Hakemli Makale - Eğitim Bilim Toplum

Transkript

Hakemli Makale - Eğitim Bilim Toplum
Hakemli Makale
Gündemİn Tuzağına Düşmeden Dershanelerİ
Tartışmak1
Discussing the Private Tutoring Centers Without Falling into The Trap of Agenda
Ejder Yelken*
Tufan Büyükcan**
Tartışacağınız konuları belirleyenler
söyleyeceklerinizden endişe duymazlar.
24
Öz
Son dönemde yürütülen dershanelerin kapatılması ve özel okullara dönüştürülmesine ilişkin
tartışma, Türkiye’ye özgü bir eğitim politikası tartışması izlenimi verse de, Türkiye’de son
10 yıllık sürecin ve eğitime ilişkin küresel gelişmelerin incelenmesi, eğitimin finansmanı ve
yönetimine ilişkin yapısal bir dönüşümün gerçekleşmekte olduğunu göstermektedir
Yapılan açıklamalarda yalnızca dershanelerin özel okullara dönüştürüleceği dile getirilmiş,
bu okulların kuruluş ilkeleri, büyüklükleri, çalışma, iş güvencesi koşulları, denetlenmeleri
konusunda nelerin öngörüldüğü gibi ayrıntılara yer verilmemiştir. Bu konudaki gelişmeler,
eğitimde bir yeniliğin değil dershane sahiplerine kaynak aktarımının ortaya çıkacağını
göstermektedir.
Eğitime katkı koymak yerine yeni sorunlar eklemeye aday bu sıkıntılı başlangıcın önlenmesi
için bu modele ilişkin doğru zeminden yürütülecek akademik ve politik tartışmalara gerek
bulunmaktadır.
Anahtar Sözcükler: Dershane, Eğitim Finansmanı, Sözleşmeli Okul, Eğitimde Kamu-Özel
Ortaklığı.
* Ankara Üniversitesi, Eğitim ekonomisi ve Planlaması Doktora Programı, / [email protected]
** Ankara Üniversitesi, Eğitim ekonomisi ve Planlaması Doktora Programı, / [email protected]
Eğitim Bilim Toplum Dergisi / Cilt:13 Sayı:50 Bahar: 2015 Sayfa: 24-47
Education Science Society Journal / Volume:13 Issue:50 Spring: 2015 Page: 24-47
Ejder Yelken, Tufan Büyükcan
Abstract
The recent debates about closing the private teaching centers (PTC) and converting them into
private schools gives the impression of a political agenda and educational policy unique to
Turkey. However a worldwide research reveals that we are facing a structural transformation
related to educational funding and management.
The statements made, excluded the details about the founding principles, school size, working
and employment conditions and auditing of these schools. This approach points out that, the
result will not be an education development, but a transfer of funding to the owners of these
centers.
To prevent this troublesome start, nominee to add new problems in education rather than to
contribute, it is necessary to carry out academic and political debates of the model based on the
right ground.
Keywords: Dershane (Private Tutoring Centers), Educational Funding, Contract School,
Charter School, Public Private Partnership.
Giriş
Son dönemde dershanelerin kapatılması ve özel okullara dönüştürülmesine
ilişkin bir tartışma başlamış ve dershanelerin kapatılmasına ilişkin bir yasal
düzenleme yapılması gündeme gelmiştir. Başta Başbakan ve Milli Eğitim
Bakanının açıklamalarıyla alevlenen bu tartışma Türkiye’ye özgü bir politik
tartışma gibi görülmekte ve eğitimdeki eşitsizliklerin kaynağı olarak lanse
edilen dershanelerin kapatılmasını hedefliyor izlenimi vermektedir. Oysa
eğitim politikasına ilişkin Türkiye’deki gelişmeler ve eğitimdeki küresel
değişiklikler incelendiğinde bunun böyle olmadığı, eğitim finansmanı ve
yönetimine ilişkin ciddi yapısal değişikliklere yol açacak bir sürecin başında
olunduğu görülmektedir. Bu makalede öncelikle Türkiye’de dershane
tartışmasına ilişkin gündem ortaya konacak, ardından çeşitli ülkelerde ilk
ve ortaöğretimde örnekleri her geçen gün artan, devlet tarafından çeşitli
yollarla finanse edilen ancak devlet okullarından kuruluş, yönetim ve eğitim
uygulamaları bakımından farklılaşan okullara yer verilecektir. Son bölümde ise
incelenen diğer ülke örnekleri ışığında Türkiye’de dershanelerin kapatılması
tartışmasının, doğru bir zeminde ve eğitimde yol açacağı yapısal değişiklikler
dikkate alınarak yapılması gereği ortaya konacaktır.
Dershanelerin Kapatılmasının Gündeme Gelmesi
Varlıkları uzun yıllardır tartışma konusu olan ve eğitimdeki önemli
eşitsizliklerden biri olarak görülen dershanelerin kapatılması Başbakan ve
son iki Milli Eğitim Bakanının açıklamalarıyla eğitime ilişkin gündemin
başat konularından biri haline gelmiştir. İlk olarak Başbakan Tayyip
Erdoğan 25 Mart 2012’de üniversite giriş sınavlarını ve üniversite hazırlık
25
Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak
kurslarını kaldırmayı planladıklarını dile getirmiş, dershanelerin ya özel
okula dönüşeceğini ya da kapatılacağını belirtmiştir (“Başbakan Erdoğan
Seul Yolunda Açıkladı”,2012). Dönemin Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer
de bu açıklamayı pekiştirecek demeçler vermiştir. Ardından göreve gelen
Nabi Avcı 3 Temmuz 2013’te yaptığı açıklamada, dershanelerin önümüzdeki
eğitim öğretim yılında özel okula dönüştürülmek yoluyla kapatılmasının
planlandığını dile getirmiştir (“SBS Kalkacak”,2013). Başbakan ve Milli
Eğitim Bakanlarının açıklamalarından görüldüğü kadarıyla hükümet
dershaneleri özel okullara dönüştürmek suretiyle kapatmayı düşünmektedir.
Yeni liseye geçiş sistemi ile dershanelere gerek kalmayacağı ve var olanların
özel okullara dönüşebileceği düşünülmektedir.
26
Dershanelerin kapatılması konusundaki bu girişim aslında ilk değildir. Daha
önce 1983 yılında 2843 sayılı yasayla 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanununda bir değişiklik yapılmış ve o tarih itibariyle mevcut dershanelerin
1 Ağustos 1984’e kadar kapatılmasına hükmedilmiştir. Ancak bu düzenleme
yürürlüğe girmeden önce dershanelerin hazineye gelir sağlayan, istihdam
yaratan kurumlar olduğu ve özel derslerin açıklık, eşitlik içinde ve devlet
kontrolünde yürütülmesine imkan sağladığı gerekçeleriyle (TBMM,1965)
kapatılmasına ilişkin düzenleme yürürlükten kaldırılmıştır. O yıllarda
bile sayısı sadece 174 olan dershaneler fırsat eşitsizliğine neden olduğu
gerekçesiyle kapatılmak istenmiş ancak dershane sahiplerinin yoğun kulisi
ile kapatılma kararı uygulamaya girememiştir (ÖZDEBİR,2009’dan aktaran
Özoğlu,2011:6).
Dershanelerin kapatılması, özel okula dönüştürülmeleri için belli
kolaylıkların sağlanacağı argümanı ile birlikte dile getirilmektedir. Bu
kolaylıkların ne olacağı henüz bu konuda bir yasa tasarısı taslağı kamuoyu
ile paylaşılmadığından belirsizliğini korumaktadır. Ancak dershanelerin
kaldırılması ile özel okulların teşvik edilmesi birbirinden tamamen bağımsız
iki farklı konu olarak ele alınmalıdır.
Eğitim Sisteminin Yapısı ve Dershaneler
Dershanelerin kapatılması ile ilgili tartışmalarda genellikle eğitimin temel
problemlerinden çok bu problemlerden kaynaklanan belirtiler gündeme
gelmektedir. Eğitime ilişkin sorunlar bir bütün halinde ele alınmadığı
müddetçe ortaya atılan fikirler sorunları çözmek yerine yeni sorunların ortaya
çıkmasına neden olmaktadır (TED,2010:2).
Ejder Yelken, Tufan Büyükcan
Dershanelere olan talep temelde eğitim sistemine ilişkin sorunlardan
kaynaklanmaktadır. Türkiye’de dershanelere yönelik talep üniversite ve
ortaöğretime geçiş sınavları ile okullar arasında gelecekte elde edilecek kazanç
potansiyeli ve sosyal statü farklarının bulunmasıyla ilişkilendirilmektedir
(Tansel/Bircan,2008:1). Bu durum Türkiye’ye özgü değildir. Dershane
olgusu daha üst eğitim basamakları için merkezi seçme sınavı yapılan diğer
ülkelerde de yaygındır. Yunanistan, Japonya, Tayvan ve bazı eski Doğu Bloku
ülkelerinde de öğrencilerin geleceğini büyük oranda etkileyen merkezi eleme
sınavları olduğundan özel ders, dershane veya benzer yapılar görülmektedir.
Aynı şekilde özel ders ve dershane talebinin; eğitim farklarının gelir ve yaşam
standartları üzerindeki etkisinin yüksek olduğu ülkelerde daha fazla olduğu
bilinmektedir (Bray/Slova,2006:31-32). Bir diğer husus ise eğitim talebi ile
kontenjanlar arasındaki uyumsuzluktur. Orta ve yükseköğretim arasındaki
arz talep dengesinin kurulamamış olması öğrencileri ve aileleri üniversite
sınavında başarılarını artırmak ve var olan rekabette öne geçmek için okul
dışında alternatifler aramaya itmektedir. Bu durum özellikle üniversiteye
geçiş sürecinde kendini göstermektedir. Üniversite sınavı sadece ortaöğretim
öğrencilerini değil iyi bir üniversite eğitimi için iyi bir lise eğitimi almak
gerektiğini düşünen ortaokul öğrencilerini de etkilemekte ve ortaöğretime
geçiş sınavlarına atfedilen önem üniversite sınavının altında kalmamaktadır.
Çünkü bir çocuğun hangi ortaöğretim kurumunda okuduğu üniversiteye girme
şansını ve dolayısıyla gelir kazanma potansiyelini belirlemektedir (Eğitim
Reformu Girişimi [ERG],2009:20-21).
Üniversiteler arasındaki kalite farkları bu kadar fazla olduğu ve kaliteli
olduğu düşünülen üniversitelere erişim imkanları sınırlı olmaya devam ettiği
müddetçe dershanelere ve özel derslere talep devam edecektir (ERG,2009:2021). Sınava endekslenmiş bir eğitim sisteminde en önemli başarı kriteri
sınavlarda alınan puanlar olacaktır. Bu sınavlara en iyi şekilde hazırlanmak,
en iyi eğitimi almak anlamına gelmektedir (Demirer,2012:169).
Dershanelerin kapatılmasına ilişkin tartışmalar sürerken bir taraftan da yeni
bir liseye geçiş süreci açıklanmıştır. Buna göre 2013-14 öğretim yılından
itibaren 8. sınıfta belirlenen 6 ders için yapılacak sınavların her dönem birer
tanesi merkezi olacaktır. Bu derslerden alınacak ağırlıklı puanların % 70’ine
6, 7 ve 8. sınıfların yılsonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasının % 30’u
eklenecektir. Böylece yerleştirmeye esas teşkil edecek puan ortaya çıkacaktır.
Bu sistemin, geçiş sürecini müfredatla ilişkilendirdiği için dershane talebini
azaltacağı öngörülmektedir (Milli Eğitim Bakanlığı [MEB],2013b). Sınıf
mevcutları ve fiziki imkanlar açısından ortaokullar arasındaki farklılıklar,
27
Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak
bazı okullarda öğretmen yetersizlikleri, branşından farklı derslere giren/
girmek zorunda kalan öğretmenlerin varlığı gibi sebeplerle ülkedeki bütün
öğrencilerin bu 12 sınava eşit şartlarda gireceğini söylemek zordur. Ayrıca hem
okul türleri hem de aynı türdeki okullar arasında kalite farklarını giderecek
hiçbir tedbir öngörülmemesi, genel liselerin geleceğine ilişkin belirsizlik ve
yükseköğretime geçişin aynı şekilde devam etmesi özel ders ve dershane
talebinin devam etmesine yol açacaktır. Dershanelerin kapatılmasına ilişkin
tartışmalarda eğitim sisteminin yapısal sorunları ile dershanelerin varlık
sebepleri tartışılmamakta hatta neredeyse hiç gündeme gelmemektedir. Sadece
dershanelerin özel okula dönüşmesi için hangi teşviklerin verilebileceği
konuşmaktadır.
28
Özel okullara yönelik teşvikler
Dershanelerin özel okula dönüştürülmesi projesi Başbakan Erdoğan’ın
açıklamasından çok daha önce Dokuzuncu Kalkınma Planında yer bulmuştur.
Planda ortaöğretim ve yükseköğretime hazırlık dershanelerinin özel okullara
dönüştürülmesine yönelik teşvikler sağlanacağı belirtilmektedir (Dokuzuncu
Kalkınma Planı,2006:87). Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı 2010-2014
Stratejik Planında 2014 yılı sonuna kadar ortaöğretim ve yükseköğretime
hazırlık dershanelerinin %70’inin özel okula dönüşmesinin teşvik edilmesi
ve özel sektörün finansman gücünden faydalanmak üzere özel öğretim
kurumlarının oranının % 5,21’den % 9’a çıkarılması hedefler arasında yer
almıştır (MEB,2009:112). Planda “Politika ve Stratejiler” başlığı altında
dershanelerin özel öğretim kurumlarına dönüştürülmesi için arsa tahsisi
ve vergi muafiyeti gibi teşvikleri içeren yeni mevzuat geliştirileceği, var
olan mevzuatın dershanelerin özel okula dönüşmesine imkan sağlayacak
biçimde değiştirileceği belirtilmektedir. Bu yaklaşım kendini 2012 yılındaki
teşvik düzenlemesinde göstermiştir. 2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet
Yardımları Kararnamesi ile eğitim, teşvik uygulamaları açısından öncelikli
yatırım konuları arasında sayılmış, eğitim yatırımları özendirilmek için belli
destekler sağlanmıştır. İlgili Kararnameye göre Türkiye’deki iller 6 yatırım
bölgesine ayrılmış, devlet desteğinin de 1.’den 6.’ya artarak uygulanmasına
karar verilmiştir. Kararnameye göre ilk 5 bölgede yer alan eğitim yatırımları
5. Bölgeye ilişkin düzenlemelere göre 6. Bölgedekiler ise 6. Bölgeye ilişkin
düzenlemelere göre desteklenecektir. İlk 5 bölgedeki eğitim yatırımlarına
sağlanan destekler şunlardır:
• Gümrük vergisi muafiyeti
• KDV istisnası
• Vergi indirimi
Ejder Yelken, Tufan Büyükcan
• Sigorta primi işveren hissesi desteği
• Yatırım yeri tahsisi
• Faiz desteği.
6.Bölgedeki yatırımlar için bunlara ek olarak sigorta primi desteği ve gelir
vergisi stopajı desteği verilmektedir.
Dershanelerin kapatılmasına ilişkin tartışma bu yeni teşvik sisteminden
daha sonra gündeme geldiği halde dershanelerin özel okula dönüştürülmesi
konusunda bundan söz edilmemektedir. Tartışmaların en yoğun geçtiği
zamanlarda dahi uygulamadaki teşvik sisteminden bahsedilmemiş, sanki
böyle bir düzenleme yokmuş gibi davranılarak farklı teşviklerin gündeme
geleceği düşündürülmüştür. Dershaneler için asıl teşvik, tartışmanın ilerleyen
zamanlarında dile getirilmiştir. Başbakan Erdoğan 21 Kasım 2013’te konuyla
ilgili yaptığı açıklamada özel okula dönüşen dershanelerde ortaya çıkacak atıl
kapasitenin hizmet alımı ile doldurulacağını dile getirmiştir.
Yalnızca teşvik düzenlemeleri ile dershanelerin özel okul olarak ayakta
kalmalarının pek de mümkün olmadığı, var olan özel öğretim kurumlarındaki
doluluk oranlarına bakılarak tahmin edilebilir durumdadır. Hali hazırda büyük
illerdeki bulunan bazı özel okullar dışındaki okullarda ciddi bir atıl kapasite
vardır. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cem
Gülan verdiği bir mülakatta mevcut okulların yarı kapasite ile çalıştığını, var
olan sıkıntılar giderilmeden ve boş kapasiteler dolmadan, sağlanacak teşviklerle
yeni okulların açılmasının zor olduğunu dile getirmiştir (“Dershanelerin Okula
Dönüşmesi”,2012). Refah seviyesinde ya da gelir dağılımında ani bir iyileşme
olmadığı müddetçe teşviklerle dershanelerden dönüştürülecek özel okulların
talep yetersizliği ile karşılaşması ihtimali oldukça yüksek görünmektedir.
Görüldüğü üzere dershanelerin kapatılmasına ilişkin tartışma metalaşan
eğitim hizmetlerinde özel sektöre alan açacak yeni bir eğitim finansmanı
boyutu taşımaktadır. Aslında özel öğretim kurumlarından hizmet alımına
ilişkin ilk girişim bu değildir. Daha önce özel okulların kamu kaynaklarıyla
desteklenmesine ilişkin bir yasal düzenleme girişimi olmuştur. 2003 yılında
4967 sayılı Kanunla yapılan düzenlemede maddi imkanlardan yoksun ve
başarılı öğrencilerin ücreti Milli Eğitim Bakanlığınca karşılanmak kaydıyla
özel öğretim kurumlarında öğretim görmelerinin sağlanabileceğine yer
verilmiştir. Bu düzenleme o zamanki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer
tarafından TBMM’ye geri gönderilmiştir. Geri gönderme gerekçesinde,
29
Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak
“böyle bir düzenlemenin devletin temel görevinin hizmet satın alma yoluyla
özel öğretim kurumlarına devredilmesi anlamını taşıyacağı, uygulamanın
özel okullara devlet bütçesinden kaynak aktarılması sonucunu doğuracağı,
özel öğretim kurumlarının kurulma amaçlarından birinin devlet bütçesini
rahatlatmak olduğu bu açıdan varlık amaçlarıyla çelişkili bir uygulama
olacağı, eğitim kalitesini ve çağdaşlığını kanıtlamış özel okullarda kontenjan
bulunmadığından bu uygulama ile öğrencilerin kontenjanını dolduramayan
kimi çevrelerce değişik amaçlarla kurulmuş özel okullara gönderilmesinin
kaçınılmaz olduğu, bu durumda da laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti
niteliklerine uygun olmayan düşünce yapısına sahip insanların yetiştirilmesi
anlamına geleceği” dile getirilmektedir. Ayrıca devlet okullarının fiziki
koşulları ve eğitim kalitesinin iyileştirilmesi için yeterli ödenek bulunmadığı
öne sürülürken sınırlı bütçe kaynağının özel okulların desteklenmesi amacıyla
kullanılmasında kamu yararı bulunmadığı belirtilmiştir. Bunlara ek olarak
başarılı öğrencilere parasız yatılı ve burslu okuma imkanı tanındığı ve yabancı
dillerde eğitim veren çok sayıda Anadolu lisesinin bulunduğu bir ortamda
yoksul ancak başarılı öğrencilerin özel öğretim kurumlarında devlet olanakları
ile okutulmasının uygun olmadığı dile getirilmiştir (Cumhurbaşkanlığı,2003).
30
2012 yılında benzer bir uygulama daha dar kapsamlı olarak hayata
geçirilmiştir. 4 Temmuz 2012’de Özel Öğretim Kurumları Kanununun 12.
maddesine eklenen iki fıkra ile “organize sanayi bölgelerinde açılan mesleki
ve teknik eğitim okullarında öğrenim gören her bir öğrenci için, 2012-2013
eğitim ve öğretim yılından başlamak üzere, resmî okullarda öğrenim gören bir
öğrencinin okul türüne göre Devlete maliyetinin bir buçuk katını geçmemek
üzere, her eğitim öğretim yılı itibarıyla Maliye Bakanlığı ile Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından müştereken belirlenen tutarda, Bakanlık bütçesine bu
amaçla konulan ödenekten eğitim ve öğretim desteği yapılabileceği” ve bu
uygulamanın organize sanayi bölgeleri dışındaki mesleki ve teknik eğitim
okullarında uygulanması konusunda Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu
düzenlenmiştir. 2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren bu okullara
öğrenci başına 3800 ila 5500 TL arasında değişen miktarlarda eğitim öğretim
desteği verilmektedir (2013-2014 Eğitim..,2013).
Dershanelerin kapatılmasına ilişkin son açıklamalara göre 2014-15 eğitim
öğretim yılından itibaren sürecin teşvik ve desteklerle özel okula dönüşme
imkanı olanlarla başlayacağı, özel okula dönüşeceğini taahhüt ederek
belli bir uyum sürecine ihtiyaç duyanların ise 2 yıl açık lise olarak hizmet
verebileceği, bunlara genel liseye kayıt yaptırmak isteyen ancak tüm genel
liseler Anadolu lisesine dönüştüğü için kayıt yaptıramayan öğrencilerin
Ejder Yelken, Tufan Büyükcan
yönlendirileceği ve öğrenci başına 2 ila 4 bin lira arasında teşvik verileceği
dile getirilmiştir. İhtiyaç duyanlara, arsa, ucuz kredi, vergi muafiyeti gibi
kolaylıklar sağlanacağı belirtilmiştir. Halihazırda teşvik düzenlemesinde
bu olanaklar sunulmasına karşın bu konunun ilgili teşvik düzenlemesi ile
ilişkilendirilmeksizin dillendirilmesi sunulan imkanların artırılacağı ve yeni
teşviklerin gündeme geleceğini düşündürmektedir (“Kapatılan Dershaneye”,
2013). Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı son açıklamasında dershanelerin sadece
% 20’sinin özel okula dönüşebilecek nitelikleri taşıdığını, bu yüzden özel
okul açma kriterlerinin geçici olarak esnetilebileceğini böylece özel okula
dönüşecek dershanelerin sayısının artabileceğini, dershanelerin özel okul
dışında etüt eğitim merkezi, anaokulu veya kurs seçenekleri arasında karar
verebileceklerini belirtmiştir. Ayrıca özel okul olma niteliklerini taşımadıkları
için yurt olarak hizmet vermeyi isteyen dershaneler bulunduğunu, seçenekleri
bütün dershanelere uyabilecek şekilde zenginleştirmeye gayret ettiklerini
söylemiştir (“Milli Eğitim Bakanı”,2013).
Yerel Niyetler Küresel Gerçekler
Dershanelerin okula dönüştürülmesi konusunu Türkiye’ye özgü bir politik
çekişmeye ve dershanelerin kapatılmasına indirgemek yanıltıcı olacaktır.
Bir önceki bölümde de ileri sürdüğümüz gibi, sınav sisteminde yapılan
değişikliklerin dershanelere olan talebi azaltma ihtimali düşük görünmektedir.
Bu nedenle dershanelerin özel okula dönüşmesini odağa dershaneleri almayan
farklı açılardan da incelemek gerekmektedir.
Kaynak: Eurostat, Participation/Enrolment in Education, http://appsso.
eurostat.ec.europa.eu/nui/show.do?dataset=educ_ipart&lang=en
31
Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak
Gündemdeki politika değişikliklerinin eğitim alanındaki küresel gelişmeler de
dikkate alınarak incelenmesi yapısal bir değişimin söz konusu olduğunu ortaya
koymaktadır. Bu yapısal değişim, tüm dünyada yeni okul türleri, eğitimde
özerklik, eğitim yönetimi gibi tartışmalara konu olan farklı bir finansman
modelini işaret etmektedir.
Avrupa Birliği ülkeleri ile ilgili bir çalışma ilişikte sunulmuştur. Şekil 1.’de
yer alan grafikte çeşitli ülkelerde eğitim finansman biçimlerine göre öğrenci
oranları yer almaktadır. Görüldüğü gibi aralarında Türkiye’nin de yer aldığı,
eğitim finansmanı seçeneklerinin devlet okulu / özel okul ikiliğiyle sınırlı
olduğu ülkeler azınlıktadır. Buna karşın ülkelerin pek çoğunda bunlara devlet
destekli özel okullar ile üçüncü bir boyut eklenmiştir.
İnceleme alanımızı genişletirsek bu listeye Avustralya, Katar, Kanada, Yeni
Zelanda, ABD, Japonya, Tanzanya, Nikaragua, Pakistan, Şili, Arjantin, Çin
gibi birçok ülke daha eklenebilir (Breweer/ Hentschke,2009).
32
Özel öğretim kurumlarının devlet kaynakları ile finanse edilmesi yüz yılı
aşkın bir geçmişe sahiptir. Ortaya çıkışında kilise-devlet çatışmalarının,
mezhep farklılıklarının ve etnik, dil temelli toplulukların oluşturduğu federal
yapıların etkin olduğu söylenebilir. Birçok devlet, toplumdaki azınlıkların
kendi kültürlerini sürdürmelerine olanak sağlayan eğitim kurumları
açmalarına izin vermiş ve bu grupların toplumsal kaynaklardan daha az
yararlandıkları gerçeğinden hareket ederek onlara kaynak sağlamıştır. Bu
kurumların finansmanının sağlanmasını dezavantajlı konumda olanlara
yönelik, gerekli ve toplumda eşitliği sağlayıcı pozitif ayrımcılık politikaları
olarak değerlendirmek de mümkündür. İrlanda’da dini okullar, Hollanda’da
Flamanca konuşulan okullar gibi örnekler bilinse de bu yapı gerek ülkeler
arasında, gerekse ülkelerin eğitim sistemlerinde uzun yıllar öne çıkmamıştır.
1970’li yılların sonlarından günümüze ise, bu finansman modeli yepyeni
amaçlarla yeniden tasarlanarak hızla yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu nedenle
Şekil 1’de yer alan devlet destekli özel okulların finansmanını, dini okullar
ya da farklı kimliklere saygı yerine, dünyada küreselleşme ve ekonomik
benzeşmenin artışı ile ilişkilendirmek çok daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Türkiye’de ilk ve ortaöğretim düzeyinde eğitim devlet tarafından
düzenlenmekte, devlet okulları ve özel okullar aracılığıyla yürütülmektedir.
Eğitimdeki payları düşük olan özel öğretim kurumları, devlet tarafından
belirlenen program ve düzenlemelere tabi olsalar da yönetim ve finansman
olarak devletten bağımsızdırlar. Özel öğretim kurumlarının oranını artırmak
Ejder Yelken, Tufan Büyükcan
konusundaki hedeflere ve sağlanan teşviklere rağmen ulaşılan son durum
özel sektörün bu alanda yatırım yapma konusunda çekinceleri olduğunu
göstermektedir.
Tablo 1 :Türkiye’de Özel Okullardaki Öğrencilerin Oranları (2012/13)
Toplam
Özel Okul
Okul Türü
Oran (%)
Öğrenci Sayısı
Öğrenci Sayısı
İlkokul
5.593.910
167.381
2.99
Ortaokul
5.566.986
164.294
2.95
Lise
4.995.623
156.665
3.14
Kaynak : MEB (2013), Milli Egitim İstatistikleri - Örgün Eğitim 2012-2013,
http://sgb.meb.gov.tr/istatistik/meb_istatistikleri_orgun_egitim_2012_2013.
pdf
Tablo 1’e bakıldığında Türkiye’de özel öğretim kurumlarında okuyan
öğrencilerin önemli bir oran oluşturmadığı ilk ve ortaöğretimin çok büyük
bir oranda devlet tarafından finanse edilip yönetildiği söylenebilir. Oysa diğer
ülkelerdeki eğitim finansman biçimleri incelendiğinde yukarda bahsedilen
üçüncü seçeneğin gittikçe yaygınlaştığı görülmektedir. Bu seçenek, yapısı,
yönetimi ve eğitim metotları devletten bağımsız olan okulların finansmanının
çeşitli oran ve biçimlerde devlet kaynakları tarafından karşılanması olarak
ortaya konabilir. Bu kurumlar, bazen kamu kaynaklarını kullanan özel okullar
bazen de özel yönetime sahip kamu okulları olarak adlandırılsa da, geleneksel
eğitim modelindeki devlet finansman ve yönetim birliğindeki ayrılık belirleyici
olmaktadır.
Küresel Dönüşüm ve Eğitim
1970’li yılların sonu, dünyada kamusal hizmetlerin yeniden düzenlendiği,
piyasa güçlerinin ve kurallarının mal ve hizmet sağlanmasında daha etkin kabul
edildiği yeni bir devrin başlangıcıdır. Kamu mal ve hizmet sunumunun yeniden
örgütlendiği, neoliberal dönem, küresel ölçekte devlete ait rolleri dönüştürerek
devam etmektedir. Birçok alanda piyasalaşmanın yaşandığı, kamu sektörünün
yeniden yapılandırıldığı bu dönemde ilgiyi en çok sağlık ve eğitim çekmiştir.
Teknolojik gelişmelerle de desteklenen bu dönüşüm ülkemizde sağlık alanında
çok daha kapsamlı ve hızlı gerçekleşmektedir (Güzelsarı,2012:29). Eğitim
alanında mal ve hizmet alımları, yükseköğretimdeki değişiklikler bu eğilime
örnek oluştursa da ilk ve ortaöğretim büyük ölçüde değişmeden kalmıştır. Son
yıllarda okul kitaplarının temini, Fatih projesi gibi yüksek bütçeli ve tartışmalı
33
Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak
projelerin gündeme gelmesi eğitim alanında da bu süreçlerle uyumlu daha
ileri değişim işaretleri olarak algılanabilir.
Dershanelerin okula dönüştürülmesi ve bu kurumlara yapılacağı açıklanan
katkılar (“Dershaneler Kalkıyor”, 2012) finansman olarak yeni bir yaklaşımı
ve okul türünü gündeme getirmektedir. Bu okullar, kuruluş biçimleri
ve yönetimleri ülkeden ülkeye farklılık gösteren, eğitimdeki kamu-özel
ortaklıkları olarak adlandırılabilirler (Patrinos vd.,2009). Bu noktada kamuözel ortaklığının bir diğer örneği olan kupon sistemini hatırlamak yararlı
olacaktır. Kuponlar aracılığıyla özel okullara giden öğrencilerin masraflarının
devlet tarafından karşılanmasına özel sektöre kaynak sağlayan olumsuz
bir örnek olarak karşı çıkılmıştır. Politik ve yasal mücadeleler modelin
yaygınlaşmasına engel olmuştur. Buna karşın gündeme getirilen yeni model,
devletin oynadığı rol, devlet okullarını da içeren ve kar amacı gütmeyen
yapılanmalar gibi farklı sunumlarıyla konunun özünü gözlerden saklamakta
ve muhtemel karşı çıkışlardan sakınmaktadır.
34
Türkiye’de gündemin dershane karşıtlığı üzerinden oluşturulması,
tartışmaların da bu zeminden yapılmasına yol açarak uygulamaya konulması
planlanan yeni modele hak ettiği önemin verilmesini engellemektedir. Devlet
finansmanı ile desteklenen, özel yönetime sahip okul modeli eğitimde önemli
etkileri olacak güçlü bir araçtır. Eğitim hakkı, eşitlik, adalet, toplum yararı
göz önünde tutularak, doğru kurgulanıp yönetilmesi halinde eğitimle ilgili
sorunlara çözüm arayışında kullanılması söz konusu olabilir. Ancak sağlıkta
benzerini izlediğimiz gibi, piyasalaşmanın önemli bir enstrümanı olma,
eğitim sektöründe çalışma koşullarını olumsuz etkileme ve özel sektöre
risksiz ve denetimsiz kaynak aktarımı işlevini görmesi kuvvetle muhtemeldir
ve gözden kaçırılmamalıdır. Konuyu doğru zeminden tartışabilmek adına
dünyadan bazı örnekleri incelemek, bu finansman modelinin hangi amaç
ve kurgularla gündeme getirildiğini, uygulama ve sonuçları açısından nasıl
tartışıldığını ortaya koyacaktır. Bu örnekler konunun sadece finansmanla
sınırlı kalmadığını, eğitimin yönetimi, özerkleşmesi, istihdamı ve verimliliği
ile ilgili boyutlarının da olduğunu göstermektedir. Eğitim gibi politik bir
alanda yapılacak değişikliklerin, farklı toplumsal kesimlerin beklentilerini ne
ölçüde yansıttığı, bu kesimlerin eğitime erişimlerini nasıl etkileyeceği, uzun
vadede nasıl bir eğitim tasarımının söz konusu açısından da ele alınmalıdır.
Türkiye’de ise cemaat tartışmaları, dershanelerin eğitimdeki rolü gibi sınırlı bir
gündem oluşturulmuş ve konunun gerek finansman farklılığı gerekse eğitimde
yaratacağı dönüştürücü etkilerle tartışılması bir türlü mümkün olmamıştır.
Ejder Yelken, Tufan Büyükcan
Devletçe desteklenen özel öğretim kurumları tarihsel olarak dezavantajlı
gruplara yönelik pozitif ayrımcılık, yerellik ve farklı topluluklara tanınan
özerkliğin öne çıktığı koşullarda deneyimlenmiştir. Ancak günümüzde
bu finansman modelinin birçok ülkede gündeme getirilmesini veya etkili
olmadığı ülkelerde genişletilmesini söz konusu farklılıklara dayandırmak
mümkün değildir. Yeni dönemdeki rolleri, eğitim alanında devlet okulları
ve yönetimi ile çözülemediği düşünülen sorunlara özel sektörün katkısıyla
çözüm aramaktır. Bu da eğitimin piyasa ile ilişkilendirilmesini ve piyasada
geçerli olan rollerin yaratılmasını gerektirmektedir. Birkaç ülkeyi örnek olarak
inceleyerek bu modelin gelişimini izlemek yararlı olacaktır.
Amerika Birleşik Devletleri: ABD’de çeşitli biçimlerde özel sektörü
eğitime dahil etmeye çalışan bir gelenek mevcuttur. Bu geleneğin son halkası,
tartıştığımız modelle uyumlu “Sözleşmeli Okullar (Charter Schools)” olmuştur.
İlk Sözleşmeli Okul 1991 yılında Minnesota’da açılmıştır. Bu tarihten sonra
çeşitli kanun ve reformlarla desteklenen bu okullar ailelere “okul seçimi”
olarak sunulmuş, büyük bir ilgiyle karşılanmış ve çığ gibi büyümüştür.
Aşağıdaki tablo okulların sayısal gelişimi hakkında bir fikir vermektedir.
35
Tablo 2 : ABD’de Yıllar İtibariyle Sözleşmeli Okullar
Yıl
Okul Sayısı
1991-1992 1994-1995 1999-2000 2001-2002 2003-2004 2005-2006 2007-2008 2009-2010 2011-2012 2012-2013
1
100
1542
2313
2959
3689
4299
4913
5618
5997
Kaynak :National Alliance for Public Charter Schools, Total Number of
Schools, http://dashboard.publiccharters.org/dashboard/schools/page/
overview/year/2011/
Sözleşmeli okullar; aile birlikleri, topluluklar, yerel yönetimler, kar amaçlı
olmayan kurum ve kuruluşlar, dini gruplar, hatta sendikalar tarafından
kurulabilmektedir. Öğretim kadrolarını ve yönetimlerini devletten
bağımsız olarak oluşturmaktadırlar. Kuruluş sözleşmelerinde belirtilen ve
devlet okullarına kıyasla daha esnek olan program ve denetlemelere tabi
olmaktadırlar. Bu okullar sayesinde başka okullarda da kullanılabilecek,
eğitim kalitesini artıracak yeniliklerin ortaya çıkacağı bir dinamizm
oluşacağı iddia edilmektedir. Kar amaçlı çalıştırılmalarına izin verilmeyen
bu okullara öğrencilerin devamı ücretsiz ve herhangi bir kısıtlamaya bağlı
olmadan gerçekleşmektedir. Talebin fazla olması durumunda kura yöntemi
Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak
uygulanmaktadır. Bu okullar, belli performans kriterlerine göre denetlenmekte
ve başarısızlık halinde kapatılmaya kadar varan yaptırımlar uygulanmaktadır.
Ayrıca velilerin tercih etmedikleri okullar da zaman içerisinde kapanmak
durumunda kalmaktadırlar. Sözleşmeli okullar, devlet okullarına alternatif
olarak kurulmaları ve başarısız devlet okullarının velilerin talebiyle sözleşmeli
okula dönüşebilmesi dolayısıyla kamusal eğitim karşıtı bir uygulama olarak
tartışma konusu yapılmaktadır (Lipman,2011:4).
Sözleşmeli okul savunucuları ise velilerin okul seçme hakkını öne
çıkarmaktadırlar. Bu sayede velilere başarısız buldukları okullar yerine yeni
alternatifler sunulmaktadır. Öğrenci kaybı ile kapanma tehlikesi olan devlet
okullarının da bu sayede rekabet içine girip kendilerini geliştirecekleri ve
eğitimin bu sinerjiden olumlu etkileneceği düşünülmektedir. Sözleşmeli
okulların devletten bağımsız özerk yönetim biçimleri sayesinde eğitimdeki
yeni arayış ve uygulamalar için daha verimli bir ortam sundukları
savunulmaktadır. Bu okulların çeşitli ulusal ve uluslararası sınavlarda daha
başarılı oldukları, disiplin ve fiziki altyapılarıyla velilerce tercih edildikleri
konusunda göstergeler ve araştırmalar bulunmaktadır (Forster,2013).
36
Sözleşmeli okul karşıtları ise bu kurumların, geleneksel eğitim yapısının
ve devlet okullarının ortadan kaldırılması için araç olarak kullanıldığını
savunmaktadırlar. Öğrencilerini sözleşmeli okullara kaptırarak kapanan
okullar ve işten çıkarılan eğitim çalışanları sıkça vurgulanmaktadır. Ailelerin
okul tercihlerinin sosyal ayrışmaya yol açtığı tartışmaları da mevcuttur
(OECD,2012). Bu uygulamalarla birlikte ABD’de uzun mücadeleler
sonrasında oluşturulan kaynaşmanın aksine Latin, Afro Amerikan veya beyaz
Amerikalıların ağırlıkta olduğu okullar ortaya çıkmıştır. Sözleşmeli okulların
başarısına da şüpheyle yaklaşan bu çevreler, gerek başarı ölçütlerine gerekse
bu okulların devlet okullarına göre daha esnek denetlemelere tabi tutulmalarına
karşı itirazlarını ortaya koymaktadırlar. Sözleşmeli okulların piyasaya kaynak
aktarma rolleri ile ilgili tartışmalar ise son yıllarda bu okulların yönetim ve
işletmesini yürüten ulusal zincirlerin ortaya çıkışıyla daha güçlü bir haklılık
zemininde sürdürülmektedir (Miron,2011:4).
ABD’de “Sözleşmeli okullar” deneyimi yukarda özetlemeye çalıştıklarımızdan
da görüldüğü gibi yoğun bir tartışma ortamı içerisinde devam etmektedir.
İncelemelerimiz olumsuz etkilerin fazla olduğunu ve başlangıçta
amaçlananların tersi gelişmelerin meydana geldiğini göstermektedir. Yine
de, bu okullara yönelik talebin artışı yadsınamaz bir gerçek olarak önümüzde
Ejder Yelken, Tufan Büyükcan
durmaktadır. Tüm bunlar bize Sözleşmeli Okulların gündemde kalmaya
devam edeceğini işaret etmektedir.
Fransa: Fransa’da devlet okulları ve devletçe desteklenen özel okulların
birlikteliği 19. Yüzyıla kadar uzanmaktadır. Katolik okulları olarak başlayan
bu devlet destekli özel okul modeli yüz yılı aşkın bir süredir uzlaşmasız bir
tartışma konusu olmuş ve bir eğitim seçeneği olarak kabul görmüştür. 1984
yılında sosyalist partinin bu konuda reform girişimi özel okulları destekleyen
1,5 milyon kişiyi sokağa döken protesto dalgalarıyla geri çekilmiştir (“Alain
Savary”,1988). Bu gösteriler sonrasında özel okullara yönelik finansman
desteği yerel yönetimlerle bağlantılı düzenlemeler de yapılarak artırılmıştır.
Yapılan istatistiki çalışmalar ile de desteklenen genel kabul bu okulların artık
uzlaşmaz bir çelişki konusu değil birbirlerini tamamlayan kurumlar olduğu
şeklindedir (Alain/Gabriel,2000:44). 2011 itibariyle Fransa’daki ilk ve
ortaöğretim öğrencilerinin yaklaşık % 21’i bu okullarda öğrenim görmektedir
(Eurostat). Başlangıçları inanç temelli olsa da, bu okullara öğrenciler başvuru
önceliğine göre yerleştirilmekte, herhangi bir din temelinde ayrımcılığa
ve eğitimde belli bir dini önceleyen uygulamalara izin verilmemektedir
(Ministère des Affaires Étrangères,2007).
Fransa’da uygulanan sistemde bu okullarda çalışan öğretmenlerin maaşları
devlet tarafından ödenmekte ve devlet okullarında çalışan öğretmenlerle ayni
statüde kabul edilmektedirler. Devletle finansman sözleşmesi yapan okullar
program ve uygulamalarında devlet tarafından belirlenen kıstaslara tabi
olmaktadırlar. Diğer ülkelerden farklı olarak veliler katkı amacıyla belli bir
ücret ödemektedirler.
Bu okulların temel özelliklerinin başında gelen ailelerin tercih hakkına,
toplumsal eşitsizliğe yol açtığı ve sosyal sermayesi farklı grupların aynı
yararı sağlamadıkları şeklinde itirazlar bulunmaktadır. Buna karşın bu
okullarda dezavantajlı gruplardan gelen çocukların başarılarının ve mezuniyet
oranlarının devlet okullarından daha fazla olduğu, meslek eğitimine yönelme
oranlarında düşüş olduğu da tespit edilmiştir. Bu okullar ve devlet okulları
arasında geçişler yaygın olarak görülmektedir. Bu hareketliliğin göstergesi
olarak Fransa’da öğrencilerin %37’sinin sürekli veya dönemsel olarak bu özel
okullardan yararlandığı söylenmektedir (Alain/Gabriel,2000:45).
Fransa’da gerek devlet okullarında gerekse özel okullarda ulusal ve
uluslararası sınavlarla ölçülen başarılar düşük bulunmaktadır. Eğitime ayrılan
kaynaklar artırılmasına rağmen bu soruna çözüm getirilememesi büyük bir
37
Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak
tartışma konusudur. Uygulanan bu finans modeli de buna olumlu katkıda
bulunamamıştır.
İngiltere: İngiltere’de kamu özel işbirliği modelleri ile ilgili çalışmalar 1979
yılına kadar uzanmaktadır. Bunun sonucu olarak devletçe finanse edilen
ve özel sektör tarafından işletilen “Şehir Teknoloji Kolejleri” 1986 yılında
eğitimde yer almışlardır. Tarihsel süreç içerisinde gelişen ve farklılaşan
bu model son olarak Akademi Okulları adını almıştır. Muhafazakar Parti
iktidarıyla başlayan ve İşçi Partisi iktidarıyla da hız kesmeden devam eden bu
dönüşüm son dönemde İngiltere eğitimine damga vurmuştur.
38
Akademi okulları başlangıçta başarısız okulların merkezi yönetim dışında
dönüştürülmesi olarak ortaya çıksa da daha sonra yaygınlaştırılmıştır.
Akademi Okullarının ortaya çıkışında ana hedef okulların kendi özerk
yönetimlerine kavuşmalarıdır. Yeni kurulacak bir akademi okulu için,
şahıslar, kuruluşlar ve sponsorların gereken kuruluş sermayesinin %20’sini
sağlamaları gerekmektedir. Bu kurucular okulun yönetiminde söz sahibi
olmaktadırlar. Bunun için hayır kuruluşu statüsünde bir şirket oluşturulmakta
ve devletle finansman anlaşması yapılmaktadır. Okula kabul edilecek
öğrenciler için sınav ve ölçümler uygulanmaktadır. Okulun tüm masrafları ve
eğitim finansmanı devletçe karşılanmaktadır. Müfredat ve yönetim konusunda
bağımsız olunsa da her akademinin fen, sanat, spor, teknoloji gibi bir alanda
ağırlıklı eğitim vermesi istenmektedir. Okullar uygulayacakları programlar,
akademik takvimlerini oluşturma, öğretmen alımları gibi konularda bağımsız
karar alabilmektedirler (West/Bailey,2013:144).
Kendi kendini yöneten bu okulların ve sunulan çeşitliliğin eğitimi daha verimli
ve zengin kıldığı kabul edilmektedir. Ortaya çıkan başarılı modelin bağımsız
yönetimden kaynaklandığı sıkça vurgulanmaktadır.
Sistemin başarısı üzerine, yasal çalışmalar yapılarak isteyen devlet okullarının
da akademiye dönüşmeleri mümkün kılınmıştır. Bunun sonucunda aşağıda
yer alan tablodan da görüldüğü gibi 2011 sonrasında bu okulların sayısında
çok büyük bir artış meydana gelmiştir.
Ejder Yelken, Tufan Büyükcan
Tablo 3 : İngiltere’de Yıllar İtibariyle Akademi Sayısı
Yıl
Okul Sayısı
2002-2003 2003-2004 2004-2005 2005-2006 2006-2007 2007-2008 2008-2009 2009-2010 2010-2011 2011-2012
3
12
17
27
47
83
133
203
801
1952
Kaynak : Department for Education, “Academies Annual Report –
Academic Year : 2011/12”, London, 2013, https://www.gov.uk/government/
uploads/system/uploads/attachment_data/file/206382/Academies_Annual_
Report_2011-12.pdf
Akademi okulları hakkında yapılan son araştırmalar ortaöğretimdeki
okulların yarısının akademi okulu olduğunu göstermektedir. Akademi
okuluna dönüşmek, daha fazla finansman ve özerklik anlamına geldiği için
tercih edilmektedir. Okullar kendi eğitim programlarını yapmanın önemini
de vurgulamaktadırlar. Yine bu okullarla ilgili sendikaların tereddütlerinin
aksine çalışanların koşullarının olumlu yönde etkilendiği görülmektedir
(Chambers,2013).
Akademi okullarının İngiltere’nin ulusal GCSE sınavlarında dikkat çekici bir
başarı artışı sağladığı ve engelli öğrencilere devlet okullarından daha fazla
yer verdikleri de tespitler arasındadır. Eşitlik etki değerlendirmeleri de devlet
okullarından daha olumludur (Department for Education,2013).
Akademi okulları ile ilgili tartışmalardan birisi kar amacı gütmeyen yapılarına
rağmen bu okulların sponsorlarına kaynak aktarımı için kullanılması olmuştur
(Rikowski,2005). Akademi okullarının ilk yıllarında yapılan bu eleştirilerin bir
sistem sorunu değil yolsuzluk çabaları olduğu, sistem gelişirken oluşturulan
güçlü mali denetimin bu tür girişimlerin önünü kestiği de belirtilmektedir.
Öğretmen sendikalarının da aralarında bulunduğu Akademi Okulları karşıtları
bu okulların gelişiminde eğitim değil finans ve özerklik amaçlandığını
vurgulamakta ve gerek finansal yönetim gerekse akademik başarısızlık
örneklerini gündeme getirmektedirler (Hasan, 2012).
Akademi okulları konusundaki bir diğer tartışma da sistemin devamı adına
ortaya konulmaktadır. Bu okulların ve sistemin geleceği için akademilerin
kar amaçlı çalıştırılmaları konusunda talepler dile getirilmektedir (West/
Bailey,2013).
39
Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak
Modele İlişkin Değerlendirmeler
Yukarda verilen örneklere başka ülkeler de eklenebilir. İncelemelerimiz devlet
kaynakları ile özel okullara destek sağlanmasının ülkeden ülkeye farklılıklar
içerdiğini göstermektedir. Bu nedenle uygulamalar sonrasında ortaya çıkan
tartışmalar da ülkeden ülkeye çeşitlilik arz etmektedir.
Dünya Bankası raporlarına da giren (Patrinos vd.,2009) bu tartışmalarda
tarafları, bu okulları destekleyen ve karşı çıkanlar şeklinde özetleyebiliriz.
Destekleyen görüşleri özetlersek;
• Bu okullar eğitimde rekabet ortamı yaratarak kaliteyi artıracaktır.
• Bu okulların kuruluş sözleşmeleri, onlara eğitim konusunda yenilik
yapma, farklı durumlara ve amaçlara uyum ve çalışma koşullarında
esneklik sağlamaktadır.
40
• Bu okullar sayesinde eğitimde hantallaşmış merkezi yönetim yerine,
yerel taleplere duyarlı, özerk, sorunlara daha çabuk yanıt veren, hesap
verebilirliği daha yüksek yönetim biçimleri ortaya çıkacaktır.
• Çocuklarını özel okullara gönderemeyen veliler, çocuklarının eğitimi
için devlet okulları dışında da tercih yapabileceklerdir. Bu da okulları
hesap verebilir kılacaktır.
Bu okullara başta sendikalar olmak üzere karşı çıkanlar ise şu görüşleri öne
sürmektedirler.
• Bu okullar eğitimin özelleşmesine yol açarak devletin eğitim sistemi
üzerindeki kontrolünü özel sektöre devredecektir.
• Ailelere tanınan okul seçim hakkı öğrencilerin ayrışmasına yol açarak
toplumsal yapıyı zedeleyecektir.
• Eğitim düzeyi yüksek aileler okul seçim hakkını daha etkili
kullanacaktır. Bunun sonucunda dezavantajlı öğrenciler devlet
okullarında yoğunlaşacaktır.
• Özel sektör yönetimindeki bir eğitim sistemi, çalışanların iş
güvencesinde, çalışma koşullarında ve ücretlerinde olumsuzluklara yol
açacaktır.
Ejder Yelken, Tufan Büyükcan
• Devlet okullarında ve eğitim sisteminde iyileştirmeler yapmak yerine
kamu kaynaklarının bu şekilde kullanılması yanlıştır.
Kamusal kaynakların devlet okulları için kullanılmasıyla, eğitimde özel
sektör kuruluşlarına aktarılması tartışmalarının temelinde işleyişe yönelik algı
rol oynamaktadır. Her bir öğrenci için erişimin ücretsiz olduğu, kar amaçlı
kullanımın engellendiği, kamu kaynaklarının toplum adına kullanımının
finansal olarak denetlendiği uygulamalarda bu modelin eğitime katkı koyması
konusu gündeme alınabilir. Diğer yandan özellikle ABD’de bu tür okulların
yönetimini üstlenerek sistemden kar elde etme yolunu bulan bazı sözleşmeli
okul zincirlerinin ortaya çıkması bu okul modelinin eğitimin özelleştirilmesine
ilişkin rolünü de ortaya koymaktadır.
Sendikaların ve çalışma koşulları hakkında endişe duyan çevrelerin bu endişeleri
farklı ülkelerde değişik karşılıklar bulmuştur. İngiltere’deki uygulamalar
sonucunda bu okullardaki çalışma koşullarının devlet okullarından daha
iyi olduğu görülmektedir. ABD’de ise bu okullarda çalışanların çoğunlukla
sendikasız, daha düşük ücretli ve iş güvencesiz oldukları dikkat çekmektedir
(Lipman,2011:116).
Velilerin seçimleri ile ortaya çıkan sosyal ayrışma, bu modelin ortaya
çıkışında öngörülemeyen bir sorun olarak dikkat çekmektedir. Yine ABD’de
ortaya çıkan olumsuz bir örnek de, yerel grupların kendi değerlerini ifade
edebilecekleri özerk yönetimli bir eğitim modeli iddiasının, uzaktaki bir
merkezden yönetilen okul zincirlerine dönüşmüş olmasıdır (Miron,2011:2).
Fransa örneğinden de görüldüğü üzere, bu modelin uygulanmasında velilerin
eğitim maliyetlerine katılımı söz konusu olabilmektedir. Böylesi bir durum
parasız, eşit eğitim hakkının zedelenmesi anlamına gelmektedir.
Sonuç Yerine
Bu makaledeki temel saptama “dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi”
tartışmasının doğru zeminden yürütülmediğidir. Konuyu siyasi çekişme, güç
çatışması veya dershanelerin gerekliliği üzerinden yapmak indirgemeci ve
gerçeği gözden saklayan bir gündeme yol açmaktadır. Oysa gerçek, eğitimde
büyük etkiler yaratabilecek bir finansman değişikliğinin uygulamaya konmak
istenmesidir. Doğru tartışma zemini de eğitimde köklü değişikliklere yol
açmaya aday bu finansman modelini odağa almakla sağlanacaktır.
Türkiye’de dershanelerin okula dönüştürülmesine yönelik tartışma iki ana
eksenden yürütülebilir.
41
Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak
Bunların birisi söz konusu uygulamanın eğitimin piyasalaşmasına hizmet
edeceğidir. Piyasa söz konusu olunca da, eşitlik adalet gibi ilkeler üzerinden
inşa edilmesi gereken eğitim hakkı zedelenecektir. Bu hakkı öncelemeyen
her uygulamada olduğu gibi devlet kaynaklarıyla beslenen bu okullar, piyasa
güçlerinin isteği doğrultusunda değiştirilecek ve eğitimde yol açacakları
sorunlar derinleşecektir. Bu görüş çerçevesinde bu finansman modeline de
dershanelerin okula dönüştürülmelerine de en başından karşı çıkılıp kamu
kaynaklarının mevcut devlet okullarının geliştirilmesine yönelik kullanım
talebi ortaya konmalıdır.
42
Mevcut gelişmeler aksini işaret ediyor olsa da, diğer bir yaklaşım bu finansman
modelini eğitimde bir arayış olarak görmeyi olumlu karşılamak olacaktır. Bu
bakış açısıyla birçok ülkede uygulamaya konulan bu modelin olumsuzluklar
kadar olumlu ve incelemeye değer sonuçlar üretme potansiyeli olup olmadığı
tartışmaya değer bulunmaktadır. Bunu ortaya koyarken elbette eğitimin herkes
için ücretsiz ve koşulsuz erişilmesi gereken bir hak olduğunu ön şart olarak
belirlemek gerekmektedir. Bu özel sektörün ön planda olduğu, kar amacının
eğitim amaçlarının önüne geçeceği bir modelle mümkün olmayacaktır. Bunu bir
eğitim arayışı olarak görmek ve piyasalaşmaya araç olmamasını sağlamak için
dünyadaki deneyimlerden yararlanmak gerekmektedir. Kar amacı gütmeyen,
çalışma koşulları konusunda düzenleyici ve sosyal adaleti sağlayıcı kurallarla
donatılmış, toplumsal ve eğitimsel beklentileri önemseyen, özerk yönetime
sahip bir finansman ve okul modelinin eğitime ne katacağını tartışmakta bir
sakınca olmamalıdır. Dershaneler konusunda doğru zamanda ve zeminde
tartışma yürütülemediğinden bu seçenek için geç kalındığı söylenebilir.
Ancak Türkiye’deki süreç bunların tamamen dışında gelişmiştir. Yapılan
açıklamalar konuya yaklaşımın, herkesin yararlanabileceği farklı bir finansman
modeliyle, yönetim, program, yerellik, dinamizm alanlarında yeni arayışlara
fırsat tanımak değil, kar amacı güden dershanelere bir seçenek sunma tercihi
olduğunu göstermektedir. Bunun sonucunda ilk ve ortaöğretimin de küresel
eğitim piyasalarına eklemlenmesi için bir sürecin başlayacağını öngörebiliriz.
Buna kamusal eğitim talebi, eşitlik, adalet ve kamusal kaynakların toplum
yararına kullanılması gereği üzerinden karşı çıkılmalıdır. Oysa ilginç bir
biçimde bu karşıtlığı ortaya koyan çevreler değil özel sektör ve mevcut
dershane sahipleri konuyla daha ilgilidirler. Okula dönüşmekle dershane
olarak devam etmek arasındaki farkı neye göre algıladıkları belli olmasa da
dershane sahipleri bir taraftan tartışmakta diğer taraftan da mevcut duruma
uyum sağlama hazırlıklarını sürdürmektedirler. Özel okullar da gelecekteki
muhtemel gelişmelere hazırlanmaktadırlar. Bunlar, özel okullarda boş kalan
Ejder Yelken, Tufan Büyükcan
kontenjanların dile getirildiği açıklamalarla, bazı dershanelerin 2013/2014
ders yılında öğretime başlayan “Hazırlık Liseleri” ile aldıkları pozisyonlarla
örneklenebilir. Özel sektörün konuya olan ilgisini ortaya koyan bir diğer
ilginç örnekte ise, Koç Üniversitesi-TÜSİAD Çalışma Raporunda, eğitimde
daha ileri bir Kamu Özel Ortaklığı modeli olan ‘Kupon’ sistemi çağrısı
yapılmaktadır (Tansel,2013:29).
Yürütülen tartışmalarda, çalışma ve iş güvencesi koşulları, sağlanacak
finansmanın verimli ve adaletli kullanım ilkeleri ve denetleme mekanizmaları,
velilerin eğitim maliyetlerine katılıp katılmayacağı, bu okulların kuruluş ve
hesap verebilirlikleri konusunda nelerin öngörüldüğü yer almamıştır.
Dershanelerin özel okula dönüştürülmesi bir eğitim sorununun tespiti
sonrasında onu ortadan kaldırmak için yapılan bütünlüklü bir politikanın
ürünü değildir. Gerek üniversiteye girişteki merkezi sınavın devamı gerekse
ortaöğretimdeki sınavlarla ilgili değişiklikler, planlanan bu modelle uyumlu
değildir. Mevcut haliyle bu uygulama öncelikle dershane sahiplerine
kaynak aktarımı yapılması anlamına gelecektir. Bu başlangıç sonrasında
ilk ve ortaöğretimde kamu-özel ortaklığının ve piyasalaşma taleplerinin
ilerletilmesi, devlet okullarının yetersiz kaynaklar nedeniyle kan kaybetmeleri
gibi gelişmelerin Türkiye’de yaşanması şaşırtıcı olmayacaktır.
Eğitime katkı koymak bir yana, yeni sorunlar eklemeye aday bu sıkıntılı
başlangıcın önlenmesi için bu modele ilişkin doğru zeminden yürütülecek
akademik ve politik tartışmalara gerek bulunmaktadır.
Bu tartışmalar için doğru zemin, eğitim hakkı, adalet, eşitlik ilkeleri üzerine
kurulmalı, eğitimin bilimsel temellerine uygun olmalıdır. Dershanelerin
özel okullara dönüşmesine karşı çıkacaklar, tartışmayı mevcut gündemin
tuzağına düşmeksizin ve kendilerini dershaneleri savunur durumda bulmadan
yapmalıdırlar.
DİPNOT
1 Bu makale, 13. Sosyal Bilimler Kongresinde 5 Aralık 2013 tarihinde sunulan
“Türkiye’de Dershanelerin Okula Dönüşmesi / Dünyada Sözleşmeli Okullar”
isimli bildiri ve Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Politikaları ve Uygulamaları
Araştırma Merkezi (BEPAM) tarafından 26 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen
“Eğitimde Özelleştirme, Piyasalaşma ve Dershaneler” sempozyumunda aynı
isimle yapılan sunumun yayın için gözden geçirilmiş halidir. Makale 17 Ocak 2014
tarihinde Eğitim, Bilim Toplum dergisine gönderilmiştir. Yayın süreci içerisinde
dershaneler konusunda yapılan yasal düzenleme bu dipnotu gerekli kılmıştır.
43
Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak
44
Makalede öne çıkarılan, dershanelerin kapatılmasına ilişkin tartışmaların, eğitim
finansmanı ve eğitimde özel sektör lehine yapılacak değişiklikler çerçevesinde
ele alınarak yürütülmesi gerektiği vurgusu maalesef karşılığını bulamamıştır.
Yapılan yasal düzenleme, makalede yapılan uyarı ve tespitleri haklı çıkarmış,
yapılmayan bu tartışmanın bıraktığı boş alan özel sektörün taleplerine yanıt veren
ve özel sektöre yeni kaynaklar sunan yasal müdahale ile doldurulmuştur. Yapılan
yasal düzenleme yalnızca dershanelerin özel okula dönüşmesini sağlamamış, aynı
zamanda özel okul öncesi kurumlarda, özel ilkokul, özel ortaokul ve özel liselerde
öğrenim gören öğrencilere öğrenim süresi boyunca eğitim ve öğretim desteği
verilmesinin yolunu açmıştır.
Şüphesiz, yapılan yeni düzenleme, eğitimin ticarileşmesine katkısı ve kamusal
eğitime ayrılan yetersiz kaynakları dikkate almaksızın her seviyedeki özel öğretim
kurumlarına ek kaynak sunması ile tartışılmayı ve daha ileri düzenlemeleri
engellemek adına karşı çıkışı gerektirmektedir. Dershaneler bahane edilerek ortaya
konan bu gelişmelerin sona ereceğini düşünmek gereksiz bir iyimserlik olacaktır.
Önümüzdeki günlerde eğitimde özel sektörün ağırlığının devlet kaynakları
kullanılarak artırılacağına, ulusal ve uluslararası sermayenin zorunlu eğitimdeki
faaliyetlerinin hız kazanacağına şahit olunacaktır. Bu makalede başlığı oluşturan
tuzağa maalesef düşülmüştür ancak gelecekteki tuzaklar adına yapılan uyarılar ve
bakış açısı geçerliliğini korumaktadır.
KAYNAKÇA
2013-2014 Eğitim ve Öğretim Yılında Organize Sanayi Bölgelerindeki Özel Mesleki
ve Teknik Eğitim Okullarında Öğrenim Gören Öğrenciler İçin Eğitim ve Öğretim
Desteği Verilmesine İlişkin Tebliğ, 7.9.2013 tarihli ve 28758 sayılı Resmi Gazete,
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/09/20130907-7.htm
2014’te SBS Yok, (14.11.2012), Cumhuriyet,
tr/?hn=378398 (Erişim: 17.09.2013).
http://www.cumhuriyet.com.
Alain Savary; Ex-French Education Minister (18.02.1988), New York Times,
http://articles.latimes.com/1988-02-18/news/mn-43418_1_alain-savary,
(Erişim:28.09.2013).
Başbakan Erdoğan Seul Yolunda Açıkladı: Darbeler İçin Komisyon Kuracağız
(25.03.2012), Milliyet, http://siyaset.milliyet.com.tr/darbeler-icin-komisyonkuracagiz/siyaset/siyasetyazardetay/25.03.2012/1519638/default.htm
(Erişim:
04.09.2013).
Bray, M. / Slova, I. (2006), “The Private Phenomenon: International Patterns
and Perspectives”, Bray, Mark/ Slova, Iveta (Ed.), Education in a Hidden
Marketplace:Monitoring and Private Tutoring (Budapest: Education
Ejder Yelken, Tufan Büyükcan
Support Program (ESP) of the Open Society Institute):31-32, http://www.
opensocietyfoundations.org/sites/default/files/hidden_20070216.pdf
(Erişim:
23.09.2013).
Breweer, Dominic J./ Hentschke, Guilbert C. (2009), “An International Perspective
on Publicly-Financed, Privately-Operated Schools”, Handbook of Research on
School Choice, (New York:Routledge):227-246.
Chambers, P. (2013), “The Pros and Cons of Academy Conversion”, SecEd, http://
www.sec-ed.co.uk/best-practice/the-pros-and-cons-of-academy-conversion
(Erişim: 10.10.2013).
Cumhurbaşkanlığı (2003), “31.07.2003 tarihli ve 4967 Sayılı Milli Eğitim Temel
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna ilişkin 13.08.2003 tarihli
geri gönderme tezkeresi”, http://www.tccb.gov.tr/ahmet-necdet-sezer-basinaciklamalari/494/59319/4967-sayili-kanun.html (Erişim: 09.09.2013).
Demirer, Derya K. (2012), “Eğitimde Piyasalaşma ve Öğretmen Emeğinde Dönüşüm”,
Çalışma ve Toplum, 2012/1:167-186, http://calismatoplum.org/sayi32/demirer.pdf
Department for Education, (2013), Academies Annual Report – Academic Year:
2011/12, (London: The Stationery Office) https://www.gov.uk/government/
uploads/system/uploads/attachment_data/file/206382/Academies_Annual_
Report_2011-12.pdf (Erişim: 19.09.2013).
Dershaneler Kalkıyor (10.09.2012), Hürriyet,
gundem/21423232.asp (Erişim: 29.10.2013).
http://www.hurriyet.com.tr/
Dershanelerin Kapatılması Meclis’in Gündeminde Yok (01.08.2013), Zaman, http://
www.zaman.com.tr/gundem_dershanelerin-kapatilmasi-meclisin-gundemindeyok_2115967.html (Erişim: 02.09.2013).
Dershanelerin Okula Dönüşmesi Zor (09.05.2012), Dünya, http://www.dunya.com/
dershanelerin-okula-donusmesi-zor-153845h.htm (Erişim:19.09.2013).
Dokuzuncu Kalkınma Planı (2006), http://pbk.tbmm.gov.tr/dokumanlar/kalkinmaplani-9-genel-kurul.pdf (Erişim: 09.10.2013).
Dronkers, J. / Robert, P. (2003), The Effectiveness of Public and Private Schools from
a Comparative Prespective, EUI Working Paper SPS No.2003/13.
Eğitim Reformu Girişimi (2009), Eğitimde Eşitlik Politika Analizi ve Öneriler
(İstanbul:
ERG)
http://erg.sabanciuniv.edu/sites/erg.sabanciuniv.edu/files/
Egitimde_Esitlik_Politika_Analizi_ve_Oneriler_1.pdf (Erişim: 17.09.2013).
Eurostat, Participation/Enrolment in Education(ISCED 0-4) http://appsso.eurostat.
ec.europa.eu/nui/show.do?dataset=educ_ipart&lang=en (Erişim: 09.11.2013).
45
Gündemin Tuzağına Düşmeden Dershaneleri Tartışmak
Forster, G. (2013), A Win-Win Solution – The Empirical Evidence on School
Choice, The Friedman Foundation, http://www.edchoice.org/Research/
Reports/A-Win-Win-Solution--The-Empirical-Evidence-on-School-Choice.aspx
(Erişim:12.10.2013).
Güzelsarı, S. (2012), Sağlık Sisteminde Yeniden Yapılanma ve Kamu-Özel
Ortaklıkları. Amme İdaresi Dergisi,(Cilt 45, Sayı 3, Eylül): 29-57.
Hasan, M. (16.02.2012), “Academies: five things they don’t tell you”, NewStatesman,
http://www.newstatesman.com/blogs/mehdi-hasan/2012/02/schools-academieseducation (Erişim: 12.10.2013).
Kapatılan Dershaneye Açık Lise Formülü (16.11.2013), Milliyet, http://gundem.
milliyet.com.tr/kapatilan-dershaneye-acik-lise/gundem/detay/1793081/default.
htm (Erişim: 18.11.2013).
Leger, A. / Langouet, G. (2000), “Public and Private Schooling in France: An
investigation into Family Choice”, Journal of Educational Policy, (Cil:.15, Sayı:1)
41-49.
Lipman, P. (2011), “Neoliberal Education Restructuring- Dangers and Opportunities
of the Present Crisis”, Monthly Review, July-August 2011: 114-127.
46
Milli Eğitim Bakanı Avcı: Dershane Düzenlemesi Bir Haftaya Tamam (08.01.2014)
Star,
http://haber.stargazete.com/politika/bakan-avcidan-flas-dershaneaciklamasi/haber-826725 (Erişim: 10.01.2014).
Milli Eğitim Bakanlığı (2013a), Milli Eğitim İstatistikleri - Örgün Eğitim 20122013 (Ankara: MEB) http://sgb.meb.gov.tr/istatistik/meb_istatistikleri_orgun_
egitim_2012_2013.pdf
Milli Eğitim Bakanlığı (2013b), “Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi”, http://
www.meb.gov.tr/duyurular/duyurular2013/bigb/MEB_Sunum_04_09_2013.pdf
(Erişim: 19.09.2013).
Milli Eğitim Bakanlığı (2009), 2010-2014 Stratejik Planı (Ankara: MEB) http://sgb.
meb.gov.tr/Str_yon_planlama_V2/MEBStratejikPlan.pdf (Erişim: 15.09.2013).
Ministère des Affaires Etrangères (2007), “The Education System in France”, http://
ambafrance-us.org/IMG/pdf/education_system.pdf, (Erişim: 28.09.2013).
Miron, G. (2011), “Testimony Prepared for June 1, 2011 hearing of the House
Committee on Education and the Workforce”. http://edworkforce.house.gov/
uploadedfiles/06.01.11_miron.pdf
National Alliance for Public Charter Schools, Total Number of Schools, http://
dashboard.publiccharters.org/dashboard/schools/page/overview/year/2011/
(Erişim: 10.10.2013).
Ejder Yelken, Tufan Büyükcan
OECD (2012), Public and Private Schools: How Management and Funding
Relate to their Socio-economic Profile, OECD Publishing, http://dx.doi.
org/10.1787/9789264175006-en (Erişim: 14.10.2013).
Özoğlu, M. (2011), “Özel Dershaneler: Gölge Eğitim Sistemiyle Yüzleşmek”, SETA
Analiz, http://file.setav.org/Files/Pdf/ozel-dershaneler-golge-egitim-sistemiyleyuzlesmek.pdf (Erişim: 09.10.2013).
Patrinos, H. Anthony / Barrera-Osorio, Felipe / Guáqueta, J. (2009), The Role And
Impact Of Public-Private Partnerships in Education (Washington:The World
Bank) http://siteresources.worldbank.org/EDUCATION/
Rikowski, G. (2005), “The Capitalisation of Schools: Federations and
Academies”, The Flow of Ideas İnternet Sitesi, http://www.flowideas.
co.uk/?page=articles&sub=The%20Capitalisation%20of%20Schools%20-%20
Federations%20and%20Academies (Erişim: 10.11.2013).
SBS Kalkacak Dershane Kapanacak ( 04.07.2013), Radikal, http://www.radikal.com.
tr/turkiye/sbs_kalkacak_dershane_kapanacak-1140280 (Erişim: 02.09.2013).
Tansel, A. (2013), “Türkiye’de Özel Dershaneler: Yeni Gelişmeler ve Dershanelerin
Geleceği”, Koç Üniversitesi-TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu Çalışma
Raporu Serisi, Çalışma Raporu 1319, http://eaf.ku.edu.tr/sites/eaf.ku.edu.tr/files/
erf_wp_1319_tr.pdf (Erişim: 12.11.2013).
Tansel, A. / Bircan, F. (2008),“Private Supplementary Tutoring in Turkey Recent
Evidence on its Recent Aspects”, ODTÜ ERC Working Paper 08/02, http://www.
erc.metu.edu.tr/menu/series08/0802.pdf (Erişim: 18.09.2013).
TBMM (1965), 8.6.1965 Tarihli ve 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun
Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Geçici Bir Maddesinin Kaldırılması, Bir Ek
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Milli Eğitim Komisyonu Raporu
(1/537),
http://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d17/c005/
tbmm17005088ss0099.pdf (Erişim: 18.09.2013).
TED (2010), Ortaöğretime ve Yükseköğretime Geçiş Sistemi, (Ankara:TED) http://
portal.ted.org.tr/genel/yayinlar/ortaogretimeveyuksekogretimegecissistemi_ozet_
rapor.pdf (Erişim: 10.11.2013).
Vergari, S. (2007), “The Politics of Charter Schools”, Educational Policy, (Cilt: 21,
Sayı:1) 15-39.
West, A. / Bailey, E. (2013), “The Development of the Academies Programme:
‘Privatising’ School-Based Education in England 1986–2013”, British Journal of
Educational Studies, 61:2, 137-159.
Woesmann, L. (2006), “Public-Private Partnerships and Schooling Outcomes
Across Countries”, CESifo Working Paper No.1662, http://www.cesifo-group.
de/ifoHome/publications/working-papers/CESifoWP/CESifoWPdetails?wp_
id=14558453 (Erişim: 09.09.2013).
47

Benzer belgeler