000 a ilk iki sayfa.qxd - Çankaya University Journal of Science and

Transkript

000 a ilk iki sayfa.qxd - Çankaya University Journal of Science and
YEN‹ K‹TAPLAR / NEW BOOKS
TEMMUZ-ARALIK 2009 ARASI TÜRK‹YE’DE YAYINLANAN YEN‹ K‹TAPLARDAN SEÇMELER
MIGUEL ABENSOUR, Ütopya: Thomas More’dan Walter Benjamin’e [çeviren Aziz Ufuk K›l›ç] (‹stanbul:
Versus Kitap Yay›nlar›, 2009), 114 ss. ISBN 978-605-569-112-7
Miguel Abensour ilk bask›s› Fransa’da L’utopie de Thomas More à Walter Benjamin ad›yla 2000
y›l›nda yap›lan bu kitab› hakk›nda flunlar› yaz›yor: “Thomas More ve Walter Benjamin mi? Bu iki ismin
al›fl›lmam›fl bir tak›my›ld›zda bir araya getirilmesinde flafl›rt›c› bir fley var. Onlar› birbirine yaklaflt›ran ö¤eler—belki temel konu, yani ütopya d›fl›nda—pek az. Ancak burada yapmak istedi¤imiz fley, bilinmeyen bir
soy ba¤›n› ortaya ç›karmak, ya da bafllang›ç noktas›nda Thomas More’un ve bitifl noktas›nda Walter Benjamin’in yer alaca¤› bir ütopya tarihi yazmak de¤il. Thomas More’un Ütopya’yla birlikte yeni bir retorik
düzenlemeyi icat etti¤i ve böylece siyasal alana benzeri görülmemifl bir müdahale denemesinde bulundu¤u do¤ruysa da, Walter Benjamin hiçbir biçimde ütopya gelene¤inin sona eriflini temsil etmez: söz konusu gelenek kendini çeflitli biçimlerde a盤a vurmaya ondan sonra da devam etmifltir, etmektedir. Projemiz
daha ziyade ütopyay› yazg›s›n›n iki güçlü an›nda kavramak: önce flafa¤›nda, sonra da Walter Benjamin’in
‘felaket’ dedi¤i en son tehlike karfl›s›nda.”
KEZBAN ACAR, Rusya: Ortaça¤’dan Sovyet Devrimi’ne (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 392 ss. ISBN
978-975-050-722-9
Rus halk›n›n Dokuzuncu Yüzy›l’da d›flar›dan, kendilerini yönetmesi için ça¤›rd›¤› bir Vareg prensinin etraf›nda toplanmaya bafllamas›yla temelleri at›lan Rusya, zaman içerisinde di¤er knezliklerin gönüllü kat›l›m› veya ilhak›yla Moskova knezli¤i çat›s› alt›nda toplanmaya bafllad› ve Onalt›nc› Yüzy›l’da Rus
topraklar›ndaki Mo¤ol yönetiminin zay›flamas› ve sona ermesiyle bir devlet haline geldi. Ayn› yüzy›l›n ortalar›nda Orta Asya’da Kazan ve Astrahan hanl›klar›n›n ve Sibirya’n›n fethiyle devletten imparatorlu¤a dönüflmeye bafllad›. Sürekli geniflleyen, genifllerken de yeni fethedilen yerlerin yönetimi için güçlü bir ordu,
yeni bir donanma, merkezî bir idari yap› kuran Rusya devleti, bütün bu oluflumlar›n masraflar›n› karfl›lamak için, topra¤›n ortak kullan›m›na dayal› bir tar›m politikas› ile hemen her fleyin devlet taraf›ndan belirlendi¤i merkeziyetçi bir ticaret politikas› izledi. Onsekizinci Yüzy›l’da Çar Petro ile birlikte sadece ekonomik ve toplumsal anlamda de¤il, kültürel anlamda da ‘zorunlu’ bir de¤iflime u¤rayan Rusya, Balt›k, Karadeniz ve Kafkasya’da yürüttü¤ü politikalar›, özellikle Osmanl› Devleti ve ‹ran’a karfl› baflar›lar› sonucu bir
imparatorluk haline geldi. Rusya’n›n hem gücünü hem azametini temsil eden bir di¤er özelli¤i, genifl co¤rafyas› ve mozai¤i and›ran renkli nüfus ve kültürel yap›s›d›r. Manisa Celâl Bayar Üniversitesi Tarih Bölümü ö¤retim üyelerinden Kezban Acar, Rusya: Ortaça¤’dan Sovyet Devrimi’ne adl› kitab›nda, Puflkin’in
“Rusya’y› anlamazs›n›z; sadece ona inan›rs›n›z,” sözlerinin ard›ndaki cazibeyi de unutmadan, Rusya’n›n
geçirdi¤i tarihî, siyasi, iktisadi ve toplumsal dönüflümlerin Rus kültürünün coflkun, yabanc›, cesur, mistik,
hüzünlü yönleriyle nas›l kesiflti¤ini gözler önüne sererek zengin bir tarihsel araflt›rma sunuyor.
SERHAN ADA ve H. AYÇA ‹NCE (der.), Türkiye’de Kültür Politikalar›na Girifl (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 273 ss. ISBN 978-605-399-041-3
Kültür politikas›, bir toplumun sosyal, ekonomik, kültürel ve sanatsal alanlarda ortaya koydu¤u ilkeler, öncelikler ve programlardan oluflur ve buradaki politika ifadesi siyaset anlam›nda kulland›¤›m›z politika
kelimesiyle do¤rudan ayn› anlam› tafl›masa da, tamamen iliflkisiz de de¤ildir. Avrupa’da uzun y›llard›r günÇankaya University Journal of Humanities and Social Sciences, 7/1 (May›s 2010), ss.209–278.
© Çankaya Üniversitesi ISSN 1309-6761 Printed in Turkey
210
YEN‹ K‹TAPLAR
demde olan ve uluslararas› etkinliklerin temel konusu olan kültür politikalar› ve bu alanda yürütülen inceleme ve tart›flmalar, Türkiye’de çok k›sa bir geçmifle sahip bir alan. Son on-onbefl y›ld›r Türkiye’de de kültür
politikalar› konusu önce sanat ve kültür çevrelerinde ele al›nmaya bafllad›, sonra akademik ortamda yerini ald› ve en nihayetinde resmi kurumlar ve ilgili bakanl›k taraf›ndan üzerinde durulan belirgin bir çal›flma alan›
haline geldi. Türkiye’de Kültür Politikalar›na Girifl adl› bu çal›flma, konuyla ilgili projeler yürüten ve çeflitli
üniversitelerde ders veren akademisyenlerin yaz›lar›ndan olufluyor. Konuya bir girifl niteli¤inde olan kitab›n
amac›, Türkiye’de kültür politikalar›n›n üretilmesi ve üretilen politikalar›n uygulanmas› konusunda bir durum
de¤erlendirmesi yapmak ve söz konusu alan› oluflturan bileflenleri tan›mlayarak bunlar› elefltirel bir perspektifle ele almak. Bu dereleme kitapta yaz›lar› olanlar Füsun Üstel, Murat Kato¤lu, Serhan ada, Aylin Seçkin,
Gül Pulhan, Deniz Ünsal, Asu Aksoy, Osman Kavala, Philipp Diteachmair ve H. Ayça ‹nce.
CEMAL BÂL‹ AKAL (der.), Spinoza Günleri: Teolojik-Politik ‹nceleme Etraf›nda (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi
Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 138 ss. ISBN 978-605-399-115-1
Spinoza’n›n Teolojik-Politik ‹ncelemesi yüzy›llard›r büyük tart›flmalara sebep oldu. ‹fade ve düflünce özgürlü¤ünün en büyük savunusu olma özelli¤ini tafl›yan bu kitap derinlenmesine tart›fl›lmay› hak ediyor. ‹stanbul Bilgi Üniversitesi’nde 14-15 Kas›m 2008 tarihleri aras›nda düzenlenen ‘Spinoza Günleri’
sempozyumunda yap›lan sunumlar, Teolojik-Politik ‹nceleme’nin farkl› yönlerini ele ald›. Cemal Bâli
Akal, sempozyumda yap›lan sunumlar› derleyerek sempozyuma kat›lamam›fl okurlara da bu tart›flmay› tafl›may› amaçl›yor. Kitab›n içindeki incelemeler: Cemal Bâli Akal, “Spinoza ve Teolojik-Politik ‹nceleme
Hukukun Neresindeler?”; Türker Armaner, “Spinoza’da ‘Do¤al Hak’ ya da Akl›n Do¤as›”; Gaye Çankaya Eksen, “Spinoza’da Etik-Siyaset ‹liflkisi Üzerine”; Eylem Canarslan, “Teolojik-Politik ‹nceleme’den
Politik ‹nceleme’ye Spinoza’da Çokluk Kavram›”; Tülin Bumin, “Anti-moralizmden Anti-jüridizme Spinozac› Sol”; Reyda Ergün, “Leviathan ile Teolojik-Politik ‹nceleme ile Politik ‹nceleme’de Korku Kavram›”; Manfred Walther, “Kutsal Kitap’›n Otoritesi ve Devlet Mant›¤›”; Alber Nahum, “Spinoza’n›n Kutsal
Kitap Tefsir Kuram›”; Solmaz Zelyüt, “Leo Strauss’un TTP Okumas›”; Birden Güngören, “Hegel’de Teolojik-Politik ‹nceleme”; ve Moris Fransez, “SpinoZen Bir ‹ç Özgürlük Aray›fl›.”
HASAN AKBAYRAK, Milletin Tarihinden Ulusun Tarihine (‹stanbul: Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 522 ss.
ISBN 978-605-420-813-5
Bu çal›flmada esas olarak, imparatorluktan Cumhuriyet’e geçifl sürecindeki kurumsal tarihçilik faaliyetleri incelenmekte olup genel olarak tarihçili¤in bu süreç içindeki yeri sorgulanmaktad›r. Türkiye’de
kurumsal tarihçili¤in ilk ad›m› olan ve ‹kinci Meflrutiyet döneminde kurulan Tarih-i Osmani Encümeni’nden Cumhuriyet idaresinin kurdu¤u Türk Tarih Kurumu’na geçifl süreci di¤er tarih çal›flmalar› ile birlikte incelenmektedir. Ayr›ca, döneme damgas›n› vurmufl tarihçilerin bu kurumlar d›fl›ndaki faaliyetleri,
mümkün oldu¤unca dönemin siyasal omurgas› içine oturtularak, takip edilmeye çal›fl›lm›flt›r. Bu eser, dönem ve muhteva olarak, Osmanl› ve Cumhuriyet dönemleri kurumsal tarihçili¤ini bütünsel bir süreç içinde incelemeye çal›flan kapsaml› ilk çal›flma özelli¤i tafl›maktad›r.
YASEM‹N AKÇAO⁄LU ve SEMA DO⁄AN (haz›rlayanlar), Semavi Eyice Kaynakças›: Seksenalt› Y›la Arma¤an (‹stanbul: Kitap Yay›nevi, 2009), 116 ss. ISBN 978-605-105-040-9
Semavi Eyice ‘‹stanbul Minareleri’ konulu teziyle ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat
Tarihi Kürsüsü’nden 1948’de mezun oldu ve ayn› y›l bu kürsüye asistan olarak atand›. 1952’de ‘Side’nin
NEW BOOKS
Bizans Dönemine ait Yap›lar›’ bafll›kl› teziyle doktoras›n› verdi. Bizans sanat› konusundaki bu ilk kapsaml› çal›flmas›n›, 1955’te doçentlik tezi olarak sundu¤u ‘Son Devir Bizans Mimarisi’ izledi. 1964’te tamamlad›¤› ‘‹lk Osmanl› Devri’nin Dinî-‹çtimaî Bir Müessesesi: Zaviyeler’ konulu teziyle profesör olarak,
1963’te ayn› fakülte bünyesinde kurulan Bizans Sanat Tarihi Kürsüsü’nün baflkanl›¤›na getirildi. Y›llar›n›
sanat tarihine ve ‹stanbul’a veren Semavi Eyice, çal›flma hayat› boyunca 1400’ü aflk›n say›daki makaleleri, ansiklopedi maddeleri, araflt›rma ve kitaplar›yla bir dönemin tarihine ›fl›k tutan ve çal›flmalar›yla bilim
hayat›m›za büyük katk›lar› olan bir bilim insan›m›z. Onun seksenbefl y›l›na bir arma¤an olarak haz›rlanan
bu kaynakça tüm çal›flmalar›n› mümkün oldu¤unca eksiksiz olarak araflt›rmac›lara ulaflt›rmay› hedefliyor.
Kaynakçan›n haz›rlanma sürecinde Yasemin Akçao¤lu’nun yükseklisans tezi olarak haz›rlad›¤› ‘Türk Sanat› ve Tarihine Katk›lar›yla Semavi Eyice: Hayat› ve Eserleri’ bafll›kl› çal›flma esas al›nd› ve 1991 y›l›nda Eyice’nin yay›nlar›n› ilk olarak bir araya getiren Mahmut fiakiro¤lu’nun haz›rlad›¤› Prof. Dr. Semavi
Eyice Bibliyografyas›’ndan da yararlan›ld›. Bu kaynakçada, daha önce Mahmut fiakiro¤lu’nun yapt›¤› tasnif kullan›larak, yazar›n çevirileri ve yazd›¤› önsözler birer bafll›k alt›nda topland› ve tüm çal›flmalar alt›
ana bafll›k alt›nda grupland›r›ld›. Birçok dergi, kitap ve ansiklopedi yeniden gözden geçirilerek önceki yay›nlarda rastlan›lan hata ve eksikler giderildi. Semavi Eyice’nin yaflamöyküsü de kendi sözleriyle yine bu
çal›flmada okurlara sunuluyor.
NEBAHAT AKGÜN ÇOMAK ve YASEM‹N G. ‹NCEO⁄LU, Metin Çözümlemeleri (‹stanbul: Ayr›nt› Yay›nlar›,
2009), 378 ss. ISBN 978-975-539-533-3
Metin her fleyden önce bir yap›d›r. Bu yap›da, yaln›zca metnin yap›sal örgüsü de¤il, ayn› zamanda
onu çevreleyen d›fl gerçeklik de söz konusudur. Metinsellik sözcükler aras› ba¤›nt›lar›n yan› s›ra kesitler
aras› iliflkilerden de do¤maktad›r. Metin, kendi içinde hiçbir fley ifade etmemekte ancak metin ve dünya
bilgisi ile kurulan ba¤lant› sonucu bir anlam kazanmaktad›r. Bu ba¤lamda da, gerek biçim gerek anlam düzeyinde üretimsellik olgusunun simgesi olarak metin farkl› biçimler ve farkl› anlamlar tafl›maktad›r. Hepsi konular›nda uzman hocalar›n çeflitli metin çözümleme kuramlar› ve kuramc›lar› üzerine yazd›klar›, anlafl›l›r ve aç›klay›c› metinler toplam› bize Umberto Eco, Jürgen Habermas, Guy Debord, Teun A. van Dijk
gibi kuramc›lar› anlamak için bir k›lavuz sunuyor. Metin Çözümlemeleri adl› kitapta yer alan metinler, yeniden okunmufl, altüst edilmifl, çözümlenmifl, ayr›flt›r›lm›fl, yeniden üretilmifl ve infla edilmifllerdir. Çözümlemeye ya da yeniden okunmaya al›nan metinlerin ba¤›nt›lar›, anlam kayna¤›na yaslanarak, eriflti¤i her yeni noktada, kendini yeniden üretmekte ve yeniden yorumlanabilecek duruma gelmektedir. ‹nsano¤lunun
adeta bitmeyen u¤rafl›s› olarak nitelendirebilece¤imiz metin çözümlemeleri, bir yandan metnin nas›l eklemlendi¤ini çözümlerken, di¤er yandan kurguyla gerçeklik izleniminin örtüfltü¤ü alan› da ortaya koymaktad›r. Kendi alanlar›nda yetkin akademisyenlerin bir eseri olan Metin Çözümlemeleri okuru da oyuna dahil ederek ona önemli bir sorumluluk yüklüyor: Önceden kazand›¤› bilgi ile metin aras›nda kuraca¤› iliflki
becerisini gelifltirme sorumlulu¤u.
NAZAN AKSOY, Kurgulanm›fl Benlikler: Otobiyografi, Kad›n, Cumhuriyet (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›,
2009), 223 ss. ISBN 978-975-050-721-2
‹stanbul Bilgi Üniversitesi Karfl›laflt›rmal› Edebiyat bölümü ö¤retim üyelerinden Nazan Aksoy Kurgulanm›fl Benlikler: Otobiyografi, Kad›n, Cumhuriyet adl› çal›flmas›nda yak›n tarihimizi, o döneme tan›kl›k eden kad›nlar›n dilinden, onlar›n otobiyografilerinden okuyor. Özellikle son y›llarda yay›mlanan kad›n
otobiyografilerinin de genel olarak odak noktas› modernleflme ve özel olarak Cumhuriyet tarihidir. Bir ya-
211
212
YEN‹ K‹TAPLAR
k›n okumayla, kad›n otobiyografi yazarlar›n›n hayatlar›nda hangi sorunlar öne ç›k›yor ve bu hikâyeler otobiyografi türünün Bat›’daki örneklerine hangi yönlerden benzerken nerelerde ayr›fl›yor sorular›n›n üzerine
e¤iliyor. Kurgulanm›fl benlikler, modernleflme projesi içinde kimli¤ini kurmufl, bu projenin kad›nlara sundu¤u imkânlardan yararlanm›fl, böyle meslek ve kimlik edinmifl kad›nlar›n hikâyelerini anlat›yor. Otobiyografilerden yola ç›kan Nazan Aksoy, Cumhuriyet’e ve Türk modernleflmesinin temel meselelerinden biri olan kad›n›n toplumdaki yerine yine kad›nlar›n gözünden bakma imkân› sa¤l›yor.
NADJE SADIG AL-ALI, Irakl› Kad›nlar›n Anlat›lmayan Öyküsü: 1948’den Bugüne [çeviren Yasemin Tezgiden] (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 336 ss. ISBN 978-975-050-663-5
Irakl› Kad›nlar›n Anlat›lmayan Öyküsü: 1948’den Bugüne, son yetmifl y›ld›r Irak’ta yaflananlar›,
kad›nlar›n deneyim ve tan›kl›klar›yla anlatan alternatif bir tarih çal›flmas›. ‹lk bask›s› ‹ngilizce olarak ve
Iraqi Women: Untold Stories From 1948 to the Present ad›yla ‹ngiltere’de 2007 y›l›nda Zed Books taraf›ndan yay›nlanan kitab›nda Nadje Sadig Al-Ali, farkl› kimlik ve aidiyetler tafl›yan genç-yafll› çok say›da
Irakl› kad›nla görüflerek ülkenin çeflitli dönemlerinde, özellikle kad›nlar aç›s›ndan hayat›n nas›l de¤iflti¤ini betimliyor. Kad›nlar›n Irak’taki yaflam koflullar›n›, ev, okul ve ifl yerlerindeki konumlar›n›, anne ve efl
olarak varl›klar›n› tarihsel bir süreç içinde resmediyor. ‘Tüm tarihler ve an›lar, infla edilir,’ önermesinden
yola ç›kan yazar, bir olay›nfarkl› biçimlerde yorumlanmas› ve hat›rlanmas›n› özellikle önemsiyor. Ona göre haf›za ve hakikat mutlaka örtüflmek zorunda de¤il; bir olayla ilgili birden çok hakikat olabilir ve bu durum, ne haf›zan›n önemini ne de ‘gerçekte’ neler oldu¤unu keflfetmemizin önemini azalt›r. Al-Ali, as›l olarak ma¤durun dilini, kad›nlar›n nas›l hat›rlad›¤›n› ve yaflad›¤›n› göstermek istiyor. Irak'ta süregelen ac› ve
keder dolu y›llar›n içinde kad›nlar›n neler yaflad›klar›n› onlar›n a¤z›ndan anlat›yor. “Bu kitap herkes için
diyor,” kitaba elefltiri yazan Kamer Derne¤i baflkan› ve Frans›z ‘Légion d’Honneur’ madalyas› fiövalye
mertebesi ile taltif edilen Nebahat Akkoç, “’kad›nlar›n birlik ve dayan›flmas›’n›n önemini vurgulayan yan›yla biz kad›nlar için, toplumsal cinsiyet eflitsizli¤ini görmemek için inat eden dostlar›m›z için... Ama en
çok da Irak’›n iflgaline kat›lan, destek veren, Irak’›n iflgalinden medet umanlar için. Siz ki yak›p y›kmaya
muktedirsiniz. Duyuyor musunuz? Bir Irakl› kad›n, Hana G. ‘Ülkemi geri istiyorum,’ diyor. Yak›p y›kt›klar›n›z›, yok ettiklerinizi geri getirecek gücünüz var m›?”
ESRA AL‹ÇAVUfiO⁄LU (der.), Bauhaus: Modernleflmenin Tasar›m› (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 587
ss. ISBN 978-975-050-666-6
Bauhaus düflüncesi, bir stilin, bir e¤itim hareketinin ötesinde, 1850’lerden beri Avrupa’da yürürlükte olan kültürel, ekonomik ve toplumsal bir modernleflme program›n› ifade eder. ‘Yeni’ bir hayat›n tasarlanabilece¤i inanc›n› temsil eder. Almanya’n›n kültürel nüfuz politikalar› ba¤lam›nda, son Osmanl› yönetimlerinin ama özellikle de Cumhuriyet’in kurucu kadrolar›n›n modernleflme giriflimlerinde etkili olur. Sanayileflme at›l›m› ile sanat›n birlefltirilmesine yönelik kültürel politikalar›n ve e¤itim reformlar›n›n yap›land›r›lmas›nda Bauhaus ak›lc›l›¤›n›n katk›s› önemlidir. Gazi Terbiye Enstitüsü, Köy Enstitüleri, sanat, sanayi ve meslek okullar›, ‹stanbul Teknik Üniversitesi ve Ortado¤u Teknik Üniversitesi gibi mühendislik-mimarl›k okullar›, güzel sanat ve uygulamal› sanat akademileri hep Bauhausçu ilkeleri benimserler ve bunlara göre yetiflmifl kadrolar taraf›ndan kurulurlar. Günümüzde Türkiye’de ça¤dafl e¤itimin örgütlenmesi ve
tasar›m kültürünün h›zla yükselmesi hâlâ Bauhaus’un izlerini tafl›r. Bauhaus: Modernleflmenin Tasar›m›,
bugünkü Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin çekirde¤ini oluflturan ve 1957 y›l›nda Alman
ve Türk Bauhausçular taraf›ndan kurulan Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu’nun ellinci kurulufl y›ldönümü dolay›s›yla düzenlenen ‘Türkiye'de Mimarl›k, Sanat, Tasar›m E¤itimi ve Bauhaus Sempozyumu’na sunulan
bildirileri kapsamaktad›r.
NEW BOOKS
AYfiE GÜL ALTINAY ve FEHR‹YE ÇET‹N, Torunlar (‹stanbul: Metis Yay›nlar›, 2009), 328 ss. ISBN 978975-342-728-9
Bu kitapta, 1915’te ya da öncesinde müslümanlaflt›r›larak, asimile edilerek Anadolu’da kalm›fl Ermeni çocuklar›n›n hikâyelerini, torunlar›n›n a¤z›ndan dinleyeceksiniz. fiimdilerde orta yafllar›n› sürmekte
olan bu torunlar Ermeni dedelerini, ninelerini, kendilerini anlat›rken yüzleflmesi güç sorular› da gündeme
getiriyorlar. Bugün Türkiye’de yaflayanlar kendi hikâyelerini ne kadar biliyor, nelerin üstü örtülüyor, bu
s›rlar bizi nas›l etkiliyor? Neredeyse yüz y›l sonra 1915’te yaflananlar ‘torunlar’ için ne ifade ediyor? Neden yüz y›l sonra bugün ninelerin, dedelerin Ermeni oldu¤unu söylemek bu kadar zor, bu kadar sanc›l›?
Bu ac›n›n ve suskunlu¤un üzerine gitmek baflka ac›lar› ve suskunluklar› görmemize, konuflmam›za, aflmam›za yard›mc› olabilir mi? Veya baflka ac›lar›n ve suskunluklar›n daha oluflmadan önlenmesine katk› sa¤layabilir mi? Burada hikâyesini okuyaca¤›n›z kifliler bizi kendimizle, ailemizle, komflular›m›zla, arkadafllar›m›zla tan›flmaya, birbirimizin hikâyelerine kulak kabartmaya davet ediyorlar. Yalanlardan, gerçek korkusundan kurtulup geçmiflimizle yüzleflmeden bar›flç›l bir gelece¤e varamayaca¤›m›z› hat›rlat›yorlar bize.
NIGEL ASHFORD, Özgür Toplumun ‹lkeleri: Bir Çal›flma Klavuzu [çeviren Can Madenci] (Ankara: Liberte Yay›nlar›, 2009), 148 ss. ISBN 978-975-620-142-8
Her toplum problemlerle ve meydan okumalarla karfl›lafl›r. Bunlara nas›l karfl›l›k vermek gerekir?
Tarihin, tecrübenin ve teorinin gösterdi¤i gibi bar›fl içindeki, özgür ve müreffeh toplumlar›n ortaya ç›kmas›na katk›da bulunan ilkelerle. Bu kitap eylemlerimize klavuz olmak üzere oniki ilke sunmaktad›r. Afl›r›
muhafazakâr ‹ngiliz siyaset bilimi profesörü Nigel Ashford, okuyucuya kendi ilke ve de¤erlerini belirlemede yard›mc› olmaya çal›flarak her gün pek çok karar vermesi gereken kifliler olarak do¤ru tercihi yapmada ihtiyaç duydu¤umuz temel ilkeleri sa¤lamaktad›r. Ayr›ca kitap sorularla ve ileri okuma önerileriyle
tart›flmay› ve düflünmeyi teflvik etmek üzere tasarlanm›flt›r.
HÜSEY‹N AKYOL, Türkiye’de Siyasi Parti Kapatman›n Tarihi (Ankara: ‹mge Kitabevi Yay›nlar›, 2009),
392 ss. ISBN 978-975-533-609-1
Kitab›n yazar› Hüseyin Aykol flöyle diyor: “86 y›lda 83 parti! Türkiye’de kapat›lan siyasi partilerden söz aç›ld›¤›nda birçok kifli ve kaynak, Anayasa Mahkemesi’nin kapatt›¤› 24 partiyi hat›rl›yor; oysa
Cumhuriyet tarihimizin 86 y›l› boyunca de¤iflik mahkeme ve otoritelerce kapat›lan parti say›s› asl›nda
60’t›r. Bu say›ya, Anayasa Mahkemesi’nin kapatma cenderesinden geçen 18 parti ile haklar›ndaki kapatma davas› halen süren 5 partiyi de eklersek, yaflad›¤›m›z durumun vahameti daha iyi anlafl›lacakt›r. 27 May›s 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980’deki askeri darbelerin ard›ndan 28 fiubat 1997’de ‘postmodern
darbe’ ve 27 Nisan 2007’de ‘e-muht›ra’ gören kesintili demokrasimizde siyasi partilerin kapat›lmas›n›n kesintiye u¤ramamas›, darbe dönemleri sona erse de, darbecilere ait otoriter anlay›fl›n sürdü¤ünü gösteriyor.
Türkiye’de Siyasi Parti Kapatman›n Tarihi, kapat›lma sürecinden geçen ve kapat›lan partilerin serüvenini
anlatmakla birlikte siyasal partileri kapatman›n yarars›zl›¤›n›, kapat›lan bir partinin toplumsal taban› varsa, uygulamada baflka bir isimle yeniden siyaset sahnesine döndü¤ünü göstermeyi amaçl›yor.”
B‹RGÜL AYMAN GÜLER ve D‹⁄ERLER‹, Kamu Yönetimi Ülke ‹ncelemeleri (Ankara: ‹mge Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 735 ss. ISBN 978-975-533-604-6
Birgül Ayman Güler, Erel Tellal, Koray Karasulu, Mehmet Necati Kutlu, Nuray Keskin, Onur Karahano¤ullar›, Özden Ak›n, Selin Esen, Tayfun Ç›nar ve U¤ur Ömürgönülflen’in yaz›lar›ndan oluflan Ka-
213
214
YEN‹ K‹TAPLAR
mu Yönetimi Ülke ‹ncelemeleri, sekiz ülkenin kamu yönetimi sistemleri üzerinde durmaktad›r. Bunlardan
dördü—ABD, Almanya, ‹ngiltere ve Fransa—son iki yüzy›l›n ‘geliflmifl ülkeler’ s›n›f›nda yer almaktad›rlar. Geliflmifllerin önemi, Türkiye üzerinde farkl› zamanlarda, farkl› a¤›rl›klarla etkili ülkeler olmalar›ndan
kaynaklan›r. Di¤er dört ülke—Arjantin, ‹spanya, Polonya ve Rusya—dünya genelinde Türkiye’nin de içinde say›ld›¤› ‘orta derecede geliflmifl ülkeler’dir. Günümüzde bu ülkelerin tümü kapitalist ekonomik sistem
içinde yer al›rlar. Polonya ile Rusya sosyalizmden kapitalizme dönen ‘geçifl ülkeleri’dir. Polonya, buna ek
olarak, Avrupa Birli¤i’ne üyelik süreci bak›m›ndan özgün bir örnek oluflturur. ‹spanya, son y›llarda Türkiye gündemine ‘bölgeli devlet’ tart›flmalar›yla birlikte yerleflmifl, co¤rafi aç›dan en uzak ülke Arjantin ise
sosyo-ekonomik bunal›m çizgisiyle Türkiye’ye en yak›n ülkelerden biri olarak dikkat çekmifltir. Kitab›
derleyen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ö¤retim üyesi Birgül Ayman Güler’›n ifadesiyle,
“Çal›flman›n özgün yönlerinden biri, baflka bir yabanc› dilden kaynaklar arac›l›¤›yla de¤il, ülkelerin kendi
dillerinde yaz›lm›fl kaynaklar kullan›larak haz›rlanm›fl olmas›d›r. Kitap, irdelenen ülkelere iliflkin bilgi da¤arc›¤›m›z› zenginlefltirmeye katk› sa¤laman›n yan› s›ra ve belki de bundan daha çok, Türk kamu yönetimine iliflkin kavray›fl›m›z› derinlefltirmemize hizmet edecektir.”
RIFAT N. BAL‹, Avram Benaroya: Unutulmufl Bir Yahudi Gazeteci Hayat› ve An›lar› (‹stanbul: 47 Numara Yay›nc›l›k, 2009), 126 ss. ISBN 978-994-432-835-7
Gazeteci, Frans›zca ö¤retmeni, Türkiye’nin ilk stenografi muallimi. Avram Benaroya’n›n hayat›n›
bu flekilde özetlemek mümkün. Bir zamanlar Türkiye’de mevcut olan Frans›zca bas›n›n›n önde gelen isimlerinden olan Benaroya hem Frans›z diline hakimiyeti, hem de stenografi bilgisi sayesinde Mudanya Konferans›’n› izleyebilen az say›da gazeteciden biriydi. Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin ilk stenografi muallimi olan Benaroya hayat›n›n son y›llar›nda tekrar gazetecilik mesle¤ine dönecek, L’Etoile de Levant (‘fiark’›n Y›ld›z›’) gazetesini yay›nlayacak ve ayn› gazetede hat›ralar›n› tefrika
edecekti. Bu kitapta Benaroya’n›n bu tefrikas›, kendisini tan›m›fl olan kiflilerin onunla ilgili an›lar›, kitab›
yay›na haz›rlayan R›fat N. Bali’nin Benaroya hakk›nda yazd›¤› biyografisi ve Prof. Saffet fiav’›n Mudanya Konferans› ile an›lar› yer almakta. Türk bas›n tarihinin az bilinen bir gazetecisini ve gazetesini anlatan
bu kitap ayn› zamanda hem Cumhuriyet döneminde az›nl›klar›n yaflamlar› hakk›nda bilgi vermekte, hem
de “Stenografi Türkiye’ye nas›l geldi?” sualine cevap getirmekte.
RIFAT N. BAL‹, Cumhuriyet Y›llar›nda Türkiye Yahudileri: Devletin Örnek Yurttafllar›, 1950-2003 (‹stanbul: Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 672 ss. ISBN 978-605-420-812-8
Bu araflt›rman›n inceledi¤i dönem elliüç y›l—yani, yar›m yüzy›ldan biraz fazla bir dönem. Demokrat Parti’yi iktidara getiren tarihî 14 May›s 1950 seçimleriyle bafllayan ve 15 Kas›m 2003 tarihinde ‹stanbul’daki iki sinagoga karfl› düzenlenen intihar sald›r›lar› ile sona eren bir dönem. CHP’nin Tek
Parti dönemindeki otoriter ve ayr›mc› siyasetinden bezmifl olan ve 14 May›s 1950 seçiminin sonucunu, ‹kinci Meflrutiyet’in ilan›nda az›nl›klar›n gösterdikleri heyecan ve sevince benzer bir flekilde karfl›layan Türk Yahudileri bu tarihten elliüç y›l sonra ise bu kere sinagoglar› hedef alan intihar sald›r›lar›
karfl›s›nda derin bir üzüntü ve öfke hissedeceklerdi. Peki bu iki tarih aras›nda yer alan elliüç y›l zarf›nda Türk Yahudi toplumu ne tür meseleler ile karfl› karfl›ya kald›? Bunlar ile nas›l mücadele etmeye çal›flt›? Mücadele edebildi mi? Edebildiyse ne netice elde etti? 1960’l› ve 1970’li y›llar›n çalkant›l› ve
buhranl› havas›nda devrimci sol, milliyetçi ve ‹slamc› eylemciler ve bas›n Türk Yahudilerine karfl› nas›l davrand›? ‘Türkiye’de huzurlu yaflamak’ için kamusal alanda görünmez olmay› ve siyasetten uzak
NEW BOOKS
kalmay› felsefe edinmifl olan bir toplumun liderleri nas›l oldu da ‘Ermeni Soyk›r›m› Meselesi’ vesilesiyle uluslararas› diplomasinin birer aktörü ve ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin örnek vatandafllar›’ haline
geldiler? Bu araflt›rma yerli ve yabanc› kaynaklar› derinlemesine araflt›rarak bütün bu suallere cevap
getirmekte.
EVANGELIA BALTA ve MUSTAFA O⁄UZ (haz›rlayanlar), Livâ-i Resmo: Tahrir Defteri (Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yay›nlar›, 2009), 692 ss. ISBN 978-975-162-187-0
Resmo, Girit adas›ndaki Osmanl› dönemi sancaklar›ndand›r. Bu sanca¤a ait 822 numaral› tahrir defterin yay›nlanmas›n› esas alan bu çal›flma bir çevrimyaz› çal›flmas›d›r. Bu metnin yay›nlanmas›yla o co¤rafyadaki tarihî, ekonomik, demografik hemen her husus bir foto¤raf gibi resmedilmifl olmaktad›r.
JAMES BAMFORD, S›rlar Evreni: ABD Ulusal Güvenlik Dairesi’nin Dinleme ve ‹stihbarat A¤› [çeviren Suat
Kemal Ang›] (Ankara: Dost Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 716 ss. ISBN 978-975-298-378-6
Amerikan Ulusal Güvenlik Dairesi’nin (National Security Agency) dünya çap›ndaki faaliyetlerini
konu alan bu çal›flma, bugüne dek içyüzü meydana ç›kar›lamam›fl birçok etkinlik, operasyon, uluslararas›
anlaflma ve iflbirli¤inin üzerindeki s›r perdesini de kald›r›yor. Bu alandaki uzman araflt›rmac› gazetecilerden biri olarak kabul edilen Bamford, hayli kapsaml› bir araflt›rman›n sonucu olan ve Amerika’da Body of
Secrets: Anatomy of the Ultra-Secret National Security Agency ad›yla 2002 y›l›nda yay›nland›¤›nda büyük
yank›lar uyand›ran kitab›nda tarihin ak›fl›n› belirleyen olaylar›n esas temellerini ve faillerini aç›kl›kla gözler önüne seriyor. So¤uk Savafl döneminden post-endüstriyel dünyaya uzanan bir yelpazede birçok uluslararas› ve bölgesel ihtilaf için alternatif bir okuma sunan çarp›c› bir araflt›rma.
M. MURAT BASKICI, Bizans Döneminde Anadolu: ‹ktisadi ve Sosyal Yap›, 900-1261 (Ankara: Phoenix Yay›nevi, 2009), 287 ss. ISBN 978-605-573-811-2
Anadolu Selçuklu ve erken dönem Osmanl› tarihini anlamland›rabilmek için bu devletlerin kendi
tarihleri kadar Bizans ‹mparatorlu¤u tarihine de bak›lmas› gerekmektedir. Bu çal›flma, Türk kökenli hanedanlar›n—yönetici kadrolar›n—tarihinin bafllad›¤› Onbirinci Yüzy›l’da ve sonras›nda Anadolu’da ne türden bir iktisadi-sosyal yap› bulundu¤unu ve hâkim yerel nüfusun nas›l bir dünya görüflüne sahip oldu¤unu
anlamaya yönelik olmak üzere ülkemizdeki tarih araflt›rmalar›na küçük bir katk› niteli¤indedir. Bizans tarihine aflina olman›n Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun pek çok meselesini daha kolay anlamland›rmay› sa¤layaca¤›n›, okuyucular rahatl›kla görebilecektir. Kitap Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ‹ktisat
Bölümü ö¤retim üyelerinden Murat Bask›c›’n›n 1995 y›l›nda tamamlad›¤› yüksek lisans tez çal›flmas›na
dayanmaktad›r.
HASAN YÜCEL BAfiDEM‹R, Liberalizm: Ahlâkî Temeller (Ankara: Liberte Yay›nlar›, 2009), 299 ss. ISBN
978-975-620-150-3
Liberalizm ça¤dafl medeniyetin temellerini atan radikal bir vizyondur. Bütün insanl›¤›n yüzy›llard›r
inkâr edilmifl ahlâkî eflitli¤inin, yok say›lm›fl bireysel haklar›n›n, hiyerarflik siyasî yap›lanmalarda unutul-
215
216
YEN‹ K‹TAPLAR
mufl insan onurunun iade-i itibar›d›r liberalizm. Buna karfl›n akademik çevrelerde ve toplumun bir kesiminde liberalizmin yard›mseverli¤i yok etti¤i, savafl› meflru gördü¤ü, zenginleri kollad›¤› fleklinde suçlamalarla liberalizmin ahlâk d›fl› bir düflünce oldu¤u fikri yayg›nd›r. Hasan Yücel Bafldemir’in çal›flmas›nda iddial› bir flekilde cevaplad›¤› soru fludur: “Liberalizm, bir de¤er düflüncesinden ve ahlâkî düflünceden yoksun
mudur?” Liberal düflünürler felsefelerinin ahlâkîli¤ini güçlü bir flekilde savunurlar ve bunu yaparken tek
bir ortak felsefî temele dayanmazlar. Bafldemir, liberalizm içindeki bu felsefî çeflitlili¤i ahlâkîlik problemi
etraf›nda yetkin bir flekilde ele alarak liberalizm/ahlâk iliflkisi ile ilgili tart›flmalara ortak bir kavramsal zemin sa¤lamaya çal›flmaktad›r. Liberalizm: Ahlâkî Temeller Türkçe literatürde bir ilki gerçeklefltirerek konuya genifl bir teorik çerçeve sa¤lamaktad›r. De¤er, ahlâk ve liberalizm konular›nda Bafldemir’in eseri bütün ilgililer için bir baflucu kitab›d›r.
DANIEL G. BATES, Yirmibirinci Yüzy›l’da Kültürel Antropoloji: ‹nsan›n Do¤adaki Yeri [çevirenler Suavi
Ayd›n ve di¤erleri] (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 560 ss. ISBN 978-605399-124-3
Bizi di¤er türlerden ay›rt eden insan davran›fl›n›n çeflitli yönlerini anlayabilmemiz ve kendi toplumumuzu daha iyi tan›yabilmemiz, bizim de di¤er canl› türlerini etkileyen ayn› kuvvetlere tabi oldu¤umuzu kabul etmemize ve dünya halklar›n›n yaflam tarzlar›ndaki çeflitlili¤i tam anlam›yla kavrayabilmemize ba¤l›d›r. ‹nsan› ve insan›n do¤ayla ve zamanla iliflkisini ele alan antropoloji bilimi, bu anlamda,
geçmiflimizi çözümleyip gelece¤imizi öngörmemize olanak sa¤layacak temel disiplinlerden biridir. Bu
kitap, en az geçim stratejileri ve iktisadî uygulamalar kadar öneme sahip olan dinsel ve siyasal inanç ve
uygulamalar›, hatta akrabal›k sistemlerini bir bütün içinde ele alarak, modern dünyada insan uyarlanmas›n› anlamaya dair bir bafllang›ç sunuyor. Antropolojinin yeni geliflmekte olan bir bilim oldu¤u Türkiye’de, Türkçe yaz›lm›fl orijinal metin say›s› çok az oldu¤u gibi, çeviri metinler de son derece s›n›rl›.
Dünyada antropolojiye girifl kitab› olarak temel öneme sahip Yirmibirinci Yüzy›l’da Kültürel Antropoloji Türk okuru için özellikle önemli; çünkü kitab›n yazar› Daniel G. Bates, önemli bir antropolog olman›n yan› s›ra, Türkiye’yi de çok yak›ndan tan›yan bir bilim adam› ve ilk olarak 1959’da geldi¤i Türkiye’de aral›klarla bulunmufl ve birçok alan çal›flmas› yapm›fl bir araflt›rmac›. ‹stanbul’daki Robert College mezunu olup uzun y›llar City University of New York’ta antropoloji profesörü olarak çal›flm›fl Daniel G. Bates taraf›ndan güncellenerek Türkiye’ye uyarlanan ve çevirisi Hacettepe Üniversitesi ö¤retim
üyelerinden Suavi Ayd›n baflkanl›¤›nda bir grup antropolog taraf›ndan gerçeklefltirilen bu çal›flman›n,
Türkiye’de bu alandaki akademik okuma kitab› eksikli¤inin giderilmesine katk› sa¤layaca¤› beklenebilir.
JEAN BAUBÉROT, Laiklik: Tutku ile Ak›l Aras›nda, 1905-2005 [çeviren Alev Er] (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi
Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 280 ss. ISBN 978-605-399-106-9
Bir ‘Frans›z icad›’ olan laiklik, bugün do¤du¤u topraklarda bile çeflitli tart›flmalara konu oluyor. Yak›n zamana kadar Fransa Cumhuriyeti’nin birlefltirici unsuru olan laikli¤in son zamanlarda ayr›flt›r›c› bir
nitelik kazanmas› karfl›s›nda Frans›zlar bile flaflk›n. Üstelik bu tart›flmalar art›k Fransa’n›n kendi icad› etraf›nda yapt›¤› kendi özelefltirisi olman›n d›fl›na çoktan ç›kt› ve laiklik art›k bir ‘Frans›z istisnas›’ de¤il; laiklik ideolojisini kendisine göre yorumlayan di¤er ülkelerde süren tart›flmalar da Frans›z laikli¤ine bir flekilde yans›yor ve yeni referans noktalar› yarat›yor. Fransa’da laiklik üzerine her seferinde yeni bir fleymifl
NEW BOOKS
gibi ortaya ç›kan tart›flmalar ve gelifltirilen argümanlar, içerik ve kullan›lan terminoloji bak›m›ndan Türkiye’de yaflan›n tart›flmalardan oldukça farkl›. Üstelik söz konusu olan nüfusunun büyük bir bölümü Müslüman olan Türkiye oldu¤unda, tart›flma e¤itim kurumlar›n› aflarak yaflam›n bütün alanlar›na yay›l›yor ve gittikçe karmafl›klafl›yor. Ama Baubérot’nun Frans›zca orijinali 2004 y›l›nda Laïcité 1905-2005, entre passion et raison ad›yla ç›km›fl olan bu kitab›n› okudu¤umuzda görece¤iz ki, bu tart›flmalar›n hiç bitmemesi asl›nda flafl›rt›c› bir durum de¤il. Kitapta genelde Fransa üzerinden ele al›nan laikli¤in ne oldu¤u ya da olmamas› gerekti¤i tart›flmas›, laiklik idealini benimsemifl bütün cumhuriyetler için hâlâ geçerli. Cumhuriyet temelinde Türkiye’de laikli¤in kapsayan m›, yoksa d›fllayan m› bir yaflama zemini sundu¤u, toplumsal hayatta s›n›rlay›c› m› yoksa düzenleyici mi bir uygulama oldu¤u gibi sorulara cevap bulmaya çal›fl›rken, Baubérot’nun bu kitab›nda aktar›lan sürecin ve tart›flmalar›n bizlere de yeni düflünce ufuklar› açaca¤›n› düflünüyoruz.
JEAN BAUDRILLARD, Gösterge Ekonomi Politi¤i hakk›nda bir Elefltiri [çevirenler Ali Bilginer ve O¤uz
Adan›r] (‹stanbul: Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 290 ss. ISBN 978-605-423-800-2
Gösterge ekonomi politi¤inin elefltirisini yapan kuramc› say›s› yok denilecek kadar azd›r. Thorstein Veblen ve Edmond Goblot kültürel s›n›f çözümlemesinin önünü açan çok önemli isimlerdir. Bu çözümleme ‘diyalektik materyalizm’in yapm›fl oldu¤u üretim güçleriyle ilgili çözümlemenin ötesine geçerek gösterifle yönelik bir de¤erler mant›¤›ndan söz etmektedir. Bu mant›¤a göre egemen s›n›f toplum üstünde kurdu¤u ve kodlar arac›l›¤›yla sürdürdü¤ü hâkimiyeti devam ettirebilmek amac›yla, de¤erleri ‘tözsel aç›dan de¤iflikli¤e’ u¤ratm›fl ve böylelikle ekonomik düzende devrimler yaparak, toplumsal iliflkilerde de¤iflikli¤e yol aç›lmas›n› engellemifltir. Ekonomik düzende belirleyici olan, birikim ya da art›-de¤erin elde edilme biçimidir. Kültürel göstergeler düzeninde belirleyici olansa harcama, yani yaflam›n her
alan›na egemen olan koda boyun e¤ip töz de¤iflikli¤ine u¤rayarak gösterge/de¤er biçimini alan ekonomik
de¤iflim de¤eridir. Egemen s›n›flar ya ilkel ve geleneksel toplumlarda egemenliklerini her zaman gösterge/de¤erler üstüne oturtmufl ya da, kapitalist burjuva düzeninde oldu¤u gibi, sahip olduklar› bu ekonomik
ayr›cal›¤› göstergeler arac›l›¤›yla sergileyerek onlara bir aflk›nl›k, bir kutsall›k kazand›rmaya çal›flm›fllard›r. Egemenli¤in en kusursuz aflamas› bu sonuncusudur. Çünkü s›n›f mant›¤›n›n yerini alan bu mant›k,
üretim araçlar›n›n mülkiyetiyle de¤il, anlam üretiminin denetimiyle ilgili olup maddi üretimden çok farkl› bir üretim biçiminin varl›¤›n› zorunlu k›lmaktad›r; zaten Marxist çözümlemenin içinden ç›kamad›¤›
nokta da budur.
MURAT BELGE, Edebiyat Üstüne Yaz›lar (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 515 ss. ISBN 978-975-470-691-8
Murat Belge, 1960’lardan bu yana ‘edebiyat sevgisi ile siyasete ilgisini, sanata yaklafl›m›nda bir çeflit uzlaflma noktas› alarak’ yazd›klar›n› bu kitapta toplad›. Bu derleme, kendi deyimiyle, “hayata bir edebiyatç› olarak bafllayan,” Belge’nin tüm önemli edebiyat yaz›lar›n› içeriyor. 1968-1987 dönemini kapsayan
bu yaz›larda, göze çarpan en önemli özellik ‘dogmatik olmama’ çabas›. Murat Belge, çeflitli elefltirel disiplin ve okullar›n yöntemlerinden yararlan›rken ‘teorik meseleler’in uza¤›na düflmemeye çal›fl›yor. ‘Roman
Üstüne,’ ‘Dünya Roman›nda Son Durum,’ ‘Sanat ve Politika,’ ‘Sanatç›lar ve Sorunsallar,’ ‘Eski Edebiyattan,’ ‘Metin ‹ncelemeleri’ ve ‘Epik Üstüne’ gibi bafll›klardan oluflan kitap, dönemin önemli edebiyat tart›flmalar›na da ›fl›k tutuyor.
217
218
YEN‹ K‹TAPLAR
MURAT BELGE, Sanat ve Edebiyat Yaz›lar› (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 439 ss. ISBN 978-975-050-713-7
Sanat ve Edebiyat Yaz›lar›, Murat Belge’nin dil, edebiyat ve sanat üzerine yazd›¤› yaz›lar›n bir derlemesi. Murat Belge bu yaz›lar›nda, Türkçe’nin dil tart›flmalar›yla klâsik Türk müzi¤inin, Türkçe edebiyat eserleriyle dünya edebiyat› kahramanlar›n›n tarihsel ve kültürel bir tart›flmada bir araya gelmelerini sa¤l›yor. Edebiyat Üstüne Yaz›lar’›n devam› niteli¤indeki bu ciltte de güncel edebiyat tart›flmalar›yla edebiyat›n teorik meseleleri birbirinden ayr›lm›yor. ‘Dil Tart›flmalar›,’ ‘Türkçe’de Roman, Yazarlar ve Tart›flmalar,’ ‘Divan Edebiyat› Üzerine, Edebiyat Söyleflileri,’ ‘Dünya Edebiyat›n›n Yazarlar› ve Kahramanlar›,’ ‘Sanat, Kültür, Estetik’
kitab› oluflturan bölümler. Murat Belge edebiyat elefltirmeni olarak bu farkl› konular ve tart›flmalar aras›nda dil,
edebiyat ve sanat›n hayat› nas›l üretti¤ini, bu üretimin hangi alanlarda nelere etki etti¤ini tart›fl›yor. Türkçe edebiyat› dünya edebiyat ailesinin bir ferdi olarak kabul edip, bu zenginli¤in içinde yeniden düflünmeyi öneren yaz›lar›yla Murat Belge, edebiyat elefltirisinin imkânlar›n› da bu tart›flmada göz önünden ay›rm›yor.
BERCH BERBERO⁄LU, Klasik ve Ça¤dafl Sosyal Teoriye Girifl: Elefltirel bir Perspektif (‹stanbul: ‹stanbul
Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 289 ss. ISBN 978-605-399-104-5
Toplum biliminin insan hayat›n› aç›klamaya ve anlamland›rmaya yönelik çal›flmalar›n›n temelini
oluflturan sosyal teori, antropoloji, tarih, ekonomi, teoloji, felsefe gibi bilimlerle birlikte toplumsal yap›y›
analiz ederken ve ona dair tezler gelifltirirken oda¤› sadece toplum ve insan›n etkileflimi olan toplum biliminden ayr›l›r ve daha büyük ölçekli bir incelemeye giriflir. Disiplinleraras› çal›flma prensibi nedeniyle daha kapsay›c› olmas› ve sosyal yaflam›n bilimsel incelemesinin nas›l yap›laca¤›na yönelik tezler sunmas› bir
yana, sosyal teori daha çok bir bilimsel araflt›rma yöntemi olarak ele al›nmaktad›r. Berch Berbero¤lu Klasik ve Ça¤dafl Sosyal Teoriye Girifl adl› bu kitab›nda topluma dair geliflkin bir anlay›fl oluflturmada kuramsal yaklafl›m›n önemini vurgulayarak sosyal teorinin olgular›n ham hallerini biçimlendirmedeki rolünü ön
plana ç›kar›yor. Berbero¤lu, tarihsel materyalizmin ilkelerini temel alan sosyal analiz anlay›fl›yla sosyal s›n›flar›n toplumda oynad›¤› merkezî role dikkat çekerek kendisinin de bu kitab› haz›rlarken üretim iliflkileri aç›s›ndan tan›mlanan s›n›fsal yap›y›, s›n›f mücadelesini ve s›n›f çat›flmas›n› klasik ve ça¤dafl teorisyenlerin analizlerinde temel argüman olarak ele ald›¤›n› vurguluyor. Klasik ve Ça¤dafl Sosyal Teoriye Girifl
Ondokuzuncu Yüzy›l’dan erken Yirminci Yüzy›l’a kadarki dönemin en önemli klasik ve ça¤dafl sosyal
teorisyenlerini konuya yeni olan ö¤rencilerle tan›flt›rmay› amaçlamaktad›r. Teorisyenlerin fikirlerini kendi
sözleriyle ifade etmesine öncelik verilen makaleler sosyal teoriye yönelik daha ileri çal›flmalarda temel
oluflturmas› için ilk ad›m olma niteli¤i tafl›yor.
HAM‹T EMRAH BER‹fi, Tek Parti Döneminde Devletçilik: Türkiye’de Otoritarizmin Siyasal ve Ekonomik
Kökenleri (Ankara: Liberte Yay›nlar›, 2009), 216 ss. ISBN 978- 975-620-149-7
Kemalizmin alt› ilkesinden devletçilik, Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda do¤rudan ekonomik kalk›nma
ile iliflkilendirilmifltir. Buna göre, Türkiye’nin h›zl› kalk›nmas› ve ‘ça¤dafl uygarl›k düzeyi’ne ulaflmas› için
ekonominin devlet kontrolünde olmas› zorunludur. Devletin ekonomiye müdahalesi ‘millî burjuvazi’nin
oluflturulmas›ndan kamu iktisadî teflebbüsleri kurulmas›na uzanan genifl bir çizgi izler. Berifl, bu kitapta
devletçili¤in yaln›zca ekonomi alan›yla s›n›rlanamayaca¤›n›, siyasal ve toplumsal yüzlerinin çok daha etkili oldu¤unu savunuyor. Yazara göre, otoriter yönetim anlay›fl›, ülke içinde tam bir kontrol sa¤lamak için
devletçilikten araç olarak yararlanm›flt›r. Bu yönüyle devletçilik, Kemalist yönetim anlay›fl›n›n merkezinde bulunur ve di¤er ilkeleri flekillendirir.
NEW BOOKS
PETER BIERI, Özgürlük Zanaat›: ‹nsan›n Kendi ‹stencini Keflfetmesi [çeviren Türkis Noyan] (‹stanbul: Kitap Yay›nevi, 2009), 388 ss. ISBN 978-605-105-038-6
Ne kadar özgürüz? ‹steklerimiz, çeflitli rastlant›lardan oluflan özgeçmiflimiz taraf›ndan koflulland›r›lm›flsa, bundan ötürü özgürlükten yoksun mu say›l›r›z? ‹nsanlar› ahlâklar› bak›m›ndan de¤erlendirirken
ve onlara eylemlerinden ötürü sorumluluklar›n›n hesab›n› sorarken, onlar›n nas›l bir özgürlü¤e sahip olduklar›n› varsay›yoruz? ‹stenç özgürlü¤ü bizim için neden önemli? Peter Bieri, felsefe tarihinin önemli bir
konusunu irdelerken, ba¤›ms›z düflünmeyi de ö¤retiyor. Özgürlük üzerine flimdiye kadar çok, pek çok, hatta her fley söylenmemifl midir? Hay›r. Bir filozof taraf›ndan yaz›lan bu kitap, bir akademik araflt›rma olmaktan çok, istenç özgürlü¤ü sorunu için çeflitli çözümlerin, tart›fl›lmak üzere ortaya kondu¤u bir sahne
durumunda. Yazar, k›sa skeçlerle, özgürlük hakk›nda âdeta kendini zorla kabul ettirmifl olan tasavvurlar›
birbiriyle iliflkilendiriyor ve çeliflkilerin içinden gerçek özgürlü¤ün ilkelerini ç›kar›p göz önüne seriyor. Peter Bieri’nin aç›k ve berrak bir üslupla yazd›¤› kitab›, bir roman sürükleyici ve gözlemlerden edinilen fikirlerle yüklü. Özgürlü¤ün olanaks›zl›¤›n› kan›tlama çabalar›n›n artt›¤› ça¤›m›zda özgürlü¤ü yeniden keflfetmeye büyük gereksinim var. Peter Bieri 1944 y›l›nda Bern’de do¤du. Freie Universitaet Berlin’de felsefe profesörü olan Bieri’nin, Pascal Mercier takma ad›yla yazd›¤› Perlmanns Schweigen (1995) ve Der
Klavierstimmer (1998) ad›nda iki roman› da var.
‹HSAN B‹LG‹N, Londra/London: Metropol ve Mimarl›k/Metropolis and Architecture [foto¤raflar Cemal
Emden] (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 164 ss. ISBN 978-605-399-125-0
‘Dünya Kentleri’ dersi, ‹stanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki Bilgi-Mimarl›k yükseklisans program›nda
yo¤un biçimde ifllenen modern kent ve mimarl›k tarihi konular›n›n, dünyada gündem oluflturulmufl kentlerden birine odaklanarak pekifltirilmesi, modern mimarl›k kültürüne iliflkin görgünün derinlefltirilmesi amac›
ile programa al›nm›fl zorunlu dersler aras›nda bulunmaktad›r. Ders, akademik takvim boyunca o y›l için seçilen flehirle ve mimarisiyle ilgili seminerlerle sürdürülmekte ve akademik y›l sonunda yap›lan on günlük
araflt›rma ve keflif hedefli gezi ile tamamlanmaktad›r. Akademik y›l sonunda yap›lan araflt›rma ve keflif
amaçl› geziler VitrA’n›n deste¤iyle gerçekleflmektedir. Program›n e¤itim kadrosunu oluflturan akademisyenler ve mimarlar, yükseklisans ö¤rencileriyle birlikte seçilen flehirde VitrA’n›n konu¤u olarak bulunmakta ve araflt›rma programlar›n› gerçeklefltirmektedir. Bu kitab›n ve efllik etti¤i serginin malzemesi, 2007-2008
akademik y›llar›nda yap›lan çal›flmalar ile Temmuz 2008’de Londra’ya yap›lan gezilerden derlenmifltir.
JEREMY BLACK, Savafl ve Dünya: Askeri Güç ve Dünyan›n Kaderi, 1450-2000 [çeviren Yeliz Özkan] (Ankara: Dost Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 499 ss. ISBN 978-975-298-388-5
Küresel bir savafl tarihi yazma çabas›n›n modern dönemdeki yegâne örne¤i bu kitap. Erken modern ça¤
ve savafl tarihi konusunda uluslararas› bir uzman ve ‹ngiltere’de Exeter Üniversitesi’nde tarih profesörü olan
Jeremy Black, befl yüz y›ll›k bir tarih kesiti içinde tarihin yönünü belirlemifl savafllar› çözümlüyor. Silâhlar, taktikler, stratejiler ve savafllar›n gerisinde yatan siyasi, kültürel, dinsel ve ticari koflullay›c›lar. Tarihteki büyük
geliflmeler, büyük çöküfller, ittifaklar, anlaflmalar, göç ve fetihler bu kitab›n irdeledi¤i konular aras›nda. fiimdiye dek kabul gören yerleflmifl yorumlardan ayk›r› bak›fl aç›lar›na dek konuyla ilgili tüm verileri çözümleyen
Black, savafl› tarihsel ve sosyolojik bir olgu olarak ve bir sebep-sonuç bütünlü¤ü içinde soruflturuyor. Savafl deneyiminin tüm insanl›¤› etkileyen derin sonuçlar›na dair ustaca bir araflt›rma. Kitap ilk olarak War and the
World: Military Power and the Fate of Continents, 1450-2000 ad›yla 2000 y›l›nda yay›nlanm›flt›.
219
220
YEN‹ K‹TAPLAR
BURCU BOSTANO⁄LU ve MEHMET AK‹F OKUR, Uluslararas› ‹liflkilerde Elefltirel Kuram: Hegemonya, Medeniyetler ve Robert W. Cox (Ankara: ‹mge Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 136 ss. ISBN 978-975-533-626-8
Uluslararas› iliflkiler yaklafl›mlar›nda, realizm, düflünceyi uyarmak ya da zekaya hitap etmek yerine, ikna etmek, mevcuda boyun e¤dirmek suretiyle manevra alanlar›n› daraltmakta, politikaya güce boyun
e¤mek ya da isyan etmek d›fl›nda alternatif göstermemektedir. Elefltirel düflünce ise, statükonun nas›l de¤ifltirilebilece¤inin bilimsel koflullar›n› araflt›rmakta, tarihin dinami¤ini inceleyerek, saptayarak ve kestirimler yaparak alternatif manevra alanlar›, yeni statükolar yaratabilmenin kap›lar›n› açmaktad›r. Burcu
Bostano¤lu ve Mehmet Akif Okur, ilk bask›s› Gazi Kitabevi taraf›ndan 2008 y›l›nda yap›lan bu kitapta
uluslararas› iliflkiler düflüncesinde elefltirel kuram›n öncülerinden Robert W. Cox’un yaklafl›m›n› tan›tarak,
yarat›c› zihniyet ile dünya alg›land›¤›nda realizmin daraltt›¤› hayat›n, nas›l geniflleyebilece¤ini ve derinleflebilece¤ini gözler önüne seriyor.
MICHEL BOURSE, Melezli¤e Övgü [çeviren Ifl›k Ergüden] (‹stanbul: Ayr›nt› Yay›nlar›, 2009), 296 ss. ISBN
978-975-539-552-4
Etnik kimlik çat›flmalar›n›n ve milliyetçi hareketlerin insan› ve insana özgü her fleyi unutturdu¤u bir
dönemde, ilk olarak 2007 y›l›nda Eloge du métissage: Pour une théorie politique de la communication
ad›yla Fransa’da yay›nlanan Melezli¤e Övgü bize çok temel bir fleyi hat›rlat›yor: ‘Do¤al kimlik’ diye bir
fley yoktur; tesadüfen flural› ya da bural› olan hepimizin kimli¤i, karfl›l›kl› al›flverifle dayal› kültürel, politik ve ideolojik bir kurgudan baflka bir fley de¤ildir. Ço¤u zaman da bu kurgusal kimlikler savafllar›n, çat›flmalar›n, soyk›r›mlar›n bahanesi olmufltur. Temel amac› kimlik ideolojisine karfl› mücadele etmek olan
Melezli¤e Övgü, öncelikle kültür kavram›n› da kapsayan elefltirel bir analize girifliyor. Ard›ndan, kimlik taleplerinin ve milliyetçi hareketlerin ço¤ald›¤› bir dönemde, kimlik stratejilerinin nas›l oluflabildi¤ini analiz ediyor. Eser, ‘ideolojik kültürcülük’ün elefltirisinin yan› s›ra, kültürler aras›ndaki iliflkilerin yeniden sorunsallaflt›r›lmas›n› gerçeklefltirerek, kültürleraras› yeni bir pedagojinin imkânlar›n› ve aflamalar›n› irdeliyor. Kimlikler içine kapanman›n yaratt›¤› sorunlar›n çözümüne katk›da bulunmaya çal›flan bu deneme,
1980’li y›llar›n sonundan itibaren araflt›rma gruplar›nda sürdürülen çal›flmalar›n, özellikle Romanya ve
Makedonya eksenli etkinliklerin ürünlerini de sergilemektedir. Makedonya’da ‘çok-etnili’ bir üniversite
kurma ve kültürleraras› gerilimleri azaltma temel hedefinin de parças› olmufl bu eser, bugünün Türkiyesindeki kültürler ve etnik yap›lar aras› iliflkilere ›fl›k tutucu niteliktedir.
CATHERING WENDY BRACEWELL, Onalt›nc› Yüzy›l’da Adriyatik’te Korsanl›k ve Eflkiyal›k [çeviren Mehmet
Moral›] (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 471 ss. ISBN 978-605-399-083-3
‹ngilizce orijinali The Uskoks of Senj: Piracy, Banditry, and Holy War in the Sixteenth-Century Adriatic ad›yla 1992 y›l›nda yay›nlanan Catherine Wendy Bracewell’in Onalt›nc› Yüzy›l’da Adriyatik’te Korsanl›k ve Eflkiyal›k adl› eseri, okuru baflka bir tarih yaz›m›yla karfl› karfl›ya getiriyor. University College
London’da Slav ve Do¤u Avrupa Çal›flmalar› Okulu’nda ö¤retim üyesi olan Bracewell, tarihin sadece imparatorluklar›n, krallar›n ve devletlerin tarihi olmad›¤›n›, bu tarihte eflk›yalar›n, korsanlar›n, tarihin gözard› etti¤i ‘küçük insanlar’›n da pay› oldu¤unu, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’yla da savaflan Senjli uskoklar›n hayatlar›na odaklanarak, Onalt›nc› Yüzy›l’da üç imparatorlu¤un s›n›rlar›ndaki yaflam› büyük bir canl›l›kla
anlat›yor.
NEW BOOKS
AYfiE BU⁄RA ve KAAN A⁄ARTAN (der.), 21. Yüzy›lda Karl Polanyi’yi Okumak: Bir Siyasi Proje Olarak
Piyasa Ekonomisi [çeviren Azer K›l›ç] (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 357 ss. ISBN 978-975050-701-4
Karl Polanyi’nin ilkel ve antik ekonomiler üzerine yap›lm›fl antropolojik araflt›rmalar›n bulgular›ndan yararlanarak Ondokuzuncu Yüzy›l piyasa ekonomisini karfl›laflt›rmal› tarihsel bir perspektifle ele ald›¤› çal›flmalar›nda merkezî sorun bellidir: Toplumun, piyasa mant›¤›na siyasi iradeyi baltalayacak flekilde
boyun e¤mesi. Ancak Polanyi sadece bir akademik figürden ibaret de¤ildir; siyasi gündemi olan bir araflt›rmac›, karmafl›k bir toplumda bireysel özgürlü¤ün temeli ile derinden ilgilenen, Marxist olmayan bir sosyalisttir. Polanyi piyasa ekonomisinin kendili¤inden ortaya ç›km›fl bir olgu olmad›¤›n›, aksine emek, toprak ve paray› meta olarak gösteren birtak›m kurumsal de¤ifliklikler arac›l›¤›yla gerçeklefltirilen bir ‘siyasi
proje’ oldu¤unu güçlü bir biçimde savunmufltur. ‹flte bu derleme de söz konusu metalaflma sürecinin günümüzdeki dinamiklerini inceliyor. Bu derleme kitap Ayfle Bu¤ra, Manfred Bienefeld, Pat Devine, Hannes Lacher, Guy Standing, José Luis Rey Pérez, Bob Jessop, Gürol Irz›k, Virginia Brown-Keyder, Frederic C. Deyo, Kaan A¤artan, Kevin Young, Maria Alejandra Caporale Madi, José Ricardo Barbosa Gonçalves’in kapsaml› makaleleriyle piyasa ekonomisinin ‘do¤al’ bir düzen oldu¤una dair liberal alg›n›n etraf›ndaki gizem perdesini da¤›tmaya odaklan›yor.
AMILA BUTUROVIC ve IRVIN CEMIL SCHICK (der.), Osmanl› Döneminde Balkan Kad›nlar›: Toplumsal Cinsiyet, Kültür, Tarih (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 389 ss. ISBN 978-605399-107-6
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Ondördüncü Yüzy›l’›n bafllar›nda ilk olarak Gelibolu yar›madas›n›n ele
geçirilmesiyle bafllayan Balkanlar seferi, Rumeli’nin bütünüyle Osmanl› yönetimi alt›na girmesine kadar
devam etti. Katolik, Ortodoks, Yahudi ve Müslüman halklar›n Osmanl› yönteminde befl yüzy›l kadar birlikte yaflamas›n›n bugüne kadar ulaflan mirasta katk›s› büyük olmufltur. Osmanl› döneminde kendi iktisadi, hukuki ve dini örgütlenmelerini sürdüren Balkan halklar› Osmanl›’n›n millet sistemine dahil olurken en
çok da kültürel anlamda bir al›flverifl olmufl ve bu harmanlanm›fl yap› parçalanm›fll›¤a ra¤men kendini korumufltur. Women in the Ottoman Balkans: Gender, Culture and History ad›yla ‹ngilizce olarak 2007 y›l›nda yay›nlanan Osmanl› Döneminde Balkan Kad›nlar› çal›flmas› bu miras›n oluflumunda büyük katk›lar›
olan kad›nlar›n toplumsal kimlikleri, aflklar›, ticari iliflkilerini oniki ayr› makalede ayr›nt›l› olarak ele al›yor. Bat›’n›n gözünde Do¤ulu cariyeler, Pontuslu kad›n ve erkeklerin masallardaki tezahürleri, vak›f kuran
Bosnal› kad›nlar, çeyiz paras›n› ç›karmak için tütün iflçili¤i yapan Yahudi genç k›zlar› ve kocalar› uzun seferlere ç›kan ve geri dönmeyen kad›nlar konu edilirken, anlat›lar sadece toplumsal cinsiyete odaklanm›yor.
Edebiyat, hukuk, giyim tarzlar› ve türküleri kapsayan genifl bir yelpazede derlenen makalelerde kad›nlar›n
toplumsal yaflam›n bütün cephelerine nas›l kat›ld›klar›, karfl›t cinsiyetle olan iliflkileri, seslerini duyurmak
için kanallar yaratmalar› ele al›n›rken Osmanl› döneminde Balkan kad›nlar›n›n tarihsel manzarada istikrar›n sa¤lanmas› ya da manzaran›n de¤ifltirilmesinde oynad›klar› önemli roller ön plana ç›kar›l›yor. Amila
Buturoviç’in ve Irvin Cemil Schick’in ifadesiyle “tarih çok uzun zamand›r basitçe erkeklerin tarihi anlam›na geldi; art›k kad›nlar›n tarihini basitçe tarih olarak görmenin zaman›d›r.”
CRAIG CALHOUN, Milliyetçilik, ikinci bask› [çeviren Bilgen Sütçüo¤lu] (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 211 ss. ISBN 978-975-617-685-6
‹ngilizce orijinali University of Minnesota Press taraf›ndan 1998 y›l›nda Nationalism ad›yla yay›nlanan bu kitapta günümüzde bir yandan etnik çat›flmalar› körükleyen ve savafllar› teflvik eden küresel bir
221
222
YEN‹ K‹TAPLAR
sorun olarak, di¤er yandan da demokratik vatandafll›k haklar›n›n tan›mlanmas›nda etkili, sosyal dayan›flma
fikri için de bir ilham kayna¤› olan milliyetçilik konu ediliyor. Modern dünyada kimlikleri tasavvur etmenin en önemli yollar›ndan birisi olan milliyetçilik, hem akrabal›k ba¤lar›ndan hem de etnisiteden çok farkl›d›r. Milliyetçilik, iç siyaseti oldu¤u kadar devletleraras› iliflkileri de flekillendiren uluslararas› bir söylemdir. Social Science Research Council baflkan› ve New York Üniversitesi profesörlerinden olan Craig Calhoun Eritre, Yugoslavya ve Çin’den Almanya, Fransa ve Türkiye’ye çeflitli örneklerden faydalanarak ulusal s›n›rlar›n ve kimliklerin modern ça¤da nas›l merkezi bir konum iflgal etti¤ini, devlet iktidar›yla nas›l bir
iliflki içerisinde oldu¤unu ve baz› sosyal hareketlerin ve hükümet politikalar›n›n bunlardan nas›l faydaland›¤›n› gösteriyor. Calhoun ayr›ca milliyetçilik kavraman› önemsemeyenlere meydan okuyor ve milliyetçili¤in gücünü neden korudu¤unu ve modern hayatta neden böylesine merkezi bir konum iflgal etti¤ini sorguluyor.
HÜLYA CANBAKAL, 17. Yüzy›lda Ayntâb: Osmanl› Kentinde Toplum ve Siyaset (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 245 ss. ISBN 978-975-050-636-9
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda payitaht ile taflra aras›nda, tarih yaz›m›n› da etkileyen bir mesafe her
zaman söz konusu olmufltur. Osmanl› tarihçileri payitahta, oradaki siyasi, iktisadi ve kültürel hayata odaklan›rken, uzun süre Osmanl› taflras› ihmal edildi. Ayntâb [Antep] Onyedinci Yüzy›l’da bir Osmanl› taflra
kentiydi. Etraf›ndaki büyük eyaletlerle ciddi ticari ba¤lant›s› vard›. Kentin siyasi ve toplumsal hayat› dinamik, kültürel dünyas› ise zengindi. Hülya Canbakal, fleriye sicilleri vas›tas›yla bu Osmanl› kentinin insanlar›n›, gündelik hayat›n›, hukuki süreçlerde ortaya ç›kan çat›flma ve çekiflmeleri, iktisadi zenginli¤in dayand›¤› temelleri, devletin merkez ve taflra örgütleri aras›ndaki iliflkileri, toplumsal statü, unvan ve cinsiyet yap›lar›n›n toplumsal hayata etkisini ayr›nt›l› bir flekilde ele al›yor. Onyedinci Yüzy›l’da Antep nas›l bir kentti, kimler yaflard›, geçim nas›l sa¤lan›rd›, toplumsal hayatta neler olurdu, zengin aileler kimlerdi, zenginliklerinin kayna¤› neydi, peygamber soyuna dayanan unvanlar nas›l al›n›rd›, insanlar mahkemelerde haklar›n› nas›l ararlar, anlaflmazl›klar nas›l çözülürdü gibi sorular›n cevaplar›n› bulmaya çal›flarak kentin tarihini inceliyor. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun tarihini, payitahttaki devletlûlar›n yap›p ettiklerinden de¤il, taflradaki s›radan insan›n gündelik hayat›ndan örneklerle yazmaya girifliyor. 17. Yüzy›lda Ayntâb Osmanl› toplumunu ve imparatorlu¤un tarihini anlamak için zengin bir kaynak niteli¤inde.
EDWARD HALLETT CARR, Michael Bakunin [çeviren Pelin Siral] (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 542
ss. ISBN 978-975-050-642-0
Bakunin, ömrü boyunca borç içinde yaflad›. Devrimin ve de¤iflimin yan› bafl›nda olmak istedi. Daima heyecanl›yd›. ‹yi bir hatip ve ikna edici bir eylem adam›yd›. Pek çok ülkede istenmeyen adam ilân edilmiflti. Bir çocuk kadar hayalperestti; her tan›flt›¤› insan›, ço¤u asla var olmam›fl gizli örgütlerine dahil etmek
için dil döküyordu. Sürgündü, sürekli takip edildi. Bifte¤e bay›l›yordu, tütün tiryakisiydi, nefleli kahkahalar
atarak otoriteye küfrediyordu. Türlü hayal k›r›kl›klar›na ra¤men y›lm›yor, devrimin ve hayat›n bafl aktörü
olmay› arzuluyordu. Say›s›z yalan söyledi, ço¤una inand›. Binlerce mektup yazd›, tüm Avrupa’y› dolaflt›.
Yazmaya bafllad›¤› kitap ve broflürlerinin pek ço¤unu öfkelenip yar›da b›rakt›. Bakunin, insanl›k tarihinin
en ilginç eylemcilerinden ve anarflizmin sembollerinden biri olarak öldü. Rus ve Sovyet tarihi uzman›, ünlü araflt›rmac› Edward Hallett Carr’›n ilk bask›s› 1937 y›l›nda yap›lm›fl olan benzersiz bir Bakunin portresi.
Devlete düflmanl›¤› bireysel insan do¤as›na inanc›ndan geliyordu. “Otorite uygulamak yozlaflt›r›r; otoriteye
boyun e¤mek alçalt›r,” diyordu. “Her devlet, t›pk› her teoloji gibi insan› temelde kötü ve günahkâr sayar,”
düflüncesine dayanarak devleti “insanl›¤›n en aç›k, en sinik, en eksiksiz inkâr›,” olarak görüyordu.
NEW BOOKS
BARTOLOMÉO DE LAS CASAS, Yerlilerin Gözyafllar›: Yerlilerin Yok Ediliflinin K›sa Tarihi [çeviren Oktay
Etiman] (Ankara: ‹mge Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 144 ss. ISBN 978-975-533-610-7
Latin Amerika’da sömürgecili¤e karfl› direnen ilk gerilla önderi Kasik Hatuey, adaya ç›k›fllar›ndan
itibaren ‹spanyollar›n eline geçmemeye çal›flt›; çünkü onlar› tan›yordu ve neler yapabileceklerini iyi biliyordu. Ama sonunda yakaland› ve diri diri yak›ld›. Yak›lma nedeni, zalim H›ristiyanlar›n eline geçerek iflkence ile öldürülmekten kurtulmak için kaçmas› ve kendisini savunmufl olmas›yd›. Kaz›¤a ba¤land›ktan
sonra, yan›na yaklaflan Aziz Francisco tarikat›ndan bir keflifl, Tanr›’dan ve H›ristiyan inanc›ndan bahsettikten sonra, cellad›n kendisine tan›d›¤› bu k›sa zaman süresi içinde e¤er H›ristiyanl›¤› kabul ederse günahlar›ndan kurtulaca¤›n› ve öldükten sonra cennete gidebilece¤ini söyledi. Hatuey, kefliflin söylediklerini dinledikten sonra bir an düflündü ve bütün ‹spanyollar›n cennete gidip gitmedi¤ini sordu. Keflifl, “Evet, cennetin kap›lar› iyi ‹spanyollara aç›kt›r,” dedi. Kasik Hatuey keflifle flu cevab› verdi: “O zaman ben cehenneme gideyim, çünkü cennette ‹spanyollarla karfl›laflmak istemiyorum.”
MICHEL DE CERTAU, Gündelik Hayat›n Keflfi, Cilt 1: Eylem Uygulama Üretim Sanatlar› [çeviren Lale Arslan Özcan] (Ankara: Dost Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 332 ss. ISBN 978-975-298-381-6
Rönesans’tan bu yana, Tanr› dünyadan elini ete¤ini çekti ve yaz›, onun özünün gizli anlam›n› yorumlayan mütercimlik rolünden s›yr›ld›. Böylece, yaz›, her tür erkin kayna¤›, büyük üretici durumuna geldi. Michel de Certeau tarihin bu yeni betisini ifade etmek için sürekli ve yeniden okumaktan ve yorumlamaktan hiç vazgeçmedi¤i eserlerden biri olan Robinson Crusoe’daki mitlere özgü bir deyifli kullanmay›
düflündü: Bundan böyle, “Yaz›n›n öznesi efendidir ve dilden baflka bir araca sahip olan iflçi de Cuma’d›r.”
1974 ile 1977 y›llar› aras›nda yürütülen ve 68’li toplumu anlamay› amaçlayan bir araflt›rma s›radan insan›n gündelik hayat içinde üretti¤i ve kulland›¤› becerilerin flafl›rt›c› bir çözümlemesine dönüflür. De Certeau tüketim toplumunda s›radan insan›n içinde bulundu¤u ba¤lama direnirken kulland›¤› taktik ve kurnazl›klar› önce bir sanat, sonra da bu sanat› irdeleyen bir söylem olarak çözümlüyor. Kitab›n ilk özgün Frans›zca bask›s› Gallimard yay›nevi taraf›ndan 1990 y›l›nda L’invention du quotidien, tome 1: Arts de faire
ad›yla ç›kar›lm›flt›.
CYNTHIA COCKBURN, Buradan Bakt›¤›m›zda: Kad›nlar›n Militarizme Karfl› Mücadelesi [çeviren Füsun
Özlen] (‹stanbul: Metis Yay›nlar›, 2009), 328 ss. ISBN 978-975-342-707-4
“Buradan bakt›¤›m›zda” feminizm, savafl ve militarizm nas›l görünür? Kad›nlar› savafla ve militarizme karfl› örgütlenmeye yönelten saikler nelerdir? Ve kad›nlar genellikle neden ‘kad›n kad›na’ örgütlenmeyi seçer? Cockburn’ün iki y›l içinde kat etti¤i 130,000 kilometrelik mesafenin ürünü olan ve ‹ngilizce
olarak From Where We Stand: War, Women’s Activism and Feminist Analysis ad›yla Zed Books taraf›ndan 2007 y›l›nda bas›lan bu özgün çal›flma, Sierra Leone, Kolombiya ve Hindistan’dan Türkiye, eski Yugoslavya ve Britanya’ya kadar pek çok yerdeki savafl karfl›t› kad›n aktivizmini inceliyor. Militarizme, savafla ve savafl›n beraberinde getirdi¤i ›rkç›l›¤a karfl› ç›kan yerel ve ulusal gruplar›, uluslarafl›r› kad›n a¤lar›n› tan›t›yor. Kad›nlar› harekete geçiren genellikle, erkek-egemen savafl karfl›t› hareketler içindeki deneyimleridir; esnek bir örgüt yap›s›n› ve yarat›c› protesto metotlar›n› tercih ederler. T›pk› ana ak›m hareketler gibi, ilkeleri, örgütlenme biçimleri ve eylem yöntemleri aç›s›ndan kad›n gruplar› da birbirinden çok
farkl›d›r. Feminizmi, kimli¤i, aidiyeti, ötekili¤i tart›fl›rlar. Milliyetçilik konusundaki fikirleri de çeflitlilik
gösterir: Baz›lar› savafl›n nedenlerinden biri olarak gördü¤ü milliyetçili¤i lanetlerken, baz›lar› da kimli¤in
223
224
YEN‹ K‹TAPLAR
meflru kaynaklar›ndan biri sayd›¤› milliyetçili¤e sahip ç›kar. Ama kad›nlar›n konumlar› ve perspektifleri
ne kadar farkl› olursa olsun, bu uluslarafl›r› mücadeleden tutarl› bir feminizm do¤ar. Bu feminizm, hem teoriye hem de aktivizme flunu söyler: “Toplumsal cinsiyete dayanan iktidar› ve fliddeti dikkate almadan, savafla ve militarizme karfl› etkin bir mücadele veremeyiz.”
PHILIPPE CORCUFF, Bireycilik Sorunu: Stirner, Marx, Durkheim, Proudhon [çeviren Aziz Ufuk K›l›ç] (‹stanbul: Versus Kitap Yay›nlar›, 2009), 69 ss. ISBN 978-605-569-115-9
Doktoras›n› 1991 y›l›nda Paris’teki École des hautes études en sciences sociales’den alan sosyolog
Philippe Corcuff özgün Frans›zca bask›s› 2003 y›l›nda La question individualiste: Stirner, Marx, Durkheim, Proudhon ad›yla ç›kan kitab› hakk›nda flunlar› söylüyor: “Bireyselleflme ve bireysellik sorunlar›, ‘toplumsal sorun’a koflut olarak, toplum bilimlerinin öncülerinden Karl Marx ve Émile Durkheim’› da epeyce
u¤raflt›rm›flt›r. Gerçi onlar›n ço¤u zaman esas olarak kollektif olanla ilgilenmifl ve kollektif olan ad›na konuflmufl olduklar› düflünülür. Ama hiç de öyle olmad›klar›n›, bireyin modern serüvenlerinin onlar›n dikkatini özellikle çekmifl oldu¤unu görece¤iz. Toplum bilimlerinin bu iki tan›nm›fl ismine daha az bilinen ve
tam anlam›yla sosyolojinin öncüsü say›lamayacak bir baflka isim ekleyece¤im: Der Einzige und sein Eigentum’un yazar› Max Stirner. Bireyci anarflistlerden baz›lar› bugün bile onda liberter bireycili¤in en radikal figürlerinden birini bulmaktalar. Ayn› zamanda pratik olan bir soruna sahici ‘çözüm’ler bulmay› ummaks›z›n, Proudhon sorunun entellektüel formülasyonunda daha ileri gitmemize yard›m edebilir. Burada
bir tarihçi ya da bir sosyolo¤un yapaca¤› gibi, Proudhon’un metinlerini kendi dönemlerinde yeniden yerlerine koymaya çal›flmayaca¤›m; siyaset felsefecisi olarak, ça¤dafl siyasal tart›flmalar için faydal› kaynaklar ç›karmaya çal›flaca¤›m. Bunlar yaln›z birkaç ipucu. Tart›flma daha yeni bafll›yor.”
ES‹N COfiKUN, Dünya Sinemas›nda Ak›mlar (Ankara: Phoenix Yay›nevi, 2009), 291 ss. ISBN 978-605573-809-9
Sineman›n sanat olma yolunda ilerledi¤i ilk y›llar, Yirminci Yüzy›l’›n ilk y›llar›, dünyada her
alanda ve tabii ki sanat alan›nda büyük de¤iflimlerin yafland›¤›, toplumsal sars›nt›lar›n birbiri ard›na
geldi¤i y›llard›. Yeni yeni geliflmekte olan sinema kendini bir anda sanayileflmenin, ekonomik bunal›mlar›n, emperyalizmin, savafllar›n ve devrimlerin ortas›nda buldu. Tüm bu geliflmeler zaten çoktan
sanat alan›na yans›m›fl, ‘Modern Sanat’ toplumlardaki ve dolay›s›yla da sanattaki büyük bir de¤iflim iste¤inin sonucu olarak ortaya ç›km›flt›. ‘Modern Sanat’›n çeflitli ak›mlar›, geçmiflin de¤erlerinin yads›nmas› ve yeni bir de¤erler sisteminin yarat›lmas› çabas›n›n ürünüydü ve yeni sanat sinema da ilk y›llar›nda ‘Modern Sanat’›n çeflitli ak›mlar›n›n yörüngesine girdi. Onlarla birlikte toplumlardaki huzursuzluklar› ve de¤iflim iste¤ini dile getirmeye bafllad›. Bunun bir nedeni sineman›n kendi anlat›m yöntemini yeni yeni gelifltiriyor olmas›ysa, bir di¤eri ilk y›llarda sinemaya ilgi duyan ve bu sanat›n olanaklar›n› araflt›ran sanatç›lar›n asl›nda di¤er sanat dallar›ndan geliyor olmalar›yd›. Alman Ekspresyonist sinemas›, ilk baflta edebiyat ve resim sanat›nda ortaya ç›kan ve sonra di¤er sanat dallar›na yay›lan Ekspresyonizmin ancak son y›llar›na yetiflebilmifltir; Fütürizm önce bir edebiyat ak›m› olarak do¤mufl, son olarak sinemaya yans›m›flt›r; 1920’lerin Frans›z avant-garde sinemas› asl›nda Dadaistlerin, Empresyonistlerin, Sürrealist sanatç›lar›n deneysel çal›flmalar›n›n ürünüdür; Sovyet Toplumsal Gerçekçili¤i ise, Fütürist ve Konstrüktivist sanatç›lar›n devrimle birlikte kendi sanatlar›n› büyük ölçüde devrimin yarar›na
sunmalar› sonucu ortaya ç›km›fl, öncülerin deneysel çal›flmalar› bir toplumsal yarar anlay›fl›yla birlikte yürümüfltür.
NEW BOOKS
ES‹N COfiKUN, Türk Sinemas›nda Ak›m Araflt›rmas› (Ankara: Phoenix Yay›nevi, 2009), 92 ss. ISBN 978605-573-808-2
Sinema sanat› ilk y›llar›nda toplumlardaki siyasal, sosyal, ekonomik geliflmelerin yan› s›ra en çok
di¤er sanat dallar›nda meydana gelen geliflmelerden etkilenmifltir. 1910’lu y›llarda sineman›n bir sanat olarak kabul edilmeye bafllamas›yla birlikte ‹talya’da Fütürizm, Almanya’da Ekspresyonizm, Rusya’da Konstrüktivizm gibi ak›mlar sinema sanat›n› do¤rudan etkilemifltir. Daha sonralar› ise, sinema alan›nda tüm
dünya sinemalar›n› etkileyen Toplumsal Gerçekçilik, Yeni Gerçekçilik, Yeni Dalga, Özgür Sinema, çeflitli ülkelerin deneysel sinemalar› gibi birçok ak›m ortaya ç›km›flt›r. Bu ak›mlar› tek tek veya bir bütün olarak inceledi¤imizde, do¤rudan veya dolayl› olarak ortaya ç›kt›klar› toplumun koflullar›yla s›k› bir ba¤ içinde olduklar›n› ve ondan etkilenerek veya onu etkileyerek olufltuklar›n› fark ederiz. Ayn› flekilde, Türkiye’de de sinema anlat›m›n›n 1950’li y›llardan itibaren geliflmesi ve o zamana kadarki sinema örneklerinin
aksine olgun örneklerin verilmesiyle birlikte, özellikle 1960’l› y›llardaki siyasal ve toplumsal durumun yaratt›¤› hareketlerle birlikte sinema alan›nda da baz› oluflumlar ortaya ç›km›flt›r.
ETIENNE COPEAUX ve CLAIRE MAUSS-COPEAUX, Taksim! Bölünmüfl K›br›s [çeviren Ali Berktay] (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 310 ss. ISBN 978-975-050-686-4
Türkiye ile Yunanistan aras›ndaki tarihsel çat›flman›n etkileri,1960’tan beri ‘ba¤›ms›z’ bir ada olan
K›br›s’ta daima hissedildi. Her iki ülkenin milliyetçi ak›mlar› zamanla, K›br›s halklar› aras›nda sald›rganl›¤›n t›rmanmas›na yol açt›. Müslüman ve Ortodoks H›ristiyan cemaatlerin ayr›flmas›n›n ard›ndan bafllayan
çat›flmalar›n yat›flt›r›lmas›, ancak Yunanistan’›n ve ard›ndan Türkiye’nin askerî müdahaleleriyle mümkün
oldu. Çat›flmalar›n sona erdirilmesi bir çözüm getirmeyince,1974’te imzalanan Taksim Anlaflmas›’yla ada
ikiye bölündü. Bu bölünmenin bedeli a¤›r oldu: K›br›s halk›n›n yaklafl›k üçte biri zorunlu göç yaflad› ve
adan›n toplumsal dokusu büyük tahribata u¤rad›. Etienne Copeaux ve Claire Mauss-Copeaux çiftinin özgün bask›s› Fransa’da Taksim! Chypre divisée ad›yla 2005 y›l›nda yay›nlanm›fl olan çal›flmas›, K›br›s Türk
Cemaati aras›nda on y›l boyunca yap›lan bir araflt›rmadan yola ç›karak hem bu ayr›flman›n yaratt›¤› mutsuzlu¤u hem de ortak bir an›y› yeniden infla etmek isteyenlerin kayg› ve umutlar›n› yans›t›yor. Türkiye’nin
Avrupa Birli¤i’ne üyelik sürecini de etkileyen bitmek bilmez ‘K›br›s Sorunu’na yeni bir bak›fl getiriyor.
“1995’ten bu yana Kuzey K›br›s’› b›k›p usanmadan dolaflt›k,” diyor yazarlar; “Tuhaf yolculuklard› bunlar.
Bir tatil ve deniz beldesi olarak nam salm›fl bu adada, yollar boyunca Türk ordusunun kamplar› birbirini
izliyordu. Yasak bölgeler k›y›lar› oldu¤u kadar art-ülkeyi de sarm›flt› ve köy ziyaretleri karfl›n›za kaç›n›lmaz olarak tahrip olmufl kiliseleri ve mezarl›klar› ç›kar›yordu. Buradaki insanlar hâlâ savafl halinde yafl›yor gibiydiler, fliddetin izlerini silmiyor, gizlemiyorlard›. Kimse bundan söz etmese bile, savafl orada, yanlar›nda, yan›m›zdayd›. Bu havan›n d›fl›na ç›kmak olanaks›zd›.”
SONER ÇA⁄APTAY, Türkiye’de ‹slam, Laiklik ve Milliyetçilik: Türk Kimdir? (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 315 ss. ISBN 978-605-399-114-4
Cumhuriyet tarihi boyunca çeflitli olaylar ve konular etraf›nda s›k s›k gündeme gelen ve tart›fl›lan
Türklük meselesi son y›llarda Kürt kimli¤i ve gayri Müslimlerin durumu ve az›nl›k haklar› konular›nda da
s›kça konu edilirken Soner Ça¤aptay, bütün bu sorunlarla birlikte kitab›nda Türk milliyetçili¤inin analizini yaparak Türk kimli¤ini oluflturan olgular› de¤erlendiriyor. Cumhuriyetin kuruluflundan bu yana geçen
süreçte sadece etnik köken olarak Türk olanlar de¤il, Kürtler, Ermeniler, Çerkezler, Boflnaklar ve benzerleri de ‘Türk’ olarak tan›mlanm›fl ve Cumhuriyet’in kurulufl ilkeleri çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti’ne
vatandafll›k ba¤›yla ba¤l› herkes ‘Türk’ olarak kabul edilmifltir. Cumhuriyet tarihi boyunca Türklük mese-
225
226
YEN‹ K‹TAPLAR
lesi çeflitli olaylar ve konular etraf›nda s›k s›k gündeme gelmifl ve tart›fl›lm›fl, olaylara neden olmufltur; fakat Türklük kavram›n›n kullan›m›na dair en sorunlu dönemi içinde bulundu¤umuz günlerde yafl›yoruz. Son
y›llarda bu sorun, en yo¤un olarak Kürt kimli¤i konusunda kendini göstermektedir. Di¤er taraftan gayri
Müslimlerin durumu ve az›nl›k haklar› da son zamanlarda s›kça tart›fl›lan konulard›r. Daha evvel Routledge taraf›ndan Islam, Secularism and Nationalism in Modern Turkey: Who is a Turk? ad› alt›nda yay›mlanan ve Türkiye’de ‹slâm, Laiklik ve Milliyetçilik: Türk Kimdir? bafll›¤›yla Türkçe’ye çevrilen bu çal›flmas›nda Soner Ça¤aptay, Türk milliyetçili¤inin bir analizini yaparak, Yirminci Yüzy›l’›n bafl›ndan günümüze kadar geçen süreçte ‘Türk’ kimli¤inin içeri¤ini oluflturan olgular› de¤erlendiriyor. Ça¤aptay’a göre Türkiye’nin karfl› karfl›ya bulundu¤u kimlik sorununun afl›labilmesi, ‘Türklük’ kavram›n›n muhtevas›n›n aç›klanabilmesiyle gerçekleflecek ve bu da ancak ‘Türk’ kimli¤inin zaman içinde nas›l flekillendirildi¤inin incelenmesiyle mümkün olacak.
HAL‹T ÇELENK, ‹dam Gecesi An›lar› (Ankara: ‹mge Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 336 ss. ISBN 978-975-533-612-1
Deniz Gezmifl, Yusuf Arslan ve Hüseyin ‹nan’›n ‘merhaba kainat’ dedikleri sabah›n—6 May›s 1972
sabah›n›n—üzerinden k›rk y›la yak›n bir zaman geçti. Toplumlar›n tarihi bir yana, insan ömrü aç›s›ndan
bile fazla uzun bir süre say›lmaz bu. Tarihin so¤uklu¤una gömülmeye, duygusall›ktan ar›nmaya yetmeyecek kadar k›sad›r hatta. ‹dam Gecesi An›lar› birinci elden bir tan›kl›k. Bu tan›¤›n, avukat olarak bütün dava sürecinin içinde bulunan ve onlar son sözlerini hayk›rd›klar›nda bunu bizzat ifliten Halit Çelenk oluflu,
‹dam Gecesi An›lar›’na bir belgesel niteli¤i kazand›r›yor. Yaln›z siyasal de¤il, hukuksal yönden de hayli
tart›flmal› olan ve art›k bulunamayacak olan ‘karar’ metinlerinin de bu kitapta yer alm›fl olmas›, bu belgeselli¤i güçlendiriyor. Kitab› okudukça geçmiflteki baz› karanl›k noktalar yavafl yavafl ayd›nlan›yor. Yak›n
tarihimizin en trajik olaylar›ndan birine bizzat tan›k olmufl olan Halit Çelenk’in an›lar›n› okumak, gerçekten heyecan verici bir an›msama süreci.
AL‹ SA‹T ÇET‹NO⁄LU, Varl›k Vergisi, 1942-1944 (‹stanbul: Belge Yay›nlar›, 2009), 564 ss. ISBN 978-975344-418-4
“Varl›k Vergisi, 1915’te bafllat›lan etnik ar›nd›rma politikalar›n› do¤al sonucu ve tamamlay›c›s› oldu. Sermayenin el de¤ifltirmesi ve Türklefltirilmesinde bir kilometre tafl› anlam› tafl›d›. Ali Sait Çetino¤lu,
yapt›¤› kapsaml› arflivle bas›n taramas› ve tan›kl›k aktar›mlar› ile, olay›n mant›k ve içeri¤ini çok net biçimde alg›lanmas›na olanak sa¤layacak bir yorum sunuyor. Birinci Dünya Savafl›’ndan nas›l, ulusal devletin
inflas›nda ve Anadolu’nun otantik halklar›n›n tasfiyesinde bir f›rsat olarak yararlan›ld› ise, ‹kinci Dünya
Savafl›’ndan da farkl› etnik kimliklerden arta kalan ve özellikle ‹stanbul ve ‹zmir’de hala ekonomik bir güce sahip bulunan unsurlar›n ekonomik olarak bitirilmesi için, bir f›rsat olarak yararlan›ld›.”
AHMET Ç‹⁄DEM, D’nin Halleri—Din, Darbe, Demokrasi (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 207 ss. ISBN
978-975-050-689-5
Türkiye’nin özel bir dönemini oluflturdu¤unu söyleyebilece¤imiz son otuz y›ll›k yak›n dönem tarihinin etraf›nda döndü¤ü baflka kavramlar aras›nda flu üçünün oldu¤una flüphe yok: Din, Darbe ve Demokrasi. ‹slâmc›l›k ve AKP formlar›nda dinsellik; 12 Eylül 1980’den bafllayarak süre¤enleflen darbeler
ve darbe teflebbüsleri; kamusal bir ayd›nlanman›n esas dayana¤› olarak demokrasinin darl›klar› ve imkânlar›... Ahmet Çi¤dem, sosyolojik bir dikkatle, bu üç kavram etraf›nda Türkiye’nin tarihsel ‘özel yol’lar›na bak›yor; ‘devlet kapitalizmi’ ile ‘Türk usûlü faflizm’ gibi... Ayn› zamanda, Türkiye’nin özgüllüklerini
NEW BOOKS
global dönüflümlerin ›fl›¤› alt›nda okuyor; Avrupa Birli¤i süreci, 11 Eylül 2001 gibi... ‘AKP’nin Ç›kmaz›, AKP Ç›kmaz›’ bafll›kl› bölüm, Adalet ve Kalk›nma Partisi’nin devlet siyasetiyle, demokratikleflmeyle, burjuvaziyle, yoksullukla, yolsuzlukla vb. imtihanlar›n› ele al›yor. Metnin son bölümünün, “insan vicdan›n› karartmaya ve bilincini köreltmeye yönelik tekil olgulara yönelik sübjektif bir direnifli ihtiva etti¤ini,” söylüyor yazar.
HAMPARTSUM Ç‹TÇ‹YAN, Ölüme K›l Pay› [çeviren Ali Çak›ro¤lu] (‹stanbul: Belge Yay›nlar›, 2009), 576 ss.
ISBN 978-975-344-427-3
“Ad›m Hampartsum Çitçiyan. 1901 ‹smailli do¤umluyum. Ben, Ermeni halk›na yönelik mezalimden sa¤ kurtulmufl birisiyim. E¤er böyle bir zulme tan›k olmad›ysan›z, o zaman benim, yani yazar›n çekti¤i ac›lar, düflündüklerim ve ilk aç›klamalar›m hakk›nda yazd›klar›m› sab›rla okuyun, flevkatle dinleyin.
Lütfen sözlerime kulak verin, sonra da bafl›mdan geçenleri anlamaya çal›fl›n. Ben, Osmanl› hükümetince
1915 y›l›nda ifllenmifl ve tarihe mal olmufl, ak›l almaz insanl›k d›fl› davran›fllar›ndan mucize eseri kurtulabilmifl kurbanlardan birisiyim. Soyk›r›mdan asla sa¤ ç›k›lamaz. Fiziki olarak kurtulabilirsiniz, ama zihniniz ve ruhunuz sonsuza dek iflkence çeker. Cehenneme ad›m›z›n› att›ysan›z, ömürboyu yaras›n› tafl›rs›n›z. Alt› y›l boyunca tan›kl›k etti¤im mezalim süresince, gözlerimle gördüklerim, kulaklar›mla iflittiklerimin dehfletini yaflad›m. Geçmiflte yaflananlarla yaral› ve yorgun yüre¤im, bugün de gelecek için ürperiyor.”
JAMES ELLSWORTH DE KAY, 1831-1832 Türkiye’sinden Görünümler [çeviren Serpil Atamaz Hazar] (Ankara: ODTÜ Gelifltirme Vakf› Yay›nc›l›k ve ‹letiflim A. fi., 2009), 420 ss. ISBN 978-994-434-472-2
Sketches of Turkey in 1831 and 1832 ad›yla 1833 y›l›nda Amerika’da yay›nlanan bu kitap 1790 Lisbon do¤umlu Amerikal› bir zoologun gözüyle 1830’lar Türkiye’sinin bir panoramas›d›r: Türkiye içinde yaflayan insanlar›n günlük yaflamlar›ndan dillerine, kad›n›n ailedeki ve toplumdaki yerinden saraydaki konumuna, ticari hayattan, bas›n›n oluflumuna ve Türk hükümeti taraf›ndan bas›lan ilk gazete Le Moniteur Ottoman’a, okullardan kütüphanelere, isyankâr paflalardan, dilencilerden dervifllere, ülkenin siyasi durumundan, içinde yaflad›¤› sosyal çalkant›lara, imparatorlu¤un su ve baraj sistemlerinden kölelerin durumuna kadar ço¤u zaman flafl›rt›c› yüzlerce kare ile bezenmifl bir sosyal tarihtir. ‘Bu bizdik,’ diyece¤imiz imparatorluk, yok oluflunun ya da dönüflümünün son yüzy›l›n›n ilk yar›s›n› yaflarken a¤›r iktisadi çalkant›lar›yla, tebaas›yla ve kurumlar›yla hâlâ vard›r. “Köleler, burada sat›n al›nd›klar› andan itibaren her aç›dan ailenin bir
üyesi oluyorlar; ayn› masada ayn› yeme¤i paylafl›yorlar, çocuklara dad›l›k yap›yorlar; bayram gezmelerinde aileye efllik ediyorlar, her türlü ailevi meselede fikirleri soruluyor; asl›nda sat›n al›nm›fl bir köleden çok
mütevaz› bir dost olarak görülüyorlar. Kendilerine karfl› gösterilen merhamete içten bir sevgi ve minnettarl›kla karfl›l›k veriyorlar, dünyada efendi ve köle iliflkisinde kölenin incitici durumlara bu kadar az maruz kald›¤› bir baflka ülke daha bilmiyoruz.” “Türklerin zaman›n de¤eri hakk›nda en ufak bir fikre bile sahip olmad›¤› görülüyor. En sevdikleri atasözü ‘Öküz arabas›yla tavflan› geçebilirsin’dir ki bu, insanlar›n ifli
a¤›rdan alma al›flkanl›klar›n› oldukça çarp›c› bir flekilde gösterir.” “Yak›n zamanda, Türklere hisse senedi
ve devlet güvencesi gibi modern kavramlar›n baz›lar› ö¤retilmeye çal›fl›ld›; ancak baflar›l› olunamad›.”
“Genel olarak Türklerin difli cinse karfl› gösterdi¤i derin sayg›dan etkilenmemek mümkün de¤ildir.” “Sultan›n kendisi bir sadelik timsalidir ve devlet törenleri d›fl›nda maiyetindekilerden ay›rt edilemez. Harun elReflid gibi bazen tebdil-i k›yafet ederek sokaklar› dolaflt›¤›, lakin k›l›¤›n›n dikkat çekici yüz hatlar›n› saklayacak kadar kusursuz oldu¤u söylenir.”
227
228
YEN‹ K‹TAPLAR
DANIEL C. DENNETT ve DOUGLAS R. HOFSTADTER (der.), Akl›n G’özü: Benlik ve Ruh üzerine Hayaller ve
Düflünceler [çeviren Füsun Doruker] (‹stanbul: Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 471 ss.
ISBN 978-975-619-394-5
Zihin nedir? Ben kimim? Madde düflünebilir ya da hissedebilir mi? Ruh nerededir? Akl›n G’özü,
ak›l, yapay zekâ, zihin-beden iliflkisi konular›nda ileri sürülmüfl çarp›c› felsefi ve bilimsel düflünceleri tart›flmaya açan kült bir eserdir. Edebiyat›yla geçti¤imiz yüzy›l› derinden etkilemifl Jorge Luis Borges’ten evrim kuram›n›n günümüzdeki en etkili savunucular›ndan Richard Dawkins’e, bilim-kurgunun önemli isimlerinden Stanislav Lem’den yapay zekân›n olanaklar› üzerine söyledikleriyle 盤›r açm›fl zihin ve dil felsefecisi John Searle’e uzanan Yirminci Yüzy›l’›n etkili düflünürlerinin metinleri, Dennett ve Hofstadter’in
yapt›klar› yorumlarla farkl› bir boyut kazan›yor. Benlik ve bilincin anlam›n›n edebiyat, psikoloji, felsefe
ve di¤er disiplinlerin perspektiflerinden incelendi¤i bu kitap, yazarlar›n›n deyimiyle, okurlar›n› k›flk›rtmak,
huzurunu kaç›rmak, allak bullak etmek, anlafl›l›r olan› tuhaflaflt›rmak, belki de tuhaf olan› anlafl›l›r hale getirmek üzere tasarlanm›flt›r. Kitab›n ilk bask›s› The Mind’s I: Fantasies and Reflections on Self and Soul
ad›yla 1981 y›l›nda Amerika’da yay›nlanm›flt›.
DAN DINER, Yüzy›l› Anlamak: Evrensel bir Tarih Yorumu [çeviren Hulki Demirel] (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 336 ss. ISBN 978-975-050-723-6
Büyük ‹ngiliz tarihçi Eric J. Hobsbawm’un Yirminci Yüzy›l’a ‘k›sa’ demesinin nedeni, ona çok fley
s›¤mas› ve çok h›zl› geçmesiydi. Münih do¤umlu ‹srailli tarihçi Dan Diner’›n bu çok yank› uyand›ran kitab›nda yapt›¤›, filmi geriye sarmak ve en tehlikeli sahneleri a¤›r çekimde oynatmak... Onun mesafeli bak›fl›, zaten bildi¤imizi varsayd›¤›m›z olaylar› baflka bir gözle görmemizi sa¤l›yor. Dan Diner’›n oda¤›nda
Yirminci Yüzy›l’›n ilk yar›s›n›n olaylar› var. Zira bu yar› yüzy›l›n felâketleri, ça¤›n günümüze dek uzanan
bilincine damgas›n› vurmufltur ona göre. ‹ki dünya savafl›n› da ‘dünya iç savafl›’ hükmünde görüyor. Yirminci Yüzy›l’› düalizmlerin gerilimi belirlemifltir: Özgürlük ve Eflitlik, Kapitalizm ve Komünizm, Do¤u
ve Bat›... Fakat Diner, bu iki kutuplu çat›flmalar›n asl›nda baflka çeliflkilerin tercümesi niteli¤i tafl›d›¤› durumlara da dikkat kesilir. Dan Diner özgün bask›s› 1999 y›l›nda Almanya’da Das Jahrhundert verstehen:
Eine universalhistorische Deutung ad›yla yap›lan bu kitapta Avrupa’y› do¤usundan bakarak gözlüyor ve
analitik bak›fl›yla Yirminci Yüzy›l’›n siyasi tarihini bafltan afla¤› tar›yor: Birinci Dünya Savafl›’n›n y›k›mlar›, ulus-devletlerin oluflum dinami¤i, ABD’nin bir dünya gücü olarak belirifli, Ermenilerin ‘Büyük Felâket’i, Küçük Asya Rus Devrimi, iki dünya savafl› aras› dönemin çalkant›lar› ve gergin istikrars›zl›¤›, ‹ngiltere ve Fransa’n›n faflizmden ‘s›yr›lmas›n›’ sa¤layan siyasal kültür, nasyonal sosyalizmin dehflet verici ‘baflar› hikâyesi,’ baflka bir çal›flmas›nda ‘medeniyet k›r›lmas›’ diyece¤i Yahudi Soyk›r›m›, ‹kinci Dünya Savafl› ve sömürgecili¤in sonu, ony›llar süren So¤uk Savafl, Avrupa’n›n uzlaflma ve bar›flma deneyimi... Diner, bu çal›flmas›yla elefltirmenlerden ‘ça¤a isabetli teflhis koyan yazar’ övgüsünü alm›flt›. Tarih okumay›
sevenlere de, siyaset bilimcilere ve siyaset felsefesiyle meflgul olanlara da hitap eden bir kitap.
AR‹F D‹RL‹K, Kriz, Kimlik ve Siyaset (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 466 ss. ISBN 978-975-050-717-5
Sermayenin küreselleflmesi dünyan›n gelece¤ini ne ölçüde de¤ifltirecek veya küreselleflmenin yeni
aktörleri kimler olacak? Yeni sermaye merkezlerinin ortaya ç›k›fl›, yeni paylafl›mlar nas›l gerçekleflecek veya küresel kapitalizmin alternatifi ne olacak? 2006 y›l›nda Amerika’da Oregon Üniversitesi Center for Critical Theory and Transnational Studies direktörlü¤ünden emekli olan Arif Dirlik, küreselleflme literatürü-
NEW BOOKS
nün uluslararas› sayg›nl›ktaki yazar ve akademisyenlerinden biri. So¤uk Savafl’›n bitimiyle yaflanan dönüflümleri yorumlad›¤› yaz›lar›nda postkolonyalizm, küreselleflme, ulusafl›r›c›l›k ve modernitenin yeniden de¤erlendirilmesi gibi anahtar kavramlarla geçmifle ve gelece¤e bak›yor. Sadece sosyalizmi de¤il moderniteyi de küçümseyen, gündem d›fl›na ç›kartan yarg›lara gerçekten sükûnetle yaklaflarak önerilerde bulunuyor.
Tarihe baflvururken, yeni olarak gösterilenin geçmiflteki biçimini ve geçirdi¤i evrimi irdeliyor. Küreselleflme yaln›zca kapitalist modernleflmenin yaratt›¤› sorunlar›n çözümüne neden olmad›; ayn› zamanda, So¤uk
Savafl’›n yerini çok say›da bitimsiz s›cak savafla b›rakmas›yla, görünürde sürekli olan bir krize de yol açt›. Sosyalizmin geçen yüzy›lda ortaya ç›kt›¤› haliyle bir alternatif olarak inand›r›c›l›¤›n› kaybetmesi de radikal bilinçte bir kriz yaratt›. Buna ra¤men, tan›k oldu¤umuz fley, sosyalizmi çekici k›lan toplumsal idealler ve pratiklerin ölümü de¤il, yeniden yap›lanmas›d›r. Kriz, Kimlik ve Siyaset, küreselleflmenin kirli geçmiflini anlatan önemli bir düflünürle tan›flmak için güzel bir f›rsat.
JOSEPHINE DONOVAN, Feminist Teori: Amerikan Feminizminin Entelektüel Gelenekleri [çevirenler Aksu Bora ve Meltem A¤duk Gevrek] (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 396 ss. ISBN 978-975-470-596-6
Feminist teori aslen kad›n hareketinin bir ürünü ve refakatçisi olarak geliflti; bir yan›yla bu hareketin ‘eylem k›lavuzu’dur. Ama genel siyaset teorisine ve toplumbilimsel düflünceye de ihmal edilemeyecek
katk›lar getirdi. Feminist elefltirinin, ça¤›m›z›n hemen bütün temel düflünce ak›mlar› hakk›nda, onlar›n zaaflar›na iflaret eden veya onlar› zenginlefltiren bir çift sözü var. Josephine Donovan’›n özgün bask›s› Feminist Theory: The Intellectual Traditions of American Feminism ad›yla 1992 y›l›nda ç›kan kitab›, feminist
teorinin her iki yan›yla kapsaml› bir tan›t›m›n› yap›yor. Feminist hareketin ‘birinci dalga’s›ndan, yani Ondokuzuncu Yüzy›l/Yirminci Yüzy›l dönümünün ‘Ayd›nlanmac› Liberal Feminizm’ ve ‘Kültürel Feminizm’inden,1960’lar sonras›ndaki ‘ikinci dalga’n›n ‘Radikal Feminizm’ine ve ‘Yeni Feminist Ahlaki Bak›fl’a uzanan tarihin kapsaml› bir de¤erlendirmesini buluyoruz kitapta.
TERRY EAGLETON, Elefltiri ve ‹deoloji: Marksist Edebiyat Teorisi üzerine bir Çal›flma, geniflletilmifl yeni
bask› [çeviren Savafl K›l›ç] (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 248 ss. ISBN 978-975-050-703-8
Terry Eagleton Marxist teori çizgisinde ‘Althusser sonras›’ diye adland›r›labilecek yeni ak›m›n
önemli temsilcilerinden biri. Bilindi¤i gibi, bu yeni ak›m›n önemli özelliklerinden biri toplumsal olaylar›n
ekonomik düzeye indirgenmesine karfl› ç›k›fl›yd›. Eagleton bu görüflü estetik alan›nda özgüllefltiriyor ve
ideolojinin maddili¤ini vurguluyor. Kurmaya çal›flt›¤› teorik sistem Marxist estetik gelene¤i içinde son derece farkl› ve yeni bir çizgi. Bu özellikleriyle Eagleton kendine özgü yeni bir ‘tarihi maddeci’ yöntemini
kurma çabas›nda. Elefltiri ve ‹deoloji, modern edebiyat elefltirisi literatürünün yap›tafllar›ndan say›l›yor.
Yaz›ld›¤› dönemin yap›salc› tart›flmalar›n› ihtiva eden; metni, yazar›, genel edebiyat teorisini ve elefltiri
ö¤elerini ayn› ba¤lam içerisinde birbirleriyle tart›flt›rarak ele alan Eagleton, yaln›zca genel geçer bir ideoloji tart›flmas› yerine, metin ve edebiyat üzerinden bunun arkeolojisine girifliyor. Marxizm ve edebiyat
elefltirisi aras›ndaki özel iliflkiyi yeniden ele al›yor. Raymond Williams, Vladimir Ilyich Lenin, Leon
Trotsky, Bertolt Brecht, Theodor W. Adorno, Walter Benjamin, György Lukács ve Jean-Paul Sartre’›n yap›tlar›ndan ilham alarak, geleneksel denebilecek edebiyat elefltirisinin karfl›s›na, ideoloji konusunda da
kapsaml› ve yeni bir teorik tart›flmayla ç›k›yor. Eagleton ‹ngiliz dilindeki edebiyat›n canonic yazarlar›ndan
George Eliot, Charles Dickens, Joseph Conrad, Henry James, T. S. Eliot, W. B. Yeats, James Joyce ve D.
H. Lawrence’› ele al›rken, basit Marxist kategorilerden mesafelenerek, ideolojinin bahsi geçen yazarlar›n
eserlerinde ne kadar üretici ve radikal bir rol oynad›¤›n› gösteriyor.
229
230
YEN‹ K‹TAPLAR
ERTAN E⁄R‹BEL ve UFUK ÖZCAN (der.), Türkiye’de Toplum Bilimlerinin Geliflimi, I: K›ta Avrupas› Etkisi
(‹stanbul: Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 487 ss. ISBN 9786054208081 ve ERTAN E⁄R‹BEL ve UFUK
ÖZCAN (der.), Türkiye’de Toplum Bilimlerinin Geliflimi, II: Anglo-Amerikan Etkisi (‹stanbul: Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 499 ss. ISBN 978-605-420-809-8
Sosyoloji Y›ll›¤›’n›n toplam iki ciltte yay›nlanan bu derlemesinde Türkiye’de toplum bilimlerinin
geliflimi çeflitli yönleriyle ele al›n›yor. Genel olarak bilimin ve toplum bilimlerinin biçimlenmesi sosyolojinin temel konular›ndan biridir. Sosyoloji, bir bilim dal› olarak ilk ortaya ç›k›fl›ndan itibaren bilimsel konumu itibariyle di¤er toplum bilimleriyle iliflki içinde olmufltur; toplum bilimlerindeki geliflmelerden hem
etkilenmekte, hem de bu geliflmeleri etkilemektedir. Derleyenlerin ifadesiyle, “Türkiye özelinde bu iki
yönlü iliflki biçiminin oldukça ilgi çekici bir tarihçesi ç›kar›labilir. Bunun ötesinde Türkiye’de toplum bilimlerinin geliflimi konusunu gündeme getirmemizin bir gerekçesi daha var. Di¤er kitaplar›m›zda da Türk
toplum düflüncesinin çeflitli ak›mlar› ve süreklilikleri üzerinde durduk. Ancak bu kitab›m›zda konunun de¤iflik bir yönüne vurgu yapma ve müdahalede bulunma ihtiyac› duyuyoruz. Türkiye’de toplum bilimlerinin gelifliminden söz ediyoruz ama belki de ‘geliflim’ yerine ‘de¤iflim’ sözcü¤ünü kullanmak daha do¤rudur. De¤iflimin her zaman olumlu bir yönde gerçekleflti¤i de tart›flma konusudur. Bu nedenle toplum bilimlerinin gelifliminden söz ederken daha baflta bir kay›t koymak gerekiyor. Bu kitapta Türkiye’de toplum bilimlerindeki de¤iflimin temel do¤rultusunu ve dönüflüm noktalar›n› ele alarak de¤erlendirece¤iz. Günümüzde Türkiye’de toplum bilimlerinin tarihçesiyle hesaplaflmak her zamankinden daha can al›c› bir önem
tafl›maktad›r. Böyle bir bilanço ve de¤erlendirmeye giriflmemizin nedeni, ülkemizde toplum bilimleri anlay›fllar› üzerinde yürütülen tart›flmalar›n gerçek temelleri, arka plan› ve muhtemel olumsuz sonuçlar› hakk›nda daha uyan›k bir kavray›fl/bilinç sa¤layabilmektir.”
BARBARA EHRENREICH, Sokaklarda Dans: Kolektif E¤lencenin bir Tarihi [çevirenler Ayd›n Ekim Savran
ve Nil Erdo¤an] (‹stanbul: Versus Kitap Yay›nlar›, 2009), 361 ss. ISBN 978-605-569-103-5
Barbara Ehrenreich Amerika’da 2007 y›l›nda Dancing in the Streets: A History of Collective Joy
ad›yla yay›nlanan kitab›nda kollektif e¤lencenin ve haz alman›n görmezden gelerek has›ralt› etti¤imiz kökenlerini ayd›nlat›rken ayn› zamanda Avrupa’n›n dansa ve esrimeye karfl› verdi¤i uzun mücadelenin tarih
boyunca izini sürüyor. Richard Sennett’e göre, “Ma¤ara duvarlar›na resmedilen ilk festivallerden, 1960’lar›n rock isyan›na, futbol maçlar›ndaki kalabal›klardan muhalif hareketlerde boy gösteren karnavalesk unsurlara kadar genifl bir zaman dilimini kapsayan çal›flmas›nda, dans etmenin yaln›zca melankoli gibi kiflisel rahats›zl›klarla de¤il, Amerikal› kölelerin maruz kald›¤› türden toplumsal rahats›zl›klarla da bafla ç›kman›n bir yolu oldu¤unu bizlere gösteriyor. Oldukça aç›k, e¤lenceli ve sürprizlerle dolu dilsel bir flenlik
sergileyen Sokaklarda Dans gerçekten özgün bir çal›flma.”
NAZ‹F EKZEN, Türkiye K›sa ‹ktisat Tarihi: 1946’dan 2008’e (Ankara: ODTÜ Gelifltirme Vakf› Yay›nc›l›k
ve ‹letiflim A. fi., 2009), 240 ss. ISBN 978-994-434-480-7
Bu kitap ‘eski’ hikâyeleri anlat›yor, hiç eskimeyen ‘eski’ hikâyeleri ya da oyuncular› de¤iflse de
görmekten usanmad›¤›m›z bir filmi… ‹lginç olan o ki, Türkiye’de herkes, bu filmi her görüflünde, hiç görmemifl gibi yap›yor. Siyasiler, muhalefete düflünce filmin vizyondan kald›r›lmas›n› istiyorlar, ama iktidara gelince senaryoya harfiyen uyuyorlar. Asl›nda bir insan yaflam› kadar ‘uzun’ bu ‘k›sa tarih’ ‹kinci Dünya Savafl›’ndan sonra ABD’nin egemenli¤inde kurulan ‘yeni sistem’in ikiz kardeflleri IMF ve Dünya Ban-
NEW BOOKS
kas›’yla Türkiye’nin iliflkilerini ve—bir yenisi öncesinde—20 stand-by anlaflmas›n› ele al›yor: Truman’dan Menderes’e, 27 May›s’tan 12 Eylül’e, Demirel’den Ecevit’e, Özal’dan Dervifl’e, Erdo¤an’a. Nazif Ekzen, gizlenen birçok gerçe¤i gözler önüne seriyor; ‘planlama’ya 27 May›s’tan önce karar verildi¤ini, 24
Ocak 1980 kararlar›n›n arkas›ndaki ‘gerçek’ ismin Özal de¤il, Dervifl oldu¤unu, Türkiye, ne zaman kendi
program› ile geliflmeye kalksa, her seferinde Bat› taraf›ndan ‘ihtirasl›’ bulunup reddedildi¤ini, vesaire. Bu
‘k›sa’ tarih, ‘uzun’ bir tarihsel dönem içinde, ‘merkez’ ile bir ‘çevre’ ülkesi aras›ndaki iliflkinin serüvenini anlat›yor—ya da Ekzen’in, kitab›n› ithaf etti¤i Avc›o¤lu’nun diliyle söylersek, bir ‘koloni’de, ‘cici demokrasi’nin öyküsünü.
MUSTAFA ERDO⁄AN, Türkiye’de Anayasalar ve Siyaset (Ankara: Liberte Yay›nlar›, 2009), 280 ss. ISBN
978-975-687-768-5
Modern Türkiye’nin anayasa ve siyaset tarihinin derin toplu ve elefltirel bir anlat›m›n› sunan Türkiye’de Anayasalar ve Siyaset bu bas›da da güncellenmifl olarak karfl›n›za ç›k›yor. Mustafa Erdo¤an burada
Türkiye’nin son iki yüzy›ll›k siyaset ve anayasa tarihini resmi görüflten farkl› bir yaklafl›mla gözden geçiriyor, ama özgürlükçü-demokratik perspektifi öne ç›kar›rken olgulardan kopmamaya özen gösteriyor.
Özellikle Cumhuriyet dönemi Türkiye siyasetine iliflkin resmi mitler ile olgusal yan›ltma ve hatta çarp›tmalar› da a盤a ç›kartmaya çal›flan Türkiye’de Anayasalar ve Siyaset okuyucuya ülkemizin kronikleflen
‘demokratikleflme’ ve ‘geçifl’ serüveninin açmazlar›na iliflkin ipuçlar› da sunmaktad›r. Bu kitap üniversitelerde Türk anayasa hukuku ve Türk siyasi hayat› okuyan ve okutanlar yan›nda, bu gibi konularda derli toplu bilgi edinmek isteyen genel okuvucu için de bir el kitab› ifllevi görecektir.
GURUR ERTEM ve fiEBNEM SELIfiIK AKSAN (der.), Yirminci Yüzy›l’da Dans Sanat›: Kuram ve Pratik, ikinci bask› (‹stanbul: Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 308 ss. ISBN 978-975-619-376-1
Yirminci Yüzy›l’da Dans Sanat›, salt bir dans tarihi çeviri eseri olmad›¤› gibi, yaln›zca dans ö¤rencileri veya araflt›rmac›lar›n› de¤il, sosyoloji, sosyal antropoloji, kültürel çal›flmalar, felsefe, estetik ve elefltirel teori ile ilgilenen sanatç›, akademisyen ve kültür yöneticilerini de ilgilendiren, dans alan›n›n farkl›
yönlerini ele alan bir derleme. Özellikle üçüncü bölüm, yaln›zca dans sanat›n› de¤il, genel olarak tüm dans
formlar›n› birer kültürel çal›flmalar alan› olarak kurgulayarak, bunun mümkün k›ld›¤› birtak›m tart›flma
alanlar›na dikkat çekmekte ve bu alanda günümüzün önde gelen araflt›rmac›lar›n›n seçilmifl makalelerinden oluflmaktad›r.
FRANTZ FANON, Siyah Deri, Beyaz Maske [çeviren Cahit Koytak] (‹stanbul: Versus Kitap Yay›nlar›, 2009),
261 ss. ISBN 978-605-569-104-2
‹lk bask›s› 1952 y›l›nda Fransa’da Peau noire, masques blancs ad›yla ç›km›fl olan bir kitap Siyah
Deri, Beyaz Maske. Siyah Deri, Beyaz Maske daha önce Türkçe olarak yine Cahit Koytak çevirisiyle Seçkin Yay›nc›l›k taraf›ndan 1989 y›l›nda yap›lm›flt›. Martinique do¤umlu Fanon kendi deneyimlerinden hareketle yazm›fl oldu¤u bu ilk kitab›nda flunlar› söylüyor: “Beyaz’a benzemek, onun gibi olmak istiyor Siyah insan. Bir tek yol, bir tek kader var Siyah insan›n önünde: Beyaz olmak. Siyah insan uzunca zamandan beri Beyaz’›n tart›fl›lmaz üstünlü¤ünü kabul etmifl durumda; böyle oldu¤u için de, bütün gayretiyle Beyaz insan›n de¤erler örgüsüyle yo¤rulmufl bir varolufl hamlesi gerçeklefltirmek e¤iliminde. Biri kalk›p da
231
232
YEN‹ K‹TAPLAR
bana siyah adam›n en az beyaz adam kadar zeki oldu¤unu ispata çal›flt›¤› zaman, ona derim ki, zeka kimseyi kurtarmam›flt›r flimdiye kadar. Evet, böyle derim, çünkü zekaya ve felsefeye insanlar›n eflitli¤ini ispat
etmek için baflvurulacaksa e¤er, onlara insanlar›n imhas›n› meflrulaflt›r›c› silahlar olarak da s›k s›k baflvuruldu¤u unutulmamal› asla. fiu kendini yok etmeye çal›flan dünyada tek görevim Siyah gerçe¤i varetmek
mi olacak? Hay›r! Kendimiz için ve insanl›k için, yeni bir bafllang›ç yapmal› yeni bir düflünce tarz› gelifltirmeli ve yeni bir insan yaratmaya çal›flmal›y›z.” Cezayir Savafl›’nda Fransa’n›n devlet politikas›na karfl›
gelen ünlü filozof Jean-Paul Sartre ayn› safta yer alan arkadafl› Fanon için flunlar› söylemiflti: “Fanon’u
okuyun... Kendine gelen insan› göreceksiniz.”
GUISEPPE FIORI, Antonio Gramsci [çeviren Kudret Emiro¤lu] (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 360 ss.
ISBN 978-975-050-688-8
Teorisyenli¤iyle oldu¤u kadar siyasal duruflu ve mücadeleci yan›yla da en önemli Marxist düflünürlerden olan Antonio Gramsci’nin hayat›n› tüm yönleriyle ele alan bu kitap, Gramsci üzerine yap›lm›fl en
iyi çal›flmalardan birisi. Faflist Mussolini ‹talyas› savc›lar›n›n “Bu beynin ifllemesini yirmi y›l durdurmal›y›z,” dedikleri, en verimli y›llar›n› hapishanelerde geçirmek zorunda kalan Gramsci’nin yaflam›n› yak›nlar›yla yapt›¤› görüflmelerin yan› s›ra, mektuplar› ve yaz›lar›yla iflleyen Fiori, sadece bir hayat› anlatmakla
kalm›yor, ayn› zamanda dönemin zengin bir panoramas›n› da sunuyor. “Akl›n kötümserli¤i, iradenin iyimserli¤i,” düsturunu sahiplenmifl, en özgün ve düflünceleri hiç eskimeyen devrimciyi daha iyi kavramak için
mutlaka okunmas› gereken bir eser.
HAL FOSTER, Gerçe¤in Geri Dönüflü: Yüzy›l›n Sonunda Avangard [çeviren Esin Hoflsucu] (‹stanbul: Ayr›nt› Yay›nlar›, 2009), 288 ss. ISBN 978-975-539-538-8
Hal Foster’›n, Yirminci Yüzy›l’› derinden etkilemifl avant-garde sanat› ve onun yorumcular›n› temel alan bir tart›flma niteli¤i de tafl›yan ve 1996 y›l›nda MIT Press taraf›ndan The Return of the Real: Art
and Theory at the End of the Century ad›yla yay›nlanan Gerçe¤in Geri Dönüflü: Yüzy›l›n Sonunda Avangard adl› kitab›, sanatç›n›n projeden projeye kofltu¤u, al›mlay›c›n›n ise bir antropolog gibi sanatç›n›n peflinde, çok genifl bir söylemsel alan› tüketmek için çabalad›¤› günümüz sanat ortam›n› kendine ç›k›fl noktas› olarak al›yor. Ve bu ba¤lamda, yeni avant-garde olarak an›lan 1960’l› y›llar›n sanat etkinliklerinden
günümüze kadar uzanan bir çizgide ‘avant-garde’›n kendini gösterme ve konumlanma biçimlerine de¤iniyor. ‹flte tam da bu noktada flu sorular akla geliyor: Acaba bu çerçeveden bak›ld›¤›nda günümüz sanat›n›n
ölçütleri nedir, ya da böylesi h›zl› bir dünyada art›k bir sanattan söz etmek olas› m›d›r? Giderek, al›mlay›c›n›n ça¤dafl sanata karfl› tak›nd›¤› mesafeli tavr›n anlam› tam da burada yatm›yor mu? Foster bu sorular›
iki temel kavram arac›l›¤›yla yan›tlamaya çal›fl›yor: travmatik ‘gecikmifl eylem’ ve özneleraras›l›¤› gerektiren ‘paralaks.’ Böylece Foster’a göre ça¤dafl sanatta yap›t, klasik tarihsel bir çizgi üzerinde de¤erlendirilmekten çok, hareket halindeki al›mlay›c›n›n alg›lama an›nda meydana gelen de¤iflmelere ve gelecekten
bakarak kuraca¤›, ötelenmifl bir yorumlama mekanizmas›na göre de¤er kazan›yor. Ayr›ca Hal Foster, kendini sürekli tekrar eden bir avant-garde’›n ard›ndan, Bürger’in de temsilcisi oldu¤u, her fleyi aç›klayan ‘tek
kuram’ yaklafl›m›n›n geçerli olup olmad›¤›n› da sorguluyor. Minimalizm ve pop-art gibi örnekleri modernist söylem aç›s›ndan oldu¤u kadar, postmodernist söylem aç›s›ndan da de¤erlendiriyor. Günümüzde sanat tarihi yaz›m›n› etkileyen bütün di¤er düflünürler gibi, Foster da, dil felsefesinin ve Lacan-Derrida ikilisinin yap›bozuma u¤ratt›¤› ‘anlam’ fikriyle tarih yaz›m›n› sorunsallaflt›r›yor.
NEW BOOKS
ARMEN GARO [KAREKIN PASTERMADJIAN], Osmanl› Bankas›: Armen Garo’nun An›lar› (‹stanbul: Belge
Yay›nlar›, 2009), 230 ss. ISBN 978-975-344-415-6
‘Armen Garo’ kod adl› Karekin Past›rmac›yan [Karekin Pastermadjian], 1896’n›n A¤ustos ay›nda
Galata’daki ünlü Osmanl› Bankas›’n› ateflli silâhlar ve bombalar tafl›yan yoldafllar›yla birlikte bast›¤›nda,
bütün ‹stanbul hiç al›fl›lmam›fl bir eylemle çalkalanacakt›. Bugünün Bankalar Caddesi, bomba ve silâh sesleriyle birbirine girecek, bankay› ele geçirenlerle kuflatanlar aras›ndaki çat›flma gün boyu sürecek, yüzlerce kay›p verilecekti. Eylemcilerin beklentisi, Avrupa devletlerinin dikkatini Sultan Abdülhamid’in despotik rejiminin Do¤u Anadolu Ermeni köylülerine yönelik zulmüne çekmekti. Ermeni Devrimci Federasyonu’nun aktif bir lideri, 1908 ile 1914 y›llar› aras›nda Osmanl› Meclis-i Mebusan’›nda mebus, 1920’de ba¤›ms›zl›¤› tan›nan Ermenistan Cumhuriyeti’nin Birleflik Devletler’deki ilk ve tek büyükelçisi olan Dr. Karekin Past›rmac›yan’›n an›lar› yak›n tarih(imiz)e biraz daha ›fl›k tutuyor.
CAH‹T GELEKÇ‹ ve AL‹ KÖSE, Misafir ‹flçilikten Etnik Az›nl›¤a Belçika’daki Türkler (Ankara: Phoenix Yay›nevi, 2009), 304 ss. ISBN 978-605-573-803-7
Belçika’da yaflayan Türkleri konu alan bu çal›flma kuramsal ve uygulamal› bir araflt›rmad›r. Çal›flman›n ilk k›sm› araflt›rman›n konusu, amac›, önemi, araflt›rman›n metodu ve kuramsal çerçeveden meydana gelmektedir. Çal›flman›n kuramsal bölümünde, Belçika’da yaflayan Türklerin durumuna aç›kl›k getirebilmek için, Belçika’n›n kuruluflundan günümüze gelinen süreçteki nüfus yap›s›, yabanc›lar›n ve yabanc›
kökenlilerin bu nüfus içerisindeki oranlar› ve Türkiye’den Belçika’ya yap›lan iflçi göçü üzerinde durulmufltur. Çal›flman›n uygulamal› bölümü ise, 1960’l› y›llardan günümüze gelinen süreçte Avrupa Birli¤i’nin
merkezi olan Belçika’da kal›c› hale gelmifl Türk toplumunun günümüzdeki demografik, ekonomik ve kültürel özellikleri, Belçika vatandafll›¤›na geçifl nedenleri, Belçika vatandafll›¤›na geçmifl olanlar›n sosyal ifl
bölümündeki yerleri, ekonomik hayattaki etkinlikleri, e¤itim durumlar›, e¤itimde karfl›laflt›klar› s›k›nt›lar,
özellikle ana dil ve yabanc› dil konusunda yaflad›klar› sorunlar, Türkiye ile ba¤lar›, evlilik ve aileye iliflkin
durumlar›, Türkiye’nin Avrupa Birli¤i üyeli¤ine bak›fllar› ile yaflad›klar› ülkede ayr›mc›, d›fllay›c› veya ›rkç› tutum ve davran›fllara maruz kal›p kalmad›klar› ile ilgili saha araflt›rmas› sonuçlar›n› kapsamaktad›r.
ANTHONY GIDDENS, Kapitalizm ve Modern Sosyal Teori [çeviren Ümit Tatl›can] (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 384 ss. ISBN 978-975-050-650-5
Yaflayan en etkili toplumsal kuramc›lardan Anthony Giddens ilk bask›s› ‹ngilizce olarak 1973 y›l›nda Capitalism and Modern Social Theory: An Analysis of the Writings of Marx, Durkheim and Max Weber ad›yla yay›nlanan Kapitalizm ve Modern Sosyal Teori’de sosyolojinin seyrini temelinden etkilemifl üç
büyük ismi etrafl› bir inceleme alt›na al›yor. Marx, Durkheim ve Weber’in sosyolojik düflüncelerinin titiz
ve kapsaml› bir analizini yapan Giddens, özellikle Marx’›n karakteristik görüflleri ile di¤er iki yazar›n görüflleri aras›ndaki baz› temel farkl›l›klar› inceliyor. Egemen modern sosyal teori alanlar›n›n ço¤unun kayna¤›nda yer alan bu üç yazar›n sahip olduklar› farkl› dünya görüfllerinin iç bütünlü¤ünü sergilemeye, baflka yazarlarla aralar›ndaki etkileflimi, tarihsel köklerini ortaya koymaya çal›fl›yor. Giddens’›n bu aç›klay›c›
ve karfl›laflt›rmal› çal›flmas› sadece üç yazar aras›ndaki karmafl›k entellektüel iliflkiyi ortaya koymas› aç›s›ndan de¤il, ‘Marksist sosyoloji’ ile ‘burjuva sosyolojisi’ aras›ndaki iliflki üzerine süre giden tart›flmalar›
da kuflat›p, oldukça dolambaçl› iddialar› ve karfl›-iddialar› aç›kl›¤a kavuflturacak fikirler içermesiyle de dikkat çekiyor.
233
234
YEN‹ K‹TAPLAR
STEPHEN JAY GOULD, Yaflam›n Tüm Çeflitlili¤i [çeviren Rahmi G. Ö¤dül] (‹stanbul: Versus Kitap Yay›nlar›, 2009), 320 ss. ISBN 978-994-498-967-1
Bu kitap, canl›lar›n evrimi üzerine basmakal›p fikirlerimizi sorgulamakta. Sorgulamay› yapan, Yirminci Yüzy›l’›n en önde gelen Darwin yorumcular›ndan birisi ve Yarad›l›fl Teorisi’ne karfl› güçlü polemikleriyle tan›nm›fl bir bilim adam› olan Stephen Jay Gould (1941-2002). Gould’a göre evrim, en basit canl›lar›n—sonu insana varacak olan—geliflimini anlatmaz. ‹nsan, evrimin kaç›n›lmaz bir sonucu de¤ildir. Benzer flekilde karmafl›kl›¤›n art›fl› ve ilerleme de evrimin temel karakteristikleri olarak tan›mlanamaz. K›sacas› Gould, bu kitapta elefltiri oklar›n› do¤a tarihinin insanmerkezci anlay›fl›na yöneltirken, do¤al gerçekli¤e dair görüfllerimizi kökten bir flekilde yeniden kavramlaflt›rmam›z› da amaçl›yor.
YUSUF GOZ, Aç›k Pozisyon: Türkiye’de Piyasa Neslinin Do¤uflu, 1992-2000 (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›,
2009), 168 ss. ISBN No: 978-975-050-644-4
Onlarca ekrandan yay›lan rengârenk ›fl›klar›n içinden yay›lan haberler, fiyatlar, inifller, ç›k›fllar...
Dolar-mark paritesi, petrol fiyatlar›, dünya krizlerinin yans›malar›, bankalar›n pozisyonlar›... Kendinden
geçmifl, ç›lg›nca bir heyecan içinde tek tufla basarak milyon dolarlar› al›p satan gencecik insanlar... Yusuf
Goz, Aç›k Pozisyon adl› kitab›nda Türkiye tarihindeki en ç›lg›n dönemlerden birinde bir bankan›n fon yönetimi bölümünde çal›flmaya bafllay›p k›sa sürede merdivenleri h›zla t›rmanan bir gencin içinde bulundu¤u ruh halini aktar›yor. Ama sadece kendisine ait de¤il bu hikâye: Ço¤u insan›n hayat› boyunca göremeyece¤i paralar›, trajedileri, ihanetleri ve entrikalar› bir arada yaflayan, bir insan›n masa bafl›nda otururken
asl›nda koflturup duraca¤› ‘en acayip’ ifllerden birini yapan, birbirleriyle sürekli ‘savafl’ halindeki ‘seçilmifl’ gençlerin hikâyesi. Temeli 1980’li y›llar›n ortalar›nda at›lan,1990’l› y›llarla birlikte zirveye ç›kan ‘piyasa nesli’nin yaflad›klar›n›, memleketin girip ç›kt›¤› krizleri, para piyasalar›n›n nas›l flekillendi¤ini ‘içerden’ ve yaflanm›fl gözlemlerle aktaran Goz, e¤lenceli anlat›m›yla tarihin bir dönemine ve bir kufla¤›n seyrine de ›fl›k tutuyor.
Z‹YA GÖKALP, Kürt Afliretleri hakk›nda Sosyolojik Tetkikler (‹stanbul: Kaynak Yay›nlar›, 2009), 168 ss.
ISBN 978-975-343-557-4
Ziya Gökalp’in ‘Kürt Afliretleri hakk›nda Sosyolojik Tetkikler’ bafll›kl› bu raporunda, Osmanl› idari yap›s›n›n bozularak do¤uda feodal bir yap›n›n oluflmas› Sultan Selim ve Sultan Süleyman devirlerine kadar götürülmektedir. Ziya Gökalp bu feodal düzenin nas›l yay›l›p yerleflti¤ini ‘Halkç›l›k’ bafll›kl› makalesinde yetkinlikle ele al›r. ‹dari yap›n›n bozulma nedenlerini iyi bildi¤inden yeni kurulacak milli devletin
s›n›rlar› içerisinde herhangi bir muhtariyete, afliret ve cemaat düzenine yer olmad›¤›n› ve olamayaca¤›n›
savunuyordu. Bu nedenle, yüzy›llarca kapal› toplum halinde süregelen bu yap›n›n sosyolojik araflt›rmas›n›
yapma gere¤i duymufltur. Haz›rlad›¤› raporu yaln›z sosyolojik bak›mdan de¤il, tarihi, etnolojik ve kültürel
malzemeler içerdi¤i için de de¤erlidir.
‹fiTAR B. GÖZAYDIN, Diyanet (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 352 ss. ISBN 978-975-050-704-5
Türkiye’de din-devlet iliflkileri ve laiklik tart›flmalar›, Cumhuriyet’in kuruluflundan itibaren iç içedir. Devletin dine, dinin toplumsal rolüne ve örgütlenmesine müdahale etme iste¤i, bu iste¤in somutlaflm›fl
hali olan bir kamu kurumuyla perçinlenmifltir. Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›, hem devletin beklentilerine hem
NEW BOOKS
de toplumsal ihtiyaçlara cevap vermek ve bu cevaplar›n laiklikle ilgili tart›flmalarda dengeyi bozmas›na engel olmak üzere faaliyet gösterir. Yaln›zca ibadet, dinselli¤in gündelik hayat içerisindeki düzeni de¤il, bilakis ilahiyat da Diyanet’in görev alan›nda say›l›r. ‹fltar Gözayd›n bu analitik ve kapsaml› çal›flmas›nda, kurumun tarihi, bu tarihin k›s›tlar›na hapsolmufl hukuki düzeni, kurum olarak örgütlenmesi, bütçesi, kadrosu, organizasyon flemalar›yla Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n› ayr›nt›l› bir incelemeyle ele al›yor. Gözayd›n, sadece bir kurumu de¤il, din-devlet iliflkisi ve toplumsal tart›flmalardaki siyasal mülahazalar›n da muhatab›
olan bir organizasyonu, Türkiye tarihindeki laiklik tart›flmalar›yla da örtüflen bir perspektiften tart›fl›yor.
BEK‹R GÜNAY, Paris’te bir Osmanl›: Seyyid Abdurrahim Muhib Efendi’nin Paris Sefirli¤i ve Büyük Sefaretnamesi (‹stanbul: Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 824 ss. ISBN 978-605-420-839-5
Osmanl› Devleti’nde Kanunî Sultan Süleyman sonras› bafllayan yozlaflma süreci, III. Selim dönemine
kadar devam etti. Osmanl› Devleti’nin ‘düzeni’ III. Selim’le ‘yeniden’ yap›lanmaya baflland›. Bu dönemde
Avrupa’y› anlamak ve Bat›’y› tan›mak için önemli baflkentlere elçiler gönderildi. Napoléon Bonaparte döneminde Fransa’ya gönderilen ve izlenimlerini ‘Büyük Sefaretname’ adl› eserinde dile getiren Seyyid Abdurrahim Muhib Efendi de bu elçilerden birisidir. Seyyid Abdurrahim Muhib Efendi bu sefaretnamesinde devrim
sonras› Fransa’n›n siyasî, askerî, ekonomik ve sosyal yap›s›n› en ince ayr›nt›s›na kadar gözlemlemifltir. Türk
bat›l›laflmas›na kaynakl›k eden metinlerden biri olan sefaretnamede, Osmanl› elçisinin Avrupa diplomasisini
anlama çabalar› yan›nda, klasik Osmanl› diplomasisindeki de¤ifliklikleri de takip etmek mümkündür. Cumhuriyetten imparatorlu¤a geçen Fransa’da Avrupa’ya hâkim olma sevdas›ndaki Napoléon Bonaparte’›n hedefleri, diplomasi tarihinin en önemli ismi Talleyrand’›n izledi¤i kriz politikalar› ›fl›¤›nda diplomasiyi ö¤renen Muhib Efendi’nin Rus, Frans›z ve ‹ngiliz siyaseti karfl›s›nda düfltü¤ü çaresizlik, 1805 y›l›nda görevine
bafllayan Fransa’n›n ‹stanbul Elçisi Horace François Bastien Sébastiani de La Porta’n›n yönlendirmesiyle de¤iflen Osmanl› d›fl politikas› tüm ç›plakl›¤›yla ‘Büyük Sefaretname’de gözler önüne serilmektedir.
MURAT GÜVENÇ ve HASAN K‹RMANO⁄LU, Türkiye Seçim Atlas›, 1950-2009 [önsöz ‹lhan Tekeli] (‹stanbul:
‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 128 ss. ISBN 978-605-399-100-7
‹lhan Tekeli’nin önsözünü yazd›¤› kitap, 1950’den 2009’a dek yap›lan tüm seçimlerin de¤erlendirmelerini kaps›yor. Daha önce yap›lm›fl bu tür çal›flmalardan yeni yöntemler kullanmas›yla ayr›lan bu araflt›rma yar›m yüzy›ll›k bir süre içindeki seçim sonuçlar›na okunabilirlik sa¤lad›¤› gibi, seçim yorumlar›na
da netlik kazand›racak nitelikte. Kitapta oy verme olgusu incelenirken ‘mekân’ olgusu da incelemenin nirengi noktalar›ndan biri olarak ele al›n›yor. Oy verme olgusunun sosyo-mekânsal bir nitelik tafl›d›¤›na iflaret edilen atlasta, partilerin illerde oy alma kal›plar›ndaki süreklili¤i de izlemek bu vesileyle mümkün olabiliyor. 1950-2009 tarihleri aras›ndaki tüm seçimleri inceleyen atlas, bu konuda çal›flma yapan herkesin
elinin alt›nda bulunmas› gereken bir kaynak.
JAMES E. HANSEN, Küresel Is›nman›n K›r›lma Noktas› [derleyen ve çeviren Abdullah Y›lmaz] (‹stanbul:
Ayr›nt› Yay›nlar›, 2009), 268 ss. ISBN 978-975-539-522-7
“Güvenli sera gaz› seviyelerini çoktan geride b›rakt›k. ‹fller 盤›r›ndan ç›kmaya bafll›yor: Kuzey
Kutbu buzlar› eriyor; donmufl kutup topraklar›ndan metan kayn›yor; da¤ buzullar› çözülüyor. Gelecek birkaç y›l içinde, h›zlanan iklim de¤iflikli¤inin kontrol d›fl›na ç›kmas›n› önlemek için, farkl› bir yola girmek
235
236
YEN‹ K‹TAPLAR
zorunday›z.” Küresel ›s›nma hakk›nda bildiklerimiz, genel olarak, havalara bak›p, “Yaz çok s›cak geçti, k›fl
ise ›l›k. ‹flte küresel ›s›nma!” düzeyinde kal›yor. Bilimsel verilere ise, maalesef bize ulaflt›r›ld›¤› kadar›yla
sahibiz. Bu konudaki çal›flmalar›n ço¤u ya büyük petrol ve otomobil flirketlerinin güdümünde yürütülüyor
ya da sonradan manipüle edilip öyle yay›mlan›yor: Dolay›s›yla, bu alanda çal›flmak bilgi kadar cesaret de
istiyor. ‹flte James E. Hansen bu az say›daki cesur insanlardan biri. Bundan yaklafl›k yirmi y›l önce, 23 Haziran 1988’de, NASA’n›n iklimbilimcisi James E. Hansen, bir Senato komisyonunda, yeryüzü atmosferinde sera gaz› etkisi tespit etti¤ini, bunun da dünyan›n iklimini de¤ifltirdi¤ini, yani insanlar›n dünyay› ›s›tt›¤›n› söyler. Ayn› James E. Hansen, bu tarihten tam yirmi y›l sonra, yine Senato komisyonunun karfl›na geçer ve kendi ifadesiyle, “küresel ›s›nma bombas›n›” etkisiz hale getirmek için art›k çok geç oldu¤unu ilan
eder. Ayr›nt› Yay›nlar›’n›n ‘Dünya Sorunlar› Dizisi’nin bu ilk kitab›nda, yukar›daki son tan›kl›¤›n yan› s›ra, bugüne kadar yap›lan bilimsel çal›flmalar› da bulabileceksiniz. Ayr›ca, yaln›zca küresel ›s›nman›n dehflet verici hikayesini de¤il, bir bilim insan›n›n, vicdan›n›n sesini dinleyerek bütün güç odaklar›n› karfl›na alma pahas›na nas›l gerçe¤in peflini b›rakmad›¤›n› da okuyacaks›n›z. Dolay›s›yla, bu kitap sadece dünyaya
ne yapt›¤›m›z› de¤il, kendimize ne yapt›¤›m›z›, gelecek kuflaklar›n kaderiyle nas›l oynad›¤›m›z› da anlat›yor; üstelik son derece aç›k ve anlafl›l›r bir dille. Kitapta ayr›ca James E. Hansen’›n Amerika’n›n yeni baflkan› Barack Obama’ya yazd›¤› aç›k mektup da yer al›yor ve bu mektupta “acil önlem plan›” alt› çizilerek
bir kere daha dile getiriliyor.
JANE HATHAWAY, ‹ki Hizbin Hikayesi: Osmanl› M›s›r› ve Yemeni’nde Mit, Bellek ve Kimlik [çeviren Cemil
Boyraz] (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 280 ss. ISBN 978-605-399-113-7
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun en büyük eyaleti olan M›s›r’da yaklafl›k yüz y›l boyunca çat›flan Kas›miler ve Fikâriler hizbi bu topraklar›n askeri ve siyasal olarak gelifliminde etkili olmufl en önemli hiziplerdendir ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun di¤er Arap topraklar›nda yaflanan ‘iki tarafl›l›k’ örneklerinden biri olmufltur. Fikâri ve Kas›mi hiziplerini Osmanl› s›n›rlar› ya da tarih içinde karfl›lafl›lan di¤er hizip hikâyelerinden ay›rmak pek mümkün olmasa da, bu iki hizbin önemi, olufltuklar› dönem süresinde ve sonras›nda M›s›r’›n ve Yemen’in siyasal kültürünü flekillendiren özelliklere sahip olmas›ndan ileri gelir. Hizipleflmenin
kökenlerine inen Jane Hathaway, araflt›rmas›n› mitlerin flekillendirmesine izin verirken do¤ufl mitlerine de¤inir ve mitlerin askeri ve siyasi olarak flekillenmesini basmakal›p akademik bilginin d›fl›na ç›karak inceler.
Osmanl›’da ve dünyan›n birçok yerinde yaflanan siyasi, toplumsal, demografik ve ekonomik de¤iflimlerin
izlerini tafl›yan Onyedinci Yüzy›l boyunca M›s›r’da görülen iki tarafl› hizipçilik, adem-i merkezileflmifl bir
eyalet yönetiminin nas›l iflledi¤ini anlamak için ipuçlar› sunuyor. Hiziplerin oluflumunun Osmanl› M›s›r’›n›n
ve Yemen’inin siyasal kültürünü nas›l etkiledi¤ini anlatmak üzere haz›rlanm›fl ve ‹ngilizce orijinali 2003 y›l›nda A Tale of Two Factions: Myth, Memory, and Identity in Ottoman Egypt and Yemen ad›yla yay›nlanm›fl olan ‹ki Hizbin Hikâyesi her bölümünde hiziplerin oluflumuna dair farkl› bir konuyu, motifi ya da do¤ufl mitini ele al›rken, Orta Ça¤ Türk folkloruna ait bir klasik olan Dede Korkut Hikâyeleri de dahil olmak
üzere, Osmanl› M›s›r’›n›n tarihiyle ilgili daha önce hiç ortaya ç›kar›lmam›fl kaynaklar› kullan›yor.
HÉLÉNA HIRATA, FRANÇOISE LABORIE, HÉLÈNE LE DOARÉ VE DANIÈLE SÉNOTIER (der.), Elefltirel Feminizm
Sözlü¤ü [çeviren Gülnur Acar Savran] (‹stanbul: Kanat Kitap, 2009), 440 ss. ISBN 978-605-424-403-4
“Toplumsal olan›n cinsiyetlendirilmesini ve onun etkilerini yöntemsel olarak görünür k›ld›¤› ölçüde bu eserin do¤as› gere¤i epistemolojik bir ere¤i vard›r. Asl›nda, nesnelerin temsilinde ve sözcüklerin, düflüncelerin, düflünce sistemlerinin üretilmesinde etkin olan erkek-merkezlili¤in sorgulanmas› için bir siste-
NEW BOOKS
mati¤e varman›n peflindedir. Bu kitap, hiçbir görüngünün yans›z ak›llar taraf›ndan flekillendirilmifl olamayaca¤› fikrini zorunlu hale getirmeyi ummaktad›r – bunlar, ekonominin finansa ya da genel olarak iletiflimin biliflime dönüflmesi kadar görünürde erkeklerle kad›nlar aras›ndaki iliflkilerden uzak görüngüler olsa
bile. Feminist teori, kifliden kifliye, bir dönemden di¤erine gezinirken, yeni kullan›mlara ve bazen de farkl› disiplinlere göre dönüflen göçebe teorilerdendir. Bu kitap bu yolculu¤un rehberi olabilir ama yolculu¤un
yerine geçemez.” Cinsiyete dayal› iflbölümü ve toplumsal cinsiyet iliflkilerinden lezbiyenli¤e, cinsellikten
ev eme¤ine, annelikten istihdama, fuhufltan esnekleflmeye, feminist teorinin ve politikan›n baflvurdu¤u çeflitli kavramlar› ele alan bu sözlük, feminist tart›flmalar için bir zemin oluflturacak nitelikte. Sözlükte ele
al›nan kavramlar k›sa makalelerde, gerek tarihçeleriyle, gerekse güncel politikadaki uzant›lar› bak›m›ndan
inceleniyor. Dolay›s›yla, Elefltirel Feminizm Sözlü¤ü, feminist teoriye oldu¤u kadar feminist politikaya da
›fl›k tutuyor. Bu derlemenin Frans›zca özgün ikinci bask›s› 2004 y›l›nda Dictionnaire critique du féminisme ad›yla yay›nlanm›flt›.
FREDERIC JAMESON, Ütopya Denen Arzu [çeviren Ferit Burak Aydar] (‹stanbul: Metis Yay›nlar›, 2009),
328 ss. ISBN 978-975-342-715-9
Geçmifli araflt›r›rken baflvurdu¤umuz araçlar› gelecek için kullanmal›—“toplumsal biçimlerin poetikas›” ad›n› verdi¤i projenin en yeni parças›n› oluflturan bu kitab›nda Jameson’›n yapt›¤› ça¤r› bu. Thomas More’un bu edebi türe ad›n› veren Ütopya’s›ndan bafllayarak ‘bilimkurgunun Shakespeare’i’ kabul
edilen Philip K. Dick’in, Mülksüzler ile bilim kurgu ve ütopyay› bir anlamda uzlaflt›ran Ursula K. Le
Guin’in ve di¤er önemli bilim kurgu yazarlar›n›n yap›tlar›na uzanan, kapsaml› bir bilimkurgu ve ütopya arkeolojisi sunuyor. “Bizi düflman›n varl›¤› de¤il, genel inan›fl elden ayaktan düflürüyor,” diyor Jameson; “kapitalizmin tarihsel alternatiflerinin gerçekleflemez ve olanaks›z oldu¤unu, baflka bir sosyoekonomik sistemin—prati¤e geçirmek flöyle dursun—tasavvur dahi edilemeyece¤ini söyleyen bir genel
inan›fltan” söz ediyor. 2007 y›l›nda Archaeologies of the Future: The Desire Called Utopia and Other
Science Fictions ad›yla yay›nlanan kitab›nda Jameson bugünümüzden kökten farkl› bir gelecek tahayyül
etme çabas›n›n, bizi esasen tahayyülümüzün s›n›rlar›na götürdü¤ünü, ufkumuzu çepeçevre kuflatan üretim tarz›n›n, bak›fl aç›m›z› nas›l flekillendirdi¤ini anlat›yor. ‘Ütopya’ kavram›n›n neden hâlâ vazgeçilmez oldu¤unu ikna edici bir biçimde gösteriyor ve “radikal farkl›l›k üzerine, radikal ötekilik üzerine ve
toplumsal bütünlü¤ün sistemsel do¤as› üzerine temsili bir düflünme” olarak gördü¤ü ütopya biçiminin
reel sosyalizm sonras› dönemde görebilece¤i negatif ve dönüfltürücü iflleve dikkat çekiyor. Bloch’dan bu
yana yaz›lm›fl en sa¤lam ütopya savunusu niteli¤indeki bu kitab›n, bir edebi tür olarak bilim kurguya
merakl› okurlar kadar sol tahayyülün imkânlar›n› araflt›ran okurlar için de vazgeçilmez oldu¤u düflünülebilir.
SEÇ‹L KARAL AKGÜN, 27 May›s: Bir ‹htilal, Bir Devrim, Bir Anayasa (Ankara: ODTÜ Gelifltirme Vakf›
Yay›nc›l›k ve ‹letiflim A. fi., 2009), 291 ss. ISBN 978-994-434-477-7
27 May›s darbesini yapanlarca yeni anayasay› haz›rlamakla görevlendirilen komisyonun baflkanl›¤›na atanan Dil ve Tarih-Co¤rafya Fakültesi Tarih profesörlerinden Enver Ziya Karal’›n k›z› olan Seçil Karal Akgün’ün yay›na haz›rlad›¤› bu kitap 27 May›s darbesinin bir savunusu niteli¤inde. ODTÜ Tarih Bölümü profesörlerinden Karal Akgün kitab›n tan›t›m› için yazd›¤› yaz›da flunlar› söylüyor: “Türkiye Cumhuriyeti’nin duyurulmas›ndan sonra ilk ihtilâl olan 27 May›s, 1960 ilkbahar›nda Türk Silahl› Kuvvetle-
237
238
YEN‹ K‹TAPLAR
ri’nin iktidar›n anayasay› ask›ya alan uygulamalar›na ve bunun halk aras›nda do¤urdu¤u bunal›ma son vermek üzere ülke yönetimine el koymas›d›r. Siyasal ve toplumsal s›k›nt›lar› çözece¤i umularak getirilen
1961 Anayasas› zamanla de¤iflimlere u¤rad›, kimi zaman bol geldi¤i, kimi zaman lüks oldu¤u söylendi, kimi zaman rafa kald›r›ld›. Sonunda bir baflka askeri müdahaleyle büsbütün kald›r›ld›. Bununla birlikte, getirdi¤i geri dönüflü olmayacak kadar benimsenen toplumsal haklar ve Meclis’te oy çoklu¤una sahip olman›n bile Türkiye Cumhuriyeti’nin laik kimli¤ini ve ulusal bütünlü¤ünü gölgelemesine olanak vermeyen
ça¤dafl kurumlar 27 May›s’›n günümüze tafl›nan arma¤an› oldu. Bu yap›t› Türkiye tarihinin bu önemli kesiti hakk›nda bildiklerimi, ö¤rendiklerimi, Milli Birlik Komitesi, Kurucu Meclis, Temsilciler Meclisi, ayr›ca, 1961 Anayasas›’n› haz›rlayan komisyonun baflkan› olan babam Ord. Prof. Enver Ziya Karal’›n özel
arflivinden derledi¤im belgelerle destekleyerek, o dönemi yaflamam›fl kuflaklar›n yak›n tarihimizi bir bütün
olarak ele almalar›na bir katk› yapabilmek amac›yla haz›rlad›m.”
A. RAfi‹T KAYA, ‹ktidar Yuma¤›: Medya, Sermaye, Devlet (Ankara: ‹mge Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 431 ss.
ISBN 978-975-533-606-0
Medya alan›nda 1980’li y›llardan sonra çok h›zl› ve köklü de¤iflimler yafland›. Hemen her yerde geleneksel medya düzenleri y›k›ld› ve neoliberal politikalar do¤rultusunda yeni bir düzen infla edildi. Radyo
ve televizyon alan›ndaki kamusal tekeller özellefltirme ve serbestlefltirme (‘deregulation’) yoluyla kald›r›l›rken, medyada yepyeni bir mülkiyet yap›s› olufltu. Medya, sermaye ve devleti bütünlefltiren bir zemin
üzerinde yükselen bu yeni medya düzeninin en uç örneklerinden birisi de Türkiye’de gerçekleflti. Söz konusu de¤iflimlerin mant›¤›n› ve nedenini günümüzün önde gelen iletiflim bilimcilerinden R. W. McChesney flöyle aç›kl›yor: “‘Neoliberalizm’ yaln›zca bir ekonomi kavram› de¤il, ayn› zamanda bir siyasal teoridir. Bu teori, ifl dünyas›n›n egemenli¤inin temsili demokrasiye dayal› bir toplumda en iyi biçimde gerçekleflece¤ini varsayar. Ancak bu görüfl, özellikle iflçi s›n›f› aras›nda yüksek bir depolitizasyon ile simgelenen,
zay›f ve etkisiz yap›lar›n oldu¤u ortamlarda geçerlidir. Neoliberal proje için mevcut ticari medya düzeninin neden bu kadar önemli oldu¤u en iyi bu noktadan bak›ld›¤›nda görülür. Çünkü günümüzün medya düzeni, bir ‘polis devleti’ne baflvurulmadan ya da etkili bir halk direnifliyle karfl›lafl›lmadan, ifl dünyas›n›n
egemenli¤inin sürmesini sa¤layacak yapmac›k bir siyasal kültürün oluflturulmas›na ola¤anüstü katk› sa¤lar.” Bu çal›flma, medya, ifl dünyas› ve siyasal iktidar›n ‘füzyonu’ yoluyla oluflan, baflar›y› yaln›zca ticari
kazanca endeksleyen yeni medya düzeninin dünyada ve Türkiye’deki yap›lan›fl›n› inceliyor; bu yap›lan›fl›n medyay› ‘kamusal hizmet’ üretme konumundan ve iddias›ndan nas›l ve ne denli uzaklaflt›rd›¤›n› sergiliyor.
HARVEY J. KAYE, ‹ngiliz Marksist Tarihçiler [çeviren Arife Köse] (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 336 ss.
ISBN 978-975-050-403-7
Maurice H. Dobb, Rodney H. Hilton, Christopher Hill, Eric J. Hobsbawm ve Edward P. Thompson... Yaratt›klar› gelenekle ça¤dafl tarih ve sosyal bilim kuramlar› aras›nda özgün bir yer edinen bu isimler Yirminci Yüzy›l’da Marxist felsefeyi yeniden flekillendirdiler. ‹lk bask›s› 1984 y›l›nda yap›lan, 1995 y›l›nda da Eric J. Hobsbawm’un önsözüyle tekrar yay›nlanan The British Marxist Historians—‹ngiliz Marksist Tarihçiler—bu isimlerle birlikte pek çok önemli kuramc›y› da ele alan kapsaml› bir de¤erlendirme.
Amerika’da Wisconsin Üniversitesi’nde Center for History and Social Change’in direktörü olan tarihçi ve
sosyolog Harvey J. Kaye ayr›nt›l› bir araflt›rma ve büyük özenle haz›rlad›¤› çal›flmas›nda ‹ngiliz Marxist
NEW BOOKS
tarihçilerin hepsini düflünsel ürünlerini öne ç›kan yönleriyle inceliyor. Maurice H. Dobb ve kapitalizme geçifl tart›flmas›, Rodney H. Hilton’›n feodalizm ve ‹ngiliz köylülü¤ü çal›flmalar›, Christopher Hill’in ‹ngiliz
Devrimi üzerine düflünceleri, Eric J. Hobsbawm’un iflçiler, köylüler ve dünya tarihi görüflü ve Edward P.
Thompson’›n ‘‹ngiliz ‹flçi S›n›f›n›n Oluflumu’ tezi Kaye taraf›ndan ustaca bir araya getirilmifl. Kitapta ayr›ca bu grubun tarih görüflü Frans›z Annales Okulu gibi di¤er güçlü geleneklerle karfl›laflt›r›l›rken demokratik bir tarih bilincinin ortaya ç›k›fl›na yapt›klar› yads›namaz katk› da sunuluyor. ‹ngiliz Marxist tarihçiler
grubu üzerine yap›lan en ayr›nt›l› ve baflar›l› incelemelerden biri say›lan bu çal›flma entellektüel tarihin geçen yüzy›ldaki yans›malar›na ilgi duyan tüm okuyucular› heyecanland›racak. Bu tarihçiler aras›nda yer
alan ve ça¤›m›z›n en önemli tarihçilerinden biri olan Eric J. Hobsbawm kitab›n yeni bask›s›na yazd›¤› Sunufl’ta flöyle diyor: “Bu kitap Yirminci Yüzy›l Marxizminin tarihine, ‹ngiliz kültürel tarihinin bir dönemine, tarihçilerin ve tarihin nas›l çal›flt›¤›n›n araflt›r›lmas›na kal›c› bir katk›d›r.”
GÜLTEN KAZGAN, Tanzimat’tan Yirmibirinci Yüzy›l’a Türkiye Ekonomisi, Gözden geçirilerek güncellenmifl dördüncü bask› (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 586 ss. ISBN 978-975685-731-5
Türkiye’nin tan›nm›fl iktisat tarihçilerinden Gülten Kazgan bu kitab›nda Tanzimat’la birlikte bafllayan ‘birinci küreselleflme’den günümüze kadar uzanan süreç içinde Türkiye ekonomisinin geçirdi¤i ekonomik aflamalar› toplumsal boyutlar›yla ele al›yor. Yirminci Yüzy›l’›n son çeyre¤inde biçimlenmeye bafllayan ‘ikinci küreselleflme’ olgusunu tarihsel perspektiften yoksun bir biçimde ve kavram›n toplumsal sonuçlar›n› bir yana iterek fetifl haline getirenlere cevap olarak, sorunu bilimsel olarak inceliyor. Güncel istatistiksel verilerin yan› s›ra çok say›da tablo ve grafikle zenginlefltirilmifl kendi alan›nda önemli bir baflvuru kayna¤›.
HASAN KEND‹RC‹, Meclis-i Mebusan’dan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Kopufl ve Süreklilikler (‹stanbul: Kitap Yay›nevi, 2009), 220 ss. ISBN 978-605-105-042-3
Türkiye tarihinin Meflrutiyet ve Cumhuriyet evreleri aras›ndaki süreklilik tart›flmalar›na Hasan Kendirci de parlamento boyutunu inceleyerek kat›l›yor ve anayasal sistem aç›s›ndan büyük benzerlikleri bulunan her iki dönemin siyasal elitleri aras›ndaki geçifllili¤e yo¤unlafl›yor. Kitapta, 1908–1920 aras› Meclis-i
Mebusan’a kat›lan birçok kifliye Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de 1960’lara kadar rastland›¤› anlat›l›yor. Bu, Meflrutiyet parlamentosu üyelerinin siyasal yaflamda görülen sürekliliklerinin kurumsal boyutlar›
da aflan yanlar› oldu¤unu gösteriyor. Kendirci, söz konusu süreklili¤i sa¤layan koflullar›n neler oldu¤unu
analiz ediyor. Osmanl› Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan süreçte siyasal seçkinlerin yap›s›n›
irdeleyen ve bugünkü durumlar›n› anlamak için çarp›c› ipuçlar› veren bu eser, Türk siyasal hayat›na, özellikle yüz y›l› aflan Türk yasama tarihine toplu bir bak›fl da sa¤l›yor.
FERHAT KENTEL, FÜSUN ÜSTEL, GÜNAY GÖKSU ÖZDO⁄AN ve KAR‹N KARAKAfiLI, Türkiye’de Ermeniler:
Cemaat, Birey, Yurttafl (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 640 ss. ISBN
978-605-399-095-6
Bu kitaba temel olan araflt›rma, Türkiye Ermenilerinin tarih boyunca süregelen kimlik infla etme
süreçlerinde, etken olan tüm unsurlar›n ele al›narak; çok boyutlu ve karmafl›k bir geliflim içinde “cemaat” üyesi ve yurttafl olarak kimliklerini nas›l kurgulad›klar› sorusuna cevap ar›yor. Türkiye’de kimlik tar-
239
240
YEN‹ K‹TAPLAR
t›flmalar›, son y›llarda demokratikleflme ve sivilleflmeye paralel bir biçimde yeni paradigma ve yaklafl›mlar kazan›rken küreselleflme, ulus-devlet modelinin gelece¤i, yeni toplumsal hareketler, az›nl›k siyasetlerinin yeni biçimleri ve kuramsal tart›flmalar›n de¤iflik boyutlar› düflünce alan›nda farkl› bir gündem yaratt›. Bu gündem bir anlamda dünün kimlik tart›flmalar›na hâkim olan iki farkl› ‘durufl’un, anlay›fl›n d›fl›na
ç›kman›n zorunlulu¤una dikkat çekiyordu. Bir yanda her türlü kimli¤in sorgulanmadan d›fllanmas› ya da
yazarlar›n deyimiyle ‘fleytanilefltirilmesi,’ di¤er yanda kimliklerin kendinde bir de¤er olarak sorgulanmadan ‘kutsanmas›.’ Yazarlar bu araflt›rman›n, söz konusu iki ‘durufl’un d›fl›nda Türkiye’deki Ermeniler ile
Türkler aras›ndaki iliflkileri ‘yeniden okuma’ ve Türkiye Ermenilerini önyarg›lar ya da yüzeysel bir ‘kutsama’n›n ötesinde topluluk kimli¤i içinde geçmifli ve bugünüyle tan›ma çabas›ndan do¤du¤unu söylerken
bu çal›flman›n ‘tehcir/soyk›r›m’ tart›flmalar›n›n ötesinde yüzy›llar boyunca ayn› co¤rafyada birlikte yaflam›fl birçok ortak de¤eri paylaflm›fl iki toplulu¤un demokratik yurttafll›k temelinde birbirlerini tekrar ‘keflfetme’ arac› olmay› hedefledi¤ini dile getiriyor. Günay Göksu Özdo¤an, Füsun Üstel, Ferhat Kentel ve
Karin Karakafll›’n›n ortak ürünü olan bu eser, gerçekten Türkiye halk›n› oluflturan topluluklar›n bu topraklardaki ortak tarihlerinin yeniden hat›rlanmas›na ve birbirlerini daha iyi tan›ma ihtiyac›na cevap verecektir. Çal›flma “Tarihten Günümüze Türkiye’de Ermeniler ve Ermeni Kimli¤i,” “Osmanl›dan Günümüze Ermeni Kurumlar› ve Siyaset,” “Günümüzde Türkiye’de Ermeni Olmak” ve “‘Sad›k Milletten’ Talep
Eden Yurttafla” gibi bölümler içeriyor. Kitapta ayr›ca araflt›rma belgeleri ve ekler bölümü de tamamlay›c› olarak yer almaktad›r.
OHANNES ARAM KONDAYAN, Sand›ktaki Hat›ralar: Çocukluk, Tehcir, ‹stanbul (‹stanbul: Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 76 ss. ISBN 978-605-423-812-5
“... ‹ki hafta sonra çad›rlar söküldü ve tehcir edilenler bir kez daha bilinmez bir yere do¤ru yola ç›kar›ld›lar. Jandarma çad›r›n yan›nda duruyordu. O¤lan ona yaklaflt› ve üzerinde küçücük renkli boncuklarla çiçek desenleri ifllenmifl küçük bir bozuk para kesesini kabul etmesini rica etti. Bu, o¤lan için k›ymetli
bir fleydi. Bu keseyi ona do¤du¤u flehirde Noel ve Paskalya’da amcas›yla birlikte ziyaret ettikleri mahkûmlar vermiflti. O¤lan›n evinden getirdi¤i hediyelere karfl›l›k olarak mahkûmlar da bunu vermek istemifllerdi.
Jandarma keseyi kabul etmeden önce bir an duraksad›. Belli ki bu insanlar yola ç›karken ne zamand›r akl›ndan geçirdi¤i ve giderek derinlere kök salm›fl olan bir fleyleri söylemek istiyordu. Gökyüzünü iflaret etti ‘Sizin O’na varan kendi yolunuz var, bizim kendi yolumuz. Bütün yollar O’nda buluflur,’ dedi. O¤lan
büyüyüp de yetiflkin bir erkek oldu¤unda bu jandarma kendisi için iyi kalpli bir insandan çok daha fazlas›n› ifade etmeye bafllad›. Tehcir y›llar›ndan sa¤ kurtulacak denli flansl› olmufl, sonras›nda ise bu tehcirden
daha az ac›l› ya da ümit k›r›c› say›lamayacak baflka deneyimlerden geçmiflti. Ama tüm bunlar›n ortas›nda
her zaman Anadolu ovalar›ndaki bu s›radan, okuma yazmas› olmayan, silahl› muhaf›z› insanl›¤›n, daha derin bir maneviyat›n, daha kal›c› insani niteliklerin simgesi olarak akl›na getirebiliyordu. Bu adam, tek bir
insan›n çilesinde ve adanm›fll›¤›nda bütün ruhlar›n akrabal›¤›n› hissetmiflti. Aileye sa¤lad›¤› su bir inanç
eylemiydi, kendi ruhunun özgürlü¤ünde keflfetti¤i fleyin evrenselli¤ine olan inanç...”
REINHART KOSELLECK, Kavramlar Tarihi: Politik ve Sosyal Dilin Semanti¤i ve Pragmati¤i üzerine Araflt›rmalar [çeviren Atilla Dirim] (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 572 ss. ISBN 978-975-050-685-7
“‹nsanl›k de¤erleri söz konusu oldu¤unda, gerçek bir vatansever, vatan›n›n iflgal edilmesini pekâlâ vatan aflk›n›n bir gere¤i ve vatanseverce bir görev sayabilir!” 1795 y›l›nda bir Prusyal› vatansever
böyle diyordu. Zira Onsekizinci Yüzy›l/Ondokuzuncu Yüzy›l dönümünde vatanseverlik, hümanizmle,
NEW BOOKS
evrenselcilikle, kozmopolitlikle s›k› s›k›ya ba¤lant›l› bir düflünce idi. Sonras›nda, gitgide milliyetçili¤in
yörüngesine girerek bu içeri¤inden uzaklaflacakt›. Modernli¤in bütün temel kavramlar›, böylesi dönüflüm süreçlerinden geçtiler—vatanseverlik hariç. Devrim, vatandafl, burjuva, ilerleme, çöküfl, ‘eski rejim,’ ayd›nlanma, anayasa, birlik/ittifak, özgürleflim, kriz, hane/aile, Bildung (e¤itim/kiflisel öz-belirlenim)... Bütün bu sözcüklerin kavramsal içerikleriyle, metaforik ifllevleriyle, ça¤r›fl›mlar›yla geçirdikleri
de¤iflimin maceras› modernizmin ve ayd›nlanman›n tarihine ve siyasal tarihe ›fl›k tutuyor. 2006 y›l›nda
83 yafl›nda ölen Reinhart Koselleck’in, son yüzy›l›n en büyük tarihçilerinden biri olarak an›lmas›n› sa¤layan eseriyle yapt›¤› da bu. Usta tarihçi, Almanya, ‹ngiltere ve Fransa tecrübelerini karfl›laflt›rarak, modernli¤in kavramlar›n›n de¤iflim süreçlerini inceliyor. Bu antropolojik ve semantik inceleme, ‘yaflanan
tarih’ ile ‘yaz›lan tarih’ aras›ndaki diyalekti¤i de gösteriyor bize. Özgün dili Almanca’da ilk olarak 2006
y›l›nda Begriffsgeschichten: Studien zur Semantik und Pragmatik der politischen und sozialen Sprache
ad›yla yay›nlanan bu kitap sözcükler ve kavramlar üzerinden, modernli¤in siyasal tarihini yeniden yazan bir baflyap›t.
KONSTANTIN KOSTENEÇKI [KOSTENECHKI], Stefan Lazareviç: Y›ld›r›m Bayezid’in Emrinde Bir S›rp Despotu [çeviren Hüseyin Mevsim] (‹stanbul: Kitap Yay›nevi, 2009), 118 ss. ISBN 978-975-605-158-0
Bu kitap, Osmanl› tarihi aç›s›ndan önemli bir yaflamöyküsünü dile getiriyor. Stefan Lazareviç,
Y›ld›r›m Bayezid’e vasall›k iliflkisi ile ba¤l› bir S›rp despotu. Emrindeki birliklerle Y›ld›r›m’›n yan›nda
Ankara’da Timur’a karfl› savaflm›fl. Kitapta, yaflamöyküsüyle birlikte baflka kaynaklarda rastlayamayaca¤›n›z pek çok bilgi var. Stefan Lazareviç’in yaflamöyküsü 1431’de Bulgar yazar Konstantin Kostenechki taraf›ndan kaleme al›nm›fl. Hüseyin Mevsim’in Türkçe’ye kazand›rd›¤› ve aç›klamalar›yla zenginlefltirdi¤i kitapta yer alan önemli konular flöyle: Osmanl› Türklerinin Ondördüncü Yüzy›l ortalar›na
do¤ru Balkan Yar›madas›’na geçifli, 1389 Kosova Savafl› ve sonuçlar›, Y›ld›r›m Bayezid’in Kraljeviç
Marko ve Constantine Dragas’›n deste¤iyle Eflâk Voyvodas› Mircea’yla savafl›, Y›ld›r›m Bayezid ile
Macar Kral› Sigismund aras›nda 1396’da yap›lan Ni¤bolu Savafl›, Timur ile Y›ld›r›m Bayezid aras›ndaki 1402 Ankara Savafl› ve do¤umundan ölümüne kadar Timur’un yaflam›, Y›ld›r›m Bayezid’in o¤ullar›
aras›ndaki taht kavgas› ve kardefllerden biri olan Musa’n›n Balkan Yar›madas›’ndaki zorbal›klar› (14101413), S›rbistan’›n Bizans ‹mparatorlar› Manuel II Palaeologos ile Ioannes VI Kantakouzenos ile iliflkileri ve ba¤lar› ve Çelebi Mehmet ile Musa aras›nda 1413’te Çamurlu yak›nlar›ndaki savafl ve Musa’n›n
ölümü.
JONAH LEHRER, Proust bir Sinirbilimciydi [çeviren Ferit Burak Aydar] (‹stanbul: Bo¤aziçi Üniversitesi
Yay›nlar›, 2009), 245 ss. ISBN 978-605-423-809-5
The New Yorker, The Washington Post ve The Boston Globe gibi Amerika’n›n önde gelen dergi ve
gazetelerinde yaz›lar› ç›kan Jonah Lehrer’in ilk kitab› Proust Was a Neuroscientist 2008 y›l›nda yay›nland›. Lehrer Türkçe’ye Proust bir Sinirbilimciydi ad›yla çevrilen bu kitab›nda, sinirbilimdeki son çal›flmalar›n ›fl›¤›nda Proust’un romanlar›n›n belle¤imizin, Cézanne’›n resimlerinin görme duyumuzun, Stravinski’nin müzi¤inin iflitsel alg›m›z›n, Stein’›n fliirsel aray›fllar›n›n dil yetimizin, Woolf’un bilinç ak›fl›
metinlerinin ise zihnimizin çal›flma ilkelerini nas›l da do¤ru bir flekilde önceden ortaya koyduklar›n› çarp›c› bir flekilde gösteriyor. Sanat ve bilimin, bunca zamand›r birbirleriyle iletiflim kuramayan iki farkl›
241
242
YEN‹ K‹TAPLAR
kültürün art›k konuflmas› gerekti¤ini söyleyen bu kitap, ‘Biz kimiz?’ sorusuna ikili bir cevap öneriyor:
‘Rüyalar›n yap›ld›¤› maddeden yap›lm›fl›z, ama ayn› zamanda yaln›zca maddeyiz.’ Lehrer bu kitapta yemek yapman›n kimyadan ibaret olmad›¤›n› harikulade bir tarzda gösteriyor. Bilim ve tekni¤in ötesinde
yetenek, sezgi ve içgüdüler de vard›r ve bunlar da oldu¤unda, sanat ve bilim el ele verip ortaya enfes bir
yemek ç›karacakt›r.
JONA LENDERING, Büyük ‹skender [çeviren Burak Sengir] (‹stanbul: Kitap Yay›nevi, 2009), 448 ss. ISBN
978-605-105-035-5
Sonunu bildi¤iniz, yine de elinizden b›rakamad›¤›n›z romanlar ya da gümüfl perdedeki yans›malar›ndan gözünüzü ay›ramad›¤›n›z filmler vard›r. ‹flte orijinali Alexander de Grote: De ondergang van het
Perzische Rijk ad›yla 2004 y›l›nda Hollanda’da yay›nlanm›fl olan Büyük ‹skender kitab› da, gerçek bir tarih kitab› olmas›na ra¤men, Makedonya kral›n›n bilinenden çok farkl› bir portresini, adeta epik bir filmin
rengârenk kareleri arac›l›¤›yla çiziyor, roman tad›nda bir anlat› sunuyor. Yazar› Jona Lendering daha önce hiç denenmemifl biçimde, bir yandan geleneksel Antik Ça¤ Yunan anlat›lar›n› didiklerken, di¤er yandan
Babil hükümdarl›k kay›tlar›n›, ‹ran kökenli belgeleri okurlar›n›n gözleri önüne seriyor. Ayr›ca ancak son
y›llarda okunabilmifl say›s›z kil tablet eflli¤inde bizi ‹skender’in peflinden büyülü bir yolculu¤a ç›kar›yor.
Çarp›c› güzellikteki gizemli Uzak Do¤u diyarlar›na sürüklenirken, baflka kültürlerin tuhaf gelenekleri olan
halklar›n›, gözü pek ve merhametsiz savaflç›lar›n› tan›ma f›rsat› buluyoruz. Lendering’in ‹skender’i, yaln›zca aman vermeyen bir fatih ya da dillere destan bir kahraman de¤il, daha çok, farkl› kültürler aras›nda
bocalay›p kalm›fl, tebaas›n› oluflturan halklar› bir çat› alt›nda toplama arzusuyla dolu genç bir liderdir. Hep
anlat›ld›¤› gibi, fleytan ya da tanr› olarak de¤il, s›radan bir insan olarak görürüz onu. Kitapta, ‹skender’in
ezeli rakibi Pers hükümdar› III. Darius’un portresi de, Yunan kökenli kaynaklarda yans›t›ld›¤› gibi korkak
bir hükümdar olarak de¤il, üstün vas›flar› olan, k›l› k›rk yaran cesur bir komutan olarak çizilmifltir. Jona
Lendering Hollandal› bir tarihçidir. Kitap Yay›nevi’nin de yay›nlayaca¤› Stad in Marmer; Gids voor het
antieke Rome aan de hand van tijdgenoten [Mermer fiehir: Ça¤dafllar›n›n Gözünde Antikç Ça¤ Romas›]
adl› yap›t› “Hollanda’da bugüne kadar yay›mlanm›fl Roma’y› en iyi tan›mlayan kaynak” s›fat›yla övgüye
de¤er bulunmufltur.
DOMINIQUE LÉVY ve GÉRARD DUMÉNIL, Kapitalizmin Marksist ‹ktisad› [çeviren Sevin Pelek] (‹stanbul:
‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 151 ss. ISBN 978-975-050-649-9
1980’lerde dünyay› sarmaya bafllayan neoliberal politikalar›n h›zland›rd›¤› küreselleflme, günümüz
toplumlar›n›n kapitalist niteliklerini çok daha aç›k biçimde ortaya ç›kard›. Özellikle yaflan›lan krizler, kapitalizmin yeniden sorgulanmas›n› gündeme getiriyor. Neoliberal küreselleflme kapitalizm tarihi içinde nas›l yer ald›? Küreselleflme ve neoliberalizm birbirine nas›l eklemlendi? Bu dinamikten kimler yararlan›yor,
kimler zarar görüyor? Kapitalist düzende rekabet kurumu gerçekte nas›l çal›fl›yor? Ücretleri ve teknik de¤ifliklikleri neler belirliyor? Kapitalizmin devrevî krizleri nas›l olufluyor? Günümüz Marxist ekonomi politi¤inin dünyadaki önde gelen temsilcilerinden olan Duménil ve Lévy, bu sorular› farkl› bir bak›fl aç›s›yla
yan›tlarlarken, geleneksel Marxist çözümlemeyi de yeni geliflmeler ›fl›¤›nda güncelliyorlar. Bu kitap, kapitalizmin geldi¤i son noktay›, yaflad›¤› bunal›mlar› ve neoliberalizm sonras›n› anlamak isteyenler için temel
bir eser niteli¤inde.
NEW BOOKS
ANTONIO LÓPEZ CAMPILLO ve JUAN IGNACIO FERRERAS, H›zland›r›lm›fl Ateizm Dersleri [çeviren Savafl K›l›ç] (‹stanbul: Versus Kitap Yay›nlar›, 2009), 64 ss. ISBN 978-605-569-108-0
Laik oldu¤unu iddia eden bir ülkede din derslerinin zorunlu olmas›, tanr›s›z düflüncenin temellerini aç›klayacak basit bir metnin, aradaki bütün farklara ra¤men, ilmihal benzeri bir kitab›n gerekli oldu¤unu düflünmemize neden oldu. Farkl›l›k ve güçlük, ateistler için dogmalar ve vahyedilmifl hakikatler diye
bir fleyin bulunmamas›ndan kaynaklan›yor. Onlar›n yerine ateizmde, insano¤luna ve insano¤lunun evrenin
kalan›yla iliflkisine dayal› bir ahlaka ulaflan bir dizi düflünce ve ak›l yürütme vard›r. Ateizm, özgül ö¤retisi olmayan bir ‘izm’dir; baflkalar›n›n—yani, fizikçiler, kimyac›lar, biyologlar, jeologlar, sosyologlar, antropologlar, tarihçiler ve dünyan›n di¤er araflt›rmac›lar›n›n—düflünce ve kefliflerinden beslenir. Entellektüel bak›mdan kimsenin otoritesine s›¤›nmayan ateizm, dört bafl› mamur bir ö¤retiye dönüflme tuza¤›na düflmez ve böylelikle, düflüncesini dogmatiklefltirme e¤iliminden kurtulmay› baflar›r. Ateizmin özgün yan›, terimin etimolojik anlam›yla, laik bir ahlak›n›n olmas›d›r: laik, köken olarak, s›n›fs›z anlamda ‘halka ait’ demektir. Versus Kitap Yay›nlar› ‹spanyolca olarak Curso Acelerado de Ateísmo ad›yla yay›nlanm›fl olan kitab› Türkçe’ye kazand›rmalar›n›n gerekçesi olarak flunlar› söylüyor: “H›zland›r›lm›fl Ateizm Dersleri’ni yay›nlaman›n, hiç olmazsa pedagojik bak›mdan, geçici de olsa faydal› olabilece¤ine inand›k. Kimseyi ‘hidayete erdirme’yi beklemiyoruz; çünkü bizi kimse erdirmedi. Amac›m›z inançlar üzerine elefltirel bir düflünme sürecine özendirmek yaln›zca. Elinizde tuttu¤unuz metin, bu söylenenin ötesine gitmiyor, belki gidemez de. Karar okurlar›n, ne de olsa özgürler (çok iyimser de¤il mi flu ateistler!)”
MICHAEL LÖWY, Sabah Y›ld›z›: Gerçeküstücülük ve Marksizm [çevirenler Asl›han Ayd›n ve U. Uraz Ayd›n] (‹stanbul: Versus Kitap Yay›nlar›, 2009), 144 ss. ISBN 978-605-569-101-1
Gerçeküstücülük hiçbir zaman bir edebiyat ekolü veya bir sanatç› toplulu¤u olmam›flt›r, olmayacakt›r. O tam anlam›yla ruhun bir isyan hareketi ve dünyay› yeniden büyülemeye dönük kesinlikle
y›k›c› bir giriflimdir. Yani, insan yaflam›n›n kalbine burjuva medeniyeti taraf›ndan silinen ‘büyülü’ u¤raklar› yeniden sokma teflebbüsüdür: fliiri, tutkuyu, ç›lg›n aflk›, hayal gücünü, sihri, miti, ola¤anüstüyü,
hayali, isyan›, ütopyay›. Veya baflka bir deyiflle, s›nai/kapitalist toplumumuzun dar kafal› ak›lc›l›¤›na,
tüccar zihniyetine, alçak mant›¤›na, düz gerçekli¤ine karfl› bir tepki ve ‘hayat› de¤ifltirmeye’ dönük
ütopyac› ve devrimci bir özlemdir. Gerçeküstücülük, 1924’te bafllayan fakat son sözünü söylemekten
uzak olan hem entellektüel hem tutkulu, hem siyasi hem sihirli, hem flairane hem hayalci bir macerad›r. E¤er, dünya gerçek bir çelik kafese dönüfltüyse gerçeküstücülük özgürlü¤e kavuflmak için onun
parmakl›klar›n› k›rmam›z› sa¤layacak büyülü çekiçtir. E¤er burjuva medeniyeti, evreninin ta kendisiyse yani ak›lc› hesap ruhunun medeniyetiyse, gerçeküstücülük bu aritmetik örümcek a¤›n›n iplerini kesmeyi sa¤layan keskin hançerdir. Bu kitapta bir araya getirilen denemeler, konular› ‘tarihsel’ de olsa,
güncel de, gerçeküstücülü¤ün fikirlerinin, de¤erlerinin, mitlerinin ve hayallerinin güncelli¤ini gösterme niyetini tafl›maktad›r. Bu denemeleri bafltan sona kat eden k›z›l ve kara iplik, her daim yak›c› olan
devrim meselesidir. 1727’den beri astronomlar için, devrim bir cismin kendi ekseni etraf›nda dönmesidir. Gerçeküstücülük aç›s›ndan devrim bunun tam aksini ifade eder: Bat› medeniyetinin kendi etraf›ndaki monoton dönüflünü durdurmak, bu ekseni sonsuza dek k›rmak ve bir baflka hareketin, bir tutkulu çekim medeniyetinin serbest ve uyumlu hareketinin imkân›n› yaratmakt›r. Devrimci ütopya bu hareketin müzikal enerjisidir.
243
244
YEN‹ K‹TAPLAR
GÜLDEN DEMET LÜKÜSLÜ, Türkiye’de Gençlik Miti: 1980 Sonras› Türkiye Gençli¤i (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 216 ss. ISBN 978-975-050-670-3
Gençli¤in dinamizmi, her zaman siyasal bir aktör olmas›ndaki en önemli etken say›lagelmifltir.
‘Gençlik’ Ondokuzuncu Yüzy›l’da Osmanl› toplumunu modernlefltirme giriflimlerinin de, Cumhuriyet’in
infla döneminin de en gözde siyasal aktörlerinden birisi kabul edilmifltir. 1980’e kadar da bir toplumsal aktör olarak gençlik, kendisine yüklenen sorumlulu¤un, onun için tarif edilen ve ‘kurtarma’dan ‘koruma’ya
uzanan tarihsel rolünün çerçevesinde, verili bir durumun tamamlay›c›s›d›r. Yarat›lan ‘Gençlik’ miti 1980
sonras› dönemde yeni neslin zaaflar›n›, tarihsel ve toplumsal sorumluluktan ne kadar uzak oldu¤unun tarifinde devreye sokulmufltur. Yeditepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde ö¤retim üyesi olarak çal›flan Gülden Demet Lüküslü Türkiye’de Gençlik Miti adl› çal›flmas›nda, yarat›lan mitlerin gölgesinde, askerî darbe
ve yeni bir iktisadi düzen döneminde yetiflmifl gençlerin, kendilerini, toplumu ve dünyay› nas›l gördü¤ünü
hesaba katarak kapsaml› bir tart›flmay› devreye sokuyor.
GERALD M. MACLEAN, Do¤u’ya Bak›fl: 1800 Öncesi Dönem ‹ngiliz Yazmalar› ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u
[çeviren Sinan Ak›ll›] (Ankara: ODTÜ Gelifltirme Vakf› Yay›nc›l›k ve ‹letiflim A. fi., 2009), 350 ss.
ISBN 978-994-434-474-6
2007 y›l›nda Looking East: English Writing and the Ottoman Empire before 1800 ad›yla ‹ngilizce
olarak yay›nlanan Do¤u’ya Bak›fl: 1800 Öncesi Dönem ‹ngiliz Yazmalar› ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u, ‹ngilizlerin kendi ada ülkelerinin ötesindeki daha büyük dünyada kendilerine bir yer aray›fl› içerisinde olduklar› bir dönemde, Osmanl› ‹mparatorlu¤u ile yaflad›klar› karfl›laflmalar›n ve etkileflimlerin kendi ulusal kimliklerini ve imparatorluk emellerini flekillendirmelerine nas›l katk›da bulunmufl oldu¤unu incelemektedir.
Hem akademisyen olmayan okuyuculara, hem de uzman bilim insanlar›na hitap edecek flekilde kolay anlafl›labilir bir üslupla yaz›lm›fl olan bu kitap, Müslüman Do¤u’yu H›ristiyan Bat›’dan ay›ran sözde ‘medeniyetler çat›flmas›’ kavram›n›n ne kadar yanl›fl ve tehlikeli bir efsane oldu¤unu gözler önüne sermektedir.
Maclean, Exeter Üniversitesi’nde ‹ngiliz edebiyat› profesörüdür. Türkçeye Do¤u’ya Yolculu¤un Yükselifli:
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun ‹ngiliz Konuklar›, 1580-1720 (‹stanbul: Yap› Kredi Yay›nlar›, 2006) ad›yla
çevrilen The Rise of Oriental Travel: English Visitors to the Ottoman Empire, 1580-1720 (New York: Palgrave Macmillan, 2004) adl› kitab›na ek olarak, derledi¤i di¤er kitaplar aras›nda Reorienting the Renaissance: Cultural Exchanges with the East (Basingstoke ve New York: Palgrave Macmillan, 2005) ve Writing Turkey: Explorations in Turkish History, Politics, and Cultural Identity (London: Middlesex University Press, 2006) say›labilir. Tarih elefltirmeni ve sanat tarihçisi William Dalrymple bu kitap hakk›nda flunlar› söylüyor: “Do¤u’ya Bak›fl ‹ngilizlerin ve ‹skoçyal›lar›n Osmanl› dünyas› ile yaflam›fl olduklar› etkileflimleri konu alan bilimsel araflt›rmalara çok önemli bir katk› yapmaktad›r. MacLean’in Do¤u-Bat› iliflkileri anlam›nda burada sundu¤u resim, genellikle Edward Said ve onun takipçileri taraf›ndan sunulmufl olan
ve birçok noktay› basite indirgeyen gösterimden çok daha ayr›nt›l› ve ilgi çekicidir. Bilindik ve eski ikili
karfl›tl›k modelini kullanmak yerine, MacLean konu hakk›nda di¤er bir önemli araflt›rmac› olan Nabil Matar’›n izinden giderek incelenen dönemdeki Akdeniz dünyas›n› ‘mütekabiliyet,’ ‘diyalog’ ve ‘karfl›l›kl›l›k’
kavramlar›n›n hâkim oldu¤u ve içerisinde kayda de¤er say›da ‹ngiliz’in ‘Türk’e Dönmüfl’ oldu¤u bir dünya olarak anlatmaktad›r. Ciddiyetle yap›lm›fl araflt›rmalara dayal›, flafl›rt›c›, derin bilgiler sunan ve nükteli
bir sorgulay›c›l›¤› olan bu kitap ‹ngilizlerin ‹slâm dünyas› ile yaflam›fl olduklar› ilk etkileflimler hakk›ndaki düflünme biçimlerimizi de¤ifltirmeye haz›r görünüyor.”
NEW BOOKS
DAVID MCLELLAN, ‹deoloji, ikinci bask› [çeviren Bar›fl Y›ld›r›m] (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 123 ss. ISBN 978-975-617-610-5
‹ngilizce orijinalinin ikinci bask›s› Ideology ad›yla 1995 y›l›nda University of Minnesota Press
taraf›ndan yay›nlanan bu ufak kitap genelde sosyal bilimlerin, özelde ise siyaset kuram›n›n modernite boyunca en fazla tart›fl›lan kavram› ideolojiye odaklan›yor. ‹deoloji nedir? Konusu fikirler olan bir
bilim dal› m›, bir tür metafizik alg›lama biçimi mi, yanl›fl bilinç mi, hakikatin hakim s›n›flarca çarp›t›lm›fl hali mi, yoksa liberal demokrasi taraf›ndan varl›¤›na son verilmifl bir çat›flma alan› m›? Londra
Üniversitesi’nde siyaset kuram› profesörü olan David McLellan ideoloji kavram›n›n izini günümüzden Ayd›nlanma’ya dek sürerken, Marxist ve Marxist olmayan çeflitli siyasal düflünce geleneklerinde
ve farkl› kuramc›lar›n çal›flmalar›nda nas›l biçimler ald›¤›n›, nas›l yüceltildi¤ini ve lanetlendi¤ini ayr›nt›l› olarak inceliyor; günümüzün ‘ideolojinin sonu’ ve ‘tarihin sonu’ tart›flmalar› ba¤lam›ndaki
farkl› kullan›mlar›n› ele al›yor. McLellan’›n bu çal›flmas› özlü ve kapsaml› anlat›m›yla hem konuya
bir girifl yapmay› sa¤l›yor hem de konunun ayr›nt›lar›na dalmak isteyen araflt›rmac›lara yol gösteriyor.
NANCY MCWILLIAMS, Psikanalitik Tan›: Klinik Süreç içinde Kiflilik Yap›s›n› Anlamak [çeviren Erkan Kalem] (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 520 ss. ISBN 978-605-399-105-2
Meslek yaflam›n›n bafl›ndaki terapistlere psikanalitik kiflilik teorisi ve teorinin uygulama için
ç›kar›mlar›n› sunan ilk metin olma özelli¤ine sahip olan kitab›n di¤er ‘ilk’ olma özelli¤i de, ‹stanbul
Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›’n›n Psikanaliz/Psikoloji Serisi’nin bafllang›ç kitab› olmas›. Kitap, kapsaml› içeri¤iyle hem profesyonellere hem de ö¤rencilere seslenmekte ve psikanaliz yönelimli okuyucular için önemli bir girifl metni olarak de¤erlendirilmektedir. Psikanalitik klinisyenlerin sorgulamadan kabul ettikleri kavramsal miras› sorgulayan kitap, klinik anlamda önemli ana karakter tiplerini irdeleyip, hastan›n bireysel kiflilik yap›s›n› anlaman›n terapistin müdahalesinin oda¤›n› ve tarz›n› etkilemesi gerekti¤ini öne sürüyor. Ö¤renme hevesini k›ran a¤›r terminolojiyi bir yana b›rakan yazar, psikanalitik teori ve uygulamay›, gizemlilikten kurtar›p aç›kl›¤a kavuflturan, duru ve kiflisel bir tarzda irdeliyor.
RONI MARGULIES, Kalpsiz Dünyan›n Kalbi (‹stanbul: Kanat Yay›nlar›, 2009), 192 ss. ISBN 978-975-885-991-7
“Dini ›st›rap, bir ve ayn› zamanda, hem gerçek ›st›rab›n ifadesi hem de gerçek ›st›raba karfl› bir
protestodur. Din, ezilen yarat›¤›n iç çekifli, kalpsiz bir dünyan›n kalbi, ruhsuz koflullar›n ruhudur. Kitlelerin afyonudur.” Karl Marx’›n bu afyon benzetmesini dönemine uygun olarak okumak gerekir. ‹laçt›r afyon, birilerinin birilerini kand›rmak, uyutmak, soymak için üretip satt›¤› bir uyuflturucu, ‘kapitalist bir
komplo’ de¤il. Anlamad›klar›, çözemedikleri, kar›nlar›n› doyuramad›klar›, mutlu olamad›klar› bir dünyada insanlar›n çektikleri tüm ac›lara karfl› yaratt›klar› bir ilaç, yaralar›n› rahatlatmak için imal ettikleri bir
merhem. Evet, ilaçtan ziyade plasebo—fleker kapl› bir leblebi tozu hap› belki—ama doktorlar bilir, plasebolar ilaç içti¤ini zanneden hastalar› çok zaman iyilefltirir. Böylesi bir ilac› ancak hiç ac› çekmemifl
olanlar; açl›ktan, yoksulluktan, çaresizlikten, dünyan›n adaletsizli¤inden ve anlams›zl›¤›ndan bihaber
olanlar küçük görebilir.
245
246
YEN‹ K‹TAPLAR
WILLIAM G. MARTIN, Toplumsal Hareketler, 1750-2005: Dipten Gelen Dalgalar [çeviren Deniz Keskin]
(‹stanbul: Versus Kitap Yay›nlar›, 2009), 370 ss. ISBN 978-994-498-996-1
Küreselleflme bafll›¤› alt›nda ak›p giden literatürde ça¤dafl dünyan›n tarih d›fl› bir flekilde analiz ediliyor oluflundan dehflete düflen Fernand Braudel Merkezi, bugünkü dünya sisteminin üç önemli payandas›
olarak gördü¤ümüz üretim sistemleri, bilgi sistemleri ve sistem karfl›t› hareketler hakk›nda üç k›s›ml› bir
inceleme bafllatmaya karar verdi. Her bir sistemin tarihsel derinlik içerisinde ve dünya çap›nda bir incelemesinin yap›lmas› ve bu incelemelerin Yirminci Yüzy›l’›n son otuz y›l› ile Yirmibirinci Yüzy›l’›n bafl›n›
kapsayan dönemde neyin gerçekten de¤iflti¤ine ve neyin de¤iflmedi¤ine dair makul bir de¤erlendirilme yap›labilmesine imkân tan›yacak nitelikte olmas› planlan›yor. William G. Martin’in bu eseri, bu üçlünün ilk
kitab›. Bu kitap yaklafl›k 1750’den bugüne her tür toplumsal hareketi küresel olarak inceleyecek ve birbirleriyle ba¤lant›lar›n›, güçlü noktalar›n›, güçlü momentlerini ve karfl›laflt›klar› güçleri irdeleyecek ilk giriflim. Projenin ve State University of New York at Binghampton’daki Fernand Braudel Merkezi’nin yöneticisi Immanuel Wallerstein bu kapsaml› çal›flma hakk›nda flunlar› söylüyor: “Projenin temel varsay›m›,
böylesi hareketlerin dalgalar halinde var oldu¤u—her birinin dünya çap›nda ve her birinin farkl› biçimde!
Ancak bir yandan da, önümüzdeki otuz y›l gibi bir zaman içerisinde nelerin ortaya ç›kabilece¤ine dair donan›ml› bir flekilde ak›l yürütmemizi sa¤layabilecek birbirine eklenen bir hikâye söz konusu.”
NAD‹RE MATER, Sokak Güzeldir: 68’de Ne Oldu? (‹stanbul: Metis Yay›nlar›, 2009), 404 ss. ISBN 978975-342-723-4
Yazar ve yay›nevinin kitap hakk›ndaki notu flöyle: “Kiflisel anlat›lar ile dönemin arka plan›na dair
bilgileri bir araya getiren bu kitap 1968’in hakikate daha yak›n bir resmini çizebilmek, hakikati tarihten geri kazanabilmek umuduyla yaz›ld›. Hiç kuflkusuz tek bir ’68 yoktu, kitapta da herkes kendi ’68’ini anlatt›.
Yine de diyebiliriz ki ’68 kufla¤› tutkulu ve baflkald›ran bir kuflakt›. Evinden çok soka¤› severdi, bir de devrimi ve arkadafllar›n›. ‹nançlar› için ölümü göze almaktan çekinmeyen kifliler ç›kt› bu kufla¤›n içinden. Onlar›n hikâyelerini bugün hat›rlamam›z bu yüzden önemli. Öte yandan hikâyelerin özgürlefltirici olduklar›
kadar ketleyici, ezici de olabildiklerini unutmamak gerek. Efsane haline getirilmifl bir geçmiflin, sonraki
kuflaklar›n s›rt›nda a¤›r bir yük oldu¤unu da unutmamal›y›z. Geçmifli yüceltmek, kolayl›kla bugüne boyun
e¤menin bahanesine dönüflebilir. ’68’de gerçekte ne oldu¤unu bilmek, neyin olmad›¤›n› da düflünebilmek
için de önemli. Bugünden bak›ld›¤›nda, ’68’de olup bitenler, bize güç ve esin verdi¤i kadar, neyin olmad›¤›n›, neyin hayal edilemedi¤ini, neyin yaflanmad›¤›n› da gösteriyor. Henüz ne kadar çok fleyin denenmemifl oldu¤unu, ufkumuzda bizi ne kadar çok bafllang›c›n bekledi¤ini de gösteriyor. Bizler, yazar ve yay›nc›, Sokak Güzeldir’in böyle bir umutla okunmas›n› dileriz.” Kitapta flu kimselerle röportajlara yer verilmifl:
Bozkurt Nuo¤lu, Kemal Bingöllü, U¤ur Cilasun, Ruhi Koç, Osman Safet Arolat, Çimen Keskin, Çetin Uygur, Haydar ‹lker, Hikmet Bozçal›, Julide Zaim Aral, Selçuk fiahin Polat, Ifl›k Alumur, Esra Koç, fiahin
Alpay, Mustafa ‹lker Gürkan, Ertu¤rul Kürkçü, Nefle Erdilek, Sait Kozac›o¤lu, Mustafa Lütfi K›y›c›, Oral
Çal›fllar ve Hatice Yaflar.
ALBERT MEMMI, Sömürgecinin Portresi: Sömürgelefltirilenin Portresi [çeviren fien Süer Kaya] (‹stanbul:
Versus Kitap Yay›nlar›, 2009), 164 ss. ISBN 978-994-498-998-5
‹lk bask›s› Portrait du colonisé: Précédé du portrait du colonisateur ad›yla Fransa’da 1957 y›l›nda yap›lan kitab› için Paris Üniversitesi emekli profesörlerinden Albert Memmi flunlar› diyor: “Okurun
NEW BOOKS
bu kitab› skandal yaratacak içeri¤i nedeniyle ya da ayaklanmaya kal›c› bir k›flk›rtma olarak okumak yerine, bana kendini dayatm›fl olan bu sonuçlar›n, benzer durumlardaki birçok insan taraf›ndan neden tekrar tekrar bulundu¤unu sakince incelemesini umut ediyorum. Bunun nedeni, çizmeye çal›flt›¤›m bu iki
portrenin modellerine sad›k olmas›, periflan yaflamlar›ndaki en yararl› davran›fl yolunu keflfetmeleri için
benim tuttu¤um aynada kendilerini tan›malar›na gerek olmamas› de¤il midir?” Ünlü Frans›z filozof JeanPaul Sartre da zaman›nda bu kitapla ilgili olarak flöyle demiflti: “Ezen sistem taraf›ndan hayvan düzeyinde tutulan yerlilere hiçbir hak verilmez, yaflama hakk› bile. Durumlar› her gün daha da kötüleflir. Bir halk›n nas›l ölece¤ine karar vermekten baflka çaresi yoksa; bir halk kendisini ezenlerden sadece umutsuzluk
hediye alm›flsa, kaybedecek neyi olur? Bu halk›n bahts›zl›¤› cesareti haline gelir; sömürgecili¤in onun
karfl›s›na ç›kard›¤› sonsuz reddi, sömürgecili¤in mutlak reddine çevirir. Proletaryan›n s›rr›, Marx’›n bir
zamanlar dedi¤i gibi, burjuva toplumunun y›k›m›n› kendi içinde tafl›mas›d›r. Sömürgelefltirilenin de kendi s›rr› oldu¤unu ve sömürgecili¤in canavarca can çekiflmesine tan›k oldu¤umuzu bize hat›rlatt›¤› için
Memmi’ye minnet duymam›z gerekir.”
CARL MENGER, ‹ktisad›n Prensipleri [çeviren A. Kemal Çelebi] (Ankara: Liberte Yay›nlar›, 2009), 310 ss.
ISBN 978-975-620-146-6
Carl Menger, Friedrich von Hayek’in de belirtti¤i gibi, iktisat biliminin temel yap›s›n› ortaya koyan
az say›da iktisatç› aras›nda en az tan›nan›d›r. ‹ktisadî düflünce tarihinde ona seçkin bir yer kazand›ran yönü, bafll›ca ve en önemli eseri olan 1871 tarihli Grundsätze der Volkswirtschaftslehre (‹ktisad›n Prensipleri) ile iktisad›n prensiplerini ortaya koyarak Avusturya Okulu’nun temellerini atmas›d›r. ‹ktisad›n Prensipleri, Avusturya Okulu’na ba¤l› muhafazakâr iktisatç›lar›n baflvuru kayna¤› olmufltur. Ayr›ca, bu eserden
do¤rudan yararlanan ‹sveçli ve ‹talyan iktisatç›lar genelde iktisat biliminin ve özelde neo-klasik kamu ekonomisi disiplininin geliflmesine önemli katk›lar sa¤lam›fllard›r. ‘Liberal’ iktisadî bak›fl aç›s›na getirdi¤i yeniliklerle ve iktisat biliminin geliflimine yapt›¤› katk›larla iktisadî düflünceler tarihinde seçkin bir yere sahip olan bu eserin—epeyce geç olsa da—Türkçe’ye kazand›r›lmas› liberal iktisadî düflüncenin temellerinin daha iyi anlafl›lmas›na ve kavranmas›na katk› sa¤layacak önemli bir çabad›r.
HÜSEY‹N MEVS‹M (der.), Bulgar Gözüyle Bursa (‹stanbul: Kitap Yay›nevi, 2009), 120 ss. ISBN 978-605105-036-2
Ülkemizde Osmanl› üzerine yap›lan araflt›rmalar›n bir sorunu da Bulgar, S›rp, H›rvat veya Slovenlerin yaz›nsal miras› hakk›ndaki Türkçe kaynaklar›m›z›n s›n›rl›l›¤›d›r. Hüseyin Mevsim ‘Bulgar
Kaynaklar›nda Rumeli ve Anadolu Tan›kl›klar›’ bafll›kl› kapsaml› araflt›rma tasar›s›yla bu eksikli¤in giderilmesi yönünde çaba harc›yor. Bu tasar›n›n ilk ad›m› niteli¤indeki Bulgar Gözüyle Bursa konulu çal›flmada, Osmanl›’n›n ilk baflkenti, Uluda¤ eteklerindeki eflsiz kent, ipekçili¤in merkezi, kapl›calar diyar› Yeflil Bursa’yla ilgili Ondokuzuncu Yüzy›l’›n ikinci yar›s› ve Yirminci Yüzy›l’›n ilk y›llar›nda, gezi
notu ve an› türlerinde kaleme al›nm›fl tan›kl›klara yer veriliyor. Bu kitapta yer verilen Nikola Naçov, Vasil K›nçov ve Pet›r Daskalov’un yolculuk notlar› ve an›lar›, 1870-1910 y›llar› aras›nda Bursa ve yak›n
çevresindeki toplumsal yaflam, do¤al felaketler, ‹stanbul-Mudanya-Bursa aras›ndaki ulafl›m koflullar›, ticaret etkinlikleri, üretim, e¤itim sistemi, az›nl›k okullar›, etnik katmanlar aras›ndaki iliflkiler, bölgenin
co¤rafyas›, camiler ve sultan türbeleri gibi dini ve sivil an›tlar, yayg›n söylenceler ve birçok baflka konu hakk›nda bilgiler içeriyor. Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Co¤rafya Fakültesi, Bulgar Dili ve Ede-
247
248
YEN‹ K‹TAPLAR
biyat› anabilim dal› ö¤retim üyesi olan Hüseyin Mevsim’in çevirisini yapt›¤› Stefan Lazareviç: Y›ld›r›m
Bayezid’in Emrinde bir S›rp Despotu adl› çal›flma da 2009 y›l›nda yine Kitap Yay›nevi taraf›ndan yay›nland›.
LAURENT MIGNON, Ana Metne Tafl›nan Dipnotlar: Türk Edebiyat› ve Kültürleraras›l›k üzerine Yaz›lar (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 276 ss. ISBN 978-975-050-655-0
Kültürel özcülük ve milliyetçilikten uzak baflka bir edebiyat tarihi anlay›fl› yaratmak mümkün mü?
Mignon bu sorudan yola ç›karak, karfl›laflt›rmal› edebiyat ve Türk edebiyat› tarihi çal›flmalar›nda ismine
yaln›zca dipnotlarda rastlanan edebiyatç› ve düflünürleri ana metne tafl›yor; bunu yaparken de edebiyat tarihi konusunda flimdiye kadar tart›fl›lmadan kabul görmüfl baz› görüflleri sorguluyor. Okurlar bu kitapta yaln›zca Ercüment Behzad Lav ve Baha Tevfik gibi isimlerle de¤il, Garbis Fikri, Hovsep Vartanyan ve Avram Naum’un da yer ald›¤› bir edebiyat tarihi ve araflt›rmac›l›¤› anlay›fl›yla karfl›laflacaklar. Bu yaklafl›m
elbette Yahya Kemal, Nâz›m Hikmet ve Behçet Necatigil gibi modern Türk edebiyat›n›n önde gelen isimlerini de göz ard› etmeyecek, hatta co¤rafi ve politik s›n›rlar› da aflarak Yehuda Amihay ve Nizar Kabbani’ye kadar ulaflacak. Kitapta yer alan inceleme, deneme ve elefltiriler yaln›zca Tanzimat sonras› edebiyata yeni araflt›rma alanlar› önermekle kalmayacak, ayn› zamanda bu alanda kabul görmüfl ‘do¤ru’lar› da yeniden tart›flmaya açacak. Konuyla ilgilenenlere yeni ufuklar açacak olan Ana Metne Tafl›nan Dipnotlar, ö¤renciler içinse önemli bir kaynak niteli¤inde.
STEPHEN A. MITCHELL, Psikanalizde ‹liflkisel Kavramlar: Bir Bütünleflme [çevirenler Gülenbaht Algaç ve
‹rem Anl›] (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 350 ss. ISBN 978-605-399-117-5
Orijinali Relational Concepts in Psychoanalysis: An Integration ad›yla 1988 y›l›nda yay›nlanan bu
kitab›n yazar› Stephen A. Mitchell New York’taki William Alanson White Institute of Psychiatry, Psychoanalysis and Psychology’de çal›flmaktayd›. 2000 y›l›nda geçirdi¤i bir kalp krizi sonucu ellidört yafl›nda
ölen Mitchell’in psikanaliz dal›nda yapm›fl oldu¤u en kal›c› ifl Psychoanalytic Dialogues ad›yla dünya çap›nda sayg›nl›¤› olan ve iliflkisel psikanalizi yayg›n kitlelere tan›tt›¤› dergiyi kurmas› ve derginin ilk on y›l›nda editör olarak çal›flmas›yd›. Psikanalizde ‹liflkisel Kavramlar: Bir Bütünleflme adl› çal›flma ça¤dafl psikanaliz kuram› ve prati¤iyle u¤raflanlar›n karfl›laflt›klar› flu sorulara cevap aramaya çal›fl›yor: Genifl yelpazedeki farkl› psikanalitik okullar›n ve geleneklerin birbiriyle ilgisi nedir? Birbirleriyle uyumlu mudurlar?
Bu sorular, yeni bafllayan bir aday için oldu¤u kadar en deneyimli kuramc› ve klinisyen için de sorulmas›
gereken sorulard›r. Psikanalitik okullar›n geliflen heterojenli¤iyle u¤raflan en popüler iki yaklafl›m, geri kalanlar› d›fllayarak tek bir kuram› benimsemek veya bütün kuramlar› onlar› geniflçe kuflatacak bir eklektizmin içinde tutmakt›r. Tek-kuram yaklafl›m›n›n avantaj›, onun devaml›l›¤› ve basitli¤idir; dezavantaj›, zenginli¤in kaybedilmesidir. Eklektizmin avantaj›, onun kapsay›c›l›¤›d›r; dezavantaj› ise kavramsal titizli¤inin olmay›fl›d›r.
CHANDRA TALPADE MOHANTY, S›n›r Tan›mayan Feminizm [çeviren Hatice P›nar fieno¤uz] (‹stanbul: Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 393 ss. ISBN 978-975-619-395-2
Art›k en can al›c› sorun, feminist söylem içindeki farkl›l›¤›n inflas›, incelenmesi, daha da önemlisi kurumsallaflmas›d›r. Feminist dayan›flma bilgiyi sömürgelefltirilmekten kurtarmak ve antikapitalist
NEW BOOKS
elefltiriyi hayata geçirmek için s›n›rlar› aflman›n en ilkeli yolunu oluflturur. ‘Üçüncü Dünya’l› kad›nlar› ve feminizmin siyasetini analiz etmek için bir zemin oluflturmak hiç de kolay bir ifl de¤ildir. ‹lk olarak, tan›ma iliflkin sorular karfl›m›za ç›kar: ‘Üçüncü Dünya’ nedir/kimdir? ‘Üçüncü Dünya’ kad›nlar›
bir seçmen kitlesi olufltururlar m›? Olufltururlarsa, hangi temelde? ‘Üçüncü Dünya’ kad›nlar›n›n siyasal mücadelelerinin mutlaka ‘feminist’ oldu¤unu varsayabilir miyiz? Feminizmi biz nas›l tan›ml›yoruz,
onlar nas›l tan›ml›yorlar? ‹kinci olarak, bu siyasetin ba¤lam›na iliflkin sorular vard›r: ‘Üçüncü Dünya’
kad›nlar›n›n feminizme yönelmelerinin haritas›n› ç›karmak için hangi tarihten/kimin tarihinden besleniyoruz? Toplumsal cinsiyet, ›rk ve ulus meseleleri ‘Üçüncü Dünya’daki feminizmlerin belirlenmesinde birbiriyle nas›l kesiflir? Sömürgelefltirilmifl halklar hakk›nda bilgiyi kim, hangi alandan/hangi noktadan üretir? Bu bilginin bilimsel parametreleri nelerdir? ‘Üçüncü Dünya’ kad›nlar›n›n kendilerini ve
failliklerini belirleyip konumland›racak olan yöntemler nelerdir? Tan›ma ve ba¤lama iliflkin sorular›n
üst üste geldi¤i aç›kt›r. Asl›nda daha karmafl›k, nüansl› soru sorma biçimleri gelifltirdikçe ve akademik
çal›flmalar, ilgili pek çok alanda sömürgecili¤in, kapitalizmin, ›rk›n ve toplumsal cinsiyetin birbirlerinden ayr›lamayacak kadar iliflkili tarihleri ele almaya bafllad›kça tam olarak kavramsal haritalar›m›z›n
kendisi yeniden çizilecektir. Tan›mlar› ve ba¤lam› nas›l ifade etti¤imiz, hangi temelde baz› durumlar›
di¤erlerinin önüne koydu¤umuz ve kavramsal haritam›zda süre giden de¤ifliklikleri nas›l anlad›¤›m›z,
‘Üçüncü Dünya’ feminizmlerinin özel kartografyas›n› ç›kar›rken karfl›laflt›¤›m›z önemli sorulard›r. Kitap 2003 y›l›nda ‹ngilizce olarak Feminism without Borders: Decolonizing Theory, Practicing Solidarity ad›yla ç›kt›.
HERFRIED MÜNKLER, ‹mparatorluklar: Eski Roma’dan ABD’ye Dünya Egemenli¤inin Mant›¤› [çeviren
Zehra Aksu Y›lmazer] (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 310 ss. ISBN 978-975-050-678-9
“Profesör Münkler, yoksa siz bir emperyalist misiniz?” “Hay›r, ‘emperyalist,’ fazlas›yla olumsuzluk yüklü bir kavram. Fakat kavrama binen ahlakî yük, so¤ukkanl› analizin önüne geçmemeli. Bunun için
bu incelemede, imparatorluk kavram›yla ba¤lant›l› olumsuz önyarg›lar› bir kenara b›rakarak ifle bafllad›m.”
Berlin’deki Humboldt Üniversitesi Siyaset Teorisi profesörü Herfried Münkler, 2005’te Almanya’da yay›mlanan bir gazete mülâkat›nda, ‹mparatorluklar kitab› hakk›nda konuflmaya bu sözlerle bafll›yor. ‹lk Almanca özgün bask›s› 2005 y›l›nda, ikinci bask›s› ise 2007 y›l›nda yap›lan Imperien: Die Logik der Weltherrschaft—vom Alten Rom bis zu den Vereinigten Staaten, gerçekten imparatorluk olgusunu tarihsel geliflimi içinde son derece so¤ukkanl›l›kla ve vukufla inceleyen bir kitap. ‹mparatorluklar›n karakteristik
özellikleri nelerdir? Emperyal düzenler ‘nas›l çal›fl›r’? ‹flleyifl mant›klar› nedir? Bir emperyal düzen hangi
iç gerilimleri bar›nd›r›r? ‹mparatorluklar ‘istikrar’› nas›l sa¤larlar ve güçlerini afl›r› derecede zorlad›klar›nda onlar› hangi tehlikeler bekler? Eski Çin’den Roma ‹mparatorlu¤u’na, Mo¤ol ve Rus imparatorluklar›ndan Portekiz, ‹spanyol ya da Britanya dünya imparatorluklar›na ve Amerika Birleflik Devletleri’ne... Ortak
özellikler ve farklar üzerine, zengin tarihsel ayr›nt›lara, keskin gözlemlere dayanan güçlü bir teorik analiz.
Almanya’n›n orta sol, sosyal demokrat e¤ilimli sayg›n haftal›k Die Zeit gazetesinin ‘tek kiflilik düflünce kuruluflu’ olarak tan›mlad›¤› Herfried Münkler, ça¤›m›z›n ve günümüzün önemli bir siyasal olgusuna genifl
bir perspektiften bakmay› sa¤l›yor.
H. ÜNAL NALBANTO⁄LU, Aray›fllar (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 430 ss. ISBN 978-975-050-652-9
H. Ünal Nalbanto¤lu’nun dili, bilhassa kavramlar› ‘karfl›lamadaki’ ve açmadaki titizli¤i, bafll› bafl›na bir sosyal bilim tecrübesidir: ‘Kitsch’leflmeye raz› gelmeyen bir düflünsel özenin ve tutkunun örne¤i.
249
250
YEN‹ K‹TAPLAR
‘Bilimcilik oynamak yerine bilgi üretme...’ Asl›nda bu sözleri özetleyebilir, H. Ünal Nalbanto¤lu’nun Aray›fl’›n›. Kültür endüstrisi ça¤›nda kültürün, bilimin, üniversitenin geçirdi¤i dönüflümün elefltirisi ve alternatif aray›fl›, kitapta bir araya getirilen yaz›lara istikametini ve enerjisini veriyor. Bu yaz›larda bilgiyle iliflkimizi, dahas› bu iliflkiyi anlamland›rma kabiliyetimizi ‘sakatlayan’ süreçler ve kültürel ‘kitsch’leflmenin yay›lmac›l›¤› hakk›nda güçlü bir elefltirel analizle karfl› karfl›yay›z. Merce¤in oda¤›nda ise üniversite var. Bir
yandan ulus-devletlerin önceliklerinin, di¤er yandan ticarileflmenin ve piyasalaflman›n veya Nalbanto¤lu’nun deyifliyle ‘tekno-bilim’ ve ‘pazarlama ethosu’nun k›skac›nda üniversitenin u¤rad›¤› kayb›n, sadece
bu kurumun içindekilerle s›n›rl› olmad›¤›n› hat›rl›yoruz. Zira ‘yozlaflma,’ Ayd›nlanma fikriyle, ortak akl›m›zla, yaflam ve ahlak de¤erlerimizle, insan tasavvurumuzla ilgilidir do¤rudan do¤ruya... Bunlar›n yan› s›ra Nalbanto¤lu’nun Behice Boran, Muzaffer fierif [Baflo¤lu], Mübeccel K›ray ve fierif Mardin gibi öncü
bilim insanlar›n›n eser ve üretimlerini ele alan metinleri de, Türkiye’de sosyal bilimler ortam›na ve birikimine dair önemli gözlemler içeriyor.
JÜRGEN NEFFE, Einstein: Bir Yaflam Öyküsü [çeviren Fikret Do¤an] (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009),
532 ss. ISBN 978-975-050-637-6
‘Genel Görelilik Kuram›’yla Newton’dan beri var olan dünya kavray›fl›n› yerle bir eden, uygarl›¤› de¤ifltiren birçok ilerlemenin kökeninde imzas› olan bir bilim adam›. Giyimine kuflam›na, saç›na bafl›na hiç dikkat etmeyen, formüllerinin ve hayal dünyas›n›n içine gömülmüfl bir araflt›rmac›. Beyninin iflleyifl tarz› öteden beri merak edilen, beyin k›vr›mlar›n›n aras›nda dehas›n›n izleri aranan bir dâhi. Bar›fl savunucusu, dünya vatandafll›¤›, keman›yla huzur bulan müziksever bir insan. Öte yandan kad›nlar› hor gören bir erkek, çocuklar›na karfl› sert bir baba. Yeni aç›l›mlar getirmek isteyen genç fizikçilerin karfl›s›na
dikilen bir efsane. Üniversitede önce fizik, sonra da fizi¤i b›rakarak biyoloji okuyan Jürgen Neffe, Geo
dergisinde yazar ve editör olarak çal›flm›fl ve sonra da Almanya’n›n önde gelen haftal›k haber dergisi
Spiegel’in muhabiri olarak New York’ta görev yapm›fl bir araflt›rmac›. Özgün bask›s› Almanya’da Einstein: Eine Biographie ad›yla 2005 y›l›nda Rowohlt yay›nevi taraf›ndan yap›lan bu kitab›n yazar› Neffe,
dünyan›n görüp görebilece¤i en tan›nm›fl insanlardan birisi olan Albert Einstein’›n afl›r› uçlarda dolaflan
karakterini ilk elden belgelerle ortaya koyarken, bir yandan da bilimin karmafl›k dünyas›nda okurun yolunu kaybetmeden ilerlemesini sa¤l›yor. Tüm bu esnada, asl›nda hep çocuk kalan ‘büyük dâhi’nin yaflad›¤› dönemin sosyal arkaplân›na da göz atmay› ihmal etmiyor: Nazilerin yükselifli, Yahudi düflmanl›¤›,
özgürlükler ülkesi olarak görülen Amerika’n›n h›zla militaristleflmesi, atom bombas›n›n yap›l›fl›. ‹nsanl›¤›n dünyay› alg›lay›fl›n› de¤ifltiren Einstein’›n hayat›, tüm ayk›r›l›¤›na ve özgünlü¤üne ra¤men yan›lg›lar›yla, paradokslar›yla, hatalar›yla, sonuçta bir dâhinin de 'ölümlü' bir insan oldu¤u gerçe¤ini bir kez daha
ortaya koyuyor.
MINKA NIJHUIS, Saddam Y›k›l›rken: Ba¤dat’ta bir Aile [çeviren Gül Özlen] (‹stanbul: Kitap Yay›nevi,
2009), 172 ss. ISBN 978-605-105-039-3
Ba¤dat dünyan›n en tehlikeli flehirlerinden biri. Her gazeteci oraya gitmeye cesaret edemez. Buna
ra¤men Minka Nijhuis befl y›l süreyle bu flehre düzenli olarak gidip Ba¤datl› bir ailenin yaflant›s›n› izledi.
Her bomba sesiyle hat›ralar›n› tazeleyerek ayakta kalmaya çal›flan muzip Hala. Onun hayat dolu k›z› Varide ve kocas›, ülkenin içine sürüklendi¤i gerginliklerden pay›n› alan aktör Abbas. Bu kitap onlar›n hayatlar›n› anlat›yor. Saddam Y›k›l›rken: Ba¤dat’ta bir Aile, Saddam’›n devrilmesinden sonra Ba¤dat’taki gün-
NEW BOOKS
lük hayat› benzersiz bir biçimde gözler önüne seriyor. Bu gerçek hikâyede mizah, cesaret, umut, çeliflkiler
ve her fleyin belirsiz oldu¤u bir flehirde yaflama azmi anlat›l›yor. Minka Nijhuis, Trouw ve Vrij Nederland
gazeteleriyle çeflitli radyo istasyonlar› için muhabirlik yap›yor. Geçti¤imiz y›llarda çat›flmalar›n yafland›¤›
Kamboçya, Burma, Kosova, Do¤u Timor, Afganistan ve son olarak da Irak’ta bulundu. Nijhuis savafl›n de¤il, onun içine sürüklenen insanlar›n hikâyelerini yaz›yor. Orijinal bask›s› 2004 y›l›nda Hollanda’da Het
huis van Khala: Een familie in Bagdad ad›yla yay›nlanan Saddam Y›k›l›rken: Ba¤dat’ta bir Aile en iyi gazetecilik kitab›na aday gösterildi, Almanca ve ‹spanyolca dillerine de çevrildi.
ARND-MICHAEL NOHL, Kültürleraras› Pedagoji [çeviren R. Nazl› Somel] (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 315 ss. ISBN 978-605-399-096-3
H›zla küreselleflen, yerli ve göçmen tart›flmalar›n›n gündemde oldu¤u dünyada e¤itim alan›nda
yaflanan sorunlar daha fazla önem kazan›yor. Dil, kültür, gelenek, yaflam tarz› gibi kazan›mlar›n göç edilen ülkede yol açt›¤› sorunlar›n kiflisel geliflime bir engel oluflturmas› ise e¤itim alan›nda özel bir çal›flman›n yürütülmesini zorunlu k›l›yor. E¤itim, göç, gençlik ve e¤itim felsefesi alanlar›nda yapt›¤› çal›flmalarla bilinen Arnd-Michael Nohl, Almanca özgün bask›s› Konzepte interkultureller Pädagogik: Eine
systematische Einführung ad›yla 2006 y›l›nda yay›nlanan Kültürleraras› Pedagoji adl› kitab›nda e¤itmenlere de bu anlamda yeni görevler düfltü¤ünden hareket ederek ö¤retmenlerin ö¤rencilerini kültürel
olarak farkl›laflm›fl bir dünyaya haz›rlamalar› gerekti¤ini belirtiyor. Pedagoglar›n karfl›laflt›klar› sorunlar› ele al›rken baflvurduklar› “Asimilasyonist E¤itim,” “Klasik Kültürleraras› Pedagoji,” “Ayr›mc›l›k
Karfl›t› Pedagoji” yöntemlerini ayr›nt›lar›yla de¤erlendiren Nohl, kendisi taraf›ndan gelifltirilen “Kollektif Aidiyetler Pedagojisi” yaklafl›m›n› da aç›kl›yor. Pedagoglar›n sorunlar› ele al›rken yaklafl›mlardan sadece birine ba¤l› kalmamalar› gerekti¤ini vurgulayan yazar, yaklafl›mlardan birinin sonuç vermemesi
durumunda di¤erinin de¤erlendirmeye al›nabilece¤ini, yaklafl›mlar›n kendine has görüfl aç›lar›n›n bir soruna uygulanmas›yla çözüme daha kolay ulafl›labilece¤ini ifade ederken bunun yaklafl›mlar›n kuramlar›n›n esnekli¤i anlam›na gelmeyece¤ine de dikkat çekiyor. E¤itim alan›nda kültürel farkl›laflmalar›n afl›lmas›na yönelik gelifltirilen yaklafl›mlar› Almanya’daki ve Türkiye’deki güncel örnekleriyle ele alan
Nohl, kitab›n ayn› zamanda Türkiye’de yürütülen pedagoji çal›flmalar›na kaynak olmas› amac›n› güdüyor.
M. ÇA⁄ATAY OKUTAN, Tek Parti Döneminde Az›nl›k Politikalar›, ikinci bask› (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi
Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 378 ss. ISBN 978-975-6857-77-3
Cumhuriyet kurulurken temel sorun toplumunun yeniden inflas› ve bu süreç içinde toplumsal, siyasal ve kültürel yap›n›n yeni biçimlendirilecek de¤erlere göre yap›lanmas›yd›. Bu ise baflka bir anlay›fl› zaman› toplumlar›n do¤al geliflimi içinde kullanman›n ötesinde farkl› bir dönüflüm kavram›na s›k›flt›rmak ve
bir anlamda ‘yukardan devrim’lerle Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndan devral›nan kal›nt›lar› düzenlemeyi de beraberinde getirecekti. Nitekim bu yeni toplumsal proje do¤al olarak, Türklük ve Türklefltirme politikalar›n›n temelinde ‘biz’ anlay›fl›n› gelifltirerek, ülkede yüzlerce y›l yaflamakta olan az›nl›klar› ötekilefltirmek suretiyle yeni kurulan devlete bu yolla farkl› bir meflruiyet sa¤lamaya çal›flt›. Yazar›n kitapta Kemalist ulusdevletleflme prati¤i olarak tan›mlad›¤› bu politika dilden kültüre, ticaretten sanayiye, gündelik hayattan askerlik, vergi ve benzeri yurttafll›k görevlerini de içine alan bir dizi ötekilefltirme örnekleriyle Cumhuriyet’in ilk y›llar›ndan günümüze kadar uzanan onar›lmaz derin yaralar açt›. Ça¤atay Okutan bu çal›flmas›nda özellikle tek parti döneminde sistemlefltirilen ötekilefltirme çabalar›n› Lausanne’dan bafllayarak Nüfus
251
252
YEN‹ K‹TAPLAR
Mübadelesi’ne, ‹skân Kanunu’na, ‘Vatandafl Türkçe Konufl,’ kampanyalar›na, e¤itim, dil ve millî iktisat
politikalar›na, 1934 y›l›nda Yahudilerin yurtlar›ndan edildi¤i Trakya Olaylar›’na ve 1942 y›l›nda ç›kar›lan
Varl›k Vergisi’ne kadar uzanan genifl bir perspektif içinde inceliyor.
BEK‹R ONUR, Türk Modernleflmesinde Çocuk (Ankara: ‹mge Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 371 ss. ISBN 978975-533-629-9
Modernleflmenin çok-etkenli ve karmafl›k bir süreç oldu¤u, bir ya da birkaç etkene indirgenemeyece¤i ya da basitçe aç›klanamayaca¤› aç›kt›r. Gene de bu kitab›n yazar›—ele ald›¤› konu çocukluk oldu¤u
için—hepsi birbirine ba¤l› toplumsal hareketlilik, kentleflme, okullaflma, dünyevileflme—yani, laikleflme—ak›lc›l›k ve ayd›nlanma etkenlerini öne ç›karmay› ye¤lemektedir. Bunun nedeni, günümüzün geliflim
psikolojisinde ve çocuk sosyolojisinde çocu¤un ‘aktif’ bir varl›k olarak görülmesidir. Temel soru bu aktif
varl›¤›n modernleflme sürecinde yer al›p almad›¤›, hatta rol oynay›p oynamad›¤› sorusudur. ‹flte bu kitab›n
konusu da bu sorunun tart›fl›lmas›d›r. Bu tart›flma ayd›nlanman›n tarihi, laikli¤in felsefesi ve uygulanmas›, çocukluk anlay›fl›n›n geliflmesi ba¤lam›nda yo¤unlaflmaktad›r.
EK‹N OYAN ALTUNTAfi, Terörizme Karfl› Savafl Stratejisi (Ankara: ‹mge Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 368 ss.
ISBN 978-975-533-623-7
‘Terörizme karfl› savafl,’ ‘terörizm’in mu¤lak tan›m› ile ‘savafl’›n genifl manevra alan›n› birlefltiren,
d›fl politikaya yönelik bir stratejidir. Günümüzde bu strateji, somut hedefleri olan bir ‘politika’n›n somut
ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için üretilmifl pragmatik bir araç haline gelmifltir. Dolay›s›yla, ‘terörizme karfl› savafl’ ne anarflik sistem içinde hakl› bir güvenlik aray›fl›, ne var oldu¤u iddia edilen biyopolitik iktidar düzeni içinde bar›flç›l bir polisiye müdahale, ne yeni tip savafllarla mücadele flekli, ne de salt dezenformasyona yönelik ideolojik bir kurgudur. Kapitalizmin afl›r› üretim krizine girdi¤i, petrolde arz›n tepe noktas›na
yaklafl›ld›¤› ve küresel jeopolitik rekabetin h›z kazand›¤› günümüzde, ‘terörizme karfl› savafl’ stratejisi
ABD’nin gerileyen hegemonyas›n› kurtarmak için stratejik bölgelere askeri yöntemlerle girmesini sa¤layan bir hareket plan›d›r. Bu plan, ABD’nin ‹kinci Dünya Savafl› sonras›nda kurulan sermaye birikim rejimini sürdürme 'politika's› ile hegemonya projesinin devam› niteli¤indedir. Bu nedenle, ABD’nin ‘terörizme karfl› savafl’ ad› alt›nda yürüttü¤ü operasyonlar ve uygulamalar bu ülkenin neredeyse yüz y›ll›k hegemonya projesiyle uyumlu görünse de reel terör tehdidine iki boy büyük gelmektedir. Dolay›s›yla, ABD’nin
terörizmi gerekçe göstererek yürüttü¤ü bu stratejisini anlamak için incelenmesi gereken, reel terör tehdidinden önce, bizzat ABD’nin hegemonya projesi ve bunun kökündeki ‘politika’s›d›r. Ekin Oyan Altuntafl’›n Terörizme Karfl› Savafl Stratejisi adl› bu önemli çal›flmas›n›n ana kurgusu iflte bu yaklafl›m üzerine
kurulmufltur.
NECLA ÖNER, Türkiye’de Kullan›lan Psikolojik Testlerden Örnekler (‹stanbul: Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 986 ss. ISBN 978-975-619-351-4
Kitapta yer alan psikolojik testler flimdiye kadar Türk psikologlar›n›n e¤itimci ve sosyal bilimcilerinin araflt›rmalar›nda/uygulamalar›nda kullanm›fl olduklar› tekniklerin bir dökümüdür. Standart bir form
kullan›larak her test hakk›nda temel teknik bilgiler verilmifltir. Nesnel bir yaklafl›mla sunulan bilgilerin d›fl›nda herhangi bir elefltiri ya da de¤erlendirme yap›lmam›fl, bundan özenle kaç›n›lm›flt›r. Önümüzdeki on-
NEW BOOKS
y›llarda psikolojik testler bilimsel, teknik ve meslek ahlak› yönleriyle benimsendikten sonra bunlar›n elefltirel bir yaklafl›mla de¤erlendirilme olana¤› elde edilebilir. Okuyucuyu bilgilendirmek, var olan testleri ve
test çal›flmalar›n› dikkatle inceleyerek bu konuda bilim ve meslek bilincini oluflturmak, yeni araflt›rma/gelifltirme çal›flmalar›n› özendirmek, var olan testlerin iyilefltirilmesini, say›lar›n›n ço¤alt›lmas›n› sa¤lamak,
testler konusunda meslekdafllararas› etkin iletiflim ve iflbirli¤ini özendirmek kitab›n bafll›ca amaçlar›n›
oluflturmaktad›r.
OKTAY ÖZEL, Dün Sanc›s›: Türkiye’de Geçmifl Alg›s› ve Akademik Tarihçilik (‹stanbul: Kitap Yay›nevi,
2009), 172 ss. ISBN 978-605-105-033-1
Kitaptaki yaz›lar, bu ülkenin ve insanlar›n›n kendileri ve d›fl dünyayla kurduklar› o garip, fakat o ölçüde de problemli iliflkinin üretti¤i yaz›lard›r. Epeyce kendine özgü bu iliflkinin toplumsal ve ideolojik bunal›m dönemlerinde daha keskin flekilde kendini d›fla vuran olumsuzluklar›na karfl› ve onlara ra¤men tarihin ve tarihçilik mesle¤inin bir savunusudur. Ama bunu tarihçili¤imizi de elefltirerek yapmaktad›r. Yaz›lar›n tümü, Türkiye’de tarihçilik yapmaya çal›fl›rken, mesle¤in gerekleri ve gündelik, dönemsel geliflmelerin
etkisi alt›nda yaz›ld›. En akademik olan›ndan en günceline, yaz›lar okura, her fleyden önce bir meslek adam› olarak tarihçinin dünyas› hakk›nda bir fikir verecektir. Genelde sosyal bilimlerin, özel olarak da tarihçili¤in kendilerine özgü zorluklar› hep olageldi; olmaya devam edecek de. Bilgi üretme süreci kadar üretilen bilginin bünyeye etkisi ve kamu taraf›ndan hazm› da her zaman kolay olamayabiliyor. Baz› co¤rafya
ve topluluklar tarihleriyle iliflkilerini medeni, entellektüel veya akademik bir araflt›rma alan› ve/veya fikir
tart›flmas›na indirgeyerek ‘bilgi âlemi’ ile daha demokratik, düzeyli ve sayg›l› bir iliflki kurmay› baflar›r.
Kimi co¤rafyalarda ise tarihle bugün o derece iç içe geçer ki, bu, gerçeklik duygusunun yitirilmesine yol
açar. Türkiye’nin durumu biraz buna benziyor. Tarihini fazla ciddiye ald›¤› için mi bu derece güncellefltiriyor; bugününden ve gelece¤inden emin olamad›¤› için mi çaresizce tarihe bu derece abart›l› bir flekilde
s›¤›n›yor? Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü ö¤retim üyesi olan Oktay Özel farkl› zamanlarda de¤iflik yerlerde yay›mlam›fl oldu¤u metinlerden oluflturdu¤u bu derleme hakk›nda flöyle diyor: “Bu kitaptaki yaz›lar,
hem tarih ve hayat iliflkisinde söylenmek istenenlerin özünü kendi prati¤inde çok çarp›c› bir flekilde ortaya koyan, hem bu co¤rafyan›n kendi gücüyle üretti¤i kendine özgü kültürünü, tutunulabilecek ortak payday› flahs›nda hepimizden daha fazla ve lay›k›yla temsil etti¤ini düflündü¤üm Hrant Dink’e, onun hat›ras›na adanm›flt›r.”
A. KAD‹R ÖZER, Rorschach: Bütünleyici Sistem—Uygulama, Kodlama, Puanlama, Yorumlama (‹stanbul:
Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 245 ss. ISBN 978-605-423-810-1
Klinik Psikoloji, psikoloji biliminin en eski uzmanl›k alan›d›r. Gücünü, geliflme evrelerinde psikolojik de¤erlendirmelerde kullan›lmak üzere gelifltirilen testler üzerine infla etmifltir. Bu gücü, bilimsel sa¤lamalara tabi tutarak gelifltirdi¤i psikoterapi yaklafl›mlar› ile pekifltirmifltir. Klinik psikolojide uzmanlaflm›fl
bir psikolo¤un en belirgin ay›rt edici iki özelli¤i, psikolojik de¤erlendirme ve psikoterapi becerileridir. Geliflmifl nice ülkede, genelde psikoloji ve özelde klinik psikoloji lay›k oldu¤u ça¤dafl ve meflru yeri alm›flt›r.
Bunun ülkemiz için geçerli oldu¤unu söylemek ne yaz›k ki mümkün de¤ildir. Buna karfl›n gençler aras›nda psikolojiye lisans ve klinik psikolojiye lisansüstü düzeylerde ilgi her geçen gün artmaktad›r. Bütünleyici Rorschach Sistemi, özellikle klinik psikolojide mesleki bir gelecek kurgulayan ö¤rencilerin yan› s›ra,
araflt›rmac›lara ve klinik psikologlara katk› sa¤lama niteli¤i tafl›yan bir kitapt›r.
253
254
YEN‹ K‹TAPLAR
fiULE ÖZMEN, A¤ Ekonomisinde Yeni Ticaret Yolu: E-Ticaret, geniflletilmifl üçüncü bask› (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 470 ss. ISBN 978-605-399-088-8
fiule Özmen’in geniflletilmifl üçüncü bask›s› yay›nlanan bu kitab›, a¤larla birbirine ba¤lanan bilgisayar ve mobil iletiflim araçlar›n›n yaratt›¤› de¤iflimin ekonomik hayata yans›yan en önemli sonuçlar›n›,
yeni ticaret yollar›n› ele al›yor. Bu ticaret yollar› tüm dünyada, geleneksel ifl modellerinin ve türüne odakl› yap›lanmalar›n d›fl›nda bir geliflme göstermektedir. Yeni bir ticaret yolu olarak ortaya ç›kan elektronik
ticaret iflletmelerin ve insanlar›n yaflam›na h›zla girdi ve giderek artan bir oranda kabul gördü, tercih edildi. Ancak bu yolu seçenlerin bir bölümü baflar›l› olurken, baz›s› baflar›s›z oldu. Ne var ki, bilgi ça¤›nda kaç›n›lmaz bir seçenek haline gelen elektronik ticaret için araçlar› iyi kullanmak, hedeflenen amaçlara en k›sa, verimli ve etkin biçimde eriflmek için de sa¤lam bir alt yap›ya sahip olmak gerekmektedir. Özmen kitab›nda, bu alt yap›n›n oluflturulmas› ba¤lam›nda, e-ticaretteki tüm geliflmeleri, e-ifl modellerini, e-iflletme
stratejilerini, müflteri iliflkilerinden pazarlamaya, veri ambar›ndan veri madencili¤ine, e-ticaretteki sistemlerden, e-iflletmelerdeki güvenli¤e kadar tüm konular› inceliyor.
MUHARREM ÖZTEL, II. Meflrutiyet Dönemi Osmanl› Maliyesi (‹stanbul: Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 340 ss.
ISBN 978-605-420-845-6
Alt› yüzy›ll›k bir ömre sahip Osmanl› Devleti’nin son y›llar›nda mali durumu neydi? Di¤er bir ifadeyle, bir devletin ve milletin bafl›na gelebilecek en kötü olaylar›n on y›l gibi k›sa sürede ard› ard›na s›raland›¤› bir dönemde rakamlar bize ne anlatmak istiyor? Bu anlamda rakamlar bazen siyasi, askeri, toplumsal ve iktisadi olaylar›n bir yans›mas› ya da neticesi, bazen de zaman ve durumlarda müsebbibi olarak flüphesiz büyük bir önem arz ediyor. Bu eserle bu sorular›n cevaplar› verilmeye çal›fl›l›yor. Bu kitapta 1908 ile
1918 aras›ndaki ‘‹kinci Meflrutiyet’ dönemindeki mali teflkilat ve anlay›fl, bütçelerin durumu, gelir-gider
dengesi, gelir ve giderlerin seyri, iç ve d›fl borçlar ve benzeri konular ortaya konuyor. Çal›flmada, döneme
damgas›n› vuran savafllar›n gelir ve giderleri üzerinde yapt›¤› tahribat ile gelir ve giderler aras›ndaki makas›n nas›l aç›ld›¤›, devasa boyutlardaki giderlerin karfl›lanmas› için yap›lan iç ve d›fl borçlanman›n boyutlar› gözler önüne seriliyor.
JEAN-CLAUDE PAYE, Hukuk Devletinin Sonu: Ola¤anüstü Halden Diktatörlü¤e Terörle Mücadele [çeviren
Demet Lüküslü] (Ankara: ‹mge Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 272 ss. ISBN 978-975-533-597-1
11 Eylül 2001 sald›r›lar›, Amerika Birleflik Devletleri ve Avrupa’da hukukun altüst edilmesine bir
‘gerekçe’ oldu. ‘Patriot Act,’ Avrupa çerçeve karar› ve di¤er iç güvenlik yasalar›, ‘hukuk devleti’ ilkesiyle iliflkilendirilen özgürlüklere sald›r›p ola¤anüstü usulleri geniflleterek anayasal güvenceleri etkisiz hale
getirdi. Bu düzenlemeler, halklar›n genel olarak denetlenmesini sa¤lad›. Bunun yan›nda, devletlerin ‘terör
eylemi’ tan›mlar› genifl ve mu¤lak yorumlara imkân tan›rken, muhalif hareketleri—özellikle de küreselleflme karfl›t› hareketleri—suçlu ilân etmelerinin arkas›ndaki meflruiyet duvar›n› ördü. Fransa’da 2004 y›l›nda La fin de l’Etat de droit: La lutte antiterroriste, de l’état d’exception à la dictature ad›yla yay›nlanm›fl
olan Hukuk Devletinin Sonu: Ola¤anüstü Halden Diktatörlü¤e Terörle Mücadele adl› kitab›nda sosyolog
Jean-Claude Paye, hukuk alan›nda yaflanan de¤iflimin ayr›nt›l› bir bilançosunu ç›kartarak, yürürlükteki hukuk d›fl› mant›¤› ortaya koymay› amaçl›yor. Siyasal rejimdeki kökten de¤iflimi—‘hukuk devleti’nin yerine
kal›c› bir ‘ola¤anüstü hal’ durumunun geçmesini—gözler önüne seriyor. Paye, ABD’nin bu süreçte itici
güç rolü oynad›¤› konusuna aç›kl›k getirerek, bu devletin uluslararas› iliflkileri kendi lehine yeniden düzen-
NEW BOOKS
leyip hukuku ask›ya almas›yla, yeni düzende kurucu bir rol üstlenen emperyal yap›n›n nas›l yarat›ld›¤›n›
aç›kl›yor.
SHEILA MARGARET PELLIZON, Kad›n›n Konumu Nas›l De¤iflti: Feodalizmden Kapitalizme [çevirenler Cem
Somel ve ‹hsan Ercan Sadi] (Ankara: ‹mge Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 440 ss. ISBN 978-975-533624-4
Egemen ideoloji, ataerkil kurumun feodalizmden kalma bir zihniyet oldu¤unu, Modern Ça¤’›n bafllamas›yla kad›nlar›n özgürleflti¤ini iddia eder. Kad›n›n Konumu Nas›l De¤iflti? bu görüflün do¤rulu¤unu
araflt›r›yor ve çok farkl› bir sonuca ulafl›yor. Sheila Margaret Pelizzon, Orta Ça¤’da ve Erken Modern
Ça¤’da Bat› Avrupa’da kad›n›n evlilik, aile, miras, çal›flma hayat› ve kamusal alandaki konumunda meydana gelen de¤iflimi inceleyerek toplumsal cinsiyetin feodalizmden ziyade kapitalizmin bir yap›sal ö¤esi
oldu¤unu saptamaktad›r. Modern Ça¤’›n üretti¤i ataerki, kad›n› aile ve toplum içinde tâbî bir konuma itmifltir. Ataerki, erkeklerin kapitalist düzene deste¤ini sa¤lam›fl, kad›n› ucuz iflgücüne dönüfltürmüfl ve sermaye birikimine destek olmufltur. Bu çal›flma, feministlerin tarih d›fl› ataerki kavram›n› çürütmektedir. Kad›nlar›n evden ç›k›p üretime kat›lmakla tâbî olma sorunlar›n›n çözülece¤i yolundaki görüflü de çökertmektedir. Kad›n›n toplumsal konumunu incelemekte kulland›¤› çok yönlü tarihsel maddeci yöntem, kad›n sorununa genifl bir perspektif sunmaktad›r. Kad›n›n Konumu Nas›l De¤iflti? bilimsel yönüyle Orta Ça¤ ve Erken Modern Ça¤ Avrupa tarihçilerinin, tarihle ilgilenen sosyologlar›n, çal›flma iliflkilerini inceleyen tarihçilerin ve toplumsal cinsiyet araflt›rmac›lar›n›n, genel yaklafl›m› ve anlat›m›yla da meslekten olmayan tarih merakl›lar›n›n ilgisini çekecektir.
DONALD QUATAERT, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Madenciler ve Devlet: Zonguldak Kömür Havzas›,
1822-1920 [çevirenler Azad Zana Gündo¤an ve Nilay Özok Gündo¤an] (‹stanbul: Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 414 ss. ISBN 978-975-619-398-3
‹ngilizce özgün bask›s› 2006 y›l›nda Miners and the State in the Ottoman Empire: The Zonguldak
Coalfield, 1822-1920 ad›yla yap›lm›fl olan bu çal›flma, Osmanl› tarih yaz›c›l›¤›ndaki hâkim ak›mlardan ayr›lmaktad›r. Devlet odakl› olan önceki çal›flmalar›n ço¤u maden havzas›ndaki üretim, devlet politikalar›,
emperyalizm ve gayr-i müslimlerin maden sahibi olmalar› gibi meseleleri ele alm›fllar, iflçileri ise Osmanl› Devleti’nin ilgisizli¤inin kurbanlar› ve Cumhuriyet dönemi devlet politikalar›ndan faydalanan kifliler
olarak görmüfllerdir. Bu bak›fl aç›s›, hem kömür havzas›ndaki de¤iflimin kronolojisine hem de söz konusu
de¤iflimin motorunun kim oldu¤una dair kavray›fl›m›z› olumsuz bir flekilde etkilemekteydi. Donald Quataert, Zonguldak kömür madencilerini konu alan di¤er yazarlardan farkl› olarak, iflçilere devlet merkezli bir
aç›dan bakmak yerine, çal›flmas›n›n oda¤›na madencileri, onlar›n çal›flma koflullar›n› yerlefltirmektedir. Bu
eser, Osmanl› toplumunda, aileleriyle birlikte toplam nüfusun %90’›n› oluflturan ve ekonomik zenginli¤in
üreticisi olan iflçilerin, köylülerin ve di¤er seçkin olmayan gruplar›n hayatlar›n› anlatan emek tarihi alan›na önemli bir katk›da bulunmaktad›r. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Madenciler ve Devlet, kullan›lan kaynaklar bak›m›ndan da Osmanl› tarih yaz›c›l›¤›n›n genelinden ayr›lmaktad›r. Osmanl› tarihsel anlat›lar›n›n
büyük ço¤unlu¤u kaynaklar›n›, Osmanl› Devleti’nin ‹stanbul’daki devasa arflivinde bulmaktad›r. Oysa son
zamanlarda ikinci bir veri grubu olarak ortaya ç›kan Osmanl› mahkeme kay›tlar›, imparatorluk perspektifinden ziyade oldukça önemli olan yerel bak›fl aç›s›n› sunmakta ve seçkin olmayan Osmanl›lar›n yaflamlar›na dair daha iyi bir yaklafl›m imkân› sa¤lamaktad›r. Burada emek tarihçileri ve di¤er tarihçiler için üçün-
255
256
YEN‹ K‹TAPLAR
cü bir veri grubunun de¤erini gösteren farkl› bir kaynak temel al›nmaktad›r. ‹mparatorluk s›n›rlar› içinde,
hane içi üretimden ve küçük atölyelerden tutun da fabrikalara, maden iflletmelerine kadar binlerce irili
ufakl› iflgücü yo¤unlaflmas› mevcuttu. Bu emek gruplar›n›n kay›tlar›n›n, ister devlet, ister özel sermaye taraf›ndan oluflturulmufl olsun, bir k›sm› farkl› illerde da¤›n›k bir flekilde bulunmaktad›r. Bu çal›flmada kullan›lan belgelerin hemen hepsi tam yerinde, yani maden havzas›nda oluflturulmufltur. Baflka bir ifadeyle bu
belgeler ‹stanbul odakl› bürokrasi içerisinde de¤il vilayetlerde ortaya ç›km›flt›r. Dolay›s›yla bu anlat›n›n
esas aktörlerine daha yak›n bir bak›fl aç›s› sunmaktad›r. Eylemin hemen yan› bafl›nda yaz›lan belgeler olmalar› itibariyle bunlar, emekçi ve köylü gruplara en yak›n bak›fl aç›s›n› verirler.
MATT RIDLEY, Gen Çeviktir: Do¤ufltan Gelen Özellikler mi, Çevresel Etkenler mi? [çeviren Mehmet Do¤an] (‹stanbul: Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 341 ss. ISBN 978-605-423-808-8
Genlerle ilgili son kefliflere dayanan baflar›l› bilim yazar› Matt Ridley, insan davran›fllar›n›n kökenine e¤ildi¤i bu kitab›nda, dikkatini do¤a yetifltirme tart›flmas›na çeviriyor. Ridley, do¤a ve yetifltirme partizanlar› aras›ndaki yüzy›l savafl›n› naklediyor ve böylelikle insano¤lu dedi¤imiz çeliflkilerle yo¤rulmufl bu
varl›¤›n ayn› anda nas›l hem özgür irade sahibi hem de içgüdüler ve kültürün etkisi alt›nda oldu¤unu aç›kl›yor. ‹nsan genomunun flifresinin çözülmesiyle art›k biliyoruz ki genler beynin yap›s›n› kabaca belirlemekle kalm›yor, ayr›ca deneyimlere yan›t verebiliyor, sosyal tepkiler meydana getirebiliyor, hatta bellek
oluflturabiliyorlar. Genler, iradenin hem sonucu hem de sebebidir.
RICHARD RORTY ve GIANNI VATTIMO, (derleyen Santiago Zabala), Dinin Gelece¤i [çeviren Rahmi G. Ö¤dül] (‹stanbul: Ayr›nt› Yay›nlar›, 2009), 96 ss. ISBN 978-975-539-523-4
Bu kitap iki büyük filozof—Richard Rorty ve Gianni Vattimo—aras›nda bir diyalogtan olufluyor.
Tart›flman›n bir taraf›ndaki Vattimo’ya göre, kutsal kitaplar›n bir hakikat temeline dayanma zorunlulu¤unun
ortadan kalk›fl›, bir yanda ateist düflünce için otorite karfl›t›, özgürlükçü ve demokratik bir teolojik düflünme
tarz›n›n ortaya ç›kmas› yolunda önemli bir f›rsat yarat›rken, öte yandan ateist ve laik düflünceyle ortak bir
zeminde buluflman›n da yolunu açm›flt›r. Rorty ise, insanl›¤›n demokrasi ve özgürleflme yolunda ad›m atmas› için, inanc› ya da laik düflünceyi aforoz etme aray›fl›ndaki özcü düflünceler yerine, iletiflime ve dilin pragmatik kullan›m›na dayal› bir felsefi bak›fl›n daha elveriflli oldu¤unu savunuyor. Kitab›n son bölümündeki diyalog bize, teolojik düflünceyle laik düflüncenin ortaklaflabilece¤i zeminleri gösteriyor: özgürleflme/ilahi
kurtulufl ideali, demokratikleflme/otorite karfl›tl›¤›, dayan›flma/hay›r, vb. ‹ngilizce olarak 2007 y›l›nda Columbia University Press taraf›ndan The Future of Religion ad›yla yay›nlanan bu k›sa ancak önemli derleme,
hem teoloji hem de ça¤dafl Bat› felsefesi ö¤rencileri ve araflt›rmac›lar› için önemli bir baflvuru kayna¤› sunman›n yan›nda, Türkiyeli düflünürlerin büyük bölümünün uzun bir süredir etraf›nda doland›¤› laik/dinci ya
da ça¤dafl/gerici ayr›mlar› üzerine farkl› bir zeminde düflünebilmemiz için de bir kap› aral›yor.
MURRAY N. ROTHBARD, Eflitlikçilik: Do¤aya Karfl› ‹syan [çeviren Mustafa Acar] (Ankara: Liberte Yay›nlar›, 2009), 237 ss. ISBN 978-975-620-145-9
Murray N. Rothbard sa¤ bir bak›fl aç›s›ndan sol hakk›nda flöyle bir iddiada bulunuyor: “Sol, tabii ki taleplerini çeflitlili¤i ezmek aç›s›ndan ifade etmiyor; baflarmak için denedi¤i yol kula¤a çok daha hofl
geliyor: eflitlik.” Hayekçi ‘Eski Sa¤’ ve ‘Avusturya Okulu’ olarak bilinen afl›r› sa¤ düflünce sisteminin
NEW BOOKS
önemli isimlerinden biri olan Rothbard’›n bu eseri, liberteryenizm ‘bilimi’nin zemini, do¤as› ve uygulamalar› üzerine kaleme al›nm›fl makalelerden oluflan bir koleksiyondur. Eflitlikçilik: Do¤aya Karfl› ‹syan ad›
ile sunulan eser, kendi içinde dikkate de¤er bir organik bütünlük sergileyerek, tek tek parçalar›n›n toplam›ndan çok daha fazla bir de¤ere sahiptir. Kitapta Rothbard’›n modern eflitlikçi ak›mlara yöneltti¤i sert liberteryen elefltirilerin yan›nda ‘sol’ ve ‘sa¤’›n anlam›, çocuk haklar›, kad›n hareketleri, adalet ve mülkiyet
iliflkisi üzerine makaleler yer almaktad›r. Bu haliyle kitap, liberteryenizmin ideolojik bir manifestosunu sunarak liberteryen olman›n anlam›n›, devletçili¤in insanl›k üzerine çok uzun zamand›r dayatm›fl oldu¤u kölelefltirmenin, kitlesel cinayetlerin, h›rs›zl›¤›n, zorbal›¤›n mümkün oldu¤u kadar çabucak yok edilmesi olarak ortaya koymaktad›r.
MURRAY N. ROTHBARD, ‹nsan, ‹ktisat ve Devlet: ‹ktidar ve Piyasa’yla Birlikte, 2 Cilt [çeviren A. Kemal
Çelebi] (Ankara: Liberte Yay›nlar›, 2009), 1214 ss. ISBN 978-975-620-152-7
Murray N. Rothbard, ‹nsan, ‹ktisat ve Devlet ile, Mises’in yazd›¤› ‹nsan Eylemi kitab›n›n ard›ndan
Avusturya ‹ktisat Okulu gelene¤ini en yüksek seviyesine ulaflt›ran iktisatç›lardan biridir. Bu yüzden Rothbard’›n eseri tam bir bafl yap›t niteli¤indedir. Denilebilir ki, eser, piyasa iktisad›n›n flimdiye kadar ki en olgun teorisini sunma baflar›s›n› göstermifltir. ‹ktisad› genel insan davran›fl› biliminin en geliflmifl alt dal› olarak ele alan Avusturya ‹ktisat Okulu’nun önde gelen temsilcisi Rothbard, iktisad›n konular›n› birbirinden
kopuk alt kollara ay›rmaks›z›n büyük bir yap› içerisinde ele almaktad›r. Temel sorunsal olarak devlet müdahalecili¤inin özgür bir toplumun iktisadî hayat›nda yaratt›¤› problemler üzerine duran yazar, fiyatlar›n
oluflumu, tüketim teorisi, üretim teorisi, enflasyon teorisi, tekel teorisi, matematiksel iktisad›n problemleri
ve giriflimcilik gibi temel sorunsallara bütüncül bir perspektiften yaklaflarak yeni aç›l›mlar getirmifltir. Liberte Yay›nlar› Murray N. Rothbard hakk›nda flunlar› söylüyor: “Piyasa ekonomisini önyarg›lar karfl›s›nda
savunmak her dönemde zor bir ifl olmufltur. Hele ki, bir piyasa anarflistiyseniz görüfllerinizi savunman›z ilkeleriniz u¤runa marjinal kalmay› göze ald›¤›n›z anlam›na gelir. Ama büyük fikir adaml›¤›n s›rr› da burada sakl› de¤il midir? Herkes yeryüzünün düz oldu¤unu iddia ederken, sizin dünyan›n yuvarlak oldu¤u gerçe¤ini söyleyebilmeniz! Murray N. Rothbard, ‹nsan, ‹ktisat ve Devlet’i yazd›¤›nda kitab›n ikinci cildi olan
‹ktidar ve Piyasa, anarflizmi savunmas› yüzünden yay›nlanma f›rsat› bulamam›flt›. Liberte Yay›nlar› olarak ‹ktidar ve Piyasa ile Rothbard’›n flaheseri olan ‹nsan, ‹ktisat ve Devlet’in tamam›n› okuyucuya sunuyoruz.” Kitab›n ‹ngilizce bask›s›n› muhafazakâr bir kurulufl olan Ludwig von Mises Institute 1993 y›l›nda
Man, Economy, and State ad›yla yay›nlam›flt›.
MURRAY N. ROTHBARD, Özgürlü¤ün Eti¤i [çeviren Recep Tapramaz] (Ankara: Liberte Yay›nlar›, 2009),
302 ss. ISBN 978-975-620-144-2
Murray N. Rothbard iktisat hakk›nda flunlar› söylüyor: “‹ktisat, liberteryen için çok say›da veri (girdi) sa¤lamada yard›mc› olur fakat asla siyaset felsefesi tesis edemez. Siyasî hükümler, esasta de¤er hükümleridir; dolay›s›yla siyaset felsefesi eti¤in bizzat kendisidir. Dolay›s›yla, pozitif bir etik sistem, bireysel özgürlük flartlar›n› tesis etmek üzere oluflturulmal›d›r.” Uslanmaz bir anarflist ve laissez-faireci bir iktisatç›
olarak liberteryen felsefeye yeri doldurulmaz katk›larda bulunan Murray N. Rothbard’›n çok yönlü bir düflünür oldu¤unun ispat›d›r, The Ethics of Liberty (Özgürlü¤ün Eti¤i). Rothbard bu eserinde Herbert Spencer’dan beri özgürlü¤ün sistemli ve doyurucu bir teorisinin yap›lmad›¤›n› flafl›rarak tespit etmekte ve bu
a盤› kapatma iddias›yla do¤al hukuk teorisine dayal› liberteryen bir hukuk sisteminin ana hatlar›n› çizme
257
258
YEN‹ K‹TAPLAR
gayretine giriflmektedir. Okuyucu, Rothbard’›n özel mülkiyetin en büyük düflman› olarak gördü¤ü devlete
yönelik y›k›c› elefltirilerinin yan›nda, Yirminci Yüzy›l’›n önemli liberal teorisyenlerinden olan Ludwig von
Mises, Friedrich von Hayek, Robert Nozick ve Sir Isaiah Berlin’in özgürlük anlay›fllar›n›n da ince bir sorguya çekildi¤ini görecektir.
VICTOR RUDENNO, Gelibolu: Denizden Sald›r› [çeviren Dilek Cenkçiler] (Ankara: ODTÜ Gelifltirme Vakf› Yay›nc›l›k ve ‹letiflim A. fi., 2009), 382 ss. ISBN 978-9944344715
1914-1915 y›llar›nda gerçekleflen Gelibolu Savafl›, Birinci Dünya Savafl›’n›n en çok tart›fl›lan olaylar›ndan biridir ve bugün bile hayal gücümüzün s›n›rlar›n› zorlamaya devam etmektedir. ‹ngiliz, Frans›z,
Avustralyal›, Yeni Zelandal› ve Hintli kuvvetlerin oldukça iyi savunuldu¤u anlafl›lan yar›madaya denizden
yapt›klar› bu ilk modern kara ç›kartmas›, bireysel kahramanl›k ve liderliklere iliflkin birçok öyküye kaynak
olmufltur. Özellikle çok etkileyici olan k›sm› ise—tarih kay›tlar›nda bugüne kadar büyük ölçüde ihmal edilmifl olan—savafl öncesi ve savafl boyunca kullan›lan donanman›n devasa boyutudur. Lojistik destek ve ilave atefl gücü sa¤layan Deniz Kuvvetleri’nin Gelibolu’daki varl›¤›, baflar›da bir süreklilik göstermese de denizalt›lar›n ne kadar etkili olabilece¤inin alt›n› net olarak çizmifltir. Bu etkileyici ve ilginç kitap, Müttefikler’in tüm denizalt› faaliyeti ve ba¤lant›l› Alman denizalt› hareketlerine iliflkin tek kaynak olup, tüm kara,
hava ve deniz kuvvetlerinin stratejileri ve harekâtlar› hakk›nda kapsaml› ve etkili bir analiz sa¤lamaktad›r.
Victor Rudenno’nun devriye ve teknik raporlar› kiflisel ifadelerle birlefltiren sürükleyici anlat›m›, Çanakkale Bo¤az›’ndaki dramatik ve nefes kesen savafllar›n hakk›n› tam olarak vermektedir.
MARQUIS DE SADE, Tanr›ya Karfl› Söylev [çeviren Ifl›k Ergüden] (‹stanbul: Versus Kitap Yay›nlar›, 2009),
152 ss. ISBN 978-605-569-111-0
“Ey sen, dünyada mevcut her fleyi yaratt›¤› söylenen: hakk›nda en ufak bir fikrim olmayan sen; ancak lafta tan›d›¤›m ve her gün yan›lan insanlar›n bana söyledikleri kadar bildi¤im sen; tanr› denen acaip ve
hayal mahsulü varl›k, kesinlikle, gerçekten ve herkesin önünde ilan ediyorum ki sana en ufak bir inanc›m
yok. Ve bunun da nedeni gayet mükemmel: dünyadaki hiçbir fleyin akla yatk›nl›¤›na kan›t olmad›¤› saçma
bir varolufla beni ikna edecek hiçbir fley bulam›yorum. Ey yanl›fl›n ve fanatizmin kör etti¤i zay›f ve saçma
faniler, tepesi t›rafll› rahiplerin bat›l inanc›n›n sizi gömdü¤ü tehlikeli yan›lsamalardan vazgeçin! Onlar›n size bir Tanr› sunmalar›ndaki müthifl ç›kar› ve bu tür yalanlar›n sizin mallar›n›z ve ruhlar›n›z üzerinde onlara sa¤lad›¤› itibar› düflünün! Yüre¤inizde bir ibadet ihtiyac› duyuyorsan›z, tutkular›n›z›n somut nesnelerine yönelin: gerçek bir fley sizi en az›ndan bu do¤al sayg› içinde tatmin edecektir. Ama tanr›ya yönelik iki,
üç saatlik sofulu¤un ard›ndan ne hissediyorsunuz? Sizin duyular›n›za hiçbir fley sa¤lamayan so¤uk bir hiçlik, tiksinti verici bir boflluk. Düfllere ve gölgelere tapm›fl olsayd›n›z da duyular›n›z ayn› durumda olurdu!
‹ndirin bat›l inanç a¤ac›na son darbeyi; dallar› budamakla yetinmeyin: Etkileri bu kadar bulafl›c› olan bir
bitkiyi tamamen kökünden söküp at›n! Tanr›lar› devirerek, afl›ral›m gök gürültülerini onlar›n ve y›kal›m bu
›fl›lt›l› flimflekle ürkütücü bir dünyada hoflumuza gitmeyen her fleyi!”
EDWARD W. SAID, Bafllang›çlar: Niyet ve Yöntem [çeviren Ferit Burak Aydar] (‹stanbul: Metis Yay›nlar›,
2009), 408 ss. ISBN 978-975-342-730-2
Türkçe’de daha çok ‘flarkiyatç›l›k’ ve Filistin Sorunu hakk›ndaki elefltirel çal›flmalar›yla tan›nan Edward W. Said’in edebiyat elefltirisi alan›ndaki en önemli çal›flmas›d›r Bafllang›çlar. Beginnings: Intention
NEW BOOKS
and Method ad›yla 1998 y›l›nda yay›nlanan bu kitab›nda yazar Milton, Hopkins, Wordsworth gibi büyük
flairler ile, Dickens, Hardy, Conrad, Mann, Proust gibi romanc›lar›n eserlerini, özellikle Vico, Auerbach ve
Foucault’dan hareketle gelifltirdi¤i kendine özgü kuramsal perspektiften okuyarak, bir eser yazmaya ‘bafllama’n›n filolojik, felsefi, psikolojik ve tarihsel boyutlar›n› analiz ediyor. Seküler, insan ürünü ve sürekli
yeniden gelifltirilen bir kavram olarak gördü¤ü ‘bafllang›ç’›, ilahi, mitik ve ayr›cal›kl› bir kavram olan ‘köken’den ay›rt ederek ifle bafll›yor Said: Bat› kültüründe roman›n Onsekizinci ve Ondokuzuncu yüzy›llarda
kazand›¤› önemin, sanat, deneyim ve bilgi alanlar›nda ‘bafllang›çlar’a özel, otorite kazand›r›c›, kurumsal
bir rol yüklemifl olmas›nda yatt›¤›n› öne sürüyor. Bu fikrin Freud’un bulgular› ve modernist yazarlar›n romanlar›nda oynad›¤› rolü ele ald›ktan sonra da bafllama sorununun elefltiri söylemindeki ve Foucault’daki
yerini analiz ediyor. Said, bütün eserlerinde oldu¤u gibi, bu kitab›nda da edebiyat› tarihten, felsefeden ve
toplumsal söylemden koparmay› reddederek, edebiyat elefltirisinin bu ret sayesinde neler kazanabilece¤inin çok parlak bir örne¤ini sunmufl oluyor.
AHMET CEMALEDD‹N SARAÇO⁄LU, Mütareke Y›llar›nda ‹stanbul [yay›na haz›rlayan ‹smail Derviflo¤lu]
(‹stanbul: Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 615 ss. ISBN 978-605-420-840-0
Bu kitap Ahmet Cemaleddin Saraço¤lu’nun Resimli Yirminci As›r dergisinde 26 May›s 1955 tarihinden 17 Eylül 1957 tarihine kadar haftal›k olarak yazd›¤›, mütareke dönemi ‹stanbul’unun bas›n hayat›
çevresinde geliflen sosyal ve siyasî yaflam›na dair hat›ralar›n› içeren tefrikas›ndan oluflmaktad›r. Eserde,
dönemin gazeteleri, gazete sahipleri, günümüzde art›k tamamen unutulmufl flöhretli gazetecileri ve onlar›n
bilinmeyen taraflar›, mütareke ortam›n›n Bab›âli’si, iflgal kuvvetlerinin ç›kard›¤› zorluklar, Osmanl› Devleti’nin çöküflüyle birlikte gelen iç siyasî hesaplaflmalar gibi konular anlat›lmaktad›r.
GÜVEN AR‹F SARGIN (der.), Ankara’n›n Kamusal Yüzleri: Baflkent üzerine Mekan-Politik Tezler, ikinci
bask› (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 246 ss. ISBN 978-975-050-082-2
Ankara’n›n ‘baflkent’ kimli¤ini ve ondan öte Cumhuriyet’i, ulus-devleti simgeleyen üç meydan›:
K›z›lay-Ulus-S›hh›ye. 1950’lere dek, Cumhuriyet’in kamusal mekânlar› idi bu meydanlar. Sonra, gitgide,
bir yandan trafik kavfla¤›na dönüfltürülerek depolitize edildiler, bir yandan da ‘öngörülmemifl,’ ya da ‘istenmeyen’ bir ço¤ulculu¤a alan açt›lar. Ve Ankara’n›n, kalabal›klara ev sahipli¤i yapan bir baflka kamusal
mekân›: Yüksel Caddesi yaya bölgesi. Kentsel gündelik hayat›n asli bir unsuru olan, kamusal bir mekânda ‘yürüme’ deneyimi için mecralar açan, bu ‘faaliyete’ biçim veren bir alan. K›z›lay, Ulus, S›hhiye meydanlar›n› ve Yüksel yaya bölgesini ‘okuyarak’ kentin, kamusal alan›n, politikan›n anlamlar›n› çözümleyen
yaz›lar yer al›yor bu kitapta. Ankara’n›n ve genel olarak kentin ço¤ul kamusal kimlikleri üzerine, kentsel
kimlik ve ‘kamusal bilinç’ aras›ndaki gerilim üzerine kuramsal bir temele yaslanan yaz›lar. ‘Baflkent’te
gün be gün ‘katedilen’ mekânlar›n tarihi, de¤iflimi, bugünü ve muhtelif çehrelerine iliflkin tasvirler sunan
bir Ankara kitab›. Ayn› zamanda, mekân›n politikas›na dair politik ve kuramsal bir inceleme.
ELMAR SCHWERTHEIM, Antik Ça¤’da Anadolu [çeviren Nuran Batu] (‹stanbul: Kitap Yay›nevi, 2009), 112
ss. ISBN 978-605-105-025-6
Anadolu, antik dünyan›n politik ve kültürel bak›mdan en önemli, en hareketli bölgelerinden biri. Ön
Asya ve Uzakdo¤u’nun yüksek kültürleriyle Bat›’daki geliflen kültürler aras›nda tarih boyunca köprü olan
bu bölgede, kültürel ve etnik etkileflimler hiçbir dönemde engellenmemifl. Ne F›rat nehri, ne Anadolu’nun
259
260
YEN‹ K‹TAPLAR
yüksek ovalar› ne de bo¤azlar Bat› ile Do¤u aras›ndaki etkileflime engel olabilmifl. Tam tersine Anadolu,
Do¤u ile Bat›’y› birlefltirmifl ve böylece Akdeniz bölgesinin tarihi ve geliflimi için büyük önem tafl›yan bir
etken haline gelmifl. Yunanistan ve Roma’n›n, Mezopotamya ve ‹ran-Hint bölgelerinin tarihi ve kültürel
yap›s›, Anadolu’nun bu medeniyetler aras›ndaki arac› rolünü incelemeden aç›klanamaz ve anlafl›lamaz.
Bugün Anadolu’dan—veya Küçük Asya’dan—bahsederken Antik Ça¤’da hangi bölgenin kastedildi¤ini
ço¤unlukla göz ard› ederiz. Oysa antik literatürde bugünkü Türkiye’nin, do¤uda F›rat’a kadar uzanan bölümü ‘Küçük Asya’ diye adland›r›lm›fl. Öte yandan Anadolu, Antik Ça¤’›n hiçbir döneminde kendi içine
kapal› olmad› veya tek bir güç taraf›ndan yönetilmedi. Bu olguyu yar›madan›n de¤iflken co¤rafi ve jeolojik yap›s›na ba¤layabiliriz. Politik bak›mdan Anadolu her dönemde ülkelerin, imparatorluklar›n, kavimlerin bir parças› oldu. Bir yandan Hititler, Persler veya Romal›lar gibi imparatorluklar, kavimler, boylar veya kentler taraf›ndan ça¤lar boyunca paylafl›lm›fl, bu güçler zaman zaman tüm Anadolu’yu egemenlikleri
alt›na alm›fllar. Öte yandan ço¤u kez farkl› boylar ve güçler ayn› zaman dilimi içinde yar›madaya hükmetmifller—‹onlar, Aioller, Lidyal›lar, Frigler, Karyal›lar ve Kilikyal›lar gibi. Bat›’dan gelen ‹onlar ve Aioller, Anadolu’nun denize aç›lan, güzel, verimli sahil bölgesine yerleflmifller. Balkan kökenli Frigler Anadolu’nun sert iklimli, s›ra da¤larla kapl› yaylalar›nda yaflam›fllar. Kilikyal›lar ise Toroslar bölgesini tercih etmifller. Bütün bu bilgileri Ön Asya kültürlerinin çiviyaz›lar›ndan, M›s›r belgelerinden, Hitit metinlerinden
veya Homeros’un ‹lyada’s›ndan ö¤reniyoruz. Bu kitapta Anadolu’nun M.Ö. 10-3. biny›l aras›na tarihlenebilecek erken tarihindeki Asurlularla Hititliler, Klasik Ça¤ öncesinin ve Klasik Ça¤’›n iki Anadolu uygarl›¤› olan Frigyal›larla Lidyal›lar, Yunan kolonileri döneminin kent devletleri, Anadolu’daki Pers egemenli¤i, Büyük ‹skender’in Anadolu’yu istilas›yla bafllayan Helenizm dönemi ve Anadolu’daki Roma egemenli¤i dönemi inceleniyor. Kitab›n›n Almanca asl› 2005 y›l›nda Kleinasien in der Antike: Von den Hethitern
bis Konstantin ad›yla bas›lan Elmar Schwertheim, Münster Üniversitesi’nde Eski Ça¤ tarihi profesörü ve
ayn› üniversitenin Küçük Asya Araflt›rmalar› Enstitüsü baflkan›.
RICHARD SENNETT, Yeni Kapitalizmin Kültürü [çeviren Aylin Onacak] (‹stanbul: Ayr›nt› Yay›nlar›, 2009),
142 ss. ISBN 978-975-539-525-8
Büyük fikirlerle özgül olaylar aras›nda yolunu hep ustal›kla çizen, her çal›flmas›nda günümüz toplumlar›n›n derinliklerine aç›lan yeni kap›lar›n anahtarlar›n› bize sunan Richard Sennett, Yale Üniversitesi’nde gerçeklefltirilen Castle Konferanslar› kapsam›ndaki sunumlar›ndan oluflan bu kitab›nda da öz olarak
emek sermaye iliflkilerinin ald›¤› yeni biçimler üzerinde yo¤unlafl›yor. Kitab›n Girifl’inde “‹flyerindeki iktidar ve otorite iliflkisine geçmifltekinden daha fazla kafa yormam gerekti. Geçmifle bakmak beni ileri bakmaya, hem zihinsel emekteki hem de kol eme¤indeki zanaatç›l›k ruhunu yeniden keflfetmeye yöneltti,” diyor Sennett. ‹çinde yine yerinde tespitlerin ve yarat›c› fikirlerin birbiriyle yar›flt›¤› kitap üç ana bölümden
olufluyor. S›ras›yla, kurumlar›n geçirdi¤i de¤iflim, beceri toplumunun yetene¤e bak›fl› ile insanlar›n ifle yaramaz hale gelmekten duydu¤u korku aras›ndaki iliflki ve tüketim politikalar›n›n siyasetle ba¤lant›s› ele al›n›yor bu bölümlerde. ‹flyerlerinde yaflanan kurumsal de¤iflimlerden do¤rudan etkilenenler asl›nda ekonominin küçük bir dilimini teflkil etmekle birlikte, yaflanan de¤iflimlerin kültürel etkisi çok daha derinlere iflliyor. Yeni kurumlar yeni beceri ve kabiliyetler gerektiriyor; ve bu yeni kurumlara uygun yeni kabiliyet
formülünün hayata geçmesiyle, tüketim kültürü yeniden flekilleniyor. Tüketim tavr› ise siyaseti, özellikle
de ilerici siyaseti etkiliyor. 2007 y›l›nda Yale University Press taraf›ndan The Culture of the New Capitalism ad›yla yay›nlad›¤› bu kitapta Sennett temel tezini flöyle özetliyor: “Yeni kapitalizmin havarileri... ifl,
yetenek, tüketim konular›n› kendi ele al›fl biçimlerinin, modern topluma daha fazla özgürlük, ak›c› bir özgürlük katt›¤›n› iddia ediyor. Bu insanlarla aramdaki çekiflme onlar›n ‘yeni’ yorumunun do¤ru olup olmad›¤› konusunda de¤il; kurumlar, beceriler ve tüketim kal›plar› gerçekten de¤iflti. Benim iddiam, bu de¤i-
NEW BOOKS
flimlerin insanlar› özgürlü¤e kavuflturmad›¤›.” Ancak hikâye burada bitmiyor elbette. Bu kitap, keskin gözlem ve analizleriyle, okuru sarsan ve flafl›rtan görüflleriyle ayr› bir Sennett klasi¤i niteli¤i tafl›yor.
RICHARD SENNETT, Zanaatkâr [çeviren Melih Pekdemir] (‹stanbul: Ayr›nt› Yay›nlar›, 2009), 400 ss. ISBN
978-975-539-548-7
The Craftsman ad›yla ‹ngilizce olarak 2009 y›l›nda yay›nlanan Zanaatkâr, temel bir insani içgüdüyle ilgilidir: bir ifli baflka bir fley için de¤il de yaln›z o ifl için yapmak. Sözcük, endüstri toplumunun gelifliyle yitmekte olan bir yaflam tarz›n› akla getiriyor olsa da, zanaatkâr›n dünyas› maharetli el eme¤inin çok ötesine, bugüne, bütün insan u¤rafllar›na uzan›yor. Dolay›s›yla, bu kitap bilgisayar programc›s›n›n, doktorun,
ebeveynlerin, k›sacas› her yurttafl›n iyi zanaatkârl›¤›n de¤erlerini ö¤renerek neler kazanaca¤›n› anlat›yor.
Yazd›¤› kitaplar içinde en tutkulusu olan Zanaatkâr’da günümüzün en parlak düflünürlerinden Richard
Sennett, Antik Ça¤’›n duvar ustalar›ndan Rönesans’›n sarraflar›na, Ayd›nlanma dönemindeki Paris matbaalar›ndan Endüstri Devrimi döneminin Londra fabrikalar›na uzanan araflt›rmalar›yla, zanaatkârlar›n yapt›klar›n› ve yapma biçimlerini irdeliyor, etik de¤erlerle maddi emek aras›nda ba¤ kuruyor ve günümüze kadar gelerek iyi ifl denen fleyin anlam›n› masaya yat›r›yor. Tarih boyunca teoriyle pratik, teknikle d›flavurum, zanaatç›yla sanatç›, üreticiyle kullan›c› aras›nda fay hatlar› olufltu; ancak modern toplumla birlikte bu
tarihsel miras›n izleri silinmekle kalmad› de¤erler de unutulmaya yüz tuttu. Halbuki zanaat ve zanaatkâr›n
geçmifli bize ayn› zamanda araçlar› kullanman›n, ifli örgütlemenin, malzeme hakk›nda düflünmenin baflka
yollar›n› gösterdi¤i gibi hayat› nas›l yaflamak gerekti¤i hakk›nda güzel öneriler sunuyor.
YORGIOS SFRANCIS [GORGIOS SPHRANTZES], Chronicon Minus: ‹stanbul’un Fethinin Bizansl› Son Tan›¤›
Yorgios Sfrancis’in An›lar› [çeviren Levent Kayap›nar] (‹stanbul: Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 480 ss.
ISBN 978-605-420-829-6
Yeni bir ça¤›n bafllang›c› olan ‹stanbul’un fethi ile ilgili kaynaklar oldukça s›n›rl›d›r. Onbeflinci
Yüzy›l’› anlatan Osmanl› kaynaklar›n›n büyük bir k›sm› daha sonraki yüzy›llarda kaleme al›nm›fl eserlerdir. Bu yüzy›lda yaflam›fl olan ve Osmanl›-Bizans iliflkilerini anlatan dört büyük Bizans tarihçisi vard›r.
Bunlardan birisi de bu çal›flmaya konu olan Yorgios Sfrancis’dir. O ‹stanbul’un fethini gören ve yazan son
Bizansl› tarihçi olmas›na ra¤men eseri günümüze kadar Türkçe’ye çevrilmemifltir. Sfrancis ad›yla ‹stanbul’un fethini anlatan kitaplar yay›nlanm›fl olmas›na ra¤men gerçekte bunlar onun çal›flmas›yla ilgili olmayan çevirilerdir. Konuyla ilgili notlar ve de¤erlendirmelerle zenginlefltirilmifl bu çal›flma, ‹stanbul’un fethini gören gerçek Sfrancis’in eserinin sadece fetih k›sm›n› de¤il bütününü kapsamaktad›r.
GEORG SIMMEL, Bireysellik ve Kültür [çeviren Tuncay Birkan] (‹stanbul: Metis Yay›nlar›, 2009), 368 ss.
ISBN 978-975-342-731-9
Simmel, bir disiplin olarak sosyolojinin kurucular›ndan biri olmas›na ve özellikle Kracauer ve Benjamin gibi Frankfurt Okulu kuramc›lar›n› derinden etkilemifl olmas›na ra¤men uzun y›llar unutulmufl bir düflünür olarak kald›. 1980’li y›llarda bafllayan modernlik tart›flmalar›yla birlikte, özellikle Anglo-Sakson düflünce dünyas› içinde önemi yeniden fark edilen Simmel’in kaleme ald›¤› çok say›da eserden yap›lm›fl bir seçki
Bireysellik ve Kültür. Seçkide sosyolojinin kültür, tahakküm, çat›flma, mübadele gibi temel kavramlar›n›
aç›mlayan, yabanc›, yoksul, cimri, macerac› gibi sosyolojik ‘tipler’ hakk›nda son derece özgün gözlemler ge-
261
262
YEN‹ K‹TAPLAR
lifltiren, bireysellik, özgürlük, duyular, aflk, aflk›nl›k ve din gibi geleneksel olarak felsefeye ait görülen temalar üzerinde flafl›rt›c› ve düflündürücü fikirler gelifltiren yaz›lara yer verildi. Yazar›n Sosyoloji ve Paran›n Felsefesi gibi hacimli eserlerinden baz› parçalar›n yan› s›ra ancak ölümünden sonra bir kitap içinde yay›mlanan
baz› önemli yaz›lar›n› da içeren bu seçki, ‹ngilizcede Bireysellik ve Toplumsal Biçimler ad›yla yay›mlanan
edisyonu temel almakla birlikte, çevirmen Tuncay Birkan taraf›ndan eklenen üç yaz›yla zenginlefltirildi.
ELLIOTT SOBER, Biyoloji Felsefesi [çevirenler fiahabettin Yalç›n, Gökhan Akbay, Zümrüt Alp›nar, Orhan
Aslan, Mehmet Elgin, Eda Keskin, Ayhan Sol, Daria Sugorakova ve Can Ya¤›z] (Ankara: ‹mge Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 463 ss. ISBN 978-975-533-627-5
Yak›n zamanda biyoloji felsefesi, ‘özel’ bilimlerin felsefeleri aras›nda en dramatik geliflmelere sahne oldu. Bu kitab›n 2000 y›l›nda Philosophy of Biology ad›yla yay›nlanan ikinci bask›s›nda, Elliott Sober
okuyucuya bu geliflmelerin en önemlilerini tan›t›yor. Biyoloji Felsefesi’nde Sober, hem yüksek düzeyde bir
kuram tart›flmas›na giriyor, hem de yarat›l›flç›l›k, teleoloji, habitat m› tabiat m› ve sosyobiyoloji gibi tart›flmal› konular›n sonuçlar›n› ele al›yor. Hepsinden önemlisi bu kitap okuyucuya evrim kuram›n›n yap›s›, kuram›n kan›tlar› ve onun aç›klama gücünün kapsam› hakk›nda çok kesin bir görüfl edinmesini sa¤layabilecek bir alt yap› sunuyor. Sober, kitap boyunca okuyucuya, biyoloji felsefesindeki pek çok can al›c› konuyu izlemeleri için k›lavuzluk yap›yor. Önermelerle, onlar› kimin öne sürdü¤ünün kar›flt›r›lmamas› için yapt›¤› uyar› çok de¤erli. Bir kuram› kan›tlamadan ya da yanl›fllamadan da bir modelin ya da örne¤in ayakta
kalabilece¤i veya çökebilece¤i konusundaki hakl› ›srar› da ayn› ölçüde de¤erli.
JULIAN STALLABRASS, Sanat A. fi.: Ça¤dafl Sanat ve Bienaller [çeviren Esin So¤anc›lar] (‹stanbul: ‹letiflim
Yay›nlar›, 2009), 194 ss. ISBN 978-975-050-699-4
So¤uk Savafl’›n sona ermesinin ard›ndan devreye giren yeni dünya düzeni, s›n›r tan›mayan bir serbest ticaret rejimini uygulamaya koyarken, ça¤dafl sanat› da derinden etkiler. Sermaye ile birlikte dolafl›m›
serbestleflen sanat, giderek dev küresel flirketlerin denetimine aç›l›r. Bu süreçte, sanat da, sanat kurumlar›
da temelden dönüflür: Baflka baflka kentlerde flubeler açan müzeler giderek ma¤aza zincirlerini and›r›r; dev
flirketlerin logolar› ile müzelerin logolar›, sanatç› isimleri ile marka isimleri, pazarlama stratejileri çerçevesinde birbirine kar›fl›r. Dev sergiler, imajlar›n› tazelemek isteyen devletlere, kentsel dönüflüm projelerini satmak isteyen yerel yönetimlere arac›l›k eder. Kimlik, farkl›l›k, melezlik, ‘s›n›rlar›n afl›lmas›’ gibi temalar etraf›nda örgütlenen bienaller de, yeni dünya düzeninin gösterilerinden biri olmaktan öteye gidemez;
di¤er sanat kurumlar› gibi, zamanla flirketlere özgü bir kurumsal yönetim disiplininin, ‘sanat yönetimi’nin
etkisine girer. Londra’da Courtauld Institute of Art’ta sanat tarihçisi olarak çal›flan Julian Stallabrass’›n ilk
bask›s› 2004 y›l›nda Art Incorporated: The Story of Contemporary Art ad›yla ç›kan Sanat A. fi.: Ça¤dafl
Sanat ve Bienaller kitab› küreselleflmifl dünyan›n kültürel ço¤ulluk görüntüsünün ard›ndaki Bat› merkezli
homojenli¤i, ‘s›n›rs›z serbestlik’ fliar›yla maskelenen sansür ve d›fllama mekanizmalar›n› aç›kl›yor. Ça¤dafl
sanat›n, devletlerin ve flirketlerin güdümündeki seyrini izliyor.
ALAN STEPHENS ve NICOLA BAKER, Savafl› Anlamak: Yirmibirinci Yüzy›l için Strateji [çeviren Süleyman
Yaz›r] (Ankara: Phoenix Yay›nevi, 2009), 372 ss. ISBN 978-605-573-805-1
Strateji, askerî gücün siyasi amaçlar› baflarmak için kullan›ld›¤› yöntem olmas›ndan dolay›, genel
olarak savafl sanat› olarak adland›r›lmaktad›r. 2006 y›l›nda ‹ngilice olarak Making Sense of War: Strategy
NEW BOOKS
for the 21st Century ad›yla yay›nlanan Savafl› Anlamak: Yirmibirinci Yüzy›l için Strateji karmafl›k savafla
girme faaliyetinin kapsaml› ve aç›k bir analizini yapmaktad›r. Yal›n bir dille yaz›lm›fl olan kitap, okuyuculara Atinal› General Thucydides ve Çinli savaflç› filozof Sun Tzu’nun strateji hakk›nda ilk kez yaklafl›k 2,500 y›l önce yazd›klar›ndan bu yana var olan stratejik düflüncedeki en önemli kavramlar›n içeri¤ini
bütün olarak vermektedir. Ayr›ca, kitap, siyasi, hukuki ve teknolojik de¤iflikli¤in stratejik seçenek ile askerî strateji üzerindeki etkisini de incelemektedir. Savafl› Anlamak, zorlama ve bask› gibi stratejik seçeneklerin do¤as› ve önemi ile a¤›rl›k merkezini belirleme ve sald›r›, araziyi ele geçirme ve elde tutma, atefl
gücü ve manevra ile y›k›c› darbe gibi stratejik ilkeleri aç›klamaktad›r. Kitap, Yirmibirinci Yüzy›l’da komutanlar›n karfl› karfl›ya olduklar› k›s›tlamalar ve f›rsatlar› tart›flmakta ve askerî strateji formülasyonunun
muhtemelen üst düzey güvenlik görevlileri için en önemli tek sorumluluk olmaya devam edece¤ini ortaya koymaktad›r. Kitap, konu yaklafl›m› yöntemini uygulayarak ve M.Ö. 500’den günümüze kadar tarihi
örnekleri kullanarak, rekabetin her aflamas›ndaki stratejiyi tart›flmaktad›r. Asimetrik savafl ça¤›nda askerî baflar› için elzem olan orijinal görüfller sunmakta, buna karfl›n genifl bir okuyucu kitlesi için okunabilir
olarak kalmaktad›r.
HALUK SUMER ve HELMUT PERNSTEINER (der.), Kriz Yönetimi (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 787 ss. ISBN 978-605-399-101-4
Son iki y›l›n en çok tart›fl›lan konusu olan ekonomik krizin etkileri gündelik hayat dili içerisinde
‘kayg›yla’ ifade edilip, iflsizlik korkusuyla birlikte yaflan›rken kriz ortam›n›n firmalar ve firmalar›n kurumsal itibar›n› tehdit eden k›sm› daha ziyade ekonomistlere b›rak›lmakta ve bilgilenme/bilgilendirmeler belli
cephelere yönelik olarak ve belli bafll› birkaç bafll›k üzerine yap›lmaktad›r. Oysa ki, krizin nas›l afl›labilece¤i ‘kriz yönetimi’ ifadesinin sadece firmalar› de¤il bu ekonomik düzlemde yaflayan baflka kesimleri de
ilgilendiren bir bak›fl aç›s›yla birlikte tart›fl›lmas›n› zorunlu k›lmaktad›r. Kriz Yönetimi bu çerçevede krizin
do¤as› hakk›nda farkl› çözümlemelere yer veren birçok yazar›n makalesinden olufluyor. Bu makaleler bir
yandan krizin nas›l afl›labilece¤ine dair çok farkl› yaklafl›mlar sunarken bir yandan da kriz olgusunu farkl› cephelerden görmemize olanak sa¤l›yor ve ‘kriz yönetimi’ konusunda al›nacak yöntemler konusunda
ipuçlar› veriyor. Kurumsal itibar› tehdit eden bir durum olan kriz, iyi yönetilemedi¤inde, firmalar›n itibar›ndan beklenen ve itibar›n avantajlar› olarak kabul edilen birçok faydan›n kayb›na yol açabilir. Kriz ortam›nda bilgi toplamada ve karar almada yavafl hareket etme kriz karfl›s›nda baflar› oran›n› düflürür ve bu durum sadece örgütü de¤il örgüt ile iliflkili üçüncü kiflileri de olumsuz etkiler. Kriz yönetimi, bir karar alma
ifllemidir. Kurumsal itibar›n finansal, operasyonel ve stratejik de¤erini korumak ad›na, dört önemli stratejik alanda hareket edilir: ay›klanma, mevcudu koruma, geliflme ve gelece¤i kurgulama. Di¤er taraftan, krizi etkin bir flekilde yönetebilme ve itibar› koruma ad›na kullan›labilecek temel araçlardan birisi de kriz iletiflimidir. Kaynak ile al›c› aras›ndaki bilgi de¤iflimi olarak tan›mlanan iletiflim, hem içe hem de d›fla yönelik iki boyuta sahiptir ve esas›nda itibar›n da oluflumundaki temel faktörlerden birisidir.
AZ‹Z NAZM‹ fiAK‹R-TAfi, Adrianopol’den Edirne’ye: Edirne ve Civar›nda Osmanl› Kültür ve Bilim Muhitinin Oluflumu, XIV.-XVI. Yüzy›l (‹stanbul: Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 326 ss. ISBN
978-605-423-804-0
Osmanl› kültürü, oluflma safhas›n›n büyük bir k›sm›n› ona ev sahipli¤i yapan Edirne ve civar›na
borçludur. Bu borç, aradan geçen befl as›rl›k süreye ra¤men hala hakk›yla ödenememifltir. Bu çal›flma, söz
konusu borcun befl y›ll›k bir çal›flman›n neticesinde biriken ‘faiz’ini ödeme teflebbüsüdür. Osmanl› kültü-
263
264
YEN‹ K‹TAPLAR
rünün XVI. yüzy›lda birçok alanda ulaflt›¤› doruk nokta itibariyle bundan önceki devrin bu yükseliflin hem
altyap›s› hem de bafll›ca haz›rlay›c›s› oldu¤unu iddia etmek ilk bak›flta kolay gibi gözükmekteyse de, erken dönem Osmanl› tarihine ve özellikle bilim konusuna ›fl›k tutan kaynaklar›n k›tl›¤›, söz konusu oluflum
döneminin yans›t›lmas›n› ve yorumlanmas›n› zorlaflt›rmaktad›r. Edirne ve civar›nda dünya haritas›nda o
zamana kadar var olmam›fl, yeni bir kültürel yap›lanman›n göstergesi durumunda olan unsurlar nelerdir?
Bu meseleye aç›kl›k getirmek üzere flehrin Bizans döneminden bafllayarak Onyedinci Yüzy›l’a kadar gitmek gerekir. Bu uzun yolculukta bize efllik eden birçok seyyah›n ve klâsik Osmanl› tarihçisinin b›rakt›¤›
Edirne notlar›, bir yandan flehrin günlük hayat›n› di¤er yandan da mahalli kültürü belki de en muhtasar flekilde sergileyen flenlik hayat›n› tasavvur etmemize yard›mc› olmaktad›r. Bizans döneminde s›k s›k el de¤ifltiren Edirne’de Kaleiçi’ne s›k›fl›p kalan flehir hayat› yüzlerce y›l boyunca sadece askeri fonksiyonlar ifa
etmek zorunda kalm›fl, kültür ad›na günümüze fazla bir maddi-manevi birikim ulaflmam›flt›r. Yar›m as›rl›k
genç bir devlete sahip olan Osmanl› kültürü, ›ss›zlaflan Trakya bölgesinin merkezinde, neredeyse s›f›rdan
bafllayarak, Adrianopolis surlar› d›fl›na tafl›p akan yeni flehri, y›ld›z› henüz parlamaya bafllayan Osmanl›
medeniyetinin nüfuzu için esas malzeme olarak kullanm›flt›r. Tabii bu, Osmanl› kültürünün oluflmas›ndaki Selçuklu ve Bizans gibi farkl› kültürlerin tesirinin olmad›¤› anlam›na gelmez. Bu tesir, Adrianopolis’in
Edirne’ye dönüflmesiyle birlikte Osmanl› kimli¤i alt›nda flehre girmeye bafllam›flt›r. Yine de Edirne, uzun
bir zaman için Osmanl›y› temsil etme statüsüne sahip oluflunu fizikî yap›s›ndan ziyade konuk etti¤i, yetifltirdi¤i ve yolcu etti¤i bilim adamlar›na, zanaatkârlar›na ve sanatç›lar›na borçludur. Onlar›n sayesinde ikinci Osmanl› payitaht›, hâlis bir Edirne de¤il, Bursa-‹znik-Konya-Kastamonu-Merzifon-Amasya-Halep-fiiraz vs. kültür merkezlerinin Rumeli’ye kadar uzanan katk› ve tesirlerin bir bileflimidir. Di¤er bir ifadeyle,
Edirne’nin, biraz Anadolu, biraz ‹ran, biraz Suriye ve M›s›r oldu¤unu gönül rahatl›¤›yla söyleyebiliriz.
GENCAY fiAYLAN, Postmodernizm (Ankara: ‹mge Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 315 ss. ISBN 978-975-533-266-6
‘Post-’lu tamlamalar son yirmi befl y›ll›k dönemde dünyan›n entellektüel gündemine büyük bir
a¤›rl›kla girdiler. Bu kavramlar üzerine oturan tart›flmalar ola¤anüstü popülarite kazand›. Postmodernizmin özellikle yerleflik ve egemen bilim anlay›fl›n› sorgulamas›, hatta daha da ileri giderek do¤ruluk temsili iddias›nda bulunacak bir bilim anlay›fl›n›n olanaks›zl›¤›n› öne sürmesi, fliddetli tepki ve karfl› ç›k›fllara neden oldu. ‹nsan›, toplumu ve toplumun tarihini teleolojik bir çerçevede aç›klamaya yönelen ve böyle bir aç›klaman›n mümkün oldu¤unu varsayan bak›fllar›n, postmodern kriti¤e karfl› ç›kmalar› do¤ald›.
Bunun d›fl›nda, genel olarak sol ve özellikle Marxist düflün dünyas›nda da tepkiyle karfl›lanan, postmodernizme sa¤ olarak nitelenebilecek düflün dünyas›nda, ayn› fliddet ve yo¤unlukta bir karfl› ç›k›fl gözlenmemifltir. Postmodern söylem içinde yeni liberal ya da yeni sa¤ tezlerle örtüflen genifl bir alan›n belirmifl
olmas›, sözü edilen göreli yumuflak tepkilere yol açm›flt›r. Ayr›ca liberal ya da sa¤ söylem, kendisine karfl› yüz elli y›ld›r epistemolojik bir üstünlük kazanm›fl Marxist söyleme yönelik elefltirilerden hoflnut kalm›fl da görünmektedir. Bu kitap, ‘postmodern elefltiri’nin önemli, ciddiye al›nmas› gereken ve hakl›l›k pay› yüksek bir kriti¤i dile getirdi¤i kabulüne dayanmakla birlikte, bu söylemin en belirgin, en önemli yanlar›n› sorguluyor, bu kuram›n yap›labilirli¤ini tart›fl›yor. Bu kitab›n di¤er önemli tezi de, yaflad›¤›m›z h›zl› ve köklü de¤iflimlere, karfl› karfl›ya kal›nan krizlere—özellikle temsilî demokrasinin krizine—çok
önemsenmesi gereken aç›l›m ve elefltiriler getiren Derrida, Foucault ve Baudrillard gibi düflünürlerin,
postmodernizmin içinde yaflan›lan dönemi kavramak aç›s›ndan çok önemli katk›larda bulundu¤unu savunmas›d›r.
NEW BOOKS
F‹KRET fiENSES (der.), Neoliberal Küreselleflme ve Kalk›nma: Seçme Yaz›lar (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›,
2009), 774 ss. ISBN 978-975-050-718-2
Neoliberal Küreselleflme ve Kalk›nma, yaflad›¤›m›z dönemin kaotik de¤iflimlerini, piyasa temelli
çözüm önerilerini ve bunlara ra¤men günbegün derinleflen yoksullu¤u iktisat temelinde inceliyor. Marx,
Keynes ve Polanyi’yi irdelerken küreselleflen dünyada ‘kalk›nma iktisad›’n›n yerini sorguluyor. Ekonomik
de¤iflimlere karfl› gelifltirilen çözüm önerilerinin yetersizli¤i, tarihsel baflar›s›zl›klar ve nedenleri sorgulan›yor. Neoliberal küreselleflmenin karfl› konulmaz etkileri, kalk›nma politikalar›n›n yeni bir yan›t olma imkânlar›, tar›m, sanayi ve d›fl ticarete getirece¤i alternatifler tart›fl›l›yor. Küreselleflme karfl›s›nda geliflmekte olan ülkelerin hangi politikalar› uygulayaca¤›na dair yorumlarda bulunmas›, mevcut denemelere yönelik sorgulay›c›l›¤› çal›flmay› dikkat çekici k›lan etkenlerden biri. ODTÜ ‹ktisat Bölümü ö¤retim üyelerinden Fikret fienses’in derledi¤i bu kapsaml› kitap, sadece ö¤rencilere ve akademisyenlere de¤il, hemen herkese yönelik bir k›lavuz niteli¤i tafl›yor.
SOYALP TAMÇEL‹K, K›br›s’ta Güvenlik Stratejileri ve Güvenlik Yönetimi (Ankara: ODTÜ Gelifltirme Vakf› Yay›nc›l›k ve ‹letiflim A. fi., 2009), 476 ss. ISBN 978-994-434-481-4
Kitab›n yazar› taraf›ndan ifade edildi¤i flekliyle, “K›br›s, meseleye taraftar olanlar için neden önemlidir? Gerçek flu ki bu retori¤in problematik olarak sunulmad›¤› veya sorgulanmad›¤› bir ortamda, bu meselenin anlafl›lmas› mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla, bu meseleyi sadece ulus-devlet ve ulusal ç›kar literatüründen hareketle çözümlemek mümkün olmad›¤› gibi, geçmiflten ziyade gelece¤in h›zla de¤iflen flartlar›
içinde de¤erlendirmek daha do¤ru olacakt›r. ‹flte bu gerçekten hareketle kitapta, K›br›s’ta iç ve d›fl güvenli¤i, garantiler ve asayifli, askersizlefltirme ve silahs›zland›rmay›, denge ve y›lg›nl›¤›, sald›r› ve meflru müdafaay›, taraflar›n tutum analizlerini ve alg›lamalar›n›, cayd›r›c›l›k ve tehdit unsurlar›n›, baflta Cuellar, Gali ve Annan plânlar› olmak üzere bütün çözüm plânlar›n›n karfl›laflt›rmal› tenkidinin yap›lmas›n›, jeopolitik ve jeostratejik kavramlar›, konuyla ilgili küresel ve bölgesel güçlerin alg›lar› ve uygulamalar›, millî strateji ve kriz yönetimini, enerji kavramlar›n› ve nakil araçlar›n›, petrolün arz ve talep güvenirlili¤ini, uluslararas› ve deniz ticaretinin özelliklerini, petro-politik ve buna dayal› stratejinin uygulama basamaklar›n›, gerek nazarî düzeyde, gerekse bölgemizdeki ve baflka bölgelerdeki uygulamalarla aç›klanmaya çal›fl›lm›flt›r.
Ancak bu yap›l›rken K›br›s’la ilgili olarak ortaya ç›kan birçok krizde de neler yap›ld›¤›n›, taraflar›n bu krizi nas›l yönlendirdiklerini veya kriz yönetiminden ne alg›lad›klar›n›, kuramsal ve eylemsel boyutuyla de¤erlendirilirken, konuyla ilgili birtak›m yeni kriz yönetim modelleri önerilmifltir. Böylece bu kitapla, konuyla ilgili yeni yorumsamalar yap›larak, kal›plaflm›fl önyarg›lara ve alg›lamalara karfl› alternatif birtak›m
çözümlemelerde bulunulmufltur.”
DIEGO TATIÁN, Spinoza: Dünya Sevgisi [çevirenler Hamdi Turflucu ve Sevin Aksoy Hanc›] (Ankara: Dost
Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 151 ss. ISBN 978-975-298-397-7
“Spinoza bizi toplulu¤u düflünmeye ça¤›r›r; ait olunan, öncel olan, kendinden menkul bir topluluk
de¤il, tersine, kendi kendini icat eden ve ufkunda, insanlarda evrensel olan ne varsa onun bulundu¤u bir
topluluk. Bazen görünmeyen ve da¤›n›k bir topluluk—birbirinden ayr›, uzakta, yabanc› varl›klar›n bileflimine yönelen bir aç›l›mla tan›mlanm›fl topluluk—ama yok etmeye de asla kay›ts›z kalmayan topluluk. Neflenin, duru bak›fll› mutlulu¤un ve eylemin etikas› olarak Spinozac›l›k’›n bir anlam› varsa, dünyan›n ger-
265
266
YEN‹ K‹TAPLAR
çekli¤ine gözünü k›rpmadan bakabildi¤i için vard›r; yok edilifle ve insanlar›n boyunduruk alt›nda tutulmas›na, kitlesel sürülmelere ve insanlar›n, halklar›n, kültürlerin ortadan kald›r›lmas›na, ötekilerin afla¤›lanmas›na boyun e¤mifl bir dünyan›n gerçekli¤i. Spinozac›l›k’›n yoksunlar›n felsefesi olarak bir anlam› vard›r;
onlar›n politik kurtulufl arac› olarak bir anlam› vard›r ve de her fleyden önce, onlar›n tinsel kurtulufluna duyulan güven olarak bir anlam› vard›r.” Bu sat›rlar›n yazar› Diego Tatián, Arjantin Córdoba Ulusal Üniversitesi Felsefe Bölümü ö¤retim üyesidir. Spinoza ve Heidegger üstüne çeflitli kitaplar›n›n yan›nda, iki de öykü kitab› yay›nlanm›flt›r. 2004’ten bu yana, her y›l, ayn› üniversite bünyesinde yinelenen ‘Uluslararas› Spinoza Kolokyumu’nun düzenleyicisi ve Córdoba Ulusal Üniversitesi Yay›nlar›’n›n yöneticisidir. Tatián’›n
bu kitab› ‹spanyolca olarak 2004 y›l›nda Spinoza y El Amor del Mundo ad›yla yay›nlanm›flt›r. Daha önce
Türkçe’ye bir öyküsü de çevrilen Diego Tatián, 1915’te Kozan’dan Arjantin’e göçmek zorunda kalan Krikor Tatián’›n torunudur.
ÖYKÜ TERZ‹O⁄LU, Nâz›m Hikmet ve Sömürgecilik Karfl›tl›¤›n›n Poetikas› (Ankara: Phoenix Yay›nevi,
2009), 216 ss. ISBN 978-605-573-823-5
Nâz›m Hikmet ve Sömürgecilik Karfl›tl›¤›n›n Poetikas›, Nâz›m Hikmet’in Jokond ile S‹-YA-U, Benerci Kendini Niçin Öldürdü? ve Taranta-Babu’ya Mektuplar adl› kitaplar›na, tür, biçim ve içerik iliflkisi
temelli yeni bir okuma modeli önermektedir. Kuramsal arkaplân›n› Nâz›m Hikmet’in ça¤dafl› Sovyet edebiyat kuramc›s› Mikhail Bakhtin’in ‘roman’ ve ‘romanlaflma’ hakk›ndaki görüfllerinin oluflturdu¤u bu kitab›n temel iddias›, Nâz›m Hikmet’in söz konusu kitaplar›nda fliirin romanlaflt›¤› ve bunun da kitaplar›n ortak izle¤i olan sömürgecilik karfl›tl›¤›n›n tarihsel maddeci bir perspektifle sunulmas›n› sa¤lad›¤›d›r. Öykü
Terzio¤lu’na göre, Nâz›m Hikmet’in bu fliirlerinin romanlaflarak ‘çok seslileflmesi,’ sömürgeci üst s›n›flar
ile do¤al iflçi s›n›f› addedilen sömürge halklar› aras›ndaki s›n›fsal çat›flman›n temsilini olanakl› k›lm›fl, yine romanlaflma ile ilintili olan ‘mizah’ da bu çat›flman›n sembolik düzlemde bir devrimle sonuçlanmas›n›
beraberinde getirmifltir.
JEAN THÉVENOT, Thévenot Seyahatnamesi [çeviren Ali Berktay; sunufl yaz›s› ve notlar Stefanos Yerasimos] (‹stanbul: Kitap Yay›nevi, 2009), 288 ss. ISBN 978-605-105-029-4
Thévenot Seyahatnamesi, yay›nlan›fl›ndan tam 334 y›l sonra, 2005 y›l›nda kaybetti¤imiz Rum kökenli de¤erli tarihçimiz Stefanos Yerasimos’un girifl yaz›s› ve notlar›yla art›k Türkçede. 1633 do¤umlu Jean Thévenot, seyahatlerine ondokuz yafl›nda bafllam›flt›. Önce ‹ngiltere, sonra Hollanda, Almanya, ‹talya
derken oryantalist Herbelot’nun telkiniyle Do¤u’ya gitmeye karar verdi. Do¤u deyince akla ‘Büyük
Türk’ün ‹mparatorlu¤u’—yani Osmanl› ‹mparatorlu¤u ve ‹ran—geliyordu. Onyedinci Yüzy›l’›n ortas›nda
Osmanl› ‹mparatorlu¤u Türk tarihçilerinin ‘Duraklama Devri’ olarak adland›rd›klar› bir dönemden geçmekteydi. Thévenot bu co¤rafyaya tam bir kriz döneminde, 2 Aral›k 1655’te ulaflt›. Thévenot’nun Osmanl› payitaht›nda gezdi¤i, gördü¤ü yerler günümüz turistlerinin rehberli gezilerine flafl›lacak ölçüde benzemektedir. Tuttu¤u notlardan yararlanarak, sonradan kaleme ald›¤› anlat›s›nda, dokuz ay kald›¤› ‹stanbul’u
betimledi, Türklerin örf ve âdetlerini anlatt›, tarihi ve idari bilgilere yer verdi. Thévenot’nun, giyim kuflam
al›flkanl›klar›n› veya dinsel âdetleri betimlerken gösterdi¤i özen, anlat›s›na etnografik bir nitelik kazand›rmaktad›r. Onda, al›fl›lm›fl seyahatname üslubundan farkl› bir gözlem zihniyeti vard›r. Thévenot’nun anlat›s›nda baflka bir uygarl›¤a, farkl› bir hayat tarz›na karfl› duyulan, zaman zaman hayranl›k, ama ço¤u zaman da ilgi ve merak kendini belli etmektedir. Üstelik burada hayranl›k veya merak duyulan fley, o uygar-
NEW BOOKS
l›¤›n an›tsal yarat›lar› de¤il, gündelik yaflam›, yeme, oyun oynama veya hayvanlar› sevme biçimi, k›sacas›
bu uygarl›¤›n, farkl› bir kültürün oluflturucu unsurlar› olduklar› için, bir yabanc›n›n genellikle zor yakalayabilece¤i günlük tezahürler içindeki halidir. Thévenot’nun metninin en keyifli bölümlerini de, ezelden beri karfl›t olduklar› iddia edilen iki uygarl›k aras›nda zar zor alg›lanabilen bu sempati k›v›lc›mlar›n›n çakt›¤› anlar oluflturur. Thévenot, 30 A¤ustos 1656’da ‹stanbul’dan ayr›l›p M›s›r’a do¤ru yola ç›kar. Anadolu
seyahati epey hayal k›r›c›d›r. Bursa’da, Bat›l›lar için uyduruldu¤u belli olan efsaneleri nakleder sadece,
sonra ‹zmir’e kadar geçti¤i güzergâh› zikretmekle yetinir. Ancak Ege adalar› hakk›nda oldukça canl› bir
manzara sunar bize. Thévenot 1657 bafl›nda M›s›r’a var›r ve burada Kutsal Topraklar’a ziyareti de hesaba
kat›l›rsa iki y›l kal›r. Büyük keflifler yapmaz, hatta defalarca çi¤nenmifl güzergâhlar›n fazla d›fl›na ç›kmaz.
‹skenderiye-Kahire, Matara ve piramitler. Son olarak da Sina’daki manast›rlara yolculuk.
LUCIENNE THYS–fiENOCAK, Hadice Turhan Sultan: Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Kad›n Baniler [çeviren
Ayla Ortaç] (‹stanbul: Kitap Yay›nevi, 2009), 388 ss. ISBN 978-605-105-028-7
Hadice Turhan Sultan yaflam› boyunca Osmanl› saray›n›n siyasal ve kültürel pek çok gündemini biçimlendirdi; saltanat›n iktidar ve serveti ile geleneksel ayr›cal›klar›n›n ço¤unun sahibi oldu. Bu ayr›cal›klar›n biri de Osmanl›’n›n hem baflkentinde, hem de vilayetlerinde büyük ölçekli mimarl›k çal›flmalar›n›n
himayesiydi. Turhan Sultan otuz yafl›n› biraz geçti¤inde mimarl›¤›n etkin bir hamisi olmufltu. 1658’de Çanakkale Bo¤az›’n›n Ege giriflinde iki büyük kalenin yap›m›n› bafllatt›. 1661’de ‹stanbul’un Haliç’teki hareketli liman›n›n merkezinde yer alan Eminönü semtinde camiyle birlikte s›byan mektebi, türbe, hünkâr
kasr› ve çarfl›s› da bulunan Yeni Cami Külliyesi’nin yap›m›na giriflti. Daha ileri yafllar›nda Trakya’daki,
Balkanlar’daki ve Girit’teki Osmanl› topraklar›nda çeflitli vak›f binalar› yapt›rd›; ayr›ca Mekke’ye giden
Hac yolu üzerinde imaretlere kaynak sa¤lad›. Turhan Sultan’›n valide sultan olarak edindi¤i siyasal otoriteyi meflrulaflt›rmas›n› sa¤layan ve onu erken modern dönem Osmanl› tarihinde belirgin bir güç haline getiren de iflte mimarl›¤› böyle iddial› biçimde himaye etmesiydi. ‹slam imparatorluklar›nda kad›nlar›n, kamusal alana fiziksel eriflimlerini k›s›tlayan ve kendilerini göstermelerini yasaklayan kültürel uygulamalar
nedeniyle güçsüz olduklar› yönündeki yayg›n düflünceye karfl›n son zamanlardaki araflt›rmalar ‹slam saraylar›na mensup birçok kad›n›n kendilerini temsil edecek ve halk aras›nda görünürlüklerini sa¤layacak oldukça iddial› imar projelerine giriflti¤ini ve törenselli¤e özel ilgi gösterdiklerini ortaya koymufltur. Orijinali ‹ngilizce olarak Ottoman Women Builders: The Architectural Patronage of Hadice Turhan Sultan ad›yla 2007 y›l›nda yay›nlanan Hadice Turhan Sultan: Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Kad›n Baniler’da yan›t›
aranan temel bir soru, mimarl›¤›n Osmanl› saray kad›nlar›nca kendilerini temsil ve ifade etmekte nas›l kullan›ld›¤›d›r. Lucienne Thys-fienocak Koç Üniversitesi ö¤retim üyesidir.
CHARLES TILLY, Kolektif fiiddet Siyaseti [çeviren Seda Özel] (Ankara: Phoenix Yay›nevi, 2009), 397 ss.,
ISBN 978-605-573-828-0
Son y›llarda s›kl›kla gündeme gelen linç, futbol holiganl›¤›, caddelerde meydana gelen fliddet olaylar› aras›nda hiçbir benzerlik yok mudur? Bu kitapta, pek çok otoriteye ait literatürün tarihsel kapsam ve yetkisi ›fl›¤›nda, bu olaylar›n kollektif fliddet ba¤lam›ndaki ortak nedenleri araflt›r›l›yor. Kollektif fliddetin söz
konusu oldu¤u sosyal etkileflimler, do¤rudan do¤ruya en az iki fail içeren ve k›smen, zarar verici eylemleri
gerçeklefltiren kifliler aras›ndaki koordinasyondan kaynaklanan fiziksel zarara yol açar. Tilly, kollektif fliddetin baz› aç›lardan çetrefil, de¤iflken ve beklenmedik oldu¤unu ancak farkl› zaman ve mekânlar›n bir ara-
267
268
YEN‹ K‹TAPLAR
ya gelmesiyle ortaya ç›kan benzer sebeplerden ileri geldi¤ini savunmaktad›r. Nedenlerin, ba¤lant›lar›n ve
olay yerlerinin saptanmas›, bir yandan kollektif fliddet ve varyasyonlar›n›n aç›klanmas›na yard›mc› olurken
bir taraftan da fliddetin hafifletilmesi yönünde en geçerli çözüm yollar›n›n belirlenmesine önayak olacakt›r.
Ço¤u insan, iç savafl ve kavgalar›n alabildi¤ine yay›lm›fl oldu¤u bölgelerde dâhi, fliddete baflvurmayan yollardan etkileflime girerler. Buna ra¤men, fliddet içermeyen etkileflimler fliddete dönüflür, bar›fl içinde yan yana yaflayan insanlar birbirlerini öldürmeye bafllar, bazen kovboylar silahlar›na sar›l›r, köylüler sabotaja kalk›fl›r, Rwandal› Hutular gözlerine kestirdikleri düflmanlar› katleder. Kimler, ne zaman ve nas›l fliddet içermeyen etkileflimlerden fliddet içeren etkileflimler yönüne geçifl yapar? Özellikle, insanlar ne zaman, nas›l ve
niçin di¤er insanlara zarar vermek için kollektif olarak bir araya gelirler? Kollektif fliddet çok farkl› flekillere bürünebildi¤ine göre bunun toplumsal organizasyonu ve karakterinde belirleyici olan nedir?
TZVETAN TODOROV, Ortak Hayat [çeviren Mehmet Emin Özcan] (Ankara: Dost Kitabevi Yay›nlar›,
2009), 149 ss. ISBN 978-975-298-379-3
Dilbilim, poetika, yap›salc›l›k gibi kapal› sistemlerle geçirdi¤i ömrünün son deminde, Todorov, kurmaca ile gerçeklik iliflkisindeki kilidin anahtar›n› bu sistemlerin d›fl›nda keflfeder. Todorov’un ‘genel antropoloji’ denemesi sosyal bilimlere yeni de¤erlendirme kategorileri eklerken ayn› zamanda yeni bir hümanizmin bu bilimlerin ufkunda beliriflini de gösteriyor. Lévi-Strauss’un Hüzünlü Dönenceler’de birbirine eklemledi¤i benlik (imago) ile nesnesi (logos) aras›ndaki iliflkiyi ve eylemleflmeyi Ortak Hayat’›n daha da ileri götürdü¤ünü görürüz. Todorov’un hayat›n› adad›¤› söylem kuram› devasa bir logos olarak arkada kal›r ve art›k
bir tür bilgeli¤e ulaflm›fl yafll› yazar›n benli¤i bilginin kayna¤› ve hedefi olur. Todorov’un bir Rönesans bilgesi, bir yeni-hümanist olarak nitelendirilmesinin en büyük nedeni belki de budur. Todorov’un kitab› La Vie commune: Essai d’anthropologie générale ad›yla Fransa’da Seuil taraf›ndan 2003 y›l›nda yay›nlanm›flt›.
SEDAT TOPÇU, Cinsel ‹stismar (Ankara: Phoenix Yay›nevi, 2009), 382 ss. ISBN 978-605-573-817-4
Çocuk ve gençlerin cinsel istismar› bas›nda s›k s›k yer alan ve toplumun büyük tepkisine yol açan
bir insanl›k sorunudur. Bu sorun yüzy›llardan beri, bedensel ve ruhsal varl›¤› hasar görmüfl bireyler üreterek hücrelere sald›ran kanser gibi toplumlar› tahrip etmeyi sürdürmektedir. Cinsel istismar insan›n varl›¤›na yap›lan bir sald›r›d›r. Bu özelli¤i ile cinsel istismar ayn› zamanda hayata karfl› ifllenen bir suçtur. Toplum yaflam›nda, çocuk ve gençleri cinsel istismara maruz b›rakanlardan nefret etmek yeterli de¤ildir. Çünkü nefret, bu gibi kimseleri durdurmaz ve bunlar›n insanl›¤› tahrip etmelerine engel olmaz. Toplumu istismarc›lardan koruman›n en etkili yolu çocuklar›, aileleri ve tüm toplumu cinsel istismar hakk›nda bilgilendirmektir. Uzun y›llar Ankara’da Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde ö¤retim üyeli¤i yapan Sedat Topçu’nun bu kitab› istismar konusunda genifl okuyucu kesimlere bilgi sa¤lamak için haz›rlanm›flt›r.
Kitaptan herkesin yararlanabilmesi için oldu¤unca kolay anlafl›l›r bir anlat›m tarz› izlenmifl, kavramlar›n
konu içine aç›klanmas› yoluna gidilmifl ve kitab›n sonuna bir kavram sözlü¤ü konmufltur.
SEDAT TOPÇU, Silinmeyen ‹zler: Çocuk, Genç ve Engellilerin ‹stismar ve ‹hmali (Ankara: Phoenix Yay›nevi,
2009), 270 ss. ISBN 978-605-573-813-6
Çocuklar›m›z hazinelerimizdir. E¤er yaflad›¤›m›z ülkenin iyi bir ülke olmas›n› istiyorsak ifle çocuklardan bafllamam›z gerekir; çünkü gelece¤i belirleyen ve uluslar› insanl›k ailesinin sayg›n ve de¤erli bir
NEW BOOKS
üyesi yapan çocuklard›r. Çocuklar›n iyi geliflmeleri ve yetiflmeleri uluslar›n gelece¤inin güvencesidir. Ancak, ülkenin güvencesi çocuklar›m›zdan binlercesi her gün evlerde, okullarda, bak›m kurumlar›nda, iflyerlerinde, hakaretten dövmeye kadar giden çeflitli kötü muamelelere u¤ramaktad›r. Çocuklar› dövmek, ebeveynlerin ve büyüklerin üzerinde fazla düflünmeden baflvurduklar› bir cezaland›rma yöntemidir. Ö¤retmenler daya¤›, en az›ndan çocuklar›n kulaklar›n› çekmeyi, disiplini sa¤laman›n bir yolu olarak kullanmaktad›rlar. Bunun sonucu olarak gazete sayfalar›nda ve televizyon ekranlar›nda s›k s›k, yüzü gözü morarm›fl
çocuklarla karfl›laflmaktay›z. Onlar›n yüzlerinde ve bedenlerindeki morluklar ve bereler, k›r›lan kalplerinin
d›fla vurmufl izleri ve cezaland›r›c› bir topluma ödedikleri bedeldir.
MEHMET TÖRENEK, Baflka Hayatlar Peflinde: Tanp›nar’›n Romanlar› üzerine bir ‹nceleme (‹stanbul: Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 282 ss. ISBN 978-975-917-391-3
Türk roman›n›n güçlü kalemi Ahmet Hamdi Tanp›nar her geçen gün artan bir ilgiyle okunmakta,
eserleri hakk›nda yeni de¤erlendirmeler yap›lmaktad›r. Bat› roman›n› yak›ndan takip eden sanatç›, roman›m›za tafl›d›¤› modern anlat›m teknikleri ve ustal›kl› ifade tarz›yla okurlar›n› büyülemeye devam etmektedir. Tanp›nar’›n romanlar›n› yap› ve anlat›m tekni¤i aç›s›ndan inceleyen bu eser, Tanp›nar okurlar› için
hem bir baflvuru kayna¤› olacak, hem de de¤erlendirme ve dikkatleriyle yeni aç›l›mlar kazand›racakt›r.
Onun romanlar› kültürel arkaplan›, ilginç karakterleri, zengin dokusu, ironik anlat›m›, sanatkârane ifade
tarz›yla araflt›rmac›lara genifl yorum imkânlar› sunmaktad›r. Bu eserle her roman› farkl› k›lan özellikleri
keflfedece¤iniz gibi, di¤er romanlarla birleflen noktalar› da yakalayabileceksiniz.
ENZO TRAVERSO, Geçmifli Kullanma K›lavuzu: Tarih, Bellek, Politika [çeviren Ifl›k Ergüden] (‹stanbul:
Versus Kitap Yay›nlar›, 2009), 130 ss. ISBN 978-994-498-999-2
Fransa’da yaflayan ve çal›flan ‹talyan tarihçi Enzo Traverso’nun bu kitab› ‹talyanca olarak Il passato: istruzioni per l’uso—Storia, memoria, politica ad›yla 2006 y›l›nda yay›nland›. Traverso’nun iddias› flu:
‹kiyüzlü burjuvalar, emperyalistler, ›rkç› ve faflistler bize geçmiflin geçmiflte kald›¤›n›, hatta ‘tarihin sonu’nun geldi¤ini duyururlarken, bir yandan da kültür endüstrisiyle, müzeler, anma toplant›lar› ve e¤itim
programlar›yla geçmiflin hat›rlanmas›n› bir tür sivil din ve endüstri haline getiriyorlar. Bu ‘din,’ liberal düzeni meflrulaflt›rmak için totalitarizmlerin an›s›n› korumay›, yeni bir Yahudi Soyk›r›m›’n› engellemek için
Filistin topraklar›n› iflgal etmeyi, düzenin parçalanmamas› için Irak’› iflgal etmeyi meflru gösterebiliyor.
‘Güvenli ve huzurlu bir dünya’n›n s›n›rlar› içinde yaflarken, ‘geçmiflte kalm›fl geçmifl’ yalan›yla belle¤imiz
beslenir. Oysa ne sömürgecilik geçmiflte kalm›flt›r ne Nazizm ve faflizmler, ne de soyk›r›mlar ve ›rkç›-milliyetçi sald›rganl›klar. Kapitalizm ve emperyalizm bizlere ‘geçmek bilmeyen geçmifl’i yaflat›yor. Üstelik
de iktidar-karfl›t› bellekleri yok ederek, çarp›tarak, sinsi bir mücadele de sürdürüyor. Sömürgecilik-karfl›t›
mücadelenin an›s›, Avrupa’daki anti-faflist direnifllerin an›s› yok say›l›yor, faflist-›rkç›-soyk›r›mc› politikalar iktidar merkezlerine yeniden kazand›r›l›yor, ‘itibarlar›’ iade ediliyor, faflizm kelimesini telaffuz etmekten bile kaç›n›yorlar. Ama bellek kimi zaman yeralt›nda da olsa kesinlikle elefltirel baflka yollardan ilerleyerek, eflitlik, ütopya, tahakküm karfl›t› isyan deneyimlerini aktar›yor. Atefl ve kanla geçmifl bir yüzy›lla
karfl› karfl›ya kalan belle¤in bu ortaya ç›k›fl›n›n yol açt›¤› entellektüel tart›flmada Enzo Traverso, Halbwachs’tan Ricoeur’e, Benjamin’den Yerushalmi’ye uzanan ve Yirminci Yüzy›l tarihinden al›nma faflizmler, Shoah, sömürgecilik gibi say›s›z örnek yard›m›yla, kollektif belle¤in farkl› parçalar›n›, geçmiflin tarihçi yaz›s› ile bellek politikalar›n› ba¤layan ilmekleri ortaya ç›karmaktad›r.
269
270
YEN‹ K‹TAPLAR
METE TUNÇAY, Türkiye’de Sol Ak›mlar, Cilt 1: 1908-1925 (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 1024 ss.
ISBN 978-975-050-711-3
‹lk dönem Osmanl›-Türkiye sol hareketi 1908’de kurulan meflruti monarflinin verdi¤i s›n›rlar içinde çeflitli etnik-dinî kimliklerin bir arada bulundu¤u, ‘enternasyonalist’ bir ruhla biçimlendi. Bu ruh,
1908’den ‹ttihad ve Terakki iktidar›na, milli iktisat politikalar›ndan Birinci Dünya Savafl›’na ve savafl koflullar›yla biçimlendirilmifl bir ulus-devletin kurulufl evresine çeflitli sars›nt›larla nakloldu. Bu süreçte enternasyonalist iflçi örgütlerinden millici ‘komünist’ örgütlere ve partilere uzanan bir de¤iflimden söz edilebilir. Bu dönemin tarihi bugüne kadar genellikle milli komünist hareketle, milli hükümetin iliflkileri ekseninde yaz›lageldi. Mete Tunçay bu araflt›rmas›nda, ‘sosyalizm cereyan›’n›n kendine özgü refleks ve hareketlerini, imparatorluktan ulus-devlete geçifl sürecinde ele al›yor. Selânik ‹flçi Federasyonu’ndan Osmanl›
Sosyalist F›rkas›’na, ‹fltirakçi Hilmi’den Mustafa Suphi’ye sol hareketin panoramas›n› gözler önüne seriyor. Günlük gazeteler, hat›ralar, mektuplar, mahkeme kay›tlar› ve parti arflivleri, yaln›zca örgüt ve partilerin de¤il insanlar›n da gerçek birer aktör olarak içinde yer ald›¤› bu araflt›rman›n zeminini oluflturuyor. Gerek Osmanl›’n›n son dönemi, gerek Cumhuriyet’in ilk y›llar›ndaki tart›flmalar için kendi alan›nda temel referans eser haline gelen Türkiye’de Sol Ak›mlar, 1908-1925’in ilk bask›s› 1967 y›l›nda yap›lm›flt›.
METE TUNÇAY, Türkiye’de Sol Ak›mlar, Cilt 2: 1925-1936 (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 700 ss.
ISBN 978-975-050-712-0
Türkiye’de Sol Ak›mlar’›n birinci cildi 1925 y›l›nda noktalan›yordu. 1925’ten itibaren hem yeni
ulus-devletin seçkinleri aras›ndaki iktidar mücadelesi hem de Sovyetler Birli¤i’nin politikalar›, Türkiye sol
hareketi üzerinde do¤rudan belirleyici hale geldi. Türkiye’de Sol Ak›mlar, 1925-1936, bu çalkant›l› dönemin tarihini ele al›yor. Günlük gazeteler, hat›ralar, mektuplar, mahkeme kay›tlar› ve parti arflivleri, bu cildin de zeminini oluflturuyor. Dünya sosyalist hareketi için sosyalist anavatan fikrinin yerleflikleflmesi, faflizmin ayak sesleri... Türkiye için tek-parti iktidar›n›n uygulamalar›; ulus-devlet çerçevesi içinde gündeme
gelen milliyetçi politikalar ve sol hareketin bunlar karfl›s›ndaki tavr›... TKP içindeki ayr›flma ve çat›flmalar; TKP’nin dönemin iç ve d›fl politik geliflmeleri karfl›s›ndaki tav›r al›fllar›; gazete, dergi ve yay›n faaliyetleri; Nâz›m Hikmet muhalefetinin biçimlenmesi ve Nâz›m Hikmet’in edebî ve politik kavgalar›... Türkiye sol hareketinin tarihinde bu dönem için önemli bafll›klar olarak öne ç›k›yor. Türkiye’de Sol Ak›mlar,
yaln›zca partilerin, örgütlerin de¤il, insanlar›n da gerçek birer aktör olarak içinde yer ald›¤›, akademisyenlerin yan› s›ra Osmanl›’dan Cumhuriyet’e, II. Meflrutiyet’in sol ak›mlar›ndan Türkiye Komünist Partisi’ne,
Türkiye sol hareketinin tarihini ö¤renmek isteyenler için de önemli bir bilgi hazinesidir.
SHERRY TURKLE (der.), Bilime Sevdalanmak: Ak›lda Kalan Nesneler [çeviren Zehra Cunillere] (‹stanbul:
Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 304 ss. ISBN 978-605-423-813-2
Bu kitap bilim, teknoloji ve aflktan bahsediyor. Sekiz yafl›ndaki bir k›z çocu¤u hal›n›n üstüne oturmufl, oyuncak midillisinin kuyru¤unu örmekte. Kendini ifline öyle kapt›rm›fl ki dünya y›k›lsa duyacak gibi
de¤il. Midillinin parlak plastik saçlar› uzun ve sa¤lam. Çocuk onunla saatlerce oynuyor. Önce kuyru¤u üç
parçaya ay›r›p örmekle ifle bafll›yor. Ard›ndan örgüyü çözüp kuyru¤u bu kez dokuz parçaya bölüyor. Sonra bu dokuz parçay› üçlü guruplara ay›r›p tekrar örüyor ve üç ayr› örgü elde ediyor. Daha sonra bu üç örgüyü tek bir örgüyle birlefltiriyor. Bu örgüyü de çözen k›z flimdi yirmi yedi parça ile bafllay›p önce onlar›
dokuz örgü, sonra üç, sonra da tek örgü haline getiriyor. Küçük k›z bir yandan küçük midillisiyle böyle oy-
NEW BOOKS
narken bir yandan da fark›nda olmadan rakamlar üzerine düflünüyor. Bu k›z çocu¤u, y›llar sonra bu kitab›
haz›rlayan yazar›n ö¤rencisi oldu¤u MIT’den mezun oluyor. Bilgisayar Bilimleri’nde doktora yap›yor ve
ö¤retim üyesi oluyor. Bu kitapta daha pek çok bilimcinin hikâyesini bulacaks›n›z. Tüm bu hikâyelerde anlat›lanlar nesnelerin bilim aflk›n›n geliflmesindeki önemine tan›kl›k ediyor. Kitap MIT Press taraf›ndan
Amerika’da 2008 y›l›nda Falling for Science: Objects in Mind ad›yla yay›nland›.
EL‹F TÜRKER ve HANDAN ‹NC‹ (der.), O¤uz Atay için: Bir Sempozyum (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2009),
296 ss. ISBN 978-975-050-724-3
Türkçe edebiyat›n en önemli yazarlar›ndan biri olan O¤uz Atay, ölümünün 30. y›l›nda ‹stanbul’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde yap›lan bir sempozyumla an›ld›. Atay’›n, ayn› zamanda Türk edebiyat›n›n en sevilen, en genifl okur kesimine sahip yazarlar›ndan biri oluflunu hareket noktas› alan sempozyum, O¤uz Atay okurlar›n› bir araya getirdi, onlar› Atay’›n arkadafllar›yla, Atay’›n eserleri üzerine yaz›lar
yazm›fl elefltirmenlerle ve akademisyenlerle buluflturdu. Elif Türker ve Handan ‹nci’nin derledi¤i bu kitap, bu
sempozyumda bir araya gelen elefltirmenlerin, akademisyenlerin, yazar ve sanatç›lar›n Atay’la ve eserleriyle
ilgili önemli saptama ve de¤erlendirmelerinden olufluyor. Ayn› zamanda Atay’›n, Korkuyu Beklerken yay›mland›¤› y›l verdi¤i bir radyo röportaj›n›n çözümlemesini de bu derlemede ilk kez okuma f›rsat› buluyoruz.
ZEKER‹YA TÜYSÜZ, Siyaset Teorisinde Mükemmeliyetçilik (Ankara: Liberte Yay›nlar›, 2009), 297 ss. ISBN
978-975-620-153-4
Devletin insan hayat›na müdahalesinin s›n›rlar› üzerindeki tart›flmalar, son k›rk y›ldan beri ‘mükemmeliyetçilik’ kavram› çerçevesinde sürdürülmektedir. Devletin insan hayat›na kapsaml› olarak müdahalesini gerekli gören ‘mükemmeliyetçilik’ ve bu müdahalenin s›n›rland›rmas›ndan yana olan ‘anti-mükemmeliyetçilik’ düflünceleri bu kitapta ele al›nmaya çal›fl›lm›flt›r.
CENNET USLU, Do¤al Hukuk ve Do¤al Haklar (Ankara: Liberte Yay›nlar›, 2009), 395 ss. ISBN 978-975620-148-0
“‹nsan haklar›, do¤ufltan gelen, devredilemez, vazgeçilemez, mutlak haklard›r.” Modern dünyada
art›k diktatörler bile insan haklar›n›n bu ‘motto’sunu kabul etmek sorunlulu¤undan kendilerini kurtaramamaktad›rlar. Peki ama bu haklar›n kayna¤› nedir? ‹nsan do¤as›nda bulunan, ak›l ile keflfedilebilen ve insan
davran›fllar›n›n de¤erlendirilmesinde nihai ölçü olan evrensel ve objektif bir eti¤in varl›¤›n›n temelleri nas›l kurulmufltur? Cennet Uslu, Türkçe literatüre katk› yaparak, do¤al hukuk ve do¤al haklar aras›ndaki iliflkiyi objektif ve subjektif do¤al hak ekolleri üzerinden ele almaktad›r. Bu yaklafl›mlar ars›ndaki benzerlik
ve farklar› ortaya koyarak, siyasi toplum ve hukuk anlay›fllar› ve modern siyaset teorisine etkileri karfl›laflt›rmal› olarak ele al›nmaktad›r. ‹nsan do¤as› ve akl› üzerine genifl bir tart›flma sa¤layan Uslu, insan haklar› ile ilgilenenlerin baflvurmaktan kaç›namaya-ca¤› bir baflucu eserini okuyucunun ilgisine sunuyor.
‹LHAN UZGEL ve BÜLENT DURU (der.), AKP Kitab›: Bir Dönüflümün Bilançosu (Ankara: Phoenix Yay›nevi,
2009), 802 ss. ISBN 978-605-573-807-5
Toplam on konu bafll›¤› alt›nda otuziki makaleden oluflan bu kitab›n editörlerinden Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararas› ‹liflkiler Bölümü ö¤retim üyesi ‹lhan Uzgel, kitapla ilgili ola-
271
272
YEN‹ K‹TAPLAR
rak Birgün gazetesiyle yapt›¤› söyleflide flunlar› söylemiflti: “Kitap içerisinde AKP’ye daha ›l›ml› yaklaflan
yaz›lar da, bodoslama bir elefltiriye giriflen yaz›lar da var. Kitab›n ne ulusalc›lara cephane sa¤lama ne de
liberallere gittikleri yolun yanl›fll›¤›n› gösterme gibi bir hedefi var. Yaln›zca objektif olarak önümüzdeki
olgunun ne oldu¤unun tan›mlanmas›na yard›mc› olacak baz› verileri, analizleri sunmaya çal›fl›ld›. Türkiye’de böyle bir dönemde böyle bir çal›flmay› ve bu insanlar› bir araya getirmek kolay de¤il. Bu iki uçtan
birine savrulma riskini tafl›yan, ortadan bir fley söylemenin çok zor oldu¤u bir dönemden geçiyoruz. Nerdeyse aile içine kadar Türk toplumunu çok kesin hatlarla ikiye bölen bir dönemden geçiyoruz. Dolay›s›yla kitap yay›na haz›rlan›rken temel olarak bu tür bir zorlukla bafl etmeye çal›flt›k. Her iki pozisyonu da elefltiren yaz›lara yer verdik. … AKP’ye ya da liberallere sald›rmak yerine olguyu anlamaya, tan›mlamaya yöneldik. Bu kadar yo¤un bir cari—akademik de¤il—bilgi bombard›man› alt›nda neyin ne oldu¤unu bir ölçüde tan›mlamak idi temel ç›k›fl noktam›z.” Kitaptaki makaleler s›ras›yla flunlar: ‹lhan Uzgel, “AKP: Neoliberal Dönüflümün Yeni Aktörü”; P›nar Bedirhano¤lu, “Türkiye’de Neoliberal Otoriter Devletin AKP’li
Yüzü”; Deniz Y›ld›r›m, “AKP ve Neoliberal Popülizm”; Ergin Y›ld›zo¤lu, “AKP ve Liberal Entellektüellerin Yavafl ‹ntihar›”; Coflkun San, “Yasall›k ve Meflruluk Ölçütleri Aç›s›ndan AKP”; Filiz Çulha Zabc›,
“Ba¤›ml›l›¤›n ‹çsellefltirilmesinde AKP ve Dünya Bankas›”; Güven Bak›rezer ve Yücel Demirer, “AK Parti’nin Sosyal Siyaseti”; Mustafa Sönmez, “2000’ler Türkiye’sinde Hâkim S›n›flar ve ‹ç Çeliflkileri”; Fikret Gülen, “AKP’nin ‹ktidar Oldu¤u Dönemde Yasama Faaliyetleri, 2002-2007”; Erdem Türközü, “AKP
ve ‹nsan Haklar›”; Murat Sevinç, “AKP’nin Kapat›lma Davas›”; Ali Ekber Do¤an, “‹slamc› Sermayenin
Geliflme Dinamikleri ve 28 fiubat Süreci”; Menderes Ç›nar, “AKP ve ‹slami Hareketler: Defansif ve Da¤›t›c› ‹ktidar Kardeflli¤i”; Ayhan Yalç›nkaya, “Alevilik Hende¤inde AKP’nin Devesi: ‘Alevi Aç›l›m›’ Neyi ‘Aç›yor’”; ‹lhan Uzgel, “D›fl Politikada AKP: Stratejik Konumdan Stratejik Modele”; Nuri Yeflilyurt ve
Atay Akdevelio¤lu, “AKP Döneminde Türkiye’nin Ortado¤u Politikas›”; Özlem Kaygusuz, “Türkiye-AB
‹liflkilerinin ‘Möbius’ fieridi: AKP Reformculu¤u ve AB Çokkültürlülü¤ü”; Melek F›rat, “AKP Hükümetinin K›br›s Politikas›”; Korkut Boratav, “AKP’li Y›llarda Türkiye Ekonomisi”; Nazif Ekzen, “AKP ‹ktisat Politikalar›, 2002-2007”; Ahmet Haflim Köse ve Serdal Bahçe, “‘Hay›rsever’ Devletin Yükselifli: AKP
Yönetiminde Gelir Da¤›l›m› ve Yoksulluk”; Benan Eres ve Seçil Kaya Bahçe, “Sermaye Birikimi ve Siyasal Dönüflüm: AKP”; N. ‹lter Ertu¤rul, “AKP ve Özellefltirme”; Gülseren Adakl›, “2002-2008 Türk
Medyas›nda AKP Etkisi”; Özlem Tür ve Zana Ç›tak, “AKP ve Kad›n: Teflkilatlanma Muhafazakârl›k ve
Türban”; Onur Hamzao¤lu ve Cavit Ifl›k Yavuz, “Sa¤l›kta AKP’li Dönemin Bilançosu Üzerine”; Seyhan
Erdo¤du, “Sosyal Politikada De¤iflim ve Sosyal Güvenlik Reformu”; Kemal ‹nal, “AKP’nin Neoliberal ve
Muhafazakâr E¤itim Anlay›fl›”; Ramazan Günlü, “AKP ve E¤itimin Siyasal Sosyolojisi”; Cevat Geray,
“AKP ve Konut: Toplumsal Konut Yöneltisi Aç›s›ndan TOK‹ Uygulamalar›”; Yücel Ça¤lar, “AKP Döneminde Ormanc›l›k Düzeninde Dönüflüm”; ve Bülent Duru, “Modern Muhafazakârl›k ve Liberal Politikalar
Aras›nda Do¤al Varl›klar: AKP’nin Çevre Politikalar›na bir Bak›fl.”
RAOUL VANEIGEM, Dinin ‹nsanl›kd›fl›l›¤›na Dair [çeviren Ifl›k Ergüden] (‹stanbul: Versus Kitap Yay›nlar›, 2009), 128 ss. ISBN 978-605-569-102-8
Karl Marx “Din elefltirisinin sonunda varaca¤› yer, insan için yüce varl›k oldu¤u doktrindir; keza
insan›n de¤ersiz, kölelefltirilmifl, terk edilmifl, afla¤›l›k bir varl›k oldu¤u bütün toplumsal iliflkileri y›kma
yönündeki kesin buyru¤a var›r,” diyor. Din, insanlar› bunaltan, gözünü açt›rmayan afla¤›laman›n en tamamlanm›fl biçimidir. Tanr›lar›n onurland›r›ld›¤› her yerde halklar›n yaln›zca ad› insand›r. ‹lahi kudret,
ekonominin insan› yaflamdan kopar›p çal›flmaya indirgedi¤i anda insan›n mahkum oldu¤u güçsüzlükten
do¤mufltur. Evrenin yarat›c›s›, insan›n efendisi ya da kaderinin tek buyurucusu bir tanr› fikri, özgül anlamda insani gerçek güç olan yarat›c›l›¤›n çal›flma zorunlulu¤u nedeniyle yolundan sapt›r›ld›¤› bir siste-
NEW BOOKS
min bir dalaveresidir. Peki gökyüzünün yeryüzü üzerindeki gücüne duyulan bu aptalca inanç neye dayan›r?
SEM‹H VANER (der.), Yirmibirinci Yüzy›l’a Girerken Türkiye [yay›na haz›rlayan fiirin Tekeli] (‹stanbul: Kitap Yay›nevi, 2009), 664 ss. ISBN 978-605-105-037-8
2008’te çok genç yaflta kaybetti¤imiz, Türkiye’nin önde gelen siyaset bilimcilerinden Semih Vaner’in yönetti¤i bu neredeyse ‘ansiklopedik’ eser, Türkiye’nin ‘Bat›l›laflma serüvenini,’ ilk ad›mlar›ndan
Avrupa Birli¤i üyeli¤ine aday aday› oldu¤u güne kadar ad›m ad›m izliyor. Bir anlamda son yüzy›l›n bilançosunu ç›kar›yor. Türkiye’nin Ondokuzuncu Yüzy›l’dan bu yana benimsedi¤i ve seksen y›ll›k ‘Cumhuriyet’
dönemi boyunca hiç vazgeçmedi¤i ‘bat›l›laflma’ ve ‘modernleflme’ hedefi çerçevesinde toplum ve devlet düzeyinde yaflad›¤› çözülememifl kimi sorunlar› ele al›yor. Kürt, Alevi, laiklik, demokratikleflme/otoritarizm,
ekonomik kalk›nma, bölgesel farklar, kad›n haklar› sorunlar›n› mercek alt›na alan, kültürdeki devaml›l›k ve
dönüflümleri de ihmal etmeyen kitap, sorunlar› çözebilmek için tek çarenin onlar› derinli¤ine tart›flmak gerekti¤i noktas›ndan hareket ediyor. Frans›zca orijinali 2005 y›l›nda La Turquie ad›yla yay›nlanan kitaptaki
incelemeler flöyle: Stefanos Yerasimos, “Toprak Saplant›s› ya da Hayalet Uzuvlar›n Ac›s›”; Alexandre Jevakhoff, “Mustafa Kemal ve Kemalizm”; Jean Marcou, “Anayasal Hareket”; Ali Kazanc›gil, “Devlet: Türk
Modernli¤inin Merkezi Aktörü”; Semih Vaner, “Demokrasiyle Otoritarizmin Birlikteli¤i”; Gérard Groc,
“Demokrasi ve Toplum”; Hamit Bozarslan, “‹ktidar Yap›lar›, Zor ve fiiddet”; fiirin Tekeli, “Kad›nlar: Cumhuriyet’in Sevilmeyen Cinsi”; Faruk Bilici, “Osmanl› ‹mparatorlu¤u Sonunda ve Kemalist Cumhuriyette ‹slam”; Semih Vaner, “Laiklik ve Laikçilik: Ço¤ulcu Ba¤lamda Siyasi ‹slam Üzerine Birkaç Düflünce”; Élise Massicard, “Alevi Sorunu”; Jean-François Pérouse, “‘Kürt Sorunu’nu Yeniden Sorgulamak”; Marcel Bazin, “Etnik Çeflitlilik ve Bölgesel Farkl›l›klar”; Deniz Akagül, “Baflar› ve Baflar›s›zl›klar›yla Cumhuriyet’in
Kuruluflundan Bu Yana Türk Ekonomisi”; Teoman Pamukçu ve Ahmet Haflim Köse, “Kay›td›fl› Ekonomi”;
Semih Vaner, “D›fl ‹liflkiler”; Deniz Akagül ve Semih Vaner, “Avrupa ile ‹lgili Belirsizlikler”; Ural Manço,
“Bat› Avrupa’da ve Dünyada Elli Y›ll›k Bir Diaspora”; Timour Muhidine, “Bir Edebiyat Türü Olarak Roman Sorunu”; Alain Mascarou, “Frans›zca’da Türk Edebiyat›”; Sami Sadak, “Müzikler”; Nicolas Monceau, “Sinema ve Ulusal Kimlik”; Artun Ünsal, “Topkap› Saray›’ndan ‘Simit Saraylar›’na.”
GÜNDÜZ VASSAF (der.), Dumézil'in Sosyoloji Dersi Notlar› (‹stanbul: Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar›,
2009), 281 ss. ISBN 978-605-423-811-8
Bu kitap, klinik psikolog ve e¤itimci Belk›s Halim Vassaf’›n 1929’da ‹stanbul Üniversitesi’nde Georges Dumézil’in ö¤rencisiyken tuttu¤u notlar ile Dumézil’in bir bilimci olarak çal›flmalar›n› ele alan iki
makaleden olufluyor. Bu makalelerden Ali Akay’›n kaleme ald›¤› ilki Dumézil’in eserleri ve kiflili¤i üzerine odaklanm›flken, Sumru Özsoy’un makalesi Dumézil’in Kafkas dilleri, özellikle de Ub›hça üzerine yapt›¤› araflt›rmalar hakk›nda bilgi veriyor. Georges Dumézil, eserleri Avrupa entellektüel hayat›nda henüz yerini almad›¤› y›llarda Atatürk’ün davetiyle Türkiye’ye gelmifl ve ‹stanbul Üniversitesi’nde sosyoloji dersleri vermifltir. Yetmifl kadar kitab›n ve üç yüz kadar makalenin yazar› Dumézil’in etkisi, Avrupa’da özellikle 1950’li ve 1960’l› y›llarda kendisini hissettirecektir. Hint-Avrupa dilleri ve medeniyetleri üzerine çal›flm›fl olan Dumézil, ayn› zamanda Kafkaslardan Türkiye’ye göç etmifl Ub›hça konuflan son kifli Tevfik
Esenç’le birlikte Ub›hlar›n dillerini de yeniden infla etmifltir. Belk›s Halim’in tuttu¤u bu notlar, yaln›zca
Dumézil’in verdi¤i derslerin bir kayd› de¤il ayn› zamanda Türkiye’nin bir döneminin entellektüel hayat›na da ›fl›k tutar niteliktedir.
273
274
YEN‹ K‹TAPLAR
ANDRZEJ WALICKI, Rus Düflünce Tarihi: Ayd›nlanma’dan Marksizme [çeviren Alaeddin fienel] (‹stanbul:
‹letiflim Yay›nlar›, 2009), 665 ss. ISBN 978-975-050-684-0
Bat› Avrupa gelene¤ine ba¤›ml› Onsekizinci ve Ondokuzuncu Yüzy›l Rus düflüncesinin özgün yan›n› ortaya koyan Rus Düflünce Tarihi, konuya ilgi duyan tüm okuyucular› doyuracak nitelikte bir çal›flma.
Walicki’nin sundu¤u arkaplan, Rus ayd›nlar›n Bat›l›laflt›rma ile gelene¤i yaflatma aras›nda gidip geldikleri sanc›l›, ama toplumun kaderini bütünüyle de¤ifltirecek olaylar› besleyen dönem. ‹lk bask›s› Amerika’da
Stanford University Press taraf›ndan 1979 y›l›nda A History of Russian Thought from the Enlightenment to
Marxism ad›yla yap›lan bu kitab›n her bölümünde, yaflanan tart›flmalar›n bambaflka bir dünya görüflü ve
Rusya’ya özgü bir düflünme sistemati¤i do¤uruflunu izliyoruz. Walicki, bu kadar kalabal›k bir toplumun
h›zla ça¤dafllaflt›r›lmas›n› hedefleyen bu harekette eski ve yeni fikirlerin nas›l yan yana gelebildi¤ini, Avrupa felsefesinin Rus ayd›nlar›n gözünde geçirdi¤i de¤iflimi ve birbirinden farkl› tüm gelecek kurgular›n›
ayr›nt›s›yla ele al›yor. Rus düflüncesinin tarihsel bir çerçevede incelenmesi sayesinde, tart›flmalar› yaratan
gerçeklerle, toplumun gidiflat›na dair öngörülerinin flafl›rt›c› süreklili¤ini keflfediyoruz. Andrzej Walicki,
onsekiz y›ll›k ayr›nt›l› araflt›rmalar›n›n birikimiyle yazd›¤› çal›flmas›nda, geleneklerinden kopmaks›z›n ve
toplumsal koflullar›n› unutmaks›z›n yepyeni bir ulusun temellerini atan Rus ayd›nlar›n savafl›m›n› etkileyici bir biçimde öykülüyor. Tarihsel-felsefi sorunlar, siyasal ve dinsel tart›flmalarla toplumsal düflünce ve
hatta edebiyatla temellenen Rus düflüncesini en genifl perspektiften sunan bu klasikleflmifl eserde, kendilerini Rusya’n›n gelece¤inden sorumlu tutan ayd›nlar›n modernleflme tutkusuyla girifltikleri hareketin Yirminci Yüzy›l’›n bafl›nda yaflanan tarihsel k›r›lmay› ad›m ad›m yarat›fl›na tan›k olacaks›n›z.
LINDSAY WATERS, Akademinin Düflmanlar› [çeviren Müge Özbek] (‹stanbul: Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 89 ss. ISBN 978-605-423-801-9
Marshall McLuhan’›n y›llar önce ileri sürmüfl oldu¤u gibi, kitab›n insani geliflimin merkezinde yer
ald›¤› bir dönem sona eriyor olabilir mi? E¤er durum gerçekten böyle ise, o zaman kendimize karfl› bir sorumlulu¤umuz oldu¤unu hat›rlay›p kitaplar› bizim için de¤erli k›lan fleyin ne oldu¤u hakk›nda yeniden düflünmeliyiz. Kâr amaçl› olmayan akademik yay›nc›l›k alan› içinde, hem yay›nevinin kendi kendini döndürmesi hedefini güden, hem de düflüncenin ve kitaplar›n itibar›n›n korunmas› için çabalayan bir yay›nc› ve
bir bilim insan› olan Lindsay Waters, kitaplar›, üniversitede bir kadro alabilmek için birer araca dönüfltüren zihniyeti sert bir biçimde elefltiriyor. Üniversite yay›nevlerini tamamen kâr amaçl› çal›flan firmalara dönüfltürme gayretindeki baz› kiflilerin de akademik ortam›n vaat etti¤i temel de¤erleri afl›nd›rd›klar›n› ve
akademisyenlerin bir zamanlar anlad›klar› flekilde kitaplar ve makaleler üretmek gibi entellektüel faaliyetlerindeki ba¤›ms›zl›klar›na gölge düflürdüklerini dile getiriyor. Kitab›n insanlar› de¤ifltirebilece¤ine dair
iyimserli¤ini halen koruyan Akademinin Düflmanlar›, piyasa koflullar›n›n, özgür düflüncenin ve akademik
yay›nc›l›¤›n itibar›na yönelik bir tehdit haline gelifli hakk›nda ciddi bir uyar›. Kitap ‹ngilizce olarak 2004
y›l›nda Enemies of Promise: Publishing, Perishing, and the Eclipse of Scholarship ad›yla yay›nlanm›flt›.
RONALD WRIGHT, Çal›nt› K›talar: Amerika’da Fetih ve Direniflin Befl Yüz Y›l› [çeviren fien Süer Kaya] (‹stanbul: Versus Kitap Yay›nlar›, 2009), 544 ss. ISBN 978-994-498-991-6
Bir uluslararas› bestseller olan ve 2005 y›l›nda Stolen Continents: 500 Years of Conquest and Resistance in the Americas ad›yla yay›nlanan Çal›nt› K›talar: Amerika’da Fetih ve Direniflin Befl Yüz Y›l› beyaz adam›n resmi anlat›s›na karfl› bir karfl›-tarih. Bu etkileyici kitab›nda Ronald Wright befl büyük Ameri-
NEW BOOKS
kan uygarl›¤›n›n—Aztek, Maya, ‹nka, Cherokee, Iroquois—Avrupal›lar taraf›ndan nas›l istila edildi¤ini,
sömürgelefltirildi¤ini, yok edildi¤ini ve befl yüz y›l sonra hala nas›l inatla hayatta kalmaya devam ettiklerini onlar›n kelimelerine ve aktar›mlar›na da yer vererek hikâyelefltiriyor.
TOLGA YALUR, Yönetmenlerin ‹zinde Macar Sinemas› (Ankara: Phoenix Yay›nevi, 2009), 168 ss. ISBN
978-605-573-831-0
Macaristan’›n yak›n tarihine bak›nca devrim kelimesi iki bafll›k alt›nda geçer: 1919 Devrimi ve
1956 Devrimi. Baz› kaynaklarda faflizmin ortadan kalkt›¤› ve sosyalizmin tekrar geldi¤i 1947 de devrim
addedilir. Kurumsal temellenifli bak›m›ndan 1919 Devrimi bu kitab›n bafll›¤›n›n ilk göndermesi; çünkü bu
tarihte kamulaflt›r›lan Macaristan sinemas› dünyada bir ilktir.1956 ise Macaristan sinemas›nda sürekli referans al›nan bir tarih. Bu bak›mdan 1956 da, ça¤dafl Macaristan sinemas›n› ba¤lam›ndan koparmamak
ad›na, bafll›¤›n ikinci göndermede bulundu¤u temel devrim.1990’larda ‘Demir Perde’ ülkelerindeki rejim
de¤iflikliklerine paralel olarak Macaristan sinemas›nda da nitel anlamda olumsuz bir çözülme yaflan›r. Fakat Macaristan’da uzun y›llar önce bafllayan sinema gelene¤i, ister sosyalist ister faflist ister kapitalist rejimlerde olsun, toplumsal ve siyasi sorunlara de¤inmeyi bir görev olarak görür. Sosyo-politik ve tarihsel
konulara duyarl› bir sinema gelene¤inin geliflimi her rejimde ve ideolojide oldu¤u gibi burada da sanc›l›d›r. Fakat her dönemde sinemas› Macaristan’›n olagelen olaylar›n›, tarihini ve insan›n› anlatmaya çeflitli
yollarla devam eder denebilir. Toplumun dikkate de¤er sorunlar› gündeme getirilerek incelenir. Toplumsal hayat›n her alan›n›n kontrol alt›nda oldu¤u bir yüzy›lda, hayat›n kendinden beslenerek birden fazla boyutu irdeleyen ve izleyende flüpheci bir bak›fl aç›s› oluflturan filmlerle sinema gelene¤inin bütünü, Yirminci Yüzy›l Macaristan›na, siyasi geliflmelere, tarihe, topluma ve kenarda kalm›fl karakterlere bakar. Macaristan’›n toplumsal ve siyasi olaylar›, insan› ve sorunlar› sinemada tarihten, yaz›ndan, belgeselcilikten ve
biyografilerden beslenerek yeniden ve yeniden yorumlan›r.
AHMET YAfiAR (der.), Osmanl› Kahvehaneleri: Mekan, Sosyalleflme, ‹ktidar (‹stanbul: Kitap Yay›nevi,
2009), 139 ss. ISBN 978-605-105-027-0
Kahvehane kültürel birikim ortam›, sosyalleflme mekân› ve siyasi iktidar karfl›s›nda halk›n sesini duyurabildi¤i bir kamusal alan. Osmanl› toplumunda Onalt›nc› Yüzy›l ortalar›nda bir flehir mekân› olarak geliflen kahvehaneler, yepyeni bir sivil deneyimin geliflmesine katk›da bulundular. De¤iflik zümrelerden ve
kültür seviyelerinden insanlar›n kahve içmek ve sohbet etmek amac›yla gittikleri bu yerler, k›sa zamanda
toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar›n› karfl›layan bir konuma geldi. Bu kitap, befl akademisyenin bu konudaki çal›flmalar›n› bir araya getiriyor. Makalelerin en önemli ortak yan› ‘kamusal alan’ kavramsallaflt›rmas›n›n bir çeflit elefltirisi ve Osmanl›’da kahvehane kamusall›¤›n› anlama çabas›. Selma Akyaz›c› Özkoçak kahvehanelerin gelifliminin daha genifl ölçekli geliflmelerle, örne¤in Onalt›nc› Yüzy›l ve sonras›nda artan flehirleflme, flehre göç ve bunun bir sonucu olarak sosyalleflmedeki yükselifl ve bütün bunlar›n
da özel alan›n ve daha çok ev yaflam›na ait geleneksel konukseverlik yap›s›n›n dönüflümü ile iliflkilendirilmesinin önemini vurguluyor. U¤ur Kömeço¤lu kahvehaneleri Richard Sennett’in ‘aktör olarak insan’ biçiminde kavramsallaflt›rmas› ve kamusal alan›n bir sosyallik formu olarak okunmas› üzerinden irdeliyor ve bu
mekânda gerçekleflen meddah, karagöz, ortaoyunu, âfl›k gösterileri gibi toplumsal performanslar› mekânsal
ve elefltirel kamusall›¤›n ö¤eleri olarak sunuyor. Ahmet Yaflar kahvehanelerin, Osmanl› ‹stanbul’una girifli
s›ras›nda ve sonras›nda devlet erkân› ve ulema aras›ndaki kötü flöhretini inceliyor ve siyasi iktidar›n kahvehane kamusall›¤› üzerindeki kontrolünü irdeliyor. Ali Çaksu 1826 y›l›na kadar Osmanl› siyasetine belirgin
275
276
YEN‹ K‹TAPLAR
biçimde yön veren yeniçerilerin kahvehanelerle iliflkilerini inceliyor ve yeniçeri kahvehanesinin kahve ve
tütün içilecek bir yer olmas›n›n yan›s›ra bir edebiyat salonu, isyanc› karargâh›, karakol, tekke, ifl bürosu ve
mafya kulübü gibi iflledi¤ini örneklerle ortaya koyuyor. Cengiz K›rl› ise 1840-1845 y›llar›na ait ‘havadis jurnalleri’ ad›n› tafl›yan bir dizi belge üzerinden, mezkûr dönemde s›radan ‹stanbul insan›n›n kahvede, sokakta, çarfl› ve pazarda ve hatta evlerinde yapt›klar› sohbet ve dedikodular› inceliyor.
SERAP YAZICI, Yeni bir Anayasa Haz›rl›¤› ve Türkiye: Seçkincilikten Toplum Sözleflmesine (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 271 ss. ISBN 978-605-399-097-0
Anayasalar bir toplumu oluflturan farkl› gruplar›n hangi flartlarda birlikte yaflayabileceklerini gösteren, bu gruplar›n haklar›n› ve menfaatlerini karfl›l›kl› olarak güvence alt›na alan ortak yaflama belgeleridir;
bu yüzden ‘toplum sözleflmesi’ olarak da adland›r›l›rlar. Bir anayasan›n ‘toplum sözleflmesi’ olarak nitelendirilebilmesi için ise anayasan›n toplumun tüm kesimlerine eflit temsil hakk›n›n garanti edildi¤i, bu kesimler aras›nda pazarl›k, müzakere ve karfl›l›kl› tavizleflme olana¤›n›n eflit olarak sunuldu¤u bir ortamda,
karfl›l›kl› r›za ve muvafakate dayanan bir uzlaflmayla haz›rlanmas› gerekmektedir. Fakat Türkiye, uzun bir
süreden beri içine sürüklendi¤i, giderek derinleflen, etnik, dinsel, mezhepsel, kültürel ve siyasal kutuplaflma ortam›nda yeni bir anayasan›n yap›m› sürecinin gerektirdi¤i diyalog, müzakere, hoflgörü ve uzlaflma
yetene¤inden büyük ölçüde yoksun görünmektedir. Serap Yaz›c›, Yeni Bir Anayasa Haz›rl›¤› ve Türkiye:
Seçkincilikten Toplum Sözleflmesine bafll›kl› çal›flmas›nda, gerek yap›m süreci gerekse içerdi¤i hükümler
yönünden sivil ve demokratik bir anayasan›n ne oldu¤unu tart›flarak, Cumhuriyet’in kuruluflundan bu yana kabul edilen anayasalar›—1924, 1961, 1982—mercek alt›na al›yor. Bu anayasalar›n hiçbiri halk›n kat›l›m›yla ve serbest iradesiyle haz›rlanan belgeler de¤ildir. Yürürlükte olan 1982 Anayasas› ise devlet otoritesini güçlendiren vesayetçi yap›s›yla hak ve özgürlükleri korumas›z b›rakarak Türkiye’nin demokratikleflme sürecinde önemli bir engel teflkil etmektedir ve k›smi reformlarla bu engeller kalkmamaktad›r. Haz›rlanan anayasa taslaklar›n› da ayr›nt›l› bir flekilde ele alan Yaz›c›, kentteki yegâne oyunun demokrasi olmas› için ço¤ulcu, liberal ve demokratik bir anayasan›n ipuçlar›n› sunmaktad›r.
GÜLTEK‹N YILDIZ, Neferin Ad› Yok: Zorunlu Askerli¤e Geçifl Sürecinde Osmanl› Devleti’nde Siyaset Ordu ve Toplum, 1826-1839 (‹stanbul: Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 524 ss. ISBN 978-605-420-831-9
Sultan II. Mahmud devrinde (1808-1839) Osmanl› siyasî seçkinleri taraf›ndan yap›lan kimi tercihlerin bu devirle s›n›rl› kalmayan bir k›s›m sosyo-politik etkileri olmufltur. Her ne kadar bunlar› geç Osmanl› ve
onu takip eden Cumhuriyet devri Türkiye’sinde kesintisiz bir devaml›l›k içinde neticeleri takip edilebilecek
temel ilkeler olarak görmek do¤ru de¤ilse de, sonradan tarih d›fl› bir gerçeklik kazand›r›lm›fl kimi kurum ve
söylemleri yeniden normal tarihî olgular haline getirmek için söz konusu bu devrin ‘kurucu’ rolünün ortaya
konmas› gerekmektedir. Osmanl› siyasî rejimi ve toplumu aç›s›ndan, Yeniçeri Oca¤›’n›n kald›r›lmas› ve yerine ‘Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye’ ad› alt›nda yeni bir düzenli ordunun kurulmas›yla bafllayan süreç
gerçek bir dönüm noktas›d›r. Saltanat›n›n ortalar›ndan itibaren önce Anadolu ve Rumeli’ndeki mahallî âyân
ve hanedanlar› bertaraf etme politikas› güden Sultan II. Mahmud ve onunla ittifak eden devlet ricali, Mora ile
Eflak ve Bo¤dan’da 1821’de bafllay›p k›sa zamanda Avrupa siyasetinin bir meselesi haline gelen Yunan
Ayaklanmas› ve bu ayaklanman›n bast›r›lmas›nda mühim bir rol oynayan M›s›r Valisi Mehmed Ali Pafla’n›n
talepleri karfl›s›nda kritik bir karar aflamas›na gelmifllerdir. Mevcut krizden ya Avrupal› büyük güçler ve Osmanl› siyasetinin yerli aktörleriyle yeni bir pazarl›k ve uzlaflmaya giderek ç›k›lacak ya da d›flarda ve içerde
savafl› göze almak pahas›na yarat›lacak bir ‘acil hal’ ikliminde kurulacak ola¤anüstü idareyle ‹stanbul ve eya-
NEW BOOKS
letler üzerindeki hakimiyeti yeniden tesis edecek bir restorasyon hareketine kalk›fl›lacakt›r. ‹lkinin karfl›l›¤›,
Onsekizinci Yüzy›l’›n son çeyre¤inde Amerika Birleflik Devletleri ve Fransa’da ilân edilen cumhuriyetlerde
oldu¤u gibi, siyaseti demokratiklefltirmek ve bir cumhuriyet olmasa bile konfederatif bir yap›ya ya da en az›ndan meflrutî bir monarfliye do¤ru gidecek kap›y› açmakt›r, ikinci alternatif ise—ki II. Mahmud ve müflavirlerinin tercih etti¤i budur—kadim siyasî ve askerî teflkilata müdahalede bulunmak ve batan gemiyi kurtarmaya
ça¤r›lan din bürokrasisinin ideolojik deste¤iyle rejimi daha otoriter ve merkeziyetçi hale getirmektir. Baflta
Ocak ve Bektaflî tarikat› olmak üzere, ayanlardan sonra arda kalan siyasî, iktisadî ve fikrî muhalefet odaklar›n›n ortadan kald›r›lmas› bu ikinci alternatifin içerdi¤i tasfiye paketidir.
AYTEK‹N YILMAZ, Do¤unun Talan› ve ‹nkâr› (‹stanbul: Belge Yay›nlar›, 2009), 250 ss. ISBN 978-975-344-416-3
Kitab›n yazar› flöyle diyor: “Ermeni soyk›r›m› gerçe¤i tarihçilerin sorunu de¤ildir. Son derece siyasi
bir sorundur. Ayr›ca, bildi¤imiz anlamda çözülmesi gereken bir sorun hiç de¤ildir; devlet taraf›ndan kabul
edilmesi ve yüzleflilmesi gereken tarihsel bir olgudur. Bu kabul demokratik bir Türkiye ile mümkün olabilir;
ancak, bu da Kürt sorununun demokratik çözümünün yarataca¤› demokrasi ikliminde tamamlanabilecek bir
süreçtir. Türkiye toplumu Ermeni soyk›r›m› gerçe¤ini k›s›rdöngüde tart›flarak çözemez, ama Kürt sorununun
demokratik çözümü birçok sorunun çözümü anlam›na gelebilir. Bu yüzden geçmiflte halledilmifl bir sorun
üzerinden de¤il, flimdi, flu an her gün kan›n akt›¤› güncel soruna odaklanal›m. Bir anlamda Türkiye’nin tarihsel kördü¤ümleriyle sahici bir yüzleflme sorunudur bu. Türkiye’de ayd›nlar vicdanlar›yla hesaplaflacaksa her
gün tan›k olduklar› gerçeklerle yüzleflerek bunu yapabilirler.” 2008 y›l› International Publishers Association
(Uluslararas› Yay›nc›lar Birli¤i [IPA]) ‘Freedom to Publish Prize’—‘Yay›nlama Özgürlü¤ü Ödülü’—sahibi
ve Belge Yay›nlar›’n›n sorumlusu Rag›p Zarakolu da Y›lmaz’›n kitab› hakk›nda flunlar› söylüyor: “Musa Anter ve Gazetecilik Ödülleri için süreç ifllemeye bafllad›¤›nda, ‘‹nceleme ve Araflt›rma’ dal›nda cezaevinden
yollanan bir çal›flma, farkl› söylem ve yaklafl›m› ile dikkatimi çekmiflti. Aytekin Y›lmaz’›n Do¤unun Talan›
ve ‹nkâr› bafll›kl› dosyas›yd› bu. Di¤er jüri üyeleri de bu kan›m› paylaflt› ki, bu incelemeye ödül verilmesi konusunda ortak bir karar olufltu. Aytekin Y›lmaz, önyarg›lar›n egemen oldu¤u, zor ve tart›flmal› bir konuya el
atm›fl, cezaevi koflullar› içinde kaynaklar›n›n s›n›rl›l›¤›na karfl›n ilginç sorular sormufltu.”
HAKKI YIRTICI, Ça¤dafl Kapitalizmin Mekânsal Örgütlenmesi, ikinci bask› (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 204 ss. ISBN 978-975-617-606-7
‹stanbul Teknik Üniversitesi mimarl›k mezunu Hakk› Y›rt›c› bu kitab›nda, mekân› etkileyen kapitalist iliflkilerin neler oldu¤u, mekân ile onu üreten süreçler aras›nda ne tür iliflkilerin geliflti¤i ve bunlar›n
mekân› nas›l dönüfltürdü¤ü konusunu ele al›yor. Kapitalist örgütlenme ve sermaye herfley gibi mekân› da
kârl›l›¤›n› azamilefltirecek bir araç olarak gördü¤ü için mekân› oluflturan toplumsal, kültürel ve co¤rafi de¤erlerin özgünlü¤ünü göz ard› eder. Bunun sonucunda ise mekân sadece kapitalist ekonominin kendine özgü koflullar› içinde biçimlenen bir pratikle ele al›n›r. Bu dönüflümün çok aç›k olarak görüldü¤ü bir alan
olan metropolitan yerleflmelerde ortaya ç›kan mekân üretim bilgisini, kitle kültürünü kavrayan bir zihniyet
ve yöntemle kavramak, bu anlamda günümüzün tüketim toplumunu da anlamak demektir. Yazar eserinde
bu sorunu sadece kuramsal çerçevede incelemeyip; dünyan›n büyük bir hipermarkete dönüfltü¤ünün tart›fl›ld›¤› ortamda, Türkiye’deki iki büyük hipermarket zincirinin, Carrefour ve Real hipermarketlerinin ‹stanbul’daki iki al›flverifl merkezini ele al›p, mekâna ait tüm geleneksel kavramlar› tek tek inceliyor. Bunun sonucunda da kuramsal çerçevenin mevcut yans›malar›na odaklan›yor ve böylelikle kendi gündelik yaflam›m›zla büyük güçler aras›nda do¤rudan bir iliflki kurmay› baflar›yor.
277
278
YEN‹ K‹TAPLAR
PAOLO ZELLINI, Sonsuzun K›sa Tarihi [çeviren Fisun Demir] (Ankara: Dost Kitabevi Yay›nlar›, 2009), 188
ss. ISBN 978-975-298-394-6
Sonsuzluk düflüncesinin insan› klasik uygarl›ktan modern zamanlara dek büyüledi¤i bilinen bir gerçektir. Kimileri için kaos ve terörün, kimileri içinse Tanr›'n›n varl›¤›na dönük dalaletin do¤rudan göstergesidir sonsuzluk. Paolo Zellini’nin baflyap›t› say›lan bu çal›flma, Aristoteles’ten Tommaso’ya, Russell’dan Musil’e kadar birçok yazar ve düflünürün eserlerindeki sonsuzluk fikrini irdeliyor. Sisyphos mitinden Zenon paradoksuna kadar birçok olgunun izini süren bu metin, sonsuzluk düflüncesinin etraf›ndaki
esrar› aralamaya çal›flan temel önemdeki çal›flmalar›n bafl›n› çekiyor. Kitap ‹ngilizce olarak 2005 y›l›nda
A Brief History of Infinity ad›yla yay›nlanm›flt›.
ERIK J. ZÜRCHER, Savafl, Devrim ve Uluslaflma: Türkiye Tarihinde Geçifl Dönemi, 1908-1928, ikinci bask› [çeviren Ergun Ayd›no¤lu] (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, 2009), 332 ss. ISBN
978-975-899-800-5
Türkiye’de Milli Mücadelede ‹ttihatç›l›k, Terakkiperver Cumhuriyet F›rkas› ve Modernleflen Türkiye’nin Tarihi adl› eserleriyle tan›nan Leiden Üniversitesi ö¤retim üyesi Erik J. Zürcher’in bu kitab› yazar›n Türkiye tarihinde bir geçifl dönemi olarak tan›mlad›¤› 1908-1928 dönemi üzerine daha önce çeflitli
akademik dergilerde yazm›fl oldu¤u makalelerinin belirli bir sistematikle bir araya getirilmesinden olufluyor. Kitab›n ‘Kaynaklar ve Elefltiriler’ adl› ilk bölümünde yazar›n Atatürk’ün Nutuk’u üzerine düflünceleri, Osmanl› miras›yla ilgili dönemsellefltirme denemesi, Kâz›m Karabekir’in ve Bernard Lewis’in kitaplar› üzerine görüflleri, ‘‹mparatorlu¤un Son Y›llar›’ adl› ikinci bölümünde Osmanl›’da zorunlu askerlik,
amele taburlar›, Mondros Mütarekesi ile ilgili düflünceleri, ‘Cumhuriyet’e Do¤ru’ bafll›kl› üçüncü bölümünde ise ‹ttihad ve Terakki’nin son dönemleri, Atatürk’le muhalefet iliflkileri, Terakkiperver Cumhuriyet F›rkas› ve ilk ‘demokrasi’ denemeleri, Cumhuriyet’le birlikte biçimlenip, yayg›nlaflmaya bafllayan
Atatürk imgeleri üzerine de¤erlendirmeleri yer almaktad›r. Zücher’in bu kitab›nda okur, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun çöküfl nedenlerinden, ‹kinci Meflrutiyet’le birlikte gelen anayasa ve uluslaflma sorunlar›na,
Birinci Dünya Savafl›’ndan Cumhuriyet’in kurulufl y›llar›n›n muhalefetlerine, Jön Türkler’den ‹ttihad ve
Terakki’ye, Atatürk’ün Nutuk’u üzerine de¤erlendirmeden Kâz›m Karabekir’in Nutuk’a cevap olarak
yazd›¤› ‹stiklâl Harbimiz kitab›na kadar uzanan genifl bir çerçeve içinde ‘savafl,’ ‘devrim’ ve ‘uluslaflma’
kavramlar›n›n hangi veçhelere bürünerek genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini oluflturdu¤unu irdeleme
imkân› bulacakt›r.

Benzer belgeler