8.BÖLÜM: FİZYOKRATİK İKTİSADİ DÜŞÜNCE Fizyokrasinin

Transkript

8.BÖLÜM: FİZYOKRATİK İKTİSADİ DÜŞÜNCE Fizyokrasinin
8.BÖLÜM: FİZYOKRATİK İKTİSADİ DÜŞÜNCE
Fizyokrasinin Doğduğu Siyasî ve Ekonomik Atmosfer





Fizyokrasi kelimesi (physiocratie, physiocracy) etimolojik olarak gerçek, doğa, düzen,
doğayı sevmek gibi anlamlara gelmektedir.
Fizyokratik İktisadî düşünce 18. yüzyılda Fransa’da doğmuştur.
 Geniş verimli toprakları ve zengin ürün çeşitliliği ile tarımın önemli bir sektör
olduğu Fransa’da, merkantilist politikalar sonucunda tarım hep savsaklanmış
ve ikinci plana itilmiştir.
 Merkantilist dönemde, feodal uygulamalardan arta kalan çok sesliliğe
başkaldırarak kraldan düzen ve müdahale talep eden tüccar grupları, yaklaşık
100 yıl sonra bu müdahalelerin kaldırılması ve özgürlük istemiyle baskı
yapacaklardı.
Geç ortaçağ döneminde şehirleşme hızla sürüyor, artan nüfus, tarım sektöründen
sanayi sektörüne eklemleniyordu.
 Şehirlerin beslenebilmesi problemi
18.yy’da İngiltere parlamentosunu kurarak istikrarı sağlasa da Fransa XV. Lui
döneminde istikrarı sağlayamadı;
 Ekonomi, devletin baskı ve kontrolü altında kötü bir görünüm sergiliyordu.
 1756-1763 döneminde Fransa ve İngiltere arasında Yedi Yıl Savaşları vardı ve
sonuç Fransa için bir hezimet olmuştu.
 İç karışıklıklarla karşı karşıya kalan Fransa ihtilale doğru gidiyordu.
 18. yüzyıl boyunca köylülerin, yani ziraî üreticilerin durumu yürekler acısıydı.
 Toprakların 1/3'ü din adamlarının, 1/3'iı asillerin ve geriye kalanı da
köylülerindi.
 Köylülerin aynı zamanda krala, ruhban sınıfına ve asillere karşı
ödevleri ve ödemekte olduğu çok çeşitli ve ağır vergiler vardı.
 Feodal asillere karşı davranış biçimlerini belirleyen kurallar da söz
konusu idi.
 Köylülerin fakir görünümlerine rağmen Paris’te ve diğer kentlerde hızla
büyüyen bir toprak aristokrasisi oluşmaya başlamıştı.
 Toprakta aristokrasinin büyümesine paralel olarak büyüyen şehirli
nüfus açık bir biçimde gıda talebinde bir artış anlamına geliyordu.
 Yükselen gıda malları fiyatı → düşük teknoloji ve verimlilik →
toprak rantı artışı
 18. yüzyılda Fransa’nın nüfusu da artıyordu.
 1733 yılından 1818 yılına kadar fiyatlar sürekli artış eğilimi göstermişti.
İhtilal sonrası bir dizi kökten reform yapıldı:
 Başta dar gelirli köylüler olmak üzere Fransızlar, feodal toplum yapısından
kurtulmuşlardı.
 1791 yılında loncalar kaldırılmış ve bireylerin istedikleri işi yapmaları
konusunda özgürlük tanınmıştı.




 İl teşkilâtları kurulmuş, iç gümrükler kaldırılmış, ticaretin önündeki yapısal
engeller bertaraf edilmiş, eğitime önem verilmeye başlanmıştı.
 Bu dönem aynı zamanda aydınlanma adı verilen dönemle de kısmen
çakışmaktaydı.
Louis XV döneminde Fransa, sanayileşmede önemli gelişmeler yapmasına rağmen,
müdahalecilik had safhaya ulaşmıştı ve tarım ihmal edilmişti.
 Konulan katı kurallar, rüşvet ve yolsuzluklar aracılığı ile esnetiliyordu.
 Mevcut yapı içinde lonca örgütlenmeleri de, kendi çıkarlarını kovalayan ve bu
nedenle de üretimin artırılması önünde engel olan bir yapı olarak varlıklarını
sürdürüyorlardı.
Bu atmosfer altında, François Quesnay başta olmak üzere P. Buisguilbert, M. Vauban,
Montesquieu, R. Cantillon, Dupont de Nemours, J. C. de Goumay, Turgot gibi
düşünürler yeni düşünceler ileri sürmeye başladılar.
 Kendi kendine yetebilen bir ülke düşüncesi
Montesquieu, J. Locke, J. J. Rousseau, J. Bentham, David Hume gibi düşünürler de
doğal düzen, özgürlük, bireysel haklar ve faydacılık üzerinde yoğunlaşmaktaydılar.
Fizyokrasi bu gelişmelerden etkilenerek bir ayağı ile Fransa’nın ekonomik olarak
kendine yetebilmesi düşüncesine, bir ayağı ile de doğal düzen ve özgürlük
düşüncesine bağlı bir iktisat okulu olarak Fransa'da doğmuş ve bazı İktisadî görüşleri
ile klasik iktisatçılara ve başkalarına ilham kaynağı olmuştur.
 (1760-1770): düşüncenin teorik gücünün ve kapsayıcılığının zayıflığı
nedeniyle ve daha çok Fransa ile ilgili olması nedeniyle kısa sürmüştür.
Fizyokratik Düşüncenin Temel İlkeleri






İktisadi düşünce tarihinde bütünlüğe sahip, tutarlı ve bir yöntem izleyen, aynı zamanda
da bir ekol niteliği gösteren düşünceler ilk kez fizyokratlar tarafından ileri
sürülmüştür.
 18. yüzyılın ikinci yansının başlarında Dr. François Quesnay (1694- 1774)
tarafından, düşünsel platformda kurulmuş ve sistemli düşünceler ileri sürmeye
başlamıştır.
En genel biçimde düşüncelerini, tarımsal üretimin fazla ürünün tek kaynağı olduğu,
bunun için, alınacak vergilerin de tarımsal üretimden alınması gerektiği ve doğal
olana, yani Tanrı’nın yeryüzünde tesis ettiği düzene güven duyulması gerektiği
etrafında toplamak mümkündür.
 Doğal işleyişe devlet müdahale etmemeli, yalnızca sistemin düzgün işleyişini
sağlamalıydı.
Fizyokratlar, aynı zamanda, tarımın net hasılayı sağlayan tek sektör olduğunu iddia
ettiler.
Para onlara göre servetin tek kaynağı değil, piyasa işlemlerinin yapılmasını
kolaylaştıran bir aracıdan ibaretti.
Gerçek zenginlik, doğanın zenginliği, yani net hasılayı sağlayan tarımsal üretimdi.
Quesnay: Ekonomik Tablo (Table au Economique)





 Bir milli gelir akımının toplum içindeki dolaşım sürecinin ilk kez incelendiği
bir analizdir.
Fizyokratik doktrin doğal düzenci (özgürlük) ve tarımcı olmak üzere iki temel
özellikle tanımlanabilir.
Quesnay’ in düşünceleri birbirleri ile bir uyum oluşturur; sistematik ve bütüncüldür.
 Quesnay, iktisadi düşünce bağlamında makro yaklaşım izleyen ilk düşünür
olarak da değerlendirilebilir.
 Quesnay ilk kez tümdengelim yöntemini İktisadî olayların yorumlanmasına
uyarlamış ve olaylar arasında mantıksal bir ilişki kurma çabası içine girmiştir.
 Ekonomik Tablo, bu sistemli analiz çabasıyla birlikte milli gelir, gelirin
üretilmesi ve toplumsal sınıflar arasında dağılımı gibi birçok konuda bir ilk
çalışma olarak değerlendirilmelidir.
Fizyokratlar ilk olarak, bilimsel yöntemleri kullanmak suretiyle iktisadı bilimsel
temeller üzerine oturtmuşlardır.
 fazlalık ya da net üretim düşünceleri → rant teorisi
Fizyokratlar aynı zamanda vergi teorisine, toplumdaki sınıflar arasındaki ekonomik
ilişkilere ve özellikle Smith ve Ricardo’nun, gelirin üç sınıf arasında nasıl dağılıyor
olduğuna ilişkin teorilerini oluştururken önemli düşünsel katkılar da sağlamışlardır.
Fizyokratik düşüncenin oluşmasında Victor R. Mirabeau (1715-1789), Dupont de
Nemours (1739-1817), Anne R. Turgot (1727-1781) ve François Quesnay gibi
düşünürlerin katkısı olmakla birlikte, doğal düzen, net hâsıla, tek vergi ve gelir
dağılımı tablosu gibi konuların netleştirilmesi Quesnay’ın çalışmaları ile netlik
kazanmıştır.
Doğal Düzen ve Fizyokratik Yöntem



Fizyokratlar, J. Locke, Montesquieu, Rousseau gibi düşünürlerin de katkısıyla saf bir
doğal düzen savunucusu olmuşlardır.
 Doğal düzen düşüncesi, bütün kâinatta olduğu gibi bu kâinatın bir parçasını
temsil eden toplumda da ulaşılması gereken bir sosyal düzenin olduğu ve
bunun ortaya çıkarılması gerektiği inancına dayanıyordu.
 İnsanlar tarafından biçim verilmiş olan yapay düzenin de, keşfedilmiş olan bu
doğal düzene uydurulması ve ona yaklaştırılması gerekliydi.
 Bu bakış açısında, iktisat bilimini ve toplumsal yapıyı incelemeye alan
sosyal bilimleri, fizik ve kimya gibi pozitif bilimlere yaklaştırma
gayreti göze çarpmaktadır.
Fizyokratlara göre doğal düzen (ordre naturel) yanında bir de pozitif düzen (ordre
positive) vardır.
 Doğal düzen bir yandan kusursuzdur, bir yandan da Tanrı’nın istekleriyle
donanmış olup ancak onun isteklerini yansıtır.
 Pozitif düzen ise insan aklı ve iradesi ile doğal düzene yapılan bir eklemedir.
John Locke, David Hume ve Grotius → doğal hukuk






Quesnay: doğal hukuk ve pozitif hukuk arasında yer alan çatışma ve uyumsuzlukları
göz önüne alırken, aslında kâinattaki doğal düzen ile insanlar tarafından tesis edilmiş
olan kurumlar arasındaki çatışmalara ya da farklılıklara dikkat çekiyordu.
Doğal olana dönüş düşüncesi, fizyokratlardan sonra klasiklerde işlenecekti;
 Onlar, ekonominin kendiliğinden dengeye gelecek doğal bir süreç içinde
işleyeceğine, piyasa fiyatlarının, sapmalar olsa bile, doğal fiyata doğru gitme
eğiliminde olduğuna ve ücretlerin uzun dönemde asgarî geçimlik düzeyde
dengeye geleceğine hükmedeceklerdi.
Fizyokratlarda aynı zamanda doğal hukuk ve doğal düzen kavramı toplumun temelini
oluşturan ana kaynak olarak görülüyordu.
 Doğal düzeni belirleyen unsurların başında ise mülkiyet geliyordu.
 Taşınırlar ve taşınmazlar, yani insanın yetenekleri ile ürettikleri
üzerinde serbest bir şekilde tasarruf etme imkânının bulunması mutlak
bir mülkiyet anlayışının varlığı için gerekliydi.
 Bu yaklaşımla ilk kez olarak “bırakınız yapsınlar, bırakınız
geçsinler, dünya kendi kendine yürür (laises faire-laises
passer)” söylemi bir fizyokrat tarafından formüle edilecekti.
o Sosyalist düşünürler ve Marx’a kapı aralamıştır bu
mülkiyet algısı.
Fizyokratlar bir yandan kapitalist sistemin bütün unsurlarını kabul etmekte, diğer bir
yandan da, farkında olsunlar ya da olmasınlar, emek-değer teorisine kapı
aralamaktaydılar.
 Mülkiyet hakkının yalnızca kişinin kendi çabalan ile elde ettiklerine
indirgenmesi → emekle, emeğin kendi ürününe sahip olması arasında gizli bir
ilişkinin varlığı
Pozitif hukukun doğal hukuka uyumu sürecinde maharetli bir devlete, entelektüellere
ve yetenekti kanun koyuculara ihtiyaç vardır.
 Minimum müdahale ile doğal olana ulaşmak o denli kolay olacaktır;
 Özgürlük, bireycilik ve akılcılık ilkeleri
 Kişiler, bireyci ve akılcı psikolojileri sayesinde, en az zahmetle, en
fazla tatmin peşinde koşacaklar, bu esnada toplumun çıkarına hizmet
edeceklerdi.
 Bu yaklaşım A. Smith’le birlikte görünmez ele (invisible hand)
dönüşecek ve daha da olgunlaştırılacaktı.
Fizyokratlara göre devlet ekonomiye müdahale etmemelidir.
 Müdahale ekonomideki dengeyi bozarak, doğal kanunların ekonomi üzerindeki
işleyişini bozar.
 Devlet, ulusal savunma, büyük bayındırlık yatırımları, eğitim öğretimin
yürütülmesi ve kişilerin haklarının korunması gibi görevleri üstlenmeli.
Net Üretim Düşüncesi

Fizyokratlar, ilk olarak merkantilizmin savsakladığı tarım kesimini iyileştirme üzerine
eğildiler:







 Köylülerin kötü durumu, artan gıda fiyatları, üretim yetersizliği, hızla yükselen
tarım dışı nüfusun artan gıda talebi, sömürgelerin elden çıkması ve Fransa’nın
uluslararası platformda itibar kaybı ister istemez ülkenin ayakta kalabilmesi
için tarıma yönelme gereğini gündeme getirmiştir.
 İhtilâl sonrasında değişim geçiren tarım sektörünün yeni bir düzene
kavuşturulma çabaları
 Bunların yanında ihtilal sonrası Fransız sınıfsal yapıda, kral, feodal lord, serf,
köylü, köle ve tüccar gibi gruplar kral, tüccar, işçi, çiftçi, zanaatkâr, burjuva ve
yerel yöneticiler gibi gruplara doğru dönüşmeye başlamışlardır.
Onlar, toplumun içinde bulunduğu sınıfsal yapıyı, İktisadî olayların aktörü olma
özelliğine de dikkat ederek üç ana sınıfa ayırdılar:
 Birinci sınıf, kilise mensupları, kral, feodal soylular ve ellerinde toprak
mülkiyeti bulunduran toprak sahibi dağıtıcı sınıftır (distributive classe).
 İkinci sınıf, çiftçilerden, ormancı ve madencilerden oluşan, araziyi kiralamak
suretiyle üretimde bulunarak mal dağılımını başlatan üretici sınıftır (classes
productives).
 Üçüncü sınıf, tüccar ve zanaatkârlardan oluşan kısır sınıftır (sterille classe).
 Yalnızca malların biçimini değiştirmek ya da malı tüketicisi ile
buluşturmak için gerekli olan işlemleri yapar, fizyokratlara göre bir şey
üretmezler.
 Geçimlerini ilk iki sınıf sağlar.
Fizyokratlara göre net hâsıla, toprak üzerinde harcanan emeğin maliyetinin, topraktan
elde edilen gelirden çıkarılması sonucu ortaya çıkan net gelirdir.
Fizyokratik düşünceye göre, bir sınıfın verimli ya da verimsiz olması, o sınıfın içinde
bulunduğu üretim sürecinde, üretim girdilerinden daha fazla bir çıktıyı, bir artı değeri
(prodüit net) üretip üretmemesine bağlıdır.
 net üretim sağlayan şey yalnızca topraktır.
 Bu analizde apaçık bir yanlış yaklaşım ve Snt. Thomas Aquinas’ın etkisini
görmek mümkündür.
Fizyokratlara göre toplum, verimli ve kısır şeklinde iki ana sınıfa ayrılınca ve bütün
fazla üretimi verimli sınıfların yaptığı kabul edilince, mantıksal olarak topluma faydalı
olan verimli sınıf üyelerinin sayıca artması, kısır sınıf üyelerinin ise sayıca
azaltılmasının gerekliliği ortaya çıkar.
Fizyokrasiye göre tarım dışındaki sektörlerin üretim faaliyeti sonucunda ortaya çıkan
ürün, onu üretmek için gerekli olan girdiler ve emeğin değeri toplamına eşit bir
değerde olacaktır.
 Malın tüketiciye sağladığı faydayı göz ardı etmektedirler.
Net üretim düşünceleri ile merkantilist ve klasik İktisadî düşünce arasında bir yerde
dururlar.
Fizyokratlar, ilginç bir biçimde Ricardo gibi, tarım üzerindeki dış ticaret
sınırlamalarının da kaldırılması gerektiğini ileri sürerler.
 Ricardo; artan rantların ve buna paralel olarak yükselen ücretlerin kârları
düşürmesi nedeniyle, artan rantı engelleme kaygısı ile bir dış ticaret serbestisi


 Fizyokratlar; tarımsal üretim üzerine konulan ihraç yasağının bu ürünlerin
talebini düşürdüğü ve fiyatlarının azalarak tarımsal üreticilerin iyi bir gelirden
mahrum olmalarına yol açtığı gerekçesiyle ihracata izin verilmesini önerir.
Nüfusun artış ve azalışının, bu nüfusu besleyecek olan gıda maddeleri ile doğrusal bir
ilişki içinde olduğunu kabul etmişlerdir.
 Malthus'a göre nüfus artışı sınırlanmazsa bu, ekonomik bir felaketle
sonuçlanacakken, fizyokratlara göre böyle bir felaketin ortaya çıkması söz
konusu değildir.
Malthus; tasarruflar→ talep yetersizliği → ekonomik kriz,
 Fizyokratlar; tasarrufların tıpkı dış ticarette olduğu gibi, tarımsal malların
talebinin ve fiyatının düşmesine neden olacağını ve verimli sınıfın gelirlerinin
azalacağı düşüncesine dayanarak tasarruflara sıcak bakmaz.
Tek Vergi Düşüncesi





Ekonomide tek üretim kaynağı, artı ürünü yaratan tek üretim faaliyeti tarımdı, o halde
bir sürü vergiye gerek yoktu ve fazla ürünü üreten sektör bu vergiyi ödemeliydi.
 Tek vergi aynı zamanda devletin ihtiyaçlarını karşılayabileceği temel kaynaktı.
Tek vergi sisteminin mantığı:
 Ekonomide yer alan rekabet, tarım dışı ücretleri ve kârları asgarî seviyeye
düşürecekti, ancak toprak, kendi üzerinde harcanan maliyetin üzerinde bir
fazlalık yaratacaktı.
 Ricardo’nun, kârların azalması, Marx’ın azalan kâr marjı nedeniyle sömürünün keskinleşmesi ve hatta J. Bates Clark’ın ücretlerin üretime
katılan her işçinin üretime katkısına eşit bir düzeye doğru gittiği
önermesinin izleri
Tarım dışı alanlarda rekabetin yol açtığı sonuçlar nedeniyle onlar üzerine konulacak
her türlü vergi dolambaçlı olarak artı ürünü yaratan toprak, yani tarım tarafından
ödenecekti.
 Vergi yansıması
Fizyokratlar; her üretimin değeri, ona dâhil olan girdiler ve emek değerinin toplamına
eşitti.
 Ortaçağ’ın adil fiyat ve sıfır toplam ekonomi algısının sürdüğünü gösterir.
Fizyokratlara göre hem tek vergi alınmalıydı, hem de alman bu tek vergi dönem
sonunda elde edilen ürün miktarı ile de ilişkilendirilmeliydi.
 Tarım kesiminde vergiyi ödeyecek olan; toprak sahibi
 Bu vergi net ürünün bütününü ortadan kaldıracak büyüklükte olmamalıydı.
 Önerdikleri vergi oranı artı ürünün 1/3’ü
Gelir Dağılımı: Quesnay Tablosu

Ekonomik Tablo' da bir yandan parasal ve reel değerlerin toplumun sınıfları arasında
nasıl bir dolaşıma tabi olduğu gösterilirken bir diğer yandan da aslında fizyokratların
düşüncelerinde var olan, toplumun üç ana sınıfa ayrılması, net üretimin yalnızca





topraktan elde edilmesi, net verginin ödenme gerekçesi gibi unsurlar da şematik olarak
ortaya konulmuş oluyordu.
Quesnay, 1766’da Ekonomik Tablonun Aritmetik Formülünün Analizi isimli
makalesinde ekonomik tabloyu son şekline getirmiş ve formülleştirmiştir.
Tablonun işlemesi için ekonominin kapalı ve durağan olduğu, toprak sahibinin kira
aldığı, tasarrufların kapitalin yenilenmesine yetecek düzeyden fazla olmadığı,
çiftçilerin emek istihdam ederek aynı zamanda üretim aletlerinin sahibi oldukları
varsayımları geçerlidir.
Tablodan çıkacak en önemli sonuç, tarımın nasıl bir fazla değer ürettiğinin
görülmesidir.
 Üretici sınıf ve kısır sınıf başladığı yere geri dönmüşlerdir, tarımsal üretimden
kaynaklanan fazla ürünü dağıtıcı sınıf tüketmektedir.
Klasik iktisatçılar, özellikle Ricardo, üretime dâhil olan sermayenin getirisini ve
üretilen malların değişimi bağlamında bir değer bulma çabası içinde iken bunun
apaçık bir rant olduğunu, bu rantın verimsiz topraklara geçildikçe maliyetleri ve
dolayısıyla ücretleri yükselterek kârları azaltacağını ve sonunda milli gelirin toplumun
yalnızca ücret ve ranttan ibaret kalacağını ifade ederek bir durgunluğa işaret edecek ve
fizyokratların serbest dış ticareti savunan düşüncelerini geliştirerek karşılaştırmalı üstünlükler teorisi ile tutarlı bir bütünlük içinde sunacaktır.
Fizyokrat Düşünürler

Turgot, düşünceleri ile fizyokrasi ve klasik iktisadi düşünce arasında bir yerde durur.
 Zenginliğin kaynağı olarak altın ve gümüşü değil de, üretimi öne çıkararak
merkantilistlerden ayrılır.
 Ona göre diğer sektörler de tarım kadar verimli sektörlerdir.
 Ekonomik yapının müdahale olmaksızın işlemesi gerektiğini savunur.
 Toplumsal sınıflaşma yaparken tıpkı Quesnay gibi düşünür:


 Tarımsal üreticiler: fazla değer üreten verimli sınıflar, zanaatkârların
ise bazı girdilerin biçimini değiştiren ve girdilere bir katma değer
katmayan maaşlı, yani kısır sınıf oldukları.
 Quesnay’dan farklı olarak, servetin kullanımı konusunda yalnızca tarımsal
üretimin verimli olmadığını, aksine servetin, yani sermayenin diğer sektörlerde
de kullanılarak üretim artışına neden olabileceğini ileri sürer.
 Endüstriyel üretim alanında rekabetin sağlanması ve müdahalelerin
kaldırılması, sanayi üretiminin gelişmesinin temel koşullarından birisidir.
 Kamu harcamaları denetim altına alınmalı ve yeni vergiler de ihdas
edilmemelidir.
 Tek vergi
 Altın ve gümüş gibi değerli madenlerin para olarak kullanılmasının insanlığın
ortak kabulü ile sağlanmış bir uygulama olduğu inancı bulunmaktadır.
 Faiz geliri elde etmek, yani para aracılığı ile para kazanmak da bir tür gelir
elde etme yöntemidir.
 Faizin hangi oranda belirleneceği görüşü, klasik faiz teorisinin de
temellerini oluşturur.
 Bir toplumda tasarrufların artması, faizlerin düşmesi ve kredi
kullanımının ucuzlaması anlamına gelecektir.
o Klasik iktisat tasarruf düşüncesine yaklaşır.
 Sermayenin oluşmasının temel yolu tasarrufların artırılmasından geçer.
 Tasarrufun tarih boyunca oluşumu ise tarımsal üretimden
kaynaklanmaktadır.
 Tasarruf oluşumunun bir diğer yöntemi insanların erdemleri sayesinde
tüketimlerinden kısıntıya yani tasarrufa gitmeleridir.
 Quesnay’dan farklı olarak biriken bu kapitalin yalnızca tarımda
değil ekonominin bütün sektörlerinde kullanılabileceğini ifade
etmiştir.
 Sermaye olarak kullanılan borç vermelerde faiz alınması gayet doğaldır.
 Ücretlerin belirlenmesi; işverenler ücretli işçilere geçimlik düzeyde bir ücret
ödemek eğilimi içinde olduklarından belirli bir süre sonra işçi ücretleri
geçimlik bir düzeyde oluşmak eğiliminde olacaktır.
 Klasik iktisat, nüfus miktarını ücretle ilişkilendirerek kullanacaktır.
Mirabeau da siyasal ve ekonomik anlamda özgürlük taraftarı olmuş ve tarımsal
üretimin artı değer ve servet yaratmadaki rolünü vurgulayarak aristokrat toprak
sahiplerinin devletin baskısından ve müdahalesinden kurtarılarak üretimi
artırmalarının önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
Dupont de Nemours, serbest dış ticareti savunan ve fizyokrasiyi ve fizyokrat
politikaları yayma çabası içinde olan bir düşünür olmuştur.
 Fransa’da tarımın geliştirilmesi için öneriler getirmiş ve tarımsal üretimin artı
değer yaratmadaki rolüne vurgu yapmıştır.
Fizyokrasinin Değerlendirilmesi






Fizyokratlar ilk kez bir ekol olmayı başarabilmiş, belirli bir yöntem dâhilinde ve
birbirleriyle tutarlı bir bütünlük oluşturacak şekilde düşüncelerini açıklamaya
çalışmışlardır.
Fizyokratlar sahip oldukları anlayış ile ortaya koydukları ilkelerin hemen hepsinde
özgürlük, doğal düzen, mülkiyetin doğal düzenin ayrılmaz bir parçası olduğu, toprak
sahipliğinin ve kapitalist tarım üreticisinin korunması gerektiği ve devletin ekonomik
bir aktör olarak minimize edilmesinin zorunluluğu gibi düşünceleriyle kapitalist
ekonominin temellerini oluşturmuş, kendilerinden sonra gelecek olan iktisatçıları
Marx da dâhil olmak üzere etkilemişlerdir.
Genel denge, net ürün ve tek vergi gibi kavramları oluştururken iktisat biliminin kendi
terminolojisini oluşturabilmesinde önemli bir hamle yapmışlardır.
Doğal fiyat, piyasa fiyatı, rekabet, kârların azalma eğilimi, nüfus, ücret, üretim
maliyeti, zenginlik, dış ticaret gibi konularda, kimisi çok açık olmasa da görüşler ileri
sürmüşlerdir.
Fizyokratların en önemli buluşu belki de Quesnay’ın Ekonomik Tablo’ sudur.
 Bu tablo, gelir dağılımı, maliye politikası ve dönemin sosyolojik yapısı ile
ilgili olarak bize önemli ipuçları sunmaktadır;
 Tabloya göre dağılımın tam olması gereklidir.
Onların para anlayışı, yalnızca mübadeleye aracılık fonksiyonundan öteye gitmez.
 Fiyat ve mübadele değeri gibi kavramlar üzerinde durmuş, kullanım değeri ve
mübadele değeri arasındaki farkı net biçimde ortaya koymuşlardır.
 Ayrıca piyasadaki rekabet sonucunda mal fiyatlarının maliyetlere doğru
gideceğini ve maliyet fiyatlarına göre ortaya çıkacak sapmanın değişik
nedenlerinin bulunduğunu ifade ederlerken, arz ve talep gibi unsurların, piyasa
fiyatlarını belirleyici rollerine göndermede bulunmuşlardır.

Benzer belgeler

Merkantilist ve Fizyokrat Dönemler

Merkantilist ve Fizyokrat Dönemler Merkantilizmi eleştiren Boisguilbert nüfus artışının ekonominin bozulmasıyla ilgisinin olmadığını, meselenin kişi başına milli gelirin düşmesi olduğunu savunmuştur. Para (altın) biriktirme mantığın...

Detaylı

MERKANTİLİZM Merkantilizm, 1450-1750 yılları arasında yani

MERKANTİLİZM Merkantilizm, 1450-1750 yılları arasında yani dönüştürmek için imalathane ve işçiye ihtiyaç duyar. Bu yüzden bu sınıfın elde ettiği net gelir, diğer iki sınıfa dönmek zorundadır. Bu «ekonomik tablo», genel denge modellerinin» başlangıcı sayılı...

Detaylı