33_1 - GÜLE GÜLE CİCİ KARDEŞ

Transkript

33_1 - GÜLE GÜLE CİCİ KARDEŞ
GÜLE GÜLE CİCİ KARDEŞ
YOK İNAN DÜNYADA,
NE SANA, NE DE BAŞKA BİR BACIMIZA
TÜRK’ÜN EŞİNE – TÜRK’ÜN ANNESİNE
TÜRK’ÜN DENGİNE BAŞKA DA BİR EŞ
Bundan üç yıl önce, Çanakkale’mize geldiğimde,
Sen, ancak Türk’e yakışır zerafetinle,
Türk’ün Töresi, Türk’ün Misafirperverliğiyle
İnsana huzur ve güven veren o güzel ve güler yüzünle
Belediye’de, odama gelmiş, hoş geldin kardeş demiştin
Çayımı içmiş, benimle hasbihal edip dertleşmiştin.
Bugün seni elimizden alan, o derdinden bahsetmiştin
Ben de sana, inan ben de dertliyim
Dert elinden muzdaribim
Ama asla da şikayetçi değilim
Biliyor musun, hem ben de son nefeste
Nice şehidimizle yan yana birlikte,
Yatabilmek dileğiyle,
Geldim ölmek için Çanakkale’ye
Geldim, gönlümü gönüllerine,
Yüzümü yüzlerine
Yönümü izlerine çevirip
Geldim Çanakkale’mde can vermeğe
Ama geldim, ölmeden önce de,
Geldim siz bacılarıma, analarıma,
Anaların en kutsalı olan vatanıma,
Atalarıma layık bir şekilde
Onurla – gururla hizmet etmeye
Hatırlıyor musun, sonra demiştim ki, dönüp Rabbimize,
Rabbim, benim büyük bir derdim var diye
Hüzünlenip – şikayet edeceğimize
Dönüp derdimize,
Diyelim ki benim Büyük bir Rabbim var diye…
Ve sen başlamıştın, çaylarımızı içerken gülümsemeye
Bugünse ben, yüreklerimize çökerken hüznün, acı bir şekilde
Hakim olamayıp, tabutunun yanında akan göz yaşlarıma
Hakim olamayıp, mezarının başında, feryat eden ruhuma
Hatırlayıp, daha dün başka bir cenazede,
Yazılmış olan musalla taşının yanındaki dizelere,
Neylersin, ölüm herkesin başında…
Kim bilir nerede ve kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın
Bu musalla taşında…
Geçirdim, içimden kendi kendime…
Sonra, ölüm ne güzel şey, odur perde arkasından haber
Güzel olmasaydı hiç, ölür müydü peygamber
Mısraları dolaştı zihnimde, birer –birer…
Sonra, Mevlana’nın,
Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok
Ama nice elbiseler de gördüm ki, içerisinde insan yok
Nasihatini hatırlayıp,
Son giysin olan o beyaz kefenine de, gözlerim takılıp
Dalıp gittim düşünceler içerisinde
Rabbim şükürler olsun Sana ki,
Sen bu Ulu Millete, bu Yüce Ulusa,
Üzerinde taşıdığı o Türk libasına,
Türk’ün Töresine, şanına
Yakışır, ne cici bacılar vermişsin bana…
Sonra hakim olamasam da yine göz yaşlarıma,
Ayrı bir gurur, ayrı bir huzur doldu ruhuma
Hani, ilk girdiğinde belediye de, odama
Hani, üç yıl önce de vermiştin ya…
İşte öyle bir huzur doldu içime
Bu kez, zihnimde gülen gözlerinle hayalin
Git, yolun açık olsun, git güle güle kardeşim!
Güle güle git dedim, el sallayarak arkandan
Ama, edemeden de, yine ağlamadan…
Güle güle git, Türk’ün ezelden – ebede olan hayat yolunda,
Güle güle git, Atalarımın, Nice Şuhedanın
Ve kendin gibi nice nice Türk anasının
O kutlu, o mukaddes sonsuzluk yoluna…
Git, ama unutma, de ki Atalarıma,
Kalmasın gözleri asla arkada
Can varken henüz canımda
Ve dolaşıyorken o asil kanları damarımda
Ve doğurmuşken beni de, senin gibi asil bir ana
Leke getirir miyim ben hiç, anların adlarına…
Git, uğurlar olsun Türk’ün bacısı, cici kardeşi
Git, ey gözü yaşlı yavrularının melek annesi
Git, Rabbime emanet eyledim seni,
Git, yolun açık olsun, hüzne boğsan da beni…
Git, sen ey Bams-ı Beyrek’in Banu Çiçeği
Git, sen ey Kanturalıların kahraman Selcen’i
Git, sen değil sadece, Resül kardeşimizin Arzu’su, Emel’i
Git, sen ey Türk’ün olan kardeşi, namusu, Arzusu ve Emeli
Git, ey gözlerimizin bebeği, gönüllerimizin sevgilisi
Git, daha baharında solan, Çanakkalemizin güzel çiçeği…
Bir insanı tanımaya bir dakika, ama onu unutmaya bir ömür de yetmez bilesin
Git, ama bil ki, seni çok hem de çok özleyeceğim…
Git, yolun açık, mekanın cennet, yerin de nurlu olsun!
Git, orada da konağın atalarının yurdu,
Yurdunu kollayıp - gözleyen de, Türk’ün Bozkurt’u olsun!
Ata AKYOL