Baskı önizleme - Eğitim Bilim Toplum
Transkript
Baskı önizleme - Eğitim Bilim Toplum
Hakan Acar t i o n w l t h s t r e e t life, i s t r i e d t o b e r e f l e c t e d f r o m t h e has implemented Youth in İstanbul is working The study of and General of Agency. Semi-structured form and data w a s gathered by focus inter- Social Services and Child w a s used as a data collection views. view. 55 children w h o are the data approach w a s used as a basis of data w a s analysis a n d data analyzed by using cross case analysis Street children street life, qualitative research design. "Medeniyet Bu başlar. Duvar örmek çeşitli amaçlar taşır. ilki ayırmaktır. İnsanları, şeyleri. Daha sonraki amaçlar içeride ya da dışarıda bırakmaktır. İnsanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. Duvarlar örülür ve iki cephelerinde hayatlar Duvarsız Medeni insanın iletişim dengesini kaybetmesine çökmesi değil, Ancak, Geceyi bir dünya günümüz duvarın hangi sokakla Çöp elektrik, duvarların dolayısıyla medeniyetin uyuyanlar duvarları delmek dışındadır. isteyenlerdir. değil ancak sadece geçebilecekleri kadar bir delik açmanın peşinde Çünkü kanalizasyon ya da duvarların yıkılması neden olacaktır... tarafında olunduğunduysa hayat tarzını belirler. aynı kaldırımda Asla gelişir. insanı için cehennemdir. ister Sao isterse de Paulo'nun gecekondularında, olan organik isler matkaplardır. ormanında, sahilinde yaşasın her insanın bir duvara ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın devamı ise pencerelerdir. Duvarın diğer izlemek için inşa edilmiş saydam duvarlar" (Günday, 2005: 145). Giriş Duvarın dışında kalmak günümüz insanının en büyük korkularından birisi olarak tanımlanamaz mı? Güvenliğimizi ve mahremiyetimizi sağlamak öncelikli amaçlarımızdan birisi değil midir? Ne yazık ki, içimizden bazıları duvarların içinde yaşama şansına sahip olamıyor. Pek çok alandaki hızlı gelişme ve ilerleme insanoğluna daha iyi yaşam şartları sağlamıyor dahası hızla artan sermaye birikimi ve sınırları zorlayan teknolojik yenilikler sadece belirli bir grup insanın Duvarların Dışındaki Yaşam "Çocukların Anlatımıyla Sokaklar" ya da ülkenin daha iyi yaşamasını garanti ediyor. Sayıları giderek artan "diğerleri" ise giderek daha fazla yoksul ve yoksun bir yaşamı sürdürmek kalıyor. Ülkeler arasındaki gelir farklılıkları bu durumun en net kanıtıdır. Dünya Bankası'mn 2004 verilerine göre düşük gelirli ülkelerde kişi başına düşen gelir USD iken, gelişmiş ülkelerde bu rakam 32.040 USD'dir (The World Bank Group, 2006). Dahası, gelir farklılıkları ve eşitsizlikler giderek artmaktadır. Örneğin Caputo (1995: 607) gelir eşitsizliğinin ve işsizliğin göre daha yüksek olduğunu ifade etmektedir. Eşitsizliklerin artması, baskın olan sosyal refah devleti anlayışının başlamasıyla çökmesi ve düşüncenin tüm dünyada kabul görmesiyle Açıkçası, 1980 sonrasında, refah devleti anlayışının çökmesi ve neo-liberal ekonomik politikaların uygulanmaya başlamasıyla birlikte toplumsal sınıflar arasında daha önceki dönemde kısmen de olsa varolan denge kaybolmuştur. Bu durum toplumda yaşanan uçurumların hemen her alanda derinleşmesine neden olmuştur. Yeni ekonomik anlayış tüm kamu hizmetlerini ticari meta olarak görmekte ve "vatandaş" yerine "müşteri" kavramını ön plana çıkartmaktadır. Böylece daha iyi eğitim, daha yaşanılır bir çevre, yaşanılır bir konut gibi temel ihtiyaçların karşılanması ancak parası olanların hakkına Açıkçası refah devleti anlayışının terk edilme si bazı nüfus gruplarının gözden çıkarılmasına neden olmuştur. Dahası yeni ekonomik sistem, yoksulların yoksul kalmasına neden olacak düzenlemeleri ile yeni bir kast sistemi de yaratmıştır. Şengül 43) bu durumu şu şekilde açıklamaktadır: "Keynesci politikalar tarafından belirlenen İkinci Dünya Savaşı son rası dönem bazı araştırmacılar tarafından tek uluslu projeler dönemi olarak betimlenirken, sonrası dönem iki uluslu projeler dönemi olarak betimlenmektedir. Tek uluslu projeden kastedilen marjinde kalan grupların toplumsal projeden olabildiğince dışlanmamasını sağlamak iken, iki uluslu projeler bazı kesimleri dışarıda bırakmak tadır. Thatcher ve Reagan, bu türden ikili projelerin temsilcileri olarak ön plana çıkmışlar ve ekonomik anlamda işlevsel olmayan kesimleri toplumun "asalak ve işe yaramaz" unsurları olarak dışlamayı pro jelerinin tanımlayıcı bir öğesi haline Bir anlamda iki uluslu projeler, orta sınıfları, daha yüksek vergi ödemelerinin asıl teğitim Jbilim Hakan Acar nedeninin "asalak sınıflar" ve onlara yönelik refah devleti harcamaları olduğuna ikna ederek bu kesimin desteğini almayı başarmıştır". Böylece duvarların içinde yaşama şansı olmayanların sayısı artmış ve toplumun bu "işe yaramaz ve asalak" üyeleri toplum güvenliğine "ciddi bir tehdit" olarak kamuoyu gündemindeki yerini almıştır. Sokaklarda, yani duvarların dışında yaşamak durumunda kalan kişilerin bir bölümü ise bilindiği üzere çocuklardır. Tanımlandıkları gibi "sokak çocukları". UNICEF dünyada yaklaşık milyon sokak çocuğu olduğunu tahmin etmektedir. Sadece 40-50 milyon sokak çocuğunun Latin Amerika'da ifade edilmektedir (Irving, 6; Wittig, Kaminsky, 1993: Sayıları kesin olarak bilin mese de dünyanın gelişmişlik sorunu çeken tüm bölgelerinde sokak çocuklarıyla karşılaşmak olanaklıdır. Açıktır ki sokak çocukları bir az gelişmişlik sorunudur ve çocukların büyük bölümü az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde bulunmaktadır. Türkiye'de de sokak çocukları sorununun hemen her toplumsal yapıda varolan sorunlardan birisi olduğu ancak özellikle itibaren yaygınlaştığı Günümüzde; İstan bul, Mersin, Ankara, Gaziantep, Adana, Diyarbakır gibi, yoğun göç alan metropollerde sokak çocuklarına rastlamak olağan bir durum haline gelmiştir. Devlet Bakanı Akşit, 2003'te sokakta yaşayan ve çalışan çocuk sayısının 33 bin 247 olduğunu, 2004'te ise bu rakamın 41 bin 982'ye ulaştığını bildirmektedir. Akşit'in verdiği bil gilere göre "ulaşılan" sokakta yaşayan çocuk sayısı ise aynı yıl için 6 bin 853'e ulaşmıştır (Akşit, 2005). Dünyanın hemen her bölgesinde olduğu gibi Türkiye'de de kamuoyu nun sokak çocuklarına ilişkin bakışı, çocukların içinde bulundukları koşulları anlamaktan çok "onları" toplumsal güvenliği tehdit eden gruplar olarak görmek şeklinde oluşmaktadır. Buğra (2005) bu duru mu yoksulluk genelinde şu sözlerle ifade etmektedir: "Bugün pek çok başka coğrafyada olduğu gibi Türkiye'de de yoksulluktan bahsederken kullandığımız dil, modern yoksulluk ve onun toplum düzenini tehdit eden niteliği karşısında oluşmuş bir dildir. Bu dili oluşturan unsurların en önemlilerinden korkudur. Yoksullar, başlangıçlarından bugüne bütün modern toplumlarda, suçun ve şiddetin yaygılaşması veya bugün Türkiye'de pek çok kullanılan ifadeyle sosyal patlama türü korkularının önemli aktörleri Yaşam "Çocukların Anlatımıyla olmuşlardır. Ayrıca yoksullar, yoksul olmayanlarda çeşitli bulaşıcı hastalık endişeleri uyandırırlar. Bunlar, saf fizyolojik bir nitelik taşıyabilecekleri gibi, toplumda çeşitli ahlaki hastalıkların yaygınlaşması endişesi de olabilirler. Bu tür korkulardan kay naklanan tepkiler, yoksulları tecrit etme ve kontrol altında tutma eğilimleri şeklinde kendilerini gösterebilirler". Saltan ve Yardımcı (2007), atık madde toplayıcılarını anlattıkları yazılarında benzer bir durumu "gerçekten de, kent merkezinin "güzel", "tarihi", "nezih", son dönemlerde "soylulaştırılan" [gentrification] mahallelerinde bu kişilere yer yok" diyerek aktarmaktadır. Korhan Gümüş'ün 20 Ağustos 2006 Radikal 2'deki yazısının başlığı ise durumu özetliyor: "Yoksullukla değil, yoksullarla savaş". Sokak çocukları ve kader birliği yaptıkları diğer duvar dışı insanları, toplumun görmek istemediği yeni bir toplumsal tabakayı oluşturmak tadır. Çoğumuz için sokak çocukları bireysel güvenliğimizi ve toplum sal huzurumuzu tehdit etmektedir. Unuttuğumuz şey onların hala çocuk olduğudur. Duvarın dışında olsalar bile. Panter-Brick (2002: 151) de sokak çocukları teriminin toplumda güçlü duygusal çağrışımlar yaptığını, toplumun sokak çocuklarına tepkisinin genel likle acıma veya düşmanca duygular besleme şeklinde ortaya çıktığını ifade etmektedir. Sokak çocuklarının bireysel ve toplumsal güvenliğe tehdit olarak algılanmasının en güzel örneklerini gazetelerin üçüncü sayfa haber lerinde bulmak olanaklıdır. Sokak çocuklarının yaşamları ve kurmuş oldukları ilişki ağları genellikle alışılagelmiş güvenlik tehdidi kalıbı içerisinde değerlendirilmekte ve açıkçası kamuoyunda varolan olum suz yargıların pekişmesi sağlanmaktadır. Karataş ve arkadaşları (2005) tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada, ulusal yazılı basın organlarında 1 Ocak- 31 Ağustos 2005 tarihleri yer alan sokak çocuklarıyla ilişkili 46 (kırk altı) haber incelenmiştir. İncelenen haberlerin % sokak çocuklarını ifadelerin yer aldığı, sokak çocuklarını tanımlarken tinerci, tinerciler, hırsız kız ve baliciler sözcüklerin tercih edildiği görülmüştür. Haber başlıklarında ise "Tinerci Dehşeti, Diyarbakır'ın varoşları suç üreti yor, Hırsız kız yedi değil yirmi yaşında görünüyordu, Bir İstanbul Tüfekle dehşet saçtı, Kanserli bir ur" gibi cümlelerin kullanıldığı ifade edilmektedir. İbilim Hakan Acar Gerçekte, sokak ilişkisini gösteren net veriler bulunma maktadır. Ancak sokaktaki çocuk, birçoklarına göre, sokağın diğer unsurları gibi toplumsal yapıya bir tehdittir! Öyle ki sokak çocuklarına yönelik olarak "geliştirilen" ilk yaklaşım olan ıslah edici yaklaşım, sokak çocuklarını kamusal bir rahatsızlık ve kamu güven liği için risk olarak görmüştür ve Surat, 18). Bu görüşe göre, toplumda yoldan çıkmış kişiler vardır ve sokak çocukları da bu tür bir nüfus grubunu oluşturmaktadır, dolayısıyla daha çok yön lendirilmeye ihtiyaç duyarlar. Bu çocuklar, çocuk ıslah programlarıyla suç yaşamından uzak tutulmalıdır (Cavalcante, 1985; Rizzini ve Lusk, 1995: 397). Bu modele göre, sokak çocukları kapalı ortamlarda "kötü özelliklerinden" arındırılmaya çalışılır. Sokak çocuklarını "ka patarak" ve bir anlamda suçlu olarak etiketleyerek sorunu çözmeye çalışan bu yaklaşım, büyük oranda toplumların soruna verdiği ilk tepkiyi ifade etmektedir. Peki, sokakta yaşamaya başlayan çocuklar gerçekten zamanla birer "suç mi dönüşürler ya da gerçekten toplumsal güvenlik için ciddi bir tehdit midirler? Alışılagelmiş yargıların aksine, konuyla ilgili tamamen farklı bulgular içermektedir. Mevcut bulgu lar çocukların toplumsal güvenlik için bir tehdit olmaktan çok uzak olduklarını, olsa olsa tehdit altında ve çaresiz hissettiklerini göster mektedir. Örneğin Paradise ve (2002: 230) sokakta yaşamayı şu sözlerle betimlemektedir: "Sokaklarda yaşam: Kızgın bir tavadan ateşe atlamak". Paradise ve Cauce (2002: 230)'a göre sokakta yaşamak, bilmeyenler için ilgi çeken bir yaşam olayı olarak değerlendirilse de "evden kaçan çocuklar, kaçış sürecinden ve özgür lüğe ilişkin romantik düşüncelerden kısa sürede sıkılırlar" ve sokağın gerçekleriyle yüzyüze kalırlar. Evden kaçan çocuklar genellikle aynı kalmaya devam ederler ve ilk olarak kendilerine güvenli bir yer bulmaya Sokak, çocuklar için bazen sığınacak bir liman bazense çok kötü bir deneyimdir. Bazıları ara sıra evlerine dönerler çünkü açlıktan, soğuktan ve hijyenik olmayan ortamlardan yorulmuşlardır ya da sadece ailelerini özlemişlerdir. Bazıları ise evde karşılaşacaklarından emin oldukları düşmanca tutumdan dolayı, tüm sorunlarına karşın sokakta ya da barınaklarda kalmayı tercih ederler (Ribeiro ve 2001: 46). Her iki durumda da çocukların sokakta Duvarların Dışındaki Yasam kalmalarının olmamasıdır. temel "Çocukların nedeni, gidecek Sokaklar" daha iyi bir yerlerinin Bu çalışmanın amacı; çocukların duvarların dışındaki yaşamını, kendi ifadeleriyle betimlemektir. Çocukların sokakla tanışmaları, sokaktaki ilişki ağları, sorunlarla başa çıkma stratejileri ve gündelik yaşamları, kendi bakış açılarından aktarılmaya çalışılmıştır. Açıkçası, duvarların dışında kalmak yetişkin bir insanoğlunun en temel korku larından biriyken, sosyo-ekonomik düzeyi ne olursa olsun tüm insan ların en temel ihtiyacı başını sokacak bir ev iken, sokakta yaşamak bir çocuk üzerinde nasıl bir etki bırakmaktadır sorusuna yanıt aran maktadır. Sokak çocuklarının ötekileştirdiğimiz yaşamlarına önyargısız bir şekilde ve anlayabilmek çalışmanın temel hareket noktası olmuştur. İstanbul'da bağlı olarak hizmet sunan Çocuk ve Genlik (ÇGM) hizmet alan sokak çocuklarıyla, 25.6.2004-30.6.2004 ve tarihleri arasında gerçekleştirilen odak grup görüşmelerinden elde edilen veriler Makaleye temel olan veriler İstanbul'da bulunan 8 ÇGM'den hizmet alan 55 çocukla ayrı odak grup görüşmesi ile elde edilmiştir. Odak grup toplantıları 45 dakika ile 2 saat arasında değişen sürelerde gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler, bir grup yöneticisi ve bir asistan ile birlikte gerçekleştirilmiştir. Görüşmelere katılan çocuk sayısı, kurumun koşulları ve hizmet alan çocuk sayısına bağlı olarak 4-8 arasında Görüşülen Çocuklar Görüşülenlerin 20) kız, 44'ü 80) ise erkek çocuklardan oluşmaktadır. Görüşülen çocuklar 10-19 yaş aralığındadır. Kız çocukların yaş dağılımı açısından daha heterojen olduğu, buna karşın erkek çocukların 10-16 yaş aralığında yoğunlaştığı göze çarpmaktadır. Çocukların eğitim düzeyi ele alındığında gerek kız çocukların gerekse erkeklerin düşük eğitim (ilkokul ve ortaokul düzeyinde eğitim yaygındır) düzeyine sahip olduğu Hiç okula gitmediğini belirten iki çocuk bulunmaktadır. Çocukların yaklaşık Marmara Bölgesi'nde (yoğunlukla İstanbul'da) doğmuştur. Diğer çocukların doğum yerlerine bakıldığında hemen her coğrafi bölgeden çocukla karşılaşmak olanaklıdır. Buna karşın Doğu Hakan Acar ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde doğan çocuklar görece biraz daha fazladır. Üzerinde önemle durulması gereken sonuçlardan biri, görüşülen çocukların önemli bir bölümünün İstanbul doğumlu olmasıdır. Ancak İstanbul doğumlu olan çocukların tamamının ailesinin diğer bir ilden göç ettiği öğrenilmiştir. Çocuklarla yapılan görüşmelerde doğum yerleri veya daha genel bir ifadeyle nereli olduk ları sorusuna yanıtların önemli bir bölümü "Biz asıl ama ben İstanbul'da doğdum" şeklindedir. İki çocuk dışında tüm çocukların ailelerinin gecekondu bölgelerinde yaşadığı anlaşılmaktadır. Çocuklar ve aileleri, çocukların kendi ifadeleriyle, kentin "yoksul" bölgelerinden gelmektedir. Annelerin tamamına yakınının ev kadını olduğu öğrenilmiştir. Annesinin çalıştığını belirten çocuk sayısı üçtür. Babaların ise genellikle tacılık, dükkân işletmeciliği, kahvecilik gibi işlerle uğraştıkları görülmüştür. Çocukların büyük bölümünün aileleriyle bağları olmadığı ortaya çıkmıştır. Ailesiyle görüştüğünü ifade eden çocuk sayısı sadece se kizdir. Ailesinin dahi bilmediğini ifade eden çocuklar bulunmaktadır. Çocukların tamamına yakını (47 çocuk) evden kaçtıktan sonra bir daha aileleriyle görüşmediklerini ifade etmiştir. Araştırmada görüşülen çocukların yaşam hikâyeleri alınırken çocukların 20) hakkında korunma olduğu anlaşılmaktadır. Araştırmaya dâhil olan sokak çocuklarının beşte birinin hakkında koruma kararı olması, çocukların yaşamlarının en azından bir bölümünü ailelerinden uzakta ve SHÇEK'e bağlı kurumlarda geçirdiklerini göstermektedir. Suça yönelme eğilimlerine bakıldığında ise çocuklar dan ikisinin hırsızlık suçuyla tutuklandığı Çocuklardan birisi iki ay cezaevinde kaldığını, diğeri ise bir süre polis gözetiminde kaldığını ancak suçsuz olduğu anlaşılarak iki hafta sonra serbest bırakıldığını ifade etmiştir. Diğer polis kayıtlarına geçen her hangi bir suç işlemediklerini ifade etmiştir. Görüşülen çocukların hemen hepsinin küçük hırsızlıklar yaptığı ya da işyerlerinin camlarını kırmak gibi suça yönelme davranışlarını sergiledikleri görülmektedir. Çocuklar Neden Sokakta? Sokak çocukları olgusunun nedenleri konusunda büyük ölçüde bir uzlaşma olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Sokak çocukları illim Duvarların 92 Anlatımıyla üzerine yapılan araştırmaların büyük çoğunluğu yoksulluk ve aile içi ilişkiler üzerinde Birçok yazar gibi Le Roux ve ve 92) de sorunu değişkenlerle Roux ve Smith "sokak çocukları ve çocuk işçiler sorununun geniş sistemik ekonomik sorunların bir yansıması" olduğunu söylemektedir. 8) de konuyu daha çok ekonomik faktörlerle ve eksik sunulan sosyal hizmetlerle açıklama göre, "sokak çocukları olgusu aslında biz lerin yaşadığı toplumsal stresin bir Bunu etkileyen ekonomik güçler en başta işin içindedir. çekirdeğini oluşturan aile kurumundaki çözülmeler toplumdaki istikrarsızlığı da beraberinde Kırsal alandan kentlere yönelen göç hızlandıkça sokak çocuklarının sayısının artmakta oluşu aile kuru mundaki aksaklıkları ve kentlerde bu aksaklıkları giderici sosyal hizmetlerin yeterince etkili olamadığını Anlaşıldığı gibi sokak çocuklarının aileleri genellikle ağır bir yoksulluk içinde yaşamaktadır ve çocuklar aile gelirine katkıda bulunmak için sokakta çalışmaya mecbur kalmaktadır. Yoksulluk, tüm sokak çocuklarının açıklayamasa da, birçok sokak çocuğu ailele rine katkıda bulunmak zorunluluğunu hissetmektedir (Rizzini ve Lusk, 1995: 393). Diğer yandan çocukları sokağa iten nedenlerin aile içi ilişkilerin niteliği ile yakın ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin ve diğerleri (2000: 1434)'ne göre evden ayrılmanın nedenleri arasında ilk sırayı çatışmadan veya istismardan kaçmak almaktadır. de Munoz, Echeverry ve (1978, akt: 1999: 762)'a göre çocuk lar, ailelerindeki uyumsuzluklardan kaçmak, evsiz veya yetim olmak gibi çeşitli nedenlerle sokağı yaşam alanı olarak seçmektedir. Swart 34, akt: Roux, 1996: 425)'a göre sokak çocuğu fenomeni, hızlı endüstrileşme ve kentleşme ile aile bağlarının doğrudan ilişkilidir: çocukların tarafından ihmalkâr veya sert davranışlara maruz kalmaları genellikle ebeveyn depresyonu, kızgınlık, anksiyete ve yaşam koşullarının ortaya çıkardığı engelleme lerle ilişkilidir. Sokak çocukları, literatürde de belirtildiği gibi heterojen bir nüfus grubunu oluşturmaktadır. Dolayısıyla sokak çocuklarından konuşurken tek bir grup çocuktan bahsetmek mümkün değildir. Hakan Acar Sokak kendi içlerinde birçok alt kategoriye UNICEF (1984, akt: 1999, s. 760) üç ana kategori tanımlamak tadır: Risk altındaki çocuklar (children at risk), sokağın çocukları (children of streets), sokaktaki çocuklar (children on the streets). Bu açıdan ele alındığında da her üç gruptaki çocuklar benzer toplumsal özellikler gösterse de sokak yaşamında yer almalarının arka planında farklı etkenler ön plana Örneğin, çocuğun sokakta çalışması yoksulluk ile eşleşirken, evden kaçma ve aileden tamamen koparak sokakta yaşamaya başlama olgusu daha çok aile içi ilişkiyaşanan sorunlarla ilgili olmaktadır. Bu çalışmada görüşülen çocukların genel özellikleri yukarıdaki tabloyla uyumludur. Çocuklara göre "sokağa öncelikli nedeni şiddet ve olumsuz aile ilişkileridir. Görüşülen çocukların tamamına yakını alt gelir grubuna aittir ve yoksul bir toplumsal sınıfa üyedir. Ancak çocuklara göre evden kaçmalarına neden olan öncelik li faktör yoksul olmalarıyla ilişkili değildir. Görüşmeler sırasında çocuklara "Sokakta nasıl ve ne zaman başladın? Bize hikâyeni detaylıca anlatır mısın?" soruları yöneltilmiştir. Çocuklara göre "sokağa düşme" başlıca nedeni yaşadıkları şiddet deneyimi, sevgisizlik ve bozuk aile ilişkileridir. Şiddet, olumsuz aile ilişkileri ve Çocukların anlatımları temel işlevlerini yerine getiremeyen büyüdüklerini göstermektedir. Sokak çocuklarının anlatımlarından yola çıkarsak, ailelerindeki temel eksikliklerin "duygusal yoksunluk" ve "aile üyelerinin sorumluluklarını yerine getirmemesi" olduğu anlaşılmaktadır. Sokak çocuklarının yaşam öyküleri sevgisiz aile ortamlarına işaret etmektedir. Aile içi iletişimde yaşanan sorunların yanı sıra, sevgisiz büyüdüğünü ve "normal" bir aile yaşantısını bilme diğini ifade eden çocuklar bulunmaktadır. Aslında normal aile yaşantısının ne olduğu çocukların ifadelerinde de anlaşılmaktadır. Çocuklar için normal aile yaşantısı, çocuğun sevgi ve ilgi görebileceği ve anlaşılabileceği bir yaşantıyı ifade "Ben sokağı seçerim, çünkü hiç aile şeyi g ö r m e d i m " . "Ya b e n d e en çok işte bu sevgisizlikte oldu y a n i . Ben işte evde kalırken bi sevgi işte göremedim". Itoplum Duvarların Yaşam "Çocukların Anlatımıyla Sokaklar" Ailenin çocuğa gerekli duygusal ortamı bir nedeni ise anlaşamayan ebeveynler ve yalnız başına kalan çocuklardır. Örneğin anne babasının hiçbir zaman anlaşamadığını söyleyen bir kız çocuğu anne babasının boşanmasından sonra yeterli ilgiyi bula madığını ifade etmiş ve anne babasının ilgisizliğinden Bu ilgisizlik kızın daha 9 yaşındayken tecavüze uğramasıyla son bulmuştur. Anne ve baba tecavüz olayını fark edememiştir. "Benim b a b a m e m e k l i m ü d ü r genel m ü d ü r l ü ğ ü n d e n e m e k l i oldu a n n e m h e m ş i r e ya işte b e n 9 y a ş ı n d a ilk karşı k o m ş u m u z tarafından t e c a v ü z e u ğ r a m ı ş t ı m s ö y l e y e m e d i m tabi k ü ç ü k s ü n ü z öyle". Öte yandan özellikle kız çocuklarının baskıcı ve "tutucu" aile yapısından yakındıkları görülmektedir. Görüşülen kız çocuklar ailelerinin tutucu olmasından yakınmakta ve bu durumun evden kaç malarında etken olduğunun altını çizmektedir. Kızlar ailelerinin aşırı tutucu olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir: "Yine b ö y l e işte h a n i i n s a n dışarı bi defa bi de b i z i m y e t i ş m e tarzımız 94 çok farklıydı d o ğ r u dürüst m a h a l l e m i z i n dışını b i l m e z d i k biz, tutucu aile o n d a n s o n r a da bi kere dışarı alışınca dışarı hayatını g ö r ü n c e insanın evde d u r m a s ı i m k a n s ı z insanın o n d a n sonra b i daha kaçtım". Özellikle baba figürünün aşırı baskıcı ve otoriter olması kız çocuklarının iletişimlerini engelleyen etkenlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Görüşmeler sırasında bir kız çocuğu sadece bir geceyi evden kaçarak kız arkadaşında geçirdiği için eve ve bunun nedenini babasından duyduğu korkuyla açıklamıştır. Bazı örneklerde de ailenin toplumsal normlara aykırı bir yaşam tarzına sahip olması sonucu çocuğun yaşadığı olaylar karşımıza " A n n e m i n tabi n o r m a l bi y o k t u sonra a n n e m i n y a n ı n d a çalışan bi kız vardı k a d ı n onlarla tanıştım onlarla k o n u ş u y o d u m tabi kötü arkadaşlardı b e n i m için, kesinlikle iyi değillerdi a m a b u n u fark e d e m e d i m sonra zarar g ö r d ü m onların sayesinde onlar beni s o n r a a n n e m işte b e n i m bakire o l m a d ı ğ ı m ı ö ğ r e n i n c e beni p a z a r l a m a y a karar verdi". Grup görüşmeleri sırasında dile getirilen öyküler, çocukların şiddet ve istismarla dolu bir yaşamdan geldiklerini göstermektedir. Şiddetin İbilim Hakan Acar çocukların yaşamındaki yeri o kadar yoğundur ki neredeyse sıradanBazen bakkala gitmemek dahi dayak nedeni olarak karşımıza çıkmıştır: (utangaç bir ifadeyle) "Döver tabi, m e s e l a bakkala g i t m e k istemiyoz kızıyo. N i y e g i t m i y o n diyo. Bi tokat d a h a fazla Bazen de ç o c u ğ u n ç a l ı ş m a k i s t e m e m e s i şiddetin nedeni olabilmektedir. " B a b a m beni zorla Sonra çıktım sokağa a k ş a m eve g e l i y o d u m . B a b a m beni Ç a l ı ş m a d ı ğ ı m için. S o n r a a k ş a m saat olursa olsun e v d e n k a ç ı y o d u m , b a b a m b e n i arıyodu, b u l u y o d u , sopayla demirlerle beni d ö v ü y o d u " . Çocukların karşı karşıya kaldığı şiddetin birçok boyutlarına vardığı işkence "...Sırf bu y ü z d e n işkence y a p ı y o d u . Demirlerle d ö v ü y o r d u (gözleri y a ş a r a r a k ) . Kablolarla d ö v ü y o d u . K a ç m a y a başladım. E v d e n kaçtım. K a ç ı y o d u m b i g ü n Şişli'ye g i d i y o d u m , k a ç ı y o d u m gidiyodum. (nerede k a l ı y o r d u n ? ) Sokakta k a l m ı y o d u m , akrabalara g i d i y o d u m . Bi g ü n çok felaket d ö v d ü . Her tarafım m o s m o r , kollarım, sırtım, v ü c u d u m m o s m o r . K a r a k o l a gittim. B u n u şikâyet ettim b u n u . K a r a k o l a çektiler ertesi sabah. M a h k e m e y e çıktık bizi dört kardeş y u r d a , o n u da cezaevine gönderdiler". Şiddetin aktörü ise değişmektedir. Aktör, baba, anne veya çocuğun çalıştığı işyerinin patronu olabilmektedir. Ancak şiddeti uygulayan kişinin genellikle baba olduğu Aile içinde yaşanan şiddetin ve kötü muamelenin diğer bir aktörünün üvey gizli olduğu görüşülen çocukların altısının üvey (Daha önce ifade edildiği gibi üvey babası vardır.) "Evden işte ü v e y b a b a m vardı, hep d ö v ü y o d u beni, d ö v ü y o d u , işkence yapıyodu. Sırf b u y ü z d e n işkence y a p ı y o d u demirlerle d ö v ü y o r d u , kablolarla d ö v ü y o d u . " Ailelerde gerek ebeveynler arası, gerekse çocuklara yönelik şiddetin bir sorun çözme biçimi olarak yaygın biçimde kullanıldığını söylemek mümkündür. Ebeveynler arası yaşanan şiddet, zaman içinde çocuğun da şiddet döngüsünün içine girmesine neden olmaktadır. "Ben i s t e m i y o d u k . Ç ü n k ü bi ara bi ara a n n e m pazara çıkmıştı, işte b a b a m d a içmişti o z a m a n . Gittim b a k t ı m a n n e m i pazarda d ö v m ü ş , her tarafını m o s m o r etmiş, biz de işte biz anlaşma yaptık. işte v u r u c a z m u r a c a z dedik. D a y ı m g i l çıktı ortaya v u r m a dedi. B o ş ver. O n d a n sonra b e n çıktım ortaya, a b i m l e işte çocuk t o p l a m a y a gittik. O n d a n sonra kendi evine gittik b a b a m ı n , kendi evine gittik işte. ||oplum Duvarların Dışındaki Yaşam Anlatımıyla Sokaklar" Biraz şey y a p t ı m , b a k t ı m sinirlendi. O n d a n s o n r a şey yaptık, bıraktık işte. B a k t ı m ertesi g ü n e v e geldi, burasında b ı ç a k vardı (belini göstererek). Annemi ayağa a n n e m k a l k m a d ı . A b i m kalktı, bi tokat a b i m l e b e n çullandık Okulda başarısızlık Sokak yaşamına itilen çocukların öykülerinde ortaya çıkan bir diğer tema ise eğitim sisteminin dışında kalmalarıdır. Okul başarısızlığı ve okuldan kaçma davranışının nedenleri çocuklarla tartışıldığında iki temel etken ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki çocukların okulda zorlanmaları ve bu nedenle okula gitmek "Beni o k u l a gönderiyorlardı o k u l u n h e m e n y a n ı n d a p a r k Babam beni bırakır b ı r a k m a z parka g i d e r d i m h e p , işte o z a m a n l a r o k u l u (Neyini s e v m i y o r d u n y a okulda y a z ı y a z d ı r ı y o r lar o k u m a b i l m e d i ğ i m için o k u m a k biraz zor g e l i y o d u bana". Burada ön plana çıkan konu çocuğun okulda zorlanması ve bu nedenle okuldan uzaklaşmasıdır. Seydlitz ve Jenkins (1998: 70), akademik başarısızlığa katkıda bulunan koşullan şöyle sıralamak tadır: Birincisi okul personelinin, ekonomik olarak dezavantajlı durumda bulunan çocukları sınırlı bir potansiyele sahip olduğu konusunda inanç taşıdığıdır. Okul ders programlarının özellikle bu durumdaki çocuklar için yeterli olmadığını ifade etmiştir. Bu prog ramların, çeşitli sosyal sorunlarla yüz yüze olan çocukları göz ardı ettiğine işaret etmektedir. İkincisi ise, öğretim metotlarının söz konusu bu çocuklar için uygun olmaması ve sağaltıma yönelik eğitimin yetersiz olduğudur. Ülkemizdeki orta eğitim kurumlarının "koşullar düşünüldüğünde" çeşitli sorunları olan çocuklara yönelik hizmetlerde yetersiz kaldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Seydlitz ve Jenkins 71) akademik başarısızlığın pek çok olumsuz sonuçlar yarattığını ve bunlardan birinin de okula karşı olumsuz tutumun gelişmesi olduğunu ve Man (1996: 125) ise okulda başarısız olan, kendini ifade edemeyen gereksinimlerini karşılayamayan çocuğun okula ve bunun kendini okuldan kaçma davranışı olarak gösterebildiğini ifade etmektedir. Aşağıdaki ifade bu durumu açıklar bir örnek oluşturmak " O k u l d a n kaçıyorduk, ö ğ r e t m e n l e r i kızdırıyorduk, a r k a d a n tebeşir atıyorduk, öğretmenlere, küfür e d i y o r d u k ö ğ r e t m e n l e r e , (niye b ö y l e y a p ı y o r d u n u z ? ) B i l m i y o r d u k ki h a y a t ı n ne kadar zor o l d u ğ u n u ki toz p e m b e g e l i y o r d u hayat". teğitim Hakan kaçma görüşülen çocukların büyük bölümünde görülen bir davranıştır. Okuldan kaçma benzer yaşantı ve düşünceye sahip arka daşlarla birlikte gerçekleştirilmektedir. Okuldan uzaklaşma ve çocuk ların eğitim sisteminin dışına itilmesinde ortaya çıkan ikinci etken ise ailenin çocuğun eğitim yaşantısını sürdürmesi konusundaki isteksi zliği ve düşük beklenti düzeyidir. Ailelerin çocuğu yönlendirmekteki başarısızlığı, çocuğun yanlış yönlenmesine neden olmaktadır denebilir. Çocuklara ilişkin düşük beklenti düzeyi çocuğun toplumsal sınırların dışına itilmesine neden olmaktadır. Örneğin görüşmenin yapıldığı dönemde kurumun desteğiyle okul yaşamına başarıyla devam eden bir çocuk, okula gitmek istediği halde çalışmak zorunda bırakılmıştır. Bu durumun ekonomik sorunlar ile ilgili olduğu kadar ailenin çocuklarının eğitim yaşamını başarıyla olan inançla da ilgili olduğu söylenebilir. Bunların dışında eğitimini tamamlamanın iş garantisi sağlamadığı bir ortamda, ailenin okumaya olan inancının zayıfladığını söylemek mümkündür: "Babam beni o k u t m a d ı , o k u m a z diye o k u t m a d ı , b e n ç o c u k l u ğ u m d a n çocukluğumdan Sokakta çalışan bir kız çocuk ise ailelerinin kendilerini okutması konusunda düşüncelerini şu şekilde ifade etmektedir: "Ben ben a z i m l i y i m bu konuda, (aileniz ne düşünüyor peki?) Ailemiz yani ne olursa okuma şey seneye seni çıkarcaz (çocuk ve gençlik m e r k e z i n d e n d e m e k istiyor) s e n e y e b e n de y a n i o k u m a k için b a z ı yollar arıyorum". Toplumsal etiketleme: Görüşmeler sırasında ortaya çıkan bir diğer kavram ise toplumsal etiketlemedir. Yaşadıkları stresli ortamdan kurtulmak, şiddetten uzak kalmak gibi nedenlerle evden kaçan ya da arkadaş ortamının da et kisiyle madde kullanmaya başlayan toplumsal yaşamın dışına iten belki de sokakla bütünleşmelerini hızlandıran unsurlar dan biri de yaşadıkları çevrenin tutumudur. Konuyla ilgili yapılan çalışmalar da çocukları etiketlemenin toplumsal dışlama sürecinin önemli bir parçası olduğu görülmektedir. Örneğin Roux ve Smith göre çocukları suçlu olarak etiketlemenin onların daha çok sosyal davranışlara itilmesinin önünü açacağı açıktır. Yaşam "Çocukların Sokaklar" sonra eve geri d ö n d ü m bu sefer arkadaşlarım baskı y a p m a y a başladılar. Dediler sokak çocuğu bu tinerci, kafama hiç t a k m ı y o d u m ö n c e d e n . S o n r a d a n b a k t ı m ç o ğ u n l u k beni g ö r ü n c e çocuk lar hepsi dalga geçiyorlar Bir başka çocuk yine istemediğini şöyle anlatmaktadır: "Hiç, a ğ l a d ı m falan, b a b a m niye dalga geçtiği için eve dönmek dedi, sonra beni aileme verdi ler, sonra b e n sürekli k a ç m a y a b a ş l a d ı m . G e l i y o d u m , i s t e m i y o d u m eve gitmeyi Arkadaşlar, Dalga evde çok durunca dalga dışarı geliyodu. K a p ı n ı n ö n ü n e ç ı k ı y o m , ç o c u k l a r çok dalga geçiyorlardı (Peki ailen orda o t u r m a s a b a ş k a bir semtte otursa eve gider m i y d i n ? ) Giderdim". Bu süreçte çocuğu etiketleyici olan temel tutum ise çocukların mahalledeki arkadaşlarından ve onların ailelerinden gelmiştir. Mahallede yaşayan diğer aileler çocuklarına kötü örnek olacağı endişesiyle çocukların görüşmesini yasaklamaktadır. Artık onlar "ti nerci" olmuşlardır: "Mahallede istemiyorlar ya, çocukları var diyo kötü örnek D e d i m çocuklarını çek y a n ı m d a n , o z a m a n bana ne çocuk larından illa t u t u y u m d u v a r d a n d u v a r a mı v u r u y u m d i y o r u m . B e n de sinirleniyom g i t m i y o m " . Bu tür bir dışlanmanın etkilerinin henüz yaşlarında olan bir çocuk için yıkıcı olacağı açıktır. Ailesinden yeterli ilgi ve desteği göremediği varsayılan çocuğun yaşıtlarından da uzak kalması bütünüyle sosyal destek ağlarının yitirilmesi anlamına gelmektedir. Burada çocuk için yapılacak tek şey kendisini kabul eden yeni bir çevreye yani daha önce ilişki kurmaya başladığı sokağa gitmektir. Toplumsal etiketleme nedeniyle artık geri dönüş zordur. Toplumun dışına itilme süreci tamamlanmak üzeredir. Evden Kaçma Denemeleri ve Son Vuruş Çocukların sokak yaşamına başlamaları bir süreci ifade etmektedir. Genellikle sanıldığı gibi sokakta yaşamaya başlama, bir kez evden kaçmakla gerçekleşen bir olgu değildir. Çocuk her evden kaçışında sokak yaşamıyla ilgili bir şeyler öğrenmekte ve daha da önemlisi sokaktan arkadaşlar edinmektedir. teğitim jbilim Itoplum Acar Çocuklara evden kaçtığında nereye gittin?" sorusu yöneltildiğinde yanıt genellikle "daha önce tanıdığım çocuklar vardı onların gittim" şeklinde olmuştur. Anlaşıldığı gibi çocuk lar yaşadıkları olumsuz kurtulmak amacıyla evden kaç makta ve her evden kaçma deneyimi çocuğu sokağa biraz daha yaklaştırmaktadır. Çocukların evden uzak kaldıkları süre içinde sokaktan arkadaşlar edindikleri bir dahaki kaçışlarında bu arka daşlarıyla buluştukları anlaşılmaktadır. Çocuk sokaktaki yaşamı öğrenmeye başlamaktadır. Burada akla gelen soru, "son vuruşun" ne zaman Yani çocuk neden ilk evden kaçışında değil de örneğin beşinci kaçma de nemesinden sonra bir daha geri dönmemektedir. Bu sorunun yanıtı yine iki boyutludur: Öncelikle çocuk için sokak bilinmeyen ve tehlike dolu bir yerdir. Ancak çocuk zaman içinde sokak yaşamının içinde yer alan diğer çocuklarla tanıştıkça kendisini evi tamamıyla terk etmek konusunda güçlü hissetmektedir. Yani bir bakıma sokaktaki arkadaş grubu çocuk için bir sosyal destek sağlamaktadır. Bir diğer neden ise çocuk, ailesinde yaşadığı olumsuzluklardan ve kendisi için başka yol kalmadığını düşünmeye başlamıştır. Çocuk yaşadığı sorun larla baş etme yolunu evden kaçmada bulmaktadır. Bu iki boyut aynı düzlemde buluştuğunda evi tümüyle terk etme eylemi hayata geçmek tedir. "Bizim kapı k o m ş u m u z vardı. T a k s i m ' e gel dedi. Gittik arkadaşlarla biraz tanıştık sonra eve ( d a h a s o n r a ) Birazcık s o r u n m o r u n oldu. B e n i m de ilk işim T a k s i m ' e g e l m e k Böylece çocuk, sokak yaşamına adım atmakta ve bu süreçte evden kopma hızlanmaktadır. Yaşanan süreçte kız ve erkek çocuklar tarafından izlenen yolların farklı olduğu söylenebilir. Erkek çocuklar evden her kaçma girişimlerinde sokakla bağlarını güçlendirirken kız çocuklar daha radikal bir tavırla hazırlıksız bir biçimde evden kaç makta ve genellikle kısa sürede fuhuş sektörünce istismar edilmekte dir. Kız çocukların evden kaçtıklarında ya erkek arkadaşlarına (sevgililerine) ya da çok daha iyi tanımadıkları kız arkadaşlarına (ki bu arkadaşların yaş olarak kızlardan çok büyük olduğu anlaşılmaktadır) sığınmaktadır. (Peki, e v d e n kaçınca n e r e y e g i d i y o r d u n ) , "evden kaçınca bi b a y a n arka daşım var, o n u da işte erkek a r k a d a ş ı m ı n aracılığıyla onun Jbilim Îtoplum Duvarların Dışındaki "Çocukların Sokaklar" a r k a d a ş ı y d ı kız a r k a d a ş ı y m ı ş falan öyle tanıştık b u n u n annesi p a v y o n da ben o n d a n sonra evlerine gittim çok farklı bi evdi". Sokak deneyimi olan kızların yaşam hikâyelerine bakıldığında ise evden kaçma eylemi sonrasında kısa süre içinde ya "dost hayatı" yaşamaya başladıkları ya da fuhuş sektörünün pençesine düştükleri söylenebilir. Kızların erkek arkadaşları ya da daha önce tanıdıkları ve fuhuş sektörünün içinde yer alan hemcinsleri tarafından kandırıldıkları ve bir anlamda tuzağa düşürüldükleri de söylenebilir. Sokakta Yaşamak Sokak yaşamı, tasvir etmesi oldukça güç ve karmaşık bir yaşam alanıdır. Grup tartışmaları sırasında çocukların sokak yaşamını zaman zaman abartılı ve polisiye hikâyelerle süslenmiş bir şekilde anlattıkları fark edilmiştir. Ancak çocuklar için sokakların belirli bir süre de olsa renkli ve özgür yerler olduğunu kabul etmek gerekir. Buna karşın geçen zaman hemen hepsi sokağın kötü yüzüyle tanışmaktadır. Evden kaçan bir çocuğun ilk yaşamsal ihtiyacı bulmaktır. Çocuklara sokakta yaşarken geceleri nerede kaldıkları sorulduğunda verilen yanıt ortak noktaları içermektedir: Güvenli, ıssız ve üstü kapalı bir Daha çok kış aylarında aranan bu üç unsur kalınacak mekânın temel Aslında bu durum çocuklar için bir çeşit güvenlik arayışıdır. Yazları ise çocukların parklarda veya deniz kenarında geceledikleri "Bi tane d o l a p d e r e d e yıkık ev var orda bahsetmiş olduğum". Çocukların genellikle aynı bölgede kaldıkları anlaşılmaktadır. Böylece kendi deyimleriyle bir "mekân" yaratma çabası içine girmektedirler. "Ha biz n a p ı y o z u z a k l a ş ı y o z o n l a r d a n m e k a n y a p ı y o z k e n d i m i z e h e p beraber y e m e ğ i m i z i y a p ı y o z içiyoz şey y a p ı y o z beraber yatıyoz kalkıyoz, b o ş evler o l d u ğ u z a m a n b o ş evlere, tarla park, binalar b o ş binalar, inşaatlar". Çocukların mekân yaratma istekleri belirli bir yere bağlanma ihtiyacı olarak da Mekân yaratmak çocukların kaybettikleri aile ortamını yeniden kazanma umutlarıdır demek yanlış olmaya caktır. Diğer yandan çocuklar için belirli bir süre aynı kalmak aynı zamanda kendi güvenlikleri için de Jbilim Itoplum Hakan Acar b ö l g e d e t a n ı n m a n lazım o b ö l g e d e tanınırsan hiç bölgede adam bölgede bi seni tanıyorsa hiç bişey y a p a m a z bağırırsın çağırırsın esnaf seni şey olmaz o çünkü kurtarır mesela o a m a b a ş k a bi bölgede olursan Anlaşıldığı gibi belirli bir süre aynı bölgede kalarak o bölgedeki esnafın, mahalle sakinlerinin güvenini kazanmak olasıdır. Böylece güvenlik sorunu görece çözülmüş sayılabilir. Çocuğun ikincil yaşamsal ihtiyacı ise bir gruba üye olmaktır. Sokakta barınacak "güvenli" bir yer bulmak, çocuğun sokaktaki güven ihti yacının sadece bir bölümünü karşılamaktadır. Korunma ihtiyacının büyük bölümü ise sokakta güvenebileceği başka sokak çocuklarını bulma yoluyla bir grup oluşturmaktır. Çocukların deyimiyle sokakta "grubun yoksa her şey Sokak çocuklarının gruplar halinde yaşamaları kamuoyunda biraz abartılarak anlatılsa da temelde gerçektir. Görüşülen çocukların sadece üçü, bir grupları olmadığını ifade etmiştir. Çocuklar, bir gruba üye olmanın çoğu zaman gerekli olduğunu ve birçok olumsuz durum dan bu sayede ifade etmiştir. Gruplar, sokak yaşamında çocukların karşılayan ve ailelerinin yerini alan sosyal ortamlar Ancak bir gruba üye olabilmek bir çeşit sınavı geçmeyi gerektirmektedir. Aynen okullarda varolan arkadaş grupların da olduğu gibi sokaktaki gruplarda da yeni üyelerin gruba kabulü için zamana ihtiyaç vardır. Güvenilir olmak ve grup normlarını uygulamak ön koşuldur. Birçok grubun bir ismi olduğu ve grup isminin üyeler tarafından ortak bir kararla belirlendiği öğrenilmiştir: "Grupların adı vardı mesela biz speka olduk. (Ne d e m e k s p e k a ? ) B e n tam olarak b i l m i y o r u m , grubuydu ondan k o y d u ismi, sonra onu değiştirdik. çocukları olduk. Speka Sarayburnu çocuklarını iki a r k a d a ş değiştirdik biz. A r k a d a ş l ı k ve ö l ü m koyduk". Grup isimlerinin yanı sıra bazı çocukların da lakabının olduğu öğrenilmiştir. Çocukların polis tarafından yakalanmamak ya da aileleri tarafından bulunmamak için isimlerini kullanmadıkları bili nen bir durumdur. "Benim b i z i m v a r d ı da b i z i m lakaplar biraz karışıktı. M e s e l a b a n a eşkıya sonra h a y d u t diyolardı, b u r a d a fıçı o l d u k fıçı, o n d a n b a b a oldu". " . . . B e n i m ya ben takmadım. Ben ieğitim Îtoplum Duvarların Dışındaki "Çocukların Anlatımıyla Sokaklar" ufakken çok ufakken M . . . abi demiştiki b u n u n lakabı artık fino bana baktım bu y a ş t a y ı m ...bi a r k a d a ş ı m diyoki b e n i çok sinir etti. F i n o saldır fino saldır diyo". Lakabın konulmasında çocukların sahip oldukları özelliklerin önemli olduğu ifade edilmiştir. Bu aynı zamanda çocuğun gruptaki rolü ve gücüyle de ilgilidir. Lakaplar çocuğun davranışlarını da belirleyici ola bilmektedir. Örneğin yukarıdaki anlatımlarda yer alan eşkıya, haydut ya da fino gibi lakaplar çocukların gruplardaki konumunu da Her grubun bir seçilmiş veya doğal lideri olduğunu söylemek olanaklıdır. Grup lideri bazen iri yarı yapılı ve "kavgada başarılı" bir çocuk olabilirken bazen de yaşça küçük ve fizik olarak güçsüz bir çocuk zekâsıyla grubu "komuta" edebilmektedir. Ancak bu grup li derinin nasıl bir yönetim anlayışının olduğu veya dinamiğin nasıl belirlendiği her bir grupta ayrı biçimde gerçekleşebilmektedir. Yani daha açık bir ifadeyle grup üyelerinin kişiliği ve istekleri grup yapısını ve dinamiğini şekillendirebilmektedir. Çocuklar ailelerinde göremedikleri, bulamadıkları arkadaşlık, sevgi gibi kavramlarla grupta tanışmaktadır. Ayrıca aileleri tarafından korunmayan çocuklar ilk defa korundukları bir yapıya yani "gruba" kavuşmaktadır. Grup yaşamı çocuğa bir aitlik sağlamaktadır ve çocuk grup aracılığıyla kimliğini bulmaktadır: "Arkadaşlık iyi. Zaten g r u p l a r d a arkadaşlık olduğu z a m a n zaten bırak mak Der ki beni bırakır gidersen bi d a h a senle k o n u ş m a m , geri s o k a ğ a dön. D ö n e r i m , h e m e n s o k a ğ a geri bu işte. Ö r n e ğ i n en ö n e m l i senin için çiğ tavuk bile yenir Genellikle arkadaşlık, en çekici y a n ı da şu mesela. Sokakta b u r a d a ( S H Ç E K ' e bağlı hizmet v e r e n ç o c u k ve gençlik m e r k e z i ) k a l d ı ğ ı n ı z d a n ç o k daha rahat o l d u ğ u m u z u hissediyoz ilk önce. Hani ç ü n k ü a r k a d a ş çevresi apayrı orda. Geldiğiniz z a m a n kimseyi tanımazsınız, o insanı sıkar y a n i bi b u n a l ı m a girersiniz, eski arkadaşlarınızın olduğu çevreyi özlersiniz". Grup tartışmaları sırasında çocukların sıklıkla kullandıkları kavram lardan birisi de sokakta kavramını çocuklar dayak yemek, itelenmek, açıkta kalmak gibi çeşitli kavramların yerine Ezilmek bazen başka bir sokak çocuğuyla kavga edip dayak yemek bazen de aç teğitim jbilim Hakan Acar Çocuklara göre ezilmemenin yolu grubun olmasıdır: "Evet, g r u p o l m a z s a n her z a m a n tek başına ezilirsin. G r u p o l m a z s a n eğer olursa ezilmezsin. Ç ü n k ü b e n i m öyleydi, b e n i m ç e v r e m vardı. Beni k i m s e e z e m i y o d u , b a n a k i m s e b i şey y a p m ı y o d u ( B a ş k a türlü nasıl e z i l m e z s i n b a ş k a k o ş u l l a n var m ı ? ) Y a n ı n d a yani bir şeyin olacak b ı ç a ğ ı n olacak silahın olacak". Görüldüğü gibi ezilmekten korunmanın bir başka yolu da bıçak ya da benzeri bir alete sahip olmaktır. Dolayısıyla gazetelere yansıdığının aksine sokak çocuklarının oluşturduğu gruplar aslında "Kendini koruma amacıyla oluşmuş" gruplardır. Amaç, bir tür suç örgütlen mesi yaratmaktan çok kendini korumakla" ilgilidir. Grupları sayesinde çocukların korunduğu risklerden birisi cinsel tacizdir. Çocukların sokakta karşılaşılan cinsel riskleri "pislik" veya "pislik yapma" olarak adlandırdıkları görülmüştür. Grup tartışmaları sırasında anlaşıldığı üzere çocukların en çok çekindikleri risk cinsel taciz veya tecavüzdür. Birçok çocuk bu konuda fazla konuşmamayı tercih etmiş ve suskunluğunu Bu tür bir konu çocuk ların hemen hepsi için tabudur. Erkek egemen davranış biçiminin ve değerlerinin hâkim olduğu bir yaşam alanında çocukların taciz, tecavüz riski ile karşı karşıya kalmaları dahi yeteri kadar ürkütücüdür. "...Gel gidelim bizim eve şöyle böyle ç o c u k l a r ı m var öyle ayakla götürüp pislik y a p m a y a kalkıyorlar çocuklara". (Sokakta cinsel taciz oluyor m u ? ) "Grubun y o k s a grubun yoksa olur". Yukarıdaki ifadede de gibi, gruplar sokakta yaşayan çocuklar için vazgeçilmez ortamlardandır. Gruplar, çocuğun aynı zamanda güven ihtiyacını da karşılamaktadır. Hem çocuk başkalarına hem de kendisine Böyle bir ortam çocuğu bu açıdan da güçlendirmektedir. Bu kamuoyunda sıklıkla yer alan ve sokak çocuklarının çete gibi davranmak yoluyla toplumun güvenliğini tehdit ettikleri iddiasına değinmekte yarar görülmektedir. Önceki sayfalarda değinildiği gibi görüşülen çocukların küçük bir bölümü işledikleri suçlar nedeniyle ceza almışlardır. Öte yandan çocukların hemen hepsi sokakta yaşadıkları zaman dilimi içerisinde suça yönelme davranışı göster mektedir. Sokak yaşamı, çocukların bazen grup halinde bazen de reğitim Dışındaki Yaşam "Çocukların Anlatımıyla Sokaklar" bireysel olarak suça yönelmesine de neden olmaktadır. Suça yönelme davranışlarının bir bölümü çocuklar içi eğlence anlamına gelmekte dir. Bir tür grup oyunu olarak adlandırılabilecek eylemler bu süreçte ortaya çıkmaktadır. "Sokağa g i d i y o , s o k a k t a gördüğü kadar, tiner çektiği m e s e l a d a y a k y e d i ğ i kadar kadar da e ğ l e n c e günleri de eğlenceli şeyler de o l u y o . M e s e l a süt, e k m e k ç a l m a k gibi di m i ? Biz her z a m a n kapının ö n ü n d e n çalardık, ( B a ş k a bir s e s ) biz bir k a s a m u z çaldık". davranışının ortaya çıkmasında etkili olan diğer bir faktör ise çocuğun yaşamsal ihtiyaçlarını karşılama çabasıdır. Yiyecek temin etmek veya yeni bir kıyafet alabilmek (veya tiner almak) için paraya ihtiyaç duyan çocuklar yasadışı yolları denemektedir. Burada ortaya çıkan bir verinin üzerinde durmak gerekir. Hırsızlık yapmaya yönelen çocuklar, temel neden olarak yaşlarını ileri sürmektedir. Çocuklara göre yaşın küçükse insanlar sana acır ve para verir, yani dilenebilirsin. Ancak yaş ilerledikçe, çocuklar dilenmek isteyememektedir. Bu durumda hırsızlık yaparak para kazanmak bir alternatif olarak öne çıkmaktadır. yapmazsan bi kere, aç kalırsın, b ü y ü k s ü n gidip ondan bundan Çocukların karşı şiddet içeren davranışlara yöneldikleri durumlarda olabilmektedir. Araştırmada elde edilen veriler iki ayrı durumu işaret etmektedir. Bunlardan ilki, sokakta yaşayan ve likle madde bağımlısı olan çocuklardan sokakta çalışan çocuklara yönelen şiddet davranışlarıdır. Kendi ifadeleriyle daha çok "para bul mak" amacıyla yapılan bu girişimler sokakta çalışan çocuklar üzerinde ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra sokak çocuklarının oluşturduğu küçük gruplar arasında da kavgalar olduğu bir gerçektir. Bu kavgaların en temel nedeni ise "tiner ya da bulmaktır. Öte yandan nadiren olsa çocukların madde etkisindeyken sokaktaki diğer vatandaşlara karşı işledikleri saldırı suçlarından da bahsetmek olanaklıdır. Çocuğun madde etkisindeyken gerçeklik algısını büyük oranda yitirmesi sonucunda, bir kişinin çocuğa sadece para vermek istememesi dahi saldırıya uğramasına neden Özetle suça yönelmede iki ayrı unsurun etken olduğu düşünülmekte dir. Öncelikle, çocuklar zaman zaman yiyecek veya madde bulmak Hakan Acar için suça yönelmektedir. Kırmızı ışıklarda arabalardan veya oturan insanlardan para, cüzdan çalmak gibi. İkincisi ise bütünüyle grup aktivitesi olarak planlanan ve aslında bir tür grup oyunu olarak tanımlanabilecek eylemler içine girmektedirler. Çocukların bir tür heyecan ve macera arayışıyla böyle bir davranışa yöneldikleri görülmektedir. Madde Bağımlılığı Sokak yaşamının öne çıkan konularından birisi ise madde kullanımı ve bağımlılığıdır. Neredeyse sokakta yaşamak ve madde kullanmak tek yumurta ikizleri olarak tanımlamak mümkündür. Görüşülen çocukların tamamının sokakta kaldıkları süre içinde birçok türde uyuşturucu maddeyi kullandıkları, en azından bir ya da bir kaç kez denedikleri anlaşılmıştır. Görüşmede çocukların madde kullanmada belirli bir sırayı takip etmedikleri görülmüştür. Çocukların yoğun olarak tiner ve kullandığı, bunun yanısıra esrar kullanımının da yaygın olduğu göze çarpmaktadır. Sokaklarda olarak ifade edilen hap kullanımının da son derece yaygın dolduğu göze çarpmaktadır. (Peki ya sen ne Hepsini, roş (roche) varya roş". Tiner ve bali kullanmanın zararlı olduğu düşüncesiyle esrar kul landığını söyleyen çocuklar da Bazı çocukların tiner, bazılarının ise bali kullandığı görülmüştür. Bunun nedeni ise grup dinamiğinin madde tercihinde belirleyici olmasıdır. Çocuğun içinde yer aldığı grupta tiner kullanılıyorsa, gruba yeni katılan çocuk da tiner kullanmaya başlamaktadır. Madde tercihinde belirleyici bir başka etken de maddeye ulaşmadaki kolaylık ve ucuz olmasıyla ilgilidir. Sokak çocuklarıyla yapılan araştırmalarda da benzer sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin ve diğerleri (1998), Latin sokak çocuklarının yaklaşık % 80'inin uyuşturucu madde kullandığını (bkz. ve diğerleri, 1994, 1987) ve sokak çocuklarının gelenek sel olarak ucuz ve kolay ulaşılabilir olması nedeniyle yapıştırıcı mad deleri tercih ettiklerini ifade etmektedir. Dikkat çekici bir diğer nokta ise, son yıllarda gerçekleştirilen tüm çalışmalara karşın çocukların maddeye kolayca ulaşabilir olmalarıdır. Görüşülen çocuklara maddeyi nereden temin ettikleri sorulduğunda, çocukların ortak yanıtı "işportacılar" şeklinde olmuştur. Görüşülen Dışındaki Yaşam "Çocukların Sokaklar" çocuklar dükkân sahiplerinin genellikle kendilerine sat madığını, o nedenle de işportacılardan satın aldıklarını ifade etmiştir. Esrar kullanımının da çocuklar arasında son derece yaygın olduğu görülmüş, hatta çocuklardan bazıları sadece beş tek içimlik esrar satın alabildiklerini ifade etmişlerdir. Çocukların birbirlerinden bazen para karşılığında, paraları olmazsa "zorla" tiner alışverişi yaptıkları görülmüştür. Özellikle uzun yıllar madde kullanan ve "bağımlı" olarak tanımlanabilecek çocuklar kendi deyimleriyle birkaç saat bile maddesiz kalamamaktadır. Madde bula mama sorunu en yoğun olarak pazar günleri "Şimdi pazar, genellikle pazar günleri bayağı para saklıyolar. Ç o ğ u n d a tiner P a z a r g ü n ü nalburlar kapalı o l u y o , ç o ğ u n d a o l m u y o r , diğerlerinde o l u y o , şişe şişe D i y o l a r ki sana şöyle bi damlasını diyorlar beş m i l y o n a veririm, üç m i l y o n a bi tane alıyon, şöyle bi şişe şu k a d a r bi şişe (eliyle y a r ı m y a k l a ş ı k litrelik bir şişeyi tarif e d e r e k ) şöyle b e ş m i l y o n a satıyorlar. da hafta sonu". Zaman zaman para karşılığı alınamayan tiner için şiddete başvurmak da "Ya ş i m d i b a ş k a y e r e g i d e m i y o z yani, şimdi b i z i m a r k a d a ş alıştık y a şimdi arkadaşlarla beraber alıştık ya beraber b e r a b e r kalkıyoz. Y a n i abi kardeş gibi yatıyoz, kalkıyoz, yani beraber y e m e k yiyoz ya ne olsa ya bi l o k m a ekmeyi beraber y i y o z yani. gayrı olmadığı z a m a n gidiyoz m e s e l a b a ş k a y e r e g i d i y o z , ç o c u k l a r d a n tiner alıyoz, v e r m e d i k leri z a m a n z o r l a alıyoz. Y a n i onlar da geldiği z a m a n onlar da b i z d e n yani. A m a ş i m d i y e k a d a r b e n tinerimi k a p t ı r m a d ı m (gururla narak) o ayrı". Madde kullanımının bu denli yaygın olması ve neredeyse sokak çocuklarının tamamına yakınının en azından bir kez maddeyi kul lanmış olmasının nedenlerini bulmak ise oldukça önemlidir. Bu bölümün başında da ifade edildiği gibi görüşmeler sırasında ortaya çıkan bulgulardan birisi madde kullanımı ile sokak yaşantısının neredeyse ayrılmaz Çocuklar "Neden madde kullanıyorsun" sorusu karşısında şaşkınlık göstermişler ve cevaplandırmakta güçlük yaşamışlardır. Madde kullanımı ve sokak doğal olarak ayrılmaz iki parça gibi görülmektedir. Maddenin asıl işlevinin ise bir tür baş etme stratejisi geliştirme aracı olduğu düşünülmektedir. Tahmin edileceği gibi çocuk için aslında sokak her tür tehlikenin varolduğu bir yetişkin dünyasını ifade etmektedir. Yetişkin dünyası genellikle çocuklar için teğitim Hakan Acar "zararlı" olabilmektedir. Sokaklar kışın soğuktur, yatacak yer bulmak zordur ve şiddet sokaklarda her zaman vardır ve bazen kaçınılmaz olabilmektedir. Bu nedenle çocuğun kendisini güçlü hissedecek, birkaç saat de olsa, onu mutlu edecek bir "şeye" ihtiyaç duymaktadır. Bu şey ucuz olduğu kadar kolay da bulunabilen uçucu maddelerden başkası değildir. Madde kullanmada en önemli etkenlerden birisi "sinyal çekmeyi" kolaylaştırması olarak belirtilmektedir. Sinyal çek mek, çocukların trafik ışıklarının bulunduğu yerlerde sürücülerden para Çocuklar başkasından para istemenin utandırıcı olduğunu ancak madde alındığında bu işin çok daha kolay yapılabildiğini ifade etmişlerdir. Görüşülen çocuklardan ikisi bali çek tikten sonra yaşadıklarını şöyle "Hayal bize, ben bi kere k ö p r ü k u r m u ş t u m , b ö y l e çekersin rüyaya girersin ben k ö p r ü k u r d u m bi kere, (Elleriyle k ö p r ü y ü nasıl k u r d u ğ u n u tarif e d e r e k ) altından g e ç t i m , la kaçın kaçın üstümüze köprü d i y o m . Millet b a n a b a k ı y o g ü l ü y o m u ş , b a z ı m ı z d a tiner ç e k i n c e karate "Çocuk bali ç e k i y o s a ciğerlerine y a p ı ş ı y o . Böyle hayal k u r u y o m e s e l a b e n i m b a ş ı m a geldi. İkinci katta inşaata çıktım inşaata çıktım k e n d i m i Süpermen zannettim aşağıya uçtum. (Ne oldu?) Kumun üstüne düştüm, k e n d i m i h a s t a n e d e b u l d u m , d o k t o r bana sordu ne oldu o ğ l u m tır çarptı d i y o r u m Bir diğer çocuk ise madde kullanınca ne istersen ve hayal onu yaşadığını şu şekilde söze dökmektedir: "Ya bali çok daha daha çok rüya görüyosun biliyon mu hayal Balide d a h a çok rüya g ö r ü l ü y o tinere göre. M e s e l a şimdi Atatürk'e b a k ı y o r u z sanki A t a t ü r k s a v a ş ediyo, m e s e l a şimdi hayal bali çektiğin z a m a n böyle A t a t ü r k ' e baktığın z a m a n böyle Atatürk'e baktığın z a m a n savaş ediyo". " Y a kendini karateci z a n n e d i y o s u n o l u y o s u n işte, tiner b e y n i n i u y u ş t u r u y o insanın, fazla şey y a p m ı y o r . (Peki soğukta h a n g i s i iyi?) Y a b e n c e ikisi de iyi y a n i işte bu soğukta y a n i ikisini işte ç e k s e n ikisi de aynı a m a eğer işte ç o k b ö y l e hayal filan g ö r m e k istiyorsan o z a m a n tiner ile bali çekilir". Yukarıdaki ifadelerden de anlaşıldığı gibi, madde kullanımı çocuğun kendini güçlü hissetmesi ve içinde bulunduğu koşullarda ayakta kalmasını sağlamaktadır. Scanlon ve diğerleri (1998) de madde kul lanımının nedenini açlık, korku, yalnızlık duygusundan kurtulmak olarak Madde kullanımı çocukların isteklerini gerçek- Îtoplum Dışındaki araç üstlenmektedir. Bu yolla çocuklar para kazanabilmekte, mutluluk duymakta, soğuktan korunmakta, istedik leri ve sahip olmadıkları şeylere sahip olabilmektedir. Çocuklar için gerçeklerden kaçmanın en kolay ve ucuz yolunun madde kullanımından geçtiği düşünülmektedir. Birkaç saat için de olsa, yepyeni ve bambaşka bir insan olarak hissetmenin verdiği rahatlık uçucu maddeleri sokak çocukları için vazgeçilmez yapmaktadır. Bir başka neden de, aslında çok açık bir biçimde söylenmemiş olsa da çoğu çocuk tarafından ifade edilen, maddeli olduklarında insanların kendilerinden Bu aslında bir çeşit misilleme olarak ifade edilebilir. Yani, kendisini dışlayan, görmek ve duymak istemeyen, güçsüz oldukları toplum karşısında çocuklar maddeli olduklarında "güçlü" hale gelmektedir. Sonsöz: Çocuk Gözüyle Sokakta Yaşamak Duvarın dışında kalmak bir çocuğa ne hissettirmektedir? Yazının başlangıcında sorulan bu sorunun yanıtı sanırım korku Korkunun kaynağı ise oldukça çeşitlidir. Sokaklar bir çocuk için yeterli düzeyde korku yaratma yetisine sahiptir. Korkunun kaynağı bazen içki içenlerken bazen tiner çeken diğer sokak çocukları ya da güvenlik kuvvetleri olabilmektedir. "Gece içki içen a d a m çok o l u y o , y a n i insanlar... tinerciler çok o l u y o Çocukların sokaklara ilişkin anlatımları yoğun bir korku yaşadıklarına ilişkin ipuçları vermektedir. Çocuğun sokağa çıktığı ilk günden itibaren "kendini koruma" içgüdüsüyle hareket ettiği ve yaşama tutunmaya çalıştığı açıktır. Dahası, sokakta kendi isteğiyle yaşadığını ifade eden hiçbir çocukla karşılaşılmamıştır. Çocuklar, yaşadıkları ortamdaki olumsuz koşullara daha fazla tahammül ede meyecek noktada evden kaçmaktadır. Yine de çocukların yaşadıkları şiddete ve olumsuz aile ilişkilerine karşın ailelerinin yanında kalmak için çabaladıkları ancak "son noktada" evden kaçma yoluna gittikleri anlaşılmaktadır. Dahası görüşülen çocukların birisi hariç tamamı eve geri dönme isteklerini açıkça dile getirmektedir. Ama "dayak korkusu" birçoğu için en ciddi engeli oluşturmaktadır. " A m a bi de şöyle b i ş e y varki bu s o k a ğ a kaçan çocukların bi ç o ğ u n d a aileleri dayak atıyolar o n d a n s o n r a kaçıyolar, geri d ö n m e y e ç ü n k ü dayak yiyecekler d a y a k jbilim Itoplum "İnsanın korku var Hakan Acar ş i m d i bi dışarı çıkınca d ö n e r s e n diyecekler bi g ü n g e ç i n c e o k o r k u var işte y e n e m i y o s u n Çocukların gruplar halinde dolaşmaları etraflarına bir miktar korku yaysa da gerçek neden çocukların korunma ihtiyacından başkaca bir şey değildir. Çocuklar gruplar halinde yaşayarak ayakta kalmaya ve çalışmaktadır. Sokak çocuklarının özellikle madde et kisi altındayken saldırgan davranışlar gösterdiği ya da gösterebileceği açıktır. Ancak, Türkiye'de bir işlenen suçların ne kadarı sokak çocukları tarafından gerçekleştirilmektedir? Oranın son derece küçük olacağını tahmin etmek zor Yaşadıkları şiddetten ve olumsuz koşullardan sokağa duru munda kalan çocukların yaşamları Yeşilçam'm evsiz çocuk kahra manları gibi Gerçekte, sokaklarda babacan tavırlı ne bir Hulusi Kentmen ne de Ediz Hun bulmak olanaklı değildir. Filmin sonu genellikle mutlu sonla bitmemektedir. Duvarın dışında kalanlar için "sokağın hiç iyi tarafı yoktur ama kötü tarafı çok" tur. Sokak yaşamının çocuklar için son derece olumsuz etkileri olduğu ve 1 09 risk altında oldukları bir gerçektir. Çocukların sokak yaşamına uyum sağlamak ve olası risklerden kendilerini korumak için bir takım stratejiler geliştirdikleri görülmektedir. Bir gruba ait olmak ve arka daşlıklar edinmek bu stratejilerden en çok göze çarpanıdır. Böylece, bir yandan sosyal ihtiyaçlarını karşılamak diğer yandan ise tehlikelere karşı kalkan oluşturmak olanaklı olabilmektedir. DİPNOTLAR 1 Çalışmada ifadeleridir. işaretiyle Çocukların yer alan ifadeleri cümleler metin görüşülen içinde çocukların değiştirilmeden kendi aynen aktarılmıştır. 2 Ö r n e ğ i n , 1940Tı yıllarda İstanbul'da yapılan bir araştırmaya göre o d ö n e m d e sadece İstanbul'da 2848 s o k a k ç o c u ğ u saptanmıştır (Uluğtekin, 1997: 108). 3 B e l i r t m e k gerekir ki, "evsizlerin v e y a d a h a genel bir ifadeyle s o k a k t a y a ş a y a n ların sosyal y a ş a m l a r ı n a ilişkin çalışmalar son derece sınırlıdır" (Paradise ve C a u c e 2 0 0 2 : 2 2 4 ) . Türkiye'deki d u r u m da d a h a farklı değildir ( Y . N . ) . Îtoplum Duvarların Dışındaki 4 Yaşam "Çocukların Sokaklar" Bu çalışma, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, S o s y a l H i z m e t 2 0 0 6 yılında doktora tezi olarak kabul edilen " S o k a k Ç o c u k l a r ı n a Y ö n e l i k Hizmetlerin Değerlendirilmesi: S H Ç E K Örneği" isimli ç a l ı ş m a d a n yararlanılarak hazırlanmıştır. A r a ş t ı r m a n ı n temel amacı, sokak ç o c u k l a r ı n a y ö n e l i k olarak, S H Ç E K tarafından s u n u l a n hizmetlerin, h i z m e t süreci açısından değerlendirilmesidir. Çalışma, nitel ve nicel tasarımlarının bir arada kullanıldığı, fenomenolojik y a k l a ş ı m d a n yararlanılan, sürece odaklanan bir değerlendirme araştırmasıdır. Çalışma kapsamında S H Ç E K tarafından s o k a k çocuklarına s u n u l a n h i z m e t l e r i n yöneticilerin, s o k a k çocuklarının ve sosyal h i z m e t u z m a n l a r ı n ı n b a k ı ş açılarıyla değerlendirilmesi a m a ç l a n m ı ş t ı r . Böylece h i z m e t i n üç önemli bileşeni açısından değerlendirilme si, bütüncül bir analiz y a p ı l m a s ı amaçlanmıştır. 5 6 S o s y a l Hizmetler ve Ç o c u k E s i r g e m e K u r u m u . O d a k grup g ö r ü ş m e l e r i n e katılacak sokak çocukları yargısal ö r n e k l e m e y o l u y la seçilmiştir. Ö r n e k l e m e sırasında, ç o c u k ve g e n ç l i k m e r k e z l e r i n d e çalışan sosyal h i z m e t u z m a n l a r ı n d a n çocuklar h a k k ı n d a ideal büyüklüğü yapılacağının göz tespit önüne bilgiler v e g r u b u n Araştırmanın edilmesi için, nerede yani tespit ve kimlerle edilmesinde yargısal (purposeful) ö r n e k l e m e y e ilişkin (1990: araştırmalarında kullanılan 172-176)'a yargısal göre örnekleme nitel değerlendirme yöntemlerinden M a k s i m u m V a r y a s y o n Ö r n e k l e m e s i v e Kriterli Örnekleme'dir. ikisi Maksimum V a r y a s y o n Ö r n e k l e m e s i n d e p r o g r a m ı n katılımcılarının, p r o g r a m h a k k ı n d a k i ortak d e n e y i m l e r i , paylaşılan fikirleri ortaya ç ı k a r ı l m a y a çalışılır. ise araştırmanın l e n m i ş kriterlere göre seçtiği araştırmacı, değerlendirmede Kriterli araştırmacının daha ö n c e d e n belir oluşur. D a h a açık bir ifadeyle, yararlanacağı veri kaynaklarını daha önce belirlediği kriterlere göre seçer. B u r a d a a m a ç en iyi şekilde değerlendirme y a p m a k için u y g u n kişi v e / v e y a kişileri belirlemek v e araştırma sürecine dâhil etmektir. Bu çerçeve içinde araştırma k a p s a m ı n d a olabildiğince farklı y a ş , cinsiyet ve özelliğe sahip sokak çocuklarıyla g ö r ü ş m e y a p ı l m a y a çalışılmıştır. Ancak s o k a k ç o c u k l a r ı n d a n detaylı bir d e ğ e r l e n d i r m e alabilmek, bireysel deneyimleri ni y a k a l a y a b i l m e k a m a c ı y l a hizmet deneyimi daha fazla olan, m e r k e z l e r d e s u n u l a n hizmetlere ve daha g e n e l d e merkezlere ilişkin d e ğ e r l e n d i r m e yapabile cek deneyimi olan çocuklar odak grup görüşmelerine A r a ş t ı r m a d a nitel verinin analizi dâhil edilmiştir. bir b a k ı ş açısıyla ve değişken y ö n e l i m l i çapraz v a k a analizi (cross case analysis) y ö n t e m i kullanılarak gerçek leştirilmiştir. 7 Çocuğun içinde bulunduğu koşullar gereği (sosyal hizmet uzmanları tarafından y a p ı l a n mesleki d e ğ e r l e n d i r m e s o n u c u n d a ) y a r g ı organı tarafından teğitim Hakan Acar verilen ve ç o c u ğ u n b a k ı m ve yetiştirilme s o r u m l u l u ğ u n u ilgili devlet kurum larına v e r e n karar. 8 Aileyi daha çok genel nitelikleri b a k ı m ı n d a n inceleyen ve P a g e (akt: 1999: 4 - 5 ) her ailenin kendine özgü özellikleri o l d u ğ u n u ifade etmekte b u n u n l a beraber t ü m ailelerde b u l u n a n genel nitelikleri şu şekilde özetlemektedir: Aile evrensel bir k u r u m d u r , aile duygusal bir temele dayan maktadır, aile şekillendirme özelliğine sahiptir, ailenin k a p s a m ı sınırlıdır, aile toplumsal yapı içerisinde çekirdek özelliği aile üyelerinin sorum lulukları vardır ve aile toplumsal kurallarla çevrilidir. 9 Trussell 193) sokaktaki çocukların kendilerini k o r u m a k için güvendik leri kişilerle (kendi k o m ş u l u k ç e v r e s i n d e n çocuklar gibi) gruplar oluşturduk larını belirtmektedir. 10 E z i l m e k a v r a m ı n ı n suça y ö n e l e n ç o c u k l a r d a da kullanıldığı anlaşılmaktadır. Örneğin, Acar (2004) tarafından yapılan araştırmada da çocukların "Cinsel suçtan hükümlü olma, cinsel suça y ö n e l e n c e z a e v i n d e "ezildikleri" anlaşılmaktadır. cezaevlerinde çocukların kendi ifadesiyle "ezilmeleri"ne neden olmuştur". Gruplarda görülebilen bir davranış biçimi v e y a çocukların kendilerini k o r u m a stratejilerinden birisinin de "kendini k e s m e " olduğu belirlenmiştir. davranışı bozma" veya Kesme atma" olarak adlandırılmaktadır. — H e r h a n g i bir suça karışan ya da polis tarafından sinyal ç e k e r k e n y a k a l a n a n çocuklar bu y ö n t e m i sıklıkla kullanmaktadır. Kendini k e s m e davranışının özel likle "kafa d u m a n l ı y k e n " yani m a d d e n i n etkisindeyken la ifade edilmektedir. B a y k a r a A c a r "bunalım" olarak adlandırdıkları başka hükümlülerden korumak çoğunluk araştırmasında h ü k ü m l ü çocukların halinde olduklarında v e y a kendilerini zorunda olduklarında kendini kestiklerine işaret etmiştir. Ç o c u k içinde b u l u n d u ğ u d u r u m d a n kurtulmak, şiddeti önle mek için kendini y a r a l a m a davranışı içine girmektedir. Buradaki amacın karşısındakini korkutmak, k a ç ı r m a k o l d u ğ u düşünülebilir. Grup tartışmaları sırasında çocuklar "Biz y a ş a m a d ı k a m a sokakta pislik var" ya da "Bizim arkadaşa y a p m ı ş l a r d ı a m a b e n karşılaşmadım" şeklinde ifadeler kullanmışlardır. Bu ifadeler, üzerinden konuşarak m a r u z kaldığı davranışları başkasının açıkladığını düşündürmektedir. Çocuklar kendilerini cinsel tacizin öznesi y a p m a k t a n çıkartmakta ve k o n u y u bu şekilde anlatmak tadır. B u n u n yanı sıra cinsel taciz gibi son derece yaralayıcı bir d e n e y i m i grup ö n ü n d e a n l a t m a n ı n zorluğu da düşünülmelidir. Grup ortamı k o n u n u n derin tartışılmasını engelleyici olmuştur. Araştırmacı, k o n u y l a ilgili ayrıntılı ve isim vererek konuşmak isteyen çocukları da engellemiştir. Bir grup tartışmasında sokakta cinsel taciz k o n u s u tartışılırken çocuklardan birisi diğer bir ç o c u ğ u kastederek "Örneğin b u n u yapıyorlardı" şeklinde bir ifade teğitim Dışındaki Yaşam "Çocukların Anlatımıyla Ancak çocuğun Sokaklar" örselenmemesi için konuyu değiştirmiştir. Çocukların hırsızlık ve benzeri durumları ifade e t m e k için kendilerine has bir dil geliştirdikleri görülmüştür. "(Gülerek) M e s e l a tufa p a t l a t m a k d e m e k bir yeri s o y m a k , patlatmak, b a l k o n l a r a tırmanıp eşya ç a l m a y a askı deniliyo Suça y ö n e l e n çocukların da benzer bir dille konuştukları ilgili araştırmalarda da ortaya çıkmaktadır (Bkz: B a y k a r a A c a r , 2004; C a n k u r t a r a n Öntaş, 2 0 0 4 ) . S o k a k çocuklarının s u ç a y ö n e l m e oranlarına ilişkin ulusal d ü z e y d e net bir veri b u l m a k olanaklı değildir. K ü ç ü k ve orta ölçekli bilimsel araştırmalarda ise farklı sonuçlar el elde edilmiştir. tarafından İstanbul'da Örneğin, ta y a ş a y a n çocukların % işlediğini belirtmektedir) suç işlediğini ( b ü y ü k b ö l ü m ü hırsızlık suçu ifade etmiştir. sokakta ve h i z m e t s e k t ö r ü n d e çalışan da çocukların sadece % işlediğini ifade Y ü c e l ve A k s o y ( 2 0 0 4 ) ç o c u k üzerine y a p ı l a n bir araştırmaya göre sokak Acar (2000) tarafından A n k a r a ' d a çocukla gerçekleştirilen araştırmada suç (bıçaklama, dilencilik, hırsızlık, kavga v b . ) etmiştir. Çocukların davranışı g ö s t e r m e sıklığının madde suça ise açıktır. (Bkz. Ö G E L , yönelme YÜCEL, A K S O Y , A . ( 2 0 0 4 ) İstanbul'da Sokakta Y a ş a y a n Çocukların Bilimsel A r a ş t ı r m a Raporları. Y a y ı n Yeniden İstanbul). 1 2. K A Y N A K Ç A Acar, H . ( 2 0 0 0 ) "Çocuk Hakları S ö z l e ş m e s i n d e Y e r A l a n K i m i Haklar A ç ı s ı n d a n Sokakta v e Hizmet S e k t ö r ü n d e Çalışan Çocuklar". Y a y ı n l a n m a m ı ş Y ü k s e k Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi S o s y a l Bilimler Enstitüsü, A n k a r a . A k ş i t , G . ( 1 9 . 0 4 . 2 0 0 5 ) . C H P T e k i r d a ğ Milletvekili Tütüncü Tarihli Y a z ı l ı Soru Ö n e r g e s i n e V e r d i ğ i Angenent, H. ve Man, A. Y o r k : Peter Factors o f New Publishing, Inc. Baykara Acar, Y . ( 2 0 0 4 ) . "Cinsel Suçtan H ü k ü m l ü Ç o c u k l a r ı n Y a ş a m Ö y k ü s ü Çalışması ve Grupla S o s y a l H i z m e t Uygulaması". H a c e t t e p e Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal H i z m e t Yayınlanmamış Doktora Tezi. B u ğ r a , A . ( 2 0 0 5 ) . Y o k s u l l u k v e S o s y a l Haklar. Sivil T o p l u m Geliştirme M e r k e z i Derneği İçin H a z ı r l a n a n D a n ı ş m a n R a p o r u . Cankurtaran Öntaş, Ö. (2004). "Çocuk Haklan ve Güçlendirme Yaklaşımı B a ğ l a m ı n d a Suça Y ö n e l e n Ç o c u k ve Polis İlişkisi" Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi. C a p u t o , R. K. Inequality a n d Family P o v e r t y . Families in T h e Journal o f C o n t e m p o r a r y teğitim jtoplum Services, V o l : 76, 10: 6 0 4 - 6 1 5 . Hakan A. ( 1 9 8 5 ) . P r o b l e m a Do M e n o r e Publica. ( T h e p r o b l e m of Public S e c u r i t y ) Acar na Y o u t h and Horizonte, Brazil: Relation to Rizzini I . v e M. W. Children in the streets: Latin A m e r i c a Lost Generations. Children and Y o u t h Services B, Vol: E.A. (1987). c a s e a d o l e s c e n t e s de N o : 3, s: 3 9 7 den alıntı. c o n s u m o de solventes e outras d r o g a s em crianrenda na G r a n d e Sao II. M e n i n o s de rue e m e n o r e s internados. ( T h e use of solvents a n d drugs by children and ado- in G r a n d e S a o Paulo. II. Street children and intern children). Revista 9: 69-77. İ. ( 1 9 9 8 ) . A i l e d e İletişim ve Etkileşim. Sistem Y a y ı n c ı l ı k Dizisi N o : 192, İstanbul. G ü m ü ş , K. (20 A ğ u s t o s 2 0 0 6 ) . Y o k s u l l u k l a Değil, Yoksullarla S a v a ş . Radikal 2. H. ( 2 0 0 5 ) . Piç D o ğ a n Kitap 3. B a s k ı ve Surratt, H . L . Violence, and Children in the Streets Of Brazil: D r u g Use, Risks S u b s t a n c e Use and M i s u s e , W o r l d Bank. E. ( 1 9 9 6 ) . E d u c a t i n g Street Children: C o m p a r a t i v e Education. V o l . 3 2 , Karataş, Baykara Acar, Perspectives. 3. Ç A M U R D U Y A N , G . v e H . A C A R . S o k a k Çocukları A ç ı s ı n d a n S o k a k v e Suç İlişkisi Ü z e r i n e M e d y a d a k i Y a n s ı m a l a r . IV. S o k a k t a Y a ş a y a n v e S o k a k t a Çalışan Ç o c u k l a r İzmir IV. bildiri. 30 Yücel, sunulan 1-2 E k i m 2 0 0 5 , B a l ç o v a - İzmir. A k s o y , A . ( 2 0 0 4 ) İstanbul'da Sokakta Y a ş a y a n Ç o c u k l a r ı n Özellikleri. Y e n i d e n Bilimsel A r a ş t ı r m a Raporları. Y a y ı n N o : 7 . İstanbul. ( 2 0 0 2 ) . Street Children, Rıghts and Public Health: A a n d Future of Vol: s:147-71. Paradise, M . v e C a u c e , A . M . ( 2 0 0 2 ) . H o m e Street H o m e : T h e Interpersonel D i m e s i o n s of A d o l e s c e n t The of the A n a l y s e s of Social Issues and Public S t u d y of Social Issues. V o l : 2, N o : 223-238. V . G . , de Y. ve J. El de datos s e c u n d a r i o s (The street urchin: S e c o n d a r y analysis) Litografia A r c o , Bogota, C o l u m b i a . A k t : K . J . ( 1 9 9 9 ) . Street Children: A C o m p a r a t i v e Perspective. Child A b u s e ve JA, R. A. Paiva, 23, Issue 8, 7 5 9 - 7 7 0 . s: 7 6 2 . Antunes, CM, Halsey N A , DB. H I V risk b e h a v i o u r and m e d i c a l status of underprivileged y o u t h s in B e l o Horizonte, Brazil. Journal of A d o l e s c e n c e Health; 15: 179-185. Raffaelli Silvia, H . K . , Bandeira, D. Oes, T.C., Mateus, ( 2 0 0 0 ) . G e n d e r Differences F.M., Street teğitim jbilim Itoplum Duvarların Dışındaki Yaşam "Çocukların Youth's Family Sokaklar" A n d E x p e r i e n c e s O n T h e Street. C h i l d A b u s e v e V o l . 2 4 , N o . 11, s. 1 4 3 1 - 1 4 4 1 . ve H o m e l e s s children: T h e of a g r o u p of Brazilian street children. Journal of A d v a n c e d Nursing, B l a c k w e l l S c i e n c e 35 Rizzini, 42-49 Lusk, ( 1 9 9 5 ) . Children in the streets: G e n e r a t i o n s . Children and Y o u t h Services Roux, S. L. S m i t h , S. Phenomenon: Saini, C a u s e s and of the Street Child A Global Perspective". Vol:33, S. ( 2 0 0 1 ) . Migration in Education a n d Children. C h i l d h o o d Education, V o l : 78 Saltan, Yardımcı, Latin A m e r i c a Lost V o l : 17, N o : 3, 3 9 1 - 4 0 0 . S. (2007). for Street 91 ( 5 ) . Geri d ö n ü ş ü m ü n g ö r ü n m e y e n y ü z ü : Sokak toplayıcılarının iş ve y a ş a m koşulları üzerine bir d e ğ e r l e n d i r m e . T o p l u m ve Bilim, Sayı: 108, s: 2 0 6 - 2 3 8 . J, Lynch, M . Scanlon. F . ( 1 9 9 8 ) . Street Children i n Latin A m e r i c a . Centre for International Child Health, and Great of Child H e a l t h Street Hospital for C h i l d r e n N H S Trust, School, 1EH, Centre, U M D S , G u y s Hospital, L o n d o n , D e p a r t m e n t o f C h i l d and F a m i l y Psychiatry, H o r s h a m a n d C r a w l e y H e a l t h c a r e Trust, H o r s h a m , W e s t Sussex. Seydlitz, R. ve P. Community The of Families, Friends, S c h o o l s , and o n Delinquent Youth: T. P. Gullotta, G. R. R. and (Eds.) Sage London: Swart, ( 1 9 8 8 ) . Street-Wise the W a y to Street Child. Africa Insight. 18 Children in S o u t h Africa: Findings from for the A k t : R o u x , J. L. ( 1 9 9 6 ) . Street on the B a c k g r o u n d of Street C h i l d r e n in Pretoria S o u t h Africa. A d o l e s c e n c e , V o l : s. 424'den alıntı. ( 2 0 0 1 ) . Kent Y o k s u l l u ğ u v e Kentlerin Parçalanması. T e s - i ş D e r g i s i . s: 4 2 - 4 8 . The Bank Group. (11.4.2006). Indicators. Trussel, R. P. ( 1 9 9 9 ) . T h e Children Streets. International Social W o r k . 4 2 , 2 : S. ( E d ) . Sokak Çocukları Eğitimi P r o g r a m ı , İstanbul 14-20 N i s a n 1996, A n k a r a : Sokak Çocukları Proje Geliştirme ve U y g u l a m a Merkezi İbilim jtoplum Hakan UNICEF Latin A m e r i c a n S e m i n a r o n C o m m u n i t y Children. Brazil: Akt: C o m p a r a t i v e Perspective. A u g u s t , 759-770. s: J.D., Wittig, Latin A m e r i c a : Acar for Street K.J. ( 1 9 9 9 ) . Street Children: A Child A b u s e and Neglect, 23, Issue 8, alıntı. Kaminsky, Data ( 1 9 9 3 ) . Street Children in N o r t h and P r o y e c t o Alternativos in T e g u c i g a l p a and the US C a s e . Studles in C o m p a r a t i v e International V o l : 28, N o : 2 , 8 1 - 9 2 . teğitim İDEOLOJİ VE SÖYLEM: BİLGİ SOSYOLOJİSİNDE TARTIŞMALI İKİ İdeoloji kavramı yolojinin daha MAKALE geriye kuramın uzanır. Ne toplumsal mücadele Şerife Geniş etrafındaki tartışma tarihi k a d a r e s k i d i r , var ki, değişim kaygılarına sos hatta ondan Marksist ve siyasal vazgeçilmez bir k a v r a m s a l p e n c e r e a ç a n v e çığır a ç ı c ı s o s yolojik Kubilay Akman incelemelerin kavram, 1 16 bugün sanki konusu olan analitik bu önemini tümüyle yitirmiş ve söylem kavramıyla yer * Gaziantep Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. D o ç . Dr. değiştirmiş gibi çalışmanın amacı, toplumbilimlerin görünmektedir. ideoloji Bu sorunsalını gündemine taşıyan, bu alanda önemli sorular soran ve yanıtlar sun m a y a çalışan Marksist kuram içindeki ideo loji t a r t ı ş m a l a r ı n ı n izini Gaziantep Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. Y r d . Doç. Dr. kuramlarının eleştirileri kavramının ideoloji ve söylem kavramına değerlendirerek bilgi sosyolojisi getirdiği ideoloji alanındaki a r a ş t ı r m a l a r i ç i n h a l e n v e r i m l i bir a n a l i t i k pencere sunabileceğini vurgulamaktır. Eğitim Bilim Toplum Dergisi 2007 Anahtar Sözcükler: İdeoloji, s ö y l e m , B i l g i Sosyolojisi, Marksizm. Sayfa: T h e controversy a r o u n d the concept of o g y is as bilim Itoplum as or t h a n the h i s t o - ry of ideology, the c o n c e p t o f an indispensable