hedef alacak yayınlar olmasın buna dikkat edin diye söyledim.”
Mahkeme Başkanı: “Peki tek tek okuyor muydunuz o yayınları belgeleri?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır ben okuyamazdık başlıkları çünkü 15 dakika sonra da ben
harekat başkanlığında toplantı var oraya giderim 5, 10 dakikada arkadaşların söyledikleriyle o
bilgileri alırım harekat başkanlığında her gün yapılan bu toplantı esnasında ki 08:45’tir 08:40,
08:45’te olur bu toplantı. Orada diğer daire başkanları da var sırasıyla herkes kendi dairesiyle
37
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:38
ilgili hususları anlatır. Ben de kendi dairemizin bunun dışında bir sürü görevlerimiz var bunlarla
ilgili anlattıktan sonra işte bugün basında Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili şu çıkmıştır. Terör
örgütüyle ilgili bu ilgili sitelerle ilgili şu haberler çıkmıştır diye çok özet olarak söylerim.
Döndükten sonra arkadaşların verdikleri şeyleri hatta kurşun kalemle de üzerine yazarım bu site
bunun bu siteyi buraya koyun diye ama muhteviyatını daha çok şube müdürleri site yöneticileri
onlarla ayrıntılarını bilirler. Okuyamam yani yetiştiremem ben.”
Mahkeme Başkanı: “Şimdi şöyle diyorsunuz, evet şimdi şöyle diyorsunuz yani genel
olarak şunlara şunlara dikkat edin.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Yani siyasi içerikli olmasın işte şu konular da olmasın gibi
söylüyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet, evet ve bunun. Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Peki, peki günlük olarak somut olarak yayınlanan o içerik yani
internet sitelerinde yayınlanan yayınlar diyelim yazılar belgeler neyse onları tek tek görüyor
musunuz yani içeriğini satır satır okuyor musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi şöyle efendim hani bu gazete olduğu için günlük gazete
çıkan daha çok.”
Mahkeme Başkanı: “Daha yayına verilmeden önce size getiriliyor…”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet. Yo satır satır okuyamam.”
Mahkeme Başkanı: “Size getiriyorlar (bir kelime anlaşılamadı).”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bazılarını okurum bazı hani ona yetişmem mümkün değil.
Kendilerine sorarım yani bir sakınca var mı herhangi bir yasal mani var mı diye onlardan teyit
aldıktan sonra.”
Mahkeme Başkanı: “Peki bazılarını okuyorum dediniz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ama ha bazıları mesela şu şimdi bu siteye konacak bir yazı
hazırlanması terörle ilgili özellikle terörle ilgili konular. Silahlı Kuvvetlerle ilgili çıkan olumsuz bir
durum karşısında nasıl bir değerlendirme yapalım ne yazalım neden böyle yazılmış gibi eğer
yukarıdan emir olursa ki bunu 2. başkan harekat başkanı bize emreder. Biz meydana gelen
olayla ilgili olay bölgesine kadar mesela terörle ilgiliyse iç güvenlik daireyle ilgili içi güvenlik
dairesinin konusudur. Bu neden böyle olmuş yanlış buraya işte konulan fotoğraflar Silahlı
Kuvvetleri rencide edici şekilde gerçek olay bu mudur ondan sonra onun gerçeği neyse onu alır
komuta katına arz ettikten sonra olayın bu olduğu anlaşıldıktan sona ta 2. başkana kadar bu
çıkar ondan sonra o siteye o yazı konur.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Benim de yetkim yoktur. Yani bu şey ve bunun dışında tarihsel
birtakım hadiseler yakın tarihimizi Osmanlı tarihi menkıbeler anekdotlar kahramanlık hikayeleri
daha çok Silahlı Kuvvetleri moral ve motivasyonunu müspet yönde etkileyecek birtakım
hadiseler anlatılmış ama bunlar hep kitabidir kitaplardan alınır. (bir kelime anlaşılamadı) bu bu
tür yazılarda ikinci başkana kadar gider.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ondan sonra Türkçenin etkin kullanılmasıyla ilgili 1915 olaylarıyla
ilgili resmi dokümanlar. Mesela 1915 olaylarıyla ilgili bize Genelkurmayın diğer bir başkanlığı
olan Genel Plan Prensipler ki onlar ilgilenir 1915 olarıyla ilgili. Onlardan resmi dokümanlar
gelirse ondan aldığımız birtakım hususları yayınlayabiliriz bu da yine komuta katının onayıyla
olur.”
Mahkeme Başkanı: “Evet şimdi bu internet sitesinde yayınlanmadan önce size anlatıldığı
şekilde anlatılan şekilde getiriliyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
38
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:39
Mahkeme Başkanı: “Siz talimatlar veriyorsunuz. Bu talimata aykırı hareket edildiğini
duydunuz mu gördünüz mü?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi tabi eğer talimata ben görmedim başlıkları geliyor bazen
arkadaşlara sorardım. Bazen de ara sıra kontrol maksatlı girdiğimde rastlarsa ikaz ederdim ama
ben hiç tespit etmedim yani öyle girdiğim sık sık internete giren birisi değilim. Arkadaşların bana
söylemiş olduğu bilgilere yani güvenirim o seviyedeki arkadaşlarıma güven duyduğum için de
ama zaman zaman böyle ben harekat başkanı olsun örnekleme usulü girdiğimiz hadiseler
olabilir. Ama ben rastlamadım yalnız şikayet olduğu zaman mesela bir şikayet olursa şu sitede
bu yayınlanmış diye getirirlerse onu hemen neden öyle neden koydunuz diye onu Adli
Müşavirliğe de sormak suretiyle harekat başkanına arz edilir o haberi oradan kaldırabiliriz.”
Mahkeme Başkanı: “Evet. Peki, talimatlarınıza aykırı hareket edildiğinde herhangi bir
itirazda bulunduğunuzu hatırlıyor musunuz? Kimi itirazda bulundunuz yani kime söylediniz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi ben hatırladığım kadarıyla bir Fuat Selvi albayın şubesinde
olmuştu. Zannedersem Gülen Cemaatiyle ilgili bir yazı yazılmış oradaki bir iki cümleye itiraz
edilmiş. Bana getirmişti Fuat ondan sonra böyle böyle bunu ikaz ediyorlar internet kanalıyla yani
bu yazı yanlıştır şu bölümü yanlıştır diye. Onu da ben hemen harekat başkanına da bilgi vermek
suretiyle kaldırın diye söylemiştim yani bunu hatırlıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet bunun bunun bunun dışında başka biri var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hatırlamıyorum. Bunun dışında şu tip şeyler oluyordu mesela.”
Mahkeme Başkanı: “Hatırla… uyardığınız.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bizim takip ettiğimiz siteler takip edilen sitelerde yanlış yazılan
birtakım şeyler hukuk dışı şeyler varsa bunu biz Adli Müşavirliğe yazıyla resmi yazıyla
bildiriyorduk onlar ilgili siteleri uyarıyorlar veyahut da yasal süreci başlatıyorlardı.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bunun dışında hatırlamıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet bu internet siteleriyle ilgili olarak daha sonra bilgisayardan
silindiği iddia ediliyor o konuda bilginiz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet. Yok. Ben ayrılmıştım.”
Mahkeme Başkanı: “Siz o tarihte. Ne zaman ayrılmıştınız?”
Tanık İhsan Balabanlı: “2008 Ağustos’un 10’u gibi ayrılmıştım.”
Mahkeme Başkanı: “Evet. Anlatacağınız başka bir şey var mı ilave edeceğiniz bir
herhangi bir husus var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok.”
Mahkeme Başkanı: “Evet. Siz İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/283 esas sayılı
dosyasında ifade vermişsiniz Savcılıkta 24 Şubat 2010 tarihinde.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “176. klasörün PDF sayfası olarak 255,265 sayfalarında aslında.
Normal dizi olarak da 53, 63. sayfaları arasında yer alan Savcılık ifadeniz var. Doğrudan bizim
davamızla ilgili olmayan yerler var.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Şöyle başlıyor. Ben halen Gaziemir Ulaştırma Personel Okulu Eğitim
Merkez Komutanıyım. 2008 yılı Ağustos ayından beri burada görevliyim, daha önce
Genelkurmay Başkanı, Harekat Başkanı, Daire Başkanı olarak 2 yıl görev yaptım. 2002 – 2006
yılları arasında 66. Zırhlı Tugay Komutanıydım diye başlıyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Bu ifadeniz doğru mu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Doğrudur.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ilave edeceğiniz herhangi bir şey var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok.”
39
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:40
Mahkeme Başkanı: “Peki, Savcı Bey sorunuz varsa alalım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan izninizle İhsan Balabanlı’ya
birkaç soru yöneltmek istiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İnternet andıcı davası olarak bilinen davada
birçok kez isminiz geçti. O dava tutanaklarını okudunuz mu, duruşma tutanaklarını?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Okudum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Oradan da bilgi sahibisinizdir. Fuat Selvi,
Cemal Gökçeoğlu bazı sanıklar sizi tanık olarak gösterdiler.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet, evet bende tanıyorum onları.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz daire başkanlığı yaptığınız dönemde temel
inceleme şube müdürü olan.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Müdürüydü Fuat Selvi'ydi, evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu müdürlük tek müdürlük halinde internet
siteleri işletilmekteyken, sizin döneminizde bunlar 1. bilgi destek şubesi, 2. bilgi destek şubesi
şeklinde ayrılmışlar.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ve kişiler dağıtım yapılmış, bunlarla ilgili
olarak da bazıları itiraz etmişler, irtica.org isimli internet sitesinin yayınını istememiş Fuat Selvi,
bu şekilde beyanları oldu.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet, evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz de okuduğunuzu söylüyorsunuz. Niçin
temel inceleme şube müdürlüğü iken bu bilgi destek şubeleri kurulma ihtiyacı hissedildi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi 2007 yılında bilgi destek dairesinin kuruluşu, Genelkurmay
Başkanlığının 205/1-a karargah görevleri yönergesi var, eski tarihli. Buna göre, oradaki
görevlere göre teşkil edilmiş. Aslında biz gelmeden önce de çalışma devam eden bir çalışma
var. Bu yönergenin değişikliği konusunda bu yönergede değişirken şubelerin de değişmesi
öngörülmüş. 2007 yılında ben geldiğimde cari işlemler şube müdürlüğü, temel inceleme şube
müdürlüğü, plan harekat ve eğitim şube müdürlüğü, eğitim öğretim şube müdürlüğü ve arşiv ve
dokümantasyon şube müdürlüğü diye 5 şubeden oluşuyordu. Fakat bu çalışmalar bu yönergeyle
de paralel götürüldüğü için yine biraz önce de ifade ettiğim gibi bütün internet siteleri bir şubenin
içerisinde ve o şube de böyle bir karambol, karışıklık gibi birtakım şeyler var. Yani en fazla
yoğun olan bir şube, başka görevleri de var, diğer şubelerin de görevleri var ama daha sakin ve
daha az görevleri. Bu görevlerin hem kısımları arasında, şubeleri arasında denge olsun, hem de
iş yoğunluğunu azaltmak açısından o cari işlemler şube müdürü deniz piyade kurmay Albay
Dursun Çiçek’in de yani teklifleri vardı. Diğer şube müdürleri de biliyorlar bu çalışmayı, bunları
dağıtalım şeklinde biz de komuta katına böyle bir çalışma yapıldığını bilgi veriyorduk. O
çalışmayı şubeler arasındaki dengesizliği ortadan kaldırmak, iş yoğunluğu paylaştırmak
maksadıyla yapılmıştır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İsim değişikliği.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Fuat Selvi albayda tecrübeli bir, Hava Kuvvetlerinden gelen bir
subaydı. Bende orada tanıyorum, tanıdım kendisini, hem terör konusunda tecrübeli hem de yani
safahatı icabıyla bu irtica ile ilgili konularla ilgili de bilgisi olduğunu değerlendiriyorum. Bir de bu
biraz önce ifade ettiğim gibi dengeyi sağlamak maksadıyla bunları bölüştürme lüzumu
hissedildiği için, çalışmayı yaptılar bir etüt şeklinde, ondan sonra biz de bunu komuta katına arz
ettik ve emirle bu böyle oldu. Kendisine de ben o zaman terörle ilgili de tecrübesi olduğu için,
terörle ilgili şubeye de yardım etmeye devam edersiniz demiştim. Çalışma itibariyle tabi herkesin
fikirlerini dinliyoruz, herkes ne düşünüyor, neden şimdiye kadar böyleymiş, bundan sonra neden
böyle oluyormuş diye. Hepsini dinledik, biz de fikirlerimizi söyledik. Tabi en son karar verme şeyi
40
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:41
biz çalışmalarımızı yaparız ve bende daire başkanı olarak hakikaten o dengesizliği gördüğüm
için harekat başkanlığına da konu arz edilmiştir, ondan sonra da ikinci başkanlığa kadar gitmiştir,
o zamanki çalışmayı yani böyle hatırlayabiliyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Cari işlemler şube müdürlüğü isminde faaliyet
gösteren internet siteleri, diğer şube müdürlükleri kurularak bilgi destek şubeleri kurularak.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok kurularak değil, aynı şubelerin adı değişti. 1. şube, 2. şube, 3.
çünkü.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İsimlerin değişme nedeni nedir, yani onu
anlamadım?”
Tanık İhsan Balabanlı: “İsimlerin değişme nedeni şöyle Genelkurmay’ın istihbarat
başkanlığında da şubeler 1. şube, 2. şube, 3. şube diye gidiyor. Şimdi bu isimler takdir edersiniz
ki çok değişik isimler, cari işler şube müdürlüğü, arşiv dokümantasyon şube müdürlüğü, bizim
hiç temel inceleme şube müdürlüğü, yani askeri şeyde alışmadığımız da bir şeydi. Daha pratik,
daha pratik olsun.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anlaşılabilir olsun diye mi yaptınız bilgi destek
diye?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Anlaşılabilir olsun.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bir de karargah hizmetleri 205/1-b, 2008 tarihli görevler de
bunlara göre yazıldığı için bu şekilde 2008 Ocak’tan itibaren çalışma böyle başlamıştır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2008 Ocak’ına kadar cari işler şube müdürü
olarak görev yapan kişi kimdi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İrtica.org isimli internet sitesini kim işletiyordu
o tarihte?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Oraya, o şubedeydi tabi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2008’den itibaren.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yalnız şöyle bir şey söyleyebilirim, 2007’nin Kasım, Aralık’ında
müşterek alışsınlar, 2 ay sonra başlayacaklar diye öyle bir çalışma müştereklik başlamıştı yavaş
yavaş.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kime devredilmişti veya ve ortak kiminle
yapıyordu o tarihlerde?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Fuat, Albay Fuat Selvi ile.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Fuat Selvi ile 2007 Kasım’ından itibaren mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Kasım, Aralık olabilir tam hatırlamıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Aralık’tan itibaren.”
Tanık İhsan Balabanlı: “1–2 ay böyle müşterek bir çalışma safhası geçirsinler diye o
şekilde tedbir almıştık.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sanık Fuat Selvi savunmaları sırasında bu
şubeyi istemediğini.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Özellikle size anlattığını söylüyor, bu konuda
aranızda bir görüşme geçti mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi Savcı Bey tabi herkese görev yani verilir, askerlikte emir
verilir ben bunu istemiyorum dediği zaman o görevi istemeyen.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hayır böyle bir isteği oldu mu, yani pasif
direniş gösterdim diyor, yani ben ilgilenmedim işlerle diyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok pasif direniş değil de yani söyledi toplantıda bende
arkadaşlar bir iki kaç kere toplantı yaptığımızı hatırlıyorum. Arkadaşlar bu böyle uygulanacak
41
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:42
ben harekat başkanına da arz ettim bunlar böyle diye o şekilde komutan olarak ben daire
başkanı olarak onlara emri o şekilde verdim ama terör örgütüyle ilgili faaliyetlere de diğer şube
müdürü arkadaşıma tecrübenden istifade ederek yardıma devam et diye de söyledim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “42 adet internet sitesinden söz ediliyor. Yan
şeyleriyle birlikte bu sitelerin ilk kuruluşu neye dayanıyordu, hangi mevzuata uygun
hazırlanmışlardı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi ben tabi bu sitelerin ilk kuruluşuyla ilgili yani bu şey
açıldıktan sonra o zaman 4–5 sene geçtiği için hatırlayamıyorum. Yani kendim çalışmalara
başladım, işte dosyaları okudum falan filan o zaman da aklımda kalan birtakım şeyler vardı. Türk
Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülmekte olan menfi propagandayı etkisiz hale getirmek. Türk
Silahlı Kuvvetleri personelini, Türk Silahlı Kuvvetleri personelini moral ve motivasyon açısından
desteklemek maksatlı teşkil edilen siteler olarak düşünüyorum. Ayrıca bunların yapılış, yani
teşkil edilmiş, edilme gayelerinin de 1997 yılındaki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan 410
sayılı karardan bahsediliyor. O kararlar gereği 98, dok…”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “28 Şubat kararları mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani herhalde.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bahsettiğiniz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet, 98-99’da tekrar edilen, ondan sonra 2000 yılında
Başbakanlığın direktifi gereği yine uygulamasına devam edilen. Sonra değişik tarihlerde, 2004
yılında zannedersem, 2004–2005 Milli Güvenlik Siyaset belgesi, 2004 Başbakanlığın direktifi,
İçişleri Bakanlığının direktifi, yine Sayın Başbakan’ın oluruyla devam eden işte Başbakanlık
uygulamayı takip kontrol kurulu ve irticai eylemlerle ilgili eylem planı gibi hususları devam ettiği
görülüyor. Yani bunlara dayanarak kurulduğunu düşünüyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani amaç bilgi edinme.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Menfi propagandayı etkisiz hale getirme.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Önleme, evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ve bilgilendirme, amaç bu (birkaç kelime
anlaşılamadı) bilgilendirme.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Türk Silahlı Kuvvetleri, ondan sonra milli amaçlar doğrultusunda
vatandaşlarımıza milli, ulusal hedefleri yani gösterme, sevme, sevdirme vatandaş bilinci
oluşturma gibi birtakım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet dosya içerisinde incelediyseniz
görmüşsünüzdür. Birtakım yayınlar var, bu internet sitelerinde yayınlanan yayınlar.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Özellikle hükümet aleyhinde olan değişik
haberler, yazılar, makaleler.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir araya toplanmış, bunlar irtica.org isimli
internet sitesinde yayınlanmış. Bir tanesi de Yargıtay Başsavcısı tarafından Ak Partinin
kapatılma davasında delil olarak dosyaya girmiş bir haber var. Apron’da namaz şov şeklinde.
Bunları siz daire başkanı olduğunuz dönemde sabahleyin iletişim daire başkanlığından haberler
geldiğinde.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Direkt siz okuyup tek tek işte şunu 1. destek,
şu 2. destek, şu 3. destek yayınlasın veya yayınlamasın şeklinde bir tasnif yapar mıydınız?
Göreviniz içerisinde bunlar var mıydı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi bu tasniften çok yani kurşun kalemle zaten kendileri
getirirlerdi, yani o şöyle bir kalın bir klasör içerisinde iletişim daireden alırlardı, işte o yarım saat
42
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:43
içerisinde karıştırarak herkes kendine uygun hangi haber varsa onları seçer bana da gelip arz
ederlerdi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani şube müdürleri seçer.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şube müdürleri evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Size getirip onay mı alırlardı yayınlayalım mı
diye?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ya onay diye bir şey söz konusu değil, getirip haberler şurada şu
haberler var diye, yani ayaküstü böyle söylenir ki zaman o kadar kısa ki, yani yarım saatte sabah
gelip bunları ayıklamak filan biraz güç bir iş. Bende 10–15 dakika içerisinde bunu harekat
başkanlığında başlayacak toplantıya giderken bazen ayaküstü okuduğum bile olurdu. Ama yani
o tür haberleri hiç hatırlamıyorum. Özellikle dikkat ederim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siyasi haberlere rastlamadınız mı, yani o?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani belki metnin içerisinde, ortasında falan bir yerlerde geçmiş
olabilir.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Başlık olarak.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Başlık olarak da aklımda ben dava açıldıktan sonra bunları tanık.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Öğrendiniz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım, internet sitelerinin işletimiyle ilgili
kredi kartlarıyla ödemeler yapılıyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ve bu isimlerin hayali olduğunu sanıklar iddia
ettiler, Nusret Göktürk, Mahir Karaçay, Vasfi Yılmaz, Teoman Levent, Ali Kahraman, Mehmet Ali
Balkan, Ömür Boyacı, Mustafa Koç vesaire gibi birtakım isimler üzerine bu internet siteleri
açılmış gözüküyor. Alan adları ve bazı Nusret Göktürk vesaire gibi kişilerin adına kredi kartları
var, onlarla ödemeler yapılıyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu kredi kartları nasıl temin edildi, siz mi
temin ettiniz, şube müdürleri mi temin etti?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok ben.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu konuda bir emir var mıydı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi şöyle ben.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Üstlerinizin haberi var mıydı bu işten?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ben yani görevi devraldığımda devam eden bir faaliyet olduğu için
fazla da detayını bilmiyorum ama söylediğiniz gibi o hayali isimlere alındığı şeklinde geçmişten
beri gelen bir faaliyet olarak düşünüyorum. Hiçte fazla ayrıntısına girmemiştim, yani bu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani niye biz bunu gerçek kişilere almıyoruz
gibi sizin bir itirazınız olmadı mı yani denetim sırasında vesaire biz bunları nereden ödüyoruz,
ödenek nereden sağlanıyor, o isimleri, kredi kartlarının paralarını kim ödüyor? Yani bu konuda
bir şeyiniz olmadı mı, araştırmanız?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani aklıma hiç öyle bir şey gelmedi, yani art bir niyet düşüncem
olmadığı için hiç öyle bir şey gelmedi. Ne internet konusunda da fazla da çok bilgi detaylı bilgim
de yoktu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani bunu bu şekilde devam ettiği için fazla da üzerinde
durmadım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bahsi geçen isimlerden tanıdıklarınız var mı
söylediklerimden?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hiçbirisini tanımıyorum.”
43
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:44
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “[email protected] isimli bir e-posta adresi
alınmış.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu internet sağlayıcılar tarafından bu e-posta
aracılığıyla haberleşme sağlanıyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Özellikle Bülent Sarıkahya, sivil memur
sanıklardan o takip ediyor, işte alan adı dolduğu zaman, süresi dolduğu zaman vesaire bu
siteden haberleşerek yeniden ödeme yapılıyor, vesaire haberleşmeler buradan sağlanıyor.
[email protected] kimin adına alındı biliyor musunuz, kimin isminedir, hayhay ne demektir?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bilmiyorum, bilmiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu konuda bilginiz yok.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hiç bilgim yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bu davadan sonra ama okuyunca ben gördüm, dava açılınca
takip ettiğim kadarıyla.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “O zaman bilgim oldu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine bu bilgi destek daire başkanlığına bağlı
olan şubelerde internet siteleri işletimi ile ilgili her bir sivil memura verilmiş görevlerden birisi de
Türkçe yayın yapan ve yabancı dilde yayın yapan internet sitelerinin takibi ile ilgili.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Raporlar hazırlamak.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu raporlar Sanık Bülent Sarıkahya’nın
dijitallerinde de çıktı.”
Tanık İhsan Balabanlı: “3 aylık evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Belli dönemlerde raporlar hazırlanmış, takip
ediliyor. Fakat bu listeye baktığımızda işte liste yapılmış, o listede internet siteleri diyor, Türkçe
yayın yapan internet siteleri başlığı altında sıra no diyor, site adı.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet, evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yayın politikası, işte 1, 2, 3, 4, 5 vesaire diye
sıralanmış ve karşısında diyor ki işte Alevi sitesi diyor. Bölücü internet sitesi diyor, AKP karşıtı
diyor, AKP yanlısı, Milliyetçi, hatta DSP’nin yayın organı vesaire diye takip edilen siteler var.
Böyle bir tasnife gidilmiş.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu tasnifleri daire başkanlığı mı belirliyordu,
yoksa sivil memurun inisiyatifinde olan bir şey miydi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi tabi daire başkanlığının pek şeyine, ilgi sahasına girmez
çünkü detay o. Zannedersem birkaç (bir kelime anlaşılamadı).”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ama takip edeceğini, sivil memur kendi
(birkaç kelime anlaşılamadı) o açıdan diyorum.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Kendi herhalde takip kolaylığı olsun diye yapılmış bir çizelge diye
düşünüyorum. Ayrıntısını da yani her satırını da ben de bilemem yani, takip olarak.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İnternet andıcının ekinde de bu belge var.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet gördüm orada.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Resmi olarak da istedik.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Gazetede de okudum.”
44
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:45
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani resmi olarak da hukuk müşavirliği, adli
müşavirlik gönderdi.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Genelkurmay Adli Müşavirliği.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ekte de var yani bu şekilde yazılmış.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet, gördüm fakat yani dikkatimi de çekmemiş olabilir, bu 3 aylık
raporlarda o çizelgede gitmiş olabilir. Site ile ilgili yönetici arkadaşımızın kolaylık olsun diye
başvurduğu bir metot olabilir, diye düşünüyorum. Yani ben emretmedim öyle bir şey yapılsın
diye.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine bu internet andıcı belgesinin ekinde
güvenlik tedbirleri başlığı altında birtakım düzenlemeler var.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu konu ile ilgili sanıklardan Murat Uslukılıç
bunu size takdim ettiklerini söyledi görev yaptığınız dönemde.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hiç hatırlamıyorum, yani bir sürü takdim ettikleri şey olabilir ama
onların arasında ben İnternet Andıcı ile ilgili güvenlik diye hatırlamıyorum. Ama belki bir güvenlik
şeyi diye bir şey arz etmiştir, neyi kastettiğini de tabi kastettiğinizi de anlamıyorum ama o
andıcın ekindeki bir konu bilmiyorum hiç hatırlamıyorum yani. Ama güvenlikle ilgili birtakım
şeyleri arkadaşlar zaman zaman bana anlatır. Mes… destek şubenin görevidir, o yapar.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kimdir onun sorumlusu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “O zaman Gökçeoğlu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şöyle deniyor 2. sayfasında, internet
sitelerinin güvenliğini geliştirme maksadıyla alınacak ilave tedbirler başlığı altında internet
sitelerinin gerektiğinde kurumsal kimlik açıklanacak şekilde yapılması planlandığı için www.
tsk.mil.tr internet sitesinde de kullanılan ve ayrıntıları aşağıda sıralanan güvenlik tedbirlerinin
uygulanması sağlanacaktır. Diye devam eden ve bunun e fıkrasında da.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bilgi destek maksatlı yapılacak olan gri ve
siyah propaganda faaliyetlerini icra etmek için kendi internet sitelerimiz kullanılmayacak olup,
bunların yerine bir ücretsiz video parantez içinde youtube ve benzeri hizmeti. İki, kampanyalar
ve anketler için ücretsiz internet sunucu hizmeti. Üç, yazılı dokümanlar için günlük blog siteleri
hizmeti sağlayan internet sitelerinin kullanılması planlanmaktadır diyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Andıcın ekinde bu güvenlik tedbirlerinin iki
olarak yer almakta.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin döneminizde de bu güvenlik tedbirleri.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ve güvenlik tedbirleri ek tedbirler adı altında.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin hazırladığınız veya size sunulan bir bilgi
var mıydı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani şimdi hatırlamıyorum, güvenlikle ilgili tabi arzlar yaparlardı
ama özellikle mesela kara propaganda, gri propaganda bu youtube falan hiç hatırlamıyorum,
öyle bir şey olsa bana zaten özellikle ona da karşı şeyimi söylerdim. Yani öyle bir şey
hatırlamıyorum, bir kere gri propaganda ve kara propaganda diye görevimiz de yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İnternet sitelerinde yayınlanacak olan günlük
olarak haberler vesaire, kamuoyunu bilgilendirme amaçlı.”
45
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:46
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Veya menfi propagandayı yok etme amaçlı.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dediniz, fakat baktığım zaman yayınlardı siz
2007, 2008 yılında görevdeydiniz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada türban özgürlük sorunu mu? Diyor,
üniversitelerde türbana özgürlük istiyorlar, AKP, MHP kutsal ittifakının anayasal ve yasal
değişiklikle üniversitelerde türban serbestliği girişimini birey özgürlüğü ve demokrasi gereği
gördüklerini açıklıyorlar öyle mi? Bugün bunu irdeleyeceğiz, mesela böyle bir haber hatırlıyor
musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hatırlamıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yayınlanmış.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hiç hatırlamıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Gerçek Müslüman ulusalcının yanındadır
diyor. Fethullahçı Gladio, Türkiye barolar birliği uyarıyor, Türkiye tehlikeli bir hesaplaşmaya
gidiyor. Peki, AKP iktidarı tehlikeli hesaplaşmanın neresinde, mesela irtica.org’ta yayınlandığı
iddia edilen.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Eklerde, dosya eklerinde bulunan bir haber.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hatırlamıyorum, yani hiç böyle bir haberin yayınlanmaması
lazım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “AKP ekonominin üstünü türbanla örtüyor.
Laiklik günü ve 10 Nisan filan devam ediyor. Yine başka bir haber İlhan Selçuk, İlhan Abinin
gözaltına alınması ve bu acı olayın toplumda yarattığı derin sarsıntı üzerine biraz düşünmemiz
gerekiyor. İlhan Selçuk’un sabaha karşı alınıp götürülüşü niçin bu kadar büyük bir şoka neden
oldu? Çok tehlikeli bir olasılık, hangi demokrasi, filan bu şekilde birçok haber var. Yani bizim
tespit edebildiğimiz, bu haberlerden size getirilip gösterilen, bunları yayınlayalım mı vesaire
denilen.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Olmadı mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Olmadı ben hatırlamıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu haberlerin belirlenmesiyle ilgili yayına
konulup konulmaması konusunda sivil memurun herhangi bir inisiyatifi var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi sivil memur arkadaşımız kısım amirine bağlı, o da şube
müdürlerine bağlı, yani kendi aralarında teşkil edilen çalışma sistemine göre zannedersem şube
müdürü kısım amerinin de haberleri olması lazım, yani bilgisayar yöneticisi veya sistem
yöneticisi mi diyelim, arkadaşımızın inisiyatifi zannetmiyorum olsun. Şube müdürünün haberi
olur veya kısım amirinin de onu görmesi lazım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin üstünüzde, sizin tereddüt ettiğiniz bir şey
olup da harekat başkanına, ikinci başkana, hatta birinci başkana, Genelkurmay Başkanına kadar
sorulan konular olur mu? Yani silsile halinde bütün hiyerarşideki yer alan kişiler internet
sitelerinde yayınlanan haberlerden haberdar olurlar mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Olurlar evet ve bilgisayar yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Herkesin bilgisayarı var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Var.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Masasında açıp.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
46
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:47
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bugün bizim resmi tsk.mil.tr’de şu yer almış
ama gayri resmi işlettiğimiz, bilgi destek amaçlı işlettiğimiz sitelerde şunlar vardır diye günlük
bakarlar mı, sizi uyardıkları oldu mu mesela şu haber yanlış, niye koydurdunuz vesaire gibi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Uyarıldığınız oldu mu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hiç uyaran da olmadı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunlardan hepsinin haberi olur mu, bu konuya
kesin bilgiye sahip misiniz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Normal bilgisayar, 2. başkana kadar gittiğini de biliyorum ama
Genelkurmay Başkanımıza da gider zannedersem yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu sitelerin işletildiğini Genelkurmay Başkanı
bilir mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Nasıl?”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu sitelerin bu şekilde işletildiğini
Genelkurmay Başkanı bilir mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet, evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Meryem Kurşun ifadesinde bir konudan
bahsediyor. Ziya Albay diyor, Ziya İlker Göktaş tanıyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ben onu tanımıyorum, bizden sonraki dönemde çalışan
arkadaşım, ismen biliyorum ama kendisini gör…”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet Fuat Selvi ile siz beraber çalıştınız?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet Fuat.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Fuat Selvi albay diyor, fazla diyor internet
siteleriyle ilgilenmezdi. Bu site içeriklerinin sıkıntı doğuracağını, yanlış olduğunu da söylemişti
diyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Size de dedi mi bu içerikler yanlış, yani bu
içeriklerle biz devam edemeyiz. Bunlarla sıkıntı yaşarız vesaire dedi mi size Fuat Selvi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi tabi konuşmaları sırasında olabilir, söylemiş olabilir, ama.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani siyasi içerikli olduğunu, AKP aleyhinde
olduğunu yayınların söyledi mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok siyasi içerikli olduğunu değil de hani bunların yasal
dayanağının olup olmadığı konusunda diye ben anladım. Tabi o zaman da geçmişe baktığınız
zaman bunların yasal dayanaklarının olduğunu gördüğüm için.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Fazla da o konu üzerinde de tartışmamız olmadı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir konudan bahsediyor yine, irtica.org isimli
sitede kendisi ile ilgili yayınlanan bazı yayınlar sebebiyle Adnan Oktar’ın avukatları bu yazının
kaldırılmasını, aksi takdirde şikayetçi olacaklarını belirtmişlerdi. Fuat Albay döneminde
hazırlanmıştı bu haber, o da daire başkanı İlhan Balabanlı’ya.”
Tanık İhsan Balabanlı: “İhsan Balabanlı evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İlhan diye yazmışlar.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Balabanlı’ya sormuştu ve haberlerin siteden
kaldırılmasını söylenmişti biz de kaldırdık.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir konudan bahsediyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Söylemiştim.”
47
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:48
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hatırladınız mı nasıl bir haberdi, o haberin
içeriğini hatırlıyor musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bunu biraz önce de Başkanım söylerken ona izah ettim ama
hatırlamamıştım tam ne olduğunu, bu konu işte bende onu harekat başkanına gidip bunu
siteden kaldırıyoruz diye ama cümleyi unuttum şimdi nedir. Yani eğer bir avukat aradıysa bu
konuda bu cümle doğru değildir veyahut da bu yayında birtakım hukuksal sorun var diye derhal
onu siteden kaldıttırırdım yani. Hani böyle şikayet gelirse üzerinde tereddüt etmeden kaldıttırırız,
işleme tabi tutarız. Harekat başkanına bilgi vermek suretiyle.”
Mahkeme Başkanı: “Savcı Bey bir ara verelim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buyurun Sayın Başkanım.”
Tanığın beyanının alınması sırasında tutuksuz sanıklardan Hayrettin Ertekin, Fahri
Kepek, Muhterem Bağcı ve Adnan Bulut ile sanıklardan Yusuf Erikel müdafii Av. Ali Rıza
Dizdar’ın geldikleri görüldü.
Huzurdaki yerlerine alındı.
Duruşmaya kısa bir ara verildi.
Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu,
Tanık İhsan Balabanlı eski kimliği ve yemini tahtında huzura alındı.
Doğrudan soru sorma işlemine devam olundu.
Mahkeme Başkanı: "Buyurun oturun İhsan Bey.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Peki.”
Mahkeme Başkanı: “Savcı Bey buyurun.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan izninizle tanığa sorularımı
yöneltmeye devam ediyorum. Dava sanıklarından kimleri tanıyorsunuz birlikte çalıştığınız onların
isimlerini sayabilir misiniz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Biraz önce ifade ettiğim şube müdürlerini tanıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Fuat Selvi.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Cemal Gökçeoğlu.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dursun Çiçek.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hulusi Gülbahar çalıştınız mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hulusi ile çalışmadım ama yani ismen tanıyorum, tanıyorum
arkadaşımı beraber çalışmadık.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani beraber mesai harcadığınız birlikte
çalıştıklarınızı.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ziya İlker Göktaş’la çalıştınız mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Çalışmadım evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çalışmadınız hiçbir şekilde.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Çalışmadım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sivil memurlardan Mehmet Bülent Sarıkahya
uzun süre.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Çalıştım tanıyorum evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Cari işlem şube müdürlüğünde çalışmış.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sivil memur Meryem Kurşun.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tanıyor musunuz dava sanıklarından?”
48
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:49
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet, tanıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sanık Bülent.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Sedat Özüer.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sarıkahya’da.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Kurmay Albay Sedat Özüer’i tanıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sedat Özüer evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Fuat Selvi’yi tanıyorum evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şimdi bu dava sanıklarından Mehmet Bülent
Sarıkahya’da birtakım mektuplar dijitallerinde ele geçirildi. Bunlarla ilgili olarak da kendisi görev
yaptığı dönem içerisinde psikolojik harekat amaçlı olmak üzere kamuoyunu yönlendirme amaçlı
sahte isimlerle e-postaları genel yayın yönetmenlerine gazetelere vesaire internet sitelerine
gönderdiğini hatta bu işten artık bıkkınlık geldiğini zamanının işte sigara dumanlarıyla boğulmuş
internet kafelerde geçtiğinden rahatsız olduğundan bununla ilgili istifa dilekçeleri yazdığını beyan
ediyor. Sizin daire başkanı olduğunuz dönemde de bu olayların devam ettiğini.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2003’ten itibaren Ekmel Özengil Albay,
Dursun Çiçek Albay Şube Müdürüydü diyor Daire Başkanı da Necmettin Baykul ve İhsan
Balabanlı vardı. Sizin bu gönderilen mektuplarla ilgili bir talimatınız emriniz var mıydı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır gönderilen mektuplarla ilgili hiçbir talimatım yok. Yalnız
şunu söyleyeyim 1915 olaylarıyla ilgili Başbakanlıkta yapılan toplantı sonrası bana ikinci başkan
ve ilgili Genelkurmayın diğer başkanlıklarından katılan personelden gelen talepler üzerine
soykırımla ilgili yurtdışındaki ülkelerde oylama yapılacağı sıra ve önceleri birtakım kampanyalara
katılma ondan bilgim var. Bununla ilgili e-mailden bilgim var hatta bunu Türkçe, İngilizce,
Fransızca metinler yazdırılmak suretiyle ikinci başkana kadar onaylattırılarak ilgili yerlere bunları
e-mail yoluyla atılmasından malumatım var. Bunun dışındaki herhangi bölümle mektupla falan
ilgili bir emrim de yok. 1915 olaylarıyla ilgili.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “1915 olaylarıyla ilgili ne tür bir çalışmadan
bahsediyorsunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi şöyle mesela diyelim ki A ülkesinde soykırımı tanıyanın suç
olması oylanacak, soykırımı tanıyan o ülkeye girenler.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani yurtdışı psikolojik harekat.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tabi evet evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İlgili çalışmadan bahsediyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani biz dava konumuzla ilgili diyorum ben.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ve şöyle.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada hükümet aleyhine yayınlar vesaire.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İle ilgili.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok onunla malumatım yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani yurtdışı, yurtdışı konular zaten devlet
sırrıdır onları söylemenize de gerek yok.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şöyle yani orada yurtiçiyle de ilgili bazı internet sitelerini
atılmasıyla ilgili bu yani yurtdışı değil de bazı internet siteleri mesela kampanya düzen...”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ana milli meselelerle ilgili.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani ülkenin milli meseleleriyle ilgili psikolojik
harekat o farklı bir şey yani.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet o, o onu kast… onun dışında.”
49
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:50
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada bizim yargılama konusu olan yani
hükümet aleyhine.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yayınlarla ilgili bilgilerle ilgili.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İşte genel yayın yönetmenlerine, yazı işleri
müdürlerine, gazete köşe yazarlarına bu tür haberler bilgiler sanki işte bir makale yazılmış bu
makale değişik isimlerle mesela Bülent Sarıkahya’da çıkan bir makale ver 4, 5 tane farklı
isimlerle.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaydetmiş. Yani değişik yerlere göndermiş
birinde Ali demiş birinde Veli demiş yazan kişi olarak birinde asker demiş, birinde doktor demiş
vesaire.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ondan malumatım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Böyle yazılmış mektuplar var. Bunları da işte
Dursun Çiçek’in kendisine verdiğini sizinde olurunuzla onayınızla bunları kendisine ulaştırıldığını
duruşmada beyan etti onun için sordum.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ondan malumatım yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şöyle diyor; kendisine dava sırasında klasör
26 dizi 57’deki beyanı okunduğunda evet efendim doğru bu mektubu ben yazmadım ama şimdi
2008 sonrası olduğu için onu hatırlamaya çalıştım. Sanıyorum Dursun Albayım getirmişti o
mektubu daire başkanından herhalde onayını alıp getirmişti Murat Yüzbaşıma vermişti bunu
göndermesi için. O da göndermem için bana verdi fakat yanlış hatırlamıyorsam bu mektubu da
hani bu tarz işlerden artık rahatsız olduğum için göndermedim. Mahkeme Başkanı: Şimdi burada
iki tane mektup var bir Emel Koca Türk adına, birde Salih Uzun adına ayrı ayrı hatırlıyor musun
kimin verdiğini? Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: Aynı kişi vermiştir çünkü genelde Dursun
Albay verirdi şube müdürüm eskiden o olduğu için yani muhtemelen daire başkanından
onaylayıp getirmiştir diye düşünüyorum. Mahkeme Başkanı: O tarihteki daire başkanı kimdi
diyor? Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: O tarihteki daire başkanı İhsan Balabanlı 2008 olması
lazım evet İhsan Balabanlı Tümgeneral. Yine Mahkeme Başkanı: Peki İhsan Balabanlı’ya
nereden geldiğini biliyor musunuz, nasıl aldığını diye soruyor. Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya:
Kendisinin yani şimdi nasıl olduğunu ben bilmiyorum hani üst tarafları hiç açıkçası
sorgulamıyorum, sadece ben hani memurum bana verilen görevleri yapmaya çalışıyorum yani
üst tarafı kesinlikle sorgulamadım. Mahkeme Başkanı: yine soruyor peki İhsan Balabanlı’nın
nereden biliyorsunuz Dursun Çiçek’e? Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: Öyle olduğunu tahmin
ediyorum düşünüyorum dedim yani kesin bir bilgim yoktur açıkçası yani sonuçta onun verdiğini
gördüm ama ona da hani size bunu kim verdi nedir diye sormadım açıkçası şeklinde beyanı var.
Yani siz bu şekilde işte şu mektupları alın şu işte yayın yönetmenlerine şu gazetelere gönderin
gibi bir talimat.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok vermedim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Vermediğinizi beyan ediyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bilgim yok yani o konuda malumatım yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine Bülent Sarıkahya’nın dijitalleri içerisinde
flaş belleğinde birtakım işte gazete köşe yazarlarının e-mail adresleri vesaire isimleri yazılmış.
Olumlu olumsuz artı eksi gibi birtakım işaretler konulmuş. Bu konuda bir çalışma oldu mu işte
şunlarla iletişim kurun veya şunlarla kurmayın şeklinde sizin şube müdürlerine veya sivil
memurlara bir talimatınız oluyor muydu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır bizim yani o iletişim dairesinin konusu olduğu için bizle bir
ilgisi yok onun herhangi bir talimat falan da vermedim.”
50
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:51
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “İletişim dairesiyle ilgili bir konu olabilir o bizimle ilgili öyle bir
talimat da vermedim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sanık Dursun Çiçek’in Cumhuriyet
Savcılığında alınan bir ifadesi var ek ifade denilebilecek bir ifade. Daha önceki ifadelerinden
farklı olarak internet andıcı davasıyla ilgili 8 Haziran 2011 tarihinde kendisine yöneltilen bir soru
üzerine şöyle diyor; bu sitelerde yayınlanan haberler bizim hazırladığımız haberler olmayıp site
yöneticilerinin derleyip başka sitelerden bulup kendi sitesine koyup koymama konusunda
danıştığı dokümanlardır. İnternet sitesinde yayınlanacak olan bilgi, belgeler bizzat bilgi destek
şubede çalışan veya dairede çalışan kişiler tarafından hazırlanmadığını bunların normal basında
yer alan genel ulusal basında yer alan haberlerden derlendiğini söylüyor doğru mudur?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi başlangıçta da ifade etmiştim öyle kahramanlık hikayeleri
menkıbeler ondan sonra terör örgütüyle ilgili birtakım yayınlardan alınıp ama bunlar komuta
katına arz edildikten sonra konulan haberlerdir.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Gazeteden alınanlar da sabah arzdan sonra getirilip verilen
haberlerdir o tür haberler mutlaka komuta katının onayı alındıktan sonra oraya konur bu haberler
de genellikle yani bilimsel makaleler terör olayları ondan sonra 1915 olaylarıyla ilgili Türkçenin
etkin kullanılmasıyla ilgili olaylarla ilgili haberlerdir.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Size paralel beyanı var şu şekilde diyor;
bu yayınların irticayla mücadele eylem planıyla bir ilgisi yoktur gazetede bu belgenin Nisan
2009’da hazırlandığı iddia edilmiştir dolayısıyla benim sorumlu olduğum dönemlerde sitelerde bu
haberler daha önce yayınlanmıştır. Kendisinin Nisan 2009’dan bahsediyor ama siz daha önceki
yıllarda da irtica.org isimli sitede görevli olduğunu söylüyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani 2007 sonuna kadar görevliydi diyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2007 sonuna kadar görevliydi Genelkurmay
Başkanlığının okumuş olduğunuz bu sitelere ilişkin Başsavcılığa yazmış olduğu cevabi yazı
gerçekçi değildir. Zaten bu siteleri sıraları amirlerin ve onların haricinde Genelkurmay ikinci
başkanının internete girerek kontrol etme imkanı vardır bu sitelerin varlığından haberleri
olmaması imkansızdır. Sizde aynı.”
Tanık İhsan Balabanlı: “(bir kelime anlaşılmadı) tabi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Beyanlarda bulundunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Sitelerden herkesin haberi var tabi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Var diyorsunuz. Okumuş olduğunuz şüpheli
ifadeler doğru olmayıp çelişkilidir. Madem bu internet siteleri içerikleri sakıncalıydı ve benim
sorumlu olduğum dönemde kurulmuştu niçin diğer görevliler kendi sorumlulukları döneminde bu
haberleri kaldırmamışlardır. Aynı şekilde Genelkurmay Başkanlığındaki sistem dahilinde onay
alınmadan bu haberlerin sitelerde yayınlanması mümkün değildir.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu haberler diyor onayla diyor haberler yani
siz konulacak olan işte kahramanlık hikayeleri vesaire dediniz haberlerin de onaydan geçtiğini
belirtiyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tabi yani bu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Doğru mudur?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bunlar hazırlanır yani sıralı amirlere gösterildikten sonra (bir
kelime anlaşılmadı).”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Günlük haberlerde bu şekilde sıralı amirlere
gider mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hangi haberler?”
51
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:52
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Günlük haberler günlük.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Günlük haberler.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “AKP aleyhinde bir gazetede köşe yazısı var
veya işte manşet var vesaire.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Mesela Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhinde menfi bir propagandaya
yönelik bir haberse bu normal harekat başkanına kadar arz ederiz ondan sonra ikinci başkana
da gittiği de olur bazı haberler gitmeden de onun onayıyla da konabilir ama bilgisayar kanalıyla
hepsinin yani internetine düşer.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu komutanların bu sitelere girip, kontrol ve
müdahale etme yetkisi vardır aynı yetkiyi bende proje subayı ve site yönetici olan sivil memur
üzerinde kullanabilmekteydim diyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizde bu şekilde istedikleri zaman girebilirlerdi
şeklinde beyanınız var.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tabi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine size önceki oturumda bir haberden
bahsetmiştim Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının delil olarak kullandığı apronda namaz şovu
irtica.org’tan alınmış.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet davayla ilgili gazetelerde okudum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir haber.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani davadan sonra.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet şimdi bu sitede diğerlerinin işte
arşiv.org’tan alındığı için net olarak işte olup olmadığı şeklinde avukatların birtakım itirazları
oldu. O haberler var mıdır yok mudur ama burada çok net ve kesin olarak bu irtica.org’tan
alındığı kesin. Burada da hazırlanış şekli itibariyle sitenin ana menü diyor, ana sayfa tarikatlar ve
radikal İslamcı akımlar, Nakşibendilik, nurculuk, Fethullah Gülen gerçeği, irticai terör,
misyonerlik, inanç özgürlüğü, Atatürk köşesi, okuyucu köşesi, gündem, haberler, favori haberler,
kitaplar, fotoğraflar, unutulmayan gerçekler, irtica her yerde sema iletişim diye sol tarafta bir ana
menü hazırlanmış. İşte onun altında arama yap diyor, son yorumlar, Gülen cezalandırılmalı,
iftarda Gülen paniği, iftarda Gülen paniği, İngiliz marketinde şeriat uygulaması, İngiliz marketinde
şeriat uygulaması, günlük. Yine bu ikinci sayfasında gazeteler diye bir köşe var, tüm gazeteler,
son haberler diyor Taliban anayasası vesaire daha sonra da sağ ikinci sayfanın sağ alt
köşesinde faydalı linkler başlığı altında.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Nasıl?”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Faydalı linkler.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bazı linklerin faydalı olduğu öneriliyor yani
buralara tıkladığın zaman bir yerler açılıyor, terör gerçeği, terör ve güvenlik diye bir siteden
bahsediliyor özgürlük benim karakterimdir, istiklali tam Türkiye, istiklal mahkemeleri, hakimiyeti
milliye, Hablemitoğlu, Türk gençlik hareketi, Türk güneşi, Türkatak, gurbetçiler, greekmurders,
Atatürkçü Düşünce Derneği, Kemalist politika, Fethullahçılık, Fethullah gerçeği, fetoş Word
press, Fethullahçılar, nursuzlar, diyalog masalı, Nurettin Veren, tepkimiz adı altında bu link
verilen sitelerin de faydalı linkler olarak belirlenmiş bu internet sitelerinin mizanpajı hazırlanırken
faydalı linkler belirlenirken kimin inisiyatifiyle hazırlanmıştır, daire başkanın mı, şube müdürünün
mü veya teknik elemanların mı, faydalı linkleri kim belirlemiştir?”
Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılmadı.
Mahkeme Başkanı: “Buyurun mikrofon uzatalım.”
Sanık Dursun Çiçek söz istedi verildi: “İki nedenle itiraz ediyorum birincisi Başkanım bu
okunan bilgilerin kaynağı arşiv.org’dur. Arşiv.org’da hukuki olarak delil niteliği olmayan üzerinde
52
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:53
spekülasyon yapılan değişiklik yapılan bir şeydir. İkinci nokta da apronda namaz şovun kaynağı
Cumhuriyet Gazetesidir bu Cumhuriyet Başsavcılığının gönderdiği yazıda da vardır oradan
alınarak bizim irtica.org’da yayınlanmış bir sitedir dolayısıyla Sayın Savcım soruların açıkladığı
bilgilerin kaynağını da vererek açıklarsa tanığı yönlendirmemiş olur, teşekkür ederim.”
Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun kabul edilmedi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet açıklamalarımı tam sanık dinleyemedi
anlaşılan yani gösterdiğim kamerada alırsa Yargıtay Başsavcılığının mührü olan kamera alıyor
mu buradan evet şurada parmağımla gösterdiğim yerde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının
mührü olan aslı gibidir diye irtica.org’dan aldığına dair mührü olan bir haber ve bu sitenin ben
içeriğini henüz daha sormadım itiraz edilecek konu o değil apronda namaz şovu haberi nereden
alındığı diye sormuyorum bu sitenin hazırlanışı olarak yine yaklaştırırsanız faydalı linkler
şuradan alalım evet faydalı linkler başlığı altında burada birtakım sitelerden bahsediliyor faydalı
link olarak belirlemiş bunları kim belirliyordu onu soruyorum sorum bu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Onu ben yani bilemeyeceğim çünkü o geçmişten yani ben görev
aldığımdan öncede devam eden zannedersem hazırlanmış bir şey olabilir diye düşünüyorum. O
apronda namaz şovu da dava açıldıktan sonra ben de gazeteden gördüm yani. Görev yaptığım
sürede onu fark etmedim görmedim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu bu haber 29, 30 Eylül 2007 Cumhuriyet
alıntı yapılarak yazılmış.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çıktıyı alırlarken 23.10.2007 tarihli bir ekran
sayfası olarak çıktı alınmış şu yazının altında da görebiliyoruz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “23 Ekim 2007 o tarihte Dursun Çiçek mi
görevliydi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu irtica.org’la ilgili bölümde.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu linkleri size niye sordum şunun için sordum
tepkimiz.net isimli bir siteye tepkimiz.net isimli siteye.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Link verilmiş bu sitede dava sanıklarımızdan
isimlerini okuyacağım kişiler yazar olarak yer almakta Muammer Karabulut tanıyor musunuz bu
kişiyi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Kim?”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Muammer Karabulut.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Noel vakfı başkanı Noel.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hakan Arıkan.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ergün Poyraz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “O tabi kitap yazan bir yazar olduğu için ismen tanıyorum yani öyle
bir.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bilgi destek daireyle veya şube müdürleriyle
bir ilgisi var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok hayır, hayır, hayır yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tunçer Kılınç.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Emekli Orgeneral Tunçer Kılınç.”
53
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:54
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Emekli Orgeneral evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani çalışmadım ama.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O sitede yazı yazıyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Nasıl.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O sitede yazı yazıyor tepkimiz.net isimli
sitede.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani bilmiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Mehmet Şener Eruygur.”
Tanık İhsan Balabanlı: “İsmen tabi tanıyorum komutanımızla çalışmadım ama.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İrtibat var mıydı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok hayır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Daireyle veya şube müdürleriyle?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır, hayır, hayır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kemal Kerinçsiz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Avukat olduğunu biliyorum bu davalardan dolayı ismi çok geçtiği
için biliyorum Kemal Kerinçsiz ismi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani o tepkimiz.nette yazı yazdığını vesaire
bilmiyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok bilmiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sevgi Erenerol.”
Tanık İhsan Balabanlı: “İsmen duydum tanımıyorum ama ismini biliyorum yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine Turhan Çömez, Turhan Çömez eski
milletvekili bu kişi de tepkimiz.net isimli.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ha ismen duydum evet tanımıyorum ama oraya yazdığını da
bilmiyordum yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sitede yazılar yazıyor. Bu site 2000-2008’de
milligüç.net ismini almış bu konuda bir bilginiz var mı, tepkimiz.net isimli site?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ne zaman.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ekim 2008 tarihinde milligüç.net yani bu
Ergenekon davaları açıldıktan sonra tepkimiz.net isimli sitenin ismi milligüç.net olarak
değiştirilmiş.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır hiç bilgim yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu konuda bilginiz yok. Ve 9 Aralık 2008
tarihinde de Ergün Poyraz’ın savunması konulmuş bu siteye tepkimiz.net isimli sitenin içe...”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani Ekim’de ve o tarihte yoktum ben yani Ekim 2008.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz Ekim 2008’de ayrıldınız.”
Tanık İhsan Balabanlı: “E ben Ağustos’ta ayrıldım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım.”
Tanık İhsan Balabanlı: “30 Ağustos 2008’de ayrıldım Ekim’de, Aralık’ta da yine orada
değildim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Vatanseverinfo isimli bir internet sitesinden bir
haberiniz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır vatansever.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İnfo.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Cumhuriyet çalışma grubu diye bir grup
duydunuz mu Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır duymadım ama gazetelerden okuduğum kadarıyla yani
biliyorum bu davalar nedeniyle?”
54
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:55
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz bilgi destek daire başkanlığında görev
yaptınız gri ve kara propaganda konusunda bir bilginiz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır gri ve kara propaganda konusunda yani asla zaten
dairemizin de görevi değil açık.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir eğitim aldınız mı veya sivil memurlara.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Almadım. Hiç.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şube müdürlerine alt birimdeki astlarınızda bu
konuda özel kurslar veriliyor muydu yani psikolojik harekat psikolojik harekatın ne şekilde
olacağı işte beyaz propaganda, gri propaganda işte siyah propaganda vesaire şeklinde bu
konularda eğitim çalışmaları oluyor muydu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi ben böyle bir şey almadım herhangi bir alt yapım desteğim
yok yani oraya atamayla geldim ama bizim bünyemizde olan bilgi destek okula vardı burada
Türk Silahlı Kuvvetleri personeline kurslar açılır bilgi destek kursları temel kurslar tekamül
kursları gibi normal bir faaliyetti bunlar.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani bilgi desteğin şeysi nedir yani amacı
nedir?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Türk Silahlı Kuvvetleri personelini menfi propagandalık karşısında
yetiştirmek Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve ülkemizin sorunlarıyla ilgili özelikle Ege Hava Sahası,
Balkanlar, Ortadoğu ve diğer Bosna Hersek işte Afganistan gibi bu son gelişmelerle ilgili Kıbrıs,
1915 olayları bunlarla ilgili çeşitli bilgiler vermek. Bu kapsamda da tabi bilgi destek konusuna
giren konularla arkadaşlara gelen bu tamamen yasal kuvvetin kuvvetlerin hatta Genelkurmayın
görevlendireceği Kara, Deniz, Hava ve Jandarma personeline verilen kurslar meyanında
astlarımın da ne kadarı bu kursu şu anda bilemiyorum yani. Ben öyle bir kurs görmedim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dava dosyamız içerisinde ihbar
mektuplarından ilk defa irticayla mücadele eylem planın orijinalin gönderildiği ihbar mektubu var
Sayın Savcım kuşaklar boyu TSK’ya hizmet etmiş bir aileye sahip olmaktan onur duyan bir
subayım. Son dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerin içerisinde tarihinde hiç olmadığı kadar itibar
kaybına uğraması beni ve benim gibi vatanını milletini seven birçok silah arkadaşımı son derece
rahatsız etmiştir diye başlayan bir ihbar mektubunda bunun ekinde de cunta tarafından
hazırlanmış bilgi destek çalışması adı altında bir çalışma gönderilmiş. Başlığında gizli diyor T.C.
Genelkurmay Başkanlığı Ankara sayı HRK nokta İki nokta üst üste 1700–07/Eylül 2007 konu
bilgi destek planı. Bir, genel durum, A, a İslami gelişmeler diye başlayan bir lahikadan
bahsediliyor siz bu 2007 yılında bilgi destek planı olduğuna göre sizi de ilgilendiren bir birimde
hazırlanmış olma ihtimali var. Altta da zaten Korgeneral Harekat Başkanı Nusret Taşdeler ismi
açılmış bir lahika ekler diyor, ek A bilgi destek planı, ek B özel dağıtım planı, dağıtım diyor
gereği özel dağıtım planı şeklinde size göstereyim siz bu lahikayı daha önce gördünüz mü,
çalışmalarda kimler bulundu, bu konuda bilginiz var mı? Bu Genelkurmayda hazırlanmış bir
belge midir?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır böyle bir çalışma görmedim yani ben benim haberim olurdu
en azından böyle bilgi destek planı falan diye bir çalışma olsa. Ben görmedim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani sizin, sizin daire dışında başka bir birim
var mıydı bilgi destek konusunda çalışma yapacak?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Harekat başkanına bağlı başka bir birim var
mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yoktur.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bilgi destek daire başkanlığı bir tane.”
55
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:56
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine şöyle bir belge var sanıklardan Avukat
Mustafa Hüseyin Buzoğlu 3 nolu delil olarak Kingston 2 gigabyte flash bellekte ele geçirilmiş
burada Tunçer Paşam K. Yavuz’a giden eylem planıyla ilgili şeklinde kayıtlı olan bir belge.
Altında Simay Fehriye Biçken hukuk müşaviri avukat ismi var. Bilgi notu deniliyor kimden kime
işte konu açıklamalar başlıkları yer almakta. Basında çıkan bilgi destek eylem planı hakkında
deniyor ve burada hükümeti gerek doğrudan baskı yoluyla gerek sivil toplum kuruluşlarını
devreye sokmak suretiyle devirmeye yönelik faaliyetler yukarıda belirtilen hükümete karşı suçu
oluşturacaktır. İşte dolayısıyla ilgi A yazıda belirten eylemler nedeniyle yargılama süreci 30 yıl
içinde her an başlatılabilecektir. Konunun hassasiyeti dikkate alınarak ilgi a evrakın ve bu evraka
konu taslak çalışmaların bir an önce imha edilmesi kıymetlendirilmektedir arz ederim şeklinde bir
belge çıkmış sanıklardan şu belgeye bir bakar mısınız size böyle bir şey ulaştı mı gördünüz mü
çalıştığınız dönemde? 2008 o tarihte görevde miydiniz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet yani Haziran 2008 diyor.”
Mahkeme Başkanı: “Mikrofona konuşun lütfen.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Böyle bir adli.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet o tarihte (bir kelime anlaşılamadı).”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Müşavirlikten bir beyan bir şey mütalaa geldi
mi size hatırlıyor musunuz şubenize, dairenize?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır hiç hatırlamıyorum yani hiçte ne gördüm, ne duymadım da
yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2006 yılında internet siteleriyle ilgili herhangi
bir andıç hazırlandı mı o konuda bilginiz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “2006 yılında hiç bilgim yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İsmi ne şekilde değişti.”
Tanık İhsan Balabanlı: “2006 yılında Ağustos ikinci yarısında göreve başladım. 2006
yılında Ağustos’unun ikinci yarısından sonra göreve başladım. Benim yani 2006.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu irtica org’un ismi daha önce farklı bir
şeymiş ismini değiştirmişler ondan haberiniz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok bilmiyorum ben irtica org olarak biliyorum. Ben yani göreve
başladığımda irtica org diye geçiyordu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nakşilik com varmış mesela daha önce
Fethullah Gerçeği diye varmış. Bu sitelerden haberiniz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ya okumuş olabilirim geçmiş dönemden kurulduğu için ama ben
göreve başladığımda o irtica org diye isimlendirilmişti. Yani daha önceden de Fethullah Gerçeği
falan diye gözüme de çarpmış olabilir yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani sizin bulunduğunuz dönem içerisinde bu
sitelerle ilgili herhangi bir andıç hazırlanıp.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onay alınmadı.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır hatırlamıyorum yalnız şu 2 tane site var emekli emeklilerle
ilgili emekli personelle ilgili 2007 yılının başında emekli personel bir de yurtdışında görev yapan
birliklerimizin olduğu yerler öncelikli olmak üzere orada yaşayan Türk vatandaşlarıyla ilgili site
isimlerini şu anda tam hatırlayamıyorum. Bir tanesi Aslar olacak birisi de Türkler olabilir
yurtdışında bunların onayı alınmış öyle teşkil edilmiş sitelerdir. 2007 yılı başlarında olduğunu
zannediyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Belki arkadaşlar yani hatırlayabilirler bir tanesi aslar olacak o da o
emekli personelimizle ilgili emeklilerin birtakım problemleri varsa biz bu sitelere yazmak suretiyle
onları personel başkanlığına tamamen idari bir.”
56
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:57
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet ben şunu da öğrenmek istiyorum sizin
görev yaptığınız dönem içerisinde tsk.mil.tr veya tsk.gov.tr isimli Türk Silahlı Kuvvetlerinin menfi
propagandaları önleyecek bilgileri verebilecek kamuoyunu bilgilendirebilecek ki zaman zaman
kamuoyunu ilgilendiren konularda Genelkurmay Başkanlığının fikirlerini düşüncelerini beyan
ettiği açıklamalar yer alan sitesi var.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu site aynı zamanda var mıydı yani bu irtica
org vesaire terör güvenlik vesaire sitelerinin yanı sıra gene tsk.mil.tr var mıydı tsk.gov.tr var
mıydı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hatırlayamıyorum yani biraz teknik ayrıntılar olduğu için yanlış bir
şey.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani resmi site olmadığı için mi bu siteler
faaliyete geçirildi onu anlamak istiyorum.”
Tanık İhsan Balabanlı: “(bir kelime anlaşılamadı) bir şey bilemeyeceğim Savcı Bey yani
hatırlayamıyorum bir yorum sorusu gibi ben ona pek.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Teknik açıdan yeterli değilim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine Gölcük Donanma Komutanlığında ele
geçirilen 5 nolu hard disk içerisinde tema taslak proje nokta doc isimli bir belge ele geçirilmiş
bunun oluşturulma tarihi 2 Mart 2008 son kaydetme tarihi 21 Mart 2009 olarak gözükmekte.
Çalışmada kullanılabilecek tema teklifleri diye başlıyor. Milliyetçi Partiler AKP’den en fazla oy
alabilecek partilerdir. Ermenistan ve Yunanistan ile ilgili kamuoyunda tepki uyandıracak haberler
sürekli gündemde tutularak Milliyetçi Partilerin AKP’den oy eksiltmeleri sağlanacaktır vesaire gibi
başlayan irticayla mücadele eylem planıyla da paralellik arz eden bir çalışma. Bunun sonunda
da Ergenekon kapsamında tutuklanan TSK personelinin masum olduğu irticaıyla etkin şekilde
mücadele etikleri için AKP, FG’ciler ve yandaş medya tarafından üzerlerine iftira atıldığı şeklinde
haberler yaptırılacaktır. Yakalanan TSK personelinin bizim istediğimiz doğrultuda beyanlarda
bulunmaları ve bu açıklamaların medyada geniş yer bulması sağlanacaktır. Gri ve Kara
yöntemleri kullanılabilecek nitelikte sanal ağ siteleri kurularak çalıştırılmalıdır. İnternet siteleri
güvenilir kişiler üzerinden uygun personel tarafından kurulup çalıştırılarak kurum riske
edilmeyecektir. Gri ve Kara tarzda yöntemleri kullanan uygun nitelikli bazı sanal ağ sitelerine
gazetelere destek verilebilir. Deniz Feneri konusunda çalışma yapılmamıştır gerekirse ilave
edilebilinir şeklinde biten bir belge. Bunu da dava sanıklarından Alaettin Sevim’in hazırladığı
iddia ediliyor bundan dolayı yargılanıyor. Alaettin Sevim’İ tanır mısınız kendisiyle bir diyalogunuz
oldu mu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Alaettin Sevim Tuğamiraldi. Genelkurmay İstihbarat
Başkanlığında bir daire başkanı olarak biliyorum. Sadece Genelkurmay koridorlarında
selamlaştığımı söyleyebilirim yani onun dışında.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Böyle bir çalışma yaptıklarından bilginiz var
mı duydunuz mu gördünüz mü bu çalışmayı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok hayır, hayır kesinlikle görmedim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine Gölcük Donanma Komutanlığındaki
aramalarda ele geçen 5 nolu hard disk içerisinde kitleşim isimli bir belge var. Burada da
oluşturma tarihi 8 Nisan 2003 tarihi yer alıyor kullanıcı Alaettin Sevim son kaydetme tarihi 4
Mayıs 2008. İnternet ekipleri kurulmalı diyor. Burada teknik içerik sivil dağıtım ağları geliştirilmeli
mail listeleri toplanmalı medya ile iletişim koordinasyon diyor ve üretim bölümünde bizim dava
sanıklarından Hüseyin Vural Vural ismi yer alıyor tanıyor musunuz Hüseyin Vural Vural’ı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine dava sanıklarından Merdan Yanardağ.”
57
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:58
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dursun Çiçek.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Dursun (bir kelime anlaşılamadı).”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Beraber çalıştım dediniz. Erbay Çolkaoğlu
dava sanıklarından.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine bu belgenin devamında Ataman Yıldırım
ismi var.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Onu da tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hasan Ataman Yıldırım Naryaz yazılımın
sahibi. Bu kişiyi tanıyor musunuz deniz kuvvetlerinden ayrılma?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok tanımıyorum, tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine burada muvazzaf isimler arasında Fatih
Koca Fatih Koca.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Fatih Koca tanımıyorum Fatih Koca’yı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Sizin.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yalnız bizim daire de çalışan bir binbaşı arkadaş vardı ama o mu
değil mi bilmiyorum yani binbaşı halen görevli yani.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Başka birimde çalışıyor sizin birimde değil.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet başka birimde çalışıyor.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Recai Alkan.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Altunay Şahin.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Cem Şimşek.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu çalışmadan haberiniz var mı internet
sitelerinin kurulması.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Veya faaliyete geçirilmesi vesaire gibi bir
çalışmadan.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır kesinlikle haberim yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Toplumsal Haber isminde bir internet sitesi
yayın yapıyor ondan haberiniz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Duymadım bir daha tekrar eder misiniz?”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Toplumsal Haber.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır yok haberim yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Teşekkür ederim Sayın Başkanım sorularım
bu kadar.”
Tanığın beyanının alınması sırasında sanıklar Mustafa Bakıcı, Sedat Özüer, Cemal
Gökçeoğlu, Orhan Güçlü müdafii Avukat Mustafa Eyüp Başkan’ın geldiği görüldü,
Huzurdaki yerine alındı.
Mahkeme Başkanı: "İhsan Bey size bazı fotoğraflar göstermek istiyoruz bakar mısınız?
Bunlardan tanıdığınız varsa onları söyleyin.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Dursun Çiçek Albay.”
Mahkeme Başkanı: “Evet mikrofona konuşun. Elinize mikrofonu alın.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Dursun Çiçek Albay.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördünüz Dursun Çiçek.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanıyorum.”
58
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:59
Mahkeme Başkanı: “Tanıdığınızı söylüyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hasan Iğsız Orgeneralim tanıyorum. (bir kelime anlaşılamadı).”
Mahkeme Başkanı: “Evet sanık Hasan Iğsız şu anda ekranda gördüğünüz kişi. Nereden
tanıyorsunuz görüştünüz mü yüz yüze veya telefonda görüşme yaptınız mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi komutanımız olduğu için birlikte çalışmadık ama ben 66.
Zırhlı Tugay Komutanıyken komutanımız 5. Kolordu komutanıydı. Tabi Silahlı Kuvvetlerde de
ismen de tanıdığımız komutanım.”
Mahkeme Başkanı: “Bir dakika. Hasan Iğsız 2008, 2009 yıllarında Genelkurmay İkinci
Başkanı olarak görev yapmış.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Siz oradan ayrılmış mıydınız?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ayrılmıştım.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanıyorum Mehmet Eröz albayım ama generalim. Birlikte hiç
çalışmadık yani.”
Mahkeme Başkanı: “Evet. Ekranda gördüğünüz sanık Mehmet Eröz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet tanı…”
Mahkeme Başkanı: “Tanıyorsunuz ama çalışmadınız.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Fuat Selvi Albay.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz sanık Fuat Selvi tanıyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum. Bunu da tanıyorum yani çalışmadım hani çalışsam
söylerdim. Tanımıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet sanık İlker Ziya Göktaş tanıyor musunuz? Bir önceki fotoğrafı
alalım.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Kurmay olabilir mi? Yok tanımıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet tanımıyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Sedat Özüer Albay.”
Mahkeme Başkanı: “Evet şu anda erkanda gördüğünüz sanık Sedat Özüer. Nereden
tanıdığınızı kısaca anlatır mısınız? Yani o dönemde harekat Psikolojik Harekat Daire Başkanı
görev yaparken aranızdaki ilişkiyi kısaca anlatır mısınız?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Sedat Özüer Albay’la 2 sene görev yaptık plan eğitim şube
müdürüydü plan harekat şube müdürüydü bana bağlı olan şube müdürüydü. Daha önce de
albayken de birlikte çalıştık 1 sene o da Genelkurmayda Silahlı Kuvvetler Harekat Komuta
Hareket Merkezi diye bir merkez vardı orada da şube müdürüydü. Tanıyorum İsmail Hakkı
Pekin.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Korgeneralim.”
Mahkeme Başkanı: “Ekranda gördüğünüz sanık İsmail Hakkı Pekin.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet tanıyorum. Alaettin Sevim Tuğamiral tanıyorum dediğim gibi
yani Genelkurmay…”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz sanık Alaettin Sevim.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Nereden tanıdığınızı kısaca açıklar mısınız? Yine görev.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Alaettin Sevim Amiral.”
Mahkeme Başkanı: “Yaptığınız o psikolojik harekat daire başkanlığındayken.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ben Genelkurmayda harekat başkanlığında bilgi destek daire
başkanı iken o da istihbarat başkanlığında bir daire başkanıydı ama adını bilmiyorum hangi
dairede olduğunu koridorlarda rastladın mı selamlaşırdık yani öyle tanıyordum müşterek bir
çalışmamız falan olmadı. Tanımıyorum, tanımıyorum, yani Hulusi olduğunu zannediyorum çünkü
59
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:60
bu Balyoz davasından çıktığımızda falan karşılaşıyoruz tokalaşıyoruz ismen biliyorum ama şimdi
odur herhalde.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz sanık Hulusi Gülbahar.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Tanıdığınızı söylüyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum. Tanımıyorum, Cemal, Cemal Gökçeoğlu Albay
benim şube müdürümdü.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz sanık Cemal Gökçeoğlu.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum yani, Hıfzı Çubuklu.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz sanık Hıfzı Çubuklu tanıyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanıyorum evet tanıyorum Adli Müşavirlikte Genelkurmay
Başkanının Adli Müşavirimizdi. Evet, Nusret Taşdeler Korgeneralim.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz sanık Nusret Taşdeler tanıdığınızı
söylüyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “O zaman korgeneraldi şimdi orgeneral. Mehmet Otuzbiroğlu.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz sanık Mehmet Otuzbiroğlu.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Amiralim birlikte çalışmadık.”
Mahkeme Başkanı: “Tanıdığını söyledi. Tanıyorsunuz değil mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Nasıl?”
Mahkeme Başkanı: “Tanıyor musunuz? Yani birlikte görev yaparken tanıdınız mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Birlikte görev yapmadık ama sonra tanıdım yani şimdi şu anda da
Otuzbiroğlu amiral ben zaten Balyoz’dan dolayı da tutuklu olduğumuz için oradan da tanıyorum.
Evet, Otuzbiroğlu Amiral. Murat Yüzbaşı olabilir (bir kelime anlaşılamadı).”
Mahkeme Başkanı: “Evet sanık Murat Uslukılıç ekranda görünen sanık.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet Murat Uslukılıç. Mustafa Bakıcı General.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Birlikte çalışmadık ama yani resmen ve ismen tanıyorum
kendisini.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz sanık Mustafa Bakıcı tanıdığınızı
söylüyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Orhan, Orhan Güçlü bilgi destek bana bağlı olan bilgi destek grup
komutanı.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz sanık Orhan Güçlü tanıdığınızı
söylüyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum, tanımıyorum, tanımıyorum, tanıyorum elbette
Genelkurmay.”
Mahkeme Başkanı: “İsmini söyler misiniz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Nasıl?”
Mahkeme Başkanı: “İsmini söyler misiniz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “İlker Başbuğ Orgeneral İlker Başbuğ.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ekranda gördüğünüz sanık Mehmet İlker Başbuğ tanıdığınızı
söylüyorsunuz evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Emekli Genelkurmay Başkanımız.”
Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.”
Mahkeme Başkanı: “Onları daha sonra açıklayacağım efendim okuyacağım.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum, tanımıyorum, tanımıyorum, tanımıyorum
,tanımıyorum, tanımıyorum, tanımıyorum. Emekli Orgeneral Tunçer Kılınç, Tunçer Kılınç
Orgeneral.”
Mahkeme Başkanı: “Nereden tanıdığınızı kısaca açıklar mısınız?”
60
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:61
Tanık İhsan Balabanlı: “İsmen tanıyorum beraber çalışmışlığımız yok ama komutanımız
olduğu için Silahlı Kuvvetlerde adı geçen bir komutanımızdı oradan tanıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet size gösterilen resimlerden bazısını tanıdığınızı söylediniz.
Tanımadığınız kişilerin isimlerini okuyorum. Sanık Hasan Ataman Yıldırım, Cem Şimşek, Altunay
Şahin, Fatih Koca, Recai Alkan, Serdar Öztürk, Ergün Poyraz, Hatice Bahtiyar, Durmuş Ali
Özoğlu, İbrahim Özcan bunları size gösterdik tanımadığınızı söylediniz. Sanıklardan sorusu olan
buyurun.”
Sanık Mehmet Eröz söz istedi verildi: “Sayın Balabanlı 2 tane sorum var. Bunlardan
birincisi ifadenizde internet bilgisayarlarına konan bilgileri Genelkurmay Başkanına kadar arz
ettiğinizi söylediniz. Bu konuya açıklık getirmenizi istiyorum 2006, 2008 döneminde daire
başkanıydınız. Bu dönem içerisinde gazete haberleri artı Genelkurmayın kendi yazdığı yazılar
olmak üzere 2 çeşit yazı konulduğunu biliyoruz. Gazete haberlerini nasıl hangi seviyeye kadar
arz ederdiniz yani bizzat kendiniz mi giderdiniz şube müdürünü mü gönderirdiniz evrakla mı
gönderirdiniz artı bu arz ettiğiniz komutanların herhangi bir parafesi imzası olur muydu? İkincisi
yine Genelkurmayın kendisinin yazıp koymuş olduğu bu yazılarla ilgili ne tür bir işlem
yapardınız?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi birinci sorunuza cevap vereyim. Bu sabah arzlara ilgili
gazete harekat başkanlığına kadar arz ettiğimi ifade etmiştim biraz önce Sayın Başkanım da
aynı soruyu sordular Savcı Bey’e de izah ettim. (bir kelime anlaşılamadı) Genelkurmay
Başkanına kadar alıp gazeteleri çıkarmayız sadece sabahleyin harekat başkanlığı toplantısında
şube müdürlerimin sabah 08:00, 08:30 arasında iletişim daire başkanlığından almış oldukları o
bir klasör gazete haberlerini tasnif edip kendi sorumluluk alanına girenleri ayırıp bana özet
olarak geldiklerinde hatta başlık olarak sorduklarını daha sonrada yasal herhangi bir sıkıntı
olmadığını teyit ettikten sonra ben de sabah 08:45’teki toplantıya gittiğimde bu haberleri çok özet
olarak harekat başkanına arz ettiğimi söylemiştim. Daha sonra bunlardan siteye konur artık
bundan sonra ikinci başkana Genelkurmay Başkanına falan gidilmez onlar isterlerse internet
sayfasından bunu görebilirler.”
Mahkeme Başkanı: “İhsan Bey mahkeme heyetine dönerek beyanda bulunun.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Peki özür dilerim.”
Mahkeme Başkanı: “Zaten soru soran şahsın sanığın resmini ekranda görebilirsiniz
buyurun.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tamam.”
Sanık Mehmet Eröz: “İkinci bölüm vardı. Kendi yazdığınız o kendi oluşturduğunuz
yazılar.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi kendi yazdığımız derken konuları da söyledim terörle ilgili
işte 1915 olaylarıyla ilgili bu Türkçenin etkin kullanılması kahramanlık menkıbeleri vesaire gibi.
Bununla ilgili Genelkurmayın diğer başkanlıklarının gittikleri toplantılar var mesela harekat
başkanlığından iç güvenlik daire başkanlığı var. Genel Plan Prensipler Başkanlığı var. Hareket
başkanlığındaki iç güvenlik daire başkanı terörle ilgili herhangi bir Başbakanlıkta yapılan toplantı
sonucu birtakım şeyler almışsa onları inceler irdeler oradan çıkan haberleri komuta katına arz
etmek suretiyle internet sitesine koyarız. 1915 olaylarıyla ilgili Gen PP başkanlığının yapmış
olduğu toplantı sonucu yine bu Başbakanlıkta yapılan toplantılardır süreleri şu anda
hatırlayamıyorum ayda bir kere uğruyordu hatırladığım kadarıyla oradan dönüşte elde edilen
bilgileri 2. başkan harekat başkanına emreder o da bizim hazırladığımız onlardan gelen bilgileri
derlediğimiz birtakım bilgileri bu sitelere konması için hazırlık yapılır. Komuta katına arz edilir
ondan sonra konurdu. İkinci husus da bu.”
Sanık Mehmet Eröz: “Yani arz edilmekten kastım o imzaların parafelerini alırdınız.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tabi yani çıkartır.”
Sanık Mehmet Eröz: “Evet.”
61
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:62
Tanık İhsan Balabanlı: “O satır satır okunur onlar öyle konur.”
Sanık Mehmet Eröz: “Tamam, ikinci sorum internet sitelerine internet bilgisayarlarına
koyduğunuz bilgilerin herhangi bir şekilde yazılı veya dijital arşivini tura mıydınız yani bu
koyduklarınıza bir evrak işlemi yapar mıydınız?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Mehmet Eröz: “Bunların hangi efendim tarihte kimin onayıyla konulduğu hangi
kaynaktan konulduğu kim koydu ve eğer konan bilgilerin bir çıktısını alıp bir dosyaya koyup
dosyada bildiğimiz dosyalama Silahlı Kuvvetlerin yöntemine göre böyle bir arşiviniz var mıydı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi şöyle söyleyeyim internet çalışmasıyla ilgili bir internet
siteleri var sivil şeye de açık bir de TSK net var. Resmi çalışmalar TSK net üzerinden yapılır ve
onlar o bilgisayarlarda arşivinde tutulur. Ama bu internet bilgisayarının hatırladığım kadarıyla
yani arşiv tutulmaz diye biliyorum. Onlar normal günlük gelen bu gazete haberleri her gün gelir
işlemi biter yani şeysiz evrak kıymetsiz evrak gibi muamele görürler.”
Sanık Mehmet Eröz: “2008.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani bak 1, 1 gün de Başkanım masanın üzeri şey dolar böyle ıvır
zıvır sağdan gelen soldan gelen bu haberleri yani onları arşiv yapmaya kalkarsak yer yetmez
dolayısıyla yani öyle bir arşiv sistemimiz de yoktu.”
Mahkeme Başkanı: “Bunu bilgisayarlarda veya dijital ortamda kayıtlı mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ya ben yani o konuda da olmadığını söyleyebilirim yani.”
Mahkeme Başkanı: "Buyurun.”
Sanık Mehmet Eröz: “Evet teşekkür ederim.”
Mahkeme Başkanı: “Başka sorusu olan buyurun buradan başlayalım sıradan gidelim.”
Sanık Sedat Özüer söz istedi verildi: “Sayın Başkanım izninizle birkaç soru soracağız
komutanımıza. Komutanım benim bilgi destek daireye atandığım tarihi hatırlıyor musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Herhalde 2006’nın Eylül’ü falan olabilir.”
Sanık Sedat Özüer: “Ağustos sizin.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Çünkü yani o sene terfi sırasında olduğunu biliyorum.”
Sanık Sedat Özüer: “Evet. Sizinle aynı dönemdi.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Sanık Sedat Özüer: “Peki siz İstanbul'dan atanmıştınız, atanmıştınız.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Sanık Sedat Özüer: “Benim size emeklilik konusunda herhangi bir şey söylediğimi
hatırlıyor musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi Sedat Albay’la geçmişte de 1, 1 sene çalışmışlığımız var
tanışıyoruz yani arkadaşımız o sene generallik sırasındaydı terfi edemedi ama bizim daireye
tayin olduğunu da öğrendim. Kendisinin emekli olmak isteğinde olduğunu öğrendim hatta
aramıştı beni yani böyle telefonla konuşurken de Sedat olma bekle bakalım yani inşallah seneye
olursun gibi böyle konuşma geçtiği için bir de tanıdığım bir arkadaşım olduğu için ayrılmasını
istemedim Silahlı Kuvvetlerden öyle kendi duygu ve düşüncelerimi iletmiştim bu yani.”
Sanık Sedat Özüer: “Yani bunun dışında herhangi bir örgüt vesair gibi bir algınız oldu
mu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Nasıl.”
Sanık Sedat Özüer: “Yani yani bu iyi niyet veya beraber çalışma dışında herhangi bir
şüphe oluştu mu sizde (bir kelime anlaşılamadı) sonra.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır, hayır öyle bir şüphe.”
Sanık Sedat Özüer: “2008’de ayrıldınız biraz evvel ifade ettiniz Ağustos’ta İzmir’e. Ben de
o esnada yine daireden ayrılmak isteğim konusunda başka bir yere tayin olmak istediğim
konusunda size bir müracaatım oldu mu?”
62
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:63
Tanık İhsan Balabanlı: “Başkanım şimdi Genelkurmay Başkanlığında diğer kuvvetlerden
gelen arkadaşlar pek Genelkurmaya gelmek istemezler. Deniz Kuvvetleri denizciler Deniz
Kuvvetlerinde çalışmak ister havacılar Hava Kuvvetlerinde karacılar da Kara Kuvvetlerinde yani
daha kendi sınıflarıyla ilgili Genelkurmaya geldikleri zaman biraz daha şey karışıyor yani birleşik
hale geliyor. Kendi kuvvetlerinden birkaç sene uzaklaşmaları belki onların başlangıçta pek fazla
da yararına olmuyor diye düşünenler oluyor genellikle. Arkadaşım da söylemiştir Fuat Selvi
Albay da söylemiştir. Dursun da söylemiştir ondan sonra Cemal de söylemiştir. Şimdi bizim tabi
bu konuda 2003 yılından sonra Silahlı Kuvvetlerde zannedersem 2003 yılı sonrasıdır 2 sene
görev yapanlar artık tayin istek formu değil de bilgisayardan kendi şahsi hesaplarından girerler
kendi kuvvetlerine atanmak istiyorum diye söylerler böyle bir uygulama var. Bana da arkadaşlar
böyle söylerlerdi. Ben de kendilerine siz tayin olmak istiyorsanız yani şeyi doldurursunuz 2 sene
bitince istediğiniz zaman gidebilirsiniz diye söylerdim. Hatta Genelkurmaya kuvvetlerin tayin
şubelerindeki personel başkanlıklarına bağlı tayin şubelerindeki. İlgililer gelirler her sene sorarlar
yani Genelkurmaydan çıkacaklar işte alacağı bu sene doldurdu başka işe şarka gidecek yurtdışı
görevine gidecek gibi birtakım böyle bizden bilgi isterler.”
Mahkeme Başkanı: “(bir kelime anlaşılamadı).”
Tanık İhsan Balabanlı: “O zaman da söylediğim 2 seneyi dolduran herkesi alabilirsiniz.”
Mahkeme Başkanı: "Peki Sedat Bey’in böyle bir talebi oldu mu yani kendi kuvvet
komutanlığına bir form doldurup gönder….”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ha onu bilmiyorum şahsi bilgisi…”
Mahkeme Başkanı: "Bilmiyorsunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bilgisayarından kuvvete falan yani başvurduysa onu bilmiyorum
ama yazı olarak daireden öyle bir şey gitmez zaten prensip olarak söyledim.”
Sanık Sedat Özüer: “Komutanım iddianamede bir iddia yer alıyor birinci iddia bizimle ilgili
İnternet Andıcı iddianamesinde özel yetkili Cumhuriyet Savcılığına bir imzasız ihbar mektubu
gönderiliyor. Orada Eylül 2007’de dönemin 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’un emri gereği
bir kısım akademisyen ve CHP yönetiminden bazı politikacıların desteğiyle dönemin Harekat
Başkanı Korgeneral Nusret Taşdeler’in himayesinde kamuoyunu yönlendirme maksatlı çeşitli
belgeler hazırlayan şüpheliler ki benim adım geçiyor. Albay Fuat Selvi, Albay Dursun Çiçek,
Albay İlker Göktaş ki İlker sonra ikinci bir ihbar mektubunda düzeltiyorlar yok diye. Şimdi söz
konusu dönemde siz amirimiz idiniz. Sizin aklanarak ikinci başkan tarafından bize 4 şube
müdürüne İlker’i düşelim 3 şube müdürüne ya da harekat başkanı tarafından yine sizin
aklanarak bize bu kat emir komuta zinciri içerinde bir emir verilmesi mümkün müdür?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Mümkün değil ne bana harekat başkanım böyle bir emir vermiştir
ne de ben arkadaşlara böyle bir emir vermedim. Yani böyle bir şeyden hiç bilgim de dahilinde
değil ben de emir almadım emir de vermedim. Onlar da benden sonraki şube müdürleri yani
bana bağlı olan şube müdürleri böyle bir çalışmayı hiçbir zaman hani hem askeri literatürde emir
komuta zinciri içerisinde böyle bir şey mümkün değil görmedim de duymadım da.”
Sanık Sedat Özüer: “Bir an için komutanım diyelim ki ben harekat başkanıma gittim.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Peki.”
Sanık Sedat Özüer: “Peki veya ikinci başkana bir konuyu arz ettim ikinci başkanımız veya
harekat başkanımız tarafından bir konuda pek usulden olmasa da şunu şöyle bir inceleyin diye
bir emri verebilir. O esnada benim ne yapmam lazım?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Zaten hani askeri usulde ikinci başkanın yani belki çok acil haller
dışında çağırmaz, sıralı komutanları harekat başkanlığına, harekat başkanlığı bana, bende ona
emir veririm öyle bir şey çağrılırsa. Ama böyle bir varsayalım ki çağırdı, dönüşte ilk amirine bilgi
verir, vermesi lazım. Bana öyle bir bilgi vermemiştir.”
Sanık Sedat Özüer: “Hayır çünkü öyle bir emir almadık.”
63
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:64
Mahkeme Başkanı: “Sedat Bey varsayıma dayalı sorular sormayalım, maddi olgulara
dayalı bilgi.”
Sanık Sedat Özüer: “Hayır komutanım, Başkanım şimdi.”
Mahkeme Başkanı: “Yaşadığı olaylarla ilgili bilgi varsa onu soralım.”
Sanık Sedat Özüer: “Başkanım iddianamede komutanımız bizim amirimiz, o yok, o yok,
onun dışında direkt harekat başkanı, yani benim 2. amirim, 2. Başkan Ergin Saygun Paşa bize
sicil bile vermiyor, 3. amirim. Sanki onun emri gereği biz 4 şube müdürü yapıyoruz ve 1.
amirimizin haberi yok gibi bir pozisyon, böyle bir şey emir komutada mümkün değil, açığa
çıkması için sordum.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun, sormaya devam edin.”
Sanık Sedat Özüer: “Peki, böyle bir işlem yapması halinde mümkün değil ama yaptık ben
veya diğer şube müdürleri, hakkımızda ne işlem yapardınız komutanım?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Böyle bir şey olmadığı için bir işlem yapmadım ama öyle bir şey
olursa tabi ki o zaman kendimi yani onların amiriyim, benden emir almadan herhangi bir şey
yaptıkları için tabi en azından kovuşturmaya tabi tutulurdu yani, soruşturmaya tabi tutulurdu.”
Sanık Sedat Özüer: “Bu sene emekli oldunuz hayırlı olsun, bu tümgeneral rütbesinden.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Teşekkür ederim sağ olun.”
Sanık Sedat Özüer: “Bugüne kadar hiç böyle bir uygulamayla karşılaştınız mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Sedat Özüer: “Komutanım bilgi destek dairede görev yaptığımız süre ki 2006
Ağustos, 2008 Ağustos gerek plan harekat şube müdürlüğüm, gerekse 1. bilgi destek şube
müdürü olarak Genelkurmay Başkanımız tarafından imzalı, onaylı görev tanım formu veya sizin
verdiğiniz emir dışında yaptığımız herhangi bir iş, tespit, tanıklığınız, yani yasaya aykırı yaptığım
bir faaliyete ilişkin tanıklığınız, görgünüz, bilginiz var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır yoktur.”
Sanık Sedat Özüer: “Komutanım yine iddianamede bir iddia daha geçiyor, var olduğu
iddia edilen Ergenekon Terör Örgütü amaçları doğrultusunda askeri müdahale ortamı
oluşturmak amacıyla belirtilen siteler ki bende malumunuz 27 Aralık 2007’de Teşkilat Malzeme
Kadro, TMK dediğimiz belge Genelkurmay Başkanı tarafından onaylandı ve Ocak 2008’de yeni
yapılanmaya geçtik. O esnada da benim şubeme PKK gerçeği ve terör ve güvenlik siteleri
verildi. Bu siteler vasıtasıyla bizim siyah dediğimiz, mektupta kara diye geçen propaganda ve
dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiğim, devlet yöneticilerini baskı altına alma,
devlet otoritesini zaafa uğratma ve bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozmak suçlarına
ilişkin iddia var. Bu siteler söz konusu olduğunda komutanım bir nebze 2 saat evvel İddia
Makamına ve Mahkeme Heyetine de açıklamada bulundunuz ama bu sitelerin dağıtılması
konusunda biraz daha açığa çıkması açısından. Şube müdürlerinin tavrını hatırlıyor musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Biraz önce Sayın Başkanım da sormuştu aynı soruyu, yani bu tür
Savcı Bey de sormuştu. Bu tür çalışmalar önceden çalışması yapılır, herkesin fikirleri alınır. Ama
herkese istediği görevi vermek her zaman mümkün olmadığı için, dediğim gibi iş yükü ağırlığı
nedeniyle diğer şubedeki bazı faaliyetlerin eşit görev, eşit yani denge sağlamak maksadıyla, iş
takibinde kolaylığı sağlamak maksadıyla ben tabi daire başkanı olarak yetkimi kullandım.
Herkese eşit şekilde görevleri dağıtmaya gayret ettim. Dolayısıyla emir verdiğim için, emir verdik
ama arkadaşlarım söylediler, işte bu siteyi biz almayalım. Bizim şu şu görevlerimiz daha var,
herkes kendi görev diğer görevlerini daha öne çıkarmaya, yani görevlerinin fazla olduğunu
anlatmaya başladığı için ben hepsini süreçte dinlemiştim. Yani tabi bu esnada harekat
başkanıyla da sürekli biz bu çalışmaları yaptığımız toplantılarda da konuşuyoruz. Öyle karar
verildiği için emri verdim, herkes bu görevini yapmak zorunda.”
64
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:65
Mahkeme Başkanı: “Evet şimdi somut olarak soralım, Sedat Bey’in görev alıp almama
konusunda herhangi bir itirazı oldu mu? Siz her hangi bir işlem yaptınız mı? Yani nasıl karar
verdiniz?”
Sanık Sedat Özüer: “Ben yani tabi ki itirazı olmuştur, şimdi hatırlamıyorum, diğerlerinin de
itirazı oldu. Ben emri verdim, arkadaşlar bu böyle uygulanacaktır, herkes neyse mevzuatı ona
göre düzenlensin.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam, Dursun Bey buyurun var mı başka sorunuz? Yok herhalde.”
Sanık Sedat Özüer: “Müsaade ederseniz bir, bir şey.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun, buyurun son sorunuzu sorun.”
Sanık Sedat Özüer: “Ocak 2008’de benim şubeme geçen 2 sitede ilişkin polis tespit
tutanağı var komutanım, polis tespit tutanağı her site için çok özet geçiyorum. Türk Silahlı
Kuvvetleri ve emniyet güçlerinin PKK Terör Örgütüne karşı yaptığı operasyonlar şehit, gazi
haberleri dünyada ve Türkiye’de terör olayları ve PKK’ya ilişkin bilgi ve belgeler var. Eski
yıllardan hazırlanmış konulmuş, zaman zaman belki bizim de bazılarını güncelleme şansı
bulduğumuz. Burada 8 ay boyunca, Ocak’tan Ağustos’a kadar benim bilmediğim, ben, bana hiç
ulaşmadı ama size ulaşan bu site yayınları hakkında herhangi bir şikayet var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Sedat Özüer: “Komutanım ben 2001–2002 siz kendinizi ifade ettiniz, Genelkurmay
Karargahında komutanımla 2001–2002 yıllarında gene benim amirim olarak 1 sene çalıştık, ben
şube müdürüydüm o amir olarak. Daha sonra 2006–2008 yıllarında 2 yıl daha beraber çalıştık.
Var olduğu iddia edilen bir Ergenekon Terör Örgütü ya da başka bir örgütün üyesi, ara yöneticisi,
sempatizanı, yandaşı vesair konusunda benim hakkımda herhangi bir tespitiniz, duyumunuz,
görgünüz var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Sedat Özüer: “Teşekkür ederim.”
Mahkeme Başkanı: “Peki sıradan gidelim Selvi Bey.”
Sanık Fuat Selvi söz istedi verildi: “Sayın Başkanım benim de 5–6 tane sorum olacak.”
Mahkeme Başkanı: “İsminizi tekrarlar mısınız?”
Sanık Fuat Selvi: “Fuat Selvi.”
Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun.”
Sanık Fuat Selvi: “Komutanım bu sitelerin dağıtılması konusunda şube müdürlerine itiraz
etmelerine rağmen emir verdim dediniz. Peki, emir vermeden önce spesifik olarak benim itiraz
edip etmediğim konusunda somut olarak bir şey söyleyebilir misiniz? Yani sitenin bana
gelmesine ben nasıl bir davranış, tavır gösterdim ve sizle bu konuda bir şey görüştüm mü?
Toplantıda bir şey dile getirdim mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi aradan tabi zaman da geçtiği için getirdiği, mutlaka Fuat
hani bu siteyi bana vermeyin demiştir. Yani benim temel inceleme şube müdürümdü şey
değişmeden önce, daha sonra 2. şube müdürü oldu değişiklikten sonra. Söylemiştir yani
söylediğini de hatırlıyorum ama diğer şube müdürlerim gibi yani bunlar hani sonra başımızı
ağrıtır, hassas konu, zaten o konuları bildiği için, daha hassas davranacağı için kendisine
verdiğimi ifade ettim, yani. Madem öyleyse yani hassas konular, hassas davranalım diye öyle
konuşmalar olmuştur. Ama biraz önce de ifade ettiğim gibi diğer şube müdürleri de almama
konusunda, yani internet sitesi almama konusunda itiraz ediyorlardı. Ben emri verdim, hatta
kendisine de terör konusunda da tecrübeli olduğu için diğer şube müdürü arkadaşların da
tecrübelerinden istifade etmesi maksadıyla yardımcı olacaksın diye de ayrıca emir de verdim.”
Sanık Fuat Selvi: “Evet komutanım 2008 yılı içerisinde görev yaptığım bu daireden tayin
olmak istediğimi size ilettiğimi hatırlıyor musunuz? Bununla ilgili herhangi bir işlem yaptınız mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hatırlıyorum, Fuat Albayda yani kendi kuvvetine dönmek
istiyordu. Yani buradan gideyim, ayrılayım şeklinde ama uygulamayı da biraz önce ifade ettim.
65
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:66
Herkes kendi şahsi kanalından, bilgisayar şahsi hesabına girmek suretiyle kendi kuvvetine tayin
istek, isteği yapar. Kuvveti nasıl uygun görürse bunu alır, başka yere atayabilir. Üstelik bir de
Genelkurmay’a bu tayinle ilgili kuvvetin ekibi geldiği zaman 2 senesini dolduran herkesi
alabilirsiniz diye de toplantıda söyledim, hiç ismen ayırım yapmadım yani.”
Mahkeme Başkanı: “Şimdi görev almak istemediklerinizi söylediniz, Fuat Bey’in de
ayrılmak istediğini söylediniz. Bunun sebebi nedir? Yani niçin böyle kabul etmek istemiyorlar
verilen görevi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi arkadaşımın kendi havacı, kendi kuvvetinde görev yapmak
ister. Genellikle yani Genelkurmay’da bu hani özel bir durumdur ama herkes kendi kuvvetinde,
kendi kuvvetindeki prosedüre uygun olarak çalışmak ister. Yani Genelkurmay’a geldiği zaman
sanki kuvvetlerinden uzaklaşınca öyle bir şey hissedebilirler, hassasiyet, hani uzaklaştık
şeklinde o nedenle zannedersem şey, hassasiyet gösterdilerdi.”
Sanık Fuat Selvi: “Komutanım İstanbul Cumhuriyet Savcılığına Sedat Albayımın söylediği
soruya benzer bir soru, işte gelen bir ihbar mektubunda hükümeti devirmeye yönelik çalışmalar
yaptığım şeklinde iddialar yer almaktadır. Benim böyle bir çalışma yaptığıma şahit oldunuz mu?
Bu konuda gördüğünüz, işittiğiniz herhangi bir bilginiz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır Sedat Albayda da aynı şekilde sormuştu, görmedim hayır.”
Sanık Fuat Selvi: “Komutanım ben burada Ergenekon.”
Mahkeme Başkanı: “Fuat Bey biraz mikrofona yakın konuşun, biraz zapta tam geçsin.”
Sanık Fuat Selvi: “Ben burada diğer arkadaşlarımla birlikte hükümeti devirme, Ergenekon
Terör Örgütünün ara yöneticisi olarak yargılanmaktayım. Benimle 2 yıl görev yaptınız, benim
herhangi bir terör örgütü ara yöneticisi olduğuma ilişkin bir görgünüz, işittiğiniz veya bilginiz var
mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Fuat Selvi: “Sağ olun komutanım.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”
Sanık Cemal Gökçeoğlu söz istedi verildi: “Sayın Başkan müsaadenizle birkaç sorum
olacak.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”
Sanık Cemal Gökçeoğlu: “Komutanım hoş geldiniz. İnternet destek kısmı, cari işlem
şubeden destek şubeye bağlanması esnasında bilgisayar teknik alt yapı ile ilgili bilgim olmadığı
gerekçesiyle şubeme bağlanmasına karşı çıktığımı hatırlıyor musunuz komutanım?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi daha önceki şubenin ismi arşiv dokümantasyon kısmıydı.
Bu Genelkurmay’ın 205/1-a değişmeden önceki ismi, adı üzerinde arşiv dokümantasyon destek
kısmı. Arkadaşım tabi bu toplantılar esnasında söylemiştir bana ben yani almak istemiyorum
şeklinde. İnternetin teknik, donanım, ikmal ile ilgili bölümü onu ilgilendirdiği için, destek ünitesi
olduğu için ona bağlanmak zorunluluğunu hissettik. Bir de çalışmalarımızı da bu karargah
etüdünü hazırlarken yapması gerektiğini düşündüğümüz için kendinin de fikrini almışızdır. Ama
hani almak istemediğini de hatırlıyorum. Emir verdim bu şekilde uygulandı, gerçekten de destek,
bütün bizim birliklerimizde destek üniteleri bu tür şeylerle yani faaliyetlerini sürdürürler. Diğer
şubelerin o gücü yoktur, destek arşiv dokümantasyon şubenin onunla ilgili elemanları, sevk ve
idare etmesi bakımından onu uygun gördüm. Komuta katı da uygun gördüğü için kendisine
verdim.”
Sanık Cemal Gökçeoğlu: “Sağ olun. Bir, bir bu konuda, paralelinde bir sorum olacak.
İnternet, bilgisayar, bilgisayar güvenliği ile ilgili bilgileri benden mi alıyordunuz, yoksa bu
konularla internet destek kısmındaki görevli arkadaşım Murat Yüzbaşıma mı sorardınız sıklıkla?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tabi şey değiştikten sonra daha önce Dursun Albayın şubesinde,
emrindeydi. Bu beraber gelirlerdi, buraya geçtikten sonra kendisi bazen teknik ayrıntı olduğu için
66
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:67
bazen beraber gelirlerdi ilgili kısım amiriyle beraber. Bazen tek de geldikleri oluyordur yani bu
konuda bir engel yoktu.”
Sanık Cemal Gökçeoğlu: “Komutanım destek şubenin görevleri neler olduğunu biliyor
musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şu anda hatırlamıyorum ama.”
Sanık Cemal Gökçeoğlu: “Yani bir tanesinin dairenin güvenliğinden sorumlu olduğumu
hatırlıyor musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani mutlaka o karargah yönergesinde vardır, 205/1-b’de vardır,
onu şu anda ben hatırlamıyorum.”
Sanık Cemal Gökçeoğlu: “Evet, emniyet hususunda dairenin tüm personelini, subay,
astsubay, sivil memur, erbaş ve erleri ikaz eder miydim?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Gayet tabi.”
Sanık Cemal Gökçeoğlu: “Yani bu konuda bana ikazlarınız olmuş muydu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani ikaz ederdiniz tabi ki.”
Sanık Cemal Gökçeoğlu: “Evet, personele subay, astsubay, sivil memur, erbaş ve erlere
emniyet talimatlarını hatırlatmak için güvenlik brifing belgesi hazırlatır mıydık, imzalatır mıydık?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet, evet, o zaten normal görevin yani.”
Sanık Cemal Gökçeoğlu: “Komutanım son sorum olacak, yine arkadaşlarım sordu ama
içlerinde ben dahil olmak üzere birlikte bir dönem çalıştığımız mesai arkadaşlarınız. Var olduğu
iddia edilen Ergenekon Terör Örgütünün ara yöneticisi olarak yargılanmakta. Benimle görev
yaptığınız dönem içerisinde herhangi bir terör örgütü ara yöneticisi olduğuma ilişkin görüşünüz,
bilginiz var mı komutanım?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Cemal Gökçeoğlu: “Sağ olun.”
Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun, İsmail Hakkı Bey’e verelim mikrofonu.”
Sanık İsmail Hakkı Pekin söz istedi verildi: “Sayın Başkanım aracılığınızla şu soruyu
sormak istiyorum. Söz konusu internet sitelerinin tesisi, işletilmesi veya işlevi konusunda veya
bu internet siteleri, söz konusu internet sitelerinde yayınlanan haberler konusunda istihbarat
başkanının ve başkanlığının herhangi bir yönlendirilmesi, yönlendirmesi veya bir görevi var
mıdır? İstihbarat Başkanı veya Başkanlığıyla ilişkiniz nedir? Teşekkür ederim.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır yoktur, ben, benim seviyemde ne istihbarat başkanıyla ne
istihbarat ile ilgili daire başkanlarıyla bu konuda görüşme yani hiç yapmadım.”
Sanık İsmail Hakkı Pekin: “Teşekkür ederim.”
Mahkeme Başkanı: “Evet bu cari işlemler şube müdürü hangi başkanlığa bağlıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bize, bilgi destek daire başkanlığına.”
Mahkeme Başkanı: “Harekat başkanlığına mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bilgi destek daire başkanlığına benim kanalımla harekat
başkanlığına bağlıdır, harekat başkanlığına bağlıdır.”
Mahkeme Başkanı: “Evet yani istihbarat başkanlığına bağlı değildir öyle mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Değildir hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Peki temel incelemeler şube müdürlüğü.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Aynı şekilde, bana bağlı 5 şube var, bende harekat başkanlığına
bağlıyım. Yani bunların 5’i bilgi destek daire başkanlığına bağlı. Bir de ayrıca bilgi destek okulu
ve bilgi destek grubu var. Biz harekat başkanına bağlıyız.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanık İsmail Hakkı Pekin: “Teşekkür ederim sağ olun.”
Mahkeme Başkanı: “Başka sorusu olan var mı? Yok, Dursun Bey’e verelim mikrofonu,
tamam buyurun Dursun Bey.”
67
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:68
Sanık Dursun Çiçek söz istedi verildi: “Sayın Komutanım Silivri’ye hoş geldiniz, inşallah
en kısa sürede çalınan özgürlüklerinize kavuşursunuz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Teşekkür ederim.”
Sanık Dursun Çiçek: “Daire başkanlığına nasıl atandınız komutanım, kendinizin bir
müdahili oldu mu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır, yani bu konuda hiçbir şeyim olmadı.”
Sanık Dursun Çiçek: “Atama kararnamenizde kimlerin imzası olur genelde?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Cumhurbaşkanı, Başbakan, üçlü kararname, Genelkurmay
Başkanımızın, Milli Savunma Bakanımız tabi.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi daireye geldiğinizde Ağustos 2006’da cari işlem şube müdürü
olarak dairede kaç kişi vardı, şubede kaç kişi vardı yaklaşık?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi dairedeki.”
Sanık Dursun Çiçek: “Yaklaşık olarak.”
Tanık İhsan Balabanlı: “30’un üzerindeydi, dairede.”
Sanık Dursun Çiçek: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “30–35 olabilir. Ama bunların yarısına yakını cari işlem şube
müdürlüğündeydi.”
Sanık Dursun Çiçek: “Dolayısıyla toplantılar, sizi ikna etmemiz, gerekçelerimizi arz
etmemiz dışında Ağustos 2004’te başladığım bu göreve Kasım 2007’ye kadar icra ettiğimde
görev yoğunluğu, takip kontrolde zafiyet gibi konulardan dolayı mesleki olarak sizden bir
şikayetim oldu mu yoksa uzmanlaşma, daha etkin görev yapma, daha kontrolü etkin hale
getirme çabaları nedeniyle mi bu yapılanmayı savundum.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi hatırladığım kadarıyla Dursun Albay tabi 2004’ten beri
orada görevli, ben gittiğim zaman da yeni bir göreve gittim. Olaylara da fazla yani böyle şeyim
de yoktu. Geçmiş itibariyle hep harekat görevinde çalıştım, burada Dursun Albay 2004 yılından
beri çalışıyordu. Gittiğimde harekat başkanımız da 1 seneden beri orada çalışıyordu. Daha
önceden zannedersem bir çalışma başlatmışlar, yani bu nasıl daha iyi çalışılabilir şube
müdürleriyle, işte iş takibi, yoğunluk konusunda kendilerinin bir çalışması vardı hatırladığım
kadarıyla. Bir de yönerge değişikliği vardı, 205/1-a Genelkurmay Başkanlığının 205/1-a
yönergesi, onun taslak hali var değişecek. Bu paralelde çalışmalar devam ederken ben o dönem
yani o sırada tayin oldum. Dolayısıyla bu çalışmaların sonucunu bekledim, herhangi bir iş
yoğunluğundan çok sıkıntı değil de daha çok hani ayrılırsa takibi kolay olur. Daha dengeli bir
dağılım olur şeklinde düşüncesini algıladım, yani o tabi uygun gördüm. Harekat başkanımıza da
arz ettik o da uygun gördüler, ondan sonra böyle bir değişiklik oldu. Başka bir anlam
yüklememek lazım.”
Sanık Dursun Çiçek: “Sayın komutanım Genelkurmay Başkanının 26 Ekim 2010 tarihli bir
Mahkemeye gönderdiği müzekkere cevabı var. 9. klasörde bunlar, bu cevapta Genelkurmay
Bilgi Destek faaliyetlerinin sık sık vurguladığınız görev ve sorumluluklar yönergesi, psikolojik
harekat yönergesi, ilgili direktif ve genel genelgelere ve milli güvenlik kurulu kararlarına göre icra
edildiği ifade ediliyor. Bütün bu dokümanlar ve hiyerarşik bir yapısı olan Genelkurmay Başkanlığı
karargahında bilgi destek dairesi personelinin bu talimat ve yönergeler dışında amirlerinin bilgi
ve görgüsü dışında bir faaliyet yapması mümkün mü?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Dursun Çiçek: “İnternet sitelerinin alt yapısı, IP numaraları, isim hakları konusunda
Milli Savunma Bakanlığının bize sağladığı destekten bilginiz var mı komutanım?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Var orada yazışmalar var, daha önceden gelen yıllardan
yazışmalar var öyle hatırlıyorum. Onaylı, Genelkurmay Başkanımızın teklifleri, Milli Savunma
Bakanımızın onayıyla sürdürülen faaliyetler, ben geldiğimde de önceden gelen bu şekilde
çalışmalar vardı.”
68
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:69
Sanık Dursun Çiçek: “Bu bilgi destek faaliyetlerinin, dairesinin faaliyetleri, internet siteleri
dahil her yıl yapılan tarihçelerle, komutanların değişimindeki devir teslim muhtıralarıyla üst
komutanlara aktarılması, rapor edilmesi sürecini biliyorsunuz. Dolayısıyla bu sürecin dışında bir
şube müdürünün veya bir Genelkurmay Başkanlığı personelinin örtülü olarak, gizli olarak suç
unsuru içerecek şekilde bir internet yayıncılığı yapması mümkün mü komutanım?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok değildir.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi irticayla mücadele eylem planı denen taklit imzalı sahte bir
yazı var komutanım. Üzerinde tarih olmadığı için sizin döneminizle ilgili de olabilir, onunla ilgili bir
iki soru sormak istiyorum. Başkanım müsaadenizle bir planı tanığa arz etmek istiyorum, bir göz
attıktan sonra 2–3 tane sorum olacak. Üzerinde tarih yok çünkü 2006–2008 dönemi de olabilir.”
Söz konusu plan tanığa verildi.
Mahkeme Başkanı: “Evet inceleyin bakalım İhsan Bey.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet bunu daha önce de zaten basından ve şeyden gördüğüm,
yani dosyada da var öyle bir plan, öyle bir şeyi gazetede gördüğüm kadarıyla biliyorum, ama.”
Sanık Dursun Çiçek: “Komutanım.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Sanık Dursun Çiçek: “Sorularıma geliyorum, şayet böyle bir emir, önce böyle bir emir
verdiniz mi bizim şubeye?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır, hayır hiç vermedim.”
Sanık Dursun Çiçek: “Böyle bir plan hazırlattınız mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Görmedim de yani.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şayet böyle bir emir alsaydınız, üst komutanlarımızdan böyle bir
eylem planı hazırlanması konusunda gerek 2007 öncesi, gerek 2007 sonrasında irticayla
mücadele konusunda yetkili, görevli şube hangiydi, cari işlem şube miydi, temel inceleme veya
2. şube miydi o konudaki bilgi ve görgünüz nedir?”
Tanık İhsan Balabanlı: “2007’nin sonuna kadar cari işlem şube müdürüydü,
müdürlüğüydü.”
Sanık Dursun Çiçek: “2000, ondan sonra?”
Tanık İhsan Balabanlı: “2008’den itibaren, ikinci, ikinci şube müdürü, ikinci destek şube
müdürü.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şahsıma irticayla mücadele konusunda herhangi bir görev verdiniz
mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Dursun Çiçek: “Bu konuda bir çalışma yaptığımı, bir uzmanlık, uzmanlığımın
olduğunu konusunda herhangi bir bilgi ve görgünüz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi plan denen yazıyı gördünüz, başlık bilgileri yok, tarihi yok,
hazırlayanı yok, karargah yok, görev bölümü yok, ilgileri yok. Tabi yıllarca kurmay subay olarak
da eylem planları hazırladınız. Bir kurmay albayın böyle bir plan hazırlaması bilgi ve
görgülerinize göre mümkün mü komutanım?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Öyle bir plan olmaz diye düşünüyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Dursun Bey görüş sormayalım lütfen.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Sanık Dursun Çiçek: “Anlaşıldı Başkanım, şimdi 2 sene bana sicil verdiniz, kaç sicil
verdiğinizi, emekli de olduğunuza göre söyleyebilir misiniz komutanım?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tam sicil verdim hatırlıyorum, Dursun Çiçek albay araştırıcı,
okuyan, yani gayretli çalışmalarını gördüğüm bir arkadaşım. Diğer şube müdürlerim de aynı,
dolayısıyla o konuda da bir zafiyeti görmedim. Yani tembellik falan kapsamında söylüyorum,
çalışan, okuyan bir arkadaşımdı. Araştırmacı.”
69
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:70
Sanık Dursun Çiçek: “Komutanım sağ olun, aynı dönemde 3 daire başkanı, 3 harekat
başkanı ve tesadüfen 3 de ikinci başkanla çalıştık. O 5 yılda komutanım hepsinin tam sicil
verdiğini sonradan bana tebliğ edilen sicillerle öğrendim. Şimdi komutanım tabi harekat planı
formatı var. Bu format temel olarak 5 ana maddeden müteşekkil, bunlar durum, vazife, icra,
muharebe hizmet desteği, komuta ve muhabere. Bu demin incelediğiniz planda son 2 madde
yok, komuta ve muhabere ve muhabere hizmet desteği veya idari lojistik hususlar yok. Böyle bir
eylem planı olur mu komutanım?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Harekat planı formatına uymuyor zaten gördüm.”
Mahkeme Başkanı: “Dursun Bey gene görüş soruyorsunuz.”
Sanık Dursun Çiçek: “Evet planla ilgili sorularımı tamamladım Başkanım.”
Mahkeme Başkanı: “Zaten görmediğini söyledi, böyle bir talimat vermediğini söyledi.”
Sanık Dursun Çiçek: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “İrticayla mücadele eylem planıyla ilgili olarak.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet vermedim.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi Başkanım planda bir madde okuyacağım, Genelkurmay
Başkanlığında Bilgi Destek Dairesinin bu madde icra yeteneği olup olmadığını soracağım Sayın
Tanığa. Planın 3. sayfası kara propaganda faaliyetleri diyor, ihbara dayalı ev baskınları
yaptırılarak buralarda silah ve mühimmatın yanı sıra fgcilerle irtibat kurulması istenen
oluşumlara Yahudilik, CIA, MOSSAD, Mun tarikatı, Humeyni ve benzeri ait objelerin aynı
ortamda bulunması sağlanacaktır. Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesinin böyle bir
görev yapması, yani bir masum insanın evinde arama yapması, bu suça unsuru koyması,
bunları askeri yargıda yargılatması mümkün mü? Bir şube müdürü yapamayacağı bir görevi
böyle bir plana yazar mı komutanım?”
Mahkeme Başkanı: “Dursun Bey görüş sorusu, başka soru sorun.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi dairedeki yapılanmayı biliyorsunuz, fiziki ortamı biliyorsunuz.
Bir ihbarcı var, Serkan Çakır diye üç buçuk senedir halen faili meçhul, zarf üzerinde adresi var.
Parmak izi var, şimdi bu kişi diyor ki ben girdim, daireye girdim, Dursun Çiçek’in kilitli odasına
girdim. Dursun Çiçek’in çift kilitli karteksinden bu planı aldım, şimdi daireyi, bizim odayı, ortamı
biliyorsunuz. Sayın Heyet bilmiyor. Bu fiziken, fiilen mümkün mü komutanım.”
Mahkeme Başkanı: “Dursun Bey görüş sormaya devam ediyorsunuz, bu konuda bilginiz
var mı öyle soralım?”
Sanık Dursun Çiçek: “Komutanım daire, dairede görev yaptığı için.”
Mahkeme Başkanı: “Yani efendim.”
Sanık Dursun Çiçek: “Buyurun siz sorun.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam onu soruyoruz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Mümkün değil, yani oraya.”
Mahkeme Başkanı: “Yani böyle bir belge alındığını, işte irticayla mücadele planının
aslının alındığı konusunda herhangi bir bilginiz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok, yani mümkün de değil.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
Sanık Dursun Çiçek: “Şimdi böyle bir plan hazırlansa demin de bahsettiniz. TSK intranet
sisteminde mi yoksa internet bilgisayarında mı hazırlanır? Gizli yazıyor üzerinde.”
Tanık İhsan Balabanlı: “TSK.net intranet sisteminde yayınlanır.”
Sanık Dursun Çiçek: “İntranet sisteminde.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Biraz önce ifade ettim yani internet sivil kaynaklı internet
bilgisayarları var. Bir de tsk.net, bütün resmi yazışmalar o tsk.net intranet dediğimiz sistem
üzerinde yapılır.”
Sanık Dursun Çiçek: “İntranet üzerinde arşiv MEBS başkanlığında dijital olarak tutulmaz
mı komutanım, bu konuda bilginiz var mı?”
70
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:71
Tanık İhsan Balabanlı: “Bilgim yok ama tutulduğunu değerlendiriyorum.”
Sanık Dursun Çiçek: “24 Şubat 2010’daki Cumhuriyet Savcılığında verdiğiniz ifadede bu
internet siteleri ile ilgili bilgi destek daire başkanlığınızla ilgili herhangi bir soruya muhatap
oldunuz mu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Dursun Çiçek: “Sitelerin günlük tirajları hakkında bilginiz var mı komutanım?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Unuttum tabi o dönemde tirajları arz ediyordunuz bana, bir de 3
aylık raporlarda da yazıyordunuz hatırladığım kadarıyla.”
Saatin 16:42 olduğu görüldü.
Duruşmaya kısa bir ara verildi.
Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.
Tanık İhsan Balabanlı eski kimliği ve yemini tahtında huzura alındı.
Doğrudan soru sorma işlemine devam olundu.
Mahkeme Başkanı: “Buyurun Hıfzı Bey mikrofonu uzatalım.”
Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılmadı.
Mahkeme Başkanı: “Buyurun tabi oturabilirsiniz.”
Sanık Hıfzı Çubuklu söz istedi verildi: “Komutanım hoş geldiniz hayırlı olsun emekliliğiniz
görmemiştik sizi daha önce.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Teşekkür ederim.”
Sanık Hıfzı Çubuklu: “Bende Sayın İsmail Hakkı Pekin’in sorduğu soruya benzer soruyu
soracağım bizim açımızdan bu işletildiği iddia edilen ki biz bunları yargılama başladığında adli
müşavir olarak ben dosyada bulunan belgelerden öğrendim bu 4 Haziran 2007 ve 21 Nisan
2008 tarihli Milli Savunma Bakanının imzaladığı internet hizmeti tedarikine ilişkin onaylarda
belirtilen ibarelerde de belirtildiği gibi bu sitelerin evveliyatı kuruluş amacı, yapılan faaliyetlerin
hassas konular olduğu, Genelkurmay Başkanlığının adının saklı kalması, internet ortamında icra
edilen faaliyetlerin güvenli bir şekilde yürütülmesi gerektiği gibi birçok hususun yer aldığı
görülmekte yani anladığımız kadarıyla bunlar sadece sizin dahilinizin ve komuta katın bilgisi
dahilinde gitmiş bunların işletilmesi sırasında aynen istihbarat başkanlığında olduğu gibi adli
müşavirlikte hiçbir irtibatınız oldu mu bunların bir dahli var mıydı? Suç duyurularını sormuyorum
yalnız içerikle…”
Tanık İhsan Balabanlı: “Suç duyuruyla ilgili irtibatımız oluyordu bunun dışında olmuyordu.”
Sanık Hıfzı Çubuklu: “Evet tamam yani içerikleri konusunda haberi yok adli müşavirliğin.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tabi.”
Sanık Hıfzı Çubuklu: “Zaten sizinde söylediğiniz gibi Genelkurmay Başkanlığının 5 Ocak
2012 tarihli yazı ekinde gelen 3 klasörde de yapılan suç duyuruları sadece sizden değil bütün
karargahtan var bunların içerisinde yani sizin takip ettiğiniz işlettiğiniz değil takip ettiğiniz
sitelerden ya da haberlerden suç unsuruna rastladığınız olursa bunu gönderdiğiniz yer adli
müşavirliktir öyle mi efendim bunu mu anlıyoruz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Sanık Hıfzı Çubuklu: “Peki teşekkür ediyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun Bülent Bey.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya söz istedi verildi: “Sayın Başkanım izninizle birkaç soru
da ben sormak istiyorum. Komutanım Ağustos 2006’dan Ağustos 2008’e kadar bilgi destek daire
başkanlığı olarak görev yapmıştınız. Benim dairedeki görevim neydi, neler yapıyordum dairede
onları bir?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hatırlamıyorum direkt bağlı olmadığın için şu anda bir şey
söylemem.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Yani görev olarak hani.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bilmiyorum.”
71
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:72
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “bilgisayarla ilgili genelde teknik.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hatırlamıyorum Bülent.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Hatırlamıyorsunuz peki tamam. Sivil memur olarak
dairede çalışan bir personel olarak peki konumum nasıldır yani emir almadan herhangi bir görev
yapmam kendi başıma çalışmam gibi durumum var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Sivil memur olarak kısım amirine bağlı.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şube müdürüne bağlı olarak çalışıyorsun.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Evet yani verilen görevlere itiraz etme veya yerine
getirmemem gibi bir şey söz konusu mudur yani bu.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tabi yani askeri hiyerarşide ve görev anlayışı nedeniyle bu
mümkün değil ama kendi şuben içerisindeki faaliyetler olduğu için benim direkt temasım yok
senle.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Evet, evet. Sizin döneminizdeki görevlerimden biri de
benim Ocak 2008’e kadar olan dönemde terör ve güvenlik web sitesine verilen haberleri
koymaktı sizin veya o dönemki şube müdürüm Dursun Albayın izni onayı veya haberi olmadan
benim veya siteye haber koyan diğer memur arkadaşlarımın web sitelerine herhangi bir haber
veya resim koyması yayınlaması mümkün müdür?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şube müdürü ve kısım amirinin de haberi olması lazım.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Tabi.”
Mahkeme Başkanı: “Bülent Bey görüş görüş sormayalım lütfen.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Peki efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Bilgi ve görgüsü varsa onu sorun.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Tamam efendim. Yine sizin döneminizde web
siteleriyle ilgili hareket başkanı bilgi notu arz ediliyordu bildiğim kadarıyla sizde sanıyorum
belirttiniz 3 ayda bir belli periyotlar halinde yukarı arzlar yapardık dediniz. Bu bilgi notlarını kimin
hazırladığı konusunda bir şey hatırlıyor musunuz acaba?”
Tanık İhsan Balabanlı: “İlgili şube o zaman internet siteleriyle ilgili cari şubeyse cari şube
koordinatör şube olarak onlar hazırlardı diye hatırlıyorum.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bu zaten önceden gelen bir faaliyet yani 3 aylık raporlar
geçmişten günümüze gelip devam eden rutin faaliyetler kapsamında icra ediliyordu.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Evet yani bu bilgi notun ekinde de çünkü günlük takip
edilen internet siteleri listesi falan da vardı bildiğim kadarıyla, yani o da o sizin döneminizde
herhalde anladığım kadarıyla bilgi notu arzları sizin döneminizde.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok daha öncedendi o.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Daha önceden de başladı dediniz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Geldiğimde devam eden bir faaliyet diye hatırlıyorum.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Devam eden bir faaliyet tamam anlaşıldı.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet yani ben benim dönemimde başlamadı daha önceki
dönemden devam eden bir çalışma.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Anlaşıldı efendim. Bu cari işler şubede işte şimdi az
önce sordum birlikte çalıştığım memur arkadaşlarım günlük olarak pek çok web sitesini de takip
ediyordu bu web sitelerin takip edilme maksatları neydi acaba, yani ne maksatla takip ediliyordu
bu günlük olarak sanıyorum size de arz ediliyordu ama?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhindeki menfi propagandayı önlemek
maksatlı bilgi edinme amaçlı diye düşünüyorum.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Evet. Siz az önce de söylemiştiniz ama zaman zaman
terörle ilgili Ermeni sorunuyla ilgili ve benzeri konularda gazete köşe yazarlarına, Avrupa Birliği
72
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:73
parlamenterlerine, Amerikan senato üyelerine bilgilendirme maksatlı elektronik postalar
gönderiliyordu. Benim bu elektronik posta içeriklerini hazırlama gibi bir görevim var mıydı bilginiz
var mıdır o konuda yani ben mi hazırlıyordum?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi tabi sen şubeye bağlı şube müdürüyle çalıştığın için ben
senin faaliyetlerin o konuda detaylı bilgi değilim ama.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Zaman zaman bu 1915 olaylarıyla ilgili genel anlamda çalışma
yapılır ama şubede sen mi bu görevi yapıyordun e-mail gönderiyordun bu Uluslararası
kuruluşlara ve Türkiye içerisindeki diğer kampanyalara katılımla ilgili? Bu verilen metinler zaten
ikinci başkana kadar çıkıp hatta Genelkurmay Başkanımıza da zannedersem ikinci başkanımız
arz ediyordur diye düşünüyorum.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani bu tür faaliyetler. Yani bu.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Bu elektronik postalarda hükümet aleyhine veya
hükümeti eleştirici tarzda bir içerik var mıydı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır, hayır öyle bir emirde vermedim kimsede vermez zaten.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Yoktu değil mi evet. Dairede yapılan toplantılara benim
veya başka bir memur arkadaşın katılması söz konusu mudur? Yeniden hatta yeniden
yapılanma esnasında bizim de görüşlerimiz alınmış mıdır? Bu konuda yani sivil memur olarak?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bilmiyorum şube müdürüyle arandaki şeyi yani almış mıdır senin
görüşünü ama.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Yani daire toplantılara biz katılmıyorduk değil mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Benim direkt bağlı olduğum birinci sicil amiri olduğum şube
müdürleriyle toplantı yaparım.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Şube müdürleriyle değil mi evet. Yani ben sizin
odanıza hiç gelir miydim yani veya ne sıklıkla ne maksatla gelirdik?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hiç görmedim yani hatırlamıyorum.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Görmediniz evet yani bilgisayar arızalarıyla ilgili falan
da sanıyorum herhalde görmediniz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani evet görmedim.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Yani.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hatırlamıyorum Bülent.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Anlaşıldı. Görev yaptığınız süre boyunca benim
herhangi bir örgütten veya oluşumdan yasadışı bir talimat aldığım yönünde görgünüz bilginiz
veya duyumunuz var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya: “Yoktur. Peki, teşekkür ediyorum sağ olun komu…”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”
Sanık Alaettin Sevim söz istedi verildi: “Efendim hoş geldiniz emekliliğiniz de hayırlı
olsun.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Teşekkür ederim.”
Sanık Alaettin Sevim: “Sayın Başkanım şunları iki tane belgeyi proje ve kitleşim isimli
belgeleri gösterebilir miyim acaba şimdi?”
Mahkeme Başkanı: “Tabi.”
Sanık Alaettin Sevim: “Efendim Gölcük’ten çıktığı iddia edilen iki tane belgenin basılı
hallerini size gönderdim. Birisi tema taslak proje diye geçiyor diğeri de kitleşim denilen iki dijital
belge onları daha önce görüp görmediğinizi söyleyebilir misiniz acaba?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ve biraz önce Savcı Bey’in okuduğu anladığım kadarıyla.”
Sanık Alaettin Sevim: “Evet o okudu ben bir nüsha şeyini gönderdim o en sondakiler.”
73
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:74
Tanık İhsan Balabanlı: “Görmedim.”
Sanık Alaettin Sevim: “Meta fileleri onlar şey.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bu çalışmada kullanılabilecek tema teklifleri diye böyle bir şey
görmedim.”
Sanık Alaettin Sevim: “O da kitleşim isimli belge.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Görmedim hayır.”
Sanık Alaettin Sevim: “Elektronik ortamda gördünüz mü, basılı olarak değil de?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Alaettin Sevim: “Basılı olarak göremezsiniz zaten meta filelerine göre hiç
bastırılmamış o belgeler, elektronik ortamda da görmediniz. Efendim beni daha sadece
koridorda selamlaştığımız yemekhanede falan görüştüğümüzü söylediniz. Bilgi destek
dairesinde hiç gördünüz mü sizin dairenizde?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hiç görmedim.”
Sanık Alaettin Sevim: “Ben de hiç sizinle görüştüğümü hatırlamıyorum. Şube müdürleriniz
ya da Dursun Çiçek Albay veya diğer şube müdürlerinizle birlikte gördünüz mü, birlikte bir
çalışma yaptığımızı biliyor musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Görmedim hayır.”
Sanık Alaettin Sevim: “Komutanım şimdi bu size az önce gösterdiğim tema taslak teklifleri
isimli belgede belgenin irticayla mücadele eylem planı denilen belgeye ve İnternet Andıcı denilen
belgelere taslak oluşturduğu iddia ediliyor. Siz irticayla mücadele eylem planı malumlarınız
olduğu üzere yine Dursun Çiçek Albayın hazırladığı İnternet Andıcına da size bağlı diğer şube
müdürlerinin hepsinin imzalarının bulunduğu gözüküyor. Siz yani şöyle bir durum var ortada size
bağlı şube müdürleri ve diğer personel sizden habersiz biçimde bir başka bir merciden bir
taslakla bir çalışma yapıyorlar. Hiç böyle bir izlenim edindiniz mi böyle bir.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır olmaz yani.”
Sanık Alaettin Sevim: “Mümkün mü efendim bu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Değil hayır.”
Sanık Alaettin Sevim: “Silahlı Kuvvetlerin örf adetleri gelenekleri içerisinde böyle bir şey
mümkün mü bir daha sorayım.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır (bir kelime anlaşılamadı).”
Sanık Alaettin Sevim: “Yani sizin bunu o kadar yaptığımız görev süresi içerisinde bu
kadar personelin sizin dışınızda bir faaliyet göstermesinin fark edilmeden olması mümkün mü?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Alaettin Bey görüş sormayalım böyle bir şeye rastladı mı öyle
soralım.”
Sanık Alaettin Sevim: “Böyle bir şeye rastladınız mı efendim?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Rastlamadım.”
Mahkeme Başkanı: "Evet.”
Sanık Alaettin Sevim: “Kariyeriniz boyunca böyle bir şeye rastladınız mı efendim?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Rastlamadım.”
Sanık Alaettin Sevim: “Yani Sayın Başkan şimdi burada Silahlı Kuvvetlerin böyle bir şeyi
var. Bizde emekliliğimizde bile görüyorsunuz hala komutanım diye şey yapıyor bu kadar
temayülün örf adetin bu kadar yaygın olduğu bir yerde bazı şeyler mümkün değil. Yani bazı
şeyleri anlaşılması çok zor.”
Mahkeme Başkanı: “Anladım anladım yalnız görüş görüşler bizi bağlamadığı görüşler bizi
bağlamadığı için.”
Sanık Alaettin Sevim: “Yani arabaya inmenin binmenin bile anlıyorum efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Efendim burada tanığın bilgisini aradığımız için soruyorum.”
Sanık Alaettin Sevim: “Anlıyorum efendim yani ben size söylüyorum Sayın Başkanım.”
74
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:75
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
Sanık Alaettin Sevim: “Yani ben sadece şunu söylüyorum. Bazen öyle sorular oluyor ki
arabaya inmenin binmenin bile kıdem sırası olan bir kuvvette 30, 35 yıl 50 yıl görev yapmış
insanlar kalkıp da yani böyle onun altından böyle sen bunu buraya sen bunu buraya bunun
mümkünatı yok yani bunun DNA’sında yok bu iş.”
Mahkeme Başkanı: “Sorunuzu sorun efendim süreci uzatmayın.”
Sanık Alaettin Sevim: “Tamam efendim teşekkür ederim benim sorularım bu kadar
efendim.”
Sanık Ziya İlker Göktaş söz istedi verildi: “Masaüstündeki belgeyi açabilir miyiz acaba.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Komutanım o elinizdekini size özellikle gönderdim her ne kadar
bizim dosyalarımızı incelemişsiniz ama kuvvetle muhtemel o belgeleri görmemişsinizdir. 3 nolu
klasördü o belgeler rastgele birkaç sayfa açtı birkaç sayfa açarsanız fosforlu kalemle çizilmiş bir
partinin ismini açıkça verecek şekilde bazı haberler var. Şimdi öncelikle perdeye bir
bakabilirseniz komutanım veya önünüzdeki ekrana. Size Savcımın da sorduğu soruların hepsi o
haberlerin hepsi arşiv org denen bir sayfadan okundu yani.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Arşiv org’ta irtica org’a ilişkin kayıtlar vardı 29 günlük kayıtlar
buradaki tarihler var 2 Eylül 2006’dan başlıyor 20 Haziran 2008’e kadar devam ediyor. Yani 29
sayfa bunların hepsi sizin döneminize ilişkin ve İrtica org kayıtları. O kayıtların açılımı da size
gönderdiğim önünüzdeki belgeler. Savcım size oradan okudu siz sanırım direkt siteyle ilgili bir
kayıt varmış gibi cevap verdiniz. Siz o haberleri hiç gördünüz mü?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Savcı Bey’in de sorduğu sorulara cevabım da hayır, hayır
görmedim.”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Peki bunların siz Arşiv org’tan alındığını biliyor muydunuz
komutanım bu bilgilerin. Yani irtica org’a sadece bir tane haber Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından gönderilen haber dışında diğerlerinin hepsinin arşiv org’tan alındığını biliyor
musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Arşiv org ne sitesi ben (bir kelime anlaşılamadı).”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Arşivleme sitesi siteleri otomatik olarak arşivleyen bir site
Amerikan menşeli.”
Mahkeme Başkanı: “İnternet sitesinde yapılan yayınların yedeklendiği görüldüğü bir site
olduğu iddia ediliyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet. Bilmiyorum Arşiv org sitesini.”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Yani bu bütün siteleri kopyalıyor komutanım. Sadece bizim siteyi
değil rastgele.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet anladım.”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Bütün siteleri zaten her günün sayfası yok 29 güne ait. Sizi
döneminizde işte 2 yıllık süre içerisinde sadece 29 günü kopyalamış.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet. Ben görmedim yani bu haberleri.”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “O haberleri de onunla ilişkin haberleri görmediniz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Peki bir partinin bu kadar açık bir şekilde isminin geçmesi
başlıkta mümkün müdür bu kadar?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Uygun değil tabi.”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Uygun değil. Şimdi Fuat Selvi Albayım tayin talebinde
bulununca Hava Kuvvetleri Atama Şubesine benim ismimi veya başka birisinin ismini onun
yerine atanması için bildirdiniz mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
75
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:76
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Böyle bir şey mümkün müdür?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Zaten asker verilen görevi yapmak zorundadır öyle görev seçme
şansı yoktur. Atama şubesine bu konuda etki yapma şansımız var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Sizin görev yaptığınız dönemde birlikte çalıştık mı veya sizin
dairede herhangi bir çalışmaya katıldım mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Çalışmadık.”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Çünkü ben o dönemde Genelkurmayda çalışıyordum.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Burada görüyorum, evet.”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Sağ olun komutanım. Bilgi Destek Dairesine Ergenekon terör
örgütünün sızdığı ve ele geçirdiği hükümeti yıkmak için internet sitelerinin aleyhte haber yaptığı
iddia ediliyor. Sizin Ergenekon terör örgütünün sızıp daireyi ele geçirdiğiyle ilgili bir tespitiniz var
mı sizin böyle bir şey olsa haberiniz olmaması mümkün mü?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Böyle bir haberim yok hayır yani haberim yok. Öyle bir şey de
mümkün değil tabi.”
Sanık Ziya İlker Göktaş: “Teşekkür ederim sağ olun.”
Mahkeme Başkanı: “Evet sanıklardan başka sözlü soru soracak yok. Yazılı olarak soru
dilekçesi veren 2 sanık var. Sanıklardan Erkan Önsel’in şöyle bir tek sorusu var. Türk Silahlı
Kuvvetlerinin Anayasa ve yasalardan aldığı yetkiyle irticaıyla mücadele görevi yok mudur diye
bir soru soruyor? Yani Türk Silahlı Kuvvetlerinin Anayasadan almış olduğu yasalardan almış
olduğu irticaıyla mücadele görevi yok mudur? Bu konuda bilginiz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Milli Güvenlik Kurulu kararları ve buna bağlı olarak Başbakanlık
direktiflerine geçen hususlarda tabi Genelkurmay Başkanlığı görevler verdiği görevler vardır diye
biliyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet. Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın 3 sorusu var. Hasan Ataman
Yıldırım ismini daha önceden duymuş muydunuz? Tutuklanmadan önce Hasan Ataman Yıldırım
gözaltına alınmadan tutuklanmadan önce ismini duymuş muydunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır duymadım.”
Mahkeme Başkanı: “Hasan Ataman Yıldırım şöyle soru soruyor. Benim veya yani
kendisinin veya çalıştığı şirketten benim yani Hasan Ataman Yıldırım’ın Genelkurmay sitelerine
herhangi bir destek satış ücretli veya ücretsiz danışmanlık yaptığına dair bilginiz var mı diye
soruyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok.”
Mahkeme Başkanı: “Yine Hasan Ataman Yıldırım’ın Genelkurmayla ile herhangi bir ilişkisi
olduğuna dair bilginiz var mı diye soruyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok.”
Mahkeme Başkanı: “Avukat arkadaşlardan sorusu olan var mı buyurun?”
Sanık Mehmet İlker Başbuğ müdafi Av. Betül Ayberk söz istedi verildi: “Sizin göver
yapmış olduğunuz bilgi destek daire başkanlığı döneminizi gün ay yıl aralıklarıyla belirtebilir
misiniz?”
Mahkeme Başkanı: “Soruyu anladınız mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Anladım. Ağustos, Ağustos 2006 zannedersem 20 Ağustos
olabilir. 20 Ağustos 2006’yla 2008 Ağustos’unun yine ikinci yarısında o da yo da 12 Ağustos
olabilir ayrıldığım.”
Sanık Mehmet İlker Başbuğ müdafi Av. Betül Ayberk: “Teşekkür ederim.”
Tanık İhsan Balabanlı: “15’inden önceydi evet.”
76
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:77
Sanık Mehmet İlker Başbuğ müdafi Av. Betül Ayberk: “Bugünkü duruşmada tespit ve
değerlendirmelerinizin sizin bilgi destek daire başkanlığı döneminizle sınırlı bilgileri mi ihtiva
etmektedir yoksa daha öncesi ya da daha sonrası hakkında da bir bilgi veriyor musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bu anlamadım bu soruyu.”
Mahkeme Başkanı: “Tekrarlar mısınız soruyu Avukat Hanım?”
Sanık Mehmet İlker Başbuğ müdafi Av. Betül Ayberk: “Tabi. Bugünkü duruşmadaki tespit
ve değerlendirmeleriniz sadece kendi görev yani kendi döneminizle alaka mı görev sürenizle mi
alakalıydı? Yok…”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tabi kendi görev süremle alakalı.”
Sanık Mehmet İlker Başbuğ müdafi Av. Betül Ayberk: “Tamam çok teşekkür ederim.”
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar söz istedi verildi: “Ali Rıza Dizdar.
Müsaadenizle birkaç soru sormak istiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey kimin müdafisizin onu zikrederseniz iyi olur.”
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Yusuf Erikel ayriyeten Durmuş Ali Özoğlu,
İbrahim Özcan, Tuncay Özkan, Hasan Ataman Yıldırım. Efendim internet ortamında yapılan
yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkındaki
kanunla ilgili herhangi bir bilginiz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bunu bilmiyorum yani yasayla ilgili geçmişte olduğu için şu anda
(bir kelime anlaşılamadı).”
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Peki. Tabi bu sizin sorumluğunuzda
olmadığı için ben bunu soruyorum.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet bilemiyorum.”
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Türk Silahlı Kuvvetleri Türk Silahlı
Kuvvetleri anlayabildiğim kadarıyla Sayın Savcım kesti ama sizin anlatımınızla yurtdışı
faaliyetleriyle ilgili bilgiler ve o bilgileri engelleme o bilgileri şey yapma, toplama gibi göreviniz
olduğunda Sayın Savcım bu bir gizlidir dedi. İçle ilgili kısmı sordu size. Şimdi ben size net
soruyorum. Bu internet ortamında Türk Silahlı Kuvvetleri o bilmediğiniz o yasada var bu
maddeler. O bilmediğiniz yasada var bu maddeler. Türk Silahlı Kuvvetleri iç ve dışla ilgili olarak
internet ortamında ülke yararına olan değil de ülke zararına olacak faaliyetlerle ilgili bilgi toplama
engelleme hatta bu bilgeleri gerekli yerlerle bildirme ile ilgili bir görevi var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Var bu Genelkurmay Başkanlığının MKS 116/1 konsept var (bir
kelime anlaşılamadı) konseptinde demiştir.”
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Şimdi.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Müşterek konseptinde de bu geçer yazı evet.”
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Evet, evet, evet. Peki, bu internet
ortamından önce tekrar sormak istiyorum şayet şayet şayet bu kanun yoksa internette olmadığı
zamanları bir düşünün siz komutanlık yapmışsınız nasıl bilgi toplardınız veya o bilgileri nasıl
gönderirdiniz hangi kanalla gönderirdiniz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Elçilikler kanalıyla.”
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Neler?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Elçilikler kanalıyla gider gelirdi onların görev… bünyesinde görevli
ataşelikler vardır.”
77
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:78
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Gelirdi hani (bir kelime anlaşılamadı) ha,
ha.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Onlar kanalıyla toplanırdı öyle düşünüyorum.”
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Sayın Başkanım bunu sormamın nedeni
şuydu ilgili kanunlarda yapılan değişiklikler var bu yasada bu yasada 406 sayılı Mustafa Kemal
Atatürk’ün bilhassa kullandığı telgraf ve telefon kanunuyla yapılıyordu Türk Silahlı Kuvvetler ve
başka bizim ülkemizdeki polis vazife ve salahiyet kanunu vardı. Sonra Silahlı Kuvvetlerin çok
önemli bir yasayla aldığı bir yetki vardı telsiz yasası hatırladınız mı? Telsiz yasasıyla içte sizin
nasıl söylüyorlar bizde askerliği yaptık Uzun Ada’da yaptım ama unuttum. Yani gizli bir kanalınız
vardır onu başkaları dinleyemez manipüle edemezler o kanalarla bilgileri toplayıp o bilgileri kendi
aranızda dağıtırdınız. Bu hususta bilginiz var mıydı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yoktu.”
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Yoktu şimdi birde 2937 sayılı devlet yasası
devlet ve istihbarat hizmetleri yasasından da yararlanabilme imkanı vardı. Jandarma
kuvvetlerinin meşhur 35. maddesiyle ilgili bilginiz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok.”
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Yok peki o zaman şunu sormak istiyorum
yine müsaadenizle. İnternet sitelerinde engelleyebileceğiniz suçlarla ilgili bilginiz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Biz tespit edilen herhangi bir konuyu Adli Müşavirliğe yazıyla
bildirirdik.”
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Ha, ha, ha, ha.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Onlar o faaliyete işaretlenirdi.”
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Sayın Başkanım bunu da sormamın nedeni
şuydu. Bu yasa gereğince Sayın Tanık söylemiyor ama ben söyleyeyim 8. maddesinde erişimi
engelleme ile hükümler var. Bilhassa Türk Ceza Kanunu içinde kalan intihara yönlendirme,
çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu uyuşturcu maddeler, sağlık için tehlikeli maddeler temini.
Müstehcenlik, fuhuş, kumar oynatılması ve en son madde de çok önemli Atatürk aleyhine
işlenen suçları yapanları engelleme haklarına sahipler ama onlar Adli Müşavirliğe
bildiriyorlarmış.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Sanıklar Yusuf Erikel, Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Ahmet Tuncay Özkan ve
Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Onu öğrenmiş olduk. Benim başka sorum
yok öğrendim.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanıklar Sedat Özüer, Orhan Güçlü ve Cemal Güçlü müdafi Av. Mustafa Eyüp Başkan
söz istedi verildi: “Daire başkanı olduğunuz dönemde yasala aykırı herhangi bir emir aldınız mı
ve astlarınıza verdiniz mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanıklar Sedat Özüer, Orhan Güçlü ve Cemal Güçlü müdafi Av. Mustafa Eyüp Başkan:
“Peki daire başkanı olduğunuz dönemde sizden habersiz daire çalışanlarına yasadışı işler
yaptıran veya yaptırmış olan farklı bir yapının varlığına dair herhangi bir görgü ya da bilginiz var
mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Duymadım.”
78
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:79
Sanıklar Sedat Özüer, Orhan Güçlü ve Cemal Güçlü müdafi Av. Mustafa Eyüp Başkan:
“Mevcut internet sitelerinin Milli Güvenlik Kurulu kararı ve 19 Ocak 2006 tarihli Başbakanlık
bölücü faaliyetlerine yönelik eylem planı kapsamında işletildiğini biliyor musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bir daha söyler misiniz?”
Sanıklar Sedat Özüer, Orhan Güçlü ve Cemal Güçlü müdafi Av. Mustafa Eyüp Başkan:
“Bu internet sitelerinin Milli Güvenlik Kurulu kararları ve 19 Ocak 2006 tarihli Başbakanlık bölücü
faaliyetlere yönelik eylem planı kapsamında işletildiğini biliyor musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet zannedersem İçişleri Bakanımızın imzasıyla değil mi
Başbakanın da oluru var o, o mu?”
Sanıklar Sedat Özüer, Orhan Güçlü ve Cemal Güçlü müdafi Av. Mustafa Eyüp Başkan:
“Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Sanıklar Sedat Özüer, Orhan Güçlü ve Cemal Güçlü müdafi Av. Mustafa Eyüp Başkan:
“Peki bu özellikle bölücü faaliyetlere ilgili işletilen internet siteleriyle ilgili Genelkurmay iç güvenlik
daireye 4 ayda bir rapor verdiğinizi hatırlıyor musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Verdiğimizi hatırlıyorum ama ayrıntısını bilmiyorum yani.”
Sanıklar Sedat Özüer, Orhan Güçlü ve Cemal Güçlü müdafi Av. Mustafa Eyüp Başkan:
“Peki, birlikte çalıştığınız müvekkillerim Orhan Güçlü, Sedat Özüer ve Cemal Gökçeoğlu’nun
herhangi bir terör örgütünün ara yöneticisi olduğuna ve hükümeti devirmeye yönelik faaliyetlerde
bulunduğuna dair bir bilgi ya da görgünüz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Sanıklar Sedat Özüer, Orhan Güçlü ve Cemal Güçlü müdafi Av. Mustafa Eyüp Başkan:
“Teşekkür ederim.”
Mahkeme Başkanı: “Avukat arkadaşlardan başka sorusu olan yok. Hakim Bey buyurun.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Benim de size birkaç sorum var. Genelde sanıklar
özellikle Genelkurmay Karargahındaki belli uygulamaları size sordular. Bunun olağan veya
olağan olmadığını sizden öğrendiler öğrenmek istediler. Bazı belgelerin resmi yazışma
kurallarına göre Genelkurmayın yazışma kurallarına göre mümkün olup olmadığını sordular bu
minvalde bir sorum var. Dosyamız sanıklarından Mehmet Bülent Sarıkahya size biraz önce soru
da yöneltti. İddia makamının da size soru olarak yönelttiği bir konuda ismi geçiyor. Şöyle diyor
Mehmet Bülent Sarıkahya, bu Emel Kocatürk, Salih Uzun gibi isimler kullanılarak yazılan gazete
köşe yazarlarına gazete idarecilerine yazılan belli mektuplar var sahte isimler kullanılarak
yazılan. Bu isimlerle ilgili soru yöneltiliyor yanıt olarak kim yazdı o belgeyi kim hazırladığı
dediğinde? Sanık Mehmet Bülent Sarıkahya, işte yani Dursun Albayım getirmişti bana o
belgeleri. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, hazır olarak mı getirdi size mi yazdırdı?
Bülent Sarıkahya, hazır olarak yok bana yazdırmadı hayır. Cumhuriyet Savcısı, ne dedi size tam
olarak? Bülent Sarıkahya, diskette geldi. Sanıyorum bu haberlerle ilgili bir şey olmuş Taraf’ta
herhalde biraz şeydi okuduğum kadarıyla söyleyeyim. Taraf Gazetesine çıkan bir haberle ilgili
herhalde yanlış anlaşılmalara neden olacak şeyi düzeltmek amacıyla yazılmış ama şeyini
bilmiyorum yani niye öyle yazıldı amacı nedir çok bilgim yok. Ben sadece. İddia makamı, siz o
zaman kaçıncı şubede çalışıyordunuz? Bülent Sarıkahya, o dönemde destek şube
müdürlüğünde idim. İddia makamı, destek şube? Bülent Sarıkahya, yani 2008’den sonraki işte
Nisan ayına kadar falan bu şey oldu. Sonra aslında 5. şube diyor yani çalıştığı birim 5. şube.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet yani 2008 yılında diye adı öyle oldu.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Dursun Çiçek hangi şubede görevliydi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “2008 yılında mı?”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: "İhsan Bey zapta geçmiyor söyledikleriniz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “2008 yılında değil mi?”
79
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:80
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Sizin.”
Tanık İhsan Balabanlı: “1. şube diye hatırlıyorum 1 mi? 1. şube olması lazım.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Peki 1. şubedeki bir şube müdürünün 5. şubede
çalışan personele bu tür belgeler getirmesi işte bunlar hakkında gerek gereğini yapın demesi
mümkün müdür?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Değil.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Dursun Çiçek sizin göreviniz sırasında size herhangi
bir dönemde vekalet etmiş midir?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Zaman zaman etti tabi benden sonra en kıdemli o görevli oydu.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani izinlere ayrıldığım zaman. Şimdi bana bilgi destek okulu var
bilgi destek grubu vardı alay seviyesinde bir birlik unsurları vardı değişik yerlerde. Onların
denetlemeleri oluyordu işte okulla ilgili program oluyordu. Yani bu siteler falan benim belki de 20,
30 tane şeyin bir tanesi gibi. Bunun dışında ben ayrıldığım zaman tabi ki Dursun Çiçek Albay
vekalet ediyordu.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Zaten bu konuyu açıklarken sizin hakkınızda tahmin
yürütüyor Bülent Sarıkahya muhtemelen diyor haberi vardı ama bu benim yorumum diyor yani
bir bilgim değil.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet, evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Ancak bana bizzat bu 2008 yılında İhsan Balabanlı’nın
sorumlu olduğu dönemde bu disketteki belgeleri getiren kişi Dursun Çiçek’ti diyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet ben.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Sizinle alakalı ise bir yorum yapıyor. Dursun Çiçek’in
diğer şube müdürleri arasındaki konumu neydi yani vekalet ona verildi bunun dışında konumu
neydi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet. Normal bir şube müdürü diğer şube müdürü arkadaşlar gibi
şube müdürü ama en kıdemlisi o arkadaşımızdı.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Peki bu somut olayda Dursun Çiçek size herhangi bir
şekilde bu olaylardan bahsetti mi yani bizim işte bazı isimleri kullanarak ve gazetelere yazdığınız
farklı gerçekte olmayan isimlere yazdığınız.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Böyle bir konudan bahsetti mi size bilgilendirdi mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır, hayır.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yargılama esnasında şöyle bir gelişme yaşandı İlker
Başbuğ dosyamız sanığı olmadan önce İnternet Andıcı olarak bilinen dosya sanıklarının hemen
hemen hepsinin ortak olarak bir beyanı oldu. İnternet Andıcıyla ilgili olarak imza sirkülerinin
konusu kendilerine sorulduğunda Genelkurmayda Genelkurmay Başkanının haberi olmadan bir
kuş dahi uçmayacağını bütün konularda Genelkurmay Başkanına önemli konularda
Genelkurmay Başkanına ulaştırılacağını. Komutana arz ibaresinin de komutana bu belgenin arz
edildiği şeklinde anlaşılması gerektiği yönünde beyanlarda bulundular. Mahkememizde
birbirleriyle uyumlu bu beyanlar üzerine gereğinin takdir ve ifası için Cumhuriyet Savcılığına bir
ara kararla durumu aktardı. Cumhuriyet Savcılığı İlker Başbuğ’u da sanık olarak niteleyip bir
iddianame tanzim etti. İlker Başbuğ ise bu beyanların aksine kendisine herhangi bir arzın söz
konusu olmadığını kendisinin herhangi bir şekilde bu konuda bir imzasının olmadığını beyan etti.
Sizin somut olarak bu olayla ilgili soruyum somut olarak bu olay hakkında bir bilginiz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yani biz İlker Başbuğ’a İnternet Andıcı konulu İnternet
Andıcı olarak bilinen andıcın arz edilmesinden sonra imzalanıp imzalanmadığı konusunda.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok herhangi bir bilgim yok. İşte davayı takip ediyorum.”
80
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:81
Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.
Mahkeme Başkanı: “Efendim hakimlerin sorularına itiraz olunmuyor gereken usulde daha
sonra beyanda bulunursunuz.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Daha sonra.”
Mahkeme Başkanı: “Şu anda herhangi bir herhangi beyan veya soru sorma hakkınız yok.
Not alın Hasan, Hasan Bey not alın. Tamam. Anladım daha sonra açıklama yapar… şu anda şu
anda söyleyeceğiniz şeyler tanığı yönlendirme amacına yönelik olur buyurun. Söz hakkı
vermiyorum Hasan Bey lütfen devam edin Hakim Bey.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Yine dosya kapsamında birçok sanığa sorulan bir
konu vardı. Bu komutana arz meselesi sürecinde Dursun Çiçek’in komutan bu konuyu bizzat
Cemal Gökçe’nin ifadesinden size aktarayım. Dosya sanıklarından İlker Göktaş, Cemal
Gökçeoğlu’na andıcı şubelere çoğaltarak neden ve ne zaman dağıttınız? Size kim emir verdi
diye soruyor? Cemal Gökçeoğlu, şeylerin sitelerin alan adlarının alınması için Dursun Çiçek
Albayım odama geldi. Yayınlayalım dedi o gün yayınladık. Tarihini hatırlıyor musunuz? Andıcın
üzerindeki tarihtir zaten 2 Nisan yani. İlker Göktaş, evet peki bu sırada Andıç Genelkurmay
Başkanı tarafından onaylanmış mıydı? Cemal Gökçeoğlu, ben onay imzasını görmedim sadece
komutana arz ibaresini biliyorum. Dursun Çiçek bu şekilde belirttiği için de yazdık gönderdik.
Ziya İlker Göktaş, Andıç onaylandıktan sonra her şube müdürü kredi kartıyla yeni alan aldı. Bu
konuda personelimiz Bülent Sarıkahya bize yardımcı oldu. Cemal Gökçeoğlu, evet. İlker Göktaş,
personelimize bu konuda bize yardımcı olması için siz mi emir verdiniz? Gökçeoğlu, tabi ki
benim memurum olduğu için ve daha önceki toplantılarda da Bülent Sarıkahya’nın bu işi
yapacağı konuşulduğu için kendisinden zaten hepimizin haberi vardı. Yani benim toplantılarda
bu konuyu konuşmuştuk daha önce. Dursun Çiçek’in bilgi destek dairesine vekalet ettiği
dönemde herhangi bir şekilde Genelkurmay Başkanından onay olmadan hareket etmesi
mümkün müdür? Yani onay komutana onay olarak arz edilen bir evrak var. Cemal Gökçeoğlu
ben bilmiyorum diyor komutanın imzalayıp imzalamadığını Dursun Çiçek getirince ben de bunu
icraya koydum diyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Efendim ben o dönem görevli olmadığım için bu konuda herhangi
bir cevap verme..”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bilgi destek şubeye vekalet eden birisinin
Genelkurmay Başkanına arz notuyla imzalanan bir evrakı Genelkurmay Başkanı imzalamadan
icraya sokması mümkün müdür askeri hiyerarşi ve Genelkurmay teamülleri içerisinde?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bir uygulama emrinin yayınlanması lazım. Yani Andıç
onaylandıktan sonra hani bu bir karargah prosedürü için söylüyorum. O Andıç onaylanmış bile
olsa o uygulama emriyle diğer başkanlıklarda katılıyorsa buna. Bu uygulama emriyle
duyurulması lazım diye düşünüyorum.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Sizin bilgi destek şubeye geldiğiniz dönemde bu
Danıştay saldırısıyla ilgili olarak herhangi bir çalışma yapılmış mıdır Danıştay saldırısı ile ilgili
olarak.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır, hayır.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Dosyamıza Genelkurmay Başkanlığından talebimiz
üzerine gönderilen bir evrak var. 15 Haziran 2006 tarih ve Doçent Doktor Ümit Sayın başlıklı bir
belgede Danıştay olayıyla ilgili bir şemadan bahsediyor Genelkurmay Başkanlığı. Biz bu
şemanın ne olduğunu sorduğumuzda bize yanıt geldi. Bu şemayı bilahare sanıklara da ibraz
edeceğiz. Şemada Danıştay saldırısıyla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığında hazırlandığı
anlaşılan bir şema. Danıştay saldırısıyla ilgili olarak şu anda dosyamız sanıklarından bir
kısmının da yer aldığı belli isimlerle ilgili olarak küçük notların ve ilişkilerinden bahsedildiği
anlaşılıyor. Bilgi destek şube olarak böyle bir şemadan haberdar mısınız? Sizin döneminizde
81
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:82
döneminizin hemen öncesinde meydana gelen bu önemli olayla ilgili olarak bilgi destek şubede
herhangi bir çalışma yapılmış mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır hiç duymadım. Dönem olarak da zaten ben Ağustos 2008’in
ikinci yarısında başlamıştım. Hiç öyle hiç duymadım.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Öyle bir çalışmadan haberiniz yok?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Asla duymadım hayır. 15 Haziran 2006 dedi Sayın Hakim.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “15 Haziran 2006.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ben 2008, 2006’nın Ağustos’unda.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2006 Ağustos demek istediniz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ben yanlış mı söyledim. Ağustos 2006’da başladım. Ağustos’un
ikinci yarısında.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Murat Uslukılıç İnternet Andıcı ekleri olarak bilinen
Andıç eklerini bizzat Dursun Çiçek albayın koyduğunu ifade etti. Bu Andıç’la ilgili olarak sizin
dönemizde proje tasarım aşaması dahil herhangi bir çalışma yapılmış mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Fuat Selvi sizin kendilerine siyasi anlama gelebilecek
hiçbir haberin bu sitelere koyulmayacağı yönünde bir talimatınızdan bahsetti. Böyle bir talimat
verme nedeniniz nedir sizden önce bir olumsuz örnek mi vardı? Yoksa bu genel bir talimat
mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hassas konular olduğu için yanlış yönlere çekilebilir diye yani
genel olarak bütün arkadaşlara benim söylediğim bir emirdir verdiğim bir emirdir talimattır.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bu Andıç olarak bilinen evrakta belli bir silsiledeki
kişilerin imzaları var. İsmail Hakkı Pekin, Hıfzı Çubuklu’nun da aralarında bulunduğu belli bir
silsile. Kendileri de bu konuyla alakalı olarak size sorular yönelttiler. Andıç’ta bu birimlerin
imzalarının onayının alınmasının nedeni nedir?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi andıç, karargah, (birkaç kelime anlaşılamadı) gibi
çalışmalar karargahın genelini ilgilendirenler olabilir. Karargahın bir kısmını ilgilendirenler olabilir.
Bu çalışmalar herkesin bilgi, görgü, bilgi ve görgüsünü o çalışmaya yansıtmak maksatlı bir
çalışma olur. Ama yapılan çalışmanın muhteviyatı neyse ona göre başkanlıklara gidilir, onlardan
imza alınır.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Eğer geniş bir ölçekli çalışmaysa.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tabi.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “İlgili birimler çoğalır.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tabi, yani MEBS olur, işte içerisinde birtakım lojistik şube
faaliyetleri, istihbaratla ilgili faaliyetler varsa bunların bilgi ve görgüleri, genel plan prensipler
başkanlığı vardır. Varsa onlara ekleyecekleri bir şeyler, yine adli müşavirlik yasal olarak uygun
mu değil mi gibi fikir beyan etmesi bakımından öyle çalışmalar yapılır?”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bu internet siteleriyle alakalı sizin de bir kredi kartına
sahip olduğunuzdan bahsediliyor. Dosya sanıkları tarafından, Murat Uslukılıç tarafından, bu
kredi kartı size ait bir kredi kartı internet sitelerinin masrafıyla ilgili olarak kullanılmak üzere size
ait bir kredi kartı var mıydı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok bana ait değildi, benden önceki daire başkanının bana teslim
ettiği şu anda bankayı da hatırlamıyorum yani Oyak bank falan da olabilir. Ziraat bankası, bir
kart vardı, içini.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Kimin üzerineydi bu kredi kartı hatırlıyor musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hatırlamıyorum, yani ismini hatırlayamıyorum, yani bizim
üzerimize değildi ama ismi şu anda hatırımda yok.”
82
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:83
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bunlardan Nusret Göktürk ile alakalı olarak ayrıntılı
bilgi bulunması hasebiyle Mahkememiz sordu. Nusret Göktürk adlı eski bir astsubayın
varlığından bizi haberdar etti Genelkurmay Başkanlığı, size somut olarak da bu isimler biraz
önce soruldu, ben özellikle Nusret Göktürk’ü soracağım.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Görev süreniz boyunca böyle bir kişiyle çalıştınız mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Nusret Göktürk.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tanımıyorum.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Hasan Ataman Yıldırım’ı sima olarak biliyor musunuz
dosya sanıklarından?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır, hayır.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Hasan Bey bir kalkar mısınız? Daha önce Hasan
Ataman Yıldırım’ı gerek karargah içerisinde, gerek karargah dışında herhangi bir şekilde
gördünüz mü?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hiç görmedim.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Kendisinin ismi hakkında bir duyumunuz oldu mu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Tanığın beyanının alınması sırasında tutuklu sanıklardan Bayram Demir ve Bora Ballı’nın
duruşma salonuna geldikleri, daha sonra ayrıldıkları anlaşıldı.
Mahkeme Başkanı: “İhsan Bey benim de sorularım olacak. Bu teşkilat şemasından
sormak istiyorum. MEBS başkanlığı nereye bağlıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “MEBS başkanlığı 2. başkana bağlıdır.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Genelkurmay.”
Mahkeme Başkanı: “Harekat başkanlığı gibi eşdeğer bir başkanlıktır öyle mi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tabi tabi aynı seviyededirler.”
Mahkeme Başkanı: “OBİ şube nereye bağlıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Nasıl?”
Mahkeme Başkanı: “OBİ şube müdürlüğü nereye bağlıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “MEBS başkanlığı içerisinde bir şube olabilir yani.”
Mahkeme Başkanı: “Evet, dava klasörleri arasına giren bir ihbar var. Sayın Savcım
kuşaklar boyu Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet etmiş bir aileye sahip olmaktan onur duyan bir
subayım diye başlıyor. Cumhuriyet’in Savcılarının söz konusu cuntayı çözmeye başladığını
görmekten mutlu ve umutluyum. Saygılarımla arz ederim. Diye bitiyor, burada ekleri var. Bu
ihbarda bir şey var, paragraf var, şöyle diyor. Ayrıca 2007 Eylül ayında dönemin Genelkurmay 2.
Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’un emri gereği üniversitelerden bir kısım akademisyen ve CHP
yönetiminden bazı politikacıların desteği ile dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral
Nusret Taşdeler’in himayesinde Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığında şube müdürü
olarak görevli kurmay albaylar Dursun Çiçek, Sedat Özüer, İlker Ziya Göktaş ve Fuat Selvi
tarafından kamuoyunu yönlendirme maksatlı çeşitli belgeler hazırlandığına tanık oldum.
Yukarıda isimleri geçen şahıslar görev alanlarının dışındaki birçok konuyla ilgili olarak hiçbir
hukuki dayanağı olmaksızın çeşitli faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bu konuda örnek olması
bakımından bahse konu cunta tarafından hazırlanmış bir çalışma Ek-B’de sunulmuştur. Ek-B’nin
altında imza bulunmamasının sebebi evrakın elektronik ortamda gönderilmiş olmasından
kaynaklanmaktadır şeklinde bir iddia var, ihbar var ne diyorsunuz bu konuda bilginiz var mı?
Yani böyle bir çalışma yapıldı mı? Size.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Savcı Bey’in zannedersem gönderdiği evraktı o, Savcı Bey’de
sormuştu. Yok, hayır hiçbir bilgim yok, öyle bir çalışma yapıldığını ne duydum ne gördüm.”
83
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:84
Mahkeme Başkanı: “Bu internet siteleri ile ilgili zaman zaman toplantı yapılıyor muydu?
Yani günlük yapılacak yayınlar size aktarılıyordu dediniz. İşte gerekli incelemeyi yaptığınızı
söylediniz.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Bunun dışında internet siteleriyle ilgili toplantılar yapılıyor muydu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır yani öyle bunun dışında.”
Mahkeme Başkanı: “Yani haftalık, aylık bir toplantı yapılıyor muydu internet siteleriyle ilgili
olarak?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani öyle sadece internet sitelerini kapsayan bir toplantı
yapılmıyordu. Yani bizim dairede haftalık toplantı yapılır, harekat başkanlığında yapılır. 2.
başkanın koordinesinde genel haftalık toplantı yapılır. Yani sadece sitelerle ilgili falan bir toplantı
yapılmıyordu.”
Mahkeme Başkanı: “Ama yapılan toplantılarda bu internet siteleri gündeme geliyor
muydu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bir yani toplantının çok bir kırıntısı olarak internet siteleri sorusu
sorulursa cevaplandırmak üzere.”
Mahkeme Başkanı: “Evet neden bahsedildi bu internet siteleriyle ilgili olarak o toplantıda?
Yani küçük bir bölüm bile olsa o toplantı içerisinde geçen internet siteleriyle ilgili.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani internet siteleriyle ilgili hatırladığım kadarıyla işte nasıl
izleyici sayısı var mıdır, ne kadar izlenmiştir gibi zaman zaman sorulabilen sorular yani bunun
dışında da öyle büyük ölçüde gündemde yer bile tutmazdı yani.”
Mahkeme Başkanı: “Evet bu toplantılara adli müşavirlikten katılan oluyor muydu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır yani bu tabi haftalık toplantılara zannedersem Adli
Müşavirimiz de katılıyordu 2. başkanımızın yapmış olduğu toplantılara, onun dışındakilere kendi
daire başkanlıkları bünyesinde yapılan toplantılar olduğu için herkes kendi bünyesinde
yapıyordu bu toplantıları.”
Mahkeme Başkanı: “Peki bu internet siteleri ile ilgili bir devir teslim töreni oldu mu, yani
internet sitelerinin zikredildiği isimlerin zikredildiği bir tutanak tanzim edildiği sitelerle ilgili olarak
herhangi bir devir teslim töreni oldu mu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır, hatırlamıyorum hayır.”
Salonda söz almadan konuşanlar oldu: “Sayın Başkanım (birkaç kelime anlaşılamadı).”
Mahkeme Başkanı: “Lütfen efendim daha sonra beyanınızı alırız. Biraz önce okuduğum
ihbarda başka bir paragraf daha var. Şöyle diyor, Sayın Savcım Albay Dursun Çiçek tarafından
hazırlanan ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin fişlenmesini içeren bir andıç 7 Nisan 2008 tarihinde
Taraf Gazetesinde yayınlanmıştır. Taraf Gazetesinin konuyu haber yapmasından sonra
Genelkurmay Başkanlığı soruşturma başlatmıştır. Soruşturma sonucunda hazırlanan bilgi notu
Ek-C’de sunulmuştur. Ek-C diye bahsettiği, sivil toplum örgütleri ile ilgili habere ilişkin bilgi notu,
Ek-C’de sunulmuştur. Bu bilgi notunda andıç çalışmasının Genelkurmay Başkanlığının emri ile
29 Temmuz 2004 tarihinde başlatıldığı, Nisan 2006’da da ilgili makamlara arz edildiği ifade
edilmektedir. Yani Genelkurmay Başkanlığı adı geçen andıcın varlığını kesin bir şekilde kabul
etmektedir. Bu rapor neticesinde Albay Çiçek hakkında herhangi bir işlem yapılmamıştır şeklinde
bir beyan var. İnternet sitesinden de o Taraf Gazetesinde yayınlanan 7 Nisan 2008’de
yayınlanan haber burada mevcut, bu andıcın 73 sayfalık bir andıç olduğu söyleniyor. İşte bazı
kişiler ve kurumlar hakkında da beyanlar var. Bunda, bu andıçtan haberiniz var mı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yani tarih itibariyle zaten.”
Mahkeme Başkanı: “Size de gösterebilirim buyurun.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Benim çalıştığım dönemlerin dışında, yani 2004 yılında ve 2006
Nisan dediniz yanlış anlamadıysam, Taraf Gazetesinde çıkış tarihi 2007’nin Nisan’ı herhalde
değil mi?”
84
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:85
Mahkeme Başkanı: “Yani yayınlanma tarihi, Taraf Gazetesinde yayınlanma tarihi.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Taraf Gazetesinde çıkış tarihi öyle.”
Mahkeme Başkanı: “7 Nisan 2008 olduğu için soruyorum.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet yani.”
Mahkeme Başkanı: “Sizin görev yaptığınız döneme denk geliyor.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bu gazetede çıkınca hatırlıyorum yani böyle bir fakat tarihi daha
2006 yılına ait, benden önceki dönemlere ait çalışma. Bu çıkınca araştırıldı, bir sonuç elde
edilemediğini hatırlıyorum. Yani bundan harekat başkanımız, Genelkurmay Başkanımız, 2.
başkanın da haberi var. Bu yayınlanınca gazetede haliyle bu nedir, ne çalışmasıdır diye şey
yaptığımız 2006 tarihli bir imzalı, sayfalarını fotokopi hatırlıyorum öyle bir çalışma gördüm yani.
Hani bu fişlenme mi dediniz, öyle bir şeyde bulundunuz.”
Mahkeme Başkanı: “Şimdi Genelkurmay Başkanlığı soruşturma başlatmıştır diyor,
soruşturmanın akıbetini biliyor musunuz?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bilmiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Soruşturmadan haberiniz var mıydı?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Öyle bir şey başlatıldığını duydum ama yani ondan sonra
bilemiyorum ne oldu?”
Mahkeme Başkanı: “Tamam, bilgi destek şube müdürlüğünün bölümü, tarihi, yani birinci,
ikinci, üçüncü.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Bilgi destek şubesi olarak ayrılma tarihi hangi tarihtir?”
Tanık İhsan Balabanlı: “2008’in Ocak ayından itibaren yeni teşkilatlanmayla başlamıştır.
Yani iki bin.”
Mahkeme Başkanı: “Fiili olarak ondan önce bir ayrılma oldu mu?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır, 2007’nin Kasım, Aralık’ında müşterek çalışma oldu.
Birbirleriyle çalışsınlar, nasıl çalışılıyor sistemle ilgili arkadaşlar birbirleriyle tecrübe aktarımı
yaptılar. 2008’in Ocak ayından itibaren de yeni.”
Mahkeme Başkanı: “Şunu sormak istiyorum yani birinci, ikinci, üçüncü bilgi destek şube
müdürleri fiili olarak hangi tarihte başladılar bu görevlerine.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şimdi aynı yerde çalıştığımız için.”
Mahkeme Başkanı: “Yani 2008 Ocak ayında mı, 2007 Kasım, Aralık ayları.”
Tanık İhsan Balabanlı: “2007’nin Kasım, Aralık aylarında bu tecrübe yani en azından
birbirleriyle çalışsınlar kendi işlerini yürütürken ama fiilen Ocak’ın, yani 2008’in Ocak’ında
başladık diye biliyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet, psikolojik harekat daire başkanlığı ismi daha sonra bilgi destek
harekat başkanlığı olarak.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
Mahkeme Başkanı: “Daire Başkanlığı olarak değiştirilmiş, bunun sebebini biliyor
musunuz, niçin değiştirildi?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bilmiyorum o zannedersem daha önceki yıllarda isim olarak
değişmiş, fazla ayrıntısını da bilemiyorum ne maksatla olduğunu?”
Mahkeme Başkanı: “Hicri Dinçerol tanır mısınız?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hicri Dinçerol havacı piyade rütbesini hatırlayamıyorum ama bilgi
destek okulunda öğretmendi.”
Mahkeme Başkanı: “Evet, peki bu bilgi destek şube müdürlüğünde hazırlanan andıç
vesaire belgelerle bir ilgisi var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok o okulda bir öğretmen.”
Mahkeme Başkanı: “Sadece okulda öğretmen olarak görev yapıyor.”
85
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:86
Tanık İhsan Balabanlı: “Evet zaten mekan olarak da ayrı bir yerde, yani öyle dairede gelip
çalışma.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Benim dönemimde en azından görmedim yani.”
Mahkeme Başkanı: “Peki Ergin Saygun’un bilgi destek şube müdürlüğünde bu yapılan
internet çalışmaları ile ilgili bilgisi var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ergin Saygun.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Ergin Saygun orgeneralimiz 2. başkandı.”
Mahkeme Başkanı: “Genelkurmay 2. başkanı.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Şubelerin değişikliği.”
Mahkeme Başkanı: “Yani içeriklerinin yayınlanması, içeriklerin denetlenmesi.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Tabi gayet tabi yani harekat başkanım kanalıyla zaten emir
komuta zinciri içerisinde yapılan bir çalışma.”
Mahkeme Başkanı: “Peki Uğur Berksun’un bu internet siteleriyle bir denetim, içerik
denetleme ve.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok.”
Mahkeme Başkanı: “İçerik hazırlama gibi bir görevi var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “O 2. başkanımızın zannedersem o zaman özel kalem
müdürlüğünü yapan bir arkadaştı yani.”
Mahkeme Başkanı: “Evet, Yusuf Duva zannediyorum Dursun Çiçek’ten önceki bu internet
siteleriyle ilgilenen şahıs mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok Dursun Çiçek’ten önceki değil, bu eğitim öğretim şubenin
müdürü, Hulusi’den önceki.”
Mahkeme Başkanı: “Ben onu öyle sorayım, yani Yusuf Duva’nın bu internet sitesiyle,
siteleriyle ilgili irtica.org, turkatak gibi internet siteleriyle bir ilgisi var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Onun şubesine verilen internet sitesi zannedersem turkatak
olabilir. Yani 2008 Ocak’ından itibaren daha önce yoktu, onun şubesinde site, zannedersem
Ocak 2008’den itibaren Yusuf’un şube müdürlüğü yaptığı şubeye o site verilmişti.”
Mahkeme Başkanı: “Peki bu internet siteleri, yani işte irtica.org, turkatak.gen.tr gibi siteler
fiili olarak hangi tarihte başlamış yayın yapmaya?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Efendim şimdi 1999 tarihi var, 1998 var, 2000, 2002, yani şöyle
bir geçmişe doğru 1998 diyebiliriz yani, 98’den itibaren.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Değişik tarihlerde yani devam etmiş bunların hizmetleri.”
Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun.”
Sanık Mehmet Otuzbiroğlu söz istedi verildi: “Sayın Başkan.”
Mahkeme Başkanı: “İsim alalım önce.”
Sanık Mehmet Otuzbiroğlu: “Mehmet Otuzbiroğlu.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”
Sanık Mehmet Otuzbiroğlu: “Bu Genelkurmay Başkanlığının teşkilatında OBİ şube
müdürlüğünün bilgi destek daireye mi MEBS başkanlığına mı bağlı olduğunu sormuştunuz.
MEBS başkanlığı kuruluşunda OBİ şube müdürlüğü isminde bir şube bulunmamaktadır. Bahse
konu OBİ kısmı bilgi destek daire başkanlığındadır. Yüzbaşı Murat Kılıç’ın da görevli olduğu
yerdir, ismi OBİ kısmı olarak geçmektedir. Bu bakımdan bunun düzeltilmesini talep ediyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam, İhsan Bey doğru mudur?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Başkanım doğru diyor, Otuzbiroğlu amiralim.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
86
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:87
Tanık İhsan Balabanlı: “Tabi OBİ deyince ben MEBS’le ilgili, onların bünyesinde de OBİ
vardır, bizimki internet merkeziydi, internet değerlendirme merkezi diye bildiğim için.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
Tanık İhsan Balabanlı: “Bir kelime şeyi olabilir.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam, Hasan Bey buyurun, evet, sorunuz mu var?”
Sanık Hasan Iğsız söz istedi verildi: “Benim deminki hususla ilgili Sayın Hakim Bey’in
ilettiği bütün ifadesi alınan sanıklar Genelkurmay Başkanının emri olmadan kuş uçmaz şeklinde
bir ifade kullanıldı. Sanıkların böyle bir ifadesi olmadı.”
Mahkeme Başkanı: “O arz edildi, manasını söylemişler.”
Sanık Hasan Iğsız: “Bakın, bakın ama lütfen.”
Mahkeme Başkanı: “Anladım bu konuda beyanlarınızı alırız daha sonra Hasan Bey
buyurun, buyurun, buyurun efendim.”
Sanık Hasan Iğsız: “Şimdi ama bakın Sayın Komutana arz lafı bana aittir, bana aittir. Bu
ifade onun arz edildiğini göstermez, komutana arz edilmesi gerektiğini ifade eder.”
Mahkeme Başkanı: “Düşündüğünüzü söylediniz tamam, buyurun.”
Sanık Hasan Iğsız: “Bunu düzeltmek gerek, teşekkür ederim.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun, Hıfzı Bey’e verelim.”
Sanık Hıfzı Çubuklu söz istedi verildi: “Başkanım sorduğu soruyu açmak daha net olması
konusundan çünkü sanıyorum anlaşılmadı. Bilgi destek dairesinde yapılan ya da harekat
başkanlığında yapılan toplantılara, haftalık toplantılara, günlük toplantılara adli müşavirlikten
kimse katılır mıydı veya ben katılır mıydım?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Yok zaten onu ifade ettim, daire başkanlığı simgesinde.”
Sanık Hıfzı Çubuklu: “Sanıyorum Başkanım onu sormak istedi.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
Sanık Hıfzı Çubuklu: “Siz onu başka türlü anladınız, onun için söylüyorum.”
Tanık İhsan Balabanlı: “2. başkanımızın yapmak istediği toplantılara hafta…”
Sanık Hıfzı Çubuklu: “O başka bir toplantı bununla ilgisi yok yani (birkaç kelime
anlaşılamadı).”
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
Sanık Hıfzı Çubuklu: “Yani o karışmasın, onun için söyledim teşekkür ediyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Şimdiye kadar söylemediğiniz ve ilave edeceğiniz husus var mıdır?”
Tanık İhsan Balabanlı: “Hayır.”
Mahkeme Başkanı: “Dursun Bey siz defalarca sordunuz.”
Sanık Dursun Çiçek söz almadan konuştu: “Hakim Bey’in sorusuna karşı.”
Mahkeme Başkanı: “Efendim sorunuz var mı, İhsan Bey’e sorunuz var mı?”
Sanık Dursun Çiçek: “Var.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun tek soru alalım.”
Sanık Dursun Çiçek söz istedi verildi: “Şimdi internet andıcı ile ilgili olarak Murat
Uslukılıç’ın ifadesiyle ilgili Sayın Hakim Bey bir açıklama yaptı. Andıcın ana metni ile ilgili
düzeltmeleri zaten kabul ediyorum, ben yaptım, taslağı getirdi. Ekleri konusunda şube
müdürünün bir çalışma yapmasına ihtiyaç var mı? Özellikle teknik ekleri konusunda karargah
tecrübesi açısından, bilgisi açısından? Bunu proje subayı veya kısım amiri hazırlar, hazırlamaz
mı? Yani bu internet sitelerinin listesi, güvenlik tedbirleri konusu bir kurmay albayın konusu mu
yoksa teknik personelin konusu mu?”
Sanık İhsan Balabanlı: “Bu o şubede olduğu için ilgili teknik personel hazırlar ama
şubenin de tabi ona hani bakması, göz gezdirmesi açısından, hangi şubeye bağlı, bağlıysa o
kanalla bu geliştirilir.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ilave edeceğiniz başka bir beyanınız yok.”
Sanık İhsan Balabanlı: “Evet.”
87
T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ )
CELSE TARİHİ 07.09.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:226 Sayfa:88
Tanık İhsan Balabanlı’nın ifadesinin alınması bu şekilde tamamlandı.
Mahkeme Başkanı: “Buyurun çıkabilirsiniz.”
Tanık yoklaması yeniden yapıldı.
Tanık Aykut Öztürk’ün duruşma salonu dışında hazır olduğu anlaşıldı.
Ancak saatin 18:03 olduğu, geç bir saat olması nedeniyle bugünkü oturumda
dinlenemedi.
Oturuma bugüne mahsus olmak üzere son verildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Gizli Tanıklar, Cenk, Gizli Tanık 9, Gizli Tanık İmdat, Gizli Tanık Mart, Gizli Tanık Aydost,
Gizli Tanık 15, Gizli Tanık Galip, Gizli Tanık Deniz, Gizli Tanık Emek, Gizli Tanık Selçuk ve
tanıklar, Aykut Öztürk, Yusuf Duva, Nuri Yıldırım, Muharrem Mutlu Arıkan’ın önümüzdeki
oturumlarda dinlenmek üzere hazır edilmeleri için gerekli işlemin yapılmasına.
Oturuma 10.09.2012 günü saat 09:00’da kaldığı yerden devam edilmek üzere ara
verilmesine oybirliğiyle karar verildi.07.09.2012
BAŞKAN 28298
ÜYE 37266
ÜYE 41981
KATİP 139152
88