YDG Sayı: 138 - Yeni Demokrat Gençlik

Transkript

YDG Sayı: 138 - Yeni Demokrat Gençlik
*192101* Ayl›k Siyasi Gençlik Dergisi * Say›: 138 *Ekim 2008 *Fiyat›: 1.50 YTL * ISSN: 1302-7506
E¤itimin Amerikanlaflmas›na hay›r!
Üniversitede her fley sat›l›k m›d›r?
INDA
R
A
L
O
R
Ü
B
K
MCILI
UMUT YAYI
3
SUNU
Merhabalar,
Üniversitelerin ve liselerin aç›lmas›na paralel ö¤renci
gençli¤in gündemlerine sayfalar›m›zda daha fazla yer veriyoruz. Dergimizin özellikle 6 Kas›m öncesinde baflta okurlar›m›z olmak üzere devrimci gençlere yararl› olaca¤›n›
umuyoruz.
Bu say›m›zda YÖK’ün günümüzdeki misyonu ve Bologna Süreciyle hedeflenen Amerikan e¤itim modeli üzerine
haz›rlad›¤›m›z yaz›larla hakim sistemin e¤itim üzerindeki
emellerini daha net görmek mümkün olacakt›r. Yine yetkin mühendislik ve ücretli avukatl›k üzerine yer verdi¤imiz
yaz›larla mesleki hak gasplar›m›z›n arkas›nda yatan nedenleri inceliyoruz. Bu yasalar yaln›zca bizlerin daha zor flartlarda çal›flma yaflam›na kat›lmam›zla sonuçlanmamakta ayn› zamanda halk›n savunma hakk›na ve altyap›sal hizmetlerine de sald›r› niteli¤i tafl›maktad›r.
Bu say›m›zda ayr›ca YDG aç›s›ndan önemli bir gündem
olan divan toplant›s›na ça¤r›n›n dikkatle incelenece¤ini umuyoruz. YDG 2. Konferans›nda al›nan karara uygun olarak 3.
Konferans›n haz›rl›klar› için örgütlenecek olan Divan toplant›s› 8 Kas›m Cumartesi günü Ankara’da gerçekleflecek.
E¤itimde neo-liberal politikalar›n ve halk gençli¤ine yönelik emperyalist patentli sald›r›lar›n hayat bulmas›nda belirleyici bir yeri olan Bologna Süreci YDG’nin uzun süredir
gündeminde. Bologna Sürecinin içinden geçti¤imiz süreçte
www.ydg-online.org
‹
Ç
‹
N
D
Avrupa’daki ö¤renci hareketi içinde de daha fazla gündemleflti¤ine ve Bologna Sürecini hedef alan eylemlerin artmaya bafllad›¤›na tan›k oluyoruz. Bu do¤rultuda Almanya’dan,
Fransa’dan, Makedonya’dan, H›rvatistan’dan, ‹ngiltere’den,
‹talya’dan ve ABD, Avustralya, Liberya, Arjantin gibi çok
çeflitli ülkelerdeki ö¤renci örgütlenmeleri 5 Kas›m’da e¤itimin ticarileflmesine karfl› uluslararas› eylem günü düzenleyerek efl güdümlü eylemler-etkinlikler örgütleyecekler. Biz
de 6 Kas›m süreciyle birlikte bu ça¤r›y› ele alarak uluslararas› eylemlerde yerimizi alaca¤›z.
Dergimizde Kolektifin Sesi köflesine genifl yer veriyoruz. DKÖ’ler üzerine yaklafl›m›m›z› ele alan yaz›n›n dönem
bafl›nda kitle örgütlerinde faaliyet yürüten arkadafllar›m›z›n
ilgisini çekece¤ine ve tart›flmalarla konunun derinlefltirilece¤ine inan›yoruz.
Bu say›m›zda mizah köflesine 2 sayfa ay›rarak çeflitli karikatür ve yaz›lara yer veriyoruz. Emek veren arkadafllar›m›za teflekkür ediyoruz. Köflemizin süreklileflmesi aç›s›ndan ilgili arkadafllar›m›z›n katk› ve önerilerini bekliyoruz.
Bu say›m›zda yine Çocuk bölümüne yer veriyor ve çocuklar›n önemli bir sorunu olan ve sistemin gündemine almad›¤› ö¤renme bozuklu¤u üzerine bir yaz›y› yay›nl›yoruz.
Çocuklara olanak ve iyi bir gelecek sunmaktan aciz olan
sistemin küçük beyinleri ›rkç›, gerici düflünce ve hurafelerle doldurmas›na karfl› bizlerin de alternatif yaklafl›mlar sergilememiz oldukça önemlidir. Bu bölümün süreklileflmesi
aç›s›ndan da katk›lar bekliyoruz.
Önümüzdeki say›m›zda görüflmek üzere tüm okurlar›m›za mücadelelerinde baflar›lar diliyoruz.
www.egitimhakkinasahipcik.org
E
K
‹
L
E
yenidemokratgenclik.blogspot.com
R
- ‹syan› her tarafa yay..................................................4-5
- Gençli¤e Notlar.....................................................38-39
- YÖK ve bugünkü misyonu.........................................6-7
- Genç Kad›n.................................................................40
- Zorunlu din dersi üzerine...........................................8-9
- Göçmen Genç.........................................................42-43
- Özgür Okul............................................................10-11
- Divan Toplant›s›na Ça¤r›........................................46-47
- Yetkin Mühendislik....................................................12
- Komünist Ustalardan Ö¤renelim............................52-53
- Forum....................................................................14-15
- Satranç.......................................................................55
- Ücretli Avukatl›k....................................................16-17
- Çocuk....................................................................56-57
- E¤itimin Amerikanlaflmas›na Hay›r........................25-29
- Haluk Zorusevmez.................................................60-61
- Kolektifin Sesi......................................................30-37
- Mizah....................................................................62-63
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
BÜROLAR
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No: 8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL
➧ KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60
Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33
➧ ANKARA: SIHHIYE MH. SÜLEYMAN SIRRI SK. NO: 19/7 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Yön Matbaac›l›k Davutpafla Cd. 75/2, B 366
➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03
Topkap›/‹stanbul Tel: (0212) 544 66 34
➧ MALATYA: DABAKHANE MAH., TURGUT TEMELL‹ CAD., BARIfi ‹fi HANI. NO: 3 NO: 94 TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0
e-mail: [email protected]
ISSN. 1302-7506
542 216 48 00
➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0 446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19
Yeni Demokrat Gençlik’in e-mail adresleri:
[email protected]
[email protected]
➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0
536 613 81 98
➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N CEP:0 545 685 25 27
➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS:
0049 203 40 60 959
BANKA HESAP NUMARALARI
Selma fiahin
Ziraat Bankas› ‹stanbul/Aksaray fiubesi
Euro Hesab›: 48209849-5001
TL Hesab›: 48209849-5002
Yeni Demokrat Gençlik
4
Gelece¤in için isyan et!
Eylül ay›, tüm dünyada hakim sistemin yaflanan
krize panik halinde çözüm arama çabalar›yla geçti.
Dramatik de¤erlendirmeler, çözüm ad›na sunulan raporlar yaflanan pani¤in kapsam›n› da deflifre ediyor.
Tüm dünyada 1970’lerdeki petrol krizi ile bafllayan
sürecin noktaland›¤›n› belirten geliflmeler yaflan›yor.
Salt ekonomik aç›dan de¤erlendirdi¤imizde
bu kriz, büyük ölçekli flirketlerin batmas›n›,
devlete ait fonlara devredilmesini, kurtar›lmaya çal›fl›lmas›n›, fiyatlar›n artmas›n›, kurlar›n
dalgalanmas›n› ve do¤al olarak tüm dünyada
halklar›n daha fazla yoksullaflmas›n› beraberinde getirecektir. Bir zorunluluk olarak tekrar kamulaflt›rmalar›n (flirketlerin ard› ard›na batmas›ndan kaynakl›) uygulanmaya bafllamas› ise “krizden sosyalist
modelle kurtulma” fleklinde teorize edilmektedir. Oysaki geliflmelerin sosyalizmle bir alakas› olmad›¤› gibi
egemen s›n›flar›n bask› ve iktidar›n› sürdürme arac›
olan devletin, sahiplerinin imdad›na kofltu¤u ve devlet
kavram› üzerine Marksist çözümlemelerin hakl›l›¤›n›
bir kez daha kan›tlad›¤› ortaya ç›kmaktad›r.
Genel anlamda bakt›¤›m›zda 1929 sürecine benzeyen (çözüm taktikleriyle de) bu dönemin tahribat› da
bu ölçekte büyük olacakt›r. Yaflanan kriz, görmek isteyenler için ibretlik olaylara sahne olmaktad›r. Lehman Brothers adl› flirketin batmas›, dünyaca ünlü
bankalardan Fortis’in batma noktas›na gelmesi, Wachoiva adl› bankan›n da ayn› Fortis örne¤inde oldu¤u
gibi batma noktas›na gelmiflken baflka bir flirket taraf›ndan al›nmas›n›n yan› s›ra bu flirketlerden baz›lar›na son
dönemde devletlerin düflük faizli krediler vermesi ve
batanlar› kurtarmak için kamu ekonomisinin s›n›rlar›
zorlanarak flirketlere peflkefl çekilmesi, “devletlefltirme-kamulaflt›rma ile çözüm” diyenlerin kopard›¤› yaygaran›n anlams›zl›¤›n› da göstermektedir. Bu konuya
örnek olmas› aç›s›ndan ‹ngiltere’nin Bradford ve Bingley Bankalar›n› kurtarmak için 14 milyar Sterlin, Belçi-
ka, Hollanda ve Lüksemburg’un da Fortis’i kurtarmak
için 11,2 milyar Euro’luk harcama yapmas› incelenmelidir. Ayn› flekilde ABD’nin krizden çözüm paketi olarak sundu¤u 700 milyar dolarl›k fonun da benzeri bir
amac›n›n oldu¤u unutulmamal›d›r.
Di¤er taraftan 1980’lerde teorize edilen “küreselleflme” safsatas›n›n art›k daha da az telaffuz edilmeye
bafllan›yor oluflu, küreselleflme kavram›n›n ve serbest
piyasa mucizelerinin burjuva ideologlarca dahi art›k
savunulam›yor oluflu da düflündürücüdür. ‹çinden geçilen sürecin s›n›f mücadelesinin farkl› kutuplar›nda
yer alan s›n›flarda s›k›nt› yaratt›¤› aç›kt›r. Emperyalistkapitalist dünyan›n yaflad›¤› kriz ve devrimci saflarda
son dönemlerde fazlas›yla etkisi hissedilen tasfiyecili¤in ayn› dönemlere rastlamas› tesadüf de¤ildir.
Yaflanan krize ve artan yoksullaflmaya ra¤men
Türkiye’de devrimci hareketin etkinli¤inin artmamas›
ve sorgulan›r oluflu, süreçte pay ç›karmam›z gereken
noktan›n neresi oldu¤unu da göstermektedir. Sistemin, ac›mas›zca döndürdü¤ü sömürü çark›nda ezilen
milyarlarca insan›n kurtuluflu asla kapitalizmde de¤ildir, bu, bugün daha da iyi anlafl›lmaktad›r. O halde alternatifin ne oldu¤unun ›srarla kitlelere anlat›lmas›
gerekmektedir.
YÖK’e isyan et!
Düzen, kendi krizine ra¤men bofl durmak yerine
sald›r›lar›na ara vermeksizin devam ediyor. Henüz
okullar›n yeni aç›ld›¤› bu dönemde yaflananlar, “halka
sald›r›” politikas›nda bir de¤ifliklik olmad›¤›n› ispatlar
niteliktedir. Eylül ay›n›n bafl›nda ‹TÜ aç›l›fl etkinliklerine kat›lan Baflbakan Erdo¤an’›n “Üniversite özgür düflüncenin yuvas› olmal›”, “Üniversiteler, her türlü siyasi
müdahaleden, devletin, hükümetin müdahalesinden kesinlikle uzak olmal›d›r”, “Bütün üniversitelerimizde birbi-
Yeni Demokrat Gençlik
rine sayg› çerçevesinde en ayk›r› fikirler dahil serbestçe
yer bulabilmeli, serbestçe tart›fl›labilmelidir. Yeter ki hakaret içermesin. Bunu sadece ö¤rencilerimiz için söylemiyorum. Ö¤retim elemanlar›m›z da hiçbir kayg›, hiçbir endifle tafl›madan görüfllerini ifade edebilmelidir. Elefltirme,
inceleme, araflt›rma, sorgulama, tetkik etme, düflünce özgürlü¤ünün temelidir, özgürlük için düflüncenin geliflmesinin ön flart›d›r” fleklindeki söyleminin sadece göz boyama oldu¤u ayn› gün protesto için toplanan ö¤rencilerden 18’inin gözalt›na al›nmas›yla bir kere daha
ortaya ç›km›flt›r.
Özgürlük söylevleri verenlerin, üniversitelere
devlet müdahalesini sözde reddedenlerin YÖK ve
Cumhurbaflkan› eliyle seçilen ve nas›l seçildi¤i tart›flmal› olan rektör atamalar›n›, bu seçimlerde üniversitelerin asli bilefleni olan ö¤rencilere hiçbir flekilde söz
ve oy hakk› verilmemesini, yasal protesto hakk›n› kulland›¤› için okullar›ndan uzaklaflt›r›lan, at›lan ö¤rencilerin varl›¤›n›, resmi ideolojiye ayk›r› görüflleri nedeniyle sürülen, iflinden at›lan ö¤retim görevlilerini nas›l aç›klayaca¤›n› merak ediyoruz.
Bologna Projesinin ara verilmeksizin iflletildi¤i, ö¤renci gençli¤in söz-örgütlenme-karar
haklar›n›n tan›nmad›¤›, hükümet taraf›ndan %
8 olarak aç›klansa da harçlar›n, üniversitelerin
eklemeleriyle ortalama % 30 oran›nda artt›r›l-
5
d›¤›, kontenjanlar›n artmas›yla beraber fazlas›yla bar›nma sorununun yafland›¤›, e¤itimin
kalitesinin daha da fazla düfltü¤ü bu sene
YÖK’e karfl› sesimizi daha fazla yükseltmemiz
gerekmektedir.
Son y›llarda önemli bir k›sm›n›n ilkesel oldu¤unu
düflünmedi¤imiz tart›flmalar nedeniyle parçalanan,
devrimci-demokrat ö¤renciler d›fl›ndaki genifl ö¤renci kitlesini kucaklayamayan YÖK protestolar›n›n bu
hatt›n d›fl›na ç›kar›lmas› gerekmektedir. Ö¤rencisinden ö¤retim görevlisine kadar genifl bir kesimin tepkisini çeken ve 1980 Askeri Faflist
Cuntas›’n›n ürünü olan YÖK’ü protesto sürecine daha genifl bir kesimin kat›l›m›n› sa¤lamak, YÖK nezdinde özgürlük fliar›n›n önüne
engel olarak dikilenlere karfl› örgütlenmek
acil bir ihtiyaçt›r.
Tek bafl›na YÖK, üniversitelerdeki sorunlar›n nedeni de¤ildir, yaflanan sorun, mevcut sistemin yaratt›¤› bir sorundur ve YÖK, üniversiteler aç›s›ndan bu
sorunun en iyi gözlemlenebildi¤i kurumdur. Bu nedenle YÖK protestolar›na aktif bir kitle çal›flmas› ile
haz›rlanmam›z gerekmektedir. Yukar›da sayd›¤›m›z
genel sorunlar›n yan› s›ra alanlarda yaflanan özel sorunlar› da teflhir eden bir çal›flma tarz› ile geri tart›flmalardan uzak durarak bu süreci örgütlemeliyiz.
6
Yeni Demokrat Gençlik
YÖK ve bugünkü misyonu
de¤iflmemifltir. ‹lk paragraftaki zorba uygulamalar bugün de aynen geçerlili¤ini korumaktad›r.
Yaln›z, YÖK’e bugün baflka misyonlar da
yüklenildi¤ini ve bugün için a¤›rl›kl› olarak e¤itimin ticarilefltirilmesine iliflkin
at›lan ad›mlar›n h›z kazand›¤›n› görmemiz gerekir.
YÖK bundan tam 27 y›l öncesinde kuruldu¤u dönemde neo-liberal politikalar›n e¤itim
üzerinde bugüne nazaran fazla gündemde
de¤ildi. ‹flte bu dönemlerde YÖK’ün meflgul oldu¤u baflat mesele bahsi geçen faflist uygulamalard›. Ve devletin üniversiteler üzerindeki ilk
hamlesi de üniversiteleri denetim alt›na alt›nda
tutarak, bilimin ve özgür düflüncenin; sorgulayan ve statükodan yana olmayanlar›n tasfiyesine yönelik olmufltur. Günümüze kadar kat edilen yolda Türkiye emperyalizme daha ba¤›ml›
hale gelmifl, özellikle özellefltirme politikalar›
ülkemizde devreye sokulmufltur.
E¤itimde neo-liberal
uygulamalar
YÖK üzerine yap›lan de¤erlendirmelere bak›ld›¤›nda
öne ç›kar›lan konunun muhalif akademik kadronun tasfiyesine, üniversitelerin zapturapt alt›na al›nmas›na, demokratik haklar›n ve ifade özgürlü¤ünün yok edilmek istenmesine, beraberinde ise bilimi hedef almas›na kadar genifl bir
yelpazede oldu¤u görülmektedir. Bu da gayet anlafl›l›rd›r
ve yap›lan tespitler dün oldu¤u gibi bugün de do¤rudur.
Evet, YÖK 12 Eylül 1980 Askeri Faflist Cuntas› (AFC) koflullar›ndan filizlenmifltir ve AFC’lerin gelenek ülkemizde
yükselen muhalefeti bast›rman›n arac› olarak anti-demokratik kurumlar›n hemen hepsinin niteli¤i benzerdir.
Tabii bu tespitleri göz ard› etmeden, YÖK’ün
de 27 y›ll›k tarihinde sadece bu hedeflerle s›n›rl›
kalmad›¤›n› belirtmek gerekir. Bahsi geçen uygulamalar özellikle YÖK’ün kurulufl dönemlerindeki a¤›rl›kl›
pozisyonuna iliflkindir. Elbette günümüzde de bu görevi
Doksanl› y›llar›n bafllar›nda neo-liberal e¤itim politikalar› özellikle Avrupa’da gündemleflmeye bafllam›fl ve doksanl› y›llar›n sonuna gelindi¤inde çeflitli deklarasyonlarla bafllayan ad›mlar 1999’da Bologna
Deklarasyonu sonras› “Bologna Süreci” ad›n› alm›flt›r.
YÖK ise Bologna Deklarasyonu’ndan iki y›l sonra bu sürece kat›lm›flt›r.
Bu süreç Avrupa çap›nda “Yüksek Ö¤renim Pazar›”
yaratma arzusunda olup, trilyon dolarl›k “dünya yüksek
ö¤renim pastas›ndan” pay kapmak için oluflturulmufltur.
Ve daha önemlisi amac›n emperyalistlerin yeniden üretilen “bilgi”yi tekellerine almas›nda ve
emperyalist hegemonya dalafl›nda bir ad›m daha
öne geçmek istemesinde yatmas›d›r. Bu anlamda en
zeki ve baflar›l› ö¤renciler emperyalistlerin bu amac› için
ayr› bir önem tafl›maktad›r. Bu amaçla “Erasmus Program›” ö¤renci hareketlili¤ini sa¤layarak ö¤rencilerin serbest-
Yeni Demokrat Gençlik
çe baflka bir ülkede üniversite okumas›n›n önünü açm›flt›r.
Türkiye’ye geldi¤imizde ise üniversite kap›lar›nda 1,5 milyon kiflinin bekledi¤i düflünüldü¤ünde
emperyalistlerin ülkemizde özel üniversite kurma
çabalar› gayet anlafl›l›rd›r. Üstüne, Özcan “Üniversite
bedava olmaz” demifl ve bu sözler bir tak›m “sol” çevreler taraf›ndan da tutulmufltu. YÖK Baflkan› Özcan taraf›ndan dile getirilen ve yank› uyand›ran en önemli konu da bu
olmufltur. Türkiye de, buna haz›rlanmal›,
bu pazardaki rekabetten yararlanabilmeli, üniversiteler bütçelerini büyütmeli,
flirket gibi çal›flarak giriflimci olmal› ve
kâr elde etmeliydi. Bunun da biricik formülasyonu üniversiteleri paral› yapmak yani özellefltirmekti.
Bologna Süreci’ne girdi¤imizden beri özellikle son birkaç y›lda özel üniversite say›s› h›zla artm›flt›r. YÖK’ün a¤›rl›kla meflgul oldu¤u konunun “emperyalist e¤itim politikalar›na adapte olmak ve bu politikalar› ülkemizde hayata geçirmek” oldu¤u aflikar durumdad›r. YÖK’ün gerek
tarihsel gerekse üniversitelerin gelece¤ine
iliflkin “Küresel Bilgi Ekonomisi’nde Yüksek Ö¤renim, Kemal Gürüz (2003)”, “Strateji Raporu
(2005)” ve Bologna Süreci ile ilgili birçok
raporu incelendi¤inde bu konuya ne kadar
önem verdi¤i anlafl›lacakt›r.
Türkiye’nin yar›-sömürge yap›s›ndan kaynakl› emperyalistler için daima bir pazar oluflu, e¤itim alan›n›n da farkl› olmayaca¤›n› göstermektedir. Bologna Süreci’nin mimarlar› olan Fransa, ‹ngiltere, Almanya ve ‹talya gibi emperyalist devletlerin Türkiye’de üniversite açmak için baflvuru yapt›klar›n› bizzat YÖK Baflkan› Özcan kendisi aç›klam›flt›r.
Üniversitelerin yeni tan›m›
YÖK kuruldu¤u günden bu yana zihniyetinde de¤iflen
bir fley olmamakla birlikte e¤itim alan›nda yeni trendlerin
belirlendi¤i günümüz koflullar›nda yüklendi¤i misyonun
a¤›rl›kl› oldu¤u konu neo-liberal e¤itim politikalar›n›n ülkemizde hayata geçirilmesidir. Bu amaçla yürütülen politikalarla üniversitelerin entegrasyonu ve dönüflümü ad›m
ad›m bu yönde aksetmektedir. Ortak çerçevelerin
oluflturulmas›, Bologna Süreci ile birlikte üniversitelerin yeniden tan›mlanarak, “ifl gücü piyasas›na
eleman yetifltirmek” oldu¤u üzerinden ulafl›lan
ortakl›k üniversitelerin Avrupa genelinde yeniden
örgütlenmesine yol açmaktad›r.
YÖK Bologna Süreci ile ilgili “izleme komiteleri”
oluflturmufl ve ülkemizde belirlenen “ortak çerçeve”ler
7
do¤rultusunda ad›mlar atmaktad›r. Sürekli E¤itim Merkezleri’nin oluflturulmas›, diplomalardan (mühendislik)
unvanlar›n kald›r›lmas›, stajyer avukatl›k vb uygulamalar
akademik haklar›m›z› elimizden almakta, e¤itim ise giderek daha elit bir kesimin yararland›¤› bir hizmet olmaktad›r. Emekçi çocuklar›na ise kap› sadece nitelikli, vas›fl›, ara eleman noktas›nda aç›k tutulmak
istenmektedir. Özel üniversitelerin gazete ilanlar›na
bak›ld›¤›nda da mesleki e¤itimin önemi üzerinde durduklar›n›, yüksek okullar›n›n ifl gücü piyasas›n›n ihtiyaçlar›n› karfl›lad›¤›n› iddia etmekte hatta mezuniyet sonras› ifl garantisi (Türkiye ve Avrupa’da) dahi verilmektedir.
Mesleki Yeterlilik Yasalar›, Yetkin Mühendislik
gibi uygulamalar Bologna Süreci içinde uzlafl›lan
“ortak çerçevede” bir gereklilik/zorunluluk olmufltur.
‹flte günümüzde yüz binlerce üniversite ö¤rencisinin
ö¤renim gördü¤ü üniversitelerde YÖK’e karfl› muhalefetin
ana yönü de bu temelde olacakt›r. Nedeni gayet aç›kt›r.
Sistemin sald›r›lar›na yönelik toplumun tüm katmanlar›nda
geliflen en basit talepler ekonomik temelli olmaktad›r. Ve
bu tepkiler genelde kendili¤inden ortaya ç›kmaktad›r. (f›nd›k eylemleri ve grevler) Üniversitelerde de tüm ö¤rencileri do¤rudan etkileyecek olan emperyalist e¤itim politikalar›n›n “paral› e¤itim” ve “ticarileflme” yönlü olaca¤›ndan
hareketle verilecek tepkilerin niteli¤inin de bu yönde olmas› beklenmelidir. Bizler için sorun önümüzdeki dönemlerde bu tepkiye önderlik edebilecek mekanizmalar›, araçlar›
etkin bir flekilde devreye sokmak ve bu konuda ›srarc› bir
hat tutturmakt›r.
8
Yeni Demokrat Gençlik
Bir asimilasyon politikas›:
Zorunlu din dersi
Aleviler, ezen-ezilen çeliflkisinde ileri noktalarda durmaktalar. Yüzeysel bak›ld›¤›nda sadece dini inan›fl farkl›l›klar›na indirgenmek istense de hâkim sistemin Alevilere yönelik bask›lar› devlet eliyle örgütlemesi ve kendi ç›karlar›-
na uygun “inan›fl” biçimlerini desteklemesi, konumuzun
salt dinsel-mezhepsel farkl›l›klarla aç›klanabilecek bir konu
olmad›¤›n› do¤rulamaktad›r.
Faflist ezberci e¤itim yoluyla farkl› inançlara
mensup kifliler üzerindeki bask› araçlar›n› inceledi¤imizde zorunlu din dersi e¤itimi bafll›calar aras›nda gelmektedir.
Alevili¤in kendini buldu¤u baflkald›r› ve siyasi hareketlenmeler ve bunlar›n birikimiyle oluflan kültürünü resmi ‹slami inanç sistemine eklemlendirmek için ellerinden geleni
yapan egemenlerin bir politikas› olarak zorunlu din dersi
e¤itimi, hiçbir inanc›n ya da kültürün özgürlü¤ünü gözetmeyen bir tarzda kendini dayatmaktad›r. Resmi inanç
sistemi, bu yolla bireylere kendini ezberletmekte,
dayatmaktad›r.
Zorunlu din derslerinde, Alevi çocuklar›na ve gençlerine kendi inan›fllar› ve kültürü yabanc› olarak gösterilmekte
ve ona tamamen yabanc› olan bir anlay›fl zorla dayat›lmaktad›r. Öyle ki birçok okulda din derslerinde, Aleviler hakk›nda hakarete varan ithamlar kullan›lmaktad›r.
Çocuk geliflimine din ö¤retiminin etkisi
Konunun baflka bir boyutunu incelemekte de büyük yarar var. Bizler e¤itimin kiflilerin ilgi ve yeteneklerine uygun,
kiflilik geliflimlerini destekleyici ve bilimsel olmas› gerekti¤ini savunuyoruz. Her fleyden önce din dedi¤imiz konu soyuttur. Allah, melekler,
fleytan, cennet, cehennem ve bunun gibi
daha yüzlerce kavram somut bir fleye iflaret etmezler, soyut birer kavramd›rlar.
Bir ilkokul çocu¤una soyut ve somut kavramlar›n›n yeni ö¤retildi¤ini düflünecek
olursak; henüz somut nesne ve olaylar›
alg›lamaya müsait olup soyut kavramlar›
alg›lama kapasitesine ulaflamam›fl çocuk
beyinlerinin bu tür soyut kavramlarla doldurulmas›n› nas›l olur da “ö¤renme” faaliyeti olarak tan›mlayabiliriz? Bu bir ö¤retme faaliyeti de¤il, kesinlikle bir
beyin y›kama faaliyetidir. Hepimizin
çocuklu¤unda bu ö¤retilerin hayat›m›z›n
birçok evresinde olumsuz flekilde (rüyalar› kâbusa dönüfltüren, küçük yaflta ölümden sonraki cezalar› düflünerek kendi ve çevresi için ac›
çektiren, vb.) ortaya ç›kt›¤›n› söylemek san›r›z yanl›fl olmayacakt›r. Çocu¤un duygusal geliflimi için en kritik dönemlerin bu flekilde köreltilmesi, ileriki yafllardaki olas› ruh hastal›klar›n›n en ciddi zeminlerinden biri oluyor ço¤u kez.
“Laikler”, bu konu hakk›nda ne diyor?
Alevileri tan›mayan devlet bununla da kalmamakta, Alevilerin tepkilerini de sözde dost söylemlerle kendi çarklar›na su tafl›mak için kullanman›n yollar›n› aramaktad›r.
Kültürel asimilasyonun önüne geçme ça¤r›lar›
bir iyi niyet olarak gözükse de kim taraf›ndan yap›ld›¤› ve kimin bu göreve soyundu¤u oldukça önemlidir. Düzen yandafl› baz› unsurlar›n devletten aç›k destek
alarak ve çeflitli Alevi vak›flar› açarak Alevileri buralarda örgütleyip, bu yolla onlar› sisteme ba¤lama çabalar› üstünde
durmam›z gereken bir noktad›r. Kendilerini ifade edebilme
olanaklar› arayan Aleviler buralar› tercih edebilmekte, faflist,
dayatmac› e¤itim anlay›fl›n›n b›rakt›¤› boflluklar› bu mekân-
Yeni Demokrat Gençlik
9
Laikliği; sadece kadınların başlarının
açık olarak resmi kurumlara girip çıkabilmesinin engellenmesiyle özdeşleştirenlerin, söz eğitime ve Alevilerin haklarına
gelince susmaları, aslında birer maske görevi gördüklerinin en açık kanıtıdır.
larda oluflturduklar› alternatif e¤itim modelleriyle doldurmaya çal›flmaktad›r. Ancak buralarda da yürütülen e¤itim
anlay›fl› biraz daha “özgürlükçü” olmas›na karfl›n özünde
resmi ideolojiye göre flekil almaktad›r. Kemalist ideoloji buralarda da yüceltilerek beyinlere enjekte edilmektedir.
Özellikle seçim dönemlerinde laiklik 盤›rtkanl›¤› yapan
ve bunu mevcut hükümete sald›rmak için kullananlar, söz
konusu zorunlu din dersi e¤itimi oldu¤unda hak ve özgürlükler cephesinden bakmay› tercih etmemekteler. Laikli¤i; sadece kad›nlar›n bafllar›n›n aç›k olarak resmi
kurumlara girip ç›kabilmesinin engellenmesiyle
özdefllefltirenlerin, söz e¤itime ve Alevilerin haklar›na gelince susmalar›, asl›nda birer maske görevi
gördüklerinin en aç›k kan›t›d›r. Çünkü mevzu derinlefltikçe siyasi özü daha çok görünür hale gelmektedir.
Kendinden baflka bir kültürün kendi egemen sistemine
ve s›n›f ç›karlar›na karfl› baflkald›rabilece¤ini, hele ezdi¤i kitlelerin kendisi için en büyük tehdit oldu¤unu biliyorsa; kurulu sistem bunu yok etmek ve bast›rmak, ötekilefltirmek
için elinden geleni yapacakt›r. Nitekim e¤itim de bunun en
etkili araçlar›ndan biridir. Egemen s›n›flar›n bu konuda verece¤i tavizler onlar aç›s›ndan o kadar tehlikelidir ki; ucu
anadilde e¤itime kadar uzayan “tavizler” dizisiyle karfl›laflmak zorunda kalmaktalar. Ç›karlar› ayn› olan egemen s›n›flar›n klikleri belli bir noktadan sonra iflbirli¤i yapmay› tercih etmektedir.
Aleviler gerçek dostlar›n› görmelidir
Y›llard›r sisteme muhalif bir durufl sergileyen Alevilerin tarihi, katliam ve asimilasyon sald›r›lar›yla doludur.
Osmanl› tarihinden günümüze Alevilere yap›lan sald›r›lar› daha da somutlaflt›rmak için tarihten örnekler verelim. Yavuz Sultan Selim’in hükümdarl›¤›ndan memnun olmayan Aleviler büyük bir katliama u¤ram›fllard›r. Daha
sonraki büyük katliam 1600 tarihlidir. Alevi köylerine
zorla cami yap›lmas›na karfl› ç›kan Aleviler katliamlarla
karfl›laflm›fllard›r.
2. Mahmut döneminde Bektafli dergâhlar kapat›lm›flt›r.
Dergâhlar›n kapat›lmas› ve bask›lar nedeniyle Aleviler dini
inançlar›n› kapal› yaflamaya zorlanm›flt›r. Özellikle bu durum
Arap Alevilerinde daha belirgindir. Devlet yaln›zca Aleviler
üzerinde bask› politikas› uygulamam›fl ayn› zamanda Alevi
olmayan halk kitleleri içinde yalanlar yayarak iftiralarda bulunmufl, halk içinde düflmanl›klar yaratmaya çal›flm›flt›r.
Bask› ve katliam politikalar› cumhuriyet döneminde de
devam etmifl, cumhuriyet üzerine at›lan nutuklar›n sahteli¤i daha bariz olarak görülmüfltür. Alevi inanc›n›n resmi
olarak tan›nmamas›, Alevilerin kendi inançlar›n›
yaflama hakk›na izin verilmemesi, e¤itim sürecinde
Alevili¤in ö¤retilmeyip zorunlu olarak Sünni inanc›n›n dayat›lmas›, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› üzerinden Sünnilefltirme çal›flmalar›n›n örgütlenmesi ve
çeflitli yöntemlerle devam edilen asimilasyon politikalar› günümüzde de sürmektedir. Cumhuriyetin
ilk dönemindeki Koçgiri ve Dersim isyanlar›nda, devam›nda 1978’deki Marafl, 1980’deki Çorum, 2 Temmuz
1993’teki Sivas ve 12 Mart 1995’teki Gazi katliamlar› faflist
TC’nin Osmanl›’dan miras kalan görevlerini lay›k›yla yerine
getirdi¤ini göstermektedir.
Faflist rejimin kendilerine ac› ve yasaklardan
baflka bir fley b›rakmad›¤›n›, as›l dostlar›n›n ezilen
emekçiler oldu¤unu görerek; kendilerini hakim sisteme yedeklemek için u¤raflan Kemalist bürokratik burjuvazinin peflinden gitmedi¤i sürece sadece
zorunlu din dersi uygulamas›n›n de¤il, e¤itim sistemini bafltan sona kadar sorgulanmas›n›n gereklili¤i
a盤a ç›kacakt›r. Ve bu u¤urda Alevilere düflen, onlar›
kendileri yapan zulme karfl› baflkald›r› kültürlerine s›k› s›k›ya sar›lmakt›r.
Mersin’den bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
10
ZGÜR OKUL
E¤itim sistemindeki çatlaklar
derinlefliyor
Eylül ay›nda bir “korku filminin” yeni serisinin gösterime girmesi gibi bafllayan 2008-2009 e¤itim ve ö¤retim y›l›, e¤itim sistemindeki eksiklikleri bir kez daha gündeme
getirdi. Türkiye’deki egemen sistemden ba¤›ms›z olmayan
bu sistem, karfl›s›nda örgütlü bir direnifl görmedi¤i sürece
(bu; sadece e¤itim alan›nda de¤il, her alanda geçerli) yozlafl(t›r)maya, yaflam› zorlaflt›rmaya devam edece¤ini ilan
ediyor adeta.
MEB’in yeni bir e¤itim y›l›na girerken haz›rlad›¤› ve yak›nda Talim ve Terbiye Kurulu’na verece¤i sosyoloji ve felsefe dersleri tasla¤›, sistemin ö¤renci gençli¤e kültürel
alandan sald›r›s› ve gençli¤e yönelik “bilinçlendirmeme”
politikalar›ndan biri niteli¤inde.
Bir toplumun geliflmesi ve ilerlemesini sa¤layan alanlardan olan sosyoloji ve felsefenin geliflmesine dünya üzerindeki gerici, despot sistemler izin veremez. Çünkü bu alanlar toplumun sistemi anlamaya bafllamas›na ve yarg›lamas›na neden olur. Türkiye de bu ülkelerden biri oldu¤una göre bu bilimlerin gelifl(tiril)memesi oldukça normaldir.
E¤itim sisteminde zaten bu biçimiyle varolan dersler
art›k daha da gerici anlay›fllarla gençli¤e empoze edilmek
isteniyor. MEB’in haz›rlad›¤› taslakta yer alan baz› ifadeler
flunlar:
- Program Vizyonu: Sosyolojik bak›fl aç›s› ile yaflad›klar› toplumdan yola ç›karak hem kendi toplumu hem de di¤er toplumlarla ilgili nesnel de¤erlendirmeler yapabilen, yaflad›klar› toplumun milli ve manevi de¤erlerini özümseyen
(!), farkl› düflünce ve yeniliklere de aç›k olan bireyler yetifltirmektir.
- Bu dersin gere¤i olarak sorgulama ve tart›flma ortam›n›n oluflabilece¤i kabul ediliyor ve ders ö¤retmeni bu
konuda uyar›l›yor, “Dersi Milli E¤itim Genel Amaçlar› do¤rultusunda hareket ederek ifllemelidir. (Milli E¤itim Genel
Amac› derken kastedilen; Türk milletinin milli, ahlaki, manevi ve kültürel de¤erlerini benimsemek, korumak ve gelifltirmek, ailesini, vatan›n›, milletini sevmek ve daima yüceltmek.)
- “Kültürüme Sahip Ç›k›yorum” bölümünde yer alan
aç›klamada; toplumsal çözülmenin milli bilincin zay›flamas›ndan ve kültürel asimilasyondan kaynakland›¤› iddia ediliyor.
- Din ile ilgili de “sosyolojik” temelde aç›klamalar yap›l›yor: “Dinin toplumsal düzen aç›s›ndan bütünlefltirici, do¤ru davran›fllara yönlendirici ve genel olarak toplumsal hayata olumlu katk›lar› vard›r.”
Bunlar taslakta geçen aç›klamalar... Bunlar›n d›fl›nda felsefe derslerinde felsefenin öncülerinin (Thales, Kant, Hegel, Marks vd) ad› geçmiyor. ‹dealizm, materyalizm, analitik
gibi felsefenin temel yöntem ve bak›fl aç›lar›na yer verilmiyor. Buna ra¤men Türk sosyologlar›n›n özellikle incelenece¤i vurgulan›yor. Sistem say›ca ve nitelikçe küçümsenen
muhalefetten bile rahats›z olmufl olsa gerek ki ö¤rencilere
kazand›r›lmas› gerekenlerin “tarafs›zl›k” ve “Atatürk sevgisi” oldu¤unu ve bunun için ders ö¤retmenlerinin çaba göstermesi gerekti¤ini aç›kl›yor.
Bütün bu anti-bilimsel e¤itime karfl› bilimselli¤i
temel almal›, ona uygun olarak kendimizi gelifltirmeliyiz. S›n›flarda bu derslerin anti-bilimselli¤ini teflhir etmeli ve bu derslerin bilimsel yönlerini ön plana ç›karmal›y›z. Mesela toplumsal çözülmenin milli birlik ve beraberli¤in zay›flamas›ndan dolay› olufltu¤u iddia ediliyorsa bu iddiay› as›l milli de¤erlerin ön plana ç›kmas›n›n çok uluslu top-
Yeni Demokrat Gençlik
lumlarda toplumsal çözülmeye neden oldu¤unu veya toplumsal çözülmelerin genellikle ekonomik temellere dayand›¤›n› kan›tlamal›y›z.
Bu oldukça çaba isteyen bir süreç. Ancak sistem böylesine planl› sald›r›rken bizim çaba göstermeden ona karfl›
galip gelebilece¤imizi düflünmek bir hayalden baflka birfley
de¤ildir. Daha çok okumal›, tart›flmal›, böylelikle hem kendimizin hem de çevremizdekilerin sistemi sorgulamas›n›
sa¤lamal›y›z.
Sekiz y›l boyunca zorunlu olarak “e¤itim” ad› alt›nda,
toplumu, çocukluktan itibaren sisteme entegre etmeye,
sorgulamayan ve geleceksiz kuflaklar yaratmaya özen gösteriyorlar. Sekiz y›l yetersiz gelmifl olmal› ki geçti¤imiz günlerde bunu dokuz y›la ç›kard›lar. Gelecek sene itibariyle yürürlü¤e girecek
olan bu art› bir y›l okul
öncesi e¤itimi kaps›yor.
Önceleri sadece ayr›cal›kl› ailelerin çocuklar›n›n alabildi¤i bu “e¤itimi” art›k tüm çocuklar
alabilecek! Bu, toplumsal eflitli¤in sa¤lanmaya
çal›fl›ld›¤› anlam›na gelmiyor elbette. Sistemin
e¤itimi
uyuflturma
yöntemi olarak kullanmas›n›n yan› s›ra bu
bir sene emekçi aileler için art› bir y›l okul
masraf› anlam›na geliyor. Ayr›ca ö¤renciye anaokulu için al›nan hemen hemen hiç birfley bir sonraki sene kullan›lmayacak türden.
Türkiye’de kaç aile bir çocu¤u için her sene yeni okul k›yafetleri alabiliyor?
Sistemin en belirgin çatlaklar›ndan biri olan ö¤retmen a盤› bu sene de e¤itimin en büyük sorunlar› aras›nda! Bu sistem üzerinden gidilirse de yap›lan reformlarla(!) hiçbir zaman güncelli¤ini yitirmeyecek bir sorun.
“Okul öncesi e¤itim hakk› tüm ö¤rencilerimizi kapsamal›. Bu anayasan›n eflitlik ilkesi gere¤idir” diyen Milli E¤itim Bakan› Hüseyin Çelik bu eflitlik ilkesine nas›l bir anlam
yüklemiflse bilemiyoruz! Ankara’da her ö¤renciye bir dizüstü bilgisayar düflecek kadar gelifltirilmifl bir okulda mutlu mesut poz verirken; Türkiye’nin, sadece Ardahan de¤il,
birçok bölgesinde tek bir ö¤retmene muhtaç okullar› akl›n›n ucundan dahi geçirmemesi ne kadar “eflitlikçi” oldu¤u-
11
nu gösteriyor zaten. (Radikal gazetesinin 25 Eylül 2008 tarihli say›s›nda bu konu ile ilgili haber vard›.)
Dersim’deki Cumhuriyet Lisesi’nde, ö¤rencilere verilen tek matematik ö¤retmeni de bu sene ayn› ildeki fen lisesine atan›yor. Ö¤rencilere sunulan gerekçe ise sistemin
eflitsizli¤in kendi a¤z›ndan itiraf› adeta: Fen lisesi ö¤rencileri daha baflar›l›d›r, bu yüzden onlar›n dersi bofl geçmemeli!
Nas›l yani? Bir ö¤rencinin baflar›l› olmas› için ö¤retmene ihtiyac› yok mudur? Ö¤retmeni olmayan›n baflar›l› olmas› zaten beklenemez. Daha fazla sorgulamaya çal›fl›rsak:
Fen lisesi-düz lise ayr›m›n› yapan sistemin bu ayr›m› yaparken haks›z ve eflitsiz bir düzen tutturdu¤unu biliyoruz. Düzen öylesine çürümüfl ki ne yan›n› tutsak elimizde kal›yor!
Kastamonu’daki Do¤anyurt Lisesi, ÖSS’de baflar›l›
olmak için ç›rp›nan ö¤rencilerin
bulundu¤u dört
ö¤retmenli bir liseydi geçen seneye kadar. Buna
ra¤men bu lise
ÖSS’deki baflar›lar›yla dikkat çekiyordu. (Öyle ki bu
okuldan üç senede
çeflitli branfllarda
onlarca Türkiye birincisi ç›kt›!) Bu
dört ö¤retmenden
ikisi sosyal bilgiler,
biri beden ö¤retmeni biri de branfl› matematik olan müdürdü. Ancak okuldaki iki sosyal bilgiler ö¤retmenin tayini
ç›kt›. Ve flu an lisede sadece iki ö¤retmen bulunmakta.
Kadrolu ö¤retmen al›p da kâr›n› azaltmak istemeyen sistem bu soruna çözümsüzlükten baflka hiç bir çözüm getiremez.
Daha önce de vurgulad›¤›m›z gibi e¤itim sistemi egemen sistemden ba¤›ms›z de¤ildir. Peki genel olarak sistemin çürümüfllü¤ü, kokuflmufllu¤u karfl›s›nda biz neler yapmal›y›z? Bu konuya iyice kafa yormam›z laz›m! Bizi sömürmekte, yozlaflt›rmakta dur durak bilmeyen bu
sisteme karfl› yozlaflmamakta direnmeliyiz. Örgütlenmenin direnmek oldu¤unu ö¤renmeli, ö¤retmeliyiz. Sistemin bize dayatt›¤› cahilli¤e, bilgisizli¤e inat
daha çok okumal› ve kendimizi daha çok gelifltirmeye çaba
göstermeliyiz. Çünkü biz gelifltikçe, sistemin zay›flatacak
yönlerini bulabilir ve onlar› yok edebiliriz.
Yeni Demokrat Gençlik
12
Yetkin mühendislik ile
yetkinleflebilecek miyiz?
1999’da Avrupa Birli¤i üyesi ülkelerin Bologna’da
biraraya gelerek yay›mlad›¤› bildiri ile bafllayan ‘Bologna süreci’ne Türkiye ise 2001 y›l›nda dahil olmufltur. Bu tarihten sonra ülkemizde Bologna süreci do¤rultusunda, AB uyum yasalar› ad› alt›nda e¤itim ve mesleki
hak gasplar›na h›z verilmifltir. Sözleflmeli Ö¤retmenlik,
Ücretli Ö¤retmenlik, Aile Hekimli¤i, Yabanc› Doktor Yasas›, Avukatl›k Yasa Tasar›s› ve Yetkin ile haklar›m›z bir bir
gasp edilmektedir.
Peki, nedir bu Yetkin Mühendislik?
Yetkin Mühendislik; 4 sene üniversitede mühendislik e¤itimi alan halk
gençli¤inin unvan›n›n elinden al›nmas›, e¤itim s›ras›nda sa¤l›k güvencesiz ve ücretsiz yapt›¤› staj yetmiyormufl gibi 5 y›l daha yetkin (!) bir
mühendisin yan›nda staj yapmas›,
tekrar s›nava girmesi, geçemedi¤i
takdirde 1 y›l daha beklemek zorunda olup bu süre içerisinde dershanelere para dökmesi demektir. Ya da bir
baflka deyiflle yasay› ilk onaylayan ve savunucusu olan ‹nflaat Mühendisleri Odas›’n›n
söylemiyle “Yetkin Mühendislik, “Müh.”, “Y.
Müh.” gibi bir derece de¤ildir; bir yetki veya
bir üstünlük de¤ildir. Olsa olsa bir ayr›cal›kt›r.”* Ancak burada sorulacak soru, ayr›cal›¤›n bir yetki veya üstünlük olmay›p da ne oldu¤udur.
Bologna süreci ve AB uyum yasalar› çerçevesinde 2001
y›l›ndan sonra gündeme gelen Yetkin Mühendislik tart›flmalar›na TMMOB çaresiz, teslimiyetçi ve pragmatist bir yaklafl›mla dahil olmufltur. Var olma koflulu mühendislerin özlük
haklar›n› korumak olan TMMOB özelde ise ‹nflaat Mühendisleri Odas›, ‘yasa nas›l olsa ç›kacak bari Yetkin Mühendis bizim dedi¤imiz gibi olsun’ anlay›fl› ile elini çabuk tutarak Yetkin ‹nflaat Mühendisli¤i Uygulama Yönetmeli¤i’ni
Resmi Gazete’de** yay›nlayarak 10 Eylül 2006’da yürürlü¤e sokmufltur. Hatta yaklafl›k bir y›l sonra 15 Ekim
2007’de 5’i Onursal olmak üzere 146 kifliye Yetkin ‹nflaat Mühendisi belgesi verilmifltir. Baflvuru say›s› ise 245,
yani baflvuranlar›n sadece % 57’si s›nav› geçebilmifltir. Oysa
s›nav› yapan ‹MO s›nav›n kolayl›¤›na dem vurmakta, her
mühendisin kolayca geçebilece¤i bir s›nav oldu¤undan bah-
setmektedir. S›nav› geçemeyen mühendisler ise bir y›l daha
beklemek zorundalar.
Ancak 14 Ekim 2006’da gerçekleflen ve adeta “dipten
gelen dalga” olan TMMOB eyleminde 10 bin devrimci, demokrat, yurtsever mühendis, mimar ve ö¤renciler e¤itimde
ve mesleki haklar›m›zda uygulanan emperyalist politikalara
geçit vermeyeceklerini belirterek “Yetkin Mühendisli¤e
Hay›r!” demifllerdir. Bu büyük eylemin ard›ndan oluflturulan kamuoyu ile Yetkin Mühendislik Yönetmeli¤i’nin iptali
ve yürütmenin durdurulmas› için aç›lan dava ile 6 Kas›m 2007’de yönetmelik durdurulmufltur.
Bu kadar›na da pes do¤rusu!
Yetkin ‹nflaat Mühendisli¤i Yönetmeli¤ine Dan›fltay 8. Dairesi taraf›ndan durdurulmas› karar› vermesinden sonra ‹MO
Yönetim Kurulu Baflkan› Taner Yüzgeç taraf›ndan “Yetkin mühendislikle ilgili kamuoyuna zorunlu aç›klama”*** bafll›¤› ile
10.01.2007 tarihinde yap›lan aç›klamada
de¤me iktisatç›lara tafl ç›karacak, bu kadar›na da pes dedirtecek flu tespitleri yapmaktad›r. “Emperyalist ülkelerin hemen
hepsi kendi içlerinde ihtiyaç duyduklar› nitelikli mühendislik hizmetleri için yetkin
mühendislik türü uygulamalar› hayata sokmufllar ancak hegemonyas› alt›na ald›klar› hiçbir ülkeye ihraç etmemifllerdir. Çünkü bir ülkenin teknik hizmetlerinin
geliflmiflli¤i emperyalist ç›karlarla çeliflen bir olgudur.” *
Yetkin Mühendislik kavram›n›n Bologna süreci ile gündeme geldi¤ini yaz›m›z›n bafl›nda aç›klam›flt›k. Tekrara düflmemek için yaln›zca hat›rlat›yoruz. Burada anlafl›lmas› ve bilince ç›kar›lmas› gereken nokta yetkin mühendislik uygulamas›n›n gerçekte bir yetkin(!)leflme sa¤lay›p sa¤layamad›¤›d›r. Ya da anti-demokratik, bilimsel olmayan, flovenist e¤itimin sözüm ona yetkinlik sa¤layamamas›n›n çözümü yetkin
mühendislik midir?
* : “25 soruda yetkin mühendislik”, ‹nflaat Mühendisleri
Odas›, 2005.
** : Resmi Gazete, Say›: 26285, 10 Eylül 2006.
***: Türkiye Mühendislik Haberleri/ Say›: 447-2008/1.
Sivas YDG
Yeni Demokrat Gençlik
13
TMMOB tarihinde önemli bir gün:
19 Eylül 1979
biz devrimci, demokrat, yurtsever mühendis, mimar ve öğrenciler olarak emekten, halktan yana olan ve toplumsal mücadelenin bir parçası olan TMMOB’un
mücadele tarihini unutturmayacağız.
19 Eylül 1979, TMMOB’a ba¤l› Elektrik, Fizik, Harita ve
Kadastro, ‹nflaat, Jeoloji, Kimya, Maden, Makine, Metalurji,
Meteoroloji, Mimarlar, Orman, Ziraat, fiehir Planlama
Odalar› taraf›ndan gerçeklefltirilen “bir günlük ifl b›rakma”
eyleminin tarihidir. 49 ilde 443 iflyerinde mühendis ve mimarlar›n yan› s›ra; iflçi, teknik eleman, memur vb. çal›flanlar›n da kat›l›m› ile 100 bini aflk›n kamu çal›flan› eyleme aktif
destek vermifllerdir. Mühendislik ö¤rencileri de eylemi
desteklemifltir.
TMMOB, 1954 y›l›nda Menderes hükümeti taraf›ndan
sistemin kirli oyunlar›n›n arac› olarak kurulmufltu. Ancak
’68 y›l›nda ve sonras›nda dünyada, özelde ise ülkemizde yükselen toplumsal muhalefete paralel olarak devrimci, demokrat, yurtsever mühendis ve
mimarlar›n yönetimlere gelmesiyle birlikte
TMMOB tarihinde önemli bir de¤iflim/dönüflüme
u¤ram›flt›r. Teoman Öztürk’ün baflkanl›¤›n› yapt›¤› bu
dönemde, TMMOB sisteme yedeklenmek yerine kendini
emekten ve halktan yana olarak tan›mlam›fl, mühendis ve
mimarlar›n özlük haklar›na sahip ç›km›flt›r. 19 Eylül 1979
tarihinde gerçeklefltirilen ifl b›rakma eyleminin amac› ve istemleri TMMOB taraf›ndan flu flekilde aç›klanm›flt›r:
1. Teknik hizmetin gerekli ve yeterli bir biçimde emekçi halk›m›z›n ç›karlar› do¤rultusunda ve yaln›zca onun hizmetine sunulabilmesi için tüm anti-demokratik uygulamalar
ve bask›lar giderilmeli, faflist odaklar›n üstüne kararl› bir biçimde gidilmelidir.
2. Kamu kesiminde çal›flanlar›n grevli-toplu sözleflmeli
sendikal haklar›n› elde etmelerinin önündeki engeller kald›r›lmal›d›r.
3. Her alanda çal›flanlar›n aras›ndaki farkl› uygulamalar
kald›r›lmal›d›r.
4. K›sa sürede, mühendis-mimar-tekniker-teknisyen
vb. teknik elemanlar aras›nda ayr›cal›k yaratmayan, ön koflul olarak yaln›zca yaflamak için gerekli ücretin sa¤lanmas›n› veri alan, eflit ifle eflit ücretin uygulanmas›n› getiren bir
düzenleme sa¤lanmal›d›r.
Eylemin ard›ndan kamuda çal›flan pek çok TMMOB
üyesi soruflturma geçirmifl, iflten at›lm›flt›r. Çok de¤il, bir
y›l sonra 12 Eylül 1980 Askeri Faflist Darbesinin ard›ndan
TMMOB Baflkan› Teoman Öztürk baflta olmak üzere pek
çok devrimci, demokrat, yurtsever mühendis ve mimar 19
Eylül eylemi nedeniyle idamla yarg›lanm›fl ve y›llarca hapis
yatm›flt›r.
Bu büyük eylem, aradan geçen uzun y›llar boyunca
TMMOB taraf›ndan kamuoyunda gündeme getirilmemifltir.
Bunda, “Yetkin Mühendislik” gibi önemli bir konuyu “zaten
yasa ç›kacak, bari TMMOB para kazans›n” anlay›fl›na indirgeyen bir k›s›m sözde devrimci özde ise reformist dahi olmayan pasifist-sistem içi-bürokrat TMMOB yöneticisi etkilidir. Ancak biz devrimci, demokrat, yurtsever mühendis,
mimar ve ö¤renciler olarak emekten, halktan yana olan ve
toplumsal mücadelenin bir parças› olan TMMOB’un mücadele tarihini unutturmayaca¤›z.
Sivas YDG
Yeni Demokrat Gençlik
14
f
rum
6 Kas›m eylemi ve yaklafl›m›m›z
6 Kas›m eylemlerinde ö¤rencilerin söz ve karar hakk› ve örgütlenme özgürlü¤ü taleplerimiz önceliklerimiz aras›ndad›r. Bu sene de e¤itimin ticarileflmesine dönük neo-liberal sald›r›lar› teflhir edece¤iz, anadilde, paras›z, bilimsel, demokratik e¤itim fliarlar›m›z› hayk›raca¤›z.
Ülkemiz devrimci ve demokratik gençlik hareketi aç›s›ndan geleneksel bir eylem günü olan 6 Kas›m bu sene de akademik takvimin bafllang›c›nda en önemli gündemimizdir.
12 Eylül karanl›¤›n›n üniversiteler üzerinde hakimiyetini
sa¤layan ve pekifltiren YÖK, 27 y›ll›k kara tarihi boyunca
üniversitelere bilimin, demokrasinin, özgürlü¤ün giriflini engellemifl, muhalif-ayd›n bilim insanlar›na çal›flmalar›n› sürdürebilecek imkan ve katk› sa¤lamam›fl, bilimsel çal›flma ad› alt›nda hurafeleri ve gerici düflünceleri desteklemifl, 21. yüzy›l›n bafllang›çta ülkemiz üniversitelerinin dünya ortalamas›n›n
oldukça gerilerinde kalmas›nda bafl sorumlu olmufltur.
YÖK, üniversitelerin asli bilefleni olan ö¤rencilerin, akademisyenlerin ve iflçilerin söz ve karar hakk›n› tan›mam›fl, üniversite yönetimine demokratik
kat›l›m›na set çekmifl, örgütlenme özgürlü¤ünü tan›mam›flt›r. Bar›nma, beslenme ve sa¤l›k gibi en temel hak
ve taleplerini savunan, özerk demokratik bir üniversite talep eden, anadilde-paras›z-bilimsel-demokratik bir e¤itim
sistemi için mücadele eden ö¤rencilere karfl› büyük bir terör uygulam›fl, türlü yasaklarla ve ÖGB-polis-jandarma ablukas›yla üniversiteleri hapishanelere çevirmifltir.
YÖK, toplumsal sorunlara duyarl›, ülke ve dünya
gündemiyle ilgili, okuyan-araflt›ran-sorgulayan, örgütlü duruflun bilincinde olan ö¤rencilerden tedirginlik duymufl, bu özellikleri savunan ö¤rencilere
soruflturma vb. uygulamalarla sald›rm›fl, onlar› sindirmeye, tecrit etmeye çal›flm›flt›r. YÖK’ün istedi¤i
ideal ö¤renci ise kendisini yaln›zca derslerde verilen bilgileri ezberlemeye odaklayan, derste verilenden baflka bir kay-
naktan okumayan, araflt›rmayan, do¤all›¤›nda sorgulamayan,
verileni bir tabu olarak sorgusuz sualsiz kabul eden, bireyci,
toplumun di¤er kesimlerinin ve ö¤renci arkadafllar›n›n sorun ve dertleriyle ilgilenmeyen, mezuniyetin ard›ndan ifl bulabilmek için her türlü taklay› atan “okumufl köleler”dir.
YÖK son y›llarda kendi içinde baz› yap›sal de¤iflimlere giderek AB’ye uyum süreci ad› alt›nda dayat›lan neo-liberal sald›r›lar›n savunucusu ve uygulay›c›s› olmufltur. Bologna Süreci ad› alt›nda e¤itimin ticarileflmesi ve yüksek ö¤renim pazar›n›n oluflturulmas› yönlü al›nan kararlar do¤rultusunda stratejisini haz›rlam›fl ve Meclis’le iflbirli¤i içinde geçen yasalar›n kabul edilmesine hizmet etmifltir. Bunun sonucunda bir yandan müfredat›n belirlenmesinden özel üniversitelerin yayg›nlaflmas›na, flirketlerin üniversitelerdeki etkinli¤inin art›fl›ndan üniversitelerin flirket,
ö¤rencilerin müflteri konumuna getirilmesine kadar ekonomik-akademik haklar›m›z gasp edilmekte öte yandan unvanlar›n diplomalardan kald›r›lmas›, yetkin mühendislik, ücretli
avukatl›k, sözleflmeli ö¤retmenlik vb. uygulamalarla mesleki
haklar›m›z çal›nmaktad›r. YÖK bu sürecin esas uygulay›c›s›d›r. Emperyalizmin de¤iflen ihtiyaçlar› do¤rultusunda üniversitelerin yap›s›n› bizlerin aleyhine yeniden
düzenlemektedir.
Dolay›s›yla YÖK karfl›t› mücadele de önemini korumakta hatta daha fazla artt›rmaktad›r. Mesele bizler aç›s›ndan
temel haklar›m›z aras›nda yer alan e¤itim ve mesleki haklar›m›z›n savunulmas›d›r.
Bu 6 Kas›m’da yerellerde güçlü ve birleflik eylemler örgütlemek için emek verelim. 6 Kas›m eylem-
Yeni Demokrat Gençlik
lerinde ö¤rencilerin söz ve karar hakk› ve örgütlenme özgürlü¤ü taleplerimiz önceliklerimiz aras›ndad›r. Bu sene de
e¤itimin ticarileflmesine dönük neo-liberal sald›r›lar› teflhir
edece¤iz, anadilde, paras›z, bilimsel, demokratik e¤itim fliarlar›m›z› hayk›raca¤›z.
YDG olarak son senelerde 6 Kas›m öncesi haz›rl›¤›m›z›n
ve 6 Kas›m’daki duruflumuzun yeterince örgütlü ve planl› olmad›¤› aç›kt›r. Bu seneki öncelikli hedefimiz 6 Kas›m’a
kadar yaklafl›k 1 ay boyunca tüm alanlar›m›zda
planl›, yo¤un ve etkili bir kitle çal›flmas› yapmakt›r.
Bu do¤rultuda çok say›da arac› (bildiri, duvar gazetesi,
stand, dergi da¤›t›m› vb.) yarat›c› bir flekilde kullanmakt›r.
Gücümüz do¤rultusunda mümkün olan en genifl kesimi
YDG ile tan›flt›rmak ve YDG’nin etki gücünü ve dergimizin
okur say›s›n› artt›rmakt›r. Bahar döneminde birçok alan›m›zda yakalad›¤›m›z hareketlilikten ç›kard›¤›m›z derslerle bu
6 Kas›m sürecini daha verimli geçirmek için flartlar›m›z müsaittir.
Son birkaç senedir 6 Kas›m süreci yaln›zca bizim
aç›m›zdan de¤il genel devrimci ve demokratik
gençlik hareketi aç›s›ndan da olumlu bir seyir izlememektedir. K›s›r geçen ve çok zaman alan toplant›lar,
dar grupsal çekiflmeler, genellikle ilkesel olmayan nedenlerden ortaya ç›kan bölünmeler güçlü ve birleflik bir 6 Kas›m’›n
örgütlenmesinin önünde engel olmaktad›r. Bunun sonucunda kayda de¤er bir kitle çal›flmas› yap›lmadan, yaln›zca kat›l›mc› örgütlerin taban›na dayal› eylemlerle 6 Kas›m’da alanlara ç›k›labilmektedir.
Birleflik ve güçlü bir 6 Kas›m’a kimse karfl› ç›kmamas›na ve herkesin birlikten bahsetmesine karfl›n
15
verimli tart›flmalar, ortak ve yo¤un bir kitle çal›flmas› ve etkili, kitlesel ve coflkulu eylemlerin örgütlenemiyor oluflu olumsuz bir durumdur. Bizler elimizden
geldi¤ince somut önerilerle ve mümkün olan en genifl kesimin kabul edebilece¤i asgari bir program› sunarsak ve
pratik faaliyetlerde aktif flekilde yer al›rsak bu do¤rultuda
mütevaz› bir katk› sunabiliriz. Bununla birlikte de¤ifltirmemizin mümkün olmad›¤› durumlarda k›s›r tart›flmalara bo¤ulmamal›, kitle çal›flmas›n›n önüne geçirmemeliyiz.
6 Kas›m eyleminin mümkün oldu¤unca güçlü olabilmesi
için bölünmelere karfl› ç›kmal›y›z. Ancak çabam›za ra¤men
bölünme gerçekleflirse, ilkesel konular da söz konusu
de¤ilse, örgütlenen tüm eylemlere kat›lmal›y›z.
Eylem birliklerine özel önem vermeliyiz. Eylem
birlikleri esnas›nda ise ajitasyon-propaganda özgürlü¤ünü
savunmal›y›z. Güçlü birliktelikler farkl›l›klar›m›z›n gizlenmesiyle de¤il aç›ktan ifade edilmesiyle örülebilir,
demokrasi bilinci ancak bu flekilde gelifltirilebilir.
“Kitleler korkar, çekinir” vb. geri kayg›larla örgüt yasakç›l›¤›na, pankart aç›lmas›na engel olunmas›na karfl› ç›kmal›y›z.
Ancak ikna edemedi¤imiz durumlarda ço¤unlu¤un karar›
do¤rultusunda kitlelerin oldu¤u yerde bulunmal›y›z. 6
Kas›m öncesi ve sonras›nda gerçeklefltirece¤imiz pratiklerle
bu olumsuz durumu telafi etmeye çal›flabiliriz.
6 Kas›m sürecini yaln›zca tek bir eylemle ele almamal›y›z. Yerellerde eylem birlikleri yaparak etkinlikler,
sergiler, konserler, forumlar vb. pratiklerle en genifl kitlenin
gündemine girmeyi hedeflemeliyiz.
6 Kas›m YÖK protestolar› sürecine mümkün
olan en genifl kesimin kat›l›m›n› hedeflemeliyiz. Ö¤rencilerin içinde yer alan duyarl› tüm örgütlenmelerin, ö¤retim üyelerinin ve iflçilerin sendika ve derneklerinin, ailelerin ve di¤er devrimci demokrat güçlerin YÖK protestolar›na dahil olarak e¤itim hakk›n› ortak flekilde savunmas› daha
genifl bir kitlenin biraraya gelerek daha büyük etki yaratmas›n› sa¤layacakt›r. Devrimcilerin etkinli¤inin zay›fl›¤› bunu baflarmay› zorlaflt›rabilir ancak katk› sunaca¤›m›z olumlu ad›mlar›n etkisi kitle hareketlenmesinin geliflme emareleri gösterdi¤i bu dönemde oldukça fazla olacakt›r.
Bu 6 Kas›m’da yerellerde yo¤un bir kitle çal›flmas› bizler
aç›s›ndan vazgeçilmezdir. Ancak yerel çal›flmalar› tamamlayacak flekilde örgütlenmesi muhtemel, daha
kitlesel merkezi bir eylem gündeme geldi¤i takdirde (yaz›n›n haz›rland›¤› esnada Genç-Sen’in bu yönlü bir önerisi vard›) bu eyleme kat›lacak di¤er devrimci demokrat güçlerle iflbirli¤i içinde bu eyleme
de haz›rlanmal› ve güçlü flekilde kat›lmal›y›z.
Verimli bir 6 Kas›m faaliyeti geçirmemiz 6 Kas›m sonras›ndaki süreci de olumlu etkileyecektir. Bu bilinçle tüm alanlar›m›zda en genifl kitle içinde devrimci bilinci yaymak ve
mücadeleyi yükseltmek için harekete geçelim.
Yeni Demokrat Gençlik
16
Ücretli avukatl›k ve savunma
hakk›na sahip ç›kmak…
Son y›llarda hemen her gazeteyi aç›fl›m›zda, güncel
olaylara her göz at›fl›m›zda birilerinin (emperyalist sisteminin sözcülerinin) Bologna Süreci, GATS anlaflmas› gibi fleylerden bahsetti¤ini ve “…Avrupa Birli¤i Programlar›’n›n amac›, ülkeler aras›ndaki iflbirli¤ini her alanda gelifltirmektedir. Bu
programlar›n uygulanmas›, sosyo-ekonomik, kültürel ve bilimsel
alanlarda ülkelere büyük katk›da bulunmaktad›r” gibi ifadeler
kulland›klar›n› görüyoruz veya okuyoruz. YÖK Baflkan›
baflta olmak üzere ülkemizdeki emperyalizmin sözcülerinin
ise e¤itimin paral›laflmas›, sözleflmeli ö¤retmenlik,
yetkin mühendislik, ücretli avukatl›k, aile hekimli¤i
vb. uygulamalardan bahsetti¤ine ve tabii ki sadece bahsetmekle kalmay›p bu uygulamalar› hayat›m›za h›zla soktu¤una
tan›k oluyoruz.
Her ne kadar egemenler taraf›ndan ülkeler aras› iflbirli¤i, Avrupal›l›k, e¤itimin eflit hale gelmesi gibi ifadelerle
tüm bu süreçler bize yutturulmaya çal›fl›lsa da bizler biliyoruz ki; bugün yaflanan, emperyalist sistemin ihtiyaçlar›na göre e¤itim ve meslek hayat›m›z›n flekillendirilmesinden baflka bir fley de¤ildir. Mevcut emperyalist sistem gittikçe daha fazla sektörde, gittikçe daha fazla ülkede kârlar›na kâr katmak, pazarlar›n› geniflletmek,
ucuz ifl gücü bulabilecekleri alanlar yaratmak vb. istemektedir. Bu istekler do¤rultusunda hizmet alanlar›n›n tamam›n› emperyalistlerin denetimine açmak amaçlanmaktad›r.
Sürecin Türkiye aya¤› da büyük bir kararl›l›kla iflletilmifl,
bizlerin gelece¤ini do¤rudan etkileyen birçok alanda yasal
düzenlemeler meclisten geçirilmifl ya da tasar›- taslak fleklinde tart›flmaya aç›lm›flt›r. Bu alanlardan biri de “ücretli
avukatl›k” tart›flmalar›yla gündeme gelen hukuk alan›d›r.
TBB (Türkiye Barolar Birli¤i) taraf›ndan sunulan
Avukatl›k Yasas› Tasla¤› ile bu konudaki tart›flmalar
gündeme gelmifltir. 25.12.2006 tarihinde TBB taraf›ndan
yay›nlanan, tamamen masumane bir uygulama olarak gösterilmek istenen bu yasa tasla¤›, ö¤renciler aç›s›ndan; hukuk fakültelerinde uzun y›llar a¤›r dersler ve zor s›navlarla
bo¤uflan hukuk ö¤rencilerinin geleceksizlefltirilmesini yasalaflt›rmaya çal›flan bir taslaktan baflka bir fley
de¤ildir. Söz konusu taslak sistem aç›s›ndan ise tam anla-
m›yla ucuz ifl gücü demektir.
Mevcut uygulamada hukuk fakültesi mezunu bir ö¤renci 1 y›ll›k staj›n› tamamlad›ktan sonra durumuna göre kendi bürosunda ya da bir baflka avukat›n yan›nda çal›flabilmektedir. fiimdiki durumda bile hukuk fakültesi mezunlar›n›n birço¤u ekonomik olanaklar› olmad›¤›
için staj döneminden bafllamak üzere belirli bir süre geçene kadar baflka avukatlar›n yan›nda a¤›r bir
ifl temposuyla fakat düflük ücretlere mesleklerini
yapmak zorunda kal›yor. Yasa tasla¤› ile ise avukatl›k
tamamen piyasan›n hizmetine sokulmak isteniyor ve avukatlar›n kendi içinde ikiye ayr›lmas› öngörülüyor: ücretli
avukatlar ve avukatlar. Peki, bu iki farkl› grup avukat
aras›nda ne gibi farklar olmas› planlan›yor?
Taslak metinde belirlendi¤i üzere “ücretli avukat, avukatl›k faaliyetini avukatla ya da avukatl›k bürosu ile ya da avukatl›k ortakl›¤› ile yapm›fl oldu¤u vekalet sözleflmesi kapsam›nda yürüten avukatt›r.” Biz kendi tan›m›m›z› yapacak olursak;
ücretli avukatl›k “avukatl›k” faaliyetini patronluk
konum ve yetkilerine sahip avukatlarla yapm›fl oldu¤u vekalet=ifl sözleflmesi kapsam›nda yürüten
“avukatt›r”.
Ücretli avukatlar›n mesleklerini yaparkenki konumlar›,
haklar› tamamen di¤er avukatlardan ayr› tutulmaktad›r.
Ücretli avukatlar bu yasa tasla¤› ile avukatl›k ruhsatnamesi alamamakta, eline bir kimlik verilmekte, Avukatl›k Kanunu ve meslek kurallar›na uymalar› istenmesine karfl›n baroya kayd› dondurulmaktad›r; böylece de baro genel kurulunda seçme ve
seçilme hakk›n› kullanamamaktad›r. Yan›nda çal›flt›klar› kuruma, kifliye karfl› disiplin suçu iflleyen ücretli avukatlar hem disiplin cezalar›na hem de ücretli avukatl›k sicilinden kayd›n›n silinmesi cezas›na maruz b›rak›lmaktad›r.
Mesele yaln›zca mesleki haklar m›?
Durumun sadece mesleki haklar›m›z bak›m›ndan de¤il
adil yarg›lanma hakk›, hukukun üstünlü¤ü ve ba¤›ms›zl›¤› gi-
Yeni Demokrat Gençlik
bi de¤erler bak›m›ndan da önemle incelenmesi gereken taraflar› var. Burjuva hukuk sisteminden do¤abilecek adaletin ne kadar adalet olaca¤› aç›kt›r. Hele de
burjuva anlamda bile hukuk devleti kurallar›n›n, yarg›n›n özelde de savunman›n ba¤›ms›zl›¤›n›n do¤ru düzgün ifllemedi¤i faflizmin hakim
oldu¤u bir ülkede yaflad›¤›m›z› düflünürsek adalet aray›fllar›n›n neyle sonuçlanaca¤› aç›kt›r. Ancak ücretli avukatl›k uygulamas› ile adil yarg›lanma hakk›n›n, yarg›n›n, özelde de savunman›n ba¤›ms›zl›¤›na
her gün belki de her saat inen darbelere çok büyük ve
kapsaml›, herkesi etkileyebilecek bir darbe daha inmifl
olacakt›r. Böylece yaflad›¤›m›z faflist düzende görece
ba¤›ms›z bir durumda olan avukatlar›n savunma makam›n›n haks›zl›klar karfl›s›nda hukuksuzlu¤a ve devletin
bask›s›na karfl› etkili olmas›na da son verilmesi sa¤lanacakt›r.
Ücretli Avukatl›k Yasa Tasla¤›’nda flu ifadeler kullan›lmaktad›r: “Ücretli avukat mesleki faaliyetlerini kendisine verilen ifl temelinde gerçeklefltirir.” Avukatl›k Kanunu Madde
2/2’de de görülebilece¤i gibi “hukuki bilgi ve tecrübelerini
adalet hizmetine…” tahsis etmekle yükümlü avukatlar›n
taslaktaki bu ifadeden de anlafl›ld›¤› gibi bilgi ve tecrübelerini emrinde çal›flt›¤› kifliler yarar›na kullanmas› istenmekte, kendi adlar›na dava ve ifl takip edemeyecekleri, vekaletname alamayacaklar› öngörülmektedir.
Bir kamu hizmeti icra eden/etmesi gereken,
avukatlar mesleki anlamda hiyerarflik bir yap›lanma içine sokulmakta, ba¤›ms›z bir flekilde müvekkilini savunmas› gereken avukat ekonomik ve düflünsel anlamda ba¤›ml›l›k alt›nda iflini yapmak zorunda b›rak›lmaktad›r. Bu durum en özet haliyle avukatlar› ücretli köleler haline getirmekten baflka bir anlam
ifade etmemektedir. Ayr›ca müvekkiller de müflteri konumuna getirilmek istenmekte, “avukatl›k ücret sözleflmesi”
düzenlenmeden ve baroya onaylat›ld›¤›na dair damga vurulmadan kiflilerin savunma ve adil yarg›lanma hakk›n› kullanamayaca¤› öngörülmektedir. Sa¤l›k, e¤itim gibi haklar› h›zla elinden al›nmakta olan halk›m›z›n adil
yarg›lanma hakk› da elinden al›nmak istenmektedir. Ülkemizdeki genifl halk kesimlerinin ekonomik durumunu düflündü¤ümüzde birçok kiflinin bu hakk›ndan mahrum kalaca¤›, kâr elde etme amac›yla hareket eden avukatl›k flirketlerinin yan›na bile yaklaflamayaca¤› aç›kt›r.
Hukuk patronlar›, müflterileri ve iflçisi olan bir alan de¤il kamu hizmeti veren, uyuflmazl›klar›n çözümünde hakl›y› haks›z› ay›rt etmede savunma makam› olarak en büyük
yard›mc›lardan olan avukatlar› ve bir insan hakk› olarak savunma hakk›na sahip müvekkilleri olan bir alan olmal›d›r.
17
Ancak yukar›da da bahsetmeye çal›flt›¤›m›z gibi emperyalist
politikalar azg›nca e¤itimden sa¤l›¤a her alana el att›¤›, en
do¤al haklar›m›z üzerinde bile rant kap›s›n› açt›¤› ve büyüttü¤ü gibi hukuka, yani savunma hakk›m›za da el atmak istemektedir. Gerek ülke içinde gerek yurt d›fl›nda “avukatl›k”
mesle¤ini yerine getiren büyük avukatl›k flirketleri ellerini
ovuflturarak ücretli avukatl›k uygulamas›n›, baflka bir ifadeyle ço¤u yeni mezun olmufl, kendi bürosunu açma koflulu olmayan avukatlar›, yani ücretli kölelerini beklemektedir. Bir meslek odas› olarak görevi avukatlar›n mesleki
haklar›n› savunmak olan TBB ise tam tersine sürece sessiz
kalmakla bile yetinmemekte, bu söz konusu neo-liberal
politikalar›n bugün için sözcülü¤ünü, yar›n için uygulay›c›l›¤›n› üstlenmektedir.
Sonuç olarak gördü¤ümüz tabloda, özellikle son y›llarda her alanda, her meslekte haklar›m›z elimizden al›nmakta, üniversite, hastane kap›lar› yüzümüze kapat›lmaktad›r.
Do¤du¤umuz günden beri sistem için bir insan de¤il rant
kap›s› oldu¤umuz aflikard›r. Neo-liberal politikalarla
gittikçe daha fazla sald›r› yaflad›¤›m›z flu günlerde
meslek odalar›n›n vb. kurumlar›n sorunlar›m›za
çözüm olamad›¤› bir sürecin içindeyiz. Sorunlar› en
yak›c› biçimde yaflayanlar, çünkü egemenlerin sömürü politikalar›nda ilk elden hedef olarak seçti¤i kifliler biz gençleriz. Gelece¤imizin h›zla ipotek alt›na al›nd›¤› böylesi bir
dönemde öncelikle bizim üzerimizde her alanda oynanan
oyunlar›n fark›nda olmak, hemen sonras›nda bu fark›ndal›¤› düflünsel alandan eylem alan›na ç›kartmak zorunday›z.
Bulundu¤umuz her alanda bize yöneltilen bu sald›r›lar›, hak gasplar›n› gündeme getirmeli, etkinlikler ve eylemliliklerle gelece¤imize sahip ç›kt›¤›m›z›; yetkin mühendis,
sözleflmeli ö¤retmen, ücretli avukat… olmayaca¤›m›z›
hayk›rmal›y›z.
Ankara Üniversitesi’nden bir YDG’li
18
Yeni Demokrat Gençlik
Ö¤rencileri bilim de¤il polis karfl›l›yor
E¤itim-ö¤retim y›l› her y›l oldu¤u gibi sanc›l› bir biçimde
bafllad›. YÖK Baflkan›’n›n e¤itim hayat›m›zla ilgili ardarda yapt›¤› aç›klamalar, eski rektörlerle yeni rektörlerin rant savafl›yla
ilgili tart›flmalar gündemimize girmiflken üniversitelerin neredeyse tamam›, görmeye al›fl›k oldu¤umuz sahnelerle aç›ld›.
Ö¤renciler yine harç kuyruklar›nda bekletildi, yurt
bulmak için o kurumdan bu kuruma kap› kap› dolaflt›,
yemek, ulafl›m, yurt paralar›n› nas›l denklefltirece¤ini
daha okula ad›m atmadan kara kara düflünmeye bafllad›. Tüm bu sorunlar›n en yak›c› biçimde hissedildi¤i flehirlerden biri de çok büyük bir ö¤renci nüfusu olmas›na ra¤men, kötü flartlarda ve az say›da yurtlar› ve yüksek fiyatlarda evleri, her
y›l yeni zamlarla gittikçe büyük miktarlara ulaflan ulafl›m ücretleri ile Ankara oldu.
Ekonomik sorunlar yetmiyormufl gibi geçti¤imiz senelerde ö¤renciler Ankara’n›n hemen her
üniversitesinde polis, jandarma, ÖGB bask›s›yla
karfl›laflt› ve demokratik, akademik haklar›na da
sald›r›ld›. Bu y›l da ekonomik sald›r›lar yan›nda demokratik haklar›m›z aç›s›ndan da sald›r›lara maruz kalaca¤›m›z›n
sinyalleri verildi. Daha okuluna ilk defa ad›m atan ö¤rencilerin bilimle kucaklaflmas› gerekirken ö¤rencileri polisler,
turnikeler karfl›lad›.
Bizler de Ankara YDG olarak sorunu do¤rudan, en yak›c› biçimde yaflayan ö¤rencilerden süreci de¤erlendirmelerini
istedik. Okullar›n yeni aç›ld›¤› ve YÖK’ün kurulufl y›ldönümünün yaklaflt›¤› flu günlerde ö¤rencilere yeni e¤itim y›l›na bafllad›klar› süreçte yaflad›klar›n›, izlenimlerini, problemlerini sorduk, paral› e¤itim hakk›ndaki fikirlerini ald›k.
- 4. s›n›f ö¤rencisisiniz. Üniversiteye bafllarken ne
gibi beklentilerle geldiniz, neler buldunuz?
Yalç›n/Hukuk Fakültesi Ö¤renci Derne¤i üyesi/4. s›n›f
ö¤rencisi: Lisedeyken bir üniversite alg›s› oluyor insanda. Üniversiteli kimli¤ine sahip kifliler olarak liseden daha farkl› bir ortamla karfl›laflaca¤›m›z› ummufltuk. Ama ilk günden yüzlerce kiflilik s›n›flara t›k›flt›r›ld›k. Üretmek, düflünmek bize ö¤retilmedi,
biz hocalar›m›z› dinledik, s›nav zamanlar› da yazd›klar›m›z› ezberledik.
Arad›¤›m›z ortam›n bir hayal olmad›¤›n› düflündük. Kendi
anlay›fl›m›za uygun e¤itim, olmas› gereken üniversite için mücadele etmeye bafllad›k. Mesela Hukuk Fakültesi Ö¤renci
Derne¤i’nde ö¤rencilerin akademik-ekonomik sorunlar›yla ilgilenmek, çözümler üretmek için biraraya geldik ve böylece olmas› gereken üniversiteye ulaflabilmek için bir mücadele kanal› açt›k.
- 4 y›l boyunca yaflad›¤›n›z ekonomik problemler
neler oldu?
- Kay›t için üniversiteye ayak bast›¤›m andan itibaren her
geçti¤imiz masadan her ald›¤›m›z, verdi¤imiz belge için para istediler. Zaten harç yani HARAÇ yat›r›yoruz her y›l. Ben ailemin yan›nda kald›¤›m için bar›nma sorunum olmad› ama ö¤rencilerin neredeyse tamam› flehir d›fl›ndan geliyor. Devlet yurtlar›nda ö¤renciler az›msanmayacak fiyatlarla kalabal›k odalarda
yaflamaya çal›fl›yor. Ders çal›flma olanaklar› yok. Evde kalmaya
kalksan yak›n yerlerde evler atefl pahas›, uzak daha ucuz yerlerde ev tutay›m desen günlük 3 milyon vermek zorundas›n.
Otobüste, metroda ö¤renci oldu¤unu ispat etmen bile yine haraç vermeni gerektiriyor.
Neo-liberal politikalar e¤itime çoktan el att›. Bir yandan yeni yeni vak›f üniversiteleri kuruluyor bir yandan da devlet üniversiteleri tonlarca param›z› al›yor. Sistem devlet üniversitesinde ödedi¤imiz kadar paraya flükretmemizi istiyor. Oysaki e¤itim
anayasal bir hakt›r, onu geçtim e¤itim bir insan hakk›d›r. Devletin asli görevlerinden biridir zaten e¤itim hizmeti vermek.
- Bologna Süreci diye bir fley duydunuz mu?
- Bologna Sürecini Yeni Demokrat Gençlik dergisinde gördüm, oradan takip ediyorum. Takip etti¤im kadar›yla e¤itim
sisteminin AB’ye uyumlaflt›r›lmas› süreci iflletiliyor. En özet haliyle neo-liberal politikalar›n e¤itime hâkim olmas›, e¤itimin piyasalaflmas›.
- fiu anda ‹ngiltere, Almanya vb. ülkeler Türkiye’de
üniversite açmak için haz›r bekliyor, YÖK Baflkan› da
üniversiteler özel olacak diyor. Bologna Sürecini de
düflündü¤ümüzde bu ikisi aras›nda nas›l bir ba¤lant›
var sizce?
- YÖK zaten yabanc› sermayeyi teflvik ediyor. Çünkü 80
darbesi ile üniversiteler üzerine çöreklenen bir yap› olarak
YÖK sisteme hizmet ediyor. Sistemi de dünya üzerinde egemen olan neo-liberal ekonomik sistemden ba¤›ms›z düflünemeyece¤imiz için diyebiliriz ki YÖK do¤rudan neo-liberal politikalara hizmet etmektedir.
- Bu e¤itimin gittikçe paral›laflt›r›lmas›na karfl› Yunanistan’da Fransa’da kitlesel ö¤renci eylemleri oluyor. Biz neler yapmal›y›z, Türkiye’de ne gibi çözüm
yollar› var?
- Ö¤renci topluluklar›nda, DKÖ’lerde ö¤renciler bu yak›c›
soruna karfl› harekete geçmelidir. Tek bafl›na okumak, ö¤renmek, tart›flmak yetmiyor, muhakkak alanlara da ç›k›lmal›, para-
Yeni Demokrat Gençlik
l› e¤itime karfl› oldu¤umuz duyurulmal›d›r. Bizden ç›kan ses onlar› mutlaka ki ürkütecektir. Gücümüzün fark›na varmal› ve
akabinde eyleme geçmeliyiz.
***
- Okulumuzun yeni aç›ld›¤› flu günlerde daha ilk
günden turnikelerle, polis otobüsleriyle, sivil üniformal› polislerle, ÖGB’lerle, kameralarla karfl›laflmak
nas›l bir duygu yaratt› sende?
- Fatma/Hukuk Fakültesi 3. S›n›f Ö¤rencisi: Öncelikle
flunu söyleyeyim 2 y›l önce daha kayda geldi¤im zaman kap›dan
al›nmam›flt›m babamla birlikte. Nüfus cüzdan›m›z› b›rak›p ziyaretçi kart› alm›flt›k. Çok kötü bir duygu yaratm›flt› bu bende.
Bugün de ayn› duygular› okula her giriflimde yafl›yorum. Sürekli yeni gizli kameralar›n tak›ld›¤›n› duyuyoruz. Kampusta güvenlikle ilgili yaflad›¤›m›z geliflmeler art›k beni gittikçe daha fazla flok ediyor.
- ÖGB’ler sence neden varlar?
- ÖGB’lerin bizlerin güvenli¤i için var oldu¤unu düflünmüyorum. Güvenli¤imizi sa¤lamalar› gereken durumlarda, ifllerine geldi¤i zaman müdahale etmiyorlar.
- Bugüne kadar gördü¤ün e¤itim sistemi hakk›nda
neler söylemek istersin? Ne beklentilerle geldin, neler
buldun?
- S›n›flar çok kalabal›k. Daha ziyade burada sözel bir e¤itim
görüyoruz. ‹nsan›n düflünce gücünün çok daha güçlü olmas› gerekir. Tart›flmak, konuflmak, yorumlamak gerekir. Oysa 300
kiflilik s›n›flarda bu mümkün de¤il. Hocalar›m›z›n da ço¤unun
bu yönde çabas› yok. Hocalar söylüyor, biz zab›t kâtibi gibi not
tutuyoruz. Yöntem aç›s›ndan kesinlikle iyi de¤il.
***
- Üniversitenizin nas›l bir yer olmas›n› hayal ettiniz?
Sermet/Hukuk Fakültesi 1. S›n›f Ö¤rencisi: Liseden daha yenilikçi bir ortam hayal ederek geldim. Lisede birtak›m
dersler görüyoruz, bir tak›m uygulamalara maruz kal›yoruz.
Darbe karfl›t› miting
28. y›ldönümünde 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n›
protesto amaçl›, 14 Eylül tarihinde içerisinde çeflitli demokratik kurum, siyasi parti ve derneklerin oldu¤u eylem
birli¤inin örgütledi¤i mitinge biz de YDGliler olarak Partizan korteji arkas›nda, kendi flama ve dövizlerimizle kat›l›m
sa¤lad›k. “YÖK darbe ürünüdür!” ve “Kahrolsun 12
Eylül Askeri Faflist Cuntas›!” yaz›l› dövizlerimizi açt›¤›m›z mitingde at›lan sloganlara coflkulu bir flekilde efllik et-
19
Ezberci bir e¤itim sistemi ve baz› dayatmalar var. E¤itim hayat›m›z›n geçmifl dönemi özgürlükçü bir ortamda geçmedi. Buna
karfl› bir durufl gösterenler ço¤u zaman bask›larla karfl›laflt›.
Üniversitede böyle bir ortam görmemeyi umuyorum ama hayal k›r›kl›¤›na u¤rayabilirim.
- Kap›da turnikeler, özel güvenlikler, polis otobüsü
sizde bir tedirginlik yaratt› m›?
Türkiye’de maalesef al›fl›lm›fl fleyler bunlar. Kolluk kuvvetlerinin bask›s›n› her zaman hissediyoruz, bu yüzden beni flafl›rtmad›, üniversitemin kap›s›nda bunlar› görmeyi maalesef ola¤an
karfl›lad›m.
- fiu anda okulumuzda gizli olan veya olmayan onlarca gizli kamera var. Her hareketimiz izleniyor. Bu
hiç dikkatinizi çekti mi?
- ‹ster istemez insanda bir tedirginlik yarat›yor. Ama insanlar› al›flt›r›yorlar bu duruma. B›rak›n üniversiteleri, ilkokullarda
bile insanlar› takip ediyorlar, izliyorlar.
- Kay›t sürecinde harç paras›, kitap paras› vb. masraflar ç›kt›. Ne düflünüyorsunuz bu konuda?
- E¤itimde f›rsat eflitli¤i ilkesi tamamen yok olmufl durumda. Ülkemiz tamamen zenginin ülkesi oldu. Üniversitelerimiz
de bundan nasibini gittikçe daha fazla al›yor ve burjuva unsurlar yayg›nlafl›yor. Ekonomik durumu iyi olan insanlar e¤itim
hakk›m›z için ödemek zorunda b›rak›ld›¤›m›z bu paralar›n üstesinden bir flekilde geliyor ama di¤er taraftan emekçiler özellikle de Anadolu köylüsü ne yapaca¤›n› bilmiyor.
- YÖK Baflkan› üniversiteler tamamen paral› hale
gelecek dedi. Bununla ilgili ne düflünüyorsunuz?
Bence bu flartlarda YÖK Baflkan›’n›n yapt›¤› aç›klama büyük bir saçmal›ktan baflka bir fley de¤il. Resmen, sadece paras›
olan okusun diyor. Nitekim de öyle oluyor. Sadece üniversitede de¤il, üniversiteye gelene kadar da vard›; dershane, özel
dersler, kurslar… Bu maalesef tüm e¤itim hayat›m›za yay›lm›fl
bir süreç.
tik. Tam Partizan kortejinin alana girmesi s›ras›nda bir
kifliyi gözalt›na almak istemeleri sonucu polis ve Partizan
kitlesi aras›nda arbede yafland›. Ç›kan arbedede baz› yoldafllar›m›z›n s›rt›na, bir yoldafl›m›z›n da yüzüne yedi¤i cop
yaralanmalar›na neden oldu.
Mitingin en güzel yanlar›ndan biri kat›l›mc›lar›n ço¤unlu¤unu gençlerin oluflturmas›yd›.
Bizler de YDG olarak gelece¤in yeniden flekillenmesinde gelece¤in gerçek sahiplerinin söz sahibi olmas› gereklili¤ini bir kez daha hayk›r›yoruz.
‹stanbul YDG
20
Yeni Demokrat Gençlik
AÜ’de yemekhane boykotu
24 Eylül günü yemekhane işçileri biz öğrencilere gelerek yemek şirketinin 5 işçi
daha çıkarmak istediğini, artık bu haksızlığa karşı tepki göstermek istediklerini belirtip bizleri de yanlarında görmek istediklerini söylediler. Bizler de onlara her konuda elimizden gelen desteği verme karalılığıyla durumu teşhir etme ve yemekhaneyi boykot etme kararı aldık.
Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde 25 Eylül günü iflçilerin maafllar›n›n ödenmemesi ve ifllerine son verilmek istenmesi üzerine ö¤renci-iflçi dayan›flmas›n›n güzel bir
örne¤i yafland›.
Yemekhanede 4 y›ld›r çal›flan 4 iflçi yemek flirketi Tadal
Catering taraf›ndan yaz döneminde çeflitli oyunlarla k›dem
tazminat› verilmeden iflinden olmufltu. Yemek flirketi bu iflçileri do¤ru düzgün bir neden göstermeden üniversitenin
yemekhanesinden alm›fl, askeriyenin yemekhanesine vermiflti. As›l amaç iflçileri tazminats›z iflten ç›karmakt›. Çünkü
alternatif olarak sunulan iflyeri iflçiler için bir sürgün yeriydi.
‹flçilere çok daha kötü çal›flma flartlar› dayat›ld›; çok daha
uzun saatler, daha düflük maaflla çal›flmalar› istendi. Bu bask›ya ve flartlara dayanamayacak olan iflçiler iflten tazminat almadan 3 gün ifle gelmedi diye ç›kart›ld›.
24 Eylül günü yemekhane iflçileri biz ö¤rencilere gelerek yemek flirketinin 5 iflçi daha ç›karmak istedi¤ini, art›k bu
haks›zl›¤a karfl› tepki göstermek istediklerini belirtip bizleri
de yanlar›nda görmek istediklerini söylediler. Bizler de
onlara her konuda elimizden gelen deste¤i verme
karal›l›¤›yla durumu teflhir etme ve yemekhaneyi
boykot etme karar› ald›k. Sabah erken saatlerde toplan›p ö¤rencilere bildiri da¤›tt›k, dövizlerle, afifllerle ö¤rencileri yemekhaneyi boykot etmeye ça¤›rd›k. Ekipler oluflturup
ö¤retim üyelerinden de destek istedik. Bekledi¤imizden
de büyük bir destek gördük ve baflar›l› bir boykot
gerçeklefltirdik. Ramazan olmas›na ra¤men önemli say›da
yemek satabilen yemek flirketi 18 Eylül günü Cebeci Kampüsü’nde 1 tane bile yemek satamad›. Hem ö¤renciler, hem
de ö¤retim üyeleri boykota tam destek verdiler.
Çal›flmalar›n bitiminin ard›ndan konuyla ilgili duyarl›l›k
gösteren ö¤renciler ve iflçiler olarak birlikte bir aç›k toplant› yapt›k. ‹flçilerin yaflad›¤› süreci ve yapt›¤›m›z çal›flmay› de¤erlendirip, yaz dönemi iflten ç›kar›lan iflçilerin geri al›nmas›, iflten ç›kar›lmak istenen iflçilerin tazminat almadan iflten
ç›kar›lmas›n›n engellenmesi ve çal›flma koflullar›n›n iyileflmesi yönlü talepler do¤rultusunda hareket etmemiz gerekti¤ini konufltuk. Patronlar›n “Yemekhane y›k›lsa da iflçileri ifle
almayaca¤›m” dedi¤i belirtildi. Ö¤rencilerden biri “Patronlar›n tek amac› tazminat ödemeden iflçileri iflten atmak; bu iflçilerin eme¤ine kan do¤ramakt›r. Tek çözüm sonuna kadar direnmek” dedi ve iflletme müdürünü onurlu bir davran›fl göstererek boykota destek vermeye ça¤›rd›. Bir di¤er ö¤renci ise
“Boykotu yayabildi¤imiz kadar yaymal›y›z. Eninde sonunda patron talepleri kabul edecek. Bu kadar büyük bir para kayb›n› göze alamaz. Bizler zaten ö¤renciler olarak birçok haks›zl›¤a karfl› söz, yetki, karar hakk›m›z için mücadele ediyoruz, bu da bunun bir parças›d›r. Sonuna kadar iflçilerin yan›nday›z” dedi. ‹flçiler ö¤rencilerin deste¤inin çok önemli oldu¤unu belirtip çal›flma koflullar›n› anlatt›lar: “‹ki ayd›r insana maafl verilmez mi?
Ben evime ekmek götüremiyorum. 4 y›ld›r 16 saat çal›fl›yorum
zaten. fiimdiden iflten ç›k, benimle pazarl›k etme diyorlar. Ben
köle miyim?”
E¤itim-Sen 5 Nolu fiube yöneticilerinin de destek için
geldi¤i aç›k toplant›n›n sonunda ö¤renciler de iflçiler de söz
konusu talepler kabul edilene kadar her türlü bask› ve korkutmaya karfl› direnifli sürdürme karar› ald›lar ve bir organizasyon kurulu oluflturuldu.
27 Eylül günü Oleyis’te bir toplant› daha yap›larak boykot süresince savunulacak taleplerde iflçilerle yeni yap›lacak sözleflmede iflçilerin ve ö¤rencilerin de söz, yetki, karar hakk› olmas› gereklili¤i üzerinde duruldu. Boykotu tüm üniversiteye yaymak ad›na
di¤er kampüslere 4 Ekim günü ö¤renciler ve direnifl gösteren iflçiler taraf›ndan bir ziyaret gerçeklefltirilmesi planland›.
Ankara YDG
Yeni Demokrat Gençlik
21
SSGSS
Kimin için var?
hizmeti sunumundan büyük ölçüde çekmek ve bu topraklarda yaflayan insanlar›n sa¤l›k ve sosyal güvenlik hakk›n›
piyasaya, ilaç tekellerine, özel emeklilik ve sigorta flirketlerine, özel hastanelere teslim etmek oldu¤u k›sa sürede
anlafl›ld›.”
SSGSS bizleri nas›l etkiledi?
Geçenlerde gazete haberlerine bakarken bir haber
özellikle dikkatimi çekti. Acaba yanl›fl m› okuyorum diye
dikkatle tekrar okudum ama yan›lm›yordum. Haberde
“Vekillerin sa¤l›¤›na 31 trilyon ödendi” yaz›yordu. Haberin devam›nda “Meclis, yasama y›l›na bafllad›¤› 1 Ekim
2007’den tatile girdi¤i 31 Temmuz’a kadar geçen 10 ayda
eski ve yeni milletvekilleriyle onlar›n bakmakla yükümlü
oldu¤u 12 bin 439 kiflinin sa¤l›¤› için 31 trilyon 669 bin
820 YTL harcama yap›ld›” yaz›yordu.
Milletvekilleri ve bakmakla yükümlü olduklar›
kiflilerin sa¤l›k harcamalar› için kifli bafl›na 2 bin
157 dolar düflerken; acaba ço¤unlu¤u açl›k s›n›r›n› alt›nda yaflayan yoksul halk›n kifli bafl› y›ll›k sa¤l›k harcamas› ne kadard›? Sadece ve sadece 232
dolar. Yani vekillerin sa¤l›k giderleriyle halktan insanlar›n
sa¤l›k giderleri aras›ndaki fark yaklafl›k 10 kat.
Haberin devam›nda vekillerin harcamalar›n›n neden
Türkiye ortalamas›ndan yüksek oldu¤u flöyle aç›klan›yordu: “Milletvekili ve TBMM personeli ile yak›nlar›, devlet hastanelerinin yans›ra anlaflmal› olduklar› özel sa¤l›k kurulufllar›nda s›n›rs›z tedavi imkân›na sahip. Üstelik bu tedavilerin ard›ndan s›radan bir devlet memuru gibi katk› pay› ödemek zorunda da de¤il. Hatta tedavi için yurt d›fl› tercih edildi¤inde dünyan›n neresinde olursa olsun tedavi masraflar› yine eksiksiz
olarak TBMM taraf›ndan ödeniyor.”
Kendi sa¤l›k sorunlar›n› aflmak için birçok seçene¤e
sahip olan bu vekiller, halk için ise SSGSS denen yasay›
kaflla göz aras›nda onaylay›p hayata geçirdiler. “Hükümetin sa¤l›k hizmetlerini tek elde toplamak ve tüm ülkeyi
sa¤l›k sigortas› kapsam›na almak olarak tan›mlad›¤› bu düzenlemelerin içeri¤ine bak›ld›¤›nda amac›n, devleti sa¤l›k
Emeklilik yafl› kad›n ve erkeklerde 65’e ç›kacak,
Emeklilik maafllar› yüzde 23-33 oran›nda azalacak,
Halen çal›flan memurlar›n ayl›klar› GSS kesintisi nedeniyle bugünkünden yüzde 5 daha azalacak,
Prim borcu olanlara sa¤l›k hizmeti verilmeyecek,
Sa¤l›k hizmeti alabilmek için en az 30 günlük sigortal›l›k aranacak,
Hastalanan sigortal›lara verilen ifl göremezlik ödene¤i
yüzde 16 azalt›lacak
Yetim k›z çocuklar›na ayl›klar›n›n 24 kat› tutar›nda
ödenen evlilik yard›m› ayl›¤›n›n 12 kat›na düflecek,
Ayakta tedavide kullan›lan ilaçlar için de yüzde 10-20
oran›nda katk› pay› kesilecek.
Asl›nda bu listede daha yazabilece¤imiz birçok hak
gasp› var. Sadece hat›rlatma amac›yla birkaç tanesini yazd›m. Günden güne yoksullaflan, hastane kap›lar›nda s›ra
bekleyen, paras› olmad›¤› için ameliyat olamayan, acilen
ameliyat olmas› gerekirken 1 y›l sonras›na ameliyat randevusu verilen, yine paras› olmad›¤› için tak›lan kalp pilleri ç›kar›lan, tedavi olduktan sonra ilaç alacak paray› bulamayan, hatta hastaneye gidecek paray› bulamayan insanlarla dolu bir ülkede yafl›yoruz. Bu ve buna benzer birçok
haberle her gün karfl›lafl›yoruz. Yani paras› olmayanlar›n sa¤l›kl› yaflamaya da hakk› olmuyor ve o 548
kifli ve akrabalar› bizlerden al›nan vergilerle istediklerini yapmaya devam ediyorlar.
Çal›fl›p üretirken günden güne fakirleflip, sahip oldu¤umuz haklar›m›z›n göz göre göre elimizden al›nd›¤› bu
çarp›k anlay›fla dur deme zaman› gelmedi mi? Bu kan emici iflbirlikçi sürüsüne dur demek için örgütlenelim. Daha
güzel bir dünya yaratmak bizlerin elinde.
Malatya’dan bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
22
D e n gê
Ci w a n ê
Önümüzde zor ve
çetin günler var!
Sürekli olarak vurgulad›¤›m›z bir söz varsa egemen
s›n›flar›n, haks›z savafl›n sürdürücülerinin gerek askeri
olarak gerekse de siyasi olarak eninde sonunda hakl›
savafl›n sürdürücüleri ve halk taraf›ndan alt edilece¤idir.
Tekrar bu vurguyu yapmam›z›n en önemli nedeni 3
Ekim günü gerici ordunun, Cengiz Çandar’›n söylemiyle, bir seferde alm›fl oldu¤u en büyük kay›pt›r.
“Dengesi bozulan”, askeri kamplar› “BBG evi”ne
dönen, bulunduklar› co¤rafyay› art›k “avuç içi gibi bilinen” bir yer haline getiren son teknolojiye ra¤men
Kürt Ulusal Hareketi’nden ald›¤› kay›plar karfl›s›nda ülke genelinde sistemin savunucular›nca büyük bir flaflk›nl›k yaflanmaktad›r. Olay›n olufl biçimine anlam veremeyenler girdikleri ç›kmaz›n içinden ç›kabilmek ad›na
gerici orduya yüklenmeye çal›flmaktalar. Geçmifl söylemlerin do¤ru olmad›¤›na yönelik söylemler burjuva/feodal bas›nca dile getirilmektedir.
Ortada dolaflan söylemlerin birbiriyle bile tutarl›l›¤›
bulunmamaktad›r. Bir taraftan “Bayraktepe”nin kaybedilmedi¤inin söylenmesi öte taraftan bunu yalanlayan
görüntülerin, haberlerin, röportajlar›n olmas› bile tek
bafl›na yeterlidir.
Egemen s›n›flar acz içerisinde k›vranmaktad›r. Öylesine ki, haberlerde, yap›lan bask›nda kullan›lan a¤›r silahlar›n alt› özellikle çizilmektedir. Ellerinde her türlü
olanaklar› olan, en geliflkin teknolojik imkânlardan yararlanan, termal kameradan helikopterine, tank›ndan
topuna kadar her türlü teçhizat› elinde bulunduranlar›n
RPG’lerin, biksilerin alt›n› çizmeleri ac›nas› bir sefilli¤i
göstermektedir. Egemen s›n›flarca çaresizli¤in bundan
daha güzel bir itiraf› olunamaz.
Egemen s›n›flar zevahiri kurtarmak için, güpegündüz
yedikleri bask›n›n bile kendi inisiyatiflerinde gerçeklefl-
ti¤ini söylemektedir. Çat›flmay› da sözüm ona kendi direnifllerinin sonucunda, “a¤›r”(!) darbe verdirerek sonuçland›rm›fllar. Her fleyden önce, bask›nda ölen piyade komanda er Ramazan Yeflil’in, bask›ndan birkaç gün
önce ailesine verdi¤i bilgide son dönemde karakola üç
kere sald›r› düzenlendi¤ini söylemifltir. Yani anlayaca¤›m›z, göz göre göre gerici ordu bu kayb› alm›flt›r, bu aczi yaflam›flt›r. Zaten aksini düflünmek de mümkün de¤ildir. Burjuva-feodal bas›n bile Kürt Ulusal Hareketi’nin
gerici ordu ile deyim yerindeyse dalga geçti¤ini belirtmifltir.
Egemen s›n›flar bu pozisyonda ald›klar› yenilginin
bedelini, ezilen halk kitlelerinden, onun örgütlü kesimlerinden ç›kartacaklard›r. Olay sonras› yap›lan ilk aç›klamalara bak›ld›¤›nda bu çok net bir flekilde görülüyor.
Cumhurbaflkan› “Bu son hain sald›r› nas›l yap›ld›? Bu sonuna kadar takip edilecektir. Buna kimler yatakl›k etti, böyle bir sald›r›ya kimler kolayl›k sa¤lad›? Bunlar da sonuna
kadar araflt›r›lacak ve herkese bunun hesab› sorulacakt›r”
diyerek halk kitlelerine yönelik sald›r›lar›n artaca¤›n›n
iflaretini verdi. Devam›nda halk kitlelerine yönelik sald›r›lar› netlefltirmek için gerçeklefltirdikleri TMYK toplant›s›nda aralar›nda gözalt› süresi, gözalt›nda avukat
bulundurma, el koyma ve yol, üst ya da ev aramalar›nda hâkim veya savc› izninin kald›r›lmas› konular› tart›fl›lm›flt›r. Her ne kadar bu yaz› yaz›l›rken, bu toplant›n›n
sonuçlar› netleflmediyse de egemen s›n›f›n temsilcilerinin düflünceleri aç›kt›r. Her f›rsatta güvenlik meseleleriyle insan haklar› aras›nda bir denge kurulmal› söylemleri düflüncelerinin ne oldu¤unu a盤a vurmaktad›r.
AB uyum sürecinde ç›kan uyum yasalar›yla birlikte
yukar›da söyledi¤imiz konularda uygulamalar de¤iflmifl,
o dönem bu kararlar baz› köfle yazarlar›nca “demokratik devrim” olarak adland›r›lm›flt›. Devam›nda tekrar-
Yeni Demokrat Gençlik
23
‹flkence yapmak bu
topraklarda egemenlerce bir
kültür olarak kanlar›na ifllese de
bunu aç›ktan savunacak cesaretleri olmad›¤› için bu tür olaylar›n
arkas›na s›¤›nmakta, halk›m›z›n
duygular›n› istismar etmekte ve
bundan en ufak bir rahats›zl›k
duymamaktalar.
dan de¤ifltirilmesi düflünülen bu yasalar ayn› köfle yazarlar›nca anti-demokratik karfl› devrim olarak adland›r›l›r m› bilinmez ama bilinen bir fley var o da bu ülkenin hiçbir zaman demokratik bir ülke olmad›¤›d›r.
‹flkence yapman›n egemen s›n›flar›n kolluk güçlerince bir kültür olarak flekillendi¤i co¤rafyam›zda, daha
rahat ve daha uzun süreli iflkence yapmak zevkinden
görece mahrum olmalar›n›n ac›s›n› ç›kart›rcas›na f›rsat
kaybetmeden harekete geçiyorlar.
‹flkence yapmak bu topraklarda egemenlerce bir
kültür olarak kanlar›na ifllese de bunu aç›ktan savunacak cesaretleri olmad›¤› için bu tür olaylar›n arkas›na
s›¤›nmakta, halk›m›z›n duygular›n› istismar etmekte ve
bundan en ufak bir rahats›zl›k duymamaktalar. Egemen
s›n›flar›n temsilcilerine bakt›¤›m›zda bu konudaki her
hareketlerinin sahte, göstermelik oldu¤u a盤a ç›kacakt›r. Öyle ki kendi yazarlar› Murat Yetkin bile olaylar
sonras› gösterilen tepkileri “sembolik öfke d›flavurumu” olarak adland›rmaktad›r.
Halk çocuklar›n›n kanlar› üzerinden maafl alanlar,
yorum yapanlar halk kitlelerinin ac›s›na dahi sayg› gösterme zorunlulu¤unu hissetmemekteler. Sözüm ona
büyük yaslar ilan ediyorlar, d›fl ülkelerle görüflmeler iptal ediliyor. Ancak ne hikmetse bask›n›n oldu¤u günün
akflam› oynanan futbol maç›nca havai fiflekler at›lmakta
bir sak›nca görülmemekte, kirveli¤ini Ulaflt›rma Bakan›
Binali Y›ld›r›m›n yapt›¤› AKP milletvekili Hasan
Kara’n›n o¤lunun sünnet dü¤ünü iptal edilmemekte, baflbakan›ndan cumhurbaflkan›na kadar
çiçekler gönderilmekte, Hava Kuvvetleri Komutan› Aydo¤an Babao¤lu ile Harp Akademileri Komutan› Orgeneral Hasan Aksoy golf turnuvalar›n› iptal etmemekte, o¤ullar›n› ölüme gönderdikleri Ramazan Yeflil’in cenazesine dahi kat›l›m göstermemekte herhangi bir sak›nca görmüyorlar. Elbette
halk evlatlar›n›n kanlar› üzerinden politika yürüten
egemen s›n›flar aç›s›ndan durum flafl›rt›c› de¤ildir.
Bununla birlikte sözüm ona demokrat yazarlar›n
önemli bir bilefleni silahlar›n anlams›zl›¤›ndan, savafl›n
anlams›zl›¤›ndan dem vurmaya tekrardan bafllad›lar.
Ancak ne hikmetse ölen askerler için flehit, öldürülen
gerillalar için ise sahiplenici olmayan ifadeler kullanmakta hiçbir sak›nca görmüyorlar. Tek söyledikleri
fley: “savafl anlams›z ve bitirilmesi gerekir.” Ancak savafl›n bitirilmesine yönelik herhangi bir öneri ise gündeme dahi getirmiyorlar. ‹leri teknolojiden ziyade yüksek politikaya ihtiyac›m›z var vari içi bofl laflar etmekten öte bir fley söylemiyorlar.
‹fl uluslar›n kendi kaderini tayin hakk› meselesine geldi¤inde, Kürt ulusunun ayr› bir devlet
kurma hakk›n› tereddütsüzce reddediyorlar.
Birlikte yaflam› ö¤renmemiz ad› alt›nda Türk milliyetçili¤ini daha ince bir tarzda sürdürüyorlar.
Önümüzdeki dönem demokratik haklar›m›za ve
Kürt ulusuna yönelik sald›r›lar da hakl› direnifl de artacakt›r. Dost kötü günde belli olur misali gerçekten
devrimci/demokrat olanlar da önümüzdeki günlerde
belli olacakt›r.
Yeni Demokrat Gençlik
24
Zorunlu Türkçe e¤itime hay›r!
Okullar yetersiz kalan ö¤retmen, hizmetli ve okul say›s›,
ezberci, ›rkç› ders içeri¤i, art›k bir kangren hailine gelmifl, çözülmek istenmeyen anadilde e¤itim ve zorunlu din dersi gibi
sorunlarla aç›ld›. Bu süreçte de anadilde e¤itim yak›c› bir gündem maddesi olarak kendisini hissettiriyor.
Kürtçe’nin üzerindeki bask›lar ve Kürtçe e¤itimin önündeki engeller nedeniyle bu y›l da milyonlarca Kürt çocuk anadillerinde e¤itim alamayacak.
Her ne kadar R. Tayyip Erdo¤an Almanya’da ‘’asimilasyon insanl›k suçudur’’ dese de, devlet politikas› olan inkar, imha ve
asimilasyon politikas›yla Kürtlerin taleplerini görmezden
gelerek yan çizmedeki maharetini ortaya ç›kar›yor.
Kürt halk› Cumhuriyetin kuruluflundan bugüne kadar çeflitli bask› ve zulümlere maruz kald›. Bu bask›lardan Kürtçe de
pay›na düfleni alm›flt›r. Kürtlerin varl›¤› inkar edilmifl, Kürtçe
diye bir dilin olmad›¤› savunulmufl, Kürt ulusunun ‘’Da¤ Türkleri’’ oldu¤u ispatlanmaya çal›fl›lm›fl ve Günefl Dil Teorisi gibi
saçma iddialar ortaya at›lm›flt›r. Temelini tek dil, tek millet ve tek bayrak üzerine kuran TC, bütün flehir ve
köylerin isimlerini de¤ifltirip Kürtlerle ilgili olan her
fleyi yasaklam›flt›r. ‹nsanlar kendi dillerini konuflamaz hale
gelmifllerdir. Asimilasyon politikalar› Kürt ve çeflitli milliyetlerden gençler üzerinde sürekli uygulanm›fl ve ›rkç›, floven, antibilimsel e¤itimle düzene uyum sa¤lam›fl, kendi dil ve kültürlerine yabanc›laflm›fl kuflaklar yetifltirilmeye çal›fl›lm›flt›r.
Siyasetin dili
Burjuva medyan›n son günlerde en çok gündeminde yer
verdi¤i, CHP Grup Baflkanvekili Kemal K›l›çdaro¤lu’nun, AKP Genel Baflkan Yard›mc›s› Dengir Mir
Mehmet F›rat’›n uyuflturucu ticareti ve gümrük kaçakç›l›¤›
yapt›¤› aç›klamas›yla bafllayan tart›flmalar U¤ur Dündar yönetiminde bir müsamereyle devam etti.
Emperyalizmin sa¤d›k uflaklar›n›n kulland›klar› ‘alçak’,
‘flerefsiz’, ‘aptalca’, ‘ulan’, ‘bay müfteri’, ‘zavall›’, ‘çaresiz’, ‘baron’ gibi kelimeler incelemeye de¤er do¤rusu.
Geçti¤imiz dönemlerde en az›ndan söylemlerindeki seviyeye
biraz olsun dikkat eden düzen politikac›lar› art›k ona da ihtiyaç duymuyorlar. Saltanatlar›n› korumak ad›na ne denli flarlatanl›klar yapabileceklerini, kendilerini aklama çabalar›n›n
nas›l da dillerini etkiledi¤ini görmek onlar› daha da net anlama imkan› veriyor bizlere. Havada uçuflan tüm bu söylemlere ara verdiklerinde ise burjuva medya taraf›ndan teflekkür
ya¤muruna tutuluyorlar.
Anadilde e¤itim hakk›n› kullanma, ifade etme, düflünebilme insan olman›n gere¤idir. ‹nsan›n temel haklar›ndand›r. Kuflkusuz Kürt halk›n›n kendi anadilinde e¤itim
görmesi, yaflam›n›n her alan›n› örgütlemesi ve yaflamas› en do¤al ve vazgeçilmez hakk›d›r. Her insan›n anadilinde okuma-yazma ö¤renmesi, kendi dilinden flark›lar söylemesi, e¤itim görmesi, tarihini ve kültürünü ö¤renmesi, kendi dilinde büyümesi
ve onu tüm alanlar› kapsayacak flekilde gelifltirmesi kadar do¤al bir hak düflünülemez. Bu temel hak için mücadele etmesi
de kuflkusuz hakl› ve meflrudur. Kürtçenin resmi dil olmas›,
güvence alt›na al›nmas› ve Kürtçe e¤itim istemiyle yürütülen
kampanya, destek verilmesi gereken meflru bir olgudur.
Amed YDG
Di¤er yandan Rize’de Hidroelektrik Santralleri’nin
yap›m›na karfl› ç›kan çevrecilere Erdo¤an’›n “Dünyan›n
de¤iflik yerlerinde böyle çevreciler var. ‘Ne yapars›n›z’
dersin. Ele avuca gelecek hiçbir iflleri yoktur. Sadece bofl
vakitlerini de¤erlendirmek için yapt›klar› ifl budur. Ben
çevrecinin daniskas›y›m. As›l çevreci benim” cevab›
oldukça ilgi toplad›. “Anan› da al git!” söylemlerin ard›ndan böylesi yaklafl›mlar bizler aç›s›ndan elbette flafl›rt›c›
de¤ildir.
Aç›k mikrofonlardan duyulan Unak›tan’›n “çekeriz kula¤›n›” na¤meleri ak›llardan silinmifl de¤il.
Hem halkla hem de birbirleriyle olan çat›flmalar› yönetememe krizlerinin ürünü olarak artarak devam etmekte.
Söylemlerinde halk muhalefetini küçümseseler de
bunun büyümesinden, sistemleflmesinden çokça
korkmaktalar. Sald›rganl›klar› da tam da buradan kaynaklanmaktad›r. Nitelikleri ve içinde bulunduklar› buhrana
bakmak gerekirse bu türden söylemlere önümüzdeki süreçlerde s›kça rastlayaca¤›m›z bir gerçeklik.
YTÜ’den Bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
25
E¤itimin Amerikanlaflmas›na hay›r!
Üniversitede her fley sat›l›k m›d›r?
“Ciddi bir kayg›m vard›. 1980’ler boyunca dekanlar ve profesörler, Harvard’›n bir dilimini ya da bir ürününü para karfl›l›¤› –genelde epey büyük mebla¤lar karfl›l›¤›- sunmak yönünde
say›s›z teklifle bana gelmiflti. Bu f›rsatlar›n akl›m› çeldi¤ini inkar
etmiyorum, çünkü yayg›n kan›n›n aksine Harvard her zaman
kaynak yetersizli¤i içindeydi. Ancak zihnimi kurcalayan sorular
tak›ld› akl›ma hep. Üniversitedeki her fley, yeterince yüksek bir
fiyat verildi¤inde sat›l›k m›yd›?” (Önsöz)
Yukar›daki sözler Harvard Üniversitesi rektörü Derek Bok’a ait. Bir akademisyen ve dünyan›n en köklü üniversitelerinden birinin rektörü olarak e¤itimin ticarilefltirilmesinde birebir gözlemleri olan oldukça deneyimli biri.
Ayn› zamanda e¤itimin ticarilefltirilmesinin çeflitli sonuçlar›ndan da kayg› duyan bir akademisyen. Kayg›lar›n› da 2003
y›l›nda haz›rlad›¤› ve Türkçesi 2007 fiubat’›nda ‹stanbul
Bilgi Üniversitesi Yay›nlar› taraf›ndan yay›nlanan “Piyasa ortam›nda üniversiteler-Yüksek ö¤retimin ticarilefltirilmesi” adl› kitab›nda aktar›yor. Her ne kadar
liberal bir akademisyen olsa da ve kurulu sistemi savunsa
da tafl›d›¤› akademik kayg›lar ve ilkeler nedeniyle sistemin
zaafl› yanlar›n› gösteren somut örneklere yer vererek bizlere önemli veriler sunuyor.
Bu kitap ayn› zamanda uzun süredir YDG’nin
gündeme tafl›d›¤› ve araflt›rd›¤› Avrupa Birli¤i’nin
Bologna Süreci bafll›¤›yla sürdürdü¤ü e¤itimdeki
neo-liberal dönüflümleri ve benimsetilmeye çal›fl›lan Anglosakson e¤itim modelini daha iyi anlamam›za da yard›mc› oluyor. Avrupa genelindeki e¤itim
için yeni olan birçok unsurun Amerikan e¤itim sisteminde
20. yüzy›l›n bafl›ndan bu yana geçerli oldu¤unu anl›yoruz.
Üniversite yönetimlerinin “mütevelli heyetlerinin” elinde
olmas›, (bugün ülkemizde tüm özel üniversitelerde oldu¤u
gibi) bu heyetlerde büyük flirket temsilcilerinin yer almas›,
müfredat›n ve ders programlar›n›n sermaye devlerinin ç›kar ve talepleri do¤rultusunda belirlenmesi, yaflam boyu
ö¤renim ve sürekli e¤itim merkezleri gibi.
E¤itimin ticarileflmesi konusu ö¤renci hareketinin bafl gündemleri aras›ndad›r. Bu yaln›zca yoksul
ö¤rencilerin üniversitede okuma hakk›n›n savunulmas›n› içermemektedir, bununla birlikte bilimsel
ve demokratik e¤itim ve akademik özgürlük için
mücadele etmek anlam›na da gelmektedir. Çünkü
akademik araflt›rmalar›n belirlenip kaynak sa¤lanmas›na,
araflt›rmalar›n özgür bir ortamda gerçeklefltirilip kamuoyuna duyurulmas›na ve müfredat›n belirlenmesine kadar bir
dizi konuda amac› yaln›zca kâr olan büyük flirketlerin müdahalelerine karfl› direnç oluflturmak oldukça önemlidir.
Dergimizde s›kça vurgulad›¤›m›z konu üniversiteye giriflte, bölümlerin seçiminde çeflitli k›staslara baflvurulabilece¤i, baflvurulmas› gerekti¤idir ancak bu k›staslar aras›nda
kesinlikle ö¤rencinin ailesinin ekonomik durumunun olmamas› gerekti¤idir. Üniversite olanaklar›n›n k›s›tl› oldu¤u iddias›yla hayata geçirilen Ö¤renci Seçme S›nav›’ndan zengin
aile çocuklar›n›n muaf olmas›, onlar için yaln›zca asgari puan› geçmenin yeterli olmas› ancak yoksul ve orta gelirli ailelerin çocuklar›n›n bir bölüme kaydolabilmek için en az
100 puan daha fazla almak zorunda kalmas› hem bu s›nav
için öne sürülen iddian›n temelsizli¤ini hem de sistemin
adaletsizli¤ini kan›tlamaktad›r. Tabii adaletsizlik bununla da
s›n›rl› kalmamaktad›r. Dershane olanaklar› daha fazla olan
orta gelirli ailelerin çocuklar›n›n yoksul ailelerin çocuklar›ndan daha “flansl›” olmas› veya ülkenin bat›s›nda yaflayanlar›n do¤usunda yaflayan Kürt gençlerinden daha “flansl›”
olmas› gibi gerçekler de bu yar›fl›n iler tutar bir yan› olmad›¤›n› bizlere göstermektedir.
Bilgisayar Bilimleri Yahoo Profesörü!
“1918’de Amerikal› düflünür Thorsteir Veblen flöyle diyor: ‘modern akademik politikan›n temelinde bulunan, yaz›lmam›fl ve pek dile getirilmemifl kural icab›, farkl› üniversiteler, aynen perakendecilikte rakip kurulufllar›n siparifl
kapmak için mücadele etmeleri gibi pazarlanabilir e¤itim
hizmetlerini satmak için rekabet eder.’ Üniversiteler, bilimsel kefliflerini kullanma hakk›n› sanayi kurulufllar›na satabileceklerini ve flirketlere internet ya da kablolu televizyondan yüksek ücretlere ders verebileceklerini gördüler.
Giyim firmalar› spor formalar›na logolar›n› koymak karfl›l›¤›nda üniversitelere para teklif etti. Ö¤retim görevlileri
‘Bilgisayar Bilimleri Yahoo Profesörü’ ya da ‘K-Mart Pazarlama Profesörü’ gibi unvanlar kufland›. Giriflimci bir üniver-
26
Yeni Demokrat Gençlik
“Sanayi” gibi “sevimli” bir isim ad›
alt›nda üniversitelere müdahale eden
sermaye gruplar›n›n bu flekilde ö¤rencilerle daha okul hayatlar›nda
ba¤ kuraca¤›, bunun da ifl sorununun çözümüne destek sunaca¤› gibi
iddialar› s›kça duymaktay›z. Ancak
meselenin özünün bu derece masum olmad›¤› aç›kt›r.
siteyse erkek tuvaletlerindeki pisuvarlar›n karfl›s›ndaki alan› hevesli reklamc›lara kiralamay› becerdi.” (age 4)
Ülkemizde de son dönemde modalaflan “Giriflimci
Üniversite” kavram›n›n kitap boyunca s›kça ve do¤al bir
olgu olarak ifade edilmesi dikkat çekicidir. Bununla beraber
özel flirketlerin yaln›zca hay›r için milyonlarca dolar› üniversitelere aktarmayaca¤› da aç›k bir gerçektir. Serbest piyasan›n vahfli ortam›nda hayatta kalmay› baflaran büyük flirketlerin bu yüklü “hay›rlar›n›n” karfl›l›¤›n› katlar›yla geri almay› planlad›¤›n› öngörmek için müneccim olmaya gerek
yoktur.
“Özel sektörün üniversite üzerindeki tesiri inkar edilemez. Yüklü ba¤›fllar veren zenginlerin bu ihsan karfl›l›¤›nda
okulun yap›s›n› ciddi flekilde de¤ifltirdi¤i su götürmez. Bu
konuda flüphesi olan varsa iflletme okullar›n›n zenginli¤iyle
e¤itim ve sosyal hizmetler fakültelerinin pejmürdeli¤ini
karfl›laflt›rmalar› yeterli olur. Ticari ve sanayi dünyas› sa¤lad›¤› ifl imkanlar› ve sundu¤u ücretlerle müfredat› derinden
etkiliyor, iflletme lisans programlar›n›n art›fl›n›, bilgisayar
bilimi bölümlerinin yükseliflini ve edebiyat ve felsefedeki
meslektafllar›na k›yasla iflletme ve ekonomi profesörlerinin
ald›¤› dolgun ücretleri akla getirelim bir.” (age 8)
Eski M›s›r Bilimi mi MBA mi?
“Veblen 1928’de ‘akademik idealler ifl dünyas›n›n talepleri karfl›s›nda ad›m ad›m geriliyor’ diyor. 1909’da Harvard
mezunu John Jay Chapman kitab›nda ‘Bugün Harvard’›
kontrol eden adamlar milyonlarca kifliye e¤itim satan bir
marketi iflleten ifl adamlar›na benziyor’ diyor. Ço¤u elefltiride dile getirildi¤i gibi tüketici talebinin üretilecek ürünlerin belirlenmesindeki önemi ne olursa olsun bu talep asla
do¤ru bir müfredat haz›rlamak ya da uygun bir araflt›rma
program› çizmede güvenilir bir rehber olamaz. Baz›
bilimsel problemler, hiçbir ticari de¤er içermedi¤i
halde araflt›r›lmay› hak eder. Eski M›s›r bilimi ya da epistemoloji gibi kimi alanlarsa pek az insan taraf›ndan okunduklar› halde birinci s›n›f akademik çabay› flart koflar. Rus edebiyat› ya da ahlak felsefesi gibi konular, pek az lisans ö¤rencisinin ilgisini çekse de ya da ifl bulmada özel bir avantaj
sa¤lamasa da müfredat›n de¤erli bileflenleridir.” (age 31)
Bu konuda Martin Kenney flu vurguyu yap›yor: “Belki de
en büyük ironiyi ABD sanayisi yaflayacak. Üniversite parsel parsel pazarland›kça, temel bilimler büyük zorluk çekecek. Ticarete yönelmemifl araflt›rmac› profesörler dezavantajl› duruma düflecek, yeni fikirlerin do¤um yeri ve vas›fl› bir iflgücünün e¤itim
alan› olan ortak entelektüel zeminler afl›n›p kirlenecek. O zaman, sanayi zaten kendi kendisini kontrol edemedi¤i ve kamu
kesiminin ona getirdi¤i s›n›rlamalar da böylece yok oldu¤u için
asl›nda kendi hayat p›nar›n› kirletti¤ini anlayacak.”
Giriflimci üniversite=sansürcü sermaye
“Sanayi” gibi “sevimli” bir isim ad› alt›nda üniversitelere müdahale eden sermaye gruplar›n›n bu flekilde ö¤rencilerle daha okul hayatlar›nda ba¤ kuraca¤›, bunun da ifl sorununun çözümüne destek sunaca¤› gibi iddialar› s›kça duymaktay›z. Ancak meselenin özünün bu derece masum olmad›¤› aç›kt›r. Bilimsel araflt›rmalara yön veren ve
kaynak sunan flirketlerin rekabetin esas oldu¤u piyasa gerçekli¤i içinde ortaya ç›kan ürünü toplum
yarar›na kullanmak bir yana rakip flirketleri alt etmek için gizlemesi, daha fazla kâr elde etmeye
yönlendirmesi veya ifline gelmeyen sonuçlar› saklamas› gibi uygulamalara baflvurmas› oldukça do¤al
görülmektedir. Bu da zaten yukar›da bahsini etti¤imiz
akademik özgürlük talebimizi ve bilimi devrimci gençlerin
neden savunmas› gerekti¤ini temellendirmektedir.
Araflt›rmac› yazar Le Carré “Özellikle Kuzey Amerika’da
Yeni Demokrat Gençlik
son derece nitelikli t›bbi araflt›rmac›lar›n sponsor ilaç firmalar›na karfl› sesini yükseltti¤i ve bu yüzden iftiraya ve kovuflturmaya maruz kald›¤› pek çok örnek yafland›” diyor. Yazar ise
flöyle devam ediyor:
“Kongre durumdan mutlu olsa da endüstrinin akademik bilime deste¤inin artmas› herkesi memnun etmiyor.
Kimilerine göre flirket kaynaklar› araflt›rmalar› kamusal de¤il özel hedeflere tabi k›labilir. Elefltirilere göre üniversiteler sponsor flirketleri memnun etmek için araflt›rma bulgular›n› sansürleyecek ve gizlilik kurallar›na baflvuracak, ticari ç›kar için lisansüstü ö¤rencileri sömürecek ve atama ve
terfileri yozlaflt›racak. Genex flirketinin kurucusu Leslie
Glick’in sözleriyle ‘Ticari bak›fl aç›s› salt tez konular›n› ve
araflt›rma önerilerini etkilemekle kalmayacak, profesör istihdam›n› ve terfilerini
de etkileyecek.’ (age 61)
“fiirket deste¤inin art›fl›
sorunsuz olmad›. En ciddi
meselelerden biri gizlilikteki art›fl. Araflt›rma deste¤i veren firmalar ticari
de¤er tafl›yan bulgular›n
rakiplerinin eline geçmesini istemiyor haliyle. Bu
nedenle flirket yetkilileri
destek verdikleri çal›flmalarla ilgili bilgilerin
hem araflt›rma sürerken hem de bittikten sonra bir süre gizli tutulmas›nda ›srar edip patent baflvurusu karar›n› verebilmek istiyor. Hatta patenti al›namayacak kimi de¤erli bilgilerin daimi ticari
s›r olarak görüyor.” (age 66)
“Her befl yaflam bilimi profesöründen neredeyse biri
araflt›rman›n yay›nlanmas›n› ticari nedenlerle alt› aydan fazla erteledi¤ini söylüyor.
Harvard’a ba¤l› bir hastanede çal›flan Scheffer Tseng’in
göz kurumas›na karfl› gelifltirdi¤i ilac›n test edildi¤i klinik
bir çal›flmadaki olumsuz bulgular› oldu¤undan küçük gösterdi¤i ortaya ç›kt›. Ard›ndan Tseng’in ve amirinin ilac›
üreten flirkette hissedar oldu¤u anlafl›ld›.” (age 68-69)
“Daha da dehflet verici kimi örneklerde ilaç flirketleri
üniversitelerdeki bilim adamlar›n›n ulaflt›¤› olumsuz sonuçlar› gizlemeye kalk›flm›flt›r. Örne¤in San Francisco’daki California Üniversitesi’nden Betty Dong, Synthroid adl› pahal› bir ilac›n ucuz jenerik alternatiflere nazaran daha etkili
olup olmad›¤›n› test etmek için flirketten fon al›r.” Ancak
araflt›rma sonucunda ucuz alternatiflerinden fark› olmad›¤›n› ortaya ç›kar. Dong ise sözleflmesine ra¤men akademisyen sorumlulu¤unun etkisiyle bulgular›n› kamuoyuyla
27
paylafl›r. Bunun üzerine flirket Dong’u etik hatalar yapmakla suçlar ama bunu kan›tlayamaz. Üniversite ise Dong’u sahiplenmez.
Yine baflka bir örnek de Toronto Üniversitesi’nden
Nancy Olivieri’nin Kanada’n›n en büyük ilaç firmas› Apotex’le bir thalassemia ilac›n› test etmek için sözleflme imzalamas›. ‹lac›n düflünüldü¤ünden az etki yaratt›¤› anlafl›l›nca sözleflmeye ra¤men bulgular› yay›nlamakta ›srar eden
Olivieri dava açmakla tehdit edilir. Medyada aleyhinde as›ls›z, imzas›z yay›nlar ç›kar. Hastane yönetimi taraf›ndan
suçlan›r, görevden al›n›r. Üniversite taraf›ndan sahiplenilmez. Ard›ndan flirketin bir süredir üniversiteye ve hastaneye ba¤›flta bulundu¤u ortaya ç›kar.
“Bu tür taktikler kamuoyunda kafa kar›fl›kl›¤›
yarat›p
önemli
tart›flmalar› çarp›tabilir. Örne¤in pasif sigara içicili¤inin
sa¤l›¤a etkilerine
dair görüflleri ele
alan bir çal›flmada,
herhangi bir olumsuz etki olmad›¤›n›
belirten çal›flmalar›n
% 74’ünün tütün sanayisiyle ba¤lar› olan
yazarlarca
kaleme
al›nd›¤› ortaya ç›kt›. Sanayiyle ba¤› olan yazarlar›n % 94’ü,
bu tür ba¤lant›s› olmayanlar›nsa sadece % 13’ü pasif içicili¤in sa¤l›¤a zarars›z oldu¤u sonucuna vard›.” (age 76)
E¤itimin yozlaflmas›
Tabii mesele yaln›zca özel flirketlerin üniversiteye “ba¤›fllar” yaparak müdahale etmesiyle s›n›rl› kalm›yor. Ticarileflme bir olgu olarak e¤itim sisteminin damarlar›nda dolaflmaktad›r. Bu nedenle yaln›zca “iflveren” söz konusu oldu¤unda de¤il üniversite yönetimi de bu ticarilefltirmenin sonucu olarak piyasada bir aktör olarak boy göstermektedir. Sürekli e¤itim kurslar›, piyasada sat›fla sunulan e¤itim CD’leri vb. üniversitelerin do¤rudan kâr ve reklam peflinde koflmalar›n›
beraberinde getirmektedir.
“Halka hizmet” veya “kendini gelifltirmek”, “hayat boyu ö¤renmek” gibi güzel adlarla haz›rlanan kurslar›n uzun
süre verilmesinin tek ölçütünün kârl›l›k oldu¤u saklanmamaktad›r. Kurslar›n baflar›s› ö¤rencilerin geldi¤i düzey de¤il yönetimin elde etti¤i kâr oran› ile ölçülmektedir.
ABD’de sadece mesleki beceri geliflimine harcanan para-
Yeni Demokrat Gençlik
28
n›n y›lda 40 milyar dolar civar›nda oldu¤u düflünülürse bunun nedeni daha iyi anlafl›labilecektir.
“fiirketlerin böylesine yo¤un müdahalesinin tüm program› flirket ürünleri için dev bir reklam egzersizine dönüfltürüp e¤itim sürecini yozlaflt›r›p yozlaflt›rmayaca¤›n› kendisine sormadan edemiyor insan. Sponsor flirketlerin müdahalesi o kadar yo¤un ve sponsorlar›n ticari kayg›lar› o kadar aflikar ki, geride ciddi flüpheler kal›yor. Bir kere madem flirketler yüklü bir kazanç elde etmeyi ummuyorlar
neden doktorlar›n e¤itimine yüz milyonlarca dolar harc›yorlar?” (age 87)
“Ticarileflme, akademik camiadaki meslektafll›k iliflkisinin ve güvenin alt›n› oyup önceden mevcut olmayan bölünme ve gerilimler yaratabilir. Geleneksel akademik görevler
için büyük çaba sarf eden hocalar yeni bir ifl kuran ya da
zaman›n›n büyük k›sm›n› dan›flmanl›¤a ay›ran meslektafllar›na öfke duyacakt›r. Befleri bilimciler kendilerine yeterince
de¤er verilmedi¤ini düflünecektir. Akademik kadroyla idare aras›nda patent gelirlerinin paylafl›m› ya da bir hocan›n
kurdu¤u ama k›smen okulun fonlad›¤› bir flirketin idaresi
konular›nda çat›flmalar bafl gösterecektir. Üstlerini kendi
fikirlerini çal›p ç›kar u¤runa bir flirkete satmakla suçlayan lisansüstü ö¤renciler ç›kabilir. Bir flirketin sponsor oldu¤u
bölümde gizlilik kurallar› dayatan meslektafllar›n› suçlayan
bilim adamlar› olabilir.” (age 112)
“Daha da önemlisi ticarileflme süreci, üniversitenin ç›kar gütmeyen ve nesnel bir ö¤retim ve araflt›rma kurumu
olma itibar›n› zedeleyebilir. T›p fakülteleri ilaç flirketlerinin
klinik testlere müdahale etmesine ses ç›karmad›¤›, profesörler ilgili flirketlerle aralar›ndaki ba¤lar› aç›klamadan kimi
tart›flmal› konular üzerinde yaz› yazd›¤›, dekanlar ö¤retim
materyallerine reklam koyulmas›na raz› geldi¤i sürece ka-
muoyu, kurumun ve kadrosunun ba¤›ms›zl›¤›n› ve tarafs›zl›¤›n› sorgulamaya bafllayabilir.” (age 115)
Piyasaya aç›lma
E¤itimin piyasalaflmas› süreci do¤ald›r ki yeni bir olgu
veya trend de¤ildir. S›n›fsal olarak meseleye yaklaflt›¤›m›zda anlafl›lmaktad›r ki e¤itim kurumlar› bir
bütün olarak egemen s›n›f(lar)›n hizmetindedir ve
kelimenin tam manas›yla bir özerklikten bahsetmemiz mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla emperyalist-kapitalist sistemin hüküm sürdü¤ü topraklarda kurulu olan üniversitelerin de halktan yana olmas›n› ve kusursuz bir bilimsel üretim yapmas›n› beklemek mümkün olamaz.
Ancak s›n›f mücadelesi sonucunda halk›n talepleri do¤rultusunda belirli ad›mlar› atmaya egemen s›n›f(lar) zorlanabilir. 20. yüzy›l içerisinde sosyalist ülkelerin varl›¤›, devrimci mücadeleler, halk hareketleri kapitalist ülkelerde
burjuvazinin belirli tavizler vererek bir dereceye kadar
akademik özerkli¤in yerleflmesini sa¤lam›flt›r. Bu anlamda
bilhassa Avrupa’daki üniversiteler ABD’li üniversitelere nazaran bilimsel ve mali özerklik konular›nda ve ö¤rencilerle
ö¤retim üyelerinin örgütlülü¤ü konusunda daha ileri bir
konuma ulaflabilmifltir.
Bugün yaflanan ise dünya çap›nda derinleflen
krize paralel büyük bir pazar olarak büyük sermaye gruplar›n›n ifltah›n› çeken e¤itim alan›n›n öne
ç›kmas› ve ticarileflmede s›n›r tan›nmamas›, elde
edilen haklar›n gasp edilmesidir. Ülkemizde ise zaten
akademik anlamda özgürlükten, ö¤rencilerin söz ve karar
hakk›ndan ve bilimsel üretimden söz etmek mümkün olmad›¤› için söz konusu sald›r›lar›n etkisi çok daha boyutlu
olmaktad›r.
E¤itimin piyasalaflmas›
süreci do¤ald›r ki yeni bir olgu veya trend de¤ildir.
S›n›fsal olarak meseleye
yaklaflt›¤›m›zda anlafl›lmaktad›r ki e¤itim kurumlar› bir
bütün olarak egemen
s›n›f(lar)›n hizmetindedir ve
kelimenin tam manas›yla bir
özerklikten bahsetmemiz
mümkün de¤ildir.
Yeni Demokrat Gençlik
Dolay›s›yla üniversitelerin piyasalaflmas›n›n yeni bir durum oldu¤u, üniversitelerin “bizim” oldu¤u gibi savlar gerçe¤i yans›tmamaktad›r. Bizim için önemli olan e¤itimdeki
trendi incelemek, sistemin planlar›n› öngörmek ve mücadele hatt›m›z› buna uygun flekilde biçimlendirmektir.
Ticarileflmenin kriterleri
Yazar e¤itimde ticarileflmeyi baz› yazarlar›n flu kriterler
içinde tan›mlad›¤›n› belirtiyor:
1- Ekonomik güçlerin üniversiteler üzerindeki etkisi
2- fiirket kültürünün üniversiteler üzerindeki etkisi
(Mesela kampüslerde “CEO”, “net faaliyet kâr›” veya
“marka” gibi terimlerin daha fazla kullan›lmas›)
3- Ö¤rencilerin kariyerini ilgilendiren derslerin müfredattaki a¤›rl›¤›n›n artmas›
4- Üniversite harcamalar›nda tasarrufa gitme (Sözleflmeli ö¤retmenlerin ifle al›nmas› gibi)
29
l›nda üniversitelerin patent hacmini 10 kat büyüttü ve lisans ücretlerinden y›ll›k 1 milyar dolar kazanmaya bafllad›.
Akademik araflt›rmalara flirketlerin deste¤i 1970’lerde %
2.3 iken 2000’de % 8’e ç›kt›.
Yazar kitab›nda ticarileflmenin en yo¤un flekilde t›p ve
iflletme fakültelerinde yafland›¤›n› belirtmektedir. Bu durum ülkemiz için de bariz flekilde görülen gerçeklerdir.
fiirketlere ticari dan›flmanl›k ve giriflimcilik konular›nda bu bölümlerin yönetiminin ve akademik kadrosunun oldukça aktif oldu¤u bilinmektedir.
Ticarileflmenin ilerlemesiyle birlikte büyük paralar kazanan özel okullar en yetkin profesörleri bünyesine katmak, en baflar›l› ö¤rencileri çeflitli burs olanaklar ile
cezbetmek için büyük bir yar›fl içine girmektedir. Ülkemizde bir ö¤renciden talep edilenin yaklafl›k 20 bin lira oldu¤u
ve her bir üniversitede binlerce ö¤rencinin okudu¤u hesap
edildi¤inde üniversitenin reklam› için birkaç ö¤renciye rüflvet vermesi kimseye flafl›rt›c› gelmemektedir. Art›k e¤itimin niteli¤i, bilimsel üretimin geliflkinli¤i gibi konular de¤il mezuniyetin ard›ndan vaat edilen ifl olanaklar› ve burs-
Üniversitelerin piyasalaflmas›n›n yeni
bir durum oldu¤u, üniversitelerin “bizim” oldu¤u gibi savlar gerçe¤i yans›tmamaktad›r. Bizim için önemli olan
e¤itimdeki trendi incelemek, sistemin
planlar›n› öngörmek ve mücadele
hatt›m›z› buna uygun flekilde
biçimlendirmektir.
5- Say›sallaflt›r›lmas› gerçek anlamda mümkün olmayan
meseleleri say›sallaflt›rma çabas› (De¤er mevzusunu nitel
de¤il parasal terimlerle ele alma) (sayfa 5 Dipnot)
“1975’den bu yana üniversiteler araflt›rma ve e¤itim faaliyetlerinden para kazanma konusunda çok daha agresif
davran›yor. Birçok üniversite örne¤in patent lisans› veren
geliflkin programlar, kâr amac› güden internet e¤itim hizmetleri ve bir dizi ticari inisiyatifi hayata geçirdi.” (Age Önsöz)
“1980’de Kongre, üniversitelerin kamusal kaynaklarla
yürütülen araflt›rmalardan elde edilen kefliflere lisans almas›n› kolaylaflt›ran Bayh-Dole Yasas›’n› kabul etti.” (age 12)
Bu yasa “sanayi-üniversite iflbirli¤ini” kolaylaflt›rd›. 2000 y›-
lar ön plana ç›kar›lmakta, bu gürültü içinde en temel haklar›m›z›n da üzerinden atlan›lmaktad›r.
Ancak yazar›n kitab›nda öyle örnekler var ki ticarileflmenin zamanla nas›l bir virüs gibi yay›ld›¤›n› ve ö¤rencileri de sard›¤›n› anlamak mümkün olmaktad›r. “Ticarileflme
üniversite ö¤rencilerinin yaflam›n› baflka kayg› verici yollardan da etkiler. 2001 y›l›nda iki birinci s›n›f ö¤rencisi arkadafllar›na bir flirketin tan›t›m›n› yapma karfl›l›¤› o flirketin
okul masraflar›n› karfl›lamaya ikna edince gazetelere ç›kt›lar. Bunu örnek alan baflkalar› ç›kacakt›r. Kampüslerde çok
say›da ö¤renci sponsor flirketin reklam›n› yapmaya bafllayabilir. Öte yandan kimi ö¤renciler ders notlar›n› özel flirketlere sat›yor ve bunlar da baflka ö¤rencilere rehber kitaplar
haz›rl›yor. Mant›ken üniversite yetkililerinin bu tür giriflimlere k›s›tlama getirmesi gerekir. Ama kurumunu ve e¤itim
imkanlar›n› kâr amac›yla flirketlere pazarlayan bir okul bunu yaparsa ikna edici olur mu?” (age 109)
Yeni Demokrat Gençlik
30
KO L E K T ‹ F ‹ N
SES‹
D a h a e t k i l i b i r k i t l e ç a l › fl
flm
mas›
ve güçlü kitle örgütleri için...
Önümüzdeki dönemde kitle örgütlerindeki de¤iflimleri ve olanaklar›, kitle mücadelesindeki geliflimi ve örgütsel deneyim ve yaklafl›mlar›m›z› göz önüne alarak daha sistemli, planl› ve uzun dönemli perspektife sahip bir çal›flmay› hayata geçirmek istiyoruz.
Üniversitelerde ve liselerde yeni ö¤renim döneminin
bafllamas›yla birlikte 6 Kas›m haz›rl›klar› öncelikli olmak
üzere tüm alanlar›m›zda toparlanma ve hareketlenme yönlü çal›flmalar bafllam›fl durumda. Bu sene önceki senelerden
edindi¤imiz deneyimlerden de yararlanarak mücadelemizi
daha ileriye tafl›may›, örgütsel olarak içinden geçti¤imiz süreci gelifltirmeyi ve politik birikimimizi derinlefltirmeyi hedefliyoruz.
Bu hedeflere ulaflma do¤rultusunda önceliklerimiz aras›nda demokratik kitle örgütlerindeki çal›flmalar›m›z› gelifltirme ve sa¤lamlaflt›rma görevi
bulunmaktad›r. Bu görev ve hedef YDG’nin gündeminde her zaman temel bir gündem olmufltur. Hiçbir dönem
kitle örgütlerindeki çal›flman›n önemi reddedilmemifltir ancak her dönemin ve her alan›n kendi özgünlü¤ü içinde kitle örgütlerine yaklafl›m ve bu örgütler içinde faaliyet konular›nda farkl›l›klar› bulunmaktad›r. Önümüzdeki dönemde
kitle örgütlerindeki de¤iflimleri ve olanaklar›, kitle
mücadelesindeki geliflimi ve örgütsel deneyim ve
yaklafl›mlar›m›z› göz önüne alarak daha sistemli,
planl› ve uzun dönemli perspektife sahip bir çal›flmay› hayata geçirmek istiyoruz.
Devrimci mücadelenin bir parças› olarak a¤›rl›kl› olarak
ö¤renci gençlik içinde örgütlenen ve daha genel bir yaklafl›mla halk gençli¤ini saflar›nda birlefltirmeyi hedefleyen
YDG’nin ülkemiz devriminin özgünlü¤ünü göz önüne alarak plan ve program belirlemesi do¤ald›r. Mevcut örgütsel
yap›s›n›n a¤›rl›kl› k›sm› ö¤renciler aras›nda ve flehirlerde
bulunmas›ndan dolay› devrimimiz için ö¤rencilerin ve
flehirlerin yeri ve önemi hesaba kat›larak beklentilerimizi belirlememiz ak›lc› bir tutum olacakt›r. Bu konular
hem bu yaz›n›n konusu olmad›¤› için hem de yay›nlar›m›zda çeflitli boyutlar›yla ele al›nd›¤› için ayr›nt›l› flekilde aç›klamaya gerek yoktur ancak vurgulamam›z gereken iki konu
oldukça de¤erlidir.
Bunlardan ilki küçük burjuva s›n›fsal özellikleri
bünyesinde bar›nd›ran ö¤renci gençli¤in yeni demokratik devrimin önemli ve güvenilir bir bilefleni
oldu¤u gerçe¤idir. Ö¤renci gençlik s›n›fsal gerçekli¤i
içinde belirli zaaf ve yetmezliklere sahiptir ancak hem
gençli¤in verdi¤i özgünlükler hem de entelektüel geliflime,
araflt›rmaya-incelemeye yatk›nl›¤› nedeniyle devrimci teoriyi kavramada ve hayata uygulamada avantajlara sahiptir.
Bu nedenle ülkemizin ve uluslararas› devrimci hareketin
Yeni Demokrat Gençlik
31
ma yürütebilmek ve sa¤lam örgütlülükler kurabilmek aç›s›ndan ülkemizin devrim gerçekli¤i göz önüne
al›narak planlar yap›lmal›d›r.
fiehirlerde uzun dönemli ve istikrarl› çal›flmalar yürütebilmek ve sa¤lam
örgütlülükler kurabilmek için kitle örgütlerinde çal›flman›n vazgeçilmez bir
yeri bulunmaktad›r. Kitle örgütleri,
belirli sorun ve talepler do¤rultusunda konuyla ilgili en genifl kitlenin biraraya geldi¤i, kitlelerin örgütlendi¤i ve mücadele etti¤i, sosyal dayan›flmay› güçlendirdi¤i örgütlerdir. Sistemin yaratt›¤› kimi sorunlar› çözmek isteyen, belirli hak taleplerinde bulunan ve örgütsüzlefltirme-yaln›zlaflt›rma-bireycilefltirme
sald›r›lar›na karfl› kitlelerin sosyalleflebildi¤i ve dayan›flmay› hissetti¤i bu alanlar›n devrimciler aç›s›ndan kitlelerle
ba¤ kurmak ve kitleleri hareketlendirmek aç›s›ndan önemleri reddedeneyimlerinden de ö¤renilmektedir ki devrimci önderlerin ve kadrolar›n önemli k›sm› ö¤renci gençlik içindeyken
devrimci mücadeleye kat›lm›flt›r. Bundan dolay› YDG’nin
üniversiteli ve liseli gençlik içindeki faaliyeti devrimimiz
aç›s›ndan oldukça de¤erlidir ve ö¤renciler içindeki örgütlülüklerimizi güçlendirmemiz görevini küçümsemek do¤ru
olmayacakt›r.
Bizim için hesaba katmam›z gereken bir di¤er olgu da
flehirlerdeki çal›flma konusudur. Ülke gerçekli¤i içinde
k›rsaldaki mücadele esas flehirlerdeki çal›flma ise
talidir. Bu, flehirlerdeki çal›flman›n önemsiz oldu¤u anlam›na kesinlikle gelmemektedir. Bunun anlam› flehirlerdeki mücadelenin k›rsaldaki silahl›-silahs›z mücadeleyi desteklemesi, güçlendirmesi ve gündemlefltirmesidir. fiehirlerde iflçi s›n›f›n›n, kent yoksullar›n›n, ö¤rencilerin ve
devrimin bilefleni olan di¤er s›n›flar›n kendi aralar›nda ve
köylülerle, tar›m iflçileriyle birli¤i için mücadele etmesidir,
iflçi-köylü ittifak›na bilhassa önem vermesidir. Demokrasi
mücadelesine a¤›rl›k vermesi, baflta Kürt ulusu olmak üzere tüm ezilen, ayr›mc›l›¤a u¤rayan kesimlerin hak ve taleplerinin yüksek sesle savunulmas›d›r. fiehirlerdeki mücadelenin görevleri daha da say›labilir. Ancak düflman›n güçlü,
devrimcilerin daha güçsüz oldu¤u ve devrimin son aflamalar›na kadar bu dengenin tersine dönmeyece¤i hesaba kat›ld›¤›nda, flehirlerde uzun dönem istikrarl› bir çal›fl-
dilemez.
Kitle örgütleri iflleyifl ve biçim aç›s›ndan belirli ortak,
evrensel ilkelere sahiptir. Bu ilkelere uydu¤u sürece misyonunu oynamas› ve ilgili kitlenin güvenini kazanmas› mümkündür. Ancak kitle örgütleri de amaç, kapsam ve politik
mücadeledeki durufllar› ile farkl›l›klar arz etmektedir. Örne¤in YDG de iflleyifli ve kitlelere yaklafl›m› vb. aç›lardan ele
al›nd›¤›nda demokratik bir kitle örgütüdür. Ancak
YDG’nin özgünlü¤ü, bünyesinde devrimci gençleri,
devrime sempati duyan gençleri birlefltiriyor olmas›d›r. Emperyalizme, faflizme ve feodalizme karfl› ç›kan ve
halk›n kurtuluflunun devrimden geçti¤inin bilincinde olan
gençleri bünyesine almaktad›r. Do¤all›¤›nda bu bilince çok
farkl› özellikteki gencin ulaflmas› mümkündür. Bu nedenle
devrimci mücadeleye yaklafl›m, üstlendi¤i görevler, teorik
birikim, pratikteki netlik, ideolojik durufl, dünyaya bak›fl
aç›s› vb. çok say›da aç›dan ele al›nd›¤›nda YDG’liler aras›nda da çok say›da farkl›l›¤›n olmas› do¤ald›r. Bu nedenle
YDG asgari k›staslara uyan ama kendi içinde de çeflitlilik
gösteren genifl bir kitleyi kapsamay› hedeflemektedir. Ancak devrimci mücadele içinde YDG’nin aktif flekilde yer almas› YDG’lilerin devletle daha s›k karfl›
karfl›ya gelmesine ve düzen aç›s›ndan daha tehlikeli bulunmas›na neden olmaktad›r. Do¤al olarak
YDG de daha genifl kitlelere ulaflmak, devrimci bi-
32
linci yaymak, düzenin sald›r› ve yo¤unlaflmalar›ndan kendisini korumak ve örgütlülüklerini güçlendirmek için devrimin nesnel gerçeklerine uygun önlemler almal›, YDG’liler bu do¤rultuda çok say›da
kitle örgütü içinde de aktif flekilde yer almay› ihmal
etmemelidir.
fiayet kitleler kitle örgütlerinde biraraya geliyorsa, en
genifl kesime bu kitle örgütleri üzerinden seslenmek mümkünse ve yine bu kitle örgütleri üye toplant›lar›-kongreler
ve çeflitli etkinlikler üzerinden demokratik bir forum ifllevini de tafl›yorsa her YDG’linin alan›n gerçekli¤i do¤rultusunda belirli kitle örgütlerinde faaliyet yürütmesi bir ihtiyaç
olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r.
Mevcut kitle örgütlerinde çal›flal›m
Bu do¤rultuda ilk ad›m› atarken en mant›kl› hareket do¤al olarak alan›m›zda kurulu olan mevcut örgütlere üye
olmakt›r. Alanda belirli bir yeri, sayg›nl›¤›, etkisi, ifllevi olan
kitle örgütlerine girmenin avantajlar› bulunmaktad›r.
Bu aç›dan ele al›nd›¤›nda içinden geçti¤imiz süreçte olanaklar›m›z›n daha fazla artt›¤›na tan›k olmaktay›z. Özellikle ö¤renci gençlik aç›s›ndan yak›n geçmiflte gündeme gelen ve yeni kurulan çeflitli örgütler aç›s›ndan
bu tespit geçerlidir.
TMMOB’un ö¤renci birimlerinin geçmifli çok uzun de¤ildir, iflleyifl aç›s›ndan henüz oturmufl say›lmaz. Yine E¤itim-Sen de geçti¤imiz y›ldan bu yana ö¤renci birimleri
oluflturmaktad›r. TTB’nin de iflleyen ö¤renci kollar› mevcuttur. Bu örgütler meslek örgütleri olduklar›ndan ve toplum içinde sayg›n bir konuma sahip olmalar›ndan kaynakl›
ö¤rencilerin ilgisini çekmektedir. Birkaç sene sonra bafllayacaklar› mesleklerini ve meslektafllar›n› yak›ndan tan›mak,
ifl olanaklar› bulmak, mesleki hak gasplar›na karfl› ç›kmak,
akademik sorun ve ihtiyaçlar› dillendirmek, benzeri ilgi
alanlar›na sahip kesimlerle biraraya gelmek vb. çok say›da
faktör ö¤rencilerin bu örgütlere sempati ile bakmas›na neden olmaktad›r.
Genç-Sen de son süreçte kurulma aflamas›nda olan
bir örgütlenmedir. Genellikle devrimci ve demokratik örgütlerden gençlerin biraraya geldi¤i sendikada dar grupsal
ç›karlardan dolay› ciddi s›k›nt›lar yaflansa ve genifl ö¤renci
kesimlerini tart›flmalara katamasa da D‹SK’in de etkisiyle
genifl bir kesimin ilgisini çeken bir konum elde etmifltir.
Kitle hareketlenmesinin geliflmesine paralel bu sorunlar›n
afl›lmas› potansiyeli göz ard› edilmemelidir. Genç-Sen’i kitle örgütleri içindeki çal›flmam›zda esasa almak veya kesinlikle reddetmek için hiçbir gerekçe yoktur. Di¤er örgütlerde oldu¤u gibi Genç Sen de planlar›m›zda hesaba katmam›z
gereken bir örgütlenmedir.
Yeni Demokrat Gençlik
Bununla birlikte birçok üniversitede kulüplerin de geçmifl senelere nazaran daha etkin olduklar›n› gözlemlemekteyiz. Bunun nedenleri aras›nda yeni aç›lan özel üniversitelerin ö¤renci çekme amac›yla sosyal faaliyetleri öne ç›karmas›n›n etkisiyle özellikle büyük flehirlerdeki üniversitelerin de kulüp çal›flmalar›na daha fazla önem verdi¤i görülmektedir. Yine AB’ye uyum süreci ve Bologna Projesi ad›
alt›nda kulüpler maddi desteklerden daha fazla yararlanmaktad›r ancak bunlar genellikle “kiflisel geliflim”, “ifl kaynaklar›” gibi flirketlerin ç›karlar›na uygun faaliyetler yürütmektedir. Belirli koflullarda bu kulüpler içinde çal›flmay› da tercih edebiliriz ama kulüpler üzerine artan ilgiyi dikkate alarak ba¤›ms›z ve sosyal-kültürel
içerikli kulüpleri güçlendirmeyi gündemimize alabiliriz.
Yine, ö¤rencilerin okul d›fl›nda biraraya geldi¤i, faaliyetlerine dahil oldu¤u çeflitli kitle örgütleri de mevcuttur.
Hemfleri, çevre, kültür, kad›n vd. alanlarda faaliyet yürüten
DKÖ’leri unutmamal›y›z. Özellikle taflra kentlerde kent
genelinde faaliyet yürüten bunun gibi örgütler hem ö¤rencilerin ilgisini çekebilmekte hem de kentin en ileri kesimlerine ulaflmam›za yard›mc› olmaktad›r. Bu kitle örgütlerinin
çal›flmalar›n› üniversitelere ve liselere tafl›mak sosyal imkanlar›n az, bask›n›n fazla oldu¤u alanlar aç›s›ndan bize
avantaj sa¤layabilir.
Kitle örgütlerine emek verelim
Alan›m›zda mevcut kitle örgütlerini tespit ettikten sonra do¤al olarak bu örgütleri tan›ma yönlü bir çaba içine girmemiz do¤ald›r. DKÖ’lerin faaliyetleri, yönetimlerinin niteli¤i, kitleyle ba¤lar›, taban›n ilgisi vb. birçok faktör hangi
DKÖ’ye öncelik verece¤imizi bizlere gösterecektir. Geçti¤imiz dönem baz› alanlar›m›zda bu yönlü etüt çal›flmalar›
yapan yoldafllar›m›z›n ilgi gösterdikleri DKÖ’ler hakk›nda
ayr›nt›l› bilgiler edindi¤ini ve bunun sayesinde önümüzdeki
dönem için daha somut ve özel planlar ç›karabildiklerini biliyoruz.
Üyesi oldu¤umuz DKÖ’lerde dikkat etmemiz
gereken en önemli husus söz konusu kitle örgütünün amaç, talep ve çal›flmalar›n› sahiplenmek ve
özveriyle çal›flmakt›r. Kitle örgütüne bofl zamanlar›nda
giden, ihtiyaç oldu¤unda yok olan, sürekli elefltirip gevezelik yapan, derne¤in çal›flmalar›na ilgi göstermedi¤i halde
yaln›zca yeni insanlarla tan›fl›p dergi satmak için DKÖ’yü
kullanan tav›r ve davran›fllardan kesinlikle kaç›nmal›y›z.
DKÖ’ler kitlelerin ihtiyaçlar› do¤rultusunda kurulduysa ve biz de kitlelerin bir parças›ysak ayn› sorunlar› bizler
de yaflamaktay›z. Mühendislik ö¤rencisi yoldafllar›m›z›n da
TMMOB’a, e¤itim fakültesinde okuyan yoldafllar›n E¤itim-
Yeni Demokrat Gençlik
33
Bizim devrimci bilincimiz ve
örgütlü duruflumuz kitle örgütlerinin ald›¤› kararlardaki etkimizle,
pratikteki tutarl›l›¤›m›zla,
dürüstlü¤ümüzle ve çal›flkanl›¤›m›zla ve kritik anlarda ve devlet
bask›s› karfl›s›nda yönlendiricili¤imizle yani pratik içinde kendisini
gösterecektir ve ancak bu flekilde
kitlelerin sevgisini ve güvenini kazanmam›z mümkün olacakt›r.
Sen’e ihtiyac› vard›r. Kad›n yoldafllar›n kad›n örgütüne, liseli yoldafllar›n LÖB’e ihtiyac› vard›r. Çevremiz kirleniyorsa veya kültürel sanatsal üretimin önüne engeller ç›kar›l›yorsa bunlardan bizler de etkilendi¤imiz için bu örgütler
ayn› zamanda bizim içindir de. Dolay›s›yla bizler bu örgütlere “önderlik” etmek için “atanm›yoruz”. Veya bu örgütlere gitmemizin tek kast› YDG’ye yeni birkaç yoldafl daha
kazanmakla s›n›rl› de¤ildir. Kitlelerin sorunlar›n› paylaflmak, kitlelerden ö¤renmek, kitlelerle birlikte
hareket etmek için kitlelerin bir parças› olarak bu
örgütlere gideriz.
Bizim devrimci bilincimiz ve örgütlü duruflumuz kitle örgütlerinin ald›¤› kararlardaki etkimizle, pratikteki tutarl›l›¤›m›zla, dürüstlü¤ümüzle ve
çal›flkanl›¤›m›zla ve kritik anlarda ve devlet bask›s›
karfl›s›nda yönlendiricili¤imizle yani pratik içinde
kendisini gösterecektir ve ancak bu flekilde kitlelerin sevgisini ve güvenini kazanmam›z mümkün olacakt›r. Dolay›s›yla söz konusu kitle örgütünün hedef ve
talepleriyle ilgilenmeyen yoldafllar› zorla oraya göndermemeliyiz. Zaten göndersek de ifle yaramayaca¤›n› k›sa sürede görece¤iz.
“Bilinçsiz insanlar›” örgütlemek için veya “kitleler bizden korkar” diyerek daha “basit”, “s›radan” görünümlü oldu¤unu düflündü¤ümüz örgütlerin kurulufluna kat›lmamal›
veya bu flekilde düflündü¤ümüz örgütlerde çal›flmamal›y›z.
Bu, kitlelere yukar›dan bakan, ukala bir anlay›fl›n ürünüdür
ve bu anlay›fl sahiplerinin devrimci mücadeledeki ömürleri
de azd›r. Bizler anti-emperyalist oldu¤umuz, devrimci oldu¤umuz için YDG’li; liseli oldu¤umuz için,
lisedeki muameleden rahats›z oldu¤umuz için
LÖB’lü; gerçek kurtuluflun sosyalizmde oldu¤unu bildi¤imiz
için genç komünistiz.
Bu nedenle e¤er bir kitle örgütünde çal›flma yürütmeyi kararlaflt›rd›ysak, o örgüte gerçekten
emek vermeliyiz. Görev üstlenmeli, ald›¤›m›z görevi zaman›nda yerine getirmeli, hesap vermekten kaç›nmamal›y›z. Tabii bu, her fleyin önüne kitle örgütünü koyaca¤›m›z
anlam›na gelmemektedir. Ancak YDG’nin genel perspektifi, faaliyetleri göz önüne al›narak kitle örgütlerinde görevler üstlenmeli ama anlay›flta ve uygulamada kitle örgütünü
sahiplenmeli, kitle örgütlerine yeni üyeler kazand›rmal›,
kitle örgütünün geliflip güçlenmesini dert edinmeli, faaliyetlerinde yer almal›y›z.
Kitle örgütlerini demokratik
forumlara dönüfltürelim
Kitle örgütleri ancak kitlelerin aktif kat›l›m› ile gerçek
ifllevine kavuflabilir. ‹çinde faaliyet yürüttü¤ümüz kitle örgütlerinde de baflta üyeleri olmak üzere kitle örgütünün
seslendi¤i en genifl kesimin bir araya gelmesi için çaba gösterirsek DKÖ’nün daha etkin ve ifllevli olmas›n› sa¤lar›z.
Bunun için önerilerde bulunmal›, plan ve politikalar
sunmal› ve çaba harcamal›y›z. Bunun için özellikle kitle örgütünün üyeleriyle diyalog kurmam›z, elefltiri ve önerilerini almam›z gereklidir.
fiayet kitleleri biraraya getirir ve herkesin kendisini ifade edebilmesini sa¤layabilirsek kitle örgü-
34
tü demokratik bir forum ifllevine kavuflacak ve demokratik bilincin geliflmesine yard›mc› olacakt›r.
Bu, kitlelerden ö¤renmemizi ve acil sorun ve talepleri anlamam›z› da sa¤layacakt›r. Ayn› zamanda politikalar›m›z›
sunmam›z ve gericilerle reformistleri teflhir etmemiz de
mümkün olacakt›r. Düzenli kitle toplant›lar›, tart›flma günleri-forumlar›, etkinlikler bunun araçlar› aras›ndad›r.
Ayn› zamanda örgüt taban›n›n kitle örgütüyle
iliflkilerini gelifltirmek için çeflitli sosyal olanaklar›n
oluflturulmas›na yard›mc› olabiliriz. Ders kitaplar›n›n
temini için önerilerde bulunabilir, ö¤rencilerin bar›nma ve
burs sorunlar›n›n çözümü için çaba harcayabilir, önemli ve
zor dersler için kurslar›n örgütlenmesini önerebiliriz. Bu
sorunlar› yaflayanlar, dertlerinin kitle örgütünde
ciddiye al›n›p çözümü için çaba harcanaca¤›n› bildiklerinden güvenleri de pekiflecektir. Kütüphane
oluflturmak, okuma gruplar› kurmak, kültürel etkinlikler
düzenlemek de kitleleri DKÖ’ye çekecektir. Bunlar›n hepsinin amac› kitlelerin kendi içinde (do¤all›¤›nda bizim de
kitlelerle) diyalog kurmas›, sosyalleflmesi ve dayan›flmas›n›
sa¤lamakt›r.
Politik çal›flmay› arka plana atmayal›m
Kitle örgütleri belirli bir amaç do¤rultusunda konuyla
ilgili kitleleri biraraya getiriyor veya bu kitlelere sesleniyorsa DKÖ’lerin kitlelerin politik e¤itiminde önemli bir iflleve
sahip oldu¤u da anlafl›lacakt›r. Kitle örgütleri kitlelerin
politikleflmesinde, siyasi bilinçlerini gelifltirmede
önemli araçlard›r. Bizler kitle örgütlerinde bu amaç için
de yer al›r›z.
Gerek kitle örgütünün misyonunu yerine getirmesi için
gerekse de gündelik yaflamda ortaya ç›kan sorunlar›n nedenleri, temelleri ve çözüm yollar› için çaba harcayan, bu
do¤rultuda sistemle karfl› karfl›ya kalan kitlelerde do¤ru bir
politik rehberli¤in sa¤lanmas› ve kitlelerin devrimci fikirlerle tan›flmas› için kitle örgütlerindeki çal›flmalar›m›za önemli görevler düflmektedir.
Bunun için bu kitle örgütlerinde faaliyet yürüten yoldafllar›m›z›n düzenli, istikrarl› ve planl› flekilde ajitasyon-propaganda yapmas› gereklidir. Siyasal çal›flma kesinlikle reddedilmemelidir. fiehirlerde uzun
süreli ve savunma a¤›rl›kl› bir mücadeleyi tercih etmemiz
siyasal düflüncelerimizi saklayaca¤›m›z veya devrimci politikalardan bahsetmeyece¤imiz anlam›na kesinlikle gelmemektedir. Kitle örgütlerinde siyasi çal›flma yapmaktan kaç›nan yoldafllar›n gericilerle reformistlerin batakl›¤›na batmamas› mümkün de¤ildir.
Kitle örgütleri kitlelerle ba¤ kurmada, kitleleri
devrim için seferber etmede, bilinçlendirmede ve
örgütlemede önemli misyonlara sahipse bu misyo-
Yeni Demokrat Gençlik
nun hayat bulmas› için kitle örgütlerindeki devrimcilerin aktif flekilde siyasi çal›flma yapmas› gerekmektedir. Aksi takdirde kitlelerle ba¤ kurman›n anlam›
kalmayacak, kitleleri harekete geçirmek de zaten söz konusu dahi olmayacakt›r.
Kitle örgütlerinde siyasi çal›flma düzenli, istikrarl› ve
planl› olmal›d›r. Ancak bunun yol ve yöntemleri her alanda farkl›l›k gösterecektir. Alandaki kitlelerin politik düzeyi,
örgüt yönetiminin yaklafl›m›, taban›n ilgisi, düflman›n yo¤unlu¤u vb. faktörler göz önüne al›narak yeri geldi¤inde
aç›ktan, yeri geldi¤inde ise daha gizli veya dolayl› yöntemlerle devrimin propagandas› yap›lmal›d›r. Bunda alandaki s›n›f mücadelesinin düzeyi, düflman›n gücü, ileri kitlelerin yo¤unlu¤u vb etkenler hesaba kat›lmal›d›r. Bir alanda kitlelerin kat›ld›¤› ve al›flk›n oldu¤u eylemler farkl› bir alanda radikal veya “uç” bulunabilir. Böylesi hatal› gözlemler ve öneriler sonucu tecrit olmam›z kaç›n›lmaz olacakt›r.
Gericileri ve reformistleri teflhir edelim
Kitle örgütlerinin hedeflerine uygun bir çal›flma tarz›
tutturabilmesi ve kitleler için demokratik bir forum haline
gelebilmesi aç›s›ndan devrimcilerin rehberli¤i ve önderli¤i
önemli bir flartt›r. Yaln›zca devrimci bir bak›fl aç›s›yla
sistemin sald›r›lar›na karfl› halk›n birli¤ini sa¤layabilir, halk içinde yarat›lmaya çal›fl›lan suni ayr›flmalara mani olabiliriz. Ancak gerek devrimcilerin yetmezlikleri ve hatal› politikalar› gerekse de düflman›n kitle örgütlerinin potansiyelini bildi¤i için bu örgütlerin denetimine özel önem vermesi nedeniyle mevcut kitle örgütlerinin
büyük k›sm› gericilerin (herhangi bir gerici-faflist partinin
destekçilerinin) veya reformistlerin denetimi alt›ndad›r.
Bunun do¤al bir sonuç oldu¤unu anlamal›y›z. Devrimcilerin
do¤ru politikalarla, istikrarl› ve düzenli çal›flma yürütmedi¤i kitle örgütlerinin gericilerin veya reformistlerin denetimi alt›na girmemesini beklemek gerçekçi olmayacakt›r.
Dolay›s›yla kitle örgütlerinde çal›flmaya yeni bafllayan
yoldafllar›m›z›n bu gerçekli¤i göz önüne almas› gerekmektedir. Yukar›da bahsini etti¤imiz siyasi çal›flman›n
önemli bir bilefleni olan gericilerin ve reformistlerin teflhiri kitlelerin kendi güçlerinin fark›na varmas› ve sistemin gerçekli¤ini anlamas› aç›s›ndan
oldukça önemli bir yerde durmaktad›r.
Ancak bu teflhir çal›flmas›n› dikkatli ve planl› flekilde
yerine getirmeliyiz. Gericileri veya reformistleri teflhir
ederken örgüt taban›ndan veya örgütün seslendi¤i kitleden kopuk flekilde hareket edersek tecrit olmam›z,
DKÖ’den uzaklaflt›r›lmam›z ve bizim teflhir edilmemiz kaç›n›lmaz olacakt›r.
Genel toplant› ve di¤er etkinliklerde üslubumuza önem vererek, alternatif politikalar ve öneriler
Yeni Demokrat Gençlik
35
silcili¤ini yapmak, ün-flan ve rant peflinde koflmak olamaz. Dolay›s›yla kitle örgütleri içindeki
çal›flmalar›m›zda kulislere, kitlelerden kopuk
tart›flmalara ve pazarl›klara kesinlikle prim vermeyiz. Bizim esas›m›z kitle örgütünün
üyeleriyle ba¤ kurmak, iyi iliflkiler gelifltirmek, kitle örgütüne do¤ru politikalar
ve öneriler sunarak kitle örgütünün güçlenmesini ve daha genifl bir kitleye seslenmesini sa¤lamakt›r.
Bu do¤rultuda att›¤›m›z her ad›m do¤al olarak kitlelerin deste¤ini almam›z› sa¤layacakt›r.
Kitlelerden ald›¤›m›z destek ise kitle örgütündeki gericilerin, reformistlerin ve devletin bizi
hedef almas›na, çal›flmalar›m›z› sabote etmesine ve bizi teflhir etmesine neden olacakt›r.
Bunlar›n bertaraf edilmesi, kitlelerle daha etkili
ba¤lar kurulmas›, politikalar›m›z›n daha h›zl› ve
etkili flekilde hayat bulmas› ve örgüt taban›n›n
kitle örgütünün çal›flmalar›na daha etkin ve istekli flekilde kat›labilmesi için kitle örgütlerinin
yönetiminde yer almam›z önemli avantajlar sunacakt›r. Bu nedenle plan ve hedefleri belirlerken yönetim içinde bizim kitlelerle en rahat iletiflim kurmam›za yard›mc› olacak konumlara
ulaflma yollar›n› da düflünmeliyiz.
getirerek, gericilerin ve reformistlerin gerçek niyetlerini deflifre ederek bu teflhir çal›flmas›n› yerine getirmeliyiz. Kitlelerle ba¤ kurabildi¤imiz, ortaklaflabildi¤imiz, destek alabildi¤imiz durumlarda teflhir faaliyetini
aç›ktan yerine getirmek mümkün olabilirken içine yeni girdi¤imiz, deste¤imizin zay›f oldu¤u alanlarda daha gizli ve
dikkatli hareket etmeliyiz. Tüm çal›flmalar›m›zda baflar›l› olmam›z›n yegane koflulu örgütün taban›n›n
ve seslendi¤i kitlenin deste¤ini alabilmekten geçmektedir.
Gericilerin veya reformistlerin önderli¤indeki kitle örgütlerinde yerleflmifl bulunan kitlelerden kopuk çal›flma
tarz›na, kulisçili¤e, pazarl›klara, bürokratik yap›ya dikkat etmeli, bu gerici a¤ karfl›s›nda kendi ba¤›ms›zl›¤›m›z› korumaya ve kitlelerden kopmamaya özen göstermeliyiz.
Kitle örgütlerinin yönetimlerinde
yer alal›m
Bizler kitle örgütleri içindeki faaliyetlerimizde
halk›n içinde devrimci fikirleri yaymay›, siyasi e¤itimi gelifltirmeyi, demokratik bir alan yaratmay› ve
sistemi ve sistemin unsurlar›n› tecrit etmeyi hedefleriz. Bizim hedefimiz asla ve asla kitle örgütlerinde koltuk
peflinde koflup, koltu¤u ele geçirdi¤imizde de sistemin tem-
Farkl› kitle örgütlerinde
faaliyet yürütelim
Sorumlu oldu¤umuz alan genelindeki çal›flmalar›m›zda
tüm gücümüzü belirli bir kitle örgütüne ak›tmayal›m. Gerçekli¤imize uygun olarak mümkün olan en çeflitli kitle örgütünde aktif flekilde yer almaya özen gösterelim. Elbette
ki kitle örgütü çal›flmalar›nda da esas-tali ayr›m› yapmam›z
ve ona göre yo¤unlaflmam›z do¤ald›r ancak kitlelerle ba¤
kurma meselesini sadece bir kitle örgütüne ba¤lama hatas›na da düflmemeliyiz.
Çeflitli kitle örgütleri içinde yer almam›z öncelikli olarak farkl› kayg›, talep ve sorunlar› olan genifl kitlelerle ba¤
kurmam›za yard›mc› olacakt›r. ‹kinci olarak, ayn› alanda
faaliyet yürüten farkl› kitle örgütlerinin birli¤i, ortak hareket etmesi bu flekilde daha fazla mümkün olacakt›r ve bu da
alandaki demokrat kesimlerin biraraya gelmesi aç›s›ndan oldukça önemlidir. Üçüncüsü, alan genelindeki politikalar›m›z›n her bir kitle örgütü nezdinde uyarlanmas› ve kitle örgütlerinin hareketlendirilmesi halinde belirledi¤imiz politikalar›n etki gücü ve kitleler taraf›ndan sahiplenilmesi daha
da artacakt›r. Dördüncüsü, düflman›n yo¤unlaflmas› ve engelleme çabalar› karfl›s›nda kendimizi savunmam›z›n ve kitleleri seferber etmemizin koflullar› daha fazla olacakt›r.
36
En genifl demokratik kesimin birli¤i için
çaba gösterelim
Kitle örgütleri içinde çal›flmam›z›n bir di¤er amac› da
alan›m›zdaki en genifl demokratik, ilerici kesimin birli¤ini
sa¤lamaya hizmet etmektir. Faflizmin sald›r›lar› karfl›s›nda en genifl kesimin birli¤inin vazgeçilmez derecede önemi bulunmaktad›r. Devrim ve demokrasi
mücadelesini yükseltmemiz, faflizmi teflhir etmemiz ve geriletmemiz aç›s›ndan halk kesimlerinin birli¤i oldukça de¤erlidir.
Bu yönlü ad›mlar atarken kendimizi yaln›zca devrimci
örgütlerle s›n›rland›rmamal›y›z. Elbette ki di¤er devrimci
güçlerle ortak hareket etmek oldukça önemlidir, devrimci
güçler en fazla güvendi¤imiz dostlar›m›zd›r ve sürece göre
daha özel ve dar kapsaml› çal›flmalara imza atabiliriz. Ancak
genifl kitleleri ilgilendiren konularda alan›m›zda mümkün
olan en genifl kesimle ortaklaflman›n yollar›n› ›srarla ve sab›rla aramal›y›z. Devrimci güçlerden daha ilerisine bakabilmeliyiz.
Bunun için politikalar›m›z› ve hedeflerimizi belirlerken en genifl kesimi biraraya getirebilecek,
mevcut gündemle iliflkili olan herkesin kabul edece¤i bir düzey tutturabilmeliyiz. Öneri, hedef ve
program›m›z en genifl kesimi birarada tutmaya özen göstermelidir ve belirli bir ortakl›k yakalanmas›n›n ard›ndan
kesinlikle bizi biraraya getiren program ve amaca uygun hareket etmeli, birli¤i bozacak f›rsatç› yaklafl›mlara prim vermemeliyiz.
Yeni örgütlerin kurulmas›na
katk› sunal›m
Bulundu¤umuz alanlarda mevcut örgütler içinde çal›flmay› ihmal etmemeliyiz. Ancak alan›m›zda böylesi bir örgütlenme yoksa, var olanlar düflman›n bask›lar› karfl›s›nda gücünü kaybetmiflse veya hareketsizleflmiflse, mevcut kitle örgütü tüm kitleyi kapsam›yorsa ya da örgütlenme talebinde bulunan örgütsüz bir kitle ile ba¤ kurmuflsak do¤al olarak yeni
bir kitle örgütlenmesinin temeline harç atmaktan kaç›nmayaca¤›z, bu örgütlerin kurulmas› için emek verece¤iz.
Birçok alan›m›zda kulüp, sendika ve meslek örgütlerinin ö¤renci birimleri yeni yeni kurulmaktad›r. Örgütsel inflas› tamamlanmam›fl, iflleyifli henüz oturmam›flt›r ancak çal›flmalar› genifl bir kitlenin ilgisini çekmekte, genifl bir kitleye seslenmektedir. Bu durumda tereddütsüz flekilde bu örgütlerin sa¤lamlaflmas› için çaba harcamal›y›z.
Yine sanatsal-kültürel aktivitelerle u¤raflt›¤› halde örgütsüzlükten kaynakl› s›k›nt›lar çeken ö¤rencilerle veya belirli hak gasp› karfl›s›nda sorun yaflayan ve muhatap arayan
ö¤renci gruplar›yla karfl›laflt›¤›m›zda da alana ve kitleye en
uygun örgütsel yap›lanmaya gitmekten kaç›nmamal›, örgüt-
Yeni Demokrat Gençlik
lenme talebinde bulunanlar›n örgütsüz kalmas›na müsaade
etmemeliyiz.
Baz› alanlar›m›zda ise gerek mesleki örgütlenmelerin
d›flardan talepleri gerekse de ö¤rencilerin ilgisi nedeniyle
yoldafllar›m›zdan destek talep edilmektedir. Bu talepler
ciddiyetle ele al›nmal› ve kitle örgütüne uygun bir hat izlenmelidir.
Emeklerimizin karfl›l›¤›n› alabilmesi ve daha bafl›nda
düflman sald›r›s›yla da¤›lmamas› için dikkatli ve planl› hareket etmeli ve her aflamada mümkün olan en genifl kesimle
iliflkide olmal›, ortak hareket edilmeli, dayatmalardan kaç›n›lmal›d›r.
Ö¤renci derne¤i perspektifimiz
geçerlidir
Yukar›da daha çok mevcut örgütlerde çal›flmaya önem
vermemiz gerekti¤ine ve genel olarak kitle örgütlerinde
dikkat etti¤imiz baz› konulara de¤indik. Ancak bu belirlemelerimiz her alanda ö¤renci derne¤i kurma perspektifimizi reddetmedi¤i gibi ö¤renci dernekleri için de geçerlidir.
Bizler s›n›fsal örgütlenmeler kurmay› esas›m›za al›r›z.
Ö¤renciler aç›s›ndan da ö¤rencilerin ekonomikakademik sorun ve taleplerini ele alan, ba¤›ms›z,
tüm ö¤rencileri kapsayan ö¤renci özörgütlülüklerinin kurulmas›n› temel gündemlerimiz aras›nda
sayar›z. Aç›kt›r ki mesleki örgütlerin gençlik birimleri,
kulüpler veya farkl› siyasal güçlerin ittifak halinde kurdu¤u
örgütler vb. tüm ö¤rencileri de¤il ö¤renciler içinde belirli bir kesimi kapsamaktad›r. Ve yaln›zca bu tarz örgütler
içinde çal›flmayla kendimizi s›n›rlarsak veya bu yönlü propagandalara karfl› ç›kmazsak devrim için vazgeçilmez bir
önemi olan kitlelerin birli¤i için emek verme görevimizi yerine getiremez ve düzenin ifline gelen parçal›, birbirinden habersiz ve birbirine ilgisiz örgütlenmelerin yaratt›¤› bölünmüfl bir kitle gerçekli¤ini kabul etmifl oluruz. Bu
elbette ki uzlaflabilece¤imiz bir anlay›fl de¤ildir.
Zaten yukar›da da vurgulad›¤›m›z gibi ayn› alandaki
mevcut kitle örgütlerinin birli¤i için de çaba harcamal›y›z ki
yaln›zca kendi sorunuyla meflgul de¤il ayn› zamanda toplumsal sorunlara da duyarl› ve ortak hareket eden demokratik bir a¤ yaratabilelim.
Üniversite ve liselerde mevcut kitle örgütleri içinde çal›flmam›zda önemli gündem ve hedeflerimizden biri de bu çal›flmalar üzerinden
tüm ö¤rencileri kapsayan ö¤renci özörgütlüklerini oluflturmay› h›zland›rmak, ö¤renci derneklerini ve Liseli Ö¤renci Birliklerini gündemlefltirmek ve mevcut örgütlerin de katk› sunmas›n› sa¤lamakt›r.
Yeni Demokrat Gençlik
37
Kitle örgütlerinin geneli
gericilerin ve reformistlerin
denetiminde olabilir,
düflman denetimi yo¤un
olabilir ancak en güvenli
oldu¤umuz yerler kitlelerin
içinde oldu¤umuz, kitlelerin sevgi ve güvenini
kazand›¤›m›z yerlerdir.
Bu nedenle kitle örgütlerinde çal›flkan olmal›,
emek vermeliyiz.
Bugüne kadar ö¤renci derneklerinde önemli deneyimler ve k›smi baflar›lar elde etsek de genel anlam›yla uzun
dönemli, kal›c› ve kitlesel ö¤renci dernekleri kuramad›¤›m›z aç›k bir gerçektir. Bunda bizim yetersizliklerimiz oldu¤u kadar YDG’nin salt kendi gücüne dayanarak veya baz›
dost güçlerle ortaklafla yapt›¤› çal›flmalar›n k›sa sürede düflman›n dikkatini çekmesinin, polis, sivil faflist ve rektörlük
taraf›ndan sald›r›ya u¤ramas›n›n, derne¤e ilgi gösteren kitlenin sindirilmesinin veya dernek faaliyetçilerin uzaklaflt›rma cezas› almas›n›n etkisi yads›nmamal›d›r.
Dolay›s›yla kitle örgütü çal›flmalar›m›zda gerçek niteliklere sahip ö¤renci özörgütlülükleri oluflturmak gündemine
önem vermeliyiz. Bu örgütlerin kurulmas›n›n en etkili yöntemlerini bulmal›y›z. Di¤er kitle örgütlerindeki çal›flmalar›m›z›n etkisiyle genifl bir kitlenin bu ihtiyac›n fark›na varmas› ve ortaklaflmas› kitlesel ö¤renci derneklerinin oluflmas›na katk› sunacakt›r.
Sonuç olarak
Kitle örgütlerinin devrimci çal›flmam›zdaki önemine
belirli boyutlar›yla yer vermeye çal›flt›k. Baflta da vurgulad›¤›m›z gibi önümüzdeki dönemde çok çeflitli kitle örgütlerinde kal›c› ve istikrarl› çal›flmalar örgütleme ve genifl kitlelere politikalar›m›z› ulaflt›rma
konusunda ciddi bir ilerleme sa¤layabilmeliyiz.
Kitle örgütleri çal›flmas›nda uzun dönemli bir perspektife sahip olmal›, sab›rl› bir çal›flma yürütmeliyiz. K›sa
dönemli ç›karlar vb u¤runa ilkelerimizi arka plana atmama-
l›y›z. Bunun uzun dönemli etkisi daha olumsuz sonuçlar
do¤uracakt›r.
Kitle örgütlerinin geneli gericilerin ve reformistlerin denetiminde olabilir, düflman denetimi
yo¤un olabilir ancak en güvenli oldu¤umuz yerler
kitlelerin içinde oldu¤umuz, kitlelerin sevgi ve güvenini kazand›¤›m›z yerlerdir. Bu nedenle kitle örgütlerinde çal›flkan olmal›, emek vermeliyiz. Gereksiz ve alan
gerçekli¤ine uygun olmayan söylemlerle, önerilerle teflhir
olmamal›, flüphe çekmemeliyiz. Birçok alanda yeterince k›z›l söylemlerde bulunamayabiliriz. Devrimci üsluba uygun
sözcükleri istedi¤imiz gibi kullanamayabiliriz. Devrimci türkülerimizi yüksek sesle söyleyemeyebiliriz. Ancak e¤er kitle örgütünün taban› ve seslendi¤i kitleyle s›k› ba¤lar kurabilirsek, kitle örgütüne öneri ve politikalar›m›zla rehberlik
edersek kitlelerin politik bilinç seviyesinin yükselmesine
yard›mc› olabiliriz. Devrim uzun dönemli, sab›rl› bir
ifltir. Att›¤›m›z her ad›m›n devrim do¤rultusunda
at›lm›fl bir ad›m olmas› bizim için k›stast›r.
Kitle örgütlerindeki çal›flmalar›m›zda siyasal çal›flman›n
kesinlikle arka planda kalmamas›n› vurgulad›k. Siyasal çal›flmam›z sonucunda bize yaklaflan, olumlu cevaplar veren
gençlerin YDG saflar›nda örgütlenmesi, farkl› kitle örgütlerinde YDG’yi takip eden, YDG’nin ça¤r›lar›na cevap veren
ve YDG’nin kendi ba¤›ms›z çal›flmalar›na kat›lan gençlerin
say›s›n›n artmas› hem kitle örgütlerindeki çal›flmam›z›n sa¤lamlaflmas›na hem de devrimci gençlik hareketinin yükselmesine hizmet edecektir.
Yeni Demokrat Gençlik
38
g
e
n
ç
l
i
¤
e
n
o
t
l
a
r
Planl› yaflamak devrimcili¤in
en önemli özelli¤idir
Her birimiz hayat›m›zda kulland›¤›m›z sözcükleri inceledi¤imizde klifle kelimelerin ya da cümlelerin günlük yaflant›m›zda çok büyük bir yer tuttu¤unu görebiliriz. Bu, esas›nda olumsuz bir durumdur, çünkü klifle olan kelimeler veya
cümleler ya gerçek anlamlar›ndan kopart›larak bilincimizde yer eder ya da pratikte
uygulamad›¤›m›zdan/uygulanmad›¤›ndan
kaynakl› söylenilenle yap›lan aras›ndaki
fark en baflta kendimize olan güvensizli¤i
büyütmekten öte bir anlam tafl›maz. Planl›
yaflamak mevzusu da bizim klifle cümlelerimizden
birisidir.
Örgütümüzün hedefleri, talepleri ortadad›r.
Yeni demokrasinin bu ülke topraklar›nda yaflam
bulmas›, ezilen, yoksul milyonlarla ifade edilen halk›m›z›n yaflam standartlar›nda köklü de¤ifliklerinin
olmas›, bizlerin ifl güvencesinin olmas›, bilimsel,
anadilde, paras›z e¤itim hakk›na kavuflmam›z ve
daha nice taleplerimiz aras›nda yer al›yor. Program›m›zdaki taleplerin birisinin dahi yaflam bulmas›
için yüksek düzeyde bir mücadele hatt›n›n oturtulmas› gerekti¤i aç›kt›r. En basit örnek bugün
Kürt gençli¤inin anadilde e¤itim hakk› için yürüttü¤ü mücadelede ortaya konan çaba ve ödenen
bedellerdir.
Yüksek bir mücadele hatt›ndan kast›m›z, ajitasyon/propaganda çal›flmalar›m›z›n politik niteli¤inin yükseltilmesi, kapsam›n›n geniflletilmesi ve en genifl kitleye
ulafl›lmas›d›r. Bütün bunlar› düflündü¤ümüzde
yaflamda planlar yapmam›z›n önemi ortaya ç›kacakt›r.
Zaman kavram›
Bir devrimcinin hayat›nda en önemli kavramlardan birisi de “zaman” olmal›d›r. Zaman›n verimsiz ve bofl geçirilmesini engellemek önemlidir.
‹nsan ömrünün k›s›tl› bir zaman dilimini ifade etti¤ini ve hedeflerimizi de s›n›rl› ömrü olan insanlarla gerçeklefltirece¤imizi düflündü¤ümüzde, zaman›n verimli kullan›lmas› olmazsa olmazd›r. Burada-
ki kast›m›z devrimci gençler olarak bizlerin zaman› daha verimli kullanarak hem kendimize hem de
halk›m›za karfl› sorumluluklar›m›z› yerine getirmemiz gerekti¤ini hat›rlatmakt›r.
Halk›m›z›n bilincinin gerili¤i üzerinden iktidar›n› sürdüren gerici s›n›flar› alt etmek en temel görevimizdir. Bunu yapabilmek için halk›m›z›n siyasal
bilincini ileriye tafl›maktan baflka çaremiz de bulunmamaktad›r. Bunu da bofl zaman kavraman› ortadan kald›rarak, düflüncemizde daha ileri bir aflamaya ulaflarak gerçeklefltirebiliriz. Bunun gerçekleflmesi de yaflam›n ne kadar planl› geçirildi¤iyle
alakal›d›r.
Devrimci bireyin özelliklerinden birisi de birkaç konuda uzman ancak birçok konuda bilgili olmas›d›r. Bunun için her birimizin kiflilik yap›m›z›n ve bilinç düzeyimizin çok yönlü olmas› gerekir. Bilgimizi artt›rman›n, bunu mücadelede kullanman›n yararlar› büyüktür. Herkesin
bilinç düzeyinin hemen hemen ayn› oldu¤u, yeteneklerinin üç afla¤› befl yukar› ayn› oldu¤u bir örgütlenme iyi bir örgütlenme de¤ildir. Bunu de¤ifltirmek için kendimizi gelifltirmemiz gereklidir.
Planl› yaflamak bizi hedeflerimize daha
fazla yaklaflt›racakt›r. Hedefe do¤ru att›¤›m›z
her ad›m bizim s›n›f mücadelesindeki motivasyonumuzu art›racakt›r. Motivasyonumuzun artmas›,
s›n›f mücadelesindeki görevlerimize dört elle sar›lmam›z›, ald›¤›m›z sorumluluklar› daha yarat›c›
bir flekilde yaflama geçirme olana¤› yarat›r. Bugün
yaflad›¤›m›z sorunlar›n içerisinde kitle çal›flmas›nda, politik çal›flmalarda ve örgütsel çal›flmalarda
s›radanl›¤›n oldu¤unu, yarat›c› fikirlerin pek yaflam
bulmad›¤›n› düflündü¤ümüzde motivasyonu yüksek bir bileflimin önemi a盤a ç›kacakt›r.
Planl› yaflam, zaman›m›z› daha verimli
geçirmemize neden olur. Hayattan ald›¤›m›z
verimin artmas›, karamsar düflüncelerin ortadan
kalkmas›na, en az›ndan önemli oranda azalmas›na
neden olacakt›r. S›n›f mücadelesinde ileriye umutla bakmak, kendimize daha fazla güvenmek, yaflamdan ald›¤›m›z verimle birebir alakal›d›r.
Yeni Demokrat Gençlik
39
Her ne kadar geçmifle göre bugün daha olumlu bir noktada bulunsak da hâlâ s›n›f mücadelesini kavray›flta yaflad›¤›Pratik deneyim de göstermektedir ki karamsar veya
m›z yetersizlikten kaynakl› ilgi alanlar›m›z birbirimize daha
kendine güvensiz olan yoldafllar›n ortak özellikleri, kendilifazla benzemekte, ayn› fleyleri yapmaktan hofllanan, ayn›
¤inden yaflam sürmeleridir. Halk›m›z, “‹flleyen demir pas
fleylere ilgili olan bir örgütlenmeye dönüflebiliyoruz. Bu da
tutmaz” der. Gerçekten de demirin ifllemesi kendi niteli¤is›n›f mücadelesinin çeflitli düzeydeki ihtiyaçlar›na cevap olni yerine getirmesiyle mümkündür. Ayn› flekilde bizim s›n›f
mam›za engel oluyor. Bu durumu tersine çevirmek elimizmücadelesinde daha ileri mevzilere ulaflmam›z da ancak sode. Yapmam›z gereken, içinde ilgi alanlar›m›z›n da bulundurumluluklar›m›z› kavramam›z, misyonumuzu bilince ç›kar¤u planlar yap›p, yaflam›m›za uygulamakt›r. Böylelikle ad›m
mam›zla mümkündür. Misyonunu bilince ç›karanlar aç›s›nad›m yeteneklerimiz geliflecektir. Örgütlenmede en tedan yaflam›n plans›z geçmesi düflünülemez bile.
mel nokta kiflilerin yeteneklerinin dikkate
En önemli sorumlulu¤umuz yaflam›m›z›n ve bial›nmas›d›r. Bu da ilgi alanlar›n›n körelmemesi sayesinde
lincimizin devrimcileflmesini süreklilefltirmektir.
olabilecektir.
Devrimcileflmenin sonu yoktur. Bu sadece belirli bilgilerin
Öyleyse planlar›m›z neyi kapsamal›d›r? Planlar›m›z en
al›nmas› derecesine indirilemez. Birçok konuda bilgili olbaflta faaliyetteki hedeflerimizi yerine getirecek gerek temak, uzmanl›k alanlar›m›z› belirlemek, bunlar› s›n›f mücaorik gerekse de pratik çal›flmalar› belirlemeyi ve onlara
delesinin ihtiyaçlar› aç›s›ndan kullanmak temel görevleriuygun zaman ay›rmay› kapsamal›d›r. ‹kinci olarak; ilgi
mizdendir. Kald› ki, birçok faaliyet alan›m›zda birçok soalanlar›m›z›n tespiti
runla karfl›lafl›yoruz. Sove ona uygun zaman›
runlar›n çözümsüz kalkapsamal›d›r. Üçünmas›nda önemli bir neEn önemli sorumluluğumuz yaşamımızın ve
cü olarak; okul vb.
den de ne yapaca¤›m›z›,
bilincimizin
devrimcileşmesini
süreklileştirgibi sorumluluklar›sorunlar› nas›l çözece¤im›za uygun zaman
mizi bilemememizdir.
mektir. Devrimcileşmenin sonu yoktur.
ay›rmay› kapsamal›Sorunlar ve çözümd›r. Dördüncü olaleri hakk›nda bilgili
rak sosyal yaflant›olmak ancak onlara
m›zda
yapmak
istediklerimize
uygun
zaman diliminin aysistemli zaman ay›rmakla mümkündür.
r›lmas› olarak ele al›nabilir. Elbette yaflamda hiçbir fley
Tüm YDG’lilerin s›n›f mücadelesine karfl› çeflitli düzeykal›plara indirilemez. Bu yüzden burada sayd›klar›m›zdan
lerde sorumluluklar› bulunmaktad›r. Ayn› flekilde hepimizin
daha fazlas›, ihtiyaç dahilinde yaflam planlar›m›zda yer alkendimize, ailemize, çevremize, halk›m›za karfl› da sorummal›d›r.
luluklar› bulunmaktad›r. Bir ö¤rencinin gereksiz yere dersDikkat etmemiz gereken bir nokta da mutlaka planlar›lerine girmemesi, ayn› flekilde derslerinde baflar›s›z kalmam›z›
yaz›l› hale getirmemizin gerekti¤idir. Yaz›l› hale getirs› büyük bir sorumsuzluktur. Derslerimizde baflar›l› olmak,
mek,
her fleyden önce motive eder, akl›m›zdan bir an bile
kitle çal›flmas› yürütmek, çevremizdeki kiflilerle ilgilenmek,
ç›kmas›n› engeller. ‹kinci olarak yaflamdaki sorumlulu¤uhalk›m›z›n yaflad›¤› sorunlarda çözüm gücü olmak ve zor
muz yukar›da da belirtti¤imiz gibi çok fazlad›r. Bu sorumgünlerinde yan›nda olmak, onlar› örgütlemek gibi nice soluluklara ay›raca¤›m›z zaman ister istemez genifl bir zaman
rumluluklar›m›z vard›r. Bunlardan hangisi yerine getirilmibilimini ifade edecektir. Ayr›ca yaflamdaki hiçbir fley
yorsa, bir yönü eksik kalm›fl olacakt›r. Elbette mükemmemutlak eflitlik üzerine kurulmad›¤›ndan sorumluliyetçi düflünmemek gerekiyor. Tüm bunlar› yerine getireluklar›m›za ay›raca¤›m›z zaman dilimleri de esas
meyebiliriz. Ancak bunun tek nedeni s›n›f mücadelesinin ihtali ayr›m›na giderek birbirinden farkl› zaman ditiyaçlar›n›n derslerimizde baflar›l› olma vb. nedenlerinin
limlerini kapsayacakt›r. Bunun için en basitinden hesap
önüne geçmesi olmal›. Yoksa biraz daha fazla uyuyay›m, biyapmak gerekti¤inden yaz›l› hale getirmek gerekecektir.
raz daha televizyon izleyeyim gibi nedenlerden kaynakl› olÜçüncü olarak da yapt›¤›m›z planlar› yoldafllar›m›zla tart›flmamal›. Tüm sorumluluklar›m›z›n yerine getirilmemam›z, deneyimlerinden yararlanmam›z yoldafllar›m›z›n hasi de onlara gereken zaman› ay›rmakla mümkün
ta ve eksikliklere daha fazla yard›mc› olmas›n› sa¤layacakolacakt›r.
t›r. Kendi hata ve eksikliklerimiz için de daha fazla yard›m
Hepimizin örgütlü mücadeleyle tan›flmadan önce çok
almam›z› getirecektir.
farkl› ilgi alanlar›m›z, çok farkl› özelliklerimiz bulunuyordu.
Devrimcileflmenin sonu yok
Yeni Demokrat Gençlik
40
GEN
Ç KADIN
Bedeninden, etinden ve sütünden
yararlan›lan kad›nlar...
Sistem, içinde bulundu¤u batakl›ktan ç›kmak için eskiden beri uygulad›¤› politikalar› daha aktif bir flekilde piyasaya sunuyor.
Bu konuda ekme¤ine en çok ya¤ süren politika ise kad›na dayat›lan güzellik anlay›fl›. Kad›nlara; döneme göre de¤iflkenlik
gösteren güzellik k›staslar›na uymas› gerekti¤ini art›k
küçük yafllardan itibaren ö¤ütlüyor. Birey özellikle ergenlik döneminden itibaren kendini topluma be¤endirebilmek ad›na
ç›rp›n›p duruyor.
Bu durumdan tabii ki bütün bir toplum etkileniyor,
ancak bir sektör haline gelen kozmetik, erkek egemen
anlay›fl›n bir yans›mas› olarak kad›n üzerinde yo¤unlafl›yor.
Kiflinin kendini kabulü, gerek ruh sa¤l›¤› gerekse de iletiflim
aç›s›ndan oldukça önemli. Bu kavramdan anlafl›lmas› gereken kiflinin kendini tan›mas› ve yapabileceklerinin fark›na varmas›d›r.
S›n›rlar›n› keflfedip, kendisiyle yüzleflebilmesi meselesidir yani.
Ancak sistem, sadece dayatt›¤› güzellik anlay›fl›ndan bahsedecek
olsak dahi sürekli belirli ölçüleri ve alg›lar› idealize ederek, kad›na bu mertebeye ulaflabilmesi için bütün olanaklar› sunuyor ve
ayn› ölçüde olanaklar›n› sunmas›n› bekliyor kad›ndan.
ne ilkti ne de son. ‹deal kiloya ulaflabilmek ad›na birçoklar›n›n nas›l yöntemler uygulad›¤› biliniyor.
Sistem sadece bununla yetinmiyor
Kad›n bedenini bir meta haline getiren sistem, ondan da faydalanman›n s›n›rlar›n› zorluyor, akla hayale gelmedik yöntemler
uyguluyor.
Ülkemizde ve tüm dünyada sat›lan, fliddet gören bedenlerin
var olmas› nas›l aç›klanabilir ki? Ç›karlar› için 7’den 77’ye herkesin bedenini, ruhunu, ili¤ine ve kemi¤ine kadar sömüren bu sistem hâlâ masum rolü yapabiliyor maalesef. S›k duydu¤umuz için
duyars›zlaflt›¤›m›z kimi olaylarda tüyleri ürpertecek yeni keflifler
yapabiliyor. Henüz kendi cinselli¤ini bile keflfedememifl
çocuklar›n bedenlerini kendi i¤rençliklerine alet edebiliyorlar. Daha geçen günlerde, Van’da tecavüz edilip abisinin
evinde iple tavana as›l› olarak bulunan D.B henüz 8 yafl›ndayd›.
Olay›n ard›ndan aç›klama yapan yetkililer, hâlâ birbirlerine büyük
bir iki yüzlülük ve piflkinlikle olayda bir failin olup olmad›¤›n› soruyorlar.
Düzen s›n›r tan›m›yor
Be¤enilmek için zay›flamak
Diyet besinler, estetik operasyonlar, rejimler, kozmetik
ürünleri ve benzerlerinin oluflturdu¤u bu sektör; ideal kad›n bedenine ulaflabilmek için büyük bir güç ve bütçe ay›ran kad›nlara
yöneliyor. Her geçen süreç içinde bu kervana yeni kad›nlar ekleniyor. Bu sayede bedenleri arzu makineleri ve
parça metalar haline getiren denetimle kad›n; kendisine yüklenen birçok anlam içinde kendi as›l benli¤ini yitirmeye bafll›yor.
Bu nedenledir ki, en yayg›n olan zay›fl›k ve zay›flama, sa¤l›k
nedenlerinden dolay› de¤il kendini belli bir anlay›fla be¤endirmek
için yap›lan bir u¤rafl haline geliyor. S›rf bu yüzden ciddi rahats›zl›klara yakalan›p, bütün ba¤›fl›kl›k sistemlerini çökerten kad›nlar
var. Daha geçenlerde Dila Kurt adl› genç bir kad›n, herhangi bir
sa¤l›k sorunundan kaynakl› de¤il, sadece daha “güzel” görünmek
için bir zay›flama kamp›nda yaflam›n› yitirdi. Sebebi sadece zay›flama merkezlerinin teknik yetersizli¤inden de¤ildi. Çünkü Dila
Sistem, yarat›c›l›¤›n›n s›n›rlar›n› zorlayarak her gün yeni yöntemler buluyor sömürmek için. T›pk› bir vampir gibi, gözleri kamaflt›ran ›fl›¤›n ard›nda difllerini geçirmek için bekliyor adeta. Bütün olan bitenin ard›ndan hiçbir fleyden haberi yokmufl gibi sahte bir flaflk›nl›k ve masumiyet ifadesiyle bakakal›yor. Yaz›k flaflk›nl›ktan bir fley yapam›yor!
T›pk› geçenlerde, ‹sviçre’de bir restoran sahibinin, müflterilerine yüzde 75 oran›nda anne sütü kat›lan ‘spesiyal yemekler’
haz›rlamak için giriflimlerde bulunmas›n›n ard›ndan yapt›¤› gibi.
Yar›m litresi için 5.6 dolar verece¤ini aç›klayan restoran sahibi,
mevcut yasal boflluktan yararland›¤›n› söylüyor. ‹sviçre ise bu konuda neredeyse “elleri kollar› ba¤l›”(!) oturuyor. Me¤er yasalarda süt üreticisi olarak insan belirtilmiyormufl. Özrü kabahatinden de beter olan bu aç›klama da bize kapitalizmin her fleyi birbirine uydurmak için k›rk takla att›¤›n› gösteriyor.
Yak›nda ilkokul ders kitaplar›na da koyar bu ifadeyi: etinden, sütünden yararlan›labilen kad›nlar…
Yeni Demokrat Gençlik
41
Emperyalistler yazıyor, yerli uşakları oynuyor;
Metin belli, roller dağıtılmış…
Yine emperyalistlerin yönlendirmesiyle, onlar›n politikalar›na hizmet etmek ve dönen çarklar›na daha fazla su tafl›mak
için yerli uflaklar› arac›l›¤›yla bizim için hiç de flafl›rt›c› olmayan
bir geliflmeye tan›k olduk geçen süreçte: “Türkiye-Ermenistan
yak›nlaflmas›.”
D›fliflleri Bakanl›¤›’n›n üst düzey görevlileri ve Ermenistan
D›flifllerinden meslektafllar›n›n ‹sviçre’de gizlice bulufltuklar›
yak›n bir zamanda ortaya ç›km›flt›. Yine son dönemde Ermenistan Devlet Baflkan› Sarkisyan, TC Cumhurbaflkan›n› Dünya
Kupas› elemeleri için 6 Eylül’deki Türkiye-Ermenistan maç›na davet etmifl ve 3 gün boyunca tüm burjuva medyaya yans›yan “uzun tart›flmalardan” sonra A. Gül bu
maça gitmiflti.
Tüm bu yak›nlaflmalar›n yaflanmas›n› isteyen “gücü” söylemeye bile gerek yok galiba!
Ama yine de somut bir örnekle aç›klamak gerek diye düflünüyorum: ABD D›fliflleri Bakan
Yard›mc›s› Daniel Fried, 18 Haziran
2008’de Temsilciler Meclisi D›fliflleri Komitesi’nde Kafkasya ilgili görüflmeler s›ras›nda,
Ermenistan’›n Türk s›n›r›n› tan›mas›, bunun yan› s›ra Türkiye’nin de Ermenistan’la olan s›n›r›n› açmas› ve tarihinin karanl›k bir bölümüyle
yüzleflmesi gerekti¤ine de¤inmiflti.
Kafkasya, ABD’nin küresel jeopolitik stratejisi aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’dan oluflan
bu Güney Kafkas ülkeleri, Türkistan co¤rafyas›na ulafl›m› kolaylaflt›ran, Rusya Federasyonu’nu etkisiz hale
getiren ve Do¤u ile Bat› aras›nda enerji-ticaret transferinde
stratejik geçifl yolu konumuyla ABD’nin Avrasya politikas› veya Büyük Ortado¤u Projesinde (BOP) de oldukça önemli bir
bölge konumundad›r.
Hazar bölgesinde yer alan enerji kaynaklar› ve içerdi¤i
zenginlikler ABD’yi her zaman cezbetmifl ve öncelikli ilgisinin
bu bölgede yo¤unlaflmas›na neden olmufltur. Yine ABD aç›s›ndan söz konusu bölgenin enerji kaynaklar› d›fl›ndaki di¤er
özelli¤i ise, Hazar Denizi üzerinden ‹ran nüfuzunun engellenmesi ve Rusya’n›n hâkimiyetinin dengelenmesi aç›s›ndan konumun elverifllili¤idir. Ayn› zamanda ekonomik anlamda Tür-
kiye’nin flu an Ermenistan’la s›n›rlar›n›n kapal› olmas›ndan kaynakl› ulaflamad›¤› Orta Asya pazar›na direkt olarak ulaflmak da
pastadan kocaman bir pay kapma anlam›na gelmektedir. Türkiye’nin de bu Güney Kafkas ülkelerine komflu olmas›, bu ülkelere ulaflmak için Türkiye’nin kullan›lmas›n› “meflrulaflt›r›yor” anlafl›lan.
Olaya biraz da Ermenistan’›n ç›karlar› aç›s›ndan bakal›m:
Azerbaycan giderek daha savafl yanl›s› bir söylemde bulunuyor. Savafl bafllatmak, Karaba¤’› güç kullanarak geri almak üzerine konuflan ve silahlara büyük paralar harcayan bir Azerbaycan var Ermenistan’›n karfl›s›nda. Ermenistan’›n Türkiye’yle
aras›n› düzeltmesi do¤al olarak Azerbaycan’la ikinci bir çat›flma yaflanmas› riskini
belirgin bir biçimde düflürecektir. Ayr›ca
TC ordusu, ABD ile iliflkilerinin iyi olmas›n›
istiyor ve Ermenistan’la iliflkilerin normallefltirilmesi ABD ile iliflkilerin daha da iyi olmas› anlam›na geliyor. Tabii bununla birlikte; ordu Azerbaycan’a çokça sempati besliyor ve TSK’n›n Karaba¤ Savafl›nda Azerileri
e¤itti¤i de bilinen bir gerçek.
Ermenistan Devlet Baflkan› Sarkisyan
seçimler öncesinde ve sonras›nda muhalefet partisine yapt›¤› bask›lar nedeniyle yurtd›fl›ndan gelen tepkilere karfl› Avrupal›lar›
ve ABD’yi kazanmak için Türkiye ile olan
iliflkilerini kuvvetlendirmek istiyor. ‹flte tam
da bundan olsa gerek 2009 y›l›n›n bafl›ndan
itibaren Ermenistan’dan elektrik sat›n al›naca¤› son aç›klamalar aras›nda.
Olanlar› bir tiyatro sahnesine benzetiyorum asl›nda: baz› kural koyucular var ve metinleri onlar yaz›p,
kimlerin oynayaca¤›n› da onlar belirliyor. Say›n oyuncular da sanki gerçekten o karakterlermifl gibi ustaca oynamaya
çal›fl›yorlar. Bir tiyatro oyununun son bulmas› gibi egemenler
de gittikçe bir ç›kmaz›n içine girecekler ve halk y›¤›nlar› onlar›n yapt›klar›n›n “rol” oldu¤unu daha da fazla anlad›kça onlar
kafalar›na çürük domates ve yumurta yeme¤e mahkûm olacaklard›r.
Marmara Üniversitesi’nden bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
42
Göçmen Genç
Ne yapmal›y›z?
Faaliyetçilerinin düzey düflüklü¤ü ve milenyum kufla¤›n›n
bir öncekinin gerisine düflme e¤ilimi sorunumuz olarak ele
al›nmas› gereken bir olgudur. Bu durum kendisini, yaln›zca
teoriye ve diyalektik düflünceye uzakl›¤›n artmas› biçiminde
de¤il, ayn› zamanda herhangi bir sorun veya ifl üzerine kafa
yormada eksiklik biçiminde gösteriyor. Bu yaflam›m›zda
kendili¤indencilik, yüzeysellik, parçalanm›fll›k, hatta düflünmeme gibi biçimlerde görünüyor.
Gençli¤in kadro bileflimi ve flekilleniflinde, kadro e¤itim
ve yetifltirme tarz›nda yap›sal zay›fl›klar mevcut. Çünkü
taktiksel süreçler, anl›k durumlar düflünce ve eylemde belirleyici olmakta ve uzun soluklu düflünce ve
planlamayla uyumlulu¤u gerçekleflememektedir.
Gündelik çal›flmaya anl›k baflar› ya da baflar›s›zl›k içerisinden
bak›lmas› sonuç al›c›, kal›c› bir çal›flman›n örgütlenmesini
mümkün k›lmad›¤› gibi, kal›c› bir devrimcilik de yaratamamaktad›r. Çeflitli siyasetlerin umutsuzca sürdürmeye çal›flt›¤›, -sadece birkaç duygu, düflünce ve davran›fl› kal›ba sokmaanlay›fl›n› tecrübelerimizle terkettik. Ancak tek yanl› ustaç›rak e¤itimi ve dar deneycili¤in ötesine geçen, ö¤renmesini ö¤renen, pratik etkinlik ile kafa etkinli¤ini
daha ileri düzeyde birlefltirebilen, kolektif düflünme
ve faaliyet olana¤› sa¤layacak önderlik tarz›na do¤ru
alaca¤›m›z yol henüz bitmifl de¤il. Çünkü düflünce tarz› ve zihniyetteki yap›sal zay›fl›ktan s›çramal› bir kopufl gerçeklefltiremedi¤imiz ölçüde, eskisinden de geri bir düflünce
k›r›lmas› görülmesi beklenmedik bir durum olmaz.
De¤iflen mücadele koflullar›nda geleneksel düflünce ve
zihniyetin s›n›rlay›c›l›¤› artmakta, do¤ruluk alan› daralmaktad›r. Bu durum, anl›k baflar›s›zl›klar karfl›s›nda düflünsel-moral
t›kanmalar yaflanmas›n›, anl›k baflar›lara ise istikrar kazand›r›lamamas›n›n nedenlerinden oluflturmaktad›r. Geleneksel dar
deneyci ve olgucu düflünce tarz›n›n ve bak›fl aç›s›n›n miad›n›
doldurdu¤u ve etkisizleflti¤i yerde, onu ileriye do¤ru dönüfltürmek için iradi bir çaba harcamak yerine, bir nevi -düflünsel çaresizlik- içinde, kendine ve düflünsel kapasitesine güvensizlik, hatta kafa yormaktan vazgeçme gibi tutumlar ortaya ç›kabilmekte ve dönüfltürme eylemini bir duruflla s›n›rla-
yabilmektedir. Örne¤in, propaganda araçlar›n› etkin
kullanma kültürünü yaratma yerine, yanl›fl kullan›mlarla mücadele etmeksizin, o araçlardan uzaklaflma
ve kendini s›n›rlama e¤ilimi kendine güvensizli¤in bir
sonucu olarak bafl gösterebilmektedir.
Nas›l yaflarsan öyle düflünürsün!
Türkiye’de, geleneksel dayan›flmac› yaflam tarz›, de¤er ve
kültürünün önemli bir etkisi var. Ve bu geleneksel yaflam tarz›, devrimcilere düzen karfl›t› mücadelede güçlü bir dayanak
sa¤l›yor. Avrupa’da yüzy›llar önce tasfiye olan bu toplumsal
de¤er yarg›lar› sonucu bu geleneksel yaflam tarz› ve kültür dayana¤›ndan yoksun kalan göçmen gençlik hareketi geniflleyen
ve derinleflen meta iliflkilerinin ve meta fetiflizminin egemenli¤i alt›nda kalmaktad›r. “K›smi devrimcilik” tarz›n›n kayna¤› olan bu olgu, gündelik yaflam tarz›, iliflkileri, zaman›n kullan›m›, ilgi alanlar› vb. itibariyle yar›-sistem içi denilebilecek
oldukça bulan›k ve flekilsiz bir devrimcilik tarz› ortaya ç›karm›flt›r. Bu “k›smi devrimci” tarz, yan›s›ra gündelik-bireysel yaflam tarz› ve iliflki biçimleri, düflünce ve alg› tarz›nda da bulan›kl›¤a, da¤›n›kl›¤a, eklektizme, yüzeyselli¤e neden olmaktad›r.
Faaliyet tarz›, yaflam tarz›, devrimcilerin birbirleriyle ve kitlelerle iliflki kurufl biçimi de¤iflmeden,
düflünce tarz› de¤ifltirilemez! Ancak bu tespiti yaparken
madde-bilinç iliflkisinde de tek yanl›l›¤a düflmemeliyiz. Düflündü¤ümüz gibi yaflama çabas›n›n en etkin biçimde uygulamak ço¤u zaman devrimcili¤imizin de ölçüsüdür.
K›s›r döngüyü k›rmak, dar ve s›n›rlay›c› zihniyet çerçevesini aflmak daha yüksek bir analiz yetene¤i kazanmakla
mümkündür. Çünkü ilgi ve merak duymad›¤›m›z, önemsemedi¤imiz, ilk bak›flta göremedi¤imiz için bize “gizemli” kalan fleyler, düflünce ve faaliyet alan›m›z› ayn› ölçüde s›n›rland›rm›fl olacakt›r. Geleneksel dar de¤er yarg›lar›nda kökleflmifl, çok s›n›rl› ilgi, merak, önemseme alanlar›n›n bizi sadece görünen ve anl›k durumlara tepki vermeye yönlendirece¤i aflikard›r. ‹lgi, merak ve önemseme alanlar›m›z›, toplumun
ilk bak›flta görünmeyen iç süreçlerine, dönüflüm dinamikle-
Yeni Demokrat Gençlik
rine, iflçi ve ö¤renci gençli¤in yap›s›, bileflimi ve iç ba¤›nt›lar›ndaki de¤iflimlere, faaliyet, örgütlenme mücadele içeri¤i ve
biçimlerine do¤ru genifllemek zorundad›r. Güncel olgu ve
durum ve görünümleri ancak bu stratejik-içsel hareket ile
iliflki içinde ele ald›¤›m›zda, anl›k durumlara tepki vermenin
ötesine geçebiliriz. Böylelikle derinden gelen tepkileri yüzeyde büyüterek YDG’lilefltirmemiz de mümkün olabilir. O zaman, önümüzde yeni ve daha yüksek bir düflünce,
faaliyet ufku ve dinamizminin yolu aç›l›r.
Teoriyi soyut, prati¤i güncel kavrayarak; mekanik bir karfl›tl›k biçimine gelen teori ile pratik aras›nda geçifllilik olmayaca¤› aç›kt›r. Teoriye yaln›zca dar ve
43
günü birlik prati¤in sorunlar› içerisinden bakan YDG’li, onda
arad›¤› gündelik haz›r reçeteleri bulamaz ve ona yabanc›lafl›r.
Dolay›s›yla teori, kitle prati¤i içinde s›nanma olana¤› bulamayarak, tamamen “soyutlafl›r” ve prati¤e yabanc›lafl›r. Günümüz kadrosal düzey düflüklü¤ünün en önemli nedenlerinden
biri de, bu kopuflma ve prati¤e yabanc›laflma durumudur.
Gerçekte teori ile pratik, ayn› sürecin iki farkl›
görünümüdür. Her ikisi de farkl› düzeylerde soyut ile somutun, stratejik olanla dönemsel-güncel olan›n birli¤idir. Bu
yüzden, teori ile prati¤i karfl›tlaflt›ran, birbirine geçiflli¤ini zay›flatan aralar›ndaki göreli fark› mutlaklaflt›ran anti-diyalektik
yaklafl›mlar terkedilmelidir.
“E¤itimin ticarileflmesine karfl› uluslararas› eylem günü” ça¤r›s›
5 Kas›m 2008
Ö¤renim harçlar›na, üniversitelerde kâr amaçl› flirketlerin ve kurulufllar›n artan etkisine ve e¤itimin özellefltirilmesine karfl› mücadele eden farkl› ülkelerdeki ö¤renci aktivistler bu ça¤r›y› yapmaktad›r. Yaln›zca geçti¤imiz sene yüz binlerce ö¤renci, ö¤retim eleman›, aileler ve iflçiler herkes için
paras›z kamusal e¤itimi savunmak için dünyan›n dört bir yan›nda sokaklara ç›kt›. Üniversite binalar› iflgal edildi, yollar
kapat›ld›, imzalar topland›. Günümüzde fiili’de, Filipinler’de,
ABD’de, ‹spanya’da, Almanya’da, Avusturya’da, Kanada’da,
Yeni Zellanda’da, Fransa’da, ‹ngiltere’de ve di¤er ülkelerde
e¤itimin ticarileflmesine karfl› mücadele ediliyor.
1999’dan bu yana Avrupa’daki hükümetlerin büyük k›sm› Bologna Süreci’ni kullanarak e¤itimin kamusal özelli¤ine karfl› ç›k›yorlar. Bununla paralel flekilde Avrupa’daki yüksek ö¤renim sistemi kamusal
ç›karlardan daha fazla özel ç›karlar›n hizmetine giriyor! Resmi olarak süreç, derecelerin uluslararas› alanda
tan›nmas›n›, ö¤rencilerin hareketlili¤inin artmas›n› sa¤layarak Avrupa’y› dünya çap›nda rekabetçi bir ekonomi haline
getirmeyi hedeflemektedir. Reformlarla genellikle üniversitelere daha fazla “özerklik” ve e¤itimin niteli¤inde art›fl sözü verilmektedir.
E¤itimin ticarileflmesinin üniversitedeki yans›mas› üniversitenin bir flirket gibi yönetilmeye bafllanmas›d›r. Ö¤renciler müflteri haline getirilmekte (ö¤rencilerin ve ö¤retim üyelerinin demokratik kat›l›m› reddedilmekte) ve çal›flanlar sömürülmektedir. Kurumlar aras›
artan rekabetin sonucunda iki-s›n›fl› bir e¤itim sistemi ortaya ç›kmaktad›r. “fiansl›”lardan oluflan bir s›n›f, paran›n belirledi¤i seçim sürecini geçerek emek pazar›nda “yüksek po-
tansiyel”e sahip olacakken ö¤rencilerin büyük ço¤unlu¤u bu
kurumlara gidemeyece¤i için büyük ekonomik sorunlarla
karfl›laflacakt›r. Tüm toplumu ilgilendiren e¤itim sistemini
neden özel sektör finanse etsin ki?
E¤itim pazar güçlerine ve özel sektöre b›rak›lmayacak
kadar önemli bir konudur. E¤itim bir ayr›cal›k de¤il herkesin hakk›d›r! Paras›z, kamusal e¤itim için harekete geçelim.
(…)
E¤itim sisteminin emek pazar› için insan “üreten” flirketlere dönüflmesine izin vermemeliyiz. Bizler “kaynak-hammadde” de¤il insan›z ve yurttafl›z! Bu nedenle tüm dünya çap›nda e¤itimin özellefltirilmesine ve ticarilefltirilmesine karfl›
ç›k›yoruz. Bu demokratik bir topluma uygun bir yönelim
de¤ildir.
E¤itime herkes ulaflabilmelidir, yafla veya finansal koflullara ba¤l› olmamal›d›r. E¤itimin ticarileflmesi
“neo-liberal ideolojice” ve kâr açl›¤›yla flekillenen (Bkz
DTÖ-GATS) uluslararas› sürecin parças›d›r. Bu Ça¤r›yla
birlikte bu düflünceleri savunuyor ve uluslararas› düzeyde
koordine edilen eylemleri destekliyoruz.
Destekleyenler: (1 Kas›m tarihi ile) Kanada Ö¤renci
Federasyonu Ontario ve Manitoba fiubeleri (Kanada), Alternative Linke-Hamburg, Asta Darmstad, Marburg ve Mainz fiubeleri (Almanya), SDS (ABD), YoCADS (Liberya), Reclaim the Uni-Manchester (‹ngiltere),
Campaign for Commercial-Free Education (‹rlanda), Attac (Fransa), YDG, Bologna Section Zagreb (H›rvatistan), Newcastle Üniversitesi Ö¤renci Derne¤i
(Avustralya), UCM Üniversitesi Ö¤renci Derne¤i (fiili).
44
Yeni Demokrat Gençlik
‹TÜ’nün olayl› aç›l›fl töreni
Okullar›n aç›lmas› ile yeni ö¤retim y›l›na da bafllam›fl olduk. Pek çok ö¤renci ilk kez lise veya üniversite kap›s›ndan
ad›m›n› att›. Yeni gelen ö¤renciler flatafatl› karfl›lamalarla
okullar›na kay›t edildi. ‹stanbul Teknik Üniversitesi de oldukça hareketli bir flekilde yeni döneme bafllad›.
Pek çok okulda oldu¤u gibi ‹stanbul Teknik Üniversitesi’nde (‹TÜ) de yeni kazanan ö¤rencileri bilgilendirme ve
tan›t›m amaçl› zarflar evlere gönderilmektedir ve bu zarflar›n içinden ç›kan ka¤›tlardan birinde de, tebrik cümleleri-
nin ard›ndan okulun yeni ö¤retim y›l› aç›l›fl tarihi ve yeri
belirtilerek “Sizi ve ailenizi … ö¤retim y›l› aç›l›fl törenimizde
görmekten onur duyar›z” ibaresi yer almaktad›r. Bu zarflardan yüzlercesi bu y›l da ‹TÜ’nün “de¤erli” ö¤rencilerine
gönderilerek 12 Eylül günü gerçeklefltirilecek olan 20082009 e¤itim ve ö¤retim y›l›n›n aç›l›fl›na ö¤renciler ve aileleri davet edildi.
Bu nazik daveti geri çevirmeyen ve okullar›n› görmek,
tan›mak isteyen ö¤renciler ve aileleri o gün okula geldiklerinde inan›lmaz bir manzarayla karfl›laflt›lar. Kampüsün her
yan›n› çevik kuvvetler sarm›fl ve kampüs içine panzerler
girmiflti. Okulumuzun yeni rektörü Prof. Dr. Muhammed fiahin taraf›ndan aç›l›fl törenine davet edilen “sevgili” baflbakan›m›z Recep Tayyip Erdo¤an’›n korumalar›n›n
özel iste¤i gere¤ince bu yüksek güvenlik önlemleri al›nm›flt›. “Davetlileri” bekleyen as›l sürprizse yine Baflbakan›n korumalar›n›n ültimatomlar› do¤rultusunda aç›l›fl törenine
ö¤renci ve velilerinin al›nmay›fllar›yd›. Üstelik tören esnas›nda Erdo¤an salonda tek bir ö¤renci bile bu-
lunmamas›na karfl›l›k konuflmas›na “Sevgili ö¤renciler” diye bafllayacak ve bas›na sanki içeride ö¤renciler ve aileleri varm›fl gibi gösterilecekti.
Tüm bu olanlar› ve Erdo¤an’›n okula gelmesini protesto etmek için Yurtsever Cepheli ve Ö¤renci Kolektifi’nden
ö¤renciler ayr› ayr› okulda toplanm›fllard›. Kampüse girdikleri andan itibaren kendi yaflam alanlar›ndan yabanc›laflt›r›lan ve 3 kifli yan yana gelse potansiyel eylemci gözüyle bak›lan, abart›l› kimlik kontrolleri ve “güvenlik” önlemleriyle
karfl›laflan ö¤renciler tüm bunlar yetmiyormufl gibi çevik
kuvvetin sert müdahalesiyle karfl›laflt›. Baflbakan›n içeride
üniversitelere özgürlük ve ö¤rencilerin kendini ifade özgürlü¤ü nutuklar› att›¤› esnada d›flar›da ‹TÜ Ö¤renci Kolektifi’nden 18 ö¤renci düflüncelerini ifade etti¤i için
yaka paça gözalt›na al›n›yordu. Üstelik o gün baflbakan›
protesto eden yaln›zca ö¤renciler de de¤ildi. Seçimden en
yüksek oyu ald›¤› halde atanmayan eski rektör Faruk Karado¤an, ‹stiklal Marfl›’n›n okunmas›n›n ard›ndan Baflbakan’›n
konuflmas›n› beklemeden salonu terk etti. Tüm bunlar yaflan›rken Erdo¤an’›n törendeki konuflmas›nda “Üniversiteler
siyasi müdahaleden, devlet müdahalesinden ve hükümet müdahalesinden uzak olmal›” demesi ve takvimlerimizin 12 Eylül’ü göstermesi de bir o kadar ironiktir.
Olanlar›n ard›ndan aç›l›fl törenindeki bu rezaleti protesto etmek ve kendi aç›l›fllar›n› ilan etmek isteyen ‹TÜ’lüler derslerin bafllad›¤› tarih olan 15 Eylül Pazartesi günü saat 12.30’da Maslak Yerleflkesinde toplanarak bir
yürüyüfl gerçeklefltirme karar› ald›. Yaklafl›k 400 kifliyle
gerçeklefltirilen ve rektörlü¤e kadar devam eden bu yürüyüflte ö¤rencilerin rektörlü¤e ve polise öfkesi kendini fazlas›yla hissettirmekteyken sloganlar›n sadece AKP üzerinde haz›rlanm›fl olmas› çok büyük bir olumsuzluktu. Ö¤rencilerin böylesi bir tepkisi söz konusuyken sorunun sadece
AKP ve Erdo¤an’m›fl gibi gösterilmesi ve bunun üzerinden
ajitasyon yap›lmas› çok büyük bir yan›lg› olarak karfl›m›zda
durmaktad›r. Bu yaflananlar›n as›l nedeni sistemin
kendisinde yatmaktad›r. Üniversitelerin as›l sahibi
polisler ve egemenler de¤ildir ve sorun bir hükümet sorunundan öte sistem sorunudur. Bizler sald›r›lar›n daha da can yak›c› hale geldi¤i bu günlerde yayg›nlaflan tasfiyecilik ak›m›ndan kendimizi s›y›rarak sessizli¤imizi
bozmal› ve do¤ru taleplerle harekete geçmeliyiz. Üniversiteler bizim yaflam alanlar›m›zd›r ve yönetimde bizim de söz
ve karar hakk›m›z olmal›d›r.
‹TÜ’den bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
45
Kan ile Filistin’i çizen
sanatç›
Hanzala kendini flöyle anlat›r...
“Sevgili okur
Kendimi tan›tmama izin verin. Benim ad›m Hanzala. Babam›n
ad› önemli de¤il. Annemin ad› *Nakbah ve k›z kardeflime de Naksa
ad›n› koydular. Ayakkab› numaram› bilmiyorum çünkü hiç giymedim.
5 Haziran 1967’de do¤dum. (Birinci Arap-‹srail savafl›ndan sonra Filistin topraklar›n›n geri kalan›n›n ‹srail taraf›ndan iflgal ve ilhak›n›n
duyuruldu¤u tarih.)
Milliyetim: Filistinli de¤ilim, Ürdünlü de¤ilim, Kuveytli de¤ilim,
Lübnanl› de¤ilim, M›s›rl› de¤ilim, hiç kimse de¤ilim. K›saca, bir kimlik
kart›m yok ve herhangi bir memleketten olmakla da ilgilenmiyorum.
Ben yaln›zca bir Arab›m.
Naci ile tesadüfen karfl›laflt›m. Çizmeyi bilmedi¤i için iflinden kovulmufltu ve baflka bir ifl ar›yordu. Bana, bir ülke üzerine karikatür
çizmeye kalkt›¤› her defas›nda o ülkenin elçili¤inin protesto etti¤ini ve
resmi uyar› ve tehditte bulundu¤unu anlatt›. fiöyle dedi: ‘Durum iyi
görünüyor, herkes kibar, hofl ve melekler gibi, bundan daha iyisi olamaz. Yani art›k çizmeme gerek yok. Yaflamak için baflka bir ifl ar›yorum.’ Ben de flöyle dedim: ‘Sen korkaks›n ve savafltan kaç›yorsun.’
Onunla çok u¤raflt›m, sonunda karar›n› verdirdim. Kendimi ona, bütün dilleri ve a¤›zlar› bilen e¤itimli bir Arap olarak tan›tt›m. Ona, iyi,
kötü, çirkin, adanm›fl... her çeflit insan› tan›d›¤›m› söyledim. Ona savafl meydanlar›na gitti¤imi ve kimin savaflt›¤›n›, kimin de sadece konufltu¤unu bildi¤imi söyledim. Ayr›ca karikatürlerini onun için her gün
çizebilece¤imi, hiç kimseden korkmad›¤›m› ve öfkelenen olursa defolup gidebilece¤ini de söyledim. Ona, arabalar›ndaki air condition için
endifle eden ve Filistin’i düflündüklerinden daha fazla yemek piflirmeyi ve yemeyi düflünen insanlar› çizece¤imi söyledim.
Sevgili okur, bu uzun girifl için özür dilerim. Lütfen sadece boflluk doldurdu¤umu zannetme. Kendim ve sanatç› arkadafl›m ad›na
her fley için, zaman›n ve sabr›n için teflekkür ederim. Görüflmek üzere. Hanzala”
Hanzala, ‹srail’in y›k›m ve vahflet politikalar›yla birlikte Filistinli çizer Naci Salim El-Ali’nin ellerinde do¤mufltur. Ad› Filistin davas› ile özdeflleflmifl devrimci karikatürist Naci El-Ali
Hanzala’y› Filistinli mülteci çocuklar›, Filistin mücadelesinin direniflçi unsurlar›n› ve Arap halk›n›n ac›s›n› temsil etmek amac›yla çizgiye dökmüfltür.
Hanzala 10 yafl›nda do¤mufltur Naci El-Ali’nin ellerinde.
T›pk› di¤er tüm kamp çocuklar› gibi, çizeri Naci El-Ali’nin ac›s›n› da temsil etmektedir. Ali’nin yurdunda b›rakt›¤› her fleyin
sembolüdür Hanzala. Ali 1948 y›l›nda, 10 yafl›ndayken köyünden ayr›lmak zorunda kalm›fl ve Celile’deki köyüne bir daha hiç
dönememifltir. Bu sebepten Hanzala hiç büyümeyecek, hep 10
yafl›nda kalacakt›r. Hanzala büyümedi¤i gibi bizlere hiçbir zaman
yüzünü de göstermemifltir. O’nun yüzünü görebilece¤imiz
gün Arap halk›n›n özgürlü¤üne kavuflaca¤› gündür. Filistin halk›n›n yaflad›klar›na kay›ts›z kalanlara dönmüfltür s›rt›n› Hanzala ve ellerini arkas›ndan ba¤lam›flt›r.
Ba¤lad›¤› elleri de ‹srail ve Amerika’n›n bölgedeki politikalar›na
ve “çözüm” önerilerine bir protestodur. O’nu bazen ellerini
çözmüfl, bir tafl› f›rlat›rken görebiliriz ama esasen o Filistin’de
olup bitenleri izlemektedir.
Naci El-Ali ilk çizimlerini mülteci kamp›nda duvarlara yapm›fl ve karikatür çizmeyi de cezaevinde ö¤renmifltir. Ali’nin fikrin ön planda oldu¤u çizimleri cezaevinden ç›kt›ktan sonraki y›llarda yay›lmaya ve karakteristik özelli¤ini bulmaya bafllam›flt›r.
Yenilgilerin ortas›nda biçimlenen çizgileri ne olursa olsun Filistin’in direniflçi unsurlar›n› temsil etmekten geri durmam›flt›r.
Onun bu yenilgilerin ortas›nda sa¤lam durmas›na vesile olan da Hanzala olmufltur. Naci El-Ali’nin tek bir korkusu olmufltur o da umutsuzluk... S›n›rlamalardan korkmad›¤›n›,
bunun hesab›n› yapmad›¤›n›, tek korkusunun yeisin (umutsuzlu¤un) kalbine ulaflmas› oldu¤unu söylemifltir Ali...
Filistinlilerin “Devrimin Vicdan›” olarak nitelendirdi¤i çizer Naci El-Ali 22 Temmuz 1987’de çal›flt›¤› gazeteye do¤ru giderken cadde ortas›nda MOSSAD taraf›ndan vurulmufl, 1
ay süren tedavisinde tüm müdahalelere ra¤men 29 Temmuz
günü umutsuzlu¤un ve kederin yüre¤ine ulaflmas›na izin vermeden hayata veda etmifltir. “Kan› ile Filistin’i çizen sanatç›”
Ali, geride 40 bin eser b›rakm›flt›r. Filistinli çocuklar›n att›¤› tafllar kadar can yakan çizimler yapan bu “tehlikeli” adam›n çizgileriyle bafllatt›¤› özgürlük mücadelesini flimdi kad›n çizer Ümeyya Cuha devam ettirmektedir. Ve Filistin halk›n›n özgürlük mücadelesi ve kavgas› devam ettikçe daha nice Hanzala’lar do¤acakt›r.
(*Filistinliler, topraklar›nda ‹srail devletinin ilan edildi¤i 15 May›s
1948’i Nakbah, yani “büyük felaket günü” olarak tan›mlar)
‹zmir’den bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
46
YDG Divan Toplant›s›na ça¤r›
Devrimci gençlik hareketinin önemli bileflenlerinden biri olan ve halk gençli¤i içinde anti-emperyalist, anti-faflist, anti-feodal bilinci ve mücadeleyi
yükseltme perspektifi ile hareket eden Yeni Demokrat Gençlik, ’68 Hareketinin devrimci önderlerinden ald›¤› miras› gelifltirerek gelece¤e tafl›mak
amac›yla 3. Konferans›n› örgütleme sürecine girmifl bulunuyor.
Demokratik bir kitle örgütü olarak halk gençli¤i içinde
faaliyetini sürdüren YDG’nin en üst düzey karar alma mekanizmas› olan YDG Konferanslar›n›n ilk ikisi 2005 ve
2007 tarihlerinde Aral›k ay›nda örgütlenmiflti.
‹stanbul’da örgütlenen 1. Konferans’a Brezilya, Yunanistan, Norveç, ‹talya, ‹sviçre ve Almanya’dan gelen uluslararas› delegeler de kat›lm›fl ve coflkulu bir konferans sonucunda YDG’nin program› ve çal›flma ilkeleri belirlenmiflti.
Gerek tüm kitlenin kat›ld›¤› ana sunumlarda gerekse de belirli konularda örgütlenen çal›flma gruplar›nda YDG’nin
Demokratik Devrimdeki yeri ve iflçi, köylü ve ö¤renci
gençlik içindeki politikalar› ile genç kad›n, çevre, hapishaneler gibi çok çeflitli gündemler üzerine yaklafl›m› netlefltirilmiflti. Gerek konferans öncesi program tart›flmalar›nda gerekse de YDG Konferans› sürecinde yüzlerce genç bu vesile ile devrimci gençlik hareketinin sorun ve gündemleri üzerine kafa yormufltu.
2. Konferans öncesinde Ankara’da örgütlenen Divan
Toplant›s›’nda her alandan seçilen delegeler biraraya gelerek 2. Konferans›n gündemlerini, tarihini, yerini ve di¤er
ayr›nt›lar›n› ele alm›fl, konferans haz›rl›k sürecini örgütlemiflti. Divan toplant›s›nda al›nan kararlar esas olarak hayat bularak 2. Konferans›m›z Aral›k 2007 tarihinde Adana’da baflar›yla örgütlenmiflti.
2. Konferans ilk konferansa göre daha farkl› bir yöntemle örgütlenmifl, her alandan seçilen delegelerin ço¤unlu¤unu oluflturdu¤u bir bileflenle hayat bulmufltu. Delegeler yap›lan sunumlar›, okunan raporlar› ve önerileri de¤erlendirmifl ve her kat›l›mc› kendisini özgürce ifade edebilmifl, kararlar oylama usulü ile kabul edilmiflti. Düflünsel ve
politik aç›dan farkl› düflüncelerin zaman zaman canl› ve k›yas›ya mücadelesine tan›k olunan ve kimi oylamalar›n heyecanl› geçti¤i konferans 1. Konferanstan bu yana geçen
süreci elefltirel bir gözle ele alm›fl ve önümüzdeki dönem
üzerine yönelim belirlemiflti.
AT‹K-YDG’den yoldafllar›m›z›n ve devrimci
gençlik örgütlerinden dostlar›m›z›n kat›l›m gösterdi¤i ve dayan›flma duygular›n›, düflüncelerini ve
elefltirilerini paylaflt›¤› Konferans’ta esas gündem
olarak YDG’nin kurumsallaflmas› ve demokratik
mekanizmas›n› pekifltirmesi ve gelifltirmesi üzerinde duruldu. Geçmifl sürecin de¤erlendirilmesinin ve alanlar›n raporlar›n›n okunmas›n›n ard›ndan kurumsallaflma ve
demokratik iflleyifl meselesi üzerine yap›lan sunum, sorulan
sorular, öneriler YDG’nin örgütsel ve politik düzeyinin yan› s›ra devrimci mücadeledeki samimiyetini, ›srar›n› ve netli¤ini de gösteren veriler sunmufltur. Ana sunumlar›n ard›ndan belirlenen genel yönelimin somutlanmas› amac›yla
Kürt gençli¤i, genç kad›n, hapishaneler, tar›m iflçileri üzerine yap›lan sunumlar ayn› zamanda deneyim aktar›m›n› da
sa¤lam›flt›r.
YDG, 2 Konferans›’n›n ard›ndan belirlenen ana yönelim do¤rultusunda önemli ad›mlar atm›fl, hemen hemen
tüm alanlarda toparlanma ve geliflme görülmüfltür. YDG
toplant›lar›n›n birçok alanda düzene girmesi, kararlar›n al›n›p uygulanmas›nda kolektif ve demokratik mekanizmalara
özen gösterilmesi vb. konularda bir süreklilik sa¤lanm›flt›r.
Özellikle bahar döneminde gençli¤in kendisini ilgilendiren
konularda söz ve karar hakk›n›n tan›nmas› ve örgütlenme
özgürlü¤ünün sa¤lanmas› talepli gerçeklefltirdi¤i kampanya
sürecinde son 2 senenin en yo¤un kitle çal›flmas›na imza
at›lm›flt›r. Bu dönemde örgütlenen panellerin, bas›n aç›klamalar›n›n, pikniklerin, yürüyüfllerin yan› s›ra örgütlenen kitle eylemlerinde de kampanyam›z yo¤un bir flekilde ifllenmifltir.
Bu dönemde YDG tarihinde ilk kez örgütlenen Genç
Kad›n Buluflmas› Mart ay›nda Ankara’da düzenlenmifltir.
Böylece 2. Konferans’ta üzerinde önemle durulan genç ka-
Yeni Demokrat Gençlik
d›nlar üzerine somut politikalara ve örgütlenmelere gidilmesi perspektifi do¤rultusunda mütevaz› ancak önemli bir
ad›m at›lm›flt›r. Bu toplant›da biraraya gelen YDG’liler farkl› s›n›f ve kesimlerden genç kad›nlar›n sorun ve taleplerinin
yan› s›ra YDG’nin kendi içinde gözlemlenen olumlu ve
olumsuz yaklafl›mlar› ve YDG’nin genç kad›nlar›n örgütlenmesi konusundaki politikalar›n› tart›flt›lar. YDG bünyesinde kad›n komisyonlar› kurulmas›n›n öneminin vurguland›¤›
Buluflma’da kad›n komisyonlar›n›n çal›flma ilkeleri da tart›flmalar sonucunda oylanarak son fleklini ald›.
2. Konferans’ta politik çal›flma üzerine yap›lan vurgu
do¤rultusunda yine YDG tarihinde ilk kez merkezi e¤itim çal›flmas› Haziran ay›nda ‹stanbul’da örgütlendi.
Farkl› alanlardan gelen YDG’liler 5 gün boyunca YDG’lilerin kolektif flekilde haz›rlad›¤› sunumlar üzerinden teorik
e¤itim çal›flmalar› ve belirli konularda tart›flmalar yapt›lar.
Yine 2. Konferans’ta karar alt›na al›nan merkezi yaz
çal›flmas› karar›na uygun olarak yaz döneminde emekçi
kitleler içinde devrimci siyasal çal›flmay› yerine getirmek,
emekçi halk› tan›mak ve halktan ö¤renmek perspektifi ile
Mersin’de örgütlendi. Kürt ulusuna yönelik sald›r›lar›n yo¤unluk kazand›¤›, y›k›mlar›n gündeme geldi¤i ve yerel seçimlerin yaklaflt›¤› bu dönemde yaz sürecini emekçiler aras›nda kitle çal›flmas› ile örgütleyen YDG’liler ayn› zamanda
e¤itim çal›flmalar› da yapt›lar.
2. Konferans YDG’nin kurumsallaflma, demokratik iflleyiflini gelifltirme ve geliflen kitle hareketlenmesi karfl›s›nda örgütsel ve politik yetmezliklerini aflarak genifl gençlik kitleleri ile buluflabilmesi
için gerekli de¤erlendirmelerin yap›lmas› ve ad›mlar›n at›lmas› amac›yla 3. Konferans’›n 1 y›l sonras›nda örgütlenmesi karar›n› alm›flt›. Yine 2. Konferans, konferans örgütleme sürecinin 1. ve 2. Konferanslar
gibi genifl tutulmamas›n›, kitle çal›flmas›n›n önüne geçmemesini ve alanlardaki tüm YDG’lilerin kat›ld›¤› tart›flmalar›
merkezi konferansa tafl›yacak delegelerin sorumluluk alanlar›n›n geniflletilmesini içeren bir karar alm›flt›.
Bu do¤rultuda 2. Konferans öncesinde oldu¤u
gibi 3. Konferans’›n gündemlerini, yerini, tarihini
ve konferans haz›rl›k sürecini belirlemek amac›yla
bir Divan Toplant›s› örgütlenecektir.
Bu toplant›ya tüm alanlar›m›z›n en az 1 arkadafl›m›z›
delege olarak göndermesi gerekmektedir. Toplant› öncesinde tüm alanlar›m›zda 3. Konferans üzerine de¤erlendirmelerin yap›lmas›, önerilerin netlefltirilmesi toplant›n›n verimi aç›s›ndan belirleyici bir yerde durmaktad›r.
Divan toplant›s› 8 Kas›m tarihinde Ankara’da
örgütlenecektir. 8 Kas›m sabah› Umut Yay›mc›l›k Ankara Bürosu üzerinden buluflulacakt›r.
47
Cebeci Kampüsü’nde
YDG da¤›t›m›
Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde
YDG’liler olarak açt›¤›m›z stantta iki gün boyunca
yayg›n bir dergi da¤›t›m› gerçeklefltirdik. 24 Eylül sabah› çal›flmam›z› bafllatt›k. Ayn› gün dergimizden baz›
yaz›lar› alarak oluflturdu¤umuz duvar gazetelerini de
bütün fakültelere ast›k. Özellikle ilk gün stand›m›za
bekledi¤imizin de üstünde bir ilgi oldu. Dergi verdi¤imiz birçok arkadafl Umut Yay›mc›l›k’tan istedi¤imiz
özellikle ‹brahim Kaypakkaya ile ilgili kitaplara da büyük ilgi gösterdi. Birçok arkadaflla tan›flt›k, sohbet
ettik, dergimiz ve genel olarak YDG üzerine konufltuk. Dergimizi okuduktan sonra önerilerini, fikirlerini, elefltirilerini sunmalar›n› istedik.
Çal›flmam›z s›ras›nda her zaman oldu¤u gibi Özel
“Güvenlik” Birimleri de bofl durmad›. Okulda farkl›
farkl› ö¤renci topluluklar›n›n, dergilerin açt›¤› stantlar
için izin talep etmeyen okul idaresi bizim izin almam›z› istedi. Stand› açt›¤›m›z ilk dakikalarda ÖGB flefi gelip bu stant siyasi oldu¤u için izin almam›z, izin almazsak stand› kapatmam›z gerekti¤ini söyledi, biz de siyasi bir dergi da¤›tt›¤›m›z› ancak, meflru bir ifl yapt›¤›m›z› ve bu yüzden asla izin almayaca¤›m›z›, okulumuzda da böyle bir gelenek olmad›¤›n› söyledik. Bizim net
tavr›m›z karfl›s›nda ÖGB geri ad›m att› ve sorunsuz
bir flekilde iki gün boyunca dergimizi yo¤un bir flekilde da¤›tt›k.
Araya bayram tatilinin girmesi dolay›s›yla sadece
tek bir fakültede iki gün boyunca stant açabildik. Bu
hafta içinde yo¤un bir flekilde di¤er fakültelerde de
stant çal›flmalar›m›za devam edece¤iz.
AÜ YDG
Yeni Demokrat Gençlik
48
D E S A i fl
fly
yerinde öne ç›kan
s o r u n l a r v e s e n d i k a l ç a l › fl
flm
ma
Desa 1200 iflçi çal›flt›rmaktad›r. Çorlu’da tabakhane,
Düzce ve Sefaköy’de konfeksiyon olmak üzere, çanta, cüzdan, derimont ve deri giysilik üretimi yapmaktad›r. Ayakkab›lar›n üzerinde Desa markas› var, ancak üretimini yurtd›fl›nda yapmaktad›r.
Desa, uluslararas› markalara üretim yapmaktad›r. Üretim yapt›¤› markalar aras›nda Mark&Spencer, Prada,
Mulbery, Massimo Dutti, Debenhams, El Cortes Ingles,
John Lewis, Nicole Fahri, Aspinal, Luella bulunmaktad›r.
Samsonite’le ortakl›¤› bulunmaktad›r. Bu markalarla davran›fl kurallar›n›n alt›na imza atm›flt›r. Bu davran›fl kurallar›n›n
bir maddesi de “örgütlenme özgürlü¤ü ve
toplu pazarl›k hakk›na
sayg› göstermektir.”
Çal›flanlar orta ça¤›
aratmayan koflullarda çal›flt›r›lmaktad›r. Öncelikle Düzce’de çal›flan iflçiler asgari ücret düzeyinde ücretlerle çal›flt›r›lmaktad›r. Keyfi zam uygulamalar› yap›lmaktad›r.
Eflit ifle eflit ücret
ilkesi uygulanmamaktad›r. Çal›flma
saatleri haftal›k 45
saatin çok çok üzerindedir. Haftada
üç gün sabahlama denen uygulamalar yap›lmaktad›r. ‹flçiler sabahlamalarla birlikte 36-40 saate varan sürelerde aral›ks›z çal›flt›r›lmaktad›r. ‹flçiler çok özel durumlar› olsa bile ölüm, do¤um, hastal›k, hamilelik gibi
durumlarda izin alamamaktad›rlar. Mesaiye itiraz
eden iflçiler iflten at›lmakla tehdit edilmektedir. 300 civar›nda kad›n iflçi çal›flt›rmas›na ra¤men emzirme
odas›, krefl gibi uygulamalar› bulunmamaktad›r. Ayn› durum di¤er iflyerlerinde de söz konusudur. ‹fl sa¤l›¤›
tedbirleri uygulanmamaktad›r. ‹flçiler ayak ve bel a¤r›lar›,
varis, nefes darl›¤› gibi problemlerden flikayet etmektedir.
Özellikle Sefaköy’de iflçilerin çal›flt›klar› ortamda
havaland›rma bulunmamakta, iflçiler üretim s›ras›nda kullanan kimyasallar›n etkisine maruz kalmaktad›r. ‹flyerlerinde verilen yemekler kötü, iflçiler ço-
¤unlukla, d›flar›dan kendi ceplerinden ödeyerek yemek getirtmektedir. Tuvaletler yetersiz ve çal›flma süresinde belli saatler d›fl›nda kapal› tutulmaktad›r ve insan sa¤l›¤›n› tehdit edecek boyutta kirlidir. Düzce’de
iflçiler tuvaletin lavabolar›ndan yerlerde gezen hortumlarla
doldurulan sular› içmek zorunda b›rak›lmaktad›r. ‹flyerinde çal›flanlar onur k›r›c› davran›fl ve hakaretlere
muhatap olmaktad›r. Çorlu tabakhanesinde sigortas›z
iflçi çal›flt›r›lmaktad›r. Yine deri tabaklama ifllemi, madencilik sektöründen sonra en a¤›r iflkolu olmas›na
ra¤men, hiçbir ifl güvenli¤i tedbirleri uygulanmamaktad›r. Yasal sürelerin çok üzerinde mesai uygulamalar› oldu¤u için bu mesailer bordrolara yans›t›lmamaktad›r. Çal›flanlara
biri resmi di¤eri
gayri resmi ücret
ödemesi yap›lmaktad›r. Sefaköy’de iflçilerin ço¤u Pazar günü
dahil olmak üzere çal›flt›r›lmaktad›r.
Ancak marka denetçileri geldi¤inde her
fley kural›na uygun hale
getirilmektedir. Yang›n
merdivenlerinin önü aç›l›yor, göstermelik emzirme odalar› oluflturuluyor,
damacana sular getiriliyor,
yemekler düzgün ç›k›yor,
iflçilere önlük ve malzeme da¤›t›l›yor, iflyerlerinin her yeri
temizleniyor. ‹flçi görüflmelerinde iflçilere denetçilere haftada 10 saat mesai yapt›klar›n› söylemeleri ikaz ediliyor, iflyeri hakk›nda olumsuzluklar› söyledikleri takdirde iflten ç›karacaklar› belirtiliyor. Ancak bunlar 1 ya da 2 gün sürüyor
sonra her fley eski haline dönüyor.
Deri-‹fl Sendikas› Mart ay› içerisinde Desa iflletmesinin
iflçileri ile görüflmeye bafllad› ve Nisan ay› içerisinde Düzce’de üyelikler bafllad›. Patron, iflçilerin sendika üyesi olduklar›n› ö¤renince 29 Nisan tarihinden itibaren iflçi ç›karmaya bafllad›. Öncelikle iflçilere sendikadan istifa etmeleri yönünde bask› yapt›. Sorgu odalar› kuruldu. 1 May›s’ta iflyerine noter getirerek ve ustalar arac›l›¤› ile tespit etti¤i iflçilere bask› yaparak istifaya zorlad›. ‹stifay› kabul etmeyen 41
Yeni Demokrat Gençlik
iflçi iflten at›ld›. ‹flçiler 29 Nisan tarihinden bugüne Desa’n›n Düzce’deki fabrikas›n›n önünde beklemektedir. ‹flçilerin fabrika önünde durmas›ndan rahats›z olan patron, kap›da bekleyen iflçi ve sendikan›n karfl›s›na jandarmay› ç›kard›. 3 defa sendika yöneticileri ile birlikte gözalt›na
al›nd›lar. 2 gün organize sanayi bölgesine giriflleri engellendi. Ancak sendikam›z›n ve iflçilerin kararl› durufllar› sayesinde Desa’n›n önünde direnifl devam etmektedir.
Sefaköy’de de üyeliklerimiz devam ederken evinde iflyerinde çal›flanlarla toplant› yapt›¤›m›z Emine Arslan’›n sendikal çal›flma yapt›¤› tespit edildi ve ifli bahane edilerek 3
Temmuz’da iflten ç›kart›ld›. 8 y›ll›k Desa çal›flan› olan Emine Arslan’a k›dem ihbar tazminat›, izin ücretleri, çal›flm›fl oldu¤u Haziran ay›n›n maafl› ve 144 saat mesai ücreti ödenmeden ifl akdi feshedildi. Yine Düzce’de iflten ç›kart›lan iflçilerin çal›flm›fl olduklar› ay›n ücretleri mesai ücretleri k›dem ve ihbarlar› ödenmeden ifl akitleri feshedildi. Emine
Arslan da dahi olmak üzere 38 iflçinin geri iade davalar› aç›lm›flt›r.
Öncelikle Sefaköy’de bafllayan direnifli k›rmak için patronun flikayeti üzerine emniyet güçlerinin sözlü olarak fabrikan›n önünden gidilmesi yönünde bask›lar› oldu. Emine
Arslan ve 3 sendika yetkilisi gözalt›na al›nd› ve kifli bafl›na 62
YTL “kald›r›m› iflgal” cezas› kesildi.
49
Patron bu süre içerisinde görüflme taleplerimizi geri
çevirdi. Kamuoyunu ve üretim yapt›¤› markalar› iflçilerin iflten at›lmas›nda sendikal neden olmad›¤› aç›klamalar› yapmaktad›r.
Öncelikli taleplerimiz
1. Sendikan›n muhatap olarak kabul edilmesi
2. At›lan iflçilerin geri al›nmas›,
3. Fabrikada çal›flan üyelerimizin üzerindeki bask›lar›n
kald›r›lmas›
4. ‹flyerinde sendikal örgütlenmenin engellenmemesi.
Emniyet güçlerinin ve iflverenin tüm bask›lar›na ra¤men
direnifllerimiz devam etmektedir. Direnifllerimizin baflar›ya ulaflmas› için tüm emek dostlar›n›n destek ve
katk›lar›n› bekliyoruz.
ILPS Türkiye Seksiyonu
Yörsan
okulumuzdan defol!
Okulun ilk günü kantinde sat›lan ayranlar›n markas›n›n
Yörsan oldu¤unu fark ettik. Yörsan firmas›n›n sendikal› 400
iflçiyi iflten ç›karmas›ndan dolay› sendikan›n boykot ça¤r›s›n›
gündemimize ald›k. Okulumuzda Yörsan’›n sendikal faaliyetten kaynakl› gerçeklefltirdi¤i bu haks›z durum üzerine arkadafllar›m›z› bilgilendirme amac›yla bir bildiri yaz›p her s›n›f›n
panosuna ast›k. Bunu her gün tekrarlad›k. Çünkü biz ast›¤›m›zda bildiriler ertesi gün yok oluyordu. Bu çal›flmam›za
destek ç›kanlar ço¤unlukta idi.
Bilgilendirmeden sonra imza kampanyas› bafllatmaya karar verdik. ‹ki saat içerisinde okuldaki ö¤rencilerden 320
imza toplad›k. Bu imzalar› her birini ayr› ayr› ço¤alt›p birini
okulun müdürüne di¤erini ise kantin sahibine dilekçeler ile
birlikte verdik. Kantin sahibine ayranlar› istemedi¤imizi ve
de¤ifltirilmesini istedi¤imizi söyledik ve imzalar› kan›t olarak
gösterdik.
Ertesi gün faaliyetimizin meyvelerini toplamaya bafllad›k.
Kantinde gözlemlerimiz sonucunda birkaç ö¤renciden baflka kimse ayran içmiyor ve birçok ö¤renci kantin sahibine
YÖRSAN ürünlerini de¤ifltirin diyerek tepki gösteriyordu. Kantin sahibi bu tepkiler karfl›s›nda en sonunda ayranlar› de¤ifltirmek zorunda kald›.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra boykotu gerçeklefltiren arkadafllarla bahçede otururken okula üzerinde Yörsan
yaz›l› bir araba girdi. ‹çerisinden firman›n yetkilileri oldu¤u
anlafl›lan iki kifli ç›kt› ve idare ile görüflmeye ç›kt›lar. Kantinciyle de görüfltükten sonra okuldan ayr›ld›lar. Yörsan yetkililerinin konu hakk›nda bilgi almaya çal›flt›klar›n› ö¤rendik.
Egemenlerin iflçi s›n›f›na dönük sistemli bir flekilde gelifltirdi¤i sald›r› politikalar›na, hak gasplar›na, sendikal faaliyeti
engelleme çabalar›na karfl›n; ö¤renci gençlik olarak dayan›flma içerisinde olman›n gereklili¤i üzerinden okulumuzda örgütledi¤imiz bu boykot örgütlü mücadelenin önemini bizlere gösterdi.
Liseli halk gençli¤ine ça¤r›m›z egemenlerin gelifltirdi¤i
sald›r› politikalar›na karfl› halk gençli¤i olarak karfl›s›nda örgütlenmenin ve s›n›f dayan›flmas›n› örmenin gereklili¤idir.
‹zmir’den Liseli YDG’liler
50
Yeni Demokrat Gençlik
“‹yi yürekli” devletin sahteli¤i...
Son dönemde ülkemiz gündemine damgas›n› vuran Ergenekon ile ilgili olarak ayr›nt›larda gizli birçok tart›flma
esas›nda kitleleri aldatmaya yönelik giriflimlere hizmet etmektedir. Ergenekon farkl› bir tart›flma olup farkl› bir yaz›
konusu oldu¤undan bu yaz›da; Ergenekon davas›ndan “yarg›lanan” Ferit ‹lsever’in ve Emekli Komutan fiener Eruygur’un sa¤l›k koflullar›ndan kaynakl› tahliye edilmesiyle beraber devletin “iyi yürekli” olarak lanse edilmesinin üzerinde duraca¤›z.
Bilindi¤i üzere hapishaneler, egemenlerin s›n›f
ç›karlar›na ters düflecek tüm giriflimleri, eylemleri
bast›rmak için kullan›lm›flt›r-kullan›lmaktad›r. Hapishanelere, halk› y›ld›rmak, devrimci ve komünistleri susturmak dolay›s›yla devrimciler ile halk›n
ba¤lar›n› koparmaya yönelik misyon yüklenmifltir.
Sistem her türlü bask›y› kendi s›n›f düflmanlar›na yöneltti¤inden bu bask› halinden -do¤all›¤›nda- kendi s›n›f›ndan
olanlar muaf tutulmaktad›r. (Dönem dönem verilen flekilsel cezalar ve kendi iç mücadeleleri sonucunda ortaya ç›kan istisnai durumlar d›fl›nda tutulmak üzere.)
Ergenekon davas›ndan “yarg›lanan” pafla eskileri, faflist
parti baflkan-baflkan yard›mc›lar›, egemen s›n›flar›n kendi
içlerinde süren ç›kar çat›flmalar›n›n sonucunda büyük bir
yaygara kopart›larak hapishaneye konuldular. Bunlardan biri olan ‹flçi Partisi Genel Baflkan Yard›mc›s› Ferit ‹lsever, düzmece sa¤l›k raporlar› düzenlenerek tahliye edildi. ‹çeri al›nd›ktan sonra kanser oldu¤u iddias›yla beraber
F. ‹lsever derhal serbest b›rak›lm›flt›. Devlet bu davran›fl›yla iyi yürekli, vicdanl› oldu¤unu bir kez daha tüm kamuoyuna “ispatlam›flt›.”
Devletin iflledi¤i tüm suçlar›n devletten ba¤›ms›z bir grup çete ifli olarak lanse edilerek sistemi
aklama ifllevi gören Ergenekon davas›nda bu tarz
kararlar da al›narak, sistemin kitlelerdeki imaj›
olumlanmaya çal›fl›lmaktad›r.
Tahliye edildikten sonra Ferit ‹lsever’in hastane tutanaklar›nda hasta olmad›¤› ortaya ç›km›flt›r. Yani devletin iyili¤i de sahte ve düzmecedir. Bu devlet Ferit ‹lsever’i sahte
sa¤l›k raporlar›yla serbest b›rak›rken, N. Erbakan’›n alm›fl
oldu¤u cezan›n komikli¤ine ra¤men Erbakan’› kanatlar› alt›na al›p, bizzat, Cumhurbaflkan› A. Gül üzerinden affederken, hapishanelerinde ölmek üzere olan veya s›rf
devletin ihmalkârl›¤› yüzünden ölen onlarca devrimcinin, yurtseverin hesab›n› nas›l
verecektir? Tedavisi için serbest kalmas› gereken Erol Zavar baflta olmak üzere onlarca devrimci, komünist, yurtsever tutsak devletin devrimcilere yönelik düflmanl›¤›n›n bir sonucu olarak
zindanlarda kalmaya mecbur b›rak›lmaktad›r.
Onlarca devrimciyi iflkenceden geçirerek
katleden, tutsaklar›n en temel insan haklar›na dahi sayg› göstermeyen bu devletin ta kendisidir…
Hapishanelerde sa¤l›k koflullar›ndan kaynakl› serbest b›rak›lmay› b›rakal›m, tutsaklar›n azg›nca
sald›r›lara maruz kald›¤›n› hepimiz bilmekteyiz.
19 Aral›k katliam› bunun en çarp›c› örne¤idir.
Bizler, egemenlerin tüm azg›nca sald›r›lar›na
ra¤men kendilerini iyi yürekli göstermeye çal›flmalar›na göz yummayarak, gerçek olan kirli
yüzlerini a盤a ç›karmak için harekete geçmek
ile yükümlüyüz. Faaliyet yürüttü¤ümüz alanlarda, bulundu¤umuz her yerde egemenlerin halka
karfl› iyi olamayaca¤›n›, sadece kendi s›n›f›ndan
olanlara karfl› iyilik gösterece¤ini kitlelere anlatmal›y›z.
Amed’den bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
51
Musa Anter ölümsüzdür!
1918 y›l›nda do¤an Kürt gazeteci-yazar Apé Musa,
do¤um yerini “Hat›ralar›m” adl› kitab›nda flu flekilde anlatm›flt›r: “Recaizade Ercüment Ekrem Talu, yaflant›s›n› anlat›rken do¤um yeri ve baba oca¤›n› flöyle tan›t›r: ‘Marmara Bölgesi Türkiye’nin en uygar bölgesidir; ‹stanbul, Marmara’n›n en güzel flehridir; Bo¤aziçi, ‹stanbul’un en latif semtidir; Sar›yer, ‹stanbul’un
en flirin kazas›d›r; Yenimahalle, Sar›yer’in en üstün
mahallesidir ve Recaizadelerin köflkü Yenimahalle’nin en harika köflküdür. ‹flte ben burada do¤dum.’
Tabii o Recaizade Ekrem’in o¤lu idi.
fiimdi bana bakal›m. Mardin Türkiye’nin en geri
ilidir. Nusaybin, Mardin’in en dertli ilçesidir; Stilile
(Akarsu), Nusaybin’in en fakir nahiyesidir; Zivinge
(Eski Ma¤ara), Stilile’nin en geri kalm›fl köyüdür ve
iflte ben bu köyün nüfus kütü¤üne göre 2 numaral›
ma¤aras›nda do¤muflum.”
Apé Musa, siyasi kimli¤ini ‹stanbul’da Hukuk Fakültesi’ni okudu¤u y›llarda kazanmaya bafllar. Bu dönemde 4
arkadafl›yla birlikte “Kürtleri Kurtarma Cemiyeti”
ad›yla bir örgüt kurar. Örgütün amac›n› “Memleketten gelen arkadafllar›m›za yard›mc› olmak ve burada benliklerini
kendilerine ifade etmektir” diye aç›klar Musa Anter. Befl
arkadafl, davalar›na sad›k kalacaklar›na dair yemin ederler: “Ölünceye kadar vatan sevgisi and›m›za sad›k kalaca¤›m›za, hiçbir flartta vatandafllar›m›z›n aleyhine iflbirlikçi ve cafl
(hain) olmayaca¤›ma yemin ederim.”
‹lk gözalt›s› ö¤rencilik y›llar›nda Dersim ‹syan› s›ras›nda olur. ‹syan›n önderlerinden Zarife’ye küfür eden bir
kifliye karfl›l›k olarak o da M. Kemal’in annesine küfür
eder ve 45 gün gözalt›nda kal›r. Anter A¤a’n›n o¤lu oldu¤u için M. Kemal taraf›ndan affedilir.
Siyasi düflüncelerini, yaflanan gerçekleri anlatmak için
yay›nc›l›¤a bafllar. Hem sahipli¤ini hem de yazarl›¤›n› yapt›¤› birçok gazete ç›kar›r. Dicle Kayna¤›, fiark Postas›,
‹leri Yurt, Deng bunlardan baz›lar›d›r. 1959’da, 49’lar ve
DDKO (Devrimci Do¤u Kültür Ocaklar›) davalar›ndan
yarg›lan›r.
“Türkiye’nin 55 y›ll›k girdisinin, ç›kt›s›n›n; yeminli, canl› bir
flahidiyim. Hem yaln›z flahidi mi? De¤il! San›¤›y›m, mahkûmuyum ve davac›s›y›m” diyen ve yaflam›n›n 10 y›l› aflk›n süresini hapiste geçiren Anter, 20 Eylül 1992’de Kültür ve
Sanat Festivali için gitti¤i Diyarbak›r’da kontrgerilla taraf›ndan katledilir.
Kay›tlara “faili meçhul” olarak giren cinayetle ilgili
2005 y›l›nda, J‹TEM ad›na çal›flt›¤›n› ileri süren Abdülkadir
Aygan yazd›¤› kitapta, Anter’i öldüren timde yer ald›¤›n›
itiraf etti. Baflbakanl›k Teftifl Kurulu Baflkan› Kutlu Savafl’›n Susurluk Araflt›rma Raporu’nda, cinayetin devlet
taraf›ndan ifllendi¤i kabul edildi. Anter cinayetiyle ilgili itiraflar, raporun Ek 9. dosyas›nda yer ald›; ancak “devlet
s›rr›” oldu¤u gerekçesiyle aç›klanmad›.
Kaynak: http://kayip-babil.blogspot.com
Amed’den bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
52
Komünist ustalardan ö¤renelim!
MARKS‹ZM-LEN‹N‹ZM-MAO‹ZM’‹N TAR‹H‹–12
Yeni Ekonomi Politikas› (NEP) ve
Troçki’nin muhalefeti
1921’den itibaren Rusya’da baflka bir de¤iflim söz konusudur. Yerli ve yabanc› gerici tüm düflmanlara karfl› zafer tamamland›ktan sonra, yeni bir görev; ekonomik inflan›n bar›fl hali
içerisinde sa¤lanmas› görevi ortaya ç›km›flt›r. ‹flte bu nedenle
politika de¤iflikli¤ine gidiliyor, Savafl Komünizmi yerini Yeni
Ekonomi Politikas›na terk ediyordu. Bu ba¤lamda, köylülerden
zorunlu olarak al›nan üretim fazlas› köylülere b›rak›l›yor, özel
ticaret yeniden bafll›yor ve özel manifaktüre küçük ölçekli olmak kayd›yla olanak tan›n›yordu. Böylesi bir politika de¤iflikli¤ine gitmek art›k zorunluydu. Çünkü al›nan s›k› tedbirler hayli zamand›r uygulan›yordu ve bu durum özellikle köylüler olmak üzere parti taban›n›n bir k›sm›nda hoflnutsuzluk yaratmaktayd›. Troçki yandafllar› NEP’e fliddetli bir flekilde karfl›
ç›kmakta hiç gecikmediler ancak k›sa sürede de çark ettiler.
1921 Mart’›nda gerçeklefltirilen Parti X. Kongresi’nde Lenin,
Troçkistlerle girdi¤i mücadele sonunda Kongreyi politika de¤iflikli¤ine ikna etti ve Kongre NEP’i benimseyerek onaylad›.
Devam›nda Lenin, 1921 Haziran’›nda gerçeklefltirilen Komünist Enternasyonal III. Kongresi’ne sundu¤u Rusya Komünist
Partisi Taktikleri Üzerine Rapor’da NEP’in teorik planda do¤rulu¤unu kan›tlad›. NEP 1925’in sonuna kadar sürdürüldü. XIV.
Parti Kongresi karar›yla art›k sosyalist inflan›n yeni bir aflamas›na geçme vakti gelmiflti: Sosyalist sanayileflme aflamas›…
‹flte böylesi bir dönemde, 1922’nin sonlar›na do¤ru Lenin’in hastal›¤› ciddi bir hal al›yor ve 21 Ocak 1924’teki ölümüne kadar hastal›¤› onu aktif faaliyetten al›koyuyordu. Hastal›¤›na ra¤men Lenin’in yoklu¤unu f›rsat bilen Troçkistler ve
partiye muhalif çeflitli gruplar Muhalif 46’lar imzas›yla bir deklarasyon yay›mlad›lar. Bu platform Komünist Parti içindeki hizip ve gruplara özgürlük talep ediyordu. Deklarasyonun yay›lmas› ve Troçki’den Parti’ye yaz›lan meydan okuyan mektup
tart›flmaya davetiye ç›karm›flt›. Ne var ki, Muhaliflerin bak›fl
aç›s› devlet daireleri ve üniversitelerde örgütlü birkaç hücre
hariç olmak üzere dikkate al›nmad›. 1924 Oca¤›nda toplanan
XIII. Parti Kongresi tart›flmay› ele ald›, Muhaliflerin anlay›fl›n›,
Marksizm’den küçük-burjuva bir sapma olarak mahkum etti.
Bütün tart›flma o zamanlar henüz yeni önder konuma yükselmifl Stalin’in önderlik ve rehberli¤inde, Parti’nin yükledi¤i bir
sorumluluk gere¤i yürütülmüfltü.
Stalin’in ilk y›llar›
Joseph Vissarionovich Dzhugashvili (Stalin), 21
Aral›k 1879 y›l›nda Gürcistan’›n Gori kentinde dünyaya geldi.
Annesi ve ayakkab›c›l›kla u¤raflan babas› tar›m emekçisi ailelerin çocuklar›yd›. Stalin’in anne-babas› yaflam›n› k›t kanaat sa¤layabilen yoksul ve cahil b›rak›lm›fl bir kesime dâhildi. Stalin
befl y›l›n› kilise mektebinde geçirdikten sonra yüksek ö¤renim
içinde en prestijli kurum olan Tiflis ‹lahiyat Fakültesi’ne en baflar›l› ö¤renci olarak kabul ediliyordu. O zamanlar Tiflis, Gürcistan içinde Çarl›k rejimine muhalefetin merkezi olarak kabul edilirdi. ‹lk defa Marksist çevrelerle tan›flt›¤›nda on befl,
Gürcistan’daki ilk sosyalist örgütlenmeye kat›ld›¤›nda henüz
on sekiz yafl›ndad›r. 1899 y›l›nda fakülteyle iliflkisi kesilen Stalin yoldafl, bundan sonra profesyonel mücadeleye at›lm›fl bir
Yeni Demokrat Gençlik
Lenin’in ölümünden hemen sonra Stalin,
önemli bir sorumlulu¤u, Lenin’in Marksizm’e katk›lar›n› ilkeler düzeyinde toplama
sorumlulu¤unu üstlenmiflti.
devrimcidir. K›sa sürede büyük hareketliliklere önderlik etmeye bafllayan Stalin, iflçiler aras›nda güçlü bir politik örgütün
infla edilmesinde de öncü rolündedir.
1902 y›l›nda ise tutuklan›yor, 1903’te Sibirya’ya üç y›ll›¤›na sürgün ediliyordu. Befl ay içerisinde firar eden Stalin vakit
kaybetmeden RSD‹P bünyesinde aktif faaliyete devam eder.
Gürcistan’daki Menflevik parti önderli¤ine aç›ktan tav›r al›r.
1905 Aral›¤›ndaki Bolflevik Kongresi’ne ifltirak eden Stalin, orada Lenin’le tan›fl›r. Bu s›rada Anarflizm mi?-Sosyalizm mi?
kitap盤›n› da haz›rlar. 1908, 1910 ve 1912’de tekrar tekrar
tutuklan›p Sibirya’ya sürgüne gönderilen Stalin, her defas›nda
da kaçmay› baflararak aktif mücadeleyi sürdürmesini bilmifltir.
Bu sürecin önemi bir kesitinde, sürgün dönemi hariç, Pravda’n›n editörlü¤ünü yerine getirmekteydi. Stalin en son 1913
y›l›nda tutuklan›p Sibirya’n›n en ücra yerlerine sürülünce, ancak 1917 fiubat Devrim’inden sonra geri dönebilecektir.
Leninizm’in ‹lkeleri
Lenin’in ölümünden hemen sonra Stalin, önemli bir sorumlulu¤u, Lenin’in Marksizm’e katk›lar›n› ilkeler düzeyinde
toplama sorumlulu¤unu üstlenmiflti. Bu kesinlikle gerekliydi
çünkü Marksizm’e yabanc› birçok ak›m türemifl bulunuyordu
ve bunlarla mücadele etmek laz›md›. Bu gerekliydi çünkü “Leninizm’in baflar›l› bir uygulamas› için sapmalarla aram›zdaki temel
noktalar” ›n (24) alt› çizilmeliydi. Sonras›nda, ç›kar›lan bu
dersler Leninizm’in ‹lkeleri ad› alt›nda kitaplaflt›r›l›yor ve 1924
May›s›’nda yay›mlan›yordu. Bu ünlü kitab›nda Stalin, Leninizm’in tarihsel anlam›n›, yöntem, proletarya diktatörlü¤ü,
köylü sorunu, ulusal sorun, strateji-taktik meseleleri, parti örgütlenmesi ve çal›flma tarz› gibi esasl› konulardaki Leninist
yaklafl›m› ortaya koyarak Leninizm’in izah›na katk›da bulunuyordu. Bu dersler öncelikle, Lenin’in ölümünden hemen sonra düzenlenen Lenin Parti Üyeli¤i Kampanyas›’yla Partiye kazand›r›lan 250.000 yeni parti üyesinin e¤itiminde önemli bir iflleve sahipti, ayr›ca bu eser dünya çap›ndaki komünistlerin Marksist-Leninist çal›flmas› aç›s›ndan da önemli bir yerde duruyordu.
Sosyalist Sanayileflme ve
Tar›m›n Kolektivizasyonu
NEP’in son döneminde, 1925 Aral›¤›nda toplanan Parti
XIV. Kongresi bir kez daha sosyalist inflan›n yeni aflamas›na
geçifl konusunda uzun tart›flmalara sahne olsa da Kongre bu
konudaki karar›n› vermiflti. Zinovyev ve Kamanev ‘Yeni Mu-
53
halefet’ ad›yla, a¤›r sanayi fikrine odaklanm›fl Merkez Komite
fikrine karfl› ç›k›yor, Rusya’n›n bir do¤u ülkesi oldu¤u ve do¤u tarz› bir sanayileflme hatt› tutturmas› gerekti¤ini öneriyor,
sosyalist sanayileflme plan›n›n karfl›s›nda yer al›yorlard›. Bunun tek anlam› vard›: Rusya’y› d›flar›ya muhtaç k›lmak, emperyalizmin kuyru¤una eklemek. Tabii ki, bu durumda Kongre,
Merkez Komite plan›na sar›lacakt›. Bu yönelim do¤rultusunda
endüstri sahas›nda h›zl› bir ilerleme gerçeklefltirilmifl ve ulafl›lan düzey savafl öncesi düzeyi aflm›flt›.
Devamla 1927 y›l›nda gerçeklefltirilen XV. Kongre, önüne
koydu¤u Befl Y›ll›k Plan ile sosyalist infla sürecini bir baflka
alanda yakalanan geliflmeyle ileriye tafl›maktayd›. Ancak Kongrenin ald›¤› temel politik karar tar›m›n kolektivizasyonunun
tamamlanmas› yönündeydi. Bununla ilgili slogan flöyleydi:
“Yoksul köylüye tam güven, orta köylüye ittifak› gelifltir,
kulaklara karfl› kesin zaferi sa¤layana kadar mücadele
et!”(25) (kulak: Rusya’da zengin çiftlik sahibi köylülere verilen
ad, ç.n.) Bu yönelim kolektif çiftliklerin oluflturulmas›na ilham
kayna¤› oldu. Bu baflar› 1930 Haziran›’nda gerçeklefltirilen
XVI. Kongre kararlar›n›n önünü açt›. Stalin’in dedi¤i gibi,
“…Kongre Sosyalizm boyunca bütün cephelerde bir temizlik hareketi, kulaklar›n bir s›n›f olarak alt edilmesi,
kolektivizasyonun yerli yerine oturtulmas›…” n› (26) sa¤lam›flt›r. Bu kararlar›n yaflama geçirilmesinin tamamlanmas›
1934-XVII. Kongre-Zafer Kongresi-yle beraber art›k sosyalist
sanayileflme ve tar›m›n kolektivizasyonu görevlerinin üstesinden büyük ölçüde gelinmifltir.
II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›ndan hemen önce 1939 y›l›nda gerçeklefltirilen XVIII. Kongre’de Stalin’in verdi¤i rakamlara göre, kolektif çiftliklere dahil olan köylü aile oran› % 93.5,
ekilip biçilen arazinin toplam arazi içindeki oran› ise %
99.4’tür. Benzer bir flekilde sosyalist sanayinin toplam üretimdeki hacmi % 99.97 oran›na ulaflm›flt›r. Sovyetler Birli¤i’nin
uygulad›¤› sosyalizm ekonominin dönüflümünü öyle bir sa¤lam›flt›r ki, ulafl›lan düzey kapitalist sistemde hayal edilemeyecek derecededir. Ayn› dönemde ise Kapitalist Dünya ad›na
Büyük Bunal›m denilen ekonomik krizle bo¤uflmaktan periflan
haldedir. Böylelikle, II. Dünya Savafl› öncesinde Sovyet endüstri sektörünün üretim hacmi, I. Dünya Savafl› öncesindeki
üretim hacminden dokuz kat fazla bir büyüklük yakalam›flt›r.
Di¤er taraftan ise bafll›ca kapitalist ülkelerde -ABD, Britanya
ve Almanya- durum pek de iç aç›c› de¤ildir. I. Dünya Savafl›
öncesi % 13 olan üretim hacmini ancak % 32 seviyesine ç›karabilmifllerdir. Fransa ise süreci yirmi befl y›l geriden takip
ederek, nerdeyse yerinde saym›flt›r.
Devam edecek
24- Stalin, Leninizm’in Sorunlar›, sy.1, ‹ng. bask›,
25- SBKP(B) Tarihi, sy.292, ‹ng. bask›,
26- age, sy.310, ‹ng. bask›…
Yeni Demokrat Gençlik
54
BABA EVİ
Küçük Adamın Romanı-1
Toplumcu yazar Orhan Kemal’in öncüsü say›ld›¤› “küçük insan”› anlatan eserlerinden biri olan bu roman, yazar›n “Küçük adam› Adana kahvelerinden birinde tesadüfen
tan›mas›yla” bafll›yor. Daha sonra hayat hikayesini “küçük
adam›n” kendi dilinden okuyoruz.
Büyükflehirlerden birinde otoriter, siyasetçi bir babayla eski bir muallime olan bir annenin ilk çocuklar› olan küçük adam, her daim üzerinde babas›n›n o a¤›r gölgesini hissederek büyümektedir. O¤lunun, kendi gibi büyük adam
olmas›n› isteyen baba, onu her
f›rsatta bunun için e¤itmekte
ancak kafas› hep “büyük adam”
olarak iflledi¤inden o¤lunun çocuklu¤unu da yaflamas› gerekti¤ini görememektedir. Çocukluk y›llar› babas›n›n zorba e¤itmenli¤i ile sürerken, patlak veren savafl ve düflünceleri yüzünden babas›n›n kaçakl›k y›llar› bafllar. Babas›n›n kaçmak zorunda oluflu küçük adam› zerre
kadar üzmez aksine o, özgürlü¤üne kavufltu¤u için çok sevinçlidir.
Bir süre sonra büyükannesi, annesi, halalar›yla onlar da
savafltan kaçarlar ve Konya’ya
yerleflirler. Burada, küçük adam›n deyifliyle “keçe külahl›, poturlu insanlar, yerlere kaba kaba
basarak kofluflarak, ‘istemezük,
biz bu hükümeti istemezük!’ diye ba¤›ranlarla” dolu bir isyan
vard›r. K›sa süre sonra buradan da tafl›nmak zorunda kal›rlar ve güney illerinden birine yerleflirler.
Burada çiftlikte yaflamaya bafllarlar. Baba arada s›rada
gelir ve yine o a¤›r gölgesiyle küçük adama hayat› zindan
eder. Sonra bir gün temelli yurtd›fl›na, Beyrut’a, gitmek zorunda kal›r. Bu küçük adam için bulunmaz bir f›rsatt›r, o da
zaten bunu sonuna dek kullanmaya çal›fl›r. Ancak bu özgürlü¤ü k›sa sürer çünkü babas› onlar› da yan›na ça¤›r›r. Tüm
aile baban›n yan›na göç eder.
Aile buraya yerlefltikten bir süre sonra geçim s›k›nt›s›
çekmeye bafllarlar. Bu bölümlerde en çok dikkat çeken kaçaklar›n (Rumlar, Ermeniler vs) nas›l afla¤›land›¤› ve yoksullu¤un savafl sonras› her yerde oldu¤u gibi burada da diz boyu oldu¤u gerçekleridir. Özellikle minik k›z kardeflin bir
bayram sabah› babas›na söyledi¤i sözler, dönemin zorlu¤una; tüm insanlar›n yoksullukla nas›l bütünleflti¤ine bir örnek asl›nda.
Evin geçimini omuzlar›na almak zorunda kalan küçük
adam bir yanda ekmek mücadelesi verirken bir yandan da
memleket hasreti çekmeye bafllar. Uzun mücadeleler sonucu memleketine dönme izni al›r. Art›k en büyük hayali
Beyrut’ta yaflad›¤› s›k›nt›lar›, ac›lar›, aflklar› efsanelefltirerek
memleketindeki arkadafllar›na abarta abarta anlatarak onlar› kendine hayran b›rakmakt›r. Babas›na okuyaca¤›na dair söz verir ve arkas›nda yafll› gözlerle bakan annesi, kardeflleriyle vedalaflarak Beyrut’tan ayr›l›r.
Adana’ya döndü¤ünde onu
bir sürpriz beklemektedir. O
hayalini kurdu¤u karfl›laflma anlar›ndan hiçbiri gerçekleflmeyecektir. Çünkü o arkadafllar›n
hemen hemen hepsi 6-7 y›l içerisinde bir yerlere da¤›lm›fllard›r. Bu onu çok mutsuz eder.
Ancak bu mutsuzluk uzun sürmez, k›sa zamanda yepyeni
dostluklar edinir. Arkadafllar›yla tüm vaktini geçirmektedir.
Yeniden okula ve futbola bafllar. Art›k ne ailenin geçim s›k›nt›s› hat›r›ndad›r ne de babas›n›n gölgesinde yaflamak zorundad›r. Ancak bu sayfada da
de¤iflmeyen bir fley vard›r ki
onu da art›k bir kanun gibi kabullenmifltir: açl›k ve yoksulluk...
Kitab› okuyunca flöyle birfley farkediliyor: yaflanan tüm olaylar; bilindik, s›radan...
Yüzler, ac›lar, çileler hemen hemen hepimizin evinde yaflananlardan. Öyleyse neden roman haline getirilmifl? Orhan
Kemal denince akla daha dramatik, daha “ola¤and›fl›” ac›l›
haller geliyor nedense! Asl›nda bu tip kitaplar, tiyatro misali, bizi bize anlatt›klar› için yüce yüce kahramanlaflm›fl tiplerden oluflan romanlardan daha gelifltiricidir. Kitapta en
çok vurgulanan yoksulluksa zaten emekçi halk›n gündelik
çilesi. Kitab› okurken içerisindeki küçük insan psikolojisinde kendimizi görebiliyoruz.
Marmara Üniversitesi’nden bir YDG’li
Yeni Demokrat Gençlik
55
Söylefli
Hayatın tahtaya
yansımasıdır satranç...
‹brahim Tofan’la söylefli
Diyarbak›r’da satranç eskiden beri köylerde
yafll›lar taraf›ndan oynanan ve k›fl›k olarak isimlendirilen bir oyundur. ‹brahim Tofan da satranc› köyünde
oyunlar› izleyerek ö¤renen ve daha sonralar› kendi çabas›
ile gelifltiren bölgenin en kuvvetli satranç oyuncusudur.
1999 y›l›nda Diyarbak›r merkezde satranç en yayg›n
olarak Hewsel Çay Bahçesi’nde oynanmakta idi. Bunun d›fl›nda da nargileciler ve benzeri yerlerde de oynuyordu.
Daha sonralar› ‹brahim Tofan ve Mustafa Yay›k arac›l›¤› ile Diyarbak›r’›n satrançç›lar› bir mekanda topland›lar.
Günümüzde en yayg›n olarak Esnaf Çayevi ve Diyarbak›r
Satranç Merkezi’nde oynanmaktad›r.
- ‹brahim Bey kendinizi biraz tan›t›r m›s›n›z?
- Ben 1967 Diyarbak›r do¤umlu, evli ve üç çocuk babas›y›m. Ortaokul tahsilli olup 10 yafl›nda bu spora bafllad›m.
- Satranca ilgi nas›l bafllad›?
- 10 yafl›nda köyde büyüklerimi izleyerek bu sporu ö¤rendim. Daha sonralar› zevkle ve merakla devam ettim.
- ‹lk resmi turnuvaya ne zaman kat›ld›n›z ve sonraki baflar›lar›n›zdan bahseder misiniz?
- 1991 y›l›nda ilk defa resmi turnuvalarda oynad›m ve
ayn› turnuvada Türkiye gençler birincisi oldum. ’95-96 tak›m maçlar›nda 1. masa oyuncusu olarak klasman›mda alt›n
madalyay›, 1997 y›l›nda Cumhurbaflkanl›¤› Kupas›’n› ald›m.
98-99 y›l›nda elo’m ç›kt›. ’99 y›l›nda milli tak›m oyuncusu
olarak maçlara kat›ld›m. 2002 Kocaeli Grand Prix 8.li¤i,
(dünyaca ünlü fiehriyar Mamedyarov da turnuvada oynuyor) 2004 ‹zmir Grand Prix 2.li¤im var. (Efl puanl› olarak)…
- Sizce satranç nedir?
- Satranç hayat›n tahtaya yans›mas›d›r.
- Diyarbak›r’da satranca ilgi nas›l?
- Yeterince de¤il ve bu konuda özellikle bayanlar erkeklere oranla daha az ilgili.
- Satranc› ne zaman b›rakmay› düflünüyorsunuz?
- Asla b›rakmay› düflünmüyorum...
‹brahim Tofan’›n yendi¤i dünya satranç ustalar›
yani gm’ler: (grand master)
- GM Ernesto Narkiev (2675)
- GM Sarhan Guliyev (2496)
- GM Odeev Handszar (2422)…
fiunu da unutmamak gerekir ki büyük usta yenmek (gm
devirmek) her babayi¤idin harc› de¤ildir…
Kendisi bunun yan›nda birçok IM (international master) da devirmifltir. 2004
y›l›ndan beri TSF Diyarbak›r ‹l Temcili¤ini
yapmaktad›r. Ayn› zamanda Diyarbak›r
Gençlik Spor Kulübünün kaptan› ve 1. masa oyuncusudur.
1. 100 ö¤retmene satranç e¤itimi veren (Milli E¤itim’le ortak çal›flma) ve çocuklar için faydal› satranç kurslar› veren
Diyarbak›r’›n büyük satranç ustas›d›r.
fiu anki fide resmi puan› 2551 olan ‹brahim Tofan’a gelecek turnuvalarda ve
satranç yaflam›nda baflar›lar diliyoruz...
Amed’den bir YDG okuru
Yeni Demokrat Gençlik
56
k
u
c
Ço
Disleksi
E¤itim döneminin bafllad›¤› flu günlerde çevremizde okul hayat›na bafllayan birçok ö¤renciyle karfl›laflmaktay›z. Peki, çocuklar›m›z›n e¤itimi sadece okula gitmeleri ile tamamlanacak bir olgu mudur? Yani biz çocuklara sadece okula gitmeleri için gerekli olana¤› sa¤lad›¤›m›zda bütün yükümlülüklerimizi yerine getirmifl mi oluyoruz? Tabii ki hay›r. Örne¤in çevremizde okula giden gençlerle nas›l bir iletiflim kuruyoruz? Okulda ö¤retilenlerle kafas›nda oluflan soru iflaretlerine ne kadar cevap olabiliyoruz? Ne yaz›k ki bizler ifle kendi çevremizi de¤ifltirerek bafllamam›z gerekti¤ini pek kavramayabiliyoruz.
Önemli fakat ne yaz›k ki çocuklar›m›z›n geliflimini
yanl›fl yönde flekillendiren bir di¤er konumuz da ö¤renme sorunudur. Çocuklar›m›z okula bafllad›klar›nda ilk beklentimiz okuma ve yazma ö¤renmeleridir. Okullarda koflullar›n iyi
olmamas›na karfl›n okul ça¤›nda çocuklarda ayn› düzeyde bir alg›lama ve kavrama söz konusu de¤ildir. Bu konunun önemi ise
çocuklar›m›z›n okul hayat›ndaki baflar›s›zl›klar›na geleneksel tav›rlar sergilememiz ve çözümler bulmam›zdan kaynaklanmaktad›r. ‹lk olarak çocu¤un zekas›ndan flüphe duyar›z, sonra haflar›l›¤›ndan, s›n›ftan, okuldan, ö¤retmenden vb. ço¤alt›r›z bunlar›.
Ama ne yaz›k ki 40-50 kiflilik s›n›flar düflünüldü¤ünde
her s›n›fta 3-4 ö¤renci ö¤renme sorunu yaflamaktad›r.
Okulda baflar›s›z ama zeki…
“ ‘Haftan›n günlerini ö¤renebilecek mi?’, ‘Mars’ta yaflam üzerine konuflabiliyor, ama 2 ile 2’yi neden toplayam›yor?’, ‘dede’yi
neden bebe diye okuyor?’, ‘ b ve d harfleri aras›ndaki fark› göremiyor mu?’, ‘Neden akl› kadar baflaram›yor?’, ‘Dört farkl› aritmetik probleminin hepsine birden neden ayn› cevab› veriyor?’,
‘Her y›l ayn› noktada, sanki yaln›zca yafl› büyüyor’.
Anne babalarda bu sorular› uyand›ran çocuk kimdir? Onlar
okulda baflar›s›z, ama zeki çocuklard›r. Bu çocuklar “çini”yi
“için” diye okurlar. 41’i 14 yazarlar, p’yi d, d’yi b yazarlar ve bir
kelimeyi oluflturan harflerin s›ras›n› hat›rlayamazlar. Ödevlerini
tahtadan alamazlar, kaybederler, kitaplar›n›n yerini unuturlar,
eflyalar›n› kaybederler, içinde bulunduklar› y›l›, günü ve mevsimi
ay›rt edemezler. Kahvalt›ya ö¤le yeme¤i diyebilirler; dün, bugün
ve yar›n› kar›flt›rabilirler. Gördüklerini hat›rlayamazlar ya da zihinlerinde canland›ramazlar. Bu çocuklar s›n›fta ö¤renemezler. Bu çocuklar, bir cümle ya da fikrin ortas›ndan bafllayabilirler ya da bir cümlenin ortas›nda durabilirler. Baz› durumlarda toplama, çarpma yapabilirler; ama ç›kartma ya da bölme yapamazlar. Kimi zaman da matemati¤i yaln›zca zihinden yapabilirler, ama yazamazlar. Kelimeleri yüksek sesle okurken harfleri ve
heceleri atlayabilirler ya da ekleyebilirler.
Alt› yafl›na gelen tüm normal çocuklar art›k bir e¤itim alabilecek zihinsel geliflim düzeyine gelirler. Okula giderler ve ilk ö¤rendikleri fley okumakt›r. Ö¤renme bozuklu¤u ad› verilen sorunu yaflayan çocuklarda ise bu haz›rl›k henüz tamamlanmam›flt›r.
Ö¤renmeye yard›m eden zihinsel organizasyon baz› bak›mlardan yeterli de¤ildir. Okuyamazlar, yazamazlar, matematikte zorluklar yaflayabilirler; ancak zekâ düzeylerinde
bir sorun yoktur. Bu çocuklar, özellikle ö¤renme bozuklu¤unun tan›nmad›¤› toplumlarda okulda ve ailelerinde ‘anlafl›lamama’ sorunu yaflarlar.
Ö¤renme bozuklu¤unun son y›llarda en çok kabul gören tan›m› 1988 y›l›nda ABD Ulusal Ö¤renme Bozuklu¤u Birleflik Komitesi (NJCLD) taraf›ndan yap›lm›flt›r. Bu tan›ma göre,
‘Ö¤renme bozuklu¤u genel bir terimdir ve dinleme, konuflma, okuma, yazma, ak›l yürütme ile matematik yeteneklerin kazan›lmas›nda ve kullan›lmas›nda önemli güçlüklerle kendini gösteren heterojen
bir bozukluk grubudur’. Bu bozukluklar›n bireyin yap›s›yla ilgili oldu¤u ve merkezi sinir sistemindeki iflleyifl bozuklu¤una ba¤l› oldu¤u varsay›l›yor. Ayr›ca kendini idare etme, sosyal alg›lama ve
sosyal etkileflim sorunlar› da birlikte görülebilir. Bu tan›m, sorunun yaflla birlikte düzelmedi¤ini ve ö¤renme bozukluklar› ile ö¤renme sorunlar›n›n farkl› oldu¤unu vurgulamaktad›r.
Nedenleri ve çözümü
Ö¤renme bozuklu¤unun ortaya ç›kmas›n›n tek bir nedeni
yok. Do¤um öncesi, (yetersiz beslenme, annenin geçirdi¤i enfeksiyonlar, ilaç kullanma...) do¤um s›ras›nda, (uzun ve zor do¤um, plasenta ve göbek kordonu anomalileri...) do¤um sonras›,
(do¤umdan sonra nefes alana kadar geçen sürenin uzunlu¤u, erken yaflta ateflli hastal›k, bafla h›zl› darbe...) ve kal›tsal (ailelerde
ö¤renme bozuklu¤u olan baflka kiflilerin de olmas›) etmenlere
ba¤l› olarak ortaya ç›kabilir. Ö¤renme bozuklu¤unun ortaya ç›kma nedeni ne olursa olsun, önemli olan ailelerin
ve e¤itimcilerin sorunun varl›¤›n› kabul edip çözüme
yönelmesidir. Bu çocuklar›n aileleri do¤al olarak di¤er anne
babalara göre farkl› duygular yaflarlar. Kimisi sorunun nedenini
d›flar›da görür ve çözümü, okul-ö¤retmen gibi d›fl etmenleri de-
Yeni Demokrat Gençlik
¤ifltirmekte arar. Kimisi suçluluk duyar, k›zg›nl›k hisseder. Tüm
bunlar, asl›nda sorunun varl›¤›n› kabul edememeyle ilgili tepkilerdir. Çocuk ve anne baba aç›s›ndan en olumlu yaklafl›m, anne baban›n sorunun varl›¤›n› kabul ederek, çocu¤a yard›m yoluna geçebilmesidir.
Ö¤renme bozuklu¤u olan çocuk neler hisseder, neler yaflar? ‘Hiçbir fleyi do¤ru yapam›yorum.’, ‘Ben yeterince iyi de¤ilim’, ‘Ben aptal›m.’, ‘Kimse beni sevmiyor’ gibi duygu ve düflünceler ö¤renme bozuklu¤u olan ve psikolojik destek almayan çocuklar›n hissettiklerinden yaln›zca bir k›sm›. Bu cümlelerden de
anlafl›laca¤› gibi ö¤renme bozuklu¤u nedeniyle yaflant›s›n›n ona
sundu¤u deneyimler, onun kendine iliflkin olumsuz düflünceler
gelifltirmesine yol açar. Çünkü ailesi ya da ö¤retmeni ço¤unlukla yaln›zca olumsuz yönleriyle ilgilenir; olumlu
yönleriyle ilgilenen pek olmad›¤›ndan kendini sevmemesine ve kabul etmemesine yol açan duygu ve düflüncelere sahip olur.
Bu noktada özellikle anne baba ve ö¤retmenin çocukla etkili bir iletiflim içinde olmas› çok önemlidir. Duyulmaya ve anlafl›lmaya çok gereksinimi vard›r. Gerçekte zeki oldu¤unu, ama ö¤renmek için di¤erlerine göre daha çok
zaman harcamas› gerekti¤ini ve yavafl da olsa bir gün mutlaka
yapaca¤›n› bilmeye çok gereksinimi vard›r. Benlik alg›s›n›n güçlenmesi için kendiyle ilgili olumlu mesajlara da çok gereksinim
duyar. Ço¤unlukla di¤erlerinin beklentilerini karfl›layamad›¤› için
k›zg›nd›r. Kendine k›zg›nd›r. Geç olgunlaflt›¤› için ba¤›ms›z bir
birey olmak ad›na kazanaca¤› becerileri daha geç kazan›r. Toplu tafl›m araçlar›n› kullanmak, para hesab› yapmak, basit yemekler piflirmek, saati anlamak, masa haz›rlamak, yatak toplamak,
telefon kullanmak gibi iflleri kendi bafl›na baflarmay› ö¤renmek
ona iyi gelir. Çünkü ba¤›ms›zl›¤a geçiflte bu becerileri kazanm›fl
olmak oldukça önemlidir.”
Devlet kör ve sa¤›r
Disleksi’li çocuklar›n bir di¤er dezavantaj› ise ülkemizde bu konuyla ilgilenen kurulufllar›n bulunmamas›d›r. Yani konuyla ilgili uzmanlar var ama bu sorun özelinde e¤itim kuruluflu yok. Çevresinde bu tür davran›fllar sergilenen çocuklarla karfl›lafl›ld›¤›nda ne kadar bilinçli bir e¤itim sunulamasa
da belirli davran›fllar sergilenerek çocu¤un psikolojisinin çok
olumsuz sonuçlar vermesi ve kendini toplumdan d›fltalamas› engellenebilinir. Disleksililer zekâ düzeyleri düflük olmad›¤› gibi
özel yetenekli de olabiliyorlar. Buna en önemli kan›t, disleksili
oldu¤u bilinen bilim adamlar› ve sanatç›lar aras›nda Albert
Einstein, William Butler Yeats, George Patton, Harry
Belafonte, Leonardo da Vinci, Auguste Rodin ve
Cher’in bulunmas›d›r.
Yukar›daki bulgular›n da ortaya koydu¤u gibi disleksi bir
hastal›k de¤il. Disleksililer de toplumlar›n ilgilenip destek
vermesi gereken “farkl›”lardan. Onlar› kelime dünyalar›nda zorluklar› olan bireyler olarak görmek gerekiyor.
57
“Ö¤renme bozuklu¤u olan çocuklar›n
aileleri ve ö¤retmenleri için öneriler
* Çocu¤unuzu oldu¤u gibi kabul edin. O pek çok ifli baflarabilecek kadar zeki, uyan›k ve isteklidir. Onun kendisini de¤erli bir birey olarak hissetmesine engel olmay›n.
* Günlük yaflam program›n›z› çocu¤unuzla birlikte önceden
planlay›n. Çocu¤unuz ne zaman, ne yapaca¤›n› önceden bilsin.
* Disiplin kurallar›n›zda, isteklerinizde ve günlük ifllerinizde
tutarl› ve istikrarl› olun.
* Baflarmas› için bask› yapmay›n, destek olun. Bask› ve destek aras›ndaki fark› ay›rt edin. Bask› yapmaks›z›n destek olabilirsiniz.
* Çocu¤a karfl› anne, baba, ö¤retmen ve özel ö¤retmen
olarak ayn› tutumlar› sergileyin ve ayn› dili konuflun.
* Ona okul hakk›nda sürekli sorular sorarak, rahats›z etmeyin. E¤er iyi bir gün geçirmiflse size hemen anlatacakt›r. E¤er gününü iyi geçirmemiflse hiçbir flekilde konuflmak istemeyecektir.
* Onu ev ya da okul çevresindeki di¤er çocuklarla k›yaslamay›n. Her çocuk kendisi olabildi¤i ölçüde do¤ru davranabilir.
* ‹yi yapt›¤› her ifli içten bir övgü ile takdir edin. Hak etmedi¤i övgüler zarar›na olabilir. Diyelim ki gerçekten baflar›l› olmak
istiyor, yard›ma gereksinimi olan k›s›mlarda yard›m edin, ama daha sonraki basamakta kenara çekilin ki, ba¤›ms›zl›k kazanabilsin.
* Kolay anlayabilece¤i, k›sa kelimelerden oluflan, ayr›nt›s›z
ve kesin yönergelerle konuflun.
* Di¤er çocuklarla çal›fl›rken güçlük çekerler. Bir grupla çal›flmak için istekli gözükebilirler, fakat kolayl›kla bafllar›n› derde
sokarlar ve grubun çal›flma verimini de düflürebilirler. Bunu engellemek için, grupla çal›flmaya bafllamadan önce onu yönlendirin ve üstesinden gelebilece¤ine inand›¤›n›z görevler verin.
* Anlat›lanlar› dinleyerek anlayabilirler. Fakat anlay›p anlamad›klar›n› kontrol etmek istedi¤inizde, yaz›l› olarak iyi cevaplar veremeyebilirler. Bu durumda, daha ziyade dinleyerek ö¤renmesine ve sorular›n›z›n ço¤una sözlü olarak cevap vermesine izin verin.
*Pek çok sembolü birbirine kar›flt›r›rlar. (Harf, rakam, iflaret vb.) Bu durumda tahtadan bakarak bir fleyler kopya etmek
bu çocuklar için güçtür. Bu konuda ona, di¤er çocuklara k›yasla daha toleransl› davran›n.
* Dikkatlerini çok k›sa bir süre toplayabilirler. Bu durumda, onlara daha k›sa görevler verin ve s›k s›k kontrol edin.
* S›nav sorular›n› çabuk okuyamazlar ve cevaplar› yazamazlar. Bu nedenle önemli s›navlar›n›n sözlü olarak yap›lmas› yararl› olur. Çoktan seçmeli testlerde daha baflar›l› olurlar.
* Bilgileri aktar›rken modeller, nesneler, resimler kullanarak anlat›rsan›z, konular onun için daha anlafl›l›r ve çekici hale
gelir.
* En önemlisi, onun fark›nda oldu¤unuzu, onun de¤erli bir
insan oldu¤unu hissettirmenizdir
‹zmir’den bir YDG’li
Al›nt›lar: Ümran Korkmazlar, Pedagog Dr., ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesi, Çocuk Psikiyatrisi Bölümü
Yeni Demokrat Gençlik
58
B
E
L
L
E
K
“CUMHUR‹YET” GERÇEKLER‹!!!
Osmanl›’n›n sömürge-yar› sömürge, yar› feodal imparatorlu¤u yerini
yar› feodal yar› sömürge cumhuriyete b›rakm›flt›r. Cumhuriyetin ilan›ndan hemen sonra Osmanl›’n›n tüm borçlar›n›n ödenmifl olmas› asla bofluna de¤ildir. Ve bunun d›fl›nda cumhuriyet tarihinin gerçekleri…
29 Ekim ülkemizde cumhuriyetin ilan ediliflinin y›l
dönümü olarak 1925’ten beri "bayram" olarak kutlanmaktad›r.
fiüphesiz 29 Ekim bir bayramd›r. Bütün bayramlarda var olan çeflitli nedenler aras›nda bu günü de bayram k›lan çeflitli nedenler mevcuttur. Evet flüphesiz 29
Ekim bir bayramd›r. Ve her bayram gibi kutlanmay›,
mutlan›p etrafa gülücükler saç›lmay› "hak eden" bir
gündür.
Evet 29 Ekim bir bayramd›r ve tüm bayramlar kadar "güzeldir".
Evet 29 Ekim bir bayramd›r, ama kimin için böyle-
dir? Kimi mutlu eden ve nas›l mutlu eden bir gündür?
Tüm bu sorulara cevap olabilmek için cumhuriyet tarihinde k›sa bir yolculuk yapmak gerekecek ve yetecektir bizce na-cumhur-iyeti* tan›mlamaya…
Birinci Emperyalist Paylafl›m Savafl› öncesi Osmanl›
‹mparatorlu¤u geliflen kapitalizmle beraber "iflas" bayra¤›n› çekmifl, feodalizmin acizli¤inin bir ifadesi misali emperyalist ülkelere ba¤›ml› hale gelmifl ve son ç›rp›n›fllar›
onu 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl›na sürüklemifltir. Paylafl›m savafl›ndan sonra emperyalist ülkelerce iflgal edilmifl ve Anadolu topraklar›nda emperyalist iflgale karfl›
halk iflgalleri bafl göstermifltir. Fakat geliflen iflgal karfl›t›
mücadele k›sa sürede ‹ttihat Terakki kökenli Mustafa
Kemal ve kadrosunun önderli¤inde anti-emperyalist
özünden uzaklaflt›r›lm›flt›r. Ve devam›ndaki y›llarda cumhuriyet ilan›na kadar varan süreç geliflmifltir.
S›n›fl› toplumlarda var olan tüm rejimler egemen
olan s›n›f›n ç›karlar› ve ihtiyaçlar› do¤rultusunda flekillenir. Ve cumhuriyette Kemalist kadrolar›n daha kurtulufl
savafl› y›llar›nda emperyalistlerle gelifltirdikleri dirsek
temas›n›n bir ürünü olarak emperyalistlerin ç›karlar›na
en iyi flekilde hizmet edecek olan ve Emperyalist-Kapitalist ça¤a uygun olan bir rejim ismi olarak tercih edilmifl ama özsel hiçbir de¤ifliklik yaflanmam›flt›r.
Yeni Demokrat Gençlik
Osmanl›’n›n sömürge-yar› sömürge, yar› feodal imparatorlu¤u yerini yar›-feodal, yar›-sömürge cumhuriyete b›rakm›flt›r. Cumhuriyetin ilan›ndan hemen sonra
Osmanl›’n›n tüm borçlar›n›n ödenmifl olmas› asla bofluna de¤ildir. Ve bunun d›fl›nda cumhuriyet tarihinin
gerçekleri…
Cumhuriyet ve "Devrimler"
Türk egemen s›n›f›n›n temsilcileri 85 y›ld›r özel
vurgularla cumhuriyetin bir devrim oldu¤unu yüksek
sele ça¤›r›yorlar. Cumhuriyetle Kemalist faflizmin üstten afla¤› parça parça kurumsallaflt›r›ld›¤› ve asla sözlük
anlam›yla bile halk›n kendi kendisini yönetme durumunun oluflmad›¤› bir yana cumhuriyet "devrimlerini" yak›ndan inceledi¤imizde bile bu durumun böyle olmad›¤› anlafl›lmaktad›r.
Kemalist cumhuriyetinin alt› temel ilkesi vard›r. En
demokratik burjuva cumhuriyetlerinin bile nihai olarak bir burjuva diktatörlü¤ü oldu¤u esprisinin ötesinde bu ilkelere burjuvazinin yükledi¤i anlam bile ülkemizde görülmemektedir. Bilinen alt› ilkenin d›fl›nda
cumhuriyetin parolas› konumundaki ça¤dafl medeniyetler seviyesine yükselme fliar› sürekli emperyalizme
daha fazla yedeklenme anlam› tafl›maktad›r. Laik cumhuriyet; suni-türklük, halkç› cumhuriyet; emperyalizmin daha yo¤un talan ve sömürüsü, devletçi cumhuriyet; özellefltirmeler demektir ülkemizde. Öte yandan
milliyetçilik en kat› türk ›rkç›l›¤› olarak demokrasinin
nimetleri fleklindedir. Tüm bunlar›n d›fl›nda cumhuriyet tarihi bafll› bafl›na az›nl›k milliyetlere, Kürtlere ve
di¤er yandan ise iflçi emekçi s›n›flara en kat› bask› sömürü ve katliamlar tarihidir. fieyh Sayit’ten, Zilan’a,
59
Dersim’den, Diyarbak›r’a, Marafl’tan, Çorum’a, 16-17
Eylül’den, Hrant’a, 1 May›s 77’den, Gazi’ye, 12 Mart’tan, 12 Eylül’e, Susurluk’tan, fiemdinli’ye daha sayamayaca¤›m›z yüzlerce katliam›n toplam›d›r ülkemizde
cumhuriyet…
Ülkemizin sosyo-ekonomik karakteri Türk egemen
s›n›flar›n› zorunlu olarak demokrasi maskesinin arkas›nda kimi dönemler ise buna bile ihtiyaç duyulmadan
sürekli bir faflizmi iflletmesini gerektirmektedir. Çünkü
ülkemiz egemenleri s›rt›n› emperyalizme dayamak di¤er bir ifadeyle ona uflakl›k etmek zorundad›r. Ve bu
durum için biçilmifl kaftand›r "Türki cumhuriyet".
Ve cumhuriyetin ilan›n›n bunca flatafatla yer kaplamas› bundan ileri gelmektedir. Çünkü cumhuriyet manipülasyonu Türk egemen s›n›f›n›n ayakta kalmak için
kulland›¤› en önemli argümanlardan biridir.
‹flte tüm bu nedenlerden dolay› evet 29 Ekim bir
bayramd›r… Fakat asla farkl› milliyetlerden ezilen Türkiye halk›n›n bayram› de¤ildir olmayacakt›r da. Bu denli flatafatl› kutlanmas›n›n her y›l okullarda ve sokaklarda askeri e¤itim provalar› (faflist askeri diktatörlü¤ün
bir yans›mas› olarak) fleklinde kutlanmas›n›n alt›nda yatan neden budur.
Ve evet ülkemizin tarihsel gerçekli¤i de bize çok
net olarak kavratm›flt›r ki cumhuriyet ezilen Türkiye
halk› için bir bayram de¤il bir felakettir. Vars›n ülkemiz
egemenleri kendi bayramlar› için istedikleri gibi e¤lensinler… fakat onlar için bayram olan her fley bizim için
felakettir ve bizim bayramlar›m›z da onlara.
Bu gerçeklik bayramlar›m›z› ço¤altmaya ça¤›rmakta
bizleri. Bayramlar›n› felakete çevirece¤imiz günlere, nice bayramlara…
Yeni Demokrat Gençlik
60
Sabr›m›n taflt›¤› an!!!
Merhaba Sevgili YDG’liler,
Gündemi takip ediyorsan›z oldukça s›cak geliflmelerin de yafland›¤›n› fark etmiflsinizdir. Aç›kças› ben televizyon izlerken bir taraftan heyecanlan›yorum di¤er taraftan da k›z›yorum. Medyan›n tavr›na içerledi¤im kadar Say›n Baflbakan›m›z›n flu dilinin ucundaki s›rlar› neden aç›klamad›¤›na da flafl›rmaktay›m. Bildi¤iniz gibi bu konu öyle
birkaç sayfada de¤erlendirilemeyecek kadar mühim bir
konu o nedenle ben daha çok YDG ile ilgili meselelere
de¤inmek istiyorum. Son bir senedir yaflananlar hepinizin bildi¤i gibi birikti ve flahsen YDG’nin esas politik hatt›n›n savunucular› ile aram›zda geliflen çeliflki bu süreçte
gün yüzüne ç›kt›.
Sevgili gençler, ben sizlerin de yak›ndan tan›d›¤› gibi
fleffaf bir siyasetçiyim. Son süreçte yolsuzluk, haks›z mal
edinme gibi olaylar› ibretle izliyorum ve yaz›m›n bafl›nda öncelikle sizlere mal beyan›m› sunmak istiyorum. Birazdan hepinizin okuyaca¤› gibi haram yolla, doland›r›c›l›kla edinilmifl tek bir tane bile kibrit çöpüne sahip de¤ilim. Hepsini al›nterimle ve y›llarca çal›flarak edindim
bu mallar›n.
Zaten hayatta insanlar›n baz› ilkeleri olmas› laz›m de¤il mi? fiimdi efendim, 2008 Haziran ay› itibariyle ç›kard›¤›m liste flu flekilde: ‹lkokul y›llar›nda mahalleden arkadafl›m Sabri ile yapt›¤›m›z turnuvada edindi¤im 17 adet misket, ilk k›z arkadafl›m olan Safiye’nin birisi sevgililer gününde di¤eri de do¤um günümde flahs›ma ald›¤› birisi
pembe di¤eri turuncu renkli iki adet kravat, geçti¤imiz y›l
‹ddia oynayarak 10 maç›n sonucunu bilmem vesilesiyle
kazand›¤›m ve bankada vadeli hesap fleklinde büyüyen
250 YTL nakit para, 2007 yaz›nda Çeflme’de sokakta dolafl›rken buldu¤um ve yo¤un aramalar sonucunda sahibine ulaflamad›¤›m 100 YTL’lik bir adet banknot (sonradan
notlar›ma göre 2 gün içinde naif bir barda harcam›fl›m)
ve bunun d›fl›nda YDG’ye yazd›¤›m yaz›lar sonucunda
hesab›ma göre biriken ve telif hakk› yasas›na ra¤men henüz alamad›¤›m 1000 YTL alaca¤›m bulunmaktad›r.
Evet, arkadafllar iflte tüm mal varl›¤›m bu kadar. Say›n Deniz Baykal’›n geçti¤imiz günlerde aç›klad›¤› mal
varl›¤›n›n yan›nda biraz mütevaz› olsa da gördü¤ünüz
üzere haks›z edinilmifl hiçbir varl›¤›m bulunmamakta.
Kimsenin ah›n› almad›¤›m gibi her zaman insanlar›n hay›r
dualar›n› duydu¤umu aç›kça söyleyebilirim.
Ancak herkesin benim kadar aç›k al›nla dolaflt›¤›n›
hangimiz söyleyebiliriz? Sorar›m size y›llard›r YDG’nin
maddi sorunlarda sessiz kalmas› nas›l aç›klanabilir? Aç›klanamaz tabii. fiimdi efendim, resmi YDG anlay›fl›n›n
temsilcisi arkadafllara kendi istekleri ile ç›k›p aç›klamalarda bulunmalar› için bir ay süre veriyorum. E¤er kendileri yapmazlarsa bildi¤im her fleyi köflem arac›l›¤›yla anlataca¤›m. Soruyorum kendilerine YDG’de yaz› yazmam
için “Haluk a¤abey lütfen” diye yalvard›lar m› yalvarmad›lar m›? Dahas› da var tabii ancak her fleyi kendilerinin
itiraf etmesini, benden ve tüm YDG camias›ndan özür
dilemelerini bekleyece¤im. Çok satan bir dergide veya
televizyonda “Biz bu süreçte karanl›k ifller çevirdik, hepsini itiraf ediyoruz ve Haluk A¤abey hakk›nda yürüttü¤ümüz linç kampanyas›ndan dolay›
kendisinden özür diliyoruz” demezlerse vallahi açar›m a¤z›m› yumar›m gözümü.
Yeni Demokrat Gençlik
61
Sayın YDG’nin mevcut
savunucuları, size bir kolaylık yapmak için usta
anchorman, tarafsızlığından şüphe etmediğim Sayın Reha Muhtar’ın yönetiminde herhangi bir ulusal TV kanalında hesaplaşma öneriyorum. Tam bir
ay sonra ben elimde belgelerimle Reha Muhtar’ın
yöneteceği bir tartışmaya
hazır olacağım.
Say›n YDG savunucular›, sizlere köflem arac›l›¤›yla
cevaplanmas›n› bekledi¤im baz› sorular› sormak istiyorum:
1. Her YDG’liden 2. Konferans karar›yla her ay toplanan 20 YTL’lik ba¤›fllar nereye gidiyor? E¤er bir bankada birikiyorsa hesap numaras› nedir ve bu hesapta ne kadar para bulunmaktad›r?
2. Her ay derginizde düzenli yazan flahs›ma ödenme
si gereken para neden ödenmemekte, bana ödenmemifl para nereye harcanmaktad›r?
3. YDG’nin Deniz Feneri ile bir ba¤› var m›d›r?
4. Her ay toplanan 20 YTL’lik paralara ra¤men insanlardan neden para istenmekte ve bu paralar nereye harcanmaktad›r?
5. Oldukça ciddi bir ifl yapmama ra¤men köflem
YDG’lilere “mizah köflesi” olarak neden lanse edilmekte ve bu karalama kampanyas›n› kimler örgütlemektedir?
Bu sorulara geçifltirme cevaplar beklemedi¤imi ve
hepsinin belgesini görmek istedi¤imi belirtmek istiyorum. E¤er bunlar aç›klanmazsa bildi¤im her fleyi kamuoyuna anlataca¤›m.
Say›n YDG’nin mevcut savunucular›, size bir kolayl›k
yapmak için usta anchorman, tarafs›zl›¤›ndan flüphe etmedi¤im Say›n Reha Muhtar’›n yönetiminde herhangi bir
ulusal TV kanal›nda hesaplaflma öneriyorum. Tam bir ay
sonra ben elimde belgelerimle Reha Muhtar’›n yönetece¤i bir tart›flmaya haz›r olaca¤›m, bu tart›flmaya gelirseniz orada yüzleflebiliriz, yok e¤er gelmezseniz cevap hakk›n›z› yitireceksiniz ve ben bildi¤im her fleyi belgeleriyle
canl› yay›nda anlataca¤›m.
Her ne kadar siyaset arenas›nda bu dönemde seviyesiz baz› laflar edilse de flahs›m ad›na böyle bir kayg› duymaman›z› rahatl›kla söyleyebilirim. Ben güngörmüfl bir
insan olarak kamuoyu önünde nas›l konuflulmas› gerekti¤ini bilirim. Sizden do¤abilecek sorunlar aç›s›ndan da
Say›n Muhtar’a olan güvenim sonsuzdur.
NOT: Bir arkadafl›m›z flahs›ma yönelik elefltirilerde
bulunmufl, demifl ki tatil kasabas›nda ifliniz ne? Halk›n
aras›na inin falan filan. fiimdi sevgili arkadafl›m ben asl›nda uzun bir aç›klama yapm›flt›m ama san›r›m yeterli olmam›fl, sorar›m size tatil kasabas›ndaki insanlar ne, onlar
halk de¤il mi, neden böyle bir ayr›mc›l›k yap›yorsunuz?
Baz› arkadafllar yaz›n Çukurova’daki halk›m›z› örgütlemeye çal›flt›lar ben de tatil yörelerimizdeki kitlelere ulaflmaya çal›flt›m. Biz buna ifl bölümü diyoruz.
Ayr›ca belirtti¤iniz AKP’nin kapatma davas›na iliflkin
k›smi de olsa de¤erlendirmelerde bulunmufltum. Yan› s›ra Kafkaslarda yaflanan gerilimi ciddiye almad›¤›m için
yorum yapmad›m. Zaten öyle büyütüldü¤ü gibi ciddi bir
konu olmad›¤› da bak›n a盤a ç›kt›. Böylesi konularda biraz uzak görüfllü olmak laz›m diye düflünüyorum. Sizler
toy oldu¤unuzdan kaynakl› her fleyi büyütüyorsunuz ancak ben bunun büyütülecek bir fley olmad›¤›n› zaten biliyordum.
Bundan sonra da elefltiriler beklemekle birlikte koflullam›fl gibi olmayay›m ama övgüler de alabilirim. Yani
övgülerinizi de çekinmeden iletebilirsiniz sevgili gençler.
Hepinizi önümüzdeki ay gerçekleflecek büyük polemi¤e bekliyorum.
Yeni Demokrat Gençlik
62
Ç
İ
Z
G
İ
L
E
R
L
E
A
N
L
A
T
I
Y
O
R
U
M
✔ Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ilk dersini verdi: Kendisini alkışlayan Kürtleri “temiz vatandaş”
ilan ederek açılımda bulundu.
✔ Tarım Bakanı Mehdi Eker, 4 YTL olarak
açıkladığı fındık taban fiyatı için “Karadenizlilerin memnun olduğu” bir fiyat dedi.
✔ ATİK Üyesi Önder Dolutaş hiçbir gerekçe olmaksızın 4 ay Almanya’da
tutuklu kaldıktan sonra mahkemeye çıkartılmadan serbest bırakıldı.
24 May›s’ta
Almanya’ya
girifl yapan
Önder Dolutafl tutukland›
O, bir ‹ngiliz
vatandafl› ve
AT‹K üyesi
Daha önce Interpol taraf›n- Bir kaç güne
serbest b›radan yarg›lanm›fl, aklanm›flt›! k›rlar san›r›m
4 ay geçti, hiç- Almanya bir
bir mahkeme
hukuk devleti
delil ve gerek- mi???
çe sunulmad›
Filistinli
sanatçı
Hanzala’yı
saygıyla
anıyoruz...
Yeni Demokrat Gençlik
63
FIKRA
H
A
Z
‹
M
Bush- Önce iyi olan› söyle.
11 Eylül sonras›, Bush’a bir telefon
gelir. Arayan Bin Ladin’dir.
Ladin- Teslim olmaya karar verdim.
Amerika’ya geliyorum.
Ladin- Selam Bush. Sana bir iyi, bir
de kötü haberim var. Hangisini önce duymak istersin?
Bush- Peki ya kötü haber nedir?
Yakışmayan-Yakışan
“Toplumsal Etik Derne¤i (TED) Genel Baflkan› Ahmet
Akgün, AKP Genel Baflkan Yard›mc›s› Dengir Mir Mehmet
F›rat ile CHP Grup Baflkanvekili Kemal K›l›çdaro¤lu’nun
TBMM’de kamuoyu önünde tart›flmalar›n›n, “TBMM’nin
sayg›nl›¤›na gölge düflürdü¤ünü” savundu.” (Bas›ndan)
Tabii ki sayg›nl›¤›na yak›flmad›. Oysa biz yumruk
yumru¤a birbirlerine girmelerine al›flm›flt›k. C›k c›k c›k,
bu hiç yak›flmad› gerçekten...
Ladin- Uçakla geliyorum dostum!!
Yeni banknotlar...
“AKP Genel Baflkan Yard›mc›s› Edibe Sözen’in haz›rlatt›¤›
bayram tebri¤inde Erdo¤an’›n kolaj halinde 30 foto¤raf›
var.” (Bas›ndan)
fiükür ki foto¤raflar› yeni ç›kan 200 YTL’lik banknotlara basmay› ak›l edemediler.
Yakışmayan
Yakışan
Maçın skoru?
“CHP Genel Baflkan› Deniz Baykal, tart›flmay› “‹ddialar
ispat edildi. K›rm›z› hat belgesi muhteflemdi” diye yorumlayarak K›l›çdaro¤lu’nu kutlad›.
CHP Grup Baflkanvekili Kemal K›l›çdaro¤lu ile AKP Genel Baflkan Yard›mc›s› Dengir Mir Mehmet F›rat’›n canl› yay›ndaki tart›flmas› ‹stanbul’daki kahvehanelerde büyük bir ilgiyle izlendi. Bu tür programlar›n devam›n› bekleyen vatandafl, “Baykal ve Erdo¤an’› da ekranda görmek isteriz” dedi.”(Bas›ndan)
Anlafl›lan K›l›çdaro¤lu ile F›rat aras›ndaki tart›flma
adeta bir maç havas›yla izlenmifl. Say›n Baykal, “‹yi oy-
nayan kazand›, F›rat’›n att›¤› gol zaten ofsaytt›, K›l›çdaro¤lu muhteflemdi ve performans›n› böyle sürdürürse
bonservisini ikiye katlayaca¤›na olan inanc›m sonsuz,
gözümü k›rpmadan sol kanad› kendisine teslim edebilirim. Sar›gül’ün baflka tak›mlara transferi art›k gündemimizde de¤il, gördü¤ünüz gibi hiçbir tak›mda vazgeçilmez
oyuncu yoktur. Önümüzdeki maçlara bakaca¤›z” deseymifl de olurmufl gibime geldi.

Benzer belgeler