“Kızlık zarı” dikimi etik mi?

Transkript

“Kızlık zarı” dikimi etik mi?
SAYFA 4
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
Sayfa 4
20 Mayıs 2013 Pazartesi
MELTEM
GÜRSOY
Evlilik İzmir'de boşanmak anlamına mı geliyor?
Evim Karşıyaka'da Evlendirme Dairesinin yakınında sayılır. Sık sık önünden geçiyorum. Hele sabah yürüyüşlerimde mutlaka iki tur önünden geçip, köşesinde dinlenirim. Cumartesi ve Pazar günleri bir
kaç kez içine de girdim. Bahçesinde gözleri parlayan çiftler gördüm. Hepsi neşe
içinde yeni bir hayata başlamanın mutluluğunu yaşıyordu...
Çocuklar o mutluluk denizinde bilinçsizce koşarken, yaşlılar biraz endişeli bakıyorlardı etrafa...
Sanki yarın, bir ay sonra, bir yıl sonra,
beş yıl sonra boşanmasalar, evlilikleri yıkılmasa diye dua ediyorlardı...
Takılar, çiçekler ve bembeyaz kelebekler gençlerin kolunda giriyor salona... Alkışlar ve hüzün iç içe...
Fotoğrafçılar ve kameramanlar yorulmadan o anları ölümsüzleştiriyor. Yıllar
sonrasına kalırsa evlilikleri, bakmaları için.
Birikmiş paramla kendime bir ev alıp
içine girmiştim. Yeni birikenlerle de bir ev
daha aldım sanki içinde oturacakmış gibi.
Yeni nişanlı bir çifte verdim. İnşaat temizliğini ikisi birlikte yaptılar. Bazı bölümlerini
onların istediği gibi tadilat yaptırdım. “Beş
yıl istiyoruz abla” dediler... Kontratı da beş
yıllık yaptık. Kirasını da beş yıllık peşin
ödeyeceklerdi...
Evlendiler. Nikahlarına ben de gittim.
Büyük beyaz bir çiçek bir de minik hediye
taktım geline...
Kalbi beyaz iki genç, beyaz duvaklı gelin, duvarları beyaz evin beyaz mobilyalarının içine süzülüp girdiler... Hep birlikte
alkışladık, dualarla uğurladık yeni hayata...
Aradan bir kaç ay geçmişti ki, komşulardan şikayet geldi. “Senin kiracılar sabaha kadar kavga ediyor, ikaz ediversen iyi
olur...!”
Bir pazar sabahı erken yürüyüşe çıktım
ve dönüşte kapılarının ziline bastım, açan
olmadı...
Belki uyuyorlardır erken geldim galiba
diyerek geri indim. Apartmanın kapıcısı
gördü “abla seninkiler gitti anahtarı da bana bıraktılar istersen vereyim” dedi...
Şaşırdım, nereye gittiler dedim gayri ihtiyari...
“Abla sabahlara kadar kavga kavga ve
en sonra eşyaları parçaladılar kimisini ben
çöpe attım kimisi içeride anneler babalar
geldi kavgalar gürültüler edildi ve gittiler
de eski sakin halimize kavuştuk.” Dedi...
Duvara da iki kez vurdu; tık tık...
Anahtarı şaşkın ve üzgün bir şekilde aldım, yukarı çıkıp kapıyı açtım. Evin duvarları bile ağlıyordu. O bembeyaz mobilyalar üç ayda kararmış, üzerleri kırmızı kalemle çizilmiş, eşyalar makasla kesilmiş,
fotoğraf albümü yerde paramparça duruyor...
Masanın üzerinde bir not...
"Abla üzgünüm, başaramadık. Eşyaların
bir hayrı olursa bir fakire ver, peşin ödediğimiz kira bedeli evin hasarını ödedikten
sonra kalırsa onu da istediğine ver... Artık
bu evlilikten hayır gelmez...”
Üzüldüm, yıkıldım...
Evlilik İzmir'de boşanmak, boşanırken
yakıp yıkmak anlamına mı geliyor?
Gerçekten anlayamadım...
Güle oynaya evlendiniz, mutluluk pozları verdiniz. Yürümedi neden kavga ediyorsunuz ki? Ayrılacaksanız kavga etmeden, tüm binayı, komşuları ve aileleri üzmeden de ayrılabilirdiniz...
Bu hınç, bu kin, bu nefret neden?
Bembeyaz mobilyaların kırmızı kalemle
çizilmesi...
Albümdeki fotoğrafların makasla kesilmesi... Muftak takımlarının kırılması...
Gelinliğin üstüne saksı toprağı dökülmesi, sizi rahatlatıyor mu?
Bir pazar sabahı böyle geçti.
“Kızlık zarı” dikimi etik mi?
Türkiye'nin sosyal yaralarından biri kızlık zarı – bekaret sorunu. Genel ahlak kuralları çerçevesinde
hasır altı edilen bu sorunu yaşayan yani bekaretini kaybeden genç kızların ilk aklına gelen soru: “kızlık zarı dikimi kaç liraya yapılır?” Genç kızlar evlilik öncesi bekaretini kaybetmişse bunu tamir ettirmenin yolunu arıyor. Ailesinden para bulamazsa parayla cinsel ilişkiye girerek bu tamiri yaptırıyor.
İnternette yüzlerce kızlık zarı tamiri ve dikimi yapan doktorlara ait
internet sitesi bulunuyor. Bu doktorlar genç kızlara sahte kızlık zarı verirken, evleneceği erkeği de aldatan
bir çetenin önemli üyesi halinemi geliyorlar yoksa intihara kadar gidebilecek bir probleme çözüm mü sunuyorlar? Konuyu Yerelgündem Gazetesi olarak masaya yatırdık, psikiyatri
ve din uzmanlarına etik mi değil mi,
dini açıdan caiz mi değil mi diye sorduk.
REŞİT OLMAYAN KIZLARA
BEKARET KONTROLÜ
Doktorlar internet sitelerinde sorulan bu soruları doğrudan cevaplamak yerine muaynehanelerine davet
ediyor ve reşit bile olmayan kızı muayne ederek yırtılmayı tespit ediyor
ve ücreti söylüyor. Psikiyatri Uzmanı
Adile Şahin Güzel bekaret konusunun özellikle mahrem ve aile içi özel
konu olduğundan herkesle paylaşılamadığını, fikir sorulamadığını, akıl
hocası istenemediğini dile getirdi.
Bekaretin yüzyıllardır pek çok toplumda evlilikteki sadakatin ilk ve tek
koşulu olarak arandığını ve evlenecek olan genç kızda mutlaka olması
gereken bir zorunluluk olageldiğini
hatırlattı. Psikiyatri Uzmanı Adile Şahin Güzel, bizim toplumumuzda da
bu kuralın geçerli olduğunu belirtti.
Her ne kadar çağdaş (!) erkeklerin
evlenecekleri kızda böyle bir şart
gözetmediğini belirtseler de üniversite öğrencileriyle yapılan bir çalışmada erkeklerin neredeyse tamamının evlenecekleri kızın bakire olmasının onlar için çok önemli olduğunu
belirttiklerini kaydetti. Şimdilerde
“eğlenilecek kız, evlenilecek kız” denilerek genç kızlar kategorize edildiğini ancak hiç bir gücün erkeklerin
bekaretini sorgulamadığını anlatan
Adile Şahin Güzel, “Bu çifte standartta maalesef hem suçlu hem de
mağdur olan genç hanımlar olmaktadır.” diye konuştu.
EĞLENİLECEK KIZ AYRI EVLENİLECEK KIZ AYRI
Cinselliğin tüm canlılarda neslin
devamlılığı için Yaratıcı tarafından
canlılara verilmiş bir özellik olduğunu
ifade eden Psikiyatri Uzmanı, “Cinselliği hayvanlarda yönlendiren şey
hormonlar, yani tamamen biyolojik
yapı. İnsanlarda ise hormonlar çok
önemli ancak bunun yanında insana
verilmiş olan irade sayesinde bu ertelenebilen, bastırılabilen bir durum.
Konuyu şöyle açıklayalım isterseniz.
Mesela belediye otobüsündesiniz ve
çişiniz geldi. Mesane duvarı beyne
dolu olduğu mesajını iletir. Oysa bilinç orada devreye girip şu an uygun
yer ve zaman değil, ertele diyerek o
fizyolojik ihtiyacı erteleyebilir. Cinsellik de hem biyolojik hem psikolojik hem de sosyal yönü olan bir olay.
Dolayısıyla bu bileşenlerle yönlendirilmeli.” görüşünü savundu.
Özellikle ergenlik çağında ergenin
hem bedensel hem ruhsal hem de
hormonal olarak pek çok değişikliğe
uğramasının normal, beklenen bir
süreç olduğunu kaydeden Psikiyatri
Uzmanı A. Şahin Güzel, “Bu esnada
hormonların etkisiyle karşı cinse ilgi
göstermesi, kendi bedenindeki bazı
duyumsamalar ve heyecanlar ona o
güne kadar yaşamadığı ve bilmediği
bir dünyanın kapısını aralayacaktır.”
dedi. Bu dönemde ergenin sağlıklı
bilgiye ulaşamamışsa maalesef internet vasıtasıyla yaşıyla uyumlu olmayan sitelere ulaşabileceğine dikkat
çeken Psikiyatri Uzmanı Güzel, tüm
bunların onun ruhsal dünyasında fırtınalar koparacağını söyledti. Psikiyatri Uzmanı Güzel şöyle dedi:
“Kendi bedenindeki bazı değişiklikleri algılamakta güçlük çekerken karşı
cinse ait pek çok özel durumu keşfedecek, daha çok meraklanacak, bu
merakını gidermek için de hoş olmayan yollara müracaat edecektir. Diğer taraftan insana verilmiş sevme,
sevilme, takdir görme, onaylanma,
özellikle genç kızlarda beden algısıyla
aşırı uğraş ve beğenilmeme korkusu
ergeni hem cinselliğe hem de karşı
cinse doğru itmektedir. Toplumumuzda cinsellik bir tabu ve asla konuşulmamalı. Bir ergenin anne babasıyla veya büyükleriyle bu konuları
konuşması yasak. Dolayısıyla merakını gidermek için her yol deneniyor.
Ancak burada anlayamadığım bir şey
var. Toplumumuzda da maalesef
böyle genel geçer bir kural var. “Erkektir yapar” mantığı. Erkek, kız arkadaş edinebilir bunu ulu orta herkesle paylaşabilir bu onaylanan ve
kabul gören bir davranışken aynı durum kız için asla kabul edilemez. Oysa erkek çocuğunun biyolojik ve
hormonal yapısı nasıl onu karşı cinse
itiyorsa, kız için de aynı şeyler geçerli. Kaldı ki oğlunun sevgilisi olmasıyla
övünüp, kızına izin vermeyen ailelere sormak lazım. Oğlunun sevgilisi
de bir anne-babanın kızı.”
ERKEĞİN ELİNİN KINASI, KADININ YÜZKARASI
Bu konuda bizim toplum olarak
bilinçlenmemiz gerektiğini vurgulayan Psikiyatri Uzmanı, bu çifte standartın sadece ergen erkekler için
değil maalesef, evli erkek bir dost
tutarsa “erkeğin eli kınası, kadının
yüzkarası” denilerek faturanın yine
kadına çıkartıldığını ve erkek davranışının onaylandığını kaydetti. Psikiyatri Uzmanı Güzel, “Özellikle din
üzerinden kendilerine bir pay çıkartarak dörde kadar yolu var diyenler,
Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerim'de zina suçunun erkek kadın gözetmeksizin ikisi için de haram olduğunu belirtmekte ve taraflara aynı cezanın
verilmesini emretmektedir. Ancak
bu hep göz ardı edilmiş, cahiliye dönemindeki gibi kadının alınıp satılabileceği bir meta olabilmesi için çaba
sarfedilmiştir. Bunları yazarken feminist bir gözle yazmıyorum; buna çanak tutan kendi değerini hafife alan
hemcinslerimin olduğunu da biliyorum. Cinsel taciz, tecavüz, ensest gibi durumlarda kadın mağdur olduğu
halde tıpkı bir suçlu gibi en yakınları
tarafında itham edilip törelerle yargılanabiliyor ve dolayısıyla hem suçlu
hem mağdur oluyor.” ifadelerini kullandı.
“KIZLIK ZARI DİKİMİNİ YApAN
DOKTOR DA VAR ETİK BuLMADIĞI İçİN YApMAYAN DA”
Bir şekilde bekaretini kaybeden
genç kızın da az çok başına gelecekleri tahmin ettiğinden bunu yakınlarıyla paylaşmak yerine kendince bir
takım çıkış yolları aramaya başladığını dile getiren Psikiyatri Uzmanı Adile Şahin Güzel, bu çıkış yollarından
birinin de kızlık zarının tamiri ve dikimi olduğunu söyledi. Bunu yapan
çağdaş doktorlar olduğu kadar bunu
etik bulmadığı için yapmayan pek
çok meslektaşı bulunduğunu anlatan
Uzman şunları söyledi: “Hekimlik
çok kutsal bir meslek ancak etik
davranmak şartıyla. Uzmanlık alanım
olmadığı için bu konuya girmek istemiyorum ancak söylemeye çalıştığım
şey, her vaka kendi içinde özeldir ve
aynı şekilde yol izlenmemelidir. Benim vurgulamak istediğim bu tarz
davranışlar evlilik gibi ciddi bir müesseseye daha başlamadan atılmış bir
darbedir. Taraflar birbirine ilk günden daha yalan söyleyerek, sadakatsizlik ederse bu evliliğin sonu nasıl
olur ve bu evde büyüyen çocuklar
ne kadar sağlıklı insanlar olur? Yukarıdaki ifadelerim fazla katı ve yargılayıcı gelebilir. Ancak bu işte bir caydırıcılık olmadığı takdirde sadakatsizliğin sosyal bir yara haline geleceğine
inanıyorum. Kaldı ki tıp her şeye çözüm buluyor diyerek ailenin kutsallığına ait değerimizi kaybetmiş oluruz.
Aile ise bir toplumun en küçük yapı
taşıdır ve ondaki bozulma tüm toplumu yaralayacaktır.
GENç KIZLAR DÜRÜST DAVRANMALI
Başına böyle bir talihsizlik gelen
genç kız her şeyden önce kendine
karşı dürüst davranmalıdır. Bu yaptığı
davranışın sorumluluğunu alarak bir
uzmandan mutlaka yardım almalı. Bu
konuda da maalesef kendi dünya görüşüne göre danışanlarını yönlendiren, ‘bir şey olmaz, bunlar herkesin
başına gelecek şeyler’ diyerek, o kişinin değerlerini, inançlarını yok sayan terapistler mevcut. Genç kız sorununu uzmanla konuştuktan sonra
aileyi bilgilendirme konusu gündeme
geliyor. Eğer henüz reşit değilse aile
muhakkak uzman gözetiminde bilgilendirilmeli ve sonrası için nasıl adım
atılacağı, ailenin kültürel değerleri,
dini bakış açısı, bu konuyla ilgili algısı,
karşı tarafın durumu gibi konular
mutlaka uzman gözetiminde anne
baba ve genç kızla birlikte konuşularak bir yol haritası çizilmelidir. İdeal
olan bu, ancak her zaman uygulanmıyor. Aileler kendilerince bildikleri
yöntemleri uygulayarak kendi çocuklarını idam sehpasında yargıladıkları gibi, duyulursa ne yaparız diyerek aile olarak kendilerini de idam
sehpasına çıkartıyorlar. Burada en sık
yapılan yanlışlardan biri annenin ve
hatta babanın da suçlanması. Gördüğüm birkaç vakada anne ve baba
kızdan daha ağır bir depresyon geçi-
riyorlardı ve kendilerine karşı çok
acımasız davranıyorlardı. Sevgili anne babalar çocuklarımızın bu yollara
başvurmaması için neler yapabiliriz?
Çocuklarınıza güven verici şekilde
davranın , size güvensinler, hatalarından dolayı yargılayıcı, suçlayıcı olmayın. Bizler nasıl halen bu yaşımıza
rağmen hata yapabiliyorsak onlar da
yapabilirler. Onlardan mükemmel
evlat olmalarını beklemeyin. Çocuklarınız sizi sırdaş bilsin, sizinle paylaştığı bir sırrını tutun ki ileri ki yıllarda
da bir sıkıntısı olduğunda bunu önce
sizinle paylaşsın. Özellikle ergenlik
dönemine ait size soru sormasına
izin verin, tüm sorularını cevaplamak
zorunda değilsiniz, yine de sizinle bu
konuları konuşmak istemiyorsa ona
açık bırakın ve ‘benimle paylaşmak
istediğin bir şey olduğunda hep burada olacağım ve seni dinleyeceğim’
deyin. Yine özellikle ergenlik çağındaki fiziksel ve ruhsal enerjilerini boşaltabilecekleri spor, sanat gibi bir takım etkinliklere yönlendirilmeli ve
en önemlisi de geleceğimiz olan
gençlerimize yüce idealler benimsetmeli, onların ruhsal dünyasında daha
ulvi ve daha kutsal değerleri inşa etmeliyiz. Ancak eğer böyle bir yaşanmışlıkta varsa mutlaka bir uzman
(Psikolog, Psikiyatri Uzmanı) desteği
almanız şarttır.”

Benzer belgeler