Ilkbahar 2012, Ormanada Bülteni

Transkript

Ilkbahar 2012, Ormanada Bülteni
Derin bir nefes alın...
İlkbahar 2012• Sayı: 3
Yeşillikler içinde
hayat Ormanada’da
12 ay sonra
başlıyor...
Zekeriyaköy’de sürdürülebilir yaşam
Ormanada’da 44 bin
metrekare yeni yeşil alan
Yaşam coşkusunu, temiz havası gibi her
an tüm hücrelerimizde hissettiğimiz,
İstanbul’un en özel bölgesi... Yeşille
denizin birleştiği Zekeriyaköy...
Ormanada’yı kurgularken, ilhamımızı
hep doğal olandan aldık. Sürdürülebilir
bir çevre anlayışıyla, yeşillikler içinde
“yaşayan bir mahalle” tasarladık.
Sonra hayalimizi gerçeğe
dönüştürmeye başladık.
Zekeriyaköy’de çok özel bir
yaşam alanı yaratan Ormanada’da
zengin bir ağaçlandırma projesi
yürütülüyor:
• 2 bin 800 adet çam, meşe, gürgen,
süs elması, manolya, ıhlamur,
kırmızı yapraklı süs eriği, lale
ağacı, defne
• 39 bin adet alev çalısı, kartopu,
lavanta
• 11 bin adet orman sarmaşığı,
mum yasemin
• 100 bin adet funda çalısı, Cezayir
menekşesi
Devamı sayfa 2’de
Ormanada’yı sizler için hazırlamaya
devam ederken, her geçen mevsimin
Zekeriyaköy’e nasıl bir güzellik
getirdiğine tanıklık ettik.
Her geçen mevsimle birlikte doğa,
bize yeniden ilham verdi.
Jale Balcı, Ormanada’da
yakın dostlarını ağırladı
Gözlerimizin önünde hızla gelişen
Ormanada; 12 ay sonra gerçek
oluyor. 12 ay sonra, baharla birlikte
Ormanada’da yaşam başlıyor...
Ormanada’nın ev sahiplerinden, yemek kitabı
yazarı ve gurme Jale Balcı, Ormanada’da
birbirinden leziz aperitiflerin hazırlanış ve
sunumunu anlatan davete ev sahipliği yaptı.
Bu bültende sizlere Ormanada ile ilgili
son bir kaç ayda yaşanan gelişmeleri
ve hayatın ince zevklerini hatırlatan
etkinliklerimizi aktarmak istiyoruz.
Zekeriyaköy’de baharı yaşamak,
doğanın uyanışına eşlik etmek
anlamına geliyor. Zekeriyaköy’de
baharı karşılama konusunda
önerilerimizi beğeneceğinizi umarız.
Devamı sayfa 5’te
Ormanada’da
sanat etkinlikleri
17-18 Mart haftasonu İstanbul Modern’in
çocuklarımızı sanatla buluşturan, birbirinden
yaratıcı ve eğlenceli çocuk sanat atölyeleri
yine Ormanada’daydı.
Gelin hem Ormanada’yı hem de
Zekeriyaköy’de baharın getirdiği
güzellikleri keşfedin.
Eğlenirken öğrendikleri ve sanatla
yaratıcılıklarını geliştirdikleri atölyelerde
çocuklar, birbirinden renkli çalışmalar
hazırladı.
Eczacıbaşı Gayrimenkul
Geliştirme ve Yatırım
Devamı sayfa 3’te
Fark yaratan
teknik detaylar
220 dönümlük bir yaşam alanı olarak
tasarlanan Ormanada, İstanbul’un
deprem hattından uzak köşelerinden biri
olan Zekeriyaköy’de, doğanın içinde bir
hayat sunuyor.
Devamı sayfa 4’te
Zekeriyaköy’de
sürdürülebilir
yaşam
Ormanada’da 44 bin metrekare yeni yeşil alan
Zekeriyaköy’de çok özel bir yaşam alanı yaratan Ormanada,
doğadan esinlenerek ve doğayı koruyarak şekillendiriliyor.
“Sürdürülebilir bir çevre” anlayışıyla belirlenen bitki örtüsü,
Avrupa’nın peyzaj alanında en başarılı isimlerinden Rainer
Schmidt Landscape Architects’in tasarımlarında hayat buldu.
Ormanada arazisinde mevcut 233 ağaç, projenin yerleşim planı
çerçevesinde korunarak, uzman ekipler tarafından özenle
taşındı ve doğal tarım alanımız Adabostan’da ekildi.
Önce
Ormanada projesinin peyzaj ihale süreci 2011 Kasım
ayı içinde tamamlandı ve satın alınan fidanlar fidanlıkta
korumaya alındı. Bu ihale kapsamında bitkiler bölgenin
doğal bitki örtüsüne de uygun olarak seçildi.
Ormanada, doğadan
esinlenerek ve doğayı
koruyarak şekillendirildi...
Sonra
Ormanada projesinin 25 dönümü yeşil alan olarak tasarlandı.
Ormanada’da 44 bin m2 yeşil alan ve zengin bir ağaçlandırma projesi
yürütülüyor:
• 2 bin 800 adet çam, meşe, gürgen, süs elması, manolya, ıhlamur,
kırmızı yapraklı süs eriği, lale ağacı, defne
• 39 bin adet alev çalısı, kartopu, lavanta
• 11 bin adet orman sarmaşığı, mum yasemin
• 100 bin adet funda çalısı, Cezayir menekşesi
Kızıl Akağaç
Dişbudak
Süs Elması
Adabostan
Ormanada’da Adabostan adı verilen 5 dönüm doğal bostan alanında, organik sağlıklı ve lezzetli ürünler üretilmesi hedefleniyor.
Adabostanda yetişen 12.000 sebze fidesi,
11.000 meyve fidesi, 100 meyve ağacının
doğal ürünlerini tüketme imkanını
Ormanada’da bulacaksınız.
2
Yeni bir mahalle,
yeni seçenekler
Ormanada’nın ikinci ve son etabı herkesin
ihtiyacına ve yaşam tarzına uygun yepyeni
seçenekler sunuyor.
188 adet beş farklı tip villa ile 81 adet 15 farklı tip sıra ev içeren Ormanada’nın
birinci etabında 150, ikinci ve son etapta ise 119 villa ve sıra ev bulunuyor.
İkinci etaptaki sıra evlerin mimari planlarında çatı ve bahçe dubleksi özellikleri
taşıyan yeni seçenekler sunuluyor. Sıra evlerde farklı yaşam ihtiyaçlarını
karşılamak üzere planlanan bu alternatifler, brüt alanları 150-250m2
arasında değişen dört farklı tip çatı dubleksinden ve büyüklükleri 160-300m2
arası değişen yedi farklı tip bahçe dubleksinden oluşuyor. Sitenin tam orta
noktasında bulunan parka bakan sıra evler, Adamekan’a ve Adaçarşı’ya
yakınlığı ile keyifli buluşmaların merkezinde yer alıyor.
Çatı dublekslerinde genellikle alt katta salon, mutfak ve ebeveyn odasının
bulunduğu plan tipleri, çatı katında ise diğer yatak odaları bulunuyor. Daha
geniş aileler için villa yaşantısına alternatif sunan bahçe dubleksi seçenekleri
de mevcut. Bahçe dublekslerinde giriş katları yaşam alanlarına, üst katlar
ise yatak odalarına ayrılıyor. Farklı yaşam tarzlarına uygun farklı iç mekan
çözümleri sunan sıra ev bloklarının arazi içindeki konumuna göre kapalı ve açık
otopark seçenekleri sunuluyor.
Projenin teslim tarihi, birinci etap için Nisan 2013, ikinci etap için ise Aralık 2013
olarak belirlendi.
Size ve yaşam tarzınıza en uygun evi birlikte seçmek üzere Ormanada’ya
bekliyoruz.
Zekeriyaköy Sanat Grubu iş başında
Zekeriyaköy’de başlatılan Açık Atölye Haftasonu Etkinliği, değişik disiplinlerde profesyonel
veya amatör ama muhakkak özgün çalışmalar yapan yöre sanatçılarının, yılda bir kez
atölyelerini ziyaretçilere açmasını sağlıyor. Zekeriyaköy bölgesinde sanatsal farkındalık
yaratan, güzel bir sinerji oluşturan etkinlik kapamındaki disiplinler arasında, resim, heykel,
seramik, takı tasarımı, keçe tasarımı ve mozaik atölyeleri bulunuyor. Her yıl Eylül ayının
sonuna doğru gerçekleşen Açık Atölye, ilk yıl 4-5 atölye ile kapılarını açarken, geçen
yıl büyük bir ilgi gördü ve atölye sayısı 22’ye ulaştı. Açık Atölye Haftasonu Etkinliği’nin
biraraya getirdiği sanatçılar, yıl boyunca gruplar halinde farklı etkinliklerde de bulunuyor.
Bu sanatçılardan bir grup, 17-30 Haziran tarihinde, Eskişehir’de Tepebaşı Belediyesi’nin
SANAT EVİ’nde karma sergi açmaya hazırlanıyor.
İstanbul Modern Çocuk Sanat Atölyeleri Ormanada’da
17-18 Mart haftasonu Ormanada’da İstanbul Modern çocuk sanat atölyeleri gerçekleşti.
İstanbul Modern’in çocuklarımızı sanatla buluşturan, birbirinden yaratıcı
ve eğlenceli çocuk sanat atölyeleri yine Ormanada’daydı. Eğlenirken
öğrendikleri ve sanatla yaratıcılıklarını geliştirdikleri atölyelerde çocuklar,
birbirinden renkli çalışmalar hazırladı. Fantastik Hayvanlar Atölyesinde
çocuklar, onlar için önceden hazırlanan figüratif görsel baskıları
istedikleri gibi kesti, farklı olasılıklarda yeniden bir araya getirerek,
resimlerini tamamlamak için boyama çalışmaları yaptılar. Değirmen
Atölyesinde ise, rüzgarı bol Hollanda’nın yel değirmenlerinden
esinlenerek rengarenk değirmen maketleri yapan çocuklar,
Ormanada’da sanat dolu bir gün geçirdi. Atölyelerin sonunda ortaya
çıkardıkları tasarımlarını ve katılım belgelerini alarak, gurur ve
mutlulukla ayrıldılar.
43
Ormanada ve Gaggenau işbirliği
Profesyonel mutfağı evlere taşıyor
Ankastre ürünlerinde lüks mutfak aletleri sektörünün en önemli markası
Gaggenau, Ormanada’daki evlerin mutfaklarını da donatan cihazlarıyla,
profesyonel kaliteyi ve şeflerin çalışma mantığını ev mutfaklarına taşımaya devam
ediyor.
1995 yılından bu yana faaliyetlerini BSH Grubu bünyesinde gerçekleştiren
Gaggenau, ankastre ocak, fırın, davlumbaz, buzdolabı ve bulaşık makineleri
teknolojisi ile kendi alanında bir tasarım üstadı olarak kabul ediliyor. Göz
hizasında ilk ankastre fırın, sıcak hava veren ilk ankastre fırın, 90 cm genişliğinde
ev tipi paslanmaz çelik fırın, Gaggenau’nun mutfak teknolojisine kazandırdığı
ilk’lerden sadece birkaçı... Gaggenau, mutfak cihazlarını, çözülmesi gereken bir
aygıt olarak değil, lezzet yaratma serüveninde kullanıcılarına kusursuz hizmet
etmesi gereken bir araç olarak görüyor.
Stil, bir yaşam biçimidir
Gaggenau kendilerine ait yaşam alanı yaratmak ve kişiliklerini yaşamlarının her
alanına yansıtmak isteyenlere hitap ediyor. Stili anlamsız bir detay olarak değil,
bir yaşam biçimi olarak görebilenler, Gaggenau’yu tercih ediyor. Gaggenau’nun
sofistike ürünleri, estetik kaygıların yanı sıra mutfağında bir profesyonel ile
çalışmak isteyen, pratik ama yenilikçi, yiyeceklerini sağlıklı bir şekilde pişirmek
isteyenler için üretiliyor ve geliştiriliyor.
Bugün, Ormanada’daki evlerin mutfaklarını da donatan cihazlarıyla Gaggenau,
profesyonel kaliteyi ve şeflerin çalışma mantığını ev mutfaklarına taşımaya
devam ediyor.
Ormanada örnek evinin mutfağı
Gaggenau showroom
Fark yaratan teknik detaylar
Ormanada ev sahiplerinin konforu için kapsamlı bir otomasyon projesi çerçevesinde altyapı detayları titizlikle şekillendirildi.
Yağmur ve pis sularının toplanması, ana hatlara ve siteye özel biyolojik arıtma
sistemine bağlanmasını sağlayan 20 km uzunluğunda altyapı borulama ağı.
Temel izolasyon detayı
Yapılan araştırmalar, İstanbul’u etkileyecek fay hattının, Adalar-Avcılar boyunca
Marmara Denizi’ne kıyısı olan sahil semtlerini daha yüksek risk altında tutarak
uzandığını ve olası bir depremin etkisinin, İstanbul’un kuzeyine ve içlerine doğru
gidildikçe azaldığını ortaya koyuyor.
betonarme taşıyıcı sistemi, deprem yönetmeliği gereği “Sarıyer İlçesi
Zekeriyaköy Bölgesi için” kullanılması gereken deprem kuvvetinin %50
fazlası referans alınarak tasarlanmış bulunuyor.
Projede betonarme kolon-kiriş sistemi ile asmolen sistemi tercih edildi
Ormanada projesinin altyapısı, zemin etüdü ve inşaat tekniğiyle emniyetli
hale getirildi. Her bir bina ve havuz altı için ayrı ayrı zemin etütleri yapıldı,
bu raporlar konunun uzmanları danışmanlarla değerlendirildi ve tüm statik
projeler bu bilgiler ışığında hazırlandı. Projeler, betonarme kolon-kiriş
sistemi ile yapıldı, kısmi olarak “asmolen” sistemi kullanıldı. Tüm statik
projeler, proje müellifi tarafından yönetmeliklere uygun olarak hazırlandı ve
danışmanlar tarafından incelenip onaylandıktan sonra uygulamaya geçildi.
Zekeriyaköy bölgesi, Sarıyer ilçesinin Karadeniz’e, dolayısıyla İstanbul’un kuzey
ucuna en yakın bölümünde olması sayesinde depremin oluşturacağı etkiler yarı
yarıya azalıyor.
Bölgesel avantajların yanı sıra, depreme karşı son derece duyarlı bir yaklaşıma
sahip olan Ormanada projesi, toprak üzerinde iki katlı yapıları, uygulanan
betonarme taşıyıcı sistemi ve radye temel uygulaması ile de fark yaratarak,
Ormanada’da yaşamı daha da güvenli hale getiriyor. Ormanada projesinin
4
Jale Balcı, Ormanada’da yakın dostlarını ağırladı
Ormanada’nın ev sahiplerinden, yemek kitabı yazarı ve gurme
Jale Balcı, Ormanada’da birbirinden leziz aperitiflerin hazırlanış
ve sunumunu anlatan davete ev sahipliği yaptı.
Ormanada’da 29 Şubat Çarşamba günü gerçekleştirilen keyifli davette Jale Balcı’nın
yakın dostları bir araya geldi. Yemek kitabı yazarı ve gurme Jale Balcı ev sahipliğinde
gerçekleştirilen davette, Zeynep Demirören, Etkin Kerimoğlu, Sezer Derelioğlu, Ceyda
Kadayıfçı, Levent Bıçakçı, Sevgi Şen gibi isimler, Jale Balcı’nın hazırladığı birbirinden
leziz aperitiflerin hem hazırlanışını öğrenip hem de tadına bakarken, Ormanada
projesini de yakından inceleme fırsatı buldular. Davetin sonunda Jale Balcı “Aperitif
Mönüler” yemek kitabını imzalayarak misafirlerine hediye etti.
Jale Balcı hakkında:
Özgün mönüleriyle bilinen yemek kitabı yazarı Jale Balcı, beslenme uzmanlığı, aşçılık
ve sofra düzenleme üzerine yurtiçi ve yurtdışındaki deneyimli isimlerden uzun süreli
eğitimler aldı. 2006 yılında “Keyifli Sofralar için 50 Pratik Mönü”, 2008’de “Aperitif
Mönüler”, 2010’da ise “Antakya ve Yemekleri” kitapları yayınlandı.
Doğum yeri olan medeniyetler şehri Antakya’nın en özel lezzetlerini, kurucu ortağı
olduğu “Antiochia” adlı restoranında sunan Jale Balcı, ayrıca yiyecek-içecek
sektörünün önde gelen firmalarına danışmanlık hizmeti vermektedir.
Jale Balcı
Etkin Kerimoğlu, Ceyda Ka
dayıfçı, Jale Balcı
Reşide Mete İpek, Aydan Ku
yulu, Jale Balcı
Jale Balcı’nın Özel Tarifi
Atv’nin yeni dizisi SON’un
çekimleri için Ormanada
Tanıtım Ofisi kapılarını açtı...
FOIE GRAS SAUTÈ (kaz ciğeri)
Malzeme
1 kişilik
Başrollerinde Nehir Erdoğan, Yiğit Özşener, Engin
Altan Düzyatan, Erkan Can ve Berrak Tüzünataç’ın
oynadığı dizinin, senaryosu Berkun Oya’ya ait,
yönetmenliğini ise Uluç Bayraktar yapıyor.
1 adet kaz ciğeri
(250 gr kadar)
40 gr ayva reçeli
35 cl Porto şarabı
(çektirilerek 40 gr
Porto sosu elde
ediliyor)
“Ezel”, “Kuzey ve Güney” “ Fatmagül’ün Suçu ne?” gibi
sevilen dizileri ekrana taşıyan Ay Yapım yetkililerinden
“Son” dizisi için gelen Ormanada Tanıtım Ofisinde
çekim yapma talepleri proje yönetimi tarafından
ilgi ile karşılandı.. Yaklaşık 40-45 kişinin katıldığı
çekimde , Tanıtım Ofisimizin bahçe ve oturma alanı
ana mekanlar olarak kullanıldı ve Yiğit Özşener ve
Nehir Erdoğan’ın birlikte rol aldığı sahnede bir “mimarlık ofisi yılbaşı partisi”
canlandırıldı.
• Kaz ciğerini 1cm kalınlığında dilimleyin. • İyi bir şekilde tuzlayıp
karabiberleyin. • Çok kızgın bir tavada hiçbir yağ kullanmaksızın pişirin.
• Ayva reçelinin meyvelerini küçük küçük dilimleyin. • Porto şarabını bir
yemek kaşığı şeker ile kıvamı koyulaşana kadar çektirin. • Servis için
sıcak kaz ciğerinin yanına ayva reçelini ve sosunuzu koyun.
Sadece 25 bölüm sürecek ‘Son’ dizisinde, hikaye sondan başlayıp başa ilerliyor.
30 yıllık hikaye şoke edici bir finalle ekrana veda edecek.
5
‘
Zekeriyaköy’de bir gün
Yazar, Fener ve ‘kutsal’ balık
Hikaye ve roman yazarı Murat Gülsoy ile İstanbul’un en güzel balıkçı
köylerinden Rumelifeneri’nde baharı karşıladığımız bir Zekeriyaköy programı
yaptık. Güne erken bir saatte, Zekeriyaköy çarşısında çay içerek başlıyoruz ve
gezi planımızın üzerinden geçiyoruz. Rumelifeneri Köyü’nde bir keşif yürüyüşü
sonrasında, taze balık yemeyi hayal ediyoruz. Ardından da Ormanada’ya
geçerek, kahve eşliğinde Gülsoy’un yazar olma hikayesini dinleyeceğiz.
Murat Gülsoy kimdir?
Bir kütüphane-kafe’de sabah çayı
Boğaziçi Üniversitesi’nde Elektrik Elektronik
Mühendisliği ve Psikoloji eğitimi alan ve halen aynı
üniversitede öğretim görevlisi olan Murat Gülsoy’un
ilk kitabı ‘Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul’, 1999
yılında yayınlandı. 1992-2002 yılları arasında,
arkadaşlarıyla birlikte edebiyat yayıncılığına farklı
bir bakış açısı getiren Hayalet Gemi dergisini çıkaran
Gülsoy, “Bu Kitabı Çalın” adlı kitabı ile 2001 yılı Sait
Faik Hikâye Armağanı’nı, “Bu Filmin Kötü Adamı
Benim” adlı romanı ile de 2004 yılı Yunus Nadi
Roman Ödülü’nü aldı. Bugüne kadar üçü
altkitap.com’da olmak üzere toplam 15 kitabı
yayınlanan Gülsoy’un yeni romanı “Baba, Oğul
ve Kutsal Roman” ise Mayıs 2012’de okurlarla
buluşacak. Yaratıcı yazarlığın deşifresini
“Büyübozumu” adlı kitabında ellerimizin arasına
sunan Murat Gülsoy, Boğaziçi Üniversitesi’nde
düzenlemekte olduğu yaratıcı yazarlık kurs ve
atölyelerinde, yazma isteği ya da hayali olan herkese
cesaret veriyor, deneyimini cömertçe paylaşıyor.
Murat Gülsoy’un Etiler’deki evinden 20 dakikalık bir yolculukla
Zekeriyaköy’e ulaşıyoruz. Aynı zamanda kütüphane olarak
tasarlanan Antilop Cafe’nin taze demlenmiş çayını ince
belli çay bardaklarımızdan yudumlarken, günün programı
üzerinden geçiyoruz. İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e
açıldığı uçta, Rumeli Feneri ve Ceneviz Kalesi’nin bulunduğu
Rumelifeneri Köyü’ne doğru yola çıkıp, küçük bir keşif gezisinin
ardından yörenin bilinen balık restoranlarından Barınak’ta
yemek molası vereceğiz.
‘Baba, Oğul ve
Kutsal Roman’
“Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık” kitabında yazma
sürecinin kodlarını kırmakla yetinmeyip, yazarın ve
yazının ‘büyüsünü’ kendi metinlerinde de defalarca
bozan Murat Gülsoy, Mayıs ayında yayınlanacak
olan yeni romanı Baba, Oğul ve Kutsal Roman’dan
bir paragrafı bizlerle paylaşıyor… Murat Gülsoy
yazma üzerine düşünmekten ve üretmekten hiç vaz
geçmiyor.
...
Nasılsa kalem benim elimde,
son anda bir iki cümleyle
uçurumun kenarından
döndürürüm faytonu diye
kendimi avutuyorum. Ama
Asenalar ne çok... Kıtmir’in
nefesi kesilmiş, gerilerde,
koşmayı bırakmış, benden
buraya kadar diyor gidinin
İngiliz’i. Beni kaderimle baş
başa bırakıyor. Artık geri
dönmem çok zor. Anlamı
kendinde kilitli bir metnin
başında nöbet tutacağım
geri kalan zamanımda. Bir kurşun asker.
Bir Adem. Bir kurşun kalem, yazdıkları kolaylıkla
silinen. Asenalar hep bir ağızdan şarkı söylüyorlar
şimdi. Sözleri büyülü. Kaçmam olanaksız artık.
Adanın kalbine doğru ilerliyoruz. Kırbacı şaklatıyorum,
ölülerle dolu fayton sarsılarak tırmanıyor tepeyi. Yüzü
olmayan adam rollerine çıkıyorum artık. Bu saatten
sonra, karanlıkta her şey her şeye dönüşebilir. Ay ışığı
vurduğunda bir garip Adem. Karanlıkta yüzü olmayan
adam. Daktilonun gırtlağını sıkıyorum. Babamdan
kalma. Yaşlı metal bacaklar titriyor. Üst üste basıyor
a ve e harflerini. Adæm çıkıyor siyah maddeden pırıl
pırıl.Ara tür. Melez. Parçalı bir resim.
Rumelifeneri Köyü’nde balık ziyafeti
İsmini, Anadolu yakasında da bir eşi bulunan ve 1856 tarihinde
Fransızlar tarafından inşa edilen Rumeli Feneri’nden alan
köyün bir simgesi de, Cenevizlilerden kalma Rumeli Feneri
Kalesi… Bu kale, günümüzde film seti olarak da sık sık
kullanılıyor. Yürüyüşümüze Rumeli Feneri’nden başlıyoruz
ve 20 dakikada kaleye ulaşıyoruz. Kaleden Karadeniz’e
baktığımızda baharın geldiğini çok daha iyi anlıyoruz. Kuş göçü
başlamış ve her zaman görmeye alıştığımız martıların yanında,
karabataklar ve bahriler de kayalıklar üzerindeki yerlerini
almış. Kalenin muhteşem manzarasını izlerken zamanın
nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Hızlı bir yürüyüşle, temiz havanın
acıktırıcı etkisini hissederek, Barınak Restoran’a ulaşıyoruz.
Menüde levrek ızgara, yanında da limon ve sızma zeytinyağı ile
lezzete boğulmuş bol miktarda roka salatası var.
Ormanada’da yazmak üzerine bir sohbet
Bu güzel güne, Murat Gülsoy’un yazar olma hikayesini
dinleyerek devam ediyoruz...
6
Yazmanın cazibesine ilk ne zaman kapıldınız?
Ortaokulda küçük kompozisyon ödevlerini
biraz daha geliştirip hikaye gibi yazıyordum ve
çok da tutuluyordu. Bir baktım, öğretmen her
dersin sonunda beş-altı dakikayı bana ayırmaya
başlamış. Herkes beni dinliyor, kızların dikkatini
çekiyorum... Hoşuma gidiyordu. Sonra lisede
hikaye yazmayı bıraktım.
Lise dönemi nasıl geçti?
Kabataş Erkek Lisesi, çok sert ve zor bir okuldu.
‘80 sonrası olması işi daha da zorlaştırıyordu.
120 kişilik sınıflarda okuyorduk ama bir sonraki
seneye 20-30 kişi geçebiliyordu. Gerçekten
çabalamak gerekiyordu. Bir taraftan da tarih,
politika, bilim felsefesi gibi alanlarda okuyarak,
kendimi geliştirmeye çalışıyordum. Düşünce
yazıları yazarak, dergilere gönderiyordum.
Yayınlandığında da çok gurur duyuyordum. Aslında
bunlar, bilindik yazarların düşüncelerini kendi
cümlelerimle yeniden ifade etmekten başka bir
şey değildi. Yazarlığı düşünmeye başlamam ise
Boğaziçi Üniversitesi’nde oldu.
Ne oldu üniversitede?
Üniversiteye başladığım yıl Oğuz Atay’ı keşfettim
ve feleğimi şaşırdım. Onun kitaplarını okumak
bana çok iyi geldi. Yazarlık benden çok uzak
olmayabilir diye ilk o zaman düşündüm.
İnterdisipliner bir akademik kariyeriniz var.
10 yıl boyunca arkadaşlarınızla yayınladığınız
efsanevi Hayalet Gemi dergisinin içeriğine de
böyle bir anlayış yansımıştı. Bu nasıl oldu?
Bir mühendis olarak piyasada çalışmanın bana
mutluluk getirmeyeceğini biliyordum. Psikoloji
bölümünün çevresinde kendilerini bilime adamış
mühendislik kökenli çok yetenekli insanlar bir
araya gelmişti. Beynin çalışmasını araştırmak
üzere bir laboratuvar kuruluyordu ve ben de
yüksek lisans için başvurdum. Tezimi, “İnsan
yüzlerinin tanınması sırasında beyinde oluşan
elektrik potansiyellerinin ölçülmesi” üzerine
Tarihi
Ceneviz Kalesi
Rumeli Feneri
Tarihi Ceneviz Kalesi ve balıkçı barınaklarının çevresinde yaptığımız
yürüyüş sonrasında acıktığımızı hissediyoruz. Uzun bir yazma sürecini
ardında bırakan Gülsoy, Rumelifeneri Köyü’ne zaman zaman taze balık
yemek için geldiğini ve bu bölgeyi çok rahatlatıcı bulduğunu belirtiyor.
verdim. İnterdisipliner çalışma ruhu, 90’larda
yakaladığımız bir şeydi ve dünyada da çok güncel
bir konuydu. Doktoramı da İTÜ’de yaptım. Beyinde
kullanılacak bir lazer sistemi geliştirdik. Bu
sayede, Cerrahpaşa ve Çapa Üniversitelerinde
farklı disiplinlerden kişilerle çalışma fırsatım
oldu. Bu arada, 1992 yılında Hayalet Gemi
dergisini çıkarmaya başladık. Aynı ruh dergiye
de yansıdı. Bir edebiyat dergisi gibiydi ama farklı
disiplinlerden yazıları da içeriyordu. Her sayı
için bir tema belirliyorduk. Seçtiğimiz temanın
farklı disiplinlerden çağrışımları inanılmaz bir
konu zenginliği yaratıyordu. Ben de söz konusu
tema çerçevesinde derginin her sayısı için yeni
bir öykü yazıyordum. Yazarlığımı çok geliştiren
bir dönemdi. Daha sonra yaratıcı yazarlık
atölyelerimin programını belirlerken de bizzat
yaşadığım bu deneyimden yola çıktım.
Yaratıcı yazarlık kursları nasıl başladı?
Yurtdışında çok eski yıllardan bu yana yaratıcı
yazarlık programları bulunuyor. Boğaziçi
Üniversitesi’nde de çok uzun yıllardır LIT325 kodlu
bir ders vardır. Öğrenci olduğum yıllarda Pınar
Kür, Tomris Uyar, Murathan Mungan gibi isimlerin
gelip bu dersi verdiklerini duyardım. Şimdi o dersi
ben veriyorum.
Ama benim için kursların başlangıcı tam da
burada, Zekeriyaköy’de oldu. O zamanlar bir
sanat galerisi, Zekeriyaköy’den bir gruba yaratıcı
yazarlık atölyesi açmamı önerdi. BÜMED’de
düzenlediğim kurs ve atölyeleri ise 2003 yılından
bu yana yürütüyorum.
Yazmak isteyen herkes için, yazının büyüsünü
bozduğunuz, muhteşem bir yol gösterici
kitabınız var. Adı da; ‘Büyübozumu: Yaratıcı
Yazarlık’. Kitabınızı okumamış olanlar için
küçük bir başlangıç yapar mısınız? Büyü
yazının neresinde?
Yazı doğada hiçbir şeye benzemeyen, tamamen
zihnimizin ürünü olan bir büyü. Okurken
o büyü sayesinde zihnimizde bambaşka
dünyalar canlandırıyoruz. Bunu ilk fark ettiğim
zamanlarda yazar olmak istemiştim sanırım.
Yani ilk kez resimleri olmayan bir kitabı okurken
büyülendiğim anda. Tabii o zamanlar bunun nasıl
bir bağımlılık yaratacağını bilmiyordum. Çünkü
yazı her şeyi kendine dönüştürmek isteyen,
tüm dünyayı temsil etmek isteyen, her şeyin
yerine geçebileceğini iddia eden müthiş bir araç.
Kendini kaptıran yazar artık dönüşü olmayan
bir yoldadır. Her köşesinde farklı deneyimlerin,
şaşırtıcı sürprizlerin beklediği bir labirentin
gönüllü Minator’udur artık.
Murat Gülsoy ile yaratıcı yazarlık
Yazma süreci üzerine en çok düşünen
yazarlardan Murat Gülsoy, Boğaziçi Üniversitesi
Mezunlar Derneği binasında, yaratıcı yazarlık
kursu ve atölyesinin yanı sıra, okumaya
odaklanan seminer dizileri düzenliyor.
Bugün kitapları yayınlanan genç öykü ve
roman yazarlarının belki de ilk cesareti aldığı
bu etkinlikler, her geçen dönem daha fazla
talep görüyor.
Uygulamalı bir seminer dizisi olarak tasarlamış
olduğu Yaratıcı Yazarlık Kursu’nda, kurmaca
edebiyat yapıtlarının (öykü ve roman) nasıl
üretildiği konusunda bilgiler aktarıyor. Yazma
tekniğine ilişkin konuları yetkin örnekler
üzerinden tartışmaya açan Gülsoy, ayrıca
edebiyatın insan yaratıcılığı ile ilişkisini
irdeleyerek, ilhamın kaynaklarını öğrencileriyle
birlikte araştırıyor. Katılımcılar, yazdıkları
öyküleri tartışıyor, yazma tekniğini etkileşimli
bir eleştiri ortamında geliştiriyorlar.
Murat Gülsoy’un Yaratıcı Yazarlık Kursu’na
katılmış olanların devam edebilecekleri bir de
atölye çalışması yürütülüyor. Gülsoy bu atölye
ile, katılımcıların Yaratıcı Yazarlık Kursu’nda
temellerini öğrenmiş oldukları kurmaca
tekniklerini özgürce deneyebilecekleri ve
“Benim için kursların başlangıcı
tam da burada, Zekeriyaköy’de
oldu. O zamanlar bir sanat galerisi,
Zekeriyaköy’den bir gruba yaratıcı
yazarlık atölyesi açmamı önerdi...”
profesyonel destek alabilecekleri bir ortam
yaratmayı amaçlıyor.
Bu yıl yazma sürecindeki eksik parçaları
tamamlama konusunda yeni bir adım atan
Gülsoy, “iyi yazar olmanın iyi okur olmaktan
Ormanada’ya
gelirken
yanınıza alma
nız
gereken 3 şe
y
Ormanada’ya gelirken...
geçtiğini bilenler için”, yine Boğaziçi
Üniversitesi’nde, “5 Hafta 5 Roman” adı verilen
yeni bir seminer dizisi daha başlattı. Dizinin
‘Türk Edebiyatı’ başlığında, Ahmet Hamdi
Tanpınar’dan Saatleri Ayarlama Enstitüsü,
Oğuz Atay’dan Tutunamayanlar, Yusuf
Atılgan’dan Anayurt Oteli, Bilge Karasu’dan
Paul McCartney’nin sevdiği şarkıları seslendirdiği ve iki de yeni şarkı eklediği ‘Kisses On The Bottom’ adlı yeni
albümünü alın, bir orman yürüyüşünde, sanatçının Eric Clapton’la ortak çalışması ‘My Valentine’ eşliğinde
baharın coşkusunu hissedin. Elde ve omuzda notebook taşımayı sona erdiren, omurlarınızı korumaya alan
yeni New York trendi, Built marka ince ve hafif sırt çantalarından bir tane edinin ve dünyayı da kolayca
yanınızda taşıyın. Yürüyüş sonrasında, Dilek Emir’in Tek Kişilik Kahvaltı adlı öykü kitabını okumaya ve çok
yetenekli yeni bir yazarı keşfetmeye başlayın.
Müzik
Tasarım
7
Dünya Edebiyatı başlığında ise Kafka’dan
Dava, Camus’den Yabancı, Fowles’dan Fransız
Teğmenin Kadını, Coetzee’den Yavaş Adam ve
Murakami’den Sahilde Kafka yer alıyor.
Paul McCartney, Kisses on
the Bottom, Concord Music
Group, 2012
Kurs ve atölyeler:
Built marka ergonomik
notebook sırt çantası
Kitaplar:
Dilek Emir,
Tek Kişilik Kahvaltı,
Notos Kitap
Kitap
Kılavuz ve Orhan Pamuk’tan Beyaz Kale;
Murat Gülsoy-BÜMED: 0 (212) 359 58 13
Notos Yaratıcı Yazarlık Atölyesi: 0 (212) 243 49 07
Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık - Murat Gülsoy
Kahramanın Sonsuz Yolculuğu – Joseph Campbell
Zekeriyaköy’de ilkbahar başkadır
Zekeriyaköy, ilkbahar aylarını zenginleştirecek
ideal alternatifler sunuyor.
Antilop Kafe ve Kitabevi
0 (212) 202 95 75
Barınak Restoran
0 (212) 228 17 00
Fincan Café
0 (212) 202 92 40
Robert’s Coffee
0 (212) 202 76 12
Kuş göçü Zekeriyaköy’de izlenir
Zekeriyaköy bölgesi dünyanın en önemli iki göç noktasından
biri olarak, özellikle Nisan ayında, dünyanın her köşesinden
gelen kuş gözlemcilerinden oluşan grupları konuk ediyor.
Gökyüzüne ve etrafınıza biraz daha dikkatli bakmaya, çok
özel kuş seslerini duymaya başlamanın tam zamanı. Göç
mevsimiyle bölgeye akın etmeye başlayan 100’e yakın
kuş çeşidi, dünyanın en özel korosunu oluşturuyorlar.
Bisikletle orman turu
Zekeriyaköy’de bahar coşkusu bir başka yaşanıyor.
Yeşilin bin bir rengine bürünen doğada, bölgenin
bol oksijenli havasını içinize çekerek yapacağınız
yürüyüşlerle kendinizi çok daha sağlıklı hissedeceksiniz.
Renk renk lale, sümbül, nergis, frezya kokuları
etrafı sararken, bisikletlerinizi yanınıza alıp Belgrad
Ormanları’nda çocuklarınıza hareketli ve kahkaha dolu
bir gün yaşatabilirsiniz. Şanslıysanız, daldan dala atlayan
sincapları da yakından görmeniz mümkün.
Sıcak bahar buluşmaları
Zekeriyaköy ve çevresinde, özellikle bahar günlerinde aileniz
ve dostlarınızla hoş zaman geçirebileceğiniz sıcak buluşma
mekanları yer alıyor. Bu mekanlardan bazıları, kendilerine has
özellikleriyle de öne çıkıyor. Güney Fransa mimarisine uygun
olarak tasarlanmış, bol kitaplı ve bir o kadar da lezzetli
Antilop Kitap Okuma Evi ve Kafe, hem büyüklerin hem
de çocukların bulunmaktan keyif alacağı bir kütüphanekafe. Rumeli Feneri Balıkçı barınağında kurulu olan ve
Zekeriyaköylüler kadar İstanbul’un diğer semtlerinden
gelenler tarafından da bir ‘klasik’ olarak nitelendirilen
Barınak, ahşap dekorasyonu, balıkçı limanı ve deniz
manzarası, çalışanların güler yüzü ve lezzetli balık mönüsü ile
evinizdeymiş hissi ve rahatlığı veriyor. Ev yapımı kurabiyeleri,
reçelleri, pasta ve keklerinin yanı sıra ananaslı limonata
gibi özel içecekleriyle beğenilen Fincan Café, taze makarna
çeşitleri, ev yapımı mantısı ve doğal ürünlerle hazırlanan
kahvaltılarıyla da ünlü. Zengin kahve ve çay çeşitleriyle bilinen
Robert’s Coffee ise Zekeriyaköy’ün yeni mekanlarından.
Adım adım Ormanada
Rakamlarla Ormanada’yı keşfedin...
• 220 dönüm arazi: Ormanın tam ortasında “nefes alan” yemyeşil bir ada
• 188 adet beş farklı tip villa
• 81 adet 15 farklı tip sıra ev
• 25 dönüm yeşil alan: Yürüyüş ve bisiklet yolları, biri kapanabilir iki adet
tenis kortu, basketbol ve çok amaçlı spor sahası, sekiz adet çocuk parkı
ile iki adet rekreasyon alanı
• 2.500 m2 sosyal yaşam alanı: Adameydan, Adamekan ve Adaçarşı’da
keyifli buluşmalar için kafe-restoran, çarşı alanı, açık ve kapalı olmak
üzere iki adet yüzme havuzu, pilates-fitness merkezi, sauna, buhar
odası ve masaj odaları
• 5 dönüm doğal bostan alanı: Sağlıklı ve lezzetli olanı tüketme imkanı
Adabostan’da
Ayrıcalıklı bir yaşamdan beklediğiniz her şey için seçiminiz Ormanada...
Eczacıbaşı Gayrimenkul Geliştirme ve Yatırım
Ormanada Tanıtım Ofisi, Yorgancı Çiftliği Mevkii, Sarıyer–İstanbul
Tel: (0212) 201 59 30 www.ormanada.com
Güney Fransa mimarisine uygun
olarak tasarlanmış, bol kitaplı
ve bir o kadar da lezzetli Antilop
Kitap Okuma Evi ve Kafe.