KENT KÜLTÜR GEZİLERİ GÜZERGAHINDA BULUNAN BAŞLICA

Transkript

KENT KÜLTÜR GEZİLERİ GÜZERGAHINDA BULUNAN BAŞLICA
K ENT K Ü LT Ü R G E Z İL E R İ GÜZ E R GA HINDA B U L U NA N B A ŞLICA K ÜLTÜR ve DOĞA V A R LIK LA R I
1.Ulusal Yükseliş (Atatürk) Anıtı
12.Karatay Medresesi
21- Balık Pazarı Hamamı
1964 yılında heykeltıraş Hüseyin Gezer tarafından yapılanbu heykeller
kompozisyonu, kurtuluşu ve çağdaş cumhuriyeti temsil etmektedir. Anıt, 6
metre yüksekliğindedir ve yapımında 12 ton bronz kullanılmıştır. Kaidesi,
figürlerle birlikte bir anlatım bütünlüğü oluşturacak biçimde inşa edilmiştir.
1250 yılında saltanat naibi Celaleddin Karatay tarafından inşa
ettirilmiştir. 2006 yılında restore edilen medresesinin ayakta
kalan en önemli parçası anıtsal taç kapısıdır. Taç kapının en
dışında geometrik ve geçmeli yarım yıldız frizi, orta kısmında ise
altı köşeli yıldız ve yaprak rozetleri olan geometrik ve geçmeli
yıldız frizi bulunmaktadır. Kapı kemerinin üzengisinin sağında
kabartma bir rozet vardır. Medresenin kuzey ve güney cepheleri
tahrip olmuştur. Kapı kemerinin üzerindeki sivri kemerli niş içinde
bulunan kitabesinde şöyle yazmaktadır: “Ondan, Onunla yardım
isteriz. Esirgeyen ve bağışlayan Yüce Tanrının adıyla, Bu mübarek
Dar’üs-sülehanın yapılması, Yüce Sultan, Ulu Şahlar Şahı, Allahın
yeryüzündeki gölgesi, milletlerin dizginlerinin sahibi, Arap ve Acem
Sultanlarının Sultanı, Dünya’nın ve Din’in kudreti, İslam’ın ve Müslümanların yardımı (cısı),
fetih babası, Keykubad oğlu Keyhüsrev oğlu Keykavus’un (Emir’ül-müminin burhanı) devlet (li
günlerinde) tamamlandı sene 648 (M. 1250-51)”.
13. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen yapının erkekler bölümü
iki büyük, dört küçük filgözü kubbeyle örtülüdür. İç mekan
soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşmaktadır.
2000’li yıllara duvarlarının bir kısmı yıkılmış ve birkaç kubbesi çökmüş olarak gelen hamam,
yakın zaman önce onarım görmüştür ve günümüzde de hamam olarak kullanılan yapıya bu
esnada düz dam örtülü, betonarme bir kadınlar bölümü eklenmiştir.
2.Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi
1377 yılında Mubariziddin Mehmet Bey’in oğlu Ali için inşa edilmiştir.
Türbe kapısının üst kısmında taştan oyulmuş kulp görünümünde bir parça
bulunmaktadır. Bunun, türbenin sahibi Mübariziddin Mehmet Bey’in,
Antalya’da Lusignanlar’ın (1361-1373) hakimiyetine son verişi sırasında
gösterdiği başarı nedeniyle kendisine yakıştırılan “Zincirkıran” lakabının
sembolik bir ifadesi olduğu düşünülmektedir. Anıtın kitabesinde ise şöyle
yazmaktadır: “Bu yok olacaktır. Yalnız Allah dışında. Bu şerefli kubbenin
inşaını Büyük Emir, alimlerin ve fakirlerin koruyucusu, Devletin, Dünyanın
ve Dinin cengaveri Yunus Bey oğlu Mahmud oğlu Mehmet emretti.
(Allah) mülkünü kalıcı kılsın. (Karin-i eşref) merhum ve masum Emirzade Ali, Allah türbesini
nurlandırsın sene 779 Şaban aynın sonlarında (M. 1377 Aralık ayı sonları)”.
ANTALYA KENT
KÜLTÜRÜ
BÜLTENİ
13- Ahi Kızı Mescidi
14. yüzyılda inşa edilmiştir. 1955 ve 2001 yıllarında onarım
görmüştür. Kare planlı olup kapı ve pencere kenarları kesme
taş, duvarları moloz taştan inşa edilmiş, tek kubbeli kübik bir
mescittir. Yapıya kuzeyden sivri kemerli bir kapı ile girilmektedir. Mescidin kuzey kenarında kadınlar mahfili bulunmaktadır.
Mihrap nişi kıble duvarı içinde olup yuvarlak kemerlidir. Mescidin
kuzeybatı çaprazında da Ahi Kızı’nın türbesi yer almaktadır.
3.Kale Kapısı
Eski kentin karaya açılan ana kapısıdır. Doğu, batı ve kuzey yönlerinden
kente gelen yollar bu kapıda son bulmaktaydı. İlk olarak, 1207 ve 1216
yıllarındaki kuşatmalar dolayısıyla, İbn Bibi tarafından anılan kapı, II.
Mahmut Dönemi’nde (1808-1839) onarım görmüştür. Pazar Kapısı, Çarşı
Kapısı, Kapıağzı olarak da adlandırılır (Evliya Çelebi, Varoş Kapısı diye
anar). Ön sur ve arka surda yer alan çifte kapılardan içteki kuleli kapı,
1910 yılından önce yıkılmıştır.
4.Attalos Heykeli
Her ay 20.000’e varan baskısıyla
kentin her yanında Kültür ve Sanat’ın
nabzını tutmaya devam ediyor...
2004 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından Heykeltıraş
Meretguly Öwezov’a yaptırılmıştır. Heykel M.Ö. 158 yılında Attaleia kentini
kurduran Bergama Kralı II. Attalos için Berlin Pergamon Museum’da bulunan
bir Attalos heykeli gövdesi ile ayrı bir Attalos başından örnek alınarak
tasarlanmıştır. Heykel kare planlı bir kaide üzerinde durmaktadır ve 2.60
metre yüksekliğindedir.
5.Saat Kulesi
II. Abdülhamit Dönemi’nde yaptırıldığı tahmin edilen Saat Kulesi, beşgen
planlı Bizans kulesi üzerine oturmaktadır ve Roma Dönemi sur duvarına
yaslanmış durumdadır. 1942 yılına kadar Saat Kulesi’nin üzerinin soğanbaşı
şeklinde bir kubbe ile örtülü olduğu bilinmektedir. Bugün kulenin en
üstünde dört cepheli, beşerli diş sırası yer almaktadır. 1930’da ve 1967’de
onarım gören kulenin dört cephesinde birer yuvarlak saat bulunmaktadır.
Saat kadranları ve saatleri daha sonra elektronik saat takılarak
yenilenmiştir.
6.Tekeli Mehmet Paşa Cami
1606-1616 yılları arasında Tekeli Mehmet Paşa tarafından inşa
ettirilmiştir. 1850, 1952 ve 1971 yıllarında onarım görmüştür.
Kareye yakın plan üzerindeki alt bölümü moloz taştan, üst
bölümü ise kesme taştan inşa edilmiştir. Merkezi büyük kubbe,
doğu ve batı cephelerinde ikişer yarım kubbeyle desteklenmiştir.
Caminin kuzey tarafı üç küçük kubbe ile örtülü olup caminin
doğu, batı ve kuzey cephelerinde birer giriş kapısı vardır.
Caminin mihrabı mukarnaslıdır ve etrafı silme çerçevelidir.
Minberi mermerden, minaresi ise kesme taştan inşa edilmiştir.
7.İmaret Medresesi
13. yüzyıl ortalarında inşa edildiği tahmin edilmektedir. 1930 ve 1995
yıllarında onarım görmüştür. Yivli Minare Külliyesi içinde yer alan
İmaret (Selçuklu) Medresesi iç avlulu ve dört eyvanlıdır. Anıtsal taç
kapısı, mukarnaslı ve yarım kubbelidir. Dikdörtgen bir niş içinde bulunan
kitabesinin okunabilen bölümlerinde: “Yüceliği ve iyiliğinden dolayı Allah’a
hamdolsun. Bu binanın yapılmasını Sultan… Yüce Sultan, Allahın (yeryüzündeki) gölgesi (nin) devletli günlerinde Yüce Allaha muhtaç Emir…”
yazmaktadır.
8.Atabey Armağan Medresesi
Selçuklu Dönemi’nde, 1239 yılında, Atabey Armağan tarafından inşa
ettirilmiştir. Günümüze sadece giriş kapısı ve bu kapının iki yanındaki
beden duvarlarından kalıntılar ulaşmıştır. Giriş kapısı basık kemerlidir.
Kapı yanlarındaki bordürler üzerinde alçak kabartma tekniğinde zikzak
ve yarım yıldızlardan oluşan geometrik işlemeler bulunmaktadır.
Kapının üst tarafındaki niş içerisinde bulunan kitabede: “Mülk yalnızca
Allah’ındır. Bu mübarek medresenin yapılmasını, Yüce Sultan, Allah’ın
yeryüzündeki gölgesi, Dünyanın ve Dinin yardımcısı, fetih babası,
Keykubat oğlu Keyhüsrev’in (Emir’ül-müminin ortağı) Allah saltanatını
kalıcı kılsın, devletinde, zayıf kul Rabbinin rahmetine muhtaç Atabey Armağan emretti sene 637
(M. 1239-40)” yazmaktadır.
9.Yivli Minare ve Ulu (Yivli Minare) Cami
Antalya’nın başlıca sembollerinden biri olan Yivli Minare, stilistik
sebeplerden dolayı, I. Alaaddin Keykubat’a atfedilir. 1953, 1961
ve 1973 yıllarında onarım görmüştür. Minarenin ana yapım
malzemesi tuğla ve Horasan harcıdır. Şerefesine 90 basamakla
çıkılan minare 38 metre yüksekliktedir ve mavi renkli çinilerle
süslenmiştir. Yapının pabuç bölümünün doğu yüzündeki bir niş
içinde bulunan kitabede: “Bu mübarek uğurlu yapıyı, Ulu Sultan,
Dünya’nın ve Din’in Yücesi, karanın ve iki denizin Sultanı, şehid
Sultan Keyhüsrev oğlu Keykubat… resmetti (çizdi)” yazmaktadır.
Ancak söz konusu kitabenin bu yapıya ait olup olmadığı tartışmalıdır. Bazı araştırmacılar caminin
bulunduğu alanda daha önceden bir kilisenin var olduğunu ve bu kilisenin Selçuklu Dönemi’nde
camiye çevrildiğini dile getirmektedir. Lusignan hakimiyeti sırasında tahrip edilen cami,
1373’te, Hamidoğulları’ndan Muhammed Bey tarafından mimar Balaban el-Tavaşi’ye yeniden
inşa ettirilmiştir. Kubbeleri, birbirine çapraz kemerlerle bağlanmış 12 antik sütun taşımaktadır.
Kuzey-güney doğrultusunda hafif çarpık dikdörtgen bir planı olan cami kıble istikametini tam
karşılamaz. Duvar örgüsünde Bizans Dönemi’ne ait mimari parçalar kullanılmıştır. Doğu kapısı
üzerindeki kitabesinde: “Esirgeyen ve bağışlayan Yüce Tanrının adıyla. Allah’ın ihsanı ve güzel
lütuflarından sonra, Yüce Allah’ın isteği ve yine O’nun yardımı hasıl olunca Antalya şehri feth
olundu ve bu mübarek cami bina edildi ve yenilendi. Allah’ın hediyesine şükran. Büyük Emir,
Sahiller Sultanı, Devletin ve Dinin cengaveri Yunus oğlu Mahmud oğlu Muhammed. Allah mülkünü kalıcı kılsın 21 Zilkade sene 774 (21 Mayıs 1373) mimar Balaban el-Tavaşi” yazmaktadır.
Antalya Müzesi 1934-1972 yılları arasında bu yapıda faaliyet göstermiştir.
10.Nigar Hatun Türbesi
Osmanlı Sultanı II. Bayezid’in eşi ve Şehzade Korkud’un annesi Nigar
Hatun adına inşa edilmiştir. Yivli Minare Külliyesi içinde bulunmaktadır.
Kırma taş ve devşirme malzemeden örülen yapı altıgen gövdeli olup,
içten kubbe ve dıştan alaturka kiremitli piramidal bir çatı ile örtülüdür.
Türbenin içerisinde, üzeri açık mermer bir lahit bulunmaktadır. Lahdin
baş ve ayak taraflarındaki üçer satırlık kitabede şunlar yazılıdır:
“Bayezid Han oğlu Sultan Korkut’un annesi, Abdullah kızı, mübarek
ramazan ayında Allah’ın rahmetine intikal eden merhum Nigar
Hatun’un kabri sene 908 (M. 1502)”.
14- Oyuncak Müzesi
Antalya Oyuncak Müzesi 23 Nisan 2011 tarihinde Antalya Büyükşehir
Belediyesince araştırmacı yazar Sunay Akın danışmanlığında açıldı.
Müze, Kaleiçi Yat Limanı’nda yaklaşık 650 m2 lik bir alanda yer
almaktadır. Antalya Oyuncak Müzesi’nde Almanya, ABD, Rusya,
Japonya, Türkiye gibi bir çok ülkeden yaklaşık 3 bin oyuncak yer
almaktadır. 1870 – 1980 yılları arasında üretilen bu oyuncaklar 10 ayrı
bölümde sergilenmektedir. Müzenin atölyeleri için 2 katlı bir binası ve
500 kişilik amfitiyatrosu vardır.
22- Hıdırlık Kulesi
Kare planlı bir podyum kaidesinden oluşan iki katlı mezar binasının
M.S. 1. veya 2. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmektedir. Üst kısmı
yuvarlak formludur. Podyumdaki kapı, büyük ve geniş iç odaya girişi
sağlamaktadır. Kapının her iki kenarındaki fasces (balta) sayısının on
iki oluşu, mezarın konsül mertebesine ulaşmış birisine ait olduğunu
göstermektedir. Mezarın genel formu, Küçük Asya’dan çok Roma
kentinde yaptırılan yuvarlak mezarlarla paralellik gösterir. Anıt mezar
için yapılan ayrıntılı çalışmalar sonucunda, mezarın, Küçük Asya’daki
tek örnek olduğu tespit edilmiştir. Roma İmparatorluk Dönemi’nde
mezar olarak inşa edilen yapı, Erken Bizans Dönemi’nde kentin
savunma kulelerinden biri haline getirilmiş ve üst katında bulunan burçlar, yapının kule olarak
adlandırılmasına neden olmuştur. Evliya Çelebi de bu kuleyi “Kız Kulesi” olarak adlandırmıştır.
23- Hesapçı Sokak
Antik Dönem’de Attaleia kentinin ana caddesi olarak işlev
gören bu sokak, Hadrian Kapısı’ndan Hıdırlık Kulesi’ne kadar
uzanmaktadır. Platae olarak adlandırılan bu ana cadde
üzerinde, şehrin yönetimine ilişkin yapılar ve dükkanlar yer
alırdı. Bu sokağa ait Roma yolu kalıntıları, sokağın sağında
yer alan bir konutun yıkılması sonrasında yapılan çalışmalarda
ortaya çıkmıştır.
24- Kesik Minare
Panhagia Kilisesi ve Cumanın Cami olarak da adlandırılmış olan yapı,
Hellenistik Dönem’den Osmanlı Dönemi’ne kadar çeşitli yapı evrelerini üzerinde taşır. Hellenistik ve Roma İmparatorluk Dönemi agorası
içinde, M.S. 6. yüzyılda inşa edilmiş olan Panhagia (Kutsallarkutsalı)
Kilisesi, Orta Bizans Dönemi’nden itibaren, Pamphylia’nın en büyük
kutsal mekanı olmuştur. Panhagia Kilisesi, Sultan II. Bayezid’in oğlu
Şehzade Korkut Dönemi’nde camiye çevrilmiştir. Bu yapı, 1455
yılı Osmanlı vakıf kayıtlarında da Panhagia olarak adlandırılmıştır.
Yapı, 1896 yılında, iç kentte çıkan bir yangında tahrip olmuştur.
1974 yılında cephe kısmında bir onarım çalışması gerçekleştirilerek,
etrafı moloz taş duvar ve demir korkuluklarla çevrilmiştir. 2007
yılından bu yana kazı ve röleve çalışmaları yapılmakta olup Vakıflar
Bölge Müdürlüğü tarafından bir açık hava müzesine dönüştürülmesi
planlanmaktadır.
15- Kırk Merdivenler
Venedikliler tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Yat Limanı’nın
doğusundaki kent surunun içinden limana inen bu merdivenin Osmanlı
Dönemi’nde var olduğu bilinen kapısı daha sonra yıkılmıştır.
16- Kent Surları
Kent surları, Yat Limanı ve Kaleiçi’ni bir at
nalı biçiminde çevrelemektedir. Surlar, M.Ö.
2. yüzyıldan günümüze uzanan iki bin yılı
aşkın bir yapı tarihine sahiptir. Yat Limanı’nı
kuzeyden çeviren surlar kenti denizden gelecek
saldırılara karşı korumak için yapılmıştır. Bizans
Dönemi’nde, Arap akınları nedeniyle onarılmış ve surların dışına, ön sur ve hendekler inşa
edilmiştir. Kent 1207 yılında Selçuklu egemenliğine girince, surlara, yapılış nedeni tartışmalı
bir dizi iç sur eklenmiştir. Hellenistik Dönem surlarından günümüze çok az kalıntı ulaşmıştır.
Roma Dönemi’nde, Hadrianus Kapısı’nın güneyindeki Iulia Sancta Kulesi ve kent surlarının
kuzeydoğu bölümü inşa edilmiştir. Hadrianus Kapısı’ndan güneye doğru uzanan ve Yenikapı
mevkiinden batıya doğru kıvrılıp Hıdırlık Kulesi’ne bağlanan sur hattının, içerisinde kullanılan
devşirme malzemeden dolayı, Geç Roma-Erken Bizans Dönemi’nde (4. ya da 5. yüzyıl) inşa
edildiği düşünülmektedir. Yenikapı yakınındaki duvarda ters yerleştirilmiş iki Eski Yunanca yazılı
bloğun kullanılmış olması, buranın daha sonraki dönemlerde onarıldığını göstermektedir. Antalya
Müzesi’nde korunan, Drungarios Stephanos, İmparator VI. Leon, VII. Konstantin ve annesi
Zoe’ye ait yazıtlardan, surların 909-916 yılları arasında önemli ölçüde onarım gördüğü ve ikinci
bir surla kuvvetlendirildiği anlaşılmaktadır. Ön sur kalıntıları bugün, İmaret Cami ile Atatürk
Bulvarı arasında ve Yenikapı mevkiine varmadan yol üstünde gözlemlenebilmektedir. Surlar
üzerinde sık aralıklarla 60’tan fazla kule bulunduğu bilinmektedir (Evliya Çelebi 80 kule saydığını
söylemektedir). Selçuklular’dan itibaren 19. yüzyıl başlarına kadar surların tamamlanma ve
onarım süreci devam etmiştir. Surların çeşitli dönemlerdeki onarımlarında kullanılan malzemenin bir bölümünün Phaselis’ten getirildiği tahmin edilmektedir. Surların önemli bir bölümü,
1930’lu yıllarda, Kaleiçi’nin surlardan dolayı rüzgar alamadığı gerekçesiyle Belediye kararıyla
yıktırılmıştır.
17- Uzun Çarşı (Fetih) Kitabesi
Yerli halkın 1212 yılında ayaklanmasıyla Selçuklu
egemenliğinden çıkan Antalya’nın, I. İzzettin Keykavus
tarafından tekrar ele geçirilmesi üzerine yazılmış olan fetihnamedir. Sütunların yuvarlak alt yüzeylerine yazılan Arapça kitabeler, Liman Kapısı’ndan başlayarak Uzun Çarşı Sokak boyunca
devam eden surlara yerleştirilmiştir. Fetihname 42 parçadan
oluşmaktadır ve bunların 26 tanesi yerindedir. Kitabenin ilk bölümünde, Kelime-i Şahadet ve
Antalya’nın yeniden fethinin Allah’ın yardımıyla gerçekleştiği yazılıdır. İkinci bölümde, fethin
gerekçesi anlatılmakta, Sultan Gıyasettin Keyhüsrev’in Antalya’yı daha önce ele geçirdiğinden
ve onun ölümünden sonra yerli halkın ayaklanarak inançsızlığa geri döndüğünden bahsedilmekte
ve Antalya’nın ikinci fatihi İzzettin Keykavus’un unvanları sıralanmaktadır. Kitabenin devamında
Antalya’nın kuşatılmasıyla ilgili bilgiler ve fethin tarihi verilmektedir. Son bölümde ise kuşatma
sırasında tahrip olan kalelerin onarımı için Sultan’ın verdiği emir ve yardımından dolayı Allah’a
bir kez daha şükran ifadeleri yer almaktadır.
18- İskele Mescidi
Mescidin kitabesinde, 1903 yılında Teke Mutasarrıfı Bedirhan
Paşazadelerden Kenan Paşa tarafından, “ahalinin büyük
ianesi ile” kesme taştan inşa edildiği belirtilmektedir. 1952
yılında büyük bir onarım görmüştür. Mescit, altı destek direği
ve bunları birbirine bağlayan basık kemerler üzerine kesme
taştan inşa edilmiş olup, altıgen bir plana sahiptir ve kiremit
kaplı piramidal bir çatı ile örtülüdür. Mescidin bir minberi
bulunmamaktadır, ahşap ve silindirik gövdeli minaresi kuzeybatı
cephededir ve külahını, şerefe korkulukları taşımaktadır. Zemin
katın altından geçen ve doğal bir kaynaktan gelen suyun,
geçmişte, şadırvanda kullanıldığı tahmin edilmektedir. Kentteki
ilk yerleşimin bu bölgede oluş nedenlerinden birinin de bu
kaynak olduğu iddia edilmektedir.
19- Yat Limanı (İskele)
Kent kurulmadan önce bu bölgede Korykos adlı bir
köy bulunmaktaydı. Antalya kenti bu liman çevresinde
kurulmuştur. İlk kez Hellenistik Dönem’de inşa edilmiş
olan Antalya Limanı, yarım daire biçiminde doğal
bir limandır. Liman girişi 110 metre genişliğindedir.
Mevcut dalgakıranlar muhtemelen Hellenistik Dönem’de
inşa edilmiş olan duvar kalıntıları üzerine yapılmıştır.
Geçmişte liman girişinin her iki tarafında birer kule bulunmaktaydı; bunlardan birinin deniz feneri
olarak kullanılmış olabileceği düşünülmektedir. Liman kuleleri arasında da bir zincir bulunuyordu.
Papalık Donanması, 1472 yılında, papalık armasını dalgakıran kuleleri üzerine dikmiş ve dönüşte
liman zincirini, Roma’da Papa’ya vermek için zafer ganimeti olarak yanına almıştır. Zincir şu
yazıtı taşımaktaydı: “Donanma komutanı Kardinal Oliverius Caraffa, Smyrna’dan sonra Asya’nın
Satalia (Adalya) kentinin limanını ele geçirdikten ve de zinciri zorla söktükten sonra, o zinciri
oradan alıp Papa’ya götürdü ve onu bazilikanın çift kanatlı kapısının üzerine astı”. Piri Reis de
1521 yılında, iki kule arasında zincir olduğunu aktarmaktadır. Evliya Çelebi, limanı, kendi çağının
gemileri için, 200 gemi girebilen bir liman olarak tarif eder. Limanda, 20. yüzyılın ikinci yarısına
kadar gemi inşası da yapılmaktaydı. 1978’de yeni limanın resmen açılışıyla, İskele, ticaret limanı
işlevini kaybetmiştir. 1974 yılında başlanan Yat Limanı Restorasyon Projesi kamu tarafından
gerçekleştirilen geniş kapsamlı kentsel çevre koruma projelerinin ilk örneklerinden biridir ve bu
projeyle Yat Limanı, 1984 yılında, Uluslararası Altın Elma Ödülü’nü almıştır.
11.Mevlevihane
20- Ahi Yusuf Cami
(Güzel Sanatlar Galerisi)1225 yılında inşa edilmiştir. 1955 ve 1984
yıllarında onarım görmüştür. Doğu-batı istikametinde dikdörtgen
planlı bir yapıdır. Bina iki katlı olup giriş kapısı güney cephesindedir.
Kubbeli ana mekanın kuzey tarafında üç, batısında da iki küçük oda
bulunmaktadır. Kubbeli mekanın kuzeybatısında bulunan bir merdivenle
üst kata çıkılmaktadır. Üst katın kuzey ve batı kanatlarında ikişer oda
vardır. Geçmişte Mevlevihane olarak işlev gören bu yapı Teke Beyliği
zamanında kütüphane olarak da kullanılmıştır. Mevlana Celaleddin-i
Rumi’nin görüşlerini benimseyen Mevlevilerin zikir ve devran ayinlerini gerçekleştirmek için
kullandıkları yapı, günümüzde Devlet Güzel Sanatlar Galerisi olarak kullanılmaktadır.
1249-50 yıllarında Ahi Yusuf tarafından inşa ettirilmiş ve 1992 ile 2008
yıllarında onarım görmüştür. Cami ve türbenin yapımında moloz taş
kullanılmıştır. İki katlı olarak inşa edilmiş olan türbe, camiye bir duvarla
birleştirilmiştir. Türbenin alt katı mezar odası, üst katı ise zaviyedir.
Mezar odasındaki sanduka Ahi Yusuf’a aittir. Cami ile türbe arasındaki
boşlukta üç mezar bulunmaktadır. Bu mezarlardan ikisi kitabelidir. Birinci
mezarın kitabesi, mezarın 1835’te ölen Alaiyeli Yusuf Kaptan’a, ikinci
mezarın kitabesi ise mezarın 1859’da ölen Ali Mahlis Efendi’nin hanımı
Nefise Hatun’a ait olduğunu anlatmaktadır. Bu kitabelerin dışında Ahi
Yusuf Cami’nin yapımı için yazılmış olan kitabede: “Bu mübarek cami (nin
yapılması) 647 (M. 1249-50) senesi aylarında emredildi” yazmaktadır.
Caminin inşa tarihi bilinmemektedir. 1950 yılında onarım görmüş,
minaresi ve ahşap kapısı korunmak suretiyle 1990 yılında tamamen
yıktırılmış, 1992-2003 yılları arasında mimar Turgut Cansever’in
projesine göre yeniden inşa edilmiştir. Dikdörtgen plan üzerine kurulu
olan caminin cephe duvarları küçük kırma taşlardan örülmüştür. İbadet
mekanının en göze çarpan süslemesi, siyah, lacivert ve mavi renkli
altıgen kaplamalardır. İbadet mekânının üst örtüsü, sekizgen bir kasnak
üzerine oturan merkezi bir kubbe ve kubbenin her iki yanında ikişer
küçük kubbeden oluşmaktadır. Kubbeler alaturka kiremitlerle kaplı olup
üzerlerinde sekiz köşeli aydınlanma feneri bulunmaktadır. Kubbeler, birbirine sivri kemerlerle bağlı
sekiz adet destek direği tarafından taşımaktadır ve bunlardan ikisi fil ayağı biçimlidir. Kubbeye
geçişler modern tasarımlı Türk üçgenleriyle sağlanmıştır.
30- Antalya Lisesi
Yapı Antalyalı Rumlar tarafından yaptırılmıştır. Kuzeydeki bina
Pandeloğlu Dimitri Ağa’ya aittir ve giriş kapısının kilit taşında,
bu şahsın isminin baş harfleri ve 9 Mayıs 1891 tarihi yazılıdır.
Bu binanın güneyindeki diğer bina ise Bakkal İstavri Kahyaoğlu
tarafından inşa ettirilmiştir ve yapının üçgen alınlığında, yuvarlak bir rozet içinde, 1889 yılı yazılıdır. Bu iki bina 1898’de okul
olarak düzenlenmiştir. Cumhuriyetin kurulmasıyla beraber “Lise”
adını alan yapı, bugün Antalya Lisesi’nin idare binası olarak kullanılmaktadır.
43- Bali Bey Cami
Bir 19. yüzyıl yapısı olan ve Hagios Alypios Kilisesi olarak da bilinen
Yenikapı Rum Kilisesi, dikdörtgen planlı, tek katlı, tek nefli bir yapıdır.
Üst örtüsü alaturka kiremitle kaplı beşik çatılıdır. Kuzey ve güney
cephesinde demir parmaklıklı üçer penceresi bulunmaktadır. Duvar örgü
sistemi ahşap hatıllı moloz taştır. Batı yönündeki giriş kapısı kemerlidir. Pencereler yuvarlak kemerlidir ve pencerelerin aralarında tavana
kadar yükselen yarım sütunlar ve sütunların arasında alçı madalyonlar
bulunmaktadır. Bu yapı Küçük Rum Kilisesi olarak da anılmaktadır. 2007
yılında başlanan restorasyon çalışmaları tamamlandığında bina Güzel
Sanatlar Galerisi olarak kullanılacaktır.
1486-1494/95 yılları arasında Bali Paşa tarafından inşa ettirilen yapı,
1849-50 yıllarında onarım görmüştür. Giriş kapısının iki tarafındaki
camekanlı son cemaat yerleri sonradan ilave edilmiştir. İçeride, kapının
sağında ve solunda sütreli son cemaat yerleri mevcuttur. Bu alanların
ikisinden de ahşaptan yapılmış kadınlar mahfiline çıkılmaktadır.
Caminin minberi ahşaptan yapılmıştır, mihrap ise mermer olup yarım
daire planlı ve yuvarlak kemerlidir. Kubbeye geçişi sağlayan tonozların
ortalarında, mihraba bitişik pencerelerin üzerinde ve kubbe göbeğinde,
daha geç tarihlerde yapılmış olan kalem işi madalyonlarda, Hz.
Muhammed ve dört halifenin isimleri yazılıdır.
27- Kaleiçi Müzesi - AKMED
(a) 1993-1995 yılları arasında inşa edilen bu yapı, geç döneme ait gele-
neksel dış sofalı Anadolu evinin iki katlı tipik bir örneğidir ve bugün Kaleiçi
Müzesi olarak faaliyet göstermektedir. Bu müzenin üst katındaki sergi
salonlarında, 19. yüzyıl Osmanlı yaşamından kesitler sergilenmektedir.
(b) 1922 yılına kadar ibadete açık olan Aya Yorgi
(Hagios Georgios) Kilisesi, dikdörtgen planlı ve tek
hacimlidir. İç kısmı ve tavanı mavi renkte bezemelerle süslüdür. Kadınlar galerisine çıkılan orijinal
merdiven kayıp olduğu için, bu merdivenin yerine, modern tasarımda bir
merdiven yapılmıştır. Giriş kapısında, Aya Yorgi’nin at üstünde ejderha ile
dövüşme sahnesi ve iki melek betimlenmiştir. Kapı üzerindeki Karamanlıca
(Yunan harfleriyle Türkçe yazılmış) kitabede: “Bu Hagios Georgios Kilisesi
eskiden beri var idi, harap olacağından Antalya’da bulunan Hristiyanların
ianesiyle yapılmıştır. Büyük Şehit Hagios Georgios sene 1863”
yazmaktadır. 1993-1994 yıllarında onarılmıştır. Yapı bugün Suna-İnan
Kıraç Kaleiçi Müzesi’nin sergi salonlarından biri olarak kullanılmaktadır.
(c) Suna ve İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri
Araştırma Enstitüsü (AKMED) olarak hizmet veren
yapı grubu, Kaleiçi Müzesi’nin hemen karşısındadır
ve 1993-1995 yılları arasında yeniden yapılmış eski
bir Antalya evidir. İlk yapı, iki katlı ve geleneksel dış
sofalı olup, “L” formlu geleneksel Anadolu evinin geç
bir örneğidir. Binanın alt katında kütüphane, ofis ve
kafeterya, üst katında ise süreli yayınlar ve nadir
kitaplar bölümü bulunmaktadır. Enstitü; konserler,
konferanslar, paneller, seminerler, toplu film gösterimleri gibi kültürel etkinlikler düzenlemektedir ve Adalya isimli süreli bir yayın çıkarmaktadır.
28- Üç Kapılar (Hadrianus Kapısı)
Antik Dönem’de, doğudan Side, Aspendos ve Perge
üzerinden gelen yol bu kapıda son bulmaktaydı. Kapı
ile Hıdırlık Kulesi arasındaki yol (Hesapçı Sokak) antik
sütunlu caddeye karşı gelmektedir. M.S. 131-132
yıllarında, Roma İmparatoru Hadrianus’un kenti ziyaret
etmesi onuruna inşa ettirilmiştir ve İmparator Hadrianus Pamphylia kentlerini ziyaret ederken Attaleia’ya
bu kapıdan giriş yapmıştır. Selçuklu Dönemi’nde ve
1961-1962 yıllarında onarım görmüştür. Kapının
arşitravları (baştabanları) üzerinde Hadrianus’a ithaf
edilen iki yazıt yer almaktadır. Bu yazıtlardan birinin
altın kaplama bronz harflerle yazıldığı bilinmektedir.
Bu yazıta ait bronz harfler Berlin ve Oxford Ashmoulean Müzesinde sergilenmektedir. Kapının dış tarafında
yer alan yazıtta: “İmparator Caesar Traianus Hadrianus
için” ifadesi yer almaktadır. Diğer yazıt, kapının bugün
mevcut olmayan çatı kirişi üzerindeki sütun kirişine yazılmıştır. Burada şöyle denilmektedir:
“Rahmetli Traianus Parthicus’un oğlu [rahmetli Nerva’nın torunu], [İmparator], Caesar, Traianus
Hadrianus Augustus Olympius, en yüce rahip, hükümranlığının [15.] yılında ve [3.] kez konsül
iken, [vatanın babası] ve insanlık aleminin kurtarıcısına (kentin) Danışma ve Halk Meclisleri (ithaf
ettiler)”. Hadrianus Kapısı’nın güney tarafındaki kulenin inşasına ait olan yazıtta ise: “Iulia Sancta
bu kuleyi kendi kesesinden diktirdi” denilmektedir. Kapının altındaki yolun ana giriş bölümü,
2009 yılında, cam bir köprüyle örtülmüştür.
34- Atatürk Evi ve Müzesi
Antalyalı Rumlardan Hacı İlyas Dayıoğlu’na ait olan bina,
1919 ve 1922 yılları arasındaki işgal sırasında, İtalyan Lisesi
olarak kullanılmıştır. Antalyalı Rumların, Mübadele Antlaşması
sonrasında kenti terk etmeleri üzerine bina, Antalya İl Özel
İdaresine verilmiş ve Antalyalılar tarafından 6-12 Mart 1930
tarihleri arasında kente gelen Atatürk’e hediye edilmiştir.
Atatürk’ün vefatından sonra köşk, Akşam Kız Sanat Okulu ve
Kız Enstitüsü olarak kullanılmış, 1952-1980 yılları arasında Teknik Ziraat Müdürlüğü’nün hizmet
binası olmuş ve 1986 yılında eski yerinden içeri alınıp yeniden inşa edilerek Atatürk Evi ve Müzesi
olarak hizmete açılmıştır.
1486-1494/95 yıllarında Bali Bey tarafından inşa ettirilen yapının 17.
yüzyıl kaynaklarındaki adı Bali Bey Hamamı’dır ve yapıya bugünkü adı
yakın zaman önce verilmiştir. Hamam doğu–batı istikametinde uzanan
dikdörtgen bir plana sahiptir. Bali Bey Cami’ne bakan doğu cephesindeki kapıdan hamamın külhanına ve odunluk kısmına girilirken,
hamamın ana girişi batı cephesinde bulunmaktadır. Örtü sisteminde,
aydınlatma amacıyla filgözü pencereler kullanılmıştır.
45- Falezler ve Antalya Travertenleri
Antalya Kent Müzesi, Büyükşehir Belediyesi’nin özel önem verdiği
bir çalışmadır. Bu projede üretilen birçok değerli ürün, Antalyalılar’ın
tarih ve kentlilik bilincine önemli katkılarda bulunmaktadır.
Falez, dalga aşındırmasının oluşturduğu yüksek kıyı anlamına
gelmektedir. Antalya falezlerinin denizden yükseklikleri ortalama
40 metredir. Falezler, şehrin güneyinde, Konyaaltı varyantından
Lara Plajı’na kadar 20 km. boyunca devam etmektedir. Falezleri
meydana getiren traverten kaya katmanı da 30 km. kuzeydeki
Bey Dağları’na kadar uzanarak 620 km2’lik bir alana yayılır.
Falezlerden denize dökülen en önemli şelale Düden Şelalesi’dir.
Antalya kent merkezi, geçmişte yerleşim alanı olarak hayli dar bir
alanı kapsamasına karşın, dönemsel olarak; Roma’dan Bizans’a,
Haçlılar’dan Selçuklular’a, Anadolu Beylikleri’nden Osmanlılar’a
uzanan birikimiyle son derece nitelikli bir kültürel mirası
barındırmaktadır.
46- Atatürk Caddesi
Cumhuriyet Dönemi’nden bu yana kullanılan Atatürk Caddesi, şehrin en
önemli caddelerinden biridir. İkinci Dünya Savaşı yıllarında iki yönlü olarak
yeniden düzenlenmiştir. Palmiye ağaçları ile ünlü bu caddenin ortasından,
Vali Haşim İşcan tarafından yaptırılan arkların içinden, yakın zamana
kadar su akmaktaydı. Cadde halen kentin en önemli alışveriş merkezleri
arasında yer alır.
47- Valilik Binası
1916 yılında Antalya Mutasarrıfı Sabur Ahmet Paşa tarafından amele
taburlarına inşa ettirilmiştir. Binanın doğu cephesinde eski Türkçe
ile “İttihat ve Terakki Mektebi 1331” yazılı bir kitabe bulunmaktadır.
Yapı, 2005 yılına kadar Gazi Mustafa Kemal İlköğretim Okulu olarak
kullanılmıştır ve binadaki eğitim ve öğretim faaliyetleri, işgal dönemi
hariç tutulacak olursa, kesintisiz devam etmiştir. 2005 yılında, 13
dersliği ve kütüphanesi ile spor odası bulunan okul başka bir yere
taşınmış, bina, yeniden onarılıp Antalya Valiliği için bir temsil makamı
haline getirilmiştir.
48- Müsellim Cami
14. yüzyılın ikinci yarısında inşa edildiği düşünülen yapı
doğu sur duvarına bitişiktir ve güneybatı-kuzeydoğu
istikametinde dikdörtgen planlıdır. Hamamın kuzeybatı
cephesindeki giriş bölümüne, sonraki yıllarda, dikdörtgen
planlı bir yapı eklenmiştir. Giriş kapısından dikdörtgen
planlı ve düz damlı soyunmalığı girilir. Ilıklık bölümüne
dikdörtgen biçimli ve dilimli kemerle çevrelenmiş bir kapıdan geçilerek ulaşılır. Üzeri merkezi
kubbeyle örtülü olan sıcaklık bölümünün ortasında bir göbektaşı vardır ve etrafında ikisi beşik
tonozlu, biri kubbeli üç eyvan ve iki halvet hücresi bulunmaktadır.
1796 yılında Kapıcıbaşı Mehmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Yapı
kuzey-güney doğrultusunda uzanır ve güneybatısında bulunan kütüphane
binasıyla birlikte, küçük bir külliye görünümündedir. Dış görünümü
çok sade ve gösterişsizdir. Cami içinde, sağda ve solda ahşap müezzin
mahfilleri, bunların üstünde de kadınlar mahfili vardır. İç duvarlar tamamen Kütahya işi çinilerle kaplıdır. Çiniler, içeride ve dışarıda aynı bezeme
unsurlarına sahiptir, minberi sade ve ahşaptır.
13. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. 1998 yılında onarım gören
mescit kare planlı olup, moloz ve kesme taştan inşa edilmiştir. Üst
örtüsü alaturka kiremit kaplı tek kubbe ile örtülüdür. Kuzey cephesindeki giriş kapısı taş söveli ve basık kemerlidir. İbadet mekanını örten
kubbeye Türk üçgenleri ile geçiş sağlanmıştır. Güney cephedeki mihrap
yuvarlak kemerli olup mermerdir. Mihrabın iki yanında, mescidin kuzey
ve batı cephesindeki pencerelerle aynı boyda olan birer dikdörtgen niş
ve bunların üstünde de sivri kemerli nişler yer almaktadır. Aynı nişler
mescidin doğu cephesinde de mevcuttur. Mescidin son cemaat yeri,
kadınlar mahfili ve minaresi yoktur.
38- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Binası**
Antalya’da sivil mimarinin önemli örneklerinden birisidir. 1886 yılında
ev olarak inşa ettirilen yapı bir dönem İtalyan Konsolosluğu, bir dönem
de Jandarma binası olarak kullanılmıştır. 1955 yılında yangın geçiren
ve büyük ölçüde tahrip olan yapı, Kültür Bakanlığınca 1991-1993
yıllarında, yangından sonra ayakta kalan mevcut yapı korunarak
şimdiki kullanım amaçlarına uygun olarak yeniden inşa edilmiştir.
Yarım daire şeklinde mermer kemeri üzerinde “1886” yazmaktadır.
Kapının sol tarafında yer alan iki dükkanın kapıları üzerinde ise “1887”
yazmaktadır. Avluya açılan çift kanatlı demir kapının bir kanadı
orijinaldir. Pencerelerde birbirine geçmeli kafesler kullanılmıştır. Avluda
antik mimari parçalar ve taşlık bölümünde de orijinal çakıl mozaik
döşeme bulunmaktadır.
Telefon: 0242 247 87 61
39- Pazar Hamamı
16. yüzyılda inşa edilmiştir. Çifte Hamam veya Osmanlı Hamamı
olarak da bilinen yapı, erkekler ve kadınlar için iki ayrı hamam olarak
düzenlenmiştir. Beden duvarları moloz taştan örülen yapının üst örtüsü
tamamen kiremitle kaplanmıştır. Erkekler kısmının soyunmalığı, on iki
köşeli bir kasnak üzerine oturan ve geçişi tonozlarla sağlanan büyük bir
kubbe ile örtülüdür. Kadınlar hamamı, erkekler hamamına göre daha
küçüktür. Soyunmalık kısmı beşik tonozla örtülü, dikdörtgen şeklinde ve
çok sadedir. Bu yapıda önümüzdeki yıllarda Vakıflar Bölge Müzesi’nin
kurulması planlanmaktadır.
KALEİÇİ VE ÇEVRESİ
KÜLTÜR TURİZMİ HARİTASI
www.antalyakentmuzesi.org.tr
36- Nazır Hamamı
37- Kara Molla (Makbule) Mescidi
KENT MÜZESİ
YAYINLARI
44- Cumhuriyet (Çarşı) Hamamı
35- Karaalioğlu Parkı
1940-1945 yılları arasında Antalya Valisi Haşim İşcan tarafından mimar
Necmettin Ateş’e yaptırılmış ve İnönü Parkı olarak adlandırılmıştır. Park
140 bin metrekarelik bir alana kurulmuştur. Parkın içinde, denize doğubatı yönünde, birbirine paralel üç cadde bulunmakta ve bu caddeler
deniz kıyısında üç adet seyir terası ile sonlanmaktadır. 1950’de Atatürk
Stadyumu bu alan içine yaptırılmıştır. 1970’lerin sonlarında park için
bazı özel heykel çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda, ikinci
seyir terasında Heykeltıraş Mehmet Aksoy tarafından yapılan “İşçi ve
Çocuğu” heykeli, üçüncü seyir terasında Kuzgun Acar’ın “El” heykeli,
ikinci ve üçüncü seyir terasları arasında Cahvar Göktaş’ın “Don Kişot”
heykeli bulunmaktadır. Park, Antalya florasını yansıtan ağaç, bitki ve çiçeklerle kuş türleri başta
olmak üzere zengin bir canlı varlığına sahiptir. 2002 yılında ulusal bir yarışmanın açılmasıyla
başlatılan yeniden düzenleme çalışmaları halen devam etmektedir.
ANTALYA
42- Tophane Parkı
32- Yenikapı Rum Kilisesi
1905 yılında Rum Kız Mektebi olarak inşa edilen yapı, işgal
yıllarında İtalyanlar tarafından, Kurtuluş Savaşı yıllarında da yerli
halk tarafından hastane olarak kullanılmıştır. Bina içinde Dr.
Burhanettin Onat tarafından kurulan ameliyathane, günümüze
ulaşmamıştır. 1927-28 yıllarında Ticaret Okulu, 1929 yılında
Medar-ı Vatan İlkokulu olarak öğretime açılan yapı daha sonra,
Kurtuluş Savaşı’nın anısına, Dumlupınar İlkokulu adını almıştır.
İki katlı olarak inşa edilen bina, 1975 yılında yapılan onarım
çalışmaları sırasında eklenen asma katlarla, içten dört katlı bir
yapıya dönüştürülmüştür.
ANTALYA KENT MÜZESİ YAYINLARI
ANTALYA
KENT MÜZESİ
ANTALYA
YAYINLARI
20. yüzyıl başlarında inşa edilen yapı, doğu yönünden İki Kapılı Han’a
bitişiktir. Avlunun etrafı dairesel dükkanlarla çevrilmiştir. İkinci katta ahşap
odalar bulunmaktadır. Geçmiş yıllarda civardan gelen köylüler beraberlerinde getirdikleri çeşitli gıda ürünlerini hanın avlusunda pazarlıyorlardı.
Köylüler, yük hayvanlarını hanın ahır olarak kullanılan bölümlerinde bekletirlerken, kendileri, üst kattaki odalarda konaklıyorlardı. Tek Kapılı Han,
1935 yılına ait bir tapu senedinde, “otuz oda, üç göz hane, tahtani yirmi
dört mağaza ile bir oda ve ahırı müştemil han” olarak tanımlanmıştır.
Yat Limanı’nın kuzeyinde, surlarla çevrili ve diğer mahallelerden ayrılmış olan Tophane’nin (İç Kale), Selçuklu saray
yönetiminin bulunduğu bölge olduğu ve bugün üzerinde çay
bahçesi olan alanın Selçuklu sarayına ait Hasbahçe olduğu
tahmin edilmektedir. Osmanlı Dönemi’nde mühimmat
deposu olarak kullanılan bu alan, Cumhuriyet Dönemi’ne
kadar, ordu tarafından Tophane olarak da kullanılmıştır. Tophane Parkı’nın batısında bulunan
fay kırığı, Tekelioğulları Dönemi’nde, günahkar kadınların cezalandırıldığı rivayet edilen yerdir ve
günümüzde buraya “Kadın Yarı” denilmektedir.
1834 yılından inşa edildiği tahmin edilen ve Panhagia Kilisesi olarak
adlandırılan yapı, 1922 yılına kadar Rum kilisesi olarak kullanılmıştır.
Mübadeleden sonra, 1922-1934 yılları arasında, Arkeoloji Müzesi
olarak işlev görmüş ve sonraki yıllarda camiye çevrilmiştir. Minaresi
ise 1958 yılında yapılmıştır. Doğu-batı istikametinde dikdörtgen planlı,
üst örtüsü alaturka kiremit örtülü ve beşik çatılıdır. Kuzey duvarı
kesme taş, diğer duvarları ahşap hatıllı moloz taştan yapılmadır.
Kuzey ve güneyden karşılıklı olarak iki girişi vardır. Caminin iç
kısmı, beşerli iki sıra ince sütunla üç bölüme ayrılmıştır. Giriş aksları
önündeki dört sütun, merkezi kubbeyi taşımaktadır. Cami olarak
kullanılmaya başlandıktan sonra apsis kısmına bir mihrap yapılmıştır.
ANTALYA KENT MÜZESİ YAYINLARI
41- Tek Kapılı Han
19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir. Hamamın
soyunma, ılıklık ve sıcaklık bölümleri bulunmaktadır.
Güneybatı yönündeki giriş kapısından kare planlı soyunma
bölümüne girilmektedir. Soyunma yerinin üzeri üçgen alınlıklı
beşik çatıyla örtülüdür. Bu çatının ortasında, her yüzünde
birer pencere olan sekizgen planlı bir aydınlatma feneri
bulunmaktadır. Ilıklık kısmının üst örtüsü filgözlü yelken tonozdur. Ilıklıktan, kare planlı ve
kubbeli iki odaya geçilmektedir. Sıcaklık, filgözlü büyük bir kubbe ile örtülüdür. Sıcaklık bölümü
hücre ve bölmeler sökülerek geniş bir salon haline getirilmiştir.
33- Dumlupınar İlköğretim Okulu
19. yüzyılda inşa edilmiştir. İki katlı, bahçeli, dış sofalı geleneksel bir
Antalya evi olup, kapıdan içeriye girildiğinde bir taşlığa varılmaktadır.
Bahçede bir su kuyusu ve el yıkama yeri vardır. Binanın üst katına
çıkan merdivenin sahanlıklarından ara katlara geçilir. Merdiven bir
kıvrım yaptıktan sonra hayata (sofaya) çıkar. Hayatın ön cephesi
bütünüyle pencerelidir ve bahçeye bakmaktadır. Buradaki ilk mekan
evin baş odasıdır. Kapı doğrudan odaya açılmaz; seki altı denilen, asıl
odadan bir basamak alçak olan bölüme açılır. Başodadan bir kapı ile
yatak odasına geçilmektedir. Yatak odasının yanında başka bir oda
yer almaktadır. Merdivenin tam üstünde evin mutfağı bulunmaktadır.
Antalya ve Antalyalılar (1989) kitabının yazarı Yorgo Pehlivanidis bu
evde yaşamıştır.
Telefon: 0242 247 60 76
19. yüzyıl sonunda inşa edilen hanın batı bloğu, dikdörtgen planlı, 11
mekan içeren tek bir kitleden oluşur. Her mekan, kendi içinde ulaşılan
özgün bir ara kata sahiptir. Bloğun üst örtüsü Marsilya kiremitidir.
Doğu bloğu tek katlı, 12 dükkandan oluşur. Ahşap çatısı yer yer
alaturka kiremit, yer yer de yeni tür basit malzemeyle yapılmış bir
üst örtüye sahiptir. Kuzey ve güneydeki bloklar iki katlıdır. Zemin
katların duvar örgüsü moloz taş olup beşik tonoz örtülüdür. Zemin kat
mekanları tümüyle avluya açılır. Hanın avlusunda bir su kuyusu ve bir
çeşme bulunmaktadır. Bugün çarşı olarak kullanılan üst kat odaları,
geçmişte, yolcular için konak işlevi görüyordu.
31- Yenikapı (Gavur) Hamamı
25- Alaaddin Cami
26- Paşalar Konağı*
40- İki Kapılı Han
29- Karakaş Cami
Bu çok katmanlı mirasın, kısa bir süre içinde, söylenti ve söylenceleri
aşan bir bilgi derinliği ile gezilebilmesi için, Antalya Kent Müzesi’nin
rehberler ve dönem uzmanlarından destek alarak hazırladığı bu harita
kentimizde kültür turizmine önemli bir katkı anlamına gelmektedir.
Antalyalı hemşerilerimi, bu haritayı kullanarak, Kaleiçi’ni yeniden
keşfetmeye davet ediyorum.
Kaleiçi ve Çevresi Kültür Turizmi Haritası’nın kent merkezine daha
çok turistin çekilebilmesine ve kentlilerin yakın zaman öncesine kadar tüm Antalya demek olan Kaleiçi’ni bir kültürel buluşma alanı
olarak kullanabilmesine büyük yarar sağlayacağını umuyor ve bu
çalışmaya emeği geçenleri kutluyorum.
Prof. Dr. Mustafa Akaydın
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı
49- Murat Paşa Cami
1570 yılında yapımı tamamlanan Murat Paşa Cami, Karaman Beylerbeyi Murat Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Kareye yakın dikdörtgen
planlı ve 12 köşeli alçak bir kasnak üzerine oturan tek kubbeli bir
camidir. Duvarlar moloz dolgulu, kesme taş kaplamalıdır. Kuzey
cephesindeki giriş kapısının her iki tarafında mihrabiyeli son cemaat
yerleri vardır. Son cemaat yerleri, sivri kemerli dört sütunun taşıdığı
üç kubbe ile örtülüdür. Kubbe içleri kırmızı, mavi, beyaz ve firuze
renkle hatayi tarzda kalemişi bezemelidir. Sütunlardan sağdan ikincisi
mermer olup Osmanlı üslubunda mukarnaslı bir başlık taşırken, diğer
sütunlar taştır ve Korint tarzı olan başlıkları devşirmedir. Giriş kapısı
basık kemerlidir ve silmelerle çevrelenmiştir. Mihrabı ve minberi mermerdendir. Caminin minaresi 1916 yılında iki şerefeli olarak yeniden yapılmıştır. 1952-68 yıllarında
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından iki onarım gerçekleştirilmiştir. Kitabesinde, “Ola daim Murad
Paşanın Rahmeti Hak revanına vasıl Yabdı bu cami’i murad idinüp Kıldı ukba sevabını hasıl İde
hayratını Hüda makbul Cennet-i adn ola ana menzil - sene 978 (M. 1570-71)” yazmaktadır.
50- Antalya Arkeoloji Müzesi
Süleyman Fikri Erten tarafından kurulan Antalya Arkeoloji Müzesi, 1922
yılında Alaaddin Cami’nde, 1927 yılında da Yivli Minare Cami’nde faaliyet
göstermiştir. Müze binası, 1964 yılında açılan Ulusal Mimarlık Yarışmasında,
Mimar Metin Hepgüler, Sami Sisa ve Doğan Tekeli’nin projesine göre
inşa edilmiş ve bu yapıya 1972 yılında taşınılmıştır. Yedi dönümlük bir
alan üzerinde yer alan müze, 1988 yılında Avrupa Konseyi Özel Ödülü’nü
almıştır. Müzede kitap tanıtımları gerçekleştirilebilmekte ve kişisel sergiler
açılabilmektedir. Sergi salonlarında, Prehistorik Dönem’den yakın tarihimize
kadar geçen zaman içinde Anadolu’da varlığı bilinen, Frig, Yunan, Roma,
Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarına ait buluntular sergilenmektedir.
51- Öğretmen Evi
Yapı, 1910-15 yılları arasında inşa edilmiş ve 1944-76 yılları arasında
Vali Konağı olarak kullanılmıştır. Bina moloz taştan olup iki katlıdır ve
cephesi doğuya bakar. Alt katta basık kemerli, kenarları kabartma sıvalı
ve ahşap kepenkli dört büyük pencere bulunmaktadır. İkinci katta da
aynı özellikleri taşıyan dört pencere vardır. Dar saçaklı yapı kırma çatıyla
örtülüdür. İkinci katın sağ tarafında ve giriş kapısının üstüne rastlayan şahnişin dar yüzeylerinde
birer, cephesinde ise üç dikdörtgen pencere yer almaktadır. Güney kesiminde, birinci katta basık,
kabartma sıva çerçeveli ve demir şebekeli dört pencereyle aynı özellikte küçük bir pencere daha
bulunmaktadır. Üst katta yine aynı özellikte altı pencere bulunmaktadır.
ANTALYA KENT MÜZESİ YAYINLARI
Elinizdeki harita, Antalya Kent
Müzesi bünyesinde faaliyet gösterANTALYA
KENT
MÜZESİ
miş olan Kent Gezileri Merkezi
Gönüllü
Çalışma Grubu’nun ürünüYAYINLARI
dür. Çalışmada kentin iki bin yılı aşan yerleşim tarihine tanıklık
eden Kaleiçi ve yakın çevresinde bulunan başlıca kültür ve doğa
varlıkları tespit edilerek, bu varlıkların harita üzerine işlenmesi
amaçlanmıştır.
Kapsanan varlıkların seçiminde, Antalya’nın kuruluşundan günümüze kadar kentte yaşamış olan uygarlıklara ait kültürel kalıntıların temsil edilmesine ve bu suretle de kentin yüzyıllar içindeki çok
katmanlı gelişiminin gösterilmesine özen gösterilmiştir. Çalışma
Grubu Uzun Tur, Kısa Tur, Roma-Bizans Turu ve Selçuklu-Osmanlı
Turu adıyla haritada ayrıntıları verilen dört turu tanımlayarak kullanıcılara sunmaktadır.
Haritanın oluşturulmasında, Antalya Büyükşehir Belediyesi İmar ve
Şehircilik Dairesi’nin hazırlamış olduğu ortofoto ve fotogrametrik
sayısal harita temel altlık olarak kullanılmıştır. Haritada, Kaleiçi
merkezde genelleştirme, bazı yapı alanlarında ise ölçeklendirme ve
deformasyon uygulanmıştır.
13
12
11
10
9
8
7
6
5
4
3
2
1
50
A
1)
2)
3)
4)
5)
6)
7)
8)
9)
10)
11)
12)
13)
14)
15)
16)
17)
18)
19)
20)
21)
22)
23)
24)
25)
26)
27)
27a)
27b)
27c)
28)
29)
30)
31)
32)
33)
34)
35)
36)
37)
38)
39)
40)
41)
42)
43)
44)
45)
46)
47)
48)
49)
50)
51)
A
C
F-2
F-2
G-2
G-2
G-3
F-3
F-3
F-3
F-2
F-2
F-4
E-4
B-4
E-5
E-5
E-5
E-4
D-5
E-6
G-5
E-9
F-8
G-7
H-7
G-6
Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi
Kale Kapısı
Attalos Heykeli
Saat Kulesi
Tekeli Mehmet Paşa Camii
İmaret Medresesi
Atabey Armağan Medresesi
Yivli Minare ve Ulu (Yivli Minare) Camii
Nigar Hatun Türbesi
Mevlevihane (Güzel Sanatlar Galerisi)
Karatay Medresesi
Ahi Kızı Mescidi
Oyuncak Müzesi
Kırk Merdivenler
Kent Surları
Uzun Çarşı (Fetih) Kitabesi
İskele Mescidi
Yat Limanı (İskele)
Ahi Yusuf Camii Balık Pazarı Hamamı
Hıdırlık Kulesi
Hesapçı Sokak
Kesik Minare
Alaaddin Camii
Paşalar Konağı*
H-5
G-6
H-2
G-1
H-1
D-3
G-1
G-1
E-10
I-3
D-1
E-1
Kara Molla (Makbule) Mescidi
Koruma Bölge Kurulu Binası**
Pazar Hamamı
İki Kapılı Han
Tek Kapılı Han
Tophane Parkı
Bali Bey Camii
Cumhuriyet (Çarşı) Hamamı
Falezler ve Antalya Travertenleri
Atatürk Caddesi
Valilik Binası
Müsellim Camii
B
Öğretmen Evi
J-10
Harita Dışı
H-3
Nazır Hamamı
Harita Dışı
H-11
Karaalioğlu Parkı Antalya Arkeoloji Müzesi I-9
Atatürk Evi
Murat Paşa Camii
H-8
J-5
Antalya Lisesi
Dumlupınar İlköğretim Okulu
J-4
Karakaş Camii
I-8
I-4
Üç Kapılar (Hadrianus Kapısı)
I-8
I-5
AKMED
Yenikapı Rum Kilisesi
H-6
Aya Yorgi Kilisesi
Yenikapı (Gavur) Hamamı
I-5
Kaleiçi Müzesi Kaleiçi Müzesi - AKMED
E-3
Ulusal Yükseliş (Atatürk) Anıtı
C
A KD EN İ Z
B
Mermerli
Plajı
Yat Limanı
19
45
45
18
01
22
Üst bölümde yer alan turlar profesyonel rehberler ve araştırmacılar tarafından hazırlanmış en uygun
gezi güzergahlarını içermektedir. Kültür Varlıkları’na ait numaraları haritadan takip ederek bu turları
gerçekleştirebilirsiniz.
D
48
11
09
10
02
20
17
12
08
07
F
03
49
E
Adalar
Plajı
45
04
21
05
24
06
40
43
36
41
39
F
H
23
38
26
G
33
25
35
37
27b
27a
27c
I
28
H
YENİKAPI
32
31
46
29
30
J
Ölçek: 1/ 2000
34
I
J
HAŞİ M İ ŞCAN M AH.
BARBAROS M AH.
TU ZC U LA R M A H.
44
G
KARAALİOĞLU PARKI
KILINÇARSLAN MAH.
16
15
13
S EL Ç U K M A H .
E
Uzun Şehir Turu: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 15, 16, 17, 18, 19, 14, 20,
21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35
Kısa Şehir Turu: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 37, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 15, 19, 14, 16, 17, 20, 27,
28, 38, 24, 25, 22, 35
Roma Bizans Turu: 1, 3, 4, 5, 9, 15, 16, 24, 27, 28, 23, 22, 35
Selçuklu Osmanlı Turu: 1, 2, 3, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 17, 20, 21, 24, 25, 26, 35
14
42
47
CUMHURİYET
MEYDANI
D
ANTALYA KALEİÇİ VE ÇEVRESİ KÜLTÜR TURİZMİ HARİTASI
13
12
11
10
9
8
7
6
5
4
3
2
1

Benzer belgeler

"St. Petru ve Pavel Ortodoks Katedrali" 1883-1885

"St. Petru ve Pavel Ortodoks Katedrali" 1883-1885 Geçmişte liman girişinin her iki tarafında birer kule bulunmaktaydı; bunlardan birinin deniz feneri olarak kullanılmış olabileceği düşünülmektedir. Liman kuleleri arasında da bir zincir bulunuyordu...

Detaylı