3 - Ankara Yelken Kulübü

Transkript

3 - Ankara Yelken Kulübü
BOZKIR YELKENCİLERİ
TEMMUZ 2013, YIL: 3, SAYI: 11
AYK
BOZKIR YELKENCİLERİ
Ankara Yelken Kulübü
Üyeleri için haberleşme forumudur.
üç ayda bir elektronik ortamda
yayınlanır. Para ile satılmaz.
Sahibi
Ankara Yelken Kulübü adına
Adnan Özaslan
Tanıtım, Reklam, Sponsorluk Kurulu
Sermurat KÜÇÜKGÜL (Başkan)
Tanju AKTUĞ
Hadi ATALAY
Miray BAKIR
Himmet BİROL
Cenk CENKÇİ
Mehmet ÖZÇETİN
Murat ÖZDEN
Seçgün ÖZTÜRK
Yeşim TURAN GÜREL
Zafer TÜRKYILMAZ
Ali YETKİN
Bülten Komisyonu
Editör:
Tanju AKtuğ
Üyeler:
Miray Bakır
Nesrin Özaslan
Ercan Çelik
Veysel Mete Elçi
“Yazılar yazarların görüşlerini yansıtır. Yazılardaki görüşler Ankara Yelken Kulübünü bağlamaz”
İçindekiler
Ankara Yelken’den
Kulübümüz etkinlikler
Tanju Aktuğ, Savaş Korkmaz, Ercan Çelik
2/3/4/5/6/7
Gecenin diğer ışıkları
Gece seyrinde yardımcı olan diğer ışıklar ile devam ediyoruz.
Tanju Aktuğ
8/9/10
Deniz Filmleri Master and Commander: The Far Side of the World (2003)
“Dünyanın Uzak Ucu”
Suat tülek
11/12/13
[Natural Born Killers NBK 3/3] Piri Reis
Bir denizcilik abidesini daha yakından tanıyoruz.
Suat Tülek
14/... /26
Eliot 6M Sınıfı Olimpiyatlara bir kez katılabilen bir sınıf
Tanju Aktuğ, Deniz Esen
27/28
Bozkırın Cesur Çaylakları: Macera Devam Ediyor!
Mete Elçi
29/30/31/32
33
Bulmaca Osmanlı Günleri
Tanju Aktuğ
Kaptan Kaptan önce insan olmalı…
Tanju Aktuğ
Kapak ve editörden sayfası fotoğrafları F. Selma Oransay
34
Editörden
Yaz sezonu ile birlikte Ankara’dan engin
maviliklere gidenler arttı. Ankara’nın bunaltıcı
havasından
yelkene
kaçabilen
şanslı
üyelerimiz kulübümüzün flamasını çeşitli
denizlerde dalgalandırmaya başladılar.
Bültenimiz
de
bu
“uzaklaşma”
veya
“yaklaşmalardan” etkilenerek yine biraz gecikti.
Yine de sizlerle buluşmanın zevkini yaşıyoruz.
Tüm ülke gibi bizlerin de gündemini Gezi
Parkı olayları etkiledi. Gölbaşı tesislerimizin
sezon açılışı ertelenerek, ilkbahardan yaz
başlangıcına sarktı. Kabotaj bayramı ile birlikte
Ankara’da kalan üyelerimiz ile birlikte açılışı ve
bayramı birlikte kutladık.
Kulübümüz düzenlemesi ile yarışlara veya
gezilere katılan üyelerimizden yaşadıklarını
yansıtan
yazılarını
yayınlanmak
üzere
bekliyoruz. Yayın komisyonumuzda da yer
alan Mete Elçi’nin izlenimlerini yansıtan
yazıları diğer üyelerimizi de heyecanlandırır,
umarız.
Mutlu, bol yelkenli, kolayına rüzgarlı bir yaz
sezonu dileriz.
Tanju Aktuğ
1
Ankara Yelken’den
AYK Gölbaşı Tesisleri Sezon Açılışı
Gezi parkı olayları nedeni ile ertelenen sezon açılışımızı 30 Haziran 2013 tarihinde Kabotaj Bayramı
kutlaması ile birlikte gerçekleştirdik.
Genç sporcularımız yarıştılar, deneyim kazandılar. Üyelerimiz birlikte olmanın tadına vardılar.
Centerboard Yarışları
Türkiye Üniversiteler Arası Pirat Birinciliği
3-5 Mayıs 2013, Üniversitelerarası Pirat Türkiye Şampiyonası: Bu yıl ikincisi düzenlenen Üniversitelerarası
Pirat Türkiye Şampiyonası yine Kulübümüz ev sahipliğinde ve Gölbaşı Belediyesinin katkıları ile Mogan
Gölü Tesislerimizde yapıldı. Türkiye’nin değişik illerinden 10 üniversiteden 11 takım katıldı. Katılan
Üniversiteler: 9 Eylül Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Karadeniz Teknik
Üniversitesi, Koç Üniversitesi, ODTU, Özyeğin Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Türk Hava Kurumu
Üniversitesi, Yaşar Üniversitesi (2 ekip)
Üniversite Sıralaması:
1 Koç Üniversitesi
2 Yaşar Üniversitesi
3 ODTU
2
TYF Ulusal Yarışları
19-23 Nisan 2013 Federasyon Kupası Optimist Laser Yarışları: Mersinde Yapılan yarışlara kulübümüz 5
optimist, 4 Laser 4,7 ve 1 Laser Radyal olmak üzere 10 sporcu ile katıldı.
Ankara Yelken İl Temsilciliği faaliyet programında bulunan Kulübümüz Mogan Gölü yarış parkurunda
yapılan yarışlar
13 Nisan 2013, Bahar Kupası Optimist Laser Yarışları: 12 Optimist 8 Laser 4,7 sporcusu katılmıştır
Laser 4,7 Genel
1 Barış Ürün
2 Canberk Çelik
3 Yaren Sezginer
3
Laser 4,7 Junior
1 Barış Ürün
2 Atacan Üçerler
3 Nur Didar Soylu / Barkın Niran
Optimist Genel
1 Ahmet Cahit Özakıncı
2 Alper Karapınar
3 Boran Seçkin
4 Tuna Yolsal
5 Barış Koçyiğit
Optimist Junior
1 Ahmet Cahit Özakıncı
2 Boran Seçkin
3 Barış Elçi
14 Nisan 2013, Bahar Kupası Pirat Yarışları: 6 tekne katılmıştır.
1 Savaş Korkmaz/Sertaç Cevit
2 Kuray Yurtbay/Servet Mutlu Tozkar
3 Deniz Esen / Ali Tuncer
1 Haziran Göl Kupası Pirat Yarışları: 6 teknede 6’sı ilk defa yarışan 12 sporcu katılmıştır.
1 Yiğit Özaslan / Buket Özakıncı
2 Cüneyt Kaya / Can Bilgen
3 Adnan Özaslan / Özlem Erçin
Yat Yarışları
Bodrum ‘da Başkent Rüzgarı…
Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü ‘nün düzenlediği 7 ayaktan oluşan The Marmara BAYK 2013 Kış
Trofesi geçtiğimiz hafta sonu koşulan ayakla sonuçlandı. Ülkemizin çeşitli bölgelerinden gelen tüm
yelkenci dostlarımıza paylaşımlarından ve yelken sporunun gelişimine katkılarından dolayı teşekkür
ediyoruz.
Ankaralı yelkenciler trofe boyunca adeta gövde gösterisi yaptı. Yarışan teknelerin 10 tanesi Ankaralı
yelken sevdalıların yarıştığı teknelerdi. Yarışlarda birçok ödül de kazanan yelkenci üyelerimizi tebrik
ediyor, katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. IRC B grubu genel yarış sonuçlarına göre kulübümüz
üyelerinden Ömer DİRİM ve ekibi, AURORA FIRST teknesiyle 1. olmuştur. Ayrıca üyelerimizin yarıştığı
tekneler birçok ödül almışlardır. Genel yarış sonuçları aşağıdaki gibidir. Yelkenci dostlarımızın
başarılarının devamını canı gönülden diliyoruz.
Başarılı organizasyonlarından ötürü Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü ‘nü ve emeğini geçenleri tebrik
ediyoruz.
4
2013 KIŞ TROFESİ -IRC A GENEL SONUÇLAR
Yelken
Yat Yaris 1
1245
MATMAZEL
LEVENT
PEYNİRCİ
9009
MAD X ORHAN TÜKER 965
Yaris 2
Yaris 3
Yaris 4
Topl.Puan
Pos
3
5
3
2
13
1
1
3
6
8
18
2
EKER YAYIK AYRAN N. AHMET EKER 5
6
7
1
19
3
4240
TEB ÖZEL-FARR AWAY LEVENT ÖZONUR 2
7
14
3
26
4
2205
X-MACHINE
HALUK BABACAN 7
2
13 4
26
5
2906
DEFİNE SELİM KAKIŞ 9
4
5
9
27
6
1960
ADALIN ALİ HADİ TÜRKAY 4
13
12
10
39
7
12122
FLYING BOXLEMON-ARKAS
PAMİR SEZENER
1
2
6
41
8
911
EXIT EMRE DERMAN 17
15
5
53
9
2010
AMEERA XS
EMİR İÇGÖREN
8
1
20
61
10
2508
BIG EASY SERDAR ARAL 24
9
19
63
11
33
CADI ALP DOĞUOĞLU
40--DNC 11
4
13
68
12
818
F 35 EXPRESS-HEDEF
YELKEN LEVENT ÖZGEN
32~DNF 18
16
7
73
13
ESHQUIA
ERSAN BAYRAKTAR 32~DNF 9
21
12
74
14
10105 MATADOR
CÜNEYT
BÜYÜKUÇAK
32~DNS 12
11
21
76
15
7878
MAPFRE-LEMON
MUSTAFA ANBARCI 32~DNC 10
18
18
78
16
30
BORGA 2 AZAT BAYKAL 13
25
23
22
83
17
1044
SINGLESTAR
ARTO TEKYILDIZ 10
15
28
87
18
14
19
15
88
19
24
89
20
90
21
2101
32~DNC 16
32~DNC 11
3511
CİVATA KURTUL
KAPTANOĞLU
1444
YEDİÇERİLER
FEYYAZ ÜNAL 14
22
29
3512
İZMİR YELKENWEBER SAILING
KAAN ÖZGÖNENÇ 8
21
27
40--DNC 34~DNF 34~DNF 3212
EGE PEN -UKA UKA TARGAN
HAZARHUN
32~DNF 40--DNC
10
16
98
22
3535
EGE 40--DNC 25
14
98
23
8
11
99
24
25
101
25
1291
ZİYA
KALAYCIOĞLU
19
BOREAS-İZMİR
YELKEN AKADEMİSİ KAAN ÖZGÖNENÇ 40--DNC 40--DNC
871
BARBAROSSA
5
Skipper MAHMUT
HATİPOĞLU 451
JASMIN QUATTRO ŞÜKRÜ UZUNER 1979
SAFINAZ AYŞE KORALTAN
17
29~DNF
30
12
40--DNC
17
34~DNF 103
26
16
22
34~DNF 104
27
32~DNC Yelken Yat Skipper 2111
ANYWAY ZEKİ BORA TURAN 32~DNF 3331
3T TOLGA TÜFEK
655
FORTUNA 2
KAAN SUBAŞI
651
GÖKOVA CUMHUR GÖKOVA 15
29~DSQ
1964
MİTO MİTHAT ÖNOL 6
40--DNC
2151
SKY MARINEAQVAVIT TARIK AZİZOĞLU 40--DNC 40--DNC
UZUN ERHAN UZUN
32~DNC 1997 DRAGUT AHMET SERAN
ŞİMŞİR 1177 EDESSA 368
UZMA III 1995
Yaris 1
Yaris 2
Yaris 3
Yaris 4
Topl.Puan
Pos
23
26
26
107
28
40--DNC 40--DNC
20
17
117
29
32~DNF 31
34~DNF 123
30
40--DNC
40--DNC 124
31
40--DNC
40--DNC 126
32
127
33
26
23
40--DNC
40--DNC 132
34
40--DNC 40--DNC
32
34~DSQ 146
35
MAHMUT
HATİPOĞLU
40--DNC 40--DNC
34~OCS
34~DNF 148 36
KAYA ÖNOL
32~DNC 40--DNC
40--DNC
40--DNC 152
37
27
HEAVEN CAN WAIT 2 SERGEY LEBEDEV 32~DNS 40--DNC
40--DNC
40--DNC 152
38
2019
SANTA KLARA
40--DNC
40--DNC
40--DNC 152
39
Yaris 2 Yaris 3
Yaris 4 Topl.Puan
Pos
MAHMUT SARAL 32~DNF 20
24
2013 KIŞ TROFESİ -IRC B GENEL SONUÇLAR
Yelken Yat Skipper Yaris 1 4343
AURORA FIRST
ÖMER DİRİM 2
1
3
1
7
1
252
MELTEM SERHAN POCAN 7
6
4
3
20
2
284
FIRST M. ZAFER GÜNEL 6
2
5
8
21
3
9120
MİHO MURAT OKAY 5
3
17~DNF 4
29
4
717
SUN FAMILY
SALİH EVİN 3
5
17~DNF 7
32
5
263
ARYA ALİ NASMAN
40
ICE -ICE YACHTING ERKUT SOYSAL 76
BONA DEA
YAKUP İÇGÖREN 143
ARVENTO-ARSIZ
HASAN SEL
1106
ETERNITY ADNAN ÖZASLAN 1606
EOLOS 676
49
4
1
9
36
6
4
10
17~DNF
11
42
7
1
23--DNC
2
49
8
22~DNS 17~DSQ
2
10
51
9
9
13
17~DNF
16
55
10
METİN ACAR
22~DNC 11
17~DNF 6
56
11
DENİZHAN
EROL ALGÜL
23--DNC 7
17~DNF
14
61
12
MALOU CEM EŞKİNAT
22~DNF 9
17~DNF
13
61
13
A. SERVET GÜREL 22~DNF 8
17~DNF
17
64
14
12722 LİZA- ANKA RACE
TEAM 22~DNC 23--DNC 6
Yelken Yat Skipper Yaris 1 Yaris 2 Yaris 3
Yaris 4 Topl.Puan
Pos
1008
SMILE AHAD BERKİN
22~DNF 12
17~DNF
15
66
15
1801
ARYADA CANER ERSOY
22~DNS
17~DSQ 17~DNF
12
68
16
DELFINIUS
CELAL ÇAĞRI
ALKAYA 22~DNF
23--DNC
23--DNC 5
73
17
4757
WIZARD AZİZ ÇELEBİ
22~DNF
17~DSQ 17~DNF
19~DNF 75 18
1994
DENİZİN GÖLGESİ
SARUHAN ÇİNAY 8
23--DNC 23--DNC
23--DNC 77
19
55
CAPRA TÜLİN ERDOĞDU 22~DNF
23--DNC 23--DNC
23--DNC 91
20
5524
RAIN EROL ALGÜL
22~DNF
23--DNC 23--DNC
23--DNC 91
21
47
CURVED AİR
EMRE SEZGİNER
22~DNF
23--DNC 23--DNC
23--DNC 91
22
Marmaris ve Çeşme Yarışları
Bodrum yarışları dışında bu sezon Marmaris ve Sığacık denizlerinde de Ankara Yelken flaması
dalgalandı. Marmaris ve EAYK kış trofelerine kulübümüz üyeleri birer tekne ile katıldılar.
Üyelik Kurulundan
Kulübümüze yeni katılan üyeler ile birlikte üye sayımız 460’a ulaştı. Yeni dostlarımıza hoş geldiniz
diyoruz.
İsfendiyar Özgür Akçam,
Zafer Aykaç,
Cafer Sarıaltın,
Esin Şener,
İbrahim Levent Bülbül, Gökhan Hayta,
Nejat Bora Sayan,
Lütfi Özbilen,
Çetin Hakan Kural,
Tanju Aktuğ, Savaş Korkmaz, Ercan Çelik
7
Davuthan Serdar Şener,
Şakir Esat Oğanbilen,
Sadullah Basmacı,
Şefik Evren Erdener,
Nusret Anafarta,
Songül Varol,
Hakan Ulubay,
Sinan Yalçın,
Gece’nin Diğer Işıkları
Bir önceki sayımızda fenrler ve haritada gösteriliş biçimlerinden söz etmiştik. Bu kez daha güçsüz,
ancak yakın seyirlerde bize önemli bilgiler veren fenerler ve şamandıralardan söz edeceğiz.
Doğrultu Fenerleri
Dar kanal veya liman girişlerinde kullanılan seyir yardımcılarıdır. Özellikle ilgili geçit dar, çevresinde
sığlıklar var ise yaklaşım hattı doğrultusunda yerleştirilirler. Gündüz yaklaşım sırasında iki adet üçgen
görülür. Üçgenlerin tepeleri birbirine bakar. Yaklaşan teknelerin resim ‘de gösterildiği gibi iki üçgenin
ucunu aynı doğrultuda görmeleri gerekir. Birinci resimde gösterildiği gibi altta yer alan üçgen daha
sancak tarafında ise, rotayı iskeleye çevirerek, aynı doğrultuya gelmeleri sağlanmalıdır. Doğal olarak
alttaki üçgen iskelede ise sancak yapılarak aynı doğrultuda görülmeleri sağlanmalıdır.
Geceleri bu sistem yüksekliği farklı iki ışık ile çalışır. Üsteki, tepesi aşağı bakan üçgen yerine bir fener,
alttaki üçgen yerine ise altta yer alan bir fener vardır. Yaklaşımda fener ışıklarının aynı yönden üst,
üstte geldiği doğrultu kullanılır.
Dalgakıran Fenerleri
Liman, barınak, marina gibi çevresi dalgakıranlar ile kapalı bölgelerin girişlerinde iki adet fener kullanılır.
Biri yeşil, diğeri kırmızı olan bu fenerler girişin iki yanındadır. İçer, giren tekneler yeşil feneri sancakta,
kırmızı feneri ise iskelede bırakarak seyir yaparlar. Bu fenerler sürekli yanabildikleri gibi çakar olarak da
yananları vardır. Resimde bir marinanın giriş fenerlerinin haritada gösteriliş biçimlerini görüyorsunuz.
Şamandıralar
Üzerinde sıklıkla ışık bulunan, deniz dibine sabitlenmiş, yüzen seyir yardımcılarıdır. Yerleri sabit olduğu
için haritalarda da gösterilirler. İki biçimde yerleştirilirler.
Eğer kanal geçişi, liman girişi gibi bir su yolunu işaretlemek için yerleştirilirler ise karşılıklı ikişer
adet yerleştirilirler ve lateral (yanlaç) şamandıra olarak anılırlar. Dalgakıran fenerleri gibi, açık
denizden yaklaşıldığında yeşil renkli olanlar veya yeşil ışık yayanlar sancakta, kırmızı olanlar ise
8
iskelede bırakılmalıdır. ABD bu uygulamanın tam tersini kullanır. Yanlaç şamandıralar açık denizden
gelindiğinde yeşil olanlar iskelede bırakılmak üzere konumlandırılmıştır. Resimde Ayvalık kanalının
haritadaki görüntüsünde lateral şamandıralar kırmızı daireler ile işaretlenmiştir.
Kardinal (yönleç)şamandıralar ise tehlikenin yerini ve geçmeniz gereken yönü işaret ederler.
Kardinalleri gösteren resimde görebileceğiniz gibi kardinal şamandıranın adı ne ise, şamandıranın
o yönünden geçmek gerekir. Örneğin kuzey kardinal şamandırası var ise şamandıranın kuzeyi
tehlikesizdir. Gündüz şamandıranın sarı siyah renklerinin durumu ve en üstteki üçgenlerin yerleşimi
şamandıranın hangisi olduğunu bize gösterir. Ben üçgenlerin pozisyonunu aklımda tutmak için şu
yöntemi kullanıyorum. Üçgenlerin tepelerinin ikisi de yukarı bakıyor ise, haritadaki kuzeyi gösterir,
kuzey şamandırasıdır, kuzeyinden geçmek gerekir. İkisi de aşağı bakıyor ise, haritadaki güneyi gösterir,
güney şamandırasıdır. Üçgenler sırt, sırta vermişler ise, doğu insanının dayanışmasından esinlenilmiştir
diye doğu şamandırası derim. Üçgenlerin sivri uçları karşılıklı ise yüzyıl savaşlarını sürdüren batılılar
aklıma gelir, batı şamandırası diyip, batısından geçerim. Siz de şekillerden aklınızda kolay kalacak bu
tür bir sistem geliştirirseniz, kardinali gördüğünüzde neresinden geçeyim diye kitaplara koşturmak
zorunda kalmazsınız.
Geceleri ise kuzey şamandırası sürekli çakar, hatta bazıları hızlı çakarlar. Güney şamandırası ise 6 kez
kısa, bir kez uzun çakar. Bu düzen 15 saniyede bir yinelenir. Eğer hızlı çakar ise, aynı düzen 10 saniyede
bir yinelenir. Doğu şamandırası 3 kez kısa çakar. Normal çakanlar 10, hızlı çakanlar 5 saniyede bir
yineler. Batı ise 9 kez çakar. O da güney gibi 15 saniye veya hızlı çakar ise 10 saniyede bir yinelenir.
Işıkları anımsamak için ise rüzgar gülünü aklıma getirim. Kuzey en çok çakan, sonra batı dokuz kez
çakar, dönelim güney altı kısa, bir uzun çakar. En son daha karanlıkta kalan doğu şamandırası gelir üç
kezcik çakarak.
9
Bir diğer yön şamandırası ise izole edilmiş tehlike şamandırasıdır. İki ucu siyah, ortası kırmızı renkte ve
üzerinde iki küre olan bu şamandıranın yalnızca bulunduğu yer tehlikelidir, her tarafından geçilebilir.
Geceleri iki kez çakan beyaz ışık ile kendini gösterir. Resimde Yeşilova körfezi ile Hisarönü körfezini
ayıran Atabol burnunun biraz açığında bulunan Atabol kayasını işaret etmek için dikilen izole tehlike
işaretinin haritada gösterilme biçimini görüyoruz.
Gece gündüz denizcilerin yollarını işaret eden bu fenerlerin tümü bizlerin güvenli seyir yapabilmesi
amacı ile kurulmuşlardır. Onları tanımak, arızalı olanları hemen 151 nolu telefon ile Kıyı Emniyeti Genel
Müdürlüğü’ne bildirmek hepimizin görevidir.
Tanju Aktuğ
10
Deniz Filmleri
Master and Commander: The Far Side of the World (2003)
“Dünyanın Uzak Ucu”
2003 yapımı bu film; 2004’de 10 dalda Oscar’a aday olup 2 dalda Oscar’ı kazanmıştır (Best
Cinematography, Best Sound Editing). Çeşitli Film Etkinliklerinde ise Toplam 57 adaylığı olup bunun
22’sini kazanmıştır.
Ankara Yelken Kulübü’nün etkinlikleri içerisinde AYK Salonunda bu film daha önce gösterilmişti.
Kulübümüz üyeleri ile birlikte keyifle seyrettiğimiz filmin künyesini ve naçizane kişisel yorumlarımı
altta okuyabilirsiniz.
Filmin Künyesi
Master and Commander: The Far Side of the World (2003)
Tema
: Deniz – Denizcilik - Deniz Savaşları – Doğa Bilim
Tür
: Aksiyon-Macera-Drama türünde
http://www.imdb.com/title/tt0311113/?ref_=sr_4
http://www.rottentomatoes.com/m/master_and_commander_the_far_side_of_the_world/
Yönetmen :
Yazarlar
:
Oyuncular :
Süre
:
Yapımcı Ülke:
Dil
:
Trailer [HD] :
Peter Weir (Green Card/Dead Poets Society/The Truman Show)
Patrick O'Brian (Kitabın yazarı), Peter Weir (Senaryolaştıran)
Russell Crowe, Paul Bettany, James D'Arcy
138 dakika
ABD
İngilizce – Fransızca – Portekizce
http://www.youtube.com/watch?v=Wwey6aKWlZ4
Rating:
İMDB
: 7,4/10 (118.956 izleyici)
Tomatometer : % 75 (123.555 izleyici), % 85 (208 yorumcu)
11
Yorum
Tam bir aksiyon bekliyorsanız bu film pek size göre değil. Ama bir deniz severseniz, denizciliğin
nasıl bir şey olduğunu, ne kadar zor olduğunu ve denizcilik ruhunu taa yüreklerinizde hissetmek
istiyorsanız filmin başından kalkamayacaksınız… Ve sonunda, keşke bitmeseydi diyeceksiniz.
“Rüzgarın kanatlarına binmiş deniz ve dalga sesi severlerin izlemesi gereken bir film”
İlk başlarda sıkılmadan seyretmeye çalışın, sabredin, filmdeki karakterlerle empati kurun. Kendinizi
kaptanın, tayfanın, doktorun herhangi birinin yerine koyun ve seyredin filmi. Zaten yönetmen büyük
bir prodüksiyona imza atmış ve hiçbir şeyden kaçınılmamış. Gemi, kıyafetler her şey tam dönemini
yansıtıyor ve çok gerçekçi. Kameranın kullanılışı yöntemi de, sanki siz de aynı gemide dalgalarla
birlikte hareket ediyormuşsunuz ve birebir filmin içerisindeymişsiniz hissini veriyor. Zaman ve mekan
duygusunu kusursuz yaşıyorsunuz.
Napolyon savaşları döneminde, İngilizlerle Fransızlar arasında okyanuslara hakim olma mücadelesi
temelinde (İngiliz: Surprise ile Fransız: Acheron firkateynleri arasındaki mücadele temelinde) deniz,
denizcilik, deniz savaşları ve doğa bilim temalı muhteşem bir film.
Kurgusal ama gerçeğe çok zaman/mekan senaryosuyla bir yandan da belgesel izliyormuş gibi
oluyorsunuz.
Denizcilikte emir-komuta zincirinin ne kadar fonksiyonel olduğunu, denizde beceri, cesaret, zekanın
ne kadar önemli olduğunu bu filmle birebir yaşıyorsunuz.
Gerçi biraz maskülen bir film olmuş. Maalesef filmde kadın yok sayılır. Bir dönem filmi ve belki de o
dönemde durum zaten böyleydi. Biraz da İngiliz propagandası var ama filmi yapanlara/yapımcılarına
bakılırsa, sanırım bunu da doğal karşılamak gerekir.
Bonus: Belgesel + Müzik + Şiir
Belgesel: Başkahramanımız Kaptan Jack Aubrey’in (Russell Crowe) yakın arkadaşı olan gemimizin
doktoru Stephen Maturin (Paul Bettany); aynı zamanda da bir doğa bilimcidir. Film Darwin’den
hemen önceki dönemi anlatmaktadır (1805) ama gemi doktorunun cerrahlığı yanında uğradıkları
yerlerde yaptığı doğa araştırmaları ve de filmde gösterilen Galapagos adalarından manzaralar
da; zaman zaman bizde “Darwinizm ve Evrim Kuramı” belgeseli tadında bir film seyrettiğimiz hissi
uyandırmaktadır.
12
Müzik: Bu film sayesinde Luigi Boccherini ile ve onun kemanıyla tanıştım. http://www.youtube.com/
watch?v=aPDyuulIZ1Y Gemimizin kaptanı ve doktoru; Boccherini’nin bir şaheser olarak kabul edilen
"Boccherini La Musica Notturna delle Strade di Madrid. No. 6, Op. 30" eserini çalıyorlar(mış).
Ayrıca soundtrack’da bulunan Bach’tan bir eser de çok beğeni toplamakta “Prelude (From
the Unaccompanied Cello Suite No. 1 in G Major, BWV 1007)". http://www.youtube.com/
watch?v=aoFBMAVggzU
Şiir: Bu yazıyı, denizseverlere bir şiir hediye ederek, her daim sinemayla kalınız diyerek bitiriyorum
Sea Fever - Deniz Humması
Yine denizlere dönmeliyim, ıssız denize, semaya
Bütün istediğim bir gemi ve yolunu gösteren bir yıldız;
Çark vursun, rüzgar söylesin, beyaz yelkenler çarpsın havaya
Ve denizde sisli bir fecir, bir fecir istediğim yalnız.
Yine denizlere dönmeliyim, dalgaların çağrısına
Öyle hoyrat, öyle saf bir çağrış ki karsı durulmaz buna;
Bütün istediğim rüzgarlı bir gün bulutların yarışı,
Savrulan köpükler, serpintiler, martıların haykırışı.
Yine denizlere dönmeliyim, serserilik hayatına,
Martılarla, balinalarla o keskin rüzgarlı yollara;
Bütün istediğim yolculuğun sonunda, bıkıncaya dek
Uyumak, rüya görmek ve bir gemici masalı dinlemek...
John Masefield – 1878 - çeviri: Melih Cevdet Anday
13
[Natural Born Killers NBK 3/3]
PİRİ REİS
Piri Reis Hürrem’in kara Listesinde
1520 Hürrem daha 20 yaşına gelmemiş. O zamanlar Lehistan’a bağlı şimdinin Ukrayna’sının Rohatyn
köyünden Tatar akıncılar tarafından esir alınıyor. Önce Kırım Hanı’nın himayesine verilmiş, daha sonra
da Kırım Hanı tarafından Topkapı’ya armağan olarak gönderilmiştir. Hürrem’i Kırım’dan İstanbul’a
gemiyle getiren Piri Reis’tir. İşte taa o zamanlar Hürrem’in beynine kazınmıştır, Piri Reis, Hürrem’in kara
listesindedir.
Piri Reis’in yükseliş dönemi (Pargalı’nın sadrazamlık dönemi)
• 1523 Manisa ekolünden Pargalı, Kanuni’ye Sadrazam oluyor. Protokol’deki yeri resmi olarak 2 Numara.. Yine Manisa ekolünden Mahidevran da, Kanuni’nin eşi olması hasebiyle protokolde olmasa bile devlet yönetiminde 2 Numara
• 1523 Piri reis Kanuni’nin Rodos seferine katılıyor.
Başarılar gösteriyor.
• 1524 Piri Reis Pargalı’nın Mısır yolculuğuna refakat ediyor.
Pargalı ile çok sıkı dost oluyorlar.
• 1531 Hürrem 4. Erkek çocuğu da doğurunca Kanuni’yi nikah masasına oturtuyor.
Hürrem, henüz arka planda.
• 1533 Barbaros Kaptan-ı Derya’lığa atanıyor. Protokolde 5 Numara
• 1533 Piri Reis Derya Sancak Beyliğine atanıyor (Tümamiral)
• 1536 Pargalı boğdurtuluyor. Hürrem; Topkapı-spor’da
dizginleri ele almaya başlıyor
MANİSA spor ekolü lağvediliyor. HÜRREM Topkapı-spor’u yeniden yapılandırıyor
HMR iş başında. Piri Reis ucuz kurtuluyor
H: Hürrem Sultan
M: Mihrimah Sultan (Hürrem ile Kanuni’nin kızı)
R: Rüstem Paşa (yakın zamanda Mihrimah koca olacak, daha sonra da Topkapı'ya Sadrazam)
HMR istişare için toplanmıştır
• Çıkar bakayım listeyi, Rüstem.. Bakalım kimler kaldı Pargalı ekibinden
ayıklamadığımız.!
• (Rüstem Listeyi HM’nin önüne koyar)
• Aaa.. Piri Reis niye alınmadı Yedikule’ye.. bu adam niye dışarıda
• Sultanım, Barbaros Hayreddin direniyor.. "Piri’yi atarsanız zindana, beni de atın..
benim kellemi de vurun..” diyormuş
• Tamam, Sen o işi Mihrimah’la bana bırak.. Senin doğru düzgün bir iş becerebileceğin
yok
14
Mihrimah, Hürrem’den aldığı verilerle babasının yanına gider
• Baba sen okudun mu bu Kitab-ı Bahriyye’yi.. hani Pargalı’nın lojistik desteğiyle
Piri Reis’in yazdığı kitap..
• Haa.. evet evet.. şöyle bir bakmıştım.. benden çok hoş bahsediyor
• Aman diyeyim baba..! Senden bahsediyor ama.. o güzel laflar zaten standart. Aynı
laflar, padişaha övgü içeren aynı standart cümleler diğer Katip’lerin yazmalarında
önceki padişahlar
için de var. Ama bir bak, Piri’nin Pargalı’ya övgüleri ne kadar çok, ne kadar içten.
seni sadece geçiştirmiş..
• Yapma yaa..! aç bakayım..
• Bak baba bu yazmadaki büyük dedem Fatih Sultan Mehmed’e yapılan övgüye
"Ulu Peygamberin adaşı, iki karanın (Avrupa ve Asya) ve iki denizin (Akdeniz ve Karadeniz) Sultanı,
şerefli Mekke ve Medine'nin hizmetinde olan Sultanoğlu Sultan, Sultan ibrahim'in oğlu Sultan
Mehmet Han,- Tanrı O'nun mülkünü (devletini) ebedileştirsin (sonsuza dek sürdürsün) ve saltanatını
zamanın son bulduğu güne değin var etsin."(*)
• Bu da Piri’nin Kitab-ı Bahriyye’sinden
"Özellikle güneş ışığı ve ay parlaklığı, Arap ve Acem Sultanlarının Sultanı ve Tanrı'nın yeryüzündeki
gölgesi, Sultan Bayezid oğlu, Sultan Selim Han'ın oğlu Sultan Süleyman Han'a, İhsanı bol Tanrı
Yardımını esirgemesin, kıyamete değin devletini güçlü kılsın, utkular versin; gücünü ve ömrünü
artırsın. Âmin."
• (Kanuni) Yahu “Mehmed”i çıkarmış yerine copy-paste “Süleyman” koymuş.. ne
kadar geçiştirme bir cümle..
• Baba, Yazmalarda padişahlar övülür, doğal olarak Peygamber’imize de övgüler
yapılır. Ancak, başka kişilere övgü yapıldığı pek görülmez. Bak, burada usulen
sana yapılmış kısa bir övgü ile başlıyor ve ardından Pargalı nasıl övülmüş bir
göresin. Hem de öyle bir övgüler ki, sanki asıl amaç sen değil, Pargalı İbrahim’i
baş tacı yapmak.
“Fakat bu kitabı âlemlerin kendisine sığındığı padişahın mutluluklar saçan eşiğine arz eylemek,
gücümüzün üzerinde olasılık dışı olduğundan, eser temize çekilmemişti. İşte bu sırada, bu
güçsüz bendelerine yerine getirilmesi kaçınılmaz olan bir buyrultu geldi. Sözü edilen bu kitabın
müsveddelerini temize çekip, kitap haline getirmemi emir buyuran, sadrazamlık divanının ve vezaret
makamının sahibi (Bir hazreti Sahip-eyvan-ı vezaret ve sahibi divan-ı sadaretten ki, ol...) devlet güneşi
ve mutluluklar ışığı olan İbrahim Paşa (Allah işini kolay kılsın) hazretleridir. Bu cihanın itaat etmesi
vacip olan bu hükme ve tabi olunması gerekli bu karara, ben de uyarak, ihtimam gösterdim ve kitabı
baştan sona temize çektim. Padişah hazretlerinin bunu beğenmesini Yüce Allah’tan dilerim. Amin”.
• Dur, dur bitmedi.. Oradaki yetmemiş yazmasının sonlarına doğru da yine
Pargalı’nın, üstün niteliklerinden söz edilerek övülüyor ve nerdeyse göklere
çıkarılıyor.
"Gündüzün geceden farkı kalmadı; fakat hepimizin sulara gömülmemize ramak kaldı. Kimi kez
havadaki şiddeti, kimi kez bela dalgalarının derdini çekerek, 5 gün 5 gece böylece çok sıkıldık,
15
bunaldık, bu sözün gereğinden hiç kuşku duyma! Eğer rüzgâr bir an uygun ve elverişli esecek olsa,
felek onu hemen, yine tersyüz ederdi. Tüm bu koşullarda bile yüce Paşa, sevgi ve iyilik dolu türlü, güzel
konuşmalar yapardı. Gemide bulunanları yüreklendirip, avutmaya çalışır ve gönüllerinde sıkıntıya,
usanca yer vermemelerini söyler; Kuşkusuz Tanrısal karar ne ise o olacak, alnımıza ne yazılmışsa
başımıza o gelecek, Açıkça bellidir ki eceli gelmeyince kimse ölmez; eceli gelince de ona hiçbir şey
engel olamaz. Çalışıp çabalayalım ve amacımıza ulaşalım; ye da iyi bir ad bırakarak can verelim.
Gemidekiler şaşkınlık denizine batmışken, bu sözler herkesi gayrete getirdi. Herkes gönülden korkuyu
attı; içtenlikle, yürekten büyük bir çaba gösterdi."
• Bak baba.., Pargalı'ya bir tane daha övgü var
"Yüce Paşa hazretleri, her an bu kitaba bakılarak hareket edildiğini görmekteydi. Bu kitapta bir iş
olduğunun farkına vardı ve onu incelemek istedi. Yolu neden ona dayanarak gözleyip izlediğimi;
nasıl bir davranışla en iyi olanın bilindiğini anladı. Bu kez o kitabın içeriğinin doğru olduğunu ve
denizcilik sanat bakımından da uzluk-ustalık bulunduğunu kavradı. Deneyimi, kavrayış gücü ve
üstün zekâsıyla durumu anlayınca bu kuluna (bana), saygı gösterdi ve Bu yerle bir zavallıya (bana),
güneş gibi bir yücelik kazanmam için bir yardım lütfunda bulunmak istedi. Tam bir içtenlik ve sevgi
ile baktı; kara toprakken katıksız, karışıksız altın oldum. Hep yücelik ve saygınlıkla yaşam sürsün; bu
dünyada onur, güç ve kuvvetle yaşasın, Tanrı Onun ömrünü uzun etsin; ilmini ve erdemini artırsın. O
güzel adı dünya durdukça dursun; adaleti ve iyilikleri tüm zamanı kaplasın. O bize yüce bakışlarını
yüceltmiş, gönül ve yürekteki üzüntüyü gidermiştir"
Kanuni'nin, Pargalı İbrahim’i, tahtına göz dikmesi nedeniyle öldürttüğü günlerde bu gibi övgülerin
kuşkuyla karşılanmaması ve bunlara hoş görüyle bakılması artık olanaksızdır.
• Vay bee..
• Eee...! Tamamdır di mi baba.. aldır onu hemen Yedikule’ye, sonra da gelsin
bostancıbaşı’lar ve dilsiz cellatlar..
• Dur dur, sen dur.. ben bir de Barbaros'la konuşayım da sonra ne yapacağıma
bakarız
(*) Fatih Sultan Mehmed’e yapılan bu övgü aslında Katip
Çelebi’nin kitabı “Tuhfetü’l Kibâr Fî Esfâri’l Bihâr, (Deniz
Savaşları Hakkında Büyüklere Armağan)” kitabından birebir
alıntıdır. Osmanlı İmparatorluğu'nda ki yazmaların giriş kısmında,
genellikle birbirine benzer biçimde, yaşanılan dönemin padişahını
öven, ona ve soyuna hayırlar dileyen bir başlangıç bulunmaktadır.
Ve Mihrimah da büyük dedesi Sultan Mehmed’e yapılan böyle
benzer bir övgüyü rahatlıkla bulup babasının önüne koyabilir.
Kaptan-ı Derya Barbaros, Kanuni'nin huzurunda
• Bu Piri işine ne diyorsun Hayreddin Paşa..?
• Sultan’ım yanlış anlaşılma var. Piri’ye ben tam boy
kefilim.
• Ama Pargalı’ya övgüleri.. ?
• Sultanım o zamanlar siz de Pargalı’yı çok överdiniz.
• Ama beni resmen geçiştirmiş.
16
• Yok, öyle bir şey sultanım.. Ayrıca siz gözünüzle şahit oldunuz.. 1523’de Rodos’u alırken ne büyük fedakarlıklar yaptı..
• Ama 1524’de de Pargalı’yı Mısır’a sefer o götürmüş.. Kanka olmuşlar, yedikleri içtikleri ayrı gitmez olmuş..
• Sultan’ım sizin emriniz dahilinde Pargalı’nın Mısır seyahatine refakat etti.. Verilen görevi yaptı.. Tam bir görev adamıdır, bilim adamıdır, dürüsttür, erdemlidir…
• Tamam, tamam.. senin hatırına Piri’nin canını bağışlıyorum ama bundan böyle aktif görev verilmeye..
Piri Reis pasifize edilmiş durumda
1536 Piri Reis’e 10 yıl boyunca önemli-önemsiz herhangi bir görev verilmiyor. Piri kendi halinde
pasifize edilmiş bir şekilde yaşıyor.
HMR iş başında; 1 taşla 3 kuş..
HÜRREM Topkapı-spor’u yeniden yapılandırıyor
1539, 26 Kasım
Hürrem, kızı Mihrimah’a damat olarak Rüstem’i hazırlıyor.
Rüstem önce Diyarbakır beylerbeyi oluyor. Sonra III. Vezirliğe atanıyor ve 26 Kasım 1939'da Şehzade
Bayezid ile Şehzade Cihangir’in sünnet düğününde Mihrimah ile Rüstem’in nikahları da kıyılıyor ve
düğünü yapılıyor. Ve fakat Rüstem hala III. Vezir.
1544
• (Rüstem) Yahu valide sultan, ben ne zaman Sadrazam olacağım. I. Vezir Hadım Süleyman eceliyle ölecek. Onun yerine geçecek olan II. Vezir Deli Hüsrev de
yaşlanıp ölecek ve de bana sıra gelecek. O vakte kadar ben çoktan
hakkın rahmetine kavuşurum.
• (Hürrem) Sana bir şey olmaz. Sen sadece “yeme”ne dikkat et, fazla altın yeme, hazımsızlıktan öleceksin. Onun dışında sana bir şey olmaz. Gerisini ben
halledeceğim orasını merak etme. Sen, benim Deli Hüsrev Paşa ile görüşmemi
ayarladın mı?
**
Kanuni’nin huzurunda Deli Hüsrev, Sadrazam Hadım Süleyman Paşa’ya bağırmaktadır..
• (II. vezir Deli Hüsrev) Beni Mısır Beylerbeyliğinden azlettirdin de eline ne geçti.
Geldin Mısır’a da ne yaptın..? Hint Denizinden Portekizlileri mi temizledin.
Başarısızlığını allem ettin kalem ettin başarı gibi gösterdin. Bir de yetmezmiş gibi
sadrazam oldun. Mısırda yediğin haltları bilmiyor muyum?. Duy padişahım duy..
Bu adam var ya bu adam.. şöyle şöyle ve böyle böyle ve hatta öyle böyle.. !!
• (Hadım Süleyman) Hüsrev.. Hüsrev .. Paşa’lığını bil, adam ol…çakarım bir tane
• (Deli Hüsrev) “Sen haa.. bana haa…” diyerek hançerini çekip saldırdı..
Araya diğer paşalar girdi de karşılıklı bıçaklanmayı engelledi..
17
• (Kanuni) Ulan bu ne kepazelik.. Benim huzurumda, kavga.. Hem de hançer çekerek..
Huzurumda kan akıtmaya cüret etmek.. Buyruğumdur..
• I. Vezir sen soruşturulmak üzere emekliye sevk edildin (Hadım Süleyman)
• II.Vezir sen azledildin (Deli Hüsrev)
• Vezir sen de I. Vezirliğe-sadrazam’lığa atandın (Damat Rüstem)
Hürrem Bir Deli Hüsrev taşı ile 3 kuş vurmuştur (28 Kasım 1544)
Haksızlığa uğrayan Hadım Süleyman Paşa Malkara'ya sürüldü. Hakkında öne sürülen suçlamalardan
aklanmasının ardından kısa bir süre sonra Eylül 1547'de Malkara'da hayatını kaybetti
Piri reis için Sonun Başlangıcı
1546 Barbaros ölüyor; Fransız donanmasıyla birleşerek 1543'te Nice’i alan Barbaros, ertesi yıl
İstanbul’a dönüyor ve
4 Temmuz 1546’da İstanbul’da vefat ediyor.
1547 Piri Reis Hind Denizi Komutanlığı görevi veriliyor
1525 yılında Osmanlı Devleti, Süveyş'te bir deniz üssü kurdu. Buradaki donanmanın başına 1547
yılında Piri Reis getirildi. O sıralar Osmanlıların Hint Okyanusu'ndaki tek limanı olan Aden'de yerli
Araplar isyan ederek hâkimiyeti ele geçirmişlerdi. Piri Reis, Portekizlilerin himayesine girmeye meyilli
olan Aden şeyhinin isyanını 1549 yılında bastırarak burasını yeniden Osmanlı egemenliğine dahil etti.
• 1547, 29 Ekim: İrili ufaklı 60 gemiden oluşan bir donanmayla Süveyş'ten hareket etti. Yemen'in
Moha limanına varınca Yemen beylerbeyi Ferhad Paşa'nın takviye olarak kendisine verdiği beş gemiyi de donanmasına katarak Aden'e doğru yol almaya başladı.
• 1548, 15 Kasım: Arada bazı Arap şeyhleri ile bölgesel kara savaşları yapıldığı için, donanma 18
Aden yakınlarındaki Bire adı verilen bölgesine ancak ulaşabildi.
• 1549, 19 Ocak: Aden'in Sıra denen bölgesine geldi.
• 1549, 3 Şubat: Aden kalesi fethedildi, camilerde Kanunî Sultan Süleyman adına hutbe okundu.
• 1549, 26 Şubat: Aden zaferi, Mısır Valisi Davut Paşa tarafından Kanuni'ye duyurulmuş ve bu iyi haber üzerine savaşa katılan askerler, denizciler ve komutanların rütbeleri ve de
aylıkları yükseltilmiştir. Divân-ı Hümayun, bu başarısından dolayı, Piri Reis'in yıllık tahsisatını 100.000 Akçe’ye çıkardı.
Piri Reis’in son dayanaklarını da kaybediyor
• Sadrazam Pargalı İbrahim öldürüldü
• Kaptan-ı Derya Barbaros öldü
• 1549, 11 Nisan: Piri Reisin Aden Seferi’nden iki ay Mısır Valisi Davut Paşa vefat etmiş ve yerine Rumeli Beylerbeyi Semiz Ali Paşa atanmıştır (Hürrem ekibinden)
• 1549 Yemen beylerbeyi Ferhat paşa emekliye ayrılıyor yerini Özdemir Paşa atanıyor.
Artık , Piri Reis’in arkasında onu destekleyen hiç kimse kalmamıştır. Çünkü iyi birer devlet adamı olan
Davut Paşa ve Ferhat Paşa, Piri Reis'e gerçekten destek ve yardımcı olmuşlardı. Yeni kadro ise Piri
Reis'e yardımcı olmayacak, aksine düşmanlık göstererek onu güç durumlara düşürmek için elinden
geleni yapacaktır.
Piri Reis Aden başarısından sonra tekrar pasifize ediliyor
Hürmüz seferine çıkıldığı 23 Nisan 1552 tarihine kadar geçen 3 yıllık süre içinde Piri Reis'e
herhangi bir önemli-önemsiz görev verilmiyor. Bu süre içinde, yaşı 80’e dayanmış Piri Reis'in Mısır ve
Arabistan'ın sıcaklarına dayanamayıp, kendi eceli ile ölmesi beklenmiştir. Ve fakat eceli ile ölmediği
görülünce, iyice yaşlanmış olduğu bir dönemde ona bile bile Hürmüz seferi gibi ağır bir görev
verilmiştir.
Elleri arkadan bağlı boks maçına çıkmak - Piri Reis'in Hürmüz Seferi
Hint Denizinde Osmanlı-Portekiz çatışması, o yıllarda, baş edilemeyecek yeni bir boyut
kazanmıştır. Portekizlilerle baş etmek üzere genç ve dirayetli bir denizci yerine yaşı 80’e dayanmış Piri
Reis görevlendirilmiştir.
HMR’nin planı şu şekildedir; Eğer, Portekizlileri mağlup eder Hürmüz’ü alır.. Kızıldeniz’den
sonra Basra Körfezi’nin kontrolünün de Osmanlı’ya geçmesini sağlarsa “ne ala..”, eğer başaramazsa
“mu-alla..” , hemencecik alıveririz Piri’nin kellesini..
19
O dönemlerde Süveyş’teki ana üs’ten Basra üssüne donanma ile gidiş, elverişli koşullarda ortalama 6
ay sürmektedir (3300 deniz mili)
1552, 23 Nisan
Piri Reis; 24' ü kadırga ve 4' ü barça olan 30 gemilik filosuyla, Süveyş Limanı'ndan yola çıkar.
Bu 30 gemi 4 yıl önce Piri Reis'in Aden seferi dönüşünde yapımına başlanmış olan gemilerdir. Aden
seferinde emrinde bulunan 60 gemiye ne olmuştur. 60 gemilik bir donanmanın bütün gemileri,
herhangi bir savaş yapılmadan, birkaç yıl içinde yitirilmeyeceğine göre Mısır Beylerbeyi ne amaçla bu
gemilerden en azından bir kısmını Hürmüz seferine niye katmamıştır.
Piri Reis’in donanmasının hepsi de alçak bordalı bastarda, kadırga, kalite ve kalyondan oluşmaktadır.
Portekiz Donanması ise; 70 parçalık, yüksek bordalı okyanus tipi gemilerden oluşmaktadır.
Piri Reis'in bir barçası, yolda, Reis Al-Hadd'i geçmeden önce Şihr yakınlarında, karaya oturarak tahrip
oldu.
Reis Al-Haddi geçilince ikinci bir şanssızlık yaşandı; sis ve pus yüzünden donanmanın gemileri, bir
kazayı önlemek için birbirinden ayrıldı. Piri Reis güç hava koşullarına karşın, her biri biryana dağılmış
olan gemilerini toparlayıp bir araya getirmeyi başardı.
1552, Ağustos Maskat Kalesi alındı
Piri Reis; 46 yıldır beri Portekizlilerin elinde bulunan, Maskat Kalesi’ni aldı. Portekiz kaynaklarına göre
bir aylık bir savunmanın, Türk kaynaklarına göre altı günlük bir bombardımanın ardından, yedinci
gün, kale teslim oldu. Kale Komutanı Jean de Lisbao ile 128 askeri tutsak edildi. Portekiz kaynaklarında
tutsak sayısı 60 olarak gösterilmektedir
Piri Reis Maskat'tan Hürmüz'e giderken 70 parçalık bir Portekiz donanması ile karşılaşarak çatışmaya
girmiş, yapılan savaşta düşmana önemli kayıplar verdirmiş ve onları kaçmak zorunda bırakmıştır. Piri
Reis ise bu çatışmada 1 gemisini kaybetmiştir.
Artık Piri Reis için izlenecek iki yol vardır.
1. Yol Basra'ya gidip, gemilerini onartıp, takviye aldıktan sonra Hürmüz'ü kuşatmak.
Ancak, böyle hareket ederse geçen süre içinde toparlanıp yeniden geleceği kesin olarak bilinen Portekiz donanmasının getireceği kuvvetlerle Hürmüz Kalesi adam akıllı
kuvvetlenecek, ele geçirilmesi, büyük ölçüde olanaksız duruma gelecekti.
2. Yol Basra'ya gitmeden doğrudan doğruya Hürmüz'ü kuşatarak, Portekiz donanması gelmeden, kalenin ele geçirilmesini denemek
Ancak fazla zamanı yoktu, vakit geçirmeden kaleyi kuşatıp ele geçirmeliydi. Piri Reis Basra'ya gitmeyip
hemen Hürmüz'ü kuşatmıştır.
Hürmüz Kuşatması
1552, 19 Eylül
Hürmüz'e gelerek, 28 gemilik donanması ve gemilerinde bulunan 850 savaşçı asker ile Hürmüz'e
varıp kaleyi kuşattı
20
1552, 11 Ekim
Piri Reis; Hürmüz’ü kuşatmaya başladığına dair bilgi içeren 2 adet mektup yazmış (biri Topkapı’ya
diğeri Basra Valisi Kubat Paşa'ya) ve Mehmet Bey adlı kalite reisiyle, yollamıştır. Mehmet Bey 11 Ekim
1552 günü Basra'ya varmış ve Piri Reis'in mektuplarını Kubad Paşa'ya vermiştir.
1552, 16 Ekim
Bu mektuplardan 5 gün sonra da İstanbul'dan Kubad Paşa'ya Topkapı’dan bir buyrultu gelmiştir.
Buyrultuda; Piri Reis'in Basra'ya varıp varmadığı sorulmakta, varmış ise kaç gemiyle, ne zaman vardığı;
donanma Basra'ya varmamış ise nerelerde bulunabileceğinin, ayrıca donanma hakkında edinilecek
bilgilerin derhal Topkapı’ya bildirilmesi istenmektedir. Piri’nin Kanuni’ye gönderilmek üzere Kubad
Paşa’ya gönderdiği mektuplar ise bir şekilde Kanuni’ye ulaş(tırıl)mamaktadır.
1552, 26 Ekim Basra Valisine Topkapı’dan 2 buyrultu daha gelmiştir..
1. Buyrultu: Hürmüz'ü ele geçirdikten sonra, ona bağlı toprakları, Osmanlı egemenliğini tanımadıkları takdirde tahrip edecek ve eğer her şey yolunda giderse Bahreyn Adalarına kadar gidecek ve bu adaları ele geçirecektir.
2. Buyrultu: Gelecekte Basra yöresi için 10 geminin kalmasında sakınca görmezse o miktar gemi bırakabilir ve Piri Reis geri kalan gemilerle geri dönebilirdi;
bu hususta karar vermek yetkisi Piri Reis'e bırakılmıştır.
Mühimmat noksan, Para Yok..
Piri Reis askerin moralinin yüksek tutulması için Basra Valisi Kubad Paşa'ya, Mehmet Reis ile gönderdiği
mektubuyla, savaşan askerlerinin ulufelerinin (aylıklarının) gönderilmesini de istemiştir. Padişahın
açık emri olmasına karşın Kubad Paşa Piri Reis'in isteğini yerine getirmemiş, gereksiz yere bu isteği
Kanuni'ye arz ederek işi yokuşa sürmüştü.
21
Bombardıman ve art arda kaleye yapılan saldırılarda oldukça başarı sağlanmış ise de Portekizliler
teslim olmayı kabul etmeyerek iç kaleye çekilmiş ve savunmalarını burada sürdürüyorlardı.
Alvaro de Noronha bir mektubunda Osmanlı donanması için şunları yazmıştır; "... Mühimmatı,
barut ve diğer savaş malzemeleri son derece azdı; bunların büyük bir kısmını da boğazı
geçerken batan bir kalyonla birlikte kaybetmişlerdi..”
Mühimmat noksanlığı, kuşatmanın beklenenden uzun sürmesi ve maaşlarının verilmemiş olması
askerin cesaretini kırmaya başlamıştı
Piri Reis Portekizlilere; Maskat'tan almış olduğu bütün Portekiz esirlerini bırakmayı, bunun karşılığında,
kalenin teslim edilmesini önerdi. Hatta Portekiz kaynaklarına göre Maskat'tan alıp getirmiş olduğu
Maskat Kalesi Komutanı Jean de Lisboa'nın eşini, iki ihtiyar Portekiz'i ve iki Portekiz askerini, iyi niyet
gösterisi olarak, serbest bıraktı. Fakat kaleyi savunanlar teslim olmayı kabul etmeyip, direnişlerini
sürdürdüler
Piri Reis kuşatmanın daha da uzaması durumunda, Portekiz donanmasının kalenin yardımına
yetişeceğini bildiğinden, karşılaşacağı tehlikeli durumu da göz önüne alarak bombardımanın 20.
gününde kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı.
Yıpranmış olan gemilerini onartmak ve takviye alarak Hürmüz'ün ele geçirilmesi için yeni bir girişimde
bulunmak üzere Basra’ya gitti.
Basra'da Kubad Paşa'nın ihanetine uğradı. Gemilere onarım yapılmadı, askerlerin aylıkları (ulufe)
verilmedi. Tam tersine Kubat Paşa Ganimet’ten pay istemektedir. Piri Reis, “Askeri kurallara göre
savaşa katılmayan pay alamaz, bu ganimetin hepsi Topkapı’ya verilecek..” diyerek Kubat
Paşa’ya pay vermedi. Ve Süveyş’e dönmeye karar verdi.
Kubat Paşa; donanmanın Basra yöresinde, hatta kendi emrinde kalmasını istemekte, Süveyş'e
dönmesini arzu etmemektedir. Nitekim Kubat Paşa, bu görüşünü Kanuni'ye sunmuş, ancak Kanuni
donanmanın Basra'da kalıp kalmamasına ilişkin kararı, Piri Reis'e bırakmıştır.
Cenk yorgunu gemicilerinin bir kısmı da Süveyş'e gitmeyi istememiş, Basra'da kalmak istemişlerdi.
** FLAŞ ** FLAŞ ** Piri Reis 2 Gemi dolusu ganimetle Süveyş’e ulaştı
1553, Şubat
Bu durum üzerine, Piri Reis; bütün donanmayı Hürmüz Boğazı’ndan geçiremeyeceğini bildiği için
filonun sağlamca en hızlı üç gemisini seçerek, yanına güvendiği askerlerini alıp ve ganimetleri de
yükleyip Süveyş’e doğru yola çıktı. Hürmüz Boğazı'ndan çıktıktan sonra yakalandığı fırtınada bir gemisi
battı. O gemideki askerleri ve ganimetleri topladıktan sonra ancak iki gemiyle Süveyş'e ulaşabildi.
Yaklaşık 6 ay süren deniz yolculuğundan sonra 1 ay da kara yolculuğu ile sonunda Mısır’a ulaşmıştı.
Bu süre içerisinde gerek Basra Valisi, gerek Mısır Valisi onun görevden kaçtığını veya kuşatmayı rüşvet
karşılığı kaldırdığını ileri sürerek Kanuni'ye şikâyette bulunacak ve İstanbul’dan gelen buyrultuyla
boynu vurularak idam edilecektir.
22
** FLAŞ ** FLAŞ ** Kanuni, Şehzade Mustafa’yı boğdurttu
1553, 6 Kasım Şehzade Mustafa Boğduruluyor
Kanuni hezeyan içindedir.. HMR’nin dolduruşlarının doğru olup olmadığını devamlı tartmakta aklı
gidip gelmektedir. Şehzade Mustafa’yı öldürtecektir ama psikolojik olarak da rahatlamak, olayı
rasyonalize etmek istemektedir. Oğluna ettiği şu sözler bu kafa karışıklığını ve psikolojik rahatlama
arayışını çok güzel ifade etmektedir..
“Bi-günahım (günahsızım) deme bari tevbe kıl canım oğul."
Ama nafile...
Sonuçta; Kanuni kendi öz oğlu Şehzade Mustafa’yı boğdurmuş. Yetmezmiş gibi n’olur n’olmaz ileride
babasının öcünü almaya kalkabilir diye Mustafa’nın 7 yaşındaki oğlunu da öldürtmüştür. Fesat
makinaları bir kez daha gelip gelmiştir..
Böylelikle HMR’nin gücü de en üst seviyelere tırmanmaktadır.
Şehzade Mustafa’yı seven yeniçeriler’in tepkisinden çekinen Kanuni; Damat Rüstem’i görevinden
almıştır ama bu taktiksel geri çekilme uzun sürmeyecektir. Yerine getirilen Kara Ahmed Paşa görevde
daha 2 yılını dolduramadan bir adet daha HMR operasyonu sonucu, kışkırtılan padişahın fermanıyla
Kara Ahmed Paşa suçlu görülerek bir divan toplantısı sonrasında arz odası önünde idam edildi. Damat
Rüstem tekrar Sadrazamlığa oturdu.
** FLAŞ ** FLAŞ ** Piri Reis idam edildi
1554 ortalarında
1553, sonbaharında Mısır’a varan Piri Reis, Mısır Beylerbeyi Davud Paşa tarafından iyi karşılanmadı.
• Hırs, karalama ve haset makineleri çoktan işlemeye başlamıştı. . Kubad paşa zaten, kendisine
ganimetten pay verilmemesi nedeniyle, “Piri Reis donanmayı bırakıp kaçtı..” diyerek Padişaha
asılsız haberler yağdırırken,
• Bu kez Mısır Valisi de Piri Reis'in getirdiği hazineye göz koymuştu. Mısır Valisi Piri Reis'i
Kahire'de tutuklayarak, “Hürmüz seferi ve onun başarılı olmayan sonuçları..” konusunda Bab-ı
devlete bir yazı yolladı.
• HMR de; Makbul iken Maktul olan Pargalı İbrahim Paşa'nın himaye ettiği insanlardan birisi
olduğu için Piri Reis'in idam edilmesini yerinde buluyordu.
Ve sonuçta Padişah'tan alınan bir idam buyrultusu ile boynu kestirildi.
İnfaz 1554 ortalarında divanda gerçekleşmiştir.
İDDİALAR
23
1. Padişahın buyrultusuna Uymamıştır.
2. Hürmüz Müslüman halkına kötü davranışlarda bulunarak, onlara eziyet etmiş, mal ve mülklerini kuşatma sürerken yağmalamıştır.
3. Piri Reis rüşvet alarak, teslim olmak üzere iken Hürmüz kuşatmasını kaldırmıştır.
4. Piri Reis, Kâfirden mal alıp Osmanlı donanmasını Basra'da bırakarak üç kadırga ile Süveyş’e kaçmıştır.
Dönemin 2 yazarı/tarihçisi/kâtibi vardır
• Kanuni'nin yakın çevresi içinde yer alan Koca Nişancı bir bakıma Piri Reis'in öldürülmesini haklı kılarak"Hürmüz'ün kâfirleri Piri Reis'e sayılamayacak kadar çok, uçsuz bucaksız servet
verdiler. Bu reis, mertabaniler dolusu altın, elmas ve kıymetli mallara doymazlık ederek,
sözde bir nedenle Hürmüz kuşatmasını kaldırmıştır.” diye kaleme almıştır.
• Diğer denizci/tarihçi/yazar Şeydi Ali Reis, daha çok gerçekleri bilmesi muhakkak olmasına karşın, olayı suskunlukla geçiştirmiştir.
KARŞIT İDDİALAR (veya GERÇEKLER)
1. Padişah’ın emir ve görevlerine uymamak büyük suç. Piri Reis'e verilmiş bir sefer
görev/emri olduğu kesindir ama her nedense bu emir ortada YOK.. verilen görevin
ne olduğu ortada YOK.. suç var!! ama suçun niteliği YOK..
2. Hürmüz halkına kötü davranışlarda "bulundu” iddiası, kelimenin tam anlamıyla
bir saçmalıktır. Çünkü Hürmüzlüler padişahın uyruğu değildir hatta Portekizlilere yardım ettikleri için padişahın düşmanı durumundadır. Ayrıca, “Osmanlı egemenliğini tanımayı reddeden yörelerin yıkılıp harap edilmesi” emrini veren de bizzat Kanuni'nin kendisidir.
Yöre halkı Osmanlı egemenliğini tanımadığı gibi Hürmüz kuşatması sırasında, gönüllü
olarak Portekizlilere yardım etmiştir.
3. Rüşvet almak değil tam tersine Kubad Paşa'ya yedirmemesi nedeniyle aleyhine kin ve
fesat işletilmiştir. Piri Reis'in sayılmayacak kadar rüşvet aldığını ve mala doymazlık ettiğini belirtirken, onun öldürülmesinden sonra ortaya çıkarılması gereken mal varlığını,
özetle de olsa, sayıp dökebilirdi.
4. Osmanlı donanmasını Basra'da bırakarak üç kadırga ile Süveyş’e gitmesinin nedenleri ise
bu yazıda detaylı anlatılmıştır.
Yok, oğlu yok.!! ortada hiçbir şey YOK..!
• Soruşturma emri.. YOK
• Soruşturma.. YOK : Suçlamalar göz önüne alındığında,
onun hakkında ölüm emrinin verilmesinden önce,
mutlaka bir soruşturma yapılması gerekmektedir.
Ancak, bilinmeyen!! bir nedenle, onun hakkında
soruşturma yapılmamıştır.
• Kaptan-ı Derya’ya sormak.. YOK : Piri’nin yaptıklarının doğruluğu/yanlışlığı Kaptan-ı Derya'ya sorulmamıştır.
• Tutuklama emri.. YOK : Süveyş Kaptanı doğrudan doğruya Divan-ı Hümayun'a bağlı olduğu, Mısır Valisi ile
aralarında, ast-üst ilişkisi bulunmadığı halde, Mısır Valisi hangi yetki ve sıfatla Piri Reis'i hapsedebilmiştir? Mısır
PİRİ REİS
Valisi’nin bu davranışına niçin göz yumulmuştur. Mısır Valisi’ne
verilmiş “gizli” bir emir mi vardır. Varsa şimdiye kadar niye “gizliliği” kalkmamıştır.
• Kanıt YOK, delil toplama YOK
Piri Reis'in öldürülme nedenlerini açıklarken, suçlamalarına ilişkin en ufak bir kanıt göstermemişlerdir.
o imzalı ihbar mektupları.. YOK
o iddia sahibi- makamlardan gelen yazılar.. YOK
o varsa rüşvet aldığına ilişkin gemi komutanlarının iddiaları.. YOK,
o alınan rüşvetin niceliği ve niteliği.. YOK
24
• Piri Reis'in devlet tarafından el konulmuş mal varlığı.. YOK : Piri Reis'in sahip olduğu
söylenen "uçsuz bucaksız" servet nelerdi ve bunlara onun ölümünden sonra ne oldu, nereye gitti.. nasıl YOK oldu..?
• Yargılama.. YOK : yargılanması gerekirken; Divan-ı Hümayun'ca veya Kaptan-ı Derya'ya
bir inceleme yaptırılmadan Piri Reis dinlenilmeden, onun görevde başarısızlığına
hükmedilmiştir.
• Fetva almak.. YOK : Padişah, vereceği idam hükmünde yalnız kalmamak için çok kez, soruşturmanın hukuk kurallarına göre çözüldüğünü açıklayan, şeyhülislâm veya müftü
tarafından verilen belge anlamındaki, fetva alma yoluna gidilirdi
• İdam emri.. YOK : Piri Reis'in öldürülmesine ilişkin buyrultu da ortada yoktur, bulunamamıştır.
• İdam infazı kaydı.. YOK : İdam emrini götüren sorumlular, idamı sonuna kadar gözetir, infazın yöntemine uygun biçimde olmasını sağlar ve bunu bir belgeye bağlar. Bugüne
kadar Piri Reis'in öldürüldüğüne, yani cezanın yerine getirildiğine ilişkin belge
de bulunamamıştır.
• Kesik baş.. YOK : Cezanın yerine getirildiğine ilişkin tutanak ile kesik başının saray kapısı önünde halka gösterildiğine dair belge de hala ortaya çıkarılmamıştır
• Defterini dürmek.. YOK : “Defteri Dürülmemiştir” Siyaseten katilden sonra,
öldürülenin bütün malvarlığına yani mirasına devlet el koyardı ki buna müsadere denirdi. Kul sisteminin doğal bir sonucu olarak malların mirasçısı padişahtır. Mallara el konulurken, kişinin öldürülmesinden hemen sonra, mallarının bir dökümü çıkartılır ve bir deftere yazılır. Bu işlem ya İstanbul’dan gönderilen görevliler ya da yerel kadılarca yerine getirilirdi.
Mallar deftere geçirilir ve mühürlenir (halk arasındaki "defterinin dürülmesi" deyimi
buradan gelmektedir) ve bu defter de kesik başla birlikte İstanbul’a gönderilirdi.
Dönemin iki yazarı:
• Koca Nişancı; hem Kanuni'ye “yandaş”tır hem de Kanuni’den korkmaktadır.
• Daha çok gerçekleri bilmesi muhakkak olmasına karşın, Şeydi Ali Reis’in olayı
suskunlukla geçiştirmesi, çok anlamlıdır. Şeydi Ali Reis Piri Reis'i hiç bir biçimde suçlamamaktadır ama “Piri Reis'in niçin soruşturulmamıştır ve yargılanmadan ölüm cezasına çarptırılmıştır..?” diye yazabilirdi. Acaba o da mı korkmaktadır.
Kimlere ne oldu..!? Başkalarına ödül, Piri’ye idam..
Piri Reis’ten önce:
Hadım Süleyman Paşa: Portekizlileri Hint Denizinden çıkarmaya çalışan Hadım Süleyman Paşa
1538’de Diu’yu kuşatmıştır. Sonra da Diu’yu alamamış ve kuşatmasını kaldırmıştır. Piri Reis'in Hürmüz
kuşatmasını kaldırması aynı nitelikte birer olay oldukları halde Kanunî onu cezalandırmamıştır. Hatta
önce ona vezirlik rütbesi vererek, ardından da, 1541'de, Sadrazamlığa atayarak, onu ödüllendirilmiştir
Piri Reis’ten sonra:
Semiz Ali Paşa: Piri Reis’i destekleyen Davut Paşa’nın yerine Mısır Beylerbeyliğine atanan Piri’ye
düşman HMR ekibinden Semiz Ali Paşa, daha sonra da 1561’de Sadrazam oldu.
Basra’da kalan donanmanın akıbeti ve diğer karakterler:
Ali Bey: Piri Reis üç kadırga ile Basra Körfezi'nden ayrıldıktan sonra Kubad Paşa gemideki askerlerin
25
komutanı Mısır sancak beylerinden Ali Bey'i kalan gemileri Mısır'a götürmekte görevlendirdi. Fakat
işin güçlüğünü anlayan Ali Bey bunu kabul etmedi. Karadan Mısır'a döndü. Ali Bey herhangi bir ceza
görmemiştir.
Kubat Paşa: Kubat Paşa Basra valiliğinden geçici olarak azledilmiş, bir süre sonra hem oğluna daha iyi
olanaklar sağlanarak, hem de kendisine daha iyi bir görev olan Halep Valiliği verilerek ödüllendirilmiştir.
Koca Murad Reis: Piri Reis'in katledilmesinden sonra, Hint Kaptanlığına getirilen Murad Reis de,
emrine verilmiş on beş kadırga ve barçayla Basra'dan ayrılıp Süveyş'e giderken yolda karşılaştığı
Portekiz Donanmasıyla yaptığı savaşı kaybedip Basra'ya dönmek zorunda kalmıştı. Üstelik Murat Reis,
Basra'dan ayrılmaması hususunda aldığı emri dinlemeyerek donanmayı Süveyş'e götürmek istemişti.
Onun hakkında da hiçbir şey yapılmamış, boynu vurdurulması bir yana ceza bile görmemişti.
Şeydi Ali Reis: Hint kaptanlığına atanan Şeydi Ali Reis'in görevi de 15 parçaya inmiş donanmayı
Kızıldeniz'e getirmekti. Şeydi Ali Reis donanmayı Basra körfezinden çıkarttı. Üzerine gönderilen iki
Portekiz donanmasından da kurtulmayı başardı. Fakat gemileri Tufan'ı fil denilen o yöreye mahsus
şiddetli bir fırtınaya tutuldu. Kalan dokuz gemisiyle doğuya sürüklenen Şeydi Ali Reis sonunda
Hindistan'a gitmek zorunda kaldı. Elinde sadece altı harap gemi kalan Şeydi Ali Reis deniz yoluyla
dönemeyeceğini anladığından, kara yoluyla dönmeye karar verdi. 1555 yılında Gücerat başkenti
Ahmetabat'ta kalan gemileri bıraktı ve Delhi'de Babüroğulları'ndan Hümayun Şah'ın huzuruna çıktı
ve aldığı yardımla kara yoluyla geri İstanbul’a döndü. Cezalandırılmak değil; Padişah huzuruna çıktı/
çıkabildi ve bu maceralı yolculuğunu anlattığı Mir'at-ül Memalik adlı eserini padişaha takdim etti.
Şeydi Ali Reis'in başına gelenlerden anlıyoruz ki, Piri Reis Basra dönüşünde aklın, mantığın ve harp
kurallarının gerektirdiği en doğru yolu tutmuştu.
SON SÖZ
Aradan 460 yıl geçmiş olmasına rağmen, hala demokrasi, hak hukuk konusunda ve
yurduna, insanına gönül vermiş bilim adamlarımızın/ aydınlarımızın/askerlerimizin
değerlerini bilme konusunda “kaç arpa boyu yol aldığımızın..” değerlendirmesini sizlere
bırakarak
Son sözü;
İstanbul Deniz Müzesi Komutanlığı -Piri Reis Araştırma merkezi Tarafından 2007 yılında basılan
Tümg (E) Cevat Ülkekul'un 3 ciltlik çalışması: "Yaşamı ve Yapıtlarıyla Piri Reis" kitabından bir cümle ile
bitiriyorum;
“ Piri Reis'e karşı ulusça ödenecek bir vefa borcumuz vardır ve bu borç ancak onun haksız
yere öldürülmüş olduğunun kanıtlanması ile ödenebilecektir.”
Suat Tülek
26
Eliot 6M Sınıfı
Olimpiyat Oyunlarına ancak“CE”diyebilen sınıf
Elliott 6M
Adını Yeni Zelandalı tasarımcısı Greg Elliott’dan alan Elliott 6M ilk kez 2012 olimpiyatlarında yer almıştır. Altı metre
boyundaki sabit salmalı tekne bermuda armalıdır. Balon gönderi ve simetrik balon yelkeni ile sınıf yarışlarına (match
race) uygundur.
Her türlü rüzgarda çabuk hızlanması, iyi performans vermesi en önemli özelliğidir. Giderek yaygınlaşan sınıf üç kişilik
ekip ile sınıf yarışı olarak uygulanan karşılaşmalarda kullanılmaktadır. İki teknenin birbiri ile mücadelesi müsabakalarda
büyük heyecan yaşatmaktadır. Seyirciler açısından da büyük seyir zevki oluşmaktadır.
2012 Londra olimpiyatlarında bayanlardan oluşan ekipler mücadele etmişlerdir. Ancak teknenin sabit salmalı olması
nedeni ile ISAF bu sınıfı da olimpiyatlardan çıkarmıştır. 2016 olimpiyatlarında bu zevkli sınıf yer almayacaktır.
Ekip
3 (max. 205 kg)
Tam Boy
6.0 m
Su boyu
6.0 m
Genişlik2.35 m
Su kesimi
1.66 m
Ana ve Genova toplam alan 23.6 m²
Anayelken alanı
15.9 m²
Genova alanı
7.7 m²
Balon yelken alanı
28.0 m²
27
28
BOZKIRIN CESUR ÇAYLAKLARI:
MACERA DEVAM EDİYOR!
Ah be bre balıkçı,
Kalebentlik diye geldin,
Sonra Mavi Sürgün dedin,
Maviye sürgün ettin insanları…
8 Şubat saat 19.00 civarı Esenboğa Havaalanındayız.
Ankara’da hava epey karışık, öyle rüzgar var ki, havaalanı
binası sallanıyor. BAYK The Marmara Kış Trofesi’nin
ikinci ayak yarışları için Bodrum’a gidiyoruz. Birinci
ayak yarışlarına giderken Ankara’da hava sakindi, lakin
Bodrum’a yaklaştıkça hava sertleşmiş, uçak türbülanslara girip çıkıp, sarsılmaya başlamıştı. Balıkçı’nın
Halikarnas’ı bizi fırtına ve yağmurla karşılamıştı. Arşipel’in ne denli belalı bir deniz olabildiğini
yelkenci arkadaşımız Burçin Hazarhun’u kaybettiğimiz o sert havada geçen ilk yarışımızda anlamıştık.
Şimdi ise fırtınalı Ankara havasından sakin Bodrum’a yelken açmaya gidiyorduk, Maviye Sürgün
Bozkır yelkencileri olarak…
Kış Trofesi II. Ayak yarışlarına 45 tekne, dörtyüze yakın sporcu katıldı. 9 Şubat Cumartesi günü
start almadan önce kaybettiğimiz Burçin arkadaşımız için denize çelenk bıraktık. Rüzgar tam
istediğimiz gibiydi, 13 – 20 knot arası kıbleden esiyordu. 17 millik offshore rotamız BodrumRüzgarüstü Şamandırası iskelede-Karaada sancakta- Kargı adası sancakta-Bodrum şeklindeydi. 19
Ocak’taki maceralı ilk yarışın acemiliği, havanın sertliği ve telaşesine karşılık, bu yarışta ne yapması
gerektiğini bilen, görev paylaşımını iyi yapmış bir ekip olarak, yarış için çok elverişli bir havada
yelken yapıyorduk. Geçen yarışta kaburgasında çatlak oluşan Hakan Kural arkadaşımız ve Taner
Yüce Ağabeyimiz bu sefer aramızda yoklardı. Onların yerine ilk defa bir yelkenli tekneye binen Kadir
– Seçil Sezginer çifti ekibe katıldılar. Ankara Yelken Kulubü adına yarışan Eternity teknesi, çaylaklara
kucak açmaya devam ediyordu…
Birinci ayak yarışlarında yaşanan talihsizliklerden
sonra, II. Ayak yarışlarının ilk günü hava çok da
sert olmamasına rağmen Komite Teknesine Yankee
Bayrağı toka edildiği anons edilmişti. Ancak bu kez
sadece anons etmekle yetinmeyip, gerek start alırken,
gerekse yarış sırasında, hakem botları teknelerin
yanına giderek herkesin can yeleklerini giyip
giymediklerini kontrol ettiler. Hatta bazı tekneler,
ekipte can yeleğini giymemiş olanlardan dolayı
diskalifiye edildiler. Sonuçta II. Ayak ilk gün yarışları
kazasız belasız tamamlandı.
29
Tekneyi netalayıp biraz soluklandıktan sonra, ilk ayak
yarışlarının ödül törenine katılmak üzere Bodrum Pier’in
yolunu tuttuk. Ortam sıcak, katılım yüksek, sohbetler
hararetli, servis çok başarılıydı. Ankara Yelken Kulübü
ekibini ise bir sürpriz bekliyordu! İlk ayak yarışları
IRC B1 sınıfı 2.si olarak podyuma davet edilmiştik.
Madalyalarımızı ve kupamızı alırken hepimizin yüzünden
mutluluk ve gurur okunuyordu. Bozkırın Çaylaklarının
cesareti tescil edilmiş, ekip katıldığı ilk yarışta ikincilik
ödülünü almıştı! Akşam hepimiz için gerçek bir kutlamaya
dönüştü.
Pazar günü çok durgun bir havaya uyandık. Artık kahvaltılarımızı teknede yapma kararı almıştık.
Yarışlar olur mu olmaz mı tartışmaları arasında kahvaltımızı tamamlayıp avara olduk. Hava
gerçekten çok düşüktü. Körfez içi şamandıra rotası için start aldığımızda rüzgar 5 knot civarında
lodos esiyordu. Ancak sık sık yön değiştiren ve gittikçe hızı azalan rüzgar nedeniyle yol almak
neredeyse imkansız hale gelmişti. Zar zor dönebildiğimiz ikinci şamandıradan sonra hava tamamen
kaldı. Yakalayabildiğimiz akıntılarla yol almaya çalışıyorduk ama nafile, Karaada’nın dibinde çakılmış
kalmıştık. Boğaza varsak belki biraz rüzgar buluruz umudumuz ise boğazda takılmış bekleşen IRC
A sınıfı teknelerini görünce, tamamen suya düşmüştü. Nitekim bir süre sonra IRC A sınıfı tekneleri
için yarışın abandone edildiği anonsu yapıldı. Bizler içinse henüz bir anons yapılmamıştı. Beklemeye
devam ediyorduk. Etrafta ne bir hakem botu vardı, ne de komite teknesini görebiliyorduk. Artık
akşam üstü olmuş, hava kararmaya başlamıştı. IRC A sınıfı tekneleri için abandone edilen yarışın
IRC B sınıfı için sürdürülüyor olması gerçekten çok ilginçti. Nitekim bir süre sonra teknelerden
birisinden “biz inisiyatif kullanıyor ve yarışı terk ediyoruz” anonsu geldi. Havanın kararmasına çok
az bir süre kalmıştı ve zaten kurallar gereği finish
göremeyen tekneler için yarış sona erecekti. Biz
de “inisiyatif kullanarak” motorumuzu basıp
Bodrum’a dönmeye karar verdik. Ama Arşipel
bu, yapacağını yaptı, birden bire fırtına patladı ve
şiddetli bir dolu yağmaya başladı. Doluyu alnımıza
yerken ana yelkeni toplamaya çalışmak tam bir
maceraydı. Marinaya döndüğümüzde Komite
Teknesinin çoktan dönmüş olduğunu, hakem
botuna verilen el telsizinin ise menzilinin kısalığı
nedeniyle çok yetersiz kaldığını ve anonsların bu
yüzden duyulamadığını öğrendik. İlk ayaktan
sonra ikinci ayakta da hakem heyeti eleştirilerin
odağındaydı…
Sonuçta ikinci gün yarışını IRC B sınıfından 5 tekne tamamlayabildi. Biz ilk gün yarışlarında elde
ettiğimiz üçüncülük sayesinde bu ayakta da dereceye girmeyi başarmıştık. Artık yarış havasına daha
da bir girmiştik ve bizden beklentilerin yükseldiğinin de farkındaydık. Bu farkındalıkla, bundan
sonra içkiyi fazla kaçırdığımız gece muhabbetlerine bir sınır getirmeye ve makul bir vakitte makul
miktarda içmiş olarak tekneye dönmeye karar verdik.
30
Bu kafa ve bu havayla BAYK The Marmara Kış
Trofesi’nin 2 – 3 Mart’ta yapılan üçüncü ayak yarışlarına
katıldık. Bozkırın Cesur Çaylakları, iyileşerek yeniden
aramıza katılan Hakan kaptanımız, Marmaris’e
tekne transferinde yer alacak Nesrin Özarslan ve
kulübümüzün center board takımının antrenörü
Şebnem Ataçocuğu’nun katılımıyla yarışlara hazırdı.
Bu kez tekne donanımı açısından bir yenilik vardı.
Epey yıpranmış da olsa bir gennaker (asimetrik balon)
yelken temin etmiştik. Meltem teknesinin sahibi Selçuk
Kaptanımız, denizciliğin nasıl bir dayanışma kültürü
olduğunu göstererek, kendileri de kış trofesinde yarışıyor olmalarına rağmen, gennaker yelkenini
bize vermişti. Malum, yarıştığımız Eternity, Beneteau Cyclades 43.4 marka ağır bir gezi teknesi.
Orsaya çok iyi giremeyen bir tekne. Özellikle hafif havalarda hiç yol alamıyor. Büyük bir cenovaya
benzeyen Gennaker yelken bu havalarda biraz şansımızı artırabilirdi.
Toplam 51 teknenin katıldığı üçüncü ayak ilk günü, 17 millik Bodrum start - Rüzgarüstü şamandırası
- Kargı Adası sancakta - Çelebi Adası sancakta - Kurtburnu önü şamandırası iskelede - Bodrum
finiş offshore rotasında 10-17 knot güney’den esen rüzgârla yarışa başladık. Sert havaların yelkencisi
Cesur Çaylaklar ve ağır teknemiz Eternity için 15 knot üzeri her hava keyifli. İyi bir çıkış alıp biraz
yol aldıktan sonra, havanın da biraz düşmesiyle gennaker yelkenimizi denemeye karar verdik.
Nitekim diğer birçok tekne balonlarını açmış, borda bordaya yol aldığımız tekneler balon açarak
önümüze geçmeye başlamışlardı. Alt ve üst yakaları bağladıktan sonra yelkeni basmaya başladık.
İskele kontradan gelen 10 knot civarı rüzgarda gennaker tekneyi ciddi bir şekilde yatırırken, yelkenin
bir kısmı da suya girdi. Islanan yelkeni çekmek daha da bir zorlaşmıştı.
Tam çektik dediğimiz anda zaten çok yıpranmış olan yelkenimiz yırtıldı! İlk gennaker açma
deneyimimiz başarısız olurken bize de ciddi zaman kaybettirmişti. Tabii ki Cesur Çaylaklar hiç zaman
kaybetmeden cenovasını basıp yoluna devam etti. Yarışı yine 3. olarak bitirmeyi başarmıştık. Hemen
yırtılan gennaker yelkeni tamire verdik. Uslanmamıştık, Pazar günü yine denemeye kararlıydık.
Akşam ikinci ayak ödüllerini almak üzere Marina Yacht Club’taydık. Üçüncülük ödülü almak için
podyuma çıktığımızda keyfimize diyecek yoktu!
Pazar günü daha hafif bir havaya uyandık. Güneybatıdan 10 knot esen rüzgarla koy içi şamandıra
yarışına başladık. Bizim için 10 knot kritik sınır. Teknemiz 10 knot altındaki rüzgarda yol almıyor.
Bu kez işi sıkı tutmak adına herkes trapezde. Trapeze çıkmanın tekneye yarım mil, bir mil sürat
kazandırdığını bu yarışta somut olarak gördük. Yine de diğer teknelere oranla ağır kalıyoruz. Balonlar
açılmaya başlamışken ve biz gennakerımızı açalım mı açmayalım mı tartışmasını yürütürken, birden
hava döndü. 24 knotu bulan rüzgara yağmur da eklenince deniz köpürmeye, görüş alanı ciddi
anlamda düşmeye başladı. Balon açmış tekneler hızla balonlarını toplamaya başladılar ama kimi
tekneler için artık geç kalınmıştı, maalesef birkaç teknenin yelkeni yırtıldı.
Gennaker yelkenimizi açmamıştık ama bu kadar ani bastıran fırtına, rüzgar ve yağmur sağanakları
arasında tekneyi kontrol etmeye çalışırken, hiç beklemediğimiz bir şey oldu. O telaş içinde nasıl
olduysa pupa palangası halatı boşalmış, çımasına da kropi bağı atılmadığı için piyanodan çıkmış,
bumba hızla aşağıya inmeye başlamıştı. O rüzgar ve yağmur altında, sadece saniyeler içinde, başımıza
bumbayı yemeden Rasim’le nasıl trapezden çıktık, tek başına halatın ucuna yapışmış Cüneyt’in
imdadına yetiştik ve bumbayı kontrollü bir şekilde havuzluğa oturttuk, gerçekten bilmiyorum. Ama
bu vartayı da kazasız belasız atlattık. Tabi bu koşullar altında yarışa devam etmemiz mümkün değildi.
31
Yanımızdan geçen hakem botuna yarıştan çekildiğimizi söylerken telsizden de IRC B sınıfı tekneler
için yarışın abandone edildiği anonsu geldi! Üçüncü ayakta da Pazar yarışı tamamlanamamıştı ve biz
yine Cumartesi günü aldığımız üçüncülük sayesinde bu ayağı da üçüncü olarak bitirmiştik! Üstelik
bu derece ile trofe genel sıralamasında ikinci sıraya yerleşmiş olduk.
Kış trofesinde her ayakta dağarcığımıza yeni terimler eklendi. İlk ayakta adımızı koyduk: Bozkırın
Cesur Çaylakları! İkinci ayakta, Hakan Kaptanımızı anmak için balık halinde rakılarımızı
kaldırdığımızda, hep birlikte “Hu” dedik. Artık her kadeh kaldırışında Cesur Çaylaklar “Hu” diyor!
Üçüncü ayakta bizimle Azerbaycan anılarını paylaşan Tulga abimizden “hamınıza” (hepinize) sözü
kaldı bize. Bu yazıyı da “hamınıza” rüzgarı kolay, pruvası net, pupası temiz bir hayat yolculuğu
dileyerek bitiriyoruz. Maceramız devam edecek…
Mete Elçi
Ankara Yelken Ekibi: Skipper Adnan Özarslan, Hakan Kural, Atilla Bilgiç, Taner Yüce, Tulga Niran,
Rasim Can Saraçlar, Cüneyt Kaya, Mete Elçi
32
Bulmaca
Osmanlı Günleri 2
Soldan Sağa
1
2
3
4
6
7
5
8
1. Muzikte bir nota
4. Muzikte bir nota
6. Kahraman, yiğit
8. Kuzey Atlantik paktı
10. Kuzu sesi
11. Perunun başkenti
13. Bir ilimiz
14. Yarısı arkaya sarkan uzun bir sarık
17. Denizin çekilmesi
18. Karsta bir ören yeri
19. Muzikte bir nota
20. Eski dilde su
23. İtalyada bir ova
24. Olumsuz bir önek
25. Fin hamamı
28. Osmanlı hanedanının kökenini oluşturan konar
göçer topluluk
30. Bir ülke
34. Konuşma olmadan oynanan tiyatro eseri
36. Demir veya tunçtan dökülmüş, içi boş ve
yuvarlak, gülle atmaya bir çeşit top
Çinko
55. Otomobil yarışlarında benzin
Muzikte bir nota
alınan yer
Olimposun baş tanrısı
57. Karadamı
Müzikte sus işareti
61. Eski dilde su
Bir renk
62. Bir ilimiz
Tavlada bir
63. Yargının
divan-ı
Sanzatu(briçte)
humayundaki temsilcisi
Gelir getiren mülk
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
21
25
22
26
20
23
24
27
28
30
29
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
62
58
59
63
EclipseCrossword.com
37. Rüstem Paşa'ya damatlık
onurunu kazandıran hayvan
38. Çıplak resim
40. Padişah ve yüksek mevki
sahiplerine verilen 100.000
akçenin üzerinde olan askeri
dirlikler
42. Bir zamanların başbakanı
60
64
43.
44.
45.
47.
48.
50.
52.
53.
61
Yukarıdan aşağıya
2.
3.
5.
6.
7.
9.
12.
13.
15.
16.
17.
19.
21.
22.
26.
Eski dilde bağırsaklar
Bir ülke
Bir Yılmaz Güney filmi
Eşya alınıp satılan kapalı çarşı
Mısırın güneş tanrısı
Yelkenlerin
iki
köşesi
arasındaki kenarlara verilen ad
Satrançta oyun sonu
Teknede sabit donanım
Muzikte bir nota
Denizde sık kullanılan uzunluk
birimi
Klorun simgesi
İti an, onu eline al
Duman kiri
Amerikan gizli servisi
Bir haber ajansı
33
27. Çobanlar giyer ve altından
sopa gösterilir
29. Geminin üzerinde gittiği çizgi
31. Kayak
32. Bir ilimiz
33. Kanuni Sultan Süleyman'ın
başbakanlarından Damat Lütfi
Paşa'nın kadına şiddet sonucu
sürüldüğü yer
35. Osmanlı
vezirlerinin
öldüklerinde
veya
idam
edildiklerinde
mallarına
hükumet
tarafından
el
konulması
36. Piri Reis'in fetih edemediği kale
39. İrlanda kurtuluş örgütü
41. Bir sayı
43. Kanuni Sultan Süleyman'ın
kapısında öldüğü kale
46. Bebeklerin başlıca besini
49. Bir göl
50. Osmanlıların resmen I. Dünya
Savaşı'na katılmalarına sebep
olan geminin adı
51. bir bağlaç
52. Nefesli bir enstrüman
54. Ince uzun yarış kayığı
55. Eski dilde ayak
56. Muzikte bir nota
58. Dört yanı denizle çevrili kara
parçası
59. Bir haber ajansı
60. Bir renk
64. Muzikte bir nota
Kaptan
Büyük bir gemiye binip, geziye çıkınca bile “Amatör Denizci Belgesi” rahat durmaz, gemi ve seyir ile ilgili gözlemlere,
kendi görüşünüze göre planlar oluşturmaya başlarsınız. Sanki kaptan sizi yakalayacak,“Ben yoruldum, biraz da sen idare
eder misin?”diye soracaktır.
Biraz şansınız var ise, biraz da yol yordamına uygun yaklaşımda bulunursanız kaptan ile tanışma ve sohbet etme olanağı
da olur. Kendinizi“Koca kaptan”olarak görmeyip, amatörlüğünüzü bıktırıcı olmadan kullanırsanız, kaptan ile dost olup,
yolculuk boyunca sık sık birlikte olabilirsiniz.
EskihisarTopçulararasındaçalışanarabalıvapurunkaptanıilekısabirsürebirlikteolmuştuk.Denizbenimiçindahayalnızca
yüzülen bir yerdi. Dayanamayıp aklımdaki hain soruyu sordum: “İki liman karşılıklı görünüyor. Hava iyi ise daha düz bir
çizgide, kötü ise içeri doğru bir yay yaparak seyrediyorsunuz. Bu gemide çalışırken sizi mesleki olarak heyecanlandıran
bir şey var mı?” Kaptan doğal olarak soruyu geçiştirmeye çalıştı. Bu kez daha da ileri giderek “Arkadaşlarınız ile bir araya
geldiğinizde neyin muhabbetini yapıyorsunuz? Şu kadar sürede karşıya varıp rekor kırdım gibi şeyler mi?”diye sormayı
sürdürdüm. Kaptan dayanamadı.“Bu gemilerin hızı bellidir. Biraz hızlanmaya kalksanız çok yakıt yakar, o nedenle böyle
bir yarışma yapamayız. Biz gemimiz ile rotasyona çıkıp, Çanakkale Ecebat veya Bozcaada’ya da çalışırız. Aramızdaki
muhabbet Çanakkale turunda gemideki araba ve kamyonlardan kaç tane devirdiğimiz konusundadır.”Pardon diyerek,
arabamın başına döndüm hemen…
Kaptan ile ilişkilerde en acı olanı ise kaptanın uzaktan görüldüğü gibi olmadığını anlamanızdır. Çok kararlı gözüken
kaptanınızın Sayın Başbakan gibi inşaat için yıkıma başladıkları bir zamanda “Belki AVM yaparız, belki de şehir müzesi”
gibi kararsızlık gösterdiğini görmeniz sizi endişelendirir. Dalgalı denizin sallaması ile içi dışına çıkmaya başlayan yolcuların
yakınmalarını “dış mihrakların örgütlemesi” diye sunması endişeyi arttırır. İkinci kaptanın ve diğer zabitlerin “hava çok
kötü, ancak merak etmeyin yavaşlayıp, sizleri biraz rahatlatacağız”sözleri kulaklarda çınlarken, kaptanın“ben çapulculara
pabuç bırakmam, benim personelim de sallanıyor, hiç de yakınmıyorlar” anonsu endişe sınırlarınızı da aşmanıza yol
açar. Hele bir de yolcuların üzerine gemi güvenliğini salıp,“gidin kamaranızda kusun, ayakaltında bulunmayın”mesajını
zor kullanarak yayar ise artık korku endişenin yerini alır.“Gemiye binerken kapıda hava durumu yazıyordu. O zaman bir
şey demediniz, kabul ettiniz”söylemi ile tüm insani yaklaşımı unutan kaptanın gemisinden bir an önce inmeyi dilersiniz
.
Denizde uzun zaman geçirmek insanı bazı sallantılı durumlara alıştırır. Tekneye ilk kez binmiş veya kötü hava ile ilk kez
karşılaşmış ekip üyelerinin durumunu “unutmuş” olabilir insan. Ancak kaptan da öncelikle bir insandır. Profesyonelliği
bir yana bırakıp, ekibini dinleyeceği, onlar ile empati yapacağı, dileklerine kulak vereceği anlar da olmalıdır. Dilerim ki
bindiğiniz gemilerdeki kaptanlarınız profesyonelliği aşmış, içi dışı bir, kendisi gibi düşünmeyenleri de dinleye bilen,
anlamaya çalışan bir“önce insan”olsun.
Tanju Aktuğ
34
milyonlarca insana ulaşmış,
kalite
belgesi ile
standartlarını
onaylatmış olmanın haklı gururunu yaşayan bir firmayız.
ISO 9001
Te k n i k v e A l t y a p ı
Ses ve ışık sistemi
Görüntü Sistemleri
Konstrüksiyon Sistemleri
Özel Show ve Gösteri Ekipmanları
R e k l a m v e Ta s a r ı m
Grafik Tasarım
Kurumsal Kimlik Uygulamaları
Web Tasarımı
Organizasyon
Resmi Törenler
Açılış / Kapanış Organizasyonları
Konserler, Festivaller
Spor / Fuar Organizasyonları
Prodüksiyon
Medya İlişkileri
Film ve Müzik Prodüksiyonları
Stüdyo Kayıt
K o n g r e v e To p l a n t ı
Uluslararası Kongre Organizasyonları
Eğitim Toplantıları
Bayii Toplantıları
Teşvik Gezileri
Lansman Toplantıları
Merkez: Erciyes İşyerleri Sitesi 2. Cad. No:19 Macunköy / Ankara / Turkey
t: +90 (312) 397 56 66
f: +90 (312) 397 58 88
Şube: Barbaros Mah. Uphill Court Residence A Blok D: 106 Ataşehir / İstanbul / Turkey
t: +90 (216) 688 46 41 (pbx)
f: +90 (216) 688 46 42
Ankara Yelken Kulübü
Sancak Mah. 555 cadde No: 1/8 Çankaya / ANKARA
39° 52.010' N - 32° 52.144' E T: 312 495 36 56 F: 312 438 28 83
w w w. o r g a n i z e r. c o m . t r
Biz, yaptığı organizasyonlarla