Çeviri Makale - Eğitim Bilim Toplum

Transkript

Çeviri Makale - Eğitim Bilim Toplum
Çeviri Makale
RADİKAL YETİŞKİN EĞİTİMİ VE ÖĞRENME
Radical Adult Education and Learning*
Griff Foley**
Çevirenler: Satı Özdemir / Aynur Özcan***
Düzelti: Fevziye Sayılan****
Böyle elverişsiz zamanlarda radikal eğitim hakkında nasıl konuşabiliriz? Kapitalist zafer gösterisi çağında, bu soruyu ilk olarak radikal mirasımızın değişik yönlerini (öz yönelimli öğrenme, kolaylaştırıcı öğrenme, demokratik eğitim, hegemonik
mücadele içinde öğrenme, toplumsal eylemde öğrenme, eleştirel pedagoji) sorgulayarak ve radikal öğrenme ile eğitimin şimdi ne ifade ettiğini tartışarak inceliyorum. Pratikte çalışanlara, uygulayıcılara kolaylık sağlayan ve insanların farklı alanlarda gerçekte ne öğrendiği ve birbirine ne öğrettiğiyle ilgili (eğitim kurumları,
meslek grupları, topluluklar, kitle iletişim araçları ve toplumsal hareketler) bir
yöntemin ana hatlarını çiziyorum.
145
Kültür, sıradandır: Bizim başlamamız gereken yer burasıdır. (Williams, 1958a)
*
Foley, Griff. “Radical Adult Education and Learning,” International Journal of Lifelong Education, Vol. 20 no. 1-2 (January-April) 2001: 71-88.
**
Foley, yetişkin eğitimi üzerine yazan, en iyi bilinen Avustralyalı yazarlardan biridir.
Yakın zamana kadar Sydney’de Teknoloji Üniversitesinde yetişkin eğitiminde doçentti.
Şimdi bağımsız bir araştırmacı ve danışman. Yayınları arasında şunlar yer almaktadır:
Understanding Adult Education & Training (Second Edition, Allen & Unwin, Sydney:
2000), ve Learning in Social Action : A contribution to understanding informal learning
(London : Zed Books, 1999). [email protected]
*** Satı Özdemir: Sınıf Öğretmeni. Osmaniye İlköğretim Okulu, Bakırköy-İstanbul.
Aynur Özcan: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyal Çevre Anabilim
Dalında Doktora Öğrencisi
**** Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Yaşamboyu Öğrenme ve Yetişkin
Eğitimi Bölümü,[email protected]
Eğitim Bilim Toplum Dergisi / Cilt:7 Sayı:26 Bahar: 2009 Sayfa: 145 -173
Education Science Society Journal / Volume: 7 Issue: 26 Spring: 2009 Page: 145 -173
EBT_SAYI_26.indd 145
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
Sorular
Derginin yirminci yıldönümü baskısında radikal yetişkin eğitimi hakkında
yazmam istendi. Biraz gözüm korkmuş olmasına rağmen, bu teklifi
memnuniyetle kabul ettim. Çoğunu asla tanıyamayacağım, sömürü ve baskıya
karşı mücadele eden sayısız yetişkin eğitimcisi hakkında yazacak olan ben
kimim?
Ben son yirmi yıldır yetişkin eğitimcilerin sürekli mesleki eğitimleri sırasında
onlarla çalışma şansına sahip olan, yedi yıldır Afrika’da yaşayan ve çalışan
ve sevgi dolu bir işçi sınıfı ailesi ile evli olan bir Avustralyalı.1 Bu deneyimler
bana teori ve pratik, öğrenme ve eyleme geçme, eğitim ve adalet arasındaki
ilişkiyi öğretmekle kalmadı, kimin tarafında olduğumu da gösterdi. Tüm
bunlar bana deneyim ve bilgimin sınırlarını da gösterdi. Şiddetle ihtiyaç
duyulan bir zamanda, unutulma tehlikesi altındaki bir geleneğe katkı için bu
makaleyi yazıyorum.
Bir diğer soru: Radikal yetişkin eğitiminin daha çok aleyhine işleyen
zamanımızda, radikal yetişkin eğitimi hakkında nasıl konuşabiliriz?
146
Tanımlar
Radikal yetişkin eğitimi tartışmasını, her durumda ve her biçimde öğrenmeyi,
hem hegemonyanın yanında yer alan, hem de karşısında duran öğrenmeyi
kapsayacak şekilde geniş tutuyorum. Öğrenmenin içeriği, teknik olabilir
(belirli bir işin nasıl yapıldığıyla ilgili), ya da sosyal, kültürel ve siyasal
olabilir (belirli bir durumda insanların birbirleriyle nasıl ilişki kurduğu ya da
temel değerlerinin ne olduğu ya da iktidara kimin sahip olduğu ve bunu nasıl
kullandığıyla ilgili). Öğrenme amaçlı ve yapılandırılmış olabilir (kurslarda,
eğitim oturumlarında ve atölyelerde olduğu gibi) fakat çoğunlukla informal ve
rastlantısal olacaktır. İnsanlar yaşadığı ve çalıştığı sürece sürekli öğrenirler. Bu
öğrenmelerin çoğu planlanmamış ve çoğu kez örtüktür, fakat bu öğrenmeler
çok etkilidir.
Benim ‘yetişkin eğitimcisi’ tanımım da kapsamlı olacaktır. Radikal yetişkin
eğitimciler, özgürleştirici toplumsal değişim için çalışan ve toplumsal yaşamın
öğrenme boyutuyla ilgili kişilerdir. Giderek daha az sayıda insan kendisini
‘yetişkin eğitimcisi’ olarak görür. Buna öncelikli işleri yetişkinlerin eğitimini
gerektirenler de dâhildir. Bunun yerine insanlar kendilerini ‘insan kaynakları
uzmanı’, ya da ‘okuma-yazma öğretmeni’ ya da ‘bakıcı eğitici” vb. olarak
görürler. Fakat toplumsal yaşam öğrenmeyi ve yönetmekten eyleme kadar bir
EBT_SAYI_26.indd 146
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
dizi role bürünmeyi gerektirir ve tüm bunlar öğrenmenin kolaylaştırılmasını
içerir.
Radikalin anlamında köktenci ya da aşırılıkla birlikte köklerden kopuş ve
temel olandan uzaklaşma vardır. Radikal eğitim, başat pratiklerden ya da
bir ya da daha fazla düzeyde içerik, süreç ve sonuç olarak eğitimin diğer
toplumsal süreçlerle ilişki düzlemlerinden temelde bir ayrılmadır. ‘Başat’
sözcüğü radikalliğin göreli doğasına dikkatimizi yöneltir. Birinin öğrenmesi
ya da eğitimsel deneyimi şeylerin oluş biçimiyle ilgili olarak radikaldir. Bu,
elbette ki şu anlama gelir: Radikal eğitim ve öğrenme, bizi devrimde olduğu
gibi hızlıca tepki vermeye götürebilir. Neoliberal eğitimsel gelişmeler bunun
kanıtıdır. Kitle iletişim araçlarının hegemonik etkileri de öyledir. Fakat
yetişkin eğitiminde radikal eğitim, genellikle eleştirel ve özgürleştirici eğitimi
ifade etmek için kullanılır ve benim bu makalede kullanacağım anlamı da
budur. Eleştirel [kritik] Yunanca krites ten gelir, yargıda bulunmak demektir.
Eleştirel eğitim haksızlıklar konusunda yargıda bulunur ve bu haksızlıkların
temel nedenlerine, daha derin dinamiklerine ve belirleyici faktörlerine vurgu
yaparak onları düzeltmeye çalışır. Özgürleştirici eğitim (Latince manus
[el] ve capare [almak] kelimelerinden gelir), bazı baskılardan kurtulmaları
ve yaşamlarının kontrolünü ellerine almaları için insanları özgürleştirmeyi
amaçlar.2
147
Öğretmekten Öğrenmeye
1960’lar ve 1970’lerde yetişkin eğitiminde ve belli bir ölçüde okul eğitiminde,
uygulayıcıların ve araştırmacıların dikkati, daha etkili öğretmenler yetiştirmeye
çalışmaktan, daha yetkin öğrenenler yetiştirmeye çalışmaya doğru yönelmiştir.
Bu odak kaymasının bir dizi nedeni vardı. Söz konusu nedenler, ‘dolaylı’
öğretimin (örneğin, öğretmenlerin öğrencilerinin bir şeyler öğrenmesi için
neler yaptığı) öğrencilerin öğrenmesine, ‘doğrudan’ ya da öğretici (didaktik)
öğretimden daha fazla katkıda bulunduğunu gösteren öğretmen etkililiği
konusundaki araştırma bulgularında kısmen görülebilir (Shulman, 1986:12).
Fakat çok daha önemli olan, didaktik öğretime karşı toplumda artan bir ahlakî
ve siyasî hoşnutsuzluğun oluşu ve bunun sonucunda eğitim alanında ve
toplumda daha kapsamlı dönüşümlerin gündeme gelmesiydi.
Modern eğitimin tarihi, eğitim üzerinde tahakküm kurma mücadelesi olarak
görülebilir. Örneğin 19. yüzyıl İngiltere’sinde bağımsız işçi sınıfı eğitimi, açık
bir şekilde yönetici ve orta sınıfların çıkarlarını güden bir eğitim sisteminin
büyük ölçüde istilası altındaydı (bakınız Simon 1965, 1972, Johnson 1979,
Armstrong 1988). Benzer şekilde, eğitim hakkından yararlanma ve eğitimin
EBT_SAYI_26.indd 147
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
içeriği ile yöntemi üzerinde uzun ve sürekli bir toplumsal cinsiyet mücadelesi
olmuştur (Spender and Sarah 1980; Thompson, 1983; Belenky et al. 1986,
Westwood 1984). Yine, üçüncü dünyada, bir yandan halktan insanlar ile
sömürgeci ve daha sonra neo-sömürgeci egemenler arasında, eğitim konusunda
uzun süren mücadeleler olmuştur (Carnoy 1974; Foley 1981, 1982, 1993c).
Eğitim konusundaki bu mücadeleler 1945’ ten sonra şiddetlendi. Dünyanın
birçok yerindeki kurtuluş mücadeleleri, Paulo Freire’nin (1972a, b,1976)
ve birçok başka kişinin çalışmasında ifade edilen özgürleştirici bir eğitim
kuramının dillendirilmesinin yolunu açtı. Gelişmiş kapitalist ülkelerde,
başarıyı çeşitlendirme anlamında, eğitime erişme hakkının yaygınlaştırılması
(sosyal yardım kursları, telafi edici eğitim, destekleme programları) için
eğitimin içeriğini genişletme (kadın çalışmaları, çokkültürlü müfredat, yerel
çalışmalar) ve öğrenmede öğrenci kontrolünü artırmaya yönelik çabalar
olmuştur. Burada tartışacağım bu son pedagojik değişikliktir. Bizim
öğretime yaklaşımımız açımızdan bu değişim radikal olmuştur ve Amerikalı
psikoterapist ile aynı zamanda eğitimci olan Carl Rogers’ın çalışması bu
değişimin merkezi olmuştur.
148
Carl Rogers: ‘Anlamlı Öğrenme’ ve ‘Kolaylaştırma’
Rogers, terapi ile eğitimi, bireysel ve toplumsal değişimin potansiyel araçları
olarak gördü. Örgün eğitim müfredatının önemli bir kısmını oluşturan
anlamsız, baskıcı ve yabancılaştıran öğrenme ile birey merkezli ve kişinin
tüm benliğini verdiği “önemli, anlamlı, deneyimsel öğrenme”yi birbirinden
ayırdı. Rogers’a göre, hümanist eğitimcilerin ikilemi , “belirli bir müfredat,
bütün öğrenciler için benzer ödevler, tek tip öğretim, bütün öğrencilerin
dıştan değerlendirildiği standartlar ile öğrenmenin öğretmen merkezli notlarla
ölçülmesi” ile tanımlanan ve anlamlı öğrenmeyi dıştalayan bir eğitim sistemi
içinde çalışırken, alternatif yollar bulmaya çalışmalarıdır (Rogers, 1969: 5).
Rogers’ın başat öğretim yöntemi olarak “anlatım” yönteminin kullanılmasına
yönelik eleştirisi, 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında eğitimin radikal
analizinde bir yol açmıştı. Eleştirel eğitimciler arasında öne çıkan “bankacı”
ile özgürleştirici eğitim arasındaki karşıtlığı işaret eden Paulo Freire; baskıcı
kurumsallaşmış eğitimin yerini, gönüllülüğe dayalı öğrenme ağlarının alması
gerektiğini düşünen Ivan ıllich ve Paul Goodman; daha yaratıcı ve katılımcı sınıf
öğrenmesi ile ilgili pratik fikirleri olan John Holt; “özgürleştirici sınıflarda”ki
zorlu ve teşvik edici öğrenmenin yararlarını öne çıkaran Kohl, Kozol, Henry,
Serle ve diğerleri; öğrenenlerin sormadıkları sorulara yanıt veren basmakalıp
eğitime son derece eğlenceli eleştiriler yönelten ve bunun yerine açık uçlu
EBT_SAYI_26.indd 148
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
sorulara dayanan müfredatı koyan Postman ve Weingartner’dır (Bunlar ve
radikal eğitimle ilgili diğer çalışmalar ve bibliyografik detaylar için bakınız
Wright, 1990: 114).
Bu tür çalışmaların şekillendirdiği eleştiriler, şimdi pek çok eğitimcinin
düşüncesinin bir parçası haline geldiyse de, 1960’ların bazı fikirleri hâlâ,
hakim eğitim anlayışına karşı, bireysel gelişimi teşvik eden ve daha âdil
bir toplumun inşasına katkıda bulunan özgürleştirici eğitim yaklaşımıyla
doğrudan ilgilidir. Burada Rogers’ın öğrenmenin kolaylaştırılması fikri
özellikle önemlidir. Rogers, öğrenen gruplarda işin odağında, kolaylaştırıcının
grup için önceden belirlediği amaçlarının değil de, kişilerarası ilişkilerin
dürüst bir şekilde ortaya konması gerektiğini ifade eder. Grubun olumlu
yönde gelişmesini ummasına karşın genellikle “belli bir grup için özel bir
amacı olmadığını” savunur. Rogers bir grup çalışmasında, süreç içerisinde
sağlıksız öğelerin farkına varılıp, onların ortadan kaldırılacağına ve sürecin
sağlıklı bir yönde ilerleyeceğine inanır (Rogers, 1969).
Rogers aynı zamanda grup içinde kolaylaştırıcılık görevini, daha çok kendi
etkisinin payını ve grubun büyümesindeki sorumluluğunu gönüllü olarak
üstlenen ama grubu kontrol etmeyi istemeyen bir katılımcı gibi yerine
getirmeyi amaçlar. Bunu yaparken, tüm kişiliğini ve otantik benliğini ortaya
koymak ve diğerlerinin aynısını yapmasına olanak sağlamak için çabalar.
Rogers, belirli amaçlarının olmamasının ve grup sürecine güveninin, grupta
bir açıklık havası yaratacağını ve insanların kendi duygularını ifade etmelerine
ve kendi deneyimlerinden öğrenmelerine imkân vereceğini ummaktadır.
Grup üyeleri için psikolojik olarak güvenli bir hava yaratmak üzere uğraşır.
İnsanların söylediklerini, deneyimlerinin ve ifade ettikleri duyguların anlamına
odaklanarak, dikkatli bir şekilde ama seçerek dinler. Böylece, insanların
hem sevinçlerinde hem de acılarında onlarla birlikte olup, arkadaş olmayı ve
insanları onaylamayı amaçlar (Rogers, 1973).
149
Rogers bir terapist olarak doğrudan bulunduğu konumdan konuştu. Onun
için, eğitimde süregiden konuların büyük bir kısmı –beceri ve bilgilerin
edinimi ve aktarımı, eğitimin mesleki ve entelektüel boyutları- önemsiz
kaldı. Önemli öğrenme, kendinizle ve diğerleriyle ilgili farkındalığınızı
artıran ve size davranışlarınızı değiştirme şansı verendi. Hiç kimse size
böylesi bir öğrenmeyi anlatamazdı, kişinin psikoterapide yaptığı gibi siz onu
deneyimlemek zorundaydınız. Rogers’ın geleneksel öğretim eleştirisinin
ve onun kolaylaştırma anlayışının, son 40 yıldır yetişkin eğitiminde önemli
bir etkisi olmuştur. Yetişkin eğitimcilerin çoğu, şimdi kendilerini didaktik
EBT_SAYI_26.indd 149
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
öğreticilerden ziyade öğrenmenin kolaylaştırıcıları olarak görüyorlar.
Rogers’ın düşüncesi aynı zamanda çağdaş yetişkin eğitiminde temel konular
haline gelen, deneyim temelli öğrenme, öz-yönelimli öğrenme, yetişkin
öğrenme ilkeleri ve andragojinin gelişimini etkiledi.
Demokratik Zorunluluk
Rogers, bireyin gelişimi ile çok fazla ilgiliydi. Onun bir “hümanist” olarak
sınıflandırılmasına yol açan ve daha çok özgürleştirici toplumsal değişimle
ilgili olan “radikal” ya da “eleştirel” eğitimcilerden kendisini ayıran bu
vurgudur. Fakat gördüğümüz gibi, Rogers’ın grup sürecini kolaylaştırma
anlayışı, radikal bir şekilde demokratikti. Rogers, öğreten ile öğrenen
arasındaki iktidar ilişkilerini demokratikleştirmeyi istedi. Bu istek, onu
özgürlükçü eğitimciler arasına yerleştirdi. Dolayısıyla Rogers diğer radikal
eğitimcilerle hem bağlantılıdır, hem de onlardan farklıdır.
150
Eğer öğretim özgürleştirici olacaksa, demokratik olmalı ve öğrenenler ile
öğretenler arasında gerçek bir güç paylaşımını içermek zorundadır. Antidemokratik ve sömürücü birçok uygulamayı içinde barındıran toplumlar
ve kurumlar içinde gerçekten demokratik toplumsal süreçler inşa etmek için
sürekli bir mücadele vardır ve Rogers’ın yeteri kadar dikkate almadığı bu
mücadelenin politik karakteridir. Demokratik eğitim pratiğini inşa etmek için
bazı ayrıntılı mücadele planlarımız var. Bunlardan ikisinin incelenmesi Rogers
ve diğer radikal eğitimciler arasındaki benzerlik ve farklılıkları gösterecektir.
Varolan radikal yetişkin eğitimi uygulamalarının en ilginç örneklerinden biri,
70 yıl boyunca sendikacıları, insan hakları çalışanlarını ve çevre eylemcilerini
eğiten Tenesse’de bir yatılı okul olan Highlander Halk Okulu’nu kuran Myles
Horton’un çalışmasında görülmüştür. Horton ve meslektaşlarının, yetişkinlerle
çalışmanın gerçekten demokratik bir yolunu geliştirdikleri görülmektedir.
Onların başlangıç noktası, öğrenenlere ve onların yaşam deneyimlerine derin
bir saygıdır. Highlander tarihçisi Frank Adams (1975), “Highlander’da
değişmeyen kural: insanlardan öğren; onların olduğu yerden eğitimlerine
başla” diye yazmıştır . Horton kendini şöyle ifade eder:
Çalışan insanların-sıradan insanların bir geçmişlerinin olduğunu bilmek
zorundasın. Yetişkinler geçmiş deneyimleriyle gelirler, bu yüzden Highlander’da
onların deneyimlerini temel alan bir program hazırlarsın. Bizim işimiz, eğer
deneyimlerini analiz edip bu deneyimlerin üstüne bir şeyler koyabilirlerse ve hatta
bunları aktarabilirlerse, kendilerini rahat hissedecekleri bir güce kavuşacaklarını
anlamalarına yardımcı olmaktır (Moyers 1981).
EBT_SAYI_26.indd 150
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
Highlander’e geldiklerinde öğrenenler deneyime sahiptir, fakat onu analiz
edecek tekniklerden yoksundur. Eğitimciler öğrenenlere bu teknikleri nasıl
geliştireceklerini şöyle öğretirler:
Bizim yapmamız gereken şeylerden biri, bizim deneyimimiz ile onlarınki arasında
nasıl bir bağlantı kurulacağını öğrenmektir. Bunu benzetme yoluyla ve hikaye
anlatma yoluyla yaparsın. Kalkıp şöyle demeyiz: ‘Bak, sizin kafanıza sokacağımız
bazı gerçekler burada.’ Şöyle deriz: “Bak, bunun üzerinde düşünebilirsin. Bu
senin olduğu gibi falanca kişinin de farklı bir durumda başına geldi.” Böylece
birbirleriyle aynı şeyi yapmalarını sağlarız –akran etkileşimini devreye sokmuş
oluruz (Moyers 1981).
Bu tür eğitimde gelişen şey, her bireyin karşısındakini dinlediği ve diğerinden
öğrendiği gerçek bir diyalogtur. Bu gerçek ve zorlu bir eğitim çalışmasıdır.
Bu tür bir işteki zorluklar ve kazanımlar ile ortaya çıkan çözümsüz gerilimler,
David Head tarafından 1970’lerde Londra’daki Kingsway Day Centre’da
düşkünler evi sakinleriyle ilgili çalışmada büyük bir dürüstlük ve duyarlılıkla
ortaya kondu. Head, eğitimcileri işleri hakkında hoş olmayan: “Eğitim işgaldir”
gerçeğiyle yüzleştirerek işe başlar. Head şöyle devam eder: “Biz eğitimciler,
kendi müdahalemizin arkadaşça olduğuna inanmaktan hoşlanırız…. Fakat
bizim çalışmamız ister istemez, “işgalin ayak sesini, kültürel dayatmaları…
öğrenenlerin kişisel alanlarının değişim getiren güçler tarafından işgal
edilmesini” beraberinde getirdi (Head, 1977: 127).
151
Head, ayrıca, ilk fırsatta kaçacak olan kırılgan ve yaralı öğrenenlerle, eğitimsel
çalışmanın karmaşık dinamiklerinin ana hatlarını çizer. Açıklamalarında,
Highlander eğitimcileri tarafından keşfedilen demokratik öğretim hakkındaki
doğruları ortaya koyar. “Eğer işgalin daha kötüsünü önlemek durumundaysak”
diye yazar Head, “bizim amacımız insanların bulundukları yerden başlamak
ve onların gitmeye değer buldukları yönü birlikte keşfetmek olmalıdır”
(Head, 1977: 135). Bu, dayatmacı bir hizmet anlayışının yerine, dayanışma
anlayışına dayanan, farklı bir tür ilişkiyi inşa etmek için öğrenenlerle birlikte
çabalayan ve çalışmalarının yayılabilirliğinin bilincinde olacak eğitimcileri
gerektirecektir.
Bir yetişkin eğitimcisi için öğrenenlerle ‘dayanışma içinde’ çalışmak,
öğrenenlere hiçbir baskı yapmadan ve onları kontrol etmeye çalışmadan,
kendilerini sorgulamaları ve geliştirmeleri için onlara kaynak sağlamak ve
desteklemek anlamına gelir. Eğitimcilerin kendi iktidarlarını, öğrenenlerin
söz sahibi olabildiği eğitimsel durumları yaratmak için kullanmasını ifade
EBT_SAYI_26.indd 151
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
eder (Gore,1992:62). Bu, epey istismar edilmiş ve saptırılmış “güçlendirme”
kavramının en olumlu anlamıdır. ‘Güçlendirme’ eğitimcilerin işi ya da
öğrenenler için gündeme getirebileceği bir kavram değildir. Eğitimcinin elini
eteğini çekmesi ya da iktidardan vazgeçmesi de değildir. Bu, 40 yıldan fazla
bir zamandır yetişkin eğitimi alanındaki büyük karışıklıklardan biri olmuştur.
Sanırım bu aslında, Carl Rogers’ın öğrenme gruplarını kolaylaştırma
yaklaşımının bir yanlış yorumundan kaynaklanmıştır. Rogers’ın geleneksel
öğretime ilişkin suçlaması, grupların sağlıklı yönde gelişme kapasitesine olan
güveni ve çeşitli yöneltmeler olmadan gruplarla çalışmaya olan bağlılığı,
otoriteyi/gücü kullanmaktan kaçınma olarak yanlış yorumlanmıştır. Aslında
Rogers tıpkı Horton gibi, hizmetten yararlanan öğrenenler ile personelin
kendilerini tanımalarına fırsat sunmak için danışman, öğretmen ve yönetici
olarak gücünü kullanmıştır. (Kolaylaştırıcı öğretim ve yönetimle ilgili
Rogers’ın başkanlık ettiği üniversite kürsüsünde karşılaştığı problemler
konusunda okumak için Rogers, 1978:69-104’e bakın).
152
Rogers’ı (hümanist eğitimci) Horton ve Head’den (eleştirel ve radikal
eğitimciler) ayıran nokta, ikincilerin toplumsal analiz yapmaları ve siyasal
bağlılıklarıdır. Hem Head hem de Horton, kendi tarzlarında, öğrenenlerini
ezilen olarak görürler. İkisi de eğitimle ilgili çabalarını,
öğrenenlerin
üzerindeki baskıya karşı ortak hareket etmelerine yardım etmeye yöneltirler.
Her ikisi de eski bir sendika marşıyla ortaya atılan soruyu sordu ve yüksek
sesle yanıtladı: ‘Kimin tarafındasın?’ İkisi de, Amilcar Cabral’ın (1974:50–
51, 57, 59)
keskin sezgisine göre ‘sınıf intiharı’nı gerçekleştirdiler:
Baskıcı bir toplumsal düzende gelecek istemediklerine karar verdiler
ve kendilerine tanınan bu orta sınıf ayrıcalıklarına sırtlarını döndüler. Bu
adımı atarken öğretime demokratik ve eylemci bir yaklaşım getirmişlerdir.
Uzmanlıklarının insanlara faydalı olduğunu sanmaktan vazgeçip, öğrenenler
için ne yapabileceklerine ilişkin açıklamalar yapmak yerine, kendi kendilerine
ve öğrencilerine “Biz ne yapabiliriz, sizinle birlikte?” sorusunu sormaya
başlamışlardır (Gore, 1992 : 62).
Hegemonik Mücadele İçinde Öğrenme
Şimdi dikkatimizi radikal eğitimden radikal öğrenmeye kaydırıyoruz.
Karşımızda radikal gazeteci William Cobbett. Kendisi 1823’te Hampshire’da
Botley’e doğru atını süren, sağnak yağmurun yol açtığı boğmacasına ev yapımı
ilacın iyi gelmesinden memnun, kendi kulübesine yaklaştıkça ve alacaklıların
eline geçinceye kadar kendisinin olan tarlalar ile koruluklardan geçerken
hüzünlenmektedir. 16 yıl Botley’de çiftçilik yapmış olan Cobbett’ın, “yegane
ilgi alanı” olan siyasi reform uğruna halkı eğitme arzusu ile topraklarından
EBT_SAYI_26.indd 152
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
ayrılması ve kırsal gezileri ile çok emek isteyen konuşma programlarının
tümü insanların refahı içindi. Botley’de iyi haberler vardı, yalnızca buğdayın
serpilmesinden dolayı değil; “muhafazakar partili, acımasız vergi toplayıcısı”,
Cobbett’in Botley’de bulunduğu zaman boyunca anlaşamadığı yerel papaz,
muhterem Richard Baker, halk tarafından aşağılanmıştı. Birileri, Baker’a
“efsanenin onu terk ettiğini söyleyip ve buna benzer hikayeler anlatıp”,
“şarlatan” diye onunla dalga geçerek Londra’ya gitmesini sağladı.
Rahip bir faytona binmeyi göze alamayacak kadar büyük bir aceleyle at
sırtında hemen yola koyulmuş. Öyle görünüyor ki ona oyun oynayanlar,
gönüllülerden oluşan bir grup, içlerinde sütanneler, dadılar, alacaklar için
tutulmuş avukatlar, kilisede çalışan vaizler, tabutçular, yol arkadaşları,
hanımefendilerin hizmetçileri, Yorkshire jambonu tüccarları, tereciye tere
satanlar ve Islington’lu kuru gübre tacirleri de vardı, hepsi birden papaza
yüklendi. Kısacası, eğer doğru bilgilendirildiysem, papazı birkaç gün kasabada
alıkoydular ve canını sıkarak bir açmaza sürüklediler, deyim yerindeyse
yangından kaçar gibi kaçmaya mecbur bıraktılar; ve daha sonra papaz eve
ulaştığında, köyünü serüveninin dökümünün çıkarıldığı el ilânlarıyla dolu
buldu ve hem de “şarlatan”ı bulana 550 liralık ödülün konduğu bir notla
birlikte.
153
Halkın enflasyonla yaşam koşullarının kötüleşmesi de papazın halk nezdinde
değerinin düşmesine yardım etmiştir. Cobbett, siyasal eyleme ekonomik
boyut katılmasının, din adamlarının ve diğer toprak sahiplerinin gücünü
azaltabileceğine ikna oldu. “Vergilerin tümü ve diğer kilise mülklerinin
tamamının kamu yararına kullanılacağı güne kadar… insanlıklarından
günbegün bir şeyler kaybedeceklerdir.” (Cobbett,1967 : 134–5, 520).
Özgürleştirici öğrenme için, meydan okuma ve egemeni dize getirme
konusunda öngörüde bulunma çok önemlidir. Cobbett’in anlattığı papazın
küçük düşürülmesi olayı, Çin’de feodalizme karşı mücadelede mülk sahiplere
külah giydirme ve geçit törenlerinde başlarına gelenleri çağrıştırdı (Foley,
1993a:324). Ama aynı zamanda, işçilerin, kadınların, yerli halkların ve
öğrencilerin özellikle de yöneticiler, erkekler, sömürgeciler ve öğretmenlere
karşı mizahı kullanmasını da akla getirdi (örnekler için, bakınız Foley, 1999).
Bütün bu durumlar özgürleştirici öğrenmeyi ve çoğu kez özgürleştirici eğitimi
içerir, fakat öğrenme ve eğitim informal ve karmaşıktır.
Terry Eagleton’ın (1989: 167) söylediği gibi, insanlık tarihi baskı ve
sömürünün, kesintisiz ve sürekli olması gibi sarsıcı bir gerçeğin egemen
EBT_SAYI_26.indd 153
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
154
oluşuyla açıklanabilir. Feodalizm, kapitalizm, devletçi sosyalizm bunların
tümü belli egemenlik sistemleri oldu. Bu hegemonyanın hem maddi
hem de ideolojik egemenlik boyutu vardı. Egemenlik, üretim ve iktidar
ilişkisinden kaynaklanır ve bunların içinde yapılanır. Fakat aynı zamanda,
mesela insanların durumları anlamlandırma ve onlar hakkında konuşma
biçimleri gibi, ideolojiler ve söylemler içerisinde de yapılandırılır. Böylelikle
hegemonya içselleştirilip, insanların bilincine yerleştirilir. Fakat eğer
egemenlik evrenselse, aynı zamanda sürekli karşı çıkılandır da. Bu yüzden
tarih, sıradan insanların kendi yaşamları üzerindeki kontrolü sürdürmeleri ya
da arttırmaları için sürekli bir mücadele olarak da görülebilir. Bu mücadelede
şimdi özerklik ve özgürleşme yolunda, sınıfın oluşumu ve ulusal kurtuluş
mücadelesi tarihlerinden (Thompson, 1968; Foley, 1999), tek tek işyerleri ve
dersliklerde kontrolü sağlama mücadeleleri ile ilgili etnografik çalışmalara
(Örneğin: Anyon, 1983; Webb, 1990; Skeggs, 1991; Taylor, 1998) uzanan
geniş bir literatür vardır. Bu tahakküm ile özgürleşme arasındaki mücadelenin
öyküsü, başarılar ve kayıplar, ilerleme ve gerileme arasında gidip gelen,
sürekli karşı çıkışlara açık, karmaşık, belirsiz ve çelişkili doğasıyla ilgili
artan farkındalığın öyküsüdür. Bu mücadele aynı zamanda somut durumları
sınadığımızda ortaya çıkan bir öğrenme ve eğitim boyutuna sahiptir. Ben
“ortaya çıkmak” kavramını bilinçli kullanırım, çünkü öğrenme sık sık diğer
etkinliklerin içinde yer almakta ve ortaya çıkarılmak durumundadır. İki yeni
örnek daha burada incelenecektir.
Mahalle Evleri
1990’ların başında, iki Melbourne ‘mahalle evinde’ ya da kadın toplum
merkezinde informal ve rastlantısal öğrenmeyi inceledim (Foley, 1993b,
1999). Kadınların yönetim komitelerine katılımı ve topluluk çalışanı rollerini
yerine getirirken, oyun gruplarında, kurslarda öğrendiklerinin, evleri önemli bir
yer haline getirdiği sonucuna götürdü beni. Evde yapılan etkinliklere katılım
sayesinde kadınlar, işlevsel beceriler ve bilgilerin yanı sıra özfarkındalık
ile karmaşık kişilerarası ilişkilere dair bakış açısı edindiler. Kadınlar kendi
değerleri konusunda aydınlandılar ve kendi değerlerini fark ettiler. İnsanların
farklı ilgi ve değerlere sahip olmalarından dolayı aralarındaki anlaşmazlığın
kaçınılmaz olduğunu ve bu çatışmanın yapıcı ya da yıkıcı olabileceğini
gördüler. Kadınlar aynı zamanda, devlet politikası ve bütçe hesapları gibi daha
geniş bağlamlı ve yapısal faktörlerin evde olanı şekillendirdiğini öğrendiler.
Bu öğrenme, informal, rastlantısal ve başka faaliyetlerin içinde ortaya çıkan
bir öğrenmeydi. Çoğunlukla onu yapan insanlar tarafından öğrenme olarak
ifade edilmedi, fakat bu tür bir öğrenme çok önemlidir.
EBT_SAYI_26.indd 154
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
Evler, mücadele yerleri ve öğrenme fırsatları sunan mücadele alanları olarak
da görülebilir. Bu mücadeleler, kişinin kendisiyle, kendi cinsiyet rolünün
toplumsallaşma sürecine karşı olabilir. Bu yüzden örneğin, Higby’deki
evlerden birinden olan kadınların, evde çocuk bakımı talep edebilmelerinden
önce, ev işinin yük olmadığına dair inançlarını kırmaları ve çocukların
oyun grubunun dışındaki aktiviteleri takip etmek konusunda kendilerini
özgürleştirmeleri gerekti. Evlerdeki yaşantı aynı zamanda bireyler ve gruplar
arasında mücadelelere yol açtı. Öyle ki, Higby’de, eski ve daha yeni üyeler
arasında çocuk bakımıyla ilgili keskin bir tartışma çıktı ve işçi maaşları
üzerine çetin ve can yakıcı bir mücadele oldu. Söz konusu mücadelelerin
yıkıcı ve zayıflatıcı bir yanı vardır. Fakat bununla birlikte tartışmanın içindeki
insanlar için öğreticiliği tartışmasız, özgürleştirici bir eyleme de dönüşebilir.
Higby’de çocuk bakımıyla ilgili ilk mücadele kadınları özgürleştirerek diğer
etkinlikleri izlemelerini sağladı. Bu mücadele samimi, güçlü, kendini adamış
mahalle halkından oluşan bir grubun ‘gerçek bir destek ağı’, yaratmasına
da yardım etti.
Mahalle evleri mücadeleleri, her ne kadar bireyler için zorlu ve acılı olsa da
ve ara sıra içinden çıkılmaz bir hal alıp yıkıcı olabilse de, bu mücadeleler
kişinin öğrenme sürecinde belki de en önemli aşamayı oluşturmuşlardır. Bu
öğrenme, insanların çevrelerini anlamlandırmalarını ve harekete geçmelerini;
kendilerini bilgi üreten, aktif bireyler olarak hissetmelerini sağlamaktadır.
Kadınlar mahalle evlerine katılımları sayesinde, cins temelli toplumsallaşma
süreçlerinde kendilerine aşılanan korku ve güven eksikliğini yenmeyi,
kendileri için bir şeyler uğruna savaşmayı ve zor olan ortak karar alma sürecine
katılmayı öğrendiler. Kadınlar aynı zamanda, çatışmanın kişisel ve toplumsal
nedenlerini anlama, durumları bağlamları içinde analiz etme ve bu durumlar
karşısında stratejik davranma ile kendi değer ve amaçları doğrultusunda
hareket etme ve değerlendirme yeteneklerini geliştirmişlerdir. Tüm bunlar
tamamen eleştirel öğrenmedir: daha önceki kendine münhasır deneyimin
bir kenara bırakılmasını, anlayış geliştirmeyi, “deneyimin çerçevesi ve
yapısındaki” değişim ve dönüşümler için olasılıkları görmelerini içerir (Hart,
1990:55). Eleştirel öğrenmenin bu süreci deneyimlerini kuramsallaştırırken
insanları da dâhil eder: kişiler iktidar, çatışma, yapı, değer ve tercihler gibi
kavramlardan kalkarak bunları yeniden düzenler. Bu eleştirel öğrenmenin,
yapılandırılmış kurslar yerine, harekete geçerek ve eylem üzerine düşünerek,
deneyimler yoluyla informal bir şekilde edinildiği açıktır.
155
Çevre Hareketi
Benzer informal ve rastlantısal öğrenme türleri, toplumsal hareket örneklerinde
EBT_SAYI_26.indd 155
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
bulunabilir. New South Wales’in (Avustralya’da eyalet) kuzeydoğusunda
yaşayan küçük bir ‘göçmenler’ grubu, Terania Creek denilen bir yerdeki
yağmur ormanının kalıntılarını kurtarmak için 1974 yılından başlayarak
1980’li yılların başına kadar devam eden bir kampanya düzenlediler.
Bürokratlarla ve politikacılarla görüşmeler yaptılar, kamuoyunu seferber
etmeye çalıştılar, doğrudan eylemler yaptılar ve uzun erimli bir soruşturma
kuruluna katıldılar. Eyalet Hükümeti sonunda yağmur ormanı kalıntısını bir
milli parka dönüştürdü.
Terania Creek kampanyasındaki eylemcilerin öğrendikleri iki açıdan önemliydi.
Birincisi, kampanyada eylemciler yeni bilgi ve beceriler kazandılar. Yağmur
ormanı ekolojisiyle ilgili günümüzde de hâlâ kullanılmaya devam edilen hatırı
sayılır bilgiler edindiler. Devletin ve onun temsilcilerinin (kamu görevlileri,
politikacılar, hakimler) bakış açısını geliştirdiler; Devletle birlikte çalışma ve
onu etkileyebilme becerilerini geliştirdiler. Kitle iletişim araçları ile ilgili de
benzer beceri ve anlayışlar kazandılar. Ayrıca karmaşık durumları anlama,
demokratik örgütlenme biçimleri inşa etme ve doğrudan eylemde bulunma
becerilerini geliştirdiler.
156
Fakat kampanyada öğrenmenin, Freire’nin (1972/a:75-83) “bilinçlenme ” ve
Mezirow’un (1991) “perspektif dönüşümü” olarak adlandırdığı olguyla ilgili
başka bir boyutu daha vardı. Kampanya deneyimi, kampanyacıların dünya
anlayışını sarstı ve önemli ölçüde değiştirdi. Eylemciler, yağmur ormanının
değerinin kendinden menkul olduğu inancından vazgeçerek, uğrunda mücadele
edilmesi gereken bir şey olduğu yönünde fikir değiştirdiler. Uzmanlık ve
otoritenin toplumsal çıkarlar, iktidar ilişkileri ve bilginin örgütlenmesinde
nasıl yer aldığını gördükçe, uzmanlara ve otoriteye daha önce duydukları
güven kayboldu. Sonuç olarak, eylemciler uzmanlık kazanabilmeyi, yeni
örgütlenme biçimleri oluşturabilmeyi, gerekli adımları atabilmeyi ve bir
şeyleri değiştirebilmeyi öğrendiler. Bu öğrenmeler önemli ve güç katan türden
oldu. Aynı zamanda rastlantısal ve eylem sırasında gerçekleşen öğrenmelerdir.
Kampanyadan on yıl sonrasında eylemcilerle görüşülene kadar, öğrenmeler
sistematik olarak ifade edilmemiştir (Foley, 1991;1999).
Yöntem
Şimdiye kadar anlattıklarımın tümü, bir bakıma, Freire’nin eğitim yönteminde
özetlenmiştir. Freire’nin Brezilyalı işçilere ve köylülere okuma yazma
öğretimi ile ilgili başlattığı ilk çalışması olan “sorun tanımlama” pedagojisi,
sayısız araştırmacı tarafından uygulanmış ve geliştirilmiştir. Yaklaşımın yapısı
basittir. Eğitimciler öğrenenlerin kültürlerine ve toplumsal gerçekliklerine
EBT_SAYI_26.indd 156
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
kendilerini kaptırarak başlarlar. Böylece eğitimciler öğrenenlerin nasıl
anlam ürettiklerini ve onlar için neyin önemli olduğunu anlamaya başlarlar.
Eğitimin içeriği, öğrenenlerin kültür ve ilgileri, Freire terminolojisiyle ifade
edecek olursak, onların “üretken konuları” etrafında geliştirilir. Öğrenenlerin
deneyimlerinin önemli yanları konu haline getirilir ve sorun tanımlayan
“kodlar” halinde öğrenenlere sunulur. Birbirleriyle ve eğitimcilerle diyalog
içinde olan öğrenenler, problemleri anlamlandırırlar ve problemlere göre nasıl
davranacaklarını kararlaştırırlar (Freire, 1976).
Kuzey Amerikalı eğitimci Nina Wallerstein, Freire’nin pedagojisinin en
iyi temsilcilerinden biridir. Wallerstein, göçmenlere ve yerli Amerikalılara
İngilizce ve sağlık eğitimi verirken, elverişsiz görünen durumlarda “sorun
tanımlama” yaklaşımının nasıl uygulanabileceğini göstermiştir. İşyerlerinde
İngilizce dil öğretimi üzerine bir kitapta Wallerstein ve meslektaşı Elsa
Auerback, çok sayıda problem çözmeye dayalı öğrenme etkinliği üretir ve
çoğu eğitimcinin şimdi çalışmak zorunda olduğu, yeterliliğe dayalı müfredat
taslağı ile ilişkilendirir. Burada bir örnek vermek anlamlıdır:
B. YETERLİLİK: Bir güvenlik problemini rapor etme
ROL YAPMA: Aşağıdaki diyalogu hem olumlu (Yönetici Mr Smith, işçi Juan’a
yardım eder) hem de olumsuz (Mr Smith Juan’a yardım etmez) bir karşılık vererek
tamamlayın.
Juan: Bir dakikanız var mı? Size bir şey göstermek istiyorum.
Mr Smith : Ne oldu? Ne var?
Juan: Bu gaz maskeleri çalışmıyor. Tozu içeri alıyor.
Olumlu yanıtlar
Onlar yeterince iyi. Endişelenme
Sorun yok, işine geri dön
Problem yok
157
Olumsuz yanıtlar
Hemen kontrol edeceğim
İnceleyeceğim
Tamir edeceğim
Rol yapma raporunda yöneticinin aşağıdaki sorunlarla ilgili verebileceği hem
olumlu hem de olumsuz tepkileri yer alır. Yanıt olumsuz olduğunda sen ne derdin?
1. Güvenlik eldivenin yok ve kimyasallarla çalışmak zorundasın.
2. Bir aspiratör kırık ve sen tehlikeli gazlarla çalışıyorsun.
3. Pencere kırık ve dışarısı eksi 10 derece.
4. Senin çalışma alanında çok sayıda eskimiş elektirik teli var.
5. Deneyimlerinden bir problemi ekle.
(Auerback & Wallerstein 1987: 104)
EBT_SAYI_26.indd 157
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
Bu etkinlik, işçi sağlığı ve güvenliği birimi içindeki birçok etkinlikten biridir
ve bu birim de farklı dokuz deneyimden biridir ve Amerikan işyerlerinde ikinci
dil konuşanların kendini tanıtmanın karmaşıklığından başlayıp, bir iş sahibi
olmak ve çalışma yaşamının günlük taleplerini yerine getirmek için öğrenmek
durumunda kaldıkları becerilere kadar uzanır. Süpervizör/denetçilerle ve iş
arkadaşları ile konuşma, emeğinin karşılığını alma, bir sendikaya üye olmak
vs. Bu birimlerin her biri, dil ve iktidar arasındaki ilişkilere, işçilerin kendi
haklarını aramalarını sağlayacak şekilde çok somut olarak odaklanır. Her
birim bir kod etrafında oluşturulur, bu genellikle bir diyalogun eşlik ettiği
bir işyeri tablosudur. Her kodun ilk etkinliği, resimde gösterilen durumla
başlayan ve öğrenenlerin duruma tepkilerine ve onunla ilgili olası eylemlerine
yer verilen beş aşamalı bir dizi sorudan oluşmaktadır (Bu metodoloji ile ilgili
daha fazla bilgi için bakınız Wallerstein, 1983: 19-25).
158
Zor Zamanlar
Hepsi iyi hoş diyebilirsiniz. Verdiğiniz bütün örnekler, geçmişten ve başka
yerlerden diyebilirsiniz. Wallerstein’ın çalışması bile eğitimde ve ekonomide
yeniden yapılanmanın başlarında gerçekleştirilmiştir. Biz şimdi daha da zor
zamanlarda yaşıyoruz ve bu zamanlarda radikal öğrenme ve radikal eğitim
için yer yok. Zorluğu kabul ederim. Son otuz yıldan fazladır, kapitalizmin
yeniden düzenlenmesi, yetişkin eğitimini yeniden yapılandırdı. Küresel
ekonomik rekabet ve ekonomik krizle hareket eden hükümetler, eğitimi yurttaş
hakkından ekonomi politikası aracına dönüştürmüşlerdir. Canlandırılan
insan sermayesi kuramı, insanları üretim araçları olarak, “eğitim ve öğretim
aracılığıyla hem bireysel hem de toplumsal değer üreten nesneler olarak” görür
(Lingard, 1991:30). Devlet eğitim politikası oluşturmak için daha kapsamlı ve
denetleyici bir yaklaşım geliştirir. Avustralya’nın deneyimi özgün bir deneyim
oldu. 1980’lerden itibaren bir dizi hükümet inisiyatifi, okul sonrası eğitim için
üretimle doğrudan ilişkili olan, kapsamlı bir sistem kurmayı denedi. İşle daha
yakından bağlantılı kapsamlı bir üniversite sistemi, ekonomik açıdan faydalı
araştırmalara ve mesleki eğitime odaklanacaktı. Kapsamlı ve daha iyi finanse
edilmiş bir teknik ve ileri eğitim sektörü, temel işgücünün dışında kalanlar
(teknisyenler, ticaretle uğraşanlar ve beyaz yakalılar gibi yarı-profesyoneller)
için mesleki eğitim sağlayacaktı. Giderek daha fazla özel kurumlar (bunlar,
pek çoğu kiliseye yakın hayır kurumlarıdır) tarafından sağlanan, mesleki
hale getirilmiş olan topluluk yetişkin eğitimi, ikincil işgücü ve işsizler için
işgücü piyasası eğitimi verecekti, aynı zamanda geleneksel “giriş” rolünü
yerine getirmek için girişimde bulunacaktı. En radikal görüş, ilk olarak işyeri
eğitimini iş örgütlenmesindeki değişikliklere bağlayan, kapsamlı bir işyeri
reformu sistemiyle ilgili olandı.
EBT_SAYI_26.indd 158
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
Bu tür girişimler yetişkin eğitimcilerinin yaptıkları işi dönüşüme uğratmıştır.
İngiliz yetişkin eğitimcisi Jane Thompson (1996:77), 1996 yılında yazdığı
yazısında, bu politik yaklaşımın radikal etkilerini şöyle betimliyor:
Eğitimciler; fon bağlantılı denklik programları, pazarlama stratejileri, performans
göstergeleri, kalite kontrol gereklilikleri ve yeterlik kriterleri ile dört bir yandan
sıkıştırılırlar. Müşteriler ve birim maliyetlerinden ayrı olarak, öğrencilerden ve
yetişkin öğrenenlerden bahsetmeyi; stratejik planlar ve görev listelerinden ayrı
olarak, eğitimin anlamı ve amacından bahsetmeyi; modülerleşmeyi (parçalara
ayırma)
ve değerlendirme mekanizmalarından ayrı olarak, programın
doğal özelliklerinden ve uygun öğretim yöntemlerinden bahsetmeyi; öğrenci
numaralarından ayrı olarak, fırsat eşitliklerinden bahsetmeyi giderek daha çok
zorlaştıran yeni bir dil geliştirildi. “Yetişkin eğitimi” kavramı, eğitim politikalarının
resmî tanımlarında daha az yer tuttukça, yetişkin eğitimi uygulamalarını anlamak
ve sürdürmek de giderek zorlaşmaktadır. Keith Jackson (1995) bize, üst düzey
devlet memurlarının ağzına dolanan ve Thatcher’a mal edilen şu sözlerin,
Thatcher’ın toplumla ilgili nasıl yanlış bir izlenime sahip olduğunu gösterdiğini
hatırlatır: “Günümüzde yetişkin eğitimi diye bir şey yoktur, yalnız yetişkinler
derslere katılmaktadır o kadar.”
Yeni bir bin yıla girilirken, teknoloji yetişkin eğitiminin dönüşümünü
hızlandırmaktadır. Büyük şirketler -NewsLimited, IBM, Disney, Microsoftküresel bir piyasa için, internet aracılığı ile eğitim vermek amacıyla
üniversitelerle ortaklığa girmektedirler. Pazarın boyutuna (Dünya Bankası
tarafından şu ana kadar 70 milyon olması tahmin edilen öğrenci sayısının,
2025’e kadar 160 milyon olmasının beklenmesi) ve mali karların (üç kat bir
artışla eğitim harcamalarının 2013’e kadar 4,5 trilyon Amerikan doları olacağı
tahmini) boyutuna dikkatle baktıklarında üniversite yöneticilerinin iştahları
kabarmaktadır. Üniversite öğretmenlerinin çalışmaları üzerindeki etki, hızlı
ve radikaldir. Üniversiteler, daimi kadro yerine geçici kadro istihdamına
yöneldikçe, bu durum kendisini daha fazla hissettirmektedir (Noble, 1998;
Weekend Australian, 22/4/00) Bu dönüşüm, kırdaki marabaların kendinden
sonrakilere yerlerini bırakmak için ortadan kaybolması ve el becerisi gerektiren
işlerin yerini fabrika üretiminin almasına benzemektedir.
159
Stratejik Öğrenme
Kapitalizmin zaferi radikal eğitimin yerini daraltıyor gibi görünmektedir.
Ancak kapitalizmin bu zaferi dünyadaki insanların çoğunu mutsuz kılmasına
ve doğayı tahrip etmesine dayanmaktadır. Bu yüzden de radikal eğitim ve
öğrenmenin maddi dayanakları hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Boşluklar ve
üzerine gidilecek alanlar bellidir. Toplumsal hareketlerde ve toplumsal eylem
içinde öğrenecek olanlar: engelliler, işsizler, kadınlar, sendikacılar, çevreciler,
EBT_SAYI_26.indd 159
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
yoksullar, mahalle eylemcileri ve yerli halklardır. Halk eğitiminin değişik
biçimleri arasında şunlar vardır: kurtuluş teolojisi, kentsel topluluk eğitimi,
sözlü tarih, topluluk ilişkileri, ırkçılık karşıtlığı, kültürel eylem ve HIV/AIDS
eğitimi. İşyerinde ve eğitim kurumlarında öğrenmenin yeni biçimleri de söz
konusudur, bunlar örgütsel öğrenme, rehberlik, eleştirel profesyonel eğitim,
probleme dayalı öğrenme, deneyimsel eğitim, eylem sırasında öğrenme ve işe
dayalı öğrenmedir (Newman 1994, 1999; Field 1995; Mayo and Thompson
1995; Thompson 1997; Walters 1997; Mayo 1999; Crowther et al. 1999; Foley
1999).
Radikal eğitimin ve öğrenmenin altındaki zemin kaymakta ve değişikliğe
uğramaktadır. Buna rağmen bir süreklilik de söz konusudur. Daha önceki
meslektaşları gibi çağdaş eğitimciler de kapitalizm koşullarında yaşamakta ve
çalışmaktadır. Kapitalizm bir yandan değişirken, aynı zamanda kar dürtüsüyle
emek ve doğa sömürüsüne dayanması ve kullanım değerini piyasa değerine
dönüştürmesi gibi kimi yönlerden aynı kalmaktadır. Değişen ise kapitalizmin
işgalinin boyutu ve yoğunluğu ile insan hayatını daha fazla ölçüde ve yeni
biçimlerde sömürmesidir. Kapitalizm şimdi de eğitime yöneldi.
160
Bu yeni durum farklı yöntemleri kullanan ve daha stratejik yaklaşan ancak yine
eleştirel ve özgürlükçü, radikal yetişkin eğitimcileri kuşağını gerektirmektedir.
Bu yaklaşım yetişkin eğitimcilerinin günlük hayatında ortaya çıkan özel
sorunlara odaklanacaktır. Bu sorunlar şunlardır:
•İşitme engelli öğretmenlere dönük ayrımcılık,
•Yerlilere önyargılı bakan sınıf öğretmenlerini eğitme,
•Kamu sektöründe yapısal ve kültürel değişimin etkilerini öğrenme,
•Bir hapishanede eğitimcilerle terapistler arasındaki fonlarla ilgili çıkan
çatışmalar,
•Kamu sektöründe insan kaynakları bölümündeki yöneticinin kendi
birimindeki işlerle Sendika temsilcisi olarak görevleri arasındaki
gerilimi,
•Emniyet teşkilatındaki toplumsal cinsiyet ilişkilerini öğrenme,
•Zihinsel engellilerin bağımlılıktan nasıl kurtulacakları ve kendine
yetmeyi öğrenecekleri,
•Ataerkil bir öğrenme geleneğine sahip kilisede, feminist, katılımcı,
problem çözücü bir pedagoji geliştirmeye çalışma,
•Kamu sektöründe girişimci olmayı öğrenmekle ilgili gerilimler,
•Kronik hastalar ve aileleri için eğitim vermek,
•Askeriyedeki eğitim programlarında kültür ve öğrenme,
EBT_SAYI_26.indd 160
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
•Teknik okuldaki motivasyonu düşük ergenlik dönemindeki öğrencileri
eğitme,
•Yasal bir merkezde örgütsel öğrenmeyi hızlandırmak için örnek vaka
kullanmak,
•Üniversitedeki teknik destek personelinin informal öğrenmesi,
•Öğrenme süreci olarak fazla mesai,
•Merkezdeki bir okulda yıkıcı bir sosyal çevre (uyuşturucu, çocuk
istismarı) ile öğrenci ve personelin morali arasındaki ilişki.
Enerjisi Düşük Öğretmenleri Harekete Geçirme
John, merkezî bir ilköğretim okulunda yeni atanan bir müdür yardımcısıdır.
Personelin sorun çıkaran öğrenciler yüzünden kendilerini kuşatılmış
hissettiklerine ve umutlarının kırıldığına şahit olur. Kendisi “Bu öğretmenler,
günlük iş temposu içinde böyle hissetmelerine yol açacak ne öğrenmişlerdir?”
sorusunu sorar. Öğrencilerin ev hayatlarının acılarını okula taşıdıklarını
keşfeder. Aldıkları ilaçlar ve bazen ebeveynleri tarafından kötü muameleye
maruz kalmaları sonucu tüm gece uykusuz kalan öğrenciler, sınıfta uyuyakalır,
okula geç gelirler ve öğlen için yemek getirmezler yanlarında. Öğretmenler
bu konuları gündeme getirince veliler saldırganlaşır ya da tepkisiz davranır.
Ama öğretmenler yalnızca öğrencilerin beraberlerinde getirdikleri ile ilgili
değildir, onlar aynı zamanda okulun “bırakınız yapsınlar” kültürü tarafından
da biçimlendirilmektedirler. Bu okulda geleneksel olarak yöneticiler
yönetmemektedir ve personel bireyselleşmiş ve parçalanmıştır. Herkes
sınıfının kapısını kapatıp hayatta kalmaya çalışmaktadır.
161
John, personeli toplantıya çağırır ve insanlar ilk defa deneyimlerini paylaşma
şansı bulurlar. Müdür yardımcısı bu tartışmayı kayıt altına alır ve bölge
müdürlüğünden yardım ister. Bir grup rehber, okulu ziyaret eder ve olumsuz
öğrenci davranışıyla ilgili, yerel birliğin yöneticisinin önerisiyle nicel verilere
ulaşırlar. Rehberler bu bilgileri, okula davranış bozukluğuyla ilgili tam zamanlı
bir uzman görevlendirilmesi için kullanır.
Katılımcı Performans Yönetimi
Mike, büyük bir federal hükümet dairesinde insan kaynakları yöneticisidir. İşteki
vaktinin büyük bir kısmını, değişim girişimlerini açıklamakla geçirmektedir.
Yeni bir performans sistemine karşı personel tarafından büyük bir direnç
gösterildiğine tanık olur. Daha fazla araştırma yaptığında ise, personelin
çalışma arkadaşlarını ve yöneticilerini değerlendirmekten kaçındıkları ve
kendi davranışlarının şirketin değerleri üzerinden yargılanmasına kaygıyla
baktıklarını görmüştür. Birçoğu aynı zamanda performans değerlendirmesinin
EBT_SAYI_26.indd 161
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
ücretlerde düşüşe yol açacağı korkusunu taşımaktadır. Yönetim tüm bu
bulgulara performans yönetim sistemini tanıtmak için daha fazla zaman
ayırarak ve maaşla ilgili insanların endişelerini ortadan kaldırmak için çaba
içine girerek yanıt verir. Mike, kendi biriminde, grup çalışması temelinde
geribildirim almayı sağlayacak bazı yaklaşımların kabul görmesini konuşmak
için tartışma oturumları organize eder. Mike, personelin performans
yönetimine yaklaşımında bazı ilerlemeler olduğuna inanır. Çalışanlar şimdi
daha iyi bilgilendirilmektedir, kendilerinin dinlendiğini düşünmektedir ve
sürece dahil olma ile sahip çıkma konusunda adımlar atmaktadır. Mike böyle
bir sistemin uygulanmasının epey zaman gerektirdiğini düşünmektedir.
O aynı zamanda şunu keşfeder:
Her değişimle birlikte “sihirli değnek” etkisini tecrübe etmeliyim. Benim işyerimde
başarılı olmak için gereken tek yaklaşım, son derece katılımcı süreçler kullanarak
sürekli, ısrarcı bir çaba içinde olmaktır. İnsanlar aptal değil. Sorularına yanıt
arıyorlar ve tutarsızlıklar karşısında uyanıklar, gerçeklerden uzaklaşıldığını
hissettiklerinde, işverenlerin yapmaya çalıştıklarından hızla uzaklaşırlar.
Daha belirgin olarak “niçin” sorusuna dürüst bir yanıt ararlar.
162
Radikal Ama Hâlâ Sıradan
John ve Mike bizim yüksek lisans programında öğrencidir. Programa kayıt
olduklarında kendilerini yetişkin eğitimcisi olarak görmüyorlardı. Şimdi
bile öncelikli kimlikleri bu değildir. Ama yetişkin öğrenmesine katkıda
bulunmaktalar.
Daha özel olarak olumsuz öğrenmeyi tanımladıkları
söylenebilir. Bu, öğretmenlerin motivasyon düşüklüğünü öğrenmeleri ile
çalışanların performans değerlendirmesine karşı güvensizlik ve direnç
geliştirmeyi öğrenmelerine benzer. Diğer yandan üretken öğrenmeyi
(öğretmenlerin çözümsüz gibi görünen sorunlarla ilgili harekete
geçebileceklerini öğrenmeleri ve çalışanların da nasıl değerlendirilecekleriyle
ilgili karar verme aşamasında görüşlerinin önemli olacağını öğrenmelerine
benzer bir öğrenmeyi) de geliştirirler.
John, Mike ve onların iş arkadaşları için bu, sıradan olduğu gibi radikal bir
öğrenmedir de. Sıradanlığı günlük işlerinin bir parçası olmasında ve kayda
değer olmamasındadır. Bununla birlikte, olan bitenin ve insanların neler
öğrendiğinin bir değer taşıdığı modern bir işyerinde, olumsuz öğrenmeyi
adlandırmak ve daha üretken bir öğrenmeye doğru kaydırmak radikaldir. Söz
konusu olan öğrenmeler hem eğitimciler (yöneticiler) için hem de öğrenenler
(işçiler) için radikal ölçüde eğiticidir.
EBT_SAYI_26.indd 162
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
Bu “stratejik öğrenme” yaklaşımının özünü oluşturan eylem araştırması
yöntemi de hem sıradan hem de radikaldir. Araştırmanın yöntemi, genel olarak
kabul gören eylem araştırma sürecidir:
Konu/problem > hipotez (ve/ya daha kapsamlı tezler) > araştırma sorusu
(-ları) > veri toplama > veri analizi > eylem > değerlendirme > konu/problem
Araştırmacı araştıracağı konu ya da problemin kısa tanımıyla başlar. Bundan
sonra, konu hakkında bir ya da iki hipotez ortaya atar. Daha sonra bir ya
da daha fazla araştırma sorusu formüle eder. Bunlar hakkında genellikle
gözlem ve görüşme yoluyla veriler toplar. Verileri analiz eder ve konuyla
ilgili okumalar yaparak bilgisini derinleştirebilir. Kendi analizine dayanan bir
strateji geliştirir bunu uygular ve değerlendirir. Bu sıradan eylem araştırma
yöntemidir. Bununla birlikte genellikle gizli olanı ve daha önce dokunulmamış
olanı ortaya çıkardığı ve üzerinde çalıştığı için de radikaldir. Bu onun stratejik
ve pratik değeridir.
Stratejik ve Özgürleştirici
‘Stratejik öğrenme’ yaklaşımı, yetişkin eğitimi ve öğrenmesini, performansı
ve üretkenliği arttırmanın basit birer aracı olarak görme girişimini reddeder.
Öğrenmeyi karmaşık (formal ve informal, yapıcı ve yıkıcı), tartışmaya açık
ve bağlamsal olarak görür. Eleştirel ve özgürleştirici öğrenmenin mümkün
ve gerekli olduğunu varsayar. Bunların gerçekleşmesinin ilk adımı, farklı
ortamlarda (işyerleri, aileler, topluluklar, görsel ve yazılı basın, toplumsal
hareketler) insanların gerçekte birbirlerine neler öğrettiği ve birbirinden
neler öğrendiğinin dürüst bir araştırmasının yapılması olacaktır. Söz konusu
yaklaşım, analiz için strateji ve becerilerin içerileceği pratik bir yol önerirken
titiz bir araştırmayı da gerekli görür.
163
Şimdi Neredeyiz?
Bu soru, radikal yetişkin eğitim ve öğrenme konusunda nerde olduğumuzla
ilgilidir. Bize kaynak sunan ve ilham veren geleneklerimiz var: Pedagoji
ve toplumsal hareket olarak radikal yetişkin eğitimi (Thomas, 1982; Evans,
1987; Lovett, 1988; Newman, 1994, 1999). Ondan sonra da bugün olduğumuz
noktaya gelebiliriz. Küresel kapitalizm gün geçtikçe öğrenme ve eğitimi de
içeren şekilde insan hayatını daha fazla işgal ediyor. Yetişkin eğitiminin
sunumu, giderek ticarileşmekte ve yayılmaktadır. Yetişkin eğitimcilerin işi
daha fazla bireyselleşmekte ve baskı altına alınmaktadır. “Yetişkin eğitimi”
diye bilinen kavram kaybolmaya yüz tutmaktadır.
Bizlerin arasından eleştirel ve özgürleştirici öğrenme ve eğitimine kendini
EBT_SAYI_26.indd 163
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
adayanlar, bu değişimlere üç yoldan yanıt verebilirler. Kapitalizm için
öğrenmenin daha etkili yöneticileri haline gelip teslim olabiliriz. Daha önceki
geleneklerin yok olmasına sızlanıp nostalji yaşayabiliriz ya da yeni bir mecrada
mücadele edebiliriz. Radikal eğitimciler için tek geçerli yol sonuncusudur.
Bu yol, yetişkin öğrenmesi ve eğitiminin ne olduğu, yetişkin eğitimcilerinin
kimler olduğu ve işlerinin neleri içerdiği bilgisine sahip olmayı ve bunlara
farklı bir anlayışla bakmayı gerektirir. Elinizdeki çalışmada, bu daha kapsamlı
ve stratejik algı ile yönteme yer vermeye çalıştım. Bu fikirleri daha detaylı
olarak başka yerlerde de geliştirdim (Foley 1999, 2000a, b, 2001). Makaleyi
birkaç teorik gözlemle bitireceğim.
164
Analiz ve Eylem
Toplumsal eylem içinde öğrenmeyle ilgili kitabımda (Foley, 1999), toplumsal
eylem içinde öğrenmenin etnografik değerlendirmesini daha geniş ekonomik,
politik ve kültürel analizle bağlantılandırarak, insanların baskının çeşitli
biçimlerine karşı mücadele ederken özgürleştirici ve üretken öğrenmelerde
ortaya çıkan iç içe geçmeleri görebilmemizi sağladığını belirttim. Daha geniş
politik, ekonomik ve kültürel bağlam, yerel toplumsal hareket için zemin
hazırlar, ancak bunun gerçekleşmesi için insanların bilincine hitap eden bir
şeyler olmalıdır, insanlar eylemin gerekli ve mümkün olduğunu görebilmelidir.
Dahası her toplumsal eylem, yerel politik ya da mikropolitik bir bağlamda
gerçekleşir. Bu bağlantıları aşağıdaki şekilde görebilirsiniz:
Şekil 1. Toplumsal eylem içinde gerçekleşen öğrenmeleri analiz için bir
çerçeve
Bu makalede sözü edilen bağlantıların örgütlü toplumsal eylemden daha geniş
bir düzleme yayıldığını ve böylece toplumsal hayatın her alanında görüldüğünü
ifade etmeye çalıştım. İnsan hayatında bir öğrenme boyutu vardır. Öğrenme
çeşitli biçimler alır ve problemli sonuçlar doğurabilir. Çoğunlukla öğrenme,
informal ve rastlantısal olup diğer etkinliklerin içindedir ve örtüktür.
Eğer günlük hayatımızdaki ve yaygın olarak süregiden mücadeledeki informal
öğrenmenin nasıl ve ne şekilde gerçekleştiğini anlamak istiyorsak yapılacak
çok şey var. Bu öğrenmeyi en iyi şekilde gözlemlemek için Glassie’nin (1982)
İrlanda’nın küçük bir topluluğu olan Ballymenone ile ilgili hoş etnografik
çalışmasına bakmayı öneriyorum. Bu çalışmada halkın tüm yaşamı, işi, aşı,
eğlencesi, dini, politikası, hikâyeleri, toprakla ilişkisi yer alır.
Böyle bir çalışmada şu iki konu temel konular olmalıdır:
EBT_SAYI_26.indd 164
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
•Günlük deneyimsel öğrenmelerin ne ölçüde örtük ve diğer etkinlikler
içine gömülü olduğu ve bunların hangi oranda bilerek yapıldığı;
•Günlük deneyimsel öğrenmelerin ne ölçüde sömürü ve baskı ürettiği
ve bunlarla mücadele ile bu ilişkileri dönüştürmenin hangi oranda
mümkün olduğu.
Bu soruların bizi götürebileceği bazı göstergelere Christina Turner’ın
(1995) Japon işçilerle ilgili ilginç etnografik çalışmasında ulaşabiliriz.
Turner 1970’lerin sonunda iflas eden küçük ölçekli işletmelerin kontrolünün
sendikalara geçmesinde rol alan iki grup Japon işçisiyle ilgili çalışma yürüttü.
Bu tür devir olayları, yükselen petrol fiyatları ve Yen’in değersizleşmesinin
küçük Japon şirketlerini etkilemesi nedeniyle, o dönem için yaygındı. Turner
bir ayakkabı üreticisiyle (Universal Shoes) fotoğraf makinesı (Unikon)
şirketini inceledi. Her iki şirket de 1977’de iflasını ilan etmişti. İkisinde de
işçiler uzun süren başarılı kampanyalarla işi aldılar. 1990’ların ortalarında
iki şirket de hala kazanabiliyordu. Unikon geleneksel kapitalist ortaklık,
Universal Shoes ise işçi kooperatifi olarak varlığını sürdürüyordu (Turner,
1995: 12–18, 239–242).
Turner işçilerin hem kampanyalar sırasındaki hem de daha sonra ilişkilerini,
bilinçlerini ve eylemlerini inceledi. Bilincin oluşumuna giden yolun şu üç
sürecin etkileşiminden geçtiği sonucuna vardı: Açık tartışma, örtük bilgi
ve eylem ile eylemin kendisi ve toplumsal ilişkisellik deneyimi (age:249).
Turner’ın üzerinde çalıştığı iki örnekte de doğrudan deneyim ve zengin
tartışma, işçilerin eylemine rehberlik eden düşüncelerin ve duyguların
oluşumunda önemliydi: “Söze dökülmeyen tavırlar ve hareketler, doğrudan
tartışma, okumalar ya da entelektüel fikir egzersizleri kadar önemliydi.
Dahası, sıradan bir iş gününden ya da alışıldık bir çay sohbetinden tutun
da sendika toplantıları ya da şirket gezileri gibi belirli aralarla gerçekleşen
olaylar; gösteriler, resmi davetler ya da sendika içi çatışmalar gibi istisnai
durumlara kadar toplumsal deneyimlerin tümü de kayda değerdi.” (age: 237238).
165
Bu gibi durumlarda Turner, eylem ve bilinci, düşünce ve duyguyu birbirine
bağlı ve birbirini etkileyen öğeler olarak görür. Aynı zamanda katılımcıların,
sürece dair yoğun bir şekilde kafa yordukları ve kendileriyle ilgili kararlar
aldıklarını gözlemler. Eyleme bu kadar vurgu yapılması, materyalist ve
gerçekçi gelenekle örtüşür ve edebiyatta George Eliott (1866; 1871-1872),
tarihte Thompson (1973, 1983), kültürel çalışmalarda Williams (1958b) ve
antropolojide Geertz (1972, 1983) tarafından temsil edilir. Bu yaklaşımda,
EBT_SAYI_26.indd 165
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
öznelerin sürekli kısıtlandığı ve nihai olarak daha geniş kapsamlı ekonomik,
politik ve kültürel güçler tarafından belirlendiği kabul edilirken, öte
yandan özne- yapı ve eylem-bilinç diyalektiğinin ikna edici detaylarla izi
sürülür. Bu perspektif hem gerçekçi hem de stratejiktir. Bizim bir şeylerin
nasıl gerçekleştiğini daha iyi anlamamızı sağlar ve böylece bir sonraki olay
hakkında bizi bilgilendirir. Bu yaklaşım aynı zamanda örgütsel ve toplumsal
hayatı öğrenmemize ve anlamamıza yardım eder.
Bizler eylem içinde öğreniriz ve bizim öğrenmelerimiz hem örtük hem
de açıktır. Bu, gerçekten, çözmesi zor bir gergef işi gibidir. Eleştirel ve
özgürleştirici öğrenmeyi anlamak ve hızlandırmakla ilgilenen bizler için,
öğrenmelerin karmaşık olduğunu ve çözülmesi gerektiğini bilmek önemlidir.
Hızlı çözümler sunan formülleri böylece terk edebiliriz ve insanların çalışıp
yaşadıkları yerlerde gerçekten neler öğrendiklerini anlamaya çalışma işinin
zorluğu ve ödüllendirici yanıyla devam edebiliriz. Ve elbette, eğitimle ilgili
müdahalelerimizde bu bilgileri kullanmaya bakarız.
166
DİPNOTLAR
1 Burada, benim öğrenme ve eğitim anlayışımla ilgili bu üçüncü boyutu
tartışacak yer yok. Bu konuda benim annemin, eşimin ailesiyle aynı maden
ve çiftçi bölgesinden gelen ailesinin kültürüne dönüş yaptık. Bu kültürün
önemi ve öğrenmeyle ilişkisi, Raymond Williams’ın 1958 tarihli “Kültür
Sıradandır” başlıklı makalesindeki şu pasajda yer almaktadır:
Kültür sıradandır: Başlamamız gereken yer burasıdır. Bu ülkede (İrlanda
sınırı) büyümek kültürün şekillenişini ve değişimini görmek demekti.
Dağlarda dikilip kuzeydeki çiftliklere ve katedrale bakabiliyordum ya da
güneydeki dumana ve ikinci bir günbatımına benzeyen maden ocağı gibi
parlayan alevlere. Bu ailede yetişmek zihnin şekillenmesini görmek demekti; yeni beceriler edinmek, ilişkilerin değişimi, farklı dil ve fikirlerin
oluşumuna tanık olmaktı. Ağır işçi olan dedem mahalle toplantısında,
kulübesinden atılmakla ilgili heyecanlı ve coşkulu bir şekilde konuşurken
gözyaşlarını tutamamıştır. Benim babam ölümüne yakın, sessizce ve mutluluk içinde, sendika şubesi açmasından ve köyde İşçi Partisi’nin grubunu
kurmasından bahsetmiştir. Yeni poltikaya atılan “besleme kişiler” için ise
hoşnutsuzluk göstermemiştir. Ben farklı bir tarzda konuşuyorum, ama aynı
şeyleri söylüyorum (Williams, 1989: 1-2).
EBT_SAYI_26.indd 166
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
2. Daha detaylı “radikal”, “eleştirel”, “materyalist” ve “realist” tartışmalar
için Williams’a bakın (1973).
KAYNAKÇA
Adams, F. (1975) Unearthing Seeds of Fire. The Idea of Highlander
(Winston-Salem: John Blair).
Anyon, J. (1983) “Intersections of gender and class: accommodation and
resistance by working class and a´ uent females to contradictory sexrole ideologies.” In S. Walker & L. Barton (eds), Gender, Class and
Education, New York : Falmer.
Armstrong, P. (1988) “The long search for the working class : socialism and
the education of adults, 1850–1930,” In T. Lovett (ed.) Radical Adult
Education: A Reader (London : Routledge).
167
Auerbach, E. and Wallerstein, N. (1987) ESL for Action : Problem posing at
work (Reading, MA: Addison-Wesley).
Belenky, M., Clinchy, B., Goldberger, N. and Tarule, J. (1986) Women’s
Ways of Knowing: TheDevelopment of Self, Voice and Mind (New
York : Basic Books).
Cabral, A. (1974) Revolution in Guinea: An African People’s Struggle
(London : Stage 1).
Carnoy, M. (1974) Education as Cultural Imperialism (New York : David
McKay).
Cobbett, W. (1967 [1830]) Rural Rides (Harmondsworth : Penguin).
Crowther, J., Martin, I. and Shaw, M. (eds) (1999) Popular education and
social movements in Scotland today (Leicester: NIACE).
EBT_SAYI_26.indd 167
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
Eagleton, T. (1989) Raymond Williams: Critical Perspectives (Cambridge
: Polity Press).
Eliot, G. (1866 [1965]) Felix Holt the Radical (London : Panther).
Eliot, G. (1871–2 [1965]) Middlemarch (Harmondsworth : Penguin).
Evans, G. (1987) Radical Adult Education: A Critique (London : Croom
Helm).
Field, L. (1995) Managing Organisational Learning: From Rhetoric To
Reality, Melbourne: Longman.
Foley, G. (1981) “Learning in The Struggle : The Development Of Political
Consciousness Among Zimbabweans in the 1930’s,”. Zimbabwe History,
XII, 47–65.
168
Foley, G. (1982) “Political Economy and Education in Zimbabwe, 1980–
1982,” Henderson Seminar Paper No 52 (Harare : Department of History,
University of Zimbabwe), August.
Foley, G. (1991) “Terania Creek:Learning in A Green Campaign,” Australian
Journal of Adult and Community Education, 31 (3), 160–176.
Foley, G. (1993a) “Political Education in the Chinese Liberation Struggle,”’
International Journal of Lifelong Education vol. 13, no. 1, pp. 323–342.
Foley, G. (1993b) “The Neighbourhood House : Site of Struggle, Site of
Learning,” British Journal of Sociology of Education, 14 (1), 21–37.
Foley, G. (1993c) “Struggling Over the Cost of Schooling : the 1964 Schools
Boycott in Zimbabwe and Its Aftermath,”. History of Education Review,
22, 1–15.
EBT_SAYI_26.indd 168
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
Foley, G. (1999) Learning in Social Action : A contribution to understanding
informal education (London : Zed).
Foley, G. (2000a) “A Framework For Understanding Adult Learning And
Education,” In G. Foley (ed) Understanding Adult Education and
Training (Sydney: Allen & Unwin).
Foley, G. (2000b) “Conclusion : Critical Theory And Adult Education,” In
G. Foley (ed.) Understanding Adult Education and Training (Sydney:
Allen & Unwin).
Foley, G. (2001) Strategic Learning: Understanding and facilitating
organisational change, forthcoming.
Freire, P. (1972a) Pedagogy of the Oppressed (Harmondsworth : Penguin).
Freire, P. (1972b) Cultural Action for Freedom (Harmondsworth : Penguin).
169
Freire, P. (1976) Education: The Practice of Freedom (London : Writers &
Readers).
Geertz, C. (1973) “Thick Description: Toward And İnterpretive Theory Of
Culture,”. In C. Geertz (eds) The Interpretation of Cultures (London :
Fontana).
Geertz, C. (1983) Local Knowledge: Further essays in interpretive
anthropology (London : Fontana).
Glassie, H. (1982 [1995]) Passing The Time in Ballymenone : Culture
and history of an Ulster community (Bloomington : Indiana University
Press).
Gore, J. (1992) “What Can We Do For You ! What Can ‘We’ Do For ‘You ’ ?
Struggling Over Empowerment in Critical And Feminist Pedagogy,” In C.
Luke and J. Gore (eds) Feminisms and Critical Pedagogy (New York :
Routledge).
EBT_SAYI_26.indd 169
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
Hart, M. (1990) “Liberation Through Consciousness-Raising,” . In J. Mezirow
(ed.) Fostering Critical Reflection in Adulthood (San Francisco: JosseyBass).
Head, D. (1977) “Education At the Bottom,”. Studies in Adult Education, 9
(2), 127–152.
Jackson, K. (1995) “Popular Education And the State : A New Look At The
Community Debate,”. In M. Mayo & J. Thompson (eds) Adult Learning,
Critical Intelligence and Social Change (Leicester: NIACE).
Johnson, R. (1979) ‘Really Useful Knowledge ’: Radical Education And
Working Class Culture. In J. Clarke,
C. Critcher and R. Johnson (eds) Working Class Culture: Studies in History
and Theory (London : Hutchinson).
170
Lingard, B. (1991) “Corporate Federalism: The Emerging Approach To
Policy-Making For Australian Schools,” In B. Lingard, J. Knight and P.
Porter (eds) Schooling Reform in Hard Times (London : Falmer).
Lovett, T. (1988) Radical Approaches to Adult Education : A Reader
(London : Routledge).
Mayo, P. (1999) Gramsci, Freire and Adult Education: Possibilities for
transformative action (London : Zed).
Mayo, M. and Thompson, J. (eds) (1995) Adult Learning, Critical
Intelligence and Social Change (Leicester: NIACE).
Mezirow, J. (1991) Transformative Dimensions of Adult Learning (San
Francisco: Jossey-Bass).
Newman, M. (1994) Defining the Enemy: Adult education in social action
(Sydney: Stewart Victor).
EBT_SAYI_26.indd 170
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
Newman, M. (1999) Maeler’s Regard: Images of adult learning (Sydney:
Stewart Victor).
Moyers, B. (1981) Adventures of a Radical Hillbilly, video (New York :
WNET).
Noble, D. (1998) “Digital Diploma Mills : The Automation Of Higher
Education,” Monthly Review, 49 (9), 38–52.
Rogers, C. (1969) Freedom to Learn (Westerville, OH: Merrill).
Rogers, C. (1973) Encounter Groups (Harmondsworth : Penguin).
Rogers, C. (1978) Carl Rogers on Personal Power (New York : Delta).
Shulman, L. (1986) Paradigms And Research Programs in the Study of
Teaching: A Contemporary Perspective. In M. Wittrock (ed.) Handbook
of Research on Teaching, 3rd edn (New York : Macmillan).
171
Simon, B. (1965) Education and the Labour Movement, 1870–1920,
London : Lawrence and Wishart.
Simon, B. (1972) The Radical Tradition of Education in Britain, London :
Lawrence and Wishart.
Skeggs, B. (1991) “Challenging Masculinity And Using Sexuality,” British
Journal of Sociology of Education, 12, 127–139.
Spender, D. and Sarah, E. (eds) (1980) Learning to Lose : Sexism and
Education (London : The Women’s Press).
Taylor, S. (1998) “Emotional Labour And the New Workplace,” In: P.
Thompson & C. Warhurst (Eds), Workplaces of the Future, London :
Macmillan Business.
EBT_SAYI_26.indd 171
3/14/11 11:36 AM
Radikal Yetişkin Eğitimi ve Öğrenme
Thomas, J. E. (1982) Radical Adult Education: Theory and practice
(Nottingham: Department of Continuing Education, University of
Nottingham).
Thompson, E. P. (1968) The Making of the English Working Class
(Harmondsworth : Penguin).
Thompson, J. (1983) Learning Liberation: Women’s Response to Men’s
Education (London : Croom Helm).
Thompson, J. (1996) “The Great Tradition—A Personal Reaction,” In J.
Wallis (ed.) Liberal adult education: The end of an era ? (Nottingham:
Continuing Education Press, University of Nottingham).
Thompson, J. (1997) Words in edgeways: Radical learning for social
change (Leicester: NIACE).
172
Turner, C. (1995) JapaneseWorkers in Protest : An ethnographyof
consciousness and experience (Berkeley: University of California Press).
Ulrich, D. (1996) Human Resource Champions (Boston : Harvard Business
School Press).
Wallerstein, N. (1983) Language and Culture in Conflict : Problem Posing
in the ESL Classroom (Reading, MA: Addison-Wesley).
Walters, S. (ed.) (1997) Globalization, adult education and training:
Impacts and issues (London : Zed).
Webb, S. (1990) “Counter-Arguments : An Ethnographic Look at ‘Women
and Class,”. In L. Stanley (ed.) Feminist Praxis: Research, Theory and
Epistemology in Feminist Sociology (London : Routledge).
Westwood, S. (1984) All Day Every Day: Factory and family in the making
of women’s lives (London : Pluto).
EBT_SAYI_26.indd 172
3/14/11 11:36 AM
Griff Foley
Williams, R. (1958a) “Culture Is Ordinary,” In R. Williams (1989) Resources
of Hope: Culture, democracy, socialism (London : Verso).
Williams, R. (1985b) Culture and Society 1780–1950 (Harmondsworth :
Penguin).
Williams, R. (1973) Keywords : A vocabulary of culture and society
(London : Fontana).
Wright, N. (1990) Assessing Radical Education: A Critical Review of the
Radical Movement in English Schooling 1960–80 (Milton Keynes: Open
University Press).
173
EBT_SAYI_26.indd 173
3/14/11 11:36 AM