ayyıldızın kalemleri - okul dergimizin 2. sayısı çıktı

Transkript

ayyıldızın kalemleri - okul dergimizin 2. sayısı çıktı
ÖNSÖZ
Değerli okuyucularımız bu dergi öğrencilerin kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri için ortaya çıkarılmıştır. Öğrenciler ilgi
duydukları alanlarda gerek çeşitli kaynaklardan yararlanarak
gerekse kendi yorum kabiliyetleri doğrultusunda edindikleri bilgileri sizlerin önüne getirmiştir. Dergimizde her türlü konudan
izler vardır. Dergiyi okuduğunuzda öğrencilerimizin hayal dünyasına bir adım daha atmış olacağınızdan emin olabilirsiniz.
Dergimizi umarız sizler de beğeneceksiniz. Saygılarımızla ...
Koordinatör Öğretmen
Ferhat ALTINTAŞ
Türkçe Öğretmeni
Ve
Suat ÖZTÜRK
Bilişim ve Teknoloji Öğretmeni
SEVGĠLĠ ARKADAġIM
Bilirsin seni ne kadar çok sevdiğimi ama seni en son görüĢtüğümüzde ben
hala birinci sınıfa gidiyordum. Ama Ģimdi ise altıncı sınıfa gidiyorum. ġuan sende
beni unutmamıĢsındır. Sende benim kadar çok büyümüĢsündür. Ben seni çok
merak ediyorum acaba bir daha ne zaman karĢılaĢacağız diye ama ben seni
hiç görmedim. Artık birbirimize mektup yazabiliriz yada birbirimize mesaj da
yazabiliriz. Bana resmini göndeririz. Umarım sende bana Türkçe öğretmenimiz
hatırlattı. Ve ben bu mektubu yazarken aklıma sen geldin. Zaten hiçbir zaman
aklımdan çıkmıyorsun da yine de yazacağım dedim. Ben sana bu mektubu yazıp
verince bana da mektup yazabilir misin?
Çok isterim arkadaĢımın bana mektup yazmasını ve o mektubun içinde benim hakkımda güzel Ģeyler ve benim hakkımdaki doğru düĢünceleri yazsın ve bende ona göre yanlıĢ hareketlerimi uygulayıp da ona göre davransam.
Canım arkadaĢım benim söyleyeceğim söz bu kadar senin mektubunu da beklerim.
Seni çok seviyorum canım arkadaĢım görüĢmek üzere seni seven arkadaĢın GÖKÇE.
YAZAN
GÖKÇE KÖSE
GÜL KOKULU ANNEM
(CENNET SENIN AYAKLARıN ALTıNDA)
Canım annem bu mektubumu yazarken ellerim titriyor. Anne anne ilk doğduğumda senin gözlerine baktığında o ilk an var içim içimi yiyor. Senin kıymetini biledim. Bu hayatta en çok sana güvendim. En çok
sana güvenirdim. Bu hayatta anne ve baba sevgisinden gerisi yalan. Bu hayatta aĢk meĢk hepsi yalan .Ben bu hayattan en çok kimi sevdiğimi sıralarken;
1.ANNEM
2.BABAM
3.KARDEġIM(ALI MERT)
Gerisi yalan. Ben sana güveniyorum. peki sen bana güveniyor musun? Anne ben senden bana güvenmeni isterim.
Beni ilk doğduğumda o sıcacık kollarına aldığın için teĢekkürler. Gözlerimi açtığımda ilk seni gördüğüm an için teĢekkürler. Benim dertli, hasta ve sıkıntılı zamanımda yanımda olduğun için teĢekkürler.
Sana bu kıtaları yazdım:
TeĢekkür ederim öyle baktığın için
TeĢekkürler aklımda kaldığın için
Karanlıktan korkmuyorum eskisi gibi
Benim yanımda hep aydınlık ferah benim için
Anam sakın unutma seni çok seviyorum...
ALPTUĞ BERAD ARTUK 6-D 146
Uyku nedir?
Uyku insanın dinlenmeye geçtiği düĢünce karmaĢasından arındığı, sinir sisteminin dinlendiği
ve bağıĢıklık sisteminin tamir iĢiyle uğraĢtığı zaman dilimidir.
Rüya Nedir?
Uyku sırasında aynen uyanıkmıĢ gibi çeĢitli olayların yaĢanması hafi, düĢ.
Bizler yatağımıza yattığımızda aklımızda o günü değerlendirmeliyiz.Değerlendirdiğimizde iyi bir gün mü geçirdik yoksa kötü bir gün
mü geçirdik ? diye seçebiliyoruz.Rüyada iĢte böyle oluĢuyor.
Bir günde yaptığımız hareketlerimiz rüyayı oluĢturuyor.O günde güzel
bir olaya tanık olduysak ve aklımızda kaldıysa o olayın rüyasını görüyoruz.Kötü bir olaya tanık olduysak kötü rüya görüyoruz ama bu kanıt
değildir bazen de kötü olay olup iyi , iyi olay olup kötü rüya görebiliriz.
Rüyalarla Ġlgili Temel Bilgiler:
Ġnsanların çok büyük bir çoğunluğu gözlerini kapatarak uyumaktadırlar.
Yetişkin bireyler, her gece uykularının yaklaşık 1,5 ile 3 saati arasında rüya görmektedirler.
Eğer yattıktan en geç 5 dakika kadar sonra uykuya dalamıyorsanız, bu durum uykuya ihtiyacınızın olduğunun belirtisidir.
Uykuya dalmanız için gerekli olan süre ideal olarak, 10 ya da 15 dakika civarındadır.
Rüya görme süreci, kendi içinde bölümlere ayrılır; 1. ve 2. kısım rüyanın en yalın ve en kısa halini içerir.
Doğumumuzdan ölümümüze kadar, hayatımızın yaklaşık dörtte birini uyuyarak geçiririz
ve hayatımızın yaklaşık 6 yılını rüya görerek geçiririz .,
Epilepsi hastaları, hastalıkları dolayısıyla çok şiddetli ve etkili rüyalar görmektedirler.
Yapılan araştırmalara göre, insanların uyumadan hayatlarına devam edebileceği maksimum süre, 18 gün, 21 saat ve 40 dakika olarak ölçülmüştür.
Uyuduğunuz uykunun kalitesi bir bakıma uykuya dalmanızın ne kadar zaman sürdüğü
sorusu ile ilişkilendirilebilir.
Kişinin uykusunun bölünmesi ya da uykusunu tam olarak alamaması halinde, güne gergin başlar,
çevresinde gelişen olaylara adapte olamaz ve farklı davranışlar sergileyebilir.
Yeni ebeveyn olmuş bireyler, ilk bir yıl içinde uykularının yaklaşık 400-750 saatini feda ederler.
Yapılan birtakım araştırmalar, bebeklerinin REM uykuları esnasında beyinlerini geliştirdiklerini
kanıtlamıştır. Örneğin erken doğan bebekler, uykularının %75’ini REM uykusu ile geçirmektedirler.
Bir insan yılda ortalama 1450; günde ise ortalama 4 rüya görmektedir.
Öğrencinin biri sınavda soruları yanıtlamak
için zar atıyormuĢ 1 gelirse A iki gelirse B 5
gelirse E vs. 6 geldiği zaman tekrar zar atıyormuĢ. Bir atmıĢ altı gelmiĢ, bir daha atmıĢ
yine altı gelmiĢ, bir kaç defa daha atmıĢ yine
altı gelince "Bu soru çok zor bu soruyu geçeyim" demiĢ.
Öğretmen okulda sormuĢ:
_kim cennete gitmek istiyor?
Herkes parmak kaldırmıĢ.Sadece Temel parmak kaldırmamıĢ.Öğretmeni sormuĢ:
Temel sen cennete gitmek istemiyormusun?
Temel:
_istemezmiyim öğretmenim.Ġstiyorum ama
annem bana okuldan çıkınca hiç biryere gitmeden eve gelmemi söyledi.Onun için gidemiyorum.Annem göndermiyor........
MATAMATİK YALAN SÖYLEMEZ.
Öğretmen Ali'ye:
-Uzun bir kelime söyle, demiş.
Ali:
-Lastik öğretmenim! demiş
tekrar öğretmeni Ali'ye:
-Lastik uzun kelime değildir ondan daha
uzunları da vardır deyince, Ali:
-Çekince uzar hocam, demiş.
Öğretmen matematik dersinde öğrencilerine
sordu:
- Çocuklar, matematik asla yalan söylemez.
Örneğin bir adam bir tarlayı on günde sürerse, on adam bir günde sürebilir. Buna benzer
bir örnekte siz verin bakalım.
Öğrencilerden birisi gülerek cevap verdi:
- Örneğin bir vapur Atlantik Okyanusunu altı
günde geçerse, yüz kırk dört vapur bir saatte
geçebilir!
HAZIR GIDALAR SĠZĠ ÖLÜME HAZIRLAR
Çocukları astım ve alerjik hastalıklardan koruduğu kanıtlanan tek beslenme türünün, bol meyve, sebze ve balık içeren Akdeniz tipi beslenme Ģeklidir. Çocukların, çikolata ve kakaolu gıdalar, kakaolu fındık ezmeleri, kolalı içecekler, çay,
kahve ve buzlu çay, patates kızartması, cips, ketçap, mayonez, hazır meyve suları ve gazlı içecekler, hamburger, pizza, lahmacun ile yoğun baharat içeren sucuk,
çiğ köfte gibi gıdalardan uzak tutulması gerektiğine de iĢaret etti. .
Yapılan çalıĢmalar gösteriyor ki, haftada 3 veya daha fazla hamburger tüketen çocukların astım riski, hiç tüketmeyenlere oranla yüzde 40 artıyor.
TÜRKĠYE‟DEKĠ TELEFON VE BĠLGĠSAYAR
Türkiye‟deki teknolojik aletler deyince ilk aklımıza gelen telefon gelir. Telefonlar hepimizin bildiği
gibi yeni yeni hatta her gün telefon çıkıyor. Aynı Ģekilde bilgisayarlarda öyle. Bu Ģekilde ne kadar çok
teknoloji o kadar çok para demek. Çünkü her bir telefon çıktığında aynı anda bazı insanlar o telefonu alan
kiĢilerdendir. ġimdide televizyondan bahsedelim. Biliyorsunuz ki her gün yeni televizyon çıkıyor. Mesela
üç boyutlu televizyonlar, gözlükleri ve modern kumandaları. BaĢka yeni çıkan Ģeylerden bahsedersek saatler. Bildiğiniz gibi yeni arama yapabilen saatler çıktı buda teknolojinin çok fazla ilerlediğine bir örnektir. Ve daha sayamayacağımız kadar…
Zeynep YILMAZ 7/B
RÜYAMDAKĠ YAġLI
Kapı çalmıĢtı. Kapıyı açan yaĢlı ninenin küçücük torunları onu ziyarete girdi. Bu mutluluğu hiçbir
duyguya değiĢmezdi. Bazı çocuklar sırasıyla ninenin kucağına atlamıĢtı. Torunu onu öpüyor bu arada da
kendisine ne yemek yaptığını soruyorlardı. Böyle önemli bir konuyu nasıl atlayabilirdi ki. Dolmalar, börekler, tatlılar ve en lezzetli nefis mi nefis kurabiyeler...Ġçeri girdiklerinde nine sadece güzel yemek yaparak iyi bir insan olacağını düĢünüyordu. Ama atladığı bir ayrıntı vardı. Ġnsani değerler...Torununa güzel
yemekler verirken aç bir çocuğa ikram etmeyi unutuyordu. Torunu bu huyunu onun yüzüne vuruyor. Tam
bu sırada annesinin kendine seslendiğini duydu. UyanmıĢtı. Evet! Evet! Bu bir rüyaydı. Bu rüyayı aklından çıkaramıyordu. Kalktı ve okul yolunu tuttu. Aç bir teyzeyi gördü. Hemen onu lokantaya götürdü.
Onun karnı toktu harçlıklarıyla bir kiĢiye yardım etmiĢ oluyordu. O günden sonra insani değerlere çok
önem verdi. YaĢlılığını hiç aklından çıkaramadı.
Zeynep YILMAZ 7/B
MĠLLĠ BĠLĠNÇ KORUMASI
DıĢarıdayken, etrafımıza bir bakalım. Güzel. Etrafta cafeler, lokantalar, marketler… ġu ana kadar her
Ģey kulağa hoĢ geliyor. Ama bu dükkanların ismine bakılınca her ne kadar bazılarımız için olmasa bile bu
isimler hiç iç açıcı değil. Her dükkanın ismi baĢka bir dil. Yabancı sözcükler, Türkçe‟yi öldürmüĢ gibi.
Türkçe‟nin hiçbir kimliği kalmamıĢ adeta.
Durumu birisinin düzeltmesi gerekiyor. En azından düzeltmeye baĢlaması. Ancak o kiĢi nedense bir
türlü seçilemiyor. Bu olay Ģu an için bazılarını rahatsız etmese bile, ileride emin olursalar çok rahatsız
edecek. Çünkü bu, resmen bizim bağımsızlığımızı kısıtlıyor. Diğer devletlerin eline koz veriyor. Ġleride
baĢka bir ülkeden biri çıkıp, ”Bu ülkede benim dilim kullanılıyor. O zaman benim bu ülkede yaĢama ve
ülkeyi sahiplenme hakkım var.” dese, hiç ĢaĢırmam doğrusunu isterseniz.
Bu yüzden lütfen bilinçli olalım, ülkemize sahip çıkalım.
AHMET EGE HACIOĞLU 8/A
Uyandığımda elimde baĢtan gözümde gözlükle kitap okurken kendimi buldum. Birden kulağıma çok güzel çocuk sesleri geliyordu. Sandalyeden ağır ağır
kalkarak pencereye uzandım. Baktım ki birçok çocuk bahçede oyun oynuyordu
ve bir anda çocukluğum gözümden adeta bir film Ģeridi gibi kayıp gitti. Daha
sonra sürekli otura otura bacaklarım uyuĢmuĢtu ve biraz dıĢarı çıkıp yürümem
gerektiğini düĢündüm dıĢarı çıkıp yürüyüĢ yapmak üzere parka gittim. Biraz
yürüyüĢ yaptıktan sonra ter içinde kaldım ve bir yere oturup dinlemeye çalıĢtım. Yanımdan geçen çocuklar koĢu yarıĢı yapıyorlardı. Hiç yorulmadan bıkmadan usanmadan…
Ben hiç böyle yorulur muydum? Hey gidi günler! Hey! Yorulduğumu anladığımda bir otobüse binip kızıma gitmek istedim. Otobüse bindiğimde bir genç
bana yer verdi. Otur teyze dedi. Ben biran gençliğimde de bunları yaptığımı düĢündüm. Kızıma geldiğimde kızım kapıyı hoĢgörüyle açıp hoĢ geldin anneciğim dedi. Çayım ve yemeğim önüme gelip bana hizmet ediliyordu. Yine beni
bir hüzün sardı. Kendi kendime ben hiç bu durumlara düĢer miydim diye mırıldandım. Daha sonra kızım benimle aĢağı inip otobüse bindirdi ve aynı Ģekilde
bir genç kız yer verdi ona teĢekkür edip oturdum. Daha sonra birden otobüs sallandı ve birden kendime geldim.
Eve geldiğimde aynada kendimi gördüm. Demek ki yaĢlanmamıĢım. Bunların hepsi bir rüyaymıĢ. Ellerim, bacaklarım hala çocuk gibi aslında ben yaĢlanmamıĢım.
EMİNE NUR SALTAR
7/B
Herkes tadacak yaĢlılığı
Tadacak bu güzel yaĢamı
Son ilkbaharın da
DüĢünmeye zaman bulur
ġu zamanında
YaĢlılık insanın hayatının
En son dönemidir
Ġnsanın en güzel anlarından biridir
Herkes tadacak bu anı
Gururla anacak bu hayatı
AYYILDIZ‟IM
Ayla yıldız birleĢti,
Ayyıldız oldu.
Ayyıldız mahallesinde,
Bir okul oldu.
Tuğlalar birleĢip,
Bir okul oldu.
Hayırseverler birleĢip,
Okula yardımcı oldu.
1994‟te Pursaklar‟da
Okulumuz kuruldu,
Öğrenciler ise,
Sınıfa kuruldu.
Göklerde dalgalanıyor,
Ne güzel parlıyor.
Çok güzel duruyor,
Benim Ayyıldız'ım.
Oynarız her zaman
Kaptanlı yakar topu
Mızıkçılar doludur
Top çalan yok mudur
Elbette vardır.
Çünkü burası okul
Abileri hiç sevmem
Çünkü genellikle top çalan onlardır
Artık bıktık bu ağabeylerden
Bizi yok sanıyorlar
Ezip geçiyorlar
Bizde varız dünyada
Kör desen değiller
Sağır desem değiller
O zaman eksik olan
Sadece akılları
Öğretmene söyledik
Çareyi bekledik
Yanımızda öğretmen olunca
Sanki bir kedi gibi
Ama artık çare yok
Toplarımız patladı
Sadece istediğimiz
Ağabeylerin topları almaması
Yazan: Elif TĠRYAKĠ 5/C
KARIN ACIKTIRAN YEMEK
KÖŞESİ
ArkadaĢlar;
Bu dergide sizlerle bayat ekmekle yemek tarifleri,eğlenceli karikatürler ve daha bir çok eğlenceli etkinlikler sunacağım..
ArkadaĢlar biliyoruz ki yemek yapmak bazen zor. Bunun sebebi ise
yapmak istemememiz yada yapmayı
bilmediğimizden kaynaklanıyor.Yemek yapmanın en kolay yolu
iĢte bu dergide...
ArkadaĢlar;
Yemek yapmak ilk önce yemeğe sevgi katarak
yapılmalıdır.Yemeği ne kadar güzel yaparsak
yapalım yine de o yemek o kadar güzel olmaz.ArkadaĢlar bir deney yapılmıĢ , bu deneyde 2 fanusa su koyulmuĢ , ve birinci fanusa güzel sözler
SöylemiĢ , ikinci fanusa ise kötü söz söylemiĢ.1 hafta sonra baktığında kötü söz söylediği fanus da ki su sararmıĢ , güzel söz söylediği de berrak su olmuĢ.
Bu sayfadan çıkardığımız ders:
-yemeğe sevgi katarak yapmak
1
YEMEK YAPMANIN EN KOLAY PÜF NOKTASI :
-Yemeğe sevgi katarak yapmak.
Vücudumuzu oluĢturan hücrelerin düzenli ve dengeli çalıĢması için besin öğelerinden
yani yağlar, karbonhidratlar, proteinler, vitaminler ve minerallerden yeterli miktarda almalıyız.
Dengeli ve düzenli beslenmek için 4 temel besin
grubundan mutlaka tüketmeliyiz.Bunlar;
-Süt ve süt grubu (yoğurt,peynir)
-Et grubu (tavuk,balık)
-Sebze meyve grubu
-Tahıl grubu (ekmek,makarna)
Dengeli ve düzenli beslenmek bizim hayatımızda önemli rol oynar.Dengeli ve düzenli beslenmek günde 3 öğün yani sabah öğle ve akĢam olarak incelenir.
Dengeli ve düzenli beslenmenin yanı sıra spor aktiviteleri yapmakta çok önemlidir.Aldığımız kalorileri yakmak , sağlıklı bir vücuda sahip olmak için günde en az 30 dakika yürüyüĢ yapmalıyız.
Açıkta satılan yiyeceklerden uzak durmalıyız. Günde en az 1 litre su tüketmeliyiz. ġekerli
ve gazlı içecekler tüketmemeliyiz.
Dünya nüfusunun önemli bir bölümü, yetersiz ve dengesiz beslenme sonucu oluĢan hastalıklarla mücadele ediyor. Öte yandan, aĢırı ve dengesiz beslenme sonucu oluĢan obezite
(aĢırı ĢiĢmanlık), birçok insan için önemli bir sağlık sorunu olmayı sürdürüyor.
EKMEK ĠSRAFI
ArkadaĢlar israf deyince akla gelen ilk konu ekmek israfı.Ekmek israf etmek yani
gereğinden fazla ekmek almak veya çöpe atmak.
Ekmek tüm dünyanın en temel besin kaynağıdır.
Türk toplumunun da en büyük baĢ tacıdır.Üretilen ekmeğin önemli bir kısmı ne yazık ki,
gıda olarak tüketilmeyip çöpe atılmakta ya da hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Yüz
milyonlarca insanın aç uyuduğu ve açlıktan hayatını kaybettiği bir dünyada ekmeğin çöpe
atılması, israf edilmesi yürek yaralayan bir olaydır.
BĠLĠYORMUYUZ?
-Ülkemizde bir yılda çöpe atılan ekmekle 500
tane okul yapılabilir.
-Ülkemizde israf edilen ekmekle 500 km yol
yapılabilir
-Ülkemizde israf edilen ekmekle 542 ton buğdayı israf ediyoruz.
EKMEK ĠSRAFI ÖNLEMEK ĠÇĠN
-İhtiyaçtan fazla ekmek alınmamalıdır.
-Ekmeğin dilimlenerek tüketilmesi israfın azaltılmasını sağlayacaktır.
BAYAT EKMEKLĠ YEMEK TARĠFLERĠ
Bilmiyoruz ki aslında bayat ekmekle neler yapılacağını. Eğer bilseydik o kadar ekmeği çöpe atmazdık. Bize nasıl pet ĢiĢeler , gazeteler vb. gibi tüketilmiĢ maddeler geri dönüĢtürülüp hizmetimize sunuluyorsa iĢte bu bayat ekmeklerde bize sunulabilir eğer israfın günah
olduğunu bilirsek bu ekmekleri değerlendiririz. Bu ekmekler çöpe gideceğine bizim midemize karnımızı doyurmaya yarasın.
Ben size bayat ekmekle neler yapılacağını göstermek için bir tane tarif paylaĢtım inĢallah
beğenirsiniz.
Bayat Ekmekli Tarator:
Malzemeler:
-500 gr süzme yoğurt
-125 gr (5 dilim) bayat ekmek rendesi
-4 gr (2 diş) sarımsak
-100 gr (1 çay bardağı) zeytinyağı
-Tuz
YAPILIġI:
-Bayat ekmekler rendelendikten sonra tavada zeytinyağı ve sarımsak ile sote edilir
-Hazırlanan bu karışım soğuduktan sonra yoğurt ile karıĢtırılır
-Üzeri, rendelenmiş bayat ekmekler ve dereotu ile dekore edilip servise sunulur.
HADĠS-Ġ ġERĠF
Yiyiniz,içiniz fakat israf etmeyiniz.
4
ArkadaĢlar;GDO genetiği değiĢtirilmiĢ organizmalardır.
GDO genellikle hangi besinlerde bulunur:
*Mısır
*Patates
*Domates
*Pirinç
*Soya
Bizim sınıfımızda genellikle bardakta mısırı çok tüketiliyor.Biliyoruz ki tadı
çok güzel özellikle üstüne sos döküldüğünde.Ama bilmediğimiz bir Ģey vardır
ki mısırda GDO vardır.
GDO genetiği değiĢtirilmiĢ organizmalardır.Türkiye de üretilen
Gelir
Döver
Öldürür
BENĠM YORUMUM
7/B sınıfı kendi aralarında çok eğlenceli bir sınıftır. Sınıfta
her kez birbirleriyle ĢakalaĢırlar. Bazıları Ģakayı kötü yapsalar
da küsmezler. Bazıları Ģakaları kötü bulup hocaya derler. ġakalardan küserlerse de 2 dakika sonra hemen konuĢurlar.
Erkekleri futbolda diğer sınıflardan kötü olsa da kendi aralarında çok eğlenirler. Sınıfın içinde hep mutlular bazıları mutsuz olsa bile sınıf o kiĢiyi hemen güldürür. Herkes birbirine
yardım eder. Ders konusunda, fikir konusunda her konuda yardımlaĢırlar.
Deniz kıyılarından taĢları birer birer toplarsın ama bazılarını
atmaya kıyamazsın iĢte bizim sınıfımız o atmaya kıyamadıklarımızdandır.
Abdullah BOZAN
Cilt 1, Sayı 1

Bülten Tarihi
7/B SINIFI HUZUREVİNDE
Huzurevi hepimizin bildiği gibi yaĢlı yada yaĢlı hasta
olarak ifade edilir. Oraya girdiğinizde adından dolayımı nedir harika bir huzur kaplıyor içinizi. Oradaki yaĢlılar sizi o
kadar güzel karĢılıyor ki sanki biz onların torunlarıyız. Gerçekten oraya gidildiğinde içinize bir mutluluk kaplıyor. Buraya gittiğinizde gerçekten zamanın nasıl geçeceğini anlayamıyorsunuz. Çünkü orada sizi öyle karĢılıyorlar ki evde bilgisayar baĢında vakit geçirmek yerine eğer yakınsa huzur
evi oraya gidip orada vakit geçirebilirsiniz. Orada ki yaĢlılara çok iyi bakılıyor. Yemekleri, suları, tuvalet ihtiyaçları
karĢılanıyor. Ve oraya gittiğinizde kesinlikle oyun oynayan
Ġngilizce Öğretmenimiz Kad- bir çift görebilirsiniz. Çünkü orada ya satranç ya okey yada
riye YAMANER‟ e teĢekkür baĢka oyun oynuyorlar. Ve sizi de davet ediyorlar. Bu teklifi
kabul ederseniz gerçekten çok mutlu oluyorlar. Tabi ki onlar
ediyoruz.
mutlu olunca doğal olarak sizde mutlu oluyorsunuz. ĠĢte bu
anlattıklarımdan sonra vaktin gerçekten çok çabuk geçeceğini buradan anlayabilirsiniz. YaĢlılığın da diğer evrimler
gibi güzel yanları da var tabi ki. Mesela huzur evine gittiğimizde herkesin yanında birer tane arkadaĢı var. Yani hiç
kimse yalnız değil. Ayrıca televizyon izleme Ģansları da var.
Bu bence iyi bir avantaj. Hem canları sıkılmıyor hem de iyi
zaman geçiriyorlar. Mesela örgü ören kiĢiler biri bile var.
Onlar orda yabancılık çekmiyorlar aksine orayı kendi evleri
gibi benimsiyorlar. Bu da onların orada tek kaynakları gibi
gözüküyor. Eğer orayı kendi evleri gibi benimsemeseler
orada yabancılık çekerler buda orada onların mutsuz olmasını sağlar.
HUZUREVĠNDE HUZUR BULDUK
VELĠ TOPLANTISI
– 22 Eylül 2013 –
AYYILDIZ ORTAOKULU
1.“Seni Ġlgilendirmez”. Taksici, araca
binen müĢterisine nereye gideceğini
sorunca, mağrur adam cevap verir:
“Seni ilgilendirmez”. Çocuğunuzun
öğretmeni olarak ısrarcıyız: Ne yapmak istediği bizi ilgilendiriyor.
2.“Yine de doktor gerekiyorsa, ben
buradayım!” Trafik kazası alanında
kadın yaralıya yardım etmeye çalıĢır,
yeni gelen iri yarı adam onu iterek
der: “Çekil, ben ilk yardım kursuna
gittim!” Kadın mücadele edecek güçte değil ama seslenir: “Yine de doktor gerekiyorsa, ben buradayım!” Çocuğumuzun sorunları için doğrudan
baĢka çocukları tehdit etmeye gelmeyelim – burası dağ baĢı değil ve bu
Ģekilde kalıcı çözüme ulaĢamayız. Sınıf öğretmenine, o sınıflardan sorumlu müdür yardımcısına, müdüre gidelim. ġikayetinizi sakin Ģekilde ve
düzgünce anlatın: “Adam adamdan
korkmaz, saygı duyar!”
3.“Ne yapıyorsun?!” Adam inĢatta
çalıĢan üç kiĢinin yanına ayrı ayrı
yaklaĢır ne yaptıklarını sorar. Ġlki:
“Görmüyor musun, taĢ taĢıyorum!”
der. Ġkincisi gururla: “Ailemi geçindiriyorum” der. Üçüncüsü mahcup
Ģekilde: “Ruhumuzu arındıracak güzel bir mabet inĢa ediyorum” diye cevap verir. Bizim çocuklarımız okula
ne için geliyor? Evde olmamaları için
mi? ArkadaĢlarıyla buluĢmaları için
mi? Kendilerine ve topluma yararlı
bireyler olarak yetiĢmek için mi?
4.“Amerikalı araĢtırmacılara göre öğretmenin öğrenci baĢarısındaki katkısı % 35-e varabilirmiĢ.” Bunun olması için öğretmenlere fırsat tanıyalım!
Onlara güvenelim, öğrenci gözünde
otoritesini sıfırladıktan sonra aynı
öğrenciden severek ders çalıĢmasını
bekleyemeyiz.
5“Hediye”. Öğrenci öğretmenine açılıyor: “Çok zorlanıyorum. Biri bana
bağırınca, emredince, beni aĢağılayınca ona hemen daha fazlasını yapasım geliyor, ama çoğu zaman bu da
çözüm olmuyor!” Öğretmen soruyor:
“Biri sana hediye getirse ve sen onu
kabul etmezsen hediye kimde kalır?”
Öğrenci: “Tabi getirende” Öğretmen:
“O zaman o öfkeyi, aĢağılamayı, kızgınlığı söz konusu hediye gibi değerlendir ki getirende kalsın!” Biz öğretmenler de insanız, biri bizi tehdit
eder, iftira atarsa, hor görmeye çalıĢır, ya da anlayıĢlı davrandım diye
enseye tokat samimiyet kurmaya çalıĢırsa, izin verin bundan hoĢlanmayalım. Çocuklarımız da kabul etmedikleri hediyeleri sahipleriyle baĢ baĢa bıraksın.
5.“Joshua Bell ve 3 milyon dolarlık
kemanı.” Söz konusu kiĢinin her
konseri için zor bilet bulunur ve bu
biletler çok pahalı iken, metro giriĢinde aynı kemanla çalınca cep harçlığı denecek para kazanmıĢ. Diğer
yorumları göz ardı etmeden Ģunu
vurgulayalım: Bir konuya değer verebilmek için o konuya hazır olmalıyız:
Okula temiz, düzenli, kaplı defter/
kitapla, çalıĢarak ve ödevlerimizi yapmıĢ Ģekilde gelerek, proje ve yıllık
ödevlere zaman ve kaynak ayırarak.
6.“Piyano çalabilecek miyim?” Daha
önce anlattığımız Ģu kaza geçiren yaralı soruyor: “Doktor bey, parmaklarım
kırılmıĢtı ya, alçı alınınca piyano çalabilecek miyim?” Doktor: “Elbette”
Hasta: “Bu bir mucize, tıp çok ilerlemiĢ, düĢünsenize ben eskiden piyano
çalamıyordum!” Tüm uzmanlığımıza
rağmen okulumuzda bu tür mucizeler
gerçekleĢtiremiyoruz. Her Ģeyden önce
çocuklarımızın motivasyonu, isteği, aile/çevre desteği önemli.
7.“Ġlk yarının sonucu neydi?” ġu kaza
geçiren adamımız soruyor:
“Hastanedeydim, derbiyi izleyemedim,
sonucu neydi?” ArkadaĢı cevap veriyor: “Maç 0:0 bitti.” Hastamız: “Ġlk
yarı sonucu neydi?” Bizim iĢimiz de
böyledir: öğretmen olarak her Ģeyi bilemeyiz, ama ayrıntısı bize söylenmeden de belli sonuçların farkındayız.
8.“Henüz bir sorun görünmüyor!”
Gökdelenden düĢen birini seyredenler
her bir alt kat seviyesinde düĢünüyorlarmıĢ: “Henüz bir sorun görünmüyor!” Çocuklarımızla da bazen böyle
oluyor. Her Ģeyin farkındayız, ama
“Henüz bir sorun görünmüyor!”-a
inanmak istiyoruz. Aksi takdirde bizim
de sorumluluklarımız var çünkü:
A-Sorumluluklarımız: a)Yapmamız gerekenler: /En önemlisi çocuğumuza zaman ayırmalıyız/; sıra arkadaĢını; sınıfta/okuldaki en iyi arkadaĢını; hayallerini; sevdiği müzikleri; kitapları; filmleri
bilmeliyiz; konuĢacak konular bulabilmeliyiz (çocuğumuza her Ģeyi vereme-
yebiliriz, ama verebileceğimizin en iyisini verelim, buna sosyal derslerini bize anlatması, bizim kitaptan takip ederek dinlememiz, defterlerini kontrol etmek, öğretmen notlarını okumak/
imzalamak var)
b)Kavgada bile denmemesi gerekenler:
“KomĢu çocuğunu/kardeĢini gördün
mü, hep takdir getiriyor?” (Bunun
kontra sorusu var: “KomĢunun babasını gördün mü, çocuğuna ev almıĢ,
Mercedes almıĢ” oysa iĢ bu kadar basite indirgenmemeli); Ben senin baĢaramayacağını biliyorum zaten; Baban/
annen bir gelsin göreceksin sen; Sen
zaten hep böyle yapıyorsun…
9.“Burada herkes ayakkabısız” Ayakkabı firması Afrika‟ya iki uzman gönderir. Ġlkinden telgraf gelmiĢ: “Burada
Ģansımız yok, burada hiç kimse ayakkabı giymiyor!” Ġkincisi de telgraf
göndermiĢ: “Burada Ģansımız çok yüksek – hiç kimse ayakkabı giymiyor”.
DeğiĢen eğitim sistemi de bir fırsata
dönüĢebilir, Ģikayet etmekten vazgeçelim, çocuğun güçlü taraflarını görerek,
eksiklerini gidermeyi çalıĢalım, bunun
için en iyi yol uzman öğretmenlerle de
görüĢmek, tavsiyelerini dikkate almaktır.
GÖRSEL SANATLAR ÖĞRETMENĠ
HAġĠM CĠNLĠ
KARİKATÜR KÖŞESİ
KARİKATÜR KÖŞESİ
DÜNYANIN EN İLGİNÇ İNSANLARI
PURSAKLAR’IN TARÎHÇESİ
Pursaklar, Ankara Çubuk arasında yer alan köylerin en eskilerinden biridir. Pursaklar isminin geçtiği en eski tarihi vesika, 1530 yılında Osmanlı
Devleti tarafından hazırlatılan tapu tahrrir defterinde “Busaklar” olarak
yer almaktadır.
BaĢbakanlık Devlet ArĢivleri Genel Müdürlüğü tarafından 438 numaralı
muhasebe-i Vilayet-i Anadolu defteri ismi ile 1993 yılında 2 cilt olarak
yayınlanmıĢtır. Yayınlanan bu defterde iki Busaklar (Pursaklar) kaydı bulunmaktadır. Bunlardan biri köy olarak geçmekte ve o tarihte Çubuk kazasına bağlı olduğu görülmektedir. Busaklar ismini defterin iki yerinde
kaydı olması köyün yarısının tımar, diğer yarısının ise vakıf arazisi olarak
ayrılmasından kaynaklanmaktadır.
Busaklar‟ın coğrafi olarak bugün "Eskiköy" diye tabir edilen yerde kurulu
olduğunu biliyoruz. 1966 yılında Pursaklar Eskiköy muhitinde meydana
gelen bir heyelan yüzünden devletin yardımı ile planlı olarak inĢa edilen
ve çoraklık mevkii de tabir edilen Ģimdiki yerine taĢınmıĢtır. Pursaklar‟ın
son yerleĢim alanı burası olmuĢtur.
Yukarıdaki kayıtların dıĢında köyün tarihçesiyle ilgili olarak büyüklerimizin anlattığı bazı rivayetler vardır. Bu rivayetlerin baĢında Ģimdiki Pursaklar‟ın Kavacık Memba suyunun kenarında kurulu olduğu, Çubuk ovası
kenarında bulunan bu köyün eĢkıya ve baskısı zulmünden dolayı bugün
"Eskiköy" tabir edilen yere bundan 150-200 sene önce (kesin tarihi belli
değil) taĢındığı söylenmektedir.
Bu rivayetin gerçeğe dayandığını, yukarıda zikrettiğimiz tapu tahrir defterinde “Kavacık” isminde bir köyün de kayıtlı olmasından anlıyoruz.
Pursaklar‟ın 20. yüzyılın baĢlarında 30-40 haneli bir köy olduğu Balkan
SavaĢı, 1. Dünya SavaĢı ve Ġstiklal SavaĢına 44 asker gönderdiği bunlardan sadece 4 tanesinin sağ döndüğü yaĢayan büyüklerimiz tarafından anlatılmaktadır.
1970 yılı baĢından itibaren Pursaklar‟ın çevre Ġl ve Ġlçelerden gelen vatandaĢlarla nüfusu hızla artmıĢ, 1987 yılında Belediye teĢkilatına kavuĢarak Belde sıfatını almıĢtır. 2008 yılında Ġlçe olmuĢtur.
İhtiyar Adam ve Atı
Köyün birinde yaĢlı ve çok fakir bir adam varmıĢ. Ama kral bile onu kıskanırmıĢ. Öyle dillere
destan bir beyaz atı varmıĢ ki kral at için ihtiyara
neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiĢ ama
adam satmaya yanaĢmamıĢ. 'Bu at, bir at değil benim için. Bir dost. Ġnsan dostunu satar mı?' dermiĢ
hep. Kral‟ın yanına gidip yalvarması bile iĢe yaramamıĢ. Adam hep o benim dostum diyormuĢ.
Kral git gide sinirlenmiĢ ve onları kıskanmaya
baĢlamıĢ. Bir gün adamlarını ihtiyarın evine yollamıĢ. Adamlar imrenerek samanlı eve girmiĢler. Ġhtiyar adam neden geldiklerini sormuĢ ve
sorduğuna piĢman olmuĢ. Adamlar ihtiyarı azarlayıp zorla bağlamaya çalıĢırken, köĢede
uyuyan at aniden kalkıp adamlara saldırmaya baĢlamıĢ. Adamlar atı zorla sakinleĢtirip saraya götürmüĢler ve onları kralın odasına götürmüĢler. At çok korkmuĢ ve ihtiyarın yanına gidip ona sürtünmüĢ. Ġhtiyar bize ne yapacaklar diye çok endiĢeleniyormuĢ ama atına belli etmemek ve onu korkutmamak için, merak etme oğlum birazdan evimize gideceğiz deyip onu
okĢarken kral içeriye girdi. Ġhtiyar doğrulup Kral'a;
-Sen bizden ne istiyorsun. Üstelik bizi böyle getirmene gerek yoktu. Dostumda çok korktu
dedi. Kral;
-Napayım öbür türlü gelmezsiniz diye bu yöntemi uyguladım. Üstelik senden birkaç fikir
alacam, dedi. Ġhtiyar ne fikri alacağını sorar, Kral;
-Benim onca param var ama hiçbir dostum yok. Hep mutsuzum ama bide sana baksana ne
paran var nede pulun, kötü samandan yapılma evin var bide at olan bir dostun ikiniz beraber
çok mutlusunuz. Oysaki ben mutlu olmak için yıllarımı vermeme rağmen hala mutsuzum.
Nasıl mutlu oluyorsun bana söyle ne olur. Bu sözlere karĢı ihtiyar derin bir nefer çekerek
Kral'a;
-Mutlu olmak için tonlarca paraya gerek yok. Sadece içinde mutluluk olacak. Eğer mutluluk
yoksa boĢuna uğraĢma. Der ve atını alıp gider .Bu sözün üzerine kral içinde nasıl mutluluk
olacağını düĢünür ama aklına hiçbir Ģey gelmez. Gece rüyasında bir adam görür ,bu adam
krala „senin elinde para oldukça asla mutlu olamazsın‟ diyordu. Ertesi sabah kral kendi kıyafetlerini ve biraz para alıp, öbür bütün servetini halkına dağıtır ve yaĢlı ihtiyarın evine gider. Kralı karĢısında gören ihtiyar ĢaĢırıp neler olduğunu sorar. Kral artık bende sizin gibiyim ne olur beni de aranıza alın eski alıĢkanlıklarımdan hiç biri kalmadı, der. Ġhtiyarda bizim kalbimiz herkese açık der ve o günden sonra hep beraber mutlu bir Ģekilde dost olarak
geçinirler.
AyĢenur BULUT 7/B
Anıtkabir: Anıtkabir, Mustafa Kemal Atatürk'ün,
Ankara Anıttepe'de bulunan anıt mezarıdır.Anıtkabir'in yapımında, beton üzerine dıĢ kaplama malzemesi olarak kolay iĢlenebilen gözenekli,
çeĢitli renklerde traverten, mozole içi kaplamalarında ise mermer kullanılmıĢtır. Atatürk vefat ettiğinde 15 yıl Etnografya Müzesinde kalmıĢtır.10
Kasım 1953‟te Anıtkabir‟e götürüldü.
Ankara Kalesi: Frigoya Kralı Midas tarafından M.Ö. sekizinci
asırda yaptırılan kalenin; Galatlar, Romalılar, Bizanslılar ve Ġslam orduları tarafından geniĢletildiği, Selçuklular tarafından
tamir edildiği biliniyor.
Hacı Bayram Veli Camii:Hacı Bayram-ı Veli geçmiĢte yaĢamıĢ
bir din âlimidir. Hacı Bayram-ı Veli‟nin Türbesi Ankara il sınırlarında bulunmaktadır. Hacı Bayram Camii de bu türbenin
hemen yanında kurulmuĢtur. Caminin adı da Hacı Bayram
Türbesi‟nden gelmektedir.
Agustus Tapınağı: Eski çağlardan günümüze kalmıĢ yapıların
en önemlilerinden birisi olan Agustus Tapınağı Ulus‟ta Hacı
Bayram Camii‟nin bitiĢiğindedir. Agustus Tapınağı, Roma Ġmparatoru Agustus adına bir bağlılık niĢanesi olmak üzere yaptırılmıĢtır.
Akköprü:Varlık Mahallesi önünde ve Ankara Çayı
üzerinde olup, Ankara'nın en eski köprüsüdür.
1222 yılında Selçuklu Hükümdarı 2.Alaaddin Keykubat tarafından Ankara Valisi Kızıl bey zamanında yaptırılmıĢtır.
Güdül Evleri:Ankara'nın kuzeybatısında, kente 89 km.
uzaklıkta eski bir yerleĢim olan Güdül ilçesinin kent merkezinde bugüne kadar ayakta kalan tarihi evlerin bulunduğu bölge kentsel SĠT alanı ilan edilmiĢtir. Osmanlı ve
geleneksel Türk evlerinin tipik özelliklerini taĢımaktadır.
Kocatepe Camii:16. yüzyıl estetiği ile 20. yüzyıl teknolojisinin bütünleĢmesinden oluĢan cami, dört minaresiyle Selimiye'yi, merkezi kubbe ve yarım kubbeleriyle
Sultanahmet'i andırır.Ġç tezyinatta klasik Osmanlı mimarisi örnek alınmıĢ, malzeme olarak; çini, mermer,
sarı maden ve özel boyalar kullanılmıĢtır. Ana kubbe
ve aslan göğsü yazıları pirinçten yazılmıĢtır.
Roma Hamamı:Ulus Meydanı‟ndan Yıldırımbeyazıt Meydanı‟na uzanan Çankırı Caddesi üzerinde yer almaktadır. Yapılan kazılar sonucunda hamamın iki bölümden oluĢtuğu anlaĢılmıĢtır. Palaestra dört tarafı revaklarla çevrilmiĢ, yaklaĢık kare planlı büyük bir alandır.
Karacabey Hamamı:Karacabey Hamamı Talat PaĢa
Bulvarı üzerinde olup, 1444 tarihinde yapılmıĢtır. Çifte
hamam Ģeklindeki yapı batı kısmında birbirine bitiĢik
soyunmalıkları, doğu kısmında ise batıdakilere göre
daha değiĢik inĢa tarzı gösteren sıcaklık ve halvetleriyle birlikte bütünü kareye yakın büyük bir dikdörtgen
meydana getirmektedir.
Ankara Kale Ġçi Evleri:Kale içinde çoğu iki katlı olan
Ankara evlerinin alt kat avlusunda uĢakların, aĢçıların
odaları, kiminde de bir ahır bulunur. Birinci katta ev
sahibinin oturduğu odalar vardır. Genellikle evin dıĢında ve bir yanı açık merdivenden, sergâh denilen sütunlu, dört bir yanı açık, üstü kapalı bir taraçaya çıkılır. Üst kattaki odalar, kimi evlerde bir sofanın, kimilerinde de sergâhın bir yanında yer alır.
Suluhan:Hacı Doğan Mahallesi‟nde, Suluhan Sokağı‟ndadır. 1685 yılında ġeyhülislam Mehmet
Emin Bey tarafından Zincirli Camii‟ne vakıf olarak yaptırıldığı sanılmaktadır. Ġki kısımdan oluĢan Suluhan'ın birinci kısmı kareye yakın dikdörtgen planlı, ortası avlulu ve iki katlıdır.
Enes GÜNDOĞAN
5/B 346
ZEYNEP YILMAZ
MUSTAFA ġAHĠN-
CANAHMET ĠPEKOĞLU
OĞUZHAN YILMAZ
GĠZEM NUR AYDIN
-ALĠCAN TENGĠLĠMOĞLU
MÜCAHĠDE ARSLAN
ABDULLAH BOZAN
ECE
MADEN
AKIN KIZILASLAN
FĠRDES AKÇA
EMĠNE NUR SALTAR
ġEHRĠ DEMĠR
HÜSEYĠN ÇALIġKAN
M.YUSUF EVRENSEL
EMRECAN TURAN
BATUHAN HAZER
BURÇĠN ĠLASLAN
Nereli:Karabük
Hobilerin:Müzik dinlemek
Fobilerin:Yok
Ne olmak istiyor:Mühendis
Kimi örnek alıyor:Kendi
Hangi takımlı:Fenerbahçe
En sevdiği renk:Turkuaz
En sevdiği hayvan:At
En sevdiği yemek:Mantı
ZEYNEP YILMAZ
Nereli:Çubuk
Hobileri:Araba sürmek
Fobi:Köpek
Ne olmak istiyor:Subay
Kimi örnek alıyor:Baba
Hangi takımlı:Fenerbahçe
En sevdiği renk:Mavi
En sevdiği hayvan:Taklacı
En sevdiği yemek:Dolma
MUSTAFA ġAHĠN
Nereli:Çankırı
Hobileri:Oyun oynamak
Fobiler:Yok
Ne olmak istiyor:Pilot
Kimi örnek alıyor:Anne
Hangi takımlı:Fenerbahçe
En sevdiği renk:Lacivert
En sevdiği hayvan:Muhabbet
kuĢu
En sevdiği yemek:Köfte
CANAHMET ĠPEKOĞLU
Nereli:Erzurum
Hobileri:Futbol
Fobileri:Böcek
Ne olmak istiyor:Futbolcu
Kimi örnek alıyor:Neymar
Hangi takımlı:Fenerbahçe
En sevdiği renk:YeĢil
En sevdiği hayvan:At
En sevdiği yemek:Ġskender
OĞUZHAN YILMAZ
Nereli:Ankara
Hobileri:Voleybol
Fobileri:Böcek
Ne olmak istiyor:Doktor
Kimi örnek alıyor:Annesi
Hangi takım:Galatasaray
En sevdiği renk:Siyah
En sevdiği hayvan:Aslan
En sevdiği yemek:Balık
GĠZEM NUR AYDIN
Nereli:Ankara
Hobileri:Kitap okumak
Fobiler:Yok
Ne olmak istiyor:Mimar
Kimi örnek alıyor:Baba
Hangi takımlı:Fenerbahçe
En sevdiği renk:Turkuaz
En sevdiği hayvan:Civciv
En sevdiği yemek:Kebap
MÜCAHĠDE ARSLAN
Nereli: Çankırı
Hobiler: Futbol
Fobiler: Yok
Ne olmak istiyor: Futbolcu
Kimi örnek alıyor: Drogba
Hangi Takımlı: Galatasaray
En sevdiği renk:Mavi
En sevdiği hayvan: Yok
En sevdiği yemek:Yok
ABDULLAH BOZAN
Nereli:Çubuk
Nereli:Karabük
Hobilerin:Maç
Hobilerin:Müzik dinlemek
Fobilerin:Karanlık
Fobilerin:Böcek
Ne olmak istiyor:Ambulans Ģo- Ne olmak istiyor:Mimar
förlüğü
Kimi örnek alıyor:Kenan doKimi örnek alıyor:Kuzen
ğulu
Hangi takımlı:Fenerbahçe
Hangi takımlı:Fenerbahçe
En sevdiği renk:Sarı
En sevdiği renk:Mavi
En sevdiği hayvan:Köpek
En sevdiği hayvan:Sincap
En sevdiği yemek:Ġskender
En sevdiği yemek:Lahana dolması
ALĠCAN TENGĠLĠMOĞLU
ECE MADEN
Nereli:Yozgat
Hobilerin:Futbol
Fobilerin:Köpek
Ne olmak istiyor:Doktor
Kimi örnek alıyor:Amca
Hangi takımlı:Fenerbahçe
En sevdiği renk:Lacivert
En sevdiği hayvan:TavĢan
En sevdiği yemek:Kebap
AKIN KIZILASLAN
Nereli:Çankırı
Hobilerin:Kitap okumak
Fobilerin:Yok
Ne olmak istiyor:Polis
Kimi örnek alıyor:Abi
Hangi takımlı:Fenerbahçe
En sevdiği renk:Lacivert
En sevdiği hayvan:KuĢ
En sevdiği yemek:Kahvaltı
Türü
FĠRDES AKÇA
Nereli: KırĢehir
Hobilerin: Bilgisayar oynamak
Fobilerin: Örümcek
Ne olmak istiyor: HemĢire
Kimi örnek alıyor: Yok
Hangi takımlı: BeĢiktaĢ
En sevdiği renk: Kırmızı
En sevdiği hayvan: Muhabbet
kuĢu
En sevdiği yemek: Musakka
EMĠNE NUR SALTAR
Nereli:Çankırı
Hobilerin:Kitap okumak
Fobilerin:Karanlık
Ne olmak istiyor:Avukat
Kimi örnek alıyor:Justin bieber
Hangi takımlı:Fenerbahçe
En sevdiği renk:Lila
En sevdiği hayvan:Penguen
En sevdiği yemek:Et
ġEHRĠ DEMĠR
Nereli:Çorum
Hobilerin:Kitap okumak
Fobilerin:Yok
Ne olmak istiyor:Polis
Kimi örnek alıyor:Kuzeni
Hangi takımlı:Fenerbahçe
En sevdiği renk:Lacivert
En sevdiği hayvan:Köpek
En sevdiği yemek:Karnıyarık
HÜSEYĠN ÇALIġKAN
Nereli:MuĢ
Hobilerin:Maç yapma
Fobilerin:Yok
Ne olmak istiyor:Kaymakam
Kimi örnek alıyor:Hüseyin
avni mutlu
Hangi takımlı:Galatasaray
En sevdiği renk:YeĢil
En sevdiği hayvan:Yok
En sevdiği yemek:Kuru
fasulye
EMRECAN TURAN
Nereli:Kazan
Hobilerin:Futbol
Fobilerin:Kitaplar
Ne olmak istiyor:mühendis
Kimi örnek alıyor:Benzema
Hangi takımlı:Real Mardit
En sevdiği renk:Fener YeĢili
En sevdiği hayvan:Timsah
En sevdiği yemek:Tavuk
BATUHAN HAZER
Herkes bekler hediye
Doğum günlerinde
Tabletten bebeğe
Her yer hediye
Bütün her yer dolu
Hediye sürprizle
Her yer Ģen Ģakrak
Doğum günlerinde
Anneler babalar
Hediyeler için
Mağazalar dolu
Sevinçler için
2070’E MEKTUBUM
2013‟de yazılan bir mektup maden ocağında çalıĢan
iĢçiler tarafından bulunur ve mektubun içinde Ģu cümleler yazmaktadır:
Bu mektubu okuduğunuzda belki robotlar ders çalıĢıyor yemek yapabiliyor, havada arabalar uçabiliyordur. Bu yüzden teknoloji geliĢmiĢ üst düzeylere
çıkmıĢ olabilir ama bizim zamanımızda yani 2013‟de öyle değildi. Arabalar uçmuyor, robotlar yemek yapmıyor ders çalıĢmıyordu. O yüzden Ģanslısınız! Ama
Ģunu bilin teknoloji geliĢtikçe bizler tembelleĢiyoruz hiçbir Ģey yapmıyoruz.
Bence teknoloji kaldığı yerde dursun…
ġu an 12 yaĢındayım belki 2070‟de karĢılaĢırız tabi ki ölmez sağ kalırsam. Her
neyse size kendimden bahsedeyim 09.04.2001 tarihinde Ankara Yenimahalle‟de
doğdum. Koç burcuyum burcumun ta kendisiyim desem yeridir. Ayyıldız Ortaokulunda 7.sınıfım derslerim normal ne kötü ne iyi 2070‟de baya yaĢlanmıĢ olurum herhalde.
Bu mektubu sakladığım yeri hatırlayıp mektubu almaya gidersem muhtemelen
bu mektubu okuyamam çünkü gözlerim görmez ve torunlarıma okuturum.
Belki bu mektubu torunlarım bulacak ve benim küçüklüğümde yazdığım
bu mektubu tarihi eser olarak veya bir hatıra olarak saklayacaklar ve her zaman
istediğim gibi ünlü birisi olarak anılırım inĢallah. Bakalım zamanın senden götürdüklerini getirdiklerinden fazla mı ?
MÜCAHĠDE ARSLAN
7/B
Annem
Anne, sen benim en büyük hazinem,
Yaptığın fedakarlıkları saysam bitiremem.
Sadece ben değil, ailem, kardeĢlerim, arkadaĢlarım
Hepimiz ayrı ayrı sevdin annem.
Zaman oldu kızdın, zaman oldu sevdin.
Hepimize sıkılmadan ilgi gösterdin.
Bütün dünyayı dolaĢsam bulunmaz eĢin,
Yaptığın her Ģey için sağol annem.
Küçükken neden kızdığını anlayamazdım.
ġimdi gencim, seni anladım.
KardeĢime bende zamanında çok kızdım.
Ama yanlıĢlarımı sen düzelttin annem.
Sen yanımdayken içime huzur doluyor,
Mutlu oluyorum, dertlerim bitiyor,
Uzaktayken dünya cehennem oluyor ,
Canımdan çok seviyorum seni annem…
29 EKĠM: UÇAK BAYRAMI
Uçaklar, benim ilgi alanımdır. Onları seyretmek için her Ģeye katlanabilirim. Özellikle de gösteri uçakları. Ama sadece bayramdan bayrama seyredebilirim. Çünkü bu
özel uçaklar her gün gösteri yapamıyor.
Yine 29 Ekim de babam, kardeĢim ve ben dünya da 8 süpersonik gösteri ekiplerinden
olan Türk yıldızları n-f 5 gösterisini izlemeye gitmiĢtik. Uzun ve sıkıcı saatler bekliyordu bizi. Tanklar törenler derken sıra gösteriye geldi. Meğerse bu uçakları izlemeye
ben değil, bütün Ankara gelmiĢ. Heyecandan patlamak üzereydim.
Ve iĢte bir kontrol, yo yo kartal birden ünlü hareketleri açılımı yaparak geliyordu.
Zıpladım resmen. Bi hoĢ olmuĢtum. Ömrümde unutmayacağım bir zaman dilimi yaĢıyordum. Ama
gösteri 15 dakika, hadi taĢ çatlasın 20 dakika sürmüĢtü. Ama beklediğime değdi mi: hem de fazlasıyla.
Ama Ģimdi ki hayalim da bu ki bu değil. Birinci olarak dünya da iki olağanüstü gösteri eki olan sola
Türkü yakından görmek ve ilk olarak o gün gördüğüm Türk yıldızları kaptanı yani 1 numaralı M F
5 B‟yi büyük bir üstünlükle sürmektir.
Muhammed Furkan 5/C
DİL KİRLENMESİNİN SONU KÖTÜ
Dilimiz her gün kirlenmekte. Havalı oluyor diyoruz. Yabancı kelimeleri bir bir dilimize
sokuyoruz. Yakında Türkçe denen bir dil kalmayacak. Ve bunu biz bilerek yazıyoruz. Buna
dur dememiz lazım. Eğer bu zehirlenmenin önüne geçmesek çok kötü Ģeyler olacak.
Bu kirlenmeyi en basit dükkân isimlerinde görebiliriz. Mesela, bir mobilya mağazası, bakkal, bir pide salonu ve akla gelecek diğer dükkânların isimleri neden yabancı? Mesela, bir
lokantanın levhasına neden Restoran yazıyorlar? Neden bir halı mağazasının levhasına carpet yazıyorlar?
Ve neden diğer mağazalarında yabancı kelimeler yazıyor? Ġnsanlar bunun farkında mı? Bunlar kafa karıĢtırıcı sorular. Aslında bazıları bu durumun farkında. Bazıları bunu engellemeye çalıĢıyor. Bazıları ise dili
bilerek kirletiyor.
Bu durumu engellemek için bir Ģeyler yapılmalı. Çocuklar için, hatta dükkân iĢletmecilerine bile ders verilmeli. Etkinlikler yapılmalı, seminerler düzenlenmeli. Ġnsanlarla röportaj yapılmalı. Daha çok farklı yollar
var. Bu yolun sonu kötü. Ġnsanlar bilinçlenmeli!
Arif Barın BARIġ
5/C
TIRTIL ĠLE SOLUCAN
Bir gün bir ormanda tırtıl ile solucan vardı. Bunlar çok iyi bir arkadaĢtılar. Bir gün tırtıl iĢtahlı yaprak yerken solucan geldi
merhaba tırtıl dedi tırtılda ona selam verdi solucan tırtılın neden bu kadar yaprak yemesinin sebebini sordu. Tırtılda ona ben yakın bir zamanda koza olacağım o yüzden çok yaprak yiyorum dedi. Solucan çok kıskandı ben neden koza olup kelebek olmuyorum diyerek gitti. Ertesi gün tırtıl koza olmuĢtu solucan geldiğinde ise bütün kozalar toplanıyordu. Ġpek battaniye olmak için, o
zaman solucan çok üzüldü içinden bir seste diyordu ki iyi ki tırtıl değilmiĢim yoksa bende toplanıp koza içerisinde ipek olup
öleceğim demiĢ.
ZEHRA KARAHASANOĞLU 6-D
ZAMANDA YOLCULUK
YOLCULUK (FANTASTİK
(FANTASTİK HİKAYE)
HİKAYE)
ZAMANDA
Yıl M.Ö.10.000.Gelecekten
M.Ö.10.000.Gelecekten gelen
gelen bir
bir yolcu
yolcu etrafı
etrafı keĢfediyordu.
keĢfediyordu. Ancak
Ancak Terodiktorler
Terodiktorler
Yıl
üstünde uçuyor
uçuyor onu
onu hiç
hiç rahat
rahat bırakmıyorlardı.
bırakmıyorlardı. Amaçları
Amaçları Yolcuyu
Yolcuyu liderleri
liderleri t-Resul
t-Resul ödül
ödül
üstünde
kazanacaklardı ancak
ancak yola
yola kendisi
kendisi bile
bile zorlu
zorlu girebileceği
girebileceği bir
bir tehlike
tehlike bulup
bulup içine
içine hızlıca
hızlıca
kazanacaklardı
atlayarak hem
hem Kendine
Kendine kurtardı.
kurtardı. Geleceğin
Geleceğin yolcusu
yolcusu bir
bir doktordu
doktordu ama
ama tıpla,
tıpla, değil
değil zazaatlayarak
man,
tarih,
fizik
gibi
konularla
ilgilenirdi.
Konudan
konuya
atlar
her
Ģeyi
bilirdi.
Bir
man, tarih, fizik gibi konularla ilgilenirdi. Konudan konuya atlar her Ģeyi bilirdi. Bir zamanında makinelerle
uğraĢırken
aniden
bir
patlama
oldu.
Jam
“Ne
oldu?”
diyecekken
zamanında
makinelerle
uğraĢırken
aniden
bir
patlama
oldu.
Jam
“Ne
oldu?”
diyecekbir
zaman
kapısı
açıldı.
ĠĢte
diyecekken
ondan
sonra
dinozor
çağına
gelmiĢti.
Saklandığı
ken bir zaman kapısı açıldı. ĠĢte diyecekken ondan sonra dinozor çağına gelmiĢti.
Sakdelikten
Çıkıp
etrafa
bakındığında
raililer
salmıĢlardı
bile.
Ralliler
in
süren
yetenekli
landığı delikten Çıkıp etrafa bakındığında raililer salmıĢlardı bile. Ralliler in süren yeicatlarda
“Bir yolcu
kaçmalıyım.”
dedi. Hemen
koĢup çıktı.
raptitenekli
icatlarda
“Birbulup
yolcu buradan
bulup buradan
kaçmalıyım.”
dedi. Hemen
koĢupAncak
çıktı. Anlerden
bir biri fark
etti fark
ve arkasından
onu takiponu
etmeye
anda, doktor
cak
raptilerden
bir biri
etti ve arkasından
takipbaĢladı.
etmeye O
baĢladı.
O anda,Ģanslıydokdı
piterodaktil
arkasından
raptile
bir
tekme
attı.
“
Hadi
çabuk!
Atla!”
dedi.
Doktor
ĢaĢtor Ģanslıydı piterodaktil arkasından raptile bir tekme attı. “ Hadi çabuk! Atla!” dedi.
kındı. ĢaĢkındı.
Doktor
Dinozorun üstüne
üstüne bindi.
bindi. Dinozor:
Dinozor:
Dinozorun
—Bu dünyada
dünyada baĢka
baĢka bir
bir insan
insan formu
formu daha
daha var.
var. Beni
Beni oo yaptı.
yaptı. ġimdi
ġimdi seni
seni ona
ona götürüyogötürüyo—Bu
rum, dedi.
dedi. Dinozor
Dinozor bir
bir robot
robot gibiydi.
gibiydi. Robot
Robot baĢlığı
baĢlığı ve
ve bacakları
bacakları vardı.
vardı. Doktor
Doktor bunları
bunları
rum,
düĢünürken, dinozor
dinozor onu
onu bahsettiği
bahsettiği yere
yere getirmiĢti
getirmiĢti bile.
bile. Burası
Burası bir
bir mağaraydı.
mağaraydı. Doktor,
Doktor,
düĢünürken,
diğer insanla
insanla tanıĢtı.
tanıĢtı.
diğer
—Benim buradan
buradan çıkıp
çıkıp gitmem
gitmem lazım,
lazım, demiĢ.
demiĢ.
—Benim
-Ben yıllardır
yıllardır burada
burada oo nereden
nereden dolayı
dolayı çalışıyorum.
çalışıyorum. Ben
Ben de
de senin
senin gibi
gibi buraya
buraya geldim.
geldim.
-Ben
__O zaman,
zaman, birlikte
birlikte çalıĢacağız,
çalıĢacağız, dedi
dedi ve
ve çalıĢmaya
çalıĢmaya baĢladı.
baĢladı.
__O
Böylece iki
iki bilim
bilim adamı
adamı çalıĢmaya
çalıĢmaya baĢladı.
baĢladı. Bütün
Bütün deneyleri
deneyleri tekrar
tekrar deniyor,
deniyor, yeni
yeni
Böylece
bir bilgi
bilgi bulmaya
bulmaya çalıĢıyorlardı.
çalıĢıyorlardı. Ama
Ama doktor,
doktor, yeni
yeni bir
bir parça
parça yapmıĢtı.
yapmıĢtı. Onu
Onu makinenin
makinenin en
bir
üsteki
düğmesini
yerleĢtiriyordu.
Parça
döndü.
Tekrar
birbir
patlama
oldu.
Yine
birbir
zaman
en
üsteki
düğmesini
yerleĢtiriyordu.
Parça
döndü.
Tekrar
patlama
oldu.
Yine
zakapısı
açıldı.
Ġki
doktor
birbirini
tebrik
ettiler.
BaĢarmıĢlardı.
Zamanda
yolculuğu
bulman kapısı açıldı. Ġki doktor birbirini tebrik ettiler. BaĢarmıĢlardı. Zamanda yolculuğu
muĢlardı. Artık
iki iki
doktor
birlikte
çalıĢacak,
yeni
buluĢlar
yapacaklardı.
bulmuĢlardı.
Artık
doktor
birlikte
çalıĢacak,
yeni
buluĢlar
yapacaklardı.
Arif Barın
Barın BARIŞ
BARIŞ
Arif
5/C
5/C
2
3
4
7
6
1
9
11
8
12
5
10
13
20
15
14
17
19
16
18
21
7
1
A
8
H
M
D
K
L
R
O
R
I
Y
A
R
L
4
6
I
O
S
Ğ
A
V
U
T
Y
A
Ö
E
A
Z
M
L
T
Ü
A
T
L
K
I
İ
T
K
A
M
İ
N
İ
L
U
5
13
L
T
Ü
R
Ş
A
E
14
16
15
M
Y
A
A
17
L
Y
A
K
Ş
A
M
19
M
M
N
T
E
C
A
Z
I
18
K
N
N
Ü
T
Ü
P
H
A
R
I
21
Ü
K
R
Ü
G
R
Ü
K
U
T
T
20
L
A
N
O
K
N
P
V
F
A
11
A
3
S
9
Ö
10
T
O
R
12
E
2
E
N
E
N
E
Ç
1) Okul müdürümüzün adı nedir?
2) Bilgisayarı soğutan parçanın adı
nedir?
3) Bilgisayarda yazı yazmayı sağlayan aletin adı nedir?
4) Okulumuzun bilgisayar öğretmeninin adı nedir?
5) Bilgisayarın parçalarına elektrik
yayan parçanın adı nedir?
6) 6x6 kaçtır?
7) Bilgisayardan dıĢarıya ses veren
alet nedir?
8) Göz sağlığına iyi gelen vitamin
nedir?
9) Ahlak ile ilgili olan ders nedir?
10)Görevin eĢ anlamlısı nedir?
11)Bir yerde durmak anlamına gelen kelime nedir?
12)Dünyaca tanınan bir tür yiyecek nedir?
13)Ağaçların korunmasını sağlayan vakıf nedir?
14)Hayatın eĢ anlamlısı nedir?
15)“………. mumu yatsıya kadar
yanar.” atasözünde boĢluğa ne
gelmelidir?
16)Havanın karardığı ana ne denir?
17)AkĢam olduğunda üzerine yattığımız eĢyaya ne denir?
18)Kitapların bulunduğu ve orda
kitap okuduğumuz yer neresidir?
19)Ölünce yattığımız yere ne denir?
20)Medeniyetin eĢ anlamlısı nedir?
21)Anneanne veya babaanneye ne
denir?
Aman Ģuradan bir ilaç yazayım da geçsin diyen bir adam var mıydı eskiden. Ne
asker gördüm verem yüzünden biten. Çok çok tüh ne aileler üzüldü bazıları da
arkadaĢlarının yaptığı iftiralardan arkadaĢlarını kendi arkasından vurmasından
veya onu hep suçlamasından üzülen ağlayan kiĢiler çok hasta oluyorlar.
Verem hastalığına yakalananlar dıĢında kimse hastalığa niçin yakalandığını anlayamaz. Verem olanların hepsi yada çoğu üzüntüden olmalı ve stresten. Çok
huzurlu yaĢayan insan hiçbir Ģekilde bu hastalığa yakalanmaz. Hep kötü hep
kötü stres neden bu stres dünyanın en kötü Ģeyi. Veremli insanlar eskiden çok
çok eskiden yaĢlılar bu kötü hastalığı yenmek için doktora bulaĢtırmamak için
gitmezler kendine mezar kazarlarmıĢ. Ne kadar kötü değil mi? Hele o zamanların kadınları namahrem diye utanır gitmezlermiĢ.
Yani herkes üzüntüden stresten uzak durmalıdır. Her Ģeyi aklına takmamalıdır.
Yazan: AyĢenur ÖZEK
Sınıf: 7/B
Numara:2001
KARGA ĠLE YILAN
Karga yavrularının yumurtadan çıkmasını beliyordu. Yumurtadan çıkmasalar bile seviyordu onları.
Çok düĢkündü… Her zaman yanında uyurdu. Günlerden bir gün yılanın biri ; kargaların yavrularını yemek istediği için karganın yanına
geldi ve dost olmak istediğini söyledi..
Karga da tamam dedi hemen ona inanıp, dost oldular birlikte… Bir
kaç saat sonra karga yemek aramaya çıkacaktı. Yavruları kime bırakacağını bilmiyordu. Yılan bana bırak, ben senin dostunum dedi ve aldı
yavrular kaçtı.
Karga yavrularını göremeyince çıldırdı,
Ama sonradan, tesadüfen avcı yılanı ortadan ikiye ayırdı.
Yavrular kaçtı yılanın karnından annesinin yanına koĢtular.
Bir gün karga dıĢarıda gezinirken. Yılanın baĢını gördü ve kulağına fısıldadı „‟Hiçbir kötülük iyilik
getirmez.‟‟
HĠLAL MELĠKE TENGĠLĠMOĞLU 6/D 208
AYI İLE BALIK
Ayı ile balık çok iyi arkadaşlarmış. Ayı çok acıkmış. Köye inmiş. Bir nine görmüş.
Ayı: Nine ben açım. Lütfen bana yemek ver.
Nine oracıkta kalp krizinden ölmüş. Ayı yoluna devam etmiş. Bir dede görmüş.
Ayı: Dede ben çok açım. Bana yemek verir misin? Dede: Tabi veririm demiş.
Bal getirmiş. Ayıya vermiş. Ayı yemiş. İnine doğru gitmeye başlamış. Yolda giderken
balık arkadaşını görmüş. Balık çok hastaymış. Ölebilirmiş.
Ayı: Ne oldu balık kardeş.
Balık: Çok hastayım demiş.
Ayı, ‘Hadi seni bilge balığa götüreyim.’ demiş. Ama ne yazık ki
balık ölmüş.
Alptuğ Berad ARTUK
6-D 146
SABAH GÜNEŞİ
Saatimin alarm melodisiyle uyandım. Soğuk bir kıĢ günü
olmasına rağmen güneĢin ilk ıĢıkları odamın penceresinden içeri
süzülmüĢ, odam sıcacık.
Deliksiz bir uykuyla iyi bir gece geçirdim. Kendimi çok
enerjik ve dinç hissediyorum. Ġyi bir kahvaltıdan sonra güne
zımba gibi baĢlığa cağım. Bu kadar pozitif olmanın yanı sıra birazda heyecanlı ve tedirginim. Çünkü bugün matematik sınavım
var. Sınava hazırlandım ama yine de biraz korkuyorum. Neyse
gereksiz yere enerjimi düĢürmeyim. Annemin “kahvaltı hazır
eda” seslenmesine az kaldı. Bende okula gitmek için hazırlıklarımı bitirdim. Ġyi bir uykudan mı? Sınava çok iyi hazırlanmadan
mı? Yada güneĢin sapsarı ıĢıklarından mı? Bilmiyorum. Güne
çok iyi baĢladığımı düĢünüyorum. Kendimi çok rahat, mutlu ve
sakin hissediyorum. ĠnĢallah bütün günüm baĢladığı gibi geçer.
Okula geç kalmamalıyım her zamanki gibi ailece huzurlu bir
kahvaltı beni bekliyor.
Çok mutluyum. KeĢke bütün sabahlarım böyle olsa. Bugün
güneĢ her zamankinden daha çok aydınlatıyor. Sanki odamı, içimi, hayatımı.
SUEDA ÖZALP 6-D
51. GEZEGEN ( METNİN YÖNÜNÜ DEĞİŞTİRME)
Merhaba ben 51. Gezegenden Gonzales. Uzaylıları çok merak ediyorum. Dünya diye bir gezegen varmıĢ. Orada yaĢıyorlarmıĢ. Gerçi bu bir efsane yani gerçek olmayabilir. Ama ben onların gerçek olduklarına inanmıyorum. Ve günlerden bir gün sabah uzay kokteylimi içerken haberlerde
“esrarengiz bir uzay aracı “ olduğunu söylüyorlardı. Olayın olduğu yer
evime çok yakındı.
Hemen oraya gittim. Kimseyi oraya yaklaĢtırmıyorlardı. Fotoğraf makinemle fotoğraf çekmeme bile izin vermediler. Ben üzüntüyle eve gittim, evin
içinde değiĢik ayak izleri vardı.
HeyecanlanmıĢ, bir taraftan ise korkmuĢtum. Ġzleri takip ettim. Bodruma gidiyordu, birden karĢıma çok biri çıktı. Ben bağırınca o da bağırdı.
Aynı dili konuĢuyorduk. Ben ona “ben dostum “ dedim. Oda “ bende “ dedi. Bir süre bende kaldı. Çünkü uzay aracı bozulmuĢtu. Ona yeni bir uzay
aracı vermek zorundaydım. Onu evde bırakıp, uzay istasyonuna gittim
sonra onu “hone” ile arayıp gelmesini söyledim. Gelip uzay aracına binerken “ seni çok özleyeceğim Gonzales.” dedi. Ben de ona “ Ben de seni çok
özleyeceğim” dedim ve o bizim gezegenimizden gitti.
AYġENAZ YILDIRIM 6-D
KUTSAL VAZİFE ÖĞRETMENLİK ( DENEME)
Öğretmen ebediyete hükmeden bir insandır. Tesirlerinin nerede biteceği asla
bilinmez ve öğretmenin eserine değer biçilmez. Öğretmenler bizler sular ve büyütür aynı bir bahçıvan gibi yani heykeltıraĢ mermere ne ise ,öğretmende çocuğa odur. Bizlerin temelini öğretmenler atar. Yeryüzündeki en onurlu meslekte
öğretmenliktir. Her öğretmenin bir öğrenci tarafından özel bir yeri vardır. Öğretmenlik mesleklerin en az kazanç getireni, fakat insanı en çok ödüllendirenidir. O
ödülü alanda biz olmalıyız. Bizlere ilim öğretenlerin her zaman özel bir yeri vardır. Öğretmenlerimizin kıymetini bilip onları korumalıyız. Unutmayınız ki cumhurbaĢkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.
OĞUZHAN DAĞDELEN 8/C
GÜRCÜ‟DEN SEÇMELER
Bir gül ne kadar solarsa bende o kadar soldum
Bir kuĢ özgür bir hayattan ne kadar zevk aldıysa
Ben de o kadar nefret ettim.
Bir kelebek bir günlük ömründe yaĢamak için
Ne kadar emek sarf ettiyse bende o kadar emek sarf ettim
Bir insan ne kadar severse bende o kadar sevdim
Sevdim ama olmadı.
Yine seni düĢünüyorum.
Karanlık içinde
Geceler ne kadar acımasız
Uyku yok gözlerimde.
Karanlık içinde aydınlık arıyorum.
ÇıkıĢ yok zindan gecelerde.
Gözlerin gözlerimde.
Ellerin ellerimde.
Ellerim semada
Yalvardık Allah‟ıma
KavuĢtursun bizi
Karanlık sokaklarda.
Ellerim ellerine dokunmak
Kalbim onunla çarpmak
Onunla yaĢamak onunla ölmek ister
Engelleri onunla aĢmak ister
Seven insan.
Gürcü TÜRKOĞLU 7/B 1880