PDF SAYI 41 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 41 - Hayat Online
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:56 Uhr
Seite 1
8. Duisburg Kitap Fuarý
24 Aralýk`ta Açýlýyor
Gelsenkirchen-Hassel Anasýnýfý
Saadet Bahçesi Miniklerinden
Sayfa: 19`da
IGMG Kurban Kampanyasý Tamamlandý
Sayfa: 24`te
Örnek Davranýþ
Sayfa: 4`te
Ýmamlar Ýçin Uyum Projesi Köln`de Tanýtýldý
Sayfa 16`da
Nesillerin maddi ve manevi açýdan zarar görmesini önlemek için
GDO`su
Minareye
“Helal
Giydirilen
Gýda
Çýkarken
`da
Bir
Bayram
Ýlhan BÝLGÜ
Sayfa 17`de
Dýþarý
Sertifikasý”
ile Ýlgili
Problemler
Mustafa YENEROÐLU
Darfur-
Selma ÖZTÜRK
Evden
Kültürü
Murat ÝLERÝ
Sayfa 31`de
Sayfa 15`te
“Minareler
þeffaflýðýn,
entegrasyonun
ve aidiyetin
iþaretidir”
Korku
Müslümanýn
Helal
Gýda
Ýle
Ýmtihaný
Sayfa 23`te
Dünya
Kýlýf:
Baþörtüsü
Yasaklarý
Avukat Nalan SÖNMEZ
Ayrýlýkta
da
Anne ve
Baba,
Anne ve
Baba
Kalmalý!
2. Bölüm
Sayfa 33`te
Bozuk
Sayfa 13`te
Mahmut AÞKAR
Ramazan KURUYÜZ
Sayfa 35`te
Prof.Dr. Hayrettin KARAMAN
Dr. Yusuf IÞIK
Sayfa 7`de
Sayfa 5`te
MUTLAKA HELAL GIDA
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
Seite 2
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
editörden
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
3
Sinan AKTÜRK
hasbihal
Sevgili dostlar!
Bu sayýmýzla birlikte sizinle olan
beraberliðimizin 41. sayýsýna ulaþmýþ
bulunuyoruz. Türkiyemizdeki tabirle
41 kere maþallah.
Tabi bu maþallahý ilk olarak sizlere
söylemek istiyoruz. Bugüne kadar verdiðiniz destekten dolayý teþekkürlerimizi sunuyoruz.
2004 senesi Ocak ayý itibariyle
baþlamýþ olduðumuz yayýn hayatýmýzda ilk olarak Hessen Eyaletindeki insanýmýza ulaþmaya gayret ettik. Ýkinci
senenin baþýnda gazetemizi diðer eyaletlerden insanýmýzýn da takip ettiði
ve buralara da ulaþmamýz gerektiði
bizlere tavsiye edilmeye baþlandý.
Bizler prensip olarak belli altyapýlarý
tamamlamadan tabiri caiz ise güdük
olabilecek çalýþmalara pek sýcak bakmýyoruz. 2006 senesinin ortalarýnda
Hessen Eyaleti`nin haricinde Bavyera
Eyaletinde de çýkmaya baþladýk. Bu
dönemde gazetemizin baský adedi
15000`e ulaþtý. Buradan bizlere o dönemlerde desteðini esirgemeyen kardeþlerimize teþekkürü bir borç biliyoruz.
Sizlerin gazetemize göstermiþ olduðu teveccüh gün geçtikçe artmaya
devam ediyor. Bunun sonucu olarak
yine 2007 senesinin sonlarýna doðru
NRW Eyaletinin belli bir bölümünde
(Bielefeld, Paderborn, Osnabrück vs.)
gazetemizi ulaþtýrmaya baþladýk. Yine
bu dönemde gazetemizin trajý
20.000`e ulaþtý.
Haziran 2009 itibariyle gazetemiz
iki ayrý baský ile toplam 30.000 traja
ulaþtý. NRW Eyaleti için 20.000 adetli
özel baský ve Hessen-Bavyera-Rheinland Pfalz Eyaletleri için ise 10.000
adetlik bir baský ile sizlere ulaþmaya
çalýþýyoruz.
Gün geçtikçe sizlerin ilgi ve desteðiyle büyümeye devam ediyoruz. Ýnþallah 2010 yýlbaþý itibariyle daha ge-
Impresium
Künye
Seite 3
41 Kere Maþallah
liþmiþ bir gazete ile ve Almanya`nýn
daha baska eyaletlerindeki insanýmýza
da ulaþma noktasýnda çalýþmalarýmýz
devam ediyor.
Sizlerde ricamýz; bizlerin daha faydalý bir çalýþma ile insanýmýza ulaþmasý noktasýnda eleþtiri, teklif ve katkýlarýnýzla bizleri yönlendirmenizdir.
Þu an gazetemiz bizim ideal manada istemiþ olduðumuz gazete içeriðinin yüzde 60-70 civarlarýndadýr. Bunun daha ideal konuma gelebilmesi
için sizlerin teklifleri bizim için çok
önemlidir.
Yine 2010 yýlbaþý itibariyle gazetemizin internet sitesi (www.hayatonline.eu) son aktüel durumuna kavuþacak
ve sizlerin hizmetine girecektir. Þu anda gazetemizin tüm arþivini internete
aktarmýþ bulunuyoruz. Gazetemizin
geçirmiþ olduðu evreleri takip edebilme imkanýna sahipsiniz.
Prensip olarak belirlemiþ olduðumuz ilkelerimizin hiçbirinden taviz
vermedik ve vermeyi de düþünmüyoruz. Bir kez daha tekrarlamak istiyoruz ki; gazetemizin sayfalarý her daim
ve her görüþe açýk olacaktýr. Hakaret
ve tahammülsüzlük içermeyen her türlü yazý ve görüþe sayfalarýmýz açýk olmaya devam edecektir. Arþivimizdeki
eski sayýlarýmýza bakýldýðýnda bunun
doðruluðu kanýtlanacaktýr.
Sevgili dostlar!
Bu sayýmýzda “Helal Gýda” ile alakalý bir dosya ile sizlerin karþýsýndayýz. Malumunuz bulunduðumuz ülkenin kendine has durumlarý yüzünden
yediðimiz gýdalar ile alakalý olarak biraz dikkatli olmamýz gerekiyor. Bizler
inanan insanlar olarak hayatýmýzýn
belli durumlarýna dikkat etmemiz gerekiyor. Özellikle yiyeceðimiz ve içe-
hayat
Aylýk Ücretsiz Gazete
15 Aralýk/15 Ocak
15 Dezember/15 Januar 2009
Muharrem 1431
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayýn Kurulu
Dr. Yusuf Iþýk,
Fikret Ekin,
Murat Ýleri,
Mahmut Aþkar,
Cengiz Þahbaz,
Sinan Aktürk,
Aydýn Ersoy,
M. Salih Aydýn
ceðimiz gýdalarýn helalliðine dikkat etmek mecburiyetindeyiz. Kapitalist
toplumlarda daha fazla kazanabilme
uðruna bazen insan saðlýðý hice sayýlabiliyor. Tabii bunun yanýnda tüketicilerin inancýyla alakalý hassasiyetleri
de gözardý edilebiliyor.
Bazý firmalar bu hassasiyeti dikkate alarak ürünlerini piyasaya sunarken
bazý firmalar da bunu dikkate almýyorlar. Bu bir tercihtir.
Bizler inancýmýzýn bizden istemiþ
olduðu þekilde ihtiyacýmýz olan gýdalarý temin etmekle mükellefiz.
Örneklendirmek gerekirse; yiyeceðimiz etten tutunda, peynire kadar, sucuk salama kadar bunlarýn kesim ve
imalat aþamalarýný bilmek mecburiyetindeyiz. Belki bunlarý bizler þahýs
olarak takip etmekte zorlanabiliriz.
Ama bu iþleri yapan kurum ve kuruluþlarýn olmasý gerekmektedir. Ki bildiðimiz kadar da bu tür kuruluþlar Almanya`da mevcuttur.
Ýslam dini kolaylýklar dini olarak
bilinmektedir. Evet öyledir de; ama
bulunulan durum ve coðrafyaya göre
fýkhi açýdan farklý bakýþ açýlarý ortaya
çýkabilmektedir. Bunlarý bu iþin erbabý
bir araya gelerek halletmelidir. Ve elhamdülillah bu konunun uzmaný olan
pek çok ilim adamýmýz mevcuttur.
Bilindiði gibi dini meselelerle alakalý olarak Almanya`da dini cemaatler
muhatap alýnmaktadýr. Belki yakýn zamana kadar bizlerin bu noktada eksiklikleri mevcuttu. Ama özellikle
KRM``in kurulmasýndan sonra bu sýkýntýnýn da giderildiði kanaatindeyiz.
Artýk kendini bilmez birileri çýkarak
hiç de bilgi sahibi olmadýðý Ýslami meseleler hakkýnda fetvalar verme densizliðine düþmeyecek. Bu iþin erbabý
olan ilim ehlinin verdiði bilgiler hem
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Basýldýðý Yer:
Sunprint GmbH Offenbach
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.
Alman resmi makamlarýný ve hem de
kamuoyunu tatmin edecek düzeydedir.
Helal Gýda eksenli dosyamýzda iþinin erbabý akademik kariyeri olan ve
insanýmýz tarafýndan itibar edilen þahýslarýn yazýlarý mevcuttur. Bu konuda
doyurucu bilgiler edineceðiniz kanaatindeyiz.
Yine Almanya Helal Sertifikalama
Kurumu yetkilileri ile yapýlan röportajda buradaki durum hakkýnda bilgiler alabileceksiniz.
Eðer bizler inandýðýmýz deðerler
ile alakalý olarak ýsrarcý ve talepkar
olursak hem resmi makamlar ve hem
de gýda ihtiyaçlarýmýzý karþýlayan firmalar bu hassasiyetleri dikkate almak
mecburiyetinde kalacaklardýr.
Burada meseleyi bazý politikacýlarýn istismar etmeye çalýþmasý gibi deðil de bizlerin dini ve milli hassasiyetlerinin dikkate alýnmasý olarak deðerlendirmek gerekir.
Özellikle Kurban Bayramlarý dönemlerinde bazý politik çevrelerin kýþkýrtmalarýyla engellenmeye çalýþýlan
þoksuz kurban kesimi bu konularýn
baþýnda geliyor. Burada özellikle bu
mesele ile alakalý olarak mücadelesine
yýlmadan devam eden sevgili Rüstem
Altýnküpeyi de anmadan geçemeyeceðiz.
Bu vesile ile yeni Hicri Yýlýnýzý
(1431) ve yeni Miladi Yýlýnýzý (2010)
tebrik etmek istiyoruz.
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.
Allah`a emanet olun.
Not: Kýymetli Aðabeyim Mehmet
Toprak Bey`in Evladý Halil Toprak,
Havva Akkaya ile dünyaevine girmiþtir. Yeni evli çifte iki cihan saadeti dilerim.
Bölge Temsilcileri
Bielefeld: Mehmet Demir
Tel: 0178-2063526
E-Mail: [email protected]
[email protected]
.
Köln: Ahmet Çakýlcý
Tel: 0172-2104121
E-Mail: [email protected]
Dortmund: Fatih Kahraman
Tel: 0172-5768278
E-Mail: [email protected]
.
Düsseldorf: Murat Satýlmýþ
Tel: 0157-72414539
E-Mail: [email protected]
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
4
2
GMG Ruhr-A Bölgesi
yönetim kurullarý Dortmunddaki Bölge Merkezinde bir araya geldi.
Toplantý Yýldýz Projesi sorumlusu Ýsa Özer`in okumuþ olduðu Kur`an-ý Kerimle start verdi.
Ardýndan IGMG Ruhr
A Bölge Teþkilatlanma
Baþkaný Harun Caylan`ýn
yoklama ve gündemi takdim etti.
Daha sonra açýlýþ konuþmasý için IGMG Ruhr
A Bölge Baþkaný Özcan
Kuri söz aldý. Kuri oluþturduklarý burs komisyonu
hakkýnda kýsaca bilgi ver-
Asým TOZOÐLU
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
009 yýlýnýn sonuna
yaklaþtýðýmýz bu günlerde, yýlýn bitimiyle,
bazý önemli iþlevlerin de
süresi bitmiþ oluyor.
Mesela 2005 yýlýna ait
vergi denkleþtirme iþlemi
ancak 31.12.2009 gününe
kadar maliyeye bildirilebiliniyor. Aksi halde haklarýmýz yanýyor.
Bu arada Almanca tabiriyle "Wohnunsbauprämie"
dediðimiz ev yaptýrým teþvik primleri için 2005 deðil
2007 yýlý için süre doluyor.
Elinde bankalara ait bu belgeleri olanlar mutlaka gerekli dilekçelerini doldurup
imzaladýktan sonra bankalarýna versinler veya gön-
I
Seite 4
hayat
[email protected]
dersinler ki haklarý yanmasýn.
Bir yýl içinde banka yapý tasarruf (Bauspar) hesabýnda biriktirdikleri paranýn yüzde onunu devlet
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
2005
yýlý
yanmasýn
sürelere
dikkat
prim olarak vermektedir.
Tabii ki aileler için 94 euroyu, bekarlar için 49 euroyu geçmeyen bu miktar
bence küçümsenmemelidir.
Diðer taraftan Riester
Rente veya benzeri emeklilik parasýný ödeyenlerde
"Zulageantrag" denilen dilekçeleri doldurup 2007 yýlýna ait dilekçeleri sene sonuna kadar ilgili kuruluþa
IGMG Ruhr-A Geniþletilmiþ Bölge
Yönetim Kurullarý Toplantýsý
di. Kuri, þubelerde yapýlan
teftiþlere de deðindi. Daha
sonra Özcan Kuri katýlan
yönetim kurulu üyelere
“Ýdareciler ve üyelerarasý
iliþkiler” hakkýnda bir seminer verdi.
Yeni bina hakkýnda bilgi veren Özcan Kuri, pek
yakýnda bina alýmý için çalýþmalar yoðunlaþtýðýný
söyledi.
Daha sonra söz alan
IGMG Ruhr A Bölge Teþ-
kilatlanma Baþkaný Harun
Caylan söz aldý. Caylan
bölgede yapýlan ve önümüzdeki dönem yapýlmasý
gereken koordinasyon ve
komisyon toplantýlarý hakkýnda kýsa bilgiler verdi.
bilgilendirme
göndermelidirler. Bilindiði
gibi Riester Rente de bilhassa kendisi çalýþýp da eþi
çalýþmayan ve birden fazla
çocuðu olan ailelerde devlet destek vermektedir. Eþi
için 220 euro, çocuk baþýna da gelire oranla destek
alacak mükellef, dilekçe
vermezse, hakký yanacaktýr.
O halde bazý konularda
süre dolmak üzereyken, uzmanýnýza danýþýnýz ve haklarýnýz yanmasýn.
Yapýlan
araþtýrmalar
gösteriyor ki, yüzbinlerce
vergi mükellefi hala 2005
yýlýna ait vergi denkleþtirme iþlemini yaptýrmamýþ
ve devlete hediye etmiþtir.
Caylan birimlerin yaz tatiline kadar en azýndan 2 koordinasyon toplantýsýnýn
yapmasýnýn gerektiðinin
altýný çizdi.
Teþkilatlanmadan sonra
sýrasýyla söz alan Gençlik
Teþkilatý, Kadýnlar Teþkilatý ve Kadýnlar Gençlik Teþkilatý sorumlularý söz alýp
kendi birimleri hakkýnda
bilgiler verdiler.
Ondan sonra her üyeye
dilek ve temmenisini söylemesi için fýrsat verildi.
Dilek ve temenniden
sonra okunan Kur`an-ý Kerimle toplantý son buldu.
IGMG Gelsenkirchen-Hassel Þubesinin Anasýnýfý
Saadet Bahçesinden örnek bir çalýþma
I
GMG Ruhr A
Bölgesine baðlý
olarak faaliyetlerini sürdüren Gelsenkirchen–Hassel þubesinin Anasýnýfý Saadet
Bahçesi Ramazan`da
baþlattýklarý kumbarayla kurban toplama
çalýþmasý çok büyük
baþarýyla tamamlandý.
IGMG Ruhr A
Bölge Kurban Sorumlusu Ahmet Yazýcý,
Gelsenkirchen–Hassel Þube Baþkaný Ergün Tav ve Gelsenkirchen–Hassel Þube
Sosyal
Hizmetler
Baþkaný Ferhat Eroðlu onlarý ziyaret ederek bu büyük baþarýlarýndan dolayý onlarý
ve hocalarýný tebrik
ederek hediyeler verdiler.
Bu çalýþmanýn bir
örnek teþkil ettiðini,
minik yavrularýmýzýn
bu güzel davranýþlarýnýn takdire þayan olduðunu belirttiler.
Toplanan kurban
bedelleri bölge sorumlularýna teslim
edildi.
M.Veysel Söyleyenoðlu
Bauspar- und Finanzfachmann (BWB)
Bezirksleiter der Bausparkasse Mainz AG
1431. Yeni Hicri
Yýlýnýzý Tebrik Ederiz
Berliner Straße 23 . 51063 KÖLN
Tel: 0221 16853104
Fax: 0221 16853109
Mobil: 0172 5151209
e-mail:
[email protected]
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
dosya
D
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Dr. Yusuf IÞIK
ünya ve dünya insaný bir kaos süreci
yaþýyor. Ozon tabakasý yýrtýldý, delik büyüyor
ve ultraviyole ýþýnlarý insanlýðý tehdit ediyor. Buzlar eriyor, denizlerin her yýl periyodik olarak yükseldiði bilim adamlarýnca açýklanýyor.
Dünyanýn dörtte üçünün
su ve dörtte birinin kara parçasý olduðunu biliyoruz. Þu
süreçte karaparçasý ve üzerinde yaþayan insanlar, hayvanlar ve bitkiler adeta diken üstünde, gelecekteki
tehlikeleri göðüsleyebilmek
için tedbir çabalarýný yoðunlaþtýrýyor.
Uluslararasý bir sürü toplantýlar, konferanslar, sempozyumlar...vb. yapýlýyor ve
çareler araþtýrýlýyor. Çevre,
hava, su ve gýdalarýn kanserojen maddelerinden arýndýrýlmasý için yoðun çaba sarfediliyor. Dünya Saðlýk Örgütünün verilerine göre, sýrf
kanserojen virüsüyle mücadele için ilaca ve týbbi malzemelere harcanan para beþyüz milyar dolar. Buna ne sigorta þirketleri dayanýr, ne
de devlet bütçeleri. Gelecek,
tehlike arzediyor.
Konvensiyonel silahlanmanýn önüne geçilmesi, sera
gazlarýnýn asgariye düþürülmesi, atom silahlarýnýn önlenmesi, uranyum zenginleþtirme faaliyetlerinin sonlandýrýlmasý, kozmetik sanayiinin frenlenmesi, GDO`lu
(genetiðiyle oynanmýþ organik) gýdalarýn tüketilmemesi...vb. gibi bir çok tedbir
düþünülmekte, konuþulmakta, endiþeler paylaþýlmakta
ama, bu düþünülen ve konuþulan tedbirler bir türlü hayata geçirilememektedir.
Çünkü yukarýda sýraladýðýmýz çalýþmalardan rant elde
eden, milyar dolarlarýna artý
milyar dolarlar ekleyen
uluslararasý dev firmalar kazançlarýndan taviz vermek
istememektedirler. Onlarý,
gelecek nesillerin saðlýklý ortamlarda yaþamasý ve müreffeh bir hayat sürmesi ve
geleceðe umutla bakmalarý
pek ilgilendirmemektedir.
Ýnsanlýk bu hale nasýl
geldi, kimler rol oynadý,
hangi felsefi veya dini veriler müessir oldu, seküler bilim ne yapýyor. Milyarlarca
dolar harcanarak nesillerin
yetiþmesi için kurulan üni-
Seite 5
versiteler, enstitüler, araþtýrma ve geliþtirme merkezleri
ne iþ yaparlar. Bütün bunlar
derin derin düþünülmesi ve
üzerinde hassasiyetle ve titizlikle irdelenmesi gereken
konular. Giderek büyük bir
köy haline dönüþtürülen ihtiyar dünyanýn sakinleri endiþeli bekleyiþini sürdürmektedir...
Ýnsanlýðý tehdit
eden ve kaosu körükleyen bir baþska
bela da terör, toplu
katliam,
harp,
darp,
kin-öfke,
düþmanlýk, stres,
sinir, asabiyet, ýrkçýlýk ve nefret...
Toplumlar cinnet geçiriyor. Refah seviyesi yüksek toplumlarda artan cinayetler, sabotajlar, kundaklamalar ve intiharlar,
bir hayli düþündürücü.
Bütün bunlar
neden oluyor dersiniz? Yok mu bir
çaresi? Bu kaos ortamýndan insanlýðý
kurtaracak necat
yollarý kapalý mý
acaba? Bu iþlerin
üstesinden nasýl
gelinecek? Eþrefi
mahlukat (en þerefli yaratýk) olarak
yaratýlan insan, Yaratýcýsýnýn ortaya
koyduðu kural, kaide, prensip, sistem, metod ve düzen çerçevesinde
yaþamayý cüz`i iradesiyle
murad
ederse, külli irade
sahibi Yaratýcý onu
halkeder. Yeter ki
insanlýk, Yaratýcýsýnýn gösterdiði yola girsin. “Gayril
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
GDO`su
Bozuk
Dünya
maðdubi aleyhim ve la`ddallin” prensibine aminnnn desin.
Ýþte o zaman doðru/yanlýþ, hak/batýl. iyi/kötü, zulüm/adalet, kar/zarar, helal/haram, güzel/çirkin, net
olarak ortaya çýkar.
Kin ve nefretin yerini,
sevgi ve saygý alýr. Terör ve
anarþinin yerini, barýþ ve
sulh alýr. Egoizmin ve bencilliðin yerini, paylaþým alýr.
Düþmanlýðýn yerini dostluk
alýr.
Heyhat ki, Heyhat!
Bu günlerde þu Türkiyemizin haline bakýn Allah aþkýna. Terör, ölüm, bomba,
molotof kokteyli, sabotaj,
barut kokusu, endiþe, korku,
geçim sýkýntýsý ve panik...
Durup dururken
cennet vatan ülkemiz 3-5 yýlda bu
hale gelmedi. Yýllarca uygulanan
çarpýk sistem ve
dini öteleyen anlayýþ, GDO`su bozuk
nesillerin yetiþmesine sebep oldu.
Þimdi bu nesiller
huzur bozuyor, telafisi mümkün olmayan olaylara sebebiyet veriyor ve
böylece
sonsuz
maddi ve manevi
zararlar açýyor.
Aktütün, Daðlýca, Tokat, Sivas,
Maraþ,
Çorum
olaylarý, faili meçhul cinayetler, Yakamoz, Ayýþýðý,
Kafes, Eldiven ve
benzeri ihtilal giriþimleri, ordudaki
kamplaþmalar, üniversitelerdeki rahatsýzlýklar, iktidar/muhalefet dalaþmalarý, ýrkçý talepler... bütün bunlar toplumu karamsarlýða sevkediyor.
Onbeþ yaþýndan
küçüklere Kur`an
dersi, Ýslam ahlaký
verilmesini yasaklar ve mahalle baskýsý(!) adý altýnda
dindar insanlarý
ötelerseniz, geriye
elinizde GDO`lu
5
(genetiðiyle oynanmýþ) nesiller kalýr. Ýþte bu durumdan
þikayetçi olmaya hakkýnýz
yok. Ürettiðinizi biçiyorsunuz. “Ne ekersen onu biçersin” atasözünü hiç duymadýnýz mý?
Ülkemizde bir baþka sýkýntý(!)da Ýmam-Hatip Liseleri olarak gösteriliyor. Bu
liselerden mezun olanlarýn
yüksek kademelerde veya
bürokraside görev almamalarý için katsayý engelleri çýkartýlýyor. Danýþtay bu iþe ön
ayak oluyor.
Daha dün Danýþtay saldýrýlarýndan þikayet eden üyeler, bu tip tehlikelerin nereden geldiðinin bile farkýnda
deðiller.
Ýmam-Hatip okullarý gereklidir. Gereklidir çünkü,
bu toplumun huzura, sükuna
ihtiyacý var. Ahlaklý, dürüst,
vatanýný milletini seven, insanlýða yararlý, bencil olmayan, adaleti zulümden ayýran, teröre bulaþmayan nesillerin muharrik gücüdür bu
okullar.
Otuz yýldan beri terörle
yaþayan güneydoðu ve doðu
Anadoluda misal; Diyarbakýr, Mardin, Van gibi þehirlerde bin-ikibin kiþilik Bölge Yatýlý Ýmam-Hatip okullarý ve Ýlahiyat Fakülteleri
açýlmýþ olsaydý, bölge bugünkü durumda olur muydu? Bununla birlikte Bölge
Meslek Okullarý ve paralelinde oluþturulacak üniversiteler kurulsaydý böyle mi
olurdu?..
Dini ve dindarlarý öteleyerek, iterek, kakarak, seküler bir toplum meydana getirmeye çalýþýrsanýz neticeden þikayet etme hakkýný
kaybedersiniz.
Demem o ki, insanlýðýn
kaos ortamýndan kurtulmasý,
çevre tahribatýnýn önlenmesi, beslenme problemlerinin
en aza indirgenmesi, özgürlüklerin kamil manada elde
edilmesi, yaþam hakkýna
saygý gösterilmesi ve barýþ
ortamýnýn saðlanmasý din ve
ahlaki ön planda tutan, yaradýlmýþý Yaradandan dolayý
seven, hak hukuk bilen,
edepli, saygýlý, ve de bilgili
nesillerin yetiþtirilmesiyle
mümkün olacaktýr.
Unutmamak gerekir ki,
en büyük yatýrým; insan yetiþtirmeye yönelik yapýlan
yatýrýmdýr.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
6
S
on aylarda bütün
dünyada salgýn haline gelen ve Türkiyemizde de çok sayýda kiþinin ölümüne sebep olan domuz gribi ve ona karþý geliþtirilen aþý ile ilgili tartýþmalar halký ikiye bölmüþ
durumda.
Ama bu konunun böyle
olmadýðý gerçeðini, Duisburg’da genel doktor hizmeti veren Ýbrahim Güneþ
konuya açýklýk getirdi. Güneþ açýklamasýnda “Duisburg ve çevresinde çok sayýda yabancý kökenli insanlar yaþamaktalar. Aþý olanlarýn sayýsý da burda çok
az. Onun için þehrimize
çevre þehirlerden gelen Almanlar oralar da aþý bulamadýklarý için burada oluyorlar. Almanlar bunun farkýna vardýlar. Çevremizdeki bütün Almanlar, bürok-
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
inslaken Aile Birliði
(AK Familienbündnis Dinslaken) tarafýndan “Bangladeþ`te Aile
Yaþantýsý” (Familienleben in
Bangladesch) adý altýnda bir
proðram tertip edildi.
Proðrama
konuþmacý
olarak davet edilen ATÝB
Genel Baþkan Yardýmcýsý
Yakup Tufan, Bangladeþ’te
ailelerin yüz yüze olduklarý
günlük hayatý ve karþýlaþýlan zor þartlarý anlattý.
Yakup Tufan, ATÝB Kurban Kampanyasý vesilesiyle
Bangladeþ’te kesilen kur-
D
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
Gurbetçilerimiz domuz
gribi aþýsý olmalýlar
ratlar, bankacýlar, sigortacýlar yani Almanlarýn çoðu
aþýyý oldular. Bu aþýnýn yan
etkisi olsa AB topluluðu
buna izin vermez ve piyasaya sürmez. Vatandaþlarýmýzýn bu konuda daha duyarlý olmalarýný ve özen
göstermelerini istiyoruz”
dedi.
TEST ÜCRETE TABÝ
Domuz gribi ile ilgili
tartýþmalara açýklýk getirmek isteyen Dr. Ýbrahim
Güneþ domuz gribi için test
de yapýlmakta diyerek konuþmasýna “Bu testeler ücrete tabi. Bu ücreti aðýr
hastalardan, hamilelerden
ve 6 aydan küçük çocuklar-
uisburg’un köklü takýmlarýndan TSV Bruckhausen
(Türk Spor Kulübü), ile
FSV (Futbol kulubü Duisburg) arasýnda oynanan lig karþýlaþmasýnda
üstünlük olmadý ve maç 2-2 berabere bitti.
Bezirksliga ekiplerimizin yaptýklarý karþýlaþmada seyircilerin
maça olan ilgisi beklenenden fazla
oldu. Genelde bir orta saha mücadelesi þeklinde geçen karþýlaþmada
ev sahibi TSV Buruckhausen rakibine nazaran daha tutuk bir futbol
çýkarmasýna raðmen maçýn 14.dak.
Musa’nýn yirmi metreden attýðý
düzgün bir vuruþla takýmýný 1-0
öne geçirdi. Maçýn ilk yarý sonlarýna doðru kazanýlan serbest vuruþu
FSV dan Fehmi direðe niþanlarken
ilk yarý da bu skorla bitti.
Ýkinci yarýya hýzla baþlayan
FSV bunu iyi deðerlendirdi ve 59.
dak. ceza sahasýnda topla buluþan
D
Seite 6
dan almýyorlar. Ve bu test
50 euraya yakýn. Bu dört
kiþilik aileye 200 euroya
mal oluyor. Bu da caydýrýcý
oluyor ve test yaptýrmýyorlar. Bunlara lüzüm olmadan hiçbir yan etkisi þimdi-
ye kadar Almanya’da görülmeyen domuz gribi aþýnýný olmalarýnda hiçbir
korkularýnýn olmasýna neden yok. Hem bu aþý bedava yapýlmakda” diyerek
konuþmasýný sürdürdü.
HASTALIK YABANCILARDA HIZLA YAYILIYOR
Konuya açýklýk getirmek isteyen genel doktor
hizmeti veren doktor Ýbrahim Güneþ “Domuz gribi
göçmenlerde daha fazla.
Çünkü karþýlaþtýklarýnda
samimi bir þekilde tokalaþýp sarýlýyorlar. Kalabalýk
aileler olduklarý için ve çocuk sayýsý fazla olduðu için
Duisburg Derbisinde Beraberlik
Ýslam rakibini teknik bir hareketle
geçip, düzgün bir vuruþla maçta
beraberliði saðladý. 1-1. Maçýn 66.
dakikasýnda FSV takýmýnýn defansýnýn dikkatsizliðinden yararlanan
Osman takýmý TSV’yu 2-1 öne
geçirdi. Bu öne geçiþ yanlýz bir
dakika sürdü ve FSV yalçýn ile
maçda 2-2`lik beraberliði saðladý.
Ýyi bir yönetim gösteren maçýn
hakemi maçýn daha kaliteli olmasýnda en büyük etkendi. Soðuk
havaya karþý futbol severlerin maça
olan ilgisi ise bir hayli fazla idi.
yaðan muson yaðmurlarýnýn
birlikte getirdiði olumsuzluklarý anlattý. Çalýþan insanlarýn günlük kazançlarý-
hastalýk daha fazla görülüyor. Ziyaretlerimiz birbirimize daha fazla. Onun da
etkisi ile hastalýk hýzla yayýlmakta. Gurbetçilerimiz
fazlaca Türk televizyonlarýna baktýklarý için ve Baþbakanýn da olmamasý yüzünden aþýya lüzüm olmadýðý kanýsýndalar ama bu
kaný yanlýþ. Herkes kendisinden sorumlu, Almanya`da 50 milyon kiþi aþý olmuþ durumda ve aþý bitti.
Ýkinci partinin de üç hafta
sonunda geleceði söyleniyor. Bu uzun bir zaman.
Hastalýk durmuyor. Gurbetçilerimizin aþý olmasýnda hiçbir korkularýnýn olmasýna neden yok. Yan etkisi olsa þimdiye kadar çýkardý. Gurbetçilerimizi bir
an önce domuz gribi aþýsý
olmalarý gerek” dedi.
Duisburg derbysinde 2-2`lik beraberlikle üst sýralardý sýra deðiþmedi ve FSV ikinciliðini, TSV`da ayný
puanla üçüncülüðünü korudu.
GENÇOSMAN GENÇLÝK
BEÞÝ BÝR YERDE DEDÝ
Kraisliga B`de mücadele eden
Gençosman gençlik bu hafta
deplasmanda karþýlaþtýðý SV
Becker-werth’i 5-1 gibi farklý bir
skorla yenerek liderliðini sürdürdü.
Baþtan sona rakibine göre düzenli
bir oyun sergileyen ekibimiz ilk
yarýyý Tahir’in gölü ile 1-0 önde
bitirdi. Ýkinci yarýda da oyun disiplininden kopmayarak Tahir,
Selçuk, Sinan ve George hanna`nýn
attýðý gollerle skoru 5-0 yaptý.
Maçýn bitimine doðru kalesinde bir
gol gören ekibimiz maçý 5-1 gibi
bir skorla alarak, haftayý hem galibiyet ve lider olarak kapamasýný
bildi.
DÝNSLAKEN BELEDÝYESÝNDE
ATÝB PROJELERÝ ANLATILDI
banlar ve yapýlan yardýmlara deðindi. Kiþoraganj’da
bulunduðu süre içerisinde
bizzat müþahede ettiði günlük hayat ile ilgili bilgiler verdi. Ülkenin nüfusunun yoðun olmasý ve
buna karþýlýk iþ alanlarýnýn darlýðý, geçim sýkýntýlarýn daha da artmasýna
sebep olduðunu misallerle izzah etti. Günlerce
haber
nýn 1.00 Euro’nun bile altýnda olduðuna dikkat çekti.
Yakup Tufan, bütün bu
buna benzer olumsuzluklarýn Bangladeþ’i dýþ yardýma muhtaç ettiðinin
altýný çizdi.
Dinslaken Belediyesinde düzenlenen proðramda, dünyanýn büyük
bir bölümünü içerisine
alan maðdur ve mazlum
coðrafyada yaþayan insanlarýn çektikleri sýkýntýlar dile
getirildi.
Dünyanýn muhtelif bölgelerinde yaþayan maðdur
ve
muhtaç
insanlara,
ATÝB’in yaptýðý yardýmlarýn nasýl ve ne þekilde ulaþtýrýldýðý hakkýnda bilgiler, PP
proðramý eþliðinde anlatýldý.
ATÝB’in gerek Bangladeþ’e gerekse dünyanýn diðer bölgelerine yaptýðý insani yardýmlar, bu konudaki
projeler ve hizmetler Almanlar tarafýndan takdirle
karþýlandý.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
dosya
Seite 7
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Mahmut AÞKAR
K
üre ölçekli Müslüman-Doðu ile Hýristiyan-Batý arasýndaki geliþmeler deðerlendirilirken; “11 Eylül
2001” bir dönüm noktasý
olarak kabul görüyor ve
ona göre meseleler tasnif
ediliyor. Batý Avrupa Müslüman Göçmenleri açýsýndan da; “29 Kasým 2009”
öncesi ve sonrasýna göre
konular sýnýflandýrýlacak.
Ýsviçre’de halk oylamasý
neticesinde minare yapýmýna getirilen yasaðý simgeleyen bu tarih zamanla týpký
“11 09 2001” gibi, “29 11
2009” da, zihinlerde bir kýrýlma noktasý olarak yerini
alacak.
“11 Eylül” kan ve barutun þekillendirdiði bir Sýcak Savaþ özelliðine sahipken, “29 Kasým”, sadece
Batý Avrupa’yla sýnýrlý kalmayacak yeni bir Kültürel
Soðuk Savaþ’ýn baþlangýç
tarihi olarak kayýtlara geçecek. Bu çapta hadiseler bugünden sabaha peydah olmuyor. Hýristiyan-Batý’nýn,
Müslüman-Doðu’ya karþý
önyargýsý bazýlarýna göre
bin yýldan beri, Prof. Urs
Altermatt gibi tarihçilere
göre ise, bu travma Türklerin Viyana Kuþatmasý’ndan
beri devam etmektedir.
Toplumlarýn nabzýný tutanlar kadar onlarý yönlendirenler de, farklý sahalarda
söz sahibi olan kanaat önderleridir. Batý dünyasýnýn,
Ýslâmiyet’e karþý Kültürel
Soðuk Savaþ baþlatma niyetini, daha önceleri Avrupa’dan Amerika’ya kadar
açýlan yelpazade birçok aydýnýn bu istikametteki kalem oynatmalarýndan sezinlemiþtik.
“Ýsviçe’deki bu oylama
Avrupa Neo-Irkçýlýðý için
bir kilometre taþý olacaktýr.
Bu olay bundan 20 sene
sonra da konuþulmaya devam edecek. Yeni bir kültür
savaþýný markalaþtýran bu
hadise, liberal toplum dürüstlüðünü ve müsamahakârlýðýný kýrmýþtýr. Uyumun örnek ülkesi Ýsviçre’de (minare yasaðý) vuku
bulduðundan, kýrýlma daha
da sert olmuþtur. Minare
kararý, Avrupa için bir iþaret fiþeðidir. Ýsviçre’nin
[email protected]
farkýnda olmadan baþlattýðý
Ýslâm tartýþmasý diðer ülkelerde daha kuvvetlenerek
devam edecek. Bundan
sonra Avusturya’da da benzeri bir hareket olacaðýndan oldukça eminim. Bu
ülke Ýsviçre’ye çok benziyor. Fransa’da da hareretli
tartýþmalar
baþlayacak.
(Urs Altermatt, NZZ,
6.12.09)”
Fransa tartýþmayý bizzat
Cumhurbaþkaný Sarkozy
ile baþlatýrken, Almanya’da zaten ardý arkasý kesilmeyen Ýslâm-Müslüman
Göçmen tartýþmalarý, “Ýsviçre halkýnýn endiþelerini
anlýyor, korkularýný paylaþýyoruz” meâlinde, gayet
diplomatik bir üslupla niyet açýða vurulduktan sonra cesaret ve güç kazandý.
Henüz daha Ýsviçre gibi,
Avusturya, Almanya, Hollanda, Danimarka ve Fransa, hatta Ýngiltere kendi
müslüman azýnlýðýna karþý,
niyetini refarandum yoluyla deþifre etmiþ deðil... Buna adý geçen ülke idarecilerinin þimdilik cesaret edeceði kanaatinde deðiliz.
Sözkonusu ülkelerin, Ýsviçre’nin yaptýðý yanlýþý (!)
yapmamalarý belki bir teselli olarak görülebilir, fakat giderek güçlenen AntiMüslüman dalganýn örtbas
edilmesi daha vahim neticeler de doðurabilir.
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
Minareye
Giydirilen
Kýlýf: Korku
Kültürü
Yýllardan beri yerli halkýný müslüman azýnlýðýn
aleyhine kýþkýrtanlar; bazen
kadýn haklarý, bazen Türkiye’nin AB üyeliði karþýtlýðý, bazen de cami veya minarenin yasaklanmasý adýna kin ve nefret kusarak
bundan bir korku kültürü
yarattýlar.
“Yabancýya,
özellikle de Ýslâm’a karþý
korku, bütün Avrupa’ya
yayýlmýþtýr.” diyen Ýsviçreli
Prof.
Urs
Altermatt,
mülâkatýn devamýnda; “Biz
Avrupalýlarýn koruduðu o
düþman simge Doðu’dadýr.
Türklerden sonra, 20 yýl
öncesi Soðuk Savaþ döneminde düþmanýmýz komünistlerdi. Sovyetler Birliði’nin çökmesinden sonra
düþmaný yeniden tanýmlamamýz gerekiyordu. O zamandan beri bizim eski fobimiz Doðu’nun yerine tekrar Ýslâm’ý koyduk. Ýslâm
korkusu eski bir Avrupa
mirasýdýr. (Urs Altermatt,
NZZ, 6.12.09)”
Kendi filminin Ýsviçre’deki galasýna katýlmayý,
minare yasaðýndan dolayý
iptal eden Fatih Akýn; “Ýsviçrelilerin minare vetosunu ancak korku ile izah
edebilirim. Korku ise, bütün kötülüklerin kaynaðýdýr.
(Spiegel
Online,
3.12.09)” diyor. Müthiþ bir
tesbit... Kendi ülkesinde iþ
bulamadýðýndan veya zul-
me, baskýya uðradýðýndan,
Batý Avrupa ülkelerine göç
eden müslüman kimlikli
insanlarý, yerli halkýn gözünde canavarlaþtýran güruhtan essahtan korkulur!
Çünkü onlar, kendi içindeki müslüman azýnlýða karþý
öylesi bir korku kültürü
yaydýlar ki, Ýsviçre’nin tanýnmýþ feministlerinden ve
minare yasaðýna hararetle
destek veren Julia Onken’in de itiraf ettiði gibi;
“Eðer kamuoyu araþtýrmalarýnda insanlar içinden geçeni söyleyebilseler, Almanya’da da böylesi bir
oluþum %80 civarýnda
onaylanýrdý. (Die Welt,
2.12.09)”. Asýl korkulmasý
gereken; þu veya bu sebepten dolayý müslümanlara
karþý olan düþüncesini açýða vuramayan sessiz çoðunluðun durumudur.
Þayet Bayan Onken’in
iddia ettiði gibi, Almanlarýn %80’i müslüman göçmenlere veya onlarýn ibadethanesi camilere karþý
iseler; bundan Almanlarýn
%80’i müslüman veya
Türk düþmanýdýr neticesi
(þimdilik) asla çýkarýlmamalý fakat mevcut durum
da insaný ciddi manâda endiþelendiriyor. Avrupa’nýn
Ýslâm’a ve kendi müslüman göçmenlerine bakýþýnda incelikleri iyi okuyabilenlerin baþýnda Prof. Tarýk
7
Ramazan (Tariq Ramadan)
gelir. Ýsviçre’nin minare
vetosundan sonra T. Ramazan kaleme aldýðý makalesinde, seçmenlerin çoðunluðu müslüman vatandaþlarýna çok açýk bir mesaj
gönderdi, diyor ve sözü
edilen %80’ler civarýndaki
Avrupalýnýn gönlünden geçeni ama açýða vuramadýðý
sözkonusu mesajýný; “Size
güvenimiz yok; bizim için
en iyi müslüman, görmediðimiz müslümandýr.” þeklinde algýlamýþ ki, son derece sade, anlaþýlýr ve yerli
halkýn düþüncelerini yansýtan bir okuma...
Hýristiyan Avrupalýnýn
bastýrýlmýþ duygularýna bir
tercümanlýk da Amerikalý
Göçmenlik Uzmaný Christopher Caldwell’den geliyor: “Birçok insan gerçekten ne düþündüðünü açýða
vurmaktan korkuyor. Bazen de, Ýsviçre’deki kamuoyu araþtýrmalarý örneðinde
olduðu gibi... (Spiegel Online, 8.12.09) ”. Bilindiði
gibi, Ýsviçre’de oylama öncesi yapýlan araþtýrmalarda
minareye karþý olanlarýn
oraný daha az çýkýyordu.
Bu okuma fala bakma
gibi bir þey deðil; gerçekleri görebilmek ve bunu sesli
düþünerek çareler aramaktýr. Batý Avrupa Müslümanlarý/Türkleri, deðiþik zamanlarda ve farklý ülkelerde yapýlan kamuoyu araþtýrmalarýnýn da ortaya koyduðu bu acý hakikatý idrak
ve kabul ederek gerekeni,
üzerlerine vazife olaný yerine getirmelidirler. Yarým
asýrlýk bir geçmiþten sonra
görmedim, duymadým, anlamadým devri kapanmýþtýr
artýk...
Korku kültürü;
korkutma metodu...
“Ýslâm, son yirmi yýlda
þiddet, aþýrýlýk, düþünce
hürriyeti, cinsiyet ayýrýmcýlýðý, zorunlu evlilik gibi
tartýþmalý konularla öyle
bir iliþkilendirildi ki, normal vatandaþ, yeni müslüman varlýðýna müsbet bakmada zorlanýyor. Korku ve
hissedilir derecede güvensizlik oldukça yaygýn...”
Artýk sýradan bir Batýlý bile,
Ýslâm veya Müslüman tari-
41. sayi sayfalar
21.12.2009
8
fini, ezberindeki kliþeleþmiþ menfi kavramlarý yanyana getirerek yapýyorsa,
bu noktaya geliþin bir müsebbibi olmalý... Yukarýdaki tesbiti yapan Prof. Tarýk
Ramazan, Ýsviçre’deki anti
minare kampanyasýnda takip edilen medyatik stratejiyi þöyle sýralýyor:
-Mümkün olduðunca
tartýþma çýkar!
-Maðdur olan taraf duygusunu kamçýla:
-Ýþgal altýndayýz,
-Müslümanlar tarafýndan sessizce kolonileþtiriliyoruz,
-Aslýmýzý ve kendi kültürümüzü kaybediyoruz.
Cami, minare, bazen de
baþörtüsü, aslýnda kendi
içindeki müslüman ama nihayetinde topyekün Ýslâm
karþýtý olanlardan, Ýsviçre’de olduðu kadar Almanya’da, bir o kadar Avusturya, Hollanda veya Fransa’da da ayný kavramlar ve
benzeri taktikleri gözlemlemek mümkün. Peki bütün
kabahat müslüman karþýtý
kampanyalarý yürütenlerde
mi? “Ben diyorum ki, yýllardan beri birlikte yaþadýðý
toplum içinde müsbet görüntü sergileyebilmesi için
aktif ve belirleyici olamamýþ müslümanlar kabahatlýdýr. (Tarik Ramadan, Die
Welt, 1.12.09)
Bugünden sabaha bütün
Batý Avrupa Türkleri din
deðiþtirerek hýristiyan olsalar, acaba o zaman hangi
töhmet ve direktiflere muhatap olurlar?... Buralarý
azçok bilen birisi olarak;
yine de bizim Almanlar bize kulp takacak birþeyler
mutlaka bulurlar, diyorum.
C
emiyet üyeleri ve de
mahalle sakinlerinden oluþan katýlýmcýlar Bayramlarýn neþe kaynaðý
olan bayramlaþma, tanýþma
ve de sohbet etme þansýný
buldular.
Önce Camii`de Kur`an-ý
Kerim ve de Mevlüt okun-
10:57 Uhr
Seite 8
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Atlantik ötesinden Christopher Caldwell’in tesbiti,
aslýnda bu Kültürel Soðuk
Savaþ’ýn can damarýna parmak basan türdendir:
“Ben Avrupa’ya akýl
vermek istemiyorum. Sadece, birçok Avrupalýnýn
kendisini
aydýnlanmýþ,
müslümanlarý ise barbar
olarak gördüðü dikkatimi
çekiyor. Müslümanlarýn
dindarlýðýný aþaðýlamak bir
hatadýr!” Ve bana göre
Caldwell,
Avrupalý’nýn
binbir kýlýfa büründürerek
göçmen müslümanlara karþý kültürel savaþ baþlatmasýnýn altýnda yatan, fakat
açýða vuramadýðý esas sebebi þöyle izah ediyor:
“Kanaatimce, dindarlýðýn
müslümanlara verdiði þeyden Avrupalýlar yoksundurlar. Bu kadar az müslümanýn varlýðýndan bu kadar
çok Avrupalýnýn duyduðu
rahatsýzlýðýn sebeplerinden
birisi de budur. (Spiegel
Online, 8.12.09)
Dindarlýðýn insana kazandýrdýðý dinamizm, manevi huzur ve özgüven gibi
meziyetler, sadece müslüman için deðil, Ýslâm’ýn dýþýndaki baþka dinlere mensup her dindar için de geçerlidir. Burada müslüman
dindarý baþka dinlere ait
dindardan ayýran taraf, dindar kiþinin kendisinde deðil, bizatihi dinin özünde
aranmalýdýr.
Nitekim,
Caldwell sözkonusu röportajýnda; “Ýslâm’ýn Avrupa’da ikinci büyük din olmasý sadece istatistikî olarak doðrudur. Onun ortaya
koyduðu görüþlerin canlýlýðýna bakýldýðýnda, Ýslâm,
Avrupa’da din olarak Hý-
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
ristiyanlýktan daha önemlidir.” Muhtemeldir ki, göçmen müslümana bu kadar
önyargýlý yaklaþan Avrupalýyý, Ýslâm’ýn özündeki bu
canlýlýk da rahatsýz eden
faktörlerdendir.
Çok geç olmadan...
Karþýnýzda, müslüman
kimlikli sizin varlýðýnýzdan
ciddi manâda endiþe duyan
%78’lik yerli-çoðulcu toplum, yani Alman halký
var... Bu ülkede Müslüman
eþittir Türk! Ve bu
Türk’den Almanya’da takriben 2,8 milyon adet var.
O hâlde bu mesele herkesten önce Türkün meselesi
veya bir Türk meselesidir!
Þayet yerli halk bu kadar
yüksek oranda sizi istenmeyen azýnlýk olarak görüyorsa; bu çok vahim durum
karþýsýnda yapacaðýnýz iki
þey var: Birincisi; elinizi
vicdanýnýza koyarak düþündüðünüzde, evet biz bu
neticeyi hak ettik ve gerekeni yapmalýyýz, diyerek
buradan topluca çekip gitmek... Ýkincisi ise; þayet
gönül rahatlýðýyla biz bunu
asla hak etmedik, bu yargýsýz infazdýr, diyebiliyorsanýz; bu durumda da zaman
geçirmeden kollarý sývayýp
gerekeni yapmanýz lazým!
Özellikle
Almanya
Türklerinin
birbirinden
önemli birçok sosyal ve hukukî meseleleri var. Bu konularla ilgili zaman zaman
Türkiye’deki ilgili mercilerin öncülüðünde, buradan
giden heyetlerle, bazen de
Türkiye’den buraya hükümet veya devleti temsilen
gelenlerle toplantýlar yapýlýr. Toplantýlarýn aktörleri
kadar konuþulan konularý
da yýllardan beri fazla deðiþmedi. Ýmajý yerlerde sürünen, günah keçisi, hedef
tahtasý hâline getirilmiþ bir
azýnlýðýn mensuplarý kadar,
o azýnlýðýn geldiði anavatanýn devlet/hükümet yetkilileri de, bu vahametin farkýnda deðiller veya önemsemiyorlarsa;
sahipsiz,
kendi kaderine terk edilmiþ
bir Batý Avrupa Türkleriyle
karþý karþýyayýz demektir.
Sahipsiz, kendi içinde bölük-pörçük, dünkü “Misafir Ýþçi”lerin devamý Türk
azýnlýðýn, þu veya bu bahaneyle baþlatýlan Kültürel
Soðuk Savaþ karþýsýnda aldýðý netice ancak bu kadar
olur: Þurada veya burada
dikilen minarelere karþýlýk,
yerlerde sürünen itibar...
Berlinli öðrenci, 16 yaþýndaki Yunus’un, okulda
namaz kýlmak için kazandýðý dava gibi müslümanlar
tarafýndan yapýlan bazý giriþimler vardýr ki, Almanya
müslüman azýnlýðýna sadece baþaðrýsý getirmiþtir. Bu
tip hukukî davalarýn kazanýlmasý veya kaybedilmesinden çok, kamuoyuna
yansýmasý veya algýlanmasý
daha önemlidir. Azýnlýk
toplumu, çoðunluðun bazý
konulardaki hassasiyetine
hassasiyetle karþýlýk verme
kabiliyetini de gösterebilmelidir.
Yunus M.’nin mahkemeye verdiði okulun avukatý, okul binasýnda namaz
kýlma yeri talebini kastederek diyor ki: “Müslümanlarýn burada olmalarý onlarý
tatmin etmiyor. Kendilerini
görmemiz için bizi adeta
zorluyorlar.” Bunun manâsý þudur: Biz Almanlar, siz-
IGMG Duisburg Mevlana Camiinde Bayramlaþma neþeli geçti
masýyla baþlayan þölende
misafirlere etli pilav verildi.
Hayli kalabalýk olan cemaat Türkiye`de yaþanan
Bayram havasýný gurbeti diyarda yaþama þansýný buldu.
Bu arada bir Cemiyet
Baþkaný Nevzat Kaya katýlýmcýlara bir teþekkür konuþmasý yaptý. Kaya “geçen Ramazanda yapýlan iftar yemeklerini hatýrlatan Bayramlaþma programýný icra ettiklerini, bu programýn asýl
amaç ve gayesi ziyafetten öte
cemaatleþmeye
verilen
önemdir” dedikten sonra “Bu
duygu çerçevesinde davetimize icabet edip de aramýzda
bulunan cemaatimize teþekkür ederim” dedi.
dosya
lerin varlýðýndan zaten pek
hoþnut deðiliz. Bu yetmezmiþ gibi, bir de bizden,
okulda ibadet yeri istiyorsunuz. Ýþte böylesi durumlarda aslýnda teferruat olan,
buradaki müslüman azýnlýðýn hayatî öncelikleri arasýnda olmasý mümkün olmayan, ‘okulda namaz kýlabilme talebi’ gibi bir konu, gündemin en üst sýralarýna taþýnýrsa, yerli-çoðulcu
toplumun hassasiyetleri
gözardý edilmiþ olur.
Hangi niyetle söylendiðinden baðýmsýz olarak;
“Ýslâm, Almanya’daki diðer dinler gibi bir din deðildir.” görüþü; ayný zamanda bu dinin mensuplarýna mesafe koymanýn da
bir iþaretedir. Göçmen
müslümanlarýn yarým asýrlýk geçmiþine raðmen yerli
halk kendi içindeki bu
azýnlýða her geçen gün dünü aratacak derecede mesafe koymaya devam ediyorsa, her iki tarafýn da yetkilileri, temsilcileri behemahal bu meseleye çare bulmalýdýrlar. Christian Jakob’un; “Ýslâm, birçoklarý
için yabancýlaþma çaðrýþýmý yapan bir kavramdýr. Bu
sebepten dolayý da, Ýslâm
ancak görünmediði (kabuðuna çekildiði) müddetçe
müsamaha görür. (Christian Jakob, taz, 30.9.09)”
tesbitini, Almanya’nýn acý
gerçeði olarak görmek fakat sineye çekmemek gerek... Tam tersine, sine-i
millete gitmek gerek! O
millet ki, bugünü olduðu
kadar yarýnlarý da birlikte
paylaþacaðýmýz ve inþa
edeceðimiz Alman halkýdýr.
Yönetim Kurulu üyeleri
Ali Özer ve de Mustafa Demir de “Böyle bir programýn
yapýlmasýnýn basit olmadýðýný, fakat katýlýmýn fazlalýðý
bizim yorgunluðumuzu Rahmet seli gibi silip süpürdü”
dediler.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
röportaj
K
ýsa adý TÜV olan
bizim
dilimizde
Araç muayene istasyonlarý araçlarýn trafiðe
uygun olup olmadýðýyla ilgili baþ vurularýmýzý deðerlendirirler.
Gurbettteki biz Avrupalý
Türk vatandaþlarýmýzýn içerisinden biri olan Ahmet
Güner Beyle bu konuya biraz ýþýk tuttuk.
Ahmet bey Rizeli olup
hem ilk öðretimi hem meslek eðitimini ve hem de
yüksek eðitimini Köln`de
yapmýþ gurbetçi çocuðu.
Sahip olduðu Araç teknik
mühendislik muayene istasyonunda sorularýmýzý yanýtladý ilgiyle takip ediceðinizi
umarýz. Zira sohbetin içeriðinde günümüzle ilgili sorularýn yanýtlarýný bulacaksýnýz.
Arkadaþýmýz Ýskender
Güngör`ün röportajýný ilgiyle okuyacaðýnýz kanaatindeyiz.
Ahmet Güner: Bizim
iþimiz araçlarn teknik muayenesini yapmak. Abgas,
hasar tespit muayenesi, Hasarlý araçlarýn deðerini biçeriz.
Hayat Gazetesi: Ýþletmenizde gençlere yönelik
meslek edindirme çalýþmalarýnýz da var mý?
10:57 Uhr
Seite 9
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
Ahmet Güner: “Kýrmýzý plaketli araçlar
2010 yýlýnda da þehirlerdeki öngörülen caddelerde trafiðe çýkmaya devam edecekler”
Ahmet Güner: Tabiki
tek bir eleman bile bu ülkeye bu topluma kazaným saðlanmasý bu günün þartlarýnda yadsýnmaz. Ama Allah`a
çok sükür bu meslekte þimdiye kadar 12 genci meslek
sahibi yaptýk denilebilir.
Bürokauffrau olarak da ayrýca iki bayan kardeþimizin
de meslek eðitimini tamamladýk. Gördüðünüz gibi bu
hafta itibariyle Emrullah
Koca isimli bir Türk gencini de iþletmemizde meslek
eðitimine aldýk. Bu yeni
gencimizin babasý da yine
bu meslek üzere tamirhanesi oldugundan iþi çabuk
kavruyor tabi talebelerin
hepsi bu kabiliyette olmuyor.
Hayat Gazetesi: Can
güvenliði açýsýndan sürücü
bir araçta nelere dikkat etmeli?
Ahmet Güner: Sürücü
senede en azýndan bir defa
aracýný tamirhaneye ya da
servise götürüp kontrol ettirmeli. Hiç bilinmeyen bir
arýza ya da eskiyen bir parça araca zarar verebilir.
Bizde genelde araç yürüsün
yeter anlayýþý hakim. Nasýl
zamanla saðlýðýmýz için çekap yaptýrýyorsak. Araç da
önemli, lambalarýn ayarý istenilen düzeyde mi alt takýmlarda bir sorun var mý
tekerlerin ya da lastiklerin
profülü yeterli mi, gibi.
Hayat Gazetesi: Siz burada araçlara TÜV veriyorsunuz. Peki sizi de birileri
kontrole tabi tutuyor mu?
Ahmet Güner: Elbette
biz de kontrol ediliyoruz.
Tabiki belki bizler TÜV
verirken çýkan problemlerden dolayý vatandaþlarýmýz
bize kýzýyordur. Ama bizim
verdiðimiz TÜV`lü aracý
bizim haberimiz yokken bizim de baðlý olduðumuz,
anlaþýlmasý açýsýndan þöyle
söyliyelim, o ana çatý TÜV
bizim TÜV verdiðimiz
araçlarý kontrol edebiliyorlar. Ya da hasarlý araçlarý bize yollayýp bizi otokontrole
tabi tutabiliyorlar. Devletin
haricinde medyanýn da takibindeyiz Verbraucherschutz
(tüketici haklarý koruma
derneði) organizeleri de bizleri kontrol ederler.
Hayat Gazetesi: Bir
Yeni Hicri Yýlýnýzý (1431)
Yeni Miladi Yýlýnýzý (2010)
En Ýçten Dileklerimizle Tebrik Ederiz.
muayene anýnda olmazsa
olmazlarýnýz neler?
Ahmet Güner: Bizim
vatandaþýmýzýn anladýðý gibi deðil. Kanun diyorki bir
araç trafiðe nasýl çýktýysa o
özellikte olmak zorunda.
Bir araçta deðiþiklik olmayacak. Verschleifteile dediðimiz parçalar belli bir zaman sonra deðiþmek zorunda olacak. Araçta teknik bir
deðiþiklik olursa biz onun
evraklarýný düzenliyoruz
teknik kontrolleri de yapýyoruz. Daha sonra araç sahibi Verkehrsamtta götürüp
deðiþiklik olan teknik kaydýný yazdýrýyorlar.
Hayat Gazetesi: Bu
Partikel filitreler ve kýrmýzý
sarý yeþil plaketlerle ilgili
ne söylemek istersiniz?
Ahmet Güner: Bu konu
bir siyasi konu gibi oldu
hatta geçenlerde duyduðumuza göre bir avukat bu konuyla ilgili açtýðý davayý
kaybetti. Plaketlere gelince
bunlar geçerliliðini devam
ettiriyor. Sizlerin de bildiði
gibi Stadt`ýn bazý noktalarýnda bu iþaretleri görüyorsunuz. Þimdi bazý arkadaþ-
9
lar endiþe ediyorlar bu plaketlerin belli bir süresi var o
gün geldiðinde araçlar trafiðe çýkamaz. Hayýr öyle bir
þey yok. Þimdiye kadar bununla ilgili bir mahkeme
kararý açýklanmadý. Ellerinde kýrmýzý plaket olanlarýn
endiþe etmesine gerek yok.
Zaten plakete göre yeni vergilendirmeler daha önce yayýnlandý çevreye en az zararý veren araçlar en az vergi
veren araçlar oldu. Bu da
özellikle Almanya`nýn ne
kadar çevreye önem verdiðinin anlaþýlmasý açýsýndan
dünyaya örnek olduðunu
gösteriyor. Az önce bahsettiðimiz Rußpartikel filitreyi
taktýðýmýzda bir üst plakete
çýkma ihtimali var. Yani
kýrmýzýysa sarýya, sarýysa
yeþile deðiþe biliyor.
Hayat Gazetesi: Almanyada sahte TÜV verilme iþlemleri oluyor mu?
Ahmet Güner: Bundan
üç dört sene evvel bu iþin
profösyonelce yapýldýðý ortaya çýktý. Köln Polisi 8 kiþilik kurduðu bir komisyonla bu iþin üzerine gittiðini
duyduk. Görevi kötüye kullanýldýðý farkedildiði an adli mercilere intikal ediyor
hukuki yaptýrým uygulanýyor.
Yeni Hicri Yýlýnýzý
(1431)
Yeni Miladi Yýlýnýzý
(2010)
En Ýçten
Dileklerimizle
Tebrik Ederiz.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10
10:57 Uhr
Seite 10
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
I
GMG Ruhr A Bölgesi
Hamm- Heessen Camii
yýllardýr gelenek haline
getirdiði hicri yýlbaþý kutlama programý bu yýlda muhteþemdi. IGMG Ruhr A
Bölgesi ile müþterek düzenlenen programa davetlilerin yaný sýra kalabalýk bir
izleyici kitlesi katýldý.
Hamm-Baþkent düðün
salonunda gerçekleþtirilen
bu görkemli kutlama Avrupa Kur’an-ý Kerim Yarýþmalarý Birincileri bölge
temsilcileri Yunus Emre
Yanaz ve Muhammed Bilal
Demirel in birlikte okuduklarý Kur`an-ý Kerim ile
baþladý.
Almanca olarak sinevizyon aracýlýðý ile gösterilen
çaðrý filminden hicreti konu alan bölümden sonra
Hamm Belediye Baþkaný
Hunsteger-Petermann
mikrofona davet edildi.
Hunsteger-Petermann yaptýðý selamlama konuþmasýnda müslümanlarýn hicri
yýllarýný tebrik etti ve daha
nice beraber çelýþma dileðinde bulunarak konuþmasýna sona verdi.
Akabinde mikrofona
davet edilen IGMG Ruhr A
Bölge Baþkaný Özcan Kuri
ise öncelikle programýn
gerçekleþtirilmesinde emeði geçen cemiyet ve bölge
görevlilerine teþekkür etti
Günün mana ve ehemmiyetini içeren bir konuþma
yapan Kuri: “Hicret; bir çaðýn kapanýp yeni bir çaðýn
açýlmasýdýr. Zulme boyun
eðmemektir. Mahkumiyetten hakimiyete harekettir.
Kutlu bir yolculuktur.
Hamm-Heessen`de Muhteþem
Hicri Yýlbaþý Kutlamasý
1431. Hicri yýlýnýz kutlu olsun” dedi.
Ramazan Torun‘un baþarý ile sunduðu muhteþem
programýn bu bölümünde
Hamm-Heessen Camii Bay
ve bayan yönetim kurulu
üyeleri sahneye davet edildi. Cemiyet faaliyetleri sinevizyon aracýlýðý ile gö-
rüntülü olarak izletildikten
sonra cemiyet baþkaný Hasan Kaplan bir konuþma
yaptý. Kaplan da yaptýðý
konuþmada programýn oluþumunda emeði geçenlere
teþekkür etti ve konuþmasýný Hicrette sevda ve aþk
var, Avrupa`da yaþayan
neslimiz bunu anlamalý ve
bunu yaþamalý dedi. Akabinde programa katýlan
misafirlere bu yoðun iþtiraklarinden dolayý teþekkür
etti .
Program cemiyet küçük
kýz öðrencilerinin “Döndüm Mevlana Gibi” ilahisini toplu sema halinde sunarak devam etti.
haber
Günün hatibi Mustafa
Mullaoðlu Hicret konulu
konuþmasýný yapmak üzere
mikrofona davet edildi.
Mullaoðlu yaptýðý veciz
konuþmada ana hatlarýyla
hicret ve Asr-ý saadetten
örnekler verdi ve günümüzde hicretten ve sahabe hayatýndan alýnmasý gereken
derslere dikkati çekti. Dopdolu geçen ve pür dikkat
takip edilen programýn birinci bölümü verilen akþam
namazý molasý ile sona erdi.
Programýn ikinci bölümü Ahmet Tutal hocaefendinin cemiyet yararýna yaptýðý açýk arttýrma ile devam
etti. Ardýndan Komedi Ustasý Stand-Upcý Bekir Develi sahne aldý. Develi
Show`unda yer verdiði hayatýn içinden birbirinden
güzel konularla katýlanlarý
yaklaþýk 1 saat boyu kahkahaya boðdu. Daha sonra
Hamm þehrinden Yerli sanatçý Kenan Güngör okuduðu ilahileri ile programý
renklendirdi.
Programýn son bölümünde ise sabýrsýzlýkla
beklenen
Abdurrahman
Önül birbirinden güzel ilahilerle sahne aldý. Canlý
okuduðu ilahilerle Resulullah, Mekke ve Medine
aþýklarýný coþturan Abdurrahman Önül, cemiyet minik kýz öðrencileri ile birlikte yine canlý olarak
“Döndüm Mevlana Gibi”
eseri seslendirdi.
Program Abdurrahman
Önül`ün istek eserlerini
seslendirmesi ile son buldu.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
haber
10:57 Uhr
Seite 11
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
I
GMG Kuzey Ruhr Bölgesi Bielefeld Þubesinde
düzenlenen 12-16 yaþ
arasý Hutbe Yarýþmasýnda talebeler güzel sesleri ve hitabetleri ile bülbüller gibi þakýdýlar.
Program sunucusu Selami Köseoðlu program akýþýný ve kurallarýný açýkladýktan
hemen sonra açýlýþ Kur´an-ý
Kerim´ini Samet Türkseven
okudu.
Yoklama ve katýlýmý yerini getiren IGMG Kuzey
Ruhr Bölgesi Ýrþad Baþkaný
Ýkram Sever selamlama konuþmasýnda öncelikle uzaktan ve yakýndan programa
iþtirak eden bütün misafirlere teþekkürlerini iletti, ve
þöyle devam etti: “Baþta
yavrularýmýzýn anne-babalarý
ve hocalarý olmak üzere yavrularýmýza calýþmalarýnda
emeði geçen herkese cani
gönülden teþekkürlerimi sunuyorum. Aslýnda yavrularýmýz buraya gelerek ve yarýþmaya katýlarak en büyük fedakarlýðý ve cesareti göstermiþlerdir ve aslýnda þimdiden gözümüzde gönlümüzde
birinciliði hak etmiþlerdir.
Hepsinden Cenab-ý Allah
onlardan razý olsun diyorum
ve hepinizi sukunet içinde
onlarý dinlemeye davet ediyorum” diyerek sözlerine
son verdi.
Juri heyeti Muhittin Hoca, Abdurrahim Hoca, Hasan Hoca yarýþma hakkýnda-
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Hutbe
Yarýþmasý Bielefeld`de yapýldý
ki kurallarý açýkladýlar. 10
yarýþmacý talebe yerlerini aldýlar. Hepsi teker teker hutbelerini sunduktan sonra, sý-
ra yarýþmanýn sonucunu
açýklamaya geldi. Yarýþmada
1. olan talebe Lohne-Vechta
þubesinden Fýrat Cankatan,
2. olan talebe Osnabrück þubesinden M. Emin Akyol, 3.
olan talebe Schortmer þubesinden Yahya Kaya oldu.
I
GMG Köln Bölgesi geleceðimizin teminatý çocuklarýmýzýn eðitimine
yönelik faaliyetlerine bir yenisini daha ekledi.
Köln Bölgesine baðlý
toplam 26 cemiyetin yetiþtirdiði çocuklarýn katýldýðý
müezzinlik yarýþmasýnýn sunuculuðunu IGMG Köln
Bölgesi Bölge Baþkan Danýþmaný Zihni Edis yaptý.
Ahmet Dönmez`in okuduðu açýlýþ Kur`an-ý Keriminden sonra açýlýþ konuþmasýný IGMG Köln Bölgesi
Gençlik Baþkaný Eþref Yücetaþ yaptý.
Ýki kategoride yapýlan
yarýþmada jüri heyetinde bulunan Adnan Girgin, Nevzat
Baþ ve Ömer Hoca dereceye giren talebeleri ilan ettiler. Çocuklarýn heyecanlý
Köln Bölgesinin yetiþtirdiði çocuklar
müezzinlik yarýþmasýnda da iddialýydý
bekleyiþi görülmeye deðerdi.
Büyüklerde Bölge Eðitim Merkezinden Hasan
Basri Ergün birinci olurken,
Aliyyül Mürteza Cemiyetin-
den Hüseyin Reyveci ikinciliði, Kalk cemiyetinden Harun Yanar üçüncülüðü elde
etti.
Küçüklerde ise Bölge
Eðitim Merkezinden Furkan
Sor birinciliði, Burscheid
cemiyetinden Emre Uslu
ikinciliði, Bonn Cemiyetinden Mehmet Gündüz üçüncülüðü elde etti.
Dereceye girenlere Hedi-
11
Daha sonra IGMG Ýrþad
Baþkaný Ahmet Özden konuþmasýnda: “Bu yavrularýmýz geleceðin gençleri, yarýnýn efendileridirler. Kaliteli
insan olacaklarýnýn müjdesidir. Sizler Ýslam´a ve bizlere
lazýmsýnýz, birbirinden güzel
okuduðunuz hutbelerin deðerini bilin, bu yoldan ayrýlmayýn, davanýza sahip çýkýn.
Hepinizi yürekten kutluyorum” dedi.
Deðerlendirme konuþmasýnda IGMG Kuzey Ruhr
Bölge Baþkaný Murat Ýleri:
“bu yavrularýmýzýn hepsi birincidir,
yavrularýmýz
Nuh´un gemisi misali kurtarýcýdýr. Hepimiz birbirimizi
çok sevelim, birlikten ve beraberlikten asla ayrýlmayalým. Çocuklarýmýzýn annelerine babalarýna ve emeði geçen hocalarýna ve de özveri
ve büyük emek harcadýklarý
için daha fazla kendilerine
teþekkürlerimi arz ediyorum. Geleceðimiz yavrularýmýzýn avuçlarý arasýndadýr.
Yavrularýmýzýn ellerine neyi
býrakýrsak onu yaþar ve yaþatýrlar. Eðer ki geleceðimizin daha parlak daha barýþ
dolu huzur dolu geçmesini
istiyorsak, onlarýn yüreklerine ektiðimiz tohumlara dikkat edelim diyorum ve hepinizi emanetlere en güzel sahip çýkan Yüceler Yücesi
Rabbimize emanet ediyorum” diyerek sözlerini noktaladý.
yeleri Ýrþad Baþkanlýðý tarafýndan daðýtýldý.
Günün önemine binaen
IGMG Köln Bölge Ýrþad
Baþkaný Selahaddin Demirci
yaptýðý konuþmasýnda Aileiçi çocuk eðitimine deðindi.
IGMG Köln Bölge Baþkaný Kemal Ergün ise müezzinliðin öneminden bahsederek müezzinlerin ilki olan
Bilal i Habeþi (ra)nin hayatýndan kesitler sundu.
Program Ahmet Dönmez`in okuduðu kapanýþ
Kur`an-ý Kerimiyle son buldu.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
Seite 12
Lieferzeiten: täglich von 12.00-22.00 Uhr
Mindestbestellwert 10 Euro
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
dosya
B
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Prof. Dr. Hayrettin KARAMAN
ugün müslümanlar
dünyanýn her yerinde yaþamaktadýrlar;
bu sebeple günümüzde,
dünyanýn her yerinde yiyip
içecekleri ve kullanacaklarý
nesnelerin helâl olup olmadýðýný bilmeye ihtiyaçlarý
vardýr.
Ýslam ülkelerinde halkýn,
kolayca din alimi bulmasý
ve gýda hakkýnda bilgi almasý mümkündür. Ama
özellikle müslümanlarýn az
olduðu, alimlerin yeterince
bulunmadýðý gayr-i müslim
ülkelerde bu imkan oldukça
kýsýtlýdýr.
Ýslam ülkelerinde helâl
haram konusunda bilgi almak kolay olmakla beraber
burada da alimler (mezhepler, yorumlar) arasýnda farklýlýklar bulunduðu için halkýn kafasý karýþmakta, kime
inanacaklarýný, nasýl davranacaklarýný bilemez hale
gelmektedirler.
Ýþte bu sebepler ve amiller, uluslararasý saygýnlýk ve
yaygýnlýðý bulunan bir kurum veya kuruluþun helâl
gýda konusuna el atmasýný,
mezhebi ne olursa olsun her
müslümanýn, yiyeceði, içeceði ve kullanacaðý nesnenin
dinî hükmü hakkýnda açýk
ve seçik bilgi vererek bu sýkýntýyý gidermesini zarurî
hale getirmiþtir. Ancak bu
zarurî hizmetin önünde bazý
engellerin ve halledilmesi
gereken problemlerin bulunduðu da bir gerçektir. Bu
problemlerin bence önemli
olanlarýný, çözüm tekliflerimle birlikte þöylece sýralamak mümkündür:
1. Ýrtibat ve koordinasyon eksikliði
Helâl gýda tespiti konusunda yerel ve uluslararasý
teþebbüsler, çalýþmalar ve
bunlarý yürüten kiþiler ve
kuruluþlar vardýr. Ama bunlar arasýnda gerekli ve yeterli bir baðlantý, bilgi alýþveriþi ve iþbirliði mevcut
deðildir.
2. Yeni ürünler,
uygulamalar ve
teknikler
Farklý deðerlendirmeler
ve fetvalar yalnýzca mezhep
farkýnda deðil, haram, mekruh, helâl gibi hükümlerin,
yeni ürünlere, tekniklere ve
uygulamalara taþýnmasýnda
da ortaya çýkmaktadýr. Jelatin, koruma maddeleri gibi
Seite 13
yeni çýkan bazý ürünler, þoklama ve birden fazla hayvaný birden kesme, makina ile
kesme gibi yeni teknikler,
tavuk yolmada yapýldýðý gibi yeni bazý uygulamalar
hakkýnda verilen farklý fetvalar bu maddeye örnektir.
3. Saðlýk-hüküm iliþkisi
Öncelikle bir ürünün –
saðlýkla iliþkisi (saðlýða zararlý olup olmamasý) parantez içinde olmak üzere –
dinde haram veya mekruh
kýlýnmasýný araþtýrmak ve
hükme baðlamak gerekirken araya saðlýkla iliþkisi de
sokulmakta, bu yüzden iþe
fýkýh alimi olmayan taraflar
da dahil olmakta, saðlýkla
iliþki konusu çok kere tartýþmaya açýk olduðu, bazý durumlarda kesinlik ve zararýn
ölçüsü de devreye girdiði
için sonuç almak güçleþmektedir. Mesela hormon
ve kimyevî gübre kullanýlarak elde edilen ürünler ile
genlerinde deðiþiklik yapýlan ürünlerin kýsa, orta ve
uzun vadede insan saðlýðýna
ve tabiatýna nasýl tesir edeceði konusu uzmanlarý arasýnda tartýþýlmaktadýr; bu
konularýn çoðunda henüz
kesin bilgi yoktur. Fýkýh
alimleri, saðlýða kesin zararý konusunda uzman raporu
bulunmayan bir nesneye bu
açýdan bakmazlar, nesneleri
haram kýlan baþka özellik
ve sebepler üzerinde dururlar; böyle de olmasý gerekir.
Bu konuda önemle üzerinde
durulmasý gereken bir husus
da, bu yeni uygulamalar ve
katkýlar olmadan, bunlar engellendiði takdirde dünyada
– organik/tabiî yoldan – elde edilecek gýda maddelerinin ihtiyacý karþýlamaya yetip yetmeyeceðidir. Milyarlarca insaný aç býrakmak yerine, tahammül edilebilir az
zararla doyurmak zarurî
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
“Helâl
Gýda
Sertifikasý”
ile ilgili
problemler
olarak tercih edilecektir.
4. Zaruret kaidesi
Ýslam, mensuplarýnýn iþlerini zorlaþtýrmak, onlarý
zora ve çýkmaza sokmak istemez, müslüman olduklarý
için güçsüz, yoksul ve yoksun kalmalarýna razý olmaz.
Bu sebeple mükelleflerin
önüne “zarurete dayalý ruhsat” kapýsýný açmýþtýr. Problemlerin geçici çözümünde
çok önemli rol alacak olan
zaruret konusu hakkýnda
belirsizlikler ve tartýþmalar
sona erdirilmeli, tarifler ve
sýnýrlar açýk olarak ortaya
konmalýdýr.
Bilindiði gibi haram olan
bir þeyi mübah hale getiren
zaruret, yalnýzca “ölüm veya bir organý kaybetme”
tehlikesi ile sýnýrlý deðildir.
Temin edilmediði, karþýlanmadýðý, giderilmediði takdirde insana sýkýntý, zorluk,
rahatsýzlýk veren, hayatýn
normal akýþýný menfî olarak
etkileyen her durum –ferde
ait olsun, guruba ve topluluða ait olsun – zaruret çerçevesine girer. Meþakkat kolaylaþtýrmaya yol açar. Bir
darlýk, bir sýkýntý ile karþýlaþma varsa bunlarý ortadan
kaldýrmak üzere hükümde
geniþlik getirilir.
5. Mezhepler
Mezheplere bakýldýðýnda
helâl gýda konusunda köklü
ve þümullü bir ihtilafýn bulunduðu görülür. Mesela deniz ürünleri içinden yalnýzca balýða helâl diyen mezhepler yanýnda, bu ürünlerin
hemen tamamýna helâl diyenler vardýr. Kara hayvanlarý içinden, En’am suresinde zikredilen “... murdar
ölmüþ hayvan, akmýþ kan,
domuz eti ve Allah’tan baþka bir tanrý adý anýlarak
(veya böyle bir tanrýya ibadet olsun diye) kesilmiþ
hayvan...” (En’am Sûre-
si,[6:145]) müstesna hiçbir
kara hayvanýna haram demeyen mezhepler vardýr.
Hayvaný keserken besmele
çekmenin gerekli olup olmadýðý ihtilaflýdýr. Bu ve
benzeri konularda birbirine
tamamen zýt ictihadlar mevcuttur. Bu durumda “helâl
damgasý ve sertifikasýnda
mezhep farklýlýklarý” önemli
bir problem olarak karþýmýza çýkmaktadýr.
Bu problemin halli için
teorik olarak þunlar akla gelir:
a) Ýhtilaflý ise helâl damgasý vurmamak (Bu helâl sýnýrýný iyice daraltýr).
b) Damganýn altýnda küçük yazý veya sembollerle
mezhep farklýlýklarýný göstermek (Bunda da mükellef
için güçlükler vardýr).
c) Ýhtilaflý maddeleri de
helâl olarak damgalamak,
ancak yalnýzca bir tek iþaretle “ihtifalý, mezheplere
göre farklý” olduðunu göstermek.
d) Bütün muteber mezhepler Ýslam’ý temsil ettiðine ve sýradan müslümanlar
da aldýklarý fetvaya göre bu
mezheplerin her biri ile
amel etme imkanýna sahip
bulunduklarýna göre, bir
mezhebe (muteber bir müctehidin ictihad ve fetvasýna)
göre helâl olan gýdaya helâl
damgasýný basmak (Ben de
buna katýlýyorum).
Belki baþka formüller de
ileri sürülebilir, ancak bunlarýn tartýþýlmasý ve birinde
karar kýlýnmasý gerekmektedir.
6. Kurumlar
arasýndaki çatýþma
Helâl sertifikasý verecek
olan heyetin, kuruluþun, kurumun devletle iliþkisinde
de bazý problemler vardýr:
Bu iþi kamu kurumlarý mý,
özel kesim mi üstlenmeli-
13
dir? Her ikisinin fayda ve
zararlarý nedir? Çatýþma
olursa problem nasýl çözülecektir?
Kamu otoritesinin gücünü kötüye kullanmasý ihtimali bu iþi sivil kesimin
yapmasýnýn daha saðlýklý
olacaðýný düþündürüyor.
Ancak sivil kesimde de hem
istismar, hem de çatýþma ihtimali vardýr.
7. Maddenin hal ve
mahiyet deðiþtirmesi
Fýkýh alimi olmayan tabipler, kimya uzmanlarý, biyologlar... “karýþým ve deðiþim” yoluyla maddenin baþkalaþmasýný farklý anlamakta ve anlatmakta, bu konuda
fýkýhtan ayrýlmaktadýrlar.
Bu yüzden fýkýhta “deðiþme
ve baþkalaþma” olarak kabul edilen durumlar onlara
böyle görünmemekte, fýkhýn helâl dediðine haram deme yolu açýlmaktadýr.
Haram, helâl, mekruh ve
necis hükümleri dine ait hükümlerdir. Týp, kimya, fizik
branþlarý bakýmýndan “deðiþme, yok olma, baþkalaþma” olarak kabul edilmeyen bir çok “deðiþme ve
baþkalaþma” fýkýhta (dinde)
deðiþme olarak kabul edilmiþ ve buna baðlý olarak da
temiz-pis, helâl-haram hükümleri verilmiþtir. Müspet
bilimlerin fetva konusunda
yardýmlarý ancak, insan saðlýðýna zararýn tespiti ile sýnýrlý olmalýdýr. Bunun ötesinde din hükmü, fýkýhtaki
deðiþme ölçülerine göre verilmelidir.
Ýki alan arasýndaki farký
açýk hale getirmek üzere bazý örnekler sunmayý yararlý
görüyorum:
“Dince pis olan nesne az
suya veya az sývý maddeye
karýþtýðý zaman su ve sývý
pis olur; içilmez ve onunla
dînî temizlik yapýlmaz. Çok
suya pislik karýþtýðý zaman
ise suyun rengi, tadý ve kokusundan biri, katýþan pislik
belli olacak þekilde deðiþmedikçe su pis olmaz. Çok
su Hanefîlere göre yeri köþeli ise yüzeyi 10x10 arþýn,
yuvarlak ise 36 arþýn, derinliði ise bir karýþa yakýn yerdeki sudur. Arþýn yaklaþýk
iki karýþtýr. Þâfiîlere göre iki
kulledir (büyücek küp),
Ýmam Malik’e göre ise az
su, içine düþen pisliðin rengi, tadý veya kokusu belli
41. sayi sayfalar
21.12.2009
14
10:57 Uhr
Seite 14
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
olan sudur, belli olmayan su
ise çok sudur. Buradaki ölçülere göre çok sayýlan suya
mesela sidik veya þarap karýþsa o su pis olmaz, onunla
abdest alýnýr ve o su içilir.”
(Ýbn Âbidîn, 1984 Kahraman Yayýnlarý, C.I, s.
185,188)
“Yenmesi ve içilmesi haram olan bir nesneyi, onda
iyileþtirme özelliði varsa tedavi maksadýyla yemek ve
içmek caizdir, nitekim susuz
kalan kimsenin -baþka bir
þey bulamadýðýnda- þarap
içmesi de caizdir.” (s. 210)
Erkeklerin menisi (spermi) kilota bulaþtýðý ve kuruduðu zaman yalnýzca çitilemek/öfelemek/ovmakla temizlenir, izi ve rengi kalsa
da kilot temizlenmiþ olur.
(Burada dikkat edilmesi gereken husus, dini temizliðin
kimyevi temizlik olmadýðý
ve dinin kolaylýðý tercih ettiðidir).
“Karýþma, yanma, piþme, kaynama vb. sebebiyle
deðiþikliðe uðrayan pis nesne temiz olur, kullanýlýr, yenir ve içilir. Bazý örnekler:
Pis olan zeytin yaðý sabun
olunca, eþek veya domuz tuz
gölüne düþüp tuza dönüþünce, þarap sirke olunca, kuyuya düþen kuþ, fare vb. çürüyüp çamura karýþýnca, pis
üzüm kaynatýlýp pekmez yapýlýnca, pis susam öðütülüp
un ve susam yaðý olunca temizlenmiþ olur.” (s. 316)
“Yollarýn çamuruna ve
akan sularýna pislik karýþtýðýnda bu yollardan yürüyenlerin sýçrantýdan ve bulaþmadan uzak durmalarý
çok zordur, bu sebeple yollardaki pis su akýntýsý ile
bulaþan elbiseler ile namaz
kýlmak caiz görülmüþtür,
onlarý yýkamak gerekmez.”
(s. 324)
A
lmanya’da yaþayan Türk toplumunun deðerli
üyeleri;
Bütün Müslümanlar
için kutsal aylardan biri
olan Muharrem ayýný idrak etmekteyiz.
Muharrem ayý, tutulan
oruçlar ve Aþure günüyle
dinimiz ve kültürümüz
açýsýndan özel bir öneme
sahiptir.
“Süt, bal, yað ve pekmez
üç kere kaynatýlýnca temizlenmiþ olur. Bunlara kaynatmadan önce bir miktar
(beþte biri kadar) su katýlýr.
Yaðýn kaynatýlmasý þart deðildir.” (s. 334)
“Et þarap ile piþirilmiþ
olsa üç kere temiz su ile
kaynatýlýp soðutulunca temizlenmiþ olur. Tüyü kolay
yolunsun diye sýcak suya
batýrýlan bir tavuk, böylece
kaynatýlýp bir süre de kaynar suda býrakýlmýþ olmazsa, tüyü yolunduktan sonra
temiz su ile yýkanýnca temizlenmiþ olur.” (s. 334;
Bedâyiu’s-sanâyi’ Beyrut,
1997 baskýsý, C. I, s. 402405).
Pisliðe basýlarak kirlenmiþ ayakkabý kuru yerde biraz yürününce temizlenmiþ
sayýlýr. Deri tabaklanýnca temiz olur. Tabaklanmakla
derinin mahiyet deðiþtirmediði apaçýk ortadadýr.
Bu kaidelere ve açýklamalara bakýldýðýnda jelatin,
koruyucu madde vb. lerine,
asýl maddesini göz önüne
alarak haram demek en
azýndan fýkha uygun düþmez.
8. Alkol-necaset iliþkisi
Müskirâtýn necis (þer’an
pis) olup olmadýðý hükmünde ise ihtilâf (görüþ ayrýlýklarý) vardýr:
Þarap: Piþmemiþ üzüm
suyundan yapýlan þarap eski
fukahâdan Ýmam Mâlik’in
hocasý Rabî’a, Zahirîlerin
imamý Dâvûd ve yenilerden
Sân’ânî, Þevkânî, Sýddýk
Hasen Hân gibi fýkýh bilginlerine göre necis deðildir; içmek haramdýr, fakat elbiseye veya namaz yerine dökülmüþ olsa namaza mâni
deðildir. Bu fakihlerin dýþýnda kalan büyük fukahâ
ekseriyetine (cumhûra) göre
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
ise þarap necistir; namaza
mânidir.
Birinci görüþü benimseyenler âyette geçen «rics»
(Mâide Sûresi, [5:90]) kelimesinin necâset manâsýna
deðil,
manevî
pislik
manâsýna geldiðini ifade
ediyorlar. Cumhûr ise bu
kelimeyi necis (þer’an pis)
manâsýnda anlýyor ve mezkûr hükmü benimsiyorlar.
Kuru ve Yaþ Hurma ile
Kuru Üzüm Þarabý: Bunlarýn da azýnýn ve çoðunun
içilmesi haramdýr, bunda ittifak vardýr; ancak necis
olup olmadýklarý ihtilâflýdýr. Ýmam-ý A’zam Ebû Hanife’den iki rivâyet nakledilmiþtir; bunlardan birine
göre necis, diðerine göre ise
temizdir. Ebû Yûsuf’a göre
necâset-i hafife cinsinden
olup ancak çok miktarý namaza mânidir. (Bedâyi’u’ssanâyi’, c. VI, s. 115).
Sarhoþ Eden Diðer
Nesneler: Üzüm ve hurma
dýþýnda kalan þeylerden yapýlan ve kullanýldýðý zaman
azý veya çoðu sarhoþluk veren þeylerin necis olduðuna
dair delil yoktur. Ýmam-ý
A’zâm ve Ebû Yûsuf’un
anlayýþlarýna göre bunlar
necis deðildir; sarhoþluk
için içilmeleri haramdýr, fakat elbiseye veya namaz
yerine dökülmeleri halinde
namaza mâni deðildir.
Muâsýr âlimlerimizden Elmalýlý M. Hamdi Efendi bu
görüþü þöyle ifade eder:
«Meselâ üzerinde þarap ve
þampanya ve arak, konyak
dökülmüþ olanlar her halde
yýkamadýkça namaz kýlamazlar. Lâkin «üzüm þarabýndan mamul olmayan ispirto, bira vesair müskirat
içilmezse de elbiseye veya
bedene sürülmesi de namaza mâni olur» diye iddiâ
edilemez. Ebû Hanife Hazretleri bu suretle þaraptan
mâada müskirâtýn ayný ve
katresi necis ve haram olmadýðýna kail olmuþ.» (Tefsir, c. I, s. 762-763).
Muhammed Zâhid elKevserî Mýsýr’dan bir yakýnýna yazdýðý mektupta, ispirto hakkýnda þu satýrlarý
kaydetmiþtir: «Uzun sözün
kýsasý ispirto, Ebû Hanife’ye göre necis deðildir.
Ýmam Âzâm’ýn kavli çoðunca böyle cankurtaranlýk
yapar. Kokuya konmasý ve
elbiseye dokunmasý zarar
vermez. (Fotokopisi nezdimizde mahfuz bulunan
mektubundan).
Netice: Ýspirto ve kolonya pahalýya mal olduðu için
þaraptan yapýlmamaktadýr.
Asýl maddeler kamýþ, patates, bazý aðaçlar, mýsýr ve
benzerleridir. Þu halde kolonya ve ispirtonun temizlik, pis kokularýn giderilmesi gibi maksatlarla kullanýlmasý câiz olup elbise ve
namaz yerinde bulunmalarý
mâni deðildir. Ancak sarhoþluk verdikleri için içilmeleri haramdýr. (Geniþ
bilgi için bkz. Kâsânî,
Bedâyî’, c. V, s. 115 vd.;
Nevevî, el-Mecmû’, c. II, s.
564 vd.; Sân’ânî, Sübülü’sselâm, c. I, s. 47; Seyyid
Sâbýk, Fýkhu’s-sünne, c. I,
s. 29; Reþid Rýzâ, Fetâvâ, s.
6629 vd.)
9. Ehl-i kitabýn
yiyeceði:
Ýslâm âlimlerinin çoðuna göre ehl-i kitabýn boðazlama þekli, müslümanlarýnki gibi olacak, yani keskin
bir âletle boðaz kesilecektir.
Mâlikîlerden bir guruba
göre bizimkine benzemesi
þart deðildir; önemli olan,
yaptýklarý kesimin, kendi
T.C. BERLÝN BÜYÜKELÇÝSÝ AHMET
ACET’ÝN MUHARREM AYI MESAJI
Yüzyýllarca ve bugünün Türkiye’sinde Anadolu topraklarý birçok
farklý inancý kucaklamýþ,
hepimizi birbirine kenetlemiþtir. Farklýlýklarýmýzý
bir zenginlik olarak görmeliyiz. Ortak yaþamýmýzda birlik ve beraberli-
ðin güçlenmesi için karþýlýklý hoþgörü ve saygýyý
esas almalýyýz.
Özellikle
Alevilik
inancýndaki vatandaþlarýmýzýn bu ayki ibadetlerinin barýþ, dostluk, kardeþlik ve dayanýþmaya hizmet etmesini; Aþurenin
de bereketli olmasýný dilerim.
Tüm vatandaþlarýmýzýn Muharrem ayýnýn mübarek olmasýný diler, Muharrem oruçlarýnýn kabulünü temenni eder, sizlere
sevgi ve saygýlarýmý sunarým.
dosya
dinlerine göre muteber olup
olmadýðýdýr. Mâlikî fukahâsýndan Kadý Ýbn elArabî, Mâide sûresinin 5.
âyetinin tefsirinde þöyle diyor: “Avýn ve ehl-i kitabýn
yiyeceklerinin, Allah’ýn
helâl kýldýðý temiz yiyecekler olduðuna ve bunlarýn
mutlak olarak helâl bulunduðuna bu âyet kesin delildir. Allah Teâlâ þüpheleri
ve zihinlere gelen, uzun
uzadýya sözü gerektiren bozuk itiraz ve düþünceleri
silmek için bunu tekrarlamýþtýr. ‘Tavuðun boynunu
bükerek onu öldüren sonra
piþiren hristiyan ise bu yenir mi veya yiyecek olarak
bu ondan alýnabilir mi?’
diye bana sordular; þöyle
dedim: Yenir çünkü bu
onun, papazlarýnýn ve din
adamlarýnýn yiyeceðidir;
bu bize göre uygun bir boðazlama deðilse bile Allah
onlarýn yiyeceklerini bize
mutlak olarak mübah kýlmýþtýr. Allah’ýn haramdýr
dedikleri müstesna olmak
üzere, dinlerine göre neyi
helâl bilirse o bize de helâldir...” (Ayný eser., s. 55-56;
Ýbnu’l-Arabî, Ahkâmu’lKur’an, C. II, s. 556; elKardâvî, el-Helâl ve’l-Haram fi’l-Ýslâm, Beyrut,
1967, s. 56).
Bu görüþü benimseyenlere göre, müslümanlarda
yenmesi helâl olan hayvanlarý kitap ehli kâfirler kesmiþ veya baþka bir yol ile
öldürmüþ iseler, bakýlýr;
eðer bu öldürme þekli onlarýn dinine göre uygun ise,
böyle öldürülmüþ bir hayvaný dindar olanlarý yiyorlarsa bunu müslümanlar da
yiyebilir. Dinlerine göre
yenmez ise müslümanlar da
yiyemez.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
dosya
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Ramazan KURUYÜZ
M
inarelerin inþasýný
gelecekte yasaklamaya yönelik
olarak Ýsviçre’de yapýlan
halk oylamasý, tüm dünyada
büyük yankýlar uyandýrdý.
Bu referandum sonrasýnda,
siyasi, toplumsal ve dini kuruluþlar, din özgürlügü ve
dini sembollerin kamualanýnda görünmesinin sýnýrlarý üzerine daha yogun bir þekilde tartýþmaya baþlamýþlardýr. Hessen Ýslam Cemaati/IRH, geçtiðimiz yýllardaki benzer bazý tartýþmalarda olduðu gibi, bu defa
da, basýn açýklamasý yapmak ve aceleci davranmak
yerine, soðukkanlý bir þekilde durum deðerlendirmesi
yapmayý uygun görmüþtür.
Bu nedenle, minare tartýþmasý baðlamýnda, din özgürlüðü ile ilgili tartýþmalarý ve çoðulcu bir toplumda
birlikte yaþamýn getirdiði
zorluklarý ve sunduðu þanslarý mümkün olduðunca objektif ve duygusallýktan arýnarak, bir makale çerçevesinde ele almaya çalýþacaðým.
Avrupa toplumlarý, çoðunluðu itibariyla her ne kadar Hýristiyan kültürüyle þekillenmiþ olsa da, birkaç on
yýldan beri sadece Hýristiyanlar’dan oluþmadýðý bir
gerçektir. Çoðunluðunun
Hýristiyan dinine mensup
insanlardan oluþtuðu gerçeðine raðmen, Avrupa toplumlarý, artýk çoðulcu, çok
dinli, çok kültürlü ve çok
uluslu bir yapýya sahiptir.
Bu çoðulculuk, Avrupa’nýn
günlük yaþamýnýn bir gerçeðidir. Müslümanlar, Yahudiler, Hindular, Budistler,
farklý inanç ve düþünceye
sahip olanlar, seküler ve
ateist insanlar da, Avrupa
toplumlarýnýn bir parçasýdýrlar. Bu çoðulcu yapý,
kendi içinde bir yandan
riskler ve çatýþma potansiyeli taþýmakla birlikte, diðer
yandan toplumun her kesimi için bir zenginliktir.
Din özgürlügü, evrensel
temel haklar içinde yer almaktadýr, modern ve demokratik toplumlarýn önemli bir kazanýmý haline gelmiþtir. Din özgürlüðü, sadece çoðunluk toplumunun ait
oldugu din için deðil, toplumda yer alan tüm dini ce-
Seite 15
[email protected]
p
p
o
StJa
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
“Minareler
þeffaflýðýn,
entegrasyonun
ve aidiyetin
iþaretidir”
zum
Minarettverbot
maatler için de özgürlüðü
ifade eder. Bundan dolayýdýr ki, Federal Almanya
Anayasasý, devletin belirli
bir dini tercih edemeyeceði
gibi, diðer bir dini de ayrýmcýlýga tabi tutamayacaðý ilkesini ön görmektedir. Ülkede yaþayan tüm vatandaþlar, anayasaya ve evrensel
temel hak ve hürriyetlere
uymak zorundadýrlar. Bu
durum, kendi anayasalarý ve
Birleþmiþ Milletler Ýnsan
Haklarý Sözleþmesi çerçevesinde, diðer tüm Avrupa
ve demokratik ülkeler için
de geçerlidir. Bundan dolayýdýr ki, Avrupa’daki (Hýristiyan) çoðunluk toplumlarýnýn bir yandan kendi ülkelerinde yaþayan Müslümanlar’dan ülkelerindeki
anayasaya sadakat göstermelerini ve evrensel temel
insan haklarýna uymalarýný
beklerken, diðer yandan
kendilerinin, Müslümanlar’ýn din özgürlüðü ve eþit
haklarý söz konusu olduðunda, anayasalarýný ve evrensel hukuku ihlal etmeleri, açýk bir çeliþkidir. Minareli camilerin inþasý, týpký
kilise kulelerinin inþasý gibi,
kentlerin görüntülerinin bir
parçasýdýr ve anayasal din
özgürlüðünün bir ifadesidir.
Referandum,
elbette
doðrudan demokrasinin bir
parçasýdýr. Sadece halkýn
seçtiði temsilciler, ülke ile
ilgili kararlarý almazlar, bazen halkýn kendisi halk oylamalarýyla sorumluluðu
doðrudan kendi eline alabilir. Ancak, temel hak ve
hürriyetler (evrensel insan
haklarý) ve bir azýnlýðýn din
özgürlüðü, halk oylamasýyla da kaldýrýlamaz veya sýnýrlandýrýlamaz, halkýn oyuna dahi sunulamaz. Baþka
bir ifadeyle, bir demokraside çoðunluk, azýnlýðýn temel haklarýný halk oylamasýyla dahi sýnýrlayamaz. Aksi taktirde, böyle bir demokrasinin bir diktatörlükten
farký kalmaz. Bunun için,
burada þu sorunun sorulmasý gerekmektedir: Demokratik bir rejimi diktatör bir rejimden farklý kýlan þey nedir? Avrupa toplumlarý,
geçtiðimiz son on yýllarda,
ülkelerinde yaþayan Ýslam
dinine mensup yeni vatandaþlarýyla birlikte yaþamanýn gerçekliði baðlamýnda,
demokrasi anlayýþlarýnýn
testinden geçmektedirler.
Bir toplumun demokrasi anlayýþý, o toplumun azýnlýklarla, yani çoðulcu toplumun tüm birimlerinin temel
haklarýyla ilgili yaklaþýmýyla ölçülür. Bu baðlamda,
birçok Alman medyasýnda
minare yapýmý ile ilgili yapýlan anketleri, kýþkýrtýcý,
toplumu birbirine karþý bölücü, korkularý tahrik edici
ve sosyal barýþý zedeleyici
bulmaktayým. Medya, temel
hak ve hürriyetleri anket sorularýyla oylamaya sunmamalýdýr.
Ýslamofobi (Ýslam düþmanlýðý), Avrupa toplumlarýnda varolan ýrkçýlýk ve yabancý düþmanlýðýnýn yeni ve
giderek yaygýnlaþan bir görünümüdür. Deðiþik þekillerde ve alanlarda görünmekte ve sürekli artmaktadýr. Bu hastalýk (ýrkçýlýk ve
islamofobi), Avrupa’daki
sosyal barýþý tehlikeye atmaktadýr. Irkçýlýk, insanlýk
aleminin geçmiþte ve bugün
en tehlikeli toplumsal hastalýðýdýr. Özellikle Müslümanlar’ýn temel hak ve hürriyetlerinin güvenlik ve genelleþtirilen þüpheler maskesi arkasýnda sýnýrlamaya
tabi tutulmasý, birçok Avrupa toplumlarýnýn ve devletlerinin demokrasi anlayýþlarýnýn karanlýk yüzünü yansýtmaktadýr. Avrupa’daki
birçok insanda, Ýslam ve
Müslümanlar’a yönelik olarak halen objektif (nesnel)
ve adil bir yaklaþým eksikliði bulunmaktadýr. Avrupa
toplumlarý kendilerine, tarihten yeterince ders çýkarýp
çýkarmadýklarýný, demokrasi
ve aydýnlanma anlayýþýný,
hoþgörü, özgürlük ve adalet
gibi temel hak ve deðerleri
içselleþtirip içselleþtiremediklerini ve özümseyip
özümseyemediklerini sor-
15
mak zorundadýrlar. Bu sorunun cevaplanmasý ve açýða
kavuþturulmasý, özellikle,
Avrupa toplumlarýnýn kendilerine biçtikleri, dünyanýn
diðer halklarýna örnek olma
rolünü yerine getirebilmeleri açýsýndan büyük önem taþýmaktadýr. Aksi halde,
dünya halklarý nezdinde
inandýrýcýlýklarýný kaybedeceklerdir.
Müslümanlar’ýn topluma
entegre olmasý, Avrupa’daki çoðunluk toplumlarýnýn
ve politikacýlarýn Müslümanlar’a yönelik sürekli dile getirdikleri bir taleptir.
Entegrasyon konusunda varolan tüm sorunlara raðmen,
Müslümanlar’ýn büyük bir
çoðunluðunun bulunduklarý
Avrupa toplumlarýna entegre olduklarý gözlenmektedir.
Müslümanlar, Avrupa toplumlarýnýn bir parçasý haline
gelmiþlerdir ve Avrupa artýk
onlarýn yaþam merkezi ve
yeni vatanlarýdýr. Kim bir
ülkede yaþamaya karar vermiþse, elbette orada binalar
da inþa edecektir. Minareli
camilerin inþasý, týpký oturulacak evlerin inþasý gibi, yaþanýlan ülkeye entegre olmanýn ve o ülkede kalýcý olmanýn açýk ve net göstergesidir. Bu durum, yaþanýlan
ülkeye aidiyeti ifade eder.
Minareli camilerin yapýmý,
ayný zamanda, Müslümanlar’ýn þeffaflýðýnýn göstergesidir, kesinlikle güç gösterisi deðildir. Müslümanlar’ýn
çoðunluðu, yaþadýklarý topluma açýlmak istemekte ve
artýk arka avlulara sýðýnmamaktadýrlar. Müslümanlar’ýn ve dinlerinin þeffaflýðýný talep edenler, minareleriyle birlikte camilerin yapýmýný
desteklemelidirler.
Müslümanlar da toplumun
merkezine aittir. Onlarýn
minareli camileri de, kentlerin görünen resminin bir
parçasýdýr. Müslümanlar’ýn
ve ibadet yerlerinin þeffaflýðý, Avrupa toplumlarýnda
yaþayan herkesin menfaatinedir. Bu nedenle, bu þeffaflýk, toplumun her kesimi tarafýndan desteklenmelidir.
Avrupalý Müslümanlar,
Avrupa çoðunluk toplumlarý tarafýndan halen yabancý
bir madde (yabancý uzuv)
gibi algýlanmak istememektedirler. Avrupa, Müslü-
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
16
manlar’ýn büyük bir çoðunluðu için vatanlarý haline
gelmiþtir, burada isteyerek
yaþamaktadýrlar ve Avrupa
ülkelerinin sosyal ve iktisadi yaþamýna önemli katkýda
bulunmaktadýrlar.
Yukarýda belirtilen tüm
gerçeklerin ve yapýlan tespitlerin yanýsýra, biz Müslümanlar’a, dinimizin Avrupa
toplumlarýnda ekseriyetle
olumsuz algýlanmasýndaki
kendi sorumluluklarýmýzý
ve payýmýzý hatýrlatmakta
ve özeleþtiri yapmamýzda
fayda görüyorum. Biz Müslümanlar, öncelikle kendimize, dinimizin Avrupa’nýn
birçok kesiminde olumsuz
ve tehlikeli algýlanmasýna
yol açacak ne tür yanlýþlar
yaptýðýmýzý sormalýyýz. Eðitilmesi oldukça zor olan bazý Ýslam düþmaný ve saplantýlý çevrelerin, tüm katýlaþmýs, düþmanca ve ýrkçý önyargýlarýna raðmen, biz
Müslümanlar, Ýslam’ý yanlýþ
uygulamalarýmýzla, Avrupa’da birçok normal vatandaþýn Ýslam ve Müslümanlar’la ilgili önyargýlara ve
korkulara sahip olmalarýnda
kendimizin de sorumlu olup
olmadýðýmýzý sorgulamalýyýz.
Avrupa’da oluþan pek
çok önyargý ve korkulardan
bizzat biz Müslümanlar’ýn
sorumlu olmasý, hiç de nadir görülen bir durum deðillmanya’nýn Duisburg kentinde 24
Aralýk Perþembe
günü, 8. dev Türkçe kitap
fuarý açýlýyor.
Astec Gmbh adlý þirket
tarafýndan her yýl geleneksel olarak düzenlenen ve bu
sene de 8´incisi düzenlenen
Duisburg Kitap Fuarý, 24
Aralýk 2009 ile 10 Ocak
2010 tarihleri arasýnda açýk
kalacak.
Fuarýn tanýtýmý için bir
basýn toplantýsý düzenleyen
Astec Gmbh Genel Müdürü
Ahmet Turunç þunlarý söyledi: “Geçen yýl yapýlan kitap fuarýný takriben yüzbin
vatandaþýmýz ziyaret etti.
Hedefimiz bu yýl katýlým
sayýsýný artýrarak 120 bine
çýkarmaktýr. Çalýþmalarýmýz da bu yöndedir. Özellikle çocuklu aileler için,
A
Seite 16
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
dir. Örneðin, Ýslam’da kadýnýn konumu ile ilgili olumsuz görüntünün oluþmasýndan, daha çok biz Müslümanlar sorumlu deðil miyiz? Ýslam’ýn Avrupa’da daha iyi, adil ve hak ettiði þekilde görünmesi ve olumlu
olarak algýlanmasý için, biz
Müslümanlar, açýk, dürüst,
cesur, daha güçlü bir þekilde
ve tüm imkanlarýmýzla, öncelikle kendi içimizdeki
yanlýþlýklara karþý mücadele
etmeliyiz. Özel hayatýmýzda, aile ve toplumsal yaþamýmýzda, Kur’an ve sünnete
uygun bir þekilde doðru Ýslam’ý yaþamalýyýz. Tüm
toplumun huzuruna daha
güçlü katkýda bulunmalý ve
toplumsal geliþmelere aktif
bir þekilde katýlmalýyýz. Sadece talep etmemeli, topluma daha fazla katkýda bulunmalýyýz. Önyargýlarý kaldýrabilmenin en iyi yolu, bir
taraftan iyi dostluklar, arkadaþlýklar, iþ ve komþuluk
iliþkileri kurmak, diðer taraftan yoðun bir þekilde dinler ve kültürlerarasý diyalog
yapmaktýr. Ancak bu þekilde, zor zamanlarýmýzda da
yanýmýzda yer alacak ve bize destek olacak dostlar kazanabiliriz.
Ýslam, monolitik (tek düze) bir blok, katý bir kurallar
sistemi deðildir, aksine deðiþken birçok normlarýyla
uyum kabiliyetine sahiptir
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
ve özellikle kültürel gelenekler baðlamýnda zaman
ve mekana baðlý olarak esnektir. IRH açýsýndan bu durum, Almanya’da ve Avrupa’da da Ýslam’ýn, Avrupa
toplumlarý baðlamýnda Ýslam’a uygun yeni gelenekleri geliþtirmeye açýk olduðu
anlamýný taþýmaktadýr. Bunun için, gelecekte Almanya’da ve Avrupa’da yaþayacak Müslüman nesillere, Ýslam’la uyumlu bu entegrasyon imkanýný otantik (doðru) islami bilgilerin kazandýrýlmasýyla sunmak gerekmektedir. Almanya’da ve
Avrupa’da yaþayan Müslümanlar, geldikleri ülkelerin
toplumlarýnda ve þimdi
içinde yaþadýklarý çoðunluk
toplumlarýnda varolan geleneklere yönelik olarak eleþtirel yaklaþýmda bulunabilme ve kabuk baðlamýþ kültüre özgü geleneklerle otantik (doðru) islami bilgiler ve
deðerler arasýnda ayrým yapabilme doðrultusunda yeteneklendirilmeli ve cesaretlendirilmelidir. Ancak bu
þekilde, gelecek nesiller için
uzun vadede, entegrasyonu
zorlaþtýran ithal edilmiþ geleneklerden arýnmak ve
onun yerine Almanya’da ve
Avrupa’da Ýslam’la uyumlu
yeni geleneklerin oluþmasýný saðlamak mümkün olacaktýr. Temel esaslarýna ters
düþmemek ve topluma fay-
dasý olmak kaydýyla, herþeyi test ederek entegre etmek, Ýslam’ýn prensiplerindendir. Bu islami prensip
(maslahat), Müslümanlar’a,
içinde yaþadýklarý her toplumla kaynaþma ve onlarýn
varolan toplumsal sistemleriyle ortak noktalarý arama
iznini vermektedir. Bu yaklaþýmýn doðal ve istenen sonucu, topluma katýlmak ve
katkýda bulunmak ve çift
yönlü bir entegrasyona isteklilik ve hazýr olmaktýr.
Avrupa topraklarýnda bulunan Endülüs’teki Ýslam tarihi, Ýslam’ýn bu yeteneði ve
bu düþünce ve hareket tarzýnýn tüm taraflar için olumlu
sonuçlarýyla ilgili en açýk
bir delildir. Ýslami bu yaklaþýmýn asimilasyonla hiçbir
ilgisi yoktur. Bu yaklaþým,
anlamlý ve her iki taraf açýsýndan da verimli sonuçlar
getiren entegrasyonla alakalýdýr. Böyle bir entegrasyon
anlayýþý, çoðulcu bir toplumda karþýlýklý saygýya dayalý birlikte yaþamý garanti
eder. Çoðulcu toplum yapýlarý, toplumdaki tüm gruplarýn hareket yeteneði ve yeterliliði kazanabilmeleri
için, çoðulcu yaklaþýmlara
ve metodlara muhtaçtýr.
Son olarak, Almanya’da
ve Avrupa’da yaþayan Müslümanlar’a ve çoðunluðu
Hýristiyan olan toplumlara
þu çaðrýda bulunmak istiyo-
Duisburg 8. Kitap Fuarý
24 Aralýk`ta Açýlýyor
çocuklarýn
oyunlarla zamanlarýný geçirecek imkanlar
da düþünüldü.
Aileler çocuklarýný bu yerlere
býrakýp gönüllerince fuarý gezebilirler.” dedi.
Ahmet Turunç, fuar ziyaretinin ücretsiz olduðunu, Türkiye`den
47, Avrupa`dan da 13 yayýnevinin katýlacaðýný belirterek, binlerce kitap, CD,
sosyal faaliyetler, konserler, seminerler ve panellerin
düzenleneceðini kaydetti.
Avrupa’nýn en büyük
Türkçe yayýn fuarlarýndan
birini gerçekleþtireceklerini
ifade eden Ahmet Turunc,
fuara 47´si Türkiye´den olmak üzere toplam 60 yayýn
evinin katýlacaðýný ve yaklaþýk olarak 150 binin üzerinde kitabýn sergileneceði-
ni belirtti.
Fuara gelecek ziyaretçilerin, kitaplarýn
yanýsýra CD,
kaset ve çeþitli
hediyelik eþyalarý da bulabilecekleri açýklandý. Fuarda, bazý
sanatçýlarýn vereceði konserler, yazarlarýn
imza günü ve konferanslarý
da ziyaretçiler için ayrýca
tertipleneceði belirtildi.
ÜNLÜ ÝSÝMLER
KATILACAK
Kitap fuarýnýn 24 Aralýk
2009`da açýlacaðýný dile ge-
dosya
rum:
Almanya ve Avrupa, hepimizin ortak vatanýdýr. Hepimiz birlikte, Almanya ve
Avrupa toplumunu oluþturmaktayýz. Bulunduðumuz
ülkelerin anayasalarýnýn ayný deðerleri ve evrensel temel deðerler, bizleri birbirimize baðlamaktadýr. Tüm
farklýlýklara raðmen, Ýbrahimi din mensuplarý olarak
biz Yahudiler, Hýristiyanlar
ve Müslümanlar, ayný ortak
kaynaðý ve birçok müþterek
etik-ahlaki deðerleri birbirimizle paylaþmaktayýz. Dinlerimiz, asýl olarak birbirlerine karsýtlýk teþkil etmemektedirler. Bizler, Ýbrahim’in (a.s.) çocuklarýyýz.
Özellikle bundan dolayý da
birlikte hareket etmeliyiz.
Bu anlamda, hayýrlý iþlerde
ve tüm toplumun refahý için
yarýþmalýyýz, çünkü Allah’ýn elçisi Hz. Muhammed’in (s.a.s.) dediði gibi,
“Ýnsanlarýn en hayýrlýsý, insanlara hizmet edendir”.
Birbirimize karþý düþmanlýklarý, korkularý ve önyargýlarý körüklemek yerine,
hepimiz, özellikle de dini
cemaatlerde, siyasette ve
toplumda sorumluluk taþýyanlarýn, ortak deðerlerimizi ve tüm toplumun huzuru
için gerekli ortak sorumluluðumuzu ön plana çýkarmalarý ve bunlarý teþvik etmeleri gerekmektedir.
tiren organizatör Turunç,
resmi açýlýþýn 26 Aralýk saat 16`da T.C. Düsseldorf
Baþkonsolosluðu yetkilileri, Duisburg Büyükþehir
Belediye Baþkaný Adolf
Sauerland`ýn da katýlýlýmýyla yapýlacaðýný söyledi.
Duisburg-Neumühl
Konrad-Adenauer-Ring 913 adresinde saat 10:0020:30 arasýnda açýk kalacak
olan 8. kitap fuarýna katýlacak bazý ünlü yazarlar, sanatçýlar ve eðitimciler þunlar: Prof. Dr. Faruk Beþer,
Prof. Dr. Ýbrahim Saraçoðlu, Doç. Dr. Mustafa Karataþ, Mustafa Ýslamoðlu, Sibel Eraslan, Ebru sanatçýsý
Hikmet Barutçýgil.
Resmi açýlýþýn ardýndan
(26 Aralýk) sanatçý Sinan
Yýlmaz`ýn sahne alacaðý
kaydedildi.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
dosya
elâl gýda arayýþý bir
Müslümanýn günlük hayatýnýn en
önemli çabalarýndan biri olmakla birlikte, Müslümanlarýn daha sonra yerleþtikleri ve azýnlýk olarak yaþadýklarý yerlerde, helâl gýda arayýþý, Ýslamî kimliðin oluþumu ve geliþimi bakýmýndan
da önem arzeder.
Gýdalarýn helâlliði ise,
doðrudan kendisi helâl olan
mamüllerde pek fazla problem ortaya koymasa da, et
ve et mamüllerinin yaný sýra, diðer gýda ürünlerine ilave edilen katký maddeleri
problemin ana kaynaðýný
oluþturmaktadýr.
Et ve et mamüllerindeki
problem, kesim iþleminin
Ýslamî kurallara göre yapýlýp yapýlmadýðýnda yatmaktadýr. Sýðýr ve koyun gibi,
etlerininin yenilmesi helâl
olan hayvanlarýn Ýslamî
usullere göre kesilmemiþ
olmasý helâlliðini ortadan
kaldýrmaktadýr. Et kaynaklý
katký maddelerinin helâlliði
de bu ilk kesime göre deðiþmektedir.
Fakat, burada problemin
önemli bir boyutu, helâl kesim olduðu iddialarýnýn ne
kadar doðru olabileceðinin
tesbitindeki zorlukta yatmaktadýr. Ayrýca, þoklama
ya da bayýltma ile yapýlan
kesimlerin helâlliði konusunda ihtilaf bulunurken,
helâl kesim yaptýðýný ifade
eden üretecilerin objektif
bir þekilde denetlenmesi de
bir baþka problemi ve zorluðu gündeme getirmektedir.
Avrupa’da hayvan kesiminin þoklama ya da bayýltma ile yapýlmasý zorunluluðu karþýsýnda, dinî bir hak
olarak Müslümanlarýn bu
kuraldan muaf tutulmasý
konusunda en yüksek yargý
organlarýnýn kararý bulunurken, uygulamada zaman zaman engellemelerin olduðunu da görmekteyiz. Örneðin, Almanya’da helâl kesim konusunda iþadamý
Rüstem Altýnküpe’nin þoksuz ve bayýltmasýz kesim izni alabilmek için yýllardan
beri sürdürdüðü hukukî mücadele, ayný konuda bir kaç
kez ayný mahkemeye baþvurmayý gerekli kýlmýþtýr.
Anayasa Mahkemesi,
Altýnküpe’nin dinî inanaçlarýna göre gýda üretme hak-
Seite 17
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Ýlhan BÝLGÜ
H
[email protected]
kýnýn bulunduðunu tesbit etmesine raðmen, idarî merciler hu hakkýn yaygýn olarak
kullanýlmasýna engeller çýkarmaktadýr. Almanya’da,
bu davalarýn arkasýndan
“havyan haklarý” anayasal
düzenlemelere dahi girmiþtir.
Bazý üreticiler bu engellemeler karþýsýnda, zaruret
gerekçesini öne sürerek,
þoklu veya bayýltmalý kesimi tercih etmektedir. Hulusi
Ünye hocamýzýn yazýsýnda
da iþaret ettiði gibi, helâl gýdalarla ilgili olarak iki
önemli konferans düzenleyen ve ortaya çýkan yeni
meselelerin halli için adýmlar atan teþkilatýmýzýn Din
Ýþtiþare Kurulu, Avrupa’da
zaruret halinin bulunmadýðý
kanaatine varmýþtýr. Helâl
kesim konusunda, þoksuz
ve bayýltmasýz kesimi esâs
alan Din Ýstiþare Kurulu’muz, ayrýca katký maddelerinde yaþanan karmaþýklýklara da çözümler bulma
çabasýndadýr.
Bununla birlikte teþkilatýmýz, Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü gibi kurumlarla da iþbirliði yaparak helâl gýda üretiminde
denetimin de önemine vurgu
yapmaktadýr.?Bu enstitü,
gýdalarýn üzerinde “Helâl
yazýyorsa, mutlaka helâl olmak zorundadýr,” ilkesi ile
çalýþýyor. Tabiî bu arada, denetleyici kurumlarýn da denetlenmesi zarurettir. Çünkü, helâl sertifikasý veren
kurum ya da kiþilerin, bu
sertifikayý hangi fýkhî temel
ve kriterlere göre verdiði
önemelidir. Ayrýca, teknik
donaným ve uzman personel
yeterliliði bulunup bulunmadýðý, “helâl sertifika”landýrdýklarý üretici þirketlerin
helâl kriterlerine uyup uymadýklarýnýn kontrolunde ne
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
Müslümanýn
Helal
Gýda
Ýle
Ýmtihaný
kadar baðýmsýz ve süreklilik
gösterdikleri de bir baþka
problemdir. Ýlknur Melekoðlu’nun da incelemesinde
görüldüðü gibi, bu konuda
Avrupa dahil, pek çok ülkede çok sayýda kiþi ve kurum
çalýþma yapmaktadýr.
Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü bu kurumlar
içerisinde, teþkilatýmýzýn,
denetimde de bulunma yetkisi bulunduðu kurumdur.?EHZ Ocak ayýnda yapmayý planladýðýmýz Helâl
Gýda Konferanslarýndan
sonra alýnanacak kararlar
doðrultusunda kriterlerini
gözden geçirecek ve ona
göre sertifika pratiðini yaygýnlaþtýrmaya gayret edecek. Bu sayýmýzda Avrupa
Helâl Sertifikalama Enstitüsü’nün iki yetkilisi ile ilgili
röportajýmýz yer alýrken, temelde fýkhî ihtilaflar sebebiyle müþterek kriterlerin
oluþmasýndaki sýkýntýlarý
gündeme getiren Prof. Dr.
Hayrettin Karaman hocanýn
da deðerlendirmesini bulacaksýnýz. Helâl gýda konusunda bazen farklý görüþlerini de ortaya koyan Karaman hoca sorunun çözümü
için de önerilerini sunuyor.
Katký maddeleri de baþlý
baþýna bir sorunu gündeme
getirmektedir. Sürekli olarak geliþen teknoloji ile katký maddelerinin sayýsý arttýðý gibi, bu maddelerin gerek
fiziksel, gerekse kimyasal
özellikleri de deðiþikliðe
uðramaktadýr. Bu deðiþkenlik de her zaman yeni görüþlerin ortaya çýkmasýna sebeb olmaktadýr.
Fakat her Müslüman’a
düþen görev, gýdalarýn
helâlliði konusunda israrcý
olmak ve þüpheden uzak kalacak þekilde temin etmektir.
HELÂL GIDA
BÝR ÝMTÝHANDIR
Müslüman olarak, hayatýmýzý, dinimizin emir ve
yasaklarý doðrultusunda düzenlemedeki gayretimiz, dinimiz ile olan baðýmýzýn en
önemli göstergesidir. Ýslâmî
terminolojide bu gayrete
“takva” denir. Takva’nýn bu
anlamdaki en kýsa ve özlü
tanýmý da, Allah’ýn emirlerine uyamama, yasakladýklarýndan da kaçýnamama korkusudur. Bu yüzden dir ki,
Ýslâmî kimliðin oluþumu bu
gayretin yoðunluðuyla paralellik arzeder. Hayatýmýzý
devam ettirmek için gerekli
olan gýdalarýn helâl yollardan kazanýlmasý takvalý oluþun bir parçasý olduðu gibi,
ayný gýdalarýn kendilerinin
de helâl oluþuna dikkat etmek de takva sýnýrlarý içine
girer. Zira gýdalarýmýzýn
helâl olmasý imtihanýmýzýn
bir parçasýdýr. Prof. Dr.
Mustafa Nutku,1 Hazreti
Adem (as) ile Hazreti Havva’nýn, dolayýsýyla insanýn
ilk imtihanýnýn helâl gýda ile
olduðuna iþaret eder. Bu
yüzdendir ki, helâl gýda arayýþý Müslümanýn kimliðinin
oluþmasýnda önemli bir yer
iþgal eder. Çünkü, helâl gýda
arayýþýnda bir ön niyet ve
irade beyaný vardýr ve bu ön
niyetle irade beyaný, Ýslam’ýn bize çizdiði sýnýrlara
uyma gayretini gösterir.
Gerçekten de insanlar
sürekli bir imtihan sürecinden geçmektedir. Müslü-
17
man olup olmama nasýl bir
imtihan ise, Müslüman olduktan sonra, Müslüman
olarak yaþayabilmek de bir
imtihandýr. Þüphesiz biz insaný, karýþým hâlindeki az
bir sudan (meniden) yarattýk ve onu imtihan edeceðiz. Bu sebeple onu iþitir ve
görür kýldýk, (Ýnsân Sûresi
[76:2]) ayeti ile Ýnsanlar,
‘inandýk’ demekle imtihan
edilmeden býrakýlacaklarýný mý zannederler,” (Ankebût Sûresi [29:2]) gibi
ayetlere baktýðýmýzda, bu
imtihanýn þeklinin ve zamanýnýn sürekli bir deðiþiklik
arzettiðini, ancak, ayný zamanda insanýn iþitir ve görür özellikle yaratýlmasý ile
de, bu imtihaný kazanma
melekesine de sahip bulunduðuna iþaret edilir. Böylece sürekli bir imtihan þuurunda olan Müslümanýn, gýdalarýnýn da bir imtihan vesilesi olduðunu bilmekle
yükümlü olduðu ortaya çýkar. Bu imtihanýn kazanýlmasý için Kur’an, helâl gýdayý iyi ve temiz olarak vasýflandýrýlýp, bu sýnýrlarýn
dýþýna çýkýlmasý Allah’a
karþý gelmek, þeytanýn yolundan yürümek ve Allah’a
itaat etmekten kopmak olarak gösterilir.
Örneðin, Ey insanlar!
Yeryüzündeki
þeylerin
helâl ve temiz olanlarýndan
yiyin! Þeytanýn izinden yürümeyin. Çünkü o sizin
için apaçýk bir düþmandýr,
(Bakara Sûresi [2:168])
ayeti ile, Allah’ýn size rýzýk
olarak verdiklerinden helâl,
iyi ve temiz olarak yiyin ve
kendisine inanmakta olduðunuz Allah’a karþý gelmekten sakýnýn, (Bakara
Sûresi [2:88]) ayeti her hangi bir gýdanýn ismini zikretmeden genel kurallarý koyar.
Diðer bir kaç ayette
harâm gýdalarýn doðrudan
isimlerini zikreden Kur’an,
meselâ, “Verdiðimiz rýzýklarýn iyi ve güzel olanlarýndan
yiyin” (dedik), (Bakara
Sûresi [2:57]) ayeti ile bu
genelliði sürdürürken, þu
ayetle özel gýdalara iþaret
eder:
Ölmüþ hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan baþkasý
adýna boðazlanan, (henüz
caný çýkmamýþ iken) kestikleriniz hariç; boðulmuþ,
41. sayi sayfalar
21.12.2009
18
darbe sonucu ölmüþ, yüksekten düþerek ölmüþ, boynuzlanarak ölmüþ ve yýrtýcý
hayvan tarafýndan parçalanmýþ hayvanlar ile dikili taþlar üzerinde boðazlanan
hayvanlar, bir de fal oklarýyla kýsmet aramanýz size
harâm kýlýndý. Ýþte bütün
bunlar fýsk (Allah’a itaatten
kopmak)týr. (Mâide Sûresi
[5:3])
Resûlullah Efendimiz de
(sav), Müslüman’ýn takva
ile içiçe bir hayat sürdürebilmesinin temelinin, haram
ve helâllere dikkat etmekte
olduðunu ve þüpheli þeylerden kaçýnmak olduðunu buyurur. Þüphelilerden kaçýnmayý da dinin kurtarýlmasý
olarak deðerlendirir. Efendimizin bu kuralý, kaçýnýlmaz olarak gýdalar için de
geçerlidir. Þöyle buyurur
Efendimiz: Helâl belli,
harâm da bellidir. Ýkisi arasýnda da (helâl mi, harâm
mý belli olmayan bir takým)
þüpheli þeyler vardýr ki çok
kimseler onlarý bilmezler.
Þüpheli þeylerden her kim
sakýnýrsa haysiyetini de, dinini de kurtarmýþ olur. 2
Ýslâm’ý en doðru anlamamýz ve böylece yaþamamýzda tek öncümüz olan Allah
D
uisburg ve çevresinde faaliyet gösteren “WerberingMarxloh” Ýþadamlarý Derneði baþkan Gisela Wuthe;
Marxloh çok daha fazla potansiyele sahip bir yer.
Türk ve Alman Ýþverenleri
bir çatý altýnda buluþturmayý hedeflemekteyiz. Bu
amaçlada burada toplanmýþ
bulunuyoruz. DuisburgMarxloh`daki Türk iþverenleri Marxloh`daki Alman iþverenleri derneði
“Werbering-Marxloh”a
toplu halde üye olmak ve
birlikte hareket etmek istiyoruz. Bugün çaðrýmýza cevap veren 40 iþadamýný burada görmek bizi sevindirdi. Uygun þartlarýn yaratýlmasý halinde semtimize
çok daha fazla yatýrýmcýnýn
gelebileceði ve dolayýsý ile
müþterimizin de artacaðýný
gösteren yollarýn hep birlikte daha yeni fikirler üreterek çalýþmalarýmýzý yapmak istiyoruz. Türk ve Alman iþverenlerinin mevcut
10:57 Uhr
Seite 18
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Resûlu’nun, kesin harâmlýðý
olmayan ancak, hoþ ve beðenilir olmayanlarýn yenmesi ilgili olarak uygulamalarý da, harâm olmadýðý bilinen þeylerin yasaklanamayacaðý konusundaki hassasiyetini de ortaya koyar. Örneðin, sarmýsak veya soðan
yiyenlerin mescidlerden
uzak durmasýný isterken,
burada, bu iki gýdanýn yasaklýðýna veya habisliðine
deðil de, bunlardan sadýr
olan kokular ile insanlarýn
rahatsýz edilmemesine dikkat edilmesine iþaret buyurmuþlardýr. Zira, Hazreti Aiþe (ra) validemiz, Efendimizin en son yediði yemekte
soðan bulunduðunu beyan
buyurmuþtur.3
Helâlliði veya harâmlýðý
hususunda kesin bilgi bulunmayan ve kendilerinin
alýþýk olmadýðý yiyecekleri
yemeyen Efendimiz, bu konuda da önemli bir kural ortaya koymuþtur. Örneðin,
kendisine getirilen Keler4
etinden yememiþ ve “Bu benim kavmimin diyarýnda
bulunmuyor. Onu yemeðe
alýþkýn olmadýðým için
içimde tiksinme hissediyorum” 5 demiþ, ancak baþkalarýnýn yemesine de karþý
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
çýkmamýþtýr.
Kur’an ayetleri ve
Resûlullah’ýn gýdalarla ilgili
ortaya koyduðu bu hakikatlerden sonra biz Müslümanlara, gýdalarýmýzýn mahiyetini bilmek gibi bir görev
düþüyor. Herkesin bir gýda
ve fýkýh uzmaný olmasý
mümkün olamayacaðýna
göre, karþý karþýya bulunduðumuz imtihanýn derslerine
çalýþmak da imkân dâhilindedir. Rýzkýmýzý helâlinden
kazandýktan sonra, helâlinden yiyebilmek için tercihli
ve þuurlu bir gýda seçiminde
bulunmak, üzerimize düþen
bir vazifedir. Çocuklarýmýzýn, ailemizin ve toplumumuzun helâl gýda yeme hususundaki duyarlýlýðýný artýrarak yediklerine dikkat etmeleri uyarýlarýmýzý sürekli
olarak tekrarlamalýyýz.
Sanayi ve teknolojinin
ilerlemesi ile önümüze serilen gýdalarýn seçimini þuurlu bir þekilde yaparken,
Müslüman bir tüketici olarak, üreticilerin gýdalarýn
katkýlarý da dâhil helâl gýda
üretimi yapmalarý için talep
ve tepkilerimizi ortaya koymalýyýz. Üreticilerin, bizim
taleplerimizi dikkate almalarýnýn yolu da etkin bir ka-
muoyu oluþturabilmekten
geçmektedir.
Tabiî bu arada, gýdalarýn
mahiyetini ortaya koyacak,
kimya ve fizik uzmanlarý ile
her þeyden önemlisi, bu bilgilerden hareketle Ýslâmî
olarak gýdalarýn helâlliðini
veya harâmlýðýný ortaya koyacak fýkýh uzmanlarýna da
ihtiyacýmýz vardýr. Bu konuda Ýslâm dünyasýnda yapýlmýþ önemli çalýþmalar bulunmaktadýr. Fikhî açýdan
bu tesbitleri ortaya koymakta bir problem bulunmuyor.
Problem, üretilen gýdanýn
Ýslâm fýkhýnýn helâl standartlarýna uyup uymadýðý,
üreticinin, gýdalarýn helâlliði konusunda Müslümanlarýn taleplerini göz önünde
bulundurup bulundurmadýðýnda yatýyor.
Son yýllarda pek çok gýda üreticisinin, gerek Ýslâmî
hassasiyetlerden dolayý gerekse, ticârî kazanç nedeniyle, helâl gýda üretimine
önem verdiðine þahit olmaktayýz. Üreticilerin, Müslümanlarýn duyarlýlýðýný göz
önünde bulundurarak helâl
ürün imaline yönelmesi
olumlu bir geliþme olmakla
birlikte, konu istismara
açýktýr. Konunun istismara
20 Türk iþveren Alman Ýþadamlarý
Derneði Werbering-Marxloh’a üye oldu
Alman Ýþadamalarý Derneðine yeni üye olan
20 Türk iþadamý ve iþletmeciler katýldý
Marxloh`daki Alman iþverenleri derneðine üye olarak ve tek çatý altýnda birleþerek çok daha etkin olacaðýna ve birlikte çeþitli projeler yapabileceðimize inanýyoruz” dedi.
Türk iþverenlerinin Alman iþverenleri dernegine
üye olmalarý, “Kaiser” sokaklarýnýn
(Kaiser-Wilhelm-Str. ve Kaiser-Friedrich-Str.), araç trafiðine
açýlmasý, Türk ve Alman
iþverenleri ile Marxloh’un
“dýþarýya” tanýtýmý, Televizyon, gazete ve radyo
reklamlarý Türk ve Alman
basýnýna verilmesi, yeni ve
çeþitli þirketlerin Marxloh
semtimize gelmek istemeleri konusunda birlikte yapacaðýmýz projeleri hayata
geçirmek istediklerini de
belirten derneðin tek üyesi
Selgün Çalýþýr; “Marxloh
semtini önemli anlamda geliþtirmek ve kullanýlmayan
potansiyeli deðerlendirip
kullanmak amacý ile Kaiser-Wilhelm-Str. ve KaiserFriedrich-Str. sokaklarýnýn
açýlmasý için belediye yetkili kurumlarýna iletilmesi
konusunda çalýþmalarýmýz
devam etmektedir” dedi.
“Kaiser” sokaklarýnýn
trafiðe açýlmasý ile Weselerstr. de yer bulamayan yatýrýmcýlara yeni imkanlar ve
semtimiz için yeni fýrsatlarýn doðmasý için çalýþmala-
dosya
açýk olmasý veya kimi üreticilerin, Müslümanlarýn ihtiyaçlarýný istismar etmeleri
de, üreticilerin hepsini töhmet altýnda býrakmamalýdýr.
Bunun için üreticiler, gýdalarýn helâlliðini garanti altýna almak anlamýnda denetime açýk olmalýdýr.
Fýkhî olarak, deðerli hocamýz Prof. Dr. Hayrettin
Karaman’ýn da yazýsýnda
ortaya koyduðu gibi, bu konuda, her ne kadar tüm mezhebler arasýnda tam bir ittifak saðlanamayacaðý söz
konusu olsa da, yine de ortak bir yol bulmak mümkündür. Fýkhî farklýlýklar ilgili mezhep mensuplarýnýn
dikkate alacaðý bir husus olmakla birlikte, detaylardaki
farklýlýklar bir tarafa býrakýlýrsa büyük oranda ittifak
edebilmek
mümkündür.
Önemli olan helâl gýda ile
imtihaný kazanabilme gayretine düþmektir.
1 Kimya Profesörü, 2. Uluslararasý Helâl Gýda Konferansý 25-26
Nisan, 2009, Ýstanbul.
2 Buharî, Kitabu’l Ýman.
3 Buharî, Kitabu’t Taam.
4 Kertenkele türünden bir hayvan
5 Buharî, Kitabu’t Taam.
rýný yürüttüklerini söyleyen
Alman iþverenler Derneði
Werbering Marxloh Baþkaný Gisela Wuthe; “Sokaklarýn trafiðe açýlmasý ile
Marxloh`nun daha fazla kapasiteye sahip olduðunu savundu. Wuthe, bölgede bulunan dernek, ev sahipleri,
oturanlarla daha geniþ bir
toplantý yapmayý planlamaktayýz. Konunun Marxloh için hayati önem taþýmaktadýr. Marxloh’un daha
canlý bir ekonomik potansiyel haline getirmek istiyoruz. Belediye meclisinden
konunun ele alýnmasýný isyiyoruz.
Marxhloh semtinde bulunan iþverenlerin de bir
çok sorunla karþý karþýya
olduðunu da dile getiren
Wuthe; “temizlik, gençlerin
bazý bölgelerde toplu halde
bulunup müþterileri rahatsýz etmeleri ve de Pazar yerindeki alkol konusunda
birlikte acil çözüm bulunmasý gerekir” dedi.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
özel haber
I
GMG Kurban Kampanyasý, Kurban gönüllülerinin
katýldýðý bir toplantý ile deðerlendirildi. Bu yýlki Kurban
Kampanyasý çerçevesinde 75
bin 618 Kurban baðýþý saðlandý ve 78 ülke ve bölgede 82 bin
363 Kurban kesim ve daðýtýmý
yapýldýðý açýklandý. Ýslam
Toplumu Milli Görüþ bu
yýlki Kurban Kampanyasý’ný deðerlendiren toplantýsýný yaptý. Ýki gün süren
toplantýda, Kurban Komisyonu üyeleleri ile birlikte,
Bölge Kurban Sorumlulularý ve Kurban kesim ve daðýtým gönüllüsü olarak hizmet veren 261 gönüllü,
yaptýklarýný bir rapor halinde takdim etti. Gittikleri ülke ve bölgelerden, teþekkürname, fotoðraf ve video
görüntüleri ile dönen gönüllüler yaptýklarý çalýþmalarý
ve izlenimlerini de kýsaca
anlattýlar. Ne kadar Kurban
kesip daðýttýklarýný anlatan
gönüllüler, yaptýklarý konuþmalalarla duygulu anlar
yaþattýlar.
Toplantýda verilen bilgilere göre, Ýslam Toplumu
Milli Görüþ (IGMG)nin organize ettiði “Kurban Kampanyasý 2009” çerçevesinde
75.618 Kurban baðýþý saðlandý ve Uluslararasý Ýnsani
Yardým Teþkilatý-IHH e.V.
iþbirliði ile 78 ülke ve bölgede 261 kesim ve daðýtým
gönüllüsü
nezaretinde
82.363 Kurban’ýn kesim ve
daðýtýmýnýn gerçekleþtirildiði bildirildi.
IGMG Sosyal Hizmetler
Baþkan Yardýmcýsý Süley-
10:57 Uhr
Seite 19
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
IGMG Kurban’da ümmetle buluþtu
IGMG Kurban
Kampanyasý tamamlandý
IGMG Kurban Kampanyasý, Kurban gönüllülerinin katýldýðý bir
toplantý ile deðerlendirildi. Bu yýlki Kurban Kampanyasý çerçevesinde 75 bin 618 Kurban baðýþý yapýldý ve 78 ülke ve bölgede 82 bin
363 Kurban kesim ve daðýtýmý yapýldýðý açýklandý.
man Yýlmaz’ýn yönettiði
toplantýlarýn ilk gününde
önce, birinci günde toplantýya katýlan 35 ülkedeki kesimden görevli olan 150 görevlinin yoklamasý yapýldý.
33 ülkede görevli 110 civarýndaki kesim görevlisi ise
raporlarýný ikinci gün sundu. IGMG Genel Baþkaný
Yavuz Çelik Karahan ve
Genel Baþkan Yardýmcýsý
ve Sosyal Hizmetler Baþkaný Ali Bozkurt da katýlarak
birer konuþma yaptýlar.
Konuþmasýna “Bizlere
kurban
baðýþlayanlarýn,
mazlum, maðdur ve ihtiyaç
sahiplerinin üzerimize yüklediði bu sorumluluðu sizlerin fedakârane çalýþmalarý
ve Allah’a karþý sorumluluk
bilinciyle yerine getirmenin
mutluluðu ile Allah’a hamdediyoruz” þeklinde baþla-
yan Ali Bozkurt, “Bu çalýþmamýzýn en canlý þahitleri
sizlersiniz. Çünkü sizlerle
birlikte bu hizmeti yürüyoruz. Her yaptýðýmýz çalýþma
kayýt altýndadýr ve hesabýný
önce Allah’a vereceðimizin
bilinci içindeyiz. Yanlýþ
yapmadýk ki, çekinecek bir
þeyimiz olsun” dedi. Bu yýl
gerçekleþtirilen kampanyanýn bir bilançosunu da açýklayan Bozkurt, “Biz, yaptýklarýmýzýn karþýlýðýný Allah bekliyoruz” dedi.
IGMG Kurban Kampanyasý deðerlendirme toplantýsýna katýlarak bir konuþma
yapan IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan da
teþkilatýn diðer hizmetlerde
olduðu gibi Kurban organizasyonunu da 25 yýldýr cemaat olarak gerçekleþtirdiklerini ve 25. Kurban or-
ganizasyonunda Allah’a
hamdolsun 75 bin 618 kurban toplanýp, 78 ülke ve
bölgede 82 bini aþkýn kurban kesilip daðýtýldýðýný
söyledi. “Milyonlarca aileye ulaþtýk, ümmetin yoksuluna, ihtiyaç sahiplerine
dost elimizi uzattýk, onlarýn
duasýný aldýk” diyen Karahan, “biz Allah’ýn rýzasýný
gözetiyoruz. Allah’ýn rýzasý
da kulunun duasýndan geçtiði için, bizim için en deðerli ödül, kullarýnýn bize
yapmýþ olduðu duadýr” þeklinde konuþtu.
Kurban Kampanyasýný
ümmetle buluþma kampanyasý olarak deðerlendirdiklerini bildiren Karahan konuþmasýna þöyle devam etti: “IGMG olarak insanlýðý
iki manada kardeþ kabul
eden bir inanca sahibiz. Fýt-
19
ratta tüm insanlýðý kardeþ
kabul ediyor, inançta da
tüm Müslümanlarý yani,
ümmeti inanç kardeþi biliyoruz. Ümmetin kardeþliðine inandýðýmýz için bu kurban organizasyonumuzu bu
amaç ve inançla gerçekleþtiriyoruz. Sizler gittiniz,
þimdi de deðerlendirmeleri
rapor olarak vereceksiniz.
‘IGMG, mazlum ve maðdura uzanan dost el’ sloganýnýn gereðini yaptýnýz, þahsým ve kurumum adýna size
teþekkür ediyorum.”
Yavuz Çelik Karahan,
IGMG’ye karþý yapýlan ithamlara da þöyle cevap verdi: “Bizim, rýzasý için çalýþtýðýmýz Allah’a ve onun
kullarý olan Müslümanlara
verilemeyecek olan hesabýmýz yoktur. Alnýmýz açýktýr,
yaptýðýmýz her iþimizi hukuka, kanuna ve inancýmýza
uygun yapmaya gayret ediyoruz.
Peygamberimiz,
“Aldatan bizden deðildir”
diyor. Biz ne aldanýr ne aldatýrýz. Ne aldatýlabiliriz, ne
de altadatabiliriz. Çünkü
biz inanan müminleriz. Mümin olarak inandýðýmýz gibi
yaþamaya gayret sarfederiz.
Rabbim bu manada ayaðýmýzý kaydýrmasýn, rýzasýndan ayýrmasýn.”
Yavuz Çelik Karahan
daha sonra, kurban organizasyonundaki baþarýlý çalýþmalarýndan dolayý Kurban
Komisyonu üyelerine ve
kurban kesim görevlilerine
teþekkür belgeleri verdi.
21.12.2009
10:57 Uhr
20
Ý
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
Avrupa Helâl
Sertifikalama Enstitüsü
Yusuf Çalkara
nançlarý doðrultusunda
helâl hassasiyeti olan
Müslüman tüketici bu
hassasiyetin piyasada dikkate
alýnmasýný istiyor. Bu nedenle
katký maddelerini ifade eden
E numaralý listeyi yanýnda taþýyor. Fakat helâl meselesinde
bir karmaþýklýk yaþanýyor. Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü bu karmaþýklýðý aþma
doðrultusunda kurumsallaþma sürecini devam ettiriyor.
Enstitü’nün kurucularýndan
ve bilirkiþi heyeti üyesi Ahmet
Yazýcý ve Enstitü Müdürü Yusuf Çalkara ile enstitüyü ve
helâl meselesini konuþtuk.
Arkadaþýmýz Ünal Koyuncu`nun yapmýþ olduðu röportajý sunuyoruz.
Hayat: Ahmet Bey, diðer
sorulara geçmeden önce Avrupa Helâl Sertifikalama
Enstitüsü’nün kuruluþuna
doðru giden sürecine öncelikle deðinsek. Avrupa Helâl
Sertifikalama Enstitüsü nasýl
kuruldu?
Ahmet Yazýcý: Biz Hamburg`da bulunan camide 1977
yýlýndan bu yana ticaretle uðraþmaktayýz. Caminin altýnda
satýþ yapan marketin mamullerinin helâl olmasý gerekiyordu. Dolayýsýyla o yýllardan
beri helâllik meselesinin takibi ve kontrolü için bir uðraþ
içerisindeydik. 1999 senesinde küçük marketin yanýnda
yer alan büyük yeri satýn almamýzla marketimizi ciddi
bir þekilde büyüttük. Satýlan
mamüllerin sayýsý artýnca
kontrol edilmesi gereken
alanda büyüdü. Daha önce bir
kasapla anlaþmýþtýk ve helâllik doðrultusunda bir kaç yeri
kontrol ediyorduk. Ýþin büyümesiyle durum deðiþti. Meseleyi biraz daha profesyonelce
ele alma ihtiyacý doðdu. Bu
ihtiyaca binaen mamüllerin
helâlliðini kontrol eden bir
yetkiliyi bünyemizde tespit
ettik. Bu yetkilinin tespitiyle
mamüllerin helâlliðini kontrol
eden bir mekanizma oluþtu.
Bize satýþ için baþvuran mamul içeri girmeden önce müesseseye gidip bakýyorduk.
Müessesede kesimin Ýslami
usullere göre yapýlýp yapýlmadýðýný yerinde kontrol ediyorduk. Eðer kesim Ýslami usullere göreyse o malý iþletmemize sokuyorduk. Bu arada
bize baðlý olan diðer cemiyetlerin marketleri de bizde satýlaný satmaya baþlamýþtý. Dolayýsýyla kendi bölgemizde
helâl kriterlerin geçerli oldu-
Seite 20
Ahmet Yazýcý
41. sayi sayfalar
ðu belirli bir pazar oluþtu. Öte
taraftan bir kýsým þirketlerden
de kendi mamulllerini kontrol
etmemiz doðrultusunda talepler gelmeye baþladý. Bu geliþmelerin ardýndan yapýlan
helâl kontrol meselesini herkesin faydalanabileceði bir
boyuta taþýyalým dedik.
O dönemde Ýslam Konseyi
ve Merkez Konseyi iþbirliði
ile oluþturulmuþ helâl kesim
komisyonu vardý. Genel Merkez ile istiþarelerin ardýndan
bu meseleyi takip etme sorumluluðu bana verilmiþti.
Ýþin hem ticaretini yapmak
hem de helâl meselesiyle uðraþmanýn uygun olmayacaðý
kanaati oluþtu. Daha sonra
Almanya Ýslam Konseyi ve
Kuzey Almanya Ýslam Toplumu olarak Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü’nü 2002
yýlýnda kurduk. Helâl Kriterleri kataloðu oluþturduk ve
helâl konusunda karar merci
konumunda bilirkiþi heyeti
olan Fetva Kurulu’nu kurduk.
Þüpheli konularda sorabileceðimiz bir merci olsun ve bu
bilir kiþi heyeti helâl kesim
baþvurularýný deðerlendirerek
karara baðlasýn istedik. Ki deðerli hocalarýmýz Ramazan
Uçar, Cemal Bolat, Mehmet
Enes Nas ve Yusuf Doðan bilirkiþi heyetinin üyesidirler.
Ben de ticari konularda danýþmanlýk çerçevesinde bilirkiþi
heyetinin üyesiyim. Baþvuran
müesseseyi gidip kontrol ederek bilirkiþi heyetine rapor sunan sorumlu kiþi olarak Yusuf
Çalkara beyi tayin ettik. Helâl
Kriterleri kataloðunu oluþtururken bir takým kurum ve uzman kiþilere baþvurduk. Ýhtilaflý konularý Türkiye’den getirttiðimiz uzman hocalarýmýzla ele aldýk.
Hayat: Peki helâl konusunda Almanya’daki yasal
çerçevede nedir?
Ahmet Yazýcý: Öncelikle
Almanya’da helâl kelimesinin
hiçbir baðlayýcýlýðý ve yaptýrýmýnýn olmadýðýný bilmek gerekir. Yani, bu kelimeyi müslüman veya gayrimüslim herkes istediði gibi kullanabiliyor. Bu durum maalesef helâl
kelimesinin suistimal edilmesine neden oluyor. Bir ticari
iþletme maalesef içinde domuz katkýsý olan bir ürüne
helâl kelimesi yazabiliyor. Et
piyasasýnda yer alan bir kýsým
þirketler helâl kavramýný kendi görüþlerince çok rahat bir
þekilde kullanabiliyorlar. Dolayýsýyla herkesin kendi kendine oluþturduðu helâl kriterleri söz konusu oluyor. Kimisi bu konuda titiz davranýyor,
kimisi bunu bir reklam aracý
olarak kullanýyor. Dolayýsýyla
helâl kavramýnýn kullanýmýnda bir baþýboþluðun olduðunu
görüyoruz. Ýþte bu baþý boþluðun arkaplanýnda helâl kelimesinin hukuki olarak korunmuþ, yani hukuki açýdan bir
çerçeveye oturtulmuþ olmamasý yatýyor.
Hayat: Bu sorunu gidermede her hangi bir çabanýz
söz konusu mu?
Ahmet Yazýcý: Bu sorunu
ortadan gidermek ve helâl
kavramýnýn kullanýmýnda ortak kriterlerin geçerli olmasýný saðlamak maksadýyla kýsa
adý Alman Mamul Koruma ve
Markalama Enstitüsüne (Deutsches Institut für Gütesicherung und Kennzeichnung)
baþvurduk. Enstitü yaptýðýmýz
baþvuruya, dini kurumlarýn
temel anlayýþýna ters düþmeyecek ortak noktalarýn tespit
edilmesi þartýný koydu. Daha
sonra biz, Almanya’daki Ýslami kurumlarýn önemli bir bölümünün ortak imzasýyla
helâl anlayýþýmýzýn ayný olduðunu belirten görüþ beyanýný
sunduk. Enstitütü baþvurumuzun ardýndan 1,5 yýl süren bir
inceleme süreci baþlattý ve
baþvurumuza olumlu cevap
verdi. Dolayýsýyla bu yeni ge-
liþmeyle birlikte helâl meselesinin Almanya’da kurumsallaþmasý yönünde önemli bir
adým atmýþ olduk. Artýk bundan sonra helâl kelimesini
kullanan her kurum bu kelimenin arkasýnda yatan kriterleri yerine getirmek zorunda
kalacak. Yerine getirmediði
zaman suçlu duruma düþecek.
Bundan sonra her isteyen
helâl kelimesini istediði gibi
kullanamayacaktýr.
Hayat: Bu arada helâl gýdanýn geliþimi noktasýnda tüketicinin göstermesi gereken
bazý gayretlerde söz konusu
olsa gerek. Nedir bunlar?
Ahmet Yazýcý: Tüketici,
helâl gýdanýn geliþiminde hiç
þüphesiz ki kilit noktadýr.
Þimdiye kadarki süreçte helâl
gýda hassasiyeti maalesef suistimal edilmiþ. Son yýllarda
helâl gýda tüketicisinin daha
da bilinçlendiðini gözlemlemekteyiz. Tüketici artýk üzerinde helâl yazan her mamüle
güvenmiyor. Helâl hassiyeti
olan insanlarýn sayýsý ve buna
paralelde bu insanlarýn firmalarla irtibata geçerek helâl soruþturmalarýnda bulunmalarý
arttý. Dolayýsýyla bu geliþme,
helâl hassasiyetinin piyasadaki gücünü artýrdý. Tüketicinin
helâl hassasiyeti konusunda
biraz daha dirayetli olmasýyla
piyasadaki durum helâl hassasiyeti lehine eminim daha fazla deðiþecektir.
Hayat: Peki tüketicinin
helâl hassasiyetini piyasaya
yansýtmasý konusunda yapmasý gereken iþler nelerdir?
Ahmet Yazýcý: Tüketicinin þirkete direk soru sormasý
bu noktada önemli bir takip
anlayýþýdýr. Tüketici böylelikle kendi dirayetini ortaya koymuþ olur. Þirketlerde helâl
kavramýný rastgele kullanamayacaklarýnýn farkýna varýrlar. Daha önce olduðu gibi,
artýk bir þirketin bizim ürünümüz helâldir çünkü içerisinde
dosya
domuz katkýsý yoktur demesi
yetmiyor artýk. Çünkü tüketici helâl kriterlerini daha geniþ
kapsamda soruyor. Helâl hassasiyetiyle büyüyen þirketlerin sayýsý çoðaldýkça diðer þirketlere örneklik teþkil eden
yapýlar artýyor. Helâl konusunun reklam aracýndan öte bir
özelliðinin olduðu böylelikle
piyasada farkediliyor.
Hayat: Bu arada Avrupa
Helâl Sertifikalama Enstitüsü’nde bir bakýma helâl konusunda bir birikim oluþtuðunu öðrendik. Bu birikimin
kamuoyuna daha doðrusu
tüketiciye yansýmasý ne durumda? Mesela tespit edilen
helâl kriterleri kamuoyunda
tüketici tarafýndan biliniyor
mu? Yani Enstitü kamuoyunu bilgilendirme iþlevini ne
kadar yerine getiriyor?
Ahmet Yazýcý: Bu konuda
yeterince tanýnmadýðýmýz ortada. Kurumsallaþma süreci
belirli bir noktaya gelince tüketiciyi bilgilendirme konumuna gelmiþ olacaðýz.
Hayat: Kurumsallaþma
sürecinin geleceðine iliþkin
son olarak söylemek istedikleriniz nelerdir?
Ahmet Yazýcý: Biraz önce
deðindiðiniz gibi gelecekte
tüketiciye helâl konusunda
saðlam bilgi verebilecek inandýrýcý ve dini kriterlerden baþka bir noktaya baðlý olmayan
bir bilgi merkezinin oluþturulmasý gerekiyor. Ýkincisi þu
ana kadar piyasa içerisinde
bulunup helâl hassasiyeti olan
kurumlarýn belirli bir çerçeve
içerisinde bir araya gelerek
koordineli bir þekilde hareket
etmesini saðlayacak bir üst
kurulun oluþmasý gerekiyor.
Tabi helâl hassasiyeti olan
tüccarlarýn da bu çatýnýn altýnda bulunmasý önemli.
Hayat: Yusuf bey tüketici
açýsýndan baktýðýmýzda helâl
sertifika ihtiyacýný nasýl izah
edebiliriz?
Yusuf Çalkara: Ahmet
bey biraz önce helâl kavramýnýn kullanýmýndaki baþý boþluða deðindi. Ayný þekilde
ürünlerin helâlliðine dair bilgi
hakkýnda da baþýboþluk söz
konusudur.
Hayat: Yani...
Yusuf Çalkara: Bakýn,
bildiðiniz gibi helâl gýda hassasiyeti olan Müslümanlar
yanlarýnda katký maddeleri
hakkýnda bilgi veren E numaralý listeyi taþýrlar. Fakat böyle bir listenin varlýðý kendi baþýna ürünlerdeki helâllik me-
41. sayi sayfalar
21.12.2009
dosya
selesini çözmez. Zira E numaralarýnýn bitkisel ve hayvansal
olaný söz konusudur. Kaldý ki
ayný þekilde katký maddesinin
bitkisel veya hayvansal olduðunu bilmekte kendi baþýna
yeterli deðildir. Katký maddesinin dönüþümünü hesaba
kattýðýnýzda maddede dinen
uygun olmayan sürecin yaþandýðýný görebiliriz. Bu konuda diðer sýkýntýlý bir durumda Almanya’da geçerli olan
yasal çerçevedir. Buna göre
üretici olarak her kullandýðýnýz katký maddesini açýklamak zorunda deðilsiniz. Örneðin, elma suyu ile ilgili genel
kanaatimiz, bu içecek türünde
sakýncalý bir þeyin olmadýðý
yönündedir. Bakýn biz bu konuda otuza yakýn üreticiyle irtibata geçtik. Bunlardan onbeþinin fiziksel bir þekilde filtreleme yaptýðýný, diðer onbeþininse bu filtreleme iþlemini
domuz jelatini kullanarak
yaptýklarýný tespit ettik. Yani
üretim sürecinde helâle necis
karýþmýþ oluyor. Ve sonuçta
haram boyutu iþin içine giriyor. Dolayýsýyla tüketim maddelerinin helâlliði meselesi
uzmanlýk bilgilerini gerektiren bir alandýr. Helâl sertifika
10:57 Uhr
Seite 21
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
ihtiyacý ortadadýr, helâl gýda
hassasiyeti olan Müslümanlarýn helâl gýdaya yönelik bilgi
ihtiyacýný gidermede ciddi bir
karmaþýklýk yaþanmaktadýr.
Hayat: Peki bu sorunu
aþmada Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitüsü nasýl bir
çözüm sunuyor?
Yusuf Çalkara: Müsadenizle bu soruya cevap mahiyetinde enstitümüz hakkýnda
bazý temel bilgileri vermek isterim. Avrupa Helâl Sertifikalama Enstitümüz, Almanya
Ýslam Konseyi ve Kuzey Almanya Ýslam Toplumu’nun
gözetimi ve denetiminde çalýþmalarýný yürütmektedir.
Enstitünün iki Ýslami çatý kuruluþun himayesinde olmasý
Ýslami duyarlýlýðý temsil açýsýndan önemlidir. Bu kuruluþlar ticari amaç gütmeyen kuruluþlardýr. Helâl sertifika iþleminin fazla masraflý olmamasý açýsýndan da bu noktayý
göz önünde bulundurmak gerekir. Helâl sertifika iþlemini
gereðinden fazla bir þekilde
pahalý yaptýðýnýzda üreticiyi
zor durumda býrakmýþ olursunuz. Üretici bu çerçevede
edindiði masrafý tüketiciye
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
yükleyecektir. Dolayýsýyla biz
helâl sertifika iþleminin mümkün olduðunca fazla masraflý
olmamasý hususunda da hassasiyetimiz söz konusudur.
Bizim helâl logomuz patentlidir. Dolayýsýyla bizim
logomuzu sadece bizim onay
verdiðimiz þirketler kullanabilir. www.eurohalal.de internet sayfamýzda görebileceðiniz logomuzun ortasýnda internet sayfamýzýn adresi yer
almaktadýr. Dolayýsýyla tüketici, bizim logomuzun yer aldýðý ürünün uyduðu helâl kriterleri hakkýnda sayfamýzdan
bilgi sahibi olabilir.
Hayat: Peki helâl sertifika verme süreci nasýl iþliyor?
Yusuf Çalkara: Bize yapýlacak baþvurularýn yazýlý olmasýný talep ediyoruz. Bunun
için ilgili þirkete yazýlý baþvuru formlarýný gönderiyoruz.
Þirketin doldurduðu formlarýn
ön incelenmesinin ardýndan
ikinci aþamada iki kiþilik
ekiple þirketi helâl üretim kriterleri doðrultusunda yerinde
kontrol ediyoruz. Kontrolün
ardýndan þirket hakkýndaki raporumuzu hazýrlayýp enstitümüzün dört ilahiyatçýdan olu-
þan bilirkiþi heyetine sunuyoruz. Heyet raporu inceledikten sonra þirketin helâl sertifika baþvurusu ile ilgili kararý
veriyor. Bu süreçte þayet süpheli ürünler söz konusuysa,
bu ürünleri hayvansal katký
veya sarhoþ edici maddelerin
var olup olmadýðýný tespit etmek üzere laboratuvara gönderiyoruz. Þirket bütün bu iþlemlerden olumlu puan almýþsa helâl sertifikasýný bir yýllýðýna veriyoruz. Buna ek olarak þirkete kesim bölümünde
Müslümanlarýn çalýþmasýný
þart koþuyoruz. Kriterlerimize
göre kesim bölümünde üç
Müslüman kasap olmalýdýr.
Ayrýca, müessesede sürekli
helâl kesim yapýlmasýný da
bekliyoruz. Yani þu günlerde
helâl kesim yapacaðým diðer
günlerde deðil talebini kabul
etmiyoruz. Dolayýsýyla þirketin bütün ürünleri helâl olmalýdýr.
Hayat: Peki helâl sertifikayý verdikten sonra kontrol
iþlemleri bitiyor mu?
Yusuf Çalkara: Hayýr biz
sertifika verdiðimiz þirketleri
ürettikleri mallara göre yýlda
iki veya dört defa haber ver-
21
meden kontrol ediyoruz. Örneðin et üreticilerini yýlda dört
defa kontrol ediyoruz. Þirketlerle baþvuru sürecinde yaptýðýmýz antlaþma doðrultusunda
onlara haber vermeden kontrol etme hakkýmýz vardýr. Bu
konuda bir aksama olduðu
takdirde helâl sertifikasýný iptal ediyoruz, ki þu ana kadar
bizimle çalýþan üreticilerin
helâl hassasiyeti nedeniyle
böyle bir olumsuz durumla
karþýlaþmadýk.
Hayat: Uluslararasý boyutta diðer sertifikalama enstitüleri ile herhangi bir iþbirliði söz konusu mu?
Yusuf Çalkara: Ýran ve
Tayland’da helâl sertifika konusunda iþbirliði içerisinde
olduðumuz birer kurum var.
Almanya’da bizim kriterlerimize uyan helâl sertifika enstitüsü yok. Ýngiltere, Hollanda
ve Fransa’da helâl sertifika
çalýþmasý Almanya’ya kýyasla
biraz daha yaygýn durumda.
Fakat çalýþmalar küçük ölçekte kalmýþ. Fransa ve Ýngiltere’de helâl kesim konusunun
fýkhî boyutunda tartýþmalar
devam etmektedir.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
22
G
azete olarak yine
her ay olduðu gibi,
sizin için yollara
düþtük. Bu defa Almanya'nýn (NRW) Batýsý'nda,
Hollanda ve Belçika sýnýrýna 15 km uzaklýkta Aachen'a baðlý Baesweiler þehrindeyiz.
Baesweiler 29.000 nüfuslu, sakin ve güzel bir
yerleþim beldesidir. Nüfusu'nun 3000'i yabancý kökenli ve 2200'ü (1900'ü
Türkiyeli) Müslümanlardan oluþmaktadýr.
Bu þehirde yabancýlarýn
yoðunluðu, burasýnýn önceden maden bölgesi olmasýndandýr. Baesweilerdeki
maden ocaðý 1975`de kapatýlmýþ, buradaki çalýþanlarý
çevre kasabadaki maden
ocaklarýna gönderilmiþler.
lmanya’da yabancý
kökenlilerin politikada yavaþ yavaþ
söz sahibi olmalarý ve kendilerini göstermeleri her geçen gün artýyor. Bunlardan
birisi de Sol Parti adayý Erkan Kocalar’ýn Duisburg
Belediye Meclis Üyeliðinden Belediye Baþkanlýðý
Yardýmcýlýðýna seçilmesi
bunun en belirgin örneði.
Son yapýlan oturumda
SPD ve Sol Parti adaylarýnýn ortaklaþa desteði ile,
CDU ve FDP`nin dekteklediði listeye karþý 35`e karþýlýk 38 oy alarak Duisburg’da bir ilki gerçekleþtirerek, ilk yabancý asýllý belediye baþkanlýðý yardýmcýlýðýný almýþ oldu. Duisburg
A
10:57 Uhr
Seite 22
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
IGMG Baesweiler Camii
Müslümanlarýn yoðunluðundan da anlaþýldýðý
üzere, bu þehirde 4 tane camii bulunmakta. Bu camilerin birbirine koordinasyonu 1.5 km mesafededir.
Bunlardan birisi de misafir
olduðumuz Ýslam Toplumu
Milli Görüþ Teþkilatý'nýn
Baesweilerdeki Camisidir.
Camii Yönetimi 1993`de
evvela kiracý olarak girdikleri binayý, 1995 yýlýnda
mülkiyeti satýn alýnarak
çevredeki Müslümanlara
Ýrþad hizmetleri verebilmek
için faaliyetlerine giriþmiþtir. Camii idaresinden öðrendiðimize göre; mülkiyeti satýn alýnan binanýn yerine belediyenin de istekleri
doðrultusunda, uygun þartlar çerçevesinde bir mescid
yapýnýz teklifini esas alan
Ýdare Kurulu ''Bismillah''
diyerek 1996 yýlýnda yeni
Camii projesini baþlatmýþ,
temelini 1997`de atmýþtýr.
1999 yýlýnda da ibadete açýlan camii, 250 erkek ve 100
bayanýn ayný anda namaz
kýlma imkanýný saðlamakta
ve ayrýca 13 m yüksekliðinde bir minaresi ve 3 m çapýndaki kubbesiyle, Aachen çevresinin ilk minareli
ve kubbeli camii olma özelliðini kendisinde bulundurmaktadýr.
Ayrýca camii sosyal ve
eðitim faaliyetlerinin yapýldýðý Gençlik lokali, ders sý-
nýf, kütüphanesi, 80 kiþilik
Toplantý-Konferans Salonu, resmi kurumdan müsadeli Cenaze Yýkama (Gasýlhane 36 saat Cenaze muhafaza belgeli), camii imamýnýn ikamet ettiði dairesi
ve hanýmlarýn camiye gelir
amaçlý, Cuma günleri lahmacun yapma imkaný saðlayan büyük bir mutfaðý
bulunmakta.
Zaman zaman kermes,
Cenaze Namazý ve deðiþik
merasimlerin icra edildiði,
Cuma günleri otopark olarak da kullanýldýðý 500 m2
geniþ bir alaný bulunmakta.
Kurulduðu tarihten bu
yana hafta sonu ve tatillerde çocuklarýmýza Ýslami
Duisburg’un Ýlk Yabancý
Kökenli Belediye Baþkan
Yardýmcýsý Erkan Kocalar
Sol Parti temsilciliðinin basýn sözcüsü Horst Werner
Rook; “Sol partinin en
önemli ve aðýr noktasý olan
göçmenlerle ilgili çalýþma-
sýnýn semeresi olarak belediye baþkanlýðý yardýmcýlýðýný kazanmasý bizleri fazlasý ile sevindirdi. Seçilmesini kutluyoruz. Seçilmesi-
ne ise çok olumlu bakýyoruz. Bunun seçilmesi bizim
için çok önemli bir olay. Bu
ayný zamanda Duisburg
meclisinin de çok önemli
tanýtým
Eðitim veren Bay ve Bayan
Eðitimciler hizmet vermekte. Cuma akþamlarý yeni bir
uygulama ile gençlere Almanca Ýslam Ýlmihal ve Din
dersleri verilmekte.
IGMG Baesweiler Camii Gençlik Kollarý, Kadýn
Kollarý ve Genel Ýdare Kurulu ile çevredeki müslümanlara 102 üyesiyle hizmet vermek için, Baesweiler'de bulunan diðer Camii, Dernek, Kurum ve kuruluþlar, resmi makamlar,
Polis Teþkilatý, Kilise Dernekleri ile menfi bir Diyalog içinde görüþmektedir.
Gazete olarak, IGMG
Baesweiler Ýdare Kuruluna
bizlere kapýlarýný açtýklarý
için teþekkür ederiz ve hizmetlerinin devamýný dileriz.
bir olayý olacaðý kanatindeyim” dedi.
Konu ile ilgili olarak görüþlerini aldýðýmýz çiçeði
burnunda Belediye Baþkan
Yardýmcýsý Erkan Kocalar
“Partimizin siyaseti gerek
yabancýlar için gerekse Almanlar için ne ise aynen devam edecek. Yabancý kökenli olmamla her iki toplumun da problemlerini çok
iyi biliyorum. Bu konudaki
çalýþmalarýmýz sürecek” dedi.
39 yaþýndaki Erkan Kocalar siyasete SPD`de baþladý. 2004`te Sol Partiye
geçti. Thssen Krupp Steelde iþçi temsilciliði de yapan
Kocalar siyasetin içinden
gelen bir gurbetçimiz.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
dosya
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Mustafa YENEROÐLU
A
lmanya’da Hristiyan demokratlarýn
Rheinland-Pfalz
Eyaleti’nde öðretmenler
için baþörtüsü yasaðý getirme çabasýnýn hukuken baþarýlý olup olmamasý son
tahlilde pek de önemli deðil. Çünkü zaten, CDU tüm
siyasî kimlikleri aþan tuhaf
bir koalisyonla, çoðunluk
toplumu nezdinde “Müslüman” kadýnlarýn baþörtüsünün anayasa düþmanlýðýnýn
bir sembolü olarak algýlanmasýný saðlamayý çoktan
baþardý.
Aþýldýðý zannedilen korkular ve kalýp yargýlar,
“öteki” üzerinden kimlik
arayýþlarý, Müslümanlarýn
’’yerli’’ çýkýþlarý, 11 Eylül
sonrasý güvenlik politikalarý baðlamýndaki tartýþmalar, anti terör paketleri,
medya ve siyasiler tarafýndan fazlasý ile körüklenen
ve kötüye kullanýlan bir genel hissiyat oluþturdu.
Sonuçta “yerli’’ toplumun çoðunluðunda gittikçe
yayýlan Ýslam düþmanlýðý
gerçeði ile karþý karþýya
kaldýk. Bu düþmanlýk baþka korkularý ve nefretleri
körüklemeye devam ettiði
gibi, bu geliþmeler kimseyi de þaþýrtmamalý. Bunun
sebebi gayet basit; baþörtüsü yasaklarý, cami önündeki kontroller, Müslümanlarla medyatik güvenlik diyaloglarý, anayasayý koruma gerekçesiyle dayatýlan
öncü kültür anlayýþý ve ortaya çýkan raporlar siyaset
tarafýndan sürekli olarak
teþvik edildi.
Þimdi bazý insanlarýn,
oluþan bu iklim karþýsýnda
artýk ‘’seyirci’’ kalmak istememeleri ve bizzat eylem
içerisine giriþmeleri , ne kadar sarsýcý olsa bile, öngörülebilirdi.
Bilhassa gelinen noktada siyasî sorumlularýn,
Müslüman kadýnlara karþý
yapýlan þiddet konusunda
telaþlananlarýn çok az ve
bunlarýn da çekingen davranmýþ olmalarýnýn dýþýnda,
Müslümanlara karþý nefretin oluþmasýný hangi þartlarýn kolaylaþtýrdýðý sorusunu
baþta kendilerine sormalarý
gerekiyor.
Seite 23
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
Baþörtüsü
yasaklarý
[email protected]
Hangi fiiller, baþörtüsünün nerdeyse bir suç unsuru olarak görülmesine katký
saðladý?
Kimler, Ýslam düþmanlýðý içeren kalýp yargýlara
yasalarda bile yer verdi?
Tabiî ki, hiçbir baþörtüsü yasaðýnýn, hiçbir baþörtüsü cinayetine sebep olmasý zorunlu deðil, ama, her
iki olgunun da temelinde
yatan saiklerin benzerliði
ürkütücü deðil mi?
Meseleyi isterseniz daha da somutlaþtýralým: Baþörtüsünü yasaklayan yasalarda Alex W. veya Göttingen’deki baþörtüsü saldýrganlarýnýn zihniyetleri yer
etmiþ deðil mi?
Mesela, CDU’nun Rheinland-Pfalz Eyalet Meclisi’ne getirdiði yasa(k) taslaðýnýn gerekçesinde þu ifadeler yer alýyor: “Özelde
baþörtüsü takmak yasaktýr,
çünkü dýþardan bakan kiþinin perspektifinde bu tavýr,
kadýnýn toplum,devlet ve
ailede daha az deðerde veya Alman anayasasý ve
Rheinland-Pfalz Eyaleti
anayasasýnýn deðerlerine
tezat teþkil eden teokratik
devlet anlamýnda fundamentalist bir duruþ ortaya
koyduðu ile baðlantýlandýrýlabilir.” Bu ifadeleri Alex
W.nin entellektüel seviyesine indirgediðimizde, temelde onun da ayný düþündüðü görülecektir.
Bu tür gerekçelerle Almanya’da, 16 eyaletin sekizinde baþörtüsü yasaklarý
yürürlüðe kondu. Bu eyaletlerin altýsýnda CDU veya
CSU hükümetin baþýnda.
Birisinde de CDU hükümet ortaðý.
Sadece
Berlin’de
CDU’nun dýþýnda, SPD ve
- Özgürlükçü
bir hukuk
düzeni için
acziyet karnesi
Sol Parti’nin oylarýyla bir
kanun yürürlüðe girdi.
CDU/CSU hükümetinin olduðu altý eyalette Ýslam’ýn
Hristiyanlýk ve Yahudilikle
eþit tutulamayacaðý yönünde bir ilke yasa metninde
yerini aldý ve baþörtüsü
anayasa karþýtý bir sembol
olarak etiketlendi. Rheinland Pfalz Eyaleti’nde
CDU’nun gerekçesinde bir
öðretmenin dýþa yönelik
böyle bir sembolle, anayasal deðerleri aktaramayacaðý, özellikle baþörtüsünün
korunmasý gereken anayasal deðerler için soyut tehdit olduðu savunuldu.
Bu deðerlendirmelerde
dýþarýdan bakanlarýn baþörtüsü hakkýndaki bakýþ açýsý
esas alýnmasý gerekirmiþ.
Tabii Hristiyan Birlik partileri açýsýndan toplumun baþörtüsü deðerlendirmesine
artýk tam olarak itimat edilebilir. Bunun için yýllardýr
gereken gayret gösteriliyor
zaten. Yayýnlanan çok sayýda araþtýrma ve ankete bakýlmasý yeterli.
Bu baðlamda “dýþarýdan
bakan nesnel gözlemci” ifadesi baþka bir bir sorunun
sorulmasýný zorunlu kýlýyor. Þayet baþörtüsü okul
barýþýný tehdit ediyor ise, ki
baþörtüsü yasaðý için çok
kullanýlan bir gerekçe bu,
sorulmasý gereken soru þudur: Alman toplumunun
çoðunluðunun baþörtüsü ve
bununla iliþkilendirilen deðerlerin toplumsal barýþý
tehdit ettiði düþüncesi ampirik olarak ispat edilirse ne
yapýlacak? Bunun tersini
iddia edebilir miyiz artýk?
Ciddiye alýnabilir her
hukukçu, özgürlükçü hukuk devletinin ideolojik
olarak belirlenmiþ kýyafet
düzenlemeleri yapamayacaðýný teyid edecektir. Bu
anlamda baþörtüsü yasaklarý, kendisini özgürlükçü
ve liberal olarak tanýmlayan, ancak “yabancý” ile
iliþkisinde bu çizgisini sürdürmekte zaafiyet gösteren, bir hukuk düzeni için
acziyet karnesidir.
Kopftuchverbote
- Armutszeugnisse
für eine freiheitliche
Rechtsordnung
Im Ergebnis ist es belanglos, ob die CDU mit
ihrem neuerlichen Versuch,
ein Kopftuchverbot für
Lehrerinnen in RheinlandPfalz durchzusetzen, formalen Erfolg hatte oder
nicht. Denn längst hat es
die CDU in einer seltsamen
Koalition über alle politischen Schattierungen hinweg
geschafft, dass das „muslimische“ Kopftuch in der
Mehrheitsgesellschaft als
verfassungsfeindliches
Symbol qualifiziert wird.
Überwunden geglaubte
historische Ängste und Stereotype, die Identitätssuche
in Abgrenzung zum vermeintlich “Anderen”, das
“heimische” Auftreten der
Muslime, die sicherheitspolitischen Diskussionen
und Präventivmaßnahmen
in der stürmischen Zeit
23
nach dem 11. September
haben für eine allgemeine
Gefühlslage gesorgt, die
durch die Medien noch
zusätzlich politisch angeheizt und ausgebeutet wurde.
Das Ergebnis ist eine
immer weiter um sich greifende Islamfeindlichkeit
bei der Mehrheitsgesellschaft. Sie dreht ihre Kreise
und schürt weiter Ängste
und Hass. Dabei sollte diese Entwicklung niemanden verwundern. Kopftuchverbote, Kontrollen
vor den Moscheen, öffentliche Sicherheitsdialoge
mit Muslimen, ein kulturalistischer Gestus unter dem
Vorwand des Verfassungsschutzes sowie entsprechende Berichte im Sinne
des politischen Mainstreams sind alles Maßnahmen, die durch die Politik
gefördert wurden.
Dass nun manche
Menschen, die eben nicht
mehr nur „tatenlos“ zuschauen wollen, sondern dieses Meinungsklima aufgreifend selber tätig werden,
ist - so bestürzend auch immer - absehbar gewesen.
Insoweit sollten sich die
politisch Verantwortlichen,
abgesehen davon, dass es
bemerkenswert wenige und
vor allem zögerliche waren, die sich über die Gewalt gegen muslimische
Frauen bestürzt zeigten,
vor allem fragen, welche
Umstände den Hass auf die
Muslime begünstigt haben.
Welche Taten haben der
Kriminalisierung
des
Kopftuchs Vorschub geleistet?
Wer hat denn den islamfeindlichen Stereotypen
Gesetzesrang verschafft?
Natürlich muss kein
Kopftuchverbot zu einem
Kopftuchmord führen, aber
sind sich die Motive für
beides nicht erschreckend
ähnlich?
Um es konkret zu machen: Ist in den Kopftuchgesetzen das Denken von
Menschen wie Alex W.
oder
den
Kopftuchschlägern von Göttingen nicht verankert?
41. sayi sayfalar
21.12.2009
24
“Das Tragen eines
Kopftuchs im Speziellen
ist unzulässig, da aus der
Perspektive der Betrachter
damit eine Haltung verbunden werden kann, die eine
mindere Stellung der Frau
in Gesellschaft, Staat oder
Familie oder eine fundamentalistische Stellungnahme für ein theokratisches Staatswesen im Widerspruch zu den Verfassungswerten des Grundgesetzes und der Verfassung
von Rheinland-Pfalz ausdrückt,” heißt es in der
Begründung des Gesetzesentwurfs der CDU-Fraktion im Landtag von Rheinland-Pfalz. Wenn man di-
D
iyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB),
Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) ve
Goethe Enstitüsü iþbirliði
çerçevesinde Almanya genelinde 100’ün üzerinde din
görevlisine Goethe Enstitüsü
tarafýndan verilecek dil kurslarýnýn ikincisi Köln’de tanýtýldý.
Kursun baþlamasý nedeniyle, Köln-Mülheim Belediye binasýnda düzenlenen basýn toplantýsýna, Federal Göç
ve Mülteciler Dairesi Temel
Uyum Meseleleri Bölüm
Müdürü Erwin Schindler,
Goethe Enstitisü Almanya
Müdiresi Angela Kaya, T.C.
Köln Baþkonsolosu Mustafa
Kemal Basa, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri
Müþaviri ve DÝTÝB Genel
Baþkaný Sadi Arslan, Köln
Belediye Baþkaný Hans-Werner Bartsch ve Düsseldorf
Goethe Enstitüsü Müdürü
Stefan Brunner'in konuþmacý
olarak katýldýðý toplantýya,
Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti
DÝTÝB dernekleri din görevlileri, DÝTÝB Genel Merkez
yetkilileri ile çok sayýda Alman davetli katýldý.
Toplantýda Federal Göç
ve Mülteciler Dairesi Temel
Uyum Meseleleri Bölüm
Müdürü Erwin Schindler, dairemiz, DÝTÝB ve Goethe
Üniversitesi ile ortak bir çalýþma neticesinde bu projenin
ortaya çýktýðýný ifade etti.
Schindler, Türkiye’den farklý
olarak Almanya’da din görevlileri çok farklý görevlerinin bulunduðunu ve dini sorularýn yanýnda farklý soru-
10:57 Uhr
Seite 24
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
ese Ausführung nun auf
das intellektuelle Niveau
von Alex W. runterbricht,
wird man erkennen, dass
dieser im Grunde ähnlich
gedacht hat.
Mit solchen Begründungen sind inzwischen in acht
der insgesamt 16 Bundesländer Kopftuchgesetze
verabschiedet
worden.
Sechs davon entstanden
unter Führung einer CDU
oder CSU-geführten Landesregierung, in einem
Bundesland war die CDU
an der Regierung beteiligt.
Lediglich in Berlin wurde
das Gesetz mit einer rot-roten Mehrheit verabschiedet. In allen sechs
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
CDU/CSU-geführten Regierungen wurde eine Ungleichbehandlung von Christentum, Judentum und Islam im Gesetzestext verankert und das Kopftuch als
verfassungswidriges
Symbol suggeriert. So
heißt es auch in der CDUBegründung in RheinlandPfalz, dass eine Lehrkraft
bei einem solchen nach
außen getragenen Symbol
diese Verfassungswerte
nicht vermitteln könne.
Spezifisch dem Kopftuch
würde eine abstrakte Gefahr für die zu schützenden
Verfassungsgüter eigen sein.
Dabei soll es auf die
Perspektive des Betrachters ankommen. Über diese
kann man sich inzwischen
aus Sicht der Union wohl
verlassen. Man braucht nur
einen Blick auf die zahlreichen Studien und Umfragen zu werfen.
Gerade der sog. “objektive Betrachter” nötigt in
diesem Zusammenhang zu
einer weiteren Frage: Wenn
das Kopftuch den Schulfrieden massiv stört, so die
bekannte Argumentation
für die Kopftuchverbote,
dann stellt sich doch zwingend die Frage, was tun,
wenn empirisch nachweisbar, eine Mehrheit der deutschen Bevölkerung inz-
“Ýmamlar Ýçin Uyum”
Projesi Köln'de Tanýtýldý
larla karþýlaþtýklarýný söyledi.
Schindler, “Özellikle de kendi cemaatlerindeki Müslümanlarýn ve vatandaþlarýnýn
okullardan, resmi daireler ile
ilgili sorunlarla karþýlaþabilmektedirler. Dinlerarasý diyalogda din görevlilerinin
foksiyonlarý çok büyüktür.
Tanýtýmda dilin önemi ortaya
çýkmaktadýr. Potansiyel gücü
ve köprü pozisyonundaki din
görevlilerinin desteklenmesi
gerekmektedir“ dedi.
Ýlki Nürnberg'de baþlatýlan projenin ikincisinin de
Köln'de start aldýðýný belirten
Goethe Enstitüsü Proje Koordinatörü Angela Kaya,
kurslar Federal Ýçiþleri Bakanlýðý, Goethe Enstitüsü ve
DÝTÝB'in maddi desteðiyle
DÝTÝB Merkezi'nde verileceðini söyledi. Kaya, “Almanya’ya gelen din görevlileri
daha önce 2002 yýlýndan buyana Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ve Ankara Goethe Enstitüsü tarafýndan 400 saatlik dil
eðitimi alýyorlardý. Bu kurslarýn yeterli olmadýðý tespit
edildi. Uyum konusunda
kendilerine büyük görevler
düþüyor. Toplumun ihtiyaçlarýný tespit etme, cevap verme ve çözüm üretme konusunda bu proje imamlara katký saðlayacaktýr” dedi.
T.C. Köln Baþkonsolosu
Mustafa Kemal Basa, Federal Göç ve Mülteciler Dairesi, Diyanet Ýþleri Türk Ýslam
Birliði ve Goethe Enstitüsü’nün Almanya’ya atanan
din görevlilerine yönelik dil
dersi ve Almanya hakkýnda
temel bilgiler içeren kurs
programý düzenlemesini iyi
yönde atýlmýþ bir adým olarak
gördüðünü ifade etti. Bu pro-
je din görevlilerimizle sýnýrlý
kalmamalýdýr. Bu projenin
Almanya’ya Türkiye’den gelen Türkçe dil öðretmenler
için de yararlý olacaðýný düþünüyorum. Bu güzel giriþimden dolayý teþekkür ediyorum. Din görevlilerimize
yeni öðrenim hayatýnda baþarýlar dilerim.
Dil, insanlarla iletiþimde,
duygularý anlatýmda ve kendini ifade etmekte önemli bir
araç olduðunu ifade eden DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan konuþmasýnda, “Lisan
öðrenmenin dünyaya açýlan
bir kapýdýr. Okumak ve öðrenmek dinimizin de bir vecibesidir. Yüce Peygamber;
’Ýlmi Çin’de de olsa alýnýz’
buyurarak, öðrenmenin ne
derece önemli olduðunu bizlere beyan etmiþtir. Bizler bu
toplumda kalýcýyýz ve Ýslam
dosya
wischen auch allgemein
den gesellschaftlichen Frieden durch das Kopftuch
gestört sieht, und zwar
ebenso massiv wie in der
Schule. Kann jemand das
Gegenteil behaupten?
Jeder ernstzunehmende
Jurist wird bestätigen, dass
ein freiheitlicher Rechtsstaat ideologisch bestimmte Kleiderordnungen
nicht vorschreiben kann.
Insoweit sind Kopftuchverbote wahrlich Armutszeugnisse für eine Rechtsordnung, die sich freiheitlich
und liberal nennt, aber im
Umgang mit “Fremden”
Schwächen zeigt, seiner Linie treu zu bleiben.
Almanya’nýn bir parçasýdýr.
Bu tür çalýþmalarýn iki toplum arasýnda diyalog ortamý
oluþturacaktýr. Bu projenin
hayata geçirilmesinde emeði
olan Alman Göçmen ve Mülteciler Dairesi ve Goethe
Enstitüsü’ne bu proje ile din
görevlilerimize gösterdikleri
güvenden dolayý teþekkür
ediyorum". dedi.
Köln Belediye Baþkaný
Hans-Werner Bartsch da konuþmasýnda, “1960’lý yýllarda Köln’de Müslüman vatandaþlar için camiler kurulmaya baþlanmýþtýr. Müslümanlarýn Köln þehrinin bir parçasýdýr. Uyum konusunda din
görevlileri büyük rol oynamakta ve uyumu da destekleyeceðinize inanýyoruz. Karþýlýklý tolerans, insan hak ve
onuruna saygý farklý kültürler
için bunlar kaçýnýlmaz koþullardýr. Barýþ içinde yaþamanýn en önemli noktasý da
farklýlýklarý kabul etmektir.
Yaklaþým böylece saðlanýlarak devam edecektir. Bu projeden dolayý Alman Göçmen
ve Mülteciler Dairesi, Goethe Enstitüsü ve DÝTÝB’e teþekkür ediyorum“ dedi.
“Ýmamlar Ýçin Uyum”
Projesini tanýtmak amacýyla
kürsüye gelen Düsseldorf
Goethe Enstitüsü Müdürü
Stefan Brunner, proje kapsamýnda 10 ay süreyle 516 saat
kurs verileceðini ve üç ayrý
peryotlarla haftada dört gün
ve dörder saatlik derslerle
devam edeceðini söyledi.
Tanýtým toplantýsý müzik
ziyafetinin ardýndan verilen
ikramla sonu erdi.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
dosya
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Ýlknur
MELEKOÐLU
D
ünyada 112 ülkeye
yayýlmýþ 1.8 milyar
Müslüman nufus
bulunmaktadýr. Yýllýk 150
milyar dolarlýk iþlem hacmine sahip olduðu tahmin
edilen bu tüketici topluluðunun 1.3 milyarý Ýslam
Konferansý Teþkilatý (ÝKT)
üyesi 57 ülkede yaþamaktadýr. Dünya ekonomisinde
gittikçe önem kazanan
helâl gýda pazarýnýn yýllýk
2.1 trilyon dolara ulaþmasý
beklenmektedir.
Dünyada helâl gýda sertifikalama
çalýþmalarý
Müslümanlarýn azýnlýk olduðu ülkelerdeki Müslümanlarýn
giriþimleriyle
baþlamýþtýr. Halâl sertifika
uygulamasý ise 1960’lý yýllarda ABD de yaþayan
Müslüman gýda ve teknik
uzmanlarý tarafýndan bir
atýlmýþ bir adýmdýr. Malezya, Endonezya, Brunei, Saudi Arabistan gibi ülkelerde devlet bazýnda helâl sertifikalandýrma iþlemi yapýlýrken diðer pek çok ülkede
çeþitli kurumlar tarafýndan
bu iþlem yürütülmektedir.
Dünyadaki helâl sertifika
kurumlarý, büyük ölçüde
vakýf, dernek ve sivil toplum kuruluþu olarak görev
yapmakta, sertifikalama
karþýlýðýnda, bu faaliyetlerin devamýný saðlamak için
belli ücretler talep etmektedirler.
Dünyada helâl gýda ve
helâl gýda sertifikasý çalýþmalarý
Dünyada 112 ülkeye yayýlmýþ 1.8 milyar Müslüman nufus bulunmaktadýr.
Yýllýk 150 milyar dolarlýk
iþlem hacmine sahip olduðu tahmin edilen bu tüketici topluluðunun 1.3 milyarý
Ýslam Konferansý Teþkilatý
(ÝKT) üyesi 57 ülkede yaþamaktadýr. Dünya ekonomisinde gittikçe önem kazanan helâl gýda pazarýnýn
yýllýk 2.1 trilyon dolara
ulaþmasý beklenmektedir.
Dünyada helâl gýda çalýþmalarý Müslümanlarýn
azýnlýk olduðu ülkelerdeki
Müslümanlarýn giriþimleriyle baþlamýþtýr. Halâl sertifika uygulamasý ise
1960’lý yýllarda ABD de
yaþayan Müslüman gýda ve
teknik uzmanlarý tarafýn-
Seite 25
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
Dünyada helâl gýda
ve helâl gýda
sertifikasý
dan bir atýlmýþ
bir adýmdýr. Malezya, Endonezya, Brunei, Saudi Arabistan
gibi ülkelerde
devlet bazýnda
helâl sertifikalandýrma iþlemi
yapýlýrken diðer
pek çok ülkede
çeþitli kurumlar
tarafýndan bu iþlem yürütülmektedir. Dünyadaki helâl sertifika kurumlarý, büyük ölçüde vakýf, dernek ve sivil toplum
kuruluþu olarak görev yapmakta, sertifikalama karþýlýðýnda, bu faaliyetlerin devamýný saðlamak için belli
ücretler talep etmektedirler.
Helâl gýda
çalýþmalarýnda
aktif ülkeler
Malezya
Malezya, helâl gýdanýn
lider ülkesi konumundadýr.
Malezya’nýn ana hedeflerinden birisi, tüm dünya ülkelerine sertifikalý helâl
ürün konsepti baðlamýnda
gýda ürünü ihraç eden bir
merkez konumuna gelmektir. Bu amaçla Malezya,
ürünlere helâl olarak üretildiklerine dair helâl sertifikasý vermek üzere bir kamu kuruluþu olan JAKIM’i
kurmuþtur. JAKIM, Birleþmiþ Milletlerce de kredibilitesi onaylanmýþ dünyanýn
en önde gelen helâl gýda
sertifika kuruluþudur. Malezya, 2004 yýlýnda helâl
gýda ile ilgili üretim, hazýrlama, iþleme ve depolama
konularýný içeren MS
1500:2004 adlý Malezya
Standartlarýný hazýrlamýþ
ve uygulamaya koymuþtur.
Malezya Putra Üniversitesi- Halâl Ürünler Araþtýrma Enstitüsü’nde, gýda
maddelerinin içinde kullanýlan hayvani maddelerin
kökenini çok kýsa zamanda
DNA testi ile tespit edebilecek cihazlar geliþtirmiþlerdir.
Malezya’nýn
Ýslam
Konferansý Teþkilatý’na
helâl gýda ile ilgili bir uluslararasý standard önerisi getirmesi helâl gýda ihracatýnda standardizasyon ve
uygunluk deðerlendirme
konularýnýn önemine deðinilmesine öncülük etmiþtir.
Endonezya
Endonezya, 250 milyondan fazla nufusu ve bunun
da %90’ý Müslüman olan
bir ülke. Endonezya’nýn
helâl sertifika kurumu
Meclis-i Ulema (MUI)dir.
Ülkenin en yüksek Müslüman otoritesi olan MUI
1975’de yarý-kamu bir kurum olarak Müslüman
alimlerle birlikte kuruldu.
MUI bünyesinde sertifika-
lamada ve denetimlerde çalýþan
yaklaþýk 50 civarýnda uzman personel bulunmaktadýr. Bugüne kadar yüzlerce ürüne helâl sertifika
v e r m i þ l e r d i r.
Halâl sertifika
verdikleri ürünlerin ise sýký bir
þekilde denetimlerini yapmaktadýrlar. Endonezya Ulema Meclisi
Baþkaný Dr. Nadratuzzaman Hosen ayný zamanda
Dünya Halâl Konseyi
(WHC) Baþkaný’dýr.
Güney Asya’da Müslüman nüfusun azýnlýk olduðu Singapur ve Tayland’da
da Halâl Gýda Endüstrisi,
büyük bir iþ hacmine sahiptir. Bir kamu kuruluþu olan
Singapur Ýslam Dini Konseyi (MUIS) helâl sertifikasý düzenlemeye yetkili
tek kuruluþtur. Tayland’da
ise Bangkok Chulalongkorn Üniversitesi- Halâl
Bilim Merkezi (HASCI),
10 yýlý aþkýn bir süredir
helâl gýda çalýþmalarýnda
destek olmaktadýr. Tayland
her yýl milyonlarca dolarlýk
helâl gýda ihracatý gerçekleþtiren bir ülke.
Avustralya
Dünyanýn en büyük gýda üreticisi ülkelerinden birisi olan Avustralya, her yýl
70’ten fazla ülkeye sertifikalý çeþitli helâl gýdalar ihraç etmektedir. Avustralya’da helâl sertifikasý verme yetkisi “Halal Certification Authority Internati-
25
onal” kuruluþuna ait. Kuruluþ, firmalara helâl sertifikasý vermek için, þirketin
ve çalýþanlarýnýn beþ vakit
namaz kýlmalarýný þart koþuyor. Halâl sertifikasyonu
denetimi için Ýslam’ýn þartlarýný yerine getirmek, onlar için vazgeçilmez bir unsur.
Kuzey Amerika
ABD’deki Müslüman
topluluðun 2018 yýlýnda
12.2 milyona ulaþacaðý tahmin edilmektedir. Bunun
yaný sýra sadece 1.000 helâl
sertifikalý ürünün bulunduðu ABD’de bir çok Müslüman, koþer ürün almak zorunda
kalmaktadýr.
ABD’de, IFANCA(Islamic
Food and Nutrition Council of America) helâl gýda
ve sertifikalama çalýþmalarýný sürdürmektedir. IFANCA helâl gýda alanýndaki
çalýþmalarý desteklemek
amacýyla kurulmuþtur ve
tüm dünyada toplam 20 ülkede helâl gýda sertifikasý
vermektedir. Malezya hükümeti tarafýndan da desteklenen IFANCA Kuzey
Amerika, Avrupa ve Asya
ülkelerindek gýdalara helâl
gýda sertifikasý vermektedir. ABD’de helâl seriftikasý veren diðer bir kurum
da ISNA(Islamic Society
of North America)’dýr. Latin Amerika’da, Islamic
Dissemination Centre For
Latin America sertifika
vermektedir.
Avrupa
15 milyona yaklaþan
zengin Müslüman nüfusuyla AB’de özellikle Fransa,
Almanya, Ýngiltere ve Ýtalya helâl gýda konusunda
ciddi bir pazar oluþturmaktadýr. Ýngiltere’de helâl gýda konusunda yetkili kýlýnmýþ “Birleþik Krallýk Müslüman Gýda Kurulu” vardýr.
Ýngiltere’de
Endonezya
MUI ve Malezya JAKIM
tarafýndan tanýn “Halal Food Authority” de bulunmaktadýr.
Almanya’da
Avrupa
Halâl Sertifika Enstitüsü
(EHZ) titiz denetim sonunda “helâl sertifikasý” vermektedir. Almanya Rüsselsheim’daki Halal Control e.K. (EU) JAKIM ve
MUI tarafýndan tanýnan
41. sayi sayfalar
21.12.2009
26
helâl sertifikasý vermektedir. Hamburg Ýslam Merkezi (IZH), Almanya dýþýnda
Avusturya’da, Hollanda’da
ve Ýsviçre’de çalýþan firmalar için helâl sertifikasý temin eden m-haditec GmbH
& KG firmasý ile ortaklaþa
sertifika vermektedir.
Danimarka’da Ýslam
Kültür Merkezi (Islamic
Cultural Centre-IKCS) ve
Belçika’da Avrupa Ýslami
Gýda Konseyi (Islamic Food Council of Europe) Malezya HDC tarafýndan
onaylý, sertifika veren kurumlardýr. Belçika Brüksel
de “Euro Halal” adlý bir
helâl gýda kontrol ve sertifika kuruluþu vardýr. Halal
Federation of Belgium da
bu konuda ülkede söz sahibidir.
Fransa’da
ARGML
(Association
Rituelle,Grande Mosquee de
Lyon) ve Association Finisterienne- Pour La Culture Arabo-Islamique (AFCAI) helâl sertifika kurumlarý olarak faaliyet gösterir.
Hollanda’da “TQ HCC”
Vakfý ve Fransa’da “Halal
Correct France” Vakfý,
Dünya Halâl Konseyi’ne
üyedir ve bu nedenle de,
The Islamic Aboard for
Fatwa & Research in NL,
MUI ve JAKIM tarafýndan
tanýnmaktadýr. Hollanda’da
HFFIA (Halal Feed and
Food Inspection Authority)
kuruluþu da sertifika vermektedir.
D
ünya Engelliler
Haftasý nedeniyle
düzenlenen programda Engelliler Yardýmlaþma Derneði Baþkaný
Nurettin Yiðit ve Yönetim
Kurulu üyesi Dursun Karabel´in ortaklaþa organize
ettikleri bu güzel programda Nurettin Yiðit katýlýmcýlara selamlama konuþmasýnda duygulu anlar yaþattý. Nurettin Yiðit “Bu
10:57 Uhr
Seite 26
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Bosna Hersek’te 2006
yýlýnda kurulan sivil toplum kuruluþu “Agency For
Halal Quality Certification” ülkedeki helâl sertifika
çalýþmalarýný yürütmektedir.
Türkiye’de ise GÝMDES helâl gýda alanýnda
çalýþmalar yapmaktadýr.
2009 yýlýnda World Halal
Council’in üyesi olmuþ ve
bu kuruluþ tarafýndan akredite edilmiþtir. GÝMDES,
2009 Nisandan itibaren ihracata yönelik helâl sertifikasý vermeye baþlamýþtýr.
Avrupa’da burada adý
geçenlerin dýþýnda helâl
sertifika veren onlarca kurum bulunmakta ve bunlar
malesef ciddi bir denetimden uzak bir þekilde sertifika daðýtmaktadýr. GÝMDES tarafýndan sertifika
baþýna 5000-10000 euro
arasý ücret talep eden, Hollanda’da 30, Almanya’da
ise 13 adet sahte helâl sertifikasý veren kurumun tesbit
edilmiþ olmasý, meselenin
nasýl vahim bir hale dönüþtüðünü göstermektedir.
Avrupa’da her yýl %15
oranýnda büyüyen helâl gýda alanýndaki son geliþme;
Almanya, Fransa, Ýngiltere,
Hollanda, Belçika, Avusturya, Danimarka, Ýspanya,
Bosna Hersek ve Türkiye’nin de içinde bulunduðu
helâl sertifika kurumlarýnýn
Kasým 2009’da biraraya
gelerek, aralarýnda iþbirliðini pekiþtirecek bir birlik
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
oluþturmaya karar vermesidir. Sözkonusu kurumlarýn,
24 Þubat 2010’da Belçika’da tekrar toplanarak ortak birliðin adýný ve hazýrlanacak tüzüðü onaylamasýyla “European Association of Halal Certifiers” yürürlüðe girmiþ olacak. Bu
birliðin kurulmasý ile sahte
helâl sertifikalarýnýn büyük
ölçüde önüne geçilmesi
umulmaktadýr.
Dünya Halâl Konseyi,
Dünya Halâl Vakfý,
Dünya Halâl Forumu
Dünya Halâl Konseyi
(World Halal CouncilWHC) dünya çapýnda helâl
belgelendirme kuruluþlarýnýn oluþturduklarý bir federasyondur. WHC, farklý ülkeler ve milletler arasýnda
bulunan üye kuruluþlarýný
dünya çapýnda temsil etmek ve helâl sertifikasyon
ve akreditasyon sürecini
standartlaþtýrmak amacýyla
1999 yýlýnda Jakarta’da kurulmuþtur. Kurumlaþma
Endonezya,
Malezya,
Amerika,Güney Afrika,
Avustralya ve Belçika gibi
bir kaç ülke kurumunun çalýþmalarý ile baþlatýlmýþtýr.
Bugün 60’a ulaþan ülkeden
üyesi bulunmaktadýr. Bu
kuruluþun bütün üyelerce
uygulanmasý için hazýrladýðý “Halâl Standartlarý”
mevcuttur. Buraya üye olan
her kuruluþ, tüzük gereði
birbirlerini akredite etmektedir. Bununla birlikte üye
ülkelerin kendilerine mah-
sus standartlarý bulunmaktadýr. Üyeler tek bir logoya
sahip deðildir.
Dünya Halâl Vakfý
(World Halal FoundationWHF), Malezya merkezli
uluslararasý bir çatý kuruluþu. Hedefi Birleþmiþ Milletler’in akredite ettiði bir
kurum oluþturmak. Böylece dünya ülkelerinin lokal
hukukunda “Halâl için
ISO” standardýnýn tanýnmasýný ve legal hale getirilmesini gerçekleþtirmek istemektedir.
Dünya Halâl Forumu
(World Halal Forum), Malezya’da kurulmuþ bir çatý
kuruluþudur.Kendilerinin
oluþturduðu “Dünya Halâl
Standartlarý” mevcuttur.
Malezya’nýn akredite ettiði
ülkeleri kendi üyesi olarak
kabul etmektedirler. Yaygýn bir çalýþma aðýna sahiptir.
Ýslam Konferansý
Teþkilatý Çalýþmalarý
57 Ýslam ülkesinin üye
olduðu Ýslam Konferansý
Teþkilatý’nýn çalýþmalarý,
birkaç yýldýr devam etmekte olup, standart ile akredite kuruluþ oluþturma gayretleri içindedir. ÝKT Helâl
Standart çalýþmalarý henüz
sonuçlanmýþ deðildir, birkaç yýldýr üzerinde deðiþik
ülkelerin uzmanlarý nezdinde devam etmektedir. Türkiye’den Türk Standartlarý
Enstitüsü direkt bu çalýþmalara katýlmakta, sivil
toplum kuruluþlarýný bu ça-
Türkiyedeki Engelliler Yararýna
Düzenlenen Bayram Özel Eðlence
Programý Bielefeld´deki Salonu Doldurdu
hafta engelliler haftasý olmasý nedeniyle hazýrlamýþ
olduðumuz bu programa
öncelikle gerek maddi gerekse manevi emeði geçen
herkese çok teþekkürlerimi
sunuyorum. Ardýndan da
“Yaþatmak, yaþamak kadar
güzeldir” sloganýmýza kulak verip buralara kadar
hiç çekinmeden katýlan siz
deðerli misafirlerimize, eþ
ve dostlarýmýza caný gönülden hoþgeldiniz diyorum. Bizleri burada yanlýz
býrakmayýp her insanýn bir
engelli adayý olduðunun
farkýnda olmanýz, bizleri
ayrýyeten memnun etmiþtir. Son olarak da programýmýza emeði geçen bütün
sponsorlarýmýza, bütün
sosyal derneklerimize ve
bütün cami derneklerimize
dosya
lýþmalara dâhil etmemektedir.Ayrýca bu çalýþmalar,
ÝKT bünyesinde ÝSEDAK
Baþkanlýðýna verilmiþtir.
ÝSEDAK Baþkanlýðý, Devlet Planlama Müsteþarlýðý
bünyesinde çalýþmaktadýr.
ÝKT, bu çalýþmalarda üst
akredite kurumu oluþturmak istemektedir. Ancak
üye ülkelerin devlet politikalarýnýn farklýlýðý çözümü
zorlaþtýrmakta ve devlet
yönetimlerinin yönetiminde
olmasý düþünülen akreditasyon kurumunun ileride
devletlerin çeþitli politik
çekiþmelerinin odaðý haline
gelebileceði ihtimali düþündürücü olmaktadýr
Bu durumuyla dünyada
helâl gýda alanýnda önemli
çalýþmalar yapýlmakla birlikte, helâl sertifika kuruluþlarý bir daðýnýklýk içindedir. Logolar, standartlar
ve olaylara bakýþ açýlarý
farklý farklý olup, çok deðiþik uygulamalar sergilemektedir. WHC gibi çatý
kuruluþlar bu daðýnýklýklarý
azaltmakta önemli görevler
yapmaktadýr. Konuyla ilgili dünya çapýnda düzenlenen toplantýlarda da uluslararasý birliðin önemi vurgulanmakta ve IKT’nin hazýrlayacaðý standard merakla
beklenmektedir.
Kaynaklar:
www.gimdes.org,
www.ifanca.org,
www.halalfoodauthority.co.uk,
www.gidaraporu.com
teþekkür ediyorum” diyerek sözlerine son verdi.
Daha sonra sahnede sýrayla yerlerini alan Fantazi
Pop müziði sanatçýsý Çýlgýn Sedat ve Türk Halk
Müziði sanatçýsý Yusuf
Payco hem solundaki misafirleri hem de engelli
kardeþlerini eðlendirdiler.
Son olarak da halay
grubunun oyunlarý programa renk kattý.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
dosya
Seite 27
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Hulusi ÜNYE
H
elâlinden kazanmak, helâl yemek
ve yedirmek Ýslam
Dini’nde çok önemli bir
husustur. O kadar ki, insaný
cennetten mahrum eden þeyin helâl olmayan bir gýdanýn tadýlmasý olduðunu düþünürsek, helâl yemenin
ehemmiyetini herhalde daha iyi kavramýþ oluruz. Bir
baþka deyiþle insanoðlunu
cennetten kovduran þey haram gýda ise, yine onun
cennete girmesine haram
gýdanýn engel olmasý kaçýnýlmazdýr. Bundan dolayýdýr ki, Allah insanlara rýzýklarýn güzel ve temiz
olanlarýndan yemeyi ve buna karþýlýk da þükretmeyi
emretmiþtir. Helâl yemek
duanýn ve ibadetin kabulüne sebeptir. Haram yemek
ise bunlarýn geri çevrilmesine, kabul edilmemesine
sebep olur. Allah (cc), bu
çok hassas ve önemli olan
noktaya þu þekilde dikkatlerimizi çekmiþtir: “Ey insanlar, þüphesiz Allah temizdir, ancak temiz olaný
kabul eder. Þüphesiz Allah, müminlere, peygamberlere emrettiði þeyleri
emretmiþtir. Allah þöyle
buyurmuþtur: Ey peygamberler, güzel rýzýklardan
yiyin, sâlih amel iþleyin,
ben sizin yaptýklarýnýzý bilirim.” (Mü’minûn Sûresi,
[23:51]). Bir diðer ayet de
þöyledir: “Ey iman edenler, size rýzýk olarak verilenlerin temiz olanlarýndan yiyiniz.” (Tâhâ Sûresi, [20:81]). Konu ile alakalý olarak Peygamber
Efendimiz (sas), uzun bir
yolculuða çýkan, saçý baþý
karýþmýþ, toza batmýþ, ellerini göðe kaldýrmýþ, ‘Ey
Rabbim, ey Rabbim.’ diye
dua eden bir adamdan bahsetti ve þöyle buyurdu: “Bu
kimsenin yediði haram, içtiði haram, giydiði haram,
haramla beslenmiþ, duasý
nasýl kabul olsun?” (Müslim, Zekat, 65, H. No:1015;
Ahmed b. Hanbel, 3/328)
Helâl konusu bu kadar
önemli olduðu için, teþkilatýmýzýn Din Ýstiþare Kurulu,
kendisine çeþitli yollardan
vaki olan müracaatlarýn da
yoðunlaþmasý üzerine harekete geçti ve Avrupada ya-
[email protected]
þayan insanýmýzýn helâl yeme ve içme konularýndaki
problemlerine çare olabilecek bir dizi köklü çalýþma
yapmaya karar verdi. Avrupa’da Müslümanlanlarýn
artýk yerleþik ve kalýcý bir
konuma gelmesi sonucu,
daha önce yalnýzca çeþitli
fetvalarla çözümlenmeye
çalýþýlan konunun, genel
kurallarýnýn tesbit edilerek
daha saðlam temellere
oturtulmasý için teþkilatýmýz iki büyük konferans
tertip etti. Bu konferanslardan birincisi 20-21 Haziran
2007 tarihinde Ýstanbul’da
gerçekleþti. Bu konferansa
Türkiye’den çeþitli Ýlahiyat
Fakültelerinin Ýslam Hukuku Profesörlerinin yaný sýra
bir gýda mühendisi profesörü ile yine iki gýda mühendisi ve bir tane veteriner
hekim katýldý. Genel Merkezimiz Din Ýstiþare Kurulu üyelerinden de bazý hocalarýmýz katýldý. Bu iki
gün süren konferansa isim
vermek gerekirse þu hocalarýmýz iþtirak ettiler:
Prof.Dr. Yunus Vehbi Yavuz, Prof. Dr. Mehmet Erdoðan, Prof. Dr. Salim
Öðüt, Prof. Dr. Abdülaziz
Bayýndýr, Prof. Dr. Faruk
Beþer, Prof. Dr. Vecdi Akyüz, Yrd. Doç. Dr. Abdullah Özcan, Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü Gündüz (Gýda
Mühendisi), Ahmet Özden,
M. Hulusi Ünye, Sefer Ahmedoðlu, Ramazan Uçar,
Mehmet Baloðlu, Yusuf
Çalkara ve Yahya Þenol.
Bu ilk konferansta önce
Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü
Gündüz tarafýndan hazýr
gýdalarýn içindeki katký
maddeleri hakkýnda bilgi
verdi. Birinci konu olan hazýr gýdalardaki katký maddeleri konusunda, E mad-
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
Helal
Gýda
Konferanslarý
deleri diye bilinen Emülgatörler, Lesitin, jelatin, alkoller, peynir mayasý gibi
hususlarýn hükümleri tartýþýldý. Ýkinci konuda da hayvan kesimi ve çaðdaþ hayvan kesim metodlarý üzerinde duruldu.
Birinci konuda aþaðýda
zikredilen kararlar alýnmakla beraber, ikinci konuda bilhassa vurularak veya
þoklanarak kesilen hayvanlarýn yenilip yenilemiyeceði konusunda bizzat mezbahanede yapýlacak tatbikat
sonucunda ancak bir neticeye varýlabileceði kanaati
hasýl oldu ve bir ikinci konferansýn bu defa Avrupa’da
yapýlmasýnýn uygun olacaðý kararýna varýldý.
Ýstanbul konferansýnýn
devamý olan ikinci konferans, 17-18 Mayýs 2008 tarihlerinde genel merkezimizde gerçekleþti. Birinci
konferansta hazýr olan hocalarýmýzýn yanýnda bu defa Prof. Dr. Saffet Köse hoceaefendi de hazýr bulundular. Bu konferans, önce
bir mezbahane ziyareti ile
baþladý.
Hocalarýmýz hem baþýndan vurulan hayvanýn kanýnýn göðsünden çýkarýldýðý
ve genelde Avrupalý mezbahane sahiplerinin uyguladýðý metodla kesimi, hem
de vurulduktan hemen sonra bir müslüman kasap tarafýndan kesilen metodu
yerinde görmüþ oldular.
Daha sonra da konu üzerinde tartýþmalar yapýldý. Yapýlan bu iki günlük çalýþmanýn sonunda daha önce
alýnan kararlar bir daha
gözden geçirildi ve hem
hazýr gýdalardaki katký
maddeleri hem de hayvan
kesimi konusundaki Fýkhýn
hükmü ortaya konulmaya
çalýþýldý. Buna göre:
A-Helâl Kesim Konusunda þu hükümler ortaya çýkarýlmýþtýr:
1. Et temininde, þoklama veya bayýltma yapmadan yapýlan kesim esastýr.
Þoklu veya bayýltmalý kesim zaruret hallerinde olabilir. Ancak, Almanya ve
genelde Avrupa’da zaruret
durumu yoktur; dolayýsý ile
fýkhî hükümler zaruret þartlarý içerisinde verilemez.
2. Kümes hayvanlarýný
kesen makineyi ilk çalýþtýrmada besmele çekilmesi
yeterlidir.
3. Kümes hayvanlarýnýn
elektrikli sudan geçirilerek
bayýltýlýp kesilmesi caizdir.
4. Kümes hayvanlarýnýn
tüylerinin yolunmadan önce sýcak sudan veya buhardan geçirilirken, necasetin
ete sirayet etmesine sebep
olacak kadar suyun ve buharýn ýsý derecesinin yüksek olmamasý gerekir.
5. Hayvaný boðazlayan
kiþinin müslüman olmasý,
besmele çekerek kesilmesi
lazým olan kan damarlarýný
ve soluk ve yemek borularýný kesmesi ve boðazlanan
hayvanýn tamamen canlý
iken boðazlanmýþ olmasý
gerekir.
6. Vurulma veya þoklama yapýlmadan kesim yapýlmasýnýn hayvan haklarýna aykýrý olup-olmadýðý iddialarýndan dolayý da, her
iki kesim þekli bilimsel bir
araþtýrma ile incelenmeli
ve ortaya çýkan durum bir
rapor haline getirilmelidir.
B-Hazýr Gýdalardaki
Katký Maddeleri konusundaki hükümler:
1. Helâl alternatif madde varken, istihale geçirmiþ
(kimyasal deðiþikliðe uðramýþ) bile olsa domuz ma-
27
mulü maddeye izin verilmemelidir.
2. Domuzun herþeyi necistir ve kullanýlamaz. Diðer ölü hayvanlarýn derisi,
kemiði, boynuzu –yenme
dýþýnda – kullanýlabilir.
3. Ýçki olsun diye üretilmiþ ve sarhoþ edici olan
tüm içecekler necistir ve
haramdýr.
4. Domuz mamulü peynir mayasý caiz deðildir.
5. Mono ve di-gliseritler, istihaleye (deðiþime)
uðradýðý için yenmesi caizdir. Ancak 1. madde göz
önünde bulundurulmalýdýr.
6. Jelatin, ancak Ýslami
usullerle kesilmiþ ve etlerinin yenmesi helâl olan hayvanlardan elde edilmiþse
caizdir.
7. Lesitin maddesi, bitkisel veya Ýslami usullerle
kesilmiþ etlerinin yenmesi
helâl olan hayvanlardan elde edilmiþse kullanýlmasý/yenilmesi caizdir.
8.
Antibakteriyeller
(benzoatlar), renklendiriciler ve tadlandýrýcýlar (saðlýða zararlý oluþlarý yönü ile)
asla tavsiye edilmez.
9. Ýçinde etil alkol bulunan ilaçlarýn istimali caizdir; alternatifi aranmalýdýr.
10. Alkolle terbiye edilen etlerin yenmesi caiz deðildir.
11. Alkol katýlmýþ her
çeþit dondurma ve pastalarýn yenilmesi haramdýr.
Bu konferanslar neticesinde görüldüðü gibi halkýmýzýn bilhassa üzerinde
hassasiyetle durduðu bir
konu olan E maddeleri
hakkýnda her zaman geçerli olabilecek bir liste oluþturmak mümkün olmadý.
Ama jelatin ve lesitin gibi
maddelerin hükmü belirlendi. Çünkü, E maddelerinin istikrara kavuþmuþ bir
listesinin þu an için belirlenmesi çok zordur. Zira bu
maddelerin elde edildiði
maddeler çok deðiþken olduðu için, ilave çalýþmalarý
gerekli kýldý.
Jelatin konusunda da
deðiþen kanaatler oldu. Aldýðýnýz bir kararýn geçerlilik süresi hakkýnda tam bir
fikir sahibi olmanýz mümkün olmuyor. Bu konudaki
her ilmî görüþü de göz
41. sayi sayfalar
21.12.2009
28
önünde bulundurmamýz
gerektiði için, yapýlan deðerlendirmelerimizde farklý kararlara varabiliyoruz.
Örneðin Ýstanbul’da yaptýðýmýz ilk konferansta gýda
uzmaný Profesör H. Hüseyin Hüsnü Gündüz Bey, jelatinin hayvansal olduðunu
belirtmiþ ve hayvanlarýn
kemiklerinden elde edilmiþ
olduðunu ifade etmiþti. Genel merkezimizde yapmýþ
olduðumuz ve sadece bir
sene sonra gerçekleþen bu
ikinci konferansta ise, artýk
jelatinin genellikle hayvan
derilerinin iç kýsmýnda olan
etli kesiminden elde edildiðini söyledi. Her iki konferansta da jelatin maddesinvrupa
Birliði
Uyum
Fonlarý
(EIF), Alman Göçmen ve Mülteciler Dairesi
(BAMF) tarafýndan desteklenen fahri diyalog sorumlularý yetiþtirme "ProDialog" projesine Köln ve
Düsseldorf’dan katýlan 63
fahri cami rehberi, 10 hafta
süren semineri baþarýlý ile
tamamlayarak sertifikalarýný aldýlar.
Duisburg - Pollmann
Camii`nde geçekleþen sertifika törenine; T.C. Berlin
Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan,
T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu Fýrat Sunel, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu
Din Hizmetleri Ataþesi Dr.
Ýlhami Ayrancý, DÝTÝB
Genel Müdür V. Mehmet
Yýldýrým, DÝTÝB Dinler ve
Kültürler Arasý Ýliþkiler
Müdürü Bekir Alboða, DÝTÝB Duisburg - Pollmann
Cami Yönetim Kurulu Baþkaný Muhammed Al, ProDialog Proje Sorumlusu
Faruk Þahin ve projeye katýlan multiplikatörler ile aileleri iþtirak etti.
Ýstiklal
Marþý
ve
Kur’an-ý Kerim tilavetinin
ardýndan, DÝTÝB Duisburg
Merkez Cami Baþkaný Muhammed Al’ýn açýlýþ konuþmasýnýn ardýndan DÝTÝB Dinler ve Kültürler
Arasý Ýliþkiler Müdürü Bekir Alboða yaptýðý konuþmasýnda: “Bugün 63 genç
kardeþimiz, büyük bir öz-
A
10:57 Uhr
Seite 28
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
de bir kimyasal deðiþiklikten söz edilemiyeceðini ve
jelatinin elde edilmesi fiziki bir olaydýr demiþ, jelatin
karýþmýþ bir hazýr gýdanýn
yenilmesi halinde fiziki
olarak jelatin yenildiðini ve
hangi hayvandan elde edilmiþ ise o hayvanýn etinden
bir parça yenilmiþ gibi olduðunu söylemiþti.
Haziran 2009 tarihinde
bu defa Türkiyede eðitim
veren ilahiyat fakültelerinin hemen tamamýndan Ýslam Hukuku Bilim Dalý öðretim üyelerinin hazýr bulunduðu ve Uludaðda yapýlan bir günlük konferansta
Prof. Dr. Hüseyin Hüsnü
Gündüz Bey, yapýlan labo-
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
ratuar çalýþmalarý neticesinde jelatin maddesine hammadde olan malzemenin,
jelatin haline gelirken kimyasal bir deðiþiklik geçirdiðini ve eski halinden tamamen ayrý bir madde olduðunu söyledi. Dolayýsý ile
artýk jelatinin katýlmýþ olduðu bir hazýr gýdada jelatinin elde edildiði maddeden eser kalmadýðýný; bunun da yeni bir hüküm vermeyi gerektirdiðini ifade
etti.
Görüldüðü gibi sadece
son üç sene bile dolmadan
jelatin hakkýnda kaç tane
geliþme yaþanmýþtýr. Bu
yüzden de, ihtilaflý konularý, kesin bir karar þeklinde
getirimenin Allah indindeki sorumluluðunun da bilincindeyiz. Buna raðmen
biz, ihtiyatla hareket etmenin en doðru yol olduðuna
inanmaktayýz. Bu konuda
þimdilik þu hadis-i þeriflerin hükmünce hareket etmemiz gerektiðini söylüyoruz:
“Þüphesiz helâl da bellidir, haram da bellidir.
(Fakat) bunlar arasýnda
(helâl mi, haram mý olduðu
belli olmayan birtakým)
þüpheli þeyler vardýr; ben
bu konuda size bir misâl
vereceðim(bu konuyu size
bir misâlle anlatacaðým):
Þüphesiz Allah (cc) (giril-
DÝTÝB ProDialog Sertifikalarý
Verilmeye Devam Ediyor
veri ile 10 hafta boyunca
seminerimize iþtirak etmiþ
ve belge almaya hak kazanmýþtýr. DÝTÝB her bölgede
yeni atýlýmlar yapmaya devam ediyor. Ýnþallah 2010
yýlýnýn sonunda Almanya
genelinde her DÝTÝB camiinde en az 3 tane Dinler ve
Kültürlerarasý Ýliþkiler alanýnda hizmet verecek gönüllü eleman yetiþmiþ olacaktýr. Bu arkadaþlarýmýz
bölgelerindeki polis teþkilatý, emniyet müdürlüðü,
belediye çalýþanlarý, idare,
diðer dini temsilciler ile
muhatap olacaklar ve ayný
zamanda da camilerini ziyaret edenlere rehberik
edecekler, dinimizi ve kültürümüzü tanýtacaklardýr.
Bütün
kursiyerlerimizi
kutluyor, baþarýlar diliyorum. ” dedi.
T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Dr. Ýlhami Ayrancý da
konuþmasýnda, “Ýnsanlararasý iliþkilerde ve dinlerarasý iliþkilerde yapýcý olmak
esastýr. Camilerimize ge-
lenler ilk önce sizleri göreceklerdir. Sizler bizim vitrinimizsiniz. Sizi görenler
bizi göreceklerdir. Sizleri
tebrik ediyor ve baþarýlar
diliyorum”, dedi.
DÝTÝB Genel Baþkaný
Sadi Arslan,“Ýslam Avrupa’nýn gündemine oturduktan hemen sonra camilerimize bir çok din ve kültürlerden ziyaretçiler akýn etmeye baþladý. Bu ziyaretçilerin hem Ýslam hakkýnda
hem de cami müþtemilatý
hakkýnda bilgi alma talep-
dosya
mesi yasak olan) bir koru
kurmuþtur. Biliniz ki, Allah’ýn korusu haram kýldýðý
þeylerdir. Þüphesiz hayvanlarýný korunun etrafýnda
otlatan kiþi, her an oraya
dalabilir ve þüphesiz þüpheli þeylere dalan kiþi de
(harama) her an cesaret
edebilir.” (Sünen-i Ebi Davut, Kitabu’l Büyu’, H.
No:3329) “Þüpheli þeyi býrak, þüphe olmayan þeye
bak.” (Buhari, Kitabu’l
Büyu’, 3)
Cenab-ý Hak’tan helâl
yemeye, helâl içmeye ve
helâlinden
giyinmeye
delâlet etmesi dileklerimizle.
lerine cevap verilemiyordu.
Dinimizin güzelliklerini
yeterince aktarma imkanýmýz olmamýþtýr. Artýk günümüzde bizim muhatap
kitlemiz deðiþti. Bunun
için sizler yetiþtirildiniz.
Sizler projemizin 2’nci aþamasýsýnýz. Üç yýl boyunca
devam edecek bu proje ile
profesyonel yetiþen multiplikatörler,
bölgelerinde
kendilerinin yetiþtireceði
hemen hemen her derneðimizde en az 3 arkadaþýmýzla rehberlik yapýlacaktýr.
Bu projeyi Alman Göçmen
ve Mülteciler Dairesi
(BAMF) ve EIF ile birlikte
gerçekleþtiriyoruz. Dolayýsýyla bu proje son derece
önemsediðimiz bir konudur. Sizlerin ileride diyalog
adýna gönüllü elçiler olarak
çok güzel hizmetler yapacaðýnýza inancýmýz tamdýr.
”dedi.
T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu Fýrat Sunel de,
serftifika törenine katýlmaktan ve ayrýca ilk defa
Duisburg Merkez Camii’ni
ziyaret etmekten mutluluk
duyduðunu ifade ederek,
“Vitrin ne kadar çok iyi
olursa o kadar çok dikkat
çeker. Sizler Almanya’da
yaþayan Türk toplumun
vitrinisiniz. Bu çalýþmalarýnýzla örnek olacaksýnýz.
Hepinizi tebrik ediyorrum.” dedi.
Program kursiyerlere
belgelerinin verilmesiyle
sona erdi.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
haber
GMG Köln Bölgesi
Kalk Kuba Cemiyeti
geçtiðimiz günlerde Ýntersaal’de düzenlemiþ olduðu “Huzura Çaðrý” adlý
programla göz doldurdu.
700 kiþinin katýldýðý programda Gençlik Teþkilatý,
Kadýn Kollarý, görevlerini
eksizsiz yerine getirdiler.
Üç bölümden oluþan geniþ
içerikli program sunucularý
Emre Aysel ve Sezer Bilal
eþliðinde baþladý. Köln Troisdorf teþkilatýnýn yetiþdirdiði ve ayný zamanda
IGMG Köln Bölge birincisi
olan Ahmet Dönmez açýlýþ
Kur`an-ý Kerimini okudu.
Programýn 1. bölümünde: Cemiyet Baþkaný Osman Çýnar’ýn yaptýðý selamlama konuþmasýnda:
“Allaha gerek kul olmak ve
Peygamberimize gereði gibi ümmet olmanýn önemini
vurguladý. Programa emeði
geçenlere ve sponsorlara teþekkür etti. Daha sonra
Gençlik Baþkaný Mustafa
Minen gençliðin faaliyetlerini tanýttý. Daha sonra
programa Hollandadan katýlan Abdullah, güzel ezgi
ve ilahilerle duygulu dolu
anlar yaþattý. Ardýndan Hasan Dursun ilahileri ile salonu inletti. Kutsal topraklardan telefona baðlanarak
salondakilere kýsa bir konuþma yapan IGMG Köln
Bölge Baþkaný Kemal Ergün herkesin geçmiþ Kurban Bayramýný kutladý ve
salondakilere “sizler Hz.
Muhammed’in talebelerisiniz. Sizler yeryüzünde adaletin takipçilerisiniz. Sizde
nifak olmaz, riya olmaz. Bu
gibi çalýþmalar onun birer
göstergesidir” dedi. Programda emeði geçenlere teþekkür etti. Duygu dolu anlarýn yaþandýðý salonda
Ýboo skeçleri ile herkesi
kahkahaya boðdu ve programa ayrý bir renk kattý.
Programýn 2. Bölümün-
I
10:57 Uhr
Seite 29
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
Kalk Kuba Cemiyeti`nden
“Huzura Çaðrý” programý
de: Grup Nasihat sunduklarý ilahilerle gençleri coþturdu. Peygamberinize olan
sevgisini þiirlere döken
Kalk Kuba Gençliðinden
orta öðretim baþkanlýðýný
yürüten Alkan Öztürk okuduðu þiirleri ile özellikle de
“filistin þiiri” ile gözleri ve
gönülleri aðlattý. Daha sonra programa Kur`an tilaveti
ile devam edildi. Mekke’de
inen Ýstanbul’da yazýlan
ama Mýsýr gibi Avrupa’da
da okunduðunu gösteren
Bekir Tanrýkulu ve Naim
Çoraklý hafýzlarla çok güzel
tilavetleri ile adeta gönüllere nakþettiler. Verilen molanýn ardýndan 3. Bölüme geçildi.
Programýn 3. ve son Bölümünde: Hasan Dursun
ilahileriyle tekrar salondakileri coþturdu. Daha sonra
mikrofona IGMG Genel
Sekreteri Oðuz Üçüncü davet edildi. Genel Merkez
adýna selamlama konuþmasýyla baþladý “Programýn
adýnýnda Huzura Çaðrý olduðunu, huzurun kaynaðýnýn Kur`an ve Sünnet olduðunu söyledi. Huzurun Allah`ýn rýzasýný kazanarak
saðlanacaðýný ve bu yönde
çalýþmalarla çabalarla huzur bulunacaðýna deðindi.
Yüce Mevla`nýn Tevbe Su-
29
resi 71. Ayette biz müslümanlara huzur ve saadetin
tarifini yaptýðýný söyledi.
Ayeti kelimede “Erkek ve
kadýn bütün müminler birbirlerinin koruyucularýdýr.
Ýyi ve güzel olaný emrederler, kötü ve çirkin olaný ise
yasaklarlar, namazý dostdoðru kýlarlar, zekat verirler, Allah ve Rasulüne itaat
ederler. Allah iþte bunlara
merhamet edecektir”. Bizler bu ayette Yarada`nýn
emrettiði gibi yaparak, ümmetin çektiði sýkýntýlarý
görmezden gelemeyiz. Ümmetin ihtiyaçlarýna kayýtsýz
kalamayýz. Bu ihtiyaçlara
gerek zekat, fitre ve Kurban
kampanyalarý ile ulaþmaya
çalýþýyoruz. Bu çalýþmalarý
yaparken bazen bizler de
zorluklarla ve imtihanlarla
karþýlaþýyoruz. Varsýn bu sýkýntýlarýn adý Kur`an`a ve
Sünnete uymak olsun dedi.
Ailerinin çocuklarýna sahip
çýkmasýný ve eðitimleri için
seferber olmalarýný söyledi.
Programýn son bölümünde bizleri düþünmeye
motife edecek kýsa bir zaman önce iç dünyasýyla ilgili bir dönüþüm yaþayan,
ben sizler gibi güller bahçesinde doðmadým, sizler
gibi bana gül bahçesi miras
kalmadý ancak gülün kokusunu sizden daha iyi alýyorum dikenini ise sizden daha iyi hissediyorum diyen
namazla yeniden doðdunu
ifade eden eski manken sinema sanatçýsý, eskiden
Hakk`ýn takdiri için çalýþan
ve þimdi Hakk`ýn takdiri
için mücadele eden Yaþar
Alptekin katýlýmcýlarý yalnýz býrakmadý.
Program kapanýþý Camii
Imamý Selman Aydýn’ýn
duasý, okuduðu Kur`an-ý
Kerim’le ve sponsorlara çiçekler verilmesinin ardýndan sona erdi.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
30
I
10:57 Uhr
Seite 30
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
IGMG Ruhr-A Gençlik
Teþkilatý Baþkaný Ýbrahim
Bacanak turnuvanýn kazasýz, belâsýz, sakaklýklar olmadan ve kardeþlik duygularý içerisinde geçtiði
için katýlan gençlere teþekkür etti. “Bu turnuvaya katýlan ve katýlamayan gençleri önümüzdeki turnuvada mutlaka aramýzda görmek isterim” sözüyle Bacanak gençlere selâmýný
iletti.
Bu neþeli ve eðlenceli
günde birinciliði Hamm
nu güçlendirmeði amaçla- Herringen, ikinciliði Bestyan spor faaliyeti bu sene wig ve üçüncülüðü Oerde ilgili, coþkulu ve müca- Erkenschwick cemiyeti
gençliði kazandýlar.
deleli geçti.
GMG Ruhr-A Bölgesi
Gençlik Teþkilatý þubeler arasý güzel bir
voleybol turnuvasý düzenledi.
IGMG Ruhr-A Bölgenin Gençlik Spor Baþkaný
Þenol Cirit öncülüðünde
gerçekleþtirilen bu turnuvada IGMG Ruhr-A Bölgesinde faaliyet sürdüren
cemiyetlerin gençliði Gelsenkirchen'de buluþtular.
Turnuvaya aralarýnda
gençlik idarecileri de bulunan altý þubeden toplam
on takým katýldý.
IGMG Ruhr-A Bölgesinde yapýlan 4. Voleybol
Cup turnuvasýna Bestwig,
Castrop-Rauxel, Gelsen-
kirchen Merkez, GladGençlere sporun önebeck, Hamm Herringen ve mini öðretmeyi ve sevdirOer-Erkenschwick katýldý- meyi, kardeþliði kuvvetlar.
leþtirmeyi ve dava þuuru-
I
IGMG Ruhr A Bölgesi Geniþletilmiþ
Þube Baþkanlarý toplantýsý
GMG Ruhr-A Bölgesi
Gelsenkirchen Tuðra
camisinde Geniþletilmiþ
Þube Baþkanlarý toplantýsý
gerçekteþtirdi. IGMG Genel
Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden davetliler arasýndaydý. IGMG Ruhr A
Bölge Ýrþad Baþkaný Adnan
Yýldýz`ýn okumuþ olduðu
Kur`an-ý Kerimle baþlayan
toplantý IGMG Ruhr A Bölge Teþkilatlanma Baþkaný
Harun Caylan`ýn yoklama
ve gündemi takdimiyle devam etti. Yoklamadan sonra
çalýþma takvimlerine deðinen Caylan, þube yönetim
kurulu üyelerinin listelerinin eksiklerini de dile getirdi.
Daha sonra söz alan
IGMG Ruhr A Bölge Baþkaný Özcan Kuri bölgede
yapýlan faaliyetler hakkýnda
bilgiler verdi. 20 kardeþin
Kurban gönüllüsü olarak
haber
Ruhr A`da 4. Voleybol Cup
dünyanýn dört bir yanýna
gitmelerini saðladýðýný ifade eden Kuri, bir sene sonraki müracaatlarýn en geç
Mayýs ayýna kadar tamamlanmasý gerektiðini ifade
etti.
Daha sonra kýsa bir selamlama için söz alan
IGMG Ruhr A Bölge Ýrþad
Baþkaný Adnan Yýldýz bir
dahaki toplantýda „dava
adamý“ adý altýnda bir seminer vereceðini söyledi.
Adnan Yýldýzdan sonra
dilek ve temennilere geçildi. Deðiþik þubelerden gelen baþkanlar dilek ve temennilerini sözlü ve yazýlý
olarak yaptý. Yapýlan dilek
ve temennilere cevap ver-
mek için söz tekrar IGMG
Ruhr A Bölge Baþkaný Özcan Kuriye verildi. Kuri sorulara cevap verdi ve toplantýnýn deðerlendirmesini
yaptý.
Son olarak söz verilen
IGMG Genele Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden
katýlanlarý selamladý ve kýsa
bir dua ile sözlerine baþladý.
Kadýnlar Teþkilatýnýn katýlýmýnýn yoðun olduðunu gören Özden teþekkür etti.
Son zamanlar bazý Kur`an
meallerinde yanlýþlýklar olduðunu ifade eden Özden,
bu konuda dikkatli olmalarýný istedi. Ardýndan kýsa
bir vaaz-ý nasihat yapan
Ahmet Özden sözlerine son
verdi.
Okunan kapanýþ Kur`aný Kerimiyle son bulan toplantý, ev sahibinin verdiði
ikramiyeye geçildi.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
dosya
Seite 31
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Murat ÝLERÝ
N
ecaþinin yadigarlarý, Bilal`in torunlarý
ile kucaklaþmak,
IGMG ile IHH Avrupa aracýlýðýyla bizlere vekalet yoluyla emanet edilen 3031
kurbaný ve çeþitli hediyeleri muhtaç ve maðdurlara
ulaþtýrmak için 8 kiþilik gönüllü ekibiyle bayramdan
bir hafta önce yola koyulduk. Hannover`den bir saat
gecikmeli 13:00`da kalkan
uçaðýmýz, Ýstanbul baðlantýlý gece yarýsý 03:30`da ancak Sudan`ýn baþkenti Hartum`a inebildi.
Sudandaki kardeþ kuruluþun yetkilileri uçaðýn kapýsýndan heyetimizi aldýktan sonra kýta Afrikasýnda
karýnca gibi yayýlýp çoðalan, stratejik yatýrýmlarýyla
her yerde kendilerini hissettiren Çinlilerin yaptýrdýðý bir otele yerleþtirdiler.
Sabah namazýmýzý eda ettikten sonra bu uzun yolculuðun yorgunluðunu üzerimizden atmak için istirahata çekildik. Akþam kalacaðýmýz 10 günün programýný
ve organizesini yapmak
için toplantý yaptýk. Dikkat
edilmesi gereken hususlarý,
yörenin hassasiyetlerini
paylaþtýk.
Bayramda önce kurban
kesim bölgemiz olan Darfur`un Baþkanti Niyala`ya
varmak üzere yoldaþým
Köl`den Yusuf beyle 1 buçuk saatlik uçak yolculuðundan sonra vardýk. Ertesi
günde Renklam medyadan
Yunus bey ekibe katýldý.
Sudan’ýn Çad’a komþu
olan bölgesinde yer alan
Darfur; Kuzey, Batý ve Güney Darfur (Þimal, Garp ve
Cenup) olarak üç eyalete
ayrýlmýþ. Darfur’un yüzölçümü 510 bin km kare.
(Fransa’dan daha büyük
topraða sahip), toplam nüfusu 6.5 milyon civarýnda.
30’dan fazla kabilenin yaþadýðý Darfur eyaletinde
nüfusun tamamýna yakýný
[email protected]
Sünni Müslüman’lardan
oluþmakta. Ayrýca burasý,
Sudan’ýn en dindar insanlarýnýn yaþadýðý bölge olarak
biliniyor. Hatta halk arasýnda hafýz olmayana kýz vermezler gibi rivayetler bile
dolaþýyor. Darfur’un diðer
önemli bir özelliði ise Sudan ordusunun belkemiðini
oluþturmasý. Nüfusun yüzde 75’i kýrsal bölgelerde tarýmla, yüzde 15’i hayvancýlýkla geçinirken, geriye kalanlar ise eyaletteki üç büyük kent olan Niyala, Faþir
ve Cüneyne de toplanmýþ.
Uluslararasý güçlerin
Darfur`a bu kadar ilgisi
nereden geliyor?
Dünyanýn en büyük
soykýrýmlarýndan biri olarak tarihte yerini alan
1994’te bir milyona yakýn
insanýn hayatýný kaybettiði
Ruanda katliamý, hala dünyanýn dört bir yanýnda devam eden savaþlar, kýyýmlar, katliamlara gösterilmeyen ilgi, ayrýlmayan gündem, mevzubahis bu bölge
olunca neden durum deðiþiyor. Bu kadar ilgi ve alaka
nereden geliyor, diye insan
merak ediyor?
Ýþte gezi boyunca elde
ettiðim aþaðýdaki bilgi, bulgular, bu soruya cevap bulmamýzda, olaylarý daha
saðlýklý okumakta yardýmcý
olmaktadýr.
Özellikle, 21 yýl devam
eden güney savaþýndan
sonra hükümetin John Ga-
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
Darfur`da
Bir
Bayram
rang liderliðindeki güneyli
kabilelerle anlaþmaya varmasýnýn hemen ardýndan
Darfur`da olaylarýn baþlamasý, dýþ güçlerin bölgede
bulunan petrol ve uranyum
zenginliði üzerinde hakimiyyet kurma ihtirasý, Orta
ve Kuzey Afrika’ya açýlan
bir kapý niteliðindeki Darfur’un Sudan’dan koparýlýp
emperyal emeller, ulusal
çýkarlar için bir maþa, köprü olarak kullanýlmak istenmesi, güneydeki Hýristiyan ve Animist kabilelere
baðýmsýzlýk yolunun açýlmasýnýn yaný sýra komþu
ülkelerin kýt ve çýkara dayalý, hasmane hesaplarýnýn,
Ýngilizlerin çok aðýr bedel
ödeyip, zarar ettiði koloni
olarak tarihteki yerini alan
Bladi’s Sudan’ýn “Siyahlar
Ülkesi” nin yeniden Kurtlar sofrasýnda yerini aldýðýný, geleceðine matuf yeni
senaryolarýn sergilendiði
þeklinde yorumlanýyor.
Ancak, klasik olarak
problemlerin sorumluluðunu dýþ güçlere mal etme, tabiri caizse topu taca atma
kolaylýðýna kaçmadan, iðneyi baþkasýna, çuvaldýzý
kendimize
batýrmadan,
problemleri objektif olarak
ele almadan doðru deðerlendiremeyiz. Ýç yüzünü
öðrenemeyiz.
Olaylarýn temeli 1970’li
yýllarda çiftçiler ve çobanlar arasýnda meralarýn ve su
kaynaklarýnýn kullanýlmasý
sorunlarýyla baþlýyor, kardeþlik hukuku, diyalog, fedakarlýk ve Ýsar þuuruyla
aþýlabilecek iç meseleler,
cehaletin etkisi, ihtiraslarýn
artmasý, hesap içinde olan
taraflarýn çoðalmasýyla kör
düðüme, büyük bir krize,
beynelmilel bir meseleye
dönüþebiliyor. Ancak hangi gerekçe olursa olsun,
kardeþin kardeþi vurmasýna, yek diðerini ezmesine,
malýný mülkünü talan etmesine, terör ve anarþi estirmesine bahane olmamalýdýr. Dileðimiz ve duamýz
son derece olumsuz koþullarda yaþamaya çalýþan
maðdur ve mazlum mültecilerin bir an önce evlerine,
köylerine dönüp huzur ve
güven içinde yaþamlarýný
sürdürmeleridir.
Bayramýn 1. günü Niyala þehrinin en büyük meydanýnda çocuklar ve hanýmlarýn da iþtirakiyle bayram namazýmýzý eda ettikten sonra, kenar semtlerden
birine yerleþmiþ mültecilere uðruyor, ilk 15 büyük
baþ kurbanýmýzý burada kesip daðýtýyoruz. Daha sonra
Müellefe-i Kulub cemiyeti
önderliðinde bir araya gelen Müslüman ve Hiristiyanlardan oluþan G. Sudan
kökenlileri ziyaret ediyoruz. 1983 yýlýnda önce Sultan Muhammed, Niyala`ya
gelip yerleþir, onun öncülüðünde bilahere 474 aile daha göç eder. Huzur ve barýþ
31
içinde beraber yaþadýklarýný, dýþ mihraklarýn kirli elleri ve emellerine alet olmayacaklarýný bildiren topluluða götürdüðümüz selamlarý ilettik, 35 hisse kurbaný da burada kesip daðýttýk.
HAVACE
Bu arada kýrsal kesimlerde, ara sokaklarda dolaþýrken çocuklarýn peþimizde koþuþturup Havace dediklerini duydum, mihmandarýmýz Ýbrahim beye
ne demek olduðunu sordum. Kafirler demekmiþ.
Bunu duyunca bir yandan
irkilip üzüldüm, diðer yandan ise derin bir tefekküre
daldým. Ardýndan ekledi,
maalesef buraya gelen beyaz adam bize bir tas çorba, bir parça ekmekle beraber gözyaþý, silah, kavga ve
kargaþa getirdi, inancýný,
ideolojisini empoze etti,
zenginliklerimizi alýp götürdü. Eskiden paramýz,
petrolümüz, iþ makinalarýmýz yoktu, ama mutlu idik,
huzur ve barýþ içinde yaþýyorduk. Beyaz adamýn kýta
Afrikasýnda gözükmesiyle
bahtýmýzda karaya dönüþtü, kurt ve kargalar üzerimize üþüþtü. Bu yüzden size kafir diyen bu çocuklarda suç yok, sizi de onlardan
zannediyorlar, kendinizi tanýtmanýz için daha sýk gelmeli, daha çok çalýþmalýsýnýz, dedi.
Bu arada ÝHH Avrupa`nýn yaptýrdýðý Afrikadaki kalýcý projelerden biri
olan Yetim Yurdunu da yerinde ziyaret etme, kurban
kesip daðýtma fýrsatýný buluyoruz. Yurtta yetim 50
öðrencinin kaldýðýný, bunlarýn baþta maiþet ve eðitim
masraflarý olmak üzere tüm
giderlerinin ÝHH Avrupa
tarafýndan karþýlandýðýný,
Yurdun dýþýnda 100 yetime
de ailelerinin yanýnda kiþi
baþýna 25 euro ödemek su-
41. sayi sayfalar
21.12.2009
32
retiyle yardým edildiðini
öðreniyoruz. Yetim çocuklara 20`þer Cüneyh verip bu
parayla ne yapacaklarýný
soruyorum. Akrabalarýnýn
yanýnda duran kardeþlerine,
annelerine vereceklerini 5
Cüneyhi de kendileri harcayacaklarýný söyleyince, bu
asil millet üzerinde oynanan bunca desise ve hilenin
sebebini daha iyi anlýyoruz.
Bayramýn 2. günü programýmýzda iç savaþ maðdurlarýnýn yaþadýðý kamplar var. Topraklý yollardan,
derme çatma çalýlardan yapýlmýþ ev ve çadýrlarý aþarak Bileyl mülteci kampýna
varýyoruz. Burada 4032 aile yaþýyor. Kardeþ kuruluþ
tarafýndan önceden hazýrlanmýþ et poþetlerini, çeþitli hediyeleri çadýr çadýr dolaþarak maðdur halka teslim ediyoruz. Bu arada halkýn yaþam koþullarýný daha
yakýn gözlemleyebiliyoruz.
Etrafý çalý ve naylonlarla
kapatýlmýþ, kapýsýz, 3 metrekarelik bir çadýrda 3-5
10:57 Uhr
Seite 32
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
çocuðuyla kalan gözü yaþlý
anneler, hastalýktan, gýdasýzlýktan, solmuþ bebekler,
çaresiz babalar, bir yandan
teþekkür ederken, diðer
yandan heyetimize ellerinde ikram adýna ne varsa,
kuru hurma, su, bayram
helvasý takdim etme telaþýna düþüyorlar.
Bu arada yanýmýza yanaþan kamp görevlisi M.
Adem kýþýn geldiðini, kampýn durumunun çok kötü
olduðunu mümkünse battaniye, örtü gibi yardýmlarýn
gönderilmesini kulaðýmýza
fýsýldýyor.
Açlýk, sefalet ve hastalýk tüm kamplara hakim.
Acilen her türlü insani yardýma ihtiyaç var. Bu arada
görüþtüðümüz G. Darfur
insani yardým komiseri bay
Ahmed Sebil son 6 ayda 20
bin civarýnda insanýn köye
dönüþlerinin saðlandýðý,
gerekli imkan ve güvenliðin temin edilmeye baþlandýðýný, dönüþ çalýþmalarýnýn devam ettiðinin müj-
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
desiyle, emanetlerimizi teslim etmek üzere, dul ve yetimlerin bir araya geldiði
partner teþkilatýn merkezine
geçiyoruz.
ÖRNEK BÝR
DAVRANIÞ,
ESMA BACI
Dar bir alana sýkýþmýþ
260 yetim, dul aile, yardýmlarýn daðýtýlmasýný bekliyor, 1-3 saat yoldan yürüyerek gelen bu gariplerin
çilesi burada da bitmiyor.
Mezbahada elektrik kesildiðinden, dolayýsýyla kurban etleri geç geldiðinden
daðýtýmý ancak 4 saat sonra
yapabiliyoruz. 1-2 kilo et
almak için bunca zamaný,
çile ve zahmeti göze alan
Bilal`in dertli torunlarý, sabýr, tahammül, paylaþma
gibi modern toplumlarda
kaybolan ulvi deðerleri sayesinde, acýlarýný dindirme
ve hayata tutunma mücadelesini vermeye devam ediyorlar.
Bu arada burada gördüðüm, çaðýmýzýn bencil in-
sanýna örnek olacak unutulmaz bir anýmý sizlerle paylaþmak isterim. 5-6 saatlik
bir beklentiden sonra, ancak kendisine sýra gelen Esma bacý adýnda bir dul anne, nihayet et torbasýný almýþ, tam gitme hazýrlýðý
içerisinde iken, sonradan
gelen 13 yaþlarýnda bir yetim çocuk gözü yaþlý bir
vaziyette annesinin hasta
olduðu için gelemediðini,
ancak önceden belirlenmiþ
daðýtým listesinde adýnýn
olmamasýndan dolayý kurban eti alamadýðýný söyler,
birden bunca çektiði çileyi
bir anda unutan Esma bacý
ayaða kalktýðý gibi vallahi
bu çocuk bu yardýmý almaya benden daha layýktýr.
Kendilerini tanýrým. Benden daha fazla ihtiyaçlarý
var, deyip elindeki torbayý
çocuða verdiðini gördüm,
daðýtým görevlisine þahit
olduðum olayý aktarýp Esma bacýya bir torba et daha
vermesini söyledim. Kýsa
bir müddet sonra yetimler
dosya
arasýnda dolaþýp çalýþmalarý denetlerken Esma bacýnýn önünde hiç torba olmadýðýný gördüm, nerede et
torban diye sorduðumda,
bu sefer bir baþka yetime
verdiðini söyledi. Sonradan öðrendiðime göre þehrin ileri gelen alimlerinden
birinin kýzý olan Esma bacýnýn bizim toplumlarda
emsaline ender rastladýðýmýz, yalnýz kitaplarda okuduðumuz, bu asil duruþu,
fedakar tavrý, örnek davranýþý bu topraklardaki insanlarýn hakikatte sahip olduklarý zenginliklerin sadece
yer altýndaki madenlerden
ibaret olmadýðýný gösteren
kanýtlardan biri olarak hafýzamda yerini aldý..
Dünya çapýnda kardeþlerarasý bir þefkat aðý, gönül köprüsü kurup bir nebze bile olsa mazlum ve
maðdurlarý sevindirmenin,
yüzlerinde tebessüm ve sevinçlerine vesile olmanýn,
dualarýný almanýn mutluluðu ile dönüyoruz.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
özel köþe
Türküm, doðruyum, çalýþkaným!...
Hayýr, deðilim. Türküm,
yanlýþým, tembelim. Türk
asil olur, cesur olur. Kendini
bilir, dünyaya bildirir.
Mü’minim diyeceðim ama
“Mü’min müminin kardeþidir” derler. Acaba ben bütün
dünya müslümanlarýný kardeþim biliyor muyum? Özüme layýk olabiliyor muyum?
Allah’ýma, peygamberime,
vatanýma sadýk mýyým?
Hayýr, deðilim!
Yýllardýr dinime yapýlan
saldýrýlarý görüyor ve yerimden dâhi kýpýrdamýyorsam
sakatým ben. Peygamberime
yapýlan hakaretleri ve iþkence görürken sesleri arza yükselen çocuklarýn seslerini
duyamýyorsam saðýrým. Karþýlarýna çýkýp, bir kelime
dâhi söyleyemiyorsam dilsizim, tatým. Vatanýmý sinsice
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Avukat Nalan SÖNMEZ
B
ir kaç sene önce boþanma davalarýnda
zorunlu olarak sadece bir veliye çocuðun vekaleti verilirdi. Bugünkü
hukuk vekaleti ve buna
baðlý sorumluluðun iki velinin ortak bir þekilde yürütmesini uygun buluyor.
Eðer boþanma davasý sýrasýnda bu konuya dair baþka
karar ve istek ön planda deðilse. Bu demek oluyorki,
iki velinin de boþandýktan
sonra da beraberce çocuðunun vekaletini ve sorumluluðunu yüklenmesidir.
Bu hukuken zaten olmasý gereken normal bir durum. Çocuk ya annede ya
babada kalacaðý için en büyük soru beraberce yürütülecek olan vekalet ve sorumluluðun nasýl bir þekilde gerçekleþeceði olur.
Gerçek olan ise, çocuðun
kaldýðý veli tarafýnýn çocuk
üzerinde daha çok etkisi ve
sözünün geçtiði taraftýr.
Bu sorun tabiki de mahkeme tarafýndan hesaba katýlmaktadýr.
Bu konu iki ayrý þekile
ayýrýlýr:
Çocuðun günlük yaþam
meseleleri ve çocuðun geliþiminde büyük ve önemli
kararlar.
Çocuk hangi anne ve baba yarýsýnda kalýyorsa zaten bu kiþi çocuðun günlük
yaþamýndaki kendisi nasýl
Seite 33
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
Ayrýlýkta da
Anne ve Baba,
Anne ve Baba
Kalmalý!
2. Bölüm
uygun görüyorsa öyle verir.
Ama çocuk için büyük kararlar alýnmasý gerekiyorsa
eðer bunu anne ve babanýn
ortak bir þekilde yapmalarý
gerekir.
Böyle beraberce verilmesi gereken kararlar, okul
seçimi, meslek, miras hakký ve yaþam yerini seçme
gibi þeylerdir.
Tek taraflý bir vekaletname için mahkemeye özel
baþvuru yapýlmalýdýr. Yoksa otomatik olarak boþanma davalarýnda normal durum yani eþit bir þekilde
vekalet iki tarafa verilir.
Vekalet konusu ya boþanma davasýyla sonuçlandýrýlýr veya istediðiniz zaman
yeni bir dava açýlarak gerçekleþtirilir. Mahkeme çocuðun geliþimi ve devam
süren yaþamýný göz önünde
bulundurarak
inceleme
baþlatýcaktýr.
Daha çok sorunlu olan
eþlerde mahkeme vekaletin
beraberce yapýlmasýný uygun görmeye de biliyor.
Çünkü çocuðun daha kötü
duruma gelmesini önlemek
için.
Tek taraflý vekalet kararý genelde çocukla zaten il-
gilisi, sorumluluðu olmadýðý taktirde otomatik olarak
öbür tarafa verilir.
Eðer mahkeme vekaleti
tek kiþiye vermek zorundaysa, çocuðun annede veya babada yani hangi veli
tarafýnda daha iyi ve mutlu
yaþamýný devam ettirebilceðine karar alabilmek için,
bazý kriterler göz önünde
bulundurulur:
- Hangi taraf çocuðun
eðitim ve geliþim sorunlarýnda çocuða daha yararlý
olabilir.
Kim daha çok çocuðun
eðitimine önem verip ve
Neyim Ben?
vurmaya çalýþanlarý göremiyorsam körüm de. Hâla da
içim sýzlamýyorsa, güneþ gözüme eskisi gibi parlak görünüyorsa gamsýzým. Hatta
herþeye raðmen bu geceyi de
uyuyarak sabahladýysam
adiyim, kalpsizim, ruhsuzum, duygusuzum.
Onca iþkenceye bizim
çocuklarýmýz maruz kalsaydý
eðer, gözümüzü uyku tutar
mýydý ki günlerce? Beþ vakit, içinde huzur aradýðýmýz
namazýmýzý kýlamasaydýk,
kýsýtlansaydýk halimiz ne
olurdu? Can verirken dâhi
bizi düþünen, bizim için aðlayan Resul’umuzun hakkýný
savunamýyorsak neye yarýyoruz ki?
Asýrlardýr haccediyoruz.
Elimizde yazýlmýþ bir senar-
yo ve herkesin kendisine ait
rolleri var. Önce söz veriyoruz Rabbimize Ýslam davasý
uðruna çalýþacaðýz diye.
Sonra koca bir ordu yükleniyoruz cephanemizi ve düþmanýmýz þeytaný taþlýyoruz,
sembolik olarak. Kolay geliyor tabi ki dikili bir duvara
karþý savaþmak. Ve sonu yine zafer. Hakettik ya güya
bayram kutluyoruz. Binlerce
kez oynadýðýmýz bu rolü daha ezberleyemedik mi? Niye
uygulayamýyoruz ki?
Sembolik olan haccý, artýk canlandýrsak ya! Yüklensek ya þimdi de cephanelerimizi. Dikilip duran þeytana
milyonlarca taþ atýyoruz da,
etrafýmýzda davamýza sopalarla saldýran þeytana bir fiske vuramýyor muyuz? Vura-
mayacak mýyýz? Bayram bizim neyimize? Bayramý zaferi elde eden kutlar. Biz zafer için ne yaptýk?
Neden korkuyoruz ki?
Kalbimizde imân, elimizde
Kur’an, baþýmýzda Ulu Önder Allah varken bize kim
karþý çýkabilir ki? Hadi kardeþlerim, ben varým! Baþrolde ben de varým! Uzatýn el-
33
bunu hiç bir þiddet yöntemlerine baþvurmadan baþarabilir
- Hangi taraf çocuða düzenli, sabit ve istikbali parlak bir yaþam tarzý sunabilicek.
- Çocuk kiminle yaþamayý tercih ediyor. Mahkeme çocuðun isteðini de
önemli buluyor ama bu son
kararý deðiþtirebilecek bir
kriter deðil.
- Çocuðun annesinin/babasýnýn çevresiyle iliþkisinin nasýl olduðu çalýþan bir
babanýn küçük bir evde oðluyla birlikte yaþamýný sürdürmesi ve böylelikle vekaleti alabilmesi daha zordur, eðer çocuk annesinin
yanýnda kardeþleriyle beraber olup, her zaman ananesi ve dedesiyle iliþki içerisinde bulunup ve böylelikle baþarýlý noktalara gelebilmesi daha mümkün.
Çocuk uzun bir süre annesinin yanýnda yaþamýný
sürdürdüyse ve hayatý düzenli bir þekilde ilerliyorsa,
mahkeme çocuðu tabiki de
bu yaþamýndan çýkarmýyacaktýr. Eðer baba eski eþinin yani çocuklarýn annesinin yeni hayat arkadaþýný
hangi nedenle olursa olsun
kabul etmeme gibi bir durumu varsa bile, bu kararý
etkilemeyecektir.
lerinizi de hep birlikte olalým. Bir elin nesi var, iki elin
sesi var. Düþünsenize bi,
acaba hepimizin eli birleþse
nasýl bir ses çýkar?
Yüreðimizde sýzý son þiddetiyle vicdanýmýza vururken, cahiliyet ateþi alev alev
heryeri sararken ve kâinatýn
nazlý gülü yavaþ yavaþ salarken oturmak bize yakýþýr
mý?
Asýl þimdi Hac zamaný!...
Þengül USLU
41. sayi sayfalar
21.12.2009
34
M
illi Eðitim Bakanlýðý yurtdýþýnda yaþayan
vatandaþlarýmýzýn çocuklarý için ders kitaplarý hazýrlamak için “Uzaktaki
Yakýnlarýmýz” isimli bir
proje baþlatmýþ ve birkaç
yýllar beri devam eden
ders kitaplarý yazým çalýþmalarý tamamlandý.
Halen basýmý devam
eden ve en kýsa sürede tamamlanarak yurtdýþýndaki
vatandaþlarýmýzýn çocuklarýna yurtdýþýnda bulunan
T.C. Baþkonsolosluklarýmýz aracýlýðýyla ücretsiz
olarak daðýtýlacak olan
ders kitaplarýný öncelikle
http://uzaktakiyakinlarimiz.meb.gov.tr isimli
bir internet sitesine hazýrlanarak þimdiden vatandaþlarýmýzýn hizmetine sunulmuþtur.
Söz konusu internet sitesinde 1. sýnýftan 10. sýnýfa kadar bütün öðrenciler
için hazýrlanan ders ve çalýþma kitaplarý ile öðretmenler için hazýrlanmýþ
öðretmen kýlavuz kitabý
ile yardýmcý kaynaklardan
oluþmaktadýr.
Adý geçen tüm kaynaklar internetten indirilerek
kullanýlabilecektir. Söz
konusu kitaplarýn tanýtýmý
ile ilgili olarak aþaðýdaki
açýklamalar yer almaktadýr.
Kültür, dil sayesinde
nesilden nesile aktarýlýr.
Türk kültürünün yaþamasý
ve devamlýlýðýnýn saðlanmasý ancak Türkçenin öðrenilmesi ve kullanýlmasý
ile mümkündür. Türkçemizi doðru, güzel ve etkili
kullanan yurt dýþýndaki
çocuklarýmýzýn, bulunduklarý ülkenin dilini öðrenmede daha baþarýlý olduklarý bilinmektedir. Bu nedenle yurt dýþýndaki çocuklarýmýzýn Türkçeyi öðrenerek kültürlerini korumalarý, farklý kültürlere de
uyum saðlayabilmeleri
önem taþýmaktadýr.
Büyük bir çoðunluðu
Avrupa ülkelerinde olmak
üzere, dünyanýn pek çok
yerinde yaþamlarýný sürdüren vatandaþlarýmýzýn
bulunduklarý ülkelerde
baþta eðitim olmak üzere
10:57 Uhr
Seite 34
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
T.C. MÝLLÝ EÐÝTÝM BAKANLIÐI
YURTDIÞINDAKÝ ÖÐRENCÝLER ÝÇÝN
HAZIRLADIÐI DERS KÝTAPLARINI
ÜCRETSÝZ DAÐITACAK
çeþitli sorunlar yaþadýklarý bilinmektedir.
Bu çerçevede vatandaþlarýmýzýn
öncelikle
eðitim sorunlarýnýn çözümüne yönelik politikalarýnýn oluþturulmasý gereði
ortaya çýkmaktadýr.
Proje kapsamýnda;
• Yurt dýþýndaki Türk
çocuklarýna yönelik Türkçe ve Türk Kültürü Dersi
Öðretim Programý geliþtirilmiþtir.
• Bu programa uygun
ders kitabý, öðrenci çalýþma kitabý, öðretmen kýlavuz kitabý ve öðretim materyalleri hazýrlanmýþ ve
daðýtýmýna baþlanmýþtýr.
• Yurt dýþýnda görev yapan öðretmenlere, eðitim
müþavirlerine/ataþelerine
hazýrlanan materyallerin
tanýtýmýna yönelik eðitim
verilmesi planlanmaktadýr.
• Türkçeyi doðru, güzel
ve etkili kullanma becerisinin geliþtirilmesi ve
Türk kültürünün tanýtýmýna yönelik internet sitesi
oluþturulmuþ ve gerekli
tüm doküman, bilgi ve
belgelerin bu site aracýlýðý
ile de daðýtýlmasý saðlanmýþtýr.
UZAKTAKÝ YAKINLARIMIZ PROJESÝ
Yurt dýþýndaki Türk çocuklarýnýn kültürlerini koruyarak ve yaþatarak bulunduklarý ülkeye uyum
saðlayabilmeleri amacýyla;
• Öðretim programý,
ders kitabý, öðretim materyalleri ve internet sitesi
hazýrlanmýþtýr.
• Yurt dýþýnda görev yapacak/yapan öðretmenlerin mesleki geliþimlerinin
artýrýlmasýna yönelik faaliyetler gerçekleþtirilecektir.
AÇIKLAMA
Yurt dýþýnda yaþayan
vatandaþlarýmýzýn sayýsý
azýmsanmayacak kadar
fazladýr. Yurt dýþýndaki
Türk öðrenci sayýsý ise
(Ýlk ve Ortaöðretim) aþaðýda yer almaktadýr.
Almanya
331.857 adet
(Yaklaþýk 150.000 öðrenci Türkçe ve Türk
Kültürü dersine devam
etmektedir.)
Fransa
50.674 adet öðrenci
Ýsviçre
12.160 adet öðrenci
Belçika
4538 adet öðrenci
TOPLAM
399.229 adet
Türk öðrenci
Proje kapsamýnda;
Her grup için ders kitabý, öðrenci çalýþma kitabý
ve bütün sýnýflar için ortak
bir öðretmen kýlavuz kitap
olmak üzere toplam 9 adet
haber
kitap hazýrlanmasý planlanmaktadýr.
Ders kitabý ve öðrenci
çalýþma kitabýnýn her birinden 90 bin adet olmak
üzere toplam 723 bin kitabýn basýlmasý ve ücretsiz
olarak yurt dýþýndaki öðrencilerimize ve öðretmenlerimize daðýtýlmasý
planlanmaktadýr.
SONUÇ
Bu proje ile;
• Öðrencilerimizin dilimizi, milli birlik ve bütünlüðümüzün temel unsurlarýndan biri olduðunu kavrayabilmeleri,
• Türk kültürünü tanýyarak ülkesi ile olan baðlarýný geliþtirebilmeleri ve
Türk kültürünün devamlýlýðýný saðlayabilmeleri,
• Bulunduklarý ülkedeki Türklerle iletiþim kurmalarý,
• Türkiye’deki akraba
ve yakýnlarýyla iliþkilerini
sürdürerek aralarýndaki
sevgi ve saygý baðlarýný
güçlü tutabilmeleri,
• Duygu ve düþüncelerini ifade ederken Türkçeyi doðru, güzel ve etkili
kullanabilmeleri,
• Kendi kültür deðerlerine baðlý kalarak bulunduklarý ülkedeki farklý
kültür, görüþ, din ve inanýþlarý hoþgörülü bir yaklaþýmla karþýlayabilmeleri,
• Türk kültürünü bulunduklarý ülkede tanýtmalarý,
• Ýnsan haklarýna saygýlý, yurt ve dünya sorunlarýna duyarlý olabilmeleri ve
çözüm önerilerinde bulunabilmeleri,
• Hazýrlanacak kitap ve
materyallerle öðrenmeöðretme ortamýnýn zenginleþtirilmesi, böylece
öðretmene destek saðlamasý, öðretim yöntem ve
teknikleri konusunda öðretmenlerin bilgilendirilmesi,
• Veliler ve sivil toplum
kuruluþlarýnda Türkçe ve
Türk kültürüne yönelik
farkýndalýðýn oluþturulmasý, bunun için de eðitim
müþavirleri/ataþelerinin
görev yaptýklarý ülkelerde
rehberlik etmeleri saðlanacaktýr.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
özel köþe
I
GMG Ýslam Toplumu
Milli Görüþ 2009 Hac
Organizesi ile hac farizasýný yerine getiren hacýlarýmýz, Köln Kafile Baþkaný
Mehmet Dal, 5 grup Baþkaný ve bir bayan hoca ile 320
kiþilik hac kafilesi kutsal
topraklardan döndü.
Yoðun kalabalýðýn gözlendiði Ýnternational Köln
Havaalanýnda hacýlarýn, yakýnlarýnýn heyecanlý bekleyiþi görülmeye deðerdi. Pa-
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Selma ÖZTÜRK
Ý
nsanoðlu beden ve ruhtan ibaret olduðu için,
hem maddeye hem de
manaya (maneviyata) ihtiyacý vardýr. Bedenin ihtiyacý
(yaþam için) yemek ve içmek gibi hayati fiilerdir. Ruhun gýdasý ise sevgi, muhabbet ve þefkat gibi unsurladýr.
Fakat ruh sýrf bununla da yetinmez, Bunlar onu tatmin
etmez. Saðlýklý ve huzurlu
bir ruh için, dengeli bir hayat için hiç kuþkusuz her
(inançlý) insan ibadete muhtaçtýr. Ýbadetten (namazdan)
ziyade insana güç ve kuvvet
veren ve maalesef günlük
hayatýmýzda bir hayli ihmal
edilen çok önemli unsur da
duadýr. Dua yapýldýðý anlarda yapan kiþiye Allah’ý hatýrlattýrýr ve onunla olan ikili
iliþkiyi (rab – kul – iliþkisini) tazeleþtirir, pekiþtirir ve
canlandýrýr. Ýnsanoðlu ise
genelde hep baþý belaya girdiðinde veya hüzünlü anlarýnda, sýkýþtýðý durumlarda
Rabbine yönelir ve ondan
yardým ister. Mutlu ve kedersiz anlarýnda ise, Allah’a
teveccüh etmeye (yönelmeye) gerek duymaz ve bunu
ihmal eder…
Yaþamýþ olduðumuz bu
zamanda maddiyata fazlasýyla düþkün olan tüketici
bir toplum içindeyiz. Bu
maddeye düþkünlük belki
sýrf dünya hayatýna inanan
ve ahirete inanmayan insanlar için bir gerekçe ve eðlence olarak görülebilir. Fakat
ahirete ve ebedi hayata, asýl
hayata inanan insanlar için
bu böyle olmamalýdýr. Bir
türlü gözü doymayan insanoðlu nefsi terbiye ile gözünü doyurmasýný bilmelidir.
Az ama öz ile iktifa etmelidir (yetinmelidir). Özden
kastým, daima güzeli tercih
etmek, estetiðe ve temizliðe
önem vermektir.
Seite 35
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
Evden
Dýþarý
[email protected]
Maddenin ve maddiyatýn
içinde boðulduðumuz için,
manevi alemlere ve boyutlara dalmaya hiç fýrsatýmýz olmuyor. Gün 24 saatten ibaret. Bunun üçte biri (bence
çok bile, en fazla altý saat
kafi gelmesi gerek) uyku ile
geçiyor desek… Kala kala
ne kalýyor ki? Eee bu kalan
zamanda da yapýlacak o kadar çok þey var ki… Herþey
çok çabuk ve acele yapýlmasý gerekiyor bu toplumda.
Ýnsan kendi gölgesine bile
yetiþemiyor. Sürekli telaþ
içinde ve bir türlü kendine,
özüne ve içine giremiyor. Bir
türlü suküneti bulamýyor. Ve
zaten çok kýsa olan ömrünü
böylece sürdürüp bitiriyor.
Fakat insanoðlunun ara
sýra kendisiyle baþ baþa kalýp, tefekkür etmesi onun
iman saðlýðý için þarttýr. Bu
uzlet anýný yaþamak ve ondan güç toplamak insanýn
imanýný tazeler ve filizlendirir. Benzini bitmiþ bir arabanýn tankýný doldurmak mahallinde sarfedilen güzel bir
mecazi misaldir. (Burada
Gazali’nin
Ýhya’sýndaki
„Uzlet“ bölümüne dikkat
çekmek isterim.)
Maneviyattan bahsettik,
dua dedik. Allah insana günlük hayatta manevi geliþim
için o kadar çok imkan verip
Çýkarken...
sunmuþ ki. Önce bilmek,
sonra uygulamak gerek.
Ýþte buna iliþkin çok güzel ve isabetli bir misal vermek istiyorum. Bir formül
diyelim. Uygulamasý çok
basit ve hiç fazla zaman harcamayan bir iþ. Ve sonuç itibariyle harcanmýþ olduðu o
kýsacýk vakitten sonra uzun
tesir býrakan bir formül.
Bahsettiðim formülün sýrrý
MUAVVEZETEYN SURELERÝDÝR, yani FELAK ve
NAS SURELERÝDÝR. Malum Felak ve Nas sureleri
Kur`an-ý Kerim’in son iki
sureleridir, yani 113’üncü ve
114’ üncü surelerdir. Bu surelerle Allah kullarýna kendisine sýðýnma imkaný tanýdýðý için, muavvezeteyn, yani (iki) sýðýnma suresi adýný
almýþtýr. “Euzu” demekle
“Ben sýðýnýrým” diyoruz ya.
Allah Rasulu bu iki sureyi
mümkün mertebe hiç dilimizden düþürmememizi tav-
siye ediyor. Yani bu bir sünnettir. Kendisi bilhassa geceleri yatmadan önce bu iki
sureyi muhakkak okurmuþ
ve ardýndan kendisini uykuya verirmiþ. Felak ve Nas
sureleri içerik bakýmýndan
hakikaten önemlidir ve aðýr
konularý ele alýr. Uzunluk
açýsýndan kýsa da olsalar,
içeriði geniþtir. Burada “Yaratýlanlarýn þerrinden, hasetçilerin (kýskançlarýn) þerrinden, vesvese veren þeytanýn,
cinlerin ve insanlarýn þerrinden” Allah’a sýðýnýlýyor.
Muavvezeteyn surelerini
manevi bir kalkan, manevi
bir zýrh olarak deðerlendirmek mümkündür. Onlar insaný korur, manevi hamimize
(Allah’a) sýðýndýrýr. Ve evden dýþarý çýkarken, kimlerle, nelerle karþýlaþýlacaðý bilinmediði için, böyle bir zýrha ve kalkana herkesin ihtiyacý vardýr.
Evet, evden dýþarý çýkarken kapýnýn eþiðinde, orada
unutulduysa en geç merdivenleri inerken veya yolda
yürürken. Orada da mý unutuldu? O zaman ya arabanýn
içinde veya durakta beklerken, mutlaka ve mutlaka bu
sureleri okuyalým. Onlarý
okumayý alýþkanlýk edinelim. Adý üstünde alýþkanlýk.
Ýnsan bir þeye bir defa alýþtý-
IGMG KÖLN BÖLGESÝ HACILARINI
GÜLLERLE KARÞILADI
saport iþlemlerinden sonra
kapýdan çýkan hacýlar, güllerle ve tekbirler getirilerek
karþýlandýlar.
Hacýlarý karþýlamak üzere IGMG Köln Bölge Baþ-
kaný Kemal Ergün, BYK
üyeleri bir çok Cemiyet
Baþkaný, Kadýn Kollarý,
35
ðý zaman, onu unutmuyor ve
fýtrat gereði alýþtýðý içinde
sürekli tekrarlýyor. (Rutin
dediðimiz þey olsa gerek).
Þahsýmýza olduðu gibi,
ayný zamanda evlatlarýmýza
da (gýyabýna bile olsa) bu
sureleri sürekli okumak ve
kendilerine de bu sureleri
okumalarýný öðretip tavsiye
etmek lazým. Böylece bir
Peygamber sünnetini onlara
günlük hayatlarýyla baðdaþtýrýp, aktüel bir þekilde öðretmiþ oluruz. Dini yaþamak
ve yaþatmak bu tür olaylarla
gerçekleþir.
Bu önemli hususlarda evlatlarýmýzý lütfen ihmal etmeyelim. Bu tür misallerle
ve bu misalleri günlük hayatýmýzda tatbik edip, uygulamakla, onlarý Allah’a yaklaþtýralým ve onlarýn maneviyatýný geliþtirelim. Bu sureleri okumakla Allah onlarý
koruyacaðýný ve bu sureleri
okumakla kendi lehlerine
hareket etmiþ olduklarýný
onlara bildirelim.
Sabahlarý evlatlarýmýz
okula gitmek için evden dýþarý çýkarken, onlarý MUAVVEZETEYNLERLE gönderelim. Ve kapýda onlarýn da
bu sureleri okumalarýný kendilerine hatýrlatalým. Maddi
azýklarýný çantalarýna koyduktan sonra, bir de manevi
azýklarýyla donatalým. Bilhassa son zamanlarda ortalýkta sapýklarýn dolaþtýðý ve
Allah’ýn günü bir yavrunun
ölümle sonuçlanan cinsel tacizlere uðrayýp, kurban gittiði þu çaðdaþ Avrupa’da iþte
bu tür dua ve surelere haddinden fazla ihtiyacýmýz var.
Allah hepimizi maddi ve
manevi pisliklerden korusun. Bilhassa kendisine sýðýnan insanlarý ve o suçsuz ve
körpecik
yavrularýmýzý.
AMÝN!
Gençlik Baþkaný da bu duygusal ortama eþlik ettiler.
Milli Görüþle kutsal topraklara gitmenin memnuniyetini ve gururunu yaþayan
hacýlar bilhassa organizasyonun mükemmel olduðunu
üzerine basarak vurguladýlar. Kutsal topraklarý ifade
etmek için, kelimelerin yetersiz olduðunu yaþanmasý
gerektiðini ifade ederek
“Allah`ýn herkese nasip etmesi için dua ettik” dediler.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
36
I
GMG Düsseldorf Bölgesi Ýrþad Baþkanlýðýnýn düzenlemiþ olduðu
þubelerarasý hutbe okuma
yarýþmasý, yoðun bir katýlýmla, IGMG Marxloh Kültür Merkezinde gerçekleþtirildi.
Bu yýl icra edilen yarýþma programýna, deðiþik þubeden 21 yarýþmacý katýldý.
10/13 – 14/18 yaþlarý arasý
iki kategoride gerçekleþen
yarýþmada, gençler birbirinden güzel hutbeler okudular.
Camilerdeki kurslara
katýlmak suretiyle yüce dinimiz Ýslam`ýn temel esaslarýný öðrenen ve Cuma
namazý kýldýrabilecek derecede yetiþtirilip bu yarýþmaya katýlan gençlerin çok
heyecanlý olduklarý görül-
GMG Teþkilatlanma
Baþkan yardýmcýsý ve
Köln eski Bölge Baþkaný Mehmet Toprak`ýn
evladý Halil Toprak Havva
Akkaya hanýmla ömürlerinin bundan sonraki kýsmýný
beraberce geçirmek niyetiyle dünya evine girdiler.
Avrupa`yý etkisi altýna
alan soðuk ve yoðun kar
yaðýþýyla davetlilerin güç
koþullara raðmen düðüne
I
10:57 Uhr
Seite 36
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
MARXLOH KÜLTÜR MERKEZÝNDE
HUTBE YARIÞMASI
mekteydi.
IGMG Düsseldorf Bölge Ýrþad Baþkaný Mustafa
Bildik baþkanlýðýnda ger-
çekleþtirilen yarýþmanýn nihayetinde, bütün katýlýmcýlara Onur belgesi ve plaket
takdim edildi.
Jüri heyetinin titiz bir
þekilde deðerlendirme ve
puanlama yaptýðý programda, finalistler aþaðýdaki þe-
Toprak Ailesinin mutlu günü
yoðun düzeyde ilgi gösterdiler. Geçtiðimiz hafta sonu Rahmeti Rahmana
uðurladýðý Annesinin vefatýnýn ardýndan Mehmet
Topraða, bu en mutlu gününde sevdikleri taziyeyle,
tebriði birlikte ilettiler. Düðün merasimine Refah Partisinin Eski Urfa Belediye
Baþkaný Halil Ýbrahim Çelik, baþta IGMG Genel
Baþkaný Yavuz Çelik Karahan, Genel Sekreter, Baþkanlýk Divaný ve yaklaþýk
Bölge Baþkanlarýnýn tamamý ve yakýn idare arkadaþlarý Köln Bölgesinin þube
idarecileriyle eski ve yeni
Bölge yürütme kurulu Da-
mat beyin gençlik teþkilatlarýndaki pýrýl pýrýl arkadaþlarý Toprak ve Akkaya
ailesini bu mutlu günlerinde kendilerini yalnýz býrakmadýlar.
Geleneksel düðün sohbetinde Köln Bölge Baþkaný Kemal Ergün davetlilere
günün önemi üzere hitab
haber
kilde oluþtu.
KÜÇÜKLERDE
Safa Tezcan
1.nci 288 Du.Hochfeld
Bilal Ok
2.nci 278 M.Gladbach
Furkan Aslan
3.ncu 270 Mülheim
BÜYÜKLERDE
Ali Kocaoðlu
1.nci 287
Du.Hochfeld
Muhammed
Hakký Demirtaþ
2.nci 279
Solingen
Mert Kaya
2.nci 279
Willich Murad
Mollamehmedoðlu
3.ncu 250
Wuppertal
etti. IGMG Genel Baþkaný
Y. Çelik Karahan ve Urfa
eski belediye baþkaný H.
Ýbrahim Çelik kýsa birer
selamlama konuþmasý yaptýlar. Ülkemizin çeþitli yörelerinden oluþan türkü ve
þarkýlarýndan oluþan harmanlamayla davete katýlanlar hoþ ama bir o kadar
da otantik bir geceye þahitlik ettiler.
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
özel köþe
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
M. Salih AYDIN
Ancak Sana Sýðýnýrým, Ancak Senden Yardým Beklerim.
Ya Sahip!
Ne zaman, gülleri görsem hep Resulü ve kýrlarda bir çiçek görsem ümmeti olan bizleri hatýrlarým. Boynu bükük ve garip, gelen tekmeliyor giden tekmeliyor. Þu dünyada senden baþka hiç kimsemiz kalmadý, ortalýkta
feveran ediyor ümmet.
Her tarafta paramparça olmuþ düþman halimize gülüyor. Her hançereden bir
ses çýkýyor amma kimse
kimseyi dinlemiyor.
Ya Sahip!
Bu Dünyada ümmeti
himaye edecek Ýslam`ýn
temsilcisi kalmadý mý? Þu
dünyada mert olanlar namert mi oldu acaba? Artýk
gidecek ne bir Taif ne de
Yesribin sýcak yüzü kaldý.
Nerede kaldý peki insan
olmanýn erdemi, herkes
herkesin düþmaný mý?
Þeytanýn en rahat zamanýnda mý yaþýyoruz? Demek ki þeytan þeytanlýðýný
yapýyor ama ümmet, ümmet olmanýn þuurunda deðil uyuyor. Ýnsan þeytanlarý artýk ortalýkta cirit atýyor. Ýnsanlýða deðil kendimize bile faydamýz yok…
Etrafýmýzý sanki kara bir
sis bürümüþ gurur ve kibir
özümüzü boþaltmýþ…
Ya Sahip!
Her sabah gözlerimi
açtýðýmda ümmetin halinden resimler geçiyor adeta
tarýyorum. Þöyle bir uzanýyorum Ortadoðu, Uzakdoðu, Kafkaslar, Balkanlar, Afrika, Amerika,
Avustralya ve iki damla
gözyaþý akýyor gözlerimden içim ateþle yanarak.
Rahatýmýzý nasýlda çok seviyormuþuz. Onlara yardým edin dendiði zaman
aklýmýz cüzdan ile vicdan
arasýnda sýkýþýp kalýyor.
Rahatýmýzdan hiç mi hiç
ödün vermiyoruz, herhalde dünyayý daha çok seviyoruz. Yoksa ne olabilir ya
da ölümsüz bir hayat mý
yaþadýðýmýzý zannediyoruz.
Ya Sahip!
Seite 37
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
Hacarabýn
Serüvenleri
[email protected]
Vicdanýmý sorgulamasam ve kendimi þöyle bir
yoklamasam hatalarýmý
nasýl bulacaðým?
Her zaman baþkalarýný
mý suçlayacaðým? Sanki
biz suç iþlemez olarak mý
geldik dünyaya.
Bizleri ancak
sen korursun.
Ya Rabbim:
Sana sýðýndým, Sana
geldim, Senden yardým isterim, Sen yardým etmez
isen nereye giderim, gideceðim baþka kapý yok ki
döner yine Senden yardým
isterim. Senden haberdar
ve þuurunda olamazsam
Senin istediðin gibi Ýslam`a nasýl hizmet ederim.
Bu ümmet, kardeþlik þuurunda olmazsa Ýslam`ýn
sancaðý nasýl yükselir.
Ümmete yardým et insanlýk kan revan içinden kurtulsun. Senin yolundan
bizleri ayýrma ya Rab.
Âmin…
Gelelim Hacarab`ýn
serüvenlerine.
Hacarabýn
Belediyedeki iþleri
Hacarap yedi çocuðu
olduðu halde izin vermiyorlar diye hep izin sezonu geçtikten sonra altý hafta izine arabayla gidermiþ.
Oðlu Salih:
—Baba kardeþlerim
okula gidiyor onlara zarar
veriyorsun tam okul açýlýnca izin olmaz der.
Ama Hacarap:
—Oðlum sen Karaman’da yaþamadýn Karaman’ýn aðalarýndan ben ne
çektim der dururmuþ.
Fakat her izine gittiðinde Hacarab`ýn belediyede
iþleri olurdu. Sabah kahvaltýsýný yaptýktan sonra
28
oðlu Salih’e:
—Haydi, oðlum þu iþi
halledelim der ve yola çýkardý. Mümkün mü yürümek ilerlemek o zamanlar
tanýyanlar çoktu çünkü çoðu yaþýyordu þimdi bazýlarý rahmetli oldu. (Bir mezar ziyaretinde.
Oðlu Salih:
—Ya baba bu mezar
taþlarýnýn çoðunda senin
anlattýðýn isimler var bunlarýn hepsi hanesine dönmüþ dediðinde.
Hacarap:
—Sana mý sordular vefat etmiþlerse ALLAH
rahmet eylesin der.)
Ya asker arkadaþý ya
okul arkadaþý ya da çocukluk arkadaþý ve çoðu da
okumuþ.
Oðlu Salih:
—Bu kim filan kim diye sorunca.
Hacarap da:
—Bu filan zade bu filan zade demiþ. Yani Karaman’ýn seçkin eþrafýndan
kiþiler. Gelelim esas meseleye. Hacarap daha evden
yirmi bilemedin yirmi beþ
metre gitmeden tanýdýk birisi.
—Selamünaleyküm
Hacarap oooo hoþ geldin
ya özlettiriyorsun kendini
ya þu vites iþini bir anlatsana.
Hacarap:
—Ve Aleykümselam
hoþ bulduk da ne bu hal bu
yaþta göçmüþsün boþ ver
vites iþini ya baþka zaman
anlatýrým belediyede bir
iþim var der. Daha on metre gitmeden baþka birisi
yakalar o da ayný sorgularý
sorar ve böyle zincirleme
devam eder gidermiþ. Evine fazla deðil ikiyüzelli
metre olan belediyeye bir
türlü varamazmýþ. Tam belediyeye varýnca memurlar
öðle yemeðine çýkarlarmýþ.
Hacarap da oðluna:
—Yine yetiþemedik öðlen olmuþ gel Ak Tekkeye
gidelim namaz kýlalým der
ve camiye doðru yönelir
arkasýndan yine birisi:
—Hacarap nereye diye
baðýrýr.
Hacarap da:
—Ak tekkeye diye cevap verir ve döner oðluna:
—Mühürlü zarf gibi
herkes Hacarabý yakalar
þu aradan biran önce camiye varalým yoksa namaz
da gidecek der ve hýzla camiye yönelir vel hâsýl son
anda namaza yetiþirmiþ.
Namazdan sonra yemeðe,
yemekten sonra belediyeye ama yine nafile memurlar çoktan daðýlmýþ olurmuþ. Eve geri dönerken tanýdýðý adamlarý gösterirken lakaplarýyla sayarmýþ:
—Bu Hamal Rýza bununla þurada þöyle bir olay
geçti bu ayakkabýcý bilmem ne zade bununla þurada sinemaya gitmiþtik bu
belediye kalfasý Ýhsan Bey
bu bizim taka jibi yaptýrývermiþti bu Doktor Armutlu bunun çok yardýmýný gördüm vesair devam
eder gidermiþ. Bazý zamanda oðluna:
Bak burasý bizimdi babam bir at arabasýna deðiþti, dediði yerde çarþýnýn
ortasý burasý bizimdi bir
boya sandýðýna deðiþtim
dermiþ. Bu olay bir haftayý
bulur ve iþini oðlunun zorlamasý ile halledermiþ ama
bu ona bir haftaya mal
olurmuþ. Yani anlayacaðý-
37
nýz hacarap bir saatlik iþi
bir haftada zooooooorrrrr
halletmiþ.
BÝR ESKÝDE
BÝR YENÝDEN
Karaman’ýn meþhur
mizah tiplerinden, kitapçý
Halil amca, bir dönemin,
insanlarý sýký takip altýnda
tuttuðu ve dini bir takým
ihtiyaçlarýn kýsýtlandýðý
yýllarda, dükkânýnda bir
taraftan kadayýf dökerken,
bir taraftan da:
-Ya Mevla’m, hu Mevla’m, Aþkýn bize ver Mevla’m diye bir ilahi tutturmuþ.
Bu sýrada içeriye bir
polis girmesin mi? Tabii
Ýbrahim Amca da hoþafýn
yaðý kesilmiþ ve birden
ilahiyi boþlamýþ ve baþlamýþ:
-Ýlimon ektim taþa...
Diye bir türkü bir çaðýrmaya baþlamýþ.
Bu iþe þaþýran polis dayanamayýp sormuþ:
—Ne oluyor Ýbrahim
Amca?
—Bir þey yok kuzum,
bir eskiden, bir yeniden
deyivermiþ…
SÝZÝ DE
ÝSTÝYORLAR
Kara Müftü adýyla anýlan Karaman müftüsünün
çok kýzgýn olduðu bir zamanda, Ak Hoca izin istemek için gelir, Müftü izin
vermez, Ak Hoca da “Sen
vermesen de ben giderim”
deyince, Kara Müftü “Cehenneme kadar yolun var,
defol git” diye hocayý yanýndan kovar. Ak Hoca
hiç seslenmeden dýþarý çýkar, biraz sonra tekrar içeri girer.
Müftü ters, ters bakar:
—Ulan ben sana cehennem ol git demedim
mi?
—Ben de cehenneme
kadar gittim, yolda zebaniler git müftüyle birlikte
gelin diye beni katmadý,
ben de sizi almaya geldim
der.
Bugünlük de bu kadar
dostlar nasipse bir daha ki
sefere buluþmak üzere
Sizleri ALLAH’a emanet
eder selam ve dualarýmla.
Kalýn saðlýcakla.
41. sayi sayfalar
38
21.12.2009
10:57 Uhr
Seite 38
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Aralýk / 15 Ocak - 15 Dezember / 15 Januar 2009-10 . Muharrem 1431
bulmaca
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
Seite 39
FIRSAT GÜNLERø
WDQÕWÕP
IL\DWÕ
3,99 €
41. sayi sayfalar
21.12.2009
10:57 Uhr
Seite 40

Benzer belgeler

Su borcu susuz bıraktı

Su borcu susuz bıraktı yemek taþýyor. Doða acýmasýz ise nasýl oluyor da þempanzeler baþka türlerin yetim yavrularýný evlat ediniyor. Doða korkunç bir yer ise minik bir kelebek nasýl olup da bütün gün kýrlarda dolaþabiliy...

Detaylı