Jacob Stevens - New Left Review

Transkript

Jacob Stevens - New Left Review
DEVLETS‹ZLER‹N Z‹NDANLARI*
BMMYK’n›n ‹hmalkârl›¤›
Jacob Stevens
gh
Bugün Birleflmifl Milletler Mülteciler Yüksek Komiserli¤i
(BMMYK) ofisini ‘ilgilendiren’ 20 milyondan fazla insan bulunuyor.
Bu insanlar›n yar›s›ndan fazlas› ülke içinde yerinden edilmifl insanlardan ve devletsizlerden olufluyor; 8 milyonuysa kaçmak için uluslararas› bir s›n›r› aflm›fl. 1950’de kurulan BMMYK, mültecilerin durumuna iliflkin 1951 tarihli Sözleflme’yle mültecilerin ç›kar›n› korumakla,
dolay›s›yla mültecilerin umut edilen nihai sonuç olan gönüllü geri dönüfle kadar iltica edilen ülkedeki bütün siyasal ve ekonomik haklara
sahip olmalar›n› sa¤lamakla görevlendirilmiflti. fiu anda Afrika ve Asya’ya yay›lan kamplarda hayat mücadelesi vermekte olan 3,5 milyon
*) NLR (II) 42, Kas›m-Aral›k 2006.
265
mülteci, kurumun günümüzdeki baflar›s›zl›¤›n›n ac›mas›z bir kan›t›d›r. Soyk›r›mdan, emperyal fliddetten ve iç savafltan kaçarken kamplara sürülen ya da kaçmakta olduklar› ülkelere geri gönderilen bu s›¤›nmac›lar ve geri gönderilenler, sonu gelmeyen bir insani trajedinin parças›d›r. BMMYK bafllang›çta mülteci haklar›n›n koruyucusu idiyse de
devletsizlerin zindanlar›n›n efendisi haline geldi. Burada herhangi bir
makul ‘insani’ standard› karfl›layamayacak olan, ancak her nas›lsa kuruma uluslararas› fonlar›n ak›fl›n› gerekçelendirebilen kocaman
kamplar›n oluflturdu¤u bir a¤dan bahsediyoruz.
BM’nin Dünya G›da Program›, BM Kalk›nma Program› ve di¤er
pek çok tek alanda uzmanlaflm›fl organ› gibi BMMYK da Genel Kurul’dan ba¤›ms›z olarak faaliyetini sürdürüyor. Bu kurumlar›n birço¤unun kendi kurullar› var ve birbirleriyle portfolyalar›, prestijleri ve
fonlar› yüzünden yar›fl›yorlar.1 4 milyon Filistinli mültecinin sorumlulu¤u Filistinli Mültecilere Yard›m Ajans›’nda (UNRWA) olsa da
mülteci kamplar›na ve geldikleri ülkelere geri gönderilmelerine verdi¤i katk› arac›l›¤›yla BMMYK, k›smen de olsa kalk›nma örgütlerinin alan›na el uzatmaya bafllad›. BM’nin yap›sal bir parças› olmak
yerine ba¤›fllar ve dönemsel katk›larla finanse edilen örgütün s›n›rlar›, her zaman zengin ‘ba¤›flç› ülkeler’n ç›karlar›yla belirlendi. Fon
seviyesi de büyük ölçüde acil durum yard›m› operasyonlar›n› Bat›’ya nas›l pazarlad›¤›na ba¤l› hale geldi. 1980’lerde Amerika Birleflik
Devletleri BMMYK’y› fazlas›yla ‘yasac›’ olmakla ve Amerika’yla Avrupa’daki mültecileri korumakla ilgilendi¤i için elefltirirdi. ABD’nin
iste¤i Güney’deki yard›m operasyonlar›na odaklan›lmas›yd›. 1986’da
kurumda reform gerçeklefltirmesi için K›z›l Haç yetkilisi, ‹sviçreli
eski araba sat›c›s› Jean-Pierre Hocké göreve getirildi. Hocké kurumu
mültecilerin kitlesel geri dönüfllerine yo¤unlaflt›rd›. Bir keresinde
‘gönüllü dönüfl’ü kabul etmeyen Etiyopyal›lar›n g›da yard›m›n› keserek görevliler aras›nda bir isyan ç›kartt›; Vietnam’dan botlarla kaçan
insanlar›n zorla geri gönderilmesini de k›namad›. 1989’da finansal
krizler ve yolsuzluk iddialar›yla Hocké ofisinden edilince, Sadako
Ogata’n›n 1990 sonunda yüksek komiserli¤e atanmas›ndan önce görevi k›sa bir süre için Norveçli Thorvald Stoltenberg üstlendi. Hocké
ve Stoltenberg’den kala kala So¤uk Savafl sonras› amac›n›n ne oldu¤undan emin olmayan, umutsuz bir kurum kalm›flt›. Ogata 2000 y›1) Rosemary Righter, Utopia Lost: The United Nation and World Order, New York 1995,
ss. 43-63, 294-298.
266
l›nda görevden ayr›lana dek kurumun yetkileri de¤iflmifl olmal›yd›.
Ogata’n›n an›lar›n›n yay›nlanmas› BMMYK’n›n ‘çalkant›l› y›llardaki’
evrimini takip etmeyi ve kamplarda yaflayanlar üzerindeki de¤iflen
sorumlulu¤unu anlama imkân› sa¤l›yor.2
Ogata göreve Çöl F›rt›nas› Harekât› s›ras›nda geldi. Aylar içinde
BM ve BMMYK’n›n da deste¤iyle yüz binlerce umutsuz Kürt’ü Irak’ta
kuflatmak için ‘ismiyle müsemma’ Huzur Sa¤lama Harekât› (Çekiç
Güç Harekât›) bafllat›ld›. Medyaya acil durum yard›m kampanyas›
olarak tan›t›lan harekât, BMMYK’n›n yetki ve metotlar›nda
Hocké’nin planlad›¤› do¤rultuda yap›lmakta olan oldukça baflar›l›
bir reform sürecinin bafllang›c›na iflaret ediyordu. 1990’larda Ogata,
Kofi Annan’›n da yard›m›yla, bu aç›kça zaman› geçmifl kurumu yeni
insanc›l savafl ça¤›na uygun bir araç olarak yap›land›rmaktayd›. Hür
dünya, kap›lar›n› ezilmifllere açarak siyasi puanlar toplayamayacakt› art›k. Ortado¤u, Afrika ve Balkanlar’a yap›lan Bat› müdahalesiyle
alevlendirilen milliyetçi ve etnik çat›flmalar, ba¤›flç› ülkelerin art›k
bar›nd›rmak istemeyece¤i mülteci hareketlerine yol açm›flt›. Ogata’n›n arac›l›k etti¤i ço¤unlukla kanl› anlaflmalar savafl alanlar›nda
ya da tart›flmal› s›n›r bölgelerinde uluslararas› birliklerin ya da yerel
milislerin korumas› alt›nda ‘güvenli bölge’ ve mülteci kamplar› oluflturulmas›na yol açt›. Böylelikle mümkün olan en yak›n zamanda s›¤›nmac›lar, kaçmaya çal›flt›klar› ülkelere geri gönderileceklerdi. Geri gönderilmenin amac›, ABD ve Avrupa’daki afl›r› sa¤›n hâlâ korudu¤u BMMYK’n›n aç›klanan amac› haline geldi: yeni insanc›l savafl
hastal›¤›na uygun olan ‘insanc›l’ bir ilaç.
Reform Misyonu
Ogata, Japon siyasal elitinin soyundan geliyor. Annesinin büyükbabas›, Japonya’n›n Çin’i iflgalinden k›sa bir süre sonra,
1932’de öldürülene de¤in baflbakanl›k yapan Inukai Tsuyoshi’ydi.
Ogata’›n akademik kariyeri de bu döneme odaklan›r. Berkeley’de
Japonya D›fl Siyaseti ve Milletler Cemiyeti üzerine doktora yapm›flt›r. Ogata’n›n BM’nin dili ve bürokrasisiyle tan›fl›kl›¤› 1968’de Genel Kurul Japonya heyetindeki göreviyle bafllam›fl, New York’taki
Japonya diplomatl›¤›yla devam etmifltir. 1979’da Kamboçyal› mül2) Sadako Ogata, The Turbulent Decade: Confronting the Refugee Crises of the 1990s, New
York, 2005.
267
tecilere yard›m amaçl› Japon plan›n› yönetti. Sonra, 1980’lerin bafllar›nda Birleflmifl Milletler ‹nsan Haklar› Komisyonu’nda Japonya’n›n temsilcili¤ini üstlendi. Muhtemelen onu Butros-Ghali’nin
New York’taki ofisine tafl›yan fley, oldukça yayg›n ve esnek olan insan haklar› diline hâkim k›lan BM geçmifliydi.
The Tribulent Decade (Çalkant›l› Ony›l) belli ki, BMMYK ve savafl yorgunu çevresinde yaflanan büyük de¤ifliklikler hakk›nda görevin bask›s›ndan azadeyken ona düflünme imkân› sa¤lam›fl. Dönemin iktidar tellallar›ndan hiçbiri bir düflüncesizlik yap›ld›¤›n› sanmamal›: Ogata, dört dörtlük bir bürokrat olarak So¤uk Savafl sonras› etnik çat›flmalar›n, y›k›lan devletlerin ve befl para etmez diktatörlerin dünyas›nda çabalayan, uluslararas› alanda kabul görmüfl kahraman BM ve NATO anlat›s›na s›k› s›k›ya ba¤l› kal›yor. Ogata’n›n
anlat›s›nda savafl tamam›yla insanc›l, bölgeler atefl alt›nda da olsa
güvenli kalmaya devam ediyor, yeni ve eski uluslar NATO taraf›ndan özgürlefltiriliyor ve bir noktada Ogata, Afganistan savafl›n›n ‘yeniden infla’ temelinde gerçeklefltirildi¤ini bile söyleyebiliyor. Örtmecenin rahatl›kla kullan›labildi¤i bir yerde, do¤rudan terminoloji
kullanma riskine girmeye gerek görülmüyor.
Kitap, BMMYK müdahalesinin boyutu ve ölçeklerine göre seçilmifl dört büyük mülteci krizinin geliflimini izliyor; bu krizleri kurumun çal›flmas›n› yeniden flekillendirmeye yard›m eden bölümler
gibi ele al›yor: Birinci Körfez savafl› ve Kürt krizi, Bosna’dan Kosova’ya Balkan savafllar›, Afrika’daki Büyük Göller bölgesi ve Afganistan. Ço¤u Ogata’n›n günlüklerinden toplanm›fl gibi: Ortaya konan insani trajedilerin aras›na rahats›z edici biçimde, her inilen havaalan› ve tan›fl›lan görevlinin ismi serpifltiriliyor, BMMYK’n›n
yapt›¤› yard›mlara minnettar olanlar›n verdi¤i hediyelerin dökümü
yap›l›yor. Veda konuflmas› ve BMGK’ya verdi¤i son brifingin de sonuna eklendi¤i Ogata’n›n yazd›¤› sonuç bölümü, bu iflgallere, katliamlara ve felaketlere kar›flan her bürokrata bol bol methiye düzmekle, BMMYK’ya daha fazla güç istemekle ve BM’den daha kararl› hareket etmesini talep etmekle sonuçlan›yor. E¤ere bu dönemde
hatalar varsa, bunun ilac›n›n ço¤u zaman daha fazla silahl› birlik
ve egemen s›n›rlar dikkate al›nmadan, daha fazla polis ve baflka
yetkililerin konufllanmas› için daha fazla güç seferber etmek oldu¤u düflünülüyor.
268
BMMYK’n›n Militarizasyonu
1991 Körfez Savafl›, Ogata’ya göre, ne yaz›k ki sonras›nda Saddam’› fiii ve Kürt ayaklanmalar›n› bast›rabilme gücünde b›rakmas›na ra¤men, cesur bir BM harekât›. ABD’nin bu ayaklanmalardaki rolüne ya da bofl yard›m vaatlerine hiçbir at›f yap›lm›yor. ‹ran s›n›rlar›n› açarak mültecilere yard›m için kaynak sa¤lad›, ancak mültecilerin say›lar› 1,3 milyona yükselse de “koalisyon ülkeleri ‹ran’a yard›m konusunda isteksizdiler”. Türkiye s›n›rlar› kapad›¤›ndan Türkiye’ye kaçan yar›m milyon Kürtün durumu daha kötüydü. Kürtler aç
susuz, buz gibi havada yüksek da¤ geçitlerinde mahsur kald›lar.
Ogata Türkiye’nin kendi s›n›rlar› dâhilinde bir Kürt ayaklanmas›yla
karfl› karfl›ya oldu¤unu anlay›flla belirtiyor ve ekliyor: “Türkiye’deki
hava üslerini NATO ad›na kullanmay› görev edinmifl koalisyon üyesi devletler, Türkiye’nin iltica taleplerini reddetmesine karfl› sessiz
kald›lar.” Cumhurbaflkan› Özal alternatif olarak Kuzey Irak ovalar›nda ABD, ‹ngiltere ve Fransa’n›n deste¤iyle ‘güvenli bölgeler’ kurulmas› konusunda ›srar etmiflti. BMGK 688 say›l› karar›yla Koalisyon’u Irak’a girmek ve mültecileri BM’ye teslim etmeden önce kamplar kurmakla yetkilendirdi. BM operasyon için kaynak ça¤r›s›nda
bulundu. Ogata art›k tamam›yla s›k›flm›fl, “BM’nin kar›fl›k iflleyifl yap›s›ndan biraz akl› kar›flm›fl” ve dahas› ‘mülteciler’e hâlâ kendi ülkelerindeyken göz kulak olmay› kabul edifline flafl›rm›flt›. Bu durum
“BMMYK’n›n koruma yetkisini ciddi olarak s›nad›”.
Ülkelerin s›n›rlar› dâhilinde yetkimizi kullanmamay› öngören
yasal prensiplerimize uyarak bu s›n›rlar› geçmeyi baflaramam›fl insanlara yard›m etmekten kaç›nmal› m›y›z, yoksa daha gerçekçi insanc›l temellere dayanarak elimizden gelen deste¤i vermeli miyiz?3
Asl›nda, Koalisyon’un iste¤inin aksine mültecilere güvenli bir ülkeye geçifl hakk›n›n tan›nmas›n› istemeyecek, gerçekçi ve insanc›l olmayan kim olabilirdi ki? Karar uygulanmaya kondu¤unda transferin
lojisti¤i ço¤unlukla ABD ordusuna verildi, böylelikle askerle yak›n iflbirli¤i dönemi aç›ld›. Ba¤›ms›z görünümü muhafaza etmek isteyen
Butros-Ghali, mülteci kamplar›nda ABD ve BM bayraklar›n›n ayn›
anda yükselmemesine özel dikkat gösterilmesini ve BM’nin Koalis3) Turbulent Decade, s. 28, 34, 37-38.
269
yon güçleriyle eflgüdümünün ‘ihtiyatl› ve gayr› resmi’ düzeyde
kalmas›n› istedi. Bu noktada görünüflte kamplar›n kapasitesinden
emin olamayan BMMYK, bafllang›çta itildi¤i noktaya do¤ru savrulmaya bafllad› ve Kürtlerin tamamen geri döndürülmeleri gerekti¤ini
savundu. ABD ve Irak tek konuda hemfikirdiler: Her iki taraf›n itibar›n› koruyabilmesi için mültecilerin da¤lardan indirilip BM’ye teslim
edilmesi süratle gerçeklefltirilmeliydi –Ogata fazla vurgulamadan,
“Geri dönmeleri için Kürtlere yap›lan bask› çok büyüktü,” diyor.
BMMYK mültecilere da¤daki koflullar›n tahammül edilemez oldu¤unu ve koalisyon güçlerinin Kuzey Irak’ta kal›p onlar› koruyacaklar›n› söyleyerek ‘gönüllü geri dönüfl’ aldatmacas›n› korumaya çal›flt›.
Son söyledi¤i yalandan da öteydi: Washington, Ogata’ya uçufla yasak
bölgede devriye gezmeye devam etmek d›fl›nda bir fley önermemiflti.
BMMYK’n›n Balkanlar’daki müdahalesiyse farkl› ölçekteydi: Etnik ayr›mc›l›¤›n lojisti¤ini sa¤lamakla bafllay›p, BM onay› olmayan
bir NATO iflgali ard›ndan yap›lan temizlikle sonlanan yard›m harekâtlar›yla 1990’lar milyonlarca mülteciye tan›k oldu. BMMYK’n›n
H›rvatistan’da yerinden edilmifl sivillerle iliflkisi, yine yetki esnetilerek ba¤›ms›zl›¤›n öncesinde gerçekleflti. Bu sefer yetkinin esnetilmesi konusunda bölünmenin ‘beklendi¤i’ (teflvik edilmedi¤ini söylemek için) aç›klamas›n› yapan Ogata, “En ak›ll›ca hareketin meseleyle önceden ilgilenmek ve mümkün olan her türlü önleyici tedbiri almak oldu¤unu düflündü”. Avrupa Konseyi’nin Slovakya ve H›rvatistan’›n ba¤›ms›zl›¤›n› çabucak tan›mas›n›n ard›ndan ABD’nin BosnaHersek’te (etnik bak›mdan en kar›fl›k eski Yugoslav cumhuriyeti) bir
referandum yap›lmas›na destek olmas› milliyetçi gerilimi artt›rd›.
Harekât›n süresi uzay›nca kurum, yard›m çal›flmas› ile askeri harekât aras›nda ayr›m yapma iste¤i ve araçlar›n› kaybetti. Ogata’ya göre, operasyonlar› “amaçta siyasal, ba¤lamda askeriydi”. fiimdiye kadar BMMYK, insanlar›n hareket etmesine yard›m ederek bölünmeye
katk›da bulunmas› ya da sivillere güvenli görünmeyen bölgelerde
kalmalar›n› tavsiye etmesiyle etnik temizlik diye adland›r›labilecek
bir sürece müdahalesini gözden geçirmek durumunda kald›. Ogata’n›n çözümü bölgeye çok say›da personel konuflland›rmakt›, binlerce ‘alan koruma memuru’ ve onlarca flubeyle yard›m girifliminin
yavaflça bir iflgale dönüfltü¤ü aç›kt›. BMGK izinli, 1992’den 1996’ya
dek devam eden Saraybosna hava köprüsünde görevli askeri hava ve
destek ekipleri do¤rudan BMMYK ofislerinde çal›fl›yorlard›.
270
Kontrol Alt›nda Tutma ve Geri Dönüfl
1992 y›l›n›n Temmuz ay›nda Balkanlar konulu bir uluslararas›
konferansta Ogata, BMMYK’n›n yaklafl›m›nda iki de¤ifliklik yap›lmas›
gerekti¤ini savundu: ‘önleyici koruma’ ve ‘geçici koruma’. ‹lki Irak ve
Balkanlar’dan geliflmifl bir sonuçtu: yurtd›fl›nda iltica hakk› yerine
‘kendi ülkesinde kalabilme hakk›’ – ya da savafltan zarar görmüfl bir
bölgede kalmaya teflvik edilmek. ‹kincisiyse, istekli olmayan Avrupa
devletlerini en az›ndan kimi s›n›rlar› açmaya teflvik edici geçici bir iltica flekliydi. Bu yeni statü, hak -özellikle de kalma hakk›- tan›maks›z›n s›n›rl› bir koruma sa¤layacakt›. BM Koruma Güçleri BMMYK’n›n
operasyonlar›n› desteklemek üzere yay›ld›¤›nda, Ogata BMGK’da konuflma yapmaya davet edildi: “Benim için, bu insanc›l s›n›rlar› aflmak
demekti... Herhangi bir insanc›l kurum baflkan›n›n Güvenlik Konseyi’ne hitap etti¤i vaki de¤ildi.” 1993’te Serebrenica ve di¤er bölgeleri
güvenli bölgeler ilan eden 819 ve 824 say›l› kararlar ve BM Koruma
Güçleri’ni (UNPROFOR) sald›r›lar› engellemekle yetkilendiren 836
say›l› karar ç›kt›. Bir BMMYK çal›flma grubu, “Bosna Hersek’te a¤›r basan mesele, insanlara güvenli¤i getirmek olmal›, onlar› güvenli¤e götürmek de¤il,” diyerek bu durumu elefltirdi. Kurum bürokrasisi Irak’la
bafllayan politikalardaki de¤iflikli¤i art›k içsellefltirmiflti.4
Birlikte verdikleri bir röportajda Madeleine Albright, ABD aç›s›ndan ‘güvenli bölgeler’in amac›n› aç›klad›: “Topraks›z devlet olmaz,
bizim de bu güvenli bölgeler arac›l›¤›yla yapmaya çal›flt›¤›m›z, bu
bölgeleri ileride bir Bosna devleti oluflturabilecek alanlar olarak tesis
etmek.” Ogata ise “güvenli bölgelere böyle bakmad›¤›”n› iddia etti;
ABD’nin bölgenin haritas›n› yeniden çizmesinin teminat›yd› bu
iddia. Ancak bu güvenli bölgelerin daha sonra gerçekleflecek herhangi bir bölgesel bölünmeyi etkileyece¤ini de kabul ediyordu.5
BM’nin yönetti¤i bu yerleflim alanlar› k›sa süre içinde askeri birliklerin “dinlenebilece¤i, e¤itim alabilecekleri ve haz›rlanabilecekleri”
alanlar haline geldiler. S›rp sald›r›lar› bu yap›y› daha da güçlendirince BM güçleri, sab›rs›zlanmakta olan NATO’ya döndü. Hava sald›r›lar› 1994’te bafllad›, ard›ndan 1995’te NATO’nun ilk hava harekât›
Deliberate Force gerçekleflti; harekât devleti etnik unsurlara dayanarak bölen Dayton Antlaflmas›’yla sonuçland›. Bu andan sonra NATO
4) Turbulent Decade, s. 66-68, 74, 90.
5) McNeil /Lehrer NewsHour, 24 May›s 1993; Turbulent Decade, s. 94-95.
271
generalleri BMMYK merkezlerine girip emirler verebilme konusunda kendilerini rahat hissettiler. BM’nin finansal kriziyle sakatlanan
‘kötümser’ bir Butros-Ghali’nin Brüksel ve Dünya Bankas› yeniden
inflayla görevlendirilmiflken, alan› NATO’ya b›rakmak d›fl›nda elinden bir fley gelmiyordu. Alandaki BMMYK görevlileri sivillerin az›nl›k bölgelerinde kalmalar› için az da olsa yard›m ettiler, ancak NATO birlikleri yeni s›n›rlara kadar insanlara efllik ederek etnik bölünmenin kuvvetlenmesine neden oluyordu. 1996 y›l›nda 3 milyon
mülteci ve yerinden edilmifl insan aras›ndan yaln›zca çeyrek milyon
insan evlerine geri döndü. Geri dönenlerin büyük k›sm› art›k ana etnik grup olduklar› bölgelere döndüler.
Kosova konusuna gelince, Ogata, Amerika’n›n Rambouillet Antlaflmas› için haz›rlad›¤› tasla¤a göre Yugoslavya’daki hareket özgürlü¤ü hakk›ndaki ana yetkilinin NATO olmas› gerekti¤ini söylüyor.
Ancak ba¤›ms›zl›¤›n bu derece k›flk›rt›c› biçimde el de¤ifltirmesini
müzakerelerin baflar›s›zl›¤›yla ilintilendirmiyor. Ogata’n›n tek söyledi¤i, “Federal Cumhuriyet ve S›rplar›n imzalamak istemedi¤i”. NATO’nun BM izni olmadan hareket etme karar› da tart›fl›lm›yor. Hava
sald›r›lar› bafllad›¤›nda, muhtemelen BM’yi gafil avlayarak, çok say›da Arnavut güvenli bölgelere kaçmaya bafllad›. Kaçan Arnavutlar ilk
haftada 150 bin kifliyken, bu say› iki ayda 750 bine yükseldi. Makedonya gelenlerin say›s›na itiraz etti ve müttefikler, en önemli NATO
üslerine ev sahipli¤i yapan bir ülkenin, Körfez Savafl›’nda Türkiye’nin oldu¤u gibi, BMMYK taraf›ndan elefltirilmesini kabul etmediler. Ogata bu duruma sessizce boyun e¤di, hatta KFOR’a s›n›rda
mülteci kamplar› kurmas› için yard›m talebinde bulundu (“NATO
insanc›l bir misyona dâhil olmaktan memnundu”). BMMYK, NATO’ya neredeyse bütün lojistik ifllerini ve Yunanistan ve di¤er müttefik ülkelere bask› yaparak Makedonya’n›n istemedi¤i mültecilerin
bir k›sm›n› kabul etmeleri iflini devretti.
BM’nin güçsüz oldu¤u fikrini edinen Arnavutluk, mülteci kamplar›n›n inflas›n› üstlenmesi ve destek sa¤lamas› amac›yla do¤rudan
NATO’ya baflvurdu: NATO süratle 8 bin kiflilik bir kuvveti harekete
geçirdi (AFOR). BM ve BMMYK tamamen köfleye at›lm›fllard›. Rusya
arac›l›¤›yla yap›lan bar›fl antlaflmas› sonras›nda, NATO mültecilerin
h›zl›ca evlerine dönmelerini istedi, çünkü “mültecilerin h›zl›ca geri
dönmeleri misyonun baflar›s›n› taçland›racakt›”. Arta kalan kara may›nlar›ndan endifle etti¤ini söylemesine ra¤men BMMYK’n›n görü272
nüflte bunu kabul etmek d›fl›nda “baflka seçene¤i yoktu”. Bu süratli
geri dönüfl 200 bin S›rp ve Roman’›n Kosova’dan toplu göçüne yol açt›. Ogata, askeri ve sivil yard›m harekâtlar› aras›nda baz› “kar›fl›kl›klar” ve “s›n›rlar›n silikleflmesi”nden bahsediyor, ancak sonra, ola¤anüstü bir durum yafland›¤› ve eflgüdüm gerekti¤i sonucuna var›yor.6
Büyük Göller
Büyük mülteci krizleriyle bafla ç›kman›n yeni çerçevesi, yani
kamplarda ve ‘güvenli bölgelerde’ kontrol alt›nda tutma ve ard›ndan
süratle geri dönüfl, Brundi darbesi ve Ruanda’da ço¤unlu¤unu sivil
Tutsi’lerin oluflturdu¤u 800 bin insan›n katledilmesinin ertesinde
Afrika’n›n büyük göller bölgesine de uyguland›. 1 milyon Hutu mülteci, 1994’te o zamanki ad›yla Zaire olan bölgeye göçtü ve BMMYK
hemen askeri yard›m ça¤r›s›nda bulundu. Frans›z birlikleri olaylar›n
bafllang›c›ndan beri bölgedeydiler, ABD ordusunun lojistik deste¤i
(Umudu Destekleme Operasyonu/Operation Support Hope) k›sa sürede bölgeye ulaflt›. ‹sveç ve Almanya birlikleriyle Japon meflru-müdafaa kuvvetleri (Japonya’n›n yeniden militarizasyonu için giriflilen,
Ogata’n›n da destekledi¤i küçük bir at›l›m) yard›m ça¤r›s›na uyarak
bölgeye geldiler. Kamplar› kurmak ve iflletmek Mobutu rejiminin
deste¤ini gerektiriyordu. Mobutu da bölgesel ve uluslararas› müzakerelerde elini güçlendirmek için bu deste¤i verdi.7 Ogata’ya göre,
“Bafllang›c›ndan beri dönüflün ana çözüm oldu¤u belliydi. Mülteci
ak›n› o kadar büyüktü ki insanlar›n komflu ülkelerce emilebilmesi
ya da üçüncü bir ülkeye yerlefltirilebilmeleri mümkün görünmüyordu.”8 Bu politika art›k öyle yerleflmiflti ki BMMYK’n›n geri dönüflün
mültecilerin ç›karlar› aç›s›ndan en iyi yol olup olmad›¤›n› sorgulamas›na dahi ihtiyaç duyulmamaktayd›. Ruanda’daki yerinden edilmifl sivillerin düzensiz katliamlar›, kaç›n›lmaz olarak görülen dönüflü yaln›zca k›smen ertelemiflti.
BMMYK Balkanlar’da oldu¤u gibi, büyük oranda sivil olan mülteci nüfusunun aras›na kar›flan askeri unsurlarla bafla ç›kamad›. 50 bin
Ruandal› asker ve milis, mültecilerle beraber Zaire’ye geçerken,
BMMYK’yla BM’nin geri kalan› onlarla nas›l bafla ç›kaca¤›n› bileme6) Turbulent Decade, s. 143, 148, 160.
7) Paul Nugent, Africa Since Independence, Basingstoke, 2005, s. 459.
8) Turbulent Decade, s. 188.
273
di. Ölçekleri dikkate al›nd›¤›nda kendi ekonomilerini gelifltirdikleri
görülen mülteci kamplar›, soyk›r›m› gerçeklefltiren Hutu liderli¤ine
kaynak ve kuvvet üssü sa¤lam›flt›. Butros-Ghali 10 ila 12 bin kiflilik
BM yönetiminde bir grubun silahl› gruplar› sivillerden ay›rmas› taraftar›yd›. Uluslararas› e¤ilimlere uyum göstermekte muhtemelen daha
baflar›l› olan Annan, eskiden SAS’ta görev yapan özel milislerin, yani
Savunma Sistemleri Limited’in kullan›lmas›n› önerdi. Ancak Hutular› destekleyen Frans›zlar ile yeni Ruanda hükümetini destekleyen
ABD aras›nda bölünen Güvenlik Konseyi, para ya da askeri birlik tahsis etme konusunda ortak karara varamad›. Mülteci kamplar›n›n siyasal kozlar olarak kullan›lmaya bafllanmas›yla Ruanda ile Zaire aras›ndaki iliflkiler daha da kötüleflti. Koruyucu Frans›z birliklerinin çekilmesinden sonra Ruanda’n›n s›n›rlar› içerisindeki, ço¤unlukla Hutular›n kald›¤› mülteci kamplar›na baz› sald›r›lar düzenlendi ve Zaire kendi s›n›rlar› içerisindeki kamplardaki milisleri silahland›rarak
Ruanda s›n›r›ndaki sald›r›lara imkân sa¤lad›. Zaire hükümetinin unsurlar› geri dönüfl taraftar›yken, Hutulara daha yak›n olan baflkan
Mobutu, mültecileri olduklar› yerde tutman›n daha yararl› oldu¤unu
düflünüyordu. S›n›r yak›nlar›nda yaflayan, Zaire’nin ço¤unlukla vatandafll›k hakk› vermeyi reddetti¤i, Banyarwanda ve Banyamulenge
gibi Tutsi kökenli Ruandal›lar sald›r›ya karfl› savunmas›z kalm›fllar,
askeri e¤itim ve destek için yüzlerini Ruanda ordusuna dönmüfllerdi.
1996 y›l›n›n Ekim ay›nda Ruanda ve Banyamulenge kuvvetleri birçok
Hutu kamp›na sald›rm›fl, yüz binlercesini kaçmaya zorlam›fllard›. Bu
insanlar›n ço¤u Ruanda birliklerinden kaçmaktayken Ogata’n›n yay›nlad›¤› radyo mesajlar› flafl›rt›c› biçimde mültecilere “Ruanda’ya geri dönmeyi düflünmeleri”ni söylüyordu.9
1996 y›l›n›n Kas›m ay›nda Ruanda kuvvetleri ve Banyamulenge,
Kongolu isyanc› gruplarla birleflerek Kongo’nun Kurtuluflu için Demokratik Güçler Birli¤i’ni (ADFL) oluflturdular. Nihai hedef olarak
Mobutu’nun rejimini devirmeyi kararlaflt›ran ve bu yüzden mülteci
kamplar›n› yerel bir tehdit olarak gören ADFL, birçok kampa sald›r› düzenledi. Yar›m milyon mülteci temizlik, g›da ve suyu düzenlemeye çal›flan en fazla birkaç yüz BMMYK görevlisiyle beraber Goma’daki küçük bir volkanik bölgede toplanmaya zorland›lar. Durumun en kötü oldu¤u noktada her gün 3 bin kifli ölüyordu.10 Bu du9) Turbulent Decade, s. 225.
274
rumda BM’yi harekete ça¤›ran bask›lar ço¤ald› ve Kanada çokuluslu
bir gücü yönetmeyi önerdi. Ruanda ve Kongolu isyanc› gruplar,
muhtemelen ABD’nin de göz yummas›yla süratle hareket ederek
uluslararas› bir askeri varl›¤›n savafl amaçlar›na engel olmayaca¤›ndan emin olmak istediler. Ruanda baflkan yard›mc›s› Kagame, Mugunga’daki kamplara roket, havan topu ve a¤›r silahlarla sald›r› emri vererek yar›m milyon mülteciyi Ruanda’ya do¤ru kaçmaya zorlad›. ‹ntikal karar› BMGK’den ertesi gün geçti, ancak Kagame bunun
hiçbir fleyi etkilemeyece¤ine ikna olmufltu: Gelecek olan birliklerin
koruyaca¤› kamplar çoktan da¤›t›lm›flt›. Kagame, Tanzanya’yla da
müzakere ederek oradaki kamplar›n da¤›t›lmas›n› amaçlad›. Sonuç
olarak BMMYK’n›n da 1951 Konvansiyonu’nu ihlal ederek lojistik
destek sa¤lamas›yla yar›m milyon mülteci geri dönmeye zorland›.
Bunlara ilaveten 700 bin mülteci Albright, Ogata ve Kagame aras›ndaki mültecilerin Ruanda’ya dönüflünü öngören antlaflmay› bozarak
Ruanda’n›n sald›r›lar›ndan ‘yanl›fl’ yöne do¤ru -bat›ya, Zaire’ye do¤ru, iç savafl hatt›n›n önüne- kaçt›lar. BMMYK yerel gönüllülere ve
milislere para ödeyerek mültecileri ya¤mur ormanlar›nda bulmalar›
ve “geri dönüfllerine yard›m etmeleri” için bir “arama kurtarma harekât›” bafllatt›. (Ogata bu harekât› daha sonra “Ruandal› mültecilerin toparlanmas›” olarak tan›mlayacakt›.)11 Gönüllü geri dönüfl aldatmacas›ndan vazgeçildi. BMMYK aktif olarak mültecileri istikrars›z bir Ruanda’ya geri dönmeye zorluyordu. Ogata’n›n Tanzanya’dan
geri dönüfle yard›m edilmesinin sebepleri olarak söyledikleri galiba
bütün Büyük Göller operasyonuna uygun düflüyor:
Biz bir kenarda durup askerin kaba muamelesini k›nayabilirdik.
Harekâtla ba¤lant›m›z› kesebilirdik. Ancak biz kurtarabilecek ne
kald›ysa onu kurtarmak için uzlaflmay› seçtik.12
Bu yirminci yüzy›l boyunca yank›lanan, tan›d›k bir argüman. Yeni biny›lda BMMYK, Amerikan ve ‹ngiliz d›fl siyasetiyle daha çok bütünleflmiflken, Ogata’n›n görüflleri gerçekle ba¤lant›s›n› daha da çok
yitiriyor. Afganistan’da görüldü¤ü üzere “uluslararas› toplum bar›fl
ve istikrar› sa¤lamak için yard›m etmeye ancak ABD’ye yap›lan terö10) Gérard Prunier, The Rwanda Crisis, Londra 1998, s. 379-386.
11) Turbulent Decade, s. 249; Barbara Harrell-Bond, “Along the Way Home,” Times Literary Supplement, 5 May›s 2005.
12) Turbulent Decade, s. 255.
275
rist sald›r›lar›n ertesinde yöneldi.”13 Ogata koltu¤unu 2000’de b›rakt›. Koalisyonun hava bombard›man›yla yolunu açt›¤› bar›fl ve istikrar onun görevinin ertesinde gerçekleflmiflti, ancak Kozumi Ogata’n›n yeniden inflaya yard›m etmesini rica etti. ABD iflgalinden sonra Karzai’nin rejiminin etraf›nda yo¤unlaflan BM ve STK faaliyetleri,
‹ran ve Pakistanl›lar›n 6 milyon mülteciden paylar›na düflen yükten
kurtulma ümidini yükseltti. Ancak BM temel güvenlik gerekliliklerini bile Kâbil’in ötesine tafl›maya çal›fl›rken, yeniden yüzünü Uluslararas› Güvenlik Yard›m› Gücü’nün yönetimini devralan ve 1510
say›l› kararla görev süresinin yenilenece¤ini güvenceye alan NATO’ya döndü. Afrika ve Balkanlar’da oldu¤u gibi, süratli geri dönüfl
hareketi, 2003’ün sonunda 3 milyon mültecinin geri dönüflüne yol
açt›. Ogata ‘törensel ve duygusal’ meclis loya jirga’dan ve 2004 anayasas›ndan normalleflme yolundaki en önemli ad›mlar olarak övgüyle bahsediyor. Afganistan’daki yo¤unlaflan çat›flmalar› takip edenler
için Ogata’n›n iyimserli¤i pek de bulafl›c› olamayacakt›r.
Sözleflmeyi Modernize Etmek
BMMYK’n›n çal›flma biçiminde son yirmi y›ld›r gerçekleflen de¤ifliklikler oldukça genifl kapsaml› olmufl, milyonlarca savafl ve zulüm kurban› insan›n hayat›n› etkilemifltir. Bu de¤ifliklikler k›smen
BM’nin de¤erinde yaflanmakta olan düflüflü yans›t›yor. Peter Gowan’›n öne sürdü¤ü üzere, ABD’nin etkisinden azade bir alt›n ça¤
hiç olmad›ysa da, komünist blok ve tarafs›zlar hareketi ABD’nin
küresel kurumlar üzerindeki kontrolünü denetlemeye imkân veriyordu.14 Sovyetler Birli¤i’nin y›k›m›ndan sonra ilk körfez savafl›
ABD’nin BM üzerindeki etkisinin gücünü gösterdi. Ogata’n›n
hat›rat› Butros-Ghali’nin BM’nin ba¤›ms›zl›¤›ndan arta kalanlar›
(1990’lar›n bafllar›nda Irak’taki ABD’nin askeri harekât› ve BM’nin
insanc›l harekâtlar› aras›ndaki göstermelik ayr›flma gibi) koruma
çabalar›na ›fl›k tutuyor. Bosna’da Butros-Ghali, NATO’yu sinirlendirmesine ra¤men, NATO bombalamalar›n›n ikili kontrolünü savundu. O tatildeyken Kofi Annan bu gereklilikten vazgeçti, böylelikle ABD’nin BM nezareti olmaks›z›n sald›rmas› mümkün k›l›nd›.
13) Turbulent Decade, s. 276.
14) Peter Gowan, “US:UN,” NLR 24, Kas›m-Aral›k 2003.
276
Amerika’n›n BM elçisi Richard Holbrooke, Annan’›n o gün GenelSekreterlik “iflini kapt›¤›”n› söyledi. Bu tutum kesinlikle kendi dönemindeki tavr›n habercisiydi.15 Körfez’de ve Balkanlar’da BMMYK
ana ABD üslerine ev sahipli¤i yapan ülkelerin s›n›rlar›n› kapatmalar›n› protesto edemedi. ‹lk körfez savafl› sonras›nda ABD ve ‹ngiltere, BM’yi zorlayarak güvenli bölgeleri kabul etmesini ve böyle
bölgeler kurmas›n› talep ettiler. Ogata buna uymak durumunda
kald›¤›n› ileri sürüyor. Balkan krizi s›ras›nda NATO, BM ve
BMMYK’ya etkin biçimde emirler veriyordu. Güvenli bölge siyaseti de Albright’›n ulus inflas› deneyi için bir araç haline gelmiflti. Afrika’da BMMYK, Frans›z ve Amerikal›lar›n bölgedeki tasar›lar› aras›nda s›k›flm›fl, kaynak s›k›nt›s›yla engellenmiflti. BMMYK bu noktada mülteci hareketlerini her flartla kontrol alt›nda tutma politikas›nda tam suç orta¤›yd›. Afganistan iflgalinde BMMYK, bafllang›c›ndan beri askerle yak›n çal›flma içerisindeydi; dolay›s›yla kurum
ba¤›ms›z düflünme kapasitesini kaybetmifl görünüyordu.
Politikalardaki bu de¤iflimler için öne sürülen aç›klamalar
BMMYK’ya özgü de¤il, bu de¤iflimler yeni bir dünyaya uyum gösterme çabalar› olarak gösteriliyor. Etnik ve dini çat›flmalar, büyük mülteci ve göçmen ak›nlar›yla belirlenen bu yeni küresel ortam, yeni
problemlerin çözümü için yenilikçi araçlara ihtiyaç duyuyor. Modernize edenlere göre, “Alternatif yok” –bu tarihi hak ve ödevlerin
ihlali de¤il, yaln›zca bir uyarlama. Ancak 1951 Sözleflmesi’nin ya da
onu küresel bir araca dönüfltüren 1967 Protokolü’nün güncellenmesi için henüz ‘insanc›l’ bir sebep de yok. Bu dokümanlar etnik temizlik ve savafl sonras›nda oluflan kitlesel göç ve sefalet durumuyla ilgilenmek için tasarlanm›flt›. Mültecilerin ve devletlerin haklar› ve
ödevleri konusunda övgüye de¤er biçimde sarihler ve savafl suçlular›n›n sivillere kar›flt›¤› Afrika’dakine benzer durumlar için oldukça
aç›k tedbirler içeriyorlar. Refoulement, iltica edilen ülkeden zorla geri gönderilme, aç›kça reddedilmifl, gönüllü geri dönüfl bir nihai
amaç, güvenli bir üçüncü ülkeye yerlefltirilmeyse son çare olarak
(yükü adilane biçimde paylaflma tavsiyesiyle) ele al›nm›flt›r. Sözleflmenin büyük k›sm› mültecilerin iltica ettikleri ülkedeki siyasal ve
ekonomik haklar›n› belirlemekle ilgili. Tek sorun, ‹kinci Dünya Sa15) Richard Holbrooke, To End a War, New York 1999, s. 103. Ayn› zamanda bkz. James Traub, The Best Intentions, New York ve Londra, 2006.
277
vafl›’n›n yol açt›¤› kitlesel yer de¤ifltirmeyle ilgili olan, menfaatçi bir
Avrupal› yaklafl›m olarak bafllayan örgütlenmenin, flimdi Bat›l› güçlerin kendi askeri operasyonlar› ve y›k›c› ekonomik politikalar›n›n
sonuçlar›na karfl› sorumluluk almak istemedikleri, gittikçe kötüleflmekte olan eflitliksiz bir dünyada ifllemek zorunda kalmas›.
‘Önleyici koruma’ doktrini en iyimser tan›mlamayla BMMYK’n›n
yetkisini aflan bir egemenlik ihlali. Bu doktrin yücegönüllü bir emperyal güç kurumlanmas›yla, mülteci üretme ihtimali olan ülkelere
kapsaml› müdahaleye izin veriyor. En kötü tan›m› ve asl›nda genel
anlam›yla bu doktrin, sivillerin gittikçe tehlikelileflmeye bafllayan
bölgelerde tutulmas›n› sa¤lamaya çal›flan genel kontrol alt›nda tutma siyasetinin bir arac›. Bu sahte madalyonun di¤er yüzü olan ‘geçici koruma’ysa, Sözleflme’nin hükümlerini do¤rudan terk etme d›fl›nda bir anlam tafl›m›yor. Afl›r› bürokrasiyi önleme ve çabuk karara
varma ihtiyac›, mültecilere haiz olduklar› bütün haklar› tan›may›
reddetmenin sebebi olarak öne sürülüyor. Bunlar›n Ogata’n›n görevi b›rakmas›ndan sonra kurumun gelifliminin payandalar› haline
geldi¤ini söylemeye bile gerek yok. Eski Hollanda baflbakan› Ruud
Lubbers 2002 y›l›nda kontrol alt›nda tutma stratejisini iyice kuvvetlendiren “Sözleflme Art›” (Convention Plus) -iflareti tersine çevirin,
yeter- inisiyatifini bafllatt›. Cinsel taciz suçlamalar›yla istifa etmek
zorunda kald›ktan sonra, dizginler bu reformu sürdüren eski Portekiz baflbakan›, Opus Dei mensubu* Antonio Guterres’in eline geçti.
Resmi doktrin dört maddeden olufluyor: geri dönüfl, reentegrasyon, rehabilitasyon ve yeniden infla –bunlar›n s›ralan›fl tarz›na dikkat
edin. BMMYK hâlâ geri dönüflün insan haklar›n› koruyabilen istikrarl› bir ülkeye dönüfl olmas› gerekti¤ini söylese de uygulamalar› bu
aç›klaman›n ne kadar bofl oldu¤unu gösteriyor. Genifl kapsaml› iç savafl (Balkanlar, Büyük Göller, Afganistan ve Irak) hiçbir aflamada,
özellikle iç savafl yafland›¤› gerçe¤inin kabul edilmesi ABD’yi s›k›nt›ya soktu¤unda, süratli geri dönüflün önünde engel olarak yer almad›.
Reentegrasyon ve rehabilitasyon ço¤unlukla kalk›nma kurumlar›na
devredilebilecek (Balkanlar’daki ‘Imagine Coexistence’ gibi) topluluk
temelli projelerden olufluyor. Yeniden inflaysa ekonomi ve istihdam
konusundaki beklentileri tahmin edilebilecek olan Dünya Bankas›’na
*) Muhafazakâr Katolik Örgüt, Sociedad Sacerdotal de la Santa Cruz de Opus Dei.
(ç.n.)
278
tevdi edilmifl halde. BMMYK, NATO’nun savafllar› sonras›nda ortal›¤› temizlemekle kalm›yor, ayn› zamanda harap edilmifl ekonomiyi
uluslararas› sermayenin iflgaline haz›rlamaya yard›m ediyor.
Hapis mi, Entegrasyon mu?
1951 Sözleflmesi’nin gönüllü geri dönüflü amaçlar›ndan biri olarak zikretmesi anlafl›labilirdi. Savafltan ve zulümden kaçanlar düzen
yeniden sa¤lanabildi¤i, evler yeniden infla edildi¤i, gerekli koruma
sa¤land›¤› ve ekonomi tekrar canland›r›ld›¤› takdirde genellikle evlerine dönmek isteyeceklerdi. Ancak flimdi, güvenli bir ülkeye daimi
olarak yerlefltirilme hakk› büyük oranda yürürlülükten kald›r›lm›fl,
ev sahibi ülkeler taraf›ndan korkunç koflullar yarat›lm›flken, güvenli bölgelerdeki ve mülteci kamplar›ndaki ordu ve BM varl›¤›, Bat›’n›n
geri dönüfl için standartlar› düflürmesi yolunda bir araç olarak kullan›l›yor. Bir da¤ geçidinde açl›ktan k›r›lma seçene¤i sunulan Kürtler Irak’a ‘gönüllü’ dönüfl yapt›lar; sürekli bomba alt›nda olan güvenli bölgelerde tutuldular, eski Yugoslavya’dan siviller ço¤unlu¤unu
bir etnik grubun oluflturdu¤u bölgelere ‘gönüllu’ olarak geri döndürüldüler, ‹ran ve Pakistan’daki kamplar ve harabelerden Afganlar
‘gönüllü olarak’ geri döndüler. Yanl›fl bilgilendirme, alternatiflerin
olmay›fl›, artan zorlamalar: Kontrol alt›nda tutma projesinin ‘ince
gücü’, kamplar›n insani olmayan koflullar›yla destekleniyor. fiimdi
BM’nin NATO’ya istedi¤ini yapabilmesi için icazet verdi¤i Balkanlar’da ve Orta Do¤u’da BMMYK, milyonlarca insan zayiat›n› cesur
yeni demokrasilere, hiddetlenen iç çat›flmalar›n›n ortas›na yönlendirmeye yard›m etti. Ancak her zamanki gibi Afrika, BM’nin sözleflmelerinin gerçek mezarl›¤› olmay› sürdürüyor. BM, aç›k emarelerini gördü¤ü ve birliklerini çekerek kolaylaflt›rd›¤›, Ruanda’daki soyk›r›m› görmezden gelirken, BMMYK da baflta Albright emretti¤i için
Ruandal› mültecilerin zorla geri gönderilmesinde iflbirli¤i yapt› ve
böylelikle Sözleflme’nin temel koflullar›n› aç›k bir yapt›r›ma u¤ramaks›z›n ihlal etti. BM’nin kendi tahminlerine göre, 1996-1997 y›llar› aras›nda 200 bin Ruandal› mülteci Zaire’de öldürüldü.16
Mülteci kamplar› ve geri gönderilme, mültecileri s›n›rlar›ndan
uzak tutmay› isteyen zengin ülkelerin kontrol alt›nda tutma strateji16) BM belgesi 51/942, New York, 1997.
279
sinin iki ana dire¤i. Birinin koflullar› di¤erine fon sa¤layabilmek için
kullan›labiliyor, ancak tart›flma ikisini de sorgulama aflamas›na nadiren gelebiliyor. Barbara Harrell-Bond, özellikle Afrika’da bir ömür
boyu süren sosyolojik araflt›rma ve hukuki savunuculu¤u boyunca
mülteci kamplar›ndaki hak ihlallerini ve istismar›n› belgeledi. Sonuç
olarak Harrell-Bond, BMMYK’n›n bütün stratejisinin yenilenmesi
gerekti¤ini kuvvetle savunuyor.17 Kamplar öncelikle yasal bir ayk›r›l›k örne¤i. Kamplar kendi topraklar›nda olmas›na ra¤men ev sahibi ülke, kamplar›n kontrolünü ‘insani’ örgütlere vererek sorumluluktan kurtulmaya çal›fl›yor. Böylesi bir görevden kaç›nma, fliddeti,
yolsuzlu¤u ve ihmali engellemeyi zorlaflt›r›c› yasal bir boflluk oluflturuyor. BMMYK çal›flanlar›n›n ço¤unlu¤unun niyeti iyi olsa da
az›nl›¤›n istismar›na karfl› hiçbir yap›sal çözümden bahsetmek
mümkün de¤il. Mülteci kamplar› hukukun egemenli¤inin d›fl›nda
kal›nca, kurumun çal›flanlar›n›n güçlerini kontrol edilmeksizin kullanabildikleri hapishaneler ve ak›l hastaneleri gibi ‘total kurumlar’
haline gelirler.
Mültecilerin insan haklar›n› ne ölçüde kullanabildiklerini denetlemek için kurulan örgütün kendisi, mülteciler üzerinde fiili olarak
egemenlik taslamakta. Denetleyiciyi kim denetleyebilir?18
Para ba¤›fl›n› cezbetmek mültecilerin görünürlüklerine ve onlar›
sayabilme ihtimaline dayan›r; çevrelenmifl bir alanda tutuluyorlarsa
her ikisi de daha kolayd›r.19 Bu ayn› zamanda onlar›n aciz ve ba¤›ml› resmedilmelerine yol açar; hareket özgürlü¤ünün engellenmesi ve
ekonomik anlamda kendine yetebilme flans›n›n düflüklü¤üyle
kamplarda bu resim do¤rulanm›fl olur. ‹ltica edilen ülkeler genellikle vahim biçimde fakir olsa da mülteci kamplar›ndaki ölüm oranlar›
çok daha yüksektir. Ev sahibi ülke için kamplar paran›n ve becerilerin yerel bölgeden çekildi¤i paralel bir ekonomi oluflturur, çevrede
izler b›rak›r ve hastal›klar›n yay›lmas›n› kolaylaflt›r›r. Geri dönüflten
sonraysa h›zla infla edilen ancak çok ihtiyaç duyulan okullar ve hastaneler süratle y›k›l›rlar. Ancak bu mülteciler, Sözleflme’nin gerek17) Imposing Aid, Oxford 1986 ve Rights in Exile, New York, 2005.
18) Rights in Exile, s. 17.
19) Say›mlar genellikle alçalt›c› biçimlerde yap›l›r; birkaç gün içinde kapal› bir alandan
di¤erine hareket ettirilen mülteciler, sözde mükerrer say›m› engellemek için ç›kmayan
mürekkeple iflaretlenir: Rights in Exile, s. 140-141.
280
tirdi¤i üzere, iltica ettikleri ülkelerde hareket özgürlü¤üne, siyasal
ve ekonomik haklara sahip olsalard› topluma ve ekonomiye kesin
bir kazanç olacaklard›. BMMYK kamplar infla etmeye de¤il, imzac›lar›n› Sözleflme’nin flartlar›na uymaya zorlamaya odaklanmal›. ‹mzac› ülkeler, mültecilerin entegrasyonu için gerekli harcamalar›n bunlar› daha kolay karfl›layabilecek ülkelerce paylafl›lmas›, iltica edilen
ülkede mültecilerin hareket etme, çal›flma ve kalma özgürlü¤ünün
olmas› için gere¤ini yapmaya zorlanmal›.
Mültecilerin içinde bulunduklar› zor durumu çözebilmek için en
iyi yol, kamplardan de¤il ev sahibi ülkeye entegrasyondan geçiyor.
Sözleflme’nin yazarlar›n›n da takdir ettikleri üzere, karar› veren kifli
medeni haklar›na sahip de¤ilse, verdi¤i dönme karar› gönüllü olarak
adland›r›lamaz. Bu durumda dönüfl zorla gerçeklefltirilmifl say›lmal›d›r. BMMYK’n›n Sözleflme’de sakl› olan siyasal haklardan dönerek ‘acil
durum yard›m›’, kamplaflma ve geri dönüfle yönelmesi say›s›z mülteciyi kamplarda ve ‘güvenli bölgelerde’ ölüme ve sefalete mahkûm etmifltir. Mültecileri ço¤u Bat›’n›n yürüttü¤ü ya da silahland›rd›¤› savafllar›n
sonucunda, di¤erleriyse iktisadi çöküfl ve iç savafl nedeniyle bu duruma gelmifllerdir; iki durumda da Avrupa ve Amerika Birleflik Devletleri kesinlikle kontrol alt›nda tutma stratejisini desteklemifllerdir.
Sadako Ogata’n›n bafllang›çtaki sorunu fluydu: Mültecilerin haklar›n›n ihlal edildi¤i durumlar› perdelemeyi reddederek BMMYK
kendini askeri operasyonlardan ayr›flt›rmal› m›? Cevap, evet olmal›.
Kurum, Sözleflme’ye uygun biçimde savunmas›z mültecilerin gerçekten güvenli bir ülkeye nakillerini gerçeklefltirseydi veya onlara
bu yolda efllik etseydi -s›n›r muhaf›zlar›n›n ve ba¤›flç› ülkelerin isteklerine ra¤men, medyan›n da ilgisine hâkimken- mülteciler yine
de atefl alt›nda olacak m›yd›? Tabii ki hiçbir zaman bu sorunun cevab›n› bulamayaca¤›z, istikrars›z finansman yap›s› kurumun hareket
kabiliyetini k›s›l›yor. Ba¤›flç›lar›na ba¤›ml› olan BMMYK, Sözleflmenin flartlar›na uymalar› için imzac›lara bask› yapmak üzere ihtiyac›
olan siyasal kararl›l›ktan da mahrum. ‹nsan Haklar› Beyannamesi’nde oldu¤u gibi, genel destek gören uluslararas› bir antlaflman›n
yüce duygular›, onlar› uygulamaya koyabilecek ba¤›ms›z ve etkili bir
kurumun eksikli¤iyle sakatlanm›fl durumda. Üstelik ABD ve Avrupa bu durumun böyle kalmas› için ellerinden geleni yap›yorlar.
(Türkçesi: Maral Jefroudi)
281