Gozde Sazak Ders Notu 1 - İstanbul Ticaret Üniversitesi
Transkript
Gozde Sazak Ders Notu 1 - İstanbul Ticaret Üniversitesi
ARKEOLOJİK BULGULAR ÜZERİNDEN TÜRK HÜKÜMDARININ KUTSAL EŞYALARI Gözde Sazak1 Özet: İslam öncesi Türk hükümdarlarının çeşitli törenlerde, savaşlarda ve günlük hayatlarında kullandıkları eşyalarının hepsinin hem maddi hem de manevi değerleri vardı. Arkeolojik çalışmalar esnasında Türk hükümdar kurganlarından ya da şehir kazılarından elde edilen buluntularda bu kutsal hükümdar eşyaları yüzyıllar boyunca Türkistan coğrafyasının tümünde bir devamlılık ve süreklilik göstermiştir. Çalışmamızda; kutsal hükümdar eşyalarının işlevlerini ve sembolize ettikleri anlamları açıklayarak görsel örneklerle Türk Hükümdarının adeta canlı bir hayat hikâyesini sizlere sunmaya çalışacağız. Anahtar Kelimeler: Türk Hükümdarı, kutsal eşya, arkeolojik buluntu, Ulu Türkistan coğrafyası. ARKEOLOJİK BULGULAR ÜZERİNDEN TÜRK HÜKÜMDARININ KUTSAL EŞYALARI Kadim Türk hükümdarlarının günümüze somut olarak ulaşan eşyalarını, hazinelerini, devlet alametlerini kendilerine ait kurganlardan ve kurdukları şehirlerden çıkarılan arkeolojik buluntular sayesinde keşfetmekteyiz. Bu keşif kendi kültürümüzü tanımak, atalarımızın kim olduğunu ve nasıl yaşadıklarını öğrenmek isteyen herkes için çok heyecan ve bilgi vericidir. Hatta o kadar heyecanlıdır ki tüm Batılı (Fransız, Alman, Amerikalı) ve Doğulu (Rus, Çin, Japon) ilim adamları; arkeolog, antropolog, sanat tarihçi ve Türkolog bizim öz Türk tarihimizi ve atalarımızı bizzat araştırmışlardır. Bu sadece heyecandan ötürü değildir tabi ki; yukarıdaki milletlerin ilim adamları Ulu Türkistan coğrafyasında 2400 yıl boyunca Türklerin yönetmediği bir dönem ve bölge bulamamışlar ve bu araştırmaları “problematik (tartışmalı)” sıfatı ile sürdürmüşlerdir. Bunun iki sebebi olabilir: 1. uluslararası arkeolojik akademik literatürde Türk devlet ve hükümdarlarının bu etkili izlerini göz ardı edebilmek; 2.Batılıların Hint-Avrupa tezini ispatlamak, doğuluların ise Türk milletini bir bütün değil de parçalara ayırarak farklı milletlermiş gibi göstermek istemeleri. Elbette Ulu Türkistan coğrafyasında Türk devletlerinden başka diğer milletlere ait devlet veya boylar da yaşamışlardır; ancak ilmi olarak aynı tamgayı taşıyan, aynı töreyi uygulayan, aynı yer ile kişi adlarını ve unvanlarını taşıyan, aynı tip kıyafetleri ve silahları kullanan, inandıkları din farklı (Budizm, Manihaizm, Nesturî Hıristiyanlık gibi) olsa da eski Tek Tanrı inançlarını içlerinde hep taşıyan ve bu inanç üzere yaşayan Türkler, diğer milletlerden kültür ve sanat yolu ile ayırt edilebilmektedir. Bizim bu makalemizde inceleyeceğimiz kutsal eserler; Ulu Türkistan coğrafyasından M.Ö. IV- M.S. X. yüzyıla kadar 1300 yıllık döneme ait, farklı Türk devlet ve boylarının hükümdarlarına ait arkeolojik buluntulardır. Bu eserler Türk milletinin ortak kutsallarını, geleneklerini ve törelerini yansıtmaktadırlar. Tüm Türk Hükümdarları Tanrı’nın verdiği Yarlık (emir), kut, siyasi hâkimiyete sahip olma (iyi talih) ve Ülüg (kısmet)2 ile Kutlu Hükümdar olmuşlardır. Bu “Kut”lu Türk hükümdarlarının kullandıkları eşyaları da Kut’ludur. “Kut”lu eşyalar şahsi eşyalarından başlar ve kutsiyeti artarak 1 2 İstanbul Üniversitesi, Genel Türk Tarihi A.B.D., Doktora Öğrencisi, [email protected] B. Ögel, Dünden Bugüne Türk Kültürünün Gelişme Çağları, T.D.A.V.Yay., İstanbul 2001, s.574. 1 devleti temsil eden eşyalarına doğru mukaddes olur. Bizim son iki yıldır sürdürdüğümüz çalışmalar3 neticesinde düşüncemiz arkeolojik buluntuların hükümdarın kendi kullandığı şahsi eşyalarından devleti temsil eden eşyalarına doğru incelenmesinin kutsiyeti anlamak açısından en doğru sıralama olduğudur. Bu sebeple makalemizin yazım akışında arkeolojik bir bölgenin inceleme raporundaki gibi genelden özele değil, özelden genele doğru bir inceleme şekli takip edilmiştir4. Bizim için manevi hazine olan bu Kut’lu eşyalar Ulu Türkistan coğrafyasında Kuzey Çin’de Ordos, İç Moğolistan, Doğu Türkistan’da Turfan, Urimçi, Kansu, Moğolistan’da Ulan Batur, Ulan Ude, Karakurum, Noin Ula, Baykal Gölü güneyinde İvolga, Altay’da Başadar, Tuekta, Pazırık, Kazakistan’da Esik, Batı Türkistan’da Buhara, Pencikent, Semerkand, Ural’da Ufa Filippovka, İdil ve Don gibi önemli arkeolojik alanlardadır. Ulu Türkistan coğrafyasında arkeolojik olarak 2800 yıl boyunca yaşamış Türk devletlerinin binlerce kurganı ve şehir kalıntılar ilk olarak XIX. yüzyılın sonunda yapılan arkeolojik kazılarla ortaya çıkmaya başlamıştır. Bugünkü Rusya sınırları içerisindeki kazılar I. Petro döneminde Çarlık Rusya’sında Radlov (1859-71), Sovyet Rusya döneminde ise Rudenko (1924) gibi Rus Türkologlar ve arkeolog tarafından başlatılmıştır5. Harita 1: Ulu Türkistan Coğrafyasında önemli Türk Arkeolojik Buluntu Bölgeleri, Sazak 2013. 3 Prof. Dr. Mualla Uydu Yücel tarafından yönetilen Gözde Sazak’a ait “İslamiyet Öncesi Hun Dönemi Türk Motif ve sembollerinin Sanata ve Hayata Yansıması” adlı doktora tezi; Prof. Dr. Mualla Uydu Yücel başkanlığında ve Gözde Sazak asistanlığında tamamlanan “Hermitage Devlet Müzesi Doğu Avrupa ve Kafkas Coğrafyası İslam Öncesi Türk Eserleri Envanteri” adlı 21875 nolu İ.Ü. BAP projesi. 4 Arkeolojik inceleme raporlarında izlenen yol şu şekildedir: buluntuların bulunduğu coğrafya ve yer tanımlanır, kazılan kurgan veya şehir tanımlanır. Kurganların girişinde genelde bir koridor boyunca sergilenen devlet alameti olan tuğlar, sancaklar ve koridor duvarlarında hükümdarın hayatta iken yaptığı savaşların anlatıldığı duvar resimleri veya sembollü halılar yer alır. Koridoru geçince gelinen mezar odasının yanında atı ve atının eşyaları, mezar odasının girişinde genelde hükümdarın yine devleti temsil eden kutsal eşyaları halı veya küçük heykelcikler gibi eşyaları bulunur. Mezar odasının içinde ise hükümdarın kullandığı şahsi eşyaları; hazinesi, silahları, aynası bulunmaktadır. Mezar odasının içinde ayrı bir tabutta ise hükümdar kıyafetleri ve börkü giydirilmiş şekilde yatmaktadır. Detaylı bilgi için bkz; S.I., Rudenko, Frozen Tombs of Sibira; The Pazırık Bruials of Iron Age Horsemen, translated (from the Russian) and with a preface by H. W. Thompson, London, Dent, 1970, C. Trever, Excavations In Northern Mongolia (1924-1925), Leningrad 1932, S. Karcaubay, C. Karcaubay, “Gök-Türk’ün Toprak Haklı”, Atlas Dergisi, Doğan Yay., S. 238, İstanbul 2013, s.62-74. 5 Kazılarla ilgili detaylı bilgi için bkz.; W. Radloff, Sibirya’dan I, çev. Ahmet Temir, Maarif Basımevi, İstanbul 1954; Rudenko, a.g.e. 2 Radlov tarafından başlatılan bu arkeolojik keşifler, Ulu Türkistan coğrafyası içerisindeki diğer ülkelerde her bölgede farklı uzman ilim adamları tarafından kazılmış ve rapor edilmiştir 6. Çin’den Doğu Avrupa’ya çok geniş bir coğrafyada, farklı tarih dönemlerine ait bu kazılar halen çeşitli uluslararası projelerle devam etmektedir7. Makalemizde, Türk kültürünün coğrafi ve dönemsel farklılıklara rağmen nasıl istikrarlı bir devamlılığı olduğunu ispatlayabilmek için en doğudan Ordos’tan en batıya Macaristan’a kadar her bölgeden görseller seçilerek incelenmiştir. Kutlu Türk hükümdarının kutlu eşyalarını anlatmaya başlamadan önce hükümdarın nasıl göründüğünü anlatmak hayalden çok gerçekleri görmemize sebep olacaktır. Arkeolojik kazılardan elde edilen keçe (Resim 1) ve yün halı (Resim 3) üzerinde; altın, gümüş, bronz kemer tokaları (Resim 2) üzerinde; saray duvar resimlerinde; balballarda (Resim 4) ve küçük heykellerde, mezarlardan çıkarılan antropolojik delillerin tekrar rekonstrüksiyonlarından elde edilen bronz büstlerde veya çizimlerde; Türk hükümdarının fiziksel ve karakter özelliklerini tanımlamak mümkündür. Bu genel tanıma göre Türk hükümdarı, bıyıklı, göz çukurları çoğunlukla büyük, açık tenli hatta renkli gözlü, saçları çoğunlukla uzun, dik ve heybetli bir duruşa sahip, orta boylu fakat çok geniş cüsseli, babacan bakışlı, yiğit savaşçı ve bilge devlet adamıdır. Yıllardır kaynak kitaplarda okuduğumuz Türk hükümdarının faziletli karakterini8; hükümdarın sanatkârlara kendi yaptırdığı kutlu eşyaları sayesinde görebilmekteyiz. Türk sanatkârları veya dönemin sanatkârı Türk hükümdarını diğer milletlerde olmayan bir samimiyetle işlemiş, resmetmiştir. Bir başka deyiş ile Türk hükümdarının samimiyeti, sanatkârın eserine de yansımıştır. Resim 1: Keçe Tekstil Üzerinde Hükümdar Tasviri, M.Ö.IV. y.y., Pazırık Kurganı, Hermitage Müzesi, Yücel-Sazak, 2012. Resim 2: Altın Süsleme Bozkır Savaşçı Tasviri, M.Ö.III.y.y, Yinzhuangtou, Çin, Bunker 2002. 6 Ulu Türkistan coğrafyasındaki tüm arkeolojik raporların geneli için bkz., B,Ögel, İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi Orta Asya Kaynak ve Buluntularına Göre, TTK Yay., Ankara 2003. 7 Çarlık döneminde başlayıp, 1950’li yıllara kadar farklı ilim adamları tarafından oluşturulan bölgeleri, son 40 yıldır üçüncü kuşak arkeologlar tarafından yine Rus İlimler Akademisi veya kazı yapılan ülkenin arkeoloji enstitüsüne bağlı olarak uluslararası ortak projeler olarak Fransız, Alman, Çin ve Japonlarla birlikte kazılmaktadır. En büyük temennimiz Türk arkeologlarının da kendi ataları ile ilgili bu tip projelerde ilgili ülkede kendi oluşturdukları ekiple kazı yapabilmeleridir. Bu projeler Türk tarihine, kültürüne ve ilmine büyük hizmettir. Biz bu sebeple kazılardan elde edilerek sergilenen eserlerle ilgili olarak Rektörlüğümüzün desteği ile BAP projesi olarak 2012-2013 yılında “Hermitage Devlet Müzesi Doğu Avrupa ve Kafkas Coğrafyası İslam Öncesi Türk Eserleri Envanteri” adlı projemizi gerçekleştirdik. Ulu Türkistan coğrafyasında halen devam eden uluslararası projelerden bazıları için bkz.: E. Jacobson, D.V.Kubarev, D. Trevenndorzh, Moğolistan projeleri için bkz.; http://img.uoregon.edu/mongolian/ index.php, J.Bemmann, Moğolistan projeleri için bkz;http://www.vfgarch.unibonn.de/downloads/jb_geoarchaeology_in_der_steppe.pdf/at_download/file, http://www.vfgarch.uni-bonn.de/downloads/bemmann-zentrum-der-steppenreiche.pdf. 8 Türk Hükümdarının karakter özellikleri için detaylı bilgi bkz., A. Donuk, Türk Hükümdarı, T.D.A.V.Yay., İstanbul 1990. 3 Resim 3: Yün Halıda Türk Hükümdarı Tasviri, M.Ö.I.y.y., Noin Ula Kurganı, Hermitage Müzesi, Yücel-Sazak 2012. Resim 4: Taş Balbal, VI. y.y., Hermitage Müzesi, Yücel-Sazak 2012. Türk hükümdarının babacan bakışlarını, dik ve bilge duruşunu Resim 3’te çok iyi görebilmekteyiz. Fiziksel özelliklerinden orta boylu fakat geniş cüsseli olduğunu yine Noin Ula Kurganından çıkarılan Hun kağanına ait ipek pantolon ve ipek kaftandan anlamaktayız. Başında altın börkü olan hükümdar iklim şartları çok soğuk olan bozkırlarda kürklü kaftan, kaftanın içine gömlek, çakşır (pantolon) giyer, kaftanın üzerine mutlaka kemerini takardı. Çizmesini ise çakşırının üzerine çıkacak şekilde ise giyerdi (Resim 5). 4 Resim 5: Temsili Türk Hükümdarı Tasviri, Kazan 2013. Kurganlardan çıkarılan mezar odasındaki tabutunun içinde hükümdar çoğu zaman kıyafetleri giydirilmiş şekilde (in sutu) Resim 5’teki gibi bulunmuşlardır. Kurganların arkeologlardan önce hazine avcılar tarafından bulunmamış olması ilim adına iyi bir şanstır. Türk hükümdarının Tengri’ye en yakın olduğu kısmı elbette başıdır. Hükümdar kutlu bir maden olan altından yapılmış, çoğunlukla üzerinde kendi tamgası veya ongununu taşıyan bir börk’ü başında taşımaktadır. Altın börk Resim 7’de temsili şekilde gösterildiği gibi kulakları örten ipek bir başlık üzerine oturtulmalıdır. Noin Ula kurganlarından çıkarılan birebir aynı tipteki ipek başlık bize bu kurganların kazılardan önce hazine avcıları tarafından açılıp bu ipek başlık üzerine giyilecek olan altın börkün çalınmış olduğu tezimizi doğrulamaktadır9. Türk hükümdarı börkten sonra boynuna altın gerdanlık (yakalık), altın kemer takmaktadır. Bu geleneğin Hunlarda da olduğunu İç Moğolistan’dan çıkarılan altın börk ve gerdanlıkta görmekteyiz (Resim 6). Bu resimdeki altın börkte, Tengriye en yakın hayvan olan kartal gök rengi turkuaz taştan yapılmış başı ile en tepede durmakta, börkün altındaki gerdanlıkta ise Türk sanatının önemli hayvanları kaplan ve kurt yer almaktadır. 9 Noin Ula kurganlarındaki ipek başlıkla ilgili İndirkaş hocamız havanın çok soğuk olduğu bu coğrafyada ipek başlığın ancak törenlerde kullanılabileceğini belirtmektedir, Z.İndirkaş, Türkler’de Hükümdar Tacı Geleneği, T.C.Kültür Bakanlığı Ankara 2002, s.30. Son kazılar ise kullanım şeklinin altın bir börkle olacağını göstermektedir. 5 Resim 6: Altın ve Turkuaz Börk, M.Ö.III.y.y., İç Moğolistan, Bunker 2002. Resim 7: Altın Börklü Türk Hükümdarı Tasviri, Rekonstitüksiyon, Kazan 2013. Türk hükümdarlarının ve beylerinin mertebelerini belirten en önemli kutlu eşyalarından biri de kemer’leridir. Kemer eğer bir hükümdara ait ise altın ( Resim 8), daha düşük mertebede birine ait ise mertebesine göre gümüş veya bronzdan ( Resim 9) yapılmıştır. Türkler madeni yüzyıllar boyunca cevherinden çıkarıp işledikleri için çok iyi maden zanaatkârı olmuşlardır. Bunun en iyi delili ise arkeolojik buluntulardaki kemer tokalarıdır10.Çıkarıldıkları bölgelere göre motiflerde değişiklik gösteren kemer tokaları Türk hükümdarının kendini hangi ongunla sembolize etmek istediğini (Resim 9), hangi bölgede yaşadığını ve hangi destanı (Resim 8)11 kendi boyunun destanı olarak kabul ettiğini bize göstermektedir. 10 Kemer tokaları ile ilgili detaylı bilgi için bkz. Xiongnu Archaeology – Multidisciplinary Perspectives on the First Steppe Empire in Inner Asia, Ed. By U.Broseeder, B.Miller, K., Bonn Contributions to Asian Archaeology, Volume 5, Von-und Frühgeschichtliche Archӓologie Rheinische Friedrich- Wilhelms- Universitӓt Bonn 2011. 11 Gryaznev’in “ağaç gölgesinde atlılar” adnı verdiği, ağaç altında atlarını bağlamış oturan iki savaşçı ve bir kadının görüldüğü bu altın kemer tokasının Altay Türklerinin Kozın Erteş destanını temsil ettiğini idea etmektedir, A.Acaloğlu, “Türk Destan Tarihinin Kökenlerine Dair”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, C.2., S.4, s.154-155. 6 Resim 8: Altın Kemer Tokası, M.Ö. V-IV. y.y., Güney Sibirya, Hermitage 2000. Resim 9: Bronz Kemer Tokası, M.Ö.I.y.y., Doğu Sibirya, Bunker 2002. Resim 10: Kemer Parçalarının Duruşu, M.Ö. VI.-IV. y.y., Ordos, Kuzey Çin, Wagner-Buntz 2007. Mezarlara ayna koyma geleneği Türklere atfedilen Adronova kültüründen itibaren görülen çok eski bir gelenektir.12 Mançu-Tunguz dilinde “ayna” anlamına gelen panaptu teriminin, pana, “ruh, tin” (veya daha doğru olarak “hayalet veya gölge ruh) sözcüğünden geldiği göstermiştir 13. Esik kurganından çıkarılan genç bir Türk hükümdarına ait “altın elbiseli adam” kıyafetinin kemer tokaları ise; on altı adet geyik motifli altın takma- plakaların kemerin sağ tarafının sol tarafa ayna yansıması şeklinde süslenmiş̧ olması dikkat çekicidir. 14. Ulu Türkistan coğrafyasındaki kurganların pek çoğundan çıkarılmış olan ayna, Türk hükümdarının diğer eşyalarından farklı olarak ruhunun dürüstlük ve gerçekçiliğini yansıtmaktadır. Resim 11: Bronz Ayna, M.Ö.VIII.VII. y.y., Altay, Hermitage 2000. Resim 12: Bronz Ayna, XI-XIV.y.y., Güney Rus Bozkır Göçebeleri, Moskova Tarih Müzesi, Yücel-Sazak 2013. Türk hükümdarının belki de en kutlu eşyası iki tarafı keskin yiğitliğinin sembolü kılıç’ıdır. 12 A.Askarov, V.Volkov, N, Ser-Odjev, “Pastoral and Nomad Tries At The Beginnig of The Firt Millennium B.C., Unesco, Vol. 1, s.462. 13 Mircea Eliade, Şamanizm, çev. İsmet Birkan, İmge KitapeviAnkara 1999, s.184. 14 K.A.Akişev,Kurgan Issık, Kazakistan Sakalarının Sanatı, İskustvo Yayınları, Moskova, (İng. Çev: Rukiye Öztürk, Ankara, 2005)1978, s.52. 7 Esin’e göre, hükümdarın kılıcını devleti temsil eder ve cennetin şimşek çakmasını sembolize eder15 . Türk hükümdarının ordunun başkomutanı ve alplık vasfını sergileyen kutlu silahları, ok, yay ve kılıçtan oluşmaktadır. Bu kılıçların nasıl olduklarını, gerek kurganlardan çıkarılan hükümdarın gerçek kılıçları, gerekse Türk heykellerinin kemerlerinde yer alan kılıç tasvirleri sayesinde anlamaktayız. Bu kılıçlardan kısa olanına göçebe kavimler arasında İskitlerden beri rastlanmakta olup bunların Türkçe ’deki karşılığı kıngırak (iki yüzü keskin bıçak)’tır16. Altay dağlarında bulunan Türk kurganlarında milâttan önceki dönemlerden itibaren rastlanan uzun ve eğri kılıçlar, Türkler tarafından icat edilmiş olup bunların kesme kuvvetleri, düz kılıçlarla karşılaştırılamayacak kadar fazla idi17. Ögel, en eski eğri kılıcın, Kudirge kurganında bulunduğunu ve bu uzun eğri kılıcın kabza ve korkuluklarının da daha sonraki Türk kılıçlarının tam bir prototipi olduğunu belirtmektedir18. Türk kılıçlarının kına bağlanmış iki kayışla kemere takılması Osmanlı dönemine kadar devam etmiştir. Kılıçların kabzaları ise, Türkler tarafından kutsal kabul edilen hayvan başları şeklinde ince bir maden sanatı ile işlenirdi19. Bu hayvanlar, yine hükümdarın veya alpın ongunu olan hayvanlardan seçilirdi (Resim 14). Esin, Türklerde yatağan, pala veya kılıcın kabzasına, alplık simgesi olan evren (büke) motifinin işlendiğini bildirmektedir20. Atilla’nın kılıcı ise, tarih boyunca sadece milli hâkimiyeti değil, dünya hâkimiyetini simgeleyen bir sembol olmuştur ve Atilla ile ilgili vesikalarda görülür21 (Resim 13). Resim 13: Atilla'nın Kılıcı, V. y.y., Doğu Avrupa, Lazslo 1972. 15 Resim 14: arslan Motifli Altın Kılıç, Varahşa Duvar Resmi, VI-VII. y.y, Şişkin 1963. E.Esin, Turkic and Ilkhanid Universal Monarch Representations and The Cakravartin, Twenthy-Sixth International Congres Of Orientation, New Delhi 1968, s.105. 16 Esin, Türklerde Maddi Kültürün Oluşumu, s. 241. 17 Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları- I, Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1971, s.4-5. 18 Ögel, İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi Orta Asya Kaynak ve Buluntularına Göre , 4. Baskı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1991, s.159. 19 Bu konuda detaylı bilgi ve örnekler için bkz. Emel Esin, “L’arme à décor zoomorphique du guerrier turc: Etude iconographique” , Sprache Gesischte und Kultur der altaischen Völker, Berlin 1974, s.193-217. 20 Esin, Orta Asya’dan Osmanlı’ya Türk Sanatında İkonografik Motifler, s.137, 141. 21 Ögel, Türklerin Devlet Anlayışı, s.39-40. 8 Türk hükümdarının hızının, çevikliğinin ve yayılmasının sembolü ise ok ve yay’ıdır. Türk savaşçılarının en eski ve özgün silâhları olan ok ve yay, askeri işlevinin yanı sıra, Oğuz destanında görüldüğü üzere bir dünya hâkimiyeti ve dünya devleti kurma ile ilgili bir semboldür22. Bunun dışında Türklerde kağanın savaşa çağırmak için beylerine ok göndermesi geleneğinde görüldüğü gibi, ok tâbiyeti, yay ise metbuluğu gösterirdi. Bütün diğer yaylara üstünlüğü ile tanınan ve günümüzde de geleneksel yapımını muhafaza eden Türk yayları, kemik, ağaç ve sinirden oluşurdu23. Kurgan kazılarında ele geçirilen yaylara ait kemik kabzalar ve ahşap kısımlarda bazen savaş veya av tasvirlerinin de yer aldığı görülmüştür. Bunun yanı sıra kazılarda genellikle kayın ağacı kabuğundan yapılan ahşap okluk (tirkeş) parçaları24 (Resim 16) ve bronz, demir, kemik ve hatta bazen ağaçtan yapılmış ok uçları (temren) (Resim 15) ele geçirilmiştir. Resim 15’te görülen delikli ok uçları, M.Ö. 1700-1200 seneleri arasında Sibirya’nın Bronz devrine tekabül eden Andronovo kültürünün başlıca eserlerinden bir grubu temsil etmektedir25. Üç köşeli ok uçları da, Hunların özgün buluntuları arasında göze çarpmaktadırlar26. Resim 15: Hun Ok M.Ö.III.y.y., Derestuy, Minayaev 2006. Uçları, Baykal, Resim 16: Ahşap Okluk, Kırgız, VI.X.y.y., Moskova Tarih Müzesi, YücelSazak 2013. Kurganlardan çıkarılan Türk Hükümdarının bir başka kutlu’su ise can yoldaşı atı’dır. Atı dünyada ilk ehlileştiren ve yetiştiren Andronovo kültürüdür. Bu kültürde yetiştirilen bir cins at tüm dünya literatürüne Kırgız atı olarak geçmiştir, diğer cins ise Akal Teke olarak bilinen ve halen Türkmenistan’da yetiştirilen saf kan Türk atıdır27. Antropolojik ve etnogenetolojik çalışmalara göre ise M.Ö.5000’ de dünyadaki at nüfusunun %40’ı yine Türklerin ana yurdu Ulu Türkistan coğrafyasındaki bozkırlardaydı, bu da Türklerin atı ilk ehlileştiren millet olmasına bir sebeptir28. Türk hükümdarının Çin kaynaklarında ata çok iyi bindiği, atı dünyada en iyi ve yetiştirenlerin Türkler olduğu yazmaktadır. Hatta bu sebeple Çin bir çok kez atlı süvari birliği kuramadığı için 22 Ögel, Türklerin Devlet Anlayışı, s.39. Ögel, İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi , s.160. 24 Ögel, a.g.e., s.161. 25 A.g.e.., s.24-25. Andronovo kültürü Altaylarda daha geç dönemde, M.Ö.1200-700 yılları arasında görülmeye başlamıştır. 26 A.g.e, s.96. 27 E.E.Kuzmina, The Prehistory of the Silk Road, Ed. Victor H. Mair, University of Pennsylvania Press, Philadelphia 2008, s.61. 28 Rus arkeolog ve antropologların yaptığı kazılar neticesinde mezar ve yerleşim bölgelerindeki mutfaklardan bulunan at kemiklerinin %40’ı bozkırlardan çıkarılmıştır, D.W.Anthony, The Horse The Wheel And Language How Bronz Age iıdersFrom Eurasian Steppe Shaped The Modern World, Princeton University Press, Princetion Oxford 2007, s.198, s.460. 9 23 Türklere yenilmiş, ekonomileri çökme noktasına gelmiştir29. At ve Türkler tarihte var olduklarından beri birbirini yiyecek, giyecek, sürü güdme, seyahat ve savaşta can yoldaşı ve hayat kaynağı olmuşlar, daima birlikte yaşamışlardır30 (Resim 17). Türk hükümdarı hayatı boyunca yanında olan atlarına en kıymetli madenlerden at koşum takımları yaptırmış ve onlara hak ettikleri değeri yaşarken vermiştir. İşte can yoldaşı olan atı da sahibi hükümdara vefasını hükümdarı ile birlikte diğer dünyaya giderek göstermiştir. Türk töresine göre hükümdar veya beyle birlikte yoğ töreninde kurban edilen atları da kurganda en güzel koşum takımları ile birlikte yerini almıştır (Resim 18). Asya Hun, Avrupa Hun ve Avar hükümdarlarına ait kurganlarda çok miktarda at iskeletleri bulunmuştur31. Kurganlardan çıkarılan at koşum takımları çok yüksek maden ve ahşap işçiliğine sahip çok gösterişli sanat eserlerdir (Resim 19,21).Bu sanat eserleri bize; Türk hükümdarının can yoldaşı olan atına en güzel koşum takımlarını yaptırarak adeta vefasını göstermek istediğini anlatmaktadır. Resim 17: Keçe Tekstil Süvari Türk Hükümdarı Tasviri, M.Ö.IV.y.y., Pazırık Kurganı, Hermitage Müzesi, Yücel-Sazak 2012. 29 C.P.Fitzgerald, China A Short Cultural History, Barrie&Jenkins, 4th Edition, Great Bratian 1979, s.162. B.Ögel, Dünden Bugüne Türk Kültürünün Gelişme Çağları, T.D.A.V., İstanbul 2001, s.1-2. 31 İ.Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ötüken Yayınları, 29. Basım, İstanbul 2010, s.295. 10 30 Resim 18: At Mumyası,M.Ö.IV.y.y., Pazırık Kurganı, Hermitage Müzesi, Yücel-Sazak 2012. Resim 19: Geyik Maskeli ve At Koşum Takımlı At Mumyası, M.Ö.IV.y.y., Pazırık Kurganı, Hermitage Müzesi, Yücel-Sazak 2012. Resim 20: Keçe Eyer Altı Örtüsü, M.Ö.IV. y.y., azırık Kurganı, YücelSazak 2012. Resim 21: Altın Kaplama At Koşum Takımları, M.Ö. VI.y.y., Bashadar Kurganı, Bunker 2002. Türk Hükümdarının kurgandan çıkarılan, hayatta iken kullandığı kutlu eşyalarından masa, vazo, sürahi, kadeh ise kendine sadakatle bağlı olan beylerine içki ve yemek sunarak and içtirdiği 32 altın hazinesi’ni temsil etmektedir. And içme töreninin çok önemli bir töredir. Öyle ki bu törenin izlerini M.Ö.5200-5000’de bile bulabilmekteyiz33. Türkler hükümdara biat eden beylerin bağlılık ve barış içinde yaşayacaklarının bir sembolü olarak içtikleri içki, and barışı sembolize etmektedir. And töreninin gerçekleştirilmesi ise hükümdarın hazinesi olarak adlandırılan eşyalarla yapılmaktadır. Bu hazineleri Doğu Avrupa’dan Kuzey Çin’e kadar birçok kurganda görebilmekteyiz34. Devletin kutlu hükümdarının beyleri ile birlikte tören amaçlı kullandığı hazinesi yine hükümdar ongununun motif olarak işlendiğini görmekteyiz (Resim 22, 23). Bu hazinenin malzemesi maden (altın, gümüş, bronz), ahşap olabilmektedir. 32 E.Esin, Turkic and Ilkhanid Universal Monarch Representations and The Cakravartin, Twenthy-Sixth International Congres Of Orientation, New Delhi 1968, s.100. 33 Anthony’e göre bu tören Proto-Hint-Avrupa dilinde kelime haznesinde ve tamamlayıcı olarak Hint-Avrupa mitolojisindeki ortaya çıkan iki önemli birbirini tamamlayan kurumda görülmektedir. Biri and içme kurumu; patronlar ve ona biat etmiş olanlar arasındaki karşılıklı zorunluluk, yükümlülükler kuruluyor. İkinci kurum ise misafir ev sahibi ilişkisi olarak sosyal çemberin yani patron ve beylerin dışına halka uzanan koruyuculuk olarak yansır. Birinci kurum sürü ekonomisinde eşitsizliği hukuki hale getirir. İkinci kurum ise bilinmeyen topraklara (Yamna Kültürüne) açılmanın bilinçli ve kontrol altında olmasını sağlar. Bkz. Anthony, a.g.e., s.461. Anthony’nin Hint-Avrupalılara bağlamaya çalıştığı her iki kurumda Türk töresinde eskiden beri var olan kavramlardır. Birinci kurum kağan ve beyleri arasında kağana bağlılığı temsil eden and içme töreni, ikinci kurum ise kağanın misafir ev sahibi ilişkisindeki gibi halkını her sene “şölen” düzenleyerek konuk etmesidir. Bu şölenler Kutadgu Bilig ve Dede Korkut’ta detaylı olarak anlatılmaktadır. Detay bilgi için bkz., Ögel, Dünden Bugüne Türk Kültürünün Gelişme Çağları, T.D.A.V. Yay., İstanbul 2001, s.324-328. 34 Bu hazinelerden en önemli ve meşhuru ise Nagy-Szent Miklos hazinesidir. Detaylı bilgi için bkz., H.N.Orkun, Eski Türk Yazıtları, TTK, Ankara 1994, s.379-405; G.Laszlo, The Treasure Of The Nagyszentmiklos, trans. Helen Tarnoy, Kner Printing House in Hungary 1984. 11 Resim 22: Gümüş Sürahi, VI.y.y., Varahşa, Batı Türkistan, Hermitage Müzesi, Yücel-Sazak 2012. Resim 23: Ahşap Arslan Motifli Masa, M.Ö. V.y.y., Pazırık Kurganı, Hermitage Müzesi, Yücel-Sazak 2012. Türk hükümdarının yanından hiç ayırmadığı şanının ve hâkimiyetinin sembolü devleti temsil eden ilk eşyaları tuğ ve nevbet’idir, Tuğ veya Sancak ve Nevbet (mehter) birbirinden ayrılmayan bir bütündür, tuğ mübarektir35. Esin’e göre nevbette vurulan devleti temsil eden davullar cennetin gök gürlemesini sembolize eder36 . Nevbet, Türk hükümdarı Alp Er Tunga ile başlayan ve her dönemde Türk hükümdarlarının mutlaka uyguladıkları devletin birliğini ve hâkimiyetini sembolize eden en önemli devlet geleneğidir. Nevbet günde iki defa (sabah gün doğarken, akşam gün batarken) hükümdarın otağının önünde tuğların altında davullar ve borular çalınarak yapılmaktadır37 (Resim 25). Ayrıca savaş andı için nevbet ve tuğ vurulurdu. Tuğ için kurban kesilir, tuğun altında davul vurulur ve savaş ilan edilmiş olurdu, tuğ açmak ve nevbet vurmak savaş ilanı demekti38. Noin Ula kurganlarından çıkarılan ipek tuğlar, atların kuyrukları ile birlikte bulunmuştur. Hükümdarın mezar odasına giden koridorda sıralı şekilde bir hiyerarşiye göre dizilen tuğlar bu kurganın bir kağan kurganı olduğunu ispatlamaktadır 39(Resim 24). Nevbet dışında çalınan bir başka hükümdar müzik enstrümanı ise çeng’tir (Resim 26). Çeng eğlence amaçlı akşamları hükümdar otağının önünde çalınırdı. Çeng bir devlet alameti değildir. Bu da bize hükümdarın devlet ve sosyal hayatını birbirinden ayırdığını göstermektedir. 35 B.Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş, C.VIII, T.C. Kültür Bakanlığı Yay.,3. Basım, Ankara 2000, s.2. E.Esin, Turkic and Ilkhanid Universal Monarch Representations and The Cakravartin, Twenthy-Sixth International Congres Of Orientation, New Delhi 1968, s.105. 37 Eighteen Songs Of A Nomad Flute: The Story Of Lady Wen-Chi, The Metropolitan Musuem of Art, New York 1974. 38 B.Ögel, a.g.e., s.5-6. 39 C.Trever, Excavations In Northern Mongolia (1924-1925), Leningrad 1932. 36 12 Resim 24: İpek Tuğ ve At Kutrukları, M.Ö. I.y.y., Noin Ula Kurganı, Hermitage Müzesi, Yücel-Sazak 2013. Resim 25: Türk Hükümdarının Otağının Önünde Nevbet ve Tuğlarının Tasviri, Eightten Songs, 1974. Resim 26: Çeng, M.Ö. VI.y.y., Pazırık Kurganı, Hermitage Müzesi, YücelSazak 2012. Kurganlardan çıkarılan diğer bir eşya ise Türk hükümdarının hareketinin ve tekâmülünün sembolü arabası’dır. M.Ö. 3300 yıllarda tekerlekli arabalar bozkırda ortaya çıktıklarında ilk olarak sürü ekonomisinde kendilerine yer buldular. Bu arabalar sert tekerlekli, öküzlerin çektiği üzerlerinde kamıştan halılarla kaplı çatıları olan korunakların bulunduğu arabalardı, Yamnaya kültürüne ait kurganlardan kamıştan yapılmış bu halılar (siyah-beyaz-kırmızı şeritli) bulunmuştur. Bu arabalar sürülerini alıp bozkırın çok derinliklerinde nehir kıyılarında tüm ekipmanlarını (yiyecek, su, çadır) kolayca taşımalarını sağladı. Ağır malzemelerini arabaları ile taşımaları ve hızlı bir şekilde ata biniyor olmaları bozkır ekonomisinde bir inkılâba sebep olmuştur. Avrasya bozkırlarını verimli bir şekilde keşfetme imkânı vermiştir. Daha önce keşfedilmemiş bozkırları ehlileştirmişlerdir40. Günümüzde modern çağdaki arabadan çok daha büyük bir politik, sosyal ve ekonomik öneme ve değişime sebep olan Türklerin at veya öküz koşulan arabaları, bir devlet sembolü olarak yüksek tekerlekleri ile evreni ve evren çarkını (çarkıfelek) sembolize etmektedir (Resim 28). Araba, hükümdar tarafından Tanrı’nın temsilcisi olarak Tanrı adına bu dünyadaki düzeni ve adaleti sağlamak ve korumak üzere idare edilirdi41. Türk hükümdarının kurganlarından; parçaları birleştirilmeye hazır şekilde yan yana konularak gömülmüş olan arabaları da çıkarılmıştır. 40 Anthony, a.g.e., s.461. E.Esin, Orta Asya’dan Anadolu’ya Türk Sanatında İkonografik Motifler, Kabalcı, İstanbul 2004, s.63; Batı Türkistan bölgesi Kala-i Kahkaha Sarayı resimlerindeki hükümdar örnekleri için bak., İ.Mangaltepe, M.E.Zeren, “Kala-ı Kahkaha: A Pre-Islamıc Turkish Settlement in the State Hermitage Museum’s Collection”, Languae, Culture, And Ethnic Diversity A Global Prespective, Ed. Eyüp Sarıtaş, Untested Ideas Research Center, New York 2013, s. 61-90. 13 41 Pazırık kurganından ve Ural bölgesinden çıkarılan iki tekerlekli arabalar bunun en güzel misalleridir. Bu araba kemer tokalarına da işlenerek hükümdarın kutlu eşyaları arasında yerini almıştır (Resim 27). Resim 27: Bronz Kemer Tokası, M.Ö.III.y.y., Kuzey Çin, Bunker 2002. Resim 28: Arabalı Türk Hükümdarı, Kalai Kahkaha Saray Duvar Resmi, VII. y.y., Negmatov, 1973. Türk hükümdarı Tanrı’nın ona verdiği kut ile kağan seçildiğinde Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak yeryüzünü sembolize eden dört köşeli halı üzerinde oturur ve Alpleri tarafından dokuz defa döndürülürdü. Hükümdar çadırının içerisinde de iskeleti destekleyen dört sütun bulunurdu42. İşte bu dört sütunun çizdiği sınırlara yerleştirilen dikdörtgen halı, Türk hükümdarının yeryüzündeki hâkimiyetini sembolize etmektedir. Türk hükümdarı halısına mutlaka kendi ongununu (Resim 29) veya hayvan mücadele sahnesi olan bir motifi dokutmuştur. Kurganlarda bu halılar ahşap mezar odasının duvarlarında, yerinde, tavanında dekoratif bir şekilde sabitlenmiştir43. Resim 33’te Pazırık kurganlarının çıkarılmış ahşap bir mezar odası görülmektedir. 42 43 Esin, Orta Asya’dan Anadolu’ya Türk Sanatında İkonografik Motifler, s.127. N.Diyarbekirli, Eski Türklerde Kültür ve Sanat, Türkler, C.III, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s.865. 14 Resim 29: Kaplan Motifli Yün Halı, M.Ö.I. y.y., Nion Ula Kurganı, YücelSazak 2013. Türk hükümdarının yeryüzünde kutu ile oturduğu Ordu-örgini (taht makamı), altın tahtı’dır. En eski Türk yazıtlarında tahta çıkma, olurmak, yani oturmak; tahta çıkarılma ise olurtmak sözleri ile ifade edilmiştir. Göktürk yazıtlarındaki “Özimin ol Tengri Kagan olurttı “ (Özümü o Tanrı kağan olarak oturttu) ifadesi, Büyük Hun hükümdarı Mao-tun’un Çin imparatoruna yazdığı mektupta belirttiği “Gök (Tanrı) tarafından tahta çıkarılmış, Hunların Büyük (Ulug) Kağanı” unvanının birebir devamıdır44. Türk hükümdarlarının tahta çıkması ile ilgili olan ve Göktürk yazıtlarında yer alan ikinci bir ifade ise, yükseltmek anlamına gelen kötürmek’tir45. Taht ise, eski Türkçede, Göktürk ve Uygur dönemlerinde orun, orunlug, orunlu yer, or, ornag ve sonraki dönemlerde şeref yeri anlamına gelen tör’ün kullanılması ile il-törü, gümüş kürsü, tabçak veya tabçan kelimeleri ile karşılanmıştır46. Türk hükümdarının ili yönettiği tahtı, altından ve merdivenli olurdu; genellikle de ongununu taşırdı (Resim 30,31). Altından tahta misal olarak, Dede Korkut kitabında “Kazan Beg’in altun tahtı” ve Çin kaynaklarından okuduğumuz Batı Göktürk Kağanı İstemi Kağan’ı 576 senesinde ziyaret eden Bizans elçisi Zemarkhos’un gördüğü “gerektiğinde bir atla çekilebilen iki tekerlekli altın bir tahta oturur buldu…” ifadesindeki tahtları verebiliriz47. Tahtın merdivenleri bazen 7, bazen 9, yani gök katlarının sayısı kadar idi48. Kurganlarda ele geçirilen küçük masa ve sandalyeler (arkasız tabureler), hükümdarın sağında ve solunda oturan hatunları, oğulları, akrabaları ve devletin ileri gelenleri tarafından kullanılırdı49. 44 B. ÖGEL, Türklerde Devlet Anlayışı (13. Yüzyıl Sonlarına Kadar), Başbakanlık Basımevi, Ankara 1982, s.69-70. Ögel, a.g.e., s. 71. 46 Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları- II, Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1971, s. 140-141. 47 E.Chavannes, Çin Kaynaklarına Göre Batı Türkleri, çevren Mustafa Koç, Selenge Yay., İstanbul 2007, s.301. 48 Ögel, Türklerde Devlet Anlayışı, s. 70. 49 Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları-II, s. 142. 15 45 Resim 30: Kanatlı Deve Motifli Altın Tahtlı Duvar resmi, Varahşa sarayı, VI. y.y., Şişkin 1963. Resim 31: Kanatlı Deve hükümdar Ongununun Kara kalem Çizimi, Bilgili 2013. Türk hükümdarının otağı, gök kubbeyi temsil etmektedir50. Yüceliğinden ötürü Gökte yer alan Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olan Türk hükümdarı tüm Türk milletini kendi kubbesi olan otağının altında toplamayı amaçlamıştır. Bu sebeple devleti temsil eden Türk hükümdarının en önemli kutlu eşyası tüm cihandaki hâkimiyetini tek bir gök kubbede topladığının sembolü Otağı’dır. Hükümdar otağında yer alan hükümdar çadırı; ahşap iskeletlerin esnek şekilde silindirik olarak birleştiği, tepesinde çangırık51 adlı hem işlevsel (çadırın ortasındaki ocağın dumanını dışarı aktaran) hem de sembolik (gökteki Tengri ile aralarında iletişimin doğrudan kuran) deliğin yer aldığı duvarları dıştan süslü keçe örtülerle çevrilmiş en gösterişli çadırdır. Bu keçe çadır duvarlarının günümüze ulaşan en canlı ve önemli misali Pazırık kurganlarından çıkarılmıştır (Resim 32). Yüksekliği üç metreyi bulan bu keçe duvarı çadırın devasa boyutları Türk hükümdarının ihtişamını göstermektedir. Keçenin üzerinde yine bir destanın anlatıldığı tasvirler bulunmaktadır. Türk hükümdarının Türk kültürünü ve sanatını daima yanında taşıdığını ve bozkırda; Altay dağlarının eteklerinde bile sanatlarıyla birlikte olduklarını görmekteyiz. Bu da bize yıllardır Türklerin yarı göçebe yaşadığı için kalıcı bir sanatları olmadığı, sadece kaba heykel (balbal, taş neneler) yapabildiklerini iddia edenlerin çok yanıldıklarını ispatlamaktadır. 50 51 Detaylı bilgi için bkz. E.Esin, Türklerde Maddi Kültürün Oluşumu, Kabalcı Yay., İstanbul 2003, s.126. Esin,a.g.e., s.127. 16 Resim 32: Keçe Yurt Duvarı, M.Ö. V.y.y., Pazırık Kurganı, Yücel-Sazak 2012. Resim 33: Ahşap Mezar Odası, Pazırık Kurganı, M.Ö.V.y.y., Yücel-Sazak 2012. Yukarıda incelediğimiz Türk hükümdarının hayatı boyunca yanından ayırmadan taşıdığı ve bir bütün haline geldiği kutlu eşyaları gelecek nesillere bir vasiyetidir. Türk hükümdarı kendini ve ait olduğu boyunu en iyi sembolize eden ongununu, yine kendini ve aslında Türk töre ve zihin yapısını en iyi yansıtan hayvan mücadele sahnelerini, cevherini, yüzyıllardır usta zanaatkârlarına işlettiği madeni hazinelerine (börk, kemer, zırh, kılıç, ok, at koşum takımları, kadeh ve kablar, elbise süsleri), ahşap ve tekstil ürünlerini bir sanat eseri gibi işletmiş ve dokutmuştur. Türk hükümdarının karakterini ve asil ruhunu resim gibi seyrettiğimiz her biri bir sanat eserleri olan kutlu eşyaları ile Türk hükümdarı gelecek nesile hürriyetin ne kadar kıymetli olduğunu, hâkimiyetin ise ancak adaletle sağlanabileceğini göstermek istemiştir. Adil Türk hükümdarı cihanda da adaleti ile hükmedecek ve halka hizmet edecektir. Nitekim Türk hükümdarları cihanda daima adalet ve halka hizmet için var olmuşlar, kendilerinden önce millitini düşünmüşlerdir. Gelecek neslin ve tüm millitin atalarının bu kutlu hazinesini ve vasiyetini görmesi, öğrenmesi ve kendi milleti ile iftihar etmesi gerekmektedir. 17 KAYNAKÇA: ACAROĞLU, A.“Türk Destan tarihinin Kökenlerine Dair”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, C.2, S.4, s.146-157. ANTHONY, D.W., The Horse The Wheel And Language How Bronz Age iıdersFrom Eurasian Steppe Shaped The Modern World, Princeton University Press, Princetion Oxford 2007. ASKAROV, A., VOLKOV, V., SER-OBJEV, N.,“Pastoral and Nomad Tries At The Beginnig of The Firt Millennium B.C., Unesco, Vol. 1, s.459-472. BİOT, E., Tcheou-Li rites des tcheou, Paris 1969 (C I,II). BUNKER, E., Nomadic Art of the Estern Eurasian Steppes, Yale University Press, New HavenLondon 2002. CHAVANNES, E, Çin Kaynaklarına Göre Batı Türkleri,çev. Mustafa Koç, Selenge Yay., İstanbul 2007. DİYARBEKİRLİ, N., Eski Türklerde Kültür ve Sanat, Türkler Ansiklopedisi, c.III, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara,2002, s.827-894. DONUK, A. , İdari- Askeri Unvan ve Terimler, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul 1988. DONUK, A., Türk Hükümdarı, T.D.A.V., İstanbul 1990. ELIADE, M., Şamanizm, çev. İsmet Birkan, İmge Kitapevi, Ankara 1999. ESİN, E., İslamiyetten Önceki Türk Kültür Tarihi ve İslam’a Giriş, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Matbaası, İstanbul 1978. -------------, Orta Asya’dan Anadolu’ya Türk Sanatında İkonografik Motifler, Kabalcı, İstanbul 2004. -----------------Turkic and Ilkhanid Universal Monarch Representations and The Cakravartin, Twenthy-Sixth International Congres Of Orientation, New Delhi 1968, s.86-142. ---------------, Türklerde Maddi Kültürün Oluşumu, Kabalcı Yay., İstanbul 2003. FITZGERALD, C.P., China A Short Cultural History, Barrie&Jenkins, 4th Edition, Great Bratian 1979. İNDİRKAŞ, Z., Türkler’de Hükümdar Tacı Geleneği, T.C.Kültür Bakanlığı Ankara 2002. KAFESOĞLU, İ., Türk Milli Kültürü, Ötüken Yayınları, 29. Basım, İstanbul 2010. KARCAUBAY, S., KARCAUBAY, C., “Gök-Türk’ün Toprak Haklı”, Atlas Dergisi, Doğan Yay., S.238, İstanbul 2013, s.62-74. KUZMİNA, E.E, The Prehistory of the Silk Road, Ed. Victor H. Mair, University of Pennsylvania Press, Philadelphia 2008. LAZSLO, G., Des Schythes Aux Hongoris Lartdes Nomades, Edition Corniva, Budapest 1972. 18 LASZLO, G., The Treasure Of The Nagyszentmiklos, trans. Helen Tarnoy, Kner Printing House in Hungary 1984. MANGALTEPE, İ., ZEREN, E., “Kala-i Kahkaha: a Pre-Islamic Turkish Settlement In The State Hermitage Musuem”, Languae, Culture, And Ethnic Diversity A Global Prespective, Ed. Eyüp Sarıtaş, Untested Ideas Research Center, New York 2013. NEGMATOV, N. N. 1973. “O zhivopisi dvorca Afshinov Ustrushany (Predvaritel’noecoobshcheni e),”Sovietskaja Arheologija, S.3, s.183–202. ORKUN, H.N., Eski Türk yazıtları, TTK, Ankara 1994. ÖGEL, B., Dünden Bugüne Türk Kültürünün Gelişme Çağları, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul 2001. --------------., İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi Orta Asya Kaynak ve Buluntularına Göre, TTK, Ankara 2003. --------------, Türk Kültür Tarihine Giriş, Cilt VIII, T. C. Kültür Bakanlığı Yayınları, 3. Baskı, Ankara 2000. --------------, Türklerde Devlet Anlayışı (13. Yüzyıl Sonlarına Kadar), Başbakanlık Basımevi, Ankara 1982. ---------------,Türk Kültürünün Gelişme Çağları- II, Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1971. RADLOV, W., Sibirya’dan I, çev. Ahmet Temir, Maarif Basımevi, İstanbul 1954. RUDENKO, S. I. ( Sergei Ivanovich) 1885, Frozen Tombs of Sibenia; The Pazırık Bruials of Iron Age Horsemen, translated (from the Russian) and with a preface by H. W. Thompson, London, Dent, 1970. ŞİŞKİN, V.A., Varahşa, Moskova 1963. TAŞAĞIL, A., Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları, TTK, Ankara 2004. TREVER, C., Excavations In Northern Mongolia (1924-1925), Leningrad 1932. WAGNER, M., BUTZ, H., Nomadenkunts Ordosbronzen der Ostasiatischen Kunstsammlung Museum für Asiatische Kunts,Staatliche Museen zu Berlin,Deutshes Archaologishes Institut, Eurasien-Abteilung Berlin 2007. Eighteen Songs Of A Nomad Flute The Story Of Lady Wen-Chi, The Metropolitan Museum of Art, New York 1974. The Golden Deer Of Eurasia Scythian and Sarmatian Treasures from the Russian Steppes, The State Hermitage, Saint Petersburg, and the Archaeological Museum, Ufa, Edited by Joan Aruz, Ann Farkas, Andrei Alekseev, Elena Korolkova,The Metropolitan Museum of Art Yale University Press New York 2000. Xiongnu Archaeology – Multidisciplinary Perspectives on the First Steppe Empire in Inner Asia, Ed. by BROSEEDER,U., MILLER, B. K., Bonn Contributions to Asian Archaeology, Volume 5, Von-und Frühgeschichtliche Archӓologie Rheinische Friedrich- Wilhelms- Universitӓt Bonn 2011. 19 JACOBSON, E., KUBAREV, D.V., TREVENNDORZH, D., Moğolistan projeleri için bkz.; http://img.uoregon.edu/mongolian/ index.php BEMMANN, J., Moğolistan projeleri için bkz.; http://www.vfgarch.unibonn.de/downloads/jb_geoarchaeology_in_der_steppe.pdf/at_download/file http://www.vfgarch.uni-bonn.de/downloads/bemmann-zentrum-der-steppenreiche.pdf 20