sayi-18 - Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü

Transkript

sayi-18 - Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü
8
8
28
Ahmet Özhan,
Mevlana’dan söyledi
Akademide Felsefe, Hikmet,
Din Sempozyumu
Bülent Ecevit Üniversitesi
İstanbul Devlet Senfoni
Orkestrasından yeni yıl konseri
Kasım - Aralık 2013 Yıl 3
Sayı 18
2013
Yılı
Bİlİm
Hİzmet
ÖDÜLLERİ
ve
Son dönemde üst üste ağı adımlarla gelişmesine aralıksız
devam eden Bülent Ecevit Üniversitesi bu gelişmelere katkı
sunan hayırseverlere ve bilim insanlarına ödüllerini takdim
e. 28 Kasım 2013 tarihinde Bülent Ecevit Üniversitesi
Merkez Yerleşkesi Spor Salonu’nda gerçekleşrilen Bilim Hizmet
Ödülleri ve Akademik Giysi Töreni unutulmaz anlara sahne oldu.
Akademİk
Gİysİ
Törenİ
2013 Yılı Bilim-Hizmet Ödülleri ve Akademik Giysi Töreni Bülent Ecevit Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Spor Salonu’nda 28
Kasım 2013 tarihinde gerçekleşrildi.
Törene Zonguldak Valisi Ali Kaban, Bartın Valisi Ali Çınar,
Ereğli Kaymakamı İbrahim Çay, Gökçebey Kaymakamı Bülent
Hamitoğlu, Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman, Zonguldak
Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, Zonguldak Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Özbakır, Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Neşe Kurt, Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık,
Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen, Gökçebey Belediye Başkanı M. Zeki Kılınçarslan, TTK Genel Müdürü Burhan
İnan, öğretim üyeleri, davetliler, öğrenciler ve hayırseverler
katıldı.
Saygı duruşu ve isklal marşıyla başlayan tören, BEÜ Devlet
Konservatuvarı Akademik Oda Orkestrası’nın sunduğu konserle
renklendi. Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordünatörlüğünün hazırladığı üniversite tanım filmini ilgiyle izleyen konuklar, üniversitenin son yıllardaki hızlı gelişimine tanık oldular. Ardından
Profesör kadrosuna atanan 13 öğrem üyesine Rektör Prof. Dr.
Mahmut Özer, Doçent kadrosuna atanan 21 öğrem üyesine ise
Rektör Yardımcıları Prof. Dr. M. Haluk Güven, Prof. Dr. Muhlis
Bağdigen ve Prof. Dr. Orhan Uzun tarandan cübbeleri giydirildi.
Sosyal, fen, mühendislik ve sağlık alanlarında en çok bilimsel
yayın yapan öğrem üyelerine “BEÜ Bilim Ödülleri”nin sunulduğu
törende, destek ve katkılarıyla üniversitemize kuruluşundan bu
güne kalıcı tesisler kazandıran hayırseverlere “BEÜ Hizmet Ödülleri” takdim edildi. Tören düzenlenen kokteyl ile son buldu.
HABERİ
20’DE
,Z7ϮϬ͛
Özer’den Makale Hazırlama Destek
Ofisi Çalışanlarına Teşekkür Belgesi
Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, 11 Kasım 2013
tarihinde, Yabancı Diller Yüksekokulu bünyesinde kısa süre önce
hayata geçirilen Makale Hazırlama Destek Ofisi çalışanları ile bir
araya geldi. Akademik personelimize yabancı dilde bilimsel yayın
hazırlama konusunda İngilizce danışmanlık hizme sunan Makale Hazırlama Destek Ofisi, Üniversitemizin tüm akademisyenlerine, İngilizce olarak hazırladıkları makalelerinde destek
vermek amacıyla hizmet sunuyor.
Ziyaree, Makale Hazırla Destek Ofisinde görev yapan öğrem elemanlarına teşekkür eden Prof. Dr. Mahmut Özer, Ofisin
çalışmalarının önemine vurgu yaparak şunları söyledi: “Üniversite olarak akademisyenlerimizin bilimsel çalışmalarının sayı ve
çeşitliliklerinin artmasına büyük önem veriyor, bu hususta kendilerine destek sağlayabilmek amacı ile Üniversitemizin tüm imkânlarını seferber ediyoruz. Öğrem elemanlarımız, akademik
yaşamın vazgeçilmezlerinden olan bilimsel makale üretme noktasında Makale Hazırlama Destek Ofisimizden randevu yoluyla
birebir danışmanlık ve rehberlik hizmeti alıyorlar. Makale Hazırlama Destek Ofisimizin katkıları ile akademisyenlerimizin bilim
dünyasına kazandıracakları yayınların nitelik ve nicelik bakımından büyük bir yükseliş göstererek, bu kimliğe katkı yapacağına
yürekten inanıyor, Destek Ofisimizin çalışmalarına katkı sunan
öğretim elemanlarımıza teşekkür ediyorum.”
Prof. Dr. Mahmut Özer ziyaretin sonunda Makale Hazırlama
Destek Ofisinde görev yapan akademisyenlere birer teşekkür belgesi verdi.
BEÜ Kampüsün Sesi
Sayı : 18 Yıl : 3
Kasım - Aralık 2013
Bülent Ecevit Üniversitesi
adına İmtiyaz Sahibi
BEÜ Rektörü
Prof. Dr. Mahmut Özer
Genel Yayın Yönetmeni
Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer
Yazı İşleri Müdürü
Öğr. Gör. Özlem Bahadır
Redaksiyon
Arş. Gör. H. Ulaş Güdek
Esra Güner
Grafik ve Görsel Tasarım
“Bilimsel çalışmaların destekçisiyiz”
Kutoğlu ve Mekik’e Rektör Özer’den Teşekkür Plake
Bülent Ecevit Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi,
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası ve Tapu
ve Kadastro Genel Müdürlüğünün işbirliği ile 22-25 Ekim
2013 tarihlerinde, Yıldız Teknik Üniversitesi Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Uluslararası Global Navigasyon
Uydu Sistemleri Sempozyumu (International Symposium
on Global Navigation Satellite Systems-ISGNSS 2013)’nun
düzenlenmesine katkı sağlayan BEÜ Geomatik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ş. Hakan Kutoğlu ve
Doç. Dr. Çetin Mekik’e Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer tarafından teşekkür plaketi verildi.
Bilimsel ve akademik çalışmaların her zaman destekçisi
olduklarını söyleyen BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer;
“Üniversitemizde bu tür bilimsel çalışma ve etkinliklere
büyük önem veriyoruz. Her fırsatta alanında söz sahibi
olan araştırmacı ve bilim insanlarını bir araya getirmeye
ve bilgi paylaşımlarını artırmaya çaba gösteriyoruz. Bu tür
çalışmalar bizleri sevindiriyor ve gururlandırıyor. Uluslararası Global Navigasyon Uydu Sistemleri Sempozyumu’na
emeği geçen tüm bilim insanlarını tebrik ediyor, kendilerine Üniversitemiz adına teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.
Serkan Şeker
Halkla İlişkiler
Aslıhan Kara
Fotoğraf
Birol Akbaba
Mutlu Kabuk
Adres
Bülent Ecevit
Üniversitesi Rektörlüğü
67100 Zonguldak
Telefon
0372 257 40 10
e-posta
[email protected]
www.beun.edu.tr
4.000 adet basılmıştır.
Sincan Matbaası - ANKARA
Prof. Dr. Mahmut Özer ve Prof. Dr. Ş. Hakan Kutoğlu
Prof. Dr. Mahmut Özer ve Doç. Dr. Çen Mekik
Türkçeye
tuzak!
Üniversitemizin konuğu olarak Zonguldak’a gelen Yavuz Bülent Bakiler’in, Türkçeye Tuzak başlıklı konferansı yoğun bir
kalımla gerçekleşrildi. Prof. Dr. Arif
Amirov Konferans Salonunda, 19 Aralık
2013 tarihinde gerçekleşen konferansa
öğrencilerimiz ve Zonguldaklı edebiyatseverler büyük ilgi gösterdi.
Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Prof. Dr.
Orhan Uzun, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım, öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz,
Zonguldak Uzun Güney Köyü Ortaokulu
8. sınıf öğrencileri ile davetliler izledi.
Konferans öncesinde yayımlanan ve BEÜ
Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü tarandan hazırlanan “Yavuz Bülent Bakiler Tanım Filmi” kalımcıların
büyük beğenisini kazandı.
“Sözün müşterisi kulakr”
“Sözün müşterisi kulakr” diyerek sözlerine başlayan Yavuz Bülent Bakiler,
kulak müşteri olmadığı zaman, yani dinleyicisi olmadığı zaman sözlerin ve konuşmanın bir anlam ifade etmediğini
belir
. Bakiler şöyle konuştu: “Türkçeye Tuzak deyince farklı milletlerin dilimize verdiği zararlardan söz e
ğim
zannedilmesin; Türk millenin kendi diline verdiği zararlardan bahsediyorum.
Okula başlayana dek yedi yıl evde aile-
mizden öğrendiğimiz Türkçenin üzerine
öğrenim sürecinde okulda öğrendiklerimizi ekliyoruz. Yaklaşık 18 yıl Türkçe öğreniyoruz. Üniversiteye gi
ğinizde yine
Türk Dili dersi almak zorundasınız; çünkü
Türkçe öğrenmiyorsunuz o güne kadar.
Bir insan, ülkesinin tarihini, edebiyanı,
kültürünü anlatan eserleri okuyup anlayacak; bunları ifade edebilecek kadar dilini bilmek zorundadır. Ben kendimi
örnek vermek isyorum; hukuk fakültesinde öğrenim görmeye başladığımda
toplum önünde konuşacak yeteneğim
yoktu, çünkü hiç okumamışm o zamana
kadar. Derslerde anlalanları, kitaplarda
yazanları anlamıyor; bunları ve kendimi
ifade edecek gücü bulamıyordum. Bunun
sebebi, kelime haznemin yetersiz oluşuydu. Ben o dönem okumaya ve öğrenmeye başladım. Sizler de üniversite
öğrencisisiniz. Okuyacaksınız, okudukça
eksikliklerinizi göreceksiniz ve konuşacak
düzeye erişeceksiniz.”
“Bu millen sorunlarının temelinde
kültür ordusunun zayıflığı
yatmaktadır”
“Bizim millet olarak geçmişten bu güne
yaşadığımız her türlü sorunun, sıkınnın
ve çıkmazın temelinde yatan önemli bir
problem var; bu da kültür ordumuzun zayıflığıdır” diyen Bakiler sözlerini şöyle
sürdürdü: “Eğer öğretmenler ve o öğretmenler tarandan bizlere okutulacak
Yavuz Bülent
Bakiler
olan bilgi, belge ve dersler öncelikle tarihimizi, kültürümüzü ve bunların yanında
genel bilgi haznemizi gelişrici nitelikte
olursa, biz kendimizi ve kim olduğumuzu
tanıyabiliriz.”
Yavuz Bülent Bakiler, Osmanlı İmparatorluğunun duraklama ve gerileme dönemlerini
yaşanmasındaki
temel
nedenlerden birinin de dil olduğunu vurguladı. Kelime dağarcığının insanın cebindeki paraya benzediğini belirten
Bakiler, Atatürk döneminde ve sonrasında Türk dili üzerinde yaşanan gelişme
ve sorunlara da değindi.
Yavuz Bülent Bakiler, konferans sonunda, Şiirimizde Ana adlı eserini öğrenciler ve konuklar için imzaladı. Ardından
Bakiler, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer’i
makamında ziyaret e
. Rektör Özer tarandan Üniversitemizi ziyare anısına
Bakiler’e bir yağlıboya tablo ve çeşitli hediyeler sunuldu.
Vatan, dil, tarih, millet… Ve biraz aşk, ölüm, cefa, ahde vefa… Anadolu, anne,
Azerbaycan, Türkçe, turan, hep Yavuz Bülent Bakiler olur bir araya geldiklerinde, yahut yalnız başlarına.
“Konsun yine pervazlara güvercinler,
Huu Huu’lara karışsın aminler,
Mübarek akşamdır gelin ey Fahâlar, Yâsinler” der Arif Nihat Asya ile…
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savleni,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline en hayran;
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran.
diye haykırır Akifce…
Tevfik İleri, Osman Yüksel Serdengeç, Necip Fazıl, Yılmaz Öztuna bir olurlar
fikrinde ve sesinde. Unutmaz “unutmamak lazım gelenleri.
Yavuz Bülent Bakiler: Türki dillerin inanmış, anlatmış, yazılmış ve yaşanmış
romanı… Mukaddes coğrafyalara sirayet etmiş düsturun imanı…
Yavuz Bülent Bakiler: Türkistan’ın tüm acılı annelerinin evladı…
Bir düşün, bir sevda ve bir dava adamı…
M. Sırrı Galip
Konuşma ve Aktivite Kulübü
çalışmalarına başladı
Bülent Ecevit Üniversitesi, öğrenci ve
akademisyenlerinin kişisel ve akademik gelişimlerine katkı sunacak yeni bir hizme
daha hayata geçirdi. Bülent Ecevit Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Hazırlık
Okulu bünyesinde kurulan Konuşma ve Akvite Kulübü çalışmalarına başlıyor. Kulübün çalışmaları, Amerikalı okutmanlar
Clara Montague ve Eileen Remley tarandan ücretsiz olarak yürütülüyor.
Üniversitemiz öğrencileri ve öğrem ele-
manlarının yararlanabileceği Konuşma ve
Akvite Kulübü, konularını gündeme paralel konulardan ve kalımcılara yönelik olarak belirliyor. Etkinliklerine 3 Aralık 2013
tarihinde Üniversitemizin İncirharmanı
Kampüsü’nde başlayan Konuşma ve Akvite Kulübü, haa içi Salı-Perşembe günleri
13.30-15.00 saatleri arasında eğim veriyor. Kulübün çalışma programı, yapılan kalımcı analizinin ardından, istek ve
ihyaçlara göre şekillendirildi.
BİR UZAK DOĞU ŞEHRİNDEN
İZDÜŞÜMLER
2013 yılının ağustos ayının ilk haası “2013 Internaonal Conference on Advances in Computer and Electronics Technology – ACET” konferansına gitmek için
HongKong'a doğru yola çıkm. HongKong'u hep gelişmiş olmayan bir uzak doğu şehri olarak hayal etmişm.
Oysa oraya vardığım ilk gün, bozulmamış bir doğa ve
inanılmaz uygar bir şehirle karşılaşm. Etra, havaalanından otelime giderken hayranlıkla seyre
m. Hava
öyle kasvetliydi ki, benim gelişimle beraber çok sevdiğim yağmuru sanki davet etmiş. Şehre gerdiğim rahmetle, bulutlu, sisli ve düşünen bir atmosferin arasından
geçerek otelime vardım. İlk şaşırdığım şey, otel tarandan bana tahsis edilen odanın 85. kaa olmasıydı. Böylelikle şehir ayaklarımın alndaydı ve hayranlıkla
manzarayı seyrederken, neredeyse iki saat harcamışım.
Sonraki iki günü konferansta geçirdim. Kalımcılar
daha çok Uzakdoğu, Amerika ve Avustralya kıtasındandı.
Türk kalımcı olarak sadece ben vardım. Konferansın en
ilginç konusu ise insansı robou. Konuşuyor, dans ediyor, haa Türkçe bile biliyordu. İleride derslerimde bana
yardımcı olması için böyle bir şey gelişrmeyi düşünüyorum. Daha sonra bol güneşli bir havada şehirde dolaşm ve alışveriş merkezlerine bakm. HongKong'un
en büyük alışveriş merkezi Citywalk'u gezdim. Burada
yemek için tek bilindik adres olarak McDonalds vardı.
Tabii tanıdık bir isim bulmak bana iyi gelmiş. Yoksa sadece çay, ekmek ve Türkiye’den yanımda gerdiğim şeylerle idare edecekm. Lokantalara yaklaşkça ilginç
kokular ve buharlaşmış nemli okyanus havası birleşiyordu.
Citywalk alışveriş merkezinin en güzel şeyi, yapay bitkilerden oluşturulmuş bahçesiydi. Şehirde ilgimi çeken
Doç. Dr.
Zehra SARAÇ
Elektrik Elektronik
Mühendisliği Bölümü
şey, şehrin bir sürü adayı köprülerle birbirine bağlamış
bir yer olmasıydı. En görkemli yeri, şüphesiz büyük bir caret merkezi olan limanıydı. Gece ışıl ışıl yanan muhteşem ışıkları geçmişten günümüze ulaşan şehrin
gizemli şarkısını yazarken, yıldızlar sadece seyre dalmışlardı. Marlar ise adeta denizin habercileriydi. Bir de
ışıklı tabelalarıyla dükkânların Çince yazıları bana hala
dünyada öğreneceğim çok şeyin olduğunu harlayordu. Ayrılmak için uçağım havalanırken Hint ve Pasifik okyanuslarının birleşği Güney Çin Denizi’ni son bir
defa selamladım. Şehir bütün güzellikleriyle beni uğurluyordu. Evimin yolunu tuuğum zaman, şehir hala gözümün önünde canlanıyor ve güzel bir anı bırakıyordu.
Uçak rotasını önce Singapur'a doğru çevirdi, sonra Hindistan ve İran üzerinden süzülerek beni İstanbul'a gerdi.
Sağlıkçıları buluşturan etkinlik
Zonguldak Sağlık Yüksekokulu (ZSYO)
ve Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencileri tanışmak ve
kaynaşmak amacıyla, 6 Aralık 2013 tarihinde bir araya geldiler.
ZSYO Hemşirelik Bölümü dördüncü sınıf
öğrencilerinin, Sağlık Kültür Spor Daire
Başkanlığı desteğiyle düzenlediği buluşma, ZSYO ve Ahmet Erdoğan Sağlık
Hizmetleri Meslek Yüksekokulunda öğrenimlerine yeni başlayan öğrenciler ile
diğer öğrencileri tanışrmak ve kaynaşrmak amacıyla gerçekleşrildi. Toplanya her iki okulun öğrem elemanları ve
idari personel ile öğrencileri kaldı. Renkli
geçen eğlencede, mutlu birlikteliğin
devamını simgeleyecek bir pasta kesildi. Öğrenciler, Grup Rönesans ve Solist Turgay Saka’nın canlı müzik
performansıyla eğlendiler; öğrencilerimizden Uğur Tüfekçi’nin bağlaması eşliğinde halaylar çektiler. Toplantı,
öğrencilerimizin tekrar buluşma dilekleriyle sona erdi.
O ses Türkİye’de
İçİmİzden BİRİ
Üniversitemiz Devlet Konservatuvarı mezunu Hasan Doğru,
O Ses Türkiye’de sergilediği başarıyla tüm Türkiye’nin sevgi ve
beğenisini topluyor.
Üniversitemizin Devlet Konservatuvarı Opera Programından
mezun olan öğrencimiz Hasan Doğru, özel bir televizyon kanalında yayımlanan “O Ses Türkiye” adlı yarışmada eserlerini
başarıyla seslendirerek, jüri üyelerinin ve izleyicilerin beğenisini topladı. Sempatik tavırlarıyla da tüm Türkiye’nin sevgisini kazanan Doğru, BEÜ Devlet Konservatuvarındaki
öğrenimini 2010-2011 döneminde tamamladı.
Hasan Doğru, şan tekniği ile seslendirdiği “Caruso”
adlı eser ile yarışmanın en çok konuşulan ve beğenilen
ismi oldu.
Ulusal basında da geniş yankı uyandıran performansı ile Üniversitemizin ve Zonguldak’ın gurur kaynağı olan sevgili öğrencimiz Hasan Doğru’ya
yarışmada başarılar diliyor, akademik eğiminde
emeği geçen tüm öğrem elemanlarını kutluyoruz.
Hasan Doğru
Ünlü Tİyatrocular Necmİ Yapıcı ve
Mehtap Bayrİ Ünİversİtemİzdeydİ
Necmi Yapıcı ve Mehtap Bayri
Rol aldıkları televizyon dizileriyle büyük beğeni kazanan tiyatro oyuncuları Mehtap Bayri ve Necmi Yapıcı öğrencilerimizle bir araya geldi. Ünlü tiyatro ve
sinema oyuncuları Mehtap Bayri ve Necmi Yapıcı, 25
Kasım 2013 tarihinde BEÜ Öğrenci Konseyi’nin katkılarıyla düzenlenen söyleşide Üniversitemizin konuğu
oldular. Öğrencilerin ve Zonguldak halkının yoğun ilgi
gösterdiği söyleşide, usta oyuncular izleyenlere keyifli
dakikalar yaşattılar.
Oyunculuk yaptıkları televizyon dizileriyle yakından
tanınan Mehtap Bayri ve Necmi Yapıcı, öğrencilerin
yönelttiği soruları içtenlikle yanıtladılar. Tiyatro oyuncusu olmasının yanı sıra, pek çok TV dizisinde de rol
alan Mehtap Bayri, Zonguldak’ta bulunmaktan duy-
duğu mutluluğu belirterek sözlerine başladı. Liseyi
Vefa Lisesi’nde okuduğunu belirten Bayri, tiyatroya ilgisinin o yıllarda başladığını söyledi. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunu
olduğunu kaydeden Bayri, “Televizyon dizileri oyunculuk alanında eğitim almış isimlerle bir noktaya ulaşabiliyor. Oyuncunun dizilere sağladığı katkıları sadece
oynadığı rolle değerlendirmek yanlış olur. Her meslekte işini severek yapan, eğitimli insanlara ihtiyaç
var.” şeklinde konuştu.
Öğrencilerin soruları ile şekillenen keyifli söyleşide
Necmi Yapıcı, oyunculuğun avantajları ve zor yanları
ile ilgili görüşlerini esprili bir dille anlattı. Yapıcı şöyle
konuştu: Biz birçok farklı dizi ve tiyatroda birbirinden
Yrd. Doç. Dr.
Hasan Özer
çok farklı karakterlere bürünmek durumunda kalan insanlarız. Ancak bunları yaşamımızın diğer alanlarına sirayet ettirmeden yaşamak ve oynamak durumundayız.
Nasıl bir başka meslek erbabı kendi mesleğini gündelik ve ev yaşantısına aksettirmeden hayatına devam
edebiliyorsa, bizler de bunu başarmak durumundayız.
Belki de bunu başardığımız ölçüde işimizi doğru ve nitelikli bir biçimde yerine getirmiş oluyoruz.”
Seyircilerin yoğun ilgisi ile karşılanan söyleşinin sonunda, Bayri ve Yapıcı’ya BEÜ Basın, Yayın ve Halkla
İlişkiler Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer tarafından Üniversitemizin plaketleri ve BEÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Samet Memişoğlu tarafından günün
anısına çiçek takdim edildi.
Radyo Karaelmas’tan
MERHABA
Üniversitemizin sesi Radyo Karaelmas, 4 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen törenle yayın hayana başladı.
Açılış Törenine Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, TTK
Genel Müdürü Burhan İnan, Rektör Yardımcıları Prof.
Dr. Muhlis Bağdigen, Prof. Dr. Orhan Uzun, GMİS Genel
Sekreteri Behzat Cinkılıç, Üniversitemizin yöneticileri,
idari ve akademik personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı. Açılış töreni, Radyo Karaelmas’ın kuruluşunda destek veren kişi ve kuruluşlara teşekkür belgelerinin
takdim edilmesi ile başladı. BG Dost Bilgisayar, Eğitim
Bir-Sen, Mehmet Bozkurt, Murat Korkmaz ve Süleyman
Yılmaz’a destekleri dolayısıyla belgeleri Rektör. Prof.
Dr. Mahmut Özer, TTK Genel Müdürü Burhan İnan,
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhlis Bağdigen ve GMİS
Genel Sekreteri Behzat Cinkılıç tarafından verildi.
Radyo Karaelmas’ın kuruluşunda emek veren Üniversite çalışanları adına açılış konuşmalarını, Zonguldak
Meslek Yüksekokulu Görsel İşitsel Teknikler ve Medya
Yapımcılığı Bölümü öğretim görevlisi Mestinaz Gündaş
ile BEÜ İletişim Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. İbrahim
Onur yaptı. Açılışta GMİS Genel Sekreteri Behzat Cinkılıç, TTK Genel Müdürü Burhan İnan ve Rektör Prof. Dr.
Mahmut Özer de birer konuşma yaptılar.
Rektör Özer konuşmasında, Radyo Karaelmas’ın açılış töreninin özellikle 4 Aralık Dünya Madenciler Gününde olmasının farklı bir anlam ifade ettiğini
vurgulayarak şunları söyledi: “Radyo Karaelmas, Bülent
Ecevit Üniversitesinin sesi olacak. Radyomuzun Madenciler Gününde açılması bizim için önemli, bu vesile
ile tüm maden şehitlerini rahmetle anıyorum; maden
işçilerimize de selam ve saygılarımı iletiyorum. Radyo
Karaelmasın başarılı çalışmalara imza atacağına gönülden inanıyorum ve radyomuza emek veren tüm çalışanlarımızı ve öğrencilerimizi kutluyor, burada
yapacakları çalışmalarda kendilerine başarılar diliyorum”.
Törende açılış kurdelesini Özer ve protokol üyeleri
birlikte kestiler. Radyo Karaelmas’ın ilk canlı yayın konuğu TTK Genel Müdürü Burhan İnan ve GMİS Genel Sekreteri Behzat Cinkılıç oldu. İnan ve Cinkılıç öğrencilerin
sorularını içtenlikle yanıtladılar.
Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer’le de röportaj gerçekleştiren öğrenciler, Özer’e radyo yayınlarından beklentileri hakkında sorular yönelttiler. Özer, Radyo
Karaelmas’ın Üniversitenin tüm birimlerinin katılımıyla
gelişip büyüyeceğini, Radyo Karaelmas’ın sadece Üniversitenin değil, Zonguldak’ın dinlediği radyo olmasını
hedeflendiğini söyledi. Bülent Ecevit Üniversitesinin
tüm kampüslerindeki öğrencilerin seslerini radyoda duyurabileceklerini, Üniversitenin olduğu her noktada
Radyo Karaelmas’ın da var olacağını belirtti. Açılış töreni, düzenlenen kokteylin ardından sona erdi.
Prof. Dr. Mahmut Özer, Radyo Karaelmas’ın canlı yayın konuğu oldu.
TTK Genel Müdürü Burhan İnan, canlı yayında soruları yanıtlıyor.
Radyo Karaelmas canlı yayınlara da başladı
İlk olarak, Üniversitemiz ev sahipliğinde 12-13 Aralık
2013 tarihlerinde gerçekleştirilen “Akademide Felsefe,
Hikmet ve Din Sempozyumu” Radyo Karaelmas’tan naklen canlı yayımlandı. Artık, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans
Salonundaki
tüm
etkinlikler
radyokaraelmas.beun.edu.tr adresinden canlı olarak yayımlanacak.
Prof. Dr. Mahmut Özer ve Mehmet Ali Güldaş
Burhan İnan ve Erdoğan Başar
Radyo Karaelmas’ın açılışı 4 Aralık Dünya Madenciler gününde yapıldı.
Mehmet Bozkurt ve Prof. Dr. Muhlis Bağdigen
Behzat Cinkılıç ve Murat Korkmaz
BEÜ’NÜN ZONGULDAK
ARAŞTIRMALARI
SES GETİRDİ
Üniversitemiz tarandan yerel ve ulusal basında görev yapan köşe yazarlarına
yönelik basın toplansı düzenlendi. 24
Aralık 2013 Salı Günü Üniversite Rektörlüğü Senato Salonu’nda gerçekleşrilen
toplannın ev sahipliğini BEÜ Rektörü
Prof. Dr. Mahmut Özer yaparken, toplanda BEÜ Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer ve
Yrd. Doç. Dr. Hasan Sankır da hazır bulundu. Toplanda, Sosyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hasan Sankır’ın
“BEÜ’nün Zonguldak’a Etkileri ve Şehrin
Üniversite Algısı” adlı çalışmasının ürünü
olan kitabı da tanıldı.
“Üniversite kente duyarlı olduğunu
bu çalışmalarla göstermektedir”
Toplannın açılış konuşmasını yapan
Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer,
“BEÜ’nün Zonguldak’a Etkileri ve Şehrin
Üniversite Algısı” çalışması tamamlandı.
Diğer çalışma ise Zonguldak’ın en önemli
sorunlarının başında gelen göç ve inhar
vakaları ile ilgilidir ve bu çalışma da tamamlanmak üzeredir. Üniversite kente
duyarlı olduğunu bu çalışmalarla göstermektedir” dedi.
Yrd. Doç Dr. Hasan Sankır, “BEÜ’nün
Zonguldak’a Etkileri ve Şehrin Üniversite
Algısı’ isimli çalışmasını tanırken, çalışmanın 19 farklı mahallede yapılan araşrma ve sonuçları necesinde yazıldığını
söyledi.
“Araşrma sonucunda, BEÜ’nün hızla
gelişen bir üniversite olduğu belirlendi”
Çalışmanın iki farklı bölümden oluştuğunu belirten
Yrd. Doç. Dr. Sankır şunları söyledi: “Geçen yaz
aylarında saha çalışması
yapk. Bu saha çalışması
sonucunda elde e
ğimiz
verileri raporlaşrarak çalışmamızı tamamlamış
olduk. Raporumuz, kitap olarak basıldı.
Çalışmamız iki farklı bölümden oluşuyor.
Araşrma Zonguldak merkez ilçe genelinde 10 farklı mahallede, 811 kişi ile yapılan anket çalışmasını içermektedir.
Örneklem alanı olarak merkez ilçenin
farklı bölgelerinde bulunan, üniversite
yerleşkelerinin etranda yer alan 19
farklı mahalle olarak belirlenmişr.
Anket çalışması, Haziran-Ağustos 2013
tarihleri arasında gerçekleşrilmişr. Araşrma sonuç-
ları ibariyle Zonguldak halkı ve BEÜ arasında güçlü bir etkileşim olduğunu ve halkın üniversitenin kente olan katkılarının
farkında olduğu ortaya çıkmışr. Kalımcıların büyük bir çoğunluğu “Zonguldak
halkının BEÜ sayesinde kenn büyümesinden gelişmesinden memnundur” ifadesini onaylamışr. Üniversite, yaklaşık
yüzde 88 oranında kente sosyal ve kültürel bir canlılık germişr. Çalışma sonucunda, BEÜ’nün hızla gelişen bir
üniversite olduğu da belirlenmişr.”
Prof. Dr.
Mahmut Özer
EREĞLİ’NİN BİR FAKÜLTESİ DAHA OLDU
BEÜ Denizcilik Fakültesinden eğime merhaba
Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) olarak, merkez ve
ilçe yerleşkelerindeki büyüme atılımlarının sonuçlarını
toplamaya devam ediyoruz. Bu adımların bir sonucu
olarak, Ereğli yerleşkemizde “BEÜ Denizcilik Fakültesi”
kuruldu. BEÜ Denizcilik Fakültesinin kurulması yönündeki Bakanlar Kurulu kararı, 10 Kasım 2013 tarihli,
28817 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı. Üniversitemizde Denizcilik Fakültesinin kurulması yönündeki çalışmalarının olumlu sonuçlanmasından büyük mutluluk
duyduklarını belirten BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut
Özer konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:
“Denizcilik Fakültesinin kurulması için Yükseköğretim Kurulu ve Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde yürütülen çalışmalarımızın neticesini görmekten büyük
mutluluk duyuyoruz. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede ve deniz kenarında bulunan bir ilde eğitim ve
araştırma faaliyetlerini sürdüren Üniversitemiz, bölgenin ve ülkemizin yetişmiş eleman gücüne ve deniz-
cilik alanında tecrübeli eğitimcilere çalışma imkânı sunacak bir fakülteyi hizmete alıyor. Karadeniz ticaret
havzası içerisinde bulunan limanlarımız ve tersanelerimiz göz önünde bulundurulduğunda, Denizcilik Fakültemizin sadece bölgemiz için değil, ülkemiz için de
büyük bir ihtiyaca cevap vereceği kanaatindeyim. Çalışmalarımızı sadece belli bir merkezde yoğunlaştırmadan, Üniversitenin tüm birimlerini kuşatacak bir
şekilde gerçekleşmesine ayrıca özen gösteriyoruz. Son
üç yılda Ereğli’de eğitim görmekte olan öğrenci sayısında yaşanan büyük artış, bu gelişme ile daha büyük
bir ivme kazanacaktır. Ereğli Yerleşkemizde artık iki
ayrı fakülte ve bir meslek yüksekokulu ile yolumuza
devam edeceğiz. Bu durum, ilçe yerleşkemiz ve Üniversitemiz adına büyük bir sevinç ve gurur kaynağıdır.
Bu başarıların kalıcı ve sürdürülebilir olması adına
yoğun çaba sarf ediyoruz. Yürütülen tüm çalışmalarda
ve kazanılan başarılarda, başta Sayın Valimiz ve Mil-
letvekillerimiz olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.”
BEÜ’DEN MUHTEŞEM KONSERLER
Ünlü sanatçı Ahmet
Özhan’dan Mevlana
temalı konser
İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu Genel Sanat Yönetmeni ve Devlet Sanatçısı Ahmet Özhan, Üniversitemizin konuğu oldu.
Ahmet Özhan’ın 24 Aralık 2013 tarihinde, Merkez Kampüs Spor Salonunda verdiği konseri, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhlis
Bağdigen, Prof. Dr. Orhan Uzun, akademik ve idari personelimiz, öğrencilerimiz
ve Zonguldak halkı izledi. Ahmet Özhan, güeleri Hz. Mevlana’ya ait olan eserleri
seslendirmeden önce, her eserin içeriğini ve Mevlana’nın ifade e
ği temaları vurgulayan bilgileri izleyicilerle paylaş. Ahmet Özhan’a seslendirdiği bazı eserlerde
iki semazen eşlik e
.
Konser sonunda Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer tarandan Ahmet Özhan’a teşekkür plake ile kumdan yapılan bir portresi armağan edildi.
Ahmet
Özhan
İstanbul Devlet Senfoni
Orkestrasından
muhteşem konser
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Üniversitemizin konuğu oldu. Orkestranın 22 Aralık 2013 Pazar günü, Merkez Kampüs Spor Salonunda verdiği Yılbaşı Özel Konseri büyük
beğeni ile izlendi.
Konsere, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Halûk Güven,
Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, akademik ve idari personel, öğrencilerimiz ve Zonguldaklı sanatseverler kaldı.
Konsere gösterilen yoğun ilgiden büyük memnuniyet duyduklarını ifade eden Orkestra Şefi Yrd. Doç. Dr. Hakan Şensoy, konuşmasının başlangıcında orkestrada Kontrabas sanatçısı olarak görev alan ve bir dönem Zonguldak’ta yaşayan Yaz Baltacıgil’i
mikrofona davet e
. Baltacıgil, Zonguldak’ta olmaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek, çok sevdiği bu şehirde konser vermenin tarifsiz bir mutluluk olduğunu söyledi.
Şef Hakan Şensoy, konser sırasında her bir eser ve bestecisi hakkında bilgi verdi.
Dvorjak, Grieg, Mozart, Tchaikovski’nin müzik dünyasında ulusalcı besteciler olarak
anıldıklarını, yılbaşı konserinde özellikle bu bestecileri seçklerini söyleyen Şef Şensoy,
çok sesliliğin anlamını açıkladıktan sonra, orkestra Ferit Tüzün’ün Esinler adlı eserini
seslendirdi. Şensoy, eserin çok seslendirilmesinin anlamını eser sonunda bir kez daha
vurguladı. Orkestra son eser olarak, Ulvi Cemal Erkin’in Köçekçe’sini seslendirdi.
Konser sonunda izleyiciler orkestrayı dakikalarca ayakta alkışladılar ve bir eser daha
istediler. Orkestra, Esinler adlı eserin ‘Ha Bu Diyar’ adlı son bölümü ile izleyicilerin isteğini yerine gerdi.
Konser sonunda Orkestranın teşekkür plake, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer tarandan, Şef Hakan Şensoy’a takdim edildi. Rektör Prof. Dr. Özer, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrasını Üniversitemizde görmekten büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek,
izleyicilere kalımları dolayısıyla teşekkür e
ve 2014 yılı için sağlık, mutluluk ve esenlik dileklerini ile
.
Şef Hakan
Şensoy
Hayırseverlerin
BEÜ Hastanesine
Bağışları Devam Ediyor
Bülent Ecevit Üniversitesi Hastanesine hayırsever vatandaşlarımız tarandan yaprılan özel odaların açılışı yapıldı. Sağlık Uygulama ve Araşrma Merkezi Göğüs Hastalıkları Servisinde Nefiye Kalyon tarandan eşi Zekeriya
Kalyon adına, Hakibar Yılmaz tarandan eşi Mehmet Yılmaz adına, Göz-Göğüs
Cerrahi Servisinde H. Murat Bollucuoğlu tarandan eşi Uzm. Dr. Kezban Bollucuoğlu adına ve Beyin Cerrahisi Servisinde Bedriye Özkan adına yaprılan
odaların açılışı, 21 Kasım 2013 tarihinde, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer tarandan yapıldı.
Rektör Özer açılışta yapğı konuşmada, Üniversitemize hayırseverler tarandan yapılan bağışların sürmesinin memnuniyet verici olduğunu belirterek,
yapılan oda tefrişlerinin merkezimizde pek çok kişi tarandan kullanılacak olmasının önemini vurguladı. Merkez yönemini ve emeği geçenleri kutlayan
Prof. Dr. Özer, katkı sağlayan hayırseverlere birer teşekkür belgesi verdi.
Prof. Dr. Mahmut Özer açılış kurdeleleri hayırsever Nefiye Kalyon, Hakibar Yılmaz ve H. Murat Bollucuoğlu ile birlikte kes.
İki ve Üç Boyutlu Hücre Kültür
Yöntemleri ve Tıpta Kullanılması
BEÜ Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğimi ve Sürekli Mesleki Gelişim Komisyonu, 2013-2014 yılı etkinlikleri
kapsamında bir konferans düzenledi. İstanbul Üniversitesi İstanbul
Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji
Anabilim Dalı Öğrem Üyesi Prof.
Dr. Ayhan Bilir’in konuşmacı olarak
kaldığı “İki ve Üç Boyutlu Hücre
Kültür Yöntemleri ve Tıpta Kullanılması” konulu konferans, 18 Aralık
2013 tarihinde, Tıp Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleşrildi.
Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Mustafa Aydın, Dekan Yrd. Prof. Dr.
Selçuk Keser, Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özden Özel Güven,
Sağlık Bilimleri Enstüsü Müdürü
Doç. Dr. Gamze Yurdakan ile çok sayıda öğrem üyesi ve öğrencinin kaldığı konferansta, Prof. Dr. Ayhan
Bilir, dinleyicilere iki ve üç boyutlu
hücre kültür yöntemleri ve bunların
p alanındaki kullanım şekilleri konusunda bilgi verdi ve soruları yanıtladı.
Prof. Dr. Mustafa Aydın ve Prof. Dr.
Ayhan Bilir
KALBİMİZDESİN
Türkiye Cumhuriye’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete inkalinin 75. yılı
dolayısıyla Üniversitemizde bir program düzenlendi.
Atatürk’ün hayata gözlerini kapadığı 10 Kasım
günü Merkez Kampüs tören alanında
başlayan anma törenine Rektörümüz
Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. M. Halûk Güven,
Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Prof. Dr.
Orhan Uzun, dekanlar, enstü, yük-
sekokul ve meslek yüksekokul müdürleri, akademik ve idari personelimiz kaldı. Program, saygı
duruşu ve İsklal Marşının söylenmesinin ardından, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda
düzenlenen konferans ve konserle devam e
.
BEÜ Devlet Konservatuarı Müdürü Yrd.
Doç. Dr. İlker Kömürcü’nün verdiği “Atatürk ve Musiki” başlıklı konferans sonrasında, BEÜ Devlet Konservatuvarı
Akademi Orkestrası Atatürk’ün sevdiği
eserlerden oluşan bir dinle sundu.
DÜŞ & NEFES
H. Ulaş GÜDEK
CAHİT’E*...
*Cahit Sıtkı Tarancı'nın "ABBAS" şiirine cevabımdır.
Uzak hayallere sövdüğüm tanıdık bir vakit
Ansızın ruhuma çalındı sesin Cahit.
Bîçare, Abbas diye seslenirken ölüme
Raksa dursun isyordun karabeyaz ay göğünde.
Bilir misin çınlar hâlâ kulaklarımda o içli fermanın
Tam da ortasındayım başıma gelen hayan.
Buruk bir bekleyiş bu ikimizinki de
Ne çıkıp gelecek ilk sevgili, tutkuyla beklenen bir başkası ne de…
Dinmez, dinmeyecek bu kalp ağrısı;
Her nefes mutluluk için hiç söz vermedi ki bize inancımızın o kadim tanrısı.
HUG / 26.10.2012
MADİBA’YA*…
*Nelson Rolihlahla Mandela'nın siyah-beyaz ömrünün türküsüdür
bu 47 kelime...
Kelebeğin nefesince çiziliydi başta her şey:
Sesin, bakışların, adımların
ve ömrün bir de...
Beyaz bir acı ısırırcasına sarınca enden taşan düşlerini
Bürünüverdin baştan ayağa gölgesiz bir can misali ölümsüzlük harmanisini.
Şimdi sana rengârenk düşler borçlu tüm dünya;
Zira bin olmaz asla bir
birleşrici o sonsuz nefes olmayınca.
HUG / 10.12.2013
Türk Halk Müziği Öğrenci
Korosuyla 2013’e Veda
Yılbaşı etkinlikleri kapsamında, 26
Aralık 2013 tarihinde Merkez Spor Salonu’nda Türk Halk Müziği Öğrenci korosu konser verdi. Halk müziği
konserine, BEÜ Rektör Yardımcısı
Muhlis Bağdigen, akademik, idari personel, öğrenciler ve halk müziği severler kaldı. BEÜ Türk Halk Müziği
Topluluğu Koro Şefi Öğrem Görevlisi
Cem Dertsiz’in yöne
ği konserde,
koro üyeleri çeşitli yörelerin türkülerini seslendirdi. Konserde konuşan
koro şefi Dertsiz, “Yoğun ders programlarına rağmen zaman ayırıp bizimle beraber olan öğrencilerimize ve
bize müzik ziyafe sunan çok değerli
saz üstadı arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” dedi. Konsere eşlik eden seyirciler, gönüllerince eğlendi.
Benim Engelsiz Üniversitem Ulusal Makale
Yarışması Ödülleri sahiplerini buldu
Hakan
Kalyon
Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Engelsiz BEÜ Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen “Benim Engelsiz
Üniversitem” konulu makale yarışmasının ödül töreni,
3 Aralık 2013 tarihinde gerçekleştirildi. Ödül töreni, Engelsiz BEÜ tanıtım filminin gösterimi ile başladı. Engelsiz BEÜ Koordinatörü Hakan Kalyon’un açılış
konuşmasının ardından, yarışmada ödül alan öğrenciler sahneye davet edildi.
Yarışmada birinciliği, “Değiş&Gel (Değiş Engel)” başlıklı makalesi ile TOBB Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü öğrencisi Ekin Su
Sapmaz, ikinciliği “Üniversitelerde Normalleştirme ve
İstihdamın Sağlanması İle Engelsiz Üniversite Oluşturulması” başlıkla makalesi ile Bülent Ecevit Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Zihin Engelliler Öğretmenliği Programı öğrencisi Selma Korkut, üçüncülüğü “Türkiye’de Engelli Öğrencilerin Sorunları ve
Engelsiz Üniversitelerin Yapısı” başlıklı makalesi ile
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğrafya Programı öğrencisi Sevgili Özge Şentürk, mansiyon ödüllerini “Engellerden Gül Bahçesine” başlıklı
makalesi ile Bülent Ecevit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencisi Ali
Osman Şimşek ve “Engelimi Engellemeyen Üniversitem” başlıklı makalesi ile Kıymet Kocatürk ve jüri özel
ödülünü “Engelli Üniversite Öğrencilerinin, Üniversitedeki Sosyal Aktivitelere Katılamamasına Sebep Olan
Faktörler” başlıklı makalesi ile Ankara Üniversitesi Dil
ve Tarih Coğrafya Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi
Afife Nur Karamercan kazandı.
Birincilik ödülünü kazanan ve Erasmus Değişim Programı ile yurt dışında öğrenimine devam eden Ekin Su
Sapmaz’ın, kendi sesi ve çizgileri ile hazırladığı kısa film,
törene damgasını vurdu. Ekin Su Sapmaz, öğrenimine
Engelsiz BEÜ,
farkındalık oluşturmaya
devam ediyor
Engelsiz BEÜ Koordinatörlüğü tarafından farkındalık oluşturma ve birimi tanıtma faaliyetleri kapsamında, Denizcilik Fakültesi, Ereğli Eğitim
Fakültesi ve Alaplı Meslek Yüksekokulu ziyaret
edildi.
Erasmus Değişim Programı ile Bürüksel’de devam ediyor. Ödül töreninde, Zonguldak-Bürüksel arasındaki
engeli ise, kendi hazırladığı videosu ile aştı.
BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, ödül töreninde
yaptığı konuşmada, Bülent Ecevit Üniversitesinin engelleri kaldırmak adına Türkiye’de hep ilklere imza atan
bir Üniversite olmak amacıyla çalıştığını vurguladı.
Prof. Dr. Özer ayrıca, 2012-2013 Akademik Yılında Zonguldak’ta yaşayan ve engelleri nedeni ile Üniversite öğrenimi göremeyen bireylere yönelik gerçekleştirilen
“Temsili Üniversite Eğitimi ve Mezuniyet Töreni” organizasyonunun bu yıl tüm Türkiye genelindeki engellilerin katılımı ile yapılacağını belirtti.
Yarışmada ödül kazanan öğrencilerin tümüne tablet
bilgisayar, plaket ve başarı belgeleri takdim edildi. Ayrıca birinciye 1.000 TL, ikinciye 750 TL, üçüncüye ise
500 TL para ödülü verildi.
Engelsiz BEÜ birimi, çalışmalarını tüm yerleşkelerimizde sürdürüyor.
Engelsiz BEÜ Koordinatörü Hakan Kalyon’un yaptığı sunumlar, öğrenciler tarafından ilgiyle izlendi.
Ziyaretler kapsamında ayrıca, Mühendislik Fakülte
Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Serdar Ulubeyli ve Yapı
İşleri Teknik Daire Başkanlığından Çiğdem Güler ta-
rafından her üç kampüsümüzde erişilebilirlik açısından teknik inceleme ve tespit çalışması yapıldı.
Engelsiz BEÜ Koordinatörlüğü, bu toplantıları
önümüzdeki günlerde diğer kampüslerimizde de
gerçekleştirmeye devam edecek.
“Tüm Üniversiteler, Engelsiz
BEÜ Projesini Örnek Almalı”
Röportaj : Öğr. Gör. Sonay ÇALIŞOĞLU
Afife Nur Karamercan
Bülent Ecevit Üniversitesi Engelsiz BEÜ Koordinatörlüğü tarandan düzenlenen “Benim Engelsiz Üniversitem” adlı makale yarışmasında Özel Jüri Ödülü’nü alan
Afife Nur Karamercan’la tanışma olanağına sahip oldum.
Afife Nur’la gerçekleşrdiğimiz keyifli sohbete Abla
Fatma Zehra Karamercan da kaldı. Güzel kız kardeşlerden Afife Nur 23, abla Fatma Zehra ise 24 yaşında.
Daha hayatlarının başında pırıl pırıl iki genç kız Karamercan kardeşler. Çok küçük yaşlarda kas hastalığına yakalanana iki kardeş, hayatla mücadelelerini asla
yirmemiş ve tutmayan ayaklarına, kalkamadıkları tekerlekli sandalyelerine rağmen her zaman daha iyisini
hedeflemişler. Abla Fatma Zehra, Ankara Üniversitesi
Tarih Bölümü mezunu; çi
ana dal yapan kardeşi Afife
Nur ise Ankara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü son sınıf ve
Halkla İlişkiler Bölümü ikinci sınıf öğrencisi… Koşullar ne
olursa olsun azmetmenin ve inanmanın insanı başarıya
götüreceğinin ispa olan iki kardeş, hayaa sergiledikleri
bu duruşla herkese önemli bir hayat dersi veriyorlar.
Zorlu hayat mücadelesinde anneleri Ayten Hanım da her
an kızlarının yanında olmuş ve hayanı onlara adamış;
engellerine rağmen hayata sımsıkı tutunan ve başarıyı
yakalayan çocuklarına sımsıkı sarılmış, eğimlerine
devam edebilmeleri için elinden geleni fazlasıyla yapmaya çalışmış.
Hayatları boyunca yaşadıkları şehrin dışına çok az
çıkan Karamercan kardeşler, kendileri için de çok anlamlı
olan bir ödül töreni için Bülent Ecevit Üniversitesine geldikleri için çok mutlu olmuşlar. Konuşurken ikisinin de
gözleri parıldıyor. Ortak dilekleri ise, Bülent Ecevit Üniversitesinin engellilere verdiği değeri ve “Engelsiz BEÜ”
projesini ülkemizdeki tüm üniversitelerin örnek alması…
Bir solukta okuyacağınız ve okurken de üzülüp kafa yorduğunuz şeylerden utanarak, hayata daha sıkı tutunacağınız bir hikâye Karamercan kardeşlerinki…
Afife Nur, öncelikle seni tebrik ederim. Yazdığın makale Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. Makale yazma
fikri nasıl ortaya çık ve ödül alınca neler hissen?
Bülent Ecevit Üniversitesinde böyle bir makale yarışması olacağını öğrendiğimde çok sevindim. Yarışmaya
“Engelli Üniversite Öğrencilerinin, Üniversitedeki Sosyal
Akvitelere Kalamamasına Sebep Olan Faktörler” başlıklı makalemle kaldım. Bunu hissederek yazdığım için
de makalem Jüri Özel Ödülüne layık görüldü. Ödül töreni
için Bülent Ecevit Üniversitesinde olmak beni çok mutlu
e
. Hayamız boyunca diğer insanlar gibi olamadık ve
sosyal ortamlarda yer alamadık. Ben de makalemde yaşadığımız zorlukları anlam. Bana bu ödülü layık gören
herkese çok teşekkür ediyorum. Zonguldak’a gelerek buradaki insanlarla tanışma rsa buldum. Engelsiz BEÜ
Koordinatörü Hakan Kalyon’a da çok teşekkür ederim.
‘BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ ENGELLİLERE
DEĞER VERİYOR”
Peki Zonguldak’ı nasıl buldun ve burada nasıl karşılandınız?
Ödül töreni için Zonguldak’a gelirken çok heyecanlandım ve çok mutlu oldum. Bir taraan da içimde çok
büyük bir korku oldu. Zonguldak’ın merdivenli bir şehir
olduğunu duymuştuk. Merdivenler bizim korkulu rüyamız. Bülent Ecevit Üniversitesine geldiğimiz andan ibaren her şey çok güzel gi
. Bazı alanlarda eksiklikleri var;
her yerde engelli rampası yok; ancak çoğu üniversiteye
göre engellilere çok daha fazla önem verdiği belli. Buraya gelmek, bizim için aynı zamanda tal de oldu.
Çünkü bir engellinin tal yapması ve bir yere gitmesi çok
zor. Yaşadığımız şehrin dışına çıkğımız da çok mutlu
oluyoruz. Zonguldak’ı çok fazla gezip dolaşma olanağımız olmasa da bizleri çok güzel karşılayan Bülent Ecevit
Üniversitesinde bulunmaktan mutluyuz.
‘ÜNİVERSİTE OKUMAYI HAYAL BİLE EDEMİYORDUK’
Çok başarılı bir eğim kariyeriniz var. Bize biraz bu
zorlu eğim sürecinden bahseder misin?
Benim babam Almanca öğretmeni olduğu için Almanya’da bulunma rsamız oldu. Almanya’da engellilere
sağlanan olanaklar Türkiye’ye göre çok farklı. Ablamla
ben Almanya’da engelli okuluna gi
k. Almanya’da Engelli bireyler, sağlıklı insanlar gibi sosyal yaşamın içerisinde yer alabiliyor. Daha sonra babamın işi sebebiyle
Ankara’ya döndük. Burada özel bir okul bizi kabul e
.
Annem ve babam bize çok büyük bir özveriyle yaklaş
ve destek oldu. Özellikle annem hayanı bize adadı. İlkokulu ve liseyi aldığımız burslarla okuduk. Tabi burada
öğretmenlerimizin de desteği inkâr edilemez. Biz üniversiteyi okumayı hayal bile edemiyorduk. Ancak ikimiz
de çok büyük zorlukları aşarak bugün buralara geldik ve
bunun için de çok mutluyuz.
‘ENGELLİLER GÜNÜ BİLE ENGELLİ
BİREYLERİ ÖTEKİLEŞTİRİYOR’
Üniversiteyi kazandığında neler hissen; okula giğin ilk gün neler yaşadın?
Üniversiteye gi
ğim ilk gün, okuldaki engelli rampasının önü arabayla kapalmış. Bu tür zorluklar her
zaman karşımıza çık. Türkiye’de insanların engellileri
çok da umursayan bir bakış açısına sahip olduklarını söylemek zor; çünkü maalesef ülkemizde bunu oluşturacak
yeterli eğim yok. Türkiye’de engellilerin en büyük engeli, engellilere engelli olduklarını hisse
rmek bence…
Haa ‘Engelliler Günü’ bile engelli bireyleri ötekileşriyor. İşte biz de okul hayamız boyunca buna benzer çok
sayıda sıkın yaşadık. Arkadaşlarımız ders aralarında üni-
Hayat mücadeleleriyle herkesi
kendilerine hayran bırakan
engelli Karamercan kardeşler,
Kampüsün Sesi’ne konuştular
Öğr. Gör. Sonay Çalışoğlu, Karamercan ailesiyle birlikte
versite bahçesinde dolaşıp eğlenirken, biz her zaman
sınıf içerisinde oturup beklemek zorunda kaldık. Tüm bu
olumsuzluklar bir yana, üniversite mezunu olmak çok
gurur verici; hele de bizim için.
“ENGELSİZ BEÜ ÇALIŞMASI ÖRNEK ALINMALI”
Afife Nur, okuduğun üniversitede engellilere sağlanan olanaklar nasıldı?
Ankara Üniversitesi’nde engelliler pek düşünülmemiş.
Ablam da ben de üniversitemizde hiçbir yere kolaylıkla
ulaşamadık ve okuduğumuz süre içerisinde sıkınlar yaşadık. Engelli olmayan kişiler tabii ki empa kurarak,
kendilerini engelli gibi düşünemezler; ancak engellileri
ötekileşrmek de yapılabilecek en büyük hatalardan biri
bence. En azından bizleri normal bireyler olarak görmeleri bile yeterli. Bazı üniversiteler engelliler için önemli
projelere imza ayor; Bülent Ecevit Üniversitesi de bu
üniversitelerin başında yer alıyor. Türkiye’deki tüm üniversitelerin Bülent Ecevit Üniversitesini bu anlamda
örnek almasını isterim. Tüm üniversiteler “Engelsiz BEÜ”
projesini örnek almalı.
Sence Türkiye’de engellilere yönelik ishdam olanakları yeterli mi?
Son yıllarda engelli ishdamına yönelik bazı sınavlar
açıldı. Biz de bu sınavlara hazırlanıyoruz. Çünkü yaşamımızı sürdürebilmemiz için kendi ayaklarımızın üzerinde
durmamız şart. Bunu da ancak bir işimiz olursa başarabiliriz. Herkes kendisini bir engelli adayı olarak görmeli.
Engellilerin desteğe çok ihyacı var. Engelli aileleri maddi
ve manevi olarak çok fazla sorunla mücadele etmek zorunda kalıyor. Onların sorunları bir nebze olsa da azallmalı. Maalesef Türkiye’de engellilere sağlanan olanaklar
yetersiz. Engelli bireyler maddi ve manevi olarak zor
şartlar alnda yaşamlarını devam e
rmeye çalışıyor.
“ENGELLİ OKULU PROJEMİZ İÇİN DESTEK İSTİYORUZ”
Siz engelli bireyler olarak kuşkusuz engellilerin sorunlarını çok daha iyi biliyorsunuz. Engellilere yönelik
projeleriniz var mı?
Biz Almanya’da iyi bir okulda okuduk. Oradaki okulumuz çok donanımlı ve engelliler için tasarlanmış bir
okuldu. Biz de buna benzer bir okulun projesini çizdik.
Engelsiz vatandaş nasıl olunur? Bu okulda hepsi var.
Proje şu an elimizde, şayet bize maddi destek sağlanırsa
bu okulu hayata geçireceğiz. Birçok engellinin spor yapması gerekiyor. Ancak Türkiye’de buna olanak sağlayan
imkânlar yok. Biz de bu sorunların büyük bir kısmını yaşıyoruz. İki kardeş bu sorunların olmadığı, engellilere
özel bir okul tasarladık. Tasarladığımız bu okulda bunların hepsi mevcut. En büyük hayalimiz bu okulu hayata
geçirmek; bunun için destek isyoruz.
Üniversitemiz,
Hedef 25
Çalıştayındaydı
Hedef 25 Projesi ile Türkiye’deki 25 yaşına kadar
olan genç nüfusun harekete geçirilmesi, kan bağışı
konusunda bilinçlenmeleri, “gönüllü, düzenli ve bilinçli” kan bağışçısı olmalarının sağlanması ve onlarla
bu bilincin gelecek nesillere aktarılması amaçlanıyor.
Türkiye’deki 18-27 yaş grubu genç nesil nüfusun 15
Milyon olması nedeniyle ve bu genç nüfusun ileride
erişkin nüfusu oluşturacağı düşünüldüğünde, gençleri hedef alacak çalışmalar önem kazanıyor.
Gençleri bir araya geren bu programda, onlara
kendi yaşamlarında kullanılabilecekleri bilgiler, toplumda kan bağışı bilincinin oluşturulması ve üniversitelerde kan bağışçısı kazanımı konularında
donanım kazandırılıyor. Karşılıklı bu paylaşımla bir
yandan sosyam sorumluluk bilincinin temelleri alırken, diğer yandan güvenli, sürekli ve karşılık beklemeyen kan bağışçılarına ulaşılmasında önemli bir
yol kat ediliyor.
Kan Bağışı Konusunda Farkındalık Yaraldı
2005-2006 yıllarında “Üniversiteliler Kan Bağışlıyor” adı ile başlayan kampanyalar 2007 yılından ibaren Hedef 25 adı alnda devam e
. 2005 yılından
bugüne kadar Hedef 25 Projesi kapsamında üniversite öğrencilerinin bir araya gerildiği eğim ve eşgüdüm toplanları planlandı. Toplanlarda
üniversite gençliğinin kan bağışı konusunda bilgilendirilerek, düzenli kan bağışçısı olmaları konusunda move edilmeleri sağlanıyor. 2005 yılından
bu yana her yıl Aralık ayında ülke genelindeki ortalama 70 üniversiteden 100 gönüllü öğrencinin kalımı ile Hedef 25 Çalıştayı gerçekleşriliyor. Çalıştaya
5
kalan öğrenciler, okullarına döndükten sonra bölgelerinde bulunan kan bağışı merkezi ile koordineli
olarak yıl içinde minimum iki kez kan bağışı kampanyası organizasyonu düzenleyerek, kan bağışçısı
kazanımı faaliyetlerine destek veriyorlar. Yine gönüllü öğrencilerin eğimlerini sürdükleri okullarında
kan bağışçısı kazanımına yönelik düzenledikleri interakf eğimler, kan bağışı merkezi personeli tarandan veriliyor. Böylece üniversitelerde bulunan
genç kitleye kan bağışı konusunda farkındalık yaralıyor.
Hedef 25 Kupası,
Bülent Ecevit Üniversitesinin
Bu kapsamda bu yıl 8. düzenlenen Ulusal Hedef
25 Çalıştayı, 2-6 Aralık 2013 tarihleri arasında Kemer
Majesty Mirage Park Resort Otel’de gerçekleşrildi.
46 üniversiteden 80 öğrencinin kalımıyla gerçekleşen ve üç gün süren çalıştayda, öğrencilere güvenli
kan temini projesi, kanın yapısı ve görevleri, bağışlanan kanlara uygulanan işlemler ve testler, kampanya oluşturma yöntemi, Türk Kızılayı gençlik
kolları, üniversite kulüpleri yapılanması ve kişisel gelişim ile ilgili eğimler verildi. 8. Hedef 25 Çalıştayı’na, 2011-2012 eğim öğrem yılı için Bülent
Ecevit Üniversitesi genelinde planladıkları kan bağışı
hedefini yüzde 178 olarak gerçekleşren ve 1. Hedef
25 Kupasını Bülent Ecevit Üniversitesi adına alan Arif
Muştu ve Erdi Türk tekrar davet edildi ve geçmiş yıllarda edindikleri deneyimlerini, Hedef 25 Çalışmalarına yeni kalan öğrencilerle paylaşarak onlara
liderlik e
ler.
BEÜ Kızılay Gençlik Topluluğu Kayseri’deydi
Türk Kızılayı Gençlik Hizmetleri Müdürlüğü tarandan,
9 - 10 Kasım 2013 tarihleri arasında, Kayseri’de düzenlenen “Türk Kızılayı Gençlik Kolları ve Üni-Kulüpleri Yapılanması” adlı çalıştaya, Üniversitemiz öğrenci
topluluklarından BEÜ Kızılay Gençlik Topluluğu temsil-
cileri de kaldı. Gençlik kollarına ve üni-kulüplerine yönelik eğimlerin düzenlendiği çalıştayda, BEÜ Kızılay
Gençlik Topluluğu, geçen yıl Üniversitemizin ev sahipliğinde gerçekleşen ‘Genç Kızılay’ projesini tanı. 25 kalımcının yer aldığı çalıştayda, Üniversitemizin yanı sıra,
Düzce, ODTÜ, Karabük ve Balıkesir üniversiteleri de
temsil edildi. Sunumların ardından proje grupları belirlenerek, yeni projeler oluşturuldu. Toplannın ikinci gününde ise, proje grupları, yazdıkları projelerin
sunumlarını gerçekleşrdiler.
Sakine - Şevki Yurtbay Araştırma Merkezi Binası
Basına Tanıtıldı
Üniversitemiz Çaycuma Yerleşkesi içerisinde bulunan Sakine- Şevki Yurtbay
Araşrma Merkezi Binası, 07.11.2013 tarihinde düzenlenen toplan ile basın
mensuplarına tanıldı. Basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği tanıma, Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer’in yanı
sıra, Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman,
Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen
ve Hayırsever iş adamları Zeki Yurtbay ve
Ömer Yurtbay kaldı.
Tanımda ilk olarak Çaycuma Meslek
Yüksekokul Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hikmet
Yazıcı binanın fiziki imkânları hakkında
bilgiler verdi. Yrd. Doç. Dr. Yazıcı; “Yurtbay Seramik A.Ş. tarandan yapımı tamamlanan Sakine- Şevki Yurtbay
Araşrma Merkezi Binası dört kaan oluşuyor ve yaklaşık 4.000 metrekare kapalı
alana sahip. Binada 10 derslik, 14 ofis, 4
gıda laboratuvarının yanında bilgisayar ve
dil laboratuvarları bulunuyor.” şeklinde
konuştu.
Basın mensuplarının ve tanıma kalan davetlilerin ayrı ayrı inceleme şansı
buldukları Sakine- Şevki Yurtbay Araşrma Merkezi Binasının derslikleri ve laboratuvarları, konforlu ve ferah dizaynı
ile beğeni topladı. BEÜ Rektörü Prof. Dr.
Mahmut Özer ve Yurtbay Seramik A.Ş.
Yönem Kurulu Başkanı Sayın Zeki Yurtbay, tanım esnasında basın mensupları
ile görüşlerini paylaşlar.
Prof. Dr. Mahmut Özer, Üniversitemizin büyüme ve imkânlarını genişletme yolunda ağı adımların meyvelerini
toplamaya başlamaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek, şöyle konuştu: “Bülent
Ecevit Üniversitesi tüm yerleşkelerinde,
mensuplarının yaşam kalitesini yükseltmek adına önemli adımlar ayor. Alan
bu adımlar kısa, orta ve uzun vadede kendisini artan bir hızla hisse
rmeye başlayacak. Üniversitemizin yarınını bugünden
planlama vizyonumuza verilen destek,
kurumumuza duyulan güvenin en önemli
göstergesidir. Bugün sizlere tanıtmaktan
büyük mutluluk duyduğumuz Araşrma
Merkezi binamız için, bundan bir ay önce
Yurtbay Seramik A.Ş. Yönem Kurulu
Başkanı Sayın Zeki Yurtbay ile bir proto-
kol değişikliğine imza atmış ve binada
Gıda Mühendisliği Programında Lisans,
Yüksek Lisans ve Doktora eğiminin yanı
sıra, diğer eğim öğrem ve araşrma
faaliyetlerinin yürütülmesine olanak sağlayan bir değişiklik yapmışk. Çaycuma
yerleşkemiz, Üniversitemizin en hızlı büyüyen yerleşkelerinden biri olmakla yenmeyen bir karakter sergiliyor. Bu
karakter, Sayın Zeki Yurtbay gibi hayırseverlerin büyük fedakârlıkları ile daha da
güçleniyor. Ben bu vesile ile Sayın Zeki
Yurtbay’ın şahsında tüm Yurtbay ailesine,
Üniversitemiz ve şahsım adına teşekkürlerimi ifade etmek isyorum. Sayın Yurtbay ile birlikte, bu güzel eserin ortaya
çıkmasındaki katkılarından ötürü Çaycuma Kaymakamımız Sayın Hasan Yaman’a ve binanın altyapı işlerinin
yapımını üstlenen Çaycuma Belediye Başkanımız Sayın Mithat Gülşen’e teşekkür
ediyor, Sakine- Şevki Yurtbay Araşrma
Merkezi Binasının Üniversitemize hayırlı
olmasını diliyorum.”
Rektör Özer, yoğun bir ilgi ve kalımla
tanımı takip eden basın mensuplarına
teşekkür ederek, Çaycuma Belediyesi’nin
yaklaşık bir ay gibi kısa bir sürede binanın
alt yapı işlerini tamamlamasın ardından,
açılış töreninde tekrar bir araya gelmeyi
temenni e
ğini belir
.
Üniversitenin ve özellikle Çaycuma yerleşkesinin kendileri için öneminden bahseden Zeki Yurtbay ise konuşmasında şu
görüşlere yer verdi: “Bülent Ecevit Üni-
versitesi şehrimiz ve bölgemizin geleceğine ışık tutan bir yükseköğrem kurumu
haline geldi. Bizler bu gelişmeleri takip etmekle yenmeyip, bu büyüme ve ilerleme azminin ortaklarından olmayı tercih
ediyoruz. Üniversitemizin Rektörü Sayın
Prof. Dr. Mahmut Özer’i Üniversitenin
başarılarından ötürü tebrik ediyorum.
Ayrıca bizlere bu başarılara ortak olma
rsa verdiği için de şahsım ve ailem
adına teşekkür ediyorum. Bugüne kadar
olduğu gibi, bundan sonra da Üniversitemizin atacağı adımlarda elimizden gelen
desteği sürdüreceğiz. Ortaya çıkan bu
esere bizlerin dışında katkı sunan Çaycuma Kaymakamımız Sayın Hasan Yaman’a ve Çaycuma Belediye Başkanımız
Sayın Mithat Gülşen’e de teşekkürlerimi
ifade etmek isyorum.”
Tanımın ardından davetliler ve basın
mensupları yemekte bir araya geldiler.
Burada birer açıklama yapan Yaman ve
Gülşen, Çaycuma ilçesi ve Zonguldak için
büyük bir önem taşıyan bu gelişmeden
duydukları memnuniye ifade e
ler.
Basın mensuplarının sorularını cevaplayan Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman,
şunları söyledi: “Bugün Üniversitemiz ve
Çaycuma için önemli bir etkinlikte bulunmaktan büyük mutluluk duydum. Bülent
Ecevit Üniversitesi ilçemizin ve bölgemizin gurur kaynağı durumunda olan bir
kurum. Üniversitemizde birbiri ardına yaşanan sevindirici gelişmeleri büyük bir sevinçle öğreniyoruz. Bu gelişmelerden bir
tanesi de bugün bizlere tanılan Sakine Şevki Yurtbay Araşrma Merkezi Binasının tamamlanması oldu. Öyle inanıyorum
ki Üniversitemiz gelişme ve büyüme noktasındaki kararlılığını bu şeklide sürdürdükçe, hayırseverlerin katkıları da o
nispee yükselecekr. İlçemiz adına bu
desteklerden büyük memnuniyet duyuyor ve bu süreçte Kaymakamlık olarak elimizden gelen desteği vermek isyoruz.
Ben özellikle Üniversitemizin yakalamış
olduğu kararlı büyüme ivmesi için Prof.
Dr. Mahmut Özer’e teşekkürlerimi ileyorum. Yurtbay Seramik A.Ş. Yönem Kurulu Başkanı Sayın Zeki Yurtbay ise
Çaycuma yerleşkesindeki büyümenin en
önemli destekçisi durumunda. Kendilerine de yapkları katkılar ve bugün tanımı yapılan bu eser için teşekkür
ediyorum
Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen de Çaycuma ve tüm Zonguldak adına
sevindirici bir gelişmenin daha tanığı olmaktan ötürü yaşadığı mutluluğa vurgu
yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öznesi Üniversite olan başarı ve övünç dolu
bir başka haberi daha almaktan son derece mutluluk duyuyorum. İlçemiz, Üniversitemizin burada ağı adımlarla
geleceğe daha güvenle ve umutla bakıyor. Zonguldak merkezinde ve ilçelerinde
Üniversitenin hiçbir birimini ihmal etmeden sürdürdüğü büyüme ve gelişme çizgisi, hepimiz için umut ve mutluluk
kaynağı oluyor. Bizler de Belediye olarak
bu gelişmelere katkı sunmamız gerekğinde, taleplere cevap vermek için gerekli
çalışmalara vakit kaybetmeden girişiyoruz. Üniversitemizden güzel ve sevindirici
haberleri almaya devam etmek dileğiyle,
bu eseri tamamlayarak ilçemize ve Üniversitemize kazandıran hayırsever iş
adamı Zeki Yurtbay başta olmak üzere
tüm Yurtbay ailesine teşekkürlerimi ileyorum. Üniversitemizin yürüüğü başarılı çalışmalar ve özellikle ilçemizde gerek
fiziki imkânlar, gerekse öğrenci sayılarında yaşan önemli gelişmelerden ötürü
Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer’e teşekkür borçlu olduğumuzu ifade etmek
isyorum.”
Tanıma Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer ile birlikte Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman, Belediye Başkanı Mithat Gülşen ve hayırsever iş adamı Zeki Yurtbay da kaldı.
Üniversİtemizden Büyük Fedakârlık Örneğİ:
9267 Ünİte Kan Bağışı
Şubesi ile birlikte
Üniversitemiz, Türk Kızılayı Genel Başkanlığı ve Zonguldak Türk Kızılayı
yürüüğü kan bağışı kampanyaları ile adından söz ermeye devam ediyor.
Üniversitemiz öğrenci ve çalışanları 2012 yılında bir
günde ve tek noktadan yaptıkları 705 ünite kan bağışı ile
Türkiye rekoru kırdıktan sonra, bu yıl Mart ayında “Kampüs’ün Kanında Hayat Var” isimli kampanya ile bir günde
1267 ünite kan bağışı yaparak kendisine ait olan rekoru
geliştirmişti.
Rekorun ardından kan bağışı kampanyalarına ara vermeden devam edilerek, Ekim ve Aralık aylarında toplam
1293 ünite kan bağışı daha yapıldı. Üniversitemizin çeşitli kampüslerinde Türk Kızılayı Zonguldak Kan Bağış
Merkezi ekipleri tarafından toplanan kanlarla her geçen
gün önemi artan kan bağışı konusunda ulusal bir farkındalık yaratmak istediklerini belirten öğrencilerimiz, kan
kampanyalarına desteklerinin devam edeceğini ifade ettiler.
Son üç yılda BEÜ öğrenci ve personelinin yaptığı kan
bağışının 9267’ye ulaştığını ifade eden Zonguldak Kızılay
Kan Bağış Merkezi Müdürü Dr. Ömer Selim Alan, konu
ile ilgili olarak şunları söyledi: “Ülkemizde ve Zonguldak’ta kana olan ihtiyaç hızla artıyor. Acil ve hayati bir
ihtiyaç olan kanın bir gün bize ya da sevdiklerimize de
lazım olabileceğini aklımızdan çıkarmadan bu konuda
hassasiyet göstermemiz gerekiyor. Bizler de bu konuda
vatandaşları daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. Bülent
Ecevit Üniversitesi öğrenci ve çalışanları kan bağışı noktasında çok büyük bir duyarlılık ve fedakârlık örneği ser-
giliyorlar. Son üç yıl içerisinde Bülent Ecevit Üniversitesinin yaptığı bağışlar toplam 9267 üniteye ulaştı. Kan bağışında ulaşılan bu sayı hakikaten olağanüstü bir
fedakârlığın göstergesi. İki yıl üst üste Türkiye rekorları
kıran ve yılın her dönemi bizlere kapılarını açan Bülent
Ecevit Üniversitesine başta Sayın Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer olmak üzere şükranlarımızı sunuyor, desteklerinin devamını diliyoruz.”
Konu ile ilgili olarak bir açıklama yapan BEÜ Rektörü
Prof. Dr. Mahmut Özer, toplumun tamamını ilgilendiren bu önemli konu ile ilgili olarak yeni çalışmalar planladıklarının müjdesini vererek şunları söyledi:
“Üniversitemiz eğitim öğretim, araştırma ve topluma
hizmet çalışmalarının yanında büyük bir önem atfettiğimiz sosyal sorumluluk projeleri ile ulusal anlamda
örnek gösterilen bir yükseköğretim kurumu kimliği kazanmaktadır. Bu durumu Zonguldak ve Üniversitemiz
için bir iftihar kaynağı olarak görüyor ve önümüzdeki
dönemde yapacağımız yeni çalışmaları şimdiden planlıyoruz. Sosyal sorumluk projeleri içerisinde son derece
hayati bir konu olan kan bağışına büyük önem vermekteyiz. Yıl içerisinde belirli dönemlerde büyük çaplı
kampanyalar düzenleyerek rekorlar kırılırken, diğer
yandan kan bağışını tüm birimlerimizde yıl boyu devam
eden bir iyilik hareketine dönüştürme faaliyetlerimiz
sürüyor. Çalışmalarımızda büyük bir istek ve duyarlılıkla bu kampanyalara sahip çıkan tüm akademik ve
idari personelimiz ile öğrencilerimize şahsım ve Üniversitemiz adına teşekkürlerimi sunuyorum. Elde edilen başarılarda birlikte olduğumuz Türk Kızılayı Genel
Başkanlığına, Zonguldak Türk Kızılayı Şubesine ve Zonguldak Kan Bağış Merkezine ayrıca teşekkür ediyor,
daha büyük başarılara beraberce ulaşmayı temenni
ediyorum.”
Öğrencilerimize bir hizmet daha
Öğrenci merkezli bir üniversite olma ilkesinden hareket eden
Üniversitemiz, öğrencilerimizin bilimsel ve akademik başarılarının yanı sıra, kültürel ve sporf yönlerden gelişmelerine de
büyük önem veriyor. Bu doğrultuda, Bülent Ecevit Üniversitesinde son yıllarda öğrenci merkezli pek çok çalışma ve yeniliğe
imza almaya devam ediliyor.
Bu gelişmelerden bir yenisi, Merkez Kampüs Spor Salonunda
bulunan BEÜ Fitness Salonunun, 12 Kasım 2013 tarihinden ibaren haa içi her gün 09.00 -17.30 saatleri arasında öğrencilerimize ücretsiz olarak hizmet vermesi oldu. Bu hizmeen
yararlanmak isteyen öğrencilerin Spor Salonunda kayıt masasına isim yazdırmaları yeterli oluyor. Salon ayrıca 17.30-23.00
saatleri arasında akademik ve idari personelimize hizmet vermeye devam ediyor.
Ahmet Ümit sevgisi
salona sığmadı
Ünlü yazar Ahmet Ümit, Üniversitemizin konuğu olarak 23 Aralık 2013 tarihinde Zonguldak’a geldi. İlk olarak BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut
Özer’i makamında ziyaret eden ünlü yazar, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda düzenlenen söyleşi ve imza gününde öğrencilerle buluştu.Ahmet Ümit, kalabalık izleyici kitlesi karşısında duyduğu mutluluğu şu sözlerle ifade e: “Zonguldak gerçekten farklı bir şehir. Ben bu
şehre her geldiğimde bitmeyen bu güzel enerji beni etkiliyor.” Ahmet Ümit söyleşine, “Sizlere anlatacak bir hikâyem var. Onu mu anlatayım
yoksa sorularınızı mı cevaplıyım?” sorusu ile başladı. İzleyiciler tercihlerini hikâyeden yana kullanınca Ahmet Ümit, dünyanın yedi farklı kıtasında yaşayan yedi farklı adamın aynı gece gördüğü bir rüyayı konu alan hikâyesini kendi üslubuyla anla. Hikâyenin edebi bir anlaya dönüşmesi için neler yapılması gerekğini anlam tarzında yarağı nüanslarla izleyiciye yansıtan Ümit, salondakilere keyifli anlar yaşa.
İzleyicilerin kitaplarında yarağı olay ve karakterler hakkındaki sorularını da yanıtlayan Ümit, söyleşinin arsından kitaplarını imzaladı.
Ahmet Ümit:
“Tüm dünya edebiyatından besleniyorum”
Ahmet Ümit ile BEÜ Zonguldak Meslek Yüksekokulu Radyo ve Televizyon Programcılığı öğrencisi Buse Avcı bir röportaj yap.
İşte, öğrencimizin sorularını içtenlikle yanıtlayan Ahmet Ümit’in söyledikleri…
''İSMİNİN KAYBOLMASINA RAZI OLMAZDIM''
Son romanınız olan Sultanı Öldürmek’i, 1978’de öldürülen edebiyat öğretmeninize adamışsınız. Hocanızdan çok etkilendiğiniz için mi, yoksa sizin üzerinizdeki
emeği için mi adadınız ?
Mehmet Savaş İslam, belir
ğim gibi bizim edebiyat
hocamızdı, kompozisyon dersimize de giriyordu aynı zamanda. Yazdığım kompozisyonlarda bana yüksek notlar
verirdi. Hocamı iyi, esmer bir insan olarak harlıyorum.
Bir gün öldürdüler onu. Kötü bir insan değildi, kimseye
her hangi bir zararı olmasının imkânı yoktu. Bir düşünceye inanıyordu sadece. Ben bu insanın isminin kaybolmasına razı olamazdım. Bir bakıma bugünlerin altyapısını
o hazırladı, bir vefa borcum vardı. O kadar çok öğretmen
öldürüldü ki, hepsi birer sayı olarak algılanıyor şimdi.
Onlar birer sayı değil, insandı. Bunu harlatmak amacım.
Kitaplarınızın beyazperdeye uyarlanması ne hisseriyor?
Güzel bir duygu. Yani bir başka sanat alanının, sinemanın edebiyaan yararlanması ve benim romanımın
başka bir sanat alanında ürüne neden olması çok sevindirici bir şey. Burada önemli olan, filmin romana uygun
olup olmadığıdır. Filmde kitaptakileri aramak uygun
değil. Filmi değerlendirirken de insanlar sinema ölçütlerine göre değerlendirmeliler, kitaba göre değil. Genellikle okur romanını daha çok beğendiğini dile geriyor.
Aslında bu doğru bir yaklaşım değil. Film nasıl çekildi, karakterler buna uygun mu? Konunun daha çok bu kısımlarıyla ilgilenilmesi gerekğini düşünüyorum.
Kitaplarınızdan Bab-ı Esrar'ı çok beğendiğimi dile gererek, bu kitabı hangi duygular içerisinde yazdığınızı
sormak isyorum?
Aslında başta bir duygum yoktu. Duygudan çok, düşüncem vardı. Mevlana düşüncesini anlatmak, özellikle
yazarken oluşan duygular enteresan oldu. Bu kitabı yazarken çok farklı duygulara gi
m, çok farklı dünyalara
adım am. Bir nevi ruh göçü yaşadım da diyebilirim.
Hayal ederek yazdım ve çok da güzel oldu.
Birçok insan sizin kitaplarınızdan besleniyor Peki siz
kimden besleniyorsunuz?
Tüm dünya edebiyandan beslendiğimi söyleyebilirim.
Hem Türk yazarlar hem yabancı yazarlar, özellikle klasikler beni çok etkiliyor. Orhan Kemal, Saik Faik Abasıyanık, Ahmet Hamdi Tanpınar, Reşat Nuri Güntekin,
Nazım Hikmet, Edip Cansever, Cemal Süreyya gibi edebiyat sanatçılarından etkilendiğimi söyleyebilirim.
''MASAL MASAL İÇİNDE''
En çok beğenerek yazdığınız kitap hangisi?
En çok beğendiğim kitabım ''Masal Masal İçinde'' oldu.
Annemden dinlediğim masallardan oluştuğu için o kitabın bendeki yeri ayrı. Aslında bütün kitaplarımı yazarken
zevk aldığımı söyleyebilirim; aksi takdirde zevk almadığım bir kitaba devam etmem.
Yakın tarihi anlatan siyasi bir roman yazmayı düşünür müsünüz,?
Benim bütün romanlarım bana göre siyasi roman niteliğindedir. Ama soruyu şöyle sorsaydınız ‘kendi hayamdan yola çıkarak Türkiye'deki solculuğu anlatmak’
deseydiniz, evet böyle bir roman aklımda var. Çünkü
gençlerin o dönemleri doğru bilmesini isyorum. Ve o
dönemde yaşamış biri olarak, bu kitabın gençlerimize kılavuz niteliğinde olacağını düşünüyorum .
Buse
Avcı
Ahmet
Ümit
BEÜ ve Manas Üniversitesinden
Değişim Anlaşması
Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut
Özer ve Kırgızistan - Türkiye Manas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sebaha
n Balcı, Mevlana Değişim Programı protokolüne imza alar. İmzalanan protokolde,
iki üniversitenin tüm bölüm ve programlarında öğrenci
ve öğrem elemanı değişimi öngörülüyor. Üniversitemiz adına Prof. Dr. Mahmut Özer, Kırgızistan - Türkiye
Manas Üniversitesi adına Rektör Prof. Dr. Sebaha
n
Balcı ve Rektör Vekili Prof. Dr. Asılbek Kulmırzayev’in
kaldığı törende imzalanan protokol, kurumlar arası
yeni iş birlikleri için zemin hazırlayacak.
Kırgızistan’ın başken Bişkek’te gerçekleşen imza töreninde konu ile ilgili bir açıklama yapan Prof. Dr. Mahmut Özer şu görüşleri dile gerdi: “Üniversitemizin
uluslararasılaşma vizyonu doğrultusunda gerek Avrupa’da gerekse soydaşlarımızın yaşadığı tüm coğrafyalarda gerçekleşrilebilecek iş birliklerine büyük önem
vermekteyiz. Burada alan imzalarla Üniversitemiz ile
Kırgızistan – Türkiye Manas Üniversitesi arasında öğrenci ve öğrem elemanı değişimini gerçekleşrebilmenin
zeminini
oluşturmuş
bulunmaktayız.
Öğrencilerimiz ve akademisyenlerimiz bu anlaşma doğrultusunda kişisel ve akademik gelişimlerine katkı yapmak üzere Kırgızistan – Türkiye Manas Üniversitesinde
çalışmalar yürütebilecekleri gibi, aynı şekilde Manas
Üniversitesinin öğrenci ve öğrem elemanları Üniversitemizde öğrenim görebilecek ya da çalışmalar yapabilecekler. İki üniversite arasında imzalanan protokolün
ötesinde, menler üstü bir iş birliğimiz olacağına inanıyor, burada alan imzaların üniversitelerimize ve ülkelerimize hayırlı olması diliyorum.”
Törende ev sahibi Üniversite adına açıklama yapan
Rektör Prof. Dr. Sebaha
n Balcı ise yapılan anlaşmadan duyduğu mutluluğu şu sözlerle ifade e
: “Üniversitemiz adına Türkiye’nin en hızlı büyüyen
üniversitelerinin başında gelen Bülent Ecevit Üniversitesi ile karşılıklı iş birliklerimizi arrıcı bir protokole
imza atmaktan büyük memnuniyet duymaktayım. İmzalanan protokol ile sağlanacak imkânlardan faydalanacak öğrenci ve öğrem elemanlarının bu iş birliğini
kurumları ve kendileri adına bir rsata dönüştürerek,
önemli çalışmalara imza atacaklarını ümit ediyorum.”
FİKİRLERİNİZ
BİZİM
İÇİN
DEĞERLİ
Prof. Dr. Asılbek Kulmırzaye
Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Mahmut Özer, Üniversitemizin tüm personeline,
e-posta yoluyla, “Fikirleriniz Bizim İçin Değerli”
başlıklı bir mesaj gönderdi. Bu sayede, Üniversite çalışanlarının düşünce, öneri ve katkılarının
Prof. Dr. Mahmut Özer’e doğrudan ulaşrılması
hedeflendi. Konuyla ilgili olarak Prof. Dr. Mahmut Özer’in açıklaması BEÜ’nün web sitesinde
şöyle yer aldı:
Bülent Ecevit Üniversitesinin Çok Değerli
Mensubu,
Ortak aklı önceleyen bir anlayış ve “Birlikte
Başaracağız” sloganıyla yola çıkğımız günden
ibaren Üniversitemizde yaşanan gelişmelere
birlikte tanıklık etmekteyiz. Kalımcılık odaklı
projelerle gelişen ve büyüyen Bülent Ecevit Üniversitesi ailesinin akademik ve sosyal olanaklarının gelişrilmesine yönelik çalışmaları değişik
vesilelerle sizlerle paylaşma imkânını bulduk. Elbee her türlü gelişme ve yenileşme, daha iyiye
ulaşma sürecinde alacak bir sonraki adımın
öncülü durumundadır. Bu bağlamda, Üniversitemizin eğim, araşrma ve topluma hizmet uygulamalarının sürdürüldüğü 11 ayrı yerleşkesini
kuşatan gelişmelerin eksik kalan yönlerinin yine
v, Prof. Dr. Sebaha
n Balcı
ve Prof. Dr. Mahmut Özer
sizlerin görüşleri ile en sağlıklı ve kapsamlı bir
biçimde tespit edilebileceğine inanıyoruz. Bu düşünce doğrultusunda, yerleşkelerinizde eksikliğini hisseğiniz hususları ve bu konulardaki
düşünce, öneri ve katkılarınızı beklemekteyiz. Bu
kapsamda, öncelikli olarak gördüğünüz üç hususu paylaşmanız, çalışmalarımız için yol gösterici olacakr.
Değerli katkılarınız için şimdiden teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Prof. Dr. Mahmut ÖZER
Prof. Dr.
Mahmut Özer
YÖK Başkanından
“Akademik Özgürlük Bildirisi”
Yüksek Öğrem Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çensaya, YÖK’ün kuruluş yıldönümü nedeniyle
“Akademik Özgürlük” konulu bir bildiri yayımladı. İşte
Çensaya imzalı o bildiri…
1. Üniversiteler hiçbir baskı ve engelleme söz konusu
olmaksızın, tüm fikirlerin, muhtelif hakikat iddialarının,
sosyal ve siyasi problemlerin özgür ve medeni bir şekilde
tarşıldığı, karmaşık sorunların açık bir biçimde ifade
edildiği ortamlardır.
2. Akademik özgürlük her şeyden önce, araşrma özgürlüğünü ve bu çerçevede temel bilgi yöntemlerini serbestçe kullanma hürriyeni, araşrma için gerekli
araçlara ve koşullara sahip olma hakkını ve bilimsel
üretme, bilgilendirme, öğrenme ve yayma hakkını içerir.
3. Öğrem elemanları hiçbir baskıya maruz kalmaksızın ve engellenmeksizin akademik özgürlükten azami ölçüde yararlanma, kendi tercih ve ilgileri doğrultusunda
araşrma ve inceleme yapma ve bunu öğretme hakkına
sahiprler.
4. Kuşkusuz öğrem elemanlarının sahip oldukları bu
öğrem özgürlüğü, öğrencilerin öğrenme özgürlüğünü
kısıtlayan bir biçimde kullanılmamalı; öğrem elemanları, öğrem ve araşrma süreçlerinde dogmak olmaktan kaçınarak öğrencilerin farklı düşünme ve bunu ifade
etme haklarına saygı duymalıdır.
5. Bu bağlamda öğrem elemanları, öğrencileri yeni
tanışkları fikirleri bütün unsurları ile birlikte değerlendirmeye ve anlamaya, kalmadıkları düşüncelere karşı
hoşgörülü olmaya ve farklı şekillerde düşünmeye teşvik
etmeli, öğrencileri kendi görüşlerini delillere dayanarak
oluşturmaları noktasında cesaretlendirmeleri ve bunları
Prof. Dr.
Gökhan Çensaya
özgürce ifade etmelerine imkân tanımalı, öğrencilerin
ifade özgürlüğüne saygı duymalıdırlar.
6. Üniversite yerleşkeleri öğrencilerin kendi görüşlerini
rahatlıkla ifade edebilecekleri güvenli ortamlar olmalıdır.
Entelektüel çeşitliliğin ve düşünsel çoğulluğun baskılanması; öğrem/öğrenim süreçlerinin verimliliğini azaltacak, öğrencilerin öğrenme özgürlüğünü kısıtlayacak,
eleşrel ve derinlikli düşüncenin oluşum imkânlarını zora
sokacakr.
7. Eleşrel düşünce ancak farklı görüşlerin bir arada rahatça ifade edilebildiği kampuslarda gelişir. Öğrenciler
kendi görüş, duruş, tavır ve farklılıklarından dolayı öğrem elemanları ya da diğer öğrenciler tarandan hiçbir biçimde engellenmeyeceklerini, hor görülmeyeceklerini ve
yaalanmayacaklarını hissetmelidirler. Hiçbir öğrenci
dünya görüşünden dolayı ayrımcılığa tabi tutulamaz. Öğrencilerin herhangi bir ders bağlamındaki akademik ölçme
ve değerlendirilmeleri, sadece dersin konusu ve içeriğine
yönelik olmalıdır. Adil olmayan yolla değerlendirildiğine
kanaat geren öğrencilerin buna iraz etme hakkı vardır.
8. Akademik özgürlük, üniversite ortamındaki herkesi
kapsar. Öğrem elemanları ve öğrenciler gibi, üniversiteye davet edilen misafirler de ifade özgürlüğüne sahiprler. Akademik, kültürel ve sporf amaçlarla
gerçekleşrilen etkinliklerde üniversitelerin konuğu olarak bulunan bireyler üniversite ortamına uygun bir biçimde karşılanmalı, siyasal görüşleri ya da kimlikleri
dolayısıyla ifade özgürlüğünden yoksun bırakılmamalı, öğrem elemanları ya da öğrenci grupları tarandan görüş
farklılıkları gerekçe gösterilerek engellenmemelidirler.
İfade özgürlüğü karşıt görüşteki insanlar için de geçerlidir. Karşıt görüştekiler davetli kişinin kendisini ifade etme
ve başkalarının onu dinleme hakkını ihlal etmedikleri sürece görüşlerini farklı şekillerde ifade edebilirler.
9. Öğrenciler de öğrem elemanları da doğru bulmadıkları ve onaylamadıkları konularda şiddete başvurmaksızın eleşrme ve protesto hakkına sahiprler. Ancak
bu hak, akademik etkinliklerin işleyişini ve üniversite düzenini sekteye uğratamaz. Öğrencilerin öğrenme, öğrem elemanlarının öğretme ve üniversite ortamında bir
düşüncenin dile gerilebilme özgürlüğünü kısıtlayan her
türlü eylem, işgal ve protesto; akademik özgürlüklerinin
ihlalidir. İfade özgürlüğü çoğulculuğun, hoşgörünün ve
açık fikirliliğin gereği ve demokrak toplumun olmazsa
olmaz koşuludur; ancak mutlak değildir. Bireysel hak ve
özgürlükleri hiçe sayan, hakaret, iira, aşağılama, taciz
ifadeleri içeren, ayaklanmaya çağıran ve farklılıklardan
dolayı açıkça zarar verme niyeyle kişileri ve grupları
hedef gösteren her türlü söylem ifade özgürlüğü ile asla
bağdaşamaz.
BEÜ’den Uluslararası Açılımlar
Üniversitemiz, BAS Institute of Management ve Business Academy Smilevski’nin işbirliği ile ortaklaşa düzenlenen ve teması
“Contribution of Human Resources and Organizational Change to Sustainable Company Competitiveness” olan Second
International Science Conference on Contemporary Management Challenges and
The Organizational Sciences, 1-3 Kasım
2013 tarihleri arasında Makedonya’nın Bitola (Manastır) şehrinde gerçekleştirildi.
Türkiye, Makedonya, Slovenya, BosnaHersek, İsviçre, Kosova, Sirbistan, Arnavutluk ve Hırvatistan’dan 150 katılımcının yer
aldığı ve 120 bildirinin sunulduğu konferans, altı oturumda yönetildi. Oturumlar,
insan kaynaklarının sistematik işleyişi,
insan kaynaklarının kurumsal özellikleri, innovasyon, girişimcilik ve örgütsel değişimler, rekabette tamamlayıcı iç faktörler,
rekabette dış faktörler ve örgütsel bilim-
lerle ilişkili diğer konularda gerçekleştirildi.
Üniversitemizi temsilen BEÜ Rektör Yardımcısı ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
(İİBF) öğretim üyesi, Prof. Dr. Muhlis Bağdigen ve Program Kurulu Üyesi olarak da İİBF
Dekanı Prof. Dr. Hasan Vergil, öğretim üyeleri Doç. Dr. Ahmet Ferda Çakmak ve Doç. Dr.
Şermin Şenturan temsil etti. Üniversitemizden de çalışmaların yer aldığı konferansın
açılış konuşmasını, Bülent Ecevit Üniversitesi
adına Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhlis Bağdigen yaptı. Bağdigen ayrıca konferans hakkında Üsküp Türk Radyosuna demeç verdi.
Prof. Dr. Bağdigen, Prof. Dr. Vergil, Yrd.
Doç. Dr. Çakmak ve Doç. Dr. Şenturan konferansın sosyal programı kapsamında, Şehir
Müzesi olarak bilinen ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik Askerî Rüştiyesindeki öğrenimini tamamladıktan sonra devam ettiği
Manastır Askerî İdadisi binasını da ziyaret ettiler.
Prof. Dr. Muhlis Bağdigen
Doç. Dr. Şermin Şenturan, Doç. Dr. Ahmet Ferda
Çakmak ve Prof. Dr. Hasan Vergil
MEVLANA’NIN EHLİBEYT’E BAKIŞI
Ünlü Yazar ve Senarist Ahmet Turgut BEÜ öğrencileriyle bir araya geldi.
Ünlü Yazar ve Senarist Ahmet Turgut, 4
Aralık 2013’te, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda “Vuslan 740. Yıl Dönümü
Etkinlikleri” kapsamında“Mevlana’nın Ehlibeyt’e Bakışı ”adlı söyleşide öğrencilerimizle
buluştu. Söyleşide ağırlıklı olarak tarihsel süreçte ehlibeyt ile ilgili anlalanların doğru
olup olmadığını ele alan ünlü yazar Ahmet
Turgut, tasavvufi konularda da bilgi verdi.
Kerbela olayıyla ilgili konuşan ünlü yazar
Turgut şunları söyledi:
“Kerbela’ya en kaba bakğımız zamanda
dahi oteritenin dayatmalarını görürüz. O gün
oterite Yezid’di. Meşru olmasa da otoriteydi
ve gücünü daya. Kur’an-ı Kerim’i harlayalım: Otorite kendi devamını ister ve bu devamlılığı sağlamak için rol modelleri budar.
Mesela, Nene Hatun bir rol modeldir; işgale
karşı direnen Türk kadını profilidir. Bugün bu
figüre ihyacımız yok; ama bir gün ülkede
ecnebi bayraklar dalgalanırsa Nene Hatun’un rol modelliğine ihyaç duyarız. Ben
işgal kuvvetleri komutanı olsam, Nene Hatun’un N’sini yasaklar, diğer N’sini de ayıplarım. Otoritenin illa Yezid olmasına gerek
yok, Hüseyin’i sevse bile diğerlerine rol
model olacağı için istemez. O yüzden, ikdara yürüyene kadar herkes Ehl-i Beyt taraarıdır. İkdara sahip olduktan sonra
onları unuurmanın yoluna bakar. Dinamizm üzerinde yürümek isteyen, Ehl-i Beyt’e
yönelir. Kurumsallaşmadan yana olansa,
Muavive’ye yönelir. Bu yüzden Kerbela hadisesi, bu topraklarda dönem dönem yükselir, dönem dönem unutulur, konuşulmaz. Bu
mezheple ilgili bir durum değildir.”
Konferansın ardından öğrencilerin sorularını yanıtlayan Ahmet Turgut’a Üniversitemizin teşekkür plakeni, BEÜ Basın Yayın ve
Halka İlişkiler Koordinatörü Yrd. Doç. Dr.
Hasan Özer takdim e
. Yoğun ilgi gören söyleşinin ardından kitaplarını imzalayan Turgut, öğrencilerle günün anısına fotoğraf
çekrdi.
Ahmet Turgut
Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan anlattı:
“MEVLANA’DAN ŞEYH GALİB’E: AŞK”
Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiya Bölümü öğrem üyesi Prof. Dr. Muhammet
Nur Doğan, 20 Aralık 2013 tarihinde Üniversitemizin
konuğu oldu.
Prof. Dr. Doğan, “Mevlana’dan Şeyh Galib’e: AŞK”
başlıklı konferansı öncesinde, BEÜ Rektörü Prof. Dr.
Mahmut Özer’i makamında ziyaret e
. Özer, kendisine
kitaplarını takdim eden Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan’a Üniversitemizin çeşitli armağanlarını sundu.
Ziyaren ardından, Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda öğrencilerle bir araya gelen Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan’ın, “Mevlana’dan Şeyh Galib’e Aşk” adlı
konferansına, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun,
akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz kaldı.
Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan konuşmasının başlangıcında, Üniversitemizin Fen Edebiyat Fakültesi Türk
Dili ve Edebiya Bölümü’nde sürdürülen çalışmaları
takdirle izlediğini, bölümün gelecekte dil ve edebiyat
adına önemli katkılar sağlayacağına inandığını söyledi.
Düşüncenin dil ve edebiyat ilişkisini temel bilimlerle
bağdaşran Doğan, “Bilimi farklı kategorilere ayırmamalıyız. Matemakten şiiri, şiirden matemaği ayırmadığımız gibi, fiziğin içindeki şiiri algılamalıyız.” dedi.
Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir Alman bilim adamı
‘matemak, Tanrı’nın şiiridir’ demişr. Dünyayı bütün
olarak algılamak önemlidir. Edebiyat, duygu ve düşüncelerin estek biçimde sözle ifadesidir. Roman, şiir,
öykü gibi türlerin yazarın kaleminde hayat bulur ve bu
bir yaracılık ürünüdür. Yaracılık, Allah’ın bir sıfadır.
Allah, diğer özellikleri gibi bu özelliğini de insanlara üflemişr. Bu yaracılığı yoktan var etmek olarak değil,
var olanları bir araya gererek yeni bir ürünü ortaya
koymak olarak algılamamız gerek.”
Mevlana’dan başlayarak Şeyh Galib’e kadar Divan
Edebiyanın aşk üzerine yazılmış eşsiz beyitlerini dinleyicilerle paylaşan Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan,
kendi araşrmalarından örnekler vererek, Divan edebiyana giriş yap. Mevlana, Fuzuli, Şeyh Galib gibi
önemli şairlerin eserleri içerisinde yer alan aşkın,
Allah’a yaklaşmak için izlenen bir yol olduğunu vurguladı. Doğan ayrıca şunları söyledi: “Aşk, sarmaşık demekr. Birbirini sonsuz aşkla sarmakr. İfade edilmek
istenen iki insan arasındaki aşk olsa dahi bu sonuçta en
büyük aşka, yani Allah’a karşı duyulan sonsuz aşka
ulaşma arzusunu içerir.”
Konferans sonunda öğrenciler için eserlerini imzalayan Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan’a, Üniversitemiz
Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Yrd. Doç.
Dr. Hasan Özer tarandan günün anısına teşekkür plake takdim edildi.
2013 YILI BİLİM-HİZMET ÖDÜLLERİ
VE AKADEMİK GİYSİ TÖRENİ
2013 Yılı Bilim-Hizmet Ödülleri ve Akademik Giysi Töreni Bülent Ecevit Üniversitesi Merkez
Yerleşkesi Spor Salonu’nda 28 Kasım 2013 tarihinde gerçekleşrildi.
Törene Zonguldak Valisi Ali Kaban, Barn Valisi Ali Çınar,
Ereğli Kaymakamı İbrahim Çay, Gökçebey Kaymakamı Bülent Hamitoğlu, Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, Zonguldak
Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Özbakır, Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Neşe Kurt, Ereğli Belediye Başkanı Halil
Posbıyık, Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen, Gökçebey Belediye Başkanı M. Zeki Kılınçarslan, TTK Genel
Müdürü Burhan İnan, öğrem üyeleri, davetliler, öğrenciler ve hayırseverler kaldı.
Saygı duruşu ve isklal marşıyla başlayan tören, BEÜ
Devlet Konservatuvarı Akademik Oda Orkestrası’nın sunduğu konserle renklendi. Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordünatörlüğünün hazırladığı üniversite tanım filmini
ilgiyle izleyen konuklar, üniversitenin son yıllardaki hızlı gelişimine tanık oldular. Ardından Profesör kadrosuna atanan 13 öğrem üyesine Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer,
Doçent kadrosuna atanan 21 öğrem üyesine ise Rektör
Yardımcıları Prof. Dr. M. Haluk Güven, Prof. Dr. Muhlis
Bağdigen ve Prof. Dr. Orhan Uzun tarandan cübbeleri giydirildi. Sosyal, fen, mühendislik ve sağlık alanlarında en çok
bilimsel yayın yapan öğrem üyelerine “BEÜ Bilim Ödülleri”nin sunulduğu törende, destek ve katkılarıyla üniversitemize kuruluşundan bu güne kalıcı tesisler kazandıran
hayırseverlere “BEÜ Hizmet Ödülleri” takdim edildi. Tören
düzenlenen kokteyl ile son buldu.
“Hayırseverin katkıları her türlü takdirin üzerindedir”
BEÜ Devlet Konservatuvarı Akademik Oda Orkestrası’nın sunduğu konserin ve Basın, Yayın Halkla İlişkiler
Koordünatörlüğünün hazırladığı üniversite tanım filminin gösteriminin ardından, açılış konuşmasını yapan Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, “2013-2014
akademik yılında ön lisans, lisans ve lisansüstü eğim alanlarında 6 Bin 500 yeni öğrenciye üniversite olarak kucak
açklarını söyleyerek, Bülent Ecevit Üniversitesinin her
geçen gün daha ileri gi
ğini belir
. Üniversitenin gelişi-
minde hayırsever iş adamlarının da büyük katkısı olduğunu
vurgulayan Rektör Özer şöyle konuştu: “Üniversitemiz her
geçen gün gelişiyor. Bu yaşanan gelişmelerde başta Sayın
Valimiz Ali Kaban ve milletvekillerimiz olmak üzere, Üniversitemizin başarma kararlılığına destek veren paydaşlarımızın büyük katkısı var. Bu noktada elbee
hayırseverlerimize çok şey borçluyuz. Katkı ve desteklerini
her türlü takdirin üzerinde gördüğümüz hayırsever kişi ve
kurumların Üniversitemize katkılarının artarak devam edeceğine inanıyoruz. Üniversitemize son bir yılda İlahiyat, Eczacılık ve Denizcilik olmak üzere 3 yeni fakülte ile Yabancı
Diller Yüksek Okulunu ve Ereğli Meslek Yüksekokulunu kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Üniversitemiz
ark 11 fakülte, 3 enstü, 1 Devlet Konservatuvarı, 3 yüksekokul, 7 meslek yüksekokulu ve 21 araşrma uygulama
merkezi ile eğim, öğrem, araşrma ve topluma hizmet
ürem faaliyetlerini etkin bir şekilde yerine geren, güçlü
bir yüksek öğrem kurumu haline gelmişr.”
Bilim-Hizmet Ödülleri ve Akademik Giysi Töreninde Profesör ve Doçent kadrolarına atanan öğrem üyeleri binişlerini giyerken alanlarında en çok yayın yapan akademisyenlere bilim ödülleri takdim edildi.
34 Öğretim Üyesi Cübbe Giydi
Ardından Profesörlük kadrosuna atanan 13 öğretim
üyesi ile Doçentlik kadrosuna atanan 21 öğretim üyesine “Akademik Giysi Töreni” düzenlenerek, cübbeleri giydirildi. Törende Üniversitemiz öğretim üyeleri
Prof. Dr. Orhan Uzun, Prof. Dr. Güray Uyar, Prof. Dr.
Hüseyin Aytekin, Prof. Dr. Selçuk Keser, Prof. Dr. Sibel
Örsel, Prof. Dr. Ülkü Özmen, Prof. Dr. Nilgün Solak
Tekin, Prof. Dr. Zehra Kurçer, Prof. Dr. Selda Sarıkaya,
Prof. Dr. Şenay Özdolap, Prof. Dr. Banu Doğan Gün,
Prof. Dr. Füsun Cömert, Prof. Dr. Ahmet Dursun; Doç.
Dr. F.Ebru Ofluoğlu Demir, Doç. Dr. Gonca Handan
Üstündağ, Doç. Dr. Hatice Çölgeçen, Doç. Dr. Ahmet
Ferda Çakmak, Doç. Dr. İnan İlker Arıkan, Doç. Dr. Nilüfer Okan Kandemir, Doç. Dr. Rasim İlker Gökbulut,
Doç. Dr. Olgay Yaralı, Doç. Dr. Süleyman Yaman, Doç.
Dr. Nihal Pişkin, Doç. Dr. Şeyda Korkut, Doç. Dr.
Murat İnanç Cengiz, Doç. Dr. Kadir Demir, Doç. Dr.
Yüksel Soykan, Doç. Dr. Süreyya Altın, Doç. Dr. Mutlu
Yüksek, Doç. Dr. Ferhat Matur, Doç. Dr. Mehmet
Araslı, Doç. Dr. Cumhur Aydemir, Doç. Dr. Yusuf
Alemdar ve Doç. Dr. Turgut Karabağ akademik kıyafetlerini giyme mutluluğu yaşadılar.
En Fazla Yayın Yapan Akademisyenler Ödüllendirildi
Akademik yükseltme töreninin ardından, 2013
Bilim Ödülleri Törenine geçildi. Törende, Fen Bilimleri alanında birincilik ödülünü Prof. Dr. Baki Hazer,
ikincilik ödülünü Prof. Dr. Hüseyin Aytekin alırken,
üçüncülük ödülünü ise Yrd. Doç. Dr. M.Emre Hanhan,
Prof. Dr. Özden Özel Güven, Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Baldık paylaştılar. Mühendislik Bilimleri alanında birincilik ödülünü Doç. Dr. M. Emre Kartal, ikincilik ödülünü
Yrd. Doç. Dr. Y.Aytaç Onur, üçüncülük ödülünü Yrd.
Doç. Dr. Kemal Barış aldı. Sağlık Bilimleri alanında birincilik ödülünü Doç. Dr. Turgut Karabağ, ikincilik ödülünü Prof. Dr. Mustafa Aydın ve Yrd. Doç. Dr. M. Raşit
Sayın alırken, üçüncülük ödüllerini ise Yrd. Doç. Dr.
İbrahim Akpınar ile Doç. Dr. İnan İlker Arıkan kazandı.
Sosyal Bilimler alanında birincilik ödülünü Yrd. Doç.
Dr. Ertuğrul Yıldırım, ikincilik ödülünü Yrd. Doç.
Dr.Hasan Said Tortop, üçüncülük ödülünü ise Yrd.
Doç. Dr. Emrah İsmail Çevik aldı.
Hayırseverler Duygusal Anlar Yaşadı
Bilim Ödülleri Töreninin ardından, Üniversitemize
kuruluşundan itibaren bağışlarıyla katkı sağlayan hayırsever iş adamlarımıza hizmet ödülleri verildi. Basın
Yayın Halkla İlişkiler Koordinatörlüğünün üniversitemize katkı sağlayan kişi ve kuruluşlar için hazırladığı
kısa filmlerin ardından sahneye çıkan hayırseverler
duygusal anlar yaşadı. Zeki Yurtbay, Mithat Çanakçı,
Mehmet Çanakçı, Ahmet Erdoğan, Yusuf Günay, Mevlüt Hamzaoğlu, Ümit Velioğlu, Zuhal Yılmaz, Ali
Osman Odabaş, Hikmet Odabaş, Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası ve Türkiye Diyanet Vakfına katkılarından
dolayı teşekkür edilerek, hizmet ödülleri sunuldu.
2013 Bilim-Hizmet Ödülleri ve Akademik Giysi Töreni
akademik personel yemekhanesinde gerçekleştirilen
kokteyl ile sona erdi.
Törende Üniversitemize kuruluşundan ibaren kalıcı eser/tesis kazandıran hayırseverlere BEÜ Hizmet Belgesi ve Ödülü takdim edildi.
Osmanlı dönemine ait maden
haritası BEÜ’ye armağan edildi
Fah Koleji Genel Müdürü Mustafa Alpaslan, Fah Koleji Müdürü Mehmet Sarısoy ve FEM Dershanesi Müdürü Yusuf Menteşe, 6 Kasım 2013 tarihinde, Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer’e nezaket ziyarende
bulundular.
Alpaslan, Sarısoy ve Menteşe, Üniversitemizin Maden Haritacılığı Müzesine armağan etmek üzere gerdikleri Osmanlı Döneminde çıkarılan
maden haritasını, Rektör Özer’e takdim e
ler. Fah Koleji Genel Müdürü
Mustafa Alpaslan ziyaree yapğı konuşmada, Bülent Ecevit Üniversitesinin Zonguldak’la ilgili çalışmaları, şehir ve bölge adına önemli eksiklikleri gideriyor. Bu anlamda, Maden Haritacılığı Müzesi de şehrin kaderini
belirleyen “karaelmas”ın tarihini izleyebilmemiz açısından çok önemli bir
hizmet oldu. Üniversiteyi şehirle bütünleşren çalışmaları dolayısıyla Sayın
Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer’e teşekkür ediyor; bu armağanla Müzeye bir katkı sağlamak isyoruz.” dedi.
Prof. Dr. Mahmut Özer, ziyaren kendisini son derece memnun e
ğini
belirterek şunları söyledi: “Üniversitemizin her köşesini gelişrmek için çalışıyoruz. Burada ihmal etmemek için son derece zlik gösterdiğimiz
önemli iki husus var ki; onlar da ahde vefa ve kadirşinaslık duyguları. Zonguldak’ın varlık sebebi olan karaelmas için Üniversite olarak sürdürdüğümüz bu çalışmaların destek almasından da büyük mutluluk duyuyoruz. Bu
haritayı Müzemizin en güzel köşesinde sergileyeceğiz. Ziyareniz ve değerli armağanınız için teşekkür ediyorum.”
“Osmanlı
Devleti
İdaresi’nde
Mısır’’
Konferansı
Prof. Dr. Mahmut Özer ve Mustafa Alpaslan
Yrd. Doç. Dr.
Sevda Özkaya
Kastamonu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih
Bölümü Öğrem Üyesi, Yrd. Doç. Dr. Sevda Özkaya,
Tarih Kulübü’nün etkinliği çerçevesinde, 16 Aralık 2013
tarihinde, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda
‘‘Osmanlı Devle İdaresi’nde Mısır’’ konulu konferans
verdi.
Yrd. Doç. Dr. Sevda Özkaya, kısaca Mısır’n genel tarihi
hakkında bilgi verdikten sonra, Mısır’ın Osmanlı Devle’nin idaresine giriş sürecini anla. Özkaya, Mısır’ın Osmanlı idaresine girdikten sonra ayrı bir dönem yaşamaya
başladığını belir
ve özellikle Mehmet Ali Paşa’nın Mısır’ın imar ve teşkilanda önemli rol aldığını kayde
. Bugünkü Mısır halkının Osmanlı Devle’ne bir işgalci
gözüyle bakmadığını, tam aksine bir özlem duyulduğunun da alnı çizdi. Mısır, Osmanlı idaresine girdikten
sonra Türk Kültürünün hızlı bir şekilde yayılmaya başladığını ayrıca bugün bile Türk Kültürünün etkilerine rastlamanın mümkün olduğunu söyledi. Özkaya, 19. Yüzyılın
Osmanlı Devle için bir yıkım süreci olduğunu ve yine bu
yüzyılda, Mısır’ın Osmanlı idaresinde çıkğını harla.
Radyo Televizyon Programcılığı
Öğrencilerinin Ziyaretleri Sürüyor
Bülent Ecevit Üniversitesi Görsel, İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı Bölümü, Radyo Televizyon Programcılığı Programı öğrencileri, 18 Aralık
2013 tarihinde Karaelmas Gazeteciler Derneği ve
Pusula Gazetesi’ni ziyaret ederek, günlük bir gazetede muhabirin çalışma sistemi, yayın polikaları, haber yazma - yayımlama eği ve medyada
ishdam olanaklarıyla ilgili bilgi aldılar.
“Meslekte başarılı olmak için sürekli okumalı
ve kendinizi gelişrmelisiniz”
Radyo Televizyon Programcılığı Programından
altmışa yakın öğrenci Öğrem Görevlisi Sonay Çalışoğlu ve Öğrem Görevlisi Fah Erdoğan eşliğinde ilk olarak Karaelmas Gazeteciler Derneği
(KGD)’ni ziyaret e
ler. Öğrenciler, Dernek Başkanı Osman Sav’dan mesleğe yönelik önemli bilgiler aldı. Gazeteciliğin sürekli öğrenme ve kendini
gelişrme üzerine dayalı bir meslek olduğunu belirten Sav şöyle konuştu: “ Gazetecilik çok eğlenceli bir meslekr ve bu mesleğe bir başlayan kolay
kolay kurtulamaz bir virüs gibi bulaşır. Meslekte
başarılı olmak için sürekli okumak ve kendinizi gelişrmek çok önemlidir. Hepinizin gözleri parlıyor.
Bu da gösteriyor ki, meslekte çok başarılı isimler
olacaksınız. Karaelmas Gazeteciler Derneği olarak
zaman zaman mesleki anlamda eğici etkinlikler
düzenliyoruz. Bu etkinliklerden sizlerin de yararlanabilmesi için elimizden gelen desteği vermeye
hazırız. Stajlarınız konusunda da elimden geleni
yapmaya hazırım. Medya açısından gelişmiş bir
ilde, böyle bir bölümün olması ve sizler gibi değerli gençlerin yeşmesi, medya sektörü için de
büyük bir şans. Merak e
ğiniz bir konuda ya da
mesleki sorunlarınız da her zaman gelip bizden
destek alabilirsiniz. Bugün burada olduğunuz için
hocalarımıza ve sizlere çok teşekkür ederim”
Ardından ziyaret edilen Pusula Gazetesi’nde,
gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Alla Öksüz ve
İmyaz Sahibi Ali Rıza Tığ, mesleki tecrübelerini
öğrencilerle paylaşarak, öğrencilerin sorularını cevapladı. Yerel gazeteleri ayakta tutan gücün tarafsız ve etkili yayıncılık olduğunun alnı çizen
Alla Öksüz, “Yerel gazeteler her zaman güçlü ve
etkili yayıncılık anlayışına sahip olmalı ki, ayakta
kalabilsinler. İyi bir gazeteci iyi bir gözlemci olmalı
ve yapacağı habere kendisi gitmeli. Biz gazetemizde her türlü görüşe yer veriyoruz ve her haberin gazetemizde yer almasına özen
gösteriyoruz. Zaten gazeteci de böyle olmalı; her
kesimin sorunlarına açık olmalı” şeklinde konuştu.
“Yapğınız işi severseniz başarılı olmamanız
için hiçbir sebep yok”
Pusula Gazetesi İmyaz Sahibi Ali Rıza Tığ ise,
öğrencilerle gerçekleşrdiği samimi sohbee, gazetelerin yeni bakış açılarına ihyaç duyduğunu
anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz yıllardır
Zonguldak’ta yaşıyoruz ve çarşı içerisindeki derenin kokusu ark bize çok doğal geliyor. Ancak sizlere farklı gelebilir ve buradan bir haber
çıkarabilirsiniz. Gazetelerin sizler gibi pırıl pırıl
gençlere ihyacı var. Gazete işleyişini görmek ve
burada bu havayı teneffüs etmek isterseniz, Pusula Gazetesi’ne gelebilir ve merak e
klerinizi öğrenebilirsiniz. Sizler yeter ki yapğınız işi sevin,
başarılı olmamanız için hiçbir sebep yok”
Ziyaret sonrasında Pusula Gazetesi haber merkezini gezen ve çalışmalar hakkında bilgi alan öğrenciler, günün anısına hara fotoğra çekrdi.
HAYATIMIZDA
MATEMATİĞİN YERİ
Prof. Dr.
Erdal Coşkun
Fen-Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü Başkanı, Prof. Dr.
Erdal Coşkun, 5 Aralık 2013 tarihinde, Tahir Karauğuz Konferans Salonunda ‘‘Hayatımızda Matematik’’ konulu bir konferans verdi. Zonguldak Meslek Yüksekokulu, Mimarlık ve Şehir
Planlama Bölümü tarafından düzenlenen ve öğrencilerin yoğun
ilgi gösterdiği konferansa, Gökçebey Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Bülent Haner, ZMYO Mimarlık ve Şehir Planlama Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Veli Akarsu, akademik ve idari
personel de katıldı.
Prof. Dr. Erdal Coşkun, özellikle bütün eğitim ve öğrenim hayatımız boyunca işlenen matematik konularının hayatta kullanılması gerektiğine vurgu yaparak başladığı konuşmasında,
günlük yaşamdaki bazı somut problemlerin, matematiğin basit
temel teorem ve kavramlarının doğru kullanılarak nasıl çözüleceğini anlattı. Matematikte kullanılan üçgenlerde benzerlik teoremi yardımı ile binaların yüksekliği ve nehirlerin genişliğinin
hesaplanmasını örnek veren Prof. Dr. Coşkun, günlük hayatta
iki sayının çarpımı ile sıklıkla karşılaşıldığı, bu problemin matematikteki karşılığının çarpmanın toplama veya çıkarma üzerindeki dağılma özelliği uygulanarak kolayca çözülebileceğini
örnekleri ile açıkladı.
Öğrenciler, Karaelmas Gazeteciler Derneğini ve Pusula gazetesini ziyaret e.
Vefatının 30. Yılında Necip Fazıl Şiir Şöleni
Ünlü şair Necip Fazıl Kısakürek’in 30. ölüm yıldönümü
dolayısıyla, BEÜ Şiir Topluluğu tarandan düzenlenen
“Necip Fazıl Şiir Şöleni”, 26 Aralık 2013 tarihinde Prof. Dr. Arif Amirov Konferans
Salonunda gerçekleşrildi.
Ünlü şairin şiirlerinden oluşan dinleyi,
akademik ve idari personelimiz, öğrencilerimiz ve Zonguldaklı şiir severler izledi.
Şiir Topluluğu üyesi öğrencilerin seslendirdiği duygu ve coşku yüklü her bir şiir ve şiir
aralarında bağlama ve gitar eşliğinde ses-
lendirilen türküler, izleyicilerin beğenisini kazandı.
BEÜ Şiir Topluluğunun etkinliğinde, BEÜ Genel Sekreterlik personeli İnci Yamak şiirler arasında
geçiş menlerini, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğünde görevli Esra Güner
ise dinlenin ilk eseri
olan “Canım İstanbul” adlı şiiri seslendirerek Şiir
Topluluğuna
destek verdi.
Necip Fazıl’ın ölümsüz eserlerinden “Ben” Eren
Kurt, “Bekleyen” Gönül Arpa, “Visal” Fırat Ataç,
“Geçilmez” Kerim Tunçer, “Sakarya Türküsü” Yasir
Akyol, “Anneciğim” Sümeyye Dumanlı, “Veda” Esra
Öztürk, “Kaldırımlar” Gülhan Kanyılmaz, “Zindandan Mehmet’e Mektup” Fatma Kahraman ve “Perdeler” Mesut Köseoğlu tarafından seslendirildi.
Okan Cinemre gitarda, Onur Onbaşı bağlamada
Şiir Topluluğuna eşlik etti. Dinletinin sonunda
izleyiciler Topluluğu dakikalarca ayakta alkışladı.
Fatma
Kahraman
Esra
Güner
Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın’la
“MEVLANA ÖLDÜ MÜ?”
Kelimelerin Dünyasına Yolculuk
Prof. Dr.
Şükrü
Haluk Akalın
Üniversitemizin Vuslat’ın 740. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Eğimci – Yazar Tahir Taner tarandan, 2 Aralık 2013 tarihinde bir konferans verildi. Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda düzenlenen
“Mevlana Öldü Mü?” başlıklı konferansta Taner, Mevlana hakkında bilinen yaygın yanlışlara değinerek günümüzde de Mevlanaların var olduğunu belir
. Mesnevi’den anekdotlarla konuşmasını zenginleşren Tahir
Taner, bu etkinliğin gerçekleşrilmesinde emeği geçen BEÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Samet Memişoğlu’na teşekkür e
. Konferansın ardından
Tahir Taner’e BEÜ Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Yrd. Doç.
Dr. Hasan Özer tarandan Üniversitemizin teşekkür plake sunuldu.
Prof. Dr.
Orhan Uzun
Türk Dil Kurumu önceki Başkanlarından
Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, Üniversitemizin konuğu oldu. Prof. Dr. Akalın, Prof. Dr.
Arif Amirov Konferans Salonunda “Kelimelerin Dünyasına Yolculuk” başlıklı bir konferans verdi. BEÜ Şiir Topluluğu tarafından
29 Kasım 2013 tarihinde, Prof. Dr. Arif
Amirov Salonunda düzenlenen konferansa,
Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencileri yoğun ilgi gösterdi.
Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın konferansında kelimelerin de insanlar gibi bir yaşantısı olduğunu, zaman içinde anlam ve
yapılarının değiştiğini belirtti. Atasözleri ve
deyimlerden örnekler veren Akalın, ünlü
edebiyatçı, yazar ve araştırmacıların yaşantılarından kesitler sunarak, salondakilere keyifli anlar yaşattı.
Türkçenin çok zengin bir kelime hazinesine sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr.
Şükrü Haluk Akalın, renklere, yemeklere
verilen adların bu zenginliğin en güzel yansımalarından olduğunu belirtti. Konferans
anısına Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan
Uzun tarafından teşekkür plaketi takdim
edilen Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, program sonrasında Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özeri makamında ziyaret etti.
Tahir
Taner
Kahramanlar Sahnedeydi
Tüm dünyada 21 Aralık’ta kutlanan “Roman Kahramanları Günü”, Üniversitemizin ev sahipliğinde düzenlenen bir etkinlikle Zonguldak’ta da kutlandı. Bülent
Ecevit Üniversitesi Arif Amirov Konferans Salonu’nda
yapılan kutlamaya Zonguldaklılar yoğun ilgi gösterince,
pek çok izleyici ayakta kaldı. Türk ve dünya edebiyanın önde gelen 28 yazarının yarağı 47 karakter, Mehmet Çelikel Lisesi, Zonguldak Atatürk Anadolu Lisesi,
Zonguldak Fen Lisesi, Kız Teknik ve Meslek Lisesi, Zonguldak Endüstri Meslek Lisesi ve Bülent Ecevit Üniversitesi öğrencileri tarandan dramaze edilirken,
Zonguldaklı şair Gülden Işık da, Fakir Baykurt’un ünlü
“Yılanların Öcü” romanının Irazca Ana’sı olarak sahne
aldı. Gösterilerin sonunda sahneye çıkan Fahri Boz-
baş’ın “Göçük Mehmet” plemesiyle sunduğu performans salonu dolduran izleyicilerce soluksuz izlendi.
Zonguldak İl Halk Kütüphanesi Okur Grubu tarandan
tasarlanan ve Roman Kahramanarı Dergisi’nce desteklenen etkinliğin sunumlarını Mehmet Çelikel Lisesi Edebiyat Öğretmeni Şenay Koca yap.
Etkinliğin sunum konuşması yapan Şenay Koca şöyle
konuştu: “Amacımız, çevremizde kitaba ve okuruna ışık
yakmak, okuyucuları bir araya toplamak, edebiyan sihriyle, boyasıyla kenmizi renklendirmek, okulları, öğretmenleri, sanat ve edebiyata meraklı kent halkını bir
etkinlik etranda toplayıp paylaşımlarını arrmak,
Roman Kahramanlar Günü adı alnda Zonguldak’ta bir
edebiyat fesvalinin başlangıcını yapmakr. Onlar,
ikinci bir hayan kahramanları. Hem gerçek yaşamın
içinden çıkan, hem de o yaşamın ‘run’, ‘sıkıcı’, ‘günlük’
edimlerinden uzak, ama daha çok seçilmiş olayların, seçilmiş hikâyelerin, seçilmiş ruhsal ve duygusal hallerin
içinde yaşayan kişiler, roman kahramanları... Hem bizden birileri, hem değil… Hem çok tanıdık, hem biraz yabancı… Hem alabildiğine gerçek, hem olağanüstü…
Gerçek hayaa hiç kimse birbirini bu denli derinlemesine tanımaya, anlamaya ve çözümlemeye çalışmazken,
kâğıt üzerinde karşımıza çıkan bu kişileri keşif yolculuğunun böylesine cezp edici olması, anlalmaz karşıtlıklardan.”
Daha sonra 28 yazarın 47 karakteri öğrenciler tarandan canlandırıldı.
“Matruşka” Oyunu
Üniversitemizde Sergilendi
Üniversitemizde 27 Aralık Cuma günü Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda
Cantuğ Turay ve Begüm Topçu tarandan “Matruşka” isimli oyun sergilendi.
Yönetmenliğini Cantuğ Turay’ın yapğı, kadın erkek ilişkilerini mizahi bir dille anlatan iki kişilik oyun, seyirciler tarandan büyük beğeni topladı. İlginin büyük olduğu
oyun, salonda yer kalmaması nedeniyle çok sayıda izleyici tarandan ayakta izlendi.
Oyunun sonunda ünlü yatrocular, öğrencilerle hara fotoğra çekrdi.
Begüm Topçu
Cantuğ Turay
4. Geleneksel Etkinlikler Haftası
Denizcilik Fakültesi ve Karadeniz Ereğli Meslek Yüksekokulu’nun ortaklaşa düzenlediği ve 9-15 Aralık 2013
tarihleri arasında gerçekleştirilen 4. Geleneksel Etkinlikler Haftası çerçevesinde, bireysel ve takım turnuva-
ları ile çeşitli yarışmalar düzenlendi. Etkinlikler kapsamında bireysel karşılaşmalar; Masa tenisi, Dart, Satranç, 9 taş, Tavla ve Bilek güreşi olarak 6 kategoride,
takım karşılaşmaları ise Voleybol, Futsal, Basketbol ola-
rak üç kategoride yapıldı. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği turnuvalarda dereceye giren yarışmacılara, 16
Aralık 2013 tarihinde madalyaları ile çeşitli sürpriz hediyeler verildi.
Patent Farkındalık Semineri
Patent Bilgi Destekleme Ofisi tarafından, 10.12.2013 tarihinde Üniversitemizde “Patent Farkındalık”
semineri düzenlendi. Prof. Dr. Arif
Amirov Konferans Salonu’nda düzenlenen seminere, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun, öğretim
elemanları ve öğrenciler katıldı.
“Yenilikçi düşünce ve
teknoloji transferi gibi
kavramlar önemkazanıyor”
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan
Uzun açılış konuşmasını yaptığı seminerde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin günümüzdeki önemine değindi.
Bilgi Toplumuna geçiş sürecinin,
uluslararası ekonomik sistemin dayandığı pek çok kavramı temelinden
sarstığına vurgu yapan Prof. Dr.
Uzun, “Bu dönüşüm sürecinde, sanayi toplumunda büyük önem atfedilen iş gücü, hammadde, doğal
kaynaklar gibi kavramlar eski önemlerini yitirerek, bunların yerini bilgi,
yenilikçi düşünce, inovasyon ve teknoloji transferi gibi kavramların aldığını görmekteyiz.” şeklinde konuştu.
Açılış konuşmasının ardından, Türk
Patent Enstitüsü Başkanlığı’nda görevli Mühendis Fikret Kurşun ise
şunları söyledi: “Tasarım ve farkındalığın önemi gelişen teknolojiyle
birlikte her geçen gün artmaktadır.
Bunun farkına varmak ve bunun için
gerekli eğitimleri almak çalışanlar
için çok önemli. Endüstriyel tasarım
ve farkındalık konuları hakkında bilgi
paylaşımı yapmak için Bülent Ecevit
Üniversitesinde bulunmaktan mutluluk duyuyoruz.”
Türk Patent Enstitisü Başkanlığında
Marka Uzman Yardımcıları olan Elif
Aykurt ve Ozan Yıldız ise marka farkındalık sistemi hakkında bilgi verdi.
Toplantıda son olarak, Türk Patent
Enstitüsü Patent Uzman Yardımcısı
Ertan Biçer, patent tescil sistemiyle
ilgili önemli bilgiler verdi.
Seminerde Biçer, Aykurt, Yıldız ve Kurşun önemli bilgiler verdiler.
Çevre Görevlisi Değil,
Günümüzde
Çevre Mühendisiyiz!
Yabancı Dilin
Önemi Konferansı
Üniversitemizin İksat Öğrenci Topluluğu tarandan, 27 Kasım
2013 tarihinde “Günümüzde Yabancı Dilin Önemi” konulu bir konferans gerçekleşrildi. Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda
düzenlenen toplanya öğrenciler yoğun ilgi gösterdiler.
Konferansa konuşmacı olarak kalan Hanifi Cağ, günümüzde yabancı dilin taşıdığı önemi, çarpıcı örneklerle anla. Yabancı dil becerisine sahip olmanın günümüzde ark bir ihyaçtan çok,
zorunluluk haline geldiğini belirten Hanifi Cağ şöyle konuştu: “Bir
bireyin eğim durumu, ilgi alanı, mesleği her ne olursa olsun, yabancı dil bilgisi hayan her alanında bir ihyaç durumundadır. Akademik anlamda da nitelikli bir eğim almanın yolu, her şeyden önce
bir yabancı dile hâkim olmayı gerekrir. Gerek sosyal gerekse fen bilimleri alanlarındaki güncel gelişme ve yenilikleri takip edebilmek
için yabancı dil bir zorunluluktur.”
Hanifi Çağ
Doç. Dr.
Ayten Genç
Prof. Dr.
Yılmaz Yıldırım
Bülent Ecevit üniversitesi Çevre Öğrenci
Topluluğu, 16 Aralık 2013 tarihinde Çevre
Mühendisliği öğrencileri ile Prof. Dr. Arif
Amirov Konferans Salonu’nda bir tanışma
toplansı düzenledi. Mühendislik Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım ve Çevre Mühendisliği öğrem üyelerinin kaldığı toplanda Çevre Topluluğu tanılarak, projeler
hakkında bilgiler verildi ve kısa bir söyleşi
gerçekleşrildi. Toplanda Çevre Topluluğu
üyelerinin hazırlamış olduğu “Çevre Mühendisi Nedir?” isimli video büyük beğeni topladı. Çevre Mühendisliği Bölümü’ne yeni
kalan öğrencilerin öğrem üyeleri ile tanışma rsa bulduğu söyleşide, bölüm öğrencileri öğrenci değişim programları
hakkında da bilgilendirildiler.
Söyleşinin diğer bir konusu, Çevre Mühendisliği Odasının başlatmış olduğu “Çevre Görevlisi Değil, Çevre Mühendisiyiz” başlıklı
imza kampanyası oldu. Çevre Topluluğu üyeleri, imza kampanyasına destek amacı ile
merkez kampüsün çeşitli noktalarında açkları stantlarda öğrencileri ve öğrem üyelerini bilgilendirerek, kampanyaya destek
oldular.
Geleceğin Diş Hekimleri
önlüklerini giydi
Diş Hekimliği Fakültesi Beyaz Önlük Giyme
ile Yüksek Onur ve Onur Belgesi Takdim Töreni, 18 Kasım 2013 tarihinde, Tıp Fakültesi A
Salonu’nda gerçekleşrildi.
Törene Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. M. Halûk Güven,
Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Prof. Dr. Orhan
Uzun, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
M. Selçuk Oruç, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Mustafa Aydın, akademik ve idari personel,
öğrenciler ve aileleri kaldı.
Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M.
Selçuk Oruç, beyaz önlüğün hekimin temizliğini, hasta-hekim ilişkilerin kirlelmemesi gerekğini, tüm hekimleri ve insan sağlığını
temsil e
ğini belir
ği açılış konuşmasında
öğrencilere meslek yaşamlarında başarılar diledi. Yüksek Onur ve Onur Belgesi alan öğrencilerin belgelerinin takdim edilmesinin
ardından, klinik çalışmalarına başlayacak olan
öğrencilere önlükleri, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, Dekan Prof. Dr. M. Selçuk Oruç ve
Diş Hekimliği Fakültesi Anabilim Dalı Başkanları tarandan giydirildi.
Beyaz önlüklerini giyen öğrenciler, öğrem
üyesi Yrd. Doç. Dr. Doğu Ömür Dede eşliğinde
meslek yemini e
ler. Tören, Rektör Özer ve
öğrem üyelerinin öğrenciler ile hara fotoğra çekrmesinin ardından sona erdi.
İnşaat Mühendisi Adaylarına
“Sanayi Yapıları” Anlatıldı
Dünya İnşaat Mühendisleri
Günü kapsamında, İnşaat Yüksek Mühendisi Nail Değirmenci
tarafından, “Sanayi Yapıları” konusunda konferans verildi. Konferansa çok sayıda öğrenci ve
akademisyen katıldı. Türkiye
Taş Kömürü Kurumu’ndan (TTK)
emekli Nail Değirmenci, kurum
içerisindeki sanayi ve teknik yapıların yapılması sırasında oluşan özel problemleri ve kendi
tecrübelerini anlattı. Konferansta, TTK tarafından bugüne
kadar yapılmış özel yapılar ve
son durumları ele alınarak,
çözüm önerileri sunuldu.
Konferans sonunda, İnşaat
Mühendisliği
öğrencilerinin
“Makarna”dan inşa ettikleri üç
adet çelik köprü maketi sergilendi.
Nail Değirmenci
Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ)’nin ev sahipliğinde düzenlenen Akademide Felsefe,
Hikmet ve Din Sempozyumu, 12 Aralık 2013
tarihinde yoğun kalımlı açılış toplansı ile
başladı. Zonguldak Valisi Ali Kaban, BEÜ
Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Prof.
Dr. Orhan Uzun, Zonguldak Baro Başkanı İ.
Kerem Ertem, TTK Genel Müdürü Burhan
İnan, akademik ve idari personel ile öğrencilerin kaldığı sempozyum açılış toplansı
Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda
gerçekleşrildi.
Sempozyum açılış toplansı, BEÜ Devlet
Konservatuvarı öğrencilerinden Men
Deniz Türedi, Anıl Yılmaz, Anıl Bahadır ve
Vali Ali
Kaban
Prof. Dr. Ahmet İnam
Ortadoğu Teknik Üniversitesi
Sempozyumda özellikle “hikmet” kavramı
üzerinde duruldu ve bu kavrama kendi kültürümüzün derinliklerinde bulunan mana hazinesinin kapağı açılarak yeni anlamlar yüklendi.
Bu bakımdan bu Sempozyumu çok yararlı ve
değerli buldum.
Prof. Dr. Celal Türer
Ankara Üniversitesi
BEU Rektörlüğü, BEU İlahiyat Fakültesi ve
Ek ve Estek Değerler Kulübünün düzenlemiş olduğu "Akademide Felsefe, Hikmet ve
Din" adlı sempozyu 12-13 Aralık 2013 tarihlerinde BEU Prof. Dr. Arif Amirov ve Tahir Karaoğuz Konferans salonlarında gerçekleş.
Sempozyuma konuşmacı olarak alanlarında
seçkin ve etkin olan pek çok ilim adamı davet
Derya Eroskay’ın sunduğu dinle ile başladı.
Büyük beğeni ile izlenen dinlede öğrenciler rebap, ney, bendir, gitar ve piyano ile
hüseyni ve uşşak makamlarında taksimler,
Çanakkale ve Yemen türküleri ve Aşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım” adlı türküsünü
enstrümantal
seslendirdiler.
Sempozyum açılış konuşmasını BEÜ İlahiyat
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Ali Çenkaya yap. Prof. Dr. Çenkaya, sempozyumun genel içeriğini anlağı ve katkı
sağlayanlara teşekkür e
ği konuşmasında
şunları söyledi: “Düşünen insanın hikmet
arayışı, beşeriyen en önemli uğraşılarından birisidir. Zira hikmete ulaşmak, insanın
kendi varlığını anlamlandırması ve varoluş
Prof. Dr.
Mahmut
Özer
İ. Kerem
Ertem
edildi. Sempozyumun konuşmacılar "hikmet"i
insanın bir taraan hakikat kaygısı/inancı taşıması diğer taraan eylemlerinde ek ve estek kaygıyı sürdürebilmesi olarak nitelediler.
Bunun basitçe insanın söz ve fiillerinde doğru
olması anlamında olduğunu vurguladılar. Sempozyum insani arayışın dört alanında; yani din,
felsefe, sanat ve bilim alanlarında bir hikmet
kaybının yaşandığını; bu alanlarda hakikat kaygısının buharlaşmaya başladığını vurguladı. 21.
yüzyılda pek çok alanda hikmet yoksunluğunun
insanlığı tehdit edici bir duruma sürüklediği;
insan olma çeşitliliğini/farklılığını göz ardı ederek diyalekği birdiği ileri sürüldü. İslam düşüncesinde hikmet yolunun kalplerin
tanışmasıyla açıldığı; böylelikle felsefenin
kelam ve kıha rağmen değil, onların yanı sıra
olduğu beyan edildi. Sempozyumda felsefenin
BEÜ’DEN BİR BÜYÜK ORGANİZASYON DAHA:
gayesi olan büyük hayra ulaşması demekr.
Sempozyumumuzda felsefenin hikmet, din,
kelam ile olan birlikteliği, aklın inançla, hakikate ulaşmada felsefenin din ile birlikteliği, tefekkür, akademi ve eğimde felsefe
ve din birlikteliği gibi konular akademik ve
entelektüel üslupla değerlendirilirken, ilahiyat, felsefe, tarih, eğim gibi farklı disiplinlerin metot ve bakış açıları ile ele
alınacak. Sempozyuma bilimsel katkı sağlayan tüm kalımcılara teşekkür ediyorum.
Felsefe, ilahiyat ve eğim alanında elli akademisyenin ve entelektüel, on oturumdan
oluşan sempozyumda bir araya gelecek.
Türkiye’nin yirmi beş üniversitesini Üniversitemizin çası alnda buluşturmaktan da
Burhan
İnan
ayrıca mutluluk duyuyoruz. Bu sempozyumun gerçekleşmesinde maddi manevi
emek veren herkese teşekkür ediyorum.”
Sempozyuma sponsorluk desteği veren
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel
Müdürü Burhan İnan ile Zonguldak Barosu
Başkanı Av. İ. Kerem Ertem de birer konuşma yaplar. BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut
Özer,
Türkiye’nin
farklı
üniversitelerinden gelen akademisyenleri
BEÜ’de görmekten duyduğu mutluluğu
ifade e
ği konuşmasında, felsefe, hikmet
ve dinin akademi ikliminde tarşılmasının
önemine, sempozyumun sonunda düşünce
tarihine not düşecek değerde sonuçlar ortaya konacağına inandığına değindi. Rektör
Özer, sempozyuma katkı sağlayan tüm
kurum ve kuruluşlara, İlahiyat Fakültesi Dekanlığı ve Fakültenin tüm çalışanlarına ayrı
ayrı teşekkür ederek sözlerine son verdi.
Zonguldak Valisi Ali Kaban da açılış toplansında bir konuşma yap. Bülent Ecevit
Üniversitesinin çok farklı alanlarda başarılar elde e
ğini ve farkını her zaman ortaya
koyan bir akademik kurum olduğunu vurgulayan Vali Kaban, sempozyumun hayırlı
uğurlu olması temennisinde bulundu. Sempozyum açılış toplansı Vali Kaban’ın konuşmasının ardından sona erdi.
Akademide Felsefe, Hikmet ve Din Sempozyumu, 13 Aralık 2013 tarihinde, Prof. Dr.
Arif Amirov Konferans Salonunda gerçekle-
şen Değerlendirme Oturumu ile sona erdi.
Prof. Dr. İlyas Çelebi (Maltepe Üniversitesi)’nin yöne
ği Değerlendirme Oturumuna Prof. Dr. Ahmet İnam (Ortadoğu
Teknik Üniversitesi), Prof. Dr. Bilal Kemikli,
(Dumlupınar Üniversitesi), Prof. Dr. Mutaza
Korlaelçi (Ankara Üniversitesi), Prof. Dr.
Şafak Ural (İstanbul Üniversitesi), Prof. Dr.
Bayram Ali Çenkaya (Bülent Ecevit Üniversitesi) konuşmacı olarak kaldı. Sempozyum sonuç bildirgesi, değerlendirme
toplansının ardından BEÜ İlahiyat Fakültesi öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Meydan tarandan okundu. Sempozyum, tüm
kalımcıların ve öğrencilerin hara fotoğra çekrmesinin ardından sona erdi.
manktan yola çıkılarak felsefe, hikmet, din,
akıl, vahiy ve bunların birbirleri ile ilişkisi, birinin
diğeri içindeki yeri gibi konularda ufuk açıcı,
zaman zaman sorgulayıcı sunumlarla karşılaşk.
Sempozyumun, insanın anlam arayışında
son derece önemli bir yeri olan din, hikmet ve
felsefe gibi konular üzerinde odaklanan bir toplan olması başlı başına takdirle karşılanacak
bir husustur. Kapsamlı, derin, tutarlı, büyük düşünmenin kültür ve medeniyemiz içindeki yeri
konusunda söylenenler son derece anlamlıydı.
Sempozyum felsefe, hikmet ve din konusunda, bunların kültür ve medeniyemizdeki
yeri konusunda gündeme aldığı konularıyla çok
önemli bir hususa parmak basmış odu. Düşünce, hikmet ve irfanın akademik araşrmalardaki yerine ilişkin vurgulamalar, öneriler de
dikkat çekici idi.
Bu sempozyumun kapsamlı, kuşacı bir düşünce etkinliği içinde olmamız gerekği konusunda da ciddi uyarıları oldu. Akademideki
eğim-öğrem programlarından, genel düşünce, sanat, ahlak, hukuk, siyaset alanındaki
kavrayış ve etkinliklerimize varıncaya kadar
neyi, niçin yapğımız, yapmamız gerekği konusunda; felsefe, hikmet ve dinin genel düşünce ve bilgi siyasendeki yeri konusunda;
düşünce, davranış, dil, gelenek ve yeni yorum
ve yaklaşımlar konusunda zaman zaman kışkırcı da olan öneriler ortaya aldı.
Dilerim sempozyumda ele alınan konu ya da
sorunlar akademide ve toplumumuzda gereken karşılığı bulur. Dilerim, bu tür toplanlar
daha çok yapılır; hikmet burcuna açılmak kolay
olmuyor çünkü.
Prof. Dr.
Bayram Ali
Çenkaya
SEMPOZYUM İÇİN NE DEDİLER?
bir ihyaç olarak İslam düşüncesine ya da nakli
ilimlere ruh kağını, bu yüzden felsefenin bir
takım bilgileri değil, tavır ve tutumu ya da manayı/anlam ve değeri yansığı vurgulandı.
Tam da olması gereken bir zamanda gerçekleşen sempozyum gerçek bir fikir meydanı, fikir
şöleni oldu; bunun yanı sıra sanırım BEU başta
olmak üzere tüm kalımcılara, dinleyicilere ve
ilgilenenlere bu uğurda yeni bir heyecan ve ruh
ka.
Prof. Dr. Turan Koç
Sabahan Zaim Üniversitesi
“Hikmet Burcuna Doğru”
Medeniyet çiçeklenmelerinin temelinde düşünce, inanç ve irfan yatar. Dünya görüşleri,
nihaî anlamda düşünce ve inanca dayalı derinliklerin, duyarlılıkların, değer telakkilerinin ve
durum alışların anlamlı, tutarlı, tatmin edici bü-
tünlüğüdür. Bir medeniyen tarih ve zamanın
kesişme noktasındaki bütün açılışlarında,
bütün gerçekleşiş ve bütün gerçekleşrimlerinde bu bütünü görmemiz mümkündür. Bir
medeniyen belli bir dönem ve bölgedeki her
türlü tezahürü asıl anlamını bu bütündeki yeri
ile bulur.
Bülent Ecevit Üniversitesi ile İlahiyat Fakültesi tarandan 12-13 Aralık tarihlerinde Zonguldak’ta, gerçekleşrilen “Akademide Felsefe,
Hikmet ve Din” konulu sempozyum, öne aldığı
konular ve kalımcıları ile anlamlı bir düşünce
şöleni şeklinde geç. Şölende din, felsefe, akıl,
inanç, irfan ve hikme konu alan nitelikli tebliğler sunuldu. Felsefe, hikmet ve dinin başta
kendi düşünce tarihimizdeki yeri olmak üzere,
bütün insanlık tarihindeki yer ve önemlerine
ilişkin yeni yorumlar dinledik. Dil, düşünce,
Prof. Dr. Mustafa Gencer
Abant İzzet Baysal Üniversitesi
12-13 Aralık 2013 tarihlerinde Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde düzenlenen Akademide Felsefe-Hikmet-Din
Sempozyumu, İlahiyat müfredatında Felsefe’nin gerekliliği konusundaki güncel
soru(n)lara cevap niteliği taşımanın ötesinde, Felsefe-Hikmet-Din ilişkilerinin ne
denli birbirleriyle ilintili olduğunu ortaya
koymuştur. Bilgi şöleninde Akıl-DinFelsefe-Hikmet ilişkileri, İslam ve Kuran’da hikmet yaklaşımı ve arayışı,
Felsefenin sosyoloji, eğitim ve tarihle ilgisi gibi birçok konu müzakere edilmiştir.
Özetle ifade edilecek olursa, felsefe tüm
beşeri bilimlerin temelini teşkil eden akıl
uğraşıdır. Felsefe “nasıl” sorsuna cevap
ararken, hikmet onu tamamlayan „niçin“
sorusunun peşindedir. Sınırlarda gerçekleşen bir etkinlik olan felsefe, hikmet
sevgisidir. “Kime hikmet verilmişse, ona
çok hayırlar verilmiştir“. Hikmet bir süreçtir ve zaman içinde insanın hikmetle
ilgisi –hikmete ram olmak ile hikmet yoksunu olmak arasında– değişiyor. Şayet
insan hikmetle buluşmasını gerçekleştiremezse insanlık çok büyük acılar çekecektir.
Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü, İlahiyat Fakültesi Dekanı, öğretim elemanları, Zonguldak şehri STK temsilcileri ve
bürokrasisi, felsefe ve hikmet arayışında
salonları dolduran öğrenciler ve nihayet
katılımlarıyla sempozyumu onurlandıran
her biri sahasının yetkin konuşmacıları,
gönüllerini ortaya koyarak gerçekleştirdikleri bu sempozyum ile her türlü teşekkür ve takdire şayandır.
Prof. Dr. Şafak Ural
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi,
Felsefe Bölümü Mantık Anabilim Dalı
Zonguldak'ta Bülent Ecevit Ünüversitesi, İlahiyat Fakültesi tarafından 12-13
Aralık 2013 tarihleri arasında düzenlenen
"Akademide Felsefe, Hikmet ve Din" Başlıklı sempozyumun son derece başarılı olmasında emeği geçen herkesi en içten
dileklerimle kutluyorum. Sayın Rektör
Prof. Dr. Mahmut Özer ve Ilahiyat Fak.
Sayın Dekanı Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya başta olmak üzere tüm emeği geçenler büyük bir övgüyü haketmişlerdir.
Bu övgü hiç kuşkusuz düzenlemedeki
başarı kadar, sempozyumun akademik
alandaki katkısını da içermektedir.
Bu sempozyumun bence çok önemli
bir özelliği, ele alınan sorun kadar, sorunu ele alanların farklı alanlardan gelmiş olmalarıdır. Ilahiyat dışında felsefe,
hukuk ve edebiyat bu farklı alanlar arasında yer almıştır. Bu noktanın son derece önemli olduğuna inanıyorum.
Çünkü hiç bir sorun, tek bir alanın uzmanlığı çerçevesinde, yeteri kadar derinliğine ele alınamaz.
Konuşmaları sonuna kadar büyük bir ilgiyle dinleyen öğrencilerin bu tutumlarının örnek olmasını diliyorum.
Sempozyumu düzenleyenleri ve emeği
geçenleri bir kere daha tebrik ediyorum.
Prof. Dr. Mehmet Erdoğan, “Zonguldak, Zonguldak olalı böyle bir şölen gördü mü?!”
Prof. Dr. Mehmet Erdoğan, Garipçe adlı
bloğunda sempozyumumuzu anlatan bir
yazı kaleme aldı.
"İki asırdır işlenen taş kömürü yataklarının,
Bastonlardaki göz nurunun,
Mağaraların derinliklerinden gizlenen
masalların diyarına,
Tek kırmalara, elpek bezine nakış olan
sevdaların yurduna,
Gönül mayasında tutan yoğurdun tadına,
Yüzleri gecelerce kara içleri apak has
oğullar kovanına,
Rüştü Onur’un, Muzaffer Tayyip Uslu'nun, Behçet Necagil'in dizelerinde mis
gibi kokan defnelerin, erguvanların toprağına,
Emek, kültür ve cumhuriyet ken ZONGULDAK'a
Hoş geldiniz, sefalar gerdiniz…!”
Evet, böyle karşılamış bizi Zonguldak,
takdimci Esra Güner'in bu şiirsel ifadeleri ile!
Kar vardı, pi vardı, yollarda buz vardı, ka-
derde numaradan da olsa zincir takmak
vardı…
Ama buna mukabil bir de verilen söz
vardı, ahde vefa vardı, yeni doğan bir fakültemizi bağıra basmak vardı.
Bunca ilim ve fikir adamına ulaşan azmi
büyük bir dekan ve ardında ona destek
veren genç ve cevval bir rektörü vardı.
Etranda koşuşturan genç ilim adamları
ve talipleri vardı.Saygılı valisiyle, genel
müdürüyle ve baro başkanıyla organizasyona el atan bir şehir olmuştu Zonguldak.
Kırk ilim ve fikir adamı, denizin mavisi,
doğanın yeşili, kömürün karası ve bu sabahki karın da kaplamasıyla büründüğü
beyazı ile dört rengin oluşturduğu bir
cümbüş şehri Zonguldak'ta, Eski Adıyla
Kara Elmas yeni adıyla Bülent Ecevit Üniversitesi’nde ve çiçeği burnunda İlahiyat
fakültesinde bir ilim şöleni gerçekleşrmişlerdi.
Başlığı: Akademide Felsefe Hikmet ve
Din idi.
Oradan birinin ifadesiyle Zonguldak, Zonguldak olalı böyle bir olay (zulüm çağrışrıyor) (!) görmemiş.
Ben kendi adıma çok isfadeli buldum.
Özellikle Ahmet İnam’ı ve diğer hocalarımı
yakından tanımaktan büyük bir haz duydum.
İki ayrı celsede oturumların sürdürülmesi
sebebiyle her tebliği takip etme imkanımız
olmadı.
Her iki salon da aki.
Sempozyum’a karşılık olarak “Bilgi Şöleni”
olsun dedik.
Şölen gibi şölendi.
Üniversite Konukevinde ağırlandık. Kahvalmızı orada yapk. Öğle ve akşam yemeklerimizi de Kozlu Belediyesi ve Baro Başkanı
verdi.
Hem sırmız pek, hem karnımız toktu.
Gelirken de elimize bir baston tutuşturdular. Belli ki ihyacımız vardı.
İnsan bu kuş misali, bir “Hoş geldin!” Zonguldak’tayız. Bir “Güle güle!” İstanbul’dayız.
İstanbul’a dönüş de bir başka güzel.
Bu tür toplantıların en güzel yanı tanışmak ve kaynaşmak.
Dün gece geç saatlere kadar Turan
Koç hocadan Ankara ilahiyatı ve hocalarını dinledik. Üzerimde yaman bir ağırlık
olmasına rağmen çoğu yaşları benden
genç olan ilim adamlarımızla hayranlıkla
dinledim. Maşallah neler biliyorlar,
neler? Müthiş bir birikim ve bunun verdiği bir özgüven. BU özgüvenle biz gerçek anlamda doğrulabiliriz diye
düşündüm.
Gelirken de gene dostlarla birlikteydik
ve yol boyu çok güzel sohbetlerimiz ve
ilmî mübahaselerimiz oldu.
Teşekkürler ve tebrikler Sevgili dekanımız Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya!
Ve teşekkürler dekanına müzahir olan
saygılı rektör Prof. Dr. Mahmut Özer!
Ve teşekkürler bizi sağ salim götürüp
getiren Şerafettin kaptan!
Ve teşekkürler Zonguldak!
BEÜ HASTANESİ GÖZ HASTALIKLARININ TEDAVİSİNDE DE İDDİALI
Yrd. Doç. Dr. Orhan BAYAR
Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı
Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz
Hastalıkları Anabilim Dalı, eğim kadrosu ve araşrma
görevlileri ile birlikte yaklaşık 13 yıldır hizmet vermektedir. Hastanemiz, göz hastalıkları alanında Ba Karadeniz bölgesinde referans hastane konumundadır.
Kliniğimizde, yakında kurulmak üzere olan bölümlerle
birlikte, göz hastalıkları ile ilgili hemen tüm cerrahiler
yapılabilmektedir. Katarakt cerrahisi, vitreorenal cerrahiler, oküloplask ve orbita cerrahileri, glokom cerrahileri, şaşılık cerrahisi, endolazer cerrahi girişimler ve
yakında kurulması planlanan göz bankası ile birlikte keratoplas cerrahisi (kornea nakli) yapılabilen cerrahiler arasındadır.
Kliniğimizde kullanılan cihazlarla ilgili sürekli çalışma
yapılmakta ve güncel gelişmeler takip edilmektedir.
Sıklıkla görülen ve kliniğimizde başarı ile tedavileri
sağlanan bazı hastalıklar şunlardır.
KATARAKT
şeklinde yorumlanır. Fakat bu tanım doğru değildir;
çünkü cerrahi olarak çıkarılan katarakt tekrar etmez.
Bu rahatsızlığın yaklaşık birkaç dakika süren bir lazer işlemi ile poliklinik şartlarında tedavisi mümkündür ve
kliniğimizde uygulanmaktadır.
RETİNA HASTALIKLARI ve
VİTREORETİNAL CERRAHİ
Rena, gözün arkasında ışığı algılayarak görüntüyü
beyne ileten sinir tabakasıdır. Renada oluşan hastalıklar doğrudan görme duyumuzu tehdit e
ğinden
erken teşhis, koruyucu tedavi ve geç kalınmadan yapılacak doğru cerrahi girişim haya önem taşımaktadır.
Özellikle diyabet, hipertansiyon, kalp hastalıkları rena tabakalarında hasara neden olabilmektedir. Bunun
yanında yaşın artması ile birlikte görülen ve yakından
takip ve tedavi gerekren sarı nokta hastalığı da yine
renayı etkilemektedir. Ayrıca rena dekolmanı olarak
adlandırılan bu rena tabakasının yerinden ayrılması,
göz içine kanama da vitreorenal cerrahi gerekren
diğer hastalıklardır.
en sık kalıcı görme kaybı (körlük) nedenidir.
Doğumdan ibaren her yaşta görülebilse de genelde
40 yaş sonrası ortaya çıkmaktadır. Bebeklik ve çocukluk
dönemi glokom hastalıklarında gözde büyüme, sulanma ve gözün ön kısmındaki kornea dediğimiz bölümde matlık, fark edilebilen bulgulardır. Çocukluk
döneminde genellikle cerrahi gerekir.
Daha sık olan ileri yaşta görülen glokomda ise hafif
ağrı olabilse de sıklıkla hiçbir bulgu yoktur. Bu nedenle
özellikle 40 yaşını geçmiş herkese, hiçbir sorun olmasa
dahi, yılda bir kez run göz kontrolü önerilmektedir.
Glokoma bağlı sinir hasarı öncelikle çevresel görmeyi
azalr. Merkezi görme genellikle son ana kadar korunduğu için hasta genellikle görmediğinin farkına varamaz. Son olarak ileri evre glokomlarda merkezi görme
de kaybolunca geri dönüşümsüz körlük oluşur.
Tanı konulduğu takdirde, genellikle basit bir ilaç tedavisi ile olası körlük riski neredeyse kaybolmaktadır.
İlaçla kontrol alna alınamayan veya ileri dönemde fark
edilen glokomlarda ise cerrahi uygulanmaktadır. Kliniğimizde bütün glokom cerrahileri başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.
ŞAŞILIK
Katarakt, şeffaf göz içi merceğinin görmeyi engelleyecek şekilde şeffaflığını kaybetmesi ya da sislenmesidir. Daha çok ışının göz içine girmesi engellendiği için
bu durum görmede azalmaya neden olur. Sanki kirli bir
camdan dışarıya bakar gibi objelerin netliği ve renkleri
net seçilemez. Çok ileri olgularda ise görüntü neredeyse tamamen kaybolur ve bazen sadece ışık hissi kalana kadar ilerler. Daha çok yaşlılıkta görülmekle
birlikte, diyabet hastalarında, göze darbe alan ve bazı
ilaçları kullanan hastalarda da görülebilmektedir. Katarakn belirleri;
• Görmede yavaş yavaş azalma, bulanık görme
• Işıkların saçılması
• Renklerin soluklaşması, netliğinin azalması
Tek tedavisi cerrahidir. Önerilen yaklaşım, katarakn belli bir seviyeyi geçmeden, halk arasında dikişsiz
yöntem olarak bilinen, fakoemülsifikasyon yöntemiyle
alınmasıdır. İleri derecede sertleşen kataraktların fakoemülsifikasyon yöntemiyle alınması zorlaşmakta ve
komplikasyonlara neden olabilmektedir. Hastanemize
katarakt nedeniyle başvuran hastalar genellikle çevre
hastanelerden ameliyan zorlukları nedeniyle hastanemize sevk edilen hastalar olmalarına rağmen, kliniğimizde bu cerrahi oldukça düşük komplikasyon
oranlarıyla başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir.
Diyabet, hipertansiyon ve damar kanıklıklarına bağlı
rena hastalıklarda lazer tedavisi, sarı nokta hastalığının bazı evrelerinde kullanılan göz içi enjeksiyonlar ve
göz içi kanama, ileri evre diyabet hastalığı, rena ayrışması gibi hastalıklarında vitreorenal cerrahi kliniğimizde başarı ile uygulanmaktadır. Kliniğimiz bu konuda
bölgemizde referans özelliğinde bulunmaktadır.
OKULOPLASTİK ve ORBİTA CERRAHİLERİ
Oküloplask cerrahi, göz kapağı ve çevre dokuları
içine alan cerrahi birimdir. Orbita ise göz arkasındaki
yapıları içine alan bölümdür. Kliniğimizde;
• Göz kapağının içe (entropiyon) ve dışa (ektropiyon)
dönüklüğü,
• Göz kapağı düşüklüğü (ptozis),
• Göz kapakları üzerindeki cildin sarkması(dermatoşalazis) sonucu estek ve görme sorunları,
• Göz yaşı kanalı kanıklıklarına bağlı sulanma,
• Göz kapağı tümörleri,
• Orbita kitlelerine yönelik cerrahi girişimler yapılmaktadır.
GLOKOM ve CERRAHİSİ
Katarakt cerrahisi sonrasında, göz içine koyulan mercek arkasında ince bir zar şeklinde kesif bir tabaka oluşabilir ve bu halk arasında tekrar katarakt oluşması
Şaşılık, her iki gözün birbiriyle olan paralelliğini yirmesidir. Şaşılık tedavisinde erken teşhis, etkili tedavi
için oldukça önemlidir. Her yaştaki çocuğa şaşılık muayenesi yapılabilmektedir. Ancak 4 yaş öncesi çocukların
mutlaka göz muayenesinden geçmesi yararlı olacakr.
Şaşılık, gözlük tedavisi ya da kapama gibi yöntemlerle
de düzellebildiği gibi, cerrahiye de ihyaç duyulabilmektedir. Kliniğimizde şaşılık takibi ve cerrahileri uygulanmaktadır.
Halk arasında göz tansiyonu ve karasu adlarıyla bilinen glokom, milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir göz
hastalığıdır. Göz içi sıvısının görme siniri (opk sinir)
üzerinde oluşturduğu normalden yüksek basınca glokom ya da göz tansiyonu denir. Tedavi edilmezse
görme kaybına neden olabilen glokom, tüm dünyada
KERATOPLASTİ
Keratoplas, kornea nakli diye bilinen işlemdir. Kornea, insan gözünün en ön kısmında yer alan şeffaf ve
yüksek kırıcılık özelliğine sahip olan dokudur. Bu saat
camı gibi olan saydam korneanın saydamlığını çeşitli
nedenlerle kaybetmesi sonucu görüntü bozulur. Bu durumda şeffaflığını yirmiş ya da şekli bozulmuş kornea
dokusunun belirli büyüklükte dairesel şekilde çıkarılarak, yerine kadavradan alınan ve yine uygun çapta kesilerek hazırlanmış sağlıklı kornea dokusu yerleşrilir.
Günümüzde en çok yapılan ve başarı oranı en yüksek
doku naklidir.
Kurulma aşamasındaki kornea bankası ile bu ameliyatlar hastanemizde yapılmaya başlanacaktır.
ÖZER, ÖĞRENCİLERİ DİNLİYOR
Üniversitemizin farklı biriminden öğrencilerle her rsaa bir araya gelerek değerlendirme toplanları yapmaya
büyük önem veren BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, yine pek çok öğrenci grubuyla bir araya geldi.
Tıp Fakültesi Dönem 6 öğrencileri
Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Mahmut Özer, 6 Kasım 2013 tarihinde,
Tıp Fakültesi Dönem 6 öğrencileri ile bir
araya geldi. Tıp Fakültesi A Salonunda öğrencilerle bir sohbet toplansı düzenleyen
Rektör Özer, intörnlerin sorunlarını ve
beklenlerini dinledi. Tıp Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Mustafa Aydın, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Selçuk Keser ve Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Nejat Demircan’ın da hazır
bulunduğu toplanda öğrenciler, eğim
süreçlerinde karşılaşkları sorunları ve
beklenlerini Rektör Özer ile paylaşlar.
Rektör Prof. Dr. Özer de yapğı konuşmada, Tıp Fakültesindeki eğim kalitesinin
arrılması yönünde sürdürülen çalışmalar hakkında bilgi verdi ve şunları söyledi:
“Tıp Fakültesindeki eğim kalitesini arrmak adına sürdürdüğümüz çalışmalar
hızla devam ediyor. Biliyorsunuz TUS Sınavında Türkiye ikincisi olarak büyük bir
başarı elde e
k. Bu bizler için gurur kaynağı, sizler için de örnek oldu. Eminim siz
önceki dönemlerde mezun olan arkadaşlarınızın başarılarını arrarak sürdüreceksiniz. Ben sizlerde bu ışığı görüyorum.
Sizlere güvenim tamdır. Biz de sizin bu başarı süreçlerinize katkı sağlamak adına elimizden gelen her türlü desteği
sürdüreceğiz.”
Yeni Bölümlerin Öğrencileri
Üniversitemizin ilk kez bu yıl öğrenci
alarak eğim faaliyetlerine başlayan Moleküler Biyoloji ve Genek, Arkeoloji ve
Sosyoloji bölümlerinin öğrenci ve öğrem elemanları 14 Kasım 2013 tarihinde
Prof. Dr. Mahmut Özer ile bir araya geldiler.
Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda
gerçekleşen toplanda öğrenciler, Moleküler Biyoloji ve Genek, Arkeoloji ve
Sosyoloji bölümlerinin ilk öğrencileri olmaktan gurur duyduklarını belir
ler. Öğrenciler ayrıca, Prof. Dr. Durmuş Günay
Kütüphanesinin konforundan, donanımından ve 24 saat açık bulunmasından
çok mutlu olduklarını özellikle belir
ler.
Bölümlerin ilk kez öğrenci alması dolayısıyla bazı konularda sıkın yaşadıklarını
ifade eden ve en kısa sürede alanlarına
dönük akademik ve fiziki olanakların arrılmasına yönelik beklediklerini dile geren öğrenciler, bölümlerine karşı
gösterilen ilgiden ve eksiklerin giderilmesi için yürütülen çalışmalardan ötürü
Prof. Dr. Özer’e teşekkürlerini ile
ler.
Üniversitemizin yeni bölümlerle akademik ve sosyal bir zenginliğe kavuştuğunu görmekten ve öğrencilerin
heyecanından son derece mutlu olduğunu belirten Prof. Dr. Mahmut Özer ise
şunları söyledi: “Üniversitemiz her bakımdan dinamizmi ile dikkatleri üzerine
çeken ve fark yaratan bir kimliğe kavuştu. Üniversitemizin tüm mensuplarını
içerisine alan bu kimlik, gelecek adına kurumumuzun tüm paydaşlarına ve bölgesine umut vaat ediyor. Bugün sizlerle
yapğım görüşmede de bu durumu bir
kez daha görmüş ve yaşamış oldum. Eksiklikler ve sıkınlar elbee olabilir;
ancak bunların kısa sürede çözülerek, en
iyi şartlarda eğim ve araşrma olanakların hazırlanması için yoğun bir gayret
gösteriliyor.”
Tarih Bölümü Öğrencileri
Üniversitemizin en genç bölümlerinden
olan Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
öğrenci ve öğrem elemanları, 13 Kasım
2013 tarihinde, Prof. Dr. Mahmut Özer ile
bir araya geldiler. Tahir Karauğuz Konferans
Salonu’nda gerçekleşen toplanda, Tarih
Bölümü öğrenci ve öğrem elemanları, ilk
defa geçğimiz akademik yılda öğrenci alan
bölümün ihyaçlarının karşılanması adına
gösterilen ilgiden duydukları mutluluğu
ifade e
ler. Samimi bir havada geçen toplanda öğrenciler, beklenlerini ifade ederek, kısa süre içerisinde Üniversitemizin
akademik ve sosyal olanaklarından faydalanıp nitelikli çalışmalar üretmek istediklerini belir
ler. Öğrencilerin öğrenmek ve
başarmak noktasında gösterdikleri istek ve
azimden son derece mutlu olduğunu belirten Prof. Dr. Mahmut Özer ise şöyle konuştu: “Son üç yıl içerisinde Fen Edebiyat
Fakültemiz bünyesinde Türk Dili ve Edebiya, İngiliz Dili ve Edebiya, Tarih, Arkeoloji, Sosyoloji bölümlerine öğrenci alımı
yapıldı. Ben şahsen ve Üniversitemizin vizyonu ile ilgili olarak bu gelişmeyi son derece
önemsiyorum. Çünkü sizin varlığınız, Üniversitemizin ve Zonguldak’ın sosyal, kültürel, bilimsel ve sanatsal ihyaçlarına cevap
vermek bakımından çok önemli. Edebiyat
kolu ile ilgili bölümler, kısa süre içerisinde
Üniversitemiz içerisinde yapkları çalışmalarla adlarından söz e
rir oldular. Biz de
Üniversite olarak, yapmakta olduğunuz ve
yapmak istediğiniz çalışmalarda yanınızda
olmaktan mutluluk duyuyoruz. Gerek kişisel gelişimleriniz gerekse akademik ya da
sosyal çalışmalarınız bugüne kadar olduğu
gibi, bundan sonra da yanınızda olmayı sürdüreceğiz. Tarih bölümümüzün öğrencilerine ve akademisyenlerine özverili
çalışmaları adına teşekkür ediyor, başarılarınızın ilerleyen süreçlerde devamlı olmasını diliyorum.”
Öğrenciler toplannın sonunda Prof. Dr.
Mahmut Özer’e günün anısına bir de armağan sundular.
BEÜ Öğrenci Konseyi
Üniversitemiz Öğrenci Konseyi temsilcileri, Konsey Başkanı Samet Memişoğlu
ile birlikte Prof. Dr. Mahmut Özer’in konuğu oldular. Öğrencilerin ile
ği soruların tümünü içtenlikle yanıtlayan Rektör
Özer, BEÜ Öğrenci Konseyi üyeleriyle
daha sık bir araya gelerek öğrencilerin
istek, beklen ve sorunları hakkında doğrudan bilgi almak istediğini kayde
. Üniversitenin tüm birimlerinden gelen
öğrenci temsilcileriyle tek tek konuşan
Prof. Dr. Mahmut Özer, “Öğrenci merkezli bir Üniversite olarak, gençlerimizin
görüşleri bizler için büyük önem taşımaktadır. Öğrenci Konseyinin, Üniversite Senatosunda temsil edilmesi sağlanarak,
öğrencilerimizin görüş ve önerilerinin
Üniversitenin en üst makamında değerlendirilmesinin önü açılmışr.” şeklinde
konuştu.
Toplanda konuşan BEÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Samet Memişoğlu ise şunları
söyledi: “Rektör Hocamızın desteklerini
her zaman yanımızda görmekten son derece mutluyuz. Sayın Hocamız, öğrencilerin tüm sorunlarıyla daima yakından
ilgilenmekte ve öğrenci odaklı bir üniversitede öğrenim gördüğümüzü bizlere her
zaman hisse
rmektedir. Üniversitemizde öğrenim görmekte olan tüm öğrenci arkadaşlarımız adına, kendisine en
içten şükranlarımızı sunarız.”
Fen Edebiyat Fakültesi Edebiyat Bölümü Öğrencileri
Beklenti, istek ve önerilerini aktarma
sırası, 15 Kasım 2013’te Fen Edebiyat
Fakültesi Edebiyat öğrencilerindi. Tahir
Karauğuz Konferans Salonu’nda Türk
Dili ve Edebiyatı ile İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümlerinin öğrencileriyle bir
araya gelen Prof. Dr. Mahmut Özer’e
öğrenciler, Üniversiteye kazandırılarak,
öğrenci alımına başlayan bölümleri
adına teşekkür ettiler.
Toplantıda öğrencilerin birbiri ardına
yönelttikleri soruları yanıtlayan Prof.
Dr. Mahmut Özer, Türk Dili ve Edebiyatı ile İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümlerinin öğrencileri ve akademisyenleri
ile Üniversitemizde çok önemli bir eksikliğin ortadan kaldırıldığına inandığını
belirterek şöyle konuştu: “Bülent
Ecevit Üniversitesi çok yönlü ve birbirini besleyen disiplinleri bir arada bulunduran bir yükseköğretim kurumu
halini alıyor. Bu durumu, Üniversitemizin gelecek vizyonu açısından büyük bir
memnuniyetle karşılıyorum. Uzmanlığım gereği pozitif bilimler üzerine çalışmalar yürüten bir öğretim üyesi
olmama rağmen, sosyal bilimlerin ge-
rekliliğine ve önemine dair büyük bir
inanç taşıyorum. Göreve geldiğim ilk
günden bu yana Üniversitemizin sosyal
bilimler alanındaki eksiğini gidermek
adına, her türlü adımı vakit kaybetmeden attık. Bugün ne mutlu bizlere ki,
atılan bu adımların bir karşılığı olarak,
sizlere Üniversitemizde eğitim imkânı
sağlayabiliyoruz. Elbette yeni olmanın
getirdiği avantajların yanı sıra, akademik ve fiziki kısıtlılıkların olduğunu da
biliyorum. Bunların giderilebilmesi
adına yapılan çalışmaların neticelerini
en kısa süre içerisinde birlikte görme
imkânımız olacak. Sizleri alanlarınızda
uzmanlık kazanmış insanlar olarak yetiştirmek için gösterdikleri çaba ve çalışmaları için bölümlerimizin öğretim
elemanlarına teşekkür ediyor; hepinize
başarılarla dolu bir öğrenim ve çalışma
hayatı diliyorum.”
Toplantının sonunda günün anısına
kendisine bir hediye sunan Türk Dili ve
Edebiyatı ile İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümlerine teşekkür eden Prof. Dr. Özer,
öğrenci ve öğretim elemanları ile toplu
bir hatıra fotoğraf çektirdi.
Uluslararası Öğrenciler
Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Üniversitemizde öğrenim
gören uluslararası öğrencilerin beklen,
istek ve önerilerini dinledi. Farklı ülkelerden gelerek Üniversitemizde buluşan
öğrencilerle, Prof. Dr. Mahmut Özer’i bir
araya geren toplan, 26 Kasım 2013 tarihinde, Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda
düzenlendi.
Toplanya,
Zonguldak Kredi ve Yurtlar Kurumu
Bölge Müdür Yardımcısı Sakin Terzi,
Daire Başkanları, TÖMER Müdürü Yrd.
Doç. Dr. Gül Banu Duman ve Uluslararası
Öğrenci Koordinatörü Okt. Tevfik Cem
Akalın da kaldı.
Toplanda öğrencilerin yönel
kleri
soruları yanıtlayan Prof. Dr. Mahmut
Özer; “Üniversitemizin uluslararasılaşma
vizyonu doğrultusunda, BEÜ’de öğrenim
gören uluslararası öğrencilerin sayısı her
geçen gün artmaktadır. Pek çok farklı ülkeden Üniversitemize gelen öğrencilerimiz, özellikle Türkçe öğremini başarıyla
yerine geren Karaelmas TÖMER’in kurulmasıyla, akademik faaliyetlerinde ve
Üniversiteye uyum konusunda önemli
bir avantaj elde etmişlerdir. Farklı kültürlerin renklerini Bülent Ecevit Üniversitesine
taşıyan
uluslararası
öğrencilerimiz, bizim için son derece
önemli ve değerlidir” dedi.
BEÜ’nün çok yönlü ve birbirini besleyen kültürleri barındırmasının üniversiteyi zenginleşrdiğinin alnı çizen Özer,
Üniversitemizin uluslararası öğrencilerine sunduğu akademik ve sosyal olanakları iyileşrmek amacıyla pek çok
çalışmayı hayata geçirdiklerini de vurguladı. Özer ayrıca, uluslararası öğrencilerimizin yaşamlarını kolaylaşrmak
amacıyla barınma, ulaşım, sağlık ve sosyal olanaklar konularında çalışmaların
hız kesmeden sürdürüldüğünü kayde
.
BEÜ Uluslararası İşbirliği ve Diyalog
Öğrenci Topluluğu Üyeleri
Üniversitemizin pek çok farklı birimini
temsil eden öğrenci ve öğrem elemanlarıyla her rsaa bir araya gelerek değerlendirme toplanları yapmaya büyük
önem veren BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, 26 Kasım 2013 tarihinde BEÜ
Uluslararası İşbirliği ve Diyalog Topluluğu üyeleriyle buluştu. Tahir Karauğuz
Konferans Salonu’nda gerçekleşrilen
toplanda konuşan Prof. Dr. Mahmut
Özer, öğrencilerin inisiyafleriyle kurulan ve yürütülen öğrenci topluluklarının
Üniversite yönemi nezdinde büyük
önem taşıdığını vurguladı. Öğrencilerin
sosyal, kültürel ve akademik açılardan
zenginleşmesi yönünde önemli katkılar
sunan öğrenci topluluklarının çalışmalarını desteklemek amacıyla büyük gayret
gösterdiklerini ifade eden Özer sözlerini
şöyle sürdürdü: “Bülent Ecevit Üniversitesi olarak, önde gelen ilkelerimizden
biri, öğrenci merkezli bir üniversite olmakr. Bu nedenle öğrenci topluluklarının gerek sayısal gerekse etkinlik
anlamında güçlenmesi, öncelikli hedeflerimiz arasındadır. Bu doğrultudaki çalışmalarımız
sonucunda
bugün
Üniversitemizde tam 170 farklı öğrenci
topluluğu faaliyetlerini başarıyla sürdürmektedir. Bu topluluklara üye olan öğrencilerimizin sayısı ise 9 bin 600’e
ulaşmışr. Öğrenci topluluklarımızın
daha etkin olabilmesi için maddi ve
manevi her türlü desteğimizle daima öğrencilerimizin yanındayız.”
Biyomedikal Mühendisliği Öğrencileri
Üniversitemizin son dönemde öğrenci
alarak eğim faaliyetlerine başlayan bölümleriyle bir araya gelen Prof. Dr. Mahmut Özer, 21 Kasım 2013 tarihinde
Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği öğrenci ve öğrem elemanlarıyla görüş alışverişinde bulundu.
Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda
gerçekleşen toplanda, öğrenciler istek
ve beklenlerini ifade e
ler. Üniversitemize yeni kazandırılan bölümlerin oluşturduğu sinerjiden son derece mutlu
olduğunu belirten Prof. Dr. Mahmut
Özer ise şunları söyledi:
“Sayıları hızla artan yükseköğrem kurumları arasında fark yaratabilmek adına
özgün ve yenilikçi bir karaktere bürünme
ihyacı tüm üniversiteler için bilinen bir
gerçeklik durumunda. Bu bağlamda, Üniversitemizin bir yandan öğrenci sayılarında
ciddi
arşlar
yaşanırken
büyümenin aynı oranda zenginleşme ve
çeşitlenmeye dönüşmesi gelecek adına
son derece önemli bir husus. Sizler heyecanlı, istekli, azimli tavrınız ile ülkenin
geleceğine yön verecek eğimli insanlara
dönüşebilmeniz adına çok önemli bir duraktasınız. Buradan alanında uzman ve
donanımlı bireyler olarak ayrılmanız
adına çalışmalar yürüten akademik kadromuza teşekkür ediyor, sizlere başarılı
bir eğim haya diliyorum.”
Seçkin Terzi
İlahiyat Fakültesi Öğrencileri
İlahiyat Fakültesi öğrenci ve öğrem elemanları, 23 Aralık 2013 tarihinde Rektör
Prof. Dr. Mahmut Özer ile bir araya geldi.
Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda gerçekleşrilen toplanya İlahiyat Fakültesi
öğrencileri ve öğrem elemanları kaldı.
Her zaman öğrencilerin yanında olduğunu
vurgulayan Rektör Özer; “İlahiyat Fakültesi
öğrencilerine ve akademisyenlerine özverili çalışmaları dolayısıyla teşekkür ediyor,
başarılarınızın ilerleyen süreçlerde devamlı
olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.
“Türklerin Dünya Medeniyetine Katkısı”
Prof. Dr.
Neca Demir
Doç. Dr.
Ahmet Aln
Gazi Üniversitesi Eğim Fakültesi öğrem üyesi Prof.
Dr. Neca Demir, Üniversitemizin konuğu oldu. Prof. Dr.
Arif Amirov Konferans Salonunda, 5 Aralık 2013 tarihinde “Türklerin Dünya Medeniyene Katkısı” başlıklı
konferans veren Prof. Dr. Demir, uzun yıllardır sürdürdüğü Türk kültürü araşrmalarının sonuçlarını kalımcılarla paylaş. Öğrencilerin büyük ilgi ile izlediği
konferansa, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Kemal Büyükgüzel, Zonguldak Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Ahmet Aln ile akademik ve idari personel
kaldı.
Konferansına, Fah Sultan Mehmet’in İstanbul’u 21
yaşında fethetmesinin iki nedenini açıklayarak başlayan
Prof. Dr. Neca Demir, şunları söyledi: “Fah Sultan
Mehmet, İstanbul’u 21 yaşında fethe
. Burada çok
önemli iki unsur var. İlki gençliğinin verdiği heyecan ve
enerjidir. İkinci ve en önemli unsur ise yönem sorumluluğunu 13 yaşındayken alması ve bu sırada kazandığı
büyük deneyimdir. O halde gençlerin yapması gereken,
heyecanlarına ve enerjilerine deneyimi eklemekr. Sevgili gençler, özellikle sizlere çok önemli görevler düşüyor. Bu enerjinizi boşa harcamadan, erken yaşta
sorumluluk almalısınız”.
UNESCO verilerine göre, dünyada 240 milyon civarında Türk yaşadığını belirten Prof. Dr. Neca Demir,
Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriye’ni “kültür” temeli üzerine kurduğunu, bunun Türk kültürünün
önemini ortaya koyan çok önemli bir gösterge olduğunu
vurguladı. Demir, Dünyanın yuvarlak olduğu gerçeğinin,
on iki aydan oluşan takvimin, on iki saatlik zaman sisteminin ve “saat” kelimesinin, bugünküne benzeyen medeni giyim kuşamın, at eğimi ve biniciliğin, kemençe
adlı enstrümanın, dünyanın pek çok yerinde kullanılan
mimari yapı tekniğinin, matbaanın ve kağıdın, madenciliğin ve demir ustalığının, düzenli ordu sisteminin, milletlerin sömürgecilikten kurtuluşunun hep Türkler
tarandan dünya medeniyene kazandırıldığını belgeleri ile anla.
Konuşmasının ardından izleyicilerin sorularını da yanıtlayan Prof. Dr. Neca Demir, öğrencilere, Üniversitenin gerçek görevinin bilimsel araşrmalar olduğunu;
mesleki deneyimlerini öğrenim süreçlerinde yapacakları
çalışmalarla kazanarak, ülke için kalıcı eserler bırakacak
biçimde kendilerini yeşrmeleri gerekğini öğütledi.
Prof. Dr. Demir’e konferans anısına teşekkür plakeni,
Zonguldak MYO Müdürü Doç. Dr. Ahmet Aln takdim
e
. Demir, konferansın sonunda öğrencilerle hara fotoğra çekrdi.
Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı’dan Türkiye Fotoğrafı
Bülent Ecevit Üniversitesi Kültür Sanat Topluluğu tarandan,
12 Kasım 2013 tarihinde, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda düzenlenen söyleşiye Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih
Coğrafya Fakültesi öğrem üyesi Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı konuşmacı olarak kaldı.
“Romanlardan ve Filmlerden Kalkarak Flu Bir Türkiye Fotoğra Çekmeyi Denemek” isimli söyleşide Prof. Kayalı; 1930’lu yıllardan günümüze çeşitli film ve romanlar üzerinden, sanan
ülkelerin tarihi gelişmeleri açısından ipucu verdiğini dile gerdi.
Kayalı, Tarık Buğra ve Kemal Tahir örneğinden yola çıkarak, iki
yazarın da romanlarında, Osmanlı’nın kuruluşundan Cumhuriyet’e kadar olan bir dönemi, birbirleriyle zıt bakış açılarıyla ele
almalarına rağmen, ortak nokta olan milli bakış konusunda birleşğinin alnı çizdi. Kayalı, dönemin iki büyük romancısı için
“İki yazarda da olağanüstü cesaret mevcut. İkisinin de çizdiği
fotoğraf halen akademik çalışmalarda karşılaşabileceğimiz cinsten değil” ifadelerini kullandı. Türkiye’de çekilen bazı filmlerin,
geçmişte elist tabaka tarandan hor görülmesine rağmen günümüzde değer kazandığından bahsederek, film sektöründe 20
yıl önceye dönüş olduğunu vurguladı ve “Mürekkep yalamışlara
dönük şekilde yapılan filmler, insanları sinemadan soğuu.
AVM salonlarında sinema salonu oldu olalı, film seyretmek sosyal bir etkinlik olmaktan çık” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı, soruları da yanıtladı.
Salonu dolduran kalımcılar tarandan ilgiyle takip edilen etkinlik, Tarih Bölüm Başkanı ve Kültür Sanat Topluluğu Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Nurşen Gök’ ün Prof. Kayalı’ya teşekkür
belgesini takdim etmesiyle son buldu.
Prof. Dr.
Kurtuluş Kayalı
Yrd. Doç.
Dr.
Nurşen
Gök
Erasmus, Farabi ve Mevlana sizleri bekliyor!
Üniversitemiz Öğrenci ve Öğrem Elemanları Koordinatörlüğü tarandan düzenlenen Erasmus, Farabi, Mevlana Değişim Programları Tanım Toplansı, 20 Aralık
2013 tarihinde Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda gerçekleşrildi. Toplannın sabahki oturumunda
Fakülte, Yüksekokul, Meslek Yüksekokulu ve Konservatuvar Koordinatörleri ile Bölüm Koordinatörlerine yönelik bilgilendirme yapıldı.
Toplannın açılış konuşmasını Öğrenci ve Öğrem Elemanları Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Rıfat Hacıoğlu yap.
Hacıoğlu konuşmasında, ulusal ve uluslararası programlarda öğrenci ve öğrem elemanlarının değişimi amacı
ile karşılıksız destek sağlayan Farabi, Erasmus ve Mevlana programlarının içerikleri konusunda genel bilgilendirmede bulundu.
Ardından Öğrenci ve Öğrem Elemanları Koordinatörlüğü, koordinatör yardımcıları sorumlu oldukları konularda sunum yaplar. Doç. Dr. İlhan Karataş, “Farabi
Değişim Programı ve Değerlendirme Süreci” konusunda
bilgilendirmede bulunarak, Farabi programının üniversitemizde 2009-2010 Eğim-Öğrem yılında başladığını ve
şu an 68 üniversite ile protokol anlaşmasının mevcut olduğunu belir
. Karataş’tan sonra söz alan Yrd. Doç. Dr.
Özlem Aydın Öztürk ise “Erasmus Programı Bilgilendirme
Sunumunda”, 2014-2020 yılları arasında uygulanması
planlanan Erasmus , eğim, öğrem ve gençlik alanları-
Yrd. Doç. Dr.
Tolga Acun
nın yanı sıra, spor alanını da kapsayacak şekilde yenilendiğini söyledi. Ayrıca Erasmus Programının Mevcut Hayatboyu Öğrenme (LLP) ve Gençlik Programlarından
farkları üzerinde duruldu. Programda son olarak “Mevlana Değişim Programı Hakkında Bilgilendirme” konusunda Yrd. Doç. Dr. Tolga Acun sunum yap. Acun,
Mevlana Değişim Programının yurçinde eğim veren
yükseköğrem kurumları ile yurtdışında eğim veren
yükseköğrem kurumları arasında öğrenci ve öğrem
elemanı değişimini gerçekleşrmeyi amaçlayan bir program olduğunu belir
. Mevlana Değişim Program kapsamında üniversitemizin protokol imzaladığı üniversiteler
hakkında bilgi verdi.
Toplannın öğleden sonraki programında, öğrencilere
yönelik Erasmus, Farabi ve Mevlana Değişim Programları bilgilendirme sunumları gerçekleşrildi. Öğrencilerin
programlardan yararlanabilmeleri için gerekli şartlar,
başvuru koşulları, program başvuru tarihleri, değerlendirme süreçleri, değişim tamamlandıktan sonra yapılması gerekenler hakkında öğrenciler bilgilendirildi.
Mevlana Programı konusunda Yrd. Doç. Dr. Tolga Acun,
Erasmus Programı konusunda Ayten Ağartan Çelikdal,
Farabi Programı konusunda da Sevilay Altunay öğrencileri bilgilendirerek, öğrencilerden gelen soruları cevaplandırdılar. Toplanda yapılan sunumlar, üniversitemiz
radyosu Radyo Karaelmas’tan da canlı olarak yayımlandı.
Erasmus Öğrenci Hareketliliği
Bilgilendirme Toplantısı
Erasmus Staj Hareketliliği ve
Dil Yeterliliği Tematik Toplantısı
Eskişehir’de gerçekleştirildi
Erasmus Staj Hareketliliğinde Kalite ve Erasmus Faaliyetlerinde Dil Yeterliliği Konulu Temak toplan, 1 Kasım 2013 tarihinde Anadolu Üniversitesi ev sahipliğinde Eskişehir’de yapıldı. Toplanya, Milli Eğim Bakanlığı
ve YÖK’ün ilgili birimlerinin yanında, farklı yükseköğrem kurumlarından
yetkililer ile Üniversitemiz Öğrenci ve Öğrem Elemanları Değişim Programları Koordinatörlüğünden Yrd. Doç. Dr. Özlem Aydın ve Ayten Ağartan
Çelikdal kaldı.
Ülkemizde 2007-2008 döneminden beri devam eden Erasmus Öğrenci
Staj Hareketliliği Faaliye kapsamında, yeni dönemde Staj Hareketliliğinin
daha başarılı bir şekilde organize edilebilmesi, etkin bir şekilde yürütülebilmesi ve kalitenin arrılması konuları toplanda görüşüldü. Ayrıca Erasmus Programı kapsamında öğrenci ve personelin yabancı dil yeterliliğinin,
2014-2020 yıllarını kapsayacak Erasmus döneminde öneminin artması ile
bu husustaki yeterliliklerin hareketliliği doğrudan etkileyeceği tarşıldı.
Toplan, Staj Hareketliliğinde Kalite ile Öğrenci ve Personelde Dil Yeterliliği konulu oturumların ardından sona erdi.
Üniversitemiz Öğrenci ve Öğretim Elemanı Değişim Programları Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen Erasmus Öğrenci Hareketliliği Bilgilendirme Toplantısı, 29 Kasım 2013 tarihinde Tahir Karauğuz
Konferans Salonunda gerçekleşti.
Toplantı, Öğrenci ve Öğretim Elemanı Değişim Programları Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Rıfat Hacıoğlu’nun açılış konuşmasıyla başladı. Hacıoğlu açılış konuşmasında, Erasmus programının dönem ve yıl
kaybetmeden yabancı bir kültür ile tanışma fırsatını yakalamak, farklı
bakış açıları kazanmak açısından çok önemli bir deneyime olanak sağladığını vurguladı. Uzman Ayten Ağartan Çekildal’ın bilgilendirme sunumuyla devam eden toplantıya, öğrenciler yoğun katılım gösterdi.
Bilgilendirme sunumunda Erasmus Programı hakkında temel bilgilerin
yanı sıra, programla yurtdışına gidecek olan öğrencilerin yapması gereken işlemler konusunda bilgi paylaşımı yapıldı. Oldukça verimli geçen
bilgilendirme toplantısı, Erasmus Değişim Programı ile ilgili öğrencilerden gelen soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi.
Yrd. Doç. Dr.
Rıfat Hacıoğlu
Şems ile Mevlânâ’nın Birbirinde Bulduğu,
Ancak Başkalarının Bulamadığı…
Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
BEÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı
Âriflerin ârifi Şems-i Tebrizî için, ârifle bulunmak övünülecek
ve haz duyulacak bir haldir. Çünkü ârifle beraber olmak, benlik
davasından uzaklaşmakr. Ancak ârif olmak güçtür; zira gerçek
âriflik, dostu her dem harlamak ve onun dostluğuna doymamakr, “gönlün fikirle, tenin hizmetle ve gözün yakin olmakla
meşgul bulunmasıdır.”
Şems’in gözünde benlik ve ihras, cem ve cemaan manasını ve nurunu yok eder, berekeni kaçırır. Asıl bereketli olan
anlar, dost ile beraberlik anlarıdır.
“Seni Seviyorum… Başkalarını da Senin Harın İçin Seviyorum”
Şems, Mevlânâ’ya diyor ki: “Ben, seni seviyorum; başkalarını
da senin harın için seviyorum”. Nitekim o, gerçek ve can dostun verdiklerinin maddî dünyada karşılığı az da olsa, gönül dünyasında değer ve kıymet bakımından paha biçilemez olduğu
konusunda tereddütsüzdür.
Mevlânâ’nın kendisinin sadece güzel taranı bildiğini ve çirkin yönünü görmediğinin sıkınsı içindeki Şems, kozmolojik örneklere girişir. Ancak ismi “güneş”le aynı anlama geldiği ve
Mevlânâ’nın bu yönünü şiirlerinde konu yapmasına rağmen,
kendisini o büyük alemde (makrokozm) bir yere yerleşremez.
Onun büyük evreninde sadece Güneş ve Ay vardır.
Mevlânâ’nın, Hak ehlinden olduğunu ve onun dergahına
güzel sözden bir başka bir şeyin layık olmadığını düşünen Şems,
Mevlânâ’yı sırların sırrının yolunun bir bedeli olduğunu, bir
takım sıkınlara ve fedakarlıklara katlanması hususunda ikaz
eder. Ancak çile ve ızdırapların sonucunda alacağı mükâfatları
da ifşa eder.
Yüzü, gözlerin zanı müşahede edemediği, Güneş’e dönük
olan Mevlânâ’yla ilgili sözleriyle Şems, okuyucuyu şaşırr. Zira
o, bir bakarsınız Rumî’yi bir anda en güzel, en üstün meziyet ve
yetenekleriyle anar, hemen arkasından onunla ilgili kendisinin
bile çekindiği mahrem mevzuları dünyaya ilan eder. Ama yine
de Şems, çoğu zaman yapğı gibi, kadim ve belki de tek dost
Mevlânâ’yı ve kabiliyetlerini methetmekle biremez.
Saray ve Sultan
Şems ilahî âlemi ve Cenab-ı Bari’yi, Saray ve Sultan’la temsilî
olarak sembolize eder. Hz. Muhammed’i (s.) de bu Saray’ın
daimi kulları içerisinde sayar. Şems bununla da yenmeyerek,
zımnen kendisi ile Mevlânâ’yı da bu has kulları arasına dahil
eder.
Hz. Peygamber’le özdeşleşrdiği kadar olmasa da Şems’teki
Mevlânâ aşkı, öyle bir dereceye varır ki, onu “ehl-i bey”inden
daha yakın görür.Nihayende Şems, dostluk ve muhabben
nirengi noktasına ulaşmanın dayanılmaz hazzından dem vurur.
Zevk de acı da hüzün de ortakr. Sıkın ve cefa da müşterekr.
Dostluğun bu kadar içten ve candan olanını çekemeyen ve
kıskananlar elbee olacakr. Müridler ve Konya halkı darılmaya, başa kakmaya ve kıskanmaya başladılar. Kendi işiyle ilgilenen Mevlânâ, öğütlerden sevgi bağını kuvvetlendiriyordu.
Şems’e olan bağlılığını ve muhabbeni hiç kimse veya topluluk
için feda edecek de değildir.
Mevlânâ Şems’i canından bile çok sever, onun odasına çakılan bir çiviye bile rıza göstermez. Şems’in odasına çakılan çivi,
adeta onun bedenine saplanır.
Çıkarılan İnci’nin Kıyme
Şems Mevlânâ’yla sanki iş bölümü yapar. Hem kendisinin
hem de Sevgili Dost’unun ince ve değerli işle ilgili görevlerini
ayırır:
“Bu gün mânâ denizin dalgıcı (o mânâ denizinden inci çıkaran) Mevlânâ’dır. Ben ise tacirim. Yani o incileri alıcıyım, onların kıymeni ancak ben bilirim” demek isyor.
Aynı mesleğin farklı alanlarında vazife yapan Şems-i Tebrizî,
Mevlânâ’yı her gördüğünde, yenilendiğini ve yeniden doğduğunu anlatmaktan büyük bir zevk ve haz duyar.
Mevlânâ’yı övmekten bıkmayan Şems, alçak gönüllüğünü ve
mütavaziliğini terk eder. O ark sırlar içinde bir sırdır. Vardığı
nokta, adeta Hz. Muhammed’in (s.) miraçtaki beşerîyetle ötelerin ötesi alemin sınırı olan “Sidretü’l-Münteha”dır. Ark, ona
hiçbir veli, ermiş ulaşamaz.
Nâr ve Nur
Mevlânâ’yı haznesi dolu ve yanmaya hazırlanmış bir lamba
gibi düşünenler, Şems’in konumunu da bir kibrin yapğı işle
karşılaşrırlar. Asıl yanan ve yandıkça nurlanan Mevlânâ idi.
Onu uyandırmak ve etranı aydınlar hale dönüştürmek için bir
kibrit gerekmekteydi ki, bunu da Şems başarmış. Başka bir ifadeyle:
“Tebrizli Şems, Mevlânâ’yı ateşlemiş, fakat öyle bir infilâk
karşısında kalmış ki onun alevleri içinde kendisi de yanmış”.
Onun için Şems’e göre “Dostluk, Mevlânâ’yı gördükten sonra
nefsini öldürmekr. Tâ ki onu bir daha bulamadık öldü desinler.”
Her ne kadar Şems, evrensel insanı ve belki de Allah imajını
simgeliyorsa da, Mevlânâ kendisini ödünç alınmış bir imajla kısıtlamıyordu. Mevlânâ ona dayandı, onunla bir oldu, birlik evrenine daldı ve sonunda evrensel benliği elde e
. Onun benlik
özelliklerini içselleşrip onunla bir oldu ve huzura kavuştu.
İç dünyadaki birliğin ateşi, zahirî dünyaya yansıdı. Bitmek bilmeyen, sonsuz, sınırsız ve kesinsiz sohbetler, Mevlânâ ve çevresinin dış görüntülerini değişrdi.
Muhammed (s) Yolunun Toprağı
Şems’le Mevlânâ’yı karşılaşrdığımızda benzerliklerin ortaya
çıkışını engelleyemeyiz. Şöyle ki; Şems’e göre hakikate varmak,
ancak sünnete tabi olmak, gösterişten uzak, hal ehli olarak, söz
ve eylem birliği içinde, ilâhî aşkla gerçekleşir. Şems de Mevlânâ
gibi Hz. Peygamber (s.) âşığıdır. Mevlânâ,
“Ben Muhammed-i Muhtarın yolunun toprağıyım” dediği gibi
Şems de, “Mustafa’nın (s.) en küçük ve ehemmiyetsiz gibi görünen bir hadisini Kuşeyrî Risalesi ve onun gibi en önemli kitaplara değişmem, Peygamber’in hadisleri karşısında, onların hepsi
de tatsız ve zevksizdir” diyor.
Meşrep ve usul bakımından farklılaşmalar söz konusu olabilir. Mesela, Mevlânâ temkinlidir, belki biraz da resmidir; Şems,
coşkun, heyecanlı ve kural tanımazdır. Fakat, şu da bir gerçek ki,
Şems olmasaydı, Mevlânâ belki de bir medrese hocası olacak;
dar bir coğrafyada tanınıp bilinecek. Belki Feridüddin-i Aar’ın
Manku’t-Tayr’ı gibi Mesnevi hikayeleri ortaya çıkacak; fakat,
coşkun ve taşkın şiirler ve gazelleri okuyamayacakk. Divân-ı
Kebir’i görmemiz hayal olacak. Diğer taraan eğer Mevlânâ,
Şems’le görüşmeseydi, kimse de onun varlığından haberdar olmayacak. Onlar mana yönünden görünmeyen âlemde bütünü
meydana gerdiler.
Gölgelerin Ötesi
Eğer insanlar Mevlânâ ile Şems gibi birbirlerinde bulunanı,
birbirlerinin hakikani görebilselerdi, eksik ve zaaflarını tabii
karşılasalardı, cenne yeryüzünde yaşarlardı. Mevlânâ, “Şu dünyada gördüğümüz tenlerimiz, vücutlarımız, bizim gölgelerimizdir. Biz aslında bu gölgelerin ötesinde yaşıyoruz” diye
seslenmektedir. İşte, Mevlânâ ile Şems, birbirlerinin maddî varlıklarının ötesinde bulunanı müşahede e
ler, ona muhabbet
ve aşk duydular.
Mevlânâ, Şems ile muhabbenin başlangıç evresinde görüşüp kaynaşğında, zâhirin alnda, her velinin, evrensel insanın
ve peygamberin keşfe
ği okyanusun varlığını sezdi.
Şems-i Tebrizî, Mevlânâ’ya salt aklın, rasyonalizmin dar cenderesinden azad olmanın formülünü öğre
. Çünkü onun gönül
ve zihin evreninde aklın sınırları bellidir; arkası, sonu cenne
r.
Gönlün sınırları ise, ölçülüp tespit edilemez/belirlenemez. Söz
ve rakamların bi
ği yer, fenafillahr, yani Allah’a kavuşmak ve
hakkın zat ve sıfanda erimekr; yanmakr.
Şems-i Tebrizî, Mevlânâ ile sohbet ve halvet anlarında ona,
mânâ aleminin gizli odalarını gösterdi. Mevlânâ, Şems’siz dönemindeki halini, “hamdım” sözleriyle özetler. Şems ile “pişme”
evresine geçer.
Mevlânâ’nın İskame Aşkr
Gerçekte Mevlânâ’nın iskame, şeyhlik ve dervişlik, müritlik ve muratlık değil, aşkr. Bu süreçte mürit ve murat, şeyh ve
derviş, âşık ve mâşuktur. Fakat aşkta fâni olan bu âşık, mâşuk libasına bürünür, mâşuksa âşık görünür. Çelebi Hüsameddin
Mevlânâ’nın müridi iken, Mevlânâ Mesnevî’de onu öyle över ki;
insan, Hüsameddin Mevlânâ’nın üstadı zanneder. Şu halde
Mevlânâ ile Şems arasındaki tefeyyüz, karşılıklıdır ve birbirini
tamamlayıcıdır.
Birbirlerindeki hakikatleri gören ve dostlukları kelimelere sığmayan bu iki büyük veliden hangisi, hangisine mürşit oldu? Hangisi, hangisinden üstündür, faziletlidir, büyüktür? İlâhî aşkta fâni
olan velilerin erdem ve fazilet karşılaşrması gereksiz ve sonuçsuz bir çabadır. Bütün kirliliklerden soyutlanmış, ihraslarını kontrol etmiş, Hakk’ın tecelligahına ulaşmış, birlik denizinde
yok olmuş yüce kimlikleri derecelendirmek şaşkınlıkr. Mevlânâ, acı çekerek Şam’da Şems’i ararken, Mevlânâ’nın ilim, irfan
ve aşkına gıpta ile bakıp şaşkınlık geçiren Şam’ın arifleri, “Nasıl
oluyor da bir mürşit, mürşit arıyor” diye sormaktan kendilerini
alamamışlar. Mevlânâ, Şems’i aradığı gibi, Şems de evveliyaa
Mevlânâ’yı bulmak için çok gezmiş. Mevlânâ’yı bulunca,
“Memlekemden çıkalı Mevlânâ’dan başka bir şey görmedim.
Ben aradığımı, Hüdavendigarım’da (Mevlânâ) buldum” demiş.
Bunların birbirlerinde buldukları, fakat başkalarının bulamadıkları şey neydi? Karşılıklı olarak buldukları en önemli zenginlik,
zahirî dünyada bulunmayan aynaydı. Bunlar, şeyhlik, mürşitlik,
halifelik, müritlik makamlarının daha ötelerini aşarak birbirine
ayna oldular. Onun için birisini ötekinin mürşidi kabul etmek
boş, yersiz ve anlamsız bir düşüncedir.
Tasavvuf çevrelerince, özellikle de Mevlevî dergahı bağlılarınca seslendirilen ifadeyle Şems-i Tebrizî, Mevlânâ’nın sohbet
şeyhidir. Her ne kadar Mevlânâ, başlangıçta Şems’e karşı bir
derviş gibi davranmışsa da aralarındaki ilişki, bir dervişle şeyh
arasındaki, yahut bir şakirtle üstat arasındaki ilişkiyi akla germez. Bu bağlan, iki dostun zaman zaman rollerini değişrdikleri bir muhabbet şeklinde tezahür eder.
Yüksek irfan sahibi Şems, sık sık gördüğü bir rüyanın ve manevî bir ilhamın şevkiyle gönlünde doğan gaybî ve ezelî bir tanışma içinde, Mevlânâ’ya muhabbet duyarak aşık oldu. Bu
karşılıksız kalmadı, Mevlânâ da ona âşık oldu. “Çünkü maşuk,
aynı zamanda âşık; âşık, aynı zamanda maşuktur.” Bu, Kur’ân’ın
tebliğiyle sabi
r. Kur’ân diyor ki: “Allah onları sever, onlar da
Allah’ı severler”(Maide, 54)
“İlk önce Allah âşık oluyor, iyi kullar maşuk oluyorlar. Sonra
iyi kullar âşık oluyorlar. Allah maşuk oluyor.”
Şu halde Mevlânâ’yı bu derece “çıldırtan” ve coşturan Şems,
niçin onu halktan ve medreseden, haa babasından öğütlü olarak okuduğu kitaplardan çekip almak, koparmak isyor?
Ruhanî Zevkin “Şarabı”
Şems’in amacı, Mevlânâ’nın bütün fikir ve nazarlarını kalbinin
merkezinde yoğunlaşrmak ve böylece onun hakikane berrak
bir ayna olup eşsiz kemalini, kendinden kendine müşahede e
rip farkına vardırmak. Halvet anlarında, ikisi de ilâhî bir isğrak içinde rûhanî bir zevkin şarabıyla kendilerinden geçiyorlardı.
İşte o zaman Şems, Mevlânâ’da bütün feyzi parlaklığıyla, bütün
güzelliklerinin şaşaâsıyla Hazre Muhammed’i gördü. Mevlânâ
da kendindeki hakikate ayna olan Şems’de kendi eşsiz güzelliğini müşahede ederek aşık oldu ve başka alemlere geç.
Mevlânâ’nın, Şems’le özdeşleşmesi, yani Mevlânâ’nın
Şems’in ruhsal varoluş düzeyine erişmesi kaok bir özdeşleşme
süreciydi. Bu özdeşleşme nasıl ve hangi süreçte gerçekleşmiş?
Mevlânâ, halkın beğenisinden, dinî otoritelerden, inançtan ve
haa Aristo manğından kendisini uzaklaşrma sürecinde, çileli
ve zorlu bir zamanlar geçirdi. Çünkü onun en önemli ve tek dayanağı Şems’in zihinsel varlık düzeyiydi.
Evrensel Benlik ve Evrensel Ruh
Özdeşleşme sürecinde kısa yolu takip eden Mevlânâ, çeşitli
makamlardan geçmek için uzun zaman harcayacağına, özgün
kişiliği, vukufunun derinliği ve samimiye sebebiyle, amacı için
yoğun bir duygu seli üre
. Belirgin olarak Şems’in ruhu, daha
sonra evrensel benlik ve nihaî olarak benliğin arkasındaki yaracı aşk olmaya çaba gösterdi. Mevlânâ’nın ruhsal ve psikolojik
özellikleri ile evrensel ruhu temsil eden Şems’.
Birleşmenin başında Mevlânâ, kendi ruhu ile Şems’in arasında bir mesafenin olduğunu ve birleşmenin meşakkatli ve zor
olduğunun bilincindeydi. Ama her şeye rağmen, bir taraan
Şems’le birleşme, diğer taraan Şems’in erişilmesi zor makamı.
Mevlânâ, tam bir ikilem içerisindedir.
Varoluş düzeyinde Mevlânâ genellikle şiirlerini, kendi imajı
ile Şems’in imajı arasındaki monolog tarzından çıkarıp diyalog
üslûbunda sunar. Rehberinin yakınlığını hisseder. Şimdi sorgulama aşamasına vardığından şüphesi yoktur:
Mevlânâ, zihnindeki imajları çizen ressam olarak kendisini
görmeye başlar. Ancak Şems’in imajı akla gelen bütün imajları
yakar yok eder.
Öğretmen adaylarına öğretmen eğitimi
Prof. Dr.
Haya Akyol
Bülent Ecevit Üniversitesi Ereğli Eğim Fakültesi adına
İlköğrem Bölüm Başkanı Doç Dr. Özlem Koray ve ekip
arkadaşlarının organizasyonunu gerçekleşrdiği “Öğretmen Eğimi” temalı panel, 24 Kasım 2013 tarihinde,
Erdemir Kültür Merkezi’nde gerçekleşrildi.
Panele; Gazi Üniversitesi Gazi Eğim Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Haya Akyol, Abant İzzet Baysal Üniversitesi
öğrem üyesi Doç. Dr. Ahmet Kılınç, Gazi Üniversitesi
Gazi Eğim Fakültesi öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. Kemal
Köksal, Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğrem üyesi
Yrd. Doç. Dr. Fah Aydın ve Bülent Ecevit Üniversitesi
Ereğli Eğim Fakültesi öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. Gürkay Birinci kaldı.
Eğim Fakültesi öğrencileri şiir dinlesi büyüledi
Moderatörlüğünü Bülent Ecevit Üniversitesi Ereğli
Eğim Fakültesi öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. Gürkay Birinci’nin üstlendiği “Öğretmen Eğimi” paneli, B.E.Ü.
Ereğli Eğim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Azar’ın açılış
konuşmasıyla başladı. B.E.Ü. Devlet Konservatuarı
Müzik Bölümü Piyano Anasanat Dalı öğrem elemanlarından Öğr. Gör. Turgay Tunç ve Yaylı Çalıgılar Anasanat
Dalı öğrem elemanlarından Arş. Gör. İlkay Göksel eşliğinde, Ereğli Eğim Fakültesi İlköğrem Bölümü Sınıf
Öğretmenliği öğrencilerinden Aslı Karataş ve Fama
Kahraman, İlköğrem Matemak Öğretmenliği öğrencilerinden Tuğba Yaman ve Türkçe Öğretmenliği Bölümü
öğrencilerinden Mesut Köseoğlu, Bahar Yukarıkır ve
Fatma Kübra Oktar’ın şiir dinlesi konuklara duygusal
anlar yaşa.
Şiir dinlesinin ardından panel, Gazi Üniversitesi Gazi
Eğim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haya Akyol’un “Nitelikli Eğim ve Öğretmen Yeşrme” konulu sunumuyla
devam e
. Prof. Dr. Akyol sunumunda, Milli Eğim Bakanlığının öğretmen yeterlilik çalışmalarından, kariyer
planlamasından, uygulama okullarının eksikliğinden, öğretmen adaylarının atanma kaygılarından bahsederek,
önemli konulara değindi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi
öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. Fah Aydın ise, öğretmen
eğiminde yeri olan teknolojik pedagojik alan bilgisi
hakkında bilgi verdiği sunumuyla büyük beğeni topladı.
Gazi Üniversitesi Gazi Eğim Fakültesi öğrem üyesi Yrd.
Doç. Dr. Kemal Köksal ise, “Değerler Eğimi” konulu su-
numunda, 1739 sayılı Milli Eğim Temel Kanununu dayanak göstererek ve aynı zamanda kendi öğretmenlik
deneyiminden örnekler vererek nitelikli öğretmenin
özelliklerinin nasıl olması gerekğini anla. Son konuşmacı Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğrem üyesi Doç.
Dr. Ahmet Kılınç ise; “Türkiye’de Öğretmen Kimliğinin
Gelişimi: Boylamsal Bir Çalışmanın Sonuçları” konulu çalışmasını dinleyicilerle paylaş. Bu çalışmada, öğretmen
adaylarının nasıl bir öğretmen kimliği gelişrdiklerinden,
neden öğretmenlik mesleğini seçklerinden, aldıkları lisans eğimi sonucunda gelecek beklenleri ve yeterliliklerinin ne durumda olduğundan, mesleklerinin ilk
yıllarında nasıl bir öğrem yapacaklarından ve movasyonlarının ne durumda olduklarından söz ederek, 24
Kasım Öğretmenler Günü’nde öğretmen adaylarıyla
mesleklerinde önem taşıyan bilgiler paylaş.
Panel, kalımcılara yönellen soruların cevaplanması
ve Ereğli Eğim Fakültesi öğrem elemanı Okutman Zübeyir Yazıcı’ya öğretmenler günü dolayısıyla “hizmee
en çok görev yapan öğrem elemanı plake” verilmesiyle son buldu.
Eğiticilerin Eğitimi Seminerleri
Üniversitemiz Ereğli Eğim Fakültesi öğrem üyeleri tarandan bir özel eğim
kurumuna yönelik geniş kapsamlı “eğicilerin eğimi” seminerleri düzenlendi.
Öğretmenlerin mesleki gelişimlerine katkıda
bulunmak ve bilgi birikimlerini arrmak amacıyla
30 Kasım - 1 Aralık 2013 tarihlerinde,16 saatlik
geniş kapsamlı bir eğim olarak düzenlenen seminerler, öğretmenler tarandan büyük ilgi
gördü. Eğimlerin koordinatörlüğünü de yapan
Doç Dr. Özlem Koray (Yaracılık ve yaracılık eğimi, Etkili ileşim kurmada veli-öğrenci- öğretmen ilişkisi), Yrd. Doç. Dr. Gürkay Birinci
(Etkileşmeli bilgisayar uygulamalarının sınıf içinde
kullanılması), Yrd. Doç. Dr. Sezai Kalafat (Çocuklarda öe kontrolü ve dikkat dağınıklığı), Yrd. Doç.
Dr. Aysel Memiş (İlk okuma yazmada güncel uygulamalar), Yrd. Doç. Dr. Uğur Memiş (Çocuklarda
oyun ve fiziksel akvite) ve Dr. İkbal Tuba Şahin (
Okul öncesi eğimde yeni yaklaşımlar, Eğimde
dramanın etkin kullanımı )’in konuşmacı olarak
kaldığı seminerlerin bilgi paylaşımı ve öğretmen
gelişimi adına son derece faydalı oldu. Ayrıca eğimlere konuk konuşmacı olarak kalan ve İstan-
bul Aydın Üniversitesinde görev yapan Yrd. Doç.
Dr. Mualla Murat’ın sunumu da öğretmenler tarandan büyük beğeni ile karşılandı.
Bu tür eğimlerin devamının gelmesi ve özellikle yeni eğim uygulamalarının birlikte irdelenmesi dilekleriyle eğimler sona erdi.
Doç. Dr.
Özlem Koray
Öğretim Üyemizin Başarısı
Yrd. Doç. Dr.
Mehmet Fah Bayramoğlu
İksadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) İşletme
Bölümü öğrem üyelerimizden Yrd. Doç. Dr.
Mehmet Fah Bayramoğlu, “Yüksek Volalite
Dönemlerinde Gri Sistem Teorisi Destekli Markowitz Poröy Opmizasyonu” başlıklı doktora
tezi ile “İksadi Araşrmalar Vak 9. Ünal Aysal
Tez Ödülleri Yarışması”nda dereceye girerek,
ödül almaya hak kazandı. Bu yıl, Türkiye gene-
linde yarışmaya başvuran 26 adet doktora tezinin arasından “iksat”, “ekonometri” ve “işletme” dallarında ödül verilmiş olup “işletme”
dalındaki ödül, Yrd. Doç. Dr. Mehmet Fah Bayramoğlu’na verildi.
2007 yılında aynı ödülü yüksek lisans teziyle de
alan öğrem üyemiz bu başarısından dolayı kutlar, başarılarının devamını dileriz.
Milli Pediatri
Kongresinden
ödülle döndüler
Zonguldak Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü Öğrem
Üyesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
Öğrem Üyesi Yrd. Doç. Dr. Müge Uzun ve öğrencileri, kaldıkları 57. Milli Pediatri Kongresi ve 12. Milli Çocuk Hemşireliği Kongresi’nden ödülle döndüler. Yrd. Doç. Dr. Uzun ve
bölümü öğrencileri Aylin Kurt ve Feyzullah Yılmaz’la birlikte
hazırlamış oldukları “Çocuk Yoğun Bakımda Takip Edilen Bir
Onkoloji Olgusuna Yönelik Hemşirelik Bakım Planı” başlıklı
sunum, 30 Ekim - 3 Kasım 2013 tarihleri arasında Antalya’da
düzenlenen kongrede, poster sunum alanında üçüncülük
ödülü aldı. Öğrem üyemizi ve öğrencilerimizi kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.
Fen Edebiyat Fakültesinde
Başarılı Öğrencilere Onur Belgesi
Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı,
Tarih, İngiliz Dili ve Edebiyatı, Matematik, Biyoloji, Kimya bölümlerinin başarılı öğrencileri, Yüksek Onur ve Onur Belgelerini bölüm
başkanlarının ellerinden aldılar. Fen Edebiyat
Fakültesi Dekanlık bloğunda yer alan öğretim
elemanları dinlenme salonunda 21 Kasım 2013
tarihinde düzenlenen törende, bölümlerin başarılı öğrencilerine başarı derecelerine göre Yüksek Onur Belgesi ve Onur Belgesi verildi. Törene
Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kemal
Büyükgüzel, bölüm başkanları ve öğretim üyeleri katıldı. Törende öğrencilere belgelerini
veren Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Biyoloji
Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kemal Büyükgüzel, Matematik Bölüm Başkanı Prof. Erdal Coşkun,
Kimya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Baki Hazer, Türk
Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr.
Hasan Özer, Tarih Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr.
Nurşen Gök ve İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölüm
Başkanı Yrd. Doç. Dr. Özlem Aydın Öztürk belgelerini alan öğrencileri kutlayarak, başarılarının devamını dilediler.
Tek tek başarı belgelerini alan öğrenciler, toplantının ardından düzenlenen kokteyle katıldılar
ve öğretim üyeleri ile fotoğraf çektirdiler.
Yrd. Doç. Dr.
Müge Uzun
BEÜ ÖĞRENCİ KONSEYİNDEN ÖĞRENCİNİN GÜNDEMİ
MÜHENDİSLİK GÜNLERİ
Samet Memişoğlu
Bülent Ecevit Üniversitesi
Öğrenci Konseyi Başkanı
Mühendislik Günleri kapsamında Bülent
Ecevit Üniversitesi Öğrenci Konseyi tarandan
bir dizi program düzenlendi. Düzenlenen kokteylin ardından sinevizyon gösterimi ile başlayan program, Mühendislik Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım ve MEGATEP Teknik
Elemanlar Plaormu Başkanı Kemal Dadaşoğlu’nun Üniversitemiz Mühendislerinin Mühendislik Haasını kutlamasıyla devam e
.
Programın son bölümünde Üniversitemiz öğrencilerinden oluşan Grup Konsey tarandan
sunulan dinle ile eğlenceli anlar yaşandı.
Prof. Dr.
Yılmaz
Yıldırım
Kemal Dadaşoğlu
Grup Konsey
ÜNLÜ SANAYİCİ ZEKİ YURTBAY ÖĞRENCİLERLE BULUŞTU
BEÜ Öğrenci Konseyi tarandan düzenlenen
“Mühendislik Günleri”nin ikinci gününde, Zonguldaklı sanayici-işadamı Zeki Yurtbay Üniversitemizin konuğu oldu.
Arif Amirov Konferans Salonunda, 6 Aralık
2013 tarihinde düzenlenen söyleşiye, Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun, Mühendislik
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım, akademik ve idari personel ile öğrenciler kaldı.
Zeki Yurtbay öğrencilere carete nasıl başladığını ve bugünlere nasıl geldiğini, yaşamında
karşılaşğı zorlukları anılarından örnekler vererek anla. Söyleşinin ardından öğrencilerin
sorularını yanıtlayan Zeki Yurtbay’a, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım
tarandan teşekkür plake takdim edildi.
Zeki Yurtbay
Kıymetli Arkadaşlar,
Canlı, güzel ve dolu dolu geçen bir dönem sonunda, bir sonraki
döneme daha mutlu ve umutla bakmaktayız. Fakat anlayamadığımız
bir şeyler olduğu apaçık ortada… Her konferans, söyleşi, yarışma ve
benzeri etkinlikler sadece öğrencilerimiz için yapılmaktadır. Kendileri için yapılan bu etkinliklere öğrencilerimizi zorlayarak götürmektense, oldukça mustaribiz. Yapılan etkinlikler bizlerin geleceğinde,
belki okyanusta bir damla olabilecek kıymeedir; bu okyanusları
oluşturan damlalardan öğrencilerimizin faydalanmaması bizleri üzmektedir. Etkinliklere kalım konusunda daha hassas davranılması
ümidimizdir.
Son dönemlerin en büyük sıkınsı olan eski sistem öğrencilerin
yeni sisteme dâhil edilmesi de ileriye dönük umutlarımıza bir yenisi
eklemiş bulunmaktadır. Yapılan etkinliklerin bir olumsuz örneği de
“Mühendislik Günleri”. 1992’den bu yana üniversitemizde ilk defa
kutladığımız Mühendislik Haasında, mühendis kalımı konusunda
büyük sıkın çekilmişr. Beklenmiz üniversitenin en çok öğrencisine sahip olan mühendislik bölümlerinin salonlara sığmamasıyken,
salon ancak doldurabilmişr. Umut ediyoruz ki, bölümlerimizin
önemli günlerini bundan sonra daha coşkuyla ve daha etkin bir şekilde kutlayalım ve etkinliklerin tümüne kalım, bizim için yapıldığı
bilinciyle, gerçekleşrilir.
Sosyal sorumluluk projelerinin devamında, Çocuk Onkoloji Servisine yapğımız ziyaree duygulu, umutlu saatler yaşadık ve bunu bir
proje haline germeye karar verdik. Çocuk Onkoloji Servisi, Huzurevi
ve Uzun Mehmet İşitme Engelliler Okulu olmak üzere üç ayrı kuruma, haanın belli günleri ziyaretlerde bulunacağız. Her haa 10’ar
kişilik gruplarla gerçekleşreceğimiz ziyaretler, biz ve ziyaret e
ğimiz insanlar için umut kaynağı olacakr. Bu ziyaretlere kalmak için
başvurular, Öğrenci Konseyinin Facebook ve Twier adreslerinden
olacakr. Yaz okulu ile ilgili çalışmalarımızın devam etmektedir. Gerçekleşrdiğimiz tüm etkinlik ve çalışmalarda üniversitemizin bizlere
sağladığı desteklerden dolayı teşekkür ediyoruz.
MÜHENDİSLİK GÜNLERİ KAPSAMINDA RAHMİ YAZAN ÜNİVERSİTEMİZDEYDİ
Mühendislik Günleri etkinlikleri kapsamında, Eren
Enerji Elektrik Ürem Aş. Su Arıtma ve Labaratuvar
Müdürü Rahmi Yazan üniversitemizdeydi. Mühendislik mesleğinin geleceği ile ilgili öğrencilere önemli açıklamalarda bulunan Yazan, “Özel sektörün gelişmesiyle
mühendislik daha donanımlı bir hal alıyor. Geleceğe
yönelik bakğımızda mesleğin yıldızı parlıyor” dedi.
“Özel sektörün gelişimiyle daha donanımlı mühendisler yeşiyor”
6 Aralık 2013 tarihinde, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans salonunda, Öğrenci Konseyi tarandan düzenlenen etkinlik kapsamında, üniversite öğrencileriyle
buluşan Eren Enerji Elektrik Ürem Aş. Su Arıtma ve
Laboratuvar Müdürü Rahmi Yazan, mühendis adaylarına önemli önerilerde bulundu. Türkiye’de mühendisliğin Avrupa ülkelerine oranla geride olduğunu
vurgulayan Yazan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün
Avrupa ülkelerine bakğımızda, mühendislik Türkiye’de teknik anlamda Avrupa’dan geride; ancak yönecilik anlamında Avrupa ülkelerinin ilerisinde.
Çünkü Avrupa ülkelerinde mühendisler sadece teknik
işlerle ilgileniyor ve şirketlerin yönem kadrolarında
yer almıyor. Oysa Türkiye’de yöneciler daha çok mühendislerden oluşuyor. Bu zaman zaman sıkınlara yol
açabiliyor. Fakat özel sektörün gelişimiyle daha donanımlı mühendisler yeşiyor. Özellikle yabancı dil kavramı mühendisler için çok önemli. Her mühendisin bir
veya iki yabancı dile sahip olması gerekli. Bu anlamda
tüm mühendis adayları yabancı dil sorunları varsa,
okullarından mezun olmadan bu sorunu çözmelidir.”
Ardından öğrencilerin sorularını yanıtlayan Eren
Enerji Elektrik Ürem Aş. Su Arıtma ve Labaratuvar
Müdürü Rahmi Yazan, üniversite öğrencilerine yaz
stajlarında her türlü desteği vermeye hazır olduklarını
söyledi. Rahmi Yazan’a öğrenci konseyi tarandan teşekkür plake ve günün anısına çeşitli hediyeler verildi. Söyleşi sonrasında üniversitemiz radyosu Radyo
Karaelmas’ı ziyaret eden Yazan, bu tür uygulama alanlarının öğrencilerin eğimi açısından büyük önem taşıdığını ifade e
.
Rahmi
Yazan
“SİNEFİL BİLGİ YARIŞMASI”NDA
GENÇSİN
ÖDÜLLER SAHİPLERİNİ BULDU
BEÜ Sinema Kulübü üyelerinden Harita Mühendisliği Bölümü öğrencileri İbrahim Yıldırım,
Ali Nail ve İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencileri Eren Taş, Çiğdem Ercan tarandan, bu yıl ilki
düzenlenen; sunuculuğunu Matemak Bölümü
öğrencisi Merve Gündüz ve İnşaat Mühendisliği
Bölümü öğrencisi Melih Meram'ın üstlendiği ''Sinefil Bilgi Yarışması'' 10-11 Aralık 2013 tarihleri
arasında, Prof. Dr. Arif Amirov Salonunda yapıldı.
24 grubun kaldığı ve her grubun üçer kişiden
oluştuğu Sinefil bilgi yarışmasına toplamda 72
yarışmacı kaldı. Yarışma birinci tur, yarı final ve
final olmak üzere üç aşamadan oluştu. Sinefil
Bilgi Yarışması , “Radyo Karaelmas”tan canlı olarak da yayımlandı.
10 Aralık 2013 tarihinde gerçekleştirilen birinci turun sonunda altı grup yarı finale yükseldi. Öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği ve 11
Aralık 2013’te yapılan yarı final ise, zorlayıcı
sorulara rağmen, başa baş ve centilmence bir
mücadeleye sahne oldu.
11 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen yarı finalde, “Schindler'in Listesi” ve “Trilogy” grubu
finalist olarak yarıştılar. Dört etaptan oluşan
finalde “Schindler'in Listesi” isimli grup galip
geldi. Schindlerin Listesi grup elemanları
Burak Kılıç, Abdullah Çelik ve Mehmet Melih
Çelik'e tablet ödülleri Sinema Kulübü Danışmanı ve Öğretim Görevlisi Ceyda Demir tarafından verildi.
BEÜ Öğrenci Konseyinin minik dostları
Bülent Ecevit Üniversitesi Öğrenci Konseyi’nin düzenlediği organizasyonda öğrenciler, BEÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve
Uygulama Hastanesi Çocuk Onkolojisi Servisinde tedavi gören çocuklarla bir araya
geldi. Tıp Fakültesi Onkoloji Servisinde tedavi gören miniklerle eğlenceli bir gün geçiren üniversite öğrencileri, çeşitli gösteriler
sergiledi. Emre Utinal tarafından sergilenen
İllüzyon gösterisi ile Noel Baba - Noel Anne
gösterisi sırasında mutlulukları gözlerinden
okunan çocuklar, bu gösteriyi başından sonuna kadar büyük merakla izledi. Yaklaşan
yeni yıl sebebiyle Onkoloji Servisi çocukların
seveceği şekilde rengârenk süsler ve balonlarla donatıldı. Işıl ışıl süslenen çam ağaçları
herkesin yüzünü güldürdü. Öğrenci Konseyi
tarafından hazırlanmış hediye paketleri ve
bir arada yenilen pasta, minikleri çok mutlu
etti.
Çocuklar unutamayacakları bir gün yaşadı
Gitar eşliğinde söylenen şarkılara tüm hasta yakınları ve hastane personeli de eşlik e
.
Şarkılar söyleyerek oynayan minikler, başta aileleri olmak üzere herkesi neşeye boğdu. BEÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Samet Memişoğlu yapğı
konuşmada şunları söyledi: “Bu anlamlı organizasyonda emeği geçen öğrenci arkadaşlarımıza
ve hastane personelimize teşekkür ediyoruz.
Bundan sonra burada tedavi gören kardeşlerimizi
hiç ihmal etmeyeceğiz. Proje haline gerilecek
olan bu etkinlikler her haa 10 kişinin kalımıyla
sene sonuna kadar devam edecekr. Başvuruları
Öğrenci Konseyi Facebook ve Twier hesaplarından alacağız. Onları sık sık ziyaret edeceğiz. Onların gözünde gördüğümüz mutluluk bizleri
hayata bağlıyor. Bu etkinliğe destek veren üniversitemiz kann işletmecisi ve Seçkin Organizasyona teşekkür ediyoruz.” Ardından günün
anısına çocuklarla hara fotoğra çekrildi.
H. Eren TAŞ
Sinema Topluluğu Öğrenci Temsilcisi
KOMEDİ FİLMLERİ
Aristo komik olanı, ortalamadan aşağı olan insanların taklidi olarak nitelemiştir. Komedi soylu olanlara yaklaşamayan bir şeydir.
Ama Mikail Bakhtin, komedinin otoriteye karşı tam bir yıkıcı görev
üstlendiğini, alaycılığının ve denetlenemezliğinin düzen taraftarları
için her daim bir korku aracı olduğunu söylemiştir. Komedinin
içinde grotesk bir yapı vardır. O bir yandan ciddi, bir yandan gülünç,
bir yandan da çirkindir. İnsanın kendisine yapılmasını tasavvur etmediği, ancak “izlediği” zaman gülünç bulduğu bir şeydir. Komik
olan izlenir, dinlenir; ama yaşanmak istenmez.
Komedi gündelik hayatın sıkıntısı ve stresinden kurtulmanın, ciddiyetten arınıp gülmenin bir sığınağı durumundadır. Ancak 20. yüzyıla baktığımızda, en fazla ağladığış, gülmeye en fazla ihtiyaç
duyduğu; büyük katliamların, savaşların yaşandığı bir çağ olduğunu
görürüz. Belki de geçmişte hiç bu kadar ağlayıp bu kadar çok gülmemişti insanoğlu. İnsanın gündelik hayatının hep tekinsiz ve güvensiz olduğu, sürekli bir gelecek endişesi ve her gün zoraki olarak
gidip çalışmak zorunda olduğu işin sıkıntısı, sadece bir kez gazetelere bakmanın bile morali bozacak onlarca haberle karşılaşmak için
yeterli olduğu bir anda, insanı güldürmenin, onu eğlendirmenin, işlerin gayet yolunda gittiğini göstermenin bir aracı olarak da kullanılmıştır komedi.
Mevcut iktidara gülmediği sürece, insanların gülmesine ses çıkarmayan iktidar, onları farklı şeylere güldürmenin yollarını aramıştır. Bunun sinemaya yansıması da hiç gecikmemiş, daha
Lumierre Kardeşlerin Kendini Sulayan Bahçıvan (1895) filmiyle komedi türü geniş halk kitlelerini sinema salonlarına çekmenin bir
aracı olarak kullanılmıştır. Bu filmde, bahçesini sulamakla meşgul
olan bahçıvanın aniden suyu kesilir. Hortuma ayağıyla basıp suyu
kesen bir çocuktur. Bahçıvan bunu fark eder, yarı ıslak biçimde çocuğun peşinden koşturur. Bahçıvanın şaşkınlığı ve ıslanması bir hayli
komiktir. Böylece komedi, popüler bir tür olarak sinemanın içine
sokulur.
Bu türün zorunlu olarak en iyi biçimde gelişeceği yer, insanların
kendilerini en sıkıntılı, en güvensiz, en huzursuz hissettiği, rekabetin çarklarının kendisini en acımasız bir şekilde hissettirdiği Amerika olması kaçınılmazdı. Ayrıca Amerika’da her gün binlerce insan
sinemanın kapılarını aşındırıyordu ve onların ilgisini çekecek, deşarj
olup rahatlatacak filmler çekmenin gerekliliği hissediliyordu. Ortalama bir Amerikan ailesinin akşam eve dönerken gülmekten, her
şeyin gülecek kadar iyi gittiğinden emin olması gerekiyordu. Komedi tam da bunu sağlıyordu. Bu yüzden tüm dünyada komedi türü
filmler sinemaları dolduran ilk filmlerden biri olarak ortak bir özellik gösterir. Ayrıca bir komedi filmi ortaya çıkıp karakteri kendisini
gösterdiği zaman, derhal onun seri filmleri çekilmeye başlanıyordu.
Amerika’da Marx Kardeşler, Şarlo tiplemesiyle Charlie Chaplin, Max
Linder, Buster Keaton, Harold Lloyd, Laurel ve Hardy türün öne
çıkan örnekleridir. Türkiye’de ise daha Kurtuluş Savaşı yıllarında
Bican Efendi rolünde Ahmet Fehim Türkiye’nin ilk seri filmini ve komedi türündeki filmlerin örneklerini vermiştir. Herhalde savaş ortamında insanların gülmeye duyduğu ihtiyaç, bu tür filmlerin
çekilmesine bir kolaylık sağlıyordu. Daha sonra Turist Ömer tiplemesiyle Sadri Alışık, İnek Şaban tiplemesiyle Kemal Sunal, Çiçek
Abbas tiplemesiyle İlyas Salman ve ağa rolleriyle Şener Şen unutulmaz oldular. Her daim izleyicileri sinemaya çeken bu eski Yeşilçamlılar, şimdilerde yerini Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar gibi
oyunculara ve “stand-up”çılara bıraktılar.
5. Geleneksel Hamsi Festivali
Zonguldak Meslek Yüksekokulu tarandan düzenlenen fesvalde öğrenciler,
hamsi pişirme ve sunmada hünerlerini sergilediler
Bülent Ecevit Üniversitesi Zonguldak
Meslek Yüksekokulu (ZMYO) 5. Geleneksel Hamsi Fesvali, 13 Aralık 2013 tarihinde
Kilimli
Kampüsünde
gerçekleşrildi. Olumsuz hava şartları sebebiyle okul içerisinde düzenlenen 5. Geleneksel Hamsi Fesvali’ne, BEÜ
Zonguldak Meslek Yüksek Okulu Müdürü
Doç. Dr. Ahmet Aln, Kilimli Kaymakamı
Murat Kütük, Kilimli Belediye Başkan Yardımcısı Neca Akyol, Kilimli Üniversite ve
Yükseköğrenimi Gelişrme Derneği (KUYDER) Başkanı Yüksek Mimar Ümit Velioğlu ve dernek yönem kurulu üyeleri,
Kilimli İlçesi idari erkanı ve Üniversitemiz
öğrem görevlileri, davetliler ve öğrenciler kaldı.
Fesvalin açılış konuşmasını yapan
Zonguldak MYO Müdürü Doç. Dr. Ahmet
Aln, kalımcılara ve destek verenlere teşekkür e
ği konuşmasında, ZMYO’nun
her geçen gün gelişğini belirterek; “Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Mahmut Özer,
Zonguldak Meslek Yüksekokulu’nun gelişimiyle ilgili bize destek vereceğini söylemiş ve bu desteği kendisinden sonuna
kadar aldık. Öncelikle okulumuza verdiği
destekten dolayı Rektörümüze çok teşekkür ediyorum. Tabii burada hayırsever
iş adamlarımızın katkıları da çok büyük;
tüm hayırseverlerimize ve kalımcılarımıza da teşekkür ediyorum” dedi. Bir konuşma yapan Kilimli Üniversite ve
Yükseköğrenimi Gelişrme Derneği Başkanı Ümit Velioğlu ise, Üniversitenin gelişmesi için dernek olarak ciddi anlamda
katkıda bulunduklarını ve bundan duyduğu mutluluğu dile gerdi.
Konuşmaların ardından öğrenciler tarandan sunulan Karadeniz yöresi halk
oyunları büyük beğeni topladı. Fesvalde,
dokuz ayrı öğrenci grubunun yarışğı ‘En
Güzel Hamsi Pişirme ve Sunma’ yarışması
düzenlendi. Öğrencilerin sunumları jüri
üyeleri tarandan pişkinlik derecesi, lezzet, sunum kalitesi, hijyen ve temizlik, salata takdimi, ilave sunum ve ileşim
kurma kriterlerinde değerlendirmeye
alındı.
Ayrıca bu sene ilk kez, yabancı uyruklu
öğrencilerin eğim gördüğü TÖMER bölümünden Endonezya, Gine ve Afganistan
asıllı öğrenciler de yarışmaya kalarak
sunum yaplar. Gruplar sırayla jüri üyelerine pişirdikleri balıkları ve hazırladıkları
salataları ikram e
ler ve jüri üyeleri de
kriterlere göre puan verdiler. Yarışma so-
nunda Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü öğrencileri birinci, Radyo Televizyon
Programcılığı Bölümü öğrencileri ikinci ve
TÖMER öğrencileri ise üçüncü oldu. Dereceye giren gruplar, plaketle ödüllendirildi.
Fesval sonunda, Zonguldak meslek
Yüksek Okulu Müdürü Doç. Dr. Ahmet
Aln tarandan fesvale katkı veren
kurum ve kişilere teşekkür plaketleri sunuldu ve toplu halde hara fotoğra çekrildi. Bahçede balıklarını pişiren
üniversiteli gençler, bahçe içinde yakılan
ateşin etranda hem ısındılar, hem de
çalan müzik eşliğinde dans e
ler. Karadeniz müziğinin ritmiyle hep beraber
horon oynayan öğrenciler gönüllerince
eğlenerek, unutamayacakları bir gün geçirdiler.
TÜMSİAD Genel Başkanı
Dr. Hasan Sert’ten konferans
Üniversitemiz İnsan Kaynakları ve Kariyer Topluluğu tarandan düzenlenen “Girişimcilik, İş Dünyası ve Günümüz Ekonomisinin Değerlendirilmesi” konulu konferans, Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda
2 Aralık 2013 tarihinde gerçekleşrildi. TÜMSİAD (Tüm Sanayici ve İş
Adamları Derneği) Genel Başkanı Dr. Hasan Sert’in sunumuyla gerçekleşen ve söyleşi tarzında devam eden toplanya öğrencilerimiz
yoğun ilgi gösterdi. Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yeri ve ülkemizin küreselleşen dünyada sorumlulukları üzerinde durulan etkinlikte, Ülke gençlerimizin bu doğrultuda hedeflerinin ne olması ve
kendilerini nasıl gelişrmesi gerekği konuları vurgulandı. Konferansın son bölümünde, Dr. Hasan Sert öğrencilerin sorularını yanıtladı.
Dr. Hasan
Sert
Dünya İnsan Hakları Günü
Hemşirelikte
Profesyonelleşme
ve Güç Birliği Paneli
Hemşirelikte Profesyonelleşme ve Güç Birliği konulu panel, 2 Aralık 2013 tarihinde Zonguldak Sağlık Yüksekokulu’nda gerçekleşrildi.
Panele Türk Hemşireler Derneği Zonguldak Şubesi Yönem Kurulu
Üyeleri, Sağlık Yüksekokulu ve Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrem elemanları, Hemşirelik Hizmetleri müdürleri
ve çok sayıda öğrenci kaldı. Panelde Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik
Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sevim Çelik, Hemşirelikte Profesyonelleşmeyi
sağlamak için gerekli ölçütleri ve alması gereken adımları; THD Zonguldak Şube Başkanı Arife Ayaz, Porfesyonelleşme sürecinde örgütlenmenin önemini ve THD Zonguldak Şubesinin bu konuda
yapklarını; THD Öğrenci Komisyonu Başkanı Güven Soner de öğrencilerin bu konuda üstüne düşen görevleri ve öğrenci komisyonunun yapğı çalışmaları anla.
Panel, kalımcılardan gelen soruların yanıtlanması ve teşekkür belgelerinin sunulmasının ardından sona erdi.
Üniversitemiz ile Zonguldak Valiliğinin birlikte düzenledikleri İnsan Hakları Günü etkinliği, 10 Aralık 2013 tarihinde gerçekleşrildi.
Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda gerçekleşrilen etkinliğe, Zonguldak Vali Yardımcısı Ekrem Aylanç, Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Muhlis Bağdigen, Zonguldak Valiliği İl İnsan
Hakları Komisyonu üyeleri, İbrahim Fikri Anıl
Ortaokulu öğrenci ve öğretmenleri, akademik
ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz kaldı.
Zonguldak Valiliği İl İnsan Hakları Komisyonu
tarandan hazırlanan kısa filmin izlenmesi ile
başlayan konferansta ilk olarak Vali Yardımcısı
Ekrem Aylanç, İl İnsan Hakları Komisyonunun
kuruluş amaç ve ilkeleri ile yapğı çalışmaları,
insan hakları kavramının doğuş sürecini, insan
hakları evrensel beyannamesinin temel amaçlarını içeren bir konuşma yap. Etkinlikte İksadi ve İdari Bilimiler Fakültesi öğrem üyeleri
Yrd. Doç. Dr. Özcan Sezer ile Yrd. Doç. Dr.
Şenay Işın konferans verdiler.
Yrd. Doç. Dr. Özcan Sezer, “Küreselleşme ve
İnsan Hakları” başlıklı konferansında, insan
haklarının tarihsel sürecine değinerek, küreselleşme realitesi içinde insan haklarının yeri
konusunda bilgi paylaş. İnsan hakları konusunun ciddi bir mücadele süreci olduğunu vurgulayan Sezer, bu hakların farklı kuşak başlıklar
alnda toplanarak temel yaşam haklarından
Vali Yardımcısı
Ekrem Aylanç
çevre haklarına dek pek çok alanı içerdiğini belir
. İnsan hakları dendiğinde akla gelen ve tarihe damga vuran kişilere ve bu kişilerin süreç
içerisinde verdiği mücadelelere de değinen
Yrd. Doç. Dr. Sezer, tüm bu uğraşılar sonunda
Birleşmiş Milletler tarandan hazırlanan İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesinin oluşum sürecini anla.
Yrd. Doç. Dr. Şenay Işın ise “Bir İnsan Hakkı
Olarak Çevre Hakkı” başlıklı konferansında,
çevre hakkının insan ve toplum açısında önemine değindi. Işın, çevre hakkının insanlar ve
toplum için kavramsal olarak doğal ve ulusal
alanda büyük önem arz e
ğini vurguladığı konuşmasında, her bireyin kirlenmemiş, temiz ve
insani bir çevrede yaşamasının bir insan hakkı
olduğunu söyledi. Yrd. Doç. Dr. Işın ayrıca kirliliğe sebep olan ya da kirlilik oluşturma olasılığı olan insanların temiz bir çevrede
yaşamasını engelleyen etkenlerin, düzenlenen
ulusal hukuk kuralları ile koruma alnda olduğunu belir
. Işın ayrıca çevre hakkının doğada
yaşayan tüm canlıları korunmasını temel aldığını ve bu konuda toplumların bilinçlenmesinin
ancak eğimle sağlanabileceğini vurguladı.
Konferans sonunda Zonguldak Vali Yardımcısı Ekrem Aylanç tarandan Yrd. Doç. Dr.
Özcan Sezer ve Yrd. Doç. Dr. Şenay Işın’a teşekkür çiçeği ve hediyeler takdim edildi.
Alaplı Meslek Yüksekokuluna yeni
sınıflar ve bilgisayar laboratuvarı
Alaplı Meslek Yüksek Okulunda eğim gönüllüleri tarandan tefriş edilen sekiz derslik ve bir bilgisayar laboratuvarının açılışı törenle yapıldı.
Tören, BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Alaplı
Kaymakamı Yıldıray Malğaç, BEÜ Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Alaplı Belediye Başkanı
Dr. Nevzat Çimenoğlu, Alaplı Meslek Yüksek Okulu
Müdürü Yrd. Doç. Dr. Rıı Henden, Alaplı İlçe Emniyet Müdürü Erkan Tektaş, protokol üyeleri, eğim
gönüllüleri ve akademik ve idari personelimizin kalımlarıyla gerçekleşrildi.
Açılış töreninin ardından, kalımcılara Alaplı Meslek Yüksekokulu Kapalı Spor Salonunda kokteyl verildi. Kokteylde, bilgisayar laboratuvarı ve sınıfların
tefrişlerini gerçekleşren eğim gönüllülerine,
Alaplı Kaymakamı Yıldıray Malğaç, Üniversitemiz
Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer ve Alaplı Belediye
Başkanı Dr. Nevzat Çimenoğlu tarandan plâket ve
teşekkür belgeleri verildi.
Güvenli Gençlik, Güvenli Gelecek
Ereğli Eğim Fakültesi tarandan, Türkçe Öğretmenliği Bölümü öğrencilerinin
Topluma Hizmet Uygulamaları dersi kapsamında “Güvenli Gençlik, Güvenli Gelecek” başlıklı seminer düzenlendi. Ereğli Eğim Fakültesi Konferans Salonunda, 18
Aralık 2013 tarihinde düzenlenen seminerde, Zonguldak İl Emniyet Müdürlüğü uzmanları tarandan, “Madde Bağımlılığı İle Mücadele”, “Siber Suçlar”, “Genel Asayiş ve Güvenlik” konularında bilgi verildi. Kdz. Ereğli İlçe Emniyet Müdürlüğü
mensuplarının da kaldığı seminer sonunda konuşmacılara Dekan Yardımcısı Doç.
Dr. Soner Yavuz ve Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Aysel Memiş tarandan çiçek
ve teşekkür belgeleri takdim edildi.
Devrek MYO Budapeşte’ye konuk oldu
“Mesleki Eğimde Staj Çalışmaları ve EQAVET” Konulu AB
projesinin Macaristan ayağı, 1-17 Kasım tarihleri arasında Budapeşte’ de düzenlendi.
Gökçebey İlçe Milli Eğim Müdürlüğünün koordinatörlüğünde hazırlanan Bülent Ecevit Üniversitesi, Devrek Meslek
Yüksekokulunun da ortağı olduğu “Mesleki Eğimde Staj Çalışmaları ve EQAVET” konulu AB projesinin Macaristan ayağı,
04-17 Kasım 2013 tarihlerinde Budapeşte’de başarı ile gerçekleşrildi. Kalımcılar, Macaristan mesleki eğim sistemi
ve staj çalışmalarını yerinde görmek ve bilgi almak üzere Budapeşte Milli Eğim Müdürlüğü (Okatatasi Hivatal, Tanügyİgazgatasi es Ellenörzesi Osztaly), İnsan Kaynakları Mesleki
ve Yeşkin Eğim Müdürlüğü (Nemze Munkaügyi Hivatal
Szak-es Felnökepzesi Igazgatosag), Ticaret ve Sanayi Odası
(Magyar Kereskedelmi es Iparkamara), Szent Benedek Gimnazium, Dobos C.Vendeglato Ipari Szakkepzö Iskola gibi eğim kurumları ve mesleki eğim paydaşlarını ziyaret ederek,
Avrupa’da mesleki eğim sistemine verilen önemi yerinde
gördü. Ziyaree özellikle Sanayi ve Ticaret Odası gibi kurumların mesleki eğim ve staj çalışmalarındaki akf ve denemci rolü yakından takip edildi.
“Mesleki Eğimde Staj Çalışmaları ve EQAVET” konulu AB projesinin Macaristan ayağı, 04-17 Kasım 2013
tarihlerinde Budapeşte’de başarı ile gerçekleşrildi.
Enerji Günü
Etkinlikleri
Üniversitemiz IEEE (Bilişim Kulübü) Öğrenci Topluluğu ve
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Zonguldak Öğrenci Komisyonu tarandan ilki düzenlenen Enerji Günü Etkinlikleri, Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda, 4 Aralık 2013
tarihinde gerçekleşrildi.
Enerji Günü Etkinlikleri programında ilk sunumu “EMO
Meslek Disiplinleri ve Mühendislik Eğimine Bakış” başlığı
ile EMO Kocaeli Şube Yönem Kurulu Başkanı H. Avni Haznedaroğlu yap. Daha sonra EMO Genel Merkez Enerji Koordinatörü Olgun Sakarya “Türkiye’nin Enerji Polikaları”
başlıklı sunumu ile bilgilerini öğrencilerle paylaş. Toplanda son konuşma ise, “Enerji Verimliliği” konusunda, EMO
Genel Merkez Teknik Görevlisi Yücel Tekin tarandan gerçekleşrildi. Soru - cevap şeklinde devam eden toplanya,
öğrem elemanlarının ve öğrencilerin ilgisi yoğundu.
Konuşmacılara sunumlarının sonunda günün anısına teşekkür belgeleri ve hediyeleri takdim edildi. EMO Kocaeli
Şube Yönem Kurulu Başkanı H. Avni Haznedaroğlu’na teşekkür belgesini ve hediyesini Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ertan Öztürk; EMO Genel
Merkez Enerji Koordinatörü Olgun Sakarya’ya teşekkür belgesini ve hediyesini Elektrik Mühendisleri Odası Zonguldak
Temsilcisi Yüksek Mühendis Bülent Özgümüş; EMO Genel
Merkez Teknik Görevlisi Yücel Tekin’e teşekkür belgesini
ve hediyesini ise Elektrik Mühendisleri Odası Zonguldak
Öğrenci Komisyonu ve IEEE Öğrenci Topluluğu adına Emre
Er takdim e
.
si
Se b i r i
ün u h a
s
pü
m üM
Ka n ü l l
Gö
İNCE ÇİZGİ
Tuğçe KARACAKOYUN
Zonguldak Meslek Yüksekokulu Öğrencisi
Sıcacık selamlıyorum hepinizi, Can Yücel’in çok
sevdiğim bir şiir ile:
“Bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne
O olmazsa yaşayamam demeyeceksin, demeyeceksin işte…”
Ölüm ne garip şey değil mi? Başımıza gelmeden
bize hiç uğramayacak zannediyoruz. Etramızdan
kimse ölmeyecek gibi davranıyoruz, kırıp döküyoruz, paramparça ediyoruz. Sonra cansız bedenini
omuzluyoruz usulca. O hiç gitmeyecek buralardan, kızıyoruz… Nasıl terk eder bizi diye... Toprak
ayoruz tabutun üzerine, zannediyoruz ki tüm yaşananlar onunla birlikte gömüldü, ama hayır! Kırılan kalp oracıkta öylece yayor, kalp kırmamak bu
kadar zor olmamalı, bir teşekkür etmek ya da en
basinden bir merhaba demek bu kadar zor olmamalı… Ya da üç günlük dünyada özür dilemek.
Özür dilemek insanı küçültmez, yücelr…
“Yaşarsın çünkü… Öyle beylik laflar etmeye
gerek yok ki,
Çok sevmeyeceksin mesela, O daha az severse
kırılırsın…
Ve zaten genellikle O daha az sever seni,
Senin O’nu sevdiğinden…”
Evet yaşarsın. Sevmek… Sevmenin azı çoğu var
mıdır sizce? Birini nasıl sevebilirsin? Nasıl ‘Seni Seviyorum’ dersin? Biri beni az severse inadına çok
severim O’nu. Sevmek bambaşka bir şey… Hiçbir
çıkar gözetmeden, safça. O beni az sevsin, ben
O’nu çok... O beni hiç kırmasın ben de O’nu… Bir
gün içim sızlayarak tutmayayım ölümün bir köşesinden. Ellerim toprak koksun, dolsun gözlerim,
sessizce sicim gibi aksın yanağımdan.. Ama ben
O’nu çok sevdim diyeyim, hiç üzmedim ki…
“Çok sevmezsen çok acımazsın,
Çok sahiplenmeyince çok ait de olmazsın hem
Çalışğın binayı, masayı, telefonunu, kartvizini...”
Bilmem harlar mısınız, bir fotoğraf karesi
vardı: Açlıktan ölmek üzere olan Afrikalı bir çocuk
ve akbaba… Çocuk zayıf mı zayıf… Burada, adaletsiz olan adale anlatmak vardı! Onların boş bakan
gözleri, benim her şeyi söyleyebilen dilim!..
Fotoğrafçı haberini yapıyor ve akbaba o zayıf
çocuğu alıp götürüyor… Aslında vicdanı olan herkes sever; belki az, belki çok. Ama acır. Unutmayın
herkesin içinin cız e
ği bir şeyler vardır. Boş verin
masanızı, telefonunuzu.. Gelip geçecek hepsi,
önce kendinize, kendi halinize acıyın ki dönüp
bakın etranıza…
“Haa elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin,
Senin değillermiş gibi davranacaksın
Hem hiçbir şeyin olmazsa kaybetmekten de
korkmazsın
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın..”
Bizim bir tabirimiz var: Engelli... Herhangi bir uzvunu kullanamayan insanlar için kullanırız bu tabiri. Engelli asansörleri, tuvaletleri vardır. Nedir
engelli? Bir düşünün bizim yapamadığımız şeyi yapıyorlar, yaplar... Bence engelli bu değil! Engelli
dediğimiz insanlar bizden eksik değiller… Onların
sevgisi kocamandır.. Biz elimizin, ayağımızın farkında bile değiliz, ne acı. Hem onlara engelli diyoruz, hem de elimizi, ayağımızı bizim değilmiş gibi
kullanıyoruz; evet evet kullanıyoruz! Aklımıza gelmiyor kaybetmek, kaybetmeden anlayamayacağız bunu…
“Çok eşyan olmayacak mesela evinde,
Paldır küldür yürüyebileceksin..
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen eğer,
Çaların gökyüzüyle birleşği yerleri sahipleneceksin,
Gökyüzünü sahipleneceksin; güneşi, ayı, yıldızları..
Mesela kuzey yıldızı senin yıldızın olacak, o
benim diyeceksin..”
İnsan parasıyla mı zengindir gönlüyle mi? Çok
eşyası olan mutlu mudur? Ya da az parası olan
fakir midir? Nedir sizce? İnsanı gönlüne bakarak
mı severiz yoksa cebine bakarak mı? Boş verin
zenginliği, hangimizin kefeninde cep olacak, hangimiz eşyalarını götürecek, götürebilecek? Şimdi
bir durup düşünün; nedir gökyüzü sizin gözünüzde? En son ne zaman baknız gökyüzüne, kaç
kere tebessümle saydınız sonsuz yıldızları? Hadi
çıkın pencereye ve kaldırın başınızı, bakın gökyüzüne… Sayın yıldızları. Hadi sahiplen kuzey yıldızını; o benim de!
Rengârenk uçurtmaları seyret ve çocukluğunu
harla... Her başını kaldırdığında tebessüm et hayata.
“Mutlaka sana ait olmasını isyorsan bir şeylerin,
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan,
Renklere ait olacaksın…
Mesela turuncuya ya da pembeye ya da cennete ait olacaksın,
Çok sahiplenmeden, çok sahip olmadan yaşayacaksın,
Hem her an avuçlarından gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacak gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat,
Girişik yaşayacaksın, ucundan tutarak.”
Hayat…
Ölüm…
Ufacık bir çizgi var aralarında, pamuk ipliğine
bağlı..
Sarıl birbirinize ve hayata…
Teşekkürler Can Yücel…
BEÜ Devlet Konservatuvarında
Atölye Çalışması
Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Tiyatro Anasanat Dalı Oyunculuk Sanat Dalı, 3 Aralık
2013 tarihinde Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Tuncer Yığcı’yı ağırladı.
Konservatuvarı gezen ve öğrencilerle:
‘Olmak’ üzerine Rolü Beslemek: Teorik ve
Prak Çalışmalar” ve “Varyasyonlar: Kılavuz
rad üzerinden Nefes, Ses ve Entonasyon Çalışmaları” başlıklı, iki oturumluk atölye çalışması yürüten Yığcı, şu açıklamaları yap:
“Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet
Konservatuvarı Tiyatro Anasanat Dalının birinci sınının ilk öğrencileri olmak, kendi
içinde birtakım avantajlar içermektedir.
Bölüm hocalarıyla daha yakın işbirliği içeri-
sinde bulunacaklar ve kurucu iradeyi temsil
etmeleri yönünden de kendilerinden sonra
gelecek öğrencilere hamilik yaparak, yol gösterici olacaklardır. Okudukları bölümün bir
konservatuar olması sayesinde, bölümler
arası işbirliklerinden ürelecek projeler aracılığıyla şehir halkının sanatla tanışması ve
bütünleşmesinin de önü açılacakr. Bu yıl
başlalan yatro eğimi sürecinin, son derece önemli bir girişim olduğu inancındayım.
Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Tiyatro Anasanat Dalı Oyunculuk Sanat Dalından mezun
olacak meslektaşlarımızın, sahnelerimize
renk katacağını düşünüyorum. Başarılarınızın
artarak sürmesini diliyorum.”
Devrek’te “Model Olma,
Model Alma” Söyleşileri
Devrek Meslek Yüksekokulu İşletme Yönemi Programı ikinci sınıf öğrencilerinin Sosyal
Sorumluluk Projesi dersi kapsamında düzenledikleri “Model Olma, Model Alma” isimli etkinliğin ikinci aşaması gerçekleşrildi. Etkinliğe
çok sayıda akademisyen ve öğrenci kaldı. Sosyal Sorumluluk projesi kapsamında konferans
salonunda Devrek Emniyet Müdürü Ali Özcan
ve Devrek İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen
Hakan Zöhreyıldızı kariyer gelişimlerini anla.
Etkinlikte öğrencilerin çeşitli sorularını yanıtlayan konuklar, öğrencileri polis ve jandarma ihbar ha hakkında bilgilendirerek,
öğrencilerden gelen şikâyetleri not aldılar ve
konuyla ilgileneceklerini ifade e
ler.
Söyleşilerin çok etkili olduğunu söyleyen
Devrek Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç.
Dr. Sefa Kocabaş, bu tür etkinliklerin öğrencilerin bilinçlenmesi açısından önemli olduğunu
belir
.
Ahmet Erdoğan SHMYO
Öğrencilerinden Sosyal
Sorumluluk Projesi
Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Ahmet Erdoğan Sağlık
Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencileri sosyal sorumluluk projesi
kapsamında, BEÜ Hastanesi Çocuk Onkoloji Bölümünü ziyaret e
ler.
Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencileri ziyaretlerinde Çocuk Onkoloji Bölümü hastalarına hediyeler verdiler,
birlikte oyunlar oynadılar ve canlı müzik eşliğinde şarkılar söylediler.
Ali
Özcan
Yrd. Doç. Dr.
Sefa Kocabaş
Üsteğmen
Hakan
Zöhreyıldızı
Diş Hekimliği Fakültemiz Şubat
ayından itibaren
yeni binasında!
BEÜ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİNDEN YEPYENİ BİR
MERHABA
Bülent Ecevit Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi,
2014 yılı Şubat ayından itibaren, kullanım alanı
9000 metrekare olan 5 katlı yeni binasında hizmet
vermeye başlayacak.
Fakülte binasında, tüm ana bilim dallarına ait 7
adet klinik, 2 adet lokal ameliyathane, 1 adet genel
anestezi ameliyathanesi, 6 adet laboratuvar, çocuk
oyun odası, bay/bayan mescit, bebek emzirme
odası, 1 adet toplantı odası, 1 adet seminer odası, 1
adet 150 kişilik konferans salonu ve 48 adet idari
ofis ve öğretim üyesi ofisleri bulunuyor. Katlar arası
ulaşımın, biri sedye taşımaya uygun, 2 adet asansörle sağlanacağı binanın girişi engelli ve sedye girişine uygun olarak planlandı. Tüm kliniklerinde,
kapalı devre yayın sistemiyle donatılmış hasta bekleme salonları yer alan BEÜ Diş Hekimliği Fakültesi
yeni binasında, 50 ayrı diş ünitiyle Zonguldak ve
bölge halkına hizmet vermeye hazırlanıyor.
Binanın zemin katında, yaklaşık 90 öğrenci
oturma kapasitesine sahip 4 adet amfi, bay/bayan
öğrenci giyinme odaları, kütüphane ve bilgisayar
odası, 200 kişilik yemekhane ve kantin yer alıyor.
Ayrıca kirli/temiz odaları ve sterilizasyon odaları
olarak planlanan sterilizasyon merkezi de bu katta
bulunuyor.
Giriş katta bulunan Ağız Diş ve Çene Radyolojisi
Anabilim Dalında, teşhis ve tedavi için gerekli ve
bölgemizde sınırlı sayıda bulunan cihazların yerleşeceği; 1 adet Dental Volumetrik Tomografi cihaz
odası, 1 adet Panoramik röntgen cihaz odası, 3 adet
periapikal röntgen cihaz odası yer alıyor. Aynı katta
hizmet vermesi planlanan ve 1 adet teknisyen laboratuvarı, 1 adet öğrenci laboratuvarı ve 1 adet fotoğraf odasından oluşan Ortodonti kliniği, dişlerde
çapraşıklıklar, boşluklar ve yüz görünümünü ve
fonksiyonunu bozan estetik problemlerin tanısı ve
tedavisini gerçekleştiren, Zonguldak ve çevresinde
hizmet veren tek merkez olacak.
1. katta bulunan Ağız Diş ve Çene Hastalıkları ve
Cerrahisi kliniğinde, 1 adet lokal ameliyathane ve 1
adet genel anestezi ya da sedasyon ünitesi içeren
genel ameliyathane ve rutin tedavilerin yapıldığı
genel klinik yer alıyor. Ayrıca 2 yataklı bir hasta odasıyla donatılmış olan bu klinikte, tüm ağzı çevresi
sert ve yumuşak dokuları ile ilgili hastalıkların teşhis
ve tedavisi yapılabilecek. Aynı katta hizmet vermesi
planlanan Periodontoloji (dişeti hastalıkları) kliniğinde, 1 adet lokal ameliyathane, lazer odası ve
rutin tedavilerin yapıldığı genel klinik yer alıyor.
2. katta bulunan Diş Hastalıkları Tedavisi ve Endodonti kliniği; 2 adet röntgen odası, öğretim üyesi
kliniği, lazer odası ve rutin tedavilerin yapıldığı
genel klinikten oluşuyor. Aynı katta bulunan Pedodonti (çocuk diş hekimliği) kliniğini ise, 1 adet sedasyon odası, 1 adet röntgen odası, özel olarak
planlanan çocuk muayene odası, çocuk oyunu odası
ve rutin tedavilerin yapıldığı genel klinik şeklinde tasarlandı.
3. katta bulunan Protetik Diş Tedavisi kliniğinde,
1 adet teknisyen laboratuvarı, 1 adet öğrenci laboratuarı, öğretim üyesi kliniği ve tedavilerin yapıldığı
genel kliniğin yanı sıra, aynı katta preklinik, fantom
ve alçı laboratuvarları da yer alıyor.
Yeni Fakülte binasının 4. katı ise, idari ofislerin bulunduğu 6 adet oda, 1 adet toplantı salonu ve konferans salonu şeklinde düzenlendi.
V.I.P LEARNING IN BEU PREP SCHOOL (Video and Interactive Peer-Learning)
Duygu BORA
Insructor
Learning English usually comes up with certain problems that are generally difficulty in communicaon or not
being able to use the language, and feeling unmovated
throughout the learning process. In order to cope with this
situaon, the School of Foreign Language Teaching conducted a priceless project together with the all classes
studying English in prep class. The project let the learners
both develop their language skills and enjoy with the learning. We called this project as VIP Learning, which
means Video and Interacve Peer Learning, as it involves
ge
ng in a communicave, social relaonship with peers,
and supporng it with technology.
As for the implementaon of the project, certain tasks
were assigned to groups of students to prepare a daily life
conversaon in which that topic is stated. The groups
were generally formed from each classroom. However,
the students who asked to work together from different
classes were also allowed. Even, the ones who had not
met before became team members and got involved in a
totally friendly atmosphere. Aer wring a conversaon,
they were asked to perform and record it in appropriate
environment outside the classroom with a cell phone or
any camera device. For instance, one of the groups whose
topic was ‘sports’ made interviews to the people doing
sports on the beach. Or another one assigned with preparing ‘shopping’ conversaon went to a clothes store and
acted as customer and salesperson. The recorded performances were uploaded on both computers in school labs
and web page of prep school so that other students who
did not take part acvely could watch them, too. At first
step, this acvity was conducted by 15 groups. Aer watching the videos on computers, different students from different classes became volunteer parcipants for the next
me of task delivery. The project echoed so much that
even the same students wanted to prepare a new one
again. For the next implementaon step of the project,
more tasks such as ‘Meeng someone’, ‘Supermarket’, ‘TV
shows’, ‘Making Suggesons’ were given to volunteer students to be prepared and performed.
This acvity helped students to feel more relaxed and
enthusiasc for language learning. When they had any
problem, their teachers were ready to help them, thus
they overcame the barriers. They managed to cope with
anxiety and became more acve in the lessons. Moreover, they built strong social binds with their peers. They
learnt how to work cooperavely rather than compevely.
Another benefit was that learners realized technology
could be used as an aid while learning a language. Cell
phones are here not only for communicaon, but also for
educaon. Even an integrated camera could be helpful in
learning a language and making the course process more
entertaining.
wanted a second one to write a dialogue and perform. We
recorded our videos outside on the streets. First, people
were surprised when they saw us speaking in English. They
thought we were really foreigners. When we explained
that it was a kind of assignment, they congratulated us. It
was honorable to see the people looking us enviously.”
The feelings that the students shared were almost in
common. Even the ones who were not acve parcipants,
but watched the videos from computer labs thought it
was an effecve project. They considered it as a useful device to remember the topics and conversaons in the videos more easily because they saw their friends acng in
an environment they usually shared together. Those ideas
were also made more concrete by the quesonnaire presented both the parcipants and watchers of the videos.
The results revealed that more than half of the students
think technology is helpful and creates fun in language learning. In addion, they agreed on the idea that preparing a video by studying the language they were learning
in a collaborave way was enjoyable and fostered learning posively.
A frame from breakfast
During the implementaon of the project, the students
were reinforced by a ‘surprise award’ which would be
given to the best 3 videos. They were all curious about
that award, which made them study much harder and get
it. At the end of the spring term, the videos tled ‘Making
Suggesons’, ‘TV Shows’ and ‘Finding a Job’ were chosen
as the best 3 ones, and they were given a breakfast at a
café. What the students stated was that though being a
challenging process for them to record the videos, it was
totally different experience. One of the parcipants Emre
ÖZ shared his feelings: “While we were trying to perform
and record our video, we also communicated with people
from public. Our video took place in a supermarket, so we
even met the manager of the supermarket get permission.
It was really enjoyable to realize people watching us zealously.” Volkan BOZKIR, another student from the best videos, told that “We loved the first task so much that we
Eileen Remley
Insructor
HAPPY TO BE HERE
Pelin BALKAN
Insructor
HAPPY TO WORK WITH THEM
I’m Eileen Remley. Seling in Zonguldak
has been an overall enjoyable experience.
Arriving with limited Turkish has allowed
me to see what compassionate and
supporve colleagues I have at the
university. I am from Concordia, Kansas
but aended the University of Kansas in
Lawrence, Kansas. I graduated with
degrees in English and Internaonal
Studies, with an emphasis on Lan
American culture. This past year I lived in
Madrid, Spain and taught English in a
bilingual high school. I am so excited to be
here and I can’t wait for classes to start. I
love teaching English as a nave speaker
because
it
offers
the
unique
experience for cultural exchange too. I
hope to offer my students an insight into
American culture, but also learn as much
as I can about Turkey too. I can’t wait for
an amazing year!
Eileen Marjorie Remley, Clara Margaret
Montague and Sonia Szczesna who came
from the United States of America with
Fullbright Foreign Language Teaching
Assistants (FLTA) program have stated to
work at School of Foreign Languages. While
the foreign language teaching assistants
Eileen Marjorie Remley and Clara Margaret
Montague are teaching at School of Foreign
Languages, Sonia… is teaching at Çaycuma
Preparatory School. The students are going
to take speaking lessons from nave
speakers. Thus they will have higher levels
of movaon. Two other foreign language
teaching assistants, Shannon Hardy and
Karl Ramos, who also came to Turkey with
Fullbright program, had speaking lessons
with the students. Students from all the
levels had the chance to speak with nave
speakers of English and they benefied
from these levels.
A frame from breakfast
Based on the students’ posive a
tudes, their increasing achievement level and the concrete results gathered
from the quesonnaires, The School of Foreign Language
is going to pursue this project in 2013-2014 academic
years, too. Thus, students will be enabled construcve atmosphere in which they can feel more relaxed, enthusiasc; study cooperavely, and become the leading actor
of their own language learning ‘scenario’.
Sonia SZCZESNA
Insructor
Clara Montague
Insructor
My name is Sonia Szczesna, I graduated
from Rutgers University with a degree in
Geography, a minor in Russian language
and cerficates in women’s leadership as
well as internaonal relaons. Over the
summer, I was an intern with NASA’s
DEVELOP Program, where I analyzed data
from NASA’s satellites and used the results
to promote Virginia agriculture. Although it
seems far removed, part of my job this
summer was learning a new computer
programing language, python. Learning
languages is something I have always loved
to do and so I am excited to try the other
side of this by teaching a language. From
the first few days of classes, I can already
tell that this upcoming year will be an
unforgeable one. Moving to Caycuma has
been a humbling experience (since my
Turkish is very basic), but with the help of
my colleagues I have established a home
for myself in this charming lile town.
My name is Clara Montague and I’m very
excited to start teaching in The Hazirlik
program at the Incirharmani campus this
year as part of the Fulbright English Teaching
Assistantship program. I’m originally from
Chicago and I graduated with a B.A. in
English and Gender, Women’s and Sexuality
Studies from Grinnell College in May. I have
really enjoyed Zonguldak so far—I love living
close to the beauful sea and mountains.
Everyone we have met has been so helpful
and friendly; seling in to our new home has
been very easy. This will be my first year of
teaching, so I’m a lile nervous, but I’m
looking forward to geng to know my
students and working on language skills that
will make it possible for us to communicate
and learn about each other. Hopefully my
Turkish will improve as well. There are so
many interesng places to see in Turkey and
wonderful people to meet, I think it’s going
to be a great year!
2013
İşte 2013 yılından
bazı seçmeler…
8 Ocak 2013
BEÜ Türk Halk Müziği
Topluluğu Üsküp’te
Gönülleri Fethe
7-8 Mart 2013
8. FEFKON Toplansı
Dekanları
Zonguldak’ta bir
araya gerdi
11 Mart 2013
Ahmet Yenilmez,
Mehmet Akif’i
canlandırdı; Akif
sevgisi salona sığmadı
20 Mart 2013
21 Mart 2013
27 Mart 2013
Kampüsün Kanında
Hayat Var
Kampanyası, yine bir
rekora sahne oldu
Nevruz Üniversitemizin
tüm yerleşkelerinde
coşkuyla kutlandı
Prof. Dr. Saaden
ÖKTEN ile Medeniyet
Söyleşisi
BÖYLE GEÇTİ
Ba Karadeniz Bölgesi’nin en köklü üniversitesi olan Bülent
Ecevit Üniversitesi (BEÜ) başarı ivmesini her geçen gün arrarak,
ülke genelindeki üniversiteler arasında önemli bir konuma gelmiş
ve adından sıkça söz ermişr. Bilim, sanat, kültür ve spor
alanında düzenlediği sayısız etkinlik ve ağırladığı ünlü isimlerle
ulusal ve yerel basınında ilgi odağı olan Bülent Ecevit
Üniversitesi, 2013 yılını dolu dolu geçirdi…
01 Şubat 2013
Kampüste Geri
Dönüşüm
Uygulanmasına Başlandı
8 Mart 2013
Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreteri
Prof. Dr. Mustafa İsen
Üniversitemizde
14 Mart 2013
14 Mart Tıp Bayramı
programına yoğun
ilgi vardı
20 Mart 2013
Ece TEMELKURAN,
Düğümlere Üfleyen
Kadınlar’ı anla
25 Mart 2013
8 Nisan 2013
Doç. Dr. Mehmet Ö.
ALKAN ile Tarih ve
Eğim üzerine
Medeniyetler
Korosundan
Muhteşem Konser
9 Nisan 2013
Akbank 9. Kısa
Film Fesvali
Üniversitemizde idi
12 Nisan 2013
Üniversiteler Masa
Tenisi Türkiye
Şampiyonası’na ev
sahipliği yapk
18 Nisan 2013
Bülent Ecevit
Üniversitesi ile
Amerikan
Southern University
Arasında İşbirliği
19 Nisan 2013
Prof. Dr. Mahmut
KAYA, Kutlu Doğum
Haası Etkinliklerinde
Üniversitemizin
konuğu oldu
20 Nisan 2013
Kütüphane Açılışı ve
Prof. Dr. Durmuş
Günay’a Hizmet
Ödülü Töreni
25 Nisan 2013
Türkiye Yeterlilikler
Çerçevesi Uluslararası
Konferansı
gerçekleşrildi
29 Nİsan 2013
Ünlü şair İsmet Özel
Üniversitemizin
konuğu oldu
2 Mayıs 2013
AK Par Zonguldak
Milletvekili Köksal
Toptan Öğrencilerle
buluştu
11 Nisan 2013
Prof. Dr. Canan
KARATAY’a sağlıklı
yaşamın sırlarını
paylaş
16 Nİsan 2013
Başbakan Erdoğan’dan
Prof. Dr. Mahmut
Özer’e Aln Madalya ve
Madalya Bera
18 Nisan 2013
Prof. Dr. Ahmet
İNAM’dan “Çaşkan
Bir Varlık Olarak
İnsan” Konferansı
19 Nisan 2013
BEÜ ve Makine Kimya
Endüstrisi güçlerini
birleşrdi
24 Nisan 2013
25 Nisan 2013
30 Nisan 2013
3 Mayıs 2013
Ünlü Gazeteci
Fikret Bila
Üniversitemizdeydi
Şair ve Yazar
Ebubekir Eroğlu ile
Şiir-i Kadim’e doğru
yolculuk
Sadık Yalsızuçanlar’la,
“Bilgelik, Aşk ve
Edebiyat”a dair…
Prof. Dr. Mümtaz’er
Türköne
Üniversitemizdeydi
3 Mayıs 2013
6 Mayıs 2013
7 Mayıs 2013
8 Mayıs 2013
18 Mayıs 2013
1 Haziran 2013
19 Haziran 2013
30 Temmuz 2013
A. Turan Alkan,
“Gelecek İçin Bir
Demokrasi Vizyonu”
Söyleşisinde
Duman 19. Bilim ve
Gençlik Haasında
Üniversitemizdeydi
Ünlü popçu Murat
Dalkılıç coştu,
coşturdu
BEÜ Türk Halk Müziği
Topluluğu
Üniversiteler Arası
Türk Halk Müziği
Yarışması’nda 3. Oldu
Karaelmas TÖMER,
Ankara’dan
birincilikle döndü
6 Mayıs 2013
Prof. Dr. Mahmut
Özer, AB Diploma
Eki Eke Ödül
Törenine kaldı
6 Mayıs 2013
Prof. Dr. Uğur Tanyeli,
Mimarlık düşüncesini
anla
7 Mayıs 2013
Kahraman Tazeoğlu
ile Söyleşi ve
İmza Günü
10 Mayıs 2013
Haluk Levent’ten
muhteşem konser
29 Mayıs 2013
Yer Mühendisliği
Çalıştayı,
Üniversitemizin ev
sahipliğinde
gerçekleş
Mezuniyet Töreni
büyük bir coşkuya
sahne oldu
Devlet Konservatuvarı
14 Haziran 2013 Mezuniyet Resitalleri
6. Avrupa
Üniversiteler Masa
Tenisi Şampiyonası,
Avrupalı raketleri
Üniversitemizde
buluşturdu
20. Ulusal Biyoloji
Öğrenci Kongresi’ne
ev sahipliği yapk
Sağlık Kampüsünde
açılışlar ve basın
tanımı
24 Haziran 2013
28 Ekim 2013
Prof. Dr. Mahmut Özer,
İslam Dünyası Kalite
Güvence Ajansları
Birliği Başkan
Vekili seçildi
29 Ekim 2013
28 Kasım 2013
4 Aralık 2013
12 Aralık 2013
20 Aralık 2013
22 Aralık 2013
24 Aralık 2013
26 Aralık 2013
Devrek MYO Aşçıları
yine ödülle döndüler
Prof. Dr. Şükrü Haluk
Akalın ile “Kelimelerin
Dünyasına Yolculuk”
Radyo Karaelmas
Yayın Hayana
“Merhaba” dedi
Akademide Felsefe,
Hikmet ve Din
Sempozyumu başladı
Prof. Dr. Muhammet
Nur Doğan
“Mevlana’dan Şeyh
Galib’e: AŞK”ı anla
İstanbul Devlet
Senfoni
Orkestrasından
Muhteşem Konser
Ahmet Özhan,
Mevlana’dan söyledi
Üniversitemizin
Zonguldak Çalışması
basına tanıldı
25 Kasım 2013
Ünlü Tiyatrocular
Necmi Yapıcı ve Mehtap Bayri’yi konuk ek
30 Kasım 2013
Şansal Büyüka ve
Tümer Men
Üniversitemizdeydi
5 Aralık 2013
BEÜ Öğrenci Konseyi
5 Aralık Mühendislik
Günleri Etkinlikleri
19 Aralık 2013
Yavuz Bülent Bakiler,
Türkçeye kurulan
tuzakları anla
21 Aralık 2013
23 Aralık 2013
25 Aralık 2013
27 Aralık 2013
“Kahramanlar”
Bülent Ecevit
Üniversitesinde
“Sahne” dedi
Öğrenciler Ahmet
Ümit’le buluştu
Vefanın 30. yılında
ölümsüz mısraların
şairi Necip Fazıl’ı
andık
Ünlü Tiyatrocular
Begüm Topçu ve
Cantuğ Turay
“Matruşka” ile
ayakta alkışlandı
Öğrencilerimize sorduk:
Sizce üniversite öğrencilerinin üniversiteyi ailesinin yanında mı, yoksa onlardan uzakta mı okuması gerekir?
İşte aldığımız yanıtlar…
Ertuğrul Murat Meriç
Makine Mühendisliği
2. Sınıf
Üniversite okuyan bir
öğrenci yaşamın şartlarını
, koşullarını , getirisini,
kendi ayakları üzerinde
durmasını, kendi başına kendi yolunu çizerek
öğrenmesi ve bilmesi gerekir. Ailesinin yanında geçireceği yaşam ile daha çok hiçbir aktivitesi olmayan kendini geliştirmemiş,
yaşamın koşullarından uzak , hazıra alışmış bir
öğrenciyle karşılaşmış oluruz. Buna nazaran
öğrencinin yaşamını ailesinden ayrı bir yerde
sürdürmesiyle başta kendine olan inancı,cesareti,özgüveni gelişerek yaşamla ilgili tecrübelere sahip olur kendi ayakları üzerinde
durmasını öğrenir, insanlarla ve çevreyle olan
ilişkileri güçlenir. Sosyal çevresi ve yaşamı bölümün gerektiği yerde ilerlemesi gerekir.
Kendi arkadaş çevresini oluşturup eğitiminin
ilerlemesi için fikir alışverişinde bulunmalıdır.
Seçtiği bölüm ile ilgili karşılaşabileceği sorunlar, her an ulaşabileceği ailesi değil, arkadaşları ile eğitimini üst noktalara taşımakta olan
okutmanlar ve öğretim üyeleridir. Bu nedenle
üniversite yaşamının aileden uzakta sürdürülmesi daha avantajlıdır.
Emrah Üney
İngiliz Dili ve
Edebiya 2. Sınıf
Kesinlikle aile yanında
okunmalı, tabi bu durum
görecelidir fakat ailenin
yanında okumakla şehir dışında okumak arasında bariz bir fark olmasına rağmen bu başarı açısından gereklidir. Tabi bu öğrenciden
öğrenciye fark eder. Örneğin ailenin yanında
okuyorsun en başta kafan rahat, hepimizin
bildiği şeyler, yani tek başına ya da arkadaşlarınla beraber okurken her zaman başarı yönünden –hem fiziki koşullar olsun hem
manevi koşullar olsun- mutlaka başarı yönünden eksik bir şeyler kalıyor. Benim kalbim
üniversitenin mümkünse büyük şehirde , değilse de aile yanında okunmasıdır.
Gözde Karakoç
ÇEKO 4. Sınıf
Üniversite bence aileden uzak bir yerde
okunmalıdır. Çünkü
benim
kanaatimce
insan hayatın zorluklarını, birey olabilmeyi, kendini benimsetmeyi ve paranın nasıl harcanacağını ,
yetinmeyi üniversitede öğreniyor. Bu bence
hayata erken atılabilmek ve farkındalık kazanabilmek için büyük bir fırsat . aileden uzak
bir yerde üniversite okumak kendi amaçlarını, ileride neler yapmak ve ne gibi ek eğitimler almak istediğini tek başına karar
verme yetisi sağlıyor. Üniversiteyi aileden
uzak okumak öğrenciye , bence aile yanında
okumaktan daha çok katkı sağlıyor.
Hicran Özgen
İktisat 2. Sınıf
Kesinlikle üniversitenin
aileden uzak bir yerde
okunması gerekli. Hem ailenin yanında üniversite
okumanın nasıl bir durum
olduğunu hem de ailesinden uzakta üniversite okumanın nasıl bir şey olduğunu yaşayan
biri olarak aile yanında üniversite okumanın
dezavantajlarını gördüm. Üniversite öğrencisinin kendisini geliştirebilmesi ve hedeflediği
statüye ulaşabilmesi için kendi başına bazı
engellerle başa çıkmayı öğrenip belirlediği
amaç doğrultusunda başarıyı yakalaması ve
“Tek” olmayı öğrenmesi gereklidir. Fikirlerimizi rahatlıkla dile getirip peşinden koşabilmemiz için kısıtlı bir hayattan uzakta, kendi
çabalarımızla bir şeyler başarmalıyız. Bunun
için de ; üniversite gibi fikirlerin rahatlıkla uygulamaya geçirebileceği bir ortamı , aileden
uzak , sadece kendimizin olduğu bir yerde
seçmeliyiz.
Barış Taşkıran
TDE 2. Sınıf
Bence üniversiteyi dışarıda okumak daha avantajlıdır, çünkü bir insan
dışarıda tek başına neler
yapabileceğini daha çok
anlar. Bir öğrenci 18-20 yaşlarına geldiği
zaman şehir dışında,tek başına ayaklarının
üzerinde durabilmesi için en avantajlı şey
bence üniversite okumasıdır. Çünkü üniversitedeyken tek başınasınızdır, hiç kimseniz
yok, herhangi bir aile desteğiniz yok, belki
cebinizde kalan son 1 lirayı bile dolmuşa mı
binsem yoksa yemek mi yesem diyerek onun
ekonomisini bile yapabilirsiniz. Bu durum bir
öğrenci için o anlarda zor olsa bile , ileride
onu hayata hazırlayabilecek bir durumdur.
Bu yüzden ben üniversitenin dışarıda okunmasını yeğlerim. Ama tabi ki bazen insanların istediği gibi olmuyor, maddi durumlar el
vermediği için veya herhangi bir hastalıktan
dolayı kendi şehrinde de okuyabiliyor. Ben
Adana’dan geldim Zonguldak’a, yani neredeyse en güneyden en kuzeye geldim. Pişman değilim çünkü ben bu ortamın
avantajlarını yaşıyorum, burada kendi başıma bir şeyler yapabiliyorum, kendi kararlarımı verebiliyorum,kendi ekonomimi
sağlayabiliyorum,hayatımı kendi istediğim
gibi düzenleyebiliyorum anne baba ve aile
baskısı olmadan ayaklarımın üzerinde durabiliyorum. Bunun için , Zonguldak’a geldiğim
için pişman değilim, bence her öğrencinin
hayata sağlam adımlarla yürüyebilmesi için
üniversiteyi dışarıda okuması lazım.
Fotoğraf ve Röportaj : Mücahit Özenli
BEÜ’de Futsal Rüzgârı
Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu tarafından 2 -18
Aralık 2013 tarihleri arasında düzenlenen Bülent Ecevit
Üniversitesi Bölümler Arası FUTSAL (salon futbolu) müsabakaları sona erdi.
Turnuvada, dörder takımdan oluşan üç grup arasında
gerçekleştirilen maçlar, profesyonel FUTSAL hakemleri
tarafından resmi olarak oynatıldı. Gruplarında puan sıralamasında ilk sıraları alan takımlar ile müsabakalar
sonunda en iyi ikinci unvanını elde eden takımın katı-
lımı ile yarı final grubu eşleşmeleri, her takımın birer
temsilcisinin katıldığı kura çekimiyle yapıldı. Yarı final
müsabakalarında Maden Mühendisliği Bölümü ile Makine Mühendisliği; Geomatik Mühendisliği Bölümü ile
Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü ile eşleşti.
Yarı final müsabakaları sonucunda Geomatik Mühendisliği Bölümü ile Maden Mühendisliği Bölümü arasında oynanan üçüncülük maçını, Maden Mühendisliği
Bölümü kazandı. Büyük bir çekişmeye sahne olan final
maçında ise, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü son dakika içerisinde penaltı vuruşundan attığı
golle müsabakayı Makine Mühendisliği Bölümü karşısında 2-1 kazanarak turnuvayı şampiyon olarak tamamladı.
Müsabakalar sonunda düzenlenen törenle dereceye
giren takımlara kupa ve madalyaları, karşılaşmaları yöneten hakemlere ise Üniversitemizin çeşitli hediyeleri
verildi.
BESYO Sportif Materyal
Devrek MYO’da Futbol
Tasarım Sergisi
Turnuvası Düzenlendi
Bülent Ecevit Üniversitesi Beden Eğimi
ve Spor Yüksekokulu Öğretmenlik Bölümü
3. Sınıf öğrencileri tarandan, Öğrem
Teknolojileri ve Materyal Tasarımı dersi
kapsamında hazırlanan Sporf Materyal
Tasarım Sergisinde 33 farklı proje, protop maket halinde sergilendi. Sergiye üniversitemizin akademik, idari personeli ve
öğrencileri yoğun ilgi gösterdi.
Dersten sorumlu öğrem üyesi Yrd.
Doç. Dr. M. Ertuğrul Çıplak, hazırlanan
projelerde öğrencilerin sporf anlamda
karşılaşkları problem veya sorunlara
odaklandıklarını ve bunların çözümüne
yönelik projeler gerçekleşrdiklerini belir
. Öğrenciler, amatör ruhla profesyonel bir efor sarf ederek, projelerini
protop maketlerle görselleşrerek sunumlarını gerçekleşrdiler. Bu çalışma sayesinde BESYO öğrencileri, Üniversitelerin
hedeflerinden biri olan patent üremine
yönlendirilmiş oldular.
Devrek Meslek Yüksekokulu İşletme ve Turizm öğrencileri arasında düzenlenen Futbol Turnuvasının finali 9 Aralık 2013 tarihinde gerçekleş.
Çok sayıda öğrenci ve akademisyenin kaldığı futbol turnuvası merak ve beğeni
ile izlenirken, heyecanlı dakikalar yaşa. İşletme ve Turizm ikinci sınıfları arasında yapılan futbol maçında amansız süren mücadelenin galibi İşletme 2. Sınıf
öğrencileri oldu. Maç sonrasında sarılarak galibiye kutlayan öğrenciler, sevinç
çığlıkları a. Maçın ardından öğrenciler, Devrek Meslek Yüksekokulu Müdürü
Sefa Kocabaş’ın elinden kupalarını aldılar.

Benzer belgeler