Hakemli Makale - Eğitim Bilim Toplum
Transkript
Hakemli Makale - Eğitim Bilim Toplum
Hakemli Makale Gündemİn Tuzağına Düşmeden Dershanelerİ Tartışmak1 Discussing the Private Tutoring Centers Without Falling into The Trap of Agenda Ejder Yelken* Tufan Büyükcan** Tartışacağınız konuları belirleyenler söyleyeceklerinizden endişe duymazlar. 24 Öz Son dönemde yürütülen dershanelerin kapatılması ve özel okullara dönüştürülmesine ilişkin tartışma, Türkiye’ye özgü bir eğitim politikası tartışması izlenimi verse de, Türkiye’de son 10 yıllık sürecin ve eğitime ilişkin küresel gelişmelerin incelenmesi, eğitimin finansmanı ve yönetimine ilişkin yapısal bir dönüşümün gerçekleşmekte olduğunu göstermektedir Yapılan açıklamalarda yalnızca dershanelerin özel okullara dönüştürüleceği dile getirilmiş, bu okulların kuruluş ilkeleri, büyüklükleri, çalışma, iş güvencesi koşulları, denetlenmeleri konusunda nelerin öngörüldüğü gibi ayrıntılara yer verilmemiştir. Bu konudaki gelişmeler, eğitimde bir yeniliğin değil dershane sahiplerine kaynak aktarımının ortaya çıkacağını göstermektedir. Eğitime katkı koymak yerine yeni sorunlar eklemeye aday bu sıkıntılı başlangıcın önlenmesi için bu modele ilişkin doğru zeminden yürütülecek akademik ve politik tartışmalara gerek bulunmaktadır. Anahtar Sözcükler: Dershane, Eğitim Finansmanı, Sözleşmeli Okul, Eğitimde Kamu-Özel Ortaklığı. * Ankara Üniversitesi, Eğitim ekonomisi ve Planlaması Doktora Programı, / [email protected] ** Ankara Üniversitesi, Eğitim ekonomisi ve Planlaması Doktora Programı, / [email protected] Eğitim Bilim Toplum Dergisi / Cilt:13 Sayı:50 Bahar: 2015 Sayfa: 24-47 Education Science Society Journal / Volume:13 Issue:50 Spring: 2015 Page: 24-47 Ejder Yelken, Tufan Büyükcan Abstract The recent debates about closing the private teaching centers (PTC) and converting them into private schools gives the impression of a political agenda and educational policy unique to Turkey. However a worldwide research reveals that we are facing a structural transformation related to educational funding and management. The statements made, excluded the details about the founding principles, school size, working and employment conditions and auditing of these schools. This approach points out that, the result will not be an education development, but a transfer of funding to the owners of these centers. To prevent this troublesome start, nominee to add new problems in education rather than to contribute, it is necessary to carry out academic and political debates of the model based on the right ground. Keywords: Dershane (Private Tutoring Centers), Educational Funding, Contract School, Charter School, Public Private Partnership. Giriş Son dönemde dershanelerin kapatılması ve özel okullara dönüştürülmesine ilişkin bir tartışma başlamış ve dershanelerin kapatılmasına ilişkin bir yasal düzenleme yapılması gündeme gelmiştir. Başta Başbakan ve Milli Eğitim Bakanının açıklamalarıyla alevlenen bu tartışma Türkiye’ye özgü bir politik tartışma gibi görülmekte ve eğitimdeki eşitsizliklerin kaynağı olarak lanse edilen dershanelerin kapatılmasını hedefliyor izlenimi vermektedir. Oysa eğitim politikasına ilişkin Türkiye’deki gelişmeler ve eğitimdeki küresel değişiklikler incelendiğinde bunun böyle olmadığı, eğitim finansmanı ve yönetimine ilişkin ciddi yapısal değişikliklere yol açacak bir sürecin başında olunduğu görülmektedir. Bu makalede öncelikle Türkiye’de dershane tartışmasına ilişkin gündem ortaya konacak, ardından çeşitli ülkelerde ilk ve ortaöğretimde örnekleri her geçen gün artan, devlet tarafından çeşitli yollarla finanse edilen ancak devlet okullarından kuruluş, yönetim ve eğitim uygulamaları bakımından farklılaşan okullara yer verilecektir. Son bölümde ise incelenen diğer ülke örnekleri ışığında Türkiye’de dershanelerin kapatılması tartışmasının, doğru bir zeminde ve eğitimde yol açacağı yapısal değişiklikler dikkate alınarak yapılması gereği ortaya konacaktır. Dershanelerin Kapatılmasının Gündeme Gelmesi Varlıkları uzun yıllardır tartışma konusu olan ve eğitimdeki önemli eşitsizliklerden biri olarak görülen dershanelerin kapatılması Başbakan ve son iki Milli Eğitim Bakanının açıklamalarıyla eğitime ilişkin gündemin başat konularından biri haline gelmiştir. İlk olarak Başbakan Tayyip Erdoğan 25 Mart 2012’de üniversite giriş sınavlarını ve üniversite hazırlık 25 Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak kurslarını kaldırmayı planladıklarını dile getirmiş, dershanelerin ya özel okula dönüşeceğini ya da kapatılacağını belirtmiştir (“Başbakan Erdoğan Seul Yolunda Açıkladı”,2012). Dönemin Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer de bu açıklamayı pekiştirecek demeçler vermiştir. Ardından göreve gelen Nabi Avcı 3 Temmuz 2013’te yaptığı açıklamada, dershanelerin önümüzdeki eğitim öğretim yılında özel okula dönüştürülmek yoluyla kapatılmasının planlandığını dile getirmiştir (“SBS Kalkacak”,2013). Başbakan ve Milli Eğitim Bakanlarının açıklamalarından görüldüğü kadarıyla hükümet dershaneleri özel okullara dönüştürmek suretiyle kapatmayı düşünmektedir. Yeni liseye geçiş sistemi ile dershanelere gerek kalmayacağı ve var olanların özel okullara dönüşebileceği düşünülmektedir. 26 Dershanelerin kapatılması konusundaki bu girişim aslında ilk değildir. Daha önce 1983 yılında 2843 sayılı yasayla 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununda bir değişiklik yapılmış ve o tarih itibariyle mevcut dershanelerin 1 Ağustos 1984’e kadar kapatılmasına hükmedilmiştir. Ancak bu düzenleme yürürlüğe girmeden önce dershanelerin hazineye gelir sağlayan, istihdam yaratan kurumlar olduğu ve özel derslerin açıklık, eşitlik içinde ve devlet kontrolünde yürütülmesine imkan sağladığı gerekçeleriyle (TBMM,1965) kapatılmasına ilişkin düzenleme yürürlükten kaldırılmıştır. O yıllarda bile sayısı sadece 174 olan dershaneler fırsat eşitsizliğine neden olduğu gerekçesiyle kapatılmak istenmiş ancak dershane sahiplerinin yoğun kulisi ile kapatılma kararı uygulamaya girememiştir (ÖZDEBİR,2009’dan aktaran Özoğlu,2011:6). Dershanelerin kapatılması, özel okula dönüştürülmeleri için belli kolaylıkların sağlanacağı argümanı ile birlikte dile getirilmektedir. Bu kolaylıkların ne olacağı henüz bu konuda bir yasa tasarısı taslağı kamuoyu ile paylaşılmadığından belirsizliğini korumaktadır. Ancak dershanelerin kaldırılması ile özel okulların teşvik edilmesi birbirinden tamamen bağımsız iki farklı konu olarak ele alınmalıdır. Eğitim Sisteminin Yapısı ve Dershaneler Dershanelerin kapatılması ile ilgili tartışmalarda genellikle eğitimin temel problemlerinden çok bu problemlerden kaynaklanan belirtiler gündeme gelmektedir. Eğitime ilişkin sorunlar bir bütün halinde ele alınmadığı müddetçe ortaya atılan fikirler sorunları çözmek yerine yeni sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır (TED,2010:2). Ejder Yelken, Tufan Büyükcan Dershanelere olan talep temelde eğitim sistemine ilişkin sorunlardan kaynaklanmaktadır. Türkiye’de dershanelere yönelik talep üniversite ve ortaöğretime geçiş sınavları ile okullar arasında gelecekte elde edilecek kazanç potansiyeli ve sosyal statü farklarının bulunmasıyla ilişkilendirilmektedir (Tansel/Bircan,2008:1). Bu durum Türkiye’ye özgü değildir. Dershane olgusu daha üst eğitim basamakları için merkezi seçme sınavı yapılan diğer ülkelerde de yaygındır. Yunanistan, Japonya, Tayvan ve bazı eski Doğu Bloku ülkelerinde de öğrencilerin geleceğini büyük oranda etkileyen merkezi eleme sınavları olduğundan özel ders, dershane veya benzer yapılar görülmektedir. Aynı şekilde özel ders ve dershane talebinin; eğitim farklarının gelir ve yaşam standartları üzerindeki etkisinin yüksek olduğu ülkelerde daha fazla olduğu bilinmektedir (Bray/Slova,2006:31-32). Bir diğer husus ise eğitim talebi ile kontenjanlar arasındaki uyumsuzluktur. Orta ve yükseköğretim arasındaki arz talep dengesinin kurulamamış olması öğrencileri ve aileleri üniversite sınavında başarılarını artırmak ve var olan rekabette öne geçmek için okul dışında alternatifler aramaya itmektedir. Bu durum özellikle üniversiteye geçiş sürecinde kendini göstermektedir. Üniversite sınavı sadece ortaöğretim öğrencilerini değil iyi bir üniversite eğitimi için iyi bir lise eğitimi almak gerektiğini düşünen ortaokul öğrencilerini de etkilemekte ve ortaöğretime geçiş sınavlarına atfedilen önem üniversite sınavının altında kalmamaktadır. Çünkü bir çocuğun hangi ortaöğretim kurumunda okuduğu üniversiteye girme şansını ve dolayısıyla gelir kazanma potansiyelini belirlemektedir (Eğitim Reformu Girişimi [ERG],2009:20-21). Üniversiteler arasındaki kalite farkları bu kadar fazla olduğu ve kaliteli olduğu düşünülen üniversitelere erişim imkanları sınırlı olmaya devam ettiği müddetçe dershanelere ve özel derslere talep devam edecektir (ERG,2009:2021). Sınava endekslenmiş bir eğitim sisteminde en önemli başarı kriteri sınavlarda alınan puanlar olacaktır. Bu sınavlara en iyi şekilde hazırlanmak, en iyi eğitimi almak anlamına gelmektedir (Demirer,2012:169). Dershanelerin kapatılmasına ilişkin tartışmalar sürerken bir taraftan da yeni bir liseye geçiş süreci açıklanmıştır. Buna göre 2013-14 öğretim yılından itibaren 8. sınıfta belirlenen 6 ders için yapılacak sınavların her dönem birer tanesi merkezi olacaktır. Bu derslerden alınacak ağırlıklı puanların % 70’ine 6, 7 ve 8. sınıfların yılsonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasının % 30’u eklenecektir. Böylece yerleştirmeye esas teşkil edecek puan ortaya çıkacaktır. Bu sistemin, geçiş sürecini müfredatla ilişkilendirdiği için dershane talebini azaltacağı öngörülmektedir (Milli Eğitim Bakanlığı [MEB],2013b). Sınıf mevcutları ve fiziki imkanlar açısından ortaokullar arasındaki farklılıklar, 27 Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak bazı okullarda öğretmen yetersizlikleri, branşından farklı derslere giren/ girmek zorunda kalan öğretmenlerin varlığı gibi sebeplerle ülkedeki bütün öğrencilerin bu 12 sınava eşit şartlarda gireceğini söylemek zordur. Ayrıca hem okul türleri hem de aynı türdeki okullar arasında kalite farklarını giderecek hiçbir tedbir öngörülmemesi, genel liselerin geleceğine ilişkin belirsizlik ve yükseköğretime geçişin aynı şekilde devam etmesi özel ders ve dershane talebinin devam etmesine yol açacaktır. Dershanelerin kapatılmasına ilişkin tartışmalarda eğitim sisteminin yapısal sorunları ile dershanelerin varlık sebepleri tartışılmamakta hatta neredeyse hiç gündeme gelmemektedir. Sadece dershanelerin özel okula dönüşmesi için hangi teşviklerin verilebileceği konuşmaktadır. 28 Özel okullara yönelik teşvikler Dershanelerin özel okula dönüştürülmesi projesi Başbakan Erdoğan’ın açıklamasından çok daha önce Dokuzuncu Kalkınma Planında yer bulmuştur. Planda ortaöğretim ve yükseköğretime hazırlık dershanelerinin özel okullara dönüştürülmesine yönelik teşvikler sağlanacağı belirtilmektedir (Dokuzuncu Kalkınma Planı,2006:87). Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı 2010-2014 Stratejik Planında 2014 yılı sonuna kadar ortaöğretim ve yükseköğretime hazırlık dershanelerinin %70’inin özel okula dönüşmesinin teşvik edilmesi ve özel sektörün finansman gücünden faydalanmak üzere özel öğretim kurumlarının oranının % 5,21’den % 9’a çıkarılması hedefler arasında yer almıştır (MEB,2009:112). Planda “Politika ve Stratejiler” başlığı altında dershanelerin özel öğretim kurumlarına dönüştürülmesi için arsa tahsisi ve vergi muafiyeti gibi teşvikleri içeren yeni mevzuat geliştirileceği, var olan mevzuatın dershanelerin özel okula dönüşmesine imkan sağlayacak biçimde değiştirileceği belirtilmektedir. Bu yaklaşım kendini 2012 yılındaki teşvik düzenlemesinde göstermiştir. 2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Kararnamesi ile eğitim, teşvik uygulamaları açısından öncelikli yatırım konuları arasında sayılmış, eğitim yatırımları özendirilmek için belli destekler sağlanmıştır. İlgili Kararnameye göre Türkiye’deki iller 6 yatırım bölgesine ayrılmış, devlet desteğinin de 1.’den 6.’ya artarak uygulanmasına karar verilmiştir. Kararnameye göre ilk 5 bölgede yer alan eğitim yatırımları 5. Bölgeye ilişkin düzenlemelere göre 6. Bölgedekiler ise 6. Bölgeye ilişkin düzenlemelere göre desteklenecektir. İlk 5 bölgedeki eğitim yatırımlarına sağlanan destekler şunlardır: • Gümrük vergisi muafiyeti • KDV istisnası • Vergi indirimi Ejder Yelken, Tufan Büyükcan • Sigorta primi işveren hissesi desteği • Yatırım yeri tahsisi • Faiz desteği. 6.Bölgedeki yatırımlar için bunlara ek olarak sigorta primi desteği ve gelir vergisi stopajı desteği verilmektedir. Dershanelerin kapatılmasına ilişkin tartışma bu yeni teşvik sisteminden daha sonra gündeme geldiği halde dershanelerin özel okula dönüştürülmesi konusunda bundan söz edilmemektedir. Tartışmaların en yoğun geçtiği zamanlarda dahi uygulamadaki teşvik sisteminden bahsedilmemiş, sanki böyle bir düzenleme yokmuş gibi davranılarak farklı teşviklerin gündeme geleceği düşündürülmüştür. Dershaneler için asıl teşvik, tartışmanın ilerleyen zamanlarında dile getirilmiştir. Başbakan Erdoğan 21 Kasım 2013’te konuyla ilgili yaptığı açıklamada özel okula dönüşen dershanelerde ortaya çıkacak atıl kapasitenin hizmet alımı ile doldurulacağını dile getirmiştir. Yalnızca teşvik düzenlemeleri ile dershanelerin özel okul olarak ayakta kalmalarının pek de mümkün olmadığı, var olan özel öğretim kurumlarındaki doluluk oranlarına bakılarak tahmin edilebilir durumdadır. Hali hazırda büyük illerdeki bulunan bazı özel okullar dışındaki okullarda ciddi bir atıl kapasite vardır. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cem Gülan verdiği bir mülakatta mevcut okulların yarı kapasite ile çalıştığını, var olan sıkıntılar giderilmeden ve boş kapasiteler dolmadan, sağlanacak teşviklerle yeni okulların açılmasının zor olduğunu dile getirmiştir (“Dershanelerin Okula Dönüşmesi”,2012). Refah seviyesinde ya da gelir dağılımında ani bir iyileşme olmadığı müddetçe teşviklerle dershanelerden dönüştürülecek özel okulların talep yetersizliği ile karşılaşması ihtimali oldukça yüksek görünmektedir. Görüldüğü üzere dershanelerin kapatılmasına ilişkin tartışma metalaşan eğitim hizmetlerinde özel sektöre alan açacak yeni bir eğitim finansmanı boyutu taşımaktadır. Aslında özel öğretim kurumlarından hizmet alımına ilişkin ilk girişim bu değildir. Daha önce özel okulların kamu kaynaklarıyla desteklenmesine ilişkin bir yasal düzenleme girişimi olmuştur. 2003 yılında 4967 sayılı Kanunla yapılan düzenlemede maddi imkanlardan yoksun ve başarılı öğrencilerin ücreti Milli Eğitim Bakanlığınca karşılanmak kaydıyla özel öğretim kurumlarında öğretim görmelerinin sağlanabileceğine yer verilmiştir. Bu düzenleme o zamanki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından TBMM’ye geri gönderilmiştir. Geri gönderme gerekçesinde, 29 Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak “böyle bir düzenlemenin devletin temel görevinin hizmet satın alma yoluyla özel öğretim kurumlarına devredilmesi anlamını taşıyacağı, uygulamanın özel okullara devlet bütçesinden kaynak aktarılması sonucunu doğuracağı, özel öğretim kurumlarının kurulma amaçlarından birinin devlet bütçesini rahatlatmak olduğu bu açıdan varlık amaçlarıyla çelişkili bir uygulama olacağı, eğitim kalitesini ve çağdaşlığını kanıtlamış özel okullarda kontenjan bulunmadığından bu uygulama ile öğrencilerin kontenjanını dolduramayan kimi çevrelerce değişik amaçlarla kurulmuş özel okullara gönderilmesinin kaçınılmaz olduğu, bu durumda da laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti niteliklerine uygun olmayan düşünce yapısına sahip insanların yetiştirilmesi anlamına geleceği” dile getirilmektedir. Ayrıca devlet okullarının fiziki koşulları ve eğitim kalitesinin iyileştirilmesi için yeterli ödenek bulunmadığı öne sürülürken sınırlı bütçe kaynağının özel okulların desteklenmesi amacıyla kullanılmasında kamu yararı bulunmadığı belirtilmiştir. Bunlara ek olarak başarılı öğrencilere parasız yatılı ve burslu okuma imkanı tanındığı ve yabancı dillerde eğitim veren çok sayıda Anadolu lisesinin bulunduğu bir ortamda yoksul ancak başarılı öğrencilerin özel öğretim kurumlarında devlet olanakları ile okutulmasının uygun olmadığı dile getirilmiştir (Cumhurbaşkanlığı,2003). 30 2012 yılında benzer bir uygulama daha dar kapsamlı olarak hayata geçirilmiştir. 4 Temmuz 2012’de Özel Öğretim Kurumları Kanununun 12. maddesine eklenen iki fıkra ile “organize sanayi bölgelerinde açılan mesleki ve teknik eğitim okullarında öğrenim gören her bir öğrenci için, 2012-2013 eğitim ve öğretim yılından başlamak üzere, resmî okullarda öğrenim gören bir öğrencinin okul türüne göre Devlete maliyetinin bir buçuk katını geçmemek üzere, her eğitim öğretim yılı itibarıyla Maliye Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı tarafından müştereken belirlenen tutarda, Bakanlık bütçesine bu amaçla konulan ödenekten eğitim ve öğretim desteği yapılabileceği” ve bu uygulamanın organize sanayi bölgeleri dışındaki mesleki ve teknik eğitim okullarında uygulanması konusunda Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu düzenlenmiştir. 2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren bu okullara öğrenci başına 3800 ila 5500 TL arasında değişen miktarlarda eğitim öğretim desteği verilmektedir (2013-2014 Eğitim..,2013). Dershanelerin kapatılmasına ilişkin son açıklamalara göre 2014-15 eğitim öğretim yılından itibaren sürecin teşvik ve desteklerle özel okula dönüşme imkanı olanlarla başlayacağı, özel okula dönüşeceğini taahhüt ederek belli bir uyum sürecine ihtiyaç duyanların ise 2 yıl açık lise olarak hizmet verebileceği, bunlara genel liseye kayıt yaptırmak isteyen ancak tüm genel liseler Anadolu lisesine dönüştüğü için kayıt yaptıramayan öğrencilerin Ejder Yelken, Tufan Büyükcan yönlendirileceği ve öğrenci başına 2 ila 4 bin lira arasında teşvik verileceği dile getirilmiştir. İhtiyaç duyanlara, arsa, ucuz kredi, vergi muafiyeti gibi kolaylıklar sağlanacağı belirtilmiştir. Halihazırda teşvik düzenlemesinde bu olanaklar sunulmasına karşın bu konunun ilgili teşvik düzenlemesi ile ilişkilendirilmeksizin dillendirilmesi sunulan imkanların artırılacağı ve yeni teşviklerin gündeme geleceğini düşündürmektedir (“Kapatılan Dershaneye”, 2013). Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı son açıklamasında dershanelerin sadece % 20’sinin özel okula dönüşebilecek nitelikleri taşıdığını, bu yüzden özel okul açma kriterlerinin geçici olarak esnetilebileceğini böylece özel okula dönüşecek dershanelerin sayısının artabileceğini, dershanelerin özel okul dışında etüt eğitim merkezi, anaokulu veya kurs seçenekleri arasında karar verebileceklerini belirtmiştir. Ayrıca özel okul olma niteliklerini taşımadıkları için yurt olarak hizmet vermeyi isteyen dershaneler bulunduğunu, seçenekleri bütün dershanelere uyabilecek şekilde zenginleştirmeye gayret ettiklerini söylemiştir (“Milli Eğitim Bakanı”,2013). Yerel Niyetler Küresel Gerçekler Dershanelerin okula dönüştürülmesi konusunu Türkiye’ye özgü bir politik çekişmeye ve dershanelerin kapatılmasına indirgemek yanıltıcı olacaktır. Bir önceki bölümde de ileri sürdüğümüz gibi, sınav sisteminde yapılan değişikliklerin dershanelere olan talebi azaltma ihtimali düşük görünmektedir. Bu nedenle dershanelerin özel okula dönüşmesini odağa dershaneleri almayan farklı açılardan da incelemek gerekmektedir. Kaynak: Eurostat, Participation/Enrolment in Education, http://appsso. eurostat.ec.europa.eu/nui/show.do?dataset=educ_ipart&lang=en 31 Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak Gündemdeki politika değişikliklerinin eğitim alanındaki küresel gelişmeler de dikkate alınarak incelenmesi yapısal bir değişimin söz konusu olduğunu ortaya koymaktadır. Bu yapısal değişim, tüm dünyada yeni okul türleri, eğitimde özerklik, eğitim yönetimi gibi tartışmalara konu olan farklı bir finansman modelini işaret etmektedir. Avrupa Birliği ülkeleri ile ilgili bir çalışma ilişikte sunulmuştur. Şekil 1.’de yer alan grafikte çeşitli ülkelerde eğitim finansman biçimlerine göre öğrenci oranları yer almaktadır. Görüldüğü gibi aralarında Türkiye’nin de yer aldığı, eğitim finansmanı seçeneklerinin devlet okulu / özel okul ikiliğiyle sınırlı olduğu ülkeler azınlıktadır. Buna karşın ülkelerin pek çoğunda bunlara devlet destekli özel okullar ile üçüncü bir boyut eklenmiştir. İnceleme alanımızı genişletirsek bu listeye Avustralya, Katar, Kanada, Yeni Zelanda, ABD, Japonya, Tanzanya, Nikaragua, Pakistan, Şili, Arjantin, Çin gibi birçok ülke daha eklenebilir (Breweer/ Hentschke,2009). 32 Özel öğretim kurumlarının devlet kaynakları ile finanse edilmesi yüz yılı aşkın bir geçmişe sahiptir. Ortaya çıkışında kilise-devlet çatışmalarının, mezhep farklılıklarının ve etnik, dil temelli toplulukların oluşturduğu federal yapıların etkin olduğu söylenebilir. Birçok devlet, toplumdaki azınlıkların kendi kültürlerini sürdürmelerine olanak sağlayan eğitim kurumları açmalarına izin vermiş ve bu grupların toplumsal kaynaklardan daha az yararlandıkları gerçeğinden hareket ederek onlara kaynak sağlamıştır. Bu kurumların finansmanının sağlanmasını dezavantajlı konumda olanlara yönelik, gerekli ve toplumda eşitliği sağlayıcı pozitif ayrımcılık politikaları olarak değerlendirmek de mümkündür. İrlanda’da dini okullar, Hollanda’da Flamanca konuşulan okullar gibi örnekler bilinse de bu yapı gerek ülkeler arasında, gerekse ülkelerin eğitim sistemlerinde uzun yıllar öne çıkmamıştır. 1970’li yılların sonlarından günümüze ise, bu finansman modeli yepyeni amaçlarla yeniden tasarlanarak hızla yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu nedenle Şekil 1’de yer alan devlet destekli özel okulların finansmanını, dini okullar ya da farklı kimliklere saygı yerine, dünyada küreselleşme ve ekonomik benzeşmenin artışı ile ilişkilendirmek çok daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Türkiye’de ilk ve ortaöğretim düzeyinde eğitim devlet tarafından düzenlenmekte, devlet okulları ve özel okullar aracılığıyla yürütülmektedir. Eğitimdeki payları düşük olan özel öğretim kurumları, devlet tarafından belirlenen program ve düzenlemelere tabi olsalar da yönetim ve finansman olarak devletten bağımsızdırlar. Özel öğretim kurumlarının oranını artırmak Ejder Yelken, Tufan Büyükcan konusundaki hedeflere ve sağlanan teşviklere rağmen ulaşılan son durum özel sektörün bu alanda yatırım yapma konusunda çekinceleri olduğunu göstermektedir. Tablo 1 :Türkiye’de Özel Okullardaki Öğrencilerin Oranları (2012/13) Toplam Özel Okul Okul Türü Oran (%) Öğrenci Sayısı Öğrenci Sayısı İlkokul 5.593.910 167.381 2.99 Ortaokul 5.566.986 164.294 2.95 Lise 4.995.623 156.665 3.14 Kaynak : MEB (2013), Milli Egitim İstatistikleri - Örgün Eğitim 2012-2013, http://sgb.meb.gov.tr/istatistik/meb_istatistikleri_orgun_egitim_2012_2013. pdf Tablo 1’e bakıldığında Türkiye’de özel öğretim kurumlarında okuyan öğrencilerin önemli bir oran oluşturmadığı ilk ve ortaöğretimin çok büyük bir oranda devlet tarafından finanse edilip yönetildiği söylenebilir. Oysa diğer ülkelerdeki eğitim finansman biçimleri incelendiğinde yukarda bahsedilen üçüncü seçeneğin gittikçe yaygınlaştığı görülmektedir. Bu seçenek, yapısı, yönetimi ve eğitim metotları devletten bağımsız olan okulların finansmanının çeşitli oran ve biçimlerde devlet kaynakları tarafından karşılanması olarak ortaya konabilir. Bu kurumlar, bazen kamu kaynaklarını kullanan özel okullar bazen de özel yönetime sahip kamu okulları olarak adlandırılsa da, geleneksel eğitim modelindeki devlet finansman ve yönetim birliğindeki ayrılık belirleyici olmaktadır. Küresel Dönüşüm ve Eğitim 1970’li yılların sonu, dünyada kamusal hizmetlerin yeniden düzenlendiği, piyasa güçlerinin ve kurallarının mal ve hizmet sağlanmasında daha etkin kabul edildiği yeni bir devrin başlangıcıdır. Kamu mal ve hizmet sunumunun yeniden örgütlendiği, neoliberal dönem, küresel ölçekte devlete ait rolleri dönüştürerek devam etmektedir. Birçok alanda piyasalaşmanın yaşandığı, kamu sektörünün yeniden yapılandırıldığı bu dönemde ilgiyi en çok sağlık ve eğitim çekmiştir. Teknolojik gelişmelerle de desteklenen bu dönüşüm ülkemizde sağlık alanında çok daha kapsamlı ve hızlı gerçekleşmektedir (Güzelsarı,2012:29). Eğitim alanında mal ve hizmet alımları, yükseköğretimdeki değişiklikler bu eğilime örnek oluştursa da ilk ve ortaöğretim büyük ölçüde değişmeden kalmıştır. Son yıllarda okul kitaplarının temini, Fatih projesi gibi yüksek bütçeli ve tartışmalı 33 Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak projelerin gündeme gelmesi eğitim alanında da bu süreçlerle uyumlu daha ileri değişim işaretleri olarak algılanabilir. Dershanelerin okula dönüştürülmesi ve bu kurumlara yapılacağı açıklanan katkılar (“Dershaneler Kalkıyor”, 2012) finansman olarak yeni bir yaklaşımı ve okul türünü gündeme getirmektedir. Bu okullar, kuruluş biçimleri ve yönetimleri ülkeden ülkeye farklılık gösteren, eğitimdeki kamu-özel ortaklıkları olarak adlandırılabilirler (Patrinos vd.,2009). Bu noktada kamuözel ortaklığının bir diğer örneği olan kupon sistemini hatırlamak yararlı olacaktır. Kuponlar aracılığıyla özel okullara giden öğrencilerin masraflarının devlet tarafından karşılanmasına özel sektöre kaynak sağlayan olumsuz bir örnek olarak karşı çıkılmıştır. Politik ve yasal mücadeleler modelin yaygınlaşmasına engel olmuştur. Buna karşın gündeme getirilen yeni model, devletin oynadığı rol, devlet okullarını da içeren ve kar amacı gütmeyen yapılanmalar gibi farklı sunumlarıyla konunun özünü gözlerden saklamakta ve muhtemel karşı çıkışlardan sakınmaktadır. 34 Türkiye’de gündemin dershane karşıtlığı üzerinden oluşturulması, tartışmaların da bu zeminden yapılmasına yol açarak uygulamaya konulması planlanan yeni modele hak ettiği önemin verilmesini engellemektedir. Devlet finansmanı ile desteklenen, özel yönetime sahip okul modeli eğitimde önemli etkileri olacak güçlü bir araçtır. Eğitim hakkı, eşitlik, adalet, toplum yararı göz önünde tutularak, doğru kurgulanıp yönetilmesi halinde eğitimle ilgili sorunlara çözüm arayışında kullanılması söz konusu olabilir. Ancak sağlıkta benzerini izlediğimiz gibi, piyasalaşmanın önemli bir enstrümanı olma, eğitim sektöründe çalışma koşullarını olumsuz etkileme ve özel sektöre risksiz ve denetimsiz kaynak aktarımı işlevini görmesi kuvvetle muhtemeldir ve gözden kaçırılmamalıdır. Konuyu doğru zeminden tartışabilmek adına dünyadan bazı örnekleri incelemek, bu finansman modelinin hangi amaç ve kurgularla gündeme getirildiğini, uygulama ve sonuçları açısından nasıl tartışıldığını ortaya koyacaktır. Bu örnekler konunun sadece finansmanla sınırlı kalmadığını, eğitimin yönetimi, özerkleşmesi, istihdamı ve verimliliği ile ilgili boyutlarının da olduğunu göstermektedir. Eğitim gibi politik bir alanda yapılacak değişikliklerin, farklı toplumsal kesimlerin beklentilerini ne ölçüde yansıttığı, bu kesimlerin eğitime erişimlerini nasıl etkileyeceği, uzun vadede nasıl bir eğitim tasarımının söz konusu açısından da ele alınmalıdır. Türkiye’de ise cemaat tartışmaları, dershanelerin eğitimdeki rolü gibi sınırlı bir gündem oluşturulmuş ve konunun gerek finansman farklılığı gerekse eğitimde yaratacağı dönüştürücü etkilerle tartışılması bir türlü mümkün olmamıştır. Ejder Yelken, Tufan Büyükcan Devletçe desteklenen özel öğretim kurumları tarihsel olarak dezavantajlı gruplara yönelik pozitif ayrımcılık, yerellik ve farklı topluluklara tanınan özerkliğin öne çıktığı koşullarda deneyimlenmiştir. Ancak günümüzde bu finansman modelinin birçok ülkede gündeme getirilmesini veya etkili olmadığı ülkelerde genişletilmesini söz konusu farklılıklara dayandırmak mümkün değildir. Yeni dönemdeki rolleri, eğitim alanında devlet okulları ve yönetimi ile çözülemediği düşünülen sorunlara özel sektörün katkısıyla çözüm aramaktır. Bu da eğitimin piyasa ile ilişkilendirilmesini ve piyasada geçerli olan rollerin yaratılmasını gerektirmektedir. Birkaç ülkeyi örnek olarak inceleyerek bu modelin gelişimini izlemek yararlı olacaktır. Amerika Birleşik Devletleri: ABD’de çeşitli biçimlerde özel sektörü eğitime dahil etmeye çalışan bir gelenek mevcuttur. Bu geleneğin son halkası, tartıştığımız modelle uyumlu “Sözleşmeli Okullar (Charter Schools)” olmuştur. İlk Sözleşmeli Okul 1991 yılında Minnesota’da açılmıştır. Bu tarihten sonra çeşitli kanun ve reformlarla desteklenen bu okullar ailelere “okul seçimi” olarak sunulmuş, büyük bir ilgiyle karşılanmış ve çığ gibi büyümüştür. Aşağıdaki tablo okulların sayısal gelişimi hakkında bir fikir vermektedir. 35 Tablo 2 : ABD’de Yıllar İtibariyle Sözleşmeli Okullar Yıl Okul Sayısı 1991-1992 1994-1995 1999-2000 2001-2002 2003-2004 2005-2006 2007-2008 2009-2010 2011-2012 2012-2013 1 100 1542 2313 2959 3689 4299 4913 5618 5997 Kaynak :National Alliance for Public Charter Schools, Total Number of Schools, http://dashboard.publiccharters.org/dashboard/schools/page/ overview/year/2011/ Sözleşmeli okullar; aile birlikleri, topluluklar, yerel yönetimler, kar amaçlı olmayan kurum ve kuruluşlar, dini gruplar, hatta sendikalar tarafından kurulabilmektedir. Öğretim kadrolarını ve yönetimlerini devletten bağımsız olarak oluşturmaktadırlar. Kuruluş sözleşmelerinde belirtilen ve devlet okullarına kıyasla daha esnek olan program ve denetlemelere tabi olmaktadırlar. Bu okullar sayesinde başka okullarda da kullanılabilecek, eğitim kalitesini artıracak yeniliklerin ortaya çıkacağı bir dinamizm oluşacağı iddia edilmektedir. Kar amaçlı çalıştırılmalarına izin verilmeyen bu okullara öğrencilerin devamı ücretsiz ve herhangi bir kısıtlamaya bağlı olmadan gerçekleşmektedir. Talebin fazla olması durumunda kura yöntemi Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak uygulanmaktadır. Bu okullar, belli performans kriterlerine göre denetlenmekte ve başarısızlık halinde kapatılmaya kadar varan yaptırımlar uygulanmaktadır. Ayrıca velilerin tercih etmedikleri okullar da zaman içerisinde kapanmak durumunda kalmaktadırlar. Sözleşmeli okullar, devlet okullarına alternatif olarak kurulmaları ve başarısız devlet okullarının velilerin talebiyle sözleşmeli okula dönüşebilmesi dolayısıyla kamusal eğitim karşıtı bir uygulama olarak tartışma konusu yapılmaktadır (Lipman,2011:4). Sözleşmeli okul savunucuları ise velilerin okul seçme hakkını öne çıkarmaktadırlar. Bu sayede velilere başarısız buldukları okullar yerine yeni alternatifler sunulmaktadır. Öğrenci kaybı ile kapanma tehlikesi olan devlet okullarının da bu sayede rekabet içine girip kendilerini geliştirecekleri ve eğitimin bu sinerjiden olumlu etkileneceği düşünülmektedir. Sözleşmeli okulların devletten bağımsız özerk yönetim biçimleri sayesinde eğitimdeki yeni arayış ve uygulamalar için daha verimli bir ortam sundukları savunulmaktadır. Bu okulların çeşitli ulusal ve uluslararası sınavlarda daha başarılı oldukları, disiplin ve fiziki altyapılarıyla velilerce tercih edildikleri konusunda göstergeler ve araştırmalar bulunmaktadır (Forster,2013). 36 Sözleşmeli okul karşıtları ise bu kurumların, geleneksel eğitim yapısının ve devlet okullarının ortadan kaldırılması için araç olarak kullanıldığını savunmaktadırlar. Öğrencilerini sözleşmeli okullara kaptırarak kapanan okullar ve işten çıkarılan eğitim çalışanları sıkça vurgulanmaktadır. Ailelerin okul tercihlerinin sosyal ayrışmaya yol açtığı tartışmaları da mevcuttur (OECD,2012). Bu uygulamalarla birlikte ABD’de uzun mücadeleler sonrasında oluşturulan kaynaşmanın aksine Latin, Afro Amerikan veya beyaz Amerikalıların ağırlıkta olduğu okullar ortaya çıkmıştır. Sözleşmeli okulların başarısına da şüpheyle yaklaşan bu çevreler, gerek başarı ölçütlerine gerekse bu okulların devlet okullarına göre daha esnek denetlemelere tabi tutulmalarına karşı itirazlarını ortaya koymaktadırlar. Sözleşmeli okulların piyasaya kaynak aktarma rolleri ile ilgili tartışmalar ise son yıllarda bu okulların yönetim ve işletmesini yürüten ulusal zincirlerin ortaya çıkışıyla daha güçlü bir haklılık zemininde sürdürülmektedir (Miron,2011:4). ABD’de “Sözleşmeli okullar” deneyimi yukarda özetlemeye çalıştıklarımızdan da görüldüğü gibi yoğun bir tartışma ortamı içerisinde devam etmektedir. İncelemelerimiz olumsuz etkilerin fazla olduğunu ve başlangıçta amaçlananların tersi gelişmelerin meydana geldiğini göstermektedir. Yine de, bu okullara yönelik talebin artışı yadsınamaz bir gerçek olarak önümüzde Ejder Yelken, Tufan Büyükcan durmaktadır. Tüm bunlar bize Sözleşmeli Okulların gündemde kalmaya devam edeceğini işaret etmektedir. Fransa: Fransa’da devlet okulları ve devletçe desteklenen özel okulların birlikteliği 19. Yüzyıla kadar uzanmaktadır. Katolik okulları olarak başlayan bu devlet destekli özel okul modeli yüz yılı aşkın bir süredir uzlaşmasız bir tartışma konusu olmuş ve bir eğitim seçeneği olarak kabul görmüştür. 1984 yılında sosyalist partinin bu konuda reform girişimi özel okulları destekleyen 1,5 milyon kişiyi sokağa döken protesto dalgalarıyla geri çekilmiştir (“Alain Savary”,1988). Bu gösteriler sonrasında özel okullara yönelik finansman desteği yerel yönetimlerle bağlantılı düzenlemeler de yapılarak artırılmıştır. Yapılan istatistiki çalışmalar ile de desteklenen genel kabul bu okulların artık uzlaşmaz bir çelişki konusu değil birbirlerini tamamlayan kurumlar olduğu şeklindedir (Alain/Gabriel,2000:44). 2011 itibariyle Fransa’daki ilk ve ortaöğretim öğrencilerinin yaklaşık % 21’i bu okullarda öğrenim görmektedir (Eurostat). Başlangıçları inanç temelli olsa da, bu okullara öğrenciler başvuru önceliğine göre yerleştirilmekte, herhangi bir din temelinde ayrımcılığa ve eğitimde belli bir dini önceleyen uygulamalara izin verilmemektedir (Ministère des Affaires Étrangères,2007). Fransa’da uygulanan sistemde bu okullarda çalışan öğretmenlerin maaşları devlet tarafından ödenmekte ve devlet okullarında çalışan öğretmenlerle ayni statüde kabul edilmektedirler. Devletle finansman sözleşmesi yapan okullar program ve uygulamalarında devlet tarafından belirlenen kıstaslara tabi olmaktadırlar. Diğer ülkelerden farklı olarak veliler katkı amacıyla belli bir ücret ödemektedirler. Bu okulların temel özelliklerinin başında gelen ailelerin tercih hakkına, toplumsal eşitsizliğe yol açtığı ve sosyal sermayesi farklı grupların aynı yararı sağlamadıkları şeklinde itirazlar bulunmaktadır. Buna karşın bu okullarda dezavantajlı gruplardan gelen çocukların başarılarının ve mezuniyet oranlarının devlet okullarından daha fazla olduğu, meslek eğitimine yönelme oranlarında düşüş olduğu da tespit edilmiştir. Bu okullar ve devlet okulları arasında geçişler yaygın olarak görülmektedir. Bu hareketliliğin göstergesi olarak Fransa’da öğrencilerin %37’sinin sürekli veya dönemsel olarak bu özel okullardan yararlandığı söylenmektedir (Alain/Gabriel,2000:45). Fransa’da gerek devlet okullarında gerekse özel okullarda ulusal ve uluslararası sınavlarla ölçülen başarılar düşük bulunmaktadır. Eğitime ayrılan kaynaklar artırılmasına rağmen bu soruna çözüm getirilememesi büyük bir 37 Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak tartışma konusudur. Uygulanan bu finans modeli de buna olumlu katkıda bulunamamıştır. İngiltere: İngiltere’de kamu özel işbirliği modelleri ile ilgili çalışmalar 1979 yılına kadar uzanmaktadır. Bunun sonucu olarak devletçe finanse edilen ve özel sektör tarafından işletilen “Şehir Teknoloji Kolejleri” 1986 yılında eğitimde yer almışlardır. Tarihsel süreç içerisinde gelişen ve farklılaşan bu model son olarak Akademi Okulları adını almıştır. Muhafazakar Parti iktidarıyla başlayan ve İşçi Partisi iktidarıyla da hız kesmeden devam eden bu dönüşüm son dönemde İngiltere eğitimine damga vurmuştur. 38 Akademi okulları başlangıçta başarısız okulların merkezi yönetim dışında dönüştürülmesi olarak ortaya çıksa da daha sonra yaygınlaştırılmıştır. Akademi Okullarının ortaya çıkışında ana hedef okulların kendi özerk yönetimlerine kavuşmalarıdır. Yeni kurulacak bir akademi okulu için, şahıslar, kuruluşlar ve sponsorların gereken kuruluş sermayesinin %20’sini sağlamaları gerekmektedir. Bu kurucular okulun yönetiminde söz sahibi olmaktadırlar. Bunun için hayır kuruluşu statüsünde bir şirket oluşturulmakta ve devletle finansman anlaşması yapılmaktadır. Okula kabul edilecek öğrenciler için sınav ve ölçümler uygulanmaktadır. Okulun tüm masrafları ve eğitim finansmanı devletçe karşılanmaktadır. Müfredat ve yönetim konusunda bağımsız olunsa da her akademinin fen, sanat, spor, teknoloji gibi bir alanda ağırlıklı eğitim vermesi istenmektedir. Okullar uygulayacakları programlar, akademik takvimlerini oluşturma, öğretmen alımları gibi konularda bağımsız karar alabilmektedirler (West/Bailey,2013:144). Kendi kendini yöneten bu okulların ve sunulan çeşitliliğin eğitimi daha verimli ve zengin kıldığı kabul edilmektedir. Ortaya çıkan başarılı modelin bağımsız yönetimden kaynaklandığı sıkça vurgulanmaktadır. Sistemin başarısı üzerine, yasal çalışmalar yapılarak isteyen devlet okullarının da akademiye dönüşmeleri mümkün kılınmıştır. Bunun sonucunda aşağıda yer alan tablodan da görüldüğü gibi 2011 sonrasında bu okulların sayısında çok büyük bir artış meydana gelmiştir. Ejder Yelken, Tufan Büyükcan Tablo 3 : İngiltere’de Yıllar İtibariyle Akademi Sayısı Yıl Okul Sayısı 2002-2003 2003-2004 2004-2005 2005-2006 2006-2007 2007-2008 2008-2009 2009-2010 2010-2011 2011-2012 3 12 17 27 47 83 133 203 801 1952 Kaynak : Department for Education, “Academies Annual Report – Academic Year : 2011/12”, London, 2013, https://www.gov.uk/government/ uploads/system/uploads/attachment_data/file/206382/Academies_Annual_ Report_2011-12.pdf Akademi okulları hakkında yapılan son araştırmalar ortaöğretimdeki okulların yarısının akademi okulu olduğunu göstermektedir. Akademi okuluna dönüşmek, daha fazla finansman ve özerklik anlamına geldiği için tercih edilmektedir. Okullar kendi eğitim programlarını yapmanın önemini de vurgulamaktadırlar. Yine bu okullarla ilgili sendikaların tereddütlerinin aksine çalışanların koşullarının olumlu yönde etkilendiği görülmektedir (Chambers,2013). Akademi okullarının İngiltere’nin ulusal GCSE sınavlarında dikkat çekici bir başarı artışı sağladığı ve engelli öğrencilere devlet okullarından daha fazla yer verdikleri de tespitler arasındadır. Eşitlik etki değerlendirmeleri de devlet okullarından daha olumludur (Department for Education,2013). Akademi okulları ile ilgili tartışmalardan birisi kar amacı gütmeyen yapılarına rağmen bu okulların sponsorlarına kaynak aktarımı için kullanılması olmuştur (Rikowski,2005). Akademi okullarının ilk yıllarında yapılan bu eleştirilerin bir sistem sorunu değil yolsuzluk çabaları olduğu, sistem gelişirken oluşturulan güçlü mali denetimin bu tür girişimlerin önünü kestiği de belirtilmektedir. Öğretmen sendikalarının da aralarında bulunduğu Akademi Okulları karşıtları bu okulların gelişiminde eğitim değil finans ve özerklik amaçlandığını vurgulamakta ve gerek finansal yönetim gerekse akademik başarısızlık örneklerini gündeme getirmektedirler (Hasan, 2012). Akademi okulları konusundaki bir diğer tartışma da sistemin devamı adına ortaya konulmaktadır. Bu okulların ve sistemin geleceği için akademilerin kar amaçlı çalıştırılmaları konusunda talepler dile getirilmektedir (West/ Bailey,2013). 39 Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak Modele İlişkin Değerlendirmeler Yukarda verilen örneklere başka ülkeler de eklenebilir. İncelemelerimiz devlet kaynakları ile özel okullara destek sağlanmasının ülkeden ülkeye farklılıklar içerdiğini göstermektedir. Bu nedenle uygulamalar sonrasında ortaya çıkan tartışmalar da ülkeden ülkeye çeşitlilik arz etmektedir. Dünya Bankası raporlarına da giren (Patrinos vd.,2009) bu tartışmalarda tarafları, bu okulları destekleyen ve karşı çıkanlar şeklinde özetleyebiliriz. Destekleyen görüşleri özetlersek; • Bu okullar eğitimde rekabet ortamı yaratarak kaliteyi artıracaktır. • Bu okulların kuruluş sözleşmeleri, onlara eğitim konusunda yenilik yapma, farklı durumlara ve amaçlara uyum ve çalışma koşullarında esneklik sağlamaktadır. 40 • Bu okullar sayesinde eğitimde hantallaşmış merkezi yönetim yerine, yerel taleplere duyarlı, özerk, sorunlara daha çabuk yanıt veren, hesap verebilirliği daha yüksek yönetim biçimleri ortaya çıkacaktır. • Çocuklarını özel okullara gönderemeyen veliler, çocuklarının eğitimi için devlet okulları dışında da tercih yapabileceklerdir. Bu da okulları hesap verebilir kılacaktır. Bu okullara başta sendikalar olmak üzere karşı çıkanlar ise şu görüşleri öne sürmektedirler. • Bu okullar eğitimin özelleşmesine yol açarak devletin eğitim sistemi üzerindeki kontrolünü özel sektöre devredecektir. • Ailelere tanınan okul seçim hakkı öğrencilerin ayrışmasına yol açarak toplumsal yapıyı zedeleyecektir. • Eğitim düzeyi yüksek aileler okul seçim hakkını daha etkili kullanacaktır. Bunun sonucunda dezavantajlı öğrenciler devlet okullarında yoğunlaşacaktır. • Özel sektör yönetimindeki bir eğitim sistemi, çalışanların iş güvencesinde, çalışma koşullarında ve ücretlerinde olumsuzluklara yol açacaktır. Ejder Yelken, Tufan Büyükcan • Devlet okullarında ve eğitim sisteminde iyileştirmeler yapmak yerine kamu kaynaklarının bu şekilde kullanılması yanlıştır. Kamusal kaynakların devlet okulları için kullanılmasıyla, eğitimde özel sektör kuruluşlarına aktarılması tartışmalarının temelinde işleyişe yönelik algı rol oynamaktadır. Her bir öğrenci için erişimin ücretsiz olduğu, kar amaçlı kullanımın engellendiği, kamu kaynaklarının toplum adına kullanımının finansal olarak denetlendiği uygulamalarda bu modelin eğitime katkı koyması konusu gündeme alınabilir. Diğer yandan özellikle ABD’de bu tür okulların yönetimini üstlenerek sistemden kar elde etme yolunu bulan bazı sözleşmeli okul zincirlerinin ortaya çıkması bu okul modelinin eğitimin özelleştirilmesine ilişkin rolünü de ortaya koymaktadır. Sendikaların ve çalışma koşulları hakkında endişe duyan çevrelerin bu endişeleri farklı ülkelerde değişik karşılıklar bulmuştur. İngiltere’deki uygulamalar sonucunda bu okullardaki çalışma koşullarının devlet okullarından daha iyi olduğu görülmektedir. ABD’de ise bu okullarda çalışanların çoğunlukla sendikasız, daha düşük ücretli ve iş güvencesiz oldukları dikkat çekmektedir (Lipman,2011:116). Velilerin seçimleri ile ortaya çıkan sosyal ayrışma, bu modelin ortaya çıkışında öngörülemeyen bir sorun olarak dikkat çekmektedir. Yine ABD’de ortaya çıkan olumsuz bir örnek de, yerel grupların kendi değerlerini ifade edebilecekleri özerk yönetimli bir eğitim modeli iddiasının, uzaktaki bir merkezden yönetilen okul zincirlerine dönüşmüş olmasıdır (Miron,2011:2). Fransa örneğinden de görüldüğü üzere, bu modelin uygulanmasında velilerin eğitim maliyetlerine katılımı söz konusu olabilmektedir. Böylesi bir durum parasız, eşit eğitim hakkının zedelenmesi anlamına gelmektedir. Sonuç Yerine Bu makaledeki temel saptama “dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi” tartışmasının doğru zeminden yürütülmediğidir. Konuyu siyasi çekişme, güç çatışması veya dershanelerin gerekliliği üzerinden yapmak indirgemeci ve gerçeği gözden saklayan bir gündeme yol açmaktadır. Oysa gerçek, eğitimde büyük etkiler yaratabilecek bir finansman değişikliğinin uygulamaya konmak istenmesidir. Doğru tartışma zemini de eğitimde köklü değişikliklere yol açmaya aday bu finansman modelini odağa almakla sağlanacaktır. Türkiye’de dershanelerin okula dönüştürülmesine yönelik tartışma iki ana eksenden yürütülebilir. 41 Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak Bunların birisi söz konusu uygulamanın eğitimin piyasalaşmasına hizmet edeceğidir. Piyasa söz konusu olunca da, eşitlik adalet gibi ilkeler üzerinden inşa edilmesi gereken eğitim hakkı zedelenecektir. Bu hakkı öncelemeyen her uygulamada olduğu gibi devlet kaynaklarıyla beslenen bu okullar, piyasa güçlerinin isteği doğrultusunda değiştirilecek ve eğitimde yol açacakları sorunlar derinleşecektir. Bu görüş çerçevesinde bu finansman modeline de dershanelerin okula dönüştürülmelerine de en başından karşı çıkılıp kamu kaynaklarının mevcut devlet okullarının geliştirilmesine yönelik kullanım talebi ortaya konmalıdır. 42 Mevcut gelişmeler aksini işaret ediyor olsa da, diğer bir yaklaşım bu finansman modelini eğitimde bir arayış olarak görmeyi olumlu karşılamak olacaktır. Bu bakış açısıyla birçok ülkede uygulamaya konulan bu modelin olumsuzluklar kadar olumlu ve incelemeye değer sonuçlar üretme potansiyeli olup olmadığı tartışmaya değer bulunmaktadır. Bunu ortaya koyarken elbette eğitimin herkes için ücretsiz ve koşulsuz erişilmesi gereken bir hak olduğunu ön şart olarak belirlemek gerekmektedir. Bu özel sektörün ön planda olduğu, kar amacının eğitim amaçlarının önüne geçeceği bir modelle mümkün olmayacaktır. Bunu bir eğitim arayışı olarak görmek ve piyasalaşmaya araç olmamasını sağlamak için dünyadaki deneyimlerden yararlanmak gerekmektedir. Kar amacı gütmeyen, çalışma koşulları konusunda düzenleyici ve sosyal adaleti sağlayıcı kurallarla donatılmış, toplumsal ve eğitimsel beklentileri önemseyen, özerk yönetime sahip bir finansman ve okul modelinin eğitime ne katacağını tartışmakta bir sakınca olmamalıdır. Dershaneler konusunda doğru zamanda ve zeminde tartışma yürütülemediğinden bu seçenek için geç kalındığı söylenebilir. Ancak Türkiye’deki süreç bunların tamamen dışında gelişmiştir. Yapılan açıklamalar konuya yaklaşımın, herkesin yararlanabileceği farklı bir finansman modeliyle, yönetim, program, yerellik, dinamizm alanlarında yeni arayışlara fırsat tanımak değil, kar amacı güden dershanelere bir seçenek sunma tercihi olduğunu göstermektedir. Bunun sonucunda ilk ve ortaöğretimin de küresel eğitim piyasalarına eklemlenmesi için bir sürecin başlayacağını öngörebiliriz. Buna kamusal eğitim talebi, eşitlik, adalet ve kamusal kaynakların toplum yararına kullanılması gereği üzerinden karşı çıkılmalıdır. Oysa ilginç bir biçimde bu karşıtlığı ortaya koyan çevreler değil özel sektör ve mevcut dershane sahipleri konuyla daha ilgilidirler. Okula dönüşmekle dershane olarak devam etmek arasındaki farkı neye göre algıladıkları belli olmasa da dershane sahipleri bir taraftan tartışmakta diğer taraftan da mevcut duruma uyum sağlama hazırlıklarını sürdürmektedirler. Özel okullar da gelecekteki muhtemel gelişmelere hazırlanmaktadırlar. Bunlar, özel okullarda boş kalan Ejder Yelken, Tufan Büyükcan kontenjanların dile getirildiği açıklamalarla, bazı dershanelerin 2013/2014 ders yılında öğretime başlayan “Hazırlık Liseleri” ile aldıkları pozisyonlarla örneklenebilir. Özel sektörün konuya olan ilgisini ortaya koyan bir diğer ilginç örnekte ise, Koç Üniversitesi-TÜSİAD Çalışma Raporunda, eğitimde daha ileri bir Kamu Özel Ortaklığı modeli olan ‘Kupon’ sistemi çağrısı yapılmaktadır (Tansel,2013:29). Yürütülen tartışmalarda, çalışma ve iş güvencesi koşulları, sağlanacak finansmanın verimli ve adaletli kullanım ilkeleri ve denetleme mekanizmaları, velilerin eğitim maliyetlerine katılıp katılmayacağı, bu okulların kuruluş ve hesap verebilirlikleri konusunda nelerin öngörüldüğü yer almamıştır. Dershanelerin özel okula dönüştürülmesi bir eğitim sorununun tespiti sonrasında onu ortadan kaldırmak için yapılan bütünlüklü bir politikanın ürünü değildir. Gerek üniversiteye girişteki merkezi sınavın devamı gerekse ortaöğretimdeki sınavlarla ilgili değişiklikler, planlanan bu modelle uyumlu değildir. Mevcut haliyle bu uygulama öncelikle dershane sahiplerine kaynak aktarımı yapılması anlamına gelecektir. Bu başlangıç sonrasında ilk ve ortaöğretimde kamu-özel ortaklığının ve piyasalaşma taleplerinin ilerletilmesi, devlet okullarının yetersiz kaynaklar nedeniyle kan kaybetmeleri gibi gelişmelerin Türkiye’de yaşanması şaşırtıcı olmayacaktır. Eğitime katkı koymak bir yana, yeni sorunlar eklemeye aday bu sıkıntılı başlangıcın önlenmesi için bu modele ilişkin doğru zeminden yürütülecek akademik ve politik tartışmalara gerek bulunmaktadır. Bu tartışmalar için doğru zemin, eğitim hakkı, adalet, eşitlik ilkeleri üzerine kurulmalı, eğitimin bilimsel temellerine uygun olmalıdır. Dershanelerin özel okullara dönüşmesine karşı çıkacaklar, tartışmayı mevcut gündemin tuzağına düşmeksizin ve kendilerini dershaneleri savunur durumda bulmadan yapmalıdırlar. DİPNOT 1 Bu makale, 13. Sosyal Bilimler Kongresinde 5 Aralık 2013 tarihinde sunulan “Türkiye’de Dershanelerin Okula Dönüşmesi / Dünyada Sözleşmeli Okullar” isimli bildiri ve Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Politikaları ve Uygulamaları Araştırma Merkezi (BEPAM) tarafından 26 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen “Eğitimde Özelleştirme, Piyasalaşma ve Dershaneler” sempozyumunda aynı isimle yapılan sunumun yayın için gözden geçirilmiş halidir. Makale 17 Ocak 2014 tarihinde Eğitim, Bilim Toplum dergisine gönderilmiştir. Yayın süreci içerisinde dershaneler konusunda yapılan yasal düzenleme bu dipnotu gerekli kılmıştır. 43 Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak 44 Makalede öne çıkarılan, dershanelerin kapatılmasına ilişkin tartışmaların, eğitim finansmanı ve eğitimde özel sektör lehine yapılacak değişiklikler çerçevesinde ele alınarak yürütülmesi gerektiği vurgusu maalesef karşılığını bulamamıştır. Yapılan yasal düzenleme, makalede yapılan uyarı ve tespitleri haklı çıkarmış, yapılmayan bu tartışmanın bıraktığı boş alan özel sektörün taleplerine yanıt veren ve özel sektöre yeni kaynaklar sunan yasal müdahale ile doldurulmuştur. Yapılan yasal düzenleme yalnızca dershanelerin özel okula dönüşmesini sağlamamış, aynı zamanda özel okul öncesi kurumlarda, özel ilkokul, özel ortaokul ve özel liselerde öğrenim gören öğrencilere öğrenim süresi boyunca eğitim ve öğretim desteği verilmesinin yolunu açmıştır. Şüphesiz, yapılan yeni düzenleme, eğitimin ticarileşmesine katkısı ve kamusal eğitime ayrılan yetersiz kaynakları dikkate almaksızın her seviyedeki özel öğretim kurumlarına ek kaynak sunması ile tartışılmayı ve daha ileri düzenlemeleri engellemek adına karşı çıkışı gerektirmektedir. Dershaneler bahane edilerek ortaya konan bu gelişmelerin sona ereceğini düşünmek gereksiz bir iyimserlik olacaktır. Önümüzdeki günlerde eğitimde özel sektörün ağırlığının devlet kaynakları kullanılarak artırılacağına, ulusal ve uluslararası sermayenin zorunlu eğitimdeki faaliyetlerinin hız kazanacağına şahit olunacaktır. Bu makalede başlığı oluşturan tuzağa maalesef düşülmüştür ancak gelecekteki tuzaklar adına yapılan uyarılar ve bakış açısı geçerliliğini korumaktadır. KAYNAKÇA 2013-2014 Eğitim ve Öğretim Yılında Organize Sanayi Bölgelerindeki Özel Mesleki ve Teknik Eğitim Okullarında Öğrenim Gören Öğrenciler İçin Eğitim ve Öğretim Desteği Verilmesine İlişkin Tebliğ, 7.9.2013 tarihli ve 28758 sayılı Resmi Gazete, http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/09/20130907-7.htm 2014’te SBS Yok, (14.11.2012), Cumhuriyet, tr/?hn=378398 (Erişim: 17.09.2013). http://www.cumhuriyet.com. Alain Savary; Ex-French Education Minister (18.02.1988), New York Times, http://articles.latimes.com/1988-02-18/news/mn-43418_1_alain-savary, (Erişim:28.09.2013). Başbakan Erdoğan Seul Yolunda Açıkladı: Darbeler İçin Komisyon Kuracağız (25.03.2012), Milliyet, http://siyaset.milliyet.com.tr/darbeler-icin-komisyonkuracagiz/siyaset/siyasetyazardetay/25.03.2012/1519638/default.htm (Erişim: 04.09.2013). Bray, M. / Slova, I. (2006), “The Private Phenomenon: International Patterns and Perspectives”, Bray, Mark/ Slova, Iveta (Ed.), Education in a Hidden Marketplace:Monitoring and Private Tutoring (Budapest: Education Ejder Yelken, Tufan Büyükcan Support Program (ESP) of the Open Society Institute):31-32, http://www. opensocietyfoundations.org/sites/default/files/hidden_20070216.pdf (Erişim: 23.09.2013). Breweer, Dominic J./ Hentschke, Guilbert C. (2009), “An International Perspective on Publicly-Financed, Privately-Operated Schools”, Handbook of Research on School Choice, (New York:Routledge):227-246. Chambers, P. (2013), “The Pros and Cons of Academy Conversion”, SecEd, http:// www.sec-ed.co.uk/best-practice/the-pros-and-cons-of-academy-conversion (Erişim: 10.10.2013). Cumhurbaşkanlığı (2003), “31.07.2003 tarihli ve 4967 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna ilişkin 13.08.2003 tarihli geri gönderme tezkeresi”, http://www.tccb.gov.tr/ahmet-necdet-sezer-basinaciklamalari/494/59319/4967-sayili-kanun.html (Erişim: 09.09.2013). Demirer, Derya K. (2012), “Eğitimde Piyasalaşma ve Öğretmen Emeğinde Dönüşüm”, Çalışma ve Toplum, 2012/1:167-186, http://calismatoplum.org/sayi32/demirer.pdf Department for Education, (2013), Academies Annual Report – Academic Year: 2011/12, (London: The Stationery Office) https://www.gov.uk/government/ uploads/system/uploads/attachment_data/file/206382/Academies_Annual_ Report_2011-12.pdf (Erişim: 19.09.2013). Dershaneler Kalkıyor (10.09.2012), Hürriyet, gundem/21423232.asp (Erişim: 29.10.2013). http://www.hurriyet.com.tr/ Dershanelerin Kapatılması Meclis’in Gündeminde Yok (01.08.2013), Zaman, http:// www.zaman.com.tr/gundem_dershanelerin-kapatilmasi-meclisin-gundemindeyok_2115967.html (Erişim: 02.09.2013). Dershanelerin Okula Dönüşmesi Zor (09.05.2012), Dünya, http://www.dunya.com/ dershanelerin-okula-donusmesi-zor-153845h.htm (Erişim:19.09.2013). Dokuzuncu Kalkınma Planı (2006), http://pbk.tbmm.gov.tr/dokumanlar/kalkinmaplani-9-genel-kurul.pdf (Erişim: 09.10.2013). Dronkers, J. / Robert, P. (2003), The Effectiveness of Public and Private Schools from a Comparative Prespective, EUI Working Paper SPS No.2003/13. Eğitim Reformu Girişimi (2009), Eğitimde Eşitlik Politika Analizi ve Öneriler (İstanbul: ERG) http://erg.sabanciuniv.edu/sites/erg.sabanciuniv.edu/files/ Egitimde_Esitlik_Politika_Analizi_ve_Oneriler_1.pdf (Erişim: 17.09.2013). Eurostat, Participation/Enrolment in Education(ISCED 0-4) http://appsso.eurostat. ec.europa.eu/nui/show.do?dataset=educ_ipart&lang=en (Erişim: 09.11.2013). 45 Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak Forster, G. (2013), A Win-Win Solution – The Empirical Evidence on School Choice, The Friedman Foundation, http://www.edchoice.org/Research/ Reports/A-Win-Win-Solution--The-Empirical-Evidence-on-School-Choice.aspx (Erişim:12.10.2013). Güzelsarı, S. (2012), Sağlık Sisteminde Yeniden Yapılanma ve Kamu-Özel Ortaklıkları. Amme İdaresi Dergisi,(Cilt 45, Sayı 3, Eylül): 29-57. Hasan, M. (16.02.2012), “Academies: five things they don’t tell you”, NewStatesman, http://www.newstatesman.com/blogs/mehdi-hasan/2012/02/schools-academieseducation (Erişim: 12.10.2013). Kapatılan Dershaneye Açık Lise Formülü (16.11.2013), Milliyet, http://gundem. milliyet.com.tr/kapatilan-dershaneye-acik-lise/gundem/detay/1793081/default. htm (Erişim: 18.11.2013). Leger, A. / Langouet, G. (2000), “Public and Private Schooling in France: An investigation into Family Choice”, Journal of Educational Policy, (Cil:.15, Sayı:1) 41-49. Lipman, P. (2011), “Neoliberal Education Restructuring- Dangers and Opportunities of the Present Crisis”, Monthly Review, July-August 2011: 114-127. 46 Milli Eğitim Bakanı Avcı: Dershane Düzenlemesi Bir Haftaya Tamam (08.01.2014) Star, http://haber.stargazete.com/politika/bakan-avcidan-flas-dershaneaciklamasi/haber-826725 (Erişim: 10.01.2014). Milli Eğitim Bakanlığı (2013a), Milli Eğitim İstatistikleri - Örgün Eğitim 20122013 (Ankara: MEB) http://sgb.meb.gov.tr/istatistik/meb_istatistikleri_orgun_ egitim_2012_2013.pdf Milli Eğitim Bakanlığı (2013b), “Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi”, http:// www.meb.gov.tr/duyurular/duyurular2013/bigb/MEB_Sunum_04_09_2013.pdf (Erişim: 19.09.2013). Milli Eğitim Bakanlığı (2009), 2010-2014 Stratejik Planı (Ankara: MEB) http://sgb. meb.gov.tr/Str_yon_planlama_V2/MEBStratejikPlan.pdf (Erişim: 15.09.2013). Ministère des Affaires Etrangères (2007), “The Education System in France”, http:// ambafrance-us.org/IMG/pdf/education_system.pdf, (Erişim: 28.09.2013). Miron, G. (2011), “Testimony Prepared for June 1, 2011 hearing of the House Committee on Education and the Workforce”. http://edworkforce.house.gov/ uploadedfiles/06.01.11_miron.pdf National Alliance for Public Charter Schools, Total Number of Schools, http:// dashboard.publiccharters.org/dashboard/schools/page/overview/year/2011/ (Erişim: 10.10.2013). Ejder Yelken, Tufan Büyükcan OECD (2012), Public and Private Schools: How Management and Funding Relate to their Socio-economic Profile, OECD Publishing, http://dx.doi. org/10.1787/9789264175006-en (Erişim: 14.10.2013). Özoğlu, M. (2011), “Özel Dershaneler: Gölge Eğitim Sistemiyle Yüzleşmek”, SETA Analiz, http://file.setav.org/Files/Pdf/ozel-dershaneler-golge-egitim-sistemiyleyuzlesmek.pdf (Erişim: 09.10.2013). Patrinos, H. Anthony / Barrera-Osorio, Felipe / Guáqueta, J. (2009), The Role And Impact Of Public-Private Partnerships in Education (Washington:The World Bank) http://siteresources.worldbank.org/EDUCATION/ Rikowski, G. (2005), “The Capitalisation of Schools: Federations and Academies”, The Flow of Ideas İnternet Sitesi, http://www.flowideas. co.uk/?page=articles&sub=The%20Capitalisation%20of%20Schools%20-%20 Federations%20and%20Academies (Erişim: 10.11.2013). SBS Kalkacak Dershane Kapanacak ( 04.07.2013), Radikal, http://www.radikal.com. tr/turkiye/sbs_kalkacak_dershane_kapanacak-1140280 (Erişim: 02.09.2013). Tansel, A. (2013), “Türkiye’de Özel Dershaneler: Yeni Gelişmeler ve Dershanelerin Geleceği”, Koç Üniversitesi-TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu Çalışma Raporu Serisi, Çalışma Raporu 1319, http://eaf.ku.edu.tr/sites/eaf.ku.edu.tr/files/ erf_wp_1319_tr.pdf (Erişim: 12.11.2013). Tansel, A. / Bircan, F. (2008),“Private Supplementary Tutoring in Turkey Recent Evidence on its Recent Aspects”, ODTÜ ERC Working Paper 08/02, http://www. erc.metu.edu.tr/menu/series08/0802.pdf (Erişim: 18.09.2013). TBMM (1965), 8.6.1965 Tarihli ve 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Geçici Bir Maddesinin Kaldırılması, Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Milli Eğitim Komisyonu Raporu (1/537), http://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d17/c005/ tbmm17005088ss0099.pdf (Erişim: 18.09.2013). TED (2010), Ortaöğretime ve Yükseköğretime Geçiş Sistemi, (Ankara:TED) http:// portal.ted.org.tr/genel/yayinlar/ortaogretimeveyuksekogretimegecissistemi_ozet_ rapor.pdf (Erişim: 10.11.2013). Vergari, S. (2007), “The Politics of Charter Schools”, Educational Policy, (Cilt: 21, Sayı:1) 15-39. West, A. / Bailey, E. (2013), “The Development of the Academies Programme: ‘Privatising’ School-Based Education in England 1986–2013”, British Journal of Educational Studies, 61:2, 137-159. Woesmann, L. (2006), “Public-Private Partnerships and Schooling Outcomes Across Countries”, CESifo Working Paper No.1662, http://www.cesifo-group. de/ifoHome/publications/working-papers/CESifoWP/CESifoWPdetails?wp_ id=14558453 (Erişim: 09.09.2013). 47