pdf - WINGS

Transkript

pdf - WINGS
Lizbon
Avrupa’nın bir ucunda herkesten ve her şeyden çok uzakta ve izole gibi
görünse de tarihin en hareketli ve maceraperest geçmişlerinden birine sahip
bir şehir. Tüm İber Yarımadası’nda, Roma’nın en çok göz dikilen
bölgelerinden biri ve Avrupa’da İslam kültürüyle en yakından tanışan bölge
olması burayı zaten yeterince ilginç bir hale getiriyor. Ama daha sonra
Lizbon kendisine çok daha ayrı bir yol çiziyor; gemilerle dünyayı keşfe
çıkıyor. Afrika kıyılarını, Hindistan’ı şöyle bir turluyor. Ve bu insanı
soluksuz bırakan yolculuklar daha sonra tüm dünya tarihini değiştirecek bir
ilham kaynağına dönüşüyor.
Siz, siz olun şehre sırtınız dönük, güneşin altından kumsala uzanmış,
elinizden rengârenk bir kokteylle denize doğru baktığınızda Lizbon’nun o
denizlerde ne maceralar yaşadığını da hatırlamaya çalışın. O zaman sizi
Lizbon’a getiren içinizdeki meraklı gezginden de bir şeyler bulacak, bu
güzel şehirle ne kadar çok ortak noktanız olduğunu fark edeceksiniz.
>>NEREDE KALMALI?
Klasikler
 Four Seasons Hotel Ritz Lisbon: 10 katlı tarihi bina, Lizbon'un yedi
tepesine hâkim bir konumda. VII. Eduardo Parkı, St. George Şatosu,
Old Town, Tagus Nehri ve 25 Nisan Köprüsü'nün de dâhil olduğu
büyüleyici bir panoramaya sahip otelin, sekizi suit olmak üzere 282
teraslı odası var. 18. yüzyılın Portekiz estetiğinde, orijinal
1
Lizbon
mobilyalarla güncel yerel sanatın örneklerini harmanlamış konsepti ile
şehrin en iyi otelleri arasında sayılıyor. En küçük odaları bile 42m2'lik
alan ölçümleriyle oldukça iddialı. Bu odalarda emperyal mavi ve
kahverengi tonları hâkim. Bütün mobilyalar aslına uygun 18. yüzyıl
replikalarından oluşturulmuş ve otelin her odasında küvetli mermer
banyolar var. Süitteki bütün mobilyalar Kraliçe I. Mary ve Kral I. Jose
döneminin replikaları. Kırk kişilik terası ile The Ritz Bar ise yerel
kokteylleri ve şaraplarıyla hafta içi günlerde usta piyanist Pedro
Leitao'nun müziğini tadabileceğiniz, tatmadan geçmemeniz tavsiye
edilir ayrıntılardan biri.
 Pestana Palace: Adı “palace” olup da gerçekten saray olan ender
otellerden biri. Burası Lizbon kraliyet ailesiyle ilgili bir hikâyenin
anlatıldığı film seti gibi. Görkemli bir bahçe içinde yer alan şirin bu
malikâne, tarihi dokusu bozulmadan restore edilerek bugünkü halini
almış. Kahvaltıyı aydınlık ve ferah bir ortamda, Valle Flor’da servis
ediyorlar. Öğle ve akşam için ise Casa do Lago’da Portekiz yemekleri
servis ediliyor. Madonna’nın da bir ziyaretinde burada kaldığını
ekleyelim.
En İyiler
 Lapa Palace Hotel: Yine 19. yüzyıldan kalma bir saray olan otel,
Portekiz'e özgü emperyal bahçelerden birinin tam ortasında
bulunuyor. Bahçesindeki açık havuz, ısıtması ile kışın dahi
kullanılabilecek şekilde tasarlanmış. Spa, sauna ve Türk hamamı ile
2
Lizbon
dünyanın en iyi otelleri arasında listelenmiş olan Olissippo Lapa
Palace, özellikle ince el işi mobilya restorasyonu ile 18. yüzyıl
Pertekiz’inden kalma parçalarla dekore edilmiş. Lapa Restaurant,
geleneksel Akdeniz mutfağı ile İtalyan füzyonunun ayrıntılarını
birleştirmiş, hafif bir menü sunuyor. Sakin bir öğleden sonra için veya
hareketli bir günün ardından Rio Tejo Bar'ın geniş şarap
segmentinden tadabilir veya canlı müzik eşliğinde 40'ın üzerinde çeşit
çaylardan dilediğinizi deneyebilirsiniz.
 Internacional Design Hotel: Lizbon'un tarihi şehir merkezinde
konuşlanmış bu butik otelin, 55 odası dört farklı tema çerçevesinde
tasarlanmış. Lizbon'u yaşama deneyimini beş duyuyu kullanarak
ortaya koyan konseptinde en dikkat çeken nokta, otelin her temasının
bir aromaya da sahip olması. Gözlerinizi kapattığınızda bile içinde
bulunduğunuz temayı koklayarak ayırt edebiliyorsunuz. Her odasında
“a la carte” yastık seçenekleri, kahve makinesi mevcut. Otelin
restoranı Naoki, her ne kadar tasarımıyla ve adıyla Uzakdoğu
minimalizmini çağrıştırsa da geleneksel Portekiz mutfağının füzyonu
ile oluşturulmuş bir menüye sahip. Kahvaltı servisi oldukça iddialı
olan restoranın hafta sonları brunch’ları da tatmaya değer seçenekler
sunuyor.
 Altis Belém Hotel & Spa: Lizbon'un Belém bölgesindeki butik otel,
modern çizgisiyle şehrin tarihi dokusuna farklı bir yerden bakıyor.
Otel, Portekiz'in altın çağı olarak bilinen keşifler dönemini
konseptinin merkezine oturtmuş. 45 odası ve 5 süitinin her birinde,
konuklarına Batı Afrika sahillerinden Hindistan'a, Siyam'dan Osaka
ve Brezilya'ya "kâşifler çağına" ait bir serüvene çıkma imkânı tanıyor.
3
Lizbon
28 ile 40m2 arasında değişen bu odaların her birinde ayrı bir hikâye
yaşamak mümkün. Otelin Michelin yıldızlı restoranı Feitoria’da, şef
Jose Cordeiro Portekiz mutfağına ait geleneksel lezzetleri, egzotik
dünya mutfaklarından ayrıntılarla yeniden yaratıyor. Özel üretim
şarap, zeytinyağı ve hatta su bile gastronomik coşkunun seçiciliği ile
ortaya konuyor. Oyster and Sushi Bar ise Japon mutfağının lezzet
sınırlarını zorluyor.
Bunlara Da Bakmaya Değer
 LX Boutique Hotel: Lizbon'u Lizbon yapan özelliklerden ilham
alınarak ortaya konan bu projede, şehrin özeti otelin genel havasında
veriliyor. Altı unsur üzerine kurulu konsept, şehrin limanlarından,
dünyaca ünlü şair Fernando Pessoa'ya, fadodan Lizbon'un yedi tepe
üzerine kurulmuş olmasına kadar birçok detayı tasarımı içinde
barındırmakta. Lizbon'a adanmış bu otelin dekorasyonunda açık
maviler, camgöbeği ve su yeşili, tozpembe ve leylak renkleri hâkim.
Şekerden yapılmış gibi duran romantik bir tavrı var.
 Solar do Castelo: Eski bir kale iken kapsamlı yenileme ve uyarlama
çalışmaları ile otele dönüştürülen binanın antik ruhu, dekoruna az da
olsa yansıyor. Modern ve klasiği bir araya getirerek geçmişle bugün
arasında hoş bir geçiş yaratıyor. Konumu gerçekten çok iyi. Şehrin
‘cool’ ve ‘hip’ kafelerinin ve butiklerinin çok yakınında bulunuyor. 14
odası mevcut. Otelin restoranı yok ancak gerçekten de keşfedilmeyi
4
Lizbon
bekleyen mekânlara yürüme mesafesinde bulunduğundan, inanın bu
hiç can sıkıcı bir durum değil.
 Brown’s Downtown: Brown’s’u tanımlayan kelimeler kesinlikle
çağdaş ve çekici. Ahşap ve derinin uyumu lobiden başlıyor. Her
köşede karşınıza taze çiçekler çıkıyor. Duvarlardaki modern
fotoğraflar buraya çok daha genç bir ruh katıyor. Odalar, iMac ve iPod
şarj ünitesi ile donatılmış. Modern ve sade butik otelleri tercih
edenlerin keyif alacakları otel, merkezi konumuyla da cazip bir
seçenek haline geliyor. Otel, Lizbon Katedrali, Chiado Müzesi gibi
pek çok görülesi yere yürüme mesafesinde bulunuyor.
>>NEREDE YEMELİ?
Öğle Yemeği İçin En İyi Adresler
 Cervejaria Ramiro: 1957 yılında birahane olarak açılan bu mekân,
daha sonra işlerin artmasıyla deniz mahsullerine yönelmeye karar
vermiş. Son derece samimi olan ortamı, her daim hareketli mutfağı ve
bir aile işletmesi olması açısından tam anlamıyla bir Akdeniz
lokantası. Üç katlı binanın alt katında deniz canlılarını seçebileceğiniz
akvaryumu ve en üst katında daha sakin bir yemek deneyimi yaşamak
isteyenler için tabiri caizse bir aile salonu mevcut. Shrimp a la Aguillo
veya nefis bir istiridye tabağı ile yapacağınız başlangıcın ardından
pavurya ve ızgara jumbo kaplan karides isteyebilir veya kerevit tercih
5
Lizbon
edebilirsiniz. Yemeğinizin yanında enfes Portekiz şaraplarından
seçebilir, ya da "ben geleneklere uyup bira içeceğim" diyebilirsiniz.
 Restaurante 560: Toprak rengi ışıltılı duvarı, siyah granit mutfak
penceresi ve siyah masalarıyla masalsı bir modernizm anlayışı var. Az
sayıda masaya servis yapıyorlar. Menüsü Portekiz’e uyarlanmış
Akdeniz yemeklerinden oluşuyor. Kırmızı et ve balık yemeklerinde
oldukça başarılılar. Onların yanında biraz zayıf kalsa da vejetaryenler
için de seçenekleri var. Sakin ve hoş ortamı ve uygun fiyatlarıyla
oldukça cazip bir tercih olduğu kesin.
 100 Maneiras: Bosnalı şef Ljubomir Stanisic’in mutfağına hoş
geldiniz. Bairro Alto’da bulunan restoran tüm malzemelerini günlük
olarak Ribeira Market’tan alıyor. Deniz ürünlerinin ağırlıkta olduğu
restoranın öğlen ve akşam için ayrı tadım menüleri var. Üstelik her iyi
damak sahibinin gurme lezzetlere ulaşabilmesi gerektiğini savunan
şef, fiyatları da mütevazı tutmuş.
 La Brasserie de l’Entrecote: Özellikle Lizbonluların tercih ettiği ve
20. yüzyılın başlarına ait Fransız brasserie’lerinden esinlenerek ortaya
konmuş bir restoran olan La Brasserie de l'Entrecote, ahşap duvar
kaplamaları, balon aplikleri ve aydınlık ortamıyla hem aristokratik
hem de şehirli bir atmosfer sunuyor konuklarına. Sirke soslu marul ve
roka salatası, yanında taze fırınlanmış ekmek ve tereyağı ile oldukça
Fransız bir başlangıcın ardından haliyle Cafe de Paris antrikot
özellikle tavsiye edilen bir ana yemek. Tatlı olarak yine çok fazla
uzaklaşmadan creme brulée, chocolate mousse veya tarçınlı elmalı tart
tercih edebilir. Fazla söze gerek yok, bizden size kocaman bir afiyet
olsun!
6
Lizbon
Akşam Yemeği
 Restaurante Tavares: Oymalı varaklı aynalar ve gösterişli avizeleriyle
bir restorandan çok bir sarayın yemek salonuna benziyor. 18.
yüzyıldan beri restoran olarak hizmet veriyor. Tarihi restoran,
yüzyıllardır aristokrat ailelerin mensuplarını ve devlet adamlarını
ağırlıyor. Fransız yemeklerini Portekiz’de yetişen ürünlere ve Portekiz
damak tadına göre yeniden yorumluyorlar. Fiyatlarının ne kadar
uygun olduğu söylense de, söz konusu Tavares olunca pek inandırıcı
gelmiyor. İnsan ancak hesabı kendi gözleriyle gördüğünde inanıyor.
 Pap’açorda: Bairro Alto’daki restoran, eski bir fırından
dönüştürülmüş. Lizbonluların en sevdiği restoranlardan biri ve burada
belli ritüelleri tekrar etmekten çok keyif alıyorlar. Bir kere masaya
geçmeden önce mutlaka barda bir şeyler içmek gerekiyor. Bu elbette
restoranın daima kalabalık olmasından kaynaklanan bir durum. Ancak
müdavimleri bu aşamayı o kadar çok sevmişler ki, masaları hemen
hazır bile olsa, barda bir şey içmeden oturmayı reddediyorlar. Masaya
geçtikten sonra da Portekiz yemeklerinin en parmak yediren halleriyle
tanışmaya hazır olun. Geleneği takip etmek isteyenler açorda veya
caldeirada sipariş edebilir.
 Eleven: Lizbon yemek dünyasının olmazsa olmazı. Bir Michelin
yıldızlı restoran, sadece yemekleriyle değil, aynı zamanda
tasarımındaki inceliklerle ön plana çıkıyor. Mekân, içindeki sanat
eserleriyle aynı zamanda bir sanat galerisi gibi. Şehrin iş merkezinde
yer alan Eleven, oldukça şehirli ve tüm bu iddialı duruşunun üzerinde
7
Lizbon
mütevazı bir zarafete sahip. Girasol in Alicante, L’Ambroisie ve Guy
Savoy gibi her biri iki veya üç Michellin yıldızlı restoranlarda şeflik
yapmış olan Joachim Koerper'in usta ellerinden çıkan menüde, kökleri
Akdeniz mutfağına dayanan tatlar yenilikçi dokunuşlarla yeniden
yorumlanıyor. Enginar Yatağında Istakoz Salatası, İstiridye Çorbası,
Kızarmış Istakoz, restoranın en iddialı olduğu seçenekler.
 Darwin Café: Darwin’s’in duvarlarını kuşlar, kelebekler, Darwin
fotoğrafları ve deyişleri süslüyor. Darwin’den neon ışıklı alıntılar,
kavanozlarda saklanan kitaplar da dekorun diğer dikkat çeken
parçaları. Kahverengi ahşap masaların etrafına kahverengi deriden bir
koltuk halkası sarılmış. Modern ve yaratıcı bir atmosferi var. Teras
kısmı dekor açısından daha sade, burada beyaz masalar ve beyaz
bahçe sandalyeleri tercih edilmiş. Teras menüsü de öğle ve akşam
menülerinden ayrılmış durumda. Teras menüsü atıştırmalık seçenekler
sunuyor. Öğle ve akşam menüleri ise Portekiz ve İtalyan mutfakları
ağırlıklı.
Atıştırmalıklar
 Cafe A Brasileria: Bu tarihi kafe, ilk açıldığında kafeden çok çay,
kahve, baharat, şarap ve zeytinyağı gibi ürünlerin satıldığı bir
dükkânmış. Kafe haline geldikten sonra da maddi sorunları nedeniyle
kapandığı bir dönem olmuş. Gelgitli bir hayatı olsa da, Lizbon’un
kültürel yaşantısında iz bırakmış bir yer. Yazarların, entellektüellerin
uğrak yerlerinden biri haline gelen kafe, artık hiç boş kalmıyor.
8
Lizbon
 Pasteis de Belém: Heironymite Manastırı’nda yaşayan din
görevlilerinin, manastıra ek gelir sağlamak için, ellerindeki geleneksel
tarifi yapıp satmaya başlamışlar. Kısa süre sonra bu tatlı Pasteis de
Belém olarak ünlenmiş. Kekler, marmelatlar, reçeller taptaze
bekleyedursunlar, siz ‘pastel de nata’ denemeden dönmeyin.
>>GECE KUŞLARINA
 LuxFragil: Şehrin en popüler gece kulüplerinden biri LuxFragil.
Labirent gibi birbirine bağlanan bölümleri var. Ana sahneden
uzaklaşıp, şöyle bir tur atacak olursanız her köşede farklı bir dekor ve
ışıkla karşılaşmaya hazır olun. John Malkovich’in kulübün
ortaklarından biri olduğunu düşününce sıradan bir yer olması
beklenemez zaten. Bugüne kadar Erol Alkan, Hercules and Love
Affair, Roisin Murphy gibi isimlerin sahne aldığı kulüp, Cameron
Diaz, Dita von Teese gibi pek çok ünlü ismi ağırlamış.
 Urban Beach: İsmine “beach” kelimesini yapıştırıveren gece
kulüpleri genelde denize ve kumsala belli bir mesafeden baktığınız
mekânlardır. Urban Beach adını belki de en çok hak eden gece
kulübü. Zira hem “urban” hem de kumsal üzerinde locaları bulunuyor.
İsterseniz verandasında isterseniz kumsalda dans edebiliyorsunuz.
Saatler gece 12’yi vurduktan ve tüm külkedileri eve dağıldıktan sonra
eğlence başlıyor. En popüler gecesi Perşembe.
9
Lizbon
 Belém Bar Café: Tavandan yere uzanan pencereleri nehre ve köprüye
nazır harika bir manzara sunuyor. Bu manzara eşliğinde yemek
yiyebilir ve yemekten sonra da kulübe geçebilirsiniz. İsmindeki kafe
sizi yanıltmasın. Burası DJ’lerin, yaş ortalaması 18-30 arasında
değişen bir kitleyi sabaha kadar coşturduğu bir yer.
>>YA BAŞKA?
Alışveriş
 Fashion Clinic FC: Şehirde iki şubesi bulunan Fashion Clinic,
oldukça popüler. Erkek, kadın ve ayakkabı koleksiyonları hem
turistleri hem de şehrin yerlilerini mıknatıs gibi çekiyor. Eh nasıl
çekmesin, Prada’dan Tory Burch’e, Nina Ricci’den Stella
McCartney’ye 33 moda devi burada bir arada.
 Espaço B: Comme des Garçons ve Fred Perry gibi markaların erkek
koleksiyonuyla yola çıkan Espaço B, süreç içerisinde biraz değişim
geçirmiş. Yeni markalar, kadın koleksiyonları, tasarım ve sanat
kitapları, CD’ler ve parfümler de raflara katılarak burayı çok daha
büyük bir konsept mağaza haline getirmişler.
 Fatima Lopez: Fatima Lopez, Portekiz’in en tanınmış moda
tasarımcısı. Hem erkek hem kadın koleksiyonu bulunuyor. Ayrıca
takı, kristal kadeh ve halı tasarımları da var. Saniyelik bir bakış, ne
kadar yetenekli ve zevkli olduğunu anlamak için de âşık olmak için de
yeterli.
10
Lizbon
 Luvaria Ulisses: 1925 yılında kurulan bu tatlı dükkân, kuşaklardır
Lizbon’un zarif ve şık hanımlarının ellerine eldiven geçiren adres.
Emsalleri bir bir kapanıp giderken, Lavaria Ulisses, bu moda
geleneğini yaşatmaya çalışan bir yer.
Müzeler
 National Museum of Ancient Art: Müzenin koleksiyonu 1833 yılında
oluşmaya başlamış. Manastırların mal varlıklarına el konmasının
ardından, bu kurumların elindeki sanat eserleri de halka açılmış.
Şimdilerde resim, heykel, metal işlemeciliği, tekstil, mobilya ve çizim
alanlarında pek çok esere ev sahipliği yapıyor.
 Museum Calouste Gulbenkian: Calouste Gulbenkian, hayır işleriyle
tanınan Ermeni bir işadamı. Bu müze, vasiyeti üzerine kurulmuş.
Koleksiyonundaki eserler, 11-20. yüzyıllara yayılmış ve
Uzakdoğu’dan Avrupa’ya geniş bir coğrafyayı kapsıyor.
 National Azulejo Museum: Müze azulejo’ya adanmış bir müze.
Azulejo, Portekiz ve İspanya’ya özgü bir seramik işleme sanatı.
Büyüleyici güzellikte eserlere sahip, görülmesi gereken bir müze.
 Chiado Museum: Müze arşivine yeni katılan eserle birlikte 1994’te
tekrar açıldı. Yaklaşık olarak 1850-1950 yılları arasında yaşamış
Portekizli sanatçıların eserleri sergileniyor. Geçici sergilerde de yine
modern sanat eserlerine yer veriliyor.
11
Lizbon
Butik Müzeler
Tasarım ve moda müzesi MUDE, Portekiz müziği olarak bilinen fado’ya
adanmış Fado Museum; dünyanın pek çok noktasından bir araya getirilmiş
1000 parçalık bir kukla koleksiyonuna sahip Puppet Museum ve enerji
üretimiyle modernizmin tarihine ışık tutan Electricity Museum, şehrin en
ilginç müzelerinden yalnızca birkaçı.
Gitmeden Göz Atılacaklar
 ‘Night Train to Lisbon’: Filmde İsviçreli bir linguistik profesörünün,
Portekizli bir kadının peşinden girdiği macera anlatılıyor. Başrolde
Christopher Lee ve Jeremy Irons oynuyor.
 ‘Mysteries of Lisbon’: İstanbul Film Festivali’nde de gösterilen film,
bir kontes, bir işadamı ve yetim bir çocuğun maceralarını Lizbon,
İtalya ve Brezilya’da takip ediyor.
 Fado: Eh, tabii fado dinlemeden Lizbon atmosferine girmek mümkün
değil. Fazla bir şey söylemeden sözü Amalia Rodrigues, Carlos do
Carmo, Camane ve Mariza gibi ustalara bırakalım.
 Antonio Lobo Antunes: Aslen bir psikiyatrist olan Antunes, aynı
zamanda ödüllü bir romancı. Romanlarından biri ‘Bana Kuşları Anlat’
ismiyle çevrilmiş.
Aman Aman
12
Lizbon
 Cascais: Cascais, ülkenin en güzel sahil kasabalarından biri ve
Lizbon’a 30 km. mesafede bulunuyor. Buradaki Conceicao Plajı,
doğal kumu ve önünde uzanan okyanusla oldukça ünlü. Buralara
kadar gelmişken hava izin veriyorsa kesinlikle uğrayın.Kelime anlamı
“kader” olan fado’nun çıkış noktası bilinmiyor. Lizbon geçekten yedi
tepeli bir şehir. Metafor değil. O yüzden yanınızda rahat edeceğinize
inandığınız ayakkabılar götürmenizi tavsiye ederiz.
Sıkıcı Bilgiler
Taksilerin fiyatları çok uygun. Nereye giderseniz gidin 10€’dan daha fazla
ödeme ihtimaliniz çok düşük. Havaalanından şehre gitmek bile 15 dakika
sürüyor ve yaklaşık 8-10€’ya mal oluyor.
Hesaba servis ücreti dâhil edilmiyor; hesabın %10’unu kadar bir miktarı
ilave etmekte fayda var.
13

Benzer belgeler

Nerede Kalmalı?

Nerede Kalmalı? Pertekiz’inden kalma parçalarla dekore edilmiş. Lapa Restaurant, geleneksel Akdeniz mutfağı ile İtalyan füzyonunun ayrıntılarını birleştirmiş, hafif bir menü sunuyor. Sakin bir öğleden sonra için v...

Detaylı

pdf - Wings

pdf - Wings konuşlanmış bu butik otelin, 55 odası dört farklı tema çerçevesinde tasarlanmış. Lizbon'u yaşama deneyimini beş duyuyu kullanarak ortaya koyan konseptinde en dikkat çeken nokta, otelin her temasını...

Detaylı