Untitled - Ege Bölgesi Sanayi Odası

Transkript

Untitled - Ege Bölgesi Sanayi Odası
haziran gündemi
ebsohaber
Başkan....................................................................................... 4
Krizden çıkış paketi............................................................... 6
Paketten memnunuz ama eksikleri var......................12
Kriz 50 kenti vurdu..............................................................15
Son teşvik paketi.................................................................16
Döviz kredisi ve kartta ekonomik kriz ayarı..............18
6
Kriz varsa çare de var.........................................................20
Vali ve başkanlardan çarşıya kriz morali.....................22
Vergi indirimi herkeze kazandırdı.................................24
Krize müdehalede geç kalındı.......................................26
Sanayi vergi indirimiyle ayakta......................................29
Sanayinin çarkları hareketlendi.....................................30
4
12
İzmirli iş dünyasına uluslararası moral........................32
İzmirli sanayicilere 200 milyonluk kredi.....................34
Babaların hayalini çocuklar gerçekleştirdi.................35
Savunma sanayiinde İzmir atağı...................................36
Ege Ordu Komutanı’ndan başkanlara ziyaret...........38
Soğutmacıların ÖTV isyanı..............................................39
18
İşçiyi çıkarmadan iki kere düşünün..............................40
Tarıma havza modeli..........................................................42
Zeytin ve zeytinyağı gerçek yerini almalı...................46
Şarap ve zeytinyağı bu fuarda buluştu.......................48
Baharat ve aromatiklerde
uluslararası standart..........................................................50
32
İzmir’in deniz rotası............................................................52
Havacılıkta yeni adres İzmir.............................................56
İhracatta yeni pazar arayışı..............................................58
haziran 2009
ebsohaber
haziran gündemi
Kosova ve Makedonya ile
geleceği paylaşmak............................................................60
İsrail’den İzmir’lilere suda işbirliği teklifi.....................62
İran’dan yatırım ve işbirliği çağrısı................................63
Romen iş kadınları yatırım için EBSO’da.....................64
78. İEF’e uluslararası start.................................................66
Çek ve Slovakların otomotiv mucizesi........................68
EBSO’da enerjiye özel önem...........................................69
Jeotermal yatırım bekliyor...............................................70
Haziran 2009 / YIL: 26 SAYI: 301
SAHİBİ
Ege Bölgesi Sanayi Odası Adına
Yönetim Kurulu Başkanı
Ender YORGANCILAR
SORUMLU MÜDÜR
Mustafa KALYONCU
(Genel Sekreter)
YAYIN İCRA KOMİTESİ
Ender YORGANCILAR
Bayram TALAY
Berkay ESKİNAZİ
Mustafa KALYONCU
Yenilenebilir enerjiye yeni yol haritası........................72
YAYIN SORUMLUSU
Mehmet Ali SÜTLÜ
EBİLTEM ve TPE kazandırdı..............................................74
YÖNETİM YERİ
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Cumhuriyet Bulvarı No: 63 İZMİR
Tel. : 0232 455 29 00
Faks: 0232 425 36 35
Sanayi ve üniversitenin Ar-Ge işbirliği........................75
Teknik eğitimde İzmir farkı..............................................76
Üniversiteli gençlere “fark yaratın” öğüdü.................79
Yaşamda Domino etkisi: Kalite.......................................80
2009 kalite ödülleri sahiplerini buldu.........................83
Cepte son teknoloji çok baz az risk..............................84
EBSOV ve TEMA-K’nın kadınları sahnede...................86
Sıkıntılar kolay bitmeyecek.............................................88
AR-GE ve nano teknoloji ile katma değeri
BASKI
TÜKELMAT A.Ş.
1571 Sokak No: 16 Çınarlı - İZMİR
Tel. : 0232 461 96 42
Faks: 0232 461 96 46
Ebsohaber, Ege Bölgesi Sanayi
Odası’nın Aylık Yayın Organıdır.
Ebsohaber’de yayınlanan yazılar
kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Ebsohaber’de yeralan yazılar
aksi belirtilmedikçe EBSO’nun
resmi görüşünü yansıtmaz. İmzalı
yazılarda belirtilen görüşler sadece yazarlarına aittir.
Yerel süreli yayın
Baskı Tarihi: 29 HAZİRAN 2009
yüksek üretim.......................................................................90
İzmirli sanayicilerin gündemi: Ekonomi ile
enerji verimliliği...................................................................94
Yılın işletmecisi Yavuz
Kaplan’a Azerbaycan’dan fahri doktora................... 102
EBSO ambalaj atığına çözüm arıyor.......................... 103
EBSO’nun piknik günü................................................... 104
haziran 2009
Görsel Yönetmen:
A. Bahadır ÜLKÜSAYAR
Tel: +90 232 446 84 94
Fax: +90 232 446 59 17
Adres: Şair Eşref Bulvar ı
Karaahmetoğlu İş Merkezi
No:22 K:4 D:405
Çankaya - İzmir / TÜRKİYE
www.sbareklamcilik.com
5
başkan
ebsohaber
Krize çare arayışları
Ender YORGANCILAR
6
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı
Rekabet gücümüzü arttıracak
teknolojik ve
Ar-Ge içeriği
yüksek yatırımların teşvik edilecek olması ve
kümelenmenin
esas alınması
çok yerinde bir
karardır. Özellikle de İzmir’in de
içinde bulunduğu
1. Bölge’de katma değri yüksek
ürünlerin teşviki
sanayimizi de
öne çıkaracaktır.
Değerli Üyelerimiz,
Kriz süresince; güvenin
sağlanması ve belirsizlik ortamının
ortadan kaldırılması yönünde
hükümetin zayıf çabaları bildiğiniz
gibi iyileşmeyi geciktirmiştir.
TOBB, sorumluluğunun gereği
olarak diğer sivil toplum kuruluşları
ve sendikalarla birlikte kamuoyunun
dikkatini “Kriz Varsa Çare de Var”
kampanyası ile çekmeye çalışarak,
çok doğru bir hamle yapmıştır.
5 hafta 5 ana tema işlenerek
kriz varsa çare de var bilinci
yerleştirilmeye, güven, tüketim,
istihdam, üretim konularında
topluma moral ve birliktelik
aşılanmaya çalışılmıştır. Özellikle
de parası olup, harcamaktan
çekinenler için güvenin sağlanması
ve tedirginliğin ortadan kalkması
oldukça önemlidir.
Krizin sonuna doğru mu
yaklaşıyoruz tartışmalarının
olduğu bir dönemde, hala iç
talebimizde beklenen ivmeyi
yakalamamış olmamız, hükümetin
kriz döneminde en ciddi adımını
atmasına neden olmuştur.
Bu kapsamda üzerinde
çalışılmış teşvik paketi, genel itibari
ile olumlu bir tablo çizmektedir.
Ancak orta ve uzun vadeli
tedbirleri içeren başlıklar tek tek
değerlendirildiğinde; yetersiz kaldığı
ve krize bire bir çare olmadığı da
görülmektedir.
Paketin finansmanı konusunda
şeffaf davranılmaması, kamuoyunu
endişeye sevketmiştir.
Detaylardaki diğer bir
sıkıntı; öncelik hatasından
kaynaklanmaktadır. Söz konusu
teşviklerden 1.5 yıl içinde yatırıma
başlayanlar faydalanabilecektir.
Oysa ki; bugün 2’nci yılını
tamamlamak üzere olduğumuz
bir kriz ortamında gelen paketin,
öncelikli olarak yeni ve büyük
yatırımları değil, mevcut şartlarda
üretimlerini devam ettirmeye
çalışan, istihdamlarını korumak
için zorlanan KOBİ’lerimizi
desteklemesini beklerdik.
Büyük ölçekli yatırımlar
ön plana alınarak, 1 milyon 720
bini aşan sayısıyla ülkemizdeki
tüm işletmelerin %99.8’ine,
imalat sanayi istihdamının yüzde
63’üne sahip KOBİ’lerimiz geri
plana atılmıştır. Bununla birlikte,
KOBİ’lerimizin üretimlerini
yapabildikleri organize sanayi
bölgelerine ve üretim maliyetleri
içinde yüksek paya sahip enerji
maliyetlerine ilişkin de pakette
herhangi bir düzenleme yer
almamaktadır.
Bugün öncelikli sorunumuz
olan işsizliğin azaltılması yönünde
teşvik paketi ne yazık ki kalıcı
çözümler sunmamakta, nitelikli
işgücünün yetiştirilmesine imkan
tanımamaktadır. Staj olanağı,
toplum yararına geçici istihdamlar
ve işgücü piyasasının ihtiyaçları
doğrultusunda verilecek mesleki
eğitim, elbetteki bu dönemi
atlatmak için oldukça doğru
adımlardır.
Eksiklere rağmen, paket
ile; rekabet gücümüzü arttıracak
teknolojik ve Ar-Ge içeriği yüksek
yatırımların teşvik edilecek olması
ve kümelenmenin esas alınması
çok yerinde bir karardır. Özellikle
de İzmir’in de içinde olduğu I.
Bölge’de katma değeri yüksek
ürünlerin üretiminin teşvik edilecek
olması sanayimizi de bir adım öne
çıkaracaktır.
2011’den sonra etkilerini
görebileceğimiz paketin, yapılacak
yatırımlarla sağlayacağı katma
değer, istihdam edeceği personel
ve bu süreçte harekete geçireceği
sektörler de şüphesiz görmezden
gelinemez. Üreterek, yatırım
yaparak büyüyecek olan Türkiye,
bir an evvel yatırımlara başlamak
zorundadır.
5 yıl uygulanan 5084 sayılı
Teşvik Sistemi ne yazık ki istenen
verimi sağlayamamıştır. Bu anlamda
yeni paketin uygulama esası
önemli olmakla birlikte, kamu
kaynaklarının israf edilmemesi ve
yapılan hataların tekrarlanmaması
en büyük temennimizdir.
Paket, kendi içinde bazı
düzenlemeler yapılması suretiyle,
orta ve uzun dönemde olumlu
sonuçlara sebep olabilecektir.
Ancak krizin atlatılması sürecine
katkı sağlayacağı inancında değilim.
Kriz dönemlerinde
imkanlarımız giderek kısıtlı
hale gelirken, atıl yatırımlarla
kaybedecek ne zamanımızın ne de
kaynağımızın olmadığını hatırlatır,
paketin ülkemiz için hayırlı olmasını
dilerim.
haziran 2009
kapak
ebsohaber
Krizden çıkış paketi
H
8
ükümet de, “Kriz varsa
çaresi de var” diyerek
“yatırım, istihdam ve
kredi” başlıklı üç ayaklı tedbir
paketini açıkladı. Türkiye’yi
gelişmişlik düzeyine göre 4
bölgeye ayıran yeni teşvik sistemi
ile büyük proje yatırımları için
12 sektör belirlendi. Bölgesel
ve sektörel teşvik kapsamında,
yüzde 20 olan Kurumlar
Vergisi’nin 81 ilde bölgelere
göre yüzde 2’den yüzde 10’a
kadar indirilmesi, 5 yıl süreyle
3 puan ile 5 puan arasında
faiz desteği, SSK Primi İşveren
Hissesi’nin bir süre Hazine
tarafından karşılanması ve arsa
tahsisi gibi işvereni rahatlatacak
düzenlemeler yer alıyor. 31
Aralık 2010’a kadar başlayan
yatırımlar için geçerli olacak
Teşvik Paketi’nden, mevcut
kişi başına milli geliri
1500 doların
altındaki 49
ildeki yeni
yatırımların
yararlandığı 5084 sayılı Teşvik
Kanunu’ndan yararlananlar
geçiş yaparak yararlanabilecek.
Trabzon da Diyarbakır’ın aldığı
desteği alacak. İstihdam paketi
kapsamında, 500 bin kişiye
mesleki girişim imkânı ve
doğrudan istihdam sağlanacak.
120 bin işsize 6 ay boyunca
toplumsal iş, 100 bin gence 6 ay
ücretli staj ve 10 bin işsize girişim
kursu verilecek. Erdoğan: Krizi aşacağız Başbakan Tayyip Erdoğan,
3 saat süren toplantıda,
ekonomi kurmaylarıyla birlikte
“Yatırımlarda Devlet Yardımları”,
“Aktif İşgücü Programlarının
Güçlendirilmesi” ve “Kredi
Garanti Desteği” başlıklarını
taşıyan yeni teşvik sistemi ve
istihdam paketini açıklarken,
Türkiye’nin bu krizi
aşacağı inancını dile
getirdi. Erdoğan,
şunları söyledi:
Türkiye istikrarlı
büyüme sürecini
yeniden
yakalayacak.
Kriz ve krizin
etkileri geride
kaldığında,
her
açıdan daha da güçlenmiş,
daha sağlam, daha sağlıklı bir
ekonomiye, geleceğe doğru
ilerlemeye devam edeceğiz.
Hiç kimsenin endişesi olmasın,
hiç kimse tereddüt taşımasın.
Hükümet bütün tedbirlerini
almıştır ve devlet bütün
imkânlarıyla yatırımcının
yanındadır. Hükümet olarak
Türkiye’nin ekonomisini son
derece korunaklı bir limanda
tutuyoruz. Fırtına sonrasında
rotamızda ilerlemeye devam
edeceğiz.”
Erdoğan, yeni teşvik
paketinin piyasalardaki likidite
akışının hareketlendirilmesi,
vatandaşların psikolojik süreci,
kendi lehlerine çevirmesi
bakımında çok önemli bir adım
olduğunu vurguladı. Erdoğan,
“Özellikle 3. ve 4. bölgelere
nakil konusunda verilmiş olan
teşviklerle birlikte girişimcimizin
yatırımlarını yurt dışında değil
kendi ülkemizde yapması
amaçlanmıştır” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, bugüne
kadar sürdürdükleri mali disiplin
konusundaki hassasiyetlerinin
de aynen devam edeceğini
vurguladı.
Batıda yüksek
teknolojiye teşvik
Yeni paketle, bölgesel gelişmişlik
farklılıklarını azaltmak, rekabet
gücünü artıracak, teknoloji ve
Ar-Ge içeriği yüksek büyük
ölçekli yatırımlara destek
olmak, sektörel kümelenmeyi
desteklemek amaçlanıyor. Yeni
teşvik sistemiyle batı bölgelerinde
Reel sektörün aylardır beklediği teşvik ve istihdam paketini
Başbakan Erdoğan açıkladı. 3 ayaklı canlandırma paketi ile
büyük yatırımlar için kesenin ağzı açıldı.
haziran 2009
kapak
ebsohaber
Hangi bölgede hangi sektör desteklenecek
Birinci bölge: Ağırlıklı olarak motorlu kara taşıtları ve
yan sanayi, elektronik, ilaç, makine imalat ve tıbbi hassas ve
optik alet yatırımları gibi yüksek teknoloji gerektiren yatırımlar
desteklenecek.
10
İkinci bölge: Nispeten teknoloji yoğun sektörler
desteklenecek. Ağırlıklı olarak makine imalat, akıllı-çok
fonksiyonlu tekstil, metalik olmayan mineral ürünler, kağıt,
gıda ve içecek imalatı sektörleri teşvik edilecek.
Üçüncü ve dördüncü bölgeler: Ağırlıklı olarak doğu ve
güneydoğu illerinin yer aldığı bu bölgelerde tarım ve tarıma
dayalı imalat sanayi, konfeksiyon, deri, plastik, kauçuk, metal
eşya gibi emek yoğun sektörler teşvik edilecek. Ayrıca, turizm,
eğitim, sağlık yatırımları da desteklenecek.
yüksek teknoloji desteklenecek.
Bu kapsamda 1. bölgede ağırlıklı
olarak motorlu kara taşıtları
ve yan sanayi, elektronik, ilaç,
makine imalat ve tıbbi, hassas
ve optik alet yatırımları gibi
yüksek teknoloji gerektiren
yatırımlara teşvik verilecek. Bu
bölge kapsamında Türkiye’nin
gelişmişlik düzeyi en yüksek
illeri olarak belirlenen İstanbul,
Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir,
Bilecik, Kocaeli, Sakarya,
Düzce, Bolu, Yalova, Tekirdağ,
Edirne, Kırklareli bulunacak.
Büyük yatırım ve bölgelerde
belirlenen sektörler kapsamına
girmeyen yatırımlar ise genel
teşvik sistemi kapsamında KDV
istisnası ve gümrük vergisi
muafiyetiyle desteklenecek.
Adana, Mersin, Aydın, Denizli,
Muğla, Antalya, Isparta, Burdur,
Çanakkale, Balıkesir’in yer aldığı
2’inci bölgede bulunan iller
ise teknoloji yoğun sektörler
desteklenecek. Ağırlıklı olarak,
makine imalat, akıllı çok
fonksiyonlu tekstil, metalik
olmayan mineral ürünler, kâğıt,
gıda ve içecek imalatı sektörleri
teşvik edilecek.
Büyük yatırımlara
81 ilde destek
Yeni sistemde bazı büyük
yatırımlar nerede olursa olsun
desteklenecek. Yüksek teknoloji
gerektiren ve özellikle dış ticaret
açığının fazla olduğu alanlardan
seçilen büyük proje yatırımları
kapsamındaki 12 sektör ve asgari
yatırım miktarları şöyle sıralandı: 1 - Kimyasal madde ve
ürünlerin imalatı. ‘Ana Kimyasal
Maddelerin İmalatı’ için asgari 1
milyar TL tutarındaki yatırımlar.
‘Diğer Kimyasal Ürünlerin
İmalatı’ için asgari 300 milyon TL
tutarındaki yatırımlar.
2 - Rafine edilmiş petrol ürünleri
imalatı. Asgari 1 milyar TL
tutarındaki yatırımlar. Böylelikle
yeni rafineri projelerinin maliyeti
düşecek.
3 - Transit boru hattıyla
taşımacılık hizmetleri.
4 - Motorlu kara taşıtları imalatı.
Asgari 250 milyon TL tutarındaki
otomotiv yatırımları.
5 - Demiryolu ve tramvay
lokomotifleri ve/veya vagon
imalatı. Asgari 50 milyon TL’lık
yatırımlar.
6 - Liman ve liman hizmetleri.
Asgari 250 milyon TL tutarındaki
yatırımlar.
7 - Elektronik sanayi yatırımları.
Asgari 1 milyar TL tutarındaki
LCD / Plazma üretimine yönelik
yatırımlar. Asgari 150 milyon TL
tutarındaki modül panel üretimi
yatırımları. Lazer TV, üç boyutlu
TV’ler ve OLED TV ve benzeri
TV üretimine yönelik yatırımlar.
Asgari 50 milyon TL tutarındaki
diğer elektronik sektörü (bilgi
ve iletişim cihazları dahil)
yatırımları.
8 - Tıbbi aletler, hassas ve optik
aletler imalatı. Asgari 50 milyon
TL tutarındaki yatırımlar.
9 - İlaç imalatı. Asgari 100
milyon Türk Lirası ve bunun üzeri
ilaç üretimi yatırımları.
10 - Hava ve uzay taşıtları
imalatı. Komple yeni veya asgari
50 milyon TL tutarındaki tevsi
ve/veya ürün çeşitlendirmeye
yönelik yatırımlar.
11 - Makine imalatı yatırımları.
50 milyon lira üzeri yatırımlar.
12 - Madencilik yatırımları. Maden Kanununda belirtilen
IV/c grubu metalik madenlerle
ilgili nihai metal üretimine
yönelik izabe (cevher işleme)
tesisleriyle entegre maden üretimi
tesislerine yönelik (istihraç
işleme) yatırımları (Demir ve
Manganez gibi AKÇT kapsamı
ürünler hariç). IV/c Grubu
Metalik Madenler: Altın, Gümüş,
Platin, Bakır, Kurşun, Çinko,
Pirit, Krom, Civa, Antimuan,
Kalay, Vanadyum, Arsenik,
Molibden, Tungsten (Volframit,
Şelit), Kobalt, Nikel, Kadmiyum,
Bizmut, Titan (İlmenit, Rutil),
Alüminyum (Boksit, Gipsit,
Böhmit), Nadir toprak elementleri
(Seryum Grubu, Yitriyum Grubu)
ve Nadir toprak mineralleri
haziran 2009
Kimi zaman bir uzmana
ihtiyaç vardır.
Krizde gecikmiş karar, karar
değildir
Bugün karşı karşıya olunan
benzeri görülmemiş sıra dışı
ekonomik ortamda, birçok şirket
en zor şeyin ilk zor kararı vermek
olduğunu düşünüyor. Ancak
bugün kontrolü ele alan
şirketler, kontrolü ele almamış
şirketlere kıyasla kesin ve ciddi
bir avantaja sahip olacaktır.
Deloitte Danışmanlık
Punta Plaza 1456 Sok.
No:10/1 Kat:12 Daire: 14 - 15
Alsancak, İzmir
Tel: 90 (232) 464 70 64
Fax: 90 (232) 464 71 94
kapak
(Bastnazit, Monazit,
Ksenotim, Serit, Oyksenit,
Samarskit, Fergusonit), Sezyum,
Rubidyum, Berilyum, İndiyum,
Galyum, Talyum, Zirkonyum,
Hafniyum, Germanyum,
Niobyum, Tantalyum, Selenyum,
Telluryum, Renyum.
Teşvikte KDV ve
gümrük avantajı
12
Büyük proje yatırımları ile
bölgesel ve sektörel teşvik sistemi
dışında kalan yatırımlar ise
genel teşvik sistemi kapsamında
değerlendirilecek. Genel teşvik
sistemiyle yatırımlar
KDV istisnası ve gümrük
vergisi muafiyeti ile
desteklenecek.
Yeni yatırımlardan
elde edilecek
kárdan yatırımcıların
ödeyecekleri kurumlar
vergisi oranları bölgesel
ve sektörel teşvik
sisteminin yanı sıra
büyük proje yatırımları
için göre şöyle
sıralanıyor:
Birinci bölge: %10
İkinci bölge: % 8
Üçüncü bölge: %4
Dördüncü bölge: % 2
ebsohaber
(cam, seramik, karo, yalıtım
malzemeleri vb) kağıt, gıda ve
içecek imalatı sektörleri teşvik
edilecek.
3. ve 4. bölgeleri oluşturan
doğu ve güneydoğu bölgelerinde,
tarım ve tarıma dayalı imalat
sanayi, konfeksiyon, deri,
plastik, kauçuk, metal eşya gibi
emek yoğun sektörlerin yanı
sıra turizm, sağlık ve eğitim
yatırımları da teşvik edilecek.
Büyük yatırım ve bölgesel
teşviklerden yararlanamayan
yatırımların, mevcut sistemdeki
kısıtlama ve asgari limitler
güncellenerek Gümrük Vergisi
Sistem nasıl
işleyecek?
Yeni Yatırım Teşvik
Sistemi ile yatırımların
en kısa sürede hayata geçirilmesi
hedefleniyor. Bu çerçevede, Yeni
Yatırım Teşvik Sistemi 31 Aralık
2010 tarihine kadar başlayacak
olan yatırımlara uygulanacak.
1. Bölgede, ağırlıklı olarak
motorlu kara taşıtları ve yan
sanayi, elektronik, ilaç, makine
imalat ve tıbbi, hassas ve optik
alet yatırımları gibi yüksek
teknoloji gerektiren yatırımlar
teşvik edilecek.
2. Bölgede nispeten
teknoloji yoğun sektörler
desteklenecek. Bu çerçevede;
ağırlıklı olarak, makine imalat,
akıllı çok fonksiyonlu tekstil,
metalik olmayan mineral ürünler
Muafiyeti ve KDV istisnası ile
desteklenmesine devam edilecek.
SSK primi işveren hissesinin
tamamı (asgari ücret üzerinden)
Hazine tarafından karşılanacak.
Bu süre 1 bölgede bölgesel ve
sektörelde 2 yıl, büyük projelerde
2 yıl. 2. bölgede bölgesel ve
sektörelde 3 yıl, büyük projelerde
3 yıl, 3. bölgede bölgesel ve
sektörelde 5 yıl büyük projelerde
5 yıl ve 4. bölgede bölgesel ve
sektörelde 7 yıl, büyük projelerde
7 yıl olacak.
Teşviklerde üst limitler ArGe ve çevre yatırımlarında 300
bin TL, diğer yatırımlarda 500 bin
TL olacak. Teşvikler en çok 5 yıl
süreyle uyguylanacak.
Hazineden sorumlu bakanın
ekonominin seyrine göre
faizlerde artırım/azaltma yapma
yetkisi olacak.
Kredinin, sabit yatırım
tutarının azami yüzde 70
oranındaki kısmına faiz desteği
uygulanacak.
Büyük proje yatırımları
ile bölgesel ve sektörel olarak
desteklenecek yatırımlara yatırım
yeri tahsis edilecek.
Tekstil tesisini
taşıyana da teşvik
Tekstil,
konfeksiyon ve
hazır giyim, deri
ve deri mamulleri
sektörlerinde
faaliyette bulunan
asgari 50 kişilik
istihdam sağlayan;
31 Aralık 2010
tarihine kadar 1.
ve 2. bölgelerden
3. ve 4. bölgelere
taşınacak tesislere;
1-5 yıl süreyle
kurumlar vergisi
oranı yüzde 20
yerine yüzde
5 oranında
uygulanacak. 2- 5
yıl süreyle mevcut
istihdam da dahil
olmak üzere bu
tesislere taşındıkları
bölgede (3. ve 4.
bölgeler) uygulanan SSK işveren
primi desteği sağlanacak. Bu
tesislerin 3. ve 4. bölgelere
nakliye giderleri Hazine
tarafından karşılanacak.
İstihdam paketi
SSK prim desteği işyerlerinde
Nisan 2009’daki mevcut
istihdama ilave olarak 2009 yılı
sonuna kadar işe alınan işçiler
için uygulanacak. Bakanlar
Kurulu süreyi altı ay uzatmaya
yetkili olacak.
Ek istihdamda işçinin asgari
ücret üzerinden sosyal güvenlik
primleri 6 ay boyunca kamu
tarafından karşılanacak.
haziran 2009
kapak
ebsohaber
Kısa süreli geçici istihdam
programlarının, mesleki eğitime
katılanların ve stajyerlerin
masrafı devlet, işçi ve işverenden
kesilen primlerden oluşan işsizlik
fonundan finanse edilecek.
Böylece TOBB başta olmak üzere
iş dünyasının ‘işsizlik fonunu
istihdam için kullanalım’ çağrısı
hayata geçirilmiş olacak.
Özel istihdam bürolarına
geçici iş ilişkisi kurma yetkisi
verilecek. Geçici işlerde istihdam
edilen kişilerin sosyal güvenlik
ve ücret açısından güvence altına
alınması, işçilerin ücret ve sosyal
güvenlik haklarının özel istihdam
bürolarınca karşılanması, özel
istihdam büroları ile anlaşmalı
işçilerin, işverenler tarafından
geçici olarak sözleşme karşılığı
istihdamı sağlanacak.
İş-Kur vasıflı işgücü
ihtiyacının karşılanması için
çalışacak. Mesleki eğitim
süresince katılımcılara günlük 15
TL ödeme yapılacak ve toplam
200 bin işsize eğitim sağlanacak.
100 bin genç stajyer olarak
istihdam edilecek. Stajyerlere
6 aya kadar İşkur tarafından
günlük 15 TL ödenecek.
KOBİ’lere kredi
desteği
Yıllık cirosu 25 milyon
liranın altında ve en fazla 250
çalışanı olan, 30 Haziran 2008
tarihinden önceki iki yıl içinde
takibe düşmüş borcu olmayan
ve kamuya vadesi geçmiş borcu
bulunmayan işletmeler Kredi
Garanti Fonu’ndan yararlanacak.
Böylelikle krediye ulaşamayan
şirketlerin önü açılmış olacak,
bankalar da kredinin önemli
bölümü garanti edildiği için
kredi musluklarını açacak. Kredi
Garanti Fonu’ndan yararlanmanın
şartlarından biri olan ‘yıllık 25
milyon TL ciro’ kısıtlaması bu
düzenlemenin KOBİ’ler için
yapıldığını gösteriyor.
TL ya da döviz cinsinden
olan, asgari 1 yıl azami 4 yıl
vadeye sahip olan, mevcut
kredilerden yenilenen krediler,
ilave sağlanacak krediler, yeni
sağlanacak krediler fondan
yararlanacak.
Kanunun yasalaşmasından
sonra çıkacak Bakanlar Kurulu
Kararı’nın yayımlanmasını
takiben iki yıl içinde kullanılacak
krediler bu destekten
yararlanacak. Hazine desteği
ile Kredi Garanti Kurumu’nca
kredinin yüzde 65’ine kefalet
sağlanacak, kredi riskinin yüzde
35’i ise bankalar tarafından
üstlenilecek.
Kredi garanti kurumlarına
toplam ilk etapta 1 milyar
Türk Lirası kaynak aktarılacak.
Bankalar kredinin batması
durumunda bu düzenleme
sayesinde daha az zarar edecek.
Bu kaynağın en az 10 milyar
Türk Liralık krediye kefalet
sağlanmasına imkân vereceği
belirtiliyor.
Maliyeti 4 milyar lira
KOBİ’lere verilecek kredi
garantisi desteği için ayrılan 1
milyar lirayla birlikte yeni teşvik
ve istihdam paketinin toplam
maliyetinin 4 milyar lirayı
bulacağı belirtildi. Buna göre,
yeni teşviklerin 2010 sonuna
kadarki 1.5 yıllık maliyeti 1.8
milyar TL olacak. Kurumlar
vergisi indirimi, yatırımlar için
hazine arazisi tahsis edilmesi ve
tekstil fabrikalarının hükümetin
belirlediği illere taşınmasına
vergi avantajı sağlanmasına
için 1 milyar 433 milyon lirası
ayrılacak. Bu desteklerin maliyeti
2009 için 451 milyon lirayı,
2010 için ise 982 milyon lirayı
bulacak. Yeni teşvik sistemiyle
firmaların faiz giderlerinin
finansmanı da desteklenecek.
Şirketlerin fabrikalarını belli
illere taşımasına da nakit desteği
verilecek. Bu iki uygulamanın
maliyeti 2009’da 123 milyon lira,
2010’da 219 milyon lira olmak
üzere toplamda 342 milyon
lira olacak. Böylece, teşvik
uygulamalarının toplam maliyeti
1.8 milyar liraya ulaşacak. Özel
sektörde altı aylık staj programı,
meslek edindirme kursu ve kamu
yararına çalışma içeren istihdam
paketinin 1.5 yıllık maliyeti ise
1.3 milyar lira olarak hesaplandı.
Yarım kalan yatırımlara da teşvik geliyor
Hükümetin yatırımları
artırmak için hazırladığı
‘teşvik paketi’nin kapsamı
genişletiliyor. Sanayi ve
Ticaret Bakanı Nihat Ergün,
daha önce başlamış ancak
bitirilememiş yatırımların da
teşvikten faydalanabilmesi
için bir hazırlık yapıldığını
açıkladı. Bakan Ergün,
“Yarım kalmış yatırımların
durumu nedir, bunların yeni
teşvik sistemine intibakları
nasıl sağlanacak, eski
haziran 2009
teşvik sistemi ile yeni teşvik
sistemi arasında nasıl bir fark
doğacak? Bu farkı yatırımcının
lehine değerlendirmek
lazım. Yatırımcının lehine bir
yaklaşım ortaya konulacak”
dedi. Bu konuda nasıl bir
düzenlemeye gidileceği
yönündeki soru üzerine Ergün,
teşvik paketinin Bakanlar
Kurulu’nca yürütüldüğüne
işaret ederek, Kurul’da
birtakım tadilatlar yapabilme
imkanı bulunduğunu söyledi.
Ergün, “O yetki çerçevesinde
bu tür esneklikler sistemin
içerisinde uygulanabilecek”
diye konuştu. Ergün, bazı
illerin rahatsız-lıklarıyla ilgili
olarak, “Aslın-da ‘ben Konya
ile aynı bölge-deyim, Konya
benden daha gelişmiş bütün
yatırımları o çeker’ endişesi
gerçekçi bir endişe değil,
uygulamada öyle olmadığı
görülecek. Ayrıntılarda daha
sağlıklı işleyiş görülecek”
değerlendirmesi yaptı.
13
kapak
14
E
ebsohaber
Paketten memnunuz
ama eksiklikleri var
ge Bölgesi Sanayi Odası
(EBSO) Yönetim Kurulu
Başkanı Ender Yorgancılar,
Hükümet tarafından açıklanan
teşvik paketinden memnun
olduklarını ancak bazı eksiklikleri
olduğunu söyledi. Yorgancılar,
kriz paketi olarak nitelendirilen
önlemlerden kısa vade de verim
alınamayacağını savunarak,
önceliğin üretimi, iç talebi ve
ihracatı canlandırmaya verilmesi
gerektiğini bildirdi.
Ender Yorgancılar, Yönetim
Kurulu üyeleri ile birlikte bir
basın toplantısı düzenleyerek,
hükümet tarafından hazırlanan
teşvik paketinin değerlendirmesini
yaptı. Paketle birlikte cari açığın
azaltılmasına uygun bir model
seçildiğini aktaran Yorgancılar,
yabancı yatırımlar için Türkiye’yi
cazip kılma yönetimi bölgesel
dengesizliklerin giderilmesi,
teşviğin ilk bakıştaki ana
temasını oluşturduğunu belirtti.
Teşvikte kendilerini tedirgin
eden yönlerin bulunduğunu
bildiren Yorgancılar, paketin
finansmanında şeffaf
davranılmadığını belirtti.
Piyasaya moral verdi
Ağustos 2008’den itibaren
reel sektörü etkisi altına alan
kriz karşısında hükümetin,
güvenin sağlanması ve belirsizlik
ortamının ortadan kaldırılması
yönünde ne yazık ki somut
adımlar atmadığını vurgulayan
Yorgancılar, oldukça kapsamlı
ve üzerinde çalışılmış olan son
teşvik paketine, genel itibari
ile bakıldığında memnuniyet
duyduklarını ve teşviğin
piyasaya moral verdiğini söyledi.
Açıklanan pakette tedirgin
oldukları, itiraz ettikleri ve
yetersiz gördükleri uygulamalar
olduğunu dile getiren Yorgancılar,
aynı zamanda da alkışladıkları
bölümler de olduğunu ifade etti.
Anlamakta
zorlanıyoruz
Kriz ortamında gelen
paketin mevcut şartlarda
üretimlerini devam ettirmeye
çalışan, istihdamlarını korumakta
zorlanan KOBİ’leri geri plana atıp,
öncelikli olarak yeni ve büyük
yatırımların desteklenmesine itiraz
ettiklerini ifade eden Yorgancılar,
Sanal gündem
yaratılmasın
Ülke gündeminin ekonomi
olması gerektiğini belirten
Yorgancılar, “Genel
seçimlere 2 yıl gibi bir
süre kaldı. Bu süreçte,
gündemimiz ekonomi
olmalıdır. Sanal gündemler
yaratılmasın” diye konuştu.
Hedge fonlardan çıkışların
önümüzdeki Ağustos ayında
tamamlanacağını vurgulayan
Yorgancılar, krizin hem
dünyaya hem de Türkiye’ye
etkilerinin Ağustos ayında
daha iyi anlaşılacağını
söyledi. Cep telefonu, kredi
kartı ve internet bağlantısı
olan her kişiyi ‘global
vatandaş’ olarak nitelendiren
Yorgancılar, isteyen herkesin
istediği ürünü dünyanın
herhangi bir yerinden
alabileceğine işaret ederek,
bu nedenle de Türkiye’nin
iç piyasasının harekete
geçirilmesi gerektiğine
dikkat çekti.
haziran 2009
kapak
ebsohaber
EBSO Başkanı Yorgancılar, hangi bölgede hangi sektör gelişmişse teşvik sisteminin ona göre oturtulması gerektiğini, kriz
ortamında sadece yeni yatırımların değil hayatiyetini devam
ettirmeye çalışan KOBİ’lerin desteklenmesini savundu.
şöyle devam etti: “1994 ve
2001 krizlerinde, çıkışımız
ihracat sayesinde olmuştu.
Bugün krizin küresel boyutu,
buna imkan vermemektedir. O
yıllarda acı tecrübeler edinen
bankalarımız bugün batmamış,
ancak her 4 makineden biri
üretimden çekilmiştir. Bu da
doğal olarak işsizliği getirmiştir.
1 milyon 720 bini aşan sayısıyla
ülkemizdeki tüm işletmelerin
yüzde 99.8’ine, imalat sanayi
istihdamının yüzde 63’üne sahip
KOBİ’lerimiz yerine, önceliğin
büyük ölçekli yatırımlara verilmiş
olmasını, içinde bulunduğumuz
özel süreç itibari ile anlamakta
zorlanıyoruz.”
Yatırım çelişkisi
Ender Yorgancılar, “Size
çelişkili bir durumu
daha belirtmek isterim.
Hükümetin bir kanadı
‘yatırım yap’ derken,
bir kanadı ise ‘durdur’
diyor. Aliağa’da Çevre
ve Orman Bakanlığı
tarafından ÇED raporu
bekleyen yatırımlar
durduruldu. Petkim
bu nedenle bir yatırımı
gerçekleştiremiyor.
Raporun çıkması
bekleniyor. Böyle bir
düzen olmaz” dedi.
İzmir’e haksızlık
Gelişmişlik endeksine göre
bölgelere ayrılan illerin durumuna
da itiraz ettiklerini kaydeden
Yorgancılar, “İzmir’e 36 km
uzaklıkta bulunan ve istihdamının
büyük kısmını İzmir’den
karşılayan Manisa III. Bölgede yer
alarak daha fazla teşviği, sadece
gelişmişlik endeksine göre mi
almaktadır? İzmir’den her sabah
Manisa’ya 50 otobüs, 55 midibüs,
48 minibüs servis aracı,
yaklaşık olarak 10 bin
işçiyi taşımaktadır.
Manisa’nın nüfusu
belli. Şayet
İzmir’de iş
olanağı olsa,
binlerce
insan her
sabah kalkıp
bu yollara
düşmezlerdi. Bu
da ülkenin 3’ncü
büyük şehri olan
İzmir’e iş fırsatlarının
yaratılması yönünde
teşviklerin sağlanmasını
gerekli kılmaktadır. Bugün
İzmir, sahip olduğu
haziran 2009
OSB’leri ve serbest bölgeleri ile,
yarattığı katma değer, istihdam
ve ihracatı ile bu teşvikleri hak
etmektedir” şeklinde konuştu.
İstihdam ayağı
yetersiz
Paketin istihdam ayağını
yetersiz gördüklerini ifade eden
Yorgancılar, şunları söyledi:
“Bugün ülkemizin birinci
sorunu her geçen gün artan
işsiz sayısıdır. Geçen senenin
aynı dönemine göre yüzde 50
oranında artan işsiz sayısı, aktif
işgücü programlarının bir an
evvel devreye girmesini zorunlu
kılmaktadır. Her yıl işgücüne
katılan 750 bin kişi dikkate
alındığında, genç bir nüfus
yapısına sahip Türkiye için bu
ötelenecek, ikinci plana atılacak
bir sorun değildir.”
Harcama çeki
Piyasayı harekete
geçirmek için ‘harcama çeki’
uygulamasının yapılması
gerektiğine işaret eden
Yorgancılar, teşvik paketinin
ne yazık ki kalıcı çözümler
sunmadığını söyledi. Yorgancılar,
“Bizim talebimiz, hangi
bölgede hangi sektör gelişmişse,
teşvik sisteminin ona göre
oturtulmasıdır. Hatta daha
spesifik çalışılarak, ilçe
bazında; örneğin Tire’deÖdemiş’te hayvancılık ve
süt ürünlerinin, Aliağa’da
kimya’nın, Bayındır’da
çiçekçiliğin desteklenmesi
ve teşviklerin bu yönde
dağıtılmasıdır” dedi.
Açıklanan paketin krizin
atlatılmasına katkı sağlayacağı
inancında olmadığını dile
getiren Yorgancılar, “Hiçbir
şey yapmamaktansa bir
adım atmak her şeyden önce
geliyor. Her adımda eksiklikler
olabileceğini biliyoruz ve bu
itirazlarımızı hükümetin ilgili
bakanlarına da ilettik” diyerek
sözlerini noktaladı.
15
kapak
ebsohaber
Yorgancılar’ın önerileri
16
•Hangi bölgede hangi sektör
gelişmişse, teşvik sisteminin ona
göre oturtulmasıdır. Hatta daha
spesifik çalışılarak, ilçe bazında;
örneğin Tire’de-Ödemiş’te
hayvancılık ve süt ürünlerinin,
Aliağa’da kimya’nın, Bayındır’da
çiçekçiliğin desteklenmesi
ve teşviklerin bu yönde
dağıtılmasıdır.
•Sektörlerin belli
bölgelerde yoğunlaşması,
zamanla kümelenmeye sebep
olacaktır ki bu ortaklık kültürünü
yakalamamız rekabet gücümüzün
arttırılması açısından oldukça
önemlidir. Küçük olsun benim
olsun değil, büyük olsun
hepimizin olsun mantığı ile
kümelenmeliyiz. İşsiz ve mutsuz
kişiler ülkesi olmamak için
birlikte hareket etme kültürünü
geliştirmek zorundayız. •5 yıl uygulanan 5084 sayılı
Teşvik Sistemi ne yazık ki istenen
verimi sağlayamamıştır. Özellikle
de Kahramanmaraş örneği
hafızalarımızda kötü bir tecrübe
olarak kalmıştır. Bu açıdan
uygulama esası önemli olmakla
birlikte, kamu kaynaklarının israf
edilmemesi ve yapılan hataların
tekrarlanmaması en büyük
temennimizdir.
•Doğru zamanlama ile
bazı düzenlemelerin yapılması,
orta ve uzun dönemde paketi
daha verimli kılacaktır. Ancak
tekrarlamakta fayda vardır ki;
paketin krizin atlatılmasına katkı
sağlayacağı inancında değilim.
•Kriz dönemlerinde moral ve
güven ortamının sağlanması ve iç
talebin arttırılması çok önemlidir.
Kavganın olduğu yerde bereketin
olmayacağını unutmamalı,
tüm dünya ülkeleri ekonomiyi
konuşurken, biz sanal gündemler
yaratmamalıyız. Gündemin ilk
sırasını her zaman ifade ettiğimiz
gibi ekonomi almalıdır.
•Bankaları batmayan
tek ülkeyiz ama özel
sektörümüz bugün desteğe
ihtiyaç duymaktadır. Ülkeleri
güçlü yapan ekonomilerdir.
Ekonomilerin en önemli aktörleri
de özel sektördür. Bu süreçten
geçerken TOBB, sorumluluğunun
gereği olarak diğer sivil toplum
kuruluşları ve sendikalarla birlikte
kamuoyunun dikkatini “Kriz
Varsa Çare de Var” kampanyası
ile çekmeye çalışarak, çok doğru
bir hamle yapmıştır.
•5 hafta 5 ana tema
işlenerek kriz varsa çare de
var bilinci yerleştirilmeye,
güven, tüketim, istihdam,
üretim konularında topluma
moral ve birliktelik aşılanmaya
çalışılmıştır. Özellikle de parası
olup, harcamaktan çekinenler
için güvenin sağlanması ve
tedirginliğin ortadan kalkması
oldukça önemlidir.
•Genel seçimlere 2
yıl kala zamanımızı çok iyi
değerlendirmeliyiz. Avrupa’nın
6’ncı, dünyanın 17’nci büyük
ülkesi konumundan daha
ilerilere gitmek için doğru
adımlar atmalıyız. Aksi takdirde
bulunduğumuz konumun da
altına düşebiliriz.
Krizden çıkmak için;
•Öncelikle işgücü
üzerindeki vergiler kaldırılmalıdır.
•Tüketim vergilerinin
azaltılmasına devam edilmeli ve
halkın harcama yapmasına destek
sağlanmalıdır.
•Son görüşmeleri olumlu
geçen IMF ile anlaşma
yapılmalıdır.
•AB üyeliği çalışmaları hız
kesmeden devam etmelidir.
•Yurtdışı temsilciliklerimizin
yetkisi arttırılmalıdır.
•Türk Malı’nın dünyada
yerleşmiş imajı geliştirilmelidir.
Kalite ve rakebet için tek tip
elbisenin olmayacağı mantığı
ile hareket edilmeli, Brezilya ile
ilişkiler arttırmalıdır. Referans ülke
modeli ile, Şili, Arjantin, Meksika,
Venezüella, Uruguay, Paraguay’la
yola devam edilmelidir.
•Hiç bir şey yapmamaktansa
bir şeyler yapmak elbette ki
iyidir ancak, kriz dönemlerinde
imkanlarımız giderek kısıtlı
hale gelirken, atıl yatırımlarla
kaybedecek ne zamanımız ne de
kaynağımız yok. Özel sektörün
sıkıntıları dikkate alınmalı.
haziran 2009
kapak
ebsohaber
Kriz 50 kenti vurdu
K
üresel kriz, Türkiye’de 50 ili
vergisel açıdan oldukça kötü
etkiledi. Kocaeli, İstanbul,
İzmir ve Bursa’nın da aralarında
bulunduğu 50 ilde vergi gelirleri,
geçen yılın da altına indi.
Gelir İdaresi Başkanlığı
verileri üzerinde yapılan
hesaplamalara göre, Ocak-Mayıs
döneminde 81 ilin 31’inde
vergi gelirleri 2008 yılının aynı
döneminin üzerinde gerçekleşti.
Bu iller arasında 5 aylık dönemde,
geçen yıla göre 396 milyon
338 bin lira daha fazla verginin
toplandığı Ankara da bulunuyor.
Başkentte 2008 yılının ilk 5 ayında
8 milyar 377 milyon 335 bin lira
olan vergi tahsilatı, bu yıl aynı
dönemde 8 milyar 773 milyon 673
bin lira oldu.
Vergi gelirlerinde 11 milyon
lira artış kaydedilen Adana ile
Amasya, Artvin, Diyarbakır,
Giresun, Hatay, Kars,
Kastamonu, Malatya, Siirt, Sinop,
Tunceli, Şanlıurfa,
Van, Yozgat, Karaman,
Batman, Şırnak, Osmaniye
ve Düzce gibi iller de, vergi
gelirlerinin yükseldiği iller arasında
yer aldı.
haziran 2009
Türkiye’deki 81 ilin 50’sinde vergi
gelirleri kriz nedeniyle geçen yılın altına
indi. 5 aylık dönemde vergi tahsilatı
Kocaeli’de 1.7 milyar, İstanbul’da 827.6
milyon, İzmir’de 646.7 milyon, Bursa’da
378.5 milyon lira düştü. Ankara’da ise 396.3
lira daha fazla vergi toplandı.
Türkiye’yi sırtlayan
iller geriledi
Ankara dışında vergi
gelirlerinde Türkiye’yi sırtlayan
iller ise vergi gelirleri bakımından
geçen yılı arattı.
2008 yılının ilk 5 ayında 9
milyar 863,8 milyon lira verginin
toplandığı Kocaeli’de bu rakam,
bu yıl 8 milyar 192,2 milyon liraya
düştü. Böylece bu ildeki vergi
gelirinde geçen yıla göre 1 milyar
671,7 milyon liralık bir azalma
meydana geldi.
Geçen yıl Hazineye 30
milyar 194,8 milyon lira vergi
veren İstanbul’da da vergi hasılatı
827,6 milyon lira düştü ve 29
milyar 367,2 milyon lira olarak
gerçekleşti.
Vergi gelirlerinde 646,7
milyon liralık erozyonun yaşandığı
İzmir’de de 7 milyar 158,9 milyon
lira olan vergi geliri, bu yıl 6 milyar
512,2 milyon liraya indi.
Krizden en fazla etkilenen
iller arasındaki Bursa’da da 1 yıl
önce 1 milyar 817,9 milyon lira
vergi toplanmışken, bu yıl 1 milyar
439,4 milyon lira vergi tahsilatı
yapıldı. Bu şekilde Bursa’nın vergi
gelirlerinde de 378,5 milyon liralık
bir gerileme yaşandı.
Diğer illerden Zonguldak’ta
256,1 milyon lira, Kırıkkale’de
61,7 milyon lira, Samsun’da 66,6
milyon lira, Tekirdağ’da 48,1
milyon lira, Eskişehir’de 44,7
milyon lira, Antalya’da da 59,4
milyon lira, Muğla’da da 46,1
milyon lira vergi düşüşü oldu.
Tahakkuk eden verginin
tahsil edilmesi bakımından da
krizin olumsuz etkileri en fazla
Zonguldak’ta yaşandı.
Bu ilde tahsilat oranı, geçen
yılın aynı dönemine göre 28,5
puan geriledi. 2008 yılında bu
ilde tahakkuk eden her 100
liralık verginin 68,27 lirası tahsil
edilirken, söz konusu rakam bu yıl
39,78 liraya geriledi. İstanbul’da
geçen yıl yüzde 80 olan tahsilat
oranı, bu yıl yüzde 75,3’e,
İzmir’de de 81,3 olan oran, yüzde
74,8’e indi. Vergi gelirlerindeki
artışa rağmen Ankara’nın tahsilat
oranında da 5,7 puanlık bir azalma
meydana geldi. Tahakkuk artışı,
başkentin vergi gelirlerini arttırdı.
17
uzman
ebsohaber
Son teşvik paketi
İ. Halil Bağdınlı
18
YMM, CFE
KPMG Kıdemli
Vergi Müdürü
Dokuz Eylül
Üniversitesi ve
İzmir Ekonomi
Üniversitesi
Öğretim Görevlisi
Başbakan tarafından bizzat
açıklanan en son teşvik paketi
özellikle istihdamın artırılmasına
dönük pek çok imkanı gündeme
getirmiş bulunmaktadır. Tüm
dünyada hissedilen mali krizin,
ülkemizde özellikle yatırımlar
ve istihdam üzerinde yarattığı
olumsuz etkisinin minimize
edilmesi amacıyla gündeme
gelen, ancak henüz yasalaşmamış
olan bu son teşviğin çerçevesi
yazımızın izleyen bölümlerinde
kısaca özetlenmiştir.
Yapılan açıklamalara göre,
yasalaşmayı bekleyen teşvik
paketinin unsurlarının aşağıdaki
başlıklar altında toplanmasının
düşünüldüğü anlaşılmaktadır.
1. Kurumlar/GelirVergisi İndirimi
2. SSK Primi İşveren Hissesinin
Hazine tarafından karşılanması
3. Faiz Desteği
4. Yatırım Yeri Tahsisi
5. KDV İstisnası
6. Gümrük Vergisi Muafiyeti
Yapılması düşünülen
teşvik düzenlemesi esas olarak
iki ana grupta teşvik imkanı
sunmaktadır. Bunlardan ilki
“Büyük Proje Yatırımlar Teşviği”
ikincisi ise “Sektörel ve Bölgesel
Teşviklerdir.”
Büyük Proje Yatırımları
özetle 50 milyon ile 1
milyar TL arasında değişen;
Kimyasal Madde ve Ürünlerin
İmalatı, Rafine Edilmiş Petrol
Ürünleri İmalatı, Transit
Boru Hattıyla Taşımacılık
Hizmetleri, Motorlu Kara
Taşıtlar İmalatı, Demiryolu
ve Tramvay Lokomotifleri
ve/veya Vagon İmalatı,
Liman ve Liman Hizmetleri,
Elektronik Sanayi Yatırımları
Tıbbi aletler, hassas optik
aletler, ilaç imalatı, hava
ve uzay araçları imalatı,
makina imalatı, Madencilik
yatırımlarından oluşmaktadır.
İzmir’in teşvikleri
Bölgesel ve sektörel teşvikte
ise ülke 4 ayrı bölge olarak
ele alınmış ve İzmir ağırlıklı
olarak motorlu kara taşıtları
ve yan sanayi, elektronik,
ilaç, makine imalatı, tıbbi,
hassas ve optik alet yatırımları
gibi ileri teknoloji gerektiren
yatırımların teşvik edileceği 1.
Bölge’ye yerleştirilmiştir. Anılan
bu teşvik düzenlemeleri ile
İzmir ili için SSK primi işveren
hissesinin tamamının 2 yıl
boyunca Hazine’ce karşılanması
düşünülmektedir.
Bu kapsamda İzmir
ilinin de aralarında olduğu 1.
Bölge’deki yatırımlarda yüzde
20 yatırım desteği sağlanacak ve
kurumlar vergisi oranı da yüzde
10 olacaktır. Eğer bu bölgede
yapılacak yatırım büyük proje
yatırımı ise yüzde 30 destek
yanında yüzde 10 oranında
kurumlar vergisi uygulanacaktır.
2. En Gelişmiş Bölge
İlleri: Aydın, Muğla, Denizli,
Balıkesir, Çanakkale
Aralarında Aydın, Muğla,
Denizli, Balıkesir, Çanakkale gibi
illerin yer aldığı 2. Bölge’de ise
nispeten teknoloji yoğun sektörler
haziran 2009
uzman
ebsohaber
İzmir’de daha ziyade motorlu kara taşıtları ve yan sanayi,
elektronik, ilaç, makine imalatı, tıbbi, hassas ve optik alet
yatırımları gibi ileri teknoloji gerektiren yatırımlar teşvik edilecek.
desteklenecektir. Bu çerçevede;
ağırlıklı olarak, makine imalatı,
akıllı çok fonksiyonlu tekstil,
metalik olmayan mineral ürünler
(cam, seramik, karo, yalıtım
malzemeleri vb) kağıt, gıda ve
içecek imalatı sektörleri teşvik
edilecektir.
3. Bölge İlleri: Manisa,
Afyon, Uşak, Kütahya
3. Bölge’de yer alan Manisa,
Afyon Uşak, Kütahya illeri ile
pek çok Doğu, Güneydoğu
ve İç Anadolu illerinin yer
aldığı 4. Bölge’nin doğu ve
güneydoğu bölgelerinde,
tarım ve tarıma dayalı imalat,
sanayi, konfeksiyon, deri,
plastik, kauçuk, metal eşya gibi
emek yoğun sektörlerin yanı
sıra turizm, sağlık ve eğitim
yatırımlarının da teşvik edilmesi
düşünülmektedir.
3. Bölge’de yer alan Manisa,
Afyon Uşak, Kütahya illerinde
ise küçük ölçekli yatırımlarda
yüzde 40 destek yanında
yüzde 4 oranında kurumlar
vergisi uygulanacaktır. Ayrıca
sadece 3 ve 4. bölgede yapılan
yatırımlarda TL kredilerin yüzde 3
ile 5’i arasında, döviz kredilerde
haziran 2009
yüzde 1 veya 2 oranında ayrıca
faiz desteği de verilecektir. Tüm
bu teşvikler yanında detayları
henüz belirlenmeyen arsa
tahsisi de bir diğer teşvik olarak
düşünülmektedir.
Tekstil taşınıyor
Bu düzenleme kapsamında
Tekstil sektörü için de farklı bir
teşvik sistemi öngörülmektedir.
Buna göre;
Tekstil, konfeksiyon ve hazır
giyim, deri ve deri mamülleri
sektörlerinde faaliyette bulunan,
Asgari 50 kişilik istihdam
sağlayan,
31.12.2010 tarihine kadar
1. ve 2. Bölge’lerden 3. ve 4.
Bölge’lere taşınacak tesislere;
5 yıl süreyle kurumlar vergisi
oranı yüzde 20 yerine yüzde 5
oranında uygulanacak,
5 yıl süreyle mevcut istihdamda
dahil olmak üzere bu tesislere
taşındıkları bölgede 5 ila 7 yıl
arasında değişen SSK işveren
primi desteği sağlanacak,
Bu tesislerin 3. ve 4. Bölge’lere
nakliye giderleri de Hazine
tarafından karşılanacaktır.
Emek yoğun tekstil
sektörünü Doğu ve Güneydoğu
illerine kaydırmayı planlayan
bu düzenlemenin, Ege ve diğer
bölgelerimizde oluşacak istihdam
azalmasına kısa vadede çözümler
öngörüp öngörmeyeceğini ise
yasalaşma sonrasında daha net
olarak görebileceğiz.
Yapılması düşünülen
bu düzenlemelerin bölgesel
gelişmişlik farkını azaltmaya ve
genel anlamda yatırımları teşvik
etmeye dönük çalışmalar olduğu
açıktır. Umarız bu düzenlemeler
ile yatırım sürecindeki başvuru
formaliteleri de en asgari
seviyeye çekilebilir. İzmir ilinde
kurulan ve çok önemli başarılara
imza atacağına inandığımız
İzmir Kalkınma Ajansı’nın bu
konuda bir misyon yüklenerek
yatırımcıların tek muhatabı
olması, sanırız kısa vadede en
azından İzmir ili için bir çözüm
olabilecektir.
Hazine kefaleti
Son teşvik paketi içinde bir
diğer dikkat çekici düzenleme
ise, Yıllık cirosu 25 milyon
TL’nin altında ve en fazla 250
çalışanı olan, 30.06.2008 öncesi
iki yıl içinde vergi ve SSK borcu
bulunmayan işletmelerin 1 ila 4
yıl vadeli mevcut ve alınacak tüm
kredilerine yüzde 65 oranında
hazine kefaleti sağlanması ile
ilgilidir.
Manisa avantajı ve
olası beklentiler
Mevcut haliyle İzmir ve
çevresinde Tarım ve Tarıma
Dayalı Sanayi ile Turizmin
teşvik kapsamında yer almadığı
görülmektedir. Ayrıca yapılması
öngörülen düzenlemelerin bu
haliyle yasalaşması halinde de
SSK primi işveren hissesinin
tamamının 5 yıl boyunca
Hazinece karşılanması öngörülen
Manisa ili yatırımlar için
daha avantajlı bir konumda
gözükmektedir. Sanırız yasalaşma
sürecinde pek çok bölgede
olduğu gibi Ege Bölgesi içinde
farklı sektörlerin de kapsama
dahil edilmesi talepleri Meclis’in
gündemine gelecek ve yasalaşma
sonrasında da son halini almış
olacaktır.
Küçük ve Büyük ölçekli
yatırımcılar için pek çok avantaj
getirmesi düşünülen son teşvik
paketinin, yasalaşması sonrasında
tarafımızdan daha detaylı
bilgilendirme yapılmaya devam
edilecektir.
19
haber
ebsohaber
Döviz kredisi ve kartta
ekonomik kriz ayarı
1
H
20
Geliri dövize bağlı olmayan
şirketlerin yurt içinde
bankalardan dövizle
borçlanmasının önü açıldı.
ükümet uzun süredir
bankacıların talepleri
arasında yeralan
yurt içindeki şirketlere döviz
cinsinden kredi verilmesine
yönelik uygulamayı hayata
geçiriyor. Aynı karar
çerçevesinde bireylerin döviz
cinsinden veya dövize endeksli
borçlanması ise yasaklanıyor.
Kredi kartı borçlarına ilişkin yeni
bir plan üzerinde de uzlaşmaya
varıldı.
Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan, Merkez
Bankası Başkanı Durmuş
Yılmaz, BDDK Başkanı Tevfik
Bilgin, Hazine Müsteşarı
İbrahim Çanakçı ve Bankalar
Birliği Başkanı Ersin Özince’nin
katılımıyla düzenlediği toplantıda
finans sektörüne yönelik
hükümetin attığı iki önemli
adımını açıkladı.
Bunlardan ilki şirketlerin
döviz cinsinden yurt içindeki
bankalardan borç almasına
yönelik uygulamaydı ve
Babacan bunun tamamen
serbestleştirildiğini bildirdi.
Yürürlükteki düzenlemeye göre
döviz geliri olmayan firmalar
yurt içinde döviz kredisi
yerine dövize endeksli kredi
kullanabilirken yurt dışından
hiçbir engelle karşılaşmadan
dövizle borçlanabiliyordu.
Babacan, döviz geliri olmayan
firmaların 1 yıldan uzun ve 5
milyon dolardan fazla olmak
şartıyla döviz cinsinden kredi
kullanabileceğini duyurdu.
2
Kredi kartına ödeme
kolaylığı geliyor. 31 Mayıs’a
kadar takibe düşmüş
alacaklar yapılandırılacak.
Döviz geliri olan firmalar
için en az 18 ay vadeli kredi
alma şartı ise kaldırıldı. Döviz
geliri olmayan firmalar daha
az vadeyle veya miktarla döviz
kredisi almak isterlerse, teminat
olarak bulunduracakları döviz
veya yabancı para cinsinden
menkul kıymet teminatıyla
teminat miktarı kadar döviz
kredisi kullanabilecekler.
Kararın gerekçesinin
firmaların Türk bankalarının
off-shore ya da yurtdışı
şubelerinden gittikçe daha fazla
döviz borçlanmaya başlamaları
olduğunu belirten Ali Babacan,
özel sektörün 139 milyar
dolarlık dış borcunun
35 milyar dolarının
bu şekilde olduğunu
ifade etti.
Kredi
kullanırken yurt
dışına para ve
teminat gönderme
dahil birçok
işlemin de masraf
olduğunu bildiren
Babacan, bu yolla
bankacıların
talep
ettiği bir düzenlemenin yanı
sıra Türkiye’nin özel sektör
borcunu kaydi olarak şişiren
bir uygulamaya son verilmiş
olacağını belirtti. Babacan,
Türk şirketlerinin döviz kredisi
kullanabilmek için yurt dışındaki
bankalara teminat veya benzeri
şartlar için mevduat yatırdığını,
Uluslararası Ödemeler Bankası
(BIS) verilerine göre bu miktarın
33.1 milyar dolar seviyesinde
olduğunu açıkladı.
Ali Babacan, şirketler
kesimine yönelik bu gevşetmeye
karşılık bireyler için dövize
endeksli kredinin
vatandaşlar açısından
riskin ortadan
kaldırılması
için tamamen
yasaklanacağını
bildirdi. Türkiye’de
bireylerin dövize
endeksli toplam 7.4
milyar lira tutarında
kredisi bulunuyor.
haziran 2009
haber
ebsohaber
Kart borcunda barış
Ali Babacan, toplumun
kanayan yarası haline gelen
kredi kartı borcu için ödeme
kolaylığı içeren bir kanun tasarısı
hazırladıklarını ve bunun TBMM
kapanmadan kabul edilmesini
umduklarını açıkladı. Buna göre,
31 Mayıs 2009 itibariyle takipteki
alacağa düşmüş, ihtarname
gönderilmiş, icra takibi başlamış
kredi kartı borçları düzenleme
kapsamında olacak. Borç sahibi
yasal düzenleme çıktıktan
sonra 60 gün içinde, borcun
yeniden yapılandırılması için
başvurabilecek. Temerrüt faizi
yerine tüketici kredilerinin aylık
faiz oranına yakın yeni bir oran
belirlenecek. Vatandaş isterse
peşin, isterse taksitle borcunu
ödeyebilecek. Faiz oranları; 6 ay
için yüzde 1.04, 12 ay için yüzde
1.08, 24 ay için yüzde 1.18 ve 36
ay için yüzde 1.26 olacak. Örnek
bir hesaba yer veren Babacan,
Mayıs 2006’da 1000 lira borcu
temerrüde düşen birinin 31
Mayıs 2009 itibariyle borcunun
2 bin 980 lira olması gerekirken
yeni düzenlemeyle 1502 lira
ödeyeceğini kaydetti. Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Babacan, kredi kartı aidatını da
belirlediklerini ve 3 bin 500 lira
limitli kredi kartından 35 liraya
kadar yıllık aidat alınabileceğini
söyledi.
Dövizde hareket
beklenmiyor
Bankacılık çevrelerinden
edinilen bilgilere göre, öncelikle
bu düzenlemenin döviz
piyasasında kurlar üzerinde bir
hareket yaratması beklenmiyor.
Düzenlemenin yürürlüğe
girmesi ile de Türkiye’nin dış
borç istatislikleri bir günde
eriyemiycek. Vade sonu
geldikçe ve şirketler bu yolla
kredi kullandıkça istatisliklerde
düzelme beklenirken kredi için
çıkan mevduatın da geri geleceği
ifade ediliyor. Aslında istenilen
başarı yakalanamasa da Varlık
Barışı ile yapılmak istenen şimdi
bu yolla ve daha uzun vadede
geleceği düşünülüyor.
haziran 2009
Bankalararası Kart Merkezi
(BKM) Yönetim Kurulu Başkanı
Hasan Ünal, 31 mayıs 2009
tarihi itibariyle çekilmiş, icra
takibi başlamış ya da banka
tarafından takibe uğramış kredi
kartlı borçları için yeni bir ödeme
planı uygulanmasıyla ilgili olarak,
“Gelinen nokta, bankalardan çok
daha fazla müşterilerimizi mutlu
edecek” dedi.
Ünal, şu görüşleri dile
getirdi: “Geçmişe dönük olarak
hesaplanan endeksli yöntem
oldukça şefaf. Bütün bankalar
için eşit olacak. Bu çok önemli
ve müşterilerin hesaplıyabileceği,
kendileri tarafından kontrol
edebileceği, kendileri tarafından
kontrol edebileceği bir formül
oldu. Geçmiş 3 yıllık endeks
rakamı çok net belirlendi ve
bundan sonraki 6 aydan 36
aya kadar olan dönemde de kat
sayılar sabit olmuş oldu. Bunun
da müşteriler nezdinde çok
pratik olduğunun düşünüyorum.
Kredi
uygulaması ne
getirecek?
35 milyar dolarlık
kredinin yurt içine
çekilmesi halinde
Türkiye’nin dış borç
istatistikleri orta ve
uzun vadeli dönemde
iyileşecek.
Yurt dışından kredi
almak için mevduatının
bir bölümünü yurtdışına
çıkaranlar paralarını
Türkiye’ye getirecek.
Mevduat dönüşü döviz
rezervlerini olumlu
etkileyecek.
Düzenleme döviz
piyasasında kurlar
üzerinde herhangi bir
etki yaratmayacak.
Firma ve bankaların
bu dönemde kur-risk
analizlerini çok iyi
yapmaları gerekecek.
Müşterinin hangi bankaya ne
ödeyeceği belli olacak. Müşteri;
faiz, işlem ücreti ve masraf gibi
konularla uğraşmadan net olarak
borcunun hesaplıyabilecek.
Bankalar açısından ise bu oranlar
biraz beklentilermizin altında
ama borcun yapılandırılması
anlamda tatmin etti diyebilirim.”
İş Yatırım’dan Serhat
Gürleyen, mevcut düzenlemede
döviz geliri olmayan şirketlerin
yurt içinden döviz kredisi
kullanamadığını ancak yurt
dışından kredi bulmanın
öünde bir engel bulunmadığını
kaydederken, “Döviz geliri
olmayan firmaların yurt dışından
döviz cinsi kredi bulması,
Türkiye’nin dış borcunun
olduğundan daha çok, döviz
kaynaklarının da olduğundan
daha az görünmesine neden
oluyordu. Şimdi amaç yurt
dışındaki döviz cinsi kıymetleri
yurt içine getirip mali sistemi
büyütmek. Fakat bankacılık
sisteminde krediden yüzde
5 BSMV alınıyor. Bu maliyet
dezavantajı yüzünden türk
şirketlerinin yurt dışından
borçlanmaya devam etmesi
muhtemel” dedi.
Kart uygulaması
ne öngörüyor?
Kredi
yapılandırılmasından
sonra faiz sabitlendi.
Faiz; 6 ay için yüzde
1.04, 12 ay için yüzde
1.08, 24 ay için yüzde
1.18 ve 36 ay için yüzde
1.26 olacak.
Yeniden yapılandırmadan 874 bin 657
vatandaş yararlanacak.
Bu kişilerin toplam
kredi borcu 3.1 milyar lira
olarak hesaplandı.
Bu uygulama bir af
niteliği taşımıyor. Sadece
31 Mayıs 2009’a kadar
oluşmuş borçlar için
geçerli olacak.
21
gündem
ebsohaber
KRİZ VARSA ÇARE DE VAR
22
T
ürkiye Odalar ve Borsalar
Birliği (TOBB) önderliğinde
Hak-İş, Türk-İş, TESK, TİSK
ve Kamu-Sen, TİM, TÜSİAD,
MÜSİAD bir araya gelerek “Kriz
varsa çare de var” seferberliği
başlattı.
Kampanya seferberliği “Eve
kapanma pazara çık” mesajıyla
başlarken çalışana ve hükümete
yönelik çağrılar da yapıldı.
Kampanyanın tanıtım
bildirgesi TOBB Başkanı
Hisarcıklıoğlu tarafından okundu.
Bildirgede, işçi, işveren esnaf
ve memurun el ele verdiği, üreten
Türkiye’yi temsil eden TOBB,
TESK, KİSK, TÜRK-İŞ HAK-İş
ve Kamu-Sen, TİM, TÜSİAD,
MÜSİAD olarak bir araya
gelindiği ifade edilerek, “Üreten
Türkiye platformunu kurduk
üreten Türkiye’nin şirketleri,
çalışanları, esnafı bu krizden
daha az hasar görsün diye,
‘Kriz varsa çare de var’ diyor,
‘Türkiye’nin yüzü gülsün’ diye
herkese sesleniyoruz” denildi.
Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB
önderliğinde başlatılan “Kriz
varsa çare de var” seferberliğini
açıklarken “Bu girişim ile biz
tulumbaya ilk suyu döküyoruz”
dedi.
Krizi yenmek..
Rifat Hisarcıklıoğlu, uzun
zamandır üzerinde çalıştıkları
bu kampanya için yola çıkarken
dünya ekonomisinin gelişim
süreci ile küresel krizi ve Türkiye
ekonomisinin rakamlarını
analiz ettiklerini, mevcut krizin
nedenlerini anlayarak bu krizin
etkilerini azaltmaya dönük bir
strateji ortaya koyduklarını,
hazırladıkları projelerin tümünün
bu strateji doğrultusunda hayata
geçirileceğini ifade etti.
Önceki krizlerden çok daha
yaygın ve derin bir krizle karşıya
bulunulduğunu, sanayi üretiminin
Ağustos’tan bu tarafa hızlı bir
şekilde küçüldüğünü belirten
Hisarcıklıoğlu, kapasite kullanım
oranlarındaki gerilemenin krizle
birlikte ivme kazanmış durumda
olduğunu, son dönemde hafif bir
toparlanma gözlense de tüketici
ve yatırımcı güveninin halen
düşük seyretmeye devam ettiğini
söyledi.
Dış ticaret ve kredi
kanallarındaki tıkanıklıkla
Türkiye’yi etkisi altına alan
krizin, içeride yatırım ve
tüketimdeki azalmayla birlikte
iyice derinleştiğini savunan
Hisarcıklıoğlu, “Tüm bunlar
sonucunda işsizlik hızla artıyor.
Özellikle gençlerimiz arasındaki
ve şehirlerdeki işsizlik kaygı
verici boyutlara ulaşıyor.
Ancak, bugün bizler bir noktaya
dikkati çekmek için buradayız.
Kriz varsa, çaresi olduğuna
da inanıyoruz. Çaresizliğe,
ümitsizliğe, karamsarlığa
kapılmanın gereği olmadığını
düşünüyoruz. Bu farkındalığı
yaymak için bir kampanya
başlatıyoruz” dedi.
Hisarcıklıoğlu, milli
gelirin yaklaşık yüzde 70’ini
oluşturan hane halkı tüketimini
canlı tutmanın krizin etkilerini
hafifletmek için önemli olduğunu,
rekabet içinde oldukları birçok
ülkenin küresel krizle mücadele
önlemleri alırken kendi iç
pazarlarını canlandırma ve başka
ülkelere kaptırmama mücadelesi
verdiğini, Türkiye’nin de bunu
yapması gerektiğini kaydetti.
haziran 2009
gündem
ebsohaber
Bilinçli tüketim
zamanı
Rifat Hisarcıklıoğlu,
Türk tüketicisi için ürettikleri
ürünler sayesinde ekonominin,
enerjisinin büyük kısmını
içeriden aldığını belirterek,
“İçinde bulunduğumuz süreçte
pek çok sektörde fiyatların
aşağıya doğru gittiğini görüyoruz.
Kriz, alım için bir dizi yeni fırsat
ortaya çıkarıyor. Tüketiciler
olarak bu fırsatları dikkatle
analiz etmeliyiz. Şimdi tüketimi
kesme değil, bilinçli tüketim
zamanındayız. Tüketiciler
olarak krizi fırsata çevirmenin
yolu, fiyatların en düşük
olduğu noktada ihtiyaçlarımızı
karşılamaya başlamaktır” diye
konuştu.
Bu kriz de geçer
TOBB Başkanı
Hisarcıklıoğlu, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
“İmkanı olanların
yaşamlarını, harcamalarını
azaltmadan sürdürmelerini
söyleyeceğiz. Bilinçli
tüketim zamanının geldiğini
hatırlatacağız. Daha sonra hem
halkımıza hem de sanayicimize
güven vermeyi amaçlayan
ilanlarımız devreye girecek.
Nereden nereye geldiğimizi,
hiçbir doğal kaynağa sahip
olmadan bu topraklarda güçlü
bir sanayinin temelini attığımızı,
kaç badireden geçtiğimizi ve
sapasağlam ayakta kaldığımızı
herkese hatırlatacağız. Aynı
o Erzincan türküsündeki gibi
bugünkü zorlukların içinde
aklımızda hep yarın olmalı, ‘bu
da gelir, bu da geçer’ demeyi
unutmamalıyız. Zaten hep öyle
olmadı mı? Üreten Türkiye’nin
dayanma gücünü artırmak için
iç piyasayı canlandırmamız şart.
Bu iletişim kampanyası, sadece
bir zihinsel hazırlık sürecini
oluşturuyor. Krizin üstesinden
hep beraber nasıl geleceğimiz
konusunda halkımızla bir bilgi
paylaşımında bulunuyoruz.
Çünkü, bu konuyu bir bütün
olarak ele almalıyız. Tek
haziran 2009
başına iletişim kampanyası ile
krize çözüm getiremeyiz. Bu
nedenle hem hükümetimizden
beklentilerimiz var hem de bu
kampanyamızı entegre başka
proje ve kampanyalarımız takip
edecek. Şu an yaptığımız şey,
bir fitili ateşlemek. Ne kadar tek
vücut olursak ekonomik gücümüz
ve hedeflerimize ulaşma
başarımız o kadar artacaktır.”
Kampanyanın önümüzdeki
aylarda genişleyeceğini,
farklı sektörlere dinamizm
getirmeyi hedefleyeceklerini,
Devlet Bahçeli ve hükümetin
ilgili bakanlarına teşekkür
ederken, siyasilerin bu noktadaki
mutabakatının kendilerini daha
çok heyecanlandırdığını ifade
etti.
Umut taşımayan insanların
alışveriş de etmediğine
dikkat çeken Hisarcıklıoğlu,
otomotivdeki ÖTV indiriminden
sonra satışların yüzde
80’inin kredi kullanılmadan
yapıldığını, güveni sağlamanın
önemli olduğunu vurguladı.
Hisarcıklıoğlu, “Muhakkak
TOBB önderliğinde başlatılan “Kriz
varsa çare de var” kampanyasında
“Eve kapanma pazara çık”, “Kimse işini kaybetmesin”, “Gücüne inan”, “Güven ve istikrar”sloganları kullanıldı.
sektör temsilcileri, bankalar
ve kamu kurumlarının,
ortak hedef için ekonomiye
canlılık getirme hedefi için
girişimlerde bulanacaklarını
belirten Hisarcıklıoğlu, “Bu
kampanyamız, hükümetin
alacağı tedbirler ve ekonomideki
gelişmelere bağlı olarak
gündeme gelecek. Biz bir
araya geldik. Kendimize
güvenimiz tam. Ülkemizin
krizden çıkış çabalarına katkıda
bulanabileceğimizi düşünüyoruz.
Herkesi de bize katılmaya davet
ediyoruz” diye konuştu.
Aynı gemideyiz
Üreten Türkiye
platformunun isteyen herkese
açık olduğunu vurgulayan
Hisarcıklıoğlu, “Hepimiz aynı
geminin içindeyiz” dedi. Hisarcıklıoğlu, bütün
kesimleri bir araya getiren bir
paydayı oluşturan, siyaset üstü
proje niteliğindeki kampanya
için kendilerine destek veren
başta Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, ana muhalefet partisinin
lideri Deniz Baykal, MHP lideri
desteklenecek hareketler var
mıdır, vardır. Hükümetin alması
gerekenler var mıdır, vardır.
Herkesi bu kampanyaya destek
olmaya çağırıyoruz” dedi.
TOBB Başkanı
Hisarcıklıoğlu, “İşin en güzel
tarafı; iktidarıyla muhalefetiyle
böyle bir kampanyada..
Yaklaşık 2 yıldır böyle bir
konsensüs ararken, 2 yıldır
yakalayamadığımız birşeyi
yakaladık. İktidarıyla,
muhalefetiyle değerli genel
başkanlar bize bu kampanyaya
destek olacaklarını ifade
ettiler. Herkesin üzerine düşen
var. Herkes üzerine düşeni
yapmalı. Bankalarımızla da
temaslarımız devam ediyor” diye
konuştu. Herkesin aynı geminin
içinde olduğunu belirten
Hisarcıklıoğlu, “Hiçbirimiz
ayrı yerde değiliz. Sen işini
kaybettiğin zaman ben satışımı
kaybediyorum. Ben satışımı
kaybettiğim zaman sen işini
kaybediyorsun. Birbirimize aynı
zincirin halkaları gibi bağlıyız”
görüşünü dile getirdi.
23
gündem
ebsohaber
Vali ve başkanlardan
çarşıya kriz morali
24
T
ürkiye Odalar ve Borsalar
Birliği (TOBB) önderliğinde
başlatılan “Kriz varsa çare
de var” kampanyasına İzmir’den
destek vermek için yola çıkan
İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir
Büyükşehir Belediye Başkan
Aziz Kocaoğlu, Ege Bölgesi
Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu
Üyesi Ender Yorgancılar, İzmir
Ticaret Odası Meclis Başkanı
Necip Kalkan, Yönetim Kurulu
Başkanı Ekrem Demirtaş, İzmir
Ticaret Borsası Yönetim Kurulu
Başkanı Işınsu Kestelli, İzmir
Esnaf ve Sanatkarlar Odaları
Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu,
Tarihi Kemeraltı Derneği Başkanı
Mehmet Gülaylar ile sivil
toplum kuruluşları temsilcileri
Kemeraltı esnafını ziyaret etti.
Ziyaret sırasında esnaf ile sohbet
eden heyet, yarım saatlik sürede
toplam 2 bin 150 liralık alışveriş
yaptı.
Yakalarına “Kriz varsa çare
de var” rozetleri takan Vali Kıraç
ile Başkanlar, her koşulda iş
dünyasının yanında oldukları
mesajını verdi. Kampanyaya
destek için alışveriş de yapan
İzmir’in A Takımı’nın Kemeraltı
turunda, Çocuk Esirgeme
Kurumu’na bağışlanmak üzere
50 takım çocuk kıyafeti, huzurevi
sakinlerinin giymesi için 110
takım pijama ve bunların yanında
kahveci ile börekçiden yapılan
alışverişlerinin toplam tutarı 2 bin
150 TL’yi buldu. Alışverişlerde
sıkı bir pazarlık aşaması da
yaşandı.
Alışverişin ardından
Kızlarağası Hanı’nda kahve
molası veren heyet, burada
basına açıklama yaptı. İzmir
Valisi Cahit Kıraç kampanyaya
destek için Kemaraltı’nda
olduklarını belirterek, “İzmir’de
bunun öncülüğünü yapmak
için buradayız. Biz mahalli
idareler olarak İzmir Büyükşehir
Belediyesi, Özel İdare ile birlikte
altyapı çalışmalarında geleceğe
dönük çalışmalar yaparak,
nakit darboğazını gidermek
için gayret gösteriyoruz. Esnafın
memnuniyetini de gördük” dedi.
Kemeraltı’nda yapılan
düzenlemelerden dolayı esnafın
memnun olduğunu gördüklerini
de dile getiren Vali Cahit Kıraç,
İzmir Büyükşehir Belediyesine,
Konak Belediyesi’ne ve Emniyet
Müdürlüğü’ne teşekkür etti.
haziran 2009
gündem
ebsohaber
çekti. Alışveriş öncesi Büyükşehir
Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun
yakasına “Kriz varsa çare de var”
rozeti takan Yorgancılar, “Krizi
çıkaran da, göğüsleyecek olanlar
da, çözüm bulacak olanlar da
insanlar. O açıdan insan faktörü
çok önemli. Bizler aklımızla
pozitif eğilime giren krizden
çıkmak için elbirliğiyle çaba
sarfedeceğiz” diye konuştu.
İZTO, İTB ve Esnaf Odaları
Birliği başkanları da, global
krizin yaşandığı günümüzde
başlatılan kampanyanın önemine
dikkat çekerken, bu kampanyaya
İzmir’den destek olduklarını ve
iş dünyasının daima yanında
oldukları mesajını verdiler.
İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Kocaoğlu da “Kriz varsa
çare de var” sloganı ile başlatılan
kampanyaya destek vermek,
İzmir’de öncülüğünü yapmak
üzere Kemeraltı’nda olduklarını
dile getirerek, “Hepimiz bu
konuda elimizden geleni
yapıyoruz. Yapmaya devam
edeceğiz” dedi.
Elbirliğiyle aşarız
Aziz Kocaoğlu, Kemeraltı
çarşısında son iki haftada
yapılan çalışma ile işporta
açısından sağlanan düzen
ile ilgili olarak da şunları
söyledi: “Kemeraltı kendine
has özelliği olan tarihi bir çarşı.
Kemeraltı’nın düzenlenmesi,
ticaretin hareketlenmesi
hepimizin arzusu. Kemeraltı’nın
ayrıca turistik bir değeri var.
Bunun da ön plana çıkması
gerekiyor. Uzun süredir yapılan
çalışmalar sonucunda Konak
Belediyesi zabıta birimleri, İzmir
Büyükşehir Belediyesi zabıta
birimleri, Emniyet Müdürlüğü
birimleri ve Esnaf Odalarının,
Ticaret Odası’nın desteği ve
dernek başkanının girişimleri ile
mükemmel bir çalışma başlattık.
Biz gerekeni yapıyoruz, yapmaya
haziran 2009
da kararlılıkla devam edeceğiz.
Kemeraltı’nın düzenlenmesi ile
İzmir ekonomisinde önemli bir
düzelme olacağına inanıyoruz.
Ticari koşullara uymayan
davranışların çarşıyı zedelediği
noktasında görüşümüz var. Bunu
kararlılıkla hep birlikte gidermeye
çalışıyoruz.”
EBSO Yönetim Kurulu
Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu
Üyesi Ender Yorgancılar da,
krizden çıkış için elbirliğiyle çaba
gösterilmesi gerektiğine dikkat
İzmir Valisi Kıraç, Büyükşehir
Belediye Başkanı
Kocaoğlu, EBSO
Yönetim Kurulu
Başkanı ve TOBB
Yönetim Kurulu
Üyesi Yogancılar
ile Oda başkanları, ekonomik krize
karşı güçbirliği
sergileyerek birlikte alışverişe çıkıp
iş dünyasına moral
aşıladı.
25
haber
ebsohaber
Vergi indirimi herkese kazandırdı
M
26
art ayında yapılan
vergi düzenlemeleri
resmi rakamlarda
da etkisini gösterdi. Maliye
Bakanlığı Muhasebat Genel
Müdürlüğü’nden alınan bilgilere
göre, otomotiv, elektronik ve
beyaz eşyada özel tüketim
vergisi, net alanı 150 metrekare
ve üzeri konut teslimlerinde de
katma değer vergisi indiriminin
uygulamaya girdiği 16 Mart
sonrasında özellikle otomotiv
sektöründeki satışlar arttı. Beyaz
eşya firmalarıyla elektronik eşya
ticareti yapanların daha önce
başlattığı kampanyalar ise ÖTV
indirimiyle daha da yaygınlaştı.
Mart sonunda da ev ve
ofis mobilyası, bilgisayar,
bilişim ve büro makineleri ile
iş makinelerinde KDV yüzde
18’den 8’e, konut, işyeri ve
diğer gayrimenkullerin alım
satımlarındaki tapu harcı
da binde 15’ten binde 5’e
düşürüldü. Bu dönemde
başta mobilya olmak üzere
KDV indirimine gidilen bütün
sektörlerde belirgin bir canlanma
meydana geldi.
ÖTV’de durum
Motorlu taşıtlardan Ocak
ayında 178 milyon 262 bin lira,
Şubat ayında ise 164 milyon
523 bin lira ÖTV alınırken, ay
ortasında indirimlerin devreye
girdiği Mart ayında bu rakam 263
milyon 39 bin liraya yükseldi.
Motorlu taşıt satışlarından
Nisan’da 253 milyon 162 bin
lira, Mayıs ayında ise 270 milyon
586 bin lira ÖTV geliri elde
edildi.
Ancak, krizin getirdiği
durgunluk, motorlu taşıt
sektöründen alınan ÖTV’de
geçen yılın altında kalınması
sonucunu verdi. 2008 yılının
ilk 5 ayında motorlu taşıtlardan
tahsil edilen 1 milyar 681 milyon
774 bin liralık ÖTV geliri, bu
yıl aynı dönemde 1 milyar 129
milyon 572 bin liraya düştü.
16 Mart’ta yüzde 6,7’lik
ÖTV’nin sıfırlandığı elektronik
ve beyaz eşyanın da aralarında
bulunduğu dayanıklı tüketim
malları grubunda da ilk 5 ayda,
geçen yılın aynı dönemine göre
153 milyon 877 bin lira daha az
ÖTV toplandı.
Geçen yılın Ocak-Mayıs
döneminde 406 milyon 876
bin lira ÖTV tahsilatı yapılan
dayanıklı tüketim mallarında, bu
yılın ÖTV geliri 252 milyon 999
bin lira oldu. Şubat ayında 50
milyon 936 bin lira düzeyinde
bulunan aylık tahsilat, Nisan’da
47 milyon 798 bin lira, Mayıs’ta
ise 41 milyon 383 bin lira olarak
gerçekleşti.
milyon 670 bin lira olan aylık
tahsilat, Mart ayında 922 milyon
900 bin liraya kadar düştü. Bu
rakam Nisan’da 2 milyar 290
milyon 508 bin lira, Mayıs’ta 1
milyar 432 milyon 611 bin lira
oldu.
Son 2 aydaki KDV tahsilatı,
küresel krizin etkilerinin henüz
yaşanmadığı 2008 yılının Nisan
ve Mayıs aylarının bile 860
milyon 726 bin lira üzerinde
gerçekleşti.
2008 yılının Ocak-Mayıs
döneminde 7 milyar 80 milyon
601 bin lira olan dahilde alınan
KDV tutarı da, bu yıl aynı
dönemde 7 milyar 878 milyon
114 bin liraya çıktı.
Tapu harcı
Mart sonunda uygulamaya
konulan tapu harcı indirimi ile
harç oranı üçte bire düşerken,
tapu harcı gelirinin ise ancak
yüzde 41 oranında azalması
dikkat çekti.
Mart ayında 169 milyon
200 bin lira olan aylık tapu
harcı geliri, Nisan ayında 98
milyon 343 bin lira, Mayıs’ta
ise 99 milyon 148 bin lira
olarak belirlendi. Bunda da tapu
harcının düşürülmesi sonrasında
artan gayrimenkul satışları etkili
oldu.
2008 yılının ilk 5 aylık
döneminde tapu harcı tahsilatı
889 milyon 393 bin lirayı
bulurken, bu yıl bu rakam 661
milyon 75 bin liraya geriledi.
KDV yüz güldürdü
Net alanı 150 metre kare
ve üzeri konut teslimleri, ev,
ofis mobilyası, bilgisayar,
bilişim ve büro makinelerıyle iş
makinalarında oranların yüzde
18’den 8’e düşürüldüğü KDV ise
tam anlamıyla Maliyenin yüzünü
güldürdü.
Dahilde alınan KDV’de
Şubat ayında 1 milyar 287
haziran 2009
haber
ebsohaber
ÖTV-KDV indirimleri uzatıldı
ÖTV ve KDV indirimlerinin sürüp sürmeyeceğine ilişkin
belirsizlik ortadan kalktı. Buna göre ÖTV ve KDV
indirimleri bazı ürünlerde düşürülerek devam edecek,
bazılarında ise sıfıra indirilen ÖTV bir süre daha
devam edecek. 1600 cc’ye kadar otomobillerdeki ÖTV
indirimi, indirim oranı azaltılarak devam edecek. Beyaz
eşyada sıfır yerine yüzde 2 ÖTV alınacak. Bilgisayar ve
mobilyadaki yüzde 8’lik KDV indirimli oran 30 Eylüle
kadar devam edecek.
Otoda ÖTV yüzde 27
Maliye Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, 1600
CC ve altındaki otomobillerde yüzde 37 ike yüzde 18’e
indirilen ÖTV oranı, 16 Haziran- 30 Eylül arasında yüzde
27 olarak uygulanacak.
Yük taşımaya mahsus üstü kapalı ticari araçlardaki
ÖTV ise 15 Haziran’a kadar yüzde 1, 30 Eylül’e kadar
da yüzde 3 olacak. Çekiciler, midibüsler, özel amaçlı
taşıtlar ve kamyonlarda yüzde 4’ten yüzde 1’e indirilen
ÖTV oranı 30 Eylül’e kadar aynı şekilde uygulanmaya
devam edecek.
Minibüslerde yüzde 9’dan yüzde 2’ye indirilen ÖTV,
30 Eylül’e kadar yüzde 4 olarak uygulanacak.
Motor hacmi 250 cm3’ün altında olan motorsikletler
için yüzde 22’den yüzde 11’e indirilen ÖTV, 30 Eylül’e
kadar yüzde 16 olarak uygulanacak.
Mobilya ve bilgisayar devam
Mobilya ve bilgisayardaki yüzde 8’lik kdv indirimli oran
30 Eylül’e kadar devam edecek.
Beyaz eşyada yüzde 2
Beyaz eşyada ise sıfıra indirilen yüzde 6,7’lik KDV oranı
30 Eylül’e kadar yüzde 2 olarak uygulanacak.
Öte yandan net kullanım alanı 150 metre kareyi geçen
konutlara ve tapu harcındaki indirimler ise kaldırılıyor.
haziran 2009
27
haber
ebsohaber
Krize müdahalede
geç kalındı
E
28
ge Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı
Ender Yorgancılar, Güzelyalı
Rotary Kulübü’nün toplantısında
yaptığı konuşmada Türkiye’de,
krizin algılanmasının farklı
olduğunu, yaşananlar sadece
küresel krizin olağan etkisiymiş
gibi davranıldığı için çözümler
konusunda geç kalınıp zamanın
boşa harcandığını söyledi.
2007 yılının yaz aylarında
başlayan küresel krizin 2. yılını
tamamlamak üzere olduğunu
hatırlatan Yorgancılar, krizle
birlikte bugün ülkemizin en
önemli sorunları arasında
yer alan; üretim, talep ve
işsizliğin birbirine bağlı 3
önemli ekonomik büyüklük
olduğunu ve her birinin, ancak
reel sektör tarafından çözüme
ulaştırılabileceğinin herkesçe iyi
bilindiğini belirtti.
Ender Yorgancılar bu 3
önemli konunun çözümü için
öncelikle güven ortamının
oluşması ve belirsizliklerin
ortadan kalkması gerektiğini
kaydetti.
Son aylarda kıpırdanma
belirtilerinin sanayi üretiminde
olduğu gibi kapasite kullanım
oranı ve güven endekslerinde
de gözlenmeye başladığını dile
getiren Yorgancılar; “Ağustos
ayından itibaren aralıksız
küçülen sanayi üretim endeksi;
Şubat ayında yüzde 23,7 gibi
rekor bir düşüş göstermiş, Mart
ayında yüzde 20,8’e, Nisan
ayı rakamıyla da yüzde 18,5’e
gerilemiştir. Alt sektörlere
baktığımızda yine en büyük
düşüşün yüzde 50,2 ile motorlu
kara taşıtlarına ait olduğunu
görmekteyiz. Ocak ayında 63,8
olan kapasite kullanım oranı
da kendini toparlayarak, Nisan
ayında 66,8’e yükselmiştir.
Ancak bu iyileşme belirtileri
ekonominin daraldığı gerçeğini
değiştirmemekte, özellikle de
sanayideki verilerin kaygıyla
izlenmesine devam edilmektedir”
diye konuştu.
Sanayi üretimi ile aynı yönde
hareket eden büyüme rakamına
dair ilk çeyrek tahminlerinin çift
haneli rakamları gösterdiğini ifade
eden Yorgancılar, 27 çeyrektir
aralıksız devam eden büyüme
döneminin sanayici için sona
ermiş göründüğünü belirterek bu
süreci çabuk atlatmayı dilediğini
belirtti.
İşsizlik korkutuyor
Düşen üretimin direkt olarak
istihdamı olumsuz etkilediğini
sanayi üretimiyle birlikte işsizlik
verilerinin de her ay daha da
kötüleşmekte olduğunu anlatan
Yorgancılar, Ocak ayında 15,5
olan işsizlik oranının, Şubat ayını
16,1 ile kapadığını söyledi. Ender
Yorgancılar, işsizlik oranının
yanında istihdam oranının da
tehlike çanları çalmakta olduğunu
belirtirken, 1990’lı yılların
başında, yüzde 53’ler civarında
olan istihdam oranının, Şubat
2009 dönemi itibariyle yüzde
38,5’a gerilediğine işaret etti.
“Genç nüfustaki yüzde
29’luk işsizlik oranı toplumu
endişe ve korkuya itmektedir”
diyen Yorgancılar, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Genç nüfusu atıl hale
getiren Türkiye’nin kaybının
telafisi her geçen gün
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Yorgancılar, değişen dünya düzenine yeniden yapılanarak ve rekabet gücümüzü azaltan ne varsa
iyileştirilerek hazırlanmamız gerektiğini savundu.
haziran 2009
haber
ebsohaber
zorlaşmaktadır. Dünya bankası
başkanının da uyarma ihtiyacı
hissettiği, sosyal patlama
günümüzde ülkeler için en
büyük tehlikedir.İşsizliğin
nihai çözümünün büyümeden
geçtiğini, büyümeyi sağlayacak
olanın da reel sektör olduğunu
geçmiş yıllarda defalarca gördük.
Bölgemiz ortalamasında her 4
kişiden, İzmir’de de yaklaşık
olarak her 3 kişiden birinin
sanayi sektöründe çalıştığı
düşünüldüğünde, üretim-talep
ve işsizlik üçgenindeki çözümün
reel sektör olduğu gerçeği bir
kez daha öne çıkmaktadır.Bu da
işveren üzerindeki yüklerin, bir
an evvel hafifletilmesi gerektiğini
ortaya koymaktadır. Bu rakamlar
göstermektedir ki, finansal krizle
başlayıp reel sektörü etkisi altına
alan kriz, hızla işsizlik krizine
doğru ilerlemektedir.İşsizliğin
krizle birlikte artışını tetikleyen
en önemli sebebin, imalat sanayi
istihdamının yüzde 63’üne,
sahip KOBİ’lerimizin, direncinin
giderek azalması olduğunu
biliyoruz.”
Reel sektörün faizi
Merkez Bankası’nın bu
süreçteki faiz indirimlerinin,
bankacılık sisteminin kredi verme
eğilimlerini arttırdığına dikkat
çeken Yorgancılar, bankacılık
kesiminin ekonomideki
risk algılamasını yüksek
seviyede tuttuğundan, reel
sektörün bu ortamda düşük
faizli kredi imkanlarından
yararlandırılmadığını kaydetti.
Dış talebi tıkanan, iç talebi
daralan, istihdam yaratamayacak
duruma gelen KOBİ’lerin
bankalardan finansman desteğini
de göremeyince yatırımlarını
durdurmak, üretimlerini azaltmak
hatta sonlandırmak zorunda
kaldığını vurgulayan Yorgancılar,
krizin reel sektörü talepte
azalma, girdi maliyetlerinde
yükselme, karlılıkta düşme, sabit
giderleri dahi karşılayamama
ve finansal kaynak bulamama
noktasına getirdiğini söyledi.
Yorgancılar; “Bununla
birlikte alacakların tahsil
haziran 2009
ÜYELERİMİZE ÖNEMLİ
DUYURU
28.02.2009 tarih ve 27155 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 5828 Sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun”un 31. maddesi ile 18.05.2004 tarihli ve 5174
sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar
Kanunu’na aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Bu maddeye göre;
“GEÇİCİ MADDE 16- Üyelerin Oda ve Borsalara, Oda ve
Borsaların da Birliğe ödenmiş aidat borçlarına ait gecikme
zamlarının tamamı ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde üyelerin Oda ve Borsalara, Oda ve
Borsaların da Birliğe olan aidat borçlarının tamamının ödenmesi halinde, bu borçlara ait gecikme zamları silinir” hükmü
getirilmiştir.
Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde (28.08.2009 tarihine kadar) aidat borçlarının tamamının
ödenmesi halinde gecikme cezaları tahsil edilmeyecektir.
Üyelerimize önemle duyurulur.
edilememesi, tedarikçilerin
vadelerini kısaltmaları, mali
duran varlıklarda değer kaybı,
bankaların kredilerini geri
çağırmaya başlamaları, yeniden
yapılandırmaları ve tüm bunların
sonucunda meydana gelen
zarar nedeniyle özkaynak
erimesi, reel sektörü güç duruma
düşürmüştür.1980’li yıllardan
itibaren ülkemizde geçerli
olan, dışa açılarak büyümenin
sağlanacağı inancının, bugünkü
kriz ortamında yitirildiğini
görmekteyiz. Bu da ihracatta
tek pazar olarak, sadece AB’ye
dayalı yapılanmanın revize
edilmesinin gerekliliğini ortaya
koymaktadır. Yeni pazarları
keşfederek, doymamış pazarlara
açılmak zorundayız” diye
konuştu.
Türkiye’de, krizin
algılanmasının farklı olduğunu,
yaşananlar sadece küresel
krizin olağan etkisiymiş gibi
davranıldığı için çözümler
konusunda geç kalındığını
ve bu nedenle zamanın
boşa harcandığını öne süren
Yorgancılar, Cumhuriyetimizin
100. yılında büyük dünya
devletleri arasında olma
hedefimize, daha az üretim,
daha az tüketimle ulaşmamızın
mümkün olmadığını söyledi.
EBSO Yönetim Kurulu
Başkanı Yorgancılar, değişen
yeni dünya düzenine yeniden
yapılanarak ve rekabet gücünü
azaltan ne varsa, iyileştirme
yoluna giderek hazırlanmak
zorunda olduğumuzu
belirtti. Ender Yorgancılar,
“Sürdürülebilir büyümeyi
istiyorsak, katma değerli
ürünlerle yola devam etmek
mecburiyetindeyiz. Bundan
sonraki rekabet stratejimizde,
teknoloji yoğun malların
üretilmesine ve satılmasına
dönük bir sanayi yapılanmanın
gerekliliği de herkes tarafından
kabul edilmelidir” dedi.
Türk Silahlı Kuvvetleri Malzeme Sergisi
6-17 Ekim’de EBSO’nun evsahipliğinde
İzmir’de yapılacak
29
haber
30
ebsohaber
Umudumuzu koruyalım
E
ge Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, ekonomide
belirsizliğin sürdüğüne işaret ederek, buna rağmen geleceğe dair
umutların korunması gerektiğini
vurguladı.
Kemalpaşa Sanayici ve
İşadamları Derneği’nin (KESİAD)
düzenlediği toplantıda Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nin
(KOSBİ) dünü bugünü ve yarını
konuşuldu. ‘Bir Konuk, bin konu’
bölümünde bir sunum yapan
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO)
Yönetim Kurulu Başkanı Ender
Yorgancılar ekonomide yaşanan
gelişmelere değindi. KOSBİ’nin
315 üretici firmayla 19 bin kişiye
istihdam sağladığını ifade eden
Yorgancılar bölgenin yüzde 100
doluluk oranı aşmasıyla ekonomiye olan katkısının daha da
artacağını söyledi.
Rekabet gücümüz
Organize sanayi bölgelerini
Sanayi ve Ticaret Eski Bakanı
Zafer Çağlayan’ın “İbadethane
gibi kutsal yer” olarak tanımladığını dile getiren Yorgancılar, alt
yapıları tamamlanmış veya bitmek üzere olan OSB’lere teşvik
verilmesi gerektiğini bildirdi. Son
birkaç aydır sanayi üretiminde
kıpırdanma belirtileri olduğunu,
kapasite kullanım oranları ve
güven endekslerinde de bunun
gözlemlendiğini anlatan Ender
Yorgancılar “Genç nüfusta yüzde
29’luk bir işsizlik var. Toplumda bu durum endişe ve korku
yaratıyor. İşsizliğin nihai çözümü
ise büyümeden geçiyor. İzmir’de
2008 yılında işsiz sayısı156 bine
çıktı. Şu anda piyasalarda sıkıntı
var. Ülkemizdeki teşvik mantığı
ve zihniyeti acilen değiştirilmeli.
İstihdam ve üretim artışını esas
alacak yeni pazarlara ihracata
teşvik edecek tedbirler alınmalı. Rekabet gücünü azaltan ne
varsa bunlar iyileştirilmeli. Katma
değeri yüksek ürünlerle yola
devam etmek zorundayız. Ar-Ge,
inovasyon ve nanoteknolojiyi
üretimlerimize dahil etmeliyiz.
Türkiye’nin daha dinamik bir
ekonomiye sahip olması bizleri
umutlandırıyor. Mevcut durumumuzdaki belirsizlik devam
etse de her birimiz geleceğe dair
umudumuz korumalı, beklentilerimizi yüksek tutmalıyız” diye
konuştu.
İyileşme belirtilerinin
ekonominin daraldığı gerçeğini
değiştirmediğine de dikkat çeken
Yorgancılar, sanayideki verileri
kaygıyla izlediklerini ifade etti.
Yetki sorunu
KESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Bıkmaz, ise 2002
yılında 40 sanayici ve işadamı
tarafından kurulduklarını belirterek bölgedeki sanayicileri bir
araya getirmeyi ve farklı projeleri
hayata geçirmeyi hedeflediklerin
söyledi. Bugüne kadar mesleki eğitim ve sağlık konusunda
birçok projeyi hayata geçirdiklerini aktaran Bıkmaz, “Ulucak Belediyesi’nin Kemalpaşa
Belediyesi’ne bağlanmasıyla yetki
sorunumuz da çözüldü. Ancak
yıllardır süren davalar nedeniyle Ulucak sınırlarında yer alan
270 hektarlık alanda sanayiciler
hiçbir haktan yararlanamıyor.
KOSBİ yönetimi, sanayicilere en
iyi hizmeti vermek için çalışıyor.
Bundan sonra da bu çalışmaların sürmesini bekliyoruz” diye
konuştu.
Kemalpaşa Kaymakamı Yüksel Topal, Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı ve KOSBİ Başkanı
Pınar Yurdun da ilçenin daha da
büyümesi için sanayicilerle yerel
yöneticilerin el ele vereceğini
ifade etti.
haziran 2009
haber
ebsohaber
Sanayi
vergi indirimleriyle
ayakta
S
anayi üretiminde krizin
etkisiyle başlayan daralma
hız kesse de sürüyor. Nisan
ayında sanayi üretimi beklentilere
paralel yüzde 18,5 azaldı ancak
iki aydır üst üste bir önceki aydan
daha düşük daralma oranlarının
görülmesi umut yarattı.
Sanayi üretimindeki
iyileşmede başrolü ise marttan
itibaren devreye giren ÖTV
ve KDV indirimleri oynadı.
Otomotiv, beyaz eşya, mobilya
ve bilgi işlem makineleri üretimi
nisanda dört ayın en düşük
daralma oranlarını yakaladı.
İndirimler sayesinde stokların
bitirildiği sektörlerde yeniden
üretime geçilmesi mayısta sanayi
üretiminde yüzde 13 küçülme
beklentilerini güçlendirdi.
Düşüş hız kesti
Türkiye İstatistik
Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı
verilere göre nisanda toplam
sanayi üretimi bir önceki yılın
aynı ayına göre yüzde 18,5
daralırken, marta göre ise yüzde
1,4 arttı. Sanayi üretiminde en
yüksek düşüş yüzde 50,2 ile
otomotivde olurken bankacılar ve
ekonomi yetkilileri düşüşün nisan
itibariyle hız kesmeye başlamış
olabileceğini söyledi.
TÜİK şubat ve mart aylarına
ilişkin verilerde ise revizyona
gitti. Yeni verilere göre toplam
sanayi üretim endeksi martta
haziran 2009
geçen yılın aynı ayına göre yüzde
20,8, şubatta yüzde 23,8, ocakta
ise yüzde 21,3 daraldı. Sanayi
üretimindeki daralma, ağustos
2008’den beri devam ediyor.
TÜİK verilerine göre
nisanda sanayi üretiminde en
büyük daralma yüzde 50,2 ile
otomotivde gerçekleşirken, bunu
yüzde 35,2’lik düşüşle makine
ve teçhizat hariç metal ürünleri
imalatı, yüzde 33,2’lik düşüşle
de kok kömürü, rafine edilmiş
petrol ürünleri imalatı takip
etti. Öte yandan diğer sanayi
kollarına hammadde sağlayan
kimyasal ürünlerin imalatında iki
aydır görülen düzelme iyimserliği
artırdı. Kimyasal ürünler imalatı
martta yüzde 6,4, nisanda yüzde
1,7 daraldı. Önceki aylarda ise
daralma oranı yüzde 20’leri
buluyordu. Otomotivde görülen
yüzde 50,2’lik küçülme de bu
yılın en iyi daralma oranı oldu.
Vergi indirimlerinden yararlanan
mobilyada nisanda yüzde
12,9, beyaz eşyada yüzde 15,4
daralma yaşanırken bilgi işlem
makinelerinde yüzde 4,3 artış
gözlendi.Ana sanayi grupları
bazında ise en yüksek düşüş
yüzde 41,8 daralma ile sermaye
malı imalatında görülürken, ara
malı imalatı yüzde 20, dayanıklı
tüketim malı imalatı yüzde 15,4,
enerji yüzde 6,9 ve dayanıksız
tüketim malı imalatı yüzde 4,2
düşüş gösterdi.
31
ebsohaber
32
S
Sanayinin çarkları
hare k e t l e nd i
anayide bir ’kıpırdanma’
yaşandığını gösteren üretim
oranının ardından, kapasite
kullanım oranı da ’çarklar
dönmeye başlıyor’ yorumlarını
pekiştirdi. Kapasite kullanım
oranı mayısta geçen yılın aynı
ayına göre 12 puan azalarak 70.4
oldu. Genel eğilimdeki bu düşüşe
karşın, nisan ayına göre de 3.6
puanlık bir artış yaşandı. Böylece
oran 6 aydan sonra ilk kez yüzde
70’in üzerine çıktı.
Ekonomi yönetimi bu yıl
küçülmenin yüzde 3.6’dan
daha kötü olabileceğine ilişkin
mesajlar verirken, sanayi
’göreceli’ olarak olumlu sinyaller
vermeye devam ediyor. Mayıs
ayında üretim oranından sonra
kapasite kullanım oranında
da, nisan ayına göre iyileşme
yaşandığı görüldü. Kapasite
kullanımında eylül 2008’de
başlayan azalış trendinin,
şubattan itibaren artış trendine
girmesi, ’sanayide çarklar
dönmeye başlıyor’ yorumlarını
pekiştirdi.
Eğilim değişmedi
geçen yılın mayıs ayına göre 12
puan daha düşük oluşuyla, genel
eğilimin hálá düşüş yönünde
olduğunu gösterdi. Bu durum,
’çarklar dönmeye başladı’
yorumlarına karşılık, ’temkinli
iyimser’ değerlendirmelere de
neden oldu.
6 ayın en yükseği
Mayıs ayında moralleri
düzelten gelişme
ise, bir
Türkiye İstatistik
Kurumu’nun (TÜİK), imalat
sanayine ilişkin mayıs ayı
verilerine göre, kapasite kullanım
oranı yüzde 70.4 oldu. Bu oran
Kriz, cari açığı yüzde 85 geriletti
Küresel krizin yarattığı durgunluğun etkisiyle cari açık nisan
ayında yüzde 76.1 oranında azalarak 1 milyar 239 milyon dolara
düştü. Ocak-Nisan döneminde cari açık, yüzde 84.8 oranında
azalarak 2 milyar 659 milyon dolara geriledi. Merkez Bankası,
ödemeler dengesi verilerine göre, nisanda cari açık, 1 milyar 239
milyon dolara düştü. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam, 5
milyar 179 milyon dolardı.
haziran 2009
haber
ebsohaber
önceki aya görülen iyileşme
oldu. Nisan ayına göre, kapasite
kullanım oranı 3.6 puan arttı. Bu
artışın yanı sıra mayıs ayındaki
oran, son 6 ayın en yükseği de
oldu. Kapasite kullanım oranı
kasım ayından bu yana ilk kez
yüzde 70’in üzerine çıktı.
Düşüş hız kesiyor
Sadece mayıs ayı değil,
son 3 aydaki verilerde düşüşün
hız kestiğini ortaya koyuyor.
Eylül 2008’de başlayan kapasite
kullanımında azalış trendi,
şubattan itibaren geçen yılki
oranları yakalayamamakla birlikte
bir toparlanma sürecinden söz
edilmesini mümkün hale getirdi.
Kapasite kullanımın martta
önceki yıla göre 16.5 puan,
nisanda 14.9 puan ve mayısta da
12 puan azaldı.
Şubatta dibi gördü
Kapasite kullanımı şubat
ayında yüzde 63.8 ile tarihin
en düşük düzeyine inmişti. Bu
oran martta yüzde 64.7, nisan
ayında da yüzde 66.8 olmuştu.
Oranın mayıs ayında da yüzde
70’e çıkması sanayide bir
toparlanmayı işaret ediyor. Ancak
uzmanlar bunun ’en kötünün
geride kaldığı anlamına
gelmediğini’
özellikle
vurguluyor.
Türkiye ve 7 ülke yüzde 5-7 büyüyecek
Uluslararası finansal hizmetler grubu Credit Suisse’in
Araştırma Müdürü Giles Keating, aralarında Türkiye’nin
de bulunduğu 8 yükselen piyasayı değerlendirirken, “Bu
ekonomilerde, önümüzdeki 5 yılda yüzde 6-7 büyüme
beklenebilir. Bununla kıyasla Batılı ekonomiler, yüzde 1-2
büyüyecek” tahmininde bulundu.
İngiliz Wealth Bulletin’e göre, Keating ile başında bulunduğu
ekip, Çin, Hindistan, Brezilya, Meksika, Endonezya, Türkiye,
Arjantin ve Güney Afrika’dan oluşan 8 yükselen ekonomilerin
görümünü değerlendirdi. Keating, bazı yükselen ekonomilerin
kendi tüketici piyasalarını geliştireceğini ifade etti.
Talepteki yetersizlik
Oranın yüzde 70.4
olmasındaki etkenlerin en büyük
nedeni, iç pazardaki talep
yetersizliği oldu. İşyerleri yüzde
53.5’le ilk sırada bu nedeni
gösterdi. Bunu yüzde 31.7’yle
dış pazarda talep yetersizliği ve
yüzde 3.6’yla mali imkansızlıklar
izledi. Yıllık bazda hemen
hemen tüm sektörler gerilemiş
olmasına karşın, beklentilerdeki
iyimserlik TÜİK verilerine de
yansıdı. İşyerleri mayısta üretim
miktarının yüzde 7.6, satış
miktarının da yüzde 6.4 artış
gösterdiğini belirtti. Haziranda
benzer
bir artış bekleniyor.
Özel sektör hızlı
Mayıs ayına ilişkin veriler,
kapasite kullanımında özel
sektör imalat sanayiinin devlet
kuruluşlarına göre daha hızlı
toparlandığını gösterdi. Mayıs
ayında geçen yılın aynı dönemi
ile karşılaştırıldığında, imalat
sanayi kapasite kullanım oranı
devlette yüzde 93.7’den yüzde
55.2’ye, özel sektörde yüzde
80.5’ten yüzde 70.5’e geriledi.
ÖTV yetmedi
Kapasite kullanımı en düşük
sektör, yüzde 45.8 ile büro,
muhasebe bilgi işlemleri makine
imalatı oldu. Özel Tüketim
Vergisi’ndeki indirime karşın
otomotiv sektöründe gerilemenin
sürmesi de dikkat çekti. Gerileme
hızında küçük bir gerileme
olduğu gözlendi.
Ancak taşıt araçları ve
karoseri imalatı yüzde 90.3’ten
yüzde 68.4’e, diğer ulaşım
araçları imalatı yüzde 89.5’dan
yüzde 81.6’ya indi.
2 sektör artıda
Yıllık bazda bakıldığında
mayıs itibariyle 22 sektör içinde
kapasite kullanımında artış
yaşayan yalnızca iki sektör oldu.
Tütün ürünlerinde kapasite
kullanımı yüzde 72.3’ten
yüzde 74.3’e, basım ve yayım
imalatında yüzde 71.7’den yüzde
74’e çıktı.
haziran 2009
33
haber
T
34
ebsohaber
İzmirli iş dünyasına
uluslararası moral
ürkiye Finans ve Ekonomist
dergisi işbirliğiyle düzenlenen “Reel sektör İzmir
buluşması” kapsamında İzmirli
işadamları ile bir araya gelen Ekonomist Doç. Dr. Deniz Gökçe,
işadamlarına moral verdi. İzmirli
işadamlarının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda “Ekonomi nereye
gidiyor” sorusuna yanıt arayan ve
global ekonomik krizi değerlendiren Gökçe, “ABD ekonomisinde trendler olumluya dönmeye
başladı. Almanya da toparlanma
işaretleri veriyor. Bunlar Türk
ekonomisi için olumlu gelişmeler” dedi.
Büyük ekonomisiyle artık
dünyanın önemli bir parçası olan
Türkiye’nin yaşanan krizden
etkilenmesinin normal karşılanması gerektiğini belirten Gökçe,
Almanya’nın ve çevresindeki ekonomilerin Türkiye’nin üretim ve
ihracatında oynadığı role dikkat
çekti. Deniz Gökçe, şunları
söyledi:
“Buradan gelecek veriler bizim için
dış ve iç talebin ne
zaman ve ne
boyutta
canlanacağını da önemli ölçüde
belirler. ABD ekonomisinde
trendler olumluya dönmeye
başladı. Ancak ilginç şekilde
Almanya’da toparlanma işareti
veriyor. Geçtiğimiz günlerde hem
ABD hem de Almanya’da yayınlanan beklenti endekslerinden
çıkan olumlu sonuçlar morallerin
giderek düzeldiğini gösteriyor.
Mayıs ayının sonunda yapılan
anketlere göre endeks 18.1 puan
yükseldi. Bir evvelki ay 13.0
düzeyinde bulunan endeks şimdi
31.1 değerinde, tarihi ortalamanın üzerine çıktı. Bu, geleceğe
dönük son derece olumlu beklentilere işaret ediyor.”
Türkiye Finans Genel Müdür
Yardımcısı Mehmet Ali Gökçe,
2009 yılının başından itibaren
kullandırdıkları kredinin 3 milyar
liraya yaklaştığını açıklarken,
“Böyle dönemlerde reel sektörün
hem finansal destek hem de
moral desteği ile yanında
yeralmak her zamankinden
önemli ve
daha anlamlı bir
sorum-
luluktur” dedi.
Capital ve Ekonomist dergileri Yayın Editörü Rauf Ateş ise, kriz
boyunca Anadolu’daki toplantılara devam ettiklerini belirterek,
“KOBİ’lere her krizde olduğu gibi
bu krizin de sonunun geleceğini
söylüyoruz. Bu dönemde önemli
olanın ayakta kalıp kriz sonrasına
hazırlanmak, dünyadaki değişimi
algılamak olduğunu döşünüyoruz. Gittiğimiz illerden aldığımız
tepkiler doğru yolda olduğunu
gösteriyor” diye konuştu.
Çözüm reel sektörde
EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Gökçüoğlu, toplantıda işadamlarına seslenirken, 2007 yılının yaz aylarında
başlayan ve ikinci yılını dolduran
küresel krizle birlikte ülkemizin
en önemli sorunları arasında
yeralan üretim, talep ve işsizliğin ancak reel sektör tarafından
çözüme kavuşturulabileceğini
belirtirken öncelikle güven
ortamının oluşması ve
belirsizliklerin ortadan
kalkması gerektiğini
bildirdi.
2009 yılı Mart
ayında
haziran 2009
haber
ebsohaber
dünya sanayi üretim endekslerindeki gerileme eğiliminin yavaşlamasının Türkiye’de kendini
gösterdiğini Şubat ayında düşüş
rekoru kıran sanayi üretiminin
Mart ayında daha az düşüş
kaydetmesinin iyileşme belirtisi
olarak nitelendirildiğini hatırlatan
Gökçüoğlu, “Ancak bu iyileşme
belirtileri ekonominin daraladığı gerçeğini değiştirmemekte,
özellikle de sanayideki verilerin
kaygıyla izlenmesine devam edilmektedir” dedi.
eden Gökçüoğlu, bankacılık kesiminin ekonomideki risk algılamasını yüksek seviyede tuttuğundan
reel sektörün bu ortamda düşük
faizli kredi imkanlarından yararlandırılmadığını söyledi.
Gökçüoğlu, dış talebi
tıkayan, iç talebi daraltan krizin
reel sektörü talepte azalma, girdi
maliyetlerinde yükselme, karlılıkta düşme, sabit giderleri dahi
karşılayamama ve finansal kaynak
bulamama noktasına getirdiğini
belirtti.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Gökçüoğlu, ihracatta yeni pazarlara açılmanın önemine
işaret ederken, yapısal reformların da
bir an önce tamamlanmasını istedi.
Üretim azalışının yanı sıra
işsizlik rakamlarının yükseldiğini
özellikle de eğitimli genç işsizlerin sayısının arttığını vurgulayan
Gökçüoğlu, genç nüfusunu atıl
hale getiren Türkiye’nin kaybını
telafi etmesinin her geçen gün
zorlaştığını, Dünya Bankası Başkanı Horst Koehler’in bile uyarma
ihtiyacı hissettiği sosyal patlama
tehlikesinin ülkeler için en büyük
tehlike olduğuna dikkat çekti.
İbrahim Gökçüoğlu,
“TOBB’un önderliğinde, sivil
toplum kuruluşlarının katılımıyla başlatılan “Kriz Varsa
Çare de Var” kampanyasının
temaslarından olan, “Kimse
İşini Kaybetmesin”in bu anlamda oldukça önemli olduğuna
inanmaktayım. Bölgemiz ortalamasında her 4 kişiden, İzmir’de
de yaklaşık olarak her 3 kişiden
birinin sanayi sektöründe çalıştığı
düşünüldüğünde, üretim-talep
ve işsizlik üçgenindeki çözümün
reel sektör olduğu gerçeği bir
kez daha öne çıkmaktadır” diye
konuştu.
Merkez Bankası’nın bu
süreçteki faiz indirimlerinin
bankacılık sisteminin kredi verme
eğilimlerini artırmadığına işaret
haziran 2009
Geleceğe yatırım
EBSO Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Gökçüoğlu,
1980’li yıllardan itibaren ülkemizde geçerli olan dışa açılarak
büyümenin sağlanacağı inancının
bugünkü kriz ortamında yitirildiğinin görüldüğünü ifade ederken
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu da ihracatta tek pazar
olarak, sadece AB’ye dayalı
yapılanmanın revize edilmesinin
gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Yeni pazarları keşfederek, doyma-
mış pazarlara açılmak zorundayız. Küresel bir güç olma yolunda, 2007 yılından bu yana ihmal
edilen yapısal reformları, artık bugün gerçekleştirmek zorundayız.
Bu kapsamda, ülkemizdeki teşvik
mantığı ve zihniyetinin acilen
değiştirilmesi gerektiği inancındayım. İstihdam ve üretim artışını
esas alacak bir teşvik sistemi, yeni
pazarlara ihracatı teşvik edecek
şekilde düzenlenmelidir. Mukayeseli üstünlüğü olan sektörlere
teşvik verilmelidir. Türkiye’nin
boşa harcayacağı kaynağı ve
zamanı yok. Bundan sonraki
rekabet stratejimizde, teknoloji
yoğun malların üretilmesine ve
satılmasına dönük bir sanayi yapılanmasının gerekliliği de herkes
tarafından kabul edilmelidir.”
Ege Bölgesi Sanayi Odası
olarak sanayicilerin ürettiği katma
değeri ve ihracattaki paylarını
artırmak yönünde bilgi akışını
sağlamaya özen gösterdiklerini
anlatan İbrahim Gökçüoğlu,
“Krizi fırsata çevirmenin yolu
rekabetimizi arttıracak faaliyetlerden geçiyor. Rekabette önceliği
sağlayan, Ar-Ge, inovasyon ve
nano teknolojiyi üretimlerimize dahil etmeyi ve bu alanlara
yatırım yapmayı öğrenmeliyiz.
Her birine yapılacak yatırımların,
firmamızın, ülkemizin, çocuklarımızın geleceğine yapılacağını
aklımızdan çıkarmamalıyız” dedi.
35
haber
ebsohaber
İzmirli sanayicilere
200 milyonluk kredi
E
36
ge Bölgesi Sanayi Odası
ile Türkiye Finans Katılım
Bankası arasında özel kredi
protokolü imzalandı. EBSO üyesi
sanayicilere kullandırılacak nakdi krediler toplamı 200 milyon
lira olacak. İzmirli sanayiciler ihtiyaçları doğrultusunda avantajlı
koşullarda kurumsal finansman
ve finansal kiralama desteğine
kavuşacak.
Kredi protokolü imza töreninde konuşan EBSO Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Gökçüoğlu, global krizde iç
ve dış finansman desteği bulamayan KOBİ’lerin zor duruma
düştüğünü, üretimin önündeki
engelleri aşmak için banka
kredisine ihtiyacı bulunduğunu
belirtti.
Finansal sorunlar
Gökçüoğlu, krizin hissedildiği süre içinde üretimle
ilgili sorunların yanı sıra finansal
sorunların da baş gösterdiğine
işaret ederken, “Türkiye’nin
kalkınmasının önü üretimden
geçmektedir. Bizler sanayinin
sorunlarını hükümet ve finans
kurumları ile paylaşmak zorundayız. Krizden kurtulmak için
bankalara da görevler düşmektedir. Türkiye Finans Bankası ile
imzaladığımız 200 milyon liralık
protokolle üyelerimize avantajlı
koşullarda finansal destek sağlanacaktır” dedi.
Yaraların sarılmasına yönelik her türlü desteğin önemini
vurgulayan İbrahim Gökçüoğlu,
“Türk sanayicisi olarak üretimi
sürdürmek zorundayız ve bu
bilinçle sanayicimizin önündeki
finansal sorunları aşmak, kredi
almasını kolaylaştırmak önemlidir. Türkiye Finans ile hayata
geçirdiğimiz protokolün sanayicilerimiz için can suyu olacağına
inanıyorum” diye konuştu.
Reel sektör önemli
Türkiye Finans Katılım
Bankası Genel Müdür Yardımcısı
Mehmet Ali Gökçe ise, krizin
etkilerinin en yoğun yaşandığı
süreçte reel sektöre desteklerini kesintisiz sürdürdüklerini
vurguladı.
2009 yılının başından beri
reel sektöre kullandırdıkları
kredi miktarının 3 milyar liraya
yaklaştığını kaydeden Gökçe,
Ege Bölgesi gibi Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan bölgelerde sanayi ve ticaret odalarıyla
yaptıkları özel protokollerle
KOBİ’lerin finansal sorunlarına
çözüm getirmeye çalıştıklarını
ifade etti.
İzmir’de 5 şubesi bulunan
bankanın 150 milyon lira fon
topladığını bildiren Gökçe,
“Buna karşılık 350 milyon TL
finans desteği verdik. Kendi öz
kaynaklarımızla topladığımızın
iki katını kullandırdık” diye
konuştu.
Kredi şartları
Türkiye Finans ve EBSO
arasında hayata geçirilen protokole göre, krediler aylık taksit
ödemeli ticari kredi şeklinde
olup, en fazla 12 vadeli kullandırılacak. KOBİ’lerin gayrimenkul,
ticari araç ve makine alımı için
kullanacakları kredinin vadesi
ise 36 aya kadar uzatılabilecek.
EBSO üyelerine kullandırılacak krediye uygulanacak kar
oranı 6 aya kadar vadeli kredilerde TL bazında aylık yüzde 1,55,
dövize endeksli kredilerde ise
aylık yüzde 0,80 olarak belirlendi. 6 ile 12 ay arası vadeli TL
endeksli kredilerde aylık yüzde
1,60, dövizdeyse yüzde 0,85 kar
oranı uygulanacak.
haziran 2009
haber
ebsohaber
Babalarının hayalini
çocukları gerçekleştirdi
E
konomide yaşanan
sıkıntılara rağmen yeni
yatırımlar hız kesmiyor.
Alman ortaklarıyla Keller
Vardarcı şirketini kuran İzmirli
Vardarcı Ailesi Almanlar’la
stratejik ortaklığa imza attı.
Vardarcı Ailesi, Ege Serbest
Bölgesi’nde 1 milyon dolarlık
yatırımla bitkisel yağ fabrikaları
için makina üretimi yapacak
tesisi açtı. EBSO Meclis
Başkanı Mehmet Tiryaki ve
Yönetim Kurulu Başkanı Ender
Yorgancılar, açılış kurdelasını
şirketin Türk ve Alman
ortaklarıyla birlite kesti. İlk etapta
20 kişiye istihdam sağlayacak
tesis daha sonra çalışan sayısını
daha da artıracak. Kurulan
tesisin yanına 2 yıl içinde 3
milyon dolarlık yatırım yapmayı
planlayan Vardarcı Makina,
Işıkkent’teki fabrikasını da buraya
taşıyacak.
Keller Vardarcı Sanayi
Ortaklarından ve EBSO Meclis
Üyesi Tuncer Vardarcı, Alman
Keller grubu ile uzun süreli
işbirlikleri olduğuna dikkat
çekerek, bu işbirliğini ortak
yatırıma dönüştürdüklerini
söyledi.
Bitkisel yağ üreten firmalar
için makina ve yedekparça
üretimi yapan 2 şirketin
haziran 2009
birlikte çalışmaya babalarının
yönetiminde başladığını,
çocukları olarak onların ortaklık
hayalini gerçekleştirdiğini
belirten Vardarcı, “Alman Keller
firması ile birlikte çalışmamız
1989 yılında başladı. 2 şirket de
aynı alanda faaliyet gösteriyor.
Kurduğumuz stratejik ortaklık ile
biz Keller’in uluslararası pazar
imkanlarından yararlanarak daha
da büyüyeceğiz. Kriz ortamına
rağmen ortaklığın yarattığı
sinerji ile bu tesisi kurduk.
Büyüyen pazar payımızla birlikte
yeni yatırımlar yapmayı da
planlıyoruz” dedi.
Yeni hedefler
Tükmenistan’da 300
tonluk pamuk yağı üretim tesisi
projesi sayesinde kriz ortamında
küçülmeden ve yatırım yaparak
yollarına devam ettiklerini
vurgulayan Vardarcı, krizin
pek uğramadığı ülkelerdeki
talepleri değerlendirerek ayakta
kaldıklarını vurguladı. Vardarcı
Makine’nin yağlı tohum işleyen
makinaların tamamını yaptığını
hatırlatan Vardarcı, halen Suriye,
Türkmenistan, Azerbaycan,
Yunanistan, Arnavutluk, Irak
gibi ülkelere ihracat yaptıklarını,
Afrika pazarına girmeyi
hedeflediklerini de vurguladı.
Sinerji yarattı
Keller Vardarcı
Ortaklarından Markus Keller
ise kurdukları ortak tesis ile
birlikte pazar paylarını daha da
artırmak istediklerini belirtti. Ege
Serbest Bölgesi’ndeki tesislerin
Güney Afrika’dakinden daha kısa
sürede tamamlanarak üretime
başladığını ifade eden Keller,
ortak yatırım sonucu yaratılan
sinerji ile 20 yıldır işbirliği yapan
iki ailenin bu yatırımdan çok
yarar sağlayacağını vurguladı.
İşsizlik için önemli
Bu tür birlikteliklerin gelişme
ve büyümeyi beraberinde
getirdiğini söyleyen EBSO
Yönetim Kurulu Başkanı
Ender Yorgancılar ise “Böyle
kümelenmelerle ürünler
tüm dünyaya satılabilir hale
geliyor. Umarız bu ortaklık
gelişerek sürer. Ailelerin yeni
jenerasyonları da bu tesisin
ürünlerini dünyanın her yerine
satarlar” diye konuştu.
Türkiye’nin en önemli
sorununun işsizlik olduğunu dile
getiren EBSO Meclis Başkanı
Mehmet Tiryaki, “İşsizlik özellikle
eğitimli, nitelikli elemanlar
arasında daha yoğun. Bu tür
yatırımlar işsizliğin önlenmesi
açısından çok önemli” dedi.
37
sektör
ebsohaber
Savunma sanayiinde
İzmir atağı
38
E
ge Bölgesi Sanayi Odası,
İzmir’i savunma sanayinde
atağa kaldırıyor. Türk
Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını
yerli kaynaklardan sağlamaya,
Türk sanayiinin de kalite ve
standart açısından daha yüksek
noktalara ulaşması amacıyla daha
önce 6 kez yapılan Donanma
Komutanlığı Malzeme Sergisi,
bu yıl tüm kuvvetlerle birlikte
“TSK Müşterek Malzeme
Sergisi” olarak ilk kez İzmir’de
EBSO’nun ev sahipliğinde 6-17
Ekim 2009 tarihleri arasında
gerçekleştirilecek.
Ege Bölgesi Sanayi Odası,
kentteki imalat sanayi yapısı
ve savunma sanayiine yönelik
nitelikli üretim yapan firmaları ön
plana çıkararak 2009 yılındaki
serginin İzmir’de yapılmasını
sağladı. 2007 yılı Aralık
ayından bu yana sürdürülen
çalışmalarda ilk olarak Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı’na
bağlı Envanter Kontrol Merkezi
Komutanlığı yetkililerinden
oluşan bir heyet öncelikle
EBSO’da Deniz Kuvvetleri’nin
ihtiyaç duyduğu malzemeler
hakkında teknik sunum
yaparken İzmir’de savunma
sanayine yönelik üretim yapan
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın İzmir’de
savunma sanayinin gücünün gösterilmesi
alanındaki çabaları sonuç verdi. Türk Silahlı Kuvvetleri Müşterek Malzeme Sergisi
Ekim’de İzmir’de gerçekleştirilecek.
firmaları da ziyaret etti. Envanter
Kontrol Merkezi Komutanı
Müh. Kıd. Alb. Bülent Doğan
Başkanlığında Deniz Kuvvetleri
heyetinin 2008 Ekim ayında
gerçekleştirdiği ziyarette ise,
daha önce 6 kez gerçekleştirilen
Donanma Komutanlığı Malzeme
Sergisi’nin 2009 yılında tüm
kuvvetlerle Türk Silahlı Kuvvetleri
Müşterek Malzeme Sergisi
olarak gerçekleştirilmesinin
planlandığı öğrenildi. Serginin
Kocaeli dışındaki bir ilde de
yapılabileceği, İzmir’in de bu
aşamada bir alternatif olarak
gündeme alındığı toplantının
ardından müjdeli haber
geçtiğimiz yıl Kasım ayında geldi.
Sergi ile ilgili çalışmaları
yürütmek ve gerekli planlamaları
yapmak üzere bugüne kadar
23-24 Eylül 2008, 30 Ekim
2008, 17 Mart 2009, 9-10 Nisan
2009 tarihlerinde olmak üzere
Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri
komutanlıkları ile birlikte 4
koordinasyon toplantısı yapıldığı
öğrenildi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası
ile Türk Silahlı Kuvvetleri
arasındaki görüşmeler sürerken,
Nisan ayındaki Uluslararası
Savunma Sanayi Fuarı’nda (IDEF
09) EBSO’nun açtığı şemsiye
standla İzmirli sanayicilerin
gücünü ortaya koyması da başarı
hanesine yazıldı.
Mayıs ayındaki çalışma
toplantısında da Ege Bölgesi
Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Ender Yorgancılar,
Yönetim Kurulu Üyeleri, EBSO
Savunma Sanayi Çalışma
Grubu ile TSK Malzeme
Sergisi’nin koordinasyonuyla
görevli komutanlıkların
temsilcisi subaylar, Ekim ayında
haziran 2009
ebsohaber
Kültürpark’taki
ihtisas fuar
alanında gerçekleştirilecek
organizasyonun teknik detaylarını
ve çalışma takvimini görüştü.
Tercih yerli sanayi
Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı Envanter Kontrol
Merkezi Komutanlığı’ndan
İkmal Binbaşı Fatih Koca,
EBSO’daki toplantıda yaptığı
sunumda önceki sergilerden
örnekler verirken, Komutanlık
bünyesindeki yerlileştirme
çalışmaları hakkında bilgiler
verdi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin
ihtiyaç duyduğu malzemelerin
sergilendiği organizasyon
süresince ziyarete gelen
sanayicilerle bire bir görüşmeler
yapıldığını, bu malzemeleri
üretebilecek sanayicilerin
her türlü teknik konuda
desteklendiğini de bildiren
Binbaşı Fatih Koca, “1997
yılından itibaren Donanma
Komutanlığı’nın düzenlediği
6 malzeme sergisinde 9 bin
665 malzemenin sergilendi.
Bunlardan 3 bin 340’ı
yerlileştirildi. Yerlileştirme
çabaları sayesinde 9 bin firma
tedarikçi olarak kayda alındı.
Toplamda 11 milyon dolarlık
tasarruf sağlandı. Gemilerin ömür
boyu ihtiyaçları düşünüldüğünde
bu rakamın 100 milyon doları
haziran 2009
aşacağı
değerlendirilmektedir. Bu da
küçümsenmeyecek bir başarıdır.
Devam eden projeler ile
tasarruf oranları her geçen gün
artmaktadır” dedi
Binbaşı Koca, EBSO’da
gerçekleştirilen tanıtım
seminerinin başarısının ardından
Oda’nın referansı ile yaptıkları
ziyaretlerde bazı firmalarla
çalışma imkanı bulduklarını,
diğer illerin sanayi ve ticaret
odalarında EBSO’dakine
benzer tanıtım organizasyonları
gerçekleştirdiklerini söyledi.
Yorgancılar: İzmirli
sanayici kazanacak
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı
Ender Yorgancılar da, TSK
Malzeme Sergisi’nin İzmir’de
gerçekleştirilmesi
için Oda
olarak yaptıkları
girişimlerin
olumlu
sonuçlanmasından
mutlu olduklarını söyledi.
Savunma sanayi için
gerekli malzemelerin
yurt içinden tedarik
imkanları araştırılarak
tasarruf sağlanması ve yerli
sanayiciye
katkı
sağlanmasının
hedeflendiğini belirten
Yorgancılar, “Savunma
sanayinde ihtiyaç duyulan
malzemelerin büyük çoğunluğu
yurtdışından alınıyor. Ancak yurt
dışından yapılan tedariklerde
fiyatlar yüksek olduğu gibi
tedarik süreleri de uzun. Yerli
sanayimizin gelişmesi, yurt
içinden tedarik için büyük
önem taşıyor. İhtiyaçlarımızı
yurt içinden karşılarken hem
sanayimiz gelişecek ve istihdam
artacak hem de döviz kaybı
önlenerek ülke ekonomisine katkı
sağlanacak, tedariğin güvenliği
ve sürekliliği temin edilecektir.
Savunma sanayine yönelik
üretim, bu alandaki yüksek kalite
standartları nedeniyle firmaların
NATO üyesi ülkelerdeki
ihalelere de teklif vermelerini
sağlayacaktır” dedi.
Ender Yorgancılar, Türk
Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaç
duyduğu malzemeleri üretmek
isteyen sanayicilerin sonraki
aşamada da ilgili komutanlık
yetkililerince her türlü teknik
yardım ve danışmanlık konularda
desteklenebileceklerini sözlerine
ekledi.
39
haber
ebsohaber
Ege Ordusu Komutanı’ndan
Başkanlara ziyaret
40
E
ge Ordusu ve Garnizon
Komutanı Orgeneral Hayri
Kıvrıkoğlu, Ege Bölgesi
Meclis Başkanı Mehmet Tiryaki
ile Yönetim Kurulu Başkanı Ender
Yorgancılar’ı makamlarında
ayrı ayrı ziyaret etti. Orgeneral
Kıvrıkoğlu, ziyaret sırasında
başkanlardan İzmir’deki sanayi
üretimi konusunda da bilgi aldı.
Geçtiğimiz Şubat ayında
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda
gerçekleştirilen seçimlerden
sonra Meclis Başkanı olan
Mehmet Tiryaki ile Yönetim
Kurulu Başkanı olan Ender
Yorgancılar, Meclis Başkanlık
Divanı ve Yönetim Kurulu
üyeleriyle birlikte Ege Ordusu ve
Garnizon Komutanı Orgeneral
Kıvrıkoğlu’nu ziyaret etmişti.
EBSO Başkanlarına iade-i
ziyarette bulunan Orgeneral
Kıvrıkoğlu’na Mehmet Tiryaki ile
Ender Yorgancılar, kentin sanayi
ve ekonomisinde önemli bir yeri
olan Oda’yı tanıtırken İzmir’de
67 değişik sektörde inşaattan
gıda ve tektstile, makineden
elektroniğe, demir çelikten
otomotiv ve yan sanayine kadar
hemen her sektörde dünya
euroluk kaynak yaratmasından
pazarlarında rekabet edebilen
duydukları memnuniyeti ifade
ürünler üretildiğini aktardı.
ettiler. Mehmet Tiryaki ve Ender
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de
Yorgancılar ayrıca, EBSO’nun
sadece silah değil askerlerin
yaptığı girişimler sonucu ekim
beslenme ve barınma, taşıt
ayında İzmir’de Türk Silahlı
aracı ihtiyacı bulunduğuna
Kuvvetleri Müşterek
dikkat çeken Tiryaki
İzmirli sanayiMalzeme Sergisi
ile Yorgancılar,
ciler savunma
gerçekleştirileceğini
İzmirli sanayicilerin
haber verdi.
bu ihtiyaçları
sanayinde de
id
Mehmet
karşılayabildiğini
in
iç
im
üret
Tiryaki
ile Ender
anlattı. Mehmet
ya
ta
diasını or
Yorgancılar’a
Tiryaki ile Ender
koyuyor.
ziyaret anısı
Yorgancılar, savunma
olarak plaket veren Ege
sanayinin kalite ve
Ordusu ve Garnizon Komutanı
standart açısından yüksek
normlar istediğini de vurgularken, Orgeneral Kıvrıkoğlu da, İzmirli
sanayicilerin üretim ve rekabette
İzmirli sanayicilerin bu sektöre
geldikleri noktayı izlemekten
yönelerek yeni bir çıkış
memnunluk duyduğunu,
yakalayabileceklerini ifade
sanayicilerin gerçekten hem
etti. EBSO’nun savunma sanayi
üretim hem de sosyal sorumluluk
konusunda uzun yıllar girişimde
alanında Türkiye’nin büyük
bulunduğunu, Uluslararası
kentine yaraşır çalışmalara imza
Savunma Sanayi Fuarı’nda
attığını ifade etti.
(İDEF) Oda olarak katılarak
Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu,
üyelerinin bu konuda ulaştığı
üretimle refahın artmasının en
noktayı gözler önüne serdiklerini
az ülke savunması kadar önemli
hatırlatan Tiryaki ile Yorgancılar,
olduğunu vurgularken kurumlar
BMC’nin Savunma Sanayi
arasındaki işbirliğinin artarak
Müsteşarlığı tekerlekli taktik
devam etmesini istediklerini
araçlar ihalesini kazanıp kriz
söyledi.
döneminde İzmir’e 300 milyon
haziran 2009
haber
ebsohaber
Soğutmacıların
Özel Tüketim Vergisi isyanı
S
oğutma sanayinde haksız bir
ÖTV uygulaması olduğunu
belirten Egeli Soğutma sanayicileri, buzdolabı ve dondurucular üzerindeki ÖTV’nin kaldırılmasını istediler.
Ege Soğutma Sanayicileri
Derneği ve EBSO Soğutma Sanayi Meslek Komitesi üyeleriyle
basın toplantısı düzenleyen Ege
Bölgesi Sanayi Odası (EBSO)
Yönetim Kurulu Başkanı Ender
Yorgancılar, havyar, pırlanta,
makyaj malzemeleri, kürk gibi
lüks tüketim malları grubunda yer
alan buzdolabı ve dondurucular
üzerindeki ÖTV’nin kaldırılması
gerektiğini belirtti.
Yanlıştan dönülsün
İstihdam, pazar payı ve
ihracat yönünden büyük önem
taşıyan soğutma sanayisinde haksız bir ÖTV uygulamasının olduğunu, bu konuyla ilgili taleplerini
Başbakanlığa, Maliye, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığına ve TOBB’a
bildirdiklerini ifade eden Yorgancılar, “Buzdolabı ve ticari tip
soğutucular üzerindeki ÖTV’nin
kaldırılmasını istiyoruz. Hükümet teşvik yasası kapsamında 3
aylığına ÖTV uygulamasını kaldırdı. Ancak biz bu uygulamanın
haziran 2009
tamamen sona ermesini, ÖTV’nin
kaldırılmasını istiyoruz. Bunun
artık normal diğer sanayi ürünleri
gibi ÖTV’den çıkarılıp sadece
KDV’ye tabi tutulmasını istiyoruz.
2003’den bu yana yapılan yanlıştan dönülmesi gerekiyor.”
Buzdolabı lüks değil
Ege Bölgesi Sanayi Odası Soğutma Sanayi Meslek Komitesi’ni
Mecliste temsil eden üyelerden
Murat Kurtalan ise 2002 yılında
buzdolabında yüzde 26’lık KDV
olduğunu, yapılan düzenlemeyle
KDV’nin yüzde 18’e çekilerek,
yüzde 6,7’lik ÖTV uygulamasının
başlatıldığını anlattı. Buzdolabının lüks tüketim malzemesi değil,
ihtiyaç olduğuna dikkat çeken
Kurtalan, ÖTV’nin maliyetleri
artırdığını bunun da halkın cebinden çıktığını dile getirdi. Soğutma
Sanayi’nin EBSO Meclisi’ndeki
bir başka üyesi Metin Akdaş da
klimaların ihtiyaç haline geldiğini
ancak ÖTV uygulamasıyla pırlantayla eşdeğer görüldüğünü, bu
yanlış uygulamadan dönülmesi
gerektiğini söyledi.
41
haber
ebsohaber
İşçiyi çıkarmadan
iki kere düşünün
42
D
eloitte’un hazırladığı
“Krizde Başarının
Anahtarı Doğru İnsan
Kaynakları Politikalarıdır” başlıklı
çalışmada kriz yönetiminde
insan kaynaklarının rolüne
dikkat çekildi. Deloitte’a göre
yetenek yönetimini doğru
yapan kuruluşlar, krizden çok
daha iyi ve güçlü bir konumda
çıkabilecek.
Kriz dönemi stratejilerine
yönelik yayınladığı rapor ve
araştırmalarla her ölçekte şirketler
için önemli bir bilgi kaynağı olan
Deloitte bu kez insan kaynakları
politikalarına mercek tuttu.
“Krizde Başarının Anahtarı Doğru
İnsan Kaynakları Politikalarıdır”
başlıklı çalışmada yetenekli insan
kaynaklarının işten çıkarılmasının
yol açacağı risklere dikkat
çekildi. Çalışmada, 6 yıl içinde,
nüfusun sadece yüzde 20’lik
Ekonomik kriz koşullarında pek
bir bölümünün işlerin yüzde
çok şirketin maliyetleri düşürmek
60’ını yapacak duruma geleceği
için öncelikle insan kaynakları
hatırlatılarak, kurumların
departmanına yöneldiğini
yetenek yönetimine önem
hatırlatan Deloitte
vermeleri gerektiği
Türkiye Yönetim Kurulu
vurgulandı.
İşten çıÜyesi ve Ortak Sait
Deloitte’a göre,
karma iş
Gözüm şunları söyledi:
yetenek yönetimini
yerindeki
“İnsan
doğru yapan
verimi de
kaynaklarından
kuruluşlar, krizden
tasarruf etme yoluna
çok daha iyi bir
düşürüyor.
başvurulunca,
konumda çıkacak.
büyük çaplı işten
çıkarmalar olabiliyor. Oysa tüm
İşçiden başlamayın
çalışanları kapsayacak şekilde
Deloitte’un çalışmasında ana
yapılan işten çıkarmalar sadece
iş stratejileri üzerine odaklanan,
sıkıntı yaratmakla kalmayıp,
mevcut kurum kaynakları ve
aynı zamanda verimi de
gelecekteki gereksinimleri ile
düşürmektedir. Bunun bir nedeni
ilgili net bir fikre sahip olan
işten çıkarmalar sırasında yetersiz
İK liderlerinin, kurumlarının
olanlarla birlikte, yetenekli
zor zamanlarda dayanıklı ve
çalışanların da kaybedilmesidir.
rekabetçi kalmasında önemli bir
Oysa özellikle kriz sonrası
rol oynayacakları vurgulandı.
büyüme dönemlerinde bu
haziran 2009
haber
ebsohaber
yeteneklerin eksikliği ağır bir
şekilde hissedilir. Bu nedenle
yetenek yönetimi çok önemlidir.
Bütün kuruluşlar yetenekli insan
kaynaklarını korumalı ve onlara
yatırım yapmalıdır. Bunu başaran
şirketler krizden çok daha güçlü
bir şekilde çıkacaklardır.”
Yetenek haritası
İşsizliğin yüksek olduğu
dönemlerde bile iş piyasasındaki
kritik yetenekler az sayıda
bulunuyor. Zor zamanlarda ise
şirketlerin kritik yeteneklere her
zamankinden fazla ihtiyacı olur.
Bu nedenle insan kaynakları
birimlerinin kurum genelinde
bir kritik yetenekler haritası
çıkarması gerekiyor. Böylece
insan kaynaklarında bir önem
sırası oluşturulabilir. Kritik ve
değer katan çalışanları şirkette
tutacak stratejiler uygulamak
hayati öneme sahip bulunuyor.
Zor dönemlerde iş
stratejilerinin genel bir
değişikliğe uğraması İK
liderleri açısından önemli
bir fırsat oluşturuyor. Burada
yetenek yönetimi stratejileri
ile iş stratejilerinin iç içe
değerlendirilmesi gerekiyor.
Personel konusunda alınan
tüm önemli kararlar strateji
süzgecinden geçirilmeli. İK
yöneticisi karar almadan önce,
şirketin önceliklerini ve nasıl
değer yatabileceğini düşünmeli.
Krizde istihdam
Birçok şirket kriz
döneminde yeni işe alımları
durduruyor. Oysa bu doğru
bir strateji değil. Böyle
dönemlerde, darboğazdan çıkışı
kolaylaştıracak, şirketin geleceğe
daha iyi hazırlanmasına yardımcı
olacak ve oyunun kaderini
değiştirebilecek yetenekler
kuruma kazandırılabilir.
Kriz döneminde yaşanan
düşüşü yönetirken, yükseliş
dönemine de şimdiden
hazırlanmak gerektiğini
unutmamak gerekiyor. Bu
yüzden “nereye gittiğini” bilmek
çok önemli.
haziran 2009
İşsizlik zirveden döndü
D
ünyayı etkisi altına alan ekonomik krizin etkisiyle
Türkiye’de eylül ayından bu yana artışta olan ve şubatta
yüzde 16.1 ile rekor düzeye çıkan işsizlik oranı martta
düşüşe geçti. İşsizlik martta yüzde 15.8 oldu. Buna rağmen
Türkiye dünya işsizlik sıralamasındaki üçüncülüğünü korumuş
oldu. Son verilere göre Güney Afrika yüzde 235 ile ilk sırada
yer alırken, ikinci sırada İspanya, üçüncü sırada ise Türkiye yer
alıyor. Türkiye’yi yüzde 14.4 ile Letonya takip ediyor.
İşsizlik son bir yılda 4.8 puan artarken, şubattaki tarihi
rekor seviyesi yüzde 16.1’den az da olsa aşağı inmesi dikkat
çekti. İşsiz sayısı son bir yılda 1 milyon 244 bin kişi artarken,
martta işsiz kalanların sayısının 346 bin kişi olması kriz etkisiyle
işten çıkarmaların sürdüğünü gösterdi. Genç nüfusta işsizlik
oranı yüzde 27.5 oldu. İş bulmaktan umudunu kesen ve
‘umutsuz’ olarak nitelendirilenlerin sayısı ise 2 milyon 345 bin
ve bu rakama dahil değil.
Genç işsizler yüzde 27.5
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), şubat, mart ve nisan
aylarını kapsayan Hanehalkı İşgücü Araştırması 2009 Mart
dönemi sonuçlarını açıkladı. Buna göre, bir önceki yılın aynı
dönemine göre, istihdam 241 bin kişi azalarak 20 milyon 389
binden 20 milyon 148 bine gerilerken, işsiz sayısı 1 milyon 244
bin kişi artarak 2 milyon 532 binden 3 milyon 776 bine çıktı.
Martta tarım sektöründe çalışan sayısı 74 bin kişi artarken,
tarım dışı sektörlerde çalışanların sayısı 315 bin kişi azaldı.
Mevcut işsizlerin yüzde 9.2’sine karşılık gelen 346 bin kişi bu
dönemde işten ayrıldı. Bu rakamlarla istihdam oranı yüzde
40.3’ten yüzde 39.2’ye inerken, işsizlik oranı yüzde 11’den
yüzde 15.8’e yükseldi.
Şubat döneminde ise işsizlik oranı yüzde 16.1, işsiz
sayısı 3 milyon 802 bin olmuştu. Bu sayılarla martta şubata
göre işsizlik oranı 0.3 puan, işsiz sayısı 26 bin kişi azalmış
oldu. Böylece cüzi toparlanma yaşandı. Tarım dışı işsizlik
oranı yüzde 13.4’ten yüzde 18.9’a, genç nüfusta işsizlik yüzde
19.8’den yüzde 27.5’e çıktı. Kentte işsizlik oranı yüzde 12.7’den
yüzde 18’e, kırsalda işsizlik oranı yüzde 7.5’ten yüzde 11’e
çıktı. Martta istihdam olan 20 milyon 148 bin kişinin yüzde
22.7’si tarım, yüzde 19.8’i sanayi, yüzde 5.3’ü inşaat, yüzde
52.2’si hizmet sektöründe yer aldı.
Eş dost yöntemi
Bu dönemdeki işsizlerin; yüzde 73.3’ü erkek, yüzde
61.5’i lise altı eğitimli. Yüzde 21.5’i bir yıl ve daha uzun süredir
iş arıyor. İşsizler sıklıkla (yüzde 31.8) ‘eş-dost’ vasıtasıyla iş
arıyor. Yüzde 91.3’ü (3 milyon 449 bin kişi) daha önce bir işte
çalıştı. İşsizlerin yüzde 28.9’unun çalıştığı işin geçici olduğu
belirlendi. Yüzde 25.9’u işten çıkarılanlar, yüzde 12.3’ünü kendi
isteğiyle işten ayrılanlar, yüzde 9.5’ini işyerini kapatan/iflas
edenler, yüzde 7.3’ünü ev işleriyle meşgul olanlar, yüzde 6.5’ini
öğrenimine devam eden veya yeni mezunlar oluşturdu.
43
ebsohaber
44
Tarıma havza modeli
T
arım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Eker,
tarımın havza modeliyle
destekleneceğini açıkladı. Eker, 3
yıldır üzerinde çalıştıkları tarımsal
havza modeliyle Türkiye’yi
30 farklı havzaya böldüklerini
belirterek, “Bu modelle hangi
havzada hangi ürünlerin
yetiştirğini tespit ettik. Tarımsal
desteklerimizi de bu havzalardaki
ürün desenine göre vereceğiz”
dedi. Tarım ve Köyişleri Bakanı
Eker ayrıca, dünyanın hububat
merkezi olan Anadolu’nun bu
zenginliğini koruma altına almak
üzere dünyanın üçüncü en büyük
hububat gen bankasını Ankara’da
kuracaklarını da açıkladı.
Ege Bölgesi Sanayi Odası,
İzmir Ticaret Odası ve İzmir
Ticaret Borsası tarafından
ortaklaşa düzenlenen “Ege Tarım
Zirvesi”ne katılan Tarım ve
Köyişleri Bakanı Eker, 8 saati aşan
maratonda hem sektöre ilişkin
önemli açıklamalar yaptı hem de
her ürün için oluşturulan çalışma
gruplarının hazırladığı raporları
dinleyip soruları cevaplandırdı.
Bakan Eker, Türkiye’nin
çok geniş bir biyolojik çeşitliliğe
sahip olduğunu belirterek,
dünyada toplam sayısı 11 bin
500 adet olan ve başka bir yerde
yetişmeyen endemik bitkilerden
3900 tanesinin Anadolu’ya ait
olduğunu kaydetti.
Mehdi Eker, 250 bin
hububat çeşidine ait tohumların
saklanacağı gen bankasının en
kısa sürede açılacağını da ifade
ederek, “Birincisi Meksika’da,
öteki ABD’de, üçüncüsünü biz
Ankara’da kuruyoruz. Bütün
Türkiye’ye hizmet veren,
Ankara’daki eski Orta Anadolu
Tarımsal Enstitüsü vardı. O
hububatla ilişkili, orada bu gen
bankası kurulacak. Bu Türkiye
için çok büyük bir imkân” diye
konuştu.
Türkiye 30 tarımsal
havzaya ayrılıyor
Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehdi Eker, Türkiye’nin 21 tarım
ürününün üretilmesinde dünyada
5’nci, 46 üründe de ilk 10 ülke
arasında yeraldığını hatırlatarak,
toplam istihdamın yüzde 25’ini,
milli gelirin yüzde 7.8’ini,
ihracatın da yüzde 8.7’sini
tarımın sağladığına dikkat çekti.
Türkiye’nin tarım politikasını
Ege’nin potansiyeli
Bakan Eker, Ege
Bölgesi’nin tarımsal
üretim ve hayvancılık
açısından Türkiye’nin en
önemli bölgelerinden biri
olduğunu, buğdayın yüzde
10’unun, arpanın yüzde
17’sinin, pamuğun yüzde
14’ünün, üzümün yarısının,
incirin yüzde 65’inin,
zeytinin yüzde 54’ünün,
tütünün yüzde 60’tan
fazlasının, yaş meyvenin
yüzde 25’ten fazlasının
bu bölgede üretildiğini
söyledi. Ege’nin bitkisel
ve hayvansal üretimde
önemli bir paya sahip
olduğunu vurgulayan
Eker, “Ancak Ege Bölgesi
tarımda hakettiği yerde
değil. Biz de İzmir’in
daha iyi yerlerde olmasını
istiyoruz” dedi.
haziran 2009
sektör
ebsohaber
belirlemede önemli bir adım
sayılabilecek çalışmayı da
kamuoyu ile paylaşan Eker,
527 milyon verinin bilgisayar
ortamında değerlendirilmesi ile
Türkiye’nin farklı özelliklere
sahip 30 tarımsal havzaya
ayrıldığını bildirdi. Bakanlar
Kurulu’na sunulan ve
ayrıntılarıyla açıklanacak Türkiye
Tarımsal Üretim Havzaları
Destekleme Modeli çalışmasının
“Cumhuriyet tarihinin en büyük
tarımsal projesi” olacağını iddia
eden Eker, 527 milyon verinin
harmanlanması ile hangi tarımsal
ürünlerin hangi havzada en
iyi koşullarda yetişeceğinin,
hangi ürünün hangi havzada en
yüksek verimi sağlayacağının
tespit edildiğini anlatarak,
bundan sonra atacakları adımla,
tarımsal ürün desteklemelerini
de bu havza modeline göre
yapılandıracaklarını dile getirdi.
Bakan Eker, “Bir bölgede
üretiminin sürdürülmesi ekolojik
ve ekonomik olmayan ürünün o
bölgede yetiştirilmesine destek
vermeyeceğiz. Modelin havza
ölçeğinde önerdiği tüm tarım
desteklerinden yararlanılacak.
Bu model içerisinde Türkiye’nin
tüm bölgelerinde 27 milyon
hektar tarım arazisi var. Üretim
planlaması Türkiye’de hayata
geçiyor” dedi.
GDO’ya izin yok
Mehdi Eker, genetik
değişikliğe uğramış gıdalar
hakkındaki yasal düzenlemelerle
ilgili çalışmaların devam ettiğini
belirtti. Biyogüvenlik Yasa
Tasarısı Taslağı hazırlıklarında
AB kriterlerini dikkate aldıklarını
belirten Eker, “Diyebilirim
ki AB’nin bu konuyla ilgili
en muhafazakar tavrını
benimsiyoruz. Türkiye’de bunun
kontrolünün daha iyi yapılması
ve denetlenmesiyle ilgili
düzenlemeleri içeren bir taslak
olacak’’ dedi.
İhracattaki pay
Sektör temsilcilerinin
tarımsal ürünlerin ihracattaki
haziran 2009
payının azalmasını baz alarak,
olumsuz görüşler dile getirmesi
üzerine de Bakan Mehdi Eker, şu
görüşleri dile getirdi:
“Tarımsal ürünlerin
ihracattaki payının azalmasından
şikayet ediliyor. Bu rakamları
doğru yorumlamak gerek. Eğer
sektörün ihracatı miktar olarak
da azalıyorsa haklısınız, kötüye
doğru bir gidiş var demektir. Ama
Türkiye’de olay farklı, 2003’te 36
milyar dolar ihracatımız varken,
tarım sektörünün yaptığı ihracat
da 4 milyar dolardı. Tarımın
o dönem ihracat içindeki payı
yüzde 11 civarındaydı. Ancak
2008 itibariyle baktığımızda
ihracatımız 131.9 milyar dolara
çıkmış. Tarım ihracatımız
da 11.4 milyar dolar olmuş.
Diğer sektörlerin ihracatı çok
hızlı bir şekilde arttığı için
tarımın ihracattaki payı yüzde
8.7’ye geriledi. Bu da aslında
olumsuz bir durum değil, diğer
sektörlerin ihracatını çok fazla
arttırmasından kaynaklanıyor.”
Türkiye’nin tarım ürünleri
ithalatının 4.5 milyar dolarlık
kısmını hammadde olarak
kullandığını söyleyen Eker,
bunların da tarım ürünü olarak
ithal edilip sanayi ürünü olarak
ihraç edildiği için tarımsal dış
ticaret dengesini bozduğunu
anlattı. Eker, “Biz ölçü olarak
gıda maddesi ithalat ve ihracat
dengesine bakıyoruz. Türkiye
2008 yılında net olarak 2.2
milyar dolar gıda ürünü ihracat
fazlası verdi. Bu miktarın yeterli
olup olmadığı tartışılabilir” dedi.
Türkiye’deki su kaynakları
ile 5.5 milyon hektarın
sulandığını halbuki 8.5 milyon
hektarlık alanda sulama
yapılabileceğini vurgulayan
Eker, bunun için damla sulamayı
yaygınlaştırmaya çalıştıklarını
söyledi.
Daha az zirai ilaç
Mehdi Eker, ürün sağlığı
konusuna yönelik zirai ilaçlara
reçete uygulaması getirdiklerini,
artık Türkiye’de daha az zirai
ilaç kullanılmaya başlandığını
söyledi.
Türkiye’nin yaş sebze ve
meyve üretiminin 30 milyon
tondan 42 milyon tona çıktığını,
2002’de 55 bin ton zirai ilaç
kullanıldığını, bu miktarın
bugün 49 bin tona indiğini dile
getiren Eker, “Gübre desteğini
toprak tahlili yapma koşuluna
bağlıyoruz. Doğru gübre
kullanımı, verilen reçeteye göre
olacak” dedi.
Bakan Eker, tarım sigortası
çalışmalarına da değinerek,
Türkiye’de bu kapsamda 750 bin,
İzmir’de 11 bin 350 poliçenin
Araziler küçülmeyecek
Tarım arazilerinin küçük parçalara ayrılmasındaki en büyük
sorunun Medeni Kanun’un miras ile ilgili düzenlemeleri
olduğunu belirten Bakan Eker, “Bu kadar küçük parçalara
ayrılmış tarım arazileri ile sağlıklı bir tarım politikası yürütmek
mümkün değil. Bu yüzden Toprak Koruma ve Arazi Kullanım
Kanunu’nu çıkardık. Kanunla bu konuda bir iyileştirme sağladık.
Ancak bu sorunu kökten çözmüyor. Şimdi bu konuda yeni bir
taslak daha hazırladık. Bu taslakla soruna daha köklü çözümler
getirmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.
Küçük parçalar halindeki arazilerin toplulaştırılması konusundaki
çalışmalardan da söz eden Bakan Eker, bu konuda da şu
bilgileri verdi: “Arazi toplulaştırma çalışmalarına baktığınızda
2003 yılından önceki 40 yıl boyunca ancak 420 bin hektar alanda
toplulaştırma yapılmış, ancak sadece 2003 – 2008 döneminde
562 bin hektar toplulaştırma yaptık. Bu yıl ise 1 milyon 188
hektar toplulaştırmanın ihalesini yaptık. Bizim hedefimiz
asgari her yıl 1 milyon hektar araziyi toplulaştırarak, bu sorunu
önümüzdeki 10 yıl içinde çözmektir.”
45
sektör
kesildiğini, devletin bu çerçevede
yüzde 50 hibe sağladığını
bildirdi.
Tohum konusunda
yanlış bilgilenme yaşandığını,
Türkiye’de tohum sektörünün
ileriye gittiğini anlatan Bakan
Eker, ülkede hibrit tohum
üretimine geç başlandığını,
patent kanunu çıkmadığı için
sanayicinin hibrit tohum işine
girmediğini kaydetti.
Nanoteknoloji
46
2002’de Türkiye’nin
hibrit tohum ihtiyacının yüzde
10’unun içeride üretilip yüzde
90’ının dışarıdan sağlandığını
aktaran Bakan Eker, 2005’te
hayata geçirdikleri proje ile bu
ihtiyacın yüzde 35’inin içeriden
karşılandığını, bu oranın 2010
yılında yüzde 65-70’e çıkacağını
dile getirdi.
Eker, diğer ürünlerde tohum
ihtiyacının tamamının içeriden
karşılandığını, sertifikalı tohum
üretiminin 2-3 katına çıkarılarak
ürün kalitesinin artırıldığını
söyledi.
Eker, Türkiye’nin artık
eski dönemlerde olduğu gibi
kalite sorunu nedeniyle buğday
ithalatı yapmadığını, bunun da
sertifikalı tohum kullanılması
ve zirai ilaçlamanın havadan
yapılmasının yasaklanmasıyla
aşıldığını anlattı.
“Türkiye’de tarım nasıl
diğer sektörlere göre üvey
evlat muamelesi görüyorsa,
hayvancılık da üvey evlat
muamelesi görüyordu” diyen
Bakan Eker, 2002 yılında toplam
tarımsal desteğin sadece yüzde
4’ünün hayvancılığa ayrıldığını,
2008’de bu oranın yüzde 24,4’e
yükseldiğini ifade etti.
Gediz bereketi
2012’de
İzmir Valisi Cahit Kıraç da,
Ege Bölgesi’nde tarım ve çevre
sağlığı açısından büyük sorun
oluşturan Gediz Havzası’nın
temizliği konusunda bölgedeki
4 ilin ortak projeye başladığını,
2012 sonu itibariyle nehrin
bereket getirmeye devam
edeceğini söyledi.
ebsohaber
Sorunları EBSO Meclis Üyeleri anlattı
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in katılımıyla
gerçekleştirilen Ege Tarım Zirvesi’nde ağırlıklı sorunların
tartışıldığı çalıştayların sonuç raporlarını Ege Bölgesi Sanayi
Odası Meclis Üyeleri açıkladı. Tarımın genel sorunları başlıklı
raporu EBSO Meclis Üyesi Kürşad Yuvgun, tütün sektörüne
ilişkin raporu da yine EBSO Meclis Üyesi Noyan Gürel sundu.
Kürşad Yuvgun, sektörler arasında tarımın stratejik
öneminin göz ardı edilmesi, uzun vadeli ve sistematik tarım
politikalarının uygulanamayışı, çiftçi
örgütlerinin etkin olmayışı, tarım
arazilerinin amaç dışı kullanımı,
tarımsal kaynakların yanlış kullanımı
ve yok edilmesi, Ege’de havza kirliliği
sorunu, su kaynaklarının yetersizliği
ve sulama yatırımlarının YİD
modeliyle yapılmasının yanlışlığı,
destekleme politikalarındaki sorunlar,
sözleşmeli tarım, tarım sigortaları,
çok parçalı arazi yapısının getirdiği
sorunlar, veterinerlik hizmetleri,
arazi, ürün, ciftçi ve hayvan kayıt
sisteminin yetersizliği, akredite
laboratuarlar, Ar-Ge, inovasyon,
biyogüvenlik yasa tasarısı ile hipermarket kanunu başta olmak
üzere 27 sorunu gündeme taşıdı.
Kamuoyu ve hükümet içinde tarım sektörüne ilişkin
farkındalık yaratılması gerektiğini savunan Yuvgun, “Ülkemiz
dinamiklerine ve tarımsal yapısına uygun bağımsız tarım
politikalarının oluşturulması ve uygulanması, desteklemelerin
sosyal ve ekonomik anlamda ayrıştırılması gerekmektedir.
Örgütlenmenin etkin hale getirilmesi için köy bazında değil ilçe
bazında örgütlenme özendirilmelidir.
Türkiye genelinde arazi ve toprak
kullanım planları yapılmalıdır.
Toprak ve su kaynaklarının
korunması amacıyla kaynakların
desteklenmesine öncelik verilmelidir.
AB’ye katılım öncesi mali destekler
konusuna ağırlık verilmeli ve öne
çekilmelidir” görüşlerini dile getirdi.
Tütün raporunu sunan EBSO
Meclis Üyesi Noyan Gürel de,
sürdürülebilir tütün tarımının
desteklenmesi, dünya piyasalarının
ihtiyaçlarına göre tütün tiplerinin
çeşitlendirilmesi, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu’da sözleşmeli
tütün tarımının desteklenmesi, Dahilde İşleme Rejimi’nde
yaşanan sorunlar, üretici birliklerinin desteklenmesi ve
araştırmaların desteklenmesi konularını aktardı. Gürel,
“Türkiye’nin dünya pazarında rekabet gücünü koruyabilmesi
için Türk tütününü kalite ve fiyat açısından destekleyecek farklı
programlar geliştirilmelidir. Sözleşmeli tütün üretimi kontrol
edilerek, ekiciye teşviğin fiili üretim sonrası direkt ödenmesine
yönelik uygulama getirilmelidir” dedi.
haziran 2009
sektör
ebsohaber
Başkanlar sorunlara dikkat çekti
Yorgancılar: Tarım politikaları yetersiz
Ülkemizde tarım sektörü, gerek
istihdam, gerek sanayi, gerekse
ihracat yönüyle ekonomimizde
bırakınız vazgeçmek, ihmal
dahi edilmemesi gereken en
önemli sektörlerimizdendir.
Tarımın ihmal edilmesine yol
açan politikaların uygulanmasını
düşünmemiz bile mümkün
değildir” şeklinde konuştu.
İhracat payımız az
E
ge Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı
Ender Yorgancılar,
tarım arazisi bakımından
dünyada 13. sırada yer alan
Türkiye’nin potansiyelini doğru
değerlendiremediğini söyledi.
Uygulanan tarım politikalarının
etkinliğini sorgulayan Yorgancılar,
“Dünya piyasalarında tarımı
rekabetçi bir yapıya kavuşturmak
için ulusal politikalar
gerekmektedir. Türkiye’nin bu
konuda notu epeyce zayıftır.
Özellikle bölgemizin lider
olduğu ne pamukta, ne de
zeytinde bir politikaya sahip
olmamamız büyük eksikliktir.
Tarımda kendi kendine
yetebilen ender ülkelerden biri
olan Türkiye’nin dışa bağımlı
hale geldiğini savunan Ender
Yorgancılar, şöyle devam etti:
“Dünya tarım ihracatında; ABD
yüzde 10,2, AB yüzde 10 pay
alırken, Türkiye yüzde 0,8 pay
almaktadır. Rekorlar kırdığımız
ihracatımızın temelinde de
tarıma dayalı sanayi yatmaktadır.
2000’li yıllarda 3 milyar dolar
civarında olan tarım ve gıda
ihracatı 10 milyar dolara
artmıştır. GSYİH içinde tarımın
payı yüzde 12’lerden yüzde
10’lara gerilemiştir. Tarım ve
gıda ihracatının toplam içindeki
payı 2000’li yıllarda yüzde
13’den bugün yüzde 8’lere
gerilemiştir. Tüm bu rakamlar
acaba tarımdan vazgeçiliyor mu?
sorusunu akıllara getirmektedir.
Oysaki tarım ülkesi olarak geçen
Türkiye’nin, böylesine önemli bir
madene sahip olup, bu madeni
işlememesi kadar büyük bir
yanılgı olamaz.”
Çözüm önerileri
Üretim yapılan alanların
daralması zamanla ilaç ve
gübre veriminin azalmasına
neden olmaktadır. Söz konusu
verim düşüklüğü için yeni
tarımsal üretim teknolojileri
geliştirilmelidir.
Verimliliğin önünde engel
teşkil eden, küçük ve parçalı arazi
yapısı, arazi toplulaştırma ile
çözüme kavuşturulmalıdır.
Yeni teknolojiler, üretim
ve pazarlama sistemleri ve
yasal mevzuatlar konusunda
çiftçilerimiz uygulamalı eğitime
tabi tutulmalıdır.
Sektörün daha iyi
işleyebilmesi açısından, veri
tabanı oluşturulmalı, darboğazdan
çıkış için tarım teşvik edilmelidir.
Ülke ihtiyaçları dikkate alınarak,
üretim planlaması yapılmalı, ürün
desteklemeleri bölgesel olarak
uygulanmalıdır.
Endüstriyel tarımla
birlikte, küçük çiftçilerin de
desteklenmesine yönelik stratejiler
geliştirilmelidir.
Demirtaş ve Kestelli: Dengesizliğin faturası ağır olur
Tarım Zirvesi’ni düzenleyen
kurumlardan biri olan İzmir
Ticaret Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Ekrem Demirtaş da bir
yıl önce yaşanan gıda savaşlarına
dikkat çekti. Demirtaş, sektörün
önemini şu sözlerle dile getirdi:
“Halkın gelirinin büyük bir
bölümünü gıdaya harcayan
az gelişmiş ülkelerde şiddet
olayları yaşandı. İsyanlar çıktı, 37 ülkede pirinç
ayaklanmaları, buğday savaşları yaşandı. Bu acı
tablo gıda ve tarım sektöründe arz talep dengesinde
yaşanacak bir dengesizliğin, faturasının ne kadar
haziran 2009
ağır olabileceğini çok çarpıcı bir
şekilde gösterdi. Önümüzdeki
yüz yılda dünya politikasında su
ve gıda kaynaklarının paylaşımı
damgasını vuracak öngörüsü hiç
de yanlış olmayacak.”
İzmir Ticaret Borsası Yönetim
Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli,
Türkiye’nin tarım ülkesi kimliğini
koruduğunu belirtirken, dış
ticaret ve GSMH’daki payları düşük olan tarımın
istihdamda yüzde 22’lik bir paya sahip olduğunu, bu
durumun tarımın emekyoğun sektör olması ve gelir
düşüklüğünden kaynaklandığını söyledi.
47
sektör
48
E
ebsohaber
Zeytin ve zeytinyağı
gerçek yerini almalı
ge Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı İbrahim Gökçüoğlu, Türkiye’nin zeytin ve
zeytinyağında bir tarım politikası
belirlemesini ve bu sektördeki
kaliteli üretimini markalaşma
başarısıyla taçlandırması gerektiğini söyledi.
Yaşar Üniversitesi tarafından
düzenlenen Tarım 2015 Zeytin
ve Zeytinyağı Sempozyumu’nda
sektör tüm yönleriyle masaya
yatırıldı. Üniversitenin Bornova
kampusünde gerçekleştirilen
sempozyumun ilk oturumunu
yöneten EBSO Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Gökçüoğlu,
insanların zorunlu ihtiyaçlarını
karşılama özelliği olan tarımın
ülke ekonomilerindeki özel
yerine dikkat çekerken, özellikle
gıdada bir ülkenin kendi kendine yetebilmesinin öneminin her
geçen gün daha da arttığını söyledi. Zeytinin Türkiye’nin tarım
ekonomisinde en önemli 10 ürün
içinde yeraldığını hatırlatan Gökçüoğlu, Akdeniz efsanelerinde
hayat ağacı olarak bilinen zeytin
ağacının da 6 bin yılı aşkın süredir insanlarına hayat, sağlık ve
güzellik kattığını anlattı.
İbrahim Gökçüoğlu, halkın
sağlıklı beslenme ihtiyacını
karşılamanın yanında ülke
ekonomisi açısından yarattığı
katma değer nedeniyle anavatanı
Anadolu olan zeytin ve zeytinyağı sektörünün önemli olduğunu
vurgularken, “Bu önem, sektörden doğrudan geçimini sağlayan
500 bin civarında çiftçi ailesi ile
birlikte, sanayi ve ticaret kesimlerinde de faaliyet gösterenlerin
sayısı dikkate alındığında daha
da belirginleşmektedir” dedi.
Türkiye’nin zeytin üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini Ege’nin
karşıladığını belirten Gökçüoğlu, şöyle konuştu: “Dünyadaki
zeytinyağı üretiminde, Türkiye
İspanya’nın birinci olduğu listede beşinci, zeytin üretiminde
EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Gökçüoğlu,
Yaşar Üniversitesi’nde yönettiği Tarım 2015 Zeytin ve Zeytinyağı
Sempozyumu’nda sektördeki markalaşmanın artmasını savundu.
haziran 2009
sektör
ebsohaber
de ikinci sırayı alıyor. Adımızın
üst sıralarda yeralmasına, zeytin
ve zeytinyağı kalitemizin yüksek
olmasına rağmen, markalaşmada
sağlayamadığımız başarı, bugün
sektörün güçlenmesini, rekabet
edebilir seviyeye gelmesini engelliyor ve ne yazık ki dünyadaki
pastadan potansiyelimiz ölçüsünde pay alamıyoruz. Zeytin
ve zeytinyağına ilişkin bir tarım
politikamızın olmayışı da büyük
eksikliğimizdir. Tarihten gelen bu
zenginliğimizi, doğru politikalarla
arttırmak zorundayız.”
Zeytin planlaması
Yaşar Üniversitesi Rektör
Vekili Prof. Dr. Gören Bulut,
zeytin ve zeytin ürünleri üretiminde teknolojinin geliştiğini
ifade ederek bunun dünyada
tarımsal üretimin ne kadar önemli
olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Tarımsal planlamanın değişmeye
başladığının altını çizen Bulut,
Ege Bölgesi’nde de tütün yerine
zeytin ve zeytinyağı üretiminin
yoğunluk kazandığını belirtti.
Prof. Dr. Bulut ‘’Tarım dünyada önemli bir sektör. Dileğimiz
Türkiye’de bir takım sektörlerin zaman yitirilmeden gerçek
yerlerini alması. Bu sektörlerin
topluma yararlı biçime dönüştürülmesini önemsiyoruz’’ diye
konuştu.
Yaşar Üniversitesi İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Orhan İçöz de dünyada
tarımın son 10-20 yılda çok stratejik hale geldiğini ifade ederek
sempozyumu düzenlemelerinin
temel nedeninin de bu olduğunu söyledi. Tarımsal ürünlerde
gelecek yıllarda sıkıntı yaşanmasının beklendiğini kaydeden İçöz,
‘’Son dönemlerde mayınlı arazinin temizlenerek tarım alanına
çevrilmek istenmesi de durumun
ne kadar önemli olduğunu gösteriyor’’ dedi.
100 bin adet zeytin ağacı ile
Türkiye’nin en büyük 4. üretici
ülke olduğuna dikkat çeken İçöz,
Türkiye’de kişi başına düşen
zeytinyağı tüketiminin yıllık 1
litre, Yunanistan’da ise 26 litre
olduğunun altını çizdi.
Yaşar Üniversitesi’nde
gerçekleştirilen sempozyumda;
Tarım 2015 sürecinde zeytin ve
zeytinyağı sektöründeki ulusal
stratejiler, dünyada ve Türkiye’de
zeytin ve zeytinyağı sektöründe
durum, Avrupa Birliği üyeliğinde
Türkiye’nin zeytinyağı sektöründe
kalite açısından rekabet gücü,
Türkiye’de zeytinyağı markalaşma stratejisinin belirlenmesinde
marka eko-sisteminin uygulanması, AB’de zeytinyağı sektöründeki
stratejiler, maliyetler, küresel krizin zeytinyağı piyasalarına etkisi,
zeytinyağında tüketici tercihlerini
belirleyen faktörler, zeytincilik ve
pazarlama politikaları, sektörün
gelişimi açısından fidan yetiştiriciliğinin önemi bata olmak üzere
zeytin ve zeytinyağını ilgilendiren
tüm konular ele alındı.
Yağ sanayicileri Tariş’te toplandı
E
ge Bölgesi Sanayi Odası
Yağ Sanayi Meslek
Komitesi 2009 Mayıs
ayı olağan toplantısını Tariş
Zeytin ve Zeytinyağı Birliği
binasında yaptı. Sektörde faaliyet
gösteren tüm EBSO üyelerinin
davetli olduğu toplantı, Komite
Başkanı Günizi Belevi, Başkan
Yardımcısı Recai Gümüşkesen
ve komite üyeleri Hüseyin Cahit
Çetin, Nejat Özduran, Reşat
Şengül, Şükrü Akkan, Mustafa
Işıl Özyurt’un ev sahipliğinde
gerçekleştirildi.
2009 – 2012 dönemi için
sektörü temsil etmek amacıyla
seçilmiş olan 10. Grup Yağ
Sanayi Meslek Komitesi, Komite
içinde ve EBSO Meclisi’nde
yapılacak çalışmalara ışık
tutmak, sektördeki firmaların
projelerini öğrenmek ve asıl
olarak zeytin ve zeytinyağı
üretimi ile ilgili sorunlarını ve
haziran 2009
çözüm önerilerinizi dinlemek
amacıyla düzenlenen toplantıda,
dünya ekonomisinde stratejik
öneme sahip olan zeytinyağı
üretim ve tüketiminde ülkemizin
dünyadaki yerinin önemi
hakkında düşünceler ortaya
konuldu.
Ülkemizde yeterli kalite
ve miktarda zeytinyağı’nın
bulunması sebebiyle ürünün
yurt dışından Dahilde İşleme
Rejimi (DİR) kapsamında
temininin çiftçiye, sektöre ve
ülke ekonomisine zarar vereceği
vurgulandı.
Zeytin karasuyu problemi,
tağşiş sorunu, sektörde
yeni zeytinyağı fabrikaların
kurulması yerine daha önceden
kurulmuş olanların aktif olarak
çalışmalarının sağlanmasının
önemi üzerinde duruldu.
Toplantıda, sektörü tüm
taraflarıyla biraraya getirecek
organizasyonların sorunların
çözüm sürelerini kısaltacağı
ifade edildi.
49
sektör
50
Ü
ebsohaber
Şarap ve Zeytinyağı
bu fuarda buluştu
zümün ve zeytinin anavatanı Anadolu’nun ürün
çeşitliliğiyle kalitesini
sergilemek ve Türk firmalarının
global pazardaki rekabet güçlerini arttırmasına yönelik girişimlere
destek olmak amacıyla düzenlenen VINOLIVE-Zeytin, Zeytinyağı, Şarap ve Teknolojileri Fuarı,
sektörü dünya ile buluşturdu.
İzmir Valisi Cahit Kıraç, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz
Kocaoğlu, Gürcistan Acara Özerk
Bölgesi Tarım Bakanı Emzar
Dzirkvadge, Uluslararası ZeytinZeytinyağı Konseyi Başkanı Jamal
Al Batsh, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa
Tan ve çok sayıda sektör temsilcisinin katıldığı açılışta Ege Bölgesi
Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Ender Yorgancılar da yer
alarak zeytin, zeytinyağı ve şarap
sanayicilerine güç verdi.
İzmir’de 17 milyon zeytin
ağacı bulunduğunu, 50 bin ton
zeytinyağı üretimi yapıldığını bildiren Vali Kıraç, kentin
Türkiye’deki zeytin üretiminde
yüzde 14, zeytinyağı üretiminde ise yüzde 25 pay sahibi
olduğunu söyledi. Kıraç, İl Özel
İdaresi’nden tarım sektörüne
aktarılan kaynağın yarısına yakınının zeytine yönlendirildiğini,
bu kaynaklarla son dönemde 4.2
milyon zeytin ağacı dikildiğini
söyledi.
Büyükşehir Belediye Başkanı
Kocaoğlu Zeytin, Zeytinyağı,
Şarap ve Teknolojileri Fuarı’nın
İzmir’in ve Ege Bölgesi’nin sahip
olduğu avantajlarla çok iyi örtüşen bir fuar olduğunu dile getirdi.
Ege’nin zeytin ve üzüm üretiminde Türkiye’nin önde gelen bölgelerinden biri olduğunu söyleyen
Kocaoğlu, “Ege’nin bu potansiyeli
başarıya dönüştürebilmesi için
iç tüketimin ve markalı ihracat teşviklerinin artması lazım.
Büyükşehir Belediyesi olarak,
her iki sektörün de gelişmesine
ciddi katkılar sağlamaya çalışıyoruz. 110 bin adet zeytin fidanı
dağıttık. Tahtalı Havzası’ndaki
‘organik tarım’ı yaygınlaştırma çabalarımız, Efemçukuru
Havzası’nda ‘İzmir Enfesi’ adıyla
yeni bir tür üzümün yetiştirilmesi
yolundaki çalışmalarımız ve bağ
çubuğu dağıtımlarımız da bu
katkılarımız arasında sayılabilir.
Yanan orman alanlarına zeytin
fidanı dikilmesiyle ilgili tasarının
yasalaşmasından sonra desteklerimiz artacak” dedi.
Küresel krize rağmen bu yıl
yapılan tüm fuarların çok başarılı
olduğunu, başta mermer, gelinlikabiye ve ayakkabı sektörlerine
yönelik fuarlardan büyük övgü
haziran 2009
sektör
ebsohaber
aldıklarını belirten Aziz Kocaoğlu, şunları söyledi:
“Krizle işleri bıçak gibi
kesilenler, ihtisas fuarlarımız
sayesinde karşılarında hem
yerli hem de yabancı müşterileri
buldu. Oteller doldu, iş yapamaz
durumdaki esnaf rahat bir nefes
aldı, turizmcinin yüzü güldü.
Şimdi pek çok fuarımızla yurt
içinde ve yurt dışında konuşuluyoruz. Kendimizi bu alanda
sürekli yenilemeye çalışıyoruz.
Organik Ürünler fuarı ve Boat
Show gibi ses getirecek yeni
fuarların hazırlıklarını sürdürüyoruz. Büyükşehir Belediyesi
olarak, İZFAŞ olarak fuarcılıktaki
önceliğimiz asla kar etmek değil.
Önce İzmir kazanacak. MARBLE
ayarında 5–6 fuarı daha İzmir’e
kazandırdığımızda, fuarcılıktaki
büyük hedefimize ulaşmış olacağız. Sonraki hedefimiz ise her ay
büyük bir fuar olacak.”
Türkiye’nin üyeliği
Uluslararası Zeytinyağı
Konseyi Başkanı Jamal Al Batsh,
sektörde dünya beşincisi konumundaki Türkiye’nin 1963
yılında girdiği 1998 yılında
üyelikten ayrıldığı konseye tekrar
üyeliğinin yerinde olacağına
inandığını belirtti. Al Batsh,
“Konsey üyeleri başvuruyu
inceleyip Türkiye’nin katılım
şartlarını belirledi. Türkiye’nin
konsey bütçesindeki katılım
hisselerinin sayısı 61 olarak tespit
edildi. Türkiye katılım belgelerini
İspanya Dışişleri Bakanlığı’na
sunar sunmaz tekrar üye olacak.
UZK olarak Türkiye’nin dönmesini memnuniyetle karşılarız. 2005
Uluslar arası Zeytinyağı ve Sofra
Zeytini Anlaşması’na göre her
türlü desteği vermeye
hazırız. Böylece zeytin yetiştiriciliğine ilişkin ulusal öncelikleri ve UZK’nın bu alanda
vereceği yardımı hep birlikte
inceleyebileceğiz” diye konuştu.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı
Konseyi Başkanı Dr. Mustafa
Tan, Türkiye’de zeytinyağı üretiminin hızla arttığına dikkat çekti.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın
haziran 2009
İzmir’de 17 milyon zeytin ağacı bulunuyor, 50 bin ton zeytinyağı üretimi yapılıyor.
Türkiye’nin zeytin üretiminde yüzde 14,
zeytinyağı üretiminde yüzde 25 pay alan
İzmir’de İl Özel İdaresi’nden tarıma aktarılan kaynağın yarısına yakını zeytine gidiyor.
2014 yılı için koyduğu üretim,
tüketim ve ihracat hedeflerinin
şu anki üretimin 5 katını ifade
ettiğini vurgulayan Tan, “Biz de
hedefler konusunda bakanlıkla
aynı görüşü taşıyoruz. Şimdi 120
bin ton olan zeytinyağı üretimimiz 6 yıl sonra 750 bin ton
dolayına yükselecek. Ağaç sayısı
son 6 yılda yüzde 50 artarak 145
milyon adede çıktı. Hedefimiz
bunu 180 milyona çıkarmak.
Türkiye 1 milyon ton zeytinyağı
üretimi yapmaya muktedirdir”
açıklamasında bulundu.
Yabancı ilgisi
İZFAŞ tarafından 21-24
Mayıs günleri arasında gerçekleştirilen Vinolive 2009 fuarına 50’si
yabancı 150 firma katılırken, 21
ülkeden toplam 13 bin 427 kişi
ziyaret etti.
Geçen yılki fuarı 17 ülkeden
12 bin 993 kişi ziyaret etmişti.
Önemli iş bağlantıları kurma
imkanı sağlayan Vinolive’nin ka-
tılımcı ve ziyaretçi profilini sektör
üretici ve alıcıları, makine-yedek
parça ve yan sanayi üreticileri,
ziraatçiler, sektör tedarikçileri,
lojistik destek hizmeti veren
kuruluşlar, sektörel dernek ve
birlikler, otel ve zincir marketler
oluşturdu.
Zeytin, zeytinyağı ve şarap
çeşitlerinin yanısıra sektörel teknoloji ve ambalajlama ürünleri
de sergilenen fuara, profesyonel ziyaretçi olarak Avustralya,
Bulgaristan, Cezayir, Çin, Filistin,
Fransa, Gürcistan, Hindistan,
Hollanda, İngiltere, İran, İsrail,
İtalya, Lübnan, Mısır, Romanya,
Suriye, Suudi Arabistan, Ukrayna,
Ürdün, Yunanistan geldi.
Fuara katılan yabancı sektör
temsilcileri Türk pazarıyla bağlantıya geçmekten duydukları
memnuniyeti dile getirirken; milli
katılım yapan Gürcistan yetkilileri, organizasyon sayesinde hem
ihracat, hem de ithalat olanaklarına kavuştuklarını bildirdi.
51
sektör
ebsohaber
Baharat ve aromatiklerde
uluslararası standart
E
52
ge Bölgesi Sanayi Odası
Baharat, Çay, Tuz ve
Diğerleri Sanayi Meslek
Komitesi’nin Meclisteki
temsilcisi Kazım İlter Gürel,
ülkemizin coğrafi konumundan
dolayı baharattan ziyade
İngilizce “herb” olarak tabir
edilen “aromatik bitki” üretimi
ve ihracatında dünyanın en
önemli ülkelerinden biri olarak,
özellikle kekik, adaçayı, defne
konusunda açık ara dünya lideri
olduğumuzu belirtti. Gürel,
Akdeniz Bölgesi’nde yetişen
fesleğen, mercanköşk, nane gibi
aromatik bitkilerin ve daha çok
baharata giren rezene, kimyon,
anason ve kişniş gibi bitkilerin
işlemesi ve ambalajlanması
konusunda da önemli imkanlara
ve potansiyele sahip olunmasına
karşın, ülkemizde sektöre ilişkin
ne yazık ki devlet desteğinin yanı
sıra standart bir uygulamanın
olmaması, toplu hareket
edilememesi nedeniyle belli
başlı birkaç şirket dışında dünya
pazarında hak edilen konuma
gelinemediğini söyledi.
Aromatik bitkiler ve
baharatın toplanması, sanayi
ürünü olarak işlenmesi ve
pazara sunulmasıyla ilgili
olarak EBSO Meclis Üyesi
sanayicileri bilgilendiren Gürel,
Türkiye’den ihraç edilen en
önemli aromatik bitkilerden biri
olan kekik ihracatının yüzde
50’sinin tağşişli olduğunu, yani
maliyeti düşürmek, ürünün
albenisini arttırmak amacıyla,
kekiğin içine başka bir maddenin
karıştırıldığını, Türkiye’de kekik
üretimine bakıldığında toplam
hammaddenin 7 bin 500 – 8
bin ton olduğunu, normal
işletme randımanı yüzde 60-70
olarak düşünüldüğünde elde
edilen bitmiş ürünün yaklaşık
5,000 ton, Türkiye’de yapılan
kekik ihracatının ise 10,000
ton olduğunu, kekik fiyatlarının
da kilogramının 1 dolar ile
3 dolar arasında değiştiğini
belirtti. Gürel, kekiğin zeytin
yaprağı, cistus, sumak ve diğer
yeşil yapraklı maddelerle
tağşiş edildiğini, bunun ise
Türk aromatik bitkilerine olan
güveni azalttığını, müşterinin
başka ülkelere yönelmesine ve
ülkemizin ciddi miktarda döviz
kaybına uğramasına neden
olduğunu, sorunlarını iyi bilen
ve ellerindeki imkanları gören
İzmirli sektör üyelerinin bu yıl
organize olup, EBSO, İTO, İTB
ve EİB yönetimlerinin birlikte
hareket ettiklerini ve tağşiş
konusunun ilimizde kurulu olan
oda ve borsalarının katılımı ile
gerçekleştirilen Yönetim Kurulları
Ortak Toplantısı’nda gündeme
getirildiğini, ortak bir bildiri
hazırlandığını ve Ankara’ya
gönderilerek bir standart
uygulanması istendiğini söyledi.
Gürel, meslek komitesi
olarak amaçlarının gıda kodeksi
şubesi ihtisas gruplarına İTO,
İTB, EBSO ve EİB’nden birer
temsilci görevlendirerek, bu
gruplarda daha fazla söz sahibi
olunarak ,Türkiye’yi standart
konusunda en azından Avrupa ile
harmonize etmek olduğunu ifade
ile sektörü desteklemek için Ege
İhracatçı Birlikleri önderliğinde,
“ihracat iadesi” çalışmalarının da
başlatıldığını belirtti.
Gürel, Baharat grubu olarak
EBSO Meclis üyesi Nurettin
Tarakçıoğlu ile beraber, Nisan
ayında Tucson Arizona’da
gerçekleştirilen Amerikan
Baharatçılar Derneği (ASTA)
toplantısına katıldıklarını,
ASTA’nın, baharat konusunda
bir dünya otoritesi olan ve 100
seneyi aşkın geçmişiyle
tam bir ekol
olduğunu,
kendisinin
de
yaklaşık
10
haziran 2009
sektör
ebsohaber
senedir ASTA’da yönetim
kurulu düzeyinde çalışmalarını
sürdüğünü belirtti. ASTA’da
Amerika ve dünya standartları
üzerinde yürütmekte oldukları
bazı çalışmaları yavaş, yavaş
Türkiye’ye taşımak istediklerine
değinen Gürel, Türkiye’de
GAP gibi milletlerarası kabul
edilmiş tarım standartlarının
baharatta da uygulanması
gerektiğini söyledi. Gürel,
ülkemizde bürokratlarımızın
doğru bilgilendirilerek, baharat
sektörünün yararına kararlar
üretilebilineceğini, bu nedenle
ilerleyen günlerde bilgilendirme
faaliyetlerine başlamak
istediklerini ve bu bilginin doğru
yerlere gitmesini sağlamak
amacıyla uygun lobi faaliyetleri
başlatıp, bütün bu faaliyetleri de
gıda güvenliği ve insan sağlığı ile
ilişkisini vurgulamak istediklerini
ifade etti.
Sektörün çok geniş
bir ürün yelpazesine sahip
olduğunu üreticilerimizin ve
sanayicilerimizin detaylı bir
şekilde her baharatın
özellikleriyle ilgili
bilgilendirilmesi gerektiğini,
Komitenin bazı
üyelerinin haziran ayında
Avrupa Baharatçılar Derneği’nin
senelik toplantılarına katılıp bu
konularla ilgili bilgi alış verişinde
bulunup, Avrupa’da bu konularda
yapılan çalışmalar hakkında bilgi
edineceğini belirtti.
Kazım İlter Gürel, Türkiye’de
zamanında doğadan toplanan
baharatların, artık günümüzde
tarlada organize bir tarım
ürünü olarak yetiştiğini bundan
dolayı bu ürünlerde artık tarım
ürünü olarak değerlendirilip,
devlet teşviklerinden ve ihracat
desteğinden yararlandırılmasının
sektörün ivme kazanmasına
neden olacağını vurguladı.
Tüm baharat çeşitlerinde
KDV oranı yüzde 1 iken,
biberiyede KDV oranının yüzde
8 olması gibi tutarsızlıkların
ortadan kaldırılması gerektiğini
belirten Gürel, Güneydoğu’da
önemli miktarda biber üretimi
olduğunu bu üretimin tohum
olarak genleri açılmış ve
standardize olmayan bir acılık
derecesi bulunduğuna değinerek,
dünyada biberin, acılık ve renk
derecelerine göre satıldığını ve
çok ince farklılıklarla kontrolden
geçtiğini, Türk biberi tarımı,
standardı ve işleme tekniği olarak
ıslah edildiğinde şu anda ihracat
imkanı olmayan bu ürünün ihraç
edilir hale gelebileceğini söyledi.
Baharat pasaportu
ESA (Avrupa Baharatçılar
Derneği) nezdinde Avrupa’nın
ileri gelen gıda şirketlerinin
desteği ile yürütülen “Spice
Passport“ olarak adlandırılan
bir ürün izlenebilirlik zinciri
çalışması başlatıldığını,
ülkemizde ürün olarak da
kekiğin gündemde olduğunu,
bu çalışmanın Türkiye için çok
önemli bir çalışma olduğunu
ciddi bir şekilde üzerine
düşülmesi gerektiğini, başarıya
ulaşıldığında ürünlerimizin çok
daha kolay bir şekilde nihai
gıda sektörüne gireceğini ve
hammaddde ihracatçısı olmaktan
çıkarak, katma değeri yüksek son
ürünü ihraç etme şansının elde
edilebileceğini belirtti.
Konunun geniş ve sorunlu
olduğuna dikkat çeken Gürel,
diğer taraftan fırsatların da
olduğunu, ilerleyen zamanda
çalışma dönemi içinde bu
fırsatların her birini çalışarak
meclis üyeleri, yönetim kurulu
ve başkanın da desteğiyle
sektörün sorunlarını çözmede
önemli kazanımlara ulaşacağına
inandığını belirtti. Üyelerin
çoğunun baharatçı olması
nedeniyle şu ana kadar
faaliyetlerinin ağırlıklı olarak
baharatı kapsadığını ancak
baharat dışında sirke konusunda
da çalıştıklarını vurguladı.
Kazım İlter Gürel, Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı, Koruma
ve Kontrol Genel Müdürlüğü,
Yem ve Gıda Tescil Hizmetleri
Daire Başkanlığı, Gıda Kodeksi
Şubesi’ne Bağlı Sirke İhtisas
Grubu’nda Odamız temsilcisi
olarak görevlendirildiğini,
ilerleyen zamanda kodeksi
inceleyip, Avrupa normlarına
getirmek için çalışmalarını
sürdüreceğini, çay, tuz ve
diğer ürünler konusunda da
yakın tarihte üyelerle istişarede
bulunup, konularını gündeme
alacaklarını sözlerine ekledi.
EBSO Baharat Çay Tuz ve Diğerleri
Sanayi’nin Meclisteki temsilcisi Kazım
İlter Gürel, baharat konusundaki dünya
otoritesi ASTA’nın Amerika ve dünya
standartları üzerindeki çalışmalarını
yavaş yavaş Türkiye’ye taşımak istediklerini söyledi.
haziran 2009
53
kent
ebsohaber
D
54
okuz Eylül Üniversitesi
Deniz İşletmeciliği ve
Yönetimi Yüksek Okulu
tarafından düzenlenen İzmir’in
deniz rotasının belirlenmesi
konferansında İzmir Körfezi’nin
ve Alsancak Limanı’nın durumu
tartışıldı. Katılımcılar yeni yat ve
kruvaziyer limanlarının yapılması
ve kentin Körfez’den daha iyi
yararlanması gerektiği konusunda
ortak görüş belirtti.
Açılış konuşmalarını İzmir
Vali Yardımcısı aydın aydın
ve Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun yaptığı
konferansa konuşmacı olarak Ege
Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş,
DTO İzmir Şube Başkanı Geza
Dologh, DEÜ Deniz İşletmeciliği ve Yönetimi YO Mezunlar
Derneği Başkanı Kenan Yalavaç,
Ege Ağaç Mamülleri ve Orman
Ürünleri İhracatçılar Birliği Başkanı Nurettin Tarakçıoğlu, İESOB
Başkanı Zekeriya Mutlu, İzmir
Limanı İşletme Müdürü İsmet
Canbaz, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Ferdan
Çiftçi katıldı.
Gelecek körfezde
İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Aziz Kocaoğlu, kente
yatırım gelmesine karşı bir duruş
sergilemenin hatalı olacağını
belirterek, yeniden canlılığa kavuşan İzmir Körfezi’nin gelecekte
marinaları ve kruvaziyer limanıyla önemli bir merkez haline
geleceğini söyledi.
Başkan Kocaoğlu, Körfez’in
ve limanın İzmir açısından
büyük bir nimet olduğunu,
ancak kentin yıllardır kördüğüm
olmuş sorunlar nedeniyle bunu
değerlendiremediğini belirterek,
önceliği sorunların çözümüne
verdiklerini söyledi. Bundan birkaç yıl önce İzmir’de yat limanı,
marina gibi projelerin söz konusu
bile olmadığını hatırlatan Başkan
Kocaoğlu, “Körfez’in eski halini
biliyoruz. Ne zaman Körfez
temizlenmeye ve burada canlılık
yeniden oluşmaya başladı, bizim
de gündemimize denizden yararlanmaya yönelik projeler oturdu”
dedi.
Büyükşehir Belediye Başkanı
Kocaoğlu, Mavişehir’de yapılması
planlanan yat limanı için zemin
etütlerinin tamamlanmasına
yönelik Dokuz Eylül Üniversitesi
Deniz Bilimleri Enstitüsü ile birlikte çalışma yürüttüklerini söyleyerek, ayrıca kruvaziyer limanı
yapılmasına da karşı çıkmak gibi
bir lükse sahip olmadıklarını dile
getirdi.
“Tabi ki bu kentin havasını,
doğasını, tarihini koruyacağız.
Üretim için sınırsız serbesti
tanımayacağız ama diğer yandan
kente yatırım gelmesine karşı bir
duruş sergileyecek söylem ve
çalışmaların da hatalı olduğuna
inanıyoruz” diyen Aziz Kocaoğlu, İnciraltı ile Bayraklı bölgesi
planlanıncaya kadar İzmir kent
merkezinde yatırımcıya sunulabilecek arazi bulunamamasının
da önemli bir eksiklik olduğunu
söyledi. Limanın büyütülmesi ve
kapasitesinin arttırılması ile liman
arka sahasının genişletilmesinin
olmazsa olmaz projelerin başında
geldiğini sözlerine ekleyen Başkan Aziz Kocaoğlu şöyle devam
etti:
“Hayati önem taşıyan projelerden biri de Körfez’in yaşamını
sürdürebilmesi için kuzeyde bir
sirkülasyon kanalının açılmasıdır. Büyükşehir Belediyesi olarak
körfezin temizlenmesi ve kentin
geleceği açısından çok önemli
haziran 2009
kent
ebsohaber
okul ve denizcilik liseleriyle kapatılmasını, Pasaport Limanı’nın
da yat limanı olarak düzenlenmesini istediklerini söyledi.
Ender Yorgancılar:
Küresel oyuncu olalım
olan bu projeyi başlatıyoruz.”
İtalyan Costa grubuyla
Üçkuyular’da 100 milyon dolar
yatırımla hayata geçirmek istedikleri kruvaziyer limanı hakkında bilgi veren İZTO Yönetim
Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş
da kruvaziyer turizmi ile İzmir’e
2 milyon turist getirmeyi hedeflediklerini söyledi.
İzmir Limanı’nın özelleştirilmesine karşı KİGEM’in (Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi)
tarafından açılan davada gerekçeli kararın bir an önce yazılmasını
isteyen Demirtaş, “Danıştay 13.
Dairesi kararını verdi. Ancak
araya milletvekilleri dahil birçok
kişiyi sokmamıza rağmen hala
gerekçeli karar yazılmadı. Randevu istedik, vermediler. Gerekçeli kararı bir an önce yazdırıp
haziran 2009
sonraki süreçte temyiz edilmesini
de önlemeliyiz” dedi.
İESOB Başkanı Mutlu
ise, Alsancak Limanı’na gelen
turistlerin tur operatörleri tarafından otobüslere bindirilerek
ören yerlerine götürülmesini
eleştirdi. Zekeriya Mutlu, “Bunlar
adamı Kemeraltı’na sokmuyorlar. Turistlerin sadece Efes ve
Meryemana’ya götürülmeyip
kentimizde alışveriş yapmalarını
da sağlamalıyız” diye konuştu.
Deniz Ticaret Odası İzmir
Şube Başkanı Dologh da tersane
yapılmasını, İzmir ve Ege’de gemi
inşa sektörünün önünü açacak
projelerin hayata geçirilmesini,
Alsancak Limanı’nın özelleştirme
sürecinin bir an önce tamamlanmasını, gemi adamı açığının
açılacak yeni üniversite, yüksek
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı Ender
Yorgancılar, üç yanı denizlerle
çevrili bir ülkede denizin her
türlü nimetlerinden yararlanılması gerektiğini belirtirken,
“Denizcilik sektörünün İzmir’de
layık olduğu yeri alması ve şehrin
kalkınmasında mutlaka denizcilik
avantajının kullanılması en büyük
dileğimizdir” dedi.
Dokuz Eylül Üniversitesi
Deniz İşletmeciliği ve Yönetimi
Yüksek Okulu tarafından düzenlenen İzmir’in deniz rotasının
belirlenmesi konulu konferansta
konuşan Ender Yorgancılar, Türk
denizciliği ve gemileriyle savaş
denizciliğinin ortak bir geçmişe
sahip olduğunu, o günden bu
yana dünya denizcilik sektöründe
Türkiye’nin ilk 5’te yer almayı
başardığını hatırlattı. Türkiye’nin
Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler
ve Avrupa arasındaki lojistik konumundan dolayı lojistik üs olma
yolunda hızla ilerlediğini belirten
Yorgancılar,
“Ancak yine de; ham petrol
ve petrol ürünleri taşımacılığının
%28’inin ve dünya deniz taşımacılığının %30’unun gerçekleştirildiği Akdeniz havzasında bulunan
ve boğazların hakimiyetine sahip
Türkiye’nin, denizlerden tam
olarak yararlandığını söylememiz
mümkün değildir” dedi.
Ender Yorgancılar, sadece
gemi inşa sektörünün 100’e
yakın yan sektöre hizmet etmesi
ve on binlerce insana istihdam
imkanı yarartmasının ülkemiz
için önemini ortaya koyarken
şunları söyledi:
“Dış ticaretin yüzde 90’ının
deniz yoluyla yapılıyor olması
da, sektörün ülke ekonomisine
olan katkısını gözler önüne sermektedir. Bu oran; dünya ticaretinin sürdürülebilirliği açısından
denizcilik sektörünün
55
kent
56
ebsohaber
kritik önemini ortaya koymaktadır. İzmir, deniz ulaşımı
konusunda İstanbul’dan sonra
gelen ikinci kıyı şehridir. Her ay
ortalama 1.5 milyona yakın kişi
deniz ulaşımını tercih etmektedir.
İzmir’deki ulaşım sorununun çözümünde deniz ulaşımının daha
yaygın kullanımı sağlanmalıdır.
Mega yat yapımı da bölgede gelişmeye açık bir yatırım alanıdır.”
Gemi inşası ve mevcut
gemilerin bakım onarımlarının
yapılması açısından çok önemli
potansiyele sahip Ege’nin bu
fırsatı çok iyi değerlendiremediğini ifade eden Yorgancılar,
Ege ve İç Anadolu’nun ticaret
üssü olan İzmir’de limanın
öneminin bir kez daha ortaya
çıktığını vurguladı. EBSO olarak
bakanlık düzeyinde yapılan tüm
girişimlerde Alsancak Limanı’nın
kapasitesinin yeterli olmadığını,
Çandarlı Limanı projesinin hayata
geçirilmesi gerektiğini bildirdiklerini söyleyen Ender Yorgancılar,
“Çandarlı Limanı için de ilgili Bakanlığın onayı ile ihale aşamasına
geçilme sürecine varıldı. Sadece
İzmir’in değil Türkiye’nin en büyük konteyner ihracat limanı olan
ve özelleştirilmesi henüz tamamlanan İzmir Alsancak Limanı,
kapasite genişlemesi ve yapılacak
revizyonla birlikte ihtiyaca cevap
verebilecek niteliğe kavuşacak.
Karayolu taşımacılığından 6.5
kat, demiryolu taşımacılığından
3.5 kat daha ucuz olan denizyolu
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, Ege ve
İç Anadolu’nun ticaret üssü olan İzmir’de limanın öneminin bir kez daha ortaya çıktığını vurgularken, Alsancak ile
Çandarlı limanları konusunda bakanlık düzeyinde yaptıkları
girişimlerin süreceğini bildirdi.
haziran 2009
kent
ebsohaber
taşımacılığı mutlaka yaygın hale
getirilmelidir” dedi.
Denizcilik sektöründe de
tekne fiyatının neredeyse yüzde
40’ına ulaşan vergi oranlarının
denizcileri yabancı bayrağa
veya kayıtdışılığa ittiğini belirten Yorgancılar, her yıl üretilen
teknelerin vergi ödememek için
yabancı bayrağa geçiyor olmasının da ülkemiz için büyük kayıp
olduğunu söyledi. Yorgancılar,
30 Haziran 2009’dan itibaren
yürürlüğe girecek yasa ile vergi
yerine harç alımına geçilmesinin
gecikmiş ama sevindirici olduğunu, teknelerin Türk bayrağına geçişini kolaylaştıracağını
anlatırken, “Yabancıların da Türk
Bayrağı çekerek dolaşmalarını
sağlayıp gelir elde etmeliyiz” diye
konuştu.
Katkısı büyük
EBSO Yönetim Kurulu
Başkanı Yorgancılar, denizcilik
sektörünün Türkiye’nin ekonomik
yapısına oldukça ciddi katkılar
sağlayabileceğini vurguladı ve
“Bugün ülkemizin karşı karşıya
kaldığı, gerek ekonomik gerekse
sosyal açıdan en büyük riskleri
arasında yer alan işsizlik sorunu
giderek derinleşirken, denizcilik
sektöründeki eleman açığı büyük
haziran 2009
tezatlıktır. Gemicilik alanı için
Türkiye’de 7 bin civarında açık
olduğu bilinmektedir. Türkiye’de
denizcilik sektöründe yaşanan
gemi adamı açığının, denizcilik eğitimi veren okul sayısının
artırılması ile çözüme kavuşacağı çok açıktır. 2003 yılına
kadar Türkiye’de sadece 9 tane
denizcilik okulu varken bugün
39’a ulaşan sayının yetmediği
de rakamlardan anlaşılmaktadır. Sektördeki personel sıkıntısı
yüksek kalitede ve uluslararası
nitelikte eğitim veren kurumlarla aşılabilecektir. “Denizciliği,
Türk’ün büyük milli ülküsü olarak
benimsemeli ve az zamanda
başarmalıyız” diyen Atatürk’ün
bu hedefine bugün ulaşmamış olmamız, yarın ulaşamayacağımız
anlamına gelmemelidir.
Türk denizciliği artık 10
sene önceki denizcilik değildir.
Ancak küresel bir oyuncu olabilmesi için daha kat etmesi gereken
mesafelerin bulunduğu da bir
gerçektir. Bu yönde devletimizin
öncelikle eğitim sisteminden başlayarak, sektörün sorunlarını da
içine alan bir denizcilik politikasını oluşturması zaruridir” dedi.
57
kent
ebsohaber
Havacılıkta
yeni
adres
İzmir
İ
58
zmir’de bulunan Ege Serbest
Bölgesi’nde düzenlenen 1.
Türk-Alman Dostluk Günleri
etkinliği kapsamında İzmir’de
kurulması planlanan havacılık
kümelenmesiyle ilgili olarak
Alman Hanse ve Bavairia kümelenmeleriyle işbirliği anlaşması
imzalandı. Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) Sanayileşme Daire
Başkanı Nuran İnci, İzmir’de kurulacak kümenin özellikle off-set
yükümlükleri bulunan şirketlerin
Türkiye’de yatırım yapması için
bir fırsat oluşturduğunu söyledi.
Ege Serbest Bölgesi Kurucu
ve İşleticisi A.Ş. (ESBAŞ) tarafından düzenlenen 1. Türk-Alman
Dostluk Günleri, Almanya’dan
havacılık ve savunma sanayi
şirketi temsilcilerinin katılımıyla
gerçekleştirildi. Almanya’nın
İzmir Başkonsolosu Stefan Schneider, İzmir’in bir çok yönden çok
iyi bir yatırım ve yaşam alanı
olduğunu söyledi. Düzenlenen
etkinliğin yeni işbirliği ve yatırım
olanaklarına adım atılması
yönünden çok önemli olduğunu
ifade eden Schneider, İzmir’in
uluslararası alanda kendini ispat
etmiş bir kent olduğunu, bu kentte diplomasinin ötesinde yaşayan
bir Türk-Alman dostluğunun
bulunduğunu dile getirdi.
Konuşmasında İzmir ile
ilgili övgü dolu sözlere yer veren
Schneider, şunları kaydetti:
“Burada yüksek derecede
profesyonel bir ortam var. İzmir,
ekonomik ve politik nedenlerin
yanında kültürel nedenlerle de
tercih sebebi olmalıdır. Buradaki
ruh ve insanların hayata bakışı farklı. Bunun denizle, suyla
da ilişkisi var. Su, yeni fikirler
yaratır, insanları birbirine bağlar
ve ilişkilerini genişletir. Ticarette
de politikada da durum böyle.
Kentin bunu ispatlayan binlerce
yıllık bir tarihi var. İzmirliler,
kendi şehirleriyle gurur duyuyor.
Kendine özgü, açık bir hoşgörü
ortamı var. İzmir, ülkenin İstanbul gibi Avrupa’ya açılan kapısı.
İstanbul, rakiplerinden üstün
olmaya çalışan bir kadın gibidir
ama İzmir kendine güveniyor, hiç
altta kalacak gibi değil.”
Yatırım çağrısı
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Erdoğan Çiçekçi, Türk-Alman
ilişkilerinin 800 yıl öncesine
kadar uzandığını hatırlatırken son
50 yıldır en büyük partnerimizin
Almanya olduğuna dikkat çekti.
Ege’den Almanya’ya yapılan ihracatın 2,3 milyar dolar, ithalatın
ise 1,3 milyar dolar düzeyinde
olduğunu bildiren Çiçekçi, 50’nin
üzerinde Alman sermayeli şirketin bölgede faaliyetini sürdürdüğünü dile getirdi.
Bölgede Almanya’da dev
şirketlerin yatırımlarının bulunduğunu, yeni yatırımlar için
OSB’lerde altyapının hazırlandığını söyleyen Çiçekçi, hükümetin
açıkladığı yeni teşvik yasalarının
da yatırımlar açısından geleceğe dönük önemli bir hamlenin
de işareti olabileceğine dikkati
çekti. Erdoğan Çiçekçi, “Almanya gelişmiş, ileri teknolojiye
sahip zengin bir batı ülkesidir.
Türkiye de Avrupa’nın 6’ncı,
dünyanın 17’nci büyük ekonomisidir. Almanya’daki 65 bin Türk
girişimci 300 bin kişilik istihdam
yaratıyor, Alman ekonomisine
4 milyar Euro’luk katkı sağlıyor.
Ülkemizde de 1980 yılına kadar
24 Alman firması faaliyet gösterirken şimdi 3 bin 150’ye ulaştı.
Bu göstergeler Türk-Alman ilişkilerinin AB’de ayrıcalıklı bir yere
sahip olduğunu ortaya koyuyor.
2023 yılına kadar dünyanın güçlü
ekonomik ülkeleri arasında yerini
alacak olan Türkiye’ye özellikle
de Almanların yatırım yapmaları
önem kazanmaktadır” dedi.
KOBİ’lere önem
SSM Sanayileşme Daire Başkanı Nuran İnci de, 2007-2012
stratejik planında savunma sanayisinde yerli çözümlerin payının
artırılması ve uluslararası rekabet
edebilecek bir yapılanmanın
oluşturulmasının hedeflendiğine
işaret etti.
Bu kapsamda 2010 yılına
kadar savunma sanayi sistemi
ihtiyaçlarının yüzde 50’inin yurt
içinden karşılanmasını ve 2011
yılında da savunma ürün ve hizmeti ihracatının 1 milyar dolara
haziran 2009
kent
ebsohaber
çıkarılmasını amaçladıklarını dile
getiren İnci, uygulanan projeler
kapsamında savunma sanayi
şirketlerinin 2008 yılı cirosunun
2,3 milyar dolara ve toplam
ihracatlarının 784 milyon dolara
ulaştığını bildirdi.
Savunma yan sanayisinin
geliştirilmesi hedefi çerçevesinde
KOBİ’lere özel önem verdiklerini
kaydeden İnci, İzmir’de oluşturulması planlanan havacılık kümelenmesine destek verdiklerini ve
projeyi ilgiyle izlediklerini ifade
etti.
Uluslararası firmaların
Türkiye’deki off-set yükümlülüklerinin de bu kapsamda büyük
öneme sahip olduğuna işaret
eden İnci, 90 firmanın 8,2 milyar
dolarlık off-set taahhüdünden
4 milyar dolarlık bölümünün
gerçekleştiğini, bu yatırımlar
sonucunda 2008 yılında 190
milyon dolar ihracat yapıldığını
kaydetti.
Off-set taahhüdüne sahip firmaların başında Alman
firmaların yer aldığına dikkati
çeken İnci, bu firmaların 384
milyon dolarlık taahhütlerinin
273 milyon dolarının gerçekleştiğini ifade etti. Türkiye’nin son
olarak milli denizaltı projesini
devreye soktuğunu, bu kapsamda
haziran 2009
Alman HDV firmasından yüksek
miktarda alım yapılacağını ifade
eden İnci, “İzmir’de oluşturulacak platformun off-set taahhütlerinin gerçekleştirilmesi için yeni
fırsatlar yaratılabileceğini umut
ediyorum” dedi.
ESBAŞ ağa dahil
ESBAŞ ile Almanya’nın
Hanse ve Bavairia havacılık kümelenmeleriyle işbirliği protokolü
imzalandı.
Hanse Havacılık Kümelenmesi Başkanı Uwe Gröning,
kümelerinin küçük ve orta
ölçekli 160 firmadan oluştuğunu,
toplam çalışan sayısının 14 bin
olduğunu, ağırlıklı olarak Airbus
tedarikçisi olarak çalıştıklarını ve
yılda yaklaşık 11 milyar avro satış
hacmine ulaştıklarını söyledi.
Gröning, bugün atılan imzayla
ESBAŞ’ın Avrupa’daki kümelenme ağına dahil olacağını, ortak
çalışmaların başlayacağını ifade
etti.
Bavairia Havacılık Kümelenmesi Başkanı Martin Haunschild
ise grupları içindeki 130 firmanın
yıllık toplam cirolarının 7 milyar
avro düzeyinde olduğunu, firmaların özellikle uydu haberleşme
sistemleri kurulumu, uydu fırlatma rampalarının inşası, uyduların
yörüngelerine yerleştirilmeleri
gibi konularda faaliyet gösterdiğini dile getirdi.
Ar-Ge faaliyetleri için her yıl
180 milyon Euro bütçe ayırdığını
kaydeden Haunschild, 28 bin
çalışanın bulunduğu kümelenmede 2 bin eğitimli insan gücüne
ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Haunschild, İzmir’de kurulacak kümelenmeyle işbirliği
alanlarının ortaya çıkarılması
için bir strateji grubu kurulmasını
önerdiklerini, bugünkü adımın da
ilişkilerin geliştirilmesi anlamında
“köşe taşı” niteliğinde olduğuna
inandığını belirtti.
ESBAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Tuncer ise ilk etapta
eğitim alanında işbirliği yapabileceğini düşündüklerini kaydetti.
59
uluslararası
ebsohaber
İhracatta yeni pazar arayışı
İ
60
hracatı en fazla düşen
sektörlerin başında gelen
demir ihracatçıları, ihracatı
artırmanın yollarından biri
olarak gösterilen pazar
çeşitlendirmesini gerçekçi
bulmazken, tekstilciler
maliyetlerin düşürülmesiyle
dış pazarlarda rekabetçiliğin
artırılabileceğine inanıyor.
Sanayiciyse Afrika ve güney
Amerika’ya yönelik çalışmaların
artırılmasını ve iç pazarın
canlandırılmasına yönelik
bir teşvik modelinin hayata
geçirilmesini istiyor.
Yüzde 44,85’lik düşüşle
ihracatı en çok azalan
sektörlerin biri olan demir ve
demir dışı mamul ihracatçıları,
dış pazarlardaki daralmanın
ardından Afrika gibi yeni
pazarlar yaratma konusunda pek
de ümitli değil. Ege Demir ve
Demirdışı Metaller İhracatçıları
Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
Halil Şahin, ihracatta yükselişe
geçmenin ancak dış pazarlardaki
daralmanın sona ermesiyle
mümkün olabileceğine
inandığını söyledi.
“Alıcılarımızda bir küçülme
var. Şu anda Avrupa’ya, ABD’ye
mal satma imkanımız yok, mal
almıyorlar. Körfez ülkeleri,
Afrika’nın
bir kesimine ve Orta Doğu’ya
satış yapıyoruz” diyen Şahin,
böyle bir ortamda ihracattaki
düşüşün kaçınılmaz olduğunu
ifade etti.
Son dönemde sıkça dile
getirilen yeni pazar arayışlarına
ilişkin soruya Şahin, “Yeni
bir pazar denildiğinde Afrika
ülkelerinden bahsediliyor. Bu
ülkelerin ekonomik büyüklüğü
nedir ki? Bu biraz söylemde
kalan bir şey. ‘Yeni pazarlar
arayalım’ deniyor, Türk
ihracatçısının giremediği bir
pazar yok ki” karşılığını verdi.
Şahin, körfez ülkelerindeki
altyapı yatırımları ve inşaatlar
için satış yaptıklarını, ancak
bunun da yeterli olmadığını,
çünkü oralarda da ciddi küçülme
yaşandığını dile getirdi.
Hedef pazarımız AB
Ege Tekstil ve
Hammaddeleri İhracatçıları
Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
Sabri Ünlütürk, tekstilkonfeksiyon sektörü emek
yoğun bir sektör olduğu için
desteklenmesi gerektiğini
defalarca dile getirdiklerini
anlatarak, “Çünkü bizim
ana pazarımız olan AB ve
civarına üretim yapan Kuzey
Avrupa ülkeleri, hatta İspanya,
İtalya, Portekiz gibi ülkeler
bu sektörlerini kendi içinde
destekleme kararı
aldılar” dedi.
Böyle bir destekleme
karşısında Türk tekstil sektörünün
rekabetçiliğini korumasının zor
olduğunu belirten Ünlütürk,
“Ankara’ya, sektörün 12-18 aylık
bir süreyle istihdam yükünün,
SSK primlerinin hafifletilmesi
talebimizi ilettik. Ancak
açıklanan paketlerde tekstil
sektörüne bir destek yer almadı.
İhracat pazarlarında daralma
var ama orada da hayat devam
ediyor, kim daha rekabetçiyse
pazar payını o kapıyor. Bizim
payımızı artırabilmemiz için
rekabetçiliğimizin artırılması
lazım” diye konuştu.
Ünlütürk, tekstil ve
konfeksiyonun modaya dayalı
sektör olduğu için ürünlerin
yaşam ve çevrim sürelerinin
çok kısaldığını, 10-15 yıl önce
yaz-kış ve bahar koleksiyonları
yapılırken, şimdi 4 haftada
yeni ürünlerin pazara girdiğini,
tüketicilerin de böyle bir
beklentisinin olduğunu
anlatarak, şöyle devam etti:
“Esneklik çok belirleyici.
Dolayısıyla bizim uçakla 3-4
saat mesafede erişebileceğimiz,
aynı şekilde TIR ile malımızı
gönderdiğimizde 3-4 günde
alıcıya ulaştırabileceğimiz
bölge bizim pazarımızı
oluşturabiliyor. Yani hem
haziran 2009
uluslararası
ebsohaber
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Yorgancılar, AB dışındaki ülkelere ihracat
arttıkça şimdi ihracatın düşmesindeki
kayıptan etkilenmenin daha az olacağını söyledi. Ender Yorgancılar, üretim ve
istihdama verilecek desteklerin krizden
rahat çıkmayı sağlayacağını dile getirdi.
alım gücü yüksek olacak, hem
de moda mala ihtiyacı olacak
ülkeler, AB ülkeleri. Tamam,
yakın komşular, Suriye, İran,
Irak, Ürdün, Mısır, bunlar tabii
ki gelişmekte olan pazarlar.
Ama bu ülkeler aynı zamanda
bizim tekstil konfeksiyonda
rakibimiz ülkeler. Türk tekstil
ve konfeksiyonunun potansiyel
gücünü düşündüğümüzde bizim
hedef pazarımız AB ülkeleri.
Dolayısıyla bizim rekabet
edeceğimiz AB’ye mal satan
civar ülkeler olmak zorunda.
Bunun için de maliyetleri
kısmamız gerekiyor ki,
ihracatımız artsın.”
İhracattaki düşüşün ne
zamana kadar süreceği
yönündeki beklentilerinin
sorulması üzerine
Ünlütürk, “MayısHaziran ayları bizim
için sezon geçişi,
önümüzdeki aylarda
bu düşüşün
sona
haziran 2009
ereceğini sanıyorum, çünkü
müşterilerimizden yavaş yavaş
daha olumlu sinyaller alıyoruz.
Temmuz-Ağustos’tan itibaren iyi
bir tempoyla düzelme olacağını
umuyorum” diye yanıt verdi.
Komşularımıza ihracat
Ege Bölgesi Sanayi Odası
(EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı
Ender Yorgancılar ise ihracattaki
büyük düşüşün iki önemli
nedeni bulunduğunu belirterek,
“Kapasite kullanımı düştü,
üretim olmadığı zaman ihracatın
da düşmesi normal. İkinci
olarak yurt dışındaki alımlarda,
yani talep azalması oldu.
Bizim burada mutlaka pazar
çeşitlendirmesi yaparak, AB
dışındaki ülkelere ihracat yapar
hale geldiğimizde bu kayıptan
etkilenmemiz daha az olacak”
dedi.
“Kriz başladığından bu
yana yapılmak istenen
pazar çeşitlendirmesi
konusunda Türkiye
ne kadar
başarılı
oldu?” şeklindeki soru üzerine
Yorgancılar, şu karşılığı verdi:
“Bu konuda somut adımlar
atıldı. Çünkü Türkiye’nin
ihracatının yüzde 70’i AB
ülkelerine idi, şu anda bu yüzde
35’e düştü. Komşu ülkelere
olan ihracatımız da yüzde
5’ten yüzde 30’lara çıktı. Ama
dünyanın diğer ülkelerini de
buna dahil edip çeşitlendirmeyi
arttırmamız gerekiyor. Afrika
pazarlarına ihracatımız da
bu ülkelerle ilişkilerimiz de
çok düşük. Hem buraya,
hem de güney Amerika’ya
yönelik çalışmaların artırılması
gerekiyor.”
Yorgancılar, ihracattaki
düşüşün önümüzdeki süreçte ne
şekilde süreceğine ilişkin soru
üzerine, yüzde 40’lık düşüşün
hep sürmeyeceğini, bir dip
noktasının olacağını, bir süre
yatay gidip sonra yukarı doğru
çıkacağını anlatarak, “Ama bunu
2009 senesi içinde beklemek
pek mümkün görünmüyor’ dedi.
Hükümetin teşvik sisteminin
üretim ve istihdama yönelik bir
modelin uygulanmasını sağlarsa
bu süreçten çıkılmasının daha
rahat olacağını dile getiren Ender
Yorgancılar, “Çünkü bu ülkenin
GSMH’si 700 milyar dolar, 130
milyar doları ihracat, geri kalan
570 milyar doları iç piyasadır. İç
piyasayı hareketlendirebilirsek
bu iş kendiliğinden çözümlenir”
diye konuştu.
61
uluslararası
ebsohaber
Kosova ve Makedonya
ile geleceği paylaşmak
62
D
ış Ticaretten Sorumlu
Devlet Bakanı Zafer
Çağlayan, Türkiye’nin
Kosova ve Makedonya ile geçmişi
paylaştığını, şimdi de geleceği
paylaşmak istediğini ifade etti.
Türkiye ile Kosova ve
Makedonya arasındaki ticari
ilişkilerin daha da ileriye
taşınması amacıyla kalabalık bir
işadamı heyetiyle bu ülkelere
giden Devlet Bakanı Çağlayan,
ekonomik anlaşma imzaladı,
iş forumlarında karşılıklı
ticareti artıracak adımlar attı.
Zafer Çağlayan’ın Kosova
ve Makedonya gezisinde iş
dünyasının en büyük örgütü
Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği’ni Yönetim Kurulu
Üyesi sıfatıyla Ege Bölgesi
Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Ender Yorgancılar
temsil etti. Yorgancılar, gerek
genişletilmiş toplantılar gerekse
ikili görüşmelerde yaptığı
konuşmalarda Türk iş dünyasının
tarihi dostluklar bulunan
ülkelerle ekonomik ilişkilerin de
geliştirilmesi, refah ve zenginliğin
artması, hatta birlikte başka
ülkelerde ortak projelere imza
atılması konusunda her türlü
desteği vereceğini açıkladı.
Ortaklığımız çok
Kosova ziyareti çerçevesinde
Cumhurbaşkanı Fatmir Sejdiu
tarafından kabul edilen Devlet
Bakanı Zafer Çağlayan,
“Geçmişimizi paylaştık şimdi
geleceği paylaşmak istiyoruz”
dedi.
İşadamlarının yer aldığı
kalabalık bir heyet ile Kosova
ziyaretine başlayan Devlet
Bakanı Zafer Çağlayan, Kosova
Cumhurbaşkanı Fatmir Sejdiu
ile gerçekleştirdiği görüşmenin
ardından yaptığı açıklamada,
Türkiye ile Kosova’nın ortak tarih
ve kültürel özelliklere dayanan
bir yapıya sahip olduklarını,
Türkiye’nin Kosova’nın
bağımsızlığını güçlüce
destekleyen bir tutumla Kosova
Cumhuriyeti’ni tanıyan ilk 4 ülke
arasında yer aldığını belirtti.
Dış Ticaret’ten Sorumlu
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan,
hedeflerinin sadece Türklerin
Kosova’da yatırım yapması,
Kosovalıların da Türkiye’de
yatırım yapmasından öte, iki
ülke işadamlarının biraraya
gelerek, üçüncü ülkeler nezdinde
ortaklıklarının kurulmasının ve
ticari ilişkilerin geliştirilmesi
şeklinde olduğunu kaydetti. İki
ülke arasında yakın bir tarihte
serbest ticari anlaşmasının
imzalanması hazırlıklarının da
yapıldığını ileri süren Devlet
Bakanı Zafer Çağlayan, “Serbest
ticaret anlaşmasıyla iki ülke
arasında 280 milyon dolar
civarındaki ticari hacminin kat
kat artacağına inanıyorum” diye
konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin
sürekli olarak tüm alanlarda
Kosova’ya verdiği desteğe vurgu
yapan Kosova Cumhurbaşkanı
Fatmir Sejidu da, yardım ve
desteklerinden dolayı Türkiye’ye
teşekkürlerini sundu. İki ülke
arasında başarıyla gelişen
ilişkilerin devam etmesini
arzuladıklarını ifade eden
Cumhurbaşkanı Sejdiu, özellikle
ekonomik ve ticari ilişkilere
yeni içerikleri kazandırılmasının
önemine değindi. Cumhurbaşkanı
Fatmir Sejdiu, Kosova’daki
Türkler ve Türkiye’deki Kosova
kökenli vatandaşların iki ülke
arasında önemli köprüyü
oluşturduğunun altını çizdi.
Dostluğa yaraşır
ticaret
Devlet Bakanı Zafer
Çağlayan, Kosova’nın başkenti
haziran 2009
ebsohaber
Priştine’de Kosovalı bakanlar,
Planlama Bakanı ve Kosova
Türk ve Kosovalı milletvekilleri
Demokratik Türk Partisi Genel
ile iki ülke iş adamlarının katıldığı Başkanı Mahir Yağcılar i ile de
Türk İş Forumu Toplantısı’nda
görüştü.
Türkiye’nin Kosova için,
Kosova’nın da Türkiye için çok
Kosova’da enerji
önemli olduğunu vurguladı.
Devlet Bakanı Çağlayan,
Zafer Çağlayan, “Yüzyıllar
gezi sonrasında yaptığı
boyu tarih ve kültürümüzü
değerlendirmede Kosova’da
paylaştık. Geçmişi paylaştık.
ciddi manada iş yapılabilecek
Şimdi de geleceğimizi paylaşmak
alanlar bulunduğunu, bunların
için buradayız. Balkanlar’da
en başında da enerjinin geldiğini
güçlü, dinamik, ticaret ve
ifade etti.
ekonomide önemli bir seviyeye
Zafer Çağlayan, Kosova’nın
gelmiş, her türlü altyapı sorununu dünyanın 5’nci büyük linyit
halletmiş ve halkının yaşam
rezervlerine sahip
seviyesi ve kalitesinin
olduğunu ve
Kosova
çok daha yükseldiği
özellikle termik
bir bağımsız Kosova
ve Makesantral konusunda
Cumhuriyeti’nin olması,
ciddi planları
donya iş
Türkiye’nin öncelikli
bulunduğunu
ri
gezile
tercihleri arasındadır”
anlatırken,
umut
ifadelerini kullandı.
rehabilitasyon
Bakan Çağlayan,
verdi.
yapılacak
bu çerçevede iki ülke
bir santral için
siyasi ilişkilerinin mümkün
300 milyon dolarlık yatırım
olduğunca kapsamlı bir şekilde
öngörüldüğünü, yapılması
gelişirken, diğer taraftan bu
planlanan Kosova C Termik
ve benzeri iş görüşmelerinin
Santrali;nin de yaklaşık 3,5
ticari ve ekonomik ilişkilerin
milyar Euro civarında bir
güçlenmesine katkıda
yatırım olacağını kaydetti
bulunduğunu söyledi.
ve söz konusu yatırımların,
Konuşma yaptığı sırada elektrikler enerji konusunda yatırım
kesilip salonun ışıkları sönünce
planlayan Türk firmaları için
Çağlayan, “Aslında elektriğin
ciddi bir cazibe oluşturacağını
kesilmesi iyi oldu. Biraz sonra
söyledi. Maden arama, araştırma
konuşmamda enerji konusunun
ve zenginleştirme konusunda da
burada ne kadar önemli
işbirliğinin söz konusu olduğunu
olduğunu söyleyecektim” sözleri
kaydeden Çağlayan, Priştine
dinleyicilerden alkış topladı.
Havaalanı, Üsküp ile Tiran’ı
Zafer Çağlayan, “Hedefimiz
birbirine bağlayacak otoyol
kısa süre içinde aramızdaki
ve yeniden imar çerçevesinde
ticari hacmini 1 milyar dolara
yaklaşık 3.5 milyar dolarlık
ulaştırmaktır” dedi.
Geniş katılımın olduğu iş
forumu toplantısının sonunda,
iki ülke arasındaki ekonomik
ilişkilerin geliştirilmesini
amaçlayan anlaşmaya Türkiye
adına Devlet Bakanı Zafer
Çağlayan, Kosova adına ad
Ekonomi ve Maliye Bakanı
Ahmet Shala imza attı.
Çağlayan Priştine’de
gerçekleştirdiği temaslar
çerçevesinde Kosova Ulaşım
ve Telekomünikasyon Bakanı
Fatmir Limaj, Çevre ve Alan
haziran 2009
uluslararası
yatırmdan Türk firmalarının ciddi
pay alabileceğini bildirdi.
Makedonya ıslık
mesafesi
Devlet Bakanı Çağlayan,
Makedonya gerçekleştirilen İş
Forumu toplantısının önemine
dikkat çekerken, her iki tarafın da
iş arayışı içinde olduğunu anlattı.
Firmaların özellikle tekstil
ve konfeksiyon, prefabrik yapı,
alışveriş merkezi başta olmak
üzere hemen her sektörde ortak
üretim ve satış bağlantısıyla
ilgili temasları olduğunu
anlatan Çağlayan, Makedonya ve
Slovenya arasında ortak otobüs
işletmeciliği yapılması noktasında
görüşmeler bulunduğu bilgisini
verdi. Otobüs üretiminde
Türkiye’nin Avrupa’nın birincisi
olduğunu hatırlatan Çağlayan,
şöyle devam etti:
“Turistik amaçlı, çift katlı
biraz nostaljik 1955, 1959
yıllarının otobüs tasarımıyla
otobüs alınacak. İhalede Türk
firmasının rakibi Çin. Ama
otobüsü sattığı zaman servisle
ilgili bir sorun çıktığında, (Türk
firması ıslık çalsanız buraya
gelir, ama Çinli firmayı ne kadar
zamanda buraya getireceğinizin
hesabını varın siz yapın) dedim.
Dolayısıyla Türk firması Güleryüz
şu anda ihalede birinci durumda.
Elbette bir değerlendirme süreci
sözkonusu.”
Çağlayan, Makedon ve
Türk firmaları arasında fuar-cılık
alanında da işbirliğinde ilerleme
olduğunu söyledi.
63
uluslararası
ebsohaber
İsrail’den İzmirliler’e
suda işbirliği teklifi
T
64
ürkiye’de kamuoyu günlerdir Suriye sınırındaki
toprakların mayın temizliği karşılığında İsrailli firmalara
verileceğini tartışırken İsrail’den
İzmirli sanayicilere su konusunda işbirliği çağrısı geldi. İsrail’in
İstanbul Başkonsolosluğu Ticari
Ataşesi Doron Abrahami Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar’ı
ziyaret ederek, Tel Aviv’de kasım
ayında su ve enerji kıtlığına
çözüm getirecek teknolojilerin
sergileneceği fuara davet etti.
İsrail’in İstanbul Başkonsolosluğu Ticari Ataşesi Doron
Abrahami, İsrail Türkiye İş
Konseyi Başkanı Menaşe Carmon, Netafim Türkiye Temsilcisi Rahmi Çakarız’dan oluşan
heyet Ege Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı Ender
Yorgancılar’ı ziyaret ederek yeni
ticari bağlantılar kurulması ve
ticaret hacminin artırılmasını değerlendirdi. İzmir’in Türkiye’nin
en önemli şehirlerinden biri ve
tarih açısından da kendileri için
önem taşıdığını vurgulayan Abrahami, ülkeler arasındaki işbirliğinin de geliştiğini söyledi. Doron
Abrahami, tarım başta olmak
üzere bilgi teknolojileri ve sağlık
alanlarındaki ticaretin arttığını
anlattı. İsrail ile Türkiye arasında
3 milyar dolarlık ticaret hacminin
dengeli olarak geliştiğini hatırlatan Abrahami 2009 yılında dış
ticaret rakamlarında artış için
çaba gösterdiklerini ifade etti.
Su yönetimi
İsrail’deki öncelikli sektörlerden biri olan su teknolojilerinde su kaybı yönetimi ile
atık suyun geri kazanımının ayrı
ayrı değerlendirildiğini bildiren
Doron Abrahami, sözlerini şöyle
İsrail İstanbul Başkonsolosluğu Ticari Ataşesi Doron Abrahami
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Yorgancılar’a saat armağan ederken
“Zaman İsraille iş yapma zamanını gösteriyor” dedi.
sürdürdü: “Su ve enerji kıtlığının
getirdiği sorunları çok iyi bilen
bir ülke olan İsrail, bu yıl Tel
Aviv’de 17-19 Kasım’da 5. Uluslararası Su Teknolojileri ve Çevre
Kontrol Fuarı ile 2. Uluslar arası
Watec İsrael 2009’u düzenliyor.
Watec 09, sürdürülebilir ekonomiyi desteklemek amacıyla düzenlenmiş, çeşitli teknolojilerin,
ürünlerin ve servislerin sunulduğu, 80 ülkeden 20 binden fazla
ziyaretçiyi ağırlayan uluslararası
bir vitrin. Profesyonellerin ve
meslektaşların sanayi uzmanların bir araya geleceği, araştırma
ortaklığı ve ticari girişimlerin
geliştirilebileceği, potansiyel
müşterilerin ve karar mercilerinin
bu dinamik endüstrideki buluşabileceği en uygun ortama sizlerin
de katılımını bekliyoruz.”
İsrail Türkiye İş Konseyi
Başkanı Carmon da, konsey
bünyesinde hemen hepsi Türkiye
ile işbirliği bulunan 150 firmanın
faaliyet gösterdiğini hatırlatırken,
“İsrail artık düşünce bazında
yeni gelişmeler ile değişikliklere gidiyor. Türkiye yükselen bir
değer ve büyük bir pazara sahip.
İsrail’deki işadamlarını buraya
davet edip sadece ürünlerinin
tanıtımı bazında değil, vizyonlarını da ifade etmeleri sağlanmalı”
dedi.
EBSO Yönetim Kurulu
Başkanı Yorgancılar da, İzmir’de
pekçok musevinin yaşadığını,
kendileri ile aynı kültürü ve tarihi
paylaştığımızı belirtti. Türkiye’nin
İsrail ile geçmişten gelen ilişkilerinin bulunduğunu, ticari
ilişkilerin daha iyi noktalarda
olması gerektiğini söyleyen Ender
Yorgancılar, “Ortak iş yapabileceğimiz alanları değerlendirmeliyiz” dedi.
Yorgancılar ayrıca İzmir’in
ekonomik ve sosyal yapısı, gelişen sektörleri, organize sanayi ve
serbest bölgeleri ile EBSO’nun 67
değişik sektörde faaliyet gösteren
sanayicileri bünyesinde toplayarak kent ekonomisinde oynadığı
etkin role ilişkin bilgiler verdi.
haziran 2009
uluslararası
ebsohaber
İran-Türkiye sınırında iki ülke firmalarının
faaliyet göstereceği
bir OSB kurulması
için ülkeler arasında
görüşmeler yapıldığını
bildiren İran Büyükelçisi Hüseyinpur, İzmirli
sanayicilerin çoğunlukta olmasını beklediğini
dile getirdi.
İ
İran’dan yatırım
ve işbirliği çağrısı
ran’ın Türkiye Büyükelçisi
Bahman Hüseyinpur, komşu
iki ülke olan Türkiye ile İran
arasında sanayi ve turizm gibi
birçok alanda işbirliği yapılabileceğini söyledi. Hüseyinpur,
ülkesinde özelleştirmelerin de
başladığını belirterek, “Bu, Türk
işadamları için tarihi bir fırsat.
İran’a yatırım için acele edin”
dedi.
İran Büyükelçisi Hüseyinpur, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı
ziyaret ederek sanayicileri iki
ülke arasındaki ilişkiler ve yatırım
fırsatları konusunda bilgilendirdi.
Türkiye ile İran arasındaki sınırın
Kasr-ı Şirin Anlaşmasından bu
yana değişmediğini, iki ülkenin
uzun yıllardır komşu olduklarını,
ticaret, siyaset, kültür alanlarında
yakın ilişki içinde olduklarını
ifade eden Büyükelçi Hüseyinpur, görev süresi boyunca iki ülke
arasındaki ilişkilerin her alanda
daha da gelişmesi yönünde çaba
sarf edeceğini bildirdi.
Türkiye’de 9 yıl önce İstanbul İran Başkonsolosu olarak
göreve başladığını hatırlatan Hüseyinpur, “350 milyon dolar olan
iki ülke dış ticaret hacmini 5 mil-
haziran 2009
yar dolara çıkarmayı hedefledim.
4 yıl sonra 5 milyar dolara çıkmış
olarak ayrıldım. İran-Türkiye arasında henüz değerlendirilmemiş
kapasiteleri doğru belirlememiz
durumunda şu anda 11 milyar
dolar olan ticaret hacmi bölgenin iki büyük ülkesi, iki komşu
olan ülkelerimiz için tatmin edici
düzeyde değil. 3-4 yıl içinde 20
milyar dolara çıkarabiliriz” dedi.
İran hükümütenin tüm
yatırımların garantisini üstlendiğini, işadamlarını teşvik edip
kredi verdiğini bildiren Büyükelçi
Hüseyinpur, “Yıllardır ambargolu
olduğumuz ve Irak’la savaştığımız için ülkemizde çok bakir
alanlar var. Bu alanlar sizin gibi
deneyimli ve sermaye sahibi
yatırımcılar için büyük fırsat. Çok
acele edin ve İran’a yatırıma koşun. Bizde insan emeği çok ucuz.
Sizde de deneyim ve sermaye
var. Ekonomik kriz ortamında
İran önemli bir fırsat sağlayacaktır. İran’a yatırımla elde ettiğiniz
karı dünyanın hiçbir ülkesinde
elde edemezsiniz. İlişkilerimiz
‘kazan-kazan’dır. İsterim ki dünyadan ne alacaksak Türkiye’den
alalım” diye konuştu.
Bahman Hüseyinpur, İran
ithalatının büyük kısmını Fars
Körfezi üzerinden yaptığını
anlatarak, Fars Körfezi’nden
yaptıkları 26 milyar dolarlık yıllık
transit kapasitesinin yüzde 20’sini
Türkiye’ye yönlendirmeyi düşündüklerini bildirdi.
Birbirimize
ihtiyacımız var
EBSO Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Gökçüoğlu
da, Türkiye ile İran’ın bölgelerinde önde gelen ekonomik güçler
olduğunu kaydetti.
İran’ın batıya açılmak için
Türkiye’ye, Türkiye’nin de doğuya açılmak için İran’a ihtiyacı
olduğunu söyleyen İbrahim
Gökçüoğlu, “İki ülkenin sahip
olduğu ekonomik potansiyel ve
komşuluk dikkate alındığında,
aramızdaki ticari ilişkilerin çok
daha yüksek sevilerde olması gerekmektedir. Türk firmaları İranlı
dostları ile maden, otomotiv,
ambalaj, tekstil, deri, kağıt, cam,
tarım sanayi ve kimyasallar gibi
pek çok alanda yatırım da dahil
kalıcı işbirliğine gitmeyi amaçlamaktadır” dedi.
65
uluslararası
ebsohaber
Romen iş kadınları
yatırım için EBSO’da
66
R
omanyalı iş kadınları, Ege
Bölgesi Sanayi Odası’nı
ziyaret ederek İzmir’de
yatırım için yeni ortaklar aradı.
Romanya-Türkiye İş
Kadınları Derneği ile başkanlığını
EBSO Meclis Üyesi Işın
Yılmaz’ın yaptığı Ege İş Kadınları
Derneği’nin düzenlediği
organizasyonla İzmir’e gelen
Romanyalı iş kadınları heyeti, Ege
Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar
ve İzmirli sanayicilerle görüştü.
Romanyalı iş kadınlarına
hitap eden EBSO Yönetim Kurulu
Başkanı Ender Yorgancılar,
iki ülke arasındaki işbirliğinin
önemine değinirken, Romanya
ve Türkiye’nin birbirini
tamamladığını, yıllık ihracat
hacminin yaklaşık 7.5 milyar
doları aştığını hatırlattı.
Devlet adamlarının yaptığı
siyasi görüşmelerin ekonomi
dünyası için olumlu sonuçlar
verdiğine dikkat çeken
Yorgancılar, geliştirilen ilişkiler
sayesinde ticaret hacminin daha
da yükseleceğine inandığını
söyledi.
Ender Yorgancılar,
Romanya’da son yıllarda
özelleştirme politikaların hayata
geçirilmesiyle Türk işadamlarının
da bu ülkede yatırım yapar hale
geldiğini belirtirken, EBSO olarak
da Romanya’nın İzmir’deki
yatırımlarının artmasına önem
verdiklerini vurguladı.
Romanya’dan gelen iş kadınlarını
İzmir’de yatırım yapmaya çağıran EBSO
Yönetim Kurulu Başkanı Yorgancılar, “Avrupa yolundaki bir Türkiye ve onun batıya
açılan kapısı İzmir, yatırım için en uygun
yerdir. Şimdiki görüşmelerden de başarılı
sonuçlar çıkacağına inanıyorum” dedi.
AB yolundayız
EBSO Başkanı Yorgancılar
Avrupa Birliği yolunda bir
Türkiye’nin ticaret ve yatırımlar
için uygun bir ülke olduğunu
hatırlatarak Romanya’nın
gerek AB üyeliği öncesi
gerekse sonrasında ülkemize
gelen işadamı heyetlerinin
incelemeleri ve yatırım için
yaptığı görüşmelerin olumlu
sonuçlar verdiğini söyledi. Ender
Yorgancılar, “Bölgemize daha
önce de işadamları heyetleri
geldi, görüşmeler yapıldı. İki
ülkenin karşılıklı yatırımcıları
ithalat ve ihracat yaparak ticaret
hacmini yükselttiler. Sizlerin
yapacağı görüşmelerden de
başarılı sonuçlar çıkacağına,
ticaret rakamlarının daha da
yükseleceğine inanıyoruz” dedi.
16 OSB’miz var
Ender Yorgancılar,
EBSO önderliğinde kurulan
ve tamamına yakınının alt
yapı sorunu kalmadığı sanayi
bölgelerine yatırımın avantajlarını
da anlattı. Romanyalı iş kadınlarının katıldığı iş görüşmesi
haziran 2009
uluslararası
ebsohaber
toplantısında mevcut 16 sanayi
bölgesiyle yatırımcılar için büyük
önem teşkil ettiğini kaydeden
Yorgancılar, şunları söyledi:
“Odamız önderliğinde kurulan
organize sanayi bölgelerinde
altyapı, elektrik, yol gibi
sorunların yüzde 90’ı bitmiş
durumda. Bu nedenle yatırımcı
iş adamlarınızı, sanayicilerinizi
Türkiye’ye davet ediyoruz.
İnşaattan elektroniğe hemen
her sektörde işbirliği yapabiliriz.
Karşılıklı işbirliğinin gelişmesi
için her türlü desteği vermeye
hazırız.”
Şenyuva, İzmir’in
İstanbul’dan geri kalan bir
yanının olmadığını gerek altyapı
gerekse insan kaynakları ve
yatırımcılar için oldukça uygun
olduğunu, ayrıca İzmir’in
uygarlığın ve ilerici fikirlerin
kalesi olduğunu kaydetti.
EGİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
ve EBSO Meclis Üyesi Işın
Yılmaz da, iki kadın derneği
arasında işbirliğini güçlendirip
ticaret hacmini artırmayı
hedeflediklerini söyledi.
İşbirliği imkanı çok
Romanya-Türkiye İş
Kadınları Derneği Başkanı
Birgül Şenyuva da, iki ülke
arasındaki ticaret hacminde
ciddi artışlar olduğunu dile
getirdi. 2007-2008 yıllarında
ticaret hacminde yüzde 17.5
oranında ciddi bir artış olduğunu
vurgulayan Şenyuva, ticaret
hacminin 13 milyar dolarlara
yaklaştığını ifade etti. Bu ziyaret
kapsamında gerçekleştirilecek
ikili görüşmelerde yeni işbirlikleri
doğacağını vurgulayan Şenvuya,
“Nabucco Projesi, AB fonlarından
en çok yararlanan bir proje. Bu
proje Türkiye için çok büyük
bir şans. Bu projenin altyapı
projelerinde Romen taşeron
firmalarla işbirliği yapılarak AB
fonlarından yararlanılabilir.
Yine Romanya’nın çok büyük
enerji yatırımları var. Türkiye’ye
enerji transfer edecek. Bu
kapsamda denizaltı kablo
yatırımları var. KöstenceRomanya arası enerji nakilleri
yapılacak. Türk firmaları taşeron
olarak bu alanda işbirliği yapma
konusunda görev alabilir. Yine
köprü ve baraj inşaatlarında
işbirliği yapılabilir. Romanya’da
büyük bir proje olarak hayata
geçecek olan uluslararası
teknopark Türk iş adamları
için iyi bir fırsat olabilir. AB’ye
aday Türkiye’nin becerisi ile
Romanya’nın AB üyeliği
avantajını kullanarak çok ciddi
işbirliği yapabiliriz” dedi.
haziran 2009
67
uluslararası
ebsohaber
78. İEF’e
uluslararası start
68
T
ürkiye’nin dünyaya
ve maslahatgüzarları ile diğer
açılan kapısı ve bu yıl
ülkelerin elçilik yetkililerinin
İletişim Teknolojileri ve
katılımıyla gerçekleştirildi.
Telekomünikasyon ana teması
78. İEF’nin uluslararası
ıle 78’ncisi gerçekleştirilecek
tanıtımının yapıldığı resepsiyona
en uzun soluklu organizasyonu
İzmir Valisi Cahit Kıraç,
İzmir Enternasyonal Fuarı’nın
Büyükşehir Belediye Başkanı
uluslararası startı, Sanayi ve
Aziz Kocaoğlu, milletvekilleri ve
Ticaret Bakanlığı’nın yabancı
Oda başkanları da katıldı. Ege
misyon şeflerine yönelik
Bölgesi Sanayi Odası’nı Yönetim
düzenlediği resepsiKurulu Başkanı Ender
yonda verildi
Yorgancılar temsil etti.
Ba
yi
Sana
Sanayi ve
Sanayi ve
n,
kanı Ergü
Ticaret Bakanı
Ticaret Bakanı
yabancı
Ergün’ün ev
Nihat Ergün, 78.
ülkelere
sahipliğinde
İzmir Enternasyonal
s
re
ad
Ankara Hilton’da
Fuarı’nın uluslararası
i
ir’
İzm
Büyükelçiler
ilişkilerin
.
gösterdi
nezdindeki
gelişmesinde, çeşitli
resepsiyon Afganistan,
milletlerden sanayicilerin ve
Arnavutluk, Avusturya,
işadamlarının yakınlaşmasında,
Azerbaycan, Bahreyn, Bangladeş, kültürel değerlerin tanıtılmasında
Belarus, Brezilya, Cezayir,
ve paylaşılmasında önemli rol
Estonya, Etiyopya, Fransa, Güney
oynadığını söyledi. Fuarların
Afrika, Irak, İran, İspanya, İsrail,
uluslararası ilişkilerde sadece
İsviçre, İtalya, Japonya, Kosova,
sanayi ve ticaret yönüyle
KKTC, Küba, Letonya, Libya,
değil, siyasi, kültürel ve turizm
Litvanya, Lübnan, Makedonya,
alanları açısından da önem
Mısır, Moldova, Özbekistan
taşıdığını ifade eden Ergün,
Romanya, Slovenya, Somali
“Fuarlar, ekonomik ve sosyal
Suriye, Türkmenistan, Vietnam,
hayatın bir aynası olduğu
Yemen’in Türkiye Büyükelçileri
gibi aynı zamanda modern
teknolojinin ve dış ekonomik
ilişkilerin de bir göstergesi
durumundadırlar. Son 30-35
yılda küreselleşme ve iletişimdeki
baş döndürücü gelişmeler
karşısında fuarların öneminin
azalmadığını, tam aksine bölge
ekonomisine katkılarının arttığını
görmekteyiz” diye konuştu.
Türkiye’de fuarcılığın
temelinin, 1923 yılında
düzenlenen İzmir İktisat
Kongresi’nde atıldığını dile
getiren Ergün, “Cumhuriyetimizin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk,
İzmir İktisat Kongresinde ‘İzmir
bir fuar şehri olacaktır’ diyerek,
bu konudaki çalışmalara bir
anlamda start vermiştir” dedi.
İzmir Uluslararası
Fuarı’nın bugün itibariyle
dünyanın sayılı fuarları arasında
bulunduğu kaydeden Ergün,
fuarın, uluslararası ilişkilerin
gelişmesinde, çeşitli milletlere
mensup çok sayıda sanayici ve
işadamının yakınlaşmasında,
kültürel değerlerin tanıtılmasında
ve paylaşılmasında önemli rol
oynadığını ifade etti.
Sanayi ve Ticaret Bakanı
Ergün, Türkiye’nin en rekabetçi
haziran 2009
uluslararası
ebsohaber
ülkeler arasında yerini aldığını
vurgularken, “Dünyanın
17’inci, Avrupa’nın 6’ıncı
büyük ekonomisi haline
gelen Türkiye bugün, yabancı
yatırımlar açısından, yalnızca
iç pazar değil, bölge ülkelere
ulaşmak için de avantajlar
sunmaktadır. Mevzutımızda
gerekli düzenlemeler yapılmış,
doğrudan yabancı yatırımlar
sözkonusu olduğunda, yerli
Onur Konuğu Etiyopya
78’inci İEF’nin onur konuğu ülkesi Etiyopya’nın Türkiye
Büyükelçisi Mulatu Teshome, birçok Türk yatırımcının
Etiyopya’da faaliyet gösterdiğini belirterek, “Yatırımcılar
için çok ideal bir ülkeyiz. AB ve ABD pazarlarına kotasız
ihracat yapabilmeleri nedeniyle çok sayıda Türk tekstil
şirketi ülkemizde üretim gerçekleştiriyor. Ülkemizin
ekonomik ve kültürel olanaklarının Türkiye’de daha
iyi tanıtmanın en iyi yolu Uluslararası İzmir Fuarı’ndan
geçiyor” diye konuştu. Teshome, İzmir Fahri Konsolosu
Ahmet Küçükbay’ın katkılarının büyük olduğunu
dile getirdi. İZFAŞ Genel Müdürü Doğan İşleyen de,
Etiyopya’nın, Türkiye ve Afrika arasındaki ticari ilişkilerin
gelişmesine katkı sağlayacağını söyledi.
haziran 2009
ve yabancı yatırımcı ayrımı
ortadan kaldırılmıştır. Ekonomik
büyümeyi dost ülkelerle
birlikte gerçekleştireceğiz. Tüm
yatırımcıları rotalarını Türkiye’ye
çevirmeye ve ülkemizin sunduğu
avantajlardan yararlanmaya
çağırıyorum. Bu randevunun
adresi İzmir, İzmir Enternasyonal
Fuarı’dır” dedi.
Nihat Ergün, fuar
döneminde, bakanlığının
davetiyle İzmir’e gelecek yabancı
bakan ve üst düzey devlet
görevlileriyle yüzyüze görüşme
olanağı bulacağını, fuarın bu yıl
da çeşitli ticaret anlaşmalarının
yapılmasına olanak sağlayacağını
bildirdi.
28 Ağustos’ta
açılacak
78. İzmir Uluslararası Fuarı,
28 Ağustos-6 Eylül 2009 tarihleri
arasında gerçekleştirilecek.
Bu yılın Onur Konuğu İli ise
Çanakkale olacak.
Türkiye’nin en eski fuarına,
her yıl 15 farklı ürün grubunda,
binin üzerinde yerli ve yabancı
firma katılıyor.
Yaklaşık 60 ülkenin
delegasyon, ticari, sanatsal ve
kültürel düzeyde katılım sağladığı
fuarı, ortalama 1,5 milyon kişi
ziyaret ediyor.
69
uluslararası
E
70
ebsohaber
Çek ve Slovakların
otomotiv mucizesi
ge Bölgesi Sanayi Odası
Meclis Başkanı Mehmet
Tiryaki, ucuz ve yetenekli
işgücü, düşük ve sabit vergi
oranları, yatırımlardaki bürokratik
kolaylıklar ve coğafi avantajın
Çek Cumhuriyeti ile Slovakya’yı
yabancı yatırım cenneti yaptığını
söyledi.
EBSO Meclis Başkanı
ve Uludağ İhracatçılar Birliği
Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet
Tiryaki başkanlığında Çek
Cumhuriyeti ile Slovakya’ya
gerçekleştirilen otomotiv ve yan
sanayiye yönelik sektörel dış
ticaret heyetinin gezisi başarılı
geçti. Dış Ticaret Müsteşarlığı
İhracat Daire Başkanı Ali Rıza
Oktay’ın da katıldığı gezi,
özellikle 2000 yılından sonra bu
ülkelerin AB üyesi olmalarıyla
yaptıkları kalkınma hamleleri,
ekonomilerinde yarattıkları
gelişmenin yakından izlenmesi
ve Türkiye ile dış ticaretlerinde
geliştirilmesi gereken yönlerin
yerinde araştırılması açısından da
fayda sağladı.
Bratislava’da gerçekleştirilen
seminerde Slovakya Yatırım
Ajansı’ndan Silvia Augustinova
ve Slovakya Otomobil Endüstrisi
Birliği’nden Martin Cervenansky
konuşma yaparken, Slovak
firmalarla da ikili görüşmeler
gerçekleştirildi. Skoda üretim
tesisleri ziyaret edildi. Çek
Cumhuriyeti’nde de Autosalon
Brno Fuarı ziyaret edildi.
Mehmet Tiryaki başkanlığındaki UİB heyeti, Slovakya
Büyükelçisi Tunç Üğdül, Çek
Cumhuriyeti Büyükelçisi Koray
Targay ile de görüştü.
Çek Cumhuriyeti ile
Slovakya gezisi sırasında
yaptıkları sunumlarla Türkiye ve
yatırım olanakları konusunda
ayrıntılı bilgilen verdiklerini
belirten Mehmet Tiryaki,
“Slovakya ve Çek Cumhuriyeti
özellikle otomotiv yatırımları
bakımından son yıllarda yüksek
miktarda yabancı sermaye
çekmeyi başarmış ülkeler.
Bizler de bu iki ülkede yabancı
yatırımcılara sunulan cazip
imkanları yakından inceleme
imkanı bulduk” dedi.
Slovakya ve Çek Cumhuriyeti’nin ekonomik verileri,
yabancı sermaye yatırımlarındaki
artıştaki başarının ipuçlarını da
veriyor.
2004 yılında AB üyesi olan
Slovakya’ya 2000-2006 yılları
arasında yabancı sermaye girişi
yüzde 600’lük artışla 18.13
milyar dolar oldu. Nüfusu 5.4
milyon olmasına rağmen yılda
549 bin 419 motorlu araç üretimi
yapılıyor. Bir başka ifadeyle kişi
başına araç üretiminde dünya
birincisi. Ayrıca Türkiye’nin
57’nci olduğu dünyada iş yapma
kolaylığı açısından 36’ncı sırada.
Kişi başına milli gelir 21 bin 900
dolar. 2008 yılında Türkiye’den
307 milyon dolarlık ithalat
yaparken ihracatı 904 milyon
dolar oldu. Ucuz iş gücü de
önemli etken. Fazla mesai ücret
farkı çalışma günlerinde yüzde
25, resmi tatillerde yüzde 50 artış
olarak uygulanırken Türkiye’de
resmi tatillerde fazla mesai farkı
yüzde 100. Bu da Slovakya’yı
özellikle otomotiv ve elektronik
sektörleri yatırımlarında tercih
listesinin üst sıralarına taşıyor.
Slovakya’da Kia-Hyundai’nin
1 milyar Euro, Peugeot Citroen
grubunun 700 milyon Euroluk
yatırımları bulunuyor. Sony ve
Samsung gibi elektronik devleri
de Slovakya’yı Avrupa’da LCD
üretim üssü haline getirdi.
Çek Cumhuriyeti de
10.2 milyon nüfus ve 850 bin
873 motorlu taşıt üretimiyle
Slovakya’dan sonra kişi başına
üretimde dünya ikincisi. Dış
ticaret hacmi 287 milyar dolar
olan Çek Cumhuriyeti’nde kişi
başına düşen milli gelir 25 bin
521 dolar seviyesinde. Dış
ticareti 2005 yılından beri fazla
veren Çek Cumhuriyeti’nin 2008
yılındaki 141 milyar dolarlık
ithalatının içinde Türkiye’den
aldığı malların toplamı 970
milyon dolar. 2007 yılı itibariyle
ülkeye gelen doğrudan yabancı
sermaye toplamı 75 milyar
798 milyon dolar olan Çek
Cumhuriyeti sadece 2007’de
9 milyar 123 milyon dolarlık
yabancı yatırım çekti. Peugeot,
Citroen, Toyota, Hyundai,
Mercedes, Man, İveco, Daf,
Scania, Volvo, Renault ve
Mitsubishi’nin yatırım yaptığı Çek
Cumhuriyeti Türkiye’ye motolu
taşıtlar ve parçaları, bilgi işlem
makineleri ihraç ediyor.
haziran 2009
enerji
ebsohaber
EBSO’da enerjiye özel önem
E
ge Bölgesi Sanayi Odası,
üretimin hayat damarı
ve ülkelerin gelişmişlik
göstergelerinden biri sayılan
enerjinin verimli kullanımı
amacıyla kurduğu çalışma
gruplarıyla hem sanayiciye hem
de ülkeye yön gösterici projelere
imza atıyor.
EBSO Enerji ve
Enerji Verimliliği
Çalışma Grubu
EBSO Yönetim Kurulu’na
bağlı çalışma gruplarımızdan biri
olan, Enerji ve Enerji Verimliği
Çalışma Grubu, Yönetim
Kurulu Sayman Üyesi Hüseyin
Vatansever başkanlığında
4 alt çalışma grubu altında
çalışmalarını sürdürecek.
Enerji ile yeni ve
yenilenebilir enerji kaynakları
konusundaki başarı hikayeleri
sanayicilerimizle paylaşılacak,
bu alanda yapılan bölgesel
çalışmalara her ay Ebsohaber’de
yer verilecek.
Alt çalışma gruplarının temel
faaliyetleri ise şöyle
Sanayide Enerji
Verimliliği Çalışma
Grubu
Grup Başkanı: Metin Akdaş
(EBSO Meclis Üyesi)
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı, EİEİ, Dünya Enerji
Konseyi Türkiye Milli Komitesi,
Meslek Odaları, sektör dernekleri
gibi enerji konusunda çalışan
kurumlardan uzmanların
katılacağı bilgilendirme
toplantıları düzenlenecek
Bölge Sanayicisine yönelik
enerji verimliği konusunda
farkındalık yaratma ve
bilinçlendirmeye yönelik eğitim
programlarının düzenlenecek.
Yetkilendirilmiş kuruluşlar
(EİEİ, Üniversiteler, Meslek
Odaları, EVD şirketleri ) ile
sanayi şirketlerine yönelik Enerji
Yöneticisi eğitim programları
haziran 2009
düzenlenecek.
Sanayide enerji verimliği
ile ilgili yayınlar takip edilerek
sanayiciye ulaştırılacak.
Yeni ve Yenilenebilir
Enerji Çalışma
Grubu
Grup Başkanı: Davut Yanık
(EBSO Meclis Üyesi)
Yeni ve Yenilenebilir
enerji yatırımları konusunda
verilen destekler araştırılacak,
üniversitede yapılan çalışmalar
sanayiciye aktarılacak, yeni
üretim ve yatırım alanlarının
yaratılması konusunda çalışma
yapılacak.
Yeni ve Yenilenebilir
enerji konusunda çalışma
yapan üniversiteler ile öğretim
elemanları belirlenerek
çalışmaları hakkında detaylı
bilgiler alınacak ve bu bilgiler
sanayicilere aktarılacak.
Yeni ve Yenilenebilir Enerji
konusunda bölgemizde bulunan
üniversitelerin öğrencilerine
dönük yapılan tez ve çalışmalar
araştırılacak, desteklenecek,
konu ile ilgili proje yarışmaları
düzenlenecek.
Ulusal Enerji
Politikaları ve Enerji
Mevzuatının Takibi
Çalışma Grubu
Grup Başkanı: Deniz Gündüz
(EBSO Meclis Üyesi)
Enerji ile ilgili mevzuatın
takip edilecek ve bu
doğrultuda üyelerimize güncel
bilgilendirmeler yapılacak.
Mevzuattaki değişiklikler ile
ilgili önemli hususlar konusunda
üyelerimize yönelik bilgilendirme
toplantıları düzenlenecek.
Ulusal enerji politikalarının
oluşturulması için ilgili kurumlar
ile işbirliği yapılacak.
Mevzuat taslakları
hazırlanırken, sanayicilerimizin
görüşlerinin alınması amacıyla,
ilgili kamu kurumları nezdinde
girişimlerde bulunulacak.
EBSO Yönetim Kurulu’nun
enerji konusunda çalışma
gurubuna gönderdiği konular
sonuçlandırılacak.
Bina
Uygulamalarında
Enerji Verimliliği
Çalışma Grubu
Grup Başkanı: Ali Şemsioğlu
(EBSO Meclis Üyesi)
Konutlarda yerli ve
yenilenebilir enerji kullanımı ve
enerji verimliliği konularında
halkı bilinçlendirici faaliyetlerde
bulunulacak, konu ile ilgili
afişler hazırlanacak, yerel ve
ulusal basında yeralacak basın
toplantıları yapılacak ve ilanlar
verilecek.
Bu alanda diğer kurumlarda
(EİEİ, MMO, EMO, TTMD,
diğer sektör dernekleri) yapılan
çalışmaların eşgüdümü
sağlanacak, diyalog ve beraber
çalışma açısından faaliyetlerde
bulunulacak.
71
enerji
ebsohaber
Jeotermal yatırım bekliyor
72
E
ge Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Sayman
Üyesi Hüseyin Vatansever,
Türkiye’nin giderek artan enerji
ihtiyacının karşılanmasında öz
kaynağımız jeotermal enerjiden
daha fazla yararlanılmasının
ekonomimize önemli bir katkı
sağlayacağını belirtirken “Jeotermal enerjinin aranması ve
işletilmesini düzenleyecek çağdaş
bir Jeotermal Yasası’nın zaman
kaybedilmeden yürürlüğe girmesi
gerekiyor” dedi.
Alman Türk Ticaret ve Sanayi
Odası tarafından EBSO’nun ev
sahipliğinde gerçekleştirilen
Türkiye’de Jeotermal Enerji sempozyumunun açılışında konuşan
Hüseyin Vatansever, ülkelerin
kalkınma ve büyüme hızına
bağlı olarak enerji ihtiyaçlarının
da sürekli arttığına dikkat çekti.
Günümüzde enerji tüketiminin gelişmişlik düzeyiyle eş tutulduğunu
hatırlatan Vatansever, “Dünyadaki
enerji tüketiminin yaklaşık %90’nı
fosil yakıtlar olarak adlandırılan
kömür, petrol ve doğal gazdan
karşılanmaktadır. Fosil enerji
kaynaklarının yakın gelecekte
tükenecek olması ve yakıldığında
havaya verdiği yüksek orandaki
karbondioksit nedeniyle kirlilik
yaratması, alternatif enerji kaynaklarının devreye girmesini zorunlu
hale getirmektedir” dedi.
Hüseyin Vatansever, son
yıllarda fosil yakıtların yerine
geçebilecek alternatif enerji
kaynaklarından yararlanılması
konusunda çalışmaların hızlandığını da belirtirken, EBSO Yönetim
Kurulu tarafından oluşturulan
Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma
Grubu’nun yeni ve yenilenebilir
enerji yatırımları konusunda sanayicilere yeni iş alanları yaratılmasını hedeflediğini açıkladı.
Türkiye’nin jeotermal kaynak
zenginliği bakımından dünyanın
7’nci ülkesi olduğunu vurgulayan
Vatansever, düşük karbondioksit
emisyon oranıyla hava kirliliği
yaratmamasının yanı sıra güneş ve
rüzgar gibi kaynaklarla kıyaslandığında kesintisiz olması nedeniyle
önemli bir alternatif konumundaki
jeotermalin elektrik üretimi, ısıtma
ve tedavi amaçlı olmak üzere
kullanım çeşitliliği bulunduğunu
da söyledi.
Türkiye’de jeotermal enerjinin daha çok konutlarla seraların
ısıtılmasıyla kaplıca amaçlı olarak
kullanıldığını hatırlatan Hüseyin
Vatansever, geniş kapsamlı bir yasal düzenleme olmamasını gündeme getirdi ve “Yürürlükteki tek yasal düzenleme olan 1923 yılındaki
927 sayılı kanunla Özel İdarelere
verilen yetki de sadece kaplıca
amaçlı suları kapsıyor. Jeotermal
akışkanın ısıtma, elektrik üretimi,
endüstriyel kullanım alanlarında
aranması ve işletilmesine yönelik
kuralları belirleyen geniş kapsamlı
bir yasa olmadığından mevcut
kaynaklar yeterince değerlendirilemiyor ve bu alana fazla yatırım
yapılamıyor” diye konuştu.
Öz kaynağımız
Ülkemizin giderek artan
enerji ihtiyacının karşılanmasında,
kendi öz kaynağımız jeotermal
enerjiden daha fazla yararlanılmasının ekonomiye önemli katkı
sağlayacağını vurgulayan EBSO
Yönetim Kurulu Üyesi Vatansever,
jeotermal enerjinin kullanımını
yaygınlaştırmak için şu önerilerde
bulundu:
“Jeotermal enerjinin aranması
ve işletilmesi ile ilgili yasal boşluk
giderilmeli ve jeotermal yasası bir
an önce yürürlüğe konulmalıdır.
Jeotermal enerji politikası oluş-
haziran 2009
enerji
ebsohaber
turulmalı ve jeotermal kullanım
teşvik edilmelidir. Yapılacak
yatırımlar, jeotermal enerjinin her
aşamada kullanılacağı entegre
tesisler şeklinde planlanmalıdır.
Muhtemel jeotermal potansiyelimizi görünür hale getirmek için,
bugüne kadar arama çalışmalarını
sürdüren MTA desteklenmeli,
bütçeden daha fazla pay ayrılarak
çalışmalar hızlandırılmalıdır. “
Alman modeli
Almanya’daki jeotermal
enerji modeli hakkında bilgi
veren Enerji ve İklim Danışmanı
Jan Rordorf Ecofys, sektörün gün
geçtikçe artan bir ivme kazandığını belirterek Almanya’da,
2000 yılında yeni enerji yasasının
çıkması ile yenilenebilir enerji alanındaki projelerin arttığını söyledi.
Ecofys, Almanya’da 2020 yılına
kadar yüzde 7 seviyesinde olan
yenilenebilir enerji payının yüzde
14’e çıkmasının hedeflendiğini
dile getirdi.
167 tesiste ısı için jeotermal
enerjinin kullanıldığı ifade eden
Ecofys, yüzeye yakın ısıyı kullanmak için ısı pompası kullanımının
Almanya’da yaygın olduğunu
ifade etti. Almanya’da 300 bin ısı
haziran 2009
pompasının kullanıldığını belirten
Ecofys, 2004 yılından itibaren ısı
enerjisi kullanımında büyük artış
olduğunu söyledi. Almanya’da
2020’ye kadar elektrik ihtiyacının
yüzde 30’unu, ısı ihtiyacının yüze
14’ünü yenilenebilir enerji ile karşılamayı hedeflediklerini kaydeden
Ecofys, piyasayı geliştirmek için
enerji yasasında düzenlemeler
yapılacağını ifade etti. Ecofys,
Türkiye’nin büyük bir jeotermal
potansiyele sahip olduğunu da anlatarak, bu zenginliğin iyi değerlendirilmesi gerektiğini sözlerine
ekledi.
Türkiye’nin giderek artan eneji ihtiyacı için kendi öz kaynaklarından daha
fazla yararlanması gerekiyor. Yenilenebilir enerji kaynağı jeotermal, çağdaş
bir yasal düzenleme bekliyor.
Türkiye’nin jeotermal zenginliğinin ortaya konulduğu sempozyumda ayrıca sektör temsilcileri
ve şirket yöneticileri jeotermal
enerji çalışmaları hakkında bilgi
verdi.
73
enerji
ebsohaber
Yenilenebilir enerjiye
yeni yol haritası
İ
zmir Kalkınma Ajansı (İZKA)
tarafından hazırlanan 20092013 İzmir Bölgesel Gelişme
Planı çerçevesinde yapılan sektör
toplantılarına Yenilenebilir
Enerjiler Sektörü Çalıştayı da
eklendi. İZKA Planlama ve
Programlama ve Koordinasyon
Birimi’nce yürütülen çalışmalar
kapsamında İZKA ve Ege Bölgesi
Sanayi Odası (EBSO) işbirliğinde
Yenilenebilir Enerji Sektör
Çalıştayı gerçekleştirildi. Sektörün
bölge özelindeki sorunlarını,
fırsatlarını ortaya koyarak, 20092013 dönemindeki gelişme
Elektrik yatırımlarına
kriz desteği
74
Küresel kriz etkisini enerji yatırımlarında da gösterirken,
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) elektrik
yatırımlarını kolaylaştırmaya ve yatırımcıların önünü açmaya
yönelik yeni düzenlemeler yaptı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, Elektrik
Piyasası lisans Yönetmeliğinin 14 maddesinde değişiklik
yapıldı. Toptan satış şirketlerinin üretim şirketlerine
iştirak etmesinin önü açılıyor. Şirketlerin bürokratik
süreçlerde rahatlatılması sağlanırken, fiyatları Kurul
düzenlemesine tabi olmayan elektrik şirketlerinin piyasa
dışında faaliyette bulunamayacaklarına ilişkin kısıtlama
da kaldırıldı. EPDK Başkanı Hasan Köktaş konuya ilişkin
yaptığı değerlendirmede, özellikle küresel ekonomik
kriz koşullarında elektrik enerjisi yatırımlarını daha kolay
kılmak için özel sektörün beklentilerini karşılayan kapsamlı
yeni düzenlemeler yaptıklarını bildirdi.
Şirketlere iyileştirme
Özellikle önümüzdeki iki yılda başta hidrolik ve
rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynakları olmak üzere
elektrik yatırımlarının tamamlanması konusunda bir ivme
yaşanacağını belirten Köktaş, “Ancak bir yandan da izinlerini
almış ancak yatırıma geçmek konusunda belirli zorlukları
olan şirketlerin durumlarını da iyileştirmemiz gerekir” dedi.
Yeni düzenlemeleri bu iyileştirmeleri sağlamak amacıyla
yaptıklarını belirten Köktaş, şunları kaydetti:
“Yeni düzenlememiz ile toptan satış şirketlerinin
üretim şirketlerine iştirak etmesinin önünü açtık. Böylece
bir taraftan toptan satış piyasasına derinlik kazandırıyoruz
diğer yandan da üretim yatırımlarının finansmanını
kolaylaştırıyoruz. Ayrıca şirketlerin bürokratik süreçler
içerisinde daha az zaman harcamaları amacıyla, temlik,
hisse rehini, intifa senedi çıkartılması gibi işlemleri Kurul
onayı alınması gereken işlemler kapsamından çıkarttık.”
Köktaş, bir diğer düzenleme ile de fiyatları
düzenlemelerine tabi olmayan elektrik şirketlerinin piyasa
dışında faaliyette bulunamayacaklarına ilişkin kısıtlamayı da
kaldırdıklarını bildirdi.
stratejisini belirlemek amacıyla
gerçekleştirilen Dokuz Eylül
Üniversitesi İşletme Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa
Tanyeri başkanlığındaki
çalıştayda, Ege Bölgesi Sanayi
Odası’nı Yönetim Kurulu Sayman
Üyesi Hüseyin Vatansever temsil
etti. Aynı zamanda EBSO’da
Enerji ve Enerji Verimliliği
Çalışma Grubu Başkanı olan
Vatansever, Oda’da yapılan
çalışmalar hakkında katılımcıları
bilgilendirdi.
Yenilenebilir enerji
alanında faaliyet gösteren sektör
temsilcilerinin de katıldığı
çalıştayda, Ege Üniversitesi
Güneş Enerjisi Enstitüsü Müdürü
Prof. Dr. Sıdık İçli, Türkiye’de
ve İzmir’de yenilenebilir enerji
sektörünün mevcut durumu
üzerine bilgiler verdi.
Rüzgar Enerjisi, güneş
enerjisi, jeotermal enerji,
biyokütle enerjisi alt
sektörlerinden İzmir’de yer
alan aktif firmaların yer aldığı
toplantıda öncelikle 40’a
yakın durum tespiti maddesi
yer aldı. Çalıştayda açığa
çıkan konular genel olarak
sektörle ilgili planlama,
altyapı, üretim, teşvikler gibi
destekleyici mekanizmalar,
işgücü konularında gruplandı.
Gruplanan konular çerçevesinde
sektörle ilgili 3 adet stratejik
öncelik ortaya kondu.
Reel sektörden konusunda
uzman 17 katılımcının
gerçekleştirdiği oylama sonucu
bu stratejik öncelikler sırasıyla
“Planlama, üretim ve teşvik
mekanizmalarının iyileştirilmesi”,
“Nitelikli işgücünün yaratılması
ve bölgede bilinçlendirme” ve
“Enerji altyapısının geliştirilmesi”
olarak belirlendi.
haziran 2009
enerji
ebsohaber
Planlama,
üretim ve teşvik
mekanizmalarının
iyileştirilmesi
Ege Bölgesi’ne
İZKA desteği ile YEK
(Yenilenebilir Enerji
Kaynakları) envanteri
ve veri merkezi
oluşturulacak.
YEK ile ilgili
(mühendislik-ArGeproje geliştirme)
ortak girişim şemsiye
firmaları kurulacak.
Ege Bölgesi YE
kaynaklarına yönelik
öncelikli yatırım alanları
saptanacak.
Jeotermal Enerji
rezervuar ve sondaj
çalışmalarında prosesin
özel riskleri dikkate
alınarak finansal destek
sağlanacak.
YE Sanayi ve yan
sanayi yatırımlarına
bölgesel destek
verilecek.
Bölgede
EPC(Anahtar Teslim)
YE projelerinde hizmet
verecek uluslararası
akredite müteahhit
firmalar kurulacak.
YEK ulaşma
zorlukları giderilecek.
YEK kullanıcıya
yönelik verimlilik
sağlanacak.
haziran 2009
Nitelikli işgücünün
yaratılması ve bölgede
bilinçlendirme
YEK alanında çalışan
firmalar ile finansal
destek sağlayan kurum
ve kuruluşlar arasında
birlikte çalışma modelleri
yaratılacak.
YEK alanında çalışan
firmaların yetki lisans ve
denetimlerini sağlayacak
yasal mevzuat
güçlendirilecek,
standartlar
oluşturulacak,
akreditasyon ve kontrol
mekanizması kurulacak.
Proje eğitim, teknik
uygulama, teknik
servis konularında
eğitilmiş nitelikli işgücü
artırılacak.
Sanayici, yatırımcı,
akademisyen ve finans
kuruluşlarını buluşturan
ortak platformlar
yaratılacak.
Tüketici/ kullanıcı
kesimine yönelik
düzenli/periyodik tanıtım
reklam bilgilendirme
çalışmaları yapılacak.
YEK alnında yatırım
ve kullanımının bölgeye
kazandıracakları ile
ilgili farkındalık ve bilinç
yaratılacak.
Enerji altyapısının
geliştirilmesi
İletim hatları
yenilenecek,
güçlendirilecektir.
Elektrik şebeke
bağlantısı için yeni
verimli yöntemler
incelenecek ve
uygulanacak.
Binaların çatıları
ile ilgili PV ve benzeri
sistemler için uygun
yönetmelikler
düzenlenecek.
Enerji planlaması
proaktif olarak
yapılacak.
YES yatırımları sıcak
enerji yedek (HES,
doğalgaz ve benzeri)
yatırımları ile birlikte
yapılacak.
Aktif depolama
sistemleri kullanılacak.
PV ve benzeri
sistemler için yatırım
bölgeleri belirlenecek ve
altyapı iyileştirilmesinde
dikkate alınacak.
Rüzgar tahminlemesi
sistemi yük tevzi
ile entegre şekilde
çalışılacak.
75
haber
ebsohaber
EBİLTEM ve TPE
kazandırdı
E
76
ge Üniversitesi Bilim Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi, Türk Patent
Enstitüsü ile işbirliği sonucunda
Ege’ye 42 milyon Euro katma
değer sağladı
Türk Patent Enstitüsü’nün
Ege Üniversitesi Bilim Teknoloji
Araştırma ve Uygulama Merkezi
(EBİLTEM) ile işbirliği yaparak
kurmuş olduğu Bilgi ve Doküman
Birimi’nin 10’uncu yılı törenle
kutlandı. İzmir’de en fazla patent,
marka ve tasarım başvurusu yapan kuruluşlar da ödüllendirildi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis
Üyesi Hayri Dursunoğlu’nun
yönetimindeki tıbbi malzeme
üreticisi Hipokrat A.Ş., en fazla
patent başvurusu yapan firma
ödülünü aldı.
Türk Patent Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Habib Asan, 2008 yılında Türkiye’nin marka başvurusu kategorisinde dünyada üçüncü
olduğunu açıkladı. Asan, şu bilgileri verdi: “Ülkemiz geçtiğimiz
yıl 75 bin marka başvurusuyla
Fransa ve Almanya’nın ardından
dünyada üçüncü olmuştur. Patent
başvuruları da her geçen yıl
artmaktadır. Bu başvurular dünya
genelinde yüzde 5’in altındayken
Türkiye 2008’de yüzde 23 oranında patent başvurusu yapmıştır.
Türk Patent Enstitüsü’ne yapılan
patent başvurusu sayısı da 10
bini aşmıştır. Uluslararası patent
başvurularında ise ülkemiz Çin’in
ardından ikinci sırada yer almaktadır. Bu gelişmeler ülkemizdeki
potansiyelin harekete geçtiğini
gösteriyor.”
Ar-Ge’de fark
Patent kavramının öneminin
topluma anlatılması gerektiğini
anlatan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz,
“Bilimsel çalışmaları patentle
bütünlemeliyiz. Bunun için daha
fazla çalışmaya ve işbirliğine
ihtiyacımız var. Ege Üniversitesi,
32 patente destek olarak öncülük
etmiştir. Bu rakam önümüzdeki
yıllarda daha da artacak” dedi.
EBİLTEM Müdürü Prof. Dr.
Fazilet Vardar Sukan ise, kurumun bölgeye
katkılarına dikkat
çekti. “EBİLTEM, 1999’dan
günümüze kadar
581 patent, 1028
marka, 216 endüstriyel tasarım
uygulamasına
ve 67 teknoloji
transferine aracı
oldu. Bölgeye
42 milyon Euro
katma değer
yaratılmasını
sağladı. Merkezimizin performansı Avrupa Birliği tarafından
yapılan araştırmada, 33 ülkedeki
Bilim Teknoloji Araştırma ve
Uygulama Merkezleri arasında
birinci seçildi” diye konuştu.
Üniversite ve sanayi
Sanayinin yurtdışından
yapılan teknoloji transferi ile
devam ettirilmesine son verilmesini isteyen Ege Bölgesi Sanayi
Odası Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı İbrahim Gökçüoğlu
da patent alım sayısının ülkelerin
gelişmişlik düzeylerini gösterdiğini dile getirdi. Gökçüoğlu, “2002
ve 2008 yılları karşılaştırıldığında
ülkemizdeki marka başvurularında yüzde 86 artış gerçekleşmiştir”
dedi.
haziran 2009
haber
ebsohaber
Sanayi ve üniversitenin
Ar-Ge işbirliği
S
ürekli karlı büyümeyi ve
rekabetin önünde olmayı
hedefleyen sanayi ile
topluma ve iş dünyasına katma
değer sağlayan Ar-Ge çalışmaları
yapmayı isteyen üniversitelerin
ancak birbirleri ile eşgüdüm
halinde ortaklaşa hareket ederek
amaçlarına ulaşabilecekleri
belirtilirken, bu işbirliğini
sağlayacak mekanizmaların
zaman kaybedilmeden harekete
geçirilmesi gerektiğini ifade
edildi.
Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Yatırım Ortamını
İyileştirme Koordinasyon
Kurulu (TOBB YOİKK) ArGe Teknik Komitesi Çalışma
Grubu, Ege Bölgesi Sanayi
Odası’nın ev sahipliğinde
toplandı. EBSO Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı ve
TOBB YOİKK Ar-Ge Teknik
Komitesi Başkan Yardımcısı
İbrahim Gökçüoğlu’nun
yönettiği toplantıda, yine TOBB
YOİKK Ar-Ge Teknik Komitesi
Başkan Yardımcısı Anıl Karael,
amaçlarının üniversite sanayi
işbirliği modeline ilişkin bir
süreç şeması oluşturarak
üniversite sanayi işbirliği
araştırmasının İŞBAP projesi adı
altında ABİGEM’ler üzerinden
koordine edilmesi olduğunu
söyledi. Karael, üniversitenin
bilgi birikiminin sanayiye
aktarılmasında döner sermaye
uygulamasının tıp fakülteleri
dışında yapılması hususunda da
2009 yılı başında bir çalışma
yaptıklarını bildirdi.
Toplantıda bir sunum yapan
İzmir ABİGEM Direktörü Ayşe
Yeniocak, yaptıkları anket sonucu
firmaların üniversite sanayi
işbirliğini istediklerini bildirdi.
İzmir Kalkınma Ajansı’nda
da 2007 Şubat ayında ön
haziran 2009
bölgesel gelişme planı’nda
çıkarılan önceliklerden birinin
“İşletmelerin AR-GE, yenilik,
teknoloji değişim ve transferi
konularında desteklenmesi;
başta mükemmeliyet merkezleri,
teknoparklar olmak üzere
üniversite-sanayi işbirliğinin
geliştirilmesi” olarak belirlendiğini
hatırlatan Yeniocak, düzenlenen
bilgilendirme ve stratejik eksen
toplantılarında “Üniversite-Sanayi
işbirliğini geliştirmek, Ar-Ge
ile ilgili finansal ve finansal
olmayan destekler hakkında
farkındalığın arttırılması, teknoloji
transferi ofislerinin etkinliğinin
arttırılması, akredite olmuş test ve
analiz merkezlerinin kurulması,
girişimciler için yenilikçi yatırım
alanlarının sağlanması ve
girişimcilik potansiyelin harekete
geçirilmesi” kararlarının alındığını
bildirdi.
EBSO Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Gökçüoğlu,
İŞBAP projesi için TUBİTAK’tan
alınması gerekli olan yüzde
50 hibe desteğin alınamaması
durumuda ikinci yıl olarak
İZKA veya 7’nci Çerçeve
Programı’ndan yüzde 75 hibe
desteği sağlanabileceğini
vurguladı. Yaşanan ekonomik kriz
döneminde yüzde 50 kaynağı
yaratmanın zorluğuna dikkat
çeken ibrahim Gökçüoğlu, büyük
firmalardan belli ölçüde destek
alınsa bile orta ölçekli firmalardan
alınamayacağını, bu nedenle
İZKA ile 7’nci Çerçeve Programı
desteklerinin önemi olduğunu
dile getirdi.
Koç Holding temsilcisi
Doç. Dr. Orhan Alankuş da,
üniversitelerin hedeflerinin
iş dünyasına başarılı katkılar
yapabilecek, sürekli öğrenmeye
hazır, yenilikleri takip edebilen,
girişimci bireyler yetiştirmek,
dünyadaki ve ülkemizdeki
sorunlara çözüm bulmak,
ekonomik gelişmeye katkı
sağlamak amacı ile araştırmalar
yapmak ve teknoloji transferinde
bulunmak, iş dünyasının da
kaynaklarını verimli bir şekilde
kullanmak, rekabetin her zaman
önünde olmak, karlı olarak sürekli
büyümeyi sağlamak olduğunu
ifade etti. Toplantıda, KOSGEB ile
Ege İhracatçı Birlikleri’nin çalışma
grubunda ortak, EBİLTEM’in de
gözlemci üye olarak çalışma
grubunda yer almasının önemine
de dikkat çekildi.
Kemalpaşa OSB’deki
bilgilendirme toplantısında da,
üniversite sanayi işibirliğinin ArGe’den ihracata kadar geniş bir
yelpazede firmalara sağlayacağı
kazançlar vurgulandı.
77
eğitim
ebsohaber
Teknik eğitimde
İzmir farkı
78
İ
zmir, mesleki ve teknik
eğitimde farklılığını ortaya
koydu. Türk sanayi sektörünün
dünya ile rekabet edebilmek için
en çok ihtiyaç duyduğu kalifiye
elemanın yetiştirilmesinde
Türkiye’de yüzde 30 olan mesleki
ve teknik eğitim okullaşma oranı
İzmir’de yüzde 45-50 seviyesine
ulaştı.
İzmir Milli Eğitim
Müdürlüğü’nce bu yıl altıncısı
düzenlenen Eğitim Bilim
Olimpiyatı ve Mesleki Teknik
Eğitim Fuarı Kültürpark’ta
(METEF) açıldı. İzmir’deki 105
mesleki ve teknik eğitim veren
okul ile yaygın eğitim veren
30 halk eğitim merkezi ve 18
mesleki eğitim merkezi METEF’te
yeraldı. 2003 yılından bu yana
düzenlenen ve bu yıl uluslar arası
boyut kazandırılan etkinlik için 4
bin 143 bilimsel proje başvurusu
yapılırken, 121’i İzmir’den olmak
üzere 251 proje sergilenmeye
değer bulundu. Pakistan,
Azerbaycan ve Nijerya’dan 7
proje sergilendi. 7 kategoride
İzmir’den 13, yurt içinden
13 ve yurtdışından 2 olmak
üzere toplam 28 projenin de
ödüllendirildiği fuarda öğrenciler
tarafından hazırlanmış projeler
ve buluşlar sergilenirken, gençler
de teknolojideki yenilikleri takip
ederek üretkenliklerini arttırma
imkanı buldu.
Özel sektörde ArGe birimlerinin önem
taşıdığı, öğrencilere de proje
hazırlamayı öğretmek amacıyla
İzmir teknik eğitimde Avrupa’ya bir adım
daha yaklaştı. Türkiye’de yüzde 30 olan
mesleki ve teknik eğiyim okullaşma oranı, İzmir’de yüzde 45-50 seviyesine ulaştı,
sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli eleman
yetiştirilmesinde öne geçti. Avrupa’da teknik eğitim oranı yüzde 65.
gerçekleştirilen etkinliğin Proje
Galası’nda konuşan İzmir Valisi
Cahit Kıraç, hızla gelişen dünya
koşullarında projesiz bir yaşamın
her geçen gün güçleştiğini anlattı.
Teknolojinin, mekanik olmaktan
çıkarak biyolojik bir olguya
dönüştüğüne işaret eden Kıraç,
şöyle konuştu:
“Bugünün teknolojisi,
insan beynindedir. İnsan
beyni, teknolojinin, gelişimin,
demokrasinin odak noktası
haline gelmiştir. Mevcut bilgiler
üzerinden yenilerini üreten bir
eğitim sistemi oluşturulmalı,
çağın gerisinde kalmamak
için gelecek nesilleri çok
iyi yetiştirmeliyiz. Gençleri,
araştırma, eğitim, bilim ve
teknoloji faaliyetlerine teşvik
edici çalışmalarımız sürüyor.
Ezberden uzak yaklaşımla
araştırmaya önem veren, küresel
rekabette ön plana çıkacak
nesiller yetiştireceğiz.”
İzmir’de mesleki ve
teknik eğitime gereken önemin
verildiğini vurgulayan Kıraç,
Avrupa’da yüzde 70 olan mesleki
eğitim oranının Türkiye’de yüzde
30 düzeyinde bulunduğuna işaret
haziran 2009
eğitim
ebsohaber
etti. İzmir’in mesleki eğitimde
Türkiye’ye öncülük ettiğini
anlatan Kıraç, “İlimizde bu oran
yüzde 45 seviyesindedir. İzmir
olarak, eğitimde gerekli noktaya
ilerliyoruz” dedi.
İzmir İl Milli Eğitim
Müdürü Rağip Üye ise bilimsel
düşünceye sahip lider bireyler
yetiştirmek üzere çalıştıklarını
anlattı. Eğitim Bilim Olimpiyatı
kapsamında bilimsel proje
yarışması düzenlendiğini ifade
eden Üye, “Öğrencilerin ürettiği
özgün projeler sergilendi.
Bu yıl İzmir’den 2 bin 722
proje başvurusu yapıldı. Bu
durum, ilimizde proje kültürü
yerleştiğinin göstergesidir” diye
konuştu.
İşsizliğin çözümü
teknik eğitim
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Sayman Üyesi
Hüseyin Vatansever, ülkelerin
global rekabet ortamında
diğerlerinin önüne geçmek için
iyi yetişmiş nesillere ve insan
gücüne ihtiyacının arttığını
belirterek, özellikle Türkiye’nin
bu gücü acilen oluşturup
kullanması gerektiğini bildirdi.
Vatansever, “Özellikle mesleki
haziran 2009
ve teknik eğitim; bireyleri kısa
sürede ülkeye katma değer
yaratabilecek şekilde hayata
hazırlayarak, işsizliğin önüne
geçmektedir. Oldukça genç bir
nüfusa ve dolayısıyla büyük
bir işgücü potansiyeline sahip
olan ülkemizin bu avantajını
iyi değerlendirmesi için mesleki
ve teknik eğitim büyük önem
taşımaktadır” dedi.
Türkiye’de her yıl üniversite
sınavına giren yaklaşık 1 milyon
600 bin gençten ancak 160
bininin 4 yıllık fakültelere
yerleştirilebildiğini, yine her yıl
mezun olan 230 bin kişiden
ancak 150 bininin iş bulduğunun
varsayıldığını hatırlatan Hüseyin
Vatansever, iş alanlarının
yetersizliği nedeniyle gençlerin
motivasyonlarının bozulduğuna
ve ülkenin geleceğine
güvenlerinin azaldığına dikkat
çekti. Üniversite mezunu
gençlerin iş bulamamasına
karşılık işletmelerin de ara
teknik elemana ihtiyaç
duyduğunu söyleyen Vatansever,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu iki saptama göz önüne
alındığında tüm gençlerimize 4
yıllık fakülte hayali kurdurup,
sonra da iş bulamama
durumunda bırakılacağına,
her öğrenciyi üniversiteye
yönlendirmek yerine teknik ara
eleman olarak daha kolay iş
bulabileceklerinden endüstri
meslek liseleri ve teknik liselerine
yönlendirmenin daha doğru
olduğu kanısındayız. İşte bu
nedenle teknik okullara daha çok
ağırlık vermeli, onları daha çok
önemsemeli ve destek olmalıyız.
O halde sorunun çözümü için
iki boyuta ağırlık verilmelidir.
Birincisi; yeni istihdam alanları
oluşturmak, ikincisi; bu gençleri
nitelikli insan gücü olarak
üretim sürecine katmak. İşgücü
potansiyelinin üretim sürecine
katılabilmesi, mesleki ve teknik
eğitimin yönlendirilmesi ile
gerçekleşebilir. Yönlendirmenin
sağlanması için de mikro
düzeyde okulların, makro
düzeyde ise sistemin modernize
edilmesi yerinde ve uygun bir
çözüm olacaktır.”
Hüseyin Vatansever, teknik
eğitime destek olmanın herkesin
görevi olduğunu vurgularken,
doğru ve sürekli eğitim anlayışı
ile politikalar üretip bunları
elbirliğiyle uygulamanın küresel
tehditlere karşı daha güçlü
olmayı ve geleceğe umutla
bakmayı sağlayacağını sözlerine
ekledi.
79
eğitim
EML müdürleri
EBSO’da
80
Ege Bölgesi Sanayi Odası,
METEF öncesinde meslek
liselerinin müdürlerini kokteylle
ağırladı. EBSO Teknik Eğitim
Çalışma Grubu Başkanı Nadir
Erdir, mesleki eğitimin ekonomik
değer üretmeye, ekonomik
katma değer yaratacak bireyleri
yetiştirmeye yönelik olduğuna
dikkat çekti. Mesleki ve
teknik eğitimin iş dünyasının
ihtiyaçlarıyla yakından ilgili
olduğunu vurgulayan Erdir, “Bu
ihtiyacın karşılanabilmesinin en
önemli yolu eğitim kurumlarıyla
iş dünyasının sürekli, kararlı ve
özverili işbirliğinde buluşmasıdır.
Bizler de EBSO olarak bu
işbiriliğini destekliyor, geliştirmek
için elimizden geleni yapmaya
çalışıyoruz” dedi.
EBSO’da mesleki ve
teknik eğitim sorunlarıyla
ilgili olarak kurulan Teknik
Eğitim Çalışma Grubu’nun
faaliyetleri kapsamında her
yıl meslek lisesi müdürleri
ve sanayicilerin katılımıyla
düzenlenen toplantılarda
sorunlarla ihtiyaçların dile
getirildiğini vurgulayan Nadir
Erdir, şu bilgileri verdi: ”Sanayide
yüzde 60 teknik personel,
yüzde 30 tekniker ve sadece
yüzde 10 oranında mühendis
ihtiyacı vardır. Türkiye’de eğitim
sisteminde meslek liselerine
yönelik talebin yeterli olmaması
ebsohaber
nedeniyle meslek lisesi kökenli
temelden meslek değerleri
ve pratiğini almış mühendis,
tekniker, teknisyen ve ara
eleman ihtiyacı had safhdadadır.
METGEM istatistiklerine göre
2000 yılında 13 milyon olan 1824 yaş grubu genç sayısının 2020
yılında 18 milyona ulaşması
bekleniyor. Yine ayni aynı
istatistiklere göre Türkiye, nüfusu
bakımından istihdam edilen
kişi sayısı olarak 2008 yılında
53’ncü sırada yeralıyor. İşsizliğin
giderek büyüdüğüne dikkat çeken
istatistikler sorunun aşılması için
mesleki eğitimin geliştirilmesinin
gereğini doğruluyorlar.”
Türkiye’de mesleki
eğitim sistemini geliştirmek ve
okullardaki eğitim programlarının
iş piyasasının ihtiyaçlarına
uygun hale getirmek amacıyla
Milli Eğitim Bakanlığı ile
İşKur’un “İş piyasası beceri
araştırması” yaptığını hatırlatan
Erdir, ülkemizin mesleki ve
teknik eğitime önem vermeye
başladığının görüldüğünü
sözlerine ekledi.
Sanayici sahaya iniyor
Ege Bölgesi Sanayi Odası Teknik Eğitim Çalışma Grubu,
sanayiye nitelikli eleman kazandırılması konusunda
meslek lisesi çıkışlı sanayicilerin, meslek liselerinde kendi
sektörleriyle ilgili öğrencileri bilgilendirmelerini sağlamak
üzere harekete geçti.
EBSO Teknik Eğitim Çalışma Grubu, bugün imalat sanayinde
faaliyet gösteren pek çok ünlü ismin mezunu olmakla
övündüğü Mithatpaşa EML’de Nadir Erdir başkanlığında
yaptığı toplantıda önemli kararlara imza attı. Meslek lisesi
mezunu sanayicilerin kendi meslekleriyle ilgili olarak
meslek liselerinde öğrencilere eğitici seminerler vermesi
için çalışma başlatıldı. Sanayiciler ayrıca okullardaki
zümre toplantılarına da katılarak müfredat programının
sanayinin gerekleri doğrultusunda yönlendirilmesine katkıda
bulunacak. Sektörlerin nitelikli eleman ihtiyacını belirlemek
üzere de EBSO çatısı altında temsil edilen 67 meslek
komitesinde anket yapılacak. Toplantıda ayrıca Mithatpaşa
EML ile CNC, Çınarlı EML ile kalıp, Mazhar Zorlu Plastik
EML ile otomasyon ve plastik, Menemen Kız ML ile de nakış
konusunda işbirliği protokolü imzalanması kararlaştırıldı.
haziran 2009
eğitim
ebsohaber
Üniversiteli gençlere
“fark yaratın” öğüdü
E
ge Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı İbrahim
Gökçüoğlu, üniversiteli gençlere
girdikleri işte fark yaratmalarını,
girişimci olmalarını, hata
yapmaktan korkmamalarını,
sabırlı olmalarını ve kendilerine
verilen çalışmaları yaparken
kişisel ve mesleki gelişimlerini
sürdürmelerini istedi.
Ege Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi Gıda Mühendisliği
Bölümü’nün üniversiteli gençleri
iş yaşamına hazırlamak amacıyla
düzenlediği “ÜniversiteSanayi Programları”na katılan
İbrahim Gökçüoğlu, gençlerin
yaşamları boyunca edindikleri
kişilik ve sosyalleşme sürecinin
iş hayatındaki beklentilerini
belirlediğini hatırlattı. Binbir
umutla okuyup mezun olan
gençlerin en güzel işte en iyi
maaşla çalışmayı hak ettiğini
vurgulayan Gökçüoğlu, “Bir
işveren olarak ben de gençlerden
her şeyden önce sabır beklerim.
Ancak gençlik heyecanı bazen
buna izin vermeyebilir. Bu
heyecanla başladığınız işte
hemen projeler yapmak,
öğrendiklerinizi uygulamaya
geçirmek istersiniz. Bunları
yapamama süreci genişledikçe
sabrınız da tükenir. Ancak
hayatta bir hedefiniz, sonra da
bunu gerçekleştirme gayretiniz ve
sabrınız olacak. Sıradan kişi değil
farklı olun. Araştırıcı, meraklı,
cesaretli olun. Hata yapmaktan
korkmayın ama aynı hatayı
ikinci kez yapmayın. İşverenler
donanımlı insanları tercih eder.
Mutlaka bir lisan bilin, hatta
ikinci veya üçüncü lisan öğrenin”
öğütlerini verdi.
Aynı zamanda EBSO’nun
bölgedeki üniversitelerle
oluşturduğu Üniversite Sanayi
haziran 2009
Gökçüoğlu’ndan tavsiyeler
• Kendinize mutlaka bir HEDEF seçin ve ona
ulaşmak için gayret sarfedin.
• Sıradan kişi değil, FARKLI olun.
• Mesleğinizde ZOR OLAN branşı seçin ve mesleğinizi tam olarak öğrenin
• Mesleğinizi SEVİN ki başarılı ve mutlu olun.
• Araştırıcı, meraklı, CESARETLİ olun.
• Yanlış yapmaktan KORKMAYIN.
• SADAKATLİ, uyumlu olun.
• Mutlaka LİSAN öğrenin.
İşbirliği Koordinasyon Kurulu
Başkan Vekilliğini de yürüten
EBSO Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Gökçüoğlu, bilgiyi
üretime dönüştürmenin kolay
olmadığını belirtirken sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Bir işi tecrübe ederek
anlayacağız. Anladıkça
öğreneceğiz. Öğrendikçe de
hedefimize ulaşma yolunda
büyük adılar atmış olacağız.
Sakın ola ki, başladığınız
işlerde yaptığınız şeyler size
zor gelmesin. Ben yıllarca bu
işi yapmak için mi okudum
dediğiniz an hataya düşersiniz.
O zaman da tekrar sıfırdan
başlamak zorunda kalırsınız.
İş hayatında size verilen işleri
yapmaya çalışın. Her işi anlayın
ki sindire sindire yolunuza devam
edin, umudunuzu yitirmeyin.”
Girişimci olun
Türkiye’nin en büyük sorunu
olan işsizliğe de dikkat çeken
İbrahim Gökçüoğlu, “Ülkemizin
kangren haline gelen ve bir türlü
kalıcı çözüme gidemediği sorun
olan işsizlik Türkiye’yi üçüncü
sıraya yükseltmiştir. Her yıl
üniversitelerden mezun olan
700 bin kişi mevcut işsizlere bu
kadar rakip eklendiği anlamına
geliyor. Girişimci olun, kendi
işinizi kurun. Mesleğinizi sevin,
tam olarak öğrenin ve zor olan
branşı seçin. O zaman size kolay
kolay rakip çıkmaz. Sıkıntıyı göze
aldığınızda mutluluk sizin olur”
dedi.
Ege Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi Gıda Mühendisliği
Bölümü öğrencilerinin proje
sergisi de göz doldurdu.
81
haber
ebsohaber
Yaşamda Domino Etkisi:
T
82
KALITE
ürkiye Kalite Derneği (KalDer) İzmir Şubesi’nin her yıl
düzenlediği ve Ege Bölgesi
Sanayi Odası’nın da destek verdiği Mükemmelliği Arayış Sempozyumu, 2-4 Haziran günleri
arasında Yaşamda Domino Etkisi:
Kalite” ana temasıyla katılımcıları
ile buluştu.
Tepekule Kongre ve Sergi
Merkezi’nde gerçekleştirilen
sempozyumun açılış konuşmasını yapan İzmir Valisi Cahit
Kıraç, toplam kalite yönetimi
felsefesinden yola çıkılarak
oluşturulan mükemmellik modelinin kurumların güçlü ve zayıf
yönlerini görmelerine yardımcı
olduğunu, rekabet ve kalite
seviyelerini arttırmada önemli rol
üstlendiğini söyledi. İzmir Valiliğinin Türkiye’de Hizmette Kalite
Yönetim Sistemi Belgesi alan ilk
valilik olduğunu bildiren Kıraç,
1999 yılından beri bu yöndeki
çalışmaları sürdürdüklerini, aynı
şekilde sağlık, sosyal hizmetler
ve güvenlik alanlarında da aynı
çalışmayı yapacaklarını bildirdi.
KalDer Yönetim Kurulu
Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Kaylan
da yaşamda her kişi ve kuruma
önemli sorumluluklar düştüğünü
belirterek, kalitenin yaşamın her
alanına yayılması gerektiğini
söyledi.
r
İzmirlile elliği Arayış
Mükemm umu’nda
y
Sempoz Kaliteyi”
a
“Yaşamd ilk domino
n
tetikleye kundu.
o
d
taşına
Ünlü konuklar
Bu yıl onuncusu düzenlenen
Mükemmelliği Arayış Sempozyumu (MAS) yine içeriği ve konuşmacılarıyla ilgi topladı. Bahçeşehir Üniversitesi İşletme Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Taner Berksoy,
“Türkiye ekonomisinin IMF ile
anlaşmaya ihtiyacı olmadığını
düşünüyorum. Ancak krizden
daha iyi çıkmak için kredibilite
açısından IMF ile çok bağlayıcı
olmayan, ekonomiyi beraber
idare ettiğimizi ilan edecek bir
anlaşma yapılması gerekiyor”
dedi.
Krizden en çok etkilenen
otomotiv sektörünün gözü olan
TOFAŞ CEO’su Ali Pandır, yaklaşık üç aydır uygulanan ÖTV
indiriminin devam etmesi gerektiğini savundu. Pandır, “İndirim
15 Haziran’da sona ererse talep
bir anda düşecek. Yaz aylarında mevsimsel bir düşüş zaten
beklenir. Ramazan Bayramı’na
kadar durgun bir dönem geçirebiliriz. ÖTV indiriminin devam
etmesini, Başbakan’ın yeni bir
haziran 2009
haber
ebsohaber
paket açıklamasını bekliyoruz.
Ancak bu paket indirimin bittiği
16 Haziran’da açıklanmalı. Erken
açıklama talebin ertelenmesine
neden olur. Ayrıca yeni pakette
minibüs, midibüs ve ağır vasıtalara yönelik teşvikler de olmalı”
diye konuştu.
İzmir krizi konuştu
İzmir’in A Takımı, dünyayı saran ekonomik krizin Ege
Bölgesi’ne etkilerini değerlendirecek. Azalan ihracatımız, artan
işsizlik, ekonomide yaşanan küçülme, toplumun üzerinde oluşan
stres, işsizlik, ürün/hizmet pazarlayamamak, kredi bulamamak,
gelir gideri denkleştirememek,
statükocu olmak, biraz küçülmek, daha küçülmek ve sonunda
işyerini kapatmak biçiminde hayatımıza somut olarak giren kriz
sonrasında geleceğin yeniden
oluşturulan iş kuralları, KalDer
İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Murat Hocalar’ın yönettiği
oturumda ortaya konuldu.
İzmir Büyükşehir Belediye
Başkan Yardımcısı Sırrı Aydoğan,
Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkan
Yardımcısı İbrahim Gökçüoğlu,
EİB Başkanlar Kurulu Başkanı
Mustafa Türkmenoğlu, ESİAD
Başkanı Sıtkı Şükürer, EGİAD
Yönetim Kurulu Üyesi Yiğit Tatış,
İESOB Başkanı Zekeriya Mutlu ile
haziran 2009
İzmir’in A Takımı’nın dünyayı saran
ekonomik krizin kente etkilerini konuştuğu toplantıya katılan EBSO Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı Gökçüoğlu,
kazanan grupta yeralmamız gerektiğini
söyledi. Gökçüoğlu, ülkenin sanayi iyiye
gittiği sürece ilerleyeceğini ifade etti.
DEÜ İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar
Uysal, düşüncelerini katılımcılara
aktardı.
Kazanan olalım
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Gökçüoğlu, krize
karşı üretim ve istihdamı ön
plana çıkaracak önlemlerle başarı
kazanılabileceğini söyledi. İmalat
sanayiindeki kapasite kullanımının, elektrik tüketiminin, ihracatın azalması, işsizliğin artması
rakamlarının dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini belirten Gökçüoğlu, “Her krizin bir kazananı
ve bir kaybedeni vardır. Kazanan
grupta yer almak istiyorsak,
rekabet gücümüzü azaltan ne
varsa, iyileştirme yoluna gitmek
mecburiyetinde-yiz” dedi.
Kriz sürecinde ülkenin en
önemli sorunları olan üretim,
talep ve işsizliğin her birinin reel
sektör tarafından çözüme ulaştırılabileceğini anlatan Gökçüoğlu,
ülkenin büyümesinin de sanayide
işler iyi gittiği sürece mümkün
olduğunu vurguladı.
İbrahim Gökçüoğlu, Şubat
ayında yüzde 23.7’lik düşüşle
kendi rekorunu kıran sanayi üretiminin mart ayını yüzde 20.9’luk
düşüş oranı ile kapattığını, iç ve
dış talepteki daralmanın reel sektörün güvendiği dalın kırılmasına
yani ihracatın hızla düşmesine
neden olduğunu, şubat ayında
işsizliğin yüzde 16.1 ile rekor
kırdığını, eğitimli genç nüfustaki
işsizliğin yüzde 29’a ulaştığını, Nisan ayından itibaren reel
kesim güven endeksinde iyileşme
yönünde hareket gözlenmesine
rağmen belirsizliğin devam ettiğini hatırlattı.
Üretememe ve
işsizlik
TOBB’un önderliğinde, sivil
toplum kuruluşlarının katılımıyla
başlatılan Kriz Varsa Çare de Var,
Kimse İşini Kaybetmesin kampanyalarının bu anlamda önemine
dikkat çeken Gökçüoğlu, sözlerini
şöyle sürdürdü:
“İşsizliğin krizle birlikte
artışını tetikleyen en önemli sebep,
ülkemizdeki tüm işletmelerin
yüzde 99.8’ine, imalat sanayi
istihdamının yüzde 63’üne sahip
KOBİ’lerimizin, direncinin giderek
azalmasıdır. Dış talebi tıkanan, iç
talebi daralan, istihdam yaratamayacak duruma gelen KOBİ’lerimiz
adeta köşeye sıkışmıştır. Bu da
üretimlerin durması, yatırımların
ertelenmesi ve istihdamın azaltılması sonuçlarını ortaya çıkarmıştır.
Ülkenin yapısı gereği Bölgemiz de
KOBİ ağırlıklı firmalara sahip oldu
83
haber
ebsohaber
Daha dinamik bir ekonomiye sahip olmamız bizleri geleceğe dair
umutlandırıyor. Durum zor görünse de her birimiz geleceğe
dair umudumuzu korumalı, beklentilerimizi yüksek tutmalıyız.
84
ğundan bu etki kaçınılmaz
olarak artarak büyümektedir.
Tüm sektörleriyle yaşanan küresel durgunluktan olumsuz yönde
etkilenen ülkemizin, toplam sanayide önemli bir pay sahibi olan
Bölgemiz de doğal olarak bu krizden nasibini almıştır. Finansman
sağlayamayan sanayicilerimiz,
yatırımlarını durdurmak, üretimlerini azaltmak hatta sonlandırmak
zorunda kalmışlardır. Firmalardaki daralmalar sektörel bazda ve
çoğu, son ekonomik sıkıntılardan
önce baş göstermiş gelişmelerdir.
Özellikle tekstil gibi emek yoğun
sektörlerde küçülmeler ve iflaslar
gözlenmektedir.”
Ege’de her dört kişiden
birinin, İzmir’de ise her üç kişiden
birinin sanayi sektöründe çalıştığı
düşünüldüğünde krizin izlerinin
de tahmin edilebileceğini söyleyen
Gökçüoğlu, “İllerin İşkur’a yapılan
başvurularına baktığımızda, Nisan
2008 ve Nisan 2009 itibari ile
İzmir’de başvuru sayısı yüzde 22
artarken, Bölgede yüzde 44 artmış
olması, diğer illerimizin özellikle
de Manisa ve Denizli’nin karşı
karşıya kaldığı güç durumu ortaya
koymaktadır. Geçen seneye göre
Denizli’de İşkur’a yapılan başvuru sayısında %83’lük bir artış
olurken, Manisa’da bu oran yüzde
105’tir. Tekstil ve konfeksiyonda
Türkiye’nin üretim ve ihracat üslerinden olan Denizli’de kriz sadece
tekstil sektöründe 17 bin sigortalının işini kaybetmesine neden olmuştur. Benzer şekilde Türkiye ve
dünyanın sayılı şirketlerinin üretim
merkezi haline gelen Manisa’da
da krizden işini kaybedenlerin
sayısı 10 bini aşmıştır. Sanayimizin
kalbinin attığı Atatürk OSB’de de
6 bini aşkın kişinin işsiz kaldığını
biliyoruz” dedi.
Sanayi sektöründeki olumsuz
gidişatın en önemli göstergelerinden birinin elektrik tüketimindeki
azalış olduğunu belirten Gökçüoğlu, İzmir’de sanayi sektöründe tüketilen elektriğe, 2008 ve
2009’un ilk 3 ayı için bakıldığında
yüzde 68’lik çok ciddi bir azalışla
karşılaşıldığını, İAOSB’nin elektrik
tüketiminde de yaklaşık yüzde 40
azalış gerçekleştiğini bildirdi.
Gökçüoğlu, küresel durgunluğun İzmir’de sektörleri derinden
etkilediğine ihracat rakamlarını
da örnek gösterirken EİB kanalıyla
yapılan ihracatta 2008 ve 2009 ilk
çeyrek dönemler itibariyle toplamda yüzde 33, sanayi ürünlerinde
ise yüzde 36’lık azalma yaşandığına işaret etti.
Kriz sonrası
yeniden yapılanma
Türkiye’de krizin algılanması
farklı olduğu, yaşananlar sadece
küresel krizin olağan etkisiymiş
gibi davranıldığı için çözümler
konusunda geç kalındığını, değerli
zamanların hoyratça harcandığını
ifade eden İbrahim Gökçüoğlu,
şöyle konuştu:
“Bilinmesi gereken en önemli
husus üretmeme, üretimi öteleme
gibi bir politikamızın olamayacağıdır. Daha az üretim, daha az tüketim ve daha az yatırım ile Türkiye
hiçbir hedefine ulaşamayacaktır.
Hiçbir ekonomi de ulaşamaz. Krize
dair ne yapılacaksa üretim bazlı,
istihdam bazlı altyapılar oluşturularak yapılmalıdır. Hükümetimizden bunların gerçekleştirilmesini
isterken, bizlerin de değişen yeni
dünya düzenine, yeniden yapılanma strateji ve yöntemleri ile
hazırlanmamız gerektiğinin farkındayız. Her krizin bir kazananı
ve bir kaybedeni vardır. Kazanan
grupta yer almak istiyorsak, rekabet
gücümüzü azaltan ne varsa, iyileştirme yoluna gitmek mecburiyetindeyiz. Her zaman söylediğimiz
gibi daha dinamik bir ekonomiye
sahip olmamız, bizleri geleceğe
dair umutlandırmaktadır. Durum
ne kadar zor görünürse görünsün,
her birimiz geleceğe dair umudumuzu korumalı ve beklentilerimizi
yüksek tutmalıyız.”
haziran 2009
haber
ebsohaber
2009 Kalite Ödülleri sahiplerini buldu
M
ükemmelliği Arayış
Sempozyumu
kapsamında düzenlenen
Ege Bölgesi Kalite Ödülü ve Yılın
Başarılı Ekibi Ödülü sahiplerini
buldu. 5 aylık süre içinde toplam
55 değerlendiricinin görev aldığı
ödül süreci, Mükemmelliği
Arayış Sempozyumu sonunda
gerçekleştirilen Ödül Töreni
ile son buldu. Ödül Töreni’nde
ekip ve destek için gelmiş olan
başvuran kuruluşların çalışanları,
salonda yerlerini aldılar; yoğun
katılımlı ve bol heyecanlı bir
törenle 2009 yılında da ödüller
sahipleriyle buluştu.
Ege Bölgesi Kalite Ödülü’ne
Kamu/ STK Kategorisinde
başvuran Dokuz Eylül Üniversitesi
İzmir Meslek Yüksekokulu,
başarılı ve örnek teşkil edebilecek
yaklaşım ve uygulamaları ile Ege
Bölgesi Kalite Başarı Ödülüne
layık bulundu.
Bu yıl, Yılın Başarılı Ekibi
Ödülü’nde bölgesellikten
ulusallığa geçiş senesinde;
KalDer İzmir Şubesi bu ödülü
iki kategoride verdi. Kamu
kategorisinde Denizli İl Sağlık
Sağlık Müdürlüğü İl Ambulans
Servisi’ne ait Denizyıldızı Ekibi
“Çocuklarda Ev Kazalarının
Önlenmesi” ile, Özel Sektör
haziran 2009
85
kategorisinde ise İpragaz A.Ş.
Denizli Dolum Tesisi Nokta Kalite
Takımı “Tüp Yıkama Atık Suyunun
Geri Kazanımı” ile Büyük Ödülü
aldılar.
Yılın Başarılı Ekibi Ödülü’nde
her iki sektörde de Büyük Ödül
Denizli’ye gitti. Başarı Ödülleri
ise; BTM’ye ait Toprak Ekibi,
Denizli İl Sağlık Sağlık Müdürlüğü
Ağız ve Diş Sağlığı Şubesi’nden
Protek Ekibi, Denizli Servergazi
Devlet Hastanesi’nden Sinerji
Ekibi, Hayes Lemmerz İnci Jant
San. A.Ş. (Sac İşletmesinden) Odak
Ekibi, Petkim’den Enveryar Ekibi
ve Söktaş’tan başvuran Enerji Ekibi
tarafından paylaşıldı.
haber
ebsohaber
Son
teknoloji
çok baz
az risk
G
86
ündelik yaşamımızda
iletişimin vazgeçilmez
unsuru cep telefonlarında
yeni nesil ürünlerin kullanılması
ve kentlerde sık baz istasyonu
kurulmasının insanlar üzerindeki
elektromanyetik etkiyi azalttığı ifade edildi. Bütün bunlara
rağmen sağlıklı bir yaşam için
baz istasyonlarından ve cep
telefonlarından mümkün olduğunca uzak durulmasının yanı
sıra, cep telefonlarının kulaklıkla
kullanılmasının radyoaktif etkileri
düşürdüğü belirtildi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Elektronik Komitesi, Elektromanyetik Kirlilik ve Cep Telefonlarının Etkileri konferansı ile cep
telefonlarındaki elektromanyetik
uyumluluğu mercek altına aldı.
Doğuş Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Levent Sevgi, Türkiye’de 50
milyon cep telefonu abonesi ve
100 milyon cihaz bulunduğuna
dikkat çekerken, toplam 2 milyar
cep telefonu bulunan dünyada
her yıl 20 milyon cihaz geliştirildiğini hatırlattı. Yeni sistemler
çıktıkça ve cep telefonu kullanımı
arttıkça tartışmaların devam edeceğini vurgulayan Prof. Dr. Sevgi,
cihazların elektromanyetik kirlilik
oranlarını gösteren SAR değerlerindeki sınırlara bakılarak sorun
yok demenin doğru olmadığını
anlattı ve şu bilgileri verdi:
“Cep telefonlarının çıkış
gücü yeni teknolojiler sayesinde 2 watt’tan 20 kat düşürüldü.
Daha da düşecek. Ayrıca baz
istasyonu sayısı arttıkça elektromanyetik dalga seviyesi düşüyor.
Bir bölgede birden fazla baz
istasyonunun bulunması, her bir
istasyonun taşıdığı radyoaktif
gücü düşürdüğünden bizler için
bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Cep telefonlarının baz
istasyonlarından sinyal almak için
harcadığı enerji de azalıyor. Şehirlerin uzağına çok güçlü büyük
vericiler koymak GSM operatörlerine de cazip gelmiyor. Asıl tehlike baz istasyonunda değil cep
telefonunda. İçinde bulunduğunuz ortamdaki cep telefonu sayısı
baz istasyonundan fazla enerji
yayıyor. Gelişim aşamasındaki
çocuklara cep telefonu veriliyor.
Günde 10-15 dakika süreyle 10
yıl cep telefonu kullanan kişilerde
beyin tümörü yok. Ancak günde
yarım saat ve 10 yılın üzerindeki kullanımlarda ciddi oranda
artışlar görülüyor. Cep telefonunu
az kullanmak, konuşurken kulağa
dayayıp beyine yakın tutmak yerine kulaklıkla kullanmak kişisel
en ucuz önlem. Olumsuzluk var
mı yok mu? Bunu araştırmaların sonuçlarına ve dünya sağlık
örgütünün yaptığı çalışmalara
bakarak göreceğiz, o çalışmaların
sonuçlarını bekleyeceğiz.”
Cep telefonu alımlarında kaliteye önem verilmesi gerektiğini
vurgulayan Prof. Dr. Sevgi, “Sicil
numaraları ve üretim koşulları
belirsiz ürünleri alıp kullanmak
tehlikeye davetiye çıkarmak
anlamına gelir. Önümüzdeki
aylarda kullanıma sokulacak olan
3’ncü ve 4’ncü nesil cep telefonları radyoaktif dalgaları 8-10 kat
azaltıyor” dedi.
Yargı düzenlemesi
Prof. Dr. Levent Sevgi,
Yargıtay’ın 2004 yılında aldığı bir
kararla cep telefonu kullanıcılarının sayısına paralel olarak artan
baz istasyonlarının kaldırılmasının önünü açtığını dile getirdi.
Yargıtay’ın zarar ispatlanmış gibi
karar verdiğini, bu durumda yine
Yargıtay kararıyla egzos gazının
zarar verdiği gerekçesiyle bir taşıt
Cep telefonunda kaliteye önem verilmeli. Cep telefonunu az
kullanmak, kulağa dayayıp beyine yakın tutmak yerine kulaklık
kullanmak kişisel olarak alınabilecek en ucuz önlemler.
haziran 2009
haber
ebsohaber
aracının da trafikten men edilebileceğini hatırlatan Prof. Dr. Sevgi,
Almanya’da yapılan ölçümlemeler ve bilgisayarla yapılan
modellemeleri örnek gösterdi.
Prof. Dr. Sevgi, bu çalışmalarda
oranlarda 10 ile 100 kat arasında
düşüş görüldüğünü belirterek en
azından kaygıları ifade etti ve
“Yani vatandaş, ‘Benim muhitimde çok sayıda baz istasyonu var
sayıları artıyor’ diye dert etmesin.
Önemli olan bulunduğu yerdeki
seviye, bunu ölçtürdüğü zaman
görecek ki değişen bir şey yok
hatta bazen düşüş olduğunu
görecek. Baz istasyonlarının
okulların karşısında olup okullara
ve bahçelerine bakmasındansa
okul bahçesinde olmaları daha
iyi. Çünkü ‘Mum dibine ışık
vermez’ örneğinde olduğu gibi
baz istasyonunun altı onun ölü
bölgesidir. Cami minareleri de
yükseklikleri ve etraflarında açık
alanlar bulunması nedeniyle
tercih sebebi” diye konuştu.
Toplantıya katılan İzmir
Vali Yardımcısı Mustafa Aydın
da, yaptıkları ölçümlerde bazı
eski model cep telefonlarının
baz istasyonlarından daha fazla
elektromanyetik dalga yaydığını
tespit ettiklerini bildirdi. Aydın,
vatandaşların bilinç düzeyinin
arttığı ölçüde teknolojinin doğru
haziran 2009
kullanımının sağlanacağını ifade
etti.
EMC Belgesi
EBSO Meclis Başkan Yardımcısı Sayıl Dinçsoy ise, elektromanyetik alanların uykusuzluk,
alerji hatta kanserojen etkilerine
dair ciddi spekülasyonlar olduğunu hatırlattı. Elektromanyetik alan
etkisi yapan ürünlerin ihracat ve
iç piyasada satış pasaportu olan
CE belgesinin self-deklerasyon
için yeterli olmadığını, akredite
EMC (Elektromanyetik Uyumluluk) test belgesi gerektiği
ne işaret eden Dinçsoy, cep telefonlarının etkilerine dikkat çeker-
ken, “Ortalama 2 watt çıkış gücüne sahip 900 MHz’de çalışan bir
cep telefonundan 2.2 santimetre
uzakta 400 V/m elektrik alan
şiddeti değeri ölçülmektedir. Yani
beynimizin dibinde baz istasyonlarının neden olduğu etkinin 100
katından fazlası sözkonusudur.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından
1996 yılından bu yana yürütülen
elektromanyetik alan projesinde
cep telefonları SAR değerleri
için üst sınır 0.08 W/kg önerildi.
Halen sadece cep telefonları
değil başta yüksek gerilim hatları,
mikrodalga fırınlar, TV, bilgisayar
gibi cihazların insan sağlığına
etkileri konusundaki çalışmalar
toplum sağlığı açısından
hızla sürüyor” dedi.
87
ebsohaber
88
EBSOV ve TEMA-K’nın
bayanları doğa ve
eğitim için sahnede
İ
ş ve sanayi dünyasının
önemli isimlerinin
eş ve yakınlarından
oluşan Ege Bölgesi
Sanayi Odası Vakfı
(EBSOV) Bayanlar Birliği
ile TEMA Vakfı Kaynak
Çalışma Grubu (TEMA-K)
doğa ve eğitim için 29
Mayıs 2009 günü İstanbul’da
İş Sanat’ta, 4 Haziran günü de
İzmir Atatürk Kültür Merkezi’nde
“Ateşle barut yan yana durursa”
adlı tiyatro oyununu sahneledi.
İstanbul’da usta tiyatrocu
Kenan Işık’ın sunduğu gece
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu
Başkanı Prof. Dr. Lütfü Baş ve Ege
Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı
İbrahim Gökçüoğlu’nun “hoş
geldiniz” konuşmaları ile başladı.
Daha sonra yönetmenliğini
Cihangir Turantaş’ın üstlendiği
ve ülkemizin önemli oyun
yazarları Aziz Nesin, Haldun
Taner, Kandemir Konduk, Ferhan
Şensoy, Yılmaz Erdoğan ve
Atilla Atalay’ın kadın ve erkek
ilişkilerinin mizahi yönlerini
öne çıkaran eserlerinden seçilen
bölümlerden oluşan “Ateşle barut
yan yana durursa” isimli oyun
haziran 2009
ebsohaber
sahnelendi.
Doğa ve eğitim yararına
umut ışığı yakmak üzere
sahneye çıkan Ege Bölgesi
Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Üyesi ve EBSO Vakfı Bayanlar
Birliği Başkanı Berkay Eskinazi,
EBSO Vakfı Bayanlar Birliği
Üyeleri Handan Atılgan, Hülya
Kuloğlu, İhsan Özduran, Reyhan
Olgunsoy, Yeşim Gencer, Tülin
Kocagil, Aydan Öcal, Feryal
Açıkyıldız, Filiz Erbak, Müşerref
Gülen, Neval Gülşen, Nurcan
haziran 2009
Kağıtçıoğlu, Nükte Eskici, Selma
Emeç, Serap Koca, TEMA-K
gönüllüleri Siren Ertan Çarmıklı,
Zeynep Germen, Esra Öztürk,
Figen Babaoğlu, Hülya Kulluk,
Deniz Uzunoğulları, Elvan
Demir, Sedef Mercan ile konuk
erkek oyuncular Cuma Kırbıyık,
Cem Arkon, Birkan İnci ve Uğur
Yılmaz başarılı performansları
ile geceye katılanlarca ayakta
alkışlandılar.
İki bölümden oluşan
oyun sonrasında projenin
hayata geçirilmesine katkı
sağlayanlara teşekkür
plaketleri verildi. Geceden
elde edilen gelir, TEMA
Vakfı projeleri ve
EBSO Vakfı’nın eğitim
bursu çalışmalarında
kullanılacak.
EBSOV ve TEMAK’nın bayanları 15 Mayıs
2009 tarihinde EBSO’da
düzenledikleri basın
toplantısı ile işbirliklerini
anlatmışlardı.
89
ebsohaber
Sıkıntılar
kolay
bitmeyecek
E
90
Ege Bölgesi
Sanayi Odası
Meclis Başkanı Mehmet
Tiryaki, ekonomik verilerdeki
negatif oranların küçülmeye
başlamasının
moral açısından
iyi olmasına
rağmen sıkıntıların kolay
sona ermesinin
beklenmemesini söyledi.
ge Bölgesi Sanayi
Odası Meclis
Başkanı Mehmet
Tiryaki, Merkez
Bankası’nın 1627
sanayicinin görüşünü
alarak yaptığı İktisadi
Yönelim Anketi’nin
nisan ayı sonuçlarına
göre ekonomik
verilerdeki negatif
oranlarının küçülüyor
olmasının morallerin
düzelmesi açısından
önemli olduğunu, ancak
ihracatta, iç piyasada
finansman konusunda
çekilen sıkıntıların
kolayca sona ermesinin
de beklenilmemesi
gerektiğini belirtti.
Tiryaki, yüzde 16,1
işsizlik oranı ile OECD
ülkeleri arasında ne
yazık ki ilk sıralarda yer
aldığımızı, ülkemizin
en büyük sorunu olan
işsizlik rakamlarına
bakıldığında resmi
kayıtlara göre 3 milyon
802 bin işsiz sayısı
gözükse de gerçekte
bu rakamın 6,5
milyon olduğunu, yine
OECD’nin raporuna göre
33 ülke arasında 1564 yaş arası çalışabilir
nüfusun istihdama
katılma oranında
sonuncu olduğumuzu,
aynı zamanda üniversite
mezunları arasında
da işsizliğin en yaygın
bulunduğu ülke
unvanının da yine
ülkemizde olduğunu
söyledi. Krizin etkilerinin
yavaşlayıp, göstergeler
iyileşmeye doğru gitse
de, gerekli destek
tedbirleri alınsa da,
işsizlikteki büyümenin
halen devam etmesinin,
ülkemizi daha da
zorlayacağını, bunu
önlemek için yeni
ekonomik politikalara
ve modellere mutlaka
ihtiyaç bulunduğunu
belirtti.
Başbakanlık
Genelgesi ile
kamu kurum ve
kuruluşlarındaki
alımlarda yerli üretime
öncelik verilmesi
kararına ve Avrupa’nın
en önemli otobüs üretim
tesislerinin ülkemizde
olmasına rağmen, bazı
belediyelerin ulaşımda
hala ithal malı otobüsleri
tercih ettiğini, aynı
genelge kapsamında
değerlendirilebilecek
bir diğer durumun ise,
ülkemizde dünyanın
en güzel mermerlerinin
çıkarılmasına karşın
yine bazı belediyelerin
yatırımlarında ithal
mermerleri kullanması
olduğunu, bunun ise
izahının bulunmadığını
ifade etti.
Tiryaki, aralarında
TOBB’un da yer aldığı
bazı sivil toplum
örgütlerinin iç tüketimi
canlandırma ve
durgunluğun aşılması
için kurduğu “Üreten
Türkiye Platformu”nun,
haziran 2009
ebsohaber
başlattığı “Türkiye’nin yüzü
ilgili savundukları düşüncelerin,
gülsün diye, kriz varsa çare
Maliye Bakanı Şimşek’in, “İllerin
de var” kampanyasının
rekabet ve sektörel gücünü ön
amacına ulaşmasının en büyük
plana çıkartan yeni bir teşvik
temennileri olduğunu, EBSO
sistemi getiriyoruz” şeklindeki
olarak kampanyayı gönülden
demeci ile örtüşmesinin çok
desteklediklerini ifade ile, krizin
olumlu bir gelişme olduğunu
aşılmasında merkezi hükümetler
söyledi.
dışındaki yerel yönetimlere
Tiryaki, geçtiğimiz
de büyük görevler
günlerde
moralleri
a
rs
va
iz
Kr
düştüğünün altını
yükselten
en dikkate
r
çare de va
çizdi.
değer olayın, dünyada
kampanyaBankaların bir
otomotivin anavatanı
takım çekincelerinden
olarak bilinen ABD’ye
sını gönüldolayı reel
Ford Otosan’ın
ek
st
de
n
de
kesimden ziyade
yaptığı, Transit
.
liyoruz
tüketici kredilerine
Connect modelinin
ağırlık verdiğini, bu
ihracatının ilk partisinin sevk
çekincelerin ortadan kalkmasının
edilmesi olduğunu, bunun Türk
kredi garanti fonunun bir an
otomotivinin dönüm noktası
evvel işlerlik kazandırılmasına
olan, bir başarısı olduğunu, yine
bağlı olduğunu, yaklaşık 1 yıldır
Turgutlu’da açılışına katıldığı,
konuşulan ve TOBB Başkanı
Ege’nin ve Türkiye’nin en büyük
Hisarcıklıoğlu’nun da ısrarla
kapasiteli yem fabrikası olan Matlı
takip ettiği bu konuyla ilgili
Yem Sanayi Tesislerinin açılışının
kanun tasarısının TBMM’sinin
kendilerini mutlu ettiğini, açılan
onayına sunulmuş olmasından
her yeni tesisin bölgemizdeki
büyük memnuniyet duyduklarını,
istihdama olumlu katkılarda
Kanunun bir an evvel işlerlik
bulunacağını belirtti.
kazandırılarak bankaların reel
sektör kredileri konusundaki
Mutluluklarımız
isteksizliklerinin sona ermesini
üzüntülerimiz
temenni ettiklerini belirtti. Tiryaki
2 Mayıs 2009 tarihinde
önceki dönemlerde IMF’nin,
yapılan 64.TOBB Genel
“tarım ve tekstil sektörlerinden
Kurulu’nda, Türkiye Odalar ve
çıkın” görüşüne karşın, en son
Borsalar Birliği Başkanlığı’na
IMF Heyeti’nin Ankara’da yapılan
yeniden seçilen Hisarcıklıoğlu
görüşmelerde Hisarcıklıoğlu’na,
ile TOBB Yönetim Kurulu’na
krizden çıkmada tarım ve tekstilin
seçilen Yönetim Kurulu Başkanı
öneminin vurgulanmasını,
Yorgancılar’ı yürekten kutladığını,
Hisarcıklıoğlu’nun “Yaşadığımız
Odamız’ın TOBB Yönetim
kriz dünyada birçok kuralı
Kurulu’nda bir kez daha görev
değiştiriyor. Kurallar yeniden
almasından dolayı büyük
yazılıp yeni bir düzen kuruluyor.
mutluluk duyduklarını ifade etti.
IMF’in şimdi ülkemize tarım
Tiryaki, TOBB Sanayi Odaları
ve tekstil demesi bundan
Konseyi’ne seçilen Yönetim
kaynaklanıyor” şeklinde
Kurulu Üyelerimiz Kamil Porsuk
yorumladığını söyledi.
ile Haluk Tezcan’ı, Meclis
Tiryaki, Hükümetin
Üyelerimiz Nedim Kalpaklıoğlu,
istihdam paketinde uygulamayı
Hüseyin Arıcı ve Salih Esen’i de
düşündüğü erozyonla
tebrik etti. Genel Kurul’da ayrıca
mücadele, ağaçlandırma gibi
10 yıldır TOBB Genel Kurul
zirai çalışmalarında geçici
delegesi olarak görev yapan
olarak 50 bin kişiye istihdam
Nedim Kalpaklıoğlu ile Salih
sağlama projesini de tarıma
Esen’e hizmet belgesi ve plaketi
bundan sonra gereken önemin
takdim edildiğini, kendilerini bir
verileceğini algıladıklarını, ayrıca
kez daha Meclis’in huzurunda
yıllardan bu yana teşvikler ile
tebrik ettiğini belirtti.
haziran 2009
meclis
Türkiye Kurumlar vergisi
rekortmenleri arasında ilk 100
içinde yer alan üyelerimiz Philsa,
JTI Tütün Pazarlama, İzmir
Demir Çelik, JTI Tütün Sanayi
AŞ ile Schneider AŞ’ni kutlayan
Tiryaki, ayrıca İzmir Sanayici
ve İşadamları Derneği Yönetim
Kurulu üyeliğine seçilen Meclis
üyelerimiz Atınç Abay ile Hasan
Küçükkurt’u tebrik ederek, yeni
görevlerinde başarılar diledi.
Meclis üyemiz Nedim
Ambar’ın annesinin vefat ettiğini
söyleyen Tiryaki, merhumeye
Allah’tan rahmet, ailesine de bir
kez daha başsağlığı diledi. Ayrıca,
büyük bir eğitim gönüllüsü olan
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan
Saylan’ın vefatı nedeniyle
duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Kurtuluş destanımızın
başladığı tarih olan 19 Mayıs
1919’un 90’ncı yıldönümünü
kutlarken, Atatürk’ün de belirttiği
gibi ülkemizi aydınlık yarınlara
ulaştıracak olan gençlere
güvenlerinin tam olduğunu
özelikle belirtmek istediğini
söyleyen Tiryaki, 15 Mayıs
1919’da işgal kuvvetlerine karşı
İzmir’de ilk kurşunu atan gazeteci
Hasan Tahsin’in şehit edilişinin
yıldönümüne de Odamız’ı
temsilen katıldığını, bu vesile ile
bir kez daha vatan uğruna şehit
olanları şükranla andıklarını
belirtti.
Tiryaki, hiçbir çıkar
gözetmeden sevebilen tek varlık
annelerin Anneler Gününü ve
tüm emekçilerin, 1 Mayıs Emek
ve Dayanışma Gününü kutladı.
EBSO Meclis Başkanı
Tiryaki, İzmir’de gerçekleştirilen
Türkiye Kupası Finali’nde,
futbolun ekonomiyi nasıl
etkilediğini, bir şehri nasıl
canlandırdığını, renklendirdiğini
göstermesi açısından önemli
olduğunu, spordaki dostluk ve
kardeşliğin en güzel örneklerinin
sergilendiği bu karşılaşmanın,
bundan sonraki tüm Türkiye
Kupası finallerinin şehrimizde
yapılmasına vesile olmasını
temenni etti.
91
meclis
ebsohaber
Ar-Ge
ve nano
teknoloji ile
katma değeri
yüksek
üretim
92
E
ge Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı İbrahim
Gökçüoğlu, konuşmasına Mustafa
Kemal Atatürk’ün, Kurtuluş
Savaşı’nı fiilen başlatmasının
90. yıldönümünü ve 19 Mayıs
Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramı’nı Meclis’in huzurunda
bir kez daha kutlayarak başlarken,
başta Ulu Önder Atatürk ve silah
arkadaşlarını saygı ve minnetle
andıklarını ifade etti.
Gökçüoğlu, TOBB Başkanı
Hisarcıklıoğlu’nun, TOBB’un 64.
Genel Kurulu’nda 22’nci Başkanı
olarak yeniden seçildiğini, yeni
yönetim kurulu ile birlikte daha
başarılı işlere imza atacaklarına
inandıklarını, Odamızın
da yeniden TOBB Yönetim
Kurulu’nda Yönetim Kurulu
Başkanımız Yorgancılar ile temsil
edilecek olmasından da büyük
onur duyduklarını belirterek,
Sanayi, Ticaret ve Ticaret Borsası
Konseylerine ve komisyonlarına
seçilen tüm Egeli temsilcileri
kutladığını, birlik ve beraberliğin
simgesi olan bu seçimlerin, İzmir
ve Bölgemiz için hayırlı olmasını
temenni etti.
Türkiye’de iç talebin
artırılması amacıyla; TOBB
önderliğinde, TESK, TÜRK-İŞ,
TİSK, HAK-İŞ ve KAMUSEN’in
katılımıyla “Üreten Türkiye
Platformu”, çerçevesinde
“Türkiye’nin Yüzü Gülsün Diye,
Kriz Varsa Çare de Var” isimli
bir kampanyanın başlatıldığını,
5 hafta ve 5 ana tema etrafında
sürecek kampanya ile erteleme
eğilimindeki tüketimlerin öne
çekilmesi, firmaların stoklarının
eritilmesinin öngörüldüğünü,
herkesin temennisinin söz konusu
kampanyanın başarıya ulaşması
olduğunu, ancak bunun için
herkesin gerekli desteği vermesi
gerektiğini belirtti.
Mayıs ayı içerisinde
Bakanlar Kurulu’nda yapılan
değişiklikler ile ilgili olarak,
ekonomi yönetiminin “Ekonomik
Koordinasyon Kurulu”
adı altında tek çatı altında
birleştirilmesinden dolayı büyük
memnuniyet duyduklarını, zira
koordinasyonsuzluğun ve zaman
kaybının telafisinin olamayacağı
kadar çok önemli bir süreçten
geçildiğini belirtti.
Veriler iyimserliğe
döndü ama..
Gökçüoğlu, bazı ekonomik
verilerin bir önceki aya göre
olumlu yöndeki yansımalarının
da, dikkatleri üzerine çeken
diğer bir değişiklik olduğunu,
sanayiye dair son açıklanan
rakamlardan, gerek reel kesimin
güven endeksi, gerek kapasite
kullanım oranı, gerekse sanayi
üretim endeksinin, üretimde
hafif de olsa kıpırdanmanın
başladığının sinyalini verdiğini,
ancak bugün genç nüfusta
yüzde 29’lara varan işsizlik
oranı, toplumu endişeye sevk
ettiğini, kriz öncesinde de zaten
mevcut olan ve yıllardır çözüm
getirilemeyen işsizlik sorununun
somut projelerle artık bir an
önce çözüme kavuşturulması
gerektiğini söyledi. Dünya
Bankası Başkanı’nın “finansal
kriz ekonomik krize dönüştükten
sonra, dünyada büyük bir işsizlik
krizine doğru gitmektedir.
Üretim kapasitesinin hala çok
düşük seviyede olması alarm
sinyalidir.”şeklindeki uyarılarının
gözardı edilemeyecek kadar
önemli bir husus olduğunun altını
haziran 2009
meclis
ebsohaber
EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gökçüoğlu, İzmirli
sanayicilerin savunma sanayine yönelmesi ve Ar-Ge desteklerinden yararlanmalarını tavsiye etti.
çizdi.
Kriz sonrası global dünyada
bütün sistemlerin değişerek, yeni
şartlarla iş yaşamının yeniden
şekillenecek olmasının rekabet
ortamını daha da zorlaştıracağı
göz önüne alındığında; 1 milyon 720 bini aşan sayısıyla,
ülkemizdeki tüm işletmelerin
yüzde 99.8’ine, imalat sanayi
istihdamının yüzde 63’üne sahip
KOBİ’lerimizin kriz sonrasına
ne derece hazırlıklı olduğunu
soran Gökçüoğlu, bu nedenden
dolayı konuşmasında ekonominin
ötesinde, kriz ortamında ve
sonrasında nelerin yapılması
gerektiğini ve bölgemizin mevcut
durumunu gözden geçirmek
istediğini belirtti.
Savunma sanayiine
özel önem
Gökçüoğlu, son yıllarda
ekonomimizde ve sanayide
önemli bir konuma gelen
savunma sanayi ile ilgili
Odamız’ın ciddi organizasyonlar
içinde olduğunu, 27-30 Nisan
2009 tarihinde İstanbul’da
gerçekleştirilen 9. Uluslararası
Savunma Sanayi Fuarı’na,
Odamız’ın bir stand açarak,
Savunma Sanayi Çalışma Grubu
üyeleri ile birlikte katılımının
sağlandığını, üyelerimizin
ürünlerinin sergilendiği Fuarın
oldukça başarılı geçtiğini belirtti.
Kuzey Amerika, Batı Avrupa
ve Asya bölgelerinden oluşan
15 ülkenin dünyadaki askeri
harcamalarının yüzde 83’ünü
gerçekleştirmekte iken, aralarında
Türkiye’nin de bulunduğu tüm
geriye kalan diğer ülkelerin askeri
harcamalardaki toplam payının
sadece yüzde 10 civarında
olduğunu, Müsteşarlık tarafından
yürütülen tedarik projelerinin,
proje bedeline göre dağılımında,
tasarımı ve hakları yabancı bir
haziran 2009
firmaya ait olan ürünün, yurt
içinde ortak üretimi kapsayan
payın yüzde 59 iken, yurt içinde
geliştirilen projelerin payının
ise yüzde 22 olduğunu, Türk
savunma sanayinin, 2006 yılında
cirosunda yüzde 8 civarında
gelişme kaydederken, ihracatta
yüzde 5, Ar-Ge harcamalarında
yüzde 2 artış gerçekleştirdiğini
söyledi.
Gökçüoğlu, Türkiye’de
1 milyar TL’lik bir pazara sahip
yedek onarım malzemelerinin
yaklaşık yüzde 20’lik kısmının
yurt içinden, yüzde 80’lik
kısmının ise yurtdışından
temin edildiğini, bu oranın
tersine çevrilmesi gerektiğine
inanan, yurt savunmasında dışa
bağımlılığı ve yurt dışı kaynak
kullanımını azaltmayı, yerli
sanayi ve istihdamı desteklemeyi
amaç edinen Odamız ile
Kara-Deniz-Hava ve Sahil
Güvenlik Komutanlığı’nın ortak
bir girişim içine girerek, 6-17
Ekim 2009 tarihleri arasında
TSK ile müşterek malzeme
sergisini gerçekleştireceklerini,
tedarik sürecini hızlandırarak
yurt içinden temin edilen
malzemeler için alternatif
üretici firmaları tespit etmeyi
amaçladıklarını, sergide TSK’ne
ait yaklaşık 5.000 kalem malzeme
sergileneceğini, bir önceki
sergide Deniz Kuvvetleri’nin
yurt içinde 5 milyon dolar,
yurtdışında 11 milyon dolar
olmak üzere toplamda 16 milyon
dolar sözleşme imzalamasının
da serginin önemini ortaya
koyduğunu, firmalarımızın
Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na
müracaat edip, üretim sertifikası
alarak, dünyada ayrıcalıklı üretici
konumuna gelmelerini ve kâr
marjlarını yükseltmelerini arzu
ettiklerini ve Yönetim Kurulu
olarak bu doğrultuda çalışmalarını
sürdürmeyi hedeflediklerini
belirtti.
Ar-Ge
desteklerinden
yararlanalım
Ülkemizin, 2002-2007
yılları arasındaki dönemde
Ar-Ge harcamalarında yüzde
119’luk bir artış ile iki sıra üste
çıkarak 23. sıraya yükseldiğini,
AB ülkelerinde ortalaması yüzde
1,76 olan Ar-Ge harcamalarının
GSYİH’ya oranının Türkiye’de
yüzde 7 olduğunu, en büyük
temennilerinin 2013 yılı için
Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ya
oranının yüzde 2, Ar-Ge
bütçesinin ise 25 milyar TL’lik
hedefe ulaşması olduğunu
belirten Gökçüoğlu, ülkemizin
Lizbon Kriterleri’ne imza atması
ile birlikte Ar-Ge harcamaları
için GSMH’nın yüzde 3 oranında
bütçeden kaynak ayrılması
zorunluluğunun doğduğunu,
Ar-Ge Kanunu’nun çıkarıldığını,
dolayısı ile Ar-Ge çalışmaları için
büyük kaynakların bulunduğunu,
bu kaynaklardan KOBİ’lerimizin
faydalanması gerektiğini söyledi.
Gökçüoğlu, son 8 yılda
TÜBİTAK Akademik Proje
Desteği’ne bakıldığında; Ege
Bölgesi’nde proje sayısının
ve proje bütçesinin Türkiye
ortalamasının üstünde arttığının
görüldüğünü, son beş yıldır
Odamız’ın da büyük gayretleri
ve çalışmaları ile üniversite
sanayi işbirliği çerçevesinde Ege
Bölgesi’nde TÜBİTAK tarafından
desteklenen proje sayısında bir
patlamanın yaşandığını belirtti.
TÜBİTAK-TEYDEP Desteğinin
2000-2008 yılları arasında
Bölgemizde Türkiye ortalamasını
ikiye katlayan seviyeye
ulaşmasının da kendilerini
sevindirdiğini, Ege Bölgesi olarak
160 tane projeyle, 31.5 milyon
TL’lik destek aldıklarını, proje
93
meclis
94
sayısının da yakın zamanda
artış göstermesini umut
ettiklerini, TÜBİTAK-TEYDEP
proje bütçesinin dağılımında;
Ege Bölgesi’nin yüzde 9 pay
aldığını, bu yüzde 9’luk payın
içinde İzmir’in yüzde 49,
Manisa’nın ise yüzde 47 pay
aldığını, her ne kadar Türkiye
ortalamasının üzerinde bir artış
yaşansa da TUBİTAK’a daha
çok projeler verip, yüzde 9’luk
oranın artırılması gerektiğini
vurgulayarak, tüm firmaları proje
bedelinin yüzde 75’i oranında
hibe destekli TÜBİTAK projelerine
davet ettiklerini ifade etti.
Nanoteknoloji çağı
Artık, ülkelerin gelişmişlik
düzeyinin, sahip olduğu patent
sayısıyla belirlendiğini, yerli
patent başvuru sayısında 19952008 döneminde bölgemizin
10.5 kat, yerli patent tescilinde
de 4.9 kat artış gerçekleştirdiğini,
TUBİTAK desteklerinin yanı
sıra patent konusunun da ihmal
edilememesi gereken bir husus
olduğunu, patent başvuru
sayısına göre İzmir’in, İstanbul ve
Ankara’dan sonra üçüncü sırada
geldiğini belirtti. Gökçüoğlu,
ülkemizde bu konuda en başarılı
örneğin Arçelik firmasının
olduğunu, uluslararası patent
liginde yer alan Arçelik’in
Türkiye’nin de patent şampiyonu
olduğunu söyledi.
Gökçüoğlu, 17. yüzyılın
ebsohaber
koltuğundan kalkıp, sahneye
çıkmasının vakti geldiğini, nano
çağını kaçırmanın telafisinin
olmayacağını, sanayimizin yurt
dışından teknoloji transferi ile
devam ettirilmesine artık bir son
verilmesi, artık hayatımızın her
noktasında varolan Ar-Ge’ye,
nano teknolojiye ve inovasyona
yatırım yapan ülkelerde,
yaratılan ekonomik değerlerin
toplumların yaşam kalitesini ve
refahını geliştirdiğini, kalkınmada
belirleyici rol oynadığını, yakın
gelecek için bir ülkenin özellikle
de nano teknolojideki seviyesinin,
o ülkenin ekonomik gücünün bir
simgesi olabileceğinin göz ardı
edilmemesi gerektiğini ifade etti.
başlarında ilk kez Bacon
tarafından dile getirilen “Bilgi
Güç Kaynağıdır” sözünün bugün
Fikire değer
nano teknoloji, inovasyon ve Arkazandırmak
Ge gibi kavramlarla tanışmamıza
Özellikle son birkaç yıldır
imkan sağladığını, Tarım
Türkiye’nin dört bir yanında
Devrimi ve Sanayi Devrimi’ni,
eğitim toplantıları düzenlenen,
Bilgi Devrimi’nin takip ettiğini,
konusunda uzman yetiştiren ve
sınır tanımayan bilgi, bilişim
çağımızda olmazsa olmazlar
teknolojilerini öne çıkardığını,
arasına giren inovasyonun kısaca
1939 yılına dayanan bilgisayar
yenilik olarak tanımlandığı gibi,
çağının yerini, doğuşu 1997’ye
bazen yeni bir fikrin değer yaratan
dayanan nano teknolojinin
uygulaması, bazen de “Eski
aldığını, nano teknolojinin
köye yeni adet getirmek” olarak
altın çağını ise 2025-2081
da ifade edildiğini,
döneminde
inovasyon performansı
Nanoteknoyaşayacağını belirtti.
bakımından
lojiye geçiş
Günümüzde bilgi
Danimarka,
a
nd
konusu
devriminin liderlerini
Finlandiya, Almanya,
ABD, AB, Japonya
sahneye çıkİsveç ve İsviçre’nin
oluştururken, yakın
ma zamanılider konumda
zaman için Rusya,
olduğunu, ülkemizin
mız geldi.
Hindistan ve Çin’in
ise yetişmeye
isimlerinin geçtiğini,
çalışanlar arasında yer aldığını,
bilgi devrimi ile 21. yüzyıla
inovasyon konusunda ülkemizin
nano teknolojinin damgasını
atılım yapmasının en büyük
vuracağına dair dünyaca ünlü
temennileri olduğunu belirtti.
uzmanlar hemfikir iken, Türkiye
Konuşmasına, Eczacıbaşı
için nano teknolojinin ne anlam
firmasından inovasyon örnekleri
ifade ettiği, 2015’te 1 trilyon
ile devam eden Gökçüoğlu,
Dolar’a ulaşacağı tahmin edilen,
Eczacıbaşı’nın inovasyonda çok
nano teknoloji pazarından
başarılı ürünler ortaya çıkardığını,
dünya ülkeleri pay almak için
firma yetkililerinin bu süreçteki
çalışmalarına hız vermişken,
başarılarını Arçelik örneğinde
ülkemizin ne durumda olduğu
olduğu gibi çalıştığı perso-nelin
sorusunu gündeme getiren
ürünler üzerindeki önerilerini
Gökçüoğlu, ilerlemiş ülkelerde
dikkate alıp, onları üretime
1990’lı yıllarda başlayan
ve araştırmaya dahil ederek
nanoteknolojiye geçiş hususunda, kazandıklarını ifade ettiklerini,
Türkiye’nin artık seyirci
yine Eczacıbaşı firmasının bir
haziran 2009
meclis
ebsohaber
personelinin önerisi üzerine
dünyada patentini aldıkları, çift
kapaklı kağıt mendil kutusu ve
mendil otomatı ile hem çok
büyük oranda ihracatlarını
arttırdıklarını, hem de dünyada
bunu başka uygulamak isteyen
firmaların Eczacıbaşı’na para
ödemek zorunda kalacaklarını
örnek olarak gösterdi.
Gökçüoğlu, ülkemiz
insanının zorluklara, yaratıcı
pratik çözümler getirerek,
farkında olmadan yenilikler
getirebildiklerini, ancak
bunu üretimlerinde kâra
geçiremediklerini, her türlü
zorluğa karşın üretimine
devam eden sanayicilerimizin,
inovasyon ile basit ama bir o
kadar da yaratıcı çözümlerle
kriz sürecinde ve kriz sonrasında
üretimlerini daha kârlı devam
ettirmelerini sağlayabileceklerini,
kriz başladığından bu
yana sürekli tekrarlanan,
krizi fırsata çevirmenin ve
uluslararası rekabetçiliğimizi
arttırmanın yolunun Ar-Ge’den,
inovasyondan, nano teknolojiden
geçtiğinin ve bunları sağlayacak
olan kişilerin de sanayiciler
olduğunun unutulmaması
gerektiğini belirtti.
Gökçüoğlu üyeleri
cevaplandırdı
Meclis üyelerinin gündeme
getirdiği konuları değerlendiren
İbrahim Gökçüoğlu, Atilla
Üner’in yerli üretim kullanılması
konusundaki fikrine aynen
katıldığını, Ulusal TV’lerde özel
programlar yapılarak yerli üretilen
her şeyin tüketilmesi konusunda
halkın bilinçlendirilmesi
gerektiğini, bu konuda Yönetim
Kurulu olarak gereken her türlü
gayreti göstereceklerini ifade etti.
Hakkı Attaroğlu’nun OSB’lerde
tam teşekküllü teknik kadronun
bulunmadığına dair fikrine aynen
katıldığını, ayrıca açıklamaları
ve uzlaşmacı konuşmaları için
teşekkür etti. İbralim Gökçüoğlu,
Kemalpaşa Organize Sanayi
Bölgesi konusunda yöneltilen
sorulara KOSBİ Yönetim Kurulu
haziran 2009
Başkanı olarak Pınar Yurdun’un
yanıt verdiğini, ancak EBSO
olarak tüm OSB’lere ilişkin
belirli bir prensip kararımızın
olması gerektiğini düşündüğünü,
OSB’lerde trilyonlarca
yatırımların yapıldığını ve
zaman zaman bu konular ile
ilgili karşılıklı suçlamaların
yapılabildiğini, bunların
yaşanmaması adına EBSO
Meclisi olarak bir yol haritası
çizilmesi gerektiğine inandığını,
zira Attroğlu’nun da belirttiği
gibi OSB’lerde görev alan
arkadaşları ne kadar iyi niyetli
olursa olsun, teknik kadroların
tam teşekküllü olmaması
nedeniyle bu tip konuşmaların
Meclis’te olabildiğini, öncelikle
iyi bir fizibilitenin yapılabilmesi
için bilgi birikimine sahip
bir kişinin OSB’ler için
Odamız’da konuşlandırılması,
ihale şartnamelerinin tek tip
olması gerektiğini, Yönetim
Kurulu olarak, organize
sanayi bölgelerine ilişkin bir
çalışma yaparak, Meclis ile
paylaşacaklarını ifade etti.
İş dünyasının
acı kaybı
Ege Bölgesi Sanayi Odası
ile İzmir Ticaret Odası’nda
Meclis Üyeliği, Yönetim
Kurulu Üyeliği ve Başkan
Vekilliği yapan, Belediye
Meclis Üyeliği ve Başkan
Vekilliği görevlerinde
bulunan sanayici ve işadamı Nevzat Ortabaş, 90 yaşında
hayata gözlerini yumdu. 4 ay önce kalça kemiğini kırması
nedeniyle rahatsızlanan Ortabaş, Bostanlı Beşikçioğlu
Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Eski Bornova
Mezarlığı’nda toprağa verildi.
İzmir iş dünyasının tanınmış isimlerinden Can Ortabaş,
Nihat Ortabaş ve Nihal Akbeniz’in de babası olan Nevzat
Ortabaş, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin de ilk üyelerinden
biriydi. Şair ve radyo programcısı Ortabaş, 1919 yılında
Giritli bir ailenin dokuz çocuğundan biri olarak dünyaya
geldi. Genç yaşta ticaret hayatına atılan Ortabaş, incir,
üzüm ihracatçılarına ambalaj kutusu yapan babasının
yanında çalışmaya başladı; daha sonra oto yedek parça
işine girerek büyük başarı elde etti. Rüçhan Adlı ile birlikte
Türkiye Otomobil Parça Tüccarları Derneği’nin de kurucusu
olan Ortabaş, Çiğli’de Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin
kurulmasına da öncülük etti.
Yarım yüzyılı aşan aktif işadamlığı yaşamının yanı sıra güçlü
kalemiyle Yeni Asır, Ege Ekspres, Sabah Postası, Anadolu,
Halkın Sesi gazetelerindeki siyasi makaleleriyle de yankı
uyandıran Nevzat Ortabaş, yaşına rağmen 4 ay öncesine
kadar haftanın 6 günü mesai yapıyordu.
95
meclis
ebsohaber
İzmirli sanayicilerin gündemi:
Ekonomi ile enerji verimliliği
96
Ege Bölgesi Sanayi
Odası Meclis Üyesi
Sanayiciler, global
ekonomik krizin
piyasalara etkilerinin
tüm hızıyla sürdüğü
ortamda ülkenin
kendi kaynaklarına
önem verilmesi, yerli
malı kullanımının
artırılması ve kamu
ihalelerinde de yerli
üretimin tercih edilerek
desteklenmesini istedi.
Enerjinin üretim için
hayati önem taşıdığını
da ifade eden EBSO
Meclis Üyeleri, enerjinin
etkin kullanılması,
israfın önlenmesi, enerji
maliyetlerinin ekonomi
üzerindeki yükünün
hafifletilmesi ve çevrenin
korunması için enerji
verimliliği savunurken,
hükümetin de tasarrufa
özendirici teşvikler
sağlamasını önerdi.
Metin Akdaş
Enerji verimliği önemli
EBSO Meclis
Üyesi Metin
Akdaş, 2
Mayıs 2007
tarihinde,
26510
sayılı Resmi
Gazete’de
yayımlanarak
yürürlüğe
giren Enerji
Verimliliği
Kanunu ve bu
kanuna bağlı
olarak 25 Ekim
2008 tarihinde
çıkarılan
Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin
Kullanımında Verimliliğin
Artırılmasına Dair Yönetmelik
gereğince; 2 Mayıs 2009 tarihine
kadar sanayi tesislerinde enerji
yöneticisi atanması konusunda
detaylı bilgi vermek üzere söz
aldığını belirten Akdaş, söz
konusu Yönetmeliğin amacının,
enerjinin etkin kullanılması,
enerji israfının önlenmesi, enerji
maliyetlerinin ekonomi üzerindeki
yükünün hafifletilmesi ve çevrenin
korunması için enerji kaynaklarının
ve enerjinin kullanımında
verimliliğin artırılmasına ilişkin
usûl ve esasları düzenlemek
olduğunu söyledi. Verimli enerji
kullanımı ve enerji tasarrufunun
sanayicinin en önemli gündemi
olması gerektiği inancını taşıdığını,
bu anlamda Yönetim Kurulu’na,
“Enerji Çalışma Grubu”nu kurarak
konuya verdiği önem için teşekkür
etti.
Akdaş, günümüz dünyasında
sanayileşmenin gereği olarak
enerjinin, ekonomik, sosyal
ve siyasal içerikli politikaların
oluşturulmasında en belirleyici rol
oynadığını, Irak ve Afganistan’daki
gibi emperyalist işgallerin ve
savaşların altında yatan temel
olgunun, enerjiye olan gereksinim
olduğu gibi aynı zamanda ülkelerin
kalkınmasındaki en önemli temel
girdinin enerji olduğunu, enerjinin
“sürdürülülebilirlik” kavramının en
etkin alanlardan birisi olduğunu,
haziran 2009
meclis
ebsohaber
bu anlamda temiz, ucuz,
güvenilir ve kesintisiz enerji
temini ve enerji politikalarının
ülke yöneticilerinin önündeki
en büyük problemlerden birisi
olduğunu, son yıllardaki çevre
problemlerinden bazılarının da
enerji kullanımı ile ilintili olması
nedeniyle temiz ve güvenli
enerjiye olan gereksinimin gün
geçtikçe arttığını belirtti.
Dünyada, yılda 9 milyar
ton enerjinin tüketildiğini,
bu tüketimin yüzde 38’inin
petrolden, % 26’sının
kömürden, yüzde 24’ünün
doğal gazdan, yüzde 6’sının
nükleer enerjiden ve % 6’sının
da hidrolik enerjiden elde
edildiğini, petrol başta olmak
üzere fosil yakıtlarının dünya
enerji gereksinimindeki payının
toplamda % 90’a yakın bir oranla
en belirleyici konumda olduğunu
söyledi. Akdaş, ülkemizin enerji
kaynakları bakımından tamamen
dışa bağımlı olduğunu, enerjisi
ihtiyacının yüzde 75’ini petrol ve
doğal gaz gibi ithal kaynaklardan
karşıladığını, yılda yaklaşık
25 milyon varil ham petrole
ihtiyaç var iken sadece yüzde
10’unu, yani 2.5 milyon varilinin
ülkemizde üretildiğini, elektrik
enerjisi üretiminde ise yüzde
60’a varan bir dışa bağımlığın
olduğunu, doğalgaz ithal ederek
elektrik enerjisi üretildiğini,
dünyanın en büyük doğal gaz
rezervine sahip olan Rusya‘da ise
elektrik enerjisi üretiminde doğal
gaz payının sadece yüzde 7
olduğunun düşünülmesi gereken
bir konu olduğunu ifade etti.
Ülkemizin, 2008 yılında
70 milyar dolar civarında
gerçekleşen dış ticaret açığının
içerisinde 50 milyar dolarının
petrol, doğalgaz, kömür
gibi enerji kaynakları için
kullanıldığını, yine 2008 yılında
gerçekleşen cari açık rakamının
41.4 milyar dolar olduğu
düşünüldüğünde enerjinin
ülkemiz için ne derece önemli
olduğunun daha iyi anlaşılacağını
belirtti.
Akdaş, kıt enerji
haziran 2009
kaynaklarına sahip, dışa
bağımlı bir durumda iken,
ne yazık ki ülkemizde enerji
verimliliği konusunda gereken
özenin gösterilmediğini, gayri
safi yurt içi hasıla üretmek
için tüketilen birincil enerji
miktarını ifade eden enerji
yoğunluğu göstergesinin,
OECD ülkeleri ortalamasında
0,19, Japonya’da ise 0,09 iken,
ülkemiz için bu rakamın 0,39
olduğunu, yani enerjiyi OECD
ülkeleri ortalamasına göre 2
kat, Japonya’ya göre 4 kat daha
verimsiz tükettiğimizi, oysa
ülkemizin birincil enerji talebini
en az yüzde 25 azaltabilecek
potansiyele sahip olduğunu,
enerji verimliliği çalışmaları ile
binalarda yüzde 50, sanayide
yüzde 20 ve ulaşımda yüzde
15 tasarruf sağlanması halinde
yılda yaklaşık 10 milyar doların
üzerinde bir tasarruf imkanına
sahip olunacağını söyledi.
Enerji Verimliliği Kanunu
ve bu kanuna bağlı çıkarılan
Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin
Kullanımında Verimliliğin
Artırılmasına Dair Yönetmelik’in
temel dayanağının, enerji
tüketimindeki verimsizliğin
ülkemize getirdiği olumsuz
yükün azaltılması yönelik
olduğunu, ancak kendisine
göre bunun yeteri kadar başarılı
olamayacağını zira bu kadar
önemli bir konuda 2009 yılı için
bütçeye konulan rakamın sadece
5 milyon lira olduğunu, ayrıca
tasarrufa yönelik olarak getirdiği
kısıtlamalar ve teşviklerin
özendirici olmaktan oldukça
uzak olduğunu belirtti.
Akdaş, söz konusu
Yönetmelik ile yıllık 1000 TEP’in
üstünde enerji tüketimi olan
sanayi tesislerinde mutlaka enerji
yöneticisi olması gerektiğini,
yıllık tüketimi 50000 TEP’in
üstünde olan tesisler için enerji
yöneticisi ile birlikte bir makine,
bir de elektrik veya elektronik
mühendisinin ve teknikerlerin
bulunduğu enerji yönetim birimi
kurulmasının zorunlu kılındığını,
ayrıca organize sanayi bölgeleri
için de yıllık tüketimi 1000
TEP’den aşağı olan işletmelere
yönelik olarak çalışma yapmak
üzere enerji yöneticisi ile birlikte
2 teknik elemandan oluşan enerji
yönetim biriminin kurulması
gerektiğini, ayrıca 500 TEP’in
üstünde enerji tüketimi olan veya
20 bin m2’in üzerinde kullanım
alanına sahip olan ticari binalar
ile kamu binalarında da enerji
yöneticinin bulundurulmasının
zorunlu hale getirildiğini söyledi.
TEP’in 1 ton yakıtın
yakılması ile elde edilen enerjiye
eşit, işletmelerde kullanılan
elektrik, kömür, doğal gaz, fuel
oil gibi tüm enerji kaynaklarının
aynı birime çevirerek
hesaplanması ile elde edilen
rakam olduğunu, 1000 TEP’in
yaklaşık olarak 11.600.000 kw/h
denk geldiğini, Bölgemizde
bugün bu kadar enerjiyi kullanan
kaç tane tesise sahip olunduğunu
sorarak, kendi düşüncesine göre
Yönetmeliğin amacına ulaşması
bakımından söz konusu rakamın
daha da aşağıya çekilerek, 500
TEP civarında olması gerektiğini
belirtti.
Akdaş, Yönetmelik ile
birlikte biri, geri ödeme süresi 5
yılı geçmeyen ve en fazla 500 bin
TL tutarındaki projeleri kapsayan
“Verimlilik Artırıcı Projeleri”
(VAP), diğeri, firmaların enerji
yoğunluğunu yüzde 10 azaltmayı
taahhüt etmesi ve bu taahhüdünü
yerine getirmesi halinde enerji
giderlerinin yüzde 20’sini, 100
bin TL’yi geçmemek kaydı ile
desteklenmesini içeren “Gönüllü
Anlaşma” imzalanması şeklide
iki teşviğin söz konusu olduğunu,
proje yapıp başvuran firmaların
bu yıl içerisinde desteklerden
faydalanabildiğini, 2009 yılı
için bütçeye konan 5 milyon
TL’lik rakamın sadece yüzde
35’i tutarında projenin sunulmuş
olduğunu, sanayicilerin ne yazık
ki bilgisizlikten konuya ilgisiz
kaldığını ifade etti.
“Gönüllü Anlaşmalar”ın
doğrudan Elektrik İşleri Etüt
İdaresi aracılığı ile, “Verimlilik
Artırıcı Projeler”in ise enerji
97
meclis
98
verimliliği danışmanlık şirketleri
aracılılığı ile yapılabildiğini
ifade eden Akdaş, Verimlilik
artırıcı projelerde; “Isıtma,
soğutma, iklimlendirme ve ısı
transferinde en yüksek verimin
elde edilmesi, sıcak ve soğuk
yüzeylerde ısı yalıtımının
standartlara uygun olarak
yapılması, ısı üreten, dağıtan ve
kullanan tüm ünitelerin yalıtılarak
istenmeyen ısı kayıplarının veya
kazançlarının en aza indirilmesi,
atık ısı geri kazanımı, ısının işe
dönüştürülmesinde verimliliğin
arttırılması, elektrik tüketiminde
kayıpların önlenmesi, elektrik
enerjisinin mekanik enerjiye veya
ısıya dönüşümünde verimliliğin
artırılması, otomatik kontrol
uygulamaları ile insan faktörünün
en aza indirilmesi, kesintisiz
enerji arzı sağlayacak girdilerin
seçimine dikkat edilmesi,
makinaların enerji verimliliği
yüksek olan teknolojiler
arasından, standardizasyon
ve kalite güvenlik sisteminin
gereklerine dikkat edilerek
seçilmesi, istenmeyen ısı
kayıpları veya ısı kazançları
en alt düzeyde olacak şekilde
projelendirilmesi ve uygulamanın
projeye uygun olarak
gerçekleştirilmesinin sağlanması,
inşaa ve montaj aşamasında
enerji verimliliği ile ilgili ölçüm
cihazlarının temin ve monte
edilmesi, yenilenebilir enerji,
ısı pompası ve kojenerasyon
uygulamalarının analiz edilmesi,
aydınlatmada yüksek verimli
armatür ve lâmbaların, elektronik
balastların, aydınlatma kontrol
sistemlerinin kullanılması
ve gün ışığından daha fazla
yararlanılması, enerji tüketen
veya dönüştüren ekipmanlar
için ilgili mevzuat kapsamında
tanımlanan asgarî verimlilik
kriterlerinin sağlanması,
camlamada düşük yayınımlı
ısı kontrol kaplamalı çift cam
sistemlerinin kullanılması”
gibi konulara dikkat edilmesi
gerektiğinin altını çizdi.
Akdaş, yetkililerimizin
yasak savma zihniyeti ile
ebsohaber
yönetmelik çıkarmak yerine
gerçekten sonuç odaklı ve işe
yarayacak şekilde, çağdaş batı
ülkelerindeki uygulamalara
benzer düzenlemeler yaparak,
bütçelerini de bu anlayışla
planlaması gerektiğini, bin bir
güçlükle yaratılan katma değeri
ülkemizin diğer gereksinimlerine
kaynak olabilecek şekilde
planlayan ve topyekun bir
tasarruf politikası ile konuya
yaklaşmasının büyük önem arz
ettiğini, ne yazık ki, bu hali ile
son derece önemli ve iddialı
bir konudan fayda sağlamanın
mümkün gözükmediğini ifade
etti.
Geleceğin dünyasında,
enerjiyi etkin ve verimli kullanan
şirketlerin, ülkelerin daha başarılı
olacağını, bu nedenle Yönetim
Kurulu’nun oluşturduğu, Enerji
Çalışma Grubu’nun sanayicimiz
için daha aydınlatıcı ve eğitici
çalışmalar yapacağını ümit
ettiğini, ayrıca Meclis toplantısı
öncesinde Yönetim Kurulu
Sayman Üye Vatansever’in
hazırlamış olduğu CD’de 5
Aralık 2009 tarihinde yürürlüğe
girecek olan “ Binalarda Enerji
Performansı” yönetmeliği
ile ilgili detaylı bilgilere
ulaşılabilineceğini söyledi.
Ali Şemsioğlu
TESKON başarılı
EBSO
Meclis
Üyesi Ali
Şemsioğlu,
öncelikle,
Mekanik
Tesisat,
Soğutma ve
İklimlendirme
Sanayi
Meslek
Gruplarını
ilgilendirilen IX. Ulusal Tesisat
Mühendisliği Kongresi’nin 6-9
Mayıs 2009 tarihleri arasında
İzmir’de düzenlendiğini, Kongre
ile birlikte paralel tasarlanan
TESKON-SODEX Fuarı’nın
da aynı tarihlerde Makine
Mühendisleri Odası Tepekule
Kongre Ve Sergi Merkezi’nde
gerçekleştirildiğini, 12 kurum ve
kuruluş, 9 üniversite tarafından
desteklenen Kongre boyunca
toplam 45 oturumda 127 adet
bildirinin sunulduğunu, toplam 5
sempozyum, 11 seminer, 15 kurs,
1 panel, ve 3 sabah toplan-tısının
yapıldığını, TESKON- SODEX
Fuarı’nı, sektörden 1367’si kayıtlı
delege olmak üzere 2 bin 800’ü
aşkın mühendis, mimar, teknik
eleman ile üniversite, meslek
yüksek okulu ve meslek lisesi
öğrencisi izlerken, 6 bin 500’ü
aşkın kişinin ziyaret ettiğini
belirtti.
Şemsioğlu, Kongre’de;
enerji verimliliği mevzuatı
hazırlık çalışmaları sırasında
ilgili bakanlıkların meslek
odaları ve sektör temsilcileri
ile temas kurmaları, görüş ve
önerilerini alıp değerlendirmeleri
yönteminin başarılı bulunduğu
ve bu işbirliğinin mevzuatın
uygulama aşmasında da
sürdürülmesinin, ayrıca mevzuat
çalışmalarının bir an önce
sonuçlandırılması gerektiği,
özellikle binaların enerji
performansını değerlendirme
metodunun belirlenmesi
konusunda geç kalındığının,
bu metodun bir an önce
belirlenerek uygulamaya
geçilmesinin önerildiği,
binaların enerji performan-sının
değerlendirilmesi konusunda
ülkemizde önemli bir teknik
veri tabanı ve alt yapı eksikliği
bulunduğu dile getirilerek,
bu eksikliklerin giderilmesi
konusunda çalışmaların bir an
önce başlatılarak, bu konuda
şehirlerimizin aylık ortalama
su sıcaklıkları,ısıtma,soğutma
cihaz ve ekipmanları verimlilik
değerleri ile binalarda kullanılan
yapı elemanlarının ısı iletim
katsayılarının akredite edilmiş
laboratuarlarca test edilip
belgelendirilmesi, konutlarda
birim/alan başına aylık ortalama
aydınlatma değerlerinin
belirlenmesi gibi çalışmaların
bir an önce gerçekleştirilmesi
haziran 2009
meclis
ebsohaber
gerektiğinin karar altına alınan
konulardan bazıları olduğunu
belirtti.
Kongre’de; Binalarda Enerji
Performansı Yönetmeliği’nde
önemli eksikliklerin yer aldığı
dile getirilmiş, bu eksikliklerin
giderilmesi konusunda
meslek odalarının görüşleri
alınarak gerekli düzeltmelerin
yapılması, bu bağlamda
mevcut binaların enerji kimlik
belgelerinin tanziminin enerji
verimliliği şirketleri yerine
MMO’nca belgelendirilmiş
tesisat mühendislerince
yerine getirilmesine yönelik
yönetmelikte değişiklikler
yapılması için önerilerin
sunulduğunu, üniversitelerin
sanayinin ihtiyaç duyduğu
konularda araştırmalara ve
özellikle lisansüstü tezlere
yönelmesinin önemi işaret
edilerek, bu çalışmalara hem
kamu hem de özel sektör
tarafından destek verilmesi
gerektiğinin vurgulandığını,
büyük bir bölümü deprem
bölgesinde yer alan ülkemizde
mevcut yasal mevzuatlarla
düzenlenmiş bulunan yapı
üretim ve denetim sürecinin,
halihazırda sağlıklı, güvenli
ve çağdaş yapılar yapılmasını
sağlamadığı, planlama, tasarım,
üretim ve denetim süreçlerinin
yeniden düzenlenmesine
ihtiyaç duyul-duğunu, meslek
odalarının da sürece daha etkin
katılımını sağlayacak yeni bir
tasarım, üretim ve denetim süreci
modelinin yaratılması gerektiği
önemle vurgulanmış ve 4708
Sayılı Yapı Denetim Kanunu
İle 3194 Sayılı İmar Kanunu ve
buna bağlı ikincil mevzuatın
bu model esas alınarak yeniden
düzenlenmesinin önerildiğini,
ülkemizde özellikle insanların
toplu olarak bulundukları
mekanlarda özellikle okullarda
ısıl konfor ve iç hava kalitesi
konusunda zorunlu yasal
düzenlemeler konusunda
çalışmalar yapılması gerekliliği
şeklinde kararların alındığını
ifade etti.
haziran 2009
Atilla Üner
Yerli malı alalım
EBSO Meclis
Üyesi Atilla
Üner, Meclis
Başkanı
Tiryaki’nin
sunuş
konuşmasında
bahsettiği,
Başbakanlık
Genelgesi
ile Kamu
Kurum ve
Kuruluşlarındaki alımlarda yerli
üretime öncelik verilmesi kararı
ile ilgili olarak Avrupa’nın en
önemli otobüs üretim tesislerinin
ülkemizde olmasına rağmen,
bazı belediyelerin ulaşımda ithal
malı otobüsleri tercih etmesi
ile ilgili eleştirisine harfiyen
katıldığını ve bunun çok üzücü
bir durum olduğunu vurguladı.
Üner, yurt dışından alınan
otobüslerin yerini alabilecek çok
daha kaliteli çok daha güvenli
ve ülkemizin sanayicisiyle,
mühendisiyle, işçisiyle, katma
değer üreten araçların olduğunu
belirtti. Üner, bir organize sanayi
bölgesinden kendisine gönderilen
bir mailde, son ÖTV indirimi ile
satılan 100 aracın, ne yazık ki 67
tanesinin ithal arabalar olduğunu
gördüğünü, yerli mallarının tercih
edilmesi konusunda kendilerine
de özeleştiride bulunmak
zorunda olduklarını ifade etti.
Üner, genelgelerin
yayınlanmasının tek başına
yeterli olmadığını, Yönetim
Kurulu’ndan, Başbakanlığa bir
kez daha yer mallarının tercih
edilmesi konusunda daha etkin
tedbirler almaları ve bu konunun
takipçisi olmaları konusunda yazı
yazılmasını istedi.
Meclis Başkanı Mehmet
Tiryaki; bazı sanayici
arkadaşlarının söz konusu
Genelge ile ilgili şikayetlerini,
Yönetim Kurulu’na aktardığını,
Yönetim Kurulu’nun da hemen
akabinde konuyu dönemin
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer
Çağlayan’a ilettiklerini, ancak
bunun bir genelge olduğunu,
kanunlar gibi yaptırım gücünün
bulunmadığını, sadece bir tavsiye
niteliği taşıdığını ifade eden
Tiryaki, burada esas önemli
olan konunun tüketici bilincinin
oluşturulması olduğunu, bugün
dünyanın bir çok yerinde bu tür
sıkıntılarda ülkelerin davranış
biçimlerinin farklılık gösterdiğini,
bunun tüketici bilinciyle ilintili
olduğunu, ne yazık ki, Türkiye’de
ÖTV indiriminin, özellikle
otomobilde ithal ürünlere
yaradığını, özellikle ticari
araçlarda herhangi bir tesirinin
olmadığını ifade etti.
Kemalpaşa OSB’de
altyapı ihaleleri
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Mayıs ayı olağan meclis
toplantısında, Kemalpaşa
Organize Sanayi Bölgesi’nde
özellikle elektrik altapı ihaleleri
ayrıntılarıyla gündeme geldi.
EBSO Meclis Üyesi ve
aynı zamanda Kemalpaşa
OSB Yönetim Kurulu Başkanı
Pınar Yurdun, Nisan ayı meclis
toplantısında bir arkadaşının,
Kemalpaşa Organize Sanayi
Bölgesi’nin elektrik yatırımı
ihalesi ile ilgili endişelerini dile
getirmesi sebebiyle söz aldığını
belirtirken, Meclis üyelerine
gönderilen organize sanayi
bölgelerine ilişkin kitapçıkta,
Kemalpaşa OSB’ye ait bilgilerin
yetersiz olduğunun söylendiğini,
ancak, OSB yatırımlarıyla ilgili
bilgilerin daha önceki aylarda
Meclis’in bilgisine sunulduğunu,
yeni Meclis üyeliğine seçilen
arkadaşlarında bu bilgi
kitapçıklarının bulunmadığını
hatırlattı.
Yurdun, elektrik dağıtım
lisansı müracaatında bulundukları
2007 yılı Aralık ayından bu
yana EPDK’ya başvuruları,
EPDK’nın inceleme ve kabul
süreçleri, müşavir lik hizmeti için
müracaatları, KEİAŞ ile bağlantı
sözleşmesinin imzalanması,
avan projelerinin Gediz Elektrik
Dağıtım A.Ş.’nin onayına
sunulması, OSB’nin
99
meclis
100
TEDAŞ Gediz A.Ş.’nden
haklarının devir alınması, dağıtım
hattı müteahhitlik hizmetleri
için ihaleye çıkılması, ihalenin
sonuçlandırılması, sözleşmenin
yapıldığı iş yerinin teslim
edilmesi, işin tamamlanması,
şebekeye elektrik verilmesi
gibi yaşanan tüm gelişmelerin
Meclis’e bilgi olarak sunulduğunu
ifade etti.
Geçen Meclis toplantısında,
projenin Ankaralı bir firmaya
verilmesi ve OSB katılımcılarının
bilgilendirilmeden proje
yapıldığının dile getirildiğini
söyleyen Yurdun, KOSBİ
elektrik şebekesi projesi ile ilgili
olarak, ihaleye çıkmadan önce,
EBSO’dan ve KESİAD’dan projeyi
gerçekleştirebilecek İzmir’deki
firmaların isimlerinin istendiğini,
KESİAD Yönetim Kurulu ile bu
konuyla ilgili bir toplantının
düzenlendiğini, KESİAD’tan
herhangi bir isim bildirilmediğini,
sadece Odamızın bildirdiği
listeden yeterli görülen 7 firmanın
ihaleye davet edildiğini, ancak
yeterliliği ve tecrübesi olan iki
İzmirli, bir Ankaralı firmadan
teklif alındığını, gelen tekliflerin
ise 26 milyon TL, 24 milyon
500 bin TL ve 10 milyon TL
olarak verildiğini, en ucuz
ebsohaber
teklifi veren ve
yeterliliği görülen
firmaya projenin
yaptırıldığını, OSB
katılımcılarına
bilgi vermek
üzere; 25 Nisan
2007, 28 Ağustos
2007, 3 Nisan
2008 son olarak
19 Şubat 2009
tarihlerinde geniş
katılımlı toplantılar
düzenlediklerini,
ayrıca KESİAD
Yönetimini, Bölge
Müdürlüğü’ne
davet ederek, bilgi
verdiklerini belirtti.
KEİAŞ’ın
hatlarıyla ilgili
olarak iki bölüm
halinde ihaleye
çıkıldığını, birinci
kısım ihalesinin 10 milyon TL
olduğunu, tesisin bitmediğini,
devamının geleceğini söyleyen
Yurdun, yatırımın Mart ayına
kadar yetişmesi gerektiği,
yetişmez ise EPDK’ya 750.000
TL ceza ödeneceği savı ortaya
konarak işin aceleye getirildiği
şeklindeki iddianın da doğru
olmadığını, EPDK’ın lisansı
28.08.2008 tarihi itibariyle
verdiğini ve bunu 11.09.2008
tarihli Resmi Gazete’de
yayımladığını, Kanun ve
Yönetmelikler gereğince gazete
ilanından itibaren 6 ay içinde
yatırımları yaparak, elektrik
dağıtımının gerçekleştirilmesi
gerektiğini, aksi takdirde
ceza alabileceklerini, hatta
lisansın iptalinin söz konusu
olabileceğini, ancak bu arada
mahkemenin verdiği yürütmeyi
durdurma kararı dolayısıyla
Bakanlık tarafından KOSBİ’nin
tescilinin iptali ile karşı karşıya
kaldıklarını, 26.12.2008
tarihinde 265 sayılı yeni
tescillerini aldıklarında ise yatırım
yapabilmeleri için 2 aylık bir
sürenin kaldığını, bu süreçte hem
kredi bulmaya çalıştıklarını hem
de projelerini tamamlayarak,
onaylarını aldıklarını, ihale
tarihleri 05.01.2009 tarihinden
sonra çok hızlı bir çalışmayla
92 kilometre yer altı kablosu
döşediklerini, 250 küsur
elektrik direği diktiklerini ve yer
üstü kablo döşeyerek elektrik
dağıtımına başladıklarını söyledi.
KOSBİ için “tüzel kişiliği
ve muhtariyeti elde edememiş”
ifadesinin kullanıldığını,
KOSBİ’nin tüzel kişiliğinin
kazanılması ve yatırımları için
yedi yıldan bu yana mücadele
edildiğini, Odamız’ın ortağı
olduğu diğer organize sanayi
bölgelerinde olduğu gibi
bu dönem zarfında KOSBİ
Müteşebbis Heyet’inde, Yönetim
ve Denetim Kurulları’nda bir
çok Meclis üyesi arkadaşının
görev aldığını, görev alan
arkadaşlarının hep en iyileri ve
en ucuzu arayarak yatırımları
gerçekleştirerek, bizzat
uygulamaların içerisinde yer
aldıklarını, dolayısı ile Odamız’ın
hem KOSBi yönetiminde, hem
de denetiminde yer aldığını ifade
etti.
Yurdun, sıkışık biz zaman
diliminde, kriz ortamında
elektrik yatırımları için kredi
alabilmek adına EBSO’dan
yardım istediklerini, hem
seçim dönemi olması, hem de
Odamız’ın daha önce yaşadığı
kötü tecrübeleri nedeniyle,
EBSO Meclis’inden kredi ile ilgili
gerekli desteği alamadıklarını,
bunun için ihaleye çıkarken
firmaların projenin finansmanını
sağlamalarını istediklerini,
ihaleye katılan yedi firmadan iki
tanesinin bu şartları taşımamaları
nedeniyle ihaleye girmediklerini,
kalan beş firma ile ihalenin
gerçekleştirildiğini, dolayısı ile
ihalenin beş firmanın bir araya
gelerek, anlaştığı yönündeki
eleştirilerin de hem KOSBi
Yönetimi olarak hem de ihaleye
katılan firmalar açısından onur
kırıcı olduğunu söyledi.
Yatırımın uygun fiyat
ve kaliteli işçilikten yoksun
olduğunun ortaya atıldığını,
yaklaşık 11 milyon TL keşif
tutarındaki iş götürü bedelinin,
haziran 2009
meclis
ebsohaber
teklif alma usulüyle açık
pazarlıkla 6.6 milyon TL’ye
ihale edildiğini, ancak bunun
11 milyon TL’lik işin tamamı
olmadığını hatırlatan Yurdun,
yine de keşif bedelinin altında
bir fiyatla müteahhitlere bu işi
finanse ettirerek, en son teknoloji
ile büyük bir titizlilikle yapılan
çalışmalar neticesinde yatırımı
gerçekleştirdiklerini ve elektrik
vermeye başladıklarını, yapılan
çalışmaların Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı tarafından
onaylandığını, ayrıca Gediz
A.Ş., TEDAŞ ve TEİAŞ’tan gerekli
raporların alındığını, dolayısı ile
kalite konusunda hiçbir endişeye
mahal olmadığını ifade etti.
Yurdun, konu ile ilgili
Bölgedeki firmalarla çalışılan
elektrik mühendislerine
danışılmadığının dile getirildiğini,
oysa KOSBİ’de yer alan
otoprodüktör ve yüksek enerji
kullanan fabrikaların teknik
elemanlarıyla toplantılar
yaptıklarını, yatırımın sonunda
da bütün bu teknik elemanların,
yaptıkları kaliteli imalat için
kendilerini tebrik ettiklerini,
habersiz kesinlikle hiçbir elektrik
kesintisi yapmadıklarını, gündüz
tarifesinde yüzde 7.5, puantta
yüzde 5, gece tarifesinde yüzde
11.5 tenzilat sağladıklarını,
elektriği verdikleri günden
bugüne kadar fabrikaların
kendi içlerinde yaptıkları yanlış
manevralardan kaynaklanan
iki tane arıza olduğunu, bu
arızaların yerleri çok çabuk tespit
edildiği için kısa sürede arızaların
giderildiğini belirtti.
Yurdun, netice olarak,
KOSBİ olarak bugüne kadar
yol, doğal gaz, elektrik gibi
birçok yatırım yaptıklarını, bu
yatırımların hepsinin başka
başka firmalara ihale edildi-ğini,
hiçbir şekilde ihale sürecinde
müteahhitler arasında herhangi
bir anlaşma olmadığı gibi, işin
A firmasına da yalnız başına
verilmediğini, ancak pazarlık
aşamasına gelindiğinde iki
firmanın birleşerek, en alt
seviyeye fiyatı da indirerek
haziran 2009
ortaklık kurduklarını, tüm
belgeleri Meclis Başkanı’na
takdim ettiğini, dileyen tüm
Meclis üyesi arkadaşlarının
KOSBİ’yi ziyaret ederek,
bilgi alabileceğini, belgeleri
inceleyebile-ceğini, Organize’nin
herkesin kontrolüne ve ziyaretine
açık olduğunu ifade etti.
Fahrettin Selçik;
organize
sanayi
bölgeleri
yönetiminde
bulunan
kişilerin, her
şeyden önce
katılımcıların
menfaatlerini
ön planda
tutmaları
gerektiğini
düşündüğünü söylerken,
öncelikle ihaleye verilen
tekliflerin nasıl olurda bu
kadar birbirine yakın olduğunu
ve neden işin bir Ankaralı
firmaya yaptırılıyor olmasını
anlayamadığını, kendisinin
öncelikli olarak İzmirli
sanayicileri savunduğunu,
dolayısı ile işin İzmirli firmalarca
yapılmasına imkan verilmesi
gerektiğini düşündüğünü, ikinci
olarak TEDAŞ’ın her yerde
izolasyonu yüksek askı sistemi
seçerken neden Kemalpaşa
Organize Sanayi Bölgesi’nde
TEDAŞ’ın kabul etmediği
bir sistemin tercih edildiğini
anlayamadığını ifade etti.
Selçik, işin aceleye
getirildiğini, acele edilen veya
kısa sürede yapılan işlerde hata
olacağını, kendisinin fotoğraflarla
işin kalitesini tespit ettiğini, ayrıca
projede yer alan kablo çekilecek
alanın 60 kilometreden 90
kilometreye çıktığını, kendisinin
Kemalpaşalı bir sanayici,
elektrik mühendisi olarak KOSBİ
tarafından yeterli bilgilendirilmediğini, kendisinin OSB ile
savaş halinde olmadığını, ancak
kendi işyerlerinde nasıl kaliteye
dikkat ediyorlarsa Organize’de
yapılan işlerin kalitesine de dikkat
edil-mesi, yatırımların aceleye
getirilmeden, sindire sindire
yapılması gerektiğini söyledi.
Selçik ayrıca, daha önceki
yıllarda elektrik arızalarının
giderilmesi için yapılan ihale
sonucunda ihaleyi alan firmaya
Kemalpaşa Organize tarafından
kepçe tahsis edildiğini belirtti.
101
meclis
102
Selçik, Meclis bilgi kitapçığındaki
bilgilerin eksik olduğunu,
kitapçıkta parselleri, ile birlikte
225 tane firmanın bulunduğunu,
firmalara ilişkin verilen bilgileri
hesaplandığında işin içinden
çıkamadığını, 527 firmanın
tescil aldığını, 363 firmanın
faal durumda olduğunu ancak
doluluk oranının yüzde 39
olarak gösterildiğini, oysa kendi
hesaplarına göre Kemalpaşa
OSB’nde doluluk oranının yüzde
68’i aştığını belirtti.
Selçik, geçiş döneminde
olunması sebebiyle elektrik
kesintilerinin olabileceğini,
ancak bunların haberli olması
gerektiğini zira fabrikaların
makine ve bilgisayarlarının
hasar görebileceğini, firmaların
üretimlerinin aksayabileceğini
ifade etti.
EBSO Meclisi olarak,
Kemalpaşa OSB’ye ilişkin
hesapları detayları olmasa da
görme imkanı bulabildiklerini,
ancak OSB’ne aidat ödeyen
Kemalpaşa OSB sanayicilerine
bu imkanın verilmediğini bu
uygulamanın kötü bir yöntem
olduğunu vurgulayan Selçik,
elektrik tarifesinin üç farklı
tarife üzerinden yapıldığını,
bu rakamların göstermelik
rakamlar olduğunu, tek bir
rakamın belirlenebileceğini ve
o rakam üzerinden indirimlerin
yapılabileceğini, böyle-likle
yapılan indirimlerin daha net
görülebilineceğini, elektrik
dağıtım lisansını almala-rının
esas sebebinin pazarlık gücünü
yaratmak, ucuza elektrik alıp,
ucuza dağıtmak olduğunu, başka
OSB’lerdeki elektrik tarifelerinin
etüd edilmesi gerektiğini belirtti.
Selçik, İhale safhasında
2-3 yerden teklif alındığını,
sonra neticede bir konsorsiyum
oluştuğunu, bunun neden
kaynaklandığını anlayamadığını,
Meclisten ricasının organize
sanayi bölgelerinin en iyi şekilde
denetleyerek, sanayicilerin
haklarının korunması olduğunu
ifade etti.
ebsohaber
Hakkı Attaroğlu;
öncelikle
bugüne
kadar,
işlerinden,
ailelerinden
fedakarlık
ederek,
Kemalpaşa
Organize
Sanayi
Bölgesi’nde
görev
alan arkadaşlarına yapmış
oldukları katkılardan dolayı
teşekkür etti. Attaroğlu, ne
yazık ki bazı organize sanayi
bölgelerin tam teşekküllü teknik
kadrolarının bulunmadığını,
dolayısı ile bir iş yaparken
doğrusu, fazlası olurken eğrisi
ve yanlışının da olabileceğini,
yanlışların, eksiklerin düzeltilebilineceğini, ancak burada
organize sanayi bölgelerinde
görev alan arkadaşlarının büyük
fedakarlıklarla görev yaptığının
unutulmaması ve fedakarca
çalışan bu arkadaşlarının
imtihana çekilir gibi bir duruma
sokulmaması gerektiğini, eleştiri
ya da uyarıların daha uygun
şekillerde yapılması gerektiğini
ifade etti.
Attaroğlu, aynı zamanda
Kemalpaşa Organize Sanayi
Bölgesi’nde faaliyet gösteren
bir fabrikanın ortaklarından
biri olarak, KOSBİ tarafından
kendilerine elektrik verildiğinden
bu yana hesaplarına göre
ortalama yüzde 9 daha ucuz
elektrik aldıklarını, bu nedenden
dolayı Organize yönetimine
müteşekkir olduklarını söyledi.
KOSBİ Yönetim Kurulu
Başkanı Yurdun; Kemalpaşa
OSB’ye ilişkin iddia edilen
hususların, 10 dakikada kürsüden
yanıt verilmesinin mümkün
olmadığını, ancak yapılan işlerin
aşama aşama tüm detayların
Yönetim Kurulu Başkanlığı’na
sunulduğunu, dileyen arkadaşının
bunları kontrol edebileceğini
söyleyen Yurdun, daha önceki
dönemlerde de Selçik’in
Kemalpaşa OSB ile ilgili bir takım
sıkıntıları olduğunu, bunlarla
ilgili olarak kendisinin, KESİAD
Yönetiminin ve müteahhit
firmanın OSB’ye davet edildiğini,
Selçik’in burada tüm dosyaları
incelediğini ve söyleyecek hiçbir
şey bulamadığını belirtti.
Düşüncelerin açık açık
net bir şekilde ifade edilmesi
gerektiğini, kendisinin ihale için
verilen teklifleri ve ihaleyi alan
firmanın hangi şartlarda ihaleyi
aldığını belirt-tiğini, ayrıca 60
km’lik kablo döşeme işinin 90
km’ye çıktığına ilişkin ifadenin de
doğru olmadığını, teknik olarak
projelerinin elektrik hatlarının
ring halinde kapanmaması
nedeniyle eksik olduğunu,
ancak bunun kendilerinden
kaynaklanmadığını, mahkeme
kararı ile OSB dışında olan ve
herhangi bir işlem yapamadıkları
270 hektarlık alan nedeniyle,
elektrik hatlarının ring halinde
kapanamadığını, dolayısı ile
bir arıza olduğu zaman o
noktaya kadar olan elektriğin
diğer yönden beslenemediğini,
Selçik’in fabrikasının da o
alanda yer aldığını, bahsedilen
elektrik kesintilerinin
KOSBİ’den kaynaklanmadığını,
Mart ayı içinde bütün
işlemleri tamamladıklarını,
devirleri yaptıklarını, işleri
tamamladıklarını OSB’de 20
Nisan 2009 tarihinden bu
yana elektrik verdiklerini,
dolayısı ile EPDK’dan da ceza
almadıklarını, safha safha
elektriği vermeye başladıklarını,
mahkemenin lehlerine
sonuçlanmasının akabinde söz
konusu 270 hektarlık alanda
da elektrik hatlarının ringlerini
tamamlayarak, o alanda yer alan
firmaların daha kaliteli elektrik
almalarını sağlayacaklarını
belirtti.
Yurdun, iddiaların çirkin
olduğunu, daha fazla uzatmak
istemediğini, Kemalpaşa
OSB’nin kapılarının herkese açık
olduğunu, dileyen herkesi misafir
ederek, yapılanları açık açık
gösterebileceklerini ifade etti.
haziran 2009
meclis
ebsohaber
Mustafa Dirin; kendisine
göre her sanayicinin mukaddes
ve saygıdeğer olduğunu, Meclis
üyeleri olarak böyle saygın
bir grubu temsil etmelerinden
dolayı daha dikkatli olmaları
gerektiğini, ekonomik ve güncel
konular gündem maddesinde
söz alan Selçik ve Yurdun’un
çalışmalarını yıllardır takdirle
izlediklerini, çalışan insanların
her zaman hata yapabileceğini,
önemli olanın iyi niyet içerisinde
çalışmak olduğunu söyledi. Dirin,
Yurdun’un “benim kapım açık,
hesaplarım açık” diyerek tüm
Meclis üyelerinin incelemelerine
açık olduğunu ifade ettiğini,
dolayısı ile bu ifadeye saygı
duymak gerektiğini düşündüğünü
ve Yurdun’a vermiş olduğu
bilgilerden dolayı teşekkür
ederek, kendisini çalışmalarından
dolayı kutladığını belirtti.
Yakup Özdanon;
kendisinin,
2003-2004
senesinde
Kemalpaşa
Müteşebbis
Heyeti’nde
başkan
yardımcılığı
görevinde
bulunduğunu,
o dönemlerde
Bölgede
hemen
hemen her
gün 3-4 tane elektrik arızası ile
karşılaştıklarını, ilgili kuruma
haber vermelerine karşın çok
sıkıntı yaşadıklarını, 350 tane
sanayicinin olduğu, üretimin
yapıldığı bir yerde arızalara
anında müdahale edebilmek,
hat bakımlarının yapmak için
ihaleye çıktıklarını, o tarihte
günlüğü 100 TL, ayda 3000 bin
TL’ye bir firma ile anlaştıklarını,
ancak anlaştıkları firmanın
kepçesinin olmadığını, kepçeli
olarak gelecek olan firmaların
ise ayda 15-16 bin lira gibi para
istediklerini belirten Özdanon,
o zaman kepçeyi kiralama
yoluna gittiklerini, bunların
da maliyetinin yüksek olması
nedeniyle KOSBi olarak bir araç
alıp, üzerine de kepçe yaptırarak,
haziran 2009
o günkü ihaleyi alan müteahhit
firmaya teslim ettiklerini, firmanın
gece yarısı bile olsa, tüm
arızaları giderdiğini, aksi takdirde
sanayicilerin sabahı kadar
TEDAŞ’ın arızayı gidermesini
bekleyeceğini belirtti. Ayrıca 270
hektarlık bir bölümde yer alan
sanayicinin bugün ring sistemine
geçemediğini, KOSBİ’den
elektrik alamadığını, bu bölgede
TEDAŞ’tan kaynaklanan elektrik
kesintilerinin yaşandığını söyledi.
Özdanon, Meclis’te geçen
tatsız konuşmaların çalışma
azimlerini kırmaması gerektiğini
ifadeyle Yurdun’a bugüne kadar
KOSBİ’ye vermiş olduğu katkılar
nedeniyle teşekkür etti.
Mustafa Cem; Kemalpaşa
OSB’nin elektrik yatırımı
ihalesine giren bir arkadaşının
o dönem içerisinde ihaleyi
çok almak istemesine karşın,
bir firmanın çok fiyat kırması,
o fiyatın ise maliyet olması
nedeniyle ihaleyi almaktan
vazgeçtiğini kendisine
aktardığını, bugün toplantıda
konuşulanlardan sonra bu
konuyu Meclis ile paylaşmak
istediğini belirtti.
Hizmetkar lider olmak
“Hizmetkâr lider; “ben” engeli ile başa çıkmış kendisini
insana ve insanlığa fayda üretmeye adayan, değişim
ve dönüşümü körükleyen, insanlık için yeni kavramlar
üreten ve böylece insanların potansiyellerini performansa
dönüştürmelerini tetikleyen özel bir kişilik donanımına sahip,
aşk yolunun yolcusu bir gönül insanıdır.”
Kitap için ne dediler:
“Bu eser, liderliğe soyunanlara topluma hizmet ettikleri
ölçüde lider sayıldıklarını gösterecek, toplumun da onlardan
beklenti düzeyini yükseltecektir.
Prof. Dr. Yahya Akyüz
“Erzurum’un Horasan ilçesinden gelerek
akademik birikiminin de katkısıyla her
defasında dünyaya daha kalıcı bir merhaba
diyebilmenin enerjisini çoğaltan Dr.
İlhami Fındıkçı yoluna elinizde tuttuğunuz
“Hizmetkâr Liderlik” adlı kitabıyla devam
ediyor.. ‘Bilgi Toplumunda Yöneticilerde
Kendini Geliştirme’, ‘İnsan Kaynakları
Yönetimi’, ‘Yaşadıkça Eğitim’ ve ‘Aile
Şirketleri’ gibi kitaplara da imza atan
İlhami Fındıkçı, bu son kitabında sanayi
döneminin insanı “ruh” ve “ akıl” olarak
bölen yaklaşımının bir adım ötesine
geçerek bilgi çağının “lider” tipini, tarihsel
bir perspektifin pusulasına sadık kalarak bu
coğrafyanın öz suyuyla yıkamakta.. Kitabı
okumanız halinde, her modern bireyin artık
aynı zamanda hayatı yorumlayarak zenginleştiren bir lider
de olduğu günümüz dünyasında, “liderlik” kavramının her
türlü halini göreceğiniz çok özel ve zengin bir albümüyle
karşılaşacaksınız. Kendinizin de lider olduğunuzun bilincine
vararak, yaşamınızı zenginleştireceksiniz.”
Prof. Dr. Mehmet Altan
103
haber
ebsohaber
Yılın işletmecisi Yavuz
E
104
ge Bölgesi Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Üyesi ve
Petkim Genel Müdürü
Kenan Yavuz, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İktisadi
Enstitüsü Mezunlar Derneği
(İMED) tarafından 2008 Yılı Yılın
İşletmecisi seçildi.
Profesyonel yöneticiliği geliştirmek amacıyla Nejat Eczacıbaşı ve Vehbi Koç’un önderliğinde, İstanbul Üniversitesi İşletme
ve İktisadi Enstitüsü’nün 1957
yılı mezunları tarafından kurulan
İMED’in 2008 yılı işletmecilik
ödülü İzmir’e geldi. Ege Bölgesi
Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Üyesi ve Petkim Genel Müdürü
Kenan Yavuz, İ.Ü İşletme Fakültesi İşletme İktisadi Enstitüsü’nün
15 bin mezunu arasından 2008
Yılı Yılın İşletmecisi seçildi.
İstanbul Üniversitesi Baltalimanı
Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştiri-
len törende Yavuz’a ödülü Prof.
Dr. Zeyyat Hatipoğlu tarafından
verildi.
İşletme İktisadı Enstitüsünde almış olduğu İşletme İhtisası
Eğitiminin profesyonel iş haya-
tının başlangıcında çok önemli
bir yeri olduğunu belirten Kenan
Yavuz, işletme ihtisası eğitimi aldığı bir kurumdan ödül almanın
da kendisi açısından önemini ve
yaşadığı mutluluğu ifade etti.
Kaplan’a Azerbaycan’dan Fahri Doktora
E
ge Bölgesi Sanayi Odası
Meclis Üyesi ve Ürdün’ün
İzmir Fahri Konsolosu
Ömer Kaplan, Azerbaycan
Vektör Beynelhalg Elm Merkezi
tarafından, Türk dünyasına yaptığı üstün hizmetlerden dolayı
Fahri Doktora ünvanına layık
görüldü.
Türk dünyası adına yaptığı
çalışmalarla adından söz ettiren
Ömer Kaplan, Azerbaycan Beynelhalg Elm Merkezi tarafından
Fahri Doktor unvanına layık görüldü. KIBATEK (Kıbrıs, Balkanlar, Avrasya, Türk Edebiyatları
Kurumu) tarafından geçtiğimiz
yıl aralık ayında Uluslararası
Hizmet Ödülü’ne layık görülen Ömer Kaplan, Azerbaycan
Uluslararası Türk Dünyası
Kültür Haftası çerçevesinde
Azerbaycan Devlet Pedogoji
Üniversitesi’nde düzenlenen
törenle cübbesini giydi. Vektör
Rektörü Prof. Dr. Elçin İsgenderzade tarafından cüppesi giydirilen Ömer Kaplan; “Hepimizin
bir yürek olduğu böyle bir
ortamda, bu unvana layık görül-
mek benim için büyük bir onur
ve gururdur. Sizler tarafından
layık görüldüğüm bu cüppeyi
büyük bir onurla taşıyacağım”
dedi. Törene çeşitli ülkelerden
çok sayıda edebiyatçı katıldı.
haziran 2009
çevre
ebsohaber
E
EBSO ambalaj atığına çözüm arıyor
ge Bölgesi Sanayi Odası,
ambalaj atığı konusunda
üyelerinin sorunlarına
çözüm arıyor. EBSO Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı
ve Çevre Çalışma Grubu
Başkanı Erdoğan Çiçekçi’nin
başkanlığında; T.C. Çevre ve
Orman Bakanlığı, İl Çevre Orman
Müdürlüğü, İzmir Büyükşehir
Belediyesi ve İZGEP A.Ş. olmak
üzere tüm taraflar, 10 Haziran
Çarşamba günü bir araya geldi.
Türkiye ölçeğinde diğer iller
için örnek teşkil etmesi planlanan
“İzmir Ambalaj Atığı Yönetim
Planı”nın uygulama sürecinde
ciddi sıkıntılar ve belirsizliklerin
yaşandığını belirten Eroğan
Çiçekçi, ilgili kurumlar ile
yaptıkları görüşmelere istinaden
bu toplantının düzenlendiğini
belirtti.
EBSO üyesi sanayicilerin
yaşadığı sıkıntılar ve çözüm
önerilerinin aktarıldığı, plan
ve uygulamalar konusunda
tüm kurumların ayrıntılı bilgi
sunduğu toplantı sonucunda,
kurumlar tarafından uygulamada
yapılacak değişikliklerin resmi
olarak EBSO’ya bildirilmesinin
ardından İzmirli sanayicilere
bilgi verileceğini aktaran Çiçekçi,
çözüme kavuşuncaya kadar bu
konuyu takip edeceklerini belirtti.
İzmir’de çevre için örnek işbirliği
İzmirli matbaacılar, özellikle
kendinden yapışkanlı etiket
üreticileri 2007 yılından
beri çaresiz kaldığı atıkların
bertafarı sorununu işbirliği
ile çözdü.
Çimentaş ile Ege Bölgesi
Sanayi Odası Basım Yayın
Sanayi Meslek Komitesi’nin el
ele verip vardıgı mutabakatla,
matbaa sektörünün atıkları
Çimentaş’ta bertaraf
edilerek, hem sektörünün bu
konudaki çaresizliği giderilmiş
olacak hem de matbaa
ve etiket üreticilerinde
çıkan kalori değeri çok
yüksek atıklar ekonomiye
kazandırılmış olacak.
Böylece atıklar çöp depolama
alanlarında işlevsiz dağlar
oluşturmak yerine enerjiye
dönüştürülecek.
Uygulama ile bir yandan
haziran 2009
şunlaır söyledi:
matbaa sanayicisi sorununu
“Bizlere samimi ve özverili
yasal prosedürler içerisinde
desteğini vererek, bu kriz
çözerken, bir yandan da
ortamında
ve acımasız
sorunların çözümünde
rekabet
içine düştüğü
yalnızlığı
koşullarında,
Matbaacıların
basım
dayanışma
rı
atıkla
sanayicisini
kültürü
Çimentaş’ta
en ekonomik
ile aşıyor
bertaraf
fiyatlarla
ve örnek bir
uygulama ile
rahatlattığı için
edilerek
tüm Çimentaş
İzmirli’ye yakışır
enerjiye
yönetimi ve
emsal teşkil
dönüşemekçilerine
ediyor.
türülecek.
teşekürlerimi
Daha yaşanılası
bir dünya için
sunuyorum.
Bu mutabakatın detayları tüm
Ege Bölgesi
Sanayi
Odası Basım Yayın Sanayi
meslektaşlarımıza ayrıntılı
olarak EBSO meslek grubunca
Meslek Komitesi Başkanı
Ramazan Koçyiğit konuyla ilgili bildirilecektir. Meslektaşlarımız
gönül rahatlığı ile işlerini
yaptığı açıklamada; sorunun
yaparken daha yaşanılası bir
çözümünde emeği geçen
herkese, matbaa sanayicileri
dünya için yaptıkları katkının
huzurunun yaşayacaklardır.”
adına teşekkür etti. Koçyiğit
105
yaşam
ebsohaber
EBSO’nun piknik günü
106
E
ge Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı
Mehmet Tiryaki, Yönetim Kurulu Başkanı
Ender Yorgancılar ve Yönetim Kurulu Üyeleri
ile Oda çalışanları, eşleri ve çocuklarıyla yaz
mevsimini piknik yaparak karşıladı. EBSO Meclis
Üyesi Hasan Küçükkurt’a ait Keyif Kır Bahçesi’ndeki
piknikte, EBSO Yöneticileri ve personeli zengin
menü ile ağırlandı. EBSO Yönetimi ve personel gün
boyu süren aktivitelerle yönetici-çalışan diyaloğunu
güçlendirirken, keyifli bir atmosferde birlikte
olmanın tadına vardı.
EBSO Meclis Başkanı Mehmet Tiryaki,
Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ve
Yönetim Kurulu Üyeleri ile personel piknikte
tavla şampiyonası yaparak iş dışındaki hünerlerini
de gösterdi. Tiryaki’nin hakemliğinde Ender
Yorgancılar’ın yanısıra Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı İbrahim Gökçüoğlu, Sayman Üye
Hüseyin Vatansever ve Yönetim Kurulu Üyeleri
Kamil Porsuk, Eyüp Sevimli ve Bayram Talay
eşleştikleri personelle hayli iddialı karşılaşmalar
yaptı. Piknikteki aktivitelerde küçük armağanların
verildiği yarışmalar yöneticilerle çalışanları
çocukluk günlerine götürdü. Özellikle çalışanların
okul çağındaki çocukları sınavların stresinden
kurtulurken daha küçük yaştakiler de birlikte çalışan
anne ve babaları gibi geleceğe yönelik büyük
dostlukların ilk adımlarını attı. Yönetim Kurulu’nun
tek bayan üyesi Berkay Eskinazi anne sıcaklığını
gösterdi. Piknik sona erdiğinde herkesin tek bir
dileği vardı: En kısa zamanda tekrar görüşmek
üzere..
haziran 2009

Benzer belgeler