“ÇOCUKLARDA OBSESYON” “ÇOCUKLARDA OBSESYON”

Transkript

“ÇOCUKLARDA OBSESYON” “ÇOCUKLARDA OBSESYON”
“ÇOCUKLARDA OBSESYON”
ANAOKULU
ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ
VELİ BÜLTENİ
ARALIKARALIK- 2008
ÇOCUKLARDA OBSESYON
Söz konusu çocuklar olunca birçok sorunun onlarda görülmeyeceği düşünülmektedir. Oysa
erişkinlerde görülen sorunların hemen hepsi çocuklarda da görülebilmektedir. Bazen belirtileri
farklılıklar gösterse de genellikle isimleri ve tedavileri aynıdır. Bu sorunlardan biri bilinen
adıyla takıntılar, bilimsel adıyla obsesif kompulsif bozukluktur.
Takıntı ya da obsesyon, akla gelen, doğru olmasa bile uzaklaştırılamayan düşünceler,
kompülsiyon ise bu düşünceyi uzaklaştırmak için yapılan törensel davranışlardır. Takıntılı
düşünce (obsesyon) yetişkinlerde olduğu kadar, çocuklarda da sık görülen bir rahatsızlıktır.
Bu olayın çocukluk döneminde genellikle sinsi başlayan bir durum olması, çocukların olayı
çok iyi tanımlayamaması, ve belirtilerin çocukluk dönemi özellikleriyle karışabilir olması
tanıyı zorlaştırmaktadır.
Çocukluk dönemindeki bazı özellikler hastalık belirtileriyle benzerlikler gösterir. Özellikle
okul öncesi çocukların gelişimi sırasında bazı şeyler törenseldir. Örneğin, yatmadan önce
yapılan bazı davranışlar okul öncesi yaşlarda normalken, ilerleyen yaşlarda obsesyon ve
kompülsiyonlar olabilir. Yatağa girmeden belli sıra izleyen bazı kurallara uyar küçük
çocuklar.Giyinme, masal anlatımı, belli yerde yatma gibi… Bunlar olmayınca
huysuzlaşabilirler. Ama Sekiz-Dokuz yaşından sonra bu düzen değişir. Oysa hastalık, belirtisi
olduğunda devam eder ve olayı baştan yapma gibi belirtiler ortaya çıkar. Benzer şekilde
küçük çocuklarda çizgilere basmadan yürüme bir oyun; erişkin dönemde bir kompülsiyon
olabilir. Bu çocukluk ritüellerini kompulsiyonlardan ayıran en büyük özellik, ritüellerin bir
çeşit sosyalleşmeyi arttırıcı, kaygıyı azaltıcı rol oynaması, kompülsiyonların kısıtlayıcı ve
sıkıntı verici olmasıdır.
Aileler, genellikle kompülsiyonları “tik” olarak tarif etmektedirler. Özellikle de bir yere
dokunma, ya da belli hareketi tekrarlama olduğunda. Oysa tik, kasların istemsiz kasılmasıdır.
Ve birbirlerinden farklı hastalıklardır.
Çocukların büyüme ve gelişim sürecinde pek çok farklı dönem ve süreç vardır. Bu dönemler
içinde çocuklar farklı özellikler, alışkanlıklar ve davranışlar gösterebilirler. Bazen bir
davranışın normal gelişim sürecinin bir parçası mı, çocuğun kişilik özelliği mi yoksa
izlenilmesi veya yardım alınması gereken bir durum mu olduğuna karar vermek oldukça
zordur. Çocuk yetiştirirken gelişim dönemlerini bilmek bu nedenle çok önemlidir.
Doğumdan itibaren gelişim basamaklarını hızla tırmanan bebekler, becerilerini geliştirirken
yeni davranışlar öğrenir ve alışkanlıklar edinirler. Anne-baba için bebeklik döneminden
itibaren çocuklarının gösterdiği bu hızlı gelişimi takip etmek oldukça keyiflidir. Her yeni gün,
yeni bir davranış ve beceriyi de beraberinde getirir.
İlk bir yıl bebeklerin gelişiminde en temel kavram, anne-babanın, bebeğin ihtiyaçlarını
karşılaması ve temel güven duygusunun oluşumudur. Bebek kendi ihtiyaçlarının ve
isteklerinin (beslenme, uyku, temizlik, ilgi vb) karşılanması durumunda dış dünyanın güvenli
bir yer olduğunu düşünür. Bu şekilde yeni becerileri öğrenme sürecine devam edebilir. Bu
dönem anne-bebek arasında sağlıklı bir bağlanmanın oluştuğu dönemdir. Bir – iki yaş arası,
yürüme ve konuşma gibi özerkliği destekleyen becerilerin kazanılması ve geliştirilmesinde
önemli bir dönemdir. Çocuk, yavaş yavaş anneden bağımsız bir birey olma yolunda
ilerlemektedir. Kendi hareketlerini kontrol etme becerisi gelişirken, dış dünyanın da farkına
varmaya başlar. Bu dönemde çocuk, sonsuz bir merak ve keşfetme güdüsüyle hareket eder.
Yeni yeni kendi ayakları üzerinde durmaya başlayan çocuğu takip etmek, anne-baba için
bazen yorucu olabilir. İki yaştan itibaren kendi ihtiyaç ve isteklerini anlatabilen, olaylar
üzerinde kontrolü olabileceğini keşfeden çocuklar, kendi isteklerinde ısrarcı olabilirler.
“Hayır”, bu yaş grubundaki çocukların en sık kullandıkları kelimedir. Her şeyi kendi
istedikleri zamanda ve kendi istedikleri şekilde yapmak isterler ve bu konuda oldukça ikna
edici olabilirler. Kendi bedenine ve ihtiyaçlarına odaklanan iki yaşındaki çocukların ısrarları
ile baş etmek, anne-babalar için zor olabilir. Çünkü bu dönemdeki çocuklar başkalarının istek
ve ihtiyaçlarının farkında değildirler. Başka bireylerin farkına varma ve sosyal ilişkiler üç yaş
dönemi ile birlikte güçlenir. Çocukların en hareketli ve en meraklı oldukları dönemdir. Bu yaş
dönemi sorularının arkası hiç kesilmeyecekmiş gibi gelir, “Neden” sorusunu tekrar tekrar
sorabilirler. Bu dönemde çocuklar, farklı nesne ve olaylara karşı takıntılı davranışlar
geliştirebilirler. Aynı çizgi filmi tekrar tekrar seyretmek, aynı masalı dinlemek, her gittiği yere
en sevdiği oyuncağını ya da battaniyesini götürmek iki-beş yaş arasındaki çocukların
takıntıları olarak kabul edilebilir.
mantıklı olmayan, tekrar eden düşünceler, davranışlar ya da
alışkanlıklardır. Tekrarlayan düşünceler, şüpheler sık sık görülür. Bazen de mantıksız bir
eyleme veya davranışa yol açan, karsı konulamaz ve dayanılamaz bir dürtü (kompülsiyon)
söz konusudur. Çocuk, basmakalıp bir davranışı yapmazsa, kaygı ve gerginlik hisseder.
Obsesyon ( Takıntı),
Aslında günlük hayat içerisinde pek çok kişi, farkında olmadan takıntılı davranışlarda
bulunabilir. Sol yanından kalkmanın, belli günlerde çamaşır yıkamanın, gece tırnak
kesmenin ya da önünden kara kedi geçmesinin uğursuzluk getireceğine ilişkin yaygın
inançlarda bir tür saplantılı düşüncelerdir.Örneğin: Üç kez tahtaya vurmak gibi batıl
inançlar takıntı olarak değerlendirilebilir.
Genel gelişim sürecinde iki-beş yaş döneminde çocuklarda tekrar eden davranış ve
alışkanlıklara rastlamak mümkündür.Hep aynı bardaktan (en sevdiği çizgi film karakterinin
resmi ya da en sevdiği renk olan) su içmeyi istemek bu yaş dönemindeki çocuklarda sıkça
görülebilen bir davranıştır. Ancak bu gelişimsel özelliği olan takıntılı davranışlar beş yaş
döneminden sonra azalır. Takıntılı davranışların sıklığı ve şiddeti azalmadığında, çocuğun
genel hayatını olumsuz olarak etkilediğinde, kaygı yaratan düşünceler, huzursuzluk duygusu
ve gerginlik bu takıntılara eşlik ettiğinde bu durum profesyonel yardım alınmasını gerektiren
bir sorun olabilir.
Takıntılı davranışlar ya da alışkanlıklar, aslında çocuğun dış dünya ile ilişki kurmasını
kolaylaştıran, kendini güvende hissetmesine yardımcı olan bir geçiş nesnesi görevini
görebilir. Örneğin: Her gidilen yere taşınılan oyuncak ayı ya da bebeklik battaniyesi çocuğun
kendi dünyasına ait, tanıdık bir eşyadır ve bu tanıdıklık rahatlatıcı bir duygudur. Sürekli
olarak aynı şarkıya, masala ya da oyuna gösterilen ilgi daha sonrasında bir çizgi film
karakterine ya da bir hayvana yönelebilir. Hayal etme ve yaratıcı oyunlara karşı gösterdikleri
ilgi, merak, bir karaktere bürünme ve rol yapma olarak ortaya çıkabilir. Örneğin: Dört
yaşında köpekleri çok seven bir kız, günler boyunca kendisinin bir köpek olduğunu ilan edip
ve evdekilerin de bu duruma uygun davranmaları konusunda ısrarcı olabilir ya da örümcek
adam kostümünü gece yatarken bile çıkarmak istemeyen bir çocuğu, banyo yapmaya ikna
etmek anne-baba için en zor görev haline gelebilir. Anne-babalar bu takıntılı davranışlara
nasıl tepki vereceklerine karar vermelidir. Bir yandan, bu takıntıları kabul edip çocuğun
gösterdiği davranışları kabul ederlerse bunların alışkanlık haline geleceğinden ve kalıcı
olabileceğinden endişelenirken, diğer yandan takıntılı davranış karşısında sinirlenip, ceza
verici bir tutum sergilerlerse çocuğun gelişimi üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini
düşünmelidirler.
Bazen de bu takıntılarla birlikte yaşamak, sabırlı olmak, izin vermek çok da kolay
olmayabilir. Gelişimsel bir özellik olarak ortaya çıkan bu takıntılarla anne-baba olarak baş
etmenin en rahat yolu bunun bir süreç olarak görmeyi başarabilmektir.
Çocuk ile takıntılı davranışları konusunda inatlaşmak genel olarak ya davranışın şiddetini
artırmasına ya da farklı olumsuz tepkilerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Takıntıların çocuk
için anne-babadan ilgi çekme yolu haline gelmemesine dikkat etmek önemlidir. Eğer çocuk
bu davranış özelliği sayesinde anne-babasından olumlu ya da olumsuz ilgisini çektiğini fark
ederse o zaman doğal olarak bu davranışlar pekişerek devam eder. Örneğin: Eğer kızınız bir
kedi olduğunu söyleyip, evin içinde miyavlayarak ve emekleyerek dolaşıyorsa bunun
eğlenceli bir “oyun” olduğunu vurgulayıp, bir süre oyuna katılıp sonrasında günlük işlerinize
dönebilirsiniz. Eğer kızınız bu oyuna tek başına uzun süre devam ettiğinde siz ondan, bunu
sonlandırmasını isteyip, onun bir kedi olmadığını anlatmaya çalışıp, sabrınız tükenip,
kızgınlıkla tepki verirseniz aslında bu davranışa ilgi göstermiş olduğunuz için “oyun” daha da
uzayabilir.
Obsesif
kompulsif
bozukluğun
belirtileri:
Çocuğunuzda obsesyon ile ilgili oluşabilecek belirtiler şu şekilde sıralanabilir:
• Israrla aynı konuda sorular sorar.
• Eşyalarını aynı düzende yerleştirmeye çalışır.
• Aynı oyuncaklarla bıkmadan usanmadan uzun sürelerle oynar.
• Yaptığı bir şeyde belirli bir sırayı takip etmeye çalışır.
• Çevresindeki her şeyi belirli sınıflara sokar (sayılarına, renklerine, büyüklüklerine göre…).
Çocuğunuz büyüdükçe takıntıları da yön değiştirir ve bu kez sorun, eşyalara ya da olaylara
takılma şeklinde görülebilir. Örneğin, yaptığı herhangi bir faaliyet sırasında mutlaka bir
oyuncağını ya da eşyasını yanına alır. Bu davranışın ardındaki temel düşünce ise kendini
korumaktır. “Böyle yaparsam zarar görmem.” ya da “Böyle davranırsam kötü şeyler olmaz.”
gibi kendine göre mantıksal bir çıkarımda bulunur.
Obsesif kompulsif bozukluğun çeşitleri:
* En sık görüleni, bulaşma obsesyonudur. Bulaşıcı hastalıklar ve mikroplardır. Kişi,
tokalaşmak ile hastalık kapmaktan korkar.
* Sürekli endişe etmektir. Örneğin: Ocağı açık unutmak, ütüyü üzerinde bırakmak, kapıyı
kilitlemeyi unutmak gibi.
* Aşırı düzen ve temizlik. Örneğin: Kişi her gün evin her tarafının tozlarını alır ve eğer bir
yer eksik kalırsa büyük bir sıkıntı ve rahatsızlık yaşar, ya da ellerinin kirlendiğini düşünen
bir kişinin ellerini uzun bir süre yıkaması.
* Zarar verilmesi. Örneğin: Sürekli olarak birisinin veya kendisinin çocuğuna zarar
vereceğinden korkmak. Örneğin: Bir annenin, eline bıçak aldığında çocuğunu
öldürecekmiş gibi
hissetmesi ve bu nedenle çocuğuyla yalnız kalmak istememesi.
* Simetri ya da “tam ayarında” olma obsesyonu.
* Zihinsel eylemler obsesyonu. Örneğin: Törensel davranışlar, sayı sayma, bir takım
sözcükleri sessiz biçimde söyleyip durma v.b.
Obsesif Davranışlar Neden Ortaya Çıkar?
Obsesif Kompulsif Bozukluk, kaygı ile ilgili bir sorundur. Çocuklarda görülen takıntılı
davranışların ortaya çıkmasındaki etkenler, anne-baba tutumları, kişisel özellikler ve genetik
faktörlerdir. Anne-babanın aşırı titiz, korumacı ve mükemmeliyetçi tutumlarının çocuklarda
takıntılı davranışı pekiştirdiği
gözlemlenmektedir. Çocuk, anne-babasının sevgisini
sürdürmek için yaşının elverdiği ölçüde kurallara uyacak, onların istediği gibi titiz ve
düzenli olmaya çalışacaktır. Üstü kirlenecek diye sokakta oyun bile oynamak
istemeyecektir. Okulda defterleri yanlışsız ve düzgündür. Ödevini bitiremezse ya da
istediği gibi yapamazsa huysuzlanır, ağlar. Çalışkanlığına karşın, kendine güvensiz ve
kararsızdır. Anne-babasının ve öğretmeninin eleştirisinden çekinir. Yaşıtlarıyla iyi geçinir,
fakat eli sıkı ve inatçıdır. Eşyalarını ve oyuncaklarını başkalarıyla paylaşmak istemez.
Özellikle tuvalet alışkanlığının kazanıldığı iki yaş döneminde tuvalet eğitiminin baskı ile
verilmesi, temizliğin çok vurgulanması takıntılı davranışların gelişmesinde etken
olabilmektedir. Bazı durumlarda anne-baba, kendi kaygılarını birebir çocuğa yansıtmasalar da
davranışları ile model olabilmektedir. Örneğin: Eve her gelen misafirden sonra evi baştan
aşağı silen bir annenin verdiği gizli mesaj; “Dışarısı pis ve mikroplu, evin temiz olması ve
mikroplardan korunmak için sürekli temizlik yapmak gerekir.” dir. Temizlik ve düzen elbette
çocuğun öğrenmesi gereken değerlerdir. Ancak bu değerlerin ne şekilde verildiği, öğretildiği
önemlidir. Örneğin: Yeterince temiz olmazsa annesinin onu sevmeyeceğini duyan bir çocuk
annesinin sevgisini kaybetme korkusuyla temizlik ile ilgili takıntılı davranışlar sergileyebilir.
Her ne kadar çocuğun davranışları üzerinde anne-babanın etkisi olsa da kişilik özelliklerinin
ve genetik faktörlerinin etkisi vardır. Birçok ruhsal sorun gibi Obsesif kompülsif bozukluk
da genetik geçişli bir rahatsızlıktır.
Takıntılı davranışlar konusunda çocukların cezalandırılması, çocuğu kızgınlık ve baskı ile bu
davranışlardan vazgeçirmeye çalışmak yaşanılan sorunu olduğundan daha da ciddi hale
getirebilir.
Obsesif
Kompülsif
üzerindeki etkileri:
bozukluk
tedavi
edilmediğinde
yetişkinler
1- Kişi yaptığı bir işte ayrıntılara o kadar dalar, kurallar, listeler programlamalar, hesaplar ve
bağlantılar ile öyle uğraşır ki, neredeyse yaptığı şeyin gerçek amacını, kendi hedeflerini
unutur.
2- Yaptığı işi bitirmesini güçleştirebilecek, engel olabilecek aşırı bir mükemmeliyetçilik
içindedir.
3- Kendini dostlarından ve hoşça vakit geçirebileceği etkinliklerden ayrı, uzak bırakacak
derecede ve ekonomik durumla açıklanamayacak bir şekilde hayatını, iş ya da bir şeyler
üretmeye
adar.
4- Kültürel ve dinsel özelliklerle açıklanamayacak bir şekilde ahlak, doğruluk, dürüstlük,
manevi değerler, sadakat, şeref, prensip gibi konularda vicdanının sesini aşırı derecede dinler
ve
gerekli
hoşgörü,
anlayış
ve
esnekliği
göstermez.
5- Kendisi, ailesi ve çevresi için özel bir anlam ve değeri olmasa bile eskiyip, yıpranmış ya da
değeri
olmayan
şeyleri
atamaz,
elden
çıkaramaz.
6- Başkalarının da tam anlamıyla kendisi gibi düşünüp, hareket etmedikçe, aynı yöntemi
kullanmadıkça,
onlarla
ortak
bir
çalışma
içine
girmek
istemez.
7- Para harcama (kendine ya da başkasına hediye alma, bir şeyler ısmarlama, gerekli şeyleri
alma gibi) konusunda kendisi ve başkalarına yönelik cimri bir tutum içindedir. Para gelecekte
belki hiç olmayacak şeyler için elde tutulması gerekli bir şey olarak düşünülür.
8-
Kuralları
konusunda
son
derece
katı
ve
inatçıdır.
Bu kişiler aşırı dengeli, ölçülü ve yaptıklarını tekrarlamaya meyilli kişilerdir. Yanlış
yapmamak için yaptıklarını defalarca kontrol eder, kontrolün kontrolünü yaparlar. Bu nedenle
bitirmeleri gereken süreyi aşarlar. Öğrenci olanlar da sınav kağıdını en geç teslim edenlerdir.
Detaylarla uğraşmaları ve aşırı kontrolleri dolayısıyla gecikmeleri nedeniyle başkalarının
kendilerine öfkelenmelerine yol açabilirler. En iyisini, en beğenilecek durumu gerçekleştirme
düşünceleri şeklindeki mükemmeliyetçilikleri nedeniyle gerilim içine girip, kolayca
yapılabilecek
şeyleri
içinden
çıkılamaz
hale
getirebilirler.
Zevk alınabilecek etkinlikleri (hobilerle uğraşmak, tatil yapmak gibi) sürekli bir başka
zamanda yapmaya karar verdiklerinden, düzen sürekli iş yapmak üzerine kuruludur. Böyle bir
tatile zorlandıklarında ise zevk alamaz, o esnada da iş yapmaya çalışır ya da tatili aşırı
programlı ve yakınları için katlanılamaz hale getirebilirler.Bu durumdaki kadınlar, her gün,
her an temizlik peşindedir. Evleri adeta bir laboratuvar ya da ameliyathane gibi
sürekli aşırı bir temizlik içindedir. Evdeki ufak bir değişiklik kişinin toz bezini tekrar eline
almasına yol açar. Her gün pencereler, duvarlar, yerler silinir, halılar her gün alt komşunun
başından aşağı silkelenir. Evde yapılacak tamir, boya , eve gelecek çocuklu bir misafir vs. bu
kişilerin
ev
düzenini
bozacağından
adeta
bir
kabustur.
Anne-babalara
öneriler:
1) Çocuğunuzun tekrar eden davranış talepleriyle aşırı derecede meşgul olduğunuzda,
farkında olmadan çocuğunuzun bu davranışlarını devam ettirmesine neden olabilirsiniz.
2) Çocuğun bu problemini tamamen reddedip öfke
gösterdiğinizde çocukta
artan endişe,
obsesyonun
artmasına
neden
olabilir.
3) Çocuğunuz konusunda risk almayı öğrenmeli ve çocuğunuzun da risk alması konusunda
onu
cesaretlendirmelisiniz.
4) Ev içindeki aşırı titizliklerinizin ve beklentilerinizin çocuğunuza nasıl yansıdığını gözden
geçirmelisiniz. Eğer bu titiz davranışlarınızla, çocuğunuzu etkilediğinizi gözlemliyorsanız,
davranışlarınızda değişiklik yapmalısınız.
KAYNAKÇA
•
•
•
•
•
•
•
KARABEKİROĞLU,Dr. K., Çocuğuma Nasıl Davranmalıyım?,Turkuaz yay.
NAR, E., Anne, Baba ve Öğretmenim Beni Anlayın!, Babıali Kültür yay.
YÖRÜKOĞLU, Prof.Dr.A., Çocuk Ruh Sağlığı, Özgür yay.
İnfo Kids Dergisi
www.anneyiz.biz
www.rehberlikweb.com
www.cocukpsikolojisi.net

Benzer belgeler

YALE–BROWN OBSESYON KOMPULSÝYON ÖLÇEÐÝ

YALE–BROWN OBSESYON KOMPULSÝYON ÖLÇEÐÝ değil, bir günde ne sıklıkla oluştuğu dikkate alınmalıdır. Örneğin, hasta bir günde 20 kere banyoya gidip ellerini 5 defa hızla yıkıyorsa, bu olayın görülmesi günde 5 kez veya (5x20) 100 kez değil,...

Detaylı

4 KONU: TEKNOLOJİNİN KULLANIMI

4 KONU: TEKNOLOJİNİN KULLANIMI pasifize etmesi, amaçsız bir şekilde karşısına bağlayarak zaman öldürmeye neden olması, tüketimi kışkırtması ve şiddeti evimize taşıması kaçınılmazdır. Televizyonun çocuklar üzerindeki etkileri kon...

Detaylı