Baskı önizleme - Eğitim Bilim Toplum

Transkript

Baskı önizleme - Eğitim Bilim Toplum
Hakan Acar
t i o n w l t h s t r e e t life, i s t r i e d t o b e r e f l e c t e d f r o m t h e
has
implemented
Youth
in İstanbul
is working
The study
of
and
General
of
Agency. Semi-structured
form
and data w a s gathered by focus
inter-
Social Services and Child
w a s used as a data collection
views.
view.
55 children w h o are the
data
approach w a s used as a basis of
data w a s analysis a n d data analyzed by using cross case analysis
Street
children
street
life,
qualitative
research
design.
"Medeniyet
Bu
başlar. Duvar örmek çeşitli amaçlar taşır.
ilki ayırmaktır. İnsanları,
şeyleri.
Daha sonraki amaçlar içeride ya da dışarıda bırakmaktır.
İnsanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. Duvarlar örülür ve iki cephelerinde
hayatlar
Duvarsız
Medeni insanın
iletişim
dengesini kaybetmesine
çökmesi değil,
Ancak,
Geceyi
bir dünya günümüz
duvarın hangi
sokakla
Çöp
elektrik,
duvarların
dolayısıyla
medeniyetin
uyuyanlar duvarları delmek
dışındadır.
isteyenlerdir.
değil ancak sadece geçebilecekleri kadar bir delik açmanın
peşinde
Çünkü
kanalizasyon ya da
duvarların yıkılması neden olacaktır...
tarafında olunduğunduysa hayat tarzını belirler.
aynı kaldırımda
Asla
gelişir.
insanı için cehennemdir.
ister Sao
isterse de
Paulo'nun gecekondularında,
olan
organik
isler
matkaplardır.
ormanında,
sahilinde yaşasın her insanın bir duvara ihtiyacı vardır.
Bu
ihtiyacın devamı ise pencerelerdir.
Duvarın diğer
izlemek için inşa edilmiş saydam duvarlar" (Günday, 2005: 145).
Giriş
Duvarın dışında kalmak günümüz insanının en büyük korkularından
birisi olarak tanımlanamaz mı? Güvenliğimizi ve mahremiyetimizi
sağlamak öncelikli amaçlarımızdan birisi değil midir?
Ne yazık ki, içimizden bazıları duvarların içinde yaşama şansına sahip
olamıyor. Pek çok alandaki hızlı gelişme ve ilerleme insanoğluna daha
iyi yaşam şartları sağlamıyor dahası hızla artan sermaye birikimi ve
sınırları zorlayan teknolojik yenilikler sadece belirli bir grup insanın
Duvarların Dışındaki Yaşam "Çocukların Anlatımıyla Sokaklar"
ya da ülkenin daha iyi yaşamasını garanti ediyor. Sayıları giderek
artan "diğerleri" ise giderek daha fazla yoksul ve yoksun bir yaşamı
sürdürmek
kalıyor. Ülkeler arasındaki gelir farklılıkları
bu durumun en net kanıtıdır. Dünya Bankası'mn 2004 verilerine göre
düşük gelirli ülkelerde kişi başına düşen gelir
USD iken, gelişmiş
ülkelerde bu rakam 32.040 USD'dir (The World Bank Group, 2006).
Dahası, gelir farklılıkları ve eşitsizlikler giderek artmaktadır. Örneğin
Caputo (1995: 607) gelir eşitsizliğinin ve işsizliğin
göre
daha yüksek olduğunu ifade etmektedir.
Eşitsizliklerin artması,
baskın olan sosyal refah devleti
anlayışının
başlamasıyla çökmesi ve
düşüncenin tüm dünyada kabul görmesiyle
Açıkçası,
1980 sonrasında, refah devleti anlayışının çökmesi ve neo-liberal
ekonomik politikaların uygulanmaya başlamasıyla birlikte toplumsal
sınıflar arasında daha önceki dönemde kısmen de olsa varolan denge
kaybolmuştur. Bu durum toplumda yaşanan uçurumların hemen her
alanda derinleşmesine neden olmuştur. Yeni ekonomik anlayış tüm
kamu hizmetlerini ticari meta olarak görmekte ve "vatandaş" yerine
"müşteri" kavramını ön plana çıkartmaktadır. Böylece daha iyi eğitim,
daha yaşanılır bir çevre, yaşanılır bir konut gibi temel ihtiyaçların
karşılanması ancak parası olanların hakkına
Açıkçası
refah devleti anlayışının terk edilme­
si bazı nüfus gruplarının gözden çıkarılmasına neden olmuştur.
Dahası yeni ekonomik sistem, yoksulların yoksul kalmasına neden
olacak düzenlemeleri ile yeni bir kast sistemi de yaratmıştır. Şengül
43) bu durumu şu şekilde açıklamaktadır:
"Keynesci politikalar tarafından belirlenen İkinci Dünya Savaşı son­
rası dönem bazı araştırmacılar tarafından tek uluslu projeler dönemi
olarak betimlenirken,
sonrası dönem iki uluslu projeler dönemi
olarak betimlenmektedir. Tek uluslu projeden kastedilen marjinde
kalan grupların toplumsal projeden olabildiğince dışlanmamasını
sağlamak iken, iki uluslu projeler bazı kesimleri dışarıda bırakmak­
tadır. Thatcher ve Reagan, bu türden ikili projelerin temsilcileri olarak
ön plana çıkmışlar ve ekonomik anlamda işlevsel olmayan kesimleri
toplumun "asalak ve işe yaramaz" unsurları olarak dışlamayı pro­
jelerinin tanımlayıcı bir öğesi haline
Bir anlamda iki
uluslu projeler, orta sınıfları, daha yüksek vergi ödemelerinin asıl
teğitim
Jbilim
Hakan Acar
nedeninin "asalak sınıflar" ve onlara yönelik refah devleti harcamaları
olduğuna ikna ederek bu kesimin desteğini almayı başarmıştır".
Böylece duvarların içinde yaşama şansı olmayanların sayısı artmış ve
toplumun bu "işe yaramaz ve asalak" üyeleri toplum güvenliğine
"ciddi bir tehdit" olarak kamuoyu gündemindeki yerini almıştır.
Sokaklarda, yani duvarların dışında yaşamak durumunda kalan
kişilerin bir bölümü ise bilindiği üzere çocuklardır. Tanımlandıkları
gibi "sokak çocukları". UNICEF dünyada yaklaşık
milyon sokak
çocuğu olduğunu tahmin etmektedir. Sadece 40-50 milyon sokak
çocuğunun Latin Amerika'da ifade edilmektedir (Irving,
6;
Wittig, Kaminsky, 1993:
Sayıları kesin olarak bilin­
mese de dünyanın gelişmişlik sorunu çeken tüm bölgelerinde sokak
çocuklarıyla karşılaşmak olanaklıdır. Açıktır ki sokak çocukları bir az
gelişmişlik sorunudur ve çocukların büyük bölümü az gelişmiş ya da
gelişmekte olan ülkelerde bulunmaktadır.
Türkiye'de de sokak çocukları sorununun hemen her
toplumsal yapıda varolan sorunlardan birisi olduğu ancak özellikle
itibaren yaygınlaştığı
Günümüzde; İstan­
bul, Mersin, Ankara, Gaziantep, Adana, Diyarbakır gibi, yoğun göç
alan metropollerde sokak çocuklarına rastlamak olağan bir durum
haline gelmiştir. Devlet Bakanı
Akşit, 2003'te sokakta yaşayan
ve çalışan çocuk sayısının 33 bin 247 olduğunu, 2004'te ise bu
rakamın 41 bin 982'ye ulaştığını bildirmektedir. Akşit'in verdiği bil­
gilere göre "ulaşılan" sokakta yaşayan çocuk sayısı ise aynı yıl için 6
bin 853'e ulaşmıştır (Akşit, 2005).
Dünyanın hemen her bölgesinde olduğu gibi Türkiye'de de kamuoyu­
nun sokak çocuklarına ilişkin bakışı, çocukların içinde bulundukları
koşulları anlamaktan çok "onları" toplumsal güvenliği tehdit eden
gruplar olarak görmek şeklinde oluşmaktadır. Buğra (2005) bu duru­
mu yoksulluk genelinde şu sözlerle ifade etmektedir: "Bugün pek çok
başka coğrafyada olduğu gibi Türkiye'de de yoksulluktan
bahsederken kullandığımız dil, modern yoksulluk ve onun toplum
düzenini tehdit eden niteliği karşısında oluşmuş bir dildir. Bu dili
oluşturan unsurların en önemlilerinden
korkudur. Yoksullar,
başlangıçlarından bugüne bütün modern toplumlarda, suçun ve
şiddetin yaygılaşması veya bugün Türkiye'de pek çok kullanılan
ifadeyle sosyal patlama türü korkularının önemli aktörleri
Yaşam
"Çocukların Anlatımıyla
olmuşlardır. Ayrıca yoksullar, yoksul olmayanlarda çeşitli bulaşıcı
hastalık endişeleri uyandırırlar. Bunlar, saf fizyolojik bir nitelik
taşıyabilecekleri gibi,
toplumda çeşitli ahlaki hastalıkların
yaygınlaşması endişesi de olabilirler. Bu tür korkulardan kay­
naklanan tepkiler, yoksulları tecrit etme ve kontrol altında tutma
eğilimleri şeklinde kendilerini gösterebilirler".
Saltan ve Yardımcı (2007), atık madde toplayıcılarını anlattıkları
yazılarında benzer bir durumu "gerçekten de, kent merkezinin
"güzel", "tarihi", "nezih", son dönemlerde "soylulaştırılan" [gentrification] mahallelerinde bu kişilere yer yok" diyerek aktarmaktadır.
Korhan Gümüş'ün 20 Ağustos 2006
Radikal 2'deki yazısının
başlığı ise durumu özetliyor: "Yoksullukla değil, yoksullarla savaş".
Sokak çocukları ve kader birliği yaptıkları diğer duvar dışı insanları,
toplumun görmek istemediği yeni bir toplumsal tabakayı oluşturmak­
tadır. Çoğumuz için sokak çocukları bireysel güvenliğimizi ve toplum­
sal huzurumuzu tehdit etmektedir. Unuttuğumuz şey onların hala
çocuk olduğudur. Duvarın dışında olsalar bile. Panter-Brick (2002:
151) de sokak çocukları teriminin toplumda güçlü duygusal
çağrışımlar yaptığını, toplumun sokak çocuklarına tepkisinin genel­
likle acıma veya düşmanca duygular besleme şeklinde ortaya çıktığını
ifade etmektedir.
Sokak çocuklarının bireysel ve toplumsal güvenliğe tehdit olarak
algılanmasının en güzel örneklerini gazetelerin üçüncü sayfa haber­
lerinde bulmak olanaklıdır. Sokak çocuklarının yaşamları ve kurmuş
oldukları ilişki ağları genellikle alışılagelmiş güvenlik tehdidi kalıbı
içerisinde değerlendirilmekte ve açıkçası kamuoyunda varolan olum­
suz yargıların pekişmesi sağlanmaktadır. Karataş ve arkadaşları
(2005) tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada, ulusal yazılı basın
organlarında 1 Ocak- 31 Ağustos 2005 tarihleri
yer alan
sokak çocuklarıyla ilişkili 46 (kırk altı) haber incelenmiştir. İncelenen
haberlerin %
sokak çocuklarını
ifadelerin yer
aldığı, sokak çocuklarını tanımlarken tinerci, tinerciler, hırsız kız ve
baliciler
sözcüklerin tercih edildiği görülmüştür. Haber
başlıklarında ise "Tinerci Dehşeti, Diyarbakır'ın varoşları suç üreti­
yor, Hırsız kız yedi değil yirmi yaşında görünüyordu, Bir İstanbul
Tüfekle dehşet saçtı, Kanserli bir ur" gibi cümlelerin
kullanıldığı ifade edilmektedir.
İbilim
Hakan Acar
Gerçekte, sokak
ilişkisini gösteren net veriler bulunma­
maktadır. Ancak sokaktaki çocuk, birçoklarına göre, sokağın diğer
unsurları gibi toplumsal yapıya bir tehdittir! Öyle ki sokak
çocuklarına yönelik olarak "geliştirilen" ilk yaklaşım olan ıslah edici
yaklaşım, sokak çocuklarını kamusal bir rahatsızlık ve kamu güven­
liği için risk olarak görmüştür
ve Surat,
18). Bu görüşe
göre, toplumda yoldan çıkmış kişiler vardır ve sokak çocukları da bu
tür bir nüfus grubunu oluşturmaktadır, dolayısıyla daha çok yön­
lendirilmeye ihtiyaç duyarlar. Bu çocuklar, çocuk ıslah programlarıyla
suç yaşamından uzak tutulmalıdır (Cavalcante, 1985;
Rizzini ve
Lusk, 1995: 397). Bu modele göre, sokak çocukları kapalı ortamlarda
"kötü özelliklerinden" arındırılmaya çalışılır. Sokak çocuklarını "ka­
patarak" ve bir anlamda suçlu olarak etiketleyerek sorunu çözmeye
çalışan bu yaklaşım, büyük oranda toplumların soruna verdiği ilk
tepkiyi ifade etmektedir.
Peki, sokakta yaşamaya başlayan çocuklar gerçekten zamanla birer
"suç
mi dönüşürler ya da gerçekten toplumsal güvenlik
için ciddi bir tehdit midirler? Alışılagelmiş yargıların aksine, konuyla
ilgili
tamamen farklı bulgular içermektedir. Mevcut bulgu­
lar çocukların toplumsal güvenlik için bir tehdit olmaktan çok uzak
olduklarını, olsa olsa tehdit altında ve çaresiz hissettiklerini göster­
mektedir. Örneğin Paradise ve
(2002: 230) sokakta yaşamayı
şu sözlerle betimlemektedir: "Sokaklarda yaşam: Kızgın bir tavadan
ateşe atlamak". Paradise ve Cauce (2002: 230)'a göre sokakta
yaşamak, bilmeyenler için ilgi çeken bir yaşam olayı olarak
değerlendirilse de "evden kaçan çocuklar, kaçış sürecinden ve özgür­
lüğe ilişkin romantik düşüncelerden kısa sürede sıkılırlar" ve sokağın
gerçekleriyle yüzyüze kalırlar. Evden kaçan çocuklar genellikle aynı
kalmaya devam ederler ve ilk olarak kendilerine güvenli bir yer
bulmaya
Sokak, çocuklar için bazen sığınacak bir liman bazense çok kötü bir
deneyimdir. Bazıları ara sıra evlerine dönerler çünkü açlıktan,
soğuktan ve hijyenik olmayan ortamlardan yorulmuşlardır ya da
sadece ailelerini özlemişlerdir. Bazıları ise evde karşılaşacaklarından
emin oldukları düşmanca tutumdan dolayı, tüm sorunlarına karşın
sokakta ya da barınaklarda kalmayı tercih ederler (Ribeiro ve
2001: 46). Her iki durumda da çocukların sokakta
Duvarların Dışındaki Yasam
kalmalarının
olmamasıdır.
temel
"Çocukların
nedeni,
gidecek
Sokaklar"
daha
iyi
bir
yerlerinin
Bu çalışmanın amacı; çocukların duvarların dışındaki yaşamını,
kendi ifadeleriyle betimlemektir. Çocukların sokakla tanışmaları,
sokaktaki ilişki ağları, sorunlarla başa çıkma stratejileri ve gündelik
yaşamları, kendi bakış açılarından aktarılmaya çalışılmıştır. Açıkçası,
duvarların dışında kalmak yetişkin bir insanoğlunun en temel korku­
larından biriyken, sosyo-ekonomik düzeyi ne olursa olsun tüm insan­
ların en temel ihtiyacı başını sokacak bir ev iken, sokakta yaşamak
bir çocuk üzerinde nasıl bir etki bırakmaktadır sorusuna yanıt aran­
maktadır. Sokak çocuklarının ötekileştirdiğimiz yaşamlarına
önyargısız bir şekilde
ve anlayabilmek çalışmanın temel
hareket noktası olmuştur.
İstanbul'da
bağlı olarak hizmet sunan Çocuk ve
Genlik
(ÇGM) hizmet alan sokak çocuklarıyla,
25.6.2004-30.6.2004 ve
tarihleri arasında
gerçekleştirilen odak grup görüşmelerinden elde edilen veriler
Makaleye temel olan veriler İstanbul'da bulunan 8
ÇGM'den hizmet alan 55 çocukla
ayrı odak grup görüşmesi ile elde
edilmiştir. Odak grup toplantıları 45 dakika ile 2 saat arasında
değişen sürelerde gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler, bir grup yöneticisi
ve bir asistan ile birlikte gerçekleştirilmiştir. Görüşmelere katılan
çocuk sayısı, kurumun koşulları ve hizmet alan çocuk sayısına bağlı
olarak 4-8 arasında
Görüşülen Çocuklar
Görüşülenlerin
20) kız, 44'ü
80) ise erkek çocuklardan
oluşmaktadır. Görüşülen çocuklar 10-19 yaş aralığındadır. Kız
çocukların yaş dağılımı açısından daha heterojen olduğu, buna karşın
erkek çocukların
10-16 yaş aralığında yoğunlaştığı göze
çarpmaktadır. Çocukların eğitim düzeyi ele alındığında gerek kız
çocukların gerekse erkeklerin düşük eğitim (ilkokul ve ortaokul
düzeyinde eğitim yaygındır) düzeyine sahip olduğu
Hiç okula gitmediğini belirten iki çocuk bulunmaktadır. Çocukların
yaklaşık
Marmara Bölgesi'nde (yoğunlukla İstanbul'da)
doğmuştur. Diğer çocukların doğum yerlerine bakıldığında hemen her
coğrafi bölgeden çocukla karşılaşmak olanaklıdır. Buna karşın Doğu
Hakan Acar
ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde doğan çocuklar görece biraz daha
fazladır. Üzerinde önemle durulması gereken sonuçlardan biri,
görüşülen çocukların önemli bir bölümünün İstanbul doğumlu
olmasıdır. Ancak İstanbul doğumlu olan çocukların tamamının
ailesinin diğer bir ilden göç ettiği öğrenilmiştir. Çocuklarla yapılan
görüşmelerde doğum yerleri veya daha genel bir ifadeyle nereli olduk­
ları sorusuna
yanıtların önemli bir bölümü "Biz asıl
ama ben İstanbul'da doğdum" şeklindedir.
İki çocuk dışında tüm çocukların ailelerinin gecekondu bölgelerinde
yaşadığı anlaşılmaktadır. Çocuklar ve aileleri, çocukların kendi
ifadeleriyle, kentin "yoksul" bölgelerinden gelmektedir. Annelerin
tamamına yakınının ev kadını olduğu öğrenilmiştir. Annesinin
çalıştığını belirten çocuk sayısı üçtür. Babaların ise genellikle
tacılık, dükkân işletmeciliği, kahvecilik gibi işlerle uğraştıkları
görülmüştür.
Çocukların büyük bölümünün aileleriyle bağları olmadığı ortaya
çıkmıştır. Ailesiyle görüştüğünü ifade eden çocuk sayısı sadece se­
kizdir. Ailesinin
dahi bilmediğini ifade eden çocuklar bulunmaktadır. Çocukların tamamına yakını (47 çocuk) evden kaçtıktan
sonra bir daha aileleriyle görüşmediklerini ifade etmiştir. Araştırmada
görüşülen çocukların yaşam hikâyeleri alınırken çocukların
20) hakkında korunma
olduğu anlaşılmaktadır. Araştırmaya
dâhil olan sokak çocuklarının beşte birinin hakkında koruma kararı
olması, çocukların yaşamlarının en azından bir bölümünü
ailelerinden uzakta ve SHÇEK'e bağlı kurumlarda geçirdiklerini
göstermektedir. Suça yönelme eğilimlerine bakıldığında ise çocuklar­
dan ikisinin hırsızlık suçuyla tutuklandığı
Çocuklardan
birisi iki ay cezaevinde kaldığını, diğeri ise bir süre polis gözetiminde
kaldığını ancak suçsuz olduğu anlaşılarak iki hafta sonra serbest
bırakıldığını ifade etmiştir. Diğer
polis kayıtlarına geçen her­
hangi bir suç işlemediklerini ifade etmiştir. Görüşülen çocukların
hemen hepsinin küçük hırsızlıklar yaptığı ya da işyerlerinin camlarını
kırmak gibi suça yönelme davranışlarını sergiledikleri görülmektedir.
Çocuklar Neden Sokakta?
Sokak çocukları olgusunun nedenleri konusunda büyük ölçüde bir
uzlaşma olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Sokak çocukları
illim
Duvarların
92
Anlatımıyla
üzerine yapılan araştırmaların büyük çoğunluğu yoksulluk ve aile içi
ilişkiler üzerinde
Birçok yazar gibi Le Roux ve
ve
92) de sorunu
değişkenlerle
Roux ve Smith "sokak çocukları ve çocuk işçiler
sorununun geniş sistemik ekonomik sorunların bir yansıması"
olduğunu söylemektedir.
8) de konuyu daha çok
ekonomik faktörlerle ve eksik sunulan sosyal hizmetlerle açıklama
göre, "sokak çocukları olgusu aslında biz­
lerin yaşadığı toplumsal stresin bir
Bunu etkileyen
ekonomik güçler en başta işin içindedir.
çekirdeğini
oluşturan aile kurumundaki çözülmeler toplumdaki istikrarsızlığı da
beraberinde
Kırsal alandan kentlere yönelen göç
hızlandıkça sokak çocuklarının sayısının artmakta oluşu aile kuru­
mundaki aksaklıkları ve kentlerde bu aksaklıkları giderici sosyal
hizmetlerin yeterince etkili olamadığını
Anlaşıldığı gibi sokak çocuklarının aileleri genellikle ağır bir yoksulluk
içinde yaşamaktadır ve çocuklar aile gelirine katkıda bulunmak için
sokakta çalışmaya mecbur kalmaktadır. Yoksulluk, tüm sokak
çocuklarının
açıklayamasa da, birçok sokak çocuğu ailele­
rine katkıda bulunmak zorunluluğunu hissetmektedir (Rizzini ve
Lusk, 1995: 393).
Diğer yandan çocukları sokağa iten nedenlerin aile içi ilişkilerin
niteliği ile yakın ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin
ve
diğerleri (2000: 1434)'ne göre evden ayrılmanın nedenleri arasında ilk
sırayı çatışmadan veya istismardan kaçmak almaktadır.
de
Munoz, Echeverry ve
(1978, akt:
1999: 762)'a göre çocuk­
lar, ailelerindeki uyumsuzluklardan kaçmak, evsiz veya yetim olmak
gibi çeşitli nedenlerle sokağı yaşam alanı olarak seçmektedir. Swart
34, akt: Roux, 1996: 425)'a göre sokak çocuğu fenomeni, hızlı
endüstrileşme ve kentleşme ile aile bağlarının
doğrudan
ilişkilidir: çocukların
tarafından ihmalkâr veya sert
davranışlara maruz kalmaları genellikle ebeveyn depresyonu,
kızgınlık, anksiyete ve yaşam koşullarının ortaya çıkardığı engelleme­
lerle ilişkilidir.
Sokak çocukları, literatürde de belirtildiği gibi heterojen bir nüfus
grubunu
oluşturmaktadır.
Dolayısıyla
sokak
çocuklarından
konuşurken tek bir grup çocuktan bahsetmek mümkün değildir.
Hakan Acar
Sokak
kendi içlerinde birçok alt kategoriye
UNICEF (1984, akt:
1999, s. 760) üç ana kategori tanımlamak­
tadır: Risk altındaki çocuklar (children at risk), sokağın çocukları
(children of streets), sokaktaki çocuklar (children on the streets). Bu
açıdan ele alındığında da her üç gruptaki çocuklar benzer toplumsal
özellikler gösterse de sokak yaşamında yer almalarının arka planında
farklı etkenler ön plana
Örneğin, çocuğun sokakta
çalışması yoksulluk ile eşleşirken, evden kaçma ve aileden tamamen
koparak sokakta yaşamaya başlama olgusu daha çok aile içi ilişkiyaşanan sorunlarla ilgili olmaktadır.
Bu çalışmada görüşülen çocukların genel özellikleri yukarıdaki
tabloyla uyumludur. Çocuklara göre "sokağa
öncelikli
nedeni şiddet ve olumsuz aile ilişkileridir. Görüşülen çocukların
tamamına yakını alt gelir grubuna aittir ve yoksul bir toplumsal sınıfa
üyedir. Ancak çocuklara göre evden kaçmalarına neden olan öncelik­
li faktör yoksul olmalarıyla ilişkili değildir.
Görüşmeler sırasında çocuklara "Sokakta
nasıl
ve ne zaman başladın? Bize hikâyeni detaylıca anlatır mısın?" soruları
yöneltilmiştir. Çocuklara göre "sokağa düşme"
başlıca nedeni
yaşadıkları
şiddet deneyimi, sevgisizlik ve bozuk aile
ilişkileridir.
Şiddet, olumsuz aile ilişkileri ve
Çocukların anlatımları temel işlevlerini yerine getiremeyen
büyüdüklerini göstermektedir. Sokak çocuklarının anlatımlarından
yola çıkarsak, ailelerindeki temel eksikliklerin "duygusal yoksunluk"
ve "aile üyelerinin sorumluluklarını yerine getirmemesi" olduğu
anlaşılmaktadır. Sokak çocuklarının yaşam öyküleri sevgisiz aile
ortamlarına işaret etmektedir. Aile içi iletişimde yaşanan sorunların
yanı sıra, sevgisiz büyüdüğünü ve "normal" bir aile yaşantısını bilme­
diğini ifade eden çocuklar bulunmaktadır. Aslında normal aile
yaşantısının ne olduğu çocukların ifadelerinde de anlaşılmaktadır.
Çocuklar için normal aile yaşantısı, çocuğun sevgi ve ilgi görebileceği
ve anlaşılabileceği bir yaşantıyı ifade
"Ben sokağı seçerim, çünkü hiç aile şeyi g ö r m e d i m " .
"Ya b e n d e en çok
işte bu sevgisizlikte oldu y a n i . Ben işte evde kalırken bi sevgi işte
göremedim".
Itoplum
Duvarların
Yaşam
"Çocukların Anlatımıyla Sokaklar"
Ailenin çocuğa gerekli duygusal ortamı
bir nedeni
ise anlaşamayan ebeveynler ve yalnız başına kalan çocuklardır.
Örneğin anne babasının hiçbir zaman anlaşamadığını söyleyen bir kız
çocuğu anne babasının boşanmasından sonra yeterli ilgiyi bula­
madığını ifade etmiş ve anne babasının ilgisizliğinden
Bu
ilgisizlik kızın daha 9 yaşındayken tecavüze uğramasıyla son
bulmuştur. Anne ve baba tecavüz olayını fark edememiştir.
"Benim b a b a m e m e k l i m ü d ü r
genel m ü d ü r l ü ğ ü n d e n e m e k l i oldu
a n n e m h e m ş i r e ya işte b e n 9 y a ş ı n d a ilk karşı k o m ş u m u z tarafından
t e c a v ü z e u ğ r a m ı ş t ı m s ö y l e y e m e d i m tabi k ü ç ü k s ü n ü z öyle".
Öte yandan özellikle kız çocuklarının baskıcı ve "tutucu" aile
yapısından yakındıkları görülmektedir. Görüşülen kız çocuklar
ailelerinin tutucu olmasından yakınmakta ve bu durumun evden kaç­
malarında etken olduğunun altını çizmektedir. Kızlar ailelerinin aşırı
tutucu olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir:
"Yine b ö y l e işte h a n i i n s a n dışarı bi defa bi de b i z i m y e t i ş m e tarzımız
94
çok farklıydı d o ğ r u dürüst m a h a l l e m i z i n dışını b i l m e z d i k biz, tutucu
aile
o n d a n s o n r a da bi kere dışarı alışınca dışarı hayatını g ö r ü n c e
insanın evde d u r m a s ı i m k a n s ı z
insanın o n d a n sonra b i daha
kaçtım".
Özellikle baba figürünün aşırı baskıcı ve otoriter olması kız
çocuklarının
iletişimlerini engelleyen etkenlerden biri
olarak öne çıkmaktadır. Görüşmeler sırasında bir kız çocuğu sadece
bir geceyi evden kaçarak kız arkadaşında geçirdiği için eve
ve bunun nedenini babasından duyduğu korkuyla açıklamıştır.
Bazı örneklerde de ailenin toplumsal normlara aykırı bir yaşam
tarzına sahip olması sonucu çocuğun yaşadığı
olaylar
karşımıza
" A n n e m i n tabi n o r m a l bi
y o k t u sonra a n n e m i n y a n ı n d a çalışan
bi kız vardı k a d ı n onlarla tanıştım onlarla k o n u ş u y o d u m tabi kötü
arkadaşlardı b e n i m için, kesinlikle iyi değillerdi a m a b u n u fark
e d e m e d i m sonra zarar g ö r d ü m onların sayesinde onlar beni
s o n r a a n n e m işte b e n i m bakire o l m a d ı ğ ı m ı ö ğ r e n i n c e beni
p a z a r l a m a y a karar verdi".
Grup görüşmeleri sırasında dile getirilen öyküler, çocukların şiddet ve
istismarla dolu bir yaşamdan geldiklerini göstermektedir. Şiddetin
İbilim
Hakan Acar
çocukların yaşamındaki yeri o kadar yoğundur ki neredeyse sıradanBazen bakkala gitmemek dahi dayak nedeni olarak
karşımıza çıkmıştır:
(utangaç bir ifadeyle) "Döver tabi, m e s e l a bakkala g i t m e k istemiyoz
kızıyo. N i y e g i t m i y o n diyo. Bi tokat
d a h a fazla
Bazen
de ç o c u ğ u n ç a l ı ş m a k i s t e m e m e s i şiddetin nedeni olabilmektedir.
" B a b a m beni zorla
Sonra çıktım sokağa
a k ş a m eve g e l i y o d u m . B a b a m beni
Ç a l ı ş m a d ı ğ ı m için. S o n r a
a k ş a m saat
olursa olsun e v d e n k a ç ı y o d u m , b a b a m b e n i arıyodu,
b u l u y o d u , sopayla demirlerle beni d ö v ü y o d u " .
Çocukların karşı karşıya kaldığı şiddetin birçok
boyutlarına vardığı
işkence
"...Sırf bu y ü z d e n işkence y a p ı y o d u . Demirlerle d ö v ü y o r d u (gözleri
y a ş a r a r a k ) . Kablolarla d ö v ü y o d u . K a ç m a y a başladım. E v d e n kaçtım.
K a ç ı y o d u m b i g ü n Şişli'ye g i d i y o d u m , k a ç ı y o d u m
gidiyodum.
(nerede k a l ı y o r d u n ? ) Sokakta k a l m ı y o d u m ,
akrabalara g i d i y o d u m . Bi g ü n çok felaket d ö v d ü . Her tarafım m o s m o r ,
kollarım,
sırtım, v ü c u d u m m o s m o r .
K a r a k o l a gittim. B u n u şikâyet
ettim b u n u . K a r a k o l a çektiler ertesi sabah. M a h k e m e y e çıktık bizi dört
kardeş y u r d a , o n u da cezaevine gönderdiler".
Şiddetin aktörü ise değişmektedir. Aktör, baba, anne veya çocuğun
çalıştığı işyerinin patronu olabilmektedir. Ancak şiddeti uygulayan
kişinin genellikle baba olduğu
Aile içinde yaşanan
şiddetin ve kötü muamelenin diğer bir aktörünün üvey
gizli
olduğu
görüşülen çocukların altısının üvey
(Daha önce ifade edildiği gibi
üvey
babası vardır.)
"Evden işte ü v e y b a b a m vardı, hep d ö v ü y o d u beni, d ö v ü y o d u , işkence
yapıyodu.
Sırf b u y ü z d e n işkence y a p ı y o d u demirlerle d ö v ü y o r d u ,
kablolarla d ö v ü y o d u . "
Ailelerde gerek ebeveynler arası, gerekse çocuklara yönelik şiddetin
bir sorun çözme biçimi olarak yaygın biçimde kullanıldığını söylemek
mümkündür. Ebeveynler arası yaşanan şiddet, zaman içinde çocuğun
da şiddet döngüsünün içine girmesine neden olmaktadır.
"Ben i s t e m i y o d u k . Ç ü n k ü bi ara bi ara a n n e m pazara çıkmıştı, işte
b a b a m d a içmişti o z a m a n . Gittim b a k t ı m a n n e m i pazarda d ö v m ü ş , her
tarafını m o s m o r etmiş, biz de
işte biz anlaşma yaptık.
işte v u r u c a z m u r a c a z dedik. D a y ı m g i l çıktı ortaya
v u r m a dedi.
B o ş ver. O n d a n sonra b e n çıktım ortaya, a b i m l e işte çocuk t o p l a m a y a
gittik. O n d a n sonra kendi evine gittik b a b a m ı n , kendi evine gittik işte.
||oplum
Duvarların Dışındaki Yaşam
Anlatımıyla Sokaklar"
Biraz şey y a p t ı m , b a k t ı m
sinirlendi. O n d a n s o n r a şey yaptık,
bıraktık işte. B a k t ı m ertesi g ü n e v e geldi, burasında b ı ç a k vardı (belini
göstererek). Annemi ayağa
a n n e m k a l k m a d ı . A b i m kalktı,
bi tokat a b i m l e b e n çullandık
Okulda
başarısızlık
Sokak yaşamına itilen çocukların öykülerinde ortaya çıkan bir diğer
tema ise eğitim sisteminin dışında kalmalarıdır. Okul başarısızlığı ve
okuldan kaçma davranışının nedenleri çocuklarla tartışıldığında iki
temel etken ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki çocukların okulda
zorlanmaları ve bu nedenle okula gitmek
"Beni o k u l a gönderiyorlardı o k u l u n h e m e n y a n ı n d a p a r k
Babam
beni bırakır b ı r a k m a z parka g i d e r d i m h e p , işte o z a m a n l a r o k u l u
(Neyini s e v m i y o r d u n
y a okulda y a z ı y a z d ı r ı y o r ­
lar o k u m a b i l m e d i ğ i m için o k u m a k biraz zor g e l i y o d u bana".
Burada ön plana çıkan konu çocuğun okulda zorlanması ve bu
nedenle okuldan uzaklaşmasıdır. Seydlitz ve Jenkins (1998: 70),
akademik başarısızlığa katkıda bulunan koşullan şöyle sıralamak­
tadır: Birincisi okul personelinin, ekonomik olarak dezavantajlı
durumda bulunan çocukları sınırlı bir potansiyele sahip olduğu
konusunda inanç taşıdığıdır. Okul ders programlarının özellikle bu
durumdaki çocuklar için yeterli olmadığını ifade etmiştir. Bu prog­
ramların, çeşitli sosyal sorunlarla yüz yüze olan çocukları göz ardı
ettiğine işaret etmektedir. İkincisi ise, öğretim metotlarının söz
konusu bu çocuklar için uygun olmaması ve sağaltıma yönelik
eğitimin yetersiz olduğudur. Ülkemizdeki orta eğitim kurumlarının
"koşullar düşünüldüğünde" çeşitli sorunları olan çocuklara yönelik
hizmetlerde yetersiz kaldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Seydlitz
ve Jenkins
71) akademik başarısızlığın pek çok olumsuz
sonuçlar yarattığını ve bunlardan birinin de okula karşı olumsuz
tutumun gelişmesi olduğunu
ve Man
(1996: 125) ise okulda başarısız olan, kendini ifade edemeyen
gereksinimlerini karşılayamayan çocuğun okula
ve
bunun kendini okuldan kaçma davranışı olarak gösterebildiğini ifade
etmektedir. Aşağıdaki ifade bu durumu açıklar bir örnek oluşturmak­
" O k u l d a n kaçıyorduk, ö ğ r e t m e n l e r i kızdırıyorduk, a r k a d a n tebeşir
atıyorduk, öğretmenlere, küfür e d i y o r d u k ö ğ r e t m e n l e r e , (niye b ö y l e
y a p ı y o r d u n u z ? ) B i l m i y o r d u k ki h a y a t ı n ne kadar zor o l d u ğ u n u
ki toz p e m b e g e l i y o r d u hayat".
teğitim
Hakan
kaçma görüşülen çocukların büyük bölümünde görülen bir
davranıştır. Okuldan kaçma benzer yaşantı ve düşünceye sahip arka­
daşlarla birlikte gerçekleştirilmektedir. Okuldan uzaklaşma ve çocuk­
ların eğitim sisteminin dışına itilmesinde ortaya çıkan ikinci etken ise
ailenin çocuğun eğitim yaşantısını sürdürmesi konusundaki isteksi­
zliği ve düşük beklenti düzeyidir. Ailelerin çocuğu yönlendirmekteki
başarısızlığı, çocuğun yanlış yönlenmesine neden olmaktadır
denebilir. Çocuklara ilişkin düşük beklenti düzeyi çocuğun toplumsal
sınırların dışına itilmesine neden olmaktadır. Örneğin görüşmenin
yapıldığı dönemde kurumun desteğiyle okul yaşamına başarıyla
devam eden bir çocuk, okula gitmek istediği halde çalışmak zorunda
bırakılmıştır. Bu durumun ekonomik sorunlar ile ilgili olduğu kadar
ailenin çocuklarının eğitim yaşamını başarıyla
olan
inançla da ilgili olduğu söylenebilir. Bunların dışında eğitimini
tamamlamanın iş garantisi sağlamadığı bir ortamda, ailenin okumaya
olan inancının zayıfladığını söylemek mümkündür:
"Babam beni o k u t m a d ı , o k u m a z diye o k u t m a d ı , b e n ç o c u k l u ğ u m d a n
çocukluğumdan
Sokakta çalışan bir kız çocuk ise ailelerinin kendilerini okutması
konusunda düşüncelerini şu şekilde ifade etmektedir:
"Ben
ben a z i m l i y i m bu konuda,
(aileniz
ne
düşünüyor
peki?)
Ailemiz
yani ne olursa
okuma
şey
seneye seni çıkarcaz (çocuk ve gençlik m e r k e z i n d e n d e m e k
istiyor) s e n e y e b e n de y a n i o k u m a k için b a z ı yollar arıyorum".
Toplumsal etiketleme:
Görüşmeler sırasında ortaya çıkan bir diğer kavram ise toplumsal
etiketlemedir. Yaşadıkları stresli ortamdan kurtulmak, şiddetten uzak
kalmak gibi nedenlerle evden kaçan ya da arkadaş ortamının da et­
kisiyle madde kullanmaya başlayan
toplumsal yaşamın
dışına iten belki de sokakla bütünleşmelerini hızlandıran unsurlar­
dan biri de yaşadıkları çevrenin tutumudur.
Konuyla ilgili yapılan çalışmalar da çocukları etiketlemenin toplumsal
dışlama sürecinin önemli bir parçası olduğu görülmektedir. Örneğin
Roux ve Smith
göre çocukları suçlu olarak etiketlemenin
onların daha çok
sosyal davranışlara itilmesinin önünü açacağı
açıktır.
Yaşam
"Çocukların
Sokaklar"
sonra eve geri d ö n d ü m bu sefer arkadaşlarım baskı y a p m a y a
başladılar.
Dediler
sokak
çocuğu
bu
tinerci,
kafama
hiç
t a k m ı y o d u m ö n c e d e n . S o n r a d a n b a k t ı m ç o ğ u n l u k beni g ö r ü n c e çocuk­
lar hepsi dalga geçiyorlar
Bir başka çocuk yine
istemediğini şöyle anlatmaktadır:
"Hiç, a ğ l a d ı m falan, b a b a m niye
dalga geçtiği için eve dönmek
dedi, sonra beni aileme verdi­
ler, sonra b e n sürekli k a ç m a y a b a ş l a d ı m . G e l i y o d u m , i s t e m i y o d u m eve
gitmeyi
Arkadaşlar,
Dalga
evde
çok
durunca
dalga
dışarı
geliyodu.
K a p ı n ı n ö n ü n e ç ı k ı y o m , ç o c u k l a r çok dalga geçiyorlardı (Peki ailen orda
o t u r m a s a b a ş k a bir semtte otursa eve gider m i y d i n ? ) Giderdim".
Bu süreçte çocuğu etiketleyici olan temel tutum ise çocukların
mahalledeki arkadaşlarından ve onların ailelerinden gelmiştir.
Mahallede yaşayan diğer aileler çocuklarına kötü örnek olacağı
endişesiyle çocukların görüşmesini yasaklamaktadır. Artık onlar "ti­
nerci" olmuşlardır:
"Mahallede
istemiyorlar
ya,
çocukları
var
diyo
kötü
örnek
D e d i m çocuklarını çek y a n ı m d a n , o z a m a n bana ne çocuk­
larından illa t u t u y u m d u v a r d a n d u v a r a mı v u r u y u m d i y o r u m . B e n de
sinirleniyom g i t m i y o m " .
Bu tür bir dışlanmanın etkilerinin henüz
yaşlarında olan bir
çocuk için yıkıcı olacağı açıktır. Ailesinden yeterli ilgi ve desteği
göremediği varsayılan çocuğun yaşıtlarından da uzak kalması
bütünüyle sosyal destek ağlarının yitirilmesi anlamına gelmektedir.
Burada çocuk için yapılacak tek şey kendisini kabul eden yeni bir
çevreye yani daha önce ilişki kurmaya başladığı sokağa gitmektir.
Toplumsal etiketleme nedeniyle artık geri dönüş zordur. Toplumun
dışına itilme süreci tamamlanmak üzeredir.
Evden Kaçma Denemeleri ve Son Vuruş
Çocukların sokak yaşamına başlamaları bir süreci ifade etmektedir.
Genellikle sanıldığı gibi sokakta yaşamaya başlama, bir kez evden
kaçmakla gerçekleşen bir olgu değildir. Çocuk her evden kaçışında
sokak yaşamıyla ilgili bir şeyler öğrenmekte ve daha da önemlisi
sokaktan arkadaşlar edinmektedir.
teğitim
jbilim
Itoplum
Acar
Çocuklara
evden kaçtığında nereye gittin?"
sorusu
yöneltildiğinde
yanıt genellikle "daha önce tanıdığım çocuklar
vardı onların
gittim" şeklinde olmuştur. Anlaşıldığı gibi çocuk­
lar yaşadıkları olumsuz
kurtulmak amacıyla evden kaç­
makta ve her evden kaçma deneyimi çocuğu sokağa biraz daha
yaklaştırmaktadır. Çocukların evden uzak kaldıkları süre içinde
sokaktan arkadaşlar edindikleri
bir dahaki kaçışlarında bu arka­
daşlarıyla buluştukları anlaşılmaktadır. Çocuk sokaktaki yaşamı
öğrenmeye başlamaktadır.
Burada akla gelen soru, "son vuruşun" ne zaman
Yani
çocuk neden ilk evden kaçışında değil de örneğin beşinci kaçma de­
nemesinden sonra bir daha geri dönmemektedir. Bu sorunun yanıtı
yine iki boyutludur: Öncelikle çocuk için sokak bilinmeyen ve tehlike
dolu bir yerdir. Ancak çocuk zaman içinde sokak yaşamının içinde yer
alan diğer çocuklarla tanıştıkça kendisini evi tamamıyla terk etmek
konusunda güçlü hissetmektedir. Yani bir bakıma sokaktaki arkadaş
grubu çocuk için bir sosyal destek sağlamaktadır. Bir diğer neden ise
çocuk, ailesinde yaşadığı olumsuzluklardan
ve kendisi için
başka yol kalmadığını düşünmeye başlamıştır. Çocuk yaşadığı sorun­
larla baş etme yolunu evden kaçmada bulmaktadır. Bu iki boyut aynı
düzlemde buluştuğunda evi tümüyle terk etme eylemi hayata geçmek­
tedir.
"Bizim kapı k o m ş u m u z vardı. T a k s i m ' e gel dedi. Gittik arkadaşlarla
biraz tanıştık sonra eve
( d a h a s o n r a ) Birazcık s o r u n m o r u n oldu.
B e n i m de ilk işim T a k s i m ' e g e l m e k
Böylece çocuk, sokak yaşamına adım atmakta ve bu süreçte evden
kopma hızlanmaktadır. Yaşanan süreçte kız ve erkek çocuklar
tarafından izlenen yolların farklı olduğu söylenebilir. Erkek çocuklar
evden her kaçma girişimlerinde sokakla bağlarını güçlendirirken kız
çocuklar daha radikal bir tavırla hazırlıksız bir biçimde evden kaç­
makta ve genellikle kısa sürede fuhuş sektörünce istismar edilmekte­
dir. Kız çocukların evden kaçtıklarında ya erkek arkadaşlarına
(sevgililerine) ya da çok daha iyi tanımadıkları kız arkadaşlarına (ki bu
arkadaşların yaş olarak kızlardan çok büyük olduğu anlaşılmaktadır)
sığınmaktadır.
(Peki, e v d e n kaçınca n e r e y e g i d i y o r d u n ) , "evden kaçınca bi b a y a n arka­
daşım var, o n u da işte erkek a r k a d a ş ı m ı n aracılığıyla
onun
Jbilim
Îtoplum
Duvarların Dışındaki
"Çocukların
Sokaklar"
a r k a d a ş ı y d ı kız a r k a d a ş ı y m ı ş falan öyle tanıştık b u n u n annesi p a v y o n ­
da
ben
o n d a n sonra evlerine gittim çok farklı
bi evdi".
Sokak deneyimi olan kızların yaşam hikâyelerine bakıldığında ise
evden kaçma eylemi sonrasında kısa süre içinde ya "dost hayatı"
yaşamaya başladıkları ya da fuhuş sektörünün pençesine düştükleri
söylenebilir. Kızların erkek arkadaşları ya da daha önce tanıdıkları ve
fuhuş
sektörünün
içinde yer alan
hemcinsleri
tarafından
kandırıldıkları ve bir anlamda tuzağa düşürüldükleri de söylenebilir.
Sokakta Yaşamak
Sokak yaşamı, tasvir etmesi oldukça güç ve karmaşık bir yaşam
alanıdır. Grup tartışmaları sırasında çocukların sokak yaşamını
zaman zaman abartılı ve polisiye hikâyelerle süslenmiş bir şekilde
anlattıkları fark edilmiştir. Ancak çocuklar için sokakların belirli bir
süre de olsa renkli ve özgür yerler olduğunu kabul etmek gerekir.
Buna karşın geçen zaman
hemen hepsi sokağın kötü yüzüyle
tanışmaktadır. Evden kaçan bir çocuğun ilk yaşamsal ihtiyacı
bulmaktır.
Çocuklara sokakta yaşarken geceleri nerede kaldıkları sorulduğunda
verilen yanıt ortak noktaları içermektedir: Güvenli, ıssız ve üstü
kapalı bir
Daha çok kış aylarında aranan bu üç unsur kalınacak
mekânın temel
Aslında bu durum çocuklar için bir
çeşit güvenlik arayışıdır. Yazları ise çocukların parklarda veya deniz
kenarında geceledikleri
"Bi tane d o l a p d e r e d e yıkık ev var orda
bahsetmiş olduğum".
Çocukların genellikle aynı bölgede kaldıkları anlaşılmaktadır. Böylece
kendi deyimleriyle bir "mekân" yaratma çabası içine girmektedirler.
"Ha biz n a p ı y o z u z a k l a ş ı y o z o n l a r d a n m e k a n y a p ı y o z k e n d i m i z e h e p
beraber y e m e ğ i m i z i y a p ı y o z
içiyoz şey y a p ı y o z beraber yatıyoz
kalkıyoz, b o ş evler o l d u ğ u z a m a n b o ş evlere, tarla park, binalar b o ş
binalar, inşaatlar".
Çocukların mekân yaratma istekleri belirli bir yere bağlanma ihtiyacı
olarak da
Mekân yaratmak çocukların kaybettikleri
aile ortamını yeniden kazanma umutlarıdır demek yanlış olmaya­
caktır. Diğer yandan çocuklar için belirli bir süre aynı
kalmak aynı zamanda kendi güvenlikleri için de
Jbilim
Itoplum
Hakan Acar
b ö l g e d e t a n ı n m a n lazım o b ö l g e d e tanınırsan hiç
bölgede
adam
bölgede
bi
seni
tanıyorsa hiç bişey y a p a m a z
bağırırsın
çağırırsın
esnaf seni
şey olmaz o
çünkü
kurtarır
mesela o
a m a b a ş k a bi
bölgede olursan
Anlaşıldığı gibi belirli bir süre aynı bölgede kalarak o bölgedeki
esnafın, mahalle sakinlerinin güvenini kazanmak olasıdır. Böylece
güvenlik sorunu görece çözülmüş sayılabilir.
Çocuğun ikincil yaşamsal ihtiyacı ise bir gruba üye olmaktır. Sokakta
barınacak "güvenli" bir yer bulmak, çocuğun sokaktaki güven ihti­
yacının sadece bir bölümünü karşılamaktadır. Korunma ihtiyacının
büyük bölümü ise sokakta güvenebileceği başka sokak çocuklarını
bulma yoluyla bir grup oluşturmaktır. Çocukların deyimiyle sokakta
"grubun yoksa her şey
Sokak çocuklarının gruplar halinde yaşamaları kamuoyunda biraz
abartılarak anlatılsa da temelde gerçektir. Görüşülen çocukların
sadece üçü, bir grupları olmadığını ifade etmiştir. Çocuklar, bir gruba
üye olmanın çoğu zaman gerekli olduğunu ve birçok olumsuz durum­
dan bu sayede
ifade etmiştir. Gruplar, sokak
yaşamında çocukların
karşılayan ve ailelerinin yerini
alan sosyal ortamlar
Ancak bir gruba üye olabilmek
bir çeşit sınavı geçmeyi gerektirmektedir. Aynen okullarda varolan
arkadaş grupların da olduğu gibi sokaktaki gruplarda da yeni
üyelerin gruba kabulü için zamana ihtiyaç vardır. Güvenilir olmak ve
grup normlarını uygulamak ön koşuldur.
Birçok grubun bir ismi olduğu ve grup isminin üyeler tarafından ortak
bir kararla belirlendiği öğrenilmiştir:
"Grupların adı vardı mesela biz speka olduk. (Ne d e m e k s p e k a ? ) B e n
tam olarak b i l m i y o r u m ,
grubuydu
ondan
k o y d u ismi,
sonra
onu değiştirdik.
çocukları
olduk.
Speka
Sarayburnu
çocuklarını iki a r k a d a ş değiştirdik biz. A r k a d a ş l ı k ve ö l ü m koyduk".
Grup isimlerinin yanı sıra bazı çocukların da lakabının olduğu
öğrenilmiştir. Çocukların polis tarafından yakalanmamak ya da
aileleri tarafından bulunmamak için isimlerini kullanmadıkları bili­
nen bir durumdur.
"Benim b i z i m v a r d ı da b i z i m lakaplar biraz karışıktı. M e s e l a b a n a
eşkıya
sonra
h a y d u t diyolardı, b u r a d a fıçı o l d u k fıçı, o n d a n
b a b a oldu". " . . . B e n i m
ya
ben takmadım. Ben
ieğitim
Îtoplum
Duvarların Dışındaki
"Çocukların Anlatımıyla Sokaklar"
ufakken çok ufakken M . . . abi demiştiki b u n u n lakabı artık fino bana
baktım
bu y a ş t a y ı m ...bi a r k a d a ş ı m diyoki b e n i çok sinir etti.
F i n o saldır fino saldır diyo".
Lakabın konulmasında çocukların sahip oldukları özelliklerin önemli
olduğu ifade edilmiştir. Bu aynı zamanda çocuğun gruptaki rolü ve
gücüyle de ilgilidir. Lakaplar çocuğun davranışlarını da belirleyici ola­
bilmektedir. Örneğin yukarıdaki anlatımlarda yer alan eşkıya, haydut
ya da fino gibi lakaplar çocukların gruplardaki konumunu da
Her grubun bir seçilmiş veya doğal lideri olduğunu söylemek
olanaklıdır. Grup lideri bazen iri yarı yapılı ve "kavgada başarılı" bir
çocuk olabilirken bazen de yaşça küçük ve fizik olarak güçsüz bir
çocuk zekâsıyla grubu "komuta" edebilmektedir. Ancak bu grup li­
derinin nasıl bir yönetim anlayışının olduğu veya dinamiğin nasıl
belirlendiği her bir grupta ayrı biçimde gerçekleşebilmektedir. Yani
daha açık bir ifadeyle grup üyelerinin kişiliği ve istekleri grup yapısını
ve dinamiğini şekillendirebilmektedir.
Çocuklar ailelerinde göremedikleri, bulamadıkları arkadaşlık, sevgi
gibi kavramlarla grupta tanışmaktadır. Ayrıca aileleri tarafından
korunmayan çocuklar ilk defa korundukları bir yapıya yani "gruba"
kavuşmaktadır. Grup yaşamı çocuğa bir aitlik sağlamaktadır ve
çocuk grup aracılığıyla kimliğini bulmaktadır:
"Arkadaşlık iyi. Zaten g r u p l a r d a arkadaşlık olduğu z a m a n zaten bırak­
mak
Der ki beni bırakır gidersen bi d a h a senle k o n u ş m a m ,
geri s o k a ğ a dön. D ö n e r i m ,
h e m e n s o k a ğ a geri
bu işte. Ö r n e ğ i n en ö n e m l i
senin için çiğ tavuk bile yenir
Genellikle arkadaşlık, en çekici y a n ı da
şu mesela. Sokakta b u r a d a ( S H Ç E K ' e
bağlı hizmet v e r e n ç o c u k ve gençlik m e r k e z i ) k a l d ı ğ ı n ı z d a n ç o k daha
rahat o l d u ğ u m u z u hissediyoz ilk önce. Hani ç ü n k ü a r k a d a ş çevresi
apayrı orda. Geldiğiniz z a m a n kimseyi tanımazsınız, o insanı sıkar y a n i
bi b u n a l ı m a girersiniz, eski arkadaşlarınızın olduğu çevreyi özlersiniz".
Grup tartışmaları sırasında çocukların sıklıkla kullandıkları kavram­
lardan birisi de sokakta
kavramını çocuklar
dayak yemek, itelenmek, açıkta kalmak gibi çeşitli kavramların yerine
Ezilmek bazen başka bir sokak çocuğuyla kavga edip
dayak yemek bazen de aç
teğitim
jbilim
Hakan Acar
Çocuklara göre ezilmemenin yolu grubun olmasıdır:
"Evet, g r u p o l m a z s a n her z a m a n tek başına ezilirsin. G r u p o l m a z s a n
eğer
olursa ezilmezsin. Ç ü n k ü b e n i m öyleydi, b e n i m ç e v r e m
vardı. Beni k i m s e e z e m i y o d u , b a n a k i m s e b i şey y a p m ı y o d u ( B a ş k a
türlü nasıl e z i l m e z s i n b a ş k a k o ş u l l a n var m ı ? ) Y a n ı n d a yani bir şeyin
olacak b ı ç a ğ ı n olacak silahın olacak".
Görüldüğü gibi ezilmekten korunmanın bir başka yolu da bıçak ya da
benzeri bir alete sahip olmaktır. Dolayısıyla gazetelere yansıdığının
aksine sokak çocuklarının oluşturduğu gruplar aslında "Kendini
koruma amacıyla oluşmuş" gruplardır. Amaç, bir tür suç örgütlen­
mesi yaratmaktan çok kendini korumakla" ilgilidir.
Grupları sayesinde çocukların korunduğu risklerden birisi cinsel
tacizdir. Çocukların sokakta karşılaşılan cinsel riskleri "pislik" veya
"pislik yapma" olarak adlandırdıkları görülmüştür. Grup tartışmaları
sırasında anlaşıldığı üzere çocukların en çok çekindikleri risk cinsel
taciz veya tecavüzdür. Birçok çocuk bu konuda fazla konuşmamayı
tercih etmiş ve suskunluğunu
Bu tür bir konu çocuk­
ların hemen hepsi için tabudur. Erkek egemen davranış biçiminin ve
değerlerinin hâkim olduğu bir yaşam alanında çocukların taciz,
tecavüz riski ile karşı karşıya kalmaları dahi yeteri kadar
ürkütücüdür.
"...Gel gidelim bizim eve şöyle böyle ç o c u k l a r ı m var öyle ayakla götürüp
pislik y a p m a y a kalkıyorlar çocuklara".
(Sokakta cinsel taciz oluyor m u ? ) "Grubun y o k s a
grubun yoksa
olur".
Yukarıdaki ifadede de
gibi, gruplar sokakta yaşayan
çocuklar için vazgeçilmez ortamlardandır. Gruplar, çocuğun aynı
zamanda güven ihtiyacını da karşılamaktadır. Hem çocuk
başkalarına
hem de kendisine
Böyle
bir ortam çocuğu bu açıdan da güçlendirmektedir.
Bu
kamuoyunda sıklıkla yer alan ve sokak çocuklarının çete
gibi davranmak yoluyla toplumun güvenliğini tehdit ettikleri iddiasına
değinmekte yarar görülmektedir. Önceki sayfalarda değinildiği gibi
görüşülen çocukların küçük bir bölümü işledikleri suçlar nedeniyle
ceza almışlardır. Öte yandan çocukların hemen hepsi sokakta
yaşadıkları zaman dilimi içerisinde suça yönelme davranışı göster­
mektedir. Sokak yaşamı, çocukların bazen grup halinde bazen de
reğitim
Dışındaki
Yaşam "Çocukların Anlatımıyla Sokaklar"
bireysel olarak suça yönelmesine de neden olmaktadır. Suça yönelme
davranışlarının bir bölümü çocuklar içi eğlence anlamına gelmekte­
dir. Bir tür grup oyunu olarak adlandırılabilecek eylemler bu süreçte
ortaya çıkmaktadır.
"Sokağa g i d i y o , s o k a k t a
gördüğü
kadar,
tiner
çektiği
m e s e l a d a y a k y e d i ğ i kadar
kadar
da e ğ l e n c e günleri de
eğlenceli şeyler de o l u y o . M e s e l a süt, e k m e k ç a l m a k gibi di m i ? Biz her
z a m a n kapının ö n ü n d e n çalardık, ( B a ş k a bir s e s ) biz bir k a s a m u z
çaldık".
davranışının ortaya çıkmasında etkili olan diğer bir faktör ise
çocuğun yaşamsal ihtiyaçlarını karşılama çabasıdır. Yiyecek temin
etmek veya yeni bir kıyafet alabilmek (veya tiner almak) için paraya
ihtiyaç duyan çocuklar yasadışı yolları denemektedir. Burada ortaya
çıkan bir verinin üzerinde durmak gerekir. Hırsızlık yapmaya yönelen
çocuklar, temel neden olarak yaşlarını ileri sürmektedir. Çocuklara
göre yaşın küçükse insanlar sana acır ve para verir, yani
dilenebilirsin. Ancak yaş ilerledikçe, çocuklar dilenmek isteyememektedir. Bu durumda hırsızlık yaparak para kazanmak bir alternatif
olarak öne çıkmaktadır.
yapmazsan
bi kere, aç kalırsın, b ü y ü k s ü n gidip
ondan bundan
Çocukların
karşı şiddet içeren davranışlara yöneldikleri
durumlarda olabilmektedir. Araştırmada elde edilen veriler iki ayrı
durumu işaret etmektedir. Bunlardan ilki, sokakta yaşayan ve
likle madde bağımlısı olan çocuklardan sokakta çalışan çocuklara
yönelen şiddet davranışlarıdır. Kendi ifadeleriyle daha çok "para bul­
mak" amacıyla yapılan bu girişimler sokakta çalışan çocuklar
üzerinde ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra sokak
çocuklarının oluşturduğu küçük gruplar arasında da kavgalar olduğu
bir gerçektir. Bu kavgaların en temel nedeni ise "tiner ya da
bulmaktır. Öte yandan nadiren
olsa çocukların madde etkisindeyken sokaktaki diğer vatandaşlara karşı işledikleri saldırı
suçlarından da bahsetmek olanaklıdır. Çocuğun madde etkisindeyken gerçeklik algısını büyük oranda yitirmesi sonucunda, bir
kişinin çocuğa
sadece para vermek istememesi dahi saldırıya
uğramasına neden
Özetle suça yönelmede iki ayrı unsurun etken olduğu düşünülmekte­
dir. Öncelikle, çocuklar zaman zaman yiyecek veya madde bulmak
Hakan Acar
için suça yönelmektedir. Kırmızı ışıklarda arabalardan veya
oturan insanlardan para, cüzdan çalmak gibi. İkincisi ise bütünüyle
grup aktivitesi olarak planlanan ve aslında bir tür grup oyunu olarak
tanımlanabilecek eylemler içine girmektedirler. Çocukların bir tür
heyecan ve macera arayışıyla böyle bir davranışa yöneldikleri
görülmektedir.
Madde Bağımlılığı
Sokak yaşamının öne çıkan konularından birisi ise madde kullanımı
ve bağımlılığıdır. Neredeyse sokakta yaşamak ve madde kullanmak
tek yumurta ikizleri olarak tanımlamak mümkündür. Görüşülen
çocukların tamamının sokakta kaldıkları süre içinde birçok türde
uyuşturucu maddeyi kullandıkları, en azından bir ya da bir kaç kez
denedikleri anlaşılmıştır. Görüşmede çocukların madde kullanmada
belirli bir sırayı takip etmedikleri görülmüştür. Çocukların yoğun
olarak tiner ve
kullandığı, bunun yanısıra esrar kullanımının da
yaygın olduğu göze çarpmaktadır. Sokaklarda
olarak ifade edilen
hap kullanımının da son derece yaygın dolduğu göze çarpmaktadır.
(Peki ya sen ne
Hepsini, roş (roche) varya roş".
Tiner ve bali kullanmanın zararlı olduğu düşüncesiyle esrar kul­
landığını söyleyen çocuklar da
Bazı çocukların tiner, bazılarının ise bali kullandığı görülmüştür.
Bunun nedeni ise grup dinamiğinin madde tercihinde belirleyici
olmasıdır. Çocuğun içinde yer aldığı grupta tiner kullanılıyorsa, gruba
yeni katılan çocuk da tiner kullanmaya başlamaktadır.
Madde tercihinde belirleyici bir başka etken de maddeye ulaşmadaki
kolaylık ve ucuz olmasıyla ilgilidir. Sokak çocuklarıyla yapılan
araştırmalarda da benzer sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin
ve diğerleri (1998), Latin
sokak çocuklarının
yaklaşık % 80'inin uyuşturucu madde kullandığını (bkz.
ve
diğerleri, 1994,
1987) ve sokak çocuklarının gelenek­
sel olarak ucuz ve kolay ulaşılabilir olması nedeniyle yapıştırıcı mad­
deleri tercih ettiklerini ifade etmektedir.
Dikkat çekici bir diğer nokta ise, son yıllarda gerçekleştirilen tüm
çalışmalara karşın çocukların maddeye kolayca ulaşabilir olmalarıdır.
Görüşülen çocuklara maddeyi nereden temin ettikleri sorulduğunda,
çocukların ortak yanıtı "işportacılar" şeklinde olmuştur. Görüşülen
Dışındaki
Yaşam
"Çocukların
Sokaklar"
çocuklar dükkân sahiplerinin genellikle kendilerine
sat­
madığını, o nedenle de işportacılardan satın aldıklarını ifade etmiştir.
Esrar kullanımının da çocuklar arasında son derece yaygın olduğu
görülmüş, hatta çocuklardan bazıları sadece beş
tek içimlik
esrar satın alabildiklerini ifade etmişlerdir.
Çocukların birbirlerinden bazen para karşılığında, paraları olmazsa
"zorla" tiner alışverişi yaptıkları görülmüştür. Özellikle uzun yıllar
madde kullanan ve "bağımlı" olarak tanımlanabilecek çocuklar kendi
deyimleriyle birkaç saat bile maddesiz kalamamaktadır. Madde bula­
mama sorunu en yoğun olarak pazar günleri
"Şimdi pazar, genellikle pazar günleri bayağı para saklıyolar. Ç o ğ u n d a
tiner
P a z a r g ü n ü nalburlar kapalı o l u y o , ç o ğ u n d a o l m u y o r ,
diğerlerinde o l u y o , şişe şişe
D i y o l a r ki sana şöyle bi
damlasını diyorlar beş m i l y o n a veririm, üç m i l y o n a bi tane alıyon, şöyle
bi şişe şu k a d a r bi şişe (eliyle y a r ı m y a k l a ş ı k litrelik bir şişeyi tarif
e d e r e k ) şöyle b e ş m i l y o n a satıyorlar.
da hafta sonu".
Zaman zaman para karşılığı alınamayan tiner için şiddete başvurmak
da
"Ya ş i m d i b a ş k a y e r e g i d e m i y o z yani, şimdi b i z i m a r k a d a ş alıştık y a
şimdi arkadaşlarla beraber alıştık ya beraber
b e r a b e r kalkıyoz.
Y a n i abi kardeş gibi yatıyoz, kalkıyoz, yani beraber y e m e k yiyoz ya ne
olsa ya bi l o k m a ekmeyi beraber y i y o z yani.
gayrı olmadığı z a m a n
gidiyoz m e s e l a b a ş k a y e r e g i d i y o z , ç o c u k l a r d a n tiner alıyoz, v e r m e d i k ­
leri z a m a n z o r l a alıyoz. Y a n i onlar da geldiği z a m a n onlar da b i z d e n
yani. A m a ş i m d i y e k a d a r b e n tinerimi k a p t ı r m a d ı m (gururla­
narak) o ayrı".
Madde kullanımının bu denli yaygın olması ve neredeyse sokak
çocuklarının tamamına yakınının en azından bir kez maddeyi kul­
lanmış olmasının nedenlerini bulmak ise oldukça önemlidir. Bu
bölümün başında da ifade edildiği gibi görüşmeler sırasında ortaya
çıkan bulgulardan birisi madde kullanımı ile sokak yaşantısının
neredeyse ayrılmaz
Çocuklar "Neden madde kullanıyorsun"
sorusu karşısında şaşkınlık göstermişler ve cevaplandırmakta güçlük
yaşamışlardır. Madde kullanımı ve sokak doğal olarak ayrılmaz iki
parça gibi görülmektedir. Maddenin asıl işlevinin ise bir tür baş etme
stratejisi geliştirme aracı olduğu düşünülmektedir. Tahmin edileceği
gibi çocuk için aslında sokak her tür tehlikenin varolduğu bir yetişkin
dünyasını ifade etmektedir. Yetişkin dünyası genellikle çocuklar için
teğitim
Hakan Acar
"zararlı" olabilmektedir. Sokaklar kışın soğuktur, yatacak yer bulmak
zordur ve şiddet sokaklarda her zaman vardır ve bazen kaçınılmaz
olabilmektedir. Bu nedenle çocuğun kendisini güçlü hissedecek,
birkaç saat de olsa, onu mutlu edecek bir "şeye" ihtiyaç duymaktadır.
Bu şey ucuz olduğu kadar kolay da bulunabilen uçucu maddelerden
başkası değildir. Madde kullanmada en önemli etkenlerden birisi
"sinyal çekmeyi" kolaylaştırması olarak belirtilmektedir. Sinyal çek­
mek, çocukların trafik ışıklarının bulunduğu yerlerde sürücülerden
para
Çocuklar başkasından para istemenin
utandırıcı olduğunu ancak madde alındığında bu işin çok daha kolay
yapılabildiğini ifade etmişlerdir. Görüşülen çocuklardan ikisi bali çek­
tikten sonra yaşadıklarını şöyle
"Hayal
bize, ben bi kere k ö p r ü k u r m u ş t u m , b ö y l e çekersin
rüyaya girersin ben k ö p r ü k u r d u m bi kere, (Elleriyle k ö p r ü y ü nasıl
k u r d u ğ u n u tarif e d e r e k ) altından g e ç t i m , la kaçın kaçın
üstümüze
köprü
d i y o m . Millet b a n a b a k ı y o g ü l ü y o m u ş , b a z ı m ı z d a
tiner ç e k i n c e karate
"Çocuk bali ç e k i y o s a ciğerlerine y a p ı ş ı y o . Böyle hayal k u r u y o m e s e l a
b e n i m b a ş ı m a geldi. İkinci katta inşaata çıktım inşaata çıktım k e n d i m i
Süpermen
zannettim
aşağıya
uçtum.
(Ne
oldu?)
Kumun
üstüne
düştüm, k e n d i m i h a s t a n e d e b u l d u m , d o k t o r bana sordu ne oldu o ğ l u m
tır çarptı d i y o r u m
Bir diğer çocuk ise madde kullanınca ne istersen ve hayal
onu yaşadığını şu şekilde söze dökmektedir:
"Ya bali
çok
daha
daha
çok
rüya
görüyosun
biliyon
mu
hayal
Balide d a h a çok rüya g ö r ü l ü y o tinere göre. M e s e l a şimdi
Atatürk'e b a k ı y o r u z sanki A t a t ü r k s a v a ş ediyo, m e s e l a şimdi hayal
bali çektiğin z a m a n böyle A t a t ü r k ' e baktığın z a m a n böyle
Atatürk'e baktığın z a m a n savaş ediyo".
" Y a kendini karateci z a n n e d i y o s u n
o l u y o s u n işte, tiner b e y n i n i
u y u ş t u r u y o insanın, fazla şey y a p m ı y o r . (Peki soğukta h a n g i s i iyi?) Y a
b e n c e ikisi de iyi y a n i işte bu soğukta y a n i ikisini işte ç e k s e n ikisi de
aynı a m a eğer işte ç o k b ö y l e hayal filan
g ö r m e k istiyorsan o z a m a n
tiner ile bali çekilir".
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşıldığı gibi, madde kullanımı çocuğun
kendini güçlü hissetmesi ve içinde bulunduğu koşullarda ayakta
kalmasını sağlamaktadır. Scanlon ve diğerleri (1998) de madde kul­
lanımının nedenini açlık, korku, yalnızlık duygusundan kurtulmak
olarak
Madde kullanımı çocukların isteklerini gerçek-
Îtoplum
Dışındaki
araç
üstlenmektedir. Bu yolla çocuklar para
kazanabilmekte, mutluluk duymakta, soğuktan korunmakta, istedik­
leri ve sahip olmadıkları şeylere sahip olabilmektedir. Çocuklar için
gerçeklerden kaçmanın en kolay ve ucuz yolunun madde
kullanımından geçtiği düşünülmektedir. Birkaç saat için de olsa,
yepyeni ve bambaşka bir insan olarak hissetmenin verdiği rahatlık
uçucu maddeleri sokak çocukları için vazgeçilmez yapmaktadır. Bir
başka neden de, aslında çok açık bir biçimde söylenmemiş olsa da
çoğu çocuk tarafından ifade edilen, maddeli olduklarında insanların
kendilerinden
Bu aslında bir çeşit misilleme olarak ifade
edilebilir. Yani, kendisini dışlayan, görmek ve duymak istemeyen,
güçsüz oldukları toplum karşısında çocuklar maddeli olduklarında
"güçlü" hale gelmektedir.
Sonsöz: Çocuk Gözüyle Sokakta Yaşamak
Duvarın dışında kalmak bir çocuğa ne hissettirmektedir? Yazının
başlangıcında sorulan bu sorunun yanıtı sanırım korku
Korkunun kaynağı ise oldukça çeşitlidir. Sokaklar bir çocuk için
yeterli düzeyde korku yaratma yetisine sahiptir. Korkunun kaynağı
bazen içki içenlerken bazen tiner çeken diğer sokak çocukları ya da
güvenlik kuvvetleri olabilmektedir.
"Gece içki içen a d a m çok o l u y o , y a n i insanlar... tinerciler çok o l u y o
Çocukların sokaklara ilişkin anlatımları yoğun bir korku
yaşadıklarına ilişkin ipuçları vermektedir. Çocuğun sokağa çıktığı ilk
günden itibaren "kendini koruma" içgüdüsüyle hareket ettiği ve
yaşama tutunmaya çalıştığı açıktır. Dahası, sokakta kendi isteğiyle
yaşadığını ifade eden hiçbir çocukla karşılaşılmamıştır. Çocuklar,
yaşadıkları ortamdaki olumsuz koşullara daha fazla tahammül ede­
meyecek noktada evden kaçmaktadır. Yine de çocukların yaşadıkları
şiddete ve olumsuz aile ilişkilerine karşın ailelerinin yanında kalmak
için çabaladıkları ancak "son noktada" evden kaçma yoluna gittikleri
anlaşılmaktadır. Dahası görüşülen çocukların birisi hariç tamamı eve
geri dönme isteklerini açıkça dile getirmektedir. Ama "dayak korkusu"
birçoğu için en ciddi engeli oluşturmaktadır.
" A m a bi de şöyle b i ş e y varki bu s o k a ğ a kaçan çocukların bi ç o ğ u n d a
aileleri dayak atıyolar o n d a n s o n r a kaçıyolar, geri d ö n m e y e
ç ü n k ü dayak yiyecekler d a y a k
jbilim
Itoplum
"İnsanın
korku var
Hakan Acar
ş i m d i bi dışarı çıkınca d ö n e r s e n
diyecekler bi g ü n g e ç i n c e o
k o r k u var işte y e n e m i y o s u n
Çocukların gruplar halinde dolaşmaları etraflarına bir miktar korku
yaysa da gerçek neden çocukların korunma ihtiyacından başkaca bir
şey değildir. Çocuklar gruplar halinde yaşayarak ayakta kalmaya ve
çalışmaktadır. Sokak çocuklarının özellikle madde et­
kisi altındayken saldırgan davranışlar gösterdiği ya da gösterebileceği
açıktır. Ancak, Türkiye'de bir
işlenen suçların ne kadarı sokak
çocukları tarafından gerçekleştirilmektedir? Oranın son derece küçük
olacağını tahmin etmek zor
Yaşadıkları şiddetten ve olumsuz koşullardan sokağa
duru­
munda kalan çocukların yaşamları Yeşilçam'm evsiz çocuk kahra­
manları gibi
Gerçekte, sokaklarda babacan
tavırlı ne bir Hulusi Kentmen ne de Ediz Hun bulmak olanaklı
değildir. Filmin sonu genellikle mutlu sonla bitmemektedir. Duvarın
dışında kalanlar için "sokağın hiç iyi tarafı yoktur ama kötü tarafı
çok" tur.
Sokak yaşamının çocuklar için son derece olumsuz etkileri olduğu ve 1 09
risk altında oldukları bir gerçektir. Çocukların sokak yaşamına uyum
sağlamak ve olası risklerden kendilerini korumak için bir takım
stratejiler geliştirdikleri görülmektedir. Bir gruba ait olmak ve arka­
daşlıklar edinmek bu stratejilerden en çok göze çarpanıdır. Böylece,
bir yandan sosyal ihtiyaçlarını karşılamak diğer yandan ise tehlikelere
karşı kalkan oluşturmak olanaklı olabilmektedir.
DİPNOTLAR
1
Çalışmada
ifadeleridir.
işaretiyle
Çocukların
yer
alan
ifadeleri
cümleler
metin
görüşülen
içinde
çocukların
değiştirilmeden
kendi
aynen
aktarılmıştır.
2
Ö r n e ğ i n , 1940Tı yıllarda İstanbul'da yapılan bir araştırmaya göre o d ö n e m d e
sadece İstanbul'da 2848 s o k a k ç o c u ğ u saptanmıştır (Uluğtekin, 1997: 108).
3
B e l i r t m e k gerekir ki, "evsizlerin v e y a d a h a genel bir ifadeyle s o k a k t a y a ş a y a n ­
ların sosyal y a ş a m l a r ı n a ilişkin çalışmalar son derece sınırlıdır" (Paradise ve
C a u c e 2 0 0 2 : 2 2 4 ) . Türkiye'deki d u r u m da d a h a farklı değildir ( Y . N . ) .
Îtoplum
Duvarların Dışındaki
4
Yaşam
"Çocukların
Sokaklar"
Bu çalışma, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, S o s y a l H i z m e t
2 0 0 6 yılında doktora
tezi
olarak
kabul
edilen " S o k a k
Ç o c u k l a r ı n a Y ö n e l i k Hizmetlerin Değerlendirilmesi: S H Ç E K Örneği" isimli
ç a l ı ş m a d a n yararlanılarak hazırlanmıştır. A r a ş t ı r m a n ı n
temel amacı,
sokak
ç o c u k l a r ı n a y ö n e l i k olarak, S H Ç E K tarafından s u n u l a n hizmetlerin, h i z m e t
süreci
açısından
değerlendirilmesidir.
Çalışma,
nitel
ve
nicel
tasarımlarının bir arada kullanıldığı, fenomenolojik y a k l a ş ı m d a n yararlanılan,
sürece
odaklanan
bir
değerlendirme
araştırmasıdır.
Çalışma
kapsamında
S H Ç E K tarafından s o k a k çocuklarına s u n u l a n h i z m e t l e r i n yöneticilerin, s o k a k
çocuklarının ve sosyal h i z m e t u z m a n l a r ı n ı n b a k ı ş açılarıyla değerlendirilmesi
a m a ç l a n m ı ş t ı r . Böylece h i z m e t i n üç önemli bileşeni açısından değerlendirilme­
si, bütüncül bir analiz y a p ı l m a s ı amaçlanmıştır.
5
6
S o s y a l Hizmetler ve Ç o c u k E s i r g e m e K u r u m u .
O d a k grup g ö r ü ş m e l e r i n e katılacak sokak çocukları yargısal ö r n e k l e m e y o l u y ­
la seçilmiştir. Ö r n e k l e m e sırasında, ç o c u k ve g e n ç l i k m e r k e z l e r i n d e çalışan
sosyal h i z m e t u z m a n l a r ı n d a n çocuklar h a k k ı n d a
ideal
büyüklüğü
yapılacağının
göz
tespit
önüne
bilgiler v e g r u b u n
Araştırmanın
edilmesi
için,
nerede
yani
tespit
ve
kimlerle
edilmesinde
yargısal (purposeful) ö r n e k l e m e y e ilişkin
(1990:
araştırmalarında
kullanılan
172-176)'a
yargısal
göre
örnekleme
nitel
değerlendirme
yöntemlerinden
M a k s i m u m V a r y a s y o n Ö r n e k l e m e s i v e Kriterli Örnekleme'dir.
ikisi
Maksimum
V a r y a s y o n Ö r n e k l e m e s i n d e p r o g r a m ı n katılımcılarının, p r o g r a m h a k k ı n d a k i
ortak d e n e y i m l e r i ,
paylaşılan fikirleri ortaya ç ı k a r ı l m a y a çalışılır.
ise araştırmanın
l e n m i ş kriterlere göre seçtiği
araştırmacı,
değerlendirmede
Kriterli
araştırmacının daha ö n c e d e n belir­
oluşur. D a h a açık bir ifadeyle,
yararlanacağı
veri
kaynaklarını
daha
önce
belirlediği kriterlere göre seçer. B u r a d a a m a ç en iyi şekilde değerlendirme y a p ­
m a k için u y g u n kişi v e / v e y a kişileri belirlemek v e araştırma sürecine dâhil
etmektir.
Bu çerçeve içinde araştırma k a p s a m ı n d a olabildiğince farklı y a ş , cinsiyet ve
özelliğe
sahip
sokak çocuklarıyla g ö r ü ş m e y a p ı l m a y a çalışılmıştır.
Ancak
s o k a k ç o c u k l a r ı n d a n detaylı bir d e ğ e r l e n d i r m e alabilmek, bireysel deneyimleri­
ni y a k a l a y a b i l m e k a m a c ı y l a hizmet deneyimi daha fazla olan, m e r k e z l e r d e
s u n u l a n hizmetlere ve daha g e n e l d e merkezlere ilişkin d e ğ e r l e n d i r m e yapabile­
cek
deneyimi
olan
çocuklar
odak
grup
görüşmelerine
A r a ş t ı r m a d a nitel verinin analizi
dâhil
edilmiştir.
bir b a k ı ş açısıyla ve değişken
y ö n e l i m l i çapraz v a k a analizi (cross case analysis) y ö n t e m i kullanılarak gerçek­
leştirilmiştir.
7
Çocuğun
içinde
bulunduğu
koşullar
gereği
(sosyal
hizmet
uzmanları
tarafından y a p ı l a n mesleki d e ğ e r l e n d i r m e s o n u c u n d a ) y a r g ı organı tarafından
teğitim
Hakan Acar
verilen ve ç o c u ğ u n b a k ı m ve yetiştirilme s o r u m l u l u ğ u n u ilgili devlet kurum­
larına v e r e n karar.
8
Aileyi daha çok genel nitelikleri b a k ı m ı n d a n inceleyen
ve P a g e (akt:
1999: 4 - 5 ) her ailenin kendine özgü özellikleri o l d u ğ u n u ifade
etmekte b u n u n l a beraber t ü m ailelerde b u l u n a n genel nitelikleri şu şekilde
özetlemektedir: Aile evrensel bir k u r u m d u r , aile duygusal bir temele dayan­
maktadır, aile şekillendirme özelliğine sahiptir, ailenin k a p s a m ı sınırlıdır, aile
toplumsal yapı içerisinde çekirdek özelliği
aile üyelerinin sorum­
lulukları vardır ve aile toplumsal kurallarla çevrilidir.
9
Trussell
193) sokaktaki çocukların kendilerini k o r u m a k için güvendik­
leri kişilerle (kendi k o m ş u l u k ç e v r e s i n d e n çocuklar gibi) gruplar oluşturduk­
larını belirtmektedir.
10 E z i l m e k a v r a m ı n ı n suça y ö n e l e n ç o c u k l a r d a da kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Örneğin,
Acar
(2004)
tarafından
yapılan araştırmada da çocukların
"Cinsel
suçtan
hükümlü
olma,
cinsel suça y ö n e l e n
c e z a e v i n d e "ezildikleri" anlaşılmaktadır.
cezaevlerinde
çocukların
kendi
ifadesiyle
"ezilmeleri"ne neden olmuştur".
Gruplarda görülebilen bir davranış biçimi v e y a çocukların kendilerini k o r u m a
stratejilerinden birisinin de "kendini k e s m e " olduğu belirlenmiştir.
davranışı
bozma" veya
Kesme
atma" olarak adlandırılmaktadır. —
H e r h a n g i bir suça karışan ya da polis tarafından sinyal ç e k e r k e n y a k a l a n a n
çocuklar bu y ö n t e m i sıklıkla kullanmaktadır. Kendini k e s m e davranışının özel­
likle "kafa d u m a n l ı y k e n " yani m a d d e n i n etkisindeyken
la ifade edilmektedir. B a y k a r a A c a r
"bunalım" olarak adlandırdıkları
başka
hükümlülerden
korumak
çoğunluk­
araştırmasında h ü k ü m l ü çocukların
halinde olduklarında v e y a kendilerini
zorunda
olduklarında
kendini
kestiklerine
işaret etmiştir. Ç o c u k içinde b u l u n d u ğ u d u r u m d a n kurtulmak, şiddeti önle­
mek
için
kendini y a r a l a m a davranışı
içine girmektedir.
Buradaki amacın
karşısındakini korkutmak, k a ç ı r m a k o l d u ğ u düşünülebilir.
Grup tartışmaları sırasında çocuklar "Biz y a ş a m a d ı k a m a sokakta pislik var"
ya da "Bizim arkadaşa y a p m ı ş l a r d ı a m a b e n karşılaşmadım" şeklinde ifadeler
kullanmışlardır. Bu ifadeler,
üzerinden
konuşarak
m a r u z kaldığı davranışları başkasının
açıkladığını
düşündürmektedir.
Çocuklar
kendilerini
cinsel tacizin öznesi y a p m a k t a n çıkartmakta ve k o n u y u bu şekilde anlatmak­
tadır. B u n u n yanı sıra cinsel taciz gibi son derece yaralayıcı bir d e n e y i m i grup
ö n ü n d e a n l a t m a n ı n zorluğu da düşünülmelidir. Grup ortamı k o n u n u n derin­
tartışılmasını engelleyici olmuştur. Araştırmacı, k o n u y l a ilgili ayrıntılı
ve
isim
vererek
konuşmak
isteyen
çocukları
da
engellemiştir.
Bir
grup
tartışmasında sokakta cinsel taciz k o n u s u tartışılırken çocuklardan birisi diğer
bir ç o c u ğ u kastederek "Örneğin b u n u yapıyorlardı" şeklinde bir ifade
teğitim
Dışındaki
Yaşam
"Çocukların Anlatımıyla
Ancak
çocuğun
Sokaklar"
örselenmemesi
için
konuyu
değiştirmiştir.
Çocukların hırsızlık ve benzeri durumları ifade e t m e k için kendilerine has bir
dil geliştirdikleri görülmüştür. "(Gülerek) M e s e l a tufa p a t l a t m a k d e m e k bir yeri
s o y m a k , patlatmak, b a l k o n l a r a tırmanıp eşya ç a l m a y a askı deniliyo
Suça
y ö n e l e n çocukların da benzer bir dille konuştukları ilgili araştırmalarda da
ortaya çıkmaktadır (Bkz: B a y k a r a A c a r , 2004; C a n k u r t a r a n Öntaş, 2 0 0 4 ) .
S o k a k çocuklarının s u ç a y ö n e l m e oranlarına ilişkin ulusal d ü z e y d e net bir veri
b u l m a k olanaklı değildir. K ü ç ü k ve orta ölçekli bilimsel araştırmalarda ise
farklı sonuçlar el elde edilmiştir.
tarafından İstanbul'da
Örneğin,
ta y a ş a y a n çocukların %
işlediğini belirtmektedir)
suç işlediğini ( b ü y ü k b ö l ü m ü hırsızlık suçu
ifade etmiştir.
sokakta ve h i z m e t s e k t ö r ü n d e çalışan
da çocukların sadece %
işlediğini
ifade
Y ü c e l ve A k s o y ( 2 0 0 4 )
ç o c u k üzerine y a p ı l a n bir araştırmaya göre sokak­
Acar
(2000)
tarafından A n k a r a ' d a
çocukla gerçekleştirilen araştırmada
suç (bıçaklama, dilencilik, hırsızlık, kavga v b . )
etmiştir.
Çocukların
davranışı g ö s t e r m e sıklığının
madde
suça
ise açıktır. (Bkz. Ö G E L ,
yönelme
YÜCEL,
A K S O Y , A . ( 2 0 0 4 ) İstanbul'da Sokakta Y a ş a y a n Çocukların
Bilimsel A r a ş t ı r m a Raporları. Y a y ı n
Yeniden
İstanbul).
1 2. K A Y N A K Ç A
Acar, H . ( 2 0 0 0 ) "Çocuk Hakları S ö z l e ş m e s i n d e Y e r A l a n K i m i Haklar A ç ı s ı n d a n
Sokakta v e Hizmet S e k t ö r ü n d e Çalışan Çocuklar". Y a y ı n l a n m a m ı ş Y ü k s e k
Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi S o s y a l Bilimler Enstitüsü, A n k a r a .
A k ş i t , G . ( 1 9 . 0 4 . 2 0 0 5 ) . C H P T e k i r d a ğ Milletvekili
Tütüncü
Tarihli Y a z ı l ı Soru Ö n e r g e s i n e V e r d i ğ i
Angenent, H. ve Man, A.
Y o r k : Peter
Factors o f
New
Publishing, Inc.
Baykara Acar, Y . ( 2 0 0 4 ) . "Cinsel Suçtan H ü k ü m l ü Ç o c u k l a r ı n Y a ş a m Ö y k ü s ü
Çalışması ve Grupla S o s y a l H i z m e t Uygulaması". H a c e t t e p e Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Sosyal H i z m e t
Yayınlanmamış Doktora Tezi.
B u ğ r a , A . ( 2 0 0 5 ) . Y o k s u l l u k v e S o s y a l Haklar. Sivil T o p l u m Geliştirme M e r k e z i
Derneği İçin H a z ı r l a n a n D a n ı ş m a n R a p o r u .
Cankurtaran
Öntaş,
Ö.
(2004).
"Çocuk
Haklan
ve
Güçlendirme
Yaklaşımı
B a ğ l a m ı n d a Suça Y ö n e l e n Ç o c u k ve Polis İlişkisi" Hacettepe Üniversitesi
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü
Sosyal
Hizmet Anabilim
Dalı,
Yayınlanmamış
Doktora Tezi.
C a p u t o , R. K.
Inequality a n d Family P o v e r t y . Families in
T h e Journal o f C o n t e m p o r a r y
teğitim
jtoplum
Services, V o l : 76,
10: 6 0 4 - 6 1 5 .
Hakan
A. ( 1 9 8 5 ) .
P r o b l e m a Do M e n o r
e
Publica. ( T h e p r o b l e m of
Public S e c u r i t y )
Acar
na
Y o u t h and
Horizonte, Brazil:
Relation to
Rizzini I . v e
M. W.
Children in the streets: Latin A m e r i c a Lost Generations. Children and
Y o u t h Services
B,
Vol:
E.A. (1987).
c a s e a d o l e s c e n t e s de
N o : 3,
s: 3 9 7 den alıntı.
c o n s u m o de solventes e outras d r o g a s em crianrenda na G r a n d e Sao
II. M e n i n o s de rue e
m e n o r e s internados. ( T h e use of solvents a n d
drugs by children and ado-
in G r a n d e S a o Paulo. II. Street children and intern children). Revista
9: 69-77.
İ. ( 1 9 9 8 ) . A i l e d e İletişim ve Etkileşim. Sistem Y a y ı n c ı l ı k
Dizisi
N o : 192, İstanbul.
G ü m ü ş , K. (20 A ğ u s t o s 2 0 0 6 ) . Y o k s u l l u k l a Değil, Yoksullarla S a v a ş . Radikal 2.
H. ( 2 0 0 5 ) . Piç D o ğ a n Kitap 3. B a s k ı
ve Surratt, H . L .
Violence, and
Children in the Streets Of Brazil: D r u g Use,
Risks S u b s t a n c e Use and M i s u s e , W o r l d Bank.
E. ( 1 9 9 6 ) . E d u c a t i n g Street Children:
C o m p a r a t i v e Education. V o l . 3 2 ,
Karataş,
Baykara Acar,
Perspectives.
3.
Ç A M U R D U Y A N , G . v e H . A C A R . S o k a k Çocukları
A ç ı s ı n d a n S o k a k v e Suç İlişkisi Ü z e r i n e M e d y a d a k i Y a n s ı m a l a r .
IV. S o k a k t a
Y a ş a y a n v e S o k a k t a Çalışan Ç o c u k l a r İzmir IV.
bildiri. 30
Yücel,
sunulan
1-2 E k i m 2 0 0 5 , B a l ç o v a - İzmir.
A k s o y , A . ( 2 0 0 4 ) İstanbul'da Sokakta Y a ş a y a n Ç o c u k l a r ı n
Özellikleri. Y e n i d e n Bilimsel A r a ş t ı r m a Raporları. Y a y ı n N o : 7 . İstanbul.
( 2 0 0 2 ) . Street Children,
Rıghts and Public Health: A
a n d Future
of
Vol:
s:147-71.
Paradise, M . v e C a u c e , A . M . ( 2 0 0 2 ) . H o m e Street H o m e : T h e Interpersonel
D i m e s i o n s of A d o l e s c e n t
The
of the
A n a l y s e s of Social Issues and Public
S t u d y of Social Issues. V o l : 2, N o :
223-238.
V . G . , de
Y. ve
J.
El
de datos s e c u n d a r i o s (The street urchin: S e c o n d a r y analysis) Litografia A r c o ,
Bogota, C o l u m b i a . A k t :
K . J . ( 1 9 9 9 ) . Street Children: A C o m p a r a t i v e
Perspective. Child A b u s e ve
JA, R. A.
Paiva,
23, Issue 8, 7 5 9 - 7 7 0 . s: 7 6 2 .
Antunes, CM,
Halsey N A ,
DB.
H I V risk b e h a v i o u r and m e d i c a l status of underprivileged y o u t h s in
B e l o Horizonte, Brazil. Journal of A d o l e s c e n c e Health; 15: 179-185.
Raffaelli
Silvia, H . K . ,
Bandeira, D.
Oes,
T.C., Mateus,
( 2 0 0 0 ) . G e n d e r Differences
F.M.,
Street
teğitim
jbilim
Itoplum
Duvarların Dışındaki
Yaşam
"Çocukların
Youth's Family
Sokaklar"
A n d E x p e r i e n c e s O n T h e Street. C h i l d A b u s e v e
V o l . 2 4 , N o . 11, s. 1 4 3 1 - 1 4 4 1 .
ve
H o m e l e s s children: T h e
of a g r o u p
of Brazilian street children. Journal of A d v a n c e d Nursing, B l a c k w e l l S c i e n c e
35
Rizzini,
42-49
Lusk,
( 1 9 9 5 ) . Children in the streets:
G e n e r a t i o n s . Children and Y o u t h Services
Roux, S. L. S m i t h , S.
Phenomenon:
Saini,
C a u s e s and
of the Street Child
A Global Perspective".
Vol:33,
S. ( 2 0 0 1 ) . Migration in
Education a n d
Children. C h i l d h o o d Education, V o l : 78
Saltan,
Yardımcı,
Latin A m e r i c a Lost
V o l : 17, N o : 3, 3 9 1 - 4 0 0 .
S.
(2007).
for Street
91 ( 5 ) .
Geri d ö n ü ş ü m ü n g ö r ü n m e y e n y ü z ü :
Sokak
toplayıcılarının iş ve y a ş a m koşulları üzerine bir d e ğ e r l e n d i r m e . T o p l u m ve
Bilim, Sayı: 108, s: 2 0 6 - 2 3 8 .
J,
Lynch, M .
Scanlon. F . ( 1 9 9 8 ) . Street Children i n
Latin A m e r i c a . Centre for International Child Health,
and Great
of Child H e a l t h
Street Hospital for C h i l d r e n N H S Trust,
School,
1EH,
Centre, U M D S , G u y s
Hospital, L o n d o n , D e p a r t m e n t o f C h i l d and F a m i l y Psychiatry, H o r s h a m a n d
C r a w l e y H e a l t h c a r e Trust, H o r s h a m , W e s t Sussex.
Seydlitz, R. ve
P.
Community
The
of Families, Friends, S c h o o l s , and
o n Delinquent
Youth:
T. P. Gullotta, G. R.
R.
and
(Eds.) Sage
London:
Swart,
( 1 9 8 8 ) . Street-Wise
the W a y to
Street Child. Africa Insight. 18
Children in S o u t h Africa: Findings from
for the
A k t : R o u x , J. L. ( 1 9 9 6 ) . Street
on the B a c k g r o u n d of Street
C h i l d r e n in Pretoria S o u t h Africa. A d o l e s c e n c e , V o l :
s.
424'den
alıntı.
( 2 0 0 1 ) . Kent Y o k s u l l u ğ u v e Kentlerin Parçalanması. T e s - i ş D e r g i s i .
s: 4 2 - 4 8 .
The
Bank
Group.
(11.4.2006).
Indicators.
Trussel, R. P. ( 1 9 9 9 ) . T h e Children Streets. International Social W o r k . 4 2 , 2 :
S. ( E d ) .
Sokak Çocukları
Eğitimi P r o g r a m ı , İstanbul
14-20 N i s a n 1996, A n k a r a : Sokak Çocukları Proje Geliştirme ve U y g u l a m a
Merkezi
İbilim
jtoplum
Hakan
UNICEF
Latin A m e r i c a n S e m i n a r o n C o m m u n i t y
Children. Brazil:
Akt:
C o m p a r a t i v e Perspective.
A u g u s t , 759-770. s:
J.D., Wittig,
Latin A m e r i c a :
Acar
for Street
K.J. ( 1 9 9 9 ) . Street Children: A
Child A b u s e and Neglect,
23,
Issue 8,
alıntı.
Kaminsky,
Data
( 1 9 9 3 ) . Street Children in N o r t h and
P r o y e c t o Alternativos in T e g u c i g a l p a and
the US C a s e . Studles in C o m p a r a t i v e International
V o l : 28, N o : 2 , 8 1 - 9 2 .
teğitim
İDEOLOJİ VE SÖYLEM: BİLGİ
SOSYOLOJİSİNDE TARTIŞMALI İKİ
İdeoloji
kavramı
yolojinin
daha
MAKALE
geriye
kuramın
uzanır.
Ne
toplumsal
mücadele
Şerife Geniş
etrafındaki
tartışma
tarihi k a d a r e s k i d i r ,
var
ki,
değişim
kaygılarına
sos­
hatta ondan
Marksist
ve
siyasal
vazgeçilmez
bir
k a v r a m s a l p e n c e r e a ç a n v e çığır a ç ı c ı s o s ­
yolojik
Kubilay Akman
incelemelerin
kavram,
1 16
bugün
sanki
konusu
olan
analitik
bu
önemini
tümüyle yitirmiş ve söylem kavramıyla yer
* Gaziantep Üniversitesi,
Sosyoloji Bölümü.
D o ç . Dr.
değiştirmiş
gibi
çalışmanın
amacı,
toplumbilimlerin
görünmektedir.
ideoloji
Bu
sorunsalını
gündemine
taşıyan,
bu
alanda önemli sorular soran ve yanıtlar sun­
m a y a çalışan Marksist kuram içindeki ideo­
loji t a r t ı ş m a l a r ı n ı n izini
Gaziantep Üniversitesi,
Sosyoloji Bölümü.
Y r d . Doç. Dr.
kuramlarının
eleştirileri
kavramının
ideoloji
ve söylem
kavramına
değerlendirerek
bilgi
sosyolojisi
getirdiği
ideoloji
alanındaki
a r a ş t ı r m a l a r i ç i n h a l e n v e r i m l i bir a n a l i t i k
pencere sunabileceğini vurgulamaktır.
Eğitim Bilim Toplum Dergisi
2007
Anahtar Sözcükler:
İdeoloji, s ö y l e m , B i l g i
Sosyolojisi, Marksizm.
Sayfa:
T h e controversy a r o u n d the concept of
o g y is as
bilim
Itoplum
as or
t h a n the h i s t o -
ry of
ideology,
the c o n c e p t o f
an
indispensable

Benzer belgeler