İmralı Notları Abdullah Öcalan Yazdı

Transkript

İmralı Notları Abdullah Öcalan Yazdı
_
ğ^^^amanın tuhunu okuifamaifandaz, tazihin çöp sepetine gidezûez. .3lufun
akışına dizenenûez uçuzuma siiziikûenizûez. 73öûge hadkâatı neni şafak/kıtın
doğuşuna şaJıitlik etmektediz. Sauaşûazdan, çatışmadatdan, böûiintneûezden tfotgun
düşen Oztadoğu haûkdatı aztık kökâezi ütetinden ifeniden doğmak, onun onuna
aifağa kaûkmak istiı/oz. 73u /Veıotoz hepimize ı/eni biz müjdadiz. Kz&azzeti
J,fiusa. ^zMazzeti Ósa ue -fCazzeti _/Huhanınıed in nıesajûazaıdaki lıakikatûez
bugün ifeni müjdeâezâe haifata geçiifot, insanoğûu kaı/bettikâezini gezi kazanmaca
çaâışufot 73atı nın çağdaş uifgazûık değetletini toptan inkaz etmiifozuz. öndaki
aifdındannıacı, eşit, özgiiz oe denıoktatik değezûezi aûujoz. kendi nazdık değezûezintiz
ue euzenset ifaşanı ¡fozmûaztnıızûa sentezûeifezek ifaşanıdaştızu/ozm^Jeni mücade­
lenin zemini ıfiikit, zikit, İdeoloji ue de/nokzatik siifasettiz, biiifiik biz denıoktatik
hamle başlatnıakUz. J^elarn oûsun bu siizece giiç uetenlete, denwkzatik-batış
çözümünü destekdeifenâeze! fedanı odsun haâkâatın kazdeşliği, eşitliği ue
denıoktatik özgüzlüğü için sozuntûuûıık üstûenenlezef
'cz4bduûûa!t 0caia.it
ISBN: 978-3-941012-97-4
Abdullah Öcalan
DEMOKRATİK KURTULUŞ
VE ÖZGÜR YAŞAMI İNŞA
( in ız a â ı
n o t â a u )
Abdullah Öcalan
Demokratik kurtuluş
ve özgür yaşam ı inşa
(imralı notlan)
VVeşanen M ezopotam ya
Abdullah Ocalan
Demokratik kurtuluş
ve özgür yaşamı inşa
(imralı notları)
VVeşanen Mezopotamya
D em okratik kurtuluş
ve özgür yaşamı inşa
(imralı notlan)
A b d u lla h Ö c
W eşanen M ez
B irin c i b a s k ı: Kas
2015
IS B N : 978-3-94 1 0 1 2 -9 7 -4
H erausgeber:
H
M ez
Ver a
u n d Ver
G la d b c e r Str. 4 0 7 B
4 14 6 0 N e u s s / D e u t s c h l a n d
e-m a
Tel. + 4 9 213 14 06909 3
W e b h ttp : //w w w .
mez
G mb
İçindekiler
Ö n s ö z .....................................................................................................................7
Birinci Bölüm
G Ö R Ü ŞM E N O T L A R I
Barış için 20 yıldır uğraşıyorum (3 O c a k 2 0 1 3 ) ....................................... 11
Kürtler kendilerini özgürce ifade edip yönetecek
(23 Şubat 2 0 i 3 ) ................................................................................................... 16
Bu süreci biz hazırladık (18 Mart 2 0 1 3 ) ........................................... -....... 29
Bastırılan solun önünü açıyoruz (3 Nisan 2 0 1 3 ) ........................................46
Ekonomik sosyal ve estetik yaşamı inşa e d e ce k sin iz............................. 60
Normalleşme tüm K C K yapısını
kanun içine almaktır (7 Haziran 2 0 13 ) ......................................................... 74
Toplumu sivil hale getirerek
devleti çözüme zorlayacağız (24 Haziran 2 0 1 3 ) ..................................
86
M ezopotamya topraklan herkesi besleyebilir
(21 Temmuz 2 0 1 3 ) ........................................................................................... 100
Karanlık dehlizlerin kilitlerini açarak yürüyorum
(17 Ağustos 2 0 1 3 ) .............................................................................................118
Ben siyaselen artık özgür bir insanım (15 Eylül 2 0 1 3 ) ..........................136
Sosyal muhalefet boşluğunu demokratik sosyalizmle
dolduracağız (14 Ekim 2 0 1 3 ) ........................................................................ 151
Anti Kürt ittifakı sürdürülürse savaş kaçınılmaz olur
(9 Kasım 2 0 1 3 ) ..................................................................................................167
Siyaset sanatların sanatıdır (7 Aralık 2 0 1 3 ) ..............
189
Ermenilere tarihsel kardeşlik kültürüyle
yaklaşıyoruz (11 Ocak 2 0 1 4 ) ...................
209
Kadınların katledilmeleri savaştan beterdir (8 Şubat 2 0 1 4 ) ................ 229
Siyaset özgürleşmeden yaşamın
hiçbir alanı özgürleşmez (9 M art 2 0 1 4 ) .....................................................251
İslam ’ın siyasileşmeyen bir kurumlaşması olmalı
(26 Nisan 2 0 1 4 ) .............................................................................................. 273
Otoriter Erdoğan ve hegemonik A K P anlayışını
kabul etmeyiz (1 Haziran 2 0 1 4 ) .................................................................. 295
A K P ’nin hegemonik yaklaşımını
durdurmak istiyoruz...................................................................................... .313
Müzakere tüm vatandaşların haklarını
yasallaştırmak demektir (26 Haziran 2 0 1 4 ) ............................................. 325
Siyaset öngörebilmektir (15 Ağustos 2 0 1 4 ) .............................................. 343
K a m u düzeni y asal toplum un evrensel dü ze n id ir
(9 O c a k 2015 ) ...........................................................................
T ü r k i y e ’yi yerel d em o k ra siy e taşıyacağız
(4 Şubat 2 0 1 5 ) ................................................................................................. 387
A K P otoriterleşm ek isterse kendini bitirir
(27 Ş ubat 2015 ) ..............................................................................................414
P olitika y a p m a k b ü y ü k ustalık ister
(14 M a rt 2 0 1 5 ) .................................................................................................433
İk inci Bölüm
M E SA JL A R
Mazlumların özgürlük New rozu kutlu olsun (21 Mart 2 0 1 3 ) .............. 463
Kürdistan D emokratik İslam K ongresi’ne
(24 Nisan 2 0 1 4 ) ..................................................„...................
468
BD P K ongresi’n e ............................................................................................. 473
H D K -H D P K ongresi’ne (25 Nisan 2 0 1 4 ) .................................................. 476
367
Yayınevinin önsözü
1999 Şubatı’ndan bu yana İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Kürt
Halk Önderi Abdullah Öcalan, İmralı’da kaldığı süre boyunca çok sayıda
kitap çalışmasına imza attı. Bu kitapların büyük çoğunluğu da yayınevi­
miz tarafından basılarak okuyuculara sunuldu.
Tutuklu bulunduğu süre boyunca görüş ve düşünceleriyle, ezber
bozan çıkışlarıyla Türkiye ve Ortadoğu gündem inin en üst sıralarında
yer alan Kürt Halk Önderi, 2013 N e w r o z u ’nda başlattığı ve uzun bir
süre büyük bir ısrar ile devam ettirdiği demokratik çözüm süreciyle yine
tüm dünyanın gündemine damgasını vurmuştu. Yüzyıllardır çözüleme­
yen, son 40 yıldır on binlerce insanın hayatını kaybetm esine sebep olan
Küıt sorununun çözüm ü için en büyük fedakarlık, dirayet ve çabayı gös­
terdi.
Fakat barış ve dem okrasi zihniyetini hiçbir zaman taşımamış olan,
otoriter, tekçi, diktatöryal bir sistem kurm ak isteyen AKP hükümeti ve
onun lideri R. T Erdoğan, Kürt Halk Önderi Abdullah Ö calan’ın ve Kürt
özgürlük hareketinin barış çabalarına gerekli karşılığı vermemiş, aksine
‘barış görüşmelerini’ bir oyalama süreci olarak ele alarak kendi çıkarları
için kullanmaya çalışmışlardır. Bir yandan Kiirdistan’in tüm stratejik
noktalarına kalekol, askeri amaçlı yol ve baraj yapımlarını sürdürürken,
anti demokratik tekçi ve baskıcı rejimi daha da kurumsallaştırmış, diğer
yandan hiçbir yasal düzenleme yapmadan Özgürlük Hareketine silah bı­
rakmayı dayatmıştır.
A KP ve Erdoğan amaçlarına ulaşamayacaklarını anladıklarında ise
(7 Haziran 2015 seçimleri öncesi) İmralı’daki diyalog sürecini keserek
Başta Kürt halkı olmak üzere tüm dem okrasi güçlerine karşı sınırsız şid­
det ve katliamları içeren yeni bir topyekün savaş dönemini başlattı. 7
Haziran seçimlerinden kısa bir süre sonra AKP patentli IŞİD taşeronlu­
ğunda gerçekleşen saldırılar sonucu yüzlerce insanın katledilmesi, nasıl
bir sürece girildiğinin de en önem li göstergesi oldu.
Yine Kürt H alk Önderi Abdullah Ö ca lan ’a uygulanan tecrit daha da
ağırlaştırılarak onunla tüm görüşmeler engellendi. Bu süreçte savaşı tek­
rar haşlatan AKP hükümetinin yıllardır ‘barışçıl ç öz üm ’ adı altında top­
7
lumu oyalama politikası daha da teşhir oldu ve maskesi tamamen düşe­
rek Kürtlerin bildiği gerçek yüzü herkes tarafından daha net olarak gö­
rülmeye başlandı.
Fakat y in e d e A K P ’den beslenen bazı çevreler, havuz medyası ısrarla
barış sürecini Özgürlük Harekcti’nin boşa çıkarttığı veya bitirdiği tezini
işlemeye çalışarak, yaşananları muğlaklaştırmaya ve tersyüz etmeye ça­
lıştı.
2 0 1 3 ’ten bu yana Türk devlet yetkilileri ve HDP heyetiyle barış sü­
recine ilişkin görüşmeler gerçekleştiren Kürt Halk Önderi’nin bu ça b a­
ları kamuoyu tarafından yeteri kadar bilinmemektedir.
' İmralı Cezaevi’nde neler konuşuldu? Demokratik kurtuluş ve özgür
yaşamı inşa süreci kim tarafından ve nasıl başlatıldı? Türk devleti ve
A K P hüküm etinin gerçekten barış ve çözümü geliştirme istemi var
mıydı? Abdullah Öcalan'ın barış istem ve çabalarına doğru karşılık ve­
riliyor m u ? ’ vb sorular hem Kürt halkının, hem de sorunun çözülmesini
isteyen herkesin gündemindeki temel konulardır.
İşte bu kitap yaşanan bu süreci tüm hakikatıyla gözler önüne sermek­
tedir. Abdullah Ö calan’ın İmralı Cezaevi’nde HDP heyeti ve devlet he­
yetiyle yaptığı görüşmeleri, h e y e tle rd e diyaloglarını, bu görüşmelerde
kam uoyuna yansıyan mesajlarının perde arkasını, Kürt tarafının öneri­
lerini ve barış projelerini yansıtan temel kaynak olmaktadır.
Abdullah Öcalan Sosyal Bilimler Akademisi’nin hazırlayarak yayınevimize ulaştırdığı kitap Öcalan tarafından başlatılan demokratik çözüm
sürecini, gerçekleşen görüşmeleri, hazırlanan projeleri tüm çıplaklığıyla
okuyucuya sunmaktadır. Kitabı okuyan herkes bu süreci h e r yönüyle
daha iyi kavrayacak ve demokratik çözüm sürecinin Kürt Halk Önderi
Abdullah Öcalan tarafından ne kadar büyük bir çaba, emek, irade ve
ısrar ile zor koşullarda ilmek ilmek dokunarak sürdürüldüğünü daha açık
ve net bir biçimde görecektir.
Mezopotamya Yayınevi olarak Kürt sorununun demokratik barışçıl
çözümüne katkı sunmak amacı ile yayınladığımız bu kitabı tüm okuyu­
culara sunuyoruz.
M ezopotam ya Yayınevi
Birinci Bölüm
GÖRÜŞME NOTLARI
^ m t a iı
fû tia tı
B anş için 20 yıldır uğraşıyorum
Şerafettin E l ç i ’nin vefatım d u y d u m . Ü züntülerim i belirtiyor, a ile ­
sine ve y a k m la n n a başsağlığı diliyorum . Talabani de ağır hastaym ış,
geçm iş o lsu n dileklerini belirtiyorum .
Çerçeveyi çizeyim. B u süreç Ö zal, E ıb a k a n ve E cevit dö n em in d en
bu yan a dev am ediyor. Y irmi y ıld ır uğraşıyoruz. E m r e B ey ile b a ş la ­
dığ ım ız sü re ç son iki b u çu k yılda kesildi. Sonuçları m e k tu p la rla sîz­
lere d e yan sıtıldı. Son sü re ç le H ak a n beyin d e k a tıld ığ ı üç d ö rt
toplantı oldu.
U sûl eş b aşk a n lar düzeyinde gelinm esiydi. G ü lta n H a n ım ın ism ini
verm iştim . B öyle olm asın ı istedim . A n c a k yine de b uraya g elm iş ol­
m a n ız önemlidir. B a n a halkın ve d iğ e r K ürt partilerinin d u r u m u hak­
k ın d a bilgi verebilir m isiniz? B ir m e k tu p yazacağım .
A n cak diyalog sizinle o lm a z . D iyalo gun sizinle b aşlam ay acağını
biliyordu m zaten. Parti o la ra k g elişm enizi istemiyorlar. G ö rü ş m e le r
b u r a d a gerçekleşir. B u rad a yap tığ ım ız görüşm eler olm asa, sizinle g ö ­
r ü şm e k bir y a n a canlı bile yaşatm azlar.
Beni bile on d ö r t yıldır çü rü tm e k için uğraştılar. İ m h a tem elli gel­
diler, gelecekler de. Bu süreci sabote e tm e k isteyenler d e olacak. B u ­
r a d a h e r to p la n tı y a p ıld ığ ın d a g erilla kayıpları bild iriliyo r. B ö y le
m e s a j veriyorlar. Tabii heyetle y a p tığ ım ız g ö r ü ş m e le r önem lid ir.
O nlar da risk alıyorlar. H a tta heyeti bile vazgeçirm eye çalışıyorlar.
D a rb e c i zihniyet süreci sabote etm e y e çalışacak. S ize y u m r u k atan
ş a h ıs d a tek b a ş ı n a değil. Yazılacak m e k tu b u n iç eriği sürece yön ve­
r e c e k . M e k tu b u hazırlarken b ir y ö n te m önereceğim.
11
r=4bduM Lık Ü ca b u ı
G erillanın çatışm asızlık o rtam ın a girm esi için parlam en toda ka­
n u n la k urulacak bir kom isyon gerekir. H ak ik a t K om isy onu d enileb i­
lir, U zla şm a veya Y ü zle şm e K om isyonu da denilebilir.
G e rilla n ın çe k ilm esi halin d e h a lk a yönelik şiddeti e n g e lle m e k
am ac ıy la B a rış K onseyinin k u r u lm a sı gerekir. Köye geri dönüşler,
ö d e n e c e k tazm in atlar B arış K onseyinin him ayesinde olur. Siz buna
Akil İnsanlar mı d iyorsunuz? O nlar ta ra fın d a n süreç yerinde izlenir.
Süreç T ü rkiye'deki v ic dan sahibi insanlar tarafından iyi izlenmeli ve
bu kon u d a rol oynanmalıdır.
A slında A nayasa k o n u su n d a kurucu bir m eclis olmak d u r u m u n ­
daydı. M e v cu t çalışm a s o n u ç alıcı olm adı. D ah a so n ra N u m a n K u r ­
tu lm u ş ve O s m a n C a n ce p h e s in d e n A nayasa K urucu K onvansiyonu
şeklind e ele alınabilir. S on kırk yıllık şiddeti T ürk ve Kürt halkına
aştıracak bir anayasa olmalı. C u m huriye tin k u ruluşundan beri ana­
yasada laik K em a listlcr K ürtleri ve Islam i to plum u tasfiye etm eyi
am açladılar. B öylece T ü rk halkı da h ak ve ö zgürlü k lerin d en yoksun
kaldı.
Sırrı Süreyya ve A ltan bunu iyi bilm ek du ru m u n d a. T ü rk halkının
ve İslam i kesim in hak ve özgürlüklerini, Kürt halkının d a varlığını
kabul e d e ce k . Kürt h alk ın ın varlığı h e n ü z devlet ta ra fından kabul
edilmemiş. Varlığının kabul ed ilm e si gerekir. C H P k o m is y o n a katı­
lınca bunu değerlendireceğiz. S ad e c e dilinin değil beyninin, g ö v d e ­
sinin, yani varlığının kabul edilm esi gerekir. Kürt realitesi parlam ento
ta rafından kabul edilm eden nasıl anayasa yapacaksınız? Bu konuda
1921 Anayasasını ve yirmi m a d d elik K ürt Reform Tasarısını esas ala­
bilirsiniz. O rada K ü rtlerin varlığ ının kabulü var. B iz Kürt Reform
Tasarısını c a n la n d ırm a k istiyoruz. B iliyorsunuz, 9 Şubat 1922 tarihli
6 4 ’e karşı 373 oyla kabul edilen K ü rt Reform Tasarısı belgelerinin
gizlenm esi K ü rtleri tasfiye am açlıdır. Oysa bu b elgenin kabulü n d en
sonra 3 0 A ğ u sto s Z aferi gerçekleşmiştir. 1922 T ü rk iy e ’nin kurtuluş
yılıdır. B u belgeleri niye sa klıyo rsunuz?
Yine E r d o ğ a n ’la B ü y ü k a n ıt görüşm esinde (5 K a s ı m ’dak i D olm abahçe g örüşm esi) darbe ci k esim le K ü rtlerin dışlanması kon u su n d a
anlaşm a ve u zlaşm a var. B u uzlaşm anın aşılması barışın şartıdır. E ğer
barış ve çözüm ü realize e d e m e zse k , K CK operasyonu provokasyo­
nunu a ş a m a z sa k barış hikayedir.
12
On kişinin içeriye alınm ası kom plodur, etkisizleştirmedir, bir çeşit
öldürmedir. Barzani onlara da tam o larak g ü venm eyin. Çaresizler,
değil mi?
Barış için iki ayınız var. D a h a sonra d o k u n u lm a zlık la rla birlikte
kalan da tasfiye edilebilir. D aha sert darbeler de söz konusu olabilir.
K CK operasyonların ın sonu gelmeli.
T opla ntıla r y a p m a n ız gerekecek. B u çe rç e v e d e siz de tartışın.
M e k tu p ta neler yazm ak gerekebilir? K C K operasy onu ve b o m b a rd ı­
m a n devam ed e rk en bir m e k tu p y azm am söz konusu olm az. Y azaca­
ğım m ektubu parlam ento ve A K P kabul e d e r mi, bilemiyorum. İlkede
silahlı m ü cad eley e son verm eye karşı değilim . A m a yerine ne koya­
cağız? P arlam ento rol almayacaksa, yasal ve anayasal d ü ze n le m eler
yapılm ay acaksa nasıl barış koşulları yaratılabilir?
“ İslam ’la Kürtleri oyalayabiliriz” anlayışı A K P ’yi doğurdu. Altan
bu konuları kitaplaştırabilir. K ürt im h a sın d a İ s la m ’ın kullanılm ası
nedeniyle kıyam et koparılmalı. E r d o ğ a n bu çerçevede F ıra t’ın d o ğ u ­
sunu imha te m e lin d e m illetvekili oldu. B a y k a l’la öyle görüştüler. İs­
l a m ’a özgürlük, K ü rt’e imha! B u olm az.
İsrail k u r u la c a ğ ı za m a n iki büyük provokasyon var. C H P ü z e rin ­
den K ü rtsü zle ştirm e ve İslam sız laştırm a uygulanıyor. K em alist m il­
liyetçiler K ü rtlerin im ha sı te m e lin d e Yahudi se rm a y e çe vrele riy le
görüştüler.
Baraj vc su la m a kanalları ile de K ü rt düşm anlığı yapılıyor. M ar­
d in ’e n eden s u la m a k analları g ö tü rü lm e d i? U rfa’d a A k ç a k a l e ’ye
k a d a r götürüldü. Barajlar im h a planlarının bir parçası. Y ine mayınlı
araziler var. H arra n B e lediy e B a şk a n ıy la evlendirilen kadını hatırla­
yın. İsrail’in etkisi var. İsrail U rf a ’ya öyle yerleşti. Yine F as’tan g eti­
rilen kızlar var.
(G özlerinin yaşarm ası ve yoğun bir şek ild e akm ası nedeniyle sa ğ ­
lığı soruldu.)
A lerjik bir d u rum . Şim di d a h a y o ğ u n bir akıntı var.
Hakiki barışa T ürk-K ürt barışı ile gideceğiz. Bu iki top lu m u n iliş­
kilerini din am itlem işler, zehirlem işler. B u nu nasıl aşabiliriz, bunu n
üze rin d e ç a lış a c a ğ ız . B ir h a lk ın ulusal o n u ru ile oy n an a ca k , halk
b u n a tepkisiz kalacak! Ö fkeliyim . U lus-devletçi değilim . K atliam la­
rın temel n ed e n i b udur. ITlus-devlet özgürlük değil kölelik dem ektir.
13
*=Ab2uûiah Ö caû atı
B iz Kürtleri d em o kra tik bir ünite haline getirm ek istiyoruz. T ürkiye
A n ayasasında ve yasala rda b u o lm a d a n barış olm az. A K P b una gerek
yok diyor. Peki, biz nasıl yaşayacağız? Yirmi milyon insanın yasal
ve anayasal ifadesi o lm a d a n biz nasıl yaşayacağız? B u n ed e n le b ir
e y le m pla n ı çıkarıy oru m . B u n u n aşam alarını belirteyim .
1- Ç a tışm asızlık o rtam ın ın sağlanm ası.
2- Anayasal ve yasal süreç. K ü rt R e form Tasarısı g ü n celleştiril­
meli. V ata ndaşlık tanım ı için şöyle ö n eriyorum : A nayasam ız bütün
tarihsel kültürleri T ü rk iy e’nin bir zenginliği olarak kabul eder, k en ­
disini geliştirme, ö zgürce ifade etm e ve ö rgütle m e hakkını tanır. İs­
panya A nayasasında da böyledir. Bu ta n ım vatandaşlık so run unu da,
diğ e r b irta kım sorunları da çözer.
A K P ’nin önerisi gibi nötr bir öneri de olabilir. A ncak benim sun­
d u ğ u m gibi bir tanını birçok sorunu da çözer. Dil eğitim ini tartışm ı­
yorum bile. Y asa m a hakkı, e k o n o m ik özerkliği olacak. Yerel
Y ö n e tim le r Ö ze rk lik Ş a r tı’ndak i ç e k in c e le r kaldırılacak.
3- N o rm a lle ş m e süreci.
K ürt varlığını inkar e tm e k T ü rk varlığını da inkar etmektir. Kürt
gider, İslam giderse A n a d o lu ’d a T ü r k de kalmaz. B ü tü n bu unsurlar
dışlanırsa bu fobiler, egem en güçler sizi de dışlar. T ü m tarihsel kül­
türlere saygı, kendini ifade etm e ve ö rg ü tle n m e h akkının tanınm ası
önem li. Böyle bir d ü z e n le m e d u r u m u kurtarabilir. B unun içine her
şey girer. A nayasanın b u n a kapalı o lm a m a s ı önem lidir. S ay m a y a
gerek yok. Ü ç k e lim e yeter: Y u rttaşlık devlet bağıdır.
Barış süreci açıldıktan sonra bir d a n ış m a n heyet de isleyeceğim.
D eğişik k esim lerle görüşeceğim . Siz d e basına y an s ım a m a k kaydıyla
bu çerçevede toplantılarınızı yapıp olgunlaştırın.
S e z g in ’lc dc görüşülebilir. H a k ik a t K om isyonu, Akil İn san la r K o­
misyonu onların önerişiydi. B e n bu iki kom isyonu gö rüşüyo ru m . O na
söyleyin. D evle ti A K P ’ye bırak ırsa n ız d ışın da kalırsınız. C H P ’nin
katkısı olabilir, ö nem li görüyoruz.
K a n d il’e dc şiddetli eleştirilerim var.
S uriye'de ö z sa v u n m a alanlarına A ra p la r da dahil edilebilir, aksi
h ald e im h a olabilirler. B ir araya gelmeliler. H alk esas alınmalı. Barzani’nin em rin e girmesinler. Suriye’d e dem okrasi için kim iddialıysa
o nunla birlikte olurlar.
14
Ulusal Konferans için de şunları söyleyebilirim: Ö n ce kendi ara­
nızda toplantınızı yapın, sonra d iğ e r Kürt partileriyle, so n ra da diğer
parçalardaki K ürtlerin k atılım ıyla Ulusal K onferans gerçekleştirile­
bilir.
H D K ’dc p a r tile ş m e kararları varsa olabilir. Ç alışın, geliştirin.
Seçim aracı o la c a k sa da, o lm a y a c a k sa da kararınızı verin, b en im de
k abulüm dür. E rtuğrul biraz hantal kalıyor. Sırrı S ü reyya onlar lütfen
uykudan uyansınlar.
Heyeti geliştirm e m iz gerekiyor. E şb a ş k a n la r olm alı, parla m en to
kanadını geliştireceğiz. K ılıç d aro ğ lu ’na da bilgi verin. Ç ö z ü m ü n bir
parçası o lm a k istiyorum diyor. O lsun. Silivri m eseleleri d e gelip b u ­
raya dayanacak.
Irak, Suriye ve T ürkiye birliği M aliki ve Esat rejim inin aşılm asıyla
m ü m k ü n olabilir. B a rz a n i’nin ipi A m e r ik a ve İsrail’in elindedir.
A K P 'n in A nayasa K om isyon unda önerdiği anadil ve kültürel k im ­
lik hak k ın ın bireysel te m eld e ele alındığı, ko lektif bir h ak o la ra k
kabul edilm ediği ifade ediliyor. B u k o n u hak k ın d a şun ları belirtiyo­
rum: Ne bireyin haklarını devletin içinde e ritm e, ne de d ev lete karşı
b ütün kültürleri ayrı ayrı k o n u m la n d ır m a olmalı.
Siyaset gerçek tan ım ın a uygun yapılm ay ınca ülke insanına kay­
bettiriyor. B u d u r u m d a politikacı ç ö z ü m sü z lü ğ ü derinleştiren insan
oluyor.
Bu süreç önem li. E ğ e r birileri bozarsa daha yaygın şiddet, ölüm cül
te m e ld e bir K C K operasyonu süreci gelişir.
B e n arkadaşlarla tartıştım. Hazırım , yazm aya başlayabilirim .
K adın arka daşla ra s elam larım ı söyleyin. Yeni yılı bu te m e ld e k u t­
luyorum .
3 Ocak 2013
15
rs4 b t)u iia h ö ca û a n
Kürtler kendilerini
özgürce ifade edip yönetecek
A . Ö calan: Tarihi ö n e m d e bir toplantıya başlıyoruz. Nasıl bir yön­
tem izleyelim?
H eyet: Sizce nasıl uygunsa.
A. Ö calan : K a n d il’e, B D P ’ye ve A v r u p a ’ya üç ayrı m e k tup yaz­
dım. H eyetle d ü n d e n beri yoğun olarak tartışıyoruz. Ö z a l’d an beri
teşebbü s içindeyim , am a hepsi akim kaldı. Şimdi ak a m e te u ğ r a m a ­
ması lazım. Uğrarsa felaket olur. T ürkler de şunu bilmeli: Başarısızlık
orta ve üst d ü ze y d e savaş, isyan ve k ao s demektir. H ep im izin hayalı
söz konusudur. Ş im d iy e k ad a r y a ş a d ık la r ım ız d evede k u la k kalır.
Kesin başarı h edefiyle s o n u ç la n m a sı lazım . Yeni d iy a lo g sü rec ine
y ü k le n iyorum . D ostlarım ız ve h a lk ım ız eski kalıp m ücadeleleri bir
kenara atmalı ve k a rıştırm a m a k Eski yaşam alışkanlıklarını topyekun
bırakm ak gerekir. N eden? Çünkü bu b ir reji m değişikliği olacak. Tan­
zimat, M eşrutiyet, C um h u riy e t ve 195 O’deki çok partili hayata geçiş­
ten çok d a h a önem li. Bu h e psin den d a h a derinlikli olacak. Başarılı
o lu rsak yepyeni bir c u m h u riy e te g eç eceğiz. R a d ik a l d em o k ra si, tam
d em o kra si, A n a d o lu ve M e z o p o ta m y a ’n ın tam d em ok ra tikle şm e si!
H azırlığım bu yönde. Ş im diye k a d a r ola n lar ısınma hareketleriydi.
Bütün felsefi ve örgütsel b irik im im i P K K ’yi bu y önd e hazırlam ak ve
d ö n ü ştü rm e k için kulla n ıy o ru m . B u en köklü adım oluyor.
D e m o k r a tik ku rtulu ş ve ö zgür y a ş a m süreci. Ben bu deyim i rastgele seçmedim. Z a m a n ın d a söyledim, anlamadılar. A nlam ış olsalardı
Ergenekon o lm azdı. A K P bunları diyor, am a çok yüzeysel bakıyor.
B enim çok inatçı o ld u ğ u m u b iliyorsu nuz. B en ilk g ü n d e n itibaren
16
dem okra tik cum huriyeti savundum . O n lar beni anlamadılar. “A p o ’yu
bilirdik” dediler. Stratejik hatalar yaptılar. E rgen ekon ’a saplılar. U m a ­
rım bu sefer böyle olm az. O n u n için b en im le oyun o y nan m aya ca ğını
ö zellikle A K P ’y e anlatm alısınız. A K P ’lilerle konuşun, anlatın. Siz
M eclistesiniz, size ço k görev düşüyor. E ce v it d ö n e m in d e an lam lı bir
uzlaşm aya girilseydi ne E rg e n e k o n ne de A K P olurdu.
M etiner saçmalıyor, “A p o sıkıştı” diyor. P ro paganda ile o y u n u k a ­
rıştırıyor. K endisini d ü ze n e satmış, rezil elmiş. A K P ’yi o n yıldır
ayakta tutan benim. D erhal bu söylemi terk etmesi lazım . B iz A K P ’yi
çık artan gücüz.
B a y k a l kirli işler d ö n e m in i A K P ’ye devretti. B a y k a l ta rihi hata
yapmıştır. Tayyip bey k u rn az çıktı, D e n iz B a y k a l’ı kullandı. E rgenek o n ’un bizden beklentisi 2 0 0 2 ’den itibaren savaşı tırm a ndırm am ızdı.
A K P ’nin la m olarak o tu rm a sı ve o lgunlaşm ası için b ile rek bekledim ,
sabrettim . A K P an lar dedik. A K P d a r b e ile uğraşırken b aşın ı belaya,
d e rd e sokm a yalım dedik. O nlar d arb e lerle uğraştılar. 2 0 0 7 , 2 0 09,
h a tta 2011 ’e k a d a r se çim hesapları, oy hesapları yaptılar. B e n geri
çekildim. Ç e k ilm e m A K P ’nin istismarı yüzündendi.
K CK de, P K K de dürüst ve fedakardır. A m a PK K savaşı ta m y a ­
pamadı, yetersiz kaldı, barış m e selesin d e de dirayetsiz kaldı. Sıkıl­
dım, geri çekildim . O n la r a ağır k e l im e kullanm ıştım .
M etiner ‘A p o sıkıştı’ diyor. Yanlış söylüyor. S ık ışm a yok, darbeyi
önledim. B ir darb e var, fakat derinliğini lam fark edem iy oru m . M İ T ’i
düşürselerdi T ü rk iy e ’de tüm kaleler düşm üş olacaktı. H a k a n Fidan
tutuklansaydı so n r a sıra B a ş b a k a n ’a gelecekti. B enim bu süreci ca n ­
landırm am darbeyi engelleme s o ru m lu lu ğ u d u y m a m dandır. D arbeyi
ö nleyebileceğim i fa r k ettim ve süreci başlattım.
T ü rk iy e’de üç koldan para lel dev let çalışm ası var. Bu ilişkiler s a ­
bote edilm e y e başlandı. S ıradan lobiler değil. A B D ’de str a te jik ve
laktik m ü d a h a le d e bulunuyor. Her üçü de A n ad o lu çıkışlıdır.
S ö z d e bir hü k ü m e t var, s ö z d e b ir parlam ento var. C H P ve M H P
paralel devletlerin izdüşümleridir, basit aletleridir. A K P ’ye de, m edya
ve işadam larına d a sızmışlar. S ad ec e M İ T kalmış. H e d e flen en bizim
g e liştird iğ im iz diyalogdur. M İ T M ü s te ş a rı d ü ş ü r ü lm e k isteniyor.
E m re U slu ve M e h m e t B a ra n su M İ T ’i h e d e f aldılar. A rk a la rın d a de­
vasa bir gü ç var. Florida kontrgerilla merkezidir. A bdullah Ç atlı iki
17
■*=4bdu/iiah <D caûan
oraya kez gitti. P a p a suikasti, P alm e cinayeti oldu. S akine cinayeti de
bu tür grupların işidir. Yeni gladio ta m anlaşılamıyor. Ç ö z ü m ad ın a
yapılan h er şeyi sabote ettiler. S a k in e olayı b en d e b ü y ü k b ir tereddüt
uyandırdı. N et değil. S akine A vru p a’da barışı tem sil ediyordu. K a t­
liam h ala aydınlatılam adı.
S. S. Ö n der: Bize gelen bilgide, S a k in e ’nin tu tu m u ve katılım ının
iyi olduğu, dağ adına A vrupa’da görevli olduğu, işini tam am layıp geri
dönüş için P aris’e gittiğinde b u olayın yaşandığı belirtiliyor. T utu­
m u n u n ve katılım ının iyi olduğu bildirildi.
A . Ö calan: H a bizi ha S a k in e ’yi vurmuşlar. Ç ok karanlık bir olay.
Ö m e r G ün ey A n k a r a ’ya gelmiş, Ç ankaya’da büro tutm uş. Stcrk T V
‘M İT k ay n a k lı’ demiş. Pek m ü m k ü n değil am a d üşüneceksiniz. Mil­
yonda bir d e o lsa düşüneyim : M İ T var m ı? M İ T de şaşırdı. D em ek
ki darbe hala deva m ediyor.
(S ır r ı’ya dö n ere k ) S in op olayı rastgele mi, organize mi?
S. S. Ö n der: O rganizeydi Başkan. Ç ü n k ü bir reklam ajansı grafiği
ile önceden hazırlanmış p a n k a rtla r ve bildiriler vardı. Sosyal m edya
üzerinden b ize dön ük kam panyalar başlatı İdi. D arb e Araştırma K om is­
yonunun görevi bittikten sonra, Özel H arp Dairesi ve gladio ile ilgili Kürdistan bölgesi hariç- özellikle K aradeniz’ i deşilfee d en bilgiler geldi.
Burada “ Karadeniz’de gladionun yaptığı işler” başlığı altındaTA Y A D ’lı
ailelere dönük linç girişimi de vardı. O rada anlatılan, yapılan ve biçimler
ne ise hepsini K aradeniz’de gördük. B u yönüyle örgütlüydü.
A . Ö calan : Siz de m uallaktasınız. Tıpkı Sakine gibi. Kendi öz sa­
v unm a nızı h az ırla m a d ığ ın ız hiç b ir yere b ir daha gitm eyin. Size bir
vurduk larında on v u r am a y ac ak sa n ız gitmeyin. D evlete g üvenm eyin.
B iliyorsunuz, A h m et T ü r k ’ü iki k ez vurdular; b ir S a m s u n ’da, bir İz­
m ir’de. S a k in e ’ye yapılan h e p im iz e yapılabilir. Bu özel h a r b e ayrıca
geleceğiz.
H üküm et kesin vesayetten kurtuldu mu, hesaplaşma ta m olarak ya­
pıldı m ı? Tayyip’in h ü k ü m e t m ekaniği şu: K ürt H areketi’ne vurduğu
kadar kendisine izin veriliyor; vesayet kurum u, güç odakları tarafından
kendisine alan açılıyor. Başb akan zekice b u mekaniği teşhis etmiş ve
iyi kullanıyor. K o m plonun bir parçası değil. Danışıklıdır, Başbak an
kom plonun parçasıdır dem iyorum. A m a b u yöntem i b ir iktidar aracı
alarak görüyor, P K K ’ye vurarak yerini sağlamlaştırıyor. Kendim e kızı­
18
yorum, 2001-2004’te biz eylemi ‘ta k ’ diye kestik. H ü küm et anlam adı,
“T erörbitti” dediler. (A lta n T a n ’ad önerek ) Sayın Altan, bilii'sin,İslamcılann kırk yıllık rüyasıydı, rüyalarım gerçekleştirdik. Biz A K P ’ye ik­
tidarı altın tepside sunduk. Bize bir teşekkürbileetm edikleri gibi, İkinci
Atatürk rolüne soyunup daha çok ü stü m ü z e geldiler, ez m e y e çalıştılar.
B e nim d e m o k ra tik k rite rle rim var, bu nu anlattık. Bir b a k t ık ki
A K P C H P ’nin 1 92 3-4 0-50’lerdeki hegemonyası yerine kendi hege­
monyasını k u rm ak istiyor. B u n u n ü ze rin e T ü rk iy e’nin ihtiyacı olan
ta m evrensel d e m o k ra tik k rite rle re uy m a zsa n P K K ’ye k a r ış m a m
d edim . B u n u P K K H a r e k e ti’nin zorluklarını bilerek söyledim . A K P
h e g e m o n y a k u r m a k istedi, b iz b u hege m o n y a y a karşı çıkt
AKP, iktidarı gökten inm iş sandı. B izim sınıf ve halk sa vaşım ızın
ne k a d a r a m a n s ız o ld uğun u bilm iyordu. Ben D eniz B a y k al’ın ta kti­
ğini boşa çıkardım . A K P h egem onya istiyor, C H P ’nin yerine g eç m e k
istiyor. B u n a izin vermeyiz. A K P ’ye ko rku nç rant im kanı çıkar. Ben
b u n a alet olm a m . Tek şartım A K P ’nin hege m o n ik o lm a m a sı. B i z e s kisine doyduk, yeni k a m b u r istemeyiz.
A K P ’nin çıkışları yanlıştır. Son b ir b u ç u k yılda b ü y ü k b i r savaşa
yüklendiler. Nihai tasfiye operasyo nları yaptılar. Sayın B a ş b a k a n ’ı
b u n a inandıran ekip, 2011 ’de “ P K K ’yi b itireceğiz” dedi. O n bin k i ­
şiyi (K C K ) iç e r iy e aldılar. B u g ü ç M İ T ’e de d a r b e p la n la d ı. B e n
hem en devreye girdim, bu b i r d a rb e d ir dedim . E rg e n ek o n ’dan farkı
yok. M İ T ’e d a r b e yapılınca B a şb a k a n sıranın k endisine geldiğini
gördü. B a ş b a k a n v a tan a ihanet s u ç u n d a n tutuklanacaktı. (D urdu, ye­
niden söze başladı) G en e lk u rm ay B aşkanı İlker B a ş b u ğ ’un tu tu k la n ­
ması da budur. O g ücün y a ptığın a C e val Ö n eş ‘d a r b e ’ dedi. Bu
yüzd e n ben devreye girdim , yardım cı olayım dedim.
(Biraz du rd u yeniden başladı) Sakitıe’ye saldın ile size yapılan sal­
dırı ( S in o p ’u kastederek) aynıdır.
K C K ’ye her operasyon ay aklanm a ve isyana davetiyedir, teşviktir.
B D P ve b e n im te m k in li y aklaşım ım b u n u engelledi. İsyan e tm e m
beklendi. İsyan etsek bir türlü, etm esek b ir türlü.
H er K C K ’linin içeri alınm ası b ir aya k la n m a sebebidir. İsy a n çı­
karmıyoruz. O n bin kişi alındı. Bu da bir nevi darbedir. En son siz
alınacaktınız, b iz karşı h am le geliştirdik. E n son parlam ento grubu
kalmıştı. D arbe şekil değiştirdi, a m a hala devam ediyor. Yeni darbe
19
vrA bduâûalı Ö c a İa tı
B rü k se l ve A B D ’d e planlanıyor. T ürk-K ürt ilişkilerini y eniden ta­
n ım l a m a m işlerine gelm iyor. S a n ır ım b u ç ık ış ım ız işe yarayacak.
B e n im üzerim de planları var. D oğan G ü re ş L ond ra’dan döndü, “B ana
yeşil ışık yakıldı” dedi, dört bin köy yakıldı. İşadam larını götürdüler.
( P e rv in ’e işaret ederek) İşte siz.
ABD-İsrail-İngilterc’nin talepleri vardı. O z a m a n da M İT bu işe yat­
madı. Tansu Çiller’in İkinci Atatürk olma sevdası vardı. Beni de bom ba
ile öldürm ek istediler. D oğan G üneş-Tansu Çiller işbirliği de oradan
(İngiltere’den) icazet almıştı. Sonuç olarak böyle bir durum yaşadık.
C e m a a t ’in m erkezi A B D ’dir. B ana göre Fettullah bir zavallıdır.
B enim buraya alınm am la birlikte Fettullah da A B D ’ye alındı. Bir yazar
“Fetullah G ülen, Nur H areketine sızdı” diyor, “ Kesin bilmiyorum, Kemalistlerin sız m a sı” diyor. N ur Hareketini inceleyin, Saidi Nursi eski
Nurs köyündendir. N urseski bir E rm eni köyüdür. Teşkilatı M ahsusa’ya
girdi, sonradan M ustafa Kemal ile takıştı. Fettulah G ülen A B D ’de ya­
şıyor. Y ü z yirm i devlette okul açmış. Bu para nereden geliyor? Florida
kontrgerillanın eski merkezidir. T ürkeş ve Latin A m erika’daki kontrgerilla orada yetiştirildi. Yeni m erkez ise U lah’tadır. E m re U slu vb.
orada eğitildiler. K ontrgerilla sa ğ da ve solda örgütleri ele geçirdi.
(A lta n T a n ’a d öne rek) Sen sağdaki örgütleri bilirsin. Kontrgerilla A B D
merkezlidir. Yargı ve emniyeti ele geçirdiler. M İT askerlerden güçlü
çıktı. Savcı çağırdı, gitmediler. B ana göre bu bir direniştir.
İslam kirletildi, bugün T ü r k i y e ’d e had safhadadır. İ s l a m ’ın ö zü
adalet, h u k u k ve tasavvuftur. (A ltan T a n ’a dönerek) K irlenm eyi ö n ­
leyin. S izi nasıl m arkaja aldılar, biliyorsun. K ürtler dindardır. İlk d ö ­
n e m le rd e n a m a z kılıy o rd u m . O tu z üç süre e z b e rle m iştim . Köyün
im a m ı M ü s lim H oca “S en böyle g idersen uçarsın” diyordu. K im se
k usura b ak m asın , ben İ s la m ’a sol ja rg o n la b a k m a m . K ü rt halkının
da dini inancı kuvvetlidir. 1 9 6 9 ’d a N ec ip Fazıl K ıs a k ü re k ’in gizli bir
toplantısına gittim.
İn g iliz ler İ s l a m ’ı kulla n d ıla r, O s m a n l ı ’yı yıktılar. M u rsi de yeni
imalatları. E sk id e n general imal ediyorlardı, şimdi de im am imal edi­
yorlar. G enerallerin de, im amların da faydası yok. C e m a a t’in adı k u l­
lanılıyor. İ s la m ’ı kullanan kap italist tekelci işadam ları B a ş b a k a n ’ın
diline idam ı veriyorlar. B u n la r barışı istemiyorlar. K ü rtle rin yaşadığı
gizli bir İslam var.
20
^ m ia iı ^ A }a t(ta ti
A . Tan: Tarikatlar da örgütlendi.
A . Ö calan: Geliştirin, ben d e n d a h a iyi biliyorsun. (S ırrı’ya d ö n e ­
rek) Sen A d ıy a m a n ’dan bilirsin. Aslında T ürkm enlerin tarihine dah a
ço k y o ğ u n la şm a n ız lazım. Babai İsyanları ç o k önemlidir. Bu b ir S e l­
çu klu ayrışm asıdır. K u rm a n c la r da, T ü rk m e n le r d e sınıf o la ra k en
altta kalanlardır. Solcular tarihi m illiyetçilere bıraktılar.
S . S. Ö n d er: Babai İsyanları bu ü lked eki resm i tarihte en e z in c e­
len en olaydır. B iliyo rsunuz, B a b a İshak d a A d ıyam anlıdır. B ir tek
A h m e t Yaşar O c a k ’ ın B a b ailerle ilgili çalışması var.
A . Ö calan : A n a d o lu İslâm laştık ta n sonra, bin yıllık bir H ıristi­
yanlık öfkesi var. Rumlar, Ermeniler, Y ah udiler A n a d o lu ’da hak iddia
ederler. L aik lik , milliyetçilik kisv esinde e ld e ettiklerini kay b e tm e k
istemiyorlar. A s lın d a S ırrı S a k ı k ’ın “ K afkaslardan g e ld ile r” sözü
doğruydu, a m a açıklayam adı.
K ürtler k endilerine y e r arıyorlar. K ürtlerin devletten dışlanm aları
son yüzyıldadır. A bdülh am it bile o n la ra yer verdi. M ustafa K emal de
b a ş ta yer verdi. Bu, paralel devlettir. B in yıllık b ir gelenektir.
‘‘T ürklerin k arşıs ın a ne kadar K ü rt çıkarırsak o kadar T ü rk k o p a ­
rırız, Kürtlerle Türkler karşı karşıya gelirse taviz alırız” diyorlar. Türk
K ü r t ’ü ezm eli, K ürt T ü r k ’ü vurm alı. B irg ü l Ayman k im dir? M H P,
C H P katı laik birer mezheptir. Faşist CH P olduğu gibi duruyor. C H P
ve M H P ’nin ulusalcılığı H itle r milliyetçiliğinin aynısıdır. Z aten k u ­
ruluş tarihi d e aynıdır. Y apılması o la sı d e m o k ra tik b ir A nayasanın
ö n ü n e de b u n la r dikilecekler.
P. B u ld an: Hareketin gönd erm iş olduğu iki ayrı mesaj var. E şbaşkanlara iletilmiş. B iz m i o kuyalım , siz mi o k u m a k istersiniz?
S. S. Ö n d er: B e n aktarayım .
A . Ö calan : Özetleyin. (Sırrı bey önce hareketin görüşlerini ö ze t­
leyerek o k u d u . A r d ın d a n partinin g ö rüşlerini aklardı. H arek e tin
16.02.2013 tarihli ö n e rile r m etn in in 4. m addesini o k u rk e n gülerek)
B u n la r k lasik kaygılar. (D a h a sonra aktarım bitinceye k a d a r dinledi.
H a r e k e t’in 14. 01. 2013 tarihli önerilerin 4. m a d d esi olan “ Yeni Anayasa’da K ü rtlerin halk olarak varlığını kabul eden bir ibarenin olması
iyi olacaktır” belirlem esine karşılık) A n aya sa’da devlet öyle ta n ım ­
lanamaz. D e v le tin e tn is ite s i ve dini olm az. H u k uki bir realitedir ana­
yasa. Bu konuda H a b e r m a s ’ın görüşlerine ihtiyacımız var.
21
'c=Abt)uM ah Ö eaÛ an
S. S. Ö n d er: A nayasada en büyük tartışma vatandaşlık tanım ın d a
yaşanıyor. Kandil, “ Kürt halkının varlığı m utlaka zikredilm eli” diyor.
Ç ün kü azınlıklar d enilinc e g a y rim ü slim ler anlaşılıyor ki, bu doğru
bir tespit.
A. Ö calan: (B urada S ırr ı’mn sözünü keserek yeniden araya girdi)
V a ta ndaşlık m addesini sa n a yazdırıyorum : Ö zgür iradesiyle T ürkiye
C u m h u riy e ti’ne bağlılığını ifade e de n her birey T ü rk iye C um huriyeti
vatandaşıdır.” ( B i r a z d u r u p devam etti) B u rad a Türkiye C um huriyeti
dc olm ayabilir, s a d e c e T ü rk iy e de olabilir. Ulus aidiyeti ile devlet ai­
diyetini k a rıştırm a y ın . B u n u C H P vc M H P dedirtiyor. S izin T ürk
u lu sç uluğu d e d iğ in iz faşist bir örgütlenm edir. B u n a alet olam ayız.
Devlete aitiz, am a T ü rk ulusçuluğuna ait değiliz. T ü rk ulusçuluğu bu
ülkenin y ü zd e o n ’unu bile k arşılam az. Millet Arap, T ü rk vc K ü rt’ü
de kapsar. A m a millet-i h a k im e değil. Millet kavramı h em kolektiftir
hem dc bireyselliği içerir. ( A l ta n ’a dönerek) M illet İslam e n te r n a s ­
yonalizm ini if a d e eder. P eygam ber “A r a b ’ın A c e m ’e üstünlüğü yok­
tur” diyor. Evrensel kavra m lara gidelim . Tekilden uzağız. O rtak bir
milletin üyesiyiz. B u T ü r k ulusçuların kastettiği şey değil. Böyle ele
a ld ığ ım ız za m a n bunu T ürk ulusalcıları da kabul edebilir.
H ed e fim iz ne? K ürl-Türk ilişkilerini ö zg ü r bir tem elde anayasal
bir ifadeye kavu ştu rm ak istiyorum.
Peki, b iz ileride ne yapacağız? Kürtler kendilerini özgürce ifade ede­
cek ve yönetecektir. Şu anda yasa dayatırsak büyük alerji yaratır. İleride
olabilir. M esela A vrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı. Kaldı
ki buna şerhi kaldırırlarsa bu m esele önem i i ölçüde çözülür.
S . S . Ö nder: Sayın B aşkan, izniniz olursa b ir k o n u y u açıklığa ka­
vu ştu rm a k istiyorum.
A. Ö calan : N edir?
S. S. Ö nder: B u sanıldığı gibi bağlayıcı bir metin değildir. Teknik
bir metindir.
A. Ö c a la n : N iy e ? B irin c i ve ikinci m a d d e s in d e m a li ve idari
ö ze rk lik var.
S. S. Ö n d er: Sayın B a şk an , buna şerhin kaldırılması tek başına
yetmiyor. B u n u n iç h u k u k a d ö n ü ştü rü lm e si gerekiyor. B u n u n yolu
d a A nayasad a düze n le m ek . Sanıldığı gibi bu haliyle bir bağlayıcılığı
yok. Bir te m ina t da içermiyor.
22
p ır n a lı _ A }o tû a ıı
A. Ö calan: (Bu açıklamalar üzerine b iraz düşündü, önündeki mek­
tupları karıştırdı. Sonra tekrar söze başladı) Tavrımız şu olacaktır: A n a
ilke olursa biz kullanırız. S iz ister yasa çıkartın, ister çıkartmayın.
Ispanya’nın bütünlüğü içinde milliyetler ve bölgelerin d em okra tik
h ak lan ve dayanışm aları garanti edilir. D ün yine tartıştık: Tarihsel ve
kültürel kim likler miras zenginliğim izdir. Kendilerini özg ü rc e ifade
etmeliler. Ki, bu örgütlenm e ve yönetmeyi de iç erir ve yaşam aları bir
haktır ve garanti edilir.
P. B u ld an : 8 M a rt yaklaşıyor kadınlara m esajınız nedir?
A . Ö ca la n : B e n sen gelm eden, senin ü z e r in d e n bu m eseley i dü
şündüm . S eni biliyoruz. B ü y ü k b ir ihtimalle rızan d ış ı n d a bir evlilik
oldu. S o n ra annesin. A cıların var. Fakat anaç o la n la aşk yaşanmaz.
A şk yaşamı öldürür. Kadını ö z g ü r olm ayan b ir halkın ö zgür o lm a
şansı yoktur.
( S u n ’ya dönerek) Senin röportajlarını okudum. Yaptığın aşk tanımını
okuyunca sende kendimi gördüm. Sen dc bir evlilik geçirmiş ve bundan
kurtulm uşsun. Oradaki ta nım lam an çok çarpıcıydı. “ Beni evin malı
y a p m a k istiyordu, b en ev m a lı değilim ” demişsin. Biz kadını mallaştırırken, kadın da bizi tersinden mallaştırdı. Kadın zeki ve kurnazdır. K a­
d ın sız yaşanm az, mevcut k a d ın la da yaşan m az. A n a m la kavgam
önemlidir. N inem Türk köyündendi. D ed e m le evleniyor. D ü şm a n bir
ailenin çocuğuyla arkadaşlığım vardı. N inem a n n e m e “ K u re te bönamus
derket” derdi. Çocuk yaştaki kavga beni evden kopardı. Bir çocuk ana­
sına vurur m u ? A namla kavga ettim. Sen beni doğurmakla suç işledin
dedim. Bir K ü rt çocuğu bu d ü ze n d e do ğ m a m alı diye düşünüyordum.
B ir kadın bizde ancak b i r a n a olabilir. A ncak çocuk doğurabilir.
( P e r v in ’e d ö n e r e k ) S iz in d u r u m u n u z ortad a . B ir erkek kadını
a n c ak ana gibi görebilir. Siz örneksiniz. K ad ın özg ü rlü k hareketini
yaşıyoruz. S akine örnektir. Siz örneksiniz. S akine’nin hayatı örnektir.
K adının özgürleşm esi S a k in e ’nin mücadelesidir. S a k in e ’nin hesabını
soracağım , katilleri açığa çıkartacağım . K adın enteresan bir varlıktır.
H an g i k a d ın la nasıl yaşanır?
Sırrı bize lazım. B iz im k ıym etlim iz. (S ır r ı’ya d ö nere k) Seni bana
söyledikleri z a m a n ben başka bir A dıyam anlı S i m ile karıştırdım.
S en Siyasal Bilgiler F a k ü lte si’ndeydin, değil mi?
S. S. Ö n d er: Evet.
23
•vrÂbitıMnh (Dcaâan
A. Ö calan: K a ç girişlisin?
S. S. Ö n der: 1979 girişliyim.
A . Ö calan : Ha, o sen değilsin. O b iz im z a m a n ım ız d a sadece ders
çalışan hımıl biriydi.
S. S. Ö n der: Sayın B a ş k a n , siz A d ıy a m a n ’a ilk g eldiğinizde ben
14-15 yaşındaydım . Siz geldiniz, H a ş a n Y o ru lm a z ’ı sordunuz. Ben
sizi H aşa n Y o ru lm a z ’a götürm üştüm .
A . Ö calan: Evet. B e n im A d ıy a m a n lı çok kıymetli arkadaşlarım
vardı, şehit düştüler.
S. S. Ö nder: M e h m e t E m in Taştan.
A . Ö calan : Evet.
S. S. Ö nder: A ziz Bilgiç.
A. Ö calan: Evet.
S. S. Ö n der: Sabri d e bizim devredendi.
A. Ö calan: Evet, Sabri ç o k d eğ e rli bir arkadaşım ızdır. Sen Mük e r r e m K e m e r t a ş ’ı ço k seviyorsun. Ben d e çok severim am a Turan
E n g i n ’i d aha çok severim. Beni esas etkileyen A ra m Tigı an’dır. O n u n
sesi beni k e n d im e getirir.
(Peı v in ’e dönerek) S e n özgürleşm elisin. Siyaset aşkla, halkı seve­
rek yapılır. O sm a n bir kadın için halkını sattı. Ben o n yıl savaştım.
Şoförüm , K e s iıe ’yi k as te d e re k , “B unu d ö rt ata bağlayıp döı tp a rç a y a
ay ırm ak la z ım ” dedi. K esiıe kaçtığı gün k u rtu ld u m . Yeniden d o ğ ­
dum . G eleneksel K ü rt erkeği n e y apardı? Ö ldürürdü.
B ü y ü k k adın k a h ra m a n la r var. Y aşam ın kutsallığı önem lidir. K ö ­
lelikten vazgeçilmelidir. 8 M a rt m e sajı olarak bu söylediklerim i bu
çerçev ede açarsınız. Kadını ö z g ü r alm ayan bir h a lk ö z g ü r olam az.
K ad ın ın t a m özg ü rle şm iş hali tanrısallıktır. Şehit d ü ş e n k a d ın k a h ­
ram anları anıyo ru m .
Şim di siz b a n a b ir a z izin verin. B u vereceğim m e k tu b a K a n d i l ’in
endişelerini cevaplayan b ir ek yazacağım .
(H eyette b u lu n a n üç kişi o d a d a n çıktı. 15 d a k ik a so n ra heyeti tek­
rar çağırdı.)
B e n b u n u Yetkiliyle s i z e ulaştıracağım . S iz e verm eliler. Ç ün k ü
verm e zle rse s ü r e ç d e v a m etmez.
P. B u ld an : (Ayağa kalkarak Yetkiliye hitaben) N e z a m a n verecek­
siniz?
24
h a tta tı _ A )o tta tr
Y etkili: B e n ileteceğim , s iz e verirler.
A. Ö calan: B a n a yönelttiğiniz b ü tü n soruların cevapları ve K a m
d i l ’in endişelerini g iderecek h e r şey b u m e k tu p la rd a var. Şimdi e k ­
le rini y az ac ağ ım . Karşılıklı g ö r ü ş m e le r d e v a m edecek. D evlet
d ü z e y in d e karşılıklı olarak diyalog iç indey iz. K a r a m s a r olm ayın.
A K P b u n a ne k a d a r hazır, n e k a d a r ciddiler, b u n u b a n a siz getirecek ­
siniz. Anti-Terör Yasası, Siyasi Partiler Yasası, seçim b a ra jı... Top­
lantılarınızda c e su rca tartışıp son uçlarını b a n a getireceksiniz. B ir ya
d a iki hafta iç in d e eleştirel bir cevap bekliyorum . B u b ir taslaktır, da­
yatma değildir.
Ç e kilm eden ç e kilm eye faik var. Tek taraflı bir çekilm e olm ayacak.
Çekilm e p a rla m en to kara rı ile olacak. B a ş b a k a n ’ın “ Çekilsinler, k e n ­
dilerine k arışm ay ız” d em esiyle olmaz. T B M M onaylayacak, çekilm e
k om isy o n la olacak.
S. S. Ö nder: Sayın B aşk an, Kandil “Karşılıklı ateşkesle bir geri
ç ekilm e söz k o n u s u olsa b ile en az iki yıllık b ir süreye ihtiyaç var”
diyor.
A. Ö calan : (Sıı r ı ’ya d ö n e r e k ) P K K b ile beni anlamıyor. B eni bir
ağabey ve b a b a gibi görüyor. E ndişelerini paylaşıyorum. (Hazırladığı
m ektuplara vurarak) B enim dosyalarım endişelerini giderecek bir ç a ­
tış masızlık öneriyor. Şimdi b u ra d a ne var?
B irinci B elge: D em o k ra tik B a rış S ürecine Felsefi B a kış. B u belge
toplam o n m a d d e d e n oluşuyor.
İkinci B elge: D e m o k ra tik Ç ö z ü m Planı: Bu da toplam on m a d d e ­
den oluşuyor. B u n a kısa bir giriş d e diyebiliriz.
Ü ç ü n c ü B elge: D e m o k ra tik B a rışın E y le m Planı: Ü ç aşamalıdır.
Birinci a ş a m a yedi m a d d e, ikinci a ş a m a b eş m add e, üçün cü aşam a
yedi m adde.
E y le m plan ına bir sayfalık ek yazdım . İkinci e k d ö r t sayfalık, p a ­
rale l devletle ilgili s o ru la ra cevaplar.
D eğe rlendirm e üç yaprak, altı sayfa: K ü rt S o ru n u n d a Barış ve D e ­
m okrasi S üreci H a k k ın d a K ısa D eğerlendirm e.
Ben üç a ş a m a ve on ilke öneriy oru m . B u yazı üzerin e ce surca tar­
tışacak sınız, B u n u K a n d i l ’e ve A v r u p a ’ya g ö tü rec ek sin iz. (Heyeti
kastederek) K en d i ara n ız d a işb ö lü m ü yaparak, K andil ve A v r u p a ’ya
bu görüşm eyi anlatın. D ah a ön ce üç h a f ta dem iştim. A m a iki hafta
25
*z4yiuM ah Ö eaûatı
içerisinde gelirse görüşlerim i revize ederim. E şbaşkanlarla görüşür­
sem iyi olur. E ğer e ş b a şk a n la r a tavır d ev a m e d e r se yine bu heyet
gelir. N e w ro z ’a bunu ilan e tm e k istiyorum. İlam b e n yapacağım .
(S ırrı’ya dönerek) K o lek tif haklar ve Kürt R e fo rm u Yasası y a p ı­
lacak. B iz d e m o k ra tik ö ze rk lik te ısrar ede rsek, b u s a b o te etm ek olur.
S . S . Ö n d e r: S ayın B a ş k a n , süreci tıkayacak olan da, sürec in
ön ü n ü a ç a c a k ola n da sizin koşullarınız. B una d ö n ü k yetkililerle g ö ­
r ü şm elerin iz d e bir ta kvim iniz, bir m u ta b ak a tın ız var mı?
A . Ö calan : (Ö n c e cevap v e r m e k istem edi) B e n P K K ’nin yeter­
siz liğ in e karşı d a in isiy atif k u lla n a c a ğ ım . Ne P K K ’n in ne de
A K P ’nin sandığı gibi bir çekilm e olur. Yalçın A k d o ğ an ‘m ilat’ diyor.
B u kendini kandırmadır. Felakete neden olur. M e k tu b u n cevabı g e ­
lecek. Karar verip ilan ede ce ğim . K andil karam sar, aşarlarsa iyi olur.
Yalçın A k d o ğ a n kendisine güv eniyo rsa kendisiyle konuşabilirsiniz,
B u n u y a p m az larsa d a h a d a gelişkin b ir g ü n d em le karşılaşırlar.
(S ır r ı’ya dönerek) Peki, bu ç e kilm enin yapıldığı yerlere J İ T E M ’in
ve koru cu la rın dolm a m a sı için k om isyonlar mı, yoksa Akil İnsanlar
mı olmalı?
S. S. Ö nder: P arlam en to n u n böyle bir yetkisi ve işlevi yok.
A . Ö calan: K om isyonlar kurulacak. H akikat K omisyonu da kuru­
lacak. Akil İnsanların denetim inde olacak. Ç ekilm e o za m a n olacak.
Köylere geri dönüş olacak. Bunları yapm azlarsa geri çekilm e olmaz.
“ Ç e k ilirse k gerilla biter” g ö r ü ş ü n e k a tılm ıy o ru m . Ç e k ild iğ im iz
a lan d a gerillayı d a h a da b ü yüte ce ğiz. S uriye var, İra n var. Şu an S u ­
riy e ’d e elli bin, K a n d il’de o n bin, İran’da kırk bin var.
S . S . Ö n d er: S izin k o n u m u n u z ne olacak?
A. Ö calan : (G ülerek) Ne ev hapsi ne de af, bunlara gere k k a lm a ­
yacak. H erkes, hep im iz ö zg ü r olacağız. Şunu bilin ki, b u h a m le m
kom ployu boşa çıkaracaktır. B e n ko m ployu aşıyorum . B aşarılı olur­
sam, ne K C K tutuk lu su kalır ne b a ş k a tutuklu. B u o lm a zs a elli bin
kişiyle h a lk savaşı o la ca k . Ö len ö le ce k , b e n k a rışm ıy o ru m . Yalnız
h erkes bilmeli ki, ne eskisi gibi y aşay acağız ne de eskisi gibi savaşa­
cağız. K e n d im e güveniyorum . Ş u n u iyi bilin: D evlet de, ben de vaz­
geçem eyiz. Tarihi bir barış ve d e m o k ra tik yaşam a g e ç i ş . ..
K andil o n la n n savaş sistem ine k atılm a d ığım için, b u yü zd e n o n ­
lara kızıyorum .
26
Ğ ltm a ik ^ A fc iİa U
U m arım A K P d e bizi yanlış anlam az. Yanlış anlarsa felaket olur.
Buna rağ m e n A K P diktaloryasını bize dayatırsa k a b u l etm eyiz.
S. S . Ö n d er: B aşkaiıım , h e r şeyi k onuştuk. Bir de B a ş k a n lık m e ­
selesi var. K a m u o y u bu konuda ço k hassas. Totoliter b ir yapıya d ö ­
n ü şm e sin d e n e ndişe ediliyor.
A. Ö calan: B aşkanlık sistemi düşünülebilir. Yalnız b u r a d a B a ş ­
kanlık A B D ’deki gibi olmalı. Devlet M e clisi gibi bir Senato. İkincisi,
bir de H a lk la r Meclisi. B u n u n adı D e m o k r a tik M eclis d e olabilir. B u
d a A B D ’deki T em silciler M eclisi gibi olabilir, R u s y a ’d ak i Alt D u m a
gibi olabilir. İ n g ilte re ’deki A v am K a m a r a s ı ’nın T ü rk iy e versiy onu
gibi. Esas olarak H D K ’yi parlam entoya uyarlamak gibi düşünebiliriz.
H D K dem işken, çok planlı ve örgütlü işler yapm alısınız. B ira z bü­
rokratik ve hantal kalıyor. E r t u ğ r u l ’a söyle, ben h ala D e v -G en ç çizgisindeyim . (Gülerek) O anlar. Kırk yıldır T ü rk S olu n u taşıyorum .
D a h a fazla ken dilerine güvenmeliler. D a h a fazla kitleselleşin, dar k a ­
lıyorsunuz. S e ç im e B D P ile mi, H D K ile m i gireceksiniz, siz k a ra r
verin. Adayları halk ın en po p ü le r olanlarından seçin. S e ç i m e gider­
ken (eğer H D P ile giderseniz) e ş b aşk a n lar değişebilir.
P. B u ld an : Kürt basınını takip etm e şansınız var mı? Ö z g ü r G ü n ­
d e m , A za d iy a W elat g i b i . ..
A. Ö calan : Evet, Ö zg ü r G ü n d e m okuyorum . K endilerin i y o r m u ­
yorlar, biraz kendilerini yorsunlar. İm zalar zenginleşsin. K ad ın say­
fasını d a o k u y o ru m . A m a sürek li k a tlia m la r ve ö lü m le r d e n
bahsediyorlar, oysa özgürlükler d e işlenebilir.
S. S. Ö n d er: S on g ünle rd e sanatçıların duyarlı çıkışları var. M e ­
sela Kadir İnanır bayağı etkileyici oldu.
A . Ö c a la n : H e p sin i s e la m lıy o ru m , saygılarım ı g ö n d e riy o ru m .
Şunu görm eliler: B i z im siyasi faaliyetimiz bir sanattır. Estetiğiyle,
örgütle n m esiy le bir sanattır.
S. S. Ö n d er: Bilge köyü katliam ı ü z e rin d en K ürt m e selesin i an­
latan bir senaryo üzerinde çalışıyorum .
A. Ö calan: Ç o k iy i olur.
S. S. Ö n d er: B a sk ın O r a n ’ın selamları var.
A. Ö ca la n : O n a çok selam larım ı söyleyin. Onu iz ledim , ço k güzel
bir d e ğ e rle n d irm e d e b ulundu. G e rç i daha ö n c e M itteran d söylemişti:
“M e rke ziye tç ilik F r a n s a ’nın inşasında ne k a d a r gerekli idiyse, şimdi
27
'tz hduM ah Ö ca ia n .
de o k a d a r tehlikelidir.” B u n u T ürkiye için de böyle düşünebiliriz.
B aşlangıçta T ü rk iy e için gerekli olsaydı bile, ki ben öyle d ü ş ü n m ü ­
yorum .
S. S. Ö n d e r: G ruptaki arkadaşların d a selam ı var, b ir diyeceğiniz
var mı?
A . Ö calan : B D P şunu bilm eli. B u n d a n so n ra toplu tutuklam alar
olursa isyan çıkarsınlar. Ben soru m lu lu k üstlenm em . Süreç b aşarısız
olursa “A po ö ld ü ” diyeceksiniz. B en yokum . B D P ve P K K ’nin ben i
k u lla n m a s ın a izin verm em .
S. S. Ö n d er: Rojava için bir aktarım ınız o la ca k mı?
A . Ö calan : Suriye’de K ürtler iki tarafla da g örüşsünler, k im h a k ­
larını verirse o nun la çalışsınlar. Suriye D em o k ra tik K urtuluş Cephesi
olsun. K ürt, Arap, T ürk, T ü rk m e n h e p s i... Suudi, Selefiler ço k teh­
likeli, E s a d yönetim i ise k ü ç ü k b u rju v a diktatörlüğüdür. K ürtler (S u ­
riy e ’d ek i K ü rtleri kasted e re k ) B a r z a n i ’nin e m rin e girem ez. O n u n
çizgisi farklı. K ürtler m utlak a bir öz savunm a g ücü oluşturm alı.
S. S . Ö n d er: Can D ü n d a r ’ın size selamları var. S izin belgeselinizi
yazm ak istiyor. A m a r a ’dan b a ş la m a k istiyor. Sizin izninizi istiyor.
G ö r ü ş m e k istiyor. B ir çok gazetecinin de sizinle g ö rü şm e isteği var.
A. Ö c a la n : Tabii C a n, M . A li B i r a n d ’ın ta leb esi. B i r a n d ’ın da
böyle bir talebi vardı. H atta D iy a rb a k ır’a da g itm ek istiyordu. G id e ­
ceği gün öldü. Bu kolay bir iş değil. Hazırlığını yapsın ama b a ş la m a ­
sın. Tabii senin de ( S ır r ı’yı kastederek) u zm anlık alanın. K im s e beni
anlamıyor. B e n im icra ettiğ im rol çok farklı.
Gerekli yerlere selam larım ı iletin.
P. B uldan: B a şk an ım , size ait bir şey a lm a k istiyorum.
(B u n u n ü z e r in e B a ş k a n e lin d e k i k alem ini P e rv in ’e verdi. “H atta
size bir şey im z alay a b ilirim ” dedi. H eyetin üç üyesine ayrı ayrı duy­
gularını if a d e eden birer c ü m le yazarak birer k a r t im z alay ıp verdi.)
23 Şubat 2013
28
Ğ ^m ta iı ^AS& tâaU
Bu süreci biz hazırladık
A. Ö calan : Hepiniz hoş geldiniz. G elişiniz rahat o ld u m u? Hava
iyiydi, değil mi?
H eyet: H o ş bulduk, te şekk ür ederiz.
S. D em irta ş: S a ğ lığ ın ız nasıl B a şk a n ım ?
A. Ö calan : İyiyim, gözlerim deki y a ş a rm a d ışında bir sorun yok.
S anırım ileriki aşa m a la rd a daha detaylı muayene ve tedavi için im ­
kanlar olacak. A m a iy iy im şu anda.
(Pervin h a n ım a dönerek) Siz kaç yaşındasınız?
P. B uldan: 4 3 B a şk an ım .
A. Ö ca la n : Siz Sırrı bey?
S. S. Ö n d er: 51 sayın B aşkan.
A. Ö calan : ( D e m ir ta ş ’a dönerek) Siz?
S. D em irta ş: 40 yaşın dayım B aşkanım .
A. Ö ca la n : Peki, tam am , sanırım sîzlerin aktarım larınız olacak,
ö n c e siz buyrun. K C K ’n in m e k tu b u dün geldi, aslını da az önce
aldım . ( M e k tu b u defterin a ra sın d an çıkararak) S a n ır ım budur. Uç
sayfa, d eğ il mi?
S. D em irtaş: Evet, K C K ’nin mektubunu önceden size ulaştırdık. As­
lında B D P ve Avrupa’dakilerin mektuplarını da elden size dah a önce
verecektik, ama buraya gelmemiz biraz gecikti. H ük ü m et de K C K ’nin
m e ktu bunu acilen size iletmek istedi. B u gün bütün mektupları, anayasa
önerilerinden oluşan 21 sayfalık eki ve Anayasa Uzlaşma Komisyonuna
sunulmuş BDP, A K P, M H P ve C H P tekliflerinden oluşan bir dosyayı
Yetkiliye teslim ettik. Size takdim edecekler.
A. Ö c a la n : T am am , on la rı alırım , h ep sin e ce v ap larım da olur
zaten.
29
'zA b d u M a h Ö c a la n
Şim di tabii sizler bizzat K a n d il’e, A v ru p a’ya gittiniz. (D e m ir ta ş ’a
dönerek) Siz gelişmeleri aktarırsınız. (S ırrı’ya d ö n ere k) S iz de g ö z­
lem lerinizi aktarırsınız, e m in im iyi gö zlem yapmışsınızdır.
S, D em irtaş: Kandil ve A vrupa’daki arkadaşların size selamları var,
oldukça iyiydiler. Zaten m ektuplarda da öneri ve kaygılarını yazmışlar.
A . Ö calan : O k u d u m , oraya geleceğim.
Öncelikle bu süreci bizzat biz hazırladık tabii. Ö nce devleti ısıttık,
o rtak ettik. Şimdi de A K P ’yi ısıtıyoruz. Ö yle eskisi gibi değil, eskiden
farklı olarak siz de varsınız tabii. Bütün bunlar sizin masanıza da ge­
lecek. (Sırrı’ya dönerek) Solu da sizin çabalarınızla katıyoruz. B D P ’nin
rolü ö nem lid ir tabii, öyle arabuluculuk falan değil. G azetelerde ‘p o s ­
ta c ı’ gibi şeyler yazıyorlar, öyle değil. Bütün bu anayasal-yasal boyut,
yani parlamento boyutu sizin işinizdir. A K P ’nin de, C H P ’nin de bütün
bunları kendi içinde tartışması lazım . Sizin de onlarla görüşüp tartış­
m anız gerekir. Hatta canı isterse M H P bile katılır, katılmasa da kendisi
bilir. CH P bir çıkm azı yaşıyor. Ben de varım dediği noktada adım ata­
m ıy o r ya da ne dediğini bilmiyor.
Bu iş ö nce likle p a rla m e n to n u n bir karar alm asıyla başlar. Bu bir
tezkere mi olur, karar mı olur, onu bilemem artık. Komisyonların ku­
rulm ası gerekecek. B u n lard an birincisi parlam en terlerden oluşan bir
kom isyondur, diğeri ise toplum adına Akil İnsan lardan oluşur. Par­
lam enterlerden oluşanı işte bir kararla falan olması lazım , değil mi?
S. S. Ö n der: Sayın B aşkan, b e n sayın Cem il Ç içe k le görüştüm .
Bu k o n u d a k e n d isin in de bazı önerileri oldu. K endisi ele ko m isyon­
ların k u rulabileceğini, bunun için kafa yorulması gerektiğini söylü­
yor. B ir geçici k o m is y o n da olabilir. B unun süresi üç aydır. S onra
süresini uzatabiliriz ya d a daim i bir kom isyon olabilir dedi.
A. Ö ca la n : Tabii, sayın Ç iç e k M eclis B aşkam dir. Bu konularda
e lin d en geleni y apm alı. N asıl o la c a k s a işte, kendisinin de bunları
M e c lise su n m a sı gerekir. M e s e la 19 2 1 ’de K o çgiri’de b e n z e r bir şey
var. P arlam ento bunları çağırıyor, bir karar alıyor, isyanı bilirin diyor.
Gerçi onların süreci biraz farklı d e v a m ediyor, am a b iz im k i de biraz
böyledir. B ir isyanı bitireceğiz. Parlam ento karar almadan nasıl ola­
cak? B izim k i de kırk-elli yıllık bir meseledir.
S. D em irtaş: Parlam ento iki şekilde karar alabilir: Ya bir araştırma
k o m is y o n u kurulm ası kararı alır, ya d a bir yasa çıkarıp özel bir ko-
30
i^ m ta û ı ^ /\)û tİa u
misyon kurarak bunu yapar. B izim m e k tu b u m u z d a da b u öneriyi gö­
receksiniz zaten. Biz kanun çıkarılm asın ın d a h a uygun olacağını d ü ­
şünüyoruz.
A . Ö calan: Elbette, b en c e de k a n u n la özel bir kom isyo n kurulur.
Bu kom isyon geri çek ilm e dahil, bütün çatışmasızlık sürecine nezaret
eder. B u nlar parlam enterlerden oluşur, değil mi? Böyle d ah a uygun
olur. Z aten bu olağanüstü b ir durum dur. Z a n n e d iy o ru m b u karar için
üçte iki k a r a r çoğ u n lu ğ u gerekir.
S. S. Ö n d er: Yok, o oran anayasa değişikliği için zorunludur.
S. D em irtaş: Y asa için salt ço ğ u n lu k yeterlidir.
A. Ö calan: A nlaşılıyor, anayasa değişikliğin e gerek yok yani, ya­
sayla da olur, tam am . D iğeri ise ta m am ıy la Akil İnsanlardan oluşur.
B u kom isyon sürecin üç a ş a m a sın d a da etkili olacak. Bu da resm i
komisyonun sivil ayağıdır. B u nlar tüm üyle toplum un vicdanını temsil
eden insanlardır. N e bize yakındır ne ötekine. İşte akadem isyenler,
gazeteciler, sanatçılar, sivil to p lu m te m silcile rinden oluşur. Bu k o ­
nuyu A K P ve heyetle de tartışabilirsiniz. M esela Mithat Sancar fena
değil. İşte bunun gibi isimler olur. Şimdi önerm ek istedikleriniz varsa
söyleyebilirsiniz. Otuz kişi k ad a r olurlar. B u n la r geri ç e k ilm e süre­
cinde bölge bölge görev dağılım ı yaparak çekilm eye nezaret ederler,
sonrasında n o rm a lle şm e sürecine kadar da çatışmasızlığı denetlerler.
B unlar için yasaya falan gerek yoktur. T ü m ü y le m eşruiyeti esas alır­
lar. Çünkü g erektiğ inde yasalarla çatışacak bunlar. Ö yle bir yasayla
d enetim altına almak doğru olmaz.
S. D em irta ş: B iz önerim izde bu Akil İnsanlar Heyetinin de yasayla
komisyonun çalışmasının bir parçası haline getirilmesini öneriyoruz.
A. Ö calan : Yok, o tehlikeli olabilir. B unu yasayla k u r m a k devletle
arasında b a ğ k u r m a k olur. Sivildir ler, m eşruiyeti esas alırlar. Yapa­
cakları iş yasadışı değil ki zaten.
S. D em irta ş: B iz d a h a ço k da bu insanların h u k u k i güvenlikleri
açısından bunu d ü şünm üştük. Ç ü n k ü b u n la r ileride bu işlerd en dolayı
s uçlam alarla karşılaşabilirler.
A. Ö calan : Olsun, yasayla yapm ak tehlikeli olabilir yin e de. Zaten
bizim ö n ere c e ğ im iz yasalar çıkarsa onların güvencesi de dolaylı sağ­
lanm ış olur.
S. D em irta ş: T am am dır B a şk an ım , anlaşılıyor.
31
•*=Abhuûûah Ö ea û n n
S. S. Ö nder: Sanatçılar b u işe çok hazırlar.
A. Ö calan: Kadir İnanır olabilir. Kim seyi zorlam ak istemem, tabii
ki kendileri isterse olur.
S. D em irtaş: Yaşar Kemal gibi manevi ağırlığı olanlar da olabilir.
A. Ö calan: Evet, ama biraz sahada çalışacak kişilerden de olmalı.
S ağlık sorunu, yaşı falan. En az ın d a n ço ğ u n lu ğ u böyle olmalı.
P. B uldan: L a l e M a n s u r , Jülide K u ra l...
S. D em irta ş: S ezen A k su , Fazıl H ü sn ü E rd e m , Vahap C o şk u n ,
B ü ş ra E rsan lı, İH D ve M a z lu m - D e r B a şk an ları, T İH V gibi isimler
de olabilir.
A. Ö calan: Elbette, tabii kendileri istiyorsa niye olm asın, halta İs­
mail Beşikçi istiyorsa niye o lm asın? Z aten D an ışm a K urulunuzdadır.
T am am , siz bunları kon uşu n kendi aranızda.
S. D em irta ş: B iz b ir ça lışm a yapıp size getiririz B aşkanım .
A . Ö calan: B ana yen id en g elm en iz gecikirse heyet üzerinden g ö n ­
derebilirsiniz. (Heyet üyesine bak a rak ) M ü m k ü n d ü r, değil mi?
Y etkili: Tabii ki olabilir, m üm kündür.
A. Ö calan : Evet, bu böyle t a m a m olsun. Şim di b izim burada yap­
tığım ız işin bir hukuka ihtiyacı var. N edir o? P arlam ento bir yasa çı­
karacak ve bu yasadışılığa son verecek. Ç ünk ü b iz im yaptığ ım ız
işlerin hepsi yasadışıdır, öyle değil mi? İ ş t e M İ T ’in iki Müsteşarını
niye sorgulam ak istediler? Çünkü yaptıkları iş yasadışıdır, suçlur suç,
açıkça durum budur. Bakın, iz led im ben. H a lu k K oç çıkıp konuştu,
“Bu yaptığınız anayasaya aykırıdır, suçtur” dedi. D o ğru söylüyor, suç­
tur. M İT M üsteşarları neyle y a rg ıla n m a k istendi? V atana ihanetle.
A v ukatlarım ın otuzdan fazlası tutuklu. S iz vekil o lm a sa y d ın ız sizi de
alacaklardı belki. H ep im iz vatana ihanetle yargılanabiliriz. Bununla
ne dem ek istiyorum ? G a y rim e şru bir iş yapıyoruz d e m iy o ru m . A ma
yaptığımız işin hukuki b ir güv encesi olmalıdır.
B urada ön em li bir h u su sa d eğ in ec eğ im , bu konu çok önemlidir.
Bakın, geri çekilmeye karar veren benim. A m a ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezası alm ış bir m a h k u m ola ra k bunu hangi y etkim e dayanarak
yapıyorum ? B e n sadece bir m a h k u m u m . Bu tür kararları almam ve
uygulatm am yasadışı değil midir? Dolayısıyla geri çekilm eye dair ala­
cağı karar veya çıkaracağı k a n u n d a parlam ento beni nasıl tanım laya­
cak? Bu çok önemlidir. Ben m isyo n sahibiyim. Öyle deniyor, değil
32
mi? K C K ‘Ö n derliğim iz’ diye yazmış, halk ‘B a ş k a n ’ diyor, herkes bir
misyon biçiyor. B en de bu isyanı sonlandıracak kişiyim. B u nedenle
parlam entonu n beni nasıl tanımlayacağı önemlidir. D üşünsenize, ağır
cezalık bir m a h k u m parlam entonun g ü n d em in e gelecek bir öneri su­
nuyor! B u n u hangi sıfatla yapıyorum , bu yasal mıdır? Hayır, suçtur.
B u yasadışılığın bir şekilde giderilmesi gerekecek.
M H P ve C H P gece günd üz işte bu h u k u k dışıdır diye bağırıp ç a ­
ğırıyorlar. D o ğ ru diyorlar, haklılar. Siz hem en A dalet B akanına gidip
anlatın, bu yasadışılığın giderilm esi gerekir deyin. B ak ın, M İT M üs
teşarlarm ın dosyası h a le n savcıda duruyor. B u b ir darbeydi, çünkü
M üsteşarların yaptığının y asal dayanağı yoktur.
B e n im d urum um a dair ne olabilir? Örneğin infaz ertelem e olabilir.
C u m h u rb a şk a n ın ın da yetkisi var. Sağlık sorunları vesaire gerek çe­
siyle, sürecin sonuna k adar mesela. F akat bunun olabileceğini sa n ­
m ıyo rum tabii. S iz yin e d e b u n u A K P ile konu şm alısın ız. B u n u
k o n u şm a m ış o lm a n ız ı yadırgadım doğrusu.
S . S. Ö n d er: Sayın B a şk an , g eç en defa size kendi d u ru m u n u z u
s o r m a m ın nedeni buydu. Siz geçiştirdiniz. B e n ısrarla ü çü n c ü defa
so ru n c a siz ce v ap verdiniz.
A . Ö calan: D oğru, ben öyle ev hapsi, a f falan o lm a z d edim orada.
S üre çle zaten h ep im iz ö zg ü rle şe c e ğ iz dedim.
Sırrı. Siz böyle söyleyince, biz d e bu konuyu bizim konuşm am ızı
istem iy o rsu n u z ş e k linde yorum ladık.
A. Ö calan: D oğrudur, tam am . Siz yine de bu konuyu A d ale t B a ­
kanıyla konuşun.
S. S. Ö n d er: Sayın B aşkan, b ilm em dün akşam A dale t Bakanını
iz leyebildiniz mi?
A. Ö calan : Yok, fazla bir şey izlem iyo ru m .
S. S. Ö n d er: A d a le t B a k a n ı geri çekilm eyle ilgili bir yasanın p ar­
la m en to n u n g ü n d e m in e g eleb ileceğini söyledi. B u çok çok önem li
bir g elişm eydi aslında.
A. Ö calan : Ö yle mi dedi?
S. D em irtaş: Evet, bu şekilde bir yasa çıkarılabileceğini ifade etti.
Biz de m e k tu p ta size bu öneriyi yapm ıştık. G eçici bir yasa olabilir.
P arlam ento bunu yapabilir.
A. Ö calan: T am am , o halde netleştirelim. B enim d u ru m u m (sü-
33
ız  b İu M a k Ö c a û titı
reçtcki m is y onum u n ta n ım la n m a sı), geri çekilm e, Irak’ta gerillanın
d u r u m u (çekilm e sonrası), bütün bunlar bir şekilde kan u n a dahil edil­
melidir. B e n im rolüm ü ve silahlı gerillayı y asa dahiline sokacaklar.
Z aten bu o lm a dan geri çe k ilm e falan olm az. Sayın Adalet B a k a n ın a
selam larım ı söyleyin. Z a te n sürecin b aşında o n a yazdığım bir m e k ­
tupla başlam ıştık. “M H P , C H P bu kanuni b o şlu ğ a d ayanıyorlar ve
haklılar. A K P dc onlara karşı böylelikle açık veriyor” deyin. Bu konu
on la r için de önemlidir. Sizi de vatana ihanetle suçlayabilirler. Ivır
zıvır şeyler için kanun y a p a n parlam ento, b öy le ö n e m li b ir konu için
niye kanun yapm asın? Bir isyanı bitiriyoruz, değil mi?
H erk es N e w r o z ’d a geri ç e k ilm e için k a ra r bekliyor. A m a karar
ben im verm e m le olm uyor ki. S ank i bazıları ç a k tırm a d a n çıkıp git­
sinler diyor. Ç a k tırm a d an geri çe k ilm e o lu r m u ?
2 0 0 6 ’d a b ir yetkili “S üreç ilerlerse en son s ıra sa n a g elec ek ” d e ­
mişti. Ö n ce beni katm ak istemediler. Örgüt, gerilla, halk ayağım ı boş­
altıp beni m e c b u r b ır a k m a k istediler, sahte ö n d e r lik le r y a ra tm a k
istediler, türlü şeyler denediler. A m a olmadı, b aşaram adılar. Şimdi
d o ğ ru olanı yaptılar ve b e n im le başladılar. B u h atadan vazgeçtiler,
bunun öyle kolay olmadığını gördüler. Beni tüm güçlerden soyutlayıp
bana geleceklerdi. Bu, tarihi hataydı. K C K operasyonları da öyle. Dış
güçlerin kom plo dayatm asıydı. M a a l e s e f B aşb ak a n a d a kabul ettir­
diler. O da b un a geldi.
G ü n e y ’d e k i le r ü z e rin d e n d e n e d ile r, B D P ü z e rin d e n denediler,
O s m a n -B o la n üzerinden denediler. S onra B u r k a y ’ı ve benzerlerini
denediler, olm adı. Şim di değişti tabii. Ağır da olsa tlim bunları aş­
maya çalışacağız. Dün gelenlerle bunları biraz konuştum. O nlara da
söyledim. Ben de ça lışm ak istiyorum , a m a ellerim bağlı nasıl çalışa­
yım d e d im . Ellerim işte bu yasayla açılacak. B u p a rla m en to kararı
kilittir. Yasal çözüm ü bulacağız, bu kom plo baş aşağı ola ca k.
P. B u ld a n : K a n d il’in geri çekilm eye ilişkin kay g ılan var. “ Kısa
sürede o la c a k b ir şey değil, b ir a z d a h a z a m a n a ihtiyaç o la c a k ” diyor­
lar. Zaten m ektu p la rın d a da bu var.
A. Ö ca la n : Senin K an d il’d eki gözlem in ne sayın S üreyya?
S. S. Ö n d er: Sizin geliştirdiğiniz perspektife dair b ü y ü k bir netlik
ve kararlık var, esastan ço k teknik itirazları var. H atta K aray ılan bunu
biraz da gülüm seyerek söyledi: “Y ahu koşarak çeki İsek d e bir iki ayda
34
çıkamayız. Hatta bir iki bölge var ki m e vsim koşulları nedeniyle yaz­
dan önce çekilm e başlam az. M ayıs ayında karların erim esi falan işleri
zorlaştırır” gibi teknik itirazları da var. M e se la D e rsim bölgesini
ö rnek verdi.
A . Ö calan : Ben onlara cevap yazacağım zaten. Bu daha m ühim ,
bu k onuya geri dönelim . Tekrar hatırlatm ak için söylüyorum; B u k o ­
misyonlar ç o k m ühim d ir. Yani n e olacak? Bu kom isyonlar bütün s ü ­
reci gözleyecek, nezaret edecek. Sivil karakterlidir. O tu z k işid e n
oluşacak. A kade m isye n, m e d y a, sanatçılar, ö z g ü r vicdanlı insanlar,
istekli ve kararlı olanlar olmalı. D ö rt beş bölgede çalışacaklar.
Askeri olarak çıkış olurken, sivil olarak d ö n ü ş olacak. Yani sivil
insanların köylerine d önüşünden s ö z ediyorum . B u insa n la r köylerine
dönerken korucu, İİT E M artığı gibi unsurların tehdidi ile karşılaşa­
bilir. İşte bu ko m isyon b u geri d ö n ü şle re de nezaret edecek. S orun
çıktığı z a m a n so ru n u çö zecek. B u insanların bazılarının köyüne, m a ­
lına, n a m u s u n a el atılmış. Ş im d i geri d ö n d ü k le rin d e s o r u n la r ç ı k a ­
bilir. A yrıca B DP ve D T K sivil sa v u n m a birim leri örgütlem eli ve bu
tür saldırılara karşı hazırlığını yapm alıdır. İnsan h a k l a n k u r u m la n
gibi S T K ’lar da bu sü re ç te rol almalıdır.
S . D em irta ş: Bu sivil k o m is y o n lard a değişik e tn ik g ru p la rın temsiliycti olsa iyi olur. G eç en g ö rü şm ed e etnik kesim lere dair sö ylem ­
leriniz yanlış anlaşıldı.
A . Ö c a la n : Tabii ki olmalıdır, E rm e n ile r olabilir, M ahcupyan m e ­
sela.
S. S. Ö nder: M ahcupyan çok hevesli olmayabilir. Rakel Dink daha
uygun bir isim.
A . Ö c a la n : N iye olm a sın ? İstek ve heyecan ç o k önem lidir, biz
kimseyi zorlayamayız. Rum lar olabilir mesela, tabii isterse Yahudileri
tem silen İsh ak A laton olabilir. Ç erkezlerden de olabilir.
S. S. Ö n d er: Ç e r k e z l e r b i r çalıştay yaptılar. B en de davetliydim.
A nadil hak k ı istiyorlardı. D e r n e k o la ra k partim izi iki k ez ziyaret et
tiler, k atk ı su n m a y a h azırlar aslında.
A. Ö c a la n : O lsunlar tabii, niye olm asın. B u d ö n ü ş meselesi geri
çe kilm eden dah a önem lidir. Üç m ilyon insan göç etm iş, b u n la r yer­
lerine geri d ö n e c e k le r şimdi.
S. S. Ö n d er: O kon uda g eç m işte bir yasa çıkarıldı, biliyorsunuz.
35
t
^ A b iu M a iı Ö c a la n
A. Ö calan: Evet, biraz p a r a dağıttılar, A m a öyle olmaz. (S. Dem i r t a ş ’a dönerek) Kaç köy boş şim di?
S. D em irtaş: A slın d a d ö n ü ş ö n ü n d e resmi engeller yok. Belki bir­
kaç bölgede korucu tehdidi gibi d u ru m la r çıkabilir.
A . Ö calan: İşte ben de bu d u ru m la rı söylüyorum . B inlerce silahlı
korucu var, bunlar bir güçtür, bir savaş örgütlenm esidir. B u nun ta ­
m am en değiştirilm esi gerekir. Belki ileride bu kadrolar yerel kolluk
g ü c ü n e d ö n ü şü r (K orucuların k endisini değil, kadrolarını kastetti).
B u n lar özel harbin bir uzantısıdır şimdi.
T am am , ilk aşamayı, yasayı, kom isyonları konuştuk. Şim di ikinci
a şam a y a gelelim . Bu a ş a m a anayasal ve yasal süreçtir. B u rada
B D P ’ye görev düşüyor. Tabii anayasayı da konuşacağız. A m a ta h m i­
nim e göre bu anayasa kalıcı olm a y ac ak gibi. D a h a ç o k bir g eç iş ana­
yasası olacak sanki. Ö bür türlüsü zor görünüyor. O lursa iyi olur tabii,
niye karşı çıkalım. A m a 1921 A nayasası bir geçiş anayasası idi, s o n ­
rasında d a 1924 Anayasası yapıldı. İşte bu d e f a d a öyle olabilir. U zun
bir anayasaya da gerek y o k aslında. S ad ec e T ü rk iy e gibi ülkelerde
var böyle anayasalar. îngilizlerinki yazılı bile değil. A m erikalılarınki
12-18 m a d d ed ir. U zun uzun h er şeyi anayasaya y a z m a k anayasayı
yön etm eliğe çevirir. Sanırım kalıcı anayasa 2015 seçim leri sonrasına
kalır. Sayın C u m h u rb a şk an ı da benzer bir şeyler söyledi sanki,
S. S. Ö n d er: Sayın B a şk an , t a m da sizin cüm lelerin iz ve perspek­
tifinizle, neredeyse aynı ifadelerle Sayın K ışanak da bu anayasal sü­
rece bir ç ö z ü m olarak bu yaklaşım ı ele a lm am ız gerektiğini söyledi.
O d a geçiş anayasası önerdi zaten. Bu arada siz e selamı var. Giderken
bir kalem ve hatıra yazısı verebilirseniz çok mutlu olacaktır,
A. Ö calan : Gültan çok yaratıcıdır, kafası çalışıyor d e m e k ki, izli­
yorum .
S. S. Ö n d er: Ben de onun analitik yaklaşım ını G olda M e ir’e b e n ­
ze tiy o ru m zaten. Hikayeleri d e ço k benziyor,
A. Ö calan : (G ülerek) G ü lta n iyidir.
P. B u ld a n : K a n d i l ’in n o r m a l l e ş m e sürecine k a d a r baraj ve yol
projelerinin d u rdurulm ası talebi vardı,
A. Ö calan: A slında bu siyasi bir konudur, askeri bir konu değildir.
Biliyorum, bazı yerlerde d urdurm aya çalıştılar. B u konu tam bir felaket
politikasıdır, kapitalizm in b ü y ü k saldırısıdır. M esele enerji değildir,
36
parça parça A nad olu’ya el k o y m a projesidir, işgalden dah a tehlikelidir.
El koymanın değişik biçimidir. Sınırlarda mayınların temizlenmesi m e ­
selesini bir İsrail şirketine verdiler. Biliyorsunuz, bunlar hep birbiriyle
bağlantılıdır. Barajların ç o ğ u n d a da yabancı serm aye vardır. Bunlara
karşı askeri değil siyasi savaş yürütm ek gerekir. Siyasal savaş yurtse­
verlik savaşı, tarihe ve toprağa sahip çıkm a savaşıdır. B üy ü k kam pan ­
yalar düzenlemeliydiniz. Y ine de yapılabilir, çünkü biraz geri kaldınız.
B unlar çok önemlidir. Bu vadiler m edeniyetin d o ğ d u ğ u yerlerdir.
Dicle-Fırat vadisi böyledir. Şimdi bu vadileri suyla dolduruyorlar; ta­
rihi, geçmişi yok ediyorlar. B üy ü k düşünceyi örgütleyemiyoruz, yeni
hastalığımız budur. Bu kon u d a önlem almalı, herkesle işbirliği yapm a­
lısınız. Ilısu Projesine karşı büyük kampanyalar yapılabilirdi.
S. D em irtaş: A slın d a Ilısu’y la ilgili bazı k a m p a n y a la r yapıldı.
Bazı şirketler ihaleden çekildiler. Belli etkileri oldu aslında.
A . Ö c a la n : Yerli serm ayeyle d e olsa yaparlar bunlar. Ö n e m li ko
nulardır, takip etmek gerekir. Bazı yerler elden gitti tabii, geri dönüşü
bile yok artık. B o ta n ’dak iler de tehlikelidir, b u nla ra karşı kam p an y a­
lar yapm ak gerekir. S erm ayeden bun u n hesabını böyle so rm a k g ere­
kir. İki yol izliyorlar, bu H E S ’lerin d ışın d a b ir de tarikatları
kullanıyorlar. M esela A d ıy a m a n ’daki M e n z il... E sk işe h ir’de büyük
bir yer yapmışlar, böyle kam p gibi. M e n z il’indi, değil mi?
S. S. Önder: Başkanım, Eskişehir’deki kampın M cnzil’le alakası yok.
A . Ö calan: Ö yle mi? A d ıyam an köleleştirildi. E kono m i, tarım ne
d u ru m d a ?
S. S. Ö n der: Kent faizci tefecilerin eline geçm iş durum da, B u n d a
tütün ekim in in sınırlandırılm asının büyük payı oldu. Eccvit, Kemal
D e r v i ş ’i göreve ça ğırdığında, "on günde on y a s a ’ ç ıkarılm a sı şartı
koşmuştu. Bu yasaların birincisi tütün ekiminin sınırlandın İması hakktndaki kanundu. B ütün T ürkiye’de toplam beş yüz bin tütün üreticisi
vardı. B unun iki yüz kırk bini K ürt coğrafyasındaydı. B u kaynak ve
kültü r kesilince kentler tefecilerin ta h a k k ü m ü n e girdi. Faiz ilişkileri
ahlakı da ç ürüte n bir işlev görüyor.
A . Ö calan: A d ıy am an ’a eğilmelisiniz. B u nu S a b ri’ye de söylerdim
hep. Sayın Süreyya, sizin babanız da T İP d ö n e m in d e İl Başkanlığı
görev in d e bu lunm uş. O ra d a b ü y ü k m ü c a d e le var. Bir Alevi a ydın­
lanması y a ş a n m a lı. .. Sen sinem ayla da bunu anlatm alısın.
37
'G=4b2uM ak Ö eaSan.
S . S. Ö nder: Sayın B aşkam ın, önümü?,deki d ö n e m sinem aya d ö ­
nec eğim . B ü tü n bunları g erç ekle ştirm e k gerek. O alanda b ü y ü k bir
boşluk var.
A . Ö calan : Hayır, hayır. S enin için sin e m a ikinci sırada olmalı.
S en siyaset yapmalısın. Bu durum sana s in e m a d a d a bir k o ru m a sa ğ ­
lar. B e n U lucanlar’da Y ılm a z d a görüştüm . O z a m a n İbrahim Tatlıses’e öfkeliydi. “B izim değerlerimizi kıym etsizleştiriyorlar” diyordu.
B ü y ü k projeleri vardı. Y ılm az tam bir Kürt’tü, am a A n ad o lu sineması
yapamadı. Sen de sinem a yapm alısın, am a siyaseti bırakm adan. M e ­
sela K ü r t k ad ın ın ı an latm alısın . B u n u y a p a b ile c e k d u ru m d a sın .
K adın m e se le si h ak k ın d a beni kavramışsın. E trafına yetenekli insa n ­
ları alm alısın. K u ru m sal b ir yapı haline getirin. B ir şirket olabilir. (S.
D e m i r t a ş ’a dönerek) S iz de desteklem elisiniz. S en d e siyaseti, gaze­
teciliği, kültürel çalışm aları ve sinem ayı bir arada yürütm elisin. Üç
dört boyutlu bir adam olacaksın.
P. B u ld an: 8 M a rt etk inlikleri ç o k iyi geçti. Ö zellikle bölgede çok
görkem li ve co şkulu e tk in lik ler yapıldı. K a dınların barış m esajları
ç o k net ve kararlı b ir şekilde verildi.
A. Ö calan: Kadınlar özgürleşmelidir. Köleliğe göz d ik e n kadınları
hiç sevmem . O rtadoğu’da kadın yükselm ek zorundadır. Sizin durum u­
nuz ç o k zor. Nasıl özgürleşeceksiniz? Kadınların d u ru m u n a çok üzü­
lüyorum. K endinizi özgürleştirm elisiniz. Kadın evin içinde olunca
köleleşiyor. B a z ı erkeklerde karılaşm a var. Halil Ataç, A llah belasını
versin, bir karı yüzünden ne hale geldi. Binlercesi kadın alıp kaçtı.
B otan, O sm an, hepsi aynı. İki tanesi dürüst çıksaydı böyle olmazdı.
(P e rv in ’e dönerek) Eski yaşamınız ortada. Feodal bir baskı vardı.
A m a şim di siyaset yapıyorsunuz. Siyaset alanında iyisiniz. Kadınları,
kızları özgürleştirin. Şu anda kadınların durum u iyi. Şu andaki kadın­
ların d u ru m u n d an m em nu num . Kadın özgürlükçüsü olm ak lazım. Ka­
dına b iç im vermeyi ahlaksızlık sayıyorum. Kadının ‘x w e d a ’sı gerekir.
‘X w ed a’ kendi kendini doğurmadır. Ö zgü r kadın bir güneş gibi doğar.
Jin, Jiyan kelim eleri çok anlamlıdır. Kadınlar kudretli, ö z g ü r ve karar
sahibi olmalı. Kadınlar ban a müthiş bağlılar. Bu kadar bağlı olmayın.
Yüzde yüz b a n a bağlı kadın olmaz. Kadın değerli bir varlık. Jin-Jiyan
kelimeleri bunun için değerlidir. B enim her söylediğimi bir tabu olarak
görmeyin. Ö z kararları olan kadınlar yetiştirin. Kadınların özglir yaşam
evleri, binaları olmalı. Yaşamı kararlaştıracağınız mekanlar olmalı. Mali
ton alm anızlazım . Çalışmalarınızın temeline özgür kadın arayışını alın.
T ekrar ed iyorum , k adınsız yaşam olm az. U m u tlu olun, e m e k har­
cayın, in an arak yapın. K adın tem elli çalışm a önemlidir. K adınlara
O rtad o ğ u ’da öncülük ediyorsunuz. A ncak bu şekilde lider olursunuz.
N a z a n ’a se lam söyleyin. Yazılarını b e ğ e n d im . Kadın dev rim in i iyi
kavramış.
S. D em irtaş: Başkanım , arkadaşlar B D P ’nin sizinle yürüttüğü ç a ­
lışm aya ve görüşm elere d eğ e r veriyorlar. Ancak gerillanın ikna edil­
mesi için doğrudan temas olm ası gerekliliğinden ısrarla sö z ediyorlar.
B u n u n hangi yöntem le olabileceğini belirtmiyorlar, am a mutlaka ol­
malı diyorlar.
A. O calan : B u n u anlıyorum , am a birinci a ş a m a için zor gö rü n ü ­
yor. İkinci aşam a için bun u ben d e isteyeceğim. S a d e c e Kandil ile
değil, gazeteciler vb. kim selerle de te m a s ım olmalıdır.
S. D em irtaş: Net olarak anlaşılın diye soruy orum : T em as derken
bu kişilerin adayı ziyaret etm esini m i, yoksa başka b ir m e kaniz m a yı
m ı kastediyorsunuz?
A . O calan: Şim di Ö calan çıksm , a f falan deniyor. B ir d e f a b e n a f ­
fedilecek bir suç işlem edim . İkincisi, ban a bu hafta, b u ay dışarı çık
deseler, ben burada kalm ayı tercih ederim . Ç ü n k ü koşulları o lu şm a ­
dan ç ı k m a m m ü m k ü n de değil. B e n siyasi davası olan bir ada m ım
ve bu yüzden buradayım. Ç ık ac ak sa m da bu çıkış siyasal gelişmelerle
olacaktır. A m a bu yaz A d ada bazı m ekan değişiklikleri olabilir. D ah a
geniş bir m e k a n a geçebilirim . G ele n m isafirlerim le to plan tı yapabi­
le ce ğ im d a h a geniş bir yer olabilir. Belki de inşa atın a b aşlanm ıştır
burada, b ilm iyorum . O z a m a n K a n d il’d e k ile r de bu yaz b uraya gidip
gelebilirler belki. H a tta e n son silah bırakm a gibi şeyler bir kongreyle
olur. B e n im bizzat kongreye k a tılm a m gerekebilir. A m a şim di bu tür
şeyleri dayatm ıyorum .
B u ra d a se kre larya için bazı yardım cılar gerekebilir. B a sın s ö z cü ­
lüğü, d a n ış m a n la r falan ihtiyaç olabilir. B elki h u k u k d a n ışm a n ları
gibi şeyler. A v u k atlar ya da vekillerle te k başına y ü r ü m e z b u işler.
S ağ lık koşulları için doktorlar, tahlil vb. şeyler için d a h a donanım lı
sağlık ihtiyaçları olacak. B e n bunları heyete söyledim. S i z d e bunların
üstünde d urun.
39
*= Ab2uM ak ö e a İa n
Ben Nevvroz’d a o k u n m a k ü ze re bildiri h azırlıy oru m . B ira z ağ ır
teorik bir bildiri olacak. Bu belgeyi hey et d a h a sonra size verecek.
İyi h a z ır la n d ım diye d ü ş ü n ü y o r u m . B e ş sayfa falan olabilir. B u n u
K ürtçeye de çevirirsiniz. İki kişi o k u r b unu? K i m l e r olabilir?
S. D em irta ş: Biz a c a b a b ir b a r ış an a sı o ku y ab ilir mi diye d ü şü n ­
dük. Ya da M a z lu m D o ğ a n ’ın ablası var, o da olabilir.
A. Ö calan: O n la r da olabilir tabii. A m a şöyle yapalım : T ü rk ç e
olan ın ı sayın Sırrı S ü re y y a o k u su n , hitabeti iyidir. T a m a m m ı?
(S ırrı’ya gülerek) Ufak tefek redakte edebilirsin, h atta y ap m anı isti­
y o ru m . Ş im d id e n kabul ediy orum . O ld u m u?
S. S. Ö n d er: G ü venin ize la y ık olm a y a ç a lış aca ğ ım d a n şüphen iz
olm asın.
A. Ö c a la n : K ü rtç e o la n ın ı k im okuyabilir?
S. D em irta ş: A h m e t beyin Kürtçesi iyidir, okuyabilir.
A . Ö calan: E vet, K ü rtçesi iyi olabilir, a m a o k u m a k farklı tabii.
P ervin h anım ın K ürtçesi nasıl, okuy abilir m isiniz?
P. B u ld an : Evet B a şk a n ım , okuyabilirim .
A. Ö calan: T am am , o halde b u n la rı böyle netleştirdik. P erv in h a ­
n ım ın hitabeti ve ses to n u iyidir,
K a n d i l ’e de b ir m e k tu p y az ac ağım , b u n u d a heyet siz e v e r ir götü­
rü rsü n ü z , cevabını da b ana iletirsiniz.
S. D em ir ta ş: Bir d e b a ş la n g ıç ta yazılı bir m u ta b a k a t m e tn i ö n e ­
riyoruz, b u da g üven ce olabilir.
A. Ö calan : K o n u ş tu ğ u m u z yasa çık sa yeter, m u ta b a k a t m etnine
gerek k alm az. B u a ş a m a d a k im s e böy le bir b e l g e n in altına im z a
atm ak istem e z. Z aten b iz şim di m ü zakeren in başlangıcını hazırladık.
Asıl m üzakerenin resm ileşm esi yasa çıktıktan so nra olacak.
Bu arada Roboskili ailelere selamlarımı söyleyin. Tabii onların d u ­
ru m u dramatiktir. A m a şunu da yapabilseniz iyi olur: M a d e m biz bir
barışm adan söz ediyoruz, b u genel barışın bir prototipi olarak Roboskili
aileler ile A K P ’yi bir araya getirip bir uzlaşma sağlayabilirsiniz. A nla­
dığım kadarıyla Roboski m eselesi A K P ’yi çok zorluyor. Bunun diğer
faili meçhuller, kirli olaylarla anılm ası daha doğru olur. Diğerlerinin
unutulup bun un tek başın a ifade edilmesi doğru olmayabilir. Zaten bah­
settiğimiz komisyonlar işte hep bu tür geçmiş karanlık olay) arı araştıra­
cak. B un u n gibi yüzlercesi, binlercesi var. Belki C um huriyet tal ihindeki
40
tü m bu tür olayları katm ak gerekecek. Savaş B uldan, M e h m et Sincar
cinayetleri önemli cinayetlerdir. Biz M ustafa S u p h i’lerden alacağız; ta­
rihin yarısıdır, önemlidir. Bazıları “P K K ’nin işlediği cinayetler ne ola­
ca k ?” diye soruyor. Evet, biz bu ndan d a kaçm ayız, bunlar d a araştırılır
tabii. Şemdin, Hogır gibi unsurların yaptığı bir sürü şey var.
(Sırrı’ya dönerek) 30 M a r t’ta K ızıldere ve A n k a r a ’d a bir a n m a ya­
pılabilir. B e n im ad ım a b ir bildiri k a l e m e alırsın. İç in d e b u A n ad o lu
barışını sağlam a çabalarını sizin an ıların ıza ith a f ed iy o ru z diyebilir­
siniz.
Şim di tekrar ikinci aşam a ya dönelim . Bu a ş a m a m ücadeleyi siya­
sallaştırm a dö n em id ir aynı za m a n d a. “G erilla çıktı, terör bitti, b arış­
t ık ” diyecekler. H ay ır, b u böyle değil. G u a te m a la ö rn e ğ i var; işte
ateşkesten s o n r a m üc ad e ley i siyasallaştıram adıkları için trajik şeyler
o ldu, tam bir çöz üm gelişmedi. IRA örneği d e biraz böyledir aslında.
S a d e c e silahlı m ücadeleye son verm iyoruz. A nayasa, y a s a talan, b u n ­
lar d a ta m a m . A m a asıl dem o k ra tik siyasal m ü c ad e le ve bu n u n inşa­
sını yapıyoruz. B ir a z d a n d ö r t ö n em li şeyden söz e d e c e ğ im b u n u n la
ilgili. B u n la r siyasallaşm anın inşası için ç o k önem lidir.
B a kın, 1925 s o n r a sı Misak-ı M il li’n in p arç ala n m ası aslın d a K ü rt
parçalanm asıdır. Bu felaket asıl K ürtleri ilgilendirir. M usul-K eı kük,
H a le p ’in kuzeyi falan, b u n la r hep K ürt bölgeleridir. O d ö n em aslında
p a r la m e n to d a bulu n a n K ü r t vekiller, “K ü rt co ğrafy asın ı böyle d ışa ­
r ıd a b ırak a m az sın ız” diye k ıyam eti koparıyorlar. B u n ların iyi anla­
şılm ası la zım . B i z le r O rta d o ğ u K o n fe d e r a s y o n u d e rk e n b u n u n
yeniden canla n d ırılm a sın d an söz ediyoruz. D av u to ğ lu ’n u n D iy a rb a ­
k ır mesajlarını t a k ip ettim, olum luy du. B iz im d ed iğ im iz şeylere ben­
z e r şeyler söylüyor. G erçeği görüyorlar tabii. B iliyorsun uz, A B bir
K ö m ü r-Ç e lik B irliği o la ra k b aş lad ı, sonra bu g ü n le re k a d a r geldi.
B i z im c o ğ r a fy a m ız için d e su böyledir. D ic l e - F ı ıa t suları tıpkı
K ö m ü r-Ç elik B irliğ i’n i n yol açtığı b ü tü n le şm e n in a rg ü m a n ıd ır as­
lında. Biz kim seyle d ü şm a n o lm a k istemeyiz. Bu birlik Türkiye, Tı ak,
Suriye ve L ü b n a n ’ı kapsar. B e n im buraya getirilm em biraz d a bunun
so n uc udu r. B e n Kül tlerin teslim alınm ası a d ı n a b u ray a getirildim.
B ir m üd det sonra T ürk-İslam cılan teslim alm ak için Fettullah G ü le n ’i
P ensilvanyaya aldılar. N ihayetinde aynı am a c a y ö n elik iki ayrı o p e ­
rasyondur. A n la ş ılıy o r m u?
41
•*=4bduiûah Ö caûan
S. D em irta ş: Ö n ce k i g ö rü şm ed e aktarım larınız yanlış anlaşıldı;
C e m a a t ’e d ü şm a n lık ve k a rşıtlık gibi yorum landı. G e lm e d e n ön ce
Sırrı S üreyya bazı tem silcileriyle görüştü. Onlar d a bunu tam anla­
yam adıklarını, tedirgin olduklarını söylemişler.
S. S. Ö nder: Evet, Ekrem D u m a n lı’yla görüştüm. B u n u n nedenini
anlayam adıklarını, B a h o z E r d a l’ın C e m a a t ’e yönelik sert a ç ık la m a­
larıyla d a birleşince kaygılandıklarını, A K P ile anlaşıp kendilerine
y ö n e lm e k gibi bir niyetlerinin o ld uğunu düşündüklerini aktardı.
A . Ö calan : B a h o z E rd a l’ın açıklam aları m ı olm u ş? D ik k at ed il­
mesi lazım. A slında bu d ö n e m d e herkesin birbirine karşı kullanacağı
dil ve üsluba dikkat etmesi gerekir. C e m a a t ’le ilgili şeye gelince, o
dedikleri gibi değildir. B iz kendilerine O r t a d o ğ u ’da dem okratik itti­
fak bile te klif ettik, değil mi? Ö y le d ü şm a n lığ ım ız falan olm az. S öy­
leyin, G ü l e n ’i en iyi anlayacak olan yine benim. H atta kendisi “ Sulhta
hayır vardır” demişti. Ben d e ayn en katılıyorum. O da barışı destek ­
liyor. O r t a d o ğ u ’da d em o kra tik bir uzlaşı sağlayabiliriz,
İkinci aşamayı konuşm uştuk. Bu ta m a m e n sîzlerle ilgili. Anayasa,
yasalar falan.
S. D em ir ta ş: Biz anay asadan ö n c e bazı yasalarda dem o k ra tik r e ­
form lar olabilir diye öneriyoruz. S eçim barajı, P artiler K anunu , ifade
özgürlüğü, Terörle M ü c ad e le K anun u, C eza K anunu, G österi K anunu
gibi bazı yasala rda kapsamlı reform lara ihtiyaç vardır. B un lar y ap ı­
lırsa anayasayı y ap m ak d a kolaylaşır. B iz im bu konularda p a rla m e n ­
toda çok sayıda teklifimiz var. C H P de kısmen buna d es tek verebilir,
Bu dem o k ra tik siyaseti de güçlendirir.
A. Ö calan: Yani an a y asad an ö n c e b unlar yapılsa iyi o lu r diyorsu­
nuz.
S. D em ir ta ş: Evet, bu önemlidir.
A. Ö ca la n : Siz d a h a iyi bilirsiniz tabii ki, sizin u z m a n lık alanınız,
buna siz k a r a r vereceksiniz. S ö z ü n ü ettiğiniz yasalar önem lidir, d e ­
ğişmesi çok iyi olur. Savaş sonrası T M K vb. yasalar artık ya kalkmalı
ya da m in im iz e edilm elidir. Bunları siz konuşur, k a r a r verirsiniz.
Arkadaşlar m ektuplarında yine “Anayasada Kürt-Türk halkı geçsin”
diye belirtm işler tabii. B u n u bir kez daha anlatıyorum. D evlet üyeliği
ile ulus üyeliği ayrıdır. Vatandaşlık devlet üyeliğidir, o rada etn isite yok­
tur. U lus üyeliği etnisiteyle ilgilidir. O rada da doğrudan etnik kimlik
42
yazması b a ş k a tartışmaları beraberinde getiriyor. Yok şu yazıldı, bu
yazılmadı gibi, K C K ’nin önerisi doğrudur, a m a ta m olm amış. B en O s ­
manlI kültürel varlığını miras olarak esas alıyorum. Bu da şu şekilde
olabilir: “T ü rk iy e ’nin bütünlüğü çerçevesinde talih te n miras kalan m il­
letleri zenginlik olarak kab u l ediyoruz.” Ayrıca “Bölgesel ve toplumsal
kültürler (inançları, Aleviliği vb. kastediyorum ) kendini ifade etme,
örgütlem e, dayanışm a hakkına sahiptir” gibi bir d ü z e n le m e olabilir,
Biz bu unsurları taşıyan to p lu m a Türkiye Ulusu diyebiliriz.
S. D em ir ta ş: B i z im size s u n d u ğ u m u z ce v ab ın ekinde anayasa
ö nerilerim iz d e buna b en z er önerileri bulabilirsiniz.
A. Ö calan : T am am , bakacağım,
A n ay a sad a ü çüncü önerim iz ise bölgeler ve kültürlere kendilerini
ilgilendiren k onularda referandum hakkının tanınmasıdır. A slında bu
bir tür özerkliktir. Şim di birçok ülkede b ö lg e le r bu şekilde referan­
d u m a giderek kendi geleceklerini belirliyorlar. B unlar anayasada ol­
m alı, b u n u n la b irlikte yerel y ö n e tim le r refo rm u da y apılm alı. Bu
şekilde yerel m eclislerin ekonom i, yerel güvenlik, eğitim, kültür, sağ­
lık vb. konularda söz hakkı olmalı. İşte anadilde eğitim de bu şekilde
çözü lür. Siz anadilde eğitimi getirip taleplerin başına koyarsanız tı­
karsınız. Oysa anadilde eğitim işte yerel yönetim in yetkisine bırakıldı
ını, o nu sen çözersin zaten. B iz T ürk çed en vazgeçm eyelim , a m a a n a­
dilim izden de asla vazgeçm eyeceğiz. B u k o n u la r da böyle anlaşılsın.
Şimdi b enim le barış y apacaklarsa bu bir yasayla başlar, ben im ö z ­
g ü rlü ğ ü m de a n c a k böyle adım adım gelişir. B u yasayı çıkarsınlar,
süreç ilerlesin. (Y ü k s ek sesle gülerek) Size dem okratik siyasetin nasıl
yapılacağını göstereceğim bu yaz. B u söz ettiklerimin ta m a m ı hukuki
boyutlardır. Şim di siyasi boyutu anlatacağım . B u ra d a dört konferans
ön eriy o ru m . Bu konferanslar en kısa z a m a n d a to p la nır ve n o r m a l­
leşm e sürecine k a d a r çalışırlar.
1DTK ö n cü lü ğ ü n d e Kuzey Saha K ürt Konferansı, Bu konferansa
bütün K ü rt bileşenleri davet edilebilir. A K P ve C H P ’liler dahil, B ur
kay, Sezgin, E n sarioğ lu , hepsi davet edilebilir. G e lm e k istiyorlarsa
gelirler. B u konferans M a x m u r ’d an d önüşlerden gerillaya k ad a r h e p ­
siyle ilgili k ara rla r alır, B e n im tek başım a barış kararı a lm a m yetmez.
B u n u n siyasal inşa sürecinin ortaya çıkması gerekir. Üç yüz kişi olsun
istiyorlarsa, yüz elli-iki yüz, kaç kişi olacaksa fark etmez. D iyarbakır
43
‘*^4 i 2uûÛak iÖeaİan
m e rke zli olur. N o rm a lle şm e d ö n e m in in en ö n e m li siyasal aracıdır.
K ürt S o ru n u n u n Siyasal Ç ö z ü m Konferansıdır.
2- H D K ’nın ö ncülüğünd e Batıda aynı konferan s yapılır. B u rad a
da T ü r k i y e ’nin tüm ünü ilgilendiren talepler takip edilir. Yeni anayasa
dahil, hep bu konferans ta ra fın d a n önerilebilir. D e m o k r a s in in sol
ayağı bu şekilde in ş a edilebilir. D iyarbakır Konferansı için söyledik­
lerim ayn en burası için de geçerlidir. İki konferans dayanışm a ve iş ­
birliği iç in d e olur,
3- Aynı çalışm a A vrupa için de yapılır. İsmini kendileri b elirlesin­
ler. D ern ek , federasyonlar falan dar geliyor. Teslim T ö r e ’nin bu ko­
n uda haklı bir serzenişi vardı. Bu çalışm alara kendisi de katılabilir.
H D K ’n in A v ru p a ayağı da katılabilir. S ad ec e K ürt-T ürk değil herkes
olabilir. A v ru p a ’daki potansiyel enerjiyi ortaya çıkarabilirler. M etin
A yçiçek eski arkadaşım dır, selam söyleyin, k atk ı sunabilir, Bunu Zübeyir o n la ra iletin. M e k tu b u n cevabı biraz gecikebilir, ama onlar ha­
zırlıklarını yapm aya başlayabilirler.
4- S o n u n cu su da G ün ey K ü rt U lusal Konferansıdır. İşte hep ko­
n u ştu ğ u m u z o konferanstır bu da. E rb il’de olabilir. A raplar ve Türk
m e n le r de katılabilir. S ınırlara d o k u n m a d a n K ü rtlerin ilişkisi nasıl
ola ca k, işbirliği nasıl olacak, bunu belirler. O rta d o ğ u K onfe d erasy o­
nu nun ilk adımı gibidir, A h m e t beyler bu çalışm aya da katkı sunabi­
lirler.
Ü ç ü n c ü aşam a ya ilişkin, ik in c i a ş a m a n ın ne k a d a r süreceği
A K P ’nin hızına bağlıdır. Belki bin yıldır ilk defa bu topraklarda k a p ­
samlı d e m o k ra tik le şm e n in kapısı aralanıyor. T ürkiye Soluna söyle­
yin, öyle m arjinal düşünm esinler.
S. D em irta ş: E şb aşkanların hepsinin, vekillerin, p arti yöneticile­
rinin, en son gelirken g ö rd ü ğ ü m ü z için de S eb ah a t T u n c e l’in selamı
vard ı.
A. O c a la n : S e b a h a t’in p e rform an sı iyidir. S elam söylersiniz, İle­
ride yeni partinin başına geçebilir m i? E rtu ğ ru l da olabilir, Sırrı da
olabilir. Ben s a d e c e ö n e r iy o r u m tabii, bunları siz kararlaştırırsınız.
S. S. Ö nder: S ebahat ve E rtuğ ru l bu ko nuda b e n d e n d a h a iyidirler.
S. D em ir ta ş: E ş b a ş k a n la r o la ra k heyetle burada y a ptığınız bazı
gö rüşm elere bizzat k a tılm a m ız bazı pratik faydalar sağlayabilir. A y­
rıca biz Adaya gelecek isimleri hiç b ir za m a n sorun etm edik. A m a e ş -
44
'^ )m îa iı ^ A le Û a tı
b a ş k a n la rın gelm esi k u r u m s a l tem siliyet a ç ısın d a n ö n e m lid ir diye
düşünüyoruz. Z aten siz de başta böyle belirtmiştiniz.
A . O ca la n : Yasa falan çıkar, süreç ilerlerse eşb aşk a n lar da gelir.
D iğer vekilleri de g ö rü rü z m utlaka, izne bile tabi olm az. Sizin d o ğ ­
rudan heyetle yaptığım görüşm elere katılm anızı k abul etmeyebilirler.
A ma sizin de ayrıca m utlak a heyetle dü zen li bir tem asın ızın olm ası
gerekir. (Yetkiliye hitaben) Ö yle değil m i? S izin de bu ilişkiye açık
olm a n ız gerekir.
Yetkili: B en ifade etseydim ancak bu şekilde güzel bir c ü m le k u ­
rardım . D o ğ r u d u r efendim.
A. O ca la n : Ayrıca Hakan bey entelektüel biridir. Z a m a n za m a n
o n u n la görüşebilirsin iz. F ik ir söylerler am a dayatm azlar. M İT r e ­
form a uğradı, değişti artık.
P. B u ld an : Aysel T uğluk ark a daşım ızın da selam ı vardı. A v ru ­
p a ’dan Z übeyir, Rem zi, Sakine K arakoçan, M iz g in A m ed, M uzaffer
Ayata arkadaşlar var. S ize selam ları vardı. H ediyelerini de size getir­
dik.
A. O calan: Z a h m e t etmişler, te şekkü r edersin, selam larım ı söyle.
S akine K arakoçan yaşlanm ış mı? O da diğer Sakine gibidir herhalde.
Ç alışıyorlar tabii. Selam söylersiniz. M uz affe r k en dine dikkat etsin.
O n a dayatılan teslim alma girişimidir. S ak in e’ye yöneldikleri gibi yö­
n elm ek de isteyebilirler. A slında K andil’de adam v u rm ak zordur, ama
A v r u p a ’da kolaydır. H ep si d ikka t etsinler.
(D em irtaşa d ö n ere k ) K andil’d ek i g ö rüşm ede diğer arkad aşlar niye
y oktu acaba? B ir sorunları yok, değil mi? C e m i l ’in, Ali H a y d a r ’ın,
R ıza onların sağlık du ru m la rı nasıl? G örev versem kabul e d e r le r mi
acaba ? Eski iki B e s e arkadaş vardı: B e se E r z in c a n ’la diğer Bese. N e
yapıyorlar acaba?
S. D em irtaş: H içb ir sorun olm adığını biliyoruz. T a m bir bütünlük
içind e olduklarını söylüyorlar. S ağlıklarının da u y g u n o ld u ğ u n u sa­
nıyoruz.
A. O calan : T a m a m , o za m a n b e n y azarım belki.
S on ola ra k herkese se lam ve sevgilerimi iletiyorum.
18 M art 2013
45
4b2uiM a fy c a ia tt
Bastırılan solun önünü açıyoruz
A. Ö calan: H oşgeldiniz, nasılsınız?
H eyet: H oş bulduk. Siz nasılsınız?
A . Ö c a la n : Her zam anki gibiyim , ciddi b ir s o r u n yok. N asılsam
öyle o lm a y a d e v a m e d e c e ğ im , son n e f e s im e k a d a r d a böyle o la c a ­
ğımS. D c m ir ta ş: Ö n ce lik le herkesin selamları var. Yarın d oğum g ü ­
nün üz, h epim iz d oğum g ü n ü n ü z ü kutluyoruz.
A. Ö calan : H a evet, ço k önem li değil aslında, halkın niye k u tla­
m a lar yaptığını anlıyorum tabii.
S. D em irta ş: Şu a n d a o n b inlerce insan yollarda, A m a r a ’ya doğru
gidiyor. K u tla m a la r yapılacak , h e p s in in de size selam ve sevgileri
var.
A. Ö calan : T am am , tabii ki anlıyorum . O zaman bu konuyla b aş­
layalım. Siz de bunu kısa bir m e saja d ö nüştürüp yarın o ra d a o k u tu r­
sunuz.
H erkese selam ve sevgilerim i iletiyorum. B e nim a ç ım d a n kişisel
bir d o ğ u m günü o lm a k ta n ö te , bir halk bu günü kendisinin yeniden
doğ uşu o la ra k a n la m la n d ır m a k istiyor. Ben de böyle y aklaşarak s e ­
lamlıyorum. Bugün artık onurlu bir barışın im kanı her za m a nkin den
d a h a fazla artm ıştır. Ben bu süreç için bugü ne k a d a r ü stü m e düşeni
fazlasıyla yaptım , y apıyorum . A n ca k bun dan sonrası halkın işi ve
g ö revid ir Gençler, kadınlar ö rgütlenerek teoride, p ratikte, ideolojik
açıdan, s ö z ü ve e y l e m i y le ö z g ü r yaşam ı y a ra tm a k o n u s u n d a d ah a
fazla ç a lışm alıd ır. Boş yere bir tek d am la kan akm asın istiyoruz.
46
.1
K im se birbirini boş yere incitmesin. B u n u n la birlikte kim se boş yere
birbirini kandırm ayı, aldatm ayı da dü şü n m e sin . Bu tem elde herkesi
bir kez daha selam lıyorum , Bu çerçevede yazarsınız,
P. B uldan: K adınların hepsinin özel se lam ı vardı, Ayrıca doğum
g ü n ü n ü zü kutluyorlar.
A. Ö calan: Sağolsunlar. Kadınların gerçek y aşam a geçişi bu günle
bağlantılıdır. K a d ın la r için ö zg ü r yaşamı yaratm ak için uğraşıyorum.
D ün yada benim kad a r kadın meselesi ile ilgilenen yoktur. K adınlar
da bu sürece aşkla katılmalıdır.
S. D em irtaş: K ısa a ktarım la rım ız o la ca k B aşkam ın,
A. Ö calan : T am am , ö n c e sizi dinleyelim.
S. D em ir ta ş: Sizinle yaptığ ım ız son g ö r ü şm e d e n bu y a n a d ö r t
defa Adalet B akanı, H akan bey, Beşir Atalay ve Yalçın A k d o ğ a n ile
çeşitli tarihlerde görüşm elerim iz oldu. Bu gö rü şm elerde ağırlıklı o la ­
rak çizdiğiniz p e rsp e k tif d o ğ ru ltu su n d a M eclisin alm ası gereken k a ­
rarları, çıkması gereken yasayı, A kil İnsanlar m eselesini konuştuk.
A. Ö calan: O kısım larla ilgili bazı şeyler söyleyeceğim bugün.
S. D em irtaş: T am am B a şk an ım . Sanırım tartışmaları izlemişsiniz.
H ü k ü m e t çevreleri varılan m u ta b a k a t dışında bazı çerçeveler ortaya
koyunca biz ısrarcı olduk. O nlar da bir çözüm formülü üzerinde sü ­
rekli çalıştıklarını söylediler, A n c a k tartışm aların geldiği n oktada h ü ­
k ü m e tin y a k la şım la rı k a y g ı uyandırdı, A y rıc a sizin y a z d ığ ın ız 21
M a rt tarihli m e k tu b u d o k u z gü n so nra bize v erm e k istediler, A m a
hem geç verildiği h e m de tartışm alar yeni bir noktaya d o ğ r u gittiğin­
den hareketle m e k tu b u alm ad ık . Sizinle g ö rüşm ede n bu m e k tu b u a l­
m ayacağım ızı ve ilgililere iletm eyeceğim izi belirttik.
A. Ö calan : D o ğru, haklısınız tabii. G e lm e n iz iyi oldu, K aygılan­
m a k t a haklısınız elbette. G e ç v erilin ce siz de g ö r ü ş m e k istediniz.
Z aten bu konu için buradasınız. D ü n yine heyet geldi, tekrar bu ko­
n u la n konuştuk. Bazı şeyler yazdım, bazı şeyleri ek olarak y a z a c a ­
ğım . K on u şu ru z bunları. Başka aktarım var mı?
S. D em ir ta ş: K C K ’nin açıklam aları oldu, K arayılan ve C e m il
B a y ık arkadaşların sürece dair d eğerlen dirm eleri oldu. S izin ç a ğ r ı­
nız ın gereğini yerine g e tirm ek için ken d ilerin in hazırlık yaptığını,
a n c ak H ü k ü m e tin ve M eclisin d e üzerin e düşeni yapm asını bek le­
diklerini, bunlar o lm a d a n gerillanın b ir tek geri adım atam a y a c a k la ­
47
*o4bt)uM iatı Ö caûan
rını belirttiler. G e lm e d e n önce herhangi bir aktarım ları var mı diye
h a b e r gönderdik. Selam ları vardı, aktarım larının yaptıkları aç ık la m a
çerçevesinde o ld uğunu belirtmişler.
A . Ö calan : T am am , konuşacağız.
S. D em irtaş: C e m a a t ’e ilişkin m esajlarım ız Sırrı bey ta rafından
yüz yüze iletildi. O nların da bir m üd d e ttir A B D ’ye davetleri var. Sizi
Fettullah G ü le n ’le gö rüşm eye davet ediyorlar.
A. Ö calan: K im i? O n ların mı daveti var?
S. D e m ir ta ş: Evet, M a y ıs ayı içerisin d e bir etkinlikleri var.
A B D ’de sonrasında bir g örüşm e o lsa iyi o lu r diyorlar.
A. Ö calan : Yapılabilir tabii. Siz, Sırrı bey falan olam az mı?
S. D em irta ş: Biz kapıları kapatm adık, am a d eğerlendireceğim izi
söyledik. D iğer arkadaşlarla da tartışıyoruz. Sırrı bey u ça ğa bin e m i­
yor, o n edenle g id e m ez . A m a d eğerlendireceğiz bu durum u.
A. Ö calan: Oldu, siz karar verirsiniz artık.
S. D em irta ş: A vukatlarınızın da, hem tutuklu olan ların hem de
b ü r o d a şu anda çalışan b irk a ç arkad aşın selam ları vardı. Tabii av u ­
katlar d a haklı olarak artık kendileri için de g ö rü şm e olanaklarının
açılm asını bekliyorlar, S izin hu k u k i sorunlarınız için gerekecek bu.
Ayrıca tutuklu olanların d a d u r u m u n u n ele alınması gerekiyor,
A. Ö calan : Siz de b üro dakiler ve içerdekilere selam larım ı söyle­
yin. D o ğ ru tabii, artık bundan sonra avuka tla n m ın da gelebilmesi ge­
rekir. S ad ec e onların değil, geri çekilm e başladıktan sonra artık başka
kesim lerin dc, gazeteciler, aydınlar ve diğer bazı arkadaşların da bu­
raya gelm esi gerekir.
S. D em irta ş: 30 M art K ızıldere şehitleri anıldı, b ir m esajınız b u ­
rada o k u n d u .
A. Ö c a la n : Sırrı bey yazacaktı.
S. S. Önder: Yazdım sayın B aşkanım . A nkara ve İstanbul’d a geniş
sayılabilecek bir katılım la m esajınız iletildi. B u yıl K ız ıld e re ’de y a ­
pam adık.
A. Ö calan: N e d e n yapm adınız, önem liydi. P rovokasyon end işe­
siyle m i?
S . S. Ö n der: H D K v e B D P o r ta k k a ra r aldı. D H K P - C ’ye yapılan
o p e ra sy o n sürerken, K ız ıld e re ’de onlardan d o ğ ac ak bir gerginliğin
sürece d c , sizin m e sa jın ız a da zarar verebileceğini d ü şü n d ü k . A n ­
48
k a r a ’daki anm aya M. K em al K aç aroğlu ve O k ta y E tim a n da katıldı.
M esajınız ayakta alkışlandı. İ stan b u l’da Yurtsever G en ç lik to plantı­
sında Sebahat arkadaşım ız ta rafından okund u.
A . Ö calan : Oldu. B u önemlidir.
S. S. Ö nder: K ızıldere m e k tu b u n u b eğendiniz mi? İstediğiniz k o ­
ordinatları içeriyor m u y d u ?
A. Ö calan: H enüz okum adım , Buraya gazeteler günlük olarak gel­
miyor. Toplu getiriyorlar. Yedi sekiz günde bir toplu o la ra k geliyor.
E m inim güzel ve çarpıcı olmuştur.
S. D em irtaş: Akil İnsanlar H eyetine dair sayın B a ş b a k a n ’ın y a k ­
laşımları dar oldu. Bir ikna heyeti olarak görüyorlar. B iz isim ö n e r i­
lerimizi sunduk. B u ra d a sizinle tartışm aları gerekiyordu.
A . Ö calan: Evet, sanırım 49 kişi olacak. A m a öyle dedikleri gibi
d a r olm az. B u n la r tıka n m a lara karşı da devreye girecek, sürec in s o ­
n una kadar rol oynayacaklar, öyle olur zaten.
S. D em irta ş: S an ırım 62 kişi olacak diye açıkladılar. B iz yola ç ı­
karken yapıldı açıklam a.
Y etkili: 63 kişi oldu.
A. Ö ca la n : Ö yle mi oldu? N iye, yedi b ö lg e yedişer kişi değil mi?
Yetkili: Hayır, d o k u za r kişi oldu.
A. Ö calan : B un ların görevi önem lidir, Akil İnsanların devreye
girmesi kabul edildi, ön em lid ir bu.
S. D em irtaş: Parlam entoda bir araştırma komisyonu kurulm ası ha­
zırlığı yapıyorlar. Yasayla değil önergeyle kurmayı teklif edecekler.
A . Ö calan: Olabilir, onları da konuşacağız.
S. S. Ö nder: Bu arada izninizle bir hususa değ in m ek istiyorum,
Nevvroz’da yazdığınız m e k tu p küçük bir kesim dışında herkeste şok
etkisi yarattı ve o lu m lu bir etki bıraktı. Ç izdiğiniz genel bir perspektif
olarak kabul gördü. K an ım ca bund an sonra som ut pratik ön erm e lerd e
b u lu n a n ikinci bir m e k tu b u n zam anıdır. D a r bir fanatik miliiyetçiulusalcı çevre d ışın d a kim se karşı çıkmadı.
A . Ö calan: Y ü zy ıllık h esabı g örüyoruz, d a h a n eler neler söyleye­
ceğim . K im le rd ir bu fanatikler?
S. S. Ö nder: Fanatik olanlar ırkçı ve ulusalcı K emalist d a r bir çer­
çevede,
A. Ö calan: Sol nasıl karşıladı?
49
T^4b2ul£ah ö ca û a n
S . S . Ö n d er: Soldaki d u r u m u ikiye b ö lm e k gerekiyor. Yaraltığı
şo k etkisiyle sarsıldı herkes. Bir kısmı tem kinli yaklaştı. B ir kısmı
hayal kırıklığı ile içindeki K e m a lis t’i a ç ığ a çıkardı. Biz birinci elden
bilg ilen d irm e le r yapıyoruz.
A. Ö calan : T em kinli y aklaşanlar k im lerdir?
S. S. Ö n der: O ğ u z h a n M üftüoğlu, M elih P e k d c m ir vb. Ö D P çe v ­
releri. T K P vb. çevreler d a h a vahim yaklaştılar.
A . Ö ca la n : N asuh M ita p ne yapıyor?
S. S. Ö nder: O ben im M a m a k ’tan cezaevi arkadaşım . D iğerlerin­
den d a h a onurlu vc d irengen bir cezaevi çizgisi vardı, a m a şim di
m ü nzevi b ir hayat yaşıyor.
A. Ö calan : B iz bu süreci S olu n d a önünü aç m a k için yürütüyoruz.
Sol dirilecek, bastırılan solun ö n ü n ü açıyoruz. O n ların d a legalleşm esi gerekiyor. Burjuvazi z o r ile bastırdığı için biz illegaliteyi s e ç ­
m e k z o r u n d a kaldık. Y o k s a n orm al olan legalitedir. P arlam enton un
ileride yapacağı ç a ğ rıy la sol da legalleşecek. A K P m uhafazakardır,
diğerleri milhyetçi-ulusalcı. A ra d a m u a zz am bir boşluk var. Sol bunu
doldurabilir. Mustafa S u p h i’lerden b u y a n a sofa yapılanların hesabını
soracağız. Ben sol gelenekten geliyorum. A m a sosyalizmi bilimsel
ele alıyorum.
S. D em irta ş: N e w r o z ’d a o k u n a n m esajınız güçlü etkiler yarattı.
Tartışmaları izlemişsiniz. Özellikle İslam bayrağı altında yaşama dair
yaptığınız tespitleri bir gelecek vizyonu olarak d a r yorum layanlar k o ­
n u y u b aşka şek ilde ele aldılar.
A . Ö ca la n : Evet, b u n u istism ar ed e n le r o luyor tabii.
S. S . Ö n d er: Siz A levileri bir kültü r o larak tanım ladınız, am a bu
ç o k anlaşılm adı.
A. Ö c a la n : Ben İ s la m ’ı b ir kültür, m ezhep leri de bu kültürün bir
parçası ola ra k a lıy o ru m . B ilim se l olarak y aklaşıyorum . İ s l a m ’ı ya­
şayan biri d eğilim , a m a kaba an ti-din ci de değilim . H alk ım ız ın en
temel kültürü-geleneği olarak değerlendiriyorum . S on d o k u z y ü z yıl­
dır m e z h e p fark lılık larım ıza r a ğ m e n birlikte yaşıyoruz. K apitalist
m o d e r n i té s o n d ö n em lerd e korkunç bir düşm an lık yarattı bu çevreler
arasında. İttihat ve Terakki, sonrasında C um h u riy e t kadroları d a bunu
yaptı. E lb e tte Alevileri anlıyorum . K orkm uşlar, yeri gelm iş dağlara
sığınmışlar. A m a artık öyle Y avuz d ö n e m i gibi, Kuyucu M u rat Paşa
50
d önem i gibi o lm az. F a k a t onlar d a gidip Ş a h a sığınm ışlar, Ş ahın Şii
politikalarına d a d e m o k ra tik diyem eyiz elbette, hcgem oniktir. Ş aha
g itm ek aslında yozlaşm aktır. A lcvilere Siinnilerden d a h a fazla say­
g ım ız var. Ama biz A levicilik yapam ayız. K ü rtçülü k de yapam ay ız,
T ü rk ç ü lü k de. H ep si sonuçta faşiz m i besler, y o k sa ırkçı oluruz.
B u n d a ısrar etm ek b o zg u n a yol açar. O rta d o ğ u ’da milliyetçilikte ısrar
k im seye kazand ırm az. B o z g u n a yol açar. Ö rn e ğ in T a şn a k m illiyet­
ç iliğ i... Bakın, sonuçları ne oldu.
B en biraz buradaki tarihsel gerçeğe d ikka t çekiyorum . E rm e n ile re
soykırım a kadar g ide n uygulam aların zem inini oluşturan işte biraz
d a bu Taşnak milliyetçiliğidir. B u n la r İttihat ve T e r a k k i’nin k u r u lu ­
ş u n d a bile y e r aldılar, biliyorsunuz. B e n bu k o n u la rd a kitap y a z a c a ­
ğım zaten. B u s ü r e ç te E r m e n il e r e d e yol açıyoruz, A n a d o lu ,
K ü rd is ta n to p r a k la r ın d a y aş a m a k istey e n ler ö z g ü r c e yaşayacaklar.
Akıllı bir E rm eni olsaydı bunlar olmazdı. Yaralarını kendilerinin d eş­
mesi gerekir. M a h c u p y a n ’ı d a ben ö n erdim , Erm eni karşıtı değilim .
M illiyetçilikle O rta d o ğ u ’d a ne devlet k u ru lur ne b aşka bir şey yapılır.
Buna izin vermezler. Aleviler için d e bu geçerlidir. Alevilerin d u r u m u
acıdır. Dağılmışlar, sol etrafında o n l a r d a parçalanmışlar, A v ru p a’ya,
o ra d a n oraya gitmişler. B iz Aleviliğin de halkım ızın temel bir kültürü
olduğunu biliyoruz, bunun farkındayız.
Y etkili: A levilerin ço k fazla bir tepkisi olm adı sanki. S a d e c e Tun­
celi İl B a şkanınızın bir tavrı oldu.
S. D em irta ş: Hayır, onun istifasının b u n u n la alakası yok. O ra d a
kongre kararı almıştık. Bazı örgütsel sorun lar yaşıyorduk. Kendisi de
kongreyi b e k le m e d e n istifa etm ey i tercih etti. B un un Alevi ta rtış m a ­
sıyla ilgisi yok. A m a bazı Alevi k uruluşları, d erne kleri b u tartışm ayı
yürüttüler.
A. Ö calan: B D P ’d e n ayrılmadı yani, görevinden ayrıldı.
S . D em irtaş: D o ğ ru d u r B a şk an ım , öyle oldu.
S. S . Ö n der: İşin ilginç tarafı, b u it i r a z e d e n E r m e n il e r d e , A lev i­
le r d e b iz e b u g ü n e k a d a r bir tek o y vermediler. E rm e n ile r A K P ’ye,
A leviler ise C H P ’ye o y verenlerdir. Bir tür Stockholm sen drom u gibi.
A . Ö calan : (G ü lerek ) M aalesef. Biz yine d e onlara ça ğ rım ız ı y a ­
palım, bir tek E rm e n i bile olsa bizim için önemlidir. Ben İslam cılık
y a p m a m , a m a bu k ü ltü rü i n k a r d a etm em . Bilimsel so sy a liz m b u n u
51
^zÂbiuM ah fy c a İa J t
gerektirir. Biri b iz im le b arış da, savaş da y a p a c a k s a ciddi o lm alı.
B u n u devlete de söyledim . Siz savaşı d a ciddi y ap a m a d ın ız dedim.
Belki teoride ciddi k u rg u lad ın ız, am a K ürdistan coğrafyasına uyarlayamadınız. Askeri çizg ilerin d e başarısız oldular. Ben kim seye d ik ­
tatörlük y a p m a m , bilim sel sosyalistim , savaşı d a barışı da ciddi
yaparım, b a ş k a bir şeye tenezzül etm em .
Kandil de askeri çizgiyi uygulayamıyor. D ü şü n ü y o r a m a uygulayamıyor. Bağlıyız diyorlar, bağlılık aslında sadece kendilerini g ü ç ­
lendirir. Bakın, S u riy e ’de olaylar başladığında Kandi l’in herhangi bir
kararı var mıydı? H e r iki cep heye k atılm a dan , o ra d a H P G ’yi de
ö z g ü n ö r g ü tle m e k ara rla rı var m ıy d ı? E m in im yoktu. A m a benim
d a h a ö n c e , iki yıl ö n c e söylediklerim den y o la ç ık a r a k belli noktaya
getirdiler. A slın d a K a n d i l ’in bu k o n u d a yaptığı fazla bir şey yok.
F azla yaratıcı da olamadılar. O ra d ak i halkım ız b a n a bağlıdır, onlar
bu noktaya gelm esinde başat rol oynadılar. H ase k e için söylüyorum,
ç o k önem lidir, O rayı Ö S O ya da B a a s ’a asla bırakm asınlar. B unlar
ele geçirirlerse katliam yaparlar. H ase k e eld en giderse s o ru m lu lu k
onlardadır. H aseke için de bir ö z s a v u n m a o lu ş m a lı. S adece Kürtlerin
değil, oradaki A raplar ve S üryaniler dahil herkesin savunması yapıl­
malı, S o n ra A f r i n ’e d o ğ ru ilerleme olabilir. Z aten ö n üm üz deki g ü n ­
lerde S u riy e ’deki d u r u m a dair heyetle konuşacağız, Bazı kararlar
alacağız herhalde. Yeni olu şa ca k S u riy e’de bizim kiler b aşat rol o y ­
nayacaklar. O ra d a özerk bölgeler olur. Kürtler, Aleviler, hatta A raplar
için de ö zerk bölgeler o la c a k gibi. İsviçre’deki gibi ö ze rk bölgeler.
Kürt S o ru n u ve D e m o k ra tik U lus Ç ö z ü m ü adlı kitabı m dakilerin
u y g u la n m asın d a Kandil ve BD P çok gerideler. O r a d a yazılanlar her
an haya ta geçirilm elidir. Y a p m a z s a n ız s a d ec e la fa za n siyasetçiler
olursunuz. Bu yaşım d a b ile sanatta, e k o n o m id e vb. nasıl uygulana­
bileceğini iyi gösteririm . Ü zü le rek söy lü y o ru m ki, D iyarba kır gibi
bir yerde nasıl olu r d a m ilyonlarca işsize çare b u lu n m a z ? B ulacaksı­
nız işte, y a p a m ıy o ru z d e rse n iz basit birer adam olursu nuz. O ra d a si­
yaset y a p a n la r avare avare geziyorlar. P ra tik te b ü tü n bu kesim leri
k a p ita liz m e karşı ö rg ü tle m ek gerekir. S endikalar falan b o ş işler ya­
pıyor. Köyler şehirlere dolm uş, bunları örgütleyip kapitalizm in k a r ­
şısın d a d ik m e z s e n iz ç ö z ü m b u la m a z sın ız , ça y -k ah v e solcusu
olu rsu n u z. M evsim lik işçiler işte ta T ra k y a ’ya gidiyorlar. Ç ocuklara,
52
o kızlara, bunlara çok yazık değil m i? Ne k a d a r kötü. B unlara karşı
direnm e olmalı işte.
Tam am, silahlı m ü c a d e le y i b itir iy o r u z d e d ik . A m a dem o k ra tik si­
yaset alanının m u a zz am görevleri var. B akın, kapitalistler ç o k iyi ça­
lışıyor. D iy a r b a k ır ’a gelişleri nasıldır, görüyorsunuz.
O zam an A h m e t ’e, A ysel’e bu n la rın hepsini yazılı verdim . B e n
S uriye’ye g ittiğim d e bir k u ru ş param yoktu, öyle o la naksızlıkla ilgili
de değil. G ücü d o ğ ru örgütlerseniz, örn eğ in U rfa to p ra k la n tek b a ­
şına o n tane H o lan d a eder.
M e k tu b u m d a o la ca k bunlar. Z ihniyet olarak kendinizi yenileyin.
Ö y le eşbaşkanların tek başın a zihniyetinin d eğişm e sin den söz e t m i­
y o ru m . Tabana kadar bu olmalıdır.
B uradan h e m e n konferanslara geçiyorum .
1- D iy a rb a k ırm e rk e z li konferanstır. H izbullah, Burkay ve b enz er­
leri, kim istiyorsa gelir. S on aşam aya kada r görevini sürdürür bu k o n ­
ferans.
2- A nkara merkezli H D P ’nin yapacağı konferanstır. Solda ortaya
çık ac ak boşlu ğ u çok iyi d eğ e rle n d irm e le ri gerekir. Y apam ayanlar
o lursa m utlaka genç sosyalist arkadaşları d a katsınlar.
3- A v ru p a ’da yapılacak olandır, çerçevesini belirtm iştim zaten.
4- Hevvler merkezli olanıdır. Ç o k önemlidir, Misak-ı Milli çe rçe­
vesinde yaklaşmalıdırlar. S uriye’dekiler de katılır. Araplar, T ü rk m en ler, Süryaniler, k im varsa katılır. Sınırların d e ğ işim in d e n falan söz
etm iy o ru m . İşte Z ü b ey ir dem işti ya, H o la n d a - B e lç ik a sınırı gibi
e s n e k olur.
P. B u ld an: K ad ın lar olarak da konferanslara hazırlanıyoruz. Barış
Konferansı ve O rta d o ğ u Kadın K onferansı hazırlıkları var.
A. Ö ca la n : B en O r t a d o ğ u K onferansı ö n e re c e ğ im am a şim d i
d eğil. Kadınlarınki d ah a çok b u n a hazırlık gibi olur. Türkiye, Suriye,
Irak, L ü b n an ilk etapta b öyle bir birlik kurabilirler. Dicle-Fırat suy u
b u birliğin esası o lu r gibi. H içbirinin sorunu te k b aşın a çöz ü le m ez .
Kürt sorunu, Suriye sorunu çözü lm e d en T ürkiye nefes bile alamaz.
K adınlar da bu tem elde konferanslarını ele alabilirler. K adınsız
yaşam olınaz, a m a mevcut kadınla da yaşam o lm az dedik. Erkeği Ö l­
dürm ek adlı kitabım da bunları ele aldım. “Ya benimsin ya toprağın” d i­
yorlar, “ Sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etm e” diyorlar, fşte bu
53
•^A U buM ah öcaÛ an
k a d a r korkunç bir kültür var. K adın çalışm alan önemlidir. D aha önce
‘kadın yaşam merkezleri’ demiştim. Kadın kolektifi diyebiliriz. K adın­
ların ekonomi, sosyal paylaşım çalışmaları olmalıdır. Erkeklere g üven­
meyin. Erkeklerin kadından anladıkları ‘al birini k a ç ’tır. Kadın olm ak
müthiş bir şey. Aile yok olsun demiyorum. Erkeği Ö ldürm ek kitabımda
iyi anlaşılır. Sonsuz b o şa n m a lafımı yanlış anlamayın, Kadınla müthiş
yaşanılabilir, Bunlar yanlış değildir. Hz. A yşe’nin “Allah’ım, beni kadın
değil bir taş olarak yaratsaydııı” sözü ço k önemlidir. Erkek dogmatiğini
yıkın. Bütün erkekler sizin çocuklarınız, fşsiz kadınlara öncülük edin.
Kadınlar güzel yaşayacak çocuklar doğursunlar, Mesele çocuk doğur­
m ak değil, o çocuğu yetiştirmektir. Y üzde kırk-elli kotasını bırakın. Üç
ya da dört kadın bir araya gelince çözüm üretin. Erkekler kendilerini
tannsallaştırıyor. Sizler de kadınlığınıza güvenin. K adınlar d a h a çalış­
kanlar ve d a h a az yalan söylerler. Kadınların yaşamsal çekici yönleri
vardır. Bu konu İslam’da d a yerine oturmamış.
S. S . Ö nder: Sayın B a şk an ım , İslam öncesi M ekke dokuz ailenin
tekelindedir. Kuran onlardan ‘b a h ç e sa h ip le ri’ diye bahseder. B u n ­
ların izni olm adan k im s e bir iş ku ram a z v e h e p b un la ra borçlandırılır.
Borcu nu ö deyem ey enlerin kızları M e k k e k erha nesind e serm aye y a ­
pılır. Kız çocukların ın ö ld ürü lm e si bundandır. M u h a m m e d buna iti­
raz eder. Tekvir süresi de bun u n için nazil olm uştur.
A. Ö calan: Hz. M u h a m m e d enteresan bir devrim cidir. Ç o k evlilik
yapm ış diyorlar ya, aslında çok evlilik değil; o r t a d a kalm ış olan k a ­
dınları alıyor yanma. Belki bir tür kendi örgütü gibi yaklaşıyor bu k a ­
dınlara. Y oksa s ır f cinsellik olarak d e ğe rlend irm e k yanlış olur,
P. B u ld an : Kadın K u rultayım ız olacak, B u n a dair mesajınız olur
m u B a ş k a n ı m ? ‘D e m o k r a tik k u rtulu ş, d e m o k ra tik y a ş a m ’ şiarıyla
yapılacak.
A . Ö calan : Olabilir, uygundur. B ira z önce anlattığım çerçeve yeterlidir. Ben kadınlar için a n c ak bu kadarını yapabilirim .
Peki, şimdi yasa meselesini konuşalım. Z am an ım ız daralıyor. A m a
önce söyleyeyim: Nevvroz bildirisinin içeriği benimdir. Diğerleri de
bazı tavsiyelerdir, dikkate aldım sadece. Bunları A KP yazm ış da ver­
miş ta rtışm a ların a karşı söylüyorum.
S. S . Ö n d er: E kle m e ve kısa redaktelere d air bir iki şey söyleye­
yim,
54
A . Ö calan: Biliyorum , iyi olmuş. Yarısı kada r bile ek lem e y a p a ­
bilirsiniz. Size güveniyorum . G ayet iyi olm uştu.
P. B uldan: Kürtçe tercüm e iyi olm adı. O k u m a d a da eleştiri aldım,
ö z ü r diliyorum B aşkam ın.
A. Ö calan : (G ülerek) H azırlığ ınız iyi olm am ıştı herhalde. O lur
böyle şeyler. Ben de hazırlıklı o lm a sa m aynısı olurdu. Ü zülm eyin,
d a h a iyisini yapacaksınız, em inim , K ürtçen izi de geliştirirsiniz her­
halde. T R T 6 ’d a izledim , m ü k e m m e l o k u d u n u z . B e n o lsa yd ım bu
k ad a r yapam azdım . K utluyorum . B und an so n ra d a siz okursunuz,
Leyla’yla ilgili de şunları söyleyeyim aklım a gelmişken. Barzani ve
Talabani ile ilişkileri olabilir, bir şey dem iyorum. Ama bir şey yapmak
istiyorsa, sağlığı da el veriyorsa, örgütlü hareket etmelidir. Örgütlü si­
yasete dikkat etsin diyorum. Ötesi oportünizm olur. B D P ’ye katılımı
olacaksa da örgütlü olur. Ö nüm üzdeki d ö n em konferanslar dahil görev
alabilir, G ü n e y ’deki hazırlıklarda görev alabilir. K endisine bir dayat­
m ada b ulunm uyorum , am a örgütlü pratik olm azsa olmaz.
En önem li konuya geliyorum: Parlamento ç a ğ r ıs ı... Bu konuya dair
ço k tartışm a yürüttük. S o n u ç ta ikinci aşam anın başlangıcı bu parla­
mento çağrısıyla olacak dedik. Nasıl olabilir mesela? Son kırk yılı, hatta
belki son yüz yılı alın. Şöyle denilebilir: “ T ü m yurttaşlarımızı ağır ç a ­
tışma ortam ından (İç savaş ortam ından da denebilir) hızla arınıp yasal
demokratik siyasete katılmaya ve üzerine düşen görevi yerine getirmeye
çağırıyoruz” gibi bir çağrı, bir karar olur. Gerisi sizin işiniz. Nasıl o la­
cak, bunlara siz bakarsınız. B u çağrı ikinci aşam ayı başlatacak. Bu
a şam a yasal-anayasal sürecin öne çıktığı bir aşamadır. Bu yeterli mi?
S. D e m ir ta ş: B a ş k a n ım , T B M M ’de böyle bir m e k a n iz m a yok.
M eclisin ‘k a r a r ’ şeklinde b ir t a s a r r u f m e kaniz m a sı yok içtüzükte. Ya
bir kan un çıkarır ya d a kom isyon kurar. Ö tesi bağlayıcı olmaz.
A. Ö calan : M eclis üçte iki ç o ğ u n lu k la bir karar alırsa nasıl b a ğ ­
layıcılığı olm a z? A n a y a s a bile değişir bu çoğ unlukla. H u k u k u tam
bilerek konuşm alısınız,
S. D em irtaş: Yasa yaparsa bağlar, a m a karar d e d iğ im iz şe y bir te­
m enni gibi olur.
S. S. Ö nder: B ir yol b ulm a y a çalışalım. Belki Meclis Başkanı da
bir yol önerir. K e n d is i de M e c lisin ö n ü m ü z d e k i d ö n em a ç ılışın d a
böyle bir şey yapabilir. D ö rt parti ortak bir önerge ile ancak M eclisten
55
*db1>uM /ıh Ö ca ia n
bir kınama ya da başka b ir temenni kararı alabilir. Bu da oturum a g e ­
çilm e d en önce oluyor, a m a b u n u n da bağlayıcılığı yok.
A . Ö calan: Peki, böyle bir şey meşruiyet sağlam az mı?
S. D em ir ta ş: Tabii ki m e şru iy et sağlar B a ş k a n ım , a m a yasala r
k arşısında bu kadar bağlayıcı olm az. Y ine de M e clis bu yaz T e m ­
m u z d a birlikte kapanacak, ayrıca E k im ’de açılacak,
P. B u ld an : Sayın Ç içek bu y az fazla tatil yapılmayacağını söyledi.
M eclisi çalıştırm a gibi bir yaklaşım ları var.
A. Ö calan : Tabii tatil kısa olm alı, belki on beş gün falan. O la ğ a n ­
üstü bir d ö n em d en geçiyoruz, M eclis de b una g ö r e çalışmalı,
B u Akil İnsanlar K o m isy o n u n d a kadınlardan başka k im ler o la b i­
lirdi?
P. B u ld a n : N az an Ü s t ü n d a ğ ’ı ö nerm iştik, alm am ışlar. Z ü b ey d e
T e k e r ’i önerdik, alınmış.
A. Ö calan: O nu ben de söylemiştim. Ayrıca parlam entod a Ç ö z ü m
Sürecini D e ğ e rlen d irm e K om isyon u k urac ak la r, bu da önem lidir.
İsimle ilgili sıkıntı çık arm ayacağız. A m a H ak ik a t K om isyonu gibi
çalışır, ya da onun ö n hazırlığı gibi. Ç ün k ü tartıştık, sorun olm am alı,
(Yetkiliye dö nerek) değil mi?
Y etkili: Evet, sorun yok.
A. Ö calan: M H P karşı çıkabilir, C H P gelse iyi olur, ikna etm eye
çalışın. G elm ez lerse ne yapalım. C H P ’ye, d em o kratikleşm enin bütün
m addelerini gün dem e alacak bir kom isyondur deyin, İşle 16 m adde
falan açıkladılar. Bunların hepsi bu ko m isyonun gü ndem e alacağı ko­
nulardır.
Son konu kend im le ilgilidir. B a sın a yanlış şeyler yansıdı. Ö calan
b ağ ım sızlıktan, federasyondan, özerklikten, b ilm em neden vazgeçti
dediler. Ben h iç b ir şe y d e n vaz g e ç m e d im . B e n im te m el gö rü şü m
şudur: Silahlı çatışm aya son v e rm e sıkı sıkıya yasal d em o k ra tik m ü ­
cadeleye sa rılm a ile olur. Bu y a s a çıktı çık m ad ı tartışm ası da m e sele
değil. Bunların hepsi sadece dem okratik siyaset aşam asının birer par­
çasıdır. Anayasal ço ğ u n lu k (330) ile M eclis b ir çağrı yapabilir sa n ı­
rım. (Biraz kızarak ) Beni şaşırtm ayın. Tarihi ç a tış m a sürecini so n a
erdirdik dediysem barış oldu dem iyorum , legal siyasete evrensel b a ğ ­
lılıktan ve m ü c a d e le d e n söz ed iy o ru m . H içbir şeyden vazgeçm edim .
Ben s a d e c e D e m o k ra tik T ü rk iy e o lm a d an bunların hiçbiri olmaz, z a ­
56
manı da değil, arabayı atın önüne koym ayın d iyorum . Ö n c e d e m o ­
kratik T ürkiye olmalı.
İşte bu dört konferans b ü tü n b un la rı tartışacak. H alk ne istiyorsa
aylarca tartışıp devletin ö n ü n e koyacak. Bu te m eld e biz d e m o k ra tik
siyasete katılıyoruz diyecekler. B u n u b en y a p a m a m ki, ben bunları
belirleyemem , Tanrı da değilim, Söylediklerim y a s a da değil, değil
mi? Konferanslar bunu belirleyecek.
K endim le ilgili, ö zgürlüğü m meselesi de T ü rk iy e ’nin d em o k ra tik ­
leşmesi ve K ürtlerin özgürlüğü ile bağlantılıdır. H alk ım ız ın ö zgür­
lüğü garanti altına alınırsa cezaevinin anlamı kalmaz.
Beni M a n d e la ’ya b e n z e tm e k de tam uymuyor. M andela e m p e r y a ­
lizmden icazetliydi. Paralel devlet beni giderek em p ery a liz m d e n ic a ­
zetli gibi g ö s te rm e k istiyor. B u k o n u d a r a h a tsız ım . Ben
em pery alistlerden ya d a devletten ö zg ü rlü ğ ü m ü s a ğ la m a la rım iste­
mem. O nlardan izin isteme p ozisyonuna g e lm e k istemem. Benim kisi
ancak halkın özgü rlüğ ü ile olur. Ö c a l a n ’a Ö z g ü rlü k P la tfo rm u gibi
bir şe y vardı. Ç a lışm aları saygındır, devam etsinler.
A m a koşullarım la ilgili, sağlık, g üven lik ve özgürlük ile ilgili bir
şeyler olmalı. Bir a f d e ğ il tabii. S a ğ lık ekibi, G en cay G ü rs o y filan
olabilir. K a r m a bir sağlık ekibi, yani bizim ön ere cek lerim iz ve o n la ­
rın sağlık ekibi. H e y e tle de böyle konuştuk.
S. D e m irta ş : Adalet Bakanı ile bu konuyu konuştuk. Sizin için daha
geniş bir çalışm a mekanı hazırlığı yapıyorlarmış. Size yardım cı olacak
birkaç m ah k u m u daha ilk etapta b uraya almayı düşünüyorlarınış.
A. Ö c a la n : T am am , kendisine selam söyleyin, açıklam alarını ve
ça lış m ala rın ı b eğ e n iy o ru m , B e n üst so lu n u m y o lla rınd an ra h a tsız
olan biriyim. D aracık hücrede yoğun çalışm a tem posu iç in d e çat diye
d ü ş tü m diyelim. Ne olacak o za m a n? S üreç facia olur, ben bunları
d ü şü n ü y o ru m , Sağlık ekibi ehek-up y apa bile ce k d o n a n ı m d a olursa
iyi olur. G ü v e n lik için bir şey d em iy oru m . Ben bazı arkadaşları bu
raya isteyebilirim . D ö rt kadın d ö r t e r k e k ism i hazırlasınlar, k im ler
o labilir diye b a n a getirirsiniz. Yaratıcı, çalışkan, biraz ban a yardım cı
olabilecek kişiler olabilir.
Beş sayfalık yeni bir m e k tu p yazdım . Bir de kısa bir ek yazacağım ,
h e m e n K a n d il’e götü rürsünüz. İki gün iç in d e de bana cevabını yaz
sınkır, getirirsiniz, Çabuk h are k et edin.
57
i.
rdb du û û a h ö e a ia n
M ektup da yazdım , yeniden organizasyona gidebilirler. B aşkanlık
K o nsey i için C um a, Ali H a y d a r sağlıkları yetiyorsa çalışırlar. H e p ­
sinde e şb a şk a n lık olur.
Tecrübesi nedeniyle Karayılan H P G ’ye gelir, Suriyeli arkadaşlar
bu dön em d e T ü rk iy e ’yi çok kavrayamayabilirler. A m a Karayılan y a ­
ratıcı olm alıdır, hakim iyeti ve denetim i olmalıdır,
S. D em irta ş: M e k tu p ta b elki yazm ışsınızdır, am a iyi anlaşılsın
d iy e soruyorum . Yeni bir k u r u m olarak B a şk an lık Konseyi mi ö n e ­
riyorsunuz, yoksa K C K Yüıditme K urulu için mi değişiklik d iyorsu­
nuz?
A . Ö calan : Mesela şim di ben O nursal Genel B aşkanım . K onsey
yani benim konseyim dışarıdadır. B u n u n bir B aşkanı olur. Her şeyin
üstündedirler. Yeteri sayıda kadın da olur,
S. D em irtaş: Şu a n d a K CK Y ü rü tm e K on sey i ve onun Başkanlığı
vardır.
A . Ö calan : T am am işte, b unla rda değişiklik olur.
S. D em irta ş: A m a siz Başkanlık K urulu gibi yeni bir k u ru m ö n e ­
riyorsu nuz sanki.
A. Ö calan: Hayır, niye öyle mi oluyor? Ben Başkanlık Konseyi der­
ken, bana bağlı ama hepsinin üstünde olan kuruldan söz ediyorum.
K ongra G e l’de Remzi devam edebilir, eşbaşkanlık olur. Sabri de
görev alabilir. Şim di ne yapıyor?
S. D em irta ş: K C K Y ü rü tm e K onseyine bağlı siyasal alan s o r u m ­
luluğu nu yürütüyor.
A. Ö calan : Y ü rü tm e d e d a h a etkili olabilir belki. D u ra n K alk a n
P K K S ekretaryasını, p a rti yazışm alarını yürütebilir. İşte eğitim den
tutun benim kararlarım ın anlatılması, kavratılması ve uygulanm asına
kadar planlam a yapabilir. O nu n d a bir e ş b aşk a n ı o lm a k zorundadır.
K a ra su ’nun teorik siyasi analiz yeteneği iyidir. Bu d ö n e m d e K C K ’nin
başın d a olabilir. Y azacağım bunları.
K JB de yeni d e m o k ra tik siyasete göre kendini yeniler, Buna göre
dö n ü ştü rü r herhalde.
P. B u ld an : İki B e se a rk a d a şı sorm u ştunu z. O nlar da çalışıyorlar­
mış. Ayrıca R onahi Serhat ve Sülbüs Peri var.
A. Ö ca la n : Ç alışan arkadaşlar eşb aşk a n lık ta görev alabilir, selam
söyleyin.
58
s
Bitti galiba.
S. D em ir ta ş: Sayın B a şb a k a n “ Çıkışlar silah sız o la ca k , silahlı
olanlarla güvenlik güçleri k arşılaşırsa görevlerini yapm ak z o ru n d a ­
dırlar” falan dedi, izlem işsinizdir belki.
A . Ö calan: Yok, öyle bir tartışma olmaz. İki günde cevaplarını yaz­
sınlar, bu cevaptan sonra konu aydınlanır. Ç e k ilm e d e n sonra BD PD T K bu alanlarda halkı koruyacak sivil ö rgü tle nm ele r yapar.
K oruculardan bir zarar gelirse sert darbe indireceğiz, Geri dönenlere
yardımcı olacaksınız. Evlerini yapanlar, yerleşenler zorluk çekmesinler.
Adalet ve İçişleri Bakanları ile beraber yürütebilm elisiniz bunları.
C evap g e lm e d e n diğ e r konuyu tartışm ay acağım . Ö yle silah bırak
git olm az. Büyük ihtim alle silahlar ve özel e ş y ala r alınacak, b irb iri­
m iz e g ö zü k m e d e n olacak, d ö n e m in ru h u n a herkes uyacak.
S. D em irtaş: Sizin merkezinde olduğunuz bir süreci yürütüyoruz.
A ma bizim de, K a n d il’in de sizinle görüşmesi halen hüküm etin iznine
bağlı. Bazen dışarıda yaşanan gelişmeler karşısında sizinle görüşmeden
inisiyatif kullanmak istemiyoruz. A m a bu da hüküm etin iznine bağlı.
O rtaya boşluklar çıkıyor, bu boşlukları da h ü k ü m e t kullanıyor. Belki
izne tabi olm ayan periyodik bir görüşm e im kanım ız olmalı.
A . Ö calan: Ç ekilm e başlarsa bunlar olabilir, belki gelenler olabilir.
( S ır n b e y e d ö n e re k ) A dale t B a k a n ıy la g ö rü şü n , ölüm sın ırın d a
o la n m a h k u m la r var. B ana m ektu plar geliyor. Şakran C e za ev in d e ve
T ekirdağ’da sürecin ca nına o k u m a k isteyen görevliler var. Zaten yasal
çerçevesi oluşturuld u. H asta m a h k u m la r k onusunda Adalet B ak anı
çok seri d av ra n m ak zorunda. K endisine se lam söyle, K C K tutuklularına d ö n ü k baskılar aslında süreci sabote etm eye d ö n ü k pro v o k as­
yo n la rd ır dersiniz. S iz d e b u lu n a n cezaevi ile ilgili bilgileri de bu
k a p s a m d a aktarırsınız.
S. S. Ö n d er: Biz sü rek li aktarıyoruz zaten. K ısmi bir duyarlılık
da var.
A. Ö calan : Peki, herkese se lam larım ı söylersiniz. Yakında yine
görüşeceğiz sanırım .
3 Nisan 2013
59
^ S b iu M a k (Öca&atı
Ekonomik sosyal ve estetik yaşamı
inşa edeceksiniz
P. B u ld an : B a şk an ım , nasılsınız?
A . Ö c a la n : B e n iyiyim, gö rd ü ğ ü n ü z gibi.
S. S. Ö n d er: B aşkanım , iyi görünüyorsunuz.
A . Ö calan: H er z a m a n iyiyim, iyi olacağız,
B u sefer vaktimiz çok sınırlı, sanırım aktarım larınız olacak. Sayın
Süreyya, K a n d i l ’e siz gittiniz. ( P e rv in ’e dönerek) Siz de A vru p a’ya
gittiniz. İzlenim lerinizi alacağım . M ektubu ok u d u m .
S. S. Ö n d er: T alim atınız üzerine h e m m e k tu b u verdik. H e m a k ­
tarım larım ızı yaptık, hem de herkesi ayrı ayrı izledim ve im kanlar el­
verd iğ in ce tek tek de k on u ştu m . Ö n c e lik le m e k tu p ta da
oku m uşsunu zdur. K a n d il’d e n bir heyetin sizinle d o ğ rud an g ö r ü ş m e ­
sini ö n em li buluyorlar. B u n u iki aç ıdan istiyorlar: B irincisi size olan
ö zlem leri, İkincisi gerilla ü zerinde olu m lu etki yaratacağı düşüncesi.
Ben d e d ö n e r d ö n m e z bu d u ru m u S adullah bey le g ö rüştüm . Bu
hemen yapılam ayacaksa, gerillaya d o ğru dan hitap ede n bir görüntülü
ses k aydının da şim dilik k aydıy la olabileceğini aktardım . Sadullah
bey K a n d il’d en bir heyetin g örüştürülm esinin görüntü den d a h a kolay
olacağını ve daha az risk içerdiğini söyledi,
A . Ö calan : Peki, o ra d a duralım. Bunu heyetle görüştüm . Z a te n
biliyorsunuz, benim de bu y ö n d e bir talebim ve m u ta b ak a tım vardı.
Bunu n için devlet kararı gerekli. G örüntülü olm az, sanal olmaz. B i­
rinci a ş a m a bittikten sonra belki. Bu, M e clis çağrısı o la ca k dedik ya,
talep d o ğ ru am a z a m a n la m a erken. Ş im di o lm az. İk inci a ş a m a d a
bunlar o la ca k zaten.
( S ı r r ı ’ya d ö n ere k ) M e k tu b u o k u d u m . G ö re v le n d irm ele rle ilgili
60
(D m taûı _ A )o tû a .tı
senin izlenimlerin neler? Nasıl karşıladılar. K a r a s u ’n u n sağlık sorunu
mu varmış? F o toğ rafta yoktu, Ali H a y d a r da yoktu. O nlarla da gö rü ­
şebildin mi?
S . S. Ö nder: G ö revlendirm ey e genel olarak bir itirazları yok. Bu
kon uda tam b ir m u ta b a k a t içindeler.
A. Ö calan: A nladım , tam am , oldu. Peki, K arasu rahatsızlığından
dolayı mı gelem em iş?
S. S. Ö nder: Sayın B aşkanım , K arasu ’ya bir itirazları yok. iki tane
durum var burada. Birincisi, sağlığı böyle bir yoğun luğu kald ırm aya
elverişli mi, bu ndan em in değiller. İkincisi, örgütte katılım ı ve tutum u
iyi durumda, B u n u özellikle b elirtm em izi istediler. Basın alanına ba­
kıyormuş. F ak at fiziksel olarak epeyce uzak bir m esafede olduğu için
gelm esi m ü m k ü n olm adı. B u n d a n d o la y ı bu g ö re v le n d irm e k o n u ­
su n d a kendi fikri de sorulam adı. K a ra su k o n u su bund an ibarettir.
A. Ö calan: C e m i l ’in sağlığı nasıl?
S . S. Ö n d er: Ben kendisine sağlığı nasıl diye ayrı olarak sordum .
Bir disk ameliyatı geçirdiğini ve sağlığının gayet y erin d e o lduğun u
söyledi,
A. Ö calan: K adınları görüdünü z m ü? K adınlar ne kadar yetkinler?
(Sırrı’ya d ö n e re k ) Sen ayrıca görüştün mü?
S. S . Ö n d er: S ay ın B aşkanım , sizin ö n erin iz üze rin e kadınlarla
ayrı g ö rü şecek tim zaten. A m a C em al arkadaş, kadınlarla bir görüşm e
y a p m a m ın ve onlara iz lenim lerim izi aktarıp sorularını c e v a p la m a ­
mızın iyi olacağını önerdi. Z aten R onahi ve S ülbüs arkadaşlar da biri
genişletilmiş katılım lı, diğeri dar olm a k üze re iki toplantı y a p m a m ı­
zın yerinde olacağını söyleyince bu görüşmeleri gerçekleştirdik. O n ­
ların alanına gittik.
A . Ö calan : O nların ayrı karargahı mı var?
S . S . Ö n d er: Ayrı dağları bile var.
A . Ö calan : (G ülerek) Ç ok iyi, ç o k iyi. Peki, gözlem in ne? B enim
d e m o k ra tik siyaseti e s a s olarak k ad ın ların o m uz lam ası gerektiği tes­
pitim den h areketle g özlem in ne?
S. S . Ö n d e r: Ö n celikle bir hususu u n u tm a m a m gerekiyor, Pervin
ark a d aşın zorunlu A v ru p a ’ya g idişinden dolayı ekipte o lm a m a sın ı
eleştirdiler. Y erinde bir eleştiriydi. B u n d a n so n ra tüm gidişlerim ize
katılım ı için dah a özenli davranacağız. O bir zorunluluktu.
61
^Â bduûâah Ö cahan
A . Ö calan: (P e rv in ’e dönerek) Evet, siz de gitm elisiniz, bun d an
sonraki gidişlerde olm alısınız. (S ırrı’ya d ö n ere k ) İzlenim in ne? Ne
d u r u m d a kadınlar?
S . S. Ö n d er: S ayın B a şk a n ım , kadınlarla olan to p la ntıy a sizin
‘b ü y ü k siyasal düşünceyi örgütley em em ek , bu bizim yeni hastalığı­
m ız’ tespitinizle başladım. G e rilla m ü c a d e le sin in b ir ö lü m kalım ara­
lığ ın d a
yürüdüğünü,
bunu
k a d ın la rın
en
üst
düze y d e
gerçekleştirdiğini, birço k şeyle aynı a n d a m ü c ad e le etmek, aynı an d a
savaşm ak zo ru n lu lu ğ u n u n kadın üzerindeki yetkinleştiriciliğini a n ­
lattıktan sonra, yeni d ö n e m e dair beklentilerini de en yetkin bir ş e ­
k ild e ve bu ta rih se llik te n dolayı en ço k k a d ın la rd a n beklediğ in izi
belirttim . D a r toplantıda y e r alan k adın arkadaşlard an ikisi hariç, di­
ğerlerinin tü m ü sizinle tanışan, birlikte çalışan, sizin eğitim inizden
g e ç m iş k a d ın la rd a n o lu ş tu ğ u n u anlad ım . ( G ü le re k ) Bir şey itira f
e t m e m gerekirse, erkeklerden daha iyi anladıklarını ve d a h a yaratıcı
soru lar sorduklarını g ö zlem ledim . S ize olan bağlılıklarını, yeni g e ­
liştirdiğiniz sü reci ta m o la r a k anlam a ya ç a lış m ak la gösterdiklerini,
b una büyük bir ciddiyetle yaklaştıklarını gördüm, tki B e se ile de gör­
üştüm . Beritan D ersim ile de şehitliğe gittik. B e n ce her görev ve so ­
r u m lu lu ğ u etkili bir şe k ild e a la b ile c e k kararlılık ve yetkinlik
içerisindedirler. Sizi ç o k özlemişler,
P. B u ld an: Başkanım , K JB ban a bir m e k tu p g önderm iş. Kendi
sistemlerini anlatm ışlar. İsterseniz aktarayım.
A. Ö calan: Evet, sizi dinliyorum .
P. B u ld an : Ö ncelikle özel selam, saygı ve bağlılık sözleri var. KJB
bir çatı ö rgütü. D ö rt b ile şe n d e n oluşuyor. PAJK, YJA, YJA STAR,
G enç kadın. Yedi kişilik koordinasyon u var. K CK Y ürütm e Konseyi
B a şk a n lığ ın d a yer alan iki kadın ay n ı z a m a n d a K J B ’d e yer alıyor.
P K K K oordinatö rlüğ ünde üç kişiden biri kadın. Beş kişilik H P G K o­
m uta n lığ ın d a iki kadın var. Ö n g ö rd ü ğ ü n ü z eşbaşkanlık sistemi için
hazırlıkları o la c a k . İsim lerini bildiğim B e se H ozat, Bese Erzincan,
Berfin Serhat, Ronahi Serhat, F a tm a D ersim (Kara Fatma), Leyla Van,
Beritan Dersim, S ülbüs Peri, Pelşin Tolhildan, S o zdar Avcsta, Zilar,
Helin M urat, hepsi her türlü göreve hazır olduklarını ifade etmişler.
A. Ö ca la n : Evet, hepsi eski arkadaşlar sanırım, h ep sine özel se­
lamlarımı iletirsiniz. G id in c e hepsiyle tek tek görüşm enizi istiyorum.
62
P. Buldan: T a m a m B aşkam ın , görüşürüm .
A. Ö ca la n : (S ır r ı’y a dönerek) K a d ın la rı iyi g ö z le m le m işsin iz .
Söylediklerin doğrudur. B e n im b u konudaki beklentilerimi de iyi ak­
tarmışsın. Tekrar bu B a şk an lık K onseyi için konuşalım . H P G ’de sa­
nırım Sofi var. Ben S uriyeli arkadaşları ve em eğini k ü ç ü m s e m e m .
H P G ’ye ö n e m verm e m bu d ö n e m in özelliğinden dolayıdır. S en bu
şekilde tekrar aktarm alısın. B öyle bir d ö n e m d e Kuzeyli bir arkadaş
olm alı. Suriyeli bir a rka daş kültür, kim lik ve coğrafyayı kaldıramaz.
D erinliğine kavrayam az. Yani bir Kuzeyli gibi derinliğine kavrayamaz. B enim C e m a l’i ö n e r m e m de bu gerekçeyledir. O gerillayı ve bu
saydıklarım ı iyi bilirdiyedir. Peki, senin gözlem lerin sonucu bir ö n e ­
rin var mıdır? Sabri yapabilir mi?
S. S. Ö n der: S ay ın Başk anım , b u beni aşan bir konudur, D o ğ ru s u
kendimi böyle bir ö n erid e bulunm aya yetkili gö rm em .
A . Ö calan: Yani yaptığım görevlendirm eleri uygun g ö r m e d ik le ­
rini söyleyebilir m isin?
S . S. Ö n d er: Bu d a ta m d u r u m u yansıtm az B aşkanım , Sizin ö n e ­
rilerinizi uyg ulam a kararlılığı içerisindeler. Fakat meseleyi bağlam ak
kabilinden bir gözlem im i aktarıp bir ö n eride b u lu n m a k istiyorum,
A. Ö calan : İyi olur.
S. S. Ö nder: B e n c e bu yü rü tm e iyi bir u yum içindedir. K o o rd i­
nasyonları ve pratikleri verimli gözükm ektedir. Ç o k sıkıntılı bir d ö ­
nem den bu hareketi bu günlere taşım ış olm ak gibi çok görünür bir
başarıları vardır. Bence bu yapıya dair tasarruflarda bulunurken, esas
olarak yapının kendi önerilerini alm ak daha verimli bir yöntem olm az
mı? Önerileri kendi iç lerinde d e m o k ra tik ve k atılım cı bir süreçten
süzü lerek geldiği için bunu önerebiliyorum .
A . Ö ca la n : Ç o k doğru. Tam am, öyle yapalım . K endi önerilerini
alalım . İsterlerse hiç değişiklik yapmayabilirler. Fakat H P G bu d ö ­
n e m d e önemlidir. O y ü z d e n ısrar ediyorum . Peki, Ş ahin ne d urum d a?
S. S. Ö n d er: Sayın Başkanım , Şahin S u riy e’de şehit düşm üş.
A . Ö c a la n : O la m a z , çünkü b a n a gelen m ektupta görevde o ld u ğ u
yazıyordu. İki Ş ahin vardı. A caba bu hangisi, şehit düşen hangisi?
S. S. Ö n d er: B u n u bilem iyorum .
A . Ö calan: G ittiğ inde b u n u öğren, Birisi Derikliydi, diğer S u ri­
yeliydi, H ang isi, onu öğren, Tekrar kon uya dönelim.
63
A bduiâaJı Ö caûan
S. S. Ö nder: C em al a rk a d a ş koordinasy on o la ra k biraz dah a fazla
z a m a n ayırarak bu d ö n e m i değerlen direbilir. E şb a ş k a n lık k u r u m u
belki h e m e n devreye alınır. Böylece verim li b ir d ü z e n le m e ve etkin
bir denetim sağlanm ış olabilir.
A. Ö calan: Yerindedir. K o n g r a G e l önemlidir. Kongreyi toplayana
kadar kadın eşbaşk anlar fiili olarak görev yapabilirler, bir a n lam d a
a d a y gibi çalışabilirler, a m a fiilen eşbaşkanlık k o n u m u n d a olmalılar.
E şb a ş k a n lık ö n em li. E şb a ş k a n lık h em ilkeli h e m de faydalıdır,
K C K ’ye g elince konsey içinde konsey olmaz. K CK ayrı, benim ö n e r­
diğim Genel Başkanlık Konseyi ayrı olmalıdır. K CK Başkanı ken d i­
sine iki üç tane yardım cı atayabilir. B u n u iki üç aylığına bile yapabilir.
Tıpkı başbaka n ve b ak anlar gibi. H er alan için kendisine yardım cılar
atayabilir. G enel B a şk an lık Konseyi de 5-6-7 kişi olabilir. Aynı an d a
iki g ö re v birden alabilirler. K arasu siyasi birikim i yeterli, kapasitesi
iyidir. Sağlığı elverişli değ ilse bilem em . O nlarda n öneri istiyorum.
B ana iletsinler bekliyorum . K üsm esinler. Bunun dışında sen ö n e r i­
lerini al.
S. S. Ö n der: Başkanım, bir d e fotoğrafınız olsa iyi olur. Sizin bir
g örü n tü n ü z dışarıya yansırsa iyi olur.
A. Ö calan : Bunu hiç tartışm ad ım . Bütün cezaevlerinde çekiliyor
aslında. Yalnız bana uygulanıyor, E nteresan. B u am b arg o kırılacak,
S o ru m lu lu ğ u m artacaksa, bu olacak.
( P c rv in ’e d ö n ere k ) A vrupa izlenim lerinizi alabilirim.
P. B u ld an : Başkanım, 5 N isan’d a A vrupa’ya gittim. Burada sizinle
yaptığım ız gö rüşm eleri aktardım. Toplantıya Remzi Kartal, Z ü b ey ir
Aydar, M iz g in A m e d ve S inan ark a d aşla r katıldılar, A lm a n y a ’d a bir
toplantısı o ld u ğ u için S ak ine K a ıa k o ça n katılamadı.
A . Ö calan : S akine nasıl, çalışıyor m u?
P. B u ld a n : Evet B aşkanım , çalışıyor.
A. Ö calan : M iz g in A m e d hangisiydi?
P. B u ld an : Eşi ve oğlu S erh atla birlikte gerillaya katılmış.
A. Ö calan : Ha evet, hatırladım . Nasıl, çalışıyor mu?
P. B u ld a n : Evet, çalışıyor Başkanım. H ep sin in özel selam ları var.
Bazı kaygıları var. Akil İnsanlar K om isy o n u kurulurken b iz im le çok
ortaklaşılm adığını belirtiyorlar. Ayrıca ikinci aşam a ya geçiş sizin ko­
n u m u n u z d ü z e ltilm e d e n o lm a m a lı diyorlar. K oruculuk meselesinin
64
de önemli o ld u ğ u n u söylediler. A v ru p a ’d an bir gözlemci heyete ihti­
y a ç v a r mı diye sorm am ı istediler. K onferans hazırlıklarına d a hem en
başlayacaklarını ifade ettiler.
A. Ö calan: Yabancı heyet, koruculuk ve ben im koşullarım ikinci
aşam aya geç erk en k o n u şu la c a k ve çözülecek. Siz de h e p s in e teker
teker selam larım ı söylersiniz.
P. B uldan: A v ru p a ’d a ayrıca televizyon pro g ra m ın a katıldım . Bu
arada N uçe, Sterk, R o n a h i ve Nevvroz T V çalışanlarının ö z e l s e la m ­
ları vardı,
A . Ö calan: Siz d e hepsine selam larımı iletin, Kendilerini geliş­
tirsinler. Yaratıcı olsunlar. Bir Ş en vardı.
P. B u ld an: N uray Ş en mi B aşkanım ?
A. Ö calan: Evet, doğru. N e yapıyor, d u r u m u nasıl, çalışıyor mu,
sağlığı nasıl? İki ç o c u ğ u d a şehit d üştü sanırım.
P. B uldan: E vet Başk anım . P a r is ’te yaşıyor. İki oğlu da şehit. K ı­
zıyla birlikte kalıyor. Sağlığı iyi d eğil. K ısm i katılım sağlıyor.
A. Ö calan: Ç ok üzüldüm . Ö zel selam larım ı söyleyin, Kızı çalış
m a la r a katılmalı. Kafası çalışan biri diye hatırlıyorum. İki çocu k ta n
birisi kalm alıydı. D e m e k ki sağlayamadılar.
A. Ö calan: Buraya gelecek olan heyetleri yazdırayım . 1- K andil
heyeti. 2- A k a d e m is y e n le r in de a r a la rın d a b u lu n d u ğ u bir d a n ış m a
k urulu oluşturacağım , o n la r gelip gidecek. 3- Akil İnsanlar gelecek.
Yalnız bu k u ru lu n bir Başkanının olm ası gerekir, Bölgelerin B aşkanları var, a m a hepsinin bir B aşkanı olmalı. Bu kurulun ay rıc a bir B a ş­
kanı olmalı. B aşkansız olması gülünç, bunu kendisine d e söyledim.
4- P a rlam en toda yeni kurulan k o m isyonu n üyeleri. 5- Sivil toplum,
6- M edya. 7- A B b ü nyesind en birileri. 8 - G e n iş aile ve dostlar. 9- Bu
dö rtlü konferansın temsilcileri. 10- G ü n e y heyeti.
S. S. Ö n d e r : K ü rt ism inin anayasada g eçm esinin önem i, referan­
dum ile bağlantısı ve A K P ’n i n T ü r k milleti kavramını yeniden g ü n ­
d e m e getirm esi k a r ş ıs ın d a K ürt h a lk ın d a o lu şa n tepki bir ara d a
d ü ş ü n ü ld ü ğ ü n d e , K a n d il’in b u talebinin gerçek hayatta ön em li bir
karşılığı var. Siz d e o k u m u ş olm alısınız, bu cid d id ir ve önem lidir.
G erek K a n d il’d e gerekse h a lk ta g özlem lerim iz bunun bü y ü k bir ağır­
lık noktası olu ştu rd u ğ u şeklindedir.
A. Ö calan : İkinci a şam a d a bunlar hep konuşulacak. Nasıl vücu tta
65
rrÂhhuÛ İah Ğ ea ia n
belkem iği olm adan o lm azsa, bu da anay asada o lm a z s a olmaz. Aksi
takdirde ajan anayasası olur. A m a bunun yolunu, yöntem ini ve zam
an lam asını bulacağız. D em o k ra tik siyaset böyle olacak. D em o k ra tik
hukuk ve anayasayla olacak.
S. S. Ö n der: K an d il’d e d e bu konuyu konuştuk. Ben iki bilg ilen ­
dirm e yapacağım . Birincisi, T ü rk iy e Konferansı ile ilgili. Bu konfe­
ransa aynı zam anda H D K ’nin kuruluş aşam a sın d a ve gelinen noktada
y aşadığım ız eksiklikleri de giderebilecek bir imkan olarak yaklaşı­
yoruz. Bu b a ğ la m d a Ö D P çevreleri, H alkevleri gibi H D K dışı k u ­
r u m l a n d a etkili bir k a tılım için sü re c e d ah il edeceğ iz, Bu sizin
ö n e r d iğ in iz p ersp e ktife de ç o k uygun dü şm e k te d ir. C u m a ark a d aş
O ğuzhan M ü f tü o ğ lu ’na özel selam larını, dostluk dileklerini ve ö n e ­
rilerini götü rm e m i istedi. C u m a ark a daş ve A b b as ark a d a ş da sizin
gibi T ürkiye Solu k on usun da titiz ve duyarlılar. B a n a önerdikleri şey­
ler ışığın da O ğ u zh a n ile bir telefon görüşm esi yaptım. D aha sonra
İ z m i r ’e ziyaretine g id e c e ğ im . S ü re c e k a la b ile c e ğ im iz i hissettim.
Edin diğim izlenim bu. Sizin de z a te n se lam ınız vardı, ilettim. O da
size selam larını ve sağlık dileklerini gönderdi. G örüşeceğiz.
İkincisi, sü rece eleştirel yaklaşanları da sürecin içine k a tm a k ve
d o ğ ru bir enerjiye d ö n ü ştü rm e k için bu konferansa çağrıcı yapm ak,
etkin katılım larını sağlam ak, eleştirilerini ta h a m m ü lle ve o lgunlu kla
karşılayıp süreci yıpratm aların ın ö n ü n e geçm ek, sürece dair ö n e r ile ­
rine d e sağlam bir özgü venle yaklaşm ak gibi bir lutum belirledik. Bu
doğ ru ltu d a çalışıyoruz. M a y ıs so n u gibi konferansı yapm ayı planlı­
yoruz.
A. Ö calan: Ç ok do ğ ru yapm ışsınız. F a k a t şunları da söylem eliy­
din: A p o sizinle birlikte hareket etm ek istiyor. A n k a r a Konferansı ta ­
rihidir. S iy ase tin te m elin i a tac ağ ız . Devlet M u s ta f a S u p h i ’lere
yaptığını yapam ayacak. S ilahlar susacak, dem o kratik siyaset konu­
şacak, icra edilecek. B u n u B a şb a k a n söyledi, G eri dönem ez, cayamaz. Söz verdi, cayarsa isyan çık acak, k ıyam et kopacak. C H P ’nin
du ru m u o rtada. T ürkiye Solu için b u b ir fırsat. Ü ç blok var: A K P bir
blok, M H P - C H P bir blok, em ekçiler-sosyalistler bir blok. B unu he­
defleyin, biçim lendirin. H eyetle g örüştüm , sol o lm a d an b u iş olmaz.
Onlar da ikna o lm uş dürümdalar. Yani ben b urada onların güvenliğini
de d ü şü n ü y o r u m , ben sağlıyorum. B u ne d em ek ? A rtık sola kom plo
66
yapılm ayacak demek. Ç ü n k ü S in o p ’ta size yapılanlar da bir yönüyle
devlet kom plosuydu. İçinde devlet o lm a d a n böyle bir şey yapılabilir
mi? Aynı şey M a d ım a k için de geçerli. (S ırrı’y a dö nerek ) S en orad a
ölseydin yazık o lm a z m ıydı? Sol b u k adar ölüyor ve ben artık b u n la ­
rın güvenliğini sa ğlam ak için bu kada r çalışıyorum . H eyetle de bu
konuyu gerek d u y d u k ç a görüşebilirsiniz.
S. S. Ö n d e r : İkinci bir konferans aktarım ım G ü n e y ’le ilgili olacak,
Neçirvan Barzani ile görüştük, K an d il’in de görüşmeleri olmuş. Ö n ­
celikle sizi K ürdistan Hükümeti adına resmi olarak selamladı. Bu k o n ­
feransın yeri ve za m a nın ın geldiğini söyledi. Bu konferansa hazırlık
için ortak bir k om isy on oluşturulm asını önerdi, Hcvvler’de Y N K temsiliyeti olarak da Kürdistan P arlam entosu Başkanı sayın B a y iz ’i ziya­
ret ettik. Selam larınızı ilettik, O n u n da size Kürdistan Parlam ento su
ad ına selamları var. Birkaç önerisi var. B ü tü n B D P ’li vekilleri resmi
olarak Kürdistan P arlam entosuna davet etm ek ve o ra d a bu süreci se­
lam lam ak istiyorlar. Ayrıca Kürdistan Parlam entosundan oluşacak bir
k a r m a p arlam enter heyetinin d e T ü rk iy e ’ye gelip B D P ’nin davetlisi
olarak sürece g ü ç verm ek, adına te m as ve girişim lerde b ulunm ak is­
tiyorlar. A slında b u nda geç kaldıklarını itiraf ediyorlar. O ra d a k i kon­
ferans hazırlığı sanırım çok etkili ve verim li yürüyecek.
A. Ö c a la n : Onların hükümetini, parlamentosunu eskiden çok eleş­
tirdim. K om plo kırılırsa onların üzerindeki k o m p lo da kırılır, Tarihi
gelişmeyi onlarla y aşam a k istiyorum. Misak-ı Milli bozuldu, biliyor­
sun. B e nim b u n a y ü k le d iğ im yeni anlam ı anlam ıyorlar. M isak-ı
M il li’ye bir eıııperyal hadise gibi bakınıyorum , dem o kratik ulus m o ­
d elin d e yaklaşıyorum . B e n im D em o k ra tik Ulus Ç öz üm ü adlı kita­
b ım d a a n lattığım gibi. Onu herkes yeniden okumalı. Gençler, sizin
kadın m eclisiniz, ( P e rv in ’i kastederek) sen, hepiniz okum alısınız, bir
değil iki defa o k um alısınız. Ayrıca G o ra n H a re k e ti’n d e n N u ş ir v a n ’a
özel selam ımı g ötü rü n. K D P, Y N K aslında iyidirler. Konferans o n ­
ların statüsünü geliştirecek. Ben onları da, tüm O rta d o ğ u halklarını
d a d ü ş ü n ü y o ru m . H ep sine selamlar.
S. S. Ö n d e r : K a n d il’d e gençlik y ap ılanm asıy la da görüştük. (G ü ­
lerek) Ayrıca dağları var mıydı, bilmiyorum. Kongrelerini yapacaklar.
Yeni süreçle ilgili ö n ere ceğ im iz bir p ersp e k tif ve m esajınızı bekli­
yorlar.
67
r=4hduM ah Ö caûan
A . Ö calan: G ençlik bu sürecin öncüsüdür, m o to r gücüdür. Onları
selam lıyorum, kongrelerini selam lıyorum . D em okratik Ulus Ç özü m ü
kitabım ı okusunlar. D iğerlerine söylediğim onlar için de geçerlidir.
Siz bu çerçev e d e genişletebilirsiniz.
S. S. Ö n d er: Sizin S u riy e h ak k m d a k i serzenişlerinizi K a n d ild e
paylaştık. İşin d o ğ ru su b üy ü k b ir üzüntüyle size şunları ak tarm am ızı
istediler: Ta Tunus baharı b aşladığında m eselenin Suriye’ye ve tüm
O r t a d o ğ u ’ya olası yansım alarını hesapladıklarını, o n u n la eşzam anlı
bir pratik geliştirdiklerini, sizin dem o k ra tik özerklik perspektifi te ­
melli yaklaşım ınızı hiç elden bırakm adıklarını, alan özgünlüğü b a h ­
sinde ço k başarılı yürüdüklerini, şu a n d a on bin, o n beş bin arasında
bir gücün o ra d a bulu n d u ğ u n u , bunu ço k kısa bir zam an içerisinde
yirmi binli rakam lara d o ğ r u evirebileceklerini aktardılar.
A . Ö calan : Tabii otuz bin de olabilir, kırk bin de olabilir. Peki,
H ase k e h a k k ın d a söylediklerimi a k ta r d ın mı, ne düşünüyorlar?
S. S. Ö nder: A ktardım , S üryaniler ve diğ e r yap ılanm alar ve H as e k e ’nin jeo stratejik konu m u ve bu n u n ö n e m i hakk ın da ö n em li bir
farkındalıkları var. İşin doğrusu, H a s e k e ’ye dikkatleri çe k m e m ek için
b iraz temkinli yol alm ay a çalıştıkları izlenimi edindim.
A. Ö calan: H a s e k e ’ye i lişkin biz bir şey yapa m a zsa k faşistler ya­
pacak. Aradaki şeritleri, kem erleri bir cephe şeklinde geliştirm ek g e ­
rekiyor. S u r iy e ’deki yurtseverler, m e zhe pler, hepsi bu cepheye
girecek, Yoksa büyük bir katliam olacaktır. B e n im dikkat çektiğim
karşıdaki faşist ce phey i şim d id en önle m en in yoludur. Burası bitince
orayla ilgileneceğiz. D em okratik Suriye te m elin d e olacak. D avutoğlu
ile konuşacağız. İleride B a k an la d iy a lo g u m u z olacak. D e m o k ra tik
Suriye olacak. E s a d ’a “Ö lm e k istem iy o rsa n geri ç e k il” diyeceğiz.
Ayrıca E sad ö lm em eli. B enim D e m o k r a tik U lus Ç ö z ü m ü adlı kita­
bım bütün bunları analiz eder, G üzel bir kitaptır. Ben kolay beğenen
biri değilim , a m a bu kitabım ı beğeniyorum .
S. S. Ö nder: Sayın Başkan, M ecliste kom isyon kurulm ası sürecini
izlemişsinizdir. H ükü m et tıkanmıştı. U lusalcıların ve içlerindeki tep­
kilerin ağırlığıyla içine fenni gübre gibi her yere ‘te rö r ’ kelimesini
serpiştirdiği bir u c u b e kom isy o n önerisi yaptı. Gerek A d a le t B a k a ­
nıyla y aptığım ız gö rüşm elerde, gerekse H. F i d a n ’la yaptığım ız g ö ­
rüşm ed e, C H P ’n in g eç m iş te verip u n u ttu ğ u böyle bir ara ştırm a
68
kom isyonu önerisi olduğunu, eğer bunu g ü n c e lle rs e k C H P ’nin bir
yol ayrım ına geleceğini, önergesine sahip çıkması d u rum un da sürece
katılmış olacağını, reddetm esi d u ru m u n d a siyaseten beş paralık d u ­
r u m a düşeceğini önerdik. A K P b a ş la n g ıç ta bunu n önem ini kavraya­
madı, S ık ıştık ların d a b u n u h a tırla d ıla r ve alelacele uyguladılar.
G elinen n o k ta d a A K P ’nin önerisinden d ah a sağlıklı bir dil ve içeriğe
sahip bir kom isyon k u rulm a a ş a m a s ın a gelindi. D ö rd ü n c ü Yargı P a­
ketinde de çok nispi bir olum lu d üze ltm e yaklaşımı geliştirdiler, Ye­
terli değildir, am a ön em siz de değildir.
P. B uldan: B aşk anım , kom isyon k u ru lm a d an bir gün önce C H P
G r u p Başkan Vekili A k if H am zaçebi ile görüştük. Nevvroz’da okunan
mesajınızı ç o k beğenmiş. Derlitoplu bir metin olduğunu söyledi. Yal­
nız “ D aha çok O r t a d o ğ u ’ya ilişkin belirlem eler var. A B k o n u su n d a
d a bir görüş belirtilseydi iyi o lu r d u ” dedi. Bireysel olarak C H P ’nin
sürecin içerisinde olması gerektiğini düşünüyor.
A. Ö calan : C H P ’nin iyi bir sosyal d em o k ra t parti o lm asının ne
kadar önemli o ld uğunu b e n biliyorum , onlar bilmiyorlar. A k i f beye
ve K e m a l’e (K ılıçdaroğlu) se lam larım la beraber, “Ö c a la n ’ın K em a­
lizm eleştirisi yapıcıdır. K e m a liz m g ü n c c llc n e re k faydalı olabilir.
U lusalcılar C H P ’yi aşağıya çekiyorlar. Ö c a la n ’a destek verseydiniz
iyi olurdu. A K P ’nin h eg e m o n ik yap ıd an kurtu lm a k için kom isyon
önemli bir şanstır. B u şansı k a ç ırm ay ın ” deyin. K o m isyona m ullaka
üye vermeliler. Ayrıca “Akil insanlar Ö c a l a n ’la görüştüler, bu kadar
büyütm esinler, A K P ’nin diktatörleşmesine izin verm eyeceğiz” deyin.
A m a onlar katılırlarsa bu d a h a hızlı olur. Bu şansı kaçırm asınlar, her
iki kom isyona da yavaş yavaş girmeliler. A n k a ra Konferansında özel­
likle kadınlarla ortaklaşabilirler.
P. B u ld an: Kendi tabanları da onları çok eleştiriyor. H D K ’nin en
son D ersim ve E r z in c a n ’d a yaptığı halk toplantılarında gençlerinin
C H P ’nin sürece k atılm a m a sı k o n u su n d a eleştirileri var.
A. Ö calan : Evet, bunları on la ra anlatm alısınız. Tekrar g ö rü şm eli­
siniz. C H P m utlak a sürece girmelidir.
P. B u ld an : B aşk anım , D Ö K H ile ilgili de bilg ilen d irm e yapm ak
istiyorum.
A. Ö calan: Evet, sizi dinliyorum .
P. B u ld an : Ö ncelikle size D Ö K H ’ lü kadınların selam ları ve b a ğ ­
69
^ A biu M ah G ca ia n
lılık sözü var. 9-10 Nisan tarihlerinde D iy a rb a k ır’da ara d ö n em k o n ­
feransını yaptık. Sizinle burada yaptığım ız bütün görüşm elerin k ad ın
b ö lüm lerini aktardım . D Ö K H ’lü kadınların Türkiyeli kadınlarla yap­
tıkları ortak toplantı ve görüşm eleri s o n u c u n d a Türkiyeli kadınların
sizinle görüşm e talepleri var.
A. Ö calan: Buraya gelecek olan heyetlerde onlar da olacak zaten.
P. B u ld an : K o n fe ra n sta alınan bazı k a r a rla r var. S ü re c e uygun
eylem ve etkinliklerin yapılması, sizin ö n erdiğiniz kadın kolektifle­
rin in o lu ştu ru lm a sı, k a d ın ta rım işçileriyle ko n feran s yap ılm a sı,
D Ö K H ’lü k adınlarla kadın gerillaların g ö r ü ş m e s in e y ö nelik bir h e ­
yetin oluşm ası gibi.
Ayrıca d a h a ö n c e de size iletmiştik. 28 N isa n ’d a A n k a r a ’da “Ör­
gütlü kadın, d e m o k ra tik kurtuluş, ö z g ü r y a ş a m ” şiarıyla ko n g rem iz
var.
A . Ö c a la n : Evet, uygundur, b u n la r önem lid ir. B ü tü n k a d ın la ra
özel s e la m la rım ı iletin. K adın için sö z ü m ü z bitm edi. “ K adınsız
yaşam o lm az, a m a mevcut k ad ın la da y a ş a n m a z ” tezim i koruyorum .
Kadın k e ndisin i beş bin yıllık kölelikten arındırabilir. E rkek faşizm i­
nin kapısını araladım . O nlarla y o ğ u n la ş m a m ız ı halen y aşıyorum .
Ö zg ü r dağ k a d ı n ı . ... G ılg a m eş D e sta n ın d a vardır. O vadaki k adın fa­
hişe, dağdaki kadın özgürdür. G ı l g a m e ş ’i oku yun, güzel şiirler var.
B ü tü n yaşam ı sosyal ve estetik o la ra k siz belirleyeceksiniz. “ Kim
b en i a l a c a k ” diyor, p arası olan erke ğe g id iy o rsu n u z . B u ko rku nç
ölüm cül bir hastalıktır. E k o n o m ik yaşam ı, sosyal yaşam ı, estetik ya­
şamı siz inşa ed e ce k ve böylelikle biz vahşi erkekleri düzelteceksiniz.
Y ü ce kad ın lar birliği önemlidir. O rta d o ğ u kültüründe bu var. Hititlere, S ü m erle re gidin. Kendinize güv enecek siniz. Sabrınız var, e m e ­
ğiniz var, çekiciliğ in iz var.
P. B u ld an : B aşkanım , bu arada ¡sv içre -Z ürih’te I M a y ıs ’ta yapı­
lacak olan etk inliğe ana ko n u şm a cı olarak davet ediliyorsun uz. Da­
vetiyeyi idareye teslim ettim. Size iletecekler. A ltm ış farklı yurtiçi ve
yurtdışı sol parti, sendika, kültürel g ru p ortak yapıyorlar.
A . Ö calan : Evet, gid e m e y e c e ğ im e göre kısa bir mesaj g ö n d ere b i­
liriz. A v ru p a’nın eşitlik, d em o kra si ve özgürlük isteklerine ve ideal­
lerine sa h ip çıkıyoruz. B i rb ir im iz e güvenm eliyiz.
(P e rv in ’e d ö nere k) A v ru p a’da köprü görevi görebilirsiniz. Siz iyi
70
;
çalışıyorsunuz. K utluyorum . D e m o k ra tik U lu s Ç ö z ü m ü kitabım ı sen
de oku. Ç o k öğreticidir ve uygulamalısın.
( S ı r n ’ya dönerek) Daha ö n ce sanatla ilgili konuşmuştuk. S en Baba
İ s h a k ’tan b a ş la y a ra k U rf a - A n te p -H a le p üçge n in d e k i -ki M a ra ş ve
A dıyam an da bunun içine girer. A ra p la r ve Kürtlerin harm a n lan d ığ ı
yerdir- T ü rk m e n hareketliliğini araştır. B a b a İshak direnişçidir. A l­
evilik esas derinliğini buralarda almıştır. Bu b ir kültürdür, bu kültü rü
özüm seyebilirsiniz. B u n u n la ilgili de b ir ro m a n ça lışm an varmış, bu
ro m a n da olabilir. A m a film olursa b e n im le de çalışabilirsin, ben yar­
dım cı olabilirim . O z a m a n H o l y w o o d ’la yarışırsın, O sca r ö d ü lünü
alırsın.
S. S. Ö nder: B aşkanım , sizin güveniniz her türlü ödü ld e n d ah a
önem lidir ben im için.
A. Ö calan : H ep söyledim: Y ılm az G üney, İbrahim Tatlıses için
“B iz im k ö k le ri m iz i y o z l a ş t ır m a p r o je s id ir ” d erd i. O b a ş a r a m a d a n
gitti. Sen bu alandaki ürünlerinle -Ki o d a ro m a n yazardı- b u na izin
verm em elisin. A m a sakın ha, siyaset şart. D a h a önce de söylemiştim ,
bunları rahat yapabilm en için sana gereken korumayı sağlayacaktır.
P. B u ld an : D iyarbakır E Tipi Kadın C e z a e v i’ne gittim , tutuklu
k a d ın arkadaşlarla g ö rüştüm , size selam ları var.
A . Ö calan : Siz de benden h ep sin e selam söyleyin. B u arada D icle
Ü n iv e rsite si’ndeki olaylara d eğ in eceğim . D ey in ki, Ö calan b u n a çok
öfkelendi. Aysel h em e ş b a ş k a n h em d e siyasetçi o la ra k c id d i yeter­
sizlikler sergiledi. B öyle siyaset ve eşbaşk a n lık olmaz. Aysel k afa­
sın d a n ca m şişeyle yaralandı, h e m de D iy arba k ır’da! C a m şişe yerine
b om b a olsaydı bu süreç bitmişti. G erç e k te n de öfkelendim . Ç o k öf­
keliyim . B elediyesiyle, siyasetçisiyle bütün D iyarba kır b u n d a n so­
rumludur. G ü lta n ’la S e la h a ttin ’i izledim . G ültan yaratıcıdır demiştim.
M eseleyi ortaya koyuş biçim i de böyleydi. N e an latm ak istiyorum ?
H erkes so r u m lu d u r derken, böyle b ir gün var, böyle bir hafta var; si­
y aset y a p m a k şöyle b ir şeydir. B eled iyenin hiç mi yeri yok? S iy aset­
çiler hiç mi akıl etm ezler? Bu haftayı siz düzenlersiniz, yeri siz tahsis
edersiniz, H ü d a p a r ’ı d a davet edersiniz. G elin, bizim böyle b ir k u t­
la m a m ız var, siz de h alk la konuşabilirsiniz dersiniz.
( S ırrı’ya dönerek) İran H iz b u lla h ’ı karıştırabilir. Bu bir provokas­
yondur. Sen S e b a h a t yeterlidir diyordun. S e b a h a t’in d e vaktinde yap-
71
*z4bduM ah fâ c a la n
Lığı polise tokat m eselesi A ysel’in yetersizliğinin bir başka biçimidir.
Bunlar süreci provokasyona u ğratacak şeylerdir. G e n ç lik de b u pro­
vok asy o n a gelm em eli ve hayatın her alanında m u a zz am ö rg ü tle n m e ­
lidir. Üç beş kişilik bir heyet bu provokatörlerin hepsine gereken dersi
verebilir. B ize baltalarla gelirlerse biz de gerekeni yaparız. B u b izim
öz sa v u n m a hakkım ızdır. Ç ü n k ü b unu biz hazırlam adık. K uzu gibi
olmasınlar, a m a körce gidiş tarzı d a yanlıştır, Asıl o la n d e m o k ra tik
siyasettir. D e d iğ im gibi D iy a r b a k ır ’ın b ü tü n siyasetçileri b u n u akıl
ed em edikleri için b u n d an sorum ludur. S elahattin ve G ü lta n D iy ar­
bakır h alk ın a sahip çıksınlar, D iy a r b a k ır ’ı onlara teslim ediyorum .
E m n iy e te dc söyleyin, gençliğe de söyleyin, süreci bir d a h a bu n o k ­
ta lara getirmesinler.
S. S. Ö n der: Sayın B aşk an, tam Kandil dönüşüydü. B u hadise g e ­
lişti. Yalçın A k d o ğ a n beni aradı. B öyle h a b e rd a r oldum. Gidişatı ve
olası riskleri D iy arb a k ır’daki ilgili arka daşa ak tardım . B u n a acil te d ­
bir alırlarsa iyi olacağını, sürecin en ço k üniversitelerdeki olası ç a ­
tışm alardan sabotaja açık olduğun u, sizin de uyarılarınızı ekleyerek
anlattım.
A. Ö calan : B u n d a n so n r a K utlu D o ğ u m H aftasını biz organize
edeceğiz. C u m a namazı ekibim iz bunu yapabilir. Boş bıraktığınız her
alana onlar doluşurlar. B iz beş hatiple bile kutlayabiliriz. M a k sa t s a ­
h iplen m ek. ..
Herkes kendisini yenileyecek, B D P de kendisini yenileyecek. Aynı
şey A vrupa için de geçerli. G ruptaki tüm vekillere selam larım ı söy­
leyin, İşlerini ciddiye alsınlar, h e p s in e başarılar diliyorum.
S. S. Ö n d er: M e clis T V ’yi izliyor m u su n u z ?
A. Ö calan : Hayır, izlem iyorum , a m a sizleri z a m a n z a m a n izliyo­
rum. P ervin h a n ım ın M eclisteki etkisini izledim. H itabetiniz, in a n ­
dırıc ılığ ın ız ve etkiniz örnektir. K ü rtçe n izi d e geliştirin. O nu hiç
ihm al etmeyin. Ö rn e k o la r a k bu da sizin s o r u m lu lu ğ u n u z u arttırıcı
b ir şeydir.
A. Ö calan: Celalettin C an ve Baskın O r a n ’a selamlarımı söyleyin.
Onları ben atadım . O nları d a göreceğim . S iz e b i r iki gün içinde bir
m e ktu p gelecek. B u n u ikiniz götüreceksiniz. (Sırrı’ya d önerek) Yine
aynı şekilde izleyeceksiniz. (P e rv in ’e dönerek) K adınlarla görüşür­
sünüz. T ekrar görüşeceğiz.
72
^ A io tia tı
S. S. Ö nder: K N K Hevvler Temsilcisi Suriyeli R üstem size selam
ve saygılarım gönderdi, Bir dc tespih gönderdi,
A. Ö calan : Ö yle m i? Selamlarım ı söyleyin.
S. S. Ö nder: Basın açıklam ası için b ir ö neriniz var mı? B ir aç ık ­
la m a y apm am ızı ister misiniz?
A. Ö calan: Evet, bunu yapın, am a vaktim iz kalmadı. Sen benim
a dım a teşekkürlerim i de içeren bir a ç ı k l a m a k a l e m e al. D a h a um utlu
bir noktada o ld u ğ u m u z u vurgula. Basın sözcülü ğüm ün olu şm asından
sonra d a h a sık bilgilendireceğiz. B iz k a m u o y u n d a n hiçb ir şey sa k la­
mayacağız.
Yetkili: ( B a ş k a n ’a dönerek) E fendim , bu basın sö z cü lüğü m e s e ­
lesini tartışm a o r ta m ın a sıınm asak d a h a iyi o lm az m ı?
A . Ö c a la n : P ekala, sayın S üreyya b u şek ild e top a rlay ab ilir o
zam an. G e r e k e n herkese selam larım ı söyleyin. Tekrar görüşeceğiz.
73
'v hbuM ah Ö caû an
Normalleşme tüm KCK yapısını
kanun içine almaktır
A. Ö calan: B a şk a kim se yo k m u? Sırrı bey gelmedi mi?
S. D em irta ş: Hayır, gelem edi. B u k o n u y u d a k o n u şm a k istiyoruz.
A. Ö calan : (Yetkiliye d önerek) S izin bilginiz dahilinde midir g el­
m e m esi?
Y etkili: K arar m e rc ii olarak bizim değil, a m a biliyorduk.
A. Ö calan : Peki, bunu konuşacağız. Buyrun oturun.
A. Ö calan: Evet, hoş geldiniz. N asılsınız?
S. D em irta ş: Biz iyiyiz, sizin sa ğ lığ ın ız nasıl?
A. Ö calan : Sağlığını iyi, b u nlar ön em li değil. S a b a h ta n beri diğer
arkadaşlarla tartışıyoruz. S üre cin sağlıklı ilerlemediğini düşünüyor­
lar. Onlarla sert tartıştım. Sonra Yetkili geldi, o n unla d a tartışıyoruz.
A rk a d a şla r “B u ra d a pat diye düşüp ölseniz kim b ile c e k ” diyorlar.
“İki aydır dışarıyla iletişimin yok D ışarıdaki arkadaşlar sürecin sağ­
lıklı yürüdüğünü açıklamışlar. Nereden biliyorlar” diyorlar. Tabii b e n
heyete güveniyorum , burada g ö rü şm e le rim iz sürüyor. A m a dışarıyla
düzenli bir iletişimimiz yok. S üreç nasıl sağlıklı y ürüyor? A rkadaşlar
“ Size aşırı güvendikleri için öyle aç ık la m a lar yapm ış olabilirler” d i­
yorlar. O nlara d a söyledim. B a n a bu şe k ild e g ü venm ek en b ü y ü k ih a ­
nettir. B a n a T anrıya güvenir gibi bir g ü v e n ih a n e tte n de kötüdür.
Devlet oyun o y n u y o r demiyorum, yanlış bir algılam a ta rz ın d an söz
ediyorum , Ö rn e ğ in Savaş B u l d a n ’ı bir gec ede g ö türü p y ok etm ediler
mi? Kim bilebilirdi ki, değil mi? B an a ta nrısal güven felaket getirir,
siyasette sıfırlanırsınız. B en politik bir insanım . (G ülerek) B eni b u ­
rada her an öldürebilirler.
(Pervin’edönerek) Savaş k a ç gün kayıp kaldı?
74
P. B u ld an : B ir gece Başk anım .
A. Ö calan : Savaş p olitik d e değildi, öldürdüler. B e n politiğim .
Beni de öldürebilirler. B u ülkeyi darbeler ülkesi yapabilirler. K a n d il’i
de eleştirdim . S ın ıfta kaldılar.
Y etkili: Yani m e sela diyelim, ç ü n k ü öyle bir şey yok, yanlış a n la­
şılmasın.
A . Ö calan: Tabii ki b e n ö rnek o lm a s ı için söylüyorum. B e n i m k a tilim b ir b u ç u k k m ö te d ed ir d iy e d ü şün e lim . Yaveri M e n d e r e s ’e
“Efendim , ordu darbe hazırlığı içind edir" diyor. M e n d e r e s “ B enim
o rd u m b a n a ö y le b ir şey y a p m a z " diyor, O y s a o g ü n o istih b a ra ta
değer verse b a ş ın a b u n la r gelmeyecek.
S. D em irta ş: B a şk an ım , bizim aç ık lam alarım ız birinci aş am a n ın
s o ru n ç ık m a d a n d e v a m ettiği şeklindedir. A m a haklısınız tabii, sizin
iletişim iniz yoktu.
A . Ö calan: Bunu şunun için söylüyorum: Politikada 24 saat uzun
zamandır. Bir d ers o la ra k söylüyorum, Siz bir örgütün Başkanısınız.
Ü yeleriniz tutuklanır, öldürülür, ki geçm işte öyle yapıldı. Sürekli ör­
g ü tünü z ü tak ipte ve dikkatli o lacaksınız. Sürekli k u şk u c u o la c a k sı­
nız. Siz de, K C K de “ S üreç sa ğlıklı ilerliyor" diye a ç ık la m a
yapıyorsunuz. H a y d i siz deneyim sizsiniz, am a K a n d il’deki a rk a d a ş ­
lara k ız ıy o ru m , kırk y ıllık a rka daşla rım dır. K andil m e rk e z in in bu
kadar aptal d u r u m u n a d ü şm e sini an lam ıyorum , B u nları onlarla ta r­
tışıp cevabını getirirsiniz. M e n d e r e s ’in, Ö z a l ’ın sonu ortad a . Politi­
kayı bu ta rz d a y a p a rsa n ız T ü rk iy e ’de fazla b aşarılı o la m az sın ız ,
S a b a h arkad aşlara da söyledim . S iz de d ış a rıd a olsay dınız aynısını
yapardınız, değil m i dedim . “Evet, biz de size güvenir, aynısını ya­
p a r d ık ” dediler. Güya onlar d a sizinle k o n u şm a k istiyorlardı.G örüşmeyin, onlar ço k tehlikeli konuşuyorlar.
Devlet beni sınar, ben de devleti. B D P ’ye, K a n d il’e g ü v en e rek si­
yaset y ap m ıy o ru m ben. Ö zgü c üm e, en tele k tü e l b irik im im e g ü v e n i­
y o ru m . İ s te r ben im le oyu n oynasınlar, ister ç o k fazla güvensinler,
b e n im için fark etm ez . B e n k e n d im e ve ö z g ü c ü m e g ü v en iy o ru m .
K andil m e le k le r gibi b a n a bağlı, a m a böyle olmaz.
Şimdi sü re ç hızlı g id e c e k deniyor. M e sele hız değil ki. A K P c id ­
diyse alt birim oluşturacak, sizinle iletişimde olacak. B u n u yap m az sa
dem ek ki oyun peşindedir. A rtık heyetlere de bu tarzda yaklaşım, Sır­
75
*zAb2uM ah Ö caian
rı’yı m e n etm e, “A h m e t ’i kestim ” meselesi bitti. Makul heyet neyse
siz belirlersiniz, A dalet B akanlığı sadece formaliteleri yerine getirir.
Sayın B a şb ak a n bilmeli ki, böyle y apa rsa bitti. Sizin bu d u r u m a ne
k adar ü z üldüğün üzü biliyorum . T am am , bana karşı b u rad a bir say­
gısızlık yok, görüşüyoruz, ediyoruz. A m a sizin ilişkiniz sağlıklı değil.
L aubali yaklaşıyorlar, olm az.
Y etk ili: L au b a lilik d e n irse sayın vekillere haksızlık olur. O nlar
böyle bir şeyi ken d ilerin e asla yaptırmazlar.
A. Ö calan: G eçenlerde Bursa Başsavcısı geldi. O n a dedim ki, kar­
d e ş im M e h m e t bile gelm iyor; ailem dir, o nu bile g etirm iy o rsu n u z.
Zaten s ü r e ç n edeniyle üç yıl avukatlarım ın gelm em esini m esele et­
m edim , sabrettim . A m a şimdi yaptığınız tam bir rehine d u r u m u değil
m id ir ded im . D e m e k ki beni beni reh in e gibi tutuyorlar. 3 O c a k ’ta
M e h m e t geldiğinde on a şu uyarıyı yaptım: Birkaç hafta so n r a hava
m uhalefeti falan olmazsa, seni getirmezlerse, kör bir bıçak al, direniş
k o n u m u n a geç; seni g etirm ez lerse d e m e k ki b ir sıkıntı var dedim .
Bunu ö rn ek olarak söylüyorum.
M a a l e s e f bu d ö n e m d e y e te rsiz lik le rim iz o rta y a çıktı. B u n d a n
sonra A K P ile ilişkileri düzene sokmalısınız. O n beş günde bir sizden
bir heyet gelmeli. Ç alışm alarım ızı h ız la n d ırm a m ız gereklidir. A K P
ile daimi bir h ey e t g örüşm eniz olm alıdır. S a d e c e siz ikiniz d e değil,
başka a r k a d a ş l a r d a gelebilir. Üç d ö r t kişi belirlersiniz, “ Ş u nu bunu
se v m iy o ru m ” den irse biter. Net konuşuyorum .
Y etkili: E fendim , bunlar diyalog la rahatlıkla ç ö z ü le b ile cek konu ­
lardır. A slın d a bu k a d a r b üy ütm ey e d e gerek yok diye d ü şü n ü y o ru m .
A. Ö calan : B u ra d a dev let ilişkisini ben, h ü k ü m e t ilişkisini d e siz
yürüteceksiniz. Yetkililer de bu k o n u d a size yardım cı olm alıdır. P e­
riyodik süre on beş gündür. O lağan üstü b ir şey olur, hava m uhalefeti
vb. B u n u n dışında bu süreye uyulmalıdır.
Bir buçuk aydır dışarıyla iletişim im yok. Ben b u r a d a sıfırlandım
diye d ü ş ü n d ü m . Ç ok öfk ele n d im . M ü d ü r e falan çıkıştım , hakaret
ettim. “ D engesini yitirdi” bile dediler. D ü n doktor geldi, ona da ben
dengem i yitirdim dedim. A n ca k um arım devletin d e y ardım ıyla bun­
lar düzelir. Ç ü n k ü temel irtibatım sîzsiniz.
S. D em irta ş: A nlaşılıyor B a şk an ım , b i z d e farklı dü şü n m ü y o ru z.
A . Ö calan: Evet, aktaracaklarınız vardır sanırım.
76
S. D e m ir ta ş: Y olda gelirken ö ğ re n d ik , G ü lta n h anım ın annesi
vefat etmiş.
A. Ö calan : Ö y le mi? B enim ad ım a başsağlığı dilersiniz.
S. D em irtaş: K C K ve K J B ’nin size ulaşan m ektuplarının birer fo­
tokopisini teyit etm ek am acıyla g ö ste rm ek istiyoruz.
Sizin buradaki koşullarınızda bir değişiklik var mı? Yeriniz değişti
mi y a d a in şa attan falan sö z ettiler m i? Ç ünkü Adalet B a k a n ıy la gör­
üştük. Sizin yeni bir yerin inşaatının b itm ek üzere o ld u ğ u n u söyledi.
A. Ö calan: Yok, şu anda fazla bir değişiklik yok, a m a olmalı tabii.
S. D em irtaş: H üküm et ısrarlı tu tum um u za rağmen halen partimizle
heyetler arası görüşmeye başlamadı. Kapalı olmadıklarım söylemelerine
rağmen ciddiyetsiz yaklaşım sürüyor. Siz zaten bu konuya değindiniz.
A. Ö calan : Evet, k o n u ştu ğ u m u z gibi.
S. D em irta ş: H eyette b ulu na ca k arkadaşların isim lerinin tartışıl­
m asını da kabul etmiyoruz. Biz size ve yü rü ttü ğ ü n ü z sü rec e saygı­
mızın bir gereği olarak bug ü n geldik, aslında gelm ek istemedik.
A . Ö calan: Biliyorum , bundan so n ra olm a m a lı tabii.
S. D em irta ş: A n k a r a ’da D em o k ra si ve B a rış K onferansı yapıldı.
S o n u ç Bildirgesini M üdüre teslim ettik. Tam istenilen gibi o lm a sa d a
sonuçları itibariyle v erim liy d i İlk defa sizin açık ça ğrınızla yapılan
bu konferansa katılım d a ço k iyiydi. D eğişik çev re ve şahsiyetlerden
güçlü bir katılım oldu.
A. Ö calan: B ira z acele o lm a d ı mı?
S. D em irtaş: Aslında sol ve dem ok rat çevrelerin kafa karışıklığı ve
dağınıklığım acilen gidermek açısından erkene alındı. Bun u bir ilk kon­
ferans olarak düşündü arkadaşlar. Belki sonbaharda bir İkincisi olacak,
A . Ö c a la n : D aim i bir İ z le m e K u ru lu gibi bir şey k u ru lm a lıy d ı
bence.
S. D em irta ş: K u ru ld u zaten. Ö y le toplanıp dağılan bir konferans
olmadı. Ç alışm alarını ve kararlarını takip edecek bir kurulları oluştu.
Ayrıca I. O r t a d o ğ u K adın K onfe ra n sı D iy a r b a k ır ’d a toplandı.
S o n u ç Bildirgesini M üdüre teslim ettik. Y irm iden fa z la ü lk e d e n , T ür­
kiye’den k adınlar katıldı. T artışm alar ve sonuçları faydalı olm uş.
A. Ö calan : K aç yabancı k o n u k vardı?
P. B uldan: 2 0 0 ’ü yabancı top lam 400 kişi katıldı. Ben gidem edim ,
çü nkü S av aş’ın an m a sın a denk geldi.
77
t d b 7 )u Σ a tt fy c a la tı
A. Ö calan : Leyla'nın bir mevzusu yansıdı. O neydi?
S. D em irta ş: Leyla X alit’le ara la rın d a bir ta rtışm a o lm uş. Leyla
Z a n a “Biz Filistin halkının m ücadelesine saygı duyuyoruz, a m a İsrail
devletinin de bölgede y a ş am a hakkı var, bunu da kabul etm ek g ere­
kir” deyince tartışm a çıkıyor.
A. Ö calan: Leyla Xalit buna niye karşı çıkıyor ki! Z aten F K Ö İsrail
devletini tanım ıyor mu? İki devletli çöz üm dem iyorlar mı? Leyla Z a n a
biraz o rad a k i siyasi geçmişi bilseydi cevabını iyi verebilirdi tabii.
F. K. kim dir?
S. D em ir ta ş: F. K. kadın hare k etin in
D Ö K H ’de görevlidir.
A. Ö calan: B u D Ö K H nedir, kim in d ir?
te m silcile rin d en d ir.
S. D em irta ş: B D P K adın M e clisin in d e bileşeni o ld u ğ u üst bir
kadın yapılanm asıdır. B izim arkadaşlarım ızdır.
A . Ö calan: F. K .’nin yan ılm ıy o rsa m bana bir m e k tu b u d a vardı.
Nerelidir?
S. D em irtaş: Diyarbakırlıdır.
A. Ö calan: B irik im i old u ğ u anlaşılıyor, selam söylersiniz. Yurdusev nasıl? O n a da selam larım ı söyleyin. Eşi Ö m e r ço k değerli bir a r ­
kadaştı. K a h r a m a n c a d iren ip K D P ’ye teslim o lm a m a k için şehit
düştü. K eşk e şehit düşm eseydi, ço k üzü lm üştü m . Ş im d i n e yapıyor
Yurdusev, bir yerde çalışıyor m u?
P. B u l d a n : H D K ’de çalışıyor.
S. D em irta ş: Akil İnsanla r H eyetlerinin B a şkan ların dan oluşan
b ir g r u b u n sizi ziyareti g ü n d e m e geldi mi? A dalet B a k an ıy la g ö rü ş­
tük. H ak a n beyin böyle bir şeyi d ü ş ü n d ü ğ ü n ü söyledi çünkü.
A. Ö calan: B ilm iyorum , çok tam ahkar değilim tabii. Yeterince akil
olsalardı önce benimle görüşürlerdi. Sayın Başbakana rapor iletecek­
lerse benim le d e görüşmelidirler. Çok hevesli değilim a m a karşı da de­
ğilim. B ana sorulan vardır mutlaka, benim de verecek cevaplarını var
tabii ki. Bütün bu süreçlerin yanıtları b e n d e gizlidir elbette.
Y etkili: ( D e m i r t a ş 'a hitaben) Siz b ak a n a sorduğunuz için söyle­
miştir. ( B a ş k a n ’a hitaben) B iz d e b u rad a H akan beyle size iletmiştik
hatırlarsanız.
A. Ö calan: B iz b urada devlet ü ze rin d en bir ç a lış m a yapıyoruz.
(Yetkiliye b akarak) Tabii çok açm ayacağ ım . Belli bir sü re devlet ü z e ­
78
rin d en g idecek bu ilişki. Ç o k esaslı ve tayin edici bir ç a lış m a olacak.
B u n u n la ilgili sizden bir d ileğ im olacak. Bir sonraki g ö rü şm e d e 25
k adar isim getirirsiniz. Böyle akil insan d em eyelim de, to p lu m u n her
k es im in d e n , sivil to p lu m u kapsaya cak, kalburüstü in sa n la rd a n o lu ­
şa ca k bir liste.
S. D em irtaş: Haşan C em al, C e n g iz Ç a n d a r gibi bu m eseleyle il­
gile n en insanlar mı?
A. Ö calan: Hayır, tam öyle de değil. Biraz derinlikli tartışma, fikir
jim nastiği yapabileceğimiz kişiler olmalı. Farklı kesim lerden insanlar
olabilir. Erm eniler, Aleviler, gayrim üslim ler, anayasacılar vb.
P. B u ld a n : M ith a t S ancar gibi.
A. Ö calan: A h m e t Özer, M esut Yeğen, B ü ş ra H o ca d a olabilir.
H ani beni eleştiriyorlar ya, “M üslüm an T ürklerle anlaştı, bizi unuttu”
diyenlerin eleştirilerini b o şa çıkaracak bir çalışm a olacak. D evlet ak­
lıyla sivil aklı buluşturm ayı başarabilec ek isim ler olmalı. Şarlatanlık
yapıp s a b o tc c d e n le r e cevap olacak. T abii “Bu listeyi A po istedi” şek­
linde bir eday la hazırlam ayın. N a z a n ’ın (Ü stü ndağ ) yazılarını o k u ­
yo rum . B a rış stratejisini ço k iyi an lam ış. B eni bu k o n u d a en iyi
anlayan kadındır. H e r gün ona danışın, zaten D a n ış m a K u rulunuzda dır. B e ş ik ç i’yi d e yazın diyeceğim , a m a ulus-devlete s a p la n ıp kalmış,
bizim d em okra tik m o dernité düşü n c em izi ço k d a a n lam a k istemiyor.
Yetkili: Tabii bu tekam ü l etm esi (kararlaştırılması) gereken bir ç a ­
lışma.
S. D e m ir ta ş: Yani henüz n etleştirm ed ik mi d iyorsun uz?
Y etkili: Evet, h e n ü z te k a m ü l etm em iş.
S. D em irta ş: A m a kapalı d eğilsiniz herhalde
Y etkili: Yeni g ü n d e m e geldi, tartışac ağ ız daha.
A. Ö calan : Bu ça lışm a bütün bu çalışm alarım ı bütiinleyecek bir
çalışmadır. Ben öneri sundum , u m a rım olur. O lm a z sa b aşka türlü ç a ­
lışam am . D evletle elliden fazla toplantı yaptım . Artık karar a ş a m a ­
larına g e ç m e m iz gerekiyor. Siz listeyi hazırlarsınız.
S. D em ir ta ş: B uraya yanınıza gelecek h ü k ü m lü arkadaşların lis­
te sini B a k a n a verdik. Listeyi ark a d aşla r hazırladı. B e k le n tile rin iz i
göz ö n ü n d e tuta rak isim ler belirlendi. Ş im d i bakanlık inceley ip karar
verecek.
A. Ö calan: E ğer işler yol u nda yürürse, sekretarya için arka daşla ra
79
K z4bduM ah (ÖcaJLın
ihtiyacım olacak. N ot tu ta m ıy o ru m , işte görüyorsunuz. Belki birk a­
çını dışarıdan isterim. Bilgisayar vb. bilen arkadaşlardır um arım . E r­
keklerden teorik olarak çok güçlü arkadaşlar vardı. İsim lerini şim di
h atırlay am adım . A m a böyle uygun g örm üşle rse olsun. Yalnız s ağ lam
iradeli a r k a d a ş la r olmalı. K im s e kolay kolay benim ta rz ım a d a y a n a ­
m az. ( G ü lerek ) Y a nım dakiler d ö r t y ıld ır buradalar, d a h a yeni yeni
uyum sağladılar. G e l e n l e r d i n ve ça lış k an olm alı, sık ılm a d a n p rofes­
yonelce çalışmalılar.
S. D em irtaş: S e b a h a tT u n c e P in selam ları vardı. S eçim le re B atıd a
H D P ile g irm e k iyi olur m u diye b ir tartışm a yü rü tm e k istiyor.
A . Ö calan: Yok, D oğ usu Batısı yok. Birleşik olmalı. Şim di bakın,
T ürkiye’de siyasette bir k ırılm a yaşanıyor. U lusalcılar da kendilerine
ç e k m e k istiyorlar. K ürtler yıllarca y eterince uyandılar. Şim di T ürkler
de Batıda uyanıyor. H D P ’yi tam d a b u d ö n em d e ak tifleştirm ek ge­
r e k m e z mi a c a b a ? S ad ec e D o ğ u ’nun partisi o la ra k se çim lere g irm e k
B D P ’d e sıkıntı yaratabilir.
S. D em ir ta ş: A çıkçası biz H D P yeterince hazır ve örgütlü o lm a ­
dığı, tanınan bir parti haline gelm ediği için biraz riskli gördük. Bu
nedenle B D P ile girelim dedik.
A . Ö calan : Y ıllarca n ed e n örgütleyem ediniz? S ab ah a t, Sırrı, Ertu ğ ru l neden örgütleyem ediler? E m ekçileri, A levileri örgütlem ek ge­
rekirdi. K ü rt k itlesin i k a z a n a b ile c e ğ im iz k a d a r k az an d ık . B u n d a n
sonrası b iraz zor. B ira z d a T ürk kitlesi k a z a n ılırsa p olitik ö n g ö rü m e
göre yüzde 1 5 ’i geçebilir. T ü rk le rd e n d e y ü z d e 5 alınabilir. Sırrı g el­
seydi kendisini eleştirecektim . G e ç e n le rd e Fatih A ltaylı’ya siyasetten
e m e k li olacağım söylüyor. O lm a z öyle, olacağı varsa d a insan politik
davranır, sö ylem ez açıkça.
S. D em irtaş: Bütün gelişmeleri, olup biteni izleyebiliyor m usunuz?
A. Ö calan : Biraz, kısmen. B u C H P klasik darbeci partidir. B D P
kalmalı, bir K ürt formatı partisi diyelim, devam etmeli. A n c a k daha
üst bir form atta başka bir partide b uluşm a da olmalı. B D P giderek bir
kadro partisi, ideolojik parti olabilir. A m a E dirne’den H a k k a ri’ye hitap
eden pratik b ir parti d e olmalı. B u n u n inanılmaz faydası var. Buradaki
ark adaşlar d a öyle düşünüyor. K a n d il'e d e danışın, onlar ne d üşünü yor
bakalım . Ortaya çıkan fırsatı birilerinin d oldurm asına fırsat vermeyin.
Ulusalcılara, C H P ve M H P ’ye fırsat v erm em ek gerekir.
80
S. D em irtaş: A slında savaşın yarattığı s onu ç lar nedeniyle B D P ’yi
B a tıda ö rg ü tle m ek z o r oldu. Y eterince başaram a d ık tabii B a şk an ım .
A. Ö calan: A m a şim d i d a h a m ü m k ü n d ü r. Devletle v a rd ığ ım ız sü ­
recin s o n u ç la n d a h a ço k ortaya çıkacak.
Z arak o lu ’na ve Veysi S a r ıs ö z e n ’e selam söyleyin. Farklı kesimlere,
Alevilere, E rm e n ilc r c dair d ü şü n c e le rim iz i d a h a iyi yansıtabilirler.
Ali Haydar, K arasu yazıyorlar tabii, dah a fazla yazabilirler. G ele ce k
to p la ntıda b u konuyu y in e tartışalım . Ö rgüt şovenizm in e düşm eyin,
hiçbir örgüt düşm esin. B ara jın altında kalm am alısınız.
P. B u ld an: K a n d il'e ve B r ü k s e l’e gittim. K arasu d ışında herkes
toplantıya katıldı. O nun da sağlık du ru m u iyi değilm iş, biraz d a uzak­
taymış, gelem em iş.
A. Ö calan: Yoksa k anser falan mı?
S. D em irtaş: Hayır, ö y le b ir şey d u y m a d ık , s a d ec e sağlığı el ver­
m iyo r dendi.
A . Ö calan: B e n a s lın d a o n a görev ön erm iştim . A m a c ım a h e n k
bozulm asın tabii ki. S a b r i ’yi öneriyorlar, a m a ne k a d a r h a k im olabilir.
B ir d e den g e le r var tabii. (G ülerek) C em il B ayık nasıl? B ir nu m a ra lı
y ardım cım C e m il oluyor. A c a b a d o ğ ru o lu r mu?
S. D em irta ş: B a şk a n ım , biz ark a d aşla r arasınd aki görev d ağılı­
m ın a dair fazla bir şey söyleyemeyiz.
A . Ö calan: H P G için K arayılan uygun olur, h akim dir. B e n a ta m a
y ap m ıy o ru m tabii, sa d ec e tartışıy orum ve öneriyorum . K o n g ra G el
y en ilen e ce k galiba.
S. D em irta ş: B a şk a n ım , b ir m e k tu p yaz ac ak m ısınız?
A . Ö calan: A slında za m a n v a rsa (Yetkiliye b ak a rak ) yazabilirim .
Ya da birkaç gün içinde yazar, size ulaştırırım.
Y etkili: B elki b ir hafta, on gün içinde olabilir.
A . Ö calan: O halde b ir d ahaki gelişinize h az ır ederim , uzun bir
m e k tu p y azacağım .
P. B uldan: B aşkanım , K and il izlenimlerim i anlatm aya d eva m edeyim .T o p lan tıy a K arasu arkadaş d ış ın d a herkes k atıldı. B ir g e c e de
K J B ’de kadın arkadaşlarla kaldım. K JB ile toplantı yaptık. S iz e selam
ve sevgilerini ilettiler.Y eni sü rec e ilişkin kap sam lı to p la n tıla r y a p ­
mışlar. Y JA S T A R d a g ü ç le rin i geri ç e k m e y e başlam ış. G e le n g r u p ­
lara ilişkin eğitim ve to p la n tı s ü re ç le rin i başlatm ışla r. Z aten
A b2uM ak Ö ca ia sı
m e k tu p la rın d a d a yazmışlar.
A . Ö calan: Evet, okudum. Eski arkadaşlardan k im ler var?
P. B u ld an : Sizinle kalan arkadaşlarla da görüştüm. SozdarAvesta,
Berfin Serhat, R onahi Serhat, S ülbüs Peri, Fatma. Sizin T ü rk iy e ’ye
getirilişinizden sonra katılan genç a r k a d a ş la r d a vardı, onlarla da gör­
üştüm .
A. Ö calan : Yine gidersin K a n d il’e. B u sefer eski a r k a d aşla rla il­
gili bilgi istiyorum. K im le r kalm ış, ö ğ r e n m e k istiyorum.
P. B u ld an: T a m a m B a şk an ım , giderim. Bilgi getireceğim .
A . Ö calan: Konferanslara da katkı sunsunlar kadınlar. D emokratik
Ulus Ç ö z üm ü kitabım da kadına ilişkin yazılarımı program larına alsın­
lar. Bunları sözlü aktarın. Onlara uzun bir mektup yazacağım. Eşitlik
ve özgürlük kadın meselesiyle sağlanır. B izim dev rim im iz aynı za­
m a nd a kadın devrimidir. Kadının köleliğini aştıracağız. Bu bir sınıf dev­
rimi değil. Kadın devrim i öncü devrimdir. Yoğunlaşmalarım var, ileride
yazacağım. Kadınların durum u korkunçtur. İşsizdirler. Kadınlar işsizlik
yüzün den b aşka yerlere gidiyorlar. Kendinizi yeniden yaratacaksınız.
Kadın ö z g ü r ve cesur olmalı. Kadın yaşamdışı bırakılmış. Kadını ezer­
sen, kuluçka makinasıymış gibi ezersen egem en olursun tabii. Neolitik
toplum un bü' yansımasıdır, Kendi kadınını bu d u ru m a getiren erkek aşa­
ğılıktır. Kızları eğitin. Eğitimli kızlar erkekleri de eğitirler.
S. D em ir ta ş: B a şk an ım , sizinle b u defa fotoğraf çe k ecektik, am a
m a k in e yokmuş, bir dahaki sefere ç e k m e k istiyoruz.
Yetkili: Yetkili k im liğim de n azade konuşuyorum . Yarın ö b ü r gün
Akil İnsanlar Heyeti de fo to ğ ra f ister. Bunları ne yapacağız?
S. D em irtaş: Tabii B a k an la k onuştuk, sorun yok.
A . Ö calan : Bakandan izin mi alacağız? Çekeriz, b u n la r normaldir.
A m a b u d efa olm az, böyle sakallı falan olmasın. Ben heyete ded im
ki, b e n im le bu şekilde k o n u şu y o rsu n u z ya, aslın da ben T ü rk i y e ’nin
en ö z g ü r insanıyım. M a h k u m h u k u k u n u uygu layam azsınız. Teorik
olarak en az ın d a n böyledir, pratik leşm esi b ir a z za m a n alır. Ö nem li
b ir ça lışm a içine g irm işsem serb estliğ im olm alı. K an u n la r engelse
bunları siz d ü şü n ü n , siz b e n im le konu şuy orsun uz. Can D ü n d a r b e l­
gesel y a p m a k istiyor, ileride b unlar olmalı.
S. D em irtaş: K C K ve K J B ’nin de sizinle doğ ru dan g ö rüşm e talebi
A. Ö c a la n : T abii e ğ e r tü m ü y le n o r m a l le ş m e o la ca k sa, b e n im
büy ü k kongreyi biz za t toplayıp T ü rk iy e’ye karşı silahlı m ücadeleyi
tü m d e n bitirdik d e m e m lazım. Y asa çıkaracaklar, biz d e y asanın içine
dahil olacağız.
S izin ‘ikinci a ş a m a bitti’ diye bir açıklam anız vardı.
S. D em irtaş: Hayır, birinci a şam a H a z ira n ’da, T e m m u z ’un orta­
larında bitebilir diye.
A. Ö calan : Evet, işle o açıklam a. Tarihi yanlış veriyorsun, kızı­
yorum . H ata yaptın sen orada.
S. D em irtaş: N e d e n B a şk a n ım ? O tarih ben im belirlediğim bir
tarih değil zaten, K C K ’nin öngörüsüdür.
A . Ö calan: Hayır, ben m e k tu b u m d a 1 H az iran tarihini vermiştim.
Yani nedir? Birinci a şam a o tarihte bitti. Ö nemli olan karşılıklı çatışmasızlığın sağlanm ış olmasıdır. B u n u da sağladık, değil mi? Altı aydır
bir tek insan ö lm ü y o r işte. Yarısı gerisi çekildi, yarısı kaldı, önem li
değil. Ç atışm asızlığın kalıcı olarak sağlanm ış olm ası önemlidir. B e n ­
den b u n u istediler, ben de yaptım. L ic e ’de on arkadaş öldürüldü ğünde
ben b u rad a görüşm edeydim . D a h a ön ce Peyanis’te p atlam a olduğunda
görüşmedeydim. S akine'lerin ö ldü rü lm e si... İşte bunları ben hep b una
yoruyorum. Şim di insanlar ölmüyor, b u n u sağladık.
Heyet, süreç hızlanm ak diyor. Haklı olabilirler. N orm alleşm e bütün
K CK yapısını kanun içine almaktır. B u n u bir türlü anlamıyorlar.
Peki, şiddet tümden nasıl duracak, bu çelişki değil midir? Kanun dışındakini kanun içine almadan nasıl yapacaksınız? Daha önce bu geri
çekilm e yasası için de böyle yaptılar. Bunu Meclisten çıkarmak zordur
dediler. Yasa çıkm azsa ben P K K ’yi tasfiye mi edeyim ? Ben aslında
bugün b urada bu ilişkiyi kesecektim. A m a bekliyorum. A K P beni ne
zannediyor? Ben şiddeti bitirm eye çalışıyorum. Onlar ise “Yasa çıka­
rırsak P K K ’yi meşrulaştırırız” diyor. Ç o k öfkeliyim A K P ’ye.
Y etkili: A slın d a yapılan b az ı o lu m lu şeyleri d e g ö rm e k gerekir.
Tarih de H a z ira n s o n u n a kadardı zaten.
A . Ö c a la n : B e n d e n istenen şiddeti tü m d e n b itirm e m d i, b u n u da
sağladım, yanlış anlam ayın beni. H ü k ü m e t adım atm azsa ne olur diye
soruyorlar. Siz de gerilla bir daha g e lm e z diyorsunuz. B u n u dem eyin,
bunun siyaseten p ratik karşılığı y o k tu r zaten. Ç ö z ü m o lm a z s a insan­
ların kendini savunm a hakkı yok m u d u r? Bitkilerin, cansız varlıkların
83
■*=4b2utâak Ö ca İa tı
b ile sa vunm a hakkı vardır.
Y etkili: Olasılıklarla ilgili konuşuyorsunuz tabii. A m a ben ilk defa
sizinle görüşen biri olsaydım bunu yanlış anlayabilirdim .
A . Ö calan: Bütün canlıların beslenm e, ürem e, ko ru n m a sistemleri
vardır. A ğ ır felsefe y aparak d a anlatırım size, am a yapm ayayım . Bir
Halkı S a v u n m a k k ita bım ı d a h a dikkatli o k um a lısınız. B ir parti lideri
olarak halkı nasıl savunacaksınız? Tehlikeleri görmelisiniz. Sizin k ız­
larınız işte, onları s o n u n a k a d a r s a v u n a c a ğ ım ı s ö y le d im geçen defa.
A n c a k siz onları s a ld ırıla ra karşı nasıl ko ru y ac ak sın ız? E m in im ki
onları ö ld ü rm e y e can atan özel tim le r vardır. B unları ö r n e k olarak
söylüyorum. B u n u yaparlarsa sizi nasıl incitirler, anlayabiliyor m u ­
sunuz? A y ak ta bile d uram azsınız.
S. D em irta ş: Ç o k iyi anlıyorum .
A . Ö ca la n : B u yön ü y le K andil için de ü z ü lü y o ru m . Sayın B a ş b a ­
k a n “F ik ir savaşı y a p a lım ” dedi. T a m a m , y apalım . N ew ro z Bildiri­
sinde var işte, ben de uygun görd üm , yazdım . Şiddet o lm a sın diyor.
O lm asın, ta m a m . Y erine d e m o k r a tik siyaseti ikam e e d e lim diyor.
Edildi m i? Hayır. Yasalar halen engel. Ö rgüt olarak siz de hazırlıklı
değilsiniz. D a h a ço k hazırlanm alısınız.
Yarın Suriye’de Kürtler kendilerini nasıl savunacaklar? G ü c ü n ol­
m a z sa katliam yaparlar. E rd o ğ a n ’a söyledim: E sad etrafım sarar, sen de
kapıları açıp devlet olarak yardım etmezsen, geçici bir ittifak ile E s a d ’la
da anlaşırım. Kendimi nasıl koruyacaksam öyle k o ru ru m tabii ki.
Ö yle karakol, yeni korucu alımı falan o lursa biter. (Yetkiliye) H ü­
kü m e te söyleyin bunu. T ü rk ordusu bünyesinde bir Kürt birim i niye
o lm asın? G eç m işte vardı, bazı k olordu lar K ürtlerden oluşuyordu. 19.
yüzyıla kad a r K ürtler kendilerini böyle koruyorlar. Devletle bütün bu
konuları tartışacağım . Evet, ça tış m asızlık dev a m edecek. A m a A K P
öyle mal b u lm u ş M ağribi gibi davranm am alı.
Sizler d e bölgenin s o sy o e k o n o m ik s orunlarına ko m ü n a l ekonom i
çerçevesinde çöz üm le r üretm elisiniz. A h m et P elda’yı oku y o ru m . Çok
iyi yazıyor. O nu hem en eko nom i danışm an ı olarak alın, yararlanın.
Belediyeler bu konuya kafa yorsunlar. İşte bölgeye akın akın şirketler
geliyormuş. Sizin de ekonom i politikanız olmalı, işsizliğe yoksulluğa
çareler üretmelisiniz.
Y etkili: İsterseniz biraz toparlayın, yanlış an lam a la r olabilir.
84
S. D em irtaş: M erak etmeyin, b iz Sayın Ö e a la n ’ı so n d ere ce iyi
ta n ıy o ru z ve d o ğ r u anlarız. K an d il’deki arkadaşlar da d o ğ r u anlarlar.
A . Ö calan: Elbette süreç o a n lam d a devam ediyor, çatışm asızlık
devam ediyor. Devletle işleri g ö türec eğ im ize inanıyorum . (Gülerek)
Sizler de b u n d an sonra böyle hafif konuşm ayın. “Ö calan savaş çağrısı
yaptı” falan den m esin. Derinlikli götürm eye çalışıyorum . A d ale t B a­
k anın a se lam söyleyin. Ç o k u m u ts u z falan değilim , am a öfkelendim .
B izim de tedbir alm am ız gerekir.
P. Buldan: Aysel T u ğ lu k ’un b ir isteği var. D icle olaylarım d eğer­
lendirirken kendisini eleştirmiştiniz. Siyaseti beş para e tm ez d e m iş­
tiniz. Kendisini d ü z e ltm e k istiyor, nerede yanlış yaptım diye soruyor.
A. Ö calan: O za m a n için söylemiştim. K afasına gaz b o m b a sı gel­
seydi ne olu rd u ? İkinci bir S ak in e olayım y aşam a k istem iyoruz. O
sözü herkes için söyledim . Herkes dikkat etmelidir. M e se la geçen gün
Ş ır n a k ’ta halk bir tepeye çıkm ış. Ç e k ile n grupla ask erlerin arasınd a
bekliyor. B u n la r tehlikeli şeyler.
İletişim kesilirse ilişki biter. O n b e ş gün so n ra g elm ez seniz bilin
ki işler kötüdür. S o n u ç ta siz kendi kararınızı verirsiniz, ille de savaşın
dem em . M e h m e t ve avukatlar da gelmelidir.
İra n ’a karşı dikkatli olsunlar. H e r o lasılığa karşı h a z ır olsunlar.
Q asim lo ’yu, Ş erefkendi’yi hatırlayın. K C K kendi politikasını belir­
lesin.
Diyarbakır ve Brüksel Konferansına benim adım a bir mesaj yazar­
sınız. Sekiz ilkeden hareket ederek çö z ü m önerilerimizi sunarsınız.
D ersim K ongresine gidiyorsunuz. D e r s im ’e ve A levilere özel se­
lamlarımı söylersiniz. A leviler lütfen beni yanlış anlamasınlar. Kemal
B ü lb ü l’e se lam söylersiniz.
B asına kısa bir mesaj yazar, çıkışta o k u rsu n u z (Ç ıkışta o k u n ac ak
metni an a hatları ile kendisi önerdi).
H oşça kalın, g ö rü şm ek üzere.
E ğer işler sağlıklı yürürse se k re tary a ile ilgili ihtiyaçlarım olacak.
Not alam ıyorum , belki birkaçım dışarıdan isterim.
7 Haziran 2013
85
^Âbduüûah Ó e a la /t
Tbplumu sivil hale getirerek
devleti çözüme zorlayacağız
A. Ö calan : Hoş geldiniz.
H ey et: Hoş bulduk. Nasılsınız, sağlığınız nasıl?
A. Ö calan : S ağ lığım iyidir, g ö z alerjisi bazen zorluyor, b aş k a bir
s o r u n yok. Ö n ce lik le sizin aktarım larınızı alayım.
S. D em irtaş: K a n d il'd e K C K yönetim iyle bir toplantı yaptık. S e ­
lamları vardı.
A . Ö calan : K im le r gelmişti?
S. D em irta ş: M u r a t Karayılan, Sab ri Ok, R onahi S erh at, Sülbüs
Peri ve M u sta fa K arasu vardı.
A. Ö calan: K a r a s u ’n un kendisi gelmişti, öyle mi? F o to ğ ra fta da
vard ı zaten.
S. D em irta ş: Evet, kendisinin sağlık durum uyla ilgili siz ço k fazla
sorunca, kendisi bizzat g elm e ihtiyacı d u y m u ş olabilir.
A . Ö calan : D o ğru. Peki, sağlığı nasıldı?
S. D e m ir ta ş: Ciddi bir sağlık p ro b lem i yoktu. Ö yle k a n s e r gibi
ciddi bir rahatsızlığı y o k m u ş zaten. Kendisinin s e la m la n vardı. " Ö n ­
derliğ e layık olm a k y a ş am ım ızın anlamıdır, h alk a layık o lm a n ın a n ­
la m ı d a b u d u r ” diyordu. A y rıca diğ e r a r k a d a ş la r da ş u n u belirtti:
Başkanlık K onseyi üyeleri kendisinin bir tü r yardımcılandır, Önderlik
b u k o n u d a isim ve sayı h u su slarında öneri yaparsa iyi olur, ö n açıcı
olur diyorlardı,
A. Ö calan: Bu ko nuda b en çok da belirleyici olm a k istemem. A s ­
lında ü çü kadın altı kişi mi olur, beşer kişi mi olur, altışar kişi mi, bi­
le m iy o r u m . A m a o n ikiden fazla o lm a s a iyi olur. B iz im
m is y o n u m u z a anlam veren, derinliğine bun u yaşayan, sevk ve idare
86
C)mta&i. m
_/\fûtâatı
e d e r k e n b u n a uygun d a v ra n a b ile c e k a r k a d a ş la rd a n o lm a lı elbette.
A ğır hatalar, sapm alar çıktığında m ü d a h ale edeb ile ce k kişiler olur.
Ben olsam b una dikk at ederdim . F azla d a karışm ak istemem, k endi­
leri bilirler. S elam larım ı söylersiniz.
S. D em irta ş: Bu defa arkadaşları ço k d a rah at g ö rm edik, geliş­
m elerden do layı kaygılar artmıştı.
A. Ö calan: N eden?
S. D em irtaş: B u son d ö n e m yaşan a n gelişm eler nedeniyle, ö ze l­
likle h ü k ü m e tin tutum u, size yaklaşımları, k o ru c u lu k meselesi, yeni
karakolların inşası, tutuklu arkadaşların b ırakılm am ası, sizinle ileti­
şim in sağlıklı o lm a m a sı, k ısa c a ikinci aşam ay a dair u m u tla rın b elir­
m e m iş o lm a s ı n e d e n iy le k ay gılarda artış o ld u ğ u n u gö zlem led ik .
D evlete karşı g ü v ensizliğe r a ğ m e n sizin belirttiğiniz çerçeveye k a tıl­
dıkları için sü rec i ilerlettiklerini, üzerlerin e düşeni itinayla y e r in e ge­
tirdiklerini, devlete a d ım atm ası için o la n a k yarattıklarını, b u n a
r ağ m e n devletin bazı yerlerde fırsatçı davranıp askeri o la r a k boşluk­
ları d o ld u rm a y a çalıştığını ifade ediyorlar.
A. Ö calan : D ün bir A K P ’li söylemiş, M ahir m idir nedir işte. “Tek
kişi k a lm a y a n a k adar çek ilm e sürecek, o n d an so n ra b u adım lar atı­
la bilir” falan dem iş. İşte bu y a k la şım felaket getirir. A h m a k m ıdır
nedir! Bizim m ilyonlarca se m patizan ım ız var sınırların içinde. Ç e ­
k ilm e son kişi kalıncaya kadar devam eder dersen kendini kandırırsın
sadece. İstesek gerilla h alk ın içine bile karışır. B u nları nasıl tespit
ed ece k sin ? Söylediğinin karşılığı yok, bu nun farkında değil. N e söy­
lediğini bilmiyor. Ö nem li olan kalıcı çatışmasızlıktır. B u n u d a sa ğ ­
ladık işte. Ç ekilm e dediğin za te n d e v a m ediyor, etmeli. A m a önem li
olan ö lü m le r in d u r m u ş olmasıdır.
Bir gazetede okudum, yeni korucu kadrolarından söz ediyordu. Hatta
korucu köyleri, bölgeleri falan oluşturm ak istiyorlar deniyordu. B un un
anlamı bu işe dinamit koymaktır. İşte bu anlayış her şeyi bitirir. Çıkış
yavaşlatılmalı d em iş olm a m ın sebebi de bunlardır. Yeni tepeleri ele ge­
çirm ekle falan olmaz. B u tür şeylere dikkat edilmelidir. Yanılmıyorsam
İzleme Kurulları oluşmalı, gerillanın boşalttığı yerleri bunlar doldurmak
diye m ektupta da yazmıştım. K öye dönüşler akın akın olmalı. Bunlar
kendiliğinden olur diye düşünmüştüm, Özellikle köye dönüşlerle ilgili
siz d e bir g ü n d e m açam adınız. A K P geri çekilm eyi b ö y le anlıyorsa
87
■KrAbiluMah (Dcaûan
olm az, olmaz. G erilla geri çekilirken yerine A K P ’yi koyuyorlar. B u y ü ­
rüm ez. B ak an la net konuşun, biter deyin. Yeni karakollar falan olmaz.
Kardeşlik diyoruz, barış diyoruz. Bunlara ne gerek var öyleyse.
M e k tu p ta bu nları açm ıştım . Şim di ise ( A K P ’yi k astederek) dar
parti çıkarları yarışı başlam ış. Devletin yerine bile partiyi koyuyorlar.
B u d u r u m devlet d enen aygıta da zarar verir.
Sizin ve K a n d il'in de m e k tu b u yeterince an lam a d ığ ı görülüyor.
D ü n savaşa d a h a z ır o la c a ğ ız demişler. Tabii Erd oğan da haklı olarak
öfkelenm iş. B en iki ta rz a da karşıyım . Ne öyle yarım yam alak ateş­
kes, ne d e ateşkesi bo şa çıkaran tu tu m la r olm alı. B e n im le ça lışm ak
z o rd u r d e m iş tim . Ben ş a h s ın ız d a K a n d i l’e iletiyorum: Ben h e r zaman
iyi çalışırım , bunu bilsinler.
Ceylanpınar Belediye B aşkanı İsmail A sla n ’ın bir röportajı vardı,
sınıf arkadaşımdır. B ir h o ca n u z bana “Senin adın Ö calan değil Önalan
olsun” demişti. (Gülerek) Her zaman ön alacağımı biliyordu herhalde.
A rkadaşlar tedirginler, biliyorum , çünkü işlerin iyi gitm ediğini d ü ­
şünüyorlar. G idişa t kayaya tosladı tabii. Sayın B a şb ak a n d a öfkelen­
miş, h e r an b itirm ekten sö z etmiş. Tabii kendileri bilirler.
B e n d e g eç en d efa h a k lı o la ra k ağırdan alın d e d im . Bu d u r u m
d ev a m e d e rse b iz de p o z isy o n u m u z u koruruz. P aralel süreç olacak.
Hızlı olsu n istiyorlar, halk da öyle istiyor. O h a ld e yasal süreci açık
hale getir, değil mi?
Y ü z yıllık sorunu ç ö z m e k kolay m ı? B a k a n la g örü şü p söyleyin,
gere k irse elli yasa çıkaracaklar. Yasallık niye yanlış olsun. B ilm e m
P K K yasad an yararlanıp m e şru laşır deniliyor; evet, tabii ki öyle ola­
cak. A m a c ım ı z bu yasadışılığı bitirm ek değil midir? Bizi herhalde
ç o c u k yerin e koyuyorlar. Böyle yürüm ez , kör dövüş d ev a m eder,
yazık olur. A nlam ıyorlar bunlar.
Ö zal ve E rbakan bana “H e r türlü yasal tedbire hazırız” dediler. Or­
duy la g ö rü ştü ğ ü m ü z d e de aynısını söylediler. Bu A K P niye bu kadar
diretiyor, an laya m adım gitti. S iz de geçm işi A K P ’ye anlatın biraz.
G e ç m iş te n beri devlet b iz e y a s a llık için sö z veriyordu. A m a yasa
o lm a z d iy o rla rsa a l d a tm a c a vardır. Bu son ta vrım da b u n d a n dolayı­
dır. K an d iF d ek iler aya m ı gidecek, E n d o n e z y a ’y a mı, Finlandiya’ya
mı? N ereye gidecek? Böyle olu rsa tek biri bile silah bırakm az.
Ne yani, bizi K andil’e toplayıp bir gü nde üç yüz uçak kaldırarak
b ir kerede yok m u edecek ler? Ö rg ü tü n d ö rtte üçü b ö y le ce gid e r m i
diyorlar? A K P ’nin y önte m in e göre b u d u r herhalde. S o n u ç ta dem ek
ki bizi im ha etm ek istiyorlar diyeceğiz. Sizler sürekli görüşüp onlara
bunları anlatın.
Ben gerçekten çok y o ru ld u m artık.
B a k ın , ben iki m ek tu p y azm ıştım , s iz e verilmemiş. İrtibatsız o l ­
d u ğ u m u z dönem d i, sakıncalı bulunm uş. Ç o k sertti. A m a s o r u n değil,
am acım irtibatı sağlamaktı. Ç ü n k ü 24 saat bile çok önemlidir. M e h ­
met üç dört ay g elm em iş, yönetim sorm uyor, siz uyu m uşsun uz. B a ş­
b ak a n bile aile se rb e sttir d em edi mi, niye sorg u lam ıy o rsu n u z? D iğer
arkadaşların aileleri gelmiyor. D e m e k ki gizledikleri bir şey var. H er­
halde b u n la r devlet heyetinden k aynak lı değil, h ü kü m etten dir. H ü ­
k ü m e t h egem oniktir, değil mi?
S. D e m ir ta ş: Evet, öyledir.
A. Ö c a la n : H e g e m o n ik an layışla y a p m a y ın dedim. Z aten C H P
yıllarca bunu dayattı, olm az. D em o k ra sin in gereği paylaşmaktır, kar­
şılıklı saygıdır, birbirini anlam adır. Z aten y ü zd e 50 almışsın, d a h a ne
istiyorsun? B ana da fazla yüklenm eyin. D o ğ ru bir iş yaptım, ölümleri
durdurduk. D ah a ne yapalım? K im siniz, haşa Allah mısınız? Saygı­
sızlık yapm asınlar, tah rik etmesinler. D em o k ra si güzel bir şeydir. Er­
doğan kendi bireysel hegem ony asını k u ram a z, halk d a k a b u l etm ez.
Ş aşkınım d o ğ ru su . D e m o k r a tik b ir ilişkiye y ana şm ıyo rla r. B unlar
kadın m eselesin e de hazır değiller.
P. B uldan: B a şk an ım , KJB size h itaben bir m ektup yazdı. Ben de
g ö rüştü m kadınlarla.
A. Ö calan: Biraz aktarabilirsiniz.
P. B uldan: K adın H areketi olarak yakın z a m a n d a geniş bir y ö n e ­
tim bileşeni ile kapsam lı bir toplantı gerçekleştirmişler. T oplantıda
içinde bulunu lan süreç kapsam lı değerlendirilm iş. Yeni sürece uygun
örg ü tle n m e ve yap ılan m a tartışılm ış. İk in ci aşam aya geçilirken k o ­
şullarınızda değişiklik olm a m a sı, karakol y apım ı ve k o ru cu lu k k a d ­
r o la r ın ın arttırılm a sı e n d işe yaratıyor. Son sa v u n m a n ız tü m k adın
y a p ıs ın a o k u tu lm u ş. Ü ç ü n c ü U lu sal K ad ın K o n fe ra n sı plan lan m ış.
A y n c a görevlendirm elere ilişkin d e s iz d e n öneri bekliyorlar.
A. Ö calan: Zaten on la ra hitaben d e bir m e ktup yazdım . K en d ile­
rine ço k özel selam larım la birlikte iletirsiniz.
89
*z4b2u iû ah Ö ca ia n
S. D em irtaş: Ö n e m lid ir Başkanım. Siz bu konuda biraz mütevazı
davranıyorsunuz. A m a b iz im için, halk için önemlidir. Kaldığınız yer
de, sağlığınız da bizim için önemlidir. Burada bir süreç yürütüyorsunuz.
O nedenle bizim bu konular üzerinde fazlaca durmamızı anlamalısınız.
A. Ö calan: Tabii anlıyorum . M ütevazı o ld u ğ u m d a n değil, her şey
b e n d e m erkezileşti. Ya bir şey o lu r s a diye d ü ş ü n ü y o r su n u z . A m a
m e ra k etm eyin, b en en zor koşullarda hayatta kalmayı başardım , yine
de başarırım.
S. D em ir ta ş: S a d e c e o n d a n d eğ il, b izim için ö n em lisiniz siz.
A. Ö calan : Kürtlerle T ü rk ler ara sında iki yüz yıldır şiddete, soy­
kırım a varıncaya dek şiddete dayalı bir top lum sal ilişki kıskacı inşa
edilmiş. B u n u daha ço k fark ettim. D ü n heyetle d e çok net tartıştım.
Eskiden E rm en i harabelerine b a k a r üzülürdüm. B akın işte, b iz im dört
bin k ö y ü m ü z d e bu hale geldi şimdi.
1990 sonrası Jİ T E M ve benzerleri b ü y ü k tahribatı T ü rk lü k adına
yaptılar. M e ğ e r s e iki yü z yıldır T ü rk lü k ve K ürtlük adın a vekaleten
şiddet inşa edilmiş. İngilizlerin b u n d a rolü büyüktür.
Baransu, E m re falan “ yirmi iki P K K kadrosu öldürülürse” diye yaz­
dılar işte. Sakine ile başladılar. B u listeyi B a şbakana götürüp b aşla­
mışlar. A K P ’nin içi, Başbakanın etrafı bunlarla doludur. H epsi gidip
W a sh in g to n ’daki şeye dayanıyor. Heyetin g ü cü sınırlıdır, gerçi biraz
güçlendiler şimdi. 9 0 ’lardaki yıkım b u n la ra benzer bir furyaydı. Kürtsüz b ir Kürdistan yaratmak istediler. B u n lar Türklerin de barış yapm a­
sına izin vermiyorlar. Sahte barış yapm ak, b izi çatışm aya götürecek
barışı y ap m ak istiyorlar. A K P ile B D P arasındaki sorunların kayna­
ğında da b u yatıyor. Bizim gücü m ü z heyetle yaptığımız görüşmelerdir.
S. D em irta ş: Bunları C e m a a t’le işbirliği içinde mi yapıyorlar di­
yorsunuz?
A. Ö calan: Tabii. 1946’d a l s r a i l ’iböyleörgütlediler. Şim di aynısını
T ürkler ve Kürtler üzerin den yapıyorlar. Erm eni halkına, devrim cile­
rine saygımız var; yanlış anlaşılmasın, zaten onlarla birlikteyiz. Rag ıp ’la, H D K ’lilerle k o n u şu n bunları. G encay G ürsoy on la r benden
kuşk u y a düşmüşler, şüphelenmişler. B en bunları uygulanam az kılıyo­
rum işte. Bu yü zd e n öfkeliler, b e n im ve heyetin geliştirdiği b udu rişte .
Burkay o p era sy o n u falan, b u n la r diğer ekibin işidir. 90T ardaki dene­
meler K ürd istan ’ı yaşanamaz hale getirmek içindi. Savaş Buldan’ı ve
başkalarını öldürdüler. Birçok işadamını öldürdüler. Tansu-Ağar-Güreş
ekibi Kafkas kökenlidir. Bunlar biraz tuhaftır. Kafkas halkları için ge­
nelleme yapm ıyorum tabii. Bunlar şovenizmi kullanıyorlar.
S. D em irta ş: Kuzey Kürdistan Birlik Konferansı sonuçlandı. Tar­
tışm alar o ld u k ç a iyiydi, katılım da iyiydi. Sonuç bildirgesini ve sizin
mesajınızı yazılı olarak te s lim ediyoruz. K onferans so n u n d a oluşan
Birlik ve Ç ö z ü m K om itesi b u n d a n sonra çalışm aları konferans adın a
takip edecek. Sizinle, K andil ve H ü k ü m e tle görüşm e kararları var ay­
rıca. Biz de yardım cı olm a y a çalışacağız. K o nfe ra nsa m esajınız d a
anlamlı b ulundu, birleştirici oldu. H a k - P a r v e H ü d a p a r d ı ş ı n d a k i k e ­
s im le r katıldılar.
Yine Ç ıra T V ’n in size selam ları vardı. M ü m k ü n s e bir mesajınızı
yayınlam ak istiyorlar.
A. Ö ca la n : Ezid i h a lk ım ız Kürt halkının öncü temsilcisidir. Ö z ­
gürlük H a r e k e ti’nin de te m e lid ir as lın d a . K en d ilerin e d a ir b u g ü n e
k ad a r ç o k ç a ç ö z ü m l e m e l e r i m o l d u . E tn ik ve dinsel m uha fa za k arlığa
d ü ş m e d e n h alkım ızın içinde ö z g ü n lü ğ ü n ü yaşam alılar, kendilerini
ö z g ü r lü k m ü c a d e le sin e d a h a fazla katmalılar. Bu te m eld e Ç ı r a T V
aracılığıyla h e p s in e sevgi ve selam larım ı iletiyorum.
P. B u ld a n : A m e d K o n fe ra n sın d a k ad ın a dair bir su n u m u m oldu.
S u n u m u D Ö K H a d m a yaptım . Sizinle b u r a d a y a p tığ ı m ız g ö rüşm eler
çerçevesinde kadına dair yap m ış o ld u ğ u n u z değerlendirm eler ve barış
sürecinde kadının rolünü anlatan bir sunum du.
A. Ö calan: Evet, benim kadına dair yaptığım konuşmalarırtu, kitap­
larımdaki değerlendirmelerimi kadınlara anlatın. A n k a ra ’da yaptığınız
kadın kongresinde o k u n a n m esajım iyi hazırlanmıştı. Sunumlarınızı
aynen o çerçevede yapabilirsiniz. K onferansa katılım nasıldı?
P. B u ld an : 370 delege katıldı.
A. Ö ca la n : S iz in A K P ile geliştireceğiniz diyalog b iz im devletle
vara cağım ız son u c u bekliyor. D ün ve bugün v ardığım ız m utab akatı
H ü k ü m e t onaylarsa ve K a n d il’e y a z d ığ ım m e k tu p siz e verilirse, fiilen
ikinci aşam aya geçilm iştir diyebiliriz. Sekiz ana başlık sun dum , b u n ­
lar derin leştirm e k istediğim konulardır. D ö rt yıldır b u ra d a yaptığım ız
şey b ir tür beyin fırtınasıydı. Bu b i r aşam aydı ve şunu kanıtladı; İçe­
riklidir, adım atılabilir, anlamlıdır. Tarihi bir ç ö z ü m iç in d u r u m uy­
gun dur. Yani bunu sağladı. Ş im d i ikin ci a ş a m a için ç a tış m a sız lık
91
*=4 b 2u M a h (Ö ca la n
gerekliydi. 1 Haziran kararım da ısrarcıyım, ad ım ad ım süreç gelişir
dedik. Bu kon u d a Ö c a l a n ’ın k endi iradesi vardır dersiniz. Bu devam
da edecek . A m a asıl ön em verdiği ikinci aşam adır. Bu m e k tu p ta n
sonra ikinci aşam aya g e ç m e k gerekir. U m a rım te k ra r eski pozisyona
düşülm ez. Bir proje şeklinde E k im ayının ortalarına k ada r ta m a m la ­
m a k istiyoruz. S ağlığım ne k a d a r el verir, bilm iyorum , am a girdim
artık. Şimdi devletin yanıtını bekleyeceğim .
N e z a m a n a kadar yanıt gelir? D iy elim ki gelmedi, sekiz ana başlığı
uygun bulm adılar ya da karar vermediler. Peki, bunu nasıl anlayacak­
sınız? Siz ve Kandil sıkı duracaksınız. M ektuptan h aberd ar oldunuz.
Sekiz başlığı sayacağım. M e k tup yarın akşam ki toplantınıza yetişir.
İçeriği de onaylanırsa, bu arada yeni m e k a n a da geçmiş o lm a m gere­
kir. Sağlık açısından iyi olur. U y k u bile uyuyam ıyorum çünkü.
Evet, sağlığım açısından sadece, yazdır, sıcak olacak. S on yılların en
sıcak yazı olacak gibi şeyler söyleniyor. Bakalım, yürütm eye çalışacağız.
D olayısıyla Hakan beyle görüşüp on sayfalık m ektubu alın. O n gün
içinde M G K da toplanır. Ç arşam b a günü Sayın Başbakan da bir şeyler
söyler herhalde. İkinci aşama böylece başlar. Devletin bazı uzman kişi­
leriyle beraber bu projeyi geliştireceğiz. Başlıkları saymak gerekirse:
1- G erilladan sonra onun yerine ikam e edilecek d em okra tik siyaset
için H ukuk K om isyonu. Bir çerçeve hazırlayacağız. S ayın Başbakan
“ D em okratik siyasete, fikir m ücadelesine gelin” diyordu ya, işte onun
çerçevesi. D e m o k r a tik siyaset nedir, k u ru m la n nelerd ir? Ö nce biz
tartışacağız, sonra B akan lar K u ru lu n a gidecek. O nedenle sizin bu
yirmi beş m a d d elik paketiniz b ir a z d u rac ak . Yerelliği, yerel referan­
d u m u , b u n a b e n z e r birço k ilkeyi belirleyeceğiz. Yasalara ve anaya­
saya bun u h a n g i huk u k la taşıyacağız? T ürkiye’de d e m o k ra tik siyaset
yok zaten. Seçimler, partiler, b u n la r h e p tartışılmalı. Siz de ta rtışm a­
lara m ü dahil olup bunlardan h a b e rd a r olacaksınız. H e m A K P ’ye h e m
de size gelecek, tartışıp sizler so n u c a bağlayacaksınız.
2- Sosyoekonom ik Komisyon: Vahşi kapitalizm şim did en harekete
geçti bile. Barajlar, yatırımlar vb. Bu sekiz başlığın her biri birer kon­
ferans konusudu r aynı z a m a n d a Ekonomipolitik ve Komünal Ekonomi
Konferansı gibi. Urfa’daki işsizlik vb. Ö rnek olarak söylüyorum. B un ­
lar nasıl çözülecek? Siz g erç ek toplum sal bir parti iseniz, b u n la ra çare
bulacaksınız. H E S ’lerle köyleri arazilerini boşaltıp bunlara el koyuyor­
92
lar. M ezopatm aya tarih boyun ca herkesi beslemiş. Şimdi mi besleyemeyecek? A h m et Pelda “Yabancı yatırım gelecek, biz de payımızı ala­
cağız” diyor. Öyle ekonom i olm az. Bu, ekonomisizliktir, Kadınlar daha
da felaket d urum und alar ekonom ik olarak. M esela İsrail’deki k o m ün
deneyimini inceleyin. Yerimizde E rm eniler olsa cennete çevirmişlerdi
şimdi. P artiniz bu sorulara bir yanıt vermeli. Bir kez d a h a gerillaya
yapın dem iyorum , siyasi ç ö z ü m le r bulun. İşte Taksim bir yerellik so­
runudur. Ben ana başlıkları vermiş olayım. T ü rk iy e ’nin kalburüstü
bütün ekonom istlerini çağırıp tartışın. K ooperatif gibi ç ö z ü m le r üretin.
Hevvler’deki kuleler birer felakettir, Hevvler’i ikinci bir Dubai yapacak­
larmış. D iyarbakır’a da öyle yapm ak isteyecekler.
3- Misak-ı Milli K om isyonu: A slın d a bu bir K ürt-T ürk m isakıdır
ve birlikte kurtuluştur. Meclis b u m isakı onayladı. K ürtler b ö lü n m e ­
yecekti am a ayırdılar. B u sınırları değ iştirm e k artık öyle kolay değil.
A m a sınırları faydaya çevirebiliriz; e k o n o m ik birlik, kardeşlik sını­
rına dönü şür, Suriye sınırı B rüksel gibi olur.
S. D em irtaş: Evet, Kürt b ölgelerindeki b ütün kapılar kapalı. Arap
bölgelerindeki kapıları açık tuttular. D avutoğlu da kapıları yakın za­
m anda açmayı d ü şü n d ü k le rin i söylemiş. Z aten süreç gereği d e böyle
olacak demiş.
A . Ö ca la n : K andil de bunu anlamalı. Tarihi b ir ittifak doğuyor.
Bütün Kürtler T ürkiye ile sağlam bir ittifak kuracak. Misak-ı Milli
K o m isy o n u b u n u tartışacak. T ü rk-K ürt birliği o lm a d a n k im s e b ö l­
gede sağlam k alam a z. Ta H ititlerden beri bu ittifak vardır.
T ü rk iy e’d e k i Kürt soru n u n u n çö z ü m ü Irak ve S u riy e ’deki, hatta
İran’daki s o ru n u n çözüm üdür. Bunun sonrası O rta d o ğ u d em o k ra tik
ittifakıdır.
4- Kadın Ö zg ü rlü k K o m isy o n u : K a d ın so ru n u O r t a d o ğ u ’nun
k a d im sorunudur. Bu konudaki d ü şün celerim ç o k ç a bilindiğinden a ç ­
m a y ac ağ ım . K adını ö zg ü r o lm a y a n bir toplum ö z g ü r o la m a z d e m iş­
tim ya, o çerçevede.
5- Ekoloji K om isyonu: T aksim -G ezi’de ortaya çıktı ki, ekoloji Tür­
k iy e’nin de sorunudur. B ölg ede de H E S, m a d en aram aları vb. bilini­
yor. Bir ekoloji k o n feransında b u n la r tartışılabilir.
6- Sivil Toplum Komisyonu: K ürt sorunu devleti paylaşma, yani dev­
leti federe hale getirecek bir çözüm şeklinde olmayacak. Kürtler bu dev-
93
'ss4b2uM ak (D& ıâtt/ı
let içinde kendilerini sivil toplum olarak örgütleyecekler. İlk defa size
söylüyorum: Toplumu sivil hale getirerek devleti ç ö z ü m e zorlayacağız.
MHP, ırkçılık falan, bunlar hep engeldir. Sivil sahayı h em dem okratik­
leştirip hem de güçlendirerek bu milliyetçi tantanayı boşa çıkaracağız.
Devletin bir parçası üze rin d en değil, Kürtleri dem okratik bir sivil top­
lum olarak örgütleyeceğiz. D em okratik özerklik d e bunun içindedir.
7- Güvenlik Komisyonu: Ç o k önemlidir. İlk defa açıyorum: Gerilla
şu a n d a Kürtlerin tek güvencesidir. Sonrasında ne olacak? K ürtler için
bir güvenlik konferansı yapılmalı. .TİTEM, asimilasyon, kültür ve doğa
ta h rib atı... K im Kürtlerin güvenliğini sağlayacak? Genel güvenlikte
Kürtlerin temsilcisi olacak mı? M e sela bir M İT M üsteşar Yardımcısı
K ürt Hareketinden olabilir mi? Seçimle işbaşına gelen bir köy güvenlik
birimi mesela. Belediyelere bağlı trafik polisi, zabıta, bekçi gibi.
8- H a k ik a tle ri A ra ştırm a ve İ z le m e K om isyonu: Faili meçhuller,
geri dönüşler, toplu m ezarlar gibi k onular var. Ç a tışm a sonrası sü re­
cin izlenm esi, karşılıklı af, hoşgörünün geliştirilm esi için çalışacak.
Ö n e rim bunlar. D evlete sundum , kararlarını verecekler. U ygun g ö ­
rürlerse h em en tartışıp E k im ayı ortalarında tartışmayı bitiririz. Sizler
de A K P ile, S T K T a r ile tartışırsınız. Sizin s u n d u ğ u n u z paket bu ta r ­
tışm alar ile birlikte sonra ele alınır. C H P gelirse onlarla d a tartışırsı­
nız. S o n u ç olarak bu projeden ço k say ıd a yasa çıkarılır, anayasa dahil
d e ğ işiklikler olur.
Yasalar çıkarsa ikinci a şam a b itm iş olur. Bu arada geri çekilm e de
paralel yürür. K arşılıklı siz bize, biz size öneriler yaparız. A K P şunu
bilmeli: G e rilla k ısm en iç e r id e k alsa bile bu yanıltmasın. İstesek g e ­
rilla h alkın içind e bile saklanır. B u n a kafayı çok ta km asınlar, önem li
olan çatışmasızlıktır. K C K operasyonları olu rsa siyaseten siz, gerilla
o p e ra sy o n la rı olu rsa gerilla c e v a p verir. P roje y a s a la şırsa n o r m a l­
le şm e a ş a m a s ın a geçilir. İçe rid e , d ışarıda k im se k alm az. Ö yle genel
a f olm ayabilir. M eclis bir y olunu bulm ak zorundadır. Y önetici-m ilila n ayrım ı y ap m ad a n bir yo lu n u b u lm a k zorunda. H a s t a tutuklular
h e m e n bırakılm alıdır. B iz nasıl elim iz d ek ileri h e m e n bıraktıysak,
B a k an b ey de o lu m lu yaklaşmalı.
S o ra ca k bir şe y var m ı?
S. D e m ir ta ş: H D K - B D P se çim kon u su vardı, bu m e s e le y i de
biraz k o n u şm a k ta fayda var.
94
d ^m ta â ı _ J\}ctû n u
A . Ö calan: Evet, konuşacaktık. B iz d e m o k ra tik sosyalist bir h a ­
reketiz. H epim iz için ortak bir örgü t gerekiyor. 7 0 ’lerden beri b u n u
istiyoruz. Milliyetçi örgütler b u n u hep engelledi. H D K - H D P d o ğ ru
bir projedir, isim le n d irm e de d oğrudur. A m a işlemiyor işte. Partinin
m illetvekillerinin olm ası pozisyonu belirleyicidir, değil mi?
S. D em irta ş: Evet, elbette etkisi oluyor, g ö rü n ü r hale geliyor, ö n ­
c ü lü k yapıyor. A m a p a r tin in m illetvek illerinin olm ası y etm ez . S o ­
k a k ta k arşılığının olm ası, se ç im e g ir e c e k ö r g ü tü n ü n olm ası d a
gerekir.
A. Ö calan: M eclis alanı dar kalıyor, herkesi kapsam ıyor. O la ğ a n ­
üstü H D P K o n g re si yapılabilir, yeni b aş tan örgü tlenebilirler. E S P
falan ça lışm ak istiyorlar mı?
S. D em ir ta ş: Evet. ESP, SDP, E M E P falan ç a l ı ş m a k istiyorlar.
A n c a k p artiler arası rekab et genişlem eyi zorluyor.
A. Ö calan : O n la ra söyleyin, beni biraz örnek alsınlar. Ben p a rti­
m in b aşın d a m ıy ım ? Bir hareketi partim in b aş ın d a o ld u ğ u m için mi
etkileyebiliyorum ? Bir hareketi etk ile m ek için ille de b aşın d a o lm ak
gerekm ez. K end ilerin e b ir a z güvensinler. Siz d e k e n d in iz e güvenin,
b aşında o lm a sa nız d a etkileyebilirsiniz. K im se parti şovenizm ine k a ­
pılm asın. Tarihin ru h u n a uygun çalışarak ken d i r u h u n u örgüte ver­
m e k tir ö n e m li olan. B e n bile b u r a d a T ü rk iy e S o lu n d a n d a h a
birlikçiyim . Alevi, kadın, Türk, Ç erkez d e m e d e n h erk e s girmelidir.
G e r e k irs e m illetvekilleri genel p a r tid e birleşebilirler, ön eri o la ra k
söylüyorum . T ak sim sonrası rü zg a rd a n d a yararlanıp z a m a n ın ru h u n a
uygun bir şekilde yeni parti o la ra k çıkış yapabilirler. B D P kitlesi bir
yere kaym az, politiktir, iyi anlatırsanız sorun olmaz. B D P ’d e k i ve­
killerin bir kısmı H D P ’ye gidebilir belki. A m a siz yine d e tartışın.
S e ç im taktiği geliştirin. Bu k itle B D P ’ye gelmeyebilir. B D P ’yi ko ru ­
yun yine, am a b u n u n la yetinmeyin. T ü rk em ekçilerini de ö rg ü tle m e k
gerekir. Birkaç vekil oraya geçip işte T aksim sonrası bek lenen yeni
parti d o ğ d u havası yaratabilir. B u g irişim yüzde 10’u aşabilir.
M u a z z a m bir eleştiri ekibi varmış. B D P ’yi elitist olarak suçlayan­
lar varmış. B u n lara karşı dikkatli olun. D u y arsız olm ayın. A r i f Altan
gazetede eleştiriyor mesela. Selam söyleyin, kız kardeşi d e şehit oldu.
Gel, partide çalış deyin. Ustalıklı b ir taktik o larak b u çevreleri d e ­
mokratik sistem e katın. İsterseniz olağanüstü ko n g re b ile d ü şünün .
95
*zÂb7)uMak ö c a ta n
S. D em ir ta ş: O lağa nüstü K o n g re d e belki e ş b a ş k a n la n n d e ğ iş i­
mini d e düşünebiliriz. B en b iraz d a b u ö n erdiğ iniz ç a lış m a la ra za m a n
ay ırm ak isterim. E şbaşkanlık olağanüstü za m a n istiyor, hepsi biraz
yarım kalıyor.
A . Ö calan: Ç ok duygusal olmayın, kendinizi biraz örgütleyip g e ­
liştirin, eleştiriden de korkmayın. Bak, beni de bütün dünya eleştiriyor,
yine d e muhalefeti içeri alıp kendimi büyütüyorum . Beni örnek alın.
( P c rv in ’e dönerek) Ç o k sayıda kadın kadrolarınız var. K adın m e cl­
isleriniz var. B irço k çalışm aya el atın. Siz ö n c ü ve öndersiniz. K a ­
dınlar erkek ege m e n zihniyetiyle uzaklaştırıldı. K a d ro la rın ız yeterli.
B i r ik i m in iz d e var. Kadın toplum da yerini bulm alı. K ad ın d a n çe k in ­
meyeceğiz. K adın bir toplu m sal d ö n ü şü m aracıdır.
S ı r n ’yı yakında getireceğiz herhalde. Bu toplantılar b aşlarsa sorun
ortadan kalkar. Aile, avukatlar, S T K ’lar, medya kesinlikle gelir tabii.
Yirmi b eş isim belirlemeye çalışın. Bunlarla d a burada tartışm a fırsa­
tımız olabilir. Tabii ki süreç açılırsa. A rtık bu am bargo falan kalkacak.
P. B u ld an : Sırrı S ü re y y a ’nın bir aklarımı vardı.
A . Ö c a l a n : Evet, dinliyorum .
P. B u ld an: Sırrı bey gelem ediği için size b ir not iletti, h e m e n ak ta­
rayım. “ Tam d a sizin önerdiğiniz gibi büyük siyasal düşünceyi ö rgüt­
lemek anlam ında çok haklı ve tarihsel bir konuydu (Gezi Olayları). Bu
yüzden öncülük ettim. Üç gün boyunca 5 0 - 100 kişiyle yürüttüm . Ben
vurulup hastaneye kaldırıldığım da parti ve H D K bu d u ru m a uyandı.
F akat parti de, H D K d e ikiye b ö lü n m ü ş duru m da. E n vahim yanlış bu
olu şu m u ve olayları barış süreciyle k arşıt b ir yere konum landırm ak.
O ysa tam da dem okratik siyasetin sizin ta rif elliğiniz a n lam d a hayata
geçirilebilm e zeminiydi. H em ülkede hem de O rtadoğu ’da sizin Dör­
düncü Kitabınızda uygarlık krizi ve şimdinin analizine dair söyledik­
leriniz gerçekleşiyor. Parti, D T K ve H D K ’de böyle bir tereddüt
oluşunca kendi pozisyonumu geriye çektim. DTK Konferansının sonuç
bildirgesini çok sağcı, eksik ve sizi kavram aktan uzak buldum . Partide
ve kendi m edyam ızda bunu eleştirdim. Heyetten çıkarılm am ın Türk
Solu aydınlarının sürece duydukları güveni zedeleyeceğini düşünüyo­
rum. Birdenbire bu mesele Kürtler ve devlet arasında yürüyen bir süreç
gibi algılanıyor. Ayrıca D TK R ojava’ya yardım konusunda u ta n ç verici
bir liyakat gösterdi. Kamyonlarla yardım gönderdiler. Sofi v e Bahoz
96
bana “ Biz dilenci değil, devrim ciyiz” dediler. Bir d e size özel aktarım ­
larım olacak. Uygun görürseniz bir dahaki sefere Selahattin beye ya da
P ervin h an ım a söyleyeyim, size aktarsınlar” diyor.
A . Ö calan: B a h o z ’la S ofi’ye cevaben bir şeyler söyleyeyim.
S. D em irta ş: Eleştirileri size değil B aşkanım , bizedir.
A. Ö calan: Ö yle mi? Sofi ve B a h o z ’a iletin. Suriye’deki uluslar­
arası güçler iki kampı ayrı ayrı silahlandıracaklar. Biz kendi çıkarla­
rımız d o ğ ru ltu su n d a gere kirse iki tarafla da ayrı ayrı taktik ittifaklar
geliştirebiliriz. Süreç S u riy e ’de P Y D çizgisinin d o ğ ru lu ğ u n u kan ıt­
lamıştır. S u riy e ’de ç ö z ü m PYD çizgisidir. H erkes bunu dah a iyi a n ­
lıyor artık. P Y D çizgisi d em o k ra tik tir. K endi o rd u g ü çlerin i
arttıracaklar, ideolojik o la ra k g ü ç le n e c e k le r. A y rıca h e r aç ıd an
B D P ’den d a h a güçlüdürler. N e d ir öyle B D P yardım falan bekliyorlar.
Kendi öz imkanlarıyla savaş ekonom isi uygulayacaklar. Savaştır, tabii
ki bazı zorluklar olacak. B u n a uygun yaşayacaklar. B iz im T ü rk iy e ile
u zlaşm am ız gelişirse S u riy e ’ye d e yansır. B e n im a d ım a bir persp ektif
halinde S u riy e ’ye bir m e ktup yazsınlar. Selam larım ı da iletiyorum.
( S ı r r ı ’ya d a cevap olarak) Ö n ce lik le selam larımı söyleyin. H D K ’ye
a k t if katılmalıdır. P artile şm e y i ta m am lasınlar, b iz d e so n u n a k a d a r
d e s te k sunalım. A m barg o G e z i’yle ilgilidir. A m a m e ra k etmesin, a ş a ­
cağız. O d a em ekli olacağım falan d em esin aı tık. Y ılm a z G ü n e y ’i
ö r n e k alsın. B izim g ib ile r ancak ö lü n c e siyaset biter. Ö lü m le em ek li
olunur. Sanat, sinem a, kültür, b u nla r hep siyasettir elbette. E rtu ğ ru l’a,
L e v e n t’e se lam söyleyin. İtalya’d a bunun ben z eri hare k et y ü z d e 25,
Y unanistan’d a y ü z d e 27 aldı. T ürkiye’de y ü z d e 30 alabilir. Ö rg ü t b a ğ ­
nazlığı yapm amalı kimse. B e n im d u r u m u m a baksınlar, sosyalistler
enternasyonalisttir, kolektivisttir.
S. D em irta ş: A h m et bey, Gül tan hanım ve Aysel h a n ım ın d a s e ­
lam ları vardı. A m b arg o d a n o n la r d a haklı o la ra k rahatsızlar. O nlar
d a buraya g elip tartışm ak ve sürec e katkı su nm a k istiyorlar. A ncak
a m b a rg o nedeniyle m ü m k ü n olmuyor.
A. Ö calan: Ben dün onların da ism ini söyledim. A m a p ro jede uz­
l a şır sa k am bargo kalkm alı. K a lk m a z s a kriz o lu r zaten. Siz b u n u a n ­
larsınız tabii. U m a r ım hey e t d e b e n i yanıltm az, u m u tlu y u m . Yine de
b en i y irm i d ö r t sa a t takip edin. B u h afta b ir bak a lım ne o la ca k . Ç o k
çalışm alısınız, başka türlü siy a se t gelişmiyor.
■v=4b2uûÎah Ö efsâatı
S. D em irtaş: B aşkam ın, ben yine de p a rla m e n to tak v im in i h atır­
latm ak istiy o ru m . S izler b ir p ro je ü z e r in d e ç a lış ıy o rs u n u z ve 15
E k i m ’d e n söz ediyorsunuz. A n c a k p arla m ento zaten 1 T e m m u z ’da
tatile g irip 1 E k i m ’d e açılacak. A çıldıktan so n ra d a ç o k kısa b ir s ü ­
rem iz kalacak. S o n ra sın d a K asım , A ra lık ayları bütç e tartışm aları,
O c a k ’tan itibaren d e seçim süreci başlıyor ve so n rak i üç yılın tamamı
se çim lerle geçecek. D olayısıyla h ü k ü m e t herhangi bir adım atm a z sa
çok z a m a n kay b e tm iş olacağız ve K ü rtle r açısından ciddi riskler o r­
taya çıkabilir. B ü tü n bunları d a h esa p la m a m ız gerekiyor.
A. Ö c a la n : A n lıy o ru m . D evlet b u n u H ü k ü m e tin o y u n u için bir
fırsata çevirirse, E k im 15’ten so n ra savaş ta rzınızı belirlersiniz. Ben
za te n b u ra d a bitmişim demektir. B e n im le oyun oynayanla siz de o y u ­
nunuzu oynarsınız. Bakın, T a k s im ’e k atılsaydın ız bile hü k ü m e t g i ­
derdi. P K K şim di belki elli bin kişidir. U m arım böyle o lm a z . O y u n
o lu r s a e lin iz serbesttir. P K K savaşı da öyle eskisi gibi geliştirm ez.
P K K ’nin b u n a h a z ırlık lı old u ğ u n u Öcalan biliyor. İran, Suriye, Rusya
bile destek verir. A m a umarım böyle olm az. T arihsel k ard e şlik bizim
d e d iğ im iz şekilde o lu r ancak.
Siz b ir şeyler yazarsınız. Ö yle savaş tehdidi gibi şeyler olm asın,
yanlış anlaşılır. Siz z a te n b e n d e n d a h a iyi f o rm ü le ed iy o rsu n u z .
“ S ü re ç devam ediyor. İkinci aşam ay a d a ir önerilerim izi yazılı olarak
devlete sunduk. H afta lık o la ra k ş e ffa f bir şekilde k am u o y u n u bilgi­
le n d ir m e taraftarıyım. U m arım devlet bu önerilerim izi doğru değer­
le ndirir. Z aten T ü rk iy e h alk ın ın y ü z d e 9 0 'ın ın o rtak laşa ca ğ ı
ö n erilerdir” gibi şeyler olabilir.
P. B u ld an : Başkam ın, bu h a f ta so n u İ ğ d ı r ’a gittim . İl K ongresi
vardı. İğdır halkının size özel se lam ları vardı.
A . Ö calan : H a evet, İ ğ d ır’ı iyi bilirim. İğdır, K ars, D i g o r oralara
çok gittim. Ağrı dağının etekle rinde toplantılar yaptım. Tüm Serhat
h a lk ın a ve İğdırlılara selam söyleyin. O nlarla te k ra r bu lu şm ay ı üm it
ediyorum .
S. D em irta ş: K ü rt basınının se lam ları vardı. Röportajı da Ö zgür
G ü n d e m ’le yaptık. T elevizyondakilerin, g a z eted e k ilerin selam ları
vardı.
A. Ö ca la n : Siz d e h asın d ak ilere selam söyleyin. Ö z g ü r G ü n d em ,
G ün T V başta o lm a k ü z e r e dah a güçlü bir hazırlıkla s ü r e c e girsinler.
98
T utu k lu a v u k a tla rım a selam söyleyin, on la r için de ça b a s a r f e diyo­
rum .
H ak a n b e y sa m im i geliyor ban a . N e diyorsunuz, öyle mi?
S. D em irta ş: Evet, H ak a n bey devlet m e m u r u g ib i yaklaşmıyor,
güven veriyor, bu sorunu içten bir yaklaşım la çö z m e k için gayret e d i­
yor. A n c a k h üküm e tte aynı ağırlık ve ciddiy et yoktur. S o ru n d a budur
zaten.
A . Ö calan : K adınlara da selam lar. Hayat m ü c ad e led ir zaten. Ben
iyi y aşad ığ ım ı d üşü n ü y o ru m , m oralim iyidir, ben im b u r a d a şa hade­
tim bile kim seyi zorlam am alı.
S. D em irta ş: Biz zaten o n b e ş gü n s o n r a yine b u rad a y ız B a ş k a ­
nı m.
A. Ö calan : Elbette, belki d a h a zengin b i r kadroyla, bakalım . A v­
r u p a ’dak i arka daşla ra se lam söyleyin. B rüksel K o n fe ra n sın a da bir
mesaj yazarsınız, za te n b e n d e n d a h a iyi yazıyorsunuz. K J B ’nin b ile­
şenleri nedir, b a n a bir yazın verin. B e n h e r b irin e h ita ben y a z m a k is­
tiyorum.
Şu sekiz arkadaş, yanım a g elec ek olanlar, kabulüm dür.
S. D em irta ş: B a k an lık h enüz onay verm edi, ce vap bekliyoruz.
A. Ö ca la n : Tam am , g elirlerse b u rad akiler gidecek. G e le n le r de
se kre larya gibi çalışacaklar. S ü ley m a n dayım A d a n a ’dadır, son g ün­
le ridir galiba, gelebilir mi bilm iyorum , b akarsınız artık.
T am a m , herkese selamlar, g örüşm ek üzere.
S. D em ir ta ş ve P. B u ld an : Siz de diğer arkadaşlara selam larım ızı
söyleyin. K u s u r u m u z a bakm asınlar, bilinen ned e nle rle kendileriyle
görüşem iyoruz. Yanlış anlam asınlar. İyi çalışmalar, g ö rü şm ek d ile­
ğiyle.
24 H aziran 2013
99
rzAb2uâtah. Ö calan
Mezopotamya topraklan
herkesi besleyebilir
A. Ö calan : Hoş geldiniz.
H e y e t: H oş bulduk. Sağlığınız nasıl?
A . Ö calan : İyiyim , g ö r ü n d ü ğ ü m g ib iyim .T a bii sağlık k o n u su
b iraz g ü n d em leş ti. O k o n u y a d eğ in ec eğ im . B e nim kisi b ir a z siyasi
sağlık sorunudur. Ö n ce sizi dinleyelim o zaman.
S. D em ir ta ş: E v et B a ş k a n ım , bizim a k t a r ım la r ım ız olacak.
K C K 'nin m e k tu b u siz e ulaşmış olmalı. B ir ö rn e ğ in i teyit e t m e k için
getirdik. İşte budur.
A. Ö calan: Evet, bu m e k tu b u aldım; eki vardı, onu d a aldım.
S. D e m ir ta ş: Z aten m e k tu p ta belirtmişlerdi. A rk adaşların se lam ­
ları var. K o n g ra Gel G enel Kurul Toplantısı yapıldı. Yeni y ön etim s e ­
çimi gerçekleşti. S onuçlarını yazm ışlar zaten.
A. Ö calan : Evet, b u rad a hepsi var, okudum . Bu k o nuya değine­
ceğim .
S. D em irtaş: Rojava'da Ö S O 'd a n ayrılan El K aide'ye b a ğ lı g r u p ­
la rdan El N usra'nın bir saldırısı yaşandı. Ö zellikle S e re k a n i v e çev­
resin d e k i köylerde şiddetli ça tışm ala r yaşanıyor. T ürk b asınına göre
b u g ü n sabah saatlerinde El N u s r a ü ç bin kadar m ilitanıyla bir saldırı
d a h a başlatılmış.
A . Ö calan: B unlar Ö S O 'd a n ayrı mı?
S. D em irta ş: Evet, ayrı hareket ediyorlar. A rk a d a şla rım ız bu g e ­
lişm e üzerine sayın D avutoğlu ile b ir görüşme yaptılar. Kendileri El
Nusra'yı desteklem ediklerini söylüyorlar, ancak sınırdan giriş çıkışlar
olduğu biliniyor. Z aten ç ö z ü m süreci gereğince dc böyle bir dış p o ­
100
mtaJL y \)o tû a tı
litikalarının o la m ayacağını b elirtm iş D avutoğlu.
A. Ö calan: E ğ e r sayıları gerçekten üç bin falansa, o za m a n bunun
yarısından fazlası M u h a b e r a t ’ın işidir. M u h a b e r a t b u n u yapar. İyi
araştırsınlar, arkasında onlar olabilir. Beşir Atalay ve D av utoğlu ile
tartışacaksınız. B urada bir oyun v a r deyin. D ü n d e n beri bunlara bunu
anlatm aya çalışıyorum . Sayın E rdoğan bilmeli ki, bunlar çö z ü m ü h e ­
defliyor. Yetkililerle de b u n u tartışıyoruz, Suudi falan p a r a veriyor
bunlara deniyor. A m a bilm eliler ki, b unla r Türkiye'yi hedefliyor. S u ­
riye tecrübem vardır, iyi biliyorum .
Heyete d e söyledim: M u rsi'n in d üşürülm e si E rdoğan'ın d ü şü rü l­
mesidir. D ü n y etkili anlatıyordu işte. M u r s i'y e “ Seni d ü şü re c e k le r
dedik, ad a m halen g ü lüy ord u” dedi. Ben de M e n d e r e s olayını hatır­
lattım. E rd o ğ a n 'd a da M e n d eres s e n d ro m u var. Kendisini Mursi gibi
düşürecekler, am a ciddiye almıyor. P Y D 'n in özerklik aç ıkla m a sına
takılmışlar. O ra d a zaten iki yıldır fiilen ö z e rk lik yok m u? B a şla dı­
ğından beri vardır. D e ğ iş e n bir şey yok ki. M ursi nasıl gittiyse Suriye
üzerinden bu n u n aynısını yaparlar. D avutoğlu bize karşı aç ıklam a y a ­
pacağına, bu olanları doğru anlamalıdır.
S. D em irtaş: A vrupa'da da k onferans yapıldı. Sonuç Bildirgesini
de açıkladılar. A v ru p a 'd a k i yapılar D T K -A v ru pa adıyla tek çatı al­
tında to pla n m a kararı aldı.
A. Ö calan: Kimler var?
S. D em irtaş: Kuzeyli örgütlerin tam am ı var.
A. Ö calan: Diğerleri?
S. D em irta ş: H angileri, diğer p arç ala r m ı?
A . Ö calan : Evet, diğer örgütler yok mu?
S. D em irtaş: Bize yakın bütün örgütler var. A m a diğer hareketlere
yakın olanlar, K DP ve Y N K gibi örgütler yok tabii.
A . Ö calan: Anladım, a m a bu yetersiz olur. A v ru p a 'd a K C K k u ­
rulm alı, am a yasal olmalı. R u s y a ’dakiler dahil bütün parçalardaki ör­
gütleri kapsam alı. B u d a h a d o ğ ru olur.
S. D em irta ş: D an im ark a üç televizyon ile ilgili lisans iptali kararı
aldı. Ç ö z ü m sürecinde böyle bir kararın alınması m a n id ar bulunuyor.
Y ıllardır T ürk H ü k ü m e ti k a r a r aldırmak için uğraşıyor a m a başaramıyordu. Ç özüm sü reç lerin de bu tür kararlar alınıyor,
A. Ö calan : Evet, çok doğru. S a k in e ’lerin katliamı ne ise, bu karar
101
*o4 irduM ah Ö c a la n
da aynıdır. N A T O -G la d io s u n u n üstü örtülü operasyon larıdır bunlar.
P Y D 'y e saldırılm ası da budur. (Yetkiliye dönerek) Sayın Yetkili, on
yıldır b unlar hiçbir şey yapmıyor. Şim di de m a li açıdan P K K ’yi A v­
r u pa'da çökerteceklerm iş. Y apam azlar da zaten. Asıl h e d e f PKK-Türkiye ç ö z ü m sürecidir.
Beşir Beye de anlatın. Ö calan deneyimlidir, b u bir provokasyondur
deyin. D ik k a t edin, b u n u bu M A S A K yasalarına d ayanarak yapıyor­
lar. Lice'deki esrar operasyonları d a böyledir. O n yıldır niye y a p m ı­
yorsunuz? Z aten karakolların yanında bu iş yapılıyor. Y ü zde 9 0 ’ı da
askerin ce bine gidiyor. Çiller d ö n e m in d e de Y ü k sekova 'da n bu tica­
reti yapıp bütçeye yirmi milyar Dolar kattılar. Savaşı bu radan finanse
ediyorlardı. B e şir B eye anlatın: E s r a r falan yalandır, biz d e yasaktır
zaten, mali açıdan bizi ç ö k e rtm e k de imkansızdır.
Ben b u r a d a devletle görüşürüm . Siyasi g ö rü şm e le r sizinle olur.
Belki gerekirse haftalık g ö rü şm e le r bile yaparsınız. Bu tür gü n lü k
prov okasyon ları ö n le m e k için g ö rü şm eler olm alı. H eyet gelip söylü­
yo r işte. B u asayiş birimleri, adam kaçırmalar, P Y D 'n in özerklik m e ­
selesi, gerillanın halk içinde gö rüntü verm esi gibi k o n u la r göılişerek
çözülür.
B e şir Beye söyleyin, Ö c a la n g erçekten sizi k o r u m a k istiyor deyin.
Y o k sa sizi M ursi'ye çevirirler. İşte P Y D 'ye saldırı provokasyonları
budur.
P K K 'y i bitireceğiz diye sürekli bunları heveslendiriyorlar. Bunlar
d a b u n a k anıp çözüm süreçlerini h e b a ediyorlar. U tah m e rke zli a k a­
dem ile rin işidir bunlar. E r d o ğ a n ’ın da etrafını sarıp teslim almışlar.
P K K ’y le ç ö z ü m e gitm eyin diyorlar. “ Biz zaten m ali aç ıdan da çö ke r­
teceğiz, önder k ad ro la rın ı da vuracağız, K an d il’dek ileri ta s ü y e edip
teslim alırız” diyorlar. Bunların d a kafasına yatıyor herhalde. Yirmi
y ıld ır b u yalanı a n latm ay a çalışıyorum . G e ç m işte b e n im le görüşen
askerleri de böyle kandırıp sonra E rg e n ek o n ’d an içeri aldılar. Gerçi
a r a la rın d a J İ T E M m ensupları, suç işlemiş o la n lar da vardır, yanlış
anlaşılm asın. A m açları gelen e k sel K ürt-Türk ça tışm ası çıkarm aktır.
S. D em irtaş: Süleym an dayı ve oğlu gelm ek için başvurdu. Adalet
B akanlığı ön ü m ü z d ek i günlerde izin verecek.
A. Ö calan: İyi olur. Yalnız bunlar gidip g elirken güvenliklerin e
d ik k a t edilsin. M ü m k ü n s e u ç a k la gidip gelsinler. B u r a la r d a da gü-
102
^ m ta iı _A }oiû iU i
yenlikleri sağlansın. M e h m e t'in de g üvenliğine d ik k a t edin. Z aten
uçaklar öyle pahalı değil herhalde.
S. D em irta ş: B u n lar
riz..
S. D em irtaş: S e ç im
B D P ile girm e y ö n ü n d e
A. O calan: Z a te n b u
sorun değil Başkam ın, biz h ep s in i h a lle d e ­
hazırlıkları başladı. B atıd a HDP, B ö lg e d e
ağırlıklı görüş oluşuyor.
k o n uyu açacaktım . Y irm i yıldan beridir bu
T ürk S olunu b aşıboş bırakm ayın diyorum . A yrıca sola karşı so r u m ­
lu lu ğ u m u z d a var. Legal unsurların birlikte hareket etm esi lazım. İşte
C H P Alevileri kandırıp peşine takıyor. Böyle olur m u? B u n ların hep ­
sine cevap o lm a k lazım.
G e z i olaylarında sizin de yeterince taktik g eliştirem ediğiniz gö­
rüldü. Bazı eksiklikleriniz oldu orada. B e n im yanım da beş T ü rk ar­
k ad a ş o lsa b ile yeter. İşte bak ın , H a k i Karer, D u ra n K a lk a n gibi
arkadaşlar. D u r a n K alkan'ın geldiği yer ortada. Şim di b inle rce T ürk
arkadaş var, değil mi? B iraz gecikti a m a uygundur, m ektupta d a b e ­
lirtilmiş zaten. B a tıda H D P ile olabilir. A yrıca acilen yapılması g e ­
reken taktik ham leler var. M eclis açıldığın da belki T ürkiye partisine
d ö n ü ş m e k gerekecek. Siz d e K andil gibi d ö n ü şü m e uğrayabilirsiniz.
S adece iki eşb aşk a n B D P ’de kalır, h aftalık g ru p k onuşm a la rını y a p ­
m a m ış olursunuz. H D P de D em o k ra tik K on g re Partisi olarak d eğ i­
şebilir. D ışında kalmış olan A rif A lta n gibi yazarları, m u h a lif olanları
B D P 'n in Kongresi ile yö n etim d e birleştirirsiniz. A m a ç a lış m ak iste­
yen, şevki olan, dürüst, taktik gücü olanları Parti M e clisin e alırsınız.
Ağırlığınızı k adrolaşm aya ve ku ru m la şm a y a verirsiniz. H D P ’yi de
sürükleyecek esas parti siz olursunuz. Böylece bütün vekiller T ürkiye
vekilleri olurlar. Sadece K ürtlerin vekilleri o lm a kta n çıkarlar. O la ­
ğanüstü Kongreyi ö n c e B D P yapar. V ekiller ayrılıp H D P 'y e geçerler.
H D P de k on g resin i yapar. M e c lis aç ılınca yeni k im lik le çalışm aya
başlarlar. Siz d a h a iyi bilirsiniz tabii. Tartışın bunları. İtalya'da, Y u ­
n anistan 'da y ü zd e 2 5 ’lerden fa z la oy aldılar. Siz n ed e n yapanıayasınız? E rt u ğ r u l niye y apm ıy or bunları?
S. D em irta ş: K ü ç ü k sol p artiler bu gelişmeyi engelliyor biraz da.
A . O calan : B u nları geçin artık, aşın bunları. Seri, çarpıcı hareket
etm elisiniz. Tonlarca aydın var. V edat T ürkali y aşlanm ış am a halen
ko n u şu y o r işte. Ç o k se lam ım ı söyleyin. A n k a r a K onferansının b ile ­
103
r^4b2uûâak iD caûan
şenlerini partileştireceksiniz aslında. K onferansın pratikleşmesi böyle
olur. B ir iki h a f ta içinde yoğunlaşın. H em vekilleri hem konferansın
ruh u n u p artiy e taşıyın. ESP, L e v e n t Tüzel o n la r katılsınlar. Vekil, be­
lediye B aşkanı, ne olm a k istiyorlarsa olsunlar. B izim im k anlarım ız
çoktur, d eğ e rlen d irin . Devlet de bunun ö n ü n d e engel olm ayacak.
K ürtlerde de böyle dar g r u p la r var. H D P 'd e bir p ro g ra m yok, önder
yok. B i z d e n ne istiyor solc ula r? S a f so sy a liz m m i istiyorlar? Yok
böyle bir şey. İhsan Eliaçık on lar da olabilir partide. D e ğ iş ik k esim ­
lere yer verilebilir. S elam larım ı söyleyin.Teslim T ö re'ye se lam söy­
leyin.
P. B u ld a n : B a şk a n ım , K a n d il’e y az d ığınız m e k tu p e lim iz e geç
ulaştı. En son 24 H a z ira n 'd a sizinle görüşm üştük. M e k tu p 3 Temm uz 'da bize teslim edildi. M e k tu b u K andil'e ben götürdüm .
A . Ö calan: Siz tek m i gittiniz?
P. B u ld an : H a y ır B a şk an ım , İd ris beyle b irlikte gittik.
A . Ö calan: K o ng re d en s o n r a mı gittiniz?
P. B uldan: Evet B aşkanım , kongreyi yeni bitirmişlerdi. Size bir
m e k tu p yazm ışlardı. Fakat sizin m e k tu b u n u z u o k u d u k ta n s o n r a ek
bir m e k tu p d a h a yazdılar. Z aten o k u d u ğ u n u z u söylediniz. Yalnız
sö z lü a k ta ra c a ğ ım bir h u s u s var. K a d ın arkadaşlar özellikle H P G ’de
e ş b aşk a n lık sistemi olsun diyorlar. M urat Karayılan buna karşı çık ı­
yor. H P G kom u ta n lık o ld u ğ u için eş kom utan o lm a z diyor.
A . Ö calan: C em al d o ğ ru söylemiş. B ence de olmaz. Z a te n onların
d a askeri birlikleri var. Y JA -S T A R da askeri kanattır. O r a d a d a erkek
yok. B u ned e nle uygundur.
P. B u ld an : A yrıca PKK için de aynı şeyi söylediler. P K K 'n in B a ş­
kanı siz old u ğ u n u z için o ra y a da eşbaşkanlık sisteminin u y g u n o lm a ­
dığını düşünüyorlar.
A . Ö calan : PKK kök parti o ld u ğ u için o ra d a d a g ere k yok. Zaten
G enel Sekreterlik var. P K K ’nin içinde zaten kadın da var. P A JK da
kadın partisidir. O n la r da kongrelerini yapsınlar. B e n d e çok uygun
g ö r m ü y o r u m . A ldıkları k ara r yerindedir. E ş b a ş k a n lık sistem ini
ö n e m siy o ru m . K a d ın a y aklaşım ım biliniyor.
Ş u devamlı söylediğiniz ‘cinsiyet ö z g ü r lü k ç ü ’ kavramı da doğru
değil. Bir dah a b u kavram ı k u lla nm a y ın. C in siy et d e y i n c e herkes
farklı anlıyor. ‘K a d ın ö z g ü rlü k ç ü ' d e m e n iz daha u y gundur. Bütün
104
k u r u m la r d a b u n u k u lla n ın , K adın sorunu sınıfsal, kültürel, ekonom ik
bir sorundur. Kadın tarihi, kadın geleneği, bunların hepsi bir boyuttur.
Kadınlar giderek ek o n o m ik k o m ü n le r oluşturm alıdır. P rogram larını
d e r in le m e s in e ele alm alıdırlar. K adınlar d a to p la n tıların ı y aparak
b en im a d ım a teşekkür ve şükran dileklerim i tüm k ad ın lara iletm eli­
dir. K adınları çok gerekli görüyorum . K onferanslarınız iyi geçti, takip
ellim.
S. D em irta ş: B a şk an ım , yeriniz değişti m i? Biraz d a sağlık so ­
runların ızla d irekt ilişkilidir çünkü.
A . Ö calan : Hayır, değişm edi h e n ü z , bay ra m d a olabilir. İnşaat bit­
m iş diyorlar. Evet, sağlık meselesini b iraz açalım. Ö zal, Ecevit, Erbakan sağlık sorunları nedeniyle süreçlerden tasfiye oldular. B unlar
b en im le ilişkide olanlardı. Şu a n d a gördüğünü z gibi ayaktayım . A m a
b u b e n im sağlık s o r u n u m y ok a n lam ın a gelm ez. U z m a n h ek im le r
geldiler, yine olabilir b un lar tabii. A m a asıl ö nem li olan ben im b u ­
radaki g ü v enliğim dir. G la d io b ile b a n a yönelebilir. B e n İm ra lı’da
ö lm e m , öldürülürüm . Devlet b u ra d a b a n a ne kada r ö z e n li yaklaşırsa
yaklaşsın, bu beni b urada yaşatarak idam etmektir. Bu ö ld ü rü m d ü r
aslında. Bir M H P ’ li vekil d e aynen böy le demişti. Bu siyasal anlam da
bir sağlık sorunudur. B u ra d a geçen on yıldan so n ra b u artık bir ö l­
dürürü olur. A niden nefesim durdu diyelim, işte bu öldürümdür. D ok­
torlar gelip gidiyor. Üst s o lu n u m yolları so ru n la rı var tabii.
Y aşlanm aya bağlı doğal soru nlar var. Açıkçası bir Ö z a l, Ecevit, Erb a k a n hadisesi o lm am alı. B u n u Beşir bey le de konuşun, bir çözüm
bulunsun. B e n im b urad a k i d u ru m u m , statüm rehinedir. B i r rehine ya
serbest bırakılır, ya öldürülür, ya tutulur. O n beş yıl rehinelik mi olur?
Bu d ev let için d e bir sorundur. B akın, beni buraya kapattılar am a her
gün giderek güçlendim , büyüdüm . Ya beni öldürecektiniz y a d a böyle
rehin e gibi tutm ayacaksınız.
A B D ’nin beni teslim etmedeki am ac ı p ro vo kasyond u. E ce v it bile
söyledi, “N iye teslim ettiklerini a n la m a d ım ” dedi. B e nim b u rad a ö lü ­
m ü m yüz yıllık T ürk-K ürt savaşı dem ektir. Ben bunu ö n le m e y e ç a lı­
şıyorum. Bu devlet için de önem lidir. B e n im d e r d im dışarı çıkıp
H asso H ü s s o gibi g e z m e k değil, tenezzül bile etm em . B e n im derdim
üzerim den provokasyonlar olmasın diyedir. A p o çıkarsa T ürkler karşı
çıkar deniyor. O y sa d oğru anlatılırsa Türk halkının d a çıkarlarını en
105
*c=AbiuM ah ö c a la n
iyi b e n im savundiğim görülür. B e şir Bey “ A p o çık arsa oy o ranım ız
düşe r” diyorm uş. Hayır, m esele bu değil. Y ü z yıllık savaşın çıkmasını
önleyelim d iyorum . Ben öyle hem en İm ra lı’d a n çıkayım, arzı e n d a m
ed e y im d em iyo rum . B u rada iki basın toplantısını bunu n için istedim.
D e rd im ölümleri önlemektir. B e şir bey bunu niye anlam ıyor?
S. D em irta ş: B aşkanım , siz b u r a d a basın toplantısı mı y apm ak is­
tediniz, yanlış mı anladım ?
A . Ö calan : O labilir tabii. D ü n heyete bunu d a önerdim . Aklı b a ­
şın d a g azeteciler gelebilir, k am u o y u bu rad a k i ça lış m a la r ım la ilgili
dah a sağlıklı bilgi sahibi olur. Siz yap ıy o rsu n u z b u n u gerçi, iyi de
oluyor, a m a d o ğ ru d an y a p m a k daha etkili olur.
Heyet, biz bunu yavaş yav a ş yap ıy o ru z diyor. Hayır, bunu benim
a ğ z ım d a n d u y m a lı halk. T ü r k h a lk ın ı da, K ürt halk ın ı d a ben ikna
edebilirim . B enim buradaki h e r g ü n ü m savaş eğrisinin biraz d a h a y u ­
k a r ı d o ğ ru tırm a n m ası dem ektir. Ö rn e ğ in savaş noktası bin ise, her
g ü n ü m d e birdir.
Yeni yere g eç m e m em de bu gelgitler yüzünden olabilir. Televizyon
m e se le sin i de böyle yaptılar. B u n la r ben im sin irim i bozuyor. B e n
böyle b a s it tavizlerle ılımlılaştırılıp taviz verecek a d a m d eğ ilim . A p o
şöyle taviz versin, yeni yerine geçsin deniyor. Böyle yaklaşılırsa asla
geçm em . E v hapsini de bu y ü z d e n redded iyorum . Asıl benim rehine
p o zisy o n u m a son verilmelidir. Z a t e n çıkarsam etrafım da bir ordu ko­
r u m a olacak. Yarısı bizden, yarısı istihbarattan falan. O rtalık ta geze­
cek halim yok herhalde.
S. D e m ir ta ş: D iğ er arkadaşların d u ru m la rı nasıl, iyiler mi, her
gün gö rü şü y o r m usu nuz?
A. Ö calan : İ y ile ro n la r da. H afta d a beş gün bir aradayız. Selamları
vardı size.
S. D em ir ta ş: Siz de se lam söyleyin.
A. Ö ca la n : H e m e n sürecin kendisine gelelim. S orularınızla g ü n ­
d e m o lu şturm uştuk. Şimdi asıl g ü n d e m e geçebiliriz. S üre ç gerçekten
k ritik bir aşam a y a geldi. En a z ın d a n b e n im a ç ım d a n p la n la m a la r
nedir, o n a gelelim. A z önce karşılıklı şikayetlerden sö z ettik. Karakol
yapım ı, ce za evlerind en çık an cenazeler, H E S ’ler, k o ru cu la r vs. B i­
zim k ile rin d e b una verdiği tepkiler göz önü n d e b u lu n d u r u ld u ğ u n d a
böyle y ü r ü m e z tabii. Tabii siz B e ş ir beyle de görüşün. A s lın d a ben
106
sürecin b öyle riskli yürüyeceğini ta h m in ettiğim için M a r t’taki m e k ­
tuptan sonra biri size, diğer K a n d il’e iki m ektup daha yazm ıştım . S a­
kıncalı bulu n u p verilm em iş. U zun süre g ö r ü şe m e d ik zaten. Bu bir
suistim aldir ded im . A K P her şeyi tek taraflı gö tü rm e k istiyor.
Bu paralel devlet d en e n şeyi biraz açayım yine. T ü rk i y e ’nin NAT O ’ya alınm asından bu yana üç lobi üzerinden politikalarını o lu ştu ­
rup hayata geçiriyorlar. M e n d e r e s ’ten beri böyledir. S ürekli kom plo
imal ediyorlar, T ü rk e ş bile gitti, eğitim ini gördü. 9 0 ’la rm b aşın d a
D oğan G üreş L o n d ra ’ya gitti, D ö nünce “ Bize yeşil ışık yaktılar” dedi.
K ürt tasfiyesi o n d a n so n ra başladı. Bunlar hep lobilerin kararıdır. A s ­
lında önceleri G üney Kürdistan ü zerinden Yahudi lobilerinin planları
var. P roto İsrail projesidir. D a h a sonra Filistin’d e k a ra r kılıyorlar, Ta
Talat Paşa d ö n e m le rin d e n beri etkilidirler. Z aten onların y etiştirm e­
sidir. M u stafa K e m a l’i de kuşatıp teslim alıyorlar. M u s u l - K c r k ü k ’e
karşılık C u m h u riy e t diyorlar. M is a k - M illi’yi b öylelikle bozuyorlar.
L o n d ra o zam anlar ağırlıklı Y ahudilerin kontrolündedir.
Beni de bu politika buraya getirdi. D e m e k istediğim bu politika
halen d e v a m ediyor. T arihse l a r k a planı iyi a n la m a k gerekir. K ürt
ulus-dcvlctçiği ü zerind en bütün Kürtleri teslim a lm a k istediler, Sadd a m ’ı da bu yüzd e n tasfiye ettiler. 1 9 50 -60 ’lardan beri bu soykırım
politikalarını uyguluyorlar, Bu politikanın son kurbanı da benim işte.
K onferansların so nuçların ı o k u d u m , iyidir, Tarihsel a r k a planları
unutmayın hiçbir zam an, oyunlara düşm eyin ,Türk-K ürt kavmi a ra ­
sında 800 yıllık ortak lık vardır, 1 8 6 0 ’lardan itibaren b u n u n la o y n u ­
yorlar, Misak-ı Milli ile iyice bozuyorlar. Süreçle ne alakası var
derseniz, işte Birinci D ün ya Savaşından beri pratikleşen bu p o litik a ­
lar halen devam ediyor. T ürklerin b u n d a n yeterince haberi yok. H a ­
beri olanları d a tasfiye ediyorlar. Tayyip Beyi bu L o n d r a politikaları
ü zerin den etkiliyorlar. B e n b iraz Tayyip Beye yardımcı olmaya, d e ­
m ok ratik bir parti olm alarını sağlam ay a çalışıyorum . Ç atışm ala rı b i ­
tirdik diye öyle bittik, çaresizdik an la m ın a gelm ez. A m a bu g eçm işte
çok anlaşılmadı. K andil de kendi içinde parçalandı. A K P bunu tek
taraflı yorum ladı. B u n u heyetle de tartıştık. A K P halen böyle y ak la­
şıyor dedim. E m re Bey d ö n e m in d e bir çö züm olanağı vardı. Beş yıl
içinde gerçekleşecekti. Pencew ini üzerinden haber gön d erm e ler falan
oldu. Bu arada görürseniz se lam söyleyin P e n c e w in i’ye.
107
rzA b d u iâ a h Ö caûan
Biz E m re Beyle burada g ö rü şm ey e b aşlad ığ ım ız d a Sabri, Z übeyir
on la r
diler,
ritası
sa v aş
üze rin d en bazı an laşm ala ra varılmıştı. B e n im de onayımı iste­
ama yetersiz buldum , olm adı. O nedenle 156 sayfalık Yol H a­
h azırladım , am a kabul g ö rm edi. Yeniden ç a tış m a la r başladı,
lobileri devreye girdi. O rd u n u n bizim le ç ö z ü m e gitm ek isteyen
kesim i de E r g e n e k o n ’la birlikte tasfiye edildi. A B D yaptı bunları,
y o k s a Tayyip Bey bir onbaşıyı bile tasfiye ed e m e z. C e m a a t ’in savcı­
ları eliyle bunları yaptılar. Sonra K C K operasyonlarını da aynen y a p ­
tılar. Z am an gazetesi eliyle C e m a a t P K K ’nin tasfiye o la bile ce ğ ini
işliyor. B unu B eşir Beyle k o n u şu n . Bu m ü m k ü n değil. B unların
a m ac ı savaşı başlatmaktır. B ir kediyle bir köpeği aynı torbaya koyup
ağzını b a ğ la m a k istiyorlar. T arihçeyi bu k a d a r belirteyim , isteyen
d a h a da araştırabilir.
Peki, b u n d a n son ra nasıl işleyecek? İşte K CK K ongresini yaptı.
M e k tu b u n u getirdiniz. B a sit bir basın toplantısı bile b an a yaptırılmazsa, avukatlar bu biçim de tutulur ve görüşm e olm azsa, aile g örü­
şüne a m b a r g o konulursa, akillerle g ö rü şm e yoksa, sivil to p lu m la
görüş alışverişi olm azsa beni bir televizyon ve odayla mı oyalıyacaklar?
Kırk-elli bin kişi ölm üş. B unların hatırasına bile büyük barış g e ­
rekir. K urtuluş Savaşında bile bu bilanço yok. O tu z yıldır çalışıyoruz.
Böyle bir şey te röriz m olur mu? Bu da N A TO G ladio’sunu n kararıdır.
B iz o sıralar A v ru p a’da rahat çalıştık. Tavşana ‘k a ç ’, tazıya ‘tut’ p o ­
litikası uyguladılar. S o n u ç K ü rt-T ü rk ezeli d ü ş m a n lığ ın a yol açan
şeyler. Bizi terörist ilan edip el altından d estek lem ek istiyorlar. B ıra­
kalım artık b u oyunları, keselim . S ö y le m d e de, pratik te d e bitirelim.
S öylem de terörizm i b itirm ed en eylem de nasıl bitireceğiz? Beşir bey
profesördür, bilmesi lazım . Kırk yıllık çatışm anın barışı... Bundan
so n ra söylem iniz bu olsun. Ö calan üze rin e düşeni yapıyor, temel g ü n ­
dem i b u d u r deyin. B en 'fa şist A K P ’ d e s e m , onlar ‘c e h e n n e m in di­
bine k a d a r g its in le r’ dese, barış nasıl olur?
Ö z a l’ la başladık. Şim di 21. y ılına girdik. Özal, E rb a k an , Karadayı
“ Bir yıl içinde bitirelim ” diyorlardı. E rd o ğ a n ’la bu çatallaşıyor. Söy­
lem de “ Baldıran zehiri iç erim ” diyor, “çö z m e k istiyoruz” diyor, am a
pratik ta m tersidir. Biz savaşı A K P ’ye karşı b a ş la tm a d ık ki. Ö nce
Kürt feodallerine karşı, so n ra devlete karşı savaştık. Şim di devletin
108
temsilci leriyle b urada çatışmasızlığı barışa doğru evriltmek istiyoruz.
S on görüşm e d ün oldu. S o n u ç ta biz devletle devam e t m e k istiyoruz.
Sayın Yetkili de vardı zaten. S izin A K P ile siyasi o la ra k sü rd ü rd ü ­
ğünüz dem ag o jik kaçıyor biraz. E m r e Bey d ö nem in de ad ım la r attık,
H a b u r ’u planladık, bir eve d ö n ü ş yasası bile çıkaram adılar. E yle m e
k arışm am ış olanlar b ilm e m nereye, diğ e rleri N o r v e ç ’e gider falan.
221. M adde gibi şeyler olmaz. E m r e Bey gerçekten çö z m e k istiyordu,
am a A K P adım atmadı. Bu lobileri o y üzd e n anlattım . A K P dörtte
üç oranında buna yattı. Beşir bey, M İ T falan biraz daha anlıyor. O nlar
da tasfiyeyle karşı karşıya kalıyor. B iz heyetle b urada anlaşabiliriz.
B a y ra m d a bir projeye başlayabiliriz. B u proje çalışm ası başlam azsa
ve b en k a tılm a z sa m , Eylül v e y a E k i m ’e k a d a r ç e k ilirim . B e n im
içinde o lm a d ığ ım bir projeye niye i m z a atayım ? K ırk yıllık ç a tış m a ­
nın barışını yapacaksak böyle olur. Siz de öyle “ Y ü z d e 15 çekilmiştir,
geri kalanlar da hareket halindedir” gibi şeyler dem eyin artık. Kandil
de safça yaz m ış işte. Ne gerek var? Ç atışm asızlık sağlandı, yeterlidir.
A K P ne istiyor? Ç ekilen g ü çlerin yerine kendi gü çlerini mi ikam e
ed e ce k ? K orucu la falan. Ö n cü kadroları vurup gerisini dağıtacaklar.
Bu, ç ö z ü m m üdür?
Sonuç, b en bu çatışm asızlık ortam ını 1 E y lü l’e kada r d e v a m e t ­
tirme ta ra fta rıy ım .1 E ylül D ünya Barış G ünüdür. O nların da a ta m a ­
ları olacak z a te n .U y g u n o lu r s a m bir m ektupla d a bildiririm .
S o n ra sın d a Kandil ve siz ne y a p a ca ğ ın ız a k a r a r verirsiniz. A K P
se çim diyor. O lur mu, yüz yıllık s o ru n seçim e kurban edilir mi?
1 E y lü l’e kadar b u proje (paket) çalışmasını ta m am larsa k , heyetin
so ru m lu lu ğ u altında h ü k ü m e te intikal eder. B u n u kabul ederlerse çatışm asızlık süreci no rm a lle şm e sürecine dönüşür. Projeler hızla h ü ­
küm et üzerinden M eclise su n u lu r kanunlaşır.
G id iş (çekiliş) k an u n s u z ve gizli oldu, ama dönüş kanunsuz o la ­
m az. G idiş k a n u n s u z ve silahlı oldu, gizli oldu. Ç ö z ü m o lm a z s a
d ö n ü ş d e böyle ol ur. B e n bir te k gerillayı bile orada öyle t u t a m a m . 15
E k i m ’e kada r gelişm e o la cağına dair gerillaya söz verdim . O lm a zsa
isterse devlet gitsin, K a n d il’le, Cem il B a y ık ’la anlaşsın, ben k arış­
m a m artık.
Beşir beye söyleyin. T am beş proje oldu, hepsi b o şa çıktı. S ırf bir
se çim hesabına bunlar feda e d ilem ez . V icdanen de bun u kaldıram am .
109
*=4b2ulûah Ö ca ta n
S a b rım anc ak I E y lü l’e k a d a r olur.
E m r e bey bile “ K a n u n ç ık m a z s a b e n de dağa ç ı k a r ım ” diyordu.
D ü z e n le m e y a p m a k v atan a ihanettir diyorlar. Ö zal da, askerler de
k a n u n çıkaracağız diyorlardı. L ob ile r bunları cesaretlendirip tasfiyeye
heveslendiriyorlar. Bir kez daha diyorum : B u b ir oyundur, am a bu
oyun 1 E y l ü l ’e k adar bitecek.
S e ç im d e bir iki p u a n nedir ki. G erçekte böyle bir risk de yoktur
aslında. K a n u n dediğin nedir ki. Niye böyle bir yasa çık m a s ın ? Peki,
ne istiyor bunlar, d ağ ılm a m ız ı mı istiyorlar? Y oksa aç ık ç a çatışm a
mı istiyorlar? İşte b enim paralel d ev let ded iğim bunu isteyen güçtür.
B izim ‘n o r m ’ d ed iğ im iz şey çıkarsa n o r m a lle şm e d e olur.
D ü n de Beşir b ey söyledi. (Yetkiliyle g ö z g ö z e geldiler, B aşkan
cü m ley i düzeltm edi.) A k lınıza hayalinize g elm eyecek d ü z e n le m e le r
v a r diyordu. A m a tek taraflı olmaz. B e n im içinde olm adığım bir p a ­
kete imza atmam. Kırk g ü n ü n ü z var. Siz de BDP o la ra k h ük üm e tle
g ö r ü ş ü n bunları.
Bir yandan d a K ü rd istan ’ı K ü rtsüzleştirm e planı işliyor. H E S ’ler,
işsizzlik, g ö ç e r tm e d ev a m ediyor. B u n u T ü rk lü k ad ın a yapıyorlar.
Böyle bir T ürklük m ü olur? B in yıllık d ostu na bu yapılarak T ürklük
inşa edileb ilir mi?
A m a I E ylül’d e n sonra gerilla çıktığı gibi girer. Ö yle d ü şü k yo­
ğ u n lu k lu falan da değil, orta y o ğunluk lu savaş başlar. Kürtler zaten
isyan halindedir. Ben kontrol e d e m e m , siz d e B D P olarak e d e m e z s i­
niz.
ö r f a n o rm a ld e on m ilyonu besler. A m a h e r g ün işsizlikten, açlık­
tan birbirini öldürüyorlar. T a E d ir n e ’ye kada r m arabalık yapıyorlar.
Siz de B D P olarak tedbir geliştiremiyorsunuz, güçsüzsünüz. Dün öy­
lesine ak lım a geldi, sizinle görüşü rk en eleştireyim m i diye, a m a vaz­
g eç tim . K a n d il’dek ilere de ne d iy e y im ? C u m a za te n yaşlan m ış,
kendini ö lü m ü n e adam ış, onları da ne diye eleştireyim d edim .
A d am lar “A K P K ü rt’ü ” yaratıyorlar. Şim di bir de “ C e m a a t K ü rt’ü ”
oluşturuyorlar. K ozm ik odalarda bunları planlayıp hayata geçiriyorlar.
R a m a k kalm ış ki b o ğ az bo ğ az a birbirim ize gireceğiz.
E m r e bey gibi insanlar ç ö z ü m istediler. A m a yo k işte. Sonuç o la ­
rak 1 Eylül kritik bir tarihtir. U m a rım siz de d e m o k ra tik bir çözüm
için katkı sunabilirsiniz. K endisi söyledi bunları B e şir bey. Hazırlık
yapıyorlar. A m a siz de taleplerinizi bildirip ortaklaştırın. B elirttiğ im
sekiz es as ü z e rin d e n sistematize edebilirsiniz. Beşir beyle tartışabi­
lirsiniz.
Rojava için k ü ç ü k bir öneri y a p m a k istiyorum . Bir ateşkes yap a­
bilirler. A ma Nusra S erek a n i’ye yerleşem ez. Orası Kürt bölgesidir.
Ö ze rk lik boşluk doldurm adır. Suriye devleti çekilm iş gitm iş. B o şlu k
var. Kendilerini k a tlia m a a ç ı k h a l d e mi tutsunlar, aç mı kalsınlar? N e
ö y le kırmızı g örm üş boğalar gibi saldırıyorlar? P Y D ’yi z a te n hazır­
lamışız, g ö rü şm ey e açıklar. D ü şm a n lık d a yapmıyorlar. (Türkiye o la ­
rak) B a rz a n i’yle kurd u ğ u n u zd a n d ah a ilkeli ilişkiler kurabilirsiniz.
N u s r a ’yı falan b ırakm aları lazım . A teşkes o lu r s a h u d u t k a p ı la n açık
tutulabilir. A m a o on bir m a d d d e lik gibi b ir ateşkes olm asın, o s a ­
kattır. Ateşkes o lm a zs a D icle-Fırat a ra sın d a bütün güçlerini yığarlar.
A rap bölgeleriyle d e ittifak yapıp N u sra’yı atarlar. Suriye D em o kratik
Birliği adı altında (K ürt Y ü k sek K onseyinden ayrı olarak) A ra p la r
ve diğerlerinin de içinde o ld u ğ u birlik kurarlar. R a k k a ve H a l e p ’in
kuze y in d e n başlayarak kuzeye d o ğ ru bir birliği oluştururlar. İki şey
ü zerin de çalışırlar. E s a d ’la ya d a Ö S O ile ateşkes ve ç ö z ü m e g ide bi­
lirler. Bu şekilde iki tarafı da ç ö z ü m e zorlayabilirler. Bu d u r u m S u ­
r iy e ’d e ç ö z ü m ü n ö n ü n ü açabilir. Bu politika T ü r k i y e ’n in de
çıkarınadır. Salih M ü slim de öyle ikide bir sadece K ürtler adın a açık­
lama yapm asın, birlik adına konuşsun.
T ü rk iy e ’deki ç ö z ü m S u r iy e ’deki, S u riy e’deki ç ö z ü m T ü rk iy e ’deki
ç ö z ü m d ü r. U m a r ım bunu h a y a ta geçirebilirler. A fr in ve A z z a z ’da
T ü rk m e n le r ve Süryanilerle d e görüşsünler.
M i r a ç ’ı şahsen tanırım , ne k a d a r temizdirler şim di, b ilm iyorum .
D u rum ları u y g u n s a b u çatışm aları d u rd u rm a k için onları d a birliğe
davet edebilirler. B u birlik E s a d ’ı d a zorlar ve S u riy e’yi bu bataklık­
tan çıkarabilir. İki tarafı d a zorlayarak C enev re K on fe ra n sın a k a d a r
T ü rk iy e ’ye d e tekrar itibar kazandırabilir. Bu T ü rk iy e ’nin de yararına
olur. Yirmi yıllık Suriye tecrübem var. İkinci bir Irak ç ı k a r m a k iste­
m iyorlarsa bunu yapmalılar.
D e m o k ra tik le şm e projesinin diğer m addelerine gelirsek, yüzde 7
seçim barajı ve hazine yardım ı olabilir. Biz yine de y üzde 3 ’te ısrar
ederiz. YLizde 7 ’yi g eç en partilere hazine yardımı d a mı öngörülüyor?
S. D em irtaş: B izim ö n erim iz y ü z d e 1 ’i geçen bütün partilere al­
111
\= 4 tâ u M a h Ö ca h u ı
dığı oy oranında hazine yardım ı verilmesidir. Sonuçta bunlar vatan­
daşın parasıdır, Bu yıl üç parti 350 trilyonu kendi ara sında paylaşa­
caklar. S e ç im zam anı d a iki katını alıyorlar. H ü k ü m e t d e bu konuda
sorun çıkarm ayacak gibi duruyor.
A. Ö calan : Ö yle m i diyorlar? Peki, olabilir tabii, Siyasi Partiler
Y asasın da partiler arası ittifak m ü m k ü n hale gelebilir, e ş b aşk a n lık
yasal statüye kavuşabilir. E sas şey anayasayı ilgilendiriyor tabii. B u­
rad a kilit üç kavram var bence. Milliyet, bölge, kültür. İspanya A n a ­
yasası da böyle çözüyor. Bizde şöyle form üle edilebilir belki: Türkiye
C um hu riy e tin in kuru lu şu n d a esas pay sahibi olan ve belli bir tarihsel
ruhu paylaşan, bölgesel m illiyetler ve kültürler şeklinde kendini gü­
n ü m ü z e k adar taşıyan toplum sal yapıların k end in i her türlü örgütle­
m esi anayasal güvence altındadır.
D ah a iyi formüle edilebilir tabii. Bölge yerelliktir. Kültür Alevilik,
tarikat, c e m a a tle r v b ’dir mesela. C em evi anayasa işi değildir zaten.
C e m a a t işte kendini illegal örgütlem iş, T ü r k i y e ’nin ikinci büyük g ü ­
c ü d ü r deniyor. A m a ne B a şk a n ı belli, ne yönetim i, ne k ara r m e k a ­
n iz m a la rı. İstihbarat örgütleri bu illegal yapıya ne diyo rlar
b ilm iy o ru m tabii. Ben d iy o ru m ki, bunlar da k e n d in e bir isim verip
legalleşsin, çalışm asını böyle sürdürsün.
M illiyete gelince, s a d e c e Kürtlük değil, azınlıklar da var. K en d i­
lerini istedikleri gibi örgütlerler. H erkesin sivil toplum şeklinde bir
m e clisi olur. T Ü S İ A D ’ın var, b ilm e m K E S K ’in var, binlerce bun un
gibi m eclis v a r da, n e d e n to plum ların meclisleri o lm a sın ? B e n bütün
K ü rtle r in tek m e clisi de o lsu n d e m iy o ru m . A m a ö r n e ğ in B D P ’li
K ü rtle rin b ir m eclisi olur. B urkay falan federal ç ö z ü m d e y ip Kürdista n ’a sınır çiziyorlar. Bu sınırı n e r e d e başlatıp n e re d e bitireceğiz? B i­
zim k isi sınırları esas almaz. İstanbul K ü r t’ü d e , H a k k a ri K ü r t’ü de
girer buna. B u A nayasa U z la ş m a K om isyonu niye bir tek ç ö z ü m g e ­
liştirm ez ki iki yıldır? Yedikleri p aralar hara m olsun bunlara. Beş bin
Rum, elli bin Erm eni kalm ış zaten. B un ların birer m eclisi olsa ne z a ­
rarı olu r? Yoksa biz de Barzani gibi ulus-devlete yönelebilirdik, am a
bu savaşsız olmaz.
S. D e m ir ta ş: 19 A ğ u sto s’ta H ew le r’de Ulusal K onferans topla na­
cak ve ilk toplantısını yapacak. Yarın da H ew le r’de bir hazırlık t o p ­
lantısı olacak. B iz d e A h m e t beyle birlikte b u n a katılacağız.
112
A rk a d aşlar bu k on feran sa yazılı b ir mesaj g ö n d e rm e n iz i istiyorlar.
Ö n erilerin iz varsa iletm enizi bekliyorlar.
A. Ö calan : A m e d K onferan sı m esajı o ld u k ç a iyi hazırlanm ıştı.
B u n u b iraz d a h a geliştirip, ö zellikle M isak-ı Milli m e selesini d o ğ ru
bir şekilde anlatıp m e t n e yerleştirerek diğ e r a ktarım la rım çerçeve­
sinde bir metin hazırlayabilirsiniz.
B u konferansların alt konferansları ş e k lin d e ekonom i konferansı
yapılabilir, İktisat kongresi olabilir. Talan ekonom isine karşı alternatif
ekonom ik m o d e lle r geliştirm elisiniz. B ir Ekonomi Konseyi olu ştu­
rulabilir. D iyarbakır Sanayi O d ası katkı sunabilir. İktisat ve d e m o k ­
rasiyi birlikte ele alm ak gerekir. D e m o k r a tik eko n o m ik k o m ü n le r
kurulabilir. A razinin toplu laştırılm ası, k o le k tif ç a lışm a birlik leri...
Bunlara ç ö z ü m b u la m az san ız p arti ola m azsınız.
M e z o p o ta m y a to p r a k l a n herkesi b esleyeb ilir. A h lak lı tüc ca r ve
işadam larıyla çalışabilir. Ş im d id e n inisiyatif alıp proje geliştirm eli­
siniz. Şantiye y ak m asın lar falan d iy o rla r ya, işte bö y le olursa y ak m a­
lar da olmaz. Birlikte anlaşarak yatırım lar yapılsın. B u n u n ne z a r a n
olur ki. Belediyeler ileride bu politikaları hayata geçirmelidir.
Y ine no rm a lle şm e s ü rec in d e alt-üst k a d r o ayrım ı y a p m a d a n , eve
d ö n ü ş yasası çıkarılm alıdır. E y le m e k a r ış m a m ış üst k a d e m e h ariç,
m il ita n la r a a f falan diyorlar. A slın d a e y l e m e k a r ı ş m a m ı ş o la n la r
za te n üst kadem edir. (G ü lerek ) C e m il B a y ık ey lem e mi ka rışm ış?
Ben hay a tım d a e lim e ta b a n c a b ile alm ad ım . B ö y le çelişki mi olur?
Eylem i yapan zaten alt k a d e m e m ilitandır. O n d a n so n ra yavaş yavaş
M a x m u r ’dan, A v r u p a ’dan g elişler olur. K a n u n ç ık a r s a ilk g r u b u 15
E k i m ’d e X a b u r ’d a n getiririz. O lm a z s a nasıl ç ı k m ış la r s a öyle geri
dönerler.
Şu an d a tartışılm ası gereken s o ru n çıkışlar değil dönüştür. Nasıl
dönülecek? Y ü z binler nasıl d ö n e c e k ? B unların K an d il’de beklem esi
kırk kat d a h a fazla tehlikelidir. B u n la rd a ze k a da yok. Tayyip Bey iki
ay bile dayanam az. H ele b ir de S u r iy e ’ye g ire rse yirmi bin d e o ra d a
var. Nasıl baş e d e ce k le r? Şehirlerde de milisler var. Böyle olursa beni
so ru m lu tutamazsınız. Sayın yetkili, isterseniz öldürün. Ö y le tek ta ­
raflı, b ilm em k im in h azırladığı projeyi on ay lam a m ben.
Şehitlik oluşturm a, asayiş birim leriyle ilgili de Bcşiı b e y e şunları
söyleyin, kendisiyle güvenlik konularını da tartışabilirsiniz. A slında
113
^ Â bduM ah fyca â a tt
bir G ü v en lik Konferansı da yapılabilir. Ü m it Cizreli mi nedir, öyle
biri var. B u konularda uzm an d ır sanırım. Çağırıp tartışabilirsiniz. G e ­
nelde T ü r k i y e ’nin, özelde K ürtlerin güvenliği nasıl olacak?
Tabii g ü v e n liğ im iz i J İ T E M ’e teslim e d e c e k h a lim iz yok. U tah
m erkezli akadem ilerin yönlendirdiği em niyete de teslim edem eyiz.
E ğer Kürt sivil toplum u olacaksa, öyle asayiş birimleri şeklinde değil,
am a b e led iy e le re bağlı köy ve m a h a ll e g ü v e n lik b irim leri olabilir.
E m n iy e t ve j a n d a r m a n ı n y e tkile rin in b ir kısmı b u n la r a devredilir.
Yerel g üven lik yerele bırakılır. B a rz an i gibi o rd u m u z olsun da d em i­
yoruz. T ü rk ord u su makul d ü z e y d e K ü rd istan ’da üslenebilir. M e sela
D iyarb a kır E m niyeti neredeyse her şeyim ize karışıyor. N e gerek var?
Dil m e selesi de sivil to p lu m la bağlantılıdır. K ürtler hem T ü rk ç e
hem d e Kürtçe eğitim yapabilirler. K ürt sivil to p lu m u kendi politi­
kaları çe rçev e sin de bunları yapabilir. En m a k u lü b udur.T ek başına
K ü rtç e resm i dil olsun d enince yanlış anlaşılıyor.
Ay yıldızlı bayrak da olur, K ürtlerin zaten var olan renkleri ve se m ­
bolleri de olur. Sivil ç ö z ü m böyle olur ancak. Kırk yıllık çatışm anın
barışı d a a n c ak böyle olur.
D a ğ d a k ile r ine ce k, m a h k u m l a r çıkacak, kö y lü le r geri dön ecek.
Barış anlaşm asının sonuç m a d d ele ri de böyle olur. B unlar hep ileride
ele alınm a sı gereken konulardır.
Yani dem okratik çözüm yasaları ve barış yasaları şe klinde iki k a ­
te gori.
B u n la r o lm azsa alternatifsiz değiliz. Bizi öldürebilirler de. Beni de
burada öldürebilirler. Ç ü n k ü artık savaş lobisi devrededir diyeceğiz.
K e n t ayaklanm aları olur, gerilla elli bin kişiyle gelir ve korkunç
olur. B e n yirm i yıldır bunu ö nlem eye çalışıyorum .A m a bunlar habire
devleti ele geçirm eye çalışıyorlar. Devlet öyle bir şey değ il ki. B u n lar
deveyi h a m u d u y la beraber götürm eye çalışıyorlar. T am am , biz devlet
d e istem iyoruz, am a her şey b e n im d ir de deme.
K a d ın a bile üç çocuk yap diyebiliyor. T aksim -G ezi işte bunun so­
nucudur. K ürtler tek başlarına kalsalar bile savaşırlar. G e r e k irs e Sur i y e ’d e k ile r elli b in e ulaşır. T ehdit o la ra k sö y le m iy o ru m . M a d e m
dev let düzenleyici bir m e kanizm adır. O hald e niye ele geçirm eye ç a ­
lışıyorsun?
B i r b aşka k o n u y a geçelim . M e k tu p ta G enel B a ş k a n l ık K onseyi
114
yanlış düzenlenm iş. V ahim bir h a t a var, heyet d e incelem iş. C um a,
K arayılan, K arasu falan var. B unların hepsi za te n b aş k a yürütm e or­
ganlarının başıdır, sorumlusudur. O y sa B aşkanlık Konseyi yürütm eyi
denetleyecek. Peki, bunlar k e n d ile rin i mi denetleyecekler? (Gülerek)
B iraz dev lete benzem işler. B a şk an lık Konseyi dışarıdan çizgiyi d e ­
n etleyecekti. B aşkan lık la ç e liş m e varsa uyarıcı olacaklardı.
S. D em ir ta ş: A m a b iliy o rsu n u z , K o n g re d e k i ta rtış m a la r ve se­
çim ler sonrasında görev aldılar.
A. Ö calan: Seçilmişler, ama b e n şimdi nasıl m ü d a h a le ederek d ü ­
ze lteceğim ? Sizin öneriniz v a r m ı? A slın d a b e n im yard ım cıla rım ol­
d u ğ u için b en a t a m a y ap a b ilirim , s o r u n olm az. E leştiri te m elin d e
iletin. Yeniden düzenleyeceğim , ö nerilerin i yapsınlar. Cemil kalacak.
K arayılan, K a r a s u ayrılması d a o lm a z ki. Ali H a y d a r d a ideolojik
a l a n d a herhalde. Sabri de daha y o ğ u n bir siyasi çalışm adadır. K a d ın ­
lar d a v ar tabii. S o z d a r Avesta N u riy e K esbir’dir, a m a E lif P a z a r c ık ’ı
çıkaram adım .
P. B u ld an : Sizinle kalmış sanırım , tanırsınız.
A. Ö calan: Ö yle ini? H atırlarım o halde. Ö nerilerini alırsınız, bu
k o n u y u yeniden tartışırız.
Benim geçm işte K a n d il’e esas eleştirilerim savaş tarzına yönelikti.
H eyetle konuştum . Savaş yeniden başlarsa b e n im tarzım farklıdır. B ir
Halkı S avunm a k kita b ım d a var eleştirilerim. Öyle kale tarzı karakol­
lara o k ada r gerilla sü rü lü r m ü ? O c a k ayında m ıydı, 14 gerilla kaybı
oldu. B iz tam da b u r a d a görüşürken. Bu savaş ta rz ın a dair ciddi k u ş­
kularım var, Bu çizgi ç ö z ü m değil kaos geliştirir.
Tabii bütün arkadaşlara başarı diliyorum , sağlıklı olsunlar.
H a lk için d e şunları söyleyeyim: Bu sü rec e ö nem li destek sa ğ la­
dılar. B e n im a d ı m a te şe k k ü r ve ş ü k r a n to p la n tıları y ap ılab ilir h e r
yerde. D e ste k oldukları sürecin aşam aları ve riskleri anlatılabilir. E y­
l ü l ’e kadar her yerde yapılabilir.
B D P ’y e ilişkin ön erim i tartışıp siz karar verin.
K ad ın lar için de ö n c e k i şeyleri te k ra r ediyorum .
Y ü k sek o v a’d an bazı analar ve gençlerin bazı m ektupları ço k d ik ­
katim i çekti. O ra la rın ayrı bir yeri v a rta b ii. H a k k a r i b ö l g e s i için söy­
lüyorum, sizin de seçim bölgeniz tabii. Özel toplantılarda selam larımı
söyleyin. Ö zg ü rlü ğ ü diğer b ö lg e le re göre d a h a iyi anlamışlar. Ç o k da
115
'ss4b2uiÛ ah (D calaıt
vahşice u y g ula m alarla karşılaştılar, ço k fedakarlar.
S. D em ir ta ş: Televizyon çalışanlarının size özel selam ları vardı.
B uraya h e r gelişim izde B a k i Gül ve Erdal E r m u tla k a ararlar,yakın­
dan takip ediyorlar. S e l a m l a n d a v a r tabii.
A. Ö ca la n : Siz de televizyondakilere selam larım ı söyleyin. Sayın
B a k i’yi y a z ıla n n d a n da takip e d iy o ru m , b e ğ e n iy o ru m . D a h a üst g ö ­
revlerde b aşarıla r diliyorum . A ra ştırm a lan , JİT E M , G ladio vb. t e s ­
pitleri iyidir. S ela m la rım ı söylersiniz. G ü n a y ’a d a se lam söyleyin.
Takip ediyorum .
A v r u p a ’d a K onseyi ö n ü n d e n ö b e t tu ta n la ra d a ö ze l selam larım ı
iletin.
A v r u p a ’daki b ü tü n arkadaşlara, R e m z i’ye se lam lar ve başarılar.
İra n ’d a P J A K ’a selamlar.
G ü n e y ’d e P Ç D K ’y e selamlar.
Sayın B a r z a n i’ye,T alabani’ye selam larımı iletin.
N e ç ir v a n ’a da selam larım ı söyleyin. O nu n babası İ d r i s ’le biz ilk
b u işe başladık. A ra m ız d a 11 m a d d elik b ir protokol yapm ıştık. Ç a ­
lışm alarını ta k d ir ed iy o ru m , beğeniyorum .
N u ş ir v a n ’a, Z ah m etkeşanlara, İslami H a re k e tle re d e se la m la n m ı
söyleyin.
P Y D ’ye selamlar.
B D P yönetim ine d e selamlar.
S. D em ir ta ş: K a m u o y u n a dönük bir m esajınız olacak m ı B a ş k a ­
m ın?
A. Ö ca la n : Evet, yine yazılı bir a ç ık la m a olabilir değil mi?
S. D em ir ta ş: D önüşte yapabiliriz.
(Y aptığım ız yazılı aç ık la m a y ı not aldırdı.)
A . Ö c a la n : H eye tte n d iğ e r a rk a d a şla r d a g e lse iyi o lu r tabii,
A h m e t b e y falan.
Y etk ili: O n u n taziyesi vardı.
A. Ö calan: B aşsağlığı dileyin, gelm esini isterim. S ağlığında bir
d a h a g ö rm ek isterim . Ü zülm esin, on u hiçbir z a m a n k ır m a k istem e­
dim.
Yeni partinin eşbaşk anlığı için E rtuğrul ile S ab ah a t olabilir. Ö n e ­
ridir tabii, kesinlikle d ay a tm a değildir.
( D e m ir ta ş ’a d ö n e re k ) Size d e t e şe k k ü r e diyorum tabii. K endinizi
116
^ m ta iı _ J \)c tû a îi
biraz d a h a geliştirebilirsiniz, form a sy o n u n u z b iraz eksik. T a m a m la r­
sanız b ü tü n Türkiye için iyi bir siyasetçi olursunuz. Devlet d e sizi
biraz toy buluyor.
( P e rv in ’e dönerek) A rk a d aş d a oldukça değerlidir. K işilik olarak
değerli bir insansıııız.Çok fedakar bir insansınız. Takdir ediyorum .
Çalışm alarınız, çabalarınız takdire değerdir. Sizi bu sefer iyi gördüm.
Bu takdir edilecek b ir durum dur.
P. B u ld an: T eşek kür e d e r im B aşkanım .
A . Ö ca la n : Yok, te şekk ür etm enize gerek yok, ben gerçekleri söy­
lüyorum . B e n im D em o k ra tik Ulus Ç ö z ü m ü adlı k ita bım sanki b a ş ­
kası yazm ış gibi hayran o ld u ğ u m b ir kitaptır, o n u o kum alısınız.
Pcrvin : O k u m a y a b aş lad ım B aşkanım .
A . Ö calan: K an d il’d e k i arkadaşları k utluyorum , B e s e ’yi k u tlu y o ­
rum, ta k d ir ediyorum . H a c e r ’i ku tluyorum , o n a d a selamlar.
Konsey için öneri bekliyorum .
Yeni gerilla adaylarına selamlar.
S. D em irta ş: Siz de diğ e r arkadaşlara selam larım ızı söyleyin.
A. Ö calan: Tam am, iletirim. H asta tutuklular önemlidir. B a k a n a
söyleyin, z a te n k a n u n var. Niye son nefeslerini d ışa rıd a a lm aların a
izin v erilm iyor? B u konuyu takip edeceğim .
H eyet: T am am B aşkanım . G ö rü ş m e k üzere. H e rh a ld e b a y ra m d a
görüşürüz.
A. Ö calan: G ö rü ş ü rü z um arım .
21 Temmuz 2013
117
•^Â bbuiL ak ö c a la n
Karanlık dehlizlerin
kilitlerini açarak yürüyorum
A. Ö calan : T ekrar hoş geldiniz.
H e y e t: H oş buld uk B aşkam ın. N asılsınız, sağlığınız nasıl?
A. Ö calan: İyi olm ak z o r u n d a y ım . B e n im gibi Ö nderlik d u r u ­
m u n d a olan kişilerin iyi o lm a k d ışın d a seçeneği yoktur. Sizi en son
te lev izy o n d a izledim. B e n im le ilgili bazı şeyleri d e m e ra k ediyorlar,
bunları daha sonra konuşuruz. B e n 11 maddelik bir gündem oluştur­
dum . B u H D P - B D P tartışm aları da benim için k ü ç ü k b ir başlıktır,
onu d a konuşuruz. S u riy e’yi k o n u şu ru z biraz. K im d ir bunlar, bu sal­
d ıra n la r? H eyetle de bunları biraz konuştum .
S. D em irta ş: D a h a çok d a E l K a id e ’ye bağlı gruplardır, El N usra
en aktif saldıran gruptur. Parçalıdırlar, z a m a n za m a n Ö S O ’y l a d a ç a ­
tışm aları oluyor. Çeşitli ülkelerden gelip silahlanıyorlar.
A. Ö calan: Anlaşılıyor, şimdi sizin aktarım larınızı alayım , so nra
k o n u şa ca ğ ız bunları.
S. D em irtaş: K C K ’nin üç sayfalık el yazısı b ir m e k tu b u size u la ş­
mış olm alı
A . Ö c a la n : Evet, aldım.
S. D em irta ş: Y ü z yü ze d e görüştük, selamları vardı, sa ğlıkları ve
m oralleri iyiydi.
A . Ö calan : K im lerle görüştün?
S. D em irtaş: Cemil Bayık, B e sé H ozat, Elif P azarcık ve S o z d a r
A v esla arkadaşlarla görüştük.
A . Ö calan : S o z d a r Ézidi olandı, değil m i? G e r ç e k adı ş e y d i. ..
S. D em irta ş: N uriye Kespir.
118
A. Ö calan: Evet, N uriye K e sp ir’di, Elif P a z a rc ık ’ı çık aram a d ım
b ir türlü.
S. D em ir ta ş: A slın d a Ö n d erlik sahasında siz inle k alm ış. D ah a
çok g en ç ken P aza rcık ’ta n ilk katılan g ru p la birliktedir. Yakalanıyor,
so n ra sizin y an ın ıza geliyor.
A. Ö calan : Fotoğrafını görsem m utlak a hatırlarım , siz de hepsine
selam larım ı söylersiniz.
S. D em irtaş: K andil’d ek i arkadaşlar işlerin bu tarzda yürüm esinin
im kanının olm ad ığını, herh a n g i bir adım atılm adığını, üslu bun bile
değişm ediğini, yol haritasının ortaya çıkmadığını, tek bir som ut belge
ve tutanağın olm adığını, bu nedenle zorlandıklarını belirtiyorlar. Z ih­
niyetin değ işm e d iğ in i, dostların bile “Siz b u kada r riski nasıl aldı­
n ız ? ” diye hayretle y aklaştıkların ı belirtiyorlar. Ö n d e rliğ im iz in
belirlediği 1 Eylül tarihinin kendileri a ç ısın d a n şantaj o lm a dığını,
c id d i o ld u ğ u n u herkesin bilm esini gerektiğini iletiyorlar.
A. Ö calan: (G ülerek) T am am , konuşacağız bunları.
S. D e m ir ta ş: S u riy e ’d e savaş ağırlıklı olarak K ü r d i s ta n ’a Rojav a ’ya kaydırılm ak isteniyor. Şam ve H a le p ’te zorlanan m uhalifler ve
özellikle radikal dinci g ru p lar K ü rd istan ’da ü sle n eb ilm ek için saldı­
rıyorlar. İsa H üso suikastını biliyorsunuz.
A. Ö calan: Evet du ydum , ta n ışıy o rm u şu z sanırım. N asıl olm uş?
S. D e m ir ta ş: R ejim ve K D P işi ola b ilir deniyor. Y ine Salih M ü s ­
l i m ’in T ürkiye v e İra n ziyaretleri oldu.
A. Ö c a la n : N e diyorlarm ış P Y D ’ye?
S. D em irtaş: T ü rk iy e P Y D ’n in Suriye m uhalefetiyle birlikte h a ­
reket etm esin i istiyor. M u h alefetin bayrağını kullanm asını istemişler,
üçüncü çizgiyi sonlandırm ak istiyorlar. B u n a karşılık da sınır kapıları
açılacak, T ü rk iy e de orad a k i yapıyla ilişki geliştirecek. İleride m u ­
halefetle birlikte ç ö z ü m o lu n c a T ürkiye itiraz etmeyecek.
A. Ö ca la n : Ş im di tabii devlet kendisini ç a tış m ay a zorlayan d u ­
ru m la rın farkınd a değil. Reyhanlı gibi Q a m ışlo ve R e s u la y n ’a d o ğ ru
aynı şeyleri k a y d ırm ak istiyorlar. B u n u kararlaştırm ışlar.
Barzani d e T ü rk iy e ve Suriye üzerinden ham le yapm ak, El P arti’yi
h a k im k ılm a k istiyor. Suriye rejim inin d e hesab ın a gelir bu. S em e lk a
h u d u d u n u n k apatılm ası, p e ş m e rg e n in yığılm ası f a la n ... B a rzan i’yi
ç o k ciddi u y a rm a la rı gerekir. M isliyle k a rşılık veririz denm eli. İsa
119
o 4 b 2 u é ia k Ó ca ta n
H ü so olayı Sakine C a n s ı z ’ın katledilm esi gibidir. Dedikleri gibi de
o lm u ş olabilir belki. A raştırıp çıkarmalılar. A ile sine başsağlığı diler­
siniz.
R ojava’dakiler ilkeli yaklaşm alı. İsveç gibi kantonlar, d em o k ra tik
ö z e r k b ö lge ler olur. H an g i rejim olursa olsun, özerk yönetimler o la ­
c a k artık. B a ş k a ç ö z ü m yok. S u riy e ’d e ö y le h o m o je n bir yap ı ve
y a ş a m m ü m k ü n değil artık.
S izin de b u r a d a ‘h ü k ü m e t adım at’ k am p an y a n ıza bir anlam vere­
m e d im . Devlet mi partiye ( A K P ’ye), parti mi devlete dayatm alarda
bulunuyor, anlaşılac ak artık, çözeceğiz.
Sanıyorlar ki b iz siyasetten anlamıyoruz. V erdiğim tarihler, ü ret­
tiğ im iz sloganlar, hepsi stratejik sürecin parçalarıdır. A K P bu tarih
v erm e y i bir d a y a tm a o la ra k g ö rü y o rm u ş , rah a tsız m ış. Peki, biz
A K P ’nin keyfine mi b ırakalım ?
H e w le r ’dek iler d e b u konferansı b ir o y u n ca k gibi g ö rm ek ten çı­
karırlar, um arım hepsi ciddileşir. H alka karşı saygısızlık olur, tarihten
a n l a m a m a k olur. B a rzani’ye d e fazla katkı getirmez.
S . D em ir ta ş: K onferans ayın 2 4 ’ü nde planlanm ıştı, a m a y etişm e­
yec ek herhalde, 15 E y lü l’e ertelenecek. M esajınız ü zerind e çalışıyo­
rum. Ö n erile rin iz varsa onları d a şim di alabiliriz.
A. Ö c a la n : K o nferansa üç ö n e r im olacak, b ir m ektup ş e k lin d e ile­
tirsiniz.
K o n fe ra n s a e ş b a ş k a n lık ö n e riy o ru m . G e ç ic i olabilir. M e su t ile
L eyla olabilir. Leyla’ya gidin, selamlarımı söyleyin. Ciddi ve disiplinli
olacaksa, örgü tlü olacaksa görev alabilir. G eç ici bir eşbaşk anlık bu
şekilde başlayabilir.
G e ç ic i bir Y ü r ü t m e K u ru lu olabilir, y ir m i- o tu z kişilik olabilir.
K C K ’y e benzeyen bir tarzda olabilir.
K N K B rü k se l’d e n E rb il’e ta şın a ra k merkezi k a r a r o r g a n ı olabilir.
S. D em irta ş: Z a te n hazırlık toplantılarında K N K ’n in d u r u m u n u
k o n u şa n la r d a oldu. İki k o n g re ay n ı anda olur m u dediler,
A. Ö ca la n : İkisi birden kongre o lm a z tabii. Y a kaynaşırlar ya d a
K N K bir karar gücü olarak k en d in i örgütler. Kendileri k ara r versinler
artık. K u ze y -G üne y d e n g e si iç in b u eşbaşk anlık iyi olur, Rojava ve
D o ğ u ’yu da tatm in eder. L eyla ciddi y ak laşm azsa b a ş k a s ın a bakılır.
D ip lo m a si artık o rta k yapılır. Ö r n e ğ in Barzani artık T ü rk iy e ’ye öyle
120
tek başına gitmez. H er parti ayrı ayrı gelip d e görüşmez, arabuluculuk
talebinde b ulunm az. M isak-ı Milli K om itesi olur, E k o n o m i K om itesi
olur; E ğitim , Kültür, S a v u n m a ve G üvenlik K om iteleri olur. PKK ,
KDP, PYD, K Y B ayrı ayrı o la n ku vvetlerin in o rta k b ir koo rd in esi
olur.
S. D em irta ş: H ü k ü m e tle on b e ş g ü n k a d a r ön ce görüştük. A dalet
B a k a n ıy la görüştük. A s lın d a B e ş ir Beyi d e b e k liyorduk , a m a so n
an d a işi çıkm ış, gelemedi. İkinci aşam a ya dair ciddiyet g ö rm e d iğ i­
mizi belirttik. S ert bir şek ilde eleştirilerim iz oldu. Paketi biz henüz
görem edik, kendileri çalışıp ta m am lad ık tan so n r a b iz im le ve sizinle
paylaşacaklarını ilettiler. Yakın za m a n d a bekliyoruz artık. P ratik iler­
lem enin olm ası g ereken d önem deyiz. B u ara d a yeni yerinize yerleş­
tiniz mi, yoksa görüşm e için mi buradayız?
A. Ö calan : Evet, b u g ü n d e n itibaren b u ra d a k ala c a ğ ım artık. H e r
ayrılık acı getirir aslında, d a h a şim diden eski hücremi özledim . (Otur­
duğ u yerden p en c ered e n dışarı eğ ilip b akarak Yetkiliye sord u) E s k i­
d en bu duvarın ü ze rin d e tel ö rg ü ler vardı. A slın d a iyiydi, ta ş ın v e
çö p ü n gelm esin i engelliyordu, çıkarmışlar.
Y etkili: İstenirse yapılır.
A. Ö calan: Evet, b a ş k a v a r mı?
S . D em irtaş: Şerko B e k es hayatını kaybetti.
A . Ö calan: Evet du y d u m , ç o k üzüldüm . A ilesine b aşsağlığı diler­
siniz.
S. D em ir ta ş: Sizin için şiirleri vardı. A yrıca son k itabını im z a la ­
mış, size g ö n d e rm e k istem iş am a k ısm et olm adı. B i z ula ştırac ağız
size.
A. Ö calan: T am am , iyi olur.
S. D em irtaş: D iyarbakır, M ardin, Silivri, K andıra, S in c a n C e z a ­
evlerini gezdik. B ü tü n a rk a d a şla rın size se la m la rı var. M o ra lle ri
iyiydi, gelişm eleri yakından ta k ip ediyorlar.
A . Ö calan : H atip D icle yaşlanm ış m ı? N asıldır? K ita p falan ya­
zıyor mu?
S. D em irtaş: Biraz yaşlanmış. Ç o k selamları vardı. Bir şeyler yaz­
m aya çalışıyor. A nnesin i kaybetti, biliyorsunuz,
A . Ö calan: Evet ya, başsağlığı dileyin. N e kadar ö lü m varsa ben im
a d ım a yak ın ların a b aşsağlığı dileyin m utlaka.
121
* z4 b d u iia h Ö ca la n
S. D em irtaş: H asta tutuklularla ilgili ciddi bir gelişme katedilmedi
maalesef.
A. Ö calan: B unlar ne yapıyorlar, anlam ıy orum . H epsin in c e n a z e ­
sini çıkaracaklar içerden. Ç o k yanlış yapıyorlar, B a kanlığın elinde
değil falan diyorlar. O lm a z böyle.
S. D em irtaş: B i r d e B D P -H D P seçim tartışmaları vardı. H D K ’nin
yazılı b ir ra p o ru n u elden getirdik, o n u size verelim, K endilerine dair
kapsam lı bilgilendirm eler var.
A . Ö calan : T am am , b u n a so n ra k ısa ca değineceğ im . Sizinki bittiyse P ervin hanım ı dinleyelim.
P. B u ld an: B a şk an ım , Selahattin b eyin aktarım larından farklı ola­
rak A dale t B akanı ile y ap ılan g ö rü şm ey e ben d e k atıld ım . A yrıca
B e şir Atalay ile bir telefon görüşm esi yaptım. Bundan so n ra y ap a ca­
ğ ım ız g ö rü şm elere katılacağını ifade etti.
A . Ö calan: K a n d il’e birlikte mi gittiniz?
P. B u ld an : Ben K a n d il’e g id em edim . H akk ari ve İ ğ d ı r ’a gittim.
Sizin s e la m v e şükranlarınızı h em H akkari h e m de İğ d ır halkıyla pay­
la ştım . H akkari, Y üksekova ve O r a m a r ’a gittim.
A . Ö calan : H a evet, H a k k a r i’deki k onuşm an ızı televizyonda iz­
ledim. Ç ok c o ş k u lu geçti, d eğ il mi? Sizde bayağı iyi ve güzel kon u­
şuyorsunuz. Etkili bir konu şm aydı. İzledim .
P. B u ld an: Evet B aşkan ım , o ld u k ç a coşkuluydu. B a y ra m d a d a İğ­
d ı r ’a gittim, selam ve şükranlarınızı İğdır halkıyla d a paylaştım.
A . Ö calan : Siz O ram arlı m ısınız?
P. B u ld an : B e n d o ğ m a b ü y ü m e H akkariliyim , Savaş Oramarlıydı.
A . Ö calan: H angi aşiret?
P. B u ld an : O r a m a r aşireti.
A . Ö calan: D o ski aşireti de var, değil mi?
P. B u ld an : Evet, Esat C a n a n ’la n n aşiretidir.
A. Ö calan: Z e y d a n la r hangi aşiretti?
P . B u ld an : Pinyaniş aşireti.
A . Ö calan : S izin aşiret hangisi ( B a b a tarafını sordu)?
P. B u ld an : B a b am ların aşireti yok. Araptırlar.
A. Ö calan : İlginç.
P. B u ld an : A n n e m Y üksek o v a lı. Savaş ile te y z e ç o c u k la n y ız .
A nne tarafından akrabayız.
A. Ö calan: İğdır Belediye Başkanı tutuklu, değil mi? Kaç yılı var?
P. B u ld an : Evet, M . N uri G ü n e ş tutuklu. İki b uçuk , üç yılı var
B aşkanım .
A . Ö calan : Evet, M e h m e t Nuri G ü neş de paralel devletin kurbanı
oldu. Suçsuz bir şekilde yatıyor cezaevinde. Selam söyleyin.
A. Ö calan: K C K ’ye birileri “ Siz nasıl sa b rediyorsu nuz” demişler.
D o ğ ru dem işler. A n ca k ben bu k o n u la rd a çok da sabırsız değilim.
Ö y le anlaşılıyor ki AKP, BDP, K andil, h a t ta b ir a z d a devlet benim
d u r u m u m la ilgili o la ra k ta m an lam am ışsınız. B e n im b ü y ü k sa b rım
olm asaydı bu s ü re ç de biterdi. Tasfiye planı hayata geçirilm ek istendi,
a m a sabrettim. Beşir b e y le de bunları konuşun. İki ay siz ve aile g e l­
m ediniz, am a heyet geliyordu o arada, süreç bu n ed e n le yürüdü. Kand i l ’in de, sizin de h atalarınız oldu. Bu gibi d u ru m la rd a ço k dikkatli
olmalısınız.
Bakın, E rm e n i m e selesinde Talat Paşa ile iki E rm e n i milletvekili
bir gece önce sa baha kad a r eğlenceli bir gece düzenleyip beraber o tu ­
ruyorlar. A m a sabah tıpkı sizin K C K o pera syonların a b e n z e r tu tu k ­
lamalar başlıyor. Tarih 2 4 N isa n ’dır. Sizinki de 14 N isan. B u r a d a b ile
benzerlik var. E rm en ilerd en iki bin kişiyi alıyorlar, s i z d e on bin kişi
alındı.
Biz bir zam anlar E m re beyle konuşuyorduk, o n u bile bir ara buraya
sokmadılar. S o n ra ö ğrendim , kom utanın adı Levent E r s ö z ’müş. H a k ­
k a r i’dek i köylü k a t lia m la rın d a n R o b o s k i ’ye kada r tü m ü y le tasfiye
operasyon larının parçalarıydı. S on aylarda bunlara çok yoğunlaştım .
“ S a k in e ile başlarız, so n ra d iğerlerin i v u r u r u z ” diye B aşb ak a n ın
ö n ü n e g ötürm üşler. B a ra n su “Yirmi iki ö n d e r kadro tasfiye olur, iş
biter” diye yazdı. C e m a a t’in içinde Şikago, U tah ve B r ü k s e l’d e etkili
olanlar var. S o n ra mali operasyonlar, terör listeleri, hepsi aynı m e r ­
kezlidir, O s lo ’daki gibi bu süreci de baltalam a k istediler, a m a sabırlı
oldum . İşte te lev izy o n d a size d e C e m a a t- H ü k ü m e t gerilim ini s o r u ­
yorlar. İ k tid a n ele ge ç irm e yarışıdır. B aşb ak a n ın ö nüne şunu getiri­
yorlar: Tasfiye m üm k ü n k e n neden görüşüyorsun? G elenek sel vekalet
savaşı s ü r d ü r m e k istiyorlar. T ü r k ’ü K ü r t ’e tasfiye ettir, K ü r t ’ü de
T ü r k 'e saldırt, isyan ettir dayatması! Şeyh Sait, N A TO , M enderes, 67 Eylül olayları, sağ-sol çatışm ası hep b u n u n örnekleridir. B u proje
123
'^Abduâljih. ¿1''çatan
halen yürürlüktedir. O nun için sabrettim. B enim buraya getirilm em
de aynıdır, siyasi ç ö z ü m d e rol o y n a m a m a m , A p o -P K K bitti d e m e k
içindir.
A K P şim di te k taraflı p a k e t hazırlıyor. B u n u n nihai sonucu ça tış­
madır. T ayyip b e y e “İşte böyle yaparsan devlet taviz v erm iş olur.
P K K ’yi tasfiy e e t m e k m ü m k ü n , birkaç b o m b a la m a yaparsan o lu r”
deniyor. B u ta m bir tuzaktır. Y irm i yıldır bu sürecin içindeyim, bili­
yorum . S ay ın B aşbakan, ç ö z ü m ü değil ç ö z ü m sü z lü ğ ü , barışı ve si­
lahsızlanm ayı değil b ü y ü k savaşı dayatmış olursun.
T ürk-K ürt savaşını dayatıyorlar. N o rm a ld e d ü şü n ü n c e bu köy yak­
malar, Paili m eçh u ller falan T ü rk m illiyetçisiyim diyenlerin y a p m a ­
ması g e r e k e n şeyler. A m e d zindanında yapılan insanlık dışı şeyler.
O raya bakın, o ra d a sınırsız bir Kürt düşm anlığı, k arşılığınd a d a sı­
n ırsız bir T ü rk dü şm anlığı y aratm a niyeti vardır. H akikat K o m isy o n ­
ları biraz d a bunun için lazım dır. Ö ldür, a m a niye bu insanlık dışı
y ö n te m i k u lla n ıy o r s u n ? A m a ç nefret u y an d ırm ak . K u r ş u n a diz,
bu nun bile bir m antığı vardır. A m a o n u r u n u kırıyor. U c u J İ T E M ’e,
gladioya, paralel devlete k ad a r dayanır. G eldiğim iz n ok ta ‘tavşan kaç,
tazı tu t’, iti ite k ırdırm a politikası.
H eyetle g örü şm e yaptığım sırada bile H a k k a r i’d e köylü katliamı
yaptılar, heyet bile şaşırdı.
Y etkili: H eyet görüşürken tersinden de yaptılar. M a la t y a Savcısı
M ü s te ş a ra soruşturm a açtı.
A. O calan: Evet, otuz üç asker o la yına k a d a r böyledir. Sonuç o la ­
r a k birileri yüz yıllık bu vekalet savaşını istiyor. A K P ’ye gelişleri ise
ilginç. A K P ’nin içi biraz karışıktır. 2 0 1 2 ’de bitirecektik, ortaya M İT
çıktı, diyalog kurdu. B izim d e diyalogum uz elde kaldı. S izin ve Kand i l ’in rap orlarında belirttiği şikayetler, Reyhanlı olayı, G ez i olayları
ve daha b ilm ed iğ im iz yü zlerce o la y ... H ü k ü m e te “B ak, işte terörle
başarılı m üc ade le varken ne diye görüşüyorsun?” dediler. S ayın Beşir
A ta l a y ’a söyleyin, net tavır koymalıdır.
Bir de benim için basit bir araç olarak kullanma iradesi olm asın. Ben
araçsal değil stratejik bir önderliğim. M ezara girsem bile bu böyledir.
Yasaları bile ben yararlanmayayım diye bana göre düzenliyorlar. Sayın
Yetkili, sonuçta bu A po siyasette rol oynam am alı demeye getiriyorlar.
Hürriyet, Z am an gazeteleri falan 'teröristbaşı' deyip böyle bir imaj ya­
124
'D m ıa h y \} û t Ûau
rattılar. Türkler “A p o ’yla o lm a z”, K ü rtler de “A p o’suz o lm a z” diyor.
İşte bu savaştır, bunu paralel devlet yapıyor. E m re bey dönem inde iyi
ki kendisi cesur davranıp geldi. G elm esini bile engelliyorlardı. Beşir
beyin bilmesi lazım. O nu n la periyodik, derinlikli toplantılarınız önemje,
titizlikle planlanmalı ve kararlar hayat geçirilmeli.
Sayın E rd o ğ a n ’ı ik in c i b i r M u r s i ’y e çevirirler. Paralel devlet dev­
rede, am a b o ş a çıkarabiliriz.
Tek taraflı u y d u r u k d em o k ra si paketi yerine üze rinde birlikte ç a ­
lışılmış, d ü z e n le n m iş b ir paket olm alı. B u r a d a B D P ’n in rolü ç o k
önemlidir. B irlik te tartışarak uzlaşıp karar alarak ca n sip e ra n e savu­
nulur, T B M M ’d e birlikte çıkarılır. İmralı ruhu ve inisiyatifi de budur.
Dış güçleri karıştırm adan, biz bize, öz irad e m iz le büyük bir so ru m ­
luluk ve ciddiyetle tartışıp kararlaştırıyoruz. Tek taraflı y ap m ak p a ­
ralel devletin tarzıdır. B u n u K a n d i l ’ie d e uzun uzun tartışın.
Biz de K C K ’yi te k taraflı o la r a k hayata geçiririz. Yasaları, anaya­
sası var. 1 E y lü l’d en itibaren biz de b u n u yaparız. B irkaç gün bekle­
riz, ile rlem e o lm a z s a A K P ’nin te k taraflı p a k e tin e karşılık, biz de
K C K ’nin tek taraflı paketini hayata geçiririz. Bu da gide re k savaş d e ­
mektir.
B u rad a h e m e n pratik bir öneri yapacağım . Sayın Yetkili de bazı
şikayetler getirdi. Şehitliklerin açılm ası, gerillanın görüntü verm esi,
yol kesmeler, a d a m kaçırm alar, asayiş b irim le ri... Buna karşılık g e ­
rillanın boşalttığı alanla rd a köylüler b irbirini öldü rm eye başladı. K a ­
rako llar, H E S ’ler, k o r u c u la r falan. B u n l a r a karşı kesin o la r a k b ir
İ z le m e K u ru lu oluşm alıydı. Ş a r t o la ra k d em iyo rum , m antık en o lm a ­
lıydı. O tuz yıllık bir deney im i olan gerilla çekilirken gerid e İzle m e
K u ru lu bırakm alıydı. B iz bunu inşa etmeliyiz. Kürt, T ü rk , A K P ’li
fark etmez. Yeter ki gönüllü kişiler olsun. D ün y an ın b ü tü n d e n e y im ­
lerinde de vardır. CHP, T O B B falan d es tek verebilir.
O n u n için işte g erillan ın çıkışı durdu. B öyle gid e rse de g e ri geliş
başlar. Silahsız d ö n ü ş için ise y asa gerekir. Bu p ake tte o labilir mi
d iy e heyette biraz tartıştık. G e ç m iş te g ö rüştükle rim iz y a s a ç ık arac a­
ğız dem işlerdi. Pencevvini d e g ir iş im d e b u lu n d u ğ u n d a dem işlerdi.
O n a da se lam söyleyin.
B elki h e m e n değil, a m a C em il B ayık g e lm ek istese nasıl gelecek?
O gelmese gerilla nasıl gelecek? H em e n olsun, E k i m ’d e olsu n d e m i­
125
*= 4bİuU ak (D eaûan
y o r u m am a şarttır. G e r illa sayısı h ız la tırm a n ıy o r çünkü . Ç ö z ü m
u m u d u y o k henüz.
Şu benim ki önderlik tarzıdır. Ö z a l’d an beri sekiz, d o k u z ateşkes
geliştirdim, savaşın hızını düşürdük. E n son sekiz, dokuz aydır da bu
defaki iyi gitti, en kapsamlısı oldu. A m a A K P halen ş unu düşünüyor:
Paralel devletin tasfiye önerilerine kanıyor, çaresiz kaldığ ım ıza ina­
nıyor. O y s a askeri olarak en güçlü o ld u ğ u m u z dön em dir. Hudut h a t­
tın d a n K a n d il’e, S u riy e’ye k a d a r elli bin gerilla gücü vardır. B eşir
beye de söyleyin, siyasi ç ö z ü m potansiyeli gelişirse askeri potansiyel
düşer ya d a tersi olur. T am am , en son sila h sız la n m a d a olur. A m a
yurtdışında, cezaevinde ola n a statü tanıyacaksın. H aydi bana ve yö­
n etim e beş yıl siyaset yasağı falan olur, bu fedakarlığı yaparız. En
son N e w r o z B ild irisin d e b e n siyaset hak k ı d e d im . O n la r d a bun u
onayladı. Yarın ö b ü r gün b en gerillaya konferans yapsam ne d iy e c e ­
ğim? S ilah a gerek yok, siyaset h akkın ız v a r d e m e m gerekir.
Sayın Beşir beyin bilm esi lazım, kendim izi asla tasfiye etm e y e c e ­
ğiz. C e m il’d e n gerillaya kadar herkese siyaset hakkı; kim in e şimdi,
kim ine beş ay sonra olur. 1 E ylü l dediğim iz süre de budur. Ya stratejik
ç ö zeceğiz ya d a oyalam ayı bırakacağız. H er çatışm an ın bir barışı var­
dır. İstiklal Savaşı iki yıl sürdü, şahadetleri de b u n d a n azdır. Aşiret
kavgası değil bu. Kaldı ki onda bile bir barış an tlaşm ası olur. Biz
buna İmralı barışı y a d a tarihi Kürt-Türk ittifakı diyelim. Mesele P K K
m eselesi d eğil, y ü z yıllık çatışmayı sonlandırıyoruz. Tek çatı altında
ç ö z ü m bulup bitiriyoruz. “A p o -P K K m eşru laşa ca k ” diye b u n d an k a ­
çarsanız, devlete de en büyük kötülüğü yapm ış olursunuz. Özal, Erbakan, Ecevit, Ordu bunları ben d e n istedi. Paralel devlet devreye girip
bozuyor, Devleti m ahvedip savaş potansiyelini ortaya çıkarıyor.
P K K içeride ve d ışarıd a tarihin en b ü y ü k savaş potansiyelin e sa­
hiptir. İran ve İsrail P K K ’yi silahlandırır. Hatta paralel devlet bile
yapar. İçeride de genç potansiyeli ç o k fazladır. Bu b ir tehdit değil,
işin d o ğ as ı gereğidir. A n la m lı barış yasal ve anayasal (B u kon u d a
acele etm iyorum ) değişim le olur. A m a basit bir seçim barajına, eğ i­
tim m eselesine bile kapı aralanm ıyorsa tasfiye peşindedir. Karakollar,
H E S ’ler, korucular gibi basit şeylerin peşindeysen niyetin karanlık­
tır.
S i z d e 1 Eylül, 15 E k im tarihlerini konuşuyorsunuz. H ü k ü m e t kı-
126
zıyorm uş. B e n im bundaki am acım hük ü m e tin tasfiye p la n ına karşı
uyarı yapm aktır. Bizi enayi yerine mi koyuyor? S enin niyetin ortaya
çıkm asın diye biz tarih verm eyelim , olur m u? Sen stratejik yaklaş,
biz d e tarih vermeyelim! Ö lü m o rucundan beri rol aldım , inisiyatif
aldım, buraya kadar getirdim . 1 E y lü l’d e n itibaren stratejik rolüm ü
tam oynarım. Ş im diye kadar araçsaldım. Beşir Beyin e n s trü m a n diye
bir sözü vardı. H aydi b en ken d im i kullandırdım diyelim, gençler ö l­
mesin diye bunu yaptım . A m a artık ro lü m stratejik olacak. O d a
şudur: B enim burad a e c e lim geldi, nefesim tutuldu, Ö zal gibi oldu
diyelim. Bütün bunlar h e s a b a katılmalı. Stratejik Ö n derlik d e m e k en
az Başbakan, C um hurbaşkanı, G en e lk u rm ay Başkanı dem ektir. Bunu
b a n a siz dayattınız. D aracık yerde bunları y ap m am mucizedir. H a lk ­
larımızın hatırı için y aptım . Sîzlerin rica sı üzerine yaptım. B en k e n ­
dim d ay a tm a d ım . E m re beyin ricası oldu. Ş u ra lara birk aç no t yaz
dedi. Ben de kaçm adım , rolüm ü oynadım .
E ğ e r sa ğ kalabilirsem kırk yıllık bir savaşın onurlu bir barışı nasıl
o lacak? Bunları tartışın işte. A rd ın d an b u n la rın d e m o k ra tik sözleş­
m e y e dair paketi olacak. T artışm a olanakları artmıştır. Bunu stratejik
tarafı d a benim B u yıl o lm a zs a gelecek yıl anayasaya d a yansıyacak.
K açış yok. B e n k a ra n lık deh lizlerin kilitlerini a ç a r a k y ü rü y o ru m .
Sizin A K P ile toplantılarınız d eva m edecek. Başarılı o lu rsa sivil h e ­
yetler, izlem e kurulları, medya, avukatlarım gelecek. Siyasi konuları
za te n sizinle ko nuşuyorum . Aile geliyor, sorun yoktur. Heyetiniz g e ­
nişley e b ilir de, A h m e t onlar d a gelebilir. B u n la r soru n olm az. 1
E y lü l’d e n sonra stratejik y ü r ü m e m böyle olur. Tek taraflı paket k e ­
sinlikle olmaz. Sayın Y etk ilid e bunu söyler. İzleme K om itesinin par­
lam ento ayağı da olabilir. KCK, Ergenekon, hukuk komedisi, trajedisi
ile d e ilgilenebilir. Ç o k ö n em li iki şeydir. Bunları ç ö z ü m le m e z s e k
B a şb ak a n ı da götürür. O k u d u m işte, İlker B a ş b u ğ ’la ilgili B a şb a k a n
d a konuşm uş.
A f d em eyeceğim , bu hatalı ce z a la rd a n nasıl dönülür? Bunun dış m d a d a geri dön üş yasası olabilir. D a h a önceki iki komisyon benimle
görüşm edi, hata yaptılar, stratejik yaklaşm adılar, u y d u r u k kaldılar.
Şim di paketin bir parçası da olabilir d ö n ü ş yasası. B u n a E rgenekon
d a dahil olur. Ç ok önem li bir yasadır. E m re bey de bunun ü zerinde
d uruyordu. S anırım şim diki m ü s te ş a r da duruyor, 221, m a d d e olmaz.
127
*=>4 b<)uMait ö ca û a n
Ya b u m adde değişir ve ek yapılır ya d a ayrı bir yasa olur. Tartışın
bunları, b e n sadece ö n eriyorum . Y üzde 7 ’d e n y ü k se k baraj olmaz.
A K P ’nin de, bizim de ihtiyacımız yok. N ed e n korkuyorlar? B D P h e r
h alük arda barajı aşar, am a d e m o k ra s i için şarttır. Stratejik rolüm ü oy­
n a m a k isterim. B unun için araçsal kullanm ayı sabırla bekledim .
1 E ylü l’d e n so n r a K a n d i l ’e b ir m e k tu p y a z ac ağ ım . 1 E y lü l’d e n
so n ra beni yine araçsal k u lla n m a y a kalkarlarsa, y en i bir tarih ve ta ­
limat beklem eden, d e m e k ki bir şey var deyip tedbirinizi alın. Yoksa
b aka rsınız üç yüz uçakla gelirler. Size de op era sy o n yapar, 14 Nisan
gibi başlatırlar. A sla bir d a h a çatışm a o lm az diye bir şey yok. Böyle
dem iştin d e m e k yanlıştır. Silahınız olm a zsa hepinizi tutuklarlar, d a ğ ­
daki kadınlara bile el koyarlar. Vahim hatalar yapm ayın.
B ü tü n bu tedbirler paketle adım adım hayata geçerse, o zam an külliyen silah d a bırakılır tabii. G azeteciler sizi konuştu ru rk en dikkatli
olun, k ü l yutm ayın. K andil için d e geçerlidir bu. T ecrübeye dayalı
a ç ık la m a lar yapsınlar. İran falan, hepsi kurttur.
S izin bir so ru n u z var m ı?
S. D em irta ş: H ü k ü m e t in heyet aracılığıyla size b ir s u n u m u falan
o ld u mu B a şk an ım ?
A . Ö calan : Biz çerçeveyi tartışıyoruz tabii. A m a heyetin yasa çı­
karm a yetkisi yok. O n u sizle h ü k ü m e ty a p ın . B e n heyeti ç ö z ü m e ikna
e d i y o ru m , heyet de hü k ü m e ti ç ö z ü m e hazırlıyor. H e y e tle binlerce
sayfa tutan tartışm alarım ız var, belki bir gün yayınlanır. Tarihi g eç­
mişi ç o k derinlikli ele aldık. Ciddi bir sıkıntı, sorun görm üyoruz. Pra­
tik siyaseti ise siz A K P ile y ü rü tü y o rs u n u z. K a n d il ile de b en
çalışıyorum . A m a artık araçsal değil, stratejik solüm olacak. İmralı’d a olsam bile ö z g ü r m ü ş ü m gibi dav ranabilm eliyim .
S. D em irtaş: Tabii sizin buradaki yeriniz kadar sa ğ lık d u ru m u n u z
d a önem li. Sağlık ekibi, yeterli tıbbi d onanım f a la n d a olmalı.
A . Ö calan : Ş im d i b e n im d u r u m u m B aşb ak a n ın d u r u m u gibidir.
D ü şü n ü n , birkaç gün o rta d a n kayboldu, h abe r alınam adı, herkesin
aklına ilk olarak sağlık d u r u m u g e l d i . ..
K ürtlerde ilk defa b ir önderlik çıkıyor. B e n im hep şu sö z ü m vardı:
K eşke biri çıksa d a önderliği devretsem. O sm an, Ş em din, Çüriikkaya
bir g ü n lü k paşalık yüzünden devletini satarlar. Bir kadın için Kürdist a n ’ı satarlar. Gelin, bir gün b u n u n altına girin, çatlarsınız, çok ağır­
128
I
dır. Devlet de beni on beş yıldır sınıyor. Artık d iyoruz ki, sen Kürtleri
böyle g üd em ezsin, biz de devleti böyle taşıyam ayız. B arışm ak, d e ­
mokratikleşmek, norm alleşm ek. Son üç yüzyıllık hikayedir. Ben nasıl
bu işe girdim ? Ö nderlik iddianız varsa, ki isteğiniz ve hevesiniz var,
o halde d o nanım lı olmalısınız. T oplum sal so ru n lara ç ö z ü m le r b u l­
malısınız. Çocuklarınızı seviyorsunuz, tam am , am a onları böyle tehli kelere açık halde bırakarak nasıl sa h ip çıkarsınız. İsm inizi
S elahad din E y y u b i’d e n almışsınız. O n u n N ureddin Z engi ile çe k iş­
m eleri, uzlaşm aları vardır. (G ü lerek ) İlginçtir, ahinizin adı da N uret­
tin’dir. İyi niyetlisiniz, kaçak dövüşm üyorsunuz. Ç ok ilginçti, o spiker
size sorular soruyor. Ş irin Payzın h anım , Ö ca lan da sizi takip ediyor
dersiniz. Bazı şeyleri m erak ediyorlar benim le ilgili olarak. Sizi ölçüp
biçmeye, sizi sahneye çıkarm aya çalışıyorlar. S izin d e b u n a hazırlıklı
olm a n ız lazım, d o nanım lı o lm anız lazım.
Pervin han ım d a iyi k onuşuyor am a d a h a hazırlıklı olmalısınız.
K a n d il’in de savaş tarzını eleştirm iştim . Şim di eski savaş tarzıyla
bu savaşı götürm ezsiniz. Cesaret, fedakarlık tam am , a m a N A T O ’nun
en güçlü o rdusuna karşı böyle savaşam azsınız. B aşka?
S. D em ir ta ş: Birkaç gündür aydınlar ve gazetecilerle toplantılar
yaptık. Sizlere se lam ları vardı. Sürecin güçlü pratik adım larla ilerle­
mesi gerektiğini onlar d a söylüyor. M ith a t Sancar, C e n g iz Çandar,
Filiz Koçali -Kendisi aynı z a m a n d a eşbaşkan yardım cım ızdır-, O ral
Çalışlar, N u ra y M ert, O sm a n Kavala ile görüştük. S ela m la rı vardı.
A yrıca Mithat S an ca r uluslararası m üz ake re d ene yim leri kon u su n d a
uzm andır, o da bazı m e k a n iz m a la r öneriyor. B a r z a n i’nin ve G üney
H ü kü m etin in a ra b u lu cu olarak devreye girmesi iyi olur diye onlarla
d a konuşmuş. M esut Beyin sizi b u ra d a ziyaret etm esi önem li olabilir
diyor.
A. Ö calan: Aydınlar İzle m e K urulun a dönüşebilirler aslında, gelip
burada b enim le d e görüşebilirler, isterim . M ithat S a n c a r ’la d a g ö r ü ş­
m e k isterim. N azan H oca da olabilir, gelirlerse iyi olur. Beşir beye
de b u n u önerin, tartışın. M e s u t beye de işte e ş b a ş k a n lık önerdim ,
L eyla ciddi olu rsa olabilir bunlar.
Şimdi sizin bütün a k t a rım la rın ız a karşılık iki ö n e r m e yapm ış
oldum . İzlem e K urulu ve paket. İlerle m e kolay olmuyor. İlerlem e işte
budur. G erisi laf-ı güzaftır. Bu devlet T ü rk ve K ü r t ’ün dışında h e r ­
129
r^4 b 2 u tia h (D calan
kesin devleti olm uş. Paralel devlet aygıtı devleti ele geçirip Kürt-Türk
boğ azlaşm ası yarattı. Birbirim izi boğazladık, yaktık. Bu devlet kim in
öyleyse, kim bu h a l e getirdi? Y ine ciddi bir engel ç ı k a r mı acaba?
B a k işte, M ı s ı r ’ı haşat ettiler. D ü n d e heyete söyledim . Bu kadar
ça b a m öncelikle E r d o ğ a n ’ı kurtardı. B eşir beyin bilmesi lazım. 19202 4 ’lerden sonra y aşan anlar B a t ı ’nın bugün M ıs ır ’daki tezgahları g i­
bidir. B unun için biraz b ü y ü k d ü şü n m e k gerek. Boş d o lu vakitlerinde
bun u n la uğraşmalısın. Ö nderlik etm enize karşı değilim am a hazırlıklı
olmalısınız,
S u riy e ’ye geç ec ek tim . D ü n heyetle ta rtıştım . H e rh a ld e hayata
geçer, M G K ’d a d a tartışacaklar. M ü slim geldi, bunu stratejik ö n em d e
göıiiyorlar, b e n d e önemli görüyo ru m . B u n d a n so n ra şöyle olacak:
B akın, İsa H üso’yu öldürdüler, R e s u la y n ’a operasyon var, Suudi M ı ­
s ır ’ı v e N u s r a ’yı destekliyor, T ürkiye ile karşı karşıya gelm eleri o la ­
sıdır. T ü r k i y e ’nin N u s r a ’yı d e s te k le m e si facia olur, herh a ld e
desteklem iyor. El K aide saldırıları bitirilm eli, b itm ez se facia olur.
O rada K onsey in d e n e tim i olur, geçici y önetim olur, k a n to n gibi.
S o n ra d a se çim ler yapılır. K obani, Afrin, C ezire gibi bölgeler olur.
K C K ’nin b uraya m üdahilliğiyle ilgili şöyle bir şey düşündük : B urada
d o ğ r u d a n bizden bir a rk a d a şın üslenm esi olabilir. B e n im a k lım a
S a b r i geldi, Ya d a A v ru p a ’d a n R e m z i, Z ü b ey ir olabilir. B u n lardan
h a n g isi S uriye K ü rtlerin in k oordinesi için gelebilir? Q am işlo, Afrin’d e askeri değil siyasi üslenm eleri olur. A ma çok sıkı bir güven­
likleri olmalı, yoksa öldürebilirler. İntizamlı bir kale gibi, şahsi değil
kurul o la ra k çalışırlar. Sofi f a la n gitti oraya, a m a onlar askeridir.
K C K ’den k im olabilir, baksınlar. K ad ın lard an da H acer arkadaş iyi­
dir. O ra d a ayrıca eş b a şk a n A sy a var. K on g ra G e l ’in te m e l mekanı,
üssü oraya doğru kayar. O ra d a her şeye hak im ola ca k, Türkiye, S u ­
riye, Ö S O , PYD , K D P, Y P G ile g ö rüşm eler yapacak.
B iz de Suriye için ortak proje açısından heyetle çalışıyoruz. K apı
d a insani yardım için açık olacak. O lm a z s a teslim o lm a k yok, sayı
elli bine çıkar, her köyün savunmasını yapar, savaşırlar. E l K aide falan
vahşidir, çoluk çocuk, kadın dinlem ez. Ü çüncü yolun temsilcisi o la ­
rak S uriye D em o k ra tik Birliğini oluştururlar, Ö S O ’yla d a görüşürler,
C e n ev re K onferansına d a giderler. B iz d e heyetle görüşürüz. D e m o ­
kratik Suriye çö z ü m ü n e böyle gidilir. Rusya ve İran i le de görüşülür.
130
C ^m taâı _ J \)e tû a zı
A m a temel stratejik ittifak T ürkiye iledir. Bunu T ü rk iy e’ye ö n eriy o ­
ruz. Sayın Yetkili d e bilsin, artık onlar k a ra r verirler. B a rz a n i’ninkind e n d a h a ilkeli bir ilişki olabilir. Z a te n 9 0 0 k ilo m e k te lik sınır var;
ekono m ik, sosyal ilişkiler çok iyi gelişir. 900 kilom etrelik sınır dost­
luk sınırı olur. S alih M ü s l i m ’e se lam söyleyin, o d a toyluk yapm asın.
B ayrağı indirdik, özerklik niyetimiz yok falan d em esine ne g e r e k var?
Ya bayrağı asm ayacaksın ya d a böyle yapm ayacaksın! Özerkliği niye
istem esin? İsteyecek tabii.
Pratik deneyim lerinizi biraz Salih M ü s l im ’le paylaşın. T ü rk iy e ’ye
gelip gidebilir. K a p ı l a r d a açılır. Eski S u riy e ’yi k im se k u r a m a z artık,
biz d e böyle bir Suriye’d e yaşamayız. A bdülhalim H a d d a m vardı, ya­
nılm ıyorsam P a ris’te yaşıyor, o n u n la da görüşülebilir. Oğlu M ustafa
Atlas vardı. E ğ e r bir çizgileri, partileri v arsa dikk ate alınabilirler.
Hewler K onferansım aktardım. L ey la nasıl o lu r d iyorsunuz?
S. D em irtaş: Biz de, kadın h are keti de, kendisiyle konuştuk, ç a ­
lışmasını istedik. Kendisi de çalışacağını söyledi. A m a h enüz bir p r a ­
tik görmedik. S anırım yaptığı çıkış sonrası aldığı eleştirilerden dolayı
k en a ra çekildi.
A. Ö calan : L ey la özeleştirisel y aklaşm alı. Rolünü in k a r e tm iy o ­
ruz. E şbaşkan o la ra k Barzan i de, Başbakan d a saygı duyar. Y apm azsa
kendisi bilir, gitsin yerine otursun, isterse Barzani’nin adam ı olsun.
K en d isi bilir. T ü m ü y le silmiyoruz, a m a saygılı yaklaşıp r o l veriyo­
ruz.
R ojava’daki siyasi m erkez meclis gibi, başbakanlık gibi korunacak.
Y ük sek Konsey, Y PG vb. oraya gelip yerleşip çalışacak, ana karargah
üslenm esi olacak. Q a m iş lo ’d a b ir tür devlet m erkezi gibi üslenecek.
M ü s l im ’in T ü rk iy e ’ye gelmesi stratejiktir, hatta PK K ile görüşülmesi
k a d a r ö nem lidir dendi.
Y etkili: Y akında on beş kam yon y a r d ı m d a gidecek. Evet, strate­
jiktir.
A. Ö calan : İsterlerse Ulusal K o n g re n in bir üyesi sıfatıyla Q am işlo’ya gidebilirler. K endileri tartışsınlar. Kongreyi d e d a h a fazla e r te ­
lem eye g ere k yok. D ö rt p a rç a d a d e m o k ra tik çözüm ü tartışır, k ara r
alırlar. Yürütme Konseyi, eşbaşkanlık, kom iteler iki, üç, dört yıl içte,
dışta, Kürtlerin kendi a ra sın d a ve d iğ e r halklarla ilişkilerini gelişti­
rirler. B e n im adım a bir m e k tu p o la ra k derleyip bizzat sunarsınız.
131
rs4b< )uiiah (D caia/ı
( H D P ’nin su n d u ğ u r a p o ru n sonuç b ö lü m ü n ü ok udu) Tamamdır,
uygundur, T ürkiye kesim inde bazı belediyelerde H D P ile girilebilir.
18 ’ indeki k o n grelerini se çim yeterliliği için yaparlar, so n ra da
E k im ’d e falan asıl kongrelerini yaparlar. A n k a ra K onferansının b ile­
şenlerini de alırlar. Yine de a ra n ızd a tartışın, o y u n u z u artırabilecek
taktikler, ittifaklar yapın. Bu taktikler, araçlar tümüyle pratik politi­
kayla ilgilidir. Ö rn e ğ in su için H 2 0 gereklidir. İstediğiniz kadar h id ­
rojen ve oksijeniniz olsun, iki h id r o je n ile bir oksijen i bir araya
getirm ez sen iz su olmaz. H D P ’yi bu n u n için önerdim .
B D P k a labilir, d a h a d a yetk in le şeb ilir, gen ç yetk in k a d ro la rla
d o n a n a b ilir. T o n la rc a s o ru n u n çö z ü m ü için nitelikli kad ro y a ih ti­
y a c ı n ı z var. Ne P K K ’nin ne de K C K ’nin taklidi y a da siyasi k o l u ­
sunuz. O n la rın d ü ş m a n ı da d eğ ilsin iz. P K K , K C K için ara b u lu c u
o la b ilir s in i z . A m a g e r illa n ın , P K K ’n in s ö z c ü s ü d e d e ğ ils in iz .
B a z e n öyle a ç ık la m a la r yapılıyor. Z o r a g irersin iz. K e n d in iz i her
a ç ıd a n g e liştirin . H e r şeyi P K K ’ye d a n ı ş m a n ı z a d a g e r e k yok.
Ö z g ü n b ir K ürt h a re k e ti o la ra k gelişirsiniz. A ra n ız d a sın ır k a l m a ­
dığı için b e ş -o n b in üyeniz gitti. H D P de I ra k ’taki g ibi olmaz. T ü rk
ve K ürt Partisi gibi ayrışm ay ın . T ehlikelidir. Yeni model bir T ü r ­
kiye Partisidir. M illiyetleri, bölgeleri ve kültürleri b a ğ r ın d a taşıyan
d e m o k r a tik ulus T ü r k i y e ’sin in partisidir. Ç o k ö nem lidir. T ü rk iy e
u lu su kav ra m ı A m e r ik a lıla r ve İn g iliz le r in k in e de benzerdir. T ürk
ulu su vard ır ve bir g erçektir. Peki, K ürt halkıyla b irle şin c e ne olur?
T ü r k i y e ulu su d iy e b ilir iz . B u p a r ti işte b u n a ö n c ü l ü k ed e c e k .
Ö z g ü r G ü n d e m ’d e o k u d u m . M. A li Ç e l e b i ’n in yaptığı röportajd ı
galiba. B ir profesör, k u ra c a ğ ın ız parti tekçi o lm a m a lı, fonksiyonel
o lm a lı diyor. Ö n e m lid ir , te k ra r okunabilir.
ESP, BDP, EM EP, Yeşiller, M üslüm anlar, feministler, çevreciler,
hepsi olsun. S adece antikapitalistlik bile herkesi birleştirebilir. Üç
dört genel ilke yeterlidir. Eşbaşkanlık sistemi, resmi parti ittifak hakkı
p ak e tte olabilir mesela. Pratikte öne çıkabilecek eşbaşk anlar olur. Sebahat toparlayıcı değilse başkası olur, ço k uza tm a d an karar verilebi­
lir. Sırrı S üreyya yapabilir, ben sadece öneriyorum .
İleride hem H D P ’nin h e m B D P ’nin grubu olabilir. Kırkın üzerinde
milletvekiliniz olabilir. E rtu ğ ru l’a d a , Levent’e de söyleyin, pratik p o ­
litika yap m az san ız olmaz, kendilerini zavallı konum una düşürürler.
132
S. D em irtaş: L ev e n t T üzel ve E M E P G enel Başkanı ile yönetici­
lerinin de selam ı vardı.
A . Ö calan: Siz de selam söyleyin. Bu söylediklerim onlar için de
geçerlidir. E n çok d a E M E P ’in pratikte koşturm ası gerekir.
S istem e karşı sistem ç ö z ü m ü n ü belediyeler ile yapabiliriz. Eskiye
göre T ürkiye siyasetini etkilem e imkanı vardır. Sayın E rtuğrul, Sırrı,
L event o n la r ciddi yaklaşsınlar. K ariyerizm e, kısk a n çlığ a gerek yok.
G encay G ü rs o y ’a, Vedat T ürka li’y e selam larım ı söyleyin. Y aşm a b a ­
şına hü rm etim iz vardır, g ö z ü a rk a d a kalm asın, davanın takipçisiyiz.
İs ta n b u l’d a iki ilçe k a r ş ıl ığ ın d a adaylar d e s tek len eb ilir. A d a n a ,
İzm ir ve M ersin de olabilir.
M e clis g ru b u n u n H D P ’ye g e ç m e s i için acele etm eyim şim dilik,
gerek yok.
S. D em irtaş: İstanbul vekillerinin g eçm esi gibi bir durum d a o l a ­
bilir.
A. Ö calan: Sizler tartışın artık. E şb aş k an lık için isim v erm iy o ­
rum , kim senin paniklem esine g e re k yok, day atm a varm ış gibi d ü şü n ­
mesinler.
B D P olarak d a O lağanüstü K on g re yapabilirsiniz. Nitelikli g e n ç ­
lerle donatın, partiyi g üçlen d irin . K ü rtlerin partisi de erim eyecek,
güçlenecek, am a o da en ternasyo nalist anlayışla büyüyecek. S adece
K ü rt’e dayanm ayacak.
Bireysel d u ru m la rın ızla ilgili, zaten S elahadd in Eyyubi ve Nuredd in Zengi m eselesini biraz anlattım . B e n im kişilere y ak laşım ım ge­
neldir. P K K ’deki ta rz ım d a budur. T ec rü b e m var, nasıl ö n d erlik
olunur anlatayım , ö r n e k alın. Siz de artık b iraz bu y ö n e g irm işsiniz
çünkü. Genel çö z ü m le m e le rim bellidir, o nları d a o k u yu n. D iy a rb a ­
k ır ’d a d o ğ m u şs u n u z ; adınız, aileniz iyidir. U nutm ayın ki pratik p o li­
tik a bir sanattır. T arihi b ile c e k sin iz , v aktiniz o ld u k ç a o k u y u n .
S elahadd in E y y u b i ’yi sen güncelleştir. E rdoğa n nasıl S e la haddin Eyy u b i’yi hatırlatıyorsa, siz de bunu g ün celleştirip ö rnek olarak c e v a ­
bını verin. Ben geri çekilm e kararını verirken, bu kararı halkı k urda
ku şa yem yapm ak için almadım. Baktım z böyle riskli oluyor, karakol,
korucular, H E S ’le r falan, gerekirse geri çekilm e yerine ileri gelinir.
K andil de, siz de saflık yaptınız. Ben bu kararı alırken bunların o la ­
cağını tahmin etm edim . İm kanlarınız çoktur, değerlendirin.
133
*c4 i< )uM afı Ö ea İa n
Şemdin, Hogır, Terzi C em al neler yaptılar? B unların en u fa k b e ­
lirtisi sizde yok tabii, B e n herkesi bu çerçevede eleştiririm . C um a,
C e m a l, K a r a s u , bütün arkadaşları b u çerçevede y o ld a ş ç a eleştiririm .
H epsi de ç o k tedakardır, k a h r a m a n c a direndiler. M e s e la K arayılan
yüzlerce mayını kendisi temizledi. Olası savaş olursa tedbirli olsunlar,
S ak in e gibi k e ndilerini de vururlar. S üreç olmayabilir, g ö rü şm eler
bitti, g elem iyorsunuz diyelim. Tedbir alacaksınız. E rm en ilerin 24 Nis a n ’ını, K C K ’nin 14 N is a n ’ını hatırlayın.
S. D em irta ş: Reuters ben im le bir röportaj yaptı. S izin ‘teröristbaşı’ sıfatından barış elçisin e d ö n ü şm e n iz in hikayesini y az m a k isti­
yorlar, M a n d e la ’yla kıyaslıyorlar.
A. Ö calan : B e n im için ön em li olan kendi v ic d an lın ın tatminidir,
ben b una bakarım. (P e rv ine’ hitaben) B en sizin için de aslında ne ö v ­
meyi ne de yermeyi düşündüm . İhtiyacınız y o k aslında. A m a yine de
şa h sın ız a ilişkin bir şeyler söyleyeceğim . P olitika y a p m a k , çalışm ak
istiyorsu nuz, belli. Çalışıyorsunuz da. Yararlı o la ca ğın ız ı da d ü şü n ü ­
yoru m . H e r türlü görevde y e r alabilirsiniz. Bizim kadın p o litikam ız
ön em li. K a d ın a y a k la şım ım ız önem lidir. K adınları sever sayarım.
Saygı duyarım , değerlidirler. K adınlara karşı b ir p ren sib im iz var.
Sizin yaşantınız ban a tarihi o la ra k M ita n n i-M ısır firavunları d ö ­
n em in de yaşayan Nefertiti'yi anımsatıyor. O d ö n e m b aşk en t Serekan iy e ’dir. N efertiti’nin eşi de öldürülüyor. O da çok güçlü bir kadın.
Savaş B uldan da talihsiz bir şekilde vahşice öldürüldü. D ah h a k misali
K ü rtlerin de en akıllı ve c e s u r insanlarını öldürdüler. K ürt gençlerinin
başını (beynini) b u şekilde yediler. B u n u vekalet savaşını d u r d u rm a ­
lıyız, zaten burad a n yola çık arak bu tezleri geliştirdim . Bu tarihsel
bir diyalektiktir.
B e n ço c u k k en a n a m h ep b a n a “ K u re m in b e n a m u s derk e t” derdi.
Ç ü n k ü d ü ş m a n ailenin o ğ lu y la d a ğ d a gezdiğim i görm üşler. H a şa n
B i n d a l’dı, daha so n r a vuruldu. Biliyorsunuz, beni kurtaran odur a s ­
lında. B u şekilde k en d im e ö zgü bir özgürlük ve nam us anlayışı g e ­
liştirdim.
N e jd e t B u l d a n ’la ilgili bir şe y o k u d u m geçenlerde. İlginç geldi.
B o t a n ’la ilişki mi k u r m u ş ?
P. B u ld an : K o n u ştu m B aşkanım , Nejdet hatasını k a b u l ediyor.
A . Ö calan : H a y ır hayır, çok önem li değil, Leyla g ibi bana karşı
134
örgüt bile kurabillir, sorun değil. B üyütm eye g ere k yok.
A . Ö calan : Size de toy dem iştim, k usura b akm ayın lütfen.
S. D em irtaş: E sta ğ fu ru lla h B a şk an ım , eleştirileriniz değerlidir.
A. Ö calan: B e n k en d im i bile eleştiriyorum . Yanlış anlaşılmasın,
sosyolojik y aşla biyolojik yaş değişebilir.
B u tem elde h erk ese başarılar selamlar.
(Yetkiliye hitaben) B e n basit bir köylü a d a m gibi görünebilirim .
A m a ö ls e m bile a ş ıla c a k bir ö n d e r lik d eğ ilim . O n e d e n le b ilm e m
dün y ad a ilk y ü z e falan aldılar beni.
Siz m ü m k ü n old u k ç a televizyona çıkın. P ervin h a n ı m d a çıksın,
iyi olur.
Y etkili: ( D e m ir ta ş ’a hitaben) Bireysel güvenliğiniz de çok ö n e m ­
lidir, b u n u ihmal etmeyin.
A . Ö calan: Devlete de güvenmeyin. Devlet nedir? B e n devleti ye­
n ide n in şa e d iy o ru m K ürtleri de devlete y e rle ştiriyorum . D evleti
K ü rtleştirip K ürtleri de d evletleştiriyorum . B u o n ta n e s a h te K ürt
devletinden d a h a iyi bir şeydir. A m a b un u n için kendinizi hazırlayın,
yetkinleştirin.
H erkese selam lar, sevgiler! E y lü l’de g ö rü şm ek üzere.
17 A ğustos 2013
135
Ben siyaseten artık özgür bir insanım
A. Ö calan: (Heyeti ayakta karşıladı) H oş geldiniz, niye gecikm e
oldu?
S. D em ir ta ş: H o ş bulduk B a şk an ım . Yolda m o t o r arızası oldu.
Bir d e lü z g a r vardı. O n e d e n le geciktik.
A. Ö calan: Yeni bir oyun falan olmasın. G erçekten arıza mı vardı?
S. D em irta ş: O y u n olacağını sanm ıyorum , çü n k ü sürekli sinyal
v eriyordu Bir de zaten b a ş k a bir m o to r istediler. O d a tamir ekibiyle
birlikte yola çıktı. Şimdi onlar d a yetişmiştir. B öyle ucuz bir oyun
olacağ ını sa nm ıyorum .
Y etk ili: Hayır, hayır, gerçekten arıza vardı. Y e d e k tekne de yolda,
geliyor zaten.
A. Ö calan : Peki, tekrar hoş geldiniz.
H eyet: N asılsınız B aşkanım , sa ğlığ ınız nasıl?
A . Ö c a la n : Fiziki d u r u m u m iyidir, sağlık s o r u n u m yok, h e r z a ­
m a n k i gibiyim.
B u g ü n k ü gö rü şm em iz ö n e m li olacak. S anırım herkes biraz b u n u
bekliyor. Bir yıllık sürecin yeni bir fo rm u n a geçeceğiz b u g ü n , onları
a n la ta c a ğ ım . A m a ö n c e sizin aktarım larınızı alayım .
S. D em ir ta ş: H ızlıca başlıklar şeklinde a k ta ra lım o za m a n . D ö ­
n e m in en ö n em li siyasi gelişmesi K C K ’nin geri çekilm eyi d u rd u rd u ­
ğuna dair açıklam asıydı, d u y m u ş s u n u z d u r m utlaka.
A . Ö calan : Evet, h a b e r im var.
S. D em irta ş: B u süre zarfında h ü k ü m e t ve H akan beyle birer g ö ­
r ü ş m e m iz oldu.
A . Ö calan : Evet, b a n a da aktardılar, iyi olm uş görüşm eniz.
136
S. D em ir ta ş: A nca k so m u t bir m e s a f e k a te d e m e d iğ im iz g örüş­
melerdi.
A . O calan : Z a t e n o tarzda olmaz, b ira z d a n d e ğ in e c e ğ im bunlara.
S. D em irtaş: R ojava’da El N u sra ve El K aide bağlantılı güçlerin
saldırıları yoğunlaşıyor. Bu saldırılara Türkiye ve El P a r ti’nin de d e s ­
tek olduğu biliniyor. İnkar etseler de böyledir.
A. Ö c a l a n : El Parti varsa d u r u m başka olur. B u n la r b ir d ö n e m
Silvan-B atm an hattında d es tek len en hizbi-kontra gibi, şimdi de UrfaA n te p - H a s e k i- R a k k a hattın d a d e s te k le n e n b en z eri b ir olu şum dur.
M e s u t ’un (B arzani) d u r u m u vahim dir o z a m a n , böyle d ev a m ederse
so nuçlarına katlanır, kendini halkın iradesine dayatırsa aşılır. B ilmesi
lazım.
S. D em irta ş: U lusal K ongre K a s ı m ’a ertelendi. B iz ağırlıklı o la ­
ra k T ürkiye’nin K D P ü z e r in d e n , ayrıca İran’ın d a çeşitli yollarla etkili
o ld uğu nu d ü şü n ü y o ru z.
A. Ö calan : K im se kendini halkın iradesine day a ta m az , d e ğ in e c e ­
ğim bunlara.
S. D em irtaş: Seçimlerde B ö lg e ’de BDP, B atı’d a H D P ile girilmesi
hususu d e k la r e edildi.
A. Ö c a la n : Evet, uygundur. Z aten K C K de m e k tu b u n d a böyle b e ­
lirtmişti. B a ş k a ?
S. D em irta ş: A h m e t b e y ve d iğ e r e ş b a ş k a n la n n selam ları vardı.
B D P ve D T K olarak h e r türlü kararınızın a rk a sın d a o ld u ğ u m u z u b il­
m en izi istiyoruz. S iz e halkın d a b ü y ü k bağlığı vardır. H a lk d a halen
sizin ve b u n d a n dolayı sürecin arkasındadır.
A. Ö calan : S i z d e selam söyleyin, teşek kür ediyorum .
S. D em irta ş: S u riy e ’deyken yanınıza gelen ve G a r e ’d e g r u p olu ş­
turan A s u r ile r şu an d a A v r u p a ’d a M e z o p o ta m y a A su r ile r K o nseyi
o la ra k se lam gönderdiler.
A. Ö calan: S i z d e selam larım ı söyleyin. S u riy e ’dek i A suriler d e ­
m ok ratik b irliğ e tüm güçleriyle katılsınlar. Z a te n ayrım ız yoktur.
A su rilerin k ü ltü rü de ancak bu şekilde kurtulur.
S. D e m ir ta ş: A h m e t A k ta ş gazi bir arkadaştır, tan ıy o r o lm a n ız
lazım . A k c iğ e r k a n s e riy d i, tedaviyle iyileşmiş, A v ru p a ’dadır. S e la m ­
ları vardı.
A . Ö calan: (Biraz düşündü, a m a hatırlayamadı) Peki, selam larım ı
137
^ 4 b d iiû ia h fyca& an
söyleyin. P ervin Hanımı dinleyelim. A ktara caklarınız var nu?
P. B u ld an : E v et B a şk a m m . H ü k ü m e tle yapılan gö rü şm ey e ben de
katıldım . B izden A h m e t bey, G ü lta n hanım ve ben, H ük ü m etten Sad u lla h Ergin ve Beşir Atalay katıldılar.
A. Ö calan: Evet, aktardılar bana. B u görüşm eler iyi olmuş, d ev a m
etmeli,
P. B u ld an : G ö rü ş m e yaklaşık d ö rt saat sürdü. G e n e l o larak h a z ır­
lanan paketle ilgili b eklentilerim izi aktardık. A yrıca sizinle yaptığı­
m ız son g ö rü şm ede ki İ z le m e K u ru lu ö n e r in iz i paylaştık.
G az ete cilerin İ m ra lı’d a sizinle görüşm e y apm ala rının d a önem li ol­
d u ğ u n u söyledik. A m a so m u t bir şey gelişmedi.
G e ç e n h a f ta D Ö K H ’ün D e r s i m ’de program ı vardı, on a katıldım .
S a k in e ’n in m ezarını ve ailesini ziyaret ettik. A n n e ve b a b a sın ın size
özel selam ları vardı.
A. Ö calan: D e r s i m ’in m erkezinde m i oturuyorlar?
P. B u ld an : Evet, m erkezde evleri var. A m a A v ru p a ’da yaşıyorlar.
S a k i n e ’nin şahadetinde D e r s i m ’e geldiler, y ak ın d a tekrar A v ru p a’ya
dönecekler.
A. Ö calan: Siz de selam söyleyin.
P. B u ld an : M a ra ş E lbistan C e za ev in d e A ysel D o ğ a n ve bazı ar­
kadaşları ziyaret ettik. O nların da selam ı var.
A. Ö calan : Aysel D o ğ a n ’ın sağlığı nasıl?
P. B u ld an : İyi görünüyordu, a m a sağlık pro b lem leri var.
A. Ö calan : Siz de selam söylersiniz.
P. B u ld a n : A h m e t T ü r k özel se lam gönderdi. A y rıca ald ığ ın ız
b ü tü n kararların ark a sın d a oldu klarını söyledi. “H e m bireysel h e m
de h a lk o larak arkasında o ld u ğ u m u z u bilm esini istiyo ru z’’ dedi. Sırrı
S üreyya Ö n d e r ’in de selam ı vardı. G elm eyi ço k istiyordu. Heyete gir­
m e si için çok uğraştık, am a olm adı.
A . Ö ca la n : İlerde çö zeceğiz b u sorunları, sa nırım gelirler. Siz de
selam söyleyin.
P. B u ld an : S ebahat Tuncel bir kitap gönderdi: S ürgündeki K ü rt­
lerle Söyleşi.
A . Ö ca la n : Ha, o k ita p var bende. G elm işti sa nırım . Bir dahaki
gelişinizde b a n a tarihle ilgili kitaplar getirebilirsiniz. M e s e la S elçuk­
lularla ilgili kitaplar olabilir.
138
P. B u ld a n : T a m a m B aşkanım , getiririz. T araf G azete sin d e n m u ­
h a b ir Tuğba T ekerek yirm i soru gönderdi. C evap lay ab ilir mi diye
sordu.
A. O calan: Evet, tanıyorum .
P. B u ld a n : T araf G azetesin in a r k a sayfasında yirm i soru b ö lü m ü
var. H e p s in i idareye bıraktık. S ize te slim ederler.
A. O calan : O yirm i soru b asit sorular. B e n im onları cevaplam am
doğru olm az.
P. B u ld an: 28 E ylül’d e D iy a rb a k ır’d a iki g ü n lü k H u k u k K onfe­
ransı yapılacak. B ir mesaj isteniyor sizden. A yrıca her yıl A v ru p a ’da
yapılan b ü y ü k festival ayın 2 1 ’inde yapılacak. Oraya d a bir mesaj is­
teniyor.
A. O calan : T am am , mesajı yazdırayım size.
“A vrupa’daki halk ım ız yeni bir ruhla, y en i bir h eyecanla kendini
don atm alı ve örgütlemelidir. R u h e n ve fiziken ülkeyle ve ülkenin t a ­
rihiyle b u luşm ayı hedefi emelidir. Bu tem elde festivali kutluyor, her­
kese selam ve sevgilerim i iletiyorum .”
B a şk a n lık K o n sey i için de isim istem işlerdi. K a d ın la r o şekilde
olabilir. E lif Pazarcık, Z axo Z agros ve S o z d a r Avesta. Erkeklerden
d e Ali H aydar olabilir. Biri G üney, biri d e D oğ u K ürd istan ’d a n iki
e rk e k olabilir. F ak at çizgiye göre, çizg in in r u h u n a uy g u n d e n e tim
yapm aları, se v k işiyle ilgilenm eleri, göz k u la k olm aları, sa p m a var
mı yok mu an lam aları, disiplini sağlam aları, bilg ilen m e gibi rolleri
olur. Ö n e rile ri olur. Başarılı olm ak için d a h a fazla ne yapılabilir, b un a
bakacaklar. B ir k o r u m a birliği ta ra fın d a n özel o la ra k korunurlar.
M e k tu b a yanıtım bu olsun.
Şimdi ö n e m le not alın, giriş yapayım. B u g ü n k ü to p la n tı önem li.
B ir d ö n e m in so n u gibi. S ü r e c in d eva m ı n ite liğinde yeni bir m od,
hatta format d e s e k d a h a uygun olacak.
Bu süre z a r fın d a heyetle iki önem li g ö rü şm e yaptım. B ira z geri­
limli geçti. A K P ’nin yak laşım larıy la bağlantılı bir gerilim di. A m a
yine de sürece yeni bir fo rm te m elin d e öz k a z an d ıra ra k b aş la tm a k
istiyorum.
Biz geçen E k i m ’d e gö rü şm elere başladık. İşte neredeyse bir yılı­
m ız doluyor. B u n a diyalog diyorduk. Bu seferkine diyalog diyemeyiz,
diyalogu fazlasıyla yaptık, bitti. B u defa an lam lı m ü z a k e re süreci d i­
139
T^4tâuM ah Ö caûan
yeceğiz. Olursa tabii. H ü k ü m e te bağlı, yazılı ve sözlü olarak ilettim.
A n la m lı bir m ü z ak e re sü rec in e E k im ayıyla birlikte h ü k ü m e tin ve
devletin onay ı olursa başlarız.
O s ü re ç bitti d e m iyorum . O süreci m ü zakereye ev riltm ek gerekir.
Ö yle yapm azsak sadece gevezelik yapm ış oluruz. A K P oyalamayı se­
viyor. B e n b u n a ro d eo c u lu k politikası diyorum . Rod eo çocuk o y u n ­
ca klarından biridir, lu naparklarda sallanan atlar vardır, a ta binersin,
sallanır, am a hiçbir yere gitm ezsin. D a h a önce birisi S ü ley m a n Demirel için d e bun u demişti. At inip k a lk a r a m a m esafe almaz. A m a
biz b u n a alet o lm a yac ağ ız. B e n im artık b u n a ta h a m m ü lü m olm az.
D evlet d e b u n u k ald ırm a z . B u nun yazılı ve sö z lü şartlarını ilettim.
Bu öyle ü stünde çok d a tartışılacak bir şey d e değildir. D önem in r u ­
hunun gereğidir aslında. N ew roz B ildirisinde de d ö n e m in ruhundan
bahsettim. O rad aki ö n e rm e le rin bazıları onların katkısıydı, ben de
onayladım . Yani ortak mutabakattı.
Peki, bu kesinleşm iş bir şey midir? Hayır, d a h a belli değildir. İşte
K andil d e “ Geri çek ilm e d u r d u ” dedi. Z a te n siz de, onlar d a başta
a n lam a d ın ız . N is a n ’d a bir m e k tu p yazdım , size verm ediler. O ra d a
kaygılarımı b elirtm iştim aslında. S izler de “ Bir d a h a silahlar ko nuş­
m a z ” d ediniz. Saflıktı, yanlıştı. S a v u n m a için g e re k tiğ in d e biz de
a n ın d a silaha sarılırız. “C e h e n n e m e yollarız” la la n dediler. B iz de
gerekirse onları c e h e n n e m e yollarız. “ Bunlar politikacı ağızlarıdır”
diy or heyet. O lm a z, d ik k a t edecekler.
B a n a göre K a n d il’in neyi varsa 1 H a z ir a n ’a k ada r bitecekti. Ö n ­
derlik olarak ben böyle ö n g ö r m ü ş tü m . Perspektifim buydu. A m a
K a n d i l ’in d e h aklı gerekçeleri var. P u su lam a yaptılar, karakol yaptı­
lar, barajlar yaptılar, köylü katliamları yaptılar, geri çek ilm e için yasa
çık arm adılar. Kandil d e haklı olarak tedbir aldı tabii. Sayın yetkili,
ben 1 H aziran derken yasa çıkarılır, kam yonlarla b ir aylık yolu 12 sa­
atte giderler diye d ü şü n d ü m . T V ’lere çıkıp “Yok, A po 1 Haziran d e ­
mişti, ö r g ü t d in le m e d i” diyorlar. Bunlar k a n a t ta k ıp mı gidecekti?
Nasıl g id e ce k ler? Sayın yetkili, H ü k ü m e t akıllı olsaydı i H a z ira n ’da
b ite r d i.G ü n ü n teknolojisini g ö z önüne alarak bu tarihi verm iştim .
Teknik var am a yapmadı. H erkes benim gibi dürüsttür sandım . Karda,
kışta, k ara n lık ta nasıl yol alacaklar? M e sela D e r s im ’d c n kam yonla
giderlerdi. Bana T V ’lerde “Ö rgüt A p o ’yu d in le m e d i” diyorlar.
140
Kandil, BDP, hepiniz d ü rüst davrandınız. A m a h ük üm et yasa ç ı­
karm adı. K andil şim di k a r a rın d a haklıdır. Ç o k fedakarlık yaptılar,
hepsine ço k teşekkürlerim i sunuyorum. G eri çekilenlere m innetle te­
şe kkürlerim i iletiyorum. H epsine selam larımı iletin. Ö yle hasta o la n ­
lar fala n d iy orla r a m a değerli yoldaşlardır. Ben de bu yak laşım ı
görünce geri çekilm eyi anlam lı bulm adım artık. K ulla nm a, istism ar
e t m e gibi yaklaşım ları rü y a m d a g ö rsem in a n m az d ım . A K P kaybetti,
kaybetti dem ey e lim d e . ..
S. D e m i r t a ş : Fırsatı kaçırdı
A. Ö c a l a n : Evet, fırsatı kaçırdı. H eyet fark etti, am a h ü k ü m e t a n ­
layamadı. Kandil haklıdır tabii. Tekrar selamlar hepsine. A ncak şimdi
ateşkes karşılıklı o la ra k sürmeli. Cemil B a y ı k ’ın açıklam asına k atı­
lıyorum. Saldırı olursa beş kat m isliyle c e v a p verirler. A m a saldırı
o lm a z s a öyle asker, polis v u rm a gibi şe y ler olm am alı. G en e lk u rm ay
da bu nu biliyor. M is ille m e h a k k ım ız vardır. C em il B ayık d a bunu
söylüyor zaten, katılıyorum . S ay ın yetkili de h ü k ü m e te söyler.
O lu m lu o lu m s u z yönleriyle bu diyalog dön em i, birbirini test etm e
dönem i bitti. K itlenin desteğini kazandık, B a tı’d a d a d estek oluştu.
A rtık ö nüm üzü dah a iyi görüyoruz. Bir yılın kazanmaları iyiydi. A m a
so nuca d a g idem edik, Norm aldir.
H ü k ü m e te m e k tu p y azdım , sözlü d e iletirsiniz. Ş im di süreci üç
saç ayağı ü ze rin d en yürüteceğiz.
Anti-Terör Y asasında d e ğ işim yaparak, devlet ve toplum içindeki
h e r türlü şid d e tin tasfiye ed ilm e sin d e rol oynayacak h e r kişiye ve k u ­
ru m a (Cem il B a y ık ’ta n cezaevindeki arkadaşlara, A v ru p a ’dakilerden
bana kadar) kolaylık sağlanır. N edir bu katkı? Şiddeti d urdura ca k k a ­
rarları v ere nlere her türlü kolaylık. N edir bu kolaylık? Ö rgütü ikna
edeceğiz. Ö yleyse çok sayıda STK , m edya, siyasetçi, a ka dem isyen
ile gö rü şm em izd e kolaylık sağlayacaklar. Bu bir talep değildir. A f ta­
lebi de değildir. K im se A po a f istiyor d em esin . H ü k ü m e tle d e görü­
şün. E k im ’de çekilirim . K onuşm ayı dahi bilmiyorlar, bana halen araç
diyorlar. Siz de zaten onlarla ko n u şm u şsu n u z. Ö ca lan şiddeti tasfiye
etm ek istiyor, a m a elinde a r a ç yok, neyle yapacak deyin. Bir A hm et
T ürk ve Sırrı S ü re y y a ile bile görüşem iyorum . A h m et y irm i yıldır bu
işlerle uğraşıyor. Yasaklıyorsun, başkalarını tutukluyorsun, Beşinci
kol faaliyeti gibi işler yapıyorsun.
141
*=A b2ut£ah ö e a ia n
D ün ya örneklerini inceliyorum . İşte K arzai ayaklarına k ad a r g id i­
yor. A d am lar yine de h e r gü n eylem koyuyor. B e n kendiliğinden şid ­
d eti durdurdum . D a h a ne istiyorlar? O zam an a r tık yeni moda, yeni
fo rm a geçiyoruz.
Sayın Yetkili, b u A p o ’n un bir talebi değil. Siz b en d e n istediniz,
ben de b unu y apabilm ek için uygun y a s a ö n eriy orum . Yasa olm a zsa
M İ T ’e operasyo n bile yapıyorlar işte .E k im ’de g erç ek le şm e zse ağır
konuşacağım . Siz de benim ad ım a E k i m ’den so n ra böyle k o n u ş m a z ­
sanız, sizi de fena yaparım.
Sayın Yetkili, siz yanlış b ir iş y a p m ıy o rsu n u z , devleti şiddetten
kurtarıyorsunuz. A m a sizi yargılarlar, b u n u hak etmiyorsunuz. Sizi
görevli gönderdiler, değil m i? B e n mi sizi ç a ğ ırd ım ? Yaptığımız iş
vatana ihanetm iş gibi o lm a k ta n çıkarılmalıdır. Y apılm azsa o zam an
paralel devlet devrededir. Beşinci kol faaliyetidir diyeceğiz. A m a A po
bun a boy un eğm em iştir. Yanlış anlaşılırsa kıyameti koparırım . Yoksa
artık yanım a gelmesinler. Ö lü m çıkar, ben ç ık m a m buradan.
İkincisi ise komisyon meselesidir. Newroz Bildirisinde dile getirdim;
silahlı mücadelenin sonu, hukuki dem okratik siyasetin başlangıcı. B u n ­
la r diyalektik olarak birbirine bağlıdır. Siz de, Kandil de b u n u böyle
anlam adınız. H ukuki d em o kra tik siyaset öne çıkıyor, silah sö n ü m le­
niyor, aralarında diyalektik bağ var. Ben tek bir basınla konuşam ıyo­
rum, avukatımla konuşamıyorum. Sürecin baş aktörü ben değil miyim,
o haldenasıl dem okratik siyaset yapayım, benimle alay mı ediyorlar?
Televizyonlara çıkıp benimle alay eder gibi konuştular, siz de yeterince
cevap veremediniz. B u m a n tıkla Şeyh Sait gibi idam a giderken bile
niye gittiğinizden haberiniz olmayacak. Siyasi olarak boynunuzu vu­
rurlar. K C K operasyonları işte böyleydi. Siz de zaten siyasi soykırım
dediniz. Bu şekilde aslında dışarıdakiler de k ırım a uğradı. Ya istifa
edip evde oturursunuz ya d a çözüm bulacaksınız. A h m et onlara söyle­
yin, ağlayacak durum dasınız, sadece göz yaşlarınız yok.
Ben burada heyetle bile kıran kırana tartışıyorum. Ö calan öyle k u l­
lanılacak bir adam değildir, Hafız E sad akıllı adamdı. Yıllarca benim
k u lla n d ığ ım aracın bir kez bile önünü kesmedi. A r a ç t a silah falan ol­
d u ğ u n u bildikleri halde bir k ez bile d urdurm adılar. Siyaset b öyle ya­
pılır. A m a b u n la r ço k ciddiyetsiz. Yoksa İınralı koşulları bile ban a
fazladır. Ben kendim için bir şey istem iyorum . Ben üslup ve y a k la ­
142
şım da ciddiyet istiyorum . H eyete, böyle laubalilik olu rsa çek ilirim
dedim.
M İT M üsteşarı ilk buraya geldiğinde, Sabri onların hazırladığı p ro­
tokolü imza için getirdiler. A slında sizin bu g ünkü taleplerinizin hepsi
vardı orada. A çık söyleyeyim, o nu da ben b o zd u m . M ü ste şa ra ded im
ki, benim le ko n u şu y o rsan ız ben siyaseten artık ö z g ü r bir insanım .
Ağır cezalık b ir m a h k u m la konuşuyorsan, o artık ö zgür biridir. Yoksa
o n u n la konuşam azsın. A n c a k ö z g ü r biri b u n u yapar. S iy ase te n Ö calan özgürdür. Bana öyle zavallı gibi bakılm asın, ölsem de b u rad a artık
ö z g ü r bir politikacı olarak ölürüm.
A K P b u n u k endine y o n tm a k istiyor. A K P aldatıcı olm a m a lıd ır.
Dolayısıyla ikinci ayak d em o k ra tik siyaset ayağıdır. Y eterince kullan a m a s a n ız d a sizin için b u şu a n d a var, a m a ben im için yok.
İ m ra lf d a n çıkayım , öyle h e m e n a f olsun dem iyorum . A m a d e m o ­
kratik siyaseti icra ed e ce ğ im araçlar olacaktır. İhtiyaçlar bu te m eld e
karşılanmalıdır. B u nlar talep değildir, m üzakere için gerekli araçlar­
dır. Şiddeti durdurduk. Şimdi hukuki b o şluklar do ld u ru lu rsa geri d ö ­
nüşler bile başlar. H a b u r gibi olm az artık. Kandil zaten şimdi
gelem ez. A m a b un u n d ışınd a isteyenler h u k u k i d ü z e n le m e ile gele­
bilirler. Geri çekilm e konusu tarihi olarak bitmiştir. Üstelik geri ç e ­
kilm ede K a n d il’e d o ğ r u diye bir şey de yoktu. H eyetle G are, Cilo,
Cudi d e olabilir diye konuştuk. Ö n em li olan d ü z e n le m e yapılıncaya
kadar bir yere toplam aktı. A m a şimdi K a n d il’e topla, sonra yıllarca
orada ne diye bekleyecek? K andil de b u konuda yaratıcı düşünm üyor.
Şiddeti tasfiye etm eye varız, am a hukuki siyasi dem okratik temelde
politika yapm ak için araçlarım olacak. İşte sekiz komisyonu b u n u n için
önerm iştim . Sizin de talepler listesi s u n m a n ız yanlış oldu. B u nlar m ü ­
zakere konusudur. T artışarak bun u ortaya çıkarırsınız. Şimdi ben bu
yanlışları düzeltm ek zorundayım . H üküm etten talep e tm e k yerine ken­
din harekete geçip örgütleyeceksin. Anadil konusunda talep e d e c e ğ i­
nize, anadilde eğitime başlayacaktınız. Dil Akademisi, d e r s kitapları,
anaokulları kurulabilirdi. Devletten istemek hatadır. Bu devletin değil
toplum un görevidir. Sen anadiline sahip çıkıp çocuğuna öğretemiyorsan devletten nasıl istersin? Şimdilik kitap, alfabe benzeri olur, önce
ilkokul olur, so n ra belki bütün okullarda yaparsın.
Dil için D iyarbakır’d a n u m u n e bazı okullar açarsınız. D e v le tb u n a
143
■vrAbdaM ah Ö caÛ an
k a r ış a m a z , y asaklayam az. A n a y a sa d a eşitlik ilkesi vardır. B u n la r
talep konusu olam az. B oykot vb. sorunları alevlendirir sadece, ç ö z ­
mez. Yapm ayın dem iy o ru m , k a r a r alm ışsınız, a m a çözm ez. A ç a c a ­
ğınız o k u la polis saldırırsa ö lü m ü n e savunursunuz.
S. D em irta ş: A slın d a dil hareketiyle g e ç e n yıl bunları kapsam lı
tartıştık am a hazırlık yapılam adı.
A. Ö calan: T artışm ışsınız am a nafile, değil mi?
S . D em irta ş: M aalesef.
A. Ö calan: E k o n o m i K onferansını da bunlar için önerdim . A lte r­
n a tif ekonom ik m od e lin iz olmalı. İşsizliğe çareler bulm alısınız. B e ­
lediyelerin eko n o m ik m odeli nedir? Yok. B a y d e m ir ’le tartışın, beyin
fırtınası olmalı. K apitalistler akla hayale gelm ey e ce k yatırımlar y a ­
pıyorlar. H epsi d e sa dec e fazla kar am açlı. U rfalıla r ta E d i r n e ’ye
k a d a r gidip rençber oluyorlar, yazık değil mi? İsrail ve S u u d i’ye Urfa
topraklarını peşkeş çekiyorlar. El N u sra ’yı destek lem e lerin in altında
biraz d a bu yatıyor. Halkı kaçırtıyorlar. K ıyam eti koparm alısınız.
U zatm ayacağım , d em ok ra tik siyasetin araçlarını tartışacağım . Ö r ­
neğin E k o n o m ik Konsey karar alacak, Urfa’d a kooperatifleşm ek is­
tiyoruz, dev let d e b u n a en g e l olm ay acak. İşte b u n la ra siz ç ö z ü m
b u la c a k s ın ız . A h m e t “Apo b ü tün bunları b u r a d a nasıl d ü ş ü n ü y o r ”
d em iş. Ben b u rad a H a k k a r i ’nin, İ ğ d ı r ’ın s o ru n la rım bile d ü şü n ü p
ç ö z ü m bulm aya çalışıyorum .
S. D em irta ş: B aşkam m , b iz im sistem im izin işleyişiyle ilgili s o ­
r u n larım ız var; burada çok da açm ak, tartışm ak istem iyorum , ancak
parti olarak b ü tün alanlara etkim iz yok.
A. Ö calan: Anlıyorum, am a eşbaşkan olm anız bile gerekmez. Ben
bir şeyin B a şk am m ıy ım ? A m a her yere etki ediyorum , sızm aya ça­
lışıyorum . (D e m irta şa dönerek) Ben sizin kada r kendim i yo rm u y o ­
rum da, sizin kada r tehlikeye d e atm ıyo rum . A m a ö n e m li olan gol
atm aktır. M etin O ktay vardı bir zam anlar, şimdi D ro g b a falan var.
G ol için fırsat kolluyorlar. D o ğ ru pozisyon alm an ız lazım . B urjuva
y aş am ın ız d a yok, yaşam ınız d a iyidir. A m a sonuç alacak pozisyon
alam ıyorsunuz. K a n d il’e k a d a r hepiniz için söylüyorum.
D iğer sekiz kom isyonu bir kez d a h a aç m a y a c a ğ ım . S o n u ç ta d e ­
m o k ra tik siyaset araçları almalıdır.
G ü v e n lik m eselesini d e bir kez dah a açayım. Bizi El N usra mı,
JİT E M mi koruyacak? D iyarbakır Emniyeti paralel devlet gibi ça lı­
şıyor. S özde uy u ştu ru cu o p era sy o n lan yapıyor, a m a a s lın d a gençleri
uyuşturucuyla kendisine bağlıyor, Sizden d a h a iyi K ürtçe öğreniyor­
lar, Bu Silvan ve H a z r o ’d a yaşanan ailelerin birbirini öld ü rm e si m e ­
selesinde de siz de gittiniz oraya. İşte gö rdünüz, a s lın d a kendine
m e cb u r etm e ham leleridir.
S. D em irtaş: Doğrudur.
A. Ö calan: Sizi ancak biz koruyabiliriz d e m e k istiyorlar.
E sk id e n A m e r ik a n yardım ıyla o k ulla ra süt tozu falan dağıtırlar,
böylelikle top lu m a sızarlardı. Şim di C em aat bu görevi üstlenmiş. P a ­
ralel devleti C e m a a t yürütüyor ve b unla r şiddete m e c b u r kılmaya ç a ­
lı şyorlar.
S. D em irtaş: Fetullah G ü l e n ’in görüntülü b ir dem ec i düştü inter­
nete. “K C K ’lilerin, B D P 'lile rin evlerine uyuşturucu yerleştirin, sonra
da gidip b a ş la n yapın. B unlara terörist deniyordu, şim di bir de u y u ş ­
tu ru c u k açakçısı falan d e n i r ” b içim in d e bir dem eçti.
A. Ö calan: S özlü olarak mı?
S. D em irtaş: Evet, kendi ağzından yayınlandı. A m a basın büyütm e m eyi tercih etti.
A. Ö calan: S ayın Yetkili, b u n u not alın, bu çok önemli. Böylece
benim dediklerim belgelenmiş, ispatlanm ış oluyor. B u oyunları e n ­
gellem ezseniz, paralel devleti ö nle m ez sen iz biz süreci nasıl götüre­
ceğiz? Siz de k endinize d ikkat edin, b e n im le g örüşen iki kişi sadece
sizsiniz. Tedbirinizi alın m utlaka. İşte B a y d em ir bazen konuşuyor,
sanki silahlar elim izde başım ıza belaymış gibi. Asıl sorunlara çözü m
bulmalısınız. 8 2 ’de paralel devlet bölgeye el koymuş bir defa. İti ite
k ırd ırm a politikasını uyguluyorlar. A cım asızca infazlar, işkenceler,
d o m u z bağıyla öldürm eler hep b u n u n içindi. Sizin ko ku alma yete­
neğiniz yok. O sm an bey hiç kusura bakınasın, koku a lm a yeteneğiniz
o lm a zs a politika yapam azsınız. V edat A y d ın ’ların, Savaş B u l d a n ’ların ö ld ü rülm e n ed e n le rin i çö z e m e d in iz işte.
Fettullah H o c a öyle k o nuşm uşsa, d e m e k ki devleti ele geçirmişler.
H e r an b uraya k a d a r bile gelebilirler. O nların A m e r i k a ’sı var, bizim
neyim iz var? Paralel devleti bitirin, biz d e gerillayı indirelim, B unlar
d u r u rk e n biz nasıl yapalım ?
G e n ç le rin uyuşturucu sorunları var. Bunlar için devletten talepte
145
xdb2uM aJı Ö calan.
b u lu n u lm a z , siz yaparsınız. D evletten sa d ec e engel olm am asını talep
edersiniz.
S . D em irtaş: Siz söyleyince hatırladım . O s m a n B a y d e m ir ’in de
selam ları vardı. G örevi teslim e tm e y e hazırlanıyor. S on aylar için bir
ö n erin iz varsa iletm enizi r i c a ediyordu.
A . Ö calan: Belediye için yeni bir aday o lm a lı tabii, Bir de iki d ö ­
n e m d e n fazla olm am ası iyi olur. O sm a n bey d e m illetvekilliğine hazırlanmalıdır. Belediyelerde d e iddialı, projesi olan, heyecanlı kişiler
aday olm alı. H e r h a ld e z a m a n ım ız olur b u n la ra konuşm aya. O sm a n
B ey beceriklidir, siy a sete hazırlanmalıdır. Ç ok selam larım ı söyleyin.
Siz n e d ü şü nüyorsu nuz?
S. D e m ir ta ş: B iz de k e n d is in e siyasetten k o p m a m a s ın ı tavsiye
ettik.
A . Ö ca la n : H er y e rd e ko m ü n a l y a ş a m ı b enim seyen , çalışan k im ­
seler olmalıdır. Bu E m in e A yna m eselesi neydi?
S. D em irta ş: Ü ç yıldır genel ça lışm ala ra k atılm a konusund a so ­
ru n lar yaşıyordu. K endisiyle ilgili bazı ta rtışm alarım ız var, k ara rla­
rımız olabilir.
A . Ö ca la n : Ü ç yıldır nasıl çalışm ıyor? Siz d a h a iyi bilirsiniz, b en
b ir şey dem iy o ru m .
H D P d e kongresini yapacak, E r t u ğ r u l - S e b a h a tE ş b a ş k a n lığ ı tartı­
şılabilir, önerid ir. Yerel s e ç im le r d e n so n r a g ru p H D P ’y e geçm eyi
ö n ü n e koyabilir. G en e l se ç im le r e H D P listesi ile girilebilir. H D P
K ongresinde d e aşkla çalışabilecek yetenekli insanlar alınabilir. H atta
ileride birçoğu vekil olabilirler. H e p s in e selam larım ı söylersiniz.
Ü ç ü n c ü ayak d a şudur: İkinci ayak anlaşıld ı zaten. Şiddetin tasfi­
yesiyle e ş z a m a n lı d em o k ra tik siyaset kanalları olacak. Ü ç ü n c ü ayak
p ra tik le şm e ayağıdır. Yakın d ö n em , hakikatlerin ortaya çıkarılması
d a dahil, b u n la rı denetleyecek üçüncü bir güce ihtiyaç olacak . Bir İz­
le m e K o m isy o n u olmalı. Taraflar b irlikte oluşturur. O rtaya çıkacak
sorunlarda hakem o larak birlikte m ü d a h a le derler. Siyasi ç ö z ü m aşa­
ması h a k e m s i z olm az. A kil insa nla r tek taraflı k u r u ld u . M eclis
Ç ö z ü m K o m isy o n u n u n içi boştur. H akika tle ri A ra ştırm a ve İzleme
K om isyonu oluşturulm alı.
S . D em ir ta ş: Tabii siz inle d e görüşebilmeli.
A. Ö c a la n : Tabii ki b e n b a ş ak tö rse m , k im s ey le g ö rü şm e d e n
146
olm az. Bu araçla d a bunları k o nuşa ca ğım . Suriye, İran v e I r a k ’taki
to plum u m uz beni dinler. Kim ler olabilir diye eksersiz yapın siz de.
B u üç aya k konusunu d ev lete sözlü-yazılı ilettim. C e v a p b e k liy o ­
rum. K a n d il’e m e k tu p y a z m a im k a n ım olm ayabilir, siz iletirsiniz.
B a sm a da, K an d il’e d e detaylı aktarın, dikkatli aktarın. B a rz a n i’ye
uyarım ı iletsinler. G o ra n ’a, N u şirv an ’a se lam söyleyin, a l te r n a tif m u ­
halefeti örgütlesin. P en ce w in i’ye selam söyleyin, seçim lerde adaylığı
desteklenebilir. B izd e ad ay o lm a z mı?
S. D em irtaş: B iliyorsunuz, d a h a ç o k Y N K ’y e yakındır, a m a bi­
zimkilerle de dostlu ğu vardır. Aday olacağını sanm am .
A . Ö calan: T am am , selam larım ı söylersiniz. El P a r t i ’yi d e ciddi
uyarsınlar, yoksa karşılıklı çatışm aya döner.
Devlet S u riy e ’d e ç ö z ü m istiyorsa onlarla d o ğ ru ilişkilenm eli. S u ­
riye muhalefeti nasıl geçici b i r h ü k ü m e t k u r u p başk am nı belirlediyse,
o n la r d a h e m e n bir geçici h ü k ü m e t k u r u p b a ş k a m n ı belirlesinler.
Salih M ü slim olur, artık kendileri bilirler. S uriye d e m o k ra tik birlik
h ü küm e ti olur.
S. D em irtaş: Kürt ism ini k u lla n m a sın la r mı diyorsunuz?
A. Ö calan: Evet, Suriye bitliğini savunsunlar, s a dec e K ü rtler adına
hareket etmesinler. K endi konseylerini parlam ento gibi belirlesinler.
C e n ev re’ye kendi h ü küm e t başkanlarıyla gitsinler. C e nevre’de Ö S O ve
demokratların hüküm etleri birleşir, tek h ü k ü m e te dönüşür. Ç ö z ü m de
a n c ak böyle gelişir. Ö S O ’n u n h ü k ü m e t ilanı iyidir, o lu m ludu r. C e ­
nevre’de birleşm e o lm a zs a y o ksa M ısır gibi o lur, İşte Ç av u şo ğ lu bunu
anlamalı, en iyi ç ö z ü m budur. R ojava’ya çok selam larım ı söyleyin.
Şehit ailelerine, H ü s o ’n u n ailesine selamlarımı söyleyin.
B arzani k a p ıy ı aç m a lı. El N u s r a ’yı da akıllıca bir savaşla sö k ü p
atmalılar. Benim d e d iğ im yol üçüncü yoldur.
İrak için dem o k ra tik c e p h e kursunlar. N uşirv an gerekirse U lusal
K ongre’ye öncülü k yapsın. Süleym aniye’de d e toplanabilir, olanakları
vardır.
N eçirvan’a d a selam söyleyin, engel olmasın, S em a lk a açılm ıyorsa
petrol yolunu keseriz. Ciddi olsunlar.
Rusya, A B D ve A v ru p a ile ilişki olur. Yalvarıcı olm asınlar, halk
d esteğ in e g ü v en ip yaratıcı olsunlar.
B iz burada devletin K ürdistan ayağını inşa ediyoruz. K ü r t ayağı
147
x=4bduM ah Ö ea la n
o lm a y an devletin bir ayağı ek s ik olur. K ürdistan ayağı da bizden so ­
rulur. 192 0’ler de Kürtler olm asaydı ne yapabilirlerdi? Biz buna yar­
dım cı olu y o ru z işte. D a h a ne istiyorlar?
B u n u n za m a n lam ası da illa 1 E k im , 1 K asım dem iyorum . A K P
ile g örüşm e yapın; ateşkes sürmeli, yeni m o d ’a geçebilmeliyiz. O r ­
tadoğu işte ateş içinde, bir ç ö z ü m bulm alıyız. S o n u c u n d a anayasayı
d a uzlaşarak yazacağız. Sol, K ü rt ve İslam ittifakı T ü rk iy e’d e yeni
anayasanın sosyolojisidir. C H P ’nin ırkçılığı ile olmaz.
Bol bol röportaj yapın, T V ’lere çıkın,
Yetkili: Dışarıda birçok kesim barışı gösterip savaş istiyor. Bunlara
bir tek kelim e bile v erm e m e k lazım bence. B u n lar savaşı kışkırtm ak
için bir tek “süreç bitti’ cü m lesin in peşine düşecekler.
A . Ö ealan: Süreci yeni bir format altında derinleştirerek yürütm ek
istiyor dersiniz. A nlam lı bir m üzakereye evrilterek sü rd ü rm ek iste­
diğini h eyetle gö rüşüp devlete ve K a n d il’e iletmiş dersiniz.
İran için ateşkes y etm ez. B urada kine benzer bir diyalog süreciyle
siyasi ç ö z ü m e gitm ek gerekir. D iyalog m o d u geliştirilebilir. P JA K ’a
selam larım ı söyleyin.
I r a k ’a biz ö ncü lü k edem eyiz. N e ç ir v a n ’a söyleyin: B oz uşm a k is­
temeyiz, kapıyı kapatm ayın, K ongreyi de bir d a h a erteletm eyin, ve­
bali sizin olur. Ş im did en b u n u n p r o p ag a n d asın a başlayabilirler.
A v ru p a Festivaline mesajı söyledik. Teslim T ö r e ’ye selamlar.
B D P O lağ a n ü stü K ongre yapabilir. E şb aş k an la r devam eder. Gülta n ü s lu b u n a biraz d a h a d ik k a te t s in . Ç o k gevrek kalıyor. Ü slupta p o ­
litik o lg u n lu k ve ç e k ic ilik olm alı. Y eteneklidir, am a ço k gevşek
konuşuyor. M erm i gibi konuşm alı.
H D P Y ü rü tm e K uruluna, eşbaşkanlara, G encay G ürsoy onlara se­
lamlar. E rm enilere, ESP, SDP, E M E P ’e selamlar. İyi çalışsalar alter­
n a t if ana m uhalefettirler. Böylece B D P ’n in de rolü artar. B D P
b elediyeler üzerin d en m odel oluşturabilir.
S. D em irtaş: B aşkanım , yeni yerinize geçtiniz mi, d u ru m u n u z n a ­
sıldır, diğ e r arkadaşlarla d a g örüşüyor m u su n u z ?
A . Ö ealan : Evet, bir a y oldu geçtim , yerim iyidir, u yk ula rım d ü ­
zeliyor. A rk a d a şla r la da biraz görüşebilseniz iyi olur.
S. D em irtaş: B a k an lığ a söylemiştik, görüşeceğiz bu defa.
A. Ö ealan : (Pervin h a n ım a dönerek) S abah a k lım a geldi, Pervin
148
hanım a ne diyeyim diye biraz d ü şü n d ü m . Siyasete bir gelin gibi b a ş­
layacaksınız. S ab ah kalkıp giyinip süslenecek ve o gün g ü n le ev le­
neceksiniz. Yani siyaseti aşkla yapacaksınız. A slın d a ço k ça lışkan ve
ço k da iyi niyetlisiniz. B e n im kadın özg ürlü k ç a lış m ala rım var. K a ­
dının üzerindeki b ü y ü k oyunları da biliyorum . S izin gibi ç o k cesur
kadın lar var. Basit duygu yalvarıcılığım yok. Kadın Ö zg ü rlü k K o ­
m isy o n u n u bu yüzden önerdim . K adın konusu her to p la n tıd a g ü n ­
d e m e geliyor. B e n im y a n ım d a k a d ın la r yo k , a m a k a d ı n la r h e r
toplantıda gündem dir. D Ö K H ’e d e söyleyin. K adın K om isy o n u n u n
kurulm ası için uğraşacağım . Bu k o n u d a ağırlıklarını hissettiriyorum .
K en d in iz e d ik k a t edin. Size karşı sa d ec e fiziki yö n elim olm az.
B a şk a y ö n elim le r de olabilir. B u n lara d a d ik k a t edin. G üvenliğinizi
almalısınız. Siz ikiniz b e n im le g örüşen iki kişisiniz. D ikkat e d e c e k ­
siniz. Kendinizi Ö zg ü rlü k H areketine adam ış insanlarsınız. Ö zg ü rlü k
Hareketi iyidir, am a aynı z a m a n d a fiziki o la ra k ayakta kalm a b iç im i­
dir. Sizin diliniz d e iyi. Biraz d a h a p olitize olabilirsiniz. D ilinizi ve
konuşm alarınızı beğeniyorum .
P. B uldan: T eşe k k ü r ed e rim Başkanım . A yrıca g e ç e n g ö rü şm ed e
benim yaşantım ı N efertiti’ye benzetm iştiniz. N efertiti’nin yaşam ını
araştırdım.
A . Ö calan: (Gülerek) H a evet, tahmin ettim araştıracağını. B ir an
N efertiti’nin yaşamı geldi aklıma, sizinle bağlantı kurdum. Tek tanrılı
dinler d ö n em in d e M itannilerin kralı öldürülüyor. Yerine eşi Nefertiti
geçiyor.
P. B uldan: Çok c e su r bir kadın.
A . Ö calan: Evet, ç o k cesur. Eşinin yapamadıklarını yapıyor. Senin
eşin de öldü. A m a senin eşin bun d an sonra Ö z g ü rlü k Hareketi olacak.
Ç o k cesur, çalışkan, inançlı ve asil bir kadınsınız. G elişm eye d e açık­
sınız. H er türlü görevi yapabilirsiniz. B e n im k ad ın a bakış açım fark­
lıdır. Ben kadına inci b o n c u k d ağ ıtam am . B en k adına cadı o la ra k da
b ak a m a m . T ürban takm akla, m oday a u y m a k la da iyi k adın olunm az.
Çalışarak, gelişerek ve özgürleşerek iyi kadın olunur. G e ç e n b ir yerde
izledim. D iy arb a k ır’da b ir kadın eşiyle tartışıyor. K am eraya ç e k in iş ­
ler. Adam kadını ö ld ü resiy e dövüyor. K ad ın öleceğini anlayarak k ı­
zıyla v ed a la şm a k istiyor. A d a m izin v e r m iy o r ve yirmi b ir b ıç a k
darbesiyle öldürüyor. O görüntüye ç o k üzüldüm.
149
^zAbİuM ah. fycaû an
K a n d il’e sen d e git, kadınlarla görüş. Bese, S o zd ar onlarla görüş.
A k tara cakları v arsa seninle iletsinler. Ayrıca K a n d il’deki kadın lara
özel selam ım ı söyleyin.
H eyecanınız sönmüş. E rt u ğ r u l’a söyleyin: M a h ir Çayan böyle han­
tal mı siyaset yapıyordu? B iz 7 0 ’lerin devrim ci siyasetini esas alıyo­
ruz.
U n uttu ğ u m u z bir şey kaldı mı? H e r k e s e te k ra r selamlar, sevgiler.
B unları uygun bir dille anlatırsınız artık.
Y etkili: A m an, bir tek cüm lenin bile hayati önem i oluyor bazen.
A. Ö calan: S elahattin bey çok yeteneklidir, b e n d e n bile d a h a iyi
ifade ediyor. H a tta bazen ben sertleşiyorum. o yumuşatıyor. (Gülerek)
Y u m uşa tm a ya fazla d a g e re k yok.
Y etkili: Ben S elahattin beyin k onuşm a la rda ki başarısı ve yetene­
ğine, uslü p ve dil konusundak i b ec erisin e laf söyleyebilecek kabili­
yette değilim , bir d ev let m e m u ru y u m sadece. M ü ste şa r ile g örüşm e
kanalın ın d a sizlere her za m a n açık o ld u ğ u n u belirtm em istendi ay­
rıca.
A. Ö calan: K a n d il’e ilişkin de, A K P tarzı barış paralel devletin
tarzıdır. H ük üm ete dayatıyorlar, bunu heyetle çö z m e y e çalışıyoruz.
Paralel devlet sürecin içini boşaltıp savaşa m ecbur ediyor, Bu paralel
devlet tarzıdır.
K a n d il’in de savaş tarzına karşıyım. A K P ’nin barış tarzına, K and il’in savaş ta rz ın a karşıyım . B e n im perspektiflerim i d a h a yaratıcı
bir şe k ild e uygulayabilirler. Yaratıcı olu p yeni kararlar alırlarsa, b en
bun u ban a karşı bir tutum olarak görmem . Ö r n e ğ in h ü k ü m e t devrildi,
h ey e te d a rb e yapıldı, fo rm a t yü rü m ed i, kesildi diyelim . Bu d u r u m
savaş ilanıdır. O tu z yıllık savaş pratiğind e J İ T E M ’in kontrolünden
neden çık am a d ıla r? On gerilla C u d i’y e ulaşsa halk ku rtu lm u ş sayıl­
malıdır. A m a şimdi bin gerilla gidiyor, hepsi im h a oluyor. O sm an B o tan çetesine karşı h a le n d e öfkeliyim işte.
O n b eş gün sonra bekliyorum , g ö r ü ş ü rü z umarım. E ğ e r varsa A v­
r u p a ’nın, S uriye’ nin cevaplarını b ek liy o ru m . B ayık, A bbas, Bese,
Elif, Sozdar, hepsine selamlar.
H eyet: G ö rü ş m e k üzere B aşkan ım , hoş çakalın!
15 E yliil 2013
150
i
-)m ta û ı mJ \ffftia u
Sosyal muhalefet boşluğunu
demokratik sosyalizmle dolduracağız
(B aşkan ve Yetkili heyeti ayakta bekliyordu.)
A. Ö calan: M erh aba, h o ş geldiniz.
H eyet: H o ş bu ld u k B aşkanım . N asılsınız?
A. Ö calan: Heyete yine m ü d a h a le mi edildi? Selahattin Bey g e l­
medi mi? B asında çık an bu tartışm alardan dolayı mı gelm edi?
Heyet: H ayır B aşkanım , A K P ’nin vetosu. S on y a p t ığ ı basın top­
lantısından sonra heyetten çıkarıldı.
A. Ö calan: A h m e t'e , S ırrı’ya da yaptılar. A şacağız.
A . Ö calan: (İdris’e hitab en) H ayri D u r m u ş ’un 1975’te katılım ı
sizinki gibi g ecikm eli oldu. A m a ç o k değerli yoldaşım ızdı. B ingöl
ve Hayri hakkında konuşuruz.
B u toplantı N ew roz öncesi toplantılar k a d a r önemlidir. (Yetkiliye
dönerek) S aat d ö r t 'e k a d a r zam anım ız var, değil mi?
Y etkili: Evet.
A. Ö calan : Bu son toplantı olabilir. A n lam lı m ü z ak e re y e geçil­
m e zse çatışma k aç ın ılm a z olur.Toplantının g ü n d e m in e geçiyorum .
(Ö nündeki d o sy a d a n yazılı b ir metin ç ık ard ı) T oplantının g ü n d em in i
size yazdırıyorum , yazın.
1 - M a n d e la ö rneğini hatırlatm a. 1990 başlarında Güney A f r ik a ta­
rih i bir ikilem le karşı karşıya kaldı: Y a d e rin le şm iş iç savaş ya da
kapsam lı müzakere. İki opsiyon vardı. B u iki o psiy o n d a n s a ğ d u y u lu
y a k la şım çıkıyor. D erinlikli savaştan k a ç ın m a k için M a n d e la b ırakı­
lıyor. Benim d u r u m u m da aynı. B e n de d ö rt yıldır bu süreçteyim : Ya
derinleşm iş m üzakere ya da k ap s am lı iç savaş. Konular, süreçler, ül­
keler ç o k benziyor.
2- Kürtlerin tarihsel ittifakları. İra n ’la mı, T ürkiye ile mi? İran şu
151
T= Ab2uitah (p ctiia n
anda Kandil ve P Y D ile ilişki içinde. B izim d e T ü rk iy e ile başlayan
sürecim iz sabote ediliyor. Meclis de, siyasi partiler d e buna çabalıyor.
Paralel devlet yapılanm ası devrede, çok güçlüler, A KP içinde d e et­
kililer. T ü rk iy e-K ürt ittifakının g e lişm e sin de n yanayım,
3- Eski devletçilik hastalığı var. Toplumsal algı ile sorunlar çözüle­
mez. Toplum kendini devlet, devlet d e kendini toplum yerine koyuyor.
Siyasi partiler d e üçüncü güç olarak aracı old uğund a sorunlar artıyor.
Partiler, devlet ve toplum özdeşleşmiş. Ç öz üm ün önüne geçiyor.
4- G ö rü şm ele rle seçim , dolayısıyla zaman kazanıl maya çalışılıyor.
İktidarı p ek iştirm e kaygısı fazla. B urad a n çöz ü m sü z lü k derinleşir.
5- Çözümsüzlüğün alternatifi tasfiye değil (ki, hükümet böyle sanıyor).
6- P K K ’ nin devletle diyalogu (yani benim P K K adına devletle gir­
d iğ im d iyalog) barışı am açlıyor. Devletle barış siyasi partilerle y a d a
h ü k ü m e tle yapılandan ayrıdır. B e n im sorunum devletle barışmaktır.
Proje dedim , İzle m e K urulu d edim , y asa ded im ; bunlar devletle b a ­
rışmayı hedefliyor. Kırk yıldır PK K vardı, A K P yoktu. Ecevit, Çiller,
h a tta Ö za l y oktu, am a d e v le t vardı. P K K ’ nin barışı devletle olur, ç a ­
b am ız budur. D evle t iste rse m ü zakereye geçer. D erinlikli p rojelen­
d irm e a ş a m a s ı... İsterlerse olur, istem e zle rse olmaz. Siyasi partilerin
ç ö z ü m projesi farklıdır. Sizin d evletle barış p roblem iniz yok. Siyasi
p artilerin h ü k ü m e tle so ru n u var. S izin devletle bir barışa ihtiyacınız
yok. O n edenle siz böyle bir s öyle m e girm eyin. Siz diyalogu gelişti­
r ec ek sin iz. D em o k ra tik ç ö z ü m diyorlar, siz d e geliştirin. A K P ve
C H P ile d em o k ra tik çö z ü m arayışı yapabilirsiniz. Ben barışı devletle
yaparım. İsterlerse A K P ’den birileri de gelir. A K P dem o k ra tik açılım
d e d iğ i şeyi te k taraflı yapabilir. O n lar te k taraflı yapıyo rsa siz d e tek
taraflı yapın. Dilenci pozisyonun a girmeyin. A K P devlet değildir. Selahattin beyin gelm em esi A K P ’nin m üzakere istemediğini gösteriyor.
A K P y a p m a k istemiyorsa siz faaliyetlerinize devam edin, çareyi
siz üretin. Ç ö z ü m Kürt S o ru n u ve D em o k ra tik U lu s Ç ö z ü m ü adlı ki­
tab ım d a var. O kitaptaki siyasi p ro g ra m ı hayata geçirin. O ra d a güçlü
bir siyasi p ro g ra m var. D em o k ra tik ulus çö z ü m ü ç o k kapsam lı bir
program dır, E n güçlü, en barışçıl, en uzlaşm acı program dır. B D P d e
d e m o k ra tik ulus p rogra m ı etrafında d u r u m u n u yeniden gözden ge­
çirsin. Y asalar çerçevesinde yapın. KCK ile aranıza sınır çizin, A K P
ile d e sınır çizin. M ille tv e k ille rin iz ,g ru b u n u z , b e le d iy e le rin iz var.
152
E k o n o m id e n kültüre, kadından d e m o k ra tik ö zerk leşm eye, d e m o k r a ­
tik ulus b o y u tu n d a çok zekice bireysel ve kolektif olarak ça lışaca k ­
sınız. Sekiz m a d d e e tra fın d a tartışıp h a y a ta geçirin.
S ekiz maddeyi sorsam bilmezsiniz. Ç ü n k ü yoğunlaşmamışsınız. Bu
sekiz boyutu halkla buluşturup hayata geçireceksiniz. Halkın em eğini
birleştirip çözüm üreteceksiniz. H alk arkanızda. K C K ’d e n ayrısınız.
Siz yasalar çerçevesinde yapacaksınız. Kültürel, ekonom ik, siyasi ve
diğer boyutlar. M e sela ekonom ik boyut. Kooperatiflerle yapacaksınız.
Tekellerle yapmayacaksınız. Ö rneğin Diyarbakır Belediyesi komünal
ekonomiyi nasıl yapar? K apitalizm tarzı yapam azsınız. Barzani tar­
zında yapamazsınız. H alkın emeği en büyü k sermayedir. Konferansını,
çalışmasını yapın, am a b u kafayla yapamazsınız. Ben d e şaştım, bu işin
içine gireceksiniz. Sizin devletiniz y o k , ağababanız yok, sermayeniz
yok, halkın em eğ in i birleştirip ç ö z ü m üreteceksiniz. Devletle çatışm a­
yacaksınız. B u n u yapam azsanız başaramazsınız. Sizin A K P ’den d ah a
fazla olanaklarınız var. H alk da sizden bun u bekliyor, anlam a k z o r u n ­
dasınız. K üsm e ve istifayla olmaz. Bu, kendini pratikleştirmeyle m ü m ­
kün. D evrimci proleter gibi olmayabilir, am a yapabilirsiniz. Halk aç
ve susuzdur. D iy arb a k ır’d a çocuk eşini, anasını, babasını öldürüyor.
Ha anasını ha belediye Başkanını öldürmüş! Bunların önü ne g eç ec ek ­
siniz. Arazi kavgalarını, hepsini çöz m e niz gerekiyor.
Paralel devlet ile resm i h ü k ü m e t devleti ara sında fark var. K eşke
kitabını çıkarabilseydim . Paralel d evlet gizli bir olgudur. M esela S a­
k in e ’ lerin olayı, Savaş B u l d a n ’ların katli, köy boşaltmalar, C i z r e ’de
pazarın yakılması, bu son operasyonlar. P K K içinde d e olabilir, am a
azaldı; m esela köy basmalar. İngilizlerin, kapitalistlerin iki yüzyıllık
sızmasıyla bu h e g e m o n güçler T ürkiye C um huriyeti üzerinde k u r u m ­
sallaşm ış. T ü rk iy e d ö r t k o ld a n k a p a m a ve k u ş a tm a a ltın a ahnıyor.
D em o k ra tik U lu s Ç ö z ü m ü adlı k ita b ım d a var. D aha M ustafa K em al
A n k a ra ’ya g e lm e d e n kuşatılmıştır. M isak-ı M illi’nin b u g ü n k ü Rojava
k ıs m ı F ra n sız la r a te s lim ediliyor. 1 9 5 0 ’le rd e A m e r ik a devralıyor.
K o ntrgerilla özel eğitiliyor. S özde T ü rk iy e’yi k o m ü n iz m d e n k u r ta ­
racaklar, ülkeyi c e h e n n e m e çevirdiler. 12 E y lü l’den sonra CH P, İsrail,
C e m a a t se rm a y en in k ontrolünü elin e alıyor ve örgütlüyor Bu plan
T ürk-K iirt ç a tış m a s ın ı d e rin le ştirm e y i am açlıyor. C1A Ö zel H a r p
Dairesi, M H P ve Ülkücüleri, lobiler C e m a a t’i harekete geçiriyor. Tel­
153
'c b İu ila h Ö cala n
evizyonları, gazeteleri, sivil to p lu m u var. Bireysel haklar te m elind e
ele alıyorlar. C e m a a t k o rk u n ç çalışıyor. G azeteciler, yazarlar var.
T araf ve Z am an gazetesini takip edin, korkunç çalışıyorlar. Bunlarla
kolay değil, a m a teslim olm ayacağız. İşte bu Kiirdistanlı köylülerin
öldürülmesi olayı. Em niyet am irlerinin ç oğu C e m a a t’in sızmalarıdır.
D iyarbakır ve Siirt Em niyet A m irleri özel p ro gra m la gelmiştir. U y u ş ­
turucu, haşhaş operasy onu bahanesiyle h alk a saldırıyorlar. C iz re ’deki
so n p a z a r yakım ı provokatiftir. T am am , bizden bir m o lo to f atılabilir,
a m a pazarın yakılması bilinçlidir, d a h a çok onlar yapıyor.
S em elka niye açılmıyor? Barzani niye böyle davranıyor? Türk-Kürt
çatışmasını azaltan ne varsa tersi yapılıyor. Biz çekildik, vahşet hayata
geçirildi. Karakollar, g üvenlik barajları yaptılar. B unların gerekçesi
yok. N orm al baraja evet, am a güvenlik barajına hayır! N o rm al asayiş
karakoluna evet, savaş için karakola hayır! Bir yandan uyuşturucuya
boğuyor, sonra operasyon yapıyor. G ü lsu y u ’n d a da öyle oldu. Ö nce
verip sonra o perasyon yapıyor, güya kurtarıyor. Bu ça tışm a bile bile
yapılıyor. Biz barışa giderken o n la r çatışmayı geliştiriyorlar. T a r a f t a
E m re U slu ve B a ra n su ’yu takip edin, müthiş çalışıyorlar. Bizden daha
çok bizi takip ediyorlar. Bunları gö rerek söylüyo rum ... D ü şm a n d e ­
ğilim. Siz bize r a ğ m e n ne savaşı ne de barışı geliştirebilirsiniz. Paralel
devlet yüz, iki yüzyıldır kurum sallaştı. Şeyh S a id ’in idamı da böyle
gelişti. Şeyh S aid İsyanının bilimsel bir yanı yok. Şeyh Said asla İn­
giliz ajanı değil. A m a askerler vurduruldu, Ş eyh Said İsyanı, savaş çı­
karıldı. Sonrası kıyamet. Şimdi d a h a fazla kurumsallaştı,
P arale l dev let dolayısıyla geri çekilm e olm ayacak. B e n çok y o ğ u n
çalışacağım . Yasal çalışacağım . M e ş r u i y e ty a s a o lm a d a n olm az, kor­
san ç a lış m a olur. D evlet bunu yapa m a z. Ü çü n c ü bir g ü ç a ra m ız d a
h akk aniyeti takip edecek. Bu üçlü çalışm a y ö n te m id ir (yasa, m e şru i­
yet, hakkaniyet). Paralel devletin k ışkırtm ala rına karşı H akikat K o ­
m isy onu, İzle m e K om isyonu, Akil İnsanlar K o m isy o n u olabilir. Bu
paralel devlet belasını tarafsız o la ra k iyi b i r rolle takip edebilir, yok
edebilir. Şiddeti durdurabilir, D ev le tin ç a tış m a sın a dur diyecek,
P K K ’ye dur d iy e c e k ve savaşı önleyecek.
Silah bırakılm ası için projelendirm e gerekir. D iy elim ki bir P K K
birliği geldi. (Yetkiliye dönerek) Var mı bunun b ir hazırlığı? (Heyete
d ö n ere k ) Beşir beye söyleyin: Birlik geldi, karakola gidem ez, vurur­
154
lar. M ahkem eye gidem ez, tutuklarlar. Ö calan b u d u r u m d a n e yapsın?
H angi karakol, hangi m ah kem e, han g i yasa? M ü e b b e t hapis, c e z a ­
evine atma! Tek bir P K K ’liyi buna ikna edebilir m iyim ? Yani yasal
hazırlık yok, siyasi zem in yok. P K K ’yi tüm üyle silahsızlandırm ak is­
tesek bile bun un için hazırlık var mı? H ü k ü m e tin so ru m lu lu ğ u fa z ­
ladır. A cizlik içindeler. K CK b u n d a n so n ra ne yap acak? (Yetkiliye
d önerek) D ü n açıklayam adım , b u g ü n açıklıyorum , B ir h afta iz le s in ­
ler, O n b e ş gü n fazladır. S üreç o koşulların o lu ş m a s ın a bağlı. K CK
de şunu yapacak: (Yetkiliye tekrar d önerek) Ben K and il’e tekrar mek­
tup gönderebilir m iyim ? K a n d il’in m e k tu b u b a n a geldi mi?
P. Buldan: B aşkanım , üç ayrı m ektup geldi size, verilmedi mi?
A . Ö calan: M e k tu p verilmedi. H ab e rim yok, o nedenle bir şe y d i­
yem iyorum .
Y etkili: M e k tu p geldi, fak a t d ün O s m a n ’ın m e k tu b u n u verdik.
Toplantı u zun sü rd ü ğ ü için diğerlerini veremedik.
P. Buldan: M ektupları on beş gün ö n c e gönderdik. B a ş k a n ’a ulaş­
ması gerekiyordu. Toplantıdan önce ok u su n diye özellikle erken g ö n­
derdik.
(Yetkili çantadan mektupları çıkardı, ‘teyit e d e lim ’ dedi. P K K ’nin,
K C K ’nin ve P JAK M e c li s i’nin m ektupları,)
Pervin. Evet, doğru.
A. Ö calan: T am am , ben so n ra okuyayım . Şim di z a m a n yetmez.
C e v a p veririm.
A. Ö calan: Ş im d i yazın, önemlidir: 15 E k im yeni bir başlangıçtır.
G e ç e n yıl bir yıllık bir plan yapmıştık. B u plan günahıyla sevabıyla
geçti, bu k ad a r. Bu 15 E k im yeni bir b a ş lan g ıç. Ç ü n k ü K a n d i l ’in
m e k tu b u n u h e n ü z ok uyam adım . Paralel devlete teslim olm ayacağız.
Devletle görüşm eye devam edeceğim . Paralel devlet K C K op era sy o n ­
larını yaptı, M İT yapm adı. A d am lar güçlü. B a şb a k a n çok istedi, bu
Balyoz Davaları ve benzeri. Başbakan kendi G enelkurm ay B aşkanım
bile içeri atılm a k ta n kurtaram adı. 7 Ş u b a t’ta B a ş b a k a n da içeri alın­
m a k istendi, B u d u r u m d a K C K tü m ü y le geri çekilem ez. K C K ne y a ­
pacak, halkı yalnız mı b ırak a ca k ? Ç ünkü köylüleri öldürdüler. K C K
h e r türlü y ö n etim tedb irini alır. Nasıl ki h ü k ü m e t kendi y ö n etim k u ­
rallarını uyguluyorsa, sen de kendi yönetim kurallarını uygula! B u nun
içeriğini b e n bilem em .
155
*& 4bduM ah fyca û a n
K C K ’yi ve B D P ’yi s e rt eleştiriyorum. Hazırlıklı değilsen, her şeyi
devletten beklersen (her şeyi kocasından bekleyen kadın gibi), ben ne
b ü y ü k çatışm a yap ne de b ü y ü k barış yap derim. Ben dört beş yıl önce
başladım, elim den geleni yaptım. A m a şimdi bir şey diyemiyorum. İs­
tedikleri kararları alırlar. Paralel devlet iki tarafı da kışkırtacak, Daha
önce de yaptı. K CK doğru savaşabilir mi, bu konuda endişeliyim. En
tepedeki karakola D o n k işo t'u n yeldeğirm enine saldırması gibi saldı­
rırlarsa bu halk savaşı olmaz, böyle olmaz, provokasyondur. D o ğ ru sa­
vaşm ak gerekir. A m a ben PK K savaşından kaçınıyorum. Ben paralel
devletin savaşını önlem ek istiyorum. Vekalet savaşını bize dayatıyorlar.
A m a bu vekalet savaşına taraflar yardımcı oluyor. B eşir beye anlatın.
Irak’taki de, Suriye’deki de vekalet savaşıdır. B e n k o r u m a k istiyorum,
aına bir yasa bile çıkarm ıyorlar K endim izi savunu p yöneteceğiz.
K C K ’nin d e sekiz boyutu vardır, bunları işletsin.
O s m a n ’ın (kaçan O sm a n ) m e k tu b u n u aldım. M e k tu b u d a sahte.
B u n la r a n c ak birbirlerini vurabilir. Ö rgütü parç ala m ak, iki tarafı v u ­
r u ştu rm a k , siyasi partiler gibi r a n t p eş in d e koşm ak. (Devletin siyasi
partilere 853 m ilyo n lira rant verm esi b enc e yanlış. E m e k le kendini
yaratacak.) A şiret k avg ası gibi. K C K sekiz b o yutta kendini yönete­
bilir. Emir de verm em , talim at d a v erm em , ç ü n k ü her an vurulabilir­
ler. İ m h a o perasyon u olabilir. O d a ğ la r d a y aşam a k zorundalar.
Paralel devlet, A K P yönetimi, K CK yönetimi var. Ç ö z ü m gelişmezse
bu üç yönetim arasında çatışma riski artar. Dün de bugün de öneriler
sundum. N e ret ne de kabul var. Yetkili biliyor m u ? Ret yok am a kabul
de yok. Derinl ikli müzakereye geçm e kararı yok. B D P ’yle de yok. Selahattin beyle de konuşun. D erhal müzakereyi derinleştirelim. Beşir
beyle d ışanya aktarm adan yapın. B D P ile yapılmasını istiyordu,
A n lam lı m ü z ake re gelişm e d en y ü k se k ça tışm a riski var. H ü k ü m e t
te k taraflı olm aya devam ederse, an lam lı m üzakereye geç m e z se p a ­
r a le l devlet, A K P yönetim i, K C K y ö n e tim i ciddi çatışabilir.
A K P H ü k ü m e ti tek taraflı ç ö z ü m sürec in i k u lla n m a y a devam
e de rse, K C K de tek taraflı b u n u yapacaktır. B e ş ir bey e “Ne k a d a r
hızlı yap abilirsek o k a d a r çatışm a riskini azaltırız" deyin. Bir haftaya
k a d a r anlam lı m ü zakerey e geçilsin.
Y etk ili: E fe ndim , b u r a d a z a m a n k av ra m ın ı d ik k a tli k u lla n m a k
lazım. B a şk a la rı b u n u farklı yere çekebilir.
156
A . Ö calan: Evet, ‘bir hafta’yı yazm ayın o zam an. D ışarıya dikkatli
yansıtın. T arihi k a ra rla r verdim, hazırlık yapm adılar. Beni de hayal
kırıklığına uğrattılar.
Üçlü y önetim var. 1- Paralel devlet, karışık yönetim, fitne fesat y ö ­
netimi, 2 - A K P yönetimi, 3- KCK, d e m o k ra tik yönetim. T a m bir kör
dövüşü. Rojava'da da, Ira k 'ta da olacak. Tek çıkışı anlamlı m üzakere.
H e r üç y önetim kendi alanını k oruyac ağın da n çatışma riski artar.
Gerçi bunu da fazladan yazmışım.
Evet, b e n ş im d i biraz sizi dinleyeyim.
P. Buldan: B aşkanım , ön ce Kandil aktarımını yapayım. 29 Eylül ta­
rihinde Selahattin Bey, Sırrı Süreyya ve ben birlikte gittik. Cem il Bayık,
Ali Haydar, S ozdar Awesta, B ese H ozat ve E lif P azarcık'la görüştük.
A. Ö calan : Bu Elif, E lif Ronahi mi?
P. B u ld an : H ayır B aşkanım , E lif Pazarcık.
A . Ö calan : Bir E lif R onahi y o k m u?
P. B u ld an: E lif R o n a h i’yi bilm iyorum , a m a Ronahi Serhat var. Bu
da E lif Pazarcık. S ela m , saygı ve bağ lılık duygularını ifade ettiler,
A. Ö ca la n : Altı kişilik Yönetim K uruluyla g ö rüştünüz m ü?
P . B u ld an : Hayır. S adece ism ini saydığım arkadaşlarla görüştük.
Arkadaşlar o ld u k ç a moralliler. “Bizim açımızdan da diyalog süreci bit­
miştir. M ü z ak e re sürecine girilmesi gerekir. Ö nderliğim iz m üzakere
sürecine dahil edilmezse kararlarım ızı değiştirm ek d u ru m u n d a k ala­
cağız. K ararla n kendi aram ızda tartışıp açıklayacağız” dediler. G ö n ­
derdikleri m e k tu p ta za te n bu kon u la n u zun ca ve açıkça ifade etmişler.
A . Ö calan : (Yetkiliye dönerek) M e k tu p la rın tarihi nedir?
Y etkili: P K K 'y e ait m e k tu p 14 Eylül, K C K Y ü rü tm e Konseyi ve
P JAK M e clisi m e k t u p l a n 28 Eylül tarihli.
P. Buldan: B iz gittiğim izde m ektupları yazm ışlardı, bize verdiler.
A . Ö calan : Tarih neydi?
Y etkili: Eylül.
A. Ö calan : S izin to p lantınızdan so n ra m ı m e k tu p yazıldı?
P. B uldan: Biz gittiğ im izd e m e k tu p yazılmıştı.
A . Ö calan : B e n im yedi sayfalık m e k tu b u m ulaştı mı?
Y etkili: ( P e r v in ’e dönerek) S izin götürdüğünüz.
P. B u ld an: Biz m e k tu p götürm edik,
A . Ö ca la n : T am am , b u m e k tu p la ra sonra bakarız.
157
^ A b iu ü ia h Ö cahan
P. B u ld an : K adınlarla ayrı görüştüm, Ö rgütsel bazı sıkıntılardan
bahsettiler. İleride yazılı bir bilgilendirm e yapacaklarını söylediler.
A. Ö calan: Diyarbakır Belediye Başkanlığı gibi konularda Selahattin ile kadınlar arasında sorun m u var? Şimdi mi konuşayım, sonra mı?
P. B u ld an : Bir sıkıntı yok. B a sın d a tartışıldığı gibi değil.
A. Ö calan : T am am , devam edin. H an g i k a d ın la r la görüştünüz?
P. B u ld an : S ozdar, B e se ve Elif. Biraz örgütsel sıkıntıları d a k o ­
nuştuk. Devam edin.
A. Ö calan: Evet, d a h a so n r a o sıkıntılara ilişkin görüşlerim i söy­
leyeceğim.
P. B u ld an : K u z e y ’d en çekilen arkadaşlarla toplantılar yapılıyor.
H ep sin in moralli olduğu söylendi.
A . Ö calan : Nasıl, sayı verdiler mi?
P. B u ld an : Hayır.
A. Ö calan : B i n ’e yakın o lm u ş tu r herhalde.
P. B u ld an : Yaklaşık o k a d a r . . K ad ın lar olarak sizin ö n g ö r d ü ğ ü ­
nüz dü şü n c ele rin arkasındalar. “R ojava’ya takviyelerin yapılm ası k o ­
n u su n d a eksikliğim iz var” dediler. Sabri gidecek. Güvenlik sebebiyle
g eçem em iş. Hazırlık yapılıyor. B a rz a n i’nin eşbaşkanlığı kabul e tm e ­
diğini söylediler. Tek başına Başkan olm ak istiyor. İktidar alanı d a ­
ralacağı için Barzani eşbaşkanlığı reddediyor.
A . Ö calan : Tabii ki red d e d ece k T e k başına iktidar olm ak istiyor.
A m a o lm a z. L e y l a ’yla birlikte yap acak. Bu e ş b a ş k a n lık meselesi
kabul edilmezse, kadın açısın dan büyük yenilgi olur. O n ed enle eşb aşkanlık kurum sallaşm alı. Sen ülkeyi satıyorsun, a m a k ad ın a yaşam
hakkı ta nım ıyorsun. Leyla'yla konuşun. K o nuşm a dınız mı?
P. B u ld an : Kandil çağırıp konuşacak.
A . Ö calan: Evet, d o ğ r u s u odur. Sen de konuşabilirsin. H atta o n a
de ki, b e n d e n eksiğin var, fazlan yok. O n a söyleyin, kendisini bu işe
a d a s ı n . .. Evet, b iraz d a h a hızlı a k ta r ım alalım. Z a m a n ım ız daralıyor.
P. B u ld an : K C K ’nin yayınladığı d eklarasy onda n bilginiz vardır.
D em o k ra tik özerklik, anadilde eğitim , kim lik ve kültürün anayasaya
alın m ası konuları deklarasyon da yayınlandı.
A . Ö calan: B en dem o k ra tik ulusun sekiz boyutunu ö n em serim .
O nlar d a o n a yoğunlaşsın. B u n l a r ç o k bilimsel değil, önemsemiyorum,
P. B u ld a n : H D P ve H D K ile ilgili de ak tarım yapay ım . 2 6 -2 7
158
E kim tarihlerinde kongreleri var. A n k ara K onferansına katılan tüm
bileşenlerle g ö rü şm eler yapılmış. H D P 4 7 ilde örgü tlü ve seçim lere
hazır, H D K örg ü tle n m e ça lış m a la rın a devam ediyor, G e n e l eğ ilim
Sebahat ve E r t u ğ r u l’un eşbaşkan olm aları.
A. Ö calan : B e n dayatm ıyorum , benim ki sadece öneridir.
P. Buldan: ÖDP, H alkevleri ve E H P H D K ’yi desteklemiyor.
A . Ö calan: O nlarla d a ittifak yapılabilir,
P. B u ld an: D a n ış m a K u ru lu n a B D P ve D T K e ş b a şk a n la n , M e h ­
met Bekaroğlu, N uray M ert, Y ıldırım Türker, Mithat Sancar, Ö ztürk
T ü rk d o ğ a n , M etin B a k k alcı, R ıd v a n Turan, S e lm a G ü rk a n , Ali
Topuz; Parti M eclisine G enc ay Gürsoy, Yavuz Önen, B e k ir Ağırdır,
F a t m a Gök, T u n ce r B akırhan, Ali O ruç , N a z a n Ü stü n d a ğ , S elm a
Kaya, E s m e r Ay, H û d a Kaya, İ b ra h im Sinem illioğlu, A d n a n E k m e n ,
Ayhan Bilgen g irm e y i kabul etm iş. A yrıca g ö rü şü lü p n etleş m ey e n
isim ler var. B u n la r d a Ziya Halis, E ş r e f E rdem , G a r o Paylan, Celalettin Can ve Fatoş Güney.
A. Ö calan: K abul edebilirlerdi. B u Parti M eclisinde üçte bir gen ç­
lerden o lu şm a lı. O k u d u ğ u n u z is im le r teorisyenlerdir. A k t i f siyasi
genç çalışanlardan pratik ça lışm a için yararlanılmalıdır. S ayıya çok
takılm am . A m a üçte bir gençler olm alı.
P. B u ld a n : 2-3 K a s ı m ’d a köye g e ri dönüş ve göç konferansı var
D iy a rb a k ır’da. “Y aşam ana to p rak lard a yaşam akla an lam lı o la c a k ”
şiarıyla yapacaklar. B ir mesaj istiyorlar.
A. Ö calan: Bu d a r bir şey, b aka nz.
P. Buldan: İdareye bıraktığım ız kitaplar var. B atm an Belediyesi ve
Z ü lk ü f K ışanak’ın B a tm a n ’ı anlatan kitabı, Hamit G eylan i’nin N isan
Yağmuru adlı şiir kitabı, ayrıca ben d e n istediğiniz tarih k ita p la r ı. ..
A . Ö calan : K aç tane?
P. B uldan: A l t ı . .. Son olarak, kadın kotasına ilişkin bilgi vereyim.
23 yer kadın kotası o la ra k belirlendi.
A. Ö calan: Evet, b ilgim var.
P. B u ld an: B ir isim h avuzu o luşturuldu. Aday başv u ru la rı alını­
yor, Adayların yerelden çıkm ası önem seniyor. E ğ ilim yoklam aları ve
delege sistem iyle ad aylar belirlen e ce k . G en el kom isy o n ve k ad ın
meclisi çalışmalarını yürütüyor,
A. Ö calan : Netleşen isimler var mı D iyarbakır için? K a d ın için
159
(D caSan
u ygu la m ay ı esas alanlar olabilir. G erçekten çalışm ayı bilen, D iy ar­
bak ır’ ın çehresini değiştirecek k adınlar olmalıdır. T ü rk ler için İstan ­
bul ne ise, Kürtler için d e D iyarbakır odur.
P. B u ld an : Hayır. Daha çok yerelden çıkm ası önem seniyor. Bazı
isim ler basın ü z e r in d e n tartışılıyor. Sizin b u k o n u d a k i gö rü şü n ü zü
a lm ak isteriz.
A . Ö calan: Sizce kim olabilir?
P. B uldan: Şu a n d a netleşen kim se yok, B elki bir d a h a k i görüş­
m e d e size isim getirebiliriz.
A. Ö c a la n : Bir dahaki g ö rü şm e geç olabilir. M e h m e t’le de ilete­
bilirsiniz. Ben de görüşlerim i size iletirim. E ş b a ş k a n lık sistemi
önem lidir. B u sistem her yerde uygulanmalıdır. Bu uygulanırsa k adın
ko ta sı d a o r t a d a n kalkar. Z a t e n anlam sız bir şeydir. Z o ru n lu lu k ta n
k o ta y a başv urduk. M e se la M e h m e t iletti bana; U rfa için A lta n’ ın ta ­
lebi varm ış. İstiyorsa olabilir. B e n im için çok önemli değil. Ç o k is­
tiyorlar ise yapabilirsiniz. Ben y a p ın d e m iyorum . Urfa p a ra le l devlet
çalışm asının yoğun oldu ğu bir yerdir. Yeni A raplaşm a projesi orada
devrededir. A ltan bey bunları bilir. O s m a n ’ın d a talebi varmış. Bu iki
d önem kuralı önemlidir. A K P ’d e d e ü ç dönem k uralı var. O sm a n par­
tide d a h a üst k a d e m e d e çalışmayı düşünsün. D a h a sonra m illetvekil­
liği d e yapabilir. M a rd in için A h m e t d e istiyorm uş. O d a istiyorsa
olabilir. E m in e de eşb aşk a n olabilir. B e ra b e r yürütürler. Tabii ister­
lerse, b u bir öneridir, M e se la D iyarba kır'da bile G ü lta n ile Selahattin
birlikte yapabilirler. İstiyorlarsa olabilir. Benim için çok önem li değil.
Ç o k istiyorlar ise yapabilirsiniz. Ben yapın dem iyorum .
P. B u ld an : M illetvekilleri belediyeye geçerse g rup riske girer.
A. Ö calan : Fazla değil, ü ç-d ö rt kişi olabilir.
Ceylanpınar da kotaya alınmış. O ra d a İs m a il seviliyor m u ? İyi d ü ­
şü n d ü n ü z m ü ? B a zı k o ta la r b a ş a b e la olabilir, ters tepebilir. Ters
tepen yerler varsa kararlarınızı değiştirin. B e n de öyleyim, 24 saatte
kararlarım ı devletin tu tum una göre belirlerim.
P. B u ld an : U rfa’d a S uruç ve H alfeti'yi de kesin alıyoruz.
A. Ö calan: Tabii alınm ası gerekiyor.
P. B u l d a n :B e n im aktaracaklarım bu kadar. İdris beyin aktarımı var.
A. Ö calan: (İdris beye dönerek) Evet, sizin aktarım larınızı dinle­
yelim.
160
^ m ta iı „.AioÛa&ı
İ. B aluken: P ervin hanım ç o ğu nu aktardı. Farklı o lan ları b e n b e ­
lirteyim, A v ru p a ’daki ark a d aşla r ve Z ü b ey ir onlar ile S elahattin bey
görüştü. S elam ları var. “ Bu süreç Ö nd erliğ e stratejik y a k la şım a d ö ­
n ü şm e zse aleyhim ize dönebilir. M ü zak ere form atı g elişm e z se süreç
anlamsızlaşabilir. Önderliğe yaklaşım ın o lu m lu anlamda m u tla k a de­
ğişmesi gerekir. Bu hem pratik ilerlem e olur. K ad ro yu da h a lk ıd a ra­
hatlatır” dem işler. S elam ve b ağ lılık d uygularını beliriyorlar.
Teslim T ö re ile telefonla S elahattin bey görüştü, se lam ın ı iletti.
K endisinin ço k se lam ı var, sağlığı iyidir. A v r u p a Barış M eclisinde
çalışıyor. “ E lim d en geleni y apıyorum , bu m ü c a d e le y e layık olm aya
çalışıyorum . B e n im le ilgili kaygısı olm asın. Birlikte D ireniş C ephesindeyken hangi heyecanla çalışıyor idiysem şimdi de öyleyim. U m a ­
rım bir gü n g ö rü şü rü z” dem iş.
A . Ö calan : T ü m gü cü y le ç a lış m a la r a katılsın. E sk i T e s lim ’d e n
d a h a verimlidir. K en d is in i ç o k geliştirmiş, kutluyorum . H D P ça lış­
m a la rın a güç ve destek versin. Ö zel se la m la rım ı iletin.
İ. B a lu k en : E şb aşkanların selam ları vardı.
A. Ö calan: H an g i eşbaşkanların?
İ. B aluken: B D P ve D T K E şb a ş k a n la n n ın . Seçim çalışm ala rın a
start verildi. A daylık başvuruları başladı. Y oğunluklu o la ra k ö rg ü t­
leme çalışm aları yapıyoruz. H ü k ü m e tin b iz e yaklaşım ı y üzeysel ve
gayriciddidir. A K P seçim yaklaştıkça bizi b o şa ç ık a rm a k için h a m ­
leler yapacaktır. B u n a karşılık b iz im de A K P ’ye karşı kararlı bir m u ­
halefeti y ü k se lte ceğ im iz bilinmelidir. Ö nderliğin vereceği h e r karan
destekleriz. H ey e tim ize m ü d a h a le kişisel değil siyasidir. B i z im de
ta vrım ız siyasi olacaktır. B a sın d a çıkan istifa haberleri vb. bilinçli
asparagas haberlerdir.
A. Ö calan: A sparaga s diyorsunuz, değil mi?
İ. B aluk en : Evet.
A. Ö calan: B u istifa k o nula rı şim di k o n u şu la c a k k o n u la r değil.
Bu k o n u la r se çim lerd en s o n r a konuşulur, S elahattin b e y bü y ü k tec­
rü b e kazandı, buraya geldi gitti. B u habe rlere p ab u ç b ıra k m a m a lı,
tüm g ü c ü y le ça lışm ala ra devam etmeli.
I. B alu k en : E şb a ş k a n la r “B ü tü n g ü c ü m ü z le ç a lış m a la r a devam
e d e c e ğ iz ” diyorlar. Ö nderliği esas alacaklarını belirtiyorlar, s e la m ve
saygılarını iletiyorlar. D e m o k ra tik le şm e paketi m ü z ak e re y ü r ü tü lm e ­
161
T^4b()ui&ah ö ca û a n
den tek taraflı hazırlandı. Ö n derlik ve cezaevlerindek i arkad aşlarla
ilgili herhangi bir d ü ze n le m e yapılm adı. H ü k ü m e t de paketin süreçle
bağını k urm adı. Tam tersine süreçle alakası olm ad ığ ın ı söylediler.
T e k bir m a ddesi için bile b iz im le ortaklaşılm adı.
Size yaklaşım d eğişm e diği için bu p a k e t d e anlam ını yitirmiştir.
Ö n d e r liğ e y aklaşım d e ğ işm e d e n yapılacak h e r şey tasfiyeyi am açlar
Size iki kitap ve yedi bölgenin Akil İnsanlar rap oru nu bir dosya ha­
linde bıraktık. Bu ara d a h ü k ü m e t G ün ey K ü rd is ta n ’a yönelik savaş
tezkeresi çıkardı.
A. Ö calan : Yaparlar, oraya çok takılmayın.
P. B u ld an : Bu ara d a e ş b a şk a n la r R ojava'ya giderek S alih M ü s ­
l i m ’in oğlu Ş e r v a n ’ın ta ziyesine katıldılar. G ültan h a n ım orayla ilgili
b ir a z bilgi verdi. Taziye K o b a n i’d e k u ru lm u ş. K o b a n i’d e köyler d e
dahil Y P G güçleri ve a say işin kon tro lü altında. Y ü z d e 6 0 ’ı kadın
gücü, yani k adınlar savunuyor.
A. Ö ca la n : Tabii ki öyle olacak, y a p m a m a la rı so ru m su z lu k tu .
A frin için de, Q a m işlo için d e o olacak. Aksi h a ld e öldürülürler. Ted­
birler alın m a z ise ölürler. S o ru m lu lu k alm ıyorum . Kobani, Q am işlo
ve A fr in ’de tam kontrolü sa ğlam azlarsa ç o c u ğ u n u öldürürler. N a m u ­
sunu bile k endine helal edip sa n a saldırırlar. M ü s l im ’in o ğ lu n u n ş a ­
h a d e tin e ü zülüyorum . S alih M ü s l i m ’e başsağlığı dileklerim i iletin.
O n a aslında b iraz kızmıştım.
P. B u ld an : T aziye’de Salih M ü slim olmadığı için eşi A y şe b u lu ­
nuyor.
A. Ö calan : S alih M ü slim niye yok, nerede?
P. B u ld an: B aşka yerde program ı olduğu için orada değildi. Genel
olarak K o b a n i’d e d u ru m la r iyi. Bir çim ento fabrikası ve hastane var.
Belediye var. E ğitim devam ediyor, o k u lla r açık, K ürtçe eğ itim g ö ­
rüyorlar. Sadece ab lukada n şikayetçiler. O radaki eski arkadaşlardan
iki k ad ın ın size özel selamı var, belki hatırlayabilirsiniz demişler.
A. Ö calan : K imler?
P . B uldan: M elsa B o tan v eN a rin Afrin. Sizinle birlikte kalmışlar.
A. Ö calan : N arin Afrin ayağı k o p u k olan mı acaba?
P. B u ld an : B ilem iyorum , böyle bir şeyden bahsetm ediler.
A. Ö calan: E ğ e r o yaralı arkadaş ise b en d e n çok ço k özel selam
söyleyin.
162
A. Ö calan: H D P ’ye ilişkin görüşlerim dir, yazın. Kongreye d e mesajımdır, iletebilirsiniz.
P. B u ld an : 26-27 E k im ’d e H D K ve H D P K ongreleri var.
A. Ö calan: B e n M a h ir Çayan sem patizanlığıyla başladım. M ahir
kendi kaderlerini özgürce tayin hakkını savunurdu. O n u n b a n a verdiği
ivme ile mücadeleye başladım. Kırk yıldır onun çizgisindeyim ve b u ­
güne geldim. Ben bu emaneti M ahir Çayan'dan aldım, onlara devredi­
yorum. Takip edeceğim. Kırk yıllık sempatizanlığım ve deneyimim,
büyük bir tecrübe ile Türkiye halkı adına büyük bir çalışma olacak. Ertuğrul ve Sebahat’a bunları anlatın. C H P ve M H Psosyal-faşist bir p a r ­
tilerdir. Ç ok ciddi bir sosyal m uhalefet boşluğu var. B u n lar halkı
tam am en alternatifsiz bıraktılar, halkı A K P ’ye muhtaç ettiler. Biz bu
sosyal muhalefet b oşluğunu demokratik sosyalizmle, dem okratik siya­
setle dolduracağız. Ertelemeyi ve ağırdan almayı doğ ru bulm uyorum.
Ç ok hızlı hareket etmelidirler. D a h a yoğunluklu, daha te m p o lu pratik
sürece girmelidirler. ‘71 devrimciliği devlete isyan devrimciliğiydi. Bu
isyanı kırk yıldır ben götürüyorum, şu anda barış ve anlamlı müzakere
yürütüyorum. B u parti devlete isyan partisi olmamalıdır. Devlet onlara
eskisi gibi işkence yapamaz, baskı yapam az. Yaparsa barışı bitirir.
Umarım bundan sonra m üzakerelere onlar da katılırlar, Bu temelde
dem okratik katılımcı radikal bir parti olacak. Üstün başarı dileklerim i
iletiyorum. S cbah at ile E rtuğrul tüm güçlerini ortaya koysunlar, B a ş ­
k anlık k o n u s u n u dayatm ıyorum , benim ki sadece öneridir. B D P için
önerdiğim onlar için d e önerim dir. İsyancı tarzı terk e d ip çözümleyici
olsunlar. Ç ev re, ekoloji, feminizm, ek onom i vb. k o n u la rd a m u a z z a m
boşluk var, bunları doldursunlar.
(Pervin’e d ö n ere k tekrar) K a n d il’d ek i kadınlara yine sizin ş a h sı­
n ız d a örn ekler vererek görüşlerim i ileteyim . S en m e s e la kendine teo­
rik olarak yaklaşm alısın. Nefertiti ö rn eğ in i size verm iştim . B u n a bir
de S cm ira m is ve P u d u h e p a örneğini verebilirim.
P. B u ld an : P u d u h ep a bir barış elçisidir sa n ın m .
A. Ö calan: Evet doğru, bir barış elçisidir. Siz bir aşiret k ü ltü rü n ­
den geliyorsunuz. A şiret kültürü ile evlendiniz. A m a K ü rtler a ç ısın ­
d a n artık aşiretçilik bitmiştir. B u n d a n sonrası önemlidir. K ü rtler artık
aşiret değil d e m o k ra tik ulus toplunıudur. Ne za m a n a k a d a r aşire t g e ­
liniydin?
163
*z4bduûiah Ö cah u ı
P. B u ld an : Savaş ölene kadar.
A. Ö calan: E rkek öldü mü kadın da ölüyor, öldürülüyor. K ürt top­
lu m u da aşiret toplu m u n d an dem ok ratik ulus toplu m u n a geçmek d u ­
rum undadır. Siz paralel devletten intikam alamazsınız. İntikamınızı
ç a lış arak alacaksınız. İnzivaya ç ek ilm ek olmaz. Size nasıl çalışm anız
gerektiğini d a h a önce söylemiştim. Hani d em iştim ya, bir gelin gibi
süslenip günle evleneceksiniz. Eşiniz neden öldürüldü? Ö zgürlük m ü ­
cadelesin e k atk ıd an dolayı öldürüldü. Bunları inceleyeceksiniz. Siz
eşinize bağlı yaşıyorsunuz, b una saygı duyuyorum . Benim de bir ev­
lilik d en e yim im oldu. O öyle bir acayip evlilikti. Aşk var mıydı, yok
m u y d u , bilm iyo rum , hala sır gibi saklıdır. O n yıl ta h a m m ü l ettim.
K açtı. B e nim evlilikte yaşadıklarımı C e m il size anlatsın. B u b a n a aynı
z a m a n d a büyü k sabrı öğretti. Kürt kanunlarını işletseydim ö ld ü rm e m
gerekiyordu. Halil Ataç (güya ilk g enelkurm ay Başkanım ızdı) “ Nasıl
ta h am m ü l ediy o rsu n ” diyordu. Bizde bir kadın bu y ü zd e n öldürülür.
Ben ne kovdum, ne öldürdüm , ne de dövdüm. Varsın b e n im erkekli­
ğim yıkılsın dedim . B u beni nereye götürdü? K adın çöz üm le m e lerine
götürdü. 8 6 ’nın sonunda Kesire kaçtı, 87’de kadın çözüm lem elerini
yaptım. En güzel k adın hay a tı ö zg ü r yaşayan kadındır. Eş y aşam
önemli bir meseledir. Beşinci S a v u n m a m d a b u n la r var. Yaşamı k ur­
tarm ayan vatanı ve milleti k urtaram az. B enim için bir kadının özgür­
lüğü vatanın özg ürlü ğünden daha değerlidir. Kadın Meclisi, D Ö K H ,
Parti M eclisindeki ve K a n d il’deki k a d ın la ra özel selam larım ı i letin.
Evet, yavaş yavaş bitirebiliriz. Cezaevlerinden, özellikle kadınlardan
yoğun m e ktupla r alıyorum. B atınan Cezaevinden toplu resim geldi.
Ayla’ya söyle, B a tm a n Cezaevine gidip kadınlara selam söylesin. N es­
rin Akgül ile Müzeyyen, soyadını yazmıyor, Dilan kod adı var, bunlar
yoğun yazıyorlar. Eylem K açar var, Diyarbakırlı, B atm an Cezaevinde.
Bir de K asım B irte k ’in kızı var, onlara da özel selam söyleyin. Başta
Siirt, G e b z e ve Ş ak ran Cezaevlerine ve tüm tutsaklara özel se lam söy­
leyin. Siz de diğer cezaevlerine gidip özel selam larımı söyleyin.
(İdris beye hitaben) Bingöl önemli b ir yer dedi. Hayri D urm uş, M e h ­
met Karasungur, Gurbetelli Ersöz, bedenini ateşe veren A hm et Yıldı­
rım büy ü k insanlardır. B in g ö l’de çok kahram an vardır. Beni de ço k
seven vardır. A m a Selim gibi insanlar d a m a a le s e f çıkmıştır. Hayri
D u rm uş ço k değerli bir insandı, M ücadelesini saygıyla selamlıyorum.
164
Sizi de izliyorum. Gençsiniz, hekimsiniz. Hekim olmak önemlidir. B i­
reyin hastalığıyla uğraşıyorsunuz. A m a demokratik siyaset daha ön em ­
lidir. Toplumun hastalığını iyileştirmeye çalışıyorsunuz. Ben 24 saatimi
toplumun hastalığını iyileştirm ek için çabalayarak geçiriyorum. Sizi
izliyorum; o lu m lu b ir siyasi yapı ve m a k u l bir tarzınız var. Ö yle olduğu
için buradasınız. Tarz, tempo ve üslubunuz daha yırtıcı olmalıdır, g e ­
liştirmelisiniz. Hitap gücünüzü ve çalışmanızı arttırın. Bingöl halkına
çok özel selam larımı iletin. A vrupa’daki arkadaşlara selam söyleyin.
D önemin ru h u n a uygun olarak çalışsınlar.
(O sırada Yetkiliye d önerek) D u v a r ve Q a m işlo meselesi ö n e m li­
dir. Yüzyıllık d ü şm a n lık örüyorlar. D uvar meselesi paralel devlet faa­
liyetidir. H a k a n beye de anlatın. Sınırların kalk m ası gerekirken,
Berlin duvarı gibi d uvar örüyorlar. D u v arla yeni birFilistin-İsrail y a ­
ratm aya çalışıyorlar. (Kızarak, yetkiliye) B u n u g ö r m ü y o r m u su n u z ?
Bu d u v a r y ü k se lm e d e n bu nu B e şir b e y le de konuşabilirsiniz.
T ü m dostlara selam . N e ç ir v a n ’a, M e s u t’a selam. M e su t kongreye
engel olm asın. G o ra n ’a, Y N K ’ye selam. Kapı açık kalm alı, zalim lik
yapmasınlar. M ü s l im ve A yşe’ye s e lam . K ob an i’ye, İran’daki P JA K ’a
selam. İran’la sadece b i r ateşkes değil siyasal bir ç ö z ü m zorlanm alı.
B a rz a n i’ye konferansa karşı çıkm am ası gerektiğini iletin. H egem onya
peşinde koşmamalı. D em okratik bir tavır almalı. G o r a n ’a dem okratik
c e p h e önerisi iletin. D ağ la rdan çekilen arka daşla ra selam.
O s m a n alçağının bir m ektubu var. Bunu öldürmeye gerek yok. A m a
K andil’e çekmek gerekir mi acaba? Kandil herkese açık, böyle de olmalı
zaten. B enim adım a söyleyin. Çağırsınlar, dinlesinler. Varsa dertleri
orada açarlar. Bu bütün küskünler ve kaçkınlar için geçerli. O s m a n ’ı ve
B o t a n ’ı izlesinler. Tehlikeli işlere yönelebilirler. S an m ıy o ru m Cem il
bunları öldürm ek istesin, ö ldü rm ek için b ir şeyler kurgulasın.
(Bitirirken kam u o y u n a verilmesi gereken mesaj ve b a y ra m m e s a ­
jını yazdırdı.)
P. B u l d a n : (Yetkiliye h ita ben ) B ir b uraya bir d a h a g e leb ilec ek
m iyiz?
Y etkili: Tabii ki geleceksiniz. G eliş gidişler devam lı olacak.
A . Ö calan : H e m devlet hem de h ü k ü m e t bu h atayı y apm az , değil
mi?
Y etkili: Hayır, bu k ana lla r s ü r e k li a ç ık olacak. M ü ste şa r k a n a lı
165
vz bdaM ah ¿ t ta ia n
açık olacak.
P. B u ld an : (Y etkiliye) H a k a n b e y d e n birkaç gün ön ce r a n d e v u is­
tedik, a m a g örü şem edik .
Y etkili: Y oğun çalışm adan kaynaklıdır, istediğiniz z a m a n g ö rü şe­
bilirsiniz.
A . Ö calan : Evet, g örüşm ek te fayda var.
Y etk ili: B u bir haftalık süre m e selesin i yanlış yere çekebilirler.
B asın m a nipüle edebilir. Dil ve üslubu iyi d engelem ek gerekir. Süreci
b itirebilecek üslu ptan uzak d u rm ak lazım.
A . Ö ca la n : Tabii üslup siyasetin yarısıdır. İki tarafı d a z o r d u ­
r u m d a bırakm ayın.
Y etkili: Evet, Pervin hanım ın da, Selahattin beyin de dili ve üslubu
olum ludur.
A. Ö calan : (P e rv in ’e hitaben ) Ben sizden bu k a d a r gelişm e bek­
lem iyordum . V erdiğiniz röportajı d a okudu m . İyiydi.
A . Ö calan : (Yetkiliye sordu) S en nasıl görüyorsun P ervin hanımı?
Y etk ili: Profili y üksek, b u lu n d u ğ u , d o ğ d u ğ u to p r a k la r a uygun,
halkı ve ta b a n ın ın b ek len tisin in ü stü n d e p e rfo rm a n s, tabii h a n ı m ­
efendi görü n tü sü d e önem li.
P. B u ld an : T eşe kkür ederim .
A . Ö c a la n : Evet, g ö rü şm e bitmiştir. H erkese selam larım ı iletin,
u m a rım b ir d a h a görüşürüz.
14 Ekim 2013
166
'CjminÛt ^ / [faiiatı
Anti Kürt ittifakı sürdürülürse
savaş kaçınılmaz olur
A. Ö calan: Evet, aktarımınızı alayım .
P. B u ld an : B a şk an ım , ö nce lik le size dah a ö n c e g ö n derdiğim iz üç
ayrı m e ktup vardı. A ldınız mı?
A. Ö c a la n : İki m e k tu p aldım. Ü ç ü n c ü m e k tu p hangisi?
P. B u ld an : K JB K o o rd in asy o n u ’ nun gö nderdiği m e k tu p var. 10
E k im 2013 tarihli, üç b u çuk sayfalık bir m ek tup (Bu arad a m e k tu b u n
fotokopisini çık arıp ken disine gösterdi).
A. Ö calan: Hayır, bu m e k tu p b a n a verilmedi, h aberim yok.
P. B u ld an : (Yetkiliye hitaben) Yaklaşık on gün önce gönderdik.
N e d e n verilm edi?
Y etkili: B e n im bun d an hab e rim yok, bize de verilmedi.
A. Ö calan : Peki, dah a sonra alıp o kurum . Z a te n ben de o n la ra bir
m e k tu p yazacaktım. O k u d u k ta n so n ra yazarım .
P. B u ld an : 25 E k im 2013 tarihli G enel B a şk a n lık K o n se y i’nin iki
sayfalık m e k tu b u n u aldınız m ı? (Fotokopileri gösterildi.)
A . Ö c a la n : Evet, b u n u verdiler ve okud um .
P. B u ld an : (Fotokopisini göstererek) A yrıca 25 E k im 2013 tarihli
iki sayfalık P Y D Y önetim K u ru lu ’ nun m e k tu b u n u iletmiştik.
B aşkan : Evet, b u n u da verdiler, okudum .
P. B u ld an: B a şk an ım K a n d il’e gittik. Ben İ d r i s b e y ve Ertuğrul
bey birlikte gittik. Cem il Bayık, A. Haydar, S a b r i O k , S o z d a r Avesta,
E lif Pazarcık, R e w ar ve H e lm e t arka d aşla rla görüştük.
*s4b2uM ah ö ca û a tı
A. Ö calan: H clm et ve Rewar yönetime yeni giren arkadaşlar, değil
mi?
P. B u ld an : E vet B aşkanım . R ew ar arkadaş Rojhilatlı. S anırım siz
ta n ım ıy o rsu n u z . H e lm e t arkadaş G üneyli. 9 7 ’d e n 9 8 ’e kadar y an ı­
n ız d a kalmış, bir a r a b as ın d a çalışmış.
A . Ö calan : Evet, doğru, hatırlıyorum.
P. B u ld an : Bir günlük toplantı yaptık. D a h a çok süreçle, se çim ­
lerle ve O s m a n Ö c a la n ile ilgili bir toplantı oldu.
A . Ö c a la n : N e diyorlar O s m a n l a ilgili?
P. B u ld an : K endisine “Sen y aşam ın a dev a m et, biz s a n a ka rışm a ­
yacağız, yeter ki bizim aleyhim ize k o n u şm a ” demişler. K a n d il’e ç a ­
ğırıp konuşmayı d a uygun bulmuyorlar. Kimsenin kabul etmeyeceğini
söylediler. S üreçle ilgili onlar d a acilen adım atılması gerektiğini söy­
lediler. A K P ’nin sürece yaklaşım ının o lum suz olduğunu, a d ım a t m a ­
dığını, acilen yasal d ü zenlem elerin yapılması gerektiğini ifade ettiler.
A. Ö calan : O s m a n için ç a r e kendini affettirmektir. O nu n da yolu
benden değil K a n d il’den geçer. A s lın a b ak a rsan C e m i l ’in suçu onu
öldürm em esidir. Ç ü n k ü O sm an, B o ta n onlar o k a d a r k ö tü ve alçak ça
bir ro le hazırlandılar ki, ço k büyük bir oyundu. U cu A m erika, İran
ve İsrail ’ e dayanır. Bu firar hareketini yaptıklarında öldürülm eleri g e ­
rekirdi. Artık yanlıştır. A rtık ö ldürülm e m eleri gerekir. T ü rk Solu d a
bu t e m e l d e sıkıntı çekmiştir. P K K bu olay karşısında yetersizlik ser­
giledi. B e n im gölgem bile estirilseydi böyle olmazdı. Bu yetersizlik­
tir. Bu in tih ar işleri de böyledir. B e n im z a m a n ım d a yirm i bin kişiden
sadece yirmi kişi kaçtı. O n kişi de şehit verdik. Bu h içbir şey dem ek­
tir. Y etersiz Ö n d e rlik tem sili o ld uğu için b u n la r harekete binlerce
kayıp verdirdiler. H avva’yı kullanıyor. Ben a ynen kendisine söyledim.
Sen kendini harekete affettirmeksin. İster çağırırlar ister çağırmazlar,
kendileri bilir.
S ü re ç le ilgili yaptıkları açık la m a ları b iliy o ru m zaten, basından
takip ettim.
P. B u ld a n : İdris b e y d e izlenim lerini aktarır. Ben b itire y im mi
B a şk an ım ?
A . Ö calan : Evet, buyrun, yalnız b iraz çabu k aktarın, fazla z a m a ­
nım ız yok. Saat üç buçuk gibi bitirm ek zorundayız.
P. B u ld a n : B D P G ençlik M e c lisi’nin kısa bir tekmili var. 3 0 K a ­
168
sım ’d a A m e d ’d e kongreleri var. O tu z bin kişilik katılım ı h ed e flem iş­
ler. Sizden d e kısa bir mesaj istiyorlar.
A. Ö calan : Evet, toplantının sonunda söylerim.
P. Buldan: Yapım cı y ö n e tm e n S en ar T u rg u t’un belgesel çekim i
var. Gelip b u ra d a sizinle d e g ö rüşm ek ve çek im y ap m ak istiyor. A d a ­
let B a k a n lığ ı’ndan izin alabilirse gelecek.
A. Ö calan: T am am , bakarız, d a h a önce C a n D ü n d ar d a istemişti
sanırım.
P. B u ld a n : M e z o p o ta m y a V a k f ı’nın ü niv e rsite ça lış m ala rı var.
O n u n la ilgili de b ir bilg ilen d irm e yazısı var.
A. Ö calan : T am am , Yetkiliye verin, sonra bakarım hepsine.
P. B u ld an : Ayla h an ım B atm an C ezaevindeki k ad ın lara ö ze l se­
lamlarınızı götürdü. Ben de G ebze C e z a e v in e gittim, özel se lam ları­
nızı kendileriyle paylaştım.
A. Ö calan : B a tm a n ’daki on iki kadınla g ö r ü ş m ü ş tü r herhalde.
O nlar b a n a toplu resim yollamışlardı.
P. B u ld an : Evet Başkanım , h epsiyle görüşm üş.
A . Ö calan : S en kim lerle g ö rü ştü n G e b z e ’de?
P. B u ld a n : Ş adiye M anap, A z im e Işık, Z e y n e p Taşgir, N e v ru z
Bozkır.
A . Ö calan : Peki, te k ra r h ep sin e selamlar.
P. B u ld an : Selahattin Bey, ayrıca eşbaşkanlar, g ru ptaki vekiller,
kadın a rk a d a şla r selam söylediler. Selahattin bey A K P ’nin sürece ve
Rojava’ya y aklaşım ının sıkıntılı o ld u ğ u n u ve bir g elişm e nin o lm a d ı­
ğım söyledi. A y rıc a A B D 'd e bir h a f ta lık g örü şm e ve te m as lard a b u ­
lunm uştu. A B D ’nin süreci ö n em sediğin i, gözlem ci o lm a taleplerine
T ü rk iy e ’nin sıcak bakm adığını aktarm ışlar.
A. Ö calan: Türkiye de bu konuda tutucu olmamalı. Olası bir tehdidi
önlemek için A B D ve CIA ile oturulabilir. A B D de dahi I edilebilir. Böylece gizli k o m plo da teşhir edilmiş olur. Tehlike ve kom plo A B D ’yi
dahil etmekle önlenebilir. Selahattin’e ulaşmış olmaları ç o k önemlidir.
Selahattin beyin kendisi de H ak a n ’la temasa geçebilir. Böylece biz bu­
rada görüşmüş olmakla kendilerini de haberdar etmiş oluyoruz.
(S ırrı’ya dönerek) T ü rk S o lu ’na d a böyle anlatılabilir. B u, A B D
ile işbirliği a n la m ın a gelmez, ta m tersine o nlardan gelecek tehlikeyi
önlem enin yoludur.
169
vn4bduM ah fycaÛ an
P. B u ld an: B aşkanım , bir de A d ale t Bakanı g eç en gün arayıp sizin
avukat talebinize ilişkin bir form ül bulduklarını, dah a ö n c e sizin avu­
katlığınızı y apan vekil arkadaşların, yani Aysel han ım ve A yla h a n ı­
m ın A daya gelebileceklerini söyledi. Bu konuya arkadaşlar ço k sıcak
bakm adılar. B uraya gelirlerse A srın H ukuk B ü r o s u ’nun ö n ü n ü n t a ­
m a m ıy la tıkan ac ağ ın ı söylediler.
A. Ö calan : A dalet B a k an ın ın izin v erm esi önemlidir. Siyasi bir
iradedir. Bir vekil avukat, bir de y a n m a A srın H u k u k B ü ro su n d a n bir
av uka t olabilir. A dalet B a k an ı ile b u n u görüşün. Bir de vasi m e s e le ­
sini ç ö z m e m iz lazım. Bir vasi h a k k ım var. E sk id e n İbrahim B ilm e z
bu işi yapıyordu. Şimdi yeni bir avukat yapabilir bu işi.
P. B u ld a n : M a z lu m olabilir m i B aşk an ım ?
A. Ö calan : K endileri k a r a r versinler.
P. B u ld an : B a şk an ım , son olarak seçim lerle ilgili bilgilendirm eyi
de yapıp sö z ü diğ e r ark adaşlara bırakayım .
A. Ö calan: Evet, sizi dinliyorum .
P. B u ld a n : B aşkanım , bazı illerde ça lışm alar devam ediyor. Ö n
s e çim ler v e eğilim y o k la m alan yapılıyor. 10 K a s ı m ’a k a d a r d a devam
edecek. B a zı illerde de eğilim y o k la m a la n bitti. E ğ ilim lerd e isimler
de ç ık m ay a başladı.
A. Ö calan : H angi iller?
P. B u ld a n : V a n ’da B e k ir Kaya.
A. Ö ca la n : Uygundur. D ev a m etmeli. E şb aşk an var m ı?
P . B u ld an : Ç alışm alar devam ediyor. K ad ın arkadaşlar bu k on u d a
bir arayış içinde.
P. B u ld an : H a k k a ri’d e Sevil Çetin, sosyolog bir arkadaş, H akkarili. B a ş v u r u s u n u d a yapm ış. K abul de görüyor.
A. Ö ca la n : Bir düşünelim.
P . B u ld a n : Urfa, A ltan Tan, kabul etmem iş.
A . Ö c a la n : Z a t e n b en c e de gerek yok. U rfa için M e h m e t “Baydemir o ls u n ” diy e iletti. B u kesinlikle düşünü lm esin. G lo b al ve ulusal
siyasete hazırlansın. Z aten yerel y ö netim lerde biraz hırpalandı. K en­
disini b u n a hazırlamalı.
S. S. Ö nder: M etro p o llerd e y ü rü tec eğ im iz kam panyalarda, b ize
uzak K ü rt s e ç m e n i de e tk ile m e gücü var. K am p a nyalard a görev ala­
bilir.
170
A. Ö calan : Tabii, tabii.. İyi olur.
P. B n ld an : Siirt, T uncerB akırhan.
A. Ö c a la n : Nasıl karşılanır, y abancı değil m i? K itley e katk ı
önem li. Y erelde k a b u l görür m ü, yerel ittf aklar a çısından nasıl olur?
Selim o lm u y o r galiba.
P. B u ld an : S anırım olmuyor.
A. Ö calan : Y erelden olm ası önem li. D ışarıdan o lm asını m ı ö n e r­
m işler?
P. B uldan: Evet, dışarıdan olmasını ö n e r m i ş le r ... M ardin, A hm et
Türk.
A. Ö c a la n : A hm et d e istiyor galiba. E ş b a ş k a n lığ a d a E m in e
A y n a ’yı ön erm iştim . Nasıl karşılıyor?
P. B u ld a n : O lu m su z bakıyor.
A. Ö calan: B e n sadece öneri su nuyorum . A ta m a y apm am , tarzım
değil, ama k en d isi bilir.
P. B u ld an : D iy arb a k ır’da h e n ü z b a ş v u ru yok. E şb a ş k a n lığ a Fırat
Anlı düşünülüyor.
A. Ö calan : Olur, sorun değil. G ü lta n d e m iştim ayrıca.
P. B u ld a n : G ü lta n h an ım ın da selam ı var. Ü stlendiği görev ve s o ­
ru m lulukların ön em li olduğunu ve bunu sü rd ü rm e k istediğini ve ay­
r ıc a y apm ak istediği farklı projeler old uğunu da belirtti.
A . Ö c a la n : B undan daha iyi bir görev m i var? Biz d e b u n d a n dah a
iyi ve ö nem li bir yer yoktur! A yrıca iki d ön em ilkem iz var, öyle değil
m i? B u ilkeyi çok zo ru n lu istisn alar d ışında işleteceğiz. Y akında
z a te n b u ilke dolayısıyla b u sorum lulukları bitmiş olacak. Bu yüzden
G ü lta n olmalı. B u ço k önemlidir. B öyle kavranmalıdır.
P. B u ld an : İğ d ır ’d a M u ra t Y ikit, a v u k a t bir arkadaş çık m ış eği­
lim den. D a h a ön ce d e il B aşkan lığ ım ızı y a p a n bir arkadaş.
A. Ö calan : K a d ın var mı orada?
P. B u ld an : S izin avukatlığınızı yapan Şaziye Ö nder var.
A. Ö calan : Evet, tanıyorum . E şb aşk an olabilir. A m a orada b aşka
halk lar da var değil mi? A zeriler, T erekem eler falan. Bir A z e ri kadın
varsa eşbaşkan olabilir. Şaziye’d en ön ce o n a ö nce lik tanınabilir, tabii
varsa. Alınır değil mi bu sefer İğdır?
P. B u ld an : İğdır z o r bir yer Başkanım. A m a b ü tün g ü cü m ü zle ç a ­
lışıp tekrar alacağız. A z e ri bir aday da b u lm a y a çalışacağız.
171
■Ky4i>daMa (ÖcoÜm i
P. B u ld an : Muş, N im et Sezgin
A. Ö calan: Sırrı S akık o lm a l ı . .. M u ş ’u çok iyi bilir. O radaki d e n ­
g eleri bilir. B a ş k a kesim lerden de oy alabilir. İyi çalışırsa k a z a n a b i­
liriz S ırr ı’yla. K endisin e selam larım ı söyleyin. Özel ricam dır, böyle
söyleyin.
Bu k a d ın kotası yanlış kavranıyor. B u r ju v a kapitalistleri gibi ifade
ediliyor. B iz eşbaşk a n lık sistem ini getiriyoruz. A rtık kota an lam sız­
dır. Ç ün k ü tam eşitliği sağlam ış oluyoruz. E şbaşkanlık hızla hayata
geçirilmeli. E şbaşkanlık kadın ve erkek özgürlüğünü m u a zz am çözen
bir şey. B u n u anlamanız lazım. B a şbak an bile bunu yasallaştırdı (Tam
bu sırada S ı r n ’ya d ö n ere k k a h k a h a atmaya başladı). S ayın Süreyya,
siz b u n u televizyonda ço k iyi anlattınız. O nlar eş Başkan deyince bir
b a ş k a erkek ara m ay a başlıyorlar. (Yine kahka hayla g ü lm e y e devam
etti)Yahu hiç öyle olur mu? Haşa, h om oseksüel birliktelik gibi olur
bu. Bu sistem i d o ğ r u işletm ek lazım . T ü rk iy e ’ye m u a z z a m bir katkı
sağlar ve adaylık sorunlarını da çözer. Yani artık elim izde m u a z z a m
bir a n a h ta r olm uş oluyor. B u n u n la adaylıktan kaynaklı h er so ru n u
çözeriz.
P. B u ld a n : Bitlis, Şırnak, B atm an, D ersim ve A ğ rı’da ço k sayıda
b aşv u ru var, fakat nitelikli a d a y h e n ü z yok, çalışmalar devam ediyor.
A . Ö calan : Acele etm e d e n sağlıklı k ara r v e rm e k lazım . Ben kav ­
ramları belirtiyorum , siz o n u n altını doldurun.
P. B u ld a n : B a şk an ım , u n u tm a d a n A k d e n iz için de te k ra r Fazıl
Türk düşünülüyor.
A. Ö calan : Üç d ö n e m oluyor. T ü z ü ğ ü zorluyor. B u n u esaslı ta r­
tışın .T ü z ü ğ ü işletıneli. Böyle bir istisna yapmalı m ıyız?
S. S. Ö n d er: F azıl M H P ta b an ın d a n bile o y alabiliyor. A kd en iz
çok önemlidir.
A. Ö c a la n : Tartışın, başkası y apa bilirse yapsın. Y a p a m a z sa de­
ğerlendirin, ilkeyi ve pratiği uygulayın. Eşbaşkanlık meselesiyle bunu
da aşabiliriz. A day kadın olur, Fazıl eşbaşkan olur.
P. B u ld an : B aşkanım , B ingöl ile ilgili İdris bey bilgilendirm e yap ­
sın.
İ. B a lu k en : B in g ö l’de Dr. İlhan Ç a k a b a y var. İsm i ön p la n a çıkı­
yor.
A. Ö calan : N asıl birisi, ailesi, çevresi var mı, hangi çevred en?
172
İ. Bahtken: S an cak bölgesinden, G ö k ç e k a n a t( K e r w e l a n ) k ö y ü n ­
den, bölgesinde sevilen birisi.
A . Ö calan : K endisi istiy o r m u, yerel y ö n e tim le r a n la y ış ım ız a
uygun mu?
İ. B alu k en : Partiyi b ile n b irisi, partiye başvu ru yapmış. D oktorluk
görevini yaparken pek ço k çevreye yardım cı olm uş.
A . Ö calan : Ç e vresini etkiliyorsa, h a lk a k a rşıtlığı y o k s a uygu n
olur.
İ. B aluken: E şbaşkanlık için şehit M e h m e t K a ra s u n g u r ’un kardeşi
Z arife arkadaş var. İzm ir yönetim in d e de çalışmış.
A. Ö calan : İşleyişi biliyor yani, tahsili nedir?
İ. B aluk en : E m in değilim, a m a a rk a d aşın d o nanım ı var. Şu an d a
em eklidir, çalışm a hayatım biliyor.
A . Ö calan: K arasungur olması önem lidir. H a lk a değerleri hatır­
latır, m o ral olur, uygundur,
A. Ö calan: İstanbul ne d u ru m d a Sayın S üreyya?
S. S. Ö n der: Sayın B a şk an ım , K ılıç d a ıo ğ lu benimle dolaylı bir
g ö rü şm e yaptı. B a şdanışm a nını gönderdi. S e b a h a t’la birlikte g ö r ü ş­
tük. Biraz işportacı bir tarzla yaklaşıyorlar. Tem el o la ra k b e n i m Büyükşehire aday o lm a m a m ü z e rin d en geliştiriyorlar,
A. Ö calan : G ö rü ş m e lisin , d o ğ ru bir şey y a p ıyo rsun. Y a p m a y a
d ev a m etm elisin. H em K ılıç daroğ lu hem de K adir T o p b a ş ’la görüş.
E rd o ğ a n ’a da, K ılıç d a ro ğ lu ’na d a ilke dayatm alısın. A d ay bazlı d es­
tek len irse M e r s i n ’de, A d a n a ’da, İ s ta n b u l’d a iki belediye istenir. İl
genel v e b elediy e m eclis üyeliği önemlidir. B u n la r d a o n la ra oy ver­
m e k olmaz.
S. S. Ö n der: A rtık il genel m eclisi y o k B a şk an ım .
A. Ö calan: D oğru. Bu artık yerel h ü k ü m e t gibi oluyor. T ü m g ö ­
rüşm elerinizi ilkesel tu tu m u te m e l alarak yapm alısınız, E ğ e r ik isin­
d e n de bir şe y ç ı k m a z sa g ü m b ü r g ü m b ü r aday olursun.
A . Ö calan : M id y a t için bir S ü ry ani aday olursa iyi olur. B u arada
Erol D o ra ’ya d a özel selam larım ı iletirsiniz. Hatta bir E r m e n i adayı­
n ız da olursa iyi olur. Belki b u n u İ s ta n b u l’d a bir y erde yaparsınız.
P. Buldan: B aşkanım , d a h a önceki görüşm em izde önerdiğiniz D e ­
m o k ra tik İslam K o n fe ra n sı ile ilgili ç a lış m a la r ve ta rtışm a la r var.
D T K ’daki arkadaşlar isimle ilgili bazı önerilerin geliştiğini söylediler.
173
•*=AbduMah ö c a ia n
D e m o k ra tik İslam Konferansı yerine K ürt İsla m Konferansı olabilir
mi dediler. Bir de içeriğ in e ilişkin b iraz d a h a bilgi istediler,
A. Ö caian: Hayır, isim do ğrudur. D e m o k ra tik olması önemlidir.
İslam ne iktidarlaşmalı n e de etnikleştirilm eli. A lta n çok iyi a n la m ı­
yor. İh san E liaçık beni dah a iyi anlıyor. B a n a d a h a y a k ı n . Y orum unu
Ali Ş c r ia ti’nin İslam y o r u m u n a ço k benzetiyorum .
S. S. Ö n d e r : Kendisi benim ce za evi arkadaşım dır. Akıncı k ö k en ­
lidir. B a şla n g ıç ta Ali Ş eriati’d en ço k etkilenmişti, daha sonra Mısırlı
H aşan Hanifi a k ım ın a ö zg ü n bir y o ru m getirdi.
A. Ö caian: T ürkiye İ s l a m ’ının sosyolojisini iyi yakalam ış ve bana
yakın. K onferansa rehberlik yapabilir. A lta n istiyorsa katılabilir. İs­
l a m ’ın A n a d o lu y o ru m u ve evrensel yo rum u önemlidir. D em o k ra tik
İslam iktidar am acını ortadan kaldırıyor. H em İ s l a m ’ın d e m o k ra tik
yönetim le ilişkisini k u ru y o ru z hem d e sulta y ö n etim inde n ayrıştırı­
yoruz, am a İran Şiası gibi yapm ıyoruz. İran’d a sulta ve iktidar İ s l a m ’ı
var. Bunları b iz im m e llelerim iz iyi bilirler. A l t a n ’ın d a b u n u bilmesi
lazım. M e d in e ’deki İslam d a halkçı İslam anlayışıydı. O r t a d o ğ u ’da
İ s la m ’ı en iyi yaşayan benim . D em okratik esasları en iyi uygulayan
en iyi İ s la m ’dır, am a y o r u m la rım ız farklıdır. Ben dah a sosyalist
y o r u m yapıyorum . Hz. M u h a m m e d ’in c e n az esi yerdeyken İslam ay­
rıştı. H alkçı İslam ile M uaviye İ s l a m ’ı ayrıştı.
S. S. Ö n d e r : A r a p yarımadasının üçte biri mürted olmuş, yani d in ­
d e n d ö n m ü ştü . E b u b e k ir b u n la ra k arşı o n üç ayrı oıdu kurdu. Hz.
M u h a m m e d M e k k e ’d e n o za m a nki adı Yesrib olan M e d in e ’ye hicret
ettiğinde ilk yaptığı şey bahçe çitlerini o rta d a n kaldırm ak olmuş, yani
ta rım d a ve sürüde özel m ülk ü kaldırmıştı. Bu a n lam d a sizin yaptığı­
nız d e ğ e rlen d irm e ler İ s l a m ’ın o ilk çıkışına, yani m a z lu m u n yanında
olm a haline referanslar içeriyor.
A. Ö ca ia n : D oğrudur. Sen E l i a ç ı k ’a selam larım ı söyle. Yaptığı
ça lışm ala r önemlidir.
İ. H ain k en : K a n d il’d e y a p tığ ım ız görüşm ede arkad aşların yine
bazı aktarımları vardı. Özellikle yeni yönetim seçildikten so n ra C um a
ark a d aşa yönelik bir y ıp ratm a kam pany ası var. B unun arkasında belli
güçler var. O s m a n ’ın yeniden g ün dem leştirilm esi de b u n u n la a la k a ­
lıdır. Y ine C u m a arkadaşın seçilm esin d en so n ra K C K d a h a se rtleş­
miş, İ r a n ’a y a k ın laş m ış pozisyonu y aratılm aya çalışılıyor. B u n la r
174
doğ ru değildir. Böyle bir durum yoktur. B ütün k ara rla r K C K y ö n e ti­
minin ortaklaşm asıyla alınıyor. O s m a n ’ı da en çok koruyan o lduğunu
C u m a ark a d a ş belirtti. B u n u Ö n d e rlik için yaptığını, ç o ğ u z a m a n
sorun olm a sın d iy e o n u n la ilgili sorunları te m iz lem ey e çalıştığını
iletti. “Ö n d e r liğ in d ışa rıd a o ld u ğ u d ö n e m d e de Talabani, B arzani,
A BD , İngiltere F e r h a t’ı lider yapm aya çalıştılar, Şimdi d e g ü n d e m leştirm ek istiyorlar. Bizim O s m a n ’la ilgili herhangi bir y önelim im iz
olmamıştır. Hat ta kendisine harekete karşı k ulland ırtm azsa K andil’de
b arındıra bile ceğ im iz i de söyledik. A m a katılım ı arkadaşlar ve kadın
hareketi ta ra fınd an k ab u l g ö rm ez . Kendisi d e P K K ’ye gitm eyeceğini
açıkça ifade ed iy o r” dedi.
A. Ö ca la n : Bu konuda biraz ö n c e epey ifade ettim zaten. Vaktimiz
dar, e k len e ce k bir şey yok. (S ır r ı’ya d ö n ere k ) S e n in bu kon uda h e ­
yetten k esilm e n d e n dolayı yarım k a la n aktarımlarını konuşacağız.
İ. B alu k en : R ojava sınırındaki d u v arla ilgili İçişleri, D ışişleri,
Milli S a v u n m a Bakanları ve H ak a n F id an ’ la görüşm eler yaptık. Sizin
de görüşlerinizi aktardık. Bu d u varın tarihi T ü rk-K üıt ittifakı yerine
T ürk-K ürt savaşına n ed e n olacağını söyledik. Bu süreçte Ayşe Gökk a n ’ın sınırda ölüm orucu, seçilm işlerin açlık grevi ve halkın yoğun
eylem sellikleri gelişmişti. Y aptığım ız görüşm elerde, h ü k ü m e t yetki­
lileri de bu d u v ar kararının yanlış o lduğ unu kabul ettiler, B a şb ak a n la
görüşeceklerini söylediler. S o n ra sın d a d a H ü k ü m et çalışm aları dur­
durd u ğ u n u k a m u o y u n a açıkladı.
A. Ö calan : Biliyorum, b u k o n u y u b iz de burada g örüştük.
İ. B a lu k en : D ün D iyarbakır C e za ev in d e tutuklu vekil ark adaşlar
H atip Dicle, Faysal Sarıyıldız, Kemal Aktaş ve İbrahim A y h a n ’la gör­
üştüm. Size se lam ve saygılarını ilettiler. Tutuklu vekillerle ilgili her­
hangi bir g elişm e yok. Daha önce h ü k ü m e t yetkilileri ile yaptığım ız
g örüşm ede b u k o n u d a E rgenekon D a v a sın d a n tutuklu olan vekiller
n ed e n i ile adım atamadıklarını söylüyorlardı. A m a bu sürede M e h m e t
H a b e ra l’ı tahliye ettiler. A rk a d aşlarım ız ise hala tutuklu. B u k o nuyu
A d ale t B a k a n ı ile görüşmeyi d üşün üyoruz.
A . Ö calan: Z aten bu hasta a r k a d a ş la r ve vekillerin bırakılm am ası
tam b ir p rovo kasyondu r. A d ale t B a k a n ı ’n a da söyleyin, biz ölüm
oruçları sıras ın d a da kon u şm u ştu k . Bu provokasyondur, yani bunları
bırakm ayanlar size ve bize provokasyon yapıyorlar. Bu k o n u d a adım
175
* = 4 b 2 u ila h ö ca& a tı
atmalıdırlar. Verdikleri sözleri yerine getirmelidirler. H a tip ’in sağlığı
nasıl, y aşlanm ış mı?
S. S. Ö n d er: B a şk an ım , s iz in yan ın ızd a n u r y ü z l ü b ir ihtiyar gibi
görünüyor.
A. Ö calan : (Gülerek) Ö yle mi olm uş, söyleyin dikkat etsin. Sizler
de sa ğ lığ ın ıza dikkat edin. C ezaev in d e k i ark adaşlara söyleyeceğim
şudur: D u y g u sal z e k a ile analitik z e k ay ı b irlikte ça lıştırm ak gereki­
yor. B e n böyle y ap arak k en d im i bu g ünle re getirdim, y oksa şim diye
ço k tan ölm üştüm . B u g ü n k ü to p lu m u n tem el sorunu d a budur. D u y ­
gusal z e k a ile analitik zekayı birlikte kulla n am ad ığ ı için toplum sal
bir intiharın pençesindedir. B u insanı k an s er eder. (İdris’e dönerek)
S iz iyi b ilirsiniz. Ö b ü r türlü d a v ra n ırs a n ız k a n s e ri b ile yenersiniz.
D evrim c i r u h önemlidir. D e v rim c i r u h u n e k a d a r k o ru rsa n ız sağlığı­
nızı d a o k a d a r k o r u m u ş olursunuz. H atip kitap yazsın, D iyarbakır
B elediy esiy le de ilgilensin. D eneyim lerini ve birikim ini bu d o ğ ru l­
tuda ku lla n m a lıd ır. S e l m a ’nın yazılarını d a okuyorum . Gelişebilir,
k ad ın ca bir bakış geliştirmelidir. Başarılı o la ca ğ ın a ina nıy oru m . Sara
A k ta ş ’ın d a yazılarını okuyorum . B iraz daha olgunlaşsın. E d eb iy at
y ap m a k istiyorlar. K ürt ro m an ı üze rin e bir hazırlık çalışması y a p a ­
bilirler.
(S ırrı’y a dönerek) Sayın Sırrı, sen in le bu sanat ve ed e biya t konu­
larında u z u n c a k o n uşm a k istiyorum.
S. S. Ö nder: N e za m a n isterseniz Başkanım .
A. Ö calan : H e p sin e özel s e la m söyleyin. Sadullah ve Beşir ile g ö ­
rüşün, b u k o n u y u tartışın.
İ. B aluk en : H atip D icle b u H ü d a p a r yo ru m u n u zu n ö n e m li o ld u ­
ğ unu söyledi. B a t m a n ’d a yurtsever b ir gencim iz H izbullah ta rafından
katledildi.
A . Ö c a la n : H atip n e dedi? Nasıl y o ru m la d ı? Ben de görüşlerim i
aktaracağım .
İ. B a lu k en : B unların İran ve d evletle ilişkilerinden dolayı k u lla ­
nılabileceğini, K ürtler arası bir çatışm aya d ö n ü ş tü r ü lm e k istendiğini
söyledi. Buna karşı uyanık o lm a m ız gerektiğini ifade etti.
A . Ö ca la n : T am am , b u önem lidir. İ r a n ’d a K ürt gen çlerinin id a m
edilm esi, İran ile T ü rk iy e ’nin y en id e n te m as ı s o n r a s ın d a bu saldırı­
ların g elişm esi te s a d ü f değildir. D a h a önce d e D icle Ü n iversitesind e
176
^ A î'ettau
olmuştu. İran T ürkiye ile ç ö z ü m sürecini b itirm e k istiyor. İran çok
çılgın ve g özü k a ra çalışıyor. İra n kaynaklı ciddi b ir provokasyondur.
9 0 ’h yıllardaki gibi JİT E M ile İran’ın işlediği faili m eçh ul cinayet­
lerden, köy boşaltm alardan, köylülerin katledilm esinden , hatta U ğ u r
M u m c u ’nun ö lü m ü n d e n b ir farkı yoktur. B u n d a İra n ’ın p a r m a ğ ı v a r ­
dır. Bu k o n u y u sonra da değerlendireceğim .
İ. B alu k en : D iyarbakır cezaevinde M. S ait Y ıldırım ile de g örüş­
tüm, size se lam ı ve saygılarını iletti.
A . Ö calan : Evet, tanıyorum, Bingöllüdür. B ir kitabı d a v a r . O k u ­
dum . G ü z e l yazm ış. Ö z e l s e la m la r ım ı iletin, ç a lış m a la r ın a d ev a m
etsin.
A. Ö calan: S aym Süreyya, senin aktarım larını dinleyeyim,
S. S. Ö n d er: Sayın B a şk an ım , so n h ey e tte n bir önceki heyetle
K a n d il’e gitm iştim. C um a, Bese, Fuat, S o zd ar ve E lif vardı. O g ö ­
rüşm ede. G e z i D irenişini değerlendirdik. C u m a ark a d a ş b e n im he­
yetten k e s ilm e m le ilgili eleştirilerini yöneltti ve yeniden hey ete dahil
o lm a m y olunda çaba içinde o lm a m ı istedi. D önüşte P e rv in H a n ım la
b era b er S adullah B e yi ziyaret ettik ve o g ö rü şm ed e heyet m e selesin i
B a şb a k a n la g ö rü şm ek isteğim izi ilettik. Sayın B a şb a k a n b e n i davet
etti ve yaklaşık üç saat görüştük. Y an ım ızda bir tek Yalçın A k d o ğ an
vardı.
A. Ö calan : H a b e rim v e b ilg im var. S ad ec e B a şb a k a n ın isteği ile
olmadı. B u n d a heyetin ve ben im d e ısrarım oldu. D o ğ ru s u b u y d u ve
çok önem liydi. N eredeyse tarihseldir. H D P ’yi sizin ş a h sın ız d a m u ­
h a ta p almış o lm a sı b ak ım ın d a n d a önem lidir. B u g ö r ü ş m e le r i s ü r d ü ­
receksin. S ü rd ü rm e lisin . T ekrar g ö r ü ştü ğ ü n d e b e n im te şe k k ü r
ettiğ im i söyle. H D P ’y e y aklaşım böyle olmalıdır. H D P d e ç a lış m a la ­
rın d a bu açılım im kan larını zorlamalıdır. H eyete sizi ve H D P ’yi k o ­
r u m a l a r ı gerektiğini hep a n latıy orum . H a k a n B e y le de g ö rü ş ü rs e n
teşekkür etm elisin. Bu so ru n u çö zeceğiz d e m iş tim ve ç ö z m ü ş olduk.
Bu yaklaşımı önem sem eliyiz.
S. S. Ö nder: İlk 20-25 d a k ik a G ez i m eselesini konuştuk. Ben k e n ­
disine, bu m eselenin iki bo yutu o ld uğu nu, birinin d erbe derlik, d iğ e ­
r in in hırsız lık old u ğ u n u ve en g e n e l b a ş lık altın d a d a d e m o k r a tik
o lm a y an bir ta h a m m ü ls ü z lü k o ld u ğ u n u söyledim . Sıra h ırsız lık b a h ­
sine geldiğinde ortam gerildi ve neredeyse b itm e noktasına geldi. Yal­
177
*z bduM ah Ö ca â a jı
çın A k d o ğ a n m ü d a h a le etti ve d a h a ö n e m li bir g ü n d e m o ld u ğ u n u
söyledi. S ayın B aşbakan, hırsızlık k onusunda ek s ik ve yanlış bilgiyle
hareket ettiğim i, ço k s a f o ld u ğ u m u ve b ilm ede n A lm a n gizli se rv isi­
nin o y u n u n a geldiğim i söyledi.
A . Ö calan: (Gülerek) D e m e k öyle dedi. E sas sa f olan B a ş b a k a n ­
dır. D ış a rd a n provoke edildiği endişesi var am a öyle o lm adığını söy­
leyin.
S. S. Ö n der: Sayın Başbakan bana, başlangıçtaki hassasiyetimle sü­
rece yaklaşacaksam tekrar heyete alm ak istediğini söyledi. Ben de belli
bir siyasal tutum u gözetm ekle yüküm lü old u ğ u m u söyledim. B enzer
bir durum o lduğunda b en z er bir tavır takınacağımı aktardım. Böyle bir
d u ru m d a yine m üdahale edeceklerse bunu n sıkıntı doğuracağını belirt­
tim. Tam anlaşamadık, am a zımni olarak bir n o k ta d a buluştuk.
A . Ö ca la n : Zımni o lm a yac ak. Açık olmalı. İlkesel olmalı. H eyet
A K P ile ilişkilere konjonktüre göre y aklaşım gösterdi. B u böyle ol­
m am alı. A K P y a d a İslami gelenek, ki A K P bunu kısmi olarak temsil
ediyor, G ezi dolayısıyla ortaya çık an gelişm eleri d o ğ ru o kuyam adı.
H ege m on ik ilkeyi benimsedi. D em okratik ilkeyi benim sem edi. M ursi
de böyle y apm ıştı. D iktatoryaya girdi v e devrildi. A K P d em o kra tik
ilkeyle hem d a r b e d e n ko run ur hem de d em o k ra tik le şm e y e katkı sa ğ ­
lar. S enin heyette olman hem benim hem d e devlet heyetinin olurudur.
Buna saygılı olunm ası gerekir. Bak, sizden rahatsız olan kesim lerden
D o ğ u P e rin ç e k “ H D P ’yi M İT ve A B D k u rd u ” diyor. O y s a A B D
M İ T 'e m ü d a h a le ediyor. H aka n F id a n ’a m ü d a h a le ediyor. B u ta m a ­
m en yanlış ve asılsız bir tez. H D P ’nin ö n ü n e devletin set örm em esi
gerekir. Siz d e zihinsel e m e k s a r f edeceksiniz. T o p lu m d a e m e k har­
cayacaksınız. T oplum da sizi besleyecektir. H azine y a rdım ın a karşı­
yım. D evle tte n rantlaşan parti to p lu m a d a z a r a r verir. B u bütün
p artiler için geçerli. B enim le A K P ’nin u zlaşm ası şöyledir; B en ne
onların hegemonyası altına gireceğim ne d e onların Kürtlerle kurduğu
ilişkiye karışacağım. Temel yaklaşım ım ız demokrasidir. D em okrasiyi
k o ru m a k d e m e k B aşbakanı d a k o ru m a k dem ektir. B a şb a k a n ın d e ­
m ok ratik işleyişe ihtiyacı var. D e m ok ra siyi y erle ştirem ez sek hepsi
M enderesleşir. D arbeleri önleyem ez.
S. S. Ö n der: B e n B a şb ak a n a d e d im ki, b u n u n d ışın d a heyette yer
almam ı güçleştiren bir başka olgu d a h a var ve bu aslında yaşadığım ız
178
tık a n m a n ın d a sebebi. O da hük ü m e tin isteksiz ve ço k tutum lu d a v ­
ranm ası. B iz şim diye kada r halka “ G ö zle rim iz e bakın, ne d em ek is­
tediğimizi a n la rsım z ”dan başka so m u t bir şey sunam adık. Şimdi ben
heyete girersem K a n d il’e d e gideceğ im . Siz süreç h a k k ın d a ne d ü ­
şünüyorsunuz, neleri yapmayı planlıyorsunuz diye sordum. O d a bana
“ C e m il’e söyle, b a n a m ey dan okuyup d u rm a sın ” dedi.
A. Ö calan : (Gülerek) T ü rk işi kabadayılık! C e m il’i b en u y araca­
ğım, B aşb akanı da siz uyarın. B u işler bu üslupla olmaz.
S. S. Önder: Başbakan devam etti. “ B a n a ne yapacağımı soruyorsun,
söyleyeyim. H er şeyi yapacağım. Bir zamanı var ve bu konuda A po ile
de anlaşmışım. Tek bir kırm ızıçizgim var, o da Suriye’dir. O rada Kuzey
İrak benzeri bir yapılanmaya asla izin verm eyeceğim ” dedi.
A. Ö calan: (Sinirlenerek) Sen d e ona söyle: Biz de m erkezi Suriye
devleti içinde Kürtleri asla eritm eyeceğiz. Bu d a b iz im kırm ızıçizgimizdir!
S. S. Ö n d er: Bu görüşm enin te k bir so m u t k a z a n ım ı oldu. H asta
tutsaklar m e selesini aktardım. B u k o n u d a devletin tutarsız y aklaşı­
mının halkta büyük bir ö f k e ve g üven sizlik yarattığını söyledim. Sadullah Bey bize m azeret o la ra k A dli T ıp K u ru m u B a şk an ın ın derin
d evlet u n su ru olduğunu söylemişti. O değişti, b u sefer de 3. D aire
B a şkanının G lad io olduğunu ve taş koydu ğunu söyledi. O d a değişti,
a m a sonuç ta halen bu sorunun deva m ettiğini rakam larla uzun uzun
anlattım. B u nun yasal bir hak olm a sın a r a ğ m e n devletin bu tavrının
K andil’i de, halkı d a sürecin sam im iyeti h a k k ın d a güvensizliğe sü ­
rüklediğini aktardım . Bu m e seled en h a b e r in in o lm a d ığ ım ve derhal
S adullah B eye talim at vereceğini ve çö zeceğin i söyledi.
A. Ö calan : Bu k o nuda A K P ile k onu şurken ço k yetersiz kalıyor­
sunuz, yeterince p rovokasyonu ve tehlikeyi anlatam ıyorsunuz. Ben
k o n u şsa m anlatırım . O n lara söyleyin: E m niy e t iç in d e sizi d ev irm ek
isteyenlerle cezaevlerinde provokasyon yapanlar aynıdır. 7 Şubat Dar­
besi neyse bu çocuklara, kadınlara, hastalara yönelik cezaevlerinde
provokasyon planlayanlar aynıdır. B u n u g ö rm ü y o r m u su n u z ? Ö zal
suikastından bugüne kadar bu provokatörler devrededir. D eyin ki, biz
s a d e c e k e n d im iz için istem iyoruz. Ben yanlış adım atarsam H a k a n
da, B aşbakan d a gider. H a tta Suriye için ısrarımız B a şb ak a n ı d a k u r­
ta rm a k içindir. Yoksa ikisini d e tasfiye ederler. B iz im k urtarılm aya
179
^ A bdu M ah Ö c a İa tı
ihtiyacım ız yok. “ B a şk an d e m o k r a tik ilkeyi işletin d e rk e n M e n d eres
gibi bir d arbeye karşı sizi k o ru m u ş oluyor” deyin. B a şb a k a n a hasta
tutsaklar, adli tıp vb. k o n u la rd a cesaretli ol, y iğitleş deyin. B öyle
olursa ö lü m ü m ü z p a h a s ın a biz d e d estek leriz. Bunları d o ğ ru anlatın.
Z a m a n kaybı yaşıyoruz. O n lar bize ne k a d a r m u h ta çsa, biz d e o nlara
a n c ak o k a d a r m uhtacız. D o ğ ru g ö tü r e m e z s e k bu sa dec e darbecilere
yarar. B a şb ak a n a “ D em o k ra tik paketleri güçlendirin, a d ım atm ak tan
korkm ayın, ça b a h a rc a y ın ” deyin. Bu m eseleyi çöz erse niz k a lk ın m a
da, refah d a olur. Bu k o n u d a H D P ’ye ço k iş düşüyor.
S. S. Ö n d er: V ed a t T ü rk a li’nin selam ı var. E şini kaybetti.
A . Ö calan: Çok özel selam larım ı söyleyin. Tarihi bir m ü cadelenin
gerekleri yerine geliyor deyin. K endisine ço k d e ğ e r veriyorum . B a ş ­
sağlığı ve sağlık dileklerim i iletin, halklar, eş itlik ve ö z g ü r lü k için
değerli ve önem lidir.
A. Ö calan : G ü n d e m e geçiyoruz. Bu g ö r ü ş m e d ü n k ü görüşm enin
bir devamıdır.
1Ç özüm sürecinde k o m p lo gerçeği. Ö z a l’d an bugüne k a d a r gelen
çö z ü m sürecine kom plocu güçlerin yönelimleri dev a m ediyor. NA TO
bünyesinde örgütledikleri geniş Özel H arp Dairesi faaldir. İpleri d ışa­
rıdadır. Dış güç m erkezi A v ru p a’dadır, O rta d o ğ u ’dadır. Başbak an
örnek istiy o rsa M ursi’ye baksın. O nu k im devirdiyse b u rad a d a aynıdır.
M en deres, Özal, E rbakan ve E c e v it’e kim yöneldiyse onlardır. D ü ­
şürm e, yıpratm a hala geçerlidir. B a şb a k a n 7 Ş u bat’tan kıl payı k u rtu l­
muştur. B unu d a yapan Ö zel Harp Dairesidir. Bu Ö zel H arp Dairesi
kendini yeniliyor, geliştiriyor. Başbakanın en yakınındakiler de buna
dahildir. 7 Şubat Darbesinde de yanı b aşın d a olanlar vardı. Ö calan’la
b u kadar uğraşacağınıza yatu başınızdakilerle uğraşın. E rm eni, Sür­
yani, R um soykırımının baş aktörü de onlardır. B a şb akan da kendine
söylenenleri dikkate almalı. İşte Bülent Arınç d a böyle patladı. (Sırrı’ya
dö nere k) B e n de bir Türkm enim , bu tarihi soykırım lard an beni so­
rumlu tutmayın diyeceksin. A nadolu’daki kapitalist sistem b u n u yaptı,
(Sırrı’ya dön erek) B a şb ak a n seni A lm anlara, dış gü çlere alet ol­
m a k la suçlamış ya, G e z i’yi a b lu k ay a alm ak istediler. A lm a n y a ’dan
y a p m a k istedi. S a k in e ’leri katleden gladio da aynıydı. Şu anda en
güçlü kol T ürkiye’de çalışıyor, Başbakanı d a götürebilirler. B unu gör­
mesi lazım,
180
Ğ ^ m îatı ^ /M aÛ aît
D o ğ u P erinçek’ in bahsettiği darbeyi yapacak ekip de bunlardır. İşte
Engin A lan kim dir? G ü cü n ü n ere d en alıyor zannediyorlar? Beni alan
ek ipte de vardı. A m a CIA komplosu ve elemanları ile gerçekleşti. B en
B eyaz R u s y a ’dan k a lk tığ ım d a u ç a ğ ım dünyanın h iç b ir hav aalan ın a
inem eyecek h a l e gelmişti. Nairobi d ışında bütün havalim anları k a p a ­
tıldı. O raya indiğim izde zebani yüzlü mavi gözlü adamlar beni aldık­
larında E n g in A lan d a yanlarındaydı. Şim di bu E n g in A lan mı
yakalam ış o luyo r beni? Ö ze l H a r p Dairesi B a şk an ı o lm ası d a zaten
bu yapılarla iç içe old u ğ u n u gösteriyor. E rd o ğ a n bunların kendisini
d ü şürm eyeceklerini zannediyor. Böyle giderse ben A K P ’ye politika
yapm ayacağım ve desteğ im i geri çekeceğim . İsrail ve benzeri, bunlar
d a B a şb a k a n a darbeyi yapabilir. O nu tek şey kurtarır. D e m o k r a tik il­
keyi işletm esi gerekir. E rdoğa n şu a n d a kitle içerisindeki popülaritesi
ile götürüyor. A m a popülariteye ço k güvenmesin. Geçicidir. Kalıcı ol­
ması için bizim le işbirliği y ap m ası lazım . Radikal d em o k ra siy e g eç­
mesi lazım. Ş im d i buna geçm em enin gerekçesi için diyorlar ki Cem il
B ayık se rt konuşuyormuş. Ben d e H aziran’da tavır değiştirmişim . Ben
de d edim ki doğrudur, tavır değiştirdim. D e ğ iş tir m e s e y d im H a k a n d a ,
B a şb ak a n d a şim diye k a d a r gitmişti. Bundan sonra A B D ’yi de dahil
e tm ek lazım . Darbeyi bu şekilde önleyebiliriz.
(Yetkiliye d ö n e re k ) B u ra d a dev let b üy ü k T ü rk g u ru ru n u o y n a m a ­
sın (B u n u sö ylerken y ü z ü n d e iro n ik b ir g ü lü m s e m e vardı). Y oksa
M enderes gibi, Özal gibi götürürler. Ç o k sayıda generali var, gen e­
rallerine güvenm esin. O nların yarısı zaten A B D ile temasta. Darbeyi,
k om ployu ö n le m e k için A B D ’yi sürece davet e tm e k la zım . S u r iy e ’yi
k ırm ızıçizgi y a p a c a ğ ın a B a r z a n i’yi k ırm ız ıçizg i yapm alıdır. Mıırsi
u cu z k urtardı. E rd o ğ a n onbir yıldır iktidarda ise b u n d a bizim de k a t ­
kım ız var. E rd o ğ a n on bir yıldır üstüne yatıyor. D ö rt ay içinde anlamlı
bir m ü z a k e re b a ş la m a s a k im s e savaşı ön le y em e z. B e n P K K ’yi bu
d a r b e d e rol a lm a m a sı için, d a r b e d e n k o rum ası için y apıyorum . C e ­
m i l ’i d e bu n ed e n le uyarıyorum, A m a C e m il dürüsttür, b en on a g ü ­
v en iy o ru m . İ r a n ajanları o r ta lık ta cirit atıyor. A c e m kurn az lığ ı
ü ç y ü z -d ö rty ü z y ıld ır oynuyor.
S. S. Ö n d e r : O rta d o ğ u m e s e l e s in d e D av u to ğ lu bu lo g a ritm ay ı
ç ö z m e k te n aciz. İki ta n e handikapı var. Birincisi, m eseleyi iyi b ild i­
ğini zan netm esin e rağm en bilmiyor. İkincisi, ç ö z ü m e dön ü k ham leler
•KzAhüuMak Ö caJLut
geliştirm eye d e kibri mani. O y sa Rusya bu ko n u d a Şeyh B ender’in
on la ra M ıs ır ’ın b ü tün ek o n o m ik im tiyazlarını te klif e tm elerin e ra ğ ­
men kan m ad ı. D o ğ ru bir tu tu m aldı. Suriye m e selesinde d e Lavrov
K ürtlerin kendileri o la ra k C e n evre K on fe ra n sın a katılm alarını des­
tekledi. A m e r ik a da engelleyici b ir tu tu m a l m a k ta n k a ç ındı. R u s ­
y a ’nın gösterdiği feraseti D a v u to ğ lu fark etm ek ten b ile aciz.
A. Ö ca la n : Anti-Kürt ittifakı sürdürülürse savaş kaçınılmaz olur.
Ben onlara da, Suriye’d e beraber ittifak yapalım dedim. D avutoğlu iki
yıl kaybettirdi. O çizgiyi D avutoğlu ihlal etti. D u v ar neden örülüyor,
çılgın mısınız? Tel örgüler niye örülüyor? Mayınlar niye döşeniyor? Çıl­
gın mısınız? Tek istekleri K ürtlerin orada g ü ç olmaması. A m a Kürtler
orada o lm asa faşist bir rejim oluşur. Nasıl bir çılgınlıktır bu? Ben bunu
a şm ak için Misak-ı Milli K om isyonunu önermiştim. H ale p ’in kuzeyin­
den başlar Misak-ı Milli. Sen oraya tel ö rg ü dikmek yerine sınırlan kal­
dırmalısın. Var o la n la n sökmelisin. El N usra vb. çeteleri
destekleyeceğine niye bunu görmüyorlar? Nasıl İran H izbullah’ı des­
tekliyorsa, onlar da P Y D ’yi destekleyecek. D avutoğlu’nun çevresinde
karışık insanlar var. Suriye’de Kürtler olm azsa süper faşist güç oluşur.
B unlar E s a t’ı tanımıyor. Ben yirmi yıl uğraştım. Aslan sırtında siyaset
yaptım. Bunlar T ü rk iy e’yi elli yıl uğraştınrlar. P Y D ’yi destekleyerek
bunu önleyebilirsiniz. A m e r ik a ’yı, İsrail’i, E s a t ’ı d en gelem ek budur.
R usya ve Putin doğru yoldadır. Biz büyük bir fedakarlık yapıyoruz.
B a şb ak a n ın etrafında o kada r m üsteşar var, d oğru ra p o r verm iyor­
lar. M e y danı gladioya bırakm ayacağız. B u n a rağmen m ü cadelem izi
te k tarailı da olsa y ü rüteceğiz. Sırat k ö p r ü s ü n d e olan süreci y ü r ü t­
m e d e kararlıyız. Tek başım ıza d a olsa k bunu yapacağız. A m a adı ü s­
tün de, S ırat köprüsüdür. K im d ü ş e r kim kalır, belli olm az. B iz tek
tarailı yürüteceğiz. A m erik a’yı da sü re c e biz zorladık. G lad io n u n göl­
gesi T ü rk iy e ’nin üzerinde sallanıyor. Ç ö z ü m ü n yasal z e m in i sağlam
d ö şe n m e d e n o rta m k om plocu güçlere açıktır. Bunun için yasal zem in
olm alıdır. B u n d a H D P ’nin rolü büyüktür.
2Ç ö z ü m ü n yasal zemini: Başbakanın “H eyet b u r a d a görüşürken
p arla m en to d a yasalar çıkaracağız” ifadesi önem lidir (Finlandiya ko­
nuşm ası). Ç ün k ü yasal zem ine oturm adan hiç kimse g ü v en d e olamaz.
Süreç g ü v en d e olamaz. Ç ö z ü m ü n yasal zem ini sağlam döşenm eden
ortam k om plocu güçlere açıktır. B u yüzden yasal zemin olmalıdır. B u
182
ekip yasasız çalışıyor. Yasalar çıksaydı bir gerilla kalmazdı. K a m y o n ­
larla çıkardı. N e d e n çık m ad ılar diye soruyorlar bir de. Yasalar çıksaydı
I H aziran’a k a d a r biterdi. A rkadaşlar haklılar. Bu şekilde altı ay d a bile
geri çe k ilm e bitmez. Arafat bile güçlerini geri çekerken e m rin e gemiler
verildi. Geldikleri gibi gitsinler demişlerdi. Şim di gittikleri gibi mi gel­
sinler? Silahlı mı gelsinler? Y asa çıkarmazsan olmaz. Karakola gitsin­
ler, e b e d i m ahkum iyeti mi yesinler? Savcı karşılayam az, şuç işler;
hakim yargılayamaz, suç işler. A s k e r vurur, v u r m a z s a suç işler. İşte
bunlar b urada k o m p lo düşündüler. Bu kom ployu devlet de g örm edi.
K omployu b e n gördüm ve m ü da hale ettim. Ben bunu sizi k u r ta r m a k
için yaptım , k o m p lo niyeti sezdim . Sizi k u r ta r m a k için yaptım .
H a k a n F id an h a k k ın d a yayınlanan o yazı var ya, hani “ A rab asında
b o m b a patlar b ir sabah."’ H a öldü rm ü şsü n h a o belgeyi yayınlamışsın.
A m erika belki de b u yüzd en S elah attin’i çağırdı. P K K kom plocu ların
o rta m ın a girerse her şey biter. A m a d e m o k ra tik siyasi hak larım ızı da
h e r z a m a n k ulla nac ağız. Benim b ü y ü k te c r ü b e m var. Bunu g ö r m ü ­
yorlar. İşte şim di İran H ü d a p a r ile oynuyor. E rd o ğ a n d a H ü d a p a r ile
görüşüyor. T ü m bun ları İran yaptırıyor. İd am lar, H ü d a p a r saldırısı
bunlarla ilişkilidir. İra n ida m la rı yaptı. A nti-K ü rt ittifakı geliştirerek
halen yapm aya çalışıyorlar.
Ben N ew roz D ek la rasyonun a bağlıyım . A ma T ü rk iy e İran ile antiK ürt ittifakına girerse yüz bin k işilik sa v u n m a savaşı olur. D ö rt aylık
bir marjım var. B a h a n n o rtasın d a direnişe geçeriz. P K K ’yi tasfiye et­
memi istiyorlar. B en P K K ’yi tasfiye ed e m e m . S a v u n m a savaşı başlar.
G ü m b ü r g ü m b ü r gelir. Bir d e so n ra E s a t ’la b ile ilişki g e liştirip
P K K ’yi tasfiye etm ek isteyebilirler. A lm anya, İsrail, içerdeki gladio
d a b una dahildir. B iz b u n a seyirci mi kalacağız?
S. S. Ö n der: Yeni bir hat o luşturulm aya çalışılıyor. A b dulla h Gül,
B ü le n t A rın ç v e Fetu llah G ü le n e k s en in d e b ü y ü k sistem b u n u y ap ­
m aya çalışıyor. S iz bu k o n u d a ne d ü ş ü n ü y o r su n u z ? A n lattıkla rınız
b unun la d a bağlantılı n u ?
A . Ö calan: T am d a o n u söylüyorum . Aynı k ap ıy a çıkar. Sarıg ül
d e bu o y u n u n bir parçası. B u n u g ö r m e z se E rd o ğ a n ’ın ö m r ü a z kaldı.
B e n de bir şey y ap a m a m . Aynısı şu a n d a d a var. B e n im s a d e c e dö rt
aylık bir m arjım var. Bu aynı z a m a n d a bir İran belasıdır. H iz b u l la h ’ı
d a İ r a n k u r d u . Şimdi Suriye’de H izbullah Ş a m ’ı, H a l e p ’in b i r kısm ını
183
■cj4b2uM ah
aldı. İran işte bu anlayışta. T ürkiy e ise hala b u n u n la uğraşıyor.
P K K ’nin gücü E rdoğa n’ın yaşam asını sağladı. Biz önlem esek çoktan
gitm işti. T ü rk iy e ’de de H i z b u l la h ’ın g elişm esini biz önledik. Bey­
r u t’ta, O r ta d o ğ u ’d a nasıl geliştiyse T ürkiye’de de aynısı olacaktı. Biz
önledik. T ü rk iy e ’yi gladioya, E rg e n ek o n ’a, Ö zel H a r p D airesine tes­
lim etm eye ce ğiz. B u n u n siyaseti b u r a d a yapılıyor. T ü rk iy e ’nin asıl
siyaseti b u ra d a yapılıyor. A K P b u n u yapam az. E rdoğa n b an a başka
tavır aldırm asın. P Y D g ü cü n ü koruyacak.
3- M uhatap ların ağır yetersizlikleri: K CK , BD P V E D T K ’nın ağır
y etersiz lik le rin e z a m a n o lm a d ığ ı iç in d e ğ in m e y e c e ğ im . K C K ’ye
m e k tu p y a z ac ağ ım . İki gün iç in d e v e re cek ler size. B ana göre Nis a n ’ın s o n u n d a b ile geri çekilm e durdurulm alıydı. Ç ü n k ü yasa yoktu.
O d ö n e m m ektuplar yazdım, a m a B D P ’ye ulaşm adı. K CK sekiz ana
başlıkta faaliyetlerini yürü tec ek . Bu, savaş d e m e k değil. Bunları sert
eleştiriyo ru m . C em il Bayık ı da, diğerlerini de. O n la r beni a n la m a ­
dılar. Bir anım var, anlatacağım . B ir s u b a y “ Senin arkadaşların sen in
çizgini anlam adılar. O yüzd e n b u ra d a sın ” dedi, hayret ettim . A dam
nasıl anlam ış, hayret ettim. Bu sö z çok değerliydi ben im için, Ç ü n k ü
a d a m y irm i yıl savaşmıştı. K ü r t halk ı a s lın d a bir halk savaşını k aldı­
racak güçtedir. Karayılan da, K a lk a n da, Bayık da bunu bilmeli. N iye
b unu örgütleyem ediler? B D P kimi örgütledi? N e kadar örgütledi? Bu
ü lke d e dö rt m ilyon insan göç ettirildi. G ö ç edenlerle n e kada r ilişki
k u r u ld u ? N e kadarı örgütlendi? H e p s i sınıfta kaldılar. Bir karakola
on beş şehit vererek saldırı olmaz. O k arakolu ele geçirsen bile böyle
savaşam azsın. Taktik ve stratejik olarak bir sürü eksikleri var. Ö calan
sizin savaş ç iz g in iz e de, A K P ’nin b arış çizgisin e de teslim o lm a z
deyin. S u riy e ’de 70 bin m ilis var. I r a k ’ta var, İra n ’d a var. N asıl ki
barış kırıcılığı y apm azsam , savaş kırıcılığı d a y apm am . B u suçtur.
Kış b o y u hazırlanırlar. C em al H P G ’dedir zaten. Savaşı nasıl verir­
lerse versinler, ben karışm am, ama savunm alarım ortada. S e k iz başlık
var, onları yapm aları lazım. Şu anki savaş benim savaşım değil, Kand i l ’in savaşı olur. İran’la, Rusya’yla vb. ilişki de geliştirebilirler. H ak­
larıdır, hayatta kalmaları lazım . A m a bu benim savaşım o lm az. Beşir
A talay’la bunu görüşün. Sivil kıyafetler ve araçlarla gelirler. Barış ritüelleri yapıl ır, H a b u r ’d a askeri kıyafetlerle geldiler, k ıy am et koptu,
4- G e le lim H D P ye: M ahir b e n im için direniş k a y n a ğ ıd ır ve ilha-
184
mim i o n d a n aldım . Ben onların sem patizan ıyım . E rtu ğ ru l’un eşbaşkan olm a sı d a M a h i r ’le rin a n ı s ın a sa h ip ç ık m a n ın sem b o lü d ü r.
(Sırrı’ya d ö n e r e k ) Ben senin G enel B aşkan o lm anı ö n e r d iğ im d e Ertu ğ ru l’u işaret etmiştin. O zam an bir kav ra m kullanmıştın. K ürkç ü’ye
yakışır, o bir se m b o ld ü r dem iştin. O dururken ben im olm am d o ğ ru
o lm a z dem iştin. E rt u ğ r u l’u izledim. M eseleyi çok d o ğ ru kavram ış.
O z a m a n s a n a hak verdim . D o ğ r u olanı y apm ışsın. D ev rim c i bir
tu tu m almışsın. Ö z e l selam larım ı söyle. Disiplinlidir. Beni d o ğ r u an­
lam ış onu kutluyorum .
A. Ö c a la n : H D P ’nin işlevi ne olmalı? Perinçek, bir MİT projesidir
diyo r ya, beni kızdırm asınlar. Sayın Süreyya, siz M a r k s ’ı iyi bilirsi­
niz. M arks, P a ris k o m ü n a rla rm ı göklere ç ık a rır ya, a m a şöyle der:
K eşke bir m ü z a k e re şansını elde etselerdi! H er şeyleri vardı, m ü z a ­
k erecileri yoktu. M ü z a k e re le r sav aştan d a h a anlamlı ve önem lidir.
Ç o k tarihi b ir fırsattır. S enin şa h sın d a hü k ü m e tle b u n u elde ettik. Siz
h ız la bu b ü y ü k şansı değerlendireceksiniz. Bu ilk a d ım ı ko şuya ç e ­
vireceksiniz. Bu tu tu m a burjuvaya uşaklık, sistemle uzlaşm a diyenler
şerefsizdir. K ıy m e tli bir iş yaptınız. T ekrar görü ştü ğ ü n ü zd e te şe k k ü r
etm eyi unutm ayın.
5Suriye: M e k tu b u ok u d u m . Değerli buldum . B un da n s o n r a K ü rt
Y ü k s e k Konseyi ya Su riy e D e m o k ra tik K onseyi y a d a D em o k ra tik
D ev rim K o n sey i olabilir. Sayı o tu z ya da k ı r k ’a çıkabilir. S ad ec e
K ü rtle r olm am alı. Süryaııiler, Araplar, Ermeniler, T ü rk m e n le r vb. al­
sınlar. C e n e v re ’ye g id ecek b ü tün kadroyu alırlar, Ö S O ile d em o kra tik
anayasayı tartışabilirler. E sa d ile d e görüşm eleri olur. H angisi kabul
e d iy o rsa o n u n la h are ket ederler. D em o k ra tik anayasa ilkelerinde a n ­
laşam ıyorlarsa o n la r ayrı b iz ayrı gideriz. C e n e v r e ’ye d e b u te m e ld e
gidilir. Silahlarını k o ru y u p ateşkese gidebilirler. A n a y a s a d a anlaşana
k a d a r silahlı güçler korunabilir. S e m e l k a ’nın denetimi geliştirilmeli,
A r a p K em eri y e r in e etra fın a b ir k ard e şlik k e m e r i o lu ş tu ru lm a lı.
A z z a z bölgesi belki de k ü ç ü k b ir konsey ile h a lledilm e li. A s lın d a
m odel H D P - H D K modelidir. B u b iz e aittir ve orad a d a kullanılabilir.
İlke s a d ec e K ü rt ilkesi değil, d a h a so n ra H ü k ü m e t de çıkarılabilir.
İkinci ilke, b ü tün toplu m un dem okratik kom ün esasına dönüşmesidir.
K om ün herkesi k apsam alı. S ovyetler'deki kolhozları falan kastetm i­
y o r u m bu kom ünden. Sırrı beyin önerisi üzerine adı k om ün b ile o l­
185
•vÂbduM ah Ö ea ia tt
mayabilir. A m a biz d e m o k ra tik k om ün diyoruz. Bu ne yapar, halkı
aç b ırakm az, sağlıksız bırakm az, e ğitim siz bırakm az.
6- İran: T ü rk iy e ile yapılana b enz er m üzakereler yapılabilir. İ d a m ­
la r k a b u l edilem ez. G erekirse gerilla te k ra r üslenir. Z a g r o s ’tan itiba­
ren ted birlerini alır. Savaş d e m iy o r u m am a tedb ir alınm alı, asla
m a c e ra c ı değil.
7- Irak: M u h te m e le n muhalifi er var. O hegem onyaya alet o lm a y a ­
cağız. D e m o k r a tik bir ittifak ce phesi geliştirilebilir. Aynı şey M aliki
ile veya M a lik i’ye karşı d a yapılabilir. G o ra n ’la, farklı kesim lerle bu
d e m o k ra tik c e p h e oluşturulabilir. H eyet b a n a bu üç bin beş yüz oyu
sordu. A dam lar haklılar, cevap verem edim . İki stratejik ö n le m geliş­
tirilebilir. Birisi bu söylediğim dem okratik cephedir; diğeri de Musul,
S ü leym a niye , K erk ü k h a ttın d a Rojava b en z eri bir yapının o lu ştu ru l­
masıdır. M e s u t üze rim iz e fazla gelmesin. M u a z z a m ü ze rim iz e g e le ­
bilirler. N e ç ir w a n ’a özel selam söyleyin. B ab asıy la anlaşm am ız var.
B u n a uysun. Savaşsız halletm eye çalışsınlar.
8- Genel Önderlik gücü: T am bir işkencedir. İsteyen gelsin, h em en
vereyim. M e se la sizler iyi bir k a d r o olabilirsiniz. A m a önderlik zor­
dur. K ü rt önderliği zordur. Keşke birisi b enim yerim e 24 saat ö n d er
olsa, b en de rah at bir u yku uyuyabilsem . A m a yapamazlar. Selahattin
onlar d a yapamazlar. T ü rk S olu n d a da önderlik sorunu vardır. M a h ir
a n c ak bir ay yapabildi.
Ş im d i ü ç ü n ü z le ilgili kısa bir d e ğ e r le n d ir m e y a p a ca ğ ım , Pervin’den başlıyayım. S enin bizzat yaşadığın çelişki şu: Soylu old uğunu
herkes biliyor. S av aş’tan so n ra m u a zz am bir K ü rt k ızı old u ğ u n u da
gösterdin. Fakat bu yetmiyor. Senin o şehitlere bağlılığın biraz da aşi­
ret g e le n e ğ in d e n geliyor. D oğrudur, am a dogmadır. S ü m e r ve M ıs ır­
lılarda da var b u bağlılık. A m a ne yapıyor? K ocasının y an ın a karısını
diri diri gömüyor. Bu bağlılık iyi de, sen b u n u n la g ü n ü m ü z ü k u rta ­
ram a zsın . N e y apacak sın? Ö z ü n e döneceksin. Ç ö z ü m n ed ir? Şu ted­
biri alabilirsin: İki ö lü m c ü l ilke. K ö lelik ya da özg ü rlü k . B u rad a n
d e v r im çık a rm a lısın . N efertiti ö rn e ğ in i onun için verdim . M a d a m
B ovary ve A n n a K arenina’yı okuyabilirsin. K e n d i çelişkilerinle orada
yüzleşirsin. K ürtler için tarihi bir önd erlik olabilir. B urjuva-liberal
k adın o la m az sın . D ev rim c i önderlik şansını zorlayacaksın. Beşinci
K ita p ve ben z eri olabilir, o k u y u n . C e s u r ol. Ö rgütün em irlerini bile
186
$ tm ak ^Afat/tau
dinlem eyebilirsin. D Ö K H ’e taşıyabilirsin.
İd risbey , ço k kıymetlisiniz. P olitik a b a ş ta bir hitabettir. Bu konu da
kendinizi d a h a akıcı hale getirmelisiniz. H itabetinizi h ız la n d ırm a lı­
sınız. B u r a d a b iraz eksik kalıyorsunuz. P e rv in gibi yapabilirsin.
(Pervin’e dönerek) Senin hitabetini b e ğ e niy orum . S iyaset tıp gibi
değildir, esnektir. K endini buna evirmelisin.
S ebahat da dilini politikleştirmeli. A rtık bir genel Başkandır. D ah a
kapsayıcı o lm a k zorundadır.
Sırrı bey, se n d en önce heyete bir soru soracağım . E m in im ki sende
de, heyette d e bu sorunun cevabı yoktur. Ö n c e h eye te so ru yorum .
H em en cevap v e rm e k zorunda değilsiniz. T ü r k m e n le rin M a g n a Charta ’sı nedir? Hiç kendinizi yormayın, ben söyleyeyim. Sultan S encer’in
T ürkm enler tarafından kafese alınmasıdır. Bu ne a n l a m a gelir? Yetki­
lerini de sınırlamaktır. (Sırrı’ya tekrar dönerek) M a g na C harta nedir?
S. S. Ö n d er: Aynı şeyi İngiliz derebeyleri ve sertlerin krala karşı
yapmalarıdır.
A . Ö c a la n : Evet, tam olarak budur. B u arayış deva m ediyor.
1 005 ’lerden bugüne kada r bu özgürlük arayışı d ev a m ediyor. B a b a
İs h a k ’lardan Ş e y h Bedrettin’lere T ürkm enler böyle b ir devrim ci halk­
tır. Asıl T ü rk , T ü rk m e n sizsiniz. E tn isite m ü h im d eğ il zaten. B u
Beyaz T ürk Y ahudi icadıdır. C I A bağlantılı E rm e n ile re değil E rm eni
h a lk ın a se la m la r ım ı iletin. Şim di d e rin devlet T ü r k m e n le r i D evlet
Bahçeli ve D eniz B a y k a l'ın d e ne tim ine vermiştir. O n la ra gerçekleri
siz anlatacaksınız. Beyaz Türk an layışına karşı d em o k ra t T ü rk anla­
yışını yerleştirin. Ç ü n k ü Beyaz T ü rk anlayışı faşizmdir. O y sa Türkm e n le rin d e m o k ra tik potansiyelleri var. U lus anlayışını B eyaz T ürk
anlayışına b ıraktığınız için iflas ettiniz. B u nları siz h er fırsatta açık ­
lam alı ve anlatm alısınız. S izin a ç ık la m a tarzınız ve k u rd u ğ u n u z m i­
m a ri önemlidir.
Şimdi siz d e n bir şey isteyeceğim. Ö zle m ve sevgi m e selesini dalıa
sonra sanat ve edebiyatla birlikte seninle uzun uzun k o n u şm a k isti­
y o ru m . A m a b e n im ve M a h i r ’in h atırına siz gerekirse sin e m a y ı bile
bırakıp bu m üc ad e ley i verebilir misiniz?
H eyet: S ırrı b ey d e A lla h vergisi bir m ü s b e t enerji v a r ki, hiç d u r­
mayan bir je n e r a tö r gibi. O n u n la aşam ayacağı b ir engel ve açam ayaca ğ ı bir kapı yoktur.
187
*=AbhuM aJt Ö ca İa n
A . Ö calan: Ne diyorsunuz Sırrı bey, bakın, benim ve M ahir’ in h a ­
tırına dedim .
S. S. Ö n d er: B aşk anım , siz in için yap a m ıy a ca ğ ım şey yoktur.
A. Ö calan : T eşekkür ederim . O halde b era ber bir fotoğraf ç e k ti­
relim. Yalnız bir şartım var. B a n a da getireceksiniz.
H ey et: Tam amdır,
A. Ö calan : Cemil İ r a n ’ın o y u n u n a gelir m i k onusunda rahatsızlık
var. İ r a n ’a ve B a rz a n i’ye dik k a t edilm eli.
( G ö r ü ş m e sürerken Sırrı beye bir kağıt uzattı) Bu, devletle dün
y a p tığ ım g ö rü şm enin gündem idir. B ir g ö z atın, h a t ta n o tla r alın, ne
k o n u ş tu ğ u m u bilm eniz iyi olur.
G ü n d e m -8 Kasım1- İki çizgi arasındaki savaşım . S ekiz yüzyıllık d ostlu k ve son iki
yüzyıllık vekalet savaşı çizgisinde m i ısrar edilecek?
2- Ö z a l’ın donanım sızlığıyla E rd o ğ a n ’ın aşırı ihtiyatlılığı aynı teh­
likeli so n u ç lara yol açabilir.
3- Aşırı denem ecilikten vazgeçilm eli.
4- S o r u n taleplerin niteliği v e niceliği ile ilgili olm ayıp, m üzakere
yöntem leri ve dürüst y ak laşım la ilgilidir.
5- Ö n ü m ü z d e k i b ah a ra kad a r ya g erç ek keskin bir müzakere, d e ­
m ok ratik çözüm , barışa yol açılır. B u o lm azsa çok karmaşık ve m e ç ­
hu lle rle y ü klü kapsamlı bir ç a tış m a ve savaşa yol alınır. İkisinin
arasındaki mar j tam am en tükenmiştir.
6- G ün d em leşe n çöz ü m vey a çatışm anın yerel, milli, bölgesel ve
küresel yönleri ta m am en iç içedir. İlk defa bu denli bir iç içelik söz
konusudur.
9 Kasım 2013
ntaâı _ J \}o tia tı
Siyaset sanatların sanatıdır
(Başkan heyeti ayakta karşıladı. M oralli, sağlıklı ve dinç g ö rü n ü ­
yordu. “S elahattin bey gelmedi mi?” diye sordu.)
P. B u ld an : Bize heyetin aynı şekilde gid eceği söylendi.
A. Ö calan: D ün b a n a S ela hattin ’in gelebileceği söylenmişti. Ç o k
önem li değil. Vaktimiz biraz sınırda. O n ede n le top lantıya geçelim.
P. B u ld an : B aşkanım , sağlığınız nasıl, iyi m isiniz?
A . Ö calan : S a ğ lığ ım iyidir. H er z a m a n k i gibi. Ü st so lu n u m y o l­
la rında ufak tefek so ru nlar var, A rasıra mide şişkinliği oluyor. A m a
önem li sorunlar değil. G enel olarak iyiyim. Tabi i bu g ü nle rde y o ğ u n ­
laşma çok oluyor. Y oğ unlaşm a olm a zsa önderlik yapam ayız.
(Sırrı S üreyya’ya dönerek) G e ç e n le rd e televizyo nda “ M illetvekil­
liğini b ır a k a b ilirim ” dem iştin , izledim . Bunlara gerek yok. O ra la r
b u rju v a yuvasıdır. Sen proletersin. Serde T ürkm enlik d e var üstelik.
D a h a dikkatli konuşm alısın. Belki sanatın için böyle konuşuyorsun.
A m a sanatların sanatı siyasettir. Sanatların anası siyasettir. B ir siya­
setçi gibi konuşm alısın. Yılmaz G ün ey iyi bir örnektir. Tepeden tır­
nağa hem sanatçı hem d e siyasidir. Y ılm az inanılmaz bir kişiliktir.
M a h ir ’ler d ö n em in d e inanılmaz bir pratiği vardı. Hem film çe k er hem
de m ü th iş bir m ü c ad e le sergilerdi.
S. S. Ö n der: B a şk an ım , benim o n u n la kastettiğim milletvekilli­
ğidir. Yazarlığım da, sa n atım da d ev rim cid ir ve öyle kalacaktır.
A . Ö calan : Olsun, yine d e siyasi bir s öylem dah a iyidir.
P. B u ld an : B aşkanım , size üç m ek tup gelmiş olması lazım.
A . Ö calan : (P e rv in ’in elinden aldı baktı.) Evet, m e k tu p la r geldi.
Ü çü n ü de o k u d u m . M e k tu b u n biri 07.11,2013 tarihli P K K G e n e l Sekretaryası’nın, ikinci m ektup 13.11.2013 tarihli Gaziler K u r u m u ’nun,
189
■*z4bduMa.k (D cahuı
ü çü nc üsü de 21 Kasım 201 3 tarihli A vrupa P arlam entosu K ürt K o n ­
feransı düzenleyicilerinin resmi çağrı ve m esaj metni.
A. Ö ca la n : G aziler K u r u m u ’na h e m e n mesaj yazacağım. P K K ’ye,
K C K ’ye, A vrupa’ya, K J B ’ye vb. H ep sin e on sekiz sayfalık m ektu p
yazdım . Size birkaç gün içerisinde verirler. Siz de gönderirsiniz. G a ­
zilere daha so n ra y azacağım .
A v ru p a P a rla m e n to s u ’ndan gelen m e saja da ce vap yazdım , am a
bilinçli olarak size vermemişler. Ç ö z ü m süreci yerin e ta h akkü m sü ­
re c i d edim . V erm eyeceklerini ta h m in ettim , bilinçli olarak v e rm e ­
mişler, am a size bir şekilde ulaştıracağım . G önderirsiniz.
P. B u ld an: Sizin K a n d il’e iletilm ek üzere yazm ış o ld u ğ u n u z m ek­
tup bize ulaşm adı.
A . Ö calan: Evet, m e k tu p la r bende. Onları size verecekler. Evet,
ak tarım la rın ız varsa onları alalım.
P . B u ld an : H ü k ü m e t ve K C K yetkilileriyle b a z ı g ö rü şm e le r y a p ­
tık. O g ö rüşm eleri aktarm aya çalışayım. S onra d a ark adaşlar kendi
izlenim lerini aktarırlar.
A. Ö calan : Uygundur.
P. B u ld a n : H akan F i d a n ’la görüştük. Sizinle y aptığım ız toplantı­
dan bir gün so n ra onun talebi üzerine bir g örüşm e oldu. G enel olarak
süreci değerlendirdik. Kandil ve Salih M ü slim ’den bazı rahatsızlıklar
o ld u ğ u n u ifade etti. K a n d il’in kullandığı dil ve üslubun ve Salih M ü s­
l i m ’in T ü rk iy e ale y h in e yaptığı a ç ık la m a ların zorlayıcı o ld u ğ u n u
ifade etti.
A. Ö calan : C u m a meselesi m i?
P. B u ld an : Evet, K a n d il’de d e arkadaşlarla b u k o n u y u görüştük.
S. S. Ö nder: S ad ec e Ö nderliğin kuracağı c ü m lelerin Kandil ta ra­
fından k u ru lm a y a başlandığını, b u n u n d a devlet için d e m uh a tap lık
m eselesini tartışmaya yol açtığını ifade etti sayın Fidan.
A . Ö calan : Evet, değerlendiririz. H a k a n Bey bu işleri u staca bilir.
Cem il b az ı şeylere dikkat etsin. “ M üzakere başlar, b iter” cüm lelerini
b en söyleyebilirim. D u r a n d a , C em il d e b u n la rı k u llan m am alıdır. Siz
d e o n la r l a tartışın. K endi sınırları d ah ilin d e y o r u m l a r yapsınlar.
B e n im k u llanacağım cü m le le ri kullanmasınlar.
P. B u ld an : Hakan F idan her gö rü şm ed e n so n ra bir araya g e lm e ­
m izin yararlı olduğun u düşünüyor.
190
A. Ö calan: Evet, rutinleşm esi önem li. Ben de ö n e m siy o ru m . M ü ­
zakere süreci gelişecekse olabilir.
P. B u ld an : K a n d il’e gittik. K C K B a şkanlık Konseyi ile toplantı
yaptık.
A. Ö calan : Nasıllardı? K im vardı? O nları nasıl b u ld u n u z ? M e k ­
tuplarını ok udum .
P. B u ld an : C em il Bayık, Ali Haydar, S ozdar Avesta, E lif Pazarcık,
Rewar, Helm et, Zaxo arkadaşlarla görüştük. G ö rü ş m e d e Sırrı v e İdris
beyler de vardı. A rkadaşların K an d il’deki aktarımları k ısa c a şöyle:
Nevvroz Bildirisinin arkasındayız. Acilen adım atılmalı diyorlar. Sizin
ko şullarınız ın d e ğ i ş m e s i gerektiğini söylüyorlar. “ Baş m ü z a k e re c i
o la ra k size yak laşılm ak . M ü z a k e re y e g eçilm eli. M ü z ak e re eşit k o ­
şullarda olmalı. A dım atm a m a k tehlikeli bir girişim dir. O lu m lu a d ım ­
ları d estek leriz. Kimseyi tehdit etm iy o ru z. Olan d u r u m la rı ortaya
koyuyoruz. Bize güven verilmiyor, adım atılmıyor. Söylenenlerle p r a ­
tik birbirini tutm uyor. T ürkiye hala m ü z ak e re y e g e ç m e d i” dediler.
A rk a d a şla r d a izlenim lerini anlatırlar.
A. Ö calan : A ltısı d ışında k im le ri gördünüz?
P. B u ld a n : K ad ın larla ayrıca iki saatlik bir toplantı yaptık. T o p ­
lantıya y ukarıda saydığım arkadaşların dışında K ongra Gel Eşbaşkanı
H a c e r . ..
A . Ö calan : H acer o ra d a m i hala?
P. Buldan: Hazırlık yapıyordu. R ojava’ya gidecek. A y rıc a g ö r ü ş ­
tüğü m kadınlar Ruken G arza n , R o z a P a z a r c ık ...
A. Ö calan : Roza P azarcık han gisiy d i? Eski miydi?
P. B u ld an : Evet, eski.
A. Ö calan : M e r a k ettim, eskilerden bir R o z a vardı, o m u y d u ?
P. B u ld an : Dilan M alatya, K o ç e r i n . ..
A . Ö calan: K oçerin k im ?
P . B u ld an : M a rd in li. 1 9 9 5 - 9 6 ’d a Ö n d erlik S a h a s ı’n d a kalm ış.
T ü m kad ınlar s e la m saygı ve sevgilerini ilettiler. S üre ce k atılm a , rol
ve misyon üstlen m e k o n u su n d a b ir sıkıntı olm adığını söylediler. A y­
rıca şahsım da yaptığınız kadın değerlendirm eleri üzerinden derinlikli
bir ta rtışm a yürüttük. T ü m k a d ın la r bu d eğ e rlendirm e leri esas a ld ık ­
larını ifade ettiler. Nefertiti, P u d u h e p a ve kadın liderlik tan ım la rın ız
ü z e rin d e n derinlikli bir ta rtış m a yürüttük.
191
■ ^AbiuM uh Ö ca la n
A . Ö calan : Ha, evet. K eşk e bir kaset olsaydı d a h a uzun konuşaydım, d e ğ e rle n d irm e yapsaydım . T oplantının so n u n d a size ilişkin bir
d e ğ e r le n d ir m e d a h a yapacağım .
P. B u ld an : İdris bey le birlikte A dalet Bakanı ile g e lm ed e n ön ce
bir g ö r ü ş m e yaptık. Sizin vasi m eselenizi çözdük. M a z lu m Dinç o la ­
cak.
A. Ö calan: Ha, tam am , uygundur.
P. B u ld an : A dalet B a k an ı ile hasta tutuklulara ilişkin görüştük.
B ir de D ilek gelecek.
A . Ö calan : Hangi D ilek?
P . B u ld a n : F atm a a b la n ın kızı.
A . Ö calan : Ha, lam am , ö n e m li değil. N asıl d eğerlendirebiliriz?
N e g örev alabilir?
P. B u ld an : B elediyeye bağlı bir k a d ın day a n ışm a m e rk e zin d e ç a ­
lışıyor. A yrıca üniversite okuyor.
A . Ö calan : T am am , gelince onunla konuşuruz.
P. B u ld an : Cemil Ç iç e k ile a n a y a s a çalışm aları ile ilgili bir g ö ­
r ü şm e yaptım. Kendisi bu ekip ve bu y ö nte m in d oğru o lm adığını ve
şikayetçi olduğunu söyledi. E k ip ve yöntem değişirse tekrar bu k o ­
m isyona Başkanlık yapacağını söyledi.
A. Ö calan: D o ğ ru söylüyor. Ekip de, y ö n te m d e değişm eli. Bu
ekip v e bu yöntem le olmaz. B irazdan anayasa ile ilgili d eğe rlen dirm e
yapacağım . G ü n d e m i m d e o da var.
P. B u ld an : Roboskili aileler y ıld ö n ü m ü vesilesi ile bir mesaj isti­
yor.
A . Ö c a la n : Tam am, toplantının so nun da konuşuruz.
P. B u ld an : G ençliğin kongresi yapıldı. Sırrı bey katıldı. O aklarım
yaparken anlatır. S elm a Irmak ve Sara A k t a ş ’a özel selam larınızı g ö ­
türdüm . Sara A ktaş bir rom an yazıyor ve bitmek üzere. B u n d a n son­
raki ç a lış m a sın ı sizin tav siyeniz ü z e rin e K ü rtç e r o m a n ü ze rin e
y ap acak. Bir de şiir kitabı var, size gönderm iş, o k u m u ş olmalısınız.
Erol D o r a ’nın size özel se lam ı var. G ön d erm iş o ld u ğ u n u z selam ınıza
özel te şek k ü r ediyor. A su ri-S üryaniler sizi saygıyla selam lıyor.
A . Ö calan : O nlara özel selam larım ı söyleyin, onlara özel önem
v e r m e n iz gerekiyor.
P. B u ld an : S ü ley m a n iy e’d e M a m o s te P e n c e w in i’yi gördük, İdris
192
beyle uğradık, çayını içtik. Size özel selam söyledi, b ağlılığını ifade
etti.
A. Ö calan: H asta olduğunu du y m u ştu m .
P. B u ld an: Evet, am eliy at olm uş, a m a şu anda sağlığı iyi.
A . Ö calan: Evet, h er g ittiğinizde uğrayın, değerli bir kişidir. Irak
te m silcim yapa ca ktım am a sağlığı elverm ez.
P. B u ld an : B e n im aktarac ak la rım bu kadar. Yalnız idareye teslim
ettiklerim var, T B M M ’d ek i Barış ve Ç özü m K o m is y o n u ’nun rap or­
larını bıraktım. A KP v e B D P ’nin hazırladığı iki ayrı rapor var.
A. Ö calan: T am am , bakarım.
P. B u ld an : Bir de size Nefertiti ile ilgili S o n su z lu ğ u n K ızı adlı
bir ro m an getirdim .
A. Ö calan : Ha, evet. O k u ru m , iyi yapm ışsınız. B unların yanı sıra
Sırrı beyin dediği M a d a m Q ü r i’nin Hayatı da olabilir. Ve y in e Sırrı
b e y in söylediği R o s a L üksem b urg. B un u n yanında D e r s im ’in Kayıp
K ız la rı’nı d a okuyabilirsin.
P . B u ld an: B aşkanım , yalnız N e f e r titi’nin sonu hiç iyi değil. Ö l­
dürülüyor.
A. Ö calan : Kadın adına yapılan tek anıt mezarı o n a ait. T apınağı
var.
P. B u ld an: B erlin’d e bir m ü z e d e büstü var.
A. Ö calan : Evet, yolunuz d üşe rse gidin görün.
Sayın Süreyya, buyurun.
S. S. Ö n der: S ayın B a şk an ım , ö nce lik le gençlik k ongresi h ak ­
k ın d a b ilg ilen d irm e k isterim. Ç ok co şkulu ve o ld u k ç a geniş bir k a ­
tılım la g erçekleşti. S izin v u rg u la d ığ ın ız tema ‘e ğ itim ’di. B e n o
k o n u n u n o d a ğ ın d a olduğu bir mesaj k alem e aldım. G ö r m e şansınız
oldu mu?
A . Ö calan: Hayır, h e n ü z tam m etn i görm edim , a m a senin yazdığın
h e r şeye katılıyorum . Sen ben d e n d a h a büyük devrim cisin.
S. S . Ö n der: E sta ğ fu ru lla h B a şk an ım . Ben sizin b u lu n d u ğ u n u z
n oktanın ço k gerisindeyim .
A. Ö calan: H ayır, öylesin. C e su rsu n . İyi bir b ab a n ın o ğ lu su n .
K en d in i ç o k iyi yetiştirmişsin. Evet, g en ç liğ i n asıl g ördün?
S. S. Ö n d er: B eni e n ç o k etkileyen ‘b ay ra k ’ üzerinden geliştirilen
harekete karşı seri ve d o ğ r u bir tu tu m alm alan y d ı. Sizinle ilgili güzel
193
xz4bduM aJı (D ca& ıtı
bir s u n u m hazırlam ışlardı. U luslararası devrim ci gençlik temsiliyeti
de gayet genişti. Y N K gençliği d e gelm işti ve a k ş a m ın a b e n im le bir
g ö r ü ş m e yaptılar. Size se lam ve saygılarını bildirdiler.
A . Ö calan: O b a y r a k m eselesi provokatörlerin işi mi, y ok sa p r o ­
v o k a s y o n m u y d u ? A raştırdılar m ı? K im in yaptığ ı belli mi?
S. S. Ö n d e r: T a m olarak b ilm iy orum , am a bana kalırsa acemiliğin
ağ ır bastığı b ir iş olabilir.
A . Ö calan : Dikkatli olsunlar. H e r hareketinizin a r k a s ın a bir pro­
vokatör takabilirler.
S. S. Ö n d er: Barzani b u kez K a n d il 'e g id iş im d e bir hayli sıkıntı
yaşattı. H az ırlan m ış ve ö rg ütle nm iş bir ayar ç e k m e hareketiydi.
A. Ö c a l a n : O nların usülüdür. Ayar verm eye çalışırlar. S eçim leri
ayrıca bir başlıkta konuşacağız. A m a b u n u n la ilgili k o n u ştu n u z m u?
S. S. Ö n der: C H P bir d irsek tem ası kurm aya çalışıyorm uş.
A . Ö calan: Evet, evet. İlkesel v e ş e ff a f o la ra k y aklaşm alısınız .
Belli yerlerde işbirliği olabilir. İlkesel o lm a lı. A K P ile de g ö rü şm e ­
lisin. Tabii ki b u şa rtlar iç erisin d e olm alı. Seni iz ledim . M eseleyi
g ü z e l koyuyorsun. F a k a t sanatçı yanın siyasetçi yanının ö n ü n e g eç­
m em eli. S enin proleter halkı temsil ettiğin ç o k açık.
S. S. Ö n d er: Barzani ve Rojava k o n u su n d a izniniz o lu rsa bir de­
ğ erle n d irm e yapm ak isterim. H ü k ü m e tin B arzani h a k k ın d a ıskaladığı
bir şey var. 16 milyar D o larlık bir girdiyle cari açığı k a p a tm a k ve s e ­
ç im le r ö ncesinde e k o n o m ik bir b a s k ıd a n kurtu lm a k istiyorlar. K ısa
d üşünüyorlar. B u n u yaparken “B uradaki bir iki hırsızını doyururuz,
e k o n o m ik çıkar sağlarız. R o jav a k o n u s u n d a K ü rt k a m u o y u n u n kafa­
sını karıştırırız. O lası bir y ö n elm em iz d u r u m u n d a m e ş ru b ir zem in
sağlarız. B a k ın , B a rz a n i de b u n la ra çete diyor d eriz” diye hesaplı­
yorlar. D üşünceleri bunlar. Yanılgıları ise B a rz a n i'n in bir devlet ref­
le k sin d e n ç o k b ir aile refleksiyle hareket ettiğini g örm em ele ri. İran
M aliki üzerinden B a rzani’ye “H av uz sistem ini koruyalım . S en de Tal a b a n i ’d en b o ş a la c a k y e r e g eç ersin ” tezini işliyor. Bu, B a r z a n i’nin
g ö z le rin i k am aştıra ca k v e h ü k ü m e t Rojava h a lk ıy la birlikte Kuzey
K ü rtlerin in d e düşm anlığını kazanm ış olacak. D av u to ğ lu b u durum u
ç ö z m e k te n aciz. Etkili bir retorik le kendi kafasını da, hükü m etin k a ­
ta s ım d a karıştırıyor.
Y etkili: Barzani v e M a lik i tahlilinizi yeniden d u y m a k isterim.
194
^ m ta â i ^ y lfa tia u
S. S. Ö nder: H a k a n beyle g ö r ü şm e m iz d e aktarırım. Şimdi vakti
verimli kullanalım .
A. Ö calan: Evet, aktarm alısınız. B u B a rz a n i m eselesini ko n u şa­
cağız.
S. S. Ö n d er: B a şk a n ım , b ir husus d a h a var. B e n h ey e te dahil o l­
d u ğ u m g ü n d e n b u yan a yabancı elçiliklerin tü m g ö rü şm e taleplerini
geri çeviriyorum. Yabancı gazetecilerle görüşüyorum , a m a elçiliklerle
g örüşm üyorum . İsrail b u zırhı deldi. Yunanlı bir gazeteci gibi geldi,
fakat a d a m ın ismini araştırınca bir İsrail enerji şirketinde d an ışm a n lık
yaptığını gördüm . B ilg in iz olm a sı gerektiğini d ü şündüm .
Y etkili: İsmini alabildiniz mi?
S . S. Ö nder: A ldım , H ak a n B eyi bilgilendiririm . S on olarak M a n d e la 'm n ölü m ü ü ze rin e The G u a r d ia n gazetesinde ikinizi karşılaştıran
bir makale yayınlandı. ‘Tapınılan ve çekinilen’ olarak sizi ta rif ediyor.
M a n d e la için 'sevilen' ta nım ını yapıyor.
A . Ö calan : Sen bir cevabi b ir m a k a le yaz. O lursa aynı gazetede,
olm a zsa A vrupa'da yayınlatmaya çalış. B enim ağ z ım d a n yaz. Sen g e ­
reğini en iy i bir şekilde yaparsın. Şunlara d ikk a t et: M a n d e la ben im
için özel bir k om ite kurdu. B e n de b u n u bildiğim için A frik a 'y a onun
y anın a g itm e k istedim . G ö r m e k istediğim birinci kişiydi. Ö r n e k a l­
d ığ ım bir liderdi. O n u n yolu n d a biz buradayız. İkinci o la ra k ben im
a d ı m a taziye m esajı yazın v e b e n im a d ı m a bir ç e le n k gönderin.
K C K ’d e n bir heyet b iz z a t gitsin. M e sajım v e ç e le n g im g ö r ü n ü r k ı­
lınsın. M a n d e la b iz e b a ğlıydı, biz d e M a n d e la ’ya g ö n ü ld e n bağlıyız.
M a n d e la A frik a 'n ın halkları aydınlatan parlayan bir yıldızıydı. Bizler
d e o parlayan yıldızın O rta d o ğ u halkları üze rin d e p arlam asın ı sağla­
yacağız.
I. Baluken: A rkadaşlar gerekli aktarım ları yaptılar, b e n d e ta m a m ­
la m a y a çalışayım.
A . Ö calan: B uyrun.
İ. B aluk en : K a n d il'd e yaptığım ız toplantıda arkadaşlar G üney se­
ç im le rin i değerlendirdiler. Bir ö n c e k i gö rü şm ed e siz de değ e rlen d ir­
m iştiniz. O n ed e n le b u h u s u s u n d o ğ r u b ilin m e s i önem lidir.
P Ç D K ' n i n s e ç im le rd e ald ığ ı oy o r a n ı g e r ç e ğ i y a n s ıtm a m ak tad ır.
Ç ü n k ü G ü n e y ’d e k i se çim lere Ö n derliğin etkisini k ır m a k am ac ıy la
m ü d a h a le edildi. Ö n ce seçim e g irm esine izin vermeyeceklerdi. S o n ra
195
bduM ak â c a ia tt
bunu p arlam entoya g irm e sin i e n g e lle m e taktiğine çevirdiler. S e ç im ­
le r l e ilgili b ir ç o k ş a ib e li d u r u m la r var. B a r z a n i - A K P işbirliği ile
P Ç D K M e c lis e g irm edi. A rk a d a şla r yüzbine yakın bir oy alındığını
t a h m in ediyorlar. G üney se çim lerin de K D P başarılı olm adı. G oran
ve İsla m i H areket kazandı. Ö ze llik le G o ra n H areketi b irç o k yerde
Ö n d erliğ in posterleri ile çalıştı.
A . Ö calan: Evet, b en d e ta h m in etm iştim .
İ. B aluken: Ö nd erliğe gönderilen m ektupların b ü y ü k bir sorun o l­
d u ğ u n u ifade ediyorlar. B u k o n u d a sıkıntıların g id e rilm es i lazım .
A d ım a tm a z la rsa k end i gelecekleri tehlikeye girer.
A. Ö calan : Evet.
İ. B alu k en : B iz K an d il'd e y k e n K D P - A K P b u luşm ası B a r z a n i ’ninin A m e d ziyareti g ü ndem deyd i.
A . Ö calan : N e diyorlar bu konu d a?
İ. B a lu k en : Ö zellikle Til K o ç e r kapısı ve T ıl X e l e f alın d ık ta n
so n ra O r t a d o ğ u 'd a dengeler değişti. P K K çizgisi h a k im o lm a y a b a ş ­
ladı. K andil tıpkı Filistin gibi h alk lar için siyasi m e rk e z haline geldi.
A . Ö calan : E vet, önem lidir.
İ. B alu k en : K D P ve A K P bu gelişm elerden r a h a tsız oldular. K D P
to p la n tıla r ın d a P K K ’y e karşı m ü cad ele, Ö calan ç iz g is in i etkisiz
k ılm a , P Y D v e R ojava D e v rim ini b o ğ m a k o n u la n tartışılm ış. A rk a ­
d a ş la r B a r z a n i’nin ziyaretini ö zellikle bu açıdan değerlendiriyorlar.
R ojava 'y a y ö n elik A K P - K D P ittifakını yeni bir h a m le o la ra k görü­
yorlar. B u g ü n e kadar her şeyi denediler. Çetelere destek, sınır k ap ı­
larını k a p a tm a , sınıra duvar, a m b a r g o .. . B u n la r ın h iç b iri işe
y aram adı. Son bir ça re olarak askeri m ü da hale ihtim alini d e içerecek
şekilde ham le y a p m a k istiyorlar.
A. Ö calan: D oğrudur. A rk a la rın d a başka g ü ç le r var.
İ. B aluk en : A r k a d a ş la r d a öyle düşünüyor. N A T O bağlantıları var­
dır. Z iy a re tte n ö n ce peşm ergeden s o ru m lu bakan N A T O k o m utan ları
ile g ö rü şm e yapmış. A K P d e K ürtleri çatıştırm ak istiyor. K ürtler arası
itila f çık arm ay a çalışıyor. B u g irişim ler çok tehlikelidir.
A. Ö calan : D oğrudur.
İ. B aluk en : B arzani g elm eden ö n ce Rojava D evrim i üzerine zehir
z e m b e r e k bir a ç ık la m a yaptı.
A. Ö calan: Evet, o k u d u m . E sad 'ın P Y D ’ye teslim ettiğini söylüyor.
196
'û tm a h . ^ A fc tia u
İ. B aluken: Evet, ayrıca A m e d ’deki b u lu şm a d a d ö rt m a d d e lik bir
a n tla ş m a yaptıkları söyleniyor.
A . Ö calan: Evet, basına d a yansıdı.
İ. B alu k en : Evet, R ojav a 'da P Y D ’y e karşı o r ta k m ü c a d e le ede­
ceklerini ifade ediyorlar.
A, Ö calan: B u şekilde sonuç alamazlar.
İ. B aluk en : B e şir Atalay ile g ö rü şm e k istedik, g ö rüşem e dik . İlk
iki gü n F ilipinler'deki afet için y urtdışındaydı. A m a so n ra d a bize
dön üş yapm adı. Siz B eşir beyle g ö rü şm em izin ö nem li o ld u ğ u n u söy­
lemiştiniz. S adullah Ergin ile görüştük. Pervin hanım g e n e l a k ta rım ­
ları yaptı. E k o la ra k şun ları söyleyebilirim : C e z a e v le r in d e
K ürdistan'dan yoğun sürgünler var. Ç ıp lak a r a m a dayatm aları, hava­
la n d ırm a alanla rına k a m e ra la r konması konularını paylaştık. Bu sı­
kıntıların giderilm esi önemlidir. Bizi ta tm in eden ce vap lar alam adık .
Ş im d i S adullah bey de bırakıyor. B elediye B a şk an ı olacak. Y erine
ism i geçenlerle bu problem leri çö z ec eğim izi pek d ü şü n m ü y o ru z.
A . Ö calan: Y erine kim i koyacakları ken d i b ile c e k le ri iştir. B izi
p e k ilgilendirm ez. O n lar b iz e m uhtaçtır. B iz onlara değil.
İ. B aluk en : Ç ö z ü m K om isyonu raporlarını size getirdik. B D P ola­
r a k bizim su n d u ğ u m u z r a p o r d a T oplum sal M ü z a k e re ve Baınş K o ­
m isy o n u , H ak ika tle ri A ra ş tır m a ve Y ü z le ş m e K o m is y o n u
k u ru lm a sın ı önerdik. K o m isy o n r a p o ru A K P r a p o ru n u n ö te sin e g e ­
çem edi.
A . Ö calan: Evet, inceleyeceğim .
İ. Baluken: S on bik a ç g ü n d e A naya sa M a h k em e si M u s ta f a Balbay h a k k ı n d a bir k ara r verd i. B iz im tu tu k lu m illetvekillerim iz için
verilen k a ra r em sal olabilir.
A. Ö calan : Doğrudur.
İ. B aluk en : Son h afta nın en ö n e m li g ündem i C e m a a t- A K P çatış­
masıdır. T artışm a d e rs a n e ü z e rin d en yürütülüyor.
A . Ö calan : B u k o n u la rı değerlendireceğim .
İ. B alu k en : D e n g e K urdistan R ady osu çalışanlarının size selam ı
vardı.
A . Ö ca la n : B e n im selam larım ı söyleyin...
A ktarım larınız bittiyse ben temel konulara geçeyim. Son b eş yıllık
diya log p ra tiğ im iz m ü z arek e y e ev rilm ey e dayanm ıştır. E ğ e r m ü z a ­
197
*7-JlbTia iê itlt fy c a ta ıı
kereye eviremezsek, anlamlı m ü z a k e re y e g eçm ezsek, A K P eğ e r b u ­
n unla oyalarsa karmaşık, kaotik, her tarafa giden ve yayılan bir ç a ­
tışm a o rtam ı doğar. K a n d i l ’in b ile b elirleye m eye ce ği bir ç a tış m a
çıkar. T ıpkı Y üksek o v a’daki gibi ayak la n m alar olur ki, Y üksekova
k ü ç ü k bir yerdir. B ü tü n şehirlere yayılan çok b ü y ü k ayak la n m alar
olur. G erilla ham leleri, ekono m ik hedeflere yönelme, suikastlar d e v ­
rey e girer. E k o n o m i diye bir şey kalm az . Bu d efa halkın b ü y ü k bir
kısm ı d a kaçm az, gerillaya katılır. İkinci bir S u r iy e ’nin eli k ula ğın ­
dadır, Ü stelik b iz d e d a ğ old u ğ u için d a ğ ile birleşik olur. Bu uyarıyı
son defa yapıyorum . İkinci bir Suriye k açın ılm az olur. Ö calan artık
bunu dizginleyemez. Bunu önleyem em , ö n le m em de. A ralık ayı sonu
son k u lla n ım tarihidir. Y a birlikte b u n u geliştireceğiz ya d a d ö r t k o l­
dan ça tışm a başlar. Ya anlamlı m ü z a k e re ya da k arm a şık kaotik ç a ­
tışma. A K P ve H a k a n F id a n ’a bunu anlatın. Sizin göreviniz bunu iyi
anlatm ak. A K P b u nu b lö f sanıyor. Çıkıp televizyonlarda “Ö calan m ü ­
daha le e d e r” diyorlar. A rtık etm eyeceğim . C ellat k apıda du rsa celladı
tercih ed e rim . H er şeyi benim boy n u m a atmasınlar. Paralel devlete
karşı o rta k bir zem in d e buluşm alıyız.
B ir m ektup yazdım. Bu m ektupta iki eleştiri, bir özeleştiri yaptım.
Bu eleştirilerin bir kısmı A K P ’ye, bir kısmı K C K ’yedir. Biri barışla,
diğeri savaşla oynuyor. İkisini de şiddetle eleştiriyorum . Birinin sa­
vaşı, birinin de barışı kaotik k arm a şık çatışmaya gider. A K P de, KCK
d e her şeyi ben d e n b e k le m e tu tu m u n d a n vazgeçmelidir. Paralel dev­
let, otonom g üçler sa n d ığ ım ızd an daha etkilidir. Paralel devlet son
iki y ü zyılda K ürt-Türk ilişkisini bir çatışmaya d ö n ü ş tü r m e k için ha­
reket etmiştir. Son otuz yılda da etkindir ve en b ü y ü k ham leyi de b u ­
g ü n le r d e yapıyorlar. C e m a a tin d e r s a n e m e selesi var. D e rsa n e
se m boldü r. Bunun altında gizli bir iktidar h es ap la şm a sı vardır. Ve
derin bir çatışma. N A TO ve B a rz a n i’yle de ilişkilidir. B a rz an i d e b u n ­
ların a d a m ıd ır. S ı r f b a n a k arşı k u lla n ılm a sın ın s o n u c u felakettir.
B u n u n devletin çıkarları ile de alakası yoktur. Seçim hesapları ve dev­
leti istism ar ed e rek bunu yapıyorlar. Devlet d a h a rasyonel, normatif,
stratejik, uzun vadeli düşünür. K ürtler de bu devlete bağlıdır. Bu bir
İslam devletidir, Ü m m e t anlayışı üzerinden bu bağlılık olm uştu. A m a
so n ra devlet dini de bulamaç y aparak Kürtleri bu görüşten k oparm ış­
tır. İktidar farklı, devlet farklı bir kavramdır, Şu an d a uygulanan devlet
198
faşist devlettir. D a h a d o ğ ru su iktidar derse k d a h a iyi olur. B iz de bu
devlet anlayışını reddetmiyoruz. M İT ile g ö rüşm em izin sebebi budur.
Bu d urum faşist partiler, iktidarlar için aynı değildir.
Bizim devlet anlayışında yaptığım ız yenilik var. M a rk s ’ın d ü ş ü n ­
cesi hiç k im se tarafından derinleştirilm ediği için, Rusya ile Ç in ’deki
reel sosyalizm pratiğ i k a p ita liz m d e n çok d a h a vahim bir yanlışa g it­
miştir. Örtülü bu rju v a diktatörlüğü diyebiliriz. B u r ju v a diktatörlüğü
yerine p ro letarya d ik ta tö rlü ğ ü n ü ko y m a k ç ö z ü m değildir. S o s y a ­
lizmde devleti demokr asiye duyarlı hale g e tirm ek bizim işim iz o lm a ­
lıdır. B e n im M a rk sist d üşün cem budur. M a r k s ’ın y oru m u
komünaldir. P ro le te r diktatörlük değildir. D em o k ra tik m o d e rn ite ve
benzeri ç ö z ü m le m e le rim iz M a r k s i z m ’in yeni yorumudur.
(Sırrı Süreyya Ö n d e r’e dönerek) Bunu H D P ’ye anlatın. Bu, solu y e ­
niletir. D iyalektik m ateryalizm i T ü rk m e n tarih selliğine uygulayın.
T ü rk m en tarihini aydınlatın. M a tery alizm esas tarih alanında sonuç
alacaktır. Asıl tarih size kazandırır. Tarih şimdidir. G eleceği k urm ak
istiyorsan şim diyi kuracaksın. B a n a göre bin yıl ö n c e A d ıyam an’da
Baba İshak ne ise sen de osun. Tıpkı reankarnasyon gibi, O ne yaptıysa
sen de onu yapacaksın. Ç ü n k ü b a b a n da böyle bir insandı, mertti.
Yaşam d a budur.Yaşamı her an özgürleştirebilirsiniz. B u n u Pervin ar­
kadaşa da söyleyeceğim. B u o n u n için degeçerlidir, Yaşamı her an ye­
niden selamlayabilirsiniz. Ben öyle yapıyorum, Bunu T ürkm enlere de
anlatın. İşte bunlar bütün dağı taşı satıyorlar. A ntalya’yı bile ne hale
getirdiler. H E S ’ ler ve benzeri şeylerle yaşadıkları doğayı tahrip ediyor­
lar. H alka ait yerleri bu zengin takım ına veriyorlar. Devlet Bahçeli de,
D eniz Baykal da b u n d a n ko m isyo n alıyorlar, Şimdi bunlar Öcalan bil­
m e m nedir, teröristtir diyorlar. Beni kızdırmasınlar. H epsin in ipliğini
pazara çıkarabilirim. Siz de b u n la n T ürk m enlere iyi anlatın.
S. S. Ö n d er: Sayın B a şk an ım , D eniz Baykal b u g ü n le rd e b en i sık
s ık arıyor. S a rıg ü l’le yaşadıkları ç e k işm ed en dolayı a k lın c a bana gaz
veriyor. H alk ın S a r ıg ü l’den nefret ettiğini ve kendisine gelerek “Biz
Sırrı beye o y u m u z u v ereceğ iz” dediklerini anlatıyor.
A. Ö calan: D a h a önce de söylemiştim. Bu Sarıgül A m e rik a n ve
İsrail’in adamıdır. ‘R a b b im ’ ve ‘A tatü rk ’ bir Yahudi şifresidir. Rab,
biliyorsun, simge bir k elim e d ir.Y ah u d i m is tis iz m in d e ‘e f e n d i’ de­
mektir. A tatürk de Yahudiler tarafından efendi kabul edilm iş, tanrı-
199
■*=Ab2uMah Ö caûan
sallaştırılmıştır. O bu söylemi ile bir yerlere mesaj veriyor. Sen bunu
iyi aç ık ettin.
S. S. Ö n d e r : B a şk am m , galib a b e n bun u iyi an latam adım . Ç ü n k ü
D u ra n arkadaş tarafından eleştirildim . D ine karşı bir d u y arsız lık ya
da ö tek ileştirm ek gibi anlaşılmış. Sanırım benim eksiğim .
A. Ö c a l a n : (Sırrıya dönerek) A şk k o n u s u n d a da kendini bu k ad a r
yalnızlaştırm a. Senin ‘ev malı d e ğ i lim ’ analizin benim de analizimdir. A m a a ş k a da açık olmalısın. Ö zgürleştirm esi şartıyla. Bu nu a ra ­
m a lısın.
A ile ve evliliğe kati d irenc in
doğru
değildir.
D em o k ra tik le ştirerek bunu aşabilirsin,
T ekrar esas k o n u m u z a dönelim .Tarih üzerine H D P o la ra k yoğ un­
la şm a k sın ız . S oldan bir sürü eleştiri geliyor. (Onları kastederek)
S ala k mısınız? Tarih sosyolojiktir. Tarih hem sosyalleştirilm eli, hem
de siyasileştirilmelidir. Tarih sosyolojileştirilmeli, sosyoloji de tarihselleştirilm elidir. T arih ve analitik yöntem birlikte kullanılm alıdır.
A n alitik y ö n te m tek başın a iflas etmiştir. H D P b una y o ğ u n la şırsa
m u tla k a başarır. Tarihsiz bir sol olam az.
D e m o k r a tik İslam K onferansına geçelim. A ltan Tan H ac c a c İslâ­
m î’ nı aşmalıdır, Haccac onbin Kürt erkeğini öldürüp kadınlarını almıştı.
Saddam d a öyle yapmıştı. H ac ca c’ın yaptığı K ürd istan ’ı Sünnileştiren
ilk adımdır. Altan hangi İ s la m ’ı savunuyor? A lta n ’a sorm ak lazım: Bu
İslam ’ın neresindesin? Şia’daki iktidarlaşürma Sünnilerdeki iktidarlaştırm adan da tehlikelidir. İran’daki iktidar Sünnilerinkinden daha az teh­
likeli değil. Barzani de P Y D ’ye bu yüzden saldırıyor. K emal Bülbül ve
Eliaçık bunu daha iyi anladılar. A lta n ’a söyleyin: Biz İslam ’a saygılıyız.
A lta n ’ın HDP eleştirisine de çok üzüldüm. “H D P marjinal sola teslim
oldu” diyor. H D P marjinal sol değildir. B enim İ s la m ’ım A ltan’ın İs­
la m ’ından daha güçlüdür. İslam s a d ec e alnını yere koyarak yapılan bir
şey değildir. Tonlarca geleneği vardır. Demokratik bir mücadele alanıdır.
Komünist bir yanı d a vardır. İşte konferans bu açıdan önemlidir. Bunlar
konferansta tartışılmalıdır. A ltan d a katkı sunacaksa gitsin. Konferansta
Diyanet, İran Şiası, Hizbullah, El N usra teşhir edilmelidir. Konferans
kurumsallaşmalıdır. Altan’a söyleyin, öyle Selefilere, İhvan’a, Hizbullah’a yaklaşmasına gerek yok. Hepsi ajandır. Şimdi de S uriye’yi ele ge­
çirm ek üzeredir. İŞ İD ’in yansı Selefi, yansı İran’dır. D avutoğlu “P Y D
bitsin, İŞİD de İran’a kalsın” istiyor. Bizim dışımızdaki seçenekler fe­
200
lakettir. Selefiler de kazansa, IŞİD de kazansa, Esad da kazansa fela­
kettir. Altan’a söyleyin, bunları bilsin. M edine Sözleşmesi, şura çalış­
ması çerçevesinde çalışmasını yapsın.
M ü z ak erelerin ö z ü n e geçelim .
1- H ukuki formül: Yasal temel olmalı. Bizim b u r a d a yaptığım ız
korsan bir yöntem dir. Ne k a d r o s u ne de belgesi var, K a d r o s u da, b e l­
gesi de, yasası d a olacak. Bir m ü z a k e re n in o lm a z s a o lm azıd ır. Şu
an da s iz de, ben de, heyet d e suç işliyoruz.
2- İçeriği: S ekiz kom isy o n d em iştim . Ö ze ilişkin p ro jelen d irm e
yapılmalı. Siz de A K P ve o n u n h ü küm e tiyle projelendirin. B u ra d a
kaybedilen bir şey yoktur. B u ç o k hayatidir. A n a y a sa U zlaşm a K o­
misyonu dağıldı. O lm ayacağı baştan belliydi. Şim di siz tecrüb enizi
bu sekiz kom isy o n k on u su ile birleştirip projelendirerek yeni bir ana­
yasa ruhu oluşturun. B iz de devletle uzlaşırsak, bir ilkeler ve b ildir­
geler aç ıklam ası yapabiliriz. S ek iz k o n u d a derinlikli bir m ü z ak e re
yürütm elisiniz. ( S ı r n ’ya dönerek) Devlet iki u z m a n gö n d erir mesela,
bir de siyasi olur. Siz ve iki uzm an da gelirsiniz. Birlikte başlıkları
ça lışaca ğız . H e r başlık en az dö rt gü n gerektirir. O n d ö rt g ü n e bir,
bir başlığı çalışırsak d ö rt aya k a d a r sığdırabiliriz,
3- İzleme K urulu, hakem k u r u lu O s lo Heyeti olabilir. B u a r a Kand il’e de gitm işler, devletle g örüşm ü şle r, olabilir, uygundur. A v ru ­
p a ’d an da olabilir. Bu kurul tarafları uyaracak bir kurul olacak, Süreci
takip edecek. Biri yab a ncıysa sekizi yerli olacak. Bir sac ü ze rin d e
e k m ek y ap m ak için üç aya k nasıl gerekliyse, b u r a d a da ü ç ü n c ü bir
güç gereklidir. Sac iki ayaklı olm az. İki ayaklı sacda e k m e k , yem ek
pişm ez. O n u n için üç ayaklı sac gereklidir. O ca k ayına k a d a r buna
cevap verecekler. Bu ko nuda C u m a da aç ık la m a yapm asın. Kabul g ö ­
rürse ta m am diyeceğim , kabul edilm ezse herkes kendine g ö re ön le m
alır. K C K d e , A vrupa da, Türkiye de. Sekiz boyut hayata geçsin. K CK
b a n a sürekli yazı gönderiyor, kendini parçalıyor. B u nu yapacaklarına,
kendilerine dö n ü p ça lışm a yapsınlar.
K andil’e şunu söyleyin: C e v ap yoksa, O c a k ’tan itibaren sekiz b a ş ­
lığı hayata geçirin. Nasıl y aparsan ız yapın, yaratıcı olacaksınız. Ö cal a n ’ı uğraştırm ay ın, öz s a v u n m ay ı da doğ ru yapın. Bu böyle
şehirlerde h e r gün çatpatla olmaz, anlamlı değil. Halkı d a bık tırm ış­
lar. Y apacaklarsa d o ğ r u yapsınlar.
201
■^ÂÜhuMah fycaû an
(S ırrı’y a d ö nere k) Sol hare ket niye bu başlıkları hayata g e ç ir m i­
yor? Beş-altı b oyutu r a h a tlık la h a y a ta geçirilebilir. Ş ehitlere niye
sahip ç ıkm ıyorsunuz? Sizde D e n i z ’in, İb o ’nun ruhu y ok m u? T ürk
h alkın dan kırk-elli kişi hazırlayın, g en ç le r seni seviyor, o n la ra güve­
nin. Ö rg ü tü n ü ze de güvenebilirsiniz. H epsine başarı dileklerim i ile­
tin. Y o ğunlaşsın lar, h a y a ta geçirsinler. B iz d e d e böy le o lm uştu.
B e n d en d a h a ç o k Haki Karer, K em a l Pir bu hareketi geliştirdi. H aki
sırtın a yorganı alıp A n t e p ’e gitmişti. K em a l de aynı şekildeydi. İşte
şim di de D uran K a lk a n ’ı görüyorsunuz, Fedakarca çalışıyor. Bu ruhla
başarılabilir. Sebahat ve E r t u ğ r u l’a d a özel selam ve başarı d ilekle­
rimi iletin. Y akında onlarla d a görüşeceğim . H D P ’nin tüm bileşen­
lerine özel selam larım ı gönderin.
Şimdi B D P ’ye geç elim . L e g a l d e m o k ra tik siyaset olm a sıkıntısı
var. Ş im dilik se çim lere y o ğ u n la şm a lıd ır. K o n g r e ç a lış m a la rın ı ve
ta rtış m a la r ın ı b aş la tırs ın ız , so n r a ö n e r ile r im o la ca k . A k lım a g e l­
m iş k e n M e r s i n ’e n ed e n H D P ile g irilm iy o r? N iye ilkesel y a k la ş m ı­
y o r s u n u z ? H D P o lm a sı d a h a u y g u n d u r. B a n a b ö y le ilk e s iz lik le r
d a y a tılm asın ; küfür, hakaret ve b e n z e ri ayrı bir şey, a m a b e n im için
ilkesel y a k l a ş m a m a k d a h a ağırdır. F a z ıl’la k a z a n ırız deniliyor. N e
d e m e k bu? K o le k tiv iz m ilkesi yok. Bireysel ö r g ü tle n m e yapm ış.
D eyin ki, Ö ca lan bunu yu tm a z. Yanlıştır. Fazıl d ü rüsttü r, hızla k e n ­
dini düze ltm elid ir.
E şb aş k an lık sistem i h e r yerde oturtulsun. E şbaşkanlık evrenseldir,
eşitlikçidir. Kadın kotası e ş başka nlık sistemi ile anlam ını yitirmiştir.
Ş e ç im le rle ilgili a k tarım ın ızı alayım . (İd ris’e d ö n e r e k ) B in g ö l’d e
farklı g elişm eler var. N e d ir d urum ?
İ. B a lu k en : R a nt paylaşım ının yansımalarıdır. Bir b ölün m e yaşı­
yorlar. Bu du ru m u bekliyorduk. İşim izi kolaylaştıracaktır.
A . Ö calan: A daylarım ız belliydi, değil mi?
İ. B alu k en : Evet, B aşkanım . A daylardan biri D ok to r İlhan Çakab a y ’dır. S o ru n yoktur. E şbaşkan şehit K a ra s u n g u r ’un kızkardeşi Z a ­
rife K a r a s u n g u r ’dur. İ y ib ir ç a lış m a ile B i n g ö l’ü bu se fe r alm ak
istiyoruz.
A . Ö c a l a n : D oğdurur, önemlidir.
P . B u ld an : Siirt İsmail Aydın. A ra p kökenlidir. A rap ların büyük
bir k ısm ın d a n oy alması bekleniyor.
202
A. Ö calan: Ç ok uygundur, b en de öyle düşünüyo ru m , öyle olmalı.
P. B uldan: Ağrı, X e le f Keklik.
A. Ö calan : Ö ztürk ailesinden mi?
P. B uldan: Hayır, şu a n d a m evcut il Başkanı mız.
A. Ö calan : Ö ztü rk ailesi destekliyor mıı? Ö nem li ailedir.
P. B uldan: Sorun yok. Ö z tü r k ’ler de destekliyor, bir sıkıntı yok.
P. B u ld an : H ak k a ri, Sevil Çetin. G e ç e n görüşte size aktarm ıştım .
Acele etmeyin, bir d ü şü n e y im dem iştiniz. O yüzden beklettik.
A. Ö calan : K im d ir bu Sevil Ç etin? H akkari için uygu n mudur,
yaratıcı mıdır, seviliyor m u? H akkari kültü rü n d e n ne m a la n m ış mı?
B ir kadın la d a h a anlam lıysa tam am dır. H ak karililer b u nerden çıktı
demesinler.
P. B u ld an : Çok yakından tan ım ıyorum , bir iki g ö r m ü şlü ğ ü m var.
H akkari K adın D a n ış m a M erk e zin d e sosyolog olarak çalışıyor. H ak­
k a r i’d e n b a ş v u ru s u n u yapm ış, b ir tepki de yok. K adın arka daşla r
uyg un olduğun u söylüyorlar.
A. Ö calan : T am am , uygundur, yanına güçlü bir erkek eşbaşkan
olabilir. Fadıl B edirhanoğlu ne y ap ıyor? S anırım yapm ayacak, H a k ­
k a r i ’de ç o k yıprandı. O za m a n D T K ’d a çalışsın. O r a d a görev alsın,
önem lidir. B e n im A h m e t ve A y sel’e eleştirim dc budur. K urum sal
çalıştıramadılar. D T K aslında K C K çö z ü m ü n ü n legalidir, Türkçesidir. K C K ’nin legal hali olarak D T K ’yı d ü şü n m ü ş tü k . A m a C e m a at
D T K ’ya operasyo n yaparak büy ük provokasyon yaptı. D T K benzeri
k u ru m sa lla ş m a ile ç ö z ü m d e rolünü yapmalıdır.
P. Buldan: M ardin önseçimi bekliyor. A hm et bey önseçim i uygun
bulm uyor. V an’d a ö n se ç im y apılm adığını, D iy a r b a k ır ’d a formalite
ö n s e ç im yapıldığını, M a r d in ’de de yapılm am ası gerektiğini sav unu­
yor.
A. Ö calan : A h m e t bey için b ir sıkıntı var mı?
S. S. Ö n der: Yok B aşkanım . F akat A h m et bey b u n u n görev olarak
istendiğini, b u yü zd e n b i r d e ön se çim yapılmasını an lam landıram adığını söylüyor.
A. Ö c a la n : Söyleyin A h m e t beye, inansın, ben de bug ü n aday
olsam ön se çim e girerim. Ç ü nkü bu hem m eşruluk sağ lar hem de o n u
d a h a g ü ç lü kılar. M a d e m b ir s o r u n d a y o k m u ş, ö n s e ç im le olsun.
D iğer aday adaylarına d a saygısızlık y apm am ış oluruz.
203
rs4 bİuM ah (D caian
P. B u ld an: U rfa için henüz netleşen bir isim yok. A K P valiyi aday
gösterdi, d en g e le rd e bir o y n a m a oldu.
A . Ö calan : V ar mı orad a ö n erebileceğiniz isim ler?
P. B u ld an: M uhsin M e l i k ’in oğlu A h m e t M elik konuşuluyor, ama
netleşen bir şey yok.
S. S. Ö n d er: Bir d e F e rid u n Y azar ism i geziyor, fakat kendisi
K D P ’y e gül atm akla meşgul. A h m et M elik d e bildiğim kadarıyla bir
alkol s o r u n u var ve Ümit F ırat’la ç o k içli dışlı. F akat Siverek’te T üy­
süzlerin bir cenazesine katıldım. Ahmet Bucak b enim le tokalaşm ak
istedi, bana bu isteğini ilettiler, ben d e kabul ettim. O n ların Bişar Tüy­
süz üzerinden şöyle bir zem in yoklam a çabaları var. “ S iverek’te biz
aday gösterelim, am a partiden olmasın. O na karşılık Viranşehir, Hilvan
ve U rfa ’da B D P ’nin adayını destekleyelim” diyorlar. Ben b u n a cevap
verm eye yetkili olm adığım ı, am a b u halka bir özür borçlu oldukalarını
ve bir özürle birlikte bu çabaların anc ak anlamlı olacağını söyledim.
A . Ö calan: G erek yok, ileride nasıl olsa yaparlar. Hem Bucaklarla
b a r ış m a m ız lazım. İçlerinde saygıdeğer insa n la r çoktur. A v ru p a’da
saygıdeğer bir d o stu m u z var.
P. B u ld an : Serhat B u cak . Bu ara d a Bucaklar, Zeydanlar, İzollar
ve Şeyh S a i d ’in ailesinden b ü y ü k bir kesim B D P ’ye geçiyor.
A , Ö calan: B ir F atm a İzol vardı. C ezaev in d e n çıkm ışa ya da çı­
kacaksa, hukuki d u ru m u uygunsa, m e vzua ta uygunsa, U rfa ’y a d a , Siv e r e k ’e d e e ş b aşk a n olabilir. Siz niye b u kom isyon larda e tk in olarak
y o k su n u z ? S iz benim d ü şü n c e le rim i temsil ed iyorsu nuz . B ü tü n bu
isim le ri sizinle d e uzun u z u n tartışm aları gerekiyordu. B e n böyle bir
k o m isyonu tanım ıyorum . Ü çü n ü z son şeklinin verilm esin d e yer al­
m alısınız. Ö n erile rin iz v e kaygılarınız k e sinlikle d ik k a te alınmalı.
(S ırrı beye dö n ere k ) S en ayrıca U rfa’d an da sorum lusun. Bütün bu
görü şm eleri ve araştırm aları yapm alısın. S on kararı da birlikte ver­
melisiniz. B a n a d a bu süreci gelip anlatacaksınız. M e rsin ’deki gibi
abuk s a b u k işler d e yapmasınlar.
İ. B a lu k en : Cihanbeyli ve K u lu ’d a da böyle bir d u r u m var. Ben
ilkesel çerçeveyi belirttim , b u n d a n sonrasını bu perspektifle yürüte­
ceksiniz.
S. S. Ö n d er: B aşkan ım , b ü y ü k bir ihtimalle K a h ta ’yı alacağız.
A . Ö calan: Ç ok iyi olur, U rfa ’yla beraber yürütürsün, A d ıy a m a n ’a
204
d a özel olarak sen el at, yiğit insanların yeridir.
S. S. Ö n der: K a h ta bun u n başlangıcı olacak B aşkanım .
P. B u ld an: D ersim , ö n se ç im d e n E m e k H areketinden gelen M e h ­
met Ali Bul çıktı. D iğ er yapılarla d a ittifak geliştirilmiş. E M E P ’le de
ittifak geliştirilmiş.
A, Ö calan: U ygundur, yalnız D e r s im ’e yanına uy gun bir k a d ın eşbaşkan verilebilir,
P. B u ld an: H enüz netleşen bir şey yok, arayışım ız d e v a m ediyor.
Muş için komisyonun yaklaşımı N im et Sezgin, bü y ü k bir aşireti var.
K azanm a olasılığı yüksektir. Bu arada Sırrı Sakık d a kom isyonun g ö ­
rüşünü benimsiyor, sizin önerinize boynum kıldan incedir diyor. A m a
kom isyonun bu yaklaşım ına da saygı duy duğun u söylüyor.
A. Ö calan : Sırrı alınm az, değil mi?
S. S. Ö n d e r: T am aksine, b ay ra m eder.
A. Ö calan : Öyle mi? (G ülerek) A m a katkı sunm alı, o ra d a m u a z ­
za m çalışmalıdır, yaratıcıdır, özel selam larım ı iletin.
P. B u ld an: B a tm a n , ö n se ç im d e n ç ık a n S ab ri Ö zdemir.
A. Ö calan: Bu Ö z d e m ir ailesinden iki kardeşi öldürülen değil mi?
Evet, isabet olm uş. Değerli b ir ailedir, uygundur.
P. B u ld an: Şırnak, A vukat Serhat K adirhan.
A. Ö calan: T a m a m , uygundur,
A. Ö calan: C H P ile ittifak ne oldu?
S. S. Ö nder: Bir dirsek te m ası d ü ze y in d e som uta ulaşmış açık bir
şey h en ü z yok.
A. Ö calan: İlkeli v e a ç ık o lm a z s a olm az. D a h a ön ce d e söylem iş­
tim. İlçeler b azında ittifaklar yapabilirsiniz. A m a ilkeli olacak. İstan ­
bul’d a y ü zd e 10-15 oy alırsanız a n a muhalefet olacaksınız.
S. S. Ö n d er: B a şk a bir T ü rk iy e ’ye u yanırız Başkan ım .
A . Ö ca la n : B e n d e ta m bunu söylüyorum . Bu b e n im tezim. B e n
H D P m o d e lin i Irak iç in d e ö n eriyorum . (S ır r ı’y a d ö n ere k) Sen K er­
küklü T ü rk m e n le re görüşebilirsin. K erküklü T ü rk m e n le rd e saygıde­
ğer k o m ü n is tle r d e var, onla rla d a görü şeb ilirsin . T ü rk m en le r,
komünistler, Y N K ve G o ra n ’a ö ze l selam larım ı iletin. Biz Barzani
d ü şm a n ı değiliz, am a B a rz a n i d e m o k ra tik olm a k zorunda, H egem onik y aklaşım dan vazgeçsin. Şimdi b ir de D iy a rb a k ır’d a orta s ın ıf h a ­
reketi arayışı var, tu tm az . T ü rk iy e K ü rd is ta n ’ı em ekçi sınıf
205
*=4 bduM ah (Deaitm.
ç ö z ü m ü n ü n m erkezidir, bu nettir. Ç özüm em ek eksenlidir. D iğerle­
rinin miadı çoktan geçti. O nların çabalarının bir ölüyü diriltm ekten
farkı yoktur. L eyla’dır, yeni K D P ’dir, H ü d a p a r ’dır, G alip E nsarioğl u ’dur, b o şu n a uğraşm asınlar. D ev le t de b u nla ra b o ş u n a m a s ra f e t­
m esin. K ırk yıl m üc ad e le etmişiz. D iy arb a k ır’d a y üzde 7 0 ’ten aşağı
olm az. Ş im diy e k a d a r D iyarbakır ev ev gezilm eliydi. Cinayet, afyon
vb. b unlar halledilm eliydi. Salim E n s r io ğ lu ’yla görüşülebilir.
S. S. Ö n d e r : B a şb ak a n la anlaştığı söyleniyor.
A. Ö c a la n : T am am . B u o rta sınıf h areketi arayışına C em aat de
ortaktır. Şu nu da söyleyeyim. B u g ü n k ü asıl kavganın se b e b i de Cem a a t’in M İ T ’in K ürdistand aki ofislerini istemesidir. Ben çok ö n c e ­
d en söy le m iştim , d evlet yetkilileri in a n m a m ıştı. Ş im d i o n la r d a
d o ğ r u lu y o r. İki m üsteşarı d a götüreceklerdi. A r k a s ın d a N A T O ve
A B D vardı. M İ T kelleyi verm edi, direndi. (G ülerek) A fe rin dedim,
b u n la ra karşı b ir tek siz direndiniz. G en e lk u rm ay B aşkanlarını bile
götürdüler.
Siyasette birazdan üçünü zü ayrı ayrı değerlendireceğim . Ü slup ve
hitabet önemlidir. D aha yerinde, d a h a r a n ta b l kullanm alısınız, yerindelik ve zam andalık önemlidir. K az an m a n ın yarısı üslup ve hitabettir.
( P e rv in ’e dönerek) S iz çok iyisiniz, hitabetinizi b eğeniyorum . H er
şeyi fazla açıklıyorsunuz, yerinde ve za m a n ın d a açıklayın. (Sırrı’ya
dön erek) İdealinizi yitirm eyin, tiraj ikomik ü slu b u d a h a ço k siyasile ştirm e lisin iz. B ı r a k a c a ğ ım dem eyin, bu h a lk ta g ü v e n s iz liğ e yol
açar. Y apacağım deyin, bir iki yılınızı vereceksiniz. (İd ris’e dönerek)
Siz de h ita betiniz e heyecan, h ız ve coşku katm alısınız.
(Y ine P e r v i n ’e dönerek) Sizin yaşadığınız ikilem, en teresan olan
y ü zü n ü z şudur:Siz bir ikilem yaşıyorsunuz. Aşiret kızı ve bağlılığınız
bir gelenektir. F akat bu soylu gelenek çağ daşlığa uym uyor. K ürt ki­
şiliği ö zg ü r a n la m ın d a yoktur. K ü rt k a n u n u n d a kadın z a te n ölüdür.
E rkek de ölüdür. B ü y ü k bir d a rb e yem işsiniz. Son yirm i yılını çöz ü m lem elisin, bu y eniden doğuştur. Şu a n d a yarı yoldasınız, k e n d i­
nizi diriltebilirsiniz. Yanlış anlam ayın, ben im için S avaş ç o k soylu
bir kişiliktir. Bunu özgürlük ilkesiyle birleştireceksin. B irç o k şeyi yı­
kabilirsin. Cesur ve inatçı bir kişiliğiniz var. B u ö n e m lid ir ve değer­
lidir. B iz de kadının özgürlüğün ü ve kim liğini tanım alıyız.
K esire b e n im gerçek ö ğ retm enim oldu. O n d a n ö ğ re n d iğ im çok şey
206
oldu. K a n d il’de onunla neler yaşadığım ı anlatm ış olmalılar. K emal,
Hayri, Cem il onlar birkaç şeye şahit oldular. O nun ölü m kararını bile
verdiler. A m a b en kad ın ı öldürerek erkekliğim i k a z a n a c a ğ ım a in a n ­
madım. K adın m ü c a d e le s in e o nunla başladım . E rk e k le r kad ınlar ko­
nusu n d a hep zayıftırlar. K adına, kadın ilişkisine köle o la ra k baktın
mı bitersin. K endini kitaplarla besleyebilirsin.
Birkaç hususa dah a değ in erek bitirelim. Y ü k s e k o v a ’daki olay çok
önemlidir. S ürece karşı lam bir provokasyondur. Devlet heyeti ile yap­
tığımız g ö rü şm e gün ü n e denk getirmişler. Ö n c e şunu sorayım: Basın
farklı şeyler yazm ış. Bu ölenler ta n ıd ık mı, halk m ı, b ilin iyor m u?
P. B u ld an : İkisi de biliniyor, ilçede esnailık yapan halktan kişi­
lerdir. D iğ er bilgilerin hepsi maksatlıdır. M ezarlık ta h rib a tın a karşı
yapılan protestoya katılmışlar.
A . Ö calan : Kim yapm ış belli m i?
P. B u ld an : Polis.
A . Ö calan : Bu paralel devlet y erin d e durmuyor. C e m a a t diyoruz
ya, em niyetle bağlantılıdır. Süreci bitirmeyi hedefliyorlar. H a k k a ri’de
d a h a önce de aynı şekilde on üç köylü öldürülm üştü. H a k k a r i’ye özel
ö n e m veriyorlar, ç o k örgütlüler. B u n d a n so n ra da daha b ü y ü k provo­
kasyon yapabilirler. Hepiniz, bu provokasyonlara karşı uyanık ve dik­
katli olmalısınız.
Bu yeni anayasa ru h u o luşturulm alıdır. 1924 A n a y a s a s ın d a Sol,
İslam i g ele n e k ve K ü rt bastırıldı. Yeni anayasa y a p ı la c a k s a b unla r
tekrar konuşulm alıdır. A m a B eyaz T ü r k şovenizm ini d e ih m a l etm e ­
m ek gerekir. İstiyorlarsa b eya z Türkler de gelirler.
Ç o k yoğun şekilde m ektuplar alıyorum , am a bir k ıs m ı verilmiyor.
G elen m e ktupla r arasın da bazı kadınlara özel se la m la r g ö n d e rm e k
istiyorum. Gulan K ılıçoğlu. Bana ‘sevgili 8. N o ta ’ diyor, ben de ona
9. N o ta diyorum. E lif Uludağ, B a tm a n Cezaevinde, b u n u n hikayesi
se n in k in e benziyor, o n a d a özel selam larım ı iletin.
P. B u ld an : Yakın z a m a n d a oğlu şehit oldu.
A. Ö calan : B a şsa ğ lığ ı dileklerim i iletin. Ayrıca A d a n a K a r a t a ş ’ta
S enay Atlı m ü k e m m e l bir m e k tu p yazmış, özel se la m la rım ı iletin.
A lanya C ezaev inden Ayfer A lçiçe k ve G eb z e C e za evinde n Şerife îlb a s a n , b ir d e F erda İldan sanırım D iy a rb a k ır’d a o lm a sı lazım , tam
hatırlayam adım , bunlara selam larım ı iletin. Son bir isim A n k a r a ’da
207
*db2>uM ah fyea İa jt
N ilüfer Şahin, buna da özel selam. Son k ita bım a baksın deyin. Ayrıca
b ütün adaylara, Roboskili ailelere, tü m değer ailelerine, h asta tutsak­
lara, kadınlara ve gençlere ve tüm cezaevlerine özel selam larım ı g ö n ­
deriy orum .
A. Ö calan : G itm e d e n ö n c e diğer arkadaşlara beş d a k ik a bir selam
verirseniz iyi olur.
S. S. Ö n der: Ben za te n o arkadaşları hiç g ö rm edim .
Y etkili: H av a koşulları ç o k kötü, bir d aha ki sefere b unu erteleye­
lim.
A . Ö c a la n : (Sırrı’ya dö nerek) Gazilere ve R oboskili ailelere m e ­
sajımı yaz ıp iletirsin.
P. B u ld an: B a şk an ım , size kıyafet alm ak istiyorum. Bir dahaki
gelişim de getireyim mi?
A . Ö calan: A celesi yok, yakında gerekecek isteyeceğim.
P. B u ld an : Peki B aşkanım , nasıl isterseniz.
A , Ö c a la n : (S ır r ı’yla to kalaşırken) “ Sayın Süreyya, m oralini
ç a b u k bozm ayacaksın. Dayanıklı olmalıyız, öyle değil m i? Yeni yılını
k u tlu y o ru m . B aşarılar diliyorum . B ü tü n sosyalistlere özel se lam la­
rım ı ilet.
P. B u ld a n : B aşk anım , kendinize iyi bakın.
A . Ö calan: Siz de k en d in ize iyi bakın, herkese selamlar. (Tokalaşırkenİdris beye) B in g ö l’e özel selam larımı ilet. Ç ok yiğit insanlardır.
Hayri örneğini verm iştim . Gurbetelli, K arasungur, A h m et Yıldırım
b ü y ü k m ücadele insanlarıydı. O nların anılarına sahip ç ık m a k gerekir.
İ. B a lu k en : D aha ö n c e de Bingöl h alkına g ö n d e r d iğ in iz selam
büy ü k bir heyecan ve co ş k u yarattı. H epim iz bu selam ın so ru m lu lu ­
ğ u n u yerine g etirm ek için v a r g ü c ü m ü z le çalışacağız.
A . Ö ca la n : B u Selim Ç ürü k k ay a onlar d a çıktı. A m a B ingöl halkı
itibar etm edi.
İ. B aluken: K endi köylerinde bile karşılıkları yoktur. H alk onları
çok iyi tanıyor.
7 A r a lık 2013
208
^ m ta h ^ A fatâau
Ermenilere tarihsel kardeşlik
kültürüyle yaklaşıyoruz
(Toplantı b aşladığınd a sağlığı soruldu.)
A . Ö ca la n : S ağ lığ ım iyidir. Sağlıktan ziyade toplum sal soru nlar
b o ğ u c u oluyor,
(K onuşm aya başlam ad an önce Sırrı S ü re y y a tab ettirdiği fotoğraf­
ları kendisine verdi. Başkan fotoğrafları uzun u zun inceledi. A rkasına
yapılan g ö k y ü z ü ve g üneş fonlarını beğendi. K endisini biraz y a ş la n ­
m ış buldu. H üzünlenince, Sırrı Süreyya Yunus E m r e ’d en “ Ölürse ten ­
ler ölür / Canlar ölesi değil” diye başlayan şiiri ok u d u .)
A . Ö ca la n : Öyle değil mi ya! Y unus d o ğ r u söylemiş, bizi söyle­
miş. Haydi hem en aktarım ları alayım . Ç ok fazla z a m a n ım ız yok. T a­
rihi bir toplantı olacak. B u toplantı da tarihidir. B u n d a n sonraki
toplantı d a tarihi o la ca k . (P e rv in B u l d a n ’ı göstererek) Evet, sizden
başlayalım.
P. B u ld an : Size v e rm e m iz gereken m e k tu p la r var. 28 .1 2 .2 0 1 3 ta ­
rihli üç sayfalık Halk S av u n m a M e rk e z K arargah K om utanlığının bir
mektubu. Heval C e m a l gönderdi.
Y etkili: (Gelip elim izden aldı) B unu Adalet Bakanlığına vermeniz
gerekiyordu. A m a neyse. T oplantıdan sonra size veririm,
A. Ö calan : Bunu o k u y u p d a h a s o n r a cevap yazacağım , A m a ö n ­
celikle onlardan g e l e c e k olan esas m e k tu b u bekleyeceğim . M e k tu ­
b u m ellerine ulaştı mı?
P. B u ld an : Evet, 12 A ra lıkta H ak a n F id an ile y aptığım ız g ö r ü ş­
m e d e toplam yirm i sayfalık m e k tu b u n u z u aldık ve h em en gönderdik.
M a x m u r K a m p ın d a n iki ayrı m e k tu p var, o n beş a d e t fotoğraf var.
Ö n c e lik le E ş b a ş k a n la r selam söylediler. S elahattin b e y ve G ü lta n
209
■*=4b2luMak Ö ca ia n
hanım, A h m e t bey ve Aysel hanım, Sebahat hanım ve E rtu ğrul bey.
Altı e ş b a şk a n ım ız var.
A. Ö caian : (G ülerek) Evet, B aşkanlarım ız çok. B u n a K an dil’deki
eş başkan ları eklem eyi de unutmayın.
P. B uldan: 29 A ralık 2013 tarihinde Sırrı S ü re y y a ile birlikte Kand i l ’e gittik. Cemil Bayık, Ali H aydar, M urat Karayılan, M ustafa K a ­
rasu, Z axo, D elal A m ed, R e n g in B o tan a r k a d a şla rla görüştük.
H ep sin in özel s e la m la n var. A rk a d aşlar sü re ç ile ilgili acilen a d ı m ­
ların atılm ası, y asal ze m inlerin olu şm ası gerektiğini v e d em okra tik
c u m h u riy et tem elin d e hızla adım atılmasını ifad e ettiler.
A. Ö caian : D arbeyi nasıl yorum ladılar? Anafikirleri nedir? D arbe
niteliğini k avra m ışla r mı? Tehlikeli görüyorlar mı? U luslararası k o m ­
plo o ld u ğ u n u biliyorlar mı?
P . B u ld an : Evet B a şk a n ım , uluslararası b ir k o m p l o o ld u ğ u n u ,
Kürt s o r u n u ç ö z ü lm e d en bu k ao stan çıkılam ayacağını ve bu sorunu
ç ö z m e d en sürecin provoke edilm eye açık old u ğ u n u if a d e ettiler. Ya­
şananları yakından takip ettiklerini söylediler. A yrıca B a rzani ile gö­
rü şm e yaptıklarını, bir kom isyon kurduklarını, bund an so n ra ayda bir
g ö rü şe c e k le rin i ve s o r u n la r ın ı m a say a y atıracaklarını ifade ettiler.
M esut B a rz a n i’nin B a şb ak a n la yaptığı görüşm elerin şim diye k a d a r
ek o n o m ik b o y u tta olduğunu, b u n d an so n rak i g ö rü şm elerin d a h a ço k
ç ö z ü m süreci ile alakalı olm ası gerektiğini ifade ettiler.
A. Ö c a ia n : Evet, bu konu önem lidir. İyi k o k u alır, Akıllı adamdır.
Barzani zaten zorlanmıştır. Kendisi b izim le d e siyasi boyutlu görüş­
meler yapılması gerektiğini anlamıştır. A K P ile nasıl g ö rü şm eler ya­
pıyorsa b iz im le de bunları yapm ası gerektiğini fark etmiştir.
P. B u ld a n : Ulusal K onferans ile ilgili de g ö rü şm e yapılmış. Yakın
z a m a n d a kom isyondaki arkadaşlar tek rar G ü n e y ’e gidip görüşm e ya­
pacaklar. M esut Barzani U lusal K o ngre çalışm alarının başladığını ve
bu nun ta m a m la n m a sı gerektiğini söylemiş. Fakat eşbaşk a n lığ ı kabul
e tm ed iğ in i, ken disinin kongreye iki yıl süreyle B a ş k a n lık yapm ası
gerektiğini ifade etmiş. A yrıca delege sayısında sıkıntı çıkarıyorlar.
K u z e y ’in delege sayısıyla K D P ’nin delege sayısının aynı o lm a sın ı is­
tiyorlar, K uzeyin delege sayısı f az la olu rsa alın a c a k olan kararlara
dahil o lm a k zo ru n d a kalacaklarını söylemişler. A rkad aşlar d a bu ö ne­
riye sıcak bakm adıklarını ifade ediyorlar.
210
A. Ö calan: Kadın özgürlüğü b izim için ilkeseldir. Ö nem lidir. K a ­
m u o y u n a bildirmeyebilirler. E ğ e r kabul e tm iy o rsa L eyla’nın eşbaşkanlığı g ay rires m i olabilir. Bu ö nem lidir. L e y l a ’ya ilişkin
d e ğ e r le n d ir m e y i so n r a y a p a ca ğ ım . D ele g asy o n v e e ş b a ş k a n lık d ı­
şında itirazı var mı?
P. B u ld an: Sanırım bunun d ışında bir itiraz yok.
A . Ö calan : Bu konuyu d a h a so n ra çözüm ley eceğim ,
P. B u ld an : D a h a ö n c e ö n erd iğ in iz sekiz kom isyo nu kurdukların ı,
pratikte geliştirm ek için tartışm aların devam ettiğini ilettiler. A yrıca
gönderd iğiniz mektup bütün y apılarda ve alan larda o k u n u p tartışılı­
yor. Bu g elişim ize cevap y etişm ed iği için belki b ir d aha k i gelişim ize
yetişebilir. A yrıca to p la n tıy a k a tıla n a r k a d aşla rla ayrı bir g ö r ü ş m e
yaptım . O n la r a g ö n d erd iğ in iz m e k tu p d a g enişletilm iş to p la n tıd a
o k u n m u ş . O n la r d a sü reci y a k ın d a n ta k ip ediyorlar. K o nfe ra nsla r,
toplantılar ve eğitim süreçlerini d ev a m ettiriyorlar. G eri ç e k ilm e sü­
recinde gelen k ad ınların eğ itim toplantıları yapılmış. H epsinin özel
selam ı var.
A . Ö calan : A n a hatlarıyla siz nasıl gördünüz“? S o runla rı nelerdir,
bizden b eklentileri nelerdir?
P. Buldan: D a h a ö n c e ifade ettikleri ve bizim size ak tard ığ ım ız
s o runların d e v a m ettiğini söylediler. A m a bütün bunları aş a b ilm e k
için kadın arkadaşların h em süreci tak ip e t m e d e h e m d e yeni sürece
hazırlanm ada ç o k kararlı olduklarını gözlemledim . O nların d a seçim e
ilişkin tartışmaları ve hazırlıkları var, Genel anlamı ile hepsinin iyi
oldu klarını söyleyebilirim.
A. Ö calan : S ığınaklardan ö z g ü r yaşam alan la rın a geçişte sıkıntı
yaşıyorlardır. B u n u aşacağız.
P . B u ld an : Bu genel ola ra k bütün a la n la rd a yaşanan sıkıntıdır.
U m arım en kısa z a m a n d a aşılır.
H ü k ü m et ile yaptığım ız gö rü şm eleri de aktaralım.
A . Ö calan: H e m e n alayım.
P. Buldan: 2 O c a k tarihinde îdris bey ile birlikte yeni A dalet B a ­
kanı B ekir B o z d a ğ ile bir g ö r ü ş m e yaptık. H e m yeni görevi hayırlı
o lsu n dedik, hem de g e n e ld e yaşanan so ru n ları aktardık. B e k le n tile­
rimizi ifade ettik. O z a m a n vekiller h a l a tutukluydu. T u tu k lu vekiller
m eselesini konuştuk.
*=Ab2ut£ak Ö ca ia n
A. Ö caian : B aşta h asta tutuklular olmalı.
P. B u ld an : H asta tutuklulan d a konuştuk. Y in e S ebahat Tuncel’in
d u ru m u n u aktardık. A yrıca sizin buradaki koşullarınızı ve bizim dışı­
m ız d a başka heyetlerin de buraya gelmesi taleplerini ilettik.
A . Ö caian: S a d u lla h ’a göre nasıl, yeterli g ö rd ü n ü z m ü? İnisiyatif
kullanabilir m i? D irek t B a şb a k a n ın e m rin d e mi olur?
S. S. Ö n d er: Evet. D irekt B a ş b a k a n ın em rinde. B a ş b a k a n la ta r­
tış m a k ap a sitesi yok. D ire k t in is iy a tif k u lla n m a z . S a d u lla h daha
iyiydi.
P. B u ld an : Bir kere görüştük. Belki d e ğ e rle n d irm e y a p m a k için
erken olabilir. Birkaç g ö rü şm e d a h a yaptıktan sonra anlayabiliriz.
A. Ö ca ia n : D iğer alanlardan aktarım ın var mı?
P. B u ld an : D iğer görüşm eleri arkad aşlar aktaracaklar. G enel o la­
rak se çim çalışm alarını yürütüyoruz. Boş z a m a nlarım d a İğdır’a git­
m eye çalışıyorum . Seçim startını verdik. A daylarım ızı açıkladık.
A . Ö caian: Evet, İğdır önemlidir. Oraya z a m a n ayırın. İğ d ır’a özel
selam larım ı gönderiy oru m . Çalışıp kazanm alısınız.
İ. B aluk en : 12 A r a lık ’ta H a k a n F idan ile bir g ö r ü ş m e g erçekleş­
tirdik. Pervin hanım ve Sırrı bey ile birlikte görüşm eyi yaptık. B u rada
yaptığım ız toplantıdan birkaç gün so nra bu g ö rü şm e oldu.
A. Ö caian: İzleminiz nedir? H akan bey ile görüşmeleriniz faydalı mı?
İ. B alu k en : H akan bey ile yaptığım ız görüşm elerin genel düzeyi
h ü k ü m e t ile yaptığım ız gö rü şm elerd en farklıdır. Entelektüel açıdan
ve siyasal süreci d eğe rlendirm e açısından dah a ileri dü zey de olan g ö ­
r ü şm e le r şeklinde oluyor.
A . Ö caian : Evet, sizin d e izlem iniz bu y ö n d e yani.
İ. B aluk en : E vet B aşkanım . B u r a d a y ap tığım ız toplantı üzerine
bir d e ğ e rle n d irm e yaptık. H ak a n bey sizinle yapılan toplantılarda b u ­
lund u ğ u için top lantı h a k k ın d a k i d e ğ e rle n d irm e le rim iz ç o ğ u n lu k la
örtüşüyordu.
A. Ö caian : Evet. Ö yle olm ası doğaldır.
İ. B alu k en : H asta tutsaklar konusu nu kendisi ile görüştük. Ö n e ­
mini vurguladık. Süreç aç ısın d a n d a en kolay h ay a ta geçirilebilecek
maliyeti en az olan a d ım o la c a ğ ın ı ifa d e ettik. K e n d is i bu k on u d a
C u m h u rb a şk an ı ve B aşbakanın d a olumlu düşündü ğünü, bu konunun
ç ö z ü lm e si için ça lışm aların d eva m ettiğini söyledi. Not aldı. A m a bu
212
kon uda hala bir g elişm e sağlanm adı.
Bir diğ e r konu tutuklu vekiller ko nu su y d u . G ö r ü ş m e yaptığımız ta­
rihte tutuklu vekillerimiz tahliye edilmemişti. Bu k on unun bir an önce
çözülm esi gerektiğini ifade ettik. Ergenekon D avasından hüküm giyen
milletvekilleri tahliye edilmişken, arkadaşlarımızın cezaevlerinde bu­
lunmasını kabul edilem ez ve zorlayıcı olduğunu ifade ettik. B u kon uda
da bize hak verdi. Not aldı. A ncak olumlu bir gelişm e yaşanmadı. A r­
kadaşlarımız Anayasa M a hkem esine bireysel başvuru ü zerinden veri­
len bir karar ile tahliye edildiler. B izim aç ım ızda n Hatip D ic l e ’nin,
seçilm iş belediye başkanları, belediye meclisi üyeleri ve il genel m e c ­
lisi üyelerinin de özgürlüklerine kavuşmaları önemlidir.
Ö nderliğin m ü z a k e re koşullarının bir an ö n c e sağlanm ası g e re k ti­
ğini ifad e ettik. Akil İnsanlar, gazeteciler, siyasi parti heyetleri vb.
insanların İ m ra lı’ya gitm eleri gerektiğini, B a ş k a n d a bu k o n u d a ta r­
tışm a yapm alarının önem li o ld u ğ u n u ifade ettik. Kendisi d e bu ko­
n u d a ta rtışm a la rın ın s ü rd ü ğ ü n ü , ö n ü m ü z d e k i d ö n e m d e o lu m lu
g elişm elerin y aşanabileceğini ifade etti.
A. Ö calan: Evet. Bu konularda ilerleme olacaktır.
İ. B aluken: Yine süreci d ev a m etm esi için yasal boyut ve hukuki
zem in in oluşturulm ası gerektiğini ifade ettik. Ayrıca bir İzle m e H e ­
yetinin oluşturularak süreci takip etm esinin ö nem li o ld u ğ u n u , bu k o ­
nularda hızla a d ım atılması gerektiğini belirttik.
A. Ö calan: Evet. B unlar olmalı.
İ. B aluk en : Rojava k o n u su n d a olm ası gerekenleri tartıştık. T ü r ­
k iy e ’nin Suriye ve R ojava politikasının çöktüğünü ifade ettik. Ç e te ­
lere verilen d esteğin k esilm esi ve sınır k a p ıla rın ın aç ılm ası
gerektiğini, sınır duvarları ve m ay ınların kaldırılm ası, P Y D ’ye d ü ş­
manlık y aklaşım ından vazgeçilm esi gerektiğini ifade ettik.
A . Ö calan : Evet. Bu k onular önem lidir. B u k o n u d a neler söyledi?
D ışişlerinin politikalarına nasıl yaklaştı?
İ. B aluken: B izim g ö rü şm e d e n e d in diğim iz izlenime göre dış p o ­
litikanın başarısızlığım onlar da kabul ediyor. Rojava k onu su n d a D ış­
işlerinden farklı d ü ş ü n d ü k le rin i i f a d e etti. P Y D ’nin y a k la şım ın ın
yanlış o ld u ğ u n u söyledi.
A . Ö calan: Rojava ve Suriye konusu önemlidir. Ç ö z ü m le m e ya­
pacağım .
213
*z b2uM aiı öeaA fm .
İ. B alu k en : K andil ziyaretimizi bildiği için K C K ’ye d air gö rü şle­
rini paylaştık. Dil ve üslup konusunda, İran ile olan ilişkilerden r a ­
hatsız old u ğ u n u ifade etti.
A . Ö calan : İran ile kimin ilişkisi? B izim mi, devletin m i?
İ. B alu k en : B iz im ilişkimizin rahatsızlık konusu o ld uğunu ifade
etti.
A . Ö calan: Tam tersi. S o ru n yaratan alan T ü rk iy e ’nin İran ile olan
ilişkisidir.
İ. B aluk en : Y ü ksek ova’d a yapılan k atliam ın sorum lu larının y ar­
gıla n m a s ı ve a ç ığ a a lın m a sı g e re ktiğin i aktardık. S üre ç açısından
bunun ö nem li o ld uğunu ifa d e ettik. B u k o n u d a no tla r aldı. A m a b u ­
gün e k a d a r bir gelişme olm adı. Y üksekova k atlia m ı dışınd a tutuklu
vekillerim iz ile ilgili tahliye taleplerinin m a h k e m e tarafından re d d e ­
dilm esi, S eb ah a t T u n ce l’in cezasının Yargıtay tarafından onanm ası
ve R o bosk i katliam ı ile ilgili takipsizlik kararı verilm esinin anlam ı
da bizce son d e r e c e manidardır.
A. O calan : Evet, tüm b un lar darbenin birer parçasıdır. B u konuyu
ayrıntılı değerlendireceğim .
İ. B alu k en : 2 O c a k ’ta C em il Ç içek ile görüştük. O d ö n e m d e milletvekillerim iz tahliye edilm em işti. Onların ve Sabahat T u n ce l’in d u ­
r u m u n u görüştük.
A. Ö calan: N e diyor Cemil bey?
I. B a lu k en : K alıcı ç ö z ü m için görüşlerinin belli oldu ğunu, siyasi
partilerin bir araya gelerek bu konuları kalıcı bir şekilde çözm eleri
gerektiğini ifad e etti. Şu a n d a M eclis bünyesinde BDP, A K P ve C H P
ü y elerin d en oluşan bir k o m is y o n k uruldu. Bu kom isy o n bir anayasa
d eğ işiklik teklifi ile kalıcı bir ç ö z ü m getirmek için çalışm alarını y ü ­
rütüyor.
A. Ö calan : Evet.
İ. B a lu k en : Ü çüncü g ö r ü ş m e m iz İçişleri B a k a n ı E fkan Ala ile
oldu.
A . Ö calan : Evet, bu d a önemlidir. Nasıl d eğ erlendirdiniz? Yakla­
şımı nasıldı? Sizin g özlem iniz ne oldu?
I. B a lu k en : O lum lu bir görü şm e olduğunu söyleyebiliriz. Bu gö­
rüşm en in d e entelektüel ve analiz düzeyi diğer h ü k ü m e t g ö rü şm e le ­
rinin ötesindeydi.
214
'^Dmtaâı ^ A iotiatL
A . Ö calan : H akan bey gibi m iydi? Ö yle o ld uğunu ta h m in ed e b i­
liyorum.
I. B alu k en : Evet. İzle m im iz o yöndeydi. Ç ö z ü m sürecini ve Sadullah beyin bakanlıktan alınm asından so n ra m u h a ta p lık so runu nu
ko nuştu k. Bu süreci h ü k ü m e t içerisinde bizim le götürecek m u h a t a ­
b ım ız ın belli olup o lm a d ığ ın ı so rd uk. K endisi bu k o n u d a b ir görev
paylaşım ının henüz yapılm adığını, ö n ü m ü z d e k i günlerde bir gelişm e
olu rsa p ay laşa b ile ce ğ in i sö yledi. Ç ö z ü m sü re c in e b a k a n o lm a d a n
önce d e d e s te k verdiğini, her türlü k a tk ıy ı su n m a ç a b a s ın d a o ld u ­
ğunu, b u n d a n so n r a da bu doğrultuda katkı sunm aya devam edeceğini
if a d e etti.
A. Ö calan: Evet. Ö nem lidir. Süreci E lk a n bey ile götürebilirsiniz.
Z a m a n zam an b ir araya g e lm e n iz d e fayda var.
İ. B alu k en : Ü niversitedeki K ü rt ö ğren c ilere yö n elik sa ld ırıla ra
karşı önlem almaları gerektiğini ifa d e ettik.
A . Ö calan: Evet, bu konu önemlidir. B u da darbecilerin işidir. Roboski kararı, S a b a h a t’ın durumu, G e v e r katliamı kararını verenler bu
saldırıları d a planlıyorlar. D a rb e girişim inin parçasıdır.
İ. B aluk en : Polisin d em okra tik gösterilere m üdahalelerini eleştir­
dik. Bunların güvensizlik yarattığını aktardık. B u konu da dialoga açık
olması gerektiğini ifade ettik. P a r a le l’in devlet tasfiyesi ile ilgili B a ş ­
bak a n ın dile getirdiği h u su sların K ü rt coğrafyası için de g eç erli o l­
m ası g ere k tiğ in i ifade ettik. E n y akın ö r n e k de G ever k a tlia m ın ın
s o r u m lu s u o la n em niy et m üdürü ve k ay m a k a m ın görevden alınm ası
gerektiğini if a d e ettik. A yrıca seçim güvenliği, yap ılm a sı gere k en
yasal ve anayasal değişiklikler m e v zu su n u konuştuk. Bu k o n u d a k a t ­
kılarını beklediğ im izi ifade ettik.
B u g ü n P aris’te S a k in e ’lerin katledilmesi ile ilgili g üçlü bir y ü r ü ­
yüş yapılacak. Bu k o n u d a bir mesaj b eklentisi o ld uğ unu ifade etm ek
istiyorum.
A. Ö calan: Evet, bu k o n u y u değerlendireceğim . Bir m e saj yaz a­
cağım .
İ. B alu k en : A v ru p a’daki Kürdistan İslam H areketi’nden insanların
selam ları var. D e m o k ra tik İslam K on fe ra n sın a k atkı s u n m a k istiyor­
lar. K onferansın y ü rütm e si ile g ö rü şm e k için bizi aramışlardı.
A . Ö calan: Evet, siz de selam larım ı söyleyin.
215
•*=4b2uUaJt öeaûan.
I. Baluken: Bazı bilim insanlarının d em o k ra tik ö z e r k lik projesine
katkı s u n m a istekleri var. S izin bilim çevreleri v e ak a d em iyada n bek­
lenti lerinizin n e le r o ld u ğ u n u ö ğ r e n m e k istiyorlar.
A. Ö calan : K im le r v ar m e se la ? B ir isim söyleyebilir m isiniz?
İ. B aluk en : A h m e t Ö z e r var, M e rsin Ü niversitesinden. A k a d e m i­
yad a n bazı akadem isyenlerin kendisine ulaştığı bilgisini bize aktardı.
Şöyle b i r d u r u m u ifade ediyorlar, b u d u ru m sanırım önemlidir. B ilim
ad ın a üretilen bilgilerden ç o k fazla y e n i b ir p e r sp e k tif alm adıklarını,
a n c a k sizin k itaplarınıza y o ğ u n la ştık larında y e n i perspektifler e d in ­
dik le rin i ifad e ediyorlar.
A. O calan : Evet. Bu d u r u m önem lidir. İlerid e b u ko n u la ra d eğ i­
neceğ im .
I. B aluk en : D ış a rıd a k i g ü nce l gelişm eler ile ilgili d e ğ e rle n d irm e ­
le riniz h e rk e s tarafından m e ra k ile bekleniyor. P ervin h a n ım d a ifade
ettiği için ben tekrar etm eyeceğim . A n c a k d ışa rıd a h ü k ü m e te yakın
k a le m le r d e b ile sü reç ile ilgili y ap tığ ım ız te sp itler ve ö n g ö rü le rin
z a m a n içerisinde doğruland ığ ına dair güçlü bir algı var. K am uoyun un
b u n o k ta y a gelmesi önemlidir.
A . Ö calan: Evet. B u rad a d e v le t heyeti ile y ap tığ ım ız toplantıda da
b u d u r u m kabul edilmiştir. H ü k ü m e t d e sanırım anlamıştır. İlk z a ­
m a n lar yaptığımız değe rlen d irm e leri ç o k d o ğ ru o k u y am ad ık ları için
b ir k r iz d u r u m u ile karşılaştılar. Bu kon u d a yaptığ ım ız uyarıların ne
k ad a r d o ğ r u tespitler iç e rd iğ in i anlam ış dürüm d alar.
(Sırrı S ü reyya’ya dönerek) E v et sayın Süreyya, sanırım önem li a k ­
ta rım la r olacak.
S. S. Önder: Sayın B a şk a n ım , öncelikle E ş G e n e l B a şk an larıım z
T uncel ve K ü r k ç ü 'n ü n özel selamları var. H D P bileşenlerinin de aynı
şekilde. H D P o la ra k 59 il ve 6 94 ilçede seçim e giriyoruz. B unlard an
s a d e c e 20 ilde m e rk e z i a ta m a yapacağız. O n u n dışındaki adaylıklar
yerelden ve bileşenlerin katkısıyla belirlendi. A n k a r a ’d a Salman K aya
kesinleşti.
A . Ö calan: S a lm a n K aya m ı? O es k i vekil ola n ?
S. S. Ö nder: Evet B aşkanım .
A. Ö calan: Ç o k iyi. E şb a ş k a n kim ?
S. S. Ö nder: H en ü z ta rtışıyoruz, Kocaeli, N ilay Etiler. Sakarya,
H a r ik a Karataş, B u n la r akadem isyendir.
216
A. Ö calan: İyi, a k a d e m i dünyasının s ü r e c e dahil olm a sı v e böyle
so ru m lu lu k lar alm ası değerlidir,
S. S. Ö n der: A dana, Ayhan B ilgen; İzmir, O sm an Ö zçelik. K a r a ­
deniz kendi adaylarını belirledi, 17’sinde adaylarım ızı açıklayacağız.
A. Ö calan: S en k esinleştirdin mi?
S. S. Ö nder: E vet B a şk an ım , İsta n b u l’dur. E şb a ş k a n o la ra k P ın ar
S a ğ 'ı düşünüyoruz. G ö rüşüyoruz.
A . Ö calan : A rif S a ğ ’ın gelinidir, değil m i?
S. S. Ö n d er: Ayrıldılar B aşkan ım .
A . Ö calan: Ö zgürleşm iş d em ek ki. İkinizi d e kutluyorum . Başarılı
olursunuz. P ın a r H a n ım a d a selam larım ı söylersin.
S. S. Ö n d er: B a ş b a k a n la g ö rüştüm . K a n d il d ö n ü şü , yılbaşı g e c e ­
sini A hm et T ü r k ’ün evinde geçirdim. O sırada B a şb a k a n aradı. E rtesi
gün için İstanbul’d a g ö rü şm e k istedi. Ben o gec e y o la çıktım. A m a
ertesi g ü n B a şb a k a n ın g ü n d e m i m a l u m y oğ u n lu k la r içindeydi. G ec e
te k ra r b en i aradı ve ertesi g ü n için ra n d e v u la ştık v e görüştük. S on
gelişm elerden yak ın arak b e n im nasıl y o ru m la dığım ı sordu. B e n d e
b u sa v aşta n a n c a k d e m o k r a tik d ö n ü ş ü m kabiliyeti g ö ste re b ile n in
galip çıkacağ ını anlattım . H ü k ü m e tin b u şansı kaybettiğini, ç ü n k ü
b u sa ldırı b a ş l a m a d a n d ö n ü ş ü m h a m le le r in i s o m u tla ştırm a d ığ ın ı,
şim di n e yaparlarsa baskı altında y a p m ış gözükeceğini söyledim. S al­
dırı altında oldukları için otoriterleşeceklerini, bunun k a ç ın ılm a z gö­
zü k tü ğ ü n ü ekledim . C e m a at aç ısın dan bu d ö n ü ş ü m şansının te k n ik
o la ra k v a r o lduğunu, a m a b u n u yap a ca k ne siyasi aklınne d e siyasi
b ir tercihin g ö z ü k tü ğ ü n ü anlattım . B u d u r u m u kestirem e d ik le rin i,
çü n k ü b ü tü n im kanlarını K ü rtle r üze rin e yoğunlaştırdıklarını, o y sa
bu g e lişm e le rin te m e l o la ra k sü rec i hedefled iğ in i söyledim. G ever
saldırısı sırasında İçişleri B a k a n ın a “ B u b ize karşı o ld u ğ u kada r size
k a r ş ı d a geliştirilmiş bir tu z a k tır” uyarısın da b u lu n d u ğ u m u z u , a m a
h ü k ü m e tin b unu anlam adığını söyledim .
S ö zle rim e “P eki, çare n e d ir? ” so ru su n u s o r a r a k devam ettim. C e ­
vabe n, artık sü reç konusunda h ü k ü m e tin hiçbir bahanesi kalmadığını,
kaygı olarak su n d u ğ u şeylerin so n o perasyon larla b erh a v a olduğun u,
te k çıkışın geniş bir dem ok ratik ittifaktan geçtiğini, b u n a cesaret edip
geniş ve nitelikli bir d em o k ra si ittifakı yapm aları d u ru m unda b u k o m ­
ploların sadece ‘y o lsu z lu k ’ bo y u tu n d a k alac ağını, ona karşı da çok
217
^ÂİbuM ak & eaiatı
ş e ffa f ve d ü rüst yaklaşm ala rı d u r u m u n d a sü rec in gelişe re k devam
edeceğini, aksi halde kendisinin tasfiye edilerek sistem içinde yeni
bir hizalanm anın kaçınılm az olacağını anlattım . Ç özü ın k on u su n d a
H akan beyle görü ştü ğ ü m ü z bir m a ste r plan o lu ştu rm a ve bunun için
sayın Ö c a la n 'la ç a lış m a k o şullarını bir an ö n c e g e rç e k le ştirm e n in
acilliğini ve Rojava k o n u s u n d a ilk d efa devletin ö nüne şerefli bir ricat
olanağı çıktığını, b u n u n h e b a edilm e m esin i söyledim.
Kendisi C H P ile yapılan ittifak arayışlarını im a elti. Ben de bunun
doğal o lduğunu, çü n k ü bizzat kendisinden söz o la ra k aldığım ız hasta
tutsaklar ve tutuklu vekiller m e se le sin d e bile h içbir gelişm e o lm a d ı­
ğını söyledim . Ü stelik şimdi bir de S ab ah a t T u n c e l’in d u r u m u g ü n ­
d e m e gelince, h ük ü m e tin ciddiyeti kon u su n d a elim izde hiçbir karine
olm a d ığ ın ı belirttim. G e lin e n n ok ta itibariyle artık b u talep lerin bile
an la m s ız la ştığ ım , d o ğ r u d a n Ö c a l a n ’ın ö z g ü rlü ğ ü n ü n d ü şü n ü lm esi
gerekliğini, K ürt halkı ve o n u n siyasi k u r u m l a n o l m a d a n bu d e m o k ­
rasi ittif akı k urulam ayacağı d ü ş ü n ü ld ü ğ ü n d e b u n d a n az ın a kim senin
razı olam ayacağını, bütün bunların b en im şahsi görüşlerim olduğun u
belirttim .
B a şb a k a n cevaben bir m aster p lanlarının olduğu nu, b u n u zamanı
ve yeri geldikçe ve devlet k u ru m la rın d a görüş birliği olu ştu k ça pay­
la ştıklarını söyledi. Bu a n la m d a benim B a ş k a n la her h a f ta üç dört
gün sü rec ek bir ça lış m a y ü rü tm e m in bu kom plo koşullarıaltında çok
tehlikeli olacağını söyledi. Basın ve Akil İnsanla r ziyaretini bile e r ­
te le m e k z o ru n d a kaldığını, çü n k ü kim in nasıl d avran acağından em in
o la m ad ığ ın ı söyledi. H a f ta s o n u n a kalm adan vekillerin çıkm ış o la ­
cağını, S a b a h a t h a n ım için arkadaşlarına ne yapabiliriz diye so rd u ­
ğ u n u , o nlardan m evcut yasal düzlem içinde bir şey yapılam ayacağı
cevabını aldığını söyledi. Bir anayasa değişikliği d üşü n d ü ğ ü n ü , b u n a
b i z i m de destek v e r m e m iz h alinde so r u n u n h alled ilec eğ in i ekledi.
B u d e s te ğ in açık mı, k apalı mı o lacağını şartları g ö ze te re k karar ver­
m e m iz i istedi. Yeniden yargılamaların önünü açacaklarını, bunun bir­
ço k sorunu çözec eğ in i söyledi. G elişm e lerde ç a lış m a arkadaşlarının
bir suçu olm adığını, bütün soru m lu lu ğ u n k endisinde o ld u ğ u n u söy­
ledi. T am am e n d ışa rıd a p la n la n m ış bir darbe te ş e b b ü s ü o lduğunu,
yöneldikleri b aka nla rın m a n id a r o lduğunu ekledi. K ürtlerin (K C K ’yi
kasted e re k ) o y u n a g elm eyeceklerin i d ü şünd üğünü, k end isinin hangi
218
koşullar altında çalışmış o ld uğu nu biraz daha iyi g ördüklerini, o y u n a
g e lm e m e le ri d u r u m u n d a ç ö z ü m için d a h a r a h a t olunacağını, o y u n a
gelirlerse de kendilerinin b ile ce ğini söyledi. T e k kaygısının b ö lü n ­
m e m e k o ld uğun u söylediğinde, kendisine ‘yasakların böleceğini, ö z ­
gürlüklerin b irleştireceğ ini’ söyledim . Y aklaşık iki saat görüştük.
A . Ö calan: Bu ç o k önemlidir. Sen bir d a h a g örüşeceksin. (G üle­
rek) “Sen m e y d a n la rd a A p o ’nun a s ılm a m a s ın a hayıflanırken A po
seni ku rtard ı, id a m d a n k u r ta r d ı” diyeceksin. B a n a halen sen süreci
yavaşlattın diyorlar. O ysa biz ta m olarak çekilm iş o lsa ydık o n u içeri
atarlardı. S onu M e n d eres gibi o lurdu. Bu k o n u y u d a h a so n rak i to p ­
lantılarda d a h a detaylı çözüm leyeceğim . G ö r ü ş m e çok değerlidir. S e ­
n in le artık d a h a detaylı g ö r ü ş m e l e r yap a ca k tır. H e p geliştirici
olm alısın. (Pervin ve İdris’e dön erek) A K P ’li vek ille r ve b ak a n la rla
ilişkiler k uru p g ö r ü şm e le r yapm alısınız. D etaylandıracağım .
İ. B aluken: G ö r ü ş m e te m p o m u z ve ilişkilerim iz y ü r ü y o r B aşkanun.
A . Ö calan : B a şb ak a n a deyin ki. B a şk an lık m odelini de hızla ta r ­
tışabiliriz. A m a onun dediği gibi olm az, d e m o k ra tik olacak. D e m o ­
kratik Türkiye ve Kürt m eselesinde h ızla ç ö z ü m e gidilmelidir.
D ağdak ileri, cezaevindek ileri, tü m K ürtleri d e m o k ra tik siyasete
katacak ko n u la rı heyet ile tartışac ağ ız. A nca k m ü z ak e re y e g eç il­
m ezse, N isa n ’d a yeni b ir d u r u m değe rlen d irm e si yap acağım . Y apa­
c a ğ ım ız ta rtış m a la r d a sekiz kom isyon işin özüdür. A rta b ilir de,
eksilebilir de. Yasal boyut ve İzle m e K urulu d a önem lidir. Yapaca­
ğım ız m üzakerelerin iki boyutu vardır. Birinci m a sad a ben ve devlet
heyeti olacağız. İkinci m asad a BDP, HDP, A K P kom isyonları olur,
M e s e la kadın k o m is y o n u için iki kadın ç a ğ ırıp onlarla görüşürüz,
H D P ve B D P ’den kıym etli akadem isyenler var. E r d o ğ a n ile görüşün,
y asal boyutundan neden çekiniyor. Ç o k r a h a t yapabilir. S adece bizim
için değil, tü m yasadışı örgütler için -Ki, yüzlerce örgüt var- kapsayıcı
d em o k ra tik to p lu m a çağrı yapabilir. P arlem en to n u n yapacağı ilk iş
b u o lm alıyd ı. M e s e la toplum u şiddetten a r ın d ı r m a y asası olabilir,
C e m il Ç i ç e k ’e anlatın, birk aç toplatıda bir çerçeveye oturur. Tarihte
örnekleri de var. İzale-i Ş ekavet K an u n u var.
S. S. Ö n der: O isim sorunlu B a şk an ım , to p lu m sal barış temelli
b ir isim dah a uyg un olabilir.
219
^rA biuM ah O ca ia n
Yetkili: İsim m eselesine şim di g ir m e s e k ... D aha sonra.
A. Ö calan: Radikal d e m o k ra tik ç ö z ü m gerekli. N e eskinin C H Pci
ve M H P c i ulusal milliyetçi, faşist ulus-devlet m odeli ne de neo-Osm anlıcı, h egem onik O sm a nlıc ı m o d e l . .. İkisi de olmaz. Bu iki anla­
yış d a hastalıklıdır. D e m o k r a tik O rta d o ğ u m o d e li ideal modeldir.
D em o k ra tik ç ö z ü m ü n ana şemasıdır,
S. S. Ö nder: B a ş b a k a n a sizin 17 A ra lık ’tan önce “O nu Mursi gibi
yargılayacaklar” sözünüzü aktardım. A m a şim diki ko n u m u M ü b a re k
gibi olabilir.
A. Ö calan: D o ğ ru , o n a de ki, seni k a f e se koyacaklar. M ü b a re k
gibi olabilir. O şansını yitirdi, am a hala h e r şey k aybe dilm iş değil.
Eskiden on yılda bir darbe olurdu, beş yılda bir m uhtıra olurdu. Şimdi
sürekli darbe süreci v a r am a d urum u kurtarabiliriz. (Sırrı’ya dönerek)
B a ş b a k a n a söylem işsin ya, ben im ç ık m a m ö n em li değil. Ben zaten
çıkm ışım . B en im le görüşm eleri özgür o lduğum anlam ına gelir zaten.
Beş yıl önce E m re T a n e r ’e “B u r a d a k a lm am ın artık bir anlamı kal­
m am ıştır” dem iştim . O d ö n em d e bunları söylemiştim. H em en çık de­
seler de ben çıkm am . B e n im d u r u m u m o k a d a r ucuz değil. KCK de
anlamıyor. Benim a d ım a vakıf, müze falan kuruyorlar. Ç ok kızıyo­
rum . Ben hala y a ş ıy o ru m ve devletle m ü z a k e re p ozisyonu nday ım .
O n beş yıldır buradayım, h ü cre d e kalıyorum ve yalnızım. K em al Burk a y ’ı buraya getirseler üç g ü n d e ölür. B enim burad a n çıkış d iya lek­
tiğim farklıdır, ö zü de budur. Biz u lu s la r arasıd arb ec ile rin ,
İngiliz lerin K ürdistan p o litik a s ın a ç o m a k so k tu k , o y ü z d e n artık
d a r b e yapamıyorlar.
Devlet de benim k o n um um un ciddiyetini fark edebilm iş değildi.
1999’d a ben im so ru ş tu r m a m ı yürüten dört ayrı heyet vardı. Ç ap raz
sorgu yaptılar. T ü m devlet k u r u m la n n ı temsil ediyorlardı, am a tek
bir do ğru soru soramadılar. Uyuşturucu, afyon ve benzeri sorularla
P K K ’yi k ö tü le m e m i bekliyorlardı. Böyle istihbarat ekipleri olur m u
dedim . D aha sonra H ak a n bey le bazı şeyleri aştık. O n u n la yaptığımız
ta rtışm a lar pek ço k şeyi önledi. 17 Aralık darbesi d e bu şekilde ö n ­
lendi. B en im uyarılarım o lm a sa ydı bu darbe za fere ulaşacaktı. Y üzde
yüz benim görüşlerim in gerçekleştiğini onlar d a kabul etti. B urada
verilen politik ç ö z ü m düzeyim iz evrenseldir. E rd o ğ a n ü zerinden b ö l­
gesel k ao s planı devreye k o n u lm a k istendi. B u n u anlamıyorlar, ta r­
220
■
tışmayı da bilmiyorlar. D u a etsinler, devlet h eyeti devredeydi. Savaş
makinasını çalıştırabilirdik, giderdi. A m a yapm adık. K CK tutukla­
maları için de darbe demiş, u y arm ıştım . K CK de b u n u yeterince a n ­
lamadı, cevap olamadı. Tek bir tedbir alamadı.
S. S. Ö nder: K ılıçdaroğlu ile görüştük, E şb aşk an la r ve T ü ze l de
vardı. G enel o la ra k se çim ittifakı g ü n d em liy d i. T a b a n d a bizim için
“O ylarım ızı bölüyorlar” p rop aga n dası yapıyorlar, B u n u b o ş a çık ar­
m ak ve varsa bir ze m in g ü ç le n d irm e k için gittik.
A. Ö calan: İyi yapm ışsınız. N e diyorlar, nasıl yaklaşıyorlar?
S. S. Ö nder: Ö zet o la ra k b iz im ken d ilerin i d e s te k le m e m iz i ve
bunu da gizlice yap m am ızı istediler. D e m o k ra tik le şm e ile ilgili o l a ­
rak M eclise getirdikleri paketin ark a sın d a durduklarını söyledi. Son
olarak “B irlikte g ö z ü k m e m iz hem size h em de bize büyük bir zarar
verir” dedi. Kesin olarak böyle bir açıklık içinde olm ayacaklarını söy­
ledi. E şbaşkanlar diğer konularda etkili yaklaşım lar sergilediler. Ben
de bizim bu ülkenin en onurlu insanları old u ğ u m u z u , hepim izin k i ­
şisel ve siyasal geçm işinin şerefli bir m ü c ad e len in tarihi olduğunu,
bizimle yan y a n a g ö z ü k m e n in zarar değil a n c ak şe re f vereceğini söy­
ledim . G örüşm e bitti.
A. Ö calan : D u r u ş u n u z ç o k o n u rlu bir d uruş olm uş, k ay b e d e n
onlar olacak. Kaybetsinler. Yani k la sik bir sosyal d e m o k ra t bir h a r e ­
ket bile değil bunlar. İşte M a n sur Yavaş örneği ortada. M a n su r Yavaş
olayı, ulusalcı ve milliyetçi faşizm in izdivacıdır. B unlar zaten tektiler,
birdiler. Bu örnekle açığa çıktı. D e n iz B a y k a l’a Alevileri, B a h çe li’ye
de Y örükleri kırdırdılar. Senin b a b a n soylu bir dam ard an geliyordu.
Sen de öylesin, yıllarca hapis yattın. Sanatçısın, seninle sinem a ü z e ­
rine uzun k o n u şm a k isterim . O alanda da ben d e n faydalanabilirsin.
Politikasız sanat olm az. P o litik a olu rsa hep si olur. Y ılm a z G ü n e y ’i
bu yüzden h e p ö r n e k veriyorum. B u alanı Bahçeli ve C H P ’ye bırak­
m am alısın. T ü rk m en direnişi anlamlıdır. S a n a M agn a C h a rta ö r n e ­
ğini vermiştim. H D P bir tarih kom isyonu kurabilir. T arihe devrim ci
bir bakış geliştirirseniz bu enstrüm anları onların elind en alabilirsiniz.
B a şk a aktarım ların var mı? H P G ve C e m a l ’le görüştün mü? İ z le ­
nimin nedir?
S. S. Ö nder: G ö rü ş tü m B a şk an ım . B iraz sohbet e d e b ilm e olanağı
oldu. Biraz da m e k tu p ta yer alan hususları konuştuk. M ek tu b u o k u r ­
221
^ 4 bduM ah fy ca h u t
sunuz. B e n yazılı o la n ve o lm a y an k ısm ıyla sizin perspektifinizin iyi
k a v r a n m ış o ld u ğ u n u söyleyebilirim. K a v ran m ak la kalınm am ış, p ra­
tiğe dönüştü rü lm e si b ak ım ın d a n b ü y ü k m e sa fe alınm ış. G örevlendir­
d iğ in iz diğer k o n u la r b ak ım ın d a n tek bir şey söyleyebilirim . H P G ve
C e m a l ark a d aşla ilgili çok rahatım . H er şey o lm a sı gereken gibidir.
B e n t a m a m e n ik n a oldum . Siz de rahatolabilirsiniz.
A. Ö calan: Anladım. B u d eğ e rlen d irm e n ö n em li v e iyi bir şeydir.
D e v a m etsinler. Sen de görüşürsün. Sanırım y in e g ideceksin.
S. S. Ö n der: A rtık se çim çalışmaları başlıyor. B u sefer yoğunuz.
Aday açıklamaları var, a m a belki heyetle değil de bir ara bir fırsat yaratıp
giderim. Bu arada Cum a ve C em al arkadaşla U r f a özelinde bir ikinci
toplantı yaptık. G enel olarak orası da gereken ciddiyetle ele alınıyor.
A. Ö calan : H alfe ti’de eski B a şk an yeniden aday m ı?
S. S. Ö n d er: D e ğ il, B a şk a n ım . E şi e ş b a ş k a n o la ra k d ü ş ü n ü lü ­
yordu. K a d ın çalışm ala rın a da k atılım gösteren b ir kadın.
A . Ö calan : B iliyorsun, T ü k m e n ’dir. B e n c e g erek en vefa gösteril­
melidir. O lm a y ac ak sa da incitilmemeli, onurlandırılmalıdır. B ir T ürk­
men iyi olur.
S. S. Ö nder: O sm an U rf a için kesinleşti gibi.
A . Ö ca la n : T am am d ır. O s m a n kapsayıcı v e b irleştirici olm alı.
O n u n için iyi d ü şü n c e le rim var. Ö z e l selam larım ı söyleyin. U rfa B e ­
lediye B a şk an lığ ı on m illetvekiline bedeldir. İb ra h im Ayhan d a ç o k
sıkı çalışmalı. G e c e g ü n d ü z çalışmalı. Yeni vekillerden üç d ö r t tanesi
H D P ’ye geçsin. B u ç o k iyi olur. H a tta hepsi geçebilir.
S. S . Önder: B u ç o k yerinde olur sayın B aşkanım . Sağcı K ürtlerin
H D P ile K ü rt h alk ı ara sın a ç e k m e k istedikleri sete d e iyi v e yerinde
bir ce vap olur. Bu arada sizin için yeni bir im za kam p an y a sı d ü ze n ­
leniyor. A rk a d a şla r ben im de yer alm am ı istediler.
A . Ö calan: Hayır, sen anc ak fahri olarak katılabilirsin. S a n a te k lif
e dilec ek h e r şeye ben im gibi davran, fahri o la r a k katkı su n a rım de.
S enin ö n e m li sorum lu lu k ların var. O n lar düzenleyebilirler. H e p sin e
te şekkürle rim i v e ö ze l selam larım ı söyleyebilirsin.
S. S. Ö nder: Rojava için Q am işlo -H a se k i-Irak ü çg e n in d e ta m bir
yetkinlik sağlanm ış d uru m da. S o n b ir h a m le d e n sonra, ça tışm asızlık
is te n e b ile c e k ve b u n u den e tle y ip d ü ze n le y ec ek d ü rü m d a la r. Sizin
kaygılandığınız b ü t ü n hususları b ir h e d e f ve ilkeselliğe b ü rü n d ü rd ü ­
222
ler. B a şardılar. Yaratıcı y ö ntem ler, uluslararası b ir m eşruiyet, askeri
ve siyasi bir s o n u ç alm a ve b u n u m o d e lle m e konu su n d a d a diğer m e ­
seled e o lduğu gibi ta m a m e n ikn a o lm uş d u ru m d ay ım .
A. Ö calan: Kutluyorum. Selamlarımı iletin. A kça kale’nin karşısın­
daki çatışmayı da a n la m a k istiyorum. Niçin orada Y P G ’nin dışında ge­
lişiyor? Gözükm üyorlar mı, yoklar mı, anlamak istiyorum. B i r d e Leyla
meselesi var. Sanırım H akan bey sizinle paylaşmış. Ayrı ayrı düşünce­
lerinizi bilmek istiyorum. Danışmanlarını tanıyor m usunuz?
Sırrı, İdris, P. B u ld an : Tanım ıyoruz.
A . Ö calan: (Gülerek) A m e r ik a ve İsrail devreye m i girecek? Evet,
sizler ne dü şü n ü y o rsu n u z?
S. S. Ö n d er: B e n c e kendisiyle fazlaca m eşgul. O rta k çalışm a bi­
linci yok. H e r an kontrolsüz b ir ta v ır geliştirip sü reci z o r a sokabilir.
P. B u ld an : B e n c e bir şans d a h a v erm e k gerekir. A rk a d a ş la r ç a ğ ı­
rıp k o n u şu r sa belki düzelebilir.
A. Ö calan: L ey la’ya deyin ki, Ö c a la n ’la g ö r ü ş m e işi ciddidir. Barzani bile yan üründür. B iz im g örüşm elerim iz olmasaydı bu g ü n k ü p o ­
z isy o n la rın d a o lm a z la rd ı. Ö rg ü t işley işin e bağlı k alac ak. B u n u
kendisiyle konuşun. B ü t ü n hünerlerin i S ırr ı Bey gibi, P ervin hanım
gibi o rtay a koyacak. Biz siyasi bir hareketiz. Siyasetle oynarsa canıyla
öder. O yun d e ğ ild ir bu. D a n ış m a n l a g e lm e işi o lm az. A n c a k Sırrı
beyle g elirse gö rü şürüz.
K e n d is in e söyleyin, Sırrı Bey bizim fahri B aşk an ım ız d ır. O ol­
m a z sa olmaz.
S. S. Ö n der: B e n A h m e t beyi d e ö n erdim , onunla gelebilir, o k e n ­
disini kontrol ed e r, y ok sa çıkıp saçm alayabilir dedim .
A . Ö calan : S eninle gelsin. S a n ırım ö n ü m ü z d e k i h a f ta gelirsiniz.
K ürkç ü v e S a b a h a t’la d a sanırım o n d an sonra görüşeceğini. B u ara d a
M ersin işi n e old u ? K onya işi ne oldu?
S. S. Ö nder: K o m isyon bu n o k ta d a k i ö n e r i v e uyarılarımızı pek
d ik k a te alm adı. M e rsin ve K onya m eselesi ö zg ü n b ir d u r u m d u r di­
yorlar. Fazıl bey için yaptığınız d e ğ e r le n d ir m e de sizin o n u istem e­
d iğiniz şe klin de y orum landı.
A . Ö calan: M a rd in ’d e eşbaşkan m u tla k a b ir Süryani k a d ın olmalı.
B u sayısal değil siyasal b ir şeydi. B ir görev v ersek o n u b ile anlaya­
m a y a c a k bir d u r u m var. Bu s e rse ri milliyetçi takım ı K ü rt le r k o n u ­
223
■^AbTluûtait Öca&an
sunda benim ne yaptığımı bilmiyorlar nıı? Ben b u ra d a o lm asam K ürt­
lük ad ın a ne varsa dikkate bile almazlar. Bu devleti tanım ıyor m u s u ­
nuz? Ben on beş yıldır devletle b urada tartışıyorum . Tarihte ilk defa
devlete, K ü rtlü ğ e ve S o la alan açmayı kabul ettirdik. K im s e ban a
K ü rtlü ğü öğretm eye kalkm asın. B eni özd e anlam ayıp slogan d ü z e ­
y in d e yaşarlarsa bu züppeliktir. A v u k a tl a r d a böyleydi. Buraya gelip
gittiler, hiçbir sonuç çıkarm adılar, Aysel de dahil.
P . B u ld an: A k d en iz de, M ardin de açıklandı.
A , Ö calan : Geri ç e k m e k y a da d e ğ iştir m e k şeklind e olm az. Bu
ark adaşlar ikna yoluyla değiştirilm eli, incitilm em eli. Bu onların s o ­
ru m lu lu ğ u değil. B unlara dikk at edin.
P . B u ld an: A ktarırız Başk anım .
A. Ö calan : Şim di vakit daralıyor. Ü ç k o n u d a bazı şeyler söyleye­
ceğim . E rm en i meselesi, Ulusal K on gre ve sü reç ...
S. S. Ö n d er: B a şk an ım , A gos G azetesini getirdim, bir okum anızı
istiyoruz, E rm en ilerle ilgili.
A. Ö calan : (Gazeteyi sesli bir şekilde okudu). B e s e değerli bir ar­
kadaştır. (P e rv in ’e d ö nere k) G ö rd ü n ü z m ü?
P. B u ld an : H a y ır Başk anım , son iki gö rü şm ed e yoklu. B aşka top­
lantıları o ld u ğ u için gelem ediğini söylediler.
A. Ö calan : B e se ta m bir yoldaşlık örneği serg ilem iş ve doğru a n ­
lamıştır bizi.
Bizi yanlış anlayan Agos ve çevresidir. Ragıp Zarakolu ve Ayşe Güneysu ya bunu söyleyin, “Ö calan sizden daha çok sizin tarihinizi bili­
yor” deyin. E rm enilerin elebaşları kapitalizm in ilişki tarzlarına alet
oldular. Kapitalizmin uç beyliğine oynam akla tarihleri başaşağı gitti.
Ermeniler, S üryaniler tü m suçu T ü r k ’e ve K ü r t ’e yüklüyorlar. A m a
kendi yanlışlarını saymıyorlar. E rm eniler kapitalizm le ilişkilerini ç ö ­
zemediler, çözem edikleri için tarihi katliam a uğradılar. E rm enilere ta ­
rihi kardeşlik kültürü ile yaklaşıyoruz. Onları yeniden canlandıracak
şeyi de biz yaparız. Erm eni soykırımının tanınması da bize, K ürt H a ­
reketine bağlı. Erm eniler saygılı olmalı, milliyetçi refleks içinde o lm a ­
malı. Sorun kapitalizm dir. 19. yüzyıldan so n ra E rm e n i katliamı
başladı. Ö ncesinde O sm a n lı’da sarayda varlık gösterdiler. K ürdistan’ı
birlikte paylaşıyorduk. Ne za m a n k i kapitalizmle ilişki düzeyleri gelişti,
o za m a n sorunlar da yaşanmaya başlandı.
224
1984, 85 ve 8 6 ’da Z am an ve Sam anyolu TV kurulmuştur. H ocanın
p a ra la n yokken b un la r k uruldular. T U S K O N vb. se rm a y e grupları
devreye girdi
H ra n t’ın öldürülm esi 'Son E r m e n i ’nin bitirilme öyküsüdür. Ben
b urada devletin ö n üne geçtim.
C em aat K C K ’yi vuran Özel H a r p Dairesi’nin vu ru cu gücüdür. İlker
B a ş b u ğ ’u tasfiye edenler H akan F id an ’ı da, E m r e T a n e r’i de rahatlıkla
götürebilirlerdi. Başbuğ T ü rk ordusunu teslim etti. Savaşmadan k ay ­
bettiler. Devlet içinde iki tane akıllı insan çıktı: E m re Taner ve Hakan
Fidan. Teslim olsalardı E rdoğan da gitmişti. B a ş b u ğ ’u böyle sessizce
tasfiye ettikten sonra onları da götürürlerdi tabii. Acilen kanun çıkar­
dılar. Erdoğan çıkarttı ve bunları kurtardı. B aşbakana sorun: E m re bey
ve Hakan bey götürülseydi siz ne olacaktınız? Yüksekova’daki gibi ka­
fasına çarpı işareti koyup öldürdüler ya, işte öyle yapacaklardı.
7 Ş u bat b aş arıy a ulaşsaydı n e o lu rd u ? O d a rb e c ile r on bin
K C K ’liyi tutukladıkları gibi bu sefer öldüreceklerdi. K orkunç fela­
ketler yaşanacaktı. G eç m işte JİT E M b u n u n k ü çü k bir deneyim idir.
D ah a b ü y ü k şeyler olabilirdi. G la i d o ’nun son kurbanları S ak in e’lerdir. Mesaj bizedir, mesajı şudur: P K K böyle halledilir! 9 O cak darbesi
süreci bitirm e darbesidir.
M adım ak, B a şb ağ lar ve benz eri katliam lar C lA ’nin verdiği p e r s ­
pektifin sonucudur, iti ite kırdırtm a politikasıdır. S a k in e ’lerin v u ru l­
duğu gün H r a n t’ın m a h k e m e kararının da verildiği gündür, S a b a h a t’a
c e za verildiği gün Leyla b e ra a t ediyor.
Ulusal Kongreyle ilgili düşüncelerim i söyleyeyim. Misak-ı M illi’yi
kararlaştıracak ola n şe y de bu K ü r t Kongresidir.
Sorun alanlarına gelelim. E şbaşkanlık meselesi: Eşbaşkanlığı gayrıresmi, fahri başkan lık şeklinde yapabilirler. Leyla ü zerin d en h alle­
dilir. D iğer mesele, deleg e sayısı hiç ö nem li değil.
S. S . Ö n der: A rk a d a şla r ‘oy b irliğ i’ önerisini d e yapmışlar.
A. Ö ca la n : Ö yle de o lm az. O za m a n A n a y a s a K o m is y o n u ’na
döner. Nitelikli ço ğ u n lu k şartı konulabilir. Yani 3/5 olabilir. Üç şey
ö n eriy o ru m : T em el k ara r mercii K N K o la ca k . Yani Ö calan a n c a k
K N K ’nin kararını kabul ed e r diyeceğiz. İcra Kurulu gü n lü k yürütm e
konseyidir. Kürtler arası ilişkileri de düzenler. S avun m a Gücü: Kürtlerin tüm ünü temsil ede n bir sa v u n m a gücü olmalıdır. G enel halk sa­
225
*=4b2uM ak Ö caû an
v u n m a gücü, genel k o ordinasyon birliği gibidir. T ürkiye ile barışı,
İ r a n ’la barışı, S uriye barışını bu kuru lla r düzenler. K ong re de İran,
Irak, Suriye ve T ü rk iy e de temsil edilmelidir.
( S ır r ı’ya d ö n e r e k ) L eyla ile buraya g eldik te n so n ra, B a rz ani ve
K D P ile de birlikte görüşeceksiniz.
E zid iler için F e le k n a s ’ın d u r u m u u ygunsa ileride milletvekili o la ­
bilir.
Şim di kısaca sizlere d air k ısa d e ğ e rlen d irm e ler yapacağım .
Sırrı Bey, sizin için yeterince değ e rlen d irm e yaptım . Siz yolunuza
devam edeceksin iz. D a h a uzun d a k o nuşuruz diye düşünüyorum . S i­
n e m a m e selesin e özellikle eğileceğim .
( P e rv in ’e d önerek) E rtuğrul benim için ‘y o ld a ş ’ değerlendirm esi
yaptı. Biz ‘sa y ın ’ kavram ını özellikle devletle olan ilişkim izde kul­
lanıyoruz. Yani b a n a arkadaş, y olda ş diyebilirsiniz. Şim di Pervin a r ­
kadaş mı d e s e m , y old aş mı desem . N efertiti ö r n e ğ in i zaten
verm iştim . O n d a n bağım sız, Sim one de Beavouir, F atm agül Berktay
ve Serpil S a n c a r ’ı da okuyabilirsin. A şiret kadını olm ayın, o kişiliği
kültürü dönüştürün. D ö n ü ştü rd ü ğ ü n ü de görüyorum . Arkeolojisi ya­
pılacak kadınsın. N eolitikten alırsın, G ö b ek litep e’den buraya kadar
çok yeni şeyler görürsün. İlk kadın şekillenm esini inceleyebilirsin.
D o k u z bin yıld a d o k u z k atm anlı k a d ın in celem esi ile ken d i kişisel
tarihini karşılaştırm alı olarak ele alabilirsin. M o dern iteye geçiş böyle
olur. K a p ita liz m le yapam azsın . Yirmi yılda yeni bir kişilik oluştur­
dun. Bir an lam d a yeniden doğdun. Yaratıcılığın gelişti, çalışkansın,
kendini boyutlandırdın. K apasiten de var. B u n la r a yoğunlaş.
(İdris B e y ’e d ö n ere k) Sizin için H ayri ö rn eğ in i vermiştim. B ak­
tıkça O nu da hatırlıyorum. İyi gidiyorsunuz. Bingöl kişiliğine y o ğ u n ­
laşın ve onu dem okratikleştirm eye çalışın. Z a z a kültürü de önemlidir.
Y oğunlaşm anız burala rda olsun.
P. B u ld an : B aşkanım , so n olarak G ültan H anım da se lam söyledi,
F ırat Anlı ile uyum lu bir ç a lış m a başlattıklarını, istenilen başarıyı
A m e d ’de yakalayacaklarını, bunun için çalışm alarını başlattıklarını
söyledi.
A, Ö c a la n : B e n d e n de selam söyleyin. D iy a r b a k ır ’da kazanım
aynı z a m a n d a kadın k az an a n ıd ır. O r a d a elde e d ile c e k olan başarı
aynı z a m a n d a O rtad o ğ u ve T ürkiyeli k ad ın la ra da ö r n e k o la ca k bir
226
kazanımdır. Bu a r a d a D i l e k ’le (Ö calan) de görüştüm . G ü çlü bir k a ­
dındır. G ü lte n ’le birlikte çalışabilir.
H erkese ayrı ayrı se lam larım ı iletiyorum . H a s ta tutuklulara, k a ­
dınlara, gençlere, b arış a n n e le rin e se lam söyleyin. H erk esin yeni yı­
lını bir kez d a h a kutlu yorum .
Ek 1
(Devlet heyeti ile yapılan görüşmenin gü n d em i -10 O ca k 2014-)
1-Türkiye ve O r t a d o ğ u ’da darbe m ekaniği.
2- A K P iktidarı d ö n e m in d e darbe işleyiş süreci.
3- K C K ve darbe süreci.
4- Devlet, paralel devlet ve d a r b e bağlantısı.
5- T ü rk iy e ve K ürd istan ’m son iki yüzyılı ve B a t ı ’nın hege m o n ik
kuşatması.
6- A K P kendisini a n c ak kapsamlı ilkeli d e m o k ra tik sistemle sela­
m e te kavuşturabilir.
7- D a r b e sistem atiğind e P K K ’nin yeri.
8- Darbe sistematiğinin aşılm a sın d a P K K ’nin yeniden k o n u m la n ­
dırılması.
9- D a r b e s is te m a tiğ in in kalıcı o la ra k aşılm a sın d a O r t a d o ğ u ya
özgü dem okratik çözüm sisteminin bütünselliği, iç içeliği.
10- M evcut statükocu ulus-devlet sistem i darbesiz yaşayamaz. D o ­
layısıyla d a rb e sistem inin kalıcı tasfiyesi ancak yeni dem o k ra tik dev­
let sistamatiği ile m üm kü ndür.
11 - D e m o k r a tik ç ö z ü m d e K ürt s o ru n u n u n yeri.
12- D em o k ra tik le şm e n in devlet ve toplum boyutu.
13- P ratik çözü m adımları: Ö z ve biçimin a n a unsurları.
14- K ürt Ö z g ü rlü k H arek e tin d e Ö n d erlik g erç eği ve çö z ü m d e k i
yeri.
15- Kişi, d e m o k ra tik ö n d e r o l a r a k A b d u lla h Ö c a la n ’ın çözüm deki
rolünün gerç ekçi değerlendirilm esi, uygun yeterli işleyişe k av u ş tu ­
rulm ası.
Ek 2
(B D P - H D P heyeti ile yapılan g ö rü ş m e n in g ü n d e m i -11 O c a k
2014-)
227
'c 4 h2 ulILıh fyeaâan
1- M ü z a k e re gerçeği.
2- D evlet ile P K K -K C K ara sında şiddetin sonlandırılm ası, güven­
lik ve barış m üzakeresi.
3- M ü z ak e re n in öz-biçim unsurları (devlet dolaylı).
4- D e m o k ra tik siyaset ve h u k u k (k o m isy o n düzeyi).
5- Sosyoek onom i.
6- K a d ın özgürlüğü.
7- Ekoloji.
8 - M isak-ı Milli.
9- H akik atleri A ra ştırm a ve Y üzleştirm e.
10- Kültür-Sivil Toplum.
11- H akem lik -D enetim .
12- M ü z a k e re n in toplum sal u nsu rlarla devam ı, boyutu.
13- Seçimler, B D P v e H D P ’nin geleceği, görevleri.
14- M ü z ak e re lerin çoklaştırılması.
15- T C ’de d a rb e m ekaniği.
1 6 - D arb elerin , g ü n c e l d a rb e n in (17 A ra lık D a rb e si) an lam ı ve
alınm ası gereken tedbirler.
17- Kısa vadeli anti-darbe m ücadelesi.
18- Uzun vadeli kalıcı anti-darbeci dem okratik sistemi inşa süreci.
19- D a rb e sürecinde m ü z a k e re unsurlarının rollerini d o ğ ru kavra­
ması ve pratikleştirilm esi.
2 0 - M üzakerenin sol-em ek ve özgürlük boyutu na önderlik etm enin
tarihi anlamı, d o ğ ru k avranm ası ve u y g u la n m a sorunları.
21- A bdullah Ö calan ile s ü re ç nasıl işleyebilir?
11 Ocak 2014
228
'S)rnta$L ^ .A jeÛ att
Kadınların katledilm eleri
savaştan beterdir
(B aşkan ve Yetkili ayakta bekliyordu.)
P. B u ld an : B a şk an ım nasılsınız, sağlığınız nasıl?
A . Ö c a la n : İyiyim, siz nasılsınız, ne k a d a r cevap oluyorsunuz?
M isyon olarak ne k a d a r hazırsınız? Sizi de bu yük ün altına koydum.
A m a isteyerek hazır o lm a n ız ço k önem li. G erçi siz de gönüllü g e ld i­
niz. Sizi bu y ü k ü n altına so k m a k istem ezdim . D evlet heyeti yetersiz,
a m a size g ö re dah a hazırlıklı.
A . Ö calan : (E lindek i notları P e r v i n ’e verdi) B unları yazın.
S. S. Ö n d er: Pervin han ım a k ta r ım yap a ca ğ ı için gündem i ben
yazayım.
P. B uldan: B aşkanım , ö nce likle e ş başka nların ve gru b u n s e la m ­
ları vardı. H ü k ü m e t, H ak a n Fidan ve K a n d il’de arkadaşlarla g ö rü ş­
m e le r yaptık. A k ta r ım ın ı y ap m a d a n önce bir ö nce ki g ö r ü şm e d e
H P G ’nin üç sayfalık m e k tu b u n u getirm iştim . Aldınız mı?
A. Ö calan : Evet, aldım, okudum.
P. B u ld an : 22 O ca k 2 0 1 4 tarihli 7 sayfalık K C K G e n e l B aşkanlık
K onseyi, K C K Eş G e n e l B aşkanlığı m e k tu b u size ulaştı mı?
A . Ö calan : Evet, aldım, o k u d u m , değineceğim .
P. B u ld an: D o ğ u K ü rd istan ’dan Yaresan h a lk ın d a n bir g ru p ad ın a
m e k tu p var. O nu size iletm ek istiyorum.
Y etkili: B u ta rz m e k tu p la rı A d ale t B akan lığ ı aracılığı ile iletirsi­
niz, d a h a sağlıklı olur.
A. Ö calan: Evet, öyle yapın.
P. B u ld an : A lm a n y a K öln ’de Ö c a la n ’a Ö zg ü rlü k P latform u ça lı­
2 29
rzAbduM ah Ö ca iiu t
şanlarının bir bilgilendirm e notu var. Yaptıkları çalışmaların birer ör­
neğini size gönderm işler.
A. Ö calan : Evet, bakarım.
P. B u ld an: S terk T V ’de yayınlanm ak üze re Baki G ü l’ün iki sorusu
var.
A. Ö calan : Evet, alayım . S onra değerlendiririm .
P. B u ld an : U luslararası kom p lonun 16. yıld ö n ü m ü n ü öze tle m e k
gerekirse ne s ö y le m e k istersiniz? 1999’dan itibaren İm ralı’d a oluş­
turulan sistem s o n a erdi diyebilir m iyiz?
A. Ö calan : Evet, bunları cevaplayacağım. B a k i’yi önem siyorum .
İyi gaz etec ilik yapıyor. Ö zel se la m la r ım ı sö y lü yorum . G ü n a y 'a ,
Remzi onlara, tüm arkadaşlara selam söyleyin.
P. B u ld an : B a şk an ım , b en A vru p a’ya gideceğ im , bunları aktarı­
rım.
A. Ö calan: Arkadaşları görürsünüz. Kadınları d a görün. Köln’deki
Ö c a l a n ’a Ö z g ü rlü k P la tfo rm u n u da ziyaret edin. Ö zel se lam larım ı
iletin.
P. B u ld a n : P Y D E şbaşk anı A sya A b dullah A n k a r a ’ya geldi.
A. Ö calan : Evet, sizi de ziyaret etmiş. N e çıkardınız ziyaretinden?
P. B u ld an: H D P ’nin bir konferansı için gelmişti. Dışişleri B a k a­
nından randevu istedik, verilmedi. Rojava'da kurulan K antonlarla ilgili
bilgi verdi. Size özel selamlarını gönderdi. Rojava'daki üç Kantonla il­
gili, Cezire K antonunun üç kişilik yürütmesi var. Başkan E krem Hüso;
Y ürütm e A ra p , Süryani ve Kürt temsilcilerden oluşuyor.
A. Ö calan : Evet, olur.
P. B u ld an : Afrin K antonu Başkanı Hevi adında b ir kadın arkadaş.
Y ü rü tm e yine üç kişi. K ürt ve A rap temsiliyeti var. K obani K antonu
B aşkanı E nver M ü slim , avukattır. Y ü rü tm esi y in e üç kişi, üçü de
Kürt, bir kadın iki erk e k ten oluşuyor.
A. Ö c a l a n : Evet, tamam dır.
P. B u ld an : Hakan Fidan, Adalet Bakanı ve K a n d il’d e arkadaşlarla
görüştük. Paris Cinayeti ve diğer konuları görüştük.
A. Ö c a l a n : H a k a n Beyin verdiği bilgiler tatm inkar mıydı?
P. B u ld an : Biz de ta m olarak tatmin olm adık, K andil de ikn a o l­
madı.
A. Ö calan : N e diy o r H ak a n ?
230
P. B u ld an : Y aptığım ız g ö rüşm ede n ö n c e Paris C inayetine ilişkin
s e s kaydı v e M İ T belgesi ortaya çıktı, bunları sorduk. H akan Fidan
cinayeti ilk d u y d u ğ u n d a sırtından v urulm u şa d ö n düğün ü söyledi. “ Bu
cinayetin b iz im le ve y ön etim k ad e m e si ile h iç b ir alakası yoktur.
B izim iç im iz de de C e m a a t ve U lusa lcılar üzerinden bir y ap ılanm a
var. O n la r d a n araştırıyoruz” dedi.
A. Ö ca la n : B e n c e b u n a dikk a te a l m a k z o rund a yız. K andil ta m
tatm in o lm a m ış s a da yapacak b aşka bir şey yok. M İ T içinde so ru ş­
tu rm a yapacak halim iz yok.
P. B u ld an : Roboski ile ilgili de istihbaratın M İT tarafından veril­
diği bilgisini sorduk.
A. Ö calan: Roboski, Paris ve G ev e r hakk ında genel d eğerlendirm e
yapm ak gerekir. M İ T ’e yönelik k u şa tm a da devam ediyor. H ü k ü m e t
de hala paralel devletle nasıl m ü c a d e le edeceğini bilmiyor. H ü k ü m et
bu k om plocu g ü çlere b u g ü n e kada r çok taviz vermiş.
P. B u ld an: H ak a n Bey, askerlerin k o m u ta kadem esinin de bu s ü ­
recin a rk a sın d a o ld u ğ u n u söyledi. “ R o b o s k i ile ilgili yargı süreci
devam ediyor, avukatlar itiraz hakkını za te n ku lla n m ışlar” dedi.
A. Ö calan: Anlaşıldı.
P. B u ld an : Ç ö z ü m sü rec i ile ilgili k o n u ş tu k . T M K , T C K , uzun
tutukluluk süresi ile ilgili yasal düzenlem elerin yapılm ası gerektiğini,
ayrıca yasal z e m in ile ilgili adım atılması gerektiğini söyledik. H akan
Bey de gerekli k u r u m la r ve Bakanlarla toplantılar yapıldığını, bunu
h em B a şb a k a n a h e m d e size aktaracaklarını söyledi. A d ım atılm a­
m a sın ın Ö c a la n ’a haksızlık olacağını, elinizin ve kolunuzun g ü ç le n ­
dirilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca Rojava ile ilgili d e konuştuk.
A. Ö calan: N e diyor o konuda?
P. B u ld an : P Y D ’nin rejimle işbirliği yaptığını, bu tutum unu d e ­
ğiştirirse kendilerine destek sunacaklarını söyledi. B iz de T ürkiye’nin
El K aide ve E l N u s r a ’yı desteklediğini, bu desteği bir an ö n c e k e s ­
meleri gerektiğini söyledik.
A . Ö calan: Evet, bunları değerlend ireceğim .
P. B u ld an : K a n d il’e gittik, İ d r is B e y ’le birlikte gittik.
A. Ö c a la n : K im leri gördünüz, K a n d il’de?
P. B u ld an: C um a, S o zd ar Avesta, B e se H ozat, H elm et ve R e w ar
arkadaşlar vardı.
231
■*=Ab2uMah Ö eaA atı
A. Ö c a la n : Sabri y ok muydu, C em al, Ali H a y d a r y ok m uydu?
P. B u ld a n : O n la r b a ş k a alanda olduğu için to p la n tıya k a n l a m a d ı­
lar.
A. Ö calan: E vet, ilginç.
P. B u ld a n : A rk a d aşlar Paris Cinayeti v e Rojava k o n u su n d a tatmin
olmuş değiller. Z a te n süreç ile ilgili m e k tu p ta düşüncelerini ak tar­
mışlar.
A. Ö ca la n : Evet, o k u d u m .
P . B u ld an : A yrıca b ir grup arkadaşla da toplantı sonrası görüştük.
A. Ö calan : K im le r vardı?
P. B u ld an : K ızıl H a lit vardı. Çukurcalı bir arkadaş. Siz o n a Tim u r le n k ’im iz o la b ilirsin iz dem işsin iz. B e lk i o ra d a n h atırlarsın ız.
Z a g ro sla rd a kalm ış.
A. Ö ca la n : Ha, evet, ne yapıyor şim di?
P. B u ld an : E ğ itim çalışm aları yaptığım söyledi. Ö z e l s e la m söy­
ledi. E m in e ism in d e N evşehirli bir kadın arkadaş vardı. P A JK ’ta ça­
lışıyor. PA JK adına selam ını söyledi.
A. Ö calan: K im d i b u arkadaş, benim d ö n e m im d e v a r m ıydı?
P . B u ld an: Vardı, sanırım . T ü r k ’tür. Jineoloji birim i örgütlem esi
yapıyor.
A . Ö ca la n : Y unanistan üzerinden mi katılm ıştı? K a fk a s kökenli
miydi? O ise biliyorum .
P. B u ld an : A b d u lla h Ö c a la n A k a d e m is in d e kalm ış. O n la r adına
selamlarını iletti. A yrıca M a z lu m ’un annesi R e h a ’nın d a size selam ı
var.
A. Ö calan : H an g i M a zlu m ?
P. B u ld an : K ü ç ü k M azlum . Sizin yanınızda bü yüm üş. Annesi Ali
H ay d a r’ ın k ız kardeşi.
A. Ö calan : Evet, hatırladım. M a z lu m nerede, n e yapıyor, b ü y ü m ü ş
mü?
P. B u ld a n : A v r u p a ’d a M eslek O k u lu n a gidiyor. S a ğ lık ü z e r in e
e ğ itim alıyor. Sizi de ta k ip ediyorm uş.
A. Ö calan: S iz de se lam söyleyin. K ocası vardı, o ne yapıyor?
P. B u ld an : O n d an bahsetm edi. G ençlikten iki arkadaş vardı to p ­
lantıda. S elam larını ilettiler.
232
'^ )m ıaA ı ^ A iotâau
A . Ö c a la n : Evet, b u n la r yeterlidir, d iğ e r a k tarım la ra geçelim, z a ­
manı iyi k u llanm alıyız. İdris B e y ’in aktarım ını alayım.
İ. B aluk en : B a şk an ım , P ervin H an ım ’m belirttiği b irk a ç hu susa
ek yapabilirim .
A . Ö ca la n : Evet, buyrun.
İ. B aluk en : K andil’de arkadaşlar ile Paris Cinayetini uzun k o n u ş­
tuk. A rk a d a şla r bu cinayetin hedefinin N e w r o z D ek la rasy o n u o ld u ­
ğ u n u , u lu sla ra ra sı k o m p lo güçleri ta ra fın d a n b u k atlia m ın
p la n la n d ığ ın ı söylüyorlar. H edefin süreci s a b o te e t m e k o ld u ğ u n u ,
k a d ın hareketi ve A v ru p a’da hareketi sin d irm e am acı taşıdığını söy­
lüyorlar. B u cinayetten h eın A K P ’nin hem de C e m a a t ’in so r u m lu ol­
d u ğ u n u dü şü n ü y o rlar. M I T ’in d e b u cin ayetten h a b e r i v e onayı
o ld u ğ u n u ifade ediyorlar. B a şb a k a n lık ve M I T ’te n a ç ık la m a bekli­
yorlar.
A. Ö calan: A K P de, M İ T de isteselerdi, uğraşsalardı, hem P a r is ’in
h e m de R oboski’nin önlem ini alabilirlerdi. N e d e n önleyemediniz diye
sorabilirsiniz. İsteselerdi önleyebilirlerdi.
İ. B aluken: B u belgeleri C e m a a t ve C I A ’nın y ayınlam ış o labile­
ceğini düşünüyorlar.
A. Ö ca la n : Evet, doğrudur.
İ. B a lu k en : C in ayette C e m a a t ’in p a r m a ğ ı nettir. Ö m e r G ü n e y
B B P kökenlidir. B B P C e m a a t’in v u ru c u gücü niteliğindedir.
A. Ö calan: Evet, b unlar doğrudur. H a k a n ’ların m ily o n d a bir de
olsa p la n la m a ihtim allerin i de d ü şü n ü y o r u m . A m a asıl ö nem lisi,
b u n u e n g e lle y em em iş olmalarıdır.
İ. B a lu k en : H a k a n F i d a n ’la g ö r ü ş m e m iz d e R o jav a k o n u su n d a ,
K C K ’nin stratejisini tekrar g ö z d e n geçirm esini istediğini ö zellikle
aktardı.
A. Ö calan : (Sinirlendi) Nasıl yani, n e diyor?
İ. B alu k en : P Y D ’nin E s a d ’la birlikte hareket ettiğini, m uhalefet
için de yer alm ad ığ ın ı düşünüyorlar.
A. Ö calan : (Ç o k kızarak) Yalan söylüyorlar. R ojava’da bir son uç
alac ak sa b e n im le g örüşm e yapacaklar. N e M ü s lim ne de K an d il bu
k o n u d a hazırlıklı. K a n d il zaten h az ır m ira sa bile sa h ip çıkam ıyor.
B e n oraya yirmi yılım ı verdim . K im se oraları b e n im k a d a r bilem ez.
E s a d d a beni ailec e tanır. E s a d ’la işbirliği yapan asıl onlardı. K o n u ş233
vzAbbuM ah Ö ca la n
tu r m a s m la r beni. Ö n c e E sad süpe r kardeşti. Ö püşm eler, sarılmalar,
eşler düzeyinde ziyaretler falan. S o n ra Esad dü şm a n oldu. Küstah­
lıktır bu. K arar alamıyorlar. B e n dört yıl ö n c e E m re T a n e r ’e önerile­
rimi sundum . En uygun önerileri sundum . Ç o k bü y ü k yanlış karar
verdiler. Saygılı olup karar versinler. Ö yle k an d ırm ay a çalışmasınlar.
İ. B aluk en : Ç özüm süreci ile ilgili H ak an F id a n ’la görüşm em izde
yasal statünün önemi üzerinde çok durduk. Fetullah G ü le n ’in yakın
dönem röpo rtajında “Asıl paralel devlet m üzakereleri yürütenlerdir”
tespiti vardı. Bu onlar için de b ü y ü k tehlike. D ikkatini çektik.
A. Ö calan: Kim dedi “ P arale l devlet o n la r ” diye? F ethullah mı
dedi?
İ. B alu k en : H akan Bey de yasal statünün olm ası gerektiğini söy­
lüyor. Bir çalışm an ın başlatıldığını söylüyor. A n c a k biz A dalet B a ­
kanı ile y aptığım ız gö rü şm ed e bu k o n u y u so rd u k . Bu k o n u h akk ınd a
bilgisi o lm a dığını, bir çalışma y apm adıkların ı söyledi.
A. Ö c a la n : O n la r a söyleyin, Ö ca lan “ Elli gün kaldı, H a n y a ’yı
K on ya’yı göreceksiniz” diyor. Ciddi olsunlar, ellerini ça b u k tu tm a z ­
larsa b en a ra d an çekileceğim .
İ. B a lu k en : Atılm ası gereken diğer adımları, yasal çalışmaları Pervin H an ım aktardı. Yalnız bu hasta tutuklu arkadaşlarla ilgili d urum u
tekrar b e lirtm ek istiyorum . Bu k o n u d a adım atılm a m a sının zorlayıcı
o ld u ğ u n u söyledik.
A. Ö calan : Bu h a s ta arkadaşları en başından bırakmaları gereki­
yordu. Sözlerine sadık değiller. Ben açlık grevine son verdiğimde bunu
yapmaları gerekiyordu. B iz elimizdeki esir askerleri de bıraktık, a m a
onlar bu h a s ta la n da bırakmadılar. İsrail bir askeri için bin Filistinliyi
bırakmıştı. B u hastaları da, diğerlerini de rehine olarak tutuyorlar. B u
ahlaksızlıktır. Yakında sizi de rehine olarak alabilirler. Türkiye kanşacak, ben ne yapayım. Siz de u yanık olun, tedbirinizi alın.
İ. B a lu k en : Bu konuları k o n u ş m a k için H a k a n B ey K C K yetkili­
leri ile d e görüşebileceklerini söylemişti. K a n d il’d e b u n u aktardık.
A. Ö c a la n : Evet, n e dediler?
İ. B a lu k en : B u n a gerek olm adığını, Ö n derliğin B a şm ü z a k e re c i
olduğunu, o nunla bizim ad ım ız a her türlü g ö rü şm en in yapılabilece­
ğini söylediler.
A. Ö c a l a n : Evet, doğrudur.
234
İ. B aluken: K D P ’n in d u ru m u ile ilgili ark adaşların aktarım ları
vardı.
A. Ö calan : N e dediler?
İ. B aluk en : K D P ’ nin b o ğ a z ın a k a d a r yolsu zluğa bulaştığını, kir­
lenmiş siyasetin ciddi zorlandığını ifade ettiler. K D P ’nin Ulusal K on­
ferans ile ilgili tutu m u n u n yanlış olduğunu, çö züm süreci ile ilgili de
şu anki pozisyonlarının süreç karşıtı o ld uğu nu söylediler.
A. Ö calan : Evet, biliyorum.
İ. B aluk en : A y rıca K D P ’nin İ r a n ’da bizim d ışım ızdaki partilere
ciddi p aralar aktardığını, bu partileri k e n d in e b a ğ la m a k istediğini
ifade ettiler.
A. Ö calan: Yani h e m T ürkiye’de hem de İran’da bize karşı parayla
yeni bir güç olu ştu rm a k istiyorlar.
İ. B aluken: Adalet Bakanı ile de bir görüşme yaptık. Aşağı yukarı
görüştüğüm üz konuları aktarıtuş olduk. Farklı olarak cezaevlerindeki
sorunları ayrıntılı aktardık. C ezaevlerinde yaşan a n sıkıntılar çöz ü l­
müyor, giderek artıyor. Bu kon u d a tedbir alm asını istedik.
A. Ö calan: Evet, önemlidir.
İ. B alu k en : B aşkanım , son olarak İçişleri Bakanı E fk a n A la ile
görüşm ek istedik. Bize geri d önüş yapm adı.
A. Ö calan: Bu bakanları nasıl değerlendiriyorsunuz, bu m eselenin
önemini, ciddiyetini kavram ışlar mı?
İ. B alu k en : Pek anlam ış görünmüyorlar. Biz h e m süreci hem de
so n gelişen bazı olayları k o n u ş m a k istedik. Ü niversitelerdeki ırkçı
saldırılar, m iting saldırıları, H ü d a p a r ’ın yaptığı provokasyonları k o ­
n u şm a k istedik. M e sele nin ciddiyetinin farkında değiller.
A. Ö calan: Evet, geçelim.
İ. B aluken: B a şk an ım , Sağlık E m e k çile ri size üç kitap gönderdi.
İdareye teslim ettik. Ivan Ilic h ’in S ağlığın G aspı, Şenlikli T oplu m ” ,
Silvie F re d erich ’in Kadınlar, B eden ve İlksel B irikim kitaplarını y o l­
ladılar. Size s e l a m l a n var. A h m e t Ö z e r ’in K ürtler C u m h u riy e te
N eden İsyan E tti kitabını ve cezaevinden E rkan P işk in ’in bir kitabını
da idareye teslim ettik.
A. Ö calan: A h m e t Ö z e r yeni mi yazdı bu kitabı? İlk kitabını o k u ­
m uştum . B u n u d a okuyacağım .
İ. B aluk en : Sırrı Bey geri kalanı aktaracak.
235
xs4b2u 6lak Ö caİan
A. Ö ca la n : Evet, Sırrı B e y ’i dinleyelim.
S. S . Ö n d er: B a şk an ım , A dalet B a kan ıyla y aptığım ız görüşm eye
b ir iki e k y ap m ak istiyorum.
A. Ö ca la n : Bu bakanları an lam a k istiyorum, ta n ım a k isliyorum.
B a ş b a k a n la görüşebildin mi?
S. S. Ö n d er: H enüz randevu ta leb im e geri d ö n ü ş olmadı. A n la d ı­
ğım kadarıyla can d e rd in e düşmüşler.
S. S. Ö n d er: A dale t B a k an lığ ın a gittiğim izde paketi b iz im le pay­
laştı. Ben ona, paketin bu haliyle çok anlamsız old uğunu, sadece ca n ­
larını k u rta rm a op era sy o n u olarak algılanacağını söyleyerek, “ B urada
sizin ihtiyacınız olm ayan bir tek d em okratik leşm e d üzenlem esi yok,
hep kendi ihtiyacınıza göre d ü z e n le m e yapm ışsın ız. B un u böyle ya­
parsan ız ne to p lu m d a karşılığı olur, ne de dem okratik leşm eye hizm et
e d e r ” dedim. A d a le t B akanı birçok d ü zen lem eyi se çim den so n ra ya­
pac ak ların ı söyledi. B iz ta lep lerim iz i içeren dosyayı günce lle d ik ,
o n l a r d a o gözle bakacaklarını söylediler. H e r şeyi de kom plo teorileri
ile açıklam aya gerek yok. B u n lard a iki sorun var. B irçok k o n u d a bil­
gisizler ve birçok m e se le d e de derinlikli b ir ihtiyaç olarak algılam ı­
yorlar. M e s e la h asla tu ts ak la r meselesi.
A . Ö calan : E vet, o kon uya değinm iştim . Peki, niçin yapm ıyorlar?
S. S. Ö nder: Çünkü hiçbirinin bağımsız inisiyatifi yok. Hepsi B a ş­
bak a n ın ağzına bakıyorlar. O da can derdinde. H a k a n Beyle görüştük.
D aha g örüşm eye b a ş la r b a ş la m a z “ E rm e n i M e k t u b u ” k o n u su n d a
b a n a ağır itham larda bulundu.
A . Ö calan : Evet, haberim oldu ondan. Sen ne dedin?
S. S. Ö n d er: Birincisi, usulen hata yapm adığım ı söyledim. Ç ünkü
oradaki şa h sa siz bu m e k tu b u bize iletmiş o ld u n u z notunu ilettim.
Ve bunu ilettikten sonra tedbiren İki g ü n bekledim . Belki bu m ektub u
tartışm ak isterler ya d a bir itirazları olur m u diye. Böyle bir şey o l ­
m ayınca A g o s ’a gönderdim . İkincisi, yazdığım m e k tu p sizin ç izd i­
ğiniz çerçeveye sizin cüm lelerin iz ve te m e l yaklaşım biçim inizle bir
açıklık sağlam ak olm uştu. Ü stelik siz yaz d e m e n iz e rağm en , siz e de
okutup onayınızı almıştım. Bunları aktardım.
A . Ö c a la n : (Gülerek) N e dedi? Kendilerini devletin diğer bileşen­
leri k a rşıs ın d a z o r d u r u m d a mı bırakm ışsın?
S. S. Ö n d er: E v e t B aşkanım , meseleye aynen ö y le yaklaştı. Ben
236
d e e ğ e r z o r d u r u m d a kalm ışsanız, devletin d iğ e r b ileşen lerine m e k ­
tubu benim yazdığım ı söylersiniz, tüm soru m lu lu ğ u üz e rim e alm aya
hazırım dedim .
B a şk an ım , D em o k ra tik İslam Konferansı için H azırlık K o m isy o ­
num u z d ak i arkadaşlar bir bilgilendirm e yaptılar. Ö ncelikle Nisan ayı­
nın sonla rına d o ğ ru olacak. O n d an ö n ce olm asının ö n ü n d e iki engel
var. Birisi seçim ler, diğeri yeterli hazırlık, etkin ve geniş k atılım ve
bazı temel kavram lar üzerinde sürdürülen iç ça lışm ala rla tartışm anın
belli bir o d a ğ a oturtulm ası çabaları. Sizin öneriniz üzerine arkadaşlar
İhsan E l i a ç ı k ’la görüştüler. Ç ağrıcılar K o m isy o n u n a ve konferansa
belli düzeylerde katkı sunm ayı kabul etti. Esas o la ra k çerçeveyi İkti­
dar İ s la m ’ı üzerine k urm anın faydasına inanıyoruz. G enel hatlarıyla
bu merkezdedir.
A. Ö ca la n : Bu kon udak i dü şü n c ele rim i d a h a önce söylemiştim.
Aynısı yeterlidir. Söyle A l t a n ’a, bu dem o k ra tik lik v urg usun u anlat.
Bu gerçekleri bilerek ve katkı sunarak yapm alı bunu. B abasının h a ­
tırasını u nutm am ası gerekiyor. A ja n la r la yan y a n a d urm am alı. İslam
ile ik iyüz lüle rini birbirinden ayırm ak için rol oynayacaktı. H a le n de
b u n u yapabilir. İslam z u lm e karşı çıkmaktır. Ben de M ü slü m an ım ,
sa ğ d u y u lu b ir M ü s lü m a n ım . B a b a m ın İ s l a m ’ı y a ş a y ış ta rz ı m e ş ­
hurdu. İ s la m ’a aykırı değilim, İs la m ’ı kültürel bir o lgu olarak ele alı­
y o ru m . B iz im k i kültürel İ s la m ’dır. Bu El K aid e A B D ’de kuruldu.
C e m a a t A B D ’d e k u ru ld u . B u s h H ıristiy a n la rc a en b ü y ü k savaşını
yapm ak için I r a k ’a gitti. B unlar iyice a ç ığ a çıkm alı. İhsan E lia ç ık ve
antikapitalistler d o ğ ru okuyorlar. O rta d o ğ u insanının kültürel yapısı,
geleneği ve k ü ltü r ü içinde İ s l a m ’ın özü aç ığ a çıkarılmalıdır. Yapay
İslam o lu ştu ru lm a m a lı. İ s l a m ’ı b u n la rd a n k u rta ra c a ğ ız . A l t a n ’a
söyle, b e n İslam i renge karşı değilim . Altan T a n ’ın tedbiri nedir? O n ­
la rın hepsi ajan güçlerdir. Ö calan babanın anısı için bu ajanları teşhir
e tm e n i bekliyor. R antı, zalimi vb. teşhir et deyin.
S. S. Ö n d er: Bu İktidar İ s l a m ’ı perspektifi ile, m e sela H ü d a p a r ’a
da bu kongre için bir alan açalım mı?
A . Ö calan : Tabii ki gelebilirler, a m a şeffaf olsunlar. Bizi tersten
vurm aya kalkm asınlar. Altan bunu iyi ayarlayabilir. E şb a ş k a n la r d a
H tid a p a r ’la görüşebilirler. N e o ld u ğ u n u z u iyi biliyoruz desinler. Bu
seter bazı şe y le r başlarsa eskisi gibi olm az. B izden bir ölürse o n la r­
237
*=74b2>ulûatı Ö caûtuı
dan on gider, son uyanm ızdır. B u n u uygun şekilde aktarsınlar. Peki,
H D P ne d u ru m d a ? K ap lu m b a ğ a hızından aslan koşusuna götürm eniz
gerekir. Siz d e m o k ra tik yönetim adayısınız. N iye olm uyor?
S. S. Ö nder: Başkanım, önem li sayılabilecek şeyler oluyor, a m a
görün ür kılm ak k onusund a büyük engellerle karşılaşıyoruz. B u n d a
m ed yanın ikiye b ölün m esinin payı büyük.
A. Ö calan: M e d y a y a ta kılm ayın. Ben dışa rıd a olsam , altı ayda
T ü rk i y e ’nin altını üstüne getiririm. B aşbakana d a git, yakasına yapış.
S av aş ola ca k, A p o d a h a fazla tu ta m a z de. Gemiyi b a tır m a k istem i­
yoruz, çadırı ç ö k e rtm ek istemiyoruz. Ü ç ü n ü z bir basın toplantısı ya­
p a c a k s ın ız . B u nları anla ta c a k sın ız . 30 M a r t ’ta bunların m iadı
doluyor. İnfaz m e m urları da gelse, bu kapıdan d a girse, beni tehdit
etse de geri dönm e yec eğim . Ben artık bu sta tü d e n çıkacağım . H ala
bu B a şb a k a n ı u yaram ıyorsanız, ben bunun so ru m lu su değilim. H ü­
k ü m e t hala bu p aralel devleti a n l a m a m ış s a ben ne yapayım ? İyi n i­
yetimizi istismar etmesinler. D ışarıya d a anlatın. Ö yle Ö c a la n ’la bir
a nlaşm a falan yoktur. Ö calan sadece anlamlı m üzakerenin yolunu a ç ­
m a y a çalışıyor. H ü k ü m e t adım atm a m a sın a rağm e n bunu yaptık. 30
M a r t ’ta bitiyor. Ö zel H arp Dairesi infazcıları d a gelse fark etmez.
D evlet heyeti kendi tedbirini kendisi alsın. E rdoğ an her şeyi yap a­
bilir. B om balarla katliam yapabilir. Paralel devletle beraber S a k in e ’ler
gibi elli kişiyi katledebilir. Ben bunlara, beni, ‘te röristb aşı’nı hangi
m erkezlerde tartıştılar, hepsini anlatacağım . T ü m bu n la n korkudan
y apm adım , T ü r k i y e ’nin iyiliği için yaptım. A m a artık köşe taşını çe­
keceğim . Tehdit olarak algılıyorlarsa da öyle algılasınlar. O kasetin
çıktığı a d a m a d a o za m a n sen beni zırdeli o la ra k d a göstersen, P K K
de, K ü rt halkı da bunu y u tm a z dem iştim. D o ğ u P erinçek C IA ’nin,
N e o c o n ’un darbesine en ço k hizm et eder, am a anti-A m erikancı g ö rü ­
nür. A B D ’nin en gerici darbe tezgahlarının teorisyenidir. B e ra b erin ­
deki generaller d e öyle. B un lar kullanılıp köşeye atılan adamlardır.
T ürkiye ordusu d a T ü r k e ş ’in A B D ’d e eğitim gördüğü d ö n e m d e n
sonra e m peryalist A B D ’nin g ü d ü m ü n d e olm uştur. En önemli örneği
M e n d e re s Olayıdır. M e n d e r e s ’i asan subay ta k ım ın ın ta m a m ı
A B D ’de eğitim görm üştür. Bu ordu halkın aleyhindeki bir ordudur.
Bu darbeyi dini sivil cemaatin üzerine kaydırm asının sebebi, ordunun
yeterince kulla n ılm ış olm asıdır. Ordu yeterince kullanıldı. Ç öp s e ­
238
petine atıldı. E r d o ğ a n ’ı d a değ iştirm e k istiyorlar, E rdo ğan direniyor,
Kasımpaşalı ya! A ma ne olacağı belli değildir. T ü rk iy e ’yi herkes ken­
dine göre yönetiyor. M. K e m a l’in de kendine has bir yönetimi vardı,
kişisel bir yönetimdi. M ekanizm aları yoktu. E rdoğan d a m e k a n iz m a ­
ları, devletin güç m erkezlerini dengeleyem ediği için diktaya gidiyor.
A m a A ta tü rk ’ün şahsi otoritesi yetiyordu. Ben P K K ’de bu m e k a n iz ­
maları oluşturdum . P K K ’nin içindeki sistematiği ben kurdum . O n e ­
denle kim se başına bu y ru k davranam ıyor, kişisel bir şey yapamıyor.
Bu üretim den E rd o ğ a n sağ çıkm az. O yüzden denge m e k a n iz m a ­
larını kurm alı. B u m e k a n iz m a y a şim di tarikatlar da dahil oldu. E r ­
doğan bu haliyle gider. D arbe m e kaniz m a sını k ır m a k için dem okrasi
ve denge sistem ini hem en o lu ştu rm a lı. O y s a o ne y apıyor? H ü d ap a r ’la görüşüyor. H ü d a p a r ’ın ne o ld u ğunu anlatm ıştım .
G eçenlerde bu akil insanlardan birini izledim. K ez b an H atem i’ydi.
Yeni fark etm iş. D em o k ra si gelişmeli, bu krizden b aşka çık ış yolu
yok diyor. Sanki yeni bir şey bulmuş gibiydi. Hayret ettim , biz hep
söylüyoruz.
H ü k ü m etle görüşmeleri dirayetli g ö tü rm e k duru m u n d asın ız. D e ­
m okratikleşm enin önü açılmalıdır. B iz bu devletin temel d em o k ra tik
bir unsuru olm a k istiyoruz. E m e k çile rin d e m o k ra tik unit’i olm ak is­
tiyoruz. A K P de m u h a fa za k ar d em o k ra t unit olmayı kabul etsin. D e ­
m okratik ç ö z ü m istiy o rsan ız d e m o k ra tik le ş m e n in önü n ü açın.
E m r e ’ler z a m a n ın d a d a K C K ’yi bu ş a rtla inşa ettim. C e m a a t k o k uyu
aldı ve yöneldi. On bin kişiyi tutukladılar. Şu an d a m ü z a k e re s ü r e ­
cinde olm anız ço k önemlidir. B u n u d e m o k ra tik zemine çekm eniz g e ­
rekir. Devleti dem o k ra siy le sınırlayın. B u n u başarırsanız A K P de
d em o k ra tik sistem de bir parti olarak kalır. Aksi d u ru m d a A b dülkadir
S elv i’d e yazmıştı. “E r d o ğ a n ’ın ellerini bağlayacaklar, gün bile b e lli­
d i r ” dem işti. İşte kafes olayları da ortada. D arb en in bir parçasıdır.
H D P ve T ürkiye S olu üzerinden ö nüm ü k es m ek istiyorlar.
Boşuna uğraşıyorlar. Ben K ü rtçülü ğü de B D P ’nin tekeline bırak­
m ayacağım . K ü rtçü lü ğ ü B a rz a n i’ye de, L ey la’ya da b ağlam aya çalış­
m asınlar, tehlikelidir. L eyla da k a ld ır a m a z bu K ü rtçü lü ğ ü . Birkaç
toplantı daha y a p m am lazım ona. E rd o ğ a n ’la bunların film çekm esine
ne gerek vardı. O bayraklar, fotoğraflar, dü ğün, Şivan, hepsi tiyatro
gibiydi.
239
*=4b2uM ah ÖcaBan
D a h a ön ce de anlatm ıştım . K adeş Savaşında H a ttu ş a ş ’ın güvenliği
S u riy e ’d e n geçer. T ü rk iy e ’nin güvenliği de b u ra d a n geçer. Ç ö k e rse
İran burayı d a Suriye’ye çevirir. ( K C K ’nin m e ktubunu eline aldı ve
y etkiliye h ita b en konuştu) Elli g ü n içinde ittifaka gitmezlerse, işte
m e k tu p ta d a bahsediyorlar, eski b lo ğ a girebilirler, Suriye-Irak p o liti­
k a s ın d a T ürkiye d eğ işm e zse , Suriye-İran b lo k u y la ittifak geliştirebi­
lirler. B unu C u m a ’ya a y n e n b öy le anlatın.
İ ra n I r a k ’ı aldı, Suriye’yi aldı. Şim di bizim üzerim izden T ürkiye’yi
de almak istiyor. T ü rk iy e ’yi Türkmenistan, Ö zbekistan yapmak istiyor,
E rdoğan bunu gö rm ü y o r mu? E rd o ğ a n ’ın tarzı en sinsi şekilde devleti
de, devlet heyetini d c kullanmaktır. Bu şekilde giderse İran karşısında
ta rihi olarak k ay bedecekler. O n a d eyin ki, K ü rtler olm asaydı A n a ­
d o lu ’d a 1 0 7 1’d e tek bir T ü rk olmazdı. B ugün d e d u ru m aynıdır.
D ah a sekiz başlığı m üz ak e re y e bile gelmiyorlar. Kabul etmesinler,
am a onları a y d ın la ta c a ğ ım . B a k an lara söyleyin, bu sekiz b o yu tta
Ö ca lan sizi aydınlatm ak istiyor deyin. E n etkili adamlarını A K P b u ­
raya göndersin. H akan Bey de tek başına bir şey yapam az.
P. B uldan: H a k a n Bey görüşm ede, esas ç ö z ü m ü n C u m h urba şkanı
seçim lerinden so n ra olacağını söyledi. E rd oğan milliyetçi tepkilerden
ç e k iniyor dedi.
A . Ö calan: C u m h u rb a şk a n lığ ı seçim ine k a d a r proje çalışması ya­
pılmalı. Projeden konuşm alıyız. Proje o lm a dan olm az. K C K ’ye de,
Cemil B a y ık ’a d a söyleyin, süre bitti. G ü cü n ü nasıl düzenlerse d ü ­
zenlesin, beni alet etmesinler. B en p ratik o larak ne geri çekil, ne gir
derim . G ir d esem y üzlerce genç ölecek, g ir m e d e s e m de olmaz.
(B aşkan g ü n d e m i eline aldı.)
1- Diyalog sürecinin m üzakereye d ö n m e m esi. Kayıt dışı o lm a, s a ­
dece süreci M İT Y asasına göre g ö türm e k ab u l edilem ez. M İT m ü z a ­
kereleri idare etm e yasası değil. M ü z a k e re o lm a z s a savaş devreye
girecek. Devlet ad ın a birileri müzakereyi yürütecek.
2- M üzakere başlıkları h e n ü z onaylanmamıştır. Sekiz başlık öner­
m iştim. Kim yönetiyor? B eşir Bey mi yönetiyor bu süreci?
Hangi başlık kabul edilecek, sorun, hangileri hayata geçti? Ö r n e ­
ğin M a xm ur k a m p ını taşım ak istiyoruz. B un u n altyapısı, yasal çe r­
çevesi yok, M a x m u r için ekonom ik sorunları ne yapacaklar, anadilde
eğitimi nasıl çö z e c e k le r? K en d ilerin i k o ru cu la rd a n k o r u m a k için
240
hangi y asay a g ü v en e ce k le r? Kaldı ki, bunların hepsinin hukuki so ­
runları var. Nasıl gelecekler? K a n d il’d e n gerilla grubu ça ğırsak nasıl
olacak? B e n A v ru p a’dan d a , diğer alanlardan d a ça ğırm aya hazırım .
K a n d il’in n e y in e k a rş ıy s a n ız k o n u ş a lım , h e m e n halledelim . H asta
tutuk lu lar m eselesini hiç ta rtışm ıy o ru m . B ü y ü k bir ayıp o ld u ğ u n u
söylemiştim. B u n d a n sonra her şeyi çerçeve anlaşm alarla yapacağız.
Ö rneğin M a x m u r ’u b oşa ltm a çerçevesi. N e z a m a n olacak, nasıl o la ­
cak? Çerçeve anlaşm ası yapacağız. B u nların m ü z ak e re si yapılacak.
G elirlerse ben hazırım. B e n eski toyluğum u attım. B u ra d a m üzakere
çerçevesini konuşacağız. M e clise götürüp yasalaşlıracaklar. G ü v e n ­
lik, köye dönüş, köyleri inşa etme, tüm bunları m ü z ak e re edeceğiz.
Tek taraflı olmaz. Ö yle a f falan d e m e k de yanlış. Karşılıklı sözleşm e
yapacağız. S özleşm e hukuku g eçerli olacak. Tek taraflı ihale k a n u n ­
ları çık arm ak la olm az. Tek taraflı p a k e t dayatm ası provokasyondur.
Ç ö z ü m getirm ez, ç ö z ü m sü z lü k üretir. S özleşm e h u k u k u ile, m u h a ­
tapların karşılıklı bir araya gelerek yasal veya tüzüksel bir metniyle
olur. A ltında im zalar olur. S o n d ö rt y ü zy ıllık tüm b e n z e r sorunlar
böyle çözülm üştür. A K P herkesi kandıracağını sanıyor. U cu z e s n a f
kurnazlığı yapıyor.
Haşan C e m a l ’e de, C e n g iz Ç a n d a r ’a d a selam söyleyin. Al sana
yandaş de, deyin.
Heyetler gelmeli. Öyle açık gelm elerine d e gerek yok. Gizli de g e ­
lebilirler. Ç a lış ın a takvim i h aftalık, g ü n lü k olabilir, Ö yle ay d a bir
g e lm e k olm az, k o n u ş m a m ız gerekiyor. Paralel devletin tahribatın ı
ö n le m e m e n iz K C K açısın dan da, B D P açısından d a yeteneksizliktir.
Bu tahribatları g id e rm e k sizin sorununuzdur. İm z a atm aya y a n a ş m ı­
yorlar, im zasız olunca garantisi yoktur. İşte M ecliste K ürt ve Kürdistan sözünü çıkardılar. Bu, tanım am aktır. B u n u kabul etmeyiz. K ü r t ’ü
tanım ıyorlarsa neyin m üzakeresini yapıyorlar? B unları y a p m a k için
devleti beklem eye de g ere k yok. Ö yle değil m i S a y ın İdris? S iz d o k ­
torsunuz, hastayı nasıl a y a ğ a kaldırıyorsanız, B in g ö l’ü d e a y a ğ a k a l dıracaksınız. D o k to rluğun bir yönü d e sanattır.
(S ır r ı’y a d ö n e re k ) Sen d e T ü rk S o lu n a söyle, hiçbiri M a h i r ’e,
İb o ’ya, D e n iz ’e layık değildir. A p o o nla rın dilidir, temsilidir. İstiyor­
larsa bizi öldürsünler, o n u r u m u z la ö lm e k te n korkmuyoruz. B e n d e n
24 s a a t h a b e r y o k s a b i l i n k i ölm üşü m dür. H e r türlü ö lü m ü m ö ld ürül­
241
K=AybuMah fycaûan
medir. İşte F e tu lla h ’ın adam ları yüz elli metre ötededir. K C K ’ye söy­
leyin, tedbir alsınlar.
H aksız m ıy ım Sırrı Bey?
S. S. Ö n d er: B unların iktidarda kalm ası İstanbul seçim ine bağlı.
S. S. Ö n d er: B a şk an ım , b e n ço k hakaret e ttim o n a, ben olm a m .
A . Ö c a la n : E şb a ş k a n la r görüşür. Git, bunu B a şb ak a n a söyle. Bu
h a f ta ortalığı dağıtın. T ü rk iy e halkı açtır, bizden iyi şeyler istiyor.
Sen de k en dine dikkat et. B u ray a gelm eden d ü şü n d ü m de seni nasıl
koruyalım . ( G ü le re k ) A k lım a şu geldi. D e d im ki, senin baban ö lm e ­
den önce seni ban a e m a n e t etti. B a b an d a mertti, devrim ciydi, o y ü z ­
den sa n a k im senin d o k u n m a sın a izin verm em . M e z a rd a bile olsam
ban a gelebilirsin, benden y a r d ım isteyebilirsin.
( P e r v in ’e dönerek) B u n l a r senin için d e geçerli. G ü n d e bir kez s e ­
ninle ilgili d ü şü n ü y o ru m . S izin h ak k ın ızd a so n ra değ e rlen d irm e ya­
pacağım .
İzleme K urulunun, H ak e m K u rulunun insanlık tarih in d e de, İslam
tarihin de de olm ası gerekir. Y üksek ova olayı, S a k in e ’lerin katli, Roboski, bunları k im ö ldürdü? H alka nasıl izah edeceğiz? Bu kurul şart­
tır.
H akikatleri A ra ştırm a K o m isyon u şarttır. C enazelerim izin akıbeti
bile belli değil. Yeraltındaki binlerce insanımızı kimler öld ürdü? H a ­
kikat ve Y ü z le şm e K o m isy o n u şarttır. Bu dev let için de önemlidir.
D evlet adın a işlenm iş binlerce suç vardır. S a k in e ’leri öldüren, Roboski’yi yapan, Y üksekova katliamı, bunlar açığa çıkmalıdır. Binlerce
konu var. Devletin de hepsi sorumlu değil. Şim di tüm suçları M İ T ’e
yıkıyorlar. İşte şim di H a k a n ’a suçu yüklüyorlar. M ilyon da bir de o lsa
b e n im de k u şk u m var. B u n u n için bu k o m isyo nla tü m bunlar açığa
çıkarılmalı. T ü r k i y e ’nin en değerli bilim insanların dan, huk ukçu lan n d a n oluşabilir. B u n lara soracaksınız. B arış ve ç ö z ü m süreci için
kararın var mı, y o k m u ? B iz b ü y ü k dem o k ra tik ç ö z ü m e hazırız, siz
hazır mısınız, değil misiniz? Elli bin kişi ölmüş, beş y ü z bin kişi dah a
mı ölsün?
Tarihin en temel so ru n u T B M M ’ye taşınmıyor. Tarihin yüzyıllık
sorunu, kıyam et koparıp g ü n d e m e aldıracaksın.
Ben enayi d eğilim , H am a l H a s s o değilim . Elli g ü n kaldı. K C K
eski ta r z savaşm ayacak. Ö y le eski tarz gençleri ö ld ü rm e k le olmaz.
242
A K P de d ev let heyetini istism ar ediyor, kullanıyor. K ü rt sorunu k a l­
sın, bizim de h ü k ü m e tim iz devam etsin anlayışı var. Bu anlayış s o ­
runu ağırlaştıra n anlayıştır. G e ç m iş t e de tü m h ü k ü m e tle r aynı
politikayı g ü ttü . A K P de üç ayda gider.
Politikacı g ü n ü n 24 saatini taktik üreterek geçirir. K im senin sizden
stratejik ö n derlik beklediği yok. Kitleyi örgütlem e, d em o k ra tik h a m ­
leler için ne yaptınız? Bu d ö n e m d e e şb aşk a n lar da kendilerini savaş
yapanlar k o n u m u n d a gördü. A çıklam alar yaptı. Oysa barışı savaşan­
lar yapar. Barışı K C K yönetir. B D P en çok arabulucu olur. Selahattin
Y ü ksek o v a’da “U m arım bir daha savaş o lm a z ” diyor. Gıiltan da böyle
söylüyor. Siz diyem ezsiniz. Halkı sahte u m uda b a ğ la m a m a k lazım.
O s m a n ’ı d a uyarm ıştım .
H er gün o n la rc a kadın öldürülüyor. B u ölümler savaştan d a h a b e ­
terdir. Bu devletin g ü venliği m eselesidir. Ben a n a m a da söyledim .
Babam “ Beni b u kadının elinden k u rta r”, anam d a “ Beni b u adamdan
k u rta r” diyordu. Ben hayret ediyordum . Bu aile ç ö k m ü ş diyordum.
Ben de A po kaç kendini ku rtar dedim.
C e zaevindeki k adınlard an yoğun m e k tu p la r alıyorum . M u a z z a m
bir bağlılık ve aşkla yazıyorlar. K an dil’deki kadınlar da aynı. O n larda
da bağlılık var. K adınla müthiş yaşanabilir, a m a kadın bugün zavallı
bir durumda. Ç o c u k gelinler m e s e le s i. Çok acı bir şey. A ld ığ ın d a eş
olur, tecavüz edersen leş olur. S o nra onun yüzüne nasıl bakılır? K a n ­
dil’deki kızları biz böyle eğitiyoruz. H e m ayaklarını h em de bey in le­
rini g üçlendiriyoruz. İradelerini açıyoruz.
( P e rv in ’e dö nerek) B azen sizin d u ru m u n u z u g ü n lü k b ile d ü şü n ü ­
yorum . Yirmi yıl ö n c e vahşice ölüm yaşadınız. A m a bu yaşam ın ne
örgütlenm esi, n e ku ru m sa lla ş m a sı var. B e n d e n yardım isteyebilirsin,
lider de olabilirsin, ö n d er de olabilirsin, a m a ce su r olm alısın. Kadını
özgürleştirem eyen devrim , dev rim değildir. Kadını örgütleyem eyen
örgüt, örgüt değildir. Ben sana yardım cı olam azsam önderlik y a p a ­
mam.
F atm a İzol ’d a n anlam lı bir m e k tu p aldım. K a d ın la r Tanrı İken k i ­
tabından bahsediyor. G ılg a m eş ile ilgili soru soruyor. O kitaptan is­
tiyorum . B ir a r a fırsat b u lu rsa m o n a cevap yazacağım . B a tm a n ’dan
D e r y a M o r a y ’dan da m e k tu p aldım. Pir S u ltan ’dan bir şiir yazmış.
Pir Sultan ile ilgili kitap ve (Sırrı’ya d ö nere k) y o ru m u n u istiyorum.
243
•*=Ab2uİİak Û ea6an
F o to ğ r a f d a gönderm işler. Ç ok değe r veriy oru m . Siirt C e za ev in d e
Gülay Kılıçoğlu. O n a deyin ki, gelişiyorsun, yoğunlaş. B ana sekizinci
n o ta diyor. A nlam lı mektuplardır. H epsine te k tek cevap yazam am .
H e p s in e cevap verdiğim i kabul etsinler.
B e s e ’nin de yazısını çok değerli b u lu y o ru m . A c a b a so m u tta da
aynı yetenekte midir? (Pervin ve Sırrı’ya sordu) Nasıl buluyorsunuz?
(İkisi de B e s e ’nin so m u tta da yetenekli ve başarılı olduğun u söyledi.)
K endisini korusun. S a k in e ’yi vuran güç onu d a vurabilir. C u m a onlar
d a ken d ilerin e çok dikkat etsinler. Güvenlik h e r şeyden önemlidir.
Bunlar her an her şeyi yapabilirler.
S on m a d d e BDP. B D P ö r g ü t,k a d ro ve eylem yaratmalı. B D P sekiz
b aşlık te m elin d e neyi örgütleyebiliyor, o n a bakm alı. S eçim sonrası
m uhte m e len B D P ve H D P kendi kongrelerini örgütleyebilir. B üy ü k
ihtimalle H D P ü z e r in d e n b ir le ş m e olur. G erek irse B D P de, H D P de
M e c lise girebilir. B u n la rı se çim s o n r a s ı d a k o n u şa ca ğ ız. H D P ’ye
böyle bakılmalı. A lta n ’a da söyleyin, K ü rtlü ğ e yapılacak en iyi h i z ­
m e t iki T ü rk aydınıyla d a o l s a ortaklaşmaktır. Ç o ğ u l m o d e li, d e m o ­
kratik b ir im e sığd ırılm ış güçlü v atand a şı esas ala ra k çalışın. Yeni
A n a y a s a ’da Vatan ta nım ı, ulus tanımı, cum h u riy et ta nım ı, yetkinin
yerele devri h ususları değişecek. Buna göre siyaset yapın. E rm eniler
de, S ü ry a n ile r de, kadınlar, fem inistler ve benzerleri d e d em okratik
birim şeklinde örgütlenebilirler. Asıl sosyalizm de budur.
Suriye için: K a n tona l sistem iyidir, destekliyorum . O sistemi S u ­
r i y e ’ye yaym ayı bec erem ed iler. H e m savunm ayı g ü çlendirm e lile r,
hem d e Y ü k se k K ü rt K onseyi yerine D e m o k ra tik K onseyi olu ştu r­
sunlar. B a rz a n i’nin adam ları g ir m e k isterse oraya girebilirler.
C e n e v r e ’ye kendi m odeliyle gitsinler. A B D -R u sy a C e n e v r e ’de a n ­
laşabilirler.
Irak için: S ü le y m a n iy e ’den, B r a d o s t’tan Til K o ç e r ’e k a d a r öz sa­
v u n m a hattı o luşturulm alı. Sadece Kürt gerillası şe klinde değil, S u ­
riy e benzeri özg ü rlü k gerillası oluşturulabilir.
İran için: T ü rk iy e savaşı b aşlatırsa İ r a n ’la da, İ s r a il’le d e g örüşe­
bilirler. B en y a p ın da, y a p m a y ın da d em e m . G e liş e c e k savaş hem
kentlerde h em kırda boyutlanır. K ız ılc a k ıy am et kopar. K ü rd ista n ’da
zaten ja n d a r m a , em n iy et gibi oluşum ların ç o ğ u paralel dev let denetimindedir. Ç o k ç a barış diye k o n uşm a yın . Son elli gündür. Ö n e rile ­
244
rim iz m akuldür. K abul etsinler, etm ezlerse felaket olur.
O nların h epsi genetik ajandır. İslam cısı da, Sağı da, S o lu da öyle­
dir. Bu tarikatları serbest bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya kaçar.
İ r a n ’la ç a tış m a da olabilir. K endi kararlarını kendileri verirler.
Bu k a s e tle r d e D u ran onlar için söy le d ik le rim dostça, yoldaşça
eleştirilerdir. O n beş yıl önce söylediğim eleştirilerdir. B u eleştirileri
o n la ra da y apm ıştım . U m a rım k e ndilerini aşıp yetkinleşm işlerdir.
Ş im di b a ş a r m a zamanıdır. Yedi sayfalık m e k tu b u okudum . A n lam lı
buldum .
Bu hususları hü k ü m e tle görüşün, anlatın. Kilidin anahtarı size te s­
lim edilsin. K a n d il’in yedi sayfalık m e k tu b u n a cevabı, h ü küm etten
yeşil ışık alırsam yazacağım . A lm a m ışsa m yazm ayacağım .
A z ın lık la ra selam söyleyin. A v r u p a ’dakilerine de s e lam söyleyin.
L eyla’yla te k r a r gelebilirsiniz. B D P yanlış anlam asın. B a rz a n i’yi
i k n a etm e a m ac ıy la gelişi önemlidir.
L e y la ’dan so n ra H D P E şbaşkan ları için izin isteyin.
Yaresan h a lk ın a özel selam gönderiyorum . Değerlidirler, k end ile­
rini örgütlesinler. İra n ’daki genç ark adaşların idam ı için özel bir in ­
tikam alacağız. İra n ’ı bu cellatlara te s lim etmeyeceğiz.
P . B u ld an : K a n d il’dekiler İran ile idam k o n u su n u özel g ö r ü ş m ü ş ­
ler. İdam ların kabul edilem ez olduğunu söylemişler.
A . O c a l a n : Bir dah a konuşsunlar. Bu sefer benim a d ım a k o n u ş ­
sunlar. İran ne an la m a geldiğini bilir. İdam ları kabul e tm e m iz m ü m ­
kün değil.
B a rz a n i’ye özel selam larım ı iletin. K ürt K ongresi şarttır. K ongre
gerçekleşirse sen Başkansın, Leyla eşbaşkandır diyeceksiniz. Bu k o n ­
grenin Başkanı olacaksın diyeceksin. Ö calan senin hukuk u n u tanıyor,
sen de Ö c a l a n ’ın h u k u k u n u tanıyacaksın diyeceksiniz.
B a k i ’nin so ru ların a d a cevap vereyim. K om plo b ü y ü k oranda ay­
dınlanm ıştır. B u n u n so n u ç la rın d a n u m u tlu y u m . B i rç o k b o y u tu y la
tedbirleri de alınmıştır. Bu paralel devlet m eselesini d e çözdüm . İmralı süreci b o ş bir süreç değildir, ç o k do lu bir süreçtir. S o n u ca g itm e
k o n u su risklidir. H ü k ü m e t bu kon uda adım atamıyor. H ü k ü m e t a d ım
a ta rsa K ü rt m e se le sin i çözeceğiz, d e m o k ra tik le şm e y i başaracağız.
B u büyük bir başarı olur.
P. B u ld an: E şb aşkanların hepsi se lam söylemişti.
245
rzA biu M ak (D cnâtın
A. Ö calan : N e yapıyorlar, çalışıyorlar mı? G ültan m e rk e zd e mi
çalışıyor, yerelde mi?
P. B u ld an: Yerelde çalışıyor B a şk a n ım . D iy arb a k ır’dan hiç ç ık ­
mıyor.
A. Ö calan : İyi yapıyor, öyle çalışsınlar.
A h m e t ne yapıyor, o da mı y ere ld e çalışıyor?
P. B u l d a n : Evet, o da M a rd in ’den hiç çıkmıyor.
A. Ö c a la n : Aysel ne
V an’dan mı hiç çıkmıyor?
S. S. Ö n d e r : Aysel bu
runlarla uğraşıyor. O sm a n
A. Ö c a l a n : S iz d e bu
yapıyor, O sm a n ne yapıyor? Aysel de
a ra Van’a p ek gidem iyor. Bazı ailevi so ­
d a U r f a ’da çalışıyor.
te m e ld e selam söyleyin. Aysel onlar ve
D T K ’ye ilişkin d eğe rlen d irm e y i d a h a sonra yapacağım .
Bingöl nasıl, gidiyor m u su n u z ?
İ. B alu k en : O lum lu bir hava var. Bingöl ve E lazığ h a lk ın a s e la m ­
larınızı ilettim. B ü y ü k bir c o ş k u y la karşılandı. G e ç e n h afta Karakoç a n ’daydım .
A . Ö calan: K arakoçan önemlidir. M a z l u m ’un memleketidir. B in ­
g ö l'd e d e H a y r i ’lerin k ah ra m an lığ ı önem lidir. A slın d a bir ara onu
S uriye’ye alacaktım, am a olmadı. A labilseydim ço k d a h a farklı şeyler
de yapacaktı. B ir d e Zeki Y ıld ız vardı, kahram an bir arkadaştı. Bu
te m eld e herkese selam ım ı söyleyin.
P. B u ld an: G örüşm elerin olmadığı z a m a n la rd a İğdır’a gidiyorum.
S eçim çalışm aları yoğu n bir tem poyla d e v a m ediyor.
A . Ö calan: İğdır’a özel ön em vermeniz gerekiyor. İyi yapıyorsunuz.
P. B u l d a n :B a ş k a n ım , son o la ra k birkaç kez N ejdet Buldan size
özel selam gö n d erd i. A m a ben K a n d il’deki arkadaşların bilgisi d ı­
şın d a b u n u size söylem edim . S on K a n d il’e g id işim iz d e bu d u r u m d a
H eval C u m a ’yla g ö rüştüm . O d a bu s e fe r söyleyebilirsiniz, hatta
bizim d e selam ım ızı söyleyin, buraya gelsin g örüşelim dediler.
A. Ö calan: Evet, o neden öyle yaptı? Sorunu neydi? B ana karşı
çok saygılıydı.
P. B u ld a n : A v r u p a ’d a b ir grupla hareket etti. A m a şu a n d a piş­
man.
A. Ö calan: K im d ir bu A v ru p a ’dakiler? İsimleri nedir?
P. B u ld an : B ilm iy o ru m , bahsetm ed i.
246
A . Ö calan : Evet, K andil’dek iler ile görüşebilir, g örev de üstlene­
bilir. Emeği vardı, kend isine yazık etti.Sağlığı elveriyorsa görev a la ­
bilir. K a n d il’e gitsin, görüşsün. G e v e r ’e katkı sunabilir. G c v e r ’e ç o k
önem veriyorum. G ever halkı kahramandır. Ulusal k ü ltürüne ve k im ­
liğine bağlıdır. Kendisi de katkısını özdesunm alıdır.
EK 1
(Gündem: Ç ö z ü m ü n pratik gelişimi)
1- Ö zde tarihsel İslam , ü m m e t-m illet ittifakını (K ürt-T ürk b o y u ­
tuyla) güncellem ektir.
2- Devletin federasyonlaşm asıyla değil, ü m m e t-m illet o la ra k t o p ­
lumun ça ğdaş dem okratikleşm esidir.
3- B unun için A n aya sal-ya sal çerçevenin kabulüdür.
4- K ürdistan Ö zg ü rlü k H a re k e ti’nin kendini yasal tasfiyesi değil,
D em o k ra tik C u m h u riy e tin tarihsel, toplu m sal te m e l un suru olarak,
d em o k ra tik (özgür ve öze rk) birim o la ra k ifade e t m e ve k u r u m la ş ­
masıdır.
5- O rta d o ğ u b a ş ta o lm a k üzere, uluslararası alan d a ve içte b a ğ ım ­
sız ve özgür cu m h u riy etin temel to p lu m sal dayanağı o la ra k k a b u lü ­
dür.
6- Eski tasfiyeci sistemin içinde e rim e tam bir çıkmazdır. Ç a tışm a
ve savaşa davetiyedir.
7- H ukuki boyutuyla her türlü hukuk dışı oluşum ların sözleşm eyle
(af değil) yeni d em okra tik devlet ve toplum sistem iyle b ü tü n le ş m e ­
dir.
8- H ukuki boyut te m elinde (yasal olarak) ekon om ik, sosyal, e k o ­
lojik, kadının ö z g ürlüğü ve güvenliğin som ut araçlarla teminidir.
Gündem- 7 Şubat 2014
(Devlet Heyeti)
EK 2
9- T ü m bu hususlarda İzlem e K u ru lu ve H akikati A ra ştırm a K o ­
m isyonu eşliğinde anlamlı-araçlı m üz ak e re lere ivedilikle (ekipli) g e ­
çiştir,
247
K ^4b2uiiah Ö caian
EK 3
1- T ü rk iy e ’de darbe gerçeği, K ürt sorunu ve ç ö z ü m süreci.
2- A K P dönem in d e darb e m ekanizm ası nasıl işliyor?
3- Kürt Ö zg ü rlü k Hareketi doğru anlaşılm adıkça T C neden dar­
b e le rd e n k urtu la m az ?
4- T C ’nin k u rulu şun da m inimalizm a, nedenleri ve sonuçları.
5- C u m h u riy e t, kriz ve d a r b e le r i a n c ak O r t a d o ğ u j e o p o litiğ in e
bağlı olarak bölgesel çıkışla aşabilir.
6- T ürkiye’n in O r t a d o ğ u ’daki je o p o litiğ in d e Kürtlerin rolü. B ö l­
g e s e l çıkış d a K ü rtle rsiz ( Ö z g ü r K ü rtsü z ) olmaz,
7- Yakın d ö n e m darbe pratiğinde asker ve sivil cem aatin yer d e ğ i­
şim ini nasıl anlam alıyız?
8- M İ T ü z e r in d e y ü r ü tü le n m ü c a d e le n i n a ltın d a k i nedenler. İç
savaş, bölgesel savaş ve bağlantısı.
EK 4
9- Son otuz y ıld a P K K önderlikli K ürt Ö zgürlük Hareketi, iktidar
savaşlarında nasıl k ullan ılm aya çalışıldı?
10- Yeni d ö n e m in T ü rk i y e ’si, cum huriyeti ve ulusu a nc ak K ü rt so­
ru n u n a (genelde d em okra si sorununa) radikal, evrensel ve d e m o k r a ­
tik çöz ü m le m üm kü ndür.
11- İmralı süreci, iktidar hesaplaşm aları ve ç ö z ü m d e k i rolü.
12- G ü n c e l durum : Ya d e m o k r a tik ç ö z ü m ya d a o r ta boy iç
sa v a ş...
EK S
(B D P -H D P Heyetiyle g örüşm e g ü n d em i-8 Şubat 2014)
1Diyalog sürecinin m ü z a k e re sürecine evrilm em esinde tem el s o ­
runlar:
a- Kayıt dışı olm a, süreci sadece M İ T Yasasıyla yönetme.
b- M ü z ak e re başlıklarının halen onaylanm am ası.
c- M ü z ak e re heyetlerinin teşkiline geçilm em esi.
d- O n ay la n an hususların o r ta k im za altına alınm am ası.
e- İzlem e K u ru lu n u n oluşturulm am ası.
f- Hakikatleri
248
A r a ş tır m a ve Y ü zle şm e K om ite sinin oluşm am ası.
2- H ü k ü m e t barış ve ç ö z ü m sürec in e k a r a r v e r e c e k y e ten e k ten
yoksunluk sergiliyor.
3- G ü c ü varsa d a çok yönlü (b aşta sınıfsal) nedenlerle hayata ge­
çirmiyor.
4- T B M M ’d e karar d üzeyinde tartışılm ıyor. G e ç iş tirm e ve o y a­
lama anlam ında, h ü k m ü ve yetkisi olm ayan çabalarla yetiniyor.
EK 6
5- H ü k ü m et ve A K P on iki yıllık hü k ü m e t d ö n e m in in alışkanlık­
la rın a güvenerek (denge oyunları) K ü rt s o r u n u n u n ç ö z ü m ü n e değil,
istism arına dayalı bir politikayı e s a s alıyor.
6- G enelde tüm geçm iş h ü k ü m e tle r aynı politikayı güttü. A m a
h e p s i (1 9 9 0 ’d a n b eri) b u politikanın k urbanı o lm a k ta n kurtulam adı.
7- H ü k ü m etin halen bu beklenti içinde olm ası bü y ü k bir ça tışm a
ve iç savaş riski taşıyor.
8- P K K ’nin bu süreçte ( 1993’ten beri) tavrı dürüst o lm a k la bir­
likte, yaratıcı ve an ında sürecin ru h u n a uygun o lm a yan (ateşkeslerin
çok k ötü ve aleyhte kullanılm ası) özel savaş ham lelerin e yanıt geliştiremedi.
9- Son ça tışm asızlık sürecin de (21 M a rt 2013) aynı yetm ezlik y a ­
şandı. Ö nderliğin içinde b u lu n d u ğ u koşullar esas alınarak an ında is­
tismarcı y önte m le re karşı tavırlar-karşı ham leler geliştirilemedi.
EK 7
10- B D P ü zerinden y ürütülm ek istenen dem o k ra tik siyaset ve h u ­
k u k i adım lar k o n u su n d a dah a d a başarısız kalındı.
11- B D P süreç içinde k o n u m u n u d o ğ ru tanım layam adı. K en dini
savaş sürecinin politik m is y o n sahibi yerine koydu. H alb uki savaş ve
b a r ış k onusunda söz sa h ib i K C K o lm a k zorundaydı. Ç ü n k ü barışı,
savaş yapanlar kararlaştırır.
12- B D P sü reç te a n c ak arabulucu olabilir. Eşbaşkanlık düzeyinde
sürekli barış ve savaş kon u su n d a p r o p a g a n d a yapm aları (özellikle
içerik vahim) yetkilerini aşmaktır. B u n ed e n le h ü k ü m e t ta ra fınd an
defalarca uyarı Idılar. Fezlekelerle T B M M dışı kalmayla yüz y ü z e g el­
diler.
13- B D P kendini T ü rk iy e ’nin ek onom ik, sosyal ve kültürel, siya249
x d b iu M a h Ö caûan
sal, d em ok ratik ve hukuki ko şu llan n d a yeniden tanım layarak siyaset,
örgüt ve eylem (dolayısıyla dem okratik siyasi çözümler) üretm eyi be­
cerm elidir. B unun esas görevi o ld uğun u bilerek her düzeyde yeterli
kadrosal ve örgütsel çalışm alar te m elin d e yeniden (reorganize) ö r ­
gütlenm elidir.
EK 8
14- H D P -H D K , B D P ve D T K ’nin tecrübesinden yararlanarak aynı
h atalara dü şm e m e li, gere k en yaratıcılığı göstermelidir.
15- M u h te m e l s e ç im sonrası (30 M a rt) T ürkiye çapında, resm i
o r ta k siyasi araç olm a n ın ta rtışm ası geliştirilmeli. En uygun model
konusu netleşmelidir.
B D P -D T P H eyetiyle g ö r ü ş m e g ü n d e m in e ek
1- D iy alo g ve ça tışm asızlık s ü rec in e ço k p a s if yaklaşıldı.
2- H albuki gerek 156 sayfalık Yol H aritası, g ere kse D em o k ra tik
Ulus Ç ö z ü m ü adlı eserlerde ne yapm alı ve nasıl y ap m alıy a ilişkin y e ­
terli perspektifler vardı. Sekiz b oyutu her k u r u m ve sorum lu birey
kendi som u tu n d a uygulayabilirdi.
3- H e p devletten ve A K P ’den beklentiler dile getirildi. H ük ü m et
de s a d e c e bu beklentileri o yalam a a m a c ıy la kullandı. K endinc e ta s ­
fiyeci davrandı. Sonuç alm aya çalıştı.
4- H e r d ö n em d en d a h a ço k bu d ö n e m d e ç a b a y o ğ u n lu ğ u ve y ara­
tıcı o lm a k ta n sıkça bahsettim .
5- Bireysel ve örgütsel (k urum sal) ç a lışm ala rd a sınırlar karıştı.
6- S o n u ç ta h e r şey İmralı’ya yıkıldı. Halk bu yönlü beklentiye so ­
kuldu. Her ne k adar herkes iyi niyetli olsa d a . ..
8 Şubat 2014
250
-)m îa $ i ^ A fo tİa tl
Siyaset özgürleşmeden yaşamın
hiçbir alanı özgürleşmez
(B aş k an g ö r ü ş m e d e n ö n c e baş d ö n m e si o ld u ğ u n u söyleyerek,
bun u son günlerdeki y o ğ u n la şm a sın a bağladı. İdris Bey birkaç tıbbi
s o r u sorararak d u r u m u anlam aya çalıştı.)
A. Ö calan: B u n l a r ö n e m l id e ğ i l,b iz g ö r ü ş m e m iz e başlayalım. A k­
tarımlarınızı alayım . Biraz hızlı olsun, vakti verimli kullanalım .
İ. B aluk en : B a şk an ım , h ü k ü m e t yetkilileri, H a k a n F i d a n ve K C K
B aşkanlık K onseyi ile g ö rüşm elerim iz oldu. Onları aktararak toplan­
tıya d eva m edelim .
A . Ö c a la n : Evet, h em en özetle ak tarım la rın ız yapın.
İ. B aluken: B u rad a k i toplan tım ızdan bir h a f t a s o n r a Bcşir Atalay
v e E t k a n Ala ile g ö rü şm e yaptık. B urada k o n u ştu ğ u m u z konuları ve
sürecin geldiği aşam ayı kendilerine aktardık,
A . Ö calan : Evet, özetle alayım.
İ. B alu k en : Ö zellikle m ü z ak e re sürecine geçilm esini, m üz ake re
heyetlerinin o lu ştu ru la rak sizinle görüşmeleri gerektiğini ifade ettik.
Sürecin yasal statü sü n ü n oluşturulm asının ivedilikle hayata g eç iril­
m esi gerektiğini söyledik. S ekiz k o m is y o n ö n e rin iz d o ğ r u ltu su n d a
A K P ’nin de h eye tle r oluşturm ası ve bu heyetlerin bir an önce ç a lış ­
m alara b aşlam ası gerektiğ in ifade ettik. Proje ve yo l haritasıyla yak­
la şm alarının çok önem li o ld u ğ u n u ifade ettik.
A. Ö ca la n : Evet. G en e l ilkeleri belirtm işsiniz. O nlar ne dediler?
İ. B aluk en : H er ikisi de g ö r ü ş m e sırasında p ek çok not aldı. Bu
konuları B a ş b a k a n la görüşeceklerini söylediler. Kendi hazırladıkları
d e m o k ra tik le şm e paketini övdüler. Bu paketlerin dev am edeceğini,
251
*zAb?>uMah Ö eaİan
dolayısıyla bu adımların bir süreç o ld u ğ u n u if a d e elliler. A K P g r u ­
bun u n ve T ü rk iy e’deki halkın ho m o je n olm adığını, bu n e d e n le belli
hassasiyetleri göz ö n ünde bulu ndurarak hareket ettiklerini söylediler.
Seçim sonrası işlerin daha kolay olacağım, za m a nlam a açısından dik­
katli d av ranm ak zo ru n d a olduklarını ifade ettiler. H asta tutsaklar m e ­
selesini kendilerine ayrıntılı aktarmıştık, Bu konuda da adım atılması
gerektiğini, bunun insani bir m esele oldu ğunu ifade ettiler. Bakanlar
K u ru lu n d a d a bunun dile getirildiğini söylediler. A ncak bug üne kadar
hasta arka daşla rım ız ile ilgili atılmış tek bir so m u t adım yok.
O nun d ışın d a h ü k ü m e tin çö z ü m süreci k o n u s u n d a kararlı o ld u ­
ğunu, a n c a k bu s ü re c in ciddi zorlukları o ld u ğ u n u ifade ettiler. T ü r­
k iy e ’d e yaşan a n siyasi krizlerin aşılm a sı d u r u m u n d a sürec in de
rahatlayacağını ifade ettiler. Sürece desteğin Türkiye’de yüzde 80'lere
vardığını, bö lg e d e bu oranın d a h a y üksek o ld u ğ u n u ifade ettiler.
A n ca k som ut adım atm a noktasında herhangi bir sonuç aldığımızı
söyleyemem.
A. Ö calan: Evet. Bu konuları dün biz de konuştuk. A k tarım ları­
nıza d e v a m edin.
İ. B aluk en : Bekir B o z d ağ ile bir g ö rü şm e yaptık. B e şir ve E fkan
Beyler ve ve Bekir B o z d a ğ ile yaptığımız gö rü şm ey i P ervin H anım
ile birlikte yürüttük. B ekir B ozdağ ile g ö rü ş m e m iz d e özellikle M ü ­
zakere Yasası üzerinde durduk. T oplum sal B a rış ve M ü z ak e re Y asa­
sını M e c lis B a ş k a n lığ ın a d a su n m u ş tu k . H a z ır la d ığ ım ız yasa
tasarısını o n la ra d a verdik. K e n d ile rin in de b u n u in c e le m e sin in
ö n em li o ld u ğ u n u , kendi fo rm ü lleriy le b iz im le ta rtışab ilec ek le rin i
ifade ettik. Y ine hasta tutsaklarla, bir an ö n c e tahliye edilm e si g ere­
ken ark a d aşla rla ilgili d u r u m u g ö rü ştü k B u k o n u d a o da diğerleri
gibi haklı o ld u ğ u m u z u , bazı yasal düzenlem elerin yapılm ası gere k­
tiğini söyledi. A dli tıp süreçlerini devre dışı b ıra k m a k için üniversite
hastaneleri ve lam teşekküllü devlet hastanelerinin raporlarının yeterli
olm ası gerektiğini belirttik. K endisi de bu k o nud a b ir yasal d ü z e n ­
leme yapılabileceğini, am a bunun seçim son rasına kalacağını ifade
etti. D iğer h astalar için elektronik takibi ö n gö rec ek bir m e k an iz m a
için çalışm a yaptıklarını söyledi. B u g ü n e k a d a r herhangi bir s o m u t
g elişm e bu k o n u d a yoktur.
A. Ö calan: Evet. H azırladığınız yasa tasarısını ben de inceledim.
252
O k a d a r d e ta y a g e r e k de yoktur. Birkaç m a d d e ile halledilebilir. B u
konularda d ün de görüşlerim i onlara ifade ettim.
İ. B aluken: Terörle M ü c ad e le K anununu n kaldırılması gerektiğini
ifade ettik. S eçim sonrasında kaldırılacağını söyledi. Y ine uzun tu­
tukluluk süreleri için yedi yıllık b ir süre öngörm ü şlerd i. B iz b u n u n
kabul e d ile m e z o l d u ğ u n u söyledik, so n ra b u n u b e ş y ıla indirdiler.
Bizim aç ım ızd a n yeterli olm ayan bir düzenlem edir. Ayrıca d a h a önce
sun d u ğ u m u z 125 m addelik d em o k ra tik le şm e ö nerileri ve yasal m ev­
zuata dönük g ö rü şle rim iz i ilettik. G izli tanık, telefon din le m e leri,
ö ze l yetkili m ahkem eler, Terörle M ü c ad e le K an u n u , tutu kluluk sü ­
releri ko nularında h az ırladığınu z çalışm aları kendilerine aktardık.
A. Ö calan : Evet, b un la r detaylardır. Ö n em li olan ilkelerdir. Tabii
siz g ö rü şm elerinizd e b u konuları detaylı tartışın. A m a ö nem li olan
ilkesel olarak ne yapacağımızdır. O ilkeleri ben dün onlara aktardım.
İ. B aluken: A h m e t D avu to ğ lu ile bir g ö r ü şm e m iz oldu. Bu g ö r ü ş ­
meyi Sırrı S üreyya Ö n d e r ile birlikte yaptık. Bir buçuk saati aşan bir
g örüşm e o ldu. A n a g ü n d em m addesi Rojava ve Suriye politikasıydı.
Türkiye'nin politikası ile ilgili eleştirilerim izi ilettik, Ayrıca K obani'de yapılan b ir hastane için A vrupa'da toplanan tıbbi m a lz e m e n in
geçişi için S u ru ç kapısının kullandırılması, insani yardım ların eng e l­
lenm em esi ve A frin kapısının açılm ası işini konuştuk.
S. S. Ö n d er: A k tarım lar bitsin, ben de ekleyeceğim ,
İ. B aluken: D a v u to ğ lu ’n un R ojava ile ilgili sizle g ö rü şm e s i ge­
rektiğini özellikle belirttik. B a ş k a n ’ın yirm i yılı aşkın deney im in in
old uğunu, beş yıl ön ce de devlet heyetiyle p e k çok konunu n payla­
şıldığım ifade ettik. Suriye ve R ojava’da devletin ne yapm ası gere k­
tiğini sizin beş yıl önce devlet heyetine de ilettiğinizi söyledik. O
nedenle Rojava ve S u riy e’deki y an lışta n d ö n ü lm e k isteniyorsa Başk a n ’la kendisinin y a da heyetlerinin g ö rü şm e s in in ö nem li o ld u ğ u n u
söyledik.
A. Ö calan: N e dedi peki?
İ. B aluk en : D iyarb a kır konuşm asını ö rnek gösterdi. O ra d a ulusdevlet anlayışının aşılm ası gerektiğini belirtmişti. Bize b u d ü ş ü n c e ­
sinin Nevvroz D e k la r a s y o n u n d a b e lirttiğ in iz g ö r ü şle rle ne k adar
örtiiştüğünü anlattı.
A, Ö calan : Evet. Teoride belki olabilir, am a pratikte bir karşılığı
253
ı
*db 2 u û la h (Dcaûan
yok söylediklerinin. Z aten bu m eseleler o n u da aşar. D avu toğlu da
bun u biliyor. B aşka ne dedi?
İ. B alu k en : Dış p olitika ve Suriye k o n u su n d a neler yaptıklarını
ço k uzun şekilde tekrarladı. S uriye’d e P Y D 'n in rejim le hareket etti­
ğini, m u h a le f e tle o r ta k la şm a d ığ ın ı ve diğer K ü rt g ru p la r ın a baskı
yaptığını anlattı. P Y D 'nin sö z ü n e g ü v en ilm e d iğ in i, a s lın d a S alih
M ü slim 'in A n k a r a ’ya g elişin in ö n e m li olduğunu, ancak b u n u n ö n e ­
m inin P Y D ta rafından bilinm ediğini ifade etti.
A. Ö calan: Bunlar d o ğ ru değil. N e yapılm ası gerektiği bellidir.
İ. B aluken: Davutoğlu ısrarla PYD'nin R usya ve İran ile sıkı ilişkiler
içinde old uğunu, bunun bilgilerinin kendilerinde olduğunu ifade edi­
yor. İnsani yardım ı engellem elerini bazı gerekçelere dayandırıyor.
PYD 'nin rejime desteğini kesmesi, m uhalefetle hareket etmesi ve diğer
Kürt gruplarıyla ilişkiler geliştirmesi du ru m u n d a desteklem eye hazır
olduğıunu ifade etti. Biz bu bilgilerin d o ğ r u olmadığını söyledik. G ü n ­
cel sorunlar için Rojava konusunda belirleyecekleri bir komisyonla bazı
konuları ortaklaştırm a ça basına girebileceğim izi ifade ettik.
A. Ö calan : Evet. Bu çabanızı anlıyorum. A m a Rojava konusu hem
sizi hem de D a v u toğlu'nu aşan bir konudur. B u r a d a gö rü şm em iz g e ­
rektiğini dün de söyledim.
S. S. Ö n d er: Biz bu kom isyonu insani yardım lar, sın ır kapılarının
açılm ası k o n u su n d a bazı sorunların aşılm ası için önerdik.
A. Ö calan : Evet. O nları görüşebilirsiniz.
İ. B alu k en : I M a r t 2 0 1 4 tarihinde K a n d il’de arkadaşlarla g ö r ü ş­
tüm.
A. Ö c a la n : Tek m i gittin?
İ. B alu k en : Evet, b u sefer te k gittim. P e rv in H a n ım ın 8 M a r t e t ­
kin lik leri dolayısıyla yoğun bir p rog ram ı vardı, Sırrı B ey de se çim
ça lış m a la n n d a y d ı. Bu n e d e n le te k gittim.
A . Ö ca la n : K im lerle görüştün? D u rum ları nasıldı?
İ. B alu k en : C e m il B ayık, Ali Haydar, M u stafa K arasu ve E lif P a ­
zarcık ile görüştü m . A rka daşların d u r u m u ve m o ralleri gayet iyiydi,
Size selam larını ve b ağlılık ların ı dile getirdiler. Üç buçu k sayfalık
bir m e ktup yazm ışlardı, size ulaştırılm ası için o n u A dale t B a k a n lı­
ğına iletmiştim.
A . Ö calan: Evet, m ektu bu aldım . Z aten çok güzel yazmışlar. H er
254
^
y )m tah . jV o tia U
şeye değinmişler. Mektubun dışında aktaracakların, gözlemlerin var mı?
İ. B aluken: Evet. M e k tu p ta d a değinm işlerdi arkadaşlar. A K P 'nin
önem li bir fırsatı kaçırdığını düşünüyorlar. Ö n d e rlik A K P 'y e bu s o ­
runu ç ö z m e gibi tarihi bir fırsat verdi. A m a A K P'nin d eğerlen direm e­
diğini düşünüyorlar. A K P 'n in giderek güç kaybettiğini ve istese de
artık bu so ru n u çözem eyeceğini düşünüyorlar. R ıza Zerab'ı bırakan
A K P h asta tutsaklar m eselesinde bile adım atmamıştır diyorlar. B u
tavrın zorlayıcı o ld u ğ u n u ifade ediyorlar. K apitalist m o d e rn iten in
A K P 'yi bitirm ek için ham leler yaptığını, am acın Fetullahçılardan olu­
şan bir yönetim o lu ştu rm a k old u ğ u n u ifade ettiler. Tavırlarının ne
A K P ne d e Fctullahçı yönetim ara sında olacağını d ile getirdiler. B D P
ve H D P 'n in dem okrasi güçleriyle b era b er bir alternatif o lu şturm ası
ve bu alternatifi halk la buluşturm ası gerektiğini ifade ettiler. K ürt H a ­
reketinin T ürkiye’deki dem okrasi çevreleriyle beraber ç ö z ü m yarata­
bileceğini, bunun olanaklarının oluşturulm ası gerektiğini ifade ettiler.
A. Ö calan : Evet, bun la rı m e k tu p ta d a yazm ışlardı. B u kon uları
biliyorum . B aşk a aktaracağın v a r m ı?
İ . B alu k en : K D P ile ilgili d eğerlendirm eleri oldu. K D P 'n in Rojava’da ihanet içerisinde olduğunu, ulu sal konferansı yap tırm am a k için
d e özel olarak b a z ı politikaları devreye koymaya çalıştığını ifade et­
tiler.
A. Ö calan: Evet, biliyorum , bu konularda d a m e k tu p ta d e ğ in m iş ­
lerdi. O n eden le verdiğiniz bilgiler yeterlidir. B a şk a ne g özlem led in?
İ. B aluk en : A rkadaşlar D em o k ra tik İslam Konferansı ile ilgili bir
önceki g ö rü şm e m iz d e H üdap ar'ın k o n u m u y la ilgili dile getirdiğiniz
bazı h ususlara değindiler.
A. Ö calan: Evet, ne diyorlar? H ü d a p a r'ın k on u m u n u nasıl görü­
yorlar?
İ. B aluk en : H üdapar'ın b a ğ ım sız olm ad ığ ın ı düşünüyorlar. İran,
Suriye ve E l-K a id e ile ilişkide o ld u ğ u n u düşünüyorlar. H üdapar'ın
katılım ı k o n u su n d a kaygıları var. K onferansı b o şa çıkarm ak için k a ­
tılmak isteyebilirler.
A. Ö calan: Evet. Boşa ç ık a r m a k isteyebilirler. Ö yleyse k a tılm a ­
larının bir anlam ı olmaz. B a şk a bir ko nu v a r m ıydı?
İ. B aluken: A rkadaşlar Suriye k onusunda bazı değerlendirm elerde
bulundular. Suriye’de karşım ızda sadece Suriye devletinin olm adığını,
255
'K=4b?ıtMiih Ö eahm .
asıl gücün İran devleti olduğu nu ifade ettiler. S u r iy e v e İ r a n ’ın Kürtlerin
kon um u n d a n çok rahatsız olduğunu ifade ettiler. H em kantonların ila­
nından hem de R ojav a’nın çetelerden arınm asından İran çok rahatsız­
dır. Til K o ç e r ’in ticarete açılmasını İran önlüyor.
A . Ö calan : Til K oçer kapısı ticarete aç ılm am ış mı? N iye a ç ılm a ­
m ış? İran M aliki'ye baskı m ı yapıyor?
İ. B a lu k en : Evet. Şu anda k ısm i olarak insanı yardım
a açıktır. T icarete açılm asını İran engelliyor. İran ayrıca A rap k e ­
sim lerini d e h are k ete karşı kışkırtıyor. Bu n ed e n le arkadaşlar atac ak ­
ları h er ad ım ın siyasal so n u c u n u hesap e d e rek davranıyorlar.
A. O calan : Evet. B a ş k a var mı aktaracağınız?
I. B alu k en : A rk a d aşlar savunm alarınızın basım ın a h ala izin v e ­
r ilm e diğini bilm enizi istediler. Ayrıca ö z g ü rlü ğ ü n ü z için başlatılan
imza kam p an y a sı T ürkiye’de yasaklandı. Bunları bilmeniz gerektiğini
d ü şü n ü y o ru z. B a şk a n ım , E rbil'de b ir b ü r o m u z var. B ü ro d a k i ark a­
daşların size özel selam ları vardı.
A. Ö calan : B ü ro P Ç D K 'n in mi, yoksa farklı bir isim de mi?
I. B alu k en : B D P ism iyle b ü r o m u z var. U z u n süredir arkadaşlar
iyi bir ça lışm a yürütüyorlar. T ürkiye’den gelenler ve oradaki h a lk ı­
m ız la bazı çalışm aları iyi bir şekilde örgütlüyorlar.
S. S. Ö n d er: A yrıca K u z e y ’den g idenlerin, K C K D avasından g i ­
denlerin h e m duruşm alarını izlemek, h e m dayanışm alarını sağlam ak,
h em de sorunlarım g id e rm e k an lam ında işlev görüyorlar. B arzani yö­
netimi onların o tu r u m ve ç a lışm a hakları k o n u s u n d a hep engelleyici
bir tu tu m içerisinde. A ğırlıklı m e saileri b u n a giriyor. A yrıca diğ e r
K ürt siyasal yapıları ve Barzanilerle belli seviyede diplom atik ilişkiler
kuruyorlar.
A . Ö calan: Bu önem lidir. H e r a n lam d a iyi çalışıp kendilerini ör­
gütlesinler. E k o n o m ik , sosyal, siyasal pek çok k o n u d a iyi çalışm alar
o rta y a koyabilirler. E k o n o m i an lam ın d a işadam larıyla ilişkiler k u r ­
sunlar.
I. B aluk en : S e ç im çalışmaları sırasında K o m a B e rx w e d an sa n at­
çıları da yoğun bir şekilde çalışıyorlar. O nların sizlere özel selamları
var.
A. Ö calan: Evet, siz de selam söyleyin. B u sanat k o n u su n a biraz
değineceğim .
256
İ. B aluk en : B aşkanım , ben im ak tarac ak la rım bu kadar.
A . Ö calan: (Pervin'e dönerek) Evet, sizin aktarım ınızı alayım.
P. B u ld an : B a şk an ım , hüküm etle yapılan bütün g ö rü şm e le re ben
de katıldım . Ayrıca H aka n Fidan ile de bir g örüşm e yaptık. O nu Sırrı
Bey aktaracak. Ben 21 Şubat tarihinde A v ru p a ’ya gittim. Ö n c e B rük­
s e l’e gittim. Remzi K artal, Z ü b e y ir Aydar, S a k in e K a ra k o ç a n ve
F erda Ç e tin ’le g örüştüm . A yrıca görüşm ey e A B D E M 'd e n arkadaşlar
da katıldılar.
A. Ö calan: A B D E M ne oluyor?
P. B u ld an: A B ve D em okrasi M eclisi, A v ru p a K o n f e r a n s ın d a n
so n ra oluştu. 57 birleşeni var. H epsinin selam, saygı v e bağlılıkları
var. Arkadaşların tek tek görüşm elerini aktarm aktan ziyade genel gö­
rüşm elerini aktaracağım . H ü k ü m e tin genel yaklaşım larından rahat­
sızlar. A v ru p a sa h a s ın d a d e m o k ra tik in ş a süreci ça lışm ala rı ve
örgütlenm elerin yapıldığını ifade ettiler. Ayrıca bir yıllık süreci de­
ğerlendirdiler. H areket olarak siyaseten başarılı ve kazançlıyız d e d i­
ler. D ip lo m a tik o la ra k d a k a z an ç lıy ız. B a ş k a n ’ın k o n u m u n d a da
başarılıyız. Bir A m erikalı uzm anın “ Bu süreçten sonra hiç k im s e A b ­
dullah Öcalan'ı eski statüde tu ta m a z ” d e diğini aktardılar. U zm a n ın
ismini vermediler.
A. Öcalan: (Gülerek) Amerika yapacağını yaptı zaten. Bize savaş açtı.
P. B u ld an: B u anlam da kazançlıyız dediler. Rojava’da da kazançlı
oldu ğ u m u z u ifad e ettiler. Aynı z a m a n d a h ü k ü m e tin de kazançlı ol­
duğunu söylediler.
A . Ö calan: Nasıl yani?
P . Buldan: 2012'nin şiddetiyle geçseydi hü k ü m e t kaybederdi. T ü r­
kiye’de bu a n la m d a kazançlı çıktı dediler.
A . Ö calan: D o ğru bir tespit.
P. B u ld an: S ak ine K arakoçan'ın da şöyle b ir tespiti var. "K adınlar
g id e re k k endi sistem lerini oluşturuyor. R ojava buna örnektir. Roj a v a ’daki d e v rim aynı z a m a n d a bir k adın devrim idir" dedi. A yrıca
benim için yaptığınız d eğerlendirm eleri kendilerine sayıyorlar.
A . Ö calan: D o ğ ru , sizin şa hsınızda y aptığım kadın d e ğ e rle n d ir­
meleri bütün kadınlar için geçerlidir.
P. B u ld an: G en e l ola ra k ark adaşlar Ö nderliğin aldığı kararların
arkasındayız dediler. A yrıca K ö ln 'd e Ö c a la n 'a Ö z g ü r lü k İnisiyatifi
257
*=Ab7)uMaiı (D caian
bürosunu ziyaret ettim. 9 9'da k u ru lan bir inisiyatif. G ittim, yerlerini
gezdim . K itaplarınız o r a d a yabancı dillere çevriliyor, broşürlere b a ­
sılıyor. O ra d a çalışan arkadaşların d a size özel selam ları var. Ayrıca
8 M a rt etkin likleriyle ilgili kısa bir bilgi vereyim. Ağrı, Kars, Bitlis
ve İğdır m iting le rine katıldım .
A . Ö calan : Nasıl, kadın k a tılım ı iyi m iydi?
P. B u ld an : Evet B a şk an ım , d iğ e r senelere göre bu se n e h e r yerde
kadın katılım ı o ld u k ç a yoğundu. Sadece 8 M a rt değil, 15 Ş ubat pro­
testoları d a bu d ö n e m ç o k daha kitlesel geçti. B ugün de İstanbul ve
U r f a ’da k adın m itingleri vardı. Yarın da ö ze l olarak H a lfe ti’de bir
kutla m a yapılacak. Sizin d a h a ö n c e k i g örüşm elerde k ad ın a d a ir yap­
m ış o ld u ğ u n u z d e ğ e rle n d ir m e le r d e n bir m e tin hazırladık. S izin 8
M art m e sajın ız olarak kadınlara okuduk.
A . Ö calan: (M etni aldı, d o sy a sın ın içine koyd u) S o n ra o kurum .
P. B uldan: Ayrıca Ezidi K adın K on fe ra n sın a ilişkin bir b ilgilen­
d irm e var.
A . Ö calan: O nları da gördün mü A v ru p a ’da?
P. B u ld an : Hayır, onları g ö rem e dim . F ele k n as U ca bilgilend ir­
meyi b a n a mail ü zerinden gönderdi.
A. Ö calan: F eleknas ile ilgili dah a önce de söylemiştim. O nlard an
M ecliste bir tem siliyet önemlidir. Feleknas acele edip sorununu h al­
ledip hazırlık yapsın.
P. B u ld an : D a h a önceki g ö rü şm ed e zaten b u n a ilişkin değ e rlen ­
dirme yapm ıştınız, biz kendisine ilettik. T ürk vatandaşlığı için b a ş ­
vurusunu y apm ış, sonucunu bekliyor. Bilgisi var.
A . Ö c a la n : Evet, ihm al etm esin. S eçim le re az kaldı, so r u n u n u
çözsün.
P. B uldan: A y rıc a size b azı k itaplar getirdik. H a şa n C e m a l’in D elila, hasta tu tsakla rın A r a m Y ayınevinden çıkan S essiz Çığlık, yine
T ürk bir yazar o la n U fu k C o ş k u n 'u n yazdığı ve siz e öze llik le ilet­
m e m i istediği K ü r t ’üm, D o ğ ru y u m , Ç alışkanım , ve Merlin Stone'un
Tanrılar K adınken kitaplarını getirdim.
A. Ö calan: H a, o k ita p bana gelmişti.
P . B u ld an: K em a l B ülbül size P ir S ultan A bdal ile ilgili kitapları
gönderdi.
A . Ö calan : H angi kitaplar?
258
P. B uldan: Pir Sultan A b d al ve bütün deyişleri. Alevi ta rihinden
bir kesit.
A . Ö calan : Bunlar bilim sel mi, y o k sa efsane mi?
S. S. Ö n d e r: Ben bir dahaki sefere size bilim sel birkaç ta n e kitap
getireceğim .
A . Ö calan : Evet, iyi olur.
P. B u ld an : Son olarak İdris Bey ile birlikte bir basın toplantısı
yaptık. En son g örüşm ede b ize basın toplantısı yapın demiştiniz. B u ­
rada konuştuklarım ızı ve kaygılarınızı kam u o y u y la paylaştık.
A . Ö calan: Evet, bilgim var, izledim.
P. B u ld an: E vet, ben im de ak tarac ak la rım bu kadar.
A. Ö calan: (Sırrı Süreyya'ya dönerek) Evet, sizi dinliyorum .
S. S. Ö n der: Sayın Başkanım , Pervin H an ım ve S elahattin Beyle
birlikte H ak a n Beyle görüştük. G ö rü ş m e biraz gergin başladı. H ak an
Bey bizim tu tu m u m u z u sizin bir önceki g ö rü şm e d e geliştirdiğiniz
söylemi tetiklediğini söyledi.
A. Ö calan: Nasıl yani? Nasıl bir tutum alm ışsınız ki ben etk ile n ­
m işim ?
S. S. Ö nder: Biz d e bunun böyle o lm a d ığ ın ı ve en basit sözlerin
bile tutulmadığını anlatarak bizim böyle bir dahlim izin olm adığını,
bizzat h ü k ü m e tin eksikliği ve ağırlığının sa y ın B aşkan'ı bu d u ru m a
getirdiğini söyledik. Ben kendisinin k u rm a k istediği ç ö z ü m p la nın a
h ükü m etin ve d iğ e r k u rum la rın g ü ç verm ediğini, güç v e rm e diği gibi
sabotaj a n lam ın a gelecek işler yaptığını anlattım . Bu o y u n planının
artık hayatta bir karşılığının kalm adığını, yeni bir şeye ihtiyaç o ld u ­
ğunu söyledim.
A . Ö calan : Ç o k iyi söylemişsin. Ben de kendilerine söylüyorum .
Siz n e etkili n e de yetkilisiniz diy orum ded im , sadece iyi niyetlisiniz.
S. S. Ö n d er: E tkililik m e se le sin e bir şe y d iy e m em , belki b iraz et­
kililer, am a h ü k ü m e t s o ru m lu lu k veriyor, yetki vermiyor. B u sadece
M İT ile sınırlı birşey değil, bak a n la r da bu vaziyette.
A . Ö calan : Sen neyi nasıl önerdin?
S. S. Ö n d er: H ak a n Beyin projesi şöyle özetlenebilir: Ü lke öyle
bir noktaya gelsin ki, ne B a şk an ın ö z g ürlüğü ne de diğer dem o k ra tik
haklar artık tartışılm ayacak bir hal alsın, biz de nihai ç ö z ü m ü geliş­
tirelim şeklindeydi. Bu kronolojik bir yaklaşımdı. B e n gelinen n o k ­
259
*=4b2uM ak öeaJL tn
ta d a b u n u tam tersine çevirecek öncü bir yaklaşım geliştirilm ezse,
o r ta d a ne h ükü m etin ne de M İT 'in kalacağını belirttim. B u n u n için
d e d o ğ r u d a n sizin ö z g ü rlüğünü z ve dem okratik hakların iadesi m a ­
saya k o n u lu p so nundan yü rü tm e k gerektiğini önerdim . Nasıl m e s e ­
lesine gelince, h ü k ü m e tin bunu y a p m a m a k için öne s ü rd ü ğ ü
m azeretlerin hayatta hiçbir karşılığının olm adığını anladık. K endi g ü ­
v enlikleri söz k o n u s u o ld u ğ u n d a , hiç b ir şe k ild e ‘halk b u n a hazır
değil’ gibi ölçüler g ö ze tm e dikle rin i de söyleyerek, artık b u n d a n a ş a ­
ğısı bu so ru n a yeni bir y aklaşım o la ra k su n u la m a z dedim.
A . Ö ca la n : İyi dem işsin. S akine'lerin o la y ın d a M İ T ’in rolüne g e ­
lince, ben de Hakan Bey ve ekibinin herhangi bir dahli o ld u ğ u n d a n
em in değilim , am a ortaya çık an şey ço k önemlidir. B elki de C u m h u ­
riy e t ta rih in d e ilk defa orjinal bir belge sunuluyor. B ütün bunları b en
de heyetle konuşuyorum . Fakat e n önem lisi H D P 'n in uğradığı sa ld ı­
rılardır. S en b u r a d a n ç ıktık ta n so n r a e n k ıs a s ü r e d e E fk a n Bey ve
H a k a n Bey ile bir görüşm e ayarlamalısın. O n lara a y n e n şöyle söyle:
Ö nce elinizde saldırganlar hakkındaki bilgileri paylaş; sonra “ M ü z a ­
k e re y ü rü ttü ğ ü n ü z bir partiye y apılanlara set çe k m e d iğ in iz za m a n ya
siz de b una o rtak sın ız ya d a çok k ö rsünüz d e m e k tir” de. Bu işler cid
d iy e t ister, size m e ş r u m ü d a fa a h a k k ı doğm u ştur, B u n u yaptığınız
z a m a n neler olacağını kendilerine anlatm alısın. B a şb ak a n la sanırım
görüşem edin.
S. S. Ö n d er: G ö rü ş em e d im , c a n derdine düşm üş.
A. Ö calan: S eçim yoğunluğundandır. Tabii c a n derdi de var. Bunu
elin den geldiğince e n etkili bir şekilde aktar hepsine.
S. S. Ö n der: B ana da sekiz tane k orum a verdiler. Üçü sürekli yakın
korum a yapıyor, beşi de kritik yerlere giderken eşlik ediyorlar bize.
A. Ö calan: B u n u iki şekilde yapabilirler. Birincisi, seni devletleş­
tirm ek isteyebilirler. Bu sık kullandıkları bir yöntemdir. Etrafını k u ­
şatm ış olurlar. H areket kabiliyetini sınırlandırırlar. B i r d e korkutm aya
çalışırlar. A m a sen korkacak birisi değilsin, b ab a n ın oğlusun, değil
mi? B a b an korkm adı; izliyorum , sen de k orkm u yorsun. İkincisi de
gerçekten böyle bir şey olabilir. B u n a karşı d a dikkatli olm a lısın .
Tabii ki k o ru m alılar sizi, a m a birinci söy lediğim e dik k a t et ve h e p
uyanık olun. (P e rv in ’le İdris'e dönerek) S izler için d e geçerli. H e r şey
beklenir.
260
ı
S. S. Ö nder: T am am Başkanım. L eyla ile beraber Barzani'ye gittik.
Ben daha önce N eçirvan ile görüşm üştüm , am a M esut B arzani ile ilk
defa görüştüm . G ö rü n d ü ğ ü n ü n aksine çok candan ve mütevazı dav­
randı, çok da espriliydi. Fakat arkadaşlar bu nun riyakar bir tutum ol­
duğ u n u düşünüyorlar. Leyla H an ım aktarım yapıp m e k tu b u n u zu
verdikten sonra, beni sizin istediğiniz biçim de bir başm üzakereci gibi
takdim etti. Ben d e sayın B a rzani’ye g ü n ü gelmiş düşüncelerden ve fi­
kirlerden dah a kuvvetli hiç b ir şeyin olmadığını söyleyerek başladım.
O sırada A m e rik a ’ya bir vize m eselesi için rest çekmişti. Bunu d ö r t yıl
önce yapsalar aynı neticeyi alamayacaklarını, belki d e b u yolu defalarca
denediklerini, ama bugün gelinen noktada yaptıkları bu hareketin vize
meselesindeki so ru n u o n iki saatte çö zd ü rd ü ğ ü n ü söyledim. K ürt ulu­
sal birliği de aynen b u işte old uğu gibi zam anı gelmiş, h atta bir a n ­
la m d a geç m e k te olan bir olgudur; b un a kayıtsız kalm ak ya da
engellemek gibi bir ithamda bulunm ak bizim işimiz değil dedim. A m a
şunu söyleyebiliriz ki, bunu gerçekleştirmemiş olm ak sorumluluğu bile
yeterince ağ ır bir sorumluluktur. S onra sizin kendisine d a ir d üşü n c e­
lerinizi aktardım . Barzani diplomatik cevaplar verdi. Biz oradan çık­
tıktan bir gün sonra da bu işi boşa çıkaracak b ir sürü laf sarfetti.
A m a biz bu geziyi B a r z a n i’yi ikna e tm e k t e n çok, sizin bu şartlar
altında bile bö lg e d e diplom asi y apabilen bir a n a aktör o ld u ğ u n u z z e ­
minine oturttuk. G ö rü şm ele r ve sonrasındaki basın aç ıklam alarının
d a b u perspektifle o lm a sı gerektiğini L eyla'ya ısrarla v u rguladım . Bu
gez im iz elb ette belli şeyleri belki geliştirir, belki iyileştirir. A m a
bizim esas ö n e çık aracağım ız şey Ö calan 'ın bölgede etkili b ir d ip lo ­
masi yapıyor olabildiğini göste rm em iz olacaktır. Leyla d a b ü y ü k ö l­
ç ü d e b u p ersp e k tife uydu. Ü ç g ü n d ü r İ s ta n b u l’d a b a n a destek
vermeye geldi. Etkili bir program çıkardık, sonuçları d a verimli oldu.
B ugün Urfa’y a geçecek, size selamları var. S ayın Barzani size iki top,
bana da iki to p şalşepik kum aşı hediye etti. E ğer bir ceketinizi verir­
seniz ve isterseniz o nu size diktirip getireyim.
A . Ö calan: (Güldü) Olabilir, avukatlarda var benim ölçülerim, o n ­
la rda n alabilirsin.
S. S. Ö n d er: B a rz an i 9 6 ’d a sizi z i y a r e t etmiş. Sizi K ü rd istan 'a
davet etmiş, bunları anlattı. D a h a sonra sizi kelepçeli bir halde gö­
rü n ce bir k a rd e şin in ya d a k endisinin k o lu n a kelepçe v u ru lm uş gibi
261
*zAb2utÛ ak Ö ca ta n
hissettiğini söyledi. Sö zün tam bu rasın d a D o k to r F u a t -ki o d a to p ­
lantıdaydı- ağ lam a ya başladı. O ağlayınca Leyla da ağladı. Barzani
d e b iraz hüzünlendi.
A . Ö calan : Niye ağlıyorlar ki?
S. S. Ö n d er: Bir A d ıyam an lafıdır B aşkan ım . H erkes kendi ö lü ­
sü n e ağlar. S anırım n e kadar u nu tm a y a ya d a b ilm ez den gelm eye ç a ­
lışsalar da, vicdanları ve ulusal onurları akıllarına geldi. Ç ü n k ü bir
parç a samimi bir h ü zünd ü o a n d a oluşan.
A . Ö calan : Yapma yahu. Ağlayacaklarına bir şeyler yapsınlar, var­
lıklarını bize borçlu olduklarını bir p arç a hatırlasınlar. T im sa h g ö z­
yaşları dök ü y o rlar. Ç o k b ü y ü k su ç işlediler. B e n b u r a d a kendi
d u r u m u m a hiç ağlam adım , a m a G üney Kürdistan'ı satsa d a yine m er­
hametli davranacağım , Ö calan sizinle kavga istemez deyin. Biz orada
da, T ü rk iy e ’d e d e kazanacağız.
S. S. Ö nder: N eçirvan b iz im k ald ığ ım ız yere geldi. Bizi orada z i­
yaret etti. Ertesi gün T ürkiye'ye g id ip B a şb aka n ı ziyaret edeceğini,
özel olarak iletm em izi istediğim iz b ir şey varsa b u n u en etkili bir ş e ­
kilde söyleyebileceğini söyledi ya da k en disine bir zem in verm em izi,
o n u n ü zerind en d ü şü n c e le rim iz i o ld u ğ u gibi, kendi dü şü n c esi gibi
aktaracağını söyledi. B e n d e bu yavaşlık ve izolasyonla giderse ortada
hüküm etin kalm ayacağını, her a n la m d a d em o k ra tik le şm e y e ihtiyacı
oldu ğunu, b una uygun d a v ra n m a z sa yok olacağını, bunu kendi d ü ­
şüncesi gibi aktarırsa gerçeği ak ta rm ış olacağını söyledim. İdris B a r ­
zani için sö ylediklerinizi d e ekledim . Sizin o nu hep ayrı bir yerde
d e ğ e rle n d ir d iğ in iz v u r g u s u n u d a yaptım . B u a r a d a sadece L eyla
değil, A ltan Tan d a d es tek için İ stan b u l’a geldi. Şu a n d a kendisine
İstanbul’d a iki g ü n lü k bir p r o g r a m yaptık. C e z a e v in d e n çıkan bütün
vekillerim iz de geldi. S a d e c e S e lm a ’yla G ü lse r 8 M a rt’tan so n ra g e ­
lecekler. S eçim e d ö n ü k o la ra k başlangıçta İstan b u l’daki Kürt s e ç m e ­
nini konsolide etm ek bakım ından bir takım güçlükler yaşadık. B u nda
B D P k u ru m la rım n isteksizliğinin ya d a H D P m eselesini tam anlaya­
m a m ış olm alarının d a rolü vardı. Şim di size rahatlıkla söyleyebilirim
ki, h e p birlikte y ü rü ttü ğ ü m ü z ça lışm alar s o n u c u n d a bu engeli geride
bıraktık. Şim di rahatlıkla diğer alanlara yönelik ça lış m ala rım ız a y o ­
ğunlaştırıyoruz.
A . Ö calan: F a rkınday ım H DP de, B D P d e çok tutucu ve d a r yak­
262
laştılar bu m eseleye, bun u konuşacağız. T elevizyonlardaki k o n u ş m a ­
larım izledim. Bak, ben seni önceden uyarmıştım. Seni siyasetten k o ­
p arıp sadece sanal alan ına h a p s e tm e k istiyorlardı. İki p ro g ra m ın d a
d a sana b u r a d a n yüklendiler. Sen çok iyi anlık ce v a p la r oluşturdun.
D a h a d a iyi olabilirdin. A m a bunu şunun için söyledim: B ak, ben
sana d edim , sana sinem a diyecekler, sanat diyecekler, o y sa siyaset
özgürle şm e den bu alanlardan hiçbiri özgürleşm ez, Bu ö n g ö rü lerim
d o ğ r u çıktı, hem de iki kez üst üste.
S. S. Ö n der: Sayın B a şk an ım , bu ko n u şm a la rı sizin izleyebilece­
ğinizi biliyordum . Bir de C H P ve C e m a a t çevreleriyle g ö rü şm e le rim
oldu. C e m a a t ken d in d en ç o k emin. B u hüküm etin seçim i görem eye
ceğini düşünüyor. C H P de m a h ç u p bir g irişim d e daha bulundu.
A. Ö c a l a n : N e d i r izlenimin?
S. S. Ö n d er: B u rada n birşey çıkm az. H epim izin o r ta k g ö rüşüd ür
bu. D e m o k ra tik le şm e y e dö n ü k cidd i bir tutum alamıyorlar. B un u n
sebebi d e ho m o je n b ir y a p ı o lm a m a la r ın d a n kayna k la n ıy o r bence.
Bu saatten so n ra çok önem li birşey olm azsa, biz artık halk a d a a n la­
tam ayız. O y üzden b iz im kendi y o lu m u z a gitm em iz en iyisi gibi d u ­
ruyor.
A. Ö calan : Evet, öyle gözüküyor.
S. S. Ö n der: B aşkanım , bize de, h ü k ü m e te de belli bir m e safed e
duran, içinde K ürtlerin de olduğu bir aydınlar k u rulu ile g ö rü şm e le ­
r im oldu. M esela T arhan E rd e m bu nlardan biri. O n a g ö re bu profili
anlayabilirsiniz. Ö nderliğe Ö zg ürlü k K am panyası çerçevesinde böyle
bir kesimi k atm a am açlıydı benim d ü şüncelerim . O ra d a şöyle bir şey
çıktı ortaya. Size mesaj vermek istiyorlardı. Ben d e b u n u bir toplantı
halinde y apab ileceğim izi ve h erk e s “ Ö ca lan 'a ne d e m e k ister?” gibi
bir başlık altında onları dinleyip siz e ulaştırabileceğim izi söyledim .
Seçim sırasında bu zor o la ca k gibi gözüküyor, am a se çim den sonra
bunu gerçekleştirebiliriz.
A . Ö calan: B u n u yapabilirsiniz. A m a B D P ve H D P ’yi, aydınları,
hepinizi eleştiriyorum . Fazlasıyla 12 Eylül ve G lad io cu çevreler h e ­
pinizi pasifize etti. Bu saldırılarda d a görüyorsunuz. D ü n izledim, Erl u ğ r u l ’a otuz kişi saldırıyor. B e n i d in le m iy o rsu n u z . Ö z sa v u n m a
g ü c ü n ü an lay a m ad ın ız. S e b a h a t bir d e d ev rim ci p r a ti k te n geliyor.
M İ T M üsteşarıyla görüştüğünü zde asıl m ü z ak e re ko nusu budur. O n a
263
f=Âb2uM ah Ö caİan
deyin ki, gerekli tedbirleri alm azsa biz öz savunm a tedbirlerimizi alı­
rız. S indirilm işsin iz, gü rü l gürül k arşı koyacaksınız. Ç ü n k ü siz dev­
le tle m ü z a k e r e p o z isy o n u n d a s ım z . B u n u iyi k u lla n ac ak sın ız.
Nevvroz’d a tarihi çağrı yaptım ya, B a şb a k a n b u n u n gereğini yapacak,
yoksa eliniz o n u n y a k a sın d a olm alı. İç in d e b u lu n d u ğ u n u z d u r u m
h e m koyu devlet inkarcılığı h e m de koyu devlet teslimiyetçiliğidir.
B e n bu tarzı k ab u l etm iy o ru m , b e n so n derece bilimsel aydınlatmalı
d e v le t anlayışım ortaya koyuyorum . D e v le t de b u n u anlamalı. D a r ­
b eden ku rtulm ak istiyorlarsa H D P gereklidir. D arbenin ilacıdır, başka
bir şekilde d a rb e d e n çıkış olmaz. Politikada ham sınız, siyasetin g ü ­
cünü kullanm ıyorsunuz, siyasetin g ü c ü n ü bileceksiniz. Siyaset sanatı
da, e k o n o m iy i de, h u k u k u d a özgürleştiren bir alandır, M a h ir Ç a yan'ın verdiği böyle bir ö rn ektir.H D P ve B D P 'yi yeniden yapılandır­
m ak gereklidir, yeniden y ap ıla n d ıra b ilirse n iz y ü z d e 15 b a n d ın a
ulaşabilirsiniz.
S. S. Ö n d er: B e n im d e a k ta rım la rım şim d ilik bunlar, g ü n d e m i
yazdım. Sizin söyleyeceklerinizi alabiliriz Başkanım .
A . Ö calan: K a n d il’e 12 sayfalık m ek tu p yazdım. (Sırrıya dönerek)
Bu m e k tu b a bir sayfa d a h a ekleyeceğim. Nevvroz mesajını bu m e k ­
tubun ruhuna g ö re yazarsınız, yine sen v e P e r v in okursunuz. Yaresan
ve Ezidi h a lk ın a m esajımı ilettiniz m i? E rm en ilere dön ü k bir değer­
lendirm em olacak. D ü n k ü toplantım ızı heyetle gerçekleştirdik. D ah a
çok darb e y le ilgiliydi. B ıra kın sorunları çözmeyi, A K P sorunları b ü ­
yüten bir konum da. Ben h e m Enire T aner h em d e H a k a n F id a n ’ın d u ­
ruşunu gördüm, M I T ’in yeniden yapılanm asını gördüm ve bu süreci
başlattım. 200 9 ta rihinden itibaren bu süreç b e n im üstüm e kaldı. Sü­
reci Sabri onlarla görüşüp b a n a ilettiler, sü reç benim üstüm e kaldı.
S. S. Ö n d er: Bu arada S abri rahatsız, am e liy a t o lm a d u r u m u var.
A. Ö calan: A nladım . B ü tü n ça balarım a r a ğ m e n sayın Tayyip'i Cem a a t’ten u zaklaştıram adık. Darbe dinam iği var, ö nle m in i al, b urada
büyük bir oyun var dedim . Tarih b e n i doğruladı. O darbeyi bu m a sa
önledi. B a şbak a n'ı tü m ü y le k e n d ilerin e bağladılar. B unlar en son
M İT M üsteşarlığını ve K ürdistan b ü ro la rım istiyorlardı, d evleti ta­
m a m en ele g e ç irm e k istiyorlardı. Yargıyı, polisi, spor kulüplerini ele
geçirm işlerdi. Peki, n e d e n böyle oldu? Ç ü n k ü M İ T b eş yıldır bizimle
süreci götüren ekipti. B unlar a m a c ın a ulaşsaydı, H oca d a H um eyni
264
gibi A n k a r a ’ya inseydi, İran’daki gibi bütün muhalefeti bitiren koyu
bir faşizm gelecekti. B u darbe d in a m ik le rin in arkasında k im ler var,
onları a ç ac ağ ım . İngilizler A n a d o lu ’yu M u stafa K em a l'e d evreder­
ken, Proto İsrail m od e liy le 1925-40 yılları arasında çok ciddi K ürt
kırımı yapıldı. D ah a so n ra N A T O g la dio su T ü rk i y e ’yi Türkeş'in d e ­
netim ine veriyor. Ö zel H arp Dairesi darbe dairesidir. 27 M ayıs bil­
dirisini d e T ü rk e ş ok u d u . D a r b e d in a m iğ in d e C e m a a t ’in ilk
organizasyonu 12 E y lü l’e dayanır. 12 E y lü l’ün Ü lkücüleri d e C e m a at
o luyo r aslında. O d ö n e m d e Z am an, S T V gibi k u r u m la n açıyorlar.
Ş ia ’ya alternatif bir şey hazırlıyor, Fethııllah ile ilişkiyi geliştiriyorlar.
85'ten so n r a Ö ze l H a r p D airesi tekrar canlandırılıyor. B u n u yap an
em peryalist güçlerdir. A lm anya bu k o n u d a önemlidir, Gladio savaş­
larını bunlar okuyor. “ Bir N A T O ülkesine açılan savaş tüm N A T O ’ya
ç ık m ıştır” kararını alıyorlar. F eth u llah o dönem gene ralle rle senlibenlidir. G lad io savaşlarını b e n d e G ü n d e m g az etesinde sekiz bölüm
halinde yayım lam ıştım . D o ğ a n G ü re ş 90'larda bu m e rk e z d e b u d a i­
relere gidip yeşil ışık aldıktan s o n r a devreye girdi.
Bu e m pery alist güçlerin m üd a h ale le ri çok esk ile re dayanır. Batı
Hıristiyan d ünyası H açlılardan b eri A n ad o lu v e D o ğ u A k d e n iz ’den
çıkışlarını T ürk-K ürt ittifakına bağlar. M alazgirt S avaşında Türk-Kürt
ittifakı ile d ö n e m in A m e r ik a ’sı sayılan b ü y ü k em peryalist g ü c ü B i­
zans yenilgiye uğratılır. E rm eniler o d ö n e m d e im paratorluğun u ç bey­
liğidir. A lp a s la n ile M e rv a n ile r S ilv a n ’d a bir araya geliyorlar,
anlaşıyorlar ve savaş böyle kazanılıyor. M a la z g ir t Savaşı bir K ürtT ü rk antiem p ery alist savaşıdır. O d ö n e m T ü rk lerin M ü s lü m a n lığ ı
k a b u l e d e n le rin e T ü r k m a n deniyor, T ü rk m e n ismi b u r a d a n gelir.
K ürtlere ise K u rdm an diyorlar, K u rm an c ism inin kökeni buraya d a ­
yanır. İkinci b ü y ü k ittifak Yavuz dönem inded ir. Bu ittifak Alevi tec­
ridiyle gider. T anzim at d ö n e m in d e Süryaniler, E rm e n ile r ve Rum ları
seçerler.
E r m e n ile r ş u n u bilm eli: N eden d a h a ö n c e E r m e n ile r en ö n em li
proto b u rju v a kesim idir? O za m a n neden bir E rm eni soykırım ı yok­
tur? S o y k ırım 18. y ü z y ılın ikinci y arısın d a başlar, 1914'te dev a m
eder. 1 9 14'te E r z u r u m ’d a bir Erm eni kongresi yapılır. İttihatçılar b u n ­
lara “ Ruslarla ortak hareket etm eyin” d iy e yalvarırlar. “ Siz ulus-devlet
k u racağınıza biz k u r a r ız ” derler. O d ö n e m Bitlis'te M ele S elim ön­
265
■v^bduM ah Ö ca ia n
derliğindeki ayaklanm ayı da E rm en iler eliyle bastırırlar, katliam ve
id a m la r yaparlar. Biz soykırımı inkar etmiyoruz, zaten karşıyız. A m a
E rm e n ile r de kapitalist m o d e rn ite n in hizm etk arlığını yapm ışlardır.
B e n im söy lem im için A p o nefret suçu işlemiş diyorlar, gülüyorum .
Halbuki bu lobi kap italizm ta şeronluğu nu y aparak Rum ları da, Erm e n ile ri de, Y ahudileri de felakete sürükledi. Bu soykırım olayını
kapitalizm e b ağ lam ak gerekir. Ruslar, İngilizler ve Fransızların rolleri
var, a m a tüm T ü rk le re mal edilem ez. Bunları iyi ta rtışm a k gerekir.
B iz soykırım tarihine de karşı değiliz, E rm e n i vatandaşlığına da karşı
değiliz. B u n u iyi anlatın.
D ün d e v le t heyetine de söyledim , K ürtlerin ö ldürülüş tarzından
ben bu sonucu çıkardım. K ürtler n ed e n böyle öldürülüyorlar diye sor­
dum . Kör şiddet azgın, inanılm az gaddar bir şekilde nasıl uygulandı?
S a k in e dahil üç d e v rim c i kadın, Savaş B u ld a n üçlüsü nasıl ö ld ü ­
rüld ü ? Tetikçileri T ü r k olabilir. A m a böyle gaddar, böyle ac ım a sız
öldü rü lüş tarzı farklıdır. Ü lk ücülerin solcuları ö ld ü rü ş tarzı, bunların
K ürtleri öldürüş tarzı, şimdi ise H E S ’lerle doğayı öldürüş tarzı b e n ­
zerdir. B u ra d a d a ekolojik katliam var. E rdo ğa n b un la ra “N e istediler
de v e rm e d ik ” d iy o r ya, işte Botan, D ersim , h e r taraf suya boğuldu.
Dicle ü zerinde h er tarafa HES yapıyorlar. U rf a ’da da elektrik yok.
S. S. Ö n der: Bölgenin ta m a m ın d a elektrik sorunu var.
A . Ö caian : H a r r a n ’a da su kanalları gitmiyor. Yani oralar susuz,
elektriksizdir. B u y ü z d e n size ç o k kızıyorum . U rfa ’yı tek başın a H ol­
landa yapabilirsiniz, hatta A d ıy a m a n ’ı da yapabilirsiniz. Bunlar Urfa
ve A dıyam an'ı köle gibi çalıştırıp b ırakacaklar. O r a d a ne arazi, ne
insan, ne de toprak kaldı. (S ırrıy a d ö n e re k ) Sen nasıl anlattın televiz­
y o n d a A k s a r a y ’d a to p ra k m eselesin i? İşte aynı şekilde T ü r k i y e ’nin
tam am ın ı b u d u r u m a getirdiler. Citibank, G aranti, K O Ç , Zorlu, Tozkun, T Ü S İ A D vb. devreye girdi. A cım asız bir talan yapıyorlar.
Kürtlerin im h a sın d a em peryalistlerin rolü var. Bedirhan Beyin im ­
hasında İngilizlerin ro lü var. Şeyh S a i d ’i onlar mahvettiler. C u m h u ­
riyet d ö n e m in d e d e sosyalistler ve K ü rtle rin ezilm esi İngiliz
projesidir. B unu artık b o z m a m ız lazım . Biz azınlık düşm anı değiliz,
biz sosyalistiz, K a p it a li z m l e işimiz yok. K ü r t ’ün su stu ru ld u ğ u bir
yerde E rm eniler asla konuşam az. E rm enilerin d e bunu bilmesi lazım.
Biz H ın ç a k ’ın m irasına da, E rm eni g enç le rine de saygılıyız.
266
A. Ö ca la n : B D P 'n in yeniden y a p ılandırılm asını a s lın d a se çim
so n ra sın d a y a p a ca k tım . A m a siz d e d iy o rsu n u z y a , s e ç im ö n ce si
farklı g e lişm e le ro la b ilir, şim di h e r i h t i m a l e karşı b e n bunları açıkla­
yayım. B D P 'n in yeniden y ap ılan d ırılm as ı... Kandil de bahsetm işti.
A lm anya ö rn e ğ in d e C D U v e C S U örneğini vermişler. B unlar tartışı­
labilir. BD P'n in ism en de değişm esi lazım, D em o k ra tik B ölgeler P ar­
tisi olm ası lazım . İsm inin de, pro g ra m ın ın d a böyle olm ası gerekir.
Bizim sekiz b o y u tu m u z var. H u k u k , ekoloji, sosyo-ekonom i vb... Bu
sekiz boyut yeniden programlaştınlabilir. T ü zü k buna göre hazırlanır.
Parti M eclisine se çilm en in şartı m illetvek illiğ ine ve belediye B a ş ­
kanlığına aday olm am aktır. B unların işi g ü c ü d em o k ra tik toplum un
yaratılması ve ö rgü tlenm esi olacaktır. D em o k ra tik toplum m odelini,
dem okratik özerklik modelini yaratm a savaşını vereceğiz. B un u n için
nitelikli kadrola ra ihtiyaç var. A k a d e m ile r yoluyla y o ğ u n la şm a k ve
pratikleştirm ek gerekir. B a n a k im s e g ere k çe gösterm esin. D iyarba­
k ı r ’ı B a rc e lo n a ’dan, İskoçya’dan daha ileri bir noktaya götürebilirsi­
niz. Nisan, M ay ıs a y ın d a kongreye gidilebilir.
H D P için d u r u m farklı. T üm çevreci, bölgeci ve benzeri partilerin
m erkezi olacak. H D P için milletvekili olabilirler. B D P için de burası
bir m erkez olabilir. H D K ’nin k o ng resind e yerel dem okrasi b o y u tu ile
merkezi siyasi ku rum sallaşm ala r nasıl buluşturulabilir, iyi tartışılsın.
A h m e d T ü rk B ele d iy e B aşkanı olursa, D T K E ş b a ş k a n ı S elahattin
Bey olur. K endisiyle konuşun, bir tercih daha yapabilir, H D P 'y e genel
Başkan yardım cısı olabilir. D T K Eşbaşkanı için Aysel ile konuşun.
D ev a m e t m e k istiyor mu, la y ıkıyla y a p a b ile c e k mi, bun u tartışın.
Bunun kararını size bırakıyorum . U ygun d e ğ ils e kim olabilir, b a k a r ­
sınız. Ben size bu k adar güç veriyorum, (heyeti kastederek) yeterince
etkili kullanam ıyorsunuz. Tartışın arkadaşlarla beraber.
B D P 'nin iki eş b a şk a n ı da m illetvekili olm ayacak. İşi gücü ö rg ü t­
le n m e olanlar, so sy a liz m i bilinci y ü k se k olanlar, kadrolar B D P 'd e
olacak. İşte b u y ü z d e n Selahattin'in D T K 'm n başına geçm esini isti­
yorum. (Pervin ile İdris’e d ö n e re k ) Siz de g rup B aşkan vekilliklerin e
aynen devam edersiniz. Devlet particiliği bu toplum un d e m o k ra tik ­
le şm e sin d e en b ü y ü k engeldir. B u n u a ş m a k gerekir. B u n u b a ş a r a ­
m a z sa n ız h a lk p o litikacılığı ya p a m a z sın ız ; küçük b u rju v a kulübü,
dern e k gibi olursunuz. Biz süreçle vekalet savaşını kaldırdık . H a lk
267
^Â bduM ah fyca ia n
h u k u k u n a sahip çıkmak için b üy ü k direniş göstereceksiniz. Sorunları
h e p bana havale ed iy o rsu n u z . O g ü n M e h m e t 'e de söyledim ; aile
problem ini bile buraya getiriyor, benim çö zm em i istiyor. Siz de, K a n ­
dil de b ü tü n sorunları b a n a yüklüyorsunuz. K andil de k u rn az ca d a v ­
ranıyor.
Bu söylediklerim i hayata geçireceksiniz. M ayıs ayında m illetve­
killerin in hepsi H D P ’ye geçecek. Ç ü n k ü seçim in de e rk e n e alınm a
ihtim ali var. H D P ve B D P için s i z l e r d e önerilerinizi ben im le payla­
şın. Kürtlerdeki dem okratik çıkış ta m am landı, şimdi bunu T ürkiye’ye
taşıyoruz. (Sırrıya dönerek) M u a z z a m bir k ad ro birikim i var, sol d e ­
neyimi var. Tartışıp yaratıcı fikirlerle b a n a gelin. Bir son rak i gelişi­
nizde E şbaşk an la rı ve L ey la’yı getirebilirsiniz.
S. S. Ö n d e r: E şb a ş k a n la r derken hangilerini?
A. Ö calan : S eb ahat ile E rtuğrul'u. L ey la’yı d a y anlarına katın.
M ü z a k e re süreciyle ilgili bazı hususları b elirteyim . M üzakereye
h e n ü z geçm edik. Seçim sonrası anti-terör yasası kalkıyor. B u n u n la
beraber m ü z ak e re çerçeve yasası çıkarılacak. N asıl ki M İ T Yasasını
çıkarıyorlarsa bun u da öyle çıkaracaklar. Bu y a s a tarafları m e ş r u l a ş ­
tırıyor. İ m ra lı’da, K a n d il’de illegal çalışm a y apm ıyo ruz, o n eden le
yasası m u tla k a çıkacak . B e nim belirttiğim sekiz a n a başlık özdür, biz
bu özü tartışm ıyoruz. M ü zakere yasasıyla ö rn eğ in Sabri g e lm e k is­
terse bu y a s a y la gelecek. Yazılı ekibim , r e d a k siy o n ekibim , sağlık
ekibim olacak. E kibim le tartışacağım , yazacağım ve öyle belgelen­
direceğiz. Ş im di yakalanır diye b urada bende tek bir m e k tu p bırak­
mıyorlar. Böyle şey olur m u? Biz b urada tarihi bir iş yapıyoruz, am a
tek bir belge bile b u lunduram ıy orum , böyle olm az!, Biat h u kukuyla
olmaz! E rd o ğ a n biat kültürüyle götürüyor. S özleşm e h u k u k u olacak,
m üzakare çerçeve yasası hazırlanacak. Beşir Atalay'a da aktarın; antiterör yasası k alkacak , oluşan boşluk m üz ake re çerçeve yasasıyla d o ­
lacak. Bu yasayı çıkarsalardı, şim diye k a d a r y aşan a n p ek ço k sorun
çözülm üş olacaktı. İşte 17 Aralık darbesinin maliyeti 300 milyon D o ­
lardır diye şim di açıklıyorlar. B e nim söylediklerimi kabul etselerdi
bu darbe dinam iği işlemezdi, 300 milyon D o l a r d a kaybolmazdı. Ç e r­
çeve yasası çıkar çık m az yepyeni bir Türkiye oluşacak. Üç beş yasalık
bir düzenlemeyle bu yapılabilir. T ü rk iy e ’yi de, M İ T ’i de bu kurtacak,
önünü açacak. O kasetlerde dediğim devlete h izm et de budur. Tabii
268
i^ m taû ı ^ A io tta tı
ki devletle d o ğ ru bir sözleşm e y a p m a k isteriz.
Şimdi b en bir aileyim. B e n im ailem 5 milyon, 10 m ilyon insan,
biz isyan ettik. B a r ı ş m a k istiyoruz. B unun için ne gereklidir? Savaşı
bırakm ak istiyorum , kabul ediyor m u su n u z ? Biz bu yüzd e n otu rduk
bu masaya. B eni kandıracaklarını sanıyorlar. O ysa ben kırk yıl sa v aş­
tım, gerekirse kırk yıl dah a yıl savaşacağım . AKP yeni çıktı ortaya.
B a n a lütuf edecek, öyle m i? Ç o c u k m u y u z biz? A K P 'n in çö z ü m ü h a ­
cıyatm az e s n a f çözüm üdür, yaptığı tam bir esnaf kurnazlığıdır. On
beş yaşındaki kızı k a n d ırm a k d e rle r ya, o bile k anm az. B iz direnişin
m üzakeredeki karşılığını alıyoruz. Devletin dem okratik bir g ü c ü o la ­
cak, bu bir alıp verm e m eselesi değildir, sö z leşm e meselesidir.
Ben sö z leşm ed e n şunu kastediyorum : Bir beraberlik eşitlik, aşk,
ahlak, estetik ve özgürlük içermelidir. Bunlar o lm a z s a ne olur? Yıl
m a z G üney bir k a d ın için adam öldürdü. Salt tutkuyla o lm a z b u işler.
K adın için cinayet işlenir mi? İşlenseydi benim işlem em gerekirdi.
B e n im de bir e ş im vardı. K aç tığ ın d a dünyalar benim oldu. O y sa k a ­
rısı kaçan erkek vurur. (S ırrı’ya dönerek) Sen de dertlisin b u konuda,
am a aşmışsın, özgürleşmişsin. Evlilik m eselesini sana söylerken b u n u
kastettim. (Pervine dönerek) Seni de kastettim.
S. S. Ö n der: B a şk a m m , Ç a r P etro ’ya dem işler ki, D ostoyevski ev­
lenmiş. O da "Oh, n e güzel, d ü ze n b ir d ü şm a n ım d a n d a h a k u r tu ld u ”
demiş. Sistem evliliği bir p r a n g a o la ra k kullanıyor.
A. Ö calan: Aynen öyle. S anat sinem a dedik ya, H annah A rendt'in
bir sözü var: (Pervine dönerek) Sen de okuyabilirsin onu.
S. S. Ö n d er: N azi katliam ın dan so n ra şiir yazılam az.
A . Ö calan : Evet, aynen öyle. O söz, bravo! Ş im d i ben s a n a bir
olay söyleyeceğim . Bu b ü tün k a d ın la ra ve s a n atç ıla ra sö y le n m iş bir
s ö z olsun. K a y s e ri’de b ir cinayet işlendi. Bir a d a m ailesini katletti.
En son yed i y aşın daki ç o c u ğ u n u b a lk o n d a n atacağı z a m a n , ç o c u k
"B aba , beni a tm a z sın değil mi" diye k orkuy la b a b a s ı n a y alv arm ış.
B e n bu nu d in le d iğ im za m a n o k a d a r ü r p e r d im ki, h a y a tım d a d iy e ­
bilirim ki hiçbir şey beni b u k a d a r etk ile m ed i. H a y a tım b o y u n c a o
çocuğun sözünü u n utm ay acağım . İşte şim di söylüyorum . B u n u n ro­
m a n ı yaz ılm ad a n , b u n u n filmi ç e k ilm e d e n , T ü rk iy e ’ye dair hiçbirşe y ya p ıla m a z . Bu o k a d a r ö n e m li ve b ü tün s o r u n la r ı k e n d in d e
barın d ıra n bir olaydır. T ürkiye b u ç o c u ğ u n s ö z ü y le b ir d e p r e m gibi
269
*zÂb7)utAah (Deaâiin
sa rsılm a lıy d ı ve o ç o c u ğ u n söz ü çö z ü m le n m e lid ir. İşte k a d ın k a tli­
am ları d a aynıdır.
(P e rv in e dönerek) Size ilişkin d e ğ e rlen d irm e lerim i d e yapayım .
D ah a önce sizin için b ir Nefertiti, b i r d e arkeoloji örneğini vermiştim.
Ş im d i d e bir uçak m e tafo ru y a p a ca ğ ım sizin için. Y irm i yıl ö n c e bir
u ç a k kazası o ld u ; çakıldı yere, lim e lim e o ld u . Bu d o k u z bin yıllık
kadınlık gerçeğinin yere çakılm asıdır, b e ş bin yıl ö nce sine götürür.
O ndan sonı a sen ölm em işsin am a zorlanmışsın. Sende bütün hücreler
bitti, geride bir kök hücre kaldı. B u kök hücre kendi kendini yaşattı.
Bu k o n u d a seni kutlarım . Şim di bu k ö k h ü c re yaşayacak mı y a ş am a­
y ac ak mı, bu önem lidir. D iren m e n iz önem lidir. B ir d ire n m e var ama
örgütü yok, felsefesi yok, anc ak b iz im le b uraya b uluşm aya k ad a r g e ­
lebilmiş. Bu büyük bir başarıdır. Felsefi bunalım lar, ideolojik buna
lımlar, dini bunalım lar, b en b u bu n alım la rd a n geçtim . S en d e bunları
başarmalısın. G üçlü bir kadınsın ve bu bizim siyasi çalışm am ız kadar
önem lidir. L ide rlik r o lü n e soyunabilirsin. Siz ça lış k an ve aynı z a ­
m a n d a tutkulusunuz. Siz bütün bu sö yle dikle rim d en sağ kalmışsınız.
Bu bir tesadüftür, size ö zgürlük yolu açılm ış, bu önemlidir. Bu m irası
çağdaşlaştıracaksınız. Yeni aile, yeni nesil yaratacaksınız. Nefertiti
örneğini verm iştim . Yanlışsa beni eleştirebilirsiniz,
P. B u ld an : D o ğ ru d u r B aşkam ın, fakat bir şeyi ö ğ ren m e k istiyo­
rum. Nefertiti'ye ilişkin bütün kitapları, rom anları ok u d u m . D ik k a ­
timi çeken birşey var. Nefertiti b aş arılı old u ğ u k a d a r ç o k hırslı bir
kadın. B en ç o k hırslı biri değilim . Bu bağlantıyı nasıl kuracağız?
A. O calan: B u örneği verirken sen in yirm i yıl önceki d u r u m u n u
düşünerek verdim . Y aşadığın olayları aydınlatm ak için bir ç a b a n var,
bu d a aynı a n la m a geliyor. Nefertiti örneğini bunu n için vermiştim.
Bu arada 8 M a r t ’taki konuşm an ı izled im , türkü d e söylüyorsun, g iy ­
sileriniz de ço k güzel. Tam kadın ö z g ü n lü ğ ü n d e bir çalışm aydı, çok
hoşum a gitti. (Gülerek) Sesin d e güzelm iş. D a h a d a geliştirebilirsiniz.
(Sırrı’y a d ö n e re k ) Öyle değil mi?
S. S. Ö n der: P ervin H a n ım b izim o n urum uzd ur. Sosyal m e c ra ­
larda da çok etkili oldu o görüntüler. B ir sürü o lu m su z havayı çok in­
sani bir re n g e b üründürüyo r. D o ğ r u s u b en d e b ü tü n seçim
etkinliklerim izin içinde en başarılı ve en etkili işlerden birisi olarak
gördüm.
270
A. Ö calan : Ben d e öyle düşü n ü y o ru m .
A. Ö calan: B aybu rt C e za evind e R ojda Çevik'e selam larım ı iletin.
Yine Karataş Cezaevinden m ektup ve fotoğraflar gelmiş, hepsine özel
selamlarım ı iletin. K andil’deki, Su riy e’deki ve A v ru p a’daki kadınlara
da özel selam larım ı g önderin .O raya gidiyorsunuz, Bingöl ve S erhad
halkına selam larım ı götürün.
S. S. Ö n der: B aşkan ım , D ö n e r ailesinin on iki şehidi var. Ö n d er­
liğe çok selamları var. K CK Ş ehitler K omitesi açıkladı, geri ç e k il­
m e d e şehit d ü şe n Evin D ön er'in bu hafta so n u taziyesi var.
A. Ö calan : Öyle mi? Ç o k selam larım ı söyleyin, on ların şahsında
bütün şehit ailelerine.
Ayağa kalkıldı, tokalaşm alar yapıldı ve vedalaşıldı.
G ü nd em :D e v le t Heyetiyle G ö rü ş m e -8 M A R T 20141- Son beş yıllık d iyalogun bir özeti ve sonuçları.
2- D iyalogdan m üzakereye n ed en geçilem iyor? D iy alo g ve m ü z a ­
kere arasındaki farklar.
3- M ü z a k e re gerçeğini nasıl kav ra m alı ve ta n ım la m a lıy ız ? B ir
süreç o larak müzakere.
4- Tarihsel-toplum sal K ürt ilişkilerinde neden derin ve kapsam lı
bir m üzakereye ihtiyaç var?
5- Olası m ü zakerenin biçim ve öz, form ve içerik belirlemesi. Süre
ve mekan. S Ö Z L E Ş M E
6- M üz ak e re de İzlem e K urulu n ed e n gereklidir?
7- M ü z ak e re d e taraflar (ekipler) gerçeği.
8- C u m h u r iy e t’in darbe gerç eği ve m ü z a k e re le rin an ti-d arbec i
özellikleri.
9- Mevcut hü k ü m e tin karşısındak i d a rb e g erç eğinin e sas nedeni
K ürt so ru n u (genelde d e d em okra si so ru n u ) old uğu gibi, kalıcı aşa­
m asının yolu d a d em okra si ve K ü rt s o r u n u n a kalıcı ve radikal ç ö ­
z ü m le m üm k ü n d ü r.
10- M üzakerelerde bir taraf o la r a k İm ra lı'd a n kaynaklı so ru n la r ve
a ş ılm a gereği.
G ündem : H D P - B D P Heyetiyle G ö rü şm e-9 M a rt 20141- Tek taraflı ç ö z ü m d a ya tm a la rında n k a ç ın m a n ın önem i.
271
■^Â İfiuÛ Sah Ö caûan
2- B aşla n g ıç için ‘M ü z a k e re Ç erçeve Yasası’ şarttır.
3- M ü z ak e re sürecinde H D P ve B D P 'n in rolü ve katılım tarzları.
Ö z ve b iç im sorunları.
4- B D P 'n in seçim son rası y e n id e n yapılanm ası ve sorunları.
5- H D P 'n in yeniden y ap ılanm a sorunları.
6- H D K ve D T K 'nın yeniden yapılanm a sorunları.
7- M ü z ak e re ci rolüm ü do ğ ru tanım lam ak.
8- M ü z a k e re sü re c in in ç a lışm a ve m ü c a d e le tarzı.
9- T C ’deki darbeci ve k o m lo c u eğilim lerin iç ve dış dinam iklerini
iyi ta n ım a k
10- S o n d a rb e süreci ve alınm ası gereken dersler, tedbirler.
9 M art 2014
212
Ğ )m ta& ı ^ A fatA atı
İslam’ın siyasileşmeyen
bir kurumlaşması olmalı
(B aşk an heyeti ayakta karşıladı. M oralli ve dinç görünüyordu.)
H eyet: B a şk a m m , sağlığınız nasıl?
A. Ö c a la n : Sağlığım iyidir, z a m a n z a m a n u y k u ve gerginlik d u ­
r u m u yaşanıyor, onlar d a n orm aldir, çok önem li d e ğ il. Ö n em li k o n u ­
lar g ö rü şec eğ iz , to p la ntıya geç elim . Ö n c e ak tarım la rın ızı alayım ,
d a h a sonra g ü n d e m d o ğ r u ltu s u n d a d e ğ e r le n d ir m e le r yap a ca ğ ım .
Devlet heyetiyle iki toplantı yaptım, iki toplantının gündem lerini size
vereyim. B ir taraftan d a onları yazın, önemlidir.
P. B u ld an: B aşkanım , ö n c e lik le herkesin size se lam ve saygıları
var. K C K Genel B a şk an lık K onseyi ile Y ü rü tm e Konseyi E şbaşkanlı ğ ı n ı n b e ş sayfalık m e k tu b u vardı. A ldınız mı? Teyit için yanım d a
getirdim.
A. Ö calan: Evet, aldım. O k u d u m .
P. B u ld an : D em o k tatik İ s la m K ongresi çağrı m etn i ve p rogra m
taslağını getirdik (Teslim edildi, aldı, bir göz attı).
A . Ö calan: D em o k ra tik İsla m K o n g re sin e ilişkin altı sayfalık bir
m e k tu p yazdım. D a h a so n r a size iletecekler.
P. B u ld an: K o n g re 10-11 M a y ıs ’ta yapılacak. A yrıca yarın k adın
İslam cılarla kad ın ların b ir ç a lış t a y ı var.
A. Ö calan: Ö yle m i? H epsi İslamcı kadınlar m ı? B u çalışm alara
ilişkin d eğ e rlen d irm e lerd e b u lun a ca ğ ım . Z aten m e k tu p d a iletilecek.
P. B uldan: A s r ın H ukuk B ü r o s u avukatlarının b ilg ile n d irm e notu
var.
(Not teslim edildi. B a şk an h ız la avukatların b ilg ilen d irm e notunu
oku du.)
273
•vdbÛ uM ah ö ca û a n
S. S. Ö n d er: Bir fire ile hepsi göreve hazırdır, size selam ve say­
gıları var.
A. Ö c a la n : Bir fire d erken neyi kasted iy orsun uz? Biri öldü m ü?
S. S. Ö n d e r : Yok Başkan. İrfan'ı kastediyoruz.
A. Ö ca la n : H a, öyle m i? İrfan gereksiz, evet, haberim var ondan.
Bu o n iki a d e t yasadışı ses kay d ın d an bahsediyorlar.Arkadaşlarla yap­
tığ ım ız sohbetleri m i yayınlam ışlar?
P. B uldan: Evet Başkanım .
A . Ö ca la n : Nasıl, aleyhim de ç o k şey var mı? B a ğ la m ın d a n k o p a ­
rarak mı verm işler?
P . B u ld a n : E v et Başkanım.
A . Ö calan : (Yetkiliye d ö n ere k ) Sayın Yetkili, ned ir bun u n a ç ık ­
laması? Tedbir ala m a d ın ız m ı? B ilseydim b en o n a göre tedbirli o lu r­
du m . G erçeği ç e k in e c e ğ im iz b ir şey yoktur.
Y etkili: E fendim , burayla ilgili değil o. B izim b u lu n d u ğ u m u z sa­
hayı ilgilendirmiyor. Cezaevinin diğer kısım larında yaptığınız konuş­
m aları dinlemişler.
A. Ö calan : K im d ir p ek i bun lar? C e m a a t midir, diğer derin devlet
m idir? A n la m a d ım gitti.
Y etkili: B iz im ala n ım ız d a o lm adığı için b ir ş e y diyem iyorum .
A. Ö calan : G e rç e ğ i H a k a n Bey de, B a ş b a k a n d a kendini koruya­
mıyor, onları d a dinliyorlar. O n ları dinleyen burayı d a dinleyebilir.
D oğal k arşılam a k lazım .
P . B u ld an : B a şk an ım , Selahattin B a ş k a n ın b ir n o tu var, size ilet­
memi istedi.
A . Ö calan: (G ülerek) B uyrun, dinliyorum .
P. B u ld an: “ Ö n celikle selamlar. D em okratik siyasetin gelişmesi ve
güçlenmesi için sizin desteğinize ihtiyaç vardır. Bütün sahaların iç içe
geçmiş olması dem okratik siyaseti yönetilemez hale getiriyor. Bu haliyle
siyaseti büyütm ek imkansızdır. HDP'nin büyümesi de kendi ayaklarının
üzerinde durabilm esine ve alanlar arasındaki müdahalenin e n aza in­
mesine bağlıdır. A lanlar arasında sadece iyi b irkoordineye ihtiyaç var­
dır, müdahaleye değil. Ben kendim de inşa çalışmalarında aktif olarak
çaba sarfedeceğim. B D P ’nin 8 Haziran’da, H D P ’nin 22 H aziranda kon­
grelerini yapmayı planlıyoruz. H e r iki kongre sürecine dair öneri ve
perspektif sunmanızı diliyoruz. Selam ve saygılarımla.”
274
A. Ö calan: Evet, d a h a so n ra Selahattin'in n o tu n a c e v ap vereceğim.
P. B u ld an: 10 N isa n tarihinde İdris Bey ile K a n d il’e gittik. C e m il
Bayık, M ustafa K arasu, Zaxo, Ali H aydar ve Rewar arkadaşlar top­
lantıya katıldılar. H epsinin selam, saygıları var. G örüşm ede d a h a çok
süreç ve seçim sonuçları değerlendirildi. G enel görüş seçim lerden h e ­
deflere göre sonuç alamadık. Y akalanan d üzey d e Ö nderliğin ve H a ­
reketin çabaları do ğru ltu su n d a oldu diye ifade ettiler. Tabii bir zafere
dö nüşm esini en gellem ek isteyenler de oldu. Ö rgütün zayıflığı ve za­
afları da etkili oldu dediler. Devlet b u n u gördü ve b u n d a n yararlandı.
A. Ö calan: Evet, b unların hepsini m e ktupta d a iletmişler.
P. B u ld an : Devletin AKP'yi desteklediğini, oyların çalındığını ve
k az an d ığ ım ız belediyelerin elim izden alındığını ifade ettiler. Sonuç
d a h a iyi olabilirdi, yani bu atm osferde h e r yerde ilerlem e k ay detm ek
gerekirdi dediler. B ir d e B a şb a k a n ın yasal d ü z e n le m e yanlış o lu r
aç ık la m a sın a ö fkelendiklerini söylediler. Bir a n ön ce yasal d ü z e n le ­
m enin hayata g eç irilm e si g erektiğin i ifade ettiler. K adın H arek e ti
ad ın a da Z a x o tü m k adınlar ad ın a selam ve saygılarını iletti. Heyet
olarak 12 N isan tarihinde d e A d ale t B a k a n ı ile bir g ö rü şm e yaptık.
A d ale t Bakanı bir yasa hazırlığı olduğunu söyledi. Bunun dışında ak­
ta racağım farklı b ir şey yok. İğd ır'd a se çim i başarılı b ir şekilde ka­
zandık.
A. Ö calan : B u M H P 'n in itirazı var. A ra d a n e kad a r fark vardı?
B ir şey çıkar m ı buradan?
P. B u ld an: A ra d a 800 fark var. H içb ir şey çıkm az. F azlad a n oy
kullandırılm ış gerekçesini gösterm iş MHP. 8 00 gibi faik olduğu için
o rdan b ir şey çıkm az.
A . Ö calan: Evet, İdris Bey, h ızla se nin aktarım larını alayım .
İ. B aluk en : P e r v in H anım ın ak tard ık la rın a e k o la ra k özetlem eye
çalışayım . A rka daşlar se çim so n u ç lan ılın ayrıntılı bir şe k ild e değer­
lendirildiğini, yetm ezliklerle ilgili ta rtış m a la r y ü r ü t t ü k l e r i n i ifad e
ettiler.
A. Ö calan: Evet, m e ktu pta da vardı.
İ. B alu k en : B iz d e n kaynaklı bazı y anlışlar vardı. Bazı yerlerde
y ere ld en aday gösterilm em esi o y kaybettirdi. Kurtalan, T atvan gibi
yerlerde aday tercihleri yanlıştı. H a lk ın gözü n d e yıpranm ış adaylarla
se çim e g irilm esin in kaybetm eye etkisi oldu.
275
r=Ab2uM ah iD caûa/ı
A . Ö ca la n : K im belirledi bunları?
İ. B aluk en : S eçim K o m isy o n u n u n çalışmalarıyla belirlendi.
A . Ö calan : K im dir B u S eçim K om isyonundakiler? B unlar K andil
ta ra lın d a n m ı belirlendi, y o k sa siz mi belirlediniz?
S. S. Ö n d er: K andil belirledi.
A . Ö ca la n : T a m a m ıy la m i on la r belirledi? Parti M e c lis in d e belir­
le n m e d i m i bu kom isy o n ?
P. B u ld an : Hayır, Parti M e clisin d e ya d a M Y K ’d e belirlenmedi.
A . Ö calan : B öyle şey o lu r m u? Siz niye m ü d a h a le etm edin iz?
D e v rim c i cesaretiniz m i yok? B e ni niye uyarm a d ın ız ?
S. S. Ö n d e r: B a ş k a n ım , yaşan a n sıkıntıları siz e iletm iştik. Siz de
S eçim K o m isy o n u n a y ö nelik ağır eleştirilerde b u lunm u ştunuz.
A . Ö calan : O n a ra ğ m e n m i d ik k a te alm adılar?
İ. B alu k en : B a şk an ım , arka daşla ra d u r u m u b izler d e iletm iştik.
O n lar da gerekli tedbirleri alacaklarını söylemişlerdi. A n c a k S eçim
K o m isy o n u b u n a r a ğ m e n BDP, D T K E şbaşkanlarıyla, Parti M eclisi
ve M Y K ile birlikte bu süreci o rtaklaştırarak yönetm edi.
A. Ö ca la n : K im dir bu se çim kom isyonundakiler? İsim verin bana.
H eyet: (Sessiz kaldı).
A. Ö calan : K orkm ayın, tek bir isim istiyorum .
H e y e t: (Y ine sessiz kaldı).
A. Ö calan: K im yaptı bu işleri? S orum lusu kim dir? B ü tü n sorum ­
lusu Kandil'dir. K andil'e deyin ki, k im yaptıysa bu işleri onun gözünü
oyacağım. Kandil k a r ışm ay a ca k bu işlere! Kandil yazılarında b a n a
ç o k bağlı gibi g örün üyor a m a pratikte öyle davranm ıyor. B u böyle
olm az! N e B D P n e de H D P a d ın a bu y apılam az. D ers çık arac ak ve
çok şiddetli bir özeleştiri verecekler. Ben devlete de söylüyorum , be­
n im le iş yapacaksanız, ben im le ciddi k o n u şa ca k sın ız diyo ru m . Sizin
de d a h a ce sur olm a n ız lazım . B e n size b e n im a d ım a m ü d a h a le edin
demiştim. B e n im yetkilerimi kullanm alısın ız d em iştim . Selahattin’e
de bunları söylemiştim. Selahattin d e b uradan gittikten so n ra 24 saat
bile geç m e d en b u dayatılanlara boyun eğiyor. (Pervin ve İdris'e d ö ­
nerek) Kandil'in bana karşı bir tavır alm a d u ru m u o la bilir m i? G öz­
lem leriniz nelerdir?
Pervin ve I. B aluk en : Böyle bir d u r u m yoktur, a k s in e hepsi size
ç o k bağlılar, biz b unu gözlemledik.
276
A. Ö calan : Peki, d ev a m edelim .
İ. B alu k en : B a şk a m m , bazı yerleri devlet özel ele aldı. U rfa m e ­
sela. Ö nderliğin şehri olması, H ilvan v e Siverek'in hare k et için m ev­
cut k o n u m u ve Rojava'ya sınır olm ası n edeniyle devlet özel strateji
uyguladı. O ra d a sağlanan bazı ilişkilere devlet m ü d a h a le etti.
A . Ö calan : Evet, bunları m e k tupta d a yazmışlardı. Ö zetle geçelim.
A m a bu Rojava sınırı ve C eylan pınar m eselesin e h e m e n değineyim .
(Devlet Y etkilisine d ö n e r e k y ü k se k sesle) Sayın Yetkili, b u n u h ü k ü ­
m e te de iletin: C eylan pınar m eselesi açık b ir savaş ilanıdır. Ceylanp ın a r ’d a bu k a d a r hileye b aşv u rm a la rı savaş pozisyonudur. Ü stelik
b an a karşı suikast gerçekleştiren derin devletin ad a m ım oraya yerleş­
tirm ek istiyorlar. A K P'ye, B a şb a k a n 'a söyleyin: C e y la n p ın ar yeniden
ele alınacak. B unun h içbir tartışması olmaz. Aksi takdirde b unu savaş
dayatm ası ola ra k görürüriiz. O raya yeni, b iz im le d ü ş m a n lık y a p m a ­
y a c a k bir isim lazım. A K P'yle d e gidip b u n u ciddi bir şekilde k o n u ş ­
m a n ız lazım.
I. B alu k en : Yerel y ö n etim le rin e lim iz d e old u ğ u yerlerde d e oy
k a y b ı o ld u . Y erel yönetim ler pratiğim izin o lu m lu y an sım adığıyla il­
gili arkadaşlar görüş belirttiler. Ö n ü m ü z d e k i d ö n e m d e y ere l y ö n e ­
tim ler pratiğim iz detaylı bir şek ilde m asay a yatırılacak.
A . Ö ca la n : Evet, gereklidir.
I. B aluk en : A rkadaşlar se çim sonuçlarının siyasete olan y an s ım a­
sının önem li old u ğ u n u düşünüyorlar. S eçim de elde edilen sonuçları
doğru değerlendirebilirlerse, hedeflere u laşm a n o kta sın d a ön em li bir
başarı y a k a la n ab ilece ğ in i belirtiyorlar. Siyasi konjonktür, O r t a d o ­
ğ u ’daki gelişm eler ve T ü rk iy e ’deki d engeler ü zerinden b u n u n m ü m ­
k ü n olduğunu, bu k o n u d a A K P 'd e n d a h a avantajlı p o z isy o n d a
o ld u ğ u m u z u ifade ettiler. B u n u n için hızlı davran m ak , konjonktorii
doğ ru d eğerlendirm ek ve h am le yapm ak önem lidir değerlendirm esini
yaptılar. A yrıca seçim de y ak alan an ilişkilerin kalıcı h ale g etirilm esi­
nin ö nem li o ld uğunu ifade ettiler. Kiirtlerin ken d i içerisinde sağladığı
yeni ittifaklar ve K ü rtlerin T ü rk iy e ’d e diğer halklarla yaşadığı itti­
fakları doğru d eğerlen dirm enin önem li o ld u ğ u n u ifade ettiler. Bunun
için de H D P projesinin stratejik tem elde hızla güçlendirilm esi g ere k­
tiğini belirttiler. G ru b u n H D P 'y e geçişinin önem li o ld u ğ u n u , bu sü­
recin h ızla yerine getirilm esinin güç katacağını ifade ettiler. C H P 'n in
277
*=Ab7)uM ak Ö caia/L
alte rn a tif o lm a dığının gö rü ld ü ğ ü bir dönem de, H D P'nin hamle y a p ­
m a k için hızlı davranm ası gerektiğini ifade ettiler.
A. Ö calan : Evet, doğrudur.
İ. B a lu k en : A rk a d aşlar H D P 'y e y ö n elik hem devlet ta ra fın d a n
hem de ilkel milliyetçi çe v rele rd e n saldırılar olduğunu, bu nedenle
o rta m ve zem inin şim dilik s a d ec e g ru b u n geçişi için uygun o ldu ğunu
dile getirdiler. B e led iyelerin şu a n d a g eç m e m esin in d a h a olum lu o la ­
cağını ifade ettiler.
A . Ö calan: Evet, belediyelerin geçm esine gerek yoktur. Yerelde
d em okra siyi geliştireceğiz, o neden le d oğru tutumdur.
İ. B alu k en : 14 N isan K utlu D o ğ u m H afta sı etkinlikleri yapıldı.
A. Ö calan : Evet, b u n u ço k önem siy o ru m . Nasıl oldu? K atılım iyi
m iydi? Yansıması o l d u m u ? Bu ko nudaki g özlem lerin iz önemlidir.
D o ğ ru bir şey yaptık m ı?
İ. B aluk en : İlk kez o lm a sın a ra ğ m e n etkinliklere katılım iyiydi.
H alkın ilgisi iyi bir düzeydeydi. Asıl ön em li o la n yansımalarıdır. Et
kinliğin o lm adığı yerlerde de g ü ç lü yansım aları oldu.
A. Ö calan : Evet. Bu k o n u önemlidir. D a h a ö n c e H ü dapar bu z e ­
mini kullanıyordu. Bu ze m in i o n la ra b ıra k m a m a k gerekir.
İ. B alu k en : D e m o k r a tik İslam K onferansını da güçlü y a p m a k g e ­
rekiyor. Bu k o n u d a halk düzeyinde g üçlü yansım aların ortaya ç ı k a ­
cağını şim diden görebiliyoruz.
A. Ö calan: Evet, doğrudur.
İ. B aluk en : H D P 'nin de kültürel İ s l a m ’la barışması gerektiğini ar­
kadaşlar ifade ediyorlar. Sol ile İ s l a m ’ı k a r ş ıla ş tırm a n ın değil b u lu ş ­
tu r m a n ın ö nem li o ld u ğ u n u ifade ediyorlar. H ak, a d a l e t ve eşitlik
te m elinde ortak n o k ta lar ön p la n a çıkarılm alıdır düşüncesindeler.
A. Ö calan : D oğrudur.
İ. Baluken: A rk a d a şla r Rojava’yla ilgili bazı bilgiler paylaştılar.
A. Ö calan: Evet, n e d ir d u ru m ?
İ. B aluk en : K o b a n i’ye yo ğun bir saldırı yapılmıştı. A rk a d aşlar bu
saldırının a rk a sın d a T ürkiye ve İran'ın o ld uğunu düşünüyorlar.
A. Ö calan: IŞİD 'dir saldıran, değil m i? Suriye rejimiyle ilişkileri
biliniyor m u? D irenişin d uru m u nedir?
İ. B aluk en : Saldırılar b ü y ü k o r a n d a direnişle p üsk ü rtü lm ü ş d u ­
r u m d a A ncak Rojava'ya dön ü k K D P 'n in de içerisinde olduğu ciddi
278
bir saldırı planlam ası var. Rojava'yı y a teslim a lm a k ya da darm ad ağın
etm ek istiyorlar.
A . Ö calan : B u n u kim se yapam az!
İ. B alu k en : S erekaniye'den ikinci bir c e p h e açarak K o b a n i’yi de
dü şü rm ek istiyorlar. O n eden le T ü rk iy e ve K D P sınıra h en d e k le r k a ­
zıyor.
A. Ö calan : H e n d e k le rle a n c a k ken d ilerin i rezil ederler. T ü rk i­
ye'nin pozisyonu nedir?
İ. B aluk en : T ü rk iy e Rojava'da ve Suriye'de y ü rü y en savaş süreci­
nin içindedir. Bu k o n u d a arkadaşların elinde bazı bilgilerin olduğunu
biliyoruz,
A . Ö calan: Evet, b a ş k a konu v ar m ı?
İ. B aluk en : K D P ile ilişkiler k o n u s u n d a d a birkaç şey v urguladı­
lar. K D P ile şu a n d a bir g ö rü şm e n in olm adığını ifade ettiler. A rk a ­
daşlar K D P'nin PK K 'yi uluslararası alan a yerleştirm em ek için Rojava
ve Ulusal K ongre tavrını ortaya ko y d u ğ u n u ifade ettiler. H er yönüyle
A K P ile o rta k çalıştığını belirttiler.
A . Ö calan: Evet, yeri g e ld ik ç e b unla ra değ ineceğim .
İ. B aluk en : B u süre içerisinde Parti Meclisi, M Y K ve g r u p to p ­
lantılarımız yapıldı. Seçim süreci ve yeniden y ap ılan m ayla ilgili d e ­
ğ erlen dirm eler yapıldı.
A . Ö calan : Evet, onları b a n a b ir a z aktarın.
İ. B aluken: B u toplantılarda H D P 'ye geçişle ilgili bazı kaygılar
dile getirildi. H a lk ın yeterince h a z ır olm adığına, sürecin h a lk la yete­
rince p a y la ş a m a d ığ ın a dair arkad aşların kaygısı var.
A . Ö calan: Evet, bu sizin genel yetersizliğinizdir, sizi eleştiriy o ­
rum . O n u n d ışın d a ne diyorlar? K a y d a d eğ e r direnç koyan k im s e var
mı?
İ. B aluk en : Y o k B aşkanım . İra d i o la ra k k im s en in projeye karşı
bir tutu m u yok, a n c a k bu to plantılard a endişelerini kaygılarını dile
getiriyorlar.
P. B uldan: Z a m a n zam an A ltan Bey basın ü zerinden H D P'y e iliş­
kin eleştirlerini ifade ediyor, sa n ırım siz de takip ediyorsunuz.
A. Ö calan: Ö nem lib irp ro jed ir, katkı sunacak herkese kapısı açıktır.
H em Kürt Sünni hem de T ürk sol gruplar bilinçli karşı çıkıyorlar. Bizde
de d a r küçük burjuva milliyetçiler, Ö D P ve aynı za m a nda sahte a ydın ­
279
^A bhuM ah ö c a ta n
lar d a karşıdırlar. İdeolojik, siyasi eleştiri ve önerileri varsa sunsunlar,
yoksa karışmasınlar. Aynı şey A ltan Bey için de geçerlidir. Bu süreç
Kürt tem silinden uzaklaşm a değildir, bu stratejik bir hamledir. E m e k ­
çilerin kardeşliği için d e önemli bir projedir. Bölgeden uzaklaşılıyor
söylemi çok yanlış. D em okratik ulus çözümlemesini bilmeden konu­
şuyorlar, konuşmamaları gerekir. Bilm eden Kürt Özgürlük Hareketi’ne
yaklaşm am aları gerekir. Eskisi g ib is a f v e ta v ır s ız kalmayacağız. E le ş­
tirileri olsa bile katkı su n m a k isteyene açıktır, a m a engellemeye çalı­
şa n la ra karşı kendimizi savunuruz. A lta n Bey de pratik katkı sunsun.
İ. B alu k en : G ru p toplantısında milletvekilleri se çim sürecinin d ı­
şına atılm alarından dolayı ciddi rahatsızlıklarını dile getirdiler. Seçim
b o y u n ca d ikk a te alınmadıklarını, kendileriyle ortaklaşılm adığıııı d ü ­
şünüyorlar.
A. Ö calan: B u konulara değinm iştim .
İ. B alu k en : B enim ak tarac ak la rım bu k a d a r B aşkanım .
A . Ö calan : Evet Sırrı Bey, senin aktarım larını alalım.
S. S. Ö n der: B aşkanım , ön celik le İstanbul seçim leriy le ilgili bir
d eğ erlendirm eyle b a ş la m a k istiyorum. Birkaç h an d ik a p la ve gecik­
meli bir k am panya ile başladık. Son söyleyeceğim i baştan söyleye­
yim. A lınan s o n u ç b a ş a rı o la ra k de ğ e rle n d irile m e z . G e re k ç e le ri
ak tarac ağ ım a m a bir m azeret k abilinden an lam am an ızı diliyorum .
Ç ü n k ü tüm engellere yeterli bir cevap o luştu ra m adım . Bu engelleri
yeterince b erta ra f e d e m e d ik ve bu nun birinci so ru m lu su o la ra k ken
dimi görüyorum . Size de m a h çu p olm uş sa yıyorum kendim i. B unun
için özür diliyorum . K e n d im b u n u n ü ze rin e y o ğun laşm aya çalıştım.
A m a başta ken dim e ve sonrasında yaşananlara karşı halen soğukkanl ı
bakabilecek d u r u m a g elem edim .
A. Ö calan : H ayır, böyle düşünm e. İki blokta sana karşı ac ım a sız
saldırdılar. Senin ü z e rin d e n ç o k kirli b ir p rop aganda y ürütüldü. İşte
‘oyları bölüyor’, ‘p o sta c ı’ dediler. B urada n izledim. Oranı korudunuz.
D aha iyisi olabilirdi. Sen ders ç ık a r ta c a k şekilde düşünm elisin. Bu
halin sağlıklı d e ğ e r le n d ir m e y a p m a n ı engeller. B uraya takılıp pes
etm ek yok, öyle değil mi? Sen o babanın oğluysan pes etm ezsin. Yani
yanlış anlama, düşünsel a n la m d a kastediyorum .
S. S. Ö n d er: Yok B aşkanım . Niçin pes edecekmişiz. K eşk e daha
etkili argümanlar geliştirebilseydim diyorum ve kendimi affedemiyo­
280
rum. Geleneksel B D P tabanını H D P hakkında yeterince bilgilcndiremedik. K urum lanınız bile çalışmaya tam olarak kendilerini katmadılar.
Bileşenlerin zaten bir özgül ağırlıkları olamadı. Kendi bileşenlerim iz
bile ‘iktidardan k u r tu lm a ’ argüm anını sesli o la ra k dile getirdiler.
A. Ö calan: Ayrıca her yerd e saldırdılar. Bu, gladionun işiydi. Ben
bunu heyetle görüştüm. B una izin verm em elisiniz dedim . Saldıranları
izledim . H em fiziki h e m d e siyasi o la ra k saldıranları izledim . Bu
b izim n e kad a r d o ğ ru bir yolda o ld u ğ u m u z u gösterir. A yrıca heyet,
senin son g ü ne kadar yüzde 8-9 b a n d ın d a o ld u ğ u n u söylüyor. T V ’le r
d e öyle söylüyorlardı. S o n g ünle rde bunlar tercih değiştirdiler. Senin
en önem li eksikliğin nedir, biliyor m u su n ? B en s a n a söylüyorum am a
sen anlam ıyorsun. H alen bir sanatçı gibi bakıyorsun, oysa bir siyasi
gibi b a k a c a k sın . T am am , seni sanatın la seviyorlar, a m a siyasi bir
üslu p g eliştirm ezsen b u n la r siyasete dönm e z. Ü stelik bu k o n u d a da
yetkinsin, yeterlisin. Buna d ikka t edeceksin. Sistem b unu bildiği için
senin b u yönün ü zerinde h esap yapıyor. Sanatını ö n pla n a çıkarıyor.
B u n u ilerde konuşuruz.
S. S. Ö n der: B a şk am m , ben im aç ım d a n önem li bir konu d a h a var.
Heyet bize m e k tu b u n u zu yin e gecikm eli o la ra k son g ün verdi ve biz
Nevvroz m e k tu b u n u kalem e aldık. M e k tu b u nasıl buldunuz?
A. Ö calan : N e çok iyiydi ne d e çok vasat. A m a ben yazsaydım
daha iyisini yazardım .
S. S. Ö nder: O n a şüphe y ok B aşkam ın. A m a ben siyasi içerik ola­
rak nasıl b u ld u ğ u n u z u öğ ren m e k istiyorum . Ya da d a h a açık bir ifa­
deyle sizin m e k tu b u n u z d a n bu iç erik te bir m ek tu p yazılaıuayacağı
yönünde eleştiriler var. K C K nin b o şa dü şürülm üş olması gibi bir tesbit var.
İ. Baluken: D ah a çok h ü k ü m e tle ilgili o bir cüm lede sıkıntı ol­
duğu söylendi. O r a d a n çık an sonucu A K P 'n in seçim süreci boy unca
kendi lehine k u lla nd ığını d üşünüyor arkadaşlar.
A. Ö calan: Hayır, siyasi olarak bir sorun yok! A K P nin s e ç im sü ­
recinde kullanm asının soru m lu lu ğ u eleştirenlerdedir. İlk Nevvroz b il­
dirisini bile k ulla nam adılar. O tu z y ıld ır b en i k u d u r ta n bir pratik
tarzıdır. Kandil otuz yıldır bunu yapıyor. D a h a vahimi de b enim sır­
tım d a n geçiniyorlar. Bir çocuk gibi beni taşıyacaksın diyorlar. B e n
malımı iyi tanıyorum . Kendi başarısızlıklarını başkasın ayüklü yorlar.
281
*zAb7)u£ûah fycalan
Ben bunu kabul etm em .
S. S. Ö n d er: Bunu d u y m a k beni rahatlattı B a şk am m . Gerçi ben
bu son m e k tu b u tarihi ö n e m d e old u ğ u için üç arkadaşla b irlikte y a z ­
dım. A m a artık beni bu ‘y a z m a ’ işinden affetm enizi istiyorum. Ç o k
ağır bir so rum lulu k, M ü m k ü n s e bunları y a siz y a z ın ya da b aş k a bir
arkadaş bu so r u m lu lu ğ u alsın.
A . Ö c a l a n : (G ülerek) Sen b u n la ra takılm a. D ed iğ im gibi m e k tu p
d a h a iyi olabilirdi, a m a siyasi p e rsp e k tif o la ra k
seni ele ştire n le r ilk Nevvroz m e k tu b u n d a n n e
şöyle böyle diyorlar? Bu kada r ç a b u k p e s etm e!
anlayışla uğraşıyorum .
S. S. Ö n d er: Yeterli zam an yoktu B a şk a m m .
bir so r u n yok! H e m
a n l a m ı ş la r d a b u n a
O tuz se n edir ben bu
S o n d a k ik ad a yetiş­
tirm eye çalıştık.
A. Ö ca la n : G ü n d e m le r i d ik k a tle yazın, önem lidir. Devlet heye­
tiyle iki toplantı yaptım, ikisinin de g ü n d e m i var burada. ( G ü n d e m
sayfalarını Sırrı'ya uzatarak) S en bunları yaz.
A. Ö calan: (Pervin H a m m 'a d önerek) A vrup a’dan b aş k a haber al­
dınız mı? A ktara cağınız b a ş k a bir şey var mı?
P. B u ld a n : Nevvroz’da h e m A lm a n y a h e m d e İngiltere Nevvr o z ’u n a katıldım .
A. Ö c a l a n : K im leri görd ünüz?
P. B uldan: A rkadaşların çoğunu gördüm, herkesin selamı v a r size.
A. Ö calan: Nasıl, A v ru p a’da yeni bir h am le var mı? Kendileri yeni
d ö n e m e uygun bir yapılanm a iç erisin d e olduklarını söylediler mi?
G ö zle m le rin iz neler?
P . B u ld an : Nevvroz program ı olduğu için ço k u z u n so h b e t etm e
şansım ız olm adı. A m a bir önceki g id iş im d e onlarla bir toplantı y a p ­
m ıştım zaten, onu d a size aktarm ıştım . Yeni d ö n em e ilişkin y ap ılan ­
d ırm a tartışm a ları ve ö rg ü tle m e ç a lış m a la rın ın d e v a m ettiğini
söylemişlerdi. H ep sin in siz e selam ı var.
A. Ö calan: K a n d il’de g ö rü ştü ğ ü n ü z arkadaşların d u r u m u nasıldı?
Sağlık aç ısından söylüyorum. Ali H a y d a r nasıl? D inç mi, y aşlan m a­
nın etkisi var m ı?
P. B u ld an : H e p si sa ğ lıklı görünüyo r. A rk a d a ş la r gen el o la ra k
dinçtiler.
A. Ö calan: Z axo 'nun d u r u m u nasıl? Nasıl görd ünüz onu? T ürkçe
282
mi, K ürtçe mi konuşuyor? T artışm alara dahil oluyor m u? Y ıpranm ış
mı? K avrayış biç im i nasıl, te o rik o la r a k gelişm iş m i? Beni tem sil
edebiliyor m u ? H acer'e göre d a h a mı iyi T ü rk ç e konuşuyor? H acer
yok muydu o rada ?
P. B u ld an: H acer'e g ö r e Z a x o ’nun Türkçesi daha i y i . H a c e r ’i gör­
m edim . T oplantıya kadınlar adına sa d ec e Zaxo katıldı. B e se H o za t
ve S ozdar Avesta da yoktu.
A . Ö calan: N erdeydiler?
P . B u ld an : O nların toplantısı vardı, o yüzd e n görü şm eye g e le m e ­
mişlerdi. Z ax o da oldukça iyi, toplantıda genel olarak T ü rk ç e k o n u ­
şuyor ve size çok bağlı. T eorik olarak d a o ldukça gelişm iş.
T oplantılarda görüş belirtiyor, değe rlen d irm e lere katılıyor.
A. Ö calan : Z axo'yu önem siyorum , iyi de A rapça konuşur. Sınıfsal
b az d a da sizin gibi bir d u ru m u vardı. A ğ a kızıydı galiba. Sizden daha
zengin olm a sı lazım . Ö yle bir k o n u m d a n gelip y oğunlaşm ası ö n e m ­
lidir. K a ra su 'n u n sağlığı nasıl, zorlanıyor m u ?
P. B u ld a n : Sağlığı iyiydi. Toplantıda kapsam lı d eğ e rlen d irm e ler
yaptı.
A. Ö calan : Revvar'ın d uru m u nasıl? Revvar Güneyli arkadaş mı.
yoksa İran daki y apıdan mı?
İ. B a lu k e n : D o ğ u lu arkadaş. G enç b ir arkadaş. Ç o ğ u toplantım ıza
katılıyor.
A. Ö c a l a n : T ü rk ç e biliyor m u?
P . B u ld a n : T ü rk ç esi diğerlerine göre d ah a zayıf. T op lantıda g e ­
nelde K ürtçe konuşuyor.
A. Ö calan : Karayılan'ı g ö rdünüz mü? D urum u nasıl?
P. B u ld an : G ö r m e d ik . B irkaç seferdir g ö rm ü y o ru z zaten.
A . Ö calan: O n u n işleri vardır, o y ü z d e n gelm iyordur. B aşk a k i m ­
seyi gö rd ü n ü z m ü ?
İ. B alu k en : C em il Bayık oradaydı. D u ru m u iyiydi.
A. Ö c a la n : BD P ve H D P K ongresi için b ildiriler yazdım. Onları
size iletecekler. BDP'ye yazdığım yazıya D T K için d e bir kaç hususu
ekleyerek verebilirsiniz. ( S ırn y a dönerek) B ana z a rar verecek şeyler
varsa red a k siy o n yapabilirsin. D T K için vereceğiniz bild irid e B D P
için yazdığım yazıdaki B D P'yi silip D T K yazabilirsiniz. Şu hususları
da ekleyin: D TK, p ro to bir p arla m ento modelidir. Ş im d iy e k a d a r ya­
283
*=AbduM ah Ö ctıûan
şa d ık la rı bir d e n e y im d i, D e r n e k l e r Yasası k a p s a m ı n d a çalıştılar.
Ş im d i durum farklıdır, Kürt m e selesin de çözüm e gitm enin iki ayağı
var. 1- A v ru p a yerel y önetim ler şartına uygun bir yerel yö n etim le r
yasası çıkarılacak. A vrupa Yerel Y ö n etim le r Ö zerklik Şartına koy­
dukları şerhi de kaldırm aları gerekir. 2- D T K 'n ın kendi varlığını il­
g ile n d ire n ve m e v c u t D e r n e k le r Yasasını aşan d e m o k ra tik sivil
to p lu m yasasının çıkması gerekir. B u n u dem o k ra tik sivil to plum un
parla m en to su olarak düzenlem eliler. H a tta bir ö r n e k vererek açıkla­
yayım. T B M M ’den önce M üdafa-i H u k u k Cem iy etleri vardı. D T K
M üdafa-i H ukuk cem iyeti kon um und adır. K ü rt m e selesi bu iki yasa
ü z e rin d en ç ö z ü m e gidiyor.
S. S. Ö n d er: Daha sonra Kuvayi Milliye'ye dönüştü.
A. Ö calan: Evet. Milli dem eyelim. B u n u da Kürtlerin Kuvayi D e­
m okrasi Cemiyeti gibi düşünebiliriz. BDP'yi de bu temelde organize
ediyoruz. Yerel dem okrasiyi inşa edecek. Fransızlar M itterand d ö n e ­
m in d e bunu yaptılar. O d ön em Mitterand'ın bir sözü vardı. B u nu dışa­
rıya da yansıtın. M iterand “F ra n sa C um huriyeti'nin k u ru lu şu n d a
Fransa'nın bütünlüğü için merkeziyetçilik ne kadar gerekli idiyse, şimdi
sürdürülmesi de o k ada r gereksiz ve sakıncalıdır” demişti. Ispanya'nın
da onyedi bölgesi var, İtalya'nın yirmi bir, A lm a ny a'nın onüç federe
bölgesi var; İngiltere'nin dört, A B D ’nin ellibir eyaleti, Rusya'nın seksen
bir özerk bölgesi var. Türkiye Avrupa'yı bu kadar taklit ediyorsa, neden
bu reformları taklit etmiyorsunuz diye sorm ak gerekir. CHP'ye deyin
ki, reformları niye takip etm iyorsunuz? Atatürk olsa kabul ederdi. En
büyük reformları Atatürk yaptı. C H P 'ye Mecliste “ U tanm ıyor m usu­
nuz? Siz niye reformları kabul etm iyorsunuz” diye sorabilirsiniz.
A . Ö calan : Yeni B a şk an lık tartışm a ların d a A B D ve benzeri gibi
bir sistem o lu rsa tartışılabilir. B u n u n için sivil t o p lu m y a s a s ı ve yerel
yönetimler özerklik yasası çıkacak. C u m hurbaşkan lığı seçim i ö n e m ­
lidir. P o tansiyelim izi ö n e m se m e k lazım . B u n u ikiye katlayabiliriz.
İlk turda a d a y ım ız olacak. K e n d i adayım ız etrafınd a azam i toplana­
cağız, oylarımızı çoğalta ca ğ ız ve gücüm üzü ortaya çıkartacağız. Bu
hem büyük bir silahtır h e m de ilk d efa kendi oyum uzu g ö rm e şansı
verir. H em U lu sa lcılara hem de A K P 'ye karşı elim iz d e ö n e m li bir
müzakere silahı olur. M üzakereye kim yanaşırsa o n u d a d es tekleye­
biliriz. Aynı z a m a n d a T ürkiye em ekçi h alk ın a da sesleneceğiz. B i­
reysel, sendikal, siyasal tüm halklar bu d u ru m d a talep edilebilir. Sol
sınıfa d a bunları anlatın, ta rif edin. H a şim Kılıç'la da, Tayyip Erdoğan la da m ü z ak e re edilebilir.
Aysel D T K eşbaşkanlığı için d e v a m e tm e k istiyor m u? Sizinle gö­
rüşüyor m u ? T em p o su ve tavrı ned ir? Ne yapıyor, n e re d e kalıyor?
D T K ça lış m a la rın a yeterince katılıyor mu? S iz o n a ulaşabiliyor m u ­
sunuz?
P. B uldan: D a h a çok D iyarbakır’da kalıyor, am a uzun süredir ken­
disiyle g örü şem edik. Telefonla d a ulaşam adık.
İ. B alu k en : A y sel hanım k onu su n d a arkadaşların da şerhi vardı.
Yeterince h alk çı olm a d ığ ı ve kendisini katm adığı konusunda ark a­
daşların eleştirileri vardı.
A . Ö ca la n : Evet, H D P bünyesine geçebilir. H D P 'n in y ö n etim in de
rol alabilir.
S. S. Ö n d e r : Y asal en g e li var, A ralık'ta bitiyor.
A . Ö calan : Ö n em li değil, A ra lık ’ta katılabilir. Z aten Aysel T ü r ­
kiye k ü ltürü ne daha yakındır, ona hakimdir.
A. Ö ca la n : D T K ’nın diğer eş başk anlığı için ö neriniz var m ı?
P. B u ld a n : S e lim S a d a k kendini önerdi.
A . Ö calan : Selim S ad ak y eterin ce ham lec i değildir, ağırdır.
U ygun değil. O sm a n nasıl? Yapabilir mi, istekli m i? E ğ e r istekliyse,
arzuluysa birinci adayım ız O sm a n olabilir.
Heyet: O sm a n yoğunlaşırsa yapabilir. A n c a k istekli olup olm a d ı­
ğını bilm iyoruz, kendisiyle bu k o n u y u k onuşm ad ık. İstiyorsanız g ö ­
rüşebiliriz.
A . Ö calan : G ö rü şü n , selam larım ı söyleyin. D T K 'ya da uygun bir
eşb aşk a n b u lm a k lazım. K adın H areketi birisini ö n e r d i mi?
P. B u ld an: K adın Hareketi b u k o n u d a tartışm a yürüttü ğünü, am a
ta rtışm anın d e v a m ettiğini söyledi. K a n d il’d ek i ark a d aşla r S e lm a Irm a k 'ın e ş b a ş k a n lık ta değerlendirilebileceğin i söylediler, d a h a çok
parti için önerdiler. İyi K ü rtçe biliyor. D a h a önce de e şb aşk a n lık yap­
mış. A m a K adın Hareketi tartışm a n ın h e n ü z b itm ediğini söyledi.
A. Ö calan: H D P 'y e e ş b aşk a n T ü rk olmalı. O n edenle ç o k uygun
değil. S elma D T K 'y a nasıl olur? O n u n la konuşun. K endini adayacak
m ı? İstekli m i? O ağır so r u m lu lu ğ u yerine getirebilecek mi? E ğ e r
bunları yapabileceğin i söylerse uygun olur.
285
•*dİH uââah Üca&an
A. Ö c a la n : H D P için kongreye gidin, o r a d a tartışın, önem lidir.
E ş b a ş k a n la r için ö n e rin iz var m ı? T em po, tarz, h itabet k o n u su n d a
k im le götürülebilir? Selahattin'in dün bir açıklam ası vardı, dinledim.
N iye b e n y ap m ıy o ru m diyor. S an ırım biz on a g ençken fazla y ü k le m
dik. A m a şimdi deneyim kazandı, kendini geliştirdi. Sanırım farklı
kesim le r de sevm eye başladı. E ğ e r kendisi d e istiyorsa yapmalı.
İ. B aluk cn : B aşkan, B D P M Y K 's ın d a d a S elahattin Beyin devam
etm esi y ö n ü n d e bir eğilim vardı.
S. S . Ö n d er: B izim H D P m e selesin i K ü rtlere an la tm a m ız d a da
etkili ve e n kısa yol olur S e la h a d d in B eyin Başkanlığı.
A . Ö calan : S e la m la rım ı söyleyin, b u so r u m lu lu ğ u almalı. B a n a
gönderdiği mesajdaki ön erilerin i dikkate alacağız. S o ru m lu lu k a la n ­
ların yetkileri de olmalı. B u n d a n s o n r a bütün görevlendirm elerde bir
K ürt bir T ü r k o lm asına da dikkat edeceğiz. K a d ın eşbaşkanı ben ö n e ­
receğim . ESP B a şk an ı F igen Y üksekdağ. B uradaki arkadaşlarla d a
görüştüm , on la r d a öneriyorlar. S ela hattin Beyle çalışabilir mi sizce?
H itabeti, tem posu, tarzı nasıl?
S. S. Ö n d e r: B ileşe n le rim izin içerisinde e n hakiki yapıdır ESP.
A. Ö calan : T am am , o za m a n uygundur. E rtuğ ru l K ürkçü'ye se­
la m larım ı söyleyin, b en o n d a n m e m n u n u m . Tarihi bir g örev yaptı,
artık bizim kurucu fahri onursal B a şk a n ım ız olur. Sürekli katkı su n ­
sun, teorilerle beslesin. S abahat'a selam larım ı söyleyin. Bu d e ğ işim ­
ler için S a b a h a t ve E rtu ğ ru l'u n d a g ö rüşlerini alın. G ö rü ş le ri
önem lidir. S ab ah a t kendini fazlaca hedefleştirdi. O nu n ü zerinden bir
şeyler geliştirebilirler. O n e d e n le biraz geriye çekiyoruz. G ü v en lik
nedeniyle o ld u ğ u n u söyleyin.
P. B u ld an : H D P 'ye geçtik ten son ra grup Başkanvckilliklerini ne
yapalım ?
A . Ö c a la n : B u r a d a d a bir T ürk, bir K ü rt ön em lid ir. İki K ürt
olmaz. (Pervin H a n ım 'a dönerek) Siz bu k o n u d a bir tecrübe k a z a n ­
dınız, bir Kürt olarak deva m edersiniz. Yanınıza Sırrı Süreyya'yı ö n e ­
riyorum. İkiniz beraber yaparsınız. H em de m ü z a k e re heyetini aynı
za m a nda k o n u m la n d ırm ş oluyorum . (İdris Beye dönerek) Yanlış a n ­
lamayın, ikiniz de Kürt o ld u ğ u n u z için bu değişikliği y ap m ak z o r u n ­
dayız. Halka vereceğim iz görüntü önemlidir, bir K ürt bir T ü rk olması
önemlidir, değişikliği b u y ü z d e n yapıyoruz. M ü z ak e re heyetini ko­
286
n u m la n d ır m a k adına siz de İdari A m irliğ i y apabilirsin iz. Böylece
heyet olarak o r a d a d a k o o rd in asy o n h alin d e olabilirsiniz.
BD P'ye geçiyorum. Parti Meclisi ve yürütmesi tam am en kadro yo­
ğunlaşm ası olacak. M illetvekillerinin k adro yoğunlaşm asını y a p m a ­
larına ne gerek var ne de vakitleri var. Partinin büyük kadro eğitimini,
yönetimini milletvekilleri yapamaz. O nlar zaten sürekli koşturuyorlar.
M illetvekilleri H DP gru b u üzerinden H D P ’nin gövde gösterisini b a ­
şarmalılar. H D P yönetim inde yer alabilirler, H D P yönetim i hepsi de,
kısm en de m illetvekillerinden oluşabilir. B D P için sizden 60 kişilik
bir aday ö n e risi istiyorum. K an d il kesinlikle karışm ayacak. B u n u n
için A m ed 'd e b ir sondaj çalışm ası yapın.
Beni tem silen bir ö nerim olacak. M e h m e t A slan, Ö m e r Ö c a la n ya
da D ilek Ö ca lan (G ençtir gerçi, deneyim sizdir), ü çü nde n biri g irebi­
lir. Bunlar benim havamı biraz yansıtabilirler. Bu adayları belirlerken
ailesinde şehitler olan yetenekli insanlar var, onları önerebilirsiniz.
S eçilen L ice ve Cizre Belediye Başkanları gibi insanlar bulabilirsiniz.
Yanlız onlara anlatın. K o ltu k hedefleri olm ayacak. B en nasıl koltuksuzsam ve hala nasıl coşkuyla çalışıyorsam, onlar da öyle çalışacak.
Siyaset akadem ileri gibi o ihtiyacı karşılayacak.
S. S. Ö nder: Ç o k uzun süre ce za evinde yatan, bu süreci dirayetli
geçiren, kesin hüküm giymiş olm alarından dolayı d a şim dilik seçilme
engeli olan yetkin arkadaşları d a değerlendirebiliriz Başkan.
A . Ö calan : Evet, b u vasıflarda olanları d a önerebilirsiniz. B u tür
kadroları bulun, tartışın, ban a getirin.
D T K K ü rt halkının karar organıdır, yereldir. Yerel parlam ento kom isyonlarla, k ü ç ü k birim lerle çalışır. B e n im sekiz k om isy o n önerim i
hayata geçirebilirler. K o m is y o n s a y ıs ın ı arttırabilirler. O n b e ş k o m is ­
y on uygundur. İhtiyaca göre d aha d a arttırabilirsiniz. Yeni b ir içtü zük
hazırlanm alı. P arlam entoyla senk ro nize bir ça lışm a ortaya koyabilir­
ler. Yaz aylarında çalışmayabilirler. Üye sayısı 4 0 0 -6 0 0 olabilir. Ü y e­
lerin hepsi iş çıkarabilecek kadrolar olmalı. Ç ünk ü d ed iğ im gibi D T K
protodur. Ç ö z ü m p la n ım ız a göre yerel parlam entoya dönü şecek .
H D K Kongresi, bunun için iki m eclis önereceğim . Birincisi 100
kişilik D em okratik Ulus Meclisi üyesi (D U M ). Ulus-devletçi m eclisi
aşan bir modeldir. K avram sal y a d a teorik bir zaferi getirecek. T ü rk i­
y e ’nin kavram sal ufkunu açacak kişilerden oluşmalı. Bölgelerden tem-
287
^ 4b7>uM ah & ca İa n
siliyct önem li. S eçim şart değil. S enatörler gibi, senato çalışm ası gibi
yapabilirler. İkinci m e clis 25 bölgeye ayrılır. E ski O sm a n lı vilayet sis­
temi gibi kültürel, ek onom ik ve coğrafi kom şu lu k ü zerinden bu b ö l­
g eler oluşturulabilir. Ş ırnak ve H akkari örneğin. B unların birbirinden
farkı yoktur. Botan bölgesi de tek bölg e olarak değerlendirilebilir. T üm
T ü rk iy e ’de bu şekilde b ö lge ler tespit edilir. B u bölgelerin tem silcile­
rinden oluşan Bölgeler M eclisi oluşturulur. Sayı 4 0 0 ya d a 500 olabi­
lir. B u te m eld e yeniden yapılandırılmaya ihtiyaç var.
B ild irg ele ri h azırladım . D ö rt k o n g re de H a z i r a n d a yapılsın.
B D P ’ye T ü rk iy e m odeli ö n erm iy o ru m . H D K de parti k o ng resind en
so n ra toplanm alı. İşler hızla toparlanm alı. 1 M ayıs Bildirgesi hazır­
ladım. Sizlere ulaştırılacak. T ü m T ürkiye em ek ç ile rin e aktarırsınız.
D em o kratik İslam Konferansı için altı sayfalık bildiri hazırladım. En
h o ş u m a giden bildiridir. Onlardan gelen bilgilendirme belgelerine çok
değer verdiğimi söyleyin, özel selamlarımı iletin. Bir de şu konu önemli:
İslami tanım lamayı başörtülü ve başörtüsüz ayrım ına tabi tutm ak Batı
kültürünün yansımasıdır. Bunu katı bir din ilkesi gibi sunm ak doğru de­
ğildir. Kıyafet özgürlüğü olmalıdır. Aşırı açık giyim tarzı Avrupa k ap i­
talizminin, B u r k a tarzı, aşırı kapalı tarz da A fganistan gericiliğinin
yansımasıdır. İslam i bir ilke olarak ko y m a k saptırmaktır. Başı açık
olm ak da bu şekilde yorumlanabilir. Kıyafet özgürlüğü esas alınmalıdır.
Devletin de, erkeğin de kıyafet dayatması yanlıştır. B unun İ s la m ’la ala­
kası yoktur. Türkiye İslam ’ ı, İran İslam ’ ı, benzeri tanım lamalar da m il­
liyetçidir, yanlıştır. Kürdi stani İslam diye bir kavram da olmaz. İhvan'ı
inceliyorum, Tunus’takini beğeniyorum, am a Mısır’daki kendini m ah­
vetti. T ürkiye’deki İslam'ın (Diyanet İslâmî'ni bir kenara bırakın) siya­
sileşmeyen b ir kurum laşm asını ön g ö rm ek lazım.
K ü rd istan ’daki o m edrese k ültürünü de bildirim e ilave edebilirsi­
niz. O m e d re s e kültürü yenilenebilir. D iyarbakır, Bitlis, Van ya da
Urfa'da m erk ezi bir k u ru m sa lla ş m a olabilir. U rf a ’yı özel o la ra k ö n e ­
riyorum. O k ullarını açar, dini eğitimini yaparlar. K u ra n eğitim i veri­
lebilir, am a eğ itim ler verilirken K ürtçe eğitime ö n e m verilmeli. Bu
m ek tubum u ço k değer verdiğim Şeyda A b d u rrah m an Tim oki'nin anı­
sına itaf ediyorum .
Devlet heyetiyle de görüştük. Rojava p o litikasında bazı d eğişik­
likler olacağım tahm in ediyorum . Devlet Salih M üslim ile görüşebilir.
288
'D m ta h y ty û tta z ı
K endisi bu görüşm elere a ç ık olsun. A cilen kapıların açılması gerekir.
B a rz a n i m e s e le s i ve k a p ıla r k o n u s u n d a g e lişm e le r olacak. A yrıca
Y ü k s e k K onsey yerine D e m o k ra tik K onsey olabilir. S u r iy e D e m o ­
k r a tik K oalisyo nu ile Üçüncü C enev re K o n fe ra n sım a gidilebilir.
Tutsakların tahliyesiyle ilgili gelişm e ler oluyor, d a h a d a olacak.
Zaten onlar rehineydiler, bırakılmaları önemlidir. Tahliye olan ark a­
daşlara se lam söyleyin.
M İT Yasası için görüşm elerin ö n ü n ü açıyor, bun d an so n ra g ö rü ş­
tü rm e k istediği herkesi gönderebilirler. B u n u n önünde bir engel ol­
m am ası lazım . A v ukatların gelişi d e olacak, b aşka heyetler de
gelecek. H D P heyeti, yani Ertuğrul, S eb ah a t ve Leyla, bunlar bir k e ­
red e gelebilirler. Sizden önce onlarla bir görüşm e yapabilirim . Sabahat ile E rtu ğ ru l'u n bir arada gelm esi önem lidir, H D P ’nin k a z a s ız
belasız olm ası için önemlidir. A n ca k bu M İT Yasası eksiktir. H ü k ü ­
m e tle görüşün. Bunu ta m am lam ala rı gerekiyor. Sizin h u k u k ç u la r ı­
nızla bir ça lışm a yapsınlar. Siz hala güvencede değilsiniz. K a n d il’e
gidip geliyorsunuz. Yarın farklı biri çıkıp bunun ü zerin d en sizi idam la
yargılayabilir. O n e d e n le önerilerinizi oluşturup tam am layıcı yasalar
k o n u su n d a hük ü m e tle görüşün.
M e k tu p la rı ald ık ta n so n ra K a n d il’e gidersiniz. K a n d il’in bize ce­
vaplarını getirin, ona göre baka ca ğ ız . Altı ayrı m e k tu p yazdım . 1Ş ak ran C e z a e v in d e N esrin A k g ü l’e. ( P e rv in ’e d ö n ere k ) B u n u özel
olarak senin gö türm eni istiyorum . B u aynı z a m a n d a onun şahsında
b ü tü n k ad ın lara y az ılm ış bir mektuptur. İlk defa bir m e k tu b a cevap
yazıyorum . Bir sayfalıktır. 2- K C K G enel B a şkanlığına şu anda on
altı sayfa olan, fak a t bir ya da birbuçuk sayfa daha eklenebilecek bir
m iktup. 3- 1 M a y ıs ’a ilişkin iki sayfalık mektup. 4- H D P K o ngre sin e
dört sayfa. 5- D e m o k r a tik İslam K on gre sin e altı sayfa. 6- B D P K o n ­
g resine dört sayfa.
( S ırrı’ya d ö nere k) Şimdi size ilişkin özel değerlendirm eleri yapıp
bitirelim. Kolay kolay pes etmeyeceksiniz. Ü slub unuz b iraz d a h a p r a ­
tik siyasi bir sö y le m olabilir. Ş airane söylem den u z a k durun.
(P e rv in ’e dönerek) Sizin için d a h a önce üç temel a r g ü m a n k u lla n ­
m ıştım . Nefertiti, P u d u h e p a v e uça k k a z a s ın ı ö rnek verm iştim . Siz
d a h a ç o k b ü tü n kay ıp lar için bir yas ilan etmişsiniz. Bu anlam lı ve
değerlidir. A m a bu beni düşündürüyor. Bu bağlılık aşiret g e le n e ğ in ­
289
r^4b2uM nh Ö caâart
d en geliyor. B u n a saygı d a d u y u y o r u m . Savaş b izim şehidim izdir.
PKK olm asaydı öldürülm ezdi. A m a bir konuda dikkat etm en gerekir.
K orkut E k e n ’e yönelik çıkışın iyi olmadı. B unlara bulaşm a. Davaları
takip edebilirsin, am a o hakareti kaldıram azsın. B u n la r çetedir. Çete
o yun larına gelm em elisin.
(İdris'e dön erek) Bingöl'le ilgili birkaç şe y söyleyeyim. Bingöl ya
Botan gibi olacak ya da E lazığ gibi asim ile olacak. Devlet o nedenle
oraya özel yükleniyor. B izim de tedbir alm am ız lazım. O radaki h a l­
kın ö zg ü rlü k le rin e uygun politikalarla devletin bu stratejisinin önün e
g e ç m e k lazım . İlerideki dö n em lerd e belki d a h a geniş d eğe rlendirm e
şa nsım ız olabilir.
B ir in c i b elge -15 N isa n 2014K işisel d u r u m u m
1- M ü z ak c re siz h e r gün ve ilişki devlet, to p lu m ve so ru n la r için
kayıptır.
2- D o ğ ru rol o y n am am bireysel, örgütsel ve bölgesel dü ze y d e ha­
yatidir.
3- M ü z ak e re ci k o n u m u m ta m yasallıkla yasadışılık ara sında bir
özgünlüğü ihtiva etmektedir.
4- Y oğun bir ilişkisellik olm adan dev bir sorunlar y u m a ğ ın d a b a ­
şarıyla rol o y n a m a m akıldışıdır.
5- A r a yol d e n e m e le r i a n c ak k endim i ve m u h a tap larım ı a ld a t­
makla, oyun o yn am ak la m ü m k ü n d ü r ki, buna d a koşullar ve G E R ­
Ç E K L E R m ü sa ad e etm em ektedir.
G ü n d em -1 5 N isan 20141- A B D vi A B (lobilerle anlaşm a tem elinde) E rd o ğ a n 'a tanıdıkları
krediye deva m ediyorlar (H ocayı ve paralel yapıyı dışlayarak y a p a ­
caklar).
2- Bunda Kürt Ö zg ü rlü k H areketi belirleyici oldu.
3- C e m a a t’in Kandil ü z e r in d e n “ Katil M İ T - E r d o ğ a n ’dır” söyle­
miyle ilişki aram ası.
4- M İT -Ö calan ilişkisinin bu nedenle krize girmesi (M İT Yasasıyla
bu kriz aşılmıştır).
290
5- A K P H ük ü m eti özel savaştan hiç vazgeçm edi.
6- B arış söylem inin içi ta m am en boşaltıldı.
7- Türk gladiosu ö z ü n d e ve örtü lü olarak, genelde üçlü lobi ve d es­
tekçilerinin, özelde sağ-milliyetçi E rm en ilerin intikam örgütün e d ö ­
nüşmüştür. N A T O ’daki rolü budur.
8- Perinçek'in kendisini T ürk milliyetçisi biçim inde sunması C H P
v e M H P ’nin (tüm b e n z e r varyantların) B eyaz T ürkleştirm e projesinin
bir parçasıdır.
9- Bildirgede (N ew ro z Bildirgesi 2013 ) geçen d e m o k ra tik siyaset
için Ö calan 'a pratik im kan verilm em esi büyük ahlaksızlıktır.
10- D ü şm a n la ya vuruşulur ya da anlaşılır. Gerisi savaş hilesidir.
Pek kazancı yoktur.
11- A ncak d e m o k ra tik sözleşm e için oturum düzenlenir.
12- Filipinler-M oro ve Pakistan-Taliban m üzakere sistemi A K P ’ye
hatırlatılmalı.
13- Tek taraflı politikaların s o n u ç la n , tehlikeleri.
14- Darbeyi ret ve m eşruiyete d e s te k için ulusal ittifak hareketini
İhvan Nisan 2 0 1 4 ’te özgürlükçü d em o k ra t harekete açıyor.
15- A K P ’nin neden kardeş örgütleri olan M ısır İh v am ’nın bu m o ­
delinin yakınından bile geçmediği iyice sorgulanm alı.
16- Diyalog sürecinde Ö calan'a cevabi m ektupların örneğ in in bile
verilm em esin in nedenleri sorgulanm alı.
17- İsrarla m üzakerelerden niye kaçınılıyor?
18- Karşılıklı bir intikam için m esafe çok açılmış. Tersine, bir barış
çok özel yaklaşım ister (Gladio tam bir karşılıklı intikam üretm e gücü
olarak tasarlanmıştır).
19- A K P iktidarı devleti kendi içinde ve vatandaşla vuru ştu rarak
kendi elitini e g e m e n kılıyor.
20- Ö n ü m ü z d e k i dö nem de olası tek taraflı inşa politikalarının d o ­
ğuracağı askeri sonuçların, savaşım düzeyinin geçmiş d ön em lerle k ı­
yaslanm ası.
2 1- Legal d em o k ra tik siyasetin a d re si olarak HDP.
22- BD P nin k en dini yerel d e m o k ra si olarak yen ilem esi. Yeni
adres olarak Bölgesel D em okrasi Partisi.
23- Erdoğan'ın Kürt Ö zgürlük H arek e ti’ne karşı yürütülen özel sa­
vaşta Tansu Ç iller'den farkı, Ç i lle r ’in askeri y ö ne dah a çok ağırlık
291
*dbdu M atı ö c a la n
verm e si, E rdoğan 'ın ise siyasi yöne dah a fazla yüklenm esidir. Ö zd e
aynı ‘özel savaş’ yürüm ektedir. A ra d a k i fark askeri ve siyasi değildir
(hele hele d e m o k ra tik çözü m ).
E k T aslak -15 N isa n 20141- K ürtlerin devleti sorunu.
2 - S üreç hem siyaset hem de dev let düzeyinde ittifakları zorunlu
kılıyor. A K P p ro b le m i ciddi.
3- S tatüko cular direniyor. E sk is in d e n dah a fazla darbeci eğilim i
sürdürüyorlar.
4- Yeni c u m h u rb a şk an ı ve genel seçim ler, siyaset ve devlet dü ze­
yinde yeni ittifaklar tem elinde yeni ve net m e vzilenm e leri gerektiri­
yor.
5- D arbeciliğin yakın tarih ve güncel d u ru m u n u açık ve gerçekçi
d eğ erlendirm ek.
6- Yeni d em o k ra tik İslami düzenlerle laik-milliyetçi ulusalcı d ü ­
zenleri d o ğ r u tan ım lam ak.
tk in c i B elge -25 N isa n 2014K işisel d u r u m u m iç in ç ö z ü lm e si gerek en so r u n la r
1- Mevcut koşullar içinde diyalog yü rü tm e k m üm kündü r.
2- M evcut koşullar altında ne devletle ne de B D P , H D P ve K C K
ile m üz ak e re ler m üm k ü n d ü r.
3- M ü z ak e re için İm ralı’daki yasal çerçeve ancak se m b olik ve g e ­
çici bir süre (en az üç ay, en ç o k altı ay) için geçerli olabilir.
4- Mevcut koşullarda m üzakereye zo rla n m am ne zihnen, ne moral,
ne de biyolojik olarak m ü m k ü n d ü r. D aha m ü z ak e re lere g e ç m e m iş
iken geceleri kaskatı k esilm em ve uy ku su z lu k bu gerçeğin basit bir
yansımasıdır.
5- İç içe sağlık, güvenlik ve özgürlük sağlanması başm üzakerecilik
için esastır.
6- Geniş komisyonlar, danışm anlar, sivil toplum la diyalog, m e d ­
yayla yeterli ilişki o lm a d a n anlamlı bir m ü zak ere olam az.
7- H areketin b a ş ta K andil o lm ak üzere çeşitli alanlardaki b ir im ­
leriyle yeterli ilişki gereği vardır.
292
K
'm taiı ^AioÛ att
M ü za k ere y ön tem in in b en im sen m e si h alin d e p la n ta sla ğ ı
(M ü za k erele ilişk in k oşullar, h u su sla r )
1- Tarafların heyetler halinde eşit ve yasal temini.
2- Varılan sonuçların, kararların denetim in den sorum lu bir İzlem e
Kurulu.
3- Silahlı güçler ara sında gerçekçi iki taraflı bir ateşkes ve b una
tu tu k s u z lu k halinin eklenm esi.
M ü za k ere sü recin in iç er iğ in e ilişk in g ü n d e m m a d d eleri
1- Siyasi, h ukuki sorunlar ve çözüm için yeterli komisyon teşkili.
D em o k ra tik siyasi ç ö z ü m ü n y a s a l güvenceye alınması.
2- S osyoekonom ik sorunlar ve ç ö z ü m kom isyonu, to p lu m u n ö z ­
gü rlü k düzeyi, ek onom ik m odel, yasalara yansıtma.
3- Kadın sorunu, özgürlük d u r u m u ve k o m is y o n teşkili, yasal, si­
yasal ve e k o n o m ik haklar.
4- Ekolojik sorunlar ve ç ö z ü m kom isyonları, yerel dem o k ra sile r
ve çevre h ak lan.
5- Sivil to p lu m ve dem okratik ç ö z ü m d e k i rolü, h er türlü milliyet,
ce m aat ve kültürel sorunları kapsamlı bir sivil toplum dem okrasisiyle
aşma, sivil toplum ve yerel d em okra si ilişkisi, ç ö z ü m e etkisi.
6- G ü venlik sorunu, devlete ve grupların birbirine karşı güvenliği,
varlıklarını k o ru m a ve ö z g ü r y aşam a hakları nasıl güvenceye kavu­
şacak? B u n u n için komisyonlar.
7- Kültürel varlıklar ve haklar sorunu. Tarih, dil ve eğitim s o ru n ­
ları. Ç ö z ü m yolları ve k om isyon teşkili.
8- D iplom atik v eM isak-ı Milli'den kaynaklı sorunlar. O rta d o ğ u ’da
dem okratik konfederalizm çerçevesinde çözüm arayışları. B u n u n için
kom isyon ve konferanslar.
9- Yakın geç m işte yaşanan çatışm alar, kayıplar, neden ve nasıl'ın
araştırılması ve yü zleşm e için H ak ik a tle r K om isyonu.
D evlet heyeti ile görü şm e g ü n d em i-2 5 N İSA N 20141- S on diyalog sürecinin te m elindek i anafikir neydi?
2- Sürecin M G K 'n ın kriz yönetmeliğiyle sürdürülmeye çalışılması
293
•K=4bduMah Ö caian
ç ö z ü m s ü z lü ğ ü n esas nedeniydi.
3- Yeni M İT Yasası sürecin yasal olarak müzakereye evrilmesi için
bir tarafı güvenceye alırken k arşı tarafa aynı güvenceyi vermiyor.
4- S ürecin en ö nem li k az an c ı paralel devletin ortay a çıkışının r e s­
men de kabul edilmesidir.
5- G e li n e n a ş a m a d a devletle d iy a lo g u n devam ı m ü m k ü n iken
K CK , H ü k ü m e t ve B D P -H D P a d ın a m üzak e re n in ve yasal siyasetin
d evam ı m ü m kün değildir.
6- B u n d a n sonraki sürecin askeri, siyasi ve eko n o m ik yönden olası
gelişmesi.
7- H ü k ü m etin K ürt Ö zg ü rlü k H areketini tasfiye etm ed e te m el da­
yanakları: G ele n ek sel K ü rt işbirlikçiliğini m o d e rn iz e etme, paralel
devletin direk t k en disiyle ittifakını aram a. H e g e m o n ik m e şru iy et
aram a
8- H ü k ü m e t ö n ü m ü z d e k i dönem de devlet geleneğini gerek ö zgür­
lük ve d e m o k ra si hareketine, gerekse vatandaş ö z g ürlüğü ve h a k la ­
rına karşı d a h a etkili kullanacaktır.
9- H ü k ü m e t Ö zal tarzından ziyade Çiller tarzının siyasi versiyo­
nuna ağırlık vermiş görünmektedir.
10- K ürt-T ürk ilişkilerinde süreç ta m bir yol ağzındadır. Y a sert
bir kırılm a ve savaş ya da gerçek siyasi bir çözüm için müzakere.
26 Nisan 2014
294
Ğ )m ia tı ^ /V û tâ a ti
Otoriter Erdoğan ve hegemonik
AKP anlayışını kabul etmeyiz
(B aşkan heyeti ayakta karşıladı. S ağlık d u ru m u soruldu.)
A. Ö calan: B u g ü n lerd e yine yoğu nlaşm ay a bağlı b aş d ö n m e s i ve
uyku pro b lem i oluyor.
İ. B alu k en : B aşk anım , bu k o n u d a u zm an hekim le rin b a k m a s ın d a
fayda var.
A. Ö calan : Çok önem li o ld u ğ u n u sa nm ıy orum , ileride bakarız.
Önemli olan gelişmelerdir, gelişm elerin düzeyidir. Sizin gelişm eniz
d a h a önemlidir. G erçe k bir g elişm e v ar mı? P K K 'n in yazılarını o k u ­
dum. Sizce gelişm e düzeyi v ar mı? Y eterince gelişm e o lm a y ın c a e n ­
d işe le n iy o ru m , hele şimdi T ü rk iy e S olu d a o lu n c a d a h a çok
endişeleniyorum. Deniz'lerin, M a h ir ’lerin m ira sın a sahip çıkmıyorlar.
M ü d a h a le edeceğim , otoriter diyecekler. Y unanistan'da bile S Y R İS A
gibi bir parti birinci parti oldu. A m a T ü rk iy e ’d e sol üçün cü yolu, b il­
miyor, dem o k ra tik sosyalizmi h ala inşa edemiyor. N iye öyle? Ç ü n k ü
b u işin kadrosu yok. İşte m e k tu p la rı o kudum . K andil de k adro o lm a ­
dığını söylüyor. H e r şeyi bana yüklüyorlar, o yüzden zorlanıyorum ,
başım ı d ö n d ü re n olaylar oluyor.
S. S. Ö nder: B aşkanım , T ürkiye Solunu ve Kürt H areketini ayıran
iki önemli faktör var: Birincisi Türkiye S olunda önderlik yok, İkincisi
T ü rk iy e Solu kendisiyle h esap la şm a d ı, yüzleşm edi.
A . Ö calan : B u n u bilm ek gerekiyordu, t a r i h e b a k s a la r b u n u görür­
lerdi. B en H orasanlı E bu M üslim 'den, B a b a İshak'tan örnekler ver­
m iştim . O d ö n e m d e de halkın b a şkaldırısı önderlik yetersizliği
ned e n iy le im ha ediliyor. B ugün d e d o ğ ru okunam ıyor, d evletle m ü ­
295
*z4b2uûSah Ö cutia n
zakere pozisyonum uz da anlaşılmıyor. A K P de çok hoyratça harcıyor,
o y ü z d e n kan beynim e fışkırıyor. İşte dün G ezi'de de gördük, orada
d a baş edem ediniz. Ç apul k apitalizm i her şeyi talan etti. Soma faciası
o r ta d a . D ün de inşaatta üç işçi düştü. Bunlar bile tüm kapitalizmi gö­
türmeye yeter. Bizim belediyeler de yetersizdir. İşte devletle m ü z a k e ­
redeyiz, am a kullanam ıyorlar. H D P ö nem li bir im kandır.
K ullan am ayacağın ızdan korkuyorum . B u gün ben aradan çıksam iki
ta ra f d a çöker; devlet de, bizim kiler d e çöker. Ben on iki y ıld ır bun un
için m ü c a d e le ediyorum . A K P'yi k u rtarm a k için değil, h e r iki tarafın
çö k m em e si için çalışıyorum. Ç ü n k ü ç ö k e rse hepim iz altında kalac a­
ğız. A K P de ikinci Özal vakasını yaşayabilir. Beni istismar ediyorlar,
basın da bunu yapıyor. H er şeyi bana yıkarak gitmek ahlaki değil. Ben
d e size yükleneceğim . Ü çünüz e d e bu konuda ön em li şeyler söyleye­
ceğim. İşte benim burada du ru m u m ortadadır. Bu kadar yalnızlık, tek­
lik beni zorluyor. Ben Erdoğan'ın zıttıyım. O teklikten hoşlanıyor, ben
ise kolektivizmi önem siyorum . B en taşlara bile arkadaşlık etmişim.
Farklı çevrelerle de konuşun. Ö yle 'devlet parçalanıyor, ulus p a r­
ç a la n ıy o r ’ zırvalarını bıraksınlar. U lusa lcılarla da k o n u şu n . O n la r
devletten daha mı iyi biliyor? O nlar için önem li tespitlerim var. O n ­
ların da çoğu ajandır, yarısından fazlası ajandır. B u n la r solu le kele­
diler. M e şru iy etin i o rtad a n kaldırdılar. B iz kırk yıl önce de ö zgür
vatanı, d e m o k ra tik devleti sa vunuyorduk. Bunları iyi anlatın, k on­
g re d e de mesajı iyi verin. K ongre için m esajı tam am layın. Ö nceliği
b una verin. G ez i do la y ısıy la b un a birinci önceliği veriyorum.
Evet, şim di ak ta rım la rın ız ı alayım . M e k tu p la rı aldım , o k u d u m .
M ektupları güvenlik için vermiyorlar. B enim için de artık bitti. B u­
rada m ektuplar d a artık bende kalacak, sekretaryam d a olacak. B ugün
m ektupları yetkili alacak. A m a d e d iğ im gibi bu so n , bir h afta içinde
danışm anlarım , sekretaryam y a olacak ya da a r tık yürüm ez.
P. B u ld an : B a şk a n ım , m ektupları size gösterip teyit etm ek istiyo­
ruz.
A. Ö calan: Evet, bakayım .
P. B u ld an: K C K G enel B aşk an lık K o n sey i’nin iki sayfalık m ek­
tubu, PKK G e n e l Sekretaryasının beş sayfalık m e k tu b u , K O D A R ’ın
m ektubu , bir de Ali A ta la n ’ın özel m ektubu.
A. Ö calan: (Hepsini tek tek kontrol etti) Evet, hepsini okudum .
296
P. Buldan: Başkanım, iki k ez H akan Fidan'la, iki kez bakanlardan
oluşan heyetle görüştük. K andil'd e arkadaşlarla görüşm eye yine ü ç ü ­
m ü z gittik. Ş ak ran Cezaevinde N esrin A kgül'e m e k tu b u götürdüm,
elden teslim ettim.
A. Ö calan: Nasıldılar, yoğunlaşm aları v a r mı, nasıl gördün?
P. B u ld an : M ektubu b ü y ü k bir heyecanla aldılar, “M ektup en çok
h issettiğim iz ve ihtiyacımız olan bir süreçte geldi” dediler. Size bir
resim gönderdiler. M e k tu p için te şek k ü r ettiler. B ir çiçek, bir ayraç,
ayrıca iki kalem hediyeleri var.
A. Ö calan : (R esm i aldı, inceledi) N esrin hangisi diye sordu?
P. Buldan: (Resimden N esrin'i ve diğer arkadaşları gösterdi) Sizin
d o ğ u m g ü n ü n ü z d e ç e k ile n resim dir.
A . Ö calan: K andil'e geçelim. K im i gördünüz, d urum ları nasıldı?
P . B u ld an : H erkes ço k iyi, h e p s in in size özel selam ları vardı, d u ­
ru m la rı iyiydi, bir gün boyunca kadın arkadaşlarla kaldım ve g ö r ü ş­
tüm.
A. Ö calan : Evet, kim i görd ünüz?
P. B u ld a n : E s m a (Elif A D IY A M A N ) , PAJK K oordinasyon üyesi,
86 A vrup a katılım lı; Jiyan A frin, KJB K o ordinasyonundan; Koçerin,
Nurcan (G enç kadından), D ila n Malatya.
A. Ö calan: Dilan üniversite katılım lıydı galiba. O D T Ü 'd e n mi ka­
tılmıştı? Z ekiydi, şim di ııasıl? B a ğ lılığı ııasıl?
P. Buldan: Üniversiteden katılıp katılm adığını söylemedi, bilm i­
yorum . F akat h e p s i ç o k bağlılar, o ld u k ç a yetkinler. Ayten D ersim ,
R o m a sürecinde sizinle kalmış.
A. Ö calan : R o m a 'y a bizzat m ı gelmiş, biraz d a h a ta rif etseniz?
P. B u ld an: İnce, uzun boylu bir arkadaş, sizinle kaldığını söyledi.
A. Ö calan : B e k a a ’ya gelmişti, o m u ?
P. B u ld an : B ekaa'ya g elip gelm ediğini söylemedi.
A. Ö calan : B aşka kimler vardı?
P . B u ld an : B eritan, E yle m P aza rcık (96 yılında A v ru p a’dan ka­
tılm ış); Ş afak M a la z g irt YJA K o o rd in a s y o n u n d a n ; D o k to r Jiyan,
95'te sizinle kalmış.
A . Ö calan : Nereli?
P. B u ld a n : N ereli o ld u ğ u n u söylem edi. R otin d a Sarız, K ayseri
297
ızAbduMızh ö c a ia n
R o lin d a dersek hatırlayabileceğiniz! söyledi, 95-96 yılında Ö nderlik
sa h a sın d a kalmış, şimdi K CK Basın K onsey in de K arasu ile birlikte
çalışıyor. R o z a Pazarcık.
A. Ö c a la n : Bu R oza h an g isiy d i, gözleri çek ik olan mıydı?
P. B u ld an : Evet, gözleri çekik, Ja ponlara benziyor.
A. Ö calan : (G ülerek) Evet, doğru, selam larım ı iletin.
P. B u ld a n : S o zd ar Avesta, Z axo ve Ruken d e vardı toplantıda.
A. Ö calan: Kendilerini to parlam ışlar m ı? Z orlandıkları, desteğe
ihtiyaç d uy dukları bir şey var mı? S üre ce b ağım sız yaklaşıp bir çıkış
yapabilirler m i? Yetenekleri, arzuları var m ı?
P. B u ld an : E rkeklerin m üdah ale sin d e n şikayetçiler. Özel se lam ­
larını, sevgi ve bağlılıklarını ilettiler. K adın yapısı o la ra k yen id en y a ­
p ıla n d ır m a ç a lış m a la rın ı b aş lattık larını, bu k o n u d a kurultay,
konferans ve çalıştay çalışm alarının devam ettiğini ifade ettiler. Sizin
m e k tu p ta bahsettiğiniz K C K kadın k o n u su n u g ü n d e m le rin e aldıkla­
rını, sistemi yok etm eden K C K kadın çatısı o la ra k yeniden y apılan ­
m aya g ide ce klerini, kongrede b u n u ete k em iğe büründürecek lerini
ifade ettiler. İnşa sürecine de bu te m e ld e katılacaklarını söylediler.
A yrıca kısa bir tekmilleri var, yazılı olarak size gönderdiler.
A. Ö calan: Evet, bu iyi olur, zaten çatıları var. YJA ve KJB'yi bir­
leştirecekler. K JK (Kom alen Jinen Kurdistan) olabilir, bu bir öneridir.
Geliştirsinler, hepsinin ismi farklı olduğu için karıştı. Sadeleştirmeleri
iyi olur. Legal ayağı farklıdır. O nu da geliştirmek için destek versinler.
P. Buldan: Ayrıca bütün alanlardan yaklaşık 70 kadın arkadaşla gör­
üştüm. Sizi anlatm am ı istediler. Bir saat sadece sizin duru m unuzu ak­
tardım. Hepsi size çok bağlı, sorular sordular, her şeyinizi merak
ediyorlar. Sağlığınızı, koşullarınızı, hatta rüyalarınızı bile merak edi­
yorlar. G ök yüzü ve yıldızları görüp görmediğinizi bile sordular.
A. Ö calan: (G ülerek) H e p sin e selam larım ı söyleyin. Şim di hep­
sini d eğ erlen direceğim . D aha ö nce ki toplan tılarda d a söylemiştim.
D o k u z bin yıllık kadın çökm üştür. İşte D iy arb a k ır’da yığılan o a n a­
ların d u ru m u n a b a k tığ ım d a da bir tükenm işlik görüyorum . O kendini
yere atan kadın da evladını d üşünm e k te n ço k bir tükenişi yaşıyor. Yaşamsızlığı o ld u ğ u için ev lad ın d a yaşam ı görüyor. K a d ın d a m evcut
durum ne etiğe ne de estetiğe sığar. (Pervin'e dönerek) Sati m e d e n i­
yetini örnek verm iştim . B enim için kadın meselesi K ü rt sorunu ve
298
bütün toplum sal sorunların kökenidir. A m a sistem kadına m agazinel
yaklaşm anın ötesine geçemiyor. N esrin'e de onu yazdım. Ben kadına
çok değer veririm , ön em veririm. (S ırn 'y a d ö n ere k ) A m a bu süper
güzeller, sarışınlar gibi m agazinel yaklaşım ı g ö r ü n c e d e h ş e te d ü ş ü ­
y o ru m . Bu y a k la şım ta m a m e n ideolojiktir.
S. S. Ö n der: A slında plastiktir.
A. Ö calan : Evet, güzel söyledin, hepsi plastik çiçek gibiler. D iğer
kadınlar ise gelenekseldir. Ne o plastik kadın ne d e o gelenekçi Sati
kadını doğrudur. Yiğitlik bunu çözm ektir. Kadın arkadaşlara d a bunu
söyleyin. K adınla sonsuz, z e n g in c e nasıl yaşanabilir, nasıl o rta k la ş­
tırılabilir, nasıl politika yapılır, önem lidir. Sartre'ı o n u n için örnek
verdim . Ben 65 yaşındayım , öyle bir kadının elini tutm am . N e kor­
karım ne çekinirim , ama etik bulm am , estetik bulm am . G eç en top­
lantıda d a söylem iştim . C in siyetçilik kav ra m ı korkunçtur,
anti-cinsiyetçilik önem lidir. Cinsiyetçilik m ülkiyete, iktidara giden
yolu açar. Aslı E rdoğ a n var, g azetede yazıyor. İki üç makalesini o k u ­
d um , A thena'nın k adına bakışını yazmış. A thena, biliyorsunuz, Zeus'un alnından yaratılan kadındır. Aslı onu yakalamış. O n a deyin ki,
Ö calan, burad an çıkarak b ir kitap yazabilir m isin diye soruyor. B en
yazm ak isterdim a m a vaktim yok. O yazsın. Jineoloji, fem inizm için
d e katkı sunar. B e n K ürtler için a ş k konusunu teorik o larak m ü m k ü n
g ö rü y o ru m , özel o larak bu aşkı y a ş am a y a cesaret ed e m iy o ru m .
Ç ü n k ü bu aşk ta bir h a ta ya p a rsa m bu tüm siyasetimizi yaralar.
H er gün kadın cinayetlerini vahşet b o yutunda yaşıyoruz. K adın bu
kadar alçakça öldürülm ez, bu ü lke nin vatandaşı b u n u k ab u l edem ez.
A m a kadının d ö rt tarafı zincirle b ağlan m ıştır adeta. Biz bunu yırt­
m a dan sosyalist olamayız, siyaset yapamayız, Bunu bilince çıkarm ak
gerekir. Bakın, Z agrosların enteresan bir yö nü var. Ninlıursag, ‘D ağ
Bölgesi T anrıç ası’dır. H ala o ta nrıça geleneği orada yaşıyor. A rk a ­
daşların arasında İranlı kızlar d a var. Bu tanrıça geleneğini y a ş a tm a ­
ları ö nem lid ir. S olun, D ev Yol g elen e ğ in in pratikleri kötüdür. Bir
evlilik için b ir hareketi yok edebilirler. B ir evladı için h e r şeyi yok
edebilirler. K ürt erkeğinde de bu vardır.
Siz savaş ve barış sorununa çözüm getirem iyorsunuz. B arış m ü ­
zakerelerini yürütüyoruz. Diyelim ki olm adı. N e y apacaksınız? K C K
sekretaryası da, P K K de net konuşm alı. İsterdim ki o n la r kendileri
299
fsÂbduM ah Öcaûan
anlatsın. İşte on bin kişiler. O nlar da estetik, etik ve politik y a k la şım ­
dan yoksunlar. O y sa orası özgür savaş alanıdır. S av aş so ru n u n a da
bir yanıtları yok. Ben b u rad a bu halim le hiç b ilm e d iğ im yeryüzündeki herhangi bir savaş üzerinde 2 4 saat yoğunlaşırım, her türlü savaşı
yönetebilirim . A rk adaşlar kırk yıldır ordalar, ama hala D o n k işot ya
da kızgın boğanın kırmızı bezi gördüğü gibi savaşa yaklaşıyorlar. G e ­
rilla glad yatörü ve asker gladyatörü are n a tarzı savaşıyor, im paratorlar
da tepeden izliyor. Z alim D eh h a k 'a hergün iki üç kurban vermek gibi
bir şe y d ir bu. B u ta rz ı kab u l etm iy o ru m . K arakollara, kalek o llara
böyle saldırarak savaş kazanılm az. D erin bir stratejik v e taktik düzeye
ulaşamıyorlar.
A şkı d a çözemiyorlar. Çok değerli k a d ın arkadaşlar var, yetenekli
erkek a r k a d a ş la r d a var, am a teorik olarak da pratik olarak d a h iç aş a­
mıyorlar. Bir erkeğin gücü bir kadın karşısında gösterdiği duyarlılığın
etik ve estetik ç ö z ü m le m e si ile ilgilidir. Sen bir kadınla yaşamayı bil
m e z s e n d e v r im y ap a m a zsın , belediyecilik bile yapam azsın. N e Zagros, ne D iy a rb a k ır m erkezi, ne d e H D P M e rk e zi bana bu
ç ö z ü m s ü z lü ğ ü dayatsın. Ç ö z ü m vardır. N ie tz s c h e v e G o e t h e ’nin
k a d ın aşkını okuyabilirsiniz.
O anaların kendilerini yere atması d o k u z bin yıllık k adının ç ö k ü ­
şüdür. Bu k a d ın kültürü d o k u z bin yıl önce Z a g r o s ’ta başladı. A m a
D iyarbakır B ele d iy esi ö n ü n d e bu ta nrıça geleneği bitti. B unu m eclis
k o m ü n ü olarak sizler de tartışabilirsiniz. Belediye E şbaşkanları bir
araya gelip bunu tartışsınlar. O an alara “Apo kendi a n a sın a yaptığı
çözüm lem eyi size de yapıyor, oğullarım ız ve kızlarımız A p o 'y a m e k ­
tup yazm ışlar” deyin. Ö z g ü r o r ta m olm adığı m ü d d e tç e ya onlar k e n ­
dilerini ya d a düzen onları yakar. K andil onları tehlikeli olm ay an bir
yerde tutsun. A nalar da gidip görebilir, istedikleri k ad a r kalabilirler.
Savaş tehlikesinden u zak anadilde e ğ itim verebilirler.
D iyarbakır’da Nesrin Tepe vardı, E vrim 'den ön ce kendini yakmıştı.
Bu bana en çok acı veren durum dur. Bu çocukların da böyle bir acı
yaşatm aması için ben ancak bu nu söyleyebilirim. K adınların gelişim
düzeyleri önemlidir. İşte H a c e r de, Zaxo da, Dilan da beklentim in üs­
tünde gelişimi yakaladılar. Ben e rk e k açısından da, kadın açısından
da bakıyorum. 'Başını bağla, bitsinler' anlayışına karşı ç ık m a k gerekir.
Kandil, barışı zorlayacak bir savaşım la aşabilirdi. Savaşın ded iğim de
300
Ğ^mıaûı ^ A fütûatı
ask er öldür dem iyorum ; kadınla, aşkla, estetikle, etikle b u n u yapabi­
lirler. K adının bana bağlılığı değerlidir, am a bu bana büyük bir ezadır,
ağırdır. İki tane başarılı k adm -erkek ilişkisi örnek olsa her şey d eğ i­
şebilirdi. B u yanlış anlaşılmasın. Ö yle O sm a n ve B otan gibi örgütü
bitirecek şe k ild e değil. B u rad a enginleri, karanlık ları aydnlatm ak,
uçurum ları a ş m a k için aşk olmalı. Kültürel em peryalizm de b u n u y a ­
pıyor. İşte o filmlerde, sin e m a d a hep aynı şey var. Ben ajan sinema
diyorum. Bireyi kom ünaliteye, to p lu m c u lu ğ a d üşm a n hale getirm e
d u r u m u var. Kültürel im ha en az askeri gladio kadar tehlikelidir.
Ben S ırrı'nın çelişkisi nedir diye hep d ü şü n d ü m . Sırrı politik öz
gürlüğü s a ğ lay a m ad a n sa n ata sığınm aya çalışıyor. O y sa ö z g ürlüğü
siyasetle k a z a n m a sı önemlidir. Siyasette ö z g ürlüğü sağlasın, sanatta
d a özgü rlü ğ e gider. A çıklam a la rınızda da politik dili tutturam adm ız.
H itabetiniz bile sanatçı hitabetidir. (Pervin'e d ö n e r e k ) E n iyi hitabet
sîzindir, h itabetin izi beğ e n iy o ru m . Fakat sizde de b iraz tekdüzelik
var. Yılmaz G ü n e y o büyük ham leyi yaptığı için sanattak i ham leyi
başardı.
S. S. Ö n der: Yasemin Ç o nga r ve Enis B atur'un size selam ı var.
Bu kadar mitolojiyi cezaevinde mi öğrendi diye soruyorlar.
A. Ö calan: Mitolojiyi bilm eyen felsfeyi de, dini de, siyaseti de b i­
le m ez. M itolojinin dilini dinin diline çeviren de Urfa, K udü s ve M e k ­
ke'dir. S o sy a liz m e ğ e r o la c a k sa B a t ı ’nın o ry an ta list m atery alizm i
üzerinde olmaz. Sosyalizmi İ s la m ’ın göbeğinde aram ak gerekir. B a b a
İshak, S ultan S e n c e r gibi ö rn e k le r incelenirse onların hepsi sosya­
lizmle ilgilidir. Tipik bir M agna Charta'dır. İslam 'd aki ve d a h a önceki
tarihi sosy a listleştirm ed e n b aşaram a yız . O ö ze nd ikle ri A v r u p a ’nın
tarihi bin yıllıktır. S o syalizm in A l l a h ’ı da O r t a d o ğ u ’dadır. İ s l a m ’ın
a n a gövdesi toplum sallıktır. Bizim ta rihim izi inkar eden b u anlayışı
ben y ık m a y a çalışınca anlamıyorlar. O y sa Erbakan ve A K P bile kendi
iktidarını bu tarih ü zerinden sağladılar. Ş u n u dem ek istiyorum: S o s­
yalizmin b eş b in-onbin yıllık özü de bizde mevcuttur. A v ru p a taklit­
çiliği ile ne sosy alizm e gidilebilir, n e de k adın özgürleşebilir.
D ed iğ im t e m e l d e etik ve estetik y aklaşım la kadınlar y o ğ u n la şab i­
lirler. M orallerini bozm adan okum aları, ortaklaşmaları, akadem ilerde
ken d ilerin i g eliştirm e le ri önem lidir. D oğru y ak la şım la r önem lidir.
Barış ve savaş sorununa da doğru yanıt o la bilm e k ö n em li. Yüz bin
301
^ A b iu M a h (D caâan
kişiy le de, b e ş bin kişiyle d e savaş y ü rü tebilirsiniz . Ö n em li olan
d o ğ r u te m e ld e götürülm esidir. B e n im için o n la r a “ Kendini p a ra lı­
y ordu, a m a y a ş a m b u d u r ” deyin. K işid e ç öz üm le nen toplum dur, to p ­
lu m d a ç ö z ü m le n e n kişidir. K a d ın la r ne beni k ü ç ü m s e s in le r ne de
tanrısallaştırsm lar. B e nim ciddi bir gücüm var, onu destek olarak h is­
sedebilirler. C ezaevlerindeki kadınların d u ru m u ağırdır. F akat g ü ç ­
le n e r e k çıkabilirler. Ö c a la n d iyor ki, anlam d erin liğ in i ne k ad a r
kavradılar, ne k a d a r kendilerini geliştirebildiler, ben onu ö n e m siy o ­
rum, bu te m eld e hepsini selam lıyorum. B a y b u rt c e z a ev in d en Rojda
Çevik yazıyordu, am a kaç za m a n d ır yazıları gelmiyor, engelliyor o la ­
bilirler. G eb z e, Karataş, Bakırköy, D iy a rb a k ır... H ep sinden yazılar
geliyor, ö n em siy o ru m , selam larım ı iletin.
P. B u ld a n : K a n d i l ’d e ay rıca g e n e l bir g ö r ü ş m e y a p tık . C e m il
Bayık, Ali Haydar, S ozdar Avesta, E lif Pazarcık, Heval H elm et, Zaxo
arkad aşlar katıldılar. Bese H o z a t ve D uran K alkan da ö ğ le n e kadar
toplantıya katıldılar. Ayrı bir toplantıları olduğu için toplantıdan a y ­
rıldılar.
A. Ö calan: M e k tupla rın ı oku dum , ayrı bir şey varsa hızla a k t a ­
rın.
P. B u ld an : K endilerine H akan b ey ile yaptığım ız görüşm eyi ak­
tardık. Hakan Bey giderken K a n d il’e bir eylem planı önerisi yapmıştı.
O nlar da bu öneriy i yanlış b u ld u k la rın ı söylediler. Ö nderlik zaten
oradadır, her toplantısı, m e k tu b u b ir plandır, projedir, yol haritasıdır
dediler. Ayrıca karakollara ilişkin itirazları vardı. Hiçbir şekilde kabul
edilem ez dediler. A teşkese aykırı bir d u r u m d u r dediler. A K P ’nin tu­
tumunu, tavrını ve adım atm am asını eleştirdiler.
A. Ö calan : Evet, biliyorum . H a tta o götürülen u z m a n ça vuşla r
m eselesi d e var, değineceğim .
S. S. Ö n d er: Bu karakol m evzularını bakanlarla da görüştük. İlk
defa Efkan B e yd en bu d u r u m d a olu m lu bir yaklaşım gördük. Efkan
Bey L ic e ’deki karakolun yapım ının tam am en d urdurulacağın ı, diğer
yerler içinde ortak bir kom isy o n la hangisi gereklidir hangisi gerek­
sizdir, birlikte tespit ed ebileceğim izi söyledi.
A. Ö calan: Bu öneriyi d ik k a te alın.
S. S. Ö n d er: Biz d e bu öneriyi ve verdiği sözü dikk ate aldığım ız
için Lice’d e alıkonan iki u z m a n çavuşu alm aya gittik. A y rıc a M G K
302
T oplantısında müzakereyi zorlayacak durum ların yaşanm ası ile ilgili
kaygılar b iz e aktarılmıştı, o n e d e n le inisiyatif aldık.
A. Ö calan : Evet, H akan Beyler de b a z e n zorlanıyorlar. Bu k o n u ­
larda o n la ra yardımcı o lm a k lazım . Şim di de alıkonanlar varsa onlara
yardımcı olun. H ü k ü m e tle görüşün, onlar d a hasta tutsaklar için d u ­
yarlı olsunlar. K aç ırm ala r, h e n d e k k a z m a la r ve yolu k a p a tm a la r
d o ğ r u değildir. A m a siz de E f k a n ’la konuşun. On bin n ü fu slu L i­
c e ’nin dört bir tarafına kırk bin asker y ığ m a k kabul edilem ez. Tah­
riktir. Silvan o la y ın d a o ld u ğ u gibi ta h rik yapılıyor. A K P de bu
durum ları artık istism ar etmesin. İzlem e Kurulu bunun için ö n e m li­
dir. Karakollar, güvenlik barajlan vb. sır f bizi ta h rik e t m e k için ya­
pılıyor. T ü m karakollara değil ama stratejik o lanlarına izin vermeyiz.
C iner g rubu na bütün köyleri istim lak ettiriyorlar, sö m ü rm e sin i sağ­
lıyorlar. B u n u kabul etm eyiz. H D K Ç evre K o m is y o n u n d a sa nırım
Y u su f G ü r s u c u Ş ırnak için güzel ç ö z ü m le m e le r y ap m ıştı. Barajlar,
fabrikalar vb. orada bizi enge lle m e k, halkı sö m ü r m e k için yapılıyor.
Halk aç kalacak; Ç uku rov a’ya, K a ra d e n iz ’e pamuk, fındık toplam aya
gidecek, b u n la r da b ü y ü k para lar kazanacak. Bunu kabul etmeyiz.
Böyle yaparlarsa o fabrikalar ileride havaya uçar.
Bu s o r u n la n n tam am ı için d okuz komisyon ve konferans ö n e r m iş ­
tim. İktisat ve G ü venlik K om isyonları önemli, konferansları hem en
yapılmalı. Dil, din, tarih, sanat k o n u su n d a d a d ah a so n ra yapılabilir.
G ü v en lik K onferansı önemlidir. B u g ü n e kadar K a n d il’in akima da
bu güvenlik meselesi gelmemişti. B u konferansta JİT E M , gladio, ko­
ruculuk, hepsi görüşülür. B u n lar ege m e nlik m eselesi değil iç g ü v e n ­
lik meselesidir. Ç ünk ü K ürt im hası için ö ze l bir gladio oluşturulm uş,
N A T O g la d io su n a bağlı üç lobiye bağlı bir glad io o lu ştu ru lm u ş.
1952’d e N A T O k u rulu rk e n k u r u la n bu g la d io M e n d eres o layı, sağsol çatışm ası vb. tüm bu olayları yapmıştır. Bunun için T ü r k e ş ’i ve
bazı subayları özel hazırladılar.
Yetkili: T ü rk iy e ’d e hiç kimse bu çözüm lem eleri yapmamıştı. B u n ­
lar ö nce den önsezilerle v e yoğun b irikim le ortaya k o n d u ve hem en
hem en ç oğu doğrulandı.
A. Ö calan: T ürkiye gladiosu T ü rk iy e toplum unu ç ö k e rtm e k için
kurduruldu. B ütün d a r b e süreçlerind e ak tif rol aldılar. B e n im d u r u ­
m u m da ilginçtir. O rta d o ğ u ’da Şam, A v r u p a ’d a Rom a, A sy a’d a M o s ­
303
■*=4bduMah (DcoÛ
mi
k o v a ve A f r ik a ’d a N a ir o b i’yi düşünün. D ö rt kıtanın m e rk e zin d e d o ­
laştırıldım, b ütün bu k a m p la r a im ha am aç lı götürüldüm. H a soykırım
k am pları h a bu kıta m erkezleri, h a tren vagonları h a benim bindiğim
ö lü m uçakları, hiç fark etmiyor. İşin ilginci beni buralara götürenler
de d u r u m u biliyordu. N airobi’de im hadan kılpayı kurtuldum . Bir gün
ö n c e kiliseye ya d a B M ’ye s ığ ı n m a m için dışarı çıkm am ı istediler,
çık m ad ım . Çıksaydı m öldürüleceğim i buraya gelen askeri yetkililer
de o d ö n em söylemişti. Y in e havaalanına giderken ısrarla bana silah
verilm ek istendi, niyet ne idi bilm iyorum . A m a tek bir silahla k e n ­
dimi k o ru yam a yac ağım , h e d e f olacağım belliydi. O silahı belime al­
saydım ya havaalanı y olu nda b ir k o m plo ile rastgele ta ra nac aktım ya
da u ç a ğ a bin dirild iğ im a n d a im h a edilecektim .
O uçağa bindirilm e anını hiç unutam am . Ben yerdeydim, üzerimde
avını yakalam ış kartal misali Engin A lan ve ekibi duruyordu. Tahmin
etm edikleri k a d a r rahattım, o n edenle şaşırdılar. A rd ın dan gözlerim i
bağlayıp üç saat sonra açmışlardı. H o ş geldiniz teranelerini o za m a n
sözde beni k ü ç ü ltm e k için kullandılar. İşte bu gladio yapısı C em al
G ürsel, C e v d et Sunay ve K en a n E v r e n ’in c u m h u rb a şk an lığ ın ı İsra­
il’d eki bir toplantıd a kararlaştırdı. Ç ille r ’in C IA ajanı o ld u ğ u n u her­
kes biliyor. D o ğ a n G ü r e ş ’e L o n d r a ’dan yeşil ışık yakıldı. D ö r t bin
köy yakıldı. Biz işte b u n u n için H a k ik a t K om isy o n u istiyoruz. Bu
gladio yapılarıyla y ü z le şm e k ç o k önemlidir. K ardeşi k a rd e şe kırdır­
tan anlayışı aç ığ a çıkaracağız. Heyetle yaptığım g ö rü şm elerin temeli
de glad io n u n bu niteliğini ortay a çıkarmaktır.
A K P hiçbir partinin yapam ayacağı kada r devletin tüm b irim lerini
ele geçirm eye çalıştı. T e k b i r farkları oldu, Tayyip darbeye karşı di­
rendi. Ben on iki yıldır b u r a d a gladionun çö zülm esi için a ç ık çe k ve­
riyorum . D in a m ik le ri k e n d im ayarlıyorum . A K P darbe k e n d isin e
yönelm eyinceye k a d a r bunu fazla fark etm edi. B e n im le b u r a d a Ergenekoncular, A tilla U ğ u r vb. görüştüler. “Savaşı devam ettir, biz de
çözüm getiririz” diyorlardı. O nlar g la d io bizi h a r c a m a d a n savaş
devam etsin istiyorlardı. B e n o dön em de darbeyi d urd urdum . PKK
beş bin intihar gerillası eğitmişti. Beş bin intihar gerillasın a hiçbir
h ükü m et dayanam azdı. Ben beş bin intihar gerillasını d u rd u rd u m . O
süreçte P K K ’yi pasifleştirm ekle darbeyi önledim. A tilla iyi bir stratejistti, sanırım şim di D oğ u P e r in ç e k ’in partisinin M erkez Komite-
304
sindedir, a m a emin değilim . B izim şimdi sa v u n d u ğ u m u z d a n daha
ileri bir çözüm öneriyordu. “Ç ö z ü m için birçok yasa çıkaracağız" di­
yordu. B iz şim di A K P ’ye çö z ü m için d a h a bir yasa bile çıkarttıram adık. U m arım b u n d a n son ra a n la m lı b ir barışın te m elin i atarız. B u
o lm a zsa P K K ’nin içine gireceği savaş gladio tipi bir savaş olur. Bu
savaşa h e m nitel h e m d e nicel olarak hazırlıklıyız, onlar d a çok hazırlıklıdır. Savaş başlarsa sonuçlar ağır olur.
M H P ’de ilkeli bir K ürt karşıtlığı vardır. Siz M H P ’yi b öyle bıraktıkça
biz de silahı bırakmayız. Saniyesinde bizi imha ederler. Bu, Turancı gö­
rüşü de değil, eğitilmiş gladio görüşüdür. Yahudi cemaatinin Mustafa
K em al-İnönü tezini Erm eni cem aati M H P üzerinden hayata geçiriyor.
G ülen Cemaati bizi hep savaşa çekm ek istedi. H er bir K CK tutuklaması
savaşa çağrıydı. P K K ’yi korkunç savaşa çağırmaydı. E m re Uslu vb.
O nlar hep bunu yaptılar. İki tarafı k ö rsav a şa sürükleyenleri çözem ezsek
bunu yapamayız. Şimdi yeni bir paralel yapılanmayla karşı karşıyayız.
E fkan Beye de söyleyin. Yeni bir paralel yapı örgütleniyor.
Emniyet, savcı, hakim kadrosu JİT E M kadrosundan daha büyük bir
kırım yaptı. M İT ’i de götürüyorlardı. M İ T ’in Kürdistan bürolarını is­
tiyorlar, olm ayınca müsteşarlığı istiyorlar ve H akan B eye operasyon
planlıyorlar. Tarihin en postm odern darbesini bu üç lobi ve C em aat
planladı. B ü tü n bu kırım lardan sonra beni evcilleştirip ev hapsine
a lm a k istediler. Biz silahı şu a n d a bırakmayız. JİT EM , G ladio, koru­
culuk vb. devrededir. Mevcut durum A n adolu’nun kadim barışına denk
düşmez. Barışın ertelenecek hali yoktur. B iz gerillayı artık çekmeyiz,
onlar tedbirlerini alırlar. Karakol, güvenlik barajları, söm ürü fabrikaları
olmaz. O güvenlik m ekanizm asını Beşir Bey ve E fkan Bey bulacak.
S. S. Ö n d er: A slında son yaptığımız görü şm ede, B e şir ve E fkan
Beyler ç ö z ü m süreci adına B aşb ak a n ın da katıldığı top lantıdan yetki
ve güven aldıklarını, b u nd an so n ra g ö r ü şm e le rim iz in artacağını,
H ak a n B e y i n d e bir ta k vim le ndirm e, yol haritası v e ç ö z ü m paketiyle
size geleceğ ini aktardılar. H akan Bey bahsedilen konuları size a k ta r­
m adı mı?
A. Ö calan: H ak a n Bey h enüz gelmedi, gelmesi gerekir. G eldikten
sonra bakıp karar vereceğiz. Sanırım on gün sonra sizin tekrar gelme
d u r u m u n u z olur.
S. S. Ö nder: Beşir Bey belirli k onulard a çalışm aların yoğunlaştığı
305
■^ÂifbuMah Öcaâıin
bir d ö n em d e bölgede ta n siy onun giderek arttığını, bu durum un çö­
z ü m ü istem eyen güçlerin devreye g irm iş olabileceği kaygısını dile
getirdi.
A. Ö calan : Olabilir, g eç m işte de olmuştu. Ö zal, Ecevit, E rbakan
d ö n e m le r in d e de barış yaklaşınca olaylar oldu, işte son Silvan ola­
yın d a olayı y ap a n beş kişi var, adlannı bilmiyoruz, devlet de bilmiyor.
Ş im di de L ic e ’de üzerim ize asker yollanıyor, vurm aya zorlanıyoruz.
K arakollar, kalekollar meselesi an lam sız gerginlik kaynağıdır. Barış
sa v aş k a d a r zordur. Z e k a ve cesaret ister. B izim k iler de biraz d aha
sabretsinler. Tarihi aş a m a y a yakınız, sonuçlandıracağız. U m udu da
eksik e t m e m e k lazım. G ü nü gününe bizi izliyorlar. P arale lin paraleli
çıkacak.
B D P ve H D P kongreleri içinde bir şeyler söyleyeceğim . H D P d e ­
m o kratik sosy alizm partisi olabilir. K im se burayı istismar, kendine
alan sa ğlam ak için k u llanm ay a kalkm asın. E şb aşk an la r konusu nasıl
değerlendirildi?
S. S. Ö n d er: Arkadaşlar, Selahattin ve Figen önerinizin arkasında
olduklarını söylediler.
A. Ö calan: Figen için siz ne d üşünüyorsunuz? G önüllü mü, iradeli
mi? K endini hazırlayabilir mi? T em posunu, tarzını yakalayabilir mi?
T em po ve tarzı yakalarsa katkısı olur. Siz d e g ü ç verin. “ Ö calan hem
devletin h e m de halkın dayatması olduğu için, koordinatör görevi g ö ­
rüyor” deyin, itiraz edenleri de ikna edin. F o u c a u lt’nun dediği gibi
“Söylem eylemdir.” Figen hanım ın söylem ine dikkat etmesi, dar bir
alana sıkışm am ası gerekir. Bu konuda yoğunlaşmalıdır. Selahattin de
duygusallığı bir k e n a r a bıraksın. Ben onu g eliştirm ek için elimden
geleni yaptım. B e n im için kitlenin, kolektivitenin o n a ne söylediği
önemlidir. H a lk bu yü zden ban a bağlıdır. Ö nderlik k u r u m u tarihi bir
misyondur. K itleler ve h alkım ız Ö nd erlikle ayakta d u r m a y a çalışıyor.
Ben bundan rah atsızım am a b u n a m ü d a h ale etmeye h a k k ım yoktur.
Halk Ö nderlik ü ze rin d en m ücadele ve yaşam la bağ kuruyor.
D em o k ra tik B ölgeler Partisi, T ü rk iy e ’nin yerel y ö n etim le r boşlu­
ğunu d o ld u ra n b ir m odeldir. H D P kitle partisidir, D e m o k r a tik S o s­
yalizm P artisidir. T ü rk i y e ’nin b ö lü n e n so lu n u to p a rlam a y a
çalışıyoruz. M e rk e z ile şm e d e dem okratik sosyalizm ne k a d a r önemli
ise, tabana d o ğ r u ö r g ü tle n m e ve d a lla n m a da o k ad a r önem lidir. Bir
306
ağaç d ü şü n ü n , tek dallı olabilir m i? A ğacın birço k dalı vardır. F ark­
lılık evrensel bir kuraldır. M on olitik ilke ise faşizmdir.
H D K D e m o k r a tik U lus M eclisi ö nerim çok önemlidir. Y üz kişilik
bir k adro b u rad a konumlandırılır. Bu kadroları k endiniz bulun. A z ın ­
lıklar, halklar, çevreciler, feministler vb. çevrelerden bulun. Barış Ünlü’n ün kitaplarından faydalanılabilir. B ö lgeler M eclisini yirmi b e ş ’e
ayırıyoruz. 4 0 0 - 5 0 0 civarında deleg e olur. Yeni T ü rk i y e ’nin teorik
düzeyde oluşturulm ası bu m o d e ld e m üm kündür. D T K için önerdiğim
isim ler görüşüldü mü? H er iki arkadaş kabul etti m i?
P. B u ld a n : S e lm a ile ben g ö rü ştü m . H er türlü görevi y apm aya
hazır. O s m a n Beyle Sırrı Bey görüştü.
S. S. Ö n d er: O sm an da kabul etti. Ç o k isabetli tercihler oldukları
k onusund a halkın büyük ç o ğ u n lu ğ u n d a büyük m e m n u n iy e t var.
P. B u ld an : A slında çok görüşem edik. Bazı sorunları var, onlarla
uğraşıyor.
A. Ö calan : A nladım , ona da söyleyin. Öyle çok başarısız, çok iş­
levsiz old u ğ u için değil, bir değişim y aratm ak için yeni görevlendir­
m e ler yapıy o ru z . O d a istediği bir yerde g örev alabilir. L eyla ne
yapıyor? B u r a y a gelm e d u ru m u olabilir. Leyla, M e s u t’a şunu iletsin:
“ Rojava m eselesi seni bitirir. Ö calan da devletle görüşüyor, R ojava’yı
yakından takip ediyor” desin.
C u m h urba şkanlığı m eselesine gelince, b a ğ ım s ız a d a y la g ire c e ğ iz .
İkinci tu rd a d u ru m a göre bakacağız. T ürkiye’de iki temel sınıf var.
B iz d em o k ra tik e m e k b lo ğ unun bileşeniyiz. Birinci turda azam i oy
almalıyız. E m e k çi halklarım ızın burjuvazi karşısında m üz ake re po­
zisyon unu g ü ç le n d irm e k önemlidir. C u m h u rb a şk an lığ ı ve yeni ana­
yasa m eselesini A K P ile de yapabiliriz. Yasa ve anayasaya giderken
m ü z a k e re gerekir. A n c a k otoriter b ir E rd o ğ a n ’ı ve h e g e m o n ik bir
A K P anlayışını kabul etmeyiz. Bazıları b iz e “A K P ’nin k u yrukçu luğ u n u y a p m ay ın ” diyor. A slında d u r u m ta m tersidir. A K P bizi takip
etm e d u rum un dadır. Biz A K P ’yi p eşim izden s ü rük lüyoruz. C H P ’yle
de görüşün. O n la r için de aynı şeyleri söyleyebiliriz.
İ. B alu k en : Başkanım , birkaç k o n u d a b ilgilendirm e y ap m ak için
aktarım yapacağım .
A . Ö calan : Evet, buyurun.
İ. B aluk en : D em okratik İslam K o n g re si’ne katıldım . M esajınızı
307
■*z4b2uMah fycaitan
o k u d u m . M esajınızın ç o k güçlü yansım aları oldu. H e m ko n g re k atı­
lım cıları ü ze rin d e h em de T ü rk iy e k a m u o y u n d a büyük etki yarattı.
A. Ö calan : Evet, bu konu önemlidir.
İ. B alu k en : K onferansa K ü rd istan ’ın dört p arçasından, Avrupa,
A ra p ülkeleri ve T ü rk iy e’den 350 dolayında delege katıldı.
A . Ö calan : T artışm a d üze yi nasıldı?
İ. B a lu k en : Ç o k nitelikli tartışm alar oldu. İ s l a m ’ın iktidar aracı
ola ra k kulla n ılm ası, m illiy e tçilik v irüsüy le ö z ü n d e n k o p a rılm a sı
yoğun tartışıldı. M e d in e Sözleşm esi vurgusu ve ü m m et çözüm lem esi
pek çok ç e v r e üze rinde etki yarattı.
A . Ö c a la n : Ü m m et anlayışını yeniden tartışm aya açtım . Teklik
üze rin d en b ir ü m m e t anlayışı olm az. M illetler birliği üze rin d en ge­
tirdiğim ç ö z ü m le m e le r d e m o k ra tik ulus perspektifine uyar.
İ. B alu k en : B aşkanım , güçlü bir sonuç bildirgesi yayınlandı. Ay­
rıca kongre k u ru m sa lla ş m a çalışm alarını yoğu n la ştırm a ve sürekli­
leştirme kararı aldı. Bu çalışm aları takip e d e c e k bir y ü rü tm e heyeti
oluşturuldu. İçinde akademisyenler, seydalar ve kanaat önderlerinden
oluşan nitelikli insanlar mevcut.
A. Ö calan : Evet, d em o k ra tik sivil bir k u r u m d u r bu. K u ru m sa l­
la şm a kararı önemlidir. U rfa merkezli bir kuru m sallaşm a olabilir. Bir
D e m o k ra tik İslam A k ad e m isi ü z e rin d e n ça lış m a la r yürütülebilir.
İh san E lia ç ık ’a, e m e ğ i geçenlere ve seçilen heyete özel selam larımı
iletin.
İ. B aluk en : Kongre heyetindeki bazı arkadaşlar D em okratik Alevi
Konferansım önerdiler. Bu hem tam am lay ıcı olur, h em de Alevi k e ­
sim lerindeki bazı kuşkuları giderebilir.
A. Ö calan: Tabii, konferans yapabilirler, her türlü örgütlenm eyi
yapabilirler. A nca k ben Aleviler için de d a h a önce k u lla n d ığ ım kül­
türel İslam ü z e r in d e n ç ö z ü m le m e yapılm a sın ı d a h a d o ğ r u b u lu y o ­
rum. Ç ü n k ü İ s la m ’ın kendisi de kültürel İ s l a m ’ın bir parçasıdır. Hz.
M u h a m m e d ’in gerçek dini kurum sallaşabilir. Aleviler ilk defa üvey
evlatlıktan çıkac ak . S elam ve sevgilerim i iletin.
İ. B alu k en : B aşkanım , D T K H azırlık Komitesi geniş çevrelerle,
akadem isyenler ve işadam larıyla temas kurarak bir ekonom i konfe­
ransı planladı. D e m o k r a tik ek o n o m i konferansı da kuru m sallaşm ay a
doğru gidecek. Özel sek törün k om ün al ekonomi ile ilişkisi v e ta rtış-
308
masını yapacaklar.
A. Ö calan : Evet İdris bey, b a ş k a konular var mı?
İ. B aluk en : Ali O r u ç ’un üç kita b ın ı size getirdim. Size selamı var.
S anat ve ed e biya tta yoğunlaştığını söylüyor, ayrıca sağlık sorunları
o lduğ u için H D P Parti M eclisine kabul edilm esini talep ediyor.
A. Ö calan : Onu siz bilirsiniz. A m a bu sağlık gerekçelerini ben
pek dikkate alm am .
İ. B alu k en : D iyarbakır-K ırklar m eclisinin P ap a F rancesco ile bir
görüşmesi oldu. O lum lu bir görüşm e olm uş. T ü m halklara s e la m söy­
lemiş. B a şk an ım , a y n c a H ü d a p a r ile ciddi bir gerilim d u r u m u var.
D icle’de bir ilçe Başkanı alıkonulmuş. Bu konuda bazı yazılar yazıldı.
Sizden bir beklenti var.
A . Ö calan : B e n buradan bir şey söyleyem em, gerginlikten uzak
d urm ak lazım . A nca k bize yönelirlerse on misli bir cevap alırlar.
P. B uldan: A ra m yayınlarından çıkan beş ayrı kitabı idareye teslim
ettim. E rz u ru m Cezaevinden N u sret Yıldız gönderdi, İğdırlı bir ar
kadaş. A yrıca A dnan E k m e n ’in de size selamı vardı. Bir de A ğrı ve
N o rşin’deki kadın lar size özel selam gönderdiler. Birkaç gün o ralarda
se çim çalışm ası yaptım.
A . Ö ca la n : Keşke oralarda d a h a fazla kalsaydınız, sizin etkiniz
ç o k olur. Bu konu la rd a yeteneklisiniz.
P. B u ld an : B uraya gelec eğ im d en ötürü d ö n d ü m oralardan. A m a
şunu da ifade etm eden geçem eyeceğim . Yaklaşık bir buçuk yıldır b u ­
raya gelip gidiyorum . K e n d im d e m ü thiş bir değişim ve d ö n ü ş ü m h is­
sediyorum . Bu du ru m dışarıdan d a görülüyor.
A. Ö calan : D aha da gelişeceksin, ben de b unu görüyorum, bu ye­
teneğin ve az m in var. H erkese se lam söyleyin. K ürd istan ’d a yaşayan
Arap ve Süryani halkı başta olm a k üzere, tüm h alkım ıza selam larım ı
iletin. Ayrıca İğdır, B otan, Y üksekova, H akkari halkına, k ad ın lar ve
gençlere selam larım ı iletin. G ö rü ş m e k üzere.
E k ler: B azı p ratik h u su slar
1- K açırılan uzm an çavuşlar ve gerillaya katılan ç o c u k la r m e se ­
lesi.
2- S o n d ö n e m d e yoğ u n la şan ç a tış m a la r k o n u su . Yeni aşam a nın
309
i
rzAbduM ah fyca& atı
r u h u n a ters gelişm elere karşı taraflar alabildiğine duyarlı yaklaşmalı,
yeni bir O S L O provak asyonun a geçit verilmemelidir.
3- K alıcı çözüm İzlem e K u ru lu n u n teşkilinde aranmalı.
4- M e k tu p la r okundu , cevaplar m u h te m e le n g elec ek haftaki g ö ­
rü şm ed e n so n ra geliştirilecektir.
5- C u m h u rb a şk an lığ ı se çim in e girilecek, m ü z ak e re gerçekliğine
g ö re ta k tik d eğişikliklere de geçilebilecektir.
G ü n d em : D evlet heyeti ile görü şn ıe-3 1 M ayıs 20141- M ü z a k e re kararı ve k e s in tarih.
2- M ü c ad e len in formatı ve öz unsurları (m üza kereler çerçeve ya­
sası). H e m m ü c a d e le hem diyalog artık bir o y alam a ve aldatm acaya
dönüşm üştür.
3- Heyet ile g ö rü şm eler üçlü lobinin ve arkasındaki güçlerin ağır
etkisi altında geçmiştir.
4- D arbeci işbirlikçi güçler çabalarını derinleştirerek sü r d ü rm e k ­
tedir.
5- M evcut d u ru m u y la diyalogu sürdürm ek darbeci m e k a n iz m a y a
hizm et etmektedir.
6- Yeni d a rb e ham lesi m evcut k onu m u y la başarıy la önlenem ez.
7- Şahsi k o n u m u m itib ariy le m e v cu t d u ru m u sü r d ü rm e m devlet
içi ç ö z ü m e ve d em o k ra siy e terstir.
8- D arb ec i cepheye ilişkin son gözlemler.
9- A n ti-d arb ec i d em o k ra si b lo ğ u n u n d urum u , sorunları ve çıkış
yolları.
G ü n d em : H D P H eyeti ile g ö rü şm e -1 H aziran 20 1 4 1- H D K ve H D P ile D T K ve B D P ’nin yeniden yapılanm a sorunları
ve çeşitli alternatifler, öneriler.
2- D e m o k r a tik so sy a liz m , n e o lib e ra liz m in T ü r k i y e ’ye dayattığı
vahşi k a p ita liz m e karşı k e n d i d e m o k r a tik ulus-devlet, e k o n o m ik
program, strateji ve taktik alternatifini o rta y a koymalı, pratik örgütsel
yönden yaşam sa lla şm a lı, yürüm eli, koşmalı.
3- D evletle ve A K P ile içine girilen tarihi m ü z ak e re süreci derin ­
310
liğine kavranm alı, yol ve yöntem leri, içeriği sürekli yenilenm eli.
4- M ü z ak e re sürecinin esasta politik, yasal alanla ilgili o ld u ğ u b i­
linmeli, ç a tış m a sürecindeki r o lü m ü b asit ile tişim den öte y e ta şırm a ­
m a k , k a p a site sin in bu role uy g u n o lm a d ığ ın ı k a v r a m a k , esas
görevlerine yoğunlaşmalıdır.
5- Yerel seçim lerd e ortaya çıkan gerçeklik g örü lm e k, belediye ç a ­
lışmalarının klasik düzen belediyeciliğinden öteye gidemediği, bunun
h a lk ta ve ça lışanla rda derin bir ra h a ts ız lık yarattığı bilinm eli, özeleştirisel y aklaşılm ak, gerekli ola n yapılm alı.
6- B e le d iy e c iliğ im iz in te m e lin d e d e m o k ra tik k o m ü n a liz m y a t­
m a k ta olup gereklerine yanıt olab ilecek k a d r o ve örgütlenm eleri sü­
rekli yenilenip yetkinleştirilmelidir.
7- M ü z a k e re ç e rçev e yasasının form ve iç erik soru n ları (önce ki
m e k tu p ta 3. ve 9. m addeler) d e rin liğ in e k a v r a n m a k , h e r m a d d ey e
ö zgü k a p s a m lı k o n fe r a n s la r la a y d ın lan m ay a ve ö rg ü tle m ey e g idil­
meli, diğer partiler, sivil to p lu m ve h ü k ü m e ti ilgilendiren y önlerden
diyaloga geçilmelidir.
8- B D P ’nin dönüşüm kongresi içerik ve form at itibariyle içten b e ­
nim senm eli, katkı ve k atılım lar bu tem elde olmalıdır.
9- A y n ı hususlar H D P K ongresi için de geçerlidir. H D P stratejik
ola ra k gerçek b ir dem o k ra tik sosyalizm partisi o lm a k kadar, temel
ta k tik unsurlar olan arklı bileşenlerin stratejik doğru ltu y a içtenlikle
katılım ı ve katkısı sağlanm alıdır. B i rb irin d e n rol kap m a, istism a r
etm e alanı o lm a d ığ ı kesinlikle k av ra n m ak ve h e r bile şe n birbiriyle
p ozitif katkı te m elin d e yarışmalıdır.
10- D T K ken disinin K ü rt s o ru n u n u n dem o k ra tik ulus ç ö z ü m ü n ü n
k a r a r d üze y inde temel zihniyet gücü old u ğ u n u bilmeli ve bu zihn i­
yetle sürekli y o ğ u n la ş m a k , d o k u z te m el alanda oluşturacağı ana k o ­
m isy o n larla k onferans hazırlıklarını layıkıyla tem sil etm eli, bu n u n
T ü rk iy e ’deki politik-faşist kav ra m ve teorileri p arçalayacak tem el o l­
duğunu iyi bilmelidir.
H - H D K gere k D e m o k ra tik Ulus Meclisinin (Ö n e rim yüz civa­
rında üyesinin olm asıdır) gerek B ölgeler M eclisinin (yirm i beş civa­
rında b ö lg e n in tem sili) stratejik birliğini layıkıyla tem sil e tm e k ,
b u n u n T ü rk iy e ’deki politik-faşist kav ra m ve te o rile ri parç ala y ac ak
te m el old u ğ u iyi bilinmelidir.
311
xs4 i2 u M a h (D caían
I 2- D em o k ra tik sosyalizm in böylelikle devlet, ülke, ulus kavram laştırılm ası tarihsel ve politik felsefe ile bağı yetkince kurularak sta­
tü k o n u n güçlü eleştiri ile aşılm ası sağlanmalıdır.
13- T ü m bileşenler, küresel neoliberal kapitalist sald ırıya karşı
an c ak sosyalizmin b u çerçevede güncelleşmiş (öz ve biçim de) haliyle
başarılı bir se ç e n e k oluşturabileceğini tüm yönleriyle k a v ra m a k ve
pratikleştirm elidir.
I 4- Pratik görevlendirm eler bu a n a çerçeveye uygun olarak ve tak­
tik gereği sürekli yenilenm eyi göze alan larca gerçekleşm eli.
15- S ü re c in m e rk e z in d e kişi o la ra k z o ru n lu o la r a k devletin d e
kabul e tm e s i nedeniy le r o l alm a m ve fiilen tü m alanlar aç ısınd an k o ­
o rd in a tö r k o n u m u n d a k a l m a m a s la yanlış a n la şılm a m a lı; otoriter,
tekçi, an tid em okratik olarak yargılanm am alıy ım .
312
I^mtaûı _A)otiau
AKP’nin hegemonik yaklaşımım
durdurmak istiyoruz
(B aşkan ve Yetkili ayakta bekliyordu. Sırrı S ü re y y a’ya dön ü p k ı ­
yafetini göstererek “ Bu ne, yeni bir m o d a mı? Ç o k y a k ış n u ş ” dedi.)
S. S. Ö nder: T eşekk ür e d e r im Başkanım. B ir d a h a g eldiğim izde
size de getiririm.
A . Ö calan: T eşek kür ederim , güzelm iş.
İ. B aluken: B aşkanım, sağlığınız nasıl? Bir ö n c e k i g ö rü şm ed e baş
dönm eleriniz vardı. Azaldı mı? H erhangi bir m uayene ve ilaç tedavisi
oldu m u?
A. Ö calan: Evet, siz d en so n ra bir u z m a n d o k to r geldi. Bir teşhis
söyledi. B uraya n o t alm ıştım a m a şu a n d a görem iyorum . İki ta n e ilaç
verdi. Şu a n d a dah a iyiyim.
I. B alu k en : İlaçların isim lerini hatırlıyor m u su n u z ?
A. Ö calan: Ş u an d a hatırlam ıyorum .
I. B aluken: O za m a n biz çıkışta buradaki doktorunuzla görüşelim.
T ıbbi d u ru m ve ilaçlar k o n u su n d a k endisin den bilgi alalım.
A . Ö calan: (Sırrı’y a dönerek) B a s k ın O r a n ’la görüşüyor m usun?
S enin hocandı, değil mi? B e n im z a m a n ım d a d a h a asistandı.
S. S. Ö n d er: A ra sıra g ö r ü ş ü y o ru m B a şk an ım . Akil A d am lık se­
rüvenini kitaplaştırıyor bu günlerde. S ize de getireceğim .
A . Ö ca la n : B a s k ın Oran, A h m e t Ö zer v e M e s u t Yeğen, üçün ün
tarih uzm an lığ ın d an fayd a lanm a k istiyorum. Şimdi siz d e n ö n c e dev­
let heyeti ile bir g ö rüşm e yaptım. B a z ı so nuçlara vardım . S ize a k ta ­
racağım . A m a ö n c e sizi dinleyeyim.
S. S. Ö nder: Başkanım, yaptığımız görüşmenin tutanaklarını Kand i l ’e gönderdik. N otlar K a n d il’e u laştı. H ü k ü m e t heyeti ve H ak a n
b e y ile g ö rüşm e gerçekleştirdik.
313
rzA b h u tia h iD caâa/ı
A. Ö ca la n : T u tanağınız kaç sayfa tuttu?
P. B u ld a n : O rta la m a h e r g ö rü şm em izin tutanağı 2 5 - 3 0 sayfa tu­
tuyor. M ü m k ü n o ld u ğ u n c a b u r a d a k o n u ş tu ğ u m u z h e r k o n u y u aktar­
m a y a çalışıyoruz.
A. Ö ca la n : K a n d il’d e k i no tlar k aç sa y fa olm uştur?
P. B u ld a n : S a n ırım 4 0 0 - 6 0 0 sayfa civarındadır.
A . Ö ca la n : Kandil bu nu kitaplaştırm ayı d ü şü n m ü y o r mu?
P. B u ld a n : Bu önerinizi ark a d aşla ra iletiriz.
A. Ö calan: E vet Sırrı Bey, d e v a m edelim.
S. S. Ö n d er: Ö ncelikle bu son görüşm em ize gelen süreci aktarmak
istiyoruz. D ün B aşbakanlık binasında Beşir Atalay, Efkan Ala ve Bekir
B ozdağ ile so n gelişmeleri değerlendirdik. Toplantının so n u n a doğru
H akan beyi d e çağırdılar. Toplantımız onunla beraber d ev a m etti. Size
bir s u n u m yaptıklarını ve sizin d e önemli ölçüde onayladığınızı, ortak ­
laştıklarını söylediler. S o n gelişmelerin tam da b u ortaklaşm a üzerine
gelmiş olm asının kendilerini kaygılandırdığını söylediler.
B iz le r ken d ilerin e ön ce lik le sü rec e dönük u y arılarım ızın yeterli
ciddiyette ele a lın m a m ış o lm asının sonuçlarını ve so rum luluklarını
hatırlattık. B e şir v e E fkan beyler bu söylediklerim izi ö n e m li ölçüde
kabullendiler. Fakat on la r da K C K ’nin tutum u k o n u su n d a zorlayıcı
d u r u m la r o ld uğun u, özellikle yol k e s m e ve asker ka ç ırm a meselesini
h içbir z e m in d e geçiştirem ediklerini söyleyip yardım istediler. B iz or­
ta k laş m a k ısm ı, sizinle ortaklaşm aları ve size d ö n ü k aktardıkları bil­
gileri bizzat sizden d u y m a m ız ın esas olduğun u söyledik ve o n la r da
süratle bu görüşm ey i kararlaştırdılar. D olayısıyla b iz im le bütün d e ­
taylarını paylaşm ad ıklarını belirttiler ve siz d e old u ğ u n u söyledikleri
bilgiyi p aylaşm ay a geldik.
A. Ö calan : O n u konuşacağız. L ic e ’d e neler oluyor, b a n a anlatın.
Ö n celikle şu n u bilm elisiniz: Siz b ir m ü z ak e re heyetisiniz. Ağırlığı­
nızı korum alı, prestijinizi d e k ay betm em elisiniz. O nu n için devreye
girerken ç o k d ü şü n m e li, gird ikten s o n r a d a gereğini yapm alısınız.
M ü z a k e re y ü rü tm e k a c em iliği ve plansızlığı kald ırm az , bunu b ilm e ­
lisiniz. S ö zü n ü zü n h e r yerde ağırlığı olınalı. Beni temsil ediyorsunuz.
Beşir beye de, İçişleri B a k an ın a d a şunu söyleyin: B iz im attığım ız
bütün adım ların bir karşılığı olm alıydı. Yapılması, ele alınm ası ge­
reken şey farklıydı. “A ttığım ız b ü tü n adım ları k ö r gözle izlediniz.
314
Ö c a la n ’ı hiç tan ım ıy o rsu n u z” deseydiniz. B en teslim o lm u ş u m gibi
yansıtıyorlar. Ö c a la n ’ın im ajı böyle yansıtılamaz. İşte M e h m e t Altan
ve benzerleri de bu im alarda bulunuyor. “ Ö calan T ü rk iy e ’nin başına
e n büyük diktatörü ta şıyor” diyorlar.
B unlara söyleyin, benim h a k k ım d a konuşurken ciddi olsunlar. Bu
algıyı kırm a k lazım . Yarın K andil d e böyle d ü şü n ü rse ne olur? B iz
te slim o lm u ş bir güç değiliz. M u a z z a m b irsav aş g ü c ü m ü z var.
A K P ’nin iktidara g elm esi d e 2 0 0 0 ’li yılların başında bizim milliyetçi
laik diktatörlüğü v e faşizmi ç ö k e rtm e m iz le oldu. A K P b u n u n üstüne
geldi. A m a şim di A K P her şeyi k e n d in e mal ediyor. H a sta tutsakları
bırakm ayı bile pazarlık ko nusu yapıyor. Bu d o ğ r u değil. H e r şeyi bizi
sıfırlayarak yapm ak isterlerse o lm az. B u A K P açısından d a iyi o lm a­
y ac ak neticeler verir.
B e n im ısrarım ın sebebi devletin yeniden yap ılan m a sürecidir. B u
çok ciddi b ir iştir. Devleti yeniden dizayn etm ek tarihi bir so ru m lu ­
luktur. A K P b u ze m in üze rin d e y ü k se lm e k istiyor. Bu K C K o p era s­
yonlarını işte böyle bir ze m in ü z e r in d e n yaptılar. B ütün veriler K CK
o p era sy o n ların ın bir e m peryalist o y u n o ld u ğ u n u gösteriyor. B ü tü n
belirtile r ulu slararası lo bilerin g ö rev b aşında o ld u ğ u n u gösteriyor.
AKP bunu bile göremiyor. Şimdi Sam anyolu T V ’d e Şefkat T epe b e n ­
zeri diziler var. D a h a ö n c e d e söylem iştim : Bir K ürt bir T ü r k ’ü, bir
Türk bir K ürt’ü en a lça k ça nasıl öldürür, b u n u yerleştirm eye çalışı­
yorlar. Ben ço k d e rin bakıyorum . Savaş B u l d a n ’ları ö r n e k v e r d im ya,
nasıl ö ldürdük lerini inceleyin diye verdim . H ey e te d e söyledim , bu
m a n tığ ı ç ö z m e k lazım . Ü ste lik tü m se n a ry o y u F eth u llah H o c a n ın
yazdığını söylüyorlar. B u d o ğ r u m u ?
S. S . Ö n der: B a sm a b ir ses k a y d ı düştü. O ra d a dizinin finali için
kendisine danışılıyor.
İ. B alu k en : B a sın d a s e n a r y o n u n so n o n a y m e rc iin in Fethullah
H o c a o ld u ğ u d a birkaç kez yazıldı.
A. Ö calan: O zaman h e r şey ortadadır, kanıtlanmıştır, netleşmiştir.
Bilgi kaynağım o ld u ğ u n u z için size soruyorum . Bu kanlı tuzağın
k ü çü k bir parçasıdır. Siz de hala şaşkınsınız. Sol da öyle, aynı şekilde
şaşkındır. K arşım ızdaki c e p h e akıl alm az bir oyun tezgahlıyor. A m a
hiç k im se b unu anlamıyor. Bu devlet ile buradaki u zlaşm a olınazsa
J İT E M , kontrgerilla ve benzerleri sizi yaşatmazlar, hepinizi vururlar.
315
*=4b2uMah (Dcaüan
Nasıl vurulduğunuzu da bilmezsiniz. O so lc u la rd a nasıl vurulduklarını
anlamazlar. Ben devletin milli istihbarat teorisini bile herkesten daha
iyi biliyorum. Buraya ilk getirildiğimde Ja ndarm a, G enelkurmay, E m ­
niyet, K ara Kuvvetleri, M İT güya beni çapraz sorguya almışlardı. Ciddi
bir tek soru bile sormadılar. “ P K K kaç gram e s ra r sattı, nerede ne
o ldu?” gibi birkaç adi suç yüklem eye çalıştılar. Bu kadar sığ yaklaşım ­
lar devlette de var. Tayyip bey de on iki yılda bu Şefkat T epe’yi yapan­
lar ile kol kola yü rü yerek Kürtleri tasfiye etm eye çalıştı. A K P dahil
T ü rk iy e’deki diğer iki parti dizayn edilmiştir. C H P ve M H P tam am en
anti-Türkkarakterdedir, anti-K ürtkarakterdedir. B unlar halkları birbi­
rine b o ğ u ş tu r m a partileridir. A n ay a sa U zla şm a K om isyonund a bile
gördünüz, halkların y a r a r ın a o la n te k b ir m a d d e y i bile kabul etmediler.
Devlet bu partilere niye para veriyor, anlamıyorum.
İşte ben en b ü y ü k devlet düşm a n ıy d ım , a m a devletin rasyonalitesini benim k a d a r çö züm ley en yoktur. D evlet b u rjuva a n la m ın d a da
olsa en geniş aklı ifade eder. B u n la r d a bunu görecek bir görüş bile
yok. A K P ’de r a n t aklı var. M H P ’de “ K ü rtleri nasıl ö ld ü r ü r ü m ” ,
C H P ’de “ Kürtleri nasıl tasfiye e d e rim ” aklı var. Biz bu devletle büyük
savaştık, am a şim di bü y ü k barış y a p m a k istiyoruz. B izim silahım ız
devletin rasyonel silahıdır desem nasıl çözümleyecekler, işin içinden
nasıl çıkac ak la r? B asından oku yorum . M e h m e t A ltan ve benzerleri
de bana dem okrasiyi öğretiyorlar, (gülerek) ilginç değil m i? Babası,
oğlu, torunu, hepsi birlikte yazıyor, “E r d o ğ a n ’ı T ü r k halkının başına
bela e d e n a d a m A p o ’d u r ” diyorlar. D e h şe te d ü şü y o ru m . O n lara söy­
leyin, T a y y ip ’i sınırlayan tek adam benim . Bunu nasıl anlam ıyorlar?
Ben hep biz A K P ’nin hege m o n ik yaklaşım ını d u rd u rm a k istiyoruz
dedim. K a n d il’e de yazdım . B iz d u r d u rm a z s a k T ürkiye diktatörlüğe
gider. Tayyip beyi bu hale getiren D eniz B a y k a l’ın kendisidir. Tay­
y i p ’i hapisten çıkardı, Siyasete soktu. G üya D e n iz B a y k a l ’ı dizayn
e tm ek isteyen büyü k kafa şöyle düşünm üş: “K ürt meselesini T ayyip’e
temizletiriz, yerine de D eniz B a y k a l ’ı getiririz.” O gizli toplantıları
da bun un için yapıyorlardı. Şimdi de “ E rdoğan gidecek, bu nu A po
engelliyor” diyorlar. Böyle şey olur m u? Biz A K P ’nin hegom anyasını
sınırlandıran tek gücüz. B u m e d y a çok karışık.
S. S. Ö nder: M e d y ad a k i yaklaşımları üçe ay ırm ak m ü m k ü n . M u ­
hafazakar m e d y a e n önem li d ö n ü şü m ü geçirdi. ‘B ebek k a t ili’ söyle­
316
'3 m ia â ı _ /\}o t& a u
minden “Barışın teminatı Ö calan’dır” noktasına geldiler. Bu tavır B a ş­
bakand a bile bu kadar yok. Gerçi yarın öbür gün B a şbakandan tersine
bir işaret alırlarsa bu söylemlerini sürdürm eyeceklerini biliyoruz. A ma
yine de bunu m edyadaki bu sürecin en önem li izdüşüm ü olarak görü­
yorum. Bu kesim bir yandan da sizi K C K ’ye karşıt bir yerd e k o n u ş­
landırarak bunu yapıyor. İkincisi, sizi ve y a p m a k istediklerinizi gerçek
perspektifi ile kavrayanlar. Bunları siz de biliyorsunuz. Ü çüncüsü, en
sorunlu olan yer, güya bize dost gibi gözükenler. Sinsi bir yaklaşım
içindeler. Bizim le kurdukları dil hep üsttenci ve hiyerarşik. Kendileri
için bir şey yapam ayanlar bizim kendileri için her şeyi yap m am ızı is­
tiyorlar. B ence en so rum lu olan kesim bu kesimdir.
A. Ö calan : Asıl suçlu kendileridir. B u n u b a n a mal e tm e y e çalışı­
yor, K ü rt’ü de yandaş y apm ak istiyorlar. M e h m e t A lta n ’ların da rantı
azalmış, kıyamet koparıyorlar. B u n la r k ü çü k rantiye grubudur. Biz
F ra n sız D e v r i m i ’ndeki b a ld ırıçıp lak la rın hareketi k o n u m u n d a y ız .
Zaten bize de hep baldırıçıplak diyorlardı. Biz kim senin oyunu na gel­
meyeceğiz. Bizi kullanm aya ça lışm ak k im sen in h a k k ı değildir. H D P
de işte bu özgürlükçü d em o kra si hareketidir. Tek d em o k ra si ışığıdır.
H erkes ciddi olacak. Sandığınızdan y ü z kat d a h a ciddi bir hareketiz.
H D P dem okratik, ekolojist ve fem inist bir harekettir. Şim di b unlar
H D P ’yi b o ğ m a y a çalışıyor. O b ak a n la ra da söyleyin, bu saldırı bir­
likleri, linç hareketleri devam ettikçe biz silahları bırakm ayacağız.
Biz enayi m iyiz? H D P ’yi dah a d o ğ m a d a n b oğacaksınız, o nd an sonra
d a silahları bırakın diyeceksiniz! Böyle şey olur mu? B iz g ü cü m ü zü
on k at dah a arttıracağız. B un lar d u rd u k ça ben silah bırakm am .
İ sterdim ki B D P de bunu anlasın, a m a m a ale sef anlam ıyorsunuz.
K oşulları s a ğ la n m a d a n silahları b ırak m ak d em ek h ep inizin tasfiye
olması demektir.
S ah tekar sola da söyleyin, Tayyip beyi de du rd uran tek şey benim
b u ra d a k i y o ğ u n la şm a m d ır. A m a ben d e ağır h ü k ü m lü y ü m . K oşulla­
rım kısıtlıdır. Siz de, K andil de bunu tam bilmiyorsunuz, çocuk oyun­
cağı sanıyorsunuz. (P e rv in ’e dönerek) A ğ a r ’a çatıy orsunuz, Korkut
E k e n ’e çatıyorsunuz. T am am , çok cesur ve asisiniz, a m a b unla rla baş
edem ezsiniz. Kavgacısınız am a beni tam bilm iyorsunuz. D em okratik
u lu s çö z ü m ü n ü n y ü zd e birini bile bugüne kada r h ay a ta g eç irem e d i­
niz. Kandil de öyle.
317
xs4b2> uM ah ö ea û a n
S. S. Ö n d er: B a şk an ım , bu d e m o k ra tik ulus ç ö z ü m ü n ü ve Ö nder­
lik k u r u m u n u bazı şeyler netleşsin diye s o rm a k istiyorum . Siyasal
yapılan m ad a elli’nin üzerinde k u rum var. B ü tü n bu ku ru m la r ulusdevlete reddiye fikrine sahipler, a m a ulus-devlete göre planlanmışlar.
Bu işin içinden nasıl çıkacağız?
A. Ö c a la n : H D P K ongresi bunun için önem lidir. K avram sal bir
k o n g r e olm alı. Faşist ulus k avram ı d a bir T ü rk kavram ı değildir. L o ­
bilerin halklarla d ü şm a nlığı inşa etm ek, halkları ce h e n n e m kotasına
almak için inşa ettikleri bir T ürklük var ortada. H er alanda böyledir.
H a k im p a r a d ig m a d a n b a h s e d iy o r u m . B u sanat c e p h e s in in ö rg ü t­
le n m e tarzıdır. Savaş c e phesi de böyledir. B irkaç general hariç, hepsi
İsrail tarzı ö rg ü tle n m ed ir. Ü ç cu m h u rb a şk an ın ı Telaviv’d e kararlaş­
tırıp d a rb e le r yaptılar. Yanlış anlaşılmasın, ben E rm e n i karşıtı veya
E rm en i d üşm a nı değilim. H içb ir E rm eni bizim gibi E rm en i sorununu
g ü n d e m e getirm edi. B iz getirdik. B e ni ‘E rm e n i d ö lü ’ d iy e re k yargı­
ladılar. Ben em pery alizm le bağlantılı bir sistematikten bahsediyorum.
P. B u ld an : B a şk an ım , M ehm et A ğar ve K orkut Eken hala devlet
ta ra fından korunuyor, yargılanmıyorlar. B u n u so rm ak istiyorum.
A. Ö calan : D ah a derin tahliller d e yapabilirim . Sizin hatanız şu ­
rada: Derinlikli dü şünm üyorsunuz. M e h m et A ğ ar siz İstan b u l’dayken
size yakın oturuyordu, değ il m i?
P. B u ld an : Evet, aynı apa rtm anda .
A. Ö calan : Olası bir K ürt potansiyeli taşıyan kim ise on un üzerini
çizm işler ve im h a e tm e k ararını vermişler. U facık dürüst bir Kürt ih­
tim aline b ile ta h a m m ü lle ri yok. İ m h a ediyorlar. Böyle şey olabilir
mi? Beyaz T ü r k ’ün M ü slü m an düşm anlığını nasıl yorum luyorsunuz?
İskilipli A tıf olayını b iliy o rsu n u z . Ben söyleyeyim: B ütün b u n la r
P roto İsrail ç a lış m asıy d ı. İsrail devletine g id e n yolu yaptılar. M İT
bile dah a d ü n e k a d a r İsrail’e yakın generallerin e m ri altındaydı. B u n ­
la r ne kada r T ü r k ’ü K ü r t ’e, K ü r t ’ü T ü r k ’e k ırd ın rla rsa o k a d a r M ü s ­
lüm an halkları d a bitirecekler. B u n la ra deyin ki, M ü slü m an la rı da,
M üslüm anlığı d a biz kurtarıyoruz. B u M avi M a rm a ra m eselesini de
basite a lm am ak lazım.
A. Ö calan: Yavuz ve Şah İsm ail m e selesinde d e iki iktidar ve hegemonik anlayış var. Yavuz orada İran hegemonyasını durdurm aya çalışyor. Ben Y a v u z ’u ö v m e m , ideolojisine k atılm a m . A m a gerçek
318
şudur: O d ö n e m d e iki h eg e m o n ik anlayışın ça rp ışm a sı var. B u nları
bilm eden gözü kör bir Alevicilik de, Sünnicilik d e olmaz. D em okratik
halklar birliğini geliştirirken İslam enternasyonalizm ini ö n e rm e m in
sebebi budur. Sosyalizm i de arayacak sak İslam içerisinde arayacağız.
Hatta İslam ’ın da ötesi var. M a zd e k lerd en S üm erlere k a d a r götürebi­
liriz. O radaki sosyalizm Avrupa sosyalizmini cebin den çıkarırır. Sol
bunu yapmıyor. B ir tek H ikm et K ıvılcımlı bun u b iraz yaptı. Tarihi­
mizin rengi d e İslam rengidir. Sol b unu yapmadığı için kaybetti. Gerek
T ürklük gerekse de solculuk en ç o k bizim geliştirm em iz gereken alan
gibi duruyor. D evletle de bu te m e l d e uzlaşm ak istiyoruz. Devleti
bugün yıkalım, yerine yeni bir devlet getirelim, devlet d a h a zalim bir
k ara kterde olur. D evle ti dem o k ra tik le ştirm e , s ö n d ü r m e ve to plum u
öne ç ık a r m a d oğru olan yöntemdir. D eğişim de böyle olur. Stalin dev­
leti yıktı, yenisini kurdu, am a sosyalizm i d e bitirdi.
Ben bu gö rüşm elere d e ğ e r b iç iyo ru m . B iz b o şa za m a n g e ç irm iy o ­
ruz. Sizinle yaptığım ız toplantılar da önemlidir. K a n d il’e d a h a sonra
bir m e k tu p yazacağım . A m a şim di birkaç şeyi belirtm ek istiyorum.
B u arkadaşlar otuz yıldır beni uygulayamıyorlar. O n la ra se rt eleştiri
yapacağım . Dağlılar, cesurlar, kararlılar, a m a askeri, siyasi ve eko­
nom ik, üç a lan d a ağır eleştireceğim . B e n bu ark a d aşla r için m ü k e m ­
mel bir o r d u la ş m a z e m in i y arattım . O n la r ise o o rd u laşm ay ı
başaram adılar. S avaş tarzını da, cid d i bir eylem çizgisini de geliştiremediler. Siyaseten g e r ç e k b ir P K K yaratm anın bütün im kanlarını
önlerine serdim . A m a gerçek bir k a d r o , politik-ideolojik önderlik geliştiremediler. En son d e m o k ra tik ç ö z ü m e giderken bu K CK silahını
b ir m odel o la ra k ö n erdim , o nu d a hay a ta geçirem ediler. İşte şim di
yüzü aşkın beled iye var, ir a d e var, m e ş r u i y e t var, a m a d e m o k ra tik
k om ü n a liz m i bile uygulayamıyorlar. K a n d il’in payı şu: D em o k ra tik
komünal inşa yok. Bu haliyle n e re d ey se iflasa götürecekler. Birkaç
m üilis tüccar nere d ey se hepsini iflasa götürecek. K andil birinci s o ­
rum lu, B D P ise süper so rum ludur.
Siz kapitalizm i mi uygulayacaksınız? K ap italizm m o d e li uygula­
nacaksa, A K P v arken niye size ihtiyaç d uyulsun? E ğ e r bunları b a ş a ­
ram azsanız nasıl politika yapacaksınız? B ana çaresizliği dayatırsanız,
ben d e bunları bırakın derim . D iy a rb a k ır’d a altı ay ça lış sa m D iyar­
b a k ır eko n o m isin i kom ünle ştire b ilirim . K o m ü n alite ça lış ırs a esrar,
319
^Â V b u M a h Ö e a ia n
u y u ştu ru c u vb. kalkar; tarım, üretim vb. ayağa kaldırılır. B elediyeler
b u n u yapabilir. B u m odeli bulmanız lazım . B u n la r hiçb ir şey y a p a ­
mazlar. B u n u n için b ü y ü k bir irade savaşı verm eniz gerekir. Ekonom i
okulu, ticaret okulu kurabilirsiniz. K redi benzeri şeyleri bulursunuz.
M ü k e m m e l bir dem o kratik e k o n o m ik sistem kurulabilir. Siz de, K a n ­
dil de, d e v le t d e h e r şeyi b a n a yıkıyorsunuz.
Kandil, Rojava, belediyeler, bunların hepsini ben nasıl yapacağım ?
O n u n için bir sekretaryam olsun diyorum. B a k anlara da söyleyin: A p o
bir sekreterya, bir de şeifaflık istiyor deyin. T ü rk iy e halkına hizm et
e tm e k için uğraştığımı herkes bilsin. A p o adına hiç kim se konuşmasın.
Biz her şeyi yazılı yapalım. H atta gerekirse devlet imzalamaz, ben im ­
zalanın. B e n im burada ne söylediğim belli olsun. Bu zo ru nlu bir ihti­
yaçtır Aksi d u ru m su olm ayan havuzda yüzm eye benzer. Benim adıma
milyonlarca yalan söyleniyor. Bütün bunların ö n ü n e geçeriz.
İkinci olarak d a bir h a k e m lik heyeti gerekli, hatta zorunludur.
P K K ’yi de, devleti de dene tle yec ek bir heyet. İşte şim di b u heyet ol­
saydı, L ic e ’de yanlışı k im yapıyorsa o n u uyarırdı. Devlet mi, P K K ’m i
yanlış yapıyor, belli olurdu. D ü n y ad a b u b ö y le d ir. B a şın d a n beri söy­
ledik, yapm adılar. İşte şim di T ü rk iy e ’de tam bir kaos var. A K P şimdi
niye kaçınıyor? K açınıyorsa d em ek k i işin içinde hile var, hege m o n ik
h es ap var, tasfiye var. Böyle olmaz. Söylediklerimiz yapılsaydı, devlet
aklı için de, ağırlığı için de daha iyi olurdu. K urnazca, hile ile altımızı
oymak, partim izi linçe tabi tutm ak kabul edebileceğim iz şeyler değil.
Siz de bunlara anlatın. Siyaset böyle yapılır.
İşte en son D u ra n kon u şm u ş. B ü y ü k konuşuyor, ötesini d ü ş ü n m ü ­
yor. Sanki o eylemleri yap m akla devlet buraya geldi, ben im le görüştü!
Hayır, öyle bir şey yok.
S. S. Ö nder: B a şk an ım , b u ra d a yol haritası, ta k v im le n d irm e ve
ç ö z ü m önerisiyle size bazı s u n u m ların olm ası gerekiyordu. O nlarla
ilgili bir gelişm e var m ı?
A . Ö calan : ( D o s y ad an iki k a ğ ıt çıkardı) E lim d e belge var, size
okuyayım. Bu belge h a y a ta geçmeli. E ğ e r uygulanırsa bu çerçeve ya­
sasıdır, devrim niteliğindedir. O rta d o ğ u D evrim ine de k ap ı aralaya­
cak, o kadar önem lidir. B a n a d o y u ru c u geldi. S ize o k u y u p ayrı ayrı
fikirlerinizi alacağım .
“Belge: Terörün S o n a E rdirilm esi ve T o p lu m sa l B ü tü n le şm e n in
G ü çle n d irilm e sin e D air Y asa Tasarısı
“A m aç: M a d d e 1- Bu k a n u n u n am acı, terörün so n a erdirilmesi
ve toplu m sal b ü tü n le şm e n in g ü çlend irilm esi için başlatılan ç ö z ü m
sürecinin işleyişine ilişkin esasları düzenlemektir.
“ M a d d e 2- U ygulam a, İzle m e ve Koordinasyon: Devlet, çözüm
süreci kapsam ın d a aşağıdaki husu slard a gerekli tedbirleri alır:
“Teröre yol açan sebep ve s o r u n la r ı tespit eder, ç ö z ü m yollarını
geliştirir.
“T erörün so n a erdirilm esi ve to p lu m sal b ütü nleşm enin g ü çlend i­
rilm e sin e yönelik siyasi, hukuki, diplom atik sosyo-ekonom i, psiko­
loji, kültürel, insan hakları, güv en lik ve silah sız la n d ırm a alanlarında
atabileceği adımları belirler.
“Gerekli görülmesi h alind e yurtiçi ve yurtdışındaki kişi ve k u r u ­
luşlarla temas, diy a lo g ve g ö rü şm e (m üzakere) vb. ça lış m ala r yapıl­
m a sın a k ara r verir ve b u çalışm aları gerçekleştirecek kişi, k u r u m ve
kuruluşları görevlendirir.
“ Silah b ıraka n örgüt m e n su p la rın ın e v e dönüş, sosyal y a ş a m a k a ­
tılım ve uy u m la rı için gerekli te dbirlerini alır.
“ Bu konularda gerekli m e v z u a t çalışm alarını yapar.
“ Bu k an u n u n k ap sam ın d a yapılan ça lışm alar ve alın an tedbirlerik a m u o y u n a gerekli z a m a n d a d o ğ r u d a n b ilgilendirm e yapar.
“A lm a n ted b irlere ilişkin u y g u la m a so n u ç ların ı izler, ilgili kişi,
k u r u m v e k uruluşlar arasında k o o rd in asy o n u sağlar.
“ M ad d e 3- Yetki ve Sekretarya: Ç özü m sürecindeki ilgililere iliş­
kin b ü tü n kararları a l m a v e g ö revlend irm e B A K A N L A R K U R U L U
yetkisindedir.
“ M ad d e 4- Ç özüm süreci ile ilgili bütün hususları kam u düzeni
ve güvenliği m üsteşarlığı yürütür.
“ M ad d e 5- K a n u n k a p s a m ın d a ilgili k u r u m la ra verilen görevler:
“ Bu görev leri yerine getiren kişilerin ve görevlilerin aşağıdaki y a ­
sa la rd a n dolayı h ukuki ve cezai s o ru m lu lu ğ u olm az, b u n d an dolayı
c e z a la n d ır ı lm a z la r . ”
B u taslak size nasıl geldi, ayrı ayrı d ü şüncelerinizi alm ak istiyo­
rum .
S. S. Ö n d er: Sizin de dediğiniz gibi ilk b akışta do y u ru cu bir ta s­
lak. Yalnız bir sorun var, ınuhataplık m eselesi ta rif edilm em iştir. Bu
321
^ÂbTSulûith. Ö ca ia n
bir e k s ik lik gibi duruyor.
A. Ö c a la n : O husus 5. m a d d ed e düzenlenecek.
S. S. Ö n d er: Başkanım, 5. m a d d e uygulam a maddesidir, şekli bir
m added ir, yani tekniğine ilişkin bir maddedir. M uha tap lık m eselesi­
nin 2. m a d d e d e düzenlenm esi d a h a isabetli ve y erin d e olur. (Sırrı eği­
lerek e lin d ek i b e lg e y e baktı) B a şk an ım , bu 5. m a d d e n in altı boş,
b u ray a hangi ceza m ad d ele rin in m u a f tutulacağı tek tek yazılmalı.
A . Ö calan : D oğrudur.
S. S. Ö n d er: B u n u n d ışın d a bana geliştirilebilir, d o y u ru c u ve
önem li bir başlangıç duygusu verdi, bunun üzerinde konuşabiliriz.
İ. B alu k en : Başlıktaki ve içerikteki ‘te r ö r ’ tanım lam ası b enc e s o ­
runludur. Terör yerine şiddet kavramı kullanılm ası psikolojik açıdan
d a d a h a o lu m lu bir etki yaratır.
A. Ö c a la n : Bu k o n u y u ben de böyle d ü şü n d ü m , a m a oraya çok
ta k ılm a m a k lazım, biz yine de öneririz. Terör kelim esi T ü rk ç e değil
F ra n sız c a d ır; ça tışm a denilebilir, şid det denilebilir, bunlar ön em li
değil.
İ. B aluk en : Z aten bu h aliy le ö n ü m ü z e gelirse biz gerekli m u ha le­
feti yaparız. M e clise de bu şekilde gelirse, çıkıp gerekli eleştiri ve
önerilerim izi açık bir şekilde dile getiririz.
P. B u ld an : 2. M a d d e n in c bend in d e ‘g ö r ü ş m e ’ yerine m ü zak ere
denilmesi daha d oğru olur. Z aten siz de önerm işsiniz. Ayrıca ben de
başlık k on u su n d a ‘te rö r ’ kelim esinin değiştirilm esini daha doğru bu­
luyorum.
(Heyet ayrı ayrı şu g ö rü şü dile getirdi: G e n e l olarak o lu m lu bir
başlangıç m etni sayabiliriz, ö n erilerle de geliştirilmesi y e r in d e olur.)
A. Ö calan: Evet, bu taslak sizinle de tartışılır. B e n ce de M İT Ya­
sasıyla birlikte m ü z ak e re n in çerçevesini tam am lıyor. Yalnız sizden
istediğim b a ş k a bir şey var. B u n la r a takılm ayın, d ah a ö n e m li olan
şey bunun za m anlam asıdır. B izim bunu aylarca b e k lem e y e ta h a m ­
m ü lüm üz yok. M eclis ne zam an tatile giriyor?
P. Buldan: Bu ay sonu gibi.
A. Ö calan: Yani 2 0 - 2 5 gün v a r şurada. Şim di siz hem en buradan
çıkar çıkm az A n k a r a ’ya gidip Beşir bey, E rkan bey ve d iğ e r m u h a ­
taplarınızla görüşeceksiniz. “A p o ile oyun olmaz, bunu aylarca b e k ­
leyecek halim iz y o k ” diyeceksiniz. B u haliyle bile kabul edebiliriz,
322
am a M eclis kapanm adan bunun çıkm ası lazım , y o ksa ben bilm em .
Y etkili: S ayın B a şk a n , b u s ü r e konusunu bu şekil sınırlandırm azsanız, bunu m u hataplarıyla görüştükten sonra ifade e tse n iz d a h a y e ­
rinde o lm az mı?
A. Ö caian: C u m hurbaşkanlığı seçimi olm ad an öncesinde çıkması
lazım. B u n u K a n d il’e de söyleyin, azam i H aziran so n u n a k ad ar çık­
ması lazım, çıkm azsa ben garanti verem em . Siz bunu görüşün ve b a ­
k an ların bu k o n u d a k i d ü şü n c e le rin i alın. A K P te k ra r u y d u ru k
n e d e n le rle karşı çıkar ve bunu kabul e t m e z s e tam bir savaş çıkar.
K a n d il’e de şunu söyleyin: Bu son L ic e olayları benzeri hadiseler d u ­
ru m u zorluyor. B iz ciddi bir ça lış m a içerisindeyiz. Bu kargaşa, ara b a
yakm alar, yol kesm eler, alıkoym a vb. durmalı, en azından ay sonuna
k a d a r kesinlikle durmalı. B u olaylar çok zorlamış, neredeyse iki ta­
raflı provokatörler 'b a ş a rd ık ! ’ diyecekler. B u yasayla bütün sorunlar
çözülecek, m uhataplık falan hepsi çözülecek.
Şunu da söyleyin: Bu alıkoydukları işçileri, askerleri h e m e n bırak­
sınlar. Bu yasallaşm a şansını k u rta rm a k için belirttiğim h u s u s la r ç o k
ö nem lidir. Şunu d a söylüyorum: A K P b u n u da oyalamaya d ö n ü ş tü ­
rürse d e m e k ki hile vardır. Bu olaylar yasallaşm a şansını da bitirir.
Ateşkes içinde ateşkes ilan edilecek. Beşir beyin, Efkan beyin, H akan
beyin ko num u iyidir, onları da z o r la m a k olm az. B e n im b u r a d a im ­
kanlarım zayıftır, iletişim kanallarım kısıtlıdır. M üzakere, m uhataptık
hepsi hal olacaksa, u zm an se k re tary a, m e d y a ve ih tiy ac ım ız olan
b a ş k a heyetleri oluşturacağız. B u heyet çalışm alarıyla ön em li oranda
sorunlard a yol alacağız. B u konu ları CH P ile de görüşün, Kılıçdar o ğ lu ’na da anlatın: “ D evlet bir d ön ü şü m geçiriyor, bunun dışında
kalırsanız başarm a şansınız yoktur” deyin. İzah edin. O n a d e y in ki,bu
sizin için son şanstır, bu son şansı iyi kullansın.
S. S. Ö n d er: K ılıç d a ro ğ lu ile bir g ö r ü ş m e m iz d e d ed i ki, “ Biz
süreç başladığın da bir araştırm a y a p tık , ortaya şöyle bir şe y çıktı: İn­
sanların y ü z d e 7 0 ’i K ürt kom şu istemiyor.” Ben de k e n d is in e tam da
bu y ü z d e n kenarda d u r m a k yerine inisiyatif alm alısın ız dedim .
A . Ö caian: O na “ D ö nüşü m geçiren devlettir, senin idealize ettiğin
devlet. Ö caian size de her şeyi an latm ak istiyor, M H P ’y i de bir kenara
bırakın, pozisyon unuzu tekrar gözden geçirin, A K P ’yi dc başım ıza
bela eden sizsiniz” deyin. Siz d e anlatın, inatçı olun, d erinlikli olun.
323
r^A biuûûah Ö ca la n
A K P ile m ü z a k e re ediyoruz, sizinle d e ederiz, siz gereğini y a p m a z ­
sanız A K P h e m sizin hem de b iz im başım ız a bela o lu r deyin.
M u h te m e le n o n gün içinde te k r a r g elec eksiniz. B u k anun bir
g ü n d e çıkar. Ç ı k tık ta n so n ra C u m h u rb a ş k a n lığ ı m e selesin i b ütün
y ö n le riy le ele alacağız. Bütün yaşam için bir b lo k la şm a olur, d e m o ­
kratik c e p h e kurarız. A K P ile de, C H P ile d e görüşürüz. H ang isi d e ­
m o k r a t ik le ş m e y e geliy orsa ona g ö re karar veririz. Ş u n u d a tekrar
söyleyeyim: O r t a d o ğ u ’n un kaderi değişiyor. Bu d ü ze n le m elerle s a ­
d e c e yeni T ü rk i y e ’nin değil, yeni O r t a d o ğ u ’n un tem elini atacağız.
B ir sonraki g ö r ü şm e d e d a h a ayrıntılı aç ac ağım . Rojava, İran, İrak,
Ruhani ziyareti vb. h e psini değerlendireceğim .
Gerçi s ü r e m iz ç o k az, a m a B D P ve belediyeler için d e kısa bir şey
söyleyeyim. B D P K ongresi netleşti m i? Eşbaşkanları k im olacak, yö­
n etim e k im le r girecek?
P. B u ld an: Ç a lışm a henüz ta m am lanm adı, kon gre tarihi erte len e­
bilir, yönetime d a h a ço k c e z a e v in d e n çık an ark a d aşla r düşünülüyor.
Siz e şb aşk a n lar için bir isim önerebilir m isiniz?
A. Ö calan : Ben d e d ü şü n ü y o ru m . H atta e şb aşk a n lık için E m in e
y a d a Ayla olabilir mi d iy o rum . A m a bilm eliler ki ben im gibi koltu k suz olacaklar. B ir d a h a k i gelişinizde bunları değerlen d irip gelin.
B elediyelere ilişkin d e k ısaca koordinasyon halin de çalışsınlar, be­
lediyeler birliği gibi altı ay içinde bunu gerçekleştirsinler, yoksa hep­
sini alacağım , yap a m ıy o rsu n u z diyeceğim . Yerel yönetim ler sürekli
toplanmalıdır. G ü n d e m o k ra siy e sahip çıkm a günüdür. B e n burada
onlar için genel koordinasyo n görevi yapıyorum .
P. B u ld an: G e lm e d e n Aysel ile d e görüştüm , size se lam ı vardı,
size bir not gönderecekti, fakat buraya acil g eldiğim iz için g ö n d e re ­
medi.
A . Ö calan: R a p o r ve önerilerini gönderebilir, avukat o la ra k gele­
bilir. Avukatların yolu açıldığı zam an o d a avukatlarla gelir, (Sırrı’ya
dönerek) Bir dahaki sefere Leyla ile, hatta S ab ah a t ve E rtu ğrul ile de
gelebilirsin.
H erkese selamlar.
324
!
I
'Û m tizh
Müzakere tüm vatandaşların haklarını
yasallaştırmak demektir
(B aşk an heyeti ayakta karşıladı. Ç ok şık, dinç, m oralli ve sağlıklı
oldu ğu görüldü.)
B a şk a n (P e rv in H a n ım a dönerek): G e ç m iş o ls u n , televizyondan
iz ledim . Ö n em li bir şey y o k tu r um arım . Nasılsınız?
P. B u l d a n : T ansiy onum düştü. B ira z yorgunluk, b ir a z uykusuzluk
vardı. Sıcak d a ek lenin ce küçük bir baygınlık geçirdim . Şu a n d a iy i­
yim. T eşe kkü r e d e r im B a şkam m .
A. Ö calan : Ü ç ü n ü z ü d e izliyorum . Ç o k çalışıyorsunuz, ço k k o ş ­
turuyorsunuz. B enim te m p o m a ayak u y d u rm ak kolay değil, Y i n e d e
başarılısınız. Kendinize d ikka t edin.
A. Ö calan : (S ır n y a dön erek) Size d e hayırlı olsun m u diyeyim?
Kızınızı nişanlam ışsınız.
S. S. Ö n d e r : Evet B aşkam m , değişik bir du y g u , te ş e k k ü r ederim.
A. Ö calan : Bu k onudaki yaklaşım ım biliniyor. S abah d a b iraz d ü ­
şündüm , Bir d e ğ e rle n d irm e yap m am ın faydalı olacağı d ü ş ü n c e s in ­
deyim . Bu ko n u la rd a dikkatli olm alısınız. H e r evlilik bir köleliği d e
getirebilir. B u ra d a önem li olan ö z g ü r yaşamdır. E rkeğin köleliğine
girm e k tehlikelidir. K ızınızın erkeği çözüm leyerek ö z g ü r bir yaşam a
girm esi önemlidir. B u k o n u d a siz d e yardım cı olm alısınız. M e v cut
d ü ze n kız ç o c u ğ u n u bitirir, öldürür. Ç ü n k ü piy a sa erkeği kadın la y a ­
şam ayı bilem ez; h em çaresizdir h em d e e rk e k er k te n gelir, güç d a ­
y a tm a s ın a g id e b ilir erkek. S izin bu kon u d a sa ğ la m bir d ü ş ü n c e
sistem a tiğiniz var, yardım cı o lm a n ız gerekir.
S. S. Ö n d e r : B u konudaki uyarılarınızı ö n em siy o ru m B a şkam m .
A . Ö c a la n : Evlatlarınızla ilgilenm eniz önemlidir. H e g e l’in m eşhur
325
x=4b2uMah
(3actÛajı
bir ç ö z ü m le m e s i var, Hegel doğanın bir o y u n u n d an bahseder. “C a n ­
lılar bir yavruları o ld u ğ u n d a ö lü m e karşı kendini k o r u m a y oluna g i­
diyor, canlıların ürem e si ölü m e bir m e y d a n o k u m a d ı r ” der. Yani
ü r e m e ölüm ko rk u su n a k arşı bir tepkidir. Bu d o ğ a k an u n u n u evrenin
o l u ş u m u n d a d a görebilirsiniz. B üyük so ğ u k k ara nlığa k arşı g alaksi­
lerin, güneşin, yıldızların oluşumu, ışınların saçım ı vb. b a n a göre k a ­
ranlığa bir yanıttır. İnsanda bu farklı b ir şeye bürünür. İnsanlar
ço ğalarak kendilerini güv enceye aldıklarını sanırlar. B u bir savunm a
rea k siy o n u d u r, fakat en geri bir biyolojik cevaptır.
K ürtlcrde de bu s a v u n m a refleksi vardır. B e n im için önem li olan
biyolojik ço ğ a lm a değil, işin toplum sallaşm a kısmıdır. Esas çoğalm a
toplum sallaşm ayla m üm k ü n d ü r. Sosyal, siyasal, kültürel, eko n o m ik
alanlarda, yani y aş am ın her ala n ın d a to p lu m sallığ ı ç o ğ a lta b ilm e k
önem lidir. Bu konuda A lm an ö rn e ğ i fikir verebilir. A lm a n la r sosyal,
siyasal, eko n o m ik gü çlen m e y le biyolojik zayıflığı kapatırlar. Alman
erkeği de, kadını da çok güçlüdür. A m a onlardaki ç o c u k sayısı öyle
bizd ek i gibi kontrolsü z değildir. K ü rtler için de kab a bir biyolojik
ü re m e değil, ideolojik, siyasal, toplu m sal ü rem e önem lidir. P K K ’de
yaptığım ız d a budur. P K K bugün T ü r k Solunun d u r u m u n a d ü ş m e ­
mişse bu toplum sal ç o ğ a lm a sayesindedir. T ü r k S o lu n u n içine düş­
tüğü d u r u m u görüyorsunuz. Biyolojik dürtülerle kendilerini ne hale
getirdiler, görüyorsunuz. A m a b iz d e K andil oradadır. Kandil ideolo­
jik, siyasal, örgütsel ü rem e merkezidir. K ürtlerin de bu te m eld e y a ­
şamı esas alm aları önem lid ir. B iz im d ışım ız d a k i d iğ e r K ürt
liderlerinde bu d u ru m yoktur. Barzani ve Talabani ise biyolojik ü re ­
meyi esas alırlar. B iz im farkım ız buradadır.
B a n a göre bu k o şullard a sizler için bir iki evlat yeterlidir. Kontrol­
süz çoğ a lm a doğayı ve evreni bitirir. Erkek ve k a d ın sosyal, ekonomik
ve kültürel olarak kendini çoğaltarak yaşamalıdır. K ürtlerde bu bakışı
oturtm ayı ö nem siyorum . M ü h im olan yaşamı sosyal, siyasal, kültürel
ve ekonom ik olarak b ü y ü tm e olm alıdır. İşte b u n u yapm ay an bu ır­
gatların, tarım işçilerinin d u r u m u n u görüyorsunuz, ço cuklarının d u ­
rum u hazindir.
A slın d a ben de bu tem elde devrim ciliğe başvurdum . M e vcut d ü ­
zene b aşkaldırdım . B e n c e bu k o n ula rı tartışm ak, y a ş a m ın her ala­
nında d e ğ e r le n d ir m e k önem lidir. B e le d iy e le r kendi k o m ünal
326
'L)m zaik „A fatâau
projelerini olu ştururken bu k onulara d a yoğunlaşm alıdır. Ç ocukların
gerekli eğitimi görebilmesini herkes önem sem elidir. Belediyeler bunu
başarabilirse bir fark yaratabilir. B u g ü n k ü gibi A K P ’ye endeksli p o ­
litikalar ü z e rin d e n sonuç alam azlar. A K P istediği zam an kredileri
keser, b ü tün bu k u r u m l a n bitirir. A K P ’nin bakışı karakol yapm ak,
H E S yapm ak, yani tüm yaşam ı bitirm eye yönelik politikalar uygula­
maktır. B e n b u n u n a şılm a sı için d o k u z b oy ut saydım . B u n la r çok
önem liydi. A m a siz bunları h ü k ü m e te anlatam ıyorsunuz, y a ş am a ge­
çirem iyorsunuz. Böyle olduğu için şim di heyet ban a yeni şartlar g e ­
tiriyor. (Öfkelenerek) Peki, getiriyorsun da, sen bana ö zgür yaşam ın
nesini veriyorsun diye so rm a d ın ız m ı? Biz kendi to p rağ ım ızd a ne ya­
pacağız, tartışm adınız mı? Gidin, B eşir Beyle de konuşun. Bunları
tartışm adan uyduruk gerekçelerle ban a gelmesinler. B iz çocuk d eğ i­
liz, deli değiliz, terörist değiliz! Teröristin A lla h ’ı da sîzsiniz deyin.
K endilerini uyarıyorum , b a n a s a h te g ü n d e m dayatmasınlar.
Yanlış anlaşılmasın, ben silah düşkünü değilim, am a bu şekilde yak­
laşılırsa farklı değerlendireceğim. Beyaz T ürkler eliyle Kürtler K ürt işbirlikçiliğiyle yasadışı ilan edilmiş. Kürtlük yasadışı bırakılmış. Yaşam
alanı sıkıştırılmış. H ük ü m et bunu anlamıyor m u? Siz anlatamıyor m u ­
sunuz? H ü k ü m et halen bu sefil haliyle bizi tasfiye etm ey e çalışıyor.
Oysa biraz kafaları çalışsaydı, çağdaş yaşam için normların, yasaların
gerekli olduğunu bilirlerdi. Bu şekilde örgütlenebilen bir devlet gerek­
lidir. A m a ben takip ediyorum, siz de Anayasa K om isyonunda bile iz­
lediniz. Beyaz Türkler Kürt olarak benim adımı yasaya bile yazmıyorlar.
O n lara deyin ki, beni (Kürtleri) yasaya alm adığınız zam an beni siz
dağda tutuyorsunuz demektir. “Öcalan Kürtleri yasadışılıktan, onların
tanımıyla ‘eşkıyalıktan’ alıp yasa altına almak istiyor” deyin. Kürtlerin
eşit, çağdaş kültürü ve kimliğiyle yaşamı için yasa yapmıyorlarsa bunda
hile vardır; bu açık bir soykırımdır, kültürel soykırımdır. Sizin de bunu
anlatmanız, herkese bunu kavratmanız gerekir.
B azıları çıkıp boş konuşuyor, te m elsiz bağırıyor. Hiç h o şla n m ıy o ­
rum, siyaset böyle yapılm az! H erkesin anlayacağı şekilde a n la ta c a k ­
sınız. Yasasım yapalım diyorsak, devlet için bu iyi olan bir durum dur.
O n l a r d a beni buraya tıktıklarını, kandırabileceklerini düşünüyorlarsa
b ü y ü k yanılıyorlar. O n la r a b u n u anlatın. D eyin ki, yasada bizi kabul
e tm ez sen iz d a h a büyük bir savaş olur. M üz ake re n in anlam ı da tüm
327
■^JtbiuM ak iD eaâan
vatandaşların hakkını yasallaştırmaktır. Kürtler de buna dahildir. Tel­
evizyon program larında da milletvekillerinizi izliyorum, k im se doğru
anlatam ıyor. Yasa, anayasa ne anlam a gelir, do ğru ifade edemiyorlar.
Ben b urada her şeyi açık ola ra k belirtiyorum. H ü k ü m e te de söyleyin:
Yasa, anayasa, politika a n la m ın d a Ö c a la n ’ın eksiği var m ı yok m u?
Yoksa gereğini yapacaklar. Akılsızlık hüküm etten kaynaklanıyor. O n ­
lara d eyin ki, siz farkına varana kadar C em aat sizi boğacak! İşte or­
taya çıktı, b ilm e m n e re sin e k a d a r b ö c e k k oym uşlar, h ü k ü m e t
yargılayamıyor. B e şir B e y le bunları konuşun.
Bunlar kafaya takmışlar, beş on gerillamız var, tasfiye edecekler.
Beyaz T ü rk le r de provoke ediyor. Beyaz T ürkler “G e r illa halen d a ğ ­
dan in m e d i” diye bastırıyor. Tayyip de bunlara cevaben indireceğim
diyor. Nasıl indireceksin? Gerilla d e m o k r a tik o r ta m d a g e lm e z s e b u n ­
lar her şeyin biteceğini gö rm üyorlar mı? Hazırlık yapılm adan, d e m o ­
kratik o r ta m s a ğ la n m a d a n gerilla gelirse siz d e bitersin iz, o çok
konuşan Sol d a biter, devlet de biter, Tayyip de biter, M İ T de biter!
Şimdi bu çe rçeve yasayı getirmişler; bunu getirm eleri kendileri
aç ısın d a n iyidir. Bu bir taviz de değildir. Sanki benim ağ ır isteklerim
karşısında getirilmiş havası veriliyor. O y sa bu y a s a o n yıl önce ol­
malıydı. B u n u b ile söyleyemiyorlar. Dün izledim: O şerefsiz Oktay
Vural “Apo istedi, onlar yapıyor” diyor. B e nim le ne alakası var? Dev­
let kendisi için yapıyor! B u M H P ’nin paralel devlet o ld u ğ u da çok
zaman g eçm ed en ortaya çıkacak. H e m de dış güçlerin den etim ind e
olan bir yapı o ld u ğ u n u göreceksiniz. İşte yakın d ö n em d ek i se çim ­
lerde S an g ü l ortaya çıktı. S an gül T ü rk iy e ’deki en büyük bayrağı a ç ­
madı mı? B ilm e m kaç m e tre uzunluğun da, kaç metre genişliğindeki
bayrakla o rtay a çıktı.
(Sırrı S üreyya’ya d önerek) Sen b u n u söyledin diye seni linç etmek
istemediler mi? S a n g ü l ’ün en büyük W ashington merkezli proje ol­
d u ğ u ortaya çıktı. M H P d e bayrakçılık yapıyor, Sarıgül ile durumları
aynıdır, yani W a shington merkezlidir! D iyarb a kır’d a bay ra k provo­
kasyonu yapanlar da aynıdır. M H P açık bir C I A projesidir. CIA bu
projeyle Solu, em ekçileri ezip bitirm eyi hedefledi, b ü y ü k o randa b a ­
şarılı oldular. Sol ise halen bunu göremiyor. Solun ne hale düştüğünü
S o m a ’da gördünüz işte! B u d urum d aki Sol halen A p o şöyle yapıyor,
böyle yapıyor diye sa çm a lam ay a devam ediyor.
328
C^mmlU yVotûau
S. S. Ö nder: Başkanım , bu kızgınlığınızı, öfkenizi anlam a ya ç a ­
lışıyorum.
A. Ö calan : Hayır, ben son dere ce sakinim , a m a bü y ü k savaş ger­
çeği olduğu için böyle dile getiriyorum .
S. S. Ö n d er: B ugüne k a d a r k im s en in başaram a d ığ ın ı siz b u rada
başardınız. M ü z a k e re ile devlete yasayı çıkarttırdınız. Bence bu yasa
tarihidir. M e c li s ’e de geldi. Bu top raklarda eşi benzeri yok. N e M üslümanlar, ne Aleviler, ne d e sosyalist yapılar bunu başarabildiler. Siz
başardınız.
A. Ö calan : B e nim için ço k basit bir yasadır. Ö n em li olabilir, a m a
b a n a göre b ir devlet kendini bu h a l e d ü şürm em eli, bir yasa çıkarm ayı
bu k adar farklı bir tablo içerisine koymamalıdır. B u konuda da A l ­
m a n la r ı inceleyin. A lm a nların h e r şeyi yasalaştırm a ve h u k u k a göre
d ü z e n le m e k o n u su n a d ü şk ü n lü k le ri m u a z z a m d ır. Yol yaparken,
köprü, bina yaparken bile bir sa ntim kaym am ası için yasaları uygu­
luyorlar. T ürkiye’de halen h e rk e s yasadan kaçıyor. Böyle sığ oldukları
için K ürtlerin yasada ta n ım la n m a sı d a bunları kaygılandırıyor, b az ı­
larını kızdırıyor. B u ço k açıktır.
S. S. Ö n d er: B a şk an ım , A lm a n ların yasa geleneği B i s m a r c k ’tan
bugüne k adar çok güçlüdür. O y s a b u ra la rd a tarihten bugü ne kad a r
h iç h u k u k yok, yasa geleneği yok. İlk defa bunların alışkanlıklarını
siz kırdınız, bu çok önemli.
A . Ö calan : Bu yasa devletin hayrı içindir, ben im için değil. A m a
on la r anlamıyorlar. A n lam ad ık ları için de bu yasayı çıkarırken bile
H akan Beyi de, heyeti d e ç o k zorlamışlar. B u k ada r basit yaklaşıyor­
lar. D evlet de basit yaklaşıyor, P K K de. P K K de “ B u n lar beni k a n d ı­
r ıy o r ” şüphesini taşıyor.
S. S. Ö nder: Bu yasa çıktıktan sonra bize sayfalar dolusu sövseler
bile b enc e ö n e m s e m e m e k gerekir. B ugün e kada r k im hangi m ü c a ­
deleyle devlete neyi kabul ettirmiş, buna b ak m ak gerekir.
A. Ö calan: Ç ok güzel tespit etmişsiniz, zeki yönünüz hoşuma gidi­
yor. Bu konuda C H P ile d e göıiişün; onlara d a “Öcalan burada sizi de
kurtaracak şeyi yapıyor” deyin. B e n daha önce B aba İshak örneğini ver­
miştim. Türklerin tarihinde hep otoriterliği, iktidarı alma geleneği ol­
muştur. Ç in’den, B u d a ’d an bir şeyler almışlarsa hep iktidarı için almayı
tercih etmişlerdir. Cengiz Han dahil tüm hakanların d uru m u budur. O s­
329
*^4bduM ah d% aİM i
m anlı’da d a şehzadelerin durum un u biliyorsunuz. Şimdi televizyon di­
zisi yapıldığı için insanlar farkına varıyorlar. Şehzade M ustafa’nın asıl­
ması örnektir. İzlemişsinizdir, korkunçtur. Bunların iktidarları için
yapamayacakları şey yoktur. Kaııuni’den Atatürk’e kadar bir iktidar has­
talığı var. B ugün de herkes iktidar hesabı yapıyor.
G eç en le rd e Engin A lan dışarı çıktı. O nu n d u ru m u n u iyi inceleyin!
(Yetkiliye dönerek) Sayın Yetkili, sizler d e iyi takip edin! Gerçi sizi
de A d a n a ’da ne h a le getirdiklerini izledim. Yere yatırıp üzerinize ayak
basıyorlar, silah doğrultuyorlar, siz de hala g örm üyorsunuz. Bunların
hepsine A m e r ik a ’d a R a m b o eğitim i vermişler. E ngin A lan ve ben­
zerleri ö ldürücü tiplerdir. B u bir okuldur, bu o kuld a n çıkanları şim di
de I r a k ’ta görüyorsunuz. B unların hepsi aynı o k u ld a n çıkıyor.
S. S. Ö nder: Sanırım Devlet Bahçeli de onu uyarmış. Ş im d i Genel
K urula g irm e sin e de engel olm ay a çalışıyorlar. O yüzlerini to p lu m ­
dan biraz sa k lam ak istiyorlar.
A. Ö calan : İm k an ları yeterince değerlendirem iyorsu nuz. Bu ko­
nuda tüm im kanları k ullanm alısınız! “M İT karanlıktır, g ü v en m ey e­
lim ” diyorsu nuz. A m a E n g in A lan da, (Pervin H a n ı m a d ö n ere k)
Korkut Eken de (Size karşı ta v a n d a n bahsetm iştim ) bastıracak. Fırsat
b u lu rla rsa hep in izi im h a etm eye çalışırlar, a n ın d a bitirirler. E n gin
A la n ta m bir iktidar sapığıdır. Yırtıcı subay derler bunlara. N orm al
bir T ü rk böyle yapm az.
Engin Alan ölüm subaylarının planlayıcısıdır. B un lar gü nlük p la n ­
la m alar yapar, bu p la n la m a la rı d a C I A ’e ra p o r verirler. A B D T ü r­
kiye’yi altmış yıldır b u n la ra vermiş. Fethullah H o c a da, Türkeş de
öyledir; Ruzi N azar, E nver Altaylı ve benzerleri öyledir. B u n la r Türk­
lük dünyası üze rine nasıl operasyon yapacaklarını planlıyorlar. Ben
sadece ö ld ü rm e tarzları üze rin d en b ile bunları ç ö z d ü m . K ü r t ’ü öl­
dü rm e şekilleri T ü rk işi değildir. İşte S akine’lerin ö lü m ü n d e de bunu
görebilirsiniz. S a k i n e ’nin ö lü m ü n ü nasıl izah ede ce ksiniz ? B u kadar
vahşi bir öldürme yöntem i bunların işidir. Ö m er G üney aslında küçük
bir E ngin A lan ’dır, N A T O g la d iosun un adamıdır. O cin ayetleri işler­
ken buradan her şeyi bitirm eyi hedeflediler.
Ben bu rad a k i heyetin ç a lış m a la n n a değer veriyorum , am a h ü k ü ­
m et heyeti zorluyor. İşte geri ç e k ilm e m eselesi, cu m h u rb a şk a n lığ ı
benzeri konuları d ayatm aya çalışıyor. M ü z a k e re heyetleri v e tarihi
330
belli o lm a dan hiçbir şey gelişmez. B u n u açık ifad e ediyorum : H içbir
kıpırdam a olmayacak. G eri çekilm eyi ta m am lad ığım ız an paralel tek­
rar devreye girer. O yüzden m ü z a k e re tarihi n etleşm ed e n tek kıpır­
d a m a o lm a yac ak. B u n ların g ü c ü k ü ç ü m se n m e m e lid ir. İşte E ngin
A lan, E r d o ğ a n ’ı tehdit etti. E rd o ğ a n da çıkıp k o rk m u y o ru m diyor.
Aslında korkm ası gerekir. Ç ü n k ü onun arkasında A BD var, her şeyi
yapabilir. İşte IŞİD de bu güçlerin icadıdır. B urada da İ Ş İ D ’i yaparlar.
Erdoğan artık bunu anlasın. B e şir A t a l a y ’a da, E fk a n A la ’y a da a n ­
latın. Bunlar devletin güvenliğini, K ü rt m eselesini tartışmayı bile bil­
miyorlar. İşte b u r a d a ben b u n la ra bilgi veriyorum, am a heyet de bunu
anlam ıyor. B e n i so rg u lam asın ı bile bilmiyorlar. İlk g e ldiğim d e de
beni sorgulam asını bile b ilm em işlerdi.
Y etkili: E fendim , so rg u lam a değil, diyalog diyelim isterseniz.
A. O calan: Ç o k önem li değil, neticede bilgi var işin içinde. Tarihi
T ürk-K ürt ilişkilerine d inam it döşediler. E k o no m ik, sosyal, siyasal,
kültürel, güvenlik vb. her ko n u d a d ina m it döşemişler. Bunları g ö r ­
m eniz gerekir.
P. B u ld an: D em o k ra tik le şm e paketiyle desteklenm eli.
A. O calan: İşte ben buna da çok kızıyorum. Ben d o k u z başlığı öner­
dim. Her şey dokuz ana başlık altında var. Bu başlıkların hepsi birbirine
organik olarak da bağlıdır. Siz ise tek tek ele alıyorsunuz. Bir de dışa­
rıda güya farklı konularda beni m a h k u m etmek isteyenler var. İşte bu
dil meselesi. Z ana Farqinı yazıyor, güya bana d a öğretiyor. B e n güya
Kürtçeyi geliştirmiyormuşum. İşte şarlatan dediğim nokta budur. Ben
buradaki çalışm alarım la dile de katkı sağlıyorum. Şimdi K ürtçe yayın
yapan tek bir devlet k u ru m u var, T R T 6 ... A slın d a bu kanal ku ru m
olarak önem li, a m a A K P içeriğini boşalttı, kendisi belirledi. Bu kurum
bile buradaki süreçle birlikte oluştu. A tilla U ğ u r burada b a n a böyle bir
ça lışm a yapacaklarını söyledi. B enim le ilk K ürtçe konuşan kişidir. Ben
önem sem iy orum , am a bunları bilm eniz gerekir.
S. S. Ö n der: A tilla’dan bahsetmeyelim artık isterseniz. B iz bu m e ­
seleyi tam olarak kavradık. B e n c e za m a n ım ız ı alıyor.
A. Ö calan : A nladım ! B ilm e n iz açısından söylüyorum , yoksa b en
b u n la rı ö n em se m iy o ru m . A m a sizin b ilm e n iz d e fayda var. D ü şü n e ­
biliyor m usunuz, bu şarlatanlara g ö r e g ü y a ben K ü rtç e bilm iyorum ,
onlar da K ürtçe şampiyonudur. B ir de bazı çevreler g ü y a benim başka
■'zAbduûllah (Dca&an
liderlerin çıkm am ası için önlerini kestiğimi iddia ediyorlar. Ben daha
önce S e la h a ttin ’e de söyledim, ( P e rv in ’e d önerek) size de söyledim.
B ü tü n yetkilerim i size v e r m e y e hazır o ld u ğ u m u söyledim. A m a 24
saat ta şıy a b ilm e n iz k oşu lu y la b u n u ifade ettim. B ugün de söylüyo­
rum. T aşıyabilen biri çıksın, ben b ütün yetkilerimi verm eye hazırım .
Ş im di bazıları S elahattin için “A po o nu istem iyor” diyorlar. Yalan
söylüyorlar. B e n k e n d isin e değer veriyorum , kendisini geliştirm ek
için ç o k çabalıyorum . K end isi de mütevazı birisi, öğ ren m e y e çalışı­
yor. S e la h a ttin ’in K ürt siyasetini tanım asını, tüm kırk yıllık m ü c a d e ­
lenin g irdisini çıktısını b ilm e sin i istiyorum . S adece b ir b a ş la n g ıç
yapıyor, d a h a fazla ça b a la m a sı gerekir. P K K dahil hiç kim se benim
önderlik ta rz ım ı geliştiremiyor. Ö c a la n ’ı d o ğ r u a n l a m a hayatidir.
B urada bir M arksist ark a d aş var. M a r k s ’a da, S talin ’e de toz kondurtm uyor. O n u n la tartışmayı çok seviyorum. Şeyhmus delidir am a
b e n im arkadaşım dır. B u r a d a herkesi idare etm ek zorundasınız. İna­
nılm az ölçüde dürüsttür ve iyi bir insandır. T ak ım ım a d a aldım, bir­
likte futbol oynuyoruz. İki yıl önce Ş ey h m u s’a M a r k s ’ın bir cümlesini
b u lm a sın ı söylemiştim. İki y ıldır uğraşıyor, g eç en lerd e yeni bulup
ban a haklısınız diye geldi. Ben M a r k s ’ın Paris komünarları için “S a ğ ­
duyuyla m ü z a k e re etselerdi tek doğru şeyi yapaca k la rd ı” cümlesini
araştırıp bulmasını söylemiştim. Şeyhmus, “M a rx öyle bir şey yapmaz,
burjuvazi ile görüşmez, onları m u ha tap almaz” diyordu. Şim di o cüm ­
leyi bulduğunda anladı. Sola da bu örneği anlatın. (Gülerek) A m a ben
bulsun diye Ş e y h m u s ’a “ Seni döverim , ö ld ü r ü rü m ” dem iştim . O y ü z ­
den buldu getirdi. İşte bizim pozisy o n u m u z d a budur!
M üzakere pozisyonum uz önemlidir. B und a n sonra siz de yasayı uy­
gulatmak için çabalayın. H ak a n ve B e ş ir ’le görüşün, yasayı uygulatın.
D okuz ana başlıkta heyetlerim iz olacak. Bir ana heyetim iz olacak.
Bunun adını D em okratik M ü zak ere Heyeti koyalım. B u heyette sizler
olacaksınız, a m a aynı za m a n d a genişleteceğiz. (Sırrı’ya dönerek) Sen
de benim birinci yardım cım olacaksın. Bu dokuz başlık artabilir de,
sayısı o n ’dan az olm ayacak bir heyete ihtiyaç olacak. Siz tartışın, eşbaşkanlarla, sivil toplum la, bizim kilerle öyle tespit edin. Öyle bir oluş­
turun ki, tüm toplum (Aleviler, kadınlar vb.) “Bu heyet beni temsil
ediyor” desin. Yetenekli olsunlar. Bu heyetlerle E ylül’de proje ve yasal
süreç başlatacağız. Otuz, kırk tane projemiz olacak. Örneğin ekonomi.
332
_A)oÛiizı
Biz belediyelerim izde d em o k ra tik kom ünalite uygulayacağız. E ko n o ­
minin yüzde 5 0 -6 0 ’ını bu komünaliteye bağlayacağız.
S. S. Ö nder: B aşkam ın, g eçenlerde D iy a r b a k ır ’daydım. E k o n o m i
Konferansı için çalışm a yürüten arkadaşlarla görüştüm. G örebildiğim
kadarıyla belediyeleri işin d ışında tutuyorlar. B en d e ta m tersi o lm a sı
gerektiğini söyledim. B e le diyele rin bu ça lış m a n ın ön em li bir öznesi
olması gerektiğini ifade ettim. İnşallah yanlış dem em işim dir.
A. Ö calan: Tabii, belediyeler işin içinde ve öncüsü ola ca k, farkı­
m ız orada ortaya çıkacak. Ş im d i belediyelerin yaptıkları ev e k o n o ­
misi, dikiş nakış kursu, mikro kredi vb. anlam sız şeylerdir. B iz birkaç
köyü birleştirip komünaliteyi oluşturacağız. İsrail’de bile bu m odeller
var. Latin A m e r ik a ’da var. Bunların isimlerini bile değiştirebilirsiniz,
am a hayata geçirin. Siyaset böyle yapılır. Parti organlarında üyeyseniz
fırtına koparacaksınız. Seçime d o ğ ru kanıtlayacaksınız. Ö yle boş k o ­
nuşanlar, bilm eden konuşanlar, başarılı o la m ay a n la r b a ş k a yerlere
gitsinler. Bunları siz denetleyeceksiniz, em eğ inize saygı duydu racak­
sınız. Siz em ek veriyorsunuz! D o ğ ru örgüt, doğru d en etim y a p m a lı­
sınız. Bu işler ahbap çavuş ilişkisiyle g itm ez. B e n H D P için
söylemiştim. Kırk y ıllık bir m ü c a d e le birikim ini, h atta M ustafa S u p ­
h i ’lerden beri olan birikim i b u g ü n le re getirdiğimizi if a d e etmiştim .
B u bilinçle yaklaşmalısınız. F i g e n ’i de ben b u ldum size. S anırım tam
bu işe uygun oldu.
P. B uldan: A k ş a m televizyondaydı, izlediniz mi?
A . Ö calan: Evet, izledim. Ç o k b eğe ndim . Siyasetin y ü zd e 5 0 ’si
hitabettir, o k on u d a başarılı o ld u ğ u n u gördüm . Figen H a n ı m ’a başarı
dileklerim i iletin. İki E ş b a ş k a n ’ın ikisi de genç ve dinamiktir. T ü m
T ürkiye’ye hitap etsinler, ço k yaratıcı olmalılar. G örev ve k onu d a ğ ı­
lımı yapsınlar. G üçlerini birleştirsinler. A n a y a sa d a izin çık an k ita ­
b ım d a n faydalansınlar.
S. S. Ö n d er: Evet B a şk a n ım , E rtu ğ ru l ile S a b a h a t’ııı selam ları
var. B e nim onlarla ilgili bir ö nerim var. Yeni bir e nternasyo na l k u r a ­
lım. B u iki arkadaş da o r a d a yoğunlaşsın.
A . Ö calan : Hazırlık yapabilirler, a m a acele etmeyin. İsm ini de
sonra koyarız. O r t a d o ğ u ’d a bu ç a lış m a önem l idir.
S. S. Ö nder: B a şk a n ım , b e n d a h a geniş, dünya e n te r n a s y o n a li
ö n eriy o ru m . İrlanda’d an R ojava’ya, A rjantin’den O c c u p y H areketin e
333
v=r4b2ııÛÛa.ft Ö eaû atı
k a d a r b u yeni direnişi bir araya getirecek, sizin belirlem elerinizi ve
deneyim lerinizi dünya ö lç eğinde açığa çıkaracak bir çalışm adan b a h ­
sediyorum . E rtuğrul ve S a b a h a t b una öncülük edebilirler.
A. Ö ca la n : Hazırlık yapsınlar, yoğunlaşsınlar, sonra bakarız. E r ­
tu ğ rul d a şimdi dah a rahatlam ıştır. ErLuğrul’a da, ScbahaL’a da s e ­
lamlarım ı söyleyin. Bir a r a onların buraya g elm e d u ru m u olacak. Siz
d e heyetle görüşün. H alta Leyla ile birlikte gelebilirler. Leyla yakın
za m a n d a gelsin, O n u n la O r t a d o ğ u ’daki gelişmeleri d eğerlendirece­
ğim, B a rz a n i’ye de bazı mesajlar göndereceğim .
Bu E M E P çevresi ay ıp etmiş. Partiye girmediler, değil mi? Bu bir
ay d ın la n m a çağıdır. F elsefe yapm asını bilm eyen siyaset yapm asını
becerem ez. D escartes felsefesi, dinsel evrenselcilik Batı rasyonalitesinden pozitivist evrenselliğe dönüştü. Bu evrenselliğin şöyle bir ek­
sikliği var: D em o k ra tik İslam K ongresind e de biraz açm ıştım , tekil
k a v ra m ın a değ in m iştim . M u tla k d o ğ r u y u k a s te d iy o ru m . Bu ev ren­
sellikte tekilcilik yoktur. N e m utlak tekilcilik ne mutlak evrenselcilik
doğrudur. Sosyalizmin yenilgisinin, I Ş İ D ’in çıkışının b u evrensellikle
ilişkisi vardır. B iz çoğulculuk kavram ını getiriyoruz. Çoğul d em o k ­
rasi, çoğul sosyalizm diyebilirsiniz. H içbir T ürk milliyetçiliği A n a ­
d o lu ’daki T ü r k milliyetçiliğini kab u l etm em iştir. Ö zb e k , T ürkm en,
Azeri milliyetçiliği tek tipçi T ürkçülük dayatm asını kabul etmemiştir.
Ç ünkü Turanizm, T ürkizm adı altında onları tekleştirm eye çalışırsan,
onlar da bunu kabul etm ez. B u çoğu lcu lu ğ u anlatm ak için H D P ’ye
önem li görev düşüyor. H D P tarih kom isyonunu kurabilir, felsefe bo­
y u tu n u tartışabilir. B ilim a d a m la rı bu k o n u d a yoğunlaşabilirler.
N a z a n Üstündağ ve onu n gibilere de çağrımdır.
M üzakere aşaması önemlidir, tarihi değerdedir. Şimdi m uhtem elen
yasası da çıkacak. Siz d e Beşir B e y ’le görüşün. B enim hassasiyetimi
anlasınlar. Bu geri çekilm e m eselesinden bahsediyorlar. Geri çekilme
meselesini de onlarla görüşeceksiniz. Bizim için sorun değil deyin.
A m a M üzakere Heyeti, İzleme Heyeti ve Devlet Heyeti üç ana kurul
o la ra k göreve b aşlarsa tartışırız. B u n lar o lm a d an olmaz. H a tta bazı
grupların gelişi bile tartışılır. İşte bu anaların d urum u falan ortada, bun­
lara yönelik adım atılabilir. B u konuda oluşturulacak İzleme Kuruluna
yetki veririz, A killerden bir derlem e de olabilir. G eri çekilme, yol, ka­
rakol vb. konularda İzlem e K urulu bir o m bdu sm anlık gibi çalışabilir.
334
İ. B aluken: Başkanım , b u İzleme Kurulu oluştu ru lurken birlikte
orLaklaşmamız önemlidir. Ç ü n k ü akil heyetler oluşurken de A K P o r ­
taklaşm a yerine dah a çok ken d in e yakın olanlara yer vermeyi Lercih
elti. İzlem e K uru lu n d a böyle bir yol izlerlerse ön ü m ü z e so run lar çı­
kabilir.
A. Ö calan: B iz beş altı kişilik bir B a şk an lık Heyeti belirleriz, İ z ­
le m e Kurulu da kendi örgütlenmesini kendisi yapar. İsterlerse bin kişi
de yapabilirler, o n la r bilir. Biz ciddi iş yapacağız. Bunu başarırsak
S o m a benzeri acıların bile önü ne geçeriz.
(İd ris’e dönerek): İşte B ingöl’deki bu vadileri, dereleri gö rü y o r­
sunuz. Nasıl Lalan ediyorlar! A slın d a bu sizin için b ir namus m e s e le ­
sidir. K ıyam et koparmalısınız. B u konuda Kandil de, BD P de b u güne
kadarki tavırlarından utanmalıdır. B u n u uyg un bir üslupla anlatın!
Ö yle H asip gibi zarL zurt ede rek olmaz! B u n lar da anlam ıyor, siz de
anlam ıyorsunuz. B en rasyonel devlet aklını s avunuyorum . R ezondata
(devlet aklı) Fransızların ilk ortaya çıkardığı tanımdır. Devlet akılsız
olm az. B e ş yıldır b en heyetle b u n u tartışıyorum . H e g e m o n ik A K P
değil, d em o k ra tik A K P olm ası gerekir. D ev le t aklı b u n u gerektirir.
B u n lar o lm a k sız ın o lm az. Y asa o lm a zs a o lm az. Y asa d an h e m e n
s o n r a M ü z ak e re ve İzle m e K urulu oluşturup süreci başlatacağız.
S. S. Ö nder: Başkanım, İzlem e K urulu sivil mi olacak?
A. Ö calan: İçin d e resm i görevliler de olabilir, ask er temsilci de
olabilir, çok önem li değil, çü n k ü güvenlik meselesidir. Geri ç e k il­
m eyi yasayla, resm i b a k ışla y ü rü tm e k lazım. O n e d e n le onların o l­
m a sında fayda var.
P. B u ld an: B aşkanım , başınd an beri İzlem e K urulu o lm asını isti­
yorsunuz, a m a bir türlü kabul ettiremedik.
A. Ö calan: B u n lar anlamıyorlar. B iz belli bir a ş a m a y a getirince
p aralel bunun kokusunu h em en alıyor. K o kuyu alır alm az C e m a a t’in
arkasındaki beyin g ü c ü harekete geçiyor. Siz b u n u g ö rm üyorsun uz.
B en bazı y a z a rla r ü z e rin d en m u a z z a m son uçlar ç ık a rıy o ru m . B e n
k en dim b ir İ z le m e K u ru lu g ib i ça lışıy o ru m . B unları o k u d u ğ u m d a
benim tutsaklığımı, ev hapsi dahil, kendilerine b a ğ la m a k istediklerini
anlıyorum . Evcilleşmiş, k endilerine bağlı b ir A p o istiyorlar. Barzani
de, A BD de bunu istiyor. A m a ben m üzakereye b aşlad ığ ım gün d e
söyledim: Ben burada zaLen ö zgürüm dedim . Felsefi o la ra k , ideolojik
335
*&4fa(fuMah Ö eaİan
ola ra k bir tutsaklık yoktur, Tutsaklık olsaydı b e n im le m ü z ak e re y e
otu rm a zla rd ı. A m a tabii ki m ekansal ve zam ansal koşullar İm ra lı’d a
bir tu tsak lık la devam ediyor. Felsefi olarak böyle bir ç a lış m a yapan
bir insa n tutsak değildir. İ z le m e K urulunu B e şir B e y ’le tartışın, gö­
rüşün. Y asa çıkarsa, k u ru lla r oluştu ru lursa C u m hu rb a şk anlığı seçi­
m in e k a d a r m u h te m e le n bir o tu r u m yaparız. D o k u z a n a başlığı
arttırabiliriz. B u bir toplu m sal proje pak e ti olacak. Siz de buradan
ç ı k a c a k sonuçları M e c lise gö tü rm e y e çalışacaksınız. A K P ile götü­
receksiniz. T ü m çevreleri (Aleviler, k adınlar vb.) buna katacaksınız.
B u n u n so n u c u n d a ta rih i d em o k ra tik anayasal ç ö z ü m olacak!
A . Ö calan : Şimdi bu C um h u rb a şk an lığ ı m e selesin e gelelim. Ne
yaptınız, bu nu görüşelim.
P . B u ld a n : B ir C u m h u rb a ş k a n lığ ı K o m isy o n u olu şturduk . Beş
M Y K üy esi, b e ş m illetv ek ilin d en o lu şan bir k om isyon çalışm aları
yürüttü. Sivil to p lu m örgütleri ve değişik çevrelerle görüşm eler yaptı.
Selahattin D em irtaş ism i öne çıkıyor.
A. Ö calan : B e n c e ça ban ız Türk, A levi gibi farklı b ir aday profili
üzerinde olm alıydı. Böylesi bir d u r u m d a ta rtışm a lar yaşanabilir. İşte
dün de F ig e n ’i sıkıştırm aya çalıştılar. “K ürt Hareketi seni T ü rk m a ­
yası olarak k u llanıyor o lm a sın ” diye sordular. Kendisi iyi cevaplar
verdi. B e n im k ay g ım budur. Y oksa S elahattin d e uygund ur. A m a
Alevi ve T ürk o lm a s ı farklı ç e v re le rin kendi temsiliyetini görm esi
açısından olumlu bir e tk i y a ra tır diye düşünüyorum .
İ. B aluken: K a n d il’dekiler d e aynı kaygıları dile getirmişlerdi.
A. Ö calan: Sosyolojiyi temsil ettirm ek önemlidir, sizin çalışmanız
kom isyonunuzun yöntem i sosyolojiyi temsil etmeli. Selahattin tercihi
oyları kemikleştirebilir. O y artışı yapabilir mi, b en ç o k em in değilim.
Biz b i r d ü z e n p a r t i s i değiliz. H e m H D P G en e l B a şk a n ı h em de c u m ­
hurbaşkanı adayı olu rsa p a rti işleri nasıl olacak?
P. Buldan: B a şk an ım , za te n b ir aylık b ir süredir. B u süre içeri­
sinde p arti işlerinin aksayacağını d üşü nm üyo ruz.
İ. B aluken: Aynı kaygıları biz de göz ö n ü n d e bulund urd uk. T üm
çabam ızı bu y önde bir so n u c u n o r ta y a çıkm ası için s e fe rb e r ettik.
A ncak gittiğimiz farklı kesim ler de Selahattin ism ini öncelikli olarak
önerdiler. Farklı bir alternatif isim önerisi şekillenm edi, herkesin or­
taklaşa bildiği farklı bir isim şekillenem edi.
336
^ m ıa h mJ \io iâ a tı
A. Ö calan: R ı z a T ü r m e n ü ze rin d e yoğunlaşm ışsınız, a m a sizi zor
d u r u m d a bıraktı.
S. S. Ö nder: T am tersine, o lu m lu oldu, kendisi d e o n u r d u y d u m
dedi.
A . Ö ca la n : Peki, b aşka kim olabilir? (Sırrıya dönerek) Sen y a d a
E rtu ğ ru l olabilir misiniz?
S. S. Ö nder: İkimizin de üniversite diplom ası yok, o n eden le o la ­
maz.
A . Ö calan: Figen o lab ilir mi peki? N erelidir Figen?
S. S. Ö nder: Ceyhanlıdır, a m a o nun d a üniversite diplom ası yok.
A . Ö calan : U f u k U r a s olabilir mi?
S. S. Ö nder: S o l çevrelerde ciddi b ir tepki var, ortaklaşm ayı sağ­
lam az.
A . Ö c a la n : G enc ay G ürsoy?
İ. B aluk en : K apsayıcılığı k o n u s u n d a şü p h e lerim iz var. Yeterince
kabul görmeyebilir.
S. S. Ö n d er: Ş ebnem K o ru r F in can cı ismi de çıktı. S e b a h a t ve
ben de önermiştik.
A. Ö calan: O d a uyg un değil. Y ahu g erçek ten de uygun k im s e
yok.
Y etkili: E fendim , bu k o n u d a heyeti eleştirebiliriz, sanki ço k iyi
çalışmamışlar, a m a her üç arkadaş d a diğer bütün konularda, y ü z le ­
rine karşı sö yle m iy orum , am a tem siliyet b o y u tu y la gerçekten ç o k iyi
götürüyorlar.
A. Ö calan: Peki, bu isim k on usu nu b u r a d a n belirleyemeyeceğiz.
O n u siz yetkili organlarla ta rtışa ra k kriterlere uygun b ir şekilde be­
lirlem eye çalışın. Selahattin de olabilir tabii, benim için b ir veto d u ­
ru m u söz k o n u su değil. D a h a geniş k atm an ları içerebilecek , h atta
H D P ’li olm ay acak bir a d a y da olabilir. M illetvekili o lm a sı şa rt da
değil. E k m e led d in gibi b ir adayı biz de bulabilirdik.
P. B uldan: B üşra H o c a n ın d a ismi çıktı, fakat ço k kabul görmedi.
K andil de o olm a m a sı gerektiğini söyledi. Cezaevi p r a tiğ i d e uygun
değil.
A . Ö calan : Evet, uy g u n değil, hiç o lm a z . Z aten h itabet önemlidir,
iddialı o lm a k önem li. O nlar yok. (P e rv in ’e dönerek) B u kon u d a seni
ö rn ek gösterebilirim . S enin hitabetin çok iyi!
337
r^A btluM ah Ö caûan
P. B u ld a n : B a şk an ım , ban a naz ar değdi, d ün m itin g d e bayıldım.
A y rıca sizi gördü ğüm için bütün k ad ın lar sarılm ak istiyorlar.
A. Ö ca la n : Evet, işte sen beni gördüğün için bayıldığın da herkes
P e r v in ’e n e oldu diye soruyor. (Gülerek) Evet, dikkat etmelisiniz. İz­
ledim , ta m benden bahsederken, ‘S ero k A p o ’ derken yere yığıldınız.
(G ülerek) Ben adam ı böyle ç a rp a rım işte. A m a so n ra tekrar toparla­
narak gelip konuştunuz, müthişti! N e k ad a r ö z g ü r bir kişiliğin o ld u ­
ğ u n d a n emin değilim , a m a tarihsel kişiliğin önemlidir. Z a m a n ım ız
o lsa y d ı aslında seninle kasetle bir k o n u şm a y a p m a k isterdim . Seni
dinle m e k isterdim . A şiret kurallarına göre senin eşin ö ld ü ğ ü n d e ak­
r a b a iç in d e evlendirilm en gerekirdi, a m a sanırım sen b u n a karşı çık­
tın. A şire t k anu nları b u n u gerektiriyor. A m a sen h are k etim iz
içerisinde aşiret kurallarından k o p m u ş bir K ü r t ’ü tem sil ediyorsun.
Yani h e m aşiret h em d e Ö zg ü rlü k H areketi içinde gidip geliyorsun.
İşte Hititliler zam anını bunun için ö rn e k verdim . Bu aşiret kadınından
d e m o k ra tik u lu s k a d ın ın a d ö n ü ş tü ğ ü n ü n bir göstergesidir. “Ben
b en im , ben k im senin d e ğ ilim ”diyeceksin.
(Sırrı’ya dönerek) D eğil mi Sırrı? P erv in arkadaş bunu ispat etm ek
d u ru m u n d ad ır. D o k u z bin yıllık b ir ö m rü n ü z var, ayrıca yirmi yıldır
bizim le bir birlikteliğiniz var, b u b iz im için ç o k ö nem lidir. Bu te ­
m elde bütün kadınlara, kadın e ş b aşk a n lara özel selam larım ı iletin.
K adınların “Ö ca lan ö z g ü r o lm a d a n ö z g ü r olm a y ac ağ ız” sloganı g ü ­
zeldir. Ç ü n k ü ben ö zgürüm , siz d e ö zg ü r olacaksınız! S o n u ç olarak
siyasetçi özlü, güçlü bir k im lik o lm a k zorundadır.
C ezaevlerindeki k adınlara selam söyleyin. F a tm a îzol m ektup yaz­
mış yine. K en d is in e yardım cı o lm a m ı istiyor. K orkm asın , ben yar­
dım cı olurum . K ü rd ista n ’d a ta n rıça kültürünü kitaplaştırabilir. Yine
G u lan K ılıçoğlu gelişm eye açık b ir arkadaş. O n a v e E lh a m K a ç a r ’a
selamlarım ı iletin. C izre B elediye Başkanı L ey la’ya selam söyleyin.
A yla ve E m in e ne yapıyorlar? H D P ’ye girdiler mi?
P. B uldan: A yla ile görüştüm . H D P ’ye g irm e d i. D T K ’d a görev al­
m ayı düşünüyor. R a p o r yazacaktı, a m a biz buraya acil geldiğimiz için
a nc ak bir d a h a k i sefere getirebilirim.
A . Ö calan: T am am , nerede istiyorsa orada çalışsın. R a p o r d a gön­
derebilir, ço k da ön em li değil. E m in e de istiyorsa gönderebilir. B ir
d e b u analar m e selesi var. O k o n u d a birkaç şey söyleyeyim. O ç o ­
338
c u k la r onlardan d a h a ç o k ban a yakınlar. B e n im yoldaşlarım dır. B u n ­
lar özg ü rlü k çocuklarıdır. B u k o n u d a P K K ’yi de eleştiriyorum . “ 16
yaşından k ü çükleri g ö n d e riy o ru z ” dem işler. O n la r bun u n önem in i
bilmiyorlar. Bu o rta m d a o çocukları nasıl zorlayabiliriz? Pozantı’daki
d u ru m u hepiniz biliyorsunuz. D e m o k r a tik zemini sağlayarak onların
d u ru m u n u tartışabiliriz.
A. Ö calan : B D P K o ngre si için ça lışm ala rın ız ne a şa m a d a ?
P. B u ld an : T ü m alanlard a ça lışm ala r d e v a m ediyor. E şbaşkanla r
ve Parti M eclisi adayları k onusund a bu çalışmaların bitm esiyle b e ­
r a b e r size d e sunacağız.
A. Ö calan: K o n g re tarihi ne z a m a n ?
P. B uldan: 11 T em m uz.
A. Ö c a la n : G e ç o lm u y o r m u peki?
P . B u ld an : E rte le n d i zaten , 11 T e m m u z olarak belirlendi.
A . Ö calan : Biliyorsunuz, B D P k ad ro partisi o la c a k , ç ü n k ü k a d ­
ronuz tam yok. A k ad e m ik , ideolojik d o n anım ı iyi ola n lar seçilsin.
Bu se fe r s iz d en a k ta r ım a la m a d ım . Bu s ö y le d ik le rim in d ışın d a
K a n d il’deki görü şm elerin iz le ilgili a k ta r m a k istediğiniz bir d u r u m
var mı? Z a m a n ım ız d a k a lm a d ı. Ö zetle alayım .
P. B uldan: B u r a d a d ile getirdiğim iz hususları ark a d aşla r ak tardı­
lar. Yasanın ö n em in i vurguladılar, M e c lis k a p a n m a d an çıkm ası ge­
rektiğini söylediler. B a şb a k a n ın dilinden olan rahatsızlıklarını dile
getirdiler. H asta tutsak larla ilgili adım a tılm a m a sını eleştirdiler. A y­
rıca acilen yol haritasının belirlenmesi gerektiğini belirttiler. K adınlar
ile de görüştüm . Z am anım ız bittiği için sözlü ak taram ıy orum , a m a
bir b ilgilendirm e notları var, o nu size vereyim.
A . Ö calan : S onra o k u y u p cevap vereceğim . Selam larım ı söyler­
sin. H epsi benim için çok değerlidir.
İ. B alu k en : B aşkanım , Rojava ve lr a k ’taki gelişm elerle ilgili d e ­
ğerlendirm eniz önemli olacaktır. A rk a d aşlarla yaptığımız g örüşm ede
M u su l’daki gelişmelerin sadece I Ş İ D ’in işi olmadığını, a r k a planında
B aas rejiminden a r ta kalmış örgütlü g üçler olduğunu ifade ettiler. Bu
güçler Türkiye, K D P v e A B D ’nin bilgisi d ah ilin d e b u o pera syon u
yaptılar. T ü r k i y e ’nin de halen Işid ile ilişkili o ld uğu na dair bulgular
o ld u ğ u n u söylediler.
A. Ö calan: Evet, bunları kısaca değerlendireyim. S onra ayrıntılı d e ­
339
*=Âb2uM ak Ö ca ijzn
ğerlendirm e yapacağım. Rojava için Şahin Cilo oradaymış. Selam ve
başarı dileklerim i iletin. D em okratik Konseyin ordulaşm a ve siyasal­
laşm a çalışmalarına ağırlık versin. Rojava’daki koşullarda savaşan bir
halk şeklinde kendimizi örgütlemeye mecburuz. Rejimle de, Ö S O m u ­
halefetiyle de görüşmeleri olur. Gelişmelere göre hareket ederler.
İ r a n ’a karşı aktif hazırlık yapm alıyız. İ r a n ’ın saldırılarını arttırdı­
ğını o k u d u m . Bize saldırırlarsa cevabım ız ç o k sert olur.
İ. B alu k en : Başkanım , M uzaffer A yata’nın K a n d il’e ulaştığı b il­
gisini arkad aşlar paylaştılar. Sizin d e b ilg in iz olm ası açısından söy­
lüyorum .
A . Ö ca la n : Ben K a n d il’dekilerin h epsine ç o k d e ğ e r biçiyorum.
G e rç i m e k tu p ta ağır eleştiriyorum , a m a yanlış anlam asınlar, eleştiri­
le rim d en faydalanm aya çalışsınlar. H epsine özel selam larım ı iletir­
siniz.
İ. B aluk en : K a n d il’d e Delil A m e d arkadaşla görüştük. Sizin şo­
fö rlü ğ ü n ü z ü de yapm ış, ailece k atılım sağlam ışlardı. Kendisi ö z e l­
likle size selam larını iletm em izi istedi. En güç koşullarda Önderliği
d üşüne re k m ü c ad e le a z m in i güçlendirdiğini ifade etti.
A. Ö calan: Evet, hatırlad ım . Silvan’lıydı sanırım. Eşiyle birlikte
katılmıştı. Eşi yaşıyor mu? D u ru m u nasıl? Ç o c u ğ u vardı, çocuğun
d u ru m u nasıldır?
İ. B alu k en : Ç o c u ğ u 23 yaşında, A v ru p a ’da o k u y o r m u ş . D u ru m u
iyidir. K adın arkadaş d a A v ru p a’dadır. Aysel T u ğ lu k ’un size bir notu
vardı, onu elden v e rm e m iz i istedi.
A. Ö ca la n : (Notu okuyarak) Şu a n d a yeterince vak tim yok, d ah a
ço k bir şikayet etme d u r u m u var. B u nu ço k d o ğ ru b u lm u y o ru m .
B izde eleştiri ve özeleştiri silahını k ulla n arak m evcut so ru n ları tü
k e tm e ve kendini m ü c ad e ley e k a t m a esastır. A ysel’e d e b u temelde
görüşlerim i ve selam larım ı iletin. Ben b unu d a h a sonra okuyacağım .
G erekirse d a h a so n ra c e v ap vereceğim.
Toplantıyı b itireceğ iz artık, vaktim iz ço k dar. K a n d il’e eleştirel
bir m e k tu p yazdım . B ir buçuk sayfa ek yapıp Yetkiliye teslim ed e ce­
ğim. Siz de Yetkiliden alıp gönderirsiniz. A yrıca sözlü de aktarabi­
lirsiniz. Kandil, H ükü m eti suçlam aktan ve tahrik etmekten kaçınmalı
ve vazgeçmelidir.
S. S. Ö nder: B a şk an ım , N usay bin’de ilk Süryani m a nastırının o l­
340
duğu G irm eli köyünde birtakım sorunlar yaşıyor Süryaniler. O nunla
ilgili bir m e k tu p ilettiler, onu size getireceğim sonraki görüşmem izde.
Sizinle b e ra b e r kendilerini yeniden inşa ettiklerini belirten bir mektup
ve yaşadıkları sorunların ç ö z ü m ü için sizden yol ve yöntem bekli
yorlar. Saygıları ve duaları v a r size.
A. Ö calan: Bu problem lere ç ö z ü m bulm a m a n ıza ç o k kızıyorum.
Ezidi ve Süryani köylerini işgal edenlere m üdahale edeceksiniz. Zaten
bunlar katliamdan, sürgünden geçirilmişler, bir avuç kalmışlar. Şimdi
bu bir avuç insana saldıranlardan hesap sormayanlar şerefsizdir. B u k o ­
n u d a bugüne kadar savunma birlikleri oluşturmanız gerekiyordu. Bunu
yapm amanız büyük bir eksikliktir. Savunma gücünüz olacak. İşte şimdi
Kocaköy B elediye Başkanı olan adamın karısına yaptığını kabul etm i­
yorum . Kimse buna cesaret etmemeli. K andil'i de bu k o n u d a çok sert
eleştiriyorum, böyle olmaz. O kadın benim en yakın arkadaşımdır. O
ad a m o n d an bin kere özür dilesin! A nasından d o ğ d u ğ u n a pişman e d e­
cektiniz, yapm ıyorsunuz, suçlusunuz. Zaten bir avuç insan kalmışlar,
bu partiyi öz savunmayla güçlendireceksiniz. Halkı savunacaksınız. Bir
kadını öldüreınezler. Zaten hergün kadın ölümlerini görüyoruz. Eşbaşkanlar bunları niye korumuyorlar? Bütün kadınlarımız bizim için çok
değerlidir. Cezaevine yazdığım m ektupta da biz kadınlarla kolektif bir
aşk yaşıyoruz demiştim. Biz Yunus Em reciyiz. Pir Sultan, Karacaoğla n... Biliyorsunuz, oradaki aşk m a d d i bir aşk değildir.
İ. B alu k en : B aşkanım , sağlık d u r u m u n u z d a bir g elişm e var mı?
B a ş d ö n m e n iz devam ediyor m u ? T etkikleriniz yapıldı mı?
A. Ö c a la n : İlaçlar iyi geldi, b aş d ö n m e m de düzeldi. Şu a n d a iyi­
yim. Bir tehlike yok.
İ. B alu k en : Kan tetkiklerinizin yapılm ış olması ve boyun bölg e­
sine yönelik b ir ultrason yapılması gerekirdi. Bunları yaptılar mı?
A. Ö calan: Boyun bölgesindeki kan dolaşım ıyla ilgili d u ru m varsa
onu ö n e m s e m e k gerekir.Böyle bir d u r u m yoksa zaten ö n e m li b ir şey
yok demektir.
İ. B aluk en : Bu k o nuda bazı g elişm elerin olm ası gerektiğini d ü ­
şünüyoruz. K e n d i sa ğ lık h eyetinizin b u ra d a b u lu n m a sı, sağlığınızı
takip etm esi önem lidir. Bizim bu kon u d a bir hazırlığım ız var. S a ğ ­
lıkla ilgili tü m d u r u m u koordine ed eb ilecek bir heyet şu anda hazır­
dır.
341
r^ A tâuM ah (D caûajı
A . Ö calan : İşte bütün b unla r yasadan sonra h a y a ta geçebilir. A m a
hazırlığınız önem lidir. T ekrar herkese selamlar, en kısa z a m a n d a g ö ­
rüşeceğiz.
E K 1 G ü n d em : H D P H e y eti ile görü şm e -26 H a zira n 20141-Süreci d o ğ r u tanım lam ak .
2-Ç erçeve yasasının a n lam ı ve önem i.
3 - M ü z a k e r e h ü k ü m e tte n ço k devletle yü rü tü lm e k durum undadır.
4 - H ü k ü m c tin süreci (m üzakere) ne kada r benim seyeceği tartışıl­
malıdır.
5 -D e m o k ra tik m ü z ak e re heyetinin anlamı, o luşum u ve rolü.
6 -İz lem e heyetinin anlamı, oluşum u ve rolü.
7-D e v le t ve h ü k ü m e t tarafını d o ğ r u tanım ak ve tanım lam ak.
8 - D o k u z başlık altındaki m addelerin içiçelik ve bütünsellik içinde
değ e rle n d irm e k gereği ve önem i.
9-Olası ek m a d d ele r ve kom isyon teşkili.
10- Z am an la m a.
E K 2: M e k tu p ta sla ğ ı-2 5 H aziran 20141-Kürdistan Ö z g ü r lü k H areketinde Ö n derlik gerçeği d em okratik
sosyalist önderlik gerçeği ile İktidarcı- Devletçi Ö nderlik gerçeği ara­
sındaki savaşım.
2-KDP, P K K , K Y B arasındakiler.
3-PK K içindeki yansımalar.
4-B unun askeri sonuçları.
5-U lus inşasında du rum .
6-Belediyelerde h angi çizgi uygulanıyor?
7-D e m o k ra tik so sy a liz m e karşı adı k o n u lm a m ış en k o f L ib e ra ­
lizm.
8-Devletle diyalog v e hareketin durum u , ald ığ ı vaziyet ve sonuç­
ları.
26 Haziran 2014
342
Ğ^mtah ^AifftÛau
Siyaset öngprebilmektir
A. Ö calan: H e m e n oturalım, toplantıya geçelim . ( S ı r n ’y a d ö n e ­
rek) Şim di sağlığım ı soracaksın. A m a asıl ben m erak ediyorum, Siz
nasılsınız, iyi misiniz?
S . S . Ö n d e r : B a ş k a n ı m , bizim iyi o lm a m ız sizin iyi o lm a n ız a
bağlı.
A. Ö calan: Senin de röportajda söylediğin gibi bizim hasta olmaya
bile h akk ım ız yok. Ö nd erlik her zam an iyi olmayı gerektirir. B enim
için ciddiyet önem lidir. D a h a ö n c e aile ciddiyetinden bahsetm iştim .
D am a t ciddiyetine, gelin ciddiyetine, siyasi ciddiyete değinm iştim .
D evlet ciddiyeti d e böyledir. Devlet d e öyle bir ciddiyet gerektirir.
Yanlış anlaşılm asın, ben anti-devletçiyim, yani to p lu m cu y u m . A m a
devleti M a r x ’tan, L en in ’d en ele alırım. Bunu devlet d e biliyor. Devlet
b an a ciddi y aklaşm azsa doğru sonuç a lm a m ız m ü m k ü n değil. Sizin
siyasetiniz d e bu ciddiyette olmalı. A m a d em o kra tik siyaseti ç o k h a ­
zırlıksız görüyorum . D a h a sonuç alıcı olmalısınız.
Yanlış anlamayın, siz halk çocuklarısınız, dürüstsünüz, a m a siya­
set y a p m a k b a ş k a bir şeydir. B u işlerin ne k a d a r ciddi o ld u ğ u n u k ü ­
ç ü k lü ğ ü m d e n beri a rk a d a şla rım a v e re m e d im . Ç o c u k lu ğ u m d a Köy
İm am ın ın arkasında n a m a z kılarken, İm am bana “ Böyle d e v a m eder­
sen uçarsın” demişti. Yani tarzımı o g ün de görmüştü. S izde bu eksik.
D evlet de bu k o n u la rd a yetersizdir. D evlet içine bile sızm alar var;
hatta istihbarat kurum larına, buraya, benim bulunduğum alan a kadar
sız m alar var. B u dağınıklık h epinizde var. B izim A K P ’n in ciddiyetsiz
yaklaşımlarını, b ü tü n b u kusurlarını ö r tm e m iz isteniyor. B unun için
heyeti kullanıyorlar. Heyeti b u ra d a üzerim ize salm aya çalışıyorlar.
Ben devlet heyetini ö nem siy orum . K ü rt s o ru n u n d a devlet heyetinin
343
*= A b2u iiah (DcalLttı
ağırlığını k u lla n m a k istiyorlar.
Kürt meselesini ne hale getirdiklerini biliyoruz. Bu el sıkışm a m e ­
se lesi var. El sıkışmayı önce devlet başlattı. Yani ilk ön ce onlar el
uzattı. Şimdi Başbak an k o n u ş m a la rın d a “ B iz te r ö r is t le r ie e l s ıkışm a­
dık, el sık ışm a y ız ” diyor. D edikleri d o ğ ru değil. H afta larca neden
böyle düşünüyorlar, kon u şu y o rlar diye düşünüp taşındım . İnsan biraz
ciddi olur, saygılı olur. Ben de saygılı o lm a k z o rund a yım . Biz bu yak­
laşımı asla kab u l edem eyiz.
Devlet yetkilileri bu k o n u d a dah a ciddi. S ay ın Yetkili d e z o r k o ­
şullard a in isiyatif k u lla n a ra k b uraya geldi, ç a lış m ala r yürüttü. B e n
o n u n yaptığı çalışmaları değerli b u ld u ğ u m için gayret gösteriyorum .
G erçi biz uzun v a d e d e devleti s ö n ü m le n d irm e k istiyoruz. A m a böyle
olsa bile bu işin ciddiyetinin olması gerekir. Ben böyle yaklaşıyorum.
A m a devlet yetkilisi Selahattin Beyle g örüşm ek istemiş. (Sırrı’ya d ö ­
nerek) Siz sanırım H akan B e y ’le g ö rü şm ü şsü n ü z , kendisi S elahattin
B eyle de g ö r ü ş m e k istemiş. Selahattin n e d e n g ö rü şm em iş? İki eli
k a n d a d a o lsa g ö rü şm e liy d i. B öyle y a p m a k la a c em iliğ in i ortay a
koydu. K u ru m sal kimliğini en basit yöntemlerle (kutular vb.) ortaya
koyarsan o y ’unun oranını düşürürsün. M uhalefeti d a h a bilinçli y a p ­
m a k gerekir. E r d o ğ a n ’a yönelik m uhalefeti ben yürütüyordum .
Ş im d i h üküm e t de bazı adım lar atmamızı istiyorm uş. K a r a d e n iz ’e
kada r gerilla gelm iş diyorlar. H e r tarafta hazırlıkların o ld u ğunu söy­
lüyorlar. Ş im di bizim ç e k m e m iz i istiyorlar. B e şir Beye de söyleyin,
böyle d ev a m e ttiğ i sü rec e hiç b irin i o ra la rd a n çe k m e y e c e ğ iz . İşte
M u ğ la ’ya k a d a r geldiklerini biliyoruz. Bu k o şu lla rd a ben gerillayı ç ı­
karm ayacağım . “Ö c a la n aptal değil, akıllı bir ad a m d ır” deyin. Ç ünkü
bun la r d a h a b irk a ç h astay ı bile ce za evind en çıkarm adılar. O k an s er
h astalarının son günlerini d ışa rıd a geçirm elerini bile sağlayamadılar.
Yaklaşım bu olursa ben nasıl güveneceğim ? Yine bu karakol meselesi
var. B u konuda K a n d i l ’i de sert eleştirm iştim . K andil ta m bir yıl b o ­
yunca beni b u ra d a çıldırttı. O ysa benim yazdıklarım ortadadır. B e n
“Ateşkesin ru h u n a en k üçük bir aykırılık tedbir almayı gerektirir” d e ­
m iştim . B u sü re d e A K P ’nin yap m ad ığ ı m elanet kalm ad ı. S ad e c e
Ş e m d in li’d e 47 karakol yaptılar. Yetm edi, h er ta ra fa H E S , güvenlik
barajları yaptılar. Biz “İç siyasette silah k u lla n ılm asın” dedik. A m a
h e r yere karakol, baraj, su, yol yaptılar. K andil an ında b u n a yanıt v e ­
344
'Ö tn tah - „A h t& a zı
rebilirdi. K arak o llara karşı savunm a m e rk e zle ri o luşturabilirlerdi.
N e d e n yapm adılar? A sker öld ü rü n d em iyo ru m . N e d e n sa v u n m a m er­
kezleri kurm adılar?
S. S. Ö nder: B a şk an ım , bir de bu yeni K am u G ü v en lik Teşkilatı
M ü s te ş a rı’nın b abasının yazdığı O m u z u m d a k i H e m e n ç e adlı kitabı
getirdim. Size d a h a ö n c e b ah s etm iştim . K itap K arad e n izli m u h a fa ­
zakar insanın arkeolojisini yap m ası niteliğiyle kıym etlidir. D u ru m
öyle gösteriyor ki kendisiyle de görüşeceksiniz. İdareye te slim ettim.
A . Ö calan: Sen de ona söyle, bunu o kuyacağ ım . O d a Urfa kişi­
liğini anlam ay a çalışsın. O n a “A p o ’yu ö ğ re n m e d e n , ç ö z m e d e n yol
alam a zsın ” de.
Kürt H arek e ti’nin önderlik meselesi önem lidir. B u k o n u y a d eğin­
m ek gerekir. Ben çok ö nceden uyarm am a, söylem em e rağ m e n gerekli
tedbirler alınmıyor. Çok kızıyorum; K a n d il’e de, legal siyasete d e kı­
zıyorum . S in ca r’da yaşanan olaylar çok trajiktir. K atliam lar oluyor,
kadınlara yönelik farklı şeylerden bahsediliyor. K a n d il’de, legal si­
yaset de beni yanıltıyor. K an d il tedbirini almıyor. B e n b u k a d a r m e ­
safe kat e d e c e ğ im , sen ( d e m o k r a tik siyaset) b ir g ö rü şm e y e bile
tenezzül etmeyeceksin! B ö y le K ürtlük olm az. Bu K ürtlük ölü K ü rt­
lüktür. Böyle Kürtlük yere batsın. H ep in iz k a d ro n u z u yetiştireceksi­
niz, an la m a y a çalışacaksınız! Şimdi basın “Yeni bir yıldız doğuyor,
am a A po bu tarihi gelişm enin ön ü n ü alacak, enge lle yec ek” deniyor.
El in sa f derler yahu! Böyle sa çm a bir şey olu r mu? T o plum u bu te­
melde saptırıyorlar. Siz de yeterli cevap olamıyorsunuz. A n tn d a cevap
vereceksiniz, yeterli olacaksınız. D e m o k ra tik siyaseti doğru işletm e­
niz lazım . Siz beni temsil ediyorsunuz, bunları a n latm an ız lazım.
Bin yıllık bir m esele, bu çok c id d i bir olay. Biz öyle H asso Hüsso
gibi ucuz b ir iş yap m ıy o ru z. K üsm ekle, kendini yere atm akla, ağ la­
m a k la olmaz. Bir devlet a d a m ıy la g ö r ü şm e y e b ile üşeniyor. İşte
b u g ü n geldiğiniz a ş a m a o rtad a . C H P bile artık bitiyor. Siz biraz gay­
ret göstereceksiniz. B e n Selahattin’i severim , sayarım. E le ştirile rim ­
den faydalanmasını söyleyin. Ben onun önünü açm aya çalıştım, adım
adım onu b üyütm eye çalıştım. O da bu yeterliliği g ö ste rm ek zorunda.
Ş im di H D P çok kritik bir no k ta y a geldi. B u n u b ü y ü tm e k zoru n d a sı­
nız. Ben ta başından b eri size “ Hiçbir şey y ap am ıyorsanız bana elli
tane genç b u lu n, h e r şeyini b u n a ada sınlar” dem iştim . B u n u sa ğ la­
345
K=Ab2u£Aah fy c a ia n
m a n ız du ru m u n d a bile ben h e r şeyi hallederim dedim . Siz d e m üza­
k ere sürecinin bir parçası olarak ekonom ik, kültürel vb. tüm so r u n ­
larını çözersiniz. B un un gereklerini yerine getirirseniz E rd o ğ a n ’ın
a n t id e m o k ra tik ta v rın a karşı koyabiliriz. D uygu sallığ a , küsm eye,
h atta h astalan m a y a yer yok d e rk e n bunu kastediyorum .
K a n d il’e de söyleyin, beni d o ğ r u anlasınlar. Şu an d a bir ateşkes
var, bu ço k önem lidir. A n c a k ateşkes d u r u m u hiçbir şeye karışm aya­
caksın anlam ına gelmez. Her alana m üdahale edeceksin. K a n d il’e d e
söyleyin: S ad ec e adam ö ldü rm eyecek siniz, onun d ışında her şeyi ya­
pacaksınız. H ük üm ete de söyleyin: Tikeler paketini, siyasi paketi g ü n ­
d e m le r in e alsınlar. Ö yle bayrak edebiyatı yaparak sorun çözülm ez.
T e k b a y r a k ’ diyorlar. B a y ra k za te n y erinde sallanıyor, rüzgar v u r­
d u k ç a dalgalanıyor. İki ay d a silahları devreden çıkartabiliriz. O nlara
söyleyin: Bu m esele hal olu rsa kadına karşı terör de, sok aktaki terör
de biter. B unlar bunu görm üyorlar mı? Bizim su n d u ğ u m u z öneri dev­
leti de büyüten bir öneridir. Mustafa K emal hareketi devleti küçültm e,
b iz im su n d u ğ u m u z öneriler devleti büyütm e, sağlam laştırm a form ü ­
lüdür. B eşir B e y e d e bunları anlatın. Böyle ucuz siyaset olmaz. Biz
çok d ü rüst ve ilkeli b ir şekilde siyaset yapıyoruz. Seçimi kazan m ış
olabilirler, am a savaş kaybettirir. B en yüz bin gerillayı harekete g e ­
çirirsem sen ne yapacaksın? O nlara da söyledim: İşte K o b an i’d e sa­
vaştınız, kaybettiniz. M u s u l ’d a d a savaşabilirler, am a kaybederler.
Ben yüz bin gerillayı h a re k e te g eçirirsem çok ço k beni öldürürler,
am a ikinci günde kendisi de ölür.
B unlar devleti rant ve çıkar için kullanıyorlar. Ben olağanüstü sabır
ve ta h a m m ü l göste riy o ru m , ç ü n k ü T ü rk iy e felakete sürük lene ce k.
G e ç e n le rd e bir A B D ’li L e y l a ’ya “Ö calan nasıl sabrediyor, ta h am m ü l
ediyor, a n la m ıy o ru z ” dem iş. Benim oyunların içerisine dahil olm am ı
istiyorlar, am a ben bunu yapm am . A m a hü k ü m e t d e adım atacak. O n ­
lara “ T ü rk iy e ’yi dem okratikleştirm ezseniz silahlar iki katına çıkacak.
K arakollara karşı iki kat fazla sa v unm a m e rk e z i oluşturulacak. O n e ­
d e n le ekolojik, e k o n o m ik , d e m o k ra tik , k ültürel ilk e le rd e ilerlem e
s a ğ la m a lıy ız ” deyin. Bunlar A n k a r a ’d a oturuyorlar; tüm doğayı, v a ­
dileri, meraları ihale ediyorlar, p eşk eş çekiyorlar. Rant zihniyetiyle
hareket ediyorlar, El atm adıkları te k bir m e ra k alm ad ı. İşte ekoloji
kom isyonunu bu yüzden ö nem siy oru m . B ir ekolojik ilke olacak, k ü l­
346
türel ilke o la ca k , eko n o m ik ilke olacak.
Şimdi sizi dinleyeyim.
S. S. Ö n d e r : B a şk an ım , L eyla ile beraber b ö lg e d e sizin belirledi­
ğiniz ç e r ç e v e d e yo ğun bir d ip lo m a tik trafik yürüttü k. Ö n c e M e su t
Barzani v e N e ç ir v a n ile görüştük. Selamlarınızı ilettik. Kongreye dair
önerinizi yineledik. Ö ngörülerinizin çıkm ış o lm a sın a vurgular yap a­
rak meselenin aciliyetini a n latm am ız etkili oldu. B u n u m uh a tapları­
m ız d a da gö zlem led ik . B a r z a n i ’nin eski katı tulu m u n u esneteceği
izlenimi ed in dim . N e ç ir v a n ’la yaptığ ım ız g ö r ü şm e d e bun dan d a h a
çok emin oldum . S an ırım T ü rk iye’nin de bu yönde telkinleri başlam ış
ya d a en az ından eskisi gibi a m b a rg o tutum ları yok. O kısm ı olum lu
geçti diyebilirim. G örüşebile ce kle rini söylediler. B arzani ulusal s a ­
v u n m a için P Y D ’ye h e r tü r lü katkıyı sunduklarını ve sunm aya dev a m
e d e ce k le rin i söyledi. K CK ile g ö r ü ş m e m iz d e de o n la r b ay ram dan
so n ra kapsamlı bir g örüşm e yapabileceklerini belirttiler. B a rz a n i’lerden sonra B ölge Parlam entosuyla bir g örüşm e ayarladık. B iliy orsu­
nuz, M eclis B a şk an ı G o r a n ’dandır. H e r siyasal partiden m illetvekili
bir heyet oluşturm uşlardı. A yrıca Meclis B a şk anlık Divanı d a ta m
k adro katılmıştı. Sizin selam larınızı, m esajlarınızı ve ö n erilerinizi
aktardık. O nlar d a M eclis B a ş k a n ı’nın ağzın d a n bizzat yerel ve ulus­
lararası basının ö n ü n d e M eclis a d ı n a size özel selam larını ilettiler.
D ah a so n ra S üleym aniye’ye geçtik. Sayın Talabani’yi ziyaret ettik.
Sağ taralı olduğu gibi paralizi durum daydı. Bu, beynin konuşm a mer­
kezini d e etkileyen bir şey. Fakat hafızası ve bilinci yerindeydi. B u n u
k o n u şm a la rım ıza verdiği o lu m lu ve o lu m s u z tepkiler ve jestlerden
anladık. S adece bir kez konuştu. O d a ben k onuşm a ya başladığım da,
B ehruz “ Ben tercü m e ed e y im ” dem işti. Talabani o n a eliyle bir işaret
yaparak “ Ben T ü rk ç e a n lıy o ru m ” dedi. Fakat o k o n u şu n c a tükürüğü
g enzine kaçıyordu ve b o ğ u la c a k gibi oldu. B iz ayrılırken d e d u y g u ­
sallaştı, ağlam a y a başladı. A ğ la y ın c a yine g en z in e kaçtı. Y aklaşık
yarım saat y an ın d a kaldık. Sizin m e k tu b u n u z u kendisine h e m ilettik
h em d e okuduk. O nu hem en re sm i sitelerine koydular. İlk fotoğrafı
d a bizim le verdiler. H ero H anım bizi y e m e ğ e aldı. O nların da size
ço k selam ları var. Ç o k m utlu oldular. K N K ile görüştük. O nların ça­
lışmaları ve bizim çalışm alarım ızı o rtak laştırm a zem inlerini k o n u ş­
tuk. S ize özel selam ları var. İran K D P Temsilcisi M u h a m ın e d Salih
347
•^-A biuûtah (D eaian
b iz im le g ö rü şm ek istedi. O na randevu verdik. G ö rü ş m e d e n anladı­
ğ ım ı z sonuç, size büyük h ay ra n lık ve saygı beslediğiydi. D a h a çok
bir hatır ziyareti gibi oldu. Size özel selamları var. Biz d e onunla h e m
İ r a n ’a d air tespitlerimizi, h em de fazla detaya g irm e d e n bölgenin d u ­
r u m u ve Ulusal K o n g re’nin aciliyeti meselesi konularında görüşleri­
mizi paylaştık.
D a h a so n ra bizim heyet ile aynı gün K a n d il'le görüştük. İki ayrı
toplantı şeklinde düzenledik. Ö nce Leyla ile ben aktarım yaptık. D ah a
so n ra d a L e y la çıktı, b izim heyet toplantısına geçtik.
A . Ö ca la n : L eyla’nın tutu m u nasıl sence? L ey la hakkınd a bana
neler söyleyebilirsin? O n a göre belki bir d a h a görüşebilirim ya da gö­
rüşm em .
S. S. Ö n d er: B aşkam m , sizin insana y aklaşım ınız a bir kez d a h a
hak verdim . L e y la ’ya d air açtığınız alan k onu sund a, b enc e Leyla ilk
başladığı g ü n d e n b ug ü n e ö n e m li v e olu m lu b i r d e ğ işim v e katkı sü ­
re c in e yöneldi. D o ğ ru s u b ü tü n g ö r ü ş m e le r im iz d e bu d ip lo m a siy i
sizin adınıza yürü tm e k te o ld u ğ u m u z gerçeğini h ep ö n d e tuttu. B en ce
bu alan ta m da L ey la’nın çalışabileceği, kendini katabileceği ve fay­
dalı olabileceği bir alan. G erçi b u ö n e rim i K C K to p la ntısında dile
getiriş b iç im im e Leyla biraz alındı. A m a b enc e bu z e m in d e yü rü y e­
bilir.
A. Ö calan : (G ülerek) Alındı mı? Neye alındı?
S. S. Ö n d er: B a şk am m , işte bu R o java’yı görünür kılm ak konu ­
sunda L ey la’nın görebileceği işleri anlatıyordum . L ey la birden “ Bu
ark adaşlar beni tanıyorlar, beni an latm an a gerek y ok” dedi.
A . Ö calan : İşte sen in sa nla ra y a k la ş ım diyorsun ya, bunları iyice
izleyeceksin. Ö nderlik kolay b ir şey değildir. M e s e le h e r insanın ken­
dini katmasını sağlamak, kapitalizm in ve sistemin onları çürütm esine
izin v erm e m ek tir. Bunu te k r a r te k r a r h a tırla tm a k tır önderlik. B e n
bütün yaşam ım ı gerge f ü z e rin d e oya işler gibi birbirine bağlıyorum .
B e n ö n d erliğin gereklerini yerine getiriyorum . ( P e r v in ’e d ö n ere k )
Ben sana da benim y erim e ö n d e r olabilirsin d e d im . Ben bir kadın
önd er d e olsa ona nasıl h iz m e t ederim , görürsünüz. B izim böyle s a ğ ­
lam bir kişiliğim iz var, (Pervin’e dön erek) Sen bu k o nuda çok iyisin,
k ü s m e huyun yok. Eleştiri ve özeleştiri k o n u la r ı n d a c e s u r olacaksın.
İşte siyaset böyle ince s a n a t işidir.
348
S. S. Ö n d er: B ölge ziyareti gen e l o la ra k böyleydi. O n u n dışında
D em o k ra tik İs la m K o n g re s i’n d en arkadaşlarla görüştüm . K o b a n i ve
G a z z e gibi m eselele rd e K onferans adına g ü r bir ses çıkarm aları ge­
rektiğini, kendilerini k u rum laştırm aları ihtiyacını aktardım . U r f a ’yı
m erkez edebileceklerini söyledim. B unun dışında Hakan Bey ile gör­
üştüm , ayrıntılarını biliyorsunuz.
A . Ö calan : B iliyorum . Bu D e m o k r a tik İslam K o n g re s i’nin k u ­
rum sallaşm ası ve çalışm alarının sürekleşm esin in ö nem li o lduğ unu
belirtm iştim . Bu k o n u d a yetersizlikler var. B unların g iderilm esi ve
d in a m ik b ir yapıya b üründürülm esi önemlidir.
S. S. Ö nder: Yalçın A k d o ğ a n beni aradı. Selahattin B eyin B a ş ­
bakanı tebrik ettiğini, B a şbakanın benden de bir tebrik beklediğini
söyleyerek niye aram ad ığım ı sordu. B en de b ir tavır söz konusu değil,
başı kalabalıktır ded im . O rtalık b ir a z sakinleştikten so n r a aramayı
d ü şü n düğüm ü söyledim . Yalçın telefonu kapattıktan on d akika sonra
te k ra r arayarak B aşb ak a n ın g ö rü ş m e k istediğini söyledi. Ben d e k e n ­
disine sağlık ve başarı dileklerim i aktardım. B a şb ak a n b a n a “ Biz işi­
mizi bitirdik, siz d e inşallah sü r e c i so n u c a u la şta ra ca k sın ız , değil
m i? ” diye sordu. B e n de bunun a n c ak birlikte, ortaklaşılarak ç ö z ü le ­
bileceğini, sizi bizi olmadığını söyledim.
S anırım H akan Bey de Dışişleri B akanı olacak. Onu artık siz ken ­
d iniz tebrik edersiniz.
A . Ö calan: Ö yle gözüküyor. Önemlidir. Tek başına bu işe başladı.
B u lu n d u ğ u konum da stratejiktir. B aşla n g ıçta belki etrafında üç kişi
yoktu. B ug ü n d e b u sorunu aşabildiği söylenemez. B ulunduğu kurum
önem lidir, a m a D ışişleri B akanlığı d a önemlidir.
S. S. Ö n der: K ab in e s a ç m a sapan yetersiz insanlarla dolu. O gece
Efkan Bey bir te levizy on p ro g ra m ın d a y d ı. Ç ok sağlıklı analizler
yaptı. K abine d e b u t a r z perspektif sahibi insanların ç oğa lm a sı süreç
aç ısından d a o lu m lu bir şey olacaktır. Hakan Bey şim diki k o n u m u
gereği k a m u o y u n a pek konu şam ıyor. E ğ e r b akan olu rsa bir siyasal
sözcülük işlevi de görecektir sanırım.
A. Ö calan : Evet, b u çok önem li ve d ö nüştürücü b ir işlev görebilir.
S . S. Ö n der: Hatip Beyle görüştüm. Sizin se lam ınızı ve önerinizi
aktardım. KCK d e H a tip Beyin D T K Başkanlığına çok olum lu b ak ı­
yor. Destek ve güç vereceklerini söylediler. Hatip Beye bunları aktar­
349
*c-AbduM ah
(D caian
dım. Düşüncelerini ö ğ re n m e k ve size aktarm ak ü z e re yaklaşık üç saati
aşkın görüşm e yaptık. Hatip Bey bundan b ü y ü k o n u r duyacağını, sizin
vereceğiniz her türlü görev ve sorum lu luğu üstlenmeye ve büyük bir
coşku ve kararlılıkla yerine getirm eye çalışacağını söyledi. Sizden ha­
b e r d a r o lm a d a n da gelişm eler karşısında yaptığı değerlendirm elerin
sizinkiyle her seferinde ö rtü şm ü ş oldu ğunu gördüğünü anlattı. G ü le ­
rek “A rkadaşlar z a m a n ın d a b a n a küçük A po derlerdi” dedi.
A. Ö calan: Hatip senin K ürt versiyonundur. İkiniz de bir A p o o la ­
bilirsiniz. H a t i p ’in böyle d üşünm esind en çok m utlu oldum. Kendisini
kutladığım ı, başarı diled iğim i de iletirsin. Ayrıca D T K E şbaşkan ko­
n u su n u da netleştirelim. S e lm a h a k k ın d a ne d ü şün üyorsun uz? Y apa­
bilir mi?
S. S. Ö n d er: B a şk a ö n erin iz m i var?
A . Ö calan : Y eterince tanım ıy orum , o y üzd e n soruyorum .
P. B uldan: K a d ın H areketinin d e genel o la ra k o lu m lu yaklaşım ı
var.
A. Ö calan : Ben şey için soruyorum : Ayağı k ın la n şu eski bir vekil
vardı ya, o n u n gibi olm asın diye soruyorum . B ıra k ıp gitti ya hani.
P. B u ld an : S e v a h ir mi B aşk an ım ?
A . Ö calan : Evet, o n d a n b ahsediyorum . O nu n gibi olm asın.
P. B u ld a n : S e lm a ç o k çalışkan, birikimli ve yeterli bir arkadaştır.
K endisinin yapa b ile ce ğ in e inanıyorum.
İ. B aluk en : Ben d e katılıyorum. S elm a H anım ça lışkan ve gayretli
bir ta rz d a götürüyor. Bu işi yapabilir.
S. S. Ö nder: Tutumu ve ç a lış m ala ra yaklaşım ı kapsayıcı. C e z a ­
evinden çıktıktan so n ra süratli bir adaptasyon gayreti içinde oldu. H i ­
tabeti v e halkla k u rd u ğ u ilişki d e ç o k önemlidir, b e n d e katılıyorum .
H a t i p ’l e d e aynı süreçten geldiği için d e iyi b i r sinerji ortay a ç ık a r a ­
caklarını d ü şü n ü y o ru m .
A . Ö calan : B e n sizleri hiç e leştirm iy o ru m . Siz h er k o nuda ç o k
iyisiniz, sizi ç o k d a beğeniyorum . Sizden rahatsız değilim. A m a çark­
ları daha da etkin çevirebilirsiniz. B eni temsil ediyorsunuz. D ah a e t­
kili ce vaplar o lu ştu ra b ilirsin iz. B u y u k a r d a belirttiğ im tu tu m lara
an ın da m üd a h ale le r geliştirebilirdiniz.
S . S. Ö n d er: B a şk an ım , o z a m a n sırası gelm işk e n biz d e heyet
adına şahsi raporlarım ızı verelim. Biz heyet olarak düzenli bir şekilde
350
koordinasyonu gözeterek ve birbirim izi tam am lay a ra k sizi temsil e t­
meye çalışıyoruz. B u n u y a p a rk e n şöyle bir ortak laşm a y a gittik: İşin
içerisinde sizi temsiliyet old u ğ u v e geçm işte bunun b ir g ü ç v e iktidar
kullanım ı şeklinde zaaflar gösterdiği için tem kinli yak laşm aya ö z e n
gösteriyoruz. Bu tür m üdahalelerde bir g ü ç odağı ya da bir iktidarmış
gibi algıla nm am asına özel bir titizlik gösteriyoruz. K endi iç im izde
yaptığım ız d eğe rlend irm e de sürece d air r o lü m ü z ü şöyle ta nım ladık:
1- Sizi doğru an la m a k , doğru ve eksiksiz aktarm ak, doğru b ilgilen­
d ir m e k ve elim izd en geldiğince işinizi kolaylaştırmak.
A . Ö calan : Bu söylediklerini eksiksiz yaptığınızdan hiç şüphe m
yok.
S. S. Ö nder: 2- K C K ’yi d o ğ r u anlam ak. Aynı şekilde d o ğ ru bil­
gilendirm ek, şahsi değerlendirm elerim izi m ü m k ü n old u ğ u n c a en aza
indirm ek, onların doğru tu tu m alabilm eleri için elim iz d ek i verileri
tam ve eksiksiz aktarm ak. 3- Devleti doğru anlam ak. Yerinde ve g e ­
liştirici m üd a h ale le r yapmak. A ldıkları ya d a alm adıkları tutum ların
m u htem el son uç ları h a k k ın d a etkili b ilgilendirm elerd e bulunmak.
A . Ö calan: D ö rdüncüsü de A K P ’yi d o ğ r u anlam ak ve aynı gayreti
onlara d a göstermek.
S. S. Ö nder: Ö zetleyecek o lu rsak B a şk an ım , kendim izi bütün bu
k u r u m la r arasınd a iletişim i en nitelikli bir şekilde ak taran bir kablo
gibi tanımlıyoruz. Sizin b az en etkisizlik o la ra k gördüğünüz şey bizim
kendim izi bu k u r u m la rın ö n ü n e ç ı k a r m a m a te m kinliliğim izdir.
Ç ü n k ü K CK açısından da, sizin açınızdan d a en küçük kararlar b ile
tarihsel sonuçlar doğuracak niteliktedir. Biz b u n u n bilinciyle davran­
maya çalışıyoruz. Z am an zam an eksik kalabiliriz, am a b u n u yanlış
bir pozisyon alm aya tercih ediyoruz.
A. Ö calan: Bu k ablo tarifi güzel. Bu iletişimi d a h a etkin b ir ş e ­
kilde oluşturabilirsiniz. K endin izi ö n e çıkarm adığınızın farkındayım,
a m a size yetki verdiğimi de unutm ayın. Siz bu konuda cimri ve acemi
davranıyorsunuz. B a şb ak a n a bakın, beni en ç o k izleyen ve uygula­
yandır. T ü m bu boşluğu o dolduruyor.
S. S. Ö nder: Başkanım , sizin bu eşbaşkanlar k o n u su n d a k i titizli­
ğinizi ve y ü k s e k hassasiyetinizi görüyoruz. Siz nak ış gibi işliyo ru m
d e d in iz ya, b u n u şu andaki o lu ş m u ş eşb aşk a n lar profiline b aktığı­
m ızda görebiliyoruz. Selahaddin Bey sizin alan açtığınız ve sivil si­
351
*=4h2uûâah 0 e tib i.fi
yasette öne çıkard ığınız bir arkadaşım ızdır. Önemli bir atılım g ö ste­
rerek sizin başlangıçta ö n e m i yeterince anlaşılm ayan H D P projesine
önem li katkı sağladı. Figen H a n ım a bakıyoruz, sizin keşfiniz ve önerinizdir. N e kad a r isabetli ve etkili old u ğ u n u h e m kadın düzlem in d e
h e m d e sola yönelik söylem lerinde önem li bir yüzünüzü temsil e t­
m e y e başladı. H atip Bey böyle, S elm a H anım böyle, E m ine H an ım
ve K a m u r a n böyle. E sk i e şbaşka nlar var. H epsini bir araya getirdiği­
m izd e, sizin değişik özelliklerinizi temsil eden m u a z z a m ve nitelikli
bir zirve o luşturm uş durum dayız.
A. Ö calan: Evet, bunlar bir zirvedir. B u n u kurum sallaştırabiliriz.
A dın a d e m o k ra tik to p lu m zirvesi deriz. Ü ç a y d a b ir toplanıp birbir­
le rin e güç katabilirler. H u k u k la r ın ı gözden geçirebilirler. A lan lar
arası k o p u k lu ğ u n ö n ü n e geçebilirler. D ü şünse nize , bu ne kadar m u ­
azzam bir güçtür?
S. S. Ö nder: E rtu ğ ru l ve S e b a h a t’in size özel selam ları var. H em
seçim hem de H D K ve H D P ü ze rin e bir raporları var. B e n d e payla­
şıyorum. O nu size getirdim.
A . Ö c a la n : Ö nem li gö rd ü ğ ü n yerleri b a n a oku.
S. S. Ö n der: (R ap o ru o ld u ğ u gibi o k u d u .B a ş k a n tü m ü n e katıldı­
ğını söyledi. jB aşkanım , b e n im aktaracaklarım genel hatlarıyla bunlar.
A. Ö calan: S iyaseti doğru, dikkatli ve ciddi yapm alısınız. E m e ­
ğin iz e saygı d u ym alısınız, yoksa kasıp kavrulursunuz. B u n a dikkat
etmelisiniz. Sırrı, sen yedi yıl cezaevinde kaldın, k endi em eğine sahip
çıkm alısın. Kaldı ki sen bir yetimsin.
S. S. Ö nder: O lu r m u B aşk an ım ? Siz söylediniz ya, b en im babam
sîzsiniz, ben k e n d im i yetim saym ıyorum .
A. Ö calan : ( Ç o k güldü) B e n senin siyaseten b ab a nım , sen b a n a
siyaseten A d ıy a m a n ’daki o değerli em ekçi İl B a şkanının em anetisin.
Bizim de bir sol g e len e ğ im iz var, e m e k gelen e ğ im iz var, b un a sahip
çıkıyoruz. E k o n o m ik güçlüklerin var, biliyorum , onu çözebilirsiniz.
S. S. Ö n d er: H içbir ek o n o m ik so ru n u m y oktu r B aşkan ım , ç ö z ­
d ü m ben.
A. Ö calan: O z a m a n ben P erv in H an ım ı dinleyeyim . (Ö nündeki
g ü n d e m notlarım S ırrı’y a verdi) Sen de bu g ündem i yaz.
P. Buldan: B a şk an ım , K an d il’d en bir m e k tu p gelmişti. B irk a ç gün
ön ce Adalet B a k an lığ ı aracılığıyla size ilettik, aldınız mı?
352
(D m taûı _.A }o tâ a tı
A. Ö calan: Hayır, h a b e rim yok, alm adım .
P. B uldan: Tedbiren fotokopisini y a n ım d a getirmiştim.
A. Ö calan : (Devlet görevlisine d ö n ere k ) S anırım bugün sizi ça­
ğ ırm a ların ın sebebi buy m uş.
P. B u ld an : A yrıca Rojava Afrin k a n to n u n d a n D iy a r b a k ır ’a gelen
bir sporcu heyetinin size k ısa b ir m ektupları var.
A. Ö calan: İçeriği nedir?
P. B u ld an : S ad e c e selam ve saygılarını iletmişler, verm e m i iste­
diler.
A . Ö calan: (T eşekkü r ede rek) B enden de selam söyleyin, sevgi­
lerimi iletin. (M e k tu b u eline aldı ve d osyasına koydu.)
P . B u ld an : D T K 6-7 E y lü l’d e b ü y ü k bir olasılıkla kongresini ger­
çekleştirecek.
A. Ö calan: Başarı dileklerim i iletirsiniz. D T K ’ya ilişkin geçm işte
söylediklerim geçerlidir. Proto M eclis olacağını ifade etmiştim. Ye­
niden y apıland ırm a , seçim sistem atiği, kom isyon teşkilleri, k on fe­
rans, yeni yön etim k o n u la rın d a y o ğ u n la şm a la rı dev a m etsin.
G eç m işte D T K içerisinde çalışan herkese b ir k ez d a h a te şe k k ü r e d i ­
yorum ve başarılar diliyorum .
P. B u ld an: PA JK d a ö n ü m ü z d e k i süreçte yeni s is te m e g ö re kadrosal ve partisel a ç ıd a n kendisini y en id e n yapılandıracak. B u kon uda
sizin p erspe ktifiniz e ihtiyaçları var. A yrıca çatı örgütlenm esinin is­
mine ilişkin d e ğ e rlendirm e nizi bekliyorlar.
A. Ö calan : B e n KJK dem iştim.
P. B u ld an : İsm inin K C K ile ço k yakın olm asından kaynaklı bir
karışıklığa n ed e n olabileceği kaygısı var.
A. Ö calan: H ayır hayır, hiç karışıklık olm az. B u K JK ( K o m ale n
Jinen K u rd ista n )’dir. K JK o la r a k değiştirsinler. P A J K ’a gelince,
PAJK gelinen aş a m a d a dünyanın dikkatini çekiyor. Ben b u d u r u m a
gün lük olarak yoğunlaşıyorum . D a ğ d a k i kadınlar, Rojava’daki k adın­
lar hepsi şunu b ilm elidir ki, b en bir k adın devrim i için uğraşıyorum .
A m a işte V iyan’ın (Ezidi milletvekili) d u r u m u ortada. M e v cu t d u r u ­
m un yenilir yutulur bir yanı yok. P A J K ’ın jineoloji te m elinde bir temsiliyeti var. A v r u p a ’d a bir k onferansı yapıldı. Fakat şu sorun var:
Toplumsal sorun kolektif sorundur. İşte ben bunun için etik ve estetiği
ö nerdim . K adının k endi şahsında g ü ze lliğ in i estetik o la ra k b elirle­
353
y=4bduM ah O ea ia n
dim. Etik m e selesin e de gelince, “Ben b e n im ” diyeceksiniz. Kendi
k e n d in iz in ola ca k sın ız . K endi krite rle rin izi nasıl g ö rü y o rsu n u z ?
B i z im k ü ltü r ü m ü z d e k a d ı n a “ M u tla k m ülk o l a c a k s ı n ” anlayışıyla
yaklaşılıyor. B u n a d ire n d iğ in d e de öldürülüyorsun. İ ş te P A J K bütün
bu so ru n lara cevap ve çö züm olm ak zorundadır. “ K ad ın mutlak biri­
nin olm alıdır” diyorlar. Ben bu tu tum dan nefret ediyorum . M esela
sen k aç y a ş ın d a evlendin?
P. B u ld an : 19.
A. Ö calan: İşte aşiret kızı olduğun için belki d e zorla evlendiril­
din.
P. B u ld an : B e n aşiret kızı değildim , aşiret gelini oldum.
A . Ö calan : Bu aşiret k ültürünü a ş m a k z o ru n d a sın . D ah a ö n ce de
belirtm iştim . Senin bu potansiyelin var, fedakarsın. D erin b ir S a ti g e ­
leneğini temsil ediyorsun. A m a bazı şeyleri hala aşam ıyo rsun. Bu
M e h m e t A ğ a r ’ların olduğu davaya geçenlerde y in e katılmışsın, ga­
ze te d e fotoğraflarını g ö rd ü m . D ik d u r m u ş s u n , m o s m o r o lm u şsu n .
Şunu unutuyorsun: O rası A n k a r a ’dır. H e r şey onlarındır, m a h k em e
onlarındır. H e r şeyi yapabilirler. Belki şimdi bir denge d u ru m u n d an ,
bizim buradaki k o n u m u m u z d a n dolayı harekete g e ç m iy o r olabilirler.
A m a dikkat etmelisin. B u sorunların çözüm ü kin ile olm az. B izim
kırk bin şehidim iz var. Ç ö z ü m ü ararken h ep s in i gözeterek d a v r a n ­
malıyız. Biz de M e h m et A ğ a r ’ı ve diğerlerini öldürebiliriz, am a bu
çözüm getirm ez. D e d iğ im gibi, tüm şe h itle rim iz in m ü c a d e le s in e
uygun b i r ç ö z ü m geliştirm ek zorundayız. O m a h k em e y e katılanların
hepsi alçaktır. İçlerind e Ayhan Ç a rk ın var, ç o k ce su r ve yiğit bir in ­
sandır, çok ciddi şeyler söylüyor. Savaş’ ı ö ld ü renler aynı şeyi sa n a d a
yapabilirler.
B e n S a v a ş’ı çok severdim. Savaş bizim şehidimizdir. Biz kendi­
mizi şehitlerim izde, şehitlerim izi k end im izde görürüz. Savaş’a ço k
d e ğ e r verdim . F ak at sen yirmi yıllık geçm işini sorgulam alısın. Nasıl
aşık oldum, nasıl evlendim ? Bunları sorgulam alısın. A şiret yapısında
d a k ad ınlar m ülktür. E m in im sen bunlara direndin. Ben d e böyle bir
deneyim geçirdim (K esire ö rneğin i te k ra r verdi).
P. B u ld an: Heval C um a b iz e K esire ile ilgili ço k şey anlattı.
A . Ö c a la n : ( G ü le re k ) H aa, anlattı m ı? İyi o zam an. Bir k a d ın
am acı ve ilkeleri ne olursa o ls u n b e n ona kin tutm am . H içb ir kadını
354
öldürm e ve kadınlara küfretm e hakkım ız yoktur. Senin bağlılığın soy­
ludur. Ç o k ce su r bir kadınsın, fakat s o rg u lam a y ap m ak zorundasın.
B u n u n için Sati geleneğini inceleyeceksin. Bunları yap arsan önder
olur, on tane S elahaltin’ i cebinden çıkarırsın, kadın lider d e olursun.
Bu arada kadın cinayetlerine çok üzülü yorum . Eline bıçağı alıp iste­
mediği ya da b e ğ e n m e d iğ i kadını öld ü rü y o r y a d a tecavüz ediyorlar.
K apitalist sistemde h e r erkek, her koca tecavüzcüdür. K adın sosyo­
lojisini dünyada benden d a h a iyi yapacak k im se yoktur. Kadını g ü ç ­
lendirm ek lazım. P A J K ’ın bunları bilm esi gerekiyor. K adın kocasının
eşi, bab a sın ın kızı değil, k en disinin ola ca k. Bir kadını alma, kızını
v e r m e vb. term inolojisini asla kabul e d e m e y iz. K adın etiği dediğim
şey işte kadının karar verm e gücüdür. C ezaevlerindeki kadın ark a­
daşlara da bunları yazılı bir şekilde sunarsınız.
S on olarak 21. yüzyılın ideolojisi kadın özgürlüğüdür. Kendini bı­
çaklam ak, yere atm ak (Viyan gibi), bunlar rezalet! Tek kurtuluş öz­
gürlüktür. Ben çocukken b ile anam ın savaş tarzını m a h k u m ettim.
U rfa’da köy savaşçılığını, n a m u s savaşçılığını ç o c u k lu ğ u m d a yırtıp
attım. O d ö n em birbirimizi ö ld ü rm e m iz gereken ailenin çocuklarıyla
ilişki kurdum. E lif adında bir yaşıtım vardı, d ü şm a nım ızd ı, g ö rü şm e­
m e m iz gerekirdi. A m a ben E l i f l e de, diğerleriyle d e bağımı k o p a r ­
madım. O geleneğe g ö re benim 15 yaşında ö lm e m gerekiyordu. Ben
ise yaşamak ve ideallerimi gerçekleştirmek istiyordum. Bu ko nuda ai­
lenin dayatm alarını kabul etmedim, nam usu yırtıp attım. Bir dayım
vardı, Süleyman Dayı. Ç o k yiğit bir adamdı, ta n ı bir K ü rt’tü. O geldiği
za m a n benim üzerim deki yükü alıyordu. O nun duruşuna hep hayran
kaldım. O yüzden de buraya çağırdım. Ö lm e d en önce y arım saat gör­
üştük. Ona d a y ım o lduğu için değil, anlattığı yiğitliklerden dolayı
müthiş bir sa y g ım vardı. O n d a ta m bir Kürtlük ruhu görüyordum.
Ezidi k ad ınların yaşadıklarını g ö rü n c e ç o k ü z ü lü y o ru m . A duleD erviş D estanı şimdi aynı şekilde yaşanıyor, y aş an a n lar b ire b ir ay­
nıdır, incelenm eye değer. Diyarbakır m itingindeki pankartı gördünüz
m ü? Anlamlıydı. Bizim de d u r u m u m u z budur. Biz y arı ö lüyüz y a d a
yaralıyız, aşk ım ızın değeri yoktur.
P. B u ld an: B a şk a m m , ben b u aşam ay a gelene kadar ç o k yol kat
ettim. O n yıl önceki P ervin ile şim diki Pervin arasınd a d a ğ la r k a d a r
fark var.
355
*= $b2u û iak Ö ea la n .
A. Ö ca la n : D a h a da iyi olabilir. Ö nerdiğ im kitapları ok uyorsu nuz
değil m i? S im o n e d e B e auvouir, y in e S e rp il Sancar ve F a tm a g ü l
B e rk t a y ’ın kitaplarını önerm iştim .
P. B u ld an: F atm a gül B e rk ta y ’ın kitaplarını ok u d u m , diğer ö n e r­
diğin iz b ütün kitapları aldım, sırayla o k u m a y a çalışıyorum .
A. Ö calan : O k u m a y a d e v a m edin.
P. B u ld an : D iğ er ak tarım larım ı da yapayım . D ü n D avutoğ lu ile
bir g ö r ü ş m e yaptık. O lu m lu ve so n u ç alıcı b ir g ö rü şm e o ld u . Şeng a l’den K ürdistan tarafına geçen E zidilerin d u ru m la rı hakk ın d a g ö r­
üştük. G elenlere kamp ve yardım konusunda taleplerimiz oldu. B izim
y a n ım ız d a A F A D B a şk a n ın ı ara d ı. Y ardım lar k o n u s u n d a e k s ik siz
yardım ların yapılm asını söyledi.
A. Ö calan: IŞ İD Türkiye için de bir baş belasıdır. T ürkm enle ri de
astı, kesti ve ellerinde rehineler var. Barzani de, T ürkiye de b u n u yeni
anlıyorlar. K atliam kapının uçundaydı, fakat bunu görmediler. Ben
ç o k önceden uyardım . B e n im b u ra d a bir yıl ön ce g örd ü ğ ü m ü niye
gö rm ü y o rlar? O z a m a n d a E zid ilerin içine birk aç a d a m gön d erin
dedim , anlatsınlar. K andil bu nu anlam adı. Ş im d i de E zid i halkı k a t­
liam larla karşı karşıyadır. Siyaset böyle yapılm az. Siyaset halkının
b aş ın a bunları getirm e m e sanatıdır. Ö nderler ortaya çıkan bu tabloyu
kabul etmez. B iz ne bu k atlia m ı unuturuz ya d a kabul e d e r iz ne de
oturur gözyaşı dökeriz. B izim rolüm üz, m is y o n u m u z bunları ö n le ­
m e k olm alıydı. Ben ço k ü z ü lü y o ru m , arkadaşların b u yetersizliğine
öfkeleniyorum . Ö rgütlem e, kadro yetiştirm e vb. ö ğ eleri bu n u n için
ö nem siyorum .
B u rad a Z ek i Şengali ve S o z d a r ’ın d a hataları var. N iye sahip çık­
m am ışlar? Ö n c e d e n tedbir alm aları gerekiyordu. B ü tü n E zidilere s e ­
lam larım ı iletin. İn sa n lık ta rih in d e bu k a tlia m la r asla u n u tu lm a z .
U nutulursa se n in vic d an ın da bitmiştir. G elenler d e örgütsel p o z i s ­
y ona geçsinler. İdeolojik eğitim ler alsınlar. K endilerini yere atmaya
gerek yok.
B aşk a ak tarım ınız var mı?
P. B uldan: D e m o k r a tik B ölgeler Partisi kongresini yaptı. Y ö n e ­
tim e giren bütün arkadaşların se lam ları var. E ş b a ş k a n la n E m in e ve
K am ura n oldu. Ç a lışm a la ra başlamışlar. E ğ itim ve k adro çalışmaları
aynı za m a nda aka dem i çalışm alarını da başlatmışlar.
356
A. Ö calan: O nlara da özel se lam ve sevgilerim i söyleyin. P ro fes­
yonel kadro yetiştirmeye devam etsinler. H e r bölgeye özel kadrolar
yetiştirip verecekler. K oca m an U rfa’da yirm i yıldır profesyonel kadro
yok. H alfe ti’de bile profesyonel k adro yok. Bu k abul edilem ez. En
az her bölgeye otuz, kırk, elli k adro yetiştireceksiniz, U rfa’nın s o r u n ­
larını göreceksiniz. B a n a baksınlar. Ben de aslında bir kadroyum , b u ­
r a d a on k adro k a d a r çalışıyorum . H erk esin böyle yaklaşm ası lazım .
İşte şim di u la şm a nız gereken yerler de arttı. 81 il’e u la ş m a d u r u m u ­
n u z var. Bu yetersizlikleri giderin, üç ayı yoğu n b ir ö r g ü tle m e ile g e ­
çirm eniz gerekiyor. T ü rk iy e’nin yeni muhalefeti sizsiniz. Şu a n d a bile
m ü th iş bir yükseliştesiniz. Parti M eclisi toplantılarıyla seçim lere ör­
gütlenerek hazırlanm alısınız.
S e la h a ttin ö rg ü t te rb iy esin i bilir. S e la h a ttin ’e d e özel s e l a m l a ­
rım ı söyleyin. E le ş tir ile r i m y ap ıcıd ır. D a h a y o ğ u n k a tılm a lıd ır.
A K P ’nin y a p tığ ı libe ral d e m o k ra s i politik alarıd ır. Biz ise d e m o ­
k r a ti k so s y a liz m i s a v u n u y o ru z . S e la h a ttin b u n u ç o k iyi f o rm ü le
edebilir. P ra tik p o litik a y a y ansıtabilir, b u n u n d ilin i o lu ştu ra b ilir,
k itle le re ulaştırabilir. B u y etene ği vardır, bu k o n u d a y o ğ u n la ş m a ­
sını söyleyin. T abii lib erallere ta m a m e n kapalı bir s ö y le m o l m a ­
m a lıd ır. G enel s e ç im le r e iyi h a z ır lık yapın, b ö l g e l e r ve iller
d ü z e y in d e ç a lış m a la r yapılm alı.
(Sırrı’ya dönerek) Alevilerle ö z e l o la ra k ilgilen. O n lara b uradaki
d urum u anlat. B iz buradaki ç ö z ü m le d e m o k ra tik Alevi çö z ü m ü n ü de
sağlayacağız, yakındır. A nca k Aleviler üze rin d e paralel devlet özel
ilgileniyor. İran d a özel ilgileniyor. İkisi de tehlikelidir, ç o k dikkat
edilmelidir. İstan b u l’d a yaşanan o Alevi cinayetlerini paralel devlet
yaptı. T ü rk iy e ’yi derin b ir savaşın içine sü rü k le m e k istiyorlar. B u n u
P K K üze rin d en b aşa ra m a y ın c a A leviler üze rin d en y apm ay a çalışı­
yorlar. A lev ilerin b u n u gö rm esi lazım. İşte H D P ’yi ku rdu k, H D P
o n la r için kalıcı alandır, gelip b u r a d a ö zgür yaşamı kursunlar. E rm en i
halkına da söyleyin, onların en iyi dostu benim. G a r o ’y a d a anlatın,
beni d o ğ ru bilsin. K ü rd ista n ’da yapılan H E S vb. projelerin arka p la ­
n ın a bakın, o rada k i serm ayeye bakın. Ciddi bir K ü rtsiizleştirm e p o ­
litikasıyla k arşı karşıy a o ld u ğ u m u z u g ö rü rsü n ü z . K ü rts ü z le ş tirm e
politikasının başarısı bü y ü k b o ğ a z la şm a y a bağlıdır. B u n u bizim g ö r ­
m e m iz ve ö n le m e m iz gerekir.
357
*=A b2ulûah Ö ca ta n
P. B u ld an : B aşk anım , D em o k ra tik B ö lgeler Partisi logo değişik ­
liği yapacak. Bu konuda bir öneriniz var mı?
A . Ö calan : Bunu b e n d e d ü şü n m ü ştü m , hatırlattığın için te şekkür
e derim . Bir kadın figürü olabilir. İki elini açmış, elinde buğdayı temsilen başak. Kadın çocuk tutar gibi başağı tutacak, yani ona en değerli
varlığı gibi bakacak. Çünkü başağı kadın yarattı. Kadın kırmızı elbise
giym iş, iki elinde başak s a n renkte, zem in d e yeşil olabilir.
(N asıl diye heyete sordu.)
P. B u ld an: Biz de k endi a r a m ız d a buğday başağının anlamlı o la ­
cağını d ü şü n m ü ş tü k .
A . Ö calan : A m a kadını d üşünm ediniz, değil mi?
H eyet: Hayır, düşü n m e m iştik .
P. B u ld an : B a şk an ım , K a n d il’d e k adın arkadaşlarla da görüştüm.
A . Ö calan: K im leri g ördün?
P. B u ld an: B ese H o z a t v e Z a x o toplantıya katılmışlardı. K adınlar
ad ın a size selam ve sevgilerini gönderdiler. K ad ın lan n g ündem i de
d e m o k ra tik sistem in inşasıdır dediler. E n kısa z a m a n d a size m ek tup
yazacaklarını ilettiler.
A . Ö calan : Z a x o ve B e s e H o z a t ’ı nasıl gö rd ü n ? G ü ç lü le r değil
mi? G ü ç k atab iliy o rlar mı? K o n u ş m a düzeyleri, katılım düzeyleri
nasıl? H angi dilde konuşuyorlar?
P. Buldan: Her iki arkadaş da yük sek katılım gösteriyorlar. T op ­
lantılarda genellikle T ü rk ç e konuşuyorlar. Çok gelişkin ve yetkinler.
A. Ö calan : H e p sin e selam ve sevgilerimi gönderiyorum . D okuz
ana maddeyi kendi kadın bünyelerinde yapacaklar. Erkeklerden daha
güçlüler. Bu te m eld e selam lıyorum .
P. B uldan: Başkanım, ay rıc a d a h a önceki toplantılarda da gençliği
tem silen katılan arkadaşlar sizden p ersp e ktif istemişlerdi. Fakat size
söylem e fırsatı b u la m am ıştık . A m a bu sefer gençliği temsilen to p ­
lantıya katılan Şimal arkadaş, gençliğe ilişkin bir perspektif verirseniz
önem li olur diye ifade etti.
A . Ö calan: G erçek em eğim ize sahip çıkacağız. Ben hep söylüyo­
rum, ben hala gencim . K adınlara yaptığım çağrı gençlik için deg e çe rlidir. Onları seviyorum, her şeyi onlar için yapıyorum. Genç başladık,
genç başaracağız. Sabrımı, çalışma tarzımı, te m p om u örnek alabilirler.
Bu başarılırsa gerisi aydınlıktır. Hepsine özel selamlarımı iletin.
358
P. B uldan: S on olarak, Sabri O k am eliyat olm uş. A rk a daşlar b il­
g ilend irm em izi istediler.
A . Ö calan: N e am eliyatı?
P. B u ld an: B elinden am eliyat olmuş.
A . Ö calan : Ö yle mi? Ağır bir am eliyat olm uş d e m e k ki. G eç m iş
olsun dileklerim i iletin. Ayrıca A d ıy a m a n bölgesi v e aşiretine sahip
çıksın.
P. B u ld a n : S on bir n o t d a h a B a şk a n ım . H a k a n T ah m az, B arış
Meclisi S özcüsü, siz e s e la m söyledi. B ir konferans hazırlıklarının o l­
d u ğ u n u iletti. Yeni çık an y asanın tartışılacağı v e yasa çıktıktan sonra
olması gerekenler k on usun da geniş katılımlı bir konferans yapacaklar.
B ilgilendirm em izi istediler.
A . Ö calan : B a şarılar d ile d iğim i söyleyin. K endisine d e se la m la ­
rımı iletin. B a şk a aktarım ınız var mı?
İ. B alu k en : B a şk a n ım , ark a d aşla r ak tarım la rın ç o ğ u n u yaptılar.
Eksik kalan birkaç kısmı ben a k ta r m a k istiyorum.
A. Ö calan: Evet, alayım.
İ. B a lu k en : D a v u t o ğ l u ’yla y a p t ığ ım ı z iki g ö r ü ş m e d e T ü r k i ­
y e ’nin I Ş İ D ’e destek k o n u su n u ısrarla g ü n d em leş tird ik . Bu kon u d a
T ü r k i y e ’nin tav rın ın d e ğ iştiğ i a n l a m ı n a g e le b ile c e k bazı b ilg ile r
ak tardı. İ Ş İ D ’e karşı o ld u k la r ın ı v e İ Ş İ D ’le m ü c a d e le için P Y D ve
Ö z g ü r S u riy e O rd u s u ü z e r in d e n o lu şa c a k bir ittifaka d e s te k v e r e ­
bile ce k le rin i aktardı. B iz d e bu d u r u m u K a n d i l ’deki to p la n tıd a ar­
k a d a şla rla paylaştık. Ö z e llik le C a ra b lu s ve Til E b y a d b ö lg e s in d e
Ö S O ile ittifak te m e lin d e bazı ili ş k ile r g elişe b ilec eğ in i a r k a d a ş la r
da aktardılar. A r k a d a ş l a r re jim le P Y D a ra sın d a k i ilişki k o n u s u n d a
D a v u to ğ l u ’n u n d ile g etirdiğ i b az ı hu su sların ç o k g erç ek çi o lm a d ı­
ğını ifade ettiler. A y rıca R o ja v a ’ya y ö n e lik a m b a r g o ve a b lu k a n ın
T ü rk iy e ta ra fın d a ta m a m e n k a ld ır ılm a s ı gere k tiğ in i ilettik. Bu k o ­
n u d a D a v u to ğ lu gere k li a d ı m la r ı a tm a y a h a z ır o ld u k la r ın ı if a d e
etti. B ilm e n iz d e fayda var, bu s ü r e iç e r is in d e B a şb a k a n lık -A F A D
eliyle K o b a n i’ye y ard ım m a lz e m e le r i g ö n d erild i. B a z ı sıkıntılı k o ­
n u la rd a d a p r a ti k a l a n d a i l e r l e m e l e r s a ğ la n d ı ğ ın ı s ö y le y e b iliriz .
T ü rk iy e Q a m i ş lo k a p ıs ın a P Y D ’n in d e n e tim i a lm a s ı d u r u m u n d a
h iç b ir sıkıntının k a lm a y a c a ğ ın ı ıs r a r la if a d e ediyor. B i z l e r d e b u ­
raya g e lm e d e n ö n c e şu b ilgiyi ed in d ik . Q a m işlo k a p ıs ın d a k i s ık ın ­
359
rz? 4 b d u M a h (D ea â a n
tılar g id e rilm iş , a r k a d a ş la r Q a m iş lo k a p ıs ın d a n se rb e st g eç işlerin
o la b ile c e ğ in i ifade etm işler.
A . Ö calan : Evet, bu k o n u la r önem lidir. Ö z g ü r S u riy e O rdusu ile
itti fak tem elin d e b az ı ilişkiler kurulabilir. Ben d a h a önce de D e m o ­
kratik Suriye K o n sey i’ni ö nerm iştim . D iğer halklarla birlikte ortak
bir arayışın olm ası gerektiğini çok ö nce den ifade etmiştim . AzzazC e r a b lu s - B a p ü çg e n in d e Ö S O ve PYD işbirliği yapabilir. Davulo ğ lu ’na, böyle olu rsa o bölgeye E sad da, IŞÎD de giremeyecek deyin.
Bu b aşarıldığ ı z a m a n E s a d Ü ç ü n c ü C e n ev re top la n tısın a ç ö z ü m ü
kabul ederek gelm ek z o ru n d a kalacaktır. D a v u to ğ lu ’ııun ilk d ü ş ü n ­
ce le ri böyle değ ild i, am a yanıldılar. Şimdi d o ğ r u y u bulm a k istiyorsa
desantralizasyon m eselesini kabul etm ek zorunda. S u riy e’nin birliği,
bü tünlüğü d e n ild iğ in d e gelinen nok ta o rta d a . D e m o k r a tik Suriye
K o n g re si bun d an s o n r a to pla nırsa anlamlı olur. S uriye k o n u su n d a
D avutoğlu da, B e şir de, E fkan d a b a n a o n aylatm a şeklinde değil de
görü şüm ü almaları iyi olur ve önemlidir. Ç ü n k ü ben o lm a d an oradaki
dengeleri, aşiretleri bilemezler. B en onları tarihsel çizgileriyle b e r a ­
ber hepsini tek tek biliyorum. O nu n için benim g örü şüm ü almalılar.
P Y D bu k o n uda işbirliğine açık olmalı, yani ittifaklar ve tutulacak
b ö lge ler k o nusu nda hazırlığını yapmalı. Şahin on la r görüşebilirler,
fakat nihai k ara rı ben vereceğim.
S. S. Ö n d er: (A ç m a k için sordu) Yani Suriye k onusunda mı nihai
kararı siz vereceksiniz?
A. Ö calan: Evet, d oğrudur. Nihai kararı b u rad a devletle biz vere­
ceğiz. A ma o n la r her türlü hazırlıklarını y a p m a k duru m undadırlar,
her türlü ani gelişm elere cevap olabilmeliler.
İ. B aluk en : P erv in H a n ı m ’ın aktardığı Ezidi halkına yardım larla
ilgili Rojava’ya yardım yapılm ası ko n u su n u d a D avutoğlu ile görüş­
tük. Bu konuya d a o lu m lu tavır içerisinde olduklarını, gerekli yar­
dım ları yapacaklarını ilettiler.
A. Ö calan: T am am , b unlar o lum ludur. H üsnü M ahalli diy o rm u ş
ki, g üya B eşar E s a d söylemiş, benim için “ B iz k o y n u m u z d a yılan
beslem işiz” d em iş. O y s a siz biliyorsunuz, ben devlete d e söyledim,
“ E sa d kalacak, kalmalı” dedim . B e n im bütün önerilerim dem o kratik
bir Suriye içindir. Bu sağlanm adığı zam an işte böyle bir katliam c o ğ ­
rafyasına dönüşür.
360
Yetkili: Söyleyen H üsn ü M a h a lli o lu n c a fazla s ö z e gerek yok.
İ. B aluken: Başkanım , O r t a d o ğ u ’d ak i gelişm eler sizin öng ö rü le­
rinizi d o ğ ru la y a c a k şekilde ilerliyor. R ojava’daki gelişmeler, M usul
vc Ş en g al’d ek i g e liş m e le r ö n c e d e n belirttiğiniz Ulusal K o n g r e ’nin
ne kadar zaruri old u ğ u n u ortaya koydu. T ü rk iy e ’de de son s e ç im s o ­
nuçları dem o k ra tik ulus ç ö z ü m le m e sin in , H D P çalışm asının ç ö z ü m
g ü cü n ü güçlü bir şekilde ortaya koydu . B urada hareketin d u ru m u n u
d a b ilm enizde fayda var. H areket bu öngörülere özeleştirisel p o z i s ­
yonda yak laşm ak la b e ra b e r iyi ve güçlü b ir k o n u m d a .Ira k , Suriye,
T ü rk iy e ve O r t a d o ğ u ’d ak i kon u m u ve etkinliği dünya k am u o y u n u n
dikkatini çe k e c e k şekilde her geçen gün artm aktadır.
A. Ö calan: Ulusal K ongre bir an önce yapılmalıdır. Barış g ü cünü n
önem ini söylemiştim. İşte ta m da böyle günler için lazım dı. Ben barış
gücü ded iğ im z a m a n b u nla rın hepsi kendi h eg e m o n ik alanlarını d ü ­
şünüyorlardı. O y s a siyaset öngörebilm ektir. Ö nderlik de gelişm eler
o ld u k ta n so n r a ne y a p a c a ğ ız d e m e k değildir, gelişm eler o lm a d a n
ö n c e öngörmektir. Şim di b ü tü n bu o la n biten neye yaradı? Soruyorum
size. B akalım görebilm iş misiniz? B e n söyleyeyim size. O b a m a beş
kere Kürtlerle ilgili dem eç verdi ve G a z z e unutuldu, O radaki vahşete,
Batı oradaki katliama sessiz kaldı, bir anda unutuldu. Şimdi bir anda
hepsi k endilerin i Kürdistan ü z e rin d e n aklam a yarışındalar. Peki,
böyle d ü şü n ü n c e nasıl b ir s o nuç ç ık a rm a n gerekir? D e m e k ki İŞİD
bu çevrelerin kontrolünde y a d a etki alanında bir örgüttür. G ü n ü geldi
kullandılar, günü gelecek vazgeçecekler. Bize düşen bu oyun u ö n c e ­
d e n gö reb ilm ek . ( S ır r ı’ya d ö n e re k ) T e k r a r g ittiğinde bunları Barz a n i’ye anlatırsın.
İ. B aluk en : Başkanım , b eled iy e le r D B P bünyesinde çalışm alarını
yürütüyorlar. Bu k o n u d a bazı kafa karışıklıkları var. D B P ’de kalm ası
y a d a H D P ’y eg e ç m e siy le ilg ili. B u konudaki s iz in d ü ş ü n c e n iz ö n e m ­
lidir. Bir perspektifiniz var mı?
A. Ö calan : B e le d iy ele r D B P ’de kalacak, d o k u z m a d d e y i b e le d i­
yeler y apacak . R a d ik a l d e m o k r a s i liberal d e m o k ra s id e n farklıdır.
E m in e onlara söyleyin, dem okratik konfederal belediyecilik için ça b a
sarf edecekler. Bu, H D P için de geçerli. D em o k ra tik sosyalizm i g ü n ­
lük k o n u şm a diline eğriltecekler. S e la h a ttin ’e söyleyin, çoluk çocuk
üzerinden b aşb ak a n la ta rtışm a k yerine bu k o n u d a yoğunlaşsın, kit­
361
xzAb2ui&ah Ö calan
leleri etkile y ec ek bir politika geliştirsin. D ah a ö n c e d e söyledim , bu
k o n u d a yeteneği vardır.
İ. B a lu k en : K a n d il’d e arkadaşlar ülkeye geri d ön üşlerle ilgili bir
ç a lışm ala rının olduğun u, b u n u tartıştıklarını ifade ettiler. Bu konuda
sanırım erken olmakla birlikte size d a n ışm a m ız d a fayda var. G eri d ö ­
nüşler için bir çağrı za m a n la m a sı ne olmalı? Ş im dilik sizin tarafınız­
dan böyle bir ça ğrıya ihtiyaç var mı?
A . Ö calan : Bu k o n u d a d ah a sonra çağrılar yapabilirim. Sürecin
ilerlemesiyle beraber g ündem leştireceğim iz konulardan biridir. İlerde
bu k onu la ra değineceğim .
İ. B a lu k en : B aşkanım , sa ğlığınız n asıldır? D a h a ö n c e g ö z le r i­
niz d e çok fazla akıntı yoktu, b u sefer birkaç kez silmek z o r u n d a k a l­
dığınızı g ö zlem led im . S ağlığınızda yeni bir d u r u m var mı?
A. Ö calan: Evet, gözlerim dek i akıntı, üst so lu n u m yollarındaki
rahatsızlık za m a n za m a n artıyor. Bu k o n u d a kendi sağlık ekibim izi
de buraya isteyeceğiz. Ö zellikle üst solunum yollarıyla alerjiye ilgili
iyi olan b ir arkadaş belirleyin, onu ilerde buraya isteyebilirim.
İ. B alu k en : Bu konuda hazırlığım ız vardır. Siz uy g u n gördüğünüz
za m a n buraya gelmeyle ilgili bir sıkıntı o lm az ise b u k o n u d a sağlıkçı
arkadaşları yönlendirebiliriz.
A. Ö calan: Şim di pratik önerilerin iz e geçelim. Beşir B eye hazır
old u ğ u n u z u söyleyebilirsiniz. Ö n ce lik le bu h eye tin g enişle m esi
lazım. S ekretarya kon u su önem lidir. Sekretarya kabiliyeti güçlü olan
birk aç kişi lazım. A na heyet ikiye k atlan a ca k . A ltyapı çalışm ası ol­
m a d a n olm az. Yolumuzu aydınlatan bir el feneri lazım. E y lü l’ün sonu
gelince elinizde proje ya d a ilkeler paketi yok. İm zaladığın ız şeyleri
hayata g e ç ir m e n iz lazım . Heyetin te şe k k ü lü bu k o n u d a önem lidir.
K a n d il’den bir kişi olabilir mi acaba? İsmi herhangi b ir o la y a k arış­
m a m ış biri o la b ilir mi? Bir d e kasetle ç a lış m a k istiyorum, k aset
önemlidir. B u ra d a yazdıklarımızı redakte edecek bilgisayar kullanımı
güçlü, yazımı güçlü d ö r t kişi lazım. Siz bu işi iyi yazıyorsunuz, a m a
bilgisayar la zım . S o n ra bu yazdık la rın ızın m u ta b a k a t s a ğ la n d ık ç a
imza altına alınm ası gerekiyor. İm za m eselesi önem lidir, h e m ta rihe
kalacak hem de d iy elim ki yarın ö b ü r gün ben d ü ştü m öld ü m , o
zam an benim nelerde m u ta b ık k a ld ığ ım b ir belge o la ra k kalm alı.
Burdakiler bu h a f ta gidecek, yeni gelenlerden d e olur, fakat burada
362
kadın görevli o lm adığı ve kalam a yac ağı için kadın h ü k ü m lü g elem i­
yor. A m a dışarıd an d a olabilir.
S. S. Ö n d er: B aşkanım , biz d ışa rıd an da bir takv iye y a p a r a k g e ­
lelim, b u ra d a kalalım. G e c e gündüz çalışırız, tartışırız, re d a k te e d e ­
riz. Bir iki h a f ta içinde bu n u n çatısı ve mimarisi o rta y a çıkm ış olur.
A. Ö calan: Siz kalabilir m isiniz burada?
S. S. Ö n d er: Biz kalabiliriz, am a sanırım bunu k o nuşm a k gere k i­
yor.
A. Ö calan : T am am , bunu d a konuşun, şenle Pervin gelebilirsiniz.
Y etkili: A m a bunu sakın Cezaevi M ü dü rü y le konuşm ayın, m u h a ­
taplarınızla konuşun, bu söz yayılm asın.
A. Ö ca la n : Z aten b iz im 30 E y l ü l ’e kada r elim izde te m e l ilkeler
oluşm uş d u r u m d a olm ah. D a h a doğ ru su 30 E y lü l’e kadar bizim d ah a
fazla çalışm am ız, proje y apm am ız gerekecek. 30 E y lü l’e kadar ilkeler
konusunda devletle bir mutabakat sağlamalıyız. Çünkü ondan sonraki
sürece bu ilkeler b ir fener işlevi göreceklerdir. Böyle o lursa D e m o ­
kratik T ü rk iy e ve yeni anayasayı d a birlikte çalışabiliriz. K a n d il’e
özel selam larımı iletin. B e n onların bağlılığını ve gayretlerini biliyo­
rum, çoğu zaman benden üstünler. Ö nem li g ünlerden geçiyoruz. O n ­
la ra y az d ığ ım m e k tu p ta k i id a m m eselesini zihn iy et b a ğ l a m ı n d a
söyledim, bunu yanlış anlamasınlar. Yaratıcılıklarını sürekli geliştir­
sinler.
S. S. Ö n d er: B aşkanım , buradaki arkadaşlar bu h afta gidecek d e ­
diniz, bunlar d iğ e r arkadaşlarım ızın yanına gidecekler. O nlar için bir
d e ğ e rlen d irm e y ap m ak ister misiniz?
A. Ö calan: N e anlam da?
S. S. Ö nder: Tek tek kişisel olarak sizi yoranlar, üzenler oldu m u ?
Z orlayanlar old u m u ? G ittikleri yerlerde nasıl davranı İmalı? B i r ö n e riniz olabilir mi?
A. Ö calan: Yok, gidebilirler.
S. S. Ö nder: B aşkanım , avukat gö rüşünd e Cum ali “B aşkan beni
S erhad eyalet kom utanı y a p a c a k ” dem iş. Bu ne anlam a geliyor?
A. Ö calan : B e n senin neyi ö ğ r e n m e k istediğini anladım . B unlar­
d a n hiçbiri benim halifem ya da vekilim değildir. G ittikleri yerlerde
benim adıma konuşam azlar. İçlerinde feda kar insanlar var, kendini
yakmış mesela. Ben bu eylemi se vm iyorum , am a büyük fedakarlıktır.
363
■*=AtüuM ak Ö ca İa n
B a n a karşı nahoş şeyler oldu. Fakat b u n u n la ilgili ben d eğe rlendirm e
y ap m a d a n hiçbir şey o lm a m a lı. Ben kendim i h er k oşulda ölüm üne
savunabilirim . Benden ed in dikleri d ene y im leri paylaşabilirler. A m a
h iç b ir i b e n im a d ı m a hiçbir şey söyleyemez, ben onları t a k ip e d e c e ­
ğim. B e n im le geçirdikleri beş yılda ben onlara her türlü yardımcı ol­
m aya çalıştım . Ö n d e rlik k o n u m u m onu gerektiriyor. M oral,
m otivasyon ko nularında h e r türlü desteği verdim , gittikleri yerlerde
bunları anlatabilirler.
İ. B alu k en : B ugün 15 Ağustos. Dışarıya vereceğiniz m esajda d e ­
ğ in m e n iz beklentisi vardır. Ayrıca 1 Eylül D ün y a Barış G ü n ü y a k la ­
şıyor. B u n u n la ilgili bir m e sajınız var mıdır? Bir de bir h afta önce
M a z lu m geldiğinde bir haftalık bir süred en bahsetmişti. B u süre m e ­
selesi yanlış bazı a n la m a la ra yol açabilir. Bu k o n u d a bir mesaj ver­
m e k ister misiniz?
A. Ö c a la n : H epsine m esajım da d e ğ in e c e ğ im . M a z l u m ’un yaptığı
açıklam aya ilişkin, bir haftalık süre m eselesini biraz baskı yaratm ak
adına yaptım. Farklı bir niyetim yoktu, yanlış anlaşılmasın. Zaten m e ­
sajda da bunu konuşacağız.
15 A ğustos 2014
364
C ^m taiı _ / t fû tia tı
H D P H eyeti ile g örü şm e gü n d em i
Giriş: D u ru m D eğ e rlen d irm e si
1- M üzakere sürecinin partisi o la ra k HDP,
2- Çözüm sürecinin çerçeve yasası olarak veya tem el alınarak ta­
rafların ko num lanışı. A d la n d ırm a ve işleyiş. Devlet ve d e m o k ra tik
toplum heyetleri, ö z g ü r ve belgeli ça lışm a hakları,
3- M ü z a k e re n in bir parçası o la ra k İzlem e K urulu teşkilleri, rolü
ve işleyişi,
4- M ü z ak e re sürecinin içerik gündem i,
5- D e m o k ra tik siyaset ve bukuk,
6- S o sy o ek o n o m ik sistem,
7- Güvenlik,
8- Kadın özg ü rlü ğ ü ve toplumsal katılım,
9- Sivil toplum ,
10- M isak-ı M illi’nin g ü n c e lle n m e si ve O rtad oğu,
11- H akikat ve y ü zleşm e (yakın tarihte),
12- Kültür ve kim lik (Eğitim -tarih-dil sorunları),
13- Ekolojik sorunlar,
14- Serbest M adde,
15- K om isyon teşkilatları ve uzm anlardan yararlanma,
16- Sivil to p lu m ve medyayla ilişkiler,
17- KCK, D T P ve D B P ile ilişkiler,
18- D em okratik belediyecilik (D okuz boyut anlam ında),
19- R a d ik a l d e m o k r a tik h a re k e tin tem el kadro sorunu, ç a lış m a
tarzı ve tem posu,
20- T ü m bu süreçlerde A. Ö c a l a n ’ın rolünün d o ğ ru tanım lanm ası
ve bağlı çalışılm ası gereği.
D evlet h eyeti ile görü şm e gü n d em i (15 A ğ u sto s 20 1 4 )
1- Mevcut diyalog hüküm ete s e ç im kazandırır, savaş kazandırmaz.
2- Ç ö z ü m süreci b o y u n c a barış değil d erin leştirilm iş özel savaş
365
*=Ab2uMah (Ûeaûan
yöntem leri uygulandı. Paralel müdahaleler.
3- H ü k ü m e t se çim ler dahil özel savaş y ö ntem lerini te rk etm ed ik çe
barış ve çözüm sürecinden b ahsedem ez.
4- T ürkiye to p lu m u n u n tarihsel d erinliği b ü y ü k olan bir savaş s o ­
r u n u vardır. C u m h u riy e t tarihi boyun ca u y g u la n a n örtü lü iç savaş
yöntem leriyle bu sorun halledilem ez.
5- Barış so ru n u n u n derinlikli (radikal) d e m o k ra tik bir ittifakla ç ö ­
zü m ü d ışın d a k i y ö n te m le r a n c a k günü k u r ta r m a y a yarar, so n u ç ta
kao s u ve çü rü m e y i derin leştirm e k te n öteye s o n u ç vermez.
6- Baş sorun düzeyine y ü kselen K ü rt so ru n u n d a iki temel yöntem
vardır. D e m o k ra ıik yöntem kabul g ö rm e z se ay rılm a ve şiddet y ö n ­
te mi k a ç ın ılm a z olur.
7- K ü rt so ru n u tam bir O rta d o ğ u so ru n u n a dönüştü.
8- Tarihsel K ürt-Türk ortaklığı mevcut b ö lg e sorunlarının çöz üm ü
açısından ö nce lik taşır. D evlet milliyetçi y ak laşım lar bu şansı b o şa
çıkarır.
9- S üre çte kişi o la ra k rol alm am tam , eşit, ö zg ü r bir p ozisyona ge­
çişle m ü m künd ür.
10- B u n u n d ışındaki y ak la şım la r taraflar aç ısın d an anlam sız ve
kördür (Taraflar özgürdürler, bildiklerini ö z g ü r iradeleri ile uygular­
lar).
366
^J\iotĞatı
Kamu düzeni
yasal toplumun evrensel düzenidir
(K am u G üvenlik M üsteşarı ön ce B a ş k a n ’ı m asay a davet etti. B a ş ­
kan m a say a o turdu. Aynı yem eğ i b iraz ö n c e yediğini, tüm heyetin
yem ek k on u su n d a hızlı davranm asını, yapılacak toplantı için sürenin
önem li olduğunu ifade etti. Çorba, nohut, bulgur pilavı ve muhallebi­
d en oluşan y em ek sunuldu. K a m u Güvenlik M üsteşa rı y em eğ in b u ­
radaki karavana y em eğ i olduğunu, a n c ak m a sanın bu görüntü sün ün
ta rihi o lduğu nu ifade etti. B a şk an tek başına bu lg u ru n yeterli o ld u ­
ğunu, bulgur, e k m ek ve ayran o lm ası d u r u m u n d a o yem eğin yeterince
zengin o lduğun u ifade etti. A m a şu anda dışarıda m u a z z a m bir e k o ­
nomik sö m ürünü n olduğunu, yapay h orm onlu besinlerle beslenm enin
sağlıksız b o y u tla rd a olduğunu if a d e etti. “ B uradaki m ü z ak e re lerd e
ekonom iyi de baştan son ele alacağız, H E S ’ler, term ik santraller e k o ­
nom iyi doğayı talan ede n uygulamaları b u rad a konuşacağız. Buradaki
sürecin ekonom ik o larak da bir çıkış old u ğ u n u göstereceğiz” dedi.)
İ. B aluken: B aşkanım , sağlığınız nasıl? G eçen g eldiğ im izde biraz
sıkıntının o ld u ğ u n u söylemiştiniz.
A . Ö calan : Ç o k önem li bir sıkıntı yok. G e r e k irs e iç erd e d e ğ e r ­
lendiririz. Ö n e m li olan gelişmelerdir.
K andil’d e k ile rin sağlığı nasıl?
S. S. Ö n d er: G enel olarak sağlıkları iyi.
İ . B a lu k e n : B a şk a n ark a d aşla r g en e ld e çok y o ğ u n çalışıyorlar.
C u m a a rk a d a ş ç o ğ u n lu k la g ünde üç s a a t y atab iliy o rm u ş. Böyle
olunca m e tab o lizm an ın dengesi değişebiliyor. O d a kilo şeklinde vü­
cuda yansıyabiliyor.
367
^A U buM ah Ö ea ia n
A. Ö calan : Öyle mi? C u m a çok m u yoğun çalışıyor? Tabii a r k a ­
daşların feda karca çalışm asın ı anlıyorum.
B e n d e ce zaevindeyim . Ü ste lik o n altı yıldır te k başımayım. B u ­
r a d a m ü th iş bir ir a d e savaşı o lm a s a iki ay bile dayanam azsın. H e r
şeye d ik k a t etm ek lazım.
Evet, süreyi de dikkate alarak bu ilk önem li toplantıyı b aşlatm akta
fayda var.
K G M : Ö n celikle şunu ifade edeyim . M ütevazı bir toplantı m a sa­
sında otu rm u ş olabiliriz. A ncak toplantı tarihi bir görüntüyle başlıyor.
Bu biraz bizden kaynaklanan bir durum dur. Y ukarıda geniş heyetlerin
toplantı yapabileceği toplantı sa lonundaki çalışm alar devam ediyor.
Bu toplantıya yetişmedi. U m arım hazır o ld u ğ u n d a d aha geniş heyet­
lerin ta rtışm a yapabileceğ i sa lo n d a toplantılarım ızı yapacağız.
A. Ö calan: Tabii heyetler gen işlerse burası fiziki olarak d a y etm e­
yecek. A nca k bu g ü n k ü toplantı önemlidir. Belirleyicidir. B ugün yön­
te m e d air bazı konuları konuşabiliriz.
K G M : Ö ncelikle M u ra t Bozlak için başsağlığı diliyorum . D e m o k ­
rasi m ü c ad e lesin d e önem li sıkıntılar çe k m iş bir arkadaşınızdı. H em
heyete, ( B a ş k a n ’a dönerek) h e m de size başsağlığı diliyorum .
A . Ö calan : Evet, M u r a t B eyin ö n e m li hiz m e tle ri oldu. En son
A d a n a ’d a n milletvekili olm asını da ben istemiştim. S anırım m illet­
vekili seçildikten so n ra sağlık sorunları artm aya başladı. B izim açı­
m ız d a n değerli bir arkadaşım ızı kaybettik. B e n d e n d e ailesin e
başsağlığı dileklerim i iletin.
B u g ü n k ü to p la n tım ızın formatı d a h a farklıdır. H eyetiniz h ükü m et
yetkilileri ve B a ş b a k a n la da bazı g ö rü şm eler yapm ış. H em onları
a lm a k h e m d e devlet heyeti olarak görüşlerinizi öğ ren m e k istiyorum.
Bu a r a d a K a n d i l ’e d e gittiniz. K a n d i l ’deki m e k tu p la r ulaştı bana.
Oradaki aktarımlarınızı d a ö ğ re n m e k istiyorum. M ektupları okudum .
İçerik doyurucudur. O n e d e n le farklı notlar v a rsa aktarabilirsiniz.
S. S. Ö n der: K a n d il’den g elen m e k tu p o r a d a k i toplantının içeri­
ğini kapsıyor. Farklı bir bilgi ak ta rım a ihtiyacı yok. Hatip Bey d e s a ­
nırım böyle düşünüyor.
H atip : Evet, m e ktu pta gerekli olan bilgiler vardı.
S. S. Ö nder: H ü k ü m e tle yapılan gö rüşm elere g e ç m e d en önce Selahattin Beyin Salih M ü s lim ile birlikte katıldığı bir Rusya gezisi
368
vardı. O n u n aktarım ını paylaşm ak istiyoruz.
A. Ö calan: Evet, önemlidir, onu dinleyeyim.
S. S. Ö n d e r: S u riy e b a ş t a o lm a k üzere K ü rt halkının h e r yerde
barışa ve istikrara katkı sunm aya h az ır old uğu, Kürtleri h e s a b a k a t­
m adan yapılacak ç ö z ü m arayışlarının kalıcı olmayacağı, devletlerin
kendi aralarındaki çıkar ilişkileri te m elinde Kürtleri pazarlık konusu
yapm alarının o lu m s u z sonuçlar doğuracağı, R usy a’d a yapılacak olası
Suriye K onferansına K ürtlerin kendi kimliği ve temsilcileri ile k a tıl­
maya h azır olduğu m esajları paylaşılmış. Ö c a la n ’ın d em o kra tik m o ­
d e r n d e ve d e m o k ra tik ulus perspektifinin O rta d o ğ u için en uygun
ç ö z ü m zem ini olduğu şeklindeki sunumları ilgi ile karşılanmış. Heyet
genel olarak üst d ü z e y d e kabul ve ilgi görm üş. M e saj ve taleplere
sıcak yaklaşılmış. R usy a’d a M a la Kurdan çalışanlarının ve kadroların
se lam v e ö zlem leri var. R u s y a Ezidi K ü rt to p lu m u da se lam ve b a ğ ­
lılık duygularını iletiyor. Ş engal’d e ortaya çıkan d u r u m u n Sayın Ö cala n ’ı haklı çıkardığını ve sahiplenm e için teşekkürlerini iletiyorlar.
A. Ö calan: Evet, siz de bu tem elde selamlarımı iletirsiniz. O radaki
örgütsel ve d ip lom atik çalışmaları yoğunlaştırarak sürdürsünler. S a ­
d e c e R usya’da değil K ob ani ve Ş en g al’d en gelen Ezidileri, Süryanileri, tüm h a lk ım ız ı se la m la d ığ ım ı söyleyin. O n ları ziy aret edin.
( H a tip ’e dönerek) Ö zellikle D T K olarak onları sık ziyaret etmenizi,
benim d ü şü n c ele rim i onlara ak tarm an ızı istiyorum.
S. S. Ö n der: Bu sürede H akan v e E f k a n beyler, Yalçın bey ve B a ş­
b a k a n d a görüştük. En son yaptığım ız Başbakan g ö rü şm e s i bütün gö­
rüşm elerin özeti olduğu için isterseniz onu aktarayım .
K G M : S ırrı beyle d a h a ön ce ta nışm ıştık, a m a P ervin h a n ım la
orada ilk defa tanıştık. B e n ce çok önem li bir toplantıydı. B a şb a k a n d a
bu ka p s a m d a ilk d e f a böyle b ir toplantı yapıldı. S anırım d a h a önce
böyle bir toplantıya katılm am ıştınız.
S. S. Ö n d er: B a şbaka n la ikinci g ö rü şm em iz oldu. D a h a ö n c e RTE
Başbakan iken o n u n la d a g örüşm üştük.
K G M : A m a bu form atta değil. D avutoğlu ile d e ilk d e f a b ö y le s i
bir toplantı yapıldı.
S. S. Ö n d er: Evet, doğru. İlk d e f a böyle bir toplan tı gerçekleştir­
dik.
S. S. Ö n d e r: B a ş b a k a n la y a p tığ ım ız son to p la ntıd a Yalçın bey,
369
*=4b2uM ah (D caâii/ı
E fk a n Bey, bir dc M u h a m m e t Bey vardı. Ben ve Pervin hanım katıl­
dık. İstan b u l’d a D o lm a b a h ç e S arayında gerçekleştirdik toplantıyı.
K G M : Ben dc bunu k a s te d iy o ru m . İlk d e f a A h m e t Bey d ö n e ­
m ind e bu k ap s am lı b ir toplantı yapılmış oldu. Bunu ö n e m s e m e k
lazım.
A. Ö calan : Evet, biz d e b una anlam biçiyoruz. O radaki toplantı
önem lidir. A m a bugün b u r a d a yaptığım ız toplantı m ü z ak e re karar
toplantısıdır. Kabine toplantısından bile d ah a önemlidir.
S. S. Ö n d er: B a ş b a k a n d a h a ço k k a m u gü venliği ile ilgili 6-7
E k im olaylarını ö rn ek göstererek, eleştiri yaparak toplantıya başladı.
Y aptığım ız toplantının yapılıp y a p ılm a m a sın a d a tereddütlü yaklaş­
tığını ve 6-7 Ekim olaylarının sürece b ü y ü k z a r a r verdiğini belirtti.
Bu k o n u d a h em S elahattin Beyi h e m de H D P ’yi eleştirerek başladı.
“ Bu g ö rü şm ey e karar verirken bile tereddüt e ttim ” dedi. Biz Başbak a n ’ın bu yaklaşım ın ı d o ğ ru b u lm adığım ızı, aslında en fazla bu tür
d u ru m la rd a bir araya gelinmesi ve iletişim in hiç k o p m a m a s ı g erekti­
ğini ifade etm eye çalıştık. 6-7 E k im o la y la n n a aslında h ükü m e tin tav­
rının n e d e n o ld u ğ u n u , M Y K çağ rısın d a n ö n c e son ana kadar h e m
h ey etim izin pek ç o k g ir iş im d e b u lu n d u ğ u n u , h e m d e S elahattin
Beyin B a ş b a k a n ’la bir telefon görüşm esi yaptığını, K o b a n i’ye ilişkin
o lu m lu en ufak cevap alınsaydı M Y K ç a ğ rısın ın da yapılmayacağını
ve M Y K çağrısından önce aslında insanların so k a ğ a çıktığını anlat­
m a y a çalıştık. O lay lar esnasında ve sonrasında d a H D P ’yi hedefleştiren a ç ık la m a la r ın ve k a m p a n y a n ın d o ğ r u o lm a d ığ ın ı, hem
Selahattin D e m i r t a ş ’a hem de p a rtim iz e karşı bir linç kam p an y a sı
b aş latıldığın ı if a d e ettik. A rtık bu n o k ta d a n ç ıkılm a sı gerektiğini,
süreç açısından so m u t v e pratik adım ların h ız la atılm ası gerektiğini,
K obani p o litikasında d a h ü k ü m e tin m evcut politikalarını d eğ iştirm e­
leri gerektiğini ifade ettik. Söz verilm esine r a ğ m e n h a s ta tutsaklarla
ilgili bir adım atılm adığını kendisine hatırlattık.
B u n d a n sonraki açıklamaların h ü k ü m e tle o r ta k yapılm asının s ü ­
rece p ozitif katkı sağlayacağına vurgu yaptık. B a sın ü zerinden d e sü­
reci zorlayıcı ve g erilim i arttıran tu tu m la rd a n uza k d u ru lm a sı
gerektiğini aktardık. Kendisi d e bu ko nularda o r t a k a ç ık la m a n ın o la ­
bileceğini Yalçııı’a söyledi. H a s ta tutsaklara ilişkin en kısa z a m a n d a
adım atılması gerektiğini vurguladı. Ç ö z ü m süreci ile ilgili kararlı
370
bir iradeye sahip olduklarını belirtti. Seçim barajıyla ilgili hüküm etin
konuyu gün d em in e alıp değerlendirm esinin hayati olacağını söyledik.
Bu k o n u d a herhangi bir çalışm alarının o ld u ğuna dair bir k a n a a te var­
madık. Ceylan arkadaş için m evcut çekin c en in kaldırılm ası gerekti­
ğini belirttik. K endisi de heyetin diğer üyelerini tanıdığını. Ceylan
H a n ım k o n u su n d a bir soru n o lm a d ığ ın ı, am a yeterince tanım adığı
için biraz bilgi to planm ası gerektiğini ifade etti.
A . Ö calan: Evet, anlaşılıyor. K aç sa at sürdü toplantınız?
S. S. Ö n d er: Y aklaşık iki saat sürdü.
K G M : O radaki toplantı da förmat olarak önemliydi. Buradaki top­
lantı da bu form atla ilk toplantı o lm a sı açısından önemlidir. B u sü­
reçle ilgili bir k ararlılığın göstergesidir.
A . Ö calan : Devletle heyetin ilk toplantısı olm ası açısından tarihi
bir toplantıdır. M ü z a k e re karar toplantısıdır. D erinleştirilm iş m ü z a ­
kere toplantısının tarihini d e burada netleştireceğiz. Fiziki m e k a n ha­
zırlıklarının d a b ir an ö n c e b itm esi ve geniş heyetlerle m ü z a k e re
başlıklarına geçilm esi önemlidir.
K G M : Bu k o n u d a bir sıkıntı yok. Yol haritası, İzle m e K urulu,
bü tün bunları buradaki toplantılarda tartışacağız.
A. Ö calan: B u n la r o lm a z s a o lm azım ızdır. B u n ların olması, d e ­
rinlikli m üzakerede yol a lm a m ız lazım. M ü z a k e re taslağım burada
ayrıntılı bir şekilde değerlendireceğiz. Z aten takvim sıkışık. B und a n
so n r a hüküm eti ve M e clisi biraz sıkıştıracağız.
K G M : Tabii bu konu la rd a yol alınacak. A ncak sa h ad a k i du ru m
buradaki m e v cu t pozisyon a aykırıdır. Sahadaki d u ru m u da m u tla k a
buradaki ta rtışm a lara gölge d ü şü rm ey e ce k bir boyuta çe k m e k lazım.
A . Ö calan : Bilgi kabilinde bir aktarım ınız olacak ıru?
K G M : H e m eylem ler hem d e m e ç le r ortadadır. B u r a n ın ru h u n a
u y g u n değil. A tm osfer siyaset ve T ürkiye o rtam ı açısından önem senmelidir. Z aten siz d e belirtm iştiniz. E şza m a nlı adım ların atılması ge­
rekir. B u rad a g elişm eler olurken sahaya da eşzam anlı yansım alarının
olm ası lazım. Bu atm osfer T ürkiye k am uoyu tarafından da ç o k ö n e m ­
seniyor. F a k a t K a n d il’den gelen m esajlar büyük sıkıntı yaratıyor.
A. Ö calan: B u konuda benim şikayetlerim daha fazla. H epsin i k o ­
nuşacağız. B a şb ak a n düzeyindeki kararlılık önemlidir.
S. S. Ö n d er: B aşb ak a n ın toplantıda şöyle bir önerisi oldu: B u r a ­
371
*z4b2u û lah Ö ca la n
daki çalışm alarla paralel ola ra k çalışm aları yürüten bir siyasi heyetin
o lu ştu ru lm ası önerildi. Yalçın başkanlığında bir siyasi heyet o lu ştu ­
racaklar. Bu siyasi heyetle heyetim iz b u ra d a k i perspektifler d o ğ r u l­
tu su n d a bazı ça lışm alar yürütecek.
A. Ö calan: Evet, olabilir, uygundur.
K G M : Bu m asanın etrafındaki herkes iyi niyetlidir. Bu sürecin so­
nuca ulaşması için iyi niyetle çaba gösteriyor. Ç ö z ü m e de herkesin
inanm ası lazım. İmralı iyi polis, K andil kötü polis rolü o lm a m a lı.
K a n d il’in d e buradaki ça lışm ala ra inanm ası lazım .
A . Ö calan : İlk toplantı o ld u ğ u için b u k o n u ile ilgili siz e şim di
cevap verm eyeyim . A m a ded iğ im gibi bunları h e p konuşuruz.
K G M : Tabii b u ra d a k i çalışmaların sonuca ulaşması için, d e m in
de söyledim , herkesin iyi niyetli olm ası lazım . A m a şimdi A v ru p a ’da
b urada yapılan görüşm elerin tu tanaklan kitap haline getirilmiş. O nun
iç erisinde m e ktupla r da var. F akat bunların dışarıya yansım am ası k o ­
n u su daha ö n c e k o n u şu lm u ştu . Bu d u r u m bizim için zorlayıcıdır.
H a tta m e k tu p trafiğini bitirebilir.
S. S. Ö n d er: Bu k o n u d a bize h erh a n g i bir çe k inc e belirtilmedi.
D a h a ö n c e y a p tığ ım ız görü şm elerd e B a şk an buradaki gö rü şm elerin
bir kitap haline getirilebileceğini önerdi. H eyetim ize h erhangi bir ç e ­
kince aktarılm adığı için de arkad aşlar s a d e c e kadrola ra ulaştırılm ak
üzere bir kitap haline getirilm esine k a r a r verdiler. Bu konudaki has­
sasiyeti de paylaşırız.
A . Ö c a la n : B u n la rın hep si yerli y e r in e otu rac ak. F ak at ö n em li
olan kararlılıktır. Bir kararlılık var mı? M e se la b aşb ak a n la yaptığınız
g ö r ü ş m e d e bir kararlılık g ö rd ü n ü z mü? H e y e t o la ra k d ü ş ü n c e n iz
nedir?
S. S. Ö nder: Heyet ola ra k o r t a k görüşüm üzdür. Bu k o n u d a h ü k ü ­
m etin tutum u bizce n e t değildir. Tam bir kararlılıktan b a h s e tm e k bir
risktir. Bu so ru m lu lu ğ u alamayız, gönül ferahlığıyla bu kararlılık var­
dır diyem eyiz. B u kam u düzeni m eselesine ço k takm ış dürüm dalar,
bunu her şeyin önü ne getirm e d u ru m la rı var.
K G M : A n c a k bu form atla yapılan ilk toplantı old u ğ u n u tekrar be­
lirteyim. Orada d a B aşbakan bu işin sorum lusu olarak size bir karar­
lılık ifade etm edi mi? M üz ake re lere geçilm esine bir s a k ın ca yoktur
dem edi mi?
372
S. S. Ö n der: Evet, gö rü şm ed e kararlı olduklarını, m üzakereye g e ­
çilebileceğini söyledi.
A. Ö calan: Evet, B aşbakan ın niyeti ile ilgili bir şey dem eyeceğim.
A n ca k ço k rom an tik bir B a şb ak a n la karşı karşıyayız. Yeterince d e ­
neyimi yok ve yüzeysel y ak laşm a d u r u m u var.
K amu G üvenliği M ü s t e ş a r ı’nın burada o lm a sı ben im için de
önemlidir. B e n de m e m n u n oldum . F akat yöntem m e selesin d e tem el
bir şey söyleyeceğim . Kavram , k u ram ve kurum , üç K d e diyebiliriz.
B ütün bunları b u rad a konuşacağız. D em o k ra tik özerklik nedir, aç ık ­
layacağız. K am u güvenliğini açıklığa kavuşturacağız. Yerel özerklik,
güvenlik nedir, bu k on u la rd a kavram ve k u ra m açıklığına ihtiyaç var.
Ö n c e k a v r a m la r k o n u su n d a a n la ş m a m ız lazım . A n a y a sa çöz üm ü,
K ü rt reform asyonu, d em okratikleşm e, yerel dem okrasi, belediyeler,
seçim, tüm bunları b u ra d a kav ra m ve k u ra m düzeyinde ele alacağız.
H angi kurum lar T ü r k i y e ’yi dem okratikleştirir, konuşacağız.
K am u d üze ni k o n u su n d a bazı şey ler if a d e edeyim . B u n u Yalçın
beye de, B a şbak ana da götürürsünüz. K am u d üze ni m eşru, yasal top­
lum düzeni demektir. Yasal to plum un evrensel düzenidir. T ü m Tür­
kiye vatandaşları için yasal, h uk uki düzen ve k urallar toplamıdır. B iz
b u n u çiğnedik tabii. B o z d u ğ u m u z açık. B e n idam cezası aldım . T C K
12 5 ’ten yargılandım. Ö rgüt hala kanun dışıdır. P K K ’siyle, K C K ’siyle
öyle. Ö ca lan yirmi yıldır derin d ü şü n ü p taşındı. Kendi isyancı yapısı,
kuralsızlığı ve gerillacılığını Ö z a l ’ın çağrısı ile birlikte gözden ge­
çirm eye başlamış, bu şekilde P K K ’nin k on u m u n u değiştirm eye karar
vermiştir. B iz kam u düzeni için teh dit o lm a kta n çıkmaya yirm i yıl
ö n ce karar vermiştik. B u konudaki iradem kesindir. B u n u B a şbakan a
d a iletin. Bizim geç m işte de niyetim iz vardı. Bunu Ö z a l ’la yaptık,
fakat Özal öldürüldü. Şimdi de binlerce provokasyon var. Bunu B a ş­
b a k a n a ve Y alçın’a anlatın. D av u to ğ lu ç o k dene yim siz, tarihi b ilm i­
yor, Yalçın d a bilmiyor. Yüzeysel, h atta çık ar temelli yaklaşıyor.
KGM : Z a m a n kısıtlı old u ğ u için çok ö n ce sin e gidem eyiz. A ncak
geldiğim iz nok ta g id e ce ğ im iz n okta k a d a r önemlidir.
A. Ö calan: G eldiğim iz aşama yirmi yıl öncesindekinden daha ile­
ridir. K abine toplantısınd an d a h a ağır bir toplantı yaptığım ızı söyle­
miştim. Sizinle vardığımız düzey diğerleri ile kıyaslanmayacak kadar
önemlidir. Biz P K K kaynaklı tüm yasadışı söz ve eylemlerim izi k a m u
373
■*sAb7)uMah ö ca â a jt
d ü z e n in e ta şım a k istiyoruz. A m a y aşanılanla rı da g ö rü y o rsu n u z .
Lütfli Taş şehit düştü. Ç ok üzüldüm. İlk gelen gruptaydı. Bizzat E m re
Beyin isteği üze rine geldi. G elsinle r diye çok r ic a etti. “ Bir g r u b u n
gelm esi çok şeyi çözer, çok şeyin önü nü zincirlem e aç ab ilir” dedi.
Ben yasası yok, tehlikeli dedim. A nca k kendisi b u konuda önem li ge­
lişm elere ço k inandığı için öyle çağırdım. A m a sonuç ortada. K im
kuralı ihlal etti? L ü tf ü ’n ü n hayatı gitti. B unun hesabını k im verecek?
E lif U lu d a ğ var. B a tm a n C e zaevinde. O radayken o ğlunu kaybetti.
H ikayesini din le rsen iz çok üzülürsünüz. B e n im d e b öy le bir kam u
düzeni kaygım var. O dönem de ön ce yargılam a yok demişlerdi, sonra
hepsin i c e z a e v in e gönderdiler. KCK d o sy a la rın ın d u r u m u ortada.
B unların ç o ğ u n u d a C e m a at düzenlem işti. H a tta K C K ’yi M İ T ’le ilişkilendirerek ustaca hazırladıkları dosyalardı. O n bin insan içeri alındı.
Biz b u n u nasıl k a b u l e d e b iliriz ? B a ş b a k a n ’ı g ö rü y o rsu n u z . O n u n
h akk ın d a bir d osya hazırladılar, n e düzeyde öfkelendiğini görüyoruz.
O y sa o dosyayla B a ş b a k a n ya d a oğlu içeri alınm adı. O n a r ağ m e n
verdiği tepki ortada. İşte b izim zo rla n m am ızın sebebi bunlardır. Biz
içeride çürüyoruz. B inlerce gerilla bu soğukta dağ larda bekliyor. O nlarcası K azan vadisind e katledildi. İşte bu g ü n S a k in e ’lerin şahadet
yıld önüm ü, bu konuyu açacağım . B ü tü n b unla r belli güçlerce pla n ­
landı. B aşbakan ve M Î T ’in g ündem ine de taşındı. Bizim için çok zor­
layıcıydı. Şu a n d a da ikinci Ö zal sendrom u gündem dedir. Ben ikinci
Özal send ro m u gerçekleşm esin diye m ücadele ediyorum . Ç ü n k ü ger­
çekleşirse benim için de, devlet için de, k a m u düzeni için de bir iflas­
tır.
(Hatip B ey e dönerek) Siz de b u n d a n sonra dah a pratik işler yapa­
bilmek ve kamu düzeninin sağlanm ası için beni dikkatle dinleyin. Sen
de iyi dinle H atip arkadaş. Ö z a l’d an C e m a a t ’in b e ri niyetini tespit
ettim. Üzerinde yoğunlaştım. Darbe uluslararası küresel güçlern işidir.
Siz d e ü zerind e yoğunlaşacaksınız. D avutoğlu bunun farkında değil.
Ben paralelden bahsederken, paralel tanımı bir gazetede iki kelimeyle
yazılmıştı. Şimdi ise C um hurbaşkanı her gün “ Sonuna kadar üzerine
gideceğiz” diyor. Yani zam anında anlayabilirlerdi. 7 Şubat, 17-25 A ra­
lık sadece bir darbe değildir. K üresel bir operasyondur. Özal, Erbakan
ve Ecevit de d a r b e ile gittiler. B u ç a b a E r d o ğ a n ’la ilgili o la ra k da
devam ediyor. S a k in e ’ lerin ölü m ü de öyle. Siz de bu k onula ra yoğu n­
374
la şm a zsa nız politika yap am azsınız. B en b ü tü n m eselelerin tarihsel
boyutunu 1920’lere kad a r götürdüm . L obilerle bağlantılarını k o n u ş­
tum. Sayın M üsteşarla da bu konudaki tespitlerimiz ö rtüştüğü için şu
anda bu toplantıyı yapıyoruz. B e n im b u r a d a politika ta rz ım hayatidir.
Hiçbir Kürt, hiçbir P K K ’li, hiçbir solcu da benim gibi yapamaz.
PKK 7 6 ’dan beri hep k o m plolarla karşı karşıyadır. B e n o yü zden
uyarıyorum. Beni hala b u rad a enstrüm antal, araçsal ele alıyorlar. Bu
tehlikelidir diyorum . B e n i m i ç in söylediklerinin hiçbir ön em i yok.
O tu z yıldır b en im le ilgili bir algı opera sy o n u yönetiyorlar. B u n u da
hiç ön em sem iy o ru m . Ç ünk ü tarih beni doğruluyor. İşte on yıl ön ce
m üz ake re masası kurulsun diyordum . O d ö n e m in M ü d ü r gülüyordu.
Şimdi vardığımız nokta bu oldu. G ec ik m e li olarak m asa kuruldu. O n
yıl önceki kehanetim gerçekleşiyor. P aris’te yeni b ir algı operasyo nu
yapılıyor. S a k in e suikastı öyle sırad a n değil. Çok planlı yapıldı.
B e n im için bir savaş gerekçesiydi. S ak in e suikastı Birinci D ü n y a S a ­
vaşın d a A v ustury a V eliahtına yapılan su ika stta n dah i d a h a ağırdır
bizim için. B e nim dışım da hiç k im s e o k o şullarda o savaştan sıyrılam azdı. Ben b ütün bunları g ö rd ü ğ ü m için, ağır o lm a sın a rağ m en, b u ­
rada yürü ttüğüm çalışmayı devam ettirdim. A rk adaşlarım ın ezik, ağır
bakışları arasında, M İT ağır töhm et altındayken ben bu görüşm eleri
yaptım. Bundan sonra d a bu tarz yönelimler olabilir. Ö n em li olan ç a ­
lışma yöntem ini d o ğ ru koyup ciddi yaklaşm ayı başarm aktır. Şimdi
Z am an gazetesinin manşetinde o k adar bilgi var. " M İT neden suikastı
açıklam ıyor?” diyor. A ncak biz niyetlerini biliyoruz.
K G M : Sizin b u tespitleriniz önem li. A m a siyasette b unla r ne kadar
önem seniyor, onu d a d eğerlen dirm ek lazım. D aha ö n c e Sebahat ha­
nımın verdiği kanun teklifi burada d a konuşulm uştu. Şim di de Eşbaşkanların 24 N isa n ’d a E rm e n is ta n ’a gidip geri dönünce bir yürüyüşe
katılacağı söyleniyor. Siz H D P ’nin T ürkiye Partisi olm a sı gerektiğini
söylüyorsunuz. T ü rk iy e ’nin b ü y ü k bir k ısm ın d a ciddi tepki yaratacak
böylesi planlam alarla nasıl T ü rk iy e Partisi olacaksınız?
P. B uldan: Böyle bir p ro g ra m yok. Bizim haberim iz yok bu p r o g ­
ramdan.
K G M : İşte b iz de size söylüyoruz.
A . Ö calan : Benim E rm en ilerle bir sorunum yok. B u raya d a Rag ı p ’ı çağıracağım ı d a h a ö n c e söylem iştim . B a şbak anın d a d anışm an ı
375
*zÂb2uMah $ ea û a n
E tyen M a h cu p y a n oldu.
P K K ’nin reorg anizasyonu ben den geçecek. T ü m olup bitenlerin
s o ru m lu lu ğ u n d a ben v a r isem, iletişim koşullarının d üze lm e si lazım.
K a m u d ü z e n i için b en i s o r u m lu tuta ca kla rsa , P K K ’yi suçlayacak­
larsa, bunun giderilm esi için iletişim koşullarını bir an önce s a ğ la ­
m aları gerekiyor. Ben k a m u düzeni için s o r u m lu lu k üstleniyorum .
İletişim o lm a d a n nasıl b u n u sağlayabiliriz? D a h a ö n c e d e susuz h a ­
vuzda y ü z m e m i istiyorlar dem iştim . Bunu B a şb ak a n a d a söyleyin.
K G M : Bütün bunları konuşacağız. F akat K andil b u telsiz tiyatro­
suna son vermelidir. B iz de ço c u k değiliz. Telsizle b iz im d u y a c a ğ ı­
mız şe k ild e ‘y a p m a y ın ’ diyorlar. A m a alttan da h a b e r gönderip
C iz re ’deki gençlere, ç o c u k la ra ‘y apın ’ diye talimat veriyorlar. H e r­
kesin bu k o n u d a sa m im i olm ası gerekir.
A. Ö calan : İşte bunun için P K K ile iletişim kanalı ö nem li diy o ­
rum . M ü z a k e re le r e b u tem elde d o k u z kanal açılm ak zorunda. Siz de,
K a n d il’d e y o ğ u n la şa m ıy o rs u n u z , aynı d u rum dasın ız. Ben yirm i bir
sayfalık ilk m e k tu b u m d a ç o ğ u şeyi ifade etmiştim. Ü ç protokolden
b a hsettiğim m ektuptur. D o k u z iletişim k an a lın d a n biri bile açılmadı.
Biri açılsaydı h e r şey bitebilirdi.
K G M : Bu k o n u d a siz de h aksızlık yapıyorsunuz. Siz b uradan ör­
gütü yönetiyorsunuz. B u n a m ü s a a d e ediyoruz. Heyetlerin geliş gidiş
im kanlarını d a sağlıyoruz. B u n la r hiç yokm uş gibi d e ğ e rlend iriy or­
sunuz.
A . Ö calan: B en neler olup bittiğini ço k iyi görüyorum . B en enayi
değilim. B u r a d a d a O slo 'd a Sabri ile Z ü b e y ir ’in yazdığı bir m e k tu p
vardı. O m e k tu b u im zalayarak girdim b u işin içine. B a ze n d ü ş ü n ü ­
yorum. O d ö n e m ç o k s a f dav ranm ışım . O d önem o k a d a r safım ki,
b enden m e k tu b u alıp o k u d u ğ u m a dair bir im z a istediler. B en de alıp
im z alad ım . 2 0 0 8 ’in so n u y a da 2 0 0 9 ’un başlangıcıydı. K endim i öy­
lece b u sürecin içine koydum . A m a ark a d aşla rım beni yeterince a n ­
lamıyorlar. Ç o c u k k e n b e n im ta rz ım la ilgili anam d a bana kızıyor,
h a tta bazen beni dövüyordu. “ S en kendini b u k a d a r öne atınca yalnız
kalır, za rar g ö r ü rs ü n ” diyordu. Ş im di düşü n ü n c e a n a m ın ta o d ö ­
n e m d e ne k a d a r d o ğ ru d ü şü n d ü ğ ü n ü fark ediyorum .
K G M : Peki, hiç iyi şeyler olm adı mı? Var olan gelişmeleri de gör­
mek lazım.
376
A . Ö calan: Evet, a m a C e m a a t ’e kalsaydı P K K şim di d u m a n o la ­
caktı. B a ra n su o d ö n e m T a r a f t a yazmıştı. “ Yirmi bir etkili P K K lider
kadrosu im ha edilirse m esele çöz ü lür” demişti. İşte Sakine bunlardan
biridir. D iğ erlerini ise h a la yapm aya çalışıyorlar. Etkili b ir liste çı­
karm ışlardı, tıpkı 9 0 ’lı yıllardaki işadam ları listesi gibi, Ç i lle r ’in lis­
tesi gibi. G e ç m iş t e M İ T ’in de böyle planları vardı. T eom an K o m an
dönem ini söyleyebiliriz. S o n ra E m re beylerle bu değişti. T eom an Kom a n ’ın m aaşını C I A ’den aldığını ve M İ T ’in onun d ene tim inde o ld u ­
ğ u n u sizler d e biliyorsunuz.
K G M : M İT başındayken değil de J a n d a r m a ’nın başına geçince
m a a ş işi olabilir.
A . Ö calan: A m a bu E m re B e yle rde n so n r a değişti. Sîzlerin,
H akan B e y in çabaları önem li. A m a E m r e B e y çok d a h a atılgandı.
D eğe rli çabaları oldu. B iz de b u çabaları ö n e m se d iğ im iz için b u ra d a
süreci yürütüyoruz. D avutoğlu bunları anlayamıyor. R o m an tik lik d e ­
d iğim şey b u aslında.
K G M : K a m u düzeni d e v le t için son d e r e c e önemli. A slın d a bu
r o m a n tik d eğ il realist bir y ak laşım . Bu k o n u d a K a n d il’in d u r u m u
d a h a tartışmalı. K a n d il h e m sizi ü z m e y ip h em de bildiğini yapm ay a
devam ediyor.
A. Ö ca la n : B e ni derinlikli an la m a lısın ız . Ben R e ş a d i y e ’den,
İ lg a z ’dan s o n r a d a P K K ’yi eleştirdim . P K K b e n im aç ım da n taktik
olarak da, stratejik olarak d a istediğim n o k ta d a değiI. N ele r gitti diye
sorarsanız, işte S akine'leri o y ü z d e n açtım. Sakine b e n im b u rad a m a ­
saya o tu rduğum u d u y u n c a ayağa fırlayıp olum lam ış, ç o k güzel dem iş
ve destek vermiş bir arkadaştı. O n u n için h e d e f seçildi. S a k in e ’lerin
olayı ö yle bir kırılm a noktası ki, T ü r k i y e ’d e 19 M a y ıs k ad a r önem li.
A b d u lh a m it’in tahttan indirilm esi kadar, İkinci M a h m u t ’un Yeniçeri
O cağın ı lağ v etm esi k ad a r önem lidir. 27 M ayıs, 12 M a r t darbeleri
k a d a r d a önemlidir. B u n d a n sonra 9 O c a k tarihi de b iz im açım ızdan
önem li bir tarih olacaktır. B en burada katliam ın, d arb e n in siyasi iç ­
eriğini açıklıyorum . H a k a n beyle elli toplantı yaptıysak hep sin d e bir
o la y ö n ü m ü z e geldi. Ç ıplak aram alardan, tecavüzlerden, K C K o p e ­
rasy o n la rın d an R o b o s k i’ye k a d a r böyle d eğ e rlen d irm e k lazım.
Şim di bu S a k i n e ’lerin olayında o r ta d a belgeler o lm a s ın a rağm en ,
ben benimle görü şm e yapan heyetin b u n u hayata geçirdiğine in a n m ı­
377
*=4bduM ah Ö a tİa tt
yorum. B e n im analitik değerlen d irm e m in ö n em sen m esi gerekir. Ben
n ed en in a n m ıy o ru m , beni sorgulayın. V elev ki E rd o ğ a n ’ın bu c i n a ­
yetten haberi, h a t ta onayı olsun. M İT o n a y ın d a n geçm iş de olabilir.
A m a ben im görü ştü ğ ü m yetkililerin im zaları ve onayı d a olsa, b e l­
geleri de olsa, b u onların kararı değildir. Bu tarihi bir tespittir. B e nim
siyaset y a p m a tarzım böyledir. Cİ A ve G ladio ü zerinden W ashington
m erkezli bir kom plod ur. Benim tarih bilincim var, derin devlet ger­
çeğini iyi biliyorum . L o bile r A n a d o lu ’yu ele g eç irm e planı çerçeve­
sin d e 6 0 y ıld ır her şeyi yapıyorlar. K endi C u m h u rb a ş k a n ın ı,
B a şbaka n ını bile götüren bir yapı v a r iç eride. Mevcut darb e m e k a ­
nizması bugün de iş başındadır. Elli tane H a k a n F idan d a olsa, B a ş­
bakan da olsa bunu önlem ey e yeterli değil.
Bu darbeyi tek bir şey bozabilir, o da P K K ’yi bu sürece alet ol­
m a k ta n çıkarm aktır. P K K ’yi bu kam u d üze ni k o n u su n d a geri tu ta ca­
ğız. E ğ e r P K K ’yi k u llanm ış olsalardı darbe so n u c a ulaşırdı. 2 0 1 3 ’te
biz yeni bir N ew roz Bildirisi yerine başka bir şey devreye koysaydık
d a rb e g erç ek le şec ek ti. O d ö n e m P K K eld e n gitmiş olsaydı sonu ç
daha ağır olabilirdi. İ lg a z ’d a B a şbakan ın konvoyuna saldırı yapmıştı.
Ö yle o ld u ğ u için de E rd o ğ a n m e y d a n a çıkıp id a m d a n b ah s etm ey e
başladı. Şu a n d a D H K P -C bu d arbecilerin d en e tim in e geçmiş. B e ­
n im le m ü z a k e re yü rü ten ekip kurum sal ve şahsi inisiyatif aldığı için
hedeflendi. H içbir P K K ’lide bu tahlil yoktur. A m a bende var. 7 Şubat
neden oldu? Buna r a ğ m e n bu ekip m a sad a n kalkmadı ve kaçmadılar.
Ben bunları A K P ’nin, E r d o ğ a n ’ın hatırı için değil, kendi siyaset teo­
rim e ters o ld u ğ u için yapıyorum . B en darbe karşıtıyım.
A m a h ala ben im iletişim koşullarım bile doğ ru değerlendirilmiyor.
Askerlerin benim le görüşme yaptıkları d önem de bile daha geniş avukat
görüşlerine sahiptim . O d ö n e m buraya genç subaylar geliyordu. Bir­
ç oğu donanım lıydı. Onları belli bir süre kullanıp götürdüler. Devaın
etseydi çözüm d e olabilirdi. O dön em d e bile onlar dah a g üçlü iletişim
koşullarından bahsediyorlardı. Ben tabii şim diki devlet heyetinin d u ­
rum unu da ö nem li görüyorum. (M üsteşara dönerek) K ırk yıllık dene­
yim iniz var. D evlet te crübeniz var, b unlar önem lidir. Askerlerle
aranızda çok farkınız var. Bakış açılan da belli yerlerde örtüşüyor.
(S ırrı’n ın o m u z u n a d o kunarak) İşte sana da ed ebiyat ve lilmle il­
gili söylediklerim böyle anlaşılmalı, sana bu n u n için do k u n u y o ru m .
378
^ m ta i ı
_ y\ )ûtiau
İşadam ları k onusunu yine bunun için söylüyorum . F akat siz kafası
kesilmiş tavuk gibi ortalıkta dolaşıyorsunuz. Otuz yıl önce yapılanları
g ö rm ez sek b u g ü n b ir şey yapamayız. O n la r küresel çapta d a hala
büy ü k bir algı o perasyo nu yönetiyorlar. Senin b ü tü n bunları bilerek
sanatta y oğunla şm a n lazım . N asıl film y apm an gerektiği için de sana
bir yazı vereceğim. (D osyasından çıkardığı Şirin S ever’e ait bir yazıyı
Sırrı’ya verdi. “K adın-erkek ilişkisinin nasıl olması gerektiğine dair
bu yazıdan faydalanabilirsin” dedi.)
KG M : T ü m bunları sizin d a h a ö n c e de isabetli tespit ettiğinize
bizler tanığız. Ö ngörülerinizin paralel yapı dışında Şengal, Irak orta
hattı için söyledikleriniz k o n u su n d a d a gerçekleştiğini gördük. H atta
o zam an sizin arkadaşlarınız gerekli tedbirleri alsaydı b u g ü n k ü d u ­
rum lar olmayabilirdi. A m a şim di C iz r e ’de de belli şeyler hayata g e ­
ç irilm e k isteniyor. Bu k o n u d a da a r k a d a şla rın ız ın bu işin b ilince
olmadığı kanaatindeyiz.
S. S. Ö nder: B aşkanım, bu Cizre m eselesi B a şb aka n la yaptığımız
g ö r ü şm e d e de g ü n d e m e geldi. B a ş b a k a n C i z r e ’de K C K ’nin ço k
büyük bir so ru m lu lu ğ u olm adığını, asıl saldırıların H ü d a p a r ve diğer
taraftan geldiğini bize ifade etti.
A. Ö calan: Cizre m eselesine geleceğiz. B en size işin d a h a bü y ü k
boyutlarını g ö ste rm ek için tarihi ve günceli b irlikte d eğe rlen d iriy o ­
rum . Küresel sistem, CIA, Gladio var. M I T ’in m üzakere kanadım ha­
vaya uçurmaya çalışıyorlar. B e n paralel devleti anlayın diye burad a
bir savaş yürüttüm . Roboski, 9 O cak, on bin kişilik K C K tu tu k lam a­
larının bunların işi olduğ unu söylüyo ru m . A m a bugün A K P de yutulm uştur. Şim di kendini k urtarm a y a çalışıyor. O n la r a deyin ki, A po
ço k uyanıktır, yeni k a m u d üze ninde size yardım cı olacak. Size in a n ­
dığı için değil, siz hü k ü m e te g e lm e d e n ö n c e de onu yapıyordu. B u
sü reçte P K K bir darbe m e k a n iz m a sı olarak çalıştırılm ak istenmiş,
a m a Ö c a la n bu oyunu bozm uştur. K a m u d ü ze n i eşittir devletin var­
lığı, o nun b o z u c u su PK K . B a şb ak a n a deyin ki, iyi ki Ö calan yaşıyor
desin. Ö calan P K K ’yi yeni dem okratik düzen adına yeniden d ü z e n ­
lemek istiyor. B u o lm a zs a P K K yü z yıl b o y u n c a bu devleti u ğ ra ştı­
racak. B u n u E fk an b e y e de söyleyin. E fk a n Bey b u n u n farkındadır,
çalışıyor da. O na da söyleyin, P K K T ü rk i y e ’yi karıştıracak güce sa­
hiptir. K ontrolüm dışına çıkarsa bitirirler.
379
*z4b2u M ah
(Deaûan
B e ni buraya alan la r P K K ’yi ele g eçirm ek için de uğraştılar. N e
ö le ce k k a d a r aç bırakıyor ne d e sağlıklı yaşayacak kadar d es tek veriyorlar.O d ö n e m bu raya gelen askerler de ad a m gibi savaşırsanız k a ­
z a n ırsın ız diyorlardı. B u ad a m la r senin savaş tarzını y ü rü te m iy o r
diyorlardı.
K G M : Bütün bu anlattıklarınızdan dolayı biz üçüncü göze, b aş k a
bir ülkenin bu işin içerisine girm e sin e karşıyız. D iğer ülkeler inisi­
yatifi k endi e l le r in d e b u lu n d u rm a k isterler.
A. Ö calan : Sorun değil.
K G M : A m a C e m il B a y ı k ’ın a ç ık la m a s ın d a A m e r ik a ’ya atıfla
üçüncü devletin olabileceğine dair beyanatlar vardı.
A. Ö calan : Bunlara çok takılm ayın. Ö nemli olan m ü z a k e re k a ­
rarlılığının hayata geçmesidir. D a v u to ğ lu ’na anlatın. H ü k ü m etle g ö ­
rüşün. B ir m ü z a k e re kararlılığı o lm a d a n heyet o la ra k d a buraya
gelmeyin. K a n d il’e bir m e k tu p d a y azabilirim ya d a siz gidin c e bu
söylediklerim i aktarırsınız.
K G M : M e k tu p yazarsanız biz heyete ulaştırırız. Zaten o konularda
hiçbir z a m a n sorun olmadı.
P. B u ld an: D a h a ö n c e yazılan bazı m e k tu p la r K a n d il’e iletilmedi.
K G M : Zaten o m e k tu b u n gündem i artık o rtad a n kalktı. G önderseydik belki d e pek ço k şey bozulacaktı.
A. Ö calan: Evet, za te n h e m P K K ’y e h e m d e v lete çok sert y üklen­
miştim. M ü steşa r beyin “Gitseydi P K K ile aram ız b o zu lu rd u ” en d i­
şesi doğrudu r. G ö n d e r m e m e n iz de bir so run yok.
A. Ö calan : Son otuz yıllık d a r b e pratikleri P K K ’nin yürüttüğü
savaş ü zerinden k u r g u lan m ak isteniyor. Cizre olayı d a d a r b e m e k a ­
niğinin nasıl çalıştırılacağının örneğidir. D av u to ğ lu ’n u n d a b unu an ­
la m a derinliği yok. A rkadaşların da on u anlayacakları yeteneği yok.
O nedenle Ö c a l a n ’ın yeterli iletişim ile P K K üzerinde k o ntrol sa ğ la­
m a k istediğini D a v u to ğ l u ’n a söyleyin. E ylem lerin b ü y ü k b ö lü m ü
Öcalan çizgisine aykırıdır. K ob ani’d e d e b e n im istediğim çizgi uy­
gula n m am ıştır. A rk a d a ş la r ben d e n d a h a cesur, d a h a iyi niyetli ve
daha fedakardır. Buna rağm en otuz yıldır Ş a m ’ın M e z z e m ıntıkasında
M e rk e z K om ite to p la ntısında ilk derli toplu eleştirileri y apm ıştım .
Cemil Bayık o nu iyi bilir. O tu z birinci yıldö nüm ü eleştirilerim i te k ­
rarlıyorum. Çizgiyi yönetecek yeterli zeka ve pratik kavrayış sorunu
380
var. D T K d a , H D P d e , D B P d e hepsi aynı. Heyeti d e eleştiriyorum .
K obani ve Ş e n g a l’d e gerekli tedbirleri alamadılar. Avare-asi pratiği
diyorum. B öyle olm a zsa Cizre olur m u? H e r an D iyarbakır’d a d a o la ­
bilir. O tu z kırk y e r d e aynı anda b u ta rz olay lar olabilir.
(Heyete dönerek) H e r an sizi d e götürebilirler. Güvenlik proble­
m iniz olabilir. G üvenliğinize dikkat edin. Z aten Sırrı’y a d a tehditler
o la b ild iğ in c e artm ış. H e p in iz dikkat edin. Ben gerillanın te m elini
atan adam ım , silahını b u la n adam ım . Bir ta b an c a b u lm a k için bir yıl
E s a d zulm ü altın d a yaşadım . O n e d e n le ağ ır eleştiriyorum . Silahları
böyle k u llanm ak ben im e m e ğ im e yapılmış ihanettir. D u ra n K alkan
bilir. İçim izde e n ç o k çalışandır, ço k değerlidir. Cem il kadar, D u ra n
k a d a r çalışan yoktur. A m a beni an la m a k o n u su n d a sıkıntıları var.
D u ra n ’la ilgili bir anım ı anlatayım. S u riy e ’ye yeni g ittiğim iz d ö ­
n e m d e Cem il E sa d aranuştı. A r a p ç a konuşuyordu. Ben d e bir şey a n ­
la m ad ım . D u ra n ’a telefonu verip bir bak, ne diyor d ed im . D u ra n da
konuştuktan so n ra b a n a g ö rü şm en in içeriğini aktardı. Ö yle bir d ik ­
lenmiş ki, b e n A b b a s bir yıllık e m e ğ im iz i nere d ey se b itire ce k tin
dedim . O s m a n alçağı D u ra n ve C u m a için kontradır diyor. A lçak bi­
linçli söylüyor. A m a onların d a yetersiz ta rz ları böyle deva m ed e rse
ağır sonu çlar doğurabilir. D ürüstlüklerind en şüphem yok, yetersiz­
liklerini aşmaları lazım. Silahları kötü ku llanm am aları, asi av a re p ra ­
tiğinden sıyrılm aları lazım.
Şimdi K arayılan ’ı eleştireceğim . Ç ü n k ü şu a n d a bütün sorum luluk
ondadır. Karayılan çok dü rü st, fedakar, k ah ra m an bir arkadaştır. B ir
g ü n d e yedi y ü z m ayın çıkardı. O k a d a r c e s u r a m a yaratıcı değil.
( K G M ’ye dönerek) Sizin milyon D o la r verdiğiniz İsrail firmaları bile
bir g ü n d e sınırda o n tane m ayın çıkaram azlar.
Kobani ve bir b aşka yerde bazı ark a d aşla rım ız ın in tih ar eylem i
yaptıkları söyleniyor. B u n lar d e h ş e t veriyor bana. İşte bunlar yanlış
g erillacılığın so nu c udur. D u ra n K a lk a n b u n a k a h ra m a n lık diyor.
Böyle kah ra m an lık olm az. B u b a n a d e h ş e t veriyor.
KGM : Bu konu ile ilgili ciddi o pera syonel süreçler oldu, olm aya
devam edecek.
A . Ö calan: H a k k a ri’deki ekiplerin yarısından fazlası provokasyon
ekibidir.
P. B u ld an: Y ü k se k o v a ’da askeri sevkiyatlar öğrencilerin ok uldan
381
'<^Sb2uMah Ö coİ m i
çıkış saatine d e n k getiriliyor. Ve gençlerle ask erler arasınd a ça tışm a
yaşanıyor. S e v k iy a tla rın yapılış saati bilerek gençleri ta h rik etm ek
için o k u ld a n çıkış saatine d enk getiriliyor.
K G M : B iz iki taraflı bakıyoruz. Bunları b iz im d e kabul etm em iz
m ü m k ü n değil, iki tarafı da ele a lm a k lazım.
A . Ö ca la n : B en zaten b iz im arkadaşları eleştiriyorum . G a r z a n ’da
on beş k adın arkadaşın olduğu yerd e katliam oldu. H albuki o a rk a ­
d aşlar ikişer arkadaş şeklinde dağ ın ık olarak savunm a p o zisyo nunda
tutulabilirdi. İntihar gerillacılığı d ed iğ im şey budur. İşte b ütün bunlar
ö rgü tsü zlü k ten kaynaklı. Ciddi bir inanm a y o k ortad a . (Heyete d ö ­
nerek) Sizin d u ru m u n u z d a aynı H er yerde ö rg ütlü olm anız gerekiyor.
Ö rgütün üzü kurun. U rfa ’dan K a r a d e n iz ’e kadar hala örgütlü gücünüz
yok. O n d an sonra barajı g e ç e r m iy iz diye k o nuşuyorsunuz. Kandil
de Ş e n g a l’d e altı ay ö n ce d en te d b ir alsay d ı şim di Irak kurtulm uştu.
B u nda n sonrası için de tehlike devam ediyor. IŞİD güç toplayabilir.
B aas rejimi biraz toparlanırsa taş üstünde taş bırakmayabilir. Kürtleri,
T ürkm enleri I r a k ’t a d a , Suriye’de de k a tle tm e k isteyebilirler. Y üz bin
gerilla m obil olmalı. Bundan sonrası için devletin d e G ün ey politikası
değişm eli. Ben en başından beri ittifak önerdim . A K P tersini yaptı.
G ü n ey savaşı politikasını A K P ’nin d ü z e ltm e d u r u m u v ar mı?
K G M : Bu k o n u d a heyet d e söyleyebilir. O lum lu şeyler var.
İ. B alu k en : B iz öyle d ü şü n m ü y o ru z . H ü k ü m e tin bu k o nu da net
bir politik a değişikliği o ld u ğ u kanaatin d e değiliz. K o b a n i’y e mazot,
tüpgaz gibi en temel ihtiyaçların karşılanm ası sorununu bile defalarca
k o n u şm a m ız a ra ğ m e n bir aydır çözem iyoruz.
K GM : Y ine d e aynı n o k ta d a o ld u ğ u n u s ö y le m e m e k lazım . S on
görüşmeleri nıizde d e bu konularda epey mesafe alınmış olm ası lazım.
A . Ö ca la n : K o b a n i savaşında ısrar o lu rsa b u n u n arkası darbedir.
K o b an i’d e bir d a rb e m ayalanıyor. Bu en son dünk ü Paris olayı d a
müthiş bir d arbe hazırlandığını gösteriyor. E rdoğan acım a sız ca g ö ­
türülecek. D a h a önce M ursi örneğini verm iştim , am a d a h a kötü bir
son o n u n için hazırlanıyor. P K K ’yi de k ulla n m a k isteyecekler. P K K
üzerinden d a r b e inşa e d i lm e k isteniyor. M evcut savaş tarzı d a b u n a
yol açıyor. İ şte 6-7 E k i m ’d e o rtay a çıktı. B en m e k t u p y a z m a s a m
darbe olacaktı. H içbiriniz bunun farkında değildiniz. B ırakın k ır k ki­
şiyi, sınırsız ölü m ler yaşanacaktı. Selahattin d e bu işin bilincinde d e ­
382
'Ö m titii ^A fatûau
ğildi. D ü r ü s tlü ğ ü n d e n hiç şü p h e m yok, a m a d oğru algılayıp g ü çlü
refleks gösterm e k onusunda yetersizlikler var. O n u da götüreceklerdi.
D arb e çarkı d a h a a m a n sız c a yürütülüyor. P a r is ’teki suikast o n u n la
ilişkili. H olland E sa d k o nusu nda T ü rk iy e ’yle ortak hareket etm iş. Bu
e y le m H o lla n d ’ı bu a n l a m d a g eri çe k m e , T ü rk i y e ’yi yalnızlaştırm a
o p e ra syonud ur. A K P ’y e yö n elik d a r b e m e k a n iğ in in de işlediğinin
göstergesidir. A dnan M en deres örn eğini v erm iştim d a h a önce. D arbe
oluncaya kada r neler olup bittiğinin farkında değildi. K endisine darbe
hazırlandığı söylenince “ B enim o r d u m a nasıl böyle bir su ç lam a g e ­
tirirsiniz?” dem işti. F arkına v ardığında ç o k geç olmuştu.
Siz bunu h a lk a ve h ü k ü m e te etk in an lata m ıy o rsu n u z . S u riy e ’de
IŞİD bitse bile ikinci bir İŞİD hazırlanıyor. E s a d ’dan d a h am le b e k ­
le m e k lazım . B en en b a ş ın d a n b e r i M isak-ı M illi K o m isy o n u n u
b u n u n için ö nerm iştim . E rd o ğ a n ’ın A ra p ç ılık yaklaşım ı ç o k teh like­
lidir. Katar, Suudi A ra b ista n ü z e rin d e n A fr in ve K o b a n i’yi A ra pla ra
bağlam ak, C e z ire ’yi G ü n e y ’e b a ğ lam a k istedi. M usul ve benzeri ü z e ­
rine de ço k tehlikeli hesap lar iç erisin e girdi. Şimdi A B D E s a d ’d an
yanadır. H o lla n d e E s a d ’a karşıdır. Bu P aris olayları ile H o l l a n d e ’a
g özdağı veriliyor. E sa d ve A B D h e r a n K ürtlere saldırabilirler. T ü r ­
k iy e ’d e de H ü d a p a r ’ın ya da ikinci bir Selefi hare k etin T ü r k i y e ’yi
d u m a n etm em esi bizim te k taraflı y a k la şım ım ız sayesindedir.
K G M : T ü m bu d eğerlen d irm e lerin iz d e o lu m lu yapılm ış olan h iç ­
bir şeyden bahsetm iyorsunuz. B i r Ö c a la n imajı adeta yeniden oluştu.
D a h a ö n ce k i değe rlen d irm e lerd en ç o k farklı o la ra k b u rad a yürütülen
çalışm alarla bugü n k am u o y u s iz i ço k d a h a farklı değerlendiriyor.
A. Ö calan: B iz burada her şeyi yaptık. B e nim d ediklerim ço k net.
Tek bir tane h asta tutuklu bile b ırak m ad ın ız . B u k o n u d a b ile a d ım
atm adınız. İsrail bile bir askerin b ırak ılm as ın d a yüzlerce insanı ser­
best bıraktı.
P. B u ld an : H asta tutsaklar m eselesini pazarlık meselesi haline g e ­
tirdiniz. Y a ptığım ız her gö rü şm ed e yetkililere bu k o n u d a bir adım
atılm ası gerektiğini söyledik, fakat hala bir a d ım atılm ış değil.
K G M : B e n b u ra d a so n ç ı k a r ıla n çerçeve yasayla birlikte m ü z a k e ­
renin görevlisiyim. G ü venlik güçlerin in hü k ü m e t üze rine baskısı var.
V atandaşların da baskısı var. K am u düzeni B a şb a k a n için o lm a zs a
olm az. S o m u t o la ra k K a n d il’e b ir m e sajınız y o k mu?
383
'^Ab2uMak Ö eatan.
A. Ö ca la n : K am u düzeni için atı arabanın ark a sına değil önüne
k o y m a k lazım . O y sa siz ara b ay ı atın ö nüne k oym am ızı istiyorsunuz.
V atandaşlard an baskı v ar diyorsunuz. O nların bir kısmı haindir.
S. S. Ö nder: Ben b u n a bir açıklık getireyim . Bir N ih at Ö z d e m ir
m eselesi var. Ben bu nun kim o ld uğu nu biliyorum . E fk a n A la ’yla yap­
tığım ız g ö rü şm e d e d e N ih a t Ö z d e m ir kon u su g ü n d e m e geldi. B a ş ­
b ak a n la y aptığım ız gö rü şm ed e de N ih a t Ö z d e m ir k on u su g ü n d e m e
geldi. H a k a n Beyle y aptığım ız g ö r ü ş m e d e d e bu a d a m g ü n d e m e
geldi. A slın d a bu adam en kritik d ö n e m le r d e Y eşil’e m ily o n larca
D o la r p ara veren birisidir. Şimdi d e çıkmış h erk e si “benden p a r a is­
tiyorlar” üzerinden etkilemeye çalışıyor. “Vatandaş k a m u düzeninden
ra ha tsız dır” dedikleri p ek çok kişinin konum u aynıdır.
A. Ö ca la n : Ben de o yüzden hain diyorum.
K G M : Som u t K a n d il’e mesajınız var mı? Bu toplantıdan çıktıktan
so n ra ben B a ş b a k a n b a n a sord u ğ u n d a so m u t o larak ne var d iyeb ili­
rim . Şu ana k a d a r b e n s o m u t bir şey alm adım . S o m u t bir şey anlayan
varsa ifade etsin.
S. S. Ö n d er: B e n im an lad ığ ım en kısa sürede genişletilm iş m ü ­
zakere tarihinin belirleneceği, heyetim izin tekrar buraya geleceği, d e ­
rinlikli m ü z a k e re başlıklarının m a say a yatırılacağıdır. B u g ü n d ah a
ço k bu form atla yaptığım ız ilk toplantı y önte m e dair şeyleri k o n u ş­
m akla geçti. So m ut bazı konu la rd a o to p la n tıda ele alınır diye anla­
dım.
A. Ö calan : B a ş b a k a n a deyin ki, k a m u düze n in in ta m a m e n o tu r ­
m a sında tarihi rol oynayacağız. F akat bu, bu to p la ntıda olmaz. S on
toplantıda iyi b ir çağrı yapacağız. B u n u n için ü st katın d a fiziki k o ­
şullarının h azırlan m ası lazım . D em okratik devlet k o n u su n d a Öcalan
rolünü o y n am ak istiyor dersiniz. Ö yle bir pro je ileteceğiz ki, P K K
silahları bırakıyor, k am u d ü ze n in in b ir gücü haline geliyor.
KGM : Milisler, şehir içerisindeki eylemler, silahlandırmalar, b u n ­
lar sü re ç açısından o ld u k ç a zorlayıcıdır. G üvenlik güçleri üzerind e
o perasyon yapalım bask ısı var. B u talepler B a şb ak a n a ve güvenlik
b irim lerin e d e s ık ç a iletilmeye başlandı. Bu k o n u d a belli bir rah a tla­
m anın olm ası gerekir.
A. Ö calan: P K K ’nin asayiş güçlerini, gerillasını tutm amın nedeni
darbe p ra tik le rin in önüne geçm ektir. B u r a d a ço k ö n e m li bir ta k ım
384
^ m taâı
kararlar alacağız. A nca k bunun için iki h a f ta y a k a d a r benim bir sü ­
reye ihtiyacım var. Z a m a n ve m e kaniz m a y ı do ğru işletm em iz lazım.
S o n u ç ta silahlı m ü c a d e le n in bırak ılm ası gibi bir h ede fe varacağız.
K a n d il’e iletin. D ağ la rd ak i g ü cü o rduyla k arşılaşm ayacak d u r u m u
getirsinler. Şehirdeki g ü ç le r ik id e bir p olisle ç a tış m a d u r u m u n a g ir­
mesinler. G erillayı m ü k e m m e l b ir çizg iy e getirsinler. K a y m a k a m ,
vali, m a h k e m e a tam a ve benzeri, b unla rın hepsi u y d u rm a şeylerdir.
G erillayı avare-asi ve intihar gerillası o lm a k ta n çıkaracaklar. B ir ay
kada r sü k u n e tle m üzakereye o la n a k sağlamalıdır. L egal ya da illegal
iki haftaya k ad a r g ö z e batmayan bir d u ru m olsun. ( K G M ’ye dönerek)
Bu da karşılıklı olacak. P e r v in ’in dediği do ğru. A sker sevkiyatları
insanları ta h rik etm ek için yapılıyor.
KGM : D o ğru. Pervin h an ım ın dediğini not aldık.
A . Ö calan : ( K G M ’ye dönerek) E fk a n beye de söyleyin, bu gözal tı
ve tu tuklam a la r kabul edilir değil.
A . Ö calan: (Heyete dönerek) T oplantım ız artık b itm e k üzere, size
hızlı hızlı birkaç şeyi aktarayım. Leyla H D P ’nin siyasetini benim siyor
ve iş y ap m ak istiyorsa p a rtiy e üye olsun. Bizim le çalışm ak istiyorsa
biz onunla çalışm ak isteriz. Bu dediklerimizi y a p a rsa U lusal K o n fe­
ransta da etkin rol oynayabilir. Aysel için de, K em a l için de bu geçerlidir. H ep in iz için geçerlidir. (H a tip Beye) H ak-P a r ve H ü d a p a r ’la,
Ticaret ve S anayi Odası ile, sivil to p lu m örgütleriyle görüşün, ilişkide
olun. O n lara “Ö calan, ister hüküm etin yanında ister bizim yanım ızda
sü re c e katılabilirler diyor” deyin. Kendileri k a r a r versin. Siyasi heyete
de katılabilirler. Böylece sürecin dışındayız serzenişleri de bitmiş olur.
H atip : H ü d ap a r bu k o n u d a ne h ü k ü m e tin yanında ne de bizim ya­
n ım ız d a yer alm ak istediğini, üçü n c ü bir güç olarak m a s a d a olm a k
istediğini ifad e ediyor.
A . Ö calan : B u n la r çok tehlikelidir. Siz tehlikenin farkınd a değil­
siniz. Ö nem li ola n bunların sayıları değil, bağlantılarıdır. B irkaç kişi
bile olsa, İran o n la n n ü z e rin d e n b ü y ü k şeyler yaptı. İran d a h a ön ce
L ü b n a n ’d a d a b irk aç kişi ile İran girdi, d a h a so n ra dev bir H izbullah
ö rgütüne dönüştü.
(Sırrı’y a d ö n ere k ) Bu birleşik H a z ir a n ve T ürkiye sol çevresiyle
senin ciddi g ö rü şm eler y apm anı istiyorum . B u k o n u so n d e r e c e
önem lidir. O n l a r a b e n i m r ic a m ve isteğ im ola ra k iletin. N asuh
385
^4b2uM ah Öcaâatı
M it a p ’ın anısına birlikte yaptığımız çalışmalara hürm etleri gereği o n ­
ların d a d iy a lo g a açık olm ası lazım . H a n g i partiden g irec eğ i hiç
ö n e m li değildir. G erekirse sizin çatınızda d a girebiliriz deyin. Ö nem li
olanı r u h u tekrar yakalayabilmektir. B enim ö zel selam larım ı iletin.
Bu k o n u d a sizden b ek len tim yüksektir.
P. B u ld a n : B a ş k a n ım , daha a k t a r m a m ız gereken b irçok kon u
vardı. F a k a t za m a n kalmadı. Selahattin B eyin Remzi K a rta l ve Z übeyir A y d a r ’la ilgili bir mesajı var. A rkadaşların se çim öncesi T ü r ­
k iy e ’ye d ö n m e s i sürece k atk ı s u n a b ilir diyor. Ayrıca adaylıkları
se çim d e bize güç katar. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi öğ ren m e k
istiyor.
K G M : Bu k o nu da herhangi bir sıkıntı yok. B iz araştırdık. İstedik­
leri z a m a n gelebilirler.
A. Ö calan: Hayır, bir ay sabretsinler. Ben gerekli çağrıyı gerektiği
z a m a n yapacağım . Selam larım ı iletirsiniz.
P. B u ld an : B akırköy C e za ev in d e n Ş ü k ra n A vşar ve birkaç k a d ın
ark a d aşla g örüştüm , size selamları var.
A. Ö calan: Yılbaşı dolayısıyla bütün cezaevlerine selam larım ı ile­
tin. B ayburt C e z a e v in d e L aleş Ç eliker var. B ir d e oradaki erkeklere
özel selam ım ı iletin. Ayrıca P A J K ’a bir mektup hazırlıyorum . B u n u
d a iletirsiniz.
P. B u ld a n : T am am B a şk an ım , iletiriz. Yarın D Ö K H ’ün d e k on fe­
ransı vardı.
A . Ö ca la n : Z a m a n ım ız kalm adı. (İd r is ’e dönerek) B i n g ö l’e özel
selam larım ı söylersiniz. O r a d a d a paralel yapılar, kontra güçler d e v ­
rededir. O ra d a k i provokasyon ze m ini açısından uyanık o lm a k lazım.
Ö rg ütlülük te m e lin d e ç a lış m a la r da y o ğ u n la şm a k lazım.
9 O cak 2015
386
C ^m zab. „ A )ctûaU
Türkiye’yi yerel demokrasiye taşıyacağız
(B aşk an g ö rü şm ed e d a h a ö n c e kend isine g ö tü rd ü ğ ü m ü z B a y b u rt
C e z a e v in d e k i k a d ın arkadaşların ördüğü yeleği giymişti.)
H eyet: B a ş k a n ı m , getirdiğim iz yeleği giym işsin iz . S iz e ç o k ya­
kışmış.
A. Ö ca la n : Evet, teşekk ür e d e r im . Ben d e ço k b eğ e ndim . 17 ar­
kadaşın b ü y ü k em ek vererek kendi elleriyle ördüğü bir yelek. H e p ­
sinin ellerinden öpüyorum , çünkii elleri ile ö rm ü ş ve em ek vermişler.
H ep sin e özel selam larım ı iletiyorum.
K G M : B iz d e s a b a h ta n beri size ço k yakıştığını söyledik. G aliba
siz bize inanm adınız.
A. Ö calan : H ep in iz hoş geldiniz. H. arkadaş, sen sanki kilo ver­
mişsin. B iraz zayıflam ışsın gibi. ( C . . . ’ye dönerek) Sizin d u ru m u n u z
iyi, fo rm unuzu koruyorsunuz. B u a r a d a siz de hoş geldiniz. Buraya
gelmeniz için ço k uğraştım, Ç o k çaba sarf ettim. Sizi buraya getirmek
devleti değiştirm ekten daha zor oldu. A m a sonun da geldiniz. D ... de
m e k tu b u n d a yazmıştı. H e m sa n a h e m de P . . . ’ye ilişkin görüşlerini
d a h a so n ra to p la n tıd a aktaracağ ım . D eğ e rle n d irm e le rim i yaparım .
M üsteşar: Y o lculuğu nuz nasıl geçti? R a h at gelebildiniz mi?
H eyet: En r a h a t yaptığım ız yolculu klardan birisiydi.
S. S. Ö n d er: Ö n c e k i yolculuklar ç o k kötüydü. T a n n ’ya sığındık.
H a tta bazı ark a d aşla r neredeyse hatim indireceklerdi.
A . Ö calan : (G ülerek) B u n u n önle m in i d a h a ö n ce d en alacaksınız.
H e r z a m a n tedbirli olacaksınız. İ n a n ç olayı önemlidir. M ü z a k e re sü­
r ec in d e inanç alanıyla ilgili s o ru n la rı da e le alacağız. İşte Ü rdünlü
pilotu nasıl canlı canlı yaktıklarını görüyorsunuz. B u n u O r t a d o ğ u ’da
387
r d b d u ila h (D caian
İslam adın a hare ket ettiğini söyleyenler yapıyor. K obani’yle, Suriye
ile ilgili uyarılarım ın sebebi buydu. B u n la r pilotu katlettikleri gibi
orad a ki herkesi de bu şekilde katletm ek istiyorlardı. O n edenle ben
sürekli uyarıyordum, a m a H ü k ü m et ısrarla anlamadı. (M üsteşar’ a d ö ­
nerek) H ü k ü m e te bunu anlatm an ız lazım. B u konu ile ilgili herkesin
so ru m lu d av ra n m ası gerekiyor. Ş e n g a l’d e y aşanan lar olası katliam ın
en hafifiydi. Ö n ü n ü alm az sak her taralı bu şekilde katliamlarla talan
edecekler.
Önemli bir toplantı yapacağız. İsterseniz siz başlayın.
K G M : Evet, bugü n bu form at tarihi bir aşam ayı gösteriyor. Fiziki
olarak d a toplantıyı y ap n u ş o ld u ğ u m u z bu m e k an bu aş am a n ın gös­
tergesi. Ö n ü m ü z d e k i d ö n e m b iz im için çok ön em li tabii. Türkiye bir
seçim sü recine g irm iş durum d a. A n c a k s e ç im sürecinden bağım sız
olarak ç ö z ü m süreci çalışm alarını y ü r ü tm e m iz lazım . Sizler de görüyorsunuzdur. Ç ö z ü m süreci karşıtları iş başındadır. B a sında n s ü ­
rekli h a b e r le r i se rv is ediyorlar. Ö zellikle b ö lg e d e y aş an a n bazı
olum suzlukları sürekli gündem leştiriyorlar. İnsanların öldürülm esi,
yol kesilmesi, vergi alınması gibi haberler bu tarafta o lu m s u z bir algı
yaratıyor. Ayrıca bölgede polis ve askerin h üküm et ü z e r in d e c id d i bir
operasyon baskısı var. Bu olum suzlukları düzeltm em iz lazım. Burada
birbirim izden gizli saklım ızın o lm a m a sı gerekir. Buradaki g ö r ü ş m e ­
ler dü rü stçe dışarı verilirse tablonun netleşeceği kanaatindeyim . Ü ç
önem li husus var: Bir, ç ö z ü m sürecinin ru h u n a aykırı olan gelişmeler.
İki, güvenlik güçlerinin operasyonel süreçlerine h ü k ü m e t direnç gös­
teriyor. Üç, ö n ü m ü z d e k i toplantı için buraya İzlem e Heyeti de gele­
cek. M a h k u m değ işim i ve h a s ta tutsaklar k o n u su n d a k i ç a lış m a da
son safhaya gelm iş durum da. Bu konu da bazı gelişm eler olacak. B u n ­
lar olumlu gelişmeler. A nca k bu pratik baskı alanlarını, o lu m s u z lu k ­
ları d ü ze ltm em iz lazım. Ç ü n k ü o perasyonlar yapılırsa ç o k c a n kaybı
olabilir. O ta ra fta n ya d a bu ta ra fta n olm ası önem li değil. Ö nem li
ola n birçok insanın tekrar yaşam ını y itirm esi ihtimalidir.
A. Ö calan: Evet, bugünkü toplantının önemli olduğunu tekrar vur­
gulayalım. D ü n yaptığım ız to p la ntıda d a kendi m ü c ad e le hayatımın
kısa bir kestini size verm iştim . D ünkü toplantıdan so n ra ve bu top­
lantıdan önce k ısa bir m uhaseb e yaptım . B ug ü n k ü geldiğimiz noktayı
55 yıllık bir m araton un kısa bir soluk arası olarak değerlendiriyorum .
388
B enim için böyle gelişti. Bu m asa m aratonda b ir moladır. B e n b u m a ­
sanın k u ru lu şu n d a emeği geçenlere de te şek k ü r ediyorum . Sayın M.
D . başta o lm a k üzere devlet heyetinin çabasını ö n e m siy o ru m . Ç ok
ciddi d evlet sorum luluğudur. U m a rım siz de farkındasınız. U m arım
siyasi iktidar da farkındadır.
K aygılarım d ev a m ediyor. B e n im için yer ya d a m asanın biçim i
değil masanın kurulm ası önemlidir. D e d iğ im gibi devlet heyetinin bu
çabasını ö n e m s iy o r u m , am a siyasi elitler ne k a d a r b u n u n farkında,
bunu bilm iyorum . E. beyden bu güne k ada r büyük bir ç a b a m ız vardı.
Beş altı yıllık büyük bir maratondur. B u n u n la sonuçlandı. Sonuçlandı
derk en aslında bir başlangıç. N eyin başlangıcı? T ürkiye devlet tari­
hinde C u m h u riy e t tarihini kastetm iyorum . Bin yıllık se rüve nd e bu
m asa ç o k ö z g ü n b ir an la m a sahiptir. H ü k ü m e t veya b iz im k ile r ne
kada r farkındalık gösterir, bile m e m . A m a b e n im kendi eylem lerim
m a san ın dev rilm em e si için oldu, b u n d an s o n r a da öyle olacak.
Bu bir ilke m asasıdır. Devletin ve to p lu m u n d em o k ra tik geleceği
için ta m bir ilke masasıdır. İlkenin özelliği, ilkeden taviz verilm ez
anlayışıdır. Bin yıllık tarihi dayanakları vardır. Biz k adim kültürü de
dahil ederek vard ığ ım ız bir ç ö z ü m m asasından bahsediyoruz. Şimdi
ö n e m li bir başlangıç yapıyoruz. D em o k ra tik toplum taraftarları için
de bu m asa kıym etli olm alıdır. B e n bu k a d im k ü ltü rü ö n e m siy o ru m .
B en hayatın ç e m b e rin d e n geçtiğim için biliyorum ve ken d im de bir
köy em ekçisiyim . Böyle bir aileden g eliyorum . Irgatlık da yaptım .
B u m asanın tarladaki em ekle de ilgisi var. Yani tüm sorunları bu m a ­
sa d a ele alacağız. A rkad aşlarım ızın d a k onum u aynı.
K G M : B izim de k o n u m u m u z aynıdır. B u r a d a aristokrat gelenek­
ten gelen k im s e yok. H epim iz bu kültürden gelmiş insanlarız, iyi ni­
yetliyiz. S am im i o la ra k y ü r ü tm e k istiy o ru z . İ n a n d ığ ım ız için
buradaki çalışm aları yürütüyoruz. Ü stle rim iz e d e öyle anlatıyoruz.
A. Ö calan: Hatırlarsanız sizinle ilk karşılaştığım da iki şeye vurgu
yapm ıştım . İsm inizin M. olm ası ö n e m li, Soyadınızın D. olm ası da o
düzeyde önemlidir. Bu geldiğiniz kültürü gösterm esi açısından benim
için anlamlıdır. D em o kratik devlet ve dem ok ratik to p lu m u sıkça k u l­
lanıyorum. M ü z ak e re n in bir niteliği devletin dem okratikleştirilm esi,
diğer niteliği to p lu m u n dem okratikleştirilmesidir. B u ra d a olağanüstü
bir çaba gösteriyorum . A ncak ne k ada r ç a b a göstersem de ç o c u k ye­
389
*=>4b2uMah Öca&att
rine konuyorum . Ben bunu ö n e m se m e m . A m a bu büyük hatalara gö­
türebilir. Başından beri herkes isyancı olabilirdi, am a ben olamazdım.
T o p lu m sa l k o şulların g ere ğ i o la ra k h e r şey ü zerim e yıkıldı. D aha
ö n c e d e a n n e m in b a n a söylediklerini size ak tarm ıştım . A n a aklını
y ıll a r so n ra bile önem seyebiliy orsun. B a n a hep “A rkadaşların seni
yalnızlaştırıyor” derdi. B e n im gibi hassas bir ç o c u ğ u n isy a n a m e y ­
letmesi mevcut d ü z e n d e n k a y n a k la n ıy o rd u . Ben köyden o k u la bir
saat yaya gidiyor, bir saat tekrar geri geliyordum. B ir T ürk oku lu n a
g idiyo rdu m v e bunu so rgulam aya başladım . Bir Türk o k u lu n a gidi­
y o rd u m ve ben bir K ü r t ’tüm. K e n d i k e n d im e “ Sen K ü rts ü n , T ürk
o k u lu n a g id iy o rsu n ” diye s o rg u la d ım . Ç e lişk ile r b u r a d a başladı.
S o n r a dine yoğunlaştım . Ç o c u k la ra n a m a z kıldırıyordum . Hatırlıyo­
rum, o k u la g id ip gelirken yolda im a m lık yapıyo rd um , ç o c u k la ra
n a m a z kıldırıyordum . Bu T ürk lü k şeyini nasıl çö zeriz diye hep d ü ­
şündüm . Bu nede nle çö z üm arayışım çok köklü ve eskidir.
G eç en le rd e A v r u p a ’daki yeğenim den bir m e k tup aldım . M ektupta
n in e m d en bahsediyor. N in em in nasıl vali o lm a m ın haberini b e k led i­
ğini yazm ış. S o n ra benim bu d ü ze n d e n k o p tu ğ u m u ö ğ re n in c e çok
üzülmüş. A n a m d a b a n a “ H assa bezin d e n d ö r t metrelik bir elbise a l”
derdi. Ben b ü tün bunları b ir k en a ra koyarak bu yola çıktım . İsyan
ettim. İlkokuldan üniversite so n sınıfına k a d a r tüm h oca la rın en has
öğrencisiydim . Yani h e p özeldim . Benim bu k o n u m unda n isyan nok­
tasına gelm em i an la m a n ız lazım.
D ah a ö n c e K esire meselesini aç m ıştım . D e r in devletin has a d a m ı­
nın kızıyla evlen irken özellikle D ersim li a rk a d a şla r hep kuşku d u y ­
muştu. Ali H ay d a r d aha iyi bilir. Ben onunla evlenirken de “ Devletle
ara m ızd a bir k ö p rü olabilir” diye d ü şü ndüm . (Kesire’yi kastederek)
B iliyo rsunuz, o d a bize on yıl korkunç a z a p çektirdi. O n yıl bana
büyük bir d e r s verdi. K esire’nin verdiği ders olmasaydı bugün bu m a ­
sada o tu ra n kadınlar olm azdı, kadın ö zg ü rlü ğ ü olm azdı. K adın ö z ­
g ü rlüğün ü böyle geliştirdik. B iz im a rk a d a ş la r o d ö n e m bu Ü rdün
pilotuna yapılan gibi ö ldürelim dediler. B e n engelledim . Yani tekrar­
lıyorum, ç ö z ü m arayışım ın ç o k eski ve köklü o ld uğu nu v u rguluyo ­
rum.
Haşan B indal örneğini verm iştim . Ç ocukken H aşan ve E lif ’le iki
özel ark a d aşlık ilişkim vardı. B e n d e n beklenti, b ü y ü y ü n c e onlarla
390
ç a tış m a m , o n la rd a n intikam a l m a m şeklindeydi. Bense o y aş ım d a
bunu nasıl ö nleyebilirim diye düşünüyo rdu m . Üç, beş, on yıl çalıştım
ve o çelişkiyi kaldırdım. D evletle de bu k ad a r çalıştık, çelişkiyi k al­
dırm ak istiyoruz. Selahattin Ç elik vardı. Bizim genel kom utam m ızdı.
Hüseyin Ç e l i k ’in am c a sın ın oğ luydu, a k ra b a s ıy d ı. A ja n lık yaptı.
O n u n için de a r k a d a ş la r ö ld ü r e lim dediler, fakat b en b ırak m ad ım .
O rtad a elli bin bedel var. M ü t h i ş acılar var. H içbiri se b ep siz ve b o ­
şuna değil.
Peki, a c a b a d e v le t içi ç ö z ü m e ne z a m a n k a r a r verdim ? B u r a d a
Ö z a l’ın b ü y ü k bir rolü v a r tabii. D ev le t kapısını aralad ığ ın d a reddet­
medim . Tabii o za m a n dışarıdaydım . Reddedebilirdim de. Sonuç ola­
rak ben karşı değilim . M a h ir K a y n a k ’la d a televizyon ü z e rin d e n
diyalog k u r d u m . Birbirim izi bu k a d a r boğazlarken nasıl dost olab i­
liriz diye d ü ş ü n d ü m . O d ö n e m bana g ö n d erilen bir h a b e rd e de
“ A lm an-F ransız Savaşı yüz yıl sürdü. Ja p o n y a -A m e rik a S avaşın da
a to m b o m b a sı k u llanıldı” ö r n e k le rin i verdiler. “ D ev le t dışı çö z üm
çabalarının kazananı o lm a z ” dediler. “ Bu kadar b ü y ü k a c ıla ra rağm en
onlar bir araya gelebiliyor, bizim çelişkim iz bu kadar derin değil” d e ­
diler. Ben buna a n la m biçtim.
B u rad a attığım ız h e r a d ım ın karşısında m utlaka bir karşı darbe
o lu y o r ve b u g ü n bu to p la n tın ın d a bir karşılığı o la ca k . K arşıt bir
darbe hamlesi gelecek. S a k in e ’leri hatırlayın. B u ra d a yaptığım ız ilk
toplantıdan so n ra P aris’te karşılık verdiler. H e r ö n e m li görüşm ed en
sonra mutlaka karşı bir darb e gelişti. R oboski, H a k k a r i’de 13 köylü­
nün katledilmesi, K C K operasyonları ve b un a b e n z e r yüzlerce si hep
böyleydi. Bunu y a p a n la r şimdi teşhir oldu. E m in te crübele rim e da­
yanarak söylüyorum . B en S a k in e ’lerin olayım ilk d u y d u ğ u m d a çok
d ü şü n d ü m . N e y ap m ak gerekir diye yoğunlaştım . O n b eş gün b u rad a
g ö rü şm ed im . S o n ra g ö rü şm e y e çıktım . Ben o d ö n e m şöyle d ü ş ü n ­
düm: Velev ki bu cinayet H. F . ’nin planıyla oluyor, B a ş b a k a n ın o n a­
yıyla oluyor. S o n u ç ta bu ekip d e en az b e n im kadar tehdit altınd a
dedim . O n eden le sabır göster, çalış ve bunu ortaya çıkar d iy e d ü ş ü n ­
düm . Ve şim di ortaya çıktı. P arale l yapı, C e m a a t çıktı. M I T ’ten bir
ekip d e b u n u n içinde olabilir.
Tedbir ö nem lidir. G ö rü y o rsu n u z , C u m h u rb a ş k a n ı günlük tedbir
alıyor. Selahattin k o n u ş m a la n n d a iç güvenlik paketi için “C u m h u r­
391
KrAbİuMah Ö calan
başkanı Sarayın güvenliğini alıyor” diyor. D o ğ ru diyor, ben d e eleş­
tiriyorum.
( K a m u G üvenlik M üsteşa rına dö nerek ) Bu güvenlikle ilgili bizim
p o z is y o n u m u z u aktarın. Biz sarayın fiziki güvenliğine bir katkı sunam ayız tabii. Ancak intihar gerillası gibi şeyler bizden çıkm az, b u n u
bilsinler. P K K için d en suikastçı, in tih ar eylemcisi çıkm az, ben ölsem
bile çık m az . G üvenliği d ü şü n ü y o rsan bizim katkım ız kalıcı k u r ta r ­
m a y a yönelik olabilir. Som ut tehlikeyi kalıcı b e r ta r a f ed e c e k yöntem
T ü r k i y e ’nin b u ça tışm ad a n k urtulm ası, O r t a d o ğ u ’daki k ao stan k o ­
runm asıdır. K ardeşlik, barış, dem okrasi çerçevesinde çözüm ü geliş­
tirm ektir. Bu d a hafife alm aya gelmez. B unu b u r a d a yapabiliriz. En
sağlam şey d e m o k ra tik toplum u geliştirmektir. Bu m asa onun m a s a ­
sıdır. S ab ah a kada r anlatsam bitmez. (M üsteşara d ö n ere k ) Sayın D ...
, b u rad a e n fazla görev size düşüyor. B a n a bakıyorsunuz, b en ağır bir
h ü k ü m lü yüm .
K G M : Ö n em li olan tünelin ucun daki ışığı görmektir. O ışığı gö­
rürsek hızla ilerleyebiliriz. U y gun g örürseniz bir çay m ola sı verelim.
A rkadaşlar d a sonrasında K a n d il’e gidip geldiler, K an d il iz lenim le­
rini aktarsınlar.
A . Ö calan: Evet, uygundur, bir çay içelim.
(M üsteşar C . .. hanım a siz içmiyor m u su n u z d iy e sordu. C . .. “Ben
alm ayacağım , çay ve kahveyle a r a m y ok” dedi.)
A . Ö calan: Sigara kullanıyor m u su n u z ?
C . ..: Evet B a ş k a m m , kısm en kullanıyorum .
A . Ö calan : S igara u y uşturucudan d a h a tehlikelidir. Ben PKK içe­
risinde de yasaklam ıştım . PKK için de içen var mı?
P ...: H eyetten S ... ve İ... beyler ço k içiyorlar B a şk am m .
A. Ö calan : Ö y le mi? Başkanlık K onseyinden var mı içen? C u m a
içiyor mu?
S ...: Heval C u m a ta m bir sigara karşıtıdır. B u lu n d u ğ u alanda da
kimseye sigara içirtmiyor.
A. Ö calan: C u m a ’nm bizdeki yeri Hz. İ s a ’nın havarilerinden Saint
Petrus’tur. Ç o k fedakar ve ilkelidir, d o g m a tik y ö n ü d e vardır. Sabri
de biraz öyledir. O nun bir arka daşı var burada. C . .. b u ra d a beni çok
uğraştırdı. İ n an ılm az bir şek ille n m e oluyor cezaevinde. K ırm a y a ç a ­
lışıyorum, am a b ir türlü k ıram adım . İn an ılm az bir k em ikleşm e var.
392
İ. B alu k cn : B aşkan ım , Sabri arkadaş öyle değildir asi ında. E snek­
tir ve d e ğ işim e açıktır.
A. Ö calan : Ben S a b r i’yi buradaki arkadaşı ü zerin den çözüm lüy o ru m . C . .. ile cezaevleri y ö n e tim in d e bulunm uşlar. Bu katılık c e ­
zaevinden geliyor. U zla şm a y a kapalı yönleri tehlikelidir. B e n dah a
önce de söylemiştim. Buradaki görü şm elere Sabri, Zübeyir, Karasu
ve ekibi beni bulaştırdı. O radaki g ö rü şm elerd e bu cezaevi tarzıyla
yürütmeye çalışmışlar. C . . . ’nin bu tarzından Sabri’yi çözüm lüyorum .
D ışa rıda yk en d e E ... beyle ilişki k u rar k u rm a z üz e rim e attılar res­
men. Altı yıldır onların olumsuzluklarını giderm eye çalışıyorum . Ben
savcı, M ü dür ve Adalet Bakanını suçlam ıyorum . Bu a h b a p çavuş iliş­
kilerle olm az. Şimdi b u h a s ta a rk a d a ş la r m e s e l e s in d e d e d u r u m
budur. G a z e te d e o kudum . P... arkadaş b u konu ile ilgili özeleştiri ver­
diğini söylüyor. Ben de on k at d ah a duyarlıyım. A nca k devletin ya­
saları, m evzuatı uygun olmadığı için olmuyor. Adalet B akan ı istese
de olmuyor.
K G M : B u ko n u d a bütün ça lışm ala r bitm ek üzeredir. Bu sorunu
çözeceğiz. Bu ça lışm ala r g elec ek olan İzle m e K u ru lu üyelerine de
aktarılacak.
A . Ö ca la n : Bu konu da en çok şu n a içerliyorum: Süreç başlayınca
H. Bey rica etti. “ Elinizde bulunan a s k e r ve k am u görevlilerinin bı­
rakılm ası olu m lu bir katkı sağlar” dedi, Ben hiç sorgu lam adan bunun
d o ğ r u o ld u ğ u n u söyledim ve çağrı yaptım . İsrail bir askeri için bin­
lerce Filistinli tu tsağ ı bıraktı. B ir onu düşünün, bir d e dün yakılan
Ü rdünlü pilotu d üşünün. H. Bey de iyi niyetliydi, am a hasta tutsaklar
m eselesini h allede m e d i.
K G M : A skerlerin, kam u görevlilerinin bırakılm ası bu sü rec e çok
olumlu bir katkı yapmıştır. Bu konuda sizin ortaya ko yduğun uz tutum
son d e r e c e geliştirici olmuştur.
Heyet: B u dürüstlük m eselesine açıklık getirm ek d u rum undayız.
Bu kabul ed ilec ek bir itham değil. H a sta tutsaklar m e selesin d e P. ha­
nımla birlikte B a şb ak a n la y aptığım ız g ö rü şm ed e siz d e varsınız ve
tanıksınız. B a ş b a k a n h asta tutsaklar k o n u su n u kendisinin en gelled i­
ğini ve d u r d u rd u ğ u n u söyledi.
6-7 E k im olaylarını gerekçe göstererek d u r d u rd u ğ u n u ifade etti
B aşbakan. Ve A dalet B a k an ın a k a m u güvenliği sa ğ la n m a d a n bu ko­
393
fcÂbduM aJt Ö caâan
nuda adım atılm ayacağını söylediğini aktardı.
K G M : A lıng anlığa g e r e k yok. K en dim i d e dahil ederek söylem iş­
tim.
A . Ö c a la n : N e dem iştin?
K G M : Biz ü stlerim iz e d ü r ü s t a k tarm ak zo run dayız dedim . Bazı
şeyler burad a n çıkış şekliyle b u r a d a n farklı oldu. H er şey paralel o l­
malı. H e y e t b a z e n burada tartışılan çerçeveyi farklı verebiliyor.
H eyet: Bu kon u d a heyet tam bir pres altında. K CK a ç ık la m a ları­
mızı faz lac a iyim ser, devlet de fazlaca kara m sar değerlendiriyor.
K G M : Heyet üyeleri ile ilgili bir sıkıntımız yok. Ben genel bir g ö ­
rüşten bahsediy oru m .
A. Ö calan: ( K G M ’ye d ö n ere k) B e n d e k u s u r gördüysen iz söyle­
yebilirsiniz .
K G M : Hayır. Ben genel ifad e ettim.
A . Ö calan : Varsa söyleyebilirsiniz, ta rtışm anın g ü c ü ç ö z ü m ü n g ü ­
cüdür.
H eyet: Bir g ü n hey e t o la ra k sîzlerle bunları detaylı bir şekilde zi­
yaret eder, g ö rü şü rü z . H a sta tu ts a k la r m eselesi b ü r o k ra tla rın işidir
d e y ip atamayız.
K G M : H asta tutsaklar ve İz le m e K urulu. Bu iki m e s e le d e hal
oldu. Tamamdır.
H eyet: En ufak d a r a lm a d a hükü m etin tavrı ricat etm e, sorum luluk
alm am a oluyor. B a ş b a k a n y a p tığ ım ız g ö r ü ş m e d e “ 6-7 E k i m ’d e n
sonra d u r d u rd u m ” ded i. Tek bir ö rn ek vereyim. A b d ü lm e c it A slan
arkadaşın d u r u m u her şeyi açıklıyor. K a ç ay uğraştık, z o r tahliye et­
tirdik. Bir gün sonra yaşamını yitirdi. Şahadetinden h e m e n önce Başk an ’a iletilmek üzere bir not d a kaleme almıştı. Ç ok duygusal bir not.
Siyasi iradenin ta sarru fu ile bu süreçlerin gelişm esini kabul ed e m e ­
yiz.
A . Ö calan : Evet, doğrudur. Lütfü T a ş ’ın d u r u m u n u d a ö r n e k ver­
miştim. Barış yo lu açılsın d iy e b e n im ça ğ rım la geldi. T utuklanıp c e ­
zaevinde ad eta ö lü m e terk edildi. B u konuları burada değil, h ükü m et
ve devletle y aptığınız gö rü şm elerd e o n la ra detaylı aktarın.
K G M : H e m İ zle m e H eyeti h em de hasta m a h k u m la r konusunda
gelişmelerin olacağını tek rar ifade etm ek istiyorum. Sîzlerin öneri­
leriniz de olabilir. Süreçle ilgili k am u o y u oluşturm ak gerekecek. Si­
394
ı
yasi m ü cad eley e çağrı yapılm ası konusunda sizden de beklentiler var.
A . Ö c a la n : O n a geleceğiz. O n u n la ilgili iki şey söyleyeceğim .
Z aten bu toplantının am acı d a odur. K arar gerektiren kısm ını İzlem e
K urulunun o ld u ğ u toplantıda konuşuruz.
Biz buradaki m eseleyi köklü ele alıyoruz. D a h a ö n c e yapılan g ö ­
rüşm elerle ilgili 17-18 m a d d e lik b ir te kn ik m etin ö n ü m e g e tirm iş­
lerdi. S endika y a d a d ern e k lerin hü k ü m e tle görüşm esi gibi. O d ö n e m
E . . . Beye de söylemiştim. Biz böyle teknik yaklaşam ayız. Meseleyi
köklü ele alm ak zorundayız. B e n im çalışm a y ö n te m im budur. Ben
Suriye m uhaberatı ile görüşürken b a n a ‘Bay İlke’ diyorlardı. E m re
beye de söyledim. Bunu kabul ediy o rsa n ız g ö rü şelim ded im . B urad a
ağır bir h ü k ü m lü olabilirim , a m a düşünce ve ç ö z ü m u f k u m özgürdür
dedim . E . .. bey d e benim için “ İyi bir g örüşm ec i o ld u n u z , g ö rü şe b i­
liriz” dem işti. İlk g ö rü şm elerd e sizi izlem iştik. O z a m a n hazırlıklı
değildiniz. B e n d e o n a h ak verm iştim . H ayalım ın en y o ru c u beş yılı
geçli. A m a şim di hayırlı b ir noktaya getirdik. T ü m b unla ra r ağ m e n
bu n o k ta y a gelm ek çok önemlidir. E lim d e iki taslak var. Biri olu m lu
gelişm e ler o lm a sı d u ru m u n d a , d iğ e r o lu m s u z gelişm eler o lm a sı d u ­
r u m u n d a d ik k a te alınacak hususları içeriyor.
KG M : B u g ü n k ü toplantı taribi bir toplantıdır. Bu o lu m lu havada
olum su zlu k ları k o n u şm a m a k daha d o ğ ru o lm a z m ı? Biz d e sizdeki
bu taslakları görm edik. İsterseniz birlikte bir görelim, o n d a n so n ra
paylaşın.
A. Ö calan: Ö n em li değil. B u r a d a neler yap ılac ağına dair tespit­
lerim var. (B aşkan elindeki taslağı S . . . ’ye uzattı.) Evet, bu m asayı
ben d e ön em siyorum . Devlet masasıdır, g ö r ü ş m e masasıdır. Ciddiye
a lm a k z o ru n d a y ız. K a n d il’in sa v aş çizgisini ele ştire c e ğ im . S u r i­
y e ’deki, C i z r e ’d ek i savaş ç iz g is i p r o v o k asy o n a açıktır. K o b a n i'd e
n e l e r o ld u ğ u n u g ördünüz. Buradaki g ö rüşm elerim iz o lm a s a IŞİD her
tarafı c a y ırc a y ır y a k a c a k tı. Ş e n g a l’le ilgili yedi yıldır u y a rm a m a rağ­
men tedbir alm adıkları için ne o ld u ğ u n u gördünüz. Bu k o n u d a Selah a l lin ’i d e eleştirm iştim . E z id ile r geldiğinde yoktu. A slın d a
katledilen, tecavüze uğrayan h e p im iz d ik . Kıyameti koparm ası gere­
kiyordu. B e n im size, K aray ılan ’a, B a y ı k ’a saygım var, am a bu k u r­
tarmıyor, Ö nderlik farklı bir şeydir.
(P.’ye d ö n ere k ) Ben dah a önce size d e söylemiştim. B u n u 24 saat
395
^dbDuMah. fycaiajı
yapabilen varsa, benim y erim e lider de olabilir. T ü m yetkilerimi ver­
meye hazırım . İşte siz yirm i yılınızı verm işsiniz. B üyük bir çaba sarf
ed iy o rsu n u z , fakat bu d u r u m u kurtarm ıyor. Bunları to plum a a n lat­
m anız lazım. ( S . . . ’ye d ö n e re k ) Size de aynı şeyi söyledim. Y ine d e
size te ş e k k ü r ed iyorum . K a r a y ıla n ’a, K a r a s u ’lara d a m in n e tta rım ,
a m a yetmiyor. L iderlik b a ş k a bir şey. H ü k ü m e tin d u r u m u d a sizin­
kin d e n farklı değil. M evcut pozisyonu ö lü m d ö şe ğinde bir hastayı da
k u r ta r m a y a yetmiyor. A K P 'n i n m ü z a k e re sürecine yaklaşımı olursa
size verdiğim bu taslak geçerlidir. B u d a bugünkü toplantı için h a ­
zırladığım taslaktır.
Evet, şimdi aktarım larınızı alayım.
H eyet: B aşkan ım , Kandil a k ta n m ın ı yapayım. 22 O ca k tarihinde
İ... B e y le b irlikte K an d il’e gittik, G ö rü ş m e d e Cem il B ayık, D uran
K alkan , Ali Haydar, Elif Pazarcık, F a tm a Dersim, Delil A m e d , Leyla
V an ve K ob an i’den Ş ahin C ilo ark a d aşla r vardı.
A. Ö calan : Bu Leyla hangisiydi, kim di?
H eyet: Vanlı bir arkadaş. K JK koordinasyonundan. Aynı zam anda
G ünay A s l a n ’ın kız kardeşi.
A . Ö ca la n : H a , G ü n a y ’ın kız k arde şi m i? T am am . A nlaşıldı.
Ş ahin K o b a n i’d e n mi gelmişti?
H eyet: Evet B aşkanım , K o b a n i’den gelmişti.
A. Ö calan : T am am , devam edin, m ü m k ü n o ldu ğunc a ö z e t aktarın,
z a m a n ım ız fazla yok.
H eyet: G enel olarak a rk a d aşla rın müzakereye ilişkin o rtak düşün­
cesi devletin ve h ü k ü m e tin m üzakereye ciddi yaklaşm adığı y ö n ünde
ve takvim lerin aşındırıldığını ifa d e ediyorlar. 15 Ş ubat tarihinin yak­
laştığını söylüyorlar ve belli ki artık o ta k v im işlem eyecek diyorlar.
Bu durum m ü z ak e re istemedikleri a n lam ın a geliyor diyorlar. O yala­
m a y a çalışıyorlar. “ M ü z a k e re yapm ayacaklar. B iz im k a n a a tim iz
b u d u r” diyorlar. Y ine d e biz o ta rih lere k ada r bekleyeceğiz. Ö n d e r li­
ğin verdiği söze bağlı k a lm a k için b ek leye ce ğ iz diyorlar. Ö n d erliğ i­
m iz iki ta rafın paralel ad ım atm asını söylemişti, eğ e r o n la r uyarsa
biz de uyarız diyorlar. N orm alleşm e y le ilgili d u r u m a d a hazır o ld u k ­
larını ifade ediyorlar ve Ö n d e rliğ im iz in talim atlarına uy u y o ru z di­
yorlar. D ik k a t edilirse h e r adaya g id iş te bir olay g erç ek le şiy o r
değerlendirm esini yaptılar. A K P ’nin sürekli sabote ve tahrik ettiğini
396
ifade ettiler. Yine h ü k ü m e tin sürekli şikayet ettiği vali ve kay m ak a m
a tam a m eselesinin de yalan ve u ydurm a h aberler oldu ğunu söylediler.
Yine h ü k ü m e tin Rojava ve K ob an i politikalarında bir değişiklik o l­
madığım söylediler. I Ş İ D ’in T ü rk i y e ’nin dayatm asıyla savaşı yü rü t­
tüğünü söylediler.
KDP ile ilgili şu an d a bir g e rginliğin o ld u ğ u n u , E zidilerin Şeng a l ’d e m eclis o lu ş tu rm a s ın d a n rahatsızlık du yduklarını ve m eclise
ço k tepki gösterdiklerini söylediler. K D P bu d u r u m u K ü rd is ta n ’ın
parç ala nm ası olarak değerlendiriyorm uş. B u gerginliği çö z m e y e ç a ­
lıştıklarını söylediler. Fakat K D P şu a n d a ilişkileri durdu rm uş. Y N K
ile ilgili b ir sıkıntının o lm adığ ını, o nla rın m eclisi d e o l u m l u k arşıla­
dığını söylediler.
A . Ö calan : G o ra n ’la araları nasıl?
H eyet: Bize herhangi bir sıkıntı aktarılm adı. B iz o ra d a y k e n K o ­
bani henüz kurtarılm am ıştı. A rkadaşlar o r a d a bize en geç bir haftaya
kada r kurtarılacağını söylemişti. Şu anda kurtarılm ış du ru m d a. A y­
rıca K D P P K K ’nin ulusal ve uluslararası zem in d e gelişim ini h a z m e ­
dem iyor. Ş ahin a rk a d a ş R o ja v a ’ya ilişk in bir d e ğ e r le n d ir m e yaptı.
K ısaca onu da aktarayım . K obani ve A frin ile ilgili R ojava’ya T ü rk i­
y e ’d en bir heyetin gö rüşm e y a p m a k için gittiğini söyledi. Sü reçle il­
gili g ö rü şm e yapm aya geldiklerini söylemişler.
A. Ö calan: Resmi bir g ö r ü ş m e m i olm uş?
H eyet: Evet, resm i bir görüşm e.
A. Ö c a la n : N e konuşm uşlar?
P. B uldan: K oridor a ç m a b a ş ta olm ak ü z e re A fr in ’e kapı sözü de
verdiklerini, fakat bunların h içbirini yerine getirm ediklerini, y a p m a ­
dıklarını söyledi.
A. Ö calan: H ... Bey ne d iy o r bu k onuda, görüşm eyi teyit etti mi?
Heyet: Evet, teyit etti. F akat b iz H ... Beye de verilen sözlerin ye­
rine getirilm ediğini söyledik. H ... bey b u n u n bir sürecin başlangıcı
o ld u ğ u n u , bunun takibinin ö n e m li sonuçlar doğu rab ilece ğ in i ifade
etti. Ayrıca H a se k e ’ye ilişkin verdiği bir bilgi var. H aseke’de Ö n d e r ­
liğin uyardığı gibi rejim ta ra fınd an Y P G ’ye çok ciddi bir s a ld ın y a ­
pıldığını söyledi. “F a k a t biz Ö n d e r liğ in uyarıları d o ğ r u ltu s u n d a
gerekli tedbirleri almıştık. O n e d e n le ço k güçlü d arbeledik. Bize ait
yerleri alm ak istediler, fakat tersi o ld u ” dedi.
397
rd b d u M td t fycaâatı
A. Ö ca la n : O saldırının a rk a sın d a İran var.
H eyet: A rk a d a şla r d a aynı şeyi söylediler. Haseke saldırısının a r ­
k a s ın d a İ r a n ’ın o ld u ğ u n u , fakat şu anda bir ateşkesin sağlandığını
ifade ettiler.
A. Ö ca la n : H a s e k e ’nin ne kad arı bizim kilerin elinde?
H eyet: B ü y ü k bir kısm ı. B irkaç m ahalle dışında ta m am ı ark a d a ş­
ların kontrolünde.
H eyet: Kadın H areketind en L eyla Van a rk a d a ş KJK K oordinas­
yonu adına bir d eğ e rlen d irm e yaptı. Onu d a kısa ca aktarayım . Ö n c e ­
likle siz e se lam , sevgi ve saygılarını iletiyorlar. 2 0 1 5 ’te te m e l
ç a lış m a m ız sistem ça lış m am ızd ır diyorlar. Ü ç ü n c ü ulusal k ad ın k on­
feransı çalışm alarını başlattıklarını, dünya kadın kuru ltayının tem el
ça lışm ala rı içerisin d e olduklarını, K o b a n i’nin bu ç a lış m a y a zem in
old u ğ u n u ifade ettiler. 8 M a rt hazırlıklarına başladıklarını, y in e Ö n ­
derliğin taslağını kadın h areketi o la ra k tartıştıklarını ve kadın özgür­
lü k k o m is y o n u h azırlık larının d a yapıldığını ifade ettiler. A yrıca
Önderliğin özgürlüğü için de ç a lışm ala rım ız var dediler.
A. Ö ca la n : Kadın ark a d aşla ra m esajlarım ı biraz d an ileteceğim.
Evet, hızla b a ş k a aktarım ınız v a rsa alayım .
H ey et: Salih M ü s l i m ’in d e size se la m la rı var. Bir telefon g örü ş­
mesi yaptık. K o b a n i’d e artık yeni bir d u ru m u n o ld u ğ u n u ve sizin
perspektifinize b ir ihtiyaç o ld u ğ u n u söyledi.
A . Ö calan: Kobani ve Suriye konusuna değineceğim . D ev a m edin.
H eyet: A v ru p a ’daki arkadaşların size selamı var. Z ü b ey ir Aydar
ve Remzi K artal başta o lm a k üze re A v ru p a ’daki tüm arkadaşlar özel
selam larını ilettiler. E lb istan C e z a e v in d e n bir grup kadın arkadaş
adına Selver Y ıld ırım arkadaş bir atkı ve bir kalem lik gönderdi. İd a ­
reye teslim ettik. Size verirler.
A. Ö calan : T eşek kür ederim . Siz de h ep s in e b e n d e n özel selam
söyleyin.
Heyet: A yrıca daha önceki gö rü şm ed e M üsteşar beyin d e ifade et­
tiği kitap ( G ö r ü ş m e Notları) m eselesini arkadaşlarla ko nuştuk. A r­
kadaşlar d a kita p la ilgili d ağıtım ı d u rd u rd ukla rını, beş bin kitabın
basıldığını, fakat dağıtım ı du rdu rd uklarını söylediler. Bazı yerlerini
çıkarabileceklerini belirttiler, fak a t bu konuda sizin ne d ü şü n d ü ğ ü ­
nüzü ö ğrenm ek istiyorlar.
398
C^rtmıâf. y\ )otÛ au
A. Ö calan: İç eğitim am acıyla kullanabilirler. M üzakereyi sabote
etm em esi gerekir. O na dikkat etsinler. Süreci etkileyecek b ölüm lere
gerek yok. İç eğitim d e olabilir.
H eyet: D o k to r M a h m u d O s m a n ’ın size selam ı var. O d a a rk a d aş­
lara A K P m üzakereleri boşa çık a ra c a k diye bir uyarıda bulunm uş.
A . Ö c a la n : Kaygısını mı dile getirmiş?
H eyet: Evet B aşk anım , öyle bir kaygısı var.
A. Ö calan : Başka aktarım ın ız var mı?
Heyet: B e n im aktarımlarım bu kadar. Kandil dahil o lm a k üzere
eksik bıraktığım yerleri İ . .. Bey aktaracak.
T...: B a şk an ım , H P G ’nin m esajını ak ta rm a k istiyorum. M üzakere
taslağı tüm birimlere gönderilmiş. O ra d a değerlendirilmiş. H P G g ü ç­
leri belirttiğiniz hususlara azam i özen gösteriyorlar. Kırsalda ordu ile
te m as o lm a m a sı için arkadaşlar h a s s a s davranıyorlar. A ra zin in d e ­
rinliklerine ç e k ilm e d u ru m u var. Şehirlerde silahlı birliklerin o lm a­
dığını belirtiyorlar. Katılımın çok fazla o ld uğun u ve yoğun bir eğitim
program ının devrede old uğunu söylüyorlar.
A. Ö calan: l r a k ’tan, İran ’dan katılım var mı?
İ ...: A rka d aşlar özellikle G ü n e y ’d en ç o k yoğun katılım o ld u ğ u n u
söylüyorlar.
A . Ö calan : Güneyli gençler inidir?
T...: Evet. H e r d ö rt p a r ç a d a d a yoğun katılım var. Y ine ö zellikle
E zidi gen ç le ri ve kadınlarından y o ğ u n bir katılım olduğu nu belirti­
yorlar.
A . Ö calan : Anlaşılıyor.
T,..: T ü m güçlerin olası ihtim allere göre hazırlandığını, o n a göre
yoğunlaştıklarını belirtiyorlar.
A . Ö calan : Yani hem barışa h e m de savaşa hazırlar mı?
İ . ..: Evet. A yrıca Ş e n g a l’d e Y P G ve H P G K oo rd in asy o n u y la bir
k o rid o r açıldı. A rka d aşlar K D P ’y le o rtaklaşarak o çalışm ayı y ü rü t­
m e k istediler. A n c a k K D P o rtak laşm ayı esas almadı. K endi planını
uygulam ak istedi. O nedenle arkadaşlar K D P ’den ö n c e bu koridoru
açtılar. O r a d a E zid i gençlerden oluşan Y B Ş ve Y P J-Ş engal yo ğ u n bir
ö rg ü tle m e çalışması yürütüyor. E zidi halkının da bu ç a lış m ala ra m u ­
a z z a m bir ilgisi ve takdirleri var.
A. Ö calan : Evet, anlaşıldı.
399
r^4hduM ah (Dca&an
Î . . . : K a n d il’d e n d ö n d ü k te n birk aç gün so n ra H. F. ile görüştük.
Ö z e tle aktarayım . H asta tutsaklar, K ob ani koridorunun açılması, Roja v a p o litik asın ın değişm esi, seçim barajı başta o lm a k ü z e r e d e m o ­
k ra tik le şm e paketleri k o n u su n d a h ü küm etin adım a tm as ı gerektiğini
ifade ettik. Bizim g özlem im iz k e n d i kişisel görüşlerini aktardı. Siyasi
iradeyi b ağ laya ca k farklı şeyler ifade etmedi.
A. Ö ca la n : Evet, anlaşılıyor.
İ ...: A vukatlarınız ta rafından yürütülen vak ıf çalışm aları ile ilgili
bilg ilendirici bir mesaj getirdim.
A. Ö ca la n : Hangi vak ıf bu?
T...: A v u k atlarla g ö r ü ştü ğ ü n ü z z a m a n ö n e rd iğ in iz bir ça lışm a.
A m a r a ’daki köylerde k o m ü n oluşturm ayı amaçlayan, ortak bir üretim
sürecini hedefleyen, yine size ait bir m ü z e kurulm ası, misafirlerinizin
k a r ş ıl a n m a s ı için m is afirh an e v e ilerde d e ü niversite ça lış m asın ı
amaçlıyor.
A. Ö calan : Evet, hatırladım . Yapılan çalışm anın detayları var mı
o notta?
T...: Evet.
A. Ö calan : Ben onu inceleyeceğim . D a h a sonra ö nerilerde b u lu ­
nurum.
Î . ..: A vuk at arkadaşlar N e ls o n M a n d e la ’m n avukatının bir not ilet­
tiğini söylediler. U z u n Yol kitabı o n u n hayatını ve m ücadelesini an­
latıyor. K itabın b asım a şam a sın a geldiğini ve sizden bir ö n sö z alm ak
istediklerini iletmiş.
A . Ö ca la n : E v et, o n a bir ö n sö z y a z m a k anlam lı olur. A m a o n a
biraz z a m a n a y ırm am lazım . Ç ok m u ac il istiyorlar?
T...: B ild iğ im kadarıyla o d ü ze y d e acil değil. Ö n e m li olan sizin
önsöz yazm anız.
A . Ö calan: Evet, b aş k a n otunuz var mı?
İ . ..: A m e d s p o r ’un sizin için ism inizi yazarak hazırladıkları b ir for­
mayı getirdik. F o rm a y ı siz e teslim edecekler. S iz e ç o k selam ları
vardı.
A. Ö calan: (Gülerek) Öyle m i? Ç o k iyi olmuş. G alatasaray maçını
izledim. İlk d e f a bir G alatasaray taraftarı olarak rakip takım ı d e s te k ­
ledim . G ü ze l oynadılar. O nlara d a b e n im selam larım ı ve başarı di­
leklerimi iletin.
400
i^ m ta â ı _ J \)c tla u
İ . K u r u m l a r ı m ı z ı n A m e d s p o r ’a yeterli ilgiyi ve desteği gö ster­
m edikleri sitemleri vardı.
A. Ö c a la n : S p o r m eselesi ço k ö nem lidir. S a d e c e futbol değil,
y üzm e, atletizm, voleybol, basketbol, tüm alanlarda g elişm en in o l ­
m ası lazım . D önem in ruhuna d e n k spor meclisi çalışm aları olmalı.
H eyet: D T K bünyesinde sp o r meclisi var. Ç a lışm a la rım y ü rü tü ­
yor.
A. Ö calan: S por yaşamın önem li bir parçasıdır. B u çalışm alar içe­
risinde kadın d a olmalıdır. B urju va kültürü sporu sa n ay iy e d ö n ü ştü r­
müş. A m e d için spor bütünlüklü ele alınmalıdır. B aşka aktarımlarınız
var mı? ( C . .. han ım a dönerek) S izin aktarım ınız var mı?
C . ..: Ö ncelikle bütün Kadın H a re k e ti aktivist ve kadroların ın sîz­
lere saygı ve sevgilerin i ile tiyo rum . Size bağ lılık ların ı iletiyorlar.
K a d ın H areketi olarak son g ü n d e m le r im i z D Ö K H K o n fe ra n sı ve
K adın Kongresi çalışm alarıydı. K ad ın K onferansım ızı gerçekleştir­
dik. 31 Ocak-1 Ş u b a t’ta ise k adın kon g rem izi gerçekleştirdik.
A. Ö calan : İsim değişikliği yaptınız mı?
C . . . : Evet. KJA: K ongreya Jinen Azad.
A. Ö calan: K ongreya Jinen A z a d mı?
C . ..: Evet.
A. Ö calan : Türkçesi nedir?
C . ..: Ö z g ü r K adın Kongresi. K ısaltılm ışı d a Ö K K .
A . Ö c a la n : Resm i bir d e r n e k statüsü gibi o lm a lı. L e g a lle şm e
önem li. Ö K K olsun, D T K olsun, legal o la ra k çalışm alı. S anırım d e r­
nek statüsündedir. B u kon u d a E . .. Beyin yü rüttüğü sivil to p lu m y a ­
sası ç a lış m a s ıy la daha d a r a h a tla m a olacak. B e n d a h a ö n c e size
M üda fa a-i H u k u k Cem iyetleri ö r n e k le rin i v erm iştim . Ö y le olm alı.
D e r n e k bir ektir, y asal çalışma, k a n u n d u y g u su önem lidir. Ö y le ol­
m a y ın ca p olis de o yü zden hedefleştiriyor.
KG M : B e lirttiğ in iz h u su s ö n e m li. L e g a lle şm e olu rsa pek çok
so run o rtada n kalkar.
A . Ö calan : Ö K K tüm kadın yapılarının bir toplamıdır. Ü stte bir
m eclis, onun d a bir y ü rü tm e si var mı? Bütün a ltta bulun an tüm kadın
ö rgütlerini kapsam alı. H epsine özel selam larımı, başarı d ileklerim i
iletirsiniz.
C ...: D o ğ ru d u r B aşkanım . Bir yüz bir kişilik d aim i m e clisim iz ve
401
^zA übuM ah ö c a la n
y ü r ü tm e m iz olacak. Bütün kadın yapıları ve alan çalışmaları bu m e c ­
lis içerisinde, k o n g re içerisinde yer alıyor.
A. Ö calan : G en ç lik için d e aynı şeyi ö n eriyorum . Özel se la m la ­
rım ı iletin gençliğe. Şim di bu Y D G -H benzeri dağınık y ap ılanm ala r
var. G erilla mı, savaş gençliği mi, barış gençliği mi, belli değil. Böyle
o lm a m a sı gerekir. K ürdistan için D em o k ra tik G ençlik Birliği ya d a
D e m o k r a tik G e n ç lik F ed era sy o n u ö n eriy o ru m . Bütün çatı örgütler
legalize edilm eli. T ü m T ü rk iy e gençliğine ise D e m o k r a tik G ençlik
K on federasyon u ö n eriy oru m . B e n z e r şekilde kadın için de aynı ö n e ­
riyi yapa b ilirim . T ü m T ü rk iy e ç a p ın d a D em o k ra tik K adın K on fe de­
r a sy o n u d ö n e m in r u h u n a uygun olur. H D P ’nin kadın ça lış m ası
özerktir.
C . ..: B aşkanım , k ongre için hazırlanan am b lem taslaklarını da ge­
tirdik. G ö rü ş ve önerileriniz b izim için çok önem li. (H azırlanan a m ­
b le m le r uzatıldı, B a şk a n aldı, tek tek baktı, inceledi. İçinde n bir
tanesini göstererek “Bu b iz e dah a uy g u n d u r” dedi.)
K G M : Ç o k iyi hazırlanm ış.
A. Ö calan: Evet, iyi çalışmışlar.
H eyet: A m b le m le ri tek te k im z a la m a n ız ç o k anlam lı olur.
A. Ö calan: (G ülerek) B ayağı ustasın bu konularda.
K G M : Sanatçı ruhu tüm ç a lış m ala ra ayrı bir hav a katm anın p e ­
şindedir.
C . ..: Esas gü n d em lerim izd e n birisi de kadın ö z g ü rlü k kom isyonu
çalışması. K adın özgürlük kom isy o n u n u n gündem leri sunm uş o ld u ­
ğunuz m üz ake re taslağının temel g ü n d e m le r in e uy gun şekilde geliş­
tirilmeye çalışılıyor.
A. Ö calan : T am am o zam an. Ş im di C . . . ’ye ilişkin bir değ e rlen ­
d irm e yapayım. (M ü ste şara d ö nere k) D ah a ön ce d e tüm arkad aşlara
ilişkin tek tek d e ğ e rle n d irm e yapm ıştım . Şimdi C ... ark a d a şa ilişkin
de bir d e ğ e rlen d irm e yapayım. O tuz yıldır en ö nem li destekçilerim
kadın arkadaşlardır. Benim kadınla diyalogum , s ö zleşm em önemlidir.
Siz kadının toplum sal sözleşmesini geliştireceksiniz. Kadın cinayet­
lerinden tutalım da kadın sünneti, tecavüz ve benzeri h epsine karşı
m ü c a d e le veren bir s ö z le şm e olmalı. D erinlikli ele alm alısınız. B ana
yazılan m e k tu p ta ben im sevgi noksanlığı vurgum a içerleyerek günebakan çiçeği örneği vermişler. G ü n e b a k a n çiçeğinin sürekli yüzü nün
402
güneşe dönük olm asını betim lem işler. B izim y ü z ü m ü z d e sa n a d ö ­
nüktür mesajını vermişler. A m a bu ban a g ö re ço k anlam lı değil. Bit­
kinin g ü n eşe d ö n m e si ayrıdır. B iz to p lu m u z , b izim d u r u m u m u z
farklıdır. T oplum sal ö z le m le r önem lidir. Nerelisiniz?
C . .. : Siirtliyim Başkanım .
A . Ö calan : A slen nerelisiniz?
C . ., : Siirtliyim.
A. Ö calan : K ürt m üsünüz?
C . ,. : Evet, K ü r t’üm.
A . Ö calan : Tahsil d u r u m u n u z nedir? Ü niversite mi ok ud u n u z?
C . .. : H ayır B a şk an ım , lise okudum .
A . Ö calan : C e za evinde ne k a d a r kaldınız?
C . .. : O n yıl kaldım B aşkan ım .
A. Ö calan : Aileniz?
C . ..: A ilem yetmişlerden beri İstanbul’da. Ben de İstanbul’d a d oğ ­
dum b üyüdüm .
A. Ö calan : N e d e n göç etmişler?
C . ..: E k o n o m ik ve ailevi nedenlerle.
A. Ö calan : B e k ar mısın?
C . . . : Evet B aşkanım .
A . Ö calan : (H., S. ve P.’ye d önerek) Sizin de b e n z e r d u r u m u n u z
var. Ben d e b e k a rım . K aç yaşım a geldim. B ekarlığ ı sosyolojik a n ­
lam da söylüyorum. Belki gülersiniz, ucube dersiniz, ben hala evliliğe
hazır hale gelem edim . T ü m kadınların yaşadığı trajik şeyleri önlem ek
için bu yolu seçtim. B enim gibi biriyle nasıl sözleşeceksiniz, bunu
b e lirle m e n iz gerekir. Ç o k zor bir konudur. M u stafa K em a l ö rneği
b iraz benzerdir. Büyük aşkla L atife ile evlendi. Bir yıl dayanabildi.
Y ine köşkte F ik riy e ’nin ö lü m ü M u stafa K e m a l’i ç o k üzm üştü. Ben
on yıl dayandım. Bu anlatılam az ve an laşılam az bir d uru m dur. Ta­
rihte hiçbir erkek kadın ü zerinde ben im kada r yoğunlaşm adı, ilgilen­
m e d i ve b a ğ k u r m a d ı. Y üzlercesi k endini yaktı ve b u n a r ağ m e n bu
sorun devam ediyor. T üm yazarları inceledim. S im o n e De Beauvouir,
Jud ith Buttler, bunlardan dah a fazla yoğunlaştım . A m a hala kadın
k o n u su n d a o ld u k ç a çe k in g e n im . Bu ta r i h te y o ğ u n derin leştim . E n
d e ğ m e Holyvvood artisti bile b e n i m le y an şam a z. K adınlar b a n a çok
bağlılar. D ünyada bu n u n bir örneği dah a yoktur. B u n a r ağ m e n so­
403
I
* z4 b 2 u lia h I'öcaûan
runlar hala var.
B a n a göre her evlilik bir te c a v ü z ve intikam dır. T eleviz yon da
A m e d ’de yaşanan bir m a h k e m e olayı vardı. K adın ikinci ço c u ğ u n a
ham ile ve kız olduğu için a d a m kadım elektrikli işken ce ile öldürmüş.
K o rk u n ç bir durum dur. Kadın örgütü derin bir sosyoloji, derin bir
toplumsal örgütlülük ile bunları çözmelidir.
K ad ın ın b e n d e n büyük güç aldığını biliyorum ve kendimi de sizin
ç ö z ü m yoldaşınız olarak tanım lıyo ru m . Beş bin yıllık erkek egem en
kü ltü r tecavüzcü kültürdür. Ben bir platonik aşk unsuru olarak bile
ilişkilenm eye hazırım . 9 0 0 0 yıllık k ad ın çökm üştür. D iyarbakır B e ­
le d iy e s i ö n ü n d e çök m üştür. O n u ö z g ü r k a d ın o la r a k aya ğa kaldır­
maya çalışıyoruz. Diyarbakır erkeği örneği vardır. T a m bir canavardır.
T üm müzakere çalışm am ızın özü, çiçeği kadın çalışmasıdır. Kültürel,
sosyolojik bir meseledir. D evletle de ben im konu şm am dem o k ra tik
toplum projesini d em okra tik devletle b u lu ştu rm a k üzeredir. G ünebakan çiçeği örneğini d eğ erlendirm iştim . Bu beni tatmin etmiyor. B e ­
nim le nasıl bir ilişki isteniyor, o önemli. Yaşam tarzı toplum sal yaşam
tarzına d önm eli. B u n u daha önce P . .. arkadaşa da söylemiştim. Aşiretçi feodal yapıyı yen m esini söylemiştim.
P . ..: B aşkanım , koskoca aşireti karşım a alm ış d u ru m d ay ım . D aha
önce bütün özgürlüklerim kısıtlıydı, tek b aşım a so k a ğ a ç ık m a m a bile
izin verilmezdi. F akat ben bu n la rın h epsini sizin sayenizde aştım.
A . Ö c a la n : D o ğ ru değ il mi? B u iyi bir gelişm edir. Ö nem lidir.
Hala yolun b a ş lan g ıcın d a sın . B e n im için n ere d e o ld u ğ u n önem li.
K adın k on usun da korkunç şeyler oluyor. B e şinc i k u m a o la ra k alınan
kadınların d u ru m u var. Altmış y a ş ı n d a a d a m u t a n m a d a n beşinci kızı
k u m a alıyor. Ç ıldırıyorum . Ben sizin d ü şü n m e d iğ in iz k a d a r sizi se­
viyorum. A m a siz de ce su r olun, gelişin, gelişmeye ihtiyacınız var.
A k a d e m in iz var. İyi çalışıyorlar, m e m n u n u m . U m u tlu y u m . B en
S B F 'd e iken bir A m ed li arkadaş vardı. B ir afete tutuldu. S o nra kanser
oldu ve öldü. Böyle kadın tutkusu m u olur? Z ordur, am a im kan sız
değildir.
P .. .: K adınlarla ilgili gazeteye bir köşe yazısı yazdım. O nu o ku­
yabildiniz mi B aşk am ın ?
A. Ö calan: H en ü z o k u y am ad ım . Sırası gelince o k uyacağım .
Heyet: B a şk a n ım , M ü slü m Y ü c e l sizinle ilgili foto-biyografi ç a ­
404
lışması yapacak. İlkokul fotoğrafınızdan önce çekilm iş fotoğrafınız
var mı?
A . Ö calan : Hayır, ondan önce fotoğrafım yok.
H ey e t: İlk çektiğiniz fotoğraf nasıl b ir m a k in e ile çekildi?
A. Ö calan : Ü ç ayaklı b ü y ü k ç e bir şeyin arkasına geçip çekiyor­
lardı.
H eyet: Anlaşıldı Başkanım.
A . Ö calan : (Devlet yetkilisine dönerek) B enim geçmişte yazdığım
kompozisyonlar, yazılar elinizdeyse onları bana ulaştırmanızı isterim.
Tapu K ad a stro ’da Faruk Ç a ğ la y a n ’a yazdığım bir yazı vardı. B e n im
için önem lidir. 31 A ra lık 76 g ü n k ü toplantı tutanağı var m ı sizde?
S ab a h a kadar ne konuştum, şu a n d a hangi aşam adayım , onu m e ra k
ediyorum . O nu getirm enizi sizden isteyeceğim. Yine ilk y ü rü y ü şü ­
müz, Ağrı, A ntep ve benzeri yaptığım ız toplantıya ait taslaklar varsa
bana getirm enizi isterim.
(S.’ye dönerek) A dıy am an’d a H aşan Y o ru lm a z ’ın evine beni gö­
türen çocuk gerçekten sen m iydin?
S . ..: B e n d im B aşkanım .
A . Ö calan : O zam an A pocu olabilirsin. Z aten sen de d a h a önce
kendini A po cu ilan etmiştin. D ö nerse sonuçları ağır olur. Ben söyle­
dim, yarım A p o c u olmaz.
D evlet Görevlisi: Barış M a n ç o ’nun bir p ro g ra m ı vardı. A d am o la ­
ca k ço cuk diye. Sırrı beyin ad a m olacağı o g ü n den belliymiş.
A. Ö c a la n : H a ş a n ne yapıyor şim di?
S. S. Ö n d er: H a ş a n d a hasta.
A. Ö ca la n : Ö yle mi? A d ıy am an ’da E m in Taştan vardı. En sevdi­
ğim arkadaşım dı. M a h m u t O k d a hastaym ış. O n a da selam söyle.
S. S. Ö n d er: B aşkanım , ben k e n d im i bildim bileli bu P K K ’li ar­
k adaşların diyetini ödedim . En k ü ç ü k bir eylem de o n la r şehir dışına
çıkarlardı, p olis beni götürür saatlerce döverdi,
A . Ö c a la n : T a m a m işte, o za m a n A p ocu olm uşsun.
K G M : H. B e y de C iz re ’ye gitti. O rada güzel b ir k o n u ş m a yaptı.
O nun da aktarım ını yaparsa iyi olur.
H . . . : B aşkanım , biliyorsunuz, son görüşm eyi 9 O ca k günü y a p ­
mıştık. O radaki siyasi analizlerinize dayanarak C i z r e ’deki Y D G H bi­
rimleri ve diğer sivil toplum örgütleri ile bir toplantı yapm anın yararlı
405
'cÂİ>buM ah ÖcatUın
o la ca ğ ı k onusunda h em buradaki arkadaşlar ara sın da h em de Şırnak
m illelvckillerim iz içinde bir g örüş belirdi. B u n u n üzerine C iz r e ’ye
gittik. İlk toplantıyı sizin de d a h a önce illegal mi, silahlı birim mi,
n e o ld u k la r ı belirsiz olarak ta nım lad ığınız Y D G H birim lerinin y ö ­
neticileri ile bir evde yaptım. Baştan sona sizin siyasi analizlerinizi
ve uyarılarınızı kendileri ile paylaştım. C a n kulağı ile dinlediler. H em
selamlarını h e m de bağlılıklarını ilettiler. D a h a sonra h e m halkla hem
de sivil to p lu m örgütü yöneticileri ve C iz r e ’deki kanaat önderleri ile
bir to p la n tı y apıp C iz r e ’deki d u r u m u d e ğ e rlendirdik. M esajların ız
b ü y ü k b ir co ş k u ile karşılandı. A m a dah a biz C iz r e ’yi yeni terk et­
m iştik ki, bir polisin on iki yaşındaki bir ç o c u ğ u h e d e f seçerek öl­
dü rdüğü b ilgisin e ulaştık.
A . Ö calan: (B u rad a araya girerek ) T am am , ben d u r u m u biliyo ­
rum. (Elindeki dah a ö n c e k end isine g ö tü rd ü ğ ü m ü z Tahşiyeciler diye
bilinen N urcu kesim in Fethullah G ü le n hakkındaki yazılarını elinde
sal layarak) T am am , yeterli, b u n d an so n ra ben d e v a m edeyim . Sızan­
ların yarısı da C e m a a t ve polistir. A n a sorun nedir, anladım . Tutuk­
la m alar ve b enzeri, orada provo kasyon var, Cizre analizini yapayım.
(E lindek i belgeyi göstererek) B u yazıyı o k u d u m . C iz r e ’d e K obani
olaylarının bir versiyonu uyg ulanm aya çalışıldı. E m n iy e t içinde u y u ­
yan C e m a a tç i h ücre ler var. E. A. yaptığı a ç ık la m a la r la reddetti.
A n ca k pratik beni doğruladı. Ben bir şeyler var dedim. B u ra d a Hüd a p a r devreye girdi. C izre ikinci K ob ani oldu. K o b a n i’deki olay, tüm
belirtiler.
29 K a s ı m ’ı d a hatırlayalım (T ürkiye c e p h e s in d e n K o b a n i’y e en
y o ğ u n saldırının geliştirildiği gün). M I T ’in özel m ü d a h a le si oldu.
Z aten K o b a n i’yi d e o kurtardı. B e n ilk defa burada söylüyorum . K o­
bani üzerinden darb e mekaniği devreye konulabilir dedim . Bu olaylar
d a rb e m ek an iğ in i h ız lan d ıra n olaylardı. D ik k a t ed ilirse koalisyon
güçleri en kritik n o k ta d a devreye girdi. D ünyada e n d e r rastlana n bir
operasyon gerçekleştirdi. O nlarca u ça k la hava b o m ba rdım anı gerçek­
leştirdi. O koalisyonu n söz d e k u r ta r m a operasyonuyla 2 9 ’u n d a g e r­
çekleşen IŞ İD saldırısını aynı g üçlerin yaptığını araştırm alısınız.
6-7 Ekim, 29 K asım , Bingöl, yargısız infazlar, Y üksekova, D iyar­
bakır’d a assu b ay m vurulm ası aynı darbenin birer parçasıdır. B izim
üst aklı b u lm a m ız lazım. Bu üst akıl kimdir? B e n değilim . H D P de
406
değil. Selahattin bey, hepsi gidiyordu. O m e k tu p o ak şam yazıldı ve
provokasyon durduruldu. B en o lm a sa y d ım 6-7 E k i m ’le birlikte H D P
kalm azdı. A rk a sın d a n b ilm iy o ru m kaç g ü n s o n r a B ingöl olayı oldu.
Asıl yap a n la r h ala a ç ığ a çıkm adı. Aynı şe y H ak kari Y ü k s e k o v a ’da
da oldu. D iy arb a k ır’d a bir assubay e nsesin de n vuruldu. B u p ratiği­
m izle darbe m ekaniği yarım kaldı. G en e lk u rm ay d ün bizim paralelle
ilg im iz y o k diye aç ık la m a y apm ış. B u n u söylem eleri b ile iyidir.
B i z im b u ra d a k i to p la n tım ız la aynı g ü n e d e n k gelm esi önemlidir.
(Elindeki b e lg e y i göstererek) Bu belgeyi kim verdi, k a y n a ğ ı nedir?
H eyet: Tahşiyeciler bunu bize verdiler.
A . Ö calan : Fethullah G ü l e n ’in içyü zü n ü açıklayan, so n ra da o p e ­
rasyona uğrayan kesim değil m i?
H eyet: E v et B aşkanım .
A . Ö ca la n : (H eyecanlanarak) İşte siz ve bu belgeler beni kanıtla­
dınız. Ç ok değerli bir belgedir. (Belgeyi göstererek) O grupların h e p ­
sine sahip çıkın, özel ilişki kurun, ilgilenin. Bu C e m a at yapıları onları
yutm asın. Selam larım ı iletin. Bu belgeler her şeyi açıklıyor. Ben daha
önce d e elli yıllık sız m a diye ta h m in etm iştim . İşte bu tahm inim in
belgesidir. Bu belgeleri H. F.’nin ö n ü n e koyun. B u r a d a d a görülüyor
ki, bu belge devletin ele geçirilmiş olduğunun belgesidir. 2 0 0 0 ö n c e ­
sine k ada r in c ele n m iş, a m a 2 0 0 0 sonrası da var. B u ra d a b ir devlet
fethi var. H o c a E r z u r u m ’d a sin e m a d a g a ley a n a gelmiş ve o r a d a g ö z ­
altına alınmış. M a r a ş ’ta da buna benzer yine sin e m a etrafında bir p r o ­
vokasyon gerçekleştiriliy or ve M araş Katliamı böyle gerçekleşiyor.
B u n a b e n z e r yüzlercesi var.
D evlet Y etk ilisi: Şu anda K o ru c u k B e lediye B a şk am M H P ’lidir.
A. Ö ca la n : T am am işte, söylediğim doğrulanıyor. M I T ’in y a p a ­
cağı şey b u elli yıllık ilişkiyi çözmektir. B u suçüstü yakalanm adır.
9 0 ’lı y ılların ölüm biçim leri, V e d a t A y d m ’lar, Savaş B u l d a n ’la r ve
b en zerlerinin ölü m biçim leri b u r a d a belgelidir. B u k a tlia m la rd a n bir
A levi’y e sorarsan Sünnileri suçlar. B u ra d a su ç lu S ü n nilcr d eğ il, açık
bir provok asyon var. Provokasyonun arkasındaki gücü b u lm a k lazım.
Roboski, P a ris, 6-7 E k im ve benzeri, b u n la rın h epsi M İ T ’e yık ılm ak
isteniyor. B u n la rın hepsini C e m a a t yapıyor. P a r is’le ilgili dört M İ T
ajan m ın ism i verilmiş. H. F. ne k adar sorum ludur, bunu tartıştırıyor­
lar. O grup M İ T ’e ait olsa bile H. F. ekibi o n u yapm am ıştır.
407
■*=Ab2uMah Öca& aıı
D ev let Y etkilisi: B u s e n a ry o la ra g e lm e m e k lazım . Ş e tk a t Tepe
ü z e r in d e n ç ö z ü m le m e y i d e siz yapm ıştınız. C e m a a t ’in M İ T ’e y ık ın a
o p e ra sy o n u yeni değildir. H e r iki o la y ın d a P a ris’in ortasın da olm ası
te s a d ü f m ü?
A . Ö calan : Evet, Şefk at T epe olayı var. B u o la yın üzerine y o ğ u n ­
laşma son u c u söylüyorum . M İ T ’e mal edildi. H .’yi ne k a d a r so ru m lu
tutabiliriz? S o ru m lu lu k k a y n a ğ ı uluslararası k ara nlık mihraklardır.
D a h a ön ce gazetede de yazmışlardı, yirm i bir lideri öld ürü rlerse s o ­
runu çözeceklerini söylemişlerdi. H rant Dink olayı yeniden ele alındı.
M u h sin Y azıcıoğlu’nun götürülüş tarzı, H ra n t D in k ’in öldürülüş tarzı
C e m a a t’in tarzıdır. M uhsin Y az ıcıoğlu ’nun B B P ’yi tetikçi h ale ge­
tirm ek için öldürdüler. O b u n a direniyordu.
H eyet: B a şk an ım , b e n M u h s in Yazıcıoğlu ile tanışırdım. H elik o p ­
te r k az asın d an b ir ay ö n c e bir te levizyon kanalındaki canlı yayında
kendisine şöyle bir s o ru yöneltildi. M u h a b ir “ H ra n t Dink olayı, a r ­
dın d a n gelen Rahip Santoro ve M alatya Zirve Yayınevi olayları hep
gelip sizin partinize dayanıyor. S izin partide neler oluyor B aşk an ?”
diye sordu. Yanıt olarak M u h s in Yazıcıoğlu şöyle dedi. “ Biz de bu
kon u üzerinde çok araştırm alar yaptık. B izim dışım ızdaki bir gücün
iradem iz dışınd a tarlamızı s ü rd ü ğ ü n ü saptadık.” Bu rö portajdan tah­
minen bir ay kada r sonra helikopter kazasında ölm esi çok manidar.
A. Ö ca la n : Evet, ta h m in e ttiğ im gibidir. B ü y ü k Birlik Partisi
M u h s in Y az ıc ıo ğ lu ’ndan so n r a altı m a d d e lik p r o g r a m çıkardı. İki
m addesi ö nem liy d i. A p o için idam , bir d e çocuk tecavüzcüleri için
id a m yazmışlardı. Bunu bilinçli yapmışlardı. B e n Pozantı ve benzeri
Cezaevlerindeki o tecavüzlerin d e in tik am hareketi o ld u ğ u n u d ü şü ­
nüyorum. O te c a v ü z olaylarının ta m a m ı birer in tikam mesajıdır. Siz
CIA’n ın nasıl bir ö rg ü t o ld u ğ u n u biliyor m u su n u z ? Ü rd ü n ’deki p il­
otun yakılması d a , Zirve Yayınevi katliam ı g ibi k atlia m la r d a m e saj­
dır. Zirve katliam ı T ü rk iy e ’yi alt ü st e tm e operasyonudur.
Bizim kutsal barış ö y k ü m ü z p a rç a la n m a k isteniyor. C iz re ’de de
yaptıkları oydu. Sekiz çocuk katledildi. Onu d urdurm ak d a önemlidir.
Şimdi sanırım biraz durdu. Cizre, Yüksekova, Silopi, İdil, Lice, B in ­
göl dahil, gelen eksel T ürkiye to p lu m u n a altmış-yetmiş yıldır dayatı­
lan darbe p r a tiğ in in son halkası yapılm ak isteniyor. B a rış ve
demokratik ç ö z ü m ü n başarısızlığa uğratılması hedefleniyor. T ü m ka-
408
m u o y ım u n b a n ş ve dem okratik ç ö z ü m sürecinin, m üzakere sürecinin
niteliğini çok tarihi ve kutsal bilerek sahip çıkması, bu p rov okasyon­
lar ve k om p lolara gelm em esi önemlidir. AKP de H ü d a p a r ve benzeri
gibi ne idüğü belirsiz şey lerden u z a k durmalı, H üdapar eliyle halka
saldırm a anlayışından vazgeçmelidir. D em o k ra tik gösteri hakkı ol­
m akla birlikte kanunları zorlayan, asayişi zorlayan silahlı eylemler,
hendek k a z m a ve benzeri şeyler yapılm am alıdır. H. Beyin k o n u ş m a ­
sını b e n de izledim . B ir yönünü e le ştiriy o ru m . Dolu ve boş tarafı
doğru anlamak, tarafları doğ ru ta n ım la m a k önemlidir. İzle m e Kurulu
d enetim i altında ta h k im edilmiş bir ateşkes önemlidir. B e n d ay atm ı­
yorum. K a n d ild e siz d e tartışın. B u s iz i d e kurtarıyor. Ç ü n k ü on-on
iki yaşındaki çocuklar katlediliyor. C iz re ’de uykudaki hü creler uyan­
mayı bekliyor. İzle m e Kurulu takip edecek deyin.
K G M : Evet, bu gerekçelerle o pera syo n olabilir. K a n d il’in de bir
özeleştiri y apm ası lazım.
A. Ö calan : Evet, K a n d ild e de tartışırsınız.
İkinci önem li husus silahlı m üc ade len in bırakılması meselesi. Tür­
kiye C u m h u r iy e ti’n e karşı silahlı m ü c a d e le te m e lin d e y aptığım ız
çıkış, yani gerilla savaşı, b u m ü z ak e re sürecine girerken, tarafların
g ün d em in d e olan dokuz-on ana başlık tem elinde d e m o k ra tik çöz üm e
giderken asgari m üşterek ilkelerde silahlı m ücadeleyi bırak m a te m e ­
linde stratejik kararı verm ek için P K K ’yi b ahar aylarında olağanüstü
kongreyi to p la m a y a davet ediyorum . B u bir niyet beyanıdır. D okuzon m addelik m uta baka tta uzlaşırsak, silahlı m ü c ad e le yerine d e m o ­
kratik siyasetin g eçm esi için beyan ediyorum . Bunu kendi ara nızda
da K a n d il’d e iyice tartışın. Beni d o ğ ru yansıtmanız önemlidir.
H ükü m etle yaptığınız g ö rü şm elerd e ifade edin. D e m o k ra tik A n a ­
y asa ittifakına açığız. D e m o k r a tik anayasayı hangi parti istiyorsa
bunu g ö rüşebiliriz. C H P ile de olsa anayasa için ittifaka gideriz.
1 9 2 3 ’ten 2 4 A n a y a sa sın a g id e rk e n D e m o k r a tik A n a y a sa im kanı
vardı. A m a Meclis ikinci g r u b u n u n tasfiye ed ilm e si ile diktatörlük
yolu açıldı. M u stafa K e m a l ’in kendisi Eylül İzmir za ferind en so n ra
‘■Ankara’ya gid eceğim , çiftlikte yaşay a cağım ” diyor. A n c a k etrafını
kuşatıyorlar. S onraki karanlık, anlatırım . A K P d e h eg e m o n ik anaya­
saya gitmek istiyor. Güvenlik yasası dahil, bu anlayış e n başta A K P ’yi
götürür. Bu y a s a provok asyon ü z e rin e yapılıyor. 6-7 E k i m ’in kendisi
409
*z>4b2uM ah $ c a ia n
p ro v o k asy o n d u . P rov okasyon üzerine yasa y ap m ak so ru n u gide re k
büy ütür. Ç ık s a da, çıkm asa d a b e n i m için kadüktür. B e n im için
ö n e m li ola n anayasadır.
(Heyete dönerek) Siz de sokağı dem okratik tem elde kullanın. U ya­
n ık olun. A K P ’yle m ü c a d e le etm ey in d em iyorum . B iz A K P ’yle sa­
vaşıyoruz, m ü c a d e le ediyoruz. Şu anda CHP, M H P h ü k ü m e ti yok,
büro krat hü küm eti de yok. B iz A K P hüküm eti ile m ü c ad e le ediyoruz.
H ü k ü m e t ayrı, devlet ayrıdır.
K G M : A n c a k gelinen aşam a h üküm e tle beraber gelinen aşamadır.
A . Ö c a la n : B e n im g ö z ü m d e b u ra d a k i heyet, devlet heyeti bir
hakem heyettir. Bu aslında M a rk s ’ın düşüncesidir. B ü y ü k bir çatışm a
ya d a ç ı k m a z d a devlet h ak e m lik rolünü üstlenebilir. B urad a k i Şehm us bile bunu anlamadı. M a rk s P aris K o m ü n ü ’n d e bir m üz ake re fır­
satı için çok istekliydi, olmadı. O lm a d ığ ı için ço k ö lü m le r oldu. Bu
cüm leyi Ş e y h m u s ’a b u lm a k iç in üç yıl uğraştım . O cüm leyi bulm as a m b e n i M arks ad ın a burjuva ajanı olarak ilan edecek. T ü r k S olunun
d u r u m u da aynıdır. Biz M I T ’le o turm ayız diyorlar.
Ç a tış m a d a n dem o k ra tik bir anayasa çıkaracağız. H D P ’nin çıkışı
d em o kra tik so sy a liz m adına bir çıkıştır. 1946’d a D e m o k r a t P a r ti’nin
çıkışı gibidir. C H P b unu felç etti. (Heyete d önerek) S iz d e başkanlık
y e r in e d e m o k ra tik to p lum u ve d e m o k ra tik devleti tartışın. E r d o ğ a n ’ı
u nutu n, o n a k u tu p la ş m a fırsatı verm eyin. S e ç im p ro p agandan ızı d a
b u esaslarda yapın. S e ç im çizginiz de yükseliyor, değil mi? B u n lar
önem li tespitler.
H eyet: B a şk an ım , T arhan E rd e n i ve Bekir A ğ ırd ır’la bir görüşm e
yaptım. S on yapılan anketlere g ö re H D P ’nin oy oranının yüzde 10.5’i
b uld u ğ u n u söylüyorlar. A yrıca d a h a ö n c e H D P ’ye asla oy v e r m e m
diyenlerin oranı y ü z d e se k sen le rd en y ü zd e y irm ilere geriledi.
A . Ö calan : A v r u p a ’d a yoğ un bir örgütlenm eyle çalışın.
Heyet: A v r u p a ’daki arkadaşlar se çim çalışm alarını başlatmışlar.
Komisyonlarını kurmuşlar.
A. Ö calan : Tam am . C iddi bir hazırlık yapın. Teknik o la ra k bütün
hazırlıklarınızın bitmesi gerekiyor. Ş im diden bu çalışm aları başlatın.
3 m ilyona y ak ın ırg a t var. B unların üyelikleri ve o to b ü s tutulup ta­
şınmaları şim d id e n g ü n d e m in iz d e olmalıdır.
Heyet: G e ç e n se çim P. H a n ım İ ğ d ır ’dak i se çm e n i d ışa rıdan oto­
410
y ^ o tâ a u
büslerle oy kullanm aya taşım ıştı.
A . Ö calan : H e r yerde aynı şeyi y a p m a k z o ru n d a sın ız . S a d e c e
Tğdır değil, tü m T ü rk iy e’de bunu y ap m ak zorundasınız. (P.’ye d ö n e ­
rek ) S en artık tecrübelisin b u k o n u la rd a ve seni so rum lu tu tuyorum .
Bu se çim d e b aş a rm a k zorundasınız. B a şarm a zsa n ız g ö z ü m e g ö r ü n ­
meyin.
K G M : B arajı aş m a k için ırg a t ta ş ım a k değil, T ü r k i y e partisi
olm ak d a h a önemlidir. E tnik m illiyetçilikle barajın aşılam ayacağı bi­
linmeli.
A. Ö calan: D o k u z - o n m a d d e lik an a ta rtışm am ız yerel d em okra si
te m e lin d e d e m o k ra tik b ir s ta tü n ü n elde e d ilm e si üzerinedir. T ü m
k im lik le r ve v arlıkların (ce m aa tle r, tarikatlar, etnisiteler, sınıflar,
inançlar, sivil toplum vb.) d e m o k ra tik bir statü e ld e e tm elerini h e ­
defliyoruz. D e m o k r a tik statü, d e m o k ra tik an a y a s a olarak iFade e d i­
yorum . D e m o k r a tik ö ze rklik d e m iy o r u m artık. Bazı hassasiyetleri
d ik k a te alarak yerel d em o kra si ifadesini kullanıyorum . B u d e m o k ­
rasinin yerel boyutudur. U lusal b o y u tu n u da tartışırız. B iz T ü rk iy e ’yi
yerel dem o k ra siy e taşıyacağız. Aynı za m a n d a ö zgür yurttaşı y ap a ca­
ğız. Yurttaşlığı yeniden tanımlayacağız. Devlete kul değil, özgür olan
yurttaşı tanımlayacağız. Vatandaşlık kavramı büyük bir k arm a şa için­
dedir. Siz d e çalışm alarınızı b u te m e ld e yürütün.
(E lind eki beş-altı m e k tu b u P e r v i n ’e u za ta ra k ) C e z a e v le rin d e n
gelen çok değ erli m ektupları s a n a veriyorum . H epsine c e v a p yazm a
o la n ağ ım yok. F a k a t çok kıym etli mektuplar, önem li d e ğ e rle n d irm e ­
ler ve yoğunlaşm alar var. M ek tu p la rın kim den geldiğine bakıp onlara
özel selam larım ı gönderebilirsin. Bazı cezaevlerine de gidip ziyaret
ed ebilirsiniz. B a tm a n c e z a e v in d e E l i f u ludağ ve A z im e o n la r var.
Y ine B a kırkö y’de D ilek, D iy a r b a k ır ’d a Tuba var. Siirt C e z a e v in e de
gidebilirsiniz. G ... vardı. D e m o k r a tik G ençlik K onfederasyonu ola­
bilir.
C . . . : B a şk an ım , G .. . c e z a e v in d e n çıktı. D u ru m u iyidir. K adın
a k a d e m isin d e görevlendirildi.
A . Ö calan : T am am , olabilir. F ark lı görevlendirm eler de olabilir.
H eyet: O r t a k aç ık la m a o la ca k mı?
A. Ö calan: T ü m g örüşm eleri y a p tık ta n s o n r a b e lirttiğ im çerçe­
vede olabilir.
411
■^ÂbiuM ak Ö caian
K G M : H. bey ve Y. beyle görüşün. Biz d e Y. beyle konuşacağız.
O rta k a ç ık la m a o lm a sın d a fayda var.
A. Ö calan : (Ayağa kalkarken) D em o k ra tik b ir seçim için ittifak­
ları önem sey in ve çalışmalarınızı yürütün. Irgatlar için özel kadro gö­
revlendirin. Yine Suriye için de D em o k ra tik Suriye K onfederasyonu
olmalıdır. Burkan El Fırat içerisinde T ü rk ın enler de katılmalıdır. O r ­
tadoğu için Türkm enler, A raplar ve Çerkezleri birleştiren model d e ­
m o k ratik konfederasyondur.
H eyet: Kürkçü heyete dahil o lm a k istiyor.
A. Ö ca la n : B u n u Y. beyle halledin. Olmalıdır.
4 Şubat 2015
412
Devlet heyetiyle demokratik müzakere taslağı
1- D iy alo g d an m üz ake re f o rm a tın a geçiş. Tarihi anlam ve önemi.
K ısa ca ülke, bölg e ve dünya d u rum u.
2- M üzakerelere g eçiş için ta h k im edilm iş ateşkes ve d em okratik
siyaset stratejisine geçiş, d eklarasyon, İzle m e K u ru lu n u n bu n d ak i
rolü.
3- M ü zak erelerde süreklilik ve anayasal hedef.
4- E ğ e r ç ö z ü m yasası yetersiz kalıyorsa d a h a som ut m üzakere y a ­
sası ihtiyacının karşılan m ası gereği.
5- M üzak e re lerin İmralı esaslı geliştirilm esinin diğer alanlara taşın lm ası.
6- M ü z a k e re sürecinin Suriye’deki gelişm eler üzerind eki etkisinin
d o ğ r u değerlendirilm esi, o r ta k stratejiyle hareket edilm esi gereği.
7- M ü z ak e re sürecinin Irak ve K ü rt Federe Devleti ü zerindeki et­
kisi ve ortak stratejisi ihtiyacı.
8 -M ü za k ere heyetlerinin doğru z a m a n la m a y la genişletilm esi h u ­
susunun gö z a rd ı edilm em esi.
9- M ü zakere sürecinin İzlem e K u ru lu üze rin d en toplum sal k e s im ­
lere do ğru yansıtılması. A nayasal ç ö z ü m e o d ak lan m a sı. Olası sap­
tırm alara karşı yetkin çaba içinde olm ası.
10- M ü z ak e re heyetlerinin u z m a n ihtiyacının karşılanm ası. M e d ­
yaya yansıtılm asının tek taraflı ve m üştereken gerçekleştirilm esi so ­
runu.
4 Ş u b a t 2015
413
t^ S bdu M ak d b a İa n
AKP otoriterleşmek isterse kendini bitirir
( Ö nderlik ve devlet heyeti yem ek salonunda ve ayakta heyetimizi
karşıladılar. H eyetimiz Önderlikle merhabalaştı. H atip arkadaşla m er­
habalaşırken)
A . Ö calan: (M ü ste şar ve heyete b a k a r a k ) Hatip kilo vermiş, değil
mi?
K G M : D o ğ ru , sizin d e n e tim in iz le bayağı kilo verdi.
A . Ö calan : (Sırrı ark a d aşa b akarak) Sırrı iyidir. (Heyete dönerek)
Evet, geç geldiniz.
H ey et: K o ste r b o z u ld u B aşkanım . K oster d e ğ i ş tir m e k z o r u n d a
kaldık.
K G M : Siz gecikince bize yöneldi. B izd e n k ay n a k la n a n bir eng e l­
le m e old u ğ u n u düşündü.
A. Ö calan : B e n randevuları önem serim . Bir ak s a k lık mı old u diye
dü şü n d ü k tabii. A lm a n disiplini var m esela. Ö nemlidir. B iz ciddi bir
iş yapıyoruz. Yarın a ç ık la m a da yapacağız.
B u giriş n ed e n oldu, a n lıyorsun uz değil mi? (M ü ste şara dönerek
ve hü küm eti kastederek) R a n d e v u la ra sadık olunm ası gerek. Elli beş
yıllık m aratondan bahsetm iştim . Bu elli beş yıllık m a raton dan sonra
beni yeniden m a ra to n a k aldırm ayın. H ü k ü m e te de söyleyin. Kandil
için d e söylüyorum . Sevgi, bağlılık, h e r şey ciddiyete bağlı. Yoksa
bu sevgi ve bağlılığa in a n a m a m . B en ciddi bir a d a m ım . (Heyete d ö ­
nerek) Size d e eleştirilerim var. B ü y ü k bir em eğiniz var. A m a bu işin
bir değeri v e ciddiyeti var. B urada çöz üm masası var, gö rüşm eler var,
biz ciddi işler yapıyoruz.
KGM : D oğru, bü y ü k bir disiplin içinde y ü rü tm e m iz lazım. Ufak
tefek ak sam a lar olur.
414
Ğ^mtaİk ySiatİau
A . Ö ca la n : Bir de devlet diye b ir olg u var. Ben devleti ç ö z ü m le ­
dim.
K G M : Seçim atm osferinde bu açık la m a n ın sıkıntı o lu şturacağını
söyleyenlere B a şb a k a n ım ız güzel bir c e v a p verdi. “ Bu sü reç seçim
g ü n d e m in d e n ayrı ele alınm alı ve yürü tü lm e lid ir” dedi.
A . Ö calan : S on yapılan aç ık lam alara bakıy orum , feci açıklam alar
yapıyorlar.
K G M : B ild iğ im kadarıyla gü v en lik pak eti ile ilgili b ir u zlaşm a
girişim i oldu.
P. B u ld an : Hayır, bu kon uda istenen y a k la ş ım g elişm edi. M. bey
bir g irişim d e bulundu. A m a istediğim iz d üzeye gelmedi.
A . Ö calan: Sayın D., b iz e nasıl nazik bir u slu p la aktarıyorsanız
h ü k ü m e te d e aynı nezaketle bu durum u aktarm anız iyi olur. Bu sü ­
recin g elişm e si için çabalıyoruz. Ç ö z ü m o lm a zsa b in le rce in san ö le ­
cek. B en b u n u k a v ra d ım ve gereğini yap ıy orum . O n lar d a b u n u n
önem ini k av ra m ışla r mıdır, bilm iyorum . O nlarla iyi tartışın.
K G M : B e n bunların dışında b ir şey belirtmek istiyorum. Siz bütün
olaylara günübirlik politikalarla yaklaşm adınız, stratejik yaklaştınız.
Tanığım, d a h a önce tespit ettiğiniz h e r şey gerçekleşti.
A . Ö calan : H ak a n beyde g ö rü len cidd iy et yüksek. Siyasi arenaya
da giriyor artık. U m a rım bu yaklaşım ını siyasete de taşıyabilir. S iya­
sete taşım ası benim için önemlidir. Şim di siyaset sanatı lü z u m su z
işler haline getirilmiş. (S. ark adaşa b akarak) Sizi de eleştireyim , si­
yaset gibi ç o k ciddi bir iş ve s a n a t insanın g ü n d e m in d e y k e n siz git­
m e k istiyorsunuz. B una sadece sağlık söz kon u su o ld u ğ u n d a değe r
veririm. A rkadaşlara bakıyorum . (Gülerek) G aliba bazıları çok koyun
yiyor. K ilo d a alıyorlar, sağlık önemlidir.
KGM : T V insanları daha kilolu gösteriyor. Gerçi S. d a h a iyi bilir
b ir sinem acı olarak.
H eyet: V id e o çekim formatı k a re y e yakındır. P la z m a ekra nlar dik­
dörtgendir. D olayısıyla y ukarda n ve aşağıdan görüntüye basar. Bu da
insanları, nesn ele ri o ld u ğ u n d a n geniş ve k ıs a gösterir.
KGM : S. bey sinemaya fena bağlanm ış. H er fırsatta gitmek istiyor.
A. Ö ca la n : Ç özüm sürecinin en b ü y ü k başarısı S ... ’yi kontrol al­
tına a lm a k olacak. Bir b en varım , bir de d ö r t k u r u m u n m üsteşarı b u ­
rad a . ( G ü le re k ) Bizi hafi fe alma.
415
rzA bduM aJt Ö tu tİa n
S .S . Ö n d e r: B a şk an ım , sizin her s ö z ü n ü z benim için talimattır.
A. Ö calan : O kon uda çok yeteneklisin. Ben de korkunç y etenek­
liyim . M a rk s, L en in vb devlet ç ö z ü m le m e le r i yaptılar. H ü k ü m e t
h a l e n b u devletin sırtına bir rod eo atına biner gibi biniyor. İşte Demirel bir gün gittiği yerd e bir çocuk ile karşılaşır. Çocuk kendisine,
n e d i r r o d e o atı gibi böyle in iy o rsu n u z , k alk ıy o rsu n u z diye sorar.
R od e o atına binen böyle göklere uçuyor. Ben o ç oc uğun tarifine m ü t­
hiş hayranlık duydum .
Bu rodeo atı ö r n e ğ i önemlidir. Ü ze rin d en a ttığ ın d a felakete de gö­
türebilir. Y alçın’a da söyleyin. N evzat Bölügiray “ Biz S iv erek’in ü ze­
r in d en g id e rk e n d a r b e y a p m a y a k a r a r v e r d ik ” diyor. D a r b e tarihi
1979. 12 Eylül d arb e si de bizim le alakalı yapıldı. B u g ü n bizim ç a re­
siz o ld u ğ u m u z anlam ına gelmiyor. T ürkiye to plu m u tekrar bu fela­
ketleri yaşam asın diye o n üç yıldır bir şeyler geliştirmeye çalışıyoruz.
Biraz saygılı olsunlar. Hala idamımı tartışıyorlar. Ben K a n d il’in savaş
tarzını da b enim sem iy orum . Z am a n ın d a iki yüz bin insanı da A K P ’ye
kattınız. İşaret geldi K arayılan’dan. C izre ayakta. İşte H . . . C izre’ye
gitti, açık la m a yaptı, çocuklar öldürülm eye çalışıldı. H içbirinin h e ­
sabını soramadık. Devlet zaten b u n u n hesabını sormaz. A K P Kobane
için silah götürdü. K o b a n e ’yi iki gün diren m ed en alacaklardı. Öcala n ’ı da, kendinizi de k andırıy o rsu n u z deyin. O tuz yıllık savaş ben im
irademle olm adı. İlk g ü n d e n itibaren Ö zel H a rp , H ogır, Ş e m d in vb
çeteleri yönlendirdiler. S o n u ç felaket oldu. Devlet de, biz d e sonuna
kadar su ç a bulaştık.
Ben özgürlük savaşçısıyım. Savaş bu b içim de olmaz. Ben yıllardır
tedbir alın dedim . O ra d a bir koridor açın dedim . Yok, Barzani izin
vermemiş! Sen B a rz a n i’den izin alarak gerillacılık yapam azsın. Barz a n i’ye bakarsan bittin sen. Böyle bazı d uru m la r oldu. İşte anlatm ış­
tım, K arayılan bir h a b e r gönderd i. İki as k e r v arm ış. B unların
Orgeneral G ü r e ş ’in kahvesine z e h ir k a tm a d u r u m u var. Buraya bir
binbaşı geldi v e bu örgütün y apm ak istediği şey nedir d iy e sordu. Ben
de bu bizim işimiz değil dedim . K arayılan b a n a h ab e r gönderdi. B e n
ne yapın ne de yap m ay ın d erim , izleyin dedim. K arayılan sorum lu­
luğu üzerim e atıyor.
Bu vahim bir hata, ü z e r im e yıkacaklar. Ezidiler, Aleviler, hepsi
böyle üzerim e yıkacak. A K P H ü k ü m e ti de ü zerim e yük bindiriyor.
416
(S. arkadaş Salih M ü s lim ile ilgili size yazılı olarak g önderd iğ i
notu olduğu gibi aktardı. B a şk an sa d e c e şu so ru y u sordu: A ra b u lu ­
culuk m u te k lif etm işler?)
S .S.
Ö n d er: G eliş s e b eb i d o ğ r u d a n a r a b u lu c u lu k teklifi değil.
B unu K a n d il’deki arkadaşlardan d a dinledik. S ü le y m a n ş a h ’la ilgili
bir geliştir. G elm işk e n b u tıkanıklığın aşılm a sın d a rol alıp alam a ya­
cağını sorm uşlar. B e n de b u n a bir tek sizin karar verebileceğinizi,
dolayısıyla sizinle görüşmeyi talep etm esin i önerdim .
A. Ö calan: D o ğ r u yapmışsın. Z aten o d a olacak. B enim önerim di.
Bu o p era sy o n u n ge re k ç e s i nedir? IŞİD saldırısı mı? Tabii E sad
m uhaberatı da var. T ahm ininiz nedir?
H eyet: B aşkanım , IŞİD türbeyi T ü r k i y e ’yle a n la şa ra k k o m u ta n la ­
rın karargahı gibi kullanıyordu. B u n u n seb eb i o ran ın rejim tarafından
d o k u n u lm a z olu şuydu. B ildiğim iz kadarıyla IŞ İD karşıtı koalisyona
dahil o lu y o r h ü k ü m e t. A m e r ik a lıla r d a n da izin almışlar. B e n c e
I Ş İ D ’le de zımni bir a n la ş m a yapm ışlar. T ü m bu işleri yapab ilm ek
için de P Y D ’den y a r d ım istemişler. G enel hatlarıyla budur.
A. Ö calan : O önem li, bu devletin politika değişikliğini gösterir.
K im aktarm ış? K oalisyona girecekler yani. Yani zım ni u zlaşm a o r ­
tadan kalkacak.
IS. arkadaş b u r a d a bu anlaşm an ın kalk ac ağ ına güv en m em e k g e ­
rektiğini, Tayyip beyle yaptığı eski gö rü şm ey e dayanarak ve Tayyip
beyin “ H er şeyi yapacağım a m a Rojava benim kırm ızıçizgim dir” söy­
lemini referans göstererek aktardı. Tayyip beyin tutu m u n d a hiçbir d e ­
ğişiklik gö sterm ediğin i belirtti.)
A. Ö calan : K ırm ızıçizgi ta m a m e n şeyle ilgilidir. A çıklayacağım .
H eyet: N e d e n Rojava bu sürecin parçası oldu dediler.
A . Ö calan : T arihin en tehlikeli anıdır. Yanlış anlam ayın . Ö rnek
verildi. Bu, H itle r ’in ani bir k a ra rla S ov yetler’e saldırm a k ara rı al­
m asına benziyor.
H eyet: İnönü Birinci D ünya Savaşı sırasında sa h ra yatağını alıp
k a ra rg a h a taşıyor. H itle r’in T ü rk iy e ’ye sa ld ır m a riski de var. E mireri
bir ak ş a m uyandırıyor ve H itle r ’in R u sy a’ya yöneldiğini h a b e r veri­
yor. A slında T ürkiye için tehdit o r ta d a n kalkm ış değil, a m a “A rtık
e vim e gidip rahat u y u y a b ilirim ” diyor.
A. Ö calan : İnönü zekidir. B iz d e n kaç yüz kişi gitti. D . . . , belki
417
*s4b2u tâatı (D caian
an ıların ız d a yazarsınız bu felaketi, bu felaket bir an. K om plo ile iliş­
kili yönü var. D u a etsinler ki K obane direnişi bu h ale getirdi. Böyle
olm asaydı herkes pilot gibi cayır cayır yanacaktı. Ben daha önce de
söyledim . Bu T ü rk işi bir ö ld ü rm e değil. K ır m ız ıç iz g i... İşte “Apo
beb e k katili, E rm e n i’d ir” vb. B u n la r U T A H ve lobilerin işidir.
K G M : (Heyete bakarak) D ah a aktaracaklarınız var mı?
( H e y et devam etti.)
A . Ö c a la n : T ürk sis te m a tiğ in d e devlet kararını belirtiyorsunuz.
O tu z yıllık savaş hesapları diyorum, bilm ek zorund ayım . Karayılan
koridorun açılacağına inandığı an bitti dedim ve gülünç buldum. Aynı
şeyi H D P ’y e de söyledim. ( K G M ’ye dönerek) Sizin de öyle. Hakan
Fidan yerine seçilen yeni m üsteşar var. Bana geldiler o gün. 6-7 E kim
olaylarını d u rd u rm a k için m e k tu p yazdım . Yalçın A k d o ğ an bu olay­
ların gelişm esini ben im aç ık la m a larım a dayandırm ak istedi. Bizim ki
bir em rivakiydi. A m a teredd üt e tm e d im ve yazdım . Bu olaylar bir tu ­
zaktı.
K G M : Salih M ü s lim ile görüşüldü. İstedikleri önemli hususlar
oldu. C e zire ile A frin ara sın d a bir k o rid o r açılm asına katk ıda bulun­
m a m ız ve kolaylaştırm am ız istendi ve lojistik ihtiyaçların g iderilm e­
sine dair talepler görüşüldü. En önem lisi, irtibat noktası tesisi, yani
temsilcilik. K obane ile C ezire arası koridor, Ş enyurt-D irbesiyc kapı­
sının açılması, S T K ’ Iara kolaylık gösterm ek, yüz jeneratör ve şartları
değiştirecek geniş boyutlu ihtiyaçlar konuşuldu.
( B a ş k a n ’a dönerek) S uriye ile ilgili olayın b ü tü n ü n e b akın ister­
seniz. Bu konu açıldığı için bitirelim ve diğer ö n em li g ü n d e m im iz e
geçelim.
A . Ö calan: Ben ilk gün d en beri söyledim . S uriye m eselesi A K P
H ü küm etinin kaderini belirleyecek. Ü ç şey var. Biri Suriye meselesi.
Ben 2ü yıl kaldım orada.
K G M : Biliyor m u su n u z , oradaki evlerde gördü m . Sizin resim le­
riniz hala d uvarlarında asılıydı.
A. Ö calan: Yıl 1982. Ben sınırı g eçtim . Tabii ismim A li’ydi, Ali
ismi ile geçtim. N e Suriye ne de Filistin yönetimi biliyor, beni tanı­
mıyorlardı. İki buçuk yıl kaldım , Ali ismiyle kaldım.
K G M : Prim akov o z a m a n K GB soru m lusuydu.
A . Ö calan: Asıl silahsız la nm a kararını A ndropov verdi. Suriye’de
418
asıl bizim le g ö rü şen R IF A T ’tır. 8 2 ’d e kardeşi E s a d ’ı d evirm ek istedi.
O za m a n Hafız hasta m ıydı neydi, hastaneye yatırmışlardı. T ıpkı Er­
d o ğ an hastaned eyken C e m a a t’in 7 Ş ubat darbesiyle H. F .’yi alm a g i­
rişimleri gibi. Rıfat iktidarı ele alacak, a m a K ürtler ne olacak? Rıfat
alela ce le “G idin A l i ’yi bana getirin ” dem iş. H e lik opterle r fa la n ...
Kürtlere k im lik v erilm em e sine ra ğ m e n b a n a Suriye kimliği verdiler.
O zam ana kadar Filistinli lider Nai f H avatm e’nin bana verdiği kimliği
kullanıyordum . H a f ız geldi ve R ı f a t ’ı alaşağı edip d ü r g ü n e gönderdi.
O z a m a n d an beridir de sürgünde. D arbeye karşı d a r b e oldu. O nun
yerine gelen C em il E s a d b e n im le ilişki kurdu. B irlikte L a z k iy e ’ye
gittik. L az k iy e’ye giderken yolda balık yiyelim dediler. H iç aklım dan
çıkm az: Evlerine gittik, gece keçe üzerine oturduk. O nların giydiği
elbiseler var. Cem il Suudi ailesinden bir eş almış. O zam an b ir Kürtle
b ile ilişkim iz yoktu, ben g id e re k ilişki geliştirdim . Resim dediniz ya,
sa b ah a k a d a r anlatsam bitmez. Bu d a bir devlet ilişkisiydi.
Sınırı geçtiğim köyde y a n ı m d a M e h m e t Sait vardı. K açakçı k u r ­
yelere bizim o ralarda C ani derler. 79 yılında sınırdan onların yardı­
m ıyla geçtim. Yemek yiyordum. Cani geldi, işi ayarlamış. Kalk dedi.
Pilav yiyorduk. H aydi gidiyoruz dedi. B a ktım askerler, şaşırdım. Ö n ­
c e d e n askerlere para vermişler. Cani teli kaldırdı, geç dedi. A sk er de
gülerek “Ç a b u k hem şerim , ça b u k geç” dedi. (Sırrı arkadaşa dönerek)
B u güzel anıların filmini iyi yaparsın. M ehm et Sait nasıl geçileceğini
biliyor; b öyle ayak p a rm a k larım ızın üzerinde yürüyoruz. O ayağını
kaldırıyor, ben de onun ayağının yerine basıyorum mayın tarlasında.
G eç tik te n s o n r a bir köyde yük se k bir beto n u n üze rine uzandım, d ü n ­
yalar benim oldu zannettim. D iğerlerin i razı e d e m e d im Suriye k o n u ­
sunda. S u riy e’ye girişim i bir nimet olarak gördüm .
Evlilik, aşklar... İşte bir k adın la evlendiriyorlar, aile oluyorlardı ve
liderleri bu y ö n te m le kontrol a ltın d a tutuyorlardı. R a h m i var işte.
T aner A k ç a m Türkiyel i bir k a d ın buldu ve ö rg ü tü bitirdi. N asuh se v ­
d iğ im bir adam dı. T a n e r’in y a ptıkla rına d a y a n a m a d ı ve k an s erd en
öldü. O nun adına bir şeyler yapılm alı. Bu ittifak o yüzden önemlidir.
K G M : Selahattin bey on m addeyi açık la d ı zaten, d o ğ ru değildi.
A . Ö calan: B unlar s e çim hesapları. Z aten a ç ık la m a o lacak yarın.
P. B u ld an : A m a sizin köşe yazarlarınız da h e r şeyi yazdılar. Abdü lk a d ir Selvi de yazdı.
419
L
*^Ah2u$ûah fycaİU ıtt
A. Ö ca la n : D oğru, A b d ü lk ad ir Selvi de y az ıyor her şeyi. Selahatt i n ’in yaptığı d a doğru. Z aten aç ık layacağız on maddeyi.
K G M : G e n e l B a şk an ın ızı sa v u n m a du y g u la rın ız depreşti. Bu
m a d d e le ri direkt o k u m a sı doğru değil.
A. Ö ca la n : İşin ö z ü dizayn ekibidir.
K G M : Ben e leştirm ek için söylem edim . H e p im iz bu k u r a la u y ­
m alıyız. G e ç gelmenizin bile ihalesi sırtım ıza kaldı. Kosterin b o z u l­
duğunu döylediniz de d u r u m anlaşıldı.
A. Ö calan: R e sm iy e te d ö k ü lm e s i önem lidir. Bütün köprülerin
üzerine çizgi çekilm iş. T ürk-K ürt ittifakı olm adan Ş ed d ad iler v ar o
zaman. 1071 ’deki T ürk-K ürt İslam ittifakı o d ö n e m gelişti ve bin yıl­
dır da sürüyor. T uğrul ile birlikte İsla m aşkı adına fetihle ittifak k u ­
ruyorlar. K rallık tam am en B i z a n s ’ın elin e geçiyor. Bizans
İm paratorluğu H a k k a ri’ye k a d a r saldırıyor. B irleşerek O r ta d o ğ u ’da
d evrim ci hareket o la ra k karşı çıkıyorlar... S e r h a t’ı büy ü k bir zaferle
kazanıyorlar. O tu z yıllık ittifak var. Yavuz var, A b d ü lh a m it var. H ep­
sini inkar edeceksin. M e cliste neredeyse vekilleri yakacaksınız. Bu
milliyetçiliğin kaynağı VVashington’dur. K aşifoğlu T ü rk e ş ’in yanına
gitti. Hoca... H ik aye uzun. İşte M a ra ş katliam ı oldu. A rd ın d an da
darbe geldi. İhsan Sabri Çağlayangil ‘G I A altımızı oydu, darbe yaptı”
dedi. Kürtlerin korkunç ö ld ü rü lm e tarzı bu merkezin imalatıdır. Köy­
lerin yakılm ası olayları var. İşte Vedat A ydın’lar, Behçet Cantürk, Sav a ş ’ların korkunç ö ldürülm eleri var. İşte Kobane. Koalisyon ne yaptı?
İstenseydi ilk g ün bitiyordu. O kapı kapatılsaydı biterdi. Biz b u rad a
konuşm uştuk, ben de güvendim . B u bir uzlaşmaydı. T ürk-K ürt kar­
deşliğinin sürm esiydi. N e oldu? K oalisyon bom baladı ve Kürtler o
tarihten sonra şunu hissettiler: U m utlarım yeniden Batıya bağladılar.
Fransa, A lm anya, A m e r ik a kapıları so n u n a kada r açtılar: Y ürü ya
kulum , tarih şenindir! Ve bütün dünyanın kapıları bize açıldı. Elize
Sarayına çağırdılar. Aynı oy un d ev a m ediyor.
B ir yazı oluyayım . ( M ü c a h it B i lic i’nin m a k a le s in d e n b ö lü m ler
okudu) Öcalan B o o k c h in ’e dayanacağın a n ed e n Saidi N u rs i’y e d a ­
yanm ıyor diyor. M ü c ah it Bilici de ben im b aş d an ışm an lığ ım a soyun­
muş. Bu, K ürtlerin teori hastalığ ı işte. Bu b e n im le A D Y Ö D ’de
çalışan biridir. O nun başkanlığını elinden aldım. Profesördür. B u n ­
ların hepsi, muhalifi de iktidarı da, hepsi kontrol altındadır. Siz d e
420
bunları araştırın, A po kışkırtıyor dem eyin.
Suriye’de kaldığım ev istihbaratın eviydi. C em il “O ev benim ola­
c a k ” dem iş. Ben de her gittiğ im d e o evde kalıyordum . Bir gün bir
kadın evin b ah ç esin d e a ta binmiş, gülerek bir oraya bir buraya gidi­
yor. Apo, d ik k a t et d edim . M ir a ç U r a l’ın ç o c u ğ u oldu. G e n e ra l
olmuş. Bu ilişkileri anlatıyorum. Kadın yoluyla tuttular, general oldu,
mareşal oldu. T aner’in derd in d e n N asu h d a k an ser oldu, öldü. Tek
devrim ci kaldı mı o d ö n em d en ? N asuh kahroldu. Miraç da öyle gitti.
S u riy e’ye nasıl girdiğim i anlattım . B a n a da aynı y o lla rı denediler.
A m a ben kendimi koru dum . B eni K esire ile olan evliliğim kurtardı.
Evliyim dedim, aile var dedim. O kadın ilişkilerine net sınır koydum.
O n l a r d a öyle vazgeçtiler. K esire de ‘A sıl devrim ci ben im d em iş" C e ­
m il’e. B e n im için “ O Sünni, b e n A leviyim " dem iş. “A p o ’yu ikinci
p la n a atın” dem iş. C e m il “ Biz s a n a inanıyoruz, o k ad ın a in a nm ıyo­
ruz” dedi. C e m i l ’in böyle d o ğ ru yönleri vardı. O d ö n em Demirel beni
S u r iy e ’den istiyor. Hafız beni u za k la ştırm a k isteyince C em il tepki
göstermiş. “A p o giderse kalpten ölürüm" demiş. O günden d o ğ ruy u
görmüş. Ben çıktım, Suriye çöktü.
T ü r k sol geleneği acaip bir sorum suzluk içindedir. Devlete karşı
en büy ük m ücadeleyi ben geliştirdim . D evlet inkarcılığı d a bir lobi
yaklaşımıdır. D e n iz ’lerin idamı, M a h ir ’lerin ö ld ü rü lü şü ben de büyük
etki yarattı. Beni m ücadeleye iteıı d e M a h ir ’lerin öldürülmesidir. Biz
müzakerenin önem ini biliyoruz. N e w ro z mesajında d a bunu ilan ettik.
O mesajdan sonra C e m a a t d a r b e ham lelerini artırdı. H .. . ve B a şb a­
kanın tasfiyesini y a p m a k istediler. 7 Şubat d a rb e g irişim ini doğru
o k u m a k lazım.
K G M : K C K operasyonlarını d a C e m a at yaptı.
A . Ö calan: B unlar şimdi K C K ’yi M İT kurdu diyorlar. C. Ö.’ye tü­
züğü hazırlayan adam, E . . . b e y e de p ro g ra m ı h a z ırla m ış diyorlar.
(B aşkan b u r a d a bir k a h k a h a attı) B u rad a biz E ... beylerle tartıştık.
O n lara yeni bir örgüt gerekiyor ded im . P K K illegal kalıyor. L eg al ör­
g ütü K CK o la ra k k u rac ak tım . C e m a a t bunun k okusunu alır alm az
yöneldi. M İ T ’i suçlam aları da b u r a d a n geliyor.
S. S. Ö nder: H .. . b e y e çok sitemleri vardı. G E S ’in alınm asıyla
C e m a a t rah a tsız oluyor.
A . Ö calan : H. . . bey ketumdur, değerlidir.
421
¿thd tiöd/iit O^Cılhz/l
*—
K G M : H . . bey d a r b e m ekaniğinin önü ne geçen biridir. Buradaki
ç a lış m a la rın bu aşam ay a gelm esind e de payı vardır.
A. Ö calan : Darbeyi buradan önledim. O d ö n e m T araf Gazetesinin
yayınlarına, K a n d il’in korkunç hazırlıklarına ve karakol baskınlarına
b ak arsanız, nasıl büyük bir tehlikenin atlatıldığını görürsünüz. B ese
de 2013 yılını savaş yılı ilan etmiştik dedi. K arayılan ’a 2013 yılı savaş
çizgisi devam etmeli dem işlerdi.
K G M : Aysel h a n ım la r d a d e m o k ra tik ö ze rk lik ilan etmişlerdi o
z a m a n.
A . Ö ca la n : Aysel gili de K andil yönlendiriyor. K andil aslın d a sa­
vaşın nasıl organize edildiğini bilmiyor. Ben tüm bunları açığa ç ı k a ­
ralım d iy o ru m . K C K tu tu k la m a la rı bu n u n için o lm u ş tu . P a r is ’te
S a k in e ’leri onu n için katlettiler. S a d e c e P aris katliam ım açığa çık a­
ralım yeter. Bu tarihi ittifakı c a n la n d ırıy o ru z d edik . S u ç u m u z bu.
N o rm alize etme, kardeşleştirm eyi esas alıyoruz. Bu niye M H P ’yi k u ­
durtuyor, incelem ek lazım.
K G M : Y üz yıldır T ürk-K ürt ilişkileri üzerinden ç a tış m a politikası
uygulandı. Tehlike s a d ec e K ürt milliyetçiliği değil, T ürk milliyetçi­
liğidir aynı zam anda.
A. Ö calan: O yüzd e n ateşe su d ö k m e k istiyorum. A m a farklı yo­
rum la yanla r d a var. Yalçın K ü ç ü k ’ün son kitabım o k u d u m . Siz de
okuyun. Yalçın hastadır. Siz yine de ona selamlarımı söyleyin. Öcalan
kitaplarından faydalanıyo r deyin, ona moral olsun. Biz sanki c u m ­
huriy ete en b ü y ü k ihan eti y a p ıy o rm u ş u z gibi değerlendiriyorlar.
C um huriyete b urad a k o m p lo kuruyorlar diyorlar.
K G M : G e ç e n le rd e M e c lis K o m is y o n u n a gittik. O ra d a b iz e de
“Sizi yargılayacağız” diyorlardı.
A. Ö calan: Bunları k ü ç ü m s e m e m e k lazım. H ü k ü m e t e de anlatın.
Darbe tehlikesi büyüktür. A p o silahlı g üçlerin d a rb e te hlik e sin e karşı
güvencedir deyin. D arbe tehlikesi kalktığı anda silahlı g ü ç l e r d e dev ­
reden çıkacak deyin. Y alçın’a da, D av u to ğ lu ’na da bunu anlatın. İran,
Esad, IŞİD darbe tehlikesi o ld u ğ u m ü d d e tçe ben d e n ç o k T ü r k i y e ’nin
silahlı Kürtlere ihtiyacı var. B iz b u güçleri n ere de k o n u m la n d ıra c a ­
ğım ıza karar vereceğiz. S u riy e’de mi, Ş e n g a l’d e mi, K a n d il’d e mi,
yoksa C u d i-G a b a r’d a mı k o num la n dırac ağız ? B u n a k ara r vereceğiz.
D evlet d e bunu anlasın. B u g ücü elli milyon D o la r verseniz oluştu­
422
ram azsınız. B e n im için kaçacak diyorlar. Ben b u rad a kalırım , T ü rk i­
y e ’den çık m am , kovsalar da kalırım , onları çıkarırım.
K G M : B urası sizin toprağınız, ülkeniz, kim senin haddi değil kov­
mak.
A . Ö calan : Bazı şeyleri aş m a m ız lazım. İşte b u rad a ben im için
bin kişiyi tutuyorlar. B u r a d a g eçm işte de özel h a r p u z m a n la n vardı.
E . . . bey e n so n g elm eden önce bir e k ip geldi. B e n im m ektuplarım
vardı. İple bağlam ıştım . Böyle bir y ü z ü m e bakıyorlar, bir zarflara b a ­
kıyorlardı. S onra m ektupların iplerini koparıp m ektupları dağıttılar.
M e k tupla rım ı darm a d ağ ın ettiler. B e n de onları öylece izledim. Bir
tepki gösterdim. T am giderken b ir is i dö n ü p ban a “U n utm a, y ü z elli
metre ö tendey iz” dedi. Hiç u n u tm a m , şimdi bile b u rad a olabilirler.
B eni öldürebilirler ya da b en ölebilirim . B u n u n ko rk u n ç so n u ç la n
ortaya çıkar.
İkinci önem li olay L eyla’ya ait olduğu söylenen bir mektuptu. S i­
lahların d evrinin k apa n d ığ ım söylüyordu. O d ö n em L eyla’ya ç o k ö f ­
k elen m iştim . S o n ra g e ld iğ in d e o n a sordum . B e nim öyle bir
m e k tu p ta n h a b e rim yok dedi. Belli ki birileri yazm ıştı. Ü çüncü
ö nem li b ir olay vardı. Yine buradaki görevlilerden biri gelmişti. Ö ze l­
likle iki eliyle kem erini tutarak ban a mesaj v erm e k istiyordu. K e m e ­
rine b aktım . Y ahudi yıldızı, D a v u t yıldızı parlıyordu. O da
dakik ala rc a öyle bekliyordu. B e n im ısrarla mesajı alm am ı istemişti.
B a n a “ B en M o s s a d ’ım , b u r a d a y ı m ” , bunu h iss e ttirm e k istemişti.
Yani buraya M o ssa d bile girmiştir.
D evlet Y etkilisi: Hatta buraya İngiliz istihbaratı da gelmişti.
A . Ö c a la n : Evet. O A v ru p a’d a n g e le n heyet iç in d e varlardı.
D evlet Yetkilisi: G elen iki avukat İngiliz istihbaratı ad ın a gelmişti.
A. Ö calan: Şimdi k o a lisy o n uça kla rına gelelim. T ü rk lerd en rol
ç a lm a , Kürtlerin kurtarıcısı o lm a durum u var. T ü rk iy e ’nin yaptıkla­
r ın a haklı o larak halk tepki gösterdi, H D P tepki gösterdi. S on a ş a ­
m a d a koalisyon uçakları devreye girdi. Yani filmin kötü karakterini,
E rol Taş karakterini T ü r k oynadı. İyi k ara kter ise bir kovboy oldu.
S .S .
Ö n d er: B u k o n u y u b a n a sordular. A z r a i l’in can kurtardığı
g ö rülm e m iştir dedim.
P. B uldan: Biji O b a m a sloganı böylesi bir rol üze rin e kullanıldı.
A. Ö c a la n : O n u başardılar. O p erasy o n S u riy e’nin kuze y in e ya-
423
*= 4b2uûûah (D c a ia jı
pildi. Son a şam a d a da u ça kla r b o m b a la m a yaptı. Suriye meselesi hala
T ü rk iy e ’nin başına bela olacak. Bu A ş m e m e selesin e değineceğ im .
Bunlar d ışa rd a olduğu gibi içerde de m üthiş bir haz ırlık yapıyorlar.
E rg c n e k o n c u la rın hepsi bırakıldı. Yeni Vatan P a rtisi’n d e o la nlara
bakın. B e n i yargılayanlar orada. A tilla ve benzerleri orada.
D a r b e m e kaniği devredir, görm eleri lazım. D arb eciler “Anticumh u riy e tç ile r cum huriyeti toprağa göm üyo rlar” diyorlar. O nlara göre
to p rağ a göm e n biz oluyoruz. H ü k ü m e te deyin sizi de götürecekler,
sizi de yargılarlar. (Sırrı’ya dönerek) Seni de pataklayacaklar. Bunlara
karşı uyanık o lm a k lazım.
K G M : K andil de bu işin farkında değil. Bizim buradaki ç ö z ü m ü ­
m ü z e üçün cü göz diyerek başkalarını bulaştırm aya çalışıyorlar.
A. Ö calan: K a n d il’i de değerlendirdim zaten. Yeri gelmişken söy­
leyeyim : Sol sosyalizm kendini tekrar ta n ım la m a k zo ru n d a . İslam
k ültürünü içselleştirm ek zorunda. B u coğrafyada sol İslam kültürünü
üçüne y e d irm e z s e bir başarı elde edem ez.
P. B u ld an: Dün E rciş’te partili arkadaşlar bir basın toplantısı yap­
m ak istemişler. E . . . aradı. “ B ü y ü k b ir provakasyon devreye girecek,
saldırı olacak, basın açıklam asını erteleyebiliir m isin iz” diye sordu.
K G M : E m niyet G enel M üd ürü de aynı bilgiyi ak ş a m bize verdi.
Van Valisi ile de görüşmüşler.
P. B u ld an : Van Valisi İl B a şk anım ızı çağırm ış, bilgi vermiş. Ay­
rıca Erciş K aym akam ı da İlçe B aşk an ım ız a aynı bilgilendirm eyi yap­
mış. Açıklam ayı erte lem ek z o r u n d a kalmışlar.
A. Ö calan: B u g üçler iş başındadır. B ir Erciş değil kırk Erciş var
işin içinde. E . . . ’ye de söyleyin, bu G üvenlik Yasası hiç b ir şeyi ç ö z ­
mez. G üvenlik Yasası da dahil asayiş önlemleri bir işe yaram az. Biz
kam u d üzenine inanıyoruz. Bunu tartışıyoruz burada. Bizim çalış­
m alarım ız için “90 yıllık c u m h u riy et devrim ine karşı A po, M İT kar­
şıdevrim g erç ek le ştiriy o r” diyorlar. D o ğ u P erin çe k de öyle diyor.
Savaş derinleşecek. “Apo A K P ile ittifak yapıyor” diyor. B izi bir iha­
net hareketi o la ra k değerlendiriyor. Ben A K P ile d e m o k ra tik ittifakın
sınırlarını çiziyorum. D e m o k r a tik vatan, d e m o k ra tik ulus ve d e m o ­
kratik cum huriyet için savaşıyorum. Karşı taraf bunu bir da rb e olarak
değerlendiriyor.
İlk kez D o ğ u ’yu çö z üm le y ec eğ im . Babası Sadık P e r i n ç e k ’ti. Tüm
424
I
J ö o Ü a tt
veriler D o ğ u ’nun dizayn edilmiş sahte bir A m erik ancı o ld u ğ u n u gös­
teriyor. Tıpkı Rahim, yani T aner A k ç a m gibi. İb rahim K aypakkaya
b u n u biliyor. O d ö n e m D o ğ u y a k a la n ın c a h e m e n teslim oluyor.
1971 ’de ajanlaşmıştır. Özel H a r p D airesine girdiği kesin. D a h a öncesi
de olabilir. H atta babasınd a da olabilir. (Devlet Yetkilisine dönerek)
B u n u araştırabilirsiniz. A slında k o m u ta d a D o ğ u ’da değildir. D oğu
s a d ec e ö n d e görünüyor. K o m u ta İsm ail H akk ı P ekin'dedir. G e n e l­
k u rm ay İstihbarat D aire B aşkanıydı. A K P ’ye söyleyin: D o ğu ile itti­
fak yapıyorsanız kutlu olsun. İran ile ilişkisi önemlidir. İdam larla İran
I Ş İ D ’d en dah a beter şeyler yapabileceğini d e gösterdi. İran bunlarla
ilişkiye girm işse bu İ r a n ’ı da götürür. İ r a n ’da d a şu an d a m ü thiş bir
iktidar m ü cad elesi var. Ruhani, A hm edinejat, diğer kanatlar iktidar
m üzadelesi yapıyorlar. Bu ittifak İ ra n ’ın yıkım ını hazırlar.
D ev let Y etkilisi: Son d ö n e m d e İran K a n d il’e de top atışı yapıyor.
Buradaki gelişm elerden old u k ç a rahatsızlar.
A. Ö c a l a n : Yanlış anlaşılm asın. A rkadaşlar b en d e n daha fedakar
ve ben den dah a fazla bana bağlıdırlar. A m a politik y ö netm ek başka
bir şeydir. A rka daşlar bunu anlamıyorlar. O y sa b e n im som ut taslak­
larım var. (Bu sırada elindeki taslak belgesini devlet yetkilisine ve­
rerek) Siz de o k u yun, daha sonra arkadaşlara verirsiniz. B u n la r basit
anlaşılır taslaklardır. B izim g ü n celleştirdiğim iz T ürk-K ürt ilişkileri­
nin normalizasyonudur. Bu ittifakın d ü şm a n ı ço k olur. Yasal-anayasal
çö z ü m ü n eşiğindeyiz. B u n u n için daha yeni sabotaj teknikleri, k u ­
r u m l a n devreye girebilir. Yoğun bir toplantı, k a r a rla ş m a ve tartış­
m a lar p ro g ra m ı lazım. Silahlı güçler T ü rk iy e için de altın değerinde
bir potansiyel olarak görülmelidir. K obane direnişi halkın kaynağıdır.
M ustafa K em al bile o haliyle A frin’de örgütlendi. A f r i n ’i alm ak is­
tedi. A m a gücü yetmedi. U rf a ’yı F ra nsızlara karşı Berazi aşireti ko­
rudu.
K arayılan da, ben de, Salih M ü slim de aynı aşiretteniz. M e şh ur
bir aşirettir. Ben aşiretçilik yapm asını bilm em. B undan pek m em nun
d a değildim. A m a Urfa’nın kurtuluşu işgale giden 30 0 kişilik Fransız
askerinin S uruç ö n lerinde p u su d a ö ldü rülm e leriyle oluyor. A n te p ’te
de Karayılan vardır, meşhur. O n lan n direnişi önemlidir. Yani iyi kötü
bir şeyler yaptık. Şim di o ta rihe dayanarak yeni bir ittifak y a p m a k is­
tiyoruz. A n c a k koalisyon elim izden alındı. K ü rtle r bir a n d a kıymete
\
425
4bduM aJt Ö ca la n
bindi, Bu E liz e S arayınd a karşılam alar vb. bilinçlidir.
H eyet: D a n im a r k a da P Y D heyetini çağırmış.
A . Ö calan : D a h a hepsi de çağıracak. Ben g itm ele rinden rahatsız
değilim . A sya A bdullah onları tanırım, bana bağlıdırlar. A m a bunları
da b ilm e k lazım. Benim k arşım d a içerde de D oğu ö n c ü lü ğ ü n d e bir
c e p h e var. H er biri bir yerden y ıp ratm ay a çalışıyorlar. Bookchin'dcn
yararlanıyorum , o nu bile sorguluyorlar. M arks'ı, N ursi’yi bıraktın di­
yorlar. H epsinin m erkezi aynı yerdir. VVashington’dur. Ben buraya
geldiğim den beri T ürk düşm a n lığ ım bitti. K o rk tu ğ u m ya da burad a
o ld u ğ u m için değil, s o rg u la d ığ ım için bu s o n u c a ulaştım . T eorim
doğru, tüm liderlerden fa z la çalışıyordum , a m a başarı n ed e n yeterli
değil diye hep dü şü n ü rd ü m . Bunu sorgulayınca söm ürgeciliğin ta ri­
hini inceledim . Pek ço k so n u c a öyle ulaştım . Vadettin İnce, M uhsin
ve benzerleri bizim teorim izi satm aya çalışıyorlar. Ben iğne ile kuyu
k a z a r gibi teori ile uğraştım.
H ey e t: Hepsi şimdi milletvekili o lm a k için k u y ru ğ a girdiler.
A. Ö calan: Bizim teorilerimizle prim yapmaya çalışıyorlar. Ben 9 5 'e
kadar Stalinci b ir felsefe, 9 5 ’ten itibaren kendi felsefemle yürüdüm. Teo­
rimi geliştirdim. Şimdi buna saldın var. Biz iki şey üzerinde anlaşacağız:
Birincisi, ö zg ü r yurttaş temelinde olacak. M ustafa K e m a l’in de yazdığı
ilk kitaptır özgür yurtttaş. B enim kitaplarımdan derlesinler. Ö zgür yurt­
taşlık nedir, toparlasınlar, broşür haline getirsinler. Ben de özgür yurt­
taşlık temelinde bu devlete üye olacağım. Bu devlete en büyük zararı
ben verdim. Kanı, ölümleri sa y m a sa k b ile 1,2 trilyon kayıp var. Bunun
sebebi benim. A m a şimdi ö zgür yu rttaş temelinde nasıl üye olacağız,
Kandil nasıl üye olacak, onu tartışmamız lazım. Şimdi biz üye değiliz,
yasadışıyız. Erdoğan da ‘Yeni T ürkiye’ diyor. Yeni T ürkiye’nin ikinci
üyesi ben olacağım. İkincisi dem okratik kimlik statüsüdür.
İnsan toplum suz o lm az, insanlık başından beri topluluklar halin ­
dedir. Klanlarla başlayan yürü y ü ş ulusla devam ediyor. Yeryüzündeki
tüm halkların bir ulus karakteri vardır. G ö b ek litep e’deki kazılarda da
ortay a çıkmıştı. K ürtler de en eski halklardandır, en eski kavimlerdendir. Biz bu halkı d e m o k ra tik b ir statüye k a v u ş tu rm a k istiyoruz.
D emokratik statü bir devlet değildir, bir kim lik statüsüdür. Erol Katırcıoğlu partiye üyedir, yazılarını olu yorum . K im liksiz siyaset yapı­
lıyor diyor. Ben b un a açıklık getireyim: Üniter devlete gö re herkes
426
bireydir, bağım sızdır. B ir oy hakkı vardır. U lu s-d ev le t faşizmdir.
Bunu H itler tek tip ırk yaratm ak için k ulla n m a k istedi. Hitler, M usollini insanları nasıl öldürdüyse ulus-devlet de o n u yaptı. T ürkiye'de
de bu yönlü arayışlar oldu, am a gerçekliğe uymadı.
Farklılık o lm a d a n y a ş a m olm az. E vren her an farklılaşarak evren
oldu. T ü rk iy e ’de de farklılıklar te m elin de kim likler vardır. Ö rneğin
dini, etnik, inanç kim likleri var. Tek bir insanı kimliksiz yapam azsın.
T o p lu m d a birçok k im lik var. Y an farklılıkları inkar e tm e k evrenin
o lu şu m u n u inkar e t m e k gibidir. M H P böyle yapıyor. B iz bu bahçede
tek tip çiçek o lsu n istemiyoruz. H atta tek tip olsa bile, ö rn eğin lale
tek tip lale yoktur. L alenin tüm cinsleri olmalıdır. T eorim iz budur.
Biz cum huriyeti kim liğini herkesin seçeceği bir tem eld e ele alm alı­
yız. Devlet üstte en gelişmiş üst akıl olarak bu k im likleri içerde ve
dışarda koruyacak. B enim ç ö z ü m ü m budur. A K P ’ye anlatacaksınız.
Şimdi bu hazırlanan taslağı tartışm ak istiyorum. Bunu heyet olarak
siz nasıl değerlendirdiniz? K andil nasıl değerlendirdi? B e n d en aldı­
ğınız alıntıyı okuyorum . Temel m a d d ele r bunlar. İyi düzenlemişsiniz.
B e nim sözlerim le yazılmış. Asgari m üştereğin yaslandığı ilkelerde
stratejik tem elde k a r a r v erm e k üze re yazılmış. Ben bu cüm leye karşı
değilim . On m a d d e y e de karşı değilim . B u n u siz hazırladınız. B a n a
getirildi. Ben de o k u d u m ve im zaladım . S izin karşı çıktığınız yerler
neresi, onu ö ğ ren m e k istiyorum.
S. S. Ö n d er: Birincisi, m etinde m üzakereye geçiş aşam ası y az ı­
yordu. O nu m etinden çıkarm ışlar. M ü z ak e re y e h enüz geçilm ed iğ i
için biz de o n a ç o k takı lmadık. İkincisi, m e tin d e ateşkes yazıyordu,
o n u n yerine çatışm asızlık yazmışlar. Ona da çok tak ılm adık . Üçün
cüsü, on te m e l başlıkla ilgili m a d d ele ri ö n e ve çağrının üstüne y az­
mıştık, o n la r bu maddeleri çağrının altına çekmişler. Böylece bu on
başlıkın yeterince görünür o lm asını gölgelemişler.
A. Ö calan: B u n la r ço k ö nem li değil. On m add enin ö nde arkada
olm a sın a da çok fazla takılmayın. B a şk a ne gibi çekinceleriniz vardı?
S. S. Ö n d er: N iyet beyanı o la ra k sizin y az dırdığınız p ara g ra fta
“On m a d d e d e m u ta b a k a t sağlanırsa PKK yi k o ngreye davet ed e c e ­
ğ im ” diye yazdırm ıştınız. O nlar ise bun u ‘davet e d i y o r u m ’ diye d e ­
ğiştirmişler.
K G M : B urada birb irim ize karşı dürüst olm alıyız. B ir önceki g ö ­
427
^4hduM ah iD calan
r ü ş m e d e de aslın da çağrı böyle yapılmıştı.
S. S Ö n der: Bu dürüstlük meselesini birkaç k e z d ir söylüyorsunuz.
U yg un kaçm ıyor. B u rada birbirim izin dürüstlüğünü sorgulayacak k o ­
n u m d a o lm a m a m ız lazım. E ğ e r d ü r ü stlü ğ ü m ü z d e n şüp h e n iz varsa
bu heyette olam am .
İ. B aluk en : G e ç e n g örüşm ed e de B a ş k a n ’ın söylediklerini biz dik­
katli b ir şekilde not aldık. Siz metin değişikliğiyle B a ş k a n ’ın yapması
gereken çağ rıy ı bize y a p tırm a k istediniz. B a ş k a n ’ın ro lünü heyete
verm e k istediniz.
P. B u ld an : Bu d ü rüstlük m eselesiyle ilgili vurgularınızddan h e ­
p im iz rahatsızız. B iz işimizi en d o ğ r u şekilde yap m aya çalışıyoruz.
B öyle bir su ç lam ay ı kabul e t m e m iz m ü m k ü n değildir.
K G M : Beni yanlış anladınız. Ben hepimizi dahil ede rek ko n u şu ­
yorum .
S. S Ö nder: B u d ü rü stlü k olayını birkaçtır söylüyorsunuz. E ğer
bir şey varsa b urada açıklığa kavuşturalım . Başkan d a yanlış anlaya­
cak.
A. Ö calan: B uraya ço k ta k ılm a n ız a gerek yok, dövüşm eyin. Biz
mevcut d u ru m u netleştirm eye çalışalım.
S. S Ö n d er: A yrıca şö y le bir y ö n te m siz lik var: B izim hazırladığı­
mız metin B a ş k a n ’a getirilmedi. Ü z e rin d e u z l a ş m a d ığ ım ız m etni
B a şk a n ’a getirdiniz.
A. Ö calan : Bu da önem li değil. B u metinde karşı çıkılan hususları
ö ğ re n m e k istiyorum. H e y e tin kaygıları doğrudur. B u duyarlılığınız
için de size teşekkür ediyorum . A n c a k ben h er şeyi o k u y ara k im z a ­
ladım. Şimdi d e o k u y a r a k size görüşlerim i söylüyorum. ‘D av e t ed e­
c e ğ im ’ yerine ‘davet e d i y o r u m ’ d e m e n iz d e hiç b ir s a k ın c a yoktur.
Zaten bir iyi niyet beyanı o ld u ğ u da burada yazıyor. A sıl çağrıyı h ü ­
küm etin tu tu m u n a göre b e n y apacağım . B unun için M e c lis bünye­
sinde bir k o m is y o n u n k u r u lm a s ı gerektiğini, İz le m e H eyetind en
insanların olması gerektiğini dah a ö n c e de ifade etm iştim . E ğ e r b un­
lar yapılırsa Nevvroz Bildirisini a ş a c a k olan bir çağrı yapacağım . H ü ­
küm et d e b u n u böyle değerlendirm elidir. O rtak a ç ık la m a olarak bu
metni o k u m a n ız d a h iç b ir sak ınca yoktur. B e n im i m z a m sıradan bir
imza değildir. B en 55 yıllık ö m r ü m ü b u m üc ad e ley e verdim . Benim
im zam ın anlamı bilinmelidir. B u im zanın 55 yıllık e m e k değeri var­
428
dır. B a n a K a n d il’in çekincelerini aktarın.
S. S. Ö nder: E lim ize bugün ulaşan bir not var. D a h a ö n c e d e iki
kez heyetim iz K a n d il’e gitti. Ayrıntılı toplantılar yaptı. O radaki g ö ­
rüşler bu yazılı notta var. İsterseniz bun u size vereyim, aynı za m a n d a
okuyayım.
( S ... arkadaş iki sayfalık notu B a ş k a n ’a verdi.)
K G M : B izim bu nottan hab e rim iz yok.
A. Ö calan: Önemli değil. Şimdi arkadaşlar okusunlar. Birlikte d e ­
ğerlendirelim.
(Sırrı heyetim ize gönderilen notu o k u m a y a başladı. B aşkan büyük
bir dikkatle oku n an notu dinlerken iki sayfayı kendisi d e o kudu.)
K G M : N e söylendiği biliniyor. K an d il b u işten rahatsızm ış gibi
duruyor.
A . Ö calan : H eyet benim d e m o k ra tik ç ö z ü m ve m ü z a k e re tasla­
ğımdan güzel bir derlem e yapm ış. Burada bazı e ksik le r var. Ç ö z ü m
ve m ü z ak e re taslağında dört başlıktan b ahsetm iştim . Birincisi y ö n ­
temdi. İkincisi, Giriş. Ü çü n c ü sü , Başlıklar, eşittir A na İlkeler. D ö r ­
d ü n cü s ü , P ra tik le ş m e idi. B e n im eksik g ö r d ü ğ ü m yan pratik
yanlardır. Biz asgari şartla anlaştık. G eriye p ra tik ek sik kalıyor.
S. S. Ö n der: B aşk anım , bu d ö rdüncü başlığın açık la n m a sın a siz
şerh koym uştunuz. Ç ü n k ü d iğ e r üç b aşlık ta a d ım atılırsa dördüncü
b a ş lık geçerli olacaktı. O nedenle biz d e metni hazırlarken sizin bu
hasssasiyetinizi dikk ate aldık.
A. Ö calan : Evet, bu dört başlık birbirine girmiş zincirin halkaları
gibidir. B enim çağrım Meclis ve sivil to plum d an k a r m a bir k o m is ­
yonun ö n ü n d e olacak. P K K ’yi olağanüstü bir k o n g rey i top la m a ya
davet edeceğim . Siz bu ortak açıklam ayı yarın h ü k ü m e t yetkilileriyle
birlikte yaparsınız. Onların d a üç kişi olması lazım. O kon u d a sanırım
bir sorun yok.
K G M : İçişleri Bakanı ve G rup Başkanvekili de gelecek.
A . Ö calan : G ru p B aşkanvekili M ahir Ü n a l’ın gelm esi önemlidir.
Ç ü n k ü yasalar M e c liste yapılacak. O da M eclisteki g ru b u n b aşın d a­
dır. B öy lec e k a m u o y u n a karşı bu yasaların yapılacağını taahhüt etmiş
olacak.
İ. B u lu k en : Başkanım , bir kaygım ı paylaşm ak istiyorum . B u on
m a d d e ta m bir d em okra si m a nifesto su ve b u k o n u d a to p lu m d a T ü r ­
429
■vdhduM ah (Dcaian
k iy e ’ye d e m o k ra s i K ürt H areketi sayesinde gelecek algısı g id e re k
o tu rm a y a başladı. Oysa şu anda Mecliste bütün toplumca otoriter o la­
ra k değ e rlen d irilen bir g üven lik yasası görüşülüyor. Biz de Mecliste
b una direniyoruz.
A. Ö calan: Evet, izledim. Saç saça, baş b a ş a kavga ediyorsunuz.
Kavga edebilirsiniz tabii. A m a u z laşm ay a da açık olun. M ü steşa r bey
de böyle bir arayışın o ld u ğ u n u söyledi.
P. B u ld an : G rup B aşkanvekilleri bize önerilere açık olduklarını
söylediler, am a çok sa m im i bir ç a b a o ld u ğ u n u d üşü nm üyo ruz.
İ. B aluk en : B iz kom isy o n a geri çekilerek istişare edilmesini öner­
dik. O n la r bu öneriy e o lu m lu cevap vermediler.
A. Ö ca la n : Buralara takılmayın. Güvenlik yasası çıkarsa en çok
o n la ra z a rar verir. A K P otoriterleşm ek isterse kendini bitirir, A K P
hakiki o lm a z s a bu sefer gerilla hak ik i savaşı başlatır. A n la ş m a yok,
çözüm yok, barış yok, faşizm i dayatırsa savaş başlar. B u n u on la ra da
söyleyin. Sizin bu açıklamayı y ap m an ız önemlidir. Yarın y ap m alısı­
nız. Yarın 28 Şubat, bir darb e n in yıldönüm üne d enk geliyor. Bizim
gibi d a rb e karşılı olanlar için önemlidir. M ü ste şa r bey de açıklam aya
katılabilir ya da katılmayabilir. Kendisi bilir. Ç ok em eği var. Katıl­
m ası uygun olur, a m a dayatm ıyoruz. K atılırsa bir h a k e m gibi her iki
heyete de iki metre m esafede durmalıdır. Bu d ah a uygun olur. Taraflar
arasında bir hakem gibi görüntü olur. A m a ded iğim gibi bu konu da
bir dayatm am ız yok. A ltı yıllık korkunç bir çalışm anın getirdiği bir
sonuçtan bahsediyorum .
S .S.
Ö n d er: B a şk an ım , sizin tespitleriniz b iz im için önemlidir.
Biz fazla seçenek yara tam a m ış olabiliriz. A m a bu sizin yeni bir h a m ­
leniz olarak değerlendirilecektir.
A. Ö calan: Kandil kırk yıldır beni bilir. Beni en iyi bilenlerden
biri A b b a s ’tır. Tarihte Z o ru n Rolü kitabını A bbas düzenlem işti. Hala
anlamadılar. Cizre olaylarına, 6-7 E k im olaylarına m ü d a h ale etm e ­
seydim tüm Cizre ve D iy a r b a k ır ’ı katledeceklerdi. D a ğ d a gerilla ha­
zırlıksız, K o b a n e ’de d u r u m kötü, iki yü z bin K obaneli kaçmış. Bu
d urum da ne yapabilirlerdi? Ya kaçacaklardı y a d a intihar edeceklerdi.
Ben bir mektup y az m ıştım . O verilm eyen 25 sayfalık mektuptur.
M e k tu b u m u n iki eleştiri noktası vardı. İlk b a ş la d ığ ın d a bir köylü
“Bize bunları anlatıyorsun, am a biz kütüğüz, a n la m ıy o ru z ” demişti.
430
K a n d il’in d u ru m u d a aynıdır. K u ru bir kütükten farkı yok.
İkinci önemli eleştiri, ikide bir “ Ey halkım ız, kalk ve diren, kalk
ve sa v a ş ” diye çağrı yapıyorlar. O z a m a n halk sizi d in le yip ayağa
kalksaydı belki katliam olurdu. Cizre neredeyse gitmişti. H atip a rk a­
daş kendisi gidip gördü. B e n im m esajım ı götürm üştü. Ben onu bar­
d ağ ın d o lu tarafını gösterdin, b o ş tarafını g ö ste rm e d in diye
eleştirm iştim . P .. . E r c iş ’ten bahsediyor. Ben Hasso H ü sso değilim
derken bunları k asted iyorum . Kandil, C iz re , K o b a n e ... D iyarbakır
da katliama karşı hazırlıksızdı.
Silahlı m ücadeleyi son landırm aya giderken yasal güvence araya­
cağım . Askerler bile güvence alm adan bu adımı atma demişlerdi.
Şim di bizim y aptığım ız niyet beyanıdır. Nevvroz için d a h a geniş
ve h er tarafı g ö z e te c e k bir mesaj yazabiliriz. K a n d il’e so r m a n ız a
g e r e k yok. H D P ve A K P H eyeti o la ra k açık layabilirsiniz. B e n im
im zam var altında. Devlet de im zalayabilir y a da im z alam a z. K en d i­
leri bilir. İm zası o lu rsa dah a ciddi olur. Bu birinci aşam adır, yani
niyet aşamasıdır. İkinci aşam a o n a m a aşamasıdır. P arlam en to ve İz­
le m e K urulu hu zu ru n d a uygun görülecek, A nayasa M ahk em esin i de
dahil edeceğiz. D evletin hu zu ru n d a , parlam ento h u z u ru n d a y apaca­
ğız. A nayasa M a h k e m e s in d e n gelene de y a p tığ ım ız iş anayasaya
uygun mudur diye soracağız. A nayasa m a h k em e si B aşk an lığ ın a se­
çilen Z ü htü bey de o lu m lu biridir.
Ulusal konferans için Leyla ile Sırrı gelecekler. G e c ik m e d e n gel­
meleri lazım.
K G M : Z a m a n ım ız d a doldu. Ç ü n k ü belli bir saatten so n ra h eli­
kopterin k alkm a şa n sı yok.
S .. .: Bu işin en kesin çözümü 3-5 gün burada kalmaktır.
K G M : S . .. bey h e r durum u fırsata çevirm e konusunda yetenekli­
dir.
A. Ö calan: O d a olacak, o r a y a d o ğ ru gidiyor.
5 . 5 . Ö n d er: B u L eyla ile geliş işini şim di netleştirelim.
K G M : M eteoroloji hariç ça rşa m b a gelirsiniz.
5.5. Ö n d er: Biz ç a r şa m b a gelelim ki siz de cum artesi gelin.
A , Ö calan: ( S . . . ’nin o m u z u n a vurarak) N e gelm esi, siz de gele­
ceksiniz, İzlem e K u ru lu n a dair isim önerin.
K G M : Biz sayın vekillerle o r ta k la şa ra k isimleri belirleyeceğiz.
431
'zJttâuM ah (Öcaûan
(B a ş k a n a y a ğ a kalktı ve h e p im iz a y a ğ a kalktık.)
S .S .
Ö n d e r: B u g elinen d u r u m u ark a d aşla ra iletip bir k e z dah a
d e ğ e rle n d ir m e m iz daha d o ğ ru olmaz mı?
A . Ö ca la n : B unu konuştuk, söyledim size. Yarının anlam ı bü y ü k ­
tür. C id d i sabotaj ve p ro vo kasyon tehditleri var. İran olur, İsrail olur,
lobiler olur. B u açıklam ayı yarın yapacaksınız. Siz de kendinize dik­
k a t edeceksiniz, hepiniz. B içim lere takılmayın. D em o k ra tik siyasetin
ön ü n ü açıyoruz. E sas tarihi açıklam aları ben yapacağım .
C . . . : B a şk an ım , 8 M a rt ile ilgili kadınlar sizden h eyecan la mesaj
bekliyorlar.
A. Ö calan : Öncelikle şunu belirteyim : K adınların ilk d e f a bir m ü ­
z a k ered e b ulunm a sını k u tlu yorum . T arihsel değerdedir. Ö zg ü r y a ­
şam ı K obane şahsında yeni y aşam a Arin M irk a n ’ların direniş ruhuyla
taşıyacağız. Siz bunu d a h a önce yaptığım d eğ e rlendirm e lerle hazır­
larsınız. Ben belgelerinizi inceledim . K ongre tarzı örgütlenm enizi de
kutluyorum . A m a daha yap ılac ak çok şey var. Evlilikler, genelevler
tarihini inceleyin. C . .. arkadaş, k u sura bakma, sana ilişkin değerlen­
d irm e m ola ca k tı. İk in iz e d e ayrı ayrı d e ğ e r le n d ir m e y apa ca k tım .
(P.’ye dönerek) Sen b ir ro m a n yazabilirsin. E d eb i yö n ü n var. Senin
için d ö rt belirlem e y aptım . B u n u n üzerine yoğunlaşırsın. Bir, keçika
aşir; iki, b uka sati; üç, pireka beçare; dört, jin a azad. D a h a konuşacak
ço k şey var. Seçimler vardı, ad aylar konusu vardı. Neyse, bir dahaki
sefere konuşuruz. B u n d a n sonra İ zle m e Heyeti gelecek.
27 Ş u bat 2015
432
^m ta& L ^AfoiSatı
Politika yapmak büyük ustalık ister
A. Ö calan: Heyet gecikti. B u n u n sebebi nedir?
S. S. Ö n der: İki kez k o s te r den iz o rtasında arıza verdi. O nedenle
bir g e c ik m e yaşandı.
A. Ö calan : Bu durum sık y a ş a n m a y a başlandı. B u n a k arşı ö n le m
a lm a k gerekir. Heyet gerekirse helikopter ile gelebilir. K a ld ı ki d en i­
zin o rta sın d a her türlü sonuç ortaya çıkabilir. H assas bir süreçten ge­
çiyo ru z . H e r türlü ihtim ali d ü ş ü n m e k z o ru nda yız. B u m e s e le
hayatidir. Tehlike o lu rsa ta m bir sabotaj olur. İlave g ü venlik de alın­
m ası lazım . (Yetkiliye dönerek) K endi güvenliklerini kendileri a la ­
mazlar. Ben kesin biliyorum , b u süreç ilerlerse kesin bir d a rb e yeriz.
K G M : Bu konuyu biz d e değerlendiriyoruz. B öyle sorunlarla olm az
tabii. Önerdiğiniz diğer yöntemler olabilir. B unu değerlendireceğiz.
A. Ö c a la n : H e m e n geçelim.
K G M : Ç o k dakiksiniz. Ç o k hızlısınız. K ro n o m etren iz çalışm aya
başladı, değil m i?
A . Ö calan: B ir köylü b en im için b a b a m a “ Bu nasıl bir çocuk, cıva
gibid ir” dedi. B e n hep öyleydim. H e m hareketli, hem hızlıydım , hem
de disiplini hiçbir zam an eld en b ıra k m a d ım .
K G M : A vrupa k ü ltü rü n d e b a ş ta ç o r b a içilmez. Bu yoktur. A m a
s o n yıllarda b u k o n u d a yapılan bilim sel ara ştırm alar b u n u n ne kada r
verim li old u ğ u n u gösterdi. B u bir O rtadoğu ve A n a d o lu kültürüdür.
B a tı d a yeni yeni önem in i fark etti.
A . Ö c a la n : Tabii A v ru pa vahşiydi, ç o k ilkeldi. A n a d o lu v e O rta ­
d o ğ u k ü ltü r ü n ü n önem in i h ep v u r g u lu y o ru m . Ş im d i d e A v ru p a
y a ş a m tarzına b ir ç o k açıdan karşıyım . Yaptıkları tam bir siyasi he-
433
* d b d u iû a h (D c a la n
g c m o n y a ve kültürel em peryalizm dir. Buna karşı bu toprakların k ü l­
tü rün e sahip çıkmalıyız. B e sle nm e alışkanlıkları bile sağlıksızdır. Bu
ob e z itc tarzı şeyler o n la rd a dah a ço k görülür.
S. S . Ö n d e r: M e h m e t A k if üç şeyi b u la n a A llah r a h m e t etsin
diyor. Y em ekten ö n c e çorba, m e zarlığı selvi ağacı d ik m e k ve u yu ya­
nın altına y u m u ş a k bir şey serm ek. B u üçü b irbirine ç o k yakışıyor.
A. Ö c a la n : E vet üçü de önem lidir. B u to prakların kültü rü nden
bahsediyor. K em al Tahir de bu k o n u d a önem li şeyleri tespit etmişti.
D eğ işik b ir solcu ydu. Sol sağdır, sağ soldur diyordu. İyi tespit etm iş
a m a bu nu s o n u c a götürem iyor. Ö m r ü n ü n s o n u n a k a d a r hazin bir
ç ö k ü ş ve yalnızlığı yaşıyor.
S. S . Ö n d er: O n u n beş cilt halinde hazırlanm ış edebiyat ve sanat
notları kitapları var. Onu sizin için ben sahaflardan aray ıp bulayım.
K itap y a z m a k için d e rle m e m iş, s a d e c e notlarını bir araya getirmiş,
a m a ço k kıymetli eserlerdir.
A. Ö c a la n : Evet, iyi olur, önem lidir. Bu to p rak lard a gerçek bir
sosyalist olacak san, İslam ta rihindeki ö z e b a ğ la n m a n lazım. Yoksa
so lc uluk olmaz. B u n u yanlış anlamayın. Ben İslam ideolojisi ile s o s ­
yalist ideolojiyi eklektik hale getirelim d em iyorum . O ntolo jik varlık
var. Bu m eseleyi b e n onto lojik o la ra k e le alıyorum . Sosyalizm i de
orad a arayacaksın. Sosyal kurum lar, ekon om ik k urum lar, sınıflar ve
benzeri, hepsini bu te m e ld e ele almak lazım. S osyalizm i oradan an­
layacaksın. A lper onlar bilmiyorlar. B ilm edikleri için de ittifaka gel­
mediler. Onlarla ilgili ç ö z ü m le m e le r yapacağım . Bu d u r u m u Türkiye
so lunda b ir tek H ikm e t Kıvılcımlı tespit etti. A m a tespit etti, tezlerini
geliştiren olm adı. B iliy orsunu z y irm i yıl da ce za ev in d e kalmıştı.
K G M : Evet, Türkiye solu bir türlü b u değindiğiniz gerçeği anlamıyor.
A. Ö calan: İran m ollala n solculara karşı m utlak zaferi niye kazan­
dılar, biliyor musunuz? İran bize de ideolojik ham le yapm ak istedi. İşte
görüyorsunuz, D iyarbakır’d a yapılan sahte ve uyduruk bir ko n g re var.
Kararlarına falan bakıyorsunuz, sahte işte. B unlar D em o k ra tik İslam
Kongresine de katılmadılar. D aha önce de söylemiştim, bunlar hep İran
sızmasıdır. İran’ın D iyarbakır üzerine güçlü bir sızması var.
K G M : Heyetin her b uraya gelişinde İran h a m le yapıyor. En son
bu idamları devreye koydu.
H atip : B aşkanım , zaten b u g ü n le rd e d e İran B üyükelçiliğinin S i­
434
^ m tn â ı _ J \io tb a tı
yasi Müsteşarı aracılığıyla bizden yoğun bir g ö rü şm e talepleri oldu.
B iz de idamların gerçekleştiği bu o r ta m la rd a kendileri ile g ö rü şm e­
y eceğim izi belirttik.
A. Ö calan : Ben görüşm eyin d em iyorum , görüşebilirsiniz. İ r a n ’ın
id am ları “ G elin b iz im le g ö r ü ş ü n ” idam larıdır. S izden bu idamları
d u r d u rm a k için aslında y alvarm a bekliyor. A K P ’y e d e mesaj veriyor.
O gençleri rehin tutmadır. T ü rk iy e ’y e de “ Gelin K ürtleri işte böyle
öld ü relim ” diyor. Kürtler için böyle yapabilirim mesajıdır. E sad da
onların etkisi altında saldırıyor.
KGM : G eç en le rd e A h m e d in e c a d T ü rk iy e ’ye gelmişti. E trafında
bir sürü kalabalık toplanmış. İyi d e r e c e d e T ü rk ç e biliyor. A m a b a ş ­
kanlığı d ö n e m in d e tek kelim e T ü rk ç e konuşm am ıştı. Yani İran T ü r­
kiye ile yakından ilgileniyor.
A. Ö calan: Evet, izledim. A hm edinecad aslında azılı bir Türk düş­
manıdır. Ö zel görevlidir. Aşırı Pers milliyetçisidir. İran korkunç kirli
oynuyor. İsrail’d en farkı yoktur. H edefleri A n a d o lu ’dur.
KGM : A h m e d in e c a d ’ın göv de gösterisi te s a d ü f değildir.
A. Ö ca la n : D o ğ u P e r in ç e k ’in televizyonları da epe y güze lle m e
yaptılar. B oşa yapmıyorlar. B e n T ü rk iy e ’nin güvenlik politikalarını
da eleştiriyorum. Hiçbir şeyin farkında değiller. L ü b n an ’a iki kişi o la ­
r a k geldiklerini hatırlıyorum. L ü b n a n H izb u llah ’ı o za m a n kuruldu.
Şim di iki kişi geld ik le ri L ü b n a n ’ı aldılar. Y e m e n ’i aldılar. Tikrit de
h e m e n h e m e n gitti. Şimdi sıra d a E rbil var. E rbil de gitti gidecek.
K G M : A m a İra n ’ın en iyi adam ları da K a n d il’dedir.
S . S. Ö n der: Kuru iftiradır.
A . Ö calan : İ r a n ’la ilgili K a n d i l ’i de hep uyarıyorum. O d ö n em
b e n im le her görüştü klerinde de benim bir g ö zü m arkadaydı. H aşan
S a b a h var, biliyorsunuz. Y ö n tem leri o ld u k ç a gelişkindir. B u ra d a her
an beni de götürebilirler.
D evlet Y etkilisi: Şimdi de bölg e d e K asım Süleymani dolaşıyor.
N e le r planladığını iyi g ö rm ek lazım .
S. S. Ö nder: K asım Süleym an i’nin devreleri biraz karışmış. Kayışı
kopmuş boşa dö nen motor gibidir. Eski savaşta kaybettiği arkadaşlarının
m ezarına gidip siz gittiniz ben burada kaldım diye ağlıyormuş.
A. Ö calan : Nereden biliyorsun bunları?
S. S . Ö n d er: H er yerde y a z ıy o r B aşkanım .
435
x= 4b2uM ith. Ö c a ia n
A. Ö c a la n : Ç o k fanatikler.
KG M : İran y ö n etim inde Kudüs g ücü etkilidir. Dini liderliğe bağlı
o ld u ğ u için etkilidirler.
A. Ö c a la n : ( H a tip ’e dönerek) Siz de ço k s a fç a yaklaşıyorsunuz.
B u n la r b a ş ta sizi olm a k üzere hepinizi öldürebilirler. Bir K ürt’ü ö l­
d ü r m e k on la r için ö nem lidir. İran deyip geçm eyelim . B unun tarihi
k ö k e n le ri var. P ersler ilk zaferini Kürtlere karşı k azan m ış. M e d Kralı
Kiros var. Ben de o ra d a n ço k ders aldım . Kiros da ‘k u r o ’ anlam ın­
dadır. Kürtçe oğul a n lam ın a geliyor. B u n la r M e d saraylarında b ü y ü ­
tülm üş H a r p a g o s ’la o K iros ittifak yapıyor. H e re d o t bu olayı şöyle
yazm ış: “E y alçak, beni devirdin. H iç olm azsa y erim e bir K ürt geti­
rebilirdin. N eden bir k u ro getirdin?” İki bin beş y ü z yıldır bu durum
d e v a m ediyor. K im se bilmiyor, ben tespit ettim. H alen asıp kesiyor,
öldürüyor. A K P buraya her geldiğinde iki üç K ü r t ’ün kafasını kesiyor.
T ıp k ı D e h h a k gibi. Bu ta m an lam ıy la bize bir tehdittir, akıl alacak
şey değil. Bunları ileride de konuşuruz.
(H eyete d önerek) S izleri de eleştireceğim . Dün P ervin arkadaşın
açıklam ası vardı. Yalçın ‘külliyen y a la n ’ dedi. Ben d a h a önce de söy­
lemiştim. Sen siyaseti dü z yapıyorsun. Yalçın ise doğru olanı yapıyor.
Siyasette biçim önemlidir. Ö z olarak senin dediğin, am a biçim olarak
Y alçın’ın yaptığı doğrudur. Sen külliyen yalan söylem edin, o da k ü l­
liyen doğru söylemedi. Biçim özden dah a önemlidir. U m arım birbi­
rinizden özür dilersiniz. B u sorunu a ş m a k için S ı r r ı ’yı b aş sö zc ü
yapalım. D a h a iyi olur mu diye bakacağız.
KG M : Bu ta rtış m a d a kötü niyet yok. A m a bu ç ö z ü m öneriniz
daha toparlayıcı olabilir.
A . Ö calan : Bu işler ço k hassastır. Biçimle ilgili so ru n ları çö z m e ­
miz gerekir. Ben buna ço k dikkat ederim. Heyete de elli kez söyledim.
İşte Sırrı da A pocuyum diyor. A p ocuy um d e m e k büyük ciddiyet ister.
A m eller niyete göre olmalıdır.
S. S. Ö nder: B a şk an ım , elli yaşından sonra A pocu o lm a k d a kolay
değil.
A . Ö calan: B u n u sen söyledin, se n b a n a dayattın. A pocuysan ben
ciddiyet isterim. En azından üç ay ciddi A p o cu lu k istiyorum. M ü z a ­
kere sürecinde tam bir A pocu olacaksın. Bizim yaptığım ız iş ciddidir.
M üzakere ciddi bir iştir.
436
S. S. Ö nder: Üç ay değil, bir öm ü r boyu A p ocu olacağım .
A. Ö calan : Zaten paz ara k a d a r değil m e za ra kadar dem iştim. Ye­
teneklisin, ama so r u n u n b e n im le fazla pratik y a p m a m ış olm andır.
T ü rk iy e ’de siyaseti de fahişeleştiren, baştan çıkaran bir sistem var.
B una d ikkat etmen lazım.
D evlet Y etkilisi: Bu tarz ko nu la rd a basın kendi istediğini alm ak
için özel bir ça b a içerisindedir. Bir cü m le b ulu nca cım bızlayıp k u l­
lanıyor. O nedenle d ik katli o lm a k lazım. G eç enle rde A b d u lla h Gül
için de böyle bir tu z a k s o r u hazırlam ışlardı. (“ H ü k ü m e te karşı intifadayı ne za m a n b aşlatıy o rsu n u z?” s o r u s u n u im a etti.) O da ço k u s­
taca bir y anıt vererek “Bravo, ç o k güzel bir so ru so rd u n u z , sizi tebrik
e d e r im ” dedi ve so ru yu çok u staca yanıtlam ış oldu.
A. Ö calan: (Gülerek) Beni canevimden vuran soruyu sordun diyor.
S . S. Ö nder: B iz M eclise ilk geldiğim izde, ben o lm a z olsun böyle
devlet diye bir konuşm a yapm ıştım . Devlet B ahçeli de “ Bu M ecliste
o lm a z olsun böyle devlet diyen h a in le r maaş alıyor” diye dem eç ver­
mişti. Gazeteciler grup toplantısında bana “Devlet bey böyle söylüyor
sizin için” diye sordular. Ben de b e n devleti kastetmiştim, Devlet beyi
değil diye cevap vermiştim.
A. Ö calan: M H P ’nin devletçiliğini çözümlüyoruz. Y ü z ü n c T ü rk lü k
maskesi geçirilmiştir. Maraş, Sivas, Tokat ve benzeri olaylarda müthiş
bir intikamcı yaklaşım var. Hatip Beyin bana verdiği o belgedeki m a ­
kale de beni d oğruluyo r (Geçen görüşmelerde Hatip Beyin Tahşiyecilerden alıp ilettiği makale). B e n im ü ze rim d e oynam aların a hayret
ediyorum . Beni fanatik bir Türk düşmanı yapm ak istiyorlar. B a h ç e li’nin nasıl bir Kürt düşmanlığı varsa, beni de onun karşısına bir Türk
düşm anı olarak götürm ek istiyorlar. H ak an beyin bu d u r u m a düşürül­
mesi de onların işidir. Oktay V u ra l’ın dünk ü açıklamalarını izlediniz
mi? Oktay V ural’ı araştınn, altından ne çıkacağını görürsünüz.
S. S. Ö nder: Bir y eğe ni de k a d ın arkadaş, gerilladadır.
A. Ö calan: Olabilir. Önemli değil. Biz O k ta y V ural’ın zihniyetin­
den bahsediyoruz. A b d ü lh a m it’in düşü rülü şün ü d ev a m ettirm ek is­
tiyorlar. Siz bunun ne k a d a r fark ın d a s ın ız , şü p h e liy im . K andil ne
k adar farkında, şüpheliyim. M eclisteki kavgalarınıza bakıyorum , hay­
ret ediyorum . D iy a r b a k ır ’daki k a v g a d a da, K a n d il’in kavgasında da
aynı. Kavga yapm aya bir şey d e m iy orum . A m a dost kim düşman kim,
^zA bbuM ah Ö ca ia n
b ilm e k lazım. Taktik, strateji ve benzeri olm ası lazım . Sizde de, Kand il’d e de taktik yok, strateji yok, ö rg üt yok.
S. S. Ö nder: C u m h u rb a ş k a n ı ile D a v u to ğ lu arasın daki çelişki
iyice g ü n y ü z ü n e çıktı. G e ç e n le rd e A k if B e k i ’nin bir yazısı vardı.
B ilm iy o ru m , okuy abild in iz m i? D avutoğlu h a k k ın d a m üthiş k ü ç ü m ­
seyici ifadelerle karşıt bir yazı yazmış.
A . Ö calan: Bu ça tla k ben im de yorum um dur. H akan beye de bunu
b e n aklardım . Sırrı b a n a birkaç bilgi vermişti. O n a dayanarak H ak an
bey e de söyledim. H ak a n bey ile D avutoğ lu ittifakına karşı ham leler
var. O işaretler ortay a çıkıyor diye mi düşünü y o rsu n u z? H ak a n bey
ile ilgili üç sır var. Ben ilk g ün d en ona söylemiştim. H egem onik ilişki
yerine dem o k ra tik ilişki gereklidir. M u h a m m e d beyle de bu konuyu
tartıştık. Şimdi bu d e m o k ra tik ilişkiye en ço k kend isinin ihtiyacı var.
H alk k im de ise o getirir, g ü ç ondadır. Karşı g ü cü n de H asso H üsso
o lm a d ığ ın ı düşünm e le ri lazım.
K G M : Birinci g ü n d e m o la ra k b uradaki m ah k u m la rın d u ru m u n u
konuşalım . M a h k u m la r değişti.
A. Ö calan: G eldiler mi, bir yerde mi bekletiliyorlar?
K G M : Buradakileri dün akşam gönderdik. D iğ erlerinin yazıları
çıktı, bir iki güne burada olacaklar.
P. Buldan: Zaten gelecek arkadaşların ailelerine h ab e r verilmiş. B u­
lundukları cezaevlerinden arkadaşların aileleri tek tek aranmış. Çıkış­
larının yapıldığı, adaya gönderilm ek üzere y o la çıktıkları söylenmiş.
A. Ö calan: Buraya g elec ek o la n kimlerdir, ban a hatırlatın.
P. B u ld an: D ü n son bir k ez d a h a arka daşla rda n teyidini alarak
M u h a m m e d beye isimleri bildirdik. Bir, M e h m e t S ait Y ıldırım ; iki,
Ö m e r Hayri K onar; üç, Ç e tin A rka ş; dört, N a s r u lla h K uran; beş,
Veysi Aktaş.
A. Ö calan: D eğiştirebilir m iyiz b un la rda n? B uraya bir kadın y a ­
zabiliriz. Bana m ektup y az an kadın arkadaşlar var. H atta şöyle y a p a ­
lım. E rkek a r k a d a ş la r d ış ı n d a üç dört k adın arka d aş ism i veririz.
O n lar d a gelirler. Bu erkek arkad aşlardan ilk d ö r d ü olabilir.
Hamili ban a yazıyor. H a m i li’nin K a n d il’e yönelik ciddi eleştirileri
var. Bu yönlü H am ili gelirse K a n d il’in tarzını d a açığ a çıkarabilirim.
E ğer H a m i li’nin g e l m e m e s i bu eleştirilerden do la y ıy sa arkadaşlar
beni aydınlatabilirler. H am ili geri çekilm e sürecin de Kurtalan ova-
438
sm da Celal s a h tek a rın d an bahsediyor. B u s a h te k a r K u rtalan ovası
üzerinden arkadaşları geri çekiyor. Bundan kaynaklı yüzlerce arkadaş
şehit düştü diyor. Böyle sorunlar var. B u n a b en z er birkaç sorun daha
vardı. B u eleştiri a nlaşılır b ir eleştiridir. H a m i l i ’nin b u rad a b a n a
s o ru n çıkaracağını sa n m ıy o ru m . B e n H a m i li’nin de, diğerlerinin de
söylediği tam d o ğ r u d u r dem iyorum . Ö ğrenm eye çalışıyorum .
C eylan : Ç o k nitelikli arkadaşlar var. Buradaki d u r u m d a n em in ol­
m a d ığ ım ız için bir netleşm e d u ru m u yaşanm adı.
P. B u ld an : B aşkanım , d a h a ö n ce bu konuyu yetkililerle g ö rü şm ­
üştük. B elirlenen birkaç isim vardı. Fakat teknik o la ra k kadınların
b u r a d a kalam a yac ağın a dair bilgi verildiği için biz de o tartışm ay ı
bitirdik.
A . Ö calan: K imdi o isimler, b a n a bir k e z d a h a hatırlatın.
P. B u ld an : Şadiye M anap.
A . Ö calan : Ş adiye şim di kalsın. B a şk a kim ler vardı?
P. B u ld an : Z ey n e p Taşgir, Dilek Öz, N esrin Akgül.
A. Ö calan : Evet, b u n la r uy g u n d u r. B u n la r a ek o la ra k N ilüfer
Şahin olabilir. S incan Cezaevindedir. T ürk Solundandır. B u uygun
olabilir. Birikimli biridir.
C eylan: B a şk an ım , isterseniz önerdiğiniz isimlerle beraber k im ­
lerin olabileceğine dair h ızla bir tartışm a yürütelim , sonuçlarını size
getirelim.
A. Ö calan : T artışm anıza gerek yok. D a h a önce zaten ö n erilm iş­
lerse bir sorun y o k . B u N ilü fer Ş ah in d e s a n ır ı m E S P kökenlidir,
M L K P olabilir. H am ili için d e tartışırsınız; olabilir de, olm ayabilir
de. Psikolojik olarak d a on a bir şeyler verebilirim diye d üşünm üştüm .
B u isimlerin içerisinde sorun y a ra ta c a k olan var mıdır?
P. Buldan: Z e y n e p ’le ilgili arkadaşların çekinceleri vardı. İzin v e ­
rirseniz kadın arkadaşlarla bir k e z d a h a tartışalım. Ç ü n k ü herkes b u ­
raya g e l m e k ister. T artışm a y ü rü ttük te n so n ra size iletelim.
A . Ö c a la n : T am am , uygundur. D i l e k ’i ta nıy orsunu z zaten. N e s ­
rin’i d e gidip gördünüz. A k şam k i g ru p b uradan ç o k fena gitti. G id ­
işleri hazin oldu. C e za ev i idaresi o n la ra d a h a ön ce söylem ediği ve
ani haber verdiği için sloganlarla burayı inlettiler. (G ülerek) İdareyle
kavga ettiler. Bayram kıyam eti kopardı. B u n u bir kom plo olarak d e ­
ğerlendirm işler. G örseniz, acayip sloganlar atıyorlardı.
439
x-4 h 2 u û ta h Ö caûan
G e l e c e k a r k a d a şla rla ilgili tartışm ayı bitirelim . S iz de çalışın.
K a d ın ark a d aşla rla ilgili nihai şeyi geldiğinizde söyleriz. Erkek ar­
k a d a ş la r da h e m e n gelebilirler.
K G M : Kısa sü re iç e r is in d e İz le m e K om itesi işini b itirm e m iz
lazım . Bir iki isimde heyetle farklı d üşünü yoruz. O nları d a s i z l e pay­
laşalım. Heyetle belirlenen isim ler şunlardır:
1D e n iz Ü lke A rıb o ğ a n , 2- A vni Ö z g ü re l, 3- K ad ir İnanır, 4A h m e t Taşgetiren, 5- Hilal Kaplan, bu isimle ilgili heyetin çekinceleri
var. T artışalım isterseniz. 6- Ö ztü rk T ürkd oğan , 7- Ş ahism ail Bedirh anoğlu. B u n u n la ilgili d e heyetin çekinceleri var.
A. Ö calan : B u r a d a D iy a rb a k ır’d a sivil to p lu m u sanayi ticaret ve
b e n z e ri ç e vrele rini tem sil e d e c e k , to p lu m c a k a n a a t ö n d e r i o la ra k
kabul edilen birine ihtiyacı var. B u n u am açlıy oru z. H eyetimizin re­
feransı önemlidir.
P . B u ld an: Hilal K aplan d a bize neredeyse küflir ve hakaret d ere­
cesine ulaşan yazıları yazdı, söylem lerde bulundu. Ç o k taraflı d u r u ­
yor. B iz de böyle birin in ta ra fsız bir heyette görev a labilec eğin i
düşü n m ü y o ru z. O nu n yerine N ih al B e n g isu K a r a c a ’d a ortaklaştık.
A . Ö calan: Bu B e d irh an o ğ lu ’nu H atip beye de soralım o bilir. A i­
lenin d u r u m u nedir?
H atip: Bunlar Piranlıdırlar. O bildiğimiz B o ta n ’daki Bedirhanlarla
bir ilgisi yoktur.
A. Ö ca la n : B a ş k a bir şey söy lem en e gerek yok. N ihal B en g isu
K a ra c a ’yı çok g ö z ü m tutm uyor. Kişiliğini tam b ilm iyorum . İdeolojik
oynaklığından em in o la m ıyo rum .
S. S. Ö n der: Eski Cem aatçidir.
S. S. Ö nder: Yeni Ş afak ’ta y az an F a tm a B arbarosoğlu olabilir mi?
C eylan: F atm a B ostan Ü n sal olabilir.
A . Ö calan: N i h a l ’in tehlikesi şu: Ç o k oynayabilir, sadık olm ay a­
bilir. B uradaki heyet m ü şa h it g ru b u olacak. H a tta isim k o n u su n d a te ­
red d ü d ü n ü z vardı, m ü şa h it g r u b u d a olabilir.
K G M : G özlem ci hey e t de diyebiliriz. B u n la ra d a bir sözcü ö n e ­
receğiz. Tek kişi grup adına açıklamaları yapar. Kaygıları bu şekilde
giderebiliriz.
A. Öcalan: Buraya gelecek olanlarla konuşmalısınız. B uranın özüne
sadık kalacaklar. Kendi yaklaşımlarını bir k ena ra bırakmaları lazım.
440
P. B u ld an : S ibel Eraslan olabilir mi?
K G M : Yedeğe yazayım. Nihal B eng isu Karaca, Sibel E raslan o la ­
rak yazıyorum . B izim d e tekrar k o n u şm a m ız lazım .
A. Ö c a la n : N ihal B e n g isu K a r a c a o ls a bile o muhtevasını dayat­
m am ası lazım. O n a söyleyin, gazetedeki gibi yaparsa ya ben çıkarım
ya d a o n u kovarım. Eski C e m a a t artığıdır.
K GM : Ali B ayram oğlu, B eril D e d e o ğ lu isimleri de v ar yedekte.
A. Ö calan : N azan Ü stünd a ğ olmalı. İşin uzmanıdır. D ü n y a dene­
yimleri ile ilgili d e yazıları var. O lm a sı lazım . Bir tek A killer H eye­
tinde n o la ca k d iy e b ir şart o lm a m a s ı lazım . S izin d e a ç ık la m a n ız
d o ğ ru o lm a m ış.
P. Buldan: D a h a önce de konuştuğum uz isim ler vardı. Fakat M ü s­
teşarla yaptığımız gö rü şm ed e hepsi A killerden olu şa ca k dediği için
farklı isim önerm edik. Fakat siz de dışarıdan isim olabilir demiştiniz.
K G M : O raya takılırsak işin içinden çıkamayız. B ence bunlarla bir
başlayalım, son rasın d a d e ğ i ş im olabilir.
A. Ö calan : N azan k o n u s u n d a uzm andır, gelsin. U zm an lığ ın d an
y ararlanacağım isimler var. C e la lettin ’in d u r u m u değişti. O n a b ir şey
dem iy o ru m .
K G M : C elalettin C an, M ith at S an ca r o lam az. Milletvekili adayı
olm uşlar.
A. Ö calan: Celalettin Can dışında Alevilerden bir başka isim var mı?
S. S. Ö nder: A r i f S a ğ ’a teklif edilebilir.
A . Ö calan: D eğerlendirm e, k a v r a m a kapasitesi ne olur? B uradaki
çalışm ay a dayanabilir m i?
S. S. Ö nder: Aşırı kilosu var. Sağlık sorunu ile ilgili em in değilim.
İsterse n iz b u k o n u d a b iz bir ça lışm a yapıp dönelim.
C eylan : İb ra h im S inem illioğlu olabilir mi?
S. S. Ö n d er: O d a adaydır.
S. S. Ö n d er: Ali K enan o ğ lu olabilir mi?
İ. B aluk en : B ild iğim kadarıy la o d a adaydır.
C e y la n : Ç a lış m a yapıp getirm em iz d a h a uygun olur.
A. Ö calan: B u ra d a yapacağım ız çalışmaları anlayacak, doğru a n ­
latacak temsiliyetlere ihtiyacım ız var. B urada vardığımız sonuçlara A l­
eviler açısından müşahitlik yapacak biri olsun. D a h a sonra iletirsiniz.
Z a te n gelecek hafta Ç a rşam b a ya d a Perşem be buraya geleceksiniz.
441
*=Ab2>uMah Ö ca la n
P . B u ld a n : İzleme Heyeti ile m i geleceğiz?
K G M : H eyetle değil se çim ve N e w r o z için g eleceksiniz. Newr o z ’dan so n ra bu grup gelecek.
A. Ö calan: Bu heyet için bizden mi, A K P ’d en mi diye bir şey yok.
O ra y a takılm ayın, b unla r hakem olacak. Şahit, m üşahit olacak. B u ­
rada k o n u ştu ğ u m u z isim le r b u sürecin tüm m om entlerini anlayabi­
lirler, b u n u n için yeterli zekaları ve iradeleri var. H atta
eksikliklerim izi k ap a ta c a k , yol gösterecek isim ler de var.
K G M : Ö n ü m ü zd e k i toplantıya gelecek grup bu sekiz kişi olacak.
A. Ö ca la n : Y edekler ne olacak?
KG M : O nlar şimdi değil.
A . Ö calan: Tekrar söylüyorum, N a z a n ’la sekiz kişi gelsin. Üç dört
tane laik olsun. Celalettin olsaydı sorun yoktu, am a şimdi laik k es i­
min tem siliyeti azdır. L a ik c a m ia sın d a n g e le c e k ola n eleştirilerin
ön ü n ü kesecek birkaç isim olsun.
K G M : Kendisi aday adayı oldu. N a z a n ’ın d a ismini b en y az ıy o­
rum . İlgililerle konuşacağım .
C eylan: N az an ’ın gelmesi şu açıdan da önemlidir. Kendisi B a n ş İçin
K adın Girişiminin de bir üyesidir. B a n ş için kadın girişiminin dört beş
senedir banş ve müzakere süreçleri ile ilgili çok ciddi çalışmalar yürüttü.
Onların da temsiliyetinin olm ası kadınlar açısından önemlidir.
A. Ö calan : Evet, ben de onun için ön em siy o ru m . İm ralı’d a k u r u ­
lan m a sa fazlaca erotik bir masadır. Hiçbir kadın sesi y o k diye eleştiri
alıyoruz. K adınların katılm ası yapılan bu eleştirileri de yerinde görüp
doğruyu anlatm ak açısından iyi olur.
KGM : N e w ro z B ildirisine geldik.
A. Ö calan: B a rz a n i ve T alab an i’ye yazdığ ım m e k tu p la r N ew roz
mesajının özüdür. Z enginleştirm ek için analizler yapacağım , not alın.
Biz A K P ’nin aklına uysak, A K P ’yi de yerle bir e d e n gelişm eler olur.
C e m a a t’i b u r a d a konuştuğum uzda, d a rb e için C e m a a t’in gün saydığı
koşullarda ben bu darbe girişim ini ciddi buluyorum dem iştim. Paralel
yapı ve benzeri hiç o rta d a yo k k en ben burad a bahsetm iştim . E rd o ­
ğan’ın Cemaatle can ciğer sarması o ldu ğu günlerdi. P a r is ’in henüz ol­
madığı, B a ra nsu ve E m re U slu’lann akıl hocalığı yaptığı güllerdi. O
dö n em ler A K P müttefikine toz kondurm uyordu. Öyle olduğu için ben
de sıkışıyordum. Ç ü n k ü bunlar sadece emniyet içinde değil, ordunun
442
da yüzd e o n u n u ele geçirmişler. Bu bilgileri Sabri U zun ve D ursun
Çiçek de doğruluyor. Sabri U zun “ Ben en çok o r d u içindeki güçten
çekiniy oru m ” diyor. “O rdu içindeki güç hiç teşhir olmadı, çok korku­
yo ru m ” diyor. B enim tahm inim de ordu içindeki g ü cü n kendini orada
saklı tuttuğudur. Bu güçler devrededir. Harıl harıl bu gücü kullanacak­
lar. Burayı h üküm e tle yaptığınız görüşmelerde de yansıtın. A K P de on
yıl bunlarla ittif ak yaptı. K CK tutuklamaları ve ben zeri şeyler yaptılar.
Yalçında, Hakan beyle konuşun. A K P ’nin bunlarla sağladığı ittifak
belki elli kez provokasyon yaptı. H akan bey bilir. En son örneği 6-7
E k im olaylarında oldu. B izim se m patizanlarım ızdan 6-7 E k im olay­
larında ve C i z r e ’deki ç oc ukla rı dahil edersek elliyi aşkın k atletm e
var. H D P ve D T K de bu katliamların hesabını sorm adı. H ük üm et ve
devlet de bu k o n u d a tek bir dava açm adı. O n la r bir tek Yasin Börü
için otu z b e ş kişiye ağır m ü e b b e t istiyorlar. Yasin B ö r ü ’nün korkunç
propagandasını yaptılar. A m a bizimkilerle ilgili o r ta d a hiçbir şey yok.
Ben şim di bunu buradan ce za evinden söylüyorum. S iz de A K P ’yi
hizaya getirecek siyaseti yapam ıyorsunuz. A K P ’y e sorm uyorsunuz.
S o r u ş tu rm a a ç tırm ıyorsun uz . E n son E m r e B eyin çağrısıyla Barış
G ru b u n u çağırm ıştım . L ütfü Taş bu çağrıyla geldi. İç e rid e can verdi.
H asta arkadaşların d u ru m u o rtada. Bunu d a engelleyen C e m a a t’tir.
A K P ’y e bu ne perhiz bu ne lahana tu rşusu d iyorum . S iz de ciddi o la ­
ca ksınız. Bu kadar olay oldu, h es ap so racaksınız. Bu Yasin Börü
olayı da C e m a a tin yaptığı bir olaydır. Heyet öyleymiş, böyleymiş, pe­
şinden konuşm ayın. B u işlerle uğraşın. Burada C e m a a t o yu n u nettir.
Ben m uh atap tık d u ru m u n u düşünerek elimizdeki esir olanların bıra­
kılması için talim at vermiştim. Ben bu ilişkilerde ahlaki y aklaşıyo­
rum . A m a onlar hasta arkadaşları bile hala bırakm adılar. Yaptığım
bir şe y k arşısında herhangi bir şe y istemem.
K G M : B ilg ile n d irm ek için bir şey söyleyeyim.
A . Ö calan : Ö n e m li değil, bırakın bitireyim.
K G M : A d ale t B akanına m e vzua tın aşılması için talim at verildi.
Ş im diye kada r P K K ’den 17 kişinin bırakıldığını söylediler.
A. Ö calan: Ben P K K ’li d em iyorum . H asta olanların d urum u in­
sani bir sorundur. B e ğ en m ed iğ in iz S eze r bile C u m h u rb a şk an lığ ı d ö ­
nem inde 60 kişi bıraktı. A bdullah Gül bıraktı. A m a bu d ö n e m d e hiç
yok. Bu b an a karşı bir intikam hareketidir. B en enayi d eğ ilim . Ç o c u k
r= AbduM ak Ö eaûan
da d e ğ ilim . Bunu Yalçın A k d o ğ a n ’a da anlatın. K a n d il’e d e aktarın.
B e n im siyasi ahlak ım , ciddiyetim buradaki çalışm ayı gerektiriyor.
H akan beyin de ciddiyetine inanıyorum . A m a s ı r f bu tavır y ü zü n d e n
K a n d il’e “E linizden ne geliyorsa yapm azsınız alçaksınız” diyeceğini.
A K P de, Kandil d e b a n a şantaj yapıyor. K a n d il’in politika tarzı şa n ­
tajdır. K arayılan, C em il Bayık dürüstler, fedakarlar; a m a şantaj p o li­
tikasından kurtulamıyorlar.
Selahattin için de, H D P için de geçerlidir bu. Selahattin de, hepiniz
d e ço k d ürü stsünüz , a m a b öyle olm az. S ad ec e d ü rüstlü kle politika
y ü r ü tü le m e z . Ç ü n k ü A p o çizgi adam ıdır. Bunu d a en iyi C e m a at b i­
liyor. C e m a a t şim di şunu yaym aya çalışıyor: “ A bdullah Gül niye si­
yaset yapsın? Ö ca lan A K P üzerinde Abdullah G ül’d en d a h a etkilidir”
propagandası yapıyorlar. C e m a a t Abdullah Gül üzerinden yükleniyor.
B en H akan beye o z a m a n da söylemiştim . Ki o zam an C e m a a t vardı.
H e g e m o n tarzı bırak a lım , d e m o k ra tik tarzı es as alalım d em iştim .
K endisi buraya g elm iş o lsa y dı o n a te k ra r h a tırlata ca k tım . G e ç m iş
o lsun diyecektim . G elm esi d e iyi o lurdu. H a k a n beyi bu d u r u m a d ü ­
şü ren A K P içinde de ço k kişi var. Siz d e politikayı bilm iyorsunuz.
D ürüstlük tam am , am a yetmiyor. K om plo d a rb e geleneğini kırm ak
gerekiyor. Oktay Vural ne diyor? H a k a n Fidan için “Kendi başına ge­
leni bilmeyen ülke için gelecek olanı nasıl bilsin” diyor. D o ğ ru söy­
lüyor. H akan beyin d u r u m u şu a n d a böyle tartışılıyor. P ervin son
d ere ce dürüst, h atta b e n d e n b in kat d a h a dürüsttür, am a ağzından
çıkan bir kelimeyi aley hine kullanıyorlar.
B unlar hiçbir şeyi b o ş u n a yapmıyorlar. Ö zg ecan olayı da, Adıyaınanlı üniversiteli gencin k atledilm esi d e bilinçli şeylerdir. O Adıyamanlı genç aynı evde k a ld ığ ı Ü lk ü c ü le r ta ra fın d a n öldürülüyor.
Ellerini kesiyorlar. Mesaj veriyorlar. İntikamcı bir yaklaşımdır.
S. S. Ö nder: Bu konuyu ben takip ediyorum. B akanla görüşüyorum.
A. Ö calan : Bunu çok ö n e m se m iy o ru m . B a k a n la rın ne dediğini
de ciddiye almıyorum. B en b aşka bir şey söylemeye çal

Benzer belgeler