okumak için tıklayın

Transkript

okumak için tıklayın
Fiyat: ¨ 10 Yıl: 2 Sayı: 12 / Kasım - Aralık 2014
Salih Zeki ÇAKIR:
Koster Projesini Sektör Benimsedi
S. Barış TÜRKMEN:
Mira Marine
DEW Markasıyla
Devlerle Mücadele
Ediyor
Dr. Tarık ÖĞÜT:
FİGES’ten Denizciliğe
AR-GE ve
ÜR-GE Hizmeti
tekstil taımacılıı 7 Deniz 22cmx29 cm TR.pdf
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
1
14.03.2014
11:10
İÇİNDEKİLER
4
18
Yönetim
7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık,
Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına
İmtiyaz Sahibi: İbrahim Kocamış
Yatırım ve Üretim Yılı Olmalı
18
22
24
32
24
34
36
FİGES’ten Denizciliğe AR-GE
Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde
GEDDAD’ın Gönüllü Ordusu
7/24 Göreve Hazır
38
Görsel Yönetmen
Grafikart
48
Yakıt Dünyasında 2014
Yılında Neler Yaşandı
28
Artık Yokuşu Tırmanmaya
Başladık
50
Konteyner ve gemi takip sistemine
geçeceğiz
51
51
52
Temsilcilikler
ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan
İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan
Fransa Temsilcisi: Onur Koyuncuoğlu
Hatay’ın ihracatçısı Ro-Ro gemisi aldı
Ro-Ro Gemilerinin Rotası Trieste oldu
Mersin Limanı ihracatı ilk 9 ayda
yüzde 3 arttı
Reklam ve Abone
Reklam ve Halkla İlişkiler Md
Ebru İşcan
[email protected]
CTP ve Baskı
Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti.
Yayın: Yerel - Süreli Yayın
7deniz dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların
hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın
Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ne aittir.
İzinsiz hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların
sorumluluğu sahibini bağlar.
Mira Marine DEW Markasıyla
İş Güvenliği Sorunu
Katkıda Bulunanlar
Kapt. Kubilay Ulucan
Can Besev
Hüsnü Murat Erenli
İletişim adresi
Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok.
No: 66/22 Kadıköy / İstanbul
Tel: 0216 550 55 46
e-mail: [email protected]
7deniznet
7denizdergisi
thecruiselife1
TheCruiseLife
Amerika’da Amatör Denizcilik
ve ÜR-GE Hizmeti
Editör
Cengiz Tepebaş
[email protected]
Yayın Danışma Kurulu
Altan Köseoğlu, Atilla Özdöl,
Can Besev Kapt. Kubilay Ulucan
Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan
Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan
Bahadır Tonguç, Rıza Arslan
Semih Ege, Av. Pekçan Türkeş
Koster Projesini Sektör Benimsedi
Devlerle Mücadele Ediyor
Genel Yayın Koordinatörü
İbrahim Kocamış
[email protected]
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Çilem Kocamış
[email protected]
2015, Denizcilik Sektörü İçin
53
KOÜ Barbaros Denizcilik,
Endless Abroad’ı ağırladı
32
53
54
56
İnce Denizcilik Piri Reis Üniversitesi’nde
Sülfür Kontrol Alanları
DTO’da bu yılın son meclis
toplantısı yapıldı
Editör
2015, Denizcilik Sektörü İçin
Yatırım ve Üretim Yılı Olmalı
2
014’ü geride bırakmaya hazırlandığımız şu
günlerde hepimizi yeni yılın heyecanı sarmaya başladı. 2015’in, yatırım ve anlaşmaların yapılacağı, gemilerin kızaktan ineceği,
üretim ve ihracatın artacağı bir yıl olacağı kanaatindeyim. Her geçen yıl pazar payını arttırarak büyüyen
Türkiye denizcilik sektörü için bu durum sevindirici
bir gelişme olur. Temennimiz bu ilerleyişin hız kesmeden devam etmesi ki yaşanan gelişmeler ve veriler
doğrultusunda, 2015’in yatırımlar konusunda oldukça tatmin edici sonuçlar doğuracağı kanısındayım.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, 2015
yılı bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nu
15. 5 milyar dolar olarak açıkladı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, 2015’te denizcilik
sektörüne yönelik 15,5 milyar liralık yatırım yapılacağını belirterek, diğer harcamalarla birlikte toplam
harcama miktarının 40,2 milyar lira olacağının bilgisini verdi. Türkiye denizciliğine yönelik önemli yatırımların yapılacağı ve bu yatırımların ihtiyaç önceliğine göre şekilleneceği sektörle paylaşıldı. Yıl içinde
bu yatırımlara yakinen tanık olmayı umut ediyoruz.
| 4 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
Diğer yandan Türkiye’de ekonominin siyasetin gölgesinde kalmadığı, siyaset yapmadan iş dünyasının
desteklendiği, kendi üretim hikâyesine ve yeni bir
heyecana ihtiyaç duyduğu aşikardır. Bu da ancak
denizciliğin, sanayi yatırımlarının ve üretimin önünü kesen engellerin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olabilecektir. Denizcilik sektörünün Türkiye’nin
ekonomi hedeflerine paralel doğrultuda gelişmesini
ve ilerlemesini arzu etmekteyiz. Dünya denizcilik
pazarında ülkemizin stratejik konumu, gemi inşamızın gelişimi açısından önemli bir etken oluşturuyor.
Gemi inşa sanayisi ve tersaneler bakımından ciddi
bir alt yapı ve donanıma sahibiz. Coğrafi konumumuz ve iklim şartlarımız, tersanecilik faaliyetlerinde
ülkemize büyük bir rekabet üstünlüğü sağlıyor.
Son yıllarda dünyadaki teknolojik gelişmeler ve yaşanan yoğun rekabet, gemi inşa sanayinin gelişimini
büyük ölçüde etkiledi. Teknolojik gelişmeler neticesinde gemilerin yapısı değişti ve kapasiteleri arttı.
Alt yapı yatırımlarından sonra çoğu tersanemiz, savunma sanayi projelerine ağırlık verdi. Türkiye tersanelerinde inşa edilen MİLGEM sınıfı projeler, bir
dünya markası haline gelecek ve gemi inşaya yapılan
yatırımların hız kazanmasıyla beraber savunma sanayimizin hacminde de artış yaşanacaktır.
Yat Sektöründe İstihdam Artıyor
2014’te yaşanan bir diğer sevindirici gelişme ise yat
inşada Antalya Serbest Bölgesi’nin atağa geçmesi
oldu. Serbest Bölge’de yeni siparişlerin alındığı ve yat
firmalarının kapasite kullanım oranlarıyla birlikte istihdamın da arttığı, geçen yıl bin 600’ler seviyesinde
olan çalışan sayısının şu anda bin 850’lere kadar yükselmesi yat sektörü için önemli bir gelişmedir. Dünya
yat sektörünün önemli üretim merkezlerinden biri
olan Antalya Serbest Bölge’de yılın 7 ayında, 16 lüks
yatın denize indirilmesi sektör adına sevindirici bir
durum. Bölgede üretilen 16 yatın teslimatının yapıldığı, yılsonuna kadar denize indirilen yat sayısının
40’ı bulması bölgede ciddi bir canlanmanın olduğunun göstergesidir.
2015’le birlikte sektörümüzün canlanacağını ve sektördeki istihdamın artacağını umut ederek, yeni yılın
denizcilik sektörünün yılı olmasını dileriz.
7Deniz ailesi olarak okuyucularımızın yeni yılını
kutlar, 2015’in ülkemize, sektörümüze ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini temenni ederiz.
Yeni yılın ilk sayısında buluşmak dileğiyle…
Sevgiyle kalın…
İbrahimKocamış
KASIM-ARALIK • | 5 |
7 DENİZ
Kısa
Kekova için yatlar nöbette
Demre İlçesi’nin dünyaca ünlü tarih ve doğa
cenneti Kekova’ya açılan penceresi olan Çayağzı Limanı’nda, yerli ve yabancı turistlere
günübirlik gezinti yaptıran yat ve tekneler
bakım için karaya çekilirken, 5 yat ise kış döneminde nöbetçi bırakıldı kış boyunca nöbet
tutan yatlar ise karaya çekilerek, bakıma alınacak. Demre Deniz Taşıyıcıları Kooperatifi
yöneticisi Hayrettin Özkan, “Teknelerimizi kış
mevsimi için karaya çektik. Fakat, yurt içi ve
dışından gelen konuklarımız için, Kekova’nın
güzelliklerini göstermek amacıyla 4- 5 tekneyi kış mevsiminde nöbetçi olarak bırakıyoruz.
Şu anda diğer teknelerimizin bakım ve onarım çalışması devam ediyor” dedi. Demre’de
yat turuna çıkan Alman Jürgen Velolhoen ise
“Kış ortasında Kekova turuna çıkmak çok güzel ve ilginçti. Bölgenin tarihi ve doğası çok
mükemmel. Cennet gibi bir yer. Bölgedeki
geçmiş ve bugünkü yaşamı öğrendim” dedi.
Çin demir fiyatını düşürdü
hurdacılar sıkıntıya girdi
Aliağa’da faaliyet gösteren gemi söküm firmalarının, Çin’in kütük demir fiyatlarını düşürmesi firmaları sıkıntıya soktu. Aliağa Gemi Geri
Dönüşüm Sanayicileri Derneği (GEMİSANDER)
Atık Yönetim Merkezi sorumlusu Ersin Çeviker,
Çin’in kütük demir fiyatlarını düşürmesinin
hurda fiyatlarını olumsuz etkilediğini söyledi.
Hurda fiyatlarının ton başına 90 dolar gerilemesinin 2 bin 500 kişiye iş imkanı sağlayan, yılda
yaklaşık 320 geminin sökümünün yapıldığı Aliağa ilçesindeki tesisleri etkilediğini ifade eden
Çeliker, firmaların 2014 yılını yüzde 30 kapasite
kaybıyla kapatacağını dile getirdi. Çeviker, Çin
kaynaklı sıkıntı nedeniyle 2015 yılı beklentilerinin olumsuz olduğunu kaydetti.
Hatay, krizi gemi taşımacılığıyla aşmak istiyor
ATSO Başkanı Hikmet Çinçin, gemi taşımacılığıyla krizi aşmaya çalıştıklarını ve Ro-Ro gemileriyle yapılan taşımacılıkta tır başına uygulanan bin dolarlık devlet desteğin, kaldırıldığını
belirterek “ Bu teşvik yeniden başlatılmalı.”
dedi. Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO)
Başkanı Hikmet Çinçin, kentte 900’e yakın ihracatçı firma bulunduğunu söyledi. İhracatçı
firma sayısında Türkiye’de Hatay’ın 13’üncü sırada yer aldığını ifade eden Çinçin, kentin 357
| 6 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
ithalatçısıyla 16’ncı, 3 milyar 937 milyon dolar
ithalatıyla 7’nci sırada bulunduğunu kaydetti.
Çinçin, kentten geçen yıl 145 ülkeye ihracat
yapıldığını, 87 ülkeden de ithalat gerçekleştirildiğini söyledi. Hatay’ın, geçen yıl gerçekleştirdiği 2 milyar doların üzerindeki ihracatla 81 il
içerisinde 11’inci sırada yer aldığını kaydeden
Çinçin, kentte geçen yıl sonu itibariyle sanayi
sicil belgesi almış toplam 925 işletme bulunduğunu belirtti.
KASIM-ARALIK • | 7 |
7 DENİZ
Kısa
Dünyanın en büyük konteyner gemisi MSC OSCAR
Shanghai Bank kredisiyle Mediterranean Shipping Company’e Güney Kore Daewoo Tersanesi’nde inşa edilen
19 bin 224 TEU kapasiteli MSC OSCAR, dünyanın en büyük konteyner gemisi ünvanını aldı.
Dünyanın en büyük konteyner gemisi MSC OSCAR, Ocak-2015’de Mediterranean Shipping Company (MSC)’nin filosuna katılıyor. Hong Kong Varlık Yönetimi tarafından Shanghai Bank’dan sağlanan kredi ile Güney
Kore Daewoo Tersanesi’nde inşa edilen 19 bin 224 TEU kapasiteli MSC OSCAR, dünyanın en büyük konteyner
gemisi unvanını aldı. Mediterranean Shipping Company’nin Başkanı Diego Aponte’nin oğlu Oscar Aponte’nin
ismini alan MSC OSCAR, 396 metre boyunda, 59 metre genişliğinde ve 196 bin DWT kapasiteli olmakla beraber, yakıt verimliliği özelliğini taşıyor. MSC tarafından işletilecek olan MSC OSCAR, Hong Kong Varlık Yönetimi’nin sipariş ettiği 3 konteyner gemisinden ilki olarak MSC’nin filosuna katılacak.
Eltesan mobil ve Fischer
Panda’dan büyük adım
| 8 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
Dünya’nın önde gelen marin, araç ve askeri jeneratör üreticisi Alman Fischer Panda,
2015 yılı itibari ile Türkiye’de yoluna sadece
Eltesan mobil ile devam etme kararı aldı.
Denizcilik sektörünün önemli firmalarından
Eltesan mobil, Fischer Panda markası ile göstermiş olduğu üstün satış performansı sonucunda hem Türkiye’yi Alman devi için öncelikli bir pazar haline getirirken, hem de satış
sonrası ve müşteri memnuniyeti konularında
marka için çok önemli adımlar atarak kullanıcılardan tam not aldı ve büyük bir başarıya
imza attı.
Amsterdam’da düzenlenen METS fuarında,
Fischer Panda yetkilileri, Türkiye pazarında
satış ve satış sonrası servisin profesyonel ve
tek bir firma tarafından yönetilmesinin müşteri memnuniyeti için önemli bir fark yarattığını ve bundan duymuş oldukları memnuniyeti dile getirdiler.
Sektör Europort İstanbul
2015’e hazırlanıyor
11-14 Mart 2015 tarihleri arasında İstanbul Fuar
Merkezi’nde, İMEAK Deniz Ticaret Odası adına,
UBM NTSR Fuarcılık ve AHOY Rotterdam işbirliği
ile düzenlenecek. Exposhipping Europort İstanbul 2015; Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği
(GİSBİR), Gemi Sanayicileri Derneği (GESAD) başta olmak üzere ilgili ulusal ve uluslararası kurum
ve kuruluşlar tarafından destekleniyor.
EUROPORT İSTANBUL, 2013 yılında 41 ülkeden
212 katılımcı, 538 marka ve 7.542sektör profesyonelini bir araya getirdi. Denizcilik sektöründe umutların devam ettiğini tüm dünyaya
göstermek vizyonu ile yola çıkan EUROPORT
İSTANBUL Proje Ekibi, 11.000 metre karenin
üzerinde bir alanda gerçekleştirilecek fuar için
çalışmalarına hızla devam ediyor.
KASIM-ARALIK • | 9 |
7 DENİZ
Kısa
İstanbul Boğazı’na dev dalgakıran
ve liman projesi
İstanbul Boğazı’nın Karadeniz girişine, dev bir dalgakıran ve liman projesi için düğmeye basıldı. Üçüncü
Köprü rotasının geçtiği Sarıyer Garipçe Köyü, köprü
ayağının bulunduğu yere yapımı tasarlanan yeni limanla tertemiz bir yüze kavuşacak. Rehberlik ve römorkör hizmetleri de buradan yapılacak. 2.5 senede
hayata geçirilecek olan proje, takriben 1 milyon liraya mal olacak.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 1.
Bölge Müdürlüğü tarafından yapılması tasarılanan
‘Kaptan Lütfü Berk Rehberlik İstasyonu Mendirek
ve Rıhtım İnşaatı Projesi’nin hayata geçirilmesi için,
İstanbul Valiliği’ne müracaat ederek, ÇED sürecini
başlattı. İMPO İmar Tasarılama Mühendislik İnşaat
Limited Şirketi tarafından ihalesi alınan proje, bir
kamu yatırımı olacak. Yatırım alanı devletin arazisi olduğundan, proje alanı için resmi müsaadelerin
haricinde rastgele bir kiralama veya tahsis bedeli
ödenmeyecek.
Huawei’den En İyi Lojistik
Partner ödülü DHL’e
DHL bünyesinde yer alan hava ve deniz taşımacılığı uzmanı DHL Global Forwarding, Huawei
Telekomünikasyon firması ile olan iş ortaklığını
güçlü bir takım çalışması çerçevesinde sürdürüyor. Huawei için özel olarak oluşturduğu proje takımı ile önemli başarılara imza atan DHL
Global Forwarding, sunduğu yüksek kapasiteli
ve kaliteli hizmet anlayışı ile, karşılıklı bir memnuniyet ve güven duygusunun da oluşmasını
sağladı.
Geçtiğimiz günlerde Huawei tarafından düzenlenen ve başarılı projelere imza atan iş ortaklarının bir arada bulunduğu Tedarikçiler Kongresi’nde, “Birlikte çalışalım, birlikte başaralım”
sloganı etrafında şekillenen bu memnuniyet
duygusu ödüllendirildi ve DHL Global Forwarding “En İyi Lojistik Partner” ödülünün sahibi
oldu. Bu önemli ödül, projede yer alan çalışanların gösterdikleri yüksek performansın değerlendirilmesi neticesinde verildi.
| 10 | • KASIM-ARALIK
Maersk Line yeni yıla yeni servislerle giriyor
7 DENİZ
Ma
Maer
ersk
sk LLine
inee su
in
sund
nduğ
uğu
u yeni
yeni 2015
201
015
5 Do
Doğu
ğu – Batı
Batı se
serv
rvis
is
Maersk
sunduğu
servis
ağı ile müşterilerine, güvenilir, hızlı ve doğrudan hizmetleri sayesinde istikrarlı bir deneyim vadediyor.
Bu hizmetleri, 2015 yılında, daha fazla limana direkt
ve daha sık uğramaya başlayarak, aynı bölgede birçok limandaki alternatif son yük kabul tarihleriyle
sağlıyor. Üstelik kanıtlanmış tam zamanında varış
oranlarının da devam edeceği belirtiliyor. Maersk
Line
Li
ne, gemilerin
gemi
ge
mile
leri
rin
n ortalama
orta
or
tala
lama
ma boyutlarında
boy
oyut
utla
ları
rınd
ndaa yapılan
yapı
ya
pıla
lan
n büyübüyü
bü
yüLine,
me ve daha kısa rotalar ile tedarik zincirinin çevreye
verdiği zararın azaltılacağını garanti ediyor. Sektörün
en büyük gemilerinin kullanılması (sektör ortalaması
10,685 TEU iken yeni servis ortalaması 12,038 TEU),
daha düşük hız ve en son geliştirilen teknolojiler sayesinde CO2 salınımını daha da aza indirgiyor.
Huzur Yat
KASIM-ARALIK • | 11 |
+$<$//(5ø1ø=ø
*(5d(./(ù7ø5ø<258=
$GUHVâ(YOL\DâdHOHELâ0DKâ7HUVDQHOHUâ&DGâ1XKâ6DQâ6LWâ$â%ORNâ1Râ7X]ODââ¶67$1%8/ââ7h5.¶<(
7HOHIRQâââââââââââââ)D[âââââ
80
7HPPX]$ãXVWRV
E-Posta: [email protected] - www.huzuryat.com.tr
7 DENİZ
Kısa
Coli Group, proje taşımacılığında yılların tecrübesini sunuyor
2014 senesinde kuruluşunun 40. yılını kutlayan COLI GROUP, filosundaki 360 ton kaldırma kapasiteli
ağır donanıma sahip 10,000 – 15,000 dwt modern gemiler ile proje ve ağır yük taşımacılığında adından çokça söz ettiren bir küresel oyuncu konumunda. Coli Group’un bölge ofisi olan Coli Project Cargo
(CPC) Denizcilik Ltd. firması eylül ayında hizmete girdi. Firmanın ortağı ve Genel Müdürü Bahadır Tonguç, piyasamızca iyi tanınan Coli Group’un bu hamle ile bölge müşterilerine daha yakın olma gayesi
taşıdıklarını dile getirdi. Müşteri memnuniyeti odaklı çalışan Coli Group, ana rotası olan Kuzey Avrupa
– Uzakdoğu – Kuzey Avrupa hattı üzerinde, dünya çapındaki 16 ofisi ile endüstriyel projelerin deniz
taşıması ve operasyonları için alışılmışın dışında çözümler üretmekte. Taşınan yükler arasında; rüzgar
türbinleri, trafo ve jeneratörler, iş makineleri, yatlar, savunma sanayi yükleri, basınçlı kaplar, rafineri
ekipmanları gibi ürünler bulunuyor ve firma deniz taşımaları haricinde proje planlama, kontrol, teknik
destek ve danışmanlık hizmetleri de vermekte. Proje lojistiği sektöründe son yıllarda olumsuz tecrübeler yaşayan Türk müşterilerinin artık kaliteli servis arayışında olduğuna dikkat çeken Bahadır Tonguç,
2015 senesinden beklentilerinin pozitif olduğunu ve günün sonunda prensip sahibi firmaların varlığını
sürdüreceğine inandığını belirtti.
İÇDAŞ’a ICCI 2014 Enerji
Oscarı ödülü
Çanakkale’ye yeni deniz ulaşımı
| 12 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
Çanakkale Boğazı ve adalara deniz ulaşımının
sağlandığı hatlar, bu hatlarda çalışan gemiler
ve bu gemilerin yanaştığı iskeleler yeniden
ihaleye çıkarılıyor. Şu an için bu haklara sahip
olan Gestaş firması başta olmak üzere bazı şirketler de ihaleye girmek için hazırlık yapıyor.
Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararı çerçevesinde, Çanakkale ve çevresinde Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. (TDİ) tarafından verilen
şehir hatları hizmetleri 15 Ağustos 2006 tarihli
protokol ile Çanakkale İl Özel İdaresi’ne devredildi. Sonrasında Çanakkale İl Genel Meclisi,
aldığı kararla ilgili menkul ve gayrimenkuller
ile hakların her türlü kullanım ve işletme hakkını, kendi şirketi Gestaş Deniz Ulaşım Turizm
Ticaret A.Ş.’ye tahsis etti.
Çanakkale Biga’daki Değirmencik ve Bekirli Termik
Santralleri “Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve
Konferansı (ICCI) 2014 Enerji Oscar Ödülleri”nde iki
yıldır üst üste büyük ödülü kazandı. İÇDAŞ’ın termik santralleri “Enerji Oscarları” na damga vurdu.
Çanakkale Biga’daki Değirmencik ve Bekirli Termik
Santralleri “Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve
Konferansı 2014 Enerji Oscar Ödülleri”nde iki yıldır
üst üste büyük ödülü kazandı. Geçtiğimiz yıl Bekirli
Termik Santrali “Enerji Oscar”ını alırken, bu yıl aynı
ödül Değirmencik Termik Santrali’ne verildi. Sanayi
ve enerji tesislerinde çevre ve insan sağlığına önem
veren İÇDAŞ, iki yıl üst üste “Enerji Oscarı” na layık
bulundu. İÇDAŞ Değirmencik Termik Santrali “Kömür
Kategorisi”nde Enerji Oscar Ödülü’nün sahibi oldu.
2014 Enerji Oscar Ödülleri Ankara’da yapıldı. Ödülü,
İÇDAŞ Genel Müdürü Bülend Engin’e Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından verildi.
KASIM-ARALIK • | 13 |
7 DENİZ
Kısa
Hopaport otomasyonda Solon
ile anlaştı
Antartika’ya üs kuruyoruz
Türkiye hiçbir ülkenin egemenliği altında olmayan Antartika Kıtası’nın yönetiminde söz
sahibi olabilmek için harekete geçiyor. İlgili
Kanun Tasarısı, TBMM’ye sunuldu. Tasarının
gerekçesinde, Antartika Kıtasının deniz bilimleri araştırmaları, iklim değişikliğinin canlılar
ve deniz seviyesi üzerindeki etkileri, balıkçılık,
jeoloji, tıp, astronomi gibi alanlarda önemli
araştırmaların yapıldığı, zengin maden rezervlerinin bulunduğu değerlendirilen bölge
olduğu anımsatıldı. Antarktika Antlaşması’nın,
1 Aralık 1959’da kıta çevresinde aktif olarak bilimsel araştırma yapan 12 ülke tarafından imzalandığı ve 1961’de yürürlüğe girdiği anlatılan
gerekçede, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 50 ülkenin taraf olduğu belirtildi.
Türkiye’nin önemli limanlarından Hopaport, tüm
operasyon süreçlerini sektörün önde gelen liman
otomasyon firması SolonPort’un çözüm ortaklığıyla yönetecek. Limanlarında 2015 yılı itibariyle SolonPort yazılımını kullanacaklarını belirten Hopaport
Limanı Genel Müdürü Meriç Burçin Özer, “Yaptığımız işlerde bugüne kadar hep profesyonellerle çalıştık. SolonPort’un yazılımının bize sunduğu esneklik
ve profesyonellik istediğimiz noktada. Bu açıdan
yazılımın ihtiyaçlarımız karşılayacağına inanıyorum”
şeklinde konuştu. Solon Yazılım Genel Müdürü Oktay Okşak, Hopaport Limanı’na kurdukları SolonPort
Liman Otomasyon Yazılımı’nın, limanın ihtiyaçlarını
tam anlamıyla karşılayacağını ve hem zaman kaybının, hem de iş gücü kaybının önüne geçeceğini belirtti. Anlaşmayla sektörde yılların getirdiği tecrübeyi
Hopaport’un hizmetine sunmuş oluyoruz dedi.
Japonlar deniz altında şehir kuracak
| 14 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
Japon inşaat şirketi, 5 bin kişinin yaşayabileceği ve
deniz kaynaklarından enerji üretecek bir sualtı şehri
planını açıkladı.
25 milyar dolarlık projeyi hayata geçirebilecek teknolojinin ise 2030’da hazır olacağı ifade ediliyor.
Birçok kişiyi sualtında yaşama fikri düşündürürken,
bilim-kurgu filmleri yönetmenlerinden George Lucas
da bu fikri bir filminde sualtı şehri görüntüleri ile de
görselleştirmişti. Bunlardan biri de “Star Wars” serisini ilk filminde su altındaki balonlardan oluşan Gungan şehrindeydi.
Şimdi de Japon inşaat şirketi Şimizu, sualtı yaşam
alanı kurma fikrinin sadece bir hayal olmadığını ve
sadece 15 sene sonra 2030 yılında böyle bir şehri
inşa etmeyi planladıklarını açıkladı. Şimizu şirketi
sözcüsü Hideo Imamura, basına yaptığı açıklamada,
“Bu bir rüya değil, gerçek bir hedeftir.” dedi.
Dünyanın en büyük konteyner
gemisi ilk seferine çıktı
Çin Nakliye Konteyner İşletmesi’nden (CSCL)
yapılan açıklamaya göre, dünyanın en büyük
konteyner gemisi CSCL Globe, ilk seferini gerçekleştirmek üzere Şanghay’dan Avrupa’ya
doğru hareket etti.
Güney Koreli Hyundai Ağır Sanayi Şirketi tarafından üretilen yük gemisinin 400 metre uzunluğunda ve 60 metre genişliğinde olduğu, saatte 43 kilometre hıza ulaşabildiği kaydedildi.
Dünyanın en büyük gemisi olarak bilinen Danimarkalı denizcilik ve liman işletmesi grubu
Maersk’e ait yük gemisinin 18 bin konteyner
taşıma kapasitesini egale eden CSCL şirketinin
yeni gemisine 19 bin 100 konteyner yüklenebildiği açıklandı.
KASIM-ARALIK • | 15 |
7 DENİZ
Kısa
| 16 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
KASIM-ARALIK • | 17 |
7 DENİZ
Gemi İnşa
Röportaj
Salih Zeki ÇAKIR
KOSDER Derneği YKB
Koster Projesini Sektör Benimsedi
Kaptan Salih Zeki Çakır, Koster filolarının yenilenmesi konusunda sektörde
bürokraside, kamu kurum ve kuruşlarında şüphesiz en çok çaba gösteren
isimlerin başında geliyor. Yaptıklarıyla sektörde adından söz ettiren Çakır,
bilgiyi paylaşmak konusunda her zaman hevesli olduklarını, çünkü bilgi
paylaşıldıkça kazananın her zaman sektör olduğunu vurguluyor.
H
| 18 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
er insanın bir yapısı
var diyen KOSDER
Derneği Yönetim
Kurulu Başkanı ve
Orion Denizcilik Yönetim Kurulu
Başkanı Kaptan Salih Zeki Çakır,
“Denizcilikte pek çok uzmanlık
alanında faaliyet gösteriyoruz. Bu
biraz yapıdan kaynaklanıyor. Ben
denizciliğe adım attığımdan beri
sektörün sorunlarıyla ilgiliyim.
Madem denizciyiz bu işler nasıl
diye anlamaya çalışıyorum. Sektöre girdiğim ilk yıllarda hemen her
işle uğraşmak zorunda kaldım.
Uğraşınca deneyimde kazandım.
Böylece sektörde önemli bir bilgi
birikimine sahip oldum. Ancak
ben bilgiyi kendime saklamam.
Kendime zarar vereceğini bilsem
bile paylaşırım. Zaten paylaşarak
bugünlere geldik. Ama bundan
herkes istifade etmiş oluyor. Benim hayat felsefem herkes mutluysa ben de mutlu olurum. Etrafımdaki insanlar mutlu değilse
ne olursa olsun memnun olmam.
Sektörde kim olursa olsun iyi niyetli bir şekilde destek olmaya çalışırım” dedi.
Kaptan Salih Zeki Çakır, “Hepimizi aynı gemideyiz. Fikirlerin daha
çok paylaşılması gerekir. Bilgilerimizi paylaşmalıyız. Bilgi paylaşınca fayda getirir. Ben ne biliyorsam
paylaşırım. Her şeyi biliyorum
diyemem zaten o yüzden pek çok
konularda temkinli yaklaşırım ve
istişare ederim. İnsan doğası gereği her şeyi bilemez. Her şey odaklanmak mümkün değil. Kim ben
büyük resmi görüyorum derse sizi
yanıltmış olur. Herkes kendi uzman olduğu konuya odaklanmalı.
Dolayısıyla herkes kendi bildiği işi
yapsın ve çok iddialı da olmamak
lazım. Tecrübemizi kullanarak bir
ekip çalışmasıyla bir asgari müşterek çıkarıp bilgiyi paylaşarak daha
başarılı olacağımızı düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“Yeni Türkiye” olgusu ve denizcilik sektörünün bu oluşumda işin
neresinde olduğunu değerlendiren Kaptan Çakır, “Yeni Türkiye
vizyonu genel kabul görmüş ve
her kademesiyle değişen yeni anlayışlar barındırıyor. Bu anlayışlardan bir tanesi belirlenen yeni
Türkiye’nin hedefleri var. Orta ve
uzun vadede belirlenmiş hedefler
var. Yeni Türkiye modelinin ana
teması şudur. Denizcilik kamusal
işleyişte ve siyasette gerektiği gibi
anlaşılamıyor: Anlaşılamamasının temel sebebi denizcilik bir
bütün olarak, soyut kavram ve ele
alınıyor. Soyut kavramla da bütünün parçalarını ortaya çıkarmak
mümkün. Denizcilik bizlere, ‘Üç
tarafı denizlerle çevrili,8 bin küsur
sahil şeridi olan, denizci ülke denizci millet, denizlere hâkim olan
cihana hakim olur…’ gibi söylemlerle ezberletildi. Belki 100 sene
önce bu cümlelerle bir farkındalık
oluşturmak mümkündü. Zaten
bu söylemlere kimsenin bir itirazı yok. Böyle bir genel kabul var.
Denizcilik önemlidir ama neden
önemlidir bunun altı doldurulmadı. İhtiyaç duyulan analizler,
uzmanlar, etütler işin içerisine
sokulmadı. Türkiye Cumhuriyeti’nde denizciliğe önem vurgulanmasına rağmen bu detaylandırılmadı. Bunun altında yatan
gerekçeler açıklanmadı. Şimdi tek
başına denizcilik bir bütün olarak
ele alındığı zaman anlaşılır değil”
ifadelerini kullandı.
“Herkes projesi kadar konuşsun”
Denizcilik pek çok alt faaliyetten
oluşan bir yapıya sahiptir diyen
Kaptan Salih Zeki Çakır, “Amatör
denizcilikten başlayarak, balıkçılıkla, gemi inşa sanayi, armatörlük faaliyetleri, deniz turizmi,
limancılık, su altı turizmi gibi
sayacağımız pek çok alt grup var.
Bütün bunları ayrı ayrı ele almak
lazım. Önümüzdeki büyüyen Türkiye vizyonunda. Bu hedeflerden
biri de ekonomik büyüklük olarak
2023’e kadar dünyadaki 10 ülkeden biri olmak. Vizyonun ana fikri bu. O zaman denizcilik de buna
entegre olabilecekse, bu ilk 10
sıralamasına girmesi lazım. Bununla ilgili somut olarak yapılan
elle tutulur, gördüğümüz somut
bir çalışmaya ben şahit olmadım.
Buna dikkat çekmek istiyorum.
Önümüzdeki süreçte denizciliği
hangi alanda büyüme potansiyeli
var onun çalışması, projelendirilmesi, etütlerini yapılması fizibilitelerini yapılması lazım. Bunu
yapacak olana da, bu iş için bir
kamu kaynağı aktarılıyor. Bunu
yapacak olan Deniz Ticaret Odası’dır. Onun bütçesi, insan kaynakları var. Yönetimlerinin de böyle
oluşması lazım. Bu tip çalışmalar
proje odaklı çalışılmalı. Onlar
buna kafa yoracak. İlgisi, bilgisi
olan insanların söz sahibi olması
lazım. Değilse zaman geçiyor. Bir
şekilde bu kurumlar sorgulanmadan idare ediliyor. Kimsenin
diyecek bir şeyi yok. Burada Türk
denizciliği balıkçılıktan, deniz
turizmden mi, gemi inşadan mı,
armatörlükten mi veya diğer faaliyet alanlarından mı gelişecek.
Hepsinde de potansiyel var zaten.
Ama bunlar kendiliğinden olmayı
çıkartıp bir ivme kazandırmak lazım. Burada daha büyük potansiyel, deniz hak ve menfaatleri var.
Zaten Türkiye ekonomisi büyüyorsa limanlar büyüyor demektir.
O da başka bir çalışmaya ihtiyaç
var. Ama armatörlük aynı değildir.
Türkiye ekonomisi büyüyünce armatörlük büyür diyemeyiz. Orada
yapılması gerekenler var. Turizmi,
balıkçılık, deniz eğitimde de öyle.
bunların fizibilitesinin yapılması
lazım. Dolayısıyla kamuya bu ihtiyaçlar anlatılırken bu projelerle
ortaya çıkılması lazım. Değilse
anlaşılamıyor. Bir ezber var. O ezberi kimse de bozmak istemiyor.
Hele bürokraside değişler olduğu
zaman. Siyasette değişmeler olduğu zaman her gelen aynı söylem
üzerinden zamanı geçiriyor. Biz
kendiliğinden olmasını bekliyoruz. Biz kendiliğinden ne kadar
oluyorsa olayı oradan çıkarıp gelişmeyi hızlandırmamız lazım.
Buna ivme kazandırmak lazım.
İnisiyatifi sektörün eline alması
lazım. Bu anlamda deniz ticaret
odasının fiilen bunları yapmasını
beklemek belki haksızlıktır ama
bu iş tavsiye edilir. Bu işle ilgilenen sivil toplum kuruluşlarının
etkinliği artırılır. Onlar bu çalış-
maları başlatanlara yardım eder.
Onların önünün açılmasına çalışılır. Sektör projeleriyle konuşulsun
ve tartışılsın istiyorum. Projeler
üzerinde hedefler revize edilsin.
Söylemden bu iş çıkarılsın. Herkes projesi kadar konuşsun. Meclis toplantılarında gelip 3-5 konu
üzerinde rutin konuşmalar yapılıp
dağılıyoruz. Hâlbuki her meclis
toplantısında bir proje tartışılsa,
uzmanlar gelip sunumlar yapsalar,
diğer paydaşların da ilgisini çekme açısından faydalı olur. Bunları paylaşınca da doğru bildiğimiz
varsa bir eksiğimiz ortaya çıkar.
Böylece projelerde fazla katkıyla
yenilenmiş, doğru hedefe varmış
olur. İlgi ve bilgi artırılır. Katılım
sağlanır. Biz buna çalışıyoruz. Değilse zaten herkes işini yapıyor.
Önemli olan konuya büyük resme bakarak hareket etmek lazım.
Bu arada bir dinamizmi tekrar
devreye sokmak lazım. Buradaki
uyumu yeterli görmüyorum. Bunun kasıtlı veya bilerek yapıldığını
düşünmüyorum. Eleştirmek için
eleştirmiyorum. Ben sektörün
iyiliğini istediğim için bu şekilde
öneriler sunuyorum” açıklamasında bulundu.
Koster yenileme projesi
Koster yenileme çalışmaları konusunda da bilgiler veren Çakır, “Çalışmaya başladığımız aydan itibaren bunun genel kabul görmesi
üzerine vurgu yaptık. Çalışmalarımızı başlattığımızda böyle bir
ihtiyacın olup olmadığı yönünde
soru işaretleri vardı. Ne gerek var,
Türkiye büyük tonajda büyüyor.
Küçük tonaja özgün bir kapasiteyle koster diye adlandırıyoruz.
Böyle bir genel kabulle koster
diye adlandırdık. Bir algı oluşsun
özgün bir market oluşsun diye.
Bizim şu anda başardığımızı düşünüyorum. Artık kimse olmamasını düşünmüyor. Kamuda, reel
piyasada, denizcilik camiasında
böyle bir ihtiyaç olduğunu herkes
rahatlıkla kabul ediyor. Tonajla ilgili hem Türkiye’de hem dünyada
güvenilir ve gerçekçi veriler bizim
elimize geliyor. Onun için inandırıcılığı ve gerçekçiliği daha bir
“Yeni Türkiye vizyonu
genel kabul görmüş
ve her kademesiyle
değişen yeni anlayışlar barındırıyor.
Bu anlayışlardan bir
tanesi belirlenen yeni
Türkiye’nin hedefleri
var. Orta ve uzun
vadede belirlenmiş
hedefler var. Yeni
Türkiye modelinin ana
teması şudur. Denizcilik kamusal işleyişte
ve siyasette gerektiği
gibi anlaşılamıyor.
Anlaşılamamasının
temel sebebi denizcilik bir bütün olarak,
soyut kavram olarak
ele alınıyor. Soyut
kavramla da bütünün
parçalarını ortaya
çıkarmak mümkün
olmamaktadır.“
KASIM-ARALIK • | 19 |
7D
DENİZ
ENİZ
Röportaj
| 20 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
kabul görür hale geldi. Biz bütün
çalışmalarımızda toplantılarımızda böyle bir ihtiyaç var diyoruz.
Bu ihtiyacın giderilmesi için ne
gerekiyorsa yapılmalıdır. Mevcut
yapıda kendi kendini finansa edecek bir düzen olmuyor. Uzun vade
olması gerekiyor. Bu projenin hayata geçmesi için 3 temel şartı var.
Birincisi uzun vadeli finansman
ve maliyeti düşük olacak. İkincisi
minimum öz kaynaklı olacak. Bir
diğeri, bunları gerçekleştirecek
organizasyonun olması gerekiyor.
Koster derneğinin kuruluş amacı
da budur” ifadesinde bulundu.
Türkiye Ulusal Deniz Araştırma
Stratejisi Belgesi
Benim gündeme getirmek istediğim konular üyelerin ilgisi dışında
olunca söylediklerimiz anlaşılmadı diyen Kaptan Çakır, “Keşke o
belgeye yine bakılabilinse. 2006’da
yine DTO’da 7-8 sayfalık bir rapor
hazırladım. Odanın denizcilik
araştırma geliştirme uygulama
merkezi kurmasına vurgu yaptım.
DTO’nun AR-GE’yi özendirecek
çalışmalar yapması lazım. Metin
Kalkavan’dan önce konuşanlar sıkıntılarını anlatıyorlar. Daha sonra Metin Kalkavan çıkıp cevaplıyor. Daha sonra konuşulmadığı
için bir dahaki meclis toplantısına
kalıyor söyleyeceklerimiz. Ve bu
da yanlış anlaşılmalara sebep olabiliyor. Ben Deniz Ticaret Odası
AR-GE yapsın demiyorum. Bunu
söylemeyecek kadar tecrübeye ve
bilgi birikimine sahibim sektörde.
Benim söylediğim DTO’nun ARGE’ye özendirecek eşgüdümlü
çalışmalar yapmasıdır. Böyle sivil
toplum örgütü AR-GE yapamaz.
DTO’nun fikirleri ortaya çıkarması konusunda öncülük edebilir
diye fikir beyan ediyorum. Geçtiğimiz günlerde Bakanlar kurlu’nun imzasıyla Türkiye Deniz
Araştırmaları Stratejik Belgesi
yayınlandı. O belgeyi bu çalış-
ma seyir, hidrografi ve oşinografi
hizmetleri plan ve koordinasyon
kurulu üzerinden yetki verildi.
Doğal olarak muhakkak güzel
işler yapıyordur. Ama Türk denizciliğinin ticari olarak varmayı düşündüğü hedeflere yönelik
AR-GE yapmasında sakınca yok
ama DTO ile bir eşgüdüm olması
gerekirdi. Çok iyi fikriniz vardır
ama uygulamaya geçmiyorsa heba
olmuş demektir. Bu AR-GE’nin ticarete dönüşmesi lazım. DTO‘nun
burada olmamasını bir eksiklik
olarak gördüm. Ancak Metin Kalkavan buna savunma olarak DTO
AR-GE yapmaz dedi” ifadelerini
kullandı.
“2014 yılı iyi geçti”
Kaptan Çakır, “Ben denizcilik sektörüne adım attığım günden beri
yaşanan olumsuzluklara rağmen
sektörün müspet yönde gelişeceğinin düşündüm. Türk denizciliği
her alanda büyümeye devam edecektir. Ama hangi alt meslek grubunda ilerde olacağını kestirmek
zor. Denizcilik hem bir bütün olarak büyüyecek. Hem bütünün parçaları olarak da büyüyecektir. Burada geçmiş yaşananlardan ders
çıkartarak benim hep söylediğim
bir söz vardır. Şanslı olmak istiyorsak hazırlıklı olmalıyız. Şans
her zaman hazırlıklı olana güler.
Biz her şartta hazırlığımızı yapıp
duruma göre riskleri iyi analiz etmemiz gerekir. O anlamda da bu
kadar riskli bir sektörde birlikte
hareket etmemiz gerekir. Firmaların önünü açacak oluşumların
hayata geçirilmesi gerekir. Birlikte
iş yapma kültürünü oluşturmak
ve yaygınlaştırmak gereklidir.
Geçmişte örnekleri var ama bunu
daha çoğaltmak ve başka meslek
gruplarına dağıtmak lazım. İyiye
de kötüye de hazır olup oradan
istifade etmek lazım. Yoksa karşınıza ne çıkarsa ona razı olmak zorundasınız. Hangi açıdan baktığı-
nıza bağlı ama örneğin 2014 yılına
bakarsak, 2013’e göre daha iyiydi.
Seneye de daha iyi olacak. Kendini toparlamış. Uluslararası rekabet şartlarına göre konumlanmış
tersaneler oluştu. Onların aldığı
siparişlere göre bir noktaya gelindi. Onun da artırılması gerekir.
Orada tamir ve bakım gelirlerinde
ciddi bir artış var. Bu kümelenmeden kaynaklanan bir sonuç oldu.
Bu kümelenme olumlu anlamda
bir etki yarattı sektöre. Bu açıdan
bu gibi gelişmeler sevindirici bizim için. Umarım çok daha iyi ve
güzel günler bizi bekliyor. Tamir
bakımdaki gelirler katma değeri
yüksek olan faaliyetlerdir. Bunun
aslında ihracat rakamlarına dâhil
edilmesi katılması dahi gerekebilir. Burada başarı için tersanelerin
bazı konularda uzmanlaşması gerekir. Örneğin bazı tersaneler römorkör konusunda uzmanlaşmış
durumda. Seri üretim prensibine
göre çalışan tersaneler oluşturulması gereklidir. Her şeyi yapan
tersane yerine belli konularda
uzman olan ve belli projeleri kabul tersaneler olması daha faydalı olur. 2015 yılı gemi inşa ve
armatörler için iyi bir yıl olacak.
Tek istisna büyük tonajdaki belli
segmentler çok fazla yeni inşa, kapasite/ihtiyaç fazlası var. Oralarda
sıkıntı devam edecek. Büyüme
gecikecek. O tonajlarda dünyada
da gelişmelerin olması gerekiyor.
Bütün bunları denizcilikte faaliyet
yapıyorsanız her alanında Çin’e
dikkat etmek lazım. Çin’in istatistikleri çok şeffaf değil. Çin’den
alınan verilere güvenmemek lazım. Çin’deki verilerin çok iyi analiz edilmesi lazım. Hem Türkiye
hem dünya piyasaları Çin’e bağlı
durumda. Dolayısıyla orayı çok
iyi analiz etmek gerekir” şeklinde
konuştu.
KASIM-ARALIK • | 21 |
7 DENİZ
Makale
Kubilay ULUCAN
ATCOM DENİZCİLİK
Başkan
Amerika’da Amatör Denizcilik
| 22 | • KASIM-ARALIK
Tekne edinmenin ekonomik olarak daha uygun olması ve Amerikan bayrağı taşımanın avantajları sebebi ile Türkiye’de de irili ufaklı birçok tekneyi Amerikan bayrağı ve
Delaware eyaleti bağlama limanı olarak gözlemliyoruz. Peki neden Amerikan bayrağı ve özellikle Delaware eyaleti kayıt limanı olarak seçiliyor? Herkesin bildiği gibi
yabancı bayraklı tekneye Türkiye’de vergisiz yakıt avantajı en büyük sebep. Diğer
bir sebepse senelik vergilendirme ve kayıt/tescil ücretleri. Delaware eyaleti Amerika’da federal vergi ödemeyen tek eyalet. Bu hakki Amerika’nın ilk bağımsızlık ilan
eden eyaleti olması sebebi ile kazanmış ve bu eyalette alım satım yapanlara büyük
avantaj sağlamaktadır.
A
7 DENİZ
merika’da en güçlü
lobi bilindiği gibi silah şirketlerinin elindedir. Amerika’nın
kurulusundan gelen anayasasındaki maddeye dayanarak (Her
bireyin silah taşıma hakki vardır)
ülkede en çok pazara sahip olan
konumdadır ateşli silahlar. Yine
bu ticari lobilerden biriside denizcilik şirketlerinden yat üretimi yapan şirketlerdir. Yat üretimi yapan
şirketler ülkede herkesin rahatça
yat sahibi olabilmesi ve kullana-
bilmesi için tüm yasal kolaylıkları
desteklemektedirler. Ülkenin su
ile bağlantısı olan gerek Okyanus,
göl ya da Irmak olsun hemen her
kösesinde irili ufaklı kişisel kullanım için alinmiş yatları marinalarda veya evlerin önünde teker-
taşıt kullanmanın bu denli kolay
olması inanması zor bir durum.
Ancak insanların eğitimli ve bilinçli olmaları sebebi ile hemen
hemen her tekne sahibi özel kurs,
sertifika programlarına katılıp genel denizcilik bilgisi edinmeden
deniz sevgisini yasamıyor.
lekli taşıyıcılar üzerinde sıklıkla
görebilirsiniz. Amatör denizciliğin bu denli yaygın ve seviliyor olmasındaki sebep ebetteki yatların
ve bu deniz araçlarını kullanım
için gerekli belgeleri edinmenin
kolaylığı. İster yeni ister ikinci el
olsun yat alım satımı Amerika’da
araba ve silah alım satımından
sonra üçüncü sırada bulunuyor.
Amerika’da yat sahibi olmak için
zengin olmaya gerek yok. Birçok
orta sınıf aile gelirlerine uygun
yat edinebilmekte. Her eyalette ve
şehirde irili ufaklı marinalarda bu
yatlara çok uygun yıl boyu servis
verilmekte. Çoğu zaman ise bu
marinalar bir gurup amatör denizcinin bir araya gelip dernekleşerek işletmesi ile hizmet vermektedir. Bu tip yat kulüplerine üye
olmadan servis alınması mümkün
değildir. Yat kulüplerinde yatlara
verilen hizmetlerin dışında üyelerin faydalandığı sosyal aktiviteler,
restoranlar, su sporları eğitimleri
de mevcut oluyor.
Deniz araçlarını edinmenin bu
denli kolay olduğu ülkede gelelim
bu araçları kullanmak için gerekli
olan ehliyetlere. Teknenin sahip
olması gereken Sahil güvenlik
sertifikalarının dışında kullanan
kişi için bir çok eyalette hiç bir
kısıtlama yoktur. Eğer aracınızı
ticari amaç ile kullanmıyor iseniz
ve ücretli yolcu taşımıyorsanız
tekneyi kullanmak için herhangi bir ehliyete ihtiyacınız yok ya
da çok sinirli eğitim sonucunda
alınabilen kişisel deniz aracı kullanım ehliyet kursları mevcut. Bu
kurslar sınıf yada internet ortamında olabiliyor. Birkaç saat içinde kursu tamamlayıp ehliyetinize
kavuşuyorsunuz. Kara trafiğin de
ehliyetsiz araç kullanmaya teşebbüs ettiğinizde tutuklanacağınızı
düşünürsek Amerika’da denizde
Tekne edinmenin ekonomik olarak daha uygun olması ve Amerikan bayrağı taşımanın avantajları
sebebi ile Türkiye’de de irili ufaklı
birçok tekneyi Amerikan bayrağı
ve Delaware eyaleti bağlama limanı olarak gözlemliyoruz. Peki
neden Amerikan bayrağı ve özellikle Delaware eyaleti kayıt limanı
olarak seçiliyor? Herkesin bildiği gibi yabancı bayraklı tekneye
Türkiye’de vergisiz yakıt avantajı
en büyük sebep. Diğer bir sebepse senelik vergilendirme ve kayıt/
tescil ücretleri. Delaware eyaleti
Amerika’da federal vergi ödemeyen tek eyalet. Bu hakki Amerika’nın ilk bağımsızlık ilan eden
eyaleti olması sebebi ile kazanmış
ve bu eyalette alım satım yapanlara büyük avantaj sağlamaktadır.
Tekneyi Delaware eyaletine kayıt ettirmek için burada bir adres
göstermek yada kağıt üzerinde bir
şirket kurmak ki şirket kurmak
yine bir gün içinde yapılabilen bir
işlem yeterli.
Ülke ekonomisine büyük kazanç
sağlayan amatör denizcilik Türkiye’dedir desteklenmeli ve lüks
olmayan orta sınıf yatçılık üretimi ve amatör denizcilik teşvik
edilmelidir. İnsanlarımızın denizlerimizi tanımasını sağlamak, denizlerimizden en verimli şekilde
faydalanmanın ve ülke ekonomisini çeşitlendirmenin en uygun
yöntemi budur.
Tüm amatör denizcilerimizin
rüzgarı bol olsun!
“Deniz araçlarını edinmenin bu
denli kolay olduğu
ülkede gelelim bu
araçları kullanmak
için gerekli olan
ehliyetlere. Teknenin sahip olması
gereken Sahil
güvenlik sertifikalarının dışında
kullanan kişi için
bir çok eyalette
hiç bir kısıtlama
yoktur. ”
KASIM-ARALIK • | 23 |
7 DENİZ
Röportaj
Kapt. S. Barış TÜRKMEN
Mira Marine Genel Müdürü
Mira Marine DEW Markasıyla
Devlerle Mücadele Ediyor
Türkiye’de deniz yağları ve yakıtları konusunda faaliyet gösteren
yaklaşık 15 firma bulunuyor. Bunlar ya uluslararası dev firmalar ya
da Türkiye’nin büyük holdinglerinin markaları. Kaptan Barış Türkmen, bu firmalarla DEW markasıyla başarılı bir mücadele içinde
olduklarını söyledi.
| 24 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
1
999 yılından itibaren ikmal
sektöründe faaliyet gösteren Mira Marine, armatörlere, acentelere, traderlere
hizmet eden bir firma. Kurulduğu
ilk yıllarda su tankerleriyle gemilere su vererek faaliyete başlamış
ve diğer faaliyetlerinin yanında
halen bu işi devam ettiriyor.
Mira Marine şirketinin Genel Müdürü Kaptan S. Barış Türkmen,
“Yıllık 7 milyon dolar civarında
olan ciromuzun içerisinde ihracatın oranı yüzde 97 civarında.
Hedefimiz bu sene bu rakamı 10
milyon dolara çıkarmak olacak.
Bizim Türkiye’de yeni bir marka satma hedefimiz yok şu anda.
Çünkü DEW markasının tek
yetkili satıcısıyız ve başka markanın satışını Türk limanlarında
yapmayız. Ama yurtdışında başka markaları taleplere göre satıyoruz. Türkiye’deki satışlarımızı
artırmak için yurtdışındaki başka
firmalarla görüşmeler halindeyiz.
Türkiye’de birkaç senedir iyi olduğumuzu gösterebildik. Çok fazla
rekabet var. 15’e yakın marka var
ve hepsi de çok büyük uluslararası
ve ulusal firmalar. Biz onlarla mücadele etmek zorundayız. Geldiğimiz konum itibariyle de gayet iyi
mücadele ediyoruz ve her geçen
gün daha da başarılı işlere imza
atıyoruz. Bunun içinde ayrıca yerli bir üretici olarak gururluyuz.
Çünkü bu diğer markların arkalarında çok güçlü ve büyük gruplar
var. Onların karşısında biz gayet
başarılı durumdayız” şeklinde konuştu. Barış Türkmen, firmasının
zaman geçtikçe portföyünü genişleterek yakıt ikmallerine de başlayacağını belirterek, uluslararası
bir marka olan Total ürünlerini
denizde ilk kendi firmalarının sattığını söyledi. Türkmen, “2008 yılında DEW markasının deniz yağlarını Türkiye piyasasına sunduk.
Ayda 80-90 ton arasında Transit
ve ÖTV’li KDV’li bir şekilde Türkiye’nin bütün limanlarında gemilere yağ ikmali yapıyoruz. Şu anda
deniz DEW yağlarıyla denizde
varız. Karada da yakıt var. DEW
markasının Türkiye’de ve dünyada
tek yetkili bayisiyiz. Çok yakında
yurtdışında da DEW markasıyla
ikmale başlayacağız. Yerli bir üretim olarak satışa başlayacağız” ifadelerini kullandı.
“Geminin, gümrüğün ve denizin
olduğu her yerde ikmal yapabiliriz
Türkmen, “Benim yaşım genç olduğundan okuldaki sınıf arkadaşlarımız yavaş yavaş önemli yerlere
gelmeye başladı. Böyle olunca da
ufak artıları oluyor. Başlıca filoların başında işletme müdürleri
olarak, satın alma müdürleri olarak, kendileri müteşebbis olan
arkadaşlarımız var. Onların tabi
ki artıları oluyor. Ancak bizim
başarımızdaki asıl önemli olan
başka etkenler var. Öncelikle fiyatlarımız diğer markalara oranla
yerli üretici olduğumuzdan ve dar
bir kadroyla çalıştığımızdan daha
uygun. Benim şuanda başında
bulunduğum operasyon kadrosuyla başka bir markanın kadrosu
arasında dağlar kadar fark var. Bu
da maliyetlere çok fazla yansıyor.
Ben sürekli operasyonun başında
olduğum için hizmette operasyonel yönde çok kuvvetliyiz. Diğer
markaların yanaşmadığı, önemsemediği, bilgisizlikten dolayı girmek istemediği bütün limanlarda
ikmal yapıyoruz. Geminin, gümrüğün ve denizin olduğu her yerde ikmal yapabiliyoruz. Biz rakiplerimize oranla daha profesyonel
ve yetkin bir kadroyla çalışıyoruz.
Büyük markalarda bu kadrolar
daha tecrübesiz ve denizcilik kültüründen olmayan elemanlardan
oluştuğu için esneklik kabiliyetleri de az. O yüzden bizim için yağ
ikmali yapılmayacak yer yoktur.
Onlar sadece İstanbul ikmallerinde başarılılar. Alıştıkları yerlerin
dışında ikmal yapamıyorlar veya
yapmakta zorlanıyorlar. Oralarda
biz devreye giriyoruz. Ana merkezimiz İstanbul’da ama bazı bölgelerde kara bayilerimiz var, bazen
ikmallerde bölge bayilerini de
kullanıyoruz. Türkiye’nin neresinde ihtiyaç varsa DEW olarak oraya
hizmet götürebiliyoruz” dedi.
2014 yılı bizim için çok olumlu
geçti diyen Türkmen, yıl içerisinde Tuzla’da bir fabrika daha satın
aldıklarını ve bu fabrikada gresleri, hidrolik ve jeneratör yağlarını üretip deniz grubunu eski
fabrikada devam ettirdikleri için
üretim tonajlarının arttığını söyledi. Türkmen, “Armatörler çok
fazla kredi istiyorlar. Sektör artık
traderlerin sektörü olmaya başladı. Türkiye’de bu işi iyi yapan belli
başlı önemli firmalar var. Bunlar
kendi armatörlerine kredi açmaya başladılar. Üretim kapasitesi
artınca, bizde Mira Marine olarak 2014 yılının ilk çeyreğinden
itibaren DEW yağlarını Türkiye
nin en büyük yağ ve yakıt Traderlerine satmaya başladık. Tabi ki
bizim ulaşamadığımız bir zümre
vardı. Türk armatöre ve acenteye
satıyorduk. 2009 krizinden sonra
artık acenteler yağ yakıt işlerine
karışmaz oldular. Geminin rutin
evrak işleriyle uğraşıp yağ ve yakıt ikmallerini bıraktılar. Onların
yerini traderler aldı. Traderler da
bizden daha uygun fiyatlara ürünleri alarak yabancı armatöre kredi
açarak satıyor” ifadesinde bulundu.
“Biz ticarete duygusal bakıyoruz”
2009 krizinden sonra ayakta kalanlar bundan sonra da ayakta kalır diyen Barış Türkmen, “İnsanlar yatırımlarının karşılığında ne
kadar para kazanması gerektiğini
anladılar. Bir dönem insanlar yatırımlarından normalden çok daha
fazla para kazandılar. Bir milyon
dolarlık yatırıma ayda 100 bin
dolarlar kazanıyorlardı. Aslında
yurtdışındaki armatörler sadece
finansçı gözüyle, yatırım gözüyle bakıyorlar. Ama biz hala duygusal bakıyoruz sektöre. Bizdeki
armatörler hala babasının veya
çocuğunun ismindeki gemiyi satmaya kıyamıyorlar. Mallarına çok
duygusal yaklaşıyorlar. Aslında o
gemi çoktan miadını doldurmuş,
kazandıracağını kazandırmış zaten. Satılması gerekiyor ama satılmıyor. Bunun sonucunda da
filolar küçük koster bazında ve biraz yaşlı kaldı. Kriz dönemlerinde
Türk armatörünün etkilenmesinin en önemli sebeplerinden biri
de budur. Çünkü bizimkiler kondisyonu iyi az gemi olmasındansa
sayı olarak çok gemi olmasını tercih ediyorlar. Bazı durumlarda 10
gemi yabancı armatörün bir gemisi etmiyor. Ne kadar çok gemi
varsa personelinden bakımına, o
kadar çok sorun demek. Bizimkiler gösterişi sevdiği için çok fazla
gemim var diyorlar. Oralarda biraz yanlış yapıyoruz. Ancak genel
olarak sektöre baktığımızda krizden bu yana ayakta kalan firmalar
bundan sonra da devam eder diye
umut ediyoruz” şeklinde konuştu.
Firma ve sektör olarak 2015 yılından beklentilerini dile getiren
Türkmen, “İnşallah 2015 yılı bütün denizcilik camiası için, denizcisinden, armatörüne, ikmalcisinden brokerine, basınına kadar
herkes için iyi geçer. Armatörün
yüzü gülünce herkesin yüzü gülüyor. Sektör mensupları olarak birbirimize destek olursak, iyi günlerde olduğu gibi kötü günlerde
de birbirimizin yanında olursak
hep beraber başarıya ulaşacağımızı düşünüyorum. 2015 yılı tüm
sektöre ve ülkemize başarı ve bol
kazanç getirsin” dedi.
“Fiyatlarımız diğer
markalara oranla
yerli üretici olduğumuzdan ve dar
bir kadroyla çalıştığımızdan daha
uygun. Benim
şu anda başında bulunduğum
operasyon kadrosuyla başka bir
markanın kadrosu
arasında dağlar
kadar fark var. Bu
da maliyetlere çok
fazla yansıyor.”
KASIM-ARALIK • | 25 |
7 DENİZ
Deniz Turizmi
Global, Dubrovnik Gruz Limanı’na talip
Global Limanı İşletmeleri ve BBI, Dubrovnik
Gruz limanı ihalesine katılmak için başvuruda
bulundu.
Barselona Limanı’nın da hissedarı olan Global
Liman İşletmeleri’nin Fransız Bouygues Batiment İnternational (BBI) ile ortak kurduğu
Dubrovnik International, Dubrovnik Gruz Limanı ihalesine girmek için başvuruda bulundu.
| 26 | • KASIM-ARALIK
İhale, 40 yıl süreyle, Dubrovnik Gruz Limanı’nda yer alacak olan kruvaziyer gemi terminalinin, merkez otopark ve yönetim binasının ve
otobüs durağının inşaatı ve tesislerin işletilmesini kapsıyor.
Global Yatırım Holding A.Ş.’nin Kamuoyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yayınlanan açıklaması şöyle:
7 DENİZ
Şirketimizin yüzde 100 bağlı ortaklığı olan
Global Liman İşletmeleri A.Ş. “Global Liman”,
Fransa’da yerleşik BOUYGUES BATIMENT INTERNATIONAL “BBI” ile ortak olarak kurmuş
oldukları Dubrovnik International Cruise Port
Investment d.o.o. unvanlı şirketin, “Dubrovnik Gruz Limanı’ndaki Deniz Arazisi Üzerindeki
Kamu Yararının Ekonomik Olarak Kullanılması
İhalesi”ndeki (“İhale”) ön-eleme prosedürüne
bugün itibariyle başvuruda bulunduğunu şirketimize bildirmiştir.
Söz konusu İhalenin konusu, Dubrovnik Gruz
Limanı’nda yer alacak olan kruvaziyer gemi terminalinin, merkez otopark ve yönetim binasının
ve otobüs durağının inşaatı ve tüm bu tesislerin
İhale Sözleşmesi’nin imzalanmasından itibaren
40 yıl süreyle işletilmesini kapsamaktadır.
Yılın Marinası ödülü D-Marin Turgutreis’in oldu
Skal International İstanbul tarafından bu yıl 16’ıncısı düzenlenen ve ‘Turizm Oscarları’ olarak bilinen Skalite Ödülleri’nin “Marina İşletmeciliği” kategorisindeki sahibi D-Marin Turgutreis oldu.
Doğuş Grubu bünyesinde faaliyet gösteren D-Marin bir yaşam alanı da sunmayı amaçlayan D-Marin TurMarinalar Grubu marinalarından D-Marin Turgutreis gutreis, marinacılık faaliyetlerinin yanı sıra entegre
sektördeki başarısını bir kez daha tescilledi. Küresel bir turizm tesisi olarak da hizmet veriyor.
turizmi yaymak amacıyla yola çıkan, uluslararası sivil
toplum kuruluşu SKAL’ın bünyesinde yer alan Skal
International İstanbul’un Skalite ‘Turizmde Kalite’
ödülleri 10 Aralık gecesi, 17. kez sahiplerini buldu.
İlki 1998 yılında düzenlenen ve geleneksel hale gelen
Skalite Ödülleri’nde bu yıl “Marina İşletmeciliği” dalında D-Marin Turgutreis, ödüle layık görüldü.
Doğu Akdeniz Çanağı ve Adriyatik Denizi’nin en büyük marina zinciri D-Marin Marinalar Grubu’nun ilk
halkası olan D-Marin Turgutreis; 2003 yılından bu
yana denizde 550 tekne bağlama, karada 150 kara
park kapasitesiyle yerli ve yabancı misafirlerini en iyi
şekilde ağırlamayı sürdürüyor. Yat sahiplerine yönelik
ayrıcalıklı hizmetlerine ek olarak, bölge halkına sosyal
KASIM-ARALIK
KA
K
AS
SIIM
M--A
AR
RA
ALLIIK
K • | 2277 |
7 DE
D
DENİZ
ENİZ
Yan Sanayi
Toni TİMİRCİ
Ülke Müdürü | Soğutma Sistemleri
Danfoss, Denizcilik Sektörüne 2 Bin 600 Adet
Ürün Gamı Sunuyor
Denizcilik sektörü ürünlerindeki derin bilgi birikimi ile müşterilerini tüm
tedarik zincirinde destekleyen Danfoss’u rakiplerinden ayıran, sektöre
geliştirilmiş 2 bin 600 adetten oluşan ürün gamı sunuyor olmasıdır. Firma, odaklanılan ürünler pazarında ise yüzde 25 pazar payına sahip.
D
| 28 | • KASIM-ARALIK
anfoss Türkiye, 22 bin 500 çalışanı ile altyapı, gıda arzı, enerji verimliliği ve iklim dostu
çözümlerin artan ihtiyaçları için teknolojiler
sunan üretici bir firma. Şirketin genel merkezi ise
Danimarka’da bulunuyor. Dünya genelinde 100’den
fazla ülkede satış gerçekleştiren Danfoss’un çatısı
altında Isıtma sistemleri, soğutma sistemleri ve güç
elektroniği bölümleri bulunuyor. Danfoss’un denizcilik sektörü ürünleri ise soğutma sistemleri bölümü
- endüstriyel otomasyon ürünleri grubunun alt segmenti olarak konumlanır. Firma İstanbul’daki merkez
ofisi ile ülkemize ürün ve hizmet sağlamakta.
Danfoss Türkiye’nin denizcilik sektörüne sunduğu
ürün ve hizmetleri konusunda bilgi veren firmanın
Ülke Müdürü Toni Timirci, sektörün gemi inşaatı, offshore endüstrisi, enerji jeneratörleri/türbinler /ıs ve
güç kaynakları gibi uygulama alanlarına ürün tedarik
ettiklerini belirtti.
7 DENİZ
Bir geminin ana makinesinden, hava kompresörleri,
kazanı, pompa sistemleri, su- yakıt arıtım sistemleri, yağ ayırıcıları, su temini sistemlerine kadar birçok
bölümünde ürünlerininin kullanıldığına değinen Timirci, portfolyolarının başlıca ürünleri olarak; basınç
/sıcaklık sensörleri, basınç ve sıcaklık anahtarları,
akışkan kontrolleri olduğunu ifade etti. Ürün gamının yüzde 53’ünü sensörler, yüzde 31’ini anahtarlar,
yüzde 11’ini akışkan kontrol ürünleri, yüzde 4’ünü ise
diğer farklı ürünler oluşturuyor.
Firma, denizcilik sektöründeki müşterilerine distribütör kanalı ile ulaşıyor. Türkiye endüstriyel ürünleri
yetkili distribütörleri ise Devinim Makine ve Totem
Isı firmalarıdır. Bu firmalar, satış ve satış sonrası ihtiyaçlarda müşterileri desteklemeleri için yetkilidirler.
“Denizcilik Sektöründeki Müşterilerimizin Yüzde
84’ü Markamıza Sadakat Duyuyor”
2014 yılında globalde denizcilik
sektörü cirolarının yaklaşık 2527 milyon euro civarında olduğunu söyleyen Timirci; “Türkiye
pazarında da yılı, odaklanılan
ürünlerin lider firması olarak tamamladık. Ancak 2015 yılı için
hedeflerimizi ve beklentilerimizi
yüksek tutuyoruz. Ulaşamadığımız müşterilerimizle bir araya
gelmek, pazarımızı genişletmek
öncelikli hedeflerimizden. Türkiye
pazarında ürün gamı avantajımızı kullanamadığımızı tespit ettik.
Çok satan ürünlerimizin yanı sıra,
pazarda bilinmeyen ürünlerimizin
de satışının yapılmasını amaçlıyoruz. 2015 yılında ürün çeşitliliğini
arttırmak için tanıtım eğitimleri vermeyi planlıyoruz. Global
araştırmalar, denizcilik sektörü
müşterilerimizin yüzde 84’ünün
markamıza sadakat duyduğunu
belirledi. Bu vesile ile sektördeki
müşterilerimize teşekkür ederiz.”
açıklamasında bulundu.
Dünya Genelinde En Fazla Ürün
Onayına Sahip
Pazar deneyimleri ve ürün kaliteleri kabul gördüğü için güçlü ve
Dünya genelinde 100’den fazla ülkede satış gerçekleştiren
Danfoss’un çatısı altında Isıtma sistemleri, soğutma sistemleri ve güç elektroniği bölümleri bulunuyor. Danfoss’un
denizcilik sektörü ürünleri
ise soğutma sistemleri bölümü - endüstriyel otomasyon
ürünleri grubunun alt segmenti olarak konumlanır. Firma İstanbul’daki merkez ofisi
ile ülkemize ürün ve hizmet
sağlamakta.
güvenilir bir partner olarak bilindiklerine dikkat çeken Danfoss
Türkiye Pazarlama Uzmanı Nesli
Doğan; “Denizcilik sektörü ürünlerindeki derin bilgi birikimimiz ile
müşterilerimizi tüm tedarik zincirinde destekliyoruz. Denizcilik
sektörü için geliştirilmiş 2 bin 600
adetten oluşan ürün gamımız,
bizi rakiplerimizden ayıran en belirgin özelliğimizdir. Odaklanılan
ürünler pazarında yüzde 25 pazar
payımız mevcut. Güçlü pazar konumumuzu Danimarka, İngiltere
ve Çin’de üretimi yapılan ürünlerin lojistik becerileri ile destekliyoruz. Danimarka, Amerika ve
Singapur’da merkezi depolama
tesislerimiz bulunuyor” diyerek
dünya genelinde en fazla ürün
onayına sahip oluşları (10 farklı
ürün sertifikası) ile itibarlarını pekiştirdiklerine de değindi.
Odak Alanı Denizcilik Sektörü
Denizcilik sektörü ürünleri endüstriyel otomasyon ürün gruplarının yüzde 21 ile en yüksek cirolu
segment olduğunu ifade eden
Doğan; “Danfoss, sektör bazlı pek
çok düzenleme yapıyor. Örneğin
kilit ürünlerde özelleştirmeler yaparak ürün gamını genişleterek,
farklı ihtiyaçlara karşılık verebilmekteyiz. Odak alanı denizcilik
sektörü olan özel bir takım teknik
destek ve koordinasyon hizmeti
sağlıyoruz” dedi.
Danfoss, denizcilik sektörüne
odaklanıp, müşterilerine tek bir
kaynaktan ürün ve hizmet sağlayan stratejik bir tedarikçi rolü
üstleniyor.
KASIM-ARALIK • | 29 |
7 DENİZ
LPD projesine uçak gemisi ayarı
Savunma
Türk Deniz Kuvvetleri’ne alınacak “Havuzlu Çıkarma Gemisi - LPD” projesine uçak gemisi ayarı verildiği ortaya çıktı.
Türkiye’de inşa edilecek LPD gemisineDeniz
Kuvvetleri Komutanlığı’nın talebi üzerine, Juan
Carlos (Avustralya) ve Canberra (İspanya) gemilerinde olduğu gibi 12 derece eğime sahip
kalkış rampası (Ski jump) konulacak. Daha önce
LPD’de bu rampanın olmayacağı belirtiliyordu.
Ski Jump, uçakların kalkış mesafesini yarı yarıya kısaltıyor. Bu gelişmeye paralel olarak Türkiye’nin alacağı 100 adet F-35 -A alımı kapsamında, uçak gemisinde konuşlandırmak üzere
16 - 20 adet F-35 B (Kısa Kalkış - Dikine İniş)
sipariş edilebileceği de belirtiliyor. Türkiye’nin
sahip olacağı en büyük savaş gemisi LPD için 1.2
milyar dolar kaynak ayrıldı. Geminin üretimi, İspanyol Navantia ile Sedef Tersanesi işbirliğine
teslim edildi.
Kıtalararasında asgari bir tabur büyüklüğündeki bir kuvveti ana üs desteği gerektirmeksizin,
kendi lojistik desteği ile kriz bölgesine intikal ettirebilecek LPD, İspanyol Kraliyet Deniz Kuvvetleri için bugüne I Helikopter Gemisi’nin benzeri
olacak. 2005 tarihinde Navantia Tersanesi’nde
inşa edilmeye başlanan Juan Carlos, 30 Eylül
2010 yılında İspanyol Kraliyet Deniz Kuvvetlerine teslim edildi. Juan Carlos I gemisinin uzunluğu 231, genişliği 32 metre, toplam ağırlığı ise
27 bin ton. Gemide 247 kişilik mürettebat görev yapıyor.
Juan Carlos I gemisi, 46 adet Ana Muharebe
tankı, 31 adet Taktik Tekerlekli Araç, 27 adet
Zırhlı Amfibi Hücum Aracı (AAV) veya 30 adet
Hummer aracını taşıyabiliyor. Gemi, su alabilen
bir kıç havuza sahip olacak. Bu havuzun içinde
tank taşıma kapasiteli 6 adet bot girecek. Böylece amfibi harekâtlarda, tanklar düşman kıyılarına taşınabilecek. LPD’ye, 12 derece eğime
sahip kalkış rampası (Ski jump) konulmasına ise
kısa süre önce karar verildi.
Gemi toplam 1450 kişiyi barındırabiliyor. Lojistik destek almadan 50 gün denizde görev yapabilen gemi 22 knot seyir hızına ulaşabiliyor.
GemininTSK envanterine girmesi için 6 yıllık bir
takvim belirlendi. LPD, Ege,Karadeniz ve Akdeniz harekât alanlarında ve gerektiğinde Hint
Okyanusu ile Atlantik Okyanusu’nda kullanılabilecek. Havuzlu çıkarma gemisi, gerektiğinde
bünyesindeki tam teşekküllü hastane ile doğal
afet bölgelerinde de kullanılabilecek.
Düşman gemiler için casus balık “Sessiz Nemo”
| 30 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
ABD, düşman gemilerini takip edecek elektronik balık geliştirdi. Ton balığı gibi hareket eden casus robot,
sonar dalgalarıyla tespit edilemiyor. ABD Donanması, düşman sularında casusluk yaparak bilgi toplayacak elektronik bir balık üzerinde çalışıyor. ‘Project Silent Nemo’ yani Sessiz Nemo adı verilen maket balık,
geliştirilme aşamasının ardından gelecek yıl ilk kez
denenecek. Uzaktan bakıldığı zaman ton balığından
farksız bir görünüm sergileyen Silent Nemo, kuyruk
ve yüzgeç hareketleriyle gerçek bir balık gibi hareket
edebiliyor. 1.5 metre uzunluğunda ve 45 kilo ağırlığındaki casus balık, tamamlandığı zaman kamera ve
birçok alıcı taşıyacak.
Hayalet Yüzücü
Tehlikeli sularda görev almasının yanı sıra mayın tarama gibi zor görevlerde de kullanılması düşünülen
Sessiz Nemo, aynı zamanda gemilerin gövdelerini
hasar tespiti için de tarayabilecek.
Projede hakkında bilgi veren Yüzbaşı Jerry Lademan,
“Zamanın başlangıcından bu yana mükemmel hale
getirilen binlerce yıllık evrimi bir mekanik cihazda
topluyoruz” ifadesini kullandı.
Donanma casus ton balığına Sessiz Nemo adını vermiş olsa da, Washington’daki tersanede geliştiricileri
tarafından ‘Ghost Swimmer’ (Hayalet Yüzücü) olarak
adlandırılıyor.
KASIM-ARALIK • | 31 |
7 DENİZ
Savurma Sanayi
Ulusal ve uluslararası firmaların Ar-Ge ve
Ür-Ge bölümlerine ileri
mühendislik ve proje
hizmetleri sunan Figes,
aynı zamanda Ar-Ge
ve Ür-Ge çalışmalarında kullanılan yazılım
ve donanım ürünlerinin pazarlama ve satış
hizmetlerini veriyor.
Dr. Tarık ÖĞÜT
FİGES YKB
FİGES’ten Denizciliğe AR-GE
ve ÜR-GE Hizmeti
D
r Tarık Öğüt tarafında 1990 yılında kurulan FİGES’in temel
iş kollarını özetle;
ileri mühendislik hizmetleri, danışmanlık, mühendislik eğitim
hizmetleri ve yazılım-donanım
satışı oluşturuyor. Firma, dünyanın önde gelen sonlu elemanlar
yazılımı ANSYS’in temsilciliğini
kuruluşundan bu yana yürütüyor
ve MATLAB&Simulink’in Türkiye’deki dağıtıcılığını da 2001 yılından bu yana devam ettiriyor.
| 32 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
Denizcilik sektörüne verdikleri
hizmetlerden bahseden firmanın
kurucusu Dr. Tarık Öğüt, “FİGES olarak sunmuş olduğumuz
hizmetleri, Yapısal Hesaplamalar,
Akışkanlar Dinamiği Analizleri (CFD), Egzos Sistemi ve Hava
Emiş Sistemi, Gemi Kontrol Sistemi, Gemi Dış Formu, Askeri
Denizaltılar başlıkları altında sıralayabiliriz. FİGES, deniz araçları
ve deniz araçları alt sistemlerinde
mühendislik hizmeti, eğitim ve
yazılım tedariği sağladı. Bu hizmetlerin büyük bir bölümü ulusal
savunma projelerinde gerçekleştirildi. Ulusal savunma projelerinin
geçmişi MİLGEM projesi adı altında yürütülen Heybeliada Korveti ile başladı. Bu kapsamda üç
boyutlu tüm global ve lokal mukavemet analizleri FİGES tarafından
gerçekleştirildi. Bu proje kapsamında şirketimiz ayrıca Heybeliada korvetinin hava emiş ve
egzos sisteminin tasarımını, akış
ve mukavemet analizlerini, optimizasyon çalışmalarını başarıyla
tamamladı” şeklinde konuştu.
rının ilgili şok yükleri altındaki
dayanımları hesaplandı. Şirketimiz MİLGEM projesinde edindiği
tecrübe ve uzmanlık ile Yeni Tip
Karakol Botu (YTKB) projesinde
benzer bir görev üstlendi. YTKB
projesinde de FİGES üç boyutlu
global ve lokal mukavemet analizlerini halihazırda DEARSAN
Tersanesi ile yakın bir işbirliği
içerisinde gerçekleştirmektedir.
YTKB projesi kapsamında egzoz
sistemleri susturucularının tasarımı ile akışkan ve akustik analizleri
FİGES tarafından gerçekleştirildi.”
ifadelerini kullandı.
MİLGEM projesi kapsamında,
Türkiye’de ilk kez 3 boyutlu sualtı
patlama analizlerinin FİGES tarafından gerçekleştirildiğini kaydeden Dr. Öğüt, “Şirketimiz ayrıca
MİLGEM projesinde yer alan
çeşitli alt yüklenicilerin sağladığı sistemlere yönelik şok yüküne
karşı dayanım analizleri hizmeti
vermektedir. Bu analizler ile ekipmanların ve bağlantı elemanla-
Dr. Öğüt, “Bu iki büyük savunma projesinin yanı sıra Denizaltı
Kurtarma Ana Gemisi projesi ve
Kurtarma ve Yedekleme Gemisi
projesinin global ve lokal mukavemet analizleri ile birlikte form
optimizasyonu için gerekli olan
hesaplamalı akışkanlar dinamiği
çalışmalarını gerçekleştirmek üzere İstanbul tersanesi ile anlaştı. FİGES son olarak, “Denizaltı Dalış
Simülatörü (DEDAS) Projesi” nin
(HAVELSAN) Teknoloji Kazanım
Yükümlülüğü olan “Denizaltı Manevra Modeli Geliştirilmesi Projesi” (DEMMOG) kapsamında,
HAVELSAN ile sözleşme imzaladı” dedi.
İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa’da ofisleri bulunan FİGES’in bu
sayede farklı bölgelerde çok rahatlıkla her alanda hizmet verebildiğini kaydeden Dr. Öğüt, “Pek çok
şeyi Türkiye’de ilk defa yaptığımız
için, aynı zamanda da öğreniyoruz. Bu birikimimiz gün geçtikçe
çoğalmakta ve yaptığımız işlerde
edindiğimiz bütün tecrübeler bize
yol göstermekte. Bizi rakiplerimizden ayıran en büyük özelliğin
edindiğimiz bu birikim olduğunu
düşünüyorum. Bunun ek olarak
oldukça geniş ve multi-disipliner
bir şirkete sahibiz. Fiziğin bütün
alanlarında uygulamalarımız ve
hizmetlerimiz mevcut. Elbette
tüm bu alanlarda yazılım altyapısına da sahibiz, bizleri rakiplerimizden ayıran bir diğer özelliğin
de bu olduğunu düşünüyorum.
İstanbul ofisimizde mekanik tasarım ve yapısal analizler ekibi
olarak 8 kişiyiz. Ekibimizde analiz mühendislerinin yanında mekanik tasarımcı arkadaşımız da
bulunuyor ve mekanik tasarım
ve statik yapısal analizler, yorulma, titreşim, patlama, düşme gibi
analizleri gerçekleştiriyoruz. Ekibimize ek olarak elektromanyetik,
akışkanlar dinamiği, mekatronik,
satış ve iş geliştirme gruplarımız
da dahil toplam 30 kişi ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Uzmanlıklarımıza gelecek olursak;
elektromanyetik grubumuz alçak
frekanslı elektromanyetik analizler konusunda özellikle elektrik
motoru / jeneratörü tasarımları ve
analizleri, güç elektroniği tasarımları, yüksek gerilim elektrostatik
analizleri, yıldırım etkileri analizleri konularında; yüksek frekanslı
elektromanyetik analizler konusunda ise yüksek frekans komponentlerinin üç boyutlu modellenmesi, tasarımı ve analizleri
konularında çalışmaktadır. Radar
kesit alanı (RKA), anten tasarımı
ve analizi, RF mikrodalga devre
tasarımı ve EMC/EMI analizleri
konuları ise elektromanyetik eki-
bimizin özel olarak uzmanlaştığı
konulardır. Mekatronik ekibimiz
ise sistem modelleme, kontrol
sistemleri tasarımı ve gerçeklemesi, sinyal işleme, görüntü işleme,
akıllı görme sistemleri, 3 boyutlu
animasyon, simülatör tasarımı,
veri toplama sistemleri, test sistemleri konularında uzmanlaştı.
Son olarak akışkanlar dinamiği
alanında ise form optimizasyonu,
lokal optimizasyonlar, susturucu
geri basınç ve sıcaklık hesaplamaları, hava emiş, egzoz tasarımları
baca gazı yayılma analizleri, sevk
sistemi analizleri, yanma ve radyasyon, ses altı (subsonic) ve ses
üstü (supersonic) akışlar, elektronik ekipman soğutma tasarımları,
yakıt pilleri ve türbin tasarımları
konularında uzmanlıklarımız olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini
kullandı.
2014 yılını değerlendiren ve
2015’ten beklentilerini anlatan Dr.
Öğüt, “2014 yılı içerisinde askeri
denizcilik alanında Sismik gemi
yapısal analizleri ve LST gemisi su
altı patlama analizleri sözleşmelerini imzaladık. STM ile yürüttüğümüz Dimdeg projesinin analiz
ve tasarım paketlerini tamamladık, DEARSAN’ın Türkmenistan
gemilerinin ileri mühendislik
hesaplarını yürütmekteyiz . Şu
anda tekliflerimizin olduğu denizcilik projelerimizde mevcut
.Bunlara ilave olarak yürütmekte
olduğumuz iki farklı TÜBİTAK
projesi ile susturucu tasarımına
ilişkin yazılım geliştirme faliyetlerimizi sürdürüyoruz. 2015 yılında
SSM’nin deniz araçlarına ilişkin
projelerinde yer almak , askeri ve
özel tersaneler ile faliyeet alanlarımızı geliştirmek hedefindeyiz. Aslına bakarsanız MİLGEM projesi
ile elde etmiş olduğumuz yeteneklerimizin üzerine koyarak sürekli
katma değer yaratacak mühendislik projelerinin içerisinde yer
almak herzaman misyonumuz
olacaktır. Bunun ile ilgili nitelikli
personel istihdamımız da devam
edecektir” şeklinde konuştu.
Dr. Öğüt, “Denizcilik alanında savunma sanayimiz son 15 yılda ve
özellikle diğer projeler ile karşılaştırıldığında askeri anlamda daha
üst sınıf bir gemi olan MİLGEM
projesi ile birlikte oldukça hızlı bir
yükseliş gösterdi. Önceleri işleyiş
şu şekildeydi; bütün hesaplamalar
ve işçilik resimleri yurt dışından
gelir, biz burada askeri tesislerimizde üretimi gerçekleştirirdik.
Ancak şu an kendi dizaynlarımızı
yapabiliyor, üretebiliyor ve hatta
gerek ürün olarak gerekse mühendislik-danışmanlık
hizmeti
olarak ihracatlar yapabiliyoruz.
Uygulanan politikalar sayesinde üretim anlamındaki imkan ve
kabiliyetler askeri tesislerimiz ile
kısıtlı kalmayarak sivil sektöre de
aktarılmış durumdadır. Mühendislik alanında da bu gelişmelere
paralel olarak bir ilerleme görmek
mümkündür. Daha önce de bahsettiğimiz mühendislik hizmetlerinin hemen hepsi dışarıdan
alınıyorken, FİGES olarak biz şu
an hepsini yapabilecek imkan ve
kabiliyete sahip durumdayız. Ancak tabi ki bu en ileri teknolojiye
sahip olduğumuz anlamına gelmemekte, diğer büyük ülkeler ile
karşılaştırdığımız zaman henüz
emekleme aşamasındayız. Sürekli
yeni projeler ile sektörün beslenmesi durumunda kısa zamanda
çok daha ileri seviyelere gelebileceğimizi söylemek mümkün. Savunma sanayine ait projelerinin
maliyetlerinin yüksek oluşu, uzun
vadeli ve yüksek çaba istediği göz
önünde bulundurularak bu alanda
sektöre yapılacak desteğin de ancak TSK-DZKK, SSM v.b. devlet
kurum kuruluşları tarafından yapılabileceği de unutulmamalıdır.
Bu alanda yapılabilecek en büyük
katkı yenilikçi projeler ile gelecek
vadede sürekliliğin kesintiye uğramamasını sağlamaktır” dedi.
FİGES olarak denizciliğin yanı
sıra kara ve hava sistemlerinde de
başarılı çalışmalara imza attıklarını belirten Dr. Öğüt, “Bunlardan
biri, Güney Kore’nin en büyük havacılık şirketi KAI ile imzaladığımız ‘Sivil Hafif Helikopter Ortak
Geliştirme Projesi’, Havacılık ve
Uzay Sanayiinde ilk Ar-Ge ihracatını gerçekleştiren uluslararası
antlaşma oldu. Bunun yanı sıra
TÜMOSAN’a “Güç Grubu Geliştirme Projesinde” danışmanlık
hizmeti vererek milli projelerde
yer almaya devam edeceğiz” ifadesinde bulundu.
“Firmamızın sunduğu
hizmetler, başlıca,
Mekanik Tasarım
ve Prototip Üretimi, Anahtar Teslimi
Mekatronik Sistem
Tasarımı ve Üretimi
(Test ve HIL sistemleri), Sonlu Elemanlar
Analizleri (statik
yapısal analizler;
yorulma, titreşim,
patlama, düşme,
devrilme, çarpma benzetimleri; ısıl analizler;
akışkanlar dinamiği
analizleri; elektromanyetik analizler
ve akustik analizler),
Model Tabanlı Sistem
Simülasyonları ve
Müşteriye Özel Teknik
Yazılım Geliştirilmesi
alanlarını kapsamakta.
Firmada toplam 100
kişi civarında çalışan
bulunuyor. Bunun
%10’u doktoralı, %60’ı
ise yüksek lisanslı
yetmişi aşkın mühendisten oluşan kadroyla hizmet veriyor.”
KASIM-ARALIK • | 33 |
7 DENİZ
Ömür ÖZTAŞ
Lyonel A. Makzume
Şirketler Grubu
Irak Ülke Müdürü
Gümrük kural ve kanunlarına mutlaka
dikkat etmeli ve üzerinde çalışmalısınız.
Her ne kadar yerel bir gümrük müşaviriniz olsa da özel durumlar hakkında
bilgi edinmek size fayda sağlayacak ve
zaman kazandıracaktır.
Makale
Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde
İş Güvenliği Sorunu
| 34 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
K
ürdistan Bölgesel
Yönetimi kısaltılmış adıyla KBY ile
tanışmam, Uçağımızın Erbil Uluslararası Havalimanı’na inişe geçtiği zaman oldu.
Uçak’ın tekerleri yere değer değmez, kabin amirinin ve hostesin
sürekli uyarılar yapmasına rağmen yolculardan çoğu, telefonlarını açmaya, hatta hareket halinde
olmamıza rağmen, eşyalarını alıp
kapıya doğru yönelmeye başladılar.
Bu bölgede işlerin nasıl yürüdüğünü anlamak için hızlandırılmış
bir kurstan geçmem gerektiği kanaatine varmıştım.
Bölgede yürütülen lojistik hizmetleri, genelde uluslararası petrol firmaları, ya da bu firmalara
hizmet eden, servis firmaları için
yürütülmektedir. Bildiğiniz üzere
petrol firmaları, yerleşim bölgelerden uzak yerlerde kamp kurdukları için tüm ekipman, yaşam
ve günlük ihtiyaçlarının bulundukları bölgelere taşınması gerekmektedir.
Fakat, uluslararası petrol firmaları
ile çalışmak sandığımız kadar kolay değil. Öncelikle, onlara hizmet
vermemiz için gereken asgari şartları sağlamalısınız. Bunun başında
da (HSSE), sağlık, güvenlik, iş güvenliği ve çevre konularında gelişmiş bir alt yapıya, uluslararası
geçerliliği olan sertifikalara ve tabi
ki eğitimli kalifiye elemanlara sahip olmak gerekir.
Sizler elinizde dergiyi okurken,
HSSE ile ilgili olan bilgiler size ga-
yet normal görünebilir. Ama öyle
bir ülke düşünün ki; sürücülere
alkol muayenesinin olmadığı, insanların bebekleri kucaklarındayken araç kullandıkları, tır şoförlerinin parmak arası terliklerle araç
kullandığı, neredeyse hiç kimsenin bir kalite yönetim kitapçığı
okumadığı, iş güvenliği sağlayan
koruma destek ürünlerinden habersiz olduğu, koruyucu güzlük,
güvenlik botları, güvenlik yelekleri, baretler gibi iş güvenliği açısından önemli malzemelerinin
kullanılmadığı bir ortam.
Bu güvenlik ürünlerinin kullanılmasını sağlamak için, çalışanlar
üzerinde maalesef baskı kurmak
gerekmektedir. Çünkü bu tip
ürünleri kullanmayı tek bir şartla
kabul etmektedirler, o da kullanmazlar ise işten atılacakları gerçe-
ği. Bu da iş güvenliği malzemelerinin çalışanları değil, çalışanların
işlerini koruduğu anlamını çıkarmaktadır. Bu da bizim farklı bir
mantıkla karşı karşıya olduğumuzu ispat etmektedir.
Uzun soluklu eğitim programlarının yanı sıra çarpıcı iş kazalarının
nasıl meydana geldiğini örneklerle
anlatan görseller yardımıyla HSSE
ve yüksek kalite standartlarını ortaya koyan bir kültür yerleştirmek
gerekmektedir. Elbette bu yalnızca
elinizdeki yerel personeli çok iyi
bir şekilde eğitmekten geçer. Yerel
personel dedim; çünkü elinizdeki bütün personeli yabancılardan
kuramazsınız. Bu size hem adam
maliyeti olarak yüksek olacaktır,
hem de yerel personel çalıştırmak
size çevrenizle daha iyi iletişim
kurmanızı sağlayacaktır. Tabi ki;
yerel personel eğitmek için uzun
çalışma saatleri ve iyi eğitmenlere
ihtiyacınız bulunmaktadır, yalnızca bu eğitimlerden sonra bu personelin işleri sağlıklı ve güvenliyapması gerçekleştirebilir.
Bunun başında da HSSE eğitim
programlarınızın ve kitaplarınızın
çok basit ve anlaşılabilir olması
gerekmektedir. Bununla beraber
bu yazılı evraklar yerel dilde olması, görsel açıklamalarının yeterli derecede dikkat çekmesi çok
önemlidir. Elbette bu görsel tanıtımlar, uzun soluklu eğitimler, ve
güvelik ekipmanlarının kullanılması ile ilgili eğitimler çok uzun
zaman ve emek gerektirir. Petrol
sektörü çalışmalarında zaman en
pahalı kalemdir.
Diğer bir önemli konu ise; lojistik
sektörü için yapılmış kanun ve
yönetmelikler, gümrük kanunları,
petrol sektörü taşımaları için tamamen farklı bir yöntem ve uygulama şeklidir.
bulunur ve iki, bir klimayı oluşturur, fakat iç ünite ve dış ünite olarak bunları paketlerseniz, gümrükte her bir kutu bir klima olarak
sayılır. Bu durumda çeki listenizin
farklı olması halinde, gümrükte
büyük problem çıkacağı ortadadır. Ölçü olarak bizim BTU diye
nitelendirdiğimiz klima ölçüleri,
KBY’de 12.000 BTU bir ton olarak
değerlendirilir. Gümrük kural ve
kanunlarına mutlaka dikkat etmeniz ve üzerinden alışmanız gerekli. Her ne kadar yerel bir gümrük
müşaviriniz de olsa özel durumlar
hakkında bilgi edinmek size fayda
Kanunların devamlığının olmaması, sürekli değişim göstermesi
ve her gün yeni uygulamaların
getirilmesi, yabancı firmaları zor
durumda bırakmakta. Eğer bu uygulamalar hakkında kısa sürede
bilgi sahibi olunmazsa, yerel rekabette geri kalmanıza yol açar.
Hatta yaptığınız hatalar sonucunda sizlere iş ve itibar kaybı olarak
da geri döner.
sağlayacak ve zaman kazandıracaktır. Ayrıca son dönemde Irak’ta
ithalat rejime destek olarak yeni
bir uygulama başlatıldı. Belli ürün
gruplarının ithalini sağlayabilmek
için üretici ya da satıcının, ürünlerin uygunluk değerlendirmesini
yapması gerekiyor. Bu da dünyaca
ünlü
SGS ve BV (Breau Veristas) firma-
Gümrük kanunları ve ithalat rejimide büyük önem arz ediyor.
Bazı uygulamaları dünyadaki uygulamalarla kıyasladığınız zaman
büyük farklılıklar ortaya çıkıyor.
Buna örnek vermek gerekirse;
buzdolabı ithalatlarında, çeki listesi üzerinde mutlaka litre belirtmeniz gerekir. Eğer belirtmezseniz, ithalat operasyonunuz daha
başlamadan durdurulur. Bu da
zaman ve para kaybına sebep olur.
Böyle özel konularla ilgili bilgileri
hem müşterinize hem de yükleyiciye önceden bildirmek, ilerde yaşanacak sorunların önüne geçmenizi sağlar. Diğer taraftan bilindiği
üzere ev tipi klimalarda iki parça
ları tarafından yapılabilmektedir.
Bu rapor, ürünlerin Irak Devleti
standartlarına göre ithalat izni
konusunda sunulmaktadır. Fakat
üreticilere ve ihracatçılara ek bir
maliyet getirmekte. Irak bölgesinde uzmanlaşmış lojistik hizmetlerini verebilmek, sabır, sıkı çalışma
KASIM-ARALIK • | 35 |
ve özveri gerektirmektedir.
Fakat iyi eğitim almış, uzman yeni
nesil, gelişmiş ülkelerde doğup
eğitim almış kişilerin sayesinde
Irak ve KBY‘nin büyüyerek daha
da güçleneceğine ve bölgede söz
sahibi bir ülke haline geleceğine
inanıyorum.
7 DENİZ
Dernekler
GEDDAD’ın Gönüllü Ordusu
7/24 Göreve Hazır
Gönüllü genç denizcilerden oluşan bir yapıya sahip olan GEDDAD, sektörde hiçbir karşılık beklemeden yardıma ihtiyacı olan herkese en ivedi şekilde ulaşmak için 7 gün 24 saat hazırda bekleyen kalifiye ekibiyle sektörün
hizmetinde.
G
enç Denizciler Dayanışma Derneği (GEDDAD)
2011 Eylül ayında kurulan bir dernek. Kuruluş amacı
öncelikle denizcilik öğrencileriyle
denizde yapılabilecek faaliyetler
ve sektörün geliştirilmesini sağlamak. GEDDAD, emniyet alanında
araştırma ve geliştirme faaliyetleri
amaçlıyor ve kurucuları denizcilikten mezun ya da denizcilik öğrencilerinden oluşuyor.
Genç Denizciler Dayanışma Derneği (GEDDAD) Yönetim Kurulu
Başkanı Umur Zamanoğlu, yaptıkları işin tamamen gönüllülük
esasına dayalı olduğunu ve yaptıkları çalışmalarla denizcilik sektörüne katkı sağlamak amacıyla
hareket ettiklerini söyledi. Zamanoğlu, “Öncelikle deniz emniyet
| 36 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
ve güvenlik sistemlerine yönelik
AR-GE çalışmaları yapıyoruz.
Yaptığımız bu AR-GE çalışmalarında daha sonra; lise, meslek
yüksekokulu ve fakültelerde okuyan denizcilik öğrencileriyle beraber kendi içimizde uygulamalar
ve pratikler yapıyoruz. Tekne nasıl
yanaşır, nasıl kalkar? Teknenin
tipleri, elementleri gibi konularda
okulda eksik kalınan eğitimleri biz
burada kendi içimizde tamamlamaya çalışıyoruz. Artık kendi botlarımızla ve deniz unsurlarımızı
suya indirip prototip çalışmalarına başladık. Aynı zamanda biz bir
gönüllü ordusuyuz. Bir gönüllü
ordusu olarak denizde emniyet
ve arama kurtarma alanlarında
faaliyet gösteriyoruz. Arama kurtarma alanında denizde yüzen 6
adet unsurumuz var. Kapalı ve
açık kasa olarak boylarına göre
değişkenlik gösteren RİP bot dediğiz araçlardan oluşuyor. Bunun
dışında karada da lojistik destek
araçlarımız var” şeklinde konuştu.
Maltepe, Haydarpaşa, Eyüp Haliç
ve Silivri olarak dört bölgeye yayılmış durumda olduklarını vurgulayan Zamanoğlu, “Marmara
Denizi’nde denizden ve karadan
intikale hazır durumdayız. Hem
bu bölgelerde denizcilik okullarında okuyan öğrenciler uygulamalı manevralar yapabiliyorlar.
Üst sınıflardan aldıkları bilgileri
alt bölümlere aktarıyorlar. Hem
de afet ve kaza durumlarında acil
müdahale ekibi olarak olay yerine
intikal ederek en kısa sürede arama ve kurtarma çalışmalarına dahil olmuş oluyorlar. Devletin tüm
organlarıyla koordineli bir şekilde
mızla ve ekipmanlarımızla eğitim
ve öğretimlerimizle daha kaliteli
bir şekilde devam ediyoruz. Daha
iyi birer zabit olacağımızı düşünüyoruz. Bunun için belli standartları tutturduk. Bununla alakalı
çeşitli kurum ve kuruluşlarla arama kurtarma, güvenlik ve emniyet
faaliyetlerini icra ediyoruz. Tüm
personelimiz amatör gönüllülerden oluşuyor. En büyük dayanağımız ise STCW ve konvansiyonlarına uygun personel tarafından
donatılmış olmamızdır. Bizim
ilkyardım belgemiz iki günde kursunu alıp bir günde sınavına girip
aldığınız belgelerden değil. İMO
standartlarında ilkyardım belgesine sahip personelimiz var. Bütün
belgelerimiz ve yeteneklerimiz
İMO standartlarındadır. Bu belgelere uygun bir şekilde hareket
ettiğiniz zamanda Shell gibi büyük firmalar da sizinle çalışmak
istiyorlar” şeklinde konuştu.
tüm afet durumlarında hareket
ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Finansal açıdan nakdi olarak hiçbir gelirlerinin olmadığını belirten Zamanoğlu, “İşin finansal kısmında devletin hibe fonlarından
ve destek projelerinden yararlanıyoruz. Dernek olarak hiçbir şekilde, ne emniyet görevi, ne kurtarma görevi, yedekleme, çeki ve
sportif faaliyetler gibi etkinlikler
için hiçbir şekilde nakdi karşılık
kabul etmiyoruz. Çünkü biz gönüllüyüz. Karşı taraf zorunda değil ama bize yardımda bulunmak
isterse, biz hibe olarak can yeleği,
yakıt, operasyon malzemeleri gibi
bizim ihtiyacımız olan malzemeyi
temin ediyorlar. Kesinlikle para
kabul etmiyoruz” dedi
Bundan sonraki hedefleri arasında denizde daha fazla araca
sahip olmak ve daha fazla akademik eğitim imkanını yakalamak
olduğunu belirten Zamanoğlu,
“Eğer mümkünse bir gün bütün
üniversite hocalarıyla birlikte biz
akademik eğitimimizi tamamlamak istiyoruz. Burada akademik
eğitim açısında yeterli imkanlara
sahip değiliz. Eğer hocalarımız
bize gönüllü olarak destek olurlarsa, okullar arası bir protokolle
daha iyi denizciler ve daha kalifiye zabitler yetiştirmek istiyoruz.
Okulda hocalar akademik ve teorik manada eğitim verirler. Kendi
simülatörlerinde ve laboratuvarlarında bir yere kadar eğitim verebilirler. Oysa burada teknelerimiz, botlarımız, telsizlerimiz var.
Biz bunları burada bozabiliyoruz,
kırabiliyoruz, modifiye edebiliyoruz, araştırabiliyoruz, geliştirebiliyoruz. Farkımız bu” diyerek eğitimin pratikle pekiştirilebileceğine
dikkat çekti.
Arama kurtarmada 7 gün 24 saat
Umur ZAMANOĞLU
GEDDAD YKB
esasına göre 4 istasyonda görev
yaptıklarını ifade eden Umur Zamanoğlu, “Olası bir olayda toplamda 12 personelimiz görev yerine ulaşabilecek şekilde sistemimiz
dizayn edildi. Bu sistemde botlarımızla, karada ve denizden veya
amfibik unsurlarla ivedi bir şekilde İstanbul Boğazı’nda en fazla 20
dakika içerisinde müdahale edemediğimiz herhangi bir yer yok.
Şu ana kadar denizden cenaze çıkarılması ve 14 gün boyunca kayıp
şahısların aranması görevlerinde
bulunduk. Kumburgaz’da, Rumeli
kavağında, Haydarpaşa Limanı’nda meydana gelen bir kazaya ivedi
bir şekilde müdahale ettik. Jurnale
baktığımızda bu yaz için 14 vaka
görebiliyoruz. Biz donanımları-
Zamanoğlu, “Her isteyen gönüllü
bize katılamıyor. Bize gelmeniz
için kesinlikle STCW belgenizin
olması gerekiyor. Denize gönül
vermiş olan herkes gelebilir. Elimizden geldiğince onlara gerekli
eğitimi veririz. Ancak biz ona bir
sertifika veremeyiz. Sıfırdan gelen bir insana akademik eğitim
vermeden Ar-Ge çalışması yapamazsınız. Denizde sportif amaçlı
haftada bir kullanan birini, ben
denizi seviyorum dediğinde onu
da arama kurtarma elemanı yapamayız. Onun için de ilk yardım
belgesi olması gerekiyor ama bizim için yetersizdir. Bu denizde
ilkyardım belgesi denizde geçerli
olan STCW olması gerekiyor. Bu
belge olmazsa çıkılamaz açık denizde. Bizde bu belgeyi vermeye
yetkili olmadığımıza göre gerekli
belgelere sahip olması gerekiyor.
Bu zaten dernek tüzüğümüze de
aykırı, mantığa da aykırı” dedi.
“İşin finansal
kısmında devletin
hibe fonlarından
ve destek projelerinden yararlanıyoruz. Dernek olarak hiçbir şekilde,
ne emniyet görevi,
ne kurtarma görevi, yedekleme, çeki
ve sportif faaliyetler gibi etkinlikler
için hiçbir şekilde
nakdi karşılık kabul
etmiyoruz. Çünkübiz gönüllüyüz”
KASIM-ARALIK • | 37 |
7 DENİZ
Can BESEV
Yönetici-Analist
Makale
Sevgili okurlar, artık 2015’e geldik.
Denizcilik ve yakıt dünyası açısından
önemli bir yılı daha geride bıraktık. Gelenekselleşen bir şekilde geçmişe dönüp
neler demişiz, neler olmuş, bir bakalım
istedim.
| 38 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
Yakıt Dünyasında 2014
Yılında Neler Yaşandı
7
Deniz’deki yazılarıma
“Kredi buzdağı eriyor”
diyerek başlamıştım ve
hakikaten de bunker
(deniz yakıtları) endüstrisinin Titanik’i Danimarkalı dev OW Bunker, Kasım 2014’te aynı Titanik
gibi en sağlam olduğu düşünülen
noktada ansızın battı. Bunun etkileri de halen devam ediyor. Bazı
dersler çıkarılmış olduğu muhakkak ama yine büyüme hırsı galip
geldi ve diğer oyuncular mirası
paylaşma yarışında hızlı bir mücadele içindeler. OW’nun çöküşündeki esas nokta yetersiz denetleme mekanizması ve en büyük
olmaya odaklı stratejisiydi. “En
büyük” olmaktan ziyade, sürdürülebilirliğin daha önemli olduğunu
bir kez daha gördük. Alıcıların da
tedarikçileri seçerken çok dikkatli
olması gerektiğini Şubat 2014 ta-
rihli yazımızda dile getirmiştim.
Sevgili Can Ertem‘de dergideki yazısında “Artık Banker Kastelli yok
Bunker Kastelliler Var” demişti.
Ocak 2014’de bunkerle ilgili başlıklara baktığımızda dikkati çeken
şeylerden birisi ödenmeyen yakıt
borçlarından tutuklanan gemiler oldu. Bu trend halen devam
ediyor. Son zamanlarda yakıt fiyatlarının düşmesiyle biraz nefes
alındıysa da banka borçları, maaş
borçları ve yakıt borçları halen
daha tutuklamaların birincil sebebi. 2015’te ise banka tutuklamalarının artacağı öngörülüyor.
Şubat 2014’e baktığımızda büyük
kiracıların, nasıl daha düşük yakıt sarfiyatlı gemilere yöneldiğini
gördük. Yunanistan’da bir bunker
ikmalcisinin yöneticileri kaçakçılık suçlamasıyla tutuklandı. En
büyüklerden Chemoil, borsadan
çekileceğini duyurdu. LNG konusu yine gündemdeydi ve halen
de en çok tartışılan konulardan
birisi olmaya devam ediyor. Yakıt
dünyasının en büyük muhafazakar aile şirketlerinden Peninsula
Petroleum, 300 milyon dolarlık
ek finans sağladı ve büyümeye devam etti.
Mart 2014’te OW Bunker’in halka açılma haberleri, Titanik’in
suya indirilme günleri gibiydi.
Yine gündemde ECA (Zehirli Gaz
Kontrol Alanları) ve uymayanlara
yaptırımlar vardı.
Nisan 2014’te deniz çalışanlarının
dramı tekrar Türkiye medyasında
yerini buldu. Yakıt ve banka borçlarından İspanya’nın Algeciras
Limanı’nda tutuklanan Ana-N ge-
misinin personeli, hepimize bütün
bu ekonomik oyunların en büyük
kaybedenini hatırlattı. Aç, susuz,
karanlıkta, cop yığınlarıyla ve ailelerine mahcup bir şekilde bir
tenekeden hapishaneye dönüşen
gemilerinde deniz çalışanları...
Ana-N mürettebatından Mehmet
Keskin, şirketinin mali durumunun neden olduğu durumu hayatıyla ödedi ve vefat etti.
Mayıs ayında, Büyük John lakaplı
milyarder John Fredriksen 70 yaşına bastı. Doğum günü haberleri,
bütün büyük başarılarıyla beraber
1986’da bunker usulsüzlüğü iddiaları yüzünden yattığı dört aylık
hapis cezasından bahsediyordu.
Diğer haberler de Rotterdam’daki
MGO talebinin yüzde 500 artacağından ve sürekli artan yakıt fiyatlarından söz ediyordu. Denizcilik
iflasları yine en çok tartışılan konulardan biriydi.
Haziran, iflas edenlerin mallarının kapışılmaya çalışıldığı bir ay
oldu. Bunker dünyasında, yılların
yakıt komisyoncusu Wilhemsen
Premier Fuels, OW tarafından satın alındı. OW iflas ettikten sonra
da bu firma World Fuel Services’in
oldu. Afrika’da bunker korsanlığı şeklinde haberler çıktı ve bazı
oyuncular Batı Afrika pazarından
çıktı. Danimarkalı Monjasa şirketi
aylık 100-130 bin ton yakıt satılan
bu pazarın aşağı yukarı tek hakimi
oldu.
Temmuz 2014’te bunker duayenlerinden OceanConnect ve Chemoil CEO’su Tom Reilly koltuğunu
bıraktı. Bunker sektörü için risk
her zamankinden daha fazla ve
bu riski bir nebze olsun azaltmak
için alıcılar ile direkt çalışmak çok
daha avantajlı. Bu mümkün olduğunca alıcılar için de çok daha
avantajlı bir konum. Çünkü bazı
aracı kurumların (bunker tüccarları) mali yapıları piyasadaki bu
değişimleri kaldırmaya müsait
değil ve neticede ödemeyi satıcıya (ikmalci) yapmayıp armatörün
aynı faturayı iki kere ödemesine
yol açabiliyorlar. Sonraki aylarda
bunu, haberlerden okuyarak gördük. Maalesef bazı alıcılar aynı
yakıt için iki kere ödeme yapmak
zorunda kaldı. Gemiler tutuklandı
veya büyük korkular yaşandı.
Ağustos 2014’te Çinli Brightoil
büyümeye devam etti ve genel ola-
rak Asyalı oyuncular küresel hakimiyeti dile getirmeye başladılar.
Çinlilerin aktif olduğu Afrika’da
korsanlar tarafından Gine Körfezi’nde kaçırılan bir Bunker Barge
mürettebatıyla beraber serbest bırakıldı ama tabi ki içindeki yakıt
çalınmıştı.
Eylül 2014’te iş araştırma ve geliştirmenin önemine değinmiştim. O yazımdan sonra olumlu
e-postalar geldi ve merak edilen
konuları elden geldiğince okurlarla beraber irdeledik. Petrol ve
yakıt fiyatları düşmeye başladı.
Ton başına 600 US$ seviyesinden
bugünkü 300’lere doğru inişe geçti. Uzun vade için Kasım ayındaki
yazımda, emin olabileceğimiz bir
şey var ki yakıt fiyatları yükselmeye devam edecek ve bir gün
gelecek bu günleri de yakıtın ucuz
olduğu güzel günler diye hatırlayacağız demiştim. Fakat o kadar
emin olmamam gerektiğini gördüm kısa vadede. Şu anda tekrar
2009 seviyelerine döndük. Politik
baskılar amacına ulaşınca, tekrar
yükselişin devam edeceği görüşündeyim. Rehavete kapılmamak
gerek.
KASIM-ARALIK • | 39 |
7 DENİZ
Limanlar
Yeşil Liman protokolü imzalandı
U
laştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Feridun Bilgin, TSE ile imzaladıkları Yeşil
Liman projesinin limanların çevreye duyarlı olmasına ve limanlardaki iş güvenliğinin sağlanmasına
yönelik bir proje olduğunu söyledi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz
Ticareti Genel Müdürlüğü ile Türk Standartları Enstitüsü (TSE) arasında Yeşil Liman İşbirliği Protokolü
imzalandı.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı binasında gerçekleştirilen imza törenine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Bilgin ve
TSE Başkanı Hulusi Şentürk katıldı.
| 40 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
“TSE VAZGEÇMEDİ”
Şentürk, Bursa’da yapımı planlanan Oto Test Merkezi’nin yerinin değişimi ile ilgili, “Söz konusu bize tahsis edilen yerde bazı sorunlar çıktı. Dolayısıyla başta
Bursa olmak üzere yeni bir arazi arayışımız devam
ediyor. Basında ‘TSE vazgeçti’ diye haberler çıkıyor.
‘Hayır’ TSE vazgeçmedi. Yani, orası olmaz, Yenişehir
olmaz, Kemalpaşa olur. Ama mutlaka olacak” ifadelerini kullandı.
“ÜLKEMİZ VE LİMANLARIMIZ BÜYÜK MENFAATLER
KAZANACAK”
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Feridun Bilgin, TSE ile imzalanan Yeşil Liman
projesinin sadece çevreye yönelik alınacak tedbirlerle ilgili bir proje olmadığını belirterek, “İş güvenliğini
kapsayan ve limanda verilen hizmetlerin standartlarını içeren bir projedir. Dolayısıyla hem çevre duyarlılığını hem de limanlarımızı ekonomik anlamda
rekabet edici bir şekilde kapasitelerini ve faaliyetlerini arttırmaya yönelik bir projedir. Umarım tüm limanlarımızı bu sistem içerisine geçirip daha rekabet
edici ve çevreye duyarlı hale getireceğiz. Bu projenin
sonuçlarından ülkemiz ve limanlarımız çok büyük
menfaatler kazanacak diye ümit ediyorum” şeklinde
konuştu.
“LİMANLARIN TETKİKLERİ TSE TARAFINDAN YAPILACAK”
TSE Başkanı Şentürk imzalanan işbirliği protokolü ile
ilgili yaptığı açıklamada, ”Bu protokol hem mevcut
limanlarımızdaki hem de yeni yapılacak olan limanlarımızdaki çevreye ve çalışanların iş güvenliğine duyarlı kaliteli bir sistem oluşturmayla ilgili geliştirilen
bir projedir.
Bu proje kapsamında, limanlarımızın Yeşil Liman
belgelendirilmesi TSE tarafından tetkikleri yapılarak
gerçekleştirilecek. Amaç limanlarımızın çevreye zarar vermemesini ve çalışanların iş güvenliğini sağlayarak, daha etkin ve verimli çalışma sistemine sahip
hale getirmektir. Ayrıca limanlarımızın rekabet gücünü arttırmak ve dünya rekabetinde de söz sahibi haline gelmelerini sağlamaktır” ifadesini kullandı.
İmza töreni sonrası TSE Başkanı Şentürk, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Bilgin’e plaket takdim etti.
İzmir durak değil, başlangıç noktası olmalı
İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Geza
Dologh, İzmir’in kruvaziyer turizminde başlangıç
noktası olması halinde gelirin artacağını söyledi.
İzmir’e kruvaziyer gemileriyle gelen yolcu sayısında
yaşanan düşüş kentte hayal kırıklığı yaşatıyor. Bunun
temel nedenleri arasında turizmde yaşanan daralma
ve Kuşadası ve Çeşme liman alternatifleri bulunuyor.
HEDEF CAZİBE MERKEZİ
Bu kapsamda, İzmir’de sektörün yeniden canlandırılması için önerilerde bulunan İMEAK Deniz Ticaret
Odası Meclis Başkanı ve Ege Ekonomiyi Geliştirme
Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Geza Dologh, “cazibe
merkezi” vurgusu yaptı. İzmir’in kruvaziyer turizminde “durak” değil, “başlangıç” noktası olması gerektiğini belirten Dologh, şunları anlattı:
“İzmir’i homeport (analiman) dedikleri başlangıç
noktası yapmak için çalışmalıyız. İtalyan ya da İn-
giliz, uçakla İzmir’e gelecek, bir gece kalacak ertesi
gün gidecek gemi turuna. Bu çift kaymaklı kadayıf
gibi olur. Çekim merkezleri artmalı. Örneğin turisti
kente çekebilmek için ‘Kadifekale’ye gidersin’, Ortodoks olana ‘buradaki kiliselerde ayine katılabilirsin’
demek lazım.”
1535 GEMİ GELDİ
İzmir’e 11 yılda 1535 kruvaziyer gemisiyle toplam
3,4 milyondan fazla turist geldi. 2003 yılında 5 geminin yanaşarak 3 bin 271 yolcu getirdiği kentte, 2012
yılında patlama yaşandı ve 286 gemiyle 552 bin 764
yolcu geldi. Bu yılın ilk 10 ayında ise 111 gemiyle
274 bin turist İzmir’e adım attı. Normal bir turistin
günlük harcaması 48 dolar iken, transit bir limanda
kruvaziyer turistlerinin harcama ortalaması genel
olarak 120 dolar. İndi-bindi yapılan ana limanda ise
150 dolar.
Maersk, Marmara Bölgesi’nde liman arıyor
D
ünyanın en büyük konteyner taşımacılı şirketi Maersk’in limancılık şirketi APM Terminals,
satın almak üzere Türkiye’den liman arıyor.
Maersk’in buna gerekçesi de konteyner taşımacılığının Türkiye’de ekonomiden iki kat fazla büyüme
şansının olması
APM Terminals Ülke Müdürü Mogens Wolf Larsen,
bu konuyla ilgili şunları söyledi: “İstanbul yakınlarında Marmara bölgesind ebir liman satın almak
istiyoruz. Ayrıca Akdeniz bölgesinde Mersin ile İskenderun arasında da bir liman arayışımız var1
Larsen’e göre, hızlı büyümeye karşılık Türkiye’ninn
endüstrü büyüklüğü Almanya’nın yarısı kadar.
12 Milyon TEU kapasitesi olan Türkiye, Larsen’e
göre 2003’te 8 milyon TEU konteyner elleçlemiş.
Larsen; “Türkiye’de konteyner limancılık endüstrisi henüz az gelişmiş surumda. Türkiye açılım
yapar ve büyük gemileri kabul etmeye başlarsa
konteyner limancılık endüstrisi de büyüyecektir”
Hague merkezli şirket, Batı Türkiye’deki Aliağa bölgesinde önümüzdeki yıl sonu liman işletmeye başlayacak. Liman 2016 yılından itibaren
tam kapasiteyle çalışmaya başlayacak. Liman,
ülkenin en büyük petrokimye tesisi olan Petkim
Petrokimya Holding A.Ş. yakınında buluınuyor.
APMT, tesisleri 28 yıllığına işletmesi karşılığında Petkim’e yıllık kira ödeyecek. Goldman Sachs bu yıl 250
milyon dolar karşılığında limanın %30’unu satın aldı.
KASIM-ARALIK • | 41 |
7 DENİZ
Limanlar
Petkim Limanı’na dev ortak
| 42 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
P
etkim bağlı ortaklığı Petlim Limancılık Ticaret
A.Ş.’nin yüzde 30’unu temsil eden 45 milyon
adet hissesini 250 milyon dolar bedel karşılığında Goldman Sachs’a devretmesi hususunda bağlayıcı
sözleşme imzaladı.
Petkim’den konuyla ilgili olarak KAP’a yapılan açıklamada şöyle denildi:
‘’Bağlı ortaklığımız Petlim Limancılık Ticaret A.Ş.
(“Petlim”) ile ilgili olarak Goldman Sachs International (“GSI”, iştirakleri ile birlikte “GS”) ve SOCAR
Turkey Enerji A.Ş.(“STEAŞ”) ile yaptığımız görüşmeler hakkındaki 18 Temmuz 2014 tarihli özel durum
açıklamamızı takiben, PETKIM ve GSI, PETKİM’in Petlim’de sahibi olduğu, Petlim sermayesinin % 30’unu
temsil eden 45 milyon adet hissesini (“Hisseler”) 250
milyon ABD Doları bedel karşılığında GSI’a devretmesi hususunda bağlayıcı sözleşmeleri imzalamıştır.
Diğer taraftan GS, STEAŞ ile yedi yıl süreli bir satma
hakkı (put option) sözleşmesi imzalayarak, bu satma
hakkı (put option) sözleşmesi karşılığında STEAŞ’a 50
milyon ABD Doları tutarında peşin ödeme yapacaktır. Keza ilgili satım opsiyonunun GS tarafından kullanılması halinde STEAŞ, GS’ın şirketimizden devralmış
olduğu hisseler’i, opsiyon sözleşmesinde tarafların
anlaşmış olduğu ve hakkın kullanılmasından önce
ödenecek olan minimum getiriye ek olarak ödenecek 300 milyon ABD doları karşılığında GS’den devralacaktır. Petkim’in, bahsedilen satma hakkı (put option) sözleşmesinden kaynaklanacak bir yükümlülüğü
bulunmayacaktır.
Diğer taraftan GS, STEAŞ’a karşı ileri süreceği satma
hakkından kaynaklanabilecek riski minimize edebilmek amacıyla, sahibi olduğu hisseler ve satma hakkı
üzerinde, nihai yatırımcılar lehine teminat tesis edecektir. “hisseler”in, herhangi bir zamanda satılması
ve, STEAS tarafından taahhüt edilen satma hakkı
bedelinin üzerinde bir getiri yaratması durumunda,
ilgili artı değer STEAŞ ile oransal olarak söz konusu
nihai yatırımcılar ve GS arasında paylaşılacaktır. GS
satma hakkının kullanılmasına kadar geçen süreçte
satma hakkından kaynaklanan riskini artırıp azaltabilecektir.
STEAŞ’ın ana hissedarı olan SOCAR Azerbaycan, STE-
AŞ’ın, yukarıda detayı verilen işlemle ilgili yükümlülüklerini yerine getirebilecek kaynaklara sahip olmasını temin etme niyetinde olduğunu ifade eden bir
güvence mektubu (Comfort Letter) sağlamıştır.’’
ÖN ANLAŞMA 18 TEMMUZDA YAPILMIŞTI
Petkim, geçtiğimiz temmuz ayında bir anlaşma
yapmış ve yüzde 100 iştiraki olan Petlim Limancılık
A.Ş.’de sahip olduğu hisselerin devri hususunda dünyanın en büyük yatırım bankalarından Goldman Sachs’a münhasıran müzakere hakkı tanıdığını açıklamıştı.. Anlaşmada İzmir Aliağa’da gerçekleştirilen ön
anlaşma ile Petlim hisselerinin yüzde 30’unun 250
milyon dolar bedel ile Goldman Sachs’a satılması öngörülüyordu ve ayrıca, yapılacak sözleşmede Goldman Sachs’ın bir zarara uğramaması için ilgili hisseleri SOCAR Türkiye’ye satma hakkı da yer alıyordu.
SOCAR Türkiye Başkanı Kenan Yavuz, ön protokol
anlaşmasından sonra yaptığı açıklamada “Dünyanın
en büyük yatırımcılarından birinin liman şirketimize
ortak olması, projemizin ekonomisinin ve değerinin
tescili anlamına gelmektedir. Liman yatırımımızın
proje finansmanı kapsamında da ön anlaşmasını
Türkiye’nin en büyük bankalarından biri olan Akbank
ile imzaladık. Akbank ile imzalanan term-sheet kapsamında 13 yıl vade ile 211 milyon USD finansman
sağlamış olacağız.” açıklamasını yapmıştı.
Kenan Yavuz, Goldman Sachs ile yapılan ön anlaşma ile çok önemli bir adım atıldığını ve dünyanın en
büyük yatırımcılarından birini İzmir’e getirdiklerini
söylemişti. Yapılan anlaşma hakkında da bilgi veren Yavuz, “Petlim Limancılık’ın yüzde 30 hissesinin
Goldman Sachs’a devredilmesinin yanısıra, 7 yıl içerisinde, Petlim’in halka arz çalışmalarının yürütülmesi
ve Goldman Sachs International’a ait olacak hisselerin halka arz edilmesi için Goldman Sachs International’a yetki veriyoruz. Bu işbirliği sayesinde Petkim’de
yarattığımız değer tescil edilmiş oluyor. Bu anlaşmayı
stratejik ve uzun vadeli bir işbirliğinin temeli olarak
görüyoruz. Yaptığımız her işin, global ölçekli ve dünya ile entegre olabilen projeler olmasına özellikle
dikkat ediyoruz” açıklamasını yapmıştı. Tamamlandığında, Türkiye’nin 3. büyük konteyner limanı olacak
yatırım 2015 yılı son çeyreğinde hizmete girecek.
Adnan Saka: Aliağa’ya sektörel teşvik verilmeli
E
ge Bölgesi’nin 17 milyar dolarlık ihracatının
10.2 milyar doları Aliağa limanlarından gerçekleştirildiğini söyleyen Adnan Saka, Aliağa’ya
sektörel bazda teşvik verilmesi gerektiğini söyledi.
Aliağa Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan
Saka, Türkiye’nin büyüme trendini devam ettireceği
en önemli etkenin ihracat olduğunu söyledi. Rekabet tanımının yeniden yapıldığı dünya piyasalarında
ayakta kalmanın eskisi kadar kolay olmayacağına
dikkat çeken Saka, dünya ekonomisinde oluşan yeni
koşulları göz önüne alarak kısa, orta ve uzun vadeli
dış ticaret stratejisinin uygulanması gerektiğini be-
K
lirtti. Dış ticaretin gelişmesinde ve ihracatta sürdürülebilir küresel rekabet gücünün artırılması için katma
değer oluşturacak ürünler ihraç etmemiz gerektiğini
belirten Saka, “Burada tabii önemli olan ürüne katma değer katmak, yani bir ürüne ilave bir değer katabilmek. Bu süreçteki en kıymetli girdi de bilgi. Bilgi
toplumu olmayı özümsemeliyiz. İhracatımıza baktığımızda bunun önemli bir kısmının katma değeri
düşük ürünler olduğunu görüyoruz veya hammadde
ya da yarı değerlendirilmiş ürünler olduğunu görüyoruz. Ekonomide de sanayide inovatif olamadığımız
sürece bu kulvarda uzun süre yol alamayız” dedi.
Hopaport Limanı’nda bir ilk
aradeniz Limanları içinde hızla kendini geliştirmeyi başaran ve limanda ürün çeşitliliğini artıran
Hopa Limanı 2014’ün son günlerinde Liman tarihinde ilk defa yeni bir ürünü limana getirtmeyi
sağladı..
M.N. Ereğli isimli gemi ile Ukrayna’dan
getirilen 2 bin 100 ton Pancar Küspesi Hopa Limanı’na getirilerek kapalı ambara depolama işlemi tamamlandı.
HOPAPORT Lojistik Müdürlüğü’nün başarılı bir çalışması sonucu Hopa Limanına getirilen Pancar Küspesi kışın yaşanmaya
başlandığı
bugünlerde
özellikle
Ardahan, Kars, Erzurum, Elazığ, Rize ve bölgede büyük çaplı hayvancılık yapan hayvan
üreticilerinin önemli bir ihtiyacını karşılayacak.
Pancar Küspesi özellikle büyükbaş hayvanlar için besin değeri çok yüksek ve diğer bes-
leyici ürünlere göre de oldukça ekonomik.
HOPAPORT Genel Müdürü Meriç Burçin Özer
konu ile ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi; “İşimiz gereği Doğu Karadeniz ve Doğu
Anadolu bölgelerindeki iş potansiyellerini
sürekli araştırma içindeyiz. Bu ziyaretlerimizde bölgede bulunan büyük ve orta boy
hayvan üretici çiftlikleri ile iş yapan işadamlarından böyle bir taleple karşılaşınca bu konuyu müşterilerimiz ile paylaşarak gündeme
getirdik. Yapılan girişimler sonucu Hopa Limanı tarihinde ilk defa Pancar Küspesi yükünün Hopa Limanı’na getirilmesini sağladık.
KASIM-ARALIK • | 43 |
7 DENİZ
Çandarlı Limanı’nın kapasitesi azaltılmayacak
Limanlar
U
laştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Çandarlı Limanı’nın 12 milyon TEU’luk
(uluslararası gemi ticareti konteyner ölçü
birimi) toplam nihai kapasitesinin azaltılmasının söz konusu olmadığını, tek seferde değil 4’er
milyon TEU’luk dilimler halinde arz talep dengesine göre kademeli olarak 12 milyon TEU’ya erişilecek şekilde tamamlanması ve bu kapsamda
yap-işlet-devret modeliyle ihale çalışmalarının
yürütülmesi işlemlerinin devam ettiğini bildirdi.
Bakanlık’tan yapılan yazılı açıklamada, kıtalararası deniz taşımacılığı güzergahları üzerinde Akdeniz
havzası içerisindeki Çandarlı Limanı’nın, lokasyon
itibariyle jeostratejik önemi ile batimetrik ve oşinografik avantajlarının yapılan etüt ve fizibilite raporlarında göz önüne alındığı, nihai olarak toplam 12 milyon TEU’luk potansiyelin hesaplandığı ifade edildi.
Açıklamada, Çandarlı Limanı altyapısının bakanlık tarafından bitirilmesinin ardından, 12
milyon TEU kapasite için üstyapı, geri saha ve
ekipmanlarının tek seferde yapımı ve işletilmesi ile ilgili yap-işlet-devret modeliyle ihaleye çıkıldığı ancak hiç bir isteklinin olmadığı belirtildi.
açıklamada, bunun üzerine 12 milyon TEU’luk bu
nihai kapasiteye, tek seferde değil de zaman içerisinde kademeli olarak realize edilebilecek şekilde yeniden planlama yapılarak, 4’er milyon
TEU’luk dilimler halinde iş etaplandırılarak, yeniden ihale hazırlıklarına başlanıldığı ve yeni yılın
ilk aylarında tekrar ihaleye çıkılacağı vurgulandı.
Çandarlı Limanı’nın 12 milyon TEU’luk toplam nihai kapasitesinin azaltılmasının söz konusu olmadığına dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Tek seferde değil de 4’er milyon TEU’luk dilimler
halinde arz-talep dengesine göre kademeli olarak 12
milyon TEU’ya erişilecek şekilde tamamlanması ve
bu kapsamda yap-işlet-devret modeliyle ihale çalışmalarının yürütülmesi işlemleri devam etmektedir.”
Tuzla Marina’nın açılışı Mayıs ayına ötelendi
İstanbul’un yeni cazibe merkezi olmaya hazırlanan Tuzla Marina projesinin yüzde 80’i tamamlandı.
Dev marina mayıs 2015’te açılacak.
| 44 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
T
uzla’da arsa ve konut değerlerini şimdiden artıran, 2015 mayıs ayında açıldığında bölgede ciddi istihdam sağlayacak Tuzla
Marina, Venedik benzeri tasarımı, oteli, AVM’si,
dev akvaryumu, kültür ve eğlence mekanları ile
İstanbul’un cazibe merkezi olmaya hazırlanıyor.
Tuzla Marina inşaatını inceleyen Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı yaptığı açıklamada, bölgede 6 noktada çalışmaların sürdüğünü, projenin yüzde 80’inin tamamlandığını söyledi.
Proje için deniz altında bir yılı aşkın süredir ciddi bir çalışma yapıldığına dikkati çeken Yazıcı,
altyapı çalışmalarında toplam 90 kilometre ka-
zık çakıldığını anlattı. Dolgu üzerinde hiçbir yük
olmayacağını vurgulayan Yazıcı, binaların tamamen kazıkların üzerine yapılacağını kaydetti.
Yazıcı, marina için dolgu işlemlerinin, kazık, denizaltı ve
mendirek altı çalışmalarının sürdüğünü dile getirerek,
“İlgili firmayla da görüştük. İnşallah 2015 yılının mayıs ayında Tuzla Marina’nın açılışını yapacağız” dedi.
Marinanın deniz üzerinde 520 bin metrekarelik bir
alana kurulduğuna ve iki yıldır inşaat çalışmalarının
sürdüğüne işaret eden Yazıcı, bu alanın önemli kısmının balıkçı barınağı ve yat limanı, 60-70 bin metrekarelik alanın ticaret ve eğlence birimleri, diğer kısmının da yeşil alan olarak dizayn edileceğini anlattı.
TIR krizinde yeni sorun
U
luslararası Nakliyeciler Derneği (UND) İcra
Kurulu Başkanı Fatih Şener, İran’la yaşanan
tır geçiş krizi sonrasında rotalarını Hazar’a çeviren taşımacıların Bakü’den Türkmenistan’ın Türkmenbaşı şehrine geçmek için yaklaşık 10 gün Ro-Ro
beklediklerini belirterek, “Bu güzergahı kullanmak
isteyen araçlar beklemeler nedeniyle Azerbaycan’ın
bir an önce feribot seferlerine başlamasını istiyor”
dedi.
UND’den yapılan açıklamaya göre, Fatih Şener, Hazar’ı Ro-Ro ile geçmek isteyen araçların 10 gündür
gemi beklediği Bakü’de konuyla ilgili incelemelerde
bulundu.
İran’la yaşanan tır geçiş krizi sonrasında rotalarını
Hazar’a çeviren taşımacıların bu sefer Ro-Ro duvarına çarptığını dile getiren Şener, bu güzergahı kullanmak isteyen taşımacıların beklemeler nedeniyle
Azerbaycan’ın bir an önce feribot seferlerine başlamasını istediğini aktardı.
Şener, Bakü yönetiminin izin vermesiyle bunun uygulanabileceğini bildirdi.
Şener, “Her iki tarafta liman şartları uygun ve bekleme olmayacaktır. Şehir içindeki diğer limana
Ro-Ro’nun istediği sayıda araç gönderilir. Böylece
feribotun yükü Ro-Ro’ya da kısmen bölünür. Azeri kardeşlerimizden çok acil olarak iki feribotu Türk
araçlarına tahsis etmelerini ve 25 Eylül’de açılışı yapılan Alat limanından hiç bekleme yapmadan geçişimizi sağlamalarını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Yapılan yeni liman ve yeni iskele teknolojisinin feribot yükleme kapasitesini de yüzde 20 artıracağını
dile getiren Şener, “Yüzlerce araç Bakü’ye girmeyeceği için her şey daha güzel olacak. Azerbaycan ve
Türkmenistan tarafında limanlar Ro-Ro gemileri için
uygun hale gelene kadar tırlarımız feribotlarla taşınmalı” görüşünü aktardı
KASIM-ARALIK • | 45 |
Sorunun çözümünün kolay olduğunu ifade eden
Şener, Türkmenbaşı’nda yanaşacak liman ve dönüş
yükü bulamayan Ro-Ro yerine, liman sorunu olmayan ve vagon da taşıyabildiği için dönüş yükü problemi bulunmayan feribotla taşıma yapılması gerektiğini dile getirdi.
Feribot tahsis edildiğinde Bakü’nün içine girme zorunluluğu bulunmayacağını ve 80 kilometre daha
yakın olan Alat Limanı’nı kullanabileceklerini aktaran
7 DENİZ
Lojistik
Erdal KILIÇ
ETİS
Genel Müdür
“Lojistik Sektörü Parlayan Bir Yıldız”
Etis Lojistik, 19-21 Kasım tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde
gerçekleşen Logitrans – Uluslararası Transport Lojistik Fuarı’nda olukça
büyük ve dikkat çekici standıyla yer aldı. Fuarın en ilgi çekici standı olan
Etis, LogiGame oyun alanıyla da ziyaretçilerin ilgi odağı olurken aynı
zamanda kazananlara da sürpriz hediyeler verdi.
Y
| 46 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
ılı,Yüzde 60’lık Büyüme ve 210 Milyon Liralık
Ciroyla Kapatacak. Fuarda bir araya geldiğimiz
Genel Müdür Erdal Kılıç, entegre sistemleri,
proje ve hedefleri konusunda açıklamalarda bulundu. Yılı yüzde 60’lık büyüme ile kapatmaya hazırlandıklarını söyleyen Kılıç; “Etis Lojistik olarak, 2014’ün
başında stratejik planımıza uygun yüzde 50’lik bir
büyüme hedefledik. Yılın son çeyreğindeyiz ve öyle
görünüyor ki şu anki sonuçlar itibariyle yüzde 60’lık
bir büyüme ile 210 milyon liralık bir ciro yakalayarak
bu yılı kapatacağız. Açıkçası son iki yıldır firmamız
yüzde 50’lik bir büyüme grafiği ile yılı kapattı. Etis Lojistik’in bulunduğu yer itibariyle baktığımızda yüzde
50 büyümeyi üçüncü yıldan itibaren sürdürmesinin
zor olduğu bir döneme geldi. Şimdi ise her şeye rağmen yüzde 25 civarı bir büyüme hedefimiz var. Bu,
hem Türkiye’nin hem de sektörün büyüme hedefinin
üzerinde bir performans hedefidir.” dedi.
“ENTEGRE LOJİSTİK, İNTERMODAL FONKSİYONALİTELERİ KULLANMAYI GEREKTİRİYOR”
Uzmanlaştıkları entegre lojistik alanlarında –dökme
yük lojistiği, endüstriyel paletli yük lojistiği, tarım
lojistiği- çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden
Kılıç; “Entegre lojistik, tamamen intermodal fonksiyonaliteleri kullanmayı gerektiriyor. 3,5 milyon tona
yakın bir yük hareketimiz var. Bu yük hareketlerini
karayolu, demiryolu ve denizyoluyla bağlantılı olacak
şekilde çözecek altyapı yoksa, müşteriye bu şekilde
bir değer sunulmazsa ayakta kalmak zorlaşır. Biz de
denizci olmanın getirdiği avantajla hareket ediyoruz.
Ciddi bir denizcilik grubuyuz. Kuru yük ve Ro-Ro gemilerimizle birlikte iç denizde 60’tan fazla noktada
intermodal taşımacılık faaliyetleri yürütüyoruz. Eğer
Marmara Bölgesi’nden Anadolu’ya bir yükümüz varsa ve bu büyük bir ölçek oluşturuyorsa, ilk tercihimiz
denizyolunu kullanmak oluyor. Ve Marmara Körfezi’nden Trabzon, Samsun, Hopa limanlarını kullanarak yükü o noktalara götürüp oradan karayoluna geçerek daha efektif hizmetler sağlamaya çalışıyoruz.
Keza demiryolu için de aynı şey geçerli. Demiryoluna
uygun yük hacmimiz varsa eğer, burada da elimizden
geldiği kadarıyla karayolunu tamamlayacak şekilde
demiryolu taşımalarını yapıyoruz.” açıklamasında
bulundu.
Lojistik sektörünün parlayan bir yıldız olduğunu belirten Kılıç, özellikle 2023 hedefleri göz önüne alındığında, 500 milyarlık ihracat, buna yönelik ortaya
konulan ekonomi ve beraberinde getirdiği ithalat-ihracat üretim ekonomisi, sektörde ciddi bir hareketin,
dönüşümün ve önemli fırsatların var olacağını gösteriyor dedi. Kılıç, bu hareketliliğin kendileri için iş yaparken en önemli motivasyonlarından biri olduğunu
da sözlerine ekledi.
“LOJİSTİK SEKTÖRÜ BİR PLATFORMDA TOPLANMALI”
Diğer yandan sektörde çok ciddi
sorunların yaşandığına da dikkat çeken Kılıç, bu sorunlar bir
an önce çözüme kavuşturulmalı
dedi. Kılıç; “Fakat bunların içinde
en büyük sorun, lojistik sektörünün problemlerini tartışacak ve
çözüm sağlayacak bir platformun
olmamasıdır. Öyle bir platform
kurulmalı ki etrafında sektör temsilcileri, bürokrasi, yerel olmak
üzere kamu temsilcileri, ilgili üniversiteler, bankalar ve istihdamı
teşvik edecek kurumların olduğu;
hepsinin platformda eşit bir şekilde yer aldığı, sadece istişare değil
aynı zamanda uzun vadede plan
yapan, bütçe yöneten ve ortak kararlar alabilen bir yapının oluşturulması gerekiyor. Bu yapılanma
oluşturulmadan çözüm üretmek
ve doğru çözümler geliştirmek
mümkün olmaz. Dolayısıyla tüm
enerjimizi böyle bir platformun
oluşturulmasına
harcamalıyız.
Sonrasında ise istihdam, yakıt,
uluslar arası geçişler, liman ve
geri sahalarıyla ilgili problemler
çözüme kavuşturulması gereken
sorunlardır.” diyerek çözümsüzlüğün tek sebebi olarak sektördeki
iletişim platformunun eksikliğini
hedef gösterdi.
“BİZLER BU BİLİNCİ OLUŞTURMALIYIZ”
Kılıç; “Etis Lojistik yabancı ortaklı
bir gruptur. Diğer taraftan Türkiye’deki ortaklarımız, ülke ekonomisine yön veren ve ciddi katkılar
sağlayan kurumsal organizasyonlardır. Dolayısıyla iş yaparken
sektörün geliştirdiği, kamunun
ortaya koyduğu kurallar ve regülasyonlar neyse onların her birine inanır, görev bilinciyle uyar ve
yerine getiririz. Fakat bu hassasiyet sektörün tamamında yok. Bu
hassasiyete sahip olmayanlar herhangi bir yaptırımla da karşılaşmıyor. Açıkçası biz bu durumdan
rahatsız oluyoruz. Ancak bu bizim
iş yapma mantığımızı değiştirmi-
yor. İşte bu noktada devreye girmesi ve önlem alması gerekenler
bahsettiğim platformun etrafında
toplananlar olmalı. Burada topu
devlete atmamalıyız. Bizler bu bilinci oluşturmalıyız.” dedi.
“LOJİSTİK MERKEZ KURULMASI
DOĞRU BİR FİKİRDİR”
Kılıç’a, lojistik üs kurulumuyla ilgili
çalışmaları hatırlattığımızda ise
şöyle yanıt verdi: “Lojistik merkez
kurulması doğru bir fikirdir. Bu
aslında bahsettiğim platformun
bir doğal sonucu olmalı. Ancak
mevcut lojistik merkezleri gerçek
anlamda tüm sektörün evet dediği ve ihtiyaç duyduğu şekilde mi
dizayn edilmiş? Herkes orada kendini görüyor mu? Bunu tartışmak
lazım. Fakat organizasyon mantığı yapılanması itibariyle doğru
adımlar olarak görüyorum.”
“EN ÖNEMLİ FAALİYET ALANIMIZ
ENTEGRE LOJİSTİK”
En önemli faaliyet alanlarının entegre lojistik olduğunu belirten
Kılıç, bu yıl farklı bir kararla dağıtım lojistiğine de adım attıklarının
bilgisini verdi. “Sonuçta bu lojistik
spektrumun farklılığı ama önemli
alanlarından bir tanesidir.” diyen
Kılıç, özellikle tüketimin yoğun olduğu bölgelerde farklı bir hizmet
görmek üzere organize olmayı gerektiren bir alan olduğunu ifade
etti. Kılıç; “Hamidiye Su, bunun ilk
uygulamalarından biri oldu. Devamı olarak şu an alt yapısını yaptığımız ve bir anlamıyla da şirketin
kontratını satın alarak girdiğimiz
yeni bir alan daha var. Biz ona zincir market lojistiği diyoruz. Zincir
market tedarikçilerinin parçalı
yüklerini
depolayabileceğimiz,
birleştirebileceğimiz, taşıyabileceğimiz parçalı yük lojistiğidir. Bu
da bizim açımızdan dağıtım lojistiğinin yeni bir alanı. Buradaki dağıtım lojistiği ile ilgili yatırımlarımızı
yeni projeler ve yeni iş birlikleriyle
beraber arttırmayı hedefliyoruz.”
ifadelerine yer verdi.
“FARKLI BEKLENTİLER İÇİNDEYSENİZ FUARLAR BUNUN İÇİN
DOĞRU YERLER DEĞİL!”
Son olarak Logitrans – Uluslararası Transport Lojistik Fuarı’yla ilgili
görüşlerini aldığımız Kılıç, genel
anlamda fuardan beklentilerini
karşıladıklarını ve verimli bir fuar
geçirdiklerini söyledi. Kılıç; “Fakat
her firmanın fuardan beklentisi
aynı olmayabilir. Diğer yandan iletişim imkanlarının kolaylaştığı, her
türlü ürün ve hizmetin alternatif
platformlarda tanıtıldığı ortamlarda, fuarların eski fonksiyonlarını
sürdürmeleri zor görünüyor. Fakat buna rağmen fuarlar, İstanbul
gibi trafiğin çok yoğun olduğu bir
ortamda, sektörün tüm oyuncularının bir araya gelmesi ve bir çatı
altında buluşması açısından hala
geçerliliğini sürdüren ve talep edilen organizasyonlardır. Fuarlarsektörün bir araya gelip fikir alışverişinde bulunması, yeni fırsatlar
yaratılması, yeni iş birliklerinin
kurulması yönünden önemli yerlerdir. Etis Lojistik’in beklentisi de
bu yöndedir. Dolayısıyla beklenti
bu yönde tutulursa eğer talepler
karşılanır. Ancak farklı beklentiler
içindeyseniz fuarlar bunun için
doğru yerler değil.” dedi.
Bir geminin ana makinesinden,
hava kompresörleri, kazanı,
pompa sistemleri, su- yakıt arıtım sistemleri, yağ ayırıcıları, su
temini sistemlerine kadar birçok
bölümünde ürünlerininin kullanıldığına değinen Timirci, portfolyolarının başlıca ürünleri olarak;
basınç /sıcaklık sensörleri, basınç
ve sıcaklık anahtarları, akışkan
kontrolleri olduğunu ifade etti.
Ürün gamının yüzde 53’ü sensörler, yüzde 31’i anahtarlar, yüzde
11’i akışkan kontrol ürünleri, yüzde 4’ünü ise diğer farklı ürünler
oluşturuyor.
“Kuru yük ve RoRo gemilerimizle
birlikte iç denizde
60’tan fazla noktada intermodal
taşımacılık faaliyetleri yürütüyoruz. Eğer Marmara
Bölgesi’nden
Anadolu’ya bir
yükümüz varsa ve
bu büyük bir ölçek
oluşturuyorsa, ilk
tercihimiz denizyolunu kullanmak
oluyor.”
KASIM-ARALIK • | 47 |
7 DENİZ
Makale
Bahadır TONGUÇ
Brokerler Derneği
Başkan Yardımcısı
| 48 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
İtalya’nın demir cevheri ithalatındaki azalma ve Türkiye’nin ithalatındaki artış sonucunda aradaki fark yaklaşık 1 milyon tona indi. Türkiye, Brezilya başta olmak üzere
Rusya, İsveç, Ukrayna ve Kanada’dan demir cevheri ithal ediyor. Platts verilerine
göre Türkiye 2014’ün ilk üç çeyreğinde 5.88 milyon ton demir cevheri ithal etti. Geçen seneyle kıyasladığımızda % 8,8’lik bir artış görüyoruz.
Artık Yokuşu Tırmanmaya
Başladık
rtık küresel ekonomi ve ticaret kaynaklı
tehditlerin nispeten aşıldığını varsayarak genel bir değerlendirme yapacak
olursak, büyüme kaynaklı talep artışlarının, türev talep olarak değerlendirdiğimiz navlun
piyasalarına yansıması ve bunun yanında arz fazlasının kademeli olarak azalması ile artık yokuşu tırmanmaya başladık gibi duruyor”.
A
düştüğü gözlendi. Verilere bakıldığında Çin’in %7,5
büyüme hedefini yakalayamama riski mevcut gözükmekte. 2015 tahmini ise %7,1 olarak kayıtlara geçti.
GÖZLER HİNDİSTAN’DA
Çin’in tam tersine, Hindistan’ın önümüzdeki sene
hızlı bir büyüme kaydetmesi bekleniyor. Bu hareketliliğin kuru yük piyasasında kayda değer etkiler yaratacağını düşünüyorum.
Avrupa Merkez Bankası, 2014 yılı büyüme tahminini
%0,8’e, 2015 yılı tahminini %1’e ve 2016 yılı tahminini ise %1,5’e revize etti. Bunların yanında FED’in
2014 için GSYİH tahmini %2-2,2 seviyesinde.
OECD tahminleri ise 2030 yılında Çin’in GSYH’sının %28 ile ABD’yi geçmesi ve ilk sıraya yükselmesi
yönünde. Hindistan’da ciddi bir atak ile önümüzdeki
yıllarda büyümesini sürdürmesi bekleniyor. Bu durumların deniz ticaretinde köklü değişiklikler yaratması kaçınılmaz.
MALİYET ARTIŞI VE TALEPTEKİ AZALMA
ÇİN’E OLUMSUZ YANSIDI
Çin’in üretim faaliyeti Kasım ayında da düşüş kaydetti. Sebep olarak maliyetlerin artışı ve talepteki
azalma gösterilmekte. Dünyanın en büyük ikinci
ekonomisindeki büyümenin üçüncü çeyrekte %7,3’e
ABD’DEN BEKLENTİ GÜÇLÜ BÜYÜME
Küresel büyümeyi tehdit eden önemli unsurlar arasında Ukrayna ve Ortadoğu’daki gerilim mevcut.
Güncel tahminlere göre 2014-2015’te gelişmiş ülke-
lerde büyüme beklentisi mevcut, fakat toparlanma
hızı bölgesel farklılıklar gösteriyor. En güçlü canlanma ABD’de beklenirken, Euro Bölgesindeki büyümenin nispeten yavaş olacağı tahmin ediliyor. Euro
Bölgesi için revize oranlar; 2014 için ortalama %0,8
ve 2015 için %1,3 seviyesinde.
Küresel GSYİH tahminleri 2014 için %3,4 ve 2015
için %4 olmakla birlikte, gelişmiş ülkeler 2015 tahmini % 2,4 ve gelişmekte olan ülkelerin 2015 tahmini
% 5,2 seviyelerinde.
Dünya ticareti ve dolayısıyla yükleri ele aldığımızda,
tahıl ürünlerinin Akdeniz ülkelerince ithalatının son
10 yılda iki misli arttığını görüyoruz. Hepimizin bildiği üzere bazı ticaret rotalarında köklü değişiklikler
oldu. Akdeniz ülkelerinin Kuzey Amerika ve Güney
Amerika’dan ithalatı son 10 yıl içerisinde ciddi oranda Karadeniz’e kaydı. Bulgaristan, Romanya, Rusya
ve Ukrayna’nın toplam tahıl ihracatı 2013 yılında 63
milyon tona ulaşarak rekor kırdı. Bu hacmin büyük
bir bölümünü buğday oluşturmakta ve önümüzdeki
sene de ihracatın artacağı öngörülmekte.
İtalya’nın demir cevheri ithalatındaki azalma ve Türkiye’nin ithalatındaki artış sonucunda aradaki fark
yaklaşık 1 milyon tona indi. Türkiye, Brezilya başta
olmak üzere Rusya, İsveç, Ukrayna ve Kanada’dan
demir cevheri ithal ediyor. Platts verilerine göre Türkiye 2014’ün ilk üç çeyreğinde 5.88 milyon ton demir
cevheri ithal etti. Geçen seneyle kıyasladığımızda %
8,8’lik bir artış görüyoruz.
TONAJ FAZLASI HALEN İÇ TEHDİT DURUMUNDA
Tonaj fazlasını halen iç tehdit olarak nitelendirebiliyoruz ve bu trendi destekleyen unsurlar arasında
uygun maliyetler, finansman kaynakları ve modern
ekonomik gemilere yatırım yapma isteği bulunuyor.
2014’ün ilk yarısında 600’e yakın yeni inşa rapor edildi. 2013’ün ilk yarısı ile kıyasladığımızda % 70’e yakın
bir artış görüyoruz. Ultramax segmentindeki ciddi
artış ise benzer tonajdaki dinamikleri değiştirecek
gibi duruyor.
Artık küresel ekonomi ve ticaret kaynaklı tehditlerin
nispeten aşıldığını varsayarak genel bir değerlendirme yapacak olursak, büyüme kaynaklı talep artışlarının, türev talep olarak değerlendirdiğimiz navlun piyasalarına yansıması ve bunun yanında arz fazlasının
kademeli olarak azalması ile artık yokuşu tırmanmaya başladık gibi duruyor.
YAKIT FİYATLARI
OPEC’in Kasım ayında yapılan toplantısında üretime
devam edilmesi yönünde alınan karar, arz fazlasının
2015’te de devam edeceğini gösteriyor. En güçlü ihracatçı konumundaki Suudi Arabistan, diğer bazı
üyelerin üretimi azaltma baskısına kayıtsız kaldı ki
bu stratejik kararın 2015’e etkileri tartışma konusu.
Kuveyt, tarihi bir düşüş yaşayan ham petrolün önümüzdeki 6-7 ay boyunca 65 USD seviyelerinde seyredeceğini öngörüyor.
Morgan Stanley ise 2015 tahminini 70 dolara, 2016
tahminini ise 88 dolara çekmiş bulunuyor. Yakıt fiyatlarının navlunlara yansıması ise çok merak edilen
bir konu. Gemi işletmecisinin tek maliyeti yakıt olmadığından dolayı ve gemilerin zaten düşük karlılık
oranları ile çalışmalarından ötürü, işletmecilerin yakıt fiyatlarındaki düşüşleri navlunlara birebir yansıtmaları zor görünüyor.
GEMİYE YATIRIM YAPMAK İÇİN DOĞRU ZAMAN MI?
“Gemiye yatırım yapmak için doğru zaman mı?”
diye soracak olursanız, buna net bir cevap vermek
hala zor çünkü birçok faktörü bir arada değerlendirmek gerektiği düşüncesindeyim. Hem değişen dinamikler, hem de güçlü olduğunuz piyasayı iyi analiz
ederek “doğru” tonaja yatırım yapılması taraftarıyım.
Bunun yanında, filonuzu gemi tipi açısından veya
yaş/dwt ile çeşitlendirmeniz riskleri azaltmanıza yardımcı olacaktır.
KASIM-ARALIK • | 49 |
7 DENİZ
Konteyner ve gemi takip sistemine geçeceğiz
Deniz Ticareti
B
| 50 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
akan Canikli petrol ürünün
Türkiye’ye ilk giriş yaptığı
sıfır noktasına sayaç koyarak, vergilendirme yapacaklarını
ayrıca konteyner ve gemi takip
sistemine geçeceklerini, konteynerlerin takılacak çip ile takibinin
sağlanacağını söyledi.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, petrol ithalatında ürünün Türkiye’ye ilk giriş yaptığı sıfır
noktasına sayaç koyarak, vergilendirme yapacaklarını belirterek,
bunun sıfıra yakın kaçak anlamına
geldiğini belirtti.
Canikli, Bakanlığının 2015 bütçesinin TBMM Genel Kurulu’ndaki
görüşmelerinde hükümet adına
yaptığı konuşmada, gümrüklerdeki düzenlemeler hakkında bilgi
verdi.
Gümrüklerde işlemlerinin hızlandırılması ve güvenli gümrük faaliyetinin iki temel hedef olduğunu
belirten Canikli, bu yıl şimdiye
kadar gümrüklerden 7 milyon 667
bin araç, 104 milyon yolcu giriş
çıkışı yapıldığını kaydetti. Canikli,
gümrüklerdeki giriş çıkışlardan
68 milyar lira vergi toplandığını
ve bunun toplam vergilerin yüzde
23’ü olduğunu dile getirdi.
Gümrüklerde 2003’ten beri sonuç
alıcı çalışmalar yapıldığını anlatan
Canikli, 2002 sonu itibarıyla yüzde
3 olan ilk bir dakikada gerçekleşen ihracat işlemi oranının bu yıl
yüzde 67’ye çıktığını, 2002’de 10
saatin üzerinde olan ortalama ihracat işlemi süresinin de 2 saat 43
dakikaya indirildiğini vurguladı.
“Gümrük memuru pasaport
kontrolü yapsın”
Gümrük kapılarında 6 aşamalı
kontrolü tek kademeye indirmeyi hedeflediklerini dile getiren
Canikli, bir aracın tek peronda
durdurulacak bütün işlemlerinin
tek kişi tarafından yapılmasını
öngördüklerini söyledi. Canikli,
“Pasaport işlemlerinin de gümrük
memurları tarafından yapılması
mümkün olursa, tek kişi kontrol
yapacak. Olmazsa denetim tek
Nurettin Canikli
Gümrük ve Ticaret Bakanı
durakta yapılacak ama iki kişi tarafından olacak. Böylece giriş ve
çıkışta işlemlerin daha hızlı yapılması imkanı olacak” dedi. Canikli,
uygulamaya Sarp sınır kapısından
başlayacaklarını ve diğer sınır kapılarına yaygınlaştıracak altyapı
çalışmalarının
tamamlandığını
ifade etti. Canikli, Irak ile üç yeni
sınır kapısı açılacağını da belirtti.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Canikli,
konteynır ve gemi takip sistemine
geçeceklerini de belirterek, konteynırların takılacak çip ile takibinin sağlanacağını anlattı.
Kaçak sigara TIR’ını yakaladık
Transit araçların giriş ve çıkışında
tam tespit uygulaması başlattıklarını, araç takip sistemiyle araçların izlendiğini belirten Canikli,
“Birkaç gün önce bir olay meydana geldi. Sigara yüklü bir TIR Kapıkule’den girdi. Araç takip sistemi
cihazını Kocaeli civarında söküp
attı. Aracı izleme imkanımız kalmadı. Hemen en yakın ekiplerimiz
harekete geçti ve diğer sistemdeki
bilgilerinden, aracın, firmanın ve
şoförün adresine yakın bir yerde
bir TIR sigarayı boşaltırken yakaladık” dedi.
Petrol ithalatında sayaç uygulaması
Akaryakıt ithalatında da etkin tedbirler getireceklerini anlatan Ca-
nikli, şöyle devam etti: “Gemiyle
gelen ve denizden 5-6 kilometre
açıktan boru hatlarıyla Türkiye’ye
aktarılan, pompalanan ve daha
sonra ithal edilen petrolün ölçülmesinde ve vergilendirilmesinde
sistemi değiştirdik. Şu andaki sisteme göre, bunlar boru hatlarıyla
içeride antrepoya, tanka aktarılıyor, orada bir teminat alınıyor
ama vergilendirilmesi daha sonra
tankere verirken gerçekleştiriliyor.
Mersin Limanı’nda, bir gemiden
petrolün bu şekilde nakliyesinden
son aşamasına kadarki bütün işlemleri yerinde gördüm. 6-7 saate
yakın bir zaman harcadık. Elbette
birtakım mekanizmalar var ama o
izi kaybetme ihtimali çok kuvvetle
muhtemel ya da onu takip etmek
için ciddi anlamda tedbirler almak
ve bedel ödemek gerekiyor.
Bakanlar Kurulu kararı aldık.
Gemi geldikten sonra petrol boruyla pompalanıyor, tam karaya
çıktığı yerde sayaçlar koyuyoruz.
Sayaçtan geçen rakam üzerinden
vergilendirmeyi yapıyoruz. Firmalara sayacı temin etmeleri için 15
Şubat’a kadar süre verdik. Edemeyenlere ithal izni vermeyeceğiz.
Tam karaya çıktığı yerde ölçümü
yapacağız, vergiyi kesinleştireceğiz. Ondan sonra ne yaparsa yapsın. Ayrıca TÜPRAŞ’a gelen, Ankara’ya gelen boru hattı, ham petrol
boru hattının da Ceyhan’dan çıktığı yere sayacı koyuyoruz. Sıfır
noktasına koyuyoruz, orada vergilendiriyoruz. Bu artık sıfıra yakın
kaçak anlamına gelir.”
Nurettin Canikli, ticarette de özellikle tüketicinin korunması noktasında önemli adımlar attıklarını
dile getirerek, “İthal edilenler
başta, tekstilden tutun oyuncağa
kadar her ürünü denetliyoruz. Bu
sene 800 bine yakın ürünü denetledik. 60 bini güvensiz çıktı. Sürekli denetliyoruz ve güvensizlik
oranını düşürmeye çalışıyoruz. Bu
çalışmalarla inşallah önümüzdeki
yıl, güvensizlik oranını daha da
aşağıya çekeceğimizi tahmin ediyorum” dedi.
Hatay’ın ihracatçısı Ro-Ro gemisi aldı
ntakya Organize Sanayi
Bölgesi Yönetim Kurulu
Başkanı Tahsin Kabaali,
Antakya OSB’de yaklaşık 4 milyon
TL maliyet ile yaptıkları doğalgaz
çalışmalarının başladığını, Mart
ayında da OSB’deki 80 yatırımcının iş yerlerine kadar toplamda
40 bin metreküp/saatlik doğal gaz
vermeyi planladıklarını söyledi.
A
larını söyleyen Kabaali, “İlerleyen
dönemlerde genişleme potansiyeline uygun alt yapıyı da kurduk. Şu anki projenin yüzde 25’i
mevcut OSB için, yüzde 75’i ise
gelecek OSB için kurgulandı. Kimyasal arıtma tesisini de yıl sonuna
kadar devreye sokmayı planlıyoruz. Önümüzdeki günlerde tesisin
montajının başlayacağız” dedi.
“Uluslararası ilişkilere dayalı çözümlere ihtiyacımız var”
Ortadoğu’daki olaylar düzelmeden kalıcı çözümler bulma şanslarının olmadığını belirten Kabaali, “Hatay’ın ihracatçısı, önünü
açmak için bir Ro-Ro gemisi aldı.
Fakat Mısır mart ayından sonra
yolu kapattı. Bizim ihracatçılarımız girişimde bulunuyor ama
bizim sivil toplum girişimlerimiz
üzerine uluslararası ilişkilere dayalı çözümlere ihtiyacımız var”
diye konuştu.
İlk etapta doğal gaz kullanacak 10
iş yerinin bulunduğunu belirten
Kabaali, 1 yıl içerisinde yaklaşık
10 sanayicinin de doğal gaz kullanımına dönmesini beklediklerini
söyledi. Bundan sonra yeni gelecek olan yatırımcının da profilini
Yeni yatırımcılara yer tahsisi
2015’in ilk çeyreğinde
Bu yatırımlarla birlikte yaklaşık
20 dekarlık alanı da yeni yatırımcılara tahsis edeceklerini belirten
Kabaali, genişleme alanlarında
yeni yatırımcılara yer tahsis etme
çalışmalarına da 2015’in ilk çeyreğinde başlayacaklarını söyledi.
Şu anda yeni yatırımcılardan gelen taleplerin olmadığını belirten
Kabaali, “Devletin ilgili kurumlarının son dönemlerde açıklamış
olduğu Tarım Bakanlığı’nın ‘Kırsal
Kalkınma’ başlığında hibeleri var.
Bu hibeler sonucunda yapılabilecek yatırımlara göre şartlarımızı
hazırlıyoruz. Bize yatırım projesi
sunan ve arazi talebinde bulunan
yatırımcının beklentilerini de karşılamak için çalışıyoruz” dedi.
Tahsin Kabaali
ANTALYA OSB.
Yönetim Kurulu Başkanı
doğalgaz olarak belirleyeceğini
düşündüklerini belirten Kabaali, geçmişte doğal gazla üretim
gerçekleştiren çoğu yatırımcıya
ev sahipliği yapamadıklarını bu
sorunun artık ortadan kalktığını
vurguladı.
Şu anda mevcut OSB’nin yanı sıra
yer seçimi tamamlanmış 140 hektarlık yerin de ihtiyacını karşılayacak kadar doğalgaz projesi yaptık-
Ro-Ro Gemilerinin Rotası Trieste oldu
Y
ılın 10 aylık döneminde Ro
Ro gemileriyle yurt dışına
taşınan araçların yüzde
54’ü İtalya’nın Trieste şehrine indirildi Ro Ro hatlarında seyahat
eden yolcu sayısı 173 bin 534
oldu. Türkiye merkezli uluslararası
Ro-Ro taşımacılığı kapsamında yılın 10 aylık döneminde yurt dışına
sevkiyatı gerçekleştirilen 190 bin
374 aracın yüzde 54’üİtalya’nın
Trieste şehrine indirildi.
Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü verilerinden derlenen bilgiye
göre, geçen yılın ocak-ekim döneminde 363 bin 474 olan Ro-Ro
gemileriyle sevkiyatı yapılan araç
sayısı, bu yılın aynı döneminde
yüzde 6 artarak 385 bin 676’ya
yükseldi.
Yatırımlarla hat sayısının 24’e çıktığı sektörde, Ro-Ro taşımacılığı
kapsamında yurt dışına 190 bin
374 araç gitti, 195 bin 302 araç
geldi. Taşınan araç sayısı 10 aylık
dönemde 385 bin 676 oldu.
Gemilerin rotası Trieste
İç savaşın devam ettiği Suriye ve
geçiş belgesi sorununun yaşandığı
Avrupa ülkeleri başta olmak üzere
karada karşılaştığı engelleri Ro-Ro
ile aşan nakliyecilerin en sık rotası
Trieste oldu. Deniz üzerinden yurt
dışına giden tır, dorse, otobüs, ve
vinç gibi araçların yüzde 54’üİtalya’nın Trieste şehrine indirildi.
Pendik/Haydarpaşa, Çeşme, Mersin ve Tekirdağ olmak üzere 4 hat
üzerinden bu şehre giden 619 gemiyle taşınan araçların sayısı 102
bin 991’e ulaştı.
Yılın 10 aylık periyodunda Pendik/
Haydarpaşa-Trieste hattı, en çok
aracın taşındığı güzergah oldu.
173 bin 534 yolcu seyahat etti
Öte yandan, Ro-Ro hatlarında seyahat eden yolcu sayısı 173 bin
534 olarak kayıtlara geçti.
746 Tuzla-Toulon 81 1.507 35.761
Toplam 2.349 173.534 385.676
HAT
GEMİ
ARAÇ
Pendik/Haydarpaşa-Trieste
384
144 bin 181
Çeşme-Trieste
126
40 bin 141
Tuzla-Toulon
81
35 bin 761
Taşucu-Girne
363
29 bin 767
Mersin-Trieste
86
29 bin 74
HAT
YOLCU
Taşucu-Girne
77 bin 433
Taşucu-Tripoli
42 bin 295
Mersin-Magusa
18 bin 880
Zonguldak-Ilyichevsk
KASIM-ARALIK • | 51 |
9 bin 596
7 DENİZ
Deniz Ticareti
Mersin Limanı ihracatı ilk 9 ayda yüzde 3 arttı
M
ersin Limanı’ndan yapılan ihracat, yılın ilk 9
ayında yüzde 3 oranında
arttı. Aynı dönemde limanda gerçekleştirilen ithalatta ise yüzde
5’lik azalma yaşandı. İthalattaki azalma Eylül ayında yüzde 53
olurken, bu daralmanın etkisiyle
limanda elleçlenen yük miktarı da
düştü.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası
Aylık Göstergeler Eylül Bülteni’ne
göre, liman başkanlıklarındaki
istatistikler baz alındığında, Mersin Limanı’ndan yapılan ihracatta
küçük miktarda artış gözlenirken,
ithalatta azalma yaşandı. İthalatta özellikle Eylül ayındaki azalma
yüzde 50’nin üzerinde gerçekleşti.
| 52 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
Mersin Limanı’nda 2014 Ocak-Eylül döneminde Mersin ili elleçlenen yük miktarı, ithalat yüklerindeki daralmanın etkisiyle önceki
yılın aynı dönemine göre yüzde
3 azalarak 23 milyon 679 bin 916
tona geriledi. Yük trafiğinde geçen yılın Ocak-Eylül dönemine
göre yükleme tonajı yüzde 3 artarak yaklaşık 9,4 milyon tona
yükselirken, boşaltma tonajı ise
yüzde 6 azalarak 14,3 milyon ton
seviyesine geriledi. Bu verilerle
Mersin Limanı, 2014 yılı Ocak-Eylül döneminde Liman Başkanlığı
tarafından elleçlenen yük miktarı
ile Türkiye genelindeki liman başkanlıkları içerisinde 5. sırada yer
aldı. Yük trafiğindeki gelişmeler
aylık bazda incelendiğinde ise elleçlenen yük miktarının Mart ve
Mayıs ayları haricinde azalma eğiliminde olduğu gözlendi. 2014 yılı
Eylül ayında yük trafiğinde yükleme tonajı geçen yıla göre aylık
bazda yüzde 1 azalarak 995 bin
311 tona, boşaltma tonajı yüzde
53 azalarak 1 milyon 610 bin 53
tona, toplam yük trafiği ise yüzde
41’lik daralmayla 2 milyon 605
bin 364 ton seviyesine geriledi.
İhracattaki artış yüzde 3
Limandaki gelişmelere ihracat
açısından bakıldığında dalgalı bir
seyir izlediği gözlenirken, yılın ilk
çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre kaydedilen ihracat artışının, ikinci çeyrekte yerini azalmaya bıraktığı, üçüncü çeyrekte
sınırlı da olsa önceki yılın aynı
döneminin üzerinde gerçekleştiği,
yılın ilk 9 ayında geçen yıla göre
yüzde 3 oranında artış kaydettiği görüldü. 2014 yılı Eylül ayında
ise ihraç yükleri geçen yılın Eylül
ayına göre yüzde 2’lik artış kaydetti. Hem yılın ilk 9 ayında hem
de Eylül ayında ihracatta geçen
yıla göre artışta makineler, taşıma
teçhizatı, aksam ve çeşitli parçaları ile konteynerler etkili olurken,
gıda maddeleri ve hayvan yemleri
yılın 9 aylık döneminde, cevher ve
metal atıkları ise aylık bazda ihracat artışında etkili diğer sektörler
oldu.
İthalat eylül’de yüzde 53
Öte yandan, Mersin Limanı’ndan özellikle Eylül ayında yapılan
ithalatta çok belirgin bir düşüş
gözlendi. 2014 yılı Ocak-Eylül dönemi için ithalattaki gelişmeler
değerlendirildiğinde, ithal edilen
yük miktarının yılın ilk çeyreğinde
geçen yılın ilk çeyreğine göre artış
eğiliminin görüldüğü, ikinci çeyrekte belirgin ölçüde yavaşladığı,
üçüncü çeyrekte ise azaldığı, yılın 9 aylık döneminde önceki yıla
göre yüzde 5 oranında azaldığı görüldü. Bu yılın Eylül ayı ithalatında
ise geçen yılın Eylül ayına göre
yüzde 53 oranında düşüş yaşandı. İlk 9 aylık dönem ve Eylül ayı
ithalatındaki düşüşte makineler,
taşıma teçhizatı, aksam ve çeşitli parçaları ile konteynerler yük
grubu belirleyici olurken, petrol
ürünleri ise 2014 Eylül ayında geçen yıla göre ithalattaki azalmada
payı olan bir diğer yük grubu oldu.
Taşımacılık yükleri azaldı
Mersin Limanı’ndan gerçekleştirilen transit ve dahili taşımacılık
yüklerindeki gelişmeler incelendiğinde de 2014 yılı 9 aylık
döneminde transit taşımacılık
yüklerinde geçen yıla göre yüzde
71’lik, dahili taşımacılıkta ise yüzde 12’lik azalış gözlendi. 2014 yılı
Eylül ayında ise transit taşımacılık
önceki yılın aynı ayına göre yüzde
96, dahili taşımacılık ise yüzde 35
oranında azalış kaydetti.
Öte yandan, 2014 yılı Ocak-Eylül
döneminde elleçlenen konteyner
miktarı geçen yıla göre yüzde 11
oranında artış göstererek 1 milyon 108 bin 340 TEU, 2014 yılı Eylül ayında ise yüzde 4 azalarak 108
bin 452 TEU olarak gerçekleşti.
Mersin Limanı, 2013 yılı Ocak-Eylül döneminde elleçlenen konteyner miktarına göre, Türkiye’deki
konteyner limanları içerisinde 2.
sıradaki yerini bu yıl da korudu.
Söz konusu dönemde Mersin Limanı’na operasyon için uğrayan
gemi sayısı da yüzde 9 azalarak 3
bin 413 adet olurken, Türkiye genelinde liman başkanlıkları bazında limanlara uğrayan gemi sayısına göre Mersin 4. sırada yer aldı.
B
arbaros Denizcilik Kulübü,
Barbaros Denizcilik Yüksekokulu öğrencilerine yeni
staj imkanları sağlama amacıyla Vira Konferans Salonu’nda 17
Aralık 2014 Çarşamba günü saat
13.00’da gerçekleşen tanıtım seminerinde Endless Abroad Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı’nı konuk
etti. Tanıtıma Endless Abroad
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı adına
Satış Müdürü Gizem Sönmez ve
Kocaeli Koordinatörü Gamze Sönmez katıldı.
Gizem Sönmez konuşmasına şirket tarihçesi ve yapısı hakkında
bilgiler vererek başladı.2015 yılı
itibariyle İstanbul, Londra, Anka-
ra, Denizli, Antalya ve Kahramanmaraş’ta ofislerinin bulunduğunu, öğrenciler ve eğitim kurumları
ile iletişimlerinin öneminden bahsederek bu anlamda şirketlerinin
sorunsuz bir yurtdışı tecrübesi
sağladığından bahsetti. Şirketlerinin work and travel, work and
study, erasmus staj danışmanlığı
, yurtdışı dil okulları ve kampları
gibi farklı programlarının olduğundan ve birçok öğrenciyi bu
programlar ile yurtdışı deneyimi
yaşattıklarını söyledi.
Barbaros Denizcilik Kulübü ile
ortaklaşa gerçekleştirilen eğitim
programı olan Malta’da Dil Okulu
ve Deniz Staj Programı hakkında
öğrencilere bilgi verildi. Malta’da
ki dil okulu, deniz stajı şeçenekleri, konaklama , ulaşım , sosyal
yaşam , eğlence hayatı hakkında
sunum yapıldı. Son kısımda konuşmacılar öğrencilerin sorularını
yanıtladıktan sonra Endless Abroad Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı
adına Gizem Sönmez ve Gamze
Sönmez seminere katılan kişiler
içinden iki kişiye çekiliş ile Londra’da 2 hafta dil eğitim programı
hediye etti. Konuşmacılar seminere katılan herkese ve kulüp yönetimine teşekkürlerini ilettikten
sonra seminer son buldu.
Deniz Eğitimi
KOÜ Barbaros Denizcilik, Endless Abroad’ı ağırladı
İnce Denizcilik Piri Reis Üniversitesi’nde
P
iri Reis Üniversitesi 2014
Güz Kariyer Günlerinin son
konuğu İnce Denizcilik oldu.
İnce Denizcilik yetkilileri birikimlerini öğrencilerle paylaşırken,
önümüzdeki dönemde filolarına
3 yeni gemi daha katacakları müjdesini verdi.
Piri Reis Üniversitesi 2014 Güz Kariyer günlerinin son konuğu İnce
KASIM-ARALIK • | 53 |
denizcilik oldu, İnce Denizciliği
Temsilen İnsan Kaynakları Müdürü Şeyma Sezgin ve D.P.A Yardımcısı Gizem Çevik katıldılar.
Yaptıkları sunumla şirket tarihinden ve organizasyon yapısı
hakkında bilgi veren Gizem Çevik, mevcut 14 gemilik kuru yük
filosuna önümüzdeki yıllarda 3
geminin daha katılacağını söyledi,
Gemilerinde Türk bayrağı kullan-
maya önem verdiklerini belirtti.
Şeyma Sezgin ise şirketin personel ve stajyer politikaları hakkında bilgi verdi, gemilerdeki kontrat
süreleri ve gemi olanakları hakkında öğrenciler bilgilendirdiler.
Oturum D.U.I.M II.Sınıf Öğrencileri Kuzey Erdal, Alper Işıkve
Tuğberk Efe tarafından Piri Reis
Tablosu takdimi ve toplu fotoğraf
çekimi ile son buldu.
7 DENİZ
Makale
Hüsnü Murat ERENLİ
Nort Sea Tankers
Yeni ürün önerilerindeki sıkıntılardan
başlıcası deniz ihrakiyesi için kullanılacak ürünlerde gereken yüksek flash
noktası gereksinimidir. Özellikle deniz
araçlarının güvenliği için bu kriter kara
araçlarına göre epeyce yüksek tutulmaktadır. Bir başka sıkıntı ise buna bağlı
olarak fuel oil ihrakiyelerin ısıtılarak kullanılmasına karşın damıtılmış ürünlerin
ortam sıcaklığında kullanılmasıdır.
Sülfür Kontrol Alanları
O
| 54 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
cak 2015’in gelmesi
ile beklenen en ciddi değişiklik, Emisyon Kontrol Sahaları
içinde kullanılan tüm yakıtların
kükürt salınımlarının yüzde 0.1
m/m ile sınırlandırılması. Hiç
kuşkusuz bu değişiklik neticesinde “scrubber” yatırımı yapmamış
büyük çoğunluk için, tek çözüm
yeni yakıtlar ve özellikle mazot
kullanmak olacak.
Özellikle kıta Avrupası’nda talebin ciddi biçimde artması kaçınılmazdır. Aralık ayının son haftaları
ve yeni yılın ilk günleri için bazı
daralmaların yaşanabileceği ihtimal dışı değildir. 2020 yılı ertesinde ise tüm denizlerde yakıtların
0.5% m/m in altına inmesi planlanmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekiyor ki,
bu tür yönlendirici yönetmeliklerle yapılan değişiklikler her zaman için sıkıntıları beraberinde
getirmiştir. Özellikle yeni yıl gibi
dönemler de yürürlüğe giren bu
yönetmelikler, yoğun tatil dönemlerinden dolayı tedarik kısmında
sıkıntılar yaratmaktadır.
Düzenlemeye armatör tarafından
bakıldığında ciddi biçimde artacak maliyetler ve can sıkıcı kısa
bir dönem görünmektedir. Maalesef bugüne kadar görünen scrubber ünitelerinin oldukça pahalı ve
mevcut gemilere oturtulması imkansız olmasa bile oldukça zorlu
kılmaktadır. Bir başka nokta ise
bu yeni sistemlerin gemiye montesi ile gelen lightship ağırlığı ar-
tışı ve stabilite sorunları olacaktır.
Bir rahatlatıcı unsur ise; petrol
fiyatlarında
gözlemlediğimiz
önemli düşüş ve bunun damıtılmış yakıtlar dahil geniş bir gamda ki petrol ürünlerine yansımış
olmasıdır. Mevcut navlun dengesinde kiracılar değişen düzenlemelere rağmen gemi armatörüneherhangi bir tazminat ödemesine
yanaşmazken, ihrakiye pazarında
gözlemlenen ciddi düşüş yeni
duruma geçişi kolaylaştırmakta,sorunu daha teknik bir hale getirmektedir.
Mazot fiyatlarının seyrinden yapabileceğimiz bir başka çıkarım
ise her ne kadar talep artışı kaçınılmaz ise de Avrupa’ da tedarikçilerin bu yeni duruma hazırlan-
makta olduğunu ve özellikle yeni
ürünler üzerine çalıştığını göstermektedir.
Yeni ürün önerilerindeki sıkıntılardan başlıcası deniz ihrakiyesi
için kullanılacak ürünlerde gereken yüksek flash noktası gereksinimidir. Özellikle deniz araçlarının güvenliği için bu kriter kara
araçlarına göre epeyce yüksek
tutulmaktadır. Bir başka sıkıntı
ise buna bağlı olarak fuel oil ihrakiyelerin ısıtılarak kullanılmasına
karşın damıtılmış ürünlerin ortam sıcaklığında kullanılmasıdır.
Bu kullanım ısısı farklılığı özellikle değişim esnasında problemler
çıkarabilmektedir ve ABD etrafındaki Emisyon Kontrol Sahalarında (EKS) fuel oil’den mazota
geçişte bu sorun sıkça yaşanmaya
devam etmektedir (senede 30-40
geminin ısı farklılığı dolayısı ile
geçici tahrik kontrol kaybı gözlemlenmektedir).
Bu yeni ürünlerden gözümüze
çarpanlardan biri Exxon Mobil’in
Antwerp rafinerilerinde bu sene
üretimine başladığı Ultra Low
Sulfur Fuel (ULSF) HDME 50.
Aynı Fuel Oil gibi HDME 50’nin
de kullanılmadan önce ısıtılıması
gerekiyor. İyi bir yağlayıcı ve uygun bir yakıt olarak kullanımının
yanı sıra güvenli ve arıtılmış yakıt
gibi de temiz olması özellikleri
ile pazarlanıyor. Bu tür yarı arıtılımış ürünleri Finlandiyalı Rafineri devi Neste de geliştirmeye
çalışıyor. Senelik 10 milyon ton
mazot tüketimi olan Avrupa’da,
Baltık denizi taşımacılığı için kullanım bu rakamın yarısına tekabül
ediyor ki bu da Neste’nin hevesini
açıklamaya yeterli olmalı.
Piyasa’ya sürülecek yeni ara ürünler ve artacak mazot arıtımı kapasiteleri ile tedarik endüstrisi hali
hazırda mevcut 1% S muhteviyatlı
yakıt üretimine son verme yolunda gidiyor. 2014 Son çeyrekten itibaren Shell, 1% S LSFO üretimine
son verdi bile. Öte yandan Ams-
terdam, Rotterdam ve Antwerp’te
tedarikçiler hali hazırda bu yeni
ürünleri tedarike son bir kaç aydır
devam etmektedir.
Bir çok filo armatörü, petrol şirketleri ile yapılan gizlilik antlaşmaları çercevesinde yakıt
sistemlerinde büyük değişim gerektirmeyen bu ara ürünleri test
etmektedir.
Düzenlemenin uygulama tarihi bu kadar yaklaşmışken gemi
armatörlerinin yapması gereken
planlama yakıt sistemlerinin mazot kullanımına uygun hale getirilmesi ve bununla ilgili parçaların (yakıt pompası vs) edinilerek
monte edilmesi ve yakıt tanklarının da mazot ve ara ürün depolanması için temizlenmesidir.
Mevcut navlun
dengesinde kiracılar değişen düzenlemelere rağmen
gemi armatörüne
herhangi bir tazminat ödemesine
yanaşmazken,
ihrakiye pazarında
gözlemlenen ciddi
düşüş yeni duruma
geçişi kolaylaştırmakta, sorunu
daha teknik bir
hale getirmektedir.
KASIM-ARALIK • | 55 |
Uygarlığımızın artan ihtiyaçlarını
daha hızlı karşılarken, dünya’mıza
daha az zarar verdiğimiz bir 2015
dileği ile.
Mutlu senelere…
7 DENİZ
Dernekler
DTO’da bu yılın son meclis
toplantısı yapıldı
Cengiz Kaptanoğlu Başkanlığı’nda İMEAK Deniz Ticaret Odası’nda bu yılın
son olağan meclis toplantısı yapıldı. Geçmiş aylara oranla daha yoğun bir
katılımın gözlendiği toplantıda her zaman olduğu gibi sektörün sorunları
ve çözüm önerileri konuşuldu.
T
oplantıya sürpriz isimler de katıldı. Yeniden yapılanma sürecinde görevleri değişen; Deniz ve İç Sular
Düzenleme Eski Genel Müdürü Cemalettin Şevli, Kıyı Yapıları ve Tersaneler Eski Genel Müdür Hızır
Reis Deniz, yeni göreve gelen Deniz Ticaret Genel Müdürü Mustafa Çalışkan da katıldı. İMEAK Deniz
Ticaret Odası, Cemalettin Şevli ve Hızır Reis Deniz’e denizcilik sektörüne verdikleri destek ve katkılardan
dolayı plaket takdim etti.
“Her zaman denizciliğin hizmetindeyim”
Toplantıda bir konuşma yapan Cemalettin Şevli, “Her zaman denizcilik sektörünün hizmetindeyiz. 2003 yılında İstanbul Bölge Müdür Yardımcısı olarak göreve başladım. Ondan önce de 15 yıllık bir deniz hayatım
var. Esas tecrübemizi denizde çalışarak edindik. Tecrübemizi denizde edinmeseydik belki de sizinle bu kadar
iyi bir frekans yakalayamazdık. Sekiz yıl kadar da İstanbul Bölge Müdürü olarak görev yaptım. Benim için
çok önemli olan; denizcilik eğitimiyle ilgili çalışmalar yaptım. Denizcilik eğitimini denetleme kurulu başkanı
olarak görev yaptım ve bu görevime hala devam ediyorum. Gemi adamları sınav merkezleriyle ilgili görevlerde bulundum. 2012 Mayıs ayında da genel müdür olarak Ankara’da göreve başladım. Şuanda da Ulaştırma
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nda müşavirlik görevime devam ediyorum. Görevler devam eder. Her
görev kutsaldır ve ayrım yapılmaz. Her zaman denizciliğin hizmetindeyiz ve her zaman sizlerle birlikteyiz.
Ben burada kendimi evimde hissediyorum. Hiçbir zaman makamımı önde tutmaya çalışmadım. Makamı-
| 56 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
mın altına sığınmamaya çalıştım. Sorunlarda çözüm
aramaya çalıştık. Kapımız herkese açıktı. Her zaman
yettiğimiz kadarıyla yardımcı olmaya çalıştık” şeklinde konuştu.
“Biz değil esas olan denizciliğin kendisidir”
Daha sonra söz alan Hızır Reis Deniz de, “Odamızın
bize yönelik hassasiyetinden dolayı teşekkür ediyorum. Biz değil esas olan denizciliğin kendisidir. Sektörü çok önemsiyorum ve seviyorum. Geçmişim bu
sektördeydi, geleceğim de bu sektörde olsun diye
birtakım hedeflerimiz var. Devlette devamlılık esastır ve yenilenmesi gerekir. Yaptığımız her işi istişare
ederek yaptık. Belli bir disiplin çerçevesinde sektöre
hizmet ettik” İfadelerini kullandı.
“Sizin içinizden biriyim”
Daha sonra mikrofon başına geçen yeni göreve gelen Deniz Ticaret Genel Müdürü Mustafa Çalışkan
da, denizciliğin istenilen seviyede olmadığını, sektörün önünü açacak çözüm odaklı projeler geliştirme
hedefinde oldukları belirti. Çalışkan, “Daha önce Kıyı
Emniyeti Genel Müdürlüğü’nde uzun yıllar görev
yaptım. Kendimi sizin içinizden biri olarak görüyorum. Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü olarak sektörle aynı hissiyatı paylaşmak istiyoruz. Birlikte çözüm
odaklı projeler geliştirmek isyiyoruz. Bunun için tüm
ekibimle birlikte samimi bir gayret içinde bulunacağız. Sadece kamu olarak değil hepimiz bir taraf olarak, denizcilik sektörünün uluslararası alanda rekabet gücünün artması için somut projeler geliştirmek
gerektiğine inanıyorum. Denizciliğimiz olması gereken noktada değil. Yapacak çok işimiz var. Bunun
için gecemizi gündüzümüze katıp denizciliğimizi hak
ettiği çok daha iyi yerlere getirmek için çalışacağız“
şeklinde konuştu.
“Atık alım konusu çok büyük bir projeye dönüşüyor”
Son olarak konuşma yapan İMEAK Deniz Ticaret
Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, 22
Kasım’da gerçekleştirilen Denizcilik Çalıştayı’yla ilgili açıklamalar yaptı. Kalkavan, “Denizcilik Çalıştayı
odamız için çok önemliydi. Sayın Bakanımız Lütfi Elvan, dört saat bizimle birlikte oldu. Sorun çözmekten
çok ilerisi için yapılan bir çalıştaydı. Gemi inşa, deniz taşımacılığı, limanlarımızın kapasitesini masaya
yatırdık. Vizyoner bir toplantı yaptık. Navlun açığını
dikkatli şekilde ele aldık. Atık alım tesislerinde Muğla
pilot bölge. Biz TURMEPA ile birlikte İMEAK Deniz Ticaret Odası olarak bu göreve talibiz. Bu sistemin ana
parçası karada atık alım bertaraf tesislerinin kurulması konusunda kararlıyız. Bu noktada belediyelerle
hem fikiriz. Muğla Büyükşehir Belediyesi bu konuda
çok iyi çalışıyor. Atık alım konusu çok büyük bir projeye dönüşüyor. Bu projeye bir kamu kurumu olarak
Deniz Ticaret Odası taliptir. Yoğun olarak çalışıyoruz.
Kısa zamanda olumlu neticeler alacağımıza inanıyoruz. Önce Muğla’dan başlayarak Türkiye’nin tüm kıyı
şehirlerinde uygulamayı düşünüyoruz. Bu hem bir
sosyal sorumluluk, hem de insanlık görevidir. Bunun
neticelendirilmesi için tüm çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Kısa zamanda sonuç almayı umuyoruz” ifadelerini kullandı. Metin Kalkavan konuşmasının sonunda, tüm denizcilik camiasının yeni yılını şimdiden
kutladığını belirterek, yeni yılın denizcilik sektörüne
ve tüm ülkemize başarı getirmesini diledi.
DTO’nun DATİ’deki hissesi, TÜDEV’e bağışlandı
Toplantıda, İMEAK DTO Yönetim Kurulu’nun aldığı
bir karar çerçevesinde, 66 ortaklı DATİ Yatırım Holding’in hissedarlarından olan İMEAK Deniz Ticaret
Odası’nın yüzde 2,09 hissesi, mali bütçesinin güçlendirilmesi amacıyla Piri Reis Üniversitesi’nin kurucusu Türk Deniz Eğitim Vakfı’na devredilmesine karar
verildi. İMEAK DTO Meclisi’nin onayladığı karar ile
birlikte, Türk Deniz Eğitim Vakfı (TÜDEV), yüzde 2,09
hisse ile DATİ Yatırım Holding’in ortağı oldu.
KASIM-ARALIK • | 57 |
7 DENİZ
Kısa
Yat İnşa
Gemi boylarına getirilen kısıtlama,
yat ihracatçısını vurdu
A
söylenebileceğini sözlerine ekleyen Gürses, “Yat sektöründe yeni
siparişlerin alındığı, medikal ve
elektronik sektörlerinde kapasite
kullanım oranlarının arttığı ve en
önemlisi istihdam sayımızın 3 bin
700’den 4 bin 500 kişiye çıkarak
yüzde 21’lik artış gösterdiği bir yıl
oldu. Bir yılı geride bırakmak üzereyiz. Kapasite kullanımında yaşanan artışın etkisi 2015 yılından
itibaren ticaretimize yansıyarak,
önümüzdeki yılı bir milyar dolar
seviyelerinde kapatacağımız söylenebilir” diye konuştu.
SBAŞ Genel Müdürü Zeki
Gürses, yat sektöründe
tekne boylarındaki artış,
teslim sürelerinin uzaması ve Serbest Bölge limanına yanaşan gemi
boylarına getirilen kısıtlama nedeniyle ihracatta azalma olduğunu
söyledi.
Antalya Serbest Bölgesi’nin (ASBAŞ) 11 aylık ticaret hacmi, limana yanaşan gemi boyutlarına getirilen kısıtlama nedeniyle ihracata
negatif yansıdı.
| 58 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
ASBAŞ’ın 2013 yılı Kasım ayında
62.2 milyon dolar olan ticaret
hacmi, 2014’ün aynı döneminde
yüzde 13 artışla 70.2 milyon dolara çıktı. 2014’ün 11 aylık döneminde ise ticaret hacmi yüzde 5
geriledi. 2013 yılı 11 aylık döneminde 820.4 milyon dolar olan ticaret hacminin 2014’ün 11 ayında
776.9 milyon dolara gerilediğini
belirten ASBAŞ Genel Müdürü
Zeki Gürses, “Bir önceki yıla göre
az da olsa görülen azalış, yat sektöründe tekne boylarındaki artış
Zeki Gürses
ASBAŞ Genel Müdürü
nedeni ile teslim sürelerinin uzaması ve Serbest Bölge limanına
yanaşan gemi boylarına getirilen
kısıtlama nedeniyle Afrika ülkelerine ihracat yapılamamasından
kaynaklanıyor” dedi.
Genel olarak yıl değerlendirildiğinde oldukça verimli geçtiğinin
Yılsonuna kadar satışı gerçekleşen yat sayısının 30 adet olacağını
öngördüklerini kaydeden Gürses,
“Bu yatlar Bahreyn, Katar, Hollanda, ABD, Yunanistan gibi ülkelere
satıldı. Yeni yatırımlarla birlikte
bölgemizde doluluk oranı yüzde
100’e ulaştı. Yıl içerisinde ağırlıkla
yat sektörü olmak üzere elektronik ve tekstil firmaları ruhsat müracaatında bulundu” dedi.
İtalyan estetiği denizlere taşındı
İ
talyan estetiğini ve sporcu ruhunu denizlere taşıyan yeni AB
116, en üst düzeyde konfor sunmak üzere üretildi.
Fipa Group tarafından Massa Tersanesi’nde üretilip denize indirilen AB 116, 46 knot’luk hızının
yanında iç mekan dizaynı ile tüm
dikkatleri üzerinde topluyor. Keskin dış hatlarıyla göz dolduran
AB 116, 36,20 metre uzunluğa,
7,5 metre genişliğe, 5 bin litrelik
temiz su ve 15 bin litrelik yakıt
tankı kapasitesine sahip. Hiç yakıt almadan 500 millik bir menzile ulaşabilen AB 116 tercihe göre
4 veya 5 kamaradan oluşabiliyor.
Fipa Group tarafından üretilen
ve markanın en çok tercih edilen
modellerinden biri olan AB 116,
Türkiye’de Fipa Turkey tarafından
satışa sunuluyor.
İlk kez 2009 yılında üretilmeye
başlanan AB 116’nın iç ve dış ta-
sarımda bir önceki nesillere göre
devamlılık sağlandı. Yat’a giriş yapıldığında doğal malzemelerden
seçilmiş ahşaplar, hoş renklere
sahip kumaş ve deri döşemelerle birlikte ferah bir atmosfer sizi
karşılıyor. Büyük camlar geniş iç
mekana katkı sağlarken, kamaralar ve yaşam alanları denizin eşsiz tadını çıkaracak şekilde dizayn
edilmiş. Baş güverte 10 konuk
kapasiteli U-biçimde bir sofaya
bulunuyor. Masanın yanında mobilyaların bir parçası olarak isteğe
göre alçaltılabilen 50 inç’lik televizyon, buzdolabı, buz makinesi
ve lavabonun yer aldığı bar köşesi
bulunuyor.
niş camlar sayesinde hem aydınlık
hem de geniş olmasıyla gerçek bir
suit özelliği taşıyor. AB 116’ının
baş tarafında bulunan VIP kamarasının yanındaki ek kabin ise egzersiz salonu veya konuk kabini
olarak kullanılabiliyor.
AB 116’da dış kaplamalar da aynı
şekilde dikkat çekici özellikler taşıyor. Kokpit tik ağacına benzer malzemelerle kaplı ve rahatlamak için
gerekli olan atmosferi anında sağlamak üzerine yeniden tasarlandı.
Yatın üzerinde sofa olarak da kullanılabilecek geniş bir oturma alanı yer alıyor. Bunun yanı sıra masa
ve sofaların oluşturduğu bir keyifli
alan da dikkat çekiyor.
Kaptan köşkü salondan ayrı bir biçimde tasarlanmış ve bu panelin
orta kısmı odanın yarı yüksekliğine getirilerek, her açıdan 360 derece açı sağlayan iyi bir görüş açısı
sağlanıyor. Kıç tarafında bulunan
geniş kamara, her iki taraftaki ge-
AB 116 2400 HP’lik üç MTU
16V2000 M93 CR motora sahip.
Her birinde 3 MJP su jeti bulunuyor ve bu sayede yeni AB 116
46 knot’lık maksimum hızına “0”
vibrasyonsuz bir şekilde güvenle
ulaşıyor
KASIM-ARALIK • | 59 |
7 DENİZ
Kruvaziyer turunda 350 avro indirim var
T
Deniz Turizmi
urizmciler erken rezervasyonun başladığını, % 40’a
varan indirimlerle 5-6 ülke
görme fırsatı sağlayan gemilerle
seyahatin olası olduğunu söylüyor
| 60 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
Türkiye, dev otelleri andıran
cruise gemilerini limanlarında
ağırlamaya alıştı. Şimdi ise aynı
gemilerle yolcu eden Türk turist
sayısında hızlı artış var. Turizmciler, erken rezervasyonun başladı-
ğını, hızlı hareket edilirse yüzde
40’a varan indirimlerle 5-6 ülke
görme fırsatı sağlayan bu gemilerle seyahatin olası olduğunu
söylüyor. Prontotour Pazarlama
Müdürü Sarp Özkar, “Gemi ve
nehir turları son 5 senede Türkiye’de önemli bir paket haline geldi. Gemi turları 2008’den bu yana
her sene yüzde 100’ün üzerinde
büyüyor” dedi. Bu gemi turlarında 18 yaşına kadar olan 2 çocuğun ailesiyle aynı odada kalması
halinde ücretsiz yolcu edebildiğini söyleyen Özkar, “Türkler İstanbul kalkışlı Ege-Adriyatik turu,
Yunan Adaları ve uçakla gidilen
Avrupa başlangıçlı turları tercih
ediyor. Her limanda alışveriş, o
ülkeyi gezip görme fırsatı var. Çocukları için ise güvenli bir alan”
diye anlattığı turlar için kişi başı
350 avroya varan indirimler sağlandığına dikkat çekiyor.
MSC Cruises’ın en sevilen 3 destinasyonu
M
SC Cruises, filosundaki
12 gemisinin gerçekleştirdiği 202 seyahat seçeneğinden en çok talep edilen üç
destinasyonunu açıkladı.
Türkiye, MSC Cruises’ın 2014 yılı
en sevilen destinasyonlar listesinde ilk sırada yer alıyor.
MSC Cruises’ın 2014 yılının özellikle Avrupalı cruise yolcuları arasında en popüler seyahat programı olarak, MSC Preziosa gemisinin
gerçekleştirdiği Ege ve Adriyatik
turu seçildi. Venedik’ten kalkan
gemi, Bari, Katakolon, İzmir ve İstanbul’a demir atıyor ve Venedik’e
geri dönmeden önce Dubrovnik’e
uğruyor.
Türk yolcular tarafından da en çok
tercih edilen bu rotada, Türk yolcular gemiye İzmir ve İstanbul’dan
biniş yapabiliyor. MSC Cruises,
Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki gemi
seyahati talebindeki hızlı artışa
cevaben, 2015 yılında bölgede
ilave iki gemiyi daha sefere sokuyor. MSC Divina İstanbul’da 2015
yılında 3 gemisi ile (MSC Magnifica,MSC Opera ve MSC Poesia)
gerçekleştireceği 2 farklı Türkiye
çıkışlı, 1 Türkiye uğraklı turları ile
Doğu Akdeniz ve Türkiye’deki kapasitesini arttırıyor.
Böylelikle MSC gemileri ile Türkiye’ye gelen turist sayısında ciddi
bir artış elde edilirken, geçmiş
senelere kıyasla daha fazla Türk
yolcusuna hizmet verilmiş olacak.
Türkiye’de 2005 yılından bu yana
Arkas Holding ortaklığıyla faaliyet
gösteren MSC Cruises Türkiye, 10
yıldır gerçekleştirdiği İstanbul ve
İzmir hareketli Ege Adriyatik programını, 2015 yılında MSC Magnifica gemisi ile yapacak.
MSC Opera gemisi ile, 6 Temmuz
– 14 Eylül 2015 tarihleri arasında
14 gece olarak gerçekleştireceği
seferinde, İstanbul’dan hareketle , sırasıyla Mikanos, Santorini,
Kefalonya/Argostoli, Dubrovnik,
Venedik, Bari, Pire/Atina, Köstence, Soçi ve İstanbul rotasını izleyecek. En çok tercih edilen destinasyonlar arasında ikinci sırada
Batı Akdeniz’in İncileri yer alıyor.
Cenova’dan kalkan MSC Cruises
gemileri Napoli, Messina, Tunus,
Barselona ve Marsilya’ya uğruyor.
Üçüncü sırada ise, Kuzey Avrupa
turları yer alıyor. MSC Orchestra
ve MSC Sinfonia gemilerinin Baltık Denizi’nde gerçekleştirdikleri
seferlerde; sırasıyla Warnemünde
ve Kiel’e gidiyor. MSC Orchestra
sefer sırasında Stockholm, Tallinn,
St. Petersburg ve Kopenhag’a uğrarken, MSC Sinfonia Kopenhag,
Gdynia, Helsinki ve St. Petersburg’a uğruyor.
KASIM-ARALIK • | 61 |
7 DENİZ
Yaşam
Norveçli balıkçılar rotayı Türkiye’ye çevirdi
Dünyanın ikinci büyük deniz ürünleri ihracatçısı olan Norveç, Türkiye pazarında rekordan rekora
koşuyor. 2013 yılında Türkiye’ye
45 bin ton deniz ürünü ihraç eden
Norveç, 2014 yılını da yüzde 20’lik
bir artışla kapamayı hedefliyor
Türk tüketicisi Norveç deniz ürünlerine her geçen gün daha çok ilgi
göstermeye başladı.
Türkiye ile Norveç arasındaki Norveç deniz ürünleri ticaret hacmi
2014 Ekim ayı itibariyle 70 milyon
Euro’yu geçti. Türkiye pazarının
yüzde 90’ına sahip olan Norveç
deniz ürünleri özellikle sağlıklı,
lezzetli, kaliteli ve Türk damak
tadına uygun ürünleri ile pazarda
rekabette önde yer alıyor.
| 62 | • KASIM-ARALIK
7 DENİZ
Türkiye pazarı stratejik öneme
sahip
Protein deposu olarak adlandırılan ve zengin Omega3 içeriği ile
Norveç somonu son 10 yılda 5
kat artan ihracat hacmi ile dikkat
çekiyor.Türkiye’nin balık pazarını
incelemek üzere incelemelerde
bulunan Norveç Ticaret, Sanayi
ve Balıkçılık Bakan Yardımcısı Dilek Ayhan, Norveç Deniz Ürünleri Konseyi Türkiye Bölge Müdürü
Maria Kivijärvi Heggen, NIFES
(Norveç Ulusal Beslenme ve Deniz Ürünleri Araştırmaları Enstitü-
sü) Araştırmacıları Øyvind Lie ve
Ingvild Graff ve Norveçli ünlü şef
Daniel R. Madsen basını bilgilendirdi. Toplantıda konuşan Norveç
Deniz Ürünleri Konseyi Türkiye
Bölge Müdürü Maria Kivijarvi Heggen, 2010-2014 yılları arasında
Norveç ve Türkiye arasındaki deniz ürünleri ticaret hacminin yüzde 80 oranında arttığına dikkat
çekerek, “Türkiye özellikle gelişmekte olan ülkeler içinde ekonomik istikrarı, büyüme potansiyeli
ve dinamik tüketici profili ile bizim
için stratejik öneme sahip. Hedefimiz Türk tüketicileri, sağlıklı,
lezzetli, besleyici ve gerçek Norveç somonu ve uskumrusu başta
olmak üzere damak zevklerine
uygun ringa ve morina balığı gibi
birçok yeni türle de buluşturmak
olacak” dedi.
Türkiye’ye ihracat rekora koşuyor
Norveç deniz ürünlerinin 130’dan
fazla ülkeye ihraç edildiğini açıklayan Norveç Deniz Ürünleri Konseyi Türkiye Bölge Müdürü Maria Kivijarvi Heggen, Türkiye’de kişi başı
yıllık ortalama balık tüketiminin
8 kilogram olduğunu ifade etti.
Heggen, ‘2013 yılında Norveç,
Türkiye’ye 45 bin ton deniz ürünü ihraç ederek bir rekora imza
attı. 2014 yılı ihracat rakamlarına
baktığımızda da bu yıl için yüzde
20’lik bir artış öngörüyoruz’ diye
konuştu.
Hergün 36 milyon kişi tercih ediyor
Türkiye’de balık tüketiminin artacağını düşünen Norveç Sanayi,
Ticaret ve Balıkçılık Bakan Yardımcısı Dilek Ayhan, Türkiye pazarını incelemek üzere Bakanlık ve
Norge yetkilileri ile incelemelerde bulunduklarını kaydetti. Dilek
Ayhan, “Türkiye’de deniz ürünleri
tüketimi her geçen gün artıyor.
Norveç deniz ürünlerine de ilgi artıyor. Dünyada her gün 36 milyon
öğünde Norveç deniz ürünleri tüketiliyor. Norveç’te yıllık kişi başı
balık tüketimi 22 kg. Türkiye’de
tüketimin artması için önemli fırsatlar var. Bakanlığım adına ben
de Türkiye pazarını incelemek
ve Norveç deniz ürünleriyle ilgili
Türk tüketiciler nezdinde farkındalık oluşturmak için İstanbul’a
geldim” diye konuştu.
Deniz ürünleri kırmızı etten daha
çevreci
NIFES (Norveç Ulusal Beslenme
ve Deniz Ürünleri Araştırmaları
Enstitüsü) Araştırmacıları Øyvind
Lie ve Ingvild Graff da Norveç’te
deniz ürünlerinin güvenliğine verilen önemin altını çizdi. “Gelecekte balıkçılık önemli bir protein
kaynağı olarak gelişmeye devam
edecek. Birleşmiş Milletler, deniz
ürünlerinden elde edilen proteinin çevreyi de koruyarak dünyada
hızla artan nüfusun beslenmesinde önemli bir rol oynayacağını
belirtiyor. Bunu bir örnekle daha
net açıklarsak; 1 kilogram biftek
için 8 kilogram yeme ihtiyaç duyuluyor, oysa 1 kilogram balık için
1 kilogram yem yeterli. Bu da gösteriyor ki deniz ürünleri karbondioksit ayak izini de azaltıyor.”
Somon kokoreç ile deniz ürünlerini sevdireceğiz
Norveçli ünlü şef Daniel R. Madsen ise Türkiye’de somonun giderek daha fazla tercih edildiğini ancak pişirilmesinin iyi bilinmediğini
açıkladı. Türkiye’nin kendine özgü
mutfağı ve damak tadı ile önemli
bir yemek kültürüne sahip olduğuna işaret eden Madsen, Norveç deniz ürünleri ile Türk damak
tadına uygun yenilikçi ürünler
geliştirdiklerini belirtti. Madsen,
“Somonlu kokoreç, somonlu çiğ
köfte ve somonlu zeytinyağlı yaprak dolması gibi lezzetler Türk tüketicilere Norveç deniz ürünlerini
sevdirecek” dedi.
Dünyanın en büyük akvaryum markası Sea Life
Türkiye’ye geliyor
çekleştirerek 55 adet köpekbalığına ev sahipliği yapacak. Bu özelliği
ile büyük bir köpekbalığı krallığı
olacak İstanbul SEA LIFE, köpekbalığı familyasının en çok merak
eden türleri olan Bowmouth,
Bonnethead, Gri Yüzgeçli, Zebra,
Kum Kaplanı ve Çekiçbaş köpekbalıkları başta olmak üzere birçok
tür köpekbalığına ev sahipliği yapacak.
Dünyanın en büyük akvaryum
markası SEA LIFE, bünyesinde
barındırdığı 45 akvaryumun en
büyüğünü İstanbul’a açıyor. Dünyanın en geniş okyanus tanklarından birine sahip akvaryum, aynı
zamanda Avrupa’nın en büyük
köpekbalığı ailesine ev sahipliği
yapacak.
Avrupa’nın 1 numaralı, dünyanın
ise ikinci büyük ziyaretçi etkinlik alanı işletmecisi olan Merlin
Entertainments Group, SEA LIFE
Akvaryum markasıyla Türkiye’deki ilk yatırımını gerçekleştirecek.
4 kıtadaki 23 ülkede 105 eğlence
merkezi, 11 otel ve 3 tatil köyünün işletmeciliğini sürdüren grup,
45’inci akvaryumunu İstanbul’da
açacak.
Bayrampaşa Forum İstanbul
AVM’de düzenlenecek toplantı ile
7 Ocak 2015 günü açılacak İstanbul SEA LIFE Akvaryum, Merlin’in
SEA LIFE zinciri kapsamında barındırdığı 15 binin üzerinde deniz
canlısına ev sahipliği yapacak. Deniz canlıları için en uygun koşulları dünyanın en büyük okyanus
tanklarından birinde sağlayacak
olan İstanbul SEA LIFE Akvaryum,
83 metre uzunluğundaki Okyanus
Tüneli, 270 derecelik panoramik
Okyanus Odası ve 47 adet sergi
tankına sahip 21 konseptli alanı
ile su altı canlılarını deniz severlerle buluşturacak.
Avrupa’nın en büyük köpekbalığı
ailesine yuva olacak İstanbul SEA
LIFE’ın açılış gününde ise deniz
canlılarını koruma görevini üstlenen Köpekbalığı Kralı Sharkus
Antonius, deniz severlere köpekbalıkları başta olmak üzere deniz
canlılarının özelliklerini anlatacak.
Dünyanın çeşitli noktalarında,
eğitim ve eğlence anlayışını 30 yılı
aşkın süredir bir çatı altında toplayan SEA LIFE, denizi ve deniz canlılarının korunmasına da büyük
bir önem veriyor. Markanın en
önemli kuruluşlarından SEA LIFE
Trust vakfı ise dünyadaki okyanusları ve deniz yaşamını korumak ve
korunmasına yönelik farkındalık
yaratmak için küresel çalışmalar
yapıyor.
Avrupa’nın en büyük köpekbalığı
ailesi İstanbul SEA LIFE’ta…
SEA LIFE, Türkiye’de bir ilki ger-
KASIM-ARALIK • | 63 |
7 DENİZ
Savunma
| 64 | • KASIM-ARALIK
7 DE
D
DENİZ
ENİ
NİZ

Benzer belgeler