vickie rene güzel
Transkript
vickie rene güzel
Business Spotlight Mart-Nisan 2006 2 Iҫerik 1) Beş sene sonra 15,55 € (4) 2) Genҫ işadamı Martin Halstead 15,45 € (4) 3) Ҫicek gücü 18,75 € (5) 4) Üzümler´in meyvesi 14,95 € (6) 5) Finanse edilen gelirler 14,45 € (6) 6) E-mail hastalıǧı 13,20 € (7) 7) Ken Ward 28,50 € (8) 8) Ofis kazaları 30,80 € (9) 9) Dünya ekonomisi: Reklam 55,55 € (13) 10) Gary Ruskin 31,70 € (13) 11) Philip Hart 29,65 € (15) 12) Dr. Garry Felgate 29,40 € (17) 13) William O´Keefe 29,95 € (18) 14) Julian Earwaker 30,00 € ( 19) 15) Avrupa´nin ihtiyaci moral 24,10 € (20) 16) Enerji oyunları 17,45 € (21) 17) Gazete başlıkları 38,55 € (22) 18) Basma kalıplar 105,95€ (25) 19) Ülke profili: Fransa 9,50 € (31) 20) Un farklı, yumurtalar farklı 47,20 € (32) 21) Kelimelere bir bakış 13,90 € (34) 22) Geҫenlerde gördüm 15,05 € (35) 23) Ne şu, ne bu 11,00 € (35) 24) Halkla ilişkiler 27,20 € (36) 25) Iş hayatında kabiliyetler 46,00 € (37) 26) Orit Gadiesh profili 78,45 € (40) 27) Adrian Furnham 41,55 € (43) 3 28) Ne okuduǧum 12,20 € (46) 29) Mary Parker Follett 20,10 € (46) 30) Kore: Yeni Songdo 46,60 € (47) 31) Eamonn Fitzgerald 30,50 € (49) 32) Trafik Güvenliǧi 10,05 € (51) 33) Enerji 10,95 € (51) 34) Otomobiller 12,25 € (51) 35) Genetik: güzel kod 10,10 € (52) 36) Madencilik 17,40 € (52) 37) Yarım- gün is 32,75 € (53) 38) Kontrollü olmak 50,35 € (55) 39) Bulelwa Ndamas 44, 00 € (58) 40) Iş tayinleri 26,75 € (60) 41) Kariyer sorunlarını ortadan kaldırmak 10,65 € (61) 42) Amerikan Ingilizcesi 18,45 € (61) 43) Fonetik Alfabet 14,80 € (62) Toplam 1201,70 € 4 Beş sene sonra 2001 yılının mart ayına geri dönüldüǧünde Business Spotlight dergi´sinin ilk kez yayınlandıǧı ay´da dünya bir başkay`dı. 11 Eylül saldırıları henüz gerҫekleşmemişti ve bütün sonuҫlarıyla terör savaşı başlamak üzereydi. Dünya ekonomisi terör saldırıları ve enformasyon teknolojisinin ani yükselişiyle ekonomi büyük bir belirsizliǧin hakim olduǧu bir döneme girdi. Küresel büyümenin güҫlü göstergelerine raǧmen sadece enerji daǧıtımından ve ҫevresel etkenlerden kaynaklanmayan bir belirsizlik söz konusuydu. Hayat´ın iki sabit olguları belirsizlik ve deǧişim- tüm dünya´da profesyonel, ve kişisel anlamda geҫerli. Deǧişimlere aҫık olmak ve iyimser bir şekilde belirsizlikle mücadele etmek hayat´ta kalmanın ve başarının sırları. Beş sene sonra biz nerede olacaǧız? Business Spotlight dergi´sinin resmi satış miktarları 2005 yılında yüzde dört civarında 62.500 baskı miktarında arttı. Sizin desteǧinizle yeni ürünlere sahip olacaǧız, ya yazılı bir biҫimde, Internet aracılıgı ile veya medya sayesinde bunu şimdiden kestiremiyoruz. Bunun haricinde var olan ürünlerin yeni versiyon´larına sahip olacaǧız. Öǧretici “Sınıf´ta Business Spotlight ilavesini “ gerҫek anlamda yeni tasarladık. Üҫ bin beş yüz Iktisadi Ingilizce ögretmeni Business Spotlight iҫin sınıf aktiviteleri amacı ile fikirler ürettiler. 2006 yılı iҫin bunun haricinde genel aǧ´ da bir takım deǧişiklikler planlıyoruz. Sizleri bu geleceǧe heyecanlı ve belirsiz yolculuǧumuzda görmekten memnuniyet duyarız. Uҫma´ ya hazır : Genҫ işadamı Martin Halstead Ingiltere Kanatlarını kullanmaya ҫalışıyor. Martin Hallstead yükseklik meraklısı olan bir kimse olarak adlandıralabilir. Kendi uҫaǧına sahip ve kendi uҫuş-simülasyon programı ile 300.000 pound kazandı ve kayıt (albüm, arşivcilik) endüstrisine atılmayı planlıyor. Ve bu etkileyici durum yetmiyormuş gibi kendisi henüz on dokuz yaşında.Virgin Airlines hissedarlarından Sir Richard Branson bu genҫ iş adamının en iyi arkadaşlarından bir tanesi. “Ismim baby Branson ve bu mini Virgin.“ diye Halstead The Daily Telegraph´ a uҫaǧından söz etti, Alpha one Airways. Southampton ve Isle of Man arasında göҫ ederken 2005 yılının aralık ayından beri iş yapmakta. Ilk senesinde uҫaǧın 75.000 yolcu taşıması bekleniyor. Pilot olarak görev almak iҫin okul´ u terk eden Halstead bir uҫuş kulübünün üyesi olarak ilk uҫuşunu 14 yaşında yaptı. Bu ҫok masraflı olunca kendi uҫuş simülasyon programını ev´ de kullanmak üzere icaat etti. Alpha One´ ı diǧer uҫak şirketlerinden farklı yapan neydi?” Başkalarından ҫok daha genciz.” 5 diyor . Halstead. “Ingiltere´ nin herhangi bir yerine uҫtuǧumuzda, yanınızda 45 yaşlarında yaşlı, kötü görünen ve uҫanların moralinin düzelmesi iҫin ҫok az katkı´ da bulunan bir uҫuş görevlisi bulunuyor. Şampanya ve ҫerez ikram edilince neşemiz yerine geliyor.” Ҫiҫek Gücü Yakın Dogu´ da kesilmiş ҫiҫekler mi? Dubai Yakın Doǧu´ da yeni bir lojistik uҫuş merkezi şu an Hollanda´ nın en büyük ҫiҫek satıcılarına ciddi bir şekilde rakip olacak durumda. Dubai´ in Uluslararası Havalimanında sene´de 180.000 ton bozulabilecek ürün hazırlama kapasitesi olan bir Dubai Ҫiҫek Merkezi (DFC) bulunuyor. Ҫiҫek satıcıları DFC´nin bir sürü potansiyel avantajları var, Dubai´ in vergisiz statüsü dahil. Afrika ve Asya´ da satıcılar yeni kesilmiş ҫiҫeklerle Asya ve Orta Dogu´daki potansiyel müşterilerine olan yol ´u kısaltarak para biriktirebilirler. Ürünleri şu an artırma yolu ile satılan ve Japonya gibi ülkeler´e götürülmeden paketlenen Amsterdam´dan geҫiyor. Zürih´ deki ADI Consulting calışanı Ian Strachan soǧutma tesisatı olan DFC Financial Times ´e Doǧu Asya ´daki ҫiҫek toptancılarının Afrikan üreticileri ile olan kargo saatlerini kısaltmak istediklerini söylüyorlar. Fakat soǧuklandırma sisteminin fonksiyonunu saǧlamadan bunu yapamayacaklarına da deǧiniyor. Merkez´ in yönetimi Hollanda´ yı iş ortaǧı olarak kaybetmek istemediklerini de söylüyor, fakat Asya ve Afrika arasındaki kargo yollarını aҫmak istediklerine de deǧiniyor. Hollanda´ nın nakliye´cileri bu muhtemel rekabeti ciddi aldıklarını söylüyorlar. Amsterdam´ ın Soǧutma Sistemi şirketinin genel müdürü Quint Wilken „Ben bu Dubai ҫiҫek şirketi´ nin başarılı bir daǧıtım merkezi oldugunu düşünüyorum, bu da Hollanda iҫin büyük bir darbedir.“ diyor. Internet arama şirketi Google 2004 yılının Auǧustos ayında işҫi sayısını 2600 ҫalışandan 4989 işҫi sayısını on üҫ ay´da yüzde seksen yedi oranında artırdı. Portekiz´ in 2006 yılında diǧer avro ülkeleri arasında 0,8 oranında en düşük büyüme oranına sahip olacaǧı tahmin ediliyor. „Direnҫli olma niteliǧi ҫizgili bir takım elbise giyerek oluşması gerekmiyor.“ Amerikan´ ın Demokratik Parti´sinin senatörü Dianne Feinstein tarafından söyleniliyor. 6 Üzümlerin meyve´si Ҫalışma Dünya´sı Güney Afrika Kısa zaman öncesine kadar siyahi ve renkli Güney Afrika`lılar iҫin ülke´ nin beyazlar tarafından kontrol edilen şarap endüstrisinde lider rol üstlenmeleri fiilen imkansızdı. Bugün bazılarının 2002 yılından beri üretilmiş olan yirmi´ ye yakın Güney Afrika´ da siyahiler´ in elinde şarap ürünleri bulunuyor. Gelişim yavaş ve zor gerҫekleşiyor. Yüksek faiz oranları, maddi kaynak yetersizlikleri ve 2004 yılında ki kuraklık sıkı bir rekabet nedeniyle ҫok sayıda şarap üreticilerin zarar yapmasına neden oldu. Üzüm üreticilerinin ҫoǧu ҫalışan kesim´ den oluşuyor ve bu şirketlerin ҫoǧu iş başı yapabilmek iҫin borҫlandılar. Elli sekiz yaşındaki Cecil Jaap Stellenbosch hissedar´ ı elli sekiz yaşındaki ortak hissedarlarının ve ҫalışanlarının hayal kırıklıǧına uǧradıklarını söylüyor. “Onlar büyük gözlerle size bakıp “Ne zaman bir şeyleri geri alabilirim?” diye Newsweek´e anlatıyor. Ortaklıkta daha az hisse sahibi anlamına gelecek olmasına raǧmen Jaap dışarıdan gelen yatırımcılar arayışı iҫerisinde. Kendi ҫalışanlarımızı bulup ve eǧitmemiz, işimizi kurmamız gerekiyor,“ diyor. Ondan sonra olduǧumuzu iddia ettiǧimiz kurum olabiliriz: baǧımsız davranmaya yeterli. 1974-1998 Uluslararası Futbol Kuruluşunun Brezilya´ lı başkanı Joao Havelange: „Aylık almıyorum, sadece aylık masraflarımı karşılayacak kadar yeterli miktarı alıyorum.“ dedi Hükümet ödenekleri ile finanse edilen tarım faaliyetlerin gelirlerinin yüzdeleri: Isviҫre: 71 % Yeni Zelanda: 2 % Amerika : Iş´ e hazır mısınız? Işyerinde gün iҫerisinde kilo kaybedip form´ da kalabilir misiniz? Eǧer ҫok yürür ve merdiven ҫıkarsanız bunu başarabilirsiniz. Amerika´ da mimarlıǧın yeni tarzının arkasında gizlenen fikir bu. Geleneksel olarak şirketler ҫalışanlarının bir yer´den bir diǧer 7 yere hızlı ve kolay ulaşabilecekleri şirket binaları istiyorlar. Şu an bir ҫok kurum ҫalışanlarının ҫalışma günleri iҫerisinde daha fazla hareket etmeleri iҫin ҫözüm arayışları iҫerisindeler. Bu trent´ in bir örneǧi Virginia eyaletinde bulunan Virgina Commonwealth Universitesinde planlanmış olan yeni bına. Merdivenler şirket bina`sının merkezinde, fakat asansörler bina´nın arka bölümünde bulunacak ve özellikle yavaş ayar`da işleyecek. Söz konusu olan bir diǧer örnek ise New Jersey, Princeton eyaletinin Robert Wood Johnson Vakfı. En önemli toplantı salonları yeni bina´nın dış kesiminde bulunuyor. „Ҫalışanların“ ilk tepkisi „Wow, bir toplantı´ ya varabilmem iҫin bu kadar uzun bir yol katetmem gerekiyor.“ Vakfın genel başkanı Peter Goodwin “Şu an fazla yürümenin keyfini ҫıkartıyorlar.“ diye The Wall Street Journal´ e anlatıyor. E-mail hastalıǧı Internet Bir ҫok kuruluşta e-mail neredeyse tamamen mektup´ların, toplantı not´ların ve faks`ların yerini almış durumda. Fakat ҫalışanlara daha verimli olmaları iҫin yardımcı olmaktansa, email yazmak bir ҫok iş saati gerektirebilir ve stres ´e neden olabilir. Bazı yöneticiler ҫalışanları iҫin e-mail sistemi geliştirmekte amacı ile danışmanlar ҫalıştırıyorlar. David Strom Amerikalı bir gazeteci ve uzmanlık alanı genel aǧ hakkında yazılar yazmak. „Bir e-mail´in nasıl kullanılacaǧı konusu hakkında zeki olmak zorundasınız.“ diye Strom New York Times´ e anlatıyor. „Aksi takdirde hayatınızı olumsuz etkilemesine izin verirsiniz.” Ofis işlerinin yanısıra bir ҫok kişi`nin e-mail yönetimine ihtiyac´ ı olduǧunu görüyoruz. Yeni yapılmış bir anket´te e-mail kullanıcıların yüzde kırkının e-mail`lerini gece yarısında kontrol ettikleri tespit ediliyor. Her yerde, her zaman “E-mail`lerinizi nerede kontrol ediyorsunuz?” Iş yerinde: 61 % Yatakta, pijamalarımın iҫinde 23 % Sınıf`ta: 12 % Deniz kenarında veya havuz´ da: 6 % Banyo´lukta: 4 % Araba sürerken:: 4% 8 Ken Ward Ҫalışma dünya`sı Insan`larla iletişim elli dokuz yaşındaki Londra´ daki sürücü yardımcısının iş´i iҫin yerine getirmesi gereken şartlar´ dan biriydi. Şu an ki işi: Londra´ da Güney Kensington ilҫesinde müşteri yardım bölümünde assistanlık yapmak. Yaşı ve ailesi: elli dokuz yaşındayım. Eşim veya ҫoҫuklarım yok, fakat iki evli olan arkadaşlarımla birlikte yaşıyorum. Bir aile gibi birlikte yemek yiyoruz ve tatil´e ҫıkıyoruz. Ev: Doǧu Londra´ da Bow ilinde kiralanmış beş odalık Victorian evinde yirmi beş sene yaşadık. Aylık gelir: sene´ de yaklaşık 30.000 avro. Tatil: sene´ de sekiz hafta. Ҫalışma saatleri: iki vardiya´ nın birisini ҫalışıyorum: sabah sekiz´ den öǧlen dört buҫuǧa kadar veya sabah on buҫuk´ tan akşam yedi´ ye kadar. Bu işi seҫmemin nedenleri: en son yaptıǧım televizyon şirketinde bilgisayar´ a data vermek işi gittikҫe yok olma tehlikesi ile karşı karşıyaydı. Londra´nın metro´su elli yaş üstü insanlar arayıp onlara güvenli iş yerleri teklif ediyorlardı. Bu işi bana faydası olabilecek iҫin seҫtim. Iş´imin en ҫok sevdiǧim yönü: insanlar´ ın özellikle de zor olan sorunlarını ҫözmek bana zevk veriyor. Bazı insanlar ҫok minnettarlar, böylece hızlı bir şekilde mükafat´ ımı alıyorum. Iş´imin en az sevdiǧim tarafı: bilet sistemi cok pahalı ve saşırılacak bir şekilde karışık. Insanlar´ ın yanlış biletlere sahip olduklarını anlatmak zorunda olduǧumu, yani yeterince para ödemediklerini veya ҫok fazla ödediklerini söylemeyi sevmiyorum. En kötü tecrübem Londra´ da gerҫekleşen bomba saldırıları günüydü. Ilk baş`ta trenler iptal edilmişti ve insanlar cok sinirlenmişlerdi, ҫünkü olabilecekler ile ilgili hiҫ bir bilgileri yoktu. Gerekli olan yetenekler: insanlar ile iyi anlaşmak. Yerel bölge´ yi ve ulaşım sistemini iyi bilmek. Günde sekiz saat ayakta durabilmek. Iş´ e başladıktan sonra ki önemli deǧisiklikler: Londra´ daki bomba saldırıları apaҫık bir ҫok şeyi deǧiştirdi. Saldırılara bayaǧı sinirlenmiştim. Olay`ların sonrasında silahlı polis güҫlerinin her yere yayılmış olması bayaǧı üzücüydü. Gözlemlemiş olduǧum bir başka farklılık müşteri memnuniyetine verilen fazla önem. Her ne olursa olsun metro sistemi insanları A yerinden B yerine götürmekte hala iyi bir hizmet sunmuyor. 9 Konuşulan diller: biraz Almanca, biraz Fransızca ve biraz Rusҫa. Iş haricindeki en önemli ilgi alanları: klasik müzik, özellikle Anton Bruckner (Bruckner Journal´ in editörü oldum) yüzmeyi seviyorum. Daǧlarda gezinmeyi, bisiklet sürmeyi, bahҫe´de ҫalışmayı, sanat ile ilgilenmeyi ve okumayı ҫok seviyorum. Hedefler ve hayaller: piyano sonat´ i bestelemek isterdim. Bruckner´ in bir heykelini yapmak ve küҫük güzel bir resim ҫizmek. Altmış yaşında serbest tarzda bir mil yüzebilmeyi ҫok umuyorum. Pişmanlıklar: bazen bazı fakir seyahat`ҫilere yanlış bilgi veriyorum, ondan sonra gece kötü bir his ile uyanıyorum. Daha iyi bir müzisyen olmak isterdim. En büyük başarılar: Dünya´ nın daha da kötü´ ye gitmesine raǧmen, bir yere kadar nazik ve mutlu olabilmem. Hayattaki en önemli öncelikler: mutlu olmak, sakin kalmak ve insanlara iyi davranmak. Idealimdeki iş: Iş`imin olmaması, fakat bunun yerine ilgi alanlarımı icra edebilmek iҫin yeterli zamanımın olması. Ofis kazaları Ҫalışma Dünya`sı En ünlü son sözler Duyduǧumda tüm telefon ile arayanların korktuǧu „Sizi baǧlamaya ҫalışacaǧım.“ sözlerinin geleceǧini biliyordum. Bir şey söyleyemeden, komik bir ses vardı ve baǧlantı kesildi. Hat`tın diǧer ucundaki kişi, telefonlarının nasıl ҫalıştıǧını bilmeyen bir kimse. Şu an ҫok hoşgörülü bir insanım. Insanların teknik alanda bir dahi olmalarını beklemiyorum. Fakat telefon görüşmelerini baǧlamak Mars´ a bir misyon göndermek gibi deǧil. Bu işin basit bir beklentisi ve bu durum bir sekreter, yönetici, makineci ve gün de veya senede 200 kere yapmaya baǧlı. Bunu başarabilmemek bunu yeterince düşünmemek veya bununla yeterince ilgilenmemenin bir göstergesi. Siz „Fakat şirketimin telefon sistemi bayaǧı karışık!“ Diyebilirsiniz. Lütfen arayanların bunu bilmediklerini ve ilgilenmediklerini düşününüz. Bu onların sorunu deǧil ve cezalandırılmayı hak etmiyorlar. Onlar sadece yardım bekliyor. Öyleyse telefonunuzu nasıl ҫalıştırmanız gerektiǧini bilmiyorsanız, yapılması gerekenleri bir kaǧıda yazınız ve görebileceǧiniz bir yere koyunuz (bilirsiniz, bilgisayar şifresinin üzerinde yazılan post- it´ in hemen yanında.). Bir başka kişi ile denemeler yapınız ta ki Stradivarius gibi telefonunuzu ҫalıştırabildiǧiniz kadar. Ve daha farklı özürler duymak istemiyorum. Eǧer „ Sizi baǧlamaya ҫalışıyorum.“ diyorsanız, bu yeterince denemiyorsunuz demektir. 10 Yolumdan ҫekiliniz Köşe`deki alışveriş merkezinden kısa bir süre önce geri döndüǧümde, sizler iҫin bir teşrifat sorum olacak. Diyelim hizmet endüstrisinde ҫalışıyorsunuz- örneǧin bir alışveriş merkezinde kartonları taşıyarak. Diyelim bir müşteri yolunuzun üzerinde. Ne yaparsınız? A) kartonu kafasına geҫirmek B) sesli bir şekilde „Dikkat! demek ve kenar´ a itmek, veya C) „Özür dilerim.“ diyerek kendisinin yol´ dan ҫekilmesini mi beklemek ? Teorik olarak, tabii ki c) cevabı. O zaman neden yüksek ses de her alışveriş yaptıǧımda „Dikkat! duyuyorum. Müşteriler neden dikkatli olmak zorundalar diye şaşırıyorum. Satış elemanları aksiyon filmlerindeki raydan ҫıkan trenler gibi kontrollerini mi kaybediyorlar. Bütün kartonlar TNT veya ölümcül bakteri mi iҫeriyorlar? Aҫıklaması her ne olursa olsun bugün kendimi risk´ e atmamaya karar verdim. Bir daha ki zaman da bu uyarıları duyuyorum. Alışveriş merkezini terk etmekteyim. Satış yapmak´ tan endişe edecek daha önemli hususlar var. Beklemek hiҫ bir zaman eǧlendirici deǧildir, fakat özellikle beklemenin bir türü ҫok tehlikeli: telefon hattında beklemek. Hat`ta beklemek Geneva anlaşmasının yasaklaması gereken „müzik dinlemek“ demek. Hat müziǧi arayana hala hatta olduǧuna dair sinyal veriyor. Fakat, bu acı vermek zorunda mı? Dün doktorumun ofisini aradım ve Madame Butterfly müziǧini o kadar sesli bir şekilde dinledim ki telefon´ un ahizesini kulaǧımdan uzak tutmak zorundaydım. Bu arada benim gibi aynı şekilde hat`ta olan meslektaşım, sürekli „Memnuniyet´ in“ aynı bölümünü dinlemek zorundaydı. Benim Puccini, kendisinin de Stones´ ı sevmesinden dolayı bu ikimizin de hoşuna gitmemişti. Sorun neydi? Her şeyden önce ses kalitesi ҫok kötüydü. Eǧer müzik bu şekilde dinleniliyor ve zevk veriyorsa, hiҫ kimse konser´ e gitmezdi. Ikincisi, şirketlerin arayanları hiҫ istemedikleri bir müziǧi dinlemeleri iҫin zorlaması hiҫ adil deǧil. Üҫüncüsü ne opera ne rock arka fon müzigi teşkil ediyor. Müziǧi dinlerken her hangi bir iş yapmak imkansız, fakat ikimiz de iş yapmak zorundayız. Şirketlerin müşterilerini sinirlendirdiklerinin farkında olduklarını düşünmüyorum. Bir gün doktorumla korkunҫ hat müziǧi ile ilgili konuşabilirim. Veya daha iyisi kayıt ederim ve dinletirim. Her zaman kendisini kendi silahları ile yenilgi´ ye uǧratmak istemişimdir. 11 Dünya ekonomisi: Reklam Her eşya iҫin bir yer mi? Bir gün de bir elma. Ürün sunumu film ve televizyonlar´ da ҫok alışılmış bir durum. Reklam endüstrisinde ürün pazarlaması büyük bir slogan. Dolaylı yoldan hiҫ farkında olmadan tüketici mesajları ile bombalanıyor muyuz? Bu tartışmaya aҫık konu ile Margaret Davis ilgilenmeye başladı. James Bond bir BMW sürüyor. X-Men filminde kahramanı oynayan Hugh Jackman Moson Kanada birasını iҫiyor. The King of Queens televizyon komedisinde bir satış elemanı iPod´ un fiyatını hesaplamadıǧı iҫin kendisini suҫlu hissediyor. Reklam dünyasında buna “Ürün sunumu” adı verilir ve bununla ilgili yeni bir şey yok. 1896 yılında Lever Brothers (şu an Unilever) güneş işıǧı operasını ilk sessiz sinemada sundu. The Kraft Music Hall gibi eski radyo eǧlence programları reklam sponsorlarının isimlerini iҫeriyordu. Bu arada orjinal radyo sabun operaları “sabun” şirketleri tarafından sponsor edilmişlerdi- ismi bundan dolayı kaynaklanıyor. Bugün, dijital ve video teknolojisinde ki gelişmeler reklam spotlarını televizyon programlarından ҫıkartmayı mümkün kılıyorlar, hem televizyon şirketlerini hem de reklamcıların karlarını tehlike´ ye atan bir gelişme. Özellikle Kuzey Amerika´ da “Ürün sunumu” gittikҫe reklam´ ın geleneksel türlerine alternatif olarak görülüyor. „Ürün sunumu´ nun “ Avrupa´ da sıkı bir şekilde kontrol edilmesine raǧmen, Kuzey Amerika´ dan gelen büyük sayı da film ve televizyon programları uygulananları kontrol etmeyi zorlaştırıyor. Sonuҫ olarak Avrupa Komisyonu geҫen sene „Ürün sunumu sınırlamaları gevşetme konusu ile ilgili önerilerde bulundu. Gelecekte Avrupa Komisyonu uydurulmuş program iҫeriklerinde ürün sunumuna izin verecek, fakat ҫocuk programlarında, haberler veya gerҫekleri yansıtan programlarda deǧil. Televizyon kanallarının bunun haricinde ürün sunumu`nunu daha aҫık bir şekilde ortaya ҫıkartmaları gerekecek. Avrupa Birliǧinin enformasyon toplumu ve medya komiseri, Viviane Reding, “Ürün sunumu medya denetim kurumları iҫin uygulama ve hukuk ile ilgili zor sorunları beraberinde getiriyor.“ diyor. 2005 yılının eylül ayında Reding bir konuşmasında Alman gazeteci yayıncılarına „Örneǧin medya hukukuna ilişkin James Bond filmlerinde o kadar sık ve aҫık bir şekilde tanınabilecek BMW´ yi nasıl deǧerlendirebiliriz?“ diye soruyor. Avrupa Birliǧinin komiseri ürün sunumu ve ürünlerin veya kuruluşların programlarda tam olarak reklam olarak belirtilmeyen, gizlice araya giren reklam arasında bir farklılıǧı ortaya ҫıkartıyor.“1989 yılından beri gizlice araya giren reklamlar bütün Avrupa Birliǧi ülkelerinde Avrupa Birliǧi Televizyon yönergesi ile yasaklandı ve geleceǧe kadar da deǧiştirilmiş 12 televizyon yönergesi ile de böyle kalacak,“ diye Reding dinleyicilerine anlatıyor. Her ne olursa olsun Reding´ in itiraf ettiǧi gibi durum tam olarak belli deǧil. “Ürün sunumu bugün hukuksal aҫıdan gri bir alanda gerҫekleşiyor.” diye söylüyor. “Her ürün sunumu Avrupa Birliǧinin gizlice araya giren reklam tanımına dahil deǧil.”Her Avrupa Birliǧi bölgesindeki şirket´in bu AB yönergesine uymadıǧını geҫen senenin Marienhof skandalı gösteriyor. Alman gazeteci Volker Lilienthal ARD televizyon dizileri senaryolarının en az on sene boyunca gizlice araya giren reklam iҫerdiklerini keşfetti. Bu reklamları yaymayı amaҫlayan gruplar reklam üreticilerine sabun opera senaryolarında ürünlerini ve hizmetlerini bu referanslar ile ilgili sunmaları iҫin para ödediler. Reding AB yürütmeliklerin gevşetilmesinin Avrupa medyasını, özellikle de film endüstrisini rahatlatacaǧını söylüyor. “Avrupalı film yapımcıları amerikalı rakiplerine nazaran tam net olmayan Avrupa´ daki hukuki durumdan dolayı ciddi bir dezavantaj yaşadıklarından şikayetҫiler.“ diye Reding yorum´ da bulundu. Avrupa´ da film endüstrisi amerikan rakiplerine karşı zorlu bir mücadele vermek zorunda iken Amerikan filmleri ürün sunumu ile finanse oluyor olabilirler ve yasalar (hukuksal düzen) ülkeden ülkeye farklı olabilir ve bu tür finansmanın yasal olup olmadıǧı ҫoǧu kez belirsiz.” Her ne olursa olsun Alman yayıncıları bu duruma yüzde yüz inanmıyorlar. Yayıncılar birliǧinin başkanı Hubert Burda komisyonu`nun planının genel anlamda medya´ nın güvenilirliǧini tehlike`ye attıǧını söylüyor. Hem Alman Gazeteciler Birliǧi hem de AB bu önerisine karşı temkinli, ürün sunumunun medya´ nın sadece televizyon´a deǧil bütün türlerine siҫrayacaǧından endişeli. Kuzey Amerika´ da ürün sunumunun cok yaygın olmasına raǧmen, orada da bu konu ҫok tartışmalı. 2005 yılının kasım ayında Hollywood yazar ve oyuncuları televizyon programlarının yayınlarının kontrollerine ilişkin yasaların hazırlanması talebinde bulunuyorlar. Bunun haricinde 550 $ milyon kar elde eden endüstrinin karlarına ortak olmak istiyorlar. Reklam filmlerinde ürün sunumunu ciddi bir şekilde redd eden bir grup. Tüketici kuruluşu ҫocukların ürün sunumlarında özellikle güven´ e ihtiyacları olduǧunu söylüyor. 2005 yılının şubat ayında Federal Ticaret Komisyonu (FTC) reklam filmi alarmlarını redd ederek televizyon´ da ürün sunumlarının daha sıkı düzenlenmesi ricasında bulundu. Reklam filmi alarmı ajansdan ürün sunumunu reklam olarak göstermeleri iҫin reklam yapım şirketlerini bunu istemeleri iҫin rica da bulundu. FTC ürün sunumunun ürünler ile ilgili hiҫ bir iddia da bulunmadıklarından dolayı tüketicileri yanıltmadıǧını söylüyor. Mary K. Engle, FTC reklam pratikleri bölümünün direktörlerinden biri reklam filmi alarmına ürün sunumu`nun ҫocukların izlediǧi programlarında hiҫ bir sakıncası olmadıǧını söylüyor, ҫocuklar anne babalarından bir takım ürünleri almaları iҫin yalvarsalar bile. Reklam filmi Alarmı´ nın yöneticisi Gary Ruskin bu görüşe katılmıyor. “Iddiasız bir aldatmanın olamayacaǧını söylemenin temelinde reklamın 13 sadece etkiler ile degil de iddialar ile ikna etmesi günümüzde savunulamayan fikri yatiyor. 70 sene önce bu gerҫek olabilirdi, fakat bugünümüzde bu inanҫ kesinlikle yanlıştır.” Ulusal Reklam Yapımcıların Birliǧi´ nin başkanı Daniel L. Jaffe her ne olursa olsun reklam filmi önerisinin gerҫekҫi olmadıǧını söylüyor. “Bir ürün ne zaman tanıtıldıysa, kendiliǧinden aҫılan bir reklam penceresinin reklam olması gerekiyor. Bu ҫok rahatsız verici ve radikal bir öneri.” diye Jaffe The New York Times´ a anlatıyor. Reklam sektörünü temsil eden başka örnekler ürün sunumunun film ve televizyon programlarının daha gerҫekҫi görünmesini saǧlıyor. “Bir adam bir bar´ a girdiǧinde, “Bana bir bira ver.” demiyor,” diyor Toronto´ daki MMI ürün sunumu`nun başkanı Philip Hart. “Bunun istisnai durumu yabancı bir ülke´ de bulunması, ve sevdiǧi bira´ yı istemesi ve ismi ile ısmarlaması.” MMI´ yın reklam uzmanları ürünlerinin film ve televizyon programlarında tanıtılması iҫin şirket´ e para ödüyorlar. MMI ürünleri My Big Fat Greek Wedding, The shipping news ve X-Men gibi kapsamlı bir film yelpazesinde sundu. MMI´ yi 1985 yılında hayata geҫiren Hart tüketici grupların insanların abartılmış reklamlara karşı gelecekleri iddiasına ilişkin temkinli. “ Eǧer insanlara reklam lehine veya alehine seҫme imkanı verirseniz, insanların ҫoǧu reklam istemediklerini söyleyecekler“ görüşünü paylaşıyor, fakat “Batı dünyasında seҫme özgürlüǧü ve fikir beyanı özgürlüǧü oldugunu ve bunun reklam ile el ele.” olduǧunu ekliyor. Bu arada Avrupa Birliǧinin son önerileri yakın zamanda yasal olmayacak. Ilk önce bütün yirmi beş üye ülkeleri tarafından kabul edilmesi gerekiyor, bu prosedürünün büyük ihtimal en az 2009 yılına kadar sürmesi bekleniliyor. Röportaj Gary Ruskin “Reklam endüstrisi gittikҫe cazibesini yitiriyor.” Tüketici grubu Commercial Alert´ in başkanı Gary Ruskin ürün sunum`unun tehlikeleri ile ilgili Margaret Davis ile konuşuyor. Ürün sunumu artmakta mı? Son dört veya beş senede ürün sunumu ciddi bir artış gösterdi, ҫünkü reklam yapımcıları bunun başarı getireceǧi düsüncesine vardılar. Eleştirel düşünme tarzımızdan sıyrılıp ve bu konu`ya ilişkin daha az ilgi gösterdiǧimizde beyinlerimize mesajları yerleştiriyoruz. Bu ҫok etkili bir reklam aracı- ve reklam endüstrisinin gittikҫe cazibesini kaybettiǧi bu dönemde— reklam yapımcıların bizleri reklamları izlemeye zorlayacak ҫözümler bulmaları ҫok önemli. 14 Ürün sunumu hangi şekillerde karşımıza ҫıkıyor? Ürün sunumları şekilleri ҫok fazla. Ürünün bir televizyon programına, film`e veya başka bir medya aracına entegre olduǧu ürün entegrasyonu var. Ürünün bir olayın parҫası olduǧu olay sunumu mevcut. Ürünün bir programın başlıǧı olarak entegre olduǧu başlık sunumu var. Bunun haricinde haber programlarında ürün iҫin reklam yapan satın alınmış tüketiciler var, örneǧin tibbi bir ürünün kullanımı iҫin, fakat para karşılıǧında bu reklamı yaptıkları aҫıklanmıyor. Fakat ürün sunumu bunun dışında video, video oyunları, kitaplar ve hatta şarkılarda gerҫekleşiyor. Ürün sunumu`nun ne gibi dezavantajları var? Bir ҫok olumsuz yönleri var. Bir ҫok insanlar reklamların reklam olduǧunu anlayamıyorlar, bu nedenden dolayı bu bir yanılgıdır. Bir başka sorun ise “ad creep” olması- hayatımızın ve kültürümüzün bir ҫok alanına yayılan reklamlar. Insanlar reklamlarla bombalanmaktan bıkmış durumdalar. Televizyonu ve filmleri sürekli reklam yapan medya aracı haline getiriyor. Ürün sunumuyla ilgili bir başka sorun ise ҫocuklara tütün, alkol veya ayak üstü yemekler gibi tehlikeli veya saǧlıksız ürünleri sunması. En sonunda 1927 radyo yasasından beri sponsor bulmayı hedefleyen amerikan yasasının bir parҫası. Hem Federal Communications Commission hem de mahkemeler kimler tarafından etkilendiǧimizi bilme hakkımızı desteklediler. Demokratik bir ülke´ de bu ҫok önemli bir hak. Televizyon endüstrisinin yaptiǧi iş gizli reklam propagandası. Ҫocukların ürün sunum`una karşı özel bir korumaya ihtiyaҫları var mı? Evet. Ingiliz tıp dergisi Lancet ´de genҫlerin yarısının televizyonda ve filmlerde yayınlanan tütün reklamlarından dolayı sigara iҫtiklerini tespit eden bir araştırma yayınlanmıştı. Bu ürün sunumunun daha az etkileyici bir metod olarak limonata veya başka ayak üstü yiyecekleri desteklediǧine inanmak iҫin bir neden yok. Ürün sunumu özellikle ҫocuklar ile başarılı, ҫünkü onlar reklamın reklam olduǧunu algılamıyorlar. Ҫocuklar ҫoǧu zaman yaşıtları tarafından grup baskısına maruz kalıyor, hayal tablolarından etkileniyor ve bir başkası Cola veya sigara iҫen bir başkasının hayran kaldıǧını gördükleri zaman, bu hayranlıǧı dikkatle izliyorlar. Commercial Alert ürün sunumu`nun yasaklanmasını mı yoksa sadece kontrol edilmesini mi istiyor? 15 Yasaların bu alanda etkisini o kadar göstermesini saǧlamaya ҫalışıyoruz ki, ürün sunumu bütün medya organlarında aҫıklamasını yapsın. Örneǧin televizyon ve filmlerin başında „ Bu film …ürün icin ürün sunumu iҫeriyor.“ Ondan sonra şirketlerin ve ürünlerin bir listesi gelmesi gerekiyor. Ondan sonra ürün sunumu yayınlandıktan sonra „reklam“ kelimesi ekranın alt yazısında bir aҫıklama olarak gelmesi gerekir. Hangi ihtimal ile bunun gerҫekleşeceǧine inaniyorsunuz? Uzun vade´ de bunun mümkün olabileceǧine inanıyorum, ҫünkü reklam endüstrisi gittikҫe cazibesini yitiriyor. Örneǧin geҫen sene`nin bir anketi Amerikalıların yüzde 65´ inin reklam endüstrisi daha agresif ve usandırıcı olduǧu iҫin reklam ve pazarlama alanına daha fazla kısıtlamalar istediklerini gösteriyor. Bu rakamların gittikҫe arttıǧını düşünüyorum ve bu nedenden dolayı hem Kongre´ de hem de devlet´in yasama organlarında isteklerimiz daha fazla kayde´ ye alınıyor. Philip Hart- Röportaj Küresel Ekonomi „Tüketicileri aşaǧılayamazsınız. Ticari bir Dünya ´ da yaşıyoruz. Toronto ` daki ürün sunumu`nun MMI şirketinin genel başkanı Philip Hart Margaret Davis ile kendi şirketinin diǧer şirketlere ürünlerini film ve televizyon programlarında sunmalarında nasıl yardımcı olabileceǧini anlatıyor. Ürün sunumu şirketleri işinizi nasıl buluyor? 1960´lı ve 70´ lı yılların başında başlayarak üretim şirketleri ürün sunumu`nu gerҫekliǧin bir ҫeşidi olarak kullanmaya başladılar. Film ve televizyon prodüksiyonlarının sayısının dünyaca artmasıyla birlikte, insanlar ürün sunumu şirketlerini kurmanın mümkün olduǧunu anladılar. Aynı zamanda yapımcılar ve yönetmenlerle direkt iletişim kurmaya başladılar. „Eǧer ҫaǧdaş bir proje üzerinde ҫalışıyorsanız, şirketimiz BMW, FedEx Pepsi, Sony, Molson´ s birasını temsil ediyor. Bana senaryonuzu gönderiniz, ben okuyım ve ben müşterilerimizden biri iҫin bir imkan görürsem, ürünlerimizi size ücretsiz sunabilir veya ücretsiz bir şekilde ödünҫ verebiliriz. Daha önemlisi size bu marka´ yı üretiminizde kullanmanız iҫin izin veriyoruz, ҫünkü bir ürünü izinsiz tanıtamazsınız.“ Ürün sunumu şirketleri ҫoǧu zaman benim gibi ücret bazında ҫalışıyorlar. Burada stüdyo´ ya giden başka şirket söz konusu ve şöyle söylüyor: „Sizin filminizde veya televizyon dizinizde yer almak iҫin para ödeyen bir şirket bulabiliriz.“ Sizin ve ҫalışanlarınızın gözden geҫirdiǧi bu senaryo`yu nasıl buluyorsunuz? 16 Stüdyo ve üretim şirketleri bunları bize gönderiyorlar. Ayşe ve Metin´ in bar´ a gitmesi iҫin senaryo öyle yazılmış. Böylece karakterlerin sosyo-ekonomik profillerine göre biz bunu tartışacaǧız- Metin 29 ve 36 yaşları arasında olabilir ve Ayşe´ de aynı yaş grubunda olabilir ve A, B, C, D ürünleri iҫmelerinin şansının ne kadar olduǧunu belirleyeceǧiz. Karakterlerin demografik yönlerini kullandıkları marka´ nın kişiliklerine uygun olup olmadıǧından emin olmak iҫin bilmek ҫok önemli, bu ürünler tahıl, bira, araba, veya bilgisayar olabilir. Bu ürünler senaryo´da da yazıyor. Tahıl tüketen ҫocuk da senaryo´ da yazıyor. Annesi bulaşık yıkıyor, babası traş ve koltuk altı spray´ yi kullanıyor veya paket taşıma şirketi tarafından alınıyor olabilir. Böylece bu senaryo´ yu okumak ve “ Bizim iҫin senaryo´ yu deǧiştirecekler mi, bekleyelim ve görelim“ söylemeye benzemez. Bu olay gerҫekleşmeyecek. Tüketici grupları ürün sunumu`nun kontrol dışında olduklarını söylüyorlar. Bununla ilgili ne söyleyebilirsiniz? Bir kişi “Bana bir bira ver.” dediǧinde ve bu bira bir cam bardaǧında servis edildiǧinde, tüketici grupları eski zamanlarda neler yanlıştı diye soruyorlar. Kahvaltı masasında kırmızı bir kutu olurdu ve bunun üzerinde “Tahıl” yazardı. Bu zamanda tüketici´ yi öyle kolay kandıramazsınız. Ürün gerҫek ürün olması lazım.Ticari bir Dünya´ da yaşıyoruz. Kuzey Amerika´ nın her hangi bir televizyon kanalını aҫınız, her hangi bir dergi´ yi elinize alınız etrafta gezinip pankartlara bakınız ve radyo´ yu aҫınız. Reklam´ ı her yerde görüyor ve duyuyorsunuz. Insanlara “Bu televizyon kanallarını reklam filmleri olmadan satın alabilirsiniz ve bu size ayda 500 $ ´a mal olacaktır veya bu saat başı on dört dakikalık reklam yayınlanan bir hizmet´ i aylık 29,95 $ `a televizyon ücreti dahil satın alabilirsiniz.” söyleyebilirsiniz. Bunlar´ dan biri reklam filmlerinden noksan, size sene´de 6.000 $`a ve diǧer hizmet size reklam filmleri dahil ayda 360 $´ a mal olacaktır. Hangisini seҫmek istersiniz? Dr Garry Felgate Küresel Ekonomi Firmalar karbon diyoksit ҫıkıntılarını azaltmak iҫin daha fazla önlem almak zorundalar mı? Evet! Karbon diyoksit ҫıkıntılarını azaltmak hem şirket´ in hem ҫevre´ nin amaҫladıǧı bir hedef. Bu iklim deǧişimi bu gezege´ nin mücadele ettiǧi tek büyük tehlike. Ve karbon diyoksit bu gezege´nin ürettiǧi en önemli sera gazı. Bu durum Kyoto- Tutanaǧının Avrupa Birliǧinden sera gazı´nı yüzde sekiz oranında 1990 seviyesinden 2012 seviyesine kadar indirmesini istemesinin nedeni. Bazı insanlar Avrupa´ daki şirketlerin Amerika ve Avustralya gibi ülkelerin bu sözleşmeyi tasdik etmedikleri halde bu önlemleri neden almaları gerektiǧini merak ediyorlar. Ilk başta liderliǧinizi göstermek zorunda olduǧunuzu söylerdim. Ikincisi 17 yüksek petrol fiyatları döneminde enerji talebinizi maddi nedenlerden dolayı azaltmak anlam veriyor. Ve üҫüncüsü, er geҫ şirketler sorunlar ile mücadele etmek zorundalar ve bu alanda öncü olmanın avantajları olabilir. Bu görevi erteleyen ise hem iş´ lerine hem ünlerine zarar verebilirler. Carbon Trust tarafından yeni yapılan bir anket´ e göre eǧer uҫuş endüstrisi iklim deǧişikliǧine bir katkı´ da bulunmazsa marka deǧerinin yüzde ellisini kaybedebileceǧini söylüyor. Petrol ve gaz, banka ve iletişim sektörlerinin sonuҫları ҫok daha düşük´ tü, piyasa deǧerinin en az yüzde iki veya üҫ oranında. Her ne olursa olsun bu durum sadece Ingiltere piyasasında bir kaҫ milyar sterling´ e mal olabilir. Bilim adamlarının büyük ҫokluǧu Amerika´ dakiler dahil, iklim´ in deǧiştiǧinden ve insan aktivitelerinin önemli bir etken olduklarından eminler. Bunu ya bir tehlike ya da bir imkan olarak görebilirsiniz. Araştırmalarımızın sonuҫlarına göre bu mevzu´ yu ciddi almamız iҫin bir olanak var. 2001 ve 2005 yılları arasında Ingiltere´ nin en büyük alışveriş merkez zinciri olan Sainsbury´s karbon diyoksit ҫıkıntılarını yüzde yirmi indirdi. Bu miktar Ingiltere´ de her iş yerinin ve evlerin bir günde enerji ve ulaşım iҫin tükettikleri karbon diyoksit miktarı. Bu durum şirket`lerin sene´ de 8 milyon sterling´ den (yaklaşık 11,6 milyon avro´dan) fazla para tasarruf etmelerini saǧladı. Karbon diyoksit indirme kararlarının gayri safi milli hasıla´ yi olumsuz etkilediǧi görüşüne katılmıyorum. Birlikte ҫalıştıǧımız 200 şirket`lerden hiҫ biri büyüme oranlarının kısıtlandıǧını yaşamadılar – ҫoǧu durumlarda kendilerine yeni imkanlar sunuldu. Bazıları asıl aktivitelerin iҫinden ek ürün olarak yenilenebilir enerji ҫeşitleri geliştirdiler ve bunu enerji daǧıtım sistemine geri verdiler. Iklim deǧişikliǧi bunun haricinde bir risk oluşturuyor. Kapınıza gelip tıklamasını bekleyemezsiniz, ҫünkü kendinizi bu deǧişikliǧe hazırlayabilmeniz iҫin zamana ihtiyacınız var. Ve eǧer bir yatırımcıysanız, bu göz ardı edilemez bir risk teşkil ediyor. Geҫen sene Meksika´ nın golfünde o kadar ҫok rüzgar fırtınaların olması bir tesadüf´ tü, fakat bir yatırımcı olarak o bölge´ deki yatırım kararlarınız ile ilgili ne düşüneceksiniz? Iklim deǧişikliǧinin etkilerini önlemenin en iyi yolu enerji talebini azaltmak. Ihtiyacınız olmadıǧı işıǧı söndürünüz. Kullandıǧınız enerjinin düşük enerji ayarında olmasına dikkat ediniz. Ondan sonra ҫevre´ ye en yararlı olan enerji türünü seҫiniz. Bazı insanlar ışıklandırmanın şirket´ lerin enerji faturasının küҫük bir bölümünü oluşturduklarına inanıyorlar. Bu konu´ da yanılıyorlar. Havalandırma tesisatı olmayan bir bina´ da ışıklandırma ve ısıtma enerji masraflarının en büyük kısmını oluşturuyorlar. 18 William O´Keefe Hayır! Şirketler karbon diyoksit ҫıkıntılarını azaltmak iҫin daha fazla önlem almalılar mı? Bu konu´ ya ilişkin Elisabeth Ribbans karşıt görüş savunan iki uzmanına sorular sordu. Enerji ekonomik büyümenin motoru. Artan nüfüs ile saǧlıklı ekonomik büyüme ile enerji tüketimini kesin bir şekilde azaltmak mümkün deǧil. Kyoto tutanaǧın asıl hata´ sı bu düşünce tarzı. Bunun aksini düşünen herkes ne enerji kullanımını ne de ekonomik gerҫekleri anlayabilir. Enerji verimliliǧinin ne kadar iyi´ ye gittiginin hiҫ bir önemi yok, ısıtmak, ışıklandırma, ulaşım ve şirket´ lerin faaliyetlerini yerine getirebilmeleri iҫin daha fazla enerji´ ye ihtiyaҫ var. Dünya enerji´sinin yüzde seksen`inin fazlası fosil yakıtlardan gelmekte. Amerika´ da su enerjisi dışında enerji`nin sadece birisi yenilenebilir. Bu rakamın hızlı bir artış göstermesine raǧmen yenilenebilir enerji`nin fosil yakıt maddelerinin tüketilen miktarını ciddi bir oran´ da azaltmak bir kaҫ on yıl zaman alacak. Uluslararası enerji ajansı dünya´ nın 2025 yılına kadar yüzde elli oranında daha fazla enerji´ ye ihtiyacı olduǧunu tahmin ediyor, ve bu enerji´ nin büyük oranının kömür, petrol, ve gaz´ dan geldiǧini ekliyor. Daha düşük ve karbonsuz enerji sistemleri söz konusu deǧil. Böylece emisyonlar yükselecek. Insanlıǧın küresel ısınmadan sorumlu olduǧunu ıspatladıǧımız doǧru deǧil. Gelecek ile ilgili bize anlatılanlar bilimsel aҫıdan kanıtlanmamış iklim modellerinden geliyor. Modeller gerҫekte söz konusu olan ҫok daha büyük bir ısınmayı tahmin ediyor. Endüstri öncesi karbon diyoksit miktarını katlamak yolunun henüz üҫ de ikisini katettik, ve son birkaҫ on yılda ısı sadece bir derece Fahrenheit (0,56 derece Celsius) yükseliyor. Bu nedenden dolayı ekonomik aҫıdan zararlı olan faaliyetleri bu modellerle aҫıklamak pek zeki deǧil. Diyelim gayri milli hasılanın yüzde birini zarar oluşturuyor, bu kulaǧa az gelebilir. Fakat Amerikan olayında 10 $ bilyon (8,5 bilyon avro ) deǧerinde bir ekonomi söz konusu. 100 milyar dolarlık bir azaltma bir ҫok yok edilen iş yeri demek. Bunun haricinde 2030 yılına kadar eǧer bütün gereken önlemler alınırsa beklenilen ısı farkı düşük olacak. Böylece endüstrinin rastgele belirlenmiş hedeflerini yerine getirmesi iҫin baskı yapmak, ҫevre´ yi ҫok büyük bir derece´ de etkilemeyecek, sadece işҫiler´ in maaşlarını etkiler. Amerika´ nın Kyoto tutanaǧındaki hedefleri yerine getirmesini saǧlamak arabaları yoldan ҫekmek gibi önlemler gerektirir. Bu tür faaliyetler hayata geҫirilemez. Avrupa Birliǧinin 15 üye ülkesinin hiҫ biri bu hedefleri yerine getiremeyecek. Ingiltere ile Almanya bunu başarabilirler, fakat bu da tarih`in bir tesadüfü. 1994 yılı baz alınan yıl ise- 1990 yılı yerine-- ?. 1990 yılından sonra Doǧu ve 19 Batı Almanya birleşiyor ve emisyonları ciddi bir oran´ da azaltıldı. Ve Margaret Thatcher iklim ile ilgili olmayan nedenlerden dolayı kömür tüketiminden gaz tüketimine geҫti. Sevindirici boyuttaki iklim deǧişikliǧinin etkileri bu on yılın sonrasında bekleniliyor, bu da acele etmek iҫin bir neden olmadıǧını gösteriyor. Zeki bir şekilde davranmak iҫin, bilgimizi artırmak ve teknolojilerimizi geliştirmek iҫin zamanımız var. Gerҫek anlamda büyümenin gerҫekleştiǧi bir gerҫek var- bunların bir örneǧi de Ingiltere´ deki Blair hükümetinin deǧişmiş pozisyonunda kendisini gösteriyor ve küresel ısınma sorunu ҫözümü enerji azaltılışıyla deǧil teknoloji ile ҫözülecek. Bu tür teknolojileri geliştirmemiz iҫin daha fazla zamana ihtiyacımız var. Julian Earwaker Ingiltere´ nin deǧişen yüzü Küҫükler gidiyor, büyükler geliyor: Ingiltere´ de bir alısveris bulvarı yakın zamanda bir diǧeri gibi mi görünecek, diye Julian Earwaker soruyor. Renkli logolar, tanınmıs markalar- Ingiltere´ nin en işlek caddesi son elli yılda deǧişti. Büyük perakendiciler ve maǧaza zincirleri baǧımsız, aile yönetiminde bulunan ve belli bir alan´ a odaklanmış olan dükkanların yerini aldı. Böylece ortaya yeni bir fenomen ҫıkıyor: klonlaşmış şehirler. Dorchester´ den Dumfries´ e kadar, Ingiltere´ nin şehir merkezleri aynı olmaya başlıyorlar. Yeni Ekonomi Vakfı´ nın son araştırması Ingiltere´ nin güney-batısında bulunan Exeter şehrin işlek caddesinde sadece bir baǧımsız dükkanı bulunan „Ingiltere´ nin en kötü klonlanmış şehri „olduǧunu aҫıklıyor. Ҫok az işlek caddelerin bir kasabı, fırıncısı veya gıda ürünü dükkanı var. Bütün ülke ҫapında her sene 2000 baǧımsız aile dükkanları dükkanlarını kapatmak zorunda kalıyorlar. Ingiltere´ nin gıda ürünü endüstri`sinin yaklaşık yüzde sekseni şu an „Dört büyük süpermarket zinciri tarafından kontrol edilmektedirler: Tesco, Sainsbury´s, Morrisons ve Asda. Gıda ürünü dışındaki işleri- giysi, elektronik eşyalar, kitaplar, CD´ler, ilaҫlar aynı şekilde büyüyor. Aynı zamanda kitap piyasa`sının yüzde onuna sahipler. Talebe uygun dükkanlar bir sonraki hedefleri. Serbest-piyasa esnekliǧi hedefleriyle hükümet fiilen monopollaşan perakendicileri göz ardı etti. 2002 yılında Tesco talebe uygun satış yapan T&S zincirini satın aldıǧında bunun rekabet´ e aykırı olmadıǧına dair talebe uygun bu dükkanların ve süpermarket´ lerin farklı endüstriler simgelemeleri nedeniyle kartel dairesini ikna etti. 2005 yılının başlarında süpermarket dev´ i bir başka talebe uygun satış yapan dükkan zincirini satın 20 aldı ve şu an Ingiltere´ nin gıda ürünü piyasasının yüzde otuzundan fazlasını kontrol ediyor. Maǧaza zincirlerinin rekabete aykırı eylemleri – ürünleri masrafların altında satmak ve belli coǧrafi bölgelerde “Esnek fiyat biҫimlendirmesi“ uygulamak.- kücük perakendecileri yaralıyor. Mal teslimcileri daha az karları kabul etmek zorunda bırakılıyorlar. Ingiltere´ nin ҫiftҫileri tüketicilerin paralarını harcamış oldukları gıda ürünlerinin yüzde altmışını elde ettiler, bugün sadece yüzde yedi kazanıyorlar. Fransa´ daki yüzde 18 oranından ҫok daha düşük. Süpermarket´ ler hisse sahiplerinin hisselerinin deǧer kazanması iҫin katkıda bulunuyorlar ve hükümete ciddi miktarda vergi geliri saǧlıyorlar. Bunun dışında düşük gıda ürünleri fiyatları enflasyonu düşük bir seviye`de tutmaya yarıyor. Fakat bu süpermarket zincirleri Ingiltere´ nin toplumunu ҫevresel veya sosyal aҫıdan bir katkı´ da bulunuyor mu? Tesco Ingiltere´ nin en büyük özel sektörünün işvereni olabilir. The Grocer dergisinde yayınlanan rakamlara göre küҫük dükkanlar işyeri yaratmak konusunda daha başarılılar. Bunun haricinde perakendeci dev´ lerin planlama süreci üzerinde ҫok adil olmayan bir etkileri var. Ingiltere planlama yasaların inşaat şirketlerine başarısız planlama faaliyet`lerine itiraz etmeye izin veren Avrupa´ nın tek ülkesi. Fakat yerlilere izini ҫıkmış bir plan´ ı redd etmeye izin vermiyor. Şu an küҫük şirketler, gösteri grupları ve endişeli siyasetҫiler süpermarket`ler tarafından satın alınmış küҫük zincirler ve talebe uygun dükkanlar ile ilgili bir mühlet (ödemeyi erteleme) istiyor. Bunun haricinde perakendeci`lerin piyasa hislerinin sınırlanmasını, perakendecilik sektöründe baǧımsızlık imkanları, ve süpermarket´leri denetleyecek bir kurum istiyorlar. Her ne olursa olsun hızlı bir şekilde hedeflenmiş olan kararlar verilmeden Ingiltere´ nin klonlanmış şehirleri tüketicilerin hak ettiklerinden daha fazla maddi yarar elde etmelerine neden olacak. Avrupa´ nın en ҫok ihtiyacı olan şey yeni moral Küresel Ekonomi Almanya´ nın işsizlerini daha iyi günler bekliyor mu? Almanya´ da bir moral deǧişimi hissediliyor. Bu deǧişim bütün Avrupa´ ya sıҫrayacak mı? Avrupa´ nın morali ҫok korkunҫ iken, her şey bir an da kötü´ ye gidiyor gibi görünüyor. Yavaş büyüme ile ilgili karamsarlık, yüksek işsizlik, stagnasyon´un daha da kuvvetlenmesi son on iki ay´ da yaşanılan durumu yansıtıyor, özellikle de Almanya, Fransa ve Italya gibi en güҫlü ekonomilerinde. Iyi haber büyük koalisyon´ un başındaki Angela Merkel´ in seҫilmesi Almanlar tarafından uzun süren depresyon döneminden kurtulmak istediklerini gösteren 21 işaret şeklinde olumlu karşılandı. Bu tabii ki sadece kısa bir balayı gibi. Hiristiyan Demokratların ve Sosyal Demokratların ittifaǧı ekonomi kalkınmasını olumsuz bir şekilde etkilemeden ürkütücü devlet bütҫe`sinin aҫıǧını kapatmak görevini üstleniyor. Kolay bir şekilde uzun vadeli bir ekonomik büyüme iҫin gerekli olan iş piyasa`sının aҫılması konusu yerine fiscal consolidation konusu üzerinde anlaşmaya varmaları bir tehlike oluşturuyor. Alman ekonomisi avro bölgesinin önemli bir motoru olarak kalıyor ve AB´ nin diǧer ülkeleri bu gerҫeǧin dışında kalıyorlar. Şu an Avrupa liderlerinin oturup Berlin´den en iyi kararların ҫıkması iҫin umut etmenin zamanı deǧil. En büyük zorluk kendi inatҫı kararsızlıklarını yenmek ve Avrupa´ nın bütününe yeni bir yön vermek. …. 2006 yılına ilişkin olumlu düşünmenin nedenleri Bu sene Güney Afrika´ nın durumu Mart ayının belediye seҫimlerinden sonra daha iyi´ ye gidecek mi? 2005 yılının siyasi ve ekonomik olayların doǧru deǧerlendirilmesi Thabo Mbeki ve hükümet´ in oradaki bir takım olayları doǧru anlamasıyla başlıyor. O bölgede her zaman olduǧu gibi sorunlar var. Her ne olursa olsun orada liderliǧin üzücü bir düşüşü söz konusu. Kolay kazanılan kar´ lar kabul edilmedi, böylece büyüyen bir ekonominin temeli atıldı, bu yüzden işyerleri yeterince hızlı yaratılamıyor. ANC´ nin toplum´ un fakir kesimini yansıtıyor olmasına raǧmen …Mbeki bu sorunun ҫözümü iҫin para harcamaktan kaҫındı ve kendisini sorunlardan uzak tuttu. Bu davranışın kısa süreli geҫiҫi ҫözüm olması yerine kaynakların daǧıtımında oldukҫa dikkatliydi: sadece hayallerde var olan bir ekonomi´ nin yüzünden acı ҫekmiyoruz. 2005 yılından bu yana yaklaşık 200.000 işyerleri yaratıldı. Bunun demokrasi yıllarının ilk dokuz senesinde bir milyon işyerinin yok edilmesini ve tarım alanındaki istihdamın aynı zaman aralıklarla gerҫekleşen düşüşünü dengeleyemedi. Buna raǧmen bir ҫok insan gittikҫe zenginleşti, fakirleşmedi. … Enerji Oyunları Rusya-Ukrayna, Venezuela-Amerika: Petrol yine bir siyasi silah olarak kullanılıyor mu? 20. yüzyılın en büyük siyasi felaket`lerinden biri olarak nefret edilen Sowjetler Birliǧinin ҫöküşüne neden olan Vladimir Putin gibi bir adam Rusya´ nın enerji rezervlerini kullanarak keyfine göre eski bir görevlisini şımarttı veya cezalandırdı. Bu davranışı yapılması gereken normal bir iş `miş gibi görünüyor. Fakat Ukrayna´ya satılan gaz´ in bir fiyat tartışmasından 22 sonra Rusya başbakanı tarafından kararlaştırılıyor ve buna raǧmen G 8 en zenginler ülke grubunun başkanı seҫilmesi insanları şok ediyor. Ve Rusya´ nın iki gün sonra gaz ´teslim etmesine raǧmen Dünya buna isyan etti ve Doǧu Avrupa´ da eleştirilere neden oldu. 1970 ´lerin „Petrol silahı“-siyasi amaҫlar iҫin geri ҫekilen gaz rezervleri—yeni bir şekilde geri mi geliyor? Yüksek fiyatlar ve rezervlerin olmayışı küresel ekonominin Katrina Kasırgası doǧa felaketleri veya Rusya´ nın Ukrayna ile yaşadıǧı siyasi patlaklıklar gibi olumsuz etkenlerine yenik düşmesine neden oluyor. Bunun üzerine iҫ husursuzluk ekleniyor ve bazı üreticilerin fikrine göre controlling ulusal büyüme iҫin yol aҫıyor. Anlaşılan Sayın Putin buna inanıyor. Böylece Venezuela´ nin başkanı Hugo Chavez petrolü Amerika´ya karşı bir silah olarak kullanmayı ve „Bolivarian“ revolosyonunu yaymayı düşünüyor. Petrol piyasası gergin, fakat fiyat harika bir mekanizma ve yükselen fiyatlar yatırımı büyük ölҫüde destekledi. 2006 yılında petrol üretimi artıyor olabilir. …Enerji silah olarak kullanıldıǧı iҫin, bu Ukrayna davası eskiden verilmiş olan bir dersin anısı: Nasıl satıcılar alıcılara baǧlı, alıcılar da aynı şekilde satıcılara baǧlı….. Gazete Başlıkları Başlıkların arkası: Ingiliz medyasındaki başlıklar zor olabilirler. Ҫoǧu zaman deyimler ile dolu ve konuşma dili ile kelime oyunları ile süslü. Başlıklar ҫoǧu zaman kısa olduǧu iҫin ve kelimeler eksiksiz bir şekilde yazılmadıǧı iҫin metin`in gramer yapısını anlamak zor oluyor. Burada son günlerde yazılan bazı başlıkların anlamlarına bakıyoruz. Static in Rupert´s Satellite Dreams Static: Static (hışırdamak) anlamına geliyor ve ҫıtırdayan veya ҫızırdayan bir sesdir. Bu ses radyo sesini veya diǧer iletişim sistemini yarıda bölen bir sesdir. Burada static mecazi anlamda kullanılıyor ve bir arıza anlamına geliyor (bu durumda yeni teknolojilerin rekabeti). Rupert´s: Rupert Murdoch Dünya´nın en güҫlü medya organı sahiplerinden biri. Satellite dreams: Burada Murdoch´ un planlamış olduǧu Direc TV aracılıǧı ile güҫlü bir uydu televizyonu kurma hedefinden bahsediliyor. Basit Ingilizce´ de: Rupert Murdoch´ un güҫlü bir uydu televizyonunu kurma planının bozulmasına yönelik bir şeyler oldu. 23 Smells like brand spirit Bu söylem Nirvana´ nin 1991 yılında ҫıkmış olan tek şarkısına deǧinen bir söylem.”Aynı Teen Spirit gibi kokuyor.” (Teen Spirit genҫleri hedef kitlesi olarak alan bir koltuk altı sprayı). Bu başlık şirketlerin satışlarını artırmak iҫin maǧazalarında kokular kullandıkları gerҫeǧine deǧiniyor. ”Brand“ kelimesi hem marka anlamına geliyor hem de ürünlerin arkasında bulunan şirketlere dayanıyor. Bir şahsa dayanarak, “spirit” atılım anlamına geliyor. “Spirit” ayrıca güҫlü alkollü bir iҫecek, aynı rum gibi. Basit Ingilizce´ de: Şirketlerin markalarını kokular vasıtasıyla aktif bir şekilde satmak istediklerini gösteriyor. Learning to make shorter work of career changes Learning: Başlıkları fillerin “ing” ekiyle başlatmak ҫok alışılmış bir durum. Burada “learning” bir kelime oyununun bir örneǧi, ҫünkü makale Üniversite´ nin MBA kurslarını konu alıyor. To make shorter work: “Bir işi kısa sürede halletmek” bu işi hızlı ve kolay sona erdirmek anlamına geliyor. Bu durumda Amerika´ daki ve Avrupa´ daki bazı MBA kursları iki seneden bir sene`ye indirildiǧi belirtiliyor. Career changes: Bununla insanların MBA kurslarına gidip kariyer´ lerini deǧiştirmek istedikleri dile getiriliyor. Basit Ingilizce: Kısaltılmış MBA kursları insanların kariyer`lerini daha hızlı deǧiştirmelerine yardımcı oluyor. Fidelity´s fee shift roils brokers Fidelity: Fidelity Investment´ in kısaltılışı, aҫık bir yatırım fonu. Fee shift: Shift bir deǧişim.”fee shift” kavram Fidelity şirketinin komisyon ödeme tarzındaki deǧişikliǧe deǧiniyor. Bu tür birleşik isimler başlıklarda yer biriktirmek iҫin kullanılıyor. Roils: “rile” fiilinin Amerikan-Ingilizce versiyonudur ve “bir kimse` yi sinirlendirmek” anlamına geliyor. Kullanılan şimdiki zaman formuna dikkat ediniz, başlıklarda da ҫok sık kullanılır. 24 Brokers: Bir komisyon`cu ürün satın alan ve satan bir kimse. Burada borsa`da satış yapan bir kimse kastediliyor. Basit Ingilizce´ de: Fidelity´ nin komisyon ile ilgili yapmış olduǧu deǧişiklikler borsacıları kızdırdı. Sharon´ den sonra Beş senelik başbakanlık görevi süresinde Ariel Sharon ülkesine daha önce hiҫ kimsenin saǧlamamış olduǧu katkılarda bulundu. Israil´in başbakanı Ariel Sharon´in görev süresi sona erdi. Ariel Sharon´ un elde etmiş olduǧu başarıları simgelemek amacıyla daha iyi bir karne ҫıkartılamaz. Ariel Sharon´in gidişi Israil devleti iҫin bir trajedi gibi görülüyor ve Israil´in iҫ politikasını kasteden barış umutlarına yönelik bir ters gelişme. Beş sene önce başbakanlık makamına seҫilişi bir trajedi ve ters gelişim olarak görülüyor. Bu başarıları saymaya deǧer, ҫünkü hem Israil hem de Amerika iҫin önemli siyasi dersler iҫeriyorlar. Ilk başta: Sayın Sharon filistin güҫlerinin direniş hareketlerini askeri yönden savunuyor, sayısız bir şekilde mantra´ dan ve „terörün “ bir askeri ҫözümü olmadıǧından söz edilmesine raǧmen….Bunun haricinde Sayın Sharon emeklilik reformu, banka deregulation´u, devlet mülkü´ nün satışı, sabit para birimi ve vergi kesintileri iҫeren ҫok hırslı bir ekonomik ajanda´ya onayını veriyor: Emeǧin ҫoǧu kısmının sahibi bir zamanlar Sayın Sharon´ un siyasi rakibi olan eski finans bakanı Benjamin Netanjahu. Fakat bu durum Sayın Sharon´ un devlet adamı olarak niteliklerini ortaya koyuyor, örneǧin ne her küҫük bir olayın bir reform iҫin acil ihtiyaҫ teşkil etmediǧini biliyor ne de Israil´ in ekonomik gidişatın Filistinliler ile bir barış anlaşmasına baǧlı olduǧu modern görüşüne yenik düşüyor. Şu an yerine geҫebilecek adaylar az sayıda gibi görünüyor. Buna raǧmen Israil direnişli bir demokratik devlet ve zor anlarda güclü kalmayı başardıǧını ve ihtiyacı olan siyasi liderleri bulabildiǧini gösteren bir ülke. Askeri, ekonomik, ve diplomatik alanlarda iz bırakıci işleri kendisine fayda saǧliyor olsa gerek. Uluslararası iletişim 25 Basma kalıplar Doǧru işi yapmak Kültürlerarası anlaşmayı kaҫ tane davranış kuralları kolaylaştırır? Mantıklı tavsiye nerede sona eriyor ve klişe nerede başlıyor? Robert Gibson bu sorularla ayrıntılı bir şekilde ilgilendi. Ilk izlenimler: Japon müşterileri iҫin vizite kartlarını vermek ҫok önemli. Yapılması gereken ve yapılmaması gereken listesi hiҫ bir zaman tamamlanamaz. Telefon ҫalıyor. „Gelecek hafta iҫin ortaklarımız ile bir sözleşme yapmak üzere Shanghai´ ya gidiyorum. Diye bir alman müşterisi diyor. „Bir ҫok yeri gezdim, fakat şimdiye kadar Cin´ e hiҫ gitmemiştim. Orada durumun ҫok daha farklı olduǧuna inanıyorum. Kitap okumaya veya bir kursa gitmeye zamanım yok. Bana yardımcı olabilir misiniz? Ihtiyacım olan tek şey Ҫin işi iҫin bir görgü kuralları kitabı. Benim ne demek istediǧimi biliyor musunuz? En önemli yapılması gereken ve yasak olan hususların listesini gönderebilirseniz ҫok iyi olur. Asya´ daki işimizin başarısı bu anlaşmalara baǧlı.“ Uluslararası boyutta ҫalışan şirket danışmanları iҫin bu tür telefon görüşmeleri bilindik görüşmeler ve ҫoǧu kez karışık sorunlara hızlı sonuҫlar verilmesi beklenilen görüşmeler. Havayolu şirketleri ile ilgili dergiler ve havalimanı kitap satan dükkanlar deǧişik kültürleri konu alan rehberler ile dolu. Ikinci Dünya savaşında Ingiltere´de görev alan amerikan askerlerine bir broşür verildi, ve bu broşür en ҫok satan kitap oldu. Modern günümüzün görgü kuralları kitabına talep hiҫ bir zaman bitmeyecekmiş gibi görünüyor. Okumaya devam etmeden önce bundan sonra verilecek olan yapılması gereken ve yasak olan hususlar ile ilgili denemeler ile basma kalıplara bakınız. Makale´ de bu konuların ayrıntılarıyla ilgileneceǧiz. Yapılması gereken ve yasak olan hususlar. Bu öneriler bütün dünya ülkelerinde iş yapmak iҫin ne kadar yararlı? Avrupa ´lılar ile bir iş yemeǧinde yemek yerken, ҫatalı sol elinizde tutunuz ve biҫaǧı saǧ elinizde. Ilk ismi kullanmayınız, bunu yapmanız istenmediǧi sürece. Almanya: Hitap´ ta ünvanları kullanmaya dikkat ediniz. Iş ortaklarınızla buluştuǧunuz zaman ҫok fazla nazik olmayınız veya şaka yapmayınız. Ingiltere: Iş toplantıları iҫin mütevazi giyininiz. Saǧlıǧınızla ilgili ayrıntılı bir şekilde konuşmayınız. Japonya: Iş ortaǧınızın isminin önüne bir saygı gösterisi olarak „san“ diye ekleyin. Hiҫ bir zaman bir olayı sabırsızlıkla anlatmayınız. 26 Hindistan: „Evet“ diyebilmek iҫin başınızı her iki tarafa eǧiniz. Hiҫ bir zaman bir ҫocuǧun kafasına dokunmayınız. 1. Basma kalıplar Aşaǧıdaki aktivitelerin en ҫok hangilerini avrupalı ülkelerle baǧdaşlaştırıyorsunuz? Yapılması gerekenler ve yasak olanlar Farklı kültürler hakkında genelleme yapmak ҫok basit, fakat söz konusu insanın kendi kültürü olduǧunda, biraz daha fazla farklılıkları ortaya ҫıkartmayı seviyoruz. Ҫoǧu kez yapılması gerekenler ve yasak olanlar bilgi edinmek istediǧimiz kültür´ den daha fazla bu liste´ yi yazan kişi hakkında bilgi veriyor. Örneǧin hangi el ile biҫaǧı ve ҫatalı kullanmamız gerektiǧini söyleyen öneri amerikan kaynaǧından gelmekte. Yazar farklı bir tarzda biҫaǧı ve ҫatalı kullanmaya alışmış ve bu yüzden bunun bilinmesinin önemli olduǧunu düşünmüş. Avrupa ve Asya ile ilgili yapılan genellemeler ne kadar yararlı? „Hiyerarşi´ nin olmadıǧı, ünvanların olmadıǧı, „bir şirkette sürekli ünvan kullanmak nasıl olur? Iş hayatına yeni atılmış bir Ingiliz IT şirketi´nin marketing yöneticisi mütevazi bir giyim tarzı sergiler mi? Almanya´ daki iş adamları buzları eritmek iҫin ilk toplantılarında neden hiҫ bir zaman şaka yapmazlar? Eǧer Japonya´ da bir inşaat´ te olmuş olsanız ve bir işҫi´ nin üzerine bir şeylerin düştüǧünü görmüş olsanız, direkt iletişim kurmamak ҫok tehlikeli olurdu. Diǧer kültürlerin insanlarının beden dilini kopyalamak tavsiye edilebilir mi? Yapılması gerekenler ve yasak olanların listesi bir filmi durdurup, sonra bu zamanı hikaye`yi anlamak iҫin kullanmak. Doǧru olsalar bile, olayların hangi baǧlamda ortaya ҫıktıǧı ve insanların motivasyonları göz önünde bulundurulmuyor. Bu liste hiҫ bir zaman tamamlanamayacak. 2. Basma kalıplar Davranış biҫimleri durumlar, şahısların kişilikleri ve ҫok boyutlu kültürler arasındaki karışık etkileşimlere baǧlı. Bir ulusun kültürü önemli olabilir, fakat bazen yerel, şirket veya profesyonel kültürler daha önemliler. En kötüsü, yapılması gerekenler ve yasak olanlar kolayca basmakalıpları güҫlendirebilirler. Ikinci ҫalışmayı yaptıǧınızda, belki Avrupalılar ile ilgili olan bir kaҫ klişe hakkında düşünmüşsünüzdür,. örneǧin Almanlar`ın mizah yeteneklerinin olmaması veya Ingilizlerin zavallı aşҫılar olmaları. Tabii ki, bu basmakalıplar ile ҫelişki de olan bir ҫok örnekler biliyoruz. Ulusal basmakalıplar hala bir ҫok şakaların 27 temelini oluşturuyorlar. Avrupa´nın cenneti ve cehennemi dahil. Avrupa´ nın cennetine göre, şaka yapılıyor, polisler Ingiliz, aşҫılar Fransız, mühendisler Alman, ortak dil Italyan`ca, ve kamu hizmetleri Hollanda dilinde gerҫekleşiyor. Diǧer tarafta Avrupa´nın cehennemine göre, polis Alman, aşҫılar Ingiliz, mühendisler Fransız, ortak dil Hollandaca ve kamu hizmetleri Italyanca dilinde gerҫekleşiyor. Ulusal karakterleri tanımlamaya ҫalışmak yeni bir mevzu deǧil. On sekizinci yüzyılın başlarında anonim Avusturya`lı sanatҫı Die Völkertafel adında bir eser ortaya ҫıkarttı, tam olarak Fransız`ların, Ispanyol`ların, Ingiliz`lerin ve diǧer ulusların tipik özelliklerini gösteren bir yaǧlı boya ҫalışması. Bunların ҫoǧunun olumsuz olması bir sürpriz deǧil. Örneǧin Fransızlar ahmak, ҫocuksu ve dövüşҫü olarak anlatılıyorlar. Bu tür basmakalıplar eǧlenceli olabilecekleri gibi, aynı zamanda verimli bir iletişim iҫin de yararlı olabiliyorlar. Basmakalıplar bir kişi`nin kişiliǧini yansıtan belirlenmiş izlenimler. Tabii ki anlamını kavrayabilmemiz iҫin bilgi´ yi kategorize etmemiz gerekiyor, fakat basmakalıplar`daki sorun belirlenmiş olmaları gerҫeǧi. Yeni yapılmış bir araştırma bu tür ulusal basmakalıplar`ın ne kadar az gerҫekҫi olduklarını gösteriyor. Amerikan Ulusal Saǧlık Kurumunda uluslararası bir grup 49 ülkenin 40.000´ den fazla yetişkin insanlarını inceledi. New Scientist dergi`sinin 2005 yılının ekim ayında „Ulusal karakterlere ilişkin basmakalıplar büyük ölҫüde kültürel yapılardan oluşuyorlar, medya organları tarafından yayılıyor, eǧitim, tarih, duymakulak ve şakalar sayesinde biҫim alıyorlar.“ diye bildirdiler. Bunun üzerine araştırmacı Antonio Terracciano „Insanlar ulusal karakterlere ilişkin kendi inanışlarına daha az güvenmeleri gerekir. Bu ҫok tehlikeli ve ayrımcılıǧın temelini oluşturabilir.“ 3. Ilgi uyandırmak Diǧer kültürlerin ve basmakalıp` ların rehberi olgulara odaklanıyor. Belli bir davranışın uygun olduǧu baǧlamı göz önünde bulunduruluyor. Bir rehber`in adı Gwyneth Olofsson´s When in Rome or Rio or Riyadh. Her ne olursa olsun kitap okumak geliştirilen kültürlerarası ҫalışma yeteneǧinin yedeǧi deǧil. Ömür boyu süren tecrübe, eǧitim ve öz bilince dayalı bir öǧrenme süreci. Belki de diǧer kültür`lerin insanları ile iletişime ilişkin Adolph Freiherr tarafından ünlü kitabında Über den Umgang mit Menschen, ilk 1788 yılında tavsiye edildi. „Başkalarına ilgi duyunuz eǧer başkaların size ilgi duymasını istiyorsanız.“ Bu beklenilen basmakalıp`ların farkına varmak ve birey`yi belirleyen bir sürü karışık etkenlere saygı duymak anlamına geliyor. Doǧru masa görgü kuralları: bir ҫok iş ilişkileri sosyal durumlarda gerҫekleşiyor. Ulusal basmakalıplar bir ҫok şaka´ nın temelini oluşturuyorlar. 28 “Genellemeler tehlikeli olabilirler.” Uluslararası Culture Waves Intercultural Consulting and Training ´in yöneticisi Christine Wirths. Kendisi uluslararası bir uzman, Wirths Sietar Deutschland´ in genel başkanı. Uluslararası alanda birlikte ҫalışan insanların birliǧi´nin bir üyesi. Yapılması gerekenler ve yasak olanların listesi ne kadar yararlı? Insanlar` ın nelerin yapılması gerektiǧi ve nelerin yapılması yasak olduǧu liste´ ye ilgi duymalarına saygı duyuyorum. Yanlışlardan kaҫınmak istiyorlar ve bir şeyi yanlış yapabilecekleri belirsizliǧi ile yaşıyorlar. Her ne olursa olsun, basit kontrol edilebilecek soruların olduǧu bir liste´ yi sunmaya karşıyım. Danışmanlık esnasında pratik tavsiyeler`de bulunmak iҫin bir takım deǧerleri okuyup bu önerileri geliştiriyoruz. “Neyi okuduǧunuzu bilmek“ konusunu „Neden“ `nini anlamadan önce konuşmanın tehlikeli olduǧunu düşünüyorum. En önemli olay Hindistan`lılar ve Kore`lilerle iletişimde bir „tarif“ uygulamak yerine uluslararası iletişimin temelini anlamak. Kültürlerarası öǧrenimin önemli bir kısmı bir kimsenin kendisi hakkında düşünmesidir. Müşterilerimin ҫoǧu farklı kültürlerden gelen insanlarla iletişim halindeler. Bu kontrol listesinin iletişim iҫin yeterli olacaǧına inanmak ҫok saf bir düşünce. Uluslararası Yönetici Kabiliyetleri bayaǧı karışık ve sadece bir veya iki kültüre dayanmıyor. Başlangıҫ noktamız kültürler, kurumlar, durum ve kişilikler arası etkileşimin analizinde kullandıǧımız pratik sorular. Uluslararası eǧitim basmakalıp`ları güҫlendirebilir mi? Evet, bu büyük bir tehlike. Kalite kontrolü yapılmadan uluslararası eǧitim gerҫekleştirilmekte. Bazı eǧitmenler müşterilerin taleplerini bunların etkilerini düşünmeden yerine getiriyorlar. Genellemelerin tehlikeli olabileceǧini anlamak önemli. Ҫin, Rusya ve Hindistan gibi ülkelerde deǧerler dramatik bir şekilde deǧismekte. Kültürlerarası eǧitmenlerin insanların seminere katıldıktan sonra düşünce tarzı ve davranış biҫimlerine önemli derecede etkileri var. Bu konu´ ya etik bir yaklaşım bu alanda ҫalışan insanlar iҫin ҫok önemli. 29 Kültürlerarası bir iş´ e nasıl atıldınız? Bu alan`a ilgim Ingiltere´de, Fransa´ da, Belҫika´ da, ve Amerika´da ҫalıştıǧımda yapmış olduǧum araştırmalarım esnasında gelişti. En önemli an benim 1993 yılında Chicago´da ҫalıştıǧım sene, ve kendisi iҫin ҫalışmış olduǧum uluslararası marketing yöneticisi bana Edward Hall´´ ın kitabını Understanding Cultural Differences`önerdi. Bunu ҫok mükemmel bulmuştum ve benim tecrübemle bir baǧlantı kurabiliyordum. Ondan sonra kültürel farklılıklar üzerine tezimi yazdım ve Ingolstadt´taki ilk SIETAR Deutschland toplantısında ilgimi mesleǧime yönlendirmek istediǧimi anladım. Yetişkinler eǧitiminde pratik tecrübe edindim ve hava güvenliǧi ile ilgili iki sene kendimi geliştirdim. 1999 yılında kendi şirketimi kurdum. Yalnız ҫalışamayacaǧımı fark ettim ve böylece eǧitmen ve danışmanlardan oluşan bir ekip kurdum. Culture Waves kültürlerarası danışmanlık sunuyor, şirket iҫi belli bir kültüre odaklı seminer ve genel kültür semineri teklif ediyor ve bunun haricinde uluslararası ekipler ve kişisel eǧitim alanında facilitation hizmeti verdim. Bu iş sayesinde farklı kültürlerin insanlarıyla temas kurmaya başladım. Insanın kendisinin ne yapabileceǧini ve sınırlarının nerede olduǧunu bilmesi önemli. Kültürlerarası danışmanların tavsiye ettikleri olayları yaşamaları gerektiǧine inanıyorum. Bu benim iҫin ҫok önemli, ҫünkü sadece insanlara iş hayatlarında başarılı olmaları iҫin yardımcı olmuyorum, bunun haricinde aynı zamanda kendi şirketimi ҫok kültürden oluşan bir ekip ile yönetiyorum. Sietar ne iş yapıyor? Sietar kültürlerarası eǧitim ve araştırma alanında uzmanlaşmış bir şirket. Dünya´ nın her bir yerinde faaliyet gösteriyor. Sietar Deutschland 450´den fazla üyesi olan en büyük yerel grup. Kar hedefi olmayan ve workshop ile seminerleri hizmet olarak sunan ve kültürlerarası konular ile ilgili konuları newsletter ve dergiler sayesinde bilgileri yayan bir kurum. Bir ҫok disiplini iҫinde barındıran ve siyasi, ekonomik, sosyal, üniversite, eǧitim ve danışmanlık alanında hizmet veren bir network. Diyaloǧu desteklemeye ve bu alanı daha da profesyonelleştirmeye ҫalışıyoruz. Fransız olmanın sorusu 2005 yılının sonlarındaki ayaklanmalardan sonra daha fazla Fransız etnik azınlıkların istatistiki kaydını istiyorlar, diye Sarah Nassauer bildiriyor. New York, Londra, Paris orta sınıf semtinin bir köşesinde durunuz, oradan geҫen bir sürü insan göreceksiniz. Fakat bu durum Paris ve Fransa´ nin diǧer yerlerinde söz konusu deǧil. Amerika, Ingiltere veya Hollanda Fransız hükümeti bir takım gerҫekleri göremiyor. Fransa´da 30 resmi amaҫlara kullanmak üzere etnik veya dini veriler toplamak yasadışı bir olay. Bu kural bazındaki düzenlemeler ülkenin eşitlik idealine dayalı. Bunun haricinde Vichy hükümeti altında insanların Jahudi olarak nasıl acı ҫekme kamplarına gönderildiklerinin resmi devlet kayıtları bulunuyor. Ve bu kayıtlar Fransızların bilincinde olarak bu tür listeleri muhafaz etmenin bir uyarısı olarak geҫıyor. Resmi anlamda insanlar ya Fransız ya da yabancı. Fakat etnik istatistikleri toplamanın tartışması 1990 yıllarının başlarında demografcılar tarafından başlatıldı-ve bu tartışmalar arap ve siyah genҫler tarafından geҫen sene kasım ayında ateşlendi. Bu şiddet bir ҫok Fransız insanın varlıklı beyaz ҫoǧunluk ve ҫoǧu araplardan ve siyahiler´ den oluşan azınlık arasındaki ekonomik aҫıǧın nedenlerini bulmakla meşguller. Bu ekonomik aҫık büyük ölҫüde ayaklanmaların nedeni olarak görülüyor. Azınlıkta bulunan genҫlerin işsizlik oranı Fransa´da bulunan genҫlerin yüzde yirmi´ lik işsizlik oranına karşın yaklaşık yüzde kırk tahmin ediliyor. Bir ҫok insan bu aҫıǧı kapatmaya ҫalışıyor ve ayrımcılıǧa karşı mücadele veriyor. Ayaklanmalardan sonra Fransız hükümeti bir sürü yeni önlemler öneriyor. Aralık ayında Başbakan Dominique de Villepin tesadüf eseri yapılan örneklerle ayrımcılıǧın kontrol edilmesini ve 25.000 avro´ ya kadar varan daha yüksek para cezalar istedi. Ve güvenli olmayan semtlerde ofisler aҫan ve kiralayan şirketler iҫin vergi avanatajları önerdi. Aynı zamanda ebeveynlik sorumluluǧuna ilişkin haddini bildirdi ve cocukları okula gitmeyen ebeveynlerin daha fazla sosyal yardım almamalarını önerdi. Her ne olursa olsun hükümet etnik istatistikleri toplamasına karşı. Bu hükümet ayrımcılıǧın nerede uygulandıǧını tespit etmek aҫısından ve ayrımcılık önlem ilkelerinin başarısı aҫısından böyle bir yaklaşımı uygun görüyor. „Istatistikler olmadan ilkelerin ne kadar başarılı olup olmadıǧını tespit edeceksiniz?“ diye Morgan Stanley´ nin Avrupa Bölgesinin iktisatҫısı diyor. Bu istatistiǧi hazırlayanlar istatistiǧin ҫeşitlilik ilkelerinin şirketlerde ve üniversiteler de başarısı aҫısından önemli buluyorlar. Rakamlar bir şirket´ in veya üniversitenin ne kadar ҫesitli olduǧunu ve bu yüzden hangi işin yapılması gerektiǧini gösteriyor. Bu tartışma telaşlı verilen aҫıklamalara neden oldu. Ayaklanmalardan bir hafta sonra, Eşit Imkanlar Bakanı Azouz Begag Le Figaro ´ ya etnik istatistikleri desteklediǧini söyledi „Fransa´ nın gerҫek yüzünü görünüz.“Böyle bir görüş şimdiye kadar hiҫ bir Franız bakanı tarafından savunulmadı. Etnik istatistiklere karşı görüşler hala ciddi bir sayı´ da mevcut. Irkҫılıǧa aykırı kurum SOS Irkҫılıǧın liderleri, Insan hakları Ligi (The Human Rights League) ve ırkҫılıǧa karşı savaşta yüksek otorite şu anki durumu müdafaa etti. Ve etnik istatistikler toplamanın ҫok sakıncalı olduǧunu söyledi. Toplumun fikrini araştırmak niyetiyle işlek Paris Street köşesinde durarak kendi hızlı araştırmamı yaptım. Beyaz on sekiz yaşında bir genҫ etnik istatistikler toplandıǧını duyunca şok oldu. „Hepimiz aynıyız.“ diyor. Diǧer yandan Elvire Beleoken, etnik istatistiklerin güҫlü 31 bir taraftarıydı. „Etnik olaylar toplumda cinsel ilişkiler gibi önemli rol oynuyor, nasıl erkekler ve bayanlar ile ilgili istatistiki bilgiler ediniyorsak. „Fransa Fransa olarak kendi etnik diyalog biҫimini uygulamaya hazır. Her ne olursa olsun hükümet tarafından gerҫekleştirilen bir daha ki etnik araştırma´ da oyumu vermeyi düşünmüyorum. Ülke profili: Fransa Genelde: Resmi ad: Fransa Cumhuriyeti Milliyet: Fransa Baş kent: Paris En önemli sehirler: Paris 2,1 milyon, Marseille 795600; Lyon 468300, Toulouse 426700, Nice 339000, Strasbourg 273100 (2004) Resmi dil: Fransızca Ülke kodu: +33 Zaman ?: Avrupa saati Para birimi: avro Internet ?: fr Siyaset Hükümet şekli: Demokrasi, Cumhuriyet Cumhurbaşkan: Jacques Rene Chirac Başbakan: Dominique de Villepin Hükümet´in resmi websitei Cumhurbaşkanının ofisi: www. Elysee.fr: Başbakanın ofisi: www. Premierminister.. 32 Un farklı, yumurtalar farklı Diyalog Kültürlerarası “Un deǧişik, yumurtalar deǧişik.” Ikisi de yemeǧin ustaları, ve işlerinde farklı tecrübeler ediniyorlar. Shanghai´daki yildiz amerikan asҫı ve Londra´ daki restoran´ daki Avustralyalı. Osborne: Merhaba, Eric. Sen şu an Ҫin deymişsin! Jean-Geoges Shanghai´da restoranını aҫtıǧında, büyük bir kalabalık oluşmuş olması lazım. Johnson: Merhaba Shane. Evet, öyleydi. Shanghai da her tarzdan bir sürü restoran var. Fakat yıldız bir aşҫı tarafindan yürütülen bir restoran daha var. Sanırım bu tarzdan fazlası var. Ve Ҫin´de daha fazla uluslararası restoran aҫıldıkҫa, sanırım daha fazla mobil olan ҫalışanlar göreceǧiz. Bu yüzden yerel maaşların önümüzdeki beş sene´ de artacaǧını düşünüyorum. Osborne: Jean-Geoges neden Shanghai da bir restoran aҫtı? Johnson: Bu ҫok mükemmel bir iş imkanı ve bir restoran işletmek iҫin de ҫok uygun bir yer. Burada ekonomi gerҫekten canlı ve insanlar bu durumun keyfini ҫıkartmak istiyorlar. Osborne: Shanghai´ya gidip bu restoran´ ı aҫmak iҫin fazla ikna´ ya ihtiyacınız var mıydı? Johnson: Hayır, Avrupa ve Asya´da ҫalışmak iҫin sadece hedeflerim vardı ve Jean-Georges ile bu işi yapmaktan ҫok memnunum. Bu imkan oluştuǧunda, Paris´ te kendisi iҫin calışmıştım. Ҫin´ ı tanımaya ҫok meraklıydım. Ve yeni malzemelerle ҫalışmaya. Osborne: Bu malzemeler ne kadar farklı? Johnson: Her şey farklı. Un farklı, yumurtalar farklı. En büyük olaylardan bir tanesi de taze baharatlar ile ҫalışmak. Batı´da kuru şekilde alışmış olduǧumuz baharatlar. Fakat en iyi olay bölgesel balık. Isimlerinin ne olduǧunu size anlatamam. Bunların ҫoǧu iҫin bir Ingilizce ismin var olduǧunu düşünmüyorum. Bunun haricinde benim alışık olmadıǧım bir kaҫ meyveler var, mangostine. Bunlardan bir kaҫını New York´a gittiǧimde götürmeyi düşünüyorum. Konusu aҫılmışken, geҫen sene restoranınızda yangın ҫıktıǧını duymuştum. Şu an her şey iyi mi? Osborne: Evet, iyi. – On bir aylıǧına kapatmak zorunda kaldık, fakat on iki ҫalışan´ dan 8´ini bu süre iҫerisinde tutmaya karar verdik, böylece dükkan`I geri aҫtıǧımızda elimizi ҫabuk tuttuk. Bu sanki bir geceliǧine kapatmışız gibi bir durumdu. Johnson: Londra´da iyi mutfak elemanı bulmak zor mu? 33 Osborne: Bu ҫok zor. Bir kere 2003 yılında ikinci Michelin Star´ a vardıǧımızda, işler bizim iҫin deǧişmeye başladı. Fakat Ingiltere´ de o kadar mükemmel restoranlar var ki, sıkı bir rekabet söz konusu. 1991 yılında Ingiltere´ ye ilk geldiǧimde, üzerinde ҫalışılması beklenilen Michelin-yıldızlı listeler vardi. Ҫin ne durumda? Tecrübeli aşҫı bulmakla her hangi bir sorununuz oldu mu? Johnson: Küҫük bir ihtimal ile Ҫin´ de sizin aradıǧınız tecrübe´ ye sahip olan bir kimse´ yi bulacaksınız. Fakat bu tecrübe`yi edinmek iҫin ҫaba gösteren birini bulmak daha büyük bir ihtimal -ve bu iyi, ҫünkü ҫalışanlarımı istediǧim gibi eǧitebilirim. Osborne: Bu bütün mutfak ҫalışanlarımızın yerel oldukları anlamına mi geliyor? Pied a Terre´ de, sadece üҫü Ingiliz. Johnson: Mutfaǧımda sadece iki yabancı var. Diǧerlerinin hepsi Shanghai´ dan. Osborne: O zaman siz ҫin`ce konuşuyor musunuz? Johnson: Ҫin ҫalışanlarımın kafalarının biraz karışık olduǧunu itiraf etmem gerekir. Paris´te iki sene ҫalıştım ve biraz Fransız`ca konuşmayı öǧrendim. Fakat Shanghai´ daki mutfak ekibi Fransız ekibinden cok daha iyi Ingilizce konuşuyor. Her ne olursa olsun, mutfaǧın ana dili Ҫin`ce. Osborne: Bu biraz tuhaf olsa gerek. Johnson: Buna alışıyorsunuz. Gerҫek anlamda. Belki benim duymamamın daha iyi olacaǧı şeyler var. Osborne: Fakat bu ҫok farklı bir kültür. Ҫalışanların deǧişik bir mentalite´ ye sahip olduǧunu mu düşünüyorsunuz? Johnson: Ҫin`liler öǧrenmeye ҫok meraklı. Onlara düzgün bir şekilde bir işin nasıl yapılması gerektiǧini gösterdiyseniz, bu işi yapmaktan ҫok mutlu oluyorlar. Batı´ da ҫalıştıǧım iş yerlerine nazaran bir daha ki zaman işin mükemmel bir şekilde yapılması büyük bir olasılık. Osborne: Orada ihtiyacınız olan bütün malzemeleri alabileceǧinizden emin misiniz? Evet, örneǧin, burada domates ekiyorlar, fakat kalitesi iyi deǧil. Bazı yeşillikler, „Estragon“, nane´nin farklı tadları var. Hala bir ҫok malzemeyi satın alabiliyorsunuz, ihracat edilen ürünlerden ise ҫok az kullanıyoruz. Bunun haricinde ҫiftҫilikle ҫok yoǧun bir şekilde ihtiyacımız olan ürünleri üretmek iҫin ҫalışıyoruz. Ürünleri …şeklinde Amerika ve Avustralya´ dan satın aldık. Osborne: Alışveriş bizim iҫin büyük bir sorun, fakat deǧişik bir nedenden dolayı. Insanlar biraz taze doǧa ürünleri istiyorlar ve bunların nereden geldiklerini bilmek istiyorlar. Johnson: Böylece bu sizin iҫin ne demek? 34 Osborne: Biz yeni tutulmuş balık tercih ediyoruz. Iceland´ den biraz balık temin ediyoruz, ҫünkü onlar tutuş oranları`na büyük önem veriyorlar. Elimize geҫen midye dalışҫılar tarafından ekildi ve genetik yapısı deǧiştirilmiş ürünler nedeniyle ҫok endişeliyim, böylece GM`siz sebzeleri olduǧunca ҫok kullanıyoruz. Müşterileriniz bu tür soruları soruyorlar mı? Johnson: Hayır. Insanlar et´ in ve balıǧın nereden geldiǧini soruyorlar, fakat kaynaklarını veya nasıl yetiştirildiklerini sormuyorlar. Balık üretimi burada ҫok büyük bir sorun teşkil etmiyor. Ve organik ürünlerin üretimi ile henüz yeni başlandı. Osborne: Hiҫ Londra da ҫalıştın mı, Eric? Johnson: Şimdiye kadar, deǧil. Fakat Londra gıda ürünlerinin sıkҫa konuşulduǧu bir şehir, öyle degil mi? Osborne: Evet, Ingiliz restoranları inanilmaz. Burada gerҫekleşenlerin bir parҫası olmaktan gururluyum. Avustralya´nın iyi restoranları var, fakat Ingiltere´de gördüǧüm kaliteden ҫok uzak. New York´a geri döneceǧini düşünüyor musun? Johnson: Hayır. Burada başarmak istediǧim daha bir ҫok şey var. Osborne: Iyi, o zaman, bol şanslar ve bana bu sohbet iҫin zaman ayırdıǧın iҫin teşekkürler. Ҫalışma hafta´nın benim ki kadar uzun olmasını bekliyorum. Johnson: Evet, yaklaşık 80 saat. Osborne: Iyi o zaman, o zaman biz en iyisi mutfaǧa geri dönelim. Hoşҫakal, Eric. Johnson: Hoşҫakal, Shane. Kelimelere bir bakış Fikirler ve yeni gelişmeler hakkında konuşurken, Ingilizce konuşanlar ҫoǧu zaman uҫus´a veya uҫmaya deǧinen deyimler kullanıyorlar. Bir fikrin direkt olarak anlaşılamamasına neden oluyorsanız, dolaylı bir yoldan „Bu fikri yarın konuşalım.“ Diyorsunuz. Eǧer bir mevzu hakkında karar verilmediyse, o zaman bu mevzu`nun sonucu aҫıktır. „Bu toplantı´yı gerҫekleştirelim veya gerҫekleştirmeyelim, bu mevzu belli deǧildir.“Özellikle yeni fikirler ve projeler hakkında konuşulduǧunda, „Get off the ground“ deyimini : başarılı olmak deyimini kullanırız. „Kampanyası hiҫ bir zaman başarılı olmayacak. “Bir şeyin başarı oranı düşük ise, o zaman başarı ihtimali düşüktür. “Kablosuz data ulaştırma planı, fakat tahminen not going to fly. “ Ҫok fazla ilgi uyandırmayan bir ürün veya fikir. “Bu isveҫ filmi radar altındaydı ta ki bir Oscar kazanana kadar.”Ҫabuk büyüyen bir şey, yükseldiǧi söyleniliyor. “Temmuz ayında satışlar arttı.” Başarılarının tadını ҫıkartan bir kimse yükseklerde uҫuyor. “Buna benzer, 35 yetenekli ve başarılı bir kişi “Senkrechtstarter” Diǧer taraftan pek tanınmış olmayan fikirler “Şef´in saat beş de toplantı yapmadıǧımız fikri, bir balon gibi? Geҫenlerde gördüm Bu Nokia cep telefonu reklamı kelime oyunu iҫeriyor. Genel anlamda bilinen deyim “technically speaking”, doǧru`yu söylemek gerekirse, bir iddia da bulunduǧunuz veya bir gerҫeǧe deyindiǧinizin bir sinyali. Ҫoǧu kez bu tür verilere bir başka aҫıklama veya ҫelişki daha ekleniyor. “Dogru´ yu söylemek gerekirse, ürünleri bizim ürünlerimizden daha önce piyasa´ ya ҫıkmıştı, fakat bunun yerine daha az taşıma sorunumuz vardı. ”Burada deyim kelimesi kelimesine kullanılıyor. Reklam bunu bu şekilde okuyunuz diyor. ” Bu telefon teknik aҫıdan güzel bir telefon.” “Güzel” kelimesinin burada birden fazla anlamı var. Alışılmış anlamının dışında ҫok yüksek düzeyde bir olayı ima ediyor. “Ne kadar güzel bir ҫözüm.” “It is “ `in “it´s” ´ in bir kısaltması olduǧunu göz önünde bulundurunuz. Burada vurgu “iş” üzerine yapılıyor ve ifadenin bir gerҫek gibi görünmesine neden oluyor. Nokia şöyle de yazabilirdi: Gerҫek şu ki cep telefonumuz cazip ve harika bir teknoloji´ yi iҫinde barındırıyor.” Reklam şu sözlerle sona eriyor: “Nokia 8801 cep telefonu güzelliǧin ve beynin mükemmel bir birleşimi. Blend bir karışım demek, ve “brains” zeka ile yetenek demek. “Güzellik ve Zeka” sözleri ҫelişkili olan “cazibeli ve teknoloji” kelimelerine deǧiniyor. Ne şu, ne bu Ne Michael´in ne Jackie´ nin bilgisi var. Ya Ҫarşamba günü ya da Cuma günü buluşabiliriz. Şu an ne Peter ne Jane burada. Ben ne Italyanca ne de Ispanyol`ca konuşabiliyorum. Ne Peter ne de Jane Pazartesi günü geliyorlar. Henüz ikisiyle de konuşamadım. Odaların hiҫ biri yeterince büyük deǧil. Ikinizden biri bana yardımcı olabilir mi? Iҫimizden hic biri bu durum ile memnun degil. Topantı´ ya gitmedim Ben de deǧil. Bugün şefi görmedim. Ben de görmedim. Cuma günü gelemiyorum Ben de. Alman mısınız, isviҫreli misiniz? Avustralya`lıyım. Şarap mı bira mı tercih edersiniz? Her ikisi de. Her ikisi de deǧil, 36 Halkla ilişkiler Halkla ilişkiler işinin görevi şirketi dış dünya´ ya karşı olumlu yönde temsil etmek. Şirket´ in yüzü Patlayan hava yastıkları, dataları yok eden bilgisayar programları, cereyan kesintisi, - bütün bu durumlar bir şirket´ in halkla ilişkiler görevlisinin hizlı bir şekilde önlem alması gereken bir durum. Bu tür bir kriz yönetimi bir sorunu hızlı ve verimli bir şekilde ҫözmek, bir hata iҫin özür dilemek ve sorunun ҫözümünü bulmaya ҫalışmak demek. Bir kriz tüketici güveninin kaybına neden olabilir ve seneler süren şirket´ in namını zedeleyebilir. Böylece PR bölümünün görevi hasar kontrolünü de iҫeriyor ve bir olayın olumsuz etkilerini sınırlandırmaya yönelik bir ҫaba. Halkla ilişkiler halk ile iletişimi iҫeriyor, her ikisinin görevi hem medya hem direkt yol ile bir şirket´ in olumlu imajını yaratmak. Reklam´ın amacı bir ürün´ ün veya hizmeti´ in satışını desteklemek, halkla ilişkiler bir şirket´ in yüzünü temsil ediyor. Geleneksel olarak, basın aҫıklaması ve basın toplantısı PR görevli`lerin kullandıkları standart enstrümanlardan biri. Basın aҫıklamaları gazeticiler´e direkt olarak fakslanıyor veya e-mail ile gönderiliyor. Bu basın aҫıklamaları gazeteci`lerin şirket´in bir olayı ile ilgili bir rapor yapmaları iҫin moral vermeyi amaҫlıyor. Ҫogu kez gazeteci`leri önce`den bir olay ile ilgili bilgi veriyorlar ve bazen bir aҫıklama tarihi iҫeriyor. Yani haberlerin bu günden sonra topluma aktarılabileceǧi gün. Bunun haricinde basın toplantıları gazetecilerin şirket yöneticileri ile konuşabilmeleri iҫin bir imkan teşkil ediyor. Bir PR görevlisi veya bir kurumun üst-düzey üyesi bir aҫıklamada bulunuyor ve bundan sonra gazeteciler sorular sorabiliyorlar. Elektronik medya PR görevlilerinin ҫalışma tarzlarını dramatik bir şekilde deǧiştiriyor. Bugün, şirketlerin ҫoǧu´ nun şirketin yüzü olarak fonksiyonu olan bir websitesi var. Ve bu basın aҫıklamaları gittikҫe posta ile gönderilmektense e-mail ile gönderiliyorlar, ve tek sorun bu degil, bir dizin yeni teknolojiler söz konusu, - indirilebilir video kliplerinden RSS haber bloglarına kadar. – PR görevlisinin kullanabileceǧi bir şekilde. Bir şirket´ in tanınmışlık derecesini yükseltmek iҫin PR görevlileri sürekli yeni arayışlar iҫerisinde. Sponsorluk bir şirket´ in ismini bir olay ile baǧdaşlastırmak iҫin ҫok yaygın bir yöntem. Hedef kitlesi genҫler olan bir iҫecek üreticisi bir “reggae” festivalini desteklemeye ҫalışabilir, ve potansiyel müşteri olarak zengin bir grubu hedef kitlesi olarak gören bir mülk şirketi bir klassik müzik konserini destekleyebilir. Bu tür aktiviteler resim ҫekmek icin iyi bir imkan sunuyor ve bu resimler gelecekte PR materyali olarak kullanılabilir. PR görevli`leri hangi durum ile karşı karşıya kalırlarsa kalsınlar, ve hangi enstrümanları kullanırlarsa kullansınlar 37 şirket´ in mesajini piyasa beklentilerine uydurmak ҫok önemli. Dünya´ ca faaliyet gösteren bir şirket her yerde aynı PR strateji`sini kullanamaz, ҫünkü her ülke´ nin şirket iletişimi iҫin kendi kuralları vardır. Bunun bilincinde olan bir PR bölümü kendisini toplumda olduǧunca olumlu bir şekilde gösterebilir. Iş hayatında kabiliyetler Iletişim Iş hayatında gerekli olan yetenekler: Iletişim Mesaj`ı doǧru bir şekilde iletmek iş hayatının sohbet etme kurallarını bilen ve büyük bir titizlikle uygulayan bir kimse, uluslararası platform´ da başarılı olabilir. Başarılı bir iletişim iҫin Bob Dignen dört aşamadan bahsediyor. Iş hayatı Ingilizcesi eǧitmenleri ve yazarları geleneksel olarak uluslararası ticaret iletişiminin başarılı geҫmesi iҫin özel bir dil´e ihtiyacı olan bir görev´e ayırdı. Örneǧin bu bölüm´ deki geҫmiş makaleler telefonlaşmak, sosyalleşmek, toplantılar, pazarlıklar, e-mail ve sunumlar gibi ayrı konuları el´ e aldı. Bu makale de farklı bir yaklaşım izliyoruz. Burada uluslararası iletişimi temel alan bir takım genel prensip`lere ve prosedür`lere ne gibi özel görevleri yerine getirmek zorunda olursanız olun bakıyoruz. Bu “bir cinsten” yaklaşım hem genel hem özel. Genel, ҫünkü bir sürü görev üzerinde uygulanıyor. Iletişim strateji`lerinin belli bir uluslararası durum iҫin uygun olması gerektiǧini vurguladıǧından aynı zamanda da özel bir yaklaşım. 1 Iletişim aҫıǧı “Bir cinsten” yaklaşımın temelinde “sender receiver” modeli yatıyor. Bütün iktisat iletişim türleri mesaji alıcılara ( dinleyenlere veya okuyanlara) ileten bir gönderici iҫeriyor (konuşan veya yazan). Ondan sonra alıcılar mesaj`ı ve cevabını anlamak zorundalar. Alıcılar iҫin sorun mesaj`larının nasıl algılandıǧından emin olamamaları, ҫünkü alıcılar sürekli duyduklarını süzgeҫ´ den geҫiriyorlar ve anlamaya ҫalışıyorlar. Buna “kritik iletişim aҫıǧı” denilir. Yanlış anlaşılmaların nedeni bu denli sık olmasının nedeni, özellikle de kültürel farklılıkların (hem gerҫek hem uydurulmuş) mesaj`ın anlamını etkileyen uluslararası iletişimde. 38 2. Netlik ve Etki Söylenenlerin net ve anlaşılabilir olmasını saǧlayabilmek iҫin göndericiler iki ana amac ´a hedeflenmeliler: mesaj`ları net olmalı ve doǧru etki´yi yaratmalı. a) Netlik Karışık bir ticari durumda kültürlerarası yabancı dil´ de iletişim kurunca, neyi neden söylediǧinizi bildirmek ҫok önemli.Ҫoǧu kez dil, konuşma yeteneǧi burada ikinci plan´ da. Ingilizce bilgileri ҫok iyi olmayan kişiler bir ҫok Ingilizce`si olan kimselerden ҫok daha iyi uluslararası platform´ da iletişimciler. Bir ҫok anadili Ingilizce olan kimseler uluslararası platform´da iletişimci olarak başarısız kalıyorlar, ҫünkü konuştukları Ingilizce´ nin hızı ve karışıklıǧı anadili Ingilizce olmayan kimseler iҫin anlama zorluklarına sebep oluyor. Uluslararası platform´ daki bütün iletişimciler, anadil konuşanlar veya konuşmayanlara bakmaksızın, verdikleri mesaj`ları net ve basit bir şekilde sunmak zorundalar. Mesaj`ın ardında saklı olan motivasyonu´ da anlatmak ayrıca önemli. Dolaylı bir şekilde dil´e getirilen mesaj`lara güvenen insanlar büyük ihtimal ile (“Ne söylemek istediǧim net´ti, böylece bunu direkt bir daha izah etmeme gerek yok.”) uluslararası platform´ da ҫalışan ortaklarının kafalarını karıştıracaklar. Örneǧin bir alman müşterisi bana kendisinin erkek bir amerikan kişi ile amerikan üst düzey yönetici ile konuştukları sorunu iҫeren bir e-mail´ i fotokopi ettikten sonra ”direkt” bir tartışması olduǧunu anlattı. Amerikan iҫin herkesi bilgilendirmek amaci güden bu standart bir prosedürdü. Alman´a göre bu sorunun gittikce gereksiz bir şekilde büyümesi demek. Amerikan meslektaşı ise üst-düzey yöneticilerine göndermiş oldugu e-mail´ in nedenlerini aҫıkҫa aҫıklaması lazımdı. b) Doǧru Etki Iletişim esnasında bizim ne planladıǧımız ne de fark ettiǧimiz farklı etkiler oluşuyor. Uluslararası platform´da söylediklerimiz hem bilgilendirebilir hem de kafa karıştırabilir; ilişkileri ya oluşturur ya da yok eder; bir engel olduǧuna ikna eder veya engeli yaratır, motive edebilir ya da demotive edebilir. Hedefsiz etkiler ҫoǧu kez iş hayatlarında gerҫekleşir. Örneǧin bir kere bir isveҫ müsteri ile bir kısa sohbet´ im olmuştu ve bu sohbet´ te bir ҫok Ingilizce soruları sormuştum. Fakat ҫok fazla yanıt alamamıştım. Böylece, „Bugün biraz sessiz görünüyorsunuz.“ dedim. Bunun üzerine cevabı basit`ti: „Evet ve siz biraz sesli duruyorsunuz.“ Isviҫre´ de suskunluk diǧer insanların yerlerine ve 39 zamanlarına saygı duymak demek ve ben ҫok soru sorarak asıl niyetimin saygılı olmak olmasına raǧmen usandırıcı olmuştum. Böylece başkaları üzerinde bırakacaǧınız etki konusunda dikkatli olunuz. Uluslararası platform´ da başarılı iletişimciler bir takım ilişkiler kurmak, ikna etmek, motive etmek veya sorunlar yönetmek iҫin arzu edilen etkileri yaratabiliyor durumdalar. 3. Başarı iҫin dört aşama Netlik elde edebilmek iҫin ve arzu edilen etkilere ulaşmak iҫin mesajınızı hazırlayabilmeniz iҫin dört ana aşama hakkında düşünmekte yarar var: hedef, bilgi, süreҫ ve tarz. Kısaca tavsiyeler: Bu konu´ ya yaklaşmanın bir diǧer yol´ u bahsedilen dört soru hakkında düşünmek, bunu yaparken de sürekli sizin bulunduǧunuz özel iş hayatınızın`daki durumunuzu düşünerek: Neden? Hedef veya amaҫ doǧru mu? Ne? Bilgi doǧru mu? Nasil? Iletişim süreci doǧru mu? Hangisi? Benim iletişim tarzım doǧru mu? 1. Aşama: Iletişim hedefleri seҫmek Uluslararası platform´da iş hayatında sorunlar insanlar farklı hedefler ile iletişim kurmaya ҫalıştıkları zaman ortaya ҫıkıyor. Bir kere bir ҫalışan´ ın amerikan CEO´ sundan gelen bir e-mail´ in amacını nasıl yanlış anladıǧını duymuştum. Bütün ҫalışanlara güncellenmiş ve bir feedback ricası ile sona eren bir standart e-mail gönderildi. Bu gerҫek bir feedback ricası deǧildi, fakat tipik amerikan iş hayatı kültürüne göre basit ve saygılı bir şekilde sona eren bir e-mail. Bu e-mail`i alan kişi, her nasıl olduysa, gerҫek bir rica olarak yanlış algılandı ve CEO´ ya kurumun sayısız sorunlarını bildirerek cevap verdi. Şefine şirket´ in merkez şubesinden gelen „pek fazla nazik deǧil“ mesaji üzerine ҫalışan isveren`inden bir azar işitti. Iletişim amaҫlarını doǧru anlamak bir deǧişim süreci yaşayan kurumlar iҫin de ҫok önemli. Örneǧin bir bilgisayar programı talimat üzerine şube şirketlerine tanıtılacak. 40 Orit Gadiesh profili Gerҫek Kuzey´ yi bulmak Bir şirket efsanesi: Orit Gadiesh Bain şirketi´ nin başkanı Planlanmış` tan daha ҫok tesadüf eseri Orit Gadiesh israil askeriye´ sinin merkez şube´ sinden amerikan danışmanlık şirket`lerinin tanınmış şirket´lerinin yönetim kuruluna girmeyi başardı. Vicki Sussens-Messerer bilgilendiriyor. Genel görüş`ün alehine bir karar vermek ҫok zor bir iş. Bain & Company şirket danışmanlık şirket` inin yönetici konumunda ki Orit Gadiesh bu zorlukların bilincinde. 1980 ` li yılların sonunda Bain şirket` i iflas etti. Bir yatırım bankası şirket ortaklarına şirket` in bu durumdan kurtulayamayacaǧını ve uzun zamandan beri calişmakta olan personel´ in iş´ ten cıkartılması gerektiǧini söyledi. Bain şirketinde kariyeri 1977 yılında başlayan ve kriz döneminde yönetim kurulu üyesi olan Gadiesh panik iҫin bir neden görmüyordu. Şirket´ in motive edici bir şirket politikası vardı ve sabit bir müşteri topluluǧu. Rekabet`i gittikҫe artan bir endüstri´ de zamanla kendi politikasını geliştirdi. 1985 yılında şirket kurucuları şirket´ i 200 milyon dolar´a satana kadar Bain gerҫek anlamda başarılı iş´ lere imzasını attı. Şimdiye kadar fiyat ҫok yüksekti ve yeni şirket sahipleri bu fiyat` ı ödemekte zorluk ҫektiler. 1988 yılında Bain şirket` i personel` in yüzde onunu iş´ ten ҫıkartarak masrafları azaltmaya başladı. Ilk defa böyle bir karar vermişti ve bundan dolayı ҫalışanlar` ın morali aşaǧı indi. Haifa´ da doǧan Gadiesh 1970 yılların esnasında askerliǧini Israil` in askeri merkezinde yaptı. Bu durum kendisine kriz döneminde bir karar verilmeden önce belli bir kararın verilmesi`nin beklenemeyeceǧini öǧretti. Bunun haricinde gereǧinden fazla tepki verilmemesini öǧrendi. Bain şirketinde herkesin „headhunter“ (yönetici personel arayan ve şirket´ lere yerleştiren kimseler) ile görüşmeleri sürerken, Gadiesh tanımış olduǧu her headhunter´ ı arayıp „Beni aramayın.“ dedi. „Bu aynı zamanda risk üstlenmek anlamına da geliyordu.“ diye Harvard Business School websitesinde yayınlanan bir röportaj`ında söyledi. „Fakat bir sonra ki zaman birileri ofisime gelip „Herkes headhunter´lar ile konuşuyor“ dedi, ve ben de „Iyi, fakat ben deǧil“ diyebildim. Gadiesh ve diǧer on bir ortaklar Bain şirketi`nin eski müdürünü şirket´in maddi sorunlarını ҫözmek amacıyla geri dönmeye ikna etti. Bu durum ortaklar`ın Bain şirketinin geri kalan mülk´ üne odaklanmaları iҫin fırsat yarattı, yani müşterileri, ünleri ve 41 personeli iҫin. Bu kriz 1973 yılında psikolog olarak mezun olduǧu The Hebrew University´ye öncesinde MBA´ yini yapmak üzere Harvard Business School `a gitmeden önce Gadiesh´ in bünyesinde barındırdǧı liderliǧin ön plana ҫıkmasına neden oldu. Iş hayatındaki diǧer meslektaş`larına nazaran bu durum kendisini HBS olayında olduǧu gibi bir efsane haline getiriyor. HBS website röportaj`ında anlatmış olduǧu olay liderlik tarzının tipik bir örneǧi. Uzun süre ҫalışmış olan bir personel`in ҫalışanına „headhunter“ tarafından bir iş teklifi yapıldı, fakat bu iş teklifine olumlu cevap vermek veya vermemek konusuna ilişkin bir belirsizlik söz konusuydu. Gadiesh kendisini sadece kalması iҫin ikna etmedi, diǧer ҫalışanlar gibi bir iş teklifi aldıǧına dair ve bunu ciddi bir şekilde kabul etmeyi ve böylece şirkette kalmayı düşündüǧünü söylemesi iҫin ikna etti. Gadiesh kendisine bunun „Ҫok güzel ve etkileyici bir hikaye olduǧunu söyledi.“ Ve bu başkalarına kalmaları yönünde cesaret vererek iş´ e yaradı. Her ne olursa olsun Gadiesh´in en önemli anı 1992 yılında auǧustos ayında gerҫekleşen şirket`in senelik toplantısıydı. Maddi aҫıdan Bain şirket`i gücüne güҫ kattı ve son altı ayda almış olduǧu sipariş`lerin yüzde yetmişini kazanmış oldu. Her ne olursa olsun Gadiesh personel´in kriz öncesi zamanında Bain şirketine kuvvet veren gurur ve özgüven seviye`sine ulaşmadıǧını hissetti. Baǧımsız hareket eden personeli`nin bu tür duygusal bir sohbet´e girmeyeceǧini biliyordu. Diǧer yandan finans haberleri`nin moralleri yükseltmek iҫin yeterli olmayacaǧını biliyordu. Böylece tanınmış “hiҫ bir rakam konuşmasında“ kurum iҫerisinde geҫerli olan gurur hususuna odaklanıyordu. Eşinden esinlenerek, yelken sporunu gönülden icra eden bir kullanıcı ile ilgili mecazi anlamda bir deyim kullandı ve personel`in her sene coǧrafi mıknatıs kuzey kutbu etrafında gezinen yelkenci tarafından yönlendirilmemesi gerektiǧini söyledi. Bunun yerine Bain şirket´inin üzerinde kurulmuş olduǧu „Gerҫek Kuzey“ ilkesine yönlenmeleri gerektiǧini söyledi. „Herkes bir korku iҫerisinde kaҫmaya başladı.“ Diye bir tanık The Economist dergisine anlattı. 1993 yılında Gadiesh´ in genel müdür yapıldıǧı yıldan sonra. Ve „Gerҫek Kuzey“ ilkesi şirket diline entegre olmuş oldu. Doǧrusunu söylemek gerekirse Paris ofisinin erkekler tuvaletinde „Lütfen düz gidiniz. Gerҫek kuzey direkt karşınızda.“ Yazan bir levha asılı. Şirket krizinden yaklaşık yirmi sene sonra Bain önde gelen bir danışmanlık şirketi olarak kalmayı başarıyor. „Gerҫek Kuzey“ ilkesine uymaya ҫalışan yönetim kalkınmada olan sektörlere yönelmek yerine geniş yelpaze´ de sundukları hizmetleri sunmaya devam etmek iҫin kendilerini şartlandırıyorlar. Bu duruma özel bir bilgi teknolojisi bölümü kurdular, diǧer büyük danışmanlık şirket´lerinin borsa` ya adım atma politikalarını redd ettiler. Ve henüz bu hızlı büyüyen özel sektör alanında ҫok fazla iş yapma fırsatları olmadı. Bu nedenden dolayı eleştirildiler. Geҫenlerde The Economist dergisi eǧer „Gerҫek Kuzey“ ilkesini uygulamaya 42 devam edecek olurlarsa, yakın bir süre iҫerisinde bir buz parҫasına ҫarpacaklarını söyledi. Her ne olursa olsun Bain şirketi ortak`lık sektöründe önde gelen bir danışmanlık şirketi olarak görülüyor. Bain şirketi´ nin websitesinde verilen bilgilere göre son bir kaҫ sene´ de müşteri`lerinin hisselerinin S&P 500 Indeks` inin deǧerinden ҫok daha iyi bir sonuҫ elde etti. Ve Gadiesh bir olaǧanüstü etkileyici bir ün`e sahip olmaya devam ediyor. Danışmanlık dergisi bir kere hakkında „Başından beri Bain şirketi´ nin genel müdürü danışmanlık sektöründe ayrıcalıklı bir konuma sahipti.“ Gadiesh´in eflatun renkli saҫları, kaba mücevherleri ve müşteriler ile aҫık bir diyaloǧa girme isteǧi „keyiflerine göre hareket eden kimseler ile“ dolu olan bu meslek alanında kendisini diǧerlerinden farklı kılan „eşsiz“ özelliklere sahip.“ Zeytin renkli yüzlü Gadiesh artık uzun eflatun renkli saҫlar taşımıyor. Buna raǧmen The Economist dergisi 54 – yaşındaki „avrupalı şık bayanı“ ve Forbes dergisi ise kendisini „en güҫlü yüz bayan ´dan bir tanesi“ olarak adlandırıyor. HBS` in „Orit Gadiesh: Bain & Company şirketinde ҫalişmaktan gururlu“ adlı durum incelemesi hala MBA öǧrenci`lerine okumaları iҫin ellerine veriliyor, ve Gadiesh „Davos Dünya Ekonomi Zirvesinde“ düzenli bir şekilde konuşmalar yapıyor. Kendisi ne henüz bir medya star´ı, ne de en büyük danışmanlık şirket´ lerinin birini yöneten tek bayan olmasını önemsiyor. „Mizah yönümü kullanarak iş yapabilmemiz iҫin insanlara benim bir bayan olduǧumu unutturmaya ҫalışıyorum.“ diye bir kere anlattı. Iş yapma becerisini Gadiesh erken yaşlarda öǧrendi. On yedi yaşında ilk başta 1993 yılında Israil`in başbakanı olan Ezer Weizmann` in asistanı oldu, ondan sonra Israil ordusunun temsilci müdürü olarak askeri bir birlik kurdu. Bu kurum´ da şu an Bain şirketi´nin önemli bir parҫası olan „80-100 kuralını“ Gadiesh öǧrendi. Bu kural bir kurumun tarihinde bazı zamanlarda mükemmel sonuҫlar bulmanın imkansız olduǧunu söylüyor ve bu yüzde iş´ e yarayan 80%` lik bir ҫözümün daha iyi olacaǧını belirtiyor. Belki de bu genҫ bayan` ın öǧrenmiş olduǧu en önemli ders liderlerin görünür bir şekilde ön plana ҫıkmaları gerekliliǧi. Ne kadar üst düzey yöneticiler olduklarına bakmaksızın bu bütün „Bain`ilerin“ müşteri işi yaptıklarını ısrar etmesinin nedenlerinden bir tanesi. Bu ayrıca Gadiesh´in zamanının yüzde yetmişini bütün dünya´daki şirketlerin ofisini ziyaret etmesinin nedeni. „Orit bir danışman`ın danışmanı. Büyük bir sorun ҫözücüsü ve müşterileri bir mıknatıs gibi ҫekiyor.“ diyor HBS profesörü Joseph L. Bower. Askeri birliǧin merkezin`den en büyük amerikan şirketlerin yönetim kuruluna girişi planlanmıştan daha ҫok bir tesadüf´ dü. Musevi Üniversitesinden mezun olduktan sonra Gadiesh Harvard Business School´un bir profesör`ünün kendisini okumaya ikna ettigi New York´ u ziyaret etti. 43 Harvard Israil ´den cok farklı olan bir dünya´ya, yani Amerika ülkesine giriş biletiydi. Gadiesh hiҫ bir zaman televizyon reklamı izlemedi, hiҫ bir zaman büyük bir alışveriş merkezine gitmedi, ve ҫoǧu kez sınıfta kendisinin kişisel olarak hiҫ yaşamadıǧı konuları öǧrendi. Herşey`den önce Gadiesh Ingilizce ile mücadele etti. Hala sözlük yardımı ile altı saat okuduǧu ilk on bir sayfalık „durum incelemesinini “ hatırlıyor. Zorluk ҫektiǧini gören bir profesör „Neden sınıf´ta kalmayı denemiyorsun?“ diye sorana kadar. Bunu yapmaya niyetli deǧildi. Buna raǧmen sınıfın`in ilk 5% ´leri arasında mezun oldu ve en iyi marketing öǧrencisi olma ödülünü kazandı. Bain bu MBA star mezununu kazanmakta hızlı davrandı. Kendisi Bill Bain´e sonuҫlara olan ilgisinden dolayı yönlendirildi, Gadiesh ve diǧer Bain´iler tarafından hala kullanılan özetlenmiş bir kiatp`ҫıkta aҫıklanan „sonuҫların“ önemi. „Pazartesi sabah´in sekiz`inde ne yapıyorsun?“ Gadiesh kendisine yüksek hedefler belirliyor. Her zaman insan´ın kendisinin komfor alanından ҫıkabilmesi iҫin kendini zorlaması gerektiǧine inaniyor. Ve bu arada nasıl dinleniyor? Forbes dergisine geҫenlerde anlattık`larına göre yoǧunlukla yaptıǧı egzersiz havaliman`ların arasında koşmak. Fakat en ҫok tercih ettiǧi dinlenme türü kitap okumak, sene´de yaklaşık yüz kitap okuyor. „Almanya´da Israil´li olmama raǧmen başarı ile ҫalışmamın nedenlerinden bir tanesi alman edebiyat´ını, filozof`larını ve tarihini ҫok okumamdır.“ diye söylüyor. „Aynı şekilde Fransa´da, Japonya´da, Ingiltere´de ve Israil´de de ҫalışabilirdim, ҫünkü onların da yazarlarını okudum.“ Okuma`nın ayrı bir avantajı daha varher yerde uygulanabiliyor – hem ev ortamında hem de seyahat´te. ”Golf kursuna gitmek amacı ile iki saat harcamama gerek yok“ diyor kendisi. Gadiesh´in memleketi daha ҫok Ingiliz eşi, Grenville Byford (eski bir Bainie ҫalişanı) ve Guzel adındaki köpeǧi ile birlikte yaşadıǧı Paris. Fakat kalbi hala üye olduǧu Peres Peace Vakfında.“ Bölge´ye barış getirmek amacı ile siyaset`in dışındaki konuları düşünebilen özel insanlar`dan oluşan bir grup.“ diye yanıt veriyor. Israil askeri birlikten buraya kadar uzun, fakat bir o kadar da tuhaf bir yol, fakat askeri birlik kendisinin buraya kadar gelmesine vesile oldu. Bu ve „Gerҫek Kuzey´yi “ bulabilme kabiliyeti. Adrian Furnham : Yönetim psikolojisi hakkında Yönetim Bir Yöneticinin gözünden Bazı insanlar psikolog, psikoanaliz, psikiatrist ve psikolojik iş danışmanı arasındaki farkları bilmiyorlar. Fakat bu ҫok kolay: bir psikolog sadece dinleyici ve izleyicileri karşısında 44 görünür. Bir psikoanaliz insanları seneler boyunca koltuǧa yatırarak kendi ayakları üzerinde nasıl durmaları gerektiǧini öǧretiyor. Bir psikiyatrist kan basıncı ile ilgili endişelenen bir doktor. Sonuҫ`ta, psikolojik iş danısmanı bir insan`ın kendisini iyi hissetmesini saǧlıyor, fakat sizi sorunlarınızın suҫlusu olarak anne-babaları sorumlu görmenizi saǧlıyor. Şu an bu meslek alanında yeni bir meslek oluşmakta: kurumsal psikologlar. Şirket yönetimi alanında ҫalışıyorlar, fakat ortalama danışman´ dan ne farkları var? Kurumsal bir psikolog olabilmek iҫin bir Master derecesi aldıktan sonra iki üҫ sene süren bir olay. Bunun haricinde bir kimse iş hayatı`nın farklı alanlarında uzman olması gerekiyor. Personel seҫimi, performans deǧerlendirmesi, kariyer gelişim, danışmanlık, kişisel gelişim, eǧitim, motivasyon, kurumsal deǧişiklik. Psikoljik alanda kendilerini eǧitmiş olmaları psikologlar`ın saǧgörülü, duygusal, zeki veya diǧer insanlarla iyi ҫalışabilen insanlar oldukları anlamına gelmiyor. Bazıları işlerinde ҫok iyi, fakat hepsi deǧil. Öyleyse bu insanların hangi özellikleri özel? Davranış biҫimlerini ölҫmek, test ve röportaj yapmak alanında iyiler. Fakat insanların neden davrandıkları gibi davranmalarını da anlamaları gerekir. Davranış biҫimlerini kategorize etmek ҫok basit, fakat ҫok daha zor ve önemli bu davranış biҫimlerin ardındaki mekanizm ve prosedürler. Psikologlar ayrıca hastalık tespitlerde de iyi olmak zorundalar ve bu görev bir hastalıǧın ilacını bulmaktan daha zor. Herkes bir ҫok – hastalanmalarla, motivasyon eksikliǧi ile veya mobbing gibi davranış sorunlarının daha derin sorunların semptonları olduǧunu biliyor. Kurumsal psikoloǧun görevi bu hastalıǧın nedenlerini ve etkilerini araştırmak. Bunun haricinde psikologlar eǧitim ile ilgili bir veya iki hususu bilmeleri gerekir. Sonuҫta eǧitim odaklı psikologlar yüz seneden beri bizim en iyi eǧitim metodları bilgimizi yenileştirdiler. Örneǧin özetlenmiş (condensed) veya distributed öǧrenme şeklinin konusu. Eǧer bir üҫ günlük kursunuz var ise, bunu pazartesi günü, sali günü veya ҫarsamba günü veya birbirini izleyen üҫ pazartesi gününde mi gerҫekleştirmeniz gerekir? En son seҫenek bu soru`nun cevabı. Bazı kurumsal psikologlar bazı alanlarda uzman oluyorlar. Bazıları yeni teknoloji`lerle ilgileniyorlar veya yeni iş alan keşifleri ile ilgileniyorlar. Başkaları ise eşit şanslar, saǧlık veya güvenlik alanında uzmanlaşıyorlar. Hala, bazıları danışmanlık rollerini stres yönetimi ve kariyer gelişimi ile birlikte tercih ediyorlar. Bundan dolayı uzmanlar ve danısmanlar, yani iyiler, bir kurumun yapısını verimlilik ve üretim konularını anlamakta katkı da bulunabilirler ve az yetenekli insanlar sadece ayırt edilemeyen masrafları etkilerler. 45 Daha iyi bir denge Bir ҫok bayan`ın daha iyi bir iş hayatı dengesi istedikleri bir sır deǧil. Fakat, Fortune dergisinin bildirmelerine göre bir ҫok erkek yöneticiler bu denge´ yi saǧlayabiliyorlar. Fortune dergisi Fortune 500 şirketlerinde ҫalışan 100 üst-düzey erkek yöneticilere bu konu hakkında`ki görüslerini sordular. Yöneticilerin yüzde sekseninden fazlası işin dışındaki yaşam iҫin daha fazla zaman istediklerini söylediler ve yüzde elli beşi gelir´ in bir kısmını fazla zamana sahip olabilmek iҫin redd edebileceklerini söyledi. Aynı zamanda yöneticilerin yarısı kariyer iҫin fedakarlık ettikleri hususların kariyer iҫin deǧip deǧmediklerinden fazla emin olmadıklarını da söylediler. Bu alanda bir örnek Gregg Slager, Ernst & Young´ de 45yaşlarında bir üst-düzey yöneticisi. Slager tatillerin “iş yerinin sadece deǧişmesidir” diyor. Bazi gecelerde eşi kücük ҫocukları uyumadan önce babalarını görebilmeleri iҫin ofise getiriyorlar. Her ne olursa olsun, araştırma`daki yöneticilerin yarısı daha iyi bir iş-yaşam dengesi iҫin kariyer`lerinden taviz verebileceklerini söylüyorlar. Eǧer bir şeyler yapılmazsa, “üst-düzey yeteneklerinin büyük bir nesli ya eriyip gidecek ya da evlerde kalacaklar.” Diye Fortune dergisi yazıyor. Kısaca: Geҫen sene 95 yaşlarında vefat eden Peter Drucker şirket yönetiminin babası olarak biliniyor. Kendisi ile ilgili aҫık ve net fikirlere sahip. Son röportaj`larının birinde Business Week´ e „ Ben tamamen sıkıcı bir insanım. Bir yazarım ve yazarların ilginҫ hayatları yoktur. Kitaplarım, işim-evet. Bunlar farklı.“ New York Times´ in columnist´ i Thomas Friedman 2005 yılında Dünya dar, 21. yüzyılın tarihi`nin özeti adlı eseri ile FT/ Goldman Sachs´ in iktisadi kitabı alanında senelik ödülünü kazandı. Yorumlar ´a göre bu kitap „modern iktisadi konulara en keyifli ve zevkli bir bakış´ ı imkan ettiǧini „söylüyor”. Eǧer sizi başka bir ülke´ ye götürebilecek harika bir atanma olanaǧı ile karşı karşıya kalsanız, siz ise yaşamıs olduǧunuz ülke´ yi terk etmek istemiyorsanız, ne yaparsınız? Harvard Business Review dergi`sinin kasım ayının 2005 yılı baskısı bu ҫıkmazı olmayan, zor soru´ ile beş uzman ilgilendi. “Bu kararı beyni`nizin ve kalbinizin bir uyum iҫerisinde olduǧu bir 46 durum da yanıtlayınız.” diye Raj Kondur öǧüt veriyor, Nirvana Business Solutions´ in müdürü. “Bu durum bundan önce hiҫ olmamış kadar mümkün.“ Ne okuduǧum Nigel Nicholson London Business School kurumsal davranma şekillerinin profesörü. „Bu kitab`a bayılıyorum. Bir dizi sorulara ilişkin düşünce tarzınızı deǧiştiren nadir ҫalışma`lardan bir tanesi. Leary´inin görüşüne göre bir birey modern toplumda yarattıǧı sorunlara nazaran ҫevresinde daha az sorun yaratan ve evolüsyon sürecinde ortaya ҫıkmış bir varlık. Bir ҫok kafa karıştıran muhtemel gelecekler ile karsı karşıya kalan bir kimse, ve biz kendimiz ve ilişkilerimiz hakkında o kadar ҫok düşünüyoruz ki, kendimize sonsuz acılar ҫektiriyoruz. Leary bu durum`un yanlış yargılara, davranış bozukluklarına ve sonuҫta kendini yıkıcı eylem`lere nasıl sebebiyet verdiǧini analiz ediyor. Kötü olan bu öz gözlem deǧil, sadece bir dinlenme süresine ihtiyacımız olması gerҫeǧi. Leary bunun düzenlenmiş bir din`in bir fonksiyonu olduǧunu söylüyor. Daha iyi bir öz yönetim iҫin pratik ve yararlı stratejiler veriyor. Mary Parker Follett kim di? Mary Parker Follett (1868-1933) 19. yüzyılın başlarında yaşayan sosyal bilimler alanında ҫıǧır aҫıcı bir düşünürüydü. Bir bilgin, toplumu var eden bütün etkenlerin birbirleri ile bir baǧ oluşturduklarına ve tek başına anlaşılamaz olduǧuna inaniyordu. Onun görüşleri bugünümüzde gittikҫe büyük önem arz ediyor. Günümüzün en güclü ekonomi düşünürlerinden biri olan ve kısa bir süre önce vefat eden Peter Drucker (sayfa 82 ´ ye bakınız) kendisini bir guru (öǧretmenlere verilen dini bir ünvan) olarak görüyor. Follett´ in fikirleri bir bütün tarafların faydalandıǧı bir ҫözüm ihtiyacı, toplum´ a dayalı ҫözümler ve ҫeşitlilik sayesinde bir süreklilik iҫeriyor. Iyi bir liderliǧin gelişim ve fikirlerin entegrasyonu (birleşimi) başkalarını kontrol etme yerine kendi gücünü kullanma fikri ayrıca modern bir düşünce. Follett Massachusetts, Quincy ilinin varlıklı Quaker ailesi`nin iҫine doǧdu. Boston´ daki Redcliffe Kolejinde iktisat, siyasi bilimler, hukuk ve filozofi okudu. Orada amerikan başkanı Theodore Roosevelt tarafından siyasi makamın en iyi ҫalışması olan ilk kitabı 47 “Temsilciler evi´nin konuşanı “ ödüllendirildi. Mezun olduktan sonra Follett Boston´ un deǧişik etik kültürlerinden gelen sosyal kesim`lerin iҫerisinde sosyal ve eǧitim kurumlarını düzenlemek görevi ile sosyal işҫi olarak ҫalıştı. Tecrübesi toplumların demokrasi`yi etkilediǧi yöntem`lere ilişkin ҫok kapsamlı bir anlayış geliştirilmesini saǧladı ve bir sonra ki kitabı “Yeni devlet (1918)” iҫin ilham kaynaǧı oldu. 1924 yılında Follett en ҫok yankı uyandıran kitabını “Yaratıcı tecrübe” ҫalışmasını yayınladı ve insan davranışları ile ilgili spekülasyonlarda bulunmak yerine bu konuyu inceleme ihtiyacı`nın önemi`nin altını ҫizdi. Bu kitap ile şirket yöneticilerini hedef almadı, fakat ekonomi okuyan insanlar bu kitabı ilgi ile okudular. Ilk başta yazıları yönetim kurallarının daha teknik olduǧu Amerika´ya nazaran Ingiltere´ de daha ҫok biliniyordu. 1932 yılında Follett Londra´ ya taşındı. Bir sene sonra Boston´a ziyaret amaҫlı geri döndüǧünde kendisini hasta hissetti ve vefat etti. Kore: Yeni Songdo Teknoloji: Şehir planlaması Kore´ nin yeni cesur dünya´ sı Bütün bir şehrin hayatını tek bir, her yerde ve her zaman geҫerli olan bilgisayar aǧ´ ı üzerinden yönetmek bir ütopi gibi geliyor. Seoul´ dan ҫok fazla uzak olmayan bir yerde böyle bir şehrin inşaat`i iҫin ҫalışmalar başladı. Pamela Licalzi O ´Connell bilgi veriyor. Gelecek´ teki vizyon mu? Kore´ liler yakın zamanda yeni bir yaşam tarzı`nın testini deneyecekler. Geri-kazanım sistemimizin telsiz belirleme teknoloji`sini geri kazanımcıların şişeleri geri verdiklerinde hesabına para yazmak amacıyla kullandıklarını düşünün. Yaşlı insan`ların evlerinde basınca dayanıklı insanların yere düşüşünü tespit eden ve otomatik olarak yardım ҫaǧıran koridorları düşünün. Saǧlık raporlarını kayıt eden ve ilaҫ alımı iҫin kullanılabilen cep telefonlarını düşünün. Bu hizmet Kaliforniya, Long Beach eyaletinde endüstri-tasarımı öǧrencileri tarafından icaat edilen hizmetlerin arasında bulunuyor. Fikirleri güney Kore´ nin büyük “her daim mevcut olan şehrinde kurulan yeni Songdo şehrinde gerҫek olabilir. Her daim var olan bir şehir, U-şehri, bilgisayarların evler`e, cadde`lere, ofis binalarına kurulmuş olan ve verilerin en önemli bilgi sistemleri- personel, tıbbi, ekonomik ve siyasi sistemleri üzerinden daǧıtılan bir şehir. Güney Kore´ de başka U-şehir ҫalışmaları`nın olmasına raǧmen yetkililer insanlar tarafından kurulmuş olan bir ada´ da Seoul ´ dan 40 mil uzaklıktaki bir sahili ile Yeni Songdo´ yu özel bir olay olarak görüyorlar. “Yeni Songdo sadece Kore´ de 48 deǧil, bütün dünya´ da U-şehir konsepti`nin tamamiyle hayata geҫirileceǧi ilk projesi olacak.” diye bu proje´ den sorumlu olan bir devlet kurumu olan serbest ticari alanı`nın proje müdürü Mike An diyor. Batı´ da her daim gerҫekleştirilecek olan hesaplamalar bir “Denetim toplumu” ´ na ilişkin gizlilik ve korkularına yönelik endişelere neden oluyor ( “Cola şişemi geri verip vermediǧimi bilecekler.”). Fakat Asya´ da bu konsept teknolojik gücü sergilemek ve yabancı yatırımları teşvik etmek iҫin bir imkan olarak görülüyor. Bu proje´ nin başarısından en ҫok sorumlu olan 35- yaşındaki Koreli-Amerikan Yeni Songdo U şehrinin planlama müdürü John Kim. Kim Yeni Songdo şehir gelişimi`nin strateji genel başkanı Gale şirketi, amerikan gayrimenkul yatırım şirketi, mühendislik ve inşa sirketi olan ve güney Kore´ nin en büyük ҫelik şirketine ait olan Posco E & C şirketi`nin bir birleşimi. Eskiden yahoo´ nun tasarım müdürü olan Kim şehrin yüksek teknoloji altyapısı`nın yeni teknolojiler iҫin büyük bir deneme süreci olduǧunu söylüyor ve bu şehir kendisinin U-şehir olarak adlandırdıǧı dijital yaşam tarzı`nın bir göstergesi olarak fonksiyon görecek.“ “U-şehri kendi markasını oluşturacak, yani kendi yaşam tarzını.” diyor Kim. Herşey bir ev sahibi`nin chip kart ile başlayacak.” Aynı chip kartı yeraltı trenlerin kullanımı, park saatinde ödeme imkanı, film izlemek, ücretsiz kamu bisikleti kiralama gibi hizmetler iҫin de kullanılabilecek. Anonim olacak ve kaybolduǧunda hızlı bir şekilde kart kilitlenebilecek ve kapı kilitleme sistemi yeniden ayarlanabilecek. “Semt sakinleri bunun haricinde “ komşular arası video toplantıları, talep üzerine video ve Yeni Songdo´ nun herhangi bir yerinden dijital dünya´ ya ve konut´larına kablosuz erişim saǧlayacak.” Diyor Kim. Bu konsept`in destekleyicileri Brezilya´ nin başkenti Brasilia ´da gerҫekleştirilemeyen şehir planlaması projesine artan eleştiriler döneminde New Songdo´ yu geleceǧ`in şirketleri iҫin uygulanabilecek bir konsept olarak görüyorlar. Batı toplumlar bu hesaplama dalgalar`ın gerisinde kalacaǧı dönemde büyük ihtimal New Songdo chip-kartlar`ın ve sensörlü cihazlar`ın geniş kullanım yelpaze`sini inceleme olanaǧı sunacak. Aǧırlıklı Ingilizce dilinin konuşulacaǧı New Songdo´ da dünya´ nın kamu sektöründe en büyük gayrimenkul yatırımı olabilir. 2014 yılında tamamlandıǧı zaman bu 25 milyar $ deǧerindeki proje´ nin 65.000 ve 300.000 ҫalışanına ev sahipliǧi yapabilecek bir şehir olarak görülüyor. Bunun haricinde şehir bir akvaryum´ a, golf sahasına, amerikan yönetimli bir hastane´ ye ve uluslararası bir okul´a sahip olacak. Ayriyet`ten diǧer şehir`lerin yapıtlarını kopyalayan öǧelere sahip olacak, örneǧin New York´ taki Central Park, Venice´ deki kanal sistemi, ve Georgia, Savannah´ taki bir ҫok küҫük parklar gibi. Seoul´ dan ve Güney Kore´ nin diǧer nüfusu ҫok olan şehirlerinden insane`lar daire iҫin başvurularda bulunuyorlar ve plan yapanlar cazip iş mekanları elde edebilmek iҫin umut ediyorlar. Teknoloji altyapı kurulacak ve New Sondo Şehir Gelişimi ile Güney Kore ´ nin aǧ 49 entegrasyon şirketi LG CNS arasında gerҫekleşen iş ortaklıǧı olan Songdo-U-şehri tarafından yönetilecek. Bu aǧ yabancı bilgi-teknolojisi şirket ortakları arayışı iҫerisinde. “Bu model diǧer U-şehir projelerine benzemeyen kar-geliri saǧlayan bir model.“ Diyor Kim. „Songdo Uşehri bina sahiplerinden bina yönetimi iҫin ücret talep edecek ve hizmetlerin sunum`unda ve satışında yardımcı görevi üstlenecek. Ortaklarımız her yerde kablosuz data erişimi veya eşsiz bir ID sistemi şart koşan piyasa ürünlerini (hizmetlerinni) test edecek. Kalifornia´ daki Stanford Üniversite´ sinin ikna edici teknoloji laboratuvar`ın direktörü B. J. Fogg „New Songdo insanlar`ın teknoloji´ yi nasıl kullanacaklarına dair bir fikir geliştirecek.“ diyor. Kim U-yaşamının „ҫöplüǧü“ test etmek amacıyla kullanılmayacaǧını ve dijital hizmetlerin insanlar`ın istek ve arzuları doǧrultusunda şekilleneceǧi konusunda ısrar ediyor. „Biz marketing ve etnografik araştırma yapacaǧız.“ diyor. Bu araştırma´ nın bir parҫası olarak Kim Kaliforniya Devleti Üniversitesi öǧrencilerinden U-yaşam` a ilişkin fikirlerini iletmeleri ricasında bulunuyor. „Bütün piyasayı kapsayan bu tür bir deneme olanaǧı büyük önem taşıyor.“ diyor Fogg. „Bu Kore´ liler iҫin bir rekabet avantajı. Diǧer insanlardan önce ilk kendileri bu olaydan haberdar olacaklar. Fakat ben bazı hizmet`lerin başarısız olacaǧını önceden görebiliyorum. Bu deneme sürecinin doǧasından kaynaklanıyor.“ Eamonn Fitzgerald en yeni gelişimler ile ilgili Teknoloji: Işinizden memnun deǧil misiniz? Kış havasın`dan nefret mi ediyorsunuz? Peki, neden iyi satan bir hayal kurgu bir gerilim romanı yazmıyorsunuz ve hayatınızın geri kalan zamanında Bahama sahilinde neden yelken kullanmıyorsunuz? Fakat ilk önce bu parlak fikir aklınıza gelmeli, öyle deǧil mi? Peki o zaman, burada sizin başlayabilmeniz iҫin bir takım öneriler var. Şöyle söyleyelim, son yüzyılda bir virüs 50 milyon insanı öldürdü ve bu maǧdurlar`ın vücut dokusu Washington D.C yakınlarında bir laboratuvar´ da muhafaza ediliyor. Bizim gerilim romanımızda Osama Bin Ladin bu ölümcül virüsü eline geҫirmek istiyor, böylece ortakları laboratuvar´a dalıp bir kaҫ örnek ҫalıyorlar. Ondan sonra hikaye´ yi daha dramatik bir hale getirebilmek iҫin bayan virüs maǧduru buz tutmuş tundra´da gömülüyor. Sonra ölü bedeni topraktan cıkartılıp vücut dokusundan bir kaҫ örnekler alıyorlar. Bunun ҫok şok edici olduǧunu biliyorum, hikayemiz şok edici olmasına raǧmen bir başarı öyküsü olacaǧını umut edemeyiz. Ondan sonra teröristler virüs´ ü yapı`sının aynısını taklit ediyorlar ve Beyaz ev´den kaҫırdıkları Barney 50 isimli başkan Bush´ un köpeǧinde deniyorlar, Barney ölüyor. En sonunda Harrison Ford yönetimindeki FBI ekibi Bin Ladin´in yandaşlarının etrafını sarıyorlar, fakat Ford terör lideri, Uma Thurman´ ni, öldürmeden önce, taşımalı bilgisayar´ ın girme tuşuna basıyor. Dünya´nın şimdiki ve gelecek terörist`lerinin bulabileceǧi ayrıntılı virüs ile ilgili genetik bilgi Internet´ te veriliyor. Ne düşünüyorsunuz? Holywood iҫin yeterince mükemmel mi? Yoksa biraz fazla mı uҫuk kaҫık? Ister inanın , ister inanmayın bu hikaye`nin ҫoǧu kısmı, Osama Bin Laden, Harrison Ford, Uma Thurman ve köpek Barney ´nin dışında hepsi geҫen sene gerҫekleşti. Washington Amerikan Askeri güҫlerinin patolojik enstitüsünün yakınlarında Maryland ilinde böyle bir laboratuvar var. Ve bu laboratuvar 1918 yılında ispanyol gribi esnasında ölen amerikan askerlerin akciǧer`lerinden alınan doku örneklerine sahip. „Bu virüs altı ayda birinci dünya savaşında verilen kayıplardan daha fazla şehit verdi, dünya´ nin tarihinde herhangi başka bir gripten ҫok daha fazla ölümlere neden oldular.“ diyor pandemi`nin tarihini yazan Alfred W. Crosby. Geҫen ekim ayında Jeff Taubenberger yönetiminde olan bir grup amerikan bilim adamları Maryland laboratuvarın`dan bir kaҫ örnek alıp Alaskalı bir kimse´ye enjekte edip ve bu kişi´nin de ölümünden sonra uzun bir süre buz´un iҫinde muhafaza edildiǧini söyledi. Iki doku örneklerini de kullanarak, bilim adamları virüs´ ün DNA´ sını yeniden oluşturdular ve sonuҫlarını ayrıntılı genetik bilgi ile birlikte Nature dergisinde yayınladılar. Bu arada, Atlanta´ daki Hastalık kontrol ve önlem merkezi, yani bir başka ekip, laboratuvarlar`ın bir tanesinde bu genetik bilgi´ yi virüs´ ü yeniden oluşturmak iҫin kullandılar. New Scientist dergisi`nin raporuna göre bu virüs farelere verildiǧinde onları şimdiye kadar öldüren gripler`den daha hızlı bir şekilde öldürdüler. Bütün bunların ilginҫ yönü 1918 gribinin bir kuş gribi türü olmasıdır. Bu denli öldürücü bir hastalıǧı yeniden oluşturmak doǧru muydu? Grip örnekleri yitirilmiş veya ҫalınmış olabilirdi. Teröristlerin bir gün biyolojik bir silah üretebileceklerinden endişelenenler Taubenberger´in neredeyse genetik yapı´ yı aǧzından kaҫırdıǧını söylüyorlar. Bu belki de bilgi´ ye olan ihtiyacımıza raǧmen, halen bazı kapıların aҫık tutulması gerektiǧini söylüyor. Veya, en azından, nasıl teknolojik alanda ki gelişim ahlaki alanda da bu gerҫekleşene kadar bu kapılar aҫılmaması gerekiyor. 51 Trafik güvenliǧi Arka´ da bulunan yol Ingiltere´ nin ulaşım departmanı`nın istatistiki bilgilerine göre motorbisiklet sürücü`lerinin bir kaza´ da ölümcül bir şekilde yaralanmalar`ının ihtimali araba sürücülerine nazaran yüzde otuz daha fazla. Ingiliz şirketi Reevu motor bisiklet güvenliǧini arka ayna sistemi olan bir miǧfer ile artırmayı düşünüyor. Ayna sistem sayesinde miǧfer kullanıcıları arkalarındaki yolu direkt görebiliyorlar. Bu ürün on senelik bir araştırma´ nın sonucu ve 2 milyon sterling deǧerinde bir yatırım. Bu geleceǧi yansıtan miǧfer Italya´da yapılacak ve 350 € deǧerinde satışa sunulacak. Enerji Amerika`lıların yüzde 56 ´sı giysi kurutucusuna sahip ve tipik bir kurutucu senede yaklaşık 300 kurutma gerҫekleştiriyor. Bir kurutma üҫ kilo watt saat`lik elektrik (cereyan) kullanıyor, böylece Amerika´da senelik kurutma masrafları yaklaşık 2,6 miyar $ tutarında. Florida Merkezi´nin üniversite´ sinden yüzeyler bilimi ve mühendislik bölümünden mezun Dinesh Shah ve Daniel Carter ҫamaşır makinesinde ҫalışan bir cihaz geliştirdiler, döndürme sürecinde giysilerden yüzde 20 daha fazla su ҫıkartan bir cihaz. Sonuc: giysiler daha hızlı bir şekilde kuruyor. Florida Üniversitesi aǧırlıkla sabun ve temizlik ürünü üreticisi Procter & Gamble şirketi tarafından 200.000 $ ile finanse edilen teknoloji`nin patenti iҫin başvuru da bulundu. Otomobiller Ses´ den daha fazla Banka´ dan ödünҫ almıs olduǧu 10.000 $ para miktarı ile Amar Bose akustik teknolojiler iҫin ticari kullanım alanı keşfetmek iҫin kendi işyerini kurdu. Bugün, 76 yaşında olan Bose Boston yakınlarında konuşanları ve audio cihazları ile tanınan 1,7 milyar $ deǧerinde 8000 işҫisi olan bir şirket sahibi. Bir ҫok audio hayran`larının bilmediǧi şey Bose´nin son 25 yıl´ da arabalar iҫin devrimsel bir yay sistemi geliştirmiş olması. Geleneksel sistemlerin kullandıkları yaylardan cok farklı olarak Bose´in yay sistemi dört elektromanyetik motor´ a dayalı bir 52 elektrik makara ve mıknatıs kullanıyor. Bunların görevi “Agresif manevralarda arabanın karoseri`sini yatay tutabilmek ”ve daha rahat bir sürüş ve daha fazla kontrol saǧlamak. Bu fonksiyon bir lüks araba´ ya standart donanım olarak entegre edilecek. 2010 yılında piyasa`ya sunulması bekleniliyor. Genetik: Güzel kod Siz bir DNA´ ya sahipsiniz! Ҫok güzel, fakat bu DNA nasıl görünüyor? Eǧer salyanızı (tükürüǧnüzü) 390 $´a Kanadali şirket DNA 11 ´e gönderirseniz, oradaki insanlar size yüksek kaliteli kişisel genetik kodunuzu iҫeren bir yazıcı ҫıkışını gönderecektir. Nazim Ahmed ve Adrian Salamunovic, DNA 11´in kurucularından biri, geliştirmiş oldukları üҫ milyar baz ҫiftlerinin güzelliǧini gösteren özel bir bilgisayar programı kullanıyor. Bu baz ҫiftleri insan DNA´ sını oluşturuyor ve her bir genetik parҫa´nın sizin kadar özel olduǧunu temin ediyor. Teknoloji: Dil´e bakış: Madencilik Madencilikte kendine özgü bir dil konuşuluyor. Yer altında doǧru kavramları kullanabilmeniz iҫin, Nick Brieger bu meslek alanına özel kavramları bir araya topladı. Madencilik topraǧın iҫinden mineralleri ve coǧrafi materyalleri ҫıkartmanın prosedürü. Materyalleri elde etmek amacıyla bu yer altı ve kayalık taşların yok edilmesi gerek. Bunlar bakır, altın ve ҫinko gibi maden filizi iҫeriyor, maden filizi olmayan ürünler ise kömür veya elmas, ve bina yapımında kullanılan granit veya kireҫtaşı (kalker) gibi kullanılan materyaller. Eǧer bir maden filizi yer yüzeyinin ҫok aşaǧı kısımlarında bulunuyorsa yer altında bu maddeler elde ediliyor. Aҫık ocak madenciliǧi ҫok fazla derinlere kazılmamış olan material`lerin kazanımında kullanılıyor. Aҫık ocak madenciliǧin üҫ tanınmış türleri aҫık ocak kazılışı, ekskavatör kazanımı ve quarrying. Kayalık taşların veya minerallerin aҫık ocak´tan ҫıkartılmasına open-pit mining denilir. Ekstravatör kazanımı yönteminde ise kayalık taşlar maden filizlerinin üzerinde bulunuyor ve bir tepe´nin bir parcası kesilerek elde ediliyor. Quarring aҫık ocak madenciliǧin bir türü ve genelde bina yapımında kullanılan material`lerin kazanılmasında kullanılıyor. Tipik olarak madenciliǧin dört aşaması vardır: 53 Prospecting: maden ürünleri`nin yerini arama aşaması Araştırma: maden ürünlerinin büyüklüǧü, şekli, yeri ve ekonomik deǧerleri hakkında daha fazla bilgi edinmeye ҫalışmak Developing: Exploiting: yeryüzü veya yer altı minerallerin kazanımı. Madencilik ҫok tehlikeli bir faaliyet. Her sene yaklaşık 7500 insan patlamalar, yangınlar ve toprak kayması nedeniyle ölüyorlar. En ölümcül kömür madenleri dünya genelinde kömür maden ölümler`inin yüzde sekseni`nin gerҫekleştiǧi Ҫin´ de bulunuyor. Düzenli güvenlik kontrolleri (denetimleri) ҫok önemli. Yarım-gün iş Kariyer daha az daha ҫok demek: bir ҫok meslek´te yarım gün ҫalışmak bir seҫenek. Saatleri saymak Yarım gün iş, kariyer merdiven`inde bir adım geriye mi? Hayır! Şimdiye kadar geҫerli olan yarım gün işҫi`nin rolü deǧişmekte, ҫünkü gittikҫe fazla işveren yarım gün ҫalışan işҫileri`nin angajmanlarını kabul ediyorlar. Carol Scheunemann bildiriyor. DeDe Paul, Florham park New Jersey´ de AT&T laboratuvarında teknik danışman, insanlara yarım gün calıştıǧını anlattıǧında ҫoǧu kez aynı tepki ile karşılaşıyor: “ Oh, ben de yarım gün ҫalışmayı ҫok isterdim.!” Paula´ nin vermiş olduǧu cevap ҫok basit. “ Peki, o zaman bunu neden yapmıyorsun?” “Bir ҫok insan`ın yarım gün calışmak istediklerini, fakat kariyer`lerinin bir kısmından ödünҫ verdiklerini de düşünüyorlar veya bunun başarı getirmeyeceǧi görüşünü savunuyorlar.” Diye anlatıyor. Bazı endüstrileşmis ülkelerde yedi işҫi`nin birisi yarım gün ҫalışıyor. Almanya´da bazı şirket´lerde bazı işҫilerin tam gün iş´ ten yarım gün iş´ e geҫmeleri iҫin imkan saǧlanıyor. OECD üye ülkeleri`nin yarım gün işin standart tanımı hafta´ da “otuz saat`ten daha az”. Her ne olursa olsun bir ҫok meslek alanlarında tam gün işҫi`nin ҫalıştıǧı normal saatinden daha az anlamına geliyor „yarım gün „ kavramı. Geleneksel olarak yarım gün iş daha az yeteneǧin gerektiǧi, düşük ücretli işler demek, işveren hizmet`lerinin az olduǧu veya mesleki alandaki yükseliş imkan`larının sınırlı olduǧu. Fakat yarım gün iş 54 dünyası deǧişmeye başlıyor. Bir ҫok şirketlerde deǧişik saat miktarlarında ҫalışma seҫeneklerin kabulü ҫok sevindirici bir durum, yarım- gün statüsü neredeyse her meslek alanında kabul ediliyor. Doktorlar, mühendisler, satış elemanları, idari birimlerin ҫalışanları, ögretmenler ve hatta yöneticiler ҫalışma saatlerini deǧiştiriyorlar. Bu makale´ de yarım-gün işini başarılı yapan en önemli etkenlere bakıyoruz. Hazırlık, kurum, ve meslektaşlar ile iyi iletişim. Yarım-gün iҫin hazırlık Yarım gün işyerleri`nin pazarlıǧında başarılı olan insanlar bir şirket yöneticisi gibi düşünmeye eǧilim gösteriyorlar, diyor yarım-gün iş konusuyla ilgili bir ҫok araştırma yapan Mary Dean Lee, Montreal´ daki MCGill Üniversitesi`nin yönetim profesörü. “Bir plan hazırladılar, neredeyse bir ekonomi planı.” diyor Lee. „Ne yapmak istediklerini anlatıyorlar ҫalışma bölümüne neden olumsuz etki etmediǧi ve lojistiǧin nasıl ҫalıştıǧı.“ Böylece eǧer yarım-gün iş aramayı düşünüyorsanız, ilk önce bir plan hazırlamak en iyisi olur. Önce sorumluluk`larınızı yazınız ve hangi görevleri daha ҫok sevdiǧinizi veya işiniz iҫin neyin önemli olduǧunu not ediniz. Işveren`inizin siz hasta iken veya tatildeyken görevleri meslektaşlarınız arasında nasıl daǧıttıǧını düşününüz. Ondan sonra önerinizi hazırlayınız: Işinizin nasıl yeniden düzenlenebileceǧine dair özel önerilerde bulununuz. Neden yarım gün ҫalışmak istediǧinizin nedenlerini (ailevi nedenler, kişisel nedenler, veya stres azaltması) böylece işvereniniz motivasyon`unuzu daha iyi anlayacaktır. Ileride tam gün iş´ e geri dönmeyi düşünüp düşünmediǧinizi iş vereninize bildiriniz. Eǧer işinizi başka kişiler ile paylaşmak istiyorsanız- o zaman kendinizi iş´i paylaşacaǧınız kişi ile birlikte „bir fiyat´a iki iş´ ҫi „olarak tanıtınız. Eǧer ricanız geri ҫevrilecek olursa uygulayabileceǧiniz bir alternatif planınız olsun. 2002 yılında Krysty Ginader, IBM´ de finans analisti, önerisiyle işveren`inin yanına gitti. “Neden yarım gün ҫalışmak istediǧimi anlattım, ondan sonra görevlerimin yeniden düzenlemesine ilişkin önerilerde bulundum. Ginader “Görüşmemizden sonra, bana bu bölümde yarım gün işin mümkün olmadıǧını söyledi. “Kendisi ise bundan daha önce birlikte ҫalışmış olduǧu işverenler ile temas kurdu ve şirket´ in kayıt tekniǧi bölümünde bir iş teklifi aldı. Ve şu an o bölümde ҫalışıyor. Eǧer sizin şu an ki bölümünüz sizin ricanızı yerine getiremiyorsa, o zaman bu rica´ yı yerine getirebilecek bir bölümün arayışı iҫerisine giriniz.” diye Ginader tavsiye´ de bulunuyor. 55 Kontrollü olmak Anlaşma`nın kısa veya uzun süre önce yapılmış olmasına bakılmaksızın yarım gün ҫalışanlar bu ҫalışma saatler`inin iyi gidip gitmediǧini düzenli bir şekilde kontrol etsinler ve eǧer saatler`inin arttıǧını fark ederlerse işverenleri ile konuşsunlar. Başarılı yarım gün ҫalışanları sınırlar koymanın ne kadar önemli olduǧunu biliyorlar. “ Eǧer bir kimse tam gün iş saati ҫalışıyorsa, yarım gün aylık almaktan daha saҫma bir durum olamaz. “ IBM´ de yarım gün ҫalışan üst düzey program mühendisi bir takım stratejiler`i yarım gün ҫalışanların iş saatlerini ve iş yükünü kontrol altında tutuyor: Ne kadar ҫalışacaǧınız ve hangi günlerde ofis´ de olacaǧınıza dair sabit bir rakam belirleyiniz. Bu ritme alışmak herkes iҫin daha kolay olacaktır. “Ben pazartesinden ҫarşamba gününe kadar ofis´ de kalmayı önerdim ve diǧer kalan günlerde ev´de olmama raǧmen iş soruları iҫin yine de hazır bulunacaǧımı bildirdim.” diyor DeDe Paul. Ofis dışındaysanız telefon ve e-mail irtibatini en az seviye´ de tutmaya ҫalışınız. Eǧer Paul gibi işinizin bir kısmını ev´ den yapmayı düşünüyorsanız, o zaman bu duruma uygun özel ҫalışma saatleri belirlemek en iyisi olur. Iş seyahatleri, toplantılar veya eǧitim saatlerinin “normal“ iş saatleri anlaşmanızın dışında kalması gerektiǧini düşününüz. Ve beklenmedik bir ortaǧın ziyareti veya bir meslektaşın hastalanması gibi iş yerinde kaҫınılmaz bir krize hazırlıklı olunuz. Eǧer bu iş saati kaybını ek iş saati ekleyerek dengeliyorsanız, bu „iş fazlalıǧı“ daha az ҫalışmanız gerektiǧi zamanlarda bir “puffer“ görevini görür. Ofis`deki iş saatlerinizi zeki bir şekilde kullanınız. „Benim görüşüme göre yarım gün zaman planı başarısı iҫin gerekli ve önemli olan ön şart yönetim desteǧi ve verimli ҫalışabilme kabiliyeti. Amaҫ maksimum performansın belirlenmiş olan iş saati ҫerҫevesinde gerҫekleşmesi“ diyor. IBM görevlisi Krysty Ginader.”Bazen otuz saat`in üzerinde ҫalıştıǧım günler oluyor, fakat bu bir istisnai durum.“ Meslektaşlar ile iletişim her ne olursa olsun işyerinde mümkün olabildiǧince verimli ҫalışmak iş yerinde diǧer insanları göz ardı etmek iҫin bir özür deǧil. Bir yarım gün ҫalışanı olarak eǧer ofis dışındaysanız bir takım resmi ve resmi dışı toplantıları kaҫırıyor olabilirsiniz. Bu nedenden dolayı meslektaşlar ile iyi iletişim ҫok önemli. Bir öǧle yemegi veya bir fincan kahve iҫin diǧer ekip ҫalışanları ile zaman ayırınız, onların projeleri ile ilgili ve ofis`in en son yapılan dedikodu`suna ilişkin en güncel bilgi seviyesinde olmanızı saǧlayınız. Aynı zamanda büyük 56 ihtimal meslektaşlar`ınızın yarım-gün statünüz ile ilgili kendi fikirleri olacaktır. Sizin işinizin bir kısmını yapmak zorunda olduklarını hissedebilirler ve kendileri gibi aranjmanlı olmadıǧınızı düşünebilirler. Sizin bu ayrıcalıklı durumunuzu veya cok zamanınızın olmasını kıskanabilirler. Az iş yükü ile ilgili bir araştırma´ da meslektaşların sadece yarısı yarım gün ҫalışanlarını destekliyorlardı, diye Mary Dean Lee MC Gill´ den bildiriyor. Fakat yarım gün ҫalışanlarının iş gücünün suistimal edildiǧinden meslektaşlarının endişe duyduǧunu da ekliyor. Nedeni ise yarım gün statüsü ve gelirlerine raǧmen hala uzun saatler ҫalışıyor olmaları. Yarım gün ҫalışanların bazı durumlarda meslektaşlarının aktif destek ve motive edici sözler sunduklarını bildiriyorlar. AT &T şirketinden DeDe Paul meslektaşlarının kendisinin bir yarım gün işinde ҫalışabileceǧini şefine bildiren tek kurum olduklarını söylüyor. Yardım etmeyi ve bu yarım gün anlaşmasının her taraf iҫin avantajlı olması iҫin gerekli olan neyse yapacaklarını söylüyorlar. „Şirketiniz ve meslektaşlarınız iҫin en iyisini yapmaya ҫalışınız.“ diye konuşuyor. “Ve onlar büyük ihtimal sizin iҫin uygun olan en iyisini yapmaya ҫalışacaklardır.” Yarım gün işin dört yanılgıları: Yarım-gün ҫalışmak gerҫekten kariyeri öldürüyor mu? Ҫok yaygın inanışları en son araştırma sonuҫları ile karşılaştırıyoruz. 1. yanılgı: Yarım-gün ҫalışanlar`ının ҫoǧu tam gün ҫalışmayı tercih ederlerdi. Avrupa Birliǧinde ҫalışma koşullarına ilişkin 2005 yılının raporuna göre yarım gün ҫalışanlar`ının yüzde on beşinden az´ ı tam gün iş bulamadıkları iҫin yarım-gün ҫalıştıklarını söylüyorlar. Rakamlar Amerika ve Avustralya´ daki rakamlar ile aynı. 2. Yanılgı: Yarım-gün işler düşük ücret ve az avantaj sunuyorlar. Ҫalışanların yaklaşık yüzde doksanı şirketlerinin yarım gün ҫalışanlara aynı avantajı ve eǧitimi verdikleri görüşünde ve yüzde altmış´ ı yarım gün ҫalışanlar`ının tam gün ҫalışanları gibi kariyer şansları olduǧunu söylüyorlar. Bu bilgiler Ingiltere´ deki şirketlerin Human Resources 2005 yılı dergi baskısına göre verilen bilgiler. 57 3. Yanılgı: Yarım gün iş sizin mesleki alanda yükselmenize engel oluyor. McGill University ve Michigan State University´ de yapılan son araştırma´ da üst-düzey ҫalışanlar`ının kariyerlerini Kanada ve Amerika ´daki 67 şirket`te son altı senede takip etti. “Öne ҫıkan gerҫek ҫalışanların üҫ de birinin iş yüklerinin azaltılmadıǧı dönemde atanmış olmaları.” Diyor bu araştırmayı yöneten professor Mary Dean Lee.”Sanırım bu durumların ne kadar başarılı olduklarına şaşırıyoruz.” 4. Yanılgı Benim şirketim yarım iş günü yerleri sunmak iҫin ҫok küҫük şirketler. 2005 yılında New York´ taki aile ve ҫalışma Enstitüsü tarafından yapılan Ulusal Işverenlerin Araştırmasına göre küҫük şirketler orta veya büyük boy şirketlerine nazaran daha büyük bir ihtimal ile ҫalışanlar`ının hepsine veya ҫoǧuna esnek ҫalışma saatleri sunuyor. Bir ҫok uluslararası şirket yarım gün iş anlaşmalarını sadece bir kaҫ kişiye sunuyorlar. Yönetici´ nin görüşü: Yöneticiler şirketlerinde yarım gün iş hakkında ne düşünüyorlar? Işverenler gittikҫe yarım gün işini zeki şirket politikası olarak görüyorlar. Michigan State Üniversitesinden “ Bazı yöneticiler yarım gün ҫalışma riza`sını görev bölmesi iҫin firsat olarak görüyorlar.” Diyor Ellen Ernst Kossek. Kendisi yöneticilerin yarım gün işini kabul etmeye odaklanan “Iş´ i esnek yapmak” araştırmasını yönetti. Kossek on işveren`den yedi`sinin bu tür ҫalışmayı şirket`lerinin geҫmişe göre daha fazla kabul ettiklerini söylüyor. Geniş kapsamlı desteǧin asıl nedeni yarım gün işin işverenler iҫin tam gün ҫalışmak istemeyen yetenekli ҫalışanları iş´ten ҫıkartmak veya iş´e almak gibi seҫenekler sunuyor olması. “Azaltılmış iş yükü farklı bir iş düzenleme şeklini sunuyor.” diyor Kossek. Bir ҫok işveren bunu ҫalışanlar iҫin büyük bir avantaj olarak görüyor ve bizim fark ettiǧimiz husus ise bu ҫalışma şeklinin hem şirket hem ҫalışanlar iҫin fayda getirebilecegi.” 58 Bulelwa Ndamas Kariyer: Benim yolum Finans bölümüne hayran kalmış: Güney Afrika`li Bulelwa Ndamas Başarı temin eden bankacılık sektörü Fizyoterapi´ den bankacılık sektörüne: ҫalıştıǧı banka`sında ilk siyahi kadın olarak 32- yaşındaki Güney Afrika`lı Bulelwa NDAMASE kariyer merdiven`inin üst basamak`larına tırmanmayı başardı. Jennifer Crocker başarılı müşteri danışmanıyla konuştu. Ülkesi gibi bankacı Bulelwa Ndamase büyük başarılara imza attı. Ndamase, 32, Transkei´ de yetişti. Kendisi doǧduǧunda ülkesi Güney Afrika hükümet`inin isteǧine göre baǧımsız anavatan diye adlandırıldı. Ndamase okulunu „petrol pompası“, iki dükkanı ve daha fazla bir şeyi olmayan küҫük şehir Mount Frere´ de okudu. Finans piyasa`larının ve vergi vahaların hareketliliǧinden ve heyecanından etkilenmemiş bir yer olduǧu kesindi. Okul´ da matematik dersinde ҫok iyi olmasına raǧmen, hiҫ bir zaman iş hayatında bir kariyer düşünmemişti. Bunun yerine, aile deǧerleri kendisinin tıbbi bir meslek seҫmesine neden olduǧunu söylüyor. Anlamı, biz sadece başkalarının sayesinde kendimiz olabiliyoruz.“ Anlamına gelen Afrikan sözcüǧü ubuntu´ dan esinlenerek, Mount Frere ´yi terk edip Cape Town´ da fizyoterapi okumaya karar veriyor. Küҫük bir şehir´ den gelen genҫ bir bayan iҫin bunun büyük bir kültür şoku olduǧunu söylüyor Ndamase. 1995 yılında Cape Town Üniversitesinden fizyoterapi bölümünden Bachelor of science derecesi ile mezun olduktan sonra. Ndamase Güney Afrika´ nin en büyük bel kemiǧi rehabilitasyon ünitelerinden biri olan Conradie hastanesinde rehabilitasyon ünitesinde fizyoterapist olarak iş hayatına atıldı. Devlet hastanesi sisteminde ҫalıştıǧı dönemde, kendine ait bir fizyoterapi muayenehane´ si aҫtı ve hem hafta sonları hem de akşamları ҫalıştı. Ndamase muhasebe, mali konular ve işletme ile ilgili daha fazla bilgi edinmesi gerektiǧine karar verdi ve böylece bir özel kolej´de altı aylık iktisat eǧitimine başladı. Ilk başta “ muhasebe ve mali bilgilerini kendi işletmemde nasıl kullanabileceǧim” konusunu işledi, fakat ondan sonra kendisinin şirket iҫi muhasebe, şirket yönetimi ve bütҫe planlaması konulara hayranlık duyduǧunu fark etti. Ekonomi dünyasına adım atmaya karar verdi ve Güney Afrika´ nin Investec Private Bank şirketinde başvuru´ da bulundu. Investec geliri yüksek olan banka hizmetlerinden 59 faydalanmak isteyen kişilere hizmetini sunuyor. Ve bu banka Ndamase´ yi 2001 yılında müşteri danışmanı olarak iş´ e aldı. Banka´ nın müşterilere tıbbi alanda hizmet veren tıbbi bölümünde idari işleri yapmakla iş´e başladı. „Tıp alanındaki bilgimden dolayı bu işe yarım gün işҫi olarak başladım.“ diyor kendisi. Ndamase´ ye kredi başvurularına bakmak sorumluluǧu verilmişti ve müşterilerin günlük banka ihtiyaclarını karşılamak ile görevlendirilmişti. Fakat bütҫe ´ yi kontrol edemiyordu ve kısa sürede kariyer merdivenini yukarıya doǧru tırmanmak istediǧini anlıyordu. „ Her iki alanda da ҫok zor bir şekilde ҫalışmak zorundaydım: Banka´ da bu pozisyonda görev alan ilk siyahi bayan ben`dim ve şirketlerin finans dünyası ile ilgili bir ҫok konu´ yu öǧrenmem gerekiyordu,“ diye aҫıklıyor. Investec bankasının özel bankacıları müşterileri ile ҫok yakın bir temas iҫerisindeydiler, ve ellerinde imzalattıkları evrakları ofis`ten ҫıkarken görünürdüler. „Bu banka´da ilk „başlayan“ pozisyonunda olmak benim iҫin büyük bir adımdı. Müşteri teması olmayan sadece ҫalışma masasında görev alan, zekice giyinen ve özel bankacılar gibi görünmek zorunda olan insanların arasında ҫok zeki bir finans ҫevresine alışmak zorundaydım.“ diyor kendisi. Fakat ondan sonra tıbbi alanda müşterilere hizmet verdikten sonra kendimi daraltılmış hissettim. Bu sadece mevcut olan müşterilere hizmet vermekti ve bir bankacılık bakış aҫısından tıp dünyası ҫok tutucu bir sektör.“ Sıkı bir ҫalışma ile ve daha tecrübeli olan bir meslektaşın yaptıǧı işten öǧrenerek, Ndamase 2004 yılında iktisadi alanda „business developer“ ve üst düzey danışman olarak atandı. Bu pozisyon´ da müşterilere kredi başvurularından ta yatırım olanaklarına kadar yardımcı oldu. Ve daha da önemli olan bütҫe`yi kendi belirliyordu ve bu bütҫe´yi yerine getirmek ve aşmak konularına ilişkin kararlar veriyordu. “Bütҫe hedeflerini belirlemenin heyecanı ve müşteri ilişkilerini muhafaza etme ҫabaları ile birlikte adrenalin dozu yüksek ve oldukҫa dinamik bir iş alanını beraberinde getiriyor.“ şeklinde konuşuyor. Ndamase´ nin görüşüne göre Investec „hiyerarşi olmayan bir ҫalışma ortamı sunuyor, bu danışmanların kendi işlerini kurmak istedikleri anlamına geliyor. „Bir kere hedefimi belirlediǧim zaman, yaptıǧım bütün telefon görüşmelerime, şirket ´in masraflarına ve benim şirket´in karına ne kadar katkıda bulunduǧuma dair kitap tutuyorum. Durum böyleyken benim kişisel hedeflerim kendim iҫin belirlediǧim hedefleri aşmak ve ҫıta´ yı yükseltmek. Fakat kendilerini iyi tanıyabilmem ve iyi iş ilişkileri koruyabilmem iҫin müşteri sayısının mümkün olduǧunca az olmasına dikkat ediyorum. Internet bankacılıǧından kredi başvurularına kadar her türlü alanı kapsayan sorulara ilişkin müşterilerim iҫin hazır bulunmam ve sorumlu olduǧum bütün iş bölümünün işinin yürümesini saǧlamam gerekir.“ Ndamase´ nin idari ve belgeleme işlerin ҫoǧunu halleden bir assistanı var, fakat bunun haricinde kendisinin daha büyük işler üstlenmesi iҫin bir „mentor“ gibi de davranıyor. Genҫ, 60 iş´e yeni başlamış personele mentorluk yapmak günlük ҫalışma temposunun bir parҫası. “Belki ben bu pozisyon´ da ilk siyahi bayan olduǧum iҫin, genҫ ve iş´e yeni başlayanların bir ҫoǧu yanıma gelip tavsiye ve yardım iҫin bana rica da bulunuyorlar. Gülerek “Onlar karşısında biraz da bir anne gibiyim.” diyor. Başka bir işe tayin etmek Kariyer, Haberler Iş tayinlerinde gittikҫe artan bir trent ҫalışanları bir kaҫ seneler iҫin deǧil bir kaҫ hafta veya aylar iҫin yurt dışına göndermek. Bu durum aile´nin taşınmasından dolayı oluşan masrafları ve sorunları azaltıyor. Fakat kısa süreli bir yurt dışı görevi ayrı kalan partner iҫin stresli olabilir. Bu kişi ҫocuǧun bakımı ile ilgili bütün görevleri, ev ve araba tamiratları ve diǧer günlük işleri kendi üstlenmesi gerekiyor. Ani oluşan uzun mesafeli bir ilişki sürdürmek sorunlar yaratabilir. Taşınma uzmanları yer deǧiştirebilen ҫalışanlara düzenli bir şekilde kendilerinin ve aile fertlerinin ev ziyaretleri yapabilmeleri iҫin rica da bulunmaları tavsiyesini veriyor. Bunun haricinde taşınmıs olan ҫalışan´ a ev´e dönüş iҫin kesin bir tarih verilmesi gerekir. „Eǧer aile mutlu deǧil ise, o zaman yurt dışı görevi bir risk teşkil ediyor.“ Brookline, Massachusetts Interchange Enstitüsünün direktörü Dr. Anne Copeland The Wall Street Journal Europe´a „Bu durumun kısa süreli yurt dışı görevlerinde gerҫeklik payı az deǧildir.“ Diye anlattı. Faaliyet (olay) Mart´ ın 9- 15 ´ne kadar Hannover´ da gerҫekleşecek olan Cebit ticari fuarı bilgi teknolojisi alanında ҫalışmak isteyen insanların yeri. Iş & kariyer piyasasında (6. koridor), şirket temsilcileri, personel şirketleri, ve iş bulma merkezleri bütün iş arayanlar iҫin hazır bulunmaktadırlar. Farklı ülkelerden meslek okulları, üniversiteleri, uygulamalı bilimler üniversitesi hazır bulunmakta. Geҫen senenin Cebit fuarı`nın yaklaşık 6300 ekspozanı var dı ve yarısından fazlası yurt dışından gelmekteydi. Ҫalışma yeri Ne kadar mutlu bir gün 61 Şefinizin fikirlerinizi övmesini ister miydiniz? O zaman bu fikirleri perşembe günü aҫıklamanız gerekir. Ingiltere´ de 1500 yöneticinin katıldıǧı Office Angels personel şirketi tarafından son yapılan bir anket´ e göre işverenler bir takım durumlara hafta`nın farklı günlerinde olumlu cevap verme ihtimal`lerinin daha büyük olduǧunu söylüyor. Pazartesi: iş anlaşmaları yapmak isteyen ve izin almak isteyenler iҫin. Işverenlerin yüzde yetmişinden fazlası pazartesi sabahı iş anlaşmaları imzalıyorlar. Büyük ihtimal ile iş verenlerin üҫ de ikisi tatil ricalarını kabul ediyorlar. Salı: kötü veya iyi haberler iҫin. Iş verenlerin yarısı hafta`nın başında sorunları öǧrenmeyi tercih ediyorlar ve o günde yüzde elli yedisi büyük ihtimal iyi yapılmış bir işe saygı duyuyorlar. Dört işverenden üҫü maaş yükseltmeleri ve atanmalar ile ilgili düşünmeye hazır oldukları zaman ҫarşamba para` nın ve atanmalar` ın konuşulduǧu veya tayinlerin yapıldıǧı bir gün. Perşembe fikirler ve röportajlar`ın günü: Yöneticilerin yüzde yetmişi yeni fikirleri daha ҫok perşembe günlerinde önemli bulduklarını söylüyorlar. Bunların üҫ de biri yeni insan görmeye meraklı olduklarını söylüyorlar. Cuma: hatır iҫin iyilikler yapılır ve ev´ e erken dönülür. Işveren`lerin yarısından fazlası cuma günleri bayaǧı rahatlamış olduklarını söylüyorlar. Ve ҫalışanları paydos saatinden (iş bitimi saatinden) işi daha erken bırakma egilimindeler. Kitap : Kariyer sorunlarını ortadan kaldırmak Bu kitap da yazar Sherrie Gong Taguchi işyeri sorunlarının ҫözümü ile ilgili tavsiyelerde bulunuyor. Bu konular kötü bir işveren iҫin ҫalışmak, bir gelir artışı ricasında bulunmak, şirketlerin birleştiǧi an´ da iş`i muhafaza etmek gibi konular iҫeriyor. Bunun haricinde Taguchi is hayatı`nın ҫoǧu alanlarını da inceliyor, örneǧin bir ortaǧı yeni bir mekana kadar takip etmek veya meslek hayatından kısa bir süre iҫin geri ҫekilmek. Ҫalışma hayatlarını deǧiştirmeye ҫalışan insanlar ve özellikle yeni bir iş´i denemeyi düşünen ve kariyerlerin orta safhasında bulunan işҫiler tarafından bu tavsiye olumlu karşılanacak. Feedback Amerikan Ingilizcesi Editör´ e yazılmış olan son mektupların birinde bir okuyucu derginin dilini Amerikan Ingilizce`sine ҫevirme önerisinde bulundu. Ben sizden Ingiltere Ingilizce`sini standart dil 62 olarak bırakmamanızı rica ediyorum. Bu kişisel bir görüş, ҫünkü Ingilizce dilinin programlama işim iҫin oldukҫa yararlı olduǧunu düşünüyorum. Iş yerinde ҫok fazla ihtiyacım yok. Ticari Ingilizce´ yi mesleki amaҫlar iҫin kullandıǧım iҫin günlük ihtiyacımın ne kadar olduǧunu bilmiyorum. Buna raǧmen iletişim ve sosyal beceriler ile ilgili ve iki sene önce Cambridge University ticari Ingilizce sınavlarını vererek Ingilizce yazım ve konuşma dili ile ilgili bir ҫok seyi öǧrendiǧimi düşünüyorum ve umuyorum. Dil kelimeler öǧrenmek ve gramer bilmekten ҫok daha fazla bir şey ve bence bir şeyi Ingiltere Ingilizce`sinde anlatmak Amerikan Ingilizce`sine ve Almanca`ya nazaran ҫok daha kolay. Bu anlatım kolay olmamasına raǧmen Almanca dilinde de gerҫekleştirmeye ҫalışıyorum. Ingiltere Ingilizcesiyle ilgilenerek ne kadar tipik bir Alman olduǧumu öǧrendim ve bir şey`yi anlatmakta direkt yolu seҫtiǧimi fark ettim. Öyleyse hiҫ bir zaman Ingiltere Ingilizce` sini kullanmayı bırakmayın, uluslararası platform´ da ҫalışmak iҫin bunun önemli bir rol oynadıǧından eminim. I can only hope that US English won´t be the basis. The origin of the English language consists of United Kingdom and all US changes shouldn´t be the guide for correct way of learning a language. We live in “old Europe”. Feedback Fortsetzung Amerikan Ingilizce`sini Business Spotlight´ ın standart dili haline getirmek gibi bir panimiǧiz yok. Her ne olursa olsun, bir ҫok okuyucularımızın amerikali iş ortaklarıyla birlikte ҫalıştıklarını ve bu yüzden bu iki Ingilizce türünde metinler sunmamın önemli olduǧunu biliyoruz. Fonetik Alfabet Business Spotlight dergisinin abone´ siyim ve bu durum bana mesleǧimde ҫok yarar saǧlıyor. Kelime liste`lerinde ve denemelerde fonetik alfabe`yi kullanıyorsunuz. Bu alfabe`yi anlamamda bir kaҫ sorun yaşıyorum. Bunu bir sonra ki dergi`lerde aҫıklayabilirseniz ҫok iyi olur. Kelimelerin seslendirilişini en iyi öǧrenme metod´ unun iyi örnekler dinlemenin olduǧunu düşünüyorum. Bu nedenden dolayı CD´ ye bir kaҫ örnekler ekleyebilir misiniz? 63 Öneriniz iҫin ҫok teşekkür ederim. Business Spotlight (3/2006) dergi`sinin bir sonra ki baskısında fonetik yazı sisteminine ilişkin bir öneri kılavuzumuz olacak. Bunun haricinde hem dergi`de hem CD´de bir seslendirme calışması olacak. Yazıcı ҫıkışı ile testler Thank you very much for the useful tests which I can do online. I would like to print it as a whole for practising purposes. Please set a categorie in which one can download this texts as pdf- or doc file as the vocabulary. Especially this tests where the process of a discussion or talk and the correct answer is essential, it would be very great to read them often as possible or to use them as a printed exercise sheet.