Tebligkitabi - İç Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü

Transkript

Tebligkitabi - İç Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Müdürlük Yayın No: 272
Çeşitli Yayınlar Serisi No:27
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
TÜRKĠYE MĠLLÎ KAVAK KOORDĠNATÖRLÜĞÜ
VIII. GENEL KURULU TOPLANTISI
VIII. General Commission Meeting of the Turkish National Poplar Coordinatorship
13–14 KASIM 2014, KARTEPE/KOCAELĠ
TEBLĠĞLER
KAVAK VE HIZLI GELĠġEN ORMAN AĞAÇLARI ARAġTIRMA ENSTĠTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ
POPLAR AND FAST GROWING TREES FOREST RESEARCH INSTITUTE
KOCAELĠ/TÜRKĠYE
Ön kapak: Yeni kesilmiş kavak ağaçları (foto: M. ERCAN)
İç kapak: Bir atölyede kavak ambalaj kasaları (foto: M. ERCAN)
Arka kapak: Dikime hazır kavak fidanları (foto: M. ERCAN)
Arka kapak içi: Titrek Kavak tohumları (foto: Hülya TAMYÜKSEL)
Mizanpaj: Mehmet ERCAN
Yayına hazırlayan: Dr. Cemal FİDAN
Aralık 2015, İZMİT
Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü‟nce bastırılmıştır.
ii
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖNSÖZ………………………………………………………………………………………VII
AÇIġ KONUġMALARI……………………………………………………………………….1
KAVAK AĞACI YETĠġTĠRĠCĠLERĠ VE ODUNUNU KULLANAN SANAYĠCĠLERĠN
SORUNLARI…………………………………………………………………………………..3
KAVAK ÜRETĠCĠLERĠNĠN SORUNLARI…………………………………………………………...5
KAVAK ODUNU KULLANAN SANAYĠNĠN SORUNLARI ve BEKLENTĠLERĠ. . . . . . . . . . . . ..6
KAVAK ÜRETĠCĠLERĠNĠN VE KAVAK ODUNU ĠġLEYEN ĠġLETMELERĠN SOSYOEKONOMĠK YAPISI- SORUNLARI-BEKLENTĠLERĠ (SAKARYA VE KOCAELĠ ÖRNEĞĠ)......7
KAVAĞIN MÜHENDĠSLĠK ÜRÜNÜ AĞAÇ MALZEMLERDE KULLANIMI…………………...17
TÜRKĠYE‟DE KAVAK ISLAH ÇALIġMALARI (2000-2014 DÖNEMĠ)…………………………..26
FIRAT KAVAĞI (POPULUS EUPHRATICA OLIVIER)‟NIN DĠCLE VE FIRAT
NEHĠRLERĠNDEKĠ DOĞAL YAYILIġ ALANLARI, TÜRE YÖNELĠK SORUNLAR
VE ÇÖZÜM ÖNERĠLERĠ…………………………………………………………………………….40
OKSALĠK ASĠT ÖN HĠDROLĠZ ĠġLEMĠNĠNALKALĠ YÖNTEMLERLE KAĞITHAMURU
ÜRETĠMĠNE ETKĠSĠ………………………………………………………………………………….57
POPULUS (KAVAK) ve ALERJĠ…………………………………………………………………….63
TÜRKĠYE‟DE TĠTREK KAVAK (Populus tremula L.) ALANLARININ ĠRDELENMESĠ………...74
BĠYOENERJĠ HAMMADDESĠ KAVAK…………………………………………………………….82
KAVAK AĞAÇLANDIRMA VE FĠDANLIKLARINDA ZARAR YAPAN ÖNEMLĠ BÖCEK
TÜRLERĠ……………………………………………………………………………………………...87
TĠTREK KAVAK (Populus tremula)‟IN KÖK ÇELĠĞĠYLE ÜRETĠMĠNDE ETKĠLĠ OLAN
FAKTÖRLERĠN BELĠRLENMESĠ…………………………………………………………………..92
TUZLULUĞA DAYANIKLILIĞI BELĠRLENECEK BAZI KAVAK TÜR VE KLONLARIYLA,
SULANABĠLĠR TUZLU TOPRAKLARIN, ODUN ÜRETĠMĠ AMACIYLA
AĞAÇLANDIRILABĠLĠRLĠĞĠNĠN ARAġTIRILMASI…………………………………………….98
KASTAMONU VE SAMSUN YÖRESĠNDE YAYGIN KAVAK ZARARLILARI……………….107
BAZI KAVAK ZARARLILARI ĠLE MÜCADELEDE BĠYOLOJĠK MÜCADELE AJANI
OLARAK ENTOMOPATOJENLERĠN ARAġTIRILIMASI……………………………………….116
13-14 KASIM 2014, TÜRKĠYE MĠLLĠ KAVAK KOORDĠNATÖRLÜĞÜ VIII. GENEL KURUL
KARARLARI………………………………………………………………………………………...124
TOPLANTIDAN BAZI GÖRÜNÜMLER…………………………………………………………..128
TOPLANTIYA ĠġTĠRAK EDENLER…………………………..…………………………...131
iii
iv
ÖNSÖZ
Orman Genel Müdürlüğü‟nün 27.12.2012 tarih ve 28 nolu oluruyla çıkarılan “Türkiye Milli
Kavak Koordinatörlüğü” Talimatı gereğince, “Türkiye Milli Kavak Koordinatörlüğü VIII. Genel
Kurulu” 13 Kasım 2014 günü saat 10.00‟da Kartepe-Green Park Hotel‟de, yapılmıĢtır. Toplantıya
toplam 102 üye katılım göstermiĢtir. Toplantı saygı duruĢu ve Ġstiklal MarĢımızın söylenmesinden
sonra, gündem gereği açıĢ konuĢmaları ile baĢlamıĢtır.
AçıĢ konuĢmalarının ardından Divan Kurulunun teĢkiline geçilmiĢtir. Divan BaĢkanının Ġcra
Raporunu okumasının ardından toplantıya 30 dakika ara verilmiĢ ve aradan sonra genel oturum
halinde bildiri sunumlarına geçilmiĢtir. Toplantının ikinci günü katılımcılar aĢağıda belirtildiği Ģekilde
oluĢturulmuĢ olan ihtisas gruplarında çalıĢmalarını sürdürmüĢlerdir.
Toplantının ikinci günü katılımcılar aĢağıda belirtildiği Ģekilde oluĢturulmuĢ olan ihtisas
gruplarında çalıĢmalarını sürdürmüĢlerdir. Milli Kavak Koordinatörlüğü talimatnamesinde 4 adet
ihtisas birimi belirlenmiĢtir. Ancak toplantı aĢağıda sıralanan birimler (3 birim) itibariyle yapılmıĢtır.
Kavak YetiĢtiriciliği ve Kavakçılığın GeliĢtirilmesi Birimi:
BaĢkan :
Yard. Doç. Dr. Murat ALAN
Raportör :
Dr. Cemal FĠDAN
II. Kavak Odunu Tüketimi ve Değerlendirilmesi, Envanter, Kavakçılık Politikası, Halkla ĠliĢkiler
ve Uluslararası ĠĢbirliği Birimi:
BaĢkan :
Dr. NeĢat ERKAN
Raportör :
Selda KARAKAYA
III. Hastalık ve Zararlılarla Mücadele Birimi:
BaĢkanı :
Prof. Dr. Mustafa YAMAN
Raportör :
Ayhan KARAKAYA
I.
Ġhtisas Birimleri gündemleri gereği, kendilerine havale edilen tebliğleri, öneri ve görüĢleri
incelemiĢ ve tartıĢarak karara bağlamıĢtır.
Ġki gün süren toplantının sonunda Ġhtisas Birim BaĢkanları, kendi birimlerinde alınan kararları
ihtiva eden raporları Genel Kurula sunmuĢlardır. Toplam 23 maddeden oluĢan kararlar, Genel
Kurulda görüĢülüp tartıĢıldıktan sonra 17 maddeye düĢürülmüĢ ve Türkiye Milli Kavak
Koordinatörlüğü VIII Genel Kurul Kararları olarak Ġcra Komitesi'ne sunulmak üzere kabul edilmiĢtir.
Alınan bu kararların baĢarılı bir Ģekilde uygulamaya aktarılması hususunda hep birlikte ve kararlı bir
Ģekilde hareket etmek mecburiyetinde olduğumuza inanıyorum.
Türkiye Millî Kavak Koordinatörlüğü Genel Kurul Toplantısı‟nın hazırlanmasına imkan tanıyan
sayın Genel Müdürümüz ve Daire BaĢkanımıza Ģükranlarımı arzederim. Ayrıca, toplantıya katılan tüm
bakanlık mensuplarına ve katılımcılara teĢekkürlerimi sunarım.
Bu kitapta, komisyonlara sunulan 16 adet tebliğ ve Genel Kurul Kararları bir araya getirilmiĢtir.
Ġlgililere faydalı olmasını temenni ederim.
Ahmet KARAKAġ
Türkiye Millî Kavak Koordinatörlüğü İcra Komitesi Başkanı
Orman Genel Müdürlüğü
Dış İlişkiler, Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkan Yardımcısı
v
Dr. Faruk Ş. ÖZAY
(Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Enstitüsü Müdürü)
Dr. Faruk ġ. ÖZAY, ev sahibi olarak yaptığı hoĢ geldiniz konuĢmasında, kavak ağacının
önemine ve dünyadaki artan odun hammaddesi açığının kapatılmasında oynadığı role dikkat çekmiĢtir.
Ġkinci Dünya savaĢı sonrası artan odun ihtiyacının doğal ormanlardan karĢılanamaması ve bu ihtiyacın
endüstriyel ağaçlandırmalardan karĢılanması eğilimi artmıĢtır. Bu anlamda kavak ağacının hızlı
büyümesi, kültürünün kolaylığı ve odununun yumuĢak olması nedeniyle çok çeĢitli kullanım alanına
sahip olması gibi hususlar, kavak ağacının doğan odun açığının kapatılmasında ön plana çıkmasına
neden olmuĢtur. Kavakçılığın dünyada geliĢtirilmesi ve yaygınlaĢtırılması maksadıyla Uluslararası
Kavak Komisyonu (IPC) kurulmuĢ ve Türkiye bu komisyona Bakanlar Kurulu Karıyla 1955 yılında
üye olmuĢtur. Türkiye Milli Kavak Komisyonu (TMKK) Türkiye kavakçılığını geliĢtirmek ve kavak
alanlarını geniĢletmek maksadıyla 1955 yılında kurulmuĢtur. Dr. Faruk ġ. ÖZAY TMKK‟nın tarihi
geliĢim ve değiĢim aĢamalarından bahsettikten sonra Komisyonun en son Orman Genel
Müdürlüğünün 2012 yılında 28 sayılı oluruyla çıkarılan bir yönetmelik değiĢikliği ile “Türkiye Milli
Kavak Koordinatörlüğü” olarak görevine devam etmesi talimatlanmıĢtır. FAO verilerine göre bir
ülkede sulanabilir tarım alanlarının % 5‟inin kavakçılığa ayrılmasının tarım ürünlerinin verimliliği
açısından olumsuz bir durum oluĢturmadığı, ülkemizde 5,5 milyon Ha sulanabilir tarım arazisi
bulunduğunu ve bunun % 5‟inin 275 000Ha alana tekabül ettiğini belirtmiĢtir. Halen ülkemizde kavak
yetiĢtirilen arazilerin büyüklüğünün 170 000 Ha olduğunu ve bu duruma göre daha 100 000Ha kavak
dikilebilecek alan bulunduğunu ifade etmiĢtir.
Okan KURŞUN
(Sakarya Orman Bölge Müdürü)
Bölge Müdürlüğü faaliyet alanı içerisinde yaklaĢık 100 Ha civarında doğal Karakavak
meĢceresi bulunduğunu belirtmiĢtir. Endüstriyel ağaçlandırmaların özellikle Kavağın hızlı geliĢen bir
orman ağacı olarak sanayinin odun ihtiyacının karĢılanmasında çok önemli yerinin olduğunu ve
iĢletmelerin emniyet supabı gibi görev gördüğünü belirtmiĢtir. Yapılan bu toplantının kavakçılık
sektörü ile ülkemiz ve dünya ormancılığının geliĢmesine katkılar sağlaması, baĢarılı geçmesi ve hayırlı
olması dilek ve temennisiyle konuĢmasını tamamlamıĢtır.
1
Ahmet KARAKAŞ
(Dış İlişkiler Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkan Yardımcısı)
Kavak odunun yaygın bir kullanım alanına sahip olduğunu, ülkemizde kavakçılığın
geliĢtirilmesi amacıyla Kavakçılık AraĢtırma Enstitüsünün kurulduğunu ve bu yolla modern kavakçılık
anlayıĢının tesis edildiğini belirtmiĢtir. Ülkemizde artmakta olan odun hammaddesi talebinin
karĢılanması ve doğal ormanlar üzerindeki baskının hafifletilmesi için kavak ağacı yetiĢtiriciliğinin
önemli olduğuna vurgu yapmıĢtır. Böylece arz talep dengesinin sağlanabileceği ve her yıl yurtdıĢına
giden milyonlarca doların ülkemizde kalacağını belirtmiĢtir. Odun hammaddesi ihtiyacının
karĢılanmasında hızlı geliĢen türlere ağırlık verilerek ıslah edilmiĢ materyal kullanılmasının
gerekliliğine dikkat çekmiĢtir. Kavak fidanı ve kavak yetiĢtiriciliğinde sulamanın önemli olduğunu,
dolayısıyla kavağın su tüketimi konusunun coğrafi bölgelere göre netlik kazandırılması gerekmektedir.
Günümüzde teknolojik geliĢmelere paralel olarak kavak odunu iĢleyen sanayicilerimiz, kavak
yetiĢtiricileri ve Kavakçılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğünün el ele vererek yeni projeler
geliĢtirmeleri gerektiğini ifade etmiĢ ve bunun Ülkemiz kavakçılığının devamlılığı açısından önem arz
ettiğini belirtmiĢtir. VIII. Türkiye Milli Kavak Koordinatörlüğü toplantısında; kavakların su
tüketiminin ülkemiz Ģartlarına göre belirlenmesi baĢta olmak üzere, hastalıklara dayanıklı yeni kavak
klonlarının üretilmesi, güncel öneme sahip iklim değiĢikliği kapsamında kavakların iklim
değiĢikliğinde yeri ve önemi, karbon depolaması, biyoenerji ve biokütle olarak kavak kullanımı gibi
konuları da dikkate alarak, ülkemiz kavakçılığına yeni bir vizyon ve misyon yüklenmesi gereğine
dikkat çekmiĢtir.
Hacı Mehmet KARA
(Kocaeli Vali Yrd.)
Kısa tuttuğu konuĢmasında; ülkemizde araĢtırmaya önem verilmeye baĢlandığını,
kavağın önemli bir ağaç türü olduğunu belirterek araĢtırılmasının gerekliliğine dikkat
çekmiĢtir. Nüfus artıĢına paralel olarak odun hammaddesi talebinin de arttığını, bu nedenle
boĢ arazilerin endüstri ve tarım ürünü olan kavak ağacı dikilerek değerlendirilmesi gerektiğine
vurgu yapmıĢtır.
2
KAVAK AĞACI YETĠġTĠRĠCĠLERĠ VE ODUNUNU
KULLANAN SANAYĠCĠLERĠN SORUNLARI
Oktay KABASAKAL (Kocaeli Sanayi Odası)
Bu toplantıya, hem “AhĢap Palet ve Ambalaj Sandığı” üretimi sektörünün bir temsilcisi, hem
de Kocaeli Sanayi Odası “Orman ve Orman Ürünleri Gurubu” Meclisi üyesi olarak sektörümü
temsilen ve Kavak üreten bir iĢ kolunun üyesi olarak davet edildim. Sizleri temsil ettiğim kurum ve
sektör adına saygıyla selamlarım.
Sizlere Kavak ağacının ahĢap ambalaj sanayinde ve diğer alt sektörlerdeki tüketiminde, yani
sanayide kullanımında karĢılaĢılan sorunlar bağlamında, sektörümüzdeki Kavak ağacı kullanımından,
arz-talep dengelerinden bahsetmeye çalıĢacağım.
90’lardan 2000’li yılların baĢına kadar ahĢap ambalaj denildiğinde odun hammaddesi olarak ilk
akla gelen Kavak ağacıydı. Biz ahĢap ambalajcılar, Kavak ağacı ekili yerlerden Kavak odunu temin
ederdik. Kavak ağacı eken, diken köylüler belirli sayıdaki ambalaj atölyeleri bazında üretimlerini
pazarlarlardı. Bazen ayakta dikili halde bazen de kesilmiĢ tonajlanmıĢ olarak fabrikalarımıza
getirirlerdi. Ġzmit, Adapazarı havalisinde yol boylarında meyve ve sebze tarımı dıĢında kalan çoğu
tarımsal arazilerde Kavak dikili olurdu. Bizler de kesim çağından birkaç yıl önce ağaçları sahibinden
satın alırdık. Günümüzde ise tüketimimizin tamamına yakınını Çam cinsi iğne yapraklı ağaçlar
oluĢturmaktadır. Kavak ağacı kullanımının % 3-5 oranlarında olduğu ve sadece basit ucuz meyve
kasaları yapımı ile sınırlı kaldığını belirtmek isterim. Peki, neden sanayideki ilk 500 ve ikinci 500
listelerindeki firmalara yaptığımız palet ve sandıklarda Kavak ağacından Çam ve Göknar ağaçlarına
doğru talep yöneliĢi oldu? Bunun en büyük sebebi hammaddenin kolaylıkla ve istenilen miktarda
bulunamaması gerçeğinde yatmaktadır. Bu durumu sıralarsak;
1-Kavak ağacı dikilen tarlalar Ģuyulandırılmak suretiyle arsa haline getirilirken çevrelerinden
yollar geçirildi ve varisler arasında paylaĢılarak küçüldü. Keresteden baĢka hiçbir iĢe yaramadığı dile
getirilen kavak ağacı dikiminden vazgeçildiği bilinen bir gerçektir.
2-Kavak ağacı üretiminin yer yer tarıma engel teĢkil etmesi ve emek istemesi nedenlerden
biridir.
3-Devletimiz bildiğim kadarıyla Fındık, Ceviz vb. bitkilere yaptığı teĢvikleri kavak ağacına
yapmadı.
4- Toplumda bulunan kavak ağacı polenlerinin alerjik etki yapıyor algısı yatırımdan arazi
sahiplerinin vazgeçirmesine neden oldu.
5-AhĢap Ambalaj iĢi yapan firmaların kurumsallaĢamaması, basit ve donanımsız olarak bu iĢe
girmeleri, Kavak odunu üreticisine yapılan ödemelerinde aksamalar oluĢu ve üreticinin küsmesi
sonucu yavaĢ yavaĢ üretimden çekilmesi,
6-Kavak ağacından yapılan ambalajları tüketen ilk 500 içindeki kurumsal firmaların bu ağacın
kapsadığı nem sebebiyle kavak ambalajlarından kaçınması,
3
7-Arazi sahiplerinin Kavak ağacı dikmekte çekimser kalıĢı, ağacın temininde aksamalar,
taliplilerin giderek vazgeçmeleri,
8-Dikimi azalan Kavak ağacında artması gereken fiyatların artmaması, yerine endüstriyel
plantasyon sahalarından elde edilen Radiata ağacının benimsenmesi,
Nedenleri sıralanabilir. Bu sıraladığım düĢünceleri çeĢitlemek mümkündür.
Peki, çözüm nedir, ne olabilir?
Kavak ağacı tomruğu tüketiminde yatırımcımız korunmalıdır. Köylü diye diye Kavak odunu
üretimini elinde arazisi ve suyundan baĢka sermayesi olmayan insanlara vakfettiğimiz için
baĢarısızlığın geldiğini düĢünüyorum. Eğer ciddi manada üzerine düĢülecekse öncelikle devletin
pozitif ayırımcılıkla iĢe baĢlaması gerekmektedir. En belirgin olanı teĢviklerdedir. Kavak eken yer
sahibine dekar baĢına nakit teĢviki verilmelidir. Bu gün toprağı bol, suyu bol yerlere sahip arazisi
sanayi, ticari olmamıĢ, hiçbir iĢ yapmayan veya bilmeyen kesimlerimize fındıkta olduğu gibi ek gelir
yaratabilecektir. 20 cm. ve üzeri çaplı kavak tomruğunu 200 Tl/Ton fiyata mal etmekteyiz. Bu
tomruğun ikamesi veya rakibi Sahil çamı odunu da 200 Tl/Ton dur. Fiyat farkı olmayınca sanayicinin
Sahil Çamı odununa yönelmesi tabiidir. Orman Genel Müdürlüğü Çam ve Göknar ağacı üretiminde
olduğu gibi Kavak ağacı üreterek ihalelerinde satarsa ve biz ambalajcılar istikrarlı bir alım yapmaya
baĢlarsak bu hammaddeyi tekrar talep edilebilir hale getirebiliriz.
Avrupa‟dan gelen “Euro Palet”ler, ki önemli standartlara sahip devamlı denetlenen beynelmilel
bir palet türüdür, incelenirse Çam ve Kavak ağacının beraber kullanıldığı bir yapı arz eder. Bu
gözlemlerimizde anlaĢılan odur ki, Avrupa Kavak ağacını standartı en yüksek ürünlerde dahi
çekinmeden kullanmaktadır. Bu anlamda Avrupa ve Amerikalıların Kavak konusunda yaptıkları
düzenlemeleri incelememiz gerekir. Ambalaj ve Kontrplak sektörü ne kadar ürünü hangi sıklık ve
kolaylıkta nasıl temin edeceğini bilirse önü açılmıĢ olacak, bu konuya bakıĢını ve yatırımlarını, yeni iĢ
alımlarını buna göre değerlendirecektir.
Devletimiz orman politikalarını siyasi partiler üstü milli mesele olarak görüp uzmanlar
bürokrasiden kurtulursa, üretim ve tüketim devlet veya sivil teĢebbüsler tarafından kurallar, teĢvikler
silsilesinde Ģekillenirse her meselede olduğu gibi bu süreçten de baĢarı ile kalkar. Böylelikle,
ormancılık sektörümüzde ölmeyecek bir hammadde değeri yaratmıĢ oluruz.
Bu toplantının Ormancılık sektörüne yeni ufuklar açmasını diler, saygılar sunarım.
4
KAVAK ÜRETĠCĠLERĠNĠN SORUNLARI
Halis KARATAŞ (Kavak Üreticisi Çıldırlar Mh. Muhtarı –Akyazı/SAKARYA)
Biz kavak fidanı yetiĢtirmeden önce bunu nasıl satacağımızı düĢünür hale geldik.
Önceleri 1000-3000 adet fidan talep edilirken ve yetiĢtirirken, Ģimdilerde 100-200 fidan ancak
satabiliyoruz. Talep oldukça düĢtü. Kavak fidanı fiyatı yaklaĢık 10 yıldır değiĢmemiĢtir.
Kavak odunu fiyatı da yaklaĢık 5-6 yıldır sabit kalmıĢtır. Bu durum Kavak piyasasında pazar
sorunu yaĢandığını açıkça göstermektedir. Araziler artık daha çok kar getiren ve devletten
teĢvik alan ceviz, fındık gibi ürünlere ayrılmakta, dolayısıyla kavak fidanı talebi düĢmektedir.
Topraklar miras paylaĢımı nedeniyle bölündüğü için verimli kullanılamamakta ve bu nedenle
üretim sahaları daralmaktadır. Bunun doğal bir sonucu olarak kavak üretimi karlılığını
yitirmeye baĢlamıĢtır. Kavak fidanı üreticilerine ve sanayicisine devlet tarafından gerekli
destek verilmemektedir. Medyada kavak ağaçlarının sağlık açısından zararlı olmadığı konusu
gereği gibi anlatılamadığı için kavakçılık gerilemektedir. Kamuoyunda hep kavağın olumsuz
tarafları konuĢuluyor, kavağın faydalı yönleri topluma, insanlara anlatılmalı. Bu olumsuz
durumun engellenmesi için kavağın insan sağlığına zararlı olmadığının topluma etkili bir
Ģekilde anlatılması gerekmektedir.
5
KAVAK ODUNU KULLANAN SANAYĠNĠN SORUNLARI ve
BEKLENTĠLERĠ
Tevfik DEDEBAŞ (Emekli Orman Bölge Müdürü-Kastamonu Entegre)
Türkiye hem yonga levhada hem de lif levhada son on yıldan beri inanılmaz bir büyüklüğe
ulaĢtı. Türkiye‟de yonga levha sanayiinin kurulu kapasitesi 5 milyon m3‟ü geçti. Avrupada MDF
üretiminde birinciyiz, yonga levhada üçüncüyüz, laminant parke üretiminde ise ilk üç arasındayız.
Ülkemiz son on yıldır bu sektörün önde gelen ülkeleri arasındadır ve lokomotif ülke durumuna
gelmiĢtir. Kurulu kapasitenin odun hammaddesinin büyük bölümünü OGM karĢılamakta fakat
çabalarına rağmen sektörün kapasitesiyle odun üretimi eĢdeğer olarak büyümedi. 2012 yılında 3
milyon ton, 2013 yılında 2 milyon ton odun hammaddesi ithal ettik. Türkiye‟de odun hammaddesini
iĢleyen bu sektöre iliĢkin 300 milyon dolar odun hammaddesi, 300-350 milyon dolar levha ve diğer
rakamlarla birlikte 1 milyar dolarlık ithalat yapılmıĢ olup bu rakam ülkemizin cari açığının önemli bir
kısmını oluĢturmaktadır. Hızlı geliĢen türler olarak Kavak, Okaliptüs, Radiata, Maritima türlerini çok
önemsiyoruz. Arjantin, ġili‟de yaptığımız temaslarda devletin bu sektörün önünü açtığını gördük.
Sektör olarak yonga levha üretiminde 6 milyon ton‟a yakın odun hammaddesi kullanıyoruz. Halen 1
milyon ton‟un üzerinde Kavak odunu kullanabilecek potansiyelimiz var. Fakat mevcut haliyle tüm
sektörlerin kullanabileceği Kavak odunu miktarı 250.000 Ton. Yani burada ciddi boyutta arz açığı var.
Amerika‟da odun hammaddesinin ilgili fabrikaya olan maliyeti 27-28$, Avrupa‟da 48-50$, Rusya‟da
35$ . Ülkemizde ise bu maliyet 80$ civarındadır. Ülkemizde OGM, DSĠ, Milli Emlak gibi kurumlar
önümüzü açabilirse Kavak ve hızlı geliĢen türlerle ilgili Üniversiteler, OGM, AraĢtırma Enstitüleri ve
ilgili kuruluĢlarla her türlü giriĢim içinde bulunmak istiyoruz. Bu fırsatları ülkemizde
bulamadığımızdan önümüzdeki sene baĢlamak üzere 100 Ha‟lık bir alanda Bulgaristan Meriç Havzası,
Romanya – Köstence tarafında ilerleyen dönemlerde 3500 Ha‟a ulaĢabilecek ağaçlandırma çalıĢmamız
var. Bu toplantıda özellikle Urfa-Harran tarafındaki kavak türünün klonları yüksek bir cari artım
verdiği zaman o tarafa doğru da sektör olarak araĢtırmalarımızı ilgili Fakültelerle yapmak
durumundayız.
6
KAVAK ÜRETĠCĠLERĠNĠN VE KAVAK ODUNU ĠġLEYEN ĠġLETMELERĠN
SOSYO-EKONOMĠK YAPISI- SORUNLARI-BEKLENTĠLERĠ
(SAKARYA VE KOCAELĠ ÖRNEĞĠ)
Selda KARAKAYA1)
Prof. Dr. Ġsmet DAġDEMĠR2)
Mehmet ERCAN1)
ÖZ
Bu çalıĢmada, Sakarya‟nın 9 ilçesinde (Akyazı, Adapazarı, Karapürçek, Geyve, Taraklı,
Hendek, Kaynarca, Karasu, Kocaali) bulunan kavak üreticileri ve yine Sakarya ilinin 11 ilçesi
(Akyazı, Adapazarı, Karapürçek, Geyve, Taraklı, Hendek, Arifiye, Sapanca, Karasu, Kocaali, Ferizli)
ile Kocaeli‟nin 3 ilçesindeki (Gölcük, EĢme, Körfez) kavak odunu iĢleyen sanayi iĢletmelerinin sosyoekonomik yapısı, sorunları ve beklentileri incelenmiĢtir. Bu amaçla biri 85 kavak üreticisi, diğeri 53
kavak odunu iĢleyen sanayi iĢletmesi üzerinde olmak üzere iki ayrı anket çalıĢması yüz-yüze görüĢme
usullüyle yapılmıĢtır. ÇalıĢmalardan elde edilen veriler sayısal olarak değerlendirilmiĢ ve bazı
sonuçlar grafiklerle gösterilmiĢtir.
Birinci anket çalıĢması verilerine dayanarak kavak üreticileri yaĢ, eğitim, meslek, kavaklık
arazinin büyüklüğü ve sahiplik durumu, üretim faaliyetlerinde kullanılan iĢgücünün özelliği, tercih
edilen kavak klonu, teknik bilgi, danıĢmanlık ve yayın hizmetlerinden yararlanma, kavakçılığın
geleceğine bakıĢ, üretim sırasında karĢılaĢılan sorunlar ve beklentiler gibi özellikler itibariyle
değerlendirilmiĢtir. Ġkinci anket çalıĢması verileri yardımıyla da kavak odunu işleyen sanayi
işletmeleri yaĢ, eğitim, ana faaliyet kolu, hukuki yapı, mülkiyet yapısı, çalıĢan sayısı, faaliyet
biçimleri, üretim Ģekilleri, hammadde talep miktarı ve iĢletme ölçeği, kapasite kullanım durumu, tercih
edilen kavak klonu, iĢletmelerin geleceği, sorunları ve beklentileri gibi özellikler itibariyle
değerlendirilmiĢtir. Bilahare kavak üreticileri ile kavak odunu iĢleyen iĢletmeler bazı sosyo-ekonomik
özellikleri, sorunları ve beklentileri itibariyle karĢılaĢtırılarak, benzerlikler ve farklılıklar ortaya
konulmuĢtur. Böylece kavak üreticilerinin ve kavak iĢleyen sanayi iĢletmelerinin etkin ve verimli
çalıĢmalarına ıĢık tutacak bazı bulgulara ulaĢılmıĢtır. Bu bulgular ıĢığında kavak üreticileri ve kavak
sanayi iĢletmeleri için birtakım öneriler geliĢtirilmiĢtir.
Anahtar Kelimeler: Kavakçılık, kavak üreticisi, kavak sanayicisi, sosyo-ekonomik özellikler,
Sakarya, Kocaeli.
SOCIO-ECONOMIC STRUCTURE- PROBLEMS -EXPECTATIONS OF POPLAR
MANUFACTURERS AND ENTERPRISES PROCESSING POPLAR WOOD
(EXAMPLE OF SAKARYA AND KOCAELĠ)
ABSTRACT
In this paper, it is examined socio-economic characteristic of industrial enterprises that are
busy with poplar wood and their problems and expectations in Akyazı, Adapazarı, Karapürçek, Geyve,
Taraklı, Hendek, Kaynarca, Karasu, Arifiye, Sapanca, Ferizli in Sakarya and Gölcük, EĢme, Körfez in
Kocaeli. For this purpose, two surveys are conducted by method of face to face interviews. First
survey is conducted with 85 poplar manufacturers and second one is conducted with 53 industrial
enterprises that are busy with poplar wood. The data obtained from these studies are evaluated
numerically and some results are shown in the graphics.
1)
Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü, Kocaeli.
2)
Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü, Bartın.
7
Based on the first survey data, poplar manufacturers are evaluated in terms of age, education,
job, size and ownership status of poplar land, features of the labors that works in production activities,
preferred poplar clones, technical information about poplar production and benefit from consulting and
publishing services, insights into the future poplar, problems that are face with during production and
expectations etc. Based on second survey data, enterprises processing poplar wood are evaluated in
terms of age, education, major line of business, legal structure, ownership structure, number of
employees, activity forms, production figures, the amount of demand for raw material and business
scale, rate of capacity utilization, preferred poplar clones, future of enterprises and their most
important problems and expectations etc. Subsequently poplar manufacturers and enterprises
processing poplar wood are compared with some socio-economic characteristics, problems and
expectations and thus similarities and differences are disclosed similarities and differences. Thus,
some findings are reached for poplar manufacturers and enterprises processing poplar wood to work
effectively and efficiently. According to these findings, some proposals have been developed for both
groups.
Keywords: Poplar, poplar manufacturers, poplar industrialist, socio-economic characteristics,
Sakarya, Kocaeli.
1. GĠRĠġ
Dünya nüfusundaki artıĢa paralel olarak artan sanayileĢme ile birlikte odun hammaddesi
tüketimi de artmıĢtır. Dolayısıyla orman kaynaklarına olan ihtiyaç her geçen gün artmakta ve bu
kaynakların planlı bir Ģekilde kullanılması giderek önem kazanmaktadır. Bu bağlamda doğal ormanlar
üzerindeki baskının azaltılarak tahribinin önlenmesi ve birim alandan azami odun veriminin
alınmasına yönelik endüstriyel ağaçlandırmalar dünya gündemine gelmiĢtir. Endüstriyel
ağaçlandırmalarda kullanılan ağaç türlerinin 25-30 yıl olan idare süreleri dikkate alındığında, var olan
odun arz açığının kısa sürede kapatılmasında, idare süresi 10-15 yıl olan kavak ağaçlandırmaları
büyük önem taĢımaktadır. Kavak ağaçlandırmalarının, odun hammaddesi arz açığını kapatmadaki
önemli rollerinin yanında, doğal ormanlar üzerindeki baskının azaltılmasına ve dolayısıyla
sürdürülebilir ormancılığın sağlanmasına önemli katkıları vardır.
Ülkemizde karakavak kültürü asırlardan beri yapılmakla beraber, melez kavak kültürü ilk defa
1946 yılında baĢlatılmıĢtır (Birler vd., 1989). Ülkemizde halen kavak ağaçlandırmaları ile ilgili
envanter olmadığı için, kavak odunu üretimi konusunda görüĢ birliği bulunmamaktadır. Bazı
tahminlere göre, ülkemizde yaklaĢık 160 bin ha büyüklüğündeki kavak ağaçlandırmalarından yılda 4
milyon m3 kavak odunu üretilmektedir (Anonim, 1995; Birler, 1995). Diğer bir çalıĢmada ise,
ülkemizde 90.000 ha melez kavak ve 60.000 ha karakavak olmak üzere toplam 150.000 ha kavak
ağaçlandırmalarından, yılda 3.625 milyon m3 kavak odunu üretildiği belirtilmektedir (Birler ve Diner,
1994). Özel Ģahıslar tarafından sulanabilir tarım alanlarında yapılan kavak ağaçlandırmaları
yatırımcının öz kaynakları ile kurulmaktadır (Karakaya, 2010). Bu üreticilerin çok azı kredi kullanma
yolunu tercih etmektedir (Koçer, 2003).
Ülkemizde odun hammaddesinin arz-talep durumuna bakıldığında; 2011 yılı itibariyle 26,92
milyon m³ toplam odun hammaddesi (endüstriyel odun ve yakacak odun toplamı) üretilmiĢ, buna
karĢılık toplam 28,03 milyon m³ tüketim yapılmıĢtır. Bu rakamlar içerisinde endüstriyel odun arzı
16,83 milyon m³, tüketimi ise 17,71 milyon m3‟tür. Buna göre yaklaĢık 1,11 milyon m3 toplam odun
hammaddesi arz açığı bulunmaktadır. Diğer yandan 10 yıllık (2002-2011) bir periyotta ülkemizde
yıllık ortalama 13,31 milyon m3 endüstriyel odun üretilmiĢ ve 14,71 milyon m3 tüketilmiĢtir. Bu
durumda yıllık endüstriyel odun arz açığı 1,40 milyon m3‟dür (Anonim, 2012). BaĢlıca arz kaynağı
olarak devlet ormanları ve özel sektör kavakçılığı görülmektedir. Ülkemizde var olan odun
hammaddesi açığının daha fazla artmadan karĢılanabilmesi için baĢta kavak olmak üzere hızlı geliĢen
türlerle endüstriyel ağaçlandırmalar kurmak gerekmektedir.
2. MATERYAL VE YÖNTEM
ÇalıĢmada; Sakarya‟nın 9 ilçesinde (Akyazı, Adapazarı, Karapürçek, Geyve, Taraklı, Hendek,
Kaynarca, Karasu, Kocaali) bulunan kavak üreticileri ve yine Sakarya ilinin 11 ilçesi (Akyazı,
8
Adapazarı, Karapürçek, Geyve, Taraklı, Hendek, Arifiye, Sapanca, Karasu, Kocaali, Ferizli) ile
Kocaeli‟nin 3 ilçesindeki (Gölcük, EĢme, Körfez) kavak odunu iĢleyen sanayi iĢletmelerinin sosyoekonomik yapısı, sorunları ve beklentileri incelenmiĢtir. Bu amaçla, biri 85 kavak üreticisi, diğeri 53
kavak odunu iĢleyen sanayi iĢletmesi olmak üzere, yüz-yüze görüĢme usulüyle yapılan iki ayrı anket
çalıĢmasından (Karakaya, 2010; Karakaya vd., 2014) elde edilen veriler bu çalıĢmada materyal olarak
kullanılmıĢtır. Söz konusu iki çalıĢmadan elde edilen veriler sayısal olarak özetlenmiĢ ve elde edilen
bulgular, yüzde oranları ile grafikler halinde sosyo-ekonomik yapı, sorunlar ve beklentiler baĢlıkları
altında incelenmiĢ ve değerlendirilmiĢtir.
3. BULGULAR VE TARTIġMA
3.1. Kavak Üreticilerinin Sosyo-Ekonomik Yapısına ĠliĢkin Bulgular
1. Kavak üreticilerinin yaşı, eğitimi ve mesleği: Anket yapılan 85 kavak üreticisinin yaĢ
ortalaması 55‟tir. Üreticilerin çoğunluğu (%33), 51-60 yaĢ grubunda bulunmaktadır ve %74‟ü ilkokul
mezunudur. Yüksekokul mezunu olan üretici oranı ise %1‟dir (ġekil 1).
Ortalama aile büyüklüğü 5 kiĢiden oluĢmaktadır. Kavak üreticisi ailelerinde yaĢayanların %65‟i
çalıĢma çağındaki faal nüfus (14-64 yaĢ) grubundadır.
>80
2%
71-80
11%
Y üksek
okul/Fak.
1%
Lise
16%
31-40
21%
61-70
19%
Orta
9%
41-50
14%
İlkokul
74%
51-60
33%
ġekil 1. Kavak üreticilerinin yaĢ ve eğitim gruplarına göre dağılımı.
Kavak üreticilerinin, %63‟ünün çiftçi, %11‟inin de çiftçilikle beraber ek iĢ yaptığı
belirlenmiĢtir. Buna göre üreticilerin %74‟ü çiftçilik yaparak geçimini sağlamaktadır. Bu konuda
Gökçe (1978) tarafından yapılan bir çalıĢmada ise; kavak üreticilerinin %55.39‟unun ilkokul mezunu
olduğu, %6.15‟inin okur-yazar olmadığı ve %32‟sinin çiftçi olduğu belirlenmiĢtir. Dolayısıyla
kavakçılık faaliyetlerinin genellikle eğitim seviyesi düĢük kiĢiler ve çiftçiler tarafından yapıldığı
söylenebilir.
2. Kavaklık alanının büyüklüğü ve uzaklığı: Kavak üreticilerinin, %59‟unun küçük (1-10 da),
%22‟sinin orta (11-20 da) ve %19‟unun büyük (>20 da) kavaklık alana sahip olduğu belirlenmiĢtir.
Üretici baĢına ortalama 14,6 da kavaklık alanı düĢmektedir. Buna göre kavak üretim çalıĢmalarının
çoğunluğu küçük ölçekli üreticiler tarafından yapılmaktadır.
Ġkamet yerlerinin kavak alanına uzaklığı konusunda; üreticilerin %92‟sinin çok yakın (0-5 km),
%5‟inin yakın (6-10 km) ve %3‟ünün uzak (>10 km) olduğu belirlenmiĢtir. Ġkamet yerinin üretim
alanına çok yakın olması, kavaklığın bakım, üretim ve denetim faaliyetlerinin zamanında
yapılabilmesi yönünden önem taĢımaktadır.
3. Kavak arazisinin mülkiyeti ve edinme biçimi: Kavak üreticilerinin %75‟nin kavak arazisi
kendilerine ait (tam mülkiyetli) iken, %23‟ü hisseli ve %2‟si ise diğer mülkiyet (Ģirkete ait)
grubundadır. Kavaklık arazisi büyük çoğunlukla (%62) miras yolu ile elde edilmekte olup, hem miras
hem de satın alma yolu ile arazi sahibi olma oranı ise %4‟dür.
9
4. Kavakçılık faaliyetlerinde kullanılan işçiliğin ve araç-gerecin özelliği: Üreticilerin %45‟i
kavaklık sahasının tesisi, bakımı ve üretimine iliĢkin iĢçilik faaliyetlerini, kendisi ile birlikte ailenin
diğer bireyleri yapmaktadır. YetiĢtiricilerin %45‟i de kavakçılık faaliyetlerinin iĢçiliğini kendisi ve
ücret karĢılığı iĢçi çalıĢtırarak yapmaktadır. YetiĢtiricilerin %10‟u ise faaliyetlerinin tamamını iĢgücü
kiralayarak yürütmektedir. Gökçe (1978) tarafından yapılan çalıĢmada ise, yetiĢtiricilerin %71‟inin
kavakçılığın bakım iĢlerini iĢgücü kiralayarak yaptırdığı belirlenmiĢtir.
Üreticilerin büyük çoğunluğu (%50) kavakçılık faaliyetlerini yürütmek için gerekli olan araçgerecin (traktör, diskaro, pulluk ve burgu) tümüne sahiptir. Bir kısım ekipmana sahip, bir kısmını da
kiralayan üreticiler (%28), genellikle tesis aĢamasında fidan çukurlarının açılması için burgu
kiralamaktadır. Üreticilerin %21‟i ekipmanın tümünü kiralamakta, çok düĢük oranda (%1) ise
kullandığı ekipmanları ödünç almaktadır. Gökçe (1978) tarafından yapılan çalıĢmada ise,
yetiĢtiricilerin %55‟inin kavakçılık faaliyetlerini ekipman kiralayarak yaptırdığı belirlenmiĢtir.
5. Ara tarım ve sulama faaliyetleri: Ülkemizde, kavak ağaçlandırmalarındaki ara tarım
uygulamaları ekonomik açıdan iki amaca yönelik yapılmaktadır. Bunlardan birincisi, kavak üretiminde
ilk yıllarda ağırlık kazanan ağaçlandırma masraflarının azaltılması, diğeri de üreticilerin kendi yıllık
tarımsal ürün ihtiyaçlarının karĢılanmasıdır (Diner ve Koçer, 1999). Üreticilerin %45‟i kavaklık
sahasında ara tarım yapmaktadır. Ara tarım üretimi yapan üreticilerin tamamı mısırı tercih etmektedir.
Kavaklık arazide üreticilerin %49‟u sulama yapmaktadır.
6. Tercih edilen klon ve fidan özelliği: Üreticilerin %64‟ü dikimlerde, daha hızlı büyüdüğünü
ve odununun daha ağır olduğunu ifade ettikleri Samsun klonunu tercih ettikleri görülmüĢtür.
Üreticilerin %36‟sı ise I-214 klonunu kullanmıĢtır. Üreticilerin %50‟si kavak fidanlarını fidan üretim
iĢi yapan özel Ģahıslardan, %13‟ü özel fidanlıklardan, %11‟i ise devlet fidanlığından temin etmiĢtir.
Üreticilerin %26‟sı da fidanını kendisi yetiĢtirmiĢtir. Üreticilerin %42‟si 1 yaĢlı, %58‟i ise 2 yaĢlı
fidan kullanmıĢtır. Dikimde kullanılan fidanların %86‟sı köklü, %14‟ü köksüz fidandır.
7. Kavaklık tesis edilirken duyulan maddi destek ihtiyacı: Kavak üreticilerinin %76‟sı
kavaklığını kurarken herhangi bir maddi desteğe gereksinim duymazken, %24‟ü maddi desteğe
gereksinim duymuĢtur. Üreticilerin tamamı ise kavaklığını kurarken herhangi bir kredi almamıĢtır. Bu
sonuçlar kavak üreticilerinin finansman açısından yeterince desteklenmediğini, daha çok kendi öz
kaynakları ile kavakçılık yaptıklarını göstermektedir. Gökçe (1978) tarafından yapılan çalıĢmada ise,
yetiĢtiricilerin %85‟inin kredi istemediği belirlenmiĢtir.
8. Teknik bilgi, danışmanlık ve yayın hizmetlerinden yararlanma: Üreticilerin %89‟unun
kavakçılık konusunda herhangi bir teknik bilgi, danıĢmanlık ve yayın hizmetlerinden yararlanmadığı,
ancak %11‟inin bu tür hizmetlerden istifade ettiği görülmüĢtür. Bu hizmetleri Ġzmit Kavak ve Hızlı
GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğünden almaktadırlar. Bu sonuçlar, ilgili müdürlüğün
teknik bilgi, danıĢmanlık ve yayın hizmetlerinden üreticilerin yararlanmadığını ve bölgedeki kavak
üreticilerinin kendi bilgileri çerçevesinde kavakçılık yaptığını göstermektedir.
9. Üreticilerin kavakçılık yapma nedenleri: Üreticilerin kavakçılık yapma nedenlerinden ilk
üçünü sırasıyla; %34‟ü kârlı olduğu düĢüncesi, %25‟i ek iĢ olarak ve %14‟ü çevrenin etkisi
oluĢturmaktadır.
3.2. Kavak Üreticilerinin Sorunlarına ve Beklentilerine ĠliĢkin Bulgular
YetiĢtiricilerin kavak üretiminde karĢılaĢtıkları en önemli üç sorun sırasıyla; %24 oranla sulama,
%23 oranla pazarlama, %21 oranla teknik bilgi ve danıĢmanlık hizmetleri olduğu belirlenmiĢtir (ġekil
2). Ayrıca kesim çağına gelmiĢ kavaklıkları tüccarların ucuza satın almak istemesi ve zamanında
ödeme yapılmaması, sorun olarak üreticilerin karĢısına çıkmakta ve emeğin karĢılığının alınmamasına
neden olmaktadır.
10
Diğer
6%
Diğer
4%
Finansman
16%
Kavak
Borsası
Kurulması
19%
Sulama
24%
Pazarlama
23%
Araç-Gereç
4%
Arazi
4%
Birlik
Kurulması
14%
Teknik Bilgi
DanıĢmalık
21%
Kredi
27%
Taban Fiyat
24%
Destekleme
Alımı
10%
YetiĢmiĢ
Eleman
4%
ġekil 2. Kavak üreticilerinin sorunları.
ġekil 3. Üreticinin kavakçılık için destek
beklentisi.
Üreticilerin %84‟ü kavakçılığa desteğin gerektiğini, %16‟sı ise desteğin gerekmediğini
belirtmiĢtir. Kavakçılık faaliyetlerinde üreticilerin destek beklentisinin ilk sırada %27 oranla devlet
tarafından kredi verilmesi talebi bulunmaktadır. Ġkinci sırada özellikle alım ve satımlarda zarar
etmemek için her yıl bir taban fiyatının belirlenmesi gelmektedir. Üçüncü olarak kavak borsasının
kurularak fidan ve ağaç alım satım iĢlemlerinin sistemli bir Ģekilde yıllar itibariyle kayıt altına
alınması beklentileri bulunmaktadır (ġekil 3).
Diğer yandan kavak üreticilerinin %84‟ü kavakçılık iĢine devam etme düĢüncesindedir. Bu oran
aynı zamanda üreticilerin kavak yatırımını kârlı bir iĢ olarak gördüğü anlamına da gelmektedir.
Üreticilerin %43‟ü kavakçılığın geleceğini parlak, %33‟ü belirsiz ve %24‟ü karanlık görmektedir.
3.3. Kavak Odunu ĠĢleyen ĠĢletmelerin Sosyo-Ekonomik Yapısına ve Sorunlarına ĠliĢkin
Bulgular
1. İşletme sahibinin yaşı, eğitimi ve ana faaliyet kolu: GörüĢme yapılan 53 iĢletme sahibinin
yaĢ ortalaması 49‟dur. ĠĢletme sahiplerinin yaĢı 28-64 yaĢları arasında değiĢmekte olup, tamamı
çalıĢma çağındaki faal nüfustan oluĢmaktadır. ĠĢletme sahiplerinin %36‟sı ilkokul, %30‟u ortaokul
olmak üzere toplam %66‟sının ilköğretim mezunu olduğu belirlenmiĢtir (ġekil 4).
ġekil 4. ĠĢletme sahiplerinin yaĢ ve eğitim gruplarına göre dağılımı.
ĠĢletmelerin ana faaliyeti veya sanayi kolunun %41‟inin sandık üretimi, %32‟sinin kereste,
%21‟sinin palet ve %6‟sının kontrplak olduğu saptanmıĢtır. Sebze-meyve-balık sandığı ve kereste
üretimi yapan iĢletme sahiplerinin genel olarak ilk ve orta öğrenime, palet ve kontrplak üretimi yapan
iĢletme sahiplerinin ise lise ve üniversite öğrenimine sahip oldukları görülmüĢtür.
11
2. İşletmelerin hukuki-mülkiyet yapısı ve edinme biçimi: Kavak odunu iĢleyen iĢletmelerin
%77‟si Ģahıs iĢletmesi, %21‟i limited Ģirket, %2‟si anonim Ģirket olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.
ĠĢletmelerin mülkiyet yapısına bakıldığında %81‟inin Ģahıs mülkiyetinde, %19‟unun ise kiralanmıĢ
mülk olduğu belirlenmiĢtir. ĠĢletmelerin %62‟sinin iĢletme sahibinin teĢebbüsü ile kurulduğu,
%30‟unun miras yolu ile ve %8‟inin ise satın alma yolu ile edinildiği belirlenmiĢtir (ġekil 5).
ġekil 5. ĠĢletmelerin hukuki yapısı ve edinme biçimi gruplarına göre dağılımı.
3. İşletmelerde çalışan sayısı ve eğitim durumu: GörüĢme yapılan 53 iĢletmede 2010 yılında
toplam 532, 2011 yılında 524 ve 2012 yılında ise 496 kiĢi çalıĢmıĢtır. Her üç yıl içinde çalıĢanların
cinsiyete göre oranları aynı olup %9‟u kadın, %91‟i ise erkektir. ĠĢletmelerde çalıĢan kiĢilerin eğitim
seviyelerinin oldukça düĢüktür. Üç yıllık ortalamalara göre; %52‟si ilkokul, %23‟ü ortaokul, %21‟i
lise ve %4‟ü üniversite mezunudur. Ġlkokul ve ortaokul mezunlarının toplamı (%75) göz önüne
alındığında; çalıĢanların genel olarak ilköğretim mezunu oldukları ortaya çıkmaktadır. Bu da,
iĢletmelerin büyük ölçüde vasıfsız iĢgücünü istihdam ettiğini göstermektedir.
4. İşletmelerin faaliyet-üretim biçimi ve standartları kullanım durumları: GörüĢme yapılan 53
adet iĢletmenin %85‟i atölye ve %15‟i fabrika olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. ĠĢlemelerin %94‟ü
yalnız sipariĢ üzerine, %4‟ü ise yalnız seri üretim üzerine çalıĢmaktadır. ĠĢletmelerin %64‟ü üretimi
sırasında herhangi bir standart kullanmamaktadır. %21‟inin sipariĢte verilen ölçülere göre üretim
yaptığı, %15‟inin ise üretim faaliyetleri sırasında bir standart kullandığı belirlenmiĢtir.
5. İşletmelerin günlük-haftalık-yıllık çalışma süreleri: ĠĢletmelerin günlük çalıĢma saatleri 824 saat arasında değiĢmektedir. ĠĢletmelerin %14‟ü günde 8 saat, %17‟si 10 saat, %28‟i 16 saat ve
%41‟i 24 saat çalıĢmaktadır. ĠĢletmelerin %13‟ü haftada 7 gün, %43‟ü haftada 5 gün ve %44‟ü haftada
6 gün çalıĢmaktadır. Genellikle sandık üretimi yapan iĢletmeler yılda ortalama 1-6 ay arasında
çalıĢmaktadır. ĠĢletmelerin %51‟i yılın 10-12 ayı boyunca sürekli çalıĢmaktadır.
6. İşletmelerin hammadde işleme miktarına göre ölçeği ve kapasite kullanım durumu: Yıllık
hammadde iĢleme miktarına göre iĢletmelerin; %19‟u çok küçük (0-99 m³/yıl), %36‟sı küçük (100999 m³/yıl), %23‟ü orta (1000-2999 m³/yıl), %8‟i orta-büyük (3000-4999 m³/yıl), %11‟i büyük (50009999 m³/yıl), %2‟si çok büyük (10000-14999 m³/yıl) ve %2‟si dev ölçekli (>15000 m³/yıl) iĢletme
olduğu görülmüĢtür. Çok küçük ölçekli iĢletmeler %84 atıl kapasite ile küçük ölçekli iĢletmeler %77,
orta ölçekli iĢletmeler %43, orta-büyük ölçekliler %36, büyük ölçekli %40, çok büyük ölçekli
iĢletmeler %65 ve dev ölçekli iĢletmeler ise %55 atıl kapasite ile çalıĢmaktadır. ĠĢletmeler hammadde
bulmada sıkıntı yaĢamakta ve atıl kapasite oranlarının yüksek olması da bunu göstermektedir.
7. Tercih edilen klon ve hammadde temini: ĠĢletmelerin %57‟si hammadde olarak odununun
daha hafif ve iĢlenmesinin kolay olması nedeniyle I-214 kavak klonunu tercih etmektedir. Samsun
klonunu tercih eden iĢletmeler %7, her iki klonu tercih eden iĢletmeler %32‟dir. ĠĢletmelerin %4‟lük
kısmı da I-214 ve Samsun klonunun yanında karakavak ve titrek kavak türlerini de kullanmaktadır.
ĠĢletmelerin %70‟i kıĢ aylarında arazi koĢullarının olumsuz olmasından dolayı kavak odunu temininde
sorun yaĢamaktadır. ĠĢletmeler kavak odunu alırken sırasıyla kavak odununun fiyatına, klonuna ve
çapına dikkat etmektedir. ĠĢletmelerin %43‟ü iĢletmeye teslim biçiminde, %23‟ü de arazide dikili
12
olarak kavak odununu satın almayı tercih etmektedir. Sanayicilerin %83‟ü kavak odununu iĢletmeye
0-100 km uzaklıktan, %11‟i 101-200 km uzaklıktan temin etmektedir.
8. İşletmelerin yaptıkları işbirliği: ĠĢletmelerin üretim sırasında %87‟sinin hiçbir kurumla
iĢbirliği yapmadığı, %7‟lik kısmının KOSGEB‟le, %2‟sinin üniversite, %2‟sinin ise Tarım Bakanlığı
ile diyalog kurduğu saptanmıĢtır. Yine iĢletmelerin sadece %2‟sinin üretim faaliyetleri sırasında
Kavakçılık AraĢtırma Enstitüsü ile iĢbirliği yaptığı belirlenmiĢtir. Bu sonuçlar kavak iĢleyen sanayi
iĢletmelerinin fazla bir iĢbirliğine ve teknik bilgiye ihtiyaç duymadan, kendi bilgileriyle çalıĢtıklarını
göstermektedir.
9. İşletmelerin geleceğe bakış açıları, sorunları ve beklentileri: Hammadde kaynaklarının
yetersiz olması nedeniyle, iĢletmeler sürekli ve istikrarlı bir Ģekilde kavak odunu bulmada büyük
sorunlar yaĢamaktadır. Bu sorun iĢletmelerin baĢka ağaç türlerine yönelmesine ve bazen de
kapanmasına sebep olmaktadır. Hammadde temininde yaĢanan istikrarsızlık fiyatlara da
yansımaktadır. Ayrıca enerji fiyatlarının yüksek olması, kalifiye eleman bulunmaması, satılan ürün
parasının zamanında alınamaması ve kayıt dıĢı atölyelerin çalıĢması iĢletmelerin yaĢadığı sorunlar
arasında yer almaktadır. Keza ambalaj sanayisinde plastik, karton ve köpük malzemenin kullanımı
sandık üreten iĢletmeleri çok olumsuz etkilemiĢ ve %50‟sinin kapanmasına neden olmuĢtur. Tüm bu
olumsuzluklara bağlı olarak iĢletmelerin gelecekleri ile ilgili beklentilerinin olumsuz olduğu
görülmüĢtür. Özellikle çok küçük-küçük ölçekli iĢletmeler baĢta olmak üzere iĢletmelerin %42‟si
sektörde bir gelecek olmadığını düĢünmektedir. ĠĢletmelerin %30‟u ise belirsizlik içinde olduklarını
vurgulamıĢ, ancak %11‟i sektörün geleceğini iyi gördüğünü belirtmiĢtir. ĠĢletmelerin %11‟i sektörün
geleceğini orta ve %6‟sı ise zayıf olarak görmektedir.
ĠĢletmeler, sürekli ve istikrarlı bir Ģekilde kavak odununu bulabilmeleri için Orman Genel
Müdürlüğünün Türkiye genelinde kavak ağaçlandırma çalıĢmalarına hız vermesini beklemektedir.
Ayrıca hammadde fiyatının düĢürülmesi için yetiĢtiricilerin devletçe desteklenmesi, enerji fiyatlarının
düĢürülmesi ve ekonominin kayıt altına alınması beklentileri de bulunmaktadır.
3.4. Kavak Üreticileri ile Kavak Odunu ĠĢleyen ĠĢletmelerin Bazı Sosyo-Ekonomik
Özelliklerinin ve Sorunlarının KarĢılaĢtırılması
Burada kavak üreticileri ile kavak odunu iĢleyen iĢletmeleri aĢağıdaki gibi bazı sosyo-ekonomik
özellikler ve sorunlar itibariyle karĢılaĢtırılarak, benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulmaya
çalıĢılmıĢtır.
1. Yaş, meslek ve eğitim durumu: Kavak üreticilerinin yaĢ ortalaması 55, %33‟lük kısmı 51-60
yaĢ grubundadır. Sanayicilerin yaĢ ortalaması 49, %49‟u 51-65 yaĢ grubunda olup, buna göre her iki
grubun yaĢ durumları birbirine yakındır.
Kavak üreticilerin %83‟ü ilköğretim, %16‟sı lise ve %1‟i yüksekokul mezunudur. Sanayicilerin
%66‟sı ilköğretim, %23‟ü lise ve %11‟i üniversite mezunu olup, sanayicilerin eğitim seviyesinin
üreticilerden daha yüksek olduğu söylenebilir.
Kavak üreticilerin %74‟ü çiftçilik yaparak geçimini sağlamaktadır. Sanayicilerin %41‟i
sandıkçı, %32‟si keresteci, %21‟i paletçi ve %6‟sı kontrplakçıdır.
2. Mülkiyet ve edinme biçimi: Kavak üreticilerinin %75‟inin kavak arazisi kendilerine, %23‟ü
hisseli ve %2‟si ise Ģirkete aittir. ĠĢletmelerin mülkiyet yapısına bakıldığında; %81‟i Ģahıs
mülkiyetinde, %19‟u ise kiralanmıĢ mülktür. Buna göre kavakçılık faaliyetleri genellikle Ģahıs
mülkiyetinde olan arazilerde yapılmaktadır.
Kavak üreticilerinin %62‟sinin miras yoluyla, %34‟ünün satın alma ile, %4‟ünün ise hem miras
hem de satın alma yolu ile arazi sahibi oldukları tespit edilmiĢtir. ĠĢletmelerin %62‟sinin iĢletme
sahibinin teĢebbüsü ile kurulduğu, %30‟unun miras yolu ile ve %8‟inin ise satın alma yolu ile
edinildiği belirlenmiĢtir.
3. Üretimde kullanılan işçilik: Kavak üreticilerinin %45‟i kavak üretim faaliyetlerinde iĢçiliği
kendisi ile birlikte ailenin diğer bireyleri yapmaktadır. Üreticilerin %45‟i de kavakçılık faaliyetlerini
13
kendisi ve ücret karĢılığı iĢçi kiralayarak, %10‟u ise faaliyetlerinin tamamını iĢgücü kiralayarak
yürütmektedir.
Sanayi iĢletmelerinde 2010, 2011, 2012 yıllarında aile içinde çalıĢanların oranları sırasıyla;
%29, %27 ve %28‟dir. Özellikle çok küçük- küçük ölçekli iĢletmeler aile içi çalıĢanlardan
oluĢmaktadır. O halde gerek kavak üretiminde ve gerekse sanayi iĢletmelerinde kullanılan iĢgücü
genelde aile içinden karĢılanmaktadır.
4. Tercih edilen klon ve hammadde temini: Kavak üreticilerinin %64‟ü Samsun klonunu tercih
etmektedir. Üreticilerin %50‟si kavak fidanlarını fidan üretim iĢi yapan özel Ģahıslardan temin etmiĢ,
%26‟sı fidanını kendisi yetiĢtirmiĢ ve %11‟i ise devlet fidanlığından temin etmiĢtir.
ĠĢletmelerin %57‟si hammadde olarak odununun daha hafif ve biçimi kolay olması nedeniyle I214 kavak klonunu tercih etmektedir. Samsun klonunu tercih eden iĢletmeler %7, her iki klonu tercih
eden iĢletmeler %32‟dir. ĠĢletmelerin %43‟ü iĢletmeye teslim biçiminde, %23‟de arazide dikili olarak
kavak odununu satın almaktadır. Kavak odunu alım ve satımı ton üzerinden olmaktadır. Kavak
üreticileri odununun ağır gelmesi ve buna bağlı olarak fiyatının yüksek olması nedeniyle Samsun
klonunu yetiĢtirmeyi tercih ederken, sanayiciler odununun daha hafif ve biçilmesi daha kolay olan I214 klonunu tercih etmektedir. Bu durum, kavak üreticilerinin kavak odunu iĢleyen sanayilerin
taleplerini dikkate almadığını göstermektedir.
5. İşletme büyüklüğü ve uzaklığı: Kavak üreticilerinin büyük çoğunluğu (%59) küçük ölçekte
(1-10 da) kavaklık alana sahiptir. Yıllık hammadde iĢleme miktarına göre de kavak iĢleyen
iĢletmelerin %55‟i çok küçük-küçük (0-999 m³/yıl) iĢletme sınıfındadır. Buna göre kavakçılık
faaliyetleri ile uğraĢan hem üreticilerin hem de sanayicilerin çoğunluğunun küçük ölçekli iĢletmeler
olduğu söylenebilir.
Üreticilerin %92‟sinin ikamet yerinin kavak alanına çok yakın (0-5 km) olması ve
sanayicilerin de %83‟ünün kavak odununu iĢletmeye çok yakın (0-100 km) mesafeden temin etmesi,
kavakçılık faaliyetlerinin lokal ölçekte ve aile tipi iĢletme yapısıyla yürütüldüğünü göstermektedir.
Ayrıca kavaklığın ve hammadde temininin yakın olması yetiĢtirme-üretim faaliyetlerinin zamanında
yapılabilmesi ve ulaĢım-nakliye masraflarının minimizasyonu yönünden önem taĢımaktadır.
6. Yararlanılan teknik bilgi, danışmanlık ve işbirliği: Üreticilerin %89‟unun kavakçılık
konusunda herhangi bir teknik bilgi, danıĢmanlık ve yayın hizmetlerinden yararlanmaması ve sanayi
iĢletmelerinin %87‟sinin hiçbir kurumla iĢbirliği yapmaması, üreticilerin ve sanayi iĢletmelerinin fazla
bir iĢbirliğine, teknik bilgiye ve danıĢmanlık hizmetine ihtiyaç duymadan çalıĢtıklarını göstermektedir.
7. Geleceğe bakış: Kavak üreticilerinin %43‟ü kavakçılığın geleceğini parlak görmekte ve bu
nedenle %84‟ü kavakçılık iĢine devam etme düĢüncesinde iken, özellikle çok küçük-küçük ölçekli
iĢletmeler baĢta olmak üzere sanayi iĢletmelerinin %42‟si sektörde bir gelecek olmadığını
düĢünmektedir. Özellikle sanayi iĢletmelerinin hammadde temininde yaĢadığı sorunlar, kavakçılığa
bakıĢ açılarını olumsuz yönde etkilemektedir.
8. Yaşanan sorunlar: Kavak üreticilerin karĢılaĢtığı ilk üç sorun sırasıyla; sulama, pazarlama ve
teknik bilgi ve danıĢmanlık hizmetleridir. Pazarlama konusunda özellikle; yetiĢtirilen kavak fidanlarını
satamadıkları için imha etmek zorunda kalmaları, kesim çağına gelmiĢ kavaklıklarını tüccarların ucuza
almak istemesi ve zamanında ödemenin yapılmaması sorun olmakta ve üreticileri zarara
uğratmaktadır.
ĠĢletmeler, hammadde kaynaklarının yetersiz olması nedeniyle sürekli ve istikrarlı bir Ģekilde
kavak odunu temin etmede ve yüksek fiyat konusunda büyük sorunlar yaĢamaktadır. Bu sorunları
enerji fiyatlarının yüksek olması, çalıĢan kalifiye eleman bulanamaması, satılan ürün parasının
zamanında alınamaması ve kayıt dıĢı atölyelerin çalıĢması izlemektedir. Kavak üreticileri kavak odunu
fiyatlarını ucuz bulurken, iĢletmeler pahalı bulmaktadır. Özellikle alım ve satımlarda zamanında
ödeme yapılmaması her iki kesim için de sorundur.
9. Beklentiler: Kavak üreticilerinin en önemli üç beklentisi; devlet tarafından kredi verilmesi,
bir taban fiyatının belirlenmesi ve kavak borsasının kurulması iken, sanayi iĢletmeleri, Türkiye
14
genelinde kavak ağaçlandırma çalışmalarına hız verilmesini, hammadde fiyatlarının düşürülmesi için
yetiştiricilerin devletçe desteklenmesini ve enerji fiyatlarının düşürülmesini beklemektedir. Buna göre
her iki kesimin geleceği açısından; kavak yetiĢtiricilerine devlet tarafından kredi verilmesinin,
özellikle mazot, gübre, fidan vb. konularda sübvanse edilmesinin ve enerji fiyatlarının düĢürülmesinin
önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.
4. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER
Ülkemizde orman rejimi altındaki potansiyel alanlarda hızlı geliĢen türlerle yapılacak
ağaçlandırmaların 25-30 yıl olan idare süreleri dikkate alındığında, odun arz açığını kısa sürede
çözüme kavuĢturacak alternatif yollara gereksinim vardır. Bu amaçla kullanılabilecek en uygun
seçeneklerden birisi, kavakçılığın geliĢtirilmesidir. Ülkemizde yaklaĢık 160 bin ha olduğu tahmin
edilen kavak ağaçlandırmalarının hemen hemen tamamı özel Ģahıslar tarafından, sulanabilir tarım
alanlarında yapılmaktadır. Kavakçılık, baĢta ambalaj, kağıt, lif yonga sanayi ve mobilya sektörü olmak
üzere, pek çok sanayiye hammadde sağlamaktadır. Dolayısıyla sektörün ileri bağlantıları yüksektir.
Kavak üreticileri ve kavak odunu iĢleyen sanayi iĢletmeleri üzerinde yürütülen bu çalıĢma
kapsamında yapılan değerlendirmelere göre ulaĢılan sonuçlar ve öneriler aĢağıda verilmiĢtir:
 Odun üretimi ve kâr maksimizasyonu açısından kavak üreticileri, ağaçlandırma faaliyetlerini
öncelikle verimi-boniteti yüksek, sulanabilir ve pazara yakın arazilerde yapmalıdır.
 Kavak üreticilerinin eğitim seviyesi düĢük olup, büyük çoğunluğu (%89) hiçbir bilgi almadan
kavak üretimi yapmaktadır. Üretimde bazen yanlıĢ uygulamalara bağlı olarak istenilen verim
alınamamaktadır. Bu nedenle kavak üretimi ve pazarlama faaliyetleri konusunda üreticiler, teknik
bilgi, danıĢmanlık ve yayın hizmetlerinden yararlanmaya önem vermelidir.
 Üreticilerin, kavakla ilgili bilgi ve deneyimlerini artırmaya yönelik eğitim seminerleri
düzenlenmeli ve ulusal-yöresel TV kanallarında görsel yayınlar yapılmalıdır.
 Üreticilerin büyük çoğunluğunun (%84) kavakçılık yatırımlarına devlet tarafından destek
beklentisi bulunmaktadır. BaĢarılı bir kavak üretimi için üreticilere devlet tarafından kredi verilmesi,
özellikle mazot, gübre, fidan vb. konularda sübvanse edilmesi gerekmektedir.
 YetiĢtirilen kavak fidanı ve ağacının alım ve satımlarında üreticilerin mağdur olmaması ve
yıllık fiyat takiplerinin yapılabilmesi için kavak borsasının kurulması önerilmektedir.
 Kavak ağaçlandırmaları yetersiz olduğundan iĢletmeler istenilen miktar, kalite ve zamanda
istikrarlı bir Ģekilde hammadde bulmada sıkıntı yaĢamaktadır. Keza kavak odunu iĢleyen sanayi
iĢletmelerinin çoğunluğunun (ortalama %57) atıl kapasite ile çalıĢması, ülkemizdeki kavak
ağaçlandırmalarının sektör ihtiyaçlarını karĢılamada yetersiz olduğunu göstermektedir. Bu nedenle
Türkiye genelinde kavak ağaçlandırma çalıĢmalarına hız verilmesi, hammadde fiyatlarının
düĢürülmesi için yetiĢtiricilerin devletçe desteklenmesi ve enerji fiyatlarının düĢürülmesi
gerekmektedir.
 Ayrıca kavak odunu iĢleyen iĢletmelerde çalıĢanların %75‟inin ilköğretim mezunu olduğu göz
önüne alındığında, sektörün vasıfsız iĢgücünü istihdam etmesi açısından büyük önem taĢıdığı
anlaĢılmaktadır.
 Sektörün geleceği ve hammadde sorununun çözümlenebilmesi için, Orman Genel
Müdürlüğünün bir kavak ağaçlandırma politikası oluĢturması ve ülke genelinde Orman ĠĢletme
Müdürlüklerince kavak ağaçlandırmalarının sürekli ve planlı bir Ģekilde yapılması çalıĢmalarına hız
vermesi önerilmektedir.
15
KAYNAKÇA
Anonim, 1995. Türkiye Ulusal Kavak Komisyonu Raporu (BasılmamıĢ Rapor), Ankara.
Anonim, 2012. T.C. Kalkınma Bakanlığı, Sürdürülebilir Orman Yönetimi, X. Kalkınma Planı Özel
Ġhtisas Komisyonu Raporu, 104 s., Ankara.
Birler, A. S. 1995. Ormanlarımızın Korunması için Endüstriyel Plantasyonların Önemi. TEMA Vakfı
Yayınları No: 8., 9 s.
Birler, A. S., Diner, A. 1994. Türkiye Kavakçılığının Alan, Servet ve Değer Yönlerinden
Ġncelenmesi. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğü Dergisi, Yayın
No:1994-1, Seri No 21, s.18-33, Ġzmit.
Birler, A. S., Yüksel, Y., Diner, A. 1989. “I-214” Melez Kavak Ağaçlandırma Ekonomisi (Birim
Zamanlar, Birim Maliyetler ve Mali Analizler). Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları
AraĢtırma Müdürlüğü, Teknik Bülten No:145, 140 s., Ġzmit.
Diner, A., Koçer, S. 1999. “I-214” Melez Kavak Ağaçlandırmalarında Ara Tarımın Kavakçılık
Ekonomisine Etkileri. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğü, Teknik
Bülten No:189, s.3-60, Ġzmit.
Gökçe, O. 1978. Küçük Menderes Ovasında Kavak YetiĢtiriciliğinin Ekonomik Yönü ve Sorunları
Üzerine Bir AraĢtırma. Doktora Tezi, s.103-111, Ġzmir.
Karakaya, S. 2010. Sakarya Ġli Kavak Üreticilerinin Sosyo-Ekonomik Yapısı ve BaĢarı Düzeylerini
Etkileyen Faktörler. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğü, Teknik
Bülten No:209, Ġzmit.
Karakaya, S., DaĢdemir, Ġ., Ercan, M. 2014. “Sakarya ve Kocaeli Ġllerinde Kavak Odunu ĠĢleyen
Sanayi ĠĢletmelerinde Sosyo-Ekonomik Yapı ve Talep Analizi” adlı ve ĠZT-379(5309)/20112014 nolu Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğü Projesi Verileri, Ġzmit.
Koçer, S. 2003. Ülkemizde Kavakçılığın Ekonomik Görünümü. Türkiye Milli Kavak Komisyonu VII.
Olağan Kurulu, Ġzmit.
16
KAVAĞIN MÜHENDĠSLĠK ÜRÜNÜ AĞAÇ MALZEMLERDE KULLANIMI
Prof. Dr. Ramazan KURT1, Vedat ÇAVUġ2, Mehmet ERCAN3
1: Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi, 16200 Osmangazi, Bursa. [email protected]
2: KahramanmaraĢ Sütçü Ġmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Orman Endüstri Mühendisliği Anabilim
Dalı, 46100, KahramanmaraĢ
3: Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, 41001 BaĢiskele, Kocaeli
ÖZ
Orman endüstri ve yapı sektörünün geliĢmesi, ağaç esaslı malzemeye olan ihtiyacı arttırmıĢtır.
Günümüzde, istenen kalite, tür ve boyutlarda hammaddeye ulaĢmadaki problemler, hızlı geliĢen kavak
türleri gibi alternatif hammadde kaynaklarını daha da önemli kılmıĢtır. Üretimde kullanılan yeni
teknolojiler sayesinde bu kaynakların mühendislik ürünü ağaç malzeme (MAM) üretiminde rasyonel
Ģekilde değerlendirilmeleri mümkün hale gelmiĢtir. Bildiride, kavak odununun Türkiye‟deki yakın
gelecekteki MAM üretiminde değerlendirme imkânları tartıĢılmıĢ ve bu alanda Kavak ve Hızlı GeliĢen
Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsünün de katkı sunduğu bazı bilimsel çalıĢma sonuçları
paylaĢılmıĢtır.
Anahtar Kelimeler: Mühendislik ürünü ağaç malzemeler, Türkiye, Kavak ve Hızlı GeliĢen
Orman Ağaçları Enstitüsü
USE OF POPLAR IN ENGINEERED WOOD PRODUCTS
ABSTRACT
The developments of the forest industry and the construction sectors, have increased the demand
for wood-based materials. Nowadays, problems of getting the desired quality, species and size of raw
materials, have made alternative sources of raw materials such as fast-growing poplar species more
important. Thanks to new technologies in production, it has become possible to utilize these resources
in production of engineered wood products (EWP) in a rational way. In this proceeding, the
possibilities of utilization of poplar wood in the EWP production are discussed and some results of
scientific studies that The Poplar and Fast Growing Forest Trees Research Institute made contributions
are shared.
Keywords: Engineered wood products, Turkey, Poplar, Poplar and Fast Growing Forest Trees
Institute
1. GĠRĠġ
En eski doğal malzemelerden biri olan ağaç malzeme değiĢik form ve boyutlarda üretilip
hedeflenen mimari ve yapısal amaçların gerçekleĢmesini sağlayabilir. Bu malzemenin kolayca
bulunabilmesi ve iĢlenmesi, doğal, yenilenebilir, sürdürülebilir, geri dönüĢtürülebilir, yeniden
kullanılabilir, tamir edilebilir ve ekonomik olması pek çok alanda baĢarılı bir Ģekilde kullanılmasını
beraberinde getirmiĢtir.
Ağaç malzeme kullanım yerine uygun olarak kurutulabilir ve gerektiğinde mantar ve böceklere
karĢı korunumunu sağlamak için kimyasal maddelerle emprenye edilebilir veya ısıl iĢleme tabi
tutulabilir. Diğer malzemelerle karĢılaĢtırıldığında ağaç malzeme yüksek direnç/ağırlık oranına ve
doğal güzellik ve dokuya sahiptir. Ağacın doğal olarak yetiĢmesi fiziksel ve mekanik özelliklerinde
büyüme hızı ve Ģartları, tür ve rutubet miktarı gibi değiĢkenlere bağlı olarak farklılıkları beraberinde
getirir. Bu özelliklerin bilinmesiyle ağaç malzemeden en iyi Ģekilde yararlanmak mümkündür.
Yenilenebilir olan ağaç malzemenin kullanım amacına bağlı olarak en etkin Ģekilde değerlendirilmesi
çevre ve ekolojik dengenin korunması açısından önem taĢımaktadır.
17
Ağaç malzeme doğal halde kereste olarak kullanılabildiği gibi kaplama, lif, yonga ve Ģerit
yonga gibi daha küçük parçalara ayrılıp tutkallandıktan sonra lif levha, yonga levha, kontrplak gibi
levha ürünleri veya mühendislik ürünü ağaç malzemeler (MAM) gibi yapısal amaçlar için üretilebilir.
Modern üretim teknikleri, tutkal-kimya endüstrisindeki geliĢmeler, hızlı geliĢen ve farklı ağaç
türlerinin kullanılma imkânlarını beraberinde getirmiĢ ve ağaç malzeme esaslı ürün yelpazesinde artıĢ
görülmüĢtür.
Ülkemizdeki orman kaynakları endüstri tarafından talep edilen hammadde ihtiyacına cevap
verememektedir. Bu talebin endüstriyel plantasyonların tesis edilmesi ve ithalat yoluyla karĢılanması
çözüm önerisi olarak sunulmuĢtur (BĠRLER, 1995). Hızlı geliĢen ağaç plantasyonlarının geniĢlemesi
ve yeni endüstriyel odun ihtiyacı ile geliĢmesi devam eden ağaç esaslı kompozitler, orman ürünlerinin
üretimi ve tüketimini belirleyen önemli iki faktör olarak belirlenmiĢtir (Bowyer, 2005). Ülkemizde
yetiĢtirilebilen kavak gibi hızlı geliĢen türlerin endüstriye kazandırılarak MAM üretiminde
kullanılması ülke ekonomisine ve ormancılığımıza kazandıracağı katma değer açısından büyük öneme
sahiptir. Kavağın MAM üretiminde değerlendirilmesi ile ilgili ülkemizde yapılan araĢtırmalar bu
alanda ihtiyaç duyulan bilgi eksikliğinin giderilmesine önemli katkı sağlamıĢtır. Bu bildiride, kavak
odununun Türkiye‟deki yakın gelecekteki MAM üretiminde değerlendirme imkânları ortaya konmuĢ
ve Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsünün de katkı sunduğu bazı bilimsel
çalıĢma sonuçları paylaĢılmıĢtır.
2. Kavak ve Endüstriyel Kullanımı
Ülkemizdeki kavak türünün ormanlarımızdaki dağılımı Tablo 1‟de verilmiĢtir. Söz konusu
veriler özel Ģahıslar tarafından yapılan ağaçlandırma verilerini içermemektedir. Ülkemizde halen
kavak ağaçlandırmaları ile ilgili bir envanter olmadığı için, kavak odunu üretim miktarı konusunda
görüĢ birliği bulunmamaktadır. 1994 yılı itibarı ile kavak odunu üretim miktarının 3.6 milyon m3
olarak tahmin edilmiĢtir (Birler ve Diner,1994). Ülkemizde 90000 ha melez kavak ve 60 000 ha
karakavak olmak üzere, toplam 150000 ha geniĢliğindeki kavak ağaçlandırmalarından, kavak odunu
üretildiği belirtilmekte ve bu üretimin ülkemizdeki yasal yapacak odun üretiminin yaklaĢık % 40‟ını
oluĢturduğu ve hemen hemen tamamının özel Ģahıslar tarafından yapıldığı vurgulanmıĢtır (Birler ve
Diner,1994). BaĢka bir çalıĢmada, kavak odunu üretiminin 4 milyon m3/yıl düzeyinde olduğu kabul
edilmiĢtir (Birler, 1995). Kavak odunu üretiminin %55‟nin melez kavak klonlarından sağlandığı rapor
edilmiĢtir (Zoraliğlu, 2003). Toplam hammadde tüketimi 12 milyon m3 civarında olup lif ve yonga
levha sanayiinin, ihtiyacının yüzde 8‟i özel sektörden (kavak alanları ve tapulu kesim vs.)
sağlamaktadır (Anonim, 2014).
Tablo 1. Kavak türünün ormanlarımızdaki dağılımı (hektar) (Koç ve ark., 2014)
Ağaç Türü
Kavak
Normal Kapalı
BoĢluklu Kapalı
Toplam
%
1871
4976
6547
0,03
Yapraklı
3433687
4090921
7524608
35
Ġbreli
6792336
4983059
11775395
54
Yapraklı+Ġbreli KarıĢık
1332646
1045486
2378131
11
Toplam
11558668
10119466
21678134
100
Kavak ağacı yurdumuzda dört seksion halinde yayılıĢ göstermektedir; karakavak (Populus nigra
L.), akkavak (Populus alba L.), fırat kavağı (Populus eupharatica Oliv.) ve titrek kavak (Populus
tremula L.)] (Gürboy ve ark., 2008). Kavak türlerin çoğu kolayca geliĢtirilmiĢ büyüme ve hastalıklara
dirençli hale getirmek için melezlenebilir (Bannoun ve ark., 1984). Melez kavaklar hızlı büyüme,
düzgün form, kolay uyum ve iyi lif özelliklerine (Balatinecz ve Kretschman, 2001) sahip olabilir.
Ülkemizde yetiĢtirilen melez kavak klonları Tablo 2‟de verilmiĢtir. Ülkemizde titrek kavak ile melez
kavak olan (Populus euramericana) I-214 ile Populus deltoides türleri yaygın olarak yetiĢtirilmektedir
(URL 1).
18
Tablo 2. Melez kavak klonları (URL 1)
Klon No
Açıklama
I-214
Avrupa -Amerika Karakavakları melezi (Populus nigra × Populus
deltoides)
Samsun (I-77/51)
Amerikan Karakavağı (Populus deltoides) klonu
I-45/51
Avrupa -Amerika Karakavakları melezi (Populus nigra × Populus
deltoides)
GAZĠ (TR-56/52)
Yerli Karakavak klonu
ANADOLU (TR-56/75)
Yerli Karakavak klonu
KOCABEY (77/10)
Yerli Karakavak klonu
Kavak odununun dünyadaki ağırlıklı kullanım alanı kağıt hamuru üretimidir. Melez kavak
klonlarının kağıt endüstrisinde kullanımı azalmıĢ ve katma değeri yüksek alternatif kullanım alanları
konusunda çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır (Stanton ve ark., 2002). Türkiye‟de ise kavak odununun en yaygın
kullanım alanı ambalaj sanayi, kontrplak (ÖRS ve ark., 2002) ve yakacak odundur. Kavak odunu;
kereste, soyma kaplama, kompozit levha üretiminde, orta yoğunluklu lif levha (MDF) (OdabaĢ ve
Usta, 2010), yonga levha (Roffael ve Dix, 1994; Nemli ve ark., 2005), lamine ağaç malzeme (Keskin
ve Togay, 2003), tabakalanmıĢ ağaç malzeme (TAM) üretiminde (Castro ve Paganini, 2003) ve
yönlendirilmiĢ Ģerit yonga levha (OSB) (Semple ve ark., 2007) üretiminde kullanılabilir.
Yapısal ürünlere talebin artması, istenen özelliklerdeki ağaç malzeme kalite ve miktarının
azalması, üreticileri bazı istenmeyen özellikleri olsa da hızlı geliĢen türlerin kullanılmasını zorunlu
hale getirmiĢtir (Bejo ve Lang, 2004). Yeni planlanan ve kurulan MAM fabrikalarının söğüt ve kavak
gibi az değerlendirilen yapraklı ağaçların üretildikleri bölgelere kurulmaktadır (THE WOODLAND
Steward, 1995).
3. Mühendislik Ürünü Ağaç Malzemeler
MAM ülkemizde yeni tanınmaya baĢlamıĢtır. Hammadde kaynaklarında değiĢimle birlikte,
üretimlerinde hızlı geliĢen ağaç türlerini hammadde olarak kullandıkları için Türkiye‟de büyük bir
geleceğe sahip olduğu düĢünülmektedir. MAM, Kuzey Amerika, Avrupa ve Uzak doğuda uzun süredir
kullanılmakta olup sağladığı avantajlar ve etkin ağaç malzeme kullanım imkanları nedeniyle daha
popüler bir ürün haline gelmeye baĢlamıĢtır. MAM‟lar, AMERICAN PLYWOOD ASSOCIATION
(1999) tarafından odun liflerinin, kaplamalarının ve kerestelerin; genellikle son ürünün boyuna paralel
olacak Ģekilde suya dayanıklı tutkallar kullanılarak sıcaklık ve basınç altında yapıĢtırılmasıyla elde
edilen ağaç esaslı malzemeler olarak tanımlanmıĢtır. ÇeĢitli MAM‟ların genel görünüĢleri ġekil 1‟de
verilmiĢtir.
Bu malzemeler dört ana gruba ayrılabilir (AMERICAN PLYWOOD ASSOCIATION, 1999);
1. Yapısal kompozit keresteler (structural composite lumber);
a. TabakalanmıĢ kaplama kereste (TAK) (laminated veneer lumber (LVL))
b. Paralel Ģerit kereste (PġK) (paralel strand lumber (PSL))
c. TabakalanmıĢ Ģerit kereste (TġK) (laminated strand lumber (OSL))
2. TabakalanmıĢ ağaç malzeme (TAM (glued laminated timber))
3. Yapısal ağaç malzeme panelleri; yönlendirilmiĢ Ģerit yonga levha ((oriented strand board)
(OSB))
19
4. Ağaç I-kiriĢ (wood I-beam)
Yapı sektöründeki geliĢmelere paralel olarak, kerestelerin kontrplak üretimindeki gibi yapısal
tutkallarla basınç altında lif yönleri birbirine dik olarak yapıĢtırılmasıyla üretilen çapraz tabakalanmıĢ
kereste (cross-laminated timber (ÇTK)) beĢinci MAM grubu olarak ortaya çıkmıĢtır (Lepage, 2012).
1
2
3
4
5
6
ġekil 1. ÇeĢitli Mühendislik Ürünü Ağaç Malzemeler. TabakalanmıĢ Ağaç Malzeme (TAM) (Url
2), TabakalanmıĢ Kaplama Kereste (TAK) (Url 3), Paralel ġerit Kereste (PġK) (Url 4),
TabakalanmıĢ ġerit Kereste (TġK) (Url 5),Çapraz TabakalanmıĢ Kereste (ÇTK) (Url 6), AhĢap
I-kiriĢ (Url 7).
MAM‟ların piyasaya ticari ürün olarak çıkması 1960‟lı yıllarda olmuĢtur. Bu ürünlerin
üretiminde kullanılan teknoloji yeni olmayıp, II. Dünya savaĢından önce uçak endüstrisinde
kullanılmıĢtır. Yüksek direnç özelliklerinden dolayı lifleri birbirine paralel tutkallanmıĢ ladin
kaplamalarından uçak kanatlarında, uçak kanatlarının destek kiriĢlerinde ve uçakların diğer yapısal
elemanlarının yapımında yararlanılmıĢ ve bu teknoloji daha sonra geliĢerek MAM ürünlerinde yerini
almıĢtır (Nelson, 1997).
MAM‟ların üretimi Amerika BirleĢik Devletleri‟nde baĢlamıĢtır. Ġlk önce TAK üretilmiĢ daha
sonraları bu üretimi PġK ve TġK takip etmiĢ, bu ürünler hızla geleneksel olarak üretilen kerestelerin
yerini almıĢtır (Winistorfer ve Steudel, 2000). Bu üç ürün, MAM‟ların hafif ticari yapılar ve
konutların konstrüksiyonu için piyasada en çok bilinen çeĢitleridir (WU ve ark., 2005). MAM‟lar
maksimum direnç ve dayanıklılık için tasarlanarak üretilmiĢlerdir (Winistorfer ve Steudel, 2000).
MAM geliĢmesindeki en önemli etkenler; değiĢen hammadde kaynakları, yeni üretim
teknolojileri, çevre Ģartları, ürünlerin yüksek performans ve endüstri standartlarına sahip olması olarak
sıralanabilir (Winistorfer ve Steudel, 2000). Bu ürünler kereste ve diğer ağaç esaslı levhalara karĢı
önemli avantajlara sahiptirler. Bu, MAM‟ların üretim sürecinde; ağacın doğasında olan karakteristik
direnç azaltan kusurların üretim içinde dağıtılmasından (Geoffrey, 2003), kurutulmuĢ malzemeden
üretilmesinden, üretim sürecinin kontrollü olmasından ve yapısal tutkallar kullanılmasından
kaynaklanmaktadır. MAM‟lar üstün özelliklerinden dolayı ana yük taĢıyıcı yapı elemanı olarak da
tercih edilmektedir.
Berglund ve Rowell (2005) MAM‟ların geliĢiminin beraberinde getirdiği avantajları altı ana
grupta toplamıĢtır;
1. Daha küçük çaplı ağaçların kullanılabilmesi
2. Diğer ağaç esaslı üretim süreçlerinden atık olarak çıkan parçaların değerlendirilebilmesi
3. Üretimde istenmeyen odun kusurlarının arındırılması veya dağıtılması
4. Boyutsal sabitliği yüksek malzemler üretilmesi
5. Keresteden daha iyi özellikler taĢıyan komposit malzemeler üretilmesi
6. DeğiĢik Ģekillerde kompozitler malzemeler elde edilmesi
20
ġekil 2. ÇeĢitli MAM’ların, ağaç malzemeden yararlanma oranları (NELSON, 1997).
MAM‟ların üretiminde ağaç kaynakları etkili bir Ģekilde kullanılmaktadır. Önemli bir MAM
grubu olan yapısal kompozit kerestelerin ağaç malzemeden yaralanma oranları ġekil 2‟de verilmiĢtir.
Keresteye göre ağaç malzemeden yararlanma oranları ürün türüne bağlı olarak %12–36 daha fazladır.
Diğer yandan, MAM‟ların üretimlerindeki tutkal maliyeti, iĢçilik, üretim sürecinde dikkat
gerektirmesi, amortisman, enerji tüketimi vb. nedenler bu malzemelerin üretim maliyetlerine etki
etmektedir.
4. Kavağın Mühendislik Ürünü Ağaç Malzemelerde Kullanımı ile Ġlgili Ülkemizde Yapılan
Bazı AraĢtırmalar
Ülkemizde yapılan araĢtırmalarda TAK üretimi için kara kavak (Populus nigra L.) (Burdurlu ve
ark., 2007; Çelebi ve Kılıç, 2007; Erdil ve ark., 2009; Keskin, 2007; Kılıç, 2011; Keskin, 2009a ve
2009b; Keskin ve ark., 2009; Özçiftçi ve ark., 2007; Kılıç ve ark., 2010), titrek kavak (Populus
tremula L.) (Kol ve ark., 2010; Özçiftçi ve ark., 2010; Uysal ve Kurt, 2005) I-214 klonu (Populus
×euramericana) (Uysal, 2006a ve 2006b; Bal ve BektaĢ, 2012a ve 2012b; Bal, 2014; Kurt ve
Mengeloğlu 2008), PġK üretimi için I-214 klonu (Populus ×euramericana) (Kurt ve ÇavuĢ, 2011) ve
titrek kavak (Populus tremula L.) (Özçiftçi ve ark., 2010) kullanılmıĢtır.
Kavakçılık ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsünün katkı sunduğu
çalıĢmalarda üç farklı hızlı geliĢen kavak klonları (I-214 (Populus ×euramericana), Samsun (I-77/51
(Populus deltoides)) ve Ġzmit (S.307-26 (Populus deltoides)) kullanılarak, farklı tutkallarla TAK ve
PġK üretilmiĢ, en uygun üretim faktörleri belirlenmiĢ ve malzemelerin özellikleri üzerindeki etkileri
belirlenmiĢtir.
Kurt ve ark. tarafından 2013 yılında yapılan çalıĢmada; Samsun kavak klonundan soyma
yöntemi ile elde edilen kaplama levha Ģeritleri ve üre formaldehit (ÜF) tutkalı kullanılarak farklı pres
basınçlarında PġK baĢarıyla üretilmiĢtir. En uygun pres basıncı belirlenmiĢ, özgül ağırlık artıĢı ve
mekanik özellikler arasında pres basıncına bağlı olarak pozitif bir korelasyon olduğu ve pres
basıncının PġK‟nın yanma özelliklerini değiĢtirmediği tespit edilmiĢtir (KURT ve ARK., 2013).
Kurt ve ark. tarafından 2012 yılında yapılan çalıĢmada; hızlı yetiĢen kavak klonlarından I–214
ve Samsun elde edilen soyma kaplama levha Ģeritleri ve melamin üre formaldehit (MÜF) tutkalı
kullanılarak PġK üretilmiĢtir. Deney sonuçları I–214 ve Samsun melez kavak klonlarının PġK
üretiminde kullanılabileceğini göstermiĢtir. PġK‟nın bazı fiziksel ve mekanik özellikleri klon türlerine
göre değiĢmekte olduğunu, Samsun kavak klonunun I–214 klonuna kıyasla daha iyi özelliklere sahip
olduğunu ve PġK üretimi için daha uygun olduğu tespit edilmiĢtir (Kurt ve ark., 2012).
Kurt ve ark. tarafından 2011 yılında çalıĢmada; hızlı geliĢen kavak klonları (I–214 ve Samsun)
soyma kaplamalarından, MÜF tutkalı kullanılarak farklı pres sürelerinde TAK‟lar baĢarıyla
üretilmiĢtir. En uygun pres süresi ve TAK‟ların özellikleri üzerindeki etkileri belirlenmiĢtir (Kurt ve
ark., 2011).
21
Kurt tarafından 2010 yılında ve Kurt ve ark. tarafından 2012 yılında yapılan çalıĢmada üç farklı
hızlı geliĢen melez kavak klonları; I-214, Samsun ve Ġzmit soyma kaplama levhalarından fenol
formaldehit (FF) ve MÜF tutkallarıyla TAK‟lar üretilmiĢtir. Turkiye‟de yetiĢtirilen iki Populus
deltoides klonu ilk defa TAK üretimi için kullanılmıĢtır. Klon tipinin TAK‟ların fiziksel, mekanik ve
yanma özellikleri üzerine etkileri araĢtırılmıĢ ve konuk (referans) masif ağac malzeme özellikleriyle
karĢılaĢtırılmıĢ ve I-214 klonuna ek olarak, iki yeni melez Populus deltoides klonunun (Samsun ve
Ġzmit) TAK üretimine uygunluğu belirlenmiĢtir. TAK‟ların ozelliklerinin klon türünden etkilendiği
bulunmuĢtur. Populus deltoides klonları I-214 klonuna gore daha iyi fiziksel, mekanik ve yanma
özelikleri göstermiĢtir. Bunun Populus deltoides klonlarının daha yüksek yoğunluk ve lif uzunluğu
değerlerinden kaynaklanabileceği belirtilmiĢtir. Ġzmit klonu en yüksek, I-214 klonu ise en düĢük
özellik göstermiĢtir (Kurt, 2010; Kurt ve ark., 2012).
5. Sonuçlar
Ülkemizde, özellikle hızlı geliĢen kavak türlerinin katma değeri yüksek, MAM üretiminde
kullanılması hammadde sıkıntısı çeken yapı endüstrisi önemli bir çözüm yolu olabilir. Bu alanda
ülkemizde yapılan çalıĢmalar farklı kavak klonlarının MAM ve diğer odun kompozitleri üretiminde
kullanılabileceğini göstermiĢtir. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü‟nün faklı
melez kavak klonlarıyla ilgili yaptığı çalıĢmalar önümüzdeki dönemde bu alanda yapılan çalıĢmalara
ciddi katkılar sunmaya devam edecektir.
KAYNAKÇA
American Plywood Association. 1999 : Oriented Strand Board, Form No: W408, Tacoma.
Anonim. 2014 : Sürdürülebilir Orman Yönetimim, Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu. 10. Kalkınma
Planı, T.C. Kalkınma Bakanlığı., Ankara.
Bal, B.C.,BektaĢ, Ġ. 2012a : The effects of wood species, load direction, and adhesives on bending
properties of laminated veneer lumber. Bioresources, 7(3): 3104-3112 s.
Bal, B.C.,BektaĢ, Ġ. 2012b : The effects of some factors on the impact bending strength of laminated
veneer lumber. Bioresources 7/4: 5855-5863 s.
Bal, B.C. 2014 : Some physical and mechanical properties of reinforced laminated veneer
lumber. Construction and Building Materials, 68: 120-126 s.
Balatinecz, J., Kretschmann, David E. 2001 : Properties and utilization of poplar wood. Poplar
culture in North America. Ottawa : NRC Research Press, 277-291 s.
Bannoun, F., Morgan, D., Viart, M., Zsuffa, L. 1984 : The poplar - A multi-purpose tree for
forestry development. Unasylva (FAO) 36: 23-33 s.
Bejo, L., Lang, E. M. 2004 : Simulation based modeling of the elastic properties of structural
composite lumber. Wood and Fiber Science, 36: 395-410 s.
Berglund, L., Rowell, R. 2005 : Wood Composites, Handbook of Wood Chemistry and Wood
Composites, ed: Rowell, R., CRC Pres, New York. 279–301 s.
Birler, A. 1995 : Orman Ağaçları Tanımı. Açık Öğretim Fakültesi, Yayın No: 1270, EskiĢehir. 175–
185 s.
Birler, A. S., Diner, A., 1994 : Türkiye Kavakçılığının Alan, Servet ve Değer Yönlerinden
Ġncelenmesi. Çevre ve Orman Bakanlığı, Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma
Enstitüsü Dergisi, 21: 18-33 s.
Bowyer, J. L. 2005 : Changing realities in forest sector markets. FAO Document No: 5918.
Burdurlu, E., KılıçKılıç, M., Ġlçe, A.C., Uzunkavak, O. 2007 : The effects of ply organization and
loading direction on bending strength and modulus of elasticity in laminated veneer lumber
(LVL) obtained from beech (Fagus orientalis L.) and lombardy poplar (Populus nigra L.).
Construction and Building Materials, 21/8: 1720–1725 s.
22
Castro, G., Paganini, F. 2003 . Mixed glued laminated timber of poplar and Eucaliptus grandis
clones. Holz als Roh- und Werkstoff, 61: 291–298 s.
Çelebi, G., Kılıç, M. 2007 . Nail and screw withdrawal strength of laminated veneer lumber made up
hardwood and softwood layers. Construction and Building Materials, 21: 894–900 s.
Erdil, Y.Z., Kasal, A., Zhang, J., Efe, H., Dizel, T., 2009 . Comparison of Mechanical Properties of
Solid Wood and Laminated Veneer Lumber Fabricated from Turkish Beech, Scotch Pine and
Lombardy Poplar", 2009, Forest Products Journal, 59/6: 55-60 s.
Geoffrey, S., 2003 . The Design of a Parallam® Bridge Deck, (Yüksek Lisans Tezi), West Virginia
University Civil and Environmental Engineering, 27–34 s.
Gürboy, B., Bayramoğlu, M., Koçer, S. 2008 . Türkiye‟de Lignoselülozik Biyokütle Kaynağı
Olarak Kavağın Biyoetanol Potansiyelinin Değerlendirilmesi. VII. Ulusal Temiz Enerji
Sempozyumu, UTES‟2008 17-19 Aralık 2008, Ġstanbul. 181 s.
Keskin, H. Togay, A. 2003 . Doğu kayını (Fagus oriantalis L.) ve Karakavak (Populus nigra L.)
Kombinasyonu ile üretilmiĢ lamine ağaç malzemelerin bazı fiziksel ve mekanik özellikleri.
Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 2: 101–114 s.
Keskin, H., 2007 . Effects of Impregnation Materials on Combustion Properties of Laminated Veneer
Lumber (LVL) Obtained from European Oak (Quercus petraea Liebl.) and Lombardy Poplar
(Populus nigra Lipsky). Journal of Applied Polymer Science, 105/4: 1766-1773 s.
Keskin, H., 2009a . Impacts of Impregnation Chemicals on the Flame Source Combustion Light
Intensity of the Laminated Veneer Lumber (LVL). Wood Research, 54/4: 67–78 s.
Keskin, H., 2009b . Effects of Impregnation Solutions on Weight Loss During Combustion of
Laminated Veneer Lumber. Gazi University Journal of Science, 22/3: 235-243 s.
Keskin, H., Atar, M., Ġzciler, M. 2009 . Impacts of Impregnation Chemicals on Combustion
Properties of the Laminated Wood Materials Produced Combination of Beech and Poplar
Veneers. Construction and Building Materials, 23/2: 634-643 s.
Kılıç,Y., Burdurlu, E., Elibol, G.C., Ulupinar, M. 2010 . Effect of Layer Arrangement on
Expansion, Bending Strength, and Modulus of Elasticity of Solid Wood and Laminated Veneer
Lumber Produced From Pine and Poplar. G.U. Journal of Science, 23/1: 89–95 s.
Kılıç, M. 2011 . The effects of the force loading direction on bending strength and modulus of
elasticity in laminated veneer lumber (LVL). BioResources 6: 2805–2817 s.
Koç, M., Çiftci, M., Acar, S., Özbağci, N. 2014 . Türkiye Orman Varlığı. Orman Genel Müdürlüğü,
Orman Ġdaresi ve Planlama Dairesi BaĢkanlığı Yayın No.: 115.
Kol, H.ġ., Özbay, G., Köse, L., Kurt, S. 2010 : Effects of Some Impregnation Chemicals on
Combustion Characteristics of Laminated Veneer Lumber (LVL) Produced with Oak and Poplar
Veneers. BioResources, 5/1: 70-80 s.
Kurt, R. 2010 . Suitability of three hybrid poplar clones for laminated veneer lumber manufacturing
using melamine urea formaldehyde adhesive. Bioresources, 5, 1868 s.
Kurt, R., ÇavuĢ, V. 2011 . Manufacturing of parallel strand lumber (PSL) from rotary peeled hybrid
poplar I–214 veneers with phenol formaldehyde adhesives. Wood Res, 56/1: 137–144 s.
Kurt, R., Çil, M., Aslan, K., ÇavuĢ, V. 2011 . Effect Of Pressure Duration On Physical, Mechanical,
and Combustibility Characterisics of Laminated Veneer Lumber (LVL) Made With Hybid
Poplar Clones. Bioresources, 6/4: 4886-4894 s.
Kurt, R., Aslan, K., Çil, M., ÇavuĢ, V. 2012 . Propeties of Parallel strand lumber from two hybrid
poplar clones using melamine ürea formaldehyde adhesive. BioResources, 7/3: 3711–3719 s.
Kurt, R., Meriç, H., Aslan, K. Çil, M. 2012 . Laminated veneer lumber (LVL) manufacturing using
three hybrid poplar clones Turkish Journal of Agricuture and Forestry 36 : 237-245 s.
Kurt, R., Aslan, K., ÇavuĢ, V. 2013 . Influence of Press Pressure on the Properties of Parallel Strand
Lumber Glued with Urea Formaldehyde Adhesive. BioResources, 8/3: 4029–4037s.
Kurt, R., Mengeloğlu, F. 2008 . The effect of Boric acid/Borax treatment on selected mechanical and
combustion properties of poplar laminated veneer lumber. Wood Research, 53/2: 113-120 s.
23
Lepage, R. 2012 . Moisture Response of Wall Assemblies of Cross-Laminated Timber Construction
in Cold Canadian Climates University of Waterloo Civil Engineering Master thesis Waterloo,
Ontario, Canada, 6 s.
Nelson, S., 1997 . Structural Composite Lumber, Engineered Wood Products: A Guide for Specifiers,
Designers, and users, ed: Smulski, S., PFS Research Foundation, Madison. 147–152 s.
Nemli, G., Örs, Y., Kalaycioğlu, H. 2005 . The Choosing of Suitable Decorative Surface Coating
Material Types for Interior End Use Applications of Particleboard. Construction and Building
Materials, 19/4: 307-312 s.
OdabaĢ Serin, Z., Usta, M. 2010 . Melez Kavak (Populus euramericana I-214) Liflerinin Suksinik
Anhidritle Modifikasyonu: II. Üre Formaldehit Tutkalı Kullanılarak Üretilen MDF‟lerin
Fiziksel ve Mekaniksel Özellikleri Bartın Orman Fakültesi Dergisi, 12: 61-66 s.
Örs, Y., Çolakoğlu, G., Aydin, Ġ., Çolak, S., 2002 . Kayın, Okume ve Kavak Soyma
Kaplamalarından Farklı Kombinasyonlarda Üretilen Kontrplakların Bazı Teknik Özelliklerinin
KarĢılaĢtırılması. Politeknik Dergisi, 5: 257–265 s.
Özçiftçi, A., Örs, Y., Uysal, B. 2007 . Determination of some physical and mechanical properties of
laminated veneer lumber impregnated with boron compounds. Journal of Applied Polymer
Science, 105/4: 2218–2224 s.
Özçiftçi, A. Uysal, B. Sizüçen, H. Yapici, F. Altun, S., Kurt, ġ. Özbay, G. 2010 . A Comperative
Study on Some Mechanical Properties of Structural Composite Lumbers (SCL) Produced from
Poplar (Populus Tremula L.) Papels. Technology, 13/2: 85-89 s.
Roffael, E., Dix, B. 1994 . Influence of the wood properties of some poplar clones on utilization.
Forstarchiv, 65: 43-53 s.
Semple, E., Vaıllant, M., Kang, K., Oh, S., Smıth, G., Mansfıeld, S. 2007 . Evaluating the
suitability of hybrid poplar clones for the manufacture of oriented strand boards.
Holzforschung, 61: 430–438 s.
Stanton, B.J., Eaton, J., Johnson, D., Rice, B., Schutte, B., Moser, B. 2002 . Hybrid poplar in the
pacific northwest, the effects of market driven management. Journal of Forestry, 100/4: 28–33 s.
The Woodland Steward. 1995: Engineered wood products, The Woodland Steward, Purdue.
Url 1. http://www.kavak.gov.tr Son eriĢim tarihi: 29.10.2014
Url
2.
http://www.archiexpo.com/cat/structures-construction-systems/engineered-wood-glulambeams-AG-1070.html Son eriĢim tarihi: 29.10.2014
Url 3. http://www.archiexpo.com/architecture-design-manufacturer/laminated-veneer-lumber-panel3384.html Son eriĢim tarihi: 29.10.2014
Url
4.
http://www.finehomebuilding.com/how-to/departments/what-is-the-difference/structuralcomposite-lumber.aspx Son eriĢim tarihi: 29.10.2014
Url 5. http://www.dataholz.com/Public/Baustoffe/Datenblaetter/en/en_lsl.pdf Son eriĢim tarihi:
29.10.2014
Url 6. http://www.crosslaminatedtimber.com.au/Benefits.aspx Son eriĢim tarihi: 29.10.2014
Url 7. www.pushpullbar.com Son eriĢim tarihi: 29.10.2014
Uysal, B. 2006a : Effects of The Steam Test on Bonding Strength of Laminated Veneer Lumbers
Manufactured By Using Different Adhesives”, Journal of Applied Polymer Science, Vol.99,
2973-1977 s.
Uysal, B., 2006b . Effects of the steam test on bonding strength of laminated veneer lumbers
manufactured by using different adhesives. J. Appl. Polym. Sci. 99: 2973–2977 s.
Uysal, B., Kurt, ġ. 2005 . Dimensional Stability Of Lamınated Veneer Lumbers Manufactured By
Using Different Adhesives After The Steam Test”, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi,
18/4: 681-691 s.
Winisintorfer, S. Steudel. H. 2000 . Issues for Structural Composite Lumber Industry. Forest
Products Journal, 47/1: 43-47 s.
24
Wu.Q., Cai, Z., Lee, J. 2005 . Tensile and Dimensional Properties of Wood Strands Made From
Plantation Southern Pine Lumber, Forest Products Journal, 55/2: 87-92 s.
Zoralioğlu, T. 2003 . Some statistical information concerning poplar wood production in Turkey.
First International Conference on The Future of Poplar Culture, Rome.
25
TÜRKĠYE’DE KAVAK ISLAH ÇALIġMALARI
(2000-2014 DÖNEMĠ)
Teoman KAHRAMAN , Filiz KÜÇÜKOSMANOĞLU KAHRAMAN¹, Dr Hüseyin
KARATAY², Cihan ATMACA ³, Burcu UZAN³, Yusuf TAġTAN³, Çağlar UĞURLU4
¹ Doğu Akdeniz Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, Tarsus/MERSĠN
² Güneydoğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, ELAZIĞ
³ Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, Ġzmit/KOCAELĠ
4 Doğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, ERZURUM
ÖZET
Ülkemiz kavak odunu üretiminde Dünya‟da ki sayılı ülkeler arasında yer almaktadır.
Mevcut durum da Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Müdürlüğünün
kurulduğu 1962 yılından itibaren kavak konusunda gerçekleĢtirdiği bilimsel çalıĢmaların
sonucunda ürettiği ve uygulamaya aktardığı bilginin azımsanmayacak önemi bulunmaktadır.
Enstitü Müdürlüğünce yapılan ıslah çalıĢmaları 1962 yılından itibaren süre gelmekte
olup, 2000-2014 yılları arasında 3 adet proje ile devam ettirilmektedir. Bu projeler; „
Türkiye‟de Karakavak‟ta ( Populus nigra L.) Islah ÇalıĢmaları‟ adı altında, Ġç Anadolu, Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, „Melez Kavak (Populus x euramericana Dode. ) ve
Amerikan Karakavak‟larında (Populus deltoides Bartr.) Genetik Islah ÇalıĢmaları‟ adı altında
Marmara, Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, „Kitlesel Odun
Üretimine Yönelik Kavak Klonlarının Tespiti‟ adı altında Marmara Bölgesinde devam
etmektedir.
Devam eden bu çalıĢmaların 2000-2014 dönemi arasındaki, sonuçları mevcut
kullanılan kavak klonlarından daha yüksek hacim üretimi yapan ve biyotik ve abiyotik
zararlılara karĢı dirençli klonların seçilebileceğini göstermiĢtir. Bu sonuçlar ıĢığında ıslah
çalıĢmalarının devamını ve geliĢtirilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmıĢtır.
Anahtar kelimeler: Islah, Karakavak, Melez kavak, Amerikan Karakavağı, klon
26
1. GĠRĠġ
Kavak ağacı ile insanlığın ilgisi çok eskiye dayanmaktadır. Kavağın Latince adı olan
“Populus” kelimesinin eski Roma‟da “Arbor Populi” deyiminden kaynaklandığı ve Halk
Ağacı anlamına geldiği ifade edilmektedir. Ülkemizde de, halkımızın kavakla ilgisi,
folklorümüze kadar yansımıĢtır. Köylerimizde her doğan bebek için bir miktar kavak dikme
geleneği halen yaĢamaktadır. Anadolu köylüsünün yetiĢtirmekte olduğu servi kavaklarının
(Populus nigra ), Türklerin ana yurdu Orta Asya‟dan atalarımızın göçleri sırasında getirildiği,
Ortadoğu ve Balkan Ülkelerine kadar yayıldığı bilinmektedir (Anon, 1994).
Ülkemizde kavakçılığın bilimsel çalıĢmalarının temelleri ise 1955 yılında yapılan
„Türkiye Ağaçlandırma ve Kavakçılık Tekniği Kongresi‟de atılmıĢtır. Bu kongre, teknik ve
idari açıdan Türkiye‟deki kavakçılık çalıĢmaları için bir dönüm noktası olmuĢ ve burada
alınan kararlarla teknik kavakçılık çalıĢmaları baĢlatılmıĢtır. Bu kongrede, kamu
kuruluĢlarınca örnek kavak ağaçlandırmalarının yapılması, halkın fidan ihtiyaçlarının düzenli
olarak karĢılanması için fidanlıkların kurulması, halkın teknik anlamda kavakçılık
yapabilmesi için eğitim çalıĢmalarının verilmesi ve bu çalıĢmaların Orman Genel
Müdürlüğünce koordine edilmesi kararlaĢtırılmıĢtır. En önemlisi kavakçılığın ülke Ģartlarına
göre bilimsel ve ekonomik olarak organizasyonu için Kavakçılık Enstitüsünün kuruluĢunun
bir an önce tamamlanması ve faaliyete geçirilmesi kararı alınmıĢtır. Türkiye Ağaçlandırma ve
Kavakçılık Tekniği Kongresinde alınan karar doğrultusunda Orta Doğu ve Türkiye‟de
kavakçılığın geliĢtirilmesi amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile BirleĢmiĢ Milletler
Gıda ve Tarım TeĢkilatı (FAO) arasında yapılan anlaĢma sonrasında 24/04/1962 tarihinde
Kavakçılık AraĢtırma Enstitüsü Ġzmit‟te kurulmuĢtur. Enstitünün kurulmasıyla birlikte,
bilimsel anlamda kavak ıslahı, yetiĢtirme tekniklerinin geliĢtirilmesi ve zararlılarla mücadele
çalıĢmalarına baĢlanmıĢtır (Anon., 1966).
Kavak ıslah çalıĢmaları her ülkenin kendi ekonomik, ekolojik koĢullarına ve odun
hammaddesi ihtiyacına göre farklılık gösterebilmektedir. Ülkemizdeki kavak genetik ıslah
çalıĢmalarının amacı, farklı yetiĢme ortamlarına adapte olabilen, verim gücü yüksek kavak tür
ve klonlarının tespit edilmesi esasına dayanmaktadır. Bu amaçla yapılan kavak ıslah
çalıĢmaları, yurt dıĢından ithal edilen, yurt içinde selekte edilen ve yapay melezleme
çalıĢmaları ile elde edilen tür ve klonların oluĢturulan gen havuzuna ait klonların fidanlık ve
arazi denemeleri aĢamalarını Ģeklinde yürütülmektedir. Islah programı dahilinde klonların
köklenme baĢarıları, büyüme özellikleri, biyotik ve abiyotik zararlılara karĢı dayanıklılık
özellikleri ve odununun teknolojik özellikleri konusunda ayrıntılı araĢtırmalar yapılmaktadır.
Günümüze kadar Türkiye‟de yapılan kavak ıslah çalıĢmaları sonucunda karasal iklim
özelliklerine sahip bölgelerimiz için selekte edilerek ulusal ve uluslararası tescilleri yapılmıĢ
olan Populus nigra klonları „Gazi‟, „Anadolu‟, „Kocabey‟, „Geyve‟ ve Behiçbey‟ klonları
selekte edilerek galeri kavakçılığı ve ağaçlandırmalarda geniĢ bir Ģekilde kullanılmaktadır.
Ülkemizde ılıman iklim bölgelerinde ise melez kavak klonları (Populus x euramericana) „I214‟ ve „45/51‟ ile ağaçlandırma çalıĢmalarına baĢlanmıĢtır. Islah çalıĢmaları sonucunda
selekte edilen P. deltoides klonu „Samsun‟ klonu halen ağaçlandırmalarda yoğun bir Ģekilde
kullanılmaktadır (Tunçtaner ve ark., 1994,). Son olarak ıslah çalıĢmaları sonucunda elde
edilen Amerikan karakavağı ( P.deltoides) klonu „Ġzmit‟ klonunun Marmara Bölgesinde
kavak ağaçlandırmalarında kullanılmak üzere ticari üretimi önerilmiĢtir (Tunçtaner ve ark.,
2004).
Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsünce, gen bankasına eklenen
yeni klonlarında kullanıldığı ıslah çalıĢmaları ait projeler günümüzde de devam etmektedir.
Bu çalıĢmalarda gerek kerestelik kavak odunu üretimi gerekse lif-yonga ve benzeri sektörlerin
kullandığı ince çaplı odun hammaddesi üretimine yönelik ağaçlandırmalarda kullanılabilecek
kavak klonlarının seçimi amaçlanmaktadır. Enstitü Müdürlüğünce halen devam etmekte olan
27
üç adet proje bulunmakta olup, bu projelerin 2000 -2014 yılları arasında gerçekleĢtirilen
aĢamaları ve bu aĢamalara ait sonuçlar irdelenmiĢ, ileriki yıllara ait projeksiyonlar
oluĢturulmaya çalıĢılmıĢtır.
2. TÜRKĠYE’DE KARAKAVAK (POPULUS NİGRA L.)’TA ISLAH
ÇALIġMALARI
Karakavak ıslah çalıĢmaları 2004 yılına kadar Enstitü Müdürlüğünün IZT-306 proje
numaralı “Kavaklarda Genetik Islah ÇalıĢmaları” adlı proje kapsamında çalıĢılmıĢ,
sonrasında IZT-367 proje numaralı “Türkiye‟de Karakavak (Populus nigra L.)‟ta Islah
ÇalıĢmaları” adıyla çalıĢmalara devam edilmiĢtir. Proje Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman
Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü‟nün liderliğinde, Ġç Anadolu, Güneydoğu Anadolu
ve Doğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitülerinin ortaklığıyla yürütülmektedir.
Karakavak ıslah programın amacı, halihazırda ülkemizde ticari üretim amacıyla
seçilmiĢ olan “GAZĠ, ANADOLU, KOCABEY, GEYVE ve BEHĠÇBEY” klonlarından daha
yüksek hacim geliĢimi, daha iyi odunun teknolojik özellikleri ve zararlılara dayanıklı
klonların tespit edilmesidir. Bu amaçla oluĢturulan ıslah programı; fidanlık aĢaması ve arazi
denemeleri
aĢamalarında
karakavak
klonlarının
performanslarının
ölçülerek
değerlendirilmesini kapsamaktadır.
Islah programında, ülkemizde 1950‟li yıllardan baĢlayan ve 1990-1993 yılları arasında
“Türkiye Kavakçılığını GeliĢtirme Projesi” kapsamında hız kazanan birey seleksiyonlarından
elde edilen klonlar, yapay melezlemelerden elde edilmiĢ klonlar ile yurtdıĢından ithal edilmiĢ
klonlar kullanılmıĢtır.
2.1 Fidanlık AĢaması
Fidanlık aĢaması gen bankasından (çelik bahçesi, koleksiyon ) seçilen karakavak
klonlarının iki yıllık değerlendirmesini kapsamaktadır. Bu aĢamada klonlarda çap, boy,
yaĢayan fidan sayısı, gövde formu, lider sürgün etkinliği ve dallanma indeksi karakterlerinde
ölçme ve gözlemler yapılmaktadır. Bu aĢamada karakavak türünün fidan yetiĢtirme tekniğine
uygun olarak gövde çeliği kullanılmıĢ ve dikim aralığı ve kültürel tedbirlerin fidan üretimi
tekniğine uygun olarak gerçekleĢtirilmesi sağlanmıĢtır.
Proje kapsamında 1997-2002 yılları arasında karakavağın ticari olarak
ağaçlandırmalarının yapıldığı ekolojik bölgelerde 6 adet deneme alanı tesis edilmiĢtir (Tablo
1). Her deneme alanında aynı karakterler ölçülmüĢ olup, farklı sayıda klon kullanılmıĢtır
(Kahraman ve ark.,2011).
Tablo 1. Karakavak fidanlık aĢaması deneme alanlarına ait bilgiler
ve elde edilen genetik kazançlar
Sıra
1
2
3
4
5
6
Deneme Alanı
ġanlıurfaHarran
Kütahya-AltıntaĢ
KırĢehir-Merkez
KonyaSeydiĢehir
Isparta-Eğirdir
Erzurum-Merkez
KuruluĢ
Yılı
Klon
Adedi
Seçilen
klon
Adedi
1997
2001
2001
236
187
195
20
20
20
32%
26,00%
17,60%
28%
22,80%
12,20%
2002
2002
2001
208
146
144
20
20
20
24,30%
50%
23,20%
15,30%
44%
20,40%
28
Genetik Kazanç
çap
boy
Deneme alanlarındaki verilere uygulanan istatistiki değerlendirmeler sonucunda ıslah
programının sonraki aĢaması için 20 klonun seçilmesi durumunda elde edilecek artıĢlar
hesaplanmıĢtır. Klonların deneme alanı ortalamasından farkı kalıtım dereceleri ile
iliĢkilendirilerek deneme alanına ait genetik kazançlar hesaplanmıĢtır. Deneme alanlarında en
baĢarılı 20 adet klonun sonraki aĢama için seçilmesi durumunda, en yüksek genetik kazanç
Isparta Eğirdir deneme alanında çap karakterinde %50 olarak tespit edilmiĢtir. Aynı deneme
alanında boy karakteri için elde edilen kazanç ise %44 olmaktadır. En düĢük genetik
kazançlar ise KırĢehir deneme alanında çap ve boyda sırasıyla %17,6 ve %12,2 olarak tespit
edilmiĢtir. Yukarıdaki tabloda (Tablo 1) görüldüğü üzere elde edilen genetik kazançların
yüksekliği, bu türde ıslah çalıĢmalarının gerekliliğini çok açık Ģekilde ortaya koymaktadır.
2.2 Birinci AĢama Arazi Klon Denemeleri
Fidanlık aĢaması denemelerinin devamı niteliğinde olan bu çalıĢmalar, ıslah
uzmanlarının istatistiki ve arazi koĢullarında yaptığı değerlendirmeler sonucunda baĢarılı
olarak kabul edilen klonlar ile gerçekleĢtirilmektedir. Bu aĢamada tesis edilen deneme alanları
türün ağaçlandırma tekniği esaslarına uygunluk göstermektedir. Deneme alanlarında klonların
baĢta çap ve boy geliĢimleri olmak üzere gövde formu özellikleri ile ağaç formunda maruz
kaldıkları biyotik ve abiyotik zararlar dikkate alınarak değerlendirmeler yapılmaktadır.
Bu aĢama tesis edilen deneme alanları, fidanlık aĢaması deneme alanlarının kurulduğu
ekolojik bölgelere paralellik göstermesi amaçlanmıĢtır. Deneme alanlarında kontrol klonları
olarak “ Gazi ve/veya Anadolu” klonları kullanılmıĢtır (Tablo 2).
ġekil 2. KırĢehir (6. yaĢ) ve Erzurum (4. yaĢ) deneme alanlarının genel görünümü
29
Tablo 2. Birinci AĢama deneme alanları ve kullanılan karakavak klonları
Sıra
Yıl
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
Ankara
(2003)
ANADOLU
CUBUK 1
CUBUK 2
GAZĠ
GEYVE
KOCABEY
BEHĠÇBEY
N.62.191
N.64.014
N.82.001
N.83.013
N.85.004
N.85.007
N.85.011
N.85.015
N.90.001
N.90.002
N.90.035
N.91.058
N.91.070
N.92.124
N.92.131
N.92.140
N.92.152
N.92.154
N.92.170
N.92.228
N.92.236
N.92.252
KırĢehir
(2003)
ANADOLU
ATA-1
BEHĠÇBEY
ÇUBUK-1
ÇUBUK-2
GAZĠ
GEYVE
KOCABEY
N.62.160
N.62.172
N.62.191
N.64.013
N.64.014
N.83.013
N.85.011
N.85.016
N.87.001
N.88.001
N.88.002
N.88.003
N.90.021
N.91.090
N.92.142
N.92.202
N.92.230
N.92.236
N.92.252
N.92.301
N.93.309
N.96.322
Konya
(2007)
ANADOLU
ATA 1
ERTĠ-33
GEYVE
KOCABEY
N.64.014
N.83.005
N.85.007
N.85.010
N.88.008
N.90.023
N.91.084
N.91.119
N.92.160
N.92.182
N.92.228
N.96.326
SANGĠOR
SÖĞÜTLÜK
ġanlıurfa
(1999)
ANADOLU
ATA-1
GAZĠ
GEYVE
KOCABEY
N.62.172
N.63.135
N.64.013
N.64.014
N.83.013
N.85.016
N.87.001
N.91.097
N.91.111
N.92.126
N.92.152
N.92.161
N.92.205
N.92.214
N.92.218
N.92.219
N.92.228
N.92.236
N.92.260
N.92.297
N.93.304
N.96.319
Tunceli
(2001)
ANADOLU
ATA 1
GAZI
GEYVE
KOCABEY
N.87.001
N.90.002
N.91.058
N.91.097
N.92.136
N.92.138
N.92.139
N.92.152
N.92.154
N.92.217
N.92.218
N.92.219
N.92.236
N.92.240
N.92.241
N.92.256
N.92.297
N.93.309
N.96.132
N.96.320
Erzurum
(2003)
ATA 1
GAZI
GEYVE
N.82.001
N.83.011
N.85.010
N.85.016
N.87.001
N.89.107
N.91.051
N.92.126
N.92.133
N.92.186
N.92.214
N.92.219
N.92.256
N.92.297
Deneme alanlarında yapılan çap ölçümlerinde Ankara deneme alanında “Çubuk-1”,
KırĢehir ve Konya deneme alanlarında “ N.64.014” , ġanlıurfa deneme alanında “Kocabey”,
Tunceli deneme alanında “Ata-1” ve Erzurum deneme alanında ise “N.92.133” klonu baĢarılı
performans göstermiĢtir. Kontrol klonu olarak kullanılan Gazi klonu ise Ankara deneme alanı
dıĢındaki tüm denemelerde, deneme alanı ortalamasından düĢük bir çap geliĢimi göstermiĢtir
(ġekil 1). Deneme alanları içinde ise en iyi geliĢmeyi ġanlıurfa-Harran‟da kurulan deneme
alanındaki klonlar göstermiĢtir. Bu deneme alanında tam olarak uygulanan kültürel tedbirler
ve bakım çalıĢmalarının klonların büyüme performansları üzerinde olumlu etkisi yüksek
düzeyde kendini göstermiĢtir.
30
Deneme alanlarına ait çap değerleri (cm)
16,1
12,9
12,9
11,3 10,9
10,1
11,9
8,8
N.92.133
Ort.
Ata1
Gazi
Ort.
Kocabey
6,3
Gazi
Anadolu
9,2
6,9
Ort.
5,8
N.64.014
5,2
Ort.
N.64.014
Gazi
Ort.
Çubuk1
8,9
Gazi
9,5
10,5
13,7
Gazi
13,7
Ort.
18
16
14
12
10
8
6
4
2
0
Ankara (4.yaş) Kırşehir (6.yaş) Konya (3.yaş) Şanlıurfa(6.yaş) Tunceli(6.yaş) Erzurum(6.yaş)
ġekil 1. I. AĢama deneme alanlarında deneme alanı ortalaması, kontrol klonu ve en baĢarılı
klonlara ait çap değerleri
KırĢehir, ġanlıurfa, Tunceli ve Erzurum deneme alanlarında 6. yılın sonunda
değerlendirmeye alınan klonların çap ve boy geliĢimlerine göre hesaplanan hektardaki hacim
artımları kontrol klonu olarak kullanılan “Gazi” ve “Anadolu” ile kıyaslanmıĢtır. ġekil 2 „de
gösterildiği üzere ġanlıurfa deneme alanında “Kocabey” klonu hektarda 43,6 m³/yıl hacim
üretimi yaparken “Gazi” klonu 15 m³/yıl hacim üretimi gerçekleĢtirmiĢtir. Yine Erzurum
deneme alanında “N.92.133” klonu hektarda 10 m³/yıl, “Gazi” klonu ise 5,5 m³/yıl hacim
üretimi gerçekleĢtirilmiĢtir.
Yıllık Artım(m3/ha/yıl)
43,6
50
40
30
20,5
20
17,5
15
13,8
12,3
10,5
10
5,5
Kırşehir
Şanlıurfa
Tunceli
Gazi
N.92.133
Anadolu
N.92.218
Gazi
Kocabey
Gazi
N.92.142
0
Erzurum
ġekil 3.Karakavak klonlarının 6. YaĢ sonu hacim üretimleri
3. MELEZ KAVAK (P.X EURAMERİCANA) VE AMERĠKAN KARA
KAVAK’LARINDA (P.DELTOİDES) GENETĠK ISLAH ÇALIġMALARI
Melez kavak ve Amerikan karakavaklarında ıslah çalıĢmalarının yürütüldüğü proje
2004 yılında revize edilerek 1989-2021 yılları arasında “Melez kavak (P.x euramericana) ve
Amerikan Karakavak‟larında (P.deltoides) Genetik Islah ÇalıĢmaları” adı altında
yürütülmektedir. Proje Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü
Müdürlüğü‟nün liderliğinde, Güneydoğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü
31
Müdürlüğünün ortaklığıyla yürütülmektedir. Projenin baĢlıca çalıĢma alanları ılıman iklim
özelliklerinin hüküm sürdüğü, Marmara, Karadeniz, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerini kapsamaktadır.
Islah programı dahilinde melez kavak ve Amerikan karakavağı gen bankasında
bulunan klonlar fidanlık aĢaması ve arazi aĢaması klon denemeleri Ģeklinde yürütülmektedir.
ÇalıĢmalarda ülkemizde 1950‟li yıllardan itibaren seçilmiĢ ve ticari üretimi yapılarak
ağaçlandırmalarda kullanılan “ I-214 ve I-45/51” melez kavak klonları ile Amerikan
karakavağı “ Samsun ve Ġzmit” klonlarından daha yüksek hacim üretimi yapan, biyotik ve
abiyotik zararlılara dirençli yeni klonların seçilerek bölgelere göre üretime sokulması
amaçlanmaktadır.
3.1 Fidanlık AĢaması Denemeleri
Fidanlık aĢaması deneme alanları 2003-2004 yıllarında Marmara ve Karadeniz
bölgelerinde tesis edilmiĢtir. AraĢtırma Enstitüsünün, 1997-1990 yıllarında gerçekleĢtirdiği
yapay melezlemelerden elde edilen klonlar ile 1950‟li yıllardan itibaren ülkemize ithal edilmiĢ
klonlardan uygun görülenler kullanılmıĢtır. Deneme alanlarında klonların büyüme
performanslarını ölçmek için fidanlarda çap ve boy ölçümleri gerçekleĢtirilmiĢ, bunların
yanında melez kavak ve Amerikan karakavak klonlarının ticari olarak değer taĢımasının en
önemli kriterlerinden biri olan köklenme özelliği de birinci yılın sonunda yaĢayan fidan sayısı
sayımları yapılarak tespit edilmiĢtir. Bu üç karakter dıĢında klonların morfolojik
özelliklerinden gövde formu, dallanma özelliklerinin tespiti amacıyla dallanma indeksi ve
lider sürgün etkinliği karakterlerine ait tespitler oluĢturulan skalalar yardımıyla
gerçekleĢtirilmiĢtir. Ġki yıllık ölçüm ve gözlemler neticesinde elde edilen verilerin istatistik
metodlar kullanılarak yapılan değerlendirilmeler sonucunda, baĢarılı bulunan ve bir sonraki
aĢama olan arazi aĢamasına aktarılacak klonlar seçilmiĢtir.
Tablo 3 . Melez kavak ve Amerikan karakavakları deneme alanları bilgileri ve elde edilen
kazançlar
Klon
Kazanç
Deneme
KuruluĢ
Seçilen
adedi Klon adedi
Sıra
Alanı
Yılı
Çap
Boy
1
Ġzmit
2003
227
20
39%
38%
2
Samsun
2003
163
20
27%
30%
3
Devrek
2004
200
20
30%
28%
Deneme alanlarında baĢarılı bulunan 20 adet klonun deneme alanı ortalaması ile
farkları hesaplanmıĢtır (Tablo 3). Bahsi geçen 20 adet klonun çap geliĢimleri deneme
alanlarında kullanılan tüm klon ortalamalarından Ġzmit deneme alanında %39, Samsun
deneme alanında %27 ve Devrek deneme alanında ise %30 fazla çap geliĢimi
gerçekleĢtirildiği saptanmıĢtır. Aynı Ģekilde boy karakterinde Ġzmit, Samsun ve Devrek
deneme alanlarında sırasıyla %38, %30 ve %28 oranında deneme alanı ortalamasından fazla
oranda geliĢim tespit edilmiĢtir. Fidanlık aĢaması denemelerindeki bu sonuçlar göstermiĢtir ki
yapılacak seleksiyon ıslahı çalıĢmaları ile yeni klonların ağaçlandırmalara aktarılabilmesi
mümkün olabilecektir.
3.2 Arazi AĢaması Denemeleri
32
3.2.1 Marmara ve Karadeniz Deneme Alanları
Proje kapsamında fidanlık aĢaması sonuçlarına göre farklı tarihlerde olmak üzere 4 adet
deneme alanı tesisi gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu deneme alanlarında fidanlık aĢamaları
denemelerinde baĢarılı performans gösteren 17-20 adet arasında klon denenmiĢtir (Tablo 4).
ġekil 5 Tokat deneme alanında 89.M.004 klonunun 7,5 yaĢtaki görünümü
Tablo 4. Marmara ve Karadeniz deneme alanlarında kullanılan klonlar
Sıra
Ġzmit
Tokat
Akyazı
KeĢan
KuruluĢ
2007
2007
2008
2011
1
89.M.011
89.3.3
89.M.061
D.92.282
2
D.92.176
158/85
Bellotto
Samsun
3
Bellotto
89.M.011
89.M.066
Lux
4
89.M.047
89.M.061
89.M.044
D.92.258
5
1/82
89.M.020
D.92.176
89.M.011
6
89.M.063
190/85
I-214
L.Avanzo
7
Samsun
D.92.282
89.M.050
140/85
8
L.Avanzo
140/85
89.M.060
89.M.066
9
I-214
Ġzmit
1//82
1//82
10
89.M.050
D.92.284
89.M.047
140/85
11
Lux
89.M.007
SAMSUN
89.M.060
12
140/85
89.M.060
39/61
89.M.044
13
39/61
89.M.004
89.M.063
89.M.047
14
89.M.044
D.92.206
D.92.258
89.M.050
15
89.M.060
89.M.063
89.M.011
89.M.063
16
Ġzmit
PE.3-71
L.Avanzo
39/61
17
D.92.282
89.M.053
D.92.282
D.92.176
18
Samsun
140/85
89.M.061
19
D.92.299
Lux
Ġzmit
ĠZMĠT
20
33
Tokat deneme alanı 2007 ilkbaharında tesis edilmiĢ ve deneme alanında 16 adet
Amerikan karakavağı (P.deltoides ) ve 3 adet melez kavak (P.x euramericana) klonu
kullanılmıĢtır. Deneme alanında 8. yaĢta yapılan çap ve boy ölçümleri kullanılarak, tek ağaç
hacim tabloları yardımıyla klonların hektardaki yıllık hacim artımları hesaplanmıĢtır. Deneme
alanında kontrol klonu olarak kullanılan Samsun klonu 29,8 m3 yıllık artım yaparken, en iyi
artımı gerçekleĢtiren 89.M.004 no‟lu klon 62,0 m3 yıllık artım gerçekleĢtirmiĢtir (ġekil 4).
ġekil 4. Tokat deneme alanında baĢarılı klonların yıllık hacim üretimleri
Sakarya-Akyazı deneme alnında 14 adet P. deltoides ve 6 adet Px.euramericana kavak
klonu kullanılmıĢtır. Bu deneme alanında 7. yılsonunda yapılan değerlendirmelerde, klonların
hektardaki yıllık hacim üretimleri hesaplanmıĢtır. Kontrol klonu olarak kullanılan Samsun
klonu 27,1 m3/ha/yıl artım yaparken, en yüksek artımı 89.M.060 no‟lu klon 38 m3/ha/yıl ile
yapmıĢtır.
Bu deneme alanında kültür- bakım tedbirlerinden olan sulama yapılmamıĢ olup
ağaçlar su ihtiyaçlarını yıl içindeki yağıĢlar ve taban suyundan karĢılamıĢlardır. Deneme
alanındaki hacim üretimlerinin Tokat deneme alanına göre düĢük çıkmasının sebeplerinden
biri olarak sulamanın yapılmamıĢ olmasını sayabiliriz.
Proje dahilinde Ġzmit, Tokat, Sakarya ve Edirne-KeĢan deneme alanlarında yıllık
ölçüm çalıĢmaları proje kapsamında devam etmektedir.
ġekil 6. Sakarya-Akyazı deneme alanında klonların yıllık hacim artımları
3.2.2 Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Deneme Alanları
Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde melez kavak yetiĢtiricilerinin
ağaçlandırmalarda kullanabileceği klonların tespit edilmesi amacıyla 1993 yılında Ġtalya‟dan
ithal edilen 217 adet melez kavak klonları ile çalıĢmalara baĢlanmıĢtır. Fidanlık aĢaması
neticesinde ithal edilen 217 klondan 40 adedi seçilerek Birinci AĢama arazi denemelerinde
denenmiĢleridir. (Toplu,2000 ve Toplu, 2001).
34
Birinci AĢamada değerlendiren 40 klon içerisinden baĢarılı bulunan 7‟Ģer adet klon ve
kontrol klonu olarak seçilen I-214 ile birlikte Ġkinci AĢama denemeler Adana-Ceyhan‟da 2001
yılında ve ġanlıurfa- Birecik Orman Fidanlıklarında ise 199 yılında tesis edilmiĢtir. ġanlıurfa
deneme alanında 10. yıl, Adana deneme alanında 13. yılda ölçümler gerçekleĢtirilip
değerlendirmeler yapılmıĢtır.
Tablo 5. Adana ve ġanlıurfa deneme alanlarında kullanılan melez kavak klonları
Sıra
ġanlıurfa
Adana
KuruluĢ
yılı
1999
2001
1
83.002.003
83002016
2
83.002.021
83002049
3
83.004.002
83004016
4
83.004.016
83011015
5
83.011.013
83011018
6
83.011.015
83011021
7
84.033.039
84021029
8
I-214
I-214
Değerlendirmeler sonucunda 83.011.015 no‟lu klon Adana ve ġanlıurfa deneme
alanlarında en baĢarılı kavak klonu olmuĢtur. Bu klon Adana deneme alanında 13. Yıl
sonunda 15,3 m3/yıl/ha hacim artımı gerçekleĢtirirken, kontrol klonu olarak kullanılan I-214
melez kavak klonu, yaĢama yüzdesi ve 3,9m3/ha/yıl hacim artımı ile deneme alanındaki ile en
zayıf klon olmuĢtur (ġekil 7). ġanlıurfa deneme alanında klonların 10. yıl ölçümleri
sonucunda 83.011.015 klonu 16,4 m3/ha/yıl, kontrol klonu I-214 ise 12,7 m3/ha/yıl hacim
artımı gerçekleĢtirmiĢtir (ġekil 7).
ġekil 7. Deneme alanlarında baĢarılı klon ve kontrol klonunun yıllık hacim artımları
35
4. KĠTLESEL ODUN ÜRETĠMĠNE YÖNELĠK KAVAK KLONLARININ
TESPĠTĠ
Ülkemizde hızla geliĢen Yonga Levha ve Lif Levha sektörünün kullandığı baĢlıca
hammadde odun hammaddesidir. Bu sektörün kullandığı hammadde %85 kapasite ile
çalıĢtığında ki hammadde talebi 18 milyon sterdir. Bu talebin 1,5 milyon sterlik kısmını kavak
endüstriyel ağaçlandırmalarından karĢılamaktadır. Kavak odununun geçmiĢ yıllardaki
talepleri genellikle soymalık, kerestelik ve ambalaj sanayine yönelik olması nedeniyle yapılan
ıslah çalıĢmaları da talebe paralel olarak geniĢ dikim aralığında, 10-12 yıllık idare sürelerinde
tomruk üretimine uygun özelliklere sahip klonların seçimine yönelik yapılmaktaydı. Lif
yonga sektöründe ki büyüme ve buna paralel olarak ortaya çıkan hammadde ki farklılaĢmalar
neticesinde Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü Ağaç
Islahı BaĢmühendisliğince lif yonga sektörüne uygun hammadde üretiminde kullanılabilecek
uygun kavak klonlarının seçimi amacıyla 2012 yılında “Kitlesel Odun Üretimine Yönelik
Kavak Klonlarının Tespiti” isimli ıslah projesi baĢlatılmıĢtır.
Proje kapsamında Enstitü Müdürlüğü Islah Bölümünce daha önceki yıllarda ithal
edilmiĢ, yapay melezlemeler neticesinde elde edilen kavak klonlarından, çeĢitli denemelerde
baĢarılı performans göstermiĢ 50 adet kavak klonu proje kapsamında değerlendirilmiĢtir.
Proje iki aĢamalı planlanmıĢ olup, ilk aĢamada 50 klon ile Marmara Bölgesinde 3 farklı yerde
(Ġzmit, Bursa ve Tekirdağ) deneme alanları tesis edilmiĢtir. Deneme alanları, 1,9mx2 m dikim
aralığında sert çelik kullanılarak tesis edilmiĢtir. 3 yıllık ölçüm ve gözlemler neticesinde
baĢarılı kabul edilen 10-12 adet klon ile yine farklı bölgelerde 3 adet deneme alanı tesis
edilmesi planlanmaktadır. Ġkinci aĢama deneme alanlarının daha geniĢ aralıklar (2x3 veya3x3)
ve sırık çelikleri kullanılarak tesis edilmesi planlanmıĢtır.
ġekil 8. Deneme alanlarında klonların çap geliĢimi
Proje kapsamında 2 yıllık ölçümler sonucunda deneme alanlarında farklı klonlar
baĢarılı performans göstermiĢtir. Klonların çap geliĢimi incelendiğinde Ġzmit deneme alanında
P. deltoides klonu 89.M.060 klonu 4.33 cm ilk sırada yer alırken, kontrol klonu Samsun 4,06
cm, I-214 ise 2,46 cm çap geliĢimi yapmıĢtır. Bursa deneme alanında yine P. deltoides klonu
89.M.044 klonu 6.58 cm çap geliĢimi ile ilk sırada yer almıĢ, kontrol klonları Samsun ve I214 sırasıyla 6,07 ve 5,23 cm çap geliĢimi göstermiĢtir. Kırklareli-Lüleburgaz deneme
alanında ise P.x euramericana klonu 1/82 en yüksek çap geliĢimini 6,48 cm ile yapmıĢtır.
Kontrol klonları Samsun ve I-214 ise sırasıyla 5,56 cm ve 3,74 cm çap geliĢimi
gerçekleĢtirmiĢtir (ġekil 8). Bu deneme alanlarından Ġzmit deneme alanında ilk yıldan itibaren
36
sulama iĢlemi gerçekleĢtirilmemiĢtir. Deneme alanında ki büyümenin zayıf olmasının
nedenlerinin baĢında kültürel iĢlem olan sulamanın yapılmamıĢ olması sayılabilir.
5. SONUÇ ve ÖNERĠLER
Kavak ve Hızlı Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitü Müdürlüğünün kurulduğu tarihten
itibaren günümüze kadar kavak ıslah çalıĢmaları devam etmektedir. Bu çalıĢmalarda ağırlıklı
olarak ticari değerleri olan türlerde sanayinin ve halkın ihtiyacı dikkate alınarak çalıĢmalar
yürütülmektedir. 2000-2014 yılları arasında Enstitü Müdürlüğü Islah BaĢmühendisliğince
devam 3 adet kavak ıslah programı dahilinde deneme alanları tesisi ve değerlendirmeleri
devam etmektedir ( ġekil 9).
ġekil 9 2000-2014 yılları arasında kavak ıslah programları dahilinde Türkiye‟de tesis
edilen deneme alanları
Karakavak ıslah çalıĢmaları, yurtiçinden 1950‟li yıllardan itibaren yapılan
seleksiyonlar sonucunda oluĢturulan gen havuzu üzerinden yürütülmüĢtür. Bugüne kadar
“Gazi, Anadolu, Kocabey, Behiçbey ve Geyve” klonları denemelerde baĢarılı olmuĢ ve ticari
üretim için önerilmiĢtir. 1990-1998 tarihleri arasında Anadolu‟da yeni kavak klonları selekte
edilmiĢ ve deneme alanlarına aktarılmıĢtır. Deneme alanlarının Ģuana kadar yapılan
değerlendirmeleri ülkemizde kullanılan ticari klonlardan daha yüksek hacim artımı
yapabilecek klonların mevcut olduğunu göstermiĢtir. Halen devam etmekte olan Karakavak
ıslah programı dâhilinde aĢağıdaki önerilerin yapılması uygun olacaktır:
- Harran ve benzeri ekolojilerde „KOCABEY‟ klonunun fidanları devlet fidanlıklarda
üretilmeye baĢlanmalı ve bu bölge için ticari kullanıma sunulmalıdır.
- Doğu Anadolu Bölgesinde Erzurum ve Tunceli illerinin karakavak ıslahında farklı
ekolojik bölgeler olarak ele alınması gerekmektedir.
- Erzurum ve benzeri ekolojik bölgelerde, ilk sonuçlara göre „N.92.133‟ ve „N.92.256‟
numaralı klonların baĢarılı olduğu tespit edilmiĢtir. Bu klonlardan devlet
fidanlıklarında fidan üretimine baĢlanmalıdır.
- Ġç Anadolu Bölgesinde tescilli klonlar ile birlikte „N.64.0142‟ numaralı klonun üretimi
ve yaygınlaĢtırılması uygundur.
- Karakavaklarda ıslah çalıĢmalarının devamı amacıyla; bölgeler bazında yapay
melezleme çalıĢmalarına ivedilikle baĢlanması gerekmektedir.
37
Amerikan karakavağı ve melez kavak ıslah programı yurtdıĢından ithal edilen ve
Enstitü Müdürlüğünce gerçekleĢtirilen yapay melezlemelerden elde edilmiĢ klonların
oluĢturduğu gen havuzu üzerinde yürütülmektedir. Bugüne kadar yapılan çalıĢmalar
neticesinde ülkemizde ağaçlandırmalarda kullanılmak üzere “ I-214 ve I-45/51” melez
klonları ile “Samsun ve Ġzmit” Amerikan karakavağı klonları ticari üretime aktarılmıĢtır.
Halen devam etmekte olan ıslah çalıĢmaları mevcut ticari klonlardan çok daha yüksek hacim
üretimi gerçekleĢtirecek klonların mevcudiyetini göstermiĢtir. Program dahilinde elde edilen
ilk sonuçlar ıĢığında aĢağıdaki önerilerin yapılması uygundur:
- ġanlıurfa- Adana benzeri ekolojik bölgelerde yapılacak melez kavak
ağaçlandırmalarında „83.011.015‟ numaralı melez kavak klonu kullanılmalıdır. Bu
amaçla devlet fidanlıklarında bu klonun fidan üretimine baĢlanmalıdır.
- „83.011.015‟ no‟lu klonun Türkiye adına „Harran‟ ismiyle uluslararası tescilinin
yapılması uygun olacaktır.
- Tokat ve benzeri ekolojik bölgelerde „89.M.004‟ numaralı klonun ilk sonuçlar
dahilinde baĢarılı olduğu tespit edilmiĢtir. Bu amaçla uygun bir fidanlıkta ‟89.M.004‟
klonunun fidan üretim çalıĢmalarına baĢlanmalı ve düĢük miktarlarda da olsa
ağaçlandırmalarda kullanılmalıdır.
- „89.M.004‟ no‟lu klonun uluslararası tescil çalıĢmalarına baĢlanmalıdır.
- Mevcut deneme alanları temsil eden ekolojik bölgeler dıĢında farklı bölgelerde de
Melez kavak ve Amerikan Karakavağı Islah programı dahilinde deneme alanı tesisine
ve klon seleksiyonu çalıĢmalarına devam edilmelidir.
- Son olarak 1987-1990 yılları arasında gerçekleĢtirilen kavaklarda yapay melezleme
çalıĢmalarına, projeler dahilinde elde edilen bilgiler ıĢığında tekrar baĢlanmalıdır.
Günümüzde lif-yonga sektöründeki büyümeye paralel olarak odun hammaddesinde ki
talebin Ģeklide değiĢim göstermektedir. Kalın çaplı yuvarlak odun talebi dıĢında ince çaplı
kitlesel odun hammaddesi talebinde de yüksek miktarlarda artıĢ meydana gelmiĢtir. Enstitü
Müdürlüğünce gerçekleĢtirilen “Kitlesel Odun Üretimine Uygun Kavak Klonlarının Tespiti”
isimli ıslah projesi ile tespit edilecek kavak klonları ile ortaya çıkan kitlesel odun talebinin
karĢılanmasında kavağın payının arttırılması amaçlanmaktadır. Bu projenin elde edilen ilk
sonuçları ıĢığında aĢağıdaki önerilerin yapılması uygun olacaktır:
- Proje kapsamında tesis edilen deneme alanlarının Marmara Bölgesi ile birlikte lifyonga sektörünün üretim alanlarının konuĢlandığı diğer bölgelerde de tesis edilmesi
uygun olacaktır.
- Kavak klonu ıslahı yanında kitlesel odun üretimi amaçlı ağaçlandırma modellerinin
geliĢtirilmesi ve ağaçlandırmalarda uygulanacak yetiĢtirme ve balım çalıĢmalarının
belirlenmesi gerekmektedir.
- Kavak türlerinin su tüketimi ile iliĢkileri dikkate alındığında, sulanabilir
ağaçlandırmalara uygun klon seçimi yanında sulanma yapılmayan (sadece yağıĢ ve
taban suyu ile beslenen) ağaçlandırmalara uygun klon seçimi çalıĢmalarına
baĢlanmalıdır.
38
KAYNAKLAR
Anon. 1966. Biyoloji - Genetik - Kültür - Koruma- Teknoloji - Ekonomi - Yayın ve
Enformasyon ġubesi ÇalıĢmaları. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma
Enstitüsü Teknik Bülten No:44, s.44-37.
Anon. 1994. Türkiye‟de Kavakçılık. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma
Enstitüsü.
Kahraman, T., Küçükosmanoğlu Kahraman, F., Karakaya, S., Karahan A., Ünsal, G.,
Karatay, H.,Toplu, F., 2011. Türkiye‟de Karakavak (Populus nigra L.)‟ta Islah
ÇalıĢmaları:„Fidanlık AĢaması Sonuçları‟. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları
AraĢtırma Müdürlüğü Teknik Bülten No: 210, Ġzmit
Toplu, F., 2000. ġanlıurfa-Birecikte tesis edilmiĢ melez kavak ilk seleksiyon klon
denemesinin sonuçları. Güneydoğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Dergisi
(1) (4-18)
Toplu, F., 2001. Melez Kavak Birinci AĢama Klon denemesi Sonuçları (Adana-Ceyhan).
Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Dergisi
Toplu, F., 2001. Melez Kavak Birinci AĢama Klon denemesi Sonuçları (Adana-Ceyhan).
Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Dergisi
Tunçtaner, K., As, N. ve Özden, Ö., 2004. Bazı Kavak Klonlarının Büyüme Performansları,
Odunlarının Bazı Teknolojik Özellikleri ve Kağıt Üretimine Uygunlukları Üzerine
AraĢtırmalar. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü. Teknik
Bülten No: 196
39
FIRAT KAVAĞI (POPULUS EUPHRATICA OLIVIER)’NIN
DĠCLE VE FIRAT NEHĠRLERĠNDEKĠ DOĞAL YAYILIġ ALANLARI,
TÜRE YÖNELĠK SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERĠLERĠ
Dr. Hüseyin KARATAY1
1
. Güneydoğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, ELAZIĞ.
ÖZET
Yüksek tuzluluğa dayanabilmesinden dolayı üzerinde önemle durulan Fırat kavağı
(Populus euphratica Olivier)‟nın dünya üzerinde doğal yayılıĢ alanları oldukça azalmıĢtır.
Türün en önemli doğal yayılıĢ alanlarından ikisi Türkiye‟de Fırat ve Dicle nehirleridir.
Bu çalıĢmada, Fırat ve Dicle nehirleri ve yan kolları çevresinde Fırat kavağının yeni
doğal yayılıĢ alanları belirlenmiĢtir. Aynı çalıĢmada, türün mevcut durumu, korumaya
alınabilecek doğal alanları, türden yararlanma olanakları ve türün ıslahına yönelik
yapılabilecek bazı çalıĢmalar hakkında önerilerde bulunulmuĢtur.
Anahtar Kelimeler: Fırat kavağı (Populus euphratica Olivier), doğal yayılıĢ alanları,
çevresel tehditler, koruma.
NATURAL RANGES OF EUPHRATES POPLAR (Populus euphratica Olivier)ON
THE TIGRIS AND EUPHRATES RIVERS, PROBLEMS AND SOLUTIONS FOR
SPECIES
ABSTRACT
That is particularly focused on its ability to withstand high salinity, Euphrates poplar‟s
natural ranges over the world are greatly diminished. Two most important natural ranges of
the species are Tigris and Euphrates rivers.
In this study, two important natural ranges of the species were discovered around the
Tigris and Euphrates rivers and its tributaries. In the same study, the current status of the
species, problems and natural areas of the species that can be taken to protect, opportunities
utilization from the species, and some suggestions were made about the works that can be
done for breeding of the species.
Keywords: Euphrates Poplar (Populus euphratica
environmental threats, conservation.
40
Olivier), natural range,
1. GĠRĠġ
Dünya ikliminin değiĢmesi, farklı çevre koĢullarına uyum ve artan insan ihtiyaçlarının
karĢılanması sorunu, doğal kıt kaynakların korunması ve geliĢtirilmesine yönelik çalıĢmaları
daha önemli ve gerekli hale getirmiĢtir. Bu kıt kaynaklarımızdan biri de ülkemizde doğal
olarak bulunan Fırat kavağı (Populus euphratica Olivier) dır. Kavak türü, morfolojisi, yayılıĢ
alanları ve ekonomik değerine göre 6 seksiyondan (Abaso, Turanga, Leucoides, Aigeiros,
Tacamahaca ve Populus (Aspen and White poplars, formerly section Leuce)
(ECKENWALDER, 1996) biri olan Turanga seksiyonunda yer almaktadır. Türün dünyadaki
yayılıĢı Türkiye ile birlikte Çin, Hindistan, Afganistan, Ġran, Irak, Fas, Mısır, Suriye ve
Ġspanya‟dır.
Fırat kavağının ülkemizde en geniĢ yayılıĢını yaptığı alanların baĢında Fırat ve Dicle
nehirleri gelmektedir. Ancak, yapılan bilinçsiz uygulamalar nedeniyle birçok alanda yok
olmuĢ, varlığı bulunan bölgelerin büyük bölümünde çevresel tehditler üst düzeyde devam
etmektedir. Fırat kavağının doğal yayılıĢ alanları TOPLU (1994, 1999) tarafından yapılan bir
çalıĢmanın dıĢında kapsamlı olarak belirlenmemiĢtir. Bunun yanında türün genetik yapısı,
gençleĢtirme biyolojisi ve üreme sistemi hakkında yeterli bilgi yoktur. Bu durum, türün
korunması, ıslahı, yetiĢtirilmesi ve yaygınlaĢtırılmasında sınırlayıcı faktör olmaktadır. Bu tür
üzerinde durulmasının temel nedenlerinden yüksek tuz ve kireç içeriğine sahip alanlarda
yetiĢebilmesi, yüksek sıcaklıklara dayanıklılığı, hızlı geliĢmesi, ot baskısına maruz alanlarda
uzun süre dayanabilmesi, odun materyali yanı sıra bölgede tarım alanlarının kurutucu
rüzgarlardan korunmak üzere rüzgar perdesi olarak kullanılabilmesi ve regreasyon vb. diğer
kullanımlara uygunluğundan kaynaklanmaktadır.
Bu çalıĢma ile Fırat ve Dicle nehirleri ve bu nehirlere katılan diğer akarsular ve yan
kolları boyunca Fırat kavağının yeni doğal yayılıĢ alanları ortaya konmuĢtur. Aynı çalıĢmada,
türün geçmiĢten günümüze mevcut durumu hakkında bilgi verilmiĢtir. Bunların yanında türü
tehdit eden çevresel etmenler, korumaya alınabilecek potansiyel doğal alanlar, bu alanlardan
yararlanma olanakları ve belirli amaçlarla yönelik bu tür ile yapılabilecek bazı çalıĢmalar
hakkında bilgi verilmiĢtir. Bu çalıĢmalardan biri de ülkemizde GAP bölgesinde sulu tarıma
geçilmesi ile sulanan bu tarım arazilerinde yüksek taban suyu ve tuzlanma problemleri
arazilerin kullanımını ve verim gücünü olumsuz etkilemiĢtir. Fırat kavağının önemi bu gibi
sorunlu alanlarda uzun süre hayatiyetini devam ettirebilme özelliğinden kaynaklanmaktadır.
1.1 Türkiye’de Fırat Kavağı ile Ġlgili Yapılan AraĢtırma ÇalıĢmaları
IPC (International Poplar Comission)‟nun 1994‟te Türkiye‟de yapılan icra komitesi
toplantısında Fırat kavağını, üzerinde önemle durulması ve çalıĢılması gereken bir ağaç türü
olarak belirlemiĢlerdir (TOPLU, 1999). Türkiye‟de Fırat kavağına iliĢkin araĢtırmalar 1970‟li
yıllarda baĢlamasına rağmen, çalıĢmaların devamlılığı olmadığından sadece münferit
çalıĢmalarla kalmıĢtır. Ancak, önemi anlaĢıldıkça üzerinde daha çok durulmaya baĢlanmıĢtır.
Fırat Kavağı ile ilgili Türkiye‟de yapılan çalıĢmalar arasında; ACAR (1973), türün
anatomik ve teknolojik özellikleri üzerine, GÖKÇE ve ark. (1980) yetiĢme ortamı özellikleri
üzerine, TOPLU (1999) bu türün yayılıĢı, biyolojisi ve diğer bazı özellikleri hakkında ve
GÜLBABA (1992), türün vejetatif yoldan üretilmesi konusunda çalıĢmalar yapmıĢtır.
Bunların yanında, KARATAY (2003) fırat kavağının tohumdan üretim teknikleri ve türün
tohum, yaprak, fidan özellikleri ile bu özelliklere ait bazı morfolojik karakterler arasındaki
iliĢkileri ortaya koymuĢtur. Bunların yanında türün yayılıĢı, korunması ve
Birecik/ġanlıurfa‟da Gen Koruma Alanı‟nın kurulması (KARATAY, 2010), tohum çimlenme
özellikleri (KARATAY, 2012) ile GAP bölgesinde tarla kenarlarında sulama kanaletleri
boyunca fırat kavağının ilk defa arazi koĢullarında kullanımına iliĢkin önemli sonuçlar elde
edilmiĢtir (KARATAY, 2014).
41
Fırat kavağı ile ilgili diğer ülke bilim adamları tarafından yapılan çalıĢmalardan
MAYER ve AKSOY (1998), türün ülkemizdeki yayılıĢı ve türün tuzluluk ve kurak alanlarda
yetiĢtirilmesine iliĢkin önemli tespitler yapılmıĢtır. M‟HIRIT (1994), CHEN ve arkadaĢları
(2001) tuzlulukla ilgili çalıĢmalar yapmıĢtır. STERNE ve ROCHE‟a atfen OUÈDRAOGO
(1997), Fırat kavağının kuraklığa dayanma, alkali veya tuzlu topraklara tolerans gösterme gibi
ayrıcalıklı özellikleri bulunan kenar ve münferit populasyonlardaki tür içi genetik
varyasyonun korunmasına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamıĢlardır. WU ve ark. (2007)
fırat kavağında tuzluluğa dayanıklılığı artıran mevcut PeSOS1 genin karakterizasyonunu
yapmıĢtır. SHENG ve ark (1999), fırat kavağının tuz toleransına karĢı karakteristik yapısını
ortaya koymuĢtur. CHEN ve ark. (2009) da bazı melez kavaklar üzerinde tuzun büyüme,
fotosenteze ve bitkide birikimi üzerine etkisini araĢtırmıĢtır. Son dönemlerde tür üzerinde
moleküler düzeyde ve mikro üretim teknikler konusunda çalıĢmalar devam etmektedir.
Fırat Kavağının Türkiye’deki YayılıĢı
Fırat kavağının yapılan bir çalıĢmada Türkiye‟deki yayılıĢı 4 populasyon halinde
değerlendirilmiĢtir. Buna göre;
Göksu Populasyonu, Seyhan Populasyonu, Fırat
Populasyonu, Dicle-Botan Populasyonudur (ġekil 1).
ġekil 1. Fırat kavağının Türkiye‟deki yayılıĢı (TOPLU, 1994)
Daha önceki çalıĢmalarda Fırat kavağının Türkiye‟deki yayılıĢı; doğu sınırında, Dicle
nehri ve kollarındaki yayılıĢı ile Hakkari-Zap Suyu olarak belirtilmiĢtir. Güneyde ise Suriye
ve Irak, Kuzeyde Dicle ve Fırat nehirleri ile yan kollarında yayılıĢı tespit edilmiĢtir. Batı sınırı
ise Mersin iline bağlı Anamur ilçesinin doğusunda bulunan Bozyazı deresi olarak
belirlenmiĢtir (TOPLU, 1999).
Fırat kavağı Türkiye‟de genel olarak 370 kuzey enlemlerinin güneyinde kalan
bölgelerde yayılıĢ göstermektedir. Türün, ülkemizde kuzeyden güneye gidildikçe
yayılıĢındaki yoğunluk genel olarak artmaktadır. AĢağıda, Fırat kavağının Türkiye‟deki en
geniĢ yayılıĢa sahip Fırat ve Dicle-Botan populasyonları yeni yayılıĢ alanları ile birlikte
ayrıntılı olarak ortaya konmuĢtur.
1.1.1 Fırat Populasyonu
Fırat populasyonu, türün Fırat nehri ve kollarındaki yayılıĢını oluĢmaktadır. Nehri
besleyen en önemli iki ana kol, Erzurum yakınlarından doğan Karasu ile doğu kolu olan
Murat Irmağı Elâzığ‟da birleĢerek Fırat‟ı oluĢturur (ANON.-A, 2010). Fırat nehri, Fırat
kavağının meĢcere halinde, boylu ve yaĢlı ağaçların rastlandığı baĢlıca yayılıĢ alanlarından
birisidir. Bu kavağın en kuzey yayılıĢı daha önce Toplu (1999)‟nun belirttiği Malatya
KuĢsarayı‟nın dıĢında bu alandan daha kuzeyde Elazığ iline bağlı Keban ilçesinin kuzey42
kuzeybatı yönünde Keban-Arapgir yolu üzerinde Keban barajı yakınlarındaki Fırat nehrinin
yan kolları üzerinde tespit edilmiĢtir. Fırat kavağı, Fırat nehri boyunca yoğun yayılıĢını
Birecik barajından (37003´kuzey enlemleri) karkamıĢ barajının güneyindeki Türkiye sınırına
kadar uzanmaktadır. Bunlardan KarkamıĢ barajı güneydoğusuna yakın bir konumda bulunan
sınır köylerinden Ziyarette en yoğun boylu ve çaplı ağaçlar günümüze kadar korunabilmiĢtir.
Türün Fırat nehri çevresindeki doğu-batı yönündeki yayılıĢı ise genel olarak Birecik
barajından Suriye sınırına kadar olan alan içerisinde bulunan Fırat nehri ve yan kollarının
kıvrımlarının yer aldığı 37057´-38003´ doğu boylamları arasında yer almaktadır. Türün, Fırat
nehri kıyıları boyunca ve Fırat nehrine karıĢan yan kollarındaki yayılıĢı tahriplerden dolayı
kesikli bir yapı göstermektedir. Bu yayılıĢ münferit, galeri, grup, yer yer meĢceler halinde
olmaktadır. Son yapılan çalıĢmada Diyarbakır iline bağlı Çermik ilçesi sınırlarında birleĢerek
Fırat nehrine karıĢan birçok yan dereden ilçenin doğusundaki bir yan derede türün varlığı
tespit edilmiĢtir.
Fırat kavağının yaĢlı ağaçlarının bulunduğu en yoğun yayılıĢı, ġanlıurfa iline bağlı
Birecik ilçesi ve Ziyaret köyü yakınlarındaki Fırat nehri kenarlarıdır. Son 10 yıla kadar
Birecik ilçesinde Sit Alanı, daha öncesinde Zeugma Kazı Evi‟nin bulunduğu ve Ģimdiki
Harran Üniversitesi‟ne bağlı Birecik Meslek Yüksek Okulu yerleĢkesi, KarĢıyaka, Meydan ve
Saray Mahalleleri, Yukarıbayındır ve AĢağıbayındır Köyleri yakınındaki nehir kıyısında türün
yayılıĢı bulunmaktaydı.
Birecik ilçesinden geçen nehrin 15 km‟lik kuzeye doğru yaĢlı fertlerden çok
gençliklere rastlanmıĢtır. Halfeti ve Keskince‟ye doğru nehir kenarı boyunca yer yer sıra veya
küçük gruplar halinde ve Birecik ilçesinin güneyine doğru, Bayındırköy civarında ve bu alana
yakın yerdeki ġanlıurfa-Nizip‟e bağlı Girlevik Köyü‟nün nehir kıyısında türe rastlanmıĢtır.
Suriye sınırına doğru özellikle KarkamıĢ barajına kadar gençlikler dıĢında ağaç formunda az
sayıda birey kalmıĢtır. Diğer taraftan, 2003 yılında Suriye sınırındaki Ziyaret köyünde
meĢcere halinde çok sayıda yaĢlı fertler tespit edilmiĢtir (KARATAY, 2003). Fazla giriĢçıkıĢın olmadığı sınır bölgesindeki bu populasyon fazla tahrip görmeyerek günümüze kadar
korunabilmiĢtir. Ancak, daha önce Birecik ilçesinin kuzeyinde Halfeti ve SavaĢan
bölgelerinde yaĢlı ağaçların yoğun bulunduğu nehir kenarları, Birecik barajının su tutması ile
birlikte barajın kuzeyinde suyunun toplandığı alan ve çevresinde Fırat kavağına nadiren
rastlanmaktadır.
1.1.2 Dicle-Botan Populasyonu:
Fırat kavağının önemli yayılıĢ alanlarından biri olan Dicle nehri, ana kaynağını Doğu
Anadolu dağlarından ve dipten sızma yoluyla Elazığ yakınlarındaki Hazar (Gölcük) gölünden
alır (ANON.-B, 2010). Bu nehir ve kolları üzerindeki yayılıĢında daha önceden TOPLU
(1994) tarafından belirtilen birkaç yer dıĢında günümüze kadar bu populasyon hakkında çok
az bilgi bulunmaktaydı. Bu çalıĢmada birçok yeni yayılıĢ alanı belirlenmiĢtir.
Fırat kavağının Dicle-Botan Populasyonu, Dicle Nehri ve kolları üzerinde ve nehrin
devamında nehri besleyen BaĢur ve Botan Çayları ile birçok yan kolları boyunca yer yer
yayılıĢ göstermektedir. Fırat kavağının, Dicle nehri ve kolları üzerindeki en kuzey yayılıĢı
Hasköy-Güroymak arasından baĢlayıp Dicle nehrine karıĢan Dicle‟nin kollarından biri olan
Kozluk ve Tuzlagözü arasında bulunan Garzan çayı kenarları (Pisyar Köprüsü civarı) olarak
son yapılan çalıĢmalarda belirlenmiĢtir. Ayrıca, Siirt‟in Baykan ilçesi ile Bitlis arasında
Baykan‟a 3 km. mesafede akarsu kenarında da Fırat kavağına rastlanmıĢtır.
Dicle nehri ve kollarındaki fırat kavağının en önemli yayılıĢı Siirt‟e yakın mesafede,
Kuzey-Batı yönünde Kurtalan yol ayrımının 2. km‟sinde BaĢur çayı kenarındaki mesire yeri
ve çevresindedir. Alanda, 90 cm‟ye kadar çap yapan çok sayıda yaĢlı ve gençlikler
bulunmaktadır. Bu doğal alan yaklaĢık 6 ha‟lık bir sahayı kaplamakta olup önemli bir gen
43
kaynağı olma özelliğindedir. 2010 yılında yapılan gözlemlerde mesire yerinin kuzeyinde
BaĢur çayının kıyısında çapları 50-90 cm. arasında 6 yaĢlı fert tespit edilmiĢtir.
Fırat kavağının Dicle-Botan popülasyonuna ait önemli yayılıĢ alanlarında bir diğeri
2010 yılında yapılan araĢtırmada Diyarbakır iline bağlı Silvan ilçesi ile Batman ilinin Kozluk
ilçeleri arasında (Diyarbakır-Bitlis yolu) tespit edilmiĢtir. MeĢcere halindeki bu doğal kavak
topluluğu, 15-50 yaĢları arasında yaklaĢık 60 fertten oluĢan, yazın kuruyan ancak zemini
nemli kalabilen bir dere yatağında yaklaĢık 1 ha. büyüklüğe sahiptir. Alanda 6 m‟ye kadar
boy ve 30 cm‟ye kadar çap yapmıĢ fertlere rastlanmıĢtır. Fırat kavağının bu doğal ortamı uç
bölgede ve aynı zamanda izole olmuĢ bir alana sıkıĢmıĢ olmasından dolayı önemli bir gen
kaynağı niteliğindedir.
Türün en doğudaki yayılıĢı Hakkari ili sınırlarındaki Zap Suyu ve kollarındadır. Bu
yayılıĢı sınır dıĢına doğru devam etmektedir.
Bunların dıĢında Siirt‟in Baykan ilçesi ile Bitlis ili arasındaki Sarıkonak yerleĢim yeri
civarında doğup Dicle nehrine karıĢan Çelikli Deresi boyunca ve Dicle Nehri‟nin kollarından
Avuski Çayı‟nda da bu türe rastlanmıĢtır. Silvan-Kozluk arası 5. km‟den itibaren gençliklere
rastlanmıĢtır. Baykan-Kozluk arasında, Kozluk ilçesinin yakınında Yanarsu Çayı, BatmanKozluk ilçesine bağlı Kahveci Köyü, Keklikpınar Köyü ve Bekirhan Köyü‟ne yakın alanlarda,
Batman Çayının kolları üzerinde, Siirt-Güçlükonak arası, Ziyaret-Siirt arası Erginler,
Çamkaya, Dilektepe, Siirt-AktaĢ Köyleri ve devamındaki akarsu boyunca bu türe
rastlanmıĢtır. Bu alanlarda yer yer 30-40 yaĢlarında ve 40 cm‟ye kadar çap yapan ağaçlar ve
gençlikler tespit edilmiĢtir.
Dicle-Botan populasyonuna ait Siirt-Aydınlar köyü (Ufaca) Siirt-Eruh arası yol
boyunca nehir kenarında; Demirkaya köyü, Bahçesaray ve Zorova Çayı ve bu kolların
birleĢtiği Botan çayı ve kolları, Sağlarca kaplıcası güneyine doğru yol ayrımındaki nehir
kenarında, Dergalip Köprüsü, YeĢilören (Billoris), Misifran ve Üzümlük Köyüleri çevresinde
nehir kıyısında aralıklı olarak ağaç ve çalı formunda bu türe rastlanmıĢtır. Dergalip Köprüsü
yakınında Siirt- Bağgöze köyü yol ayrımında Botan Çayı kıyısında 5-10 m. boy, 20-70 cm.
çaplar arasında değiĢen 30-60 yaĢlarında fertlere rastlanmıĢtır. Bu alanda Zorova Çayı, Botan
Çayına karıĢmaktadır. Son dönemlerde bu alandaki ağaçların büyük çoğunluğu kesilmiĢ
geriye gençlikler kalmıĢtır. Siirt ili Eruh arasında Demirkaya Köyü yakınlarında Botan çayı
kıyısında 2003 yılında 5 adet yaĢlı bireye rastlansa da bunlardan 2010 yılında yapılan
incelemede en yaĢlı (100 yaĢın üzerinde) ve 135 cm. çapa sahip ağacın (ġekil 2) da içinde
bulunduğu yaĢlı 3 ağaç kalmıĢtır. 2010 yılında yapılan gözlemlerde bu yaĢlı ağaçların
bulunduğu nehrin alüviyal toprakla kaplı kıyısındaki düzlüklerde sebze tarımı ve zaman
zaman hayvan otlatılmaktadır. Bunların dıĢında aynı bölgede, Siirt-Fındık yolu üzerinde
Siirt‟in MeĢelidere Köyü‟ne bağlı Eğlence Mezrasında, Dicle nehri kenarında ve Botan
bölgesinde nehir boyunca aralıklarla birkaç adet yaĢlı fert ile birlikte Fırat kavağı
gençliklerine rastlamak mümkündür. Bu bölgedeki dağlık alanlarda ağırlıklı olarak Quercus
infectoria ve Q. brantii bulunan MeĢe türleri yanında nehir boyunca Rhus coriaria, Tamarix,
Fraxinus, Rubus, Pistacia terebinthus L., Acer sempervirens tür ve cinsleri Fırat kavağı
yayılıĢ alanında tespit edilmiĢtir.
44
ġekil 2. 100 yaĢın üzerinde bir Fırat kavağı (SiirtEruh arası Botan Çayı)
2. FIRAT KAVAĞINA YÖNELĠK ÇEVRESEL TEHDĠTLER
2.1 Fırat Populasyonu’na Yönelik Çevresel Tehditler
Fırat kavağının doğal yayılıĢ alanlarından Fırat Populasyonunu tehdit eden unsurlar,
geçmiĢten günümüze türün mevcut durumu ve türün korunma olanakları Ek Tablo 1‟de
verildiği gibidir. GeçmiĢten günümüze ve özellikle son 10 yılda türün Birecik bölgesindeki
yayılıĢı çok tahrip görmüĢtür. Fırat kavağının azalmasının baĢlıca nedenleri, bölgede yapılan
barajlar, ilçe içerisinden geçen nehir taĢkınlarından korunmak üzere ağaçların kesilerek nehir
kenarlarının betonlaĢtırılması, bunların yanında nehir yatağından kum çıkarılması, insan
yerleĢimleriyle oluĢan yapılaĢma ve nehir kıyılarının tarım alanı olarak kullanılmaya
baĢlanması olarak değerlendirilebilir.
Tabloda yer alan fırat kavağının Birecik ve yakın çevresinde yayılıĢ alanlarında
görülen sorunları ve türün sağlık durumlarını ayrıntılı olarak sıralarsak,
1. Türün bulunduğu alanlar, piknik alanı olarak günübirlik kullanımdan dolayı toprak
sıkıĢmıĢ, yapısı bozulmuĢ ve genç fertlerin alana gelme imkanı kalmamıĢtır. Kalan yaĢlı
fertlerin çoğunda kötü ortam koĢullarının da etkisiyle kurumalar, kırılmalar ve mantar-böcek
hastalıkları görülmüĢtür (ġekil 3). 1980 yıllarında bu türe ait genç ve yaĢlı fertler yoğun
olmasına rağmen günümüzde nehir kenarında beton ve taĢlar kullanılarak yapılan dere
taĢkınlarını önleyici çalıĢmalar sonucu nehir sularından faydalanamaz duruma gelmiĢ bulunan
bu meĢcere, su yetmezliği ve diğer çevresel faktörlerin etkisiyle zamanla sayıları azalmıĢ ve
sağlığı bozulmuĢtur. Bunun sonucu özellikle son 15 yılda böcek, mantar hastalıkları ve
büyüme gerilikleri, yaĢlanmanın etkisiyle kurumalar, çürümeler ve yıkılmalar görülmeye
baĢlamıĢtır. YerleĢim yeri içerisinde bulunan fertlerin, içinde bulunduğumuz koĢullarda
yaĢama Ģansları bir hayli düĢük ve zamanla bu kötü yetiĢme koĢullarından dolayı kalan fertler
de alandan uzaklaĢacaktır.
2. Birecik ilçesi içerisinde en yaĢlı meĢcerelerden biri olan Sit alanındaki Fırat
kavaklarının diĢi ağaçlarından tohum olgunlaĢma döneminde tohum pamukçuklarının çevreye
yayılmasından rahatsızlık duyulmaktadır. Bundan dolayı Sit Alanı-1 (Sit alanının güneydeki
yarısı) ve özellikle çay bahçesi olarak iĢletilen Sit Alanı-2 (sit alanının kuzey yarısı)‟deki diĢi
45
bireylerin çoğu, zamanla kesilerek sadece erkek bireyler bırakılmıĢtır. MeĢcerenin doğal
tozlaĢma koĢulları bozulduğundan genetik çeĢitliliğinde daralma ihtimali yüksek olacağından
dolayısıyla meĢcere geleceği de riske girmiĢtir. Bu koĢullar altında alanın korunduğu
söylenemez. Bu sıkıntılı durum, ilçe merkezine yakın diğer alanlar için de geçerlidir.
ġekil 3. Fırat kavağı Sit Alanı 2007 (solda) ve 2014 (sağda) görünümü (Birecik/ġanlıurfa).
3. Fırat nehrinin güneyinde Suriye sınırı yakınında, meĢcere halinde çok sayıda yaĢlı
bireylere rastlanan Ziyaret köyü, Bireciğin kuzeyinde Keskince Köyü ve Halfeti/SavaĢan
mevkiinde nehir kenarı ve nehir içerisindeki adacıklarda mevcut olan Fırat kavağı fertlerinin
bir kısmı kesilip yakacak olarak kullanılmıĢ, bir kısmı da yapılan Birecik ve KarkamıĢ baraj
suları altında kalmıĢtır (ġekil 4).
ġekil 4. Birecik Baraj suyu altında kalan vadi vejetasyonu.
4. Birecik yakınlarında, nehir yatağından kum çıkarılmasından dolayı nehir içerisinde
bulunan küçük adacıkların birçoğu üzerinde yaĢayan Fırat kavakları ile birlikte yok edilmiĢtir.
5. Fırat Kavaklarının bir bölümü, nehir taĢmalarını önlemek için Birecik ilçesi
civarında Fırat nehri boyunca nehir kenarına yapılan beton setlerden dolayı tahrip edilmiĢtir.
6. Birçok fırat kavağı topluluğu, ĢehirleĢmeden dolayı KarĢıyaka Mahallesi‟nin bir
kısmında nehir kenarında ve Birecik Meslek Yüksek Okulu çevresinde, Meydan Mahallesi,
Keskince bölgesi ve Halfeti‟ye bağlı savaĢan bölgesi gibi doğal alanlarında ortadan
kaldırılmıĢtır. Son dönemlerde fırat nehri kıyıları tarım, bahçe, bağ ve yerleĢim vb. amaçlarla
kullanılmak suretiyle fırat kavakları alandan uzaklaĢtırılmıĢtır.
46
2.2 Dicle-Botan Populasyonuna Yönelik Çevresel Tehditler
Dicle-Botan Populasyonu yıllar boyu aĢırı tahriplere maruz kalmıĢtır. Bunun baĢlıca
neden, yöre halkının gelir düzeylerinin düĢük olmasından dolayı kıĢlık yakacak odun
ihtiyaçlarını fırat kavaklarını ve bölgede yaygın olan meĢe türlerini keserek karĢılamıĢ
olmalarından kaynaklanmaktadır. Tahripler sonucu günümüzde Dicle nehri ve devamında
nehre karıĢan Botan Çayı ile Zarova Çayı ve nehrin diğer kollarında yer yer küçük gruplar
halinde yayılıĢ gösteren Fırat kavaklarından geriye sadece münferit fertler ve aralıklı olarak
gençlikler kalmıĢtır. YaĢlı fertlerin büyük çoğunluğu kesilmiĢtir. Ancak, halen doğal yapısı
kısmen de olsa devam eden kimi yayılıĢ alanları mevcuttur. Bunlardan biri de Siirt‟in 17 km.
kuzeybatısında yer alan BaĢur Çayı kıyısı ve aynı alandaki mesire yeridir. Alanda boylu ve
çaplı yaĢlı fırat kavaklarına rastlamak mümkündür (ġekil 5). Ancak, yaĢlı fırat kavaklarında
ve aynı alanda birlikte bulunan söğütlerde doğal ölümler ve çürümeler görülmektedir.
Bunların bir kısmı yöre halkı tarafından yakacak vb. ihtiyaçları için kesilmiĢtir. Geriye
kalanlarda ise yaĢlanmadan dolayı gövde çürümeleri, dal kırıkları ve Ģekil bozuklukları
görülmektedir. Bunun yanında alanda çoğunlukla orta ve genç yaĢlardaki fertler
bulunmaktadır.
ġekil 5. Botan Çayı‟nda bulunan fırat kavağı bireyleri (2003)
Bunların dıĢında gerek fırat nehri ve gerekse dicle nehri boyunca, nehir yatağından yer
yer kum çıkarılmakta, adeta nehir yatakları kum ocağı halinde çalıĢtırılmaktadır. Kum ve mil
çıkarılan alanlarda Fırat kavakları da kesilerek uzaklaĢtırılmaktadır. Aynı zamanda materyal
çıkarılan nehir yataklarında su seviyesi düĢtüğünden bazı ağaçlar sudan yeterince
yararlanamadığından büyüme gerilikleri, hastalıklar ve kurumalar ortaya çıkmıĢtır.
Fırat kavağının tahrip gören alanlarından biri de Silvan-Kozluk arasında tespit edilen
yaklaĢık 1 ha. büyüklüğündeki fırat kavağı doğal yayılıĢ alanıdır. Buradaki ağaçların üst
kısımları kesilerek yakacak odun olarak kullanılmakta ve bu alanda ayrıca hayvan otlatılarak,
özellikle keçinin taze sürgünleri yemesi suretiyle alanda gençliklerin tahrip edilmesine yol
açmaktadır. Son dönemlerde fırat nehri boyunda fırat kavaklarını tehdit eden benzer nedenler
Dicle-Botan populusyonu için de söylenebilir. Yer yer nehir kenarında yerleĢim, tarım, bahçe
vb. amaçlarla türün doğal alanları tahrip edilmiĢ ve fırat kavakları alandan çıkarılarak yakacak
veya yapacak olarak kullanılmıĢtır.
47
3. FIRAT KAVAĞININ ÖNEMĠ VE KORUMA ÖNCELĠKLERĠ
Fırat kavağı, dünyada çok amaçlı kullanılan ağaç türlerinden biridir. Ülkemizde günümüze
kadar yayılıĢ gösterdiği alanda genel olarak yakacak odun olarak değerlendirilmiĢtir. Ancak,
son dönemlerde ülkemizde özellikle sorunlu alanlarda kullanım imkanı bulan türün önemi
artmaktadır. Fırat kavağının sahip olduğu kayda değer önemli özelliklerini sıralarsak
– % 0,5‟in üzerinde tuza dayanabilmesi nedeniyle tuz problemi olan alanlarda
yetiĢebilme imkanı olması,
– Kireç oranı yüksek alanlarda yetiĢebilmesi,
– Yüksek taban suyuna dayanıklı olması ve bu alanlarda taban suyu seviyesini
düĢürmede kullanılabilmesi
– Yüksek sıcaklıklara dayanıklı olması,
– Dünyada odununun kullanım alanı geniĢliği,
– Yaban hayatı için önemli bir su kaynağı muhafaza görevi yüklenmesi ve besin
kaynağı niteliğinde olması
– Ekosistemin bir parçası olarak üstün özellikleri ile kurak ve yarı kurak bölgelerde
tür çeĢitliliği sağlayan önemli bir yere sahip olması.
– Ülkemizde bazı kuĢ türlerinin (Birecik‟te Çizgili Ġshak KuĢu (Otus brucei H.) tercih
ettiği bir barınma yeri olması.
– Türün boylu ve yoğun ot baskısı altında uzun süre kurumadan hayatiyetini devam
ettirebilmesi.
– Dal budamasında budama yaralarını kolayca kapatabilmesi.
Fırat kavağının ülkemiz için önemine değinirsek, yaz aylarının sıcak ve kurak geçtiği
Güneydoğu Anadolu Bölgesi‟nde, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ‟nin uygulanmaya
baĢlamasıyla yapılan barajlar sayesinde sulu tarıma geçilmiĢtir. Ancak, geniĢ alanlarda
yapılan tarımsal faaliyetlerde suyun aĢırı kullanımı sonucu bölgede Ģiddetli buharlaĢmanın da
etkisi ile ağır ve kireçli olan bu topraklarda tuzlanma problemleri ortaya çıkmıĢtır. Böylece
verimli geniĢ arazilerin çoraklaĢmasına, tarıma elveriĢli olmayan koĢulların oluĢmasına yol
açmıĢtır. Ülkemizde kurak bölgelerde tuzlanma problemi görülen alanlarda ve nehir
taĢkınlarının zararlarından korunmak için bu alan çevrelerinde yapılacak ağaçlandırmalarda
türün kullanımı yanında ekonomik ve sosyal değeri de ön plana çıkmıĢtır. Keza, Fırat Kavağı
ile ilgili sulu tarımsal faaliyetlerin yoğun olduğu ġanlıurfa Harran bölgesinde sulamalardan
faydalanmak üzere kurulan ve bölgedeki tuzlu toprakların ıslahına yardımcı olacak tarım
alanları kenarları ve sulama kanaletleri boyunca kullanılan fırat kavağı bölgede rahatlıkla
kullanılabilecek bir geliĢim ve yaĢama kabiliyeti göstermiĢtir. Ancak, dikimlerde erkek
bireylerin kullanılması türün tohumlarının çimlenmesi yoluyla istenmeyen tarla içlerine
yayılması da önlenmiĢ olacaktır.
3.1 Fırat Nehri Boyunca YayılıĢ Gösteren Fırat Kavağının Korunma Ġmkanları
GAP bölgesi gibi sorunlu alanlarda kullanılabilecek bir özelliğe sahip fırat kavağının
genetik çeĢitliliğinin korunması için Türkiye‟de yayılıĢ gösterdiği nehir boylarında belirli
alanlarda korumaya alınması, ileriki çalıĢmalar açısından son derece önemlidir. Bunun için
türün, Fırat nehri boyundaki en geniĢ yayılıĢını yaptığı Birecik yöresinden Suriye sınırına
kadar olan bölgede uygun yerlerin koruma statüsüne alınması gerekmektedir.
Fırat kavağının Fırat nehri boyunca yoğun yayılıĢ gösterdiği Birecik bölgesinde 2003
yılında yapılan envanter çalıĢmalarında türün yayılıĢ alanındaki tüm fertlerle ilgili çap, boy,
yaĢ ve cinsiyet durumları belirlenmiĢ olan bu alanların günümüzde birçoğu elden çıkmıĢ olsa
da değerlendirilebilecek bazı alanlar halen mevcut bulunmaktadır (Ek Tablo 1, 2, 3). Ancak,
envanter yapılan dönemde fırat kavağının meĢcere halinde geniĢ yayılıĢ bulduğu TürkiyeSuriye sınırına yakın bölgede bulunan Birecik ilçesine bağlı Ziyaret Köyü‟nde güvenlik
48
nedeniyle ölçümler yapılamamıĢtır. Ek Tablo 1‟de mevcut durumları ve Ek Tablo 2-3‟te ise
2003 yılı mevcut yayılıĢları ve cinsiyet, yaĢ vb. özellikleri ortaya konmuĢtur. Tablolardan
görüldüğü gibi Fırat nehri boyundaki en fazla sayıda fertlerin bulunduğu yerler Birecik
ilçesine bağlı Ziyaret Köyü ve bunun dıĢında Birecik ilçe merkezindeki Sit Alanı ve
KarĢıyaka Mahallesinde bulunmaktaydı (Tüm fertlerin 2/3‟ü). Ancak, son zamanlarda yapılan
tahriplerle KarĢıyaka mahallesindeki fertlerin çoğu yapılaĢmadan dolayı mevcut az sayıda
fertler dıĢında alandan uzaklaĢtırılmıĢtır.
Bir türe ait populasyondaki fertler arasında gen alıĢveriĢinin ve serbest tozlaĢmanın üst
düzeyde olması ve genetik çeĢitliliğin korunması önem taĢır. Populasyondaki erkek ve diĢi
fertlerin oranı ve sahip oldukları genler bakımından populasyondaki dağılımı genetik
çeĢitliliğin devamlılığını etkilemektedir. Fırat nehri boyundaki fırat kavaklarına iliĢkin yapılan
çalıĢmada, Birecik ve yakın çevresinde yayılıĢ gösteren Fırat kavağı topluluklarında bu açıdan
cinsiyet yönünden farklılıklar tespit edilmiĢtir (Ek Tablo 3). Kimi yerlerde erkek fertlerin
fazlalığının baĢlıca nedeni insanların yerleĢtiği alanlarda yayılıĢ gösteren kavakların diĢi
fertlerinden yayılan tohum pamukçuklardan rahatsızlık duyulması ve bunun sonucunda bu
fertlerin çoğunun kesilip alandan uzaklaĢtırmasından kaynaklanmaktadır. Son yapılan
gözlemlerde bu bölgelerde fırat kavağına sadece nehir boyunda Birecik-Keskince arasında yer
yer münferit, gruplar ve sıralar halinde rastlanırken birçok alandaki fertler ortadan
kaldırılmıĢtır. AĢağıbayındır ve Yukarıbayındır köyleri arasında mevcut kavak topluluğu,
Birecik-Keskince arasında münferit topluluklar ve Birecik-Ziyaret Köyü civarındaki fertler in
situ koruma imkanı bulabilir. Bunun dıĢında tüm nehir boyunca tespit edilen fırat
kavaklarından materyal alınarak Birecik Orman Fidanlığında 2003 yılında kurulan 0.6 ha
büyüklüğündeki gen bankası (ġekil 6) yeni bireylerin eklenmesiyle zenginleĢtirilebilir.
ġekil 6. Fırat kavağı gen koruma alanı (Birecik-2010)
3.2 Dicle-Botan Nehri Boyunca Fırat Kavağının Korunma Ġmkanları
Dicle-Botan nehir kıyılarında toplu halde Siirt yakınlarında Siirt-Bitlis yolu üzerinde
BaĢur Çayı kenarında ve aynı yerde bulunan mesire yeri alanı içerisinde yaĢlı fertlerden genç
fertlere birçok yaĢ kademesinden örnekleri bulmak mümkündür. Söz konusu alan ve çevresi
hem ex-situ ve hem de in-situ korumaya uygundur.
Diğer korunması gereken yer olarak 2010 yılında tespit edilen Silvan-Kozluk arasında
Kozluğa yakın bir alanda yaklaĢık 1 ha büyüklüğündeki orta yaĢlı ağaçlardan oluĢan alandır.
Bu alan türün uç enlem sınırlarında yayılıĢ göstermesi bakımından in situ korunması yanında
alandan materyal toplanarak ex-situ gen bankası oluĢturulmasında kullanılabilir durumdadır.
Ancak, alandaki ağaçların tepeleri halk tarafından kesilerek yakacak olarak kullanılmaktadır.
Bunun yanında ağaçlar altında otlatma yapılmakta ve alandaki toprak baskılanarak yeni
49
generasyonun alana gelmesi zorlaĢmaktadır. Bu sorunların çözülmesi halinde alandan in situ
gen koruma veya materyal (tohum, çelik) olarak yararlanma imkanı bulunmaktadır.
4. SONUÇ VE ÖNERĠLER
Birecik yöresinde Fırat nehri boyunca, Fırat kavağının doğal yayılıĢ gösterdiği belirli
alanlar in situ gen koruma alanına konu olabilecek yerlerdir. Halen sit alanı statüsünde
korunan, ancak, özelliğini büyük ölçüde yitirmiĢ, sağlıksız, yaĢlı bireylerden oluĢan ve diĢi
ağaç sayısı bir hayli düĢmüĢ Sit alanındaki ağaçlar gerekli silvikültürel bakım tedbirleri
uygulaması ile bir oranda iyileĢtirilebilir.
Doğal sit alanı için in-situ koruma çalıĢmalarında alınabilecek önlem öncelikleri;
doğal ortamdaki ağaçların bakımı, budama, hastalıklı fertlerin alandan çıkarılması, toprağın
fiziksel koĢullarının iyileĢtirilmesi, alanın korumaya alınması (kullanıma kapatılması), doğal
yetiĢme ortamına dönüĢ süreci koĢullarının sağlanması, meĢcerenin genetik yapısının ortaya
konması ve yararlanma olanaklarının araĢtırılması ve geliĢtirilmesi olarak sıralanabilir.
Ex situ gen koruma alanı kurma çalıĢmalarında;
– Doğal yayılıĢ alanlarından materyal (tohum, çelik) toplanması
– Materyalin dikime uygun hale getirmek için üretim çalıĢmaları (materyalin uygun
ortamlara aktarılması, yeterli sayıda fidan yetiĢtirilmesi, bakımı).
– Gen koruma alanı veya gen bankasının kurulması, genetik yapılarının belirlenmesi,
korunması, farklı amaçlar için klon düzeyinde denemeler, uzun dönemli gözlemler ve
değerlendirmeler yapılmalıdır. Bu değerlendirmeler sonucunda, geliĢim planlarının
hazırlanması ve türün amaçlar doğrultusunda kullanılmaya baĢlanması yanında
yaygınlaĢtırılması için kolaylıkların sağlanmasına iliĢkin sosyal politikaların geliĢtirilmesi.
– Tüm bu çalıĢmaların finansal kaynağı, proje uygulaması gibi ana ve destekleyici
çalıĢmaların koordineli ve süreklilikle yapılması çalıĢmaların baĢarıya ulaĢma Ģansını artırır.
Ülkemizde Fırat ve Dicle nehirleri ile türün diğer doğal yayılıĢ alanları olan Seyhan
ve Göksu nehirlerinin kıyılarına yakın uygun alanlarda türe iliĢkin tüm populasyonları temsil
eden en az 3 adet ex-situ gen koruma alanı oluĢturulmalıdır. Bunun yanında bu nehir
boylarında populasyon içi ve populasyonlar arası genetik çeĢitliliği yüksek en az 1 ha
büyüklüğündeki doğal alanlarda in situ gen koruma çalıĢmalarının yapılması gerekmektedir.
Bunun için Fırat populasyonunun korunmasında
– Fırat nehri boyunda; Birecik-Ziyaret Köyü, Birecik ilçesi içerisinde sit alanı,
Birecik-Keskince yolu Belediye su pompaları yakınlarında ve Yukarıbayındır ile
AĢağıbayındır köylerinin Fırat Nehri Kıyısındaki alanlar in situ koruma için düĢünülebilir.
Ex-situ koruma çalıĢması için de ġanlıurfa/Birecik içerisinde yer alan Birecik Fidanlık
sahasında en az 3 ha büyüklüğünde gen koruma alanı oluĢturulabilir.
Dicle popülasyonunun korunmasında;
– Dicle nehri boyunda Siirt yakınlarında BaĢur çayı kıyısındaki mesire yeri ve
çevresinde doğal yayılıĢları bulunan Fırat kavakları, in situ korumaya alınabilecek en uygun
alanlardan biridir. Bu alanda yaĢlı Fırat kavağı fertleri olduğu gibi doğal gençlikler de
mevcuttur. Ayrıca aynı yer bir ex-situ gen koruma alanı oluĢturulmasına da çok uygudur.
Bunun dıĢında, Silvan-Kozluk arasında, Kozluk ilçesine yakın mesafede yaklaĢık 1 ha.
büyüklüğündeki doğal fırat kavakları kısa sürede in situ gen koruma alanı olarak ayrılmalıdır.
Bu alan, fırat kavağının Dicle nehri ve kollarındaki kuzeye doğru extrem yayılıĢ alanı olarak
önem taĢımaktadır.
Fırat kavağının çözülmeyi bekleyen en önemli sorunu korumadır. Koruma yapılırken
tür içi genetik çeĢitlilik de maksimum düzeyde tutulmalıdır. Koruma sağlandığı takdirde, 2.
aĢama olarak türün belirli amaçlar için ıslahı gerekmektedir. Bunlar, tuz, kireç, kuraklık,
düzgün gövde ve hızlı geliĢme konularında yapılabilir.
50
Islah çalıĢmalarında baĢarıya ulaĢılabilmesi için türün genetik yapısının belirlenmesine
ihtiyaç vardır. Gen tanımlamaları, DNA yapıları, genetik çeĢitlilik, populasyon sınırlarını
belirleme çalıĢmaları çözülmesi gereken sorunlar olarak karĢımızda durmaktadır. Moleküler
düzeyde yapılacak çalıĢmalarla türün önemli görülen özellikleri ortaya konabilecektir.
Böylece sağlanan bilgilerle hızla değiĢen çevre koĢullarına adapte olabilecek ve ekstrem
(tuzlanma, yüksek taban suyu, kireç sorunu vb.) alanlarda kullanılabilecek iyi geliĢen, gövde
formu düzgün, belirtilen etmenlere dayanıklı klonlar yapılacak laboratuvar ve arazi
denemeleri ile ortaya konabilecektir.
Islah çalıĢmalarında istenen özelliklere uygun tür içi ve türler arası dölleme
çalıĢmaları, ülkeler arası iĢbirliği ile materyal değiĢimi de yapılabilecek etkin bir ıslah
programı baĢlatılıp devam ettirilmelidir. Böylece, kısa sürede çok daha baĢarılı sonuçlar
alınabilecektir. Islah edilmiĢ materyaller ile geniĢ alanlarda yapılacak plantasyonlar ile ortak
çalıĢan ülkelerin kazançlı duruma gelmesi sağlanabilecektir. Bu çalıĢmalar yapılırken türün
üreme ve büyüme karakteristiklerinin iyi tanımlanması gerekir. Bunlardan, yapılan ilk
gözlemlerde fırat kavağının erkek fertlerinin diĢi fertlerine göre daha düzgün gövde yaptıkları,
karakavaklarda ise halen devam eden ıslah çalıĢmalarında son yıllarda elde edilen ölçme ve
gözlemlerde diĢi fertlerin, erkek fertlere oranla daha düzgün olduğu ve daha hızlı büyüdüğü
tespit edilmiĢtir. Türlerin bu özelliklerinden yararlanarak Fırat Kavağı‟nın erkek fertleri ile
Karakavağın özellikle GAP bölgesinde baĢarılı olan 77.010 numaralı Kocabey klonu ve diğer
iyi geliĢmekte olan karakavağın diĢi fertleri ile yapay çaprazlamaların yapılabilme imkanları
araĢtırılmalıdır. Bu durum, türe, tuzluluğa dayanabilme, düzgün gövde ve hızlı geliĢim
gösterme bakımından ıslah imkanı sağlayacaktır. Bunun yanında aynı Ģekilde Fırat kavağı ile
Ak kavak arasında da yapay dölleme çalıĢmaları yapılarak kireç ve tuz bakımından sorunlu
bölgelerde kullanılabilecek üstün özellikli bireyler elde edilebilecektir. Ancak, burada türlerin
üreme biyolojileri ve birbirine uyumları dikkate alınmalıdır. Bunun gibi bu tür ile diğer
ülkelerde baĢarılı olmuĢ klonlarla yapay döllemeler yapılarak değerli klonlar elde
edilebilecektir. Bunun dıĢında türün avantajlı özelliklerini sağlayan genlerin tespiti ve
transferi gibi moleküler çalıĢmalar, mikro ve makro üretim imkanlarının kullanımı sonucu
üstün özellikli klonların elde edilmesi gelecekte gerçekleĢtirilebilecek hedefleri
kapsamaktadır.
Fırat kavağını diğer türlerden farklı kılan yüksek tuz, kireç ve sıcaklık ortamlarına
dayanma tolaritesinin iyi derecede olması ve yüksek taban suyu ve ot baskısı olan alanlarda
kullanılabilme imkanına sahip olmasıdır. Bu nedenle fırat kavağı rezistans ıslahı
çalıĢmalarında baĢlıca tür olarak kurak alanlarda ve yarı kurak bölgelerin uygun alanlarında
düĢünülebilir. Özellikle GAP bölgesinde toprakta tuzlanmalarının ve yüksek taban suyunun
baĢ gösterdiği alanlar, türün kullanım alanları olarak düĢünülebilir. Bunların yanında, Fırat
kavağı sıcak-kurak ve yarı kurak alanlardaki ince milin çoğunlukta olduğu akarsu
yataklarında tohum veya çelikle baltalık olarak enerji üretimi için yetiĢtirilmesi uygundur.
Aynı zamanda akarsu yataklarının stabil hale getirilmesinde erozyonu önleme görevi görmesi
nedeniyle set olarak da kullanılabilir. Ayrıca, yaprakları hayvan yemi olarak da
kullanılabilmektedir. Farklı ferahlatıcı bir kokuya sahip yapraklarının kozmetikte kullanım
potansiyeli de bulunmaktadır. Türün bu özelliklerinden dolayı, nehir yataklarının ıslahı ve
daha verimli hale getirilmesi, yapraklarından farklı amaçlarla faydalanılması ve odun
ihtiyacının karĢılanması gibi amaçlarla kullanılması ile yaygınlaĢtırılması ve yöre halkının
gelir düzeyini artırılması yönünde katkılar sağlar.
Dünyanın gittikçe ısınması, çölleĢmenin, toprak tuzluluğunun, kirecin ve ekstrem
sıcaklıkların baĢ gösterdiği bölgelerde dayanma entansitesi bir hayli yüksek olan Fırat
Kavağı‟nın bu bölgelerde yetiĢtirilmesi, doğal yayılıĢ alanlarında korunması, diğer ülkelerle
materyal değiĢimi ile geniĢ çapta ıslah çalıĢmalarının yapılmasına ihtiyaç vardır. Bu durum,
ülkemizde ve ilgili diğer ülkelerle tür üzerinde yapılacak bilimsel çalıĢmalara materyal
51
sağlamasıyla türün devamlılığını ve dolayısıyla faydalanma alanlarında araĢtırma imkanı
doğuracaktır.
Fırat kavağı ile ilgili çalıĢmaların hızlandırılması için ulusal ve uluslar arası düzeyde
araĢtırma ve biliĢim ağı kurulması, türün korunması, sürdürülebilir geliĢimi, ekonomik ve
çevresel etkilerinin ortaya konması, gerekmektedir. Bu alanların koruma ve sürdürülebilir
yönetimi için eğitim ve diğer teknolojik imkanlar sağlanmalı ve bu konularda diğer ülkelerle
iĢbirliği içerisine gidilmelidir.
Fırat kavağının yoğun olarak bulunduğu bölgelerden biri olan Birecik ilçesinde yine
biyoçeĢitliliğin bir parçası olan ve dünyada nesli tükenmek üzere iken korunan ve
korunduktan sonra sayısında artıĢ görülen, ilçenin simgesi durumunda bulunan Kelaynak
(Geronticus eremita) gibi ġanlıurfa/Birecik‟te doğal olarak Çizgili Ġshak KuĢu‟nun özellikle
yaĢam olanı olarak seçtiği Fırat kavağı türünün yayılıĢ alanının ilk etapta in-situ ve ex-situ
korumaya alınmasıyla geleceği garanti altına alınabilecektir.
Türün yaygınlaĢtırılması için 36050´ kuzey enlemlerinin altında kalan özellikle güney
ve güneydoğu Anadolu ve kısmen Doğu Anadolu Bölgesi‟nin sıcak güney bölgeleri Fırat ve
Dicle-Botan gibi büyük nehir yatakları ve kollarında ıslah edilmiĢ Fırat kavağı bireyleri ile
ağaçlandırma çalıĢmaları yapılabilir. Bu sayede, su potansiyeli yeterli, aluviyal toprak taĢıma
kapasitesi yüksek nehir yataklarında su akıĢ rejiminin düzenlenmesi, toprak kayıpların
önlenmesi ve yetiĢtirildiği alanlarda toprağın verimlileĢtirilmesi ve canlı habitata yeni yaĢam
imkanları sağlaması bakımından önem taĢır.
Fırat kavağı, kurak ve sıcak yaĢam ortamlarına uyumu ile canlılığını sürdürebilen
ekosistemin önemli bir bileĢenidir. Bu özelliği ile adeta çöl ikliminde vaha yaratma
kabiletinde biyoçeĢitliliği canlandıran ve geliĢtiren bir yapıya sahiptir.Alkali ve tuzlu
topraklara karĢı tolerans gösterme gibi özellikleri dikkate alındığında tuzlanmanın baĢ
gösterdiği GAP bölgesinde tarla, kanal, kanalet kenarlarında sıra, grup veya galeri Ģeklinde
kullanılması, ülkemiz odun hammaddesi yanında rüzgar perdesi olarak sıcak ve kuru
kavurucu rüzgarların önlenerek su kaybının azaltılması, verimin artırılması, regreasyon vb.
diğer yönlerden de fayda sağlayacaktır.
5. KAYNAKLAR
Acar, O., 1973. Populus euphratica Oliv. Odununun Anatomik ve Teknolojik Özellikleri.
Kavak ve Hızlı GeliĢen Orm. Ağaçl. AraĢ. Enst., Yıllık Bülten No:8, Ġzmit, 1-109.
Anonymus-A. 2010. http://www.gorgoda.com/firat-nehri
Anonymus-B. 2010. http://tr.wikipedia.org/wiki/Dicle_Nehri
Chen, S., Li, J., Wang, S., Hüttermann, A., Altman, A., 2001. Salt, Nutrient Uptake and
Transport, and ABA of Populus euphratica; A hybrid In Response To Increasing Soil
NaCl, Published Online: 2001, ıschen @ beilin.bjfu.edu.cn.
Gökçe, O., Pamir, E., Öğütmen, S. 1980. Populus euphratica Oliv.‟in YetiĢme Ortamı
Özellikleri Üzerine Bir AraĢtırma. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orm. Ağaçl. AraĢ. Enst.,.
Yıllık Bül. No: 15, Ġzmit, 77-126.
Gülbaba, A. G., 1992. Fırat Kavağı (Populus euphratica Oliv.)‟nin Vejetatif Yoldan
Üretilmesi. Kavak ve Hızlı GeliĢen Yabancı Tür Orman Ağaçları AraĢtırma enstitüsü,
Enstitüsü Dergisi No:17, Seri: 1991/2. Yenilik Basımevi, Ġstanbul, 35-44.
Eckenwalder, J. E. 1996. An overview of the genus Populus. In Poplar Culture in North
America. Edited by Dickmann, D.I., Isebrands, J.G., Eckenwalder, J.E., Richardson, J.
NRC Research Press, Ottawa, Ontario, Canada, pp 1-42.
Karatay, H. 2003. Fırat Nehri Boyunca YayılıĢ Gösteren Fırat Kavağı (Populus euphratica
Olivier) Populasyonunun Bazı Morfolojik Karakterleri Üzerine Bir AraĢtırma. KTÜ.
Fen Bil. Enst. Orman Müh. Anabil. Dalı Yük. Lisans Tezi, Trabzon.
52
Karatay, H., Turna, Ġ., 2010. Euphrates Poplar‟s (P. euphratica Oliv.) Natural Distribution
in Turkey Environmental Threats and Conservation Priorities. International Poplar
Symposium (IPS-V) 20-25 September. Oral Presentation. Orvieto/Italy.
Karatay, H., 2012. Determination of Morphological and Germination Characteristics and its
Relationships of Some Euphrates Poplar (Populus euphratica Olivier) Seeds.
International Poplar Commission 24th Session “ Improving lives with poplars and
willows”. Dehradun, India, 30 October-2 November 2012.
Karatay, H., 2014. Determination of some fast growing species for plantation along the
irrigation canals and field edges in Southeast of Anatolia. International Poplar
Symposium VI. Poster presentation. 20-23 July, Vencouver/Canada.
Mayer, H., Aksoy, H., 1998. Türkiye Ormanları, Batı Karadeniz Ormancılık AraĢtırma
Enstitüsü Muhtelif Yayın No: 1, ODC: 188, ISSN: 975-7829-56-0, Abant Ġzzet Baysal
Üniversitesi Basımevi, Bolu.
Chen, W., Zhou, D., Zhou, Guo, W., Xu, H., Shi, D. And Yang, C., 2009. Effects of Salt
Stress on growth, photosynthesis and solute accumulation in three poplar cultivars.
Photosynthetica 47 (3): 415-421.
M’hirit O., 1994. Stuation du Peuplier de L‟Euphrate (Populus euphratica Oliv.)
Proporsitions D‟actions, Division de Recherches et d‟experimentations Forestieres
Rabat, DREF BP 763, Agcial (Maroc).
Ouèdraogo, A. S., 1997. Orman Genetik Kaynaklarının Korunması ve Kullanılması, XI.
Dünya Ormancılık Kongresi Bildirileri, Cilt 2, Antalya, 193-211.
Toplu, F. 1994. Türkiye‟de Kavak Gen Kaynaklarının Korunması DanıĢman Raporu
GCP/INT/539/ITA, Forestry and Food Security ın Mediterranean and Near East
Regions.
Toplu, F., 1999. Fırat Kavağı (Populus euphratica Olivier), GDA Orm. ArĢ. Enst Müd.,
ÇeĢitli Yay. Serisi No:1, ISBN No: 975-8273-22-1, Çağ Ofset Matbaacılık, Elazığ, 59.
Wu, Y., Ding, N., Zhao, X., Zhao, M., Chang, Z., Liu, J., Zhang, L., 2007. Molecular
characterization of PeSOS1: the putative Na+/H+ antiporter of Populus euphratica.
Plant Mol Biol, 65:1-11.
Sheng, Gu R., Ning, Jx, Chen, Guo Z., 1999. Structure Characteristics Associated with Salt
Tolerance of Populus euphratica. Acta Botanica Sinica, 41 (6): 576-579.
53
Ek Tablo 1. Fırat nehri çevresinde yayılıĢ gösteren Fırat kavağı alanları ve güncel durumları
Türün
Bulunduğu
Yer
Mevkii
ġanlıurfa Ġli, Birecik- KarĢıyaka
Mahallesi- Zeugma Kazı Evi
ġanlıurfa Ġli, Birecik-Sit Alanı
(Birecik Meslek Yüksek Okulu
Çevresi)
Sit Alanı-1
güney kısmı)
- Alanda Toprak sıkıĢması var, toprağın havalanma
koĢulları kötü.
alanı
-Fertlerin yaĢlanması, kuruma ve devrilmeler, alanın
yerleĢim alanı içerisinde sıkıĢıp kalması
- DiĢi fertlerin pamukçuk yaymasından duyulan
rahatsızlıktan dolayı oluĢan baskılar ve bir kısım
ağaçların kesilmesi
- Cytospora chrysosperma (Pers.) Fr. gibi mantar
hastalıklarının görülmesi(
- Nehir kıyısına yapılan setlerden dolayı alanın toprak
altı bölümünden sızıntı ile su alımı engellendiğinden bu
koĢullar ağaçların geliĢimine ve sağlığına olumsuz etki
etmiĢtir.
Mevcut durumda türün devamlılığını sağlayacak
gençlikler yok denecek kadar azdır.
(sit
Sit Alanı-2 (Aile
Çay Bahçesi)
Zeugma Doğu
(Birecik MYO)
Yararlanma olanakları
Fiili Durum ve Sorunlar
-Silvikültürel müdahalelerle alan kurtarılabilir.
Kısmen 2006 ve 2009‟da müdahale edildi.
-Alternatif olarak alandaki tüm fertler alana
yakın ve güvenli bir yerde çelik materyali ile
aynı özellikte bir gen koruma alanı
oluĢturulabilir.
-Fırat nehri kenarında fertlerin çoğu tepe kısmından Mevcut durumda sadece Birecik Meslek
Yakası kesilmiĢ ve çok az sayıda fert kalmıĢtır.
Okulu‟nun Fırat nehri kıyısında bulunan birkaç
ağaçtan tohum ve çelik materyali alınabilir.
-DiĢi fertlerin büyük çoğunluğu kesilmiĢ,
Zeugma Restoran Bölümü -Bir kısım fertlerde mantar hastalıkları ve kurumalar
(Birecik MYO kuzeyi mevcut
nehir kıyısı)
-Alan kullanıldığından sıkıĢmalar var.
-Daha önceleri yaĢlı ve boylu Okaliptus ağaçlandırması
Zeugma Batı Bölümü ile karıĢık durumda bulunmakta iken mevcut durumda
(Birecik MYO yerleĢkesi) Birecik Meslek Okulu yerleĢkesinde bulunan tüm
fertler alandan yok edilmiĢtir.
ġanlıurfa, Birecik-Meydan Mahallesi
ġehirleĢmeden dolayı
uzaklaĢtırılmıĢtır.
ağaçlar
kesilip
alandan Alandaki
ağaçlar
kesilmiĢ
yararlanma olanağı kalmamıĢtır.
olduğundan
Sadece erkek fertlerin bir kısmı kesilip yakacak olarak YaklaĢık kıyı boyunca 1 ha kadar olan alan in
Gaziantep ili-Nizip Ġlçesi‟ne bağlı AĢağı kullanılmıĢtır. Alanda çok sayıda gençlikler ve 30 situ korumaya veya materyal teminine uygundur.
Bayındır-Yukarı Bayındır Köyleri
yaĢlarına kadar ağaçlar mevcuttur. DiĢi fertler
çoğunluktadır.
Birecik
Fidanlığı
Orman
Birecik çevresi ġanlıurfa Ġli,
ve Fırat nehri Birecik
boyları
Ġlçesi
Ġlçenin kuzeyine doğru 10-15 km‟lik yol boyunca Fırat
nehri ile nehre paralel devam eden yolda, yol
ġanlıurfa Ġli‟ne bağlı Birecik-Keskince yapımından dolayı fırat kavağının bulunduğu alan
daralmıĢ ve sadece yol Ģevlerinde genç fertler, nadiren
Yol Boyu
orta yaĢlı fertler (Birecik Belediyesi Su Pompaları
alanları) bulunmaktadır.
Ziyaret Köyü
Türün yayılıĢ gösterdiği Birecik-Keskince
arasındaki 15 km‟lik kısmında yol Ģevlerinde
aralıklarla belirli bölgeler (Birecik Belediyesi Su
Pompaları alanları) korumaya alınabilir. Aynı
zamanda materyal temin edilebilecek bir alandır.
MeĢcere halinde en geniĢ yayılıĢını bu bölgede MeĢcere halinde in-situ gen koruma alanı olarak
yapmaktadır. Sınır bölgede bulunduğundan bu alana ayrılmaya uygun bir yerdir. Genetik kaynak
ulaĢım problemi yaĢanabilmektedir.
bakımından zengindir. GeniĢ faydalanma imkanı
bulunmaktadır.
Yer yer, münferit halde kalmıĢ fertlere de rastlansa da
Saray Mahallesi ve Birecik
nehir yatağından sürekli inĢaatlar için sürekli kum
çevresindeki diğer alanlar ile
malzemesi çıkarıldığından adacıklar ve üzerindeki bitki
Fırat nehri kıyı boyları ve
örtüleri (Fırat Kavağı, Söğüt ve Ilgın) tahrip edilmiĢtir.
nehir içerisinde kalan nadir
adacıklarda
Bu alanlarda tespit edilen fertlerden materyal
toplanarak gen alanı kurma çalıĢmalarında
kullanılabilir. Küçük adacıkların korunarak
bırakılması özellikle kuĢ türlerinin yuvalanma ve
yaĢam
alanı
olarak
biyoçeĢitliliğin
sürdürülmesine katkı sağlar.
Fidanlığın fırat nehrine kıyısı bulunduğu alanda nehir Birecik fidanlığında 2003 yılında kurulup halen
taĢmalarını önlemek için yapılmıĢ bulunan beton kıyı mevcut gen bankasına ek olarak tabloda yer alan
Birecik ilçesi sınırlarının setlerden dolayı tüm bireyler alandan uzaklaĢtırılmıĢtır. diğer alanlardan toplanan materyallerle gen
güneyinde yer alan Fırat nehri
bankası geniĢletilebilecek uygun bir ex situ gen
kıyıları
koruma özelliği taĢımaktadır.
54
Ek Tablo 2. Fırat kavağının Fırat Nehri Çevresindeki YayılıĢında yapılan envanter çalıĢması (2003 yılı mevcut durum)
Toplam
Fert
Sayısı
Alt Mevkii
Zeugma kazıevi
(KarĢıyaka
mahallesi.
Birecik MYO
yerleĢkesi ve
çevresi)
162
Zeugma Doğu Yakası
(KarĢıyaka Mahallesi)
Zeugma Batısı
(Birecik MYO
yerleĢkesi)
Zeugma Kuzeyi
(Restaurant alanı)
Orman fidanlığı
(Birecik)
39
Orman Fidanlığı
260
Sit Alanı 1(sit alanı
güney bölümü)
Sit Alanı 2 (çay
bahçesi)
ANA MEVKĠĠ
Sit alanı
Meydan
mahallesi
(Birecik)
15
Bayındırköy
70
Birecik-keskince
yol boyu (1.-10.
Km. Arası)
80
Meydan Mahallesi
AĢağıbayındır ve
Yukarıbayındır
Köyleri boyunca nehir
kıyısı
Keskince yolu nehir
boyunca münferit 110. km.
Mevcut Ağaç
Sayısı
adet
62 (Az sayıda
gençlik var)
Ortalama
Çap
cm.
çap Sınırları
(min-max)
cm.
Ortalama
Boy
m.
Ortalama
YaĢ
Üst yaĢ sınırı
35,5
14 - 74
8,6
35
56
59
26,1
9.5 - 44.4
10,3
26
45
41
36,4
15 - 63.5
13,4
34
55
39(Ayrıca
gençlikler var)
16,5
5 - 37.5
7,1
20
55
178
39,2
19 - 72
14,4
40
70
82
41,9
24.4 - 62.8
11,7
37
68
15 (Ayrıca
gençlikler var)
17.4
10 - 55
5.8
15
60 (1 adet 60,
diğer fertler 1017 yaĢlarında)
70 (Çok sayıda
gençlik var)
15
5 - 30
4
15
25
80 (Çok sayıda
gençlik var)
15
5 - 35
6
17
35
Not: Gençlikler ölçümlere dahil edilmemiĢtir.
55
Ek Tablo 3. Fırat Nehri Boyundaki Mevcut Fırat Kavaklarının Cinsiyet Dağılımı ve Gen Bankası Ġçin Seçilen Fertler (2003).
ANA MEVKĠĠ
ALT MEVKĠĠ
Mevcut Ağaç Sayısı
adet
Zeugma Doğu Yakası Nehir
ZEUGMA KAZIEVĠ
Kıyısı (KarĢıyaka Mahallesi)
(KARġIYAKA
Zeugma Batı Yakası (Birecik
MAHALLESĠ)
Meslek Yüksek Okulu Alanı)
(Birecik Meslek
Zeugma- Restaurant (KarĢıyaka
Yüksek Okulu Alanı)
Mahallesi Birecik MYO bitiĢiği)
ORMAN FĠDANLIĞI
Orman Fidanlığı
(BĠRECĠK)
SĠT ALANI
MEYDAN
MAHALLESĠ
(BĠRECĠK)
BAYINDIRKÖY
BĠRECĠKKESKĠNCE YOL
BOYU (1-10 km
arası)
Sit Alanı 1(sit alanı güney
bölümü)
Sit Alanı 2 (çay bahçesi)
Meydan Mahallesi
♂
♀
?
2003‟te Birecikte
kurulan Gen Bankasın
aileleri ve tohumların
alındıkları ana ağaç
mevkiileri
Var
46,6
43,1
10,3
3, 4 ve 5 No‟lu Aileler
Yok
79,7
15,2
5,1
6 ve 7 No‟lu Aileler
Yok
87,8
12,2
0,0
11 No‟lu Aile
Var
58,3
41,7
0,0
12 No‟lu Aile
Yok
78,3
20,0
1,7
Yok
93,9
6,1
0,0
13, 14 ve 15 No‟lu
Aileler
16 No‟lu Aile
15
Var
41,7
58,3
0,0
8 No‟lu Aile
Ana
mevkiideki
toplam
Ağaç
adet
62
59
162
41
39
39
178
260
82
15
Alandaki
Gençlik
Durumu
Cinsiyet (%)
Bayındırköy (Yukarı Bayındır
ve AĢağıbayındır Köyleri
boyunca nehir kıyısında)
70
70
Var
7,1%
92,9
0,0
9 ve 10 No‟lu Aileler
Keskince yolu nehir boyunca
münferit ağaçlar ve çok sayıda
gençlik
80
80
Var
55,0
45,0
0,0
1 ve 2 No‟lu Aileler
Bazı alanlarda aynı kökten toprak derinlerinden birkaç gövde çıkmakta ve bu fert adet olarak sayıldığı halde erkek- diĢi oranına sadece
ana gövde olarak 1 fert hesaba katılmıĢtır. Bazı fertlerin de gövdenin hemen üzerinden 1-3 m‟de tepesi olmadığından cinsiyetleri gözlem yapılan
dönemde tespit edilememiĢtir.
56
OKSALĠK ASĠT ÖN HĠDROLĠZ ĠġLEMĠNĠNALKALĠ YÖNTEMLERLE
KAĞITHAMURU ÜRETĠMĠNE ETKĠSĠ
Mehmet AKGÜL1 Birol ÜNER2 M. Onurhan GÜCÜġ3 Serkan DEMĠR4
1
Necmettin Erbakan Üniversitesi, SeydiĢehir Ahmet C. Mühendislik Fakültesi, Malzeme ve Metalurji Mühendisliği Bölümü,
SeydiĢehir/KONYA, [email protected]
2
Süleyman Demirel Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü, ISPARTA
3
Ġstanbul Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul
4
Düzce Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Düzce
ÖZ
Bu çalıĢmada, Melez kavak (Populusx euramericana, I214) yongalarına önhidroliz uygulanarak
kraftve soda yöntemi ile piĢirme iĢlemi gerçekleĢtirilmiĢtir.Ön hidroliz yapılacak en uygun piĢirmeyi
belirlemek amacı ile her bir yöntemden 6 olmak üzere toplam 12 adet piĢirme yapılmıĢtır. Ön hidroliz
için oksalik asit (OA) kullanılmıĢtır. PiĢirme iĢlemi sonunda verim ve viskoziteartmıĢ ancak mekanik
özelliklerde belirgin bir değiĢiklik gözlenmemiĢtir. Optik özellikler düĢmüĢtür.
Anahtar kelimeler: Önhidroliz, oksalik asit, Kraft, soda, Hamur,Kağıt
EFFECT OF OXALIC ACID PRETREATMENT ON ALKALI PULPING PROCESS
ABSTRACT
The objective of this study was to determine prehydrolysis process on kraft and soda pulping
process. Optimum cooking conditions was determined with different alkali concentration and cooking
period. Oxalic acid was used to hydrolyse chip before cooking. Prehydrolysis process increased the
yield and viscosity of pulp. In contrast, mechanical properties were not changed significantly. Optical
properties was decreased due to lignin content.
Keywords: Prehydrolysis, oxalicacid, Kraft, soda, Pulp, Paper
GĠRĠġ
Geleneksel kimyasal kağıt hamuru üretim yöntemlerinde kuvvetli alkalen ya da asidik piĢirme
çözeltileri kullanılmakta olup piĢirme çözeltisi bileĢiminde çoğu kez çevre kirletici özellikte kükürtlü
bileĢikler bulunmaktadır( Kocurek 1989). Çevreyi en fazla kirleten endüstriler içinde yer alan kağıt
endüstrisi gerek çevresel gerekse yasal baskılarla karĢı karĢıya kalmaktadır (Kordsachia ve ark. 1992).
Günümüz teknolojisi ile her ne kadar koku problemi yaratan kükürtlü organik bileĢiklerin oluĢumu ve
atmosfere yayılımı en aza indirilebilirse de özellikle kraft yöntemi ile elde edilen hamurların
ağartılması hala büyük oranda su kirliliğine yol açmaktadır (Patt ve ark. 1992).
PiĢirme ile ilgili olarak hamur üretimi üzerine birçok değiĢken etki etmektedir. Bu parametreler,
kullanılan odun hammaddesine bağlı faktörler(odun türü, yoğunluğu ve kimyasal bileĢimi, yonga
boyutu gibi), piĢirme çözeltisiyle ilgili faktörler, piĢirme iĢleminin uygulanıĢına bağlı faktörlerdir
(Kırcı, 2000). Bunun yanında ön muamele için kullanılan kimyasalın türü ve miktarı da etki
etmektedir.
Son yıllarda kağıt hamuru üreticileri teknolojik geliĢmelere paralel olarak daha az enerji, daha
az kimyasal kullanımı, yüksek verim ve kaliteli lif üretimini temel hedef olarak belirleyerek
çalıĢmalarını yürütmektedirler(Black 2001). Kağıt hamuru üreticilerinin yoğunlaĢtıkları konulardan
biriside piĢirme sırasında ağartılabilir özellikte ve sağlam kimyasal hamurlar üretmektir. Bu kapsamda
57
piĢirme süresi uzatılarak hücre çeperinden daha fazla lignini uzaklaĢtırılmaya çalıĢılmıĢtır. Ancak,
piĢirme kimyasalları bir süre sonra hemiselülozların yanında özellikle selülozu da etkiler(Samuelson
ve Stolpe 1969). Selüloz zincirleri kimyasal saldırılar sonucu kopmaya ve bozunmaya baĢlar. Bu
nedenle çok uzun süreli piĢirmelerden kaçınılır.
Yeni arayıĢların baĢında ön muameleli (pretreatment) piĢirmeler gelmektedir
(Mohieldin,2014,Solar vd. 2009, Salazar vd. 2012, Li vd.2011). Geleneksel metotlara alternatif olarak
geliĢtirilen bu yöntemlerin temel yaklaĢımı, odunda bulunan ligninin bir kısmını kimyasal piĢirme
öncesinde daha ılımlı Ģartlarda muameleye tabi tutarak odundan ayırma, yumuĢatma ve devamında
daha az piĢirme kimyasalı ve enerji kullanarak lif üretmektir. Elde edilecek liflerin daha kaliteli, daha
az lignin içeriğine ve daha fazla verime sahip olması amaçlanmaktadır.
Kavak odunu kısa sürede oldukça fazla biyokütle vermesi, sert ağaç türlerinden olmasına
rağmen yoğunluğunun yumuĢak ağaçlardan bile daha düĢük olması ve çözelti penetrasyonunun daha
kolay gerçekleĢmesi, onun kağıt hamuru üretiminde kullanılmasını olanaklı kılmaktadır (Akgül ve
Kırcı, 2009).Bu çalıĢmada, oksalik asit prehidroliz yöntemiyle kavak odunundanüretilen hamur ve
kâğıtların kimyasal, fiziksel ve optik özellikleri üzerine etkisi incelenmiĢtir.Ön hidroliz
yapılanhamurlarda en uygun piĢirme Ģartları belirlenerek hamur özellikleri değerlendirilmiĢtir.
MATERYAL ve METOD
Hammadde
ÇalıĢmada kullanılan 10-12 yaĢlarındaki kavak (Populus x euramericana (I-214) odunları
Düzce-Sakarya-Kocaeli havzasından temin edilmiĢtir.
Yongaların Hazırlanması
Kavak odunu laboratuarda elde yongalanıp, kurutularak (hava kurusu) ve sonrasında yongalar
elenmek suretiyle piĢirme iĢlemi için 25x20x2 mm yonga büyüklüğü sağlanmıĢtır. Hava kurusu hale
gelinceye kadar kurutulmuĢ ve sonrasında yongalar tozlarından arındırılmıĢ ve yeknesak bir yonga
büyüklüğü elde edilmiĢtir.
PiĢirme
5/1 sabit çözelti/yonga oranında yapılan kağıt hamuru piĢirmeleri, 15 lt. kapasiteli 25 kg/cm2
basınca dayanıklı, elektrikle ısıtılan, otomatik sıcaklık kontrollü, dakikada 4 defa devir yapan
laboratuvar tipi döner kazanda, eĢit ortam ve proses suyu sıcaklığı Ģartlarında gerçekleĢtirilmiĢtir.
PiĢirilen materyal, 150 mesh‟lik elek üzerinde bol su ile siyah çözelti uzaklaĢıncaya kadar
yıkanmıĢ ve bunu takiben laboratuar tipi hamur disintegratöründe 10 dakika açıldıktan sonra yarık
açıklığı 0,15 mm olan vakumlu elekte elenerek piĢmeyen kısımlardan ayrılmıĢtır. Elenen kısım
sıkılarak yaklaĢık %20-25 kuru madde içerecek hale getirilip polietilen torbalara konulmuĢtur. Elek
üzerinde kalan kısım kurutulup tartılarak elek artığı olarak kaydedilmiĢtir. Her piĢirmenin hamuru ayrı
bir polietilen torbaya konulup, rutubetinin dengelenmesi için 24 saat ağzı kapalı bekledikten sonra,
hamurun rutubeti TAPPI T 264 om-88 standart yöntemine göre belirlenmiĢ ve elenmiĢ hamur
verimleri tayin edilmiĢtir.
Ön hidrolizli piĢirmeler için öncelikle hem soda hem de kraft piĢirmelerinin optimum Ģartlarını
belirlemek için piĢirmeler yapılmıĢtır. PiĢirme Ģartları Tablo 1ve Tablo 2de verilmiĢtir.
Oksalik asit uygulaması
Oksalik asit ön iĢlemi için ise % 0,5 - 1 ve 1,5‟ lik seyreltik OA (oksalik asit) kullanılmıĢ ve 10
dakikalık sürede 130 °C sıcaklık altında iĢlem gerçekleĢtirilmiĢtir. (Klungness, 2003). Ön iĢlem
sonrası yongalar yıkanarak bir sonraki adım olan kimyasal piĢirme iĢlemine hazır hale getirilmiĢtir.
58
Tablo1.Kılavuz piĢirmesinin tayini için uygulanan Kraft ön piĢirme planı
PiĢirme
No
KK1
KK2
KK3
KK4
KK5
KK6
KKop-OA
AA
(%)
18
18
18
20
20
20
KKop
Sülfidite
(%)
25
25
25
25
25
25
25
PiĢirme Parametreleri
Mak.Sıc. ÇıkıĢ
Mak. Sıc. (ºC)
(dk.)
170
60
170
60
170
60
170
60
170
60
170
60
170
60
Mak.Sıc.
PiĢ. (dk.)
60
90
120
60
90
120
KKop
Tablo 2. Kılavuz piĢirmesinin tayini için uygulanan soda ön piĢirme planı
PiĢirme No
AA(%)
KS1
KS2
KS3
KS4
KS5
KS6
KSopt.-OA
KSOPT.
18
18
18
20
20
20
KSOPT
PSOPT.
PiĢirme Parametreleri
Mak.
Mak.Sıc.
Sülfidite (%)
Sıc. (ºC)
ÇıkıĢ (dk.)
170
60
170
60
170
60
170
60
170
60
170
60
170
60
170
60
Mak.Sıc. PiĢ.
(dk.)
60
90
120
60
90
120
KSOPT
PSOPT.
Fiziksel ve Mekanik Özellikleri
Kâğıdın Fiziksel ve Optik Özelliklerini Belirlemede KullanılanYöntemler ise Ģu standartlara
göre uygulanmıĢtır.
Gramaj
: ISO 536 (TS 3122, 1998)
Yoğunluk
: ISO 534 (TS EN ISO 534, 2006)
Rutubeti
: ISO 287 (TS 11093-3, 2001)
Viskozite
: SCAN CM 15:88
Kappa
: TS ISO 302
Patlama Direnci
: ISO 3123(TS EN 2759, 2004)
Yırtılma
: TS 4423 EN 21974
Kalınlık
: ISO 534 (TS EN ISO 534, 2006)
Çekme, Uzama
: ISO 1924-2 (TS 3121-2, 2004)
Opaklık
: TS ISO 2471
BULGULAR VE TARTIġMA
Ön hidroliz ajanı olarak farklı miktarlarda kullanılan oksalik asitin, verim miktarı ve Ģeker
uzaklaĢmasına göre %1.5‟luk oranının en etkin miktar olduğu görülmüĢtür. Böylece Kraft ve soda
yöntemlerinin kılavuz piĢirmesine %1.5‟lukoksalik asituygulanmıĢtır.
PiĢirmeler sonucunda elde edilen hamurların elenmiĢ verim, kappa numarası, viskozite değerleri
dikkate alınarak 4 nolu piĢirme KS4 ve Kraft piĢirmesinde de KK4 kılavuz piĢirme olarak
belirlenmiĢtir. Bu piĢirmeler sonucunda optimum verim ve viskozite elde edilmiĢtir. Bu Ģartlarda ön
hidroliz iĢlemi uygulanarak elde edilen hamurların verim miktarları, kappa numarası, lignin miktarı,
viskozite, polimerizasyon derecesi (DP) ve bazı kimyasal özellikleri Tablo 3‟de, verilmiĢtir.
Önhidroliz iĢleminde %1.5‟ luk oksalik asit muamelesi sonucunda, odun yongalarına etki ettiği, verim
iĢlemler arasındaki çok az miktarlardafark olduğu tespit edilmiĢtir. Ancak hamur viskozitesi ve DP
59
üzerine önemli bir katkı sağlamıĢtır. Önhidroliz sonucunda elde edilen hamurlarda elek artığı %1 in
altında bulunmuĢtur. Kavak odununun yumuĢak olması kimyasalların homojen bir Ģekilde dağılmıĢ,
lignin ve hemiselulozların bir kısmının hidroliz olması ve karbonhidratların açığa çıkması kolaylaĢmıĢ
ve yüksek verim eldesine rağmen düĢük elek artığı oluĢmuĢtur. Oksalik asitin ön hidroliz kimyasalı
olarak kullanıldığı piĢirmelerde % 0.32-% 2.32 arasında verim artıĢı meydana gelmiĢtir. Ancak oksalik
asit uygulamalarında daha fazla hemiselüloz uzaklaĢmıĢtır.
Tablo 4 de ön hidrolize uğramıĢ kavak odunu yongalarından elde edilen kâğıtların fiziksel ve
optik özellikleri de görülmektedir. Tablo 4 de genel olarak ön muamelenin direnç değerlerinde çok az
düĢmelere neden olduğu belirlenmiĢtir. Kopma uzunluğunu doğrudan etkileyen faktörlerden biri
liflerin bireysel mukavemetleri ve lifler arasındaki bağlanmalardır. Ayrıca, kâğıdın kopma dayanımı;
lifler arası bağların sayısı ve miktarı ile doğru orantılıdır (Eroğlu ve Usta, 2004). Bununla birlikte;
uygulanan kâğıt hamuru üretim yöntemi, kullanılan kimyasallar ve oranları, sıcaklık ve süre de liflerin
yapısını etkileyerek önemli direnç kazanımlarına veya kayıplarına neden olabilir. Oksalik asit verim
artıĢı sağlarken mekanik özelliklerde önemli değiĢikliklere neden olmamıĢtır. Oksidatif ön muamele,
karbonhidratları bozunmaya karĢı kararlı hale getirmek ve delignifikasyon için hamuru aktive etmek
amacıyla yongaların oksitlenmesi amacıyla kullanılmaktadır (Samuelsen ve ark. 1969; Allison, 1985;
Parthasarathy ,1987; Quick 1999) .
Kağıdın en önemli optik özelliklerinden birisi de parlaklıktır. Sonsuz sayılacak kalınlıktaki
tabakadan yansıyan ıĢığa o kağıdın reflektivitesi (yansıtma yeteneği) denir. Bu özelliğe kağıdın
parlaklığı adı verilmektedir. Parlaklık özellikle baskı kağıtlarının kullanılması açısından da
önemlidir.Parlaklık değerlerinde ise düĢmelere neden olmuĢtur. Verime bağlı olarak hamurdaki lignin
miktarı artmıĢ ve parlaklık düĢmüĢtür.
60
Tablo 3. Soda ve Kraft yöntemine göre optimum piĢirme koĢullarının belirlenmesi ve prehidroliz sonucu.
PiĢirme No
ElenmiĢ
Verim (%)
Elek
Artığı(%)
Toplam
Verim(%)
Kappa
No
KK1
KK2
KK3
KK4
KK5
KK6
KK4-OA
KS1
KS2
KS3
KS4
KS5
KS6
KS4-OA
45,18
45,57
44,77
46,13
44,26
43,15
45,03
37,22
42,64
45,58
48,78
46,68
45,23
49,10
2,14
1,12
0,73
0,83
0,74
0,54
0,04
13,38
6.96
2.86
0,11
0,04
0,04
0,12
47,32
46,69
45,50
46,96
45,00
43,69
45,07
50,60
49,60
48,44
48,90
46,72
45,27
49,22
27,11
25,52
23,71
22,26
21,69
20,68
13,20
20,8
19,35
21,77
15,03
14,43
16,31
19,83
Viskozi
te
3
cm /g
1122
1025
980
888
865
834
1275
1214
1204
1234
1175
881
736
1410
DP
1707
1545
1470
1318
1281
1230
1966
1862
1844
1896
1770
1306
1071
2197
Holoselüloz
(%)
94,75
95,24
96,34
96,41
97,07
97,27
97,32
94,52
93,79
92,54
94,79
95,05
94,47
94,88
Ligni
n (%)
Alkol-Benzen
Çöz.(%)
Sıcak Su
Çöz. (%)
4,07
3,83
3,56
3,34
3,25
3,11
1,97
3,12
2,90
3,73
2,25
2,16
2,45
3,17
0,21
0,76
0,28
0,96
0,83
0,11
0,69
0,31
0,98
1,51
0,97
0,92
1,10
1,29
1,77
1,62
1,45
1,67
1,47
1,35
0,9
2,25
1,73
1,73
2,53
2,45
1,25
0,6
Tablo 4. Ön muamele görmüĢ kavak odunu yongalarından elde edilen kağıtların fiziksel özellikleri
PiĢirme
No
Ön ĠĢlem
KoĢulları
OA (%)
KK4
KK4-OA
1,5
KS4
KS4-O4
1,5
Patlama
Ġndisi
2
(kPa.m /g)
Yırtılma Ġndisi
2
(mN.m /g)
Kopma
uzunluğu(km)
Parlaklık
%
2,05
4,91
6,87
9,143
29,72
80,26
1,64
5,02
6,34
8,185
25,51
67,65
101,31
1,45
6,10
6,643
10,423
30,82
69,35
101,07
1,45
5,99
5,941
10,103
27,57
Kalınlık
(µm)
Gramaj
(%)
Çekmeindisi(N
m/g)
1,09
99,19
89,66
1,15
87,70
0,75
0,76
Uzama
(%)
61
SONUÇ VE ÖNERĠLER
PiĢirme iĢleminde kavak gibi kültive edilmesi kolay ve kısa zamanda fazla biyokütle veren odun
türünün kullanılması bu teknolojiyi ormana bağımlı olmaktan kurtarmaktadır.Kraft prosesi hamur
hazırlama yöntemlerinden en sık kullanılanı olarak kabul görmektedir. Soda Kraft yöntemine göre
alternatif olarak geliĢtirilmiĢtir. Sulfur bileĢikleri yoktur. Elde edilen hamur mekanik özellikleri
düĢüktür.Oksalik asitin kullanıldığı piĢirmelerde kappa numarası kontrol örneklerine göre soda
piĢirmesinde daha yüksek bulunmuĢtur. Hamur verimi yüksek, mekanik özellikler düĢük bulunmuĢtur.
Lignin miktarının artması lifler arası bağları ve fiziksel özellikleri etkilemiĢtir. Soda yönteminin
verimi kraft yönteminden belirgin Ģekilde yüksek çıkmıĢtır.
TEġEKKÜR
Bu çalıĢma,TUBĠTAK-COST,110O558 numaralı projenin bir kısmından üretilmiĢtir. Yazarlar
TÜBĠTAK‟a teĢekkürü bir borç bilirler.
KAYNAKÇA
Akgül M., Kırcı, H., 2009. An Environmentally Friendly Organosolv (Ethanol-Water) Pulping Of
Poplar Wood, Journal of Environmental Biology, 30(5), 735-740.
Allison R.W., 1985. Oxidative pretreatment with Hydrogen peroxide priorto Alkaline pulping. Phd
Thesis NCSU.
Black, C.C., 2001. Study of Oksalik Acid as a Pretreatment for mechanical Pulping in Papermaking,
M. S., thesis, Chemical Engineering, University of Wisconsin-Madison.
Eroğlu, H., Usta, M., 1989. Aksöğüt (Salixalba L.) Odunlarının Kağıt Endüstrisinde
Değerlendirilmesi Üzerine AraĢtırmalar, DOĞA TÜBĠTAK Tar. Ve Or. Dergisi, 13(2) , 235245.
Kırcı, H., 2000. Kağıt Hamuru Endüstrisi Ders Notları, KTU. Orman Fakültesi Yayınları, Yayın No:
63, Trabzon.
Kordsachia, O.,Wandinger, B., Patt, R., 1989. SomeInvestigations an ASAM Pulping and Chlorine
Free Bleaching of Eucalyptus From Spain, Holzals Rohund Werkstof, (1992).50, 85-91.
Kocurek, M.A., 1989. Alkaline Pulping, Tappi, Atlanta, USA.
Li, X.,Cai, Z, Horn, E., Winandy, J.E., 2011. Effect of oxalic acid pretreatment of wood chips on
manufacturing medium-density fiberboard, Holzforschung, 65, 737–741,
Mohieldin, S.D., 2014. Pretreatment Approaches in Non-wood Plants for Pulp and Paper Production:
A Review, J. Forest Products and Industries, 3(2), 84-88.
Parthasarathy V.R., 1987. Oxidation of loblolypine (Pinusteada L) with alkaline Hydrogen peroxide
priorto Soda AQ pulping. Phd Thesis NCSU
Patt, R.,Kordsachia, O., Schubert, H. L., 1992. Laboratoryand Pilot PlantScale ASAM Pulping of
Soft and Hardwoods and Chlorine Free Bleaching of The resulting Pulps, Proc. Braz. Symp.
Chem. Lignins Other Wood Company. 2ND., 3, 56-71.
Quick, Sue Ann, 1999. MSc. Thesis NCSU
Salazar, C, Mendonça,R.T.,Baeza,J, andFreer J., 2012. Kraft pulping and ECF bleaching of
Eucalyptus globulus pretreated by the white-rot fungus Ceriporiopsis subvermispora, Acta
Scientiarum. Technology, 34(3), 277-281.
Samuelson O. And Stolpe L., 1969. Aldonic Acid End Groups in Cellulose After Oxygen Bleaching
I. Model Experiments with Hydrocellulose Tappi, 52(9) 179-1711
Solár, R.,Geffertová J., Mamoň M., Geffert,A.and Košíková B., 2009. Influence Of Alkaline And
Alkaline/Oxidation Pretreatments Of HornbeamWood On The Properties Of Kraft Pulp,
Cellulose Chem.Technol. 43(4-6) 163-177.
62
POPULUS (KAVAK) ve ALERJi
Cahit DOĞAN1, Hülya TAMYÜKSEL2
1
Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Beytepe-Ankara
TC. Orman Genel Müdürlüğü Ağaçlandırma Daire BaĢkanlığı Özel Ağaçlandırma ġube Müdürlüğü Söğütözü-Ankara-
2
ÖZ
Alerji, tıbbi olarak normalde zararsız olan maddelere karĢı baĢka insanların göstermediği
Ģekilde, immün sistemin farklı ve aĢırı reaksiyon göstermesi olarak da tanımlanabilmektedir (Önerci,
2002). Kavak Anadolu‟nun her yerinde kolayca yetiĢtirilen, kırsal ve kentsel peyzajda önemli bir yer
tutan çok yaygın bir türümüzdür.
Fakat bahar aylarında etrafa yayılan tohum taĢıyan pamukçuklar, polen zannedilmekte
bunlarında alerjiye neden olduğu düĢünülmekte ve kavaklara karĢı halkımızın ve yerel yönetimlerin
olumsuz tepkileri görülmektedir. Hatta bazı bölgelerimizde, halkın da baskısıyla yerel yönetimlerin
kavağa karĢı adeta savaĢ açtıkları ve bölgelerindeki kavak ağaçlarını kitle halinde kestirdikleri
bilinmektedir.
Anahtar kelimeler: Kavak, polen, alerji
ALERJĠ NEDĠR?
Alerji terimi, Antik Yunanca‟da ἄλλος (allos) "diğer" ve ἔργον (ergon) "iĢ" anlamına gelen
kelimelerin birleĢmesiyle ortaya çıkarılmıĢtır. Alerji, ilk olarak 1906 yılında Clemens von Pirquet ve
Bela Schick tarafından, at serumu veya çiçek aĢısı enjekte edilmiĢ hastaların, ikinci kez bu maddelerle
karĢılaĢtığında gösterdikleri aĢırı ve ani tepkilerden yola çıkarak keĢfettikleri, aĢırı duyarlılık halidir
(Von Pirquet, 1906).
Alerji, tıbbi olarak normalde zararsız olan
maddelere karĢı baĢka insanların göstermediği Ģekilde,
immün sistemin farklı ve aĢırı reaksiyon göstermesi
olarak da tanımlanabilmektedir (Önerci, 2002).
Bir baĢka ifadeyle ani aĢırı duyarlılık, bazı
kiĢilerde, çeĢitli yabancı antijenlerle tekrar karĢılaĢma
sonrasında hızla geliĢebilen, genelde enflamasyonla
seyreden Immunoglobulin E (IgE) antikoru ve mast
hücresi aracılı damarların ve düz kasların tepkisidir. Ani
aĢırı duyarlılık tepkileri, „„alerji‟‟ ya da „„atopi‟‟ olarak
da adlandırılır (Abbas ve Litchman, 2007). Bu tepkileri
geliĢtirmeye yatkın kiĢilere „„atopik‟‟
ġekil 1. Ġnsanlarda görülen ani aĢırı duyarlılık tepkileri.
denir (ġekil 1).
Ġmmün sistemi uyaran ve alerjiye neden olan maddelere „„alerjen‟‟ denir. Bilinen ve en sık
karĢılaĢılan alerjenler polenler, hayvan tüyü, ev tozu akarları, küf mantarları, ilaçlar ve gıdalardır.
Bugüne kadar 20.000 civarında alerjen tanımlanmıĢtır. Her bireyin farklı alerjene, farklı derecede ve
farklı Ģekillerde ortaya çıkan alerjisi olabilir. Bu nedenle alerji konusunda her birey detaylı ve kendine
özgü olarak değerlendirilmektedir (Önerci, 2002).
63
ALERJEN ÇEġĠTLERĠ NELERDĠR?
Alerjenlerle ilgili bir sınıflandırma yapılması gerekirse, özellikle alerjik rinit (saman nezlesi)
için, bu sınıflandırma alerjenleri, ev içi alerjenler, ev dıĢı alerjenler ve ev içi - dıĢı alerjenler Ģeklinde
yapılabilir (Tablo1) (Tekat, 2002).
Tablo 1. Ev içi, ev dıĢı, ev içi ve dıĢı alerjenlerin sınıflandırılması.
GeliĢmiĢ toplumlarda insanların zamanlarının büyük bir kısmını kapalı ortamlarda ve ulaĢım araçları
içinde geçirmeleri sonucu, ev içi alerjenlere karĢı duyarlılık oranında büyük bir artıĢ gözlenmektedir.
POLENLER
Alerjiye neden olan polenler, genellikle anemofilik (rüzgarla tozlaĢan) polenler olup, solunum
yolları ile vücuda girerek alerjiye neden olurlar.
Bir polenin alerjik reaksiyona sebep olabilmesi için Ģu özellikleri olmalıdır:
Çevrede yaygın olarak bulunmalıdır,
Atmosferde konsantrasyonu (yoğunluğu) yüksek olmalıdır,
Çapları 35 mikrometreden küçük, kuru ve yuvarlak biçimde olmalıdır,
Rüzgarlarla çok uzak mesafelere taĢınabilmelidir,
Alerjik antijen oluĢturma gücü yüksek olmalıdır.
Polenlere karĢı insanlarda görülen duyarlılık oranı %49-55.5 arasında değiĢmektedir. Bazı
yörelerin 1 mm3‟lük atmosferinde 7.000 adet polen bulunabilmektedir. Alerjik bir reaksiyonun
baĢlayabilmesi için 1 m3‟lük havada, bitki türüne de bağlı olarak en az 10-50 adet polen bulunması
gerekmektedir (ġekil 2).
ġekil 2. Çevremizde görülen çeĢitli bitki taksonlarına ait polenlerin morfolojik görüntüleri.
ALERJEN BĠTKĠLER VE POLEN TAKVĠMĠ
Bitkilerin, insan hayatı için bilinen çok sayıdaki yararları yanında, sınırlı da olsa bazı zararlı
etkileri görülmektedir (Erik ve Doğan, 2002). Bu etkilerin en yaygını alerjidir.
Çiçeksiz bitkilerdeki (Cryptogame) üreme aracı olan sporlar ve çiçekli bitkilerdeki
(Phanerogame) üreme olayında rol alan çiçek tozları ya da diğer adıyla polenler, bahar aylarında
64
yüzlerce ya da binlerce bitki tarafından atmosfere salınmaktadır. ĠĢte bunlardan bazıları ise duyarlı
Ģahıslarda bazı alerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir.
Polenlerin alerjik hastalığa neden olduğunun araĢtırılmasıyla ilgili en eski tarih, bazı otoritelere
göre, Hipokrat ile baĢlamıĢtır. Hipokrat, atmosferdeki bazı zararlı tozların insanlara hücum ettiğini ve
onları hastalandırdığını öne sürmüĢtür.
Polenin, alerjik hastalıkların etiyolojisindeki rolü, Riedlin adlı araĢtırmacının 1690‟larda,
güllerin (Rosa) astıma neden olduğunu öne sürmesiyle önem kazanmıĢtır. Bostock, 1819‟da deri, göz,
burun testleriyle polenin, astım ve saman nezlesine neden olduğunu göstermiĢ; polen morfolojisi,
polen kimyası ve aeropalinoloji konularına önemli katkılarda bulunmuĢtur (Pehlivan, 1984).
Blackley, 1873‟te Ġngiltere‟de, yakalandığı saman nezlesinin Lolium italicum türünden
kaynaklandığını deri testleriyle göstermiĢ ve polenin havadan gelebileceğini düĢünerek, 24 saat havada
bıraktığı vazelinli lam üzerine yapıĢan polenleri mikroskopta ilk kez incelemiĢtir.
Alerji ile ilgili çalıĢmaların baĢladığı erken dönemde bile insanlar kavak ağaçlarının alerjiye
neden olduğunu düĢünerek kesip yok etmemiĢlerdir.
Atmosferde bulunan ve alerjiye neden olan partiküllerin teĢhis edilmesi ve sayılması ile ilgili ilk
bilimsel çalıĢma «Amerika Alerji Akademisi‟nin Polen AraĢtırma Grubu» tarafından 1946 yılında
baĢlatılmıĢtır.
Ülkemizin çeĢitli üniversitelerinde aeropalinolojik çalıĢmalara son yıllarda aynı yöntemlerle
baĢlanmıĢ ve hala da devam etmektedir.
Havanın polen ve spor içeriğini belirlemek için, günümüzde iki farklı yöntem kullanılmaktadır.
Bunlar;
1. Gravimetrik Yöntem
2. Volumetrik Yöntem
Alerjen polenler, üç mevsimlik dönem içinde etkinliklerini sürdürmektedir.
1. Erken ilkbahar dönemi:
Orta veya kısa süreli olup, bu döneme ait polenler alerjik hastalıklar bakımından daha az
etkilidir ve bu periyotta atmosferde çoğunlukla ağaç polenleri bulunmaktadır. Örnek olarak: Salix
(Söğüt), Populus (Kavak), Fraxinus (DiĢbudak), Corylus (Fındık) ve Platanus (Çınar) cinsi bireylerini
verebiliriz.
2. Erken yaz dönemi:
Ġlkbahar döneminden hemen sonra baĢlar ve haziran ayı sonuna dek sürmektedir. Poaceae
(Buğdaygiller) familyası bireylerinin polenleri bu dönemde atmosferde çok yoğun olarak
bulunmaktadır. Ġlk çiçek açan tür, Anthoxanthum odoratum‟un (HaĢiĢe) yerini, daha sonra Dactylis
glomerata (Domuz ayrığı) ve Poa pratensis (TavĢan bıyığı) almaktadır. Phleum pratense (Kedi
kuyruğu) ve Agrostis alba (Çim ayrığı) polenleri haziran ve temmuz aylarında oldukça etkilidir.
Ayrıca Bromus mollis‟in polenleri nisan ayından eylül ayına kadar atmosferde görülür ve alerjik
yönden önemlidir.
3. Geç saman nezlesi dönemi:
Özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika‟da yaygın olan, Ambrosia (Üzümotu) cinsi türlerinin
polenleri, alerjik hastalıklarda oldukça önemlidir. Bu cinse ait Ambrosia maritima türü, ülkemizde de
yayılıĢ göstermektedir. Ayrıca bu dönemde Artemisia (Pelin otu) polenleri de önemlidir.
Meteorolojik ve ekolojik koĢullara göre, bazı polenler belirli bir yöre için önem kazanabilir. Bir
Ģehrin veya bir bölgenin meteorolojik koĢullarına ve vejetasyonuna bağlı olarak, havadaki polen
konsantrasyonu zamanla değiĢim göstermektedir.
Meteorolojik koĢullardan rüzgar yönü, polen taĢınmasında önemlidir. Hava sıcaklığı ve rüzgar
artıĢı ile tozlaĢmanın da arttığı, yüksek sıcaklıkla bağıl nemin havadaki polenlerin çoğalmasına olumlu
etki yaptığı bilinmektedir. Hava sıcaklığının yükselmesine bağlı olarak polinizasyondaki artıĢın
nedeni, polen keselerinin açılıĢına bağlıdır. GüneĢli, yağmurlu havalar sıcaklığın artıĢıyla birlikte,
nemin fazlalaĢması halinde polen sayısının artmasına olumlu etki yapmaktadır.
65
BĠTKĠLERDE EġEY DAĞILIMI
Erkek ve diĢi organları bir arada bulunduran çiçeklere hermafrodit (erselik, monoklin) çiçek
denir. Ġleri yapılı bitkilerin çoğunun çiçekleri hermafrodit‟tir. Erkek ve diĢi organlardan sadece birini
taĢıyan çiçeklere ise bir eĢeyli diklin adı verilmektedir.
Erkek ve diĢi çiçekler; Betula (HuĢ ağacı), Quercus (MeĢe), Alnus (Kızılağaç), Corylus (Fındık)
ve Juglans (Ceviz) cinsi türlerinde olduğu gibi aynı bitkinin ayrı ayrı dallarında bulunursa bu bitkilere
monoik ya da bir evcikli (eĢeyli) bitkiler denir.
Eğer diĢi ve erkek çiçekler; Salix (Söğüt) ve Populus (Kavak) cinsi türlerinde olduğu gibi aynı
türün ayrı ayrı bireylerinde, yani bireyin birinde sadece erkek çiçekler, diğer bir bireyde ise sadece diĢi
çiçekler bulunursa bu bitki türüne dioik ya da iki evcikli (eĢeyli) adı verilmektedir.
Bazı bitkilerde ise Acer (Akçaağaç), Ulmus (Karaağaç) ve Fraxinus (DiĢbudak) cinsi türlerinde
olduğu gibi hem hermafrodit ve hem de bir eĢeyli yani erkek ve diĢi çiçekler bulunabilmektedir. Bu
bitkilere poligam (çok eĢeyli) denilmektedir.
POPULUS L. (KAVAK)
Rüzgarla tozlaĢan yaprak döken ağaçlardır. Çiçekler yapraklardan önce açar ve aĢağı doğru
sarkık duruĢlu kedicik durumundadır. Yeryüzünde 50, bizim ülkemizde ise P. euphratica
(Fıratkavağı), P. alba (Akkavak), P. tremula (Titrekkavak) ve P. nigra (Karakavak) olmak üzere 4
türü doğal olarak bulunmaktadır. Populus cinsine ait türlerde sadece erkek kavakların çiçekleri polen
meydana getirebilmektedir (ġekil 3).
ġekil 3. Populus (Kavak) cinsi taksonlarına ait erkek çiçek ve bu çiçeklerin oluĢturduğu
polenler.
DiĢi kavak çiçekleri ise erkek kavaktan gelen bir polen tanesi ile döllendikten sonra zigot ve
besi dokuyu oluĢturur. Zigot peĢ peĢe bölünmelerle embriyoyu meydana getirir. Embriyo, besi doku ve
tohum kabuğu birlikte tohumu meydana getirmektedir (ġekil 4).
Tohum oluĢurken bunun etrafını beyaz renkli selüloz iplikçikler sarmaktadır. Bu iplikçiklerin
görevi tohumun su kaybetmesini önlemek, tohumun yüzey alanını geniĢleterek tohumu hafifletmek ve
böylece hava akımlarıyla tohumun ana bitkiden çok uzak mesafelere yayılmasını sağlamaktır. Ayrıca
tohum yere indiğinde onun çimlenebileceği uygun bir ortama tutunmasına yardım etmektedir.
66
ġekil 4. Populus (Kavak) cinsi taksonlarına ait diĢi çiçekler ve meydana getirdikleri tohumlar.
BASINDA ÇIKAN HABERLER
Yukarıdaki bilgilerin ıĢığı altında medyamızda Populus taksonları için yanlıĢ çıkan geçmiĢten
günümüze doğru olan zaman dilimindeki birkaç habere göz atacak olursak:
Polen Yüzünden Kavaklar Kesildi. Kars Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri
vatandaĢların dilekçeyle baĢvuruları üzerine polen üreten kavak ağaçlarının kesimine baĢlandı.19
Haziran 2014 / 13:44
BaĢkale’de polen üreten kavaklar kesiliyor. Eklenme Tarihi: 29/Nisan/2014, BaĢkale
belediyesine bağlı Zabıta Müdürlüğü, güvenlikli bir Ģekilde kesim iĢlemlerini yürüttüklerini belirten
ġeker, “Bütün kurum binalarının önünde ve vatandaĢlarımızın bahçelerinde bulunan ve vatandaĢlara
zarar veren kavak ağaçlarını keselim yerine faydalı ağaçlar ekelim” dedi.
Ankara Valiliği Ġl Çevre Müdürlüğü‟nün, 12 Haziran 2002 tarihli yazısının ekinde, „Kavak
ağaçlarından kaynaklanan polenlerin, astım krizi, saman nezlesi, ürtiker gibi alerjik tepkiler
oluĢturması nedeniyle il sınırları içerisinde kavak ağacı yetiĢtirilmemesi; yaĢlı ağaçların kesilerek
yerlerine toprak ve iklim koĢullarına uygun Akasya, HuĢ, DiĢbudak, Gladiçya, Badem türü ağaçlarının
dikilmesi‟ gibi bir kararı var.
Ankara-Ümitköy'de BüyükĢehir Belediyesi
eliyle onlarca ağaç köklerinden kesildi. Melis Sitesi
giriĢinin önünden baĢlayan kavak ağacı kesimi
(Çayyolu Haber Portalı-Çayyolu Bölgesel Haberleri
www.cayyolum.com-400 × 300-Görselle ara).
Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi de 2002
Haziranı‟nda beĢ yıl içinde bir milyon kavak ağacının
kesilmesine karar vermiĢtir. Sonra da yurdun her
tarafından kesim haberleri gelmiĢtir... Dikkat edin bu
kararlar „kent sınırları‟ yerine „il sınırları içinde‟
biçiminde olduğundan, tarla ve su kenarlarındaki
kavaklar bile hedef alınmıĢ durumdadır... Peki; kararlar ne derece doğrudur?
BĠTKĠ TAKSONLARI VE ALERJĠ ORANLARI
2001 yılında, Ayvaz tarafından yapılan: “Trabzon ili atmosferindeki aeroalerjenlerin mevsimsel
dağılımı ve çocukluk çağı solunum yolu alerjilerindeki klinik önemi” adlı uzmanlık tezi çalıĢmasında
ilin atmosferinde 42 farklı bitkinin poleni belirlenmiĢtir (Ayvaz, 2001). Bu çalıĢmada 348 çocukta
yapılan polen deri testi sonuçlarına göre hastalarda pozitif sonuç veren alerjen bitkiler önem
derecesine göre Ģu Ģekilde sıralanmıĢtır (Tablo 2).
67
Tablo 2. Trabzon ili atmosferinde polenine rastlanan taksonlar ve bu taksonların polenlerine
deri testlerinde pozitif reaksiyon gösteren hastaların % değeri.
Bitki Taksonları
Agrostis stolonifera
Dactylis glomerata
Lolium perenne
Secale cereale
Alopecurus pratensis
Festuca rubra
Triticum
Poa pratensis
Phleum pratense
Zea mays
Corylus
Hordeum
Avena sativa
VakaSayısı (%)
Bitki Taksonları
95
90
85
82
73
64
58
54
52
49
46
27
24
Salix
Chrysanthemum
Quercus robur
Betula
Artemisia vulgaris
Ulmus
Taraxacum officinale
Urtica dioica
Fagus sylvatica
Alnus glutinosa
Fraxinus
Plantago lanceolata
Populus tremula
VakaSayısı (%)
23
23
21
21
19
15
15
14
12
11
10
9
5
Yukarıdaki tablo incelendiğinde 348 hastada deri testleri yapıldığında bu hastalardan sadece
%5‟inin Populus tremula (Titrek kavak) polen ekstraktlarına karĢı pozitif reaksiyon verdiği
görülmektedir. Bu oran yukarıda belirtilen bitki taksonları içerisindeki en düĢük değeri
oluĢturmaktadır.
Ülkemizin çeĢitli il ve ilçelerinde farklı yıllarda yaptığımız aeropalinolojik çalıĢmaların
sonuçlarına baktığımızda Populus cinsi taksonlarına ait polen miktarı ve diğer bitki taksonlarına ait
polen miktarları arasındaki iliĢkiyi daha iyi anlayabiliriz.
68
Tablo 3. 2004 yılında Diyarbakır ili atmosferinde sporları ve polenleri görülen taksonlar, bu
taksonlara ait spor ve polenlerin aylık toplamları (polen/m3) (Bursalı, 2007).
Hazi.
Tem.
Ağus.
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
Spor
Üreten
Mayıs
Nisan
Mart
ġubat
Ocak
Taksonlar
425
390
234
83
42
211
734
177
Toplam
Alternaria
26 1141 8365
82
11910
Cladosporium
29
1252
311
11922 3962 1134 654 155 1329 671068 3922
695992
Aylık Toplam
55 1395 9617
393
12347 4352 1368 737 197 1540 671802 4099
707902
254
Acer
2
Alnus
23
Apiaceae
Artemisia
Betula
2
2
8
4
70
19
9
2
32
81
32
2
2
5
9
4
14
9
13
15
4
8
4
2
6
2
3
5
97
22
671
Carex
Carpinus
11
40
12
4
4
287
2
3
4
12
20
9
2
5
2
2
2
2
21
2
887
10
6
2
4
4
6
22
33
38
113
1067
68
30
142
51
7
Elaeagnus
Fabaceae
4
2
8
93
42
6
11
2
Galium
7
21
39
Lamiaceae
2
298
150
2
3
34
8
33
2
85
144
51
142
7
10
14
6
2141
1178
305
Plantago
1153
2
4
15
24
Populus
2
Primulaceae
Quercus
81
Rhamnus
39
5
78
Platanus
10
71
10
42
9
76
31
164
4
22
Oleaceae
24
3
3
53
Morus
31
32
11
34
33
Rumex
29
Salix
2
45
66
4
62
16
21
115
11
20
37
2
2
18
4
103
48
52
2
2
2
13
103
35
4
18
8
2
2
2
2
12
101
30
2
2
7
122
4
4
Urticaceae
31
31
Tanımlanamayan
12
6
Aylık Toplam
96
159
6
188
24
Tilia
Ulmus
3783
11
24
Taraxacum
1771
39
2
Rosaceae
1509
2
2
19
76
121
2
11
26
2
47
22
Typha
2
6
Cupressaceae/Taxaceae
Fagus
Fraxinus
36
158
3
13
2
Chenopodiaceae/Amaranthaceae
Poaceae
2
6
Centaurea
Pinaceae
2
25
Boraginaceae
Brassicaceae
2
2
6
Asteraceae
Polen Üreten
Yıllık
15
1363 2023
7
17
2585
2301
69
3
793
448 142
7
8
2
83
101
76
76
10163
Tablo 4. 2005 yılında Diyarbakır ili atmosferinde sporları ve polenleri görülen taksonlar, bu
taksonlara ait spor ve polenlerin aylık ve yıllık toplamları (polen/m3) (Bursalı, 2007).
66
19
81
330
78
Cladosporium
178
31
483
1485
322 102355
Aylık Toplam
1757
306
213
42761
20868
2164
35878
244
50
564
1815
400 107020
10
69
50
2
4
18
2
6
14
4
Asteraceae
13
2
3
1755
9
22
12
7
18
Betula
2
2
10
2464
29
22
40
9
4
Boraginaceae
2
Brassicaceae
9
2
5
Spor
Üreten
Carex
17
Carpinus
Centaurea
6
Chenopodiaceae/
4
4
15
1856
4
2590
6
2
15
Topla
m
4665
79
Apiaceae
2
Aralık
Eylül
2249
33629
Ekim
Ağus.
243
1921
Tem.
300
20568
Hazi.
727
42034
Acer
Mayıs
27
186
Nisan
77
229
Mart
468
1289
Ocak
Alternaria
Taksonlar
ġubat
Kasım
Yıllık
2
2
5
4
2
42
5
13
4
31
14
6
40
4
12
58
35
4
6
4
175
6
6
4
8
8
11
5
4
5
5
66
226
244
363
61
99
12
18
6
4937
Amaranthaceae
Cupressaceae/
6
3902
Taxaceae
4
Ericaceae
Polen Üreten
Fabaceae
6
7
15
Fraxinus
Juglans
Lamiaceae
2
2
2
Morus
25
9
10
28
2
2
6
169
13
5
22
1
8
4
2458
1161
216
Plantago
Platanus
7
2
Poaceae
2
6
Populus
2
29
13
510
123
14
12
20
2
2
2
9
7
3
84
24
14
21
4
2
33
2
22
209
2
20
2
4459
6
48
4
10
8
Tanımlanamayan
15
94
Aylık Toplam
98
3947
447
8305
5
1530
46
320
15
2
49
2
26
8
4
5
20
2
2
9
Urticaceae
9
29
2
2
8
157
2
2
86
2
2
22
Tilia
2
317
237
3
Typha
2
171
Rosaceae
Taraxacum
239
4
385
2
2
202
4
2
Salix
2
18
29
4
4
35
Ranunculaceae
Rumex
4
251
272
Quercus
91
18
2
4
Oleaceae
Pinaceae
4
2
11
Polen Üreten
2
Eucalyptus
11
7
9
1885
70
685
1110
490 243
4
14
2
130
2
2
6
9
2
152
51
57
61
17379
Tablo 5. 2009 yılında Ankara-Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Kampüsü atmosferinde görülen
polenlerin ait olduğu taksonlar ve bu taksonlara ait aylık ve yıllık toplam polen miktarları
(polen/m³) (Özmen, 2012).
16
16
Aesculus
Yıllık
Toplam
Aralık
Kasım
Ekim
Eylül
Ağustos
Temmuz
Haziran
Mayıs
Acer
Nisan
Mart
ġubat
Ocak
Taksonlar
2
2
45
Ailanthus
44
1
Apiaceae
2
2
1
1
2
25
5
3
2
1
15
1
6
Asteraceae
Betulaceae
1
2
Boraginaceae
6
3
2
Brassicaceae
3
1
Carex
1
3
Cupressaceae/ Taxaceae
1
2
15
6
1
1
1
19
7
3
3
39
1
1
1
1
4
24
30
1
25
Ericaceae
13
5
1
1
1
29
25
11
6
5
93
1
1
Fabaceaee
Fraxinus
3
Fumaria
2
3
6
1
2
1
47
2
2
2
2
180 310
41
17
1
2
84
149
1
1
1
Plantago
2
Platanus
Poaceae
1
Populus
Quercus
50
4
57
9
15
3
1
2
13
4
1
Rumex
40
3
8
58
64
12
3
318
3
4
48
1
1
7
12
2
1
1
Thypha
3
3
Tilia
1
Ulmus
1
2
Aylık Toplam
5
23
5
1
2
3
2
2
Urticaceae
115 450 585 178
71
595
11
Rhamnaceae
Salix
5
2
10
4
104
7
6
Oleaceae
1
1
Lamiaceae
Moraceae
1
4
Juglandaceae
Pinaceae
4
3
Cistaceae
Corylus
40
6
1
Caryophyllaceae
Chenopodiaceae/ Amaranthaceae
5
1
1
1
82
44
3
36
7
3
1531
Tablo 6. 2010 yılında Ankara-Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Kampüsü atmosferinde görülen
polenlerin ait olduğu taksonlar ve bu taksonlara ait aylık ve yıllık toplam polen miktarları
(polen/m³) (Özmen, 2012).
1
1
1
1
1
1
1
2
9
5
2
12
1
1
1
1
1
5
4
2
57
1
1
2
63
2
149
119
3
19
222
8
8 84
167
26
1
142
12
5
8
11
78 794
1
9
28
25
47
13
9
1
27
1
11
2
4
4
3
4
1
10
4
6
3
4
18
2
20
15
5
3
9
63
5
2
1
562 591
1
3
15
1
114 77
1
181
1
2
3
1
7
1
1
1265 764
1
1
79
1
1
79
2
49
91
8
Yıllık Toplam
56
Aralık
Kasım
Ekim
1
9
1
1
Eylül
1
5
14
1
1
Ağustos
37
6
Temmuz
Haziran
Acer
Aesculus
Ailanthus
Alnus
Apiaceae
Artemisia
Asteraceae
Betulaceae
Boraginaceae
Brassicaceae
Campanulaceae
Carex
Chenopodiaceae/ Amaranthaceae
Cistaceae
Cupressaceae/ Taxaceae
Fabaceaee
Fraxinus
Juglandaceae
Moraceae
Oleaceae
Pinaceae
Plantago
Platanus
Poaceae
Populus
Quercus
Rosaceae
Rumex
Salix
Urticaceae
Tanımlanamayan
Aylık Toplam
Mayıs
Nisan
Mart
ġubat
Ocak
Taksonlar
37
11
70
1
4
21
16
10
2
2
1
2
111
4
2 300
173
3
28
289
11
2 1293
11
183
262
2
324
2
5
30
5
4
4 3224
SONUÇ
Ülkemizin çeĢitli yörelerinde yapılan araĢtırmalara göre Populus türleri polenlerini genellikle
mart-mayıs dönemi arasında atmosfere salmaktadır. Bu salınan polenlerin bir metreküp hava içerisinde
bulunan konsantrasyonları yukarıda verilen tablolar incelendiğinde Amerika Alerji Akademisi‟nin
belirttiği değerin çok altında olduğu görülmektedir. Çok lokal kesimler dıĢında, sadece duyarlılığı çok
yüksek hastalarda alerji semptomlarına neden olabilecek düzeydedir.
Ayrıca bu cinsin bireylerinin tohumları olgunlaĢıp atmosfere salınmaya baĢladığı zaman, çok
alerjen özelliğe sahip Poaceae (Buğdaygiller) familyası bireylerinin polenlerini çok yoğun olarak
atmosfere saldıkları Erken Yaz Dönemi‟ne rastlamaktadır. Ġnsanlar, solunumla atmosferden aldıkları
bu polenleri çıplak gözle göremedikleri ve o dönemde çevrelerinde sadece yoğun bir Ģekilde uçuĢan
kavak tohumlarını gördükleri için bütün sorumluluk kavak türlerine yüklenmektedir. Tohum meydana
72
getiren diĢi kavak bireyleri çevrede geçici bir kirliliğe neden olabilirler, ancak asla polen oluĢturup
insanlarda alerjik reaksiyonlara neden olmazlar.
ÖNERĠLER
Yukarıda belirttiğimiz bilgilere dayanarak Ģu önerilerde bulunabiliriz:
● Kavak ağaçlarının yoğun olduğu bölgelerde bulunan yöneticilere (Vali, Kaymakam ve
Belediye BaĢkanları vb.) diĢi kavak bireylerinin alerji yapmadığı pamukçukların polen değil tohum
oldukları seminerler verilerek anlatılmalı.
● Aslında rahatsızlık duyulan kavağın poleni değil tohumu taĢıyan pamukçukları olduğu
bilinmektedir. VatandaĢ kavak polenlerinin farkında bile değildir. Yukarıda verilen araĢtırma
sonuçlarına göre diğer bitkilerin yol açtığı polen alerjisi kavaktan çok daha fazladır. Bu sebeple
Belediyelerin, peyzaj mimarlarının ve park - bahçe düzenlemesi ile uğraĢan kiĢilerin bu gerçekleri
bilmelerinde ve Ģikâyetlerin önüne geçmek için park-bahçelerde, yerleĢim alanları sınırları içerisinde
yeni dikimlerde tohum taĢıyan pamukçukları yayan diĢi kavak klonları yerine erkek kavak klonları
kullanılması tavsiye edilmelidir.
Ülkemizde yaygın olarak üretilen kavak klonları ve cinsiyetleri Ģöyledir:
I-214(Ġtalyan melez kavağı):diĢi
KOCABEY(Karakavak):diĢi
SAMSUN(Amerikan Karakavağı): erkek
GAZĠ, (Karakavak):erkek
ANADOLU(Karakavak), erkek
● Alerjik hastalıkların çoğunun mevsimsel tozlaĢmaya bağlı olarak, atmosferde bulunan spor ve
polenlerden meydana geldiği bilinmektedir. Alerjik hastalıkların teĢhis ve tedavisini kolaylaĢtırmak
için yapılan aeropalinolojik çalıĢmalar atmosferdeki spor ve polenlerin tanımını, günlük miktarlarını
ve meteorolojik faktörlere bağlı olarak atmosferdeki değiĢimini incelemektedir. Birçok ülkede
atmosferde bulunan spor ve polenlerin günlük hatta saatlik teĢhisleri ve sayımları sürekli olarak
yapılmakta ve sonuçlar radyo, televizyon, gazete gibi iletiĢim araçlarıyla halka duyurulmaktadır. Bu
madde bizim ülkemiz içinde çok kısa bir sürede hayata geçirilmelidir.
KAYNAKÇA
Abbas, K.A., Litchman, A.H. 2007. “AĢırı Duyarlılık Hastalıkları”, Temel Ġmmünoloji: Ġmmün
Sistemin Fonksiyonları ve Bozuklukları. Editör: Camcıoğlu, Y., Deniz, G., Ġstanbul: Ġstanbul
Medikal Yayıncılık.
Ayvaz, A. 2001. Trabzon Atmosferindeki Aeroalerjenlerin Mevsimsel Dağılımı ve Çocukluk Çağı
Solunum Yolu Alerjilerindeki Klinik Önemi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Uzmanlık Tezi, Trabzon.
Bursalı, B. 2007. Diyarbakır Ġli Atmosferik Polen ve Sporlarının AraĢtırılması, Hacettepe Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Ankara.
Erik, S., Doğan, C. 2002. “Allerjen Bitkiler”, Allerjik Rinosinüzitler. Editör: Önerci, M. Ankara:
Rekmay Ltd.
Önerci, M. 2002. “Allerji Nedir”, Allerjik Rinosinüzitler. Editör: Önerci,M. Ankara: Rekmay Ltd.
Özmen, E. 2012. Ankara Ġli Atmosferik Spor ve Polenlerinin AraĢtırılması, Hacettepe Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Ankara.
Pehlivan, S., 1984. Türkiye‟nin Alerjen Polenleri Atlası, Ünal Offset, Ankara: Matbaacılık Sanayi ve
Ticaret Ltd. ġirketi.
Tekat, A. 2002. “Allerjenler ve Özellikleri”, Allerjik Rinosinüzitler. Editör: Önerci, M. Ankara:
Rekmay Ltd.
Von Pirquet, C. 1906. “Allergie”, Munch Med Wochenschr, 53 (5), 388-90.
73
TÜRKĠYE’DE TĠTREK KAVAK (Populus tremula L.) ALANLARININ
ĠRDELENMESĠ
Tamer ERTÜRK
F. Alptekin KARAHAN
Amenajman Rehberlik ve Denetim BaĢmühendisi
Orman Ġdaresi BaĢmühendisi
tamerertü[email protected]
[email protected]
ÖZ
Bildirinin amacı, güncel verileri kullanarak (Titrek kavak Populus tremula L.)‟ın Türkiye‟deki doğal
yayılıĢ alanı büyüklüğünü, kullanım yerleri ve bazı orman bölge müdürlüklerindeki hasılat ve satıĢ
rakamlarını vermektir.
Türkiye ormanlarının envanteri ve planlaması Orman Genel Müdürlüğü Orman Ġdaresi ve Planlama
Dairesi BaĢkanlığınca yapılmaktadır. Bu bildiride kullanılan veriler bu Daire BaĢkanlığının veri tabanından
sağlanmıĢtır.
OĠPD güncel verilerine göre Türkiye‟de toplam 133.716,98 ha titrek kavak bulunmaktadır. Bu alanın
76.499,20 hektarı verimli koru ve 57.217,78 ha bozuk koru niteliğindedir. Titrek kavakların en fazla yayılıĢ
alanı Trabzon (36.603,20 ha), Erzurum (31.777,90 ha) ve Giresun (20.878,70 ha) Orman Bölge
Müdürlükleridir.
Ġlaveten, bu bildiride kavak iĢletme sınıfına ayrılmıĢ alanlar, saf titrek kavak alanları, diğer türlerle
karıĢık titrek kavak alanları, katlı meĢcere alanları, saf titrek kavak alanlarının çağ sınıflarına dağılıĢı ve
2012 yılı itibariyle bazı bölge müdürlüklerinin titrek kavak odunu satıĢlarından sağladıkları gelirler
verilmeye çalıĢılmıĢtır.
Titrek kavaklar ülke ormanlarında 133.716,98 ha gibi geniĢ bir alanda yayılıĢ göstermektedir.
Ekonomik getirisi azımsanmayacak kadardır. Ġdare süresinin kısalığı, boĢ alanlarda kolayca yetiĢmesi ve
odununun ekonomik getirisi nedenleriyle titrek kavak daha fazla önem verilmesi gereken bir ağaç türüdür.
Anahtar kelimeler: Titrek kavak, envanter, Populus tremula
ABSTRACT
The object of this paper is to present actual data on the natural distribution sizes, areas of usage,
sales figures and annual cutting amounts of Aspen (Populus tremula L.) species within the responsibility
areas of various Regional Directorates in Turkey.
Inventory and planning of the forested lands in Turkey is carried out by the Forest Management and
Planning Department (FMPD) of Directorate-General for Forestry. The data used in this paper have been
taken from the database of this department.
According to actual data of FMPD, total area covered by the aspen trees is 133.716,98 ha. Only
76.499,20 ha of total covered aspen land is characterized as productive high forest and remaining area of
57.217,78 ha is considered as degraded high forest. The broadest range of Aspen trees is seen in the
Regional Directorates of Trabzon (36.603,20 ha), Erzurum ( 31.777,90 ha) and Giresun ( 20.878,70 ha),
respectively.
In addition to the foregoing issues,, this paper includes detailed information about size of Aspen
working circle, size of pure Aspen stands, size of mixed Aspen stands per each age class in Turkey and the
amount of income from Aspen wood production for some Regional directorates.
Aspen trees have a wide range of distribution area in Turkey, approximately 133.716,98 ha. The
economic aspect of Aspens cannot be underestimated in any manner. For this reason, it should be paid
more attention to Aspen species due to their short rotation period, easy spreading over the lands as well as
the economic aspects.
Keywords: Aspen, Inventory, Populus tremula
74
1. GĠRĠġ
Dünyada ve Türkiye‟de odun hammaddesine olan talep artarak devam etmektedir. Türkiye‟de
endüstriyel odun ihtiyacı 17-18 milyon m3 olup bu ihtiyacın %94‟lük bölümü Türkiye içindeki
kaynaklardan karĢılanmaktadır. Kalan arz açığı ithalat yoluyla giderilmektedir.
Endüstriyel odun ihtiyacının 13-13,6 milyon m3‟lük kısmı Orman Genel Müdürlüğü (OGM)
üretiminden, 3-3,5 milyon m3‟lük kısmı özel sektör tarafından, 1-1,5 milyon m3‟ü ise ithalat yoluyla
karĢılanmaktadır. Bu gün Türkiye‟de yılda yaklaĢık 3 milyar dolar kadar kaynak odun hammaddesi
ithalatında kullanılmaktadır (OGM, 2013).
Odun hammaddesi açığının giderek artması, hızlı geliĢen türlerle endüstriyel ağaçlandırmaların
daha fazla yapılmasını zaruret haline getirmiĢtir. Bu hızlı geliĢen türler içerisinde kavaklar önem arz
etmekte olup bu çalıĢmada bugüne kadar yeterince değerlendirilemeyen doğal bir kavak türü olan
titrek kavak (Populus tremula L.) ele alınmıĢtır.
Öncelikle kavaklar hakkında genel bilgilere yer verilmiĢtir. Daha sonra titrek kavaklar
hakkındaki genel bilgiler yer almıĢtır. Sonrasında Türkiye‟de yer, alan ve miktar olarak titrek kavak
bilgileri amenajman planlarından süzülerek verilmiĢtir.
2. KAVAKLAR HAKKINDA GENEL BĠLGĠLER
Botanik sınıflandırmaya göre kavaklar (Populus L.) , Spermatophyta (tohumlu bitkiler)
gurubunun, Angiospermae (kapalı tohumlular) alt Ģubesine bağlı Dicotyledonae (Ġkiçenekliler) sınıfına
giren Monochlamydeae alt sınıfının, Salicales takımına ait Salicaceae familyası içinde yer alırlar. Bir
cinsli ve iki evcikli olan kavaklar anemogamdır (OGM,1994).
Bütün örnekleri boylu ağaç halini alan kavakların her iki yarıkürenin ılıman yerlerine yayılmıĢ
olan 100‟den fazla türü, birçok varyetesi ve her gün yenileri elde edilen sayısız melezleri ve klonları
vardır (Kayacık, 1963, Gökmen, 1973‟e atfen OGM,1994).
Kavaklar, Türkiye‟nin hemen her bölgesinde yayılıĢ gösterir. Kavakla yapılan endüstriyel
ağaçlandırmalar bütün bölgelerde yapılmakla birlikte, yoğun olarak Marmara, Karadeniz ve Doğu
Anadolu Bölgelerinde bulunmaktadır. Türkiye‟nin en büyük kavak ormanları (plantasyon) Samsun ili
Terme ilçesindedir (OGM, 2013) .
Türkiye‟de biri melez olmak üzere 5 kavak türü tabii olarak yayılıĢ gösterir.
Akkavak (Populus alba), karakavak (Populus nigra), fırat kavağı (Populus euphratica),
titrek kavak (Populus tremula), boz kavak (Populus x canescens) P.alba X P.tremula melezidir.
Tabii türlerin yanında melez kavak (P.euramericana) ve amerikan karakavağı
(P.deltoides) klonları ülkemizdeki kavak ağaçlandırmalarında kullanılmaktadır.
ÇalıĢmada, Türkiye‟de doğal yayılıĢ yapan önemli bir gen kaynağı olan titrek kavaklar (Populus
tremula) konusu iĢlenmiĢtir.
3. TĠTREK KAVAKLAR (Populus tremula L.)
Avrupa ve Asya‟da kuzeye (70 derece enlemin üzerinde) ve doğuya doğru en fazla ilerleyen bir
türdür. Titrek kavak türü dünyada, bütün Avrupa, Kuzey-Batı Afrika, Lübnan, Ön Asya, Kafkasya ve
Sibirya‟da doğal yayılıĢ göstermektedir. Türkiye‟de ise; Batı Trakya, Batı Anadolu ve Karadeniz
mıntıkalarında çok iyi geliĢme göstermekte olup Güneydoğu ve Ġç Anadolu step bölgesi dıĢında kalan
tüm orman mıntıkalarındaki yapraklı ve iğne yapraklı karıĢık ormanlarda kümeler halinde veya serpili
olarak, yangın geçirmiĢ ve tıraĢlama alanlarında ise saf meĢcereler halinde yayılıĢ göstermektedir (
Öner ve Aslan 2002).
Bu tür, dünya üzerindeki dikey yayılıĢı bakımından dağlarda ağaç sınırına varmaktadır.
Kafkasya‟da 2200 m, Ġsviçre Alplerinde 2000 m, Türkiye‟de deniz seviyesinden 2000-2350 m
yüksekliklere kadar çıkmaktadır (Öner ve Aslan 2002).
75
ġekil-1.Titrek Kavak’ın Türkiye’deki Doğal YayılıĢı
Ilıman ve serin iklimleri sevmekle birlikte değiĢik iklim Ģartlarına adaptasyonu yüksek bir öncü
orman ağacıdır. 20-30 m boy yapar, dona dayanıklı olup optimal Ģartlarda hızlı büyür. Sığ fakat geniĢ
yüzeylere dağılan yayvan kök sistemi geliĢtirir. Kök sıkıĢıklığına karĢı hassastır.
Mart, nisan aylarında görülen erkek ve diĢi çiçekler aĢağıya doğru sarkan kurullar halindedir.
Tohum olgunlaĢma zamanı mayıs ve haziran aylarıdır. Nemli topraklarda kolayca çimlenen tohumları
bu özelliğini çabuk yitirirler.
Odunu çok elastik ve yumuĢak olup kolay iĢlenir. Titrek kavak odununun çok çeĢitli kullanım
alanları bulunmaktadır. Ġleri yaĢlarda öz çürüklüğü yapar. Yamaçların, çıplak alanların ve kıyıların
tespitinde veya rüzgar koruyucu olarak sık kullanılır. Yüksek rakımlarda oluĢabilecek kar hareketleri,
çığ oluĢumu gibi olayların önlenmesiyle hidrolojik fonksiyon özelliği görürler. Odununun yeknesak
yapıda olması, yumuĢak ve kolayca soyulabilmesi, eğilme direncinin yüksek olması, kimyasal
maddeleri absorbe etme özelliği ve yandığında is çıkarmaması, yıllık halkalarının dar olması, koyu
renkli bir özünün bulunmaması ve düzgün lifli olması, soyma makinelerinde kolaylıkla tabakalar
halinde soyulabilmesi gibi nedenlerle kibrit çöpü yapımında kullanılmaktadır (Öner ve Aslan 2002).
Bunun yanında kağıt ve selüloz üretiminde, kaplama levhaları yapımında, kontraplak sanayinde, fıçı,
kutu, ambalaj imalinde ve kürdan yapımında, zemin döĢemelerinde, suni bacak ve kol protezlerinde,
mutfak aletleri, Ģapka kalıpları, makara, ayakkabı topukları, tersimat masaları, oyuncak yapımı vs. gibi
bir çok alanda kullanılabilmektedir. Yalnız Rusya‟da kontrplak, fıçı imali ve kibrit endüstrisi için yılda
3 milyon m3 titrek kavak odununa ihtiyaç duyulmaktadır (OGM,1994).
Dona dayanıklı olan titrek kavaklar, değiĢik iklim Ģartlarına uyum sağlayabilirler. Kavaklarda
genel bir çoğaltma yöntemi olan gövde çeliğiyle üretilemezler (OGM, 1994). Bol kök sürgünü verirler.
IĢık isteklerinin fazla olması sebebiyle açıklık sahaları süratle kaplarlar. Titrek kavaklar, orman örtüsü
bir Ģekilde kaybolmuĢ alanların yeniden ormanlaĢması için öncü görev üstlenir ve öncü ağaç olarak
anılırlar. Toprağı koruyucu ve ıslah edici bir vazife görürler. Bu özellikleriyle erozyon önlemede, hızlı
büyümeleriyle endüstriyel ağaçlandırmalarda kullanılabilecek bir tür olan titrek kavak sahaları
günümüzde maalesef giderek azalmaktadır.
Titrek kavak diploittir ve kromozom sayısı 2n=38‟dir. Genom mutasyonu sonucu poliploidleri
oluĢmaktadır. ( Triploid 3n=57 ve tetraploid 4n=76 euploidleri gibi). Rusya, Ġsveç, Finlandiya vs.
ülkelerde ormancılık ve endüstri açısından çok değeli olan triploid formları (f.gigas) bulunmaktadır.
Bunların yaprakları daha büyük, artımı daha yüksek, teknolojik açıdan odunları daha kalitelidir.
Triploid titrek kavakların, doğal fert veya meĢcereleri bulunabildiği gibi genetik araĢtırma sonucu
elde edilmesi de mümkündür. Atik, Nilson Ele„ye atfen bildirdiğine göre; 57 yaĢındaki bir triploid
titrek kavak, diploitten boy bakımından %11, çap bakımından %10, hacim bakımından da %36 daha
üstün olmaktadır (Öner ve Aslan 2002). Birçok ülkede titrek kavağın daha iyi klonlarını üretmeye
yönelik seleksiyon çalıĢmaları devam etmektedir.
76
4. TÜRKĠYE’NĠN TĠTREK KAVAK ( Populus tremula L.) ENVANTERĠ
Yapılan çalıĢmada, Orman Ġdaresi ve Planlama Dairesi BaĢkanlığı verilerine göre titrek kavağın
Türkiye‟de nerelerde ve ne kadar alanda yayılıĢ gösterdiği, yükseltisi, ekonomik faydası gibi konuları
incelenmiĢtir.
Türkiye‟nin değiĢik yörelerinde yayılıĢ göstermekle birlikte en yoğun yayılıĢ alanları
GümüĢhane, Erzurum, Koyulhisar, Bingöl ve ġebinkarahisar civarları olduğu görülmüĢtür.
Resim 1: Ġbreli-titrek kavak karıĢık ormanlar
Titrek kavağın orman üst sınırına kadar yayıldığı, Karadeniz ardı dağlarda, mesela GümüĢhane
ve Torul Orman ĠĢletme ġefliklerinde 2300 m yüksekliğe kadar ve meĢcereler halinde çıktığı tespit
edilmiĢtir.
Trabzon Orman Bölge Müdürlüğünde 2012 yılında 31.680 m3 üretim yapılmıĢ olup, dikili satıĢ
yöntemiyle ortalama 57,81 TL /m3, 2013 yılında 26.130 m3 üretilip yine dikili satıĢ yöntemiyle
ortalama 51,00 TL /m3 satılmıĢtır. Yine Giresun Orman Bölge Müdürlüğünde 2012 yılında 39.530 ster
Titrek Kavak emvali üretilmiĢ olup yaklaĢık 28.877 ster piyasaya satılarak 1.087.675 TL gelir
sağlanmıĢtır.
4.1-Ormanlardaki Titrek Kavak Alanları
Orman Genel Müdürlüğü, Orman Ġdaresi ve Planlama Dairesi BaĢkanlığı amenajman
planlarından, ormanlarda titrek kavağın oluĢturduğu meĢcerelerin bulunduğu yer, alan, yükselti gibi
veriler süzülerek tespit edilmiĢtir (Rakamlar 10.05.2014 itibariyledir).
77
Resim 2: Ormanlardaki boĢluk alanlarda titrek kavak
Titrek Kavağın Ormanlarda DağılıĢı ve Alanları (OGM, 2014):
Toplam titrek kavak sahaları (ha);
Verimli koru: 76.499,20 - Bozuk koru: 57.217,78 - Toplam koru: 133.716,98
a) Saf titrek kavak meşcerelerinin alanları(ha);
Verimli koru: 16.059,90- Bozuk koru: 28.021,70- Toplam koru: 44.081,60
b) Titrek kavağın diğer türlerle (Meşe, sarıçam, karaçam vb.) karışık meşcerelerinin alan
olarak miktarı(ha);
Verimli koru: 57.745,50- Bozuk koru: 29.196,08- Toplam koru alanı: 86.941,58
c) Katlı meşcerelerde (İbreli/Titrek kavak) bulunan titrek kavak alanları(ha);
Verimli koru: 2.693,80 - Toplam koru: 2.693,80
d) Kavak işletme sınıfı olarak ayrılmış meşcerelerin alanları(ha);
Verimli koru: 1.870,80- Bozuk koru: 4.675,70- Toplam koru: 6.546,50
e) Verimli saf titrek kavak meşcerelerinin alan olarak çağ sınıflarına dağılışı(ha);
a, a0 gençlik çağında: 4.764,10 - ab, b çağında: 8.479,10 - bc, c çağında: 2.680,40 - cd, d çağında:
136,30 - Toplam: 16.059,90
ġeklinde olup “Kavak iĢletme sınıfı” alanları diğer(a,b,c) alanların içinde yer almaktadır.
Resim 4: Titrek kavak meĢceresi
Resim 3: Titrek kavak envanteri
78
4.3-Titrek Kavak MeĢcerelerinin Alan Bakımından Bölge Müdürlüklerine, ĠĢletme
Müdürlüklerine ve Orman ĠĢletme ġefliklerine DağılıĢı.
En fazla titrek kavak alanı (36.603,20 ha) Trabzon Orman Bölge Müdürlüğü sınırlarında
bulunmaktadır. Daha sonra sırasıyla; Erzurum Orman Bölge Müdürlüğü (31.777,90 ha), Giresun
Orman Bölge Müdürlüğü (20.878,70 ha), Elazığ Orman Bölge Müdürlüğü (13.027,90 ha), Ankara
Orman Bölge Müdürlüğü (9.087,00 ha) ve diğer orman bölge müdürlükleri (22.343,30 ha) titrek kavak
alanına sahiptirler (Grafik 1.).
Grafik 1.Titrek kavak alanlarının (ha) bölge müdürlüklerine dağılımı (OGM,2014)
Orman iĢletme müdürlükleri içerisinde, en büyük titrek kavak alanı (35.087,80 ha)
GümüĢhane Orman ĠĢletme Müdürlüğü sınırlarındadır. Daha sonra alan itibariyle en fazla titrek kavak
alanına sahip orman iĢletme müdürlükleri; Erzurum (13.408,80 ha), Koyulhisar (10.837,40 ha), Bingöl
(10.173,90 ha), ġebinkarahisar (9.535,50 ha), Oltu (6.273,50 ha), Ardahan (4.227,90 ha), Sivas
(3.646,50 ha), Erzincan (3.536,00 ha), Kızılcahamam (3.332,40 ha), Ankara (1.921,00 ha),
Akdağmadeni (1.519,00 ha), Torul (1.469,50 ha), Çankırı (1.290,00 ha), Ilgaz (1.228,00 ha),
SarıkamıĢ (1.172,20 ha), Samsun (1.101,00 ha) ve diğer orman iĢletme müdürlükleri (23.956,58 ha)
Ģeklinde sıralanmaktadırlar. (Grafik 2.)
Grafik 2.Titrek kavak alanlarının (ha) orman iĢletme müdürlüklerine dağılımı (OGM,2014).
Orman ĠĢletme Ģefliği olarak en fazla titrek kavak alanı (17.486,40 ha) GümüĢhane Orman
ĠĢletme ġefliği sınırlarındadır. Bunu sırası ile; Kelkit (11.214,90 ha), SuĢehri (7.100,50 ha), Erzurum
(6.984,00 ha), Alucra (5.555,20 ha), ġiran (5.244,70 ha), Oltu (4.346,80 ha), Kığı (4.085,90 ha), Posof
79
(3.522,50 ha), ġebinkarahisar (3.198,50 ha), Genç (3.174,10 ha), Refahiye (2.191,00 ha), Sisorta
(2.186,90 ha), Sivas (1.961,50 ha), Ilıca (1.983,30 ha), Torul (1.468,50 ha), Kemah (1.345,00 ha),
Karanlıkdere (1.141,80 ha), Kayseri (924,00 ha), Çankırı (594,40 ha) ve diğer orman iĢletme Ģeflikleri
(48.007,08 ha) Ģeklindedir(Grafik 3.).
Grafik 3: Titrek kavak alanlarının (ha) orman iĢletme Ģefliklerine dağılımı (OGM,2014).
5. SONUÇ
Amenajman planları verilerinden de görüleceği gibi Türkiye ormanlarında 133.716,98 ha gibi
bir alanda titrek kavak yayılıĢ göstermektedir. Türkiye‟nin birçok yerindeki ormanlarda, zahmetsiz,
masrafsız, kolayca yetiĢebilen, biraz ihmal edilmiĢ bu türümüzden bir bölge müdürlüğümüzün yılda
1.087.675 TL gibi ekonomik kazanç sağlaması azımsanamayacak bir rakamdır. Odun hammaddesi
ithaline yılda 3 milyar dolar harcandığı düĢünülürse, hızlı geliĢen türlerle yapılacak ağaçlandırmaların
ne kadar önemli olduğu görülmektedir. Bu kapsamda Orman Genel Müdürlüğü Endüstriyel
Ağaçlandırma ÇalıĢmaları Eylem Planı (2013-2023) hazırlamıĢtır. Kavaklarla yapılacak endüstriyel
ağaçlandırmalar da bu planda yer almaktadır. Titrek kavak, tıraĢlama kesim yapılması halinde meĢe
türleri gibi 1 m civarında sürgün verir ve baltalık olarak iĢletildiğinde endüstriyel odun ihtiyacımızı
karĢılama konusunda üzerinde durulması gereken bir kavak türüdür.
80
Resim 5: Ormanlarda ibreli-titrek kavak gençlik sahaları
Titrek kavaklar konusunda öncelikle gen kaynaklarının insütü ve exsitü olarak korunması
sağlanmalıdır. Sonrasında gerek arazide gerek laboratuvarda yapılacak ıslah çalıĢmalarıyla, daha hızlı
büyüyen, odununun teknolojik özellikleri daha iyi, dona, kuraklığa, hastalıklara dayanıklı vs. klonların
geliĢtirilmesi tamamlanarak endüstriyel ağaçlandırmalara kazandırılması ülkemizin faydasınadır.
Erozyon önleme çalıĢmalarında, özellikle yüksek rakımlarda yapılacak endüstriyel ağaçlandırmalarda
ve toprak ıslahı gibi projelerde rahatlıkla kullanılabileceği düĢünülmektedir.
KAYNAKÇA
OGM., 1994. ”Türkiye‟de Kavakçılık”, Ġzmit.
Öner,N.,Aslan,S., 2002. ”Titrek Kavak (Populus tremula L.) Odununun Teknolojik Özellikleri ve
Kullanım Yerleri”, SDÜ Orman Fakültesi Dergisi,135-146
OGM., 2013. Endüstriyel Ağaçlandırma Çalışmaları Eylem Planı (2013-2023),
OGM OĠPD arĢivi
81
BĠYOENERJĠ HAMMADDESĠ KAVAK
Prof. Dr. K. Bahattin GÜRBOY
Ġ.Ü Orman Fakültesi Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü
ÖZ
Hızla artan nüfusla birlikte enerji tüketimi de dünyada olduğu gibi ülkemizde de artmakta buna
paralel olarak sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Yaygın olarak kullanmakta olduğumuz fosil
yakıtların (kömür, petrol vb.) hızla tükenmesi, pahalı olması yanı sıra atmosfere saldıkları karbon
emisyonları ile doğal çevreye onarılamaz zararlar vererek nesillerin geleceğini tehdit etmektedir.
Kyoto Protokolü gereğince ülkemizin sera gazlarının azaltılması, alternatif enerji kaynaklarının
devreye sokulması konusunda ciddi çabalarını gerektirmektedir. Bu noktada lignoselülozik bir
biyokütle olan odunun önemi daha da belirgin olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, ülkemizin Avrupa
Birliğine girme sürecinde olması enerji politikalarını oluĢturma bakımından önem taĢımaktadır. AB
yasal düzenlemelerine göre 2020 yılında kullanılacak sıvı yakıtların biyoyakıtlarla % 20 oranında
karıĢtırılması hedeflenmekte ve bu halde kullanılacak yakıt karıĢımlarına vergi indirimi uygulanması
konuları yer almaktadır (Ar ve ark.).
Ülkemiz enerji ormancılığı yönünden ekonomik değeri yüksek olan ve hızlı geliĢen ağaç türleri
arasında yer alan kavağın önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu bildiride önemli bir biyoenerji kaynağı
olan kavak ile ilgili çalıĢmalar özetlenecektir.
Anahtar kelimeler: biyoenerji, kavak, alkol
ABSTRACT
Rapidly growing population with increasing energy consumption in our country as well as in the
parallel world also brings problems with it. Commonly use fossil fuels (coal, oil, etc.) are rapidly
depleted, giving irreparable damage to the natural environment and not expensive as well as carbon
emissions released into the atmosphere threatens the future of generations. In accordance with the
Kyoto Protocol to reduce the country's greenhouse gas requires serious efforts on the introduction of
alternative energy sources. At this point, the importance of a lignocellulosic biomass wood which
stands out even more pronounced. EU seeks to mix 20% of liquid fuels with biofuels by 2020 will be
used in accordance to the regulations and the implementation of this state to be used to fuel mixture
tax credits is located on topic. Our country with high economic value in terms of energy and forestry
has an important place among fast growing poplar tree species. This paper will summarize the work
related to an important source of bioenergy poplar.
Key words: poplar, bioenergy, alcohol
GĠRĠġ
Hızla artan global enerji talebi, fosil yakıtların kullanımı ile artan sera gazının olumsuz
etkileri, araĢtırıcıları daha düĢük maliyetli, yenilenebilir ve çevre kirletme etkisi olmayan alternatif
enerji kaynaklarına yöneltmiĢtir. Günümüzde bu kaynaklardan dünya enerji gereksiniminin % 10-14‟ü
karĢılanmaktadır. Biyokütle durumundaki lignoselülozik malzeme, ısı, elektrik ve sıvı yakıt olarak
farklı enerjilere dönüĢtürülebilir. Ayrıca, birçok kimyasal ürünün üretiminde kullanılabilir. BirleĢmiĢ
Milletler Tarım Departmanı (USDA) raporlarına göre ülkenin (ABD) petrol ihtiyacının 1/3‟ünün tarım
ve orman kaynaklarından karĢılanabileceği belirtilmekte ve bu alanda hükümet, üniversiteler ve
endüstri araĢtırma kurumlarının gayretleri ile lignoselülozik maddelerden biyodizel üretimi çalıĢmaları
hızla devam etmektedir. Yapılan incelemeler sonucunda öne çıkan bitkiler melez kavak, dallı darı,
miscanthus, güney çamı, söğüt ve mısır koçanı olarak belirtilmektedir (Sannigrahi ve ark. 2010).
Avrupa‟da olduğu gibi Amerika da enerji ormanlarına büyük önem vermektedir. Yapılan
hesaplamalar 1 milyon hektar üzerine kurulacak enerji ormanından yılda 7 milyon ton biyokütle enerji
kaynağı elde edilebileceğini göstermektedir. Bu miktar yaklaĢık 30 milyon varil ham petrole eĢ
değerdir.
82
Lignoselülozik biyokütle olan odunun niĢasta ve Ģeker içeren diğer biyokütlelere oranla daha
ekonomik bir hammadde olduğu bilinmektedir. Odunun kimyasal bileĢimi, lif yapısı, türler arasındaki
genetik faktörlere, yetiĢme ortamı koĢullarına bağlı olarak değiĢim göstermektedir. GeniĢ yapraklı
ağaç odunları iğne yapraklı ağaç odunlarına kıyasla daha yüksek selüloz ve daha düĢük lignin oranına
sahip bulunmaktadır (Kunlan ve ark. 2001).
Lignoselülozik maddelerden üretilecek enerji miktarı içerdiği selüloz, lignin, hemiselüloz,
kabuk miktarı, nem miktarı, ısıl değeri, kül miktarı ve bileĢimi ile ekstraktif madde miktarına bağlıdır
(Dinus 2001).
Bir kavağın hammadde olarak değerlendirileceği alan için karakterizasyonunun iyi bir Ģekilde
belirlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Biyodizel uygulamaları için hammadde seçiminde kül miktarı
ve bileĢimi, ısıl değeri, element oranları, lignin, selüloz, hemiselüloz oranı önem taĢımaktadır.
DönüĢtürme iĢleminde izlenecek yöntemin uygulanmasında en iyi hammaddenin seçimi için selülozun
yapısı ve polimerizasyon derecesi, hemiselüloz bileĢimi, ligninin davranıĢı ve kimyasal yapısının
bilinmesi gereklidir. Alkol üretimi için selüloz ve hemiselüloz oranının yüksek, lignin miktarının
düĢük olması ve morfolojik özelliklerinin uygun olması gerekmektedir.
Odundan enerji veya kimyasal ürünlerin üretiminde, idare süresi kısa olan özellikle kavak
türlerini kültür plantasyonları üzerine çok sayıda çalıĢma yapılmıĢtır (Hensen ve ark. 1983; Murpley
ve ark. 1979).
Yaygın olarak yetiĢtirilebilmesi, hektar baĢına yıllık veriminin yüksekliği ve idare süresinin
kısalığı ile kavak, alkol üretiminde en kuvvetli hammadde adayı durumundadır (Hensen ve ark. 1983).
Alkol üretimi için kavak türünün seçiminde, hektar baĢına yıllık verim, yetiĢtirme maliyeti gibi
faktörler yanında selülozun glikoza dönüĢüm verimi ve hızını etkileyen, odunun kimyasal yapısı ve lif
morfolojisi de dolaylı olarak maliyeti belirleyici faktörlerdir.
Amerika BirleĢik Devletlerinde yapılan kavak yetiĢtiriciliği çalıĢmalarında, enerji hammaddesi
olarak yetiĢtirilecek melez kavaklar için hızlı geliĢen ve hastalıklara karĢı dirençli, selüloz ve/veya
hemiselüloz miktarının yüksek, idare süresinin kısa ve yetiĢtirme masraflarının düĢük olduğu ürünler
yetiĢtirmek bu alanda çalıĢma yapan kurumların temel amacını oluĢturmaktadır. Green Wood,
biyokütle için melez kavak ağaçlarının fizibilitesini saptamak üzere bir çalıĢma yapmıĢ ve bu
çalıĢmada biyokimyasal yöntemle kavağın alkole dönüĢtürülmesinde odun yoğunluğu, lignin miktarı,
lignin tipi oranı, glikoz, ksiloz miktarı bakımından oldukça iyi bir enerji kaynağı olması için
geliĢtirilmeye gereksinim duyulduğunu saptamıĢtır.
MATERYAL VE YÖNTEM
Selüloz, hemiselüloz ve lignin, lignoselülozik biyokütlenin biyokimyasal bileĢenleridir.
Selüloz glikoz birimlerinden oluĢmuĢ uzun zincirli bir polimer maddedir. Bitkilerin tipine bağlı
olarak selülozun polimerizasyon derecesi 2000-27000 glukan biriminden oluĢtuğu tahmin
edilmektedir. Odun hücrelerinin lif yapısı bileĢiminde yönlenmiĢ, kristal yapılı düzene sahip ve en
fazla bulunan bileĢendir. Selüloz, etanol ve diğer büyük moleküllü alkollerin üretiminin asidik hidroliz
ve devamında fermentasyonla gerçekleĢtirildiği en uygun bileĢendir. Hemiselülozlar selüloza kıyasla
daha kısa beĢ karbonlu pentozlar ile altı karbonlu heksozların dallanmıĢ polimerleridir. Heterojen
yapılı polisakkarit grubudur. Amorf yapıda olup lignin ile birlikte selüloz lifleri arasına gömülü
durumdadır. Yapraklı ağaç hemiselülozları pentozlar açısından daha zengin iken iğne yapraklı
hemiselülozları daha fazla heksoz içermektedir. Asit ile kolaylıkla hidrolize olarak ksiloz, mannoz,
galaktoz, glikoz, arabinoz, ramnoz, glukuronik asit, metil glukuronik asit, galakturonik aside
dönüĢtürülebilir. Bir bitkinin biyoenerji hammaddesi olarak etkin bir Ģekilde kullanılması hücre
çeperinin odunlaĢma derecesine bağlıdır. Hemiselülozlar ayrıca, yan ürün olarak yapıĢtırıcılar, kıvam
arttırıcılar, emülsiye ediciler ve Ģeker türevlerinin üretiminde yararlanılabilir. Lignin, üçüncü hücre
zarı bileĢeni olup fenilpropan birimlerinden oluĢmuĢ üç boyutlu bir polimerdir. Ġğne yapraklı ve geniĢ
yapraklı ağaçlarda çok farklı yapılara sahiptir. GeniĢ yapraklı ağaç ligninleri daha az çapraz bağa sahip
olup kimyasal prosesler sırasında daha kolay çözünür. Biyoenerji üretimi bakımından lignin miktarının
düĢük olması tercih edilmektedir. Ligninin kimyasal bağları, kimyasal ve enzimatik bozunmalara son
derece dayanıklıdır. Zira özellikle hidroliz reaksiyonlarını olumsuz etkilediği ve hidrolizi zayıflattığı
bilinmektedir. Ligninden vanilya, fenol veya etilen gibi kimyasal maddelerin üretiminde
yararlanılabilir.
83
Biyokütle içindeki anorganik elementler kül miktarını gösterir. Melez kavakların kül miktarı
iğne yapraklı odunlarından biraz daha yüksek, ancak biyodizel kaynağı olarak kullanılan
hammaddelerden olan yıllık bitkilerden daha düĢüktür.
Ekstraktif maddeler nötral organik çözücülerde veya suda çözünen odun bileĢenleridir. Büyük
ölçekteki lignoselülozik biyorafineriler için katma değer sağlanan potansiyel yan ürünlerdir.
Selülozun glikoza dönüĢtürülmesi aĢamasında selülozun polimerizasyon derecesi ve kristalinite
derecesi enzimatik dönüĢümü sınırlayıcı faktördür.
Lignoselülozik materyalden alkol üretiminde öncelikle bu maddeler içerisindeki karbonhidrat
bileĢimindeki polimerler kimyasal veya enzimatik hidroliz reaksiyonlarıyla basit Ģekerlere
dönüĢtürülür ve basit Ģekerlerden fermentasyon ile alkol üretimi gerçekleĢtirilir (Klass 1998). Hidroliz
prosesleri seyreltik veya deriĢik asitler kullanılarak yapılır. DeriĢik asit prosesleri seyreltik asit
prosesleri ile kıyaslandığında genellikle daha yüksek Ģeker verimine sahiptir (Taherzadeh ve Karimi
2007). Belirli sıcaklık ve süre seyreltik veya deriĢik asitlerin lignoselülozik maddelere etki ettirilmesi
sonucunda ilk kademede selüloz glikoza, hemiselüloz ise pentoz ve heksozlara dönüĢmektedir. Ġkinci
kademede ise monomer Ģekerler fermentasyon ile alkole dönüĢtürülmektedir. Lignin ise bu iĢlemde
yan ürün olmaktadır. Üretimde kullanılan ticari yöntemlerin en önemli engeli reaktör ve ekipmanların
özel alaĢımlar gerektirmesi nedeniyle yatırım ve bakım masraflarının yüksekliğidir (Jones and Semrau
1984). Seyreltik asit proseslerinin ilki Scholler prosesidir (Faith 1945). Kesikli olan Scholler
prosesinde % 0.5‟lik seyreltik sülfürik asitte 11-12 bar basınç altında 45 dakika sürede gerçekleĢtirilen
iĢlem günümüzde uygulanan kesikli proseslerde birkaç dakikada gerçekleĢtirilmektedir (Karimi ve
ark.2006b).
Ġki kademeli seyreltik asit reaksiyonlarında en büyük dezavantaj özellikle ilk kademesinde
Ģekerlerin bozunarak istenmeyen yan ürünlerin oluĢmasıdır. Bu olay Ģeker verimini düĢürmenin
yanında alkol üretimi sürecinde fermentasyon prosesini de yavaĢlatmaktadır. Bu reaksiyonu
yavaĢlatan maddelerin çoğu hidroliz aĢamasında gerçekleĢmektedir. Bu olumsuzluktan kaçınmak için
iki kademeli reaksiyonun ilk kademesi daha ılımlı koĢullarda yaklaĢık 1200C‟de daha uzun sürede
gerçekleĢtirilir.
Ticari Prosesler
Pilot ölçekte ve ticari ölçekte lignoselülozik biyokütleden kimyasal olarak hidroliz ile alkol
üretimine dönüĢtürüldüğü sistemlerin kullanımı 1900‟lerin ilk yıllarına dayanmaktadır. Seyreltik
sülfürik asit kullanılarak ticari anlamda hidroliz iĢleminin geliĢtirilmesi I. Dünya SavaĢı yıllarında
Ewen ve Tomlinso tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir. BirleĢmiĢ Milletlerde iki tesiste sürdürülen odun
hammaddesinden Ģeker üretimi uygulaması ekonomik nedenlerle I. Dünya SavaĢı sonunda
kapatılmıĢtır. II. Dünya SavaĢına kadar ve savaĢ süresinde Avrupa, Rusya, Çin, Kore ve BirleĢmiĢ
Milletlerde lignoselülozik maddelerden alkol üreten toplam yirmiden fazla tesis iĢletmeye açılmıĢtır.
Bu tesisler odun hidrolizinde ya Scholler‟in % 0.2-1 „lik sülfürik asit ya da Bergius‟un % 40-45‟lik
deriĢik klorür asidinin kullanıldığı prosesler olup her iki iĢlemde de iğne yapraklı odun unu veya
yongalarından % 45 „e kadar mayalanabilir Ģekerlerdir. Scholler yöntemi yatırım maliyetlerinin düĢük
olması nedeniyle tercih edilir olmuĢtur. Bu tesislerin büyük çoğunluğu ekonomik nedenlerle II. Dünya
SavaĢı sonunda kapanmıĢtır (Maiorella 1983). Günümüzde bu eski fabrikaların bir kaçı hala
iĢletilmektedir(Badger 2002).
Rusya‟da günümüzde iĢletilen endüstriyel tesislerin biri 1943 yılında kurulan ve 1970 yılında
revize edilen Tavda hidroliz fabrikası olup Scholler yöntemine göre üretim yılda yaklaĢık 13.5 milyon
litre alkol üretimi yapmaktadır. Üretimin % 70‟ini odun selülozundan, % 20‟sini buğday niĢastasının
hidrolizinden, % 10‟unu pancar küspesinden üretmektedir. Ürünleri Ģekere dönüĢtürdükten sonra aynı
mayalandırma iĢlemi ile alkol üretimini gerçekleĢtirmektedir. ĠĢlem çok kademeli seyreltik asit ile 612.5 amosfer arasında değiĢen basınç altında 100 dakikada hidrolize uğratılmakta ve toplam
mayalandırma süreci 6-8 saat sürmektedir. Ġsviçre‟deki Ġnventa AG firması seyreltik asit hidrolizi
prosesini geliĢtirerek uygun iğne yapraklı odunlarından teknolojik bakımdan yılda 10 milyon litre
yakıt kalitesinde alkol üretebilen hale getirdi. Hidroliz reaksiyonunu odun yongalarının 140-1800 C
sıcaklıkta % 0.6‟lık zayıf asit etkisiyle gerçekleĢtirdi. Reaksiyon kabı içerisindeki katı kalıntı ise yakıt
olarak kullanıldı. Domat‟ta 1956 yılına kadar iĢletilen tesiste üretilen alkol verimi ton kuru odun için
240 litre kadardı (Kosaric ve ark. 1983).
84
BirleĢmiĢ Milletlerdeki BC Internaional Cooperation (BCI) ve Ġsveç‟deki SEKAB endüstriyel
üretimlerde en son araĢtırma ve geliĢmelere dayanan iki kademeli seyreltik asit hidroliz kullanan yeni
teknolojiler kullanılmıĢtır. Ġlk kademede yaklaĢık 170-1900 C‟de ılıman koĢullarda hemiselüloz
hidrolize uğratılmıĢ ve selüloz daha set koĢullarda 200-2300 C‟de hidroliz edilmiĢtir.
BULGULAR
Yapraklı ağaç odunlarında ana bileĢenler olan selüloz % 49-54, hemiselüloz % 14-37, lignin ise
% 17-30 kadar bulunurken, iğne yapraklı ağaç odunlarında selüloz % 42-50, hemiselüloz % 11-27,
lignin ise % 20-30 kadardır.
Kavak türleri ve melezlerindeki selüloz miktarı % 42-49, hemiselüloz miktarı % 16-23 ve lignin
miktarı % 21-29 kadardır.
Melez kavak için ısıl değer yaklaĢık 19 MJ/kg kadardır. Farklı kavak türlerinin element bileĢimi
fazla değiĢiklik göstermemektedir.
Kavak türlerinde kül miktarı % 0.6- 2.13 kadardır.
Kavak türlerinde ekstraktif madde miktarı düĢük olup % 1.4-3.6 kadardır.
Melez kavaklarda yoğunluklar 0.33-0.37 g/cm3 kadardır.
Ġki kademeli hidroliz proseslerinde ilk kademede hemiselülozlardan elde edilen pentoz ve
heksozların verimi yüksek olup mevcut Ģekerlerin yaklaĢık % 80-95‟i kadar iken selülozun glikoza
dönüĢüm verimi genellikle düĢük olup yaklaĢık % 40-60 kadardır.
Minesota‟da yetiĢmiĢ 13 yaĢındaki melez kavak odunları ile yapılan bir araĢtırmada % 35-45
alkol verimi elde edilmiĢtir (Zamora ve ark. 2013).
SONUÇ VE ÖNERILER
Kavak, yoğunluğunun düĢük ve poröz yapıda olması, yüksek selüloz içeriği, düĢük kül ve
ekstraktif madde içeriği, orta derecedeki lignin ve hemiselüloz miktarı içermesi özellikleriyle alkol ve
diğer biyoesaslı malzemelerin üretimi için cazip bir hammaddedir. Ancak, ülkemiz için mevcut
klonların ve genetik çalıĢmalarla geliĢtirilen klonların kimyasal karakterizasyonlarının belirlenerek en
uygun olanların belirlenebilmesi için ayrıntılı çalıĢmaların yapılması gerekmektedir.
KAYNAKÇA
Ar, F. F., Akdağ, N. F., Malkoç, Y. ve Çalı!kan, M., 2003, Biyokütle enerjisi ve biyomotorin, II.
Enerji Sempozyumu http://www.emo.org.tr/ enerji_sempozyumuII.htm
Badger, P.C., 2002. Ethanol from cellulose. A General Review. Trends in new crops and new uses, J.
Janick and A. Whipkey (eds.)ASHS Press, Alexandria, VA.
Dinus, R.J., 2001. Genetic improvement of poplar feedstock quality for ethanol production. Appl.
Biochem. Biotechnol 91-93:24-34
Faith, W., 1945. Development of Scholler Process in the United States. Ind. Eng. Chem. 37(1), 9-11.
Hensen, E.A., Moor, L., Netzer, D., Ostry, M., Phipps, H., Zavitkovski, J., 1983. Establishing
intensively cultured hybrid poplar plantations for fuel and fiber. USDA NC For. Exp. Sta. Gen.
Tech. Rep. NC-78.
Jones, J., and Semrau, K., 1984. Wood hydrolysis for ethanol production-Preview experience and
the economics of the selected processes. Biomass 5, 109-135.
Karimi, K., Kheradmandinia, S., and Taherzadeh, M.J., 2006b. Conversion of rice straw to sugars
by dilute-acid hydrolysis. Biomass Bioenergy 30(3), 247-253.
Klass, D.L., 1998. Biomass for Renewable Energy. Fuels and Chemicals. Academic Press, New York
Kosaric, N., Wieczorirek, A., Cosentono, C.P., and Magee, R.J.,1983. Ethanol fermentation, in
Biotechnology. A Comprehensive Treatise, Rehm, HJ., and Reed G. ((eds.), Verlag-Chemie.
257-386.
Kunlan, L., et.al. 2001. Salt-assisted acid hydrolysis of starch to D-Glucose under microwave
irradition. Carbonhydrate Research. 3319-2.
85
Maiorella, B.L., 1983. Ethanol, in Industrial Chemical, Biochemizals and Fuela., Vol.3,
Comprehensive Biotechnology, Young M.(eds.) Pergamon Press, Oxford.
Murphy, W.K., Bowersox, T.W., and Blankenorn, P.R., 1979. Selected wood properties of young
Populus hybrids. Wood Science 11(4), 263-267.
Sannigrahi, P., Ragauskas, A.J., Tuskan, G.A., 2010. Poplar as a feedstock for biofuels: A review
of compositional characteristics. Biofuels, Bioref. 4:309-226.
Taherzadeh, M.J., and Karimi, K., 2007. Acid-Based Hydrolysis Processes for Ethanol from
Lignocellulosic Materials: A Review. BioResources 2(3), 472-499.
Zamora, D.S., Wyatt, G.J., Apostol, K.G., Tschirner, U., 2013. Biomass yield, energy values, and
chemical composition of hybrid poplar in shortrotation woody crop production and native
perennial grasses in Minesota, USA. Biomass and Bioenergy. 49(2013), 222-230.
86
KAVAK AĞAÇLANDIRMA VE FĠDANLIKLARINDA ZARAR YAPAN ÖNEMLĠ
BÖCEK TÜRLERĠ
Fazıl SELEK1, Mustafa YAMAN2, Sabri ÜNAL3
1
Ege Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, Ġzmir
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 61080-Trabzon
3
Kastamonu Üniversitesi, Orman Fakültesi, Kastamonu
2
Tel: (232) 766 34 95 Dahili: 217 Fax: (232) 766 34 99 email: [email protected]
ÖZ
Kavak ağaçlandırmaları ülkemiz odun ihtiyacını karĢılamada önemli bir paya sahiptir.
Halen ülkemiz kavak odunu üretimi yıllık 3,5 milyon m3‟tür. Ülkemiz için bu kadar önemli
olan bu ağaç türünün çeĢitli zararlıları bulunmaktadır. Böcekler bu zararlılar içinde önemli
derecede etkiye sahiptir. Kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarında böcek zararlarını en aza
indirmek ve erken önlem almak için kavaklık alanları düzenli olarak gözlenmelidir.
ÇalıĢmada Marmara Bölgesi kavak ağaçlandırma alanları ve fidanlıkları 2013-2014
yılları içinde düzenli olarak gözlenmiĢtir. Arazide görülen böceklere ait larva, pupa ve
erginler laboratuara getirilmiĢ ve takip edilmiĢtir. En sık rastlanan böcekler hakkında literatür
taraması yapılarak böceklere karĢı kullanılması gereken önlemler belirlenmiĢtir.
ÇalıĢmada toplam 13 adet böcek tespit edilmiĢtir. Bunların 5 tanesi yaprak, 6 tanesi
gövde ve dal, 2 tanesi de kök zararlısıdır.
ÇalıĢmanın yapılmasında 1120807 numaralı TÜBĠTAK projesinin önemli derecede
katkısı olmuĢtur.
Anahtar kelimeler: Kavak, böcek zararı
THE IMPORTANT INSECT SPECIES WHICH ARE HARMFUL ON POPLAR
PLANTATIONS AND NURSERIES
ABSTRACT
Poplar plantations have the great portion to meet the need for wood in our country. Presently
poplar wood production is 3,5 million m3. There are various harmful beings for this tree species and
among them, insects have significant effects. The poplar plantations should be observed periodically
in order to take precautions and minimize the insect damages.
In this study, the poplar plantation areas and poplar nurseries were observed regularly during
2013 and 2014. The larvae, pupae and adults of the insects seen in these areas was brought to the
laboratory and observed. The precautions against insects were determined by investigating literature
related to the mostly seen insect species.
In total, 13 insect species were found. 5 of them were leaf damagers, 6 of them were stem and
twig damagers and 2 of them were root damagers.
During the implementation of this study, the 1120807 TUBITAK project had been a substantial
contribution.
Keywords: Poplar, insect damage
87
1. GĠRĠġ
Ülkemizin kavak ağaçlandırma alanlarında ve fidanlıklarda zarar yapan bazı böcek
türleri önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bu böceklerin sürekli takip edilmesi ve
mücadelelerinde entegre yöntemin kullanılması gerekmektedir.
Kavak ağaçlandırması ve fidanlığı yapan özel giriĢimciler kavak zararlılarıyla mücadele
konusunda bilinçli yöntemler kullanırlarsa hem en az masrafla en faydalı sonuçlara ulaĢabilecekler
hem de gereksiz masraflardan kaçınacakları için ülke ekonomisine katkıda bulunacaklardır. Kavak
üreticilerinin bilinçlendirilmesi için onlarla sürekli iletiĢim halinde olmak düzenli periyotlarda
ziyaretlerine gitmek zaman zaman Kavakçılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü‟nde eğitici seminerlere
katılmalarını teĢvik etmek gerekmektedir. Kavak ağaçlandırma alanları ve fidanlıklarında zararlılarla
mücadelede kimyasal maddelerin kullanılması en son aĢama olmalıdır. Bu alanlarda yapılacak sulama,
toprak iĢleme, kaliteli fidan kullanımı, fidanların doğru bir Ģekilde ve zamanında dikimi, iklim
değerlerinin kontrol edilmesi gibi konulara azami önem verilmelidir. Herhangi bir böcek zararı
görüldüğünde hemen ilaçlama cihetine gidilmemeli bu böcek bilimcisi uzmanlarla böceğin yaĢam
seyri gözden geçirilmeli ve en son çare olarak ilaçlama yapılmalıdır.
Bu çalıĢmada 2013-2014 yılları içinde Marmara Bölgesi kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarında
yapılan düzenli gözlemler sırasında sık sık karĢılaĢılan böcekler ele alınmıĢtır. Arazide görülen böcek
türlerine ait yumurta, larva, pupa ve erginler laboratuarda takip edilmiĢtir. ÇalıĢmanın yapılmasında
1120807 numaralı TÜBĠTAK projesinin önemli derecede katkısı olmuĢtur.
En sık rastlanan böcekler ağaçların yaprak, kök ve gövdelerinde yaptıkları zararlara göre
gruplandırılmıĢtır.
2. KAVAK ZARARLISI BÖCEKLER
Kavak zararlısı böcekler böceklerin ağaçların yaprak, gövde ve köklerinde yaptıkları zararlara
göre gruplandırılmıĢtır.
2.1. Yapraklarda Zarar Yapan Böcekler
Kavak yapraklarıyla beslenen böcekler yaprakların azalmasına neden olmaktadır. Böceklerin
salgın yapma durumlarında bu durum önem arz etmektedir. Yeni kurulan kavak ağaçlandırmalarında
yaprak miktarının fazla olması ağaç hayatiyeti açısından önemli olduğu için bu dönem böcek
salgınlarına müdahale edilmesi gerekmektedir.
Kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarında en sık rastlanan yaprak zararlısı böcek türleri aĢağıda
listelenmiĢtir.
1.
2.
3.
4.
5.
Chrysomela populi L., Kavak yaprak böceği (Coleoptera: Chrysomelidae)
Hyphantria cunea (Drury), Amerikan beyaz kelebeği (Lepidoptera: Arctiidae)
Leucoma salicis (L.), Kavak örücüsü (Lepidoptera: Lymantriidae)
Lymantria dispar (L.), Sünger örücüsü (Lepidoptera: Lymantriidae)
Nycteola asiatica Krul. YeĢil ağ tırtılı (Lepidoptera: Noctuidae)
2.2. Gövde ve Dallarda Zarar Yapan Böcekler
Bazı böceklerin larvaları kavak gövdelerinin içinde odunla beslenmekte gövdelerin iç kısmını
boĢaltarak fidanların rüzgarla kırılmasına neden olmaktadır. Emici böcekler de gövdeler üzerinde
ağacın özsuyunu emmekte, bu Ģekilde ağaçları zayıflatmakta, taĢıdıkları patojenleri ağaca
bulaĢtırmakta ve fidanların kurumasına neden olmaktadır.
Kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarında en sık rastlanan gövde ve dal zararlısı böcek türleri
aĢağıda listelenmiĢtir.
88
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Paranthrene tabaniformis (Rott.) Saydam kanatlı kavak kelebeği (Lepidoptera: Aegeriidae)
Melanophila picta (Pall.), Sarı lekeli kavak süslü böceği (Coleoptera: Buprestidae)
Agrilus ater L., Altı noktalı kavak süslü böceği (Coleoptera: Buprestidae)
Crytorrhynchus lapathi (L.), Kızılağaç hortumlu böceği (Coleoptera: Curculionidae)
Chionaspis salicis (L.), Söğüt koĢnili (Homoptera: Diaspididae)
Lepidosaphes ulmi (L.), Virgül koĢnili (Homoptera: Diaspididae)
2.3. Kök Zararlısı Böcekler
Kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarda köklerde zarar yapan böcekler özellikle fidanlıklarda
kavak fidanlarının kurumasına neden olmaktadır.
Kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarında en sık rastlanan gövde ve dal zararlısı böcek türleri
aĢağıda listelenmiĢtir.
1. Melolontha melolontha (L.), Adi mayıs böceği (Coleoptera: Scarabaeidae)
2. Capnodis miliaris Klug., Kavak kök süslü böceği (Coleoptera: Buprestidae)
3. SONUÇ VE ÖNERĠLER
Marmara Bölgesi kavak ağaçlandırma ve fidanlıklarında en sık rastlanan böcekler yukarıda
belirtilmiĢtir. Bu böceklere karĢı son derece dikkatli olmak gerekmektedir. Doğada her zararlı belli bir
oranda mevcuttur önemli olan zarar eĢik düzeylerini geçmemeleridir.
Chrysomela populi L. larva ve erginleri kavak yapraklarını yiyerek zarar yapmaktadır. Böceğin
1-2 yaĢlı kavak fidanlarındaki zararı son derece önemlidir. Salgın durumunda böceğin ergin ve
larvalarına karĢı mide ve temas zehirleri uygulanmalıdır.
Hyphantria cunea (Drury) larvaları kavak yapraklarını yiyerek zarar yapmaktadır. Yılda iki
generasyon vermektedir, birinci dönem Mayıs-Haziran, ikinci dönem Temmuz-Ağustostur. Larvalar
zararlarını ipeğimsi bir ağ tabakası altında yapmaktadır. Böcekle mücadele larvalarına karĢı mide ve
temas zehirleri kullanılarak yapılmalıdır.
Leucoma salicis (L.) yılda 2-3 generasyon vermektedir. Birinci dönem Mayıs-Haziran, ikinci
dönem Temmuz-Ağustostur. Böcekle mücadelede larvalarına karĢı mide ve temas zehirleri
uygulanmalıdır.
Lymantria dispar (L.) yılda bir generasyon vermektedir. Larva dönemi Mayıs-Hazirana
rastlamaktadır. Mücadelesi larvalarına karĢı mide ve temas zehirleri uygulayarak yapılmalıdır.
Nycteola asiatica Krul.‟nın larvaları sürgün ucundaki genç yapraklarda, yaprak kıvrımları
arasında veya bitiĢik yaprakların içinde yiyim yapmakta, salgıladıkları bir madde ile yaprakları
sarmakta ve zarar görmüĢ yapraklar delik deĢik olmaktadır. Larva süresi hava hallerine bağlı olarak
25-40 gün devam etmektedir. Böcek yılda iki generasyon vermektedir. Birinci dönem HaziranTemmuz, ikinci dönem Ağustos–Eylül‟dür. Mücadelesi böceğin larvalarına karĢı mide ve temas zehiri
uygulayarak yapılmalıdır.
Paranthrene tabaniformis (Rott.)‟in larvaları 1-5 yaĢlı kavak gövdelerinde odun dokusunda
zarar yapmakta ve fidanların rüzgarla kırılmasına neden olmaktadır. Yılda bir generasyon vermektedir.
Böceğe karĢı mücadelede koruma tedbirlerinin çok önemi vardır. Fidan ve ağaç gövdelerinin
yaralanmamasına önem verilmeli yaralanma hallerinde bunları ağaç macunu, plastik tutkal ve benzeri
maddelerle kapatmalıdır. Böcek zararının yoğun olduğu bölgelerde budama yaraları da aynı Ģekilde
kapatılmalıdır. Parazitlerin uçma zamanlarında ilaçlama yapmamaya çalıĢmalıdır. Ġlaçlama, erginlerin
görülmesinden 20 gün sonra ilk, 15 gün ara ile ikinci, gerekiyorsa 15 gün sonra da 3. ilaçlama Ģeklinde
yapılmalıdır.
Melanophila picta (Pall.) larvaları odun içinde yiyim yapark zarar yapmaktadır. Zarar gören
ağaçlar rüzgar etkisiyle kırılmaktadır. Bu böceğin zararının ana sebebi ağacın su kıtlığı çekmesidir.
89
Sulamada noksanlık veya kök geliĢmesini önleyici her türlü kültürel yanlıĢlıklar bu böceğin saldırısına
sebep olmaktadır. Böcek zararı durumunda Mayıs ortasından itibaren kavak gövdelerini 20 gün ara ile
ilaçlamalıdır.
Agrilus ater L larvalar kabuk altındaki odun tabakasında yiyim yapmaktadır. Larvaların zarar
yaptığı bölümlerdeki gövde kısımları renk değiĢtirmekte, üzerine bastırınca kabuk içeriye
çökmektedir. DıĢarıdan bakıldığında öğüntülü kırmızı kahverenkli akıntıların çıktığı görülmektedir.
Böcek çok büyük ağaçları da öldürecek kadar tehlikelidir. Tuzlu ve drenajı bozuk topraklarda çok
görülmektedir.
Ġlaçlı mücadelede öncelikle gövdeler incelenip donmuĢ kireç görünümlü yuvarlak yumurta
grupları görüldüğünde ilaçlamaya baĢlanmalıdır. Ġlaçlama gerektiğinde 5 defa tekrarlanmalıdır.
Crytorrhynchus lapathi (L.) larvaları kavak gövdelerinde odun dokusunda zarar yapmaktadır.
Böceğin zarar gördüğü ağaçlar tamamen ölebilmektedir. Böcek kavaklıklar için son derece büyük
tehlike oluĢturmakta ve özel tedbirler alınmasını gerektirmektedir. Böcekle ilaçlı mücadelede
ilaçlamaya ġubat ortasında baĢlanmalı, 15 gün ara ile 2-3 adet ilaçlama yapılmalıdır.
Chionaspis salicis (L.) ve Lepidosaphes ulmi (L.), arız oldukları kavak ağaçlarının kabuğu içine
emici organlarını sokarak öz suyunu emmektedir. AĢırı üremeleri halinde ağaçları
kurutabilmektedirler. Bu böceklere karĢı mücadele Yaz Mücadelesi ve KıĢ Mücadelesi olmak üzere iki
devrede uygulanmaktadır. Yaz Mücadelesi, yavrular kabuk bağlamadan ilkbaharda ve yaz
baĢlangıcında yapılmaktadır. Bunun için beyaz yağ ile hazırlanmıĢ insektisitler kullanılmaktadır. KıĢ
mücadelesi ise kalkan altındaki ergin ve yumurtalara karĢı kullanılmaktadır. KıĢ mücadelesinde kıĢlık
yağlar uygulanmalıdır.
Melolontha melolontha (L.) hayat devresini 3 yılda tamamlamaktadır, asıl zararı larva
yapmaktadır. Larva fidan köklerinin kabuk ve kambiyum tabakasını yediği için zarar gören fidanlar
ölmektedir. Böceğe karĢı fidanlıkta boĢ ve sürülmesi mümkün sahaların tamamında derin sürüm
yapılmalı ortaya çıkan larvalar imha edilmelidir.
Mayısta 15-20 cm‟lik toprak iĢlemesi yapılmalı ortaya çıkan larvalar imha edilmelidir. Erginler
görüldüğünde toplanıp öldürülmelidir. Ġlk ergin böceklerin görülmesinden 10-15 gün sonra
göllendirme Ģeklinde sulama yapılmalıdır.
Haziran ve Temmuzda ot temizliği yapılmalı erginlerin yumurta bırakması önlenmelidir.
Temmuz ve Ağustosta toprak iĢlemesi yapılmalı yeni bırakılan yumurtaların ölmesi sağlanmalıdır.
Ġlaçlamada sıvı ilaçlarla sadece fidan sıralarını kapsayan dar kanalcıkları doyuracak Ģekilde
sulama yapılabilir. Bu Ģekilde kök ve civarına gelmiĢ larvaları öldürmek mümkündür. Fakat larvaların
bulunduğu derinliklere kadar ilaçlı suyun iĢlemesini sağlamak için kanalcıkların yeterli derecede ilaçlı
su ile doygun hale getirilmesi gerekmektedir. Bunun için kanal içlerinde çapa vs. ile ufak çukurlar
açarak ilaçlı suyun tam çekildiğinde toprak yüzeyinde hangi seviyeye kadar inmiĢ olduğu kontrol
edilmelidir. Ġlaçlama 15 gün ara ile 2-3 gün tekrarlanmalıdır.
Ġlaçlar larvalar üzerinde kısa zamanda etkili olamamaktadır. ĠlaçlanmıĢ topraklarda böcek yavaĢ
seyreden bir hastalığa tutulmuĢ gibi çeĢitli hayat dönemlerinde ölmekte hatta ergin olabilse bile
yumurtlamaya imkan bulamamaktadır.
Capnodis miliaris Klug. Larvaları kavak köklerinde zarar yapmaktadır. Böcek özellikle aĢırı
kumlu topraklarda ve sulama ile toprak iĢlemelerinin yetersiz yapıldığı kavaklık ve fidanlıklarda son
derece büyük zararlara sebep olmaktadır.
Böceğe karĢı alınabilecek en etkili önlem, ilkbaharda ısının 20 0C‟lerde seyretmeye baĢladığı
devre baĢlayınca her 15 günde bir sulama yaparak toprak neminin % 80‟in altına düĢmemesini
sağlamaktır.
Kimyasal mücadeleye karar verilirse bu sulama ve toprak iĢlemeleri ile paralel yürütülmelidir.
Ġlaçlama Mayıs ve Temmuzda yapılmalıdır.
90
KAYNAKÇA
1. Anonymous (1994): Türkiye‟de Kavakçılık. Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları
AraĢtırma Müdürlüğü, Ġzmit, XXXI+224 s.
2. BaĢ, R., Selmi, E. (1990): Türkiye Ormanlarında Zarar Yapan Önemli Lymantriidae
(Lepidoptera) Türleri. Ġ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, Seri B, Cilt 40, Sayı 2, s. 42 – 43
3. Chararas, C. (1972): Les Insectes du Peuplier (biologie, ecologie, nocitive, methodes, de
protection). Librairie de la Faculte des Sciences 7, rue des Ursilines, Paris, 371 s
4. Çanakçioğlu, H., Mol, T. 1998. Orman Entomolojisi (Zararlı ve Yaralı Böcekler). Ġ.Ü. Orman
Fak. Yayınları, Ġ.Ü. Yayın No: 4063, Fakülte No: 451 Ġstanbul 541 s.
5. Della Beffa, G. (1961): Gli Insetti dannosi all‟ agriculture ed i moderni metodi e mezzi di
lotta. Ulrico Hoepli, Milano, XX + 1106 s
6. Güler, N. 1985. Kavaklarımız için Büyük Tehlike, Melanophila picta Pall. (Kavak Süslü
Böceği). Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enst. Dergisi, Ġzmit, s. 57-70.
7. Güler, N., Can, P. (1994): Orta ve Güneydoğu Anadolu‟da Kullanılan Kavak Klonlarında
Görülen Zararlılar. Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enst. Teknik
Bülten No. l66, Ġzmit, 24 s.
8. Güler, N., Can, P. 1995. Kavak Fidanlıklarında Sciapteron tabaniformis Rott. Problemi.
Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enst. Teknik Bülten No: 173, Ġzmit 22 s.
9. Karagöz, O. 1965. Türkiye‟de Kavak ve Söğütlere Arız Olan Böcekler. Kavakçılık AraĢtırma
Enst., Öğretici Yayınlar Serisi No: 3, Ġzmit, 1-19 s.
10. Sekendiz, O.A. 1974. Türkiye Hayvansal Kavak Zararlıları üzerine AraĢtırmalar. K.T.Ü.
Genel Yayın No: 62, Orman Fak. Yayın No: 3 Ġstanbul 196 s.
11. Sekendiz, O.A. 1993. Böcek ve Hastalıkların Ormanlarımızın Üretim Gücü Üzerine Etkileri.
T.C. Orman Bakanlığı I. Ormancılık ġurası Tebliğler Seri No: 13, Yayın No: 006 Ankara, s
264-268.
12. Selek, F. 1998: Ġzmit ve Adapazarı Yöresinde Kavaklarda Zarar Yapan Lepidoptera Türleri,
Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, ÇeĢitli Yayınlar
Serisi No: 13, Ġzmit, 45 s.
91
TĠTREK KAVAK (Populus tremula)’IN KÖK ÇELĠĞĠYLE ÜRETĠMĠNDE ETKĠLĠ
OLAN FAKTÖRLERĠN BELĠRLENMESĠ
Hülya TAMYÜKSEL1
Dr. Cemal FĠDAN2
1
Ağaçlandırma Dairesi Başkanlığı Özel Ağaçlandırma Şube Müdürlüğü E-mail:[email protected]
2
Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü; E-mail:[email protected]
ÖZ
Titrek kavak (Populus tremula) ülkemiz ormanlarında küçük meĢcereler, gruplar ve bireysel
halde 0-2700 m arasındaki rakımlarda rastladığımız genetik varyasyonu çok geniĢ olan bir kavak
türümüzdür. Son zamanlarda yapılan araĢtırmalar, Titrek kavağın ormancılığımız açısından ne kadar
önemli olduğunu göstermektedir. Titrek kavak, diğer kavak türlerinden farklı olarak gövde çeliğinden
seri olarak üretilememektedir. Bu yüzden doğada çok kolay yayılım gösterdiği halde fidanlıklarda seri
üretimi yapılamamaktadır.
Yaptığımız çalıĢmada Titrek kavağın seri olarak üretimine olanak sağlayacak yetiĢtirme
tekniklerinin belirlenmesi hedeflenmiĢtir. Bu amaçla, kök çelikleri, ön etüt çalıĢmaları sonucunda tesis
edilen anaçlık kök çeliği bahçesinden, Ġzmit-Kartepe ve Yuvacık‟taki ormanlardan seçilen bireylerden
olmak üzere, iki farklı kaynaktan temin edilmiĢtir. 2 farklı yetiĢtirme ortamı harcı kullanılmıĢtır.
1.harc; Ġzmit Orman Fidanlıklarında kullanılan mevcut tüp karıĢımı, 2. harç; Ġthal torf, pomza ve yavaĢ
salınımlı gübreden oluĢan karıĢımdır. Kullanılan çelik boyları ise, 3-5 cm, 6-10 cm, 11-15 cm ve16-20
cm olarak belirlenmiĢtir. Deneme, 3 yinelemeli olarak tesis edilmiĢtir.
Sonuç olarak, kök çeliği anaçlık parselinden temin edilen 6 cm üstündeki kök çeliklerinin,
devlet fidanlıklarında kullanılan mevcut tüp karıĢımından oluĢan ortamda en iyi tutma baĢarısını
göstermiĢtir.
Anahtar kelimeler: Titrek kavak, kök çeliği, ortam
ABSTRACT
Aspen (Populus tremula) is being ranged in large area in Turkey and can be encounter between
the altitude of 0-2700m as small stands, groups, and individually. Last researches have shown that
Aspen is an important tree species for Turkish Forestry. Aspen cannot be propagated easily from one
year old ripened wood buds like other poplar tree species. That is why cannot be propagated serially in
nurseries.
In our study, probability of serial propagation techniques of Aspen has been investigated. For
this purpose, root cuttings have been used in this study and root cuttings material achieved from the
orchard was established one year ago, and natural aspen‟s roots in forest around Koacaeli. In tis
research, two types of mixtures were used as habitat. For the first habitat, the mixture actually used in
Ġzmit Forest Nursery was chosen. Second habitat was achieved by mixing; imported turf, basaltic
pumice and slowly dissolved chemical fertilizer (osmocote). Lengths of cuttings used in sample plots
are; 3-5 cm, 6-10 cm, 11-15 cm, and 16-20 cm. The trial was established as three replications. As a
result, highest success was achieved from the cuttings more than 6 cm length provided from the
orchard and the mixture used in forest nurseries for containerized seedling.
Keywords: Aspen, root cuttings, habitat
92
1. GĠRĠġ
Doğa kendi ile uyumlu geçinen insanoğlunun her ihtiyacını karĢılayabilecek yeterliliktedir ve
kendisine fırsat verildiği zaman da kendini yenileyebilmektedir. Bunun en iyi örneği ise Titrek kavakta
görülmektedir. Eğer, ormanın herhangi bir yerinde yangın ya da tahribat olmuĢ ise Titrek kavak
ormanın yarasını sarmak için iĢe baĢlamakta ve zaman içinde oranın tekrar orman örtüsüne kavuĢması
için öncülük yapmaktadır. Böylece, tahrip olan alanın, zaman içinde daha kötüye gidip orman vasfını
kaybetmesini önlediği gibi erozyona maruz kalmasına da fırsat vermemektedir. Üstelik Titrek kavak
gittiği alanlarda toprağın yapısını ve alanın ekolojisini, kendinden sonra gelecek bitki türleri lehine
iyileĢtirmekte ve sahayı bulunduğu yörenin asıl türüne hazırlamaktadır (Gültekin, 2009). YayılıĢ
alanının çok geniĢ olması, diğer öncü türlere göre Titrek kavağın kıymetini daha da artırmaktadır.
Titrek kavak, gövde çeliğinden seri olarak üretilemediği için orman fidanlıklarımızda Titrek
kavak fidanı bulmak mümkün olamamaktadır. Oysa Titrek kavak, gerek ağaçlandırma çalıĢmalarında,
gerekse Peyzaj projelerinde yer alabilecek önemli bir türdür. Bu çalıĢmada da, Titrek kavağın seri
olarak üretimine olanak sağlayacak yetiĢtirme tekniklerinin belirlenmesi amaçlanmıĢtır.
2. TĠTREK KAVAĞIN BAZI ÖZELLĠKLERĠ
Titrek kavak Populus cinsi, Leuce Duby seksiyonu, Trepidae alt seksiyonuna ait bir türdür.
Trepidae alt seksiyonunda, bol miktarda kök sürgünü verme kabiliyetleri vardır ve ıĢık isteklerinin
fazla olması nedeniyle açıklık sahaları süratle kaplarlar.
Kabukları, düzgün yeĢilimsi sarı renkte veya sarımsı-gri, yeĢilimtırak-gri, bazen de parlak açık
renklidir DeğiĢik morfolojik özelliklerini değerlendirilerek, formlara ayırma imkânları açısından,
kabuk rengi, önemli bir faktördür. Tomurcukları, kızıl-kestane, esmer renkte cilalanmıĢ gibi parlak ve
üzerinde ince bir mum tabakası bulunmaktadır. Uçları çoğunlukla ince tüylüdür.
Uzun sürgünler, üzerindeki yapraklar sivri uçlu ve dip tarafı yumurta biçimindedir. Kenarları
düzensiz dilimli-diĢli, alt yüzleri yumuĢak tüylüdür.
Kısa sürgünler, üzerindeki yaprakların uzunlukları geniĢliklerine eĢittir, dairemsidir ve oldukça
kalındır. Yaprak uçları biraz daha küttür, dip tarafları yüreksidir. Üst yüzleri koyu yeĢil renkli ve
çıplaktır. Genç yaprakların üzeri hafif tüylüdür. Bu tüylerden yararlanılarak taksonomik ayrımlar
yapılabilmektedir (Guzıana 1981). Bu tüyler sonradan dökülmekte, yaprağın her iki yüzü çıplaklaĢarak
mat renge dönüĢmektedir. Yaprak ayasının kenarları dilimli diĢlidir. Yaprak sapı uzundur.
Erkek çiçek baĢakçıkları (çiçek kurulları), hafif kıvrık, ortalama 4–10 cm boyunda, 1cm çapında
olup, uzun tüylerle kaplıdır. Anterler koyu kırmızı kırmızımtırak, erguvan rengindedir; sonraları
renklerini kaybederler. Ağaçlar yapraklanmadan ortalama bir ay önce erkek çiçekleri açar.
Yumurtalık, (ovaryum) canlı yeĢil renkte konik sivri uçlu, çok kısa saplıdır. Tabanında az tüylü
(kirpikli) brahte bulunur. Tepecik (Stigma) kırmızı renktedir ve ikiye ayrılmıĢtır. Erkek çiçeklerden 8–
10 gün sonra, diĢi çiçekler görülürler.
Tohumlar, kapsül içinde ve çok sayıdadırlar. Mayıs- Haziran aylarında diĢi çiçekler
olgunlaĢırlar. Yuvarlak kapsüllerin ikiye ayrılmasıyla tohumlar saçılır. Tohumların rüzgârla uzağa
taĢınmasına yarayan ipek tüylü kanatları bulunmaktadır. Tohumların çimlenme yetenekleri yüksektir;
fakat bu özelliğini doğada birkaç gün içinde yitirmektedir. 1000 adet Titrek kavak tohumu 0,11
gramdır. Bol tohum yılı 4–5 yılda birdir, bu yıllarda bir ağaçtan 54 milyon tohum sağlanabilir (Aytuğ,
1984). Tohum verimi 15–20 yaĢında baĢlamakta, sürgünden geliĢenlerde ise bu süre daha erken
olabilmektedir (Atik, 1995).
Tepe Ģeklini, kalıtsallığın dıĢında yetiĢme ortamı, yaĢ gibi faktörler de etkilemektedir. DüĢük
rakımlarda yayvan tepeler hâkimdir, yüksek rakımlarda ise daha fazla piramidal ve konik tepe formları
görülmektedir (Dobrınov ve ark. 1982, Atik, 1995).
Gövde formu, Titrek kavakta tek gövdeli (Monopodial) formlar hâkimdir, çatal gövde
ortalaması % 5-10'u geçmez ve genelde tepenin içindedir.
Kök sistemi, Gençlik çağında kazık kök geliĢtiren Titrek kavak, daha sonraki geliĢme çağlarında
ise sığ kök sistemi geliĢtirdiğinden fırtınadan kolaylıkla devrilebilir. Kök sistemi ilerleyen yıllarda
tepe çapını aĢarak gövdeden 35 m uzağa kadar eriĢebilir.
Titrek kavak hızlı büyüyen bir ıĢık ağacıdır. Biyolojik, ekolojik ve morfolojik farklılıklar
gösteren diĢi ve erkek fertler bulunmaktadır. Populâsyonda erkek bireyler daha çok sayıdadır. Erkek
93
bireylerin toprak istekleri daha az olduğu için daha fakir yerlerde yetiĢebilmekte, aynı Ģekilde bu türde
büyük boyutlu, daha geniĢ tepeli ve daha geliĢmiĢ kök sistemlerine sahip fertler bulunmaktadır. Erkek
fertlerde odunun daha iyi teknik özelliklere sahip olduğu ve direncinin % 4–18 daha fazla olduğu
belirtilmektedir. Buna karĢılık diĢi bireylerin Fomes igniarus Fr. ve F. tremula mantarlarının meydana
getirdiği çürüklüğe karĢı daha dayanıklı oldukları saptanmıĢtır (Atik, 1995).
Avrupa ve Asya Titrek kavakları (Populus tremula L.) ; Avrupa, Batı Asya ve Kuzey Afrika‟da
geniĢ bir yayılıĢa sahiptir. Bu yayılıĢ, morfolojik özellikler bakımından da farklılıklar gösteren
coğrafik ırkların oluĢmasına neden olmuĢtur.
Amerika Titrek kavakları (Populus tremuloides Michx.); Kuzey Amerika ile Kuzey ve Doğu
Avrupa‟da geniĢ doğal meĢcreleri bulunması nedeniyle ekonomik önemleri büyüktür.
3. MATERYAL VE YÖNTEM
3.1. AraĢtırma Materyali
Titrek kavak kök çelikleri, kök çeliğinin alındığı kaynak, yetiĢtirme ortamı harcı ve yetiĢtirme
yeri seri üretim tekniklerinin belirlenmesi amacıyla, araĢtırmanın materyalini oluĢturmaktadır.
3.2. Denemenin Kurulması ve Uygulanan ĠĢlemler
Ön etüt çalıĢmalarından elde edilen bilgiler sonucunda, yeni bir deneme kurulmasına karar
verilmiĢtir. Denemede, Titrek kavağın kök çeliğiyle üretiminde tutma baĢarısı açısından etkili
düĢünülen; yetiĢtirme yeri, kök çeliğinin alındığı kaynak, yetiĢtirme ortamı harcı ve çelik boyu olmak
üzere dört farklı iĢlem ele alınmıĢtır. Uygulanan iĢlemler ve kendi içlerindeki alt halleri Tablo 1‟de
görülmektedir.
Tablo 1: Denemede uygulanan ana iĢlemler ve alt iĢlemler
YetiĢtirme yeri
1) Sera
2) DıĢ ortam
Kök çeliğinin alındığı
kaynak
1) Anaçlık kök çeliği
bahçesi
2) Orman
(Kartepe/Yuvacık)
YetiĢtirme ortamı
harcı
1) Mevcut fidanlık tüp
karıĢımı
2) Ġthal torf, pomza,
ozmokot gübre
Çelik boyu (cm)
3–5
6–10
11–15
16–20
Tablo 1‟de de görüldüğü üzere deneme, Enstitü serası ve sera bahçesi (dıĢ ortam) olmak üzere
iki farklı mekânda kurulmuĢtur.
Kök çelikleri, ön etüt çalıĢmaları sonucunda tesis edilen anaçlık kök çeliği bahçesinden, ĠzmitKartepe ve Yuvacık‟taki ormanlardan seçilen bireylerden olmak üzere, iki farklı kaynaktan temin
edilmiĢtir.
2 farklı yetiĢtirme ortamı harcı kullanılmıĢtır. Bunlar;
1) Ġzmit Orman Fidanlıklarında kullanılan mevcut tüp karıĢımı: 2 toprak + 3 yerli torf + 1
pomza + 2 humus + 1 hayvan gübresi + 1 çam kabuğu
2) Ġthal torf, pomza ve yavaĢ salınımlı gübreden oluĢan karıĢımdır.
Kullanılan çelik boyları ise, 3-5 cm, 6-10 cm, 11-15 cm, 16-20 cm olarak belirlenmiĢtir.
Deneme, 3 yinelemeli olarak tesis edilmiĢtir.
Denemede, her yinelemede (blokta) 2 yetiĢtirme yeri, 2 çelik kaynağı, 2 yetiĢme ortamı harcı ve
4 çelik boyu olmak üzere toplam 32 adet iĢlem parseli oluĢmuĢtur. Her iĢlem parselinde 10 adet kök
çeliği kullanılmıĢtır. Çelikler, 9x6x25 cm ebatlarındaki polietilen tüplere dik Ģekilde dikilmiĢtir.
3.3. Deneme Deseni
Denemede, çelik yetiĢtirme yerine (serada ve dıĢ ortamda) göre bölünmüĢ rastlantı blokları
deneme deseni kullanılmıĢtır. Alt iĢlemler, her iki yetiĢtirme yerinde, 3 blokta yinelenmiĢtir.
Denemenin sera ve dıĢ mekânda uygulanan bir bloğuna ait deneme deseni Tablo 2‟de görülmektedir.
94
Toblo 2: deneme deseni
Blok 1
Torf
16-20 cm
11-15 cm
6-10 cm
16-20 cm
11-15 cm
6-10 cm
3-5 cm
3-5 cm
Anaçlık Kök
Çeliği Bahçesi
Orman
16-20 cm
11-15 cm
6-10 cm
3-5 cm
11-15 cm
6-10 cm
3-5 cm
Orman
16-20 cm
Tüp Harcı
Anaçlık Kök
Çeliği Bahçesi
3.4.Değerlendirme yöntemi
Birinci yılın sonunda, tüm iĢlem parsellerinde köklenen birey sayısı tespit edilmiĢtir. Bu sayılar,
her bir iĢlemin yaĢama oranını belirlemiĢtir. YaĢama oranı, iĢlem parsellerinde köklenen fidan
sayısının, dikilen kök çeliği sayısına oranı (%) olmuĢtur.
ĠĢlemlere göre yaĢama oranları arasında istatistik anlamda farklılık olup olmadığını belirlemek
için varyans analizi kullanılmıĢtır. Varyans analizi, oransal değerlerin arc-sinüs‟e dönüĢtürülmüĢ
hallerine uygulanmıĢtır. Ġstatistik anlamda önemli çıkan iĢlem veya iĢlem kombinasyonlarına ait
ortalamalar, Duncan testi ile gruplandırılmıĢtır.
4.BULGULAR
4.1. Üretim Yeri - Çeliklerin Alındığı Kaynak - YetiĢtirme Ortamı Harcı EtkileĢiminin
Tutma BaĢarısı Üzerine Etkisi
Varyans analizi sonucunda, Üretim Yeri – Çeliklerin Alındığı kaynak - YetiĢtirme Ortamı Harcı
etkileĢiminin tutma baĢarısı üzerine %0.1 oranında etkili olduğu görülmüĢtür. ĠĢlem kombinasyonları
arasındaki farklılıkları belirlemek amacıyla yapılan Duncan testi sonucunda, oluĢan gruplaĢmalar
Tablo 3‟de verilmiĢtir.
Tablo 3: Üretim yeri - çeliklerin alındığı kaynak - yetiĢtirme ortamı harcı etkileĢiminin tutma
baĢarısı açısından Duncan testi ile karĢılaĢtırılması
Üretim
Yeri
Sera
DıĢ
ortam
DıĢ
ortam
DıĢ
ortam
Sera
DıĢ
ortam
Sera
Sera
Çeliklerin
Alındığı
Kaynak
Kök çeliği
bahçesi
Kök çeliği
bahçesi
Kök çeliği
bahçesi
Orman
Orman
Orman
Orman
Kök çeliği
bahçesi
YetiĢtirme Ortamı
Harcı
Fidanlık tüp harcı
Fidanlık tüp harcı
Torf
Fidanlık tüp harcı
Fidanlık tüp harcı
Torf
Torf
Torf
Tutma
BaĢarısı
Arc-Sin
74.45
68.78
38.78
38.36
36.23
6.15
..0.0
0.0
Tutma
BaĢarısı
%
92.81
86.89
39.23
38.51
34.93
1.15
0.0
0.0
Buna göre en iyi tutma baĢarısı, serada ve dıĢ ortamda, kök çeliği bahçesinde üretilen, fidanlık
tüpü karıĢımına dikilen çeliklerde görülmüĢtür. Sonuçlar ġekil 1‟de grafikle gösterilmiĢtir.
95
SONUÇ VE ÖNERĠLER
Dünya, bugün ormanı bir odun üretim kaynağından çok, öncelikle temiz bir hava ve su için,
sigorta olarak görmektedir. Bu görüĢ, ormanları, odun tahsilâtı yapılan doğal rezervler yerine
ekosistemin devamlılığı açısından koruma altına alınması gereken doğal gen kaynakları konumuna
getirmiĢtir. Bu değiĢen günümüz koĢullarında önemi ve yeri daha da kesinleĢen Titrek kavağın, baĢta
marjinal sahalardaki ağaçlandırma çalıĢmalarında kullanılmak üzere, büyüme performansı yüksek,
odun özellikleri iyi fertlerinin seçimi ve klonal düzeyde üretimi için gerekli çalıĢmalara baĢlanmalıdır.
Titrek kavak, deniz seviyesinden 2700 m rakımlara kadar çıkan Türkiye‟nin bozkır hariç, her yerinde
doğal olarak bulunan çok değerli bir türümüzdür. Doğada yaptığı onarımlar dıĢında, belirlenecek üstün
fertlerin endüstriyel plantasyon ormancılığında da yeri çok önemlidir. Peyzaj açısından sonbaharda
oluĢan sarıdan kızıla kadar değiĢik renk tonlarındaki yaprak renkleri inanılmaz bir görsellik
sunmaktadır. Gerek, kırsal peyzajda, gerekse park ve bahçelerde kullanılabilecek bir türdür.
Bugün dünyada ve Türkiye‟de enerji ormancılığı açısından da Titrek kavaklar önemli bir yere
sahiptir. Bilindiği üzere, enerji ormanı tesisinde önemli noktalardan biri, bölgeye en iyi uyum
sağlayabilecek türlerin, öncelikli olarak da yerli türlerin hızlı büyüme ve iyi sürgün verme özelliğine
sahip olmasıdır. Titrek kavak, bu anlamda geniĢ doğal yayılıĢ alanı, hızlı büyüme ve iyi sürgün verme
özellikleriyle enerji ormancılığı için de önemli bir tür olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Bütün bunların sonucunda, ülkemizde Titrek kavak konusunda yapılan çalıĢmalara ve gelinen
noktaya baktığımızda çok tezat bir durumla karĢı karĢıya gelinmektedir. Titrek kavağın henüz
yapılmıĢ ya da yapılması düĢünülen bir ıslah programı maalesef bulunmamaktadır. Dolayısıyla yapılan
bireysel çalıĢmalarla ancak türün önemi ve kullanılabileceği alanlar tespit edilmiĢ ancak kullanımı için
daha ilk basamağı oluĢturan elit bireylerin tespiti ve üretimi aĢaması gerçekleĢtirilmemiĢtir.
Bu çalıĢma, hem türle ilgili çalıĢmalarının baĢlatılabilmesine bir adım ve sebep olmak, hem de
yapılacak daha detay çalıĢmalara alt zemin hazırlamak amacıyla gündeme gelmiĢtir. Üretim aĢamasını
esas alan bu çalıĢmada, Titrek kavağın kök çeliğiyle üretiminde etkili olan faktörler belirlenerek,
üretim tekniği ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Bu amaçla, önce yapılan ön etüt çalıĢmalarıyla, hem
materyal temini sağlanmaya çalıĢılmıĢ hem de denemeye alınacak iĢlemlerin tespiti için ön deneme
çalıĢmaları yapılmıĢtır. Bu çalıĢmaların sonucunda oluĢturulan kök çeliği anaçlık parselinden temin
edilen materyallerle, kök çeliğinin boyu, alındığı kaynak, yetiĢtirildiği ortam harcı ve üretim yeri
olmak üzere dört ana faktörün köklenme üzerindeki etkisinin araĢtırıldığı deneme tesis edilmiĢtir.
Ġstatistikî değerlendirmeler ve gözlemlerin sonucunda, çalıĢmadan elde edilen bilgiler aĢağıda
özetlenmiĢtir;
96
Sera-Çelik Bahçesi-Torf
ġekil 1: Üretim yeri, çeliklerin alındığı kaynak ve yetiĢtirme ortamı harcına göre tutma
baĢarıları
Sera-Orman-Torf
Dış Ortam-Orman-Torf
Sera-Orman
Fid. Tüp Harcı
Dış Ortam-Orman
Fid. Tüp Harcı
Dış Ortam-Çelik
Bahçesi-Torf
Dış Ortam-Çelik
Bahçesi Fid. Tüp Harcı
Sera-Çelik Bahçesi
Fid. Tüp Harcı
Tutma Başarısı (%)
100
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
- Üretimde kullanılacak kök çeliklerinin, uygulama kolaylığı açısından, hem de tutma baĢarısı
açısından oluĢturulacak kök çeliği anaçlık parselinden temin edilmesi gerekir.
- Anaçlık kök çeliği bahçesinden alınacak 6 cm‟nin üstündeki kök çelik boyları, üretimde
kullanılabilir.
Kök çeliklerinin, devlet fidanlıklarında kullanılan mevcut tüp karıĢımından (2 toprak + 3 yerli
torf + 1 pomza + 2 humus + 1 hayvan gübresi + 1 çam kabuğu) oluĢan ortam, tutma baĢarısı açısından
torf ortamına kıyasla daha baĢarılı bulunmuĢtur.
Kök çeliklerinin dıĢ ortamda yetiĢtirilmesi, seraya göre tutma baĢarısı açısından daha baĢarılı
sonuç verdiği tespit edilmiĢtir.
Yukarıda belirtilen yetiĢtirme yöntemleri esas alınarak, kök çelikleriyle fidanlıklarda üretime
geçilebilir. Kullanılan söz konusu yöntemler ileride yapılacak yeni çalıĢmalarla geliĢtirilebilir. Ancak,
ülkemiz ormancılığı açısından ilk yapılması gereken iĢ, Titrek kavakta ıslah çalıĢmalarının biran önce
baĢlatılmasıdır.
KAYNAKÇA
Atik, C. 1995: Titrek kavak ( Populus tremula L.) ve Kağıt Sanayii, Ġ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü
Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul
Aytuğ, B. 1984: Odun Anatomisi, Ġ.Ü. Orman Fakültesi, Ġstanbul
Guziana, V. 1981. The genetics of European apsen (P. tremula L.) Jugoslavenska Akademiya znarosti
umjetnasti Zagreb
Gültekin, H.C. 2009 Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğünden alınan 05.06.2009
tarih ve B.18.0.AGM.0.05.01.341.02.00/306 sayılı yazıya istinaden; Doğu Anadolu Bölgesinde
orman kurma çalıĢmalarında kullanılabilecek önemli yapraklı ağaç türlerimizden olan Ulmus
montana, Betula alba ve Populus tremula fidanlarının kitlesel üretimi, araziye doğrudan
tohumlarının ekimi yoluyla orman kurma çalıĢmaları ve bu türlere ait klonal ya da populasyonu
doğal tohum bahçelerinin oluĢturulması konulu görev raporu
97
TUZLULUĞA DAYANIKLILIĞI BELĠRLENECEK BAZI KAVAK TÜR VE
KLONLARIYLA, SULANABĠLĠR TUZLU TOPRAKLARIN, ODUN ÜRETĠMĠ
AMACIYLA AĞAÇLANDIRILABĠLĠRLĠĞĠNĠN ARAġTIRILMASI
Dilek TUĞRUL1, Dr. Mustafa ZENGĠN1, Ahmet KARAKAġ2, Hülya TAMYÜKSEL3, Halis TALU1
Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü, ĠZMĠT
2
TC. Orman Genel Müdürlüğü DıĢ ĠliĢkiler Eğitim ve AraĢtırma Daire BaĢkanlığı, ANKARA
1
3
TC. Orman Genel Müdürlüğü Ağaçlandırma Daire BaĢkanlığı Özel Ağaçlandırma ġube Müdürlüğü, ANKARA
e-mail: [email protected]
ÖZ
Bu araĢtırmanın amacı, Euramarican melez kavak klonu I-214, Euramerican klonu 45/51,
Populus deltoides klonları 77/51, S307/26, 89M-060 ve yerli Karakavaklardan Anadolu (TR:56/75),
Gazi (TR:56/52), Geyve (TR.67/71) ve Kocabey (TR.77/10) klonlarının tuzluluğa dayanıklı olanlarını
belirleyerek, sulanabilir tuzlu alanlarımızın değerlendirilmesine katkıda bulunmaktır.
ÇalıĢmanın ilk aĢaması, serada yapılmıĢtır. Serada hazırlanan topraklı ve perlitli yetiĢtirme
ortamlarında dikilen bir yaĢlı çelikler; 4, 6, 9 mmS/cm tuzluluk değerlerinde hazırlanan tuzlu sularla
sulanmıĢtır. Sulama sularıyla ortama sodyum, kalsiyum, potasyum ve magnezyum tuzları verilmiĢtir.
Kavak tür ve klonların yapraklarında tuz elementlerinin miktarları, atomik absorbsiyon aleti ile tespit
edilmiĢ, bu tespitte fidanların tuzlu sulardan aldığı, sodyum, kalsiyum, potasyum elementlerinin
miktarlarının yapraklarda gittikçe arttığı, magnezyum elementinin ise çok az da olsa azaldığı tespit
edilmiĢtir.
Ortamdaki tuzluluğun fidanlar üzerindeki etkileri; çap ve boy geliĢimleri ile yaprak
renklerindeki değiĢimlerle belirlenmiĢtir.
Anahtar Kelimeler: Kavak, tuzlu toprak
ABSTRACT
The objective of this experiment is to test the poplar clones commercially cultivated in Turkey,
with regard to their resistance to salinity in order to select poplar clones for use on irrigated saline
soils. The following poplar clones are tested in this experiment; Euramerican hybrid poplar clones: “I214” and “I-45/51”, Poplus deltoides (American black poplars) clones: “I-77/51”, “S.307/26” and
“89M-060”, and Asiatic blak poplar clones: Anadolu (TR.56/75), Gazi (TR.56/52), Geyve (TR.67/71)
and Kocabey (TR.77/10).
The first stage of this experiment was conducted under greenhouse conditions where one year
old poplar cuttings were planted in beds of soil and perlite, and irrigated with saline water of 4-6 and 9
mmS/cm. Na, Ca, K and Mg elements were used to produce salina irrigation water. Quantity of salt
elements existing in plant leaves were determined using an atomic absorption tool. Quantities of Na,
Ca and K elements observed in the leaves have increased in time, where Mg has decreased in time
however very small in quantity.
Saline irrigaion water has affected plant grown of diameter and height, and has changed the
colour of plant leaves.
Keywords: Poplar, salinity soil
98
1. GiriĢ
Ülkemizde yapılmakta olan odun hammaddesi üretimi, odun hammaddesi taleplerimizi
karĢılayamadığından, arz talep açığımız her geçen gün artmaktadır. Dünyada yaĢanan odun
hammaddesi sıkıntısı nedeniyle, dıĢ alım olanakları zor ve pahalı olacağından, odun hammaddesi
açığımızı, yurt içi üretimle karĢılamalıyız. Odun hammaddesi açığının daha fazla artmadan
karĢılanabilmesi için, idare süresi 10-15 yıl olan kavak ağaçlandırmaları gibi hızlı geliĢen türlerle
plantasyonlar kurmak gerekmektedir. Yüzden fazla türü, çok sayıda melez ve klonları ile değiĢik
yetiĢme ortamlarına uyum sağlayabilen kavak ağaçları, yurdumuzun her bölgesinde yüzyıllardır
geleneksel olarak zaten yetiĢtirilmektedir.
Kavak ağaçlandırmaları genellikle I. sınıf tarım arazilerinde yapılmaktadır. Ancak, ülkemizdeki
nüfus artıĢıyla beraber her türlü tarım ürününe olan ihtiyacımız da artmaktadır. Bu nedenle, Türkiye‟de
sulanabilen tüm tarım arazisini veya bunların büyük bir kısmını kavak yetiĢtiriciliğinde kullanamayız.
Bu noktada, doğal faktörler veya hatalı sulama sebebiyle her geçen gün artmakta olan tuzlu
topraklarımız alternatif bir potansiyel saha olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu sahalarda, uygun türlerle
yapılacak ağaçlandırmalarla, hem en ucuz Ģekilde ıslah edilmesi sağlanmıĢ, hem de yeniden üretime
katılmasıyla milli ekonomiye katkı sağlanacaktır.
ABD Tuzluluk Laboratuarına göre, satürasyon ekstraktının elektriki iletkenlik değeri 4
mmS/cm‟den büyük olan topraklar, tuzlu toprak sayılmaktadır.
AraĢtırmamıza konu olan Kavak ağaçlarının tuza çok hassas olan türlerinin yanı sıra, Akkavak
ve Fırat kavağı gibi tuza dayanıklı türlerinin de bulunduğu bilinmektedir. Bu çalıĢma da, sulanabilir
tuzlu toprak alanlarımızın değerlendirilmesinde, yeni klonların da katılımıyla, hangi kavak tür ve
klonunun kullanılabileceği belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. Bunun için, Akkavak, Euramarican melez kavak
klonu I-214, Euramerican klonu 45/51, Populus deltoides klonları 77/51, S307/26, 89M-060,
Karakavak klonlarından Anadolu (TR:56/75), Gazi (TR:56/52), Geyve (TR.67/71), Kocabey
(TR.77/10) klonları seçilmiĢtir.
ÇalıĢmanın ilk aĢaması, sera ortamında gerçekleĢtirilmiĢtir. Seranın köklendirme yastıkları,
perlit ve toprak yetiĢtirme materyalleri ile doldurularak hazırlanmıĢ ve gövde çelikleri dikilmiĢtir.
Perlit kullanımının amacı, hiçbir besin elementi içermemesi ve sadece sulama suyu ile verilen ve
tuzluluğa neden olan elementlerin yaptıkları etkilerin daha net gözlenebilmesidir. ÇalıĢmada, 4, 6 ve 9
mmS/cm elektriki iletkenlik değerlerinde, üç farklı miktarda tuz içeren sularla sulama yapılarak,
kavakların gösterdikleri geliĢmeler takip edilmiĢtir. Her bir kavak türünün bünyesinde barındırdığı
sodyum, kalsiyum, potasyum ve magnezyum tuzlarının miktarları yapraklarından elde edilen
eriyiklerden belirlenerek, geliĢimleri fotoğraflanmıĢtır. Aynı iĢlemler, doğal koĢullarda tuzun etkisini
görmek için, bir de toprak yetiĢtirme materyali ile yapılmıĢtır. Toprakta tuzluluğa neden olan
elementlerin fazlalığı, bitkileri ve toprağın yapısını etkilediği bilinmektedir. Toprakta tuzluluk arttıkça,
toprağın su ve hava ekonomisi, biyolojik aktivitesi, fiziksel ve kimyasal özellikleri değiĢmektedir.
Ayrıca bitkilerin su alımını ve toprakta ki besin elementlerinin bitkilere yarayıĢlılığını engellediği
bilinmektedir.
Sera aĢamasında elde edilen verilere göre, Edirne Ġpsala‟da elektriksel geçirgenlik değeriyle
tuzlu olduğu belirlenen topraklarda ağaçlandırma yapılmıĢ, arazideki geliĢimler takip edilmektedir.
2. Literatür Özeti
Ormanların, oksijen üreten bir doğal kaynak olarak ve karbon absorbe etme özelliği nedeniyle
kötüleĢen çevresel ortamı iyileĢtirmesindeki önemi bilinmektedir. Ekolojik katkılarının yanı sıra, nüfus
artıĢıyla beraber artan orman ürünleri talebi, ormanlarımızın odun hammadde kaynağı olarak da
önemini arttırmıĢtır.
Türkiye‟nin orman alanları yaklaĢık 20,7 milyon ha olup, ülke genel alanının %26‟sını
oluĢturmaktadır. Ormanlarımızdan her yıl 18.6 milyon m3 odun hammaddesi elde edilmektedir.
Orman alanları dıĢında kalan akarsu kenarları ve sulanabilir tarım arazisinde yapılan 145 bin ha kavak
ağaçlandırmalarından ise yılda 4 milyon m3 odun hammaddesi üretildiği belirtilmektedir (Birler,
1995). Nüfus artıĢ oranı ve giderek artmakta olan tüketim dikkate alınarak odun hammaddesi talebinin
karĢılanamayacağı, arz ve talep arasındaki farkın gittikçe büyüyeceği öngörülmektedir (Birler,
1998,s.3).
99
Kavak ağaçları, sulanabilir ya da taban suyuyla köklerin su ihtiyacı karĢılanabilen topraklarda
yetiĢtirilmektedir. DSĠ (Anon, 1999) verilerine göre, yurdumuzun sulanabilir topraklarının toplamı
4.648.082 ha‟ dır. Sulanmayan alüviyal topraklarla birlikte 6.897.397 ha‟a ulaĢılmaktadır. FAO‟nun
(1999) açıklamasına göre, ülkemizin de yer aldığı iklim kuĢağındaki bir ülke, sulanabilir tarım
arazisinin %5‟ini kavakçılığa ayırabildiği takdirde, tarımsal geliĢmesi etkilenmediği gibi kavakçılıkta
normal geliĢim seviyesine ulaĢacağı belirtilmektedir. Bu açıklamaya göre ülkemizin kavakçılığa
uygun topraklarının %5‟inin kullanılması halinde, 344.869 ha‟lık alanın kavak yetiĢtiriciliğinde
kullanılabileceği belirtilmektedir (Zengin ve ark., 2003). Ancak, hızlı nüfus artıĢıyla tarım ürünlerine
olan talebin artması, ayrıca doğal faktörler ve hatalı sulama yöntemleri nedeniyle tuzluluk oluĢarak
artık tarımda kullanılamayan, sulanabilir tuzlu tarım arazisinin gittikçe çoğalması, sulanabilen tarım
arazisinin kavak ağaçlandırılmasında kullanımını zorlaĢtırmaktadır. Bu nedenle, tuzluluk oluĢarak
artık tarımda kullanılamayan, sulanabilir tuzlu tarım arazisinin değerlendirilmesi gündeme gelmiĢtir.
Tuzlu toprakların bitkilendirilerek iyileĢtirilmesinde özellikle ağaçlar kullanılmaktadır. Ağaçlar
derin kökleriyle taban suyunu denetleyebilmekte, gölgeleme olanakları toprak yüzeyindeki
buharlaĢmayı azaltarak, yüzey tuzlarının oluĢumunu zamanla yavaĢlatmaktadırlar. Bu amaçla Oldfield
(2000) tarafından Batı Avustralya‟da yapılan çalıĢmalardan baĢarılı sonuçlar alındığı bildirilmektedir.
Hintli bilim adamları yirmi yıllık çalıĢmaları sonunda; pH‟sı 10,4 olan toprakların, pH‟sını 8‟e
kadar düĢürmeyi baĢarmıĢlardır. Bu çalıĢmalarında ağaçların etrafına çok küçük miktarlarda kükürt,
çinko, ve potasyum elementlerinin karıĢımlarını doğrudan toprağa vermiĢlerdir (Bhojvaid, p.p.
Timmer,V.R., Singh G., 1996).
Arjantin‟in pH‟sı 8,5 olan alkali topraklarında Prosopis alba yetiĢtirilerek yapılan bir tarla
denemesinde; büyümeyle, yapraklardaki potasyum, kükürt, fosfor ve çinko elementleri arasında
pozitif, sodyum ve kalsiyum ile de negatif korelasyon saptanmıĢtır.Yapraktaki potasyum, büyümeyle
en yüksek pozitif korelasyona sahiptir (M.Velarde, P.Felker, D.Gardiner., 2002).
Ermenistan‟ın Ararat Valley bölgesinin oldukça tuzlu ve alkali topraklarında hızlı geliĢen
türlerle yapılan plantasyon çalıĢmalarında kavak ağaçları da kullanılmıĢtır. Hibrit kavak türleri ile
2000 hektarlık alanın ağaçlandırıldığı çalıĢmanın on yıldır baĢarılı olarak devam ettiği bildirilmektedir
(Fast growing hybrid poplar tree plantatıons‟ report to Acdı/Voca; September 2002).
ABD Tuzluluk Laboratuarı çalıĢanlarından Shannon ve arkadaĢlarının ( 1998) yaptıkları
çalıĢmaya göre 49177 ve DN-34 olarak bilinen hibrit kavağın çok miktarda tuzlulukta ĢaĢılacak
Ģekilde üstesinden geldiği belirlenmiĢtir.
Ülkemizde bu konuda yapılan çalıĢmalara baktığımızda ise, Gülbaba (1991/2) tarafından
yapılan bir çalıĢmada, çok tuzlu topraklar sınıfına giren ve sadece birkaç tuzcul bitkinin yetiĢebildiği
topraklarda, Fırat kavağının yetiĢebildiği, Gürses ve ark. (1998) tarafından yapılan baĢka bir çalıĢmada
da Akdeniz Bölgesi‟ndeki tuzlu topraklarında bazı Okaliptus türlerinin yetiĢtirilebileceği
belirtilmektedir.
Bu çalıĢmayla atıl durumdaki sulanabilir tuzlu arazimizde, ticari amaçla hangi kavak tür ve
klonlarla ağaçlandırılabileceği araĢtırılacaktır. BaĢarı sağlanması durumunda hem bu arazi
değerlendirilerek hem de kavak yetiĢtirilerek ekonomik gelir sağlanmıĢ olacaktır.
3. Materyal ve Yöntem
AraĢtırmanın sera aĢamasında; Euroamerican melez kavak klonu I-214, Euroamerican klonu
45/51, P. deltoides klonlarından 77/51, S307-26, 89M-060, Karakavak klonlarından Anadolu (TR
56/75), Gazi (TR 56/52), Geyve (67/1) ve Kocabey (TR 77/10) kavaklarının gövde çelikleri
kullanılmıĢtır. Denemede Akkavak çelikleri de kulanılmıĢ fakat çeliklerde yeterli sayıda köklenme
sağlanamamıĢtır.
Sera yastıkları deneme desenine göre bölmelere ayrılarak naylonla kaplanmıĢ, drenajları için
yastıklarda delikler açılmıĢtır. Bölmeler toprak ve perlit yetiĢtirme materyalleriyle doldurulmuĢtur.
Belirlenen kavak tür ve klonlarının çelikleri kesilip suda bekletildikten sonra dikilmiĢtir.
Çelikler yapraklandıktan sonra düzenli olarak hazırlanan tuzlu sularla, nisan ayından temmuza
kadar haftada bir, temmuz ve ağustos aylarında haftada iki, eylül ve ekim aylarında yine birer kere
sulama yapılmıĢtır.
4, 6 ve 9 mmS/cm değerlerinde tuzlu sulama suları hazırlanmıĢtır. Tuzlu suların hazırlanması:
sulama sularının genellikle içerdiği Ca++, K+, Na, Mg ve Cl-, SO4 ve HCO3- iyonlarını kapsayabilecek
100
CaSO4, KCl ve NaHCO3, MgSO4 kullanarak hazırlanmıĢtır.
4. AraĢtırma Bulguları
YetiĢtirme materyallerinde:
YetiĢtirme materyali olarak toprak ve perlit kullanılmıĢtır. Toprağın katyon değiĢim kapasitesi 6
me/100g‟dır.Toprak el muayenesinde su ile nemlendirilince, suyu emmeyerek cıvıklaĢmaktadır. Bu iki
özellik topraktaki kil minerallerinin, iki tabakalı kil minerallerinden kaolinit olduğunu göstermiĢtir.
Prof.Dr. Doğan Kantarcı (2000), kaolen kil minerallerinin iki tabakalı olup, su alıp ĢiĢmedikleri gibi
negatif elektrik yükünün çok az olması nedeniyle değiĢtirilebilir katyonları sadece yüzeylerinde
tutabildiklerinden katyon değiĢim kapasitelerinin çok düĢük olduğunu belirtmiĢtir. Serada kullanılan
yetiĢtirme materyalleri kavak tür ve klonlarının çelikleri dikildikten sonra çimlenme baĢlayıncaya
kadar normal sulama suyuyla sulandığından toprağın kil mineralleri alabileceği suyu ve
bağlayabileceği değiĢtirilebilir katyonları tutmuĢ olacaktır. Dolayısıyla araĢtırmada ortama verilen
sudaki tuzların katyonlarını (değiĢtirilebilir katyonlar halinde) tutması ve materyalde bu mekanizma
ile bir tuzlanmanın önemsenecek ölçüde olamayacağı anlaĢılmıĢtır.
Perlitte besin elementi olmadığından, ortama sadece tuzlu su ile yapılan sulamalarla kalsiyum,
potasyum magnezyum ve sodyum elementleri verilmiĢtir. Perlitteki element eksikliği, bu ortamda
yetiĢtirilen kavak tür ve klonların yapraklarındaki yeĢil rengin, toprakta yetiĢtirilenlerden daha açık
olmasıyla ortaya çıkmıĢtır. Topraktaki klonların yapraklarında yeĢil rengin daha koyu olmasının
sebebi ise, demir iyonudur. Toprakta bulunan demir iyonu, klorofilin daha fazla üretilerek yeĢil rengin
koyuluğunu sağlamıĢtır. Perlitte yetiĢtirilen kavak tür ve klonların çap ve boy değerlerinin
topraktakilerden daha düĢük çıkmasının sebebi de besin elementi yetersizliğine bağlanabilir. Ayrıca
perlitte yetiĢtirilen kavak tür ve klonlarda; tuzun etkisi daha çabuk görülmüĢtür.
Tuzlu ortamlarda; Geyve, Gazi, karakavak klonları diğer kavak klonlarından daha fazla boy
artımı, Anadolu ve 45/51 ise en az boy artımı yapan klonlar olmuĢtur (ġekil 1).
Ortalama Boy (cm)
120
100
80
60
40
20
0
Geyve
Gazi
I-214
Kocabey 89M-060 Anadolu
77/51
S307-26
45/51
Klonlar
Şekil 1.Tuzlu topraktaki kavak tür ve klonların otalama boyları
Seradaki bu çalıĢmada topraktaki en iyi çap geliĢimini Geyve klonu, ikinci olarak ta
I-214 klonu göstermiĢtir. En az çap değerleri Anadolu ve Kocabey klonlarında bulunmuĢtur (ġekil 2).
101
0,7
0,6
0,5
0,4
0,3
0,2
0,1
Ko
ca
be
y
An
ad
ol
u
G
az
i
77
/5
1
26
S3
07
-
06
0
89
M
45
/5
1
I-2
14
0
G
ey
ve
Ortalama Çap (cm)
0,8
Klonlar
Şekil 2. Tuzlu topraktaki kavak tür ve klonların çaplarına göre karşılaştırılması
Tuz elementlerinin sonuçları
Kalsiyum
Serada yetiĢtirilen kavak tür ve klonların yapraklarındaki kalsiyum elementinin, potasyum,
sodyum ve magnezyumdan daha yüksek miktarlarda olduğu belirlenmiĢtir.
Prof.Dr.Necmettin Çepel, yapraklı ve çam ormanlarında topraktan en çok alınan besin
elementinin kalsiyum olduğunu. belirtmiĢtir (Orman Ekolojisi 1983.Ġst. Ün: Orm:Fak. Yayınları).
Charles R. Blinn ve Edward R. Bucker‟ in çalıĢmalarında ise populus deltoides Bortr türünde
kalsiyum değeri, azottan sonra gelen en yüksek element olarak verilmiĢtir.
Toprak materyalindeki kavak tür ve klonların kalsiyum değerleri, 4, 6, 9 mmhos/cm
tuzluluklarda ortama verilen tuz miktarı arttıkça yaprakların biriktirdiği kalsiyum miktarı artarken
perlit materyalinde en az kalsiyum değeri 9mmhos/cm tuzlulukta olmuĢtur.
Kalsiyum verileri klonlar arasında karĢılaĢtırıldığında, en fazla kalsiyum miktarlarının Geyve ve
Gazi klonlarında olduğu onları Anadolu klonunun takip ettiği görülmüĢtür. Bu sonuçlar; en iyi çap boy
artımı yapan Geyve klonu ve en az çap boy artımı yapan 45/51 ve Anadolu klonlarının kalsiyum
değerlerinin birbirine yakın olduğunu göstermiĢtir (ġekil 3).
Dr.Münir DÜNDAR (1973) tarafından tuzluluktan etkilenen hastalıklı Karaçam ve Sarıçam
ibrelerindeki kalsiyum değerleri ile sağlam Karaçam ve Sarıçam ibrelerindeki kalsiyum değerinin
farklı olmadığı tespit edilmiĢtir.
Sonuçta yapraklardaki kalsiyum miktarlarının fazlalığı, kavaklarda tuzluluk etkisi yapmadığı
anlaĢılmıĢtır.
102
300
250
200
150
100
50
M
-0
60
I- 2
14
ey
89
Klonlar
Ko
ca
b
/5
1
77
/5
1
45
726
lu
S3
0
do
An
a
G
G
az
i
0
ey
ve
Ortalama Kalsiyum (ppm)
350
Şekil 3. Kavak tür ve klonların yapraklarında bulunan kalsiyum değerleri
Sodyum
Yapraklardaki sodyum miktarları, klonlar arasında karĢılaĢtırıldığında en düĢük değerler
topraktaki Gazi ve Geyve klonlarında bulunmuĢ ve en yüksek değeri yine S307-26 klonu göstermiĢtir
(ġekil 4).
AraĢtırmada sodyum miktarı fazla olan klonların boy artımlarının, diğer klonlara göre daha az
olduğu tespit edilmiĢtir. Dündar (1973) araĢtırmasında hastalıklı Karaçam iğne yapraklarındaki
sodyum değerlerinin sağlıklı Karaçam iğne yapraklarına göre anormal derecede yüksek olmasını
Karaçam kurumalarında sodyum konsantrasyonlarının etkili olabileceğini belirtmiĢtir.
Tunçkale ve Öz (1969); taban suyundaki yüksek sodyum iyon konsantrasyonunun oluĢturduğu
tuzluluk nedeniyle kuruyan I-214 klonundan oluĢan kavaklıkta yaptıkları araĢtırmada, taban suyunun
sodyum iyon konsantrasyonunun 7710 micromhos/cm iken kurumaların baĢladığını, 21530
micromhos/cm tuzlulukta ise kavaklığın tamamen kuruduğunu tespit etmiĢlerdir.
Sonuçta melez ve deltoides klonlarının sodyumu, karakavaklardan daha fazla aldıkları
belirlenmiĢtir. Melez ve deltoides klonlarının Geyve, Kocabey ve Gazi karakavak klonlarından daha
az çap boy geliĢimi göstermeleri, bünyelerinde bulundurdukları sodyum miktarının fazla olmasına
dolayısıyla tuzluluğun olumsuz etkisine bağlanabilir.
50
40
30
20
10
lu
do
An
a
ey
ab
Ko
c
I- 2
14
ve
ey
G
M
-0
60
i
89
az
G
/5
1
45
77
S3
0
/5
1
0
726
Yapraktaki Sodyum
Değerleri (ppm)
60
Klonlar
Şekil 4. Kavak tür ve klonların yapraklarındaki sodyum değerleri
Potasyum
Kavak tür ve klonlarının yapraklarındaki en yüksek potasyum değerleri, Geyve klonunda 216,46
ppm ve Kocabey klonunda 215,88 ppm Gazi klonunda 203,55 ppm olarak belirlenmiĢtir. En düĢük
103
250
200
150
100
50
lu
do
An
a
726
/5
1
S3
0
Klonlar
45
I- 2
14
0
89
M
06
/5
1
77
az
G
ey
ab
Ko
c
ey
G
i
0
ve
Potasyum Değerleri (ppm)
potasyum değeri ise Anadolu klonunda 159,12 ppm çıkmıĢtır. Geyve, Gazi ve Kocabey klonlarında
potasyum değerlerinin yüksek olduğu, en az çap boy geliĢimi yapan 45/51, S307-26 ve Anadolu
klonlarının en düĢük değerleri taĢıdığı görülmüĢtür (ġekil 5).
GüneĢ ve ark. (2004) tarafından yapılan çalıĢmada Na ile K arasında önemli etkileĢimler olduğu
ve bitkinin Na düzeylerindeki arttıĢın K konsantrasyonunun düĢmesine sebep olduğunu belirtmiĢlerdir.
Kavak tür ve klonlarda da sodyum değeri yüksek olan klonların, potasyum değerleri düĢük olmuĢtur.
GüneĢ ve ark. (2004) toprakların, tuzluluktan dolayı ozmotik basıncının çok yükseldiğini,
bitkilerin de K+ ve Ca+2 alımını arttırıp osmatik basınçlarını yükselterek tuzlulukla mücadele etmeye
çalıĢtıklarını ifade etmiĢlerdir.
Kantarcı (2000) potasyumun bitkide hücre özsuyunun dolayısıyla bitkinin su dengesini
sağlayarak kuraklığa karĢı dayanma gücünü arttırdığını belirtmektedir.
Şekil 5. Topraktaki kavak tür ve klonların ortalama potasyum değerleri
Magnezyum
AraĢtırmamıza konu olan tuz elementlerinden en az değerler magnezyum elementinde
görülmüĢtür. Normal Ģartlarda da yapraklardaki magnezyum, potasyum ve kalsiyumdan daha düĢük
değerler göstermektedir. Çepel (1958) Kayın, MeĢe, Karaçam ve Göknar ağaçlarının asimilasyon
organlarında bazı önemli besin maddelerinin mevsimlik değiĢimi üzerine araĢtırmalar adlı
çalıĢmasında yaprak ve ibrelerdeki en düĢük değerlerin magnezyumda olduğunu belirtmiĢtir.
Munsell Renk katoloğu sonuçları
Besin eksikliği nedeniyle bitki dokusunun renk değiĢimi, topraktaki kimyasal bileĢiklerin
eksikliğinden kaynaklandığı gibi aĢırı su miktarı, tuzluluk, düĢük sıcaklık, fotosentetik aktivite ve
hastalıkların tekrar oranından da etkilenir. Munsell renk kartları semptomların teĢhisinde renklerin
doğru değerlendirilmesi ve tam olarak kaydı için kullanılmıĢtır.
Munsell Renk katoloğu sonuçlarına göre, serada yetiĢtirilen kavak tür ve klonların
yapraklarındaki değiĢimler, tuzluluğun zamana ve miktarına bağlı olarak arttıkça: yeĢil renk tonlarının
açıldığı, sarı kahverengi lekelerin oluĢtuğu, alt yaprakların zamanından önce kuruduğu ve aĢırı
döküldüğü gözlenmiĢtir. Ayrıca yeni sürgün yaprakların boyutlarının küçüldüğü ve sonunda
büyümenin durduğu saptanmıĢtır.
GüneĢ (2004) ve arkadaĢları, bitkilerdeki azot noksanlığının yaprağın yeĢil renginin sarımsı
yeĢil tonlarına dönmesi, yaprak uçlarından baĢlayan kahverengi renklenme göstermesi ve yaĢlı
yaprakların zamanından önce sararak dökülmesi Ģeklinde gözlendiğini belirtmiĢlerdir.
AraĢtırmamızda kavak tür ve klonlarda kalsiyum elementinin eksikliğini gösteren semptonlara
rastlanmamıĢtır. GüneĢ ve ark.(2004) kalsiyum eksikliğinin bitkilerin genç yapraklarında bükülerek
aĢağı doğru kıvrılmalar ve yırtılmalar Ģeklinde gözlendiğini belirtilmiĢlerdir. Kalsiyum fazlalığı
genelde magnezyum alımını engelleyerek magnezyum eksikliğine sebep olduğu belirtilmiĢtir.
Magnezyum eksikliği Munsell kartlarından, parlak sarı renkli 5Y tonlarının alt yaprakların tamamını
104
veya bir kısmını kaplaması Ģeklinde tespit edilmiĢtir.
Potasyum eksikliğini gösteren yaprak kenarlarının yukarı doğru kıvrılması, yapraklarda koyu
yeĢil ve mavimsi renklenmeler gözlenmemiĢtir. Potasyum fazlalığının ise kalsiyum ya da magnezyum
elementlerinin noksanlıklarına sebep olabildiği belirtilmiĢtir.
Sodyum fazlalığının özel belirtilerinin olmadığı, tuzluluk kaynaklı zararların sodyumla beraber
bulunan Cl, OH- veya HCO3- iyonlarından kaynaklandığı belirtilmektedir. AraĢtırmamızda sodyum,
NaHCO3 olarak verilmiĢtir. Tuzluluk etkisi, kavakların büyümelerinde azalma, aĢırı yaprak
dökülmeleri Ģeklinde gözlenmiĢtir.
5. TartıĢma ve Sonuç
Sera yastıklarındaki kavak tür ve klonları C2S1 ve C3S1 kalitesinde 4, 6 9 mmhos/cm tuzlulukta
tuzlu sularla sulanmıĢtır. Yapılan sulamada verilen sodyum, kalsiyum, potasyum ve magnezyum
elementleri ile oluĢturulan tuzlulukta, kavak tür ve klonlarının tuzlulukla mücadele edebilmek için,
kalsiyum ve potasyum alımını arttırdıkları tespit edilmiĢtir..
Sulamayla ortama verilen kalsiyum, potasyum, magnezyum ve sodyum elementlerinden sadece
sodyum fazlalılığının serada yetiĢtirilen kavak tür ve klonları etkilediği tespit edilmiĢtir. Sodyumun,
NaHCO3 olarak bulunduğu tuzlu ortamlarda, karakavak klonları ve euamerican I-214 klonu,
tuzlulukla daha iyi mücadele etmiĢlerdir.
Boy geliĢimlerini incelediğimizde; 4, 6 ve 9 mmhos /cm tuzluluk değerindeki toprak ve perlit
yetiĢtirme materyallerinde en iyi boy geliĢimini Karakavak klonlarından Geyve‟nin, ikinci olarak da
Gazi‟nin yaptığı belirlenmiĢtir.
En az boy geliĢimini ise, her iki yetiĢtirme ortamında da Euramerican klonu 45/51 yapmıĢtır.
Çap artımlarında en fazla çapı, toprak yetiĢtirme materyalinde karakavak klonlarından Geyve,
ikinci olarak da Euramarican melez kavak klonu I-214 „ün yaptığı belirlenmiĢtir. Perlit yetiĢtirme
materyalinde en fazla çapı Populus deltoides klonlarından S30 7/26 yaparken, Geyve ikinci sıradadır.
En az çap artımının ise, toprak ve perlit yetiĢtirme materyallerinin ikisinde de Karakavak klonlarından
Anadolu „da olduğu belirlenmiĢtir. Seranın toprak ve perlit yetiĢtirme materyallerinde tuzluluk
nedeniyle kavaklardaki kurumalar, sadece 9 mmhos/cm tuzluluğunda görülmüĢtür.
AraĢtırmanın arazi aĢaması, 2008 yılında Edirne –Ġpsala‟da yüksek değerlerde sodyum içeren
topraklarda kurulmuĢtur. Kavak tür ve klonlardaki tuzluluk etkileri, takip edilmektedir. Alınan
sonuçlar 2015 yılında değerlendirilecektir.
KAYNAKÇA
Avcioğlu, E., Sun O., Gurses M. K., 1984. Kumullarda Eucalyptus Camaldulensis Dehn.
Ağaçlandırmalarında N, P, K ve YeĢil Gübre Etkilerinin AraĢtırılması. Kavak ve Hızlı GeliĢen
Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Yıllık Bülteni No: 20. Kocaeli.
Aydemir, O., 1992. Bitki Beslenme ve Toprak Verimliliği. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fak. Toprak
Bölümü. Erzurum.
Blinn C.R., Burkner E.R., 1989. Normal Fliar Nutrien Levels in North American Forest Trees.
Minnesota Agricultural Experiment Station University Station Bulletin.
Carlson, M. Vasek, C., Gharabe, A., 1997. Tree Production and Development of Fast Growing
Hybrit Poplars in Armanian. Institute of Botany of Armanian National Acedemy of Sciences,
Armania
Çepel, N., Irmak, A., 1969. Artım ve Beslenme ile Yapraklardaki Besin Maddesi Muhtevası
Arasındaki ĠliĢkileri Tespit Gayesi ile Bazı Karaçam MeĢcerelerinde Yapılan AraĢtırmalar. Ġ.Ü.
Orman Fak. Dergisi Seri A Cilt: 29 Sayı: 1, Ġstanbul.
Dündar, M., 1973. Ankara Civarındaki Bazı Karaçam ve Sarıçam Kültürlerinde Görülen Kurumalarla
Ġğne Yapraklardaki Besin Maddeleri Konsantrasyon Seviyeleri Arasındaki ĠliĢkiler. Ormancılık
AraĢtırma Enstitüsü Yayınları Teknik Bülten Serisi No: 53 Ankara,
Eruz, E., 979. Toprak Tuzluluğu ve Bitkiler Üzerindeki Genel Etkileri. Ġstanbul Ün. Orman Fakültesi
105
Dergisi Seri B Cilt: 29 Sayı: 2.
Frison, G. Facciotto, G., 1992. Possibilities of Poplar Cultivation in Acid Saline and Calcareous
Soils. S.A.F. Istituto di Sperimentazione per la Pioppicoltura Cesale Monferrato, Italya.
Fung, L.E., Wang, S.S., Altman, A., Hutterman, A., 1998. Effect of NaCl on Growth,
Photoynthesis, Ion and Water Relations of Four Poplar Genotypes. Forest Ecology and
Management 107 135-146.
Gökçe, O., Erten, P., E., Öğütmen, S., 1980. Populus Eupheatica Oliv. in YetiĢme Ortamı Özellikleri
Üzerine Bir AraĢtırma. Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Yıllık
Bülteni No: 15,
Gülbaba, A.G., 1991. Fırat Kavağı (Populus euphratica oliv.)‟nın Vejetatif Yoldan Üretilmesi. Kavak
ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Yıllık Bülteni Seri No: 17,
Kacar, B., 1954. Bitki ve Toprağın Kimyasal Analizleri II. Bitki Analizleri. Ankara Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Yayınları: 453. Uygulama Klavuzu: 155. Ankara Üni. Basımevi. Ankara.
Kacar, B., 1984. Bitki Besleme. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları 899 Ders Kitabı: 250.
Ankara.
Shannon M.C., Banuelos G.S., 1998. Poplars That Cope With Saly Water Agricultural Research /
Sune
106
KASTAMONU VE SAMSUN YÖRESĠNDE YAYGIN KAVAK ZARARLILARI
Doç.Dr. Sabri ÜNAL1, Prof.Dr. Mustafa YAMAN2, Ömer ERTÜRK3, Dr. Fazıl SELEK4,
Mertcan KARADENĠZ1
1
Kastamonu Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Müh. Böl. Kastamonu
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 61080-Trabzon
3
Ordu Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ordu
4
Ege Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü, Ġzmir
2
ÖZ
Ülkemizde giderek artan odun hammaddesi talebini doğal ormanlarımızı tahrip etmeden
karĢılayabilmek için kavak ve hızlı geliĢen türlerle endüstriyel plantasyonların geliĢtirilmesi tek çıkar
yol olarak görülmektedir. Ancak, ülkemizde kavak ağacına arız olan zararlıların kavak yetiĢtiriciliğini
olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. Kavak zararlısı böceklerin ergin ve larvaları, kavakların kök,
gövde ve yaprakları ile beslenerek ağaçların zayıf kalmasına, teknik açıdan kalitede bozulmalara ve
özellikle genç kavakların kurumasına neden olabilmektedir. Samsun ve özellikle Kastamonu yöresi
kavak alanlarında zararlılarla ilgili olarak literatürde oldukça az çalıĢmaya rastlanmıĢtır. Kastamonu
ve Samsun yöresinde yapılan çalıĢmalar sonucunda Kastamonu‟da özelikle Chrysomela populi (L.) ve
Crepidodera aurata (Marsh.) „nın yaygın olarak zararlı olduğu,Samsun yöresinde ise bu zararlılara ek
olarak Sciapteron tabaniformis Rott., ve Cryphtorrynchus lapathi L.’ nin yaygın olarak bulunduğu
tespit edilmiĢtir.
Anahtar kelimeler: Kavak, Zararlı böcekler, Kastamonu, Samsun
COMMON PESTS in POPLAR AREA in KASTAMONU and SAMSUN
ABSTRACT
Development of industrial plantations with poplar and fast growing species is the only way to
meet the growing demand for wood raw material in our country without destroying our natural forests.
However, it is known that pests are affecting the growing of poplar in a negative way in our country.
Adult and larvae of poplar pests may cause the trees to remain weak, especially from a technical point
to a deterioration in quality and may cause drying of young poplar by feeding on roots, stems and
leaves. There are a few studies in the literature especially regarding the pest was found, in the poplar
area in Samsun and Kastamonu regions. According the results of studies carried out in Kastamonu and
Samsun region; especially Chrysomela populi (L.) and Crepidodera aurata (Marsh.) which are widely
harmful in Kastamonu, and in addition to these pests Sciapteron tabaniformis., and Cryphtorrynchus
lapathi L.'s commonly has been detected in Samsun region.
Keywords: Poplar, Pest insects, Kastamonu, Samsun
1. GĠRĠġ
Dünyada genel olarak odun hammaddesine duyulan ihtiyaç artmaktadır. Artan nüfusla birlikte
çeĢitli gereksinmeler talebi artırmaktadır. Tüketim miktarı kadar üretim yapılamaması sonucunda
dünya orman alanları giderek daralmaktadır (Kanat,2000). Koçer (1999), son yıllarda yapılan
çalıĢmalarda dünyada odun ürünlerine olan talebin artacağı, orman ürünleri üretimin arzı aĢmayacağı,
hızlı nüfus artıĢı ve ekonomik büyümenin talebi daha da artıracağı, ancak gelecekte bir kriz
olmayacağı Ģeklinde genel bir görüĢ birliği olduğundan bahsetmektedir. Orman ürünleri arz açığı
sadece yurdumuz için söz konusu olamayıp, tüm dünya için bir sorundur. Bu bakımdan hızlı geliĢen
türlerle ağaç plantasyonları yaparak odun üretimini artırmak, odun arz açığının kapatılmasına yardımcı
olacak çarelerden birisidir (ġimĢek, 2002, AktaĢ ve ġimĢek, 2010). Odununun kontrplak, kibrit ve
ambalaj sanayii gibi endüstri dallarında aranan özelliklere sahip olması, iki evcikli (dioik) olması
nedeniyle türler arası ve türler içi melezlemeler yapabilmesi, idare müddetinin kısalığı, birçok hızlı
107
geliĢen türlerin yetiĢme alanının sınırlı olduğu Anadolu'nun karasal iklime sahip iç kesimlerinde
yetiĢebilme imkânına sahip olması gibi özellikleri nedeniyle kavak yetiĢtiriciliğinin hızlı geliĢen türler
arasında ayrı bir önemi vardır (Sekendiz, 1974). Ancak, ülkemizde kavak ağacına arız olan zararlıların
kavak yetiĢtiriciliğini olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir (Schimitschek,1944, Acatay, 1959;
Karagöz, 1965; Sekendiz, 1974;Yıldız 1975 ve 1977, Kasap, 1988, Çobanoğlu, 1992, Zeki ve Toros
1990,1992 ve 1996; Güler ve Can, 1994, Toper, 1995, Çanakçıoğlu & Mol, 1998; Selek,1998, Aslan
ve Özbek, 1999, Kanat,2000, Tozlu, 2001, ġimĢek, 2005, Kaygın ve Yıldız, 2007, GümüĢ, 2013).
Samsun ve özellikle Kastamonu yöresi kavak alanlarında zararlılarla ilgili olarak literatürde oldukça
az çalıĢmaya rastlanmıĢtır. TÜBĠTAK‟ ın desteklediği proje kapsamında Kastamonu ve Samsun
yöresinde kavak alanlarında tespit edilen zararlılar ve yaygınlıkları bu çalıĢmada ele alınacaktır.
2. MATERYAL VE YÖNTEM
AraĢtırmanın materyalini Kastamonu ve samsun yöresindeki değiĢik mevkilerde bulunan kavak
ağaçlarının yaprak, dal, sürgün ve gövdelerinde tespit edilen böcek türleri oluĢturmaktadır. Kavak
zararlılarına ait larva ve erginler, 2013 ve 2014 yılları arasında Samsun ve Kastamonu illerinde yapılan
arazi çalıĢmaları sonucunda elde edilmiĢtir. Küçük kavak zararlıları aspiratör ve emgi siselerinden
yararlanılarak toplanmıĢtır. Büyük böcekler ise gövde, yaprak ve dallardan elle ya da türe özgü
feromon tuzakları ile yakalanmıĢtır (ġekil 1). Elle yakalamada zararlıların simptomlarının görüldüğü
ağaç organları öncelikli olarak incelenmiĢtir.
3.BULGULAR
ÇalıĢma sonucunda elde edilen kavak zararlıları aĢağıda belirtilmiĢtir.
3.1. Sciapteron tabaniformis Rott. (Lepidoptera: Sesiidae)
S. tabaniformis arazi çalısmaları süresince beĢ lokalitede gözlendi ve toplandı (Çizelge 1).
Zararlının larvalarının özellikle genç fidelerde gövde içinde iletim demetlerinde açtığı tüneller ile zarar
oluĢturduğu gözlendi. Fideler üzerindeki yumrular en temel semptomlar olarak gözlendi (ġekil 2)
.
108
ġekil 1. S. tabaniformis’in türe özgü feromon tuzağı.
ġekil 2. S. tabaniformis’in genç kavak fidanlarındaki yumru Ģeklindeki zararı.
Çizelge 1.S. tabaniformis’in tespit edildiği tarih, yer ve örnek sayıları
Örnek tarihi
Lokalite
26.06.2013
01.08.2014
02.08.2014
02.08.2014
31.07.2014
04.09.2014
06.09.2014
TOPLAM
Samsun/Çarsamba
Samsun Beylerce
Samsun Havaalanı
Samsun ırmaksırtı
Samsun Kızılot
Samsun Kızılot
Samsun Kızılot
Ġncelenen örnek
sayısı
28 (Larva)
3
6
37
64
10
5
153
YayılıĢı
Saydam kanatlı kavak kelebeği [Paranthrene tabaniformis (Rott.)]‟nin Sesiidae familyasına
bağlı türler içerisinde Ülkemizde en yaygın ve kavak yetiĢtiriciliğinde önemli zararlılarından birisi
durumunda bulunup Kavak türleri (Populus spp.)‟nin yetiĢtiği hemen hemen her yörede görüldüğü
bilinmektedir (Sekendiz, 1974).
Dünyadaki yayılıĢı ise ġimĢek 2005 e atfen Dafauce (1975), Ġspanya‟da, Woerman and
Wouters, (1983), Hollanda da, Wu et al., (1987) ve Zhao and Li, (1989), Çinde ,Lapietra and Allegro,
(1994), Kuzey Ġtalya‟da , Georgiev, (1995) tarafından ise Kuzey Bulgaristan‟da zararlı ile ilgili
kayıtlar olduğu bildirilmektedir.
3.2. Chrysomela (Melasoma) populi L. (Coleoptera: Chrysomeliidae)
Kavağın üretimini olumsuz etkileyen zararlılar arasında önemli bir yere sahip olan Chrysomela
populi L.)‟nin ergin ve larvaları kavakların yaprakları ile beslenerek ağaçları yapraksız bırakmakta ve
bunun sonucunda zayıf kalmasına ve özellikle genç kavakların kurumasına neden olabilmektedir
(ġekil 3).
C. populi arazi çalısmaları süresince 6 farklı lokalitede gözlendi ve toplandı (Çizelge 2).
109
Çizelge 2. Chrysomela (Melasoma) populi’nin tespit edildiği tarih,yer ve örnek sayısı
Örnek tarihi
17.04.2013
19.04.2013)
26.04.2013
27.04.2013
03.06.2013
19.08.2013
23.04.2014
25.04.2014
18.06.2014
23.06.2014
30.06.2014
04.09.2014
04.09.2014
TOPLAM
Lokalite
Samsun ÇarĢamba
Kastamonu BekdemirekĢi
Samsun/Dikbıyık
Kastamonu BekdemirekĢi
Samsun/Irmaksırtı
Samsun ÇarĢamba
Samsun Vezirköprü
Samsun/Irmaksırtı
Kastamonu-Bekd.
Kastamonu-Bekd.
Kastamonu-Bekd.
Kastamonu-AlibeĢe
Kastamonu-AlibeĢe
Ġncelenen örnek sayısı
14 (Ergin)
20 (Ergin)
24 (Ergin)
48 (Ergin)
11 (Ergin)
4 (Ergin)
12
51
170
46
61
79
35
575
ġekil 3. C.populi larva ve erginleri
YayılıĢı
Avrupa, Kuzey Afrika, Batı ve Kuzey Asya, Hindistan, Çin ve Japonya‟da yasar (Çanakçıoğlu
ve Mol, 1998). Bunlardan ayrı olarak Palearktik bölge ve Yunanistan‟da da tespit edilmiĢtir (Aslan ve
Özbek, 1997).Türkiye‟de Bozdağ, Bilecik, Ġstanbul, Ġzmit, Bursa, Denizli, Trabzon, SarıkamıĢ, Kars,
Ġzmir, Tire, Kiraz, ÖdemiĢ, Bergama, Kınık, Selçuk, Menemen, Düzce, Bolu, Sinop, TaĢköprü, Aydın,
Bitlis, Adapazarı, Zonguldak, Bartın, Kastamonu, Balıkesir, Çanakkale, Kırklareli, Ġpsala ve Çatalca
mıntıkalarında tespit edilmiĢtir (Çanakçıoğlu ve Mol, 1998).Türkiye‟de bunlardan ayrı olarak Amasya,
Aksaray, Ankara, Çorum, NevĢehir, Sivas, Samsunda da görülmektedir (Aslan ve Özbek, 1997).
3.3. Cryphtorrynchus lapathi L. (Coleoptera: Curculionidae)
Crytorrhynchus lapathi (L.) larvaları kavak gövdelerinde odun dokusunda zarar yapmaktadır.
Böceğin zarar gördüğü ağaçlar tamamen ölebilmektedir. C.lapathi arazi çalıĢmaları süresince 6 farklı
lokalitede gözlendi ve toplandı (Çizelge 3). Zararlının larvaları genç fidanların gövdelerinden erginleri
ise gövde üzerinden (Sekil 5 ve 6) toplandı.
110
a
b
ġekil 5. C.lapathi a) larvasının b) ergininin kavak fidanı gövdesindeki görünümü.
a
b
ġekil 6. a) C.lapathi zararının yoğun olarak görüldüğü bir kavak alanı b) C.lapathi larvasının
beslenmesi sonucu gövdede özsuyu akıntısı
YayılıĢı
Crytorrhynchus lapathi ,Avrupa, Çin, Asya‟da Sibirya, Japonya, Amerika BirleĢik Devletleri ve
Kanada genelinde yaygın bir zararlıdır (Tillesse ve ark.1992). Türkiye‟de ise literatürde Bayburt‟tan
bir kayıt verilmiĢtir ( Erdem,1951).
Çizelge 3. Crytorrhynchus lapathi (L.) nin tespit edildiği tarih, yer ve örnek sayısı
Örnek tarihi
16.04.2013
26.04.2013
20.05.2013
21.06.2013
19.08.2013
01.08.2014
02.08.2014
02.08.2014
31.07.2014
04.09.2014
06.09.2014
TOPLAM
Lokalite
Samsun-ÇarĢamba
Samsun-ÇarĢamba
Samsun-ÇarĢamba
Samsun-ÇarĢamba
Samsun-ÇarĢamba
Samsun- Beylerce
Samsun- Havaalanı
Samsun- Irmaksırtı
Samsun- Kızılot
Samsun- Kızılot
Samsun- Kızılot
111
Ġncelenen örnek sayısı
25 (Larva)
15 (Larva)
8 (ergin)
28 (Ergin)
3 (Ergin)
3 (Ergin)
6 (Ergin)
37 (Ergin)
64 (Ergin)
10 (Ergin)
5 (Ergin)
204
3.4. Crepidodera aurata (Marsh.) (Coleoptera; Chrysomelidae)
Böceğin zararının yoğun olduğu ağaçlar, değiĢik yaĢlı, özellikle kötü yetiĢme muhitlerindeki
Salix alba, S. babylonica, Populus nigra, P. alba, ve P.x euramericana türleridir (Kaygın ve
Yıldız,2007).
C.aurata arazi çalıĢmaları süresince 3 lokalitede gözlendi ve toplandı (ġekil 7 ve Çizelge 4)
ġekil 7. C.aurata erginlerinin kavak gövdelerinden aspiratör ve emgi ĢiĢesiyle toplanması.
Çizelge 4. Crepidodera aurata „nın tespit edildiği tarih, yer ve örnek sayısı
Örnek tarihi
14.04.2013
16.04.2013
26.04.2013
27.06.2013
03.06.2013
19.08.2013
25.04.2014
05.09.2014
23.04.2014
01.06.2014
28.06.2014
20.09.2014
24.04.2014
01.06.2014
27.06.2014
06.09.2014
20.09.2014
24.04.2014
01.06.2014
28.06.2014
26.04.2014
TOPLAM
Lokalite
Kastamonu
Samsun-ÇarĢamba
Samsun-ÇarĢamba
Samsun-Irmak sırtı
Samsun-Irmak sırtı
Samsun-ÇarĢamba
Samsun-Vezirköprü
Samsun-Vezirköprü
Samsun-Irmaksırtı
Samsun-Irmaksırtı
Samsun-Irmaksırtı
Samsun-Irmaksırtı
Samsun- Kızılot
Samsun- Kızılot
Samsun- Kızılot
Samsun- Kızılot
Samsun- Kızılot
Samsun Havaalanı
Samsun Havaalanı
Samsun Havaalanı
Kastamonu-BekdemirekĢi
Ġncelenen örnek sayısı
16 (Ergin)
20 (Ergin)
17 (Ergin)
46 (Ergin)
30 (Ergin)
38 (Ergin)
118
40
100
84
44
14
118
87
39
12
2
66
109
89
113
1202
YayılıĢı
Avrupa, Kafkasya, Sibirya ve Çin‟de yayılmıĢtır. Türkiye‟de Ġzmit-Sapanca, Ġstanbul-Belgrad
Ormanı, Ankara-Kızılcahamam, Bolu (Düzce, Gerede), Zonguldak-Ereğli, Bartın, Kastamonu (Daday,
112
Araç), Edirne, Adapazarı, Balıkesir, Kırklareli ve Erzurum dolaylarında tespit edilmiĢtir (Aslan
(1997,Çanakçıoglu ve Mol, 1998).Daha sonra Kaygın ve Yıldız (2007), ise Bartın‟dan kayıt
bildirmiĢtir.
4. TARTIġMA VE SONUÇ
Kavak, çok hızlı büyüme yeteneğine sahip oluĢu ve odununun sanayide yoğun olarak
kullanılması nedeniyle, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye‟de de tam alan ağaçlandırmalarında geniĢ
çapta yer almaktadır (Zeki ve Toros, 1990). Lif ve yonga levha sanayiinin toplam hammadde tüketimi
12 milyon m3 civarında olup, bunun yüzde 70‟ine yakını doğrudan veya dolaylı olarak ülke
ormanlarından sağlanmaktadır. Bu üretim için gerekli hammaddenin yüzde 60‟ı OGM satıĢlarından,
yüzde 24‟ü ithalat ile diğer ülkelerden, yüzde 8‟i atık materyalin kullanımından ve yüzde 8‟i özel
sektörden (kavak alanları ve tapulu kesim vs.) sağlanmaktadır (Anonim, 2014). Kavak alanlarında
bulunan zararlı böcekler ağaç yapraklarını yemek veya onların dal veya gövdelerini delmek suretiyle
geliĢimlerini durdurabilmekte, fidanın kalitesini düĢürebilmektedir. Böylece harcanan zaman ve
emekler boĢa gittiği gibi zararlı böcekler bazen bulaĢık fidanlarla, bazen da karantina tedbirlerinin
yeterince uygulanmaması nedeniyle temiz alanlara taĢınabilmektedir. Bu nedenle kavak
fidanlıklarında hastalık ve zararlılarla ilgili çalıĢmalar büyük önem taĢımaktadır (ġimĢek, 2005).
Literatürde Kavak Zararlıları ilgili yapılan oldukça çok çalıĢma olmasına karĢılık Kastamonu ve
Samsun yöresinde bu konuda yapılan çalıĢma yok denecek kadar azdır.
Kastamonu ve Samsun yöresinde yapılan ön çalıĢmalar sonucunda Kastamonu‟da özelikle
Chrysomela populi (L.) ve Crepidodera aurata (Marsh.) „nın yaygın olarak zararlı olduğu, Samsun
yöresinde ise bu zararlılara ek olarak Sciapteron tabaniformis Rott., ve Cryphtorrynchus lapathi L.’
nin yaygın olarak bulunduğu tespit edilmiĢtir. Buna göre ilgililerin önlem alarak kavak alanlarında
verimi artırmaları önem taĢımaktadır.
5. TEġEKKÜR
Bu çalıĢma TÜBĠTAK Proje No:112O807 tarafından desteklenmektedir. Desteklerinden dolayı
TÜBĠTAK‟a ve arazi çalıĢmaları sırasındaki yardımlarından dolayı ilgili Orman Bölge Müdürlüklerine
teĢekkürlerimizi sunarız.
6. KAYNAKÇA
Acatay, A., 1959. Melanophila decastigma (picta Pall.) und Gypsonoma (Semasia) dealbana Froel.
(incernana Hw.) in der Turkei. Anzeiger für Schädlingskunde, 32 : 56-68.
Anonim, 2014. Sürdürülebilir Orman Yönetimi ÖĠK Raporu, T.C.Kalkınma Bakanlığı, Onuncu
kalkınma planı, 2014-2018.
AktaĢ, H., ġimĢek, Z., 2010. Orta Anadolu Bölgesinde Cytocpora chrysosperma "Pers" Fr. ile Önemli
Kavak Delici Böcekleri [(Melanophila picta (Pall.), Paranthrene tabaniformis (Rott.)]´nin
Yaygınlık ve Zarar Durumları. Türk. Entomol. Derg. 34(1):117-130.
Aslan, Ġ., 1997. Erzurum Ġlinde Söğüt (Salix spp.) ve Kavak (Populus spp.)' larda Zararlı Olan Yaprak
Böcekleri (Coleoptera, Chrysomelidae) Üzerinde Bir AraĢtırma. Ġ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi B
(47-3) 1-11, Ġstanbul.
Aslan, Ġ., Özbek, H., 1997. Erzurum, Erzincan ve Artvin illeri Chrysomelinae (Coleoptera,
Chrysomelidae) Alt Familyası Üzerinde Faunistik ve Sistematik Bir Arastırma. Ankara
Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Erzurum
Aslan, Ġ., Özbek, H., 1999. Faunistic and systematic studies on the subfamily Chrysomelinae
(Coleoptera, Chrysomelidae) in Artvin, Erzincan and Erzurum provinces of Turkey.Turkish
Journal of Zoology, 23: 751–767.
Birler, A. S., 2010. Türkiye‟de Kavak YetiĢtirme. Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları
Müdürlüğü, 224s, Ġzmit,
113
Çanakçıoğlu, H., Mol, T., 1998. Orman Entomolojisi Zararlı ve Yararlı Böcekler. Ġstanbul
Üniversitesi Orman Fakültesi Yayınları, Fakülte No: 451, Ġstanbul, 541 s.
Çobanoğlu, S., 1992. Edirne Ġlinde Kavaklarda Zararlı Kavak Beyaz Kelebeği Leucoma salicis (L.)
(Lep.; Lymantriidae)'nin YayılıĢı ve Kısa Biyolojisi Üzerinde AraĢtırmalar. Türkiye II.
Entomoloji Kongresi, 28-31 Ocak, 571¬583, Adana.
Dafauce C., 1975. Selective treatment of the Lepidopterous poplar borer Paranthrene tabaniformis
Rott. Boletin de la Estacion Central de Ecologia ; 4 (7); 83-105.
Erdem,R.,1951. Türkiye‟de yeni bir kavak kültür tahripçisi Cryptorhynchus lapathi L. Ġstanbul
Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi Seri, A,Cilt,1,sayı,2,111-114 s.
Georgıev, G., 1995. Phenology the poplar clearwing moth Paranthrene tabaniformis (Lepidoptera,
Aegeridae) and optimum time for pest control in Northern Bulgaria. Nauka za Gorata, 32 (1);
60-67.
Güler, N., Can, P., 1994. Orta ve Güneydoğu Anadolu'da Kullanılan Kavak Klonlarında Görülen
Zararlılar. Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Teknik Bülten No:
166, 24s, Ġzmit
GümüĢ,A., 2013. Isparta Ġlinde Kavak Zararlısı Böcekler, Önemli Türlerin Biyolojileri Ve Avcıları.
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Isparta, basılmamıĢ yüksek lisans
tezi,106 s.
Kanat, M., 2000. KahramanmaraĢ yöresinde kavak ağaçlarında saptanan bazı böcek türleri. Türkiye 4.
Entomoloji Kongresi, 12-15 Eylül 2000, Aydın,
Karagöz, O., 1965. Türkiye'de kavak ve söğütlere arız olan böcekler. Kavakçılık AraĢtırma Enstitüsü
Öğretici Yayınlar Serisi no 3, pp 1-10. Ġzmit.
Kasap, H., 1988. A list of some Chrysomelinae (Col., Chrysomelidae) from Turkey. II. Türkiye
Entomoloji Dergisi,12: 85–95.
Kaygın,T.A. ve Yıldız,Y., 2007. Bartın‟da Söğüt ve Kavaklar Ġçin Tehdit OluĢturan Bir Tür:
Crepidodera aurata (Marsh.) (Coleoptera, Chrysomelidae) .Türkiye II. Bitki Koruma Kongresi
27-29 Ağustos 2007, Isparta
Koçer, S., 1999: Türkiye‟de Kavakçılığın GeliĢtirilmesinde Yeni Finansman Olanakları. (Doktora
tezi) Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü, Teknik Bülten No:190,
Ġzmit.
Schimitschek, E., 1944. Forstinsekten der Turkei und ihre Umwelt. Prag, Amsterdam, Berlin, Wien,
Volk und Reich Verlag: 371.
Sekendiz, O., 1974. Türkiye Hayvansal Kavak Zararlıları Üzerinde AraĢtırmalar. Karadeniz Teknik
Üniversitesi Genel Yayın No: 62, Orman Fakültesi Yayın No: 3. Çağlayan Basımevi,
Cağaloğlu, Ġstanbul, 196 s.
Selek, F., 1998. Ġzmit ve Adapazarı Yöresinde Kavaklarda Zarar Yapan Lepidoptera Türleri. Orman
Bakanlığı Yayınları: 59, Kavak ve Hızlı GeliĢen Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü
Müdürlüğü Yayınları: 220, ÇeĢitli Yayınlar Serisi: 13, 45s, Ġzmit.
ġimĢek, Z., 2002. Kenbağı Orman Fidanlığı (Çankırı)'nda Bulunan Lepidoptera Türlerinin Tespiti ile
Kavak Yalancıarısı [Paranthrene tabaniformis (Rott.)]'nın Mücadele Yöntemleri Üzerinde
AraĢtırmalar, T.C. Ankara Üniversitesi Bilimsel AraĢtırmalar Projesi Kesin Raporu (Proje No:
2000-07-12-030), 77 s.
ġimĢek, Z., 2005. Çankırı´da Kavak Fidanlıklarında Saydam Kanatlı Kavak Kelebeği [Paranthrene
tabaniformis (Rott.) (Lepidoptera: Sesiidae)] ile Mücadele Ġmkanları Üzerinde AraĢtırmalar.
Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi Sayı: 1, 84-103
Tillesse,V., Nef, L., Charles,J., Hopkin,A., Augustin,S., 1992. Damagıng Poplar Insects.
Internationally important species.Published under the auspices of the International Poplar
Commission.
Toper, A., 1995. Bartın Yöresinde Kavaklarda Zarar Yapan Böcekler. Yüksek Lisans Tezi. Zonguldak
Karaelmas Üniversitesi, 38s, Bartın.
114
Tozlu, G., 2001. SarıkamıĢ (Kars)‟ta Titrek Kavak (Populus tremula L.)‟ta zarar yapan böcek
türlerinin tespiti ve bunlardan bazı önemli türlerin biyolojisi üzerinde araĢtırmalar. Türkiye
Entomoloji Dergisi 25 (2): 133-146.
Yıldız, N., 1975. Saperda populnea L.'nin Türkiye'deki YayılıĢı, Biyolojisi, Koruma ve SavaĢ
Metotları Üzerinde AraĢtırmalar. Kavak ve Hızlı GeliĢen Yabancı Tür Orman Ağaçları
AraĢtırma Enstitüsü Yıllık Bülten No: 10, 261- 280, Ġzmit.
Yıldız, N., 1977. Kavaklara Arız Olan Önemli Böcekler ve Mücadele Metotları. Kavak ve Hızlı
YetiĢen Yabancı Tür Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü, 22s, Ġzmit.
Woerman, S., Wouters, L. J. A., 1983. A Sex Attractant for the dusky clearwing moth,Paranthrene
tabaniformis ( Rottemburg ) ( Lepidoptera, Sesiidae ). Rew. Appl.Entomol., 71 ( 7 ); Abstr.,
5125.
Wu, P.H., Li, ZY., Wei, K.N., 1987. Studies on the biological characteristics and sex pheromones
utilized for the control of the poplar twig clearwig moth. Scientia Silvae Sinicae, 23 (4); 491497.
Zeki, H., Toros, S., 1990. Determination of natural enemies of Chrysomela populi L. and Chrysomela
tremulae F. (Coleoptera, Chrysomelidae) harmful to poplars and the efficiency of their
parasitoids in Central Anatolia Region. In: Proceedings of the Second Turkish National
Congress of Biological Control: 251–260.
Zeki, H., Toros, S., 1992. The effect of host plant on development of Chrysomela populi L. and
Chrysomela tremulae F.(Coleoptera: Chrysomelidae). In: Proceedings of the SecondTurkish
National Congress of Entomology: 43–52.
Zeki, H., Toros, S., 1996. The effect of host on the adults of Chrysomela populi L. and Chrysomela
tremulae F. (Col.:Chrysomelidae). Bitki Koruma Bulteni, 36: 25–38.
Zhao, S.Q.; Li, K.Z., 1989. Integrated pest control of larch caterpillar and three quarantine poplar
pests. Rev. Appl. Entomol. 9238.
115
BAZI KAVAK ZARARLILARI ĠLE MÜCADELEDE BĠYOLOJĠK MÜCADELE
AJANI OLARAK ENTOMOPATOJENLERĠN ARAġTIRILIMASI
Mustafa YAMAN1, Sabri ÜNAL2, Gönül ALGI1, Beyza Gonca GÜNER1, Ömer ERTÜRK3,
Eda DEMĠRKOL3, Fazıl SELEK4
1
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 61080-Trabzon
2
Kastamonu Üniversitesi, Orman Fakültesi, Kastamonu
3
Ordu Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ordu
4
Ege Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü, Ġzmir
e-mail: [email protected]
ÖZ
Ġyi bir endüstri bitkisi olan kavak üretimine her geçen gün ilgi ve ihtiyaç artmaktadır. Ancak,
kavak üretiminin devamlılığını ve verimini olumsuz yönde etkileyen biyotik faktörlerin baĢında,
kavaklarda zarar yapan böcekler gelmektedir. Çok sayıda kavak zararlısı böceğin ergin ve larvaları,
kavakların kök, gövde ve yaprakları ile beslenerek ağaçların zayıf kalmasına, teknik açıdan kalitede
bozulmalara ve özellikle fidanların ve genç kavakların kurumasına neden olabilmektedir. Kavak geniĢ
bir zararlı böcek faunasına sahip bir bitkidir. Chrysomela populi L. (Coleoptera: Chrysomeliidae),
Leucoma salicis L. (Lepidoptera: Lymantriidae), Lymantria dispar L (Lepidoptera: Lymantriidae),
Sciapteron tabaniformis Rott. (Lepidoptera: Sesiidae), Cryptorhynchus lapathi L. (Coleoptera:
Curculionidae) ve Crepidodera aurata (Coleoptera; Chrysomelidae) gibi böcekler kavaklarda yaygın
olarak karĢılaĢılan böcek türlerindendir. Bu zararlılar kavakların kök, gövde ve yapraklarında
yaptıkları zararlar ile etkili olmaktadır. Ülkemizde bu zararlılarla mücadele kimyasal insektisidler
kullanılarak yapılmaktadır. Kimyasal insektisidler, çevredeki faydalı hayvanları, bitkileri ve insanları
olumsuz yönde etkilemektedir. Oysa entomopatojenik organizmalar sadece böcekler üzerinde etkili
olan diğer canlılara zarar vermeyen ekolojik mücadele ajanlarıdır. Virüsler, bakteriler, protistler,
funguslar ve nematodlar entomopatojenik organizmaları oluĢtururlar. Önemli kavak zararlıları ile
mücadelede entomopatojenik organizmarın kullanımına yönelik çalıĢmalar yeterli bir düzeye kadar
ulaĢamamıĢtır.
Bu çalıĢmada ülkemizin farklı bölgelerinden toplanan önemli kavak zararlılarında hastalık
yapan entomopatojenik organizmalara ait ilk sonuçlar verilmektedir. Devam eden çalıĢmalar ve elde
edilen yeni sonuçlar irdelenmekte ve gelecek için yapılabilecek çalıĢmalar hakkında bir öneri
getirilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Kavak zararlıları, biyolojik mücadele, entomopatojen, Türkiye
INVESTIGATION OF ENTOMOPATOGENS OF SOME POPLAR PESTS AS
ALTERNATIVE BIOLOGICAL CONTROL
ABSTRACT
Poplar is a very beneficial plant for industrial use and breeding of these species is becoming
more and more popular and necessary every day. However, the most important biotic factors hindering
the efficiency of sustainable poplar breeding are pest insects damaging the plants. Adult and larvae of
many of the poplar pests feed on roots, trunk and leaves leaving the plants weak and vulnerable,
damaging and hence lowering technical quality of the plant and most importantly causing saplings to
die. Looking at previous studies on the subject it is noticeable that the number of different types of
poplar pests is strikingly large. Some of the common pests are Chrysomela populi L. (Coleoptera:
Chrysomeliidae), Leucoma salicis L. (Lepidoptera: Lymantriidae), Lymantria dispar L (Lepidoptera:
Lymantriidae), Sciapteron tabaniformis Rott. (Lepidoptera: Sesiidae), Cryptorhynchus lapathi L.
(Coleoptera: Curculionidae) and Crepidodera aurata (Coleoptera; Chrysomelidae). In Turkey,
authorities try to control these pests using chemical insecticides. Knowing that chemical insecticides
have many unwanted effects on the natural and beneficial animals, plants and other elements of the
116
environment, not forgetting such chemicals are also harmful against humans obviously this method
should be discontinued. On the other hand entomopathogenic organisms are safe, sustainable and
environmentally friendly control agents, highly host specific so other biotic and abiotic elements of the
environment are unharmed. There are insufficiently very few studies on entomopathogenic organisms
which can be used against poplar pests as control agents. In the present study, investigation and
identification of entomopathogenic organisms infecting important poplar pests in Turkey were studied.
The first results were presented and discussed.
Keywords: Poplar pests, entomopathogen, biological control, Turkey
GĠRĠġ
Dünyaya paralel olarak ülkemizde de nüfus artıĢıyla birlikte odun hammaddesi ve kağıda olan
ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde bazı durumlarda odun hammaddesi eksikliğinden dolayı
bu hammaddeyi kullanan tesisler ancak % 60 kapasite ile çalıĢmaktadır (Kanat, 2000). Odun
hammaddesi ihtiyacını karĢılamak için doğal ormanlara kıyasla 40-50 misli fazla üretim yapma
gücünde olan endüstriyel plantasyonlar bu kapsamda tek seçenek olarak görülmektedir (Birler ve
Diner, 1994a). Endüstriyel plantasyonlar yerli ve yabancı orijinli kavak ve hızlı geliĢen ağaç türleri ile
tesis edilmektedir. Doğal ormanlar tahrip edilmeden ortaya çıkan bu açığın karĢılanabilmesi için, çok
hızlı büyüme yeteneğiyle birlikte iyi bir endüstri bitkisi olan kavağın geniĢ alanlarda endüstriyel
plantasyonlarının oluĢturulması büyük önem taĢımaktadır (Zeki ve Toros, 1996; Kanat, 2000).
Ülkemizde kavakçılığın bu hızlı geliĢmesi, birim alanda ve birim zamanda maksimum verimin elde
edilmesi sonucunu doğurmuĢtur. Ancak, kavak üretiminin devamlılığını ve verimini olumsuz yönde
etkileyen biyotik faktörlerin baĢında, kavaklarda zarar yapan böcekler gelmektedir. Ülkemizde
kavakçılıktaki hızlı geliĢimle birlikte, kavak zararlısı böceklerin yoğunluk kazanması, bu maksimum
verim elde edilmesi amacını sekteye uğratmaktadır. Çok sayıda kavak zararlısı böceğin ergin ve
larvaları, kavakların kök, gövde ve yaprakları ile beslenerek ağaçların zayıf kalmasına, teknik açıdan
kalitede bozulmalara ve özellikle genç kavakların kurumasına neden olabilmektedir (Zeki, Toros,
1996; Kanat, 2000; Tozlu, 2001; AktaĢ ve ark. 2008, AktaĢ, ġimĢek, 2010). Literatüre bakıldığında
kavak zararlılarının oldukça çok sayıda olduğu göze çarpmaktadır. Chrysomela populi L. (Coleoptera:
Chrysomeliidae), Leucoma salicis L. (Lepidoptera: Lymantriidae), Lymantria dispar L (Lepidoptera:
Lymantriidae), Sciapteron tabaniformis Rott. (Lepidoptera: Sesiidae), Cryptorhynchus lapathi L.
(Coleoptera: Curculionidae) ve Crepidodera aurata (Coleoptera; Chrysomelidae) yaygın olarak
karĢılaĢılan baĢlıca böcek türlerindendir. Kavak zararlısı böcekler kavak üretiminde ve dolayısıyla da
ülke ekonomisinde bu denli önemli kayıplara neden olurken, bu zararlılar ile mücadele çalıĢmaları
nispeten sınırlıdır (Güler ve ark.,1995; AktaĢ ve ġimĢek, 2010). Mevcut durumda bu zararlıların
bazılarıyla mücadelede uygulama kolaylığından dolayı kimyasal mücadele zaman zaman kolayca
tercih edilmekte ve güncel olarak kullanılmaktadır. Türkiye‟de kavak zararlıları ile yapılan birbirinden
bağımsız mekanik ve kimyasal mücadele çalıĢmaları istenilen baĢarıya ulaĢamamıĢtır. Ġnsektisitler
zararlı böceklerin predatörlerine ve çevredeki diğer yararlı canlılara birçok yönden ciddi zararlar
vermektedir (Ecevit, 1988). Bu nedenle son yıllarda türe özgü mücadele ajanları vasıtasıyla hedef
zararlının dıĢındaki canlılara zarar vermeyen biyolojik mücadele çalıĢmalarına ağırlık verilmektedir.
Ancak biyolojik mücadele çok uzmanlık gerektiren bir konudur, kullanılacak ajanın dikkatle seçilmesi
ve türe özgü olması çok önemlidir. Bu nedenle, son zamanlarda dünyada yoğun bir Ģekilde zararlıların
patojenleri üzerine araĢtırmalar yapılmaktadır. Bu tip patojenler arasından türe özgü ve öldürücü etkisi
yüksek olanları araĢtırılmaktadır. Zararlı böceklerde doğal olarak hastalık yapan patojenlerin varlığının
araĢtırılması biyolojik mücadele ajanlarının belirlenebilmesi için gerekli bir ön çalıĢmadır.
Kavak bitkisinde zarar yapan böceklerin bolluğu ve çeĢitliliği, onların bir çoğuyla biyolojik
mücadele, özelliklede entomopatojenik organizmaların kullanıldığı bir mücadele yöntemine kolaylıkla
imkan sağlayabilir (Yaman ve Radek, 2003; Yaman ve ark., 2005a,b; 2007; 2008a,b; 2009; Yaman,
2012). Zengin bir entomopatojen çeĢitliliğe sahip ülkemizde kavak zararlılarıyla mücadelede uygun
entomopatojenik virus, bakteri, mantar ve protistlerin bulunması ve uygulamaya sunulması göz ardı
edilmiĢtir. Oysa konumu itibariyle Asya ile Avrupa arasında köprü olan Türkiye yeni ve farklı
patojenlerin araĢtırılması için potansiyel bir kaynaktır (Muriollo ve ark. 2001). Bu çalıĢmada,
117
ülkemizde mevcut önemli kavak zararlıları ile biyolojik mücadele amaçlı yapılan entomopatojenik
çalıĢmalar ile ilgili ilk ve güncel sonuçlar hakkında bilgiler verilecek ve irdelenecektir.
MATERYAL VE YÖNTEM
ÇalıĢmada kullanılan önemli kavak zararlılarına ait larva ve erginler, Ordu, Samsun,
Kastamonu, Amasya, Çankırı, Ġzmit, Adapazarı, Bursa ve Kırklareli illerinden yapılan arazi
çalıĢmaları sonucunda toplandı. Örnekleme yapılarak elde edilen erginler çalıĢma süresince
bekletilmeden, disekte edilip, ıĢık mikroskobu altında incelenmiĢtir. Bu iĢlem Ringer solüsyonu
içerisinde her bir larva ya da ergin disekte edilerek gerçekleĢtirilmiĢtir. Bağırsak, yağ dokusu,
hemolenf ve salgı bezleri gibi organ ve dokulardan alınan örnekleri içeren, lam üzerine 2-3 damla
Ringer solüsyonu ekleyerek hazırlanan preparatlar ıĢık mikroskobu altında 400x ile 1000x arasındaki
büyütmelerde incelenerek patojenler tespiti için incelenmiĢtir. Gerektiği durumlarda patojene ait
yapılar giemsa boyama yöntemiyle de teyit edildi. Bakteriyal izolatlar Yaman (2012)‟de açıklandığı
gibi zararlı böceklerden izole edildi ve VĠTEK Bakteriyal Ġdentifikasyon Kiti kullanılarak tür tespitleri
yapıldı.
BULGULAR
Bu çalıĢma süresince ülkemizde önemli kavak zararlılarında tespit edilen patojenler üç grup
altında toplanmıĢtır. Her gruba ait sonuçlar aĢağıda maddeler halinde sıralanmıĢtır.
1.Virüsler
Viral çalıĢmaların gerçekleĢtiği ve kavakta zarar yapan böcek Adi Mayıs böceği Melolontha
melolantha olup, bu zararlı üzerindeki çalıĢmalar entomopoxvirüsler üzerine yoğunlaĢmıĢtır (Hurpin
ve Robert, 1977). ÇalıĢmalarımız süresince bu zararlının Ġzmit yöresinden toplanan erginlerinde
entomopoxvirüs enfeksiyonuna rastranılmıĢtır (ġekil 1).
ġekil 1. M.melolontha’da gözlenen entomopovxirüse ait inklüzyon yapısı (IB) (1000X)
2.Bakteriler
Böceklerde hastalık oluĢturan bakteriler entomopatojenik organizmaların kullanımına yönelik
olarak ülkemizde farklı böceklerden yada topraktan izole edilerek tanımlanan en geniĢ grubu
içermektedirler. Bu amaçla çok sayıda bakteri izole edilerek tanımlanmıĢtır. Ancak entomopatojenik
bakteriler yaygın olarak çalıĢılmasına rağmen kavak zararlıları üzerindeki çalıĢmalar oldukça sınırlı
kalmıĢtır.
Kavak zararlıları üzerindeki entomopatojenik bakteriler üzerine en yoğun çalıĢma burada
sunulan çalıĢma olup, Chrysomela populi L. (Coleoptera: Chrysomeliidae), Sciapteron tabaniformis
Rott. (Lepidoptera: Sesiidae), Cryptorhynchus lapathi L. (Coleoptera: Curculionidae), Crepidodera
aurata (Coleoptera; Chrysomelidae) ve Nycteola asiatica ((Lepidoptera) gibi yaygın kavak
zararlılarının farklı popülasyonlarından ve farklı hayat safhalarından 94 tane bakteriyal izolat izole
edilmiĢ ve tür seviyesinde tanımlanmıĢtır. Bunların bir kısmının izole edildikleri böcekler üzerinde
118
inzektisidal etkileri denenmiĢtir. Bazı izolatların zararlı böcekler üzerinde yüksek oranda inzektisidal
etki gösterdiği belirlenmiĢtir. Bacillus, Enterobacter, Serratia ve Pseudomonas cinslerine ait türler en
çok izole edilen türler arasında yer almıĢtır. Birbirine uzak farklı lokalitelerden izole edilen bakteriler
tür olarak benzer çıkmıĢtır.
Bu sonuç bazı entomopatojenik bakterilerin kavak zararlılarının farklı popülasyonlarında doğal
olarak bulunduğunu ve baskılayıcı etkenlerden biri olduğunu teyit etmektedir.
3.Protistler
Yapılan arazi çalıĢmaları süresince toplanan ve diseksiyonu yapılan böceklerden 3 tanesinde
entomopatojenik protiste rastlanılmıĢtır. Bu zararlılar
Crepidodera aurata (Coleoptera;
Chrysomelidae), Melolontha melolontha ve Chrysomela populi L. (Coleoptera: Chrysomeliidae) olup
bu zararlılarda üç farklı protist gözlenmiĢtir. Yapılan ilk teĢhis çalıĢmaları sonucunda Crepidodera
aurata‟da tespit edilen protist Microspora, Chrysomela populi‟de tespit edilen protist Apicomplexa ve
Melolontha melolontha‟da tespit edilen protistler ise Apicomplexa ve Coccidia grubuna dahil
edilmiĢtir. Tespit edilen her üç çeĢit protistte konaklarından ülkemizden ilk kez kaydedilmiĢtir.
Crepidodera aurata‟da tespit edilen protist bir mikrosporidyum olup (ġekil 2) bu zararlının farklı
lokalitelerindeki populasyonlarında doğal enfeksiyonlar oluĢturduğu ve bu enfeksiyonların düĢük
oranda ve sabit bir seviyede gerçekleĢtiği tespit edilmiĢ olup,mikrospor enfeksiyonunun yıl içinde
nesilden nesile taĢındığı belirlenmiĢtir.
ġekil 2. Crepidodera aurata’da tespit edilen mikrosporidyum patojenine ait sporlar (1000X)
Chrysomela populi‟de tespit edilen protistin ise bir neogregarin patojeni olduğu belirlenmiĢtir
(ġekil 3). Bu patojeninde C.populi‟nin farklı lokalitelerinde ağır enfeksiyonlar oluĢturduğu, çoğu
zaman ergin bireylerin ölümüne neden olduğu belirlenmiĢtir.
ġekil 3. C.populi’de gözlenen neogregarin patojenine ait ookistler
119
Melolontha melolontha‟da ise iki farklı protist tespit edilmiĢtir. Bunlardan biri Apicomplexa
grubuna dahil edilirken diğeri Coccidia grubuna dahil edilmiĢtir (ġekil 4 ve 5). Enfeksiyon oranları ise
düĢük seviyede gerçekleĢmiĢtir. Her iki protistte ülkemizden ilk kez tespit edilen protistlerdir.
ġekil 4. M.melolontha‟da tespit edilen neogregarin patojenine ait ookistler (1000X)
ġekil 5. M.melolontha’da tespit edilen coccidian patojenine ait ookistler (400X)
TARTIġMA VE SONUÇ
Bu çalıĢma ülkemizde kavak zararlılarındaki entomopatojenik organizmaların tespitine yönelik
ilk çalıĢmadır. Bu ilk çalıĢmada hem ülke hem de dünya literatürü için ilk kayıtlar yapılmıĢ, 94
bakteri, 1 virüs ve 3 farklı protist tespit edilmiĢtir. ÇalıĢılan zararlılardan biri olan Crepidodera
aurata‟dan bu zamana kadar hiçbir entomopatojen kaydı yoktur. Bu çalıĢmada bu zararlıdan izole
edilen 5 bakteri ve bir
mikrospor dünya literatürü için bu zararlıda tespit edilen ilk
entomopatojenlerdir.
Bu zamana kadar Chrysomela populi‟de bir mikrsopor olan Nosema
chrysomelae tespit edilirken herhangi bir apikompleksan kaydı yoktur. Bu çalıĢmada tespit edilen
neogregarin patojeni Chrysomela populi‟de tespit edilen ilk ve tek apikompleksan patojendir.
Özellikle larval dönemde genç fidanların köklerinde zararlara neden olan Melolontha melolontha‟da
ise bir virüs, iki protist patojeni tespit edilmiĢtir. Literatürde Melolontha melolontha‟dan tespit edilmiĢ
protist olarak mikrosporidyum ve coccidian patojeni verilmektedir (Kharazi-Pakdel ve Amargier,
1973). Bu çalıĢmada tespit edilen neogregarin ilk kez kaydedilmektedir.
Bu çalıĢma süresince elde edilen ilk bulgular, ülkemizde kavaklarda ekonomik kayıplara neden
olan böceklerin geniĢ bir entomopatojenik organizma çeĢitliliğine sahip olduğunu göstermektedir.
Virüs, bakteri ve protistler gibi farklı gruplardan organizmaların belirlenmesi, bir çoğunun ilk kez
120
kaydedilmesi ve bilinenlerin ise farklı coğrafik bölgelerde yeniden tespiti, ülkemizde kavak zararlıları
ile biyolojik mücadelede entomopatojenlerin kullanılabileceğini desteklemektedir. Dünyanın farklı
bölgelerinde elde edilen sonuçlarda bunu desteklemektedir. Bu duruma en güzel örnek kavak
ağaçlarında zararlı lepidopterler ile biyolojik mücadelede entomopatojenik virüslerin kullanımı
verilebilir. Kavak zararlıları ile biyolojik mücadelede virüslerin kullanımı ağırlıklı olarak Lepidoptera
üyeleri üzerinde yoğunlaĢmıĢtır. Baculovirüsler en çok kullanılan ve ticari preparatları hazırlanan
virüslerdir. Kavakta zarar yapan lepidopterlerden Lymantria dispar entomopatojenik virüslerin en çok
kullanıldığı ve ticari süspansiyonlarının uzun süredir üretilerek satıldığı zararlıdır. Bu zararlıya karĢı
kullanılan virus 1900 yılların baĢlarında L. dispar‟a karĢı etkili bir mücadele ajanı olarak önerilmiĢtir
(Reiff, 1911). ABD Orman Servisi kendi izolatlarının alan testlerini 1964 yılında tamamlamıĢ
(Rollinson ve ark, 1965) ve 1978‟de Gypchek markasıyla ticari halde piyasaya sunulup geniĢ olarak
kullanılmaya baĢlanmıĢtır (Hunter-Fujita ve ark., 1998). Lymantria dispar‟a karĢı her yıl bu böceğin
virüsü (LdNPV) binlerce hektarlık ormanlık alanlara havadan uygulamalar yapılmaktadır. Bu virüs L.
dispar‟a karĢı oldukça etkili olurken diğer zararsız hayvanları etkilememektedir. Tüm dünyada bu
zararlı ile mücadelede viral ajan etkili olarak kullanılırken ülkemizde bu zararlıdan entomopatojenik
virüs kaydı ilk ve tek olarak Yaman ve ark. (2012) tarafından yapılmıĢ ve virüs LydiMNPV-TR olarak
kaydedilmiĢtir.
Yine diğer önemli bir kavak zararlısı olan Leucoma salicis ile de dünyanın farklı bölgelerinde
entomopatojenik virüsler ile mücadele yöntemleri kullanılmıĢtır. Ağırlıklı olarak bu zararlının
nükleopolihedrovirüs ve sitoplazmik polihedrozis virüsü böceğe karĢı kullanılmıĢtır (Ziemnicka,
1981). Leucoma salicis‟te etkili olan baculovirüsün farklı ülkelerdeki izolatlarının zararlı üzerindeki
etkilerinin farklı olduğu kanıtlanmıĢtır. Örneğin bu virüsün Polonya izolatının Yugozlavya izolatından
7 kat daha enfeksiyon kabiliyetinde olduğu gösterilmiĢti (Ziemnicka 1981, Lameris et al. 1985; Lipa
1998). Ülkemizden ise bu zararlının ilk ve tek bir virüsü Yaman (2008) tarafından tanımlanmıĢ ve
LesaMNPV-TR olarak kaydedilmiĢtir. Arazi çalıĢmalarında bir yıl arayla virüsün doğal ortamda
zararlı üzerindeki etkisi gösterilmiĢtir (ġekil 6).
ġekil 6. Leucoma salicis’in zararı (A) ve popülasyonda baculovirüsün enfeksiyonu sonucu bir
sonraki yıldaki aynı yabani kavak fidanlığının durumu (B)
Gerek bu çalıĢmanın ilk bulguları gerekse yukarıda verilen entomopatojenik virüslerin kullanımı
örneği, ülkemizde kavak zararlıları ile mücadelede entomopatojenik organizmaların kullanımının
mümkün olabileceğini ve bu konuda oldukça sınırlı kalan çalıĢmaların hızlandırılması ve özel ya da
kamu sektörün konuya ilgi göstermesi ve gerekli giriĢimleri baĢlatmaları gerektiğini göstermektedir.
TeĢekkür
Bu çalıĢma TUBITAK 112O807 nolu proje ile desteklenmiĢtir.
121
KAYNAKÇA
AktaĢ, H., ġimĢek, Z., 2010. Orta Anadolu Bölgesi‟nde Cytospora chrysosperma “Pers” Fr. ile
önemli kavak delici böcekleri [Melanophila picta (Pall.), Paranthrene tabaniformis (Rott.)]‟nin
yaygınlık ve zarar durumları. Türkiye Entomoloji Dergisi. 34: 117-130.
AktaĢ, H., ġimĢek, Z., Kondur, Y., 2008. Ġç Anadolu Bölgesi‟nde kavaklarda kurumalara neden
olan Cytospora chrysosperma “Pers.” Fr.‟nın morfolojik özellikleri, zarar durumu ve
Paranthrene tabaniformis (Rott.) (Lepidoptera: Sesiidae) arasındaki iliĢkiler. Bitki Koruma
Bülteni, 48 (3):1 – 14.
Birler A.S., Diner A., 1994a. Türkiye Kavakçılığının Alan Servet ve Değer Yönlerinden Ġncelenmesi.
Kavak ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Enstitüsü Dergisi No:21, Ġzmit.
Ecevit, O., 1988. Zirai Mücadele Ġlaçları ve Çevreye Olan Etkileri, Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Yayınları, Samsun.
Güler, N., Can, P., Özay, F., 1995. Cryptorhyncus lapathi L.'YE KarĢı Mücadele,
ODC:145.7:19.91:176.1.
Hunter-Fujita, F.R., Entwistle, P.F., Evans, H.F., 1998. Insect viruses and pest management, John
viley & Sons.
Hurpin, B.; Robert, P. H., 1977. Effects on a natural population of Melolontha melolontha (Col.:
Scarabaeidae) of the introduction of Rickettsiella melolonthae and Entomopoxvirs melolonthae.
Entomophaga, 1977, 22: 85-91
Kanat, M., 2000. KahramanmaraĢ yöresinde kavak ağaçlarında saptanan bazı böcek türleri. Türkiye 4.
Entomoloji Kongresi, 12-15 Eylül 2000, Aydın,
Kharazi-Pakdel, A. Amargier, A., 1973. Pathogenesis of simultaneous infections with Adelina
melolonthae and Nosema melolonthae in Melolontha melolontha. Entomophaga, 18; 229-23.
Lameris, A.M.C., Ziemnicka, J., Peters, D., Grijpma, P. Vlak, J.M., 1985. Potential of
baculoviruses for control of satin moth, Leucoma salicis L. Med. Fac. Landbouww. Rijksuniv.
Gent 50, 431-439.
Lipa, J.J., 1998. Eastern Europe and the Former Soviet Union. In: (Eds. Hunter-Fujita, R. F.,
Entwistle, P.F., Evans, H.F., Crook, N. E..) Insect Viruses and Pest Management, John Wiley &
Sons, London, pp. 216-231.
Murillo, R., Munoz, D., Lipa J. J., Cabellero, P., 2001. Biochemical characterization of three
nucleopolyhedrovirus isolates of Spodoptera exigua and Mamestra brassicae. J. Appl.
Ent.,125, 267-270.
Reiff, W., 1911. The wilt disease or flacherie of the gypsy moth. In contributions of the Entomology
laboratory, Harvard, M.A.
Rollinson, W.D., Lewis, F.B., Waters, W.E., 1965. The successful use of a nuclear polyhedrosis
virus against the gypsy moth. J. Invertebrate Pathology, 7, 515-517.
Tozlu, G., 2001. SarıkamıĢ (Kars)‟ta Titrek Kavak (Populus tremula L.)‟ta zarar yapan böcek
türlerinin tespiti ve bunlardan bazı önemli türlerin biyolojisi üzerinde araĢtırmalar. Türkiye
Entomoloji Dergisi 25 (2): 133-146.
Yaman, M., Radek R., 2003. Nosema chaetocnemae sp. n., a microsporidian (Microspora;
Nosematidae) parasite of Chaetocnema tibialis (Chrysomelidae, Coleoptera), Acta Protozool.,
42, 231-237.
Yaman, M., Aslan Ġ., Radek R., 2005a. Phyllotreta nigripens (Coleoptera:Chrysomelidae), a new
host of Nosema phyllotretae (Microsporida) in Turkey, J. Pest Sci., 78, 239-243.
Yaman, M., Radek R, Aslan Ġ., Ertürk Ö., 2005b. Characteristic features of Nosema phyllotretae
Weiser 1961, a microsporidian parasite of Phyllotreta atra (Coleoptera: Chrysomelidae) in
Turkey, Zoological Studies, 44, 368-372.
122
Yaman, M., Radek, R., 2007. Infection of the predator beetle Rhizophagus grandis Gyll. (Coleoptera,
Rhizophagidae) with the insect pathogenic alga Helicosporidium sp. (Chlorophyta:
Trebouxiophyceae). Biological Control, 41: 384-388.
Yaman, M., Radek R., Toguebaye B., 2008a. A new microsporidian of the genus Nosema, parasite
of Chaetocnema tibialis (Coleoptera: Chrysomelidae) from Turkey, Acta Protozool., 47, 279285.
Yaman, M., 2008b. The First Record of Nucleopolyhedrovirus Isolated from the Satin Moth
Leucoma salicis L. (Lepidoptera, Lymantriidae) in Turkey. Folia Biologica 56: 273-276.
Yaman, M., R. Radek, Tosun, O., Aydın Ç., Ertürk, Ö., 2009. First Record of the Insect Pathogenic
Alga Helicosporidium sp. (Chlorophyta: Trebouxiophyceae) Infection in Larvae and Pupae of
Rhizophagus grandis Gyll. Coleoptera, Rhizophagidae) from Turkey. Journal of Invertebrate
Pathology, 102: 182-184.
Yaman, M., 2012. Biyolojik Mücadelede Entomopatojenler için Böcek Patolojisi Atlası, SAGE
YAYINCILIK, Trabzon, 186 sf.
Zeki, H., Toros, C., 1996. Chrysomela populi L. ve Chrysomela tremulae F. (Col.:Chrysomelidae)
erginlerine konukçunun etkisi, Bitki Koruma Bülteni, 36 (1–2):25 – 38.
Yaman, M., Bekircan, Ç., Radek, R., Linde, A., 2012. The first record of nucleopolyhedrovirus
isolated from the gypsy moth, Lymantria dispar (Lepidoptera, Lymantriidae) in Turkey. Turkiye
Parazitol Derg., 36: 92-95.
Ziemnicka, J., 1981. Studies on nuclear and cytoplasmic polyhedrosis viruses of the satin moth
(Stilpnotia salicis L.) (Lepidoptera, Lymantriidae). Prace Nauk. Inst. Ochr. Roslin 23, 75–142.
123
13-14 KASIM 2014
TÜRKĠYE MĠLLĠ KAVAK KOORDĠNATÖRLÜĞÜ
VIII. GENEL KURUL KARARLARI
KAVAKÇILIK ARAġTIRMA ENSTĠTÜSÜ TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK ÇALIġMALAR
Yeni kavak klonlarının bulunması, uygulamaya kazandırılması ve genetik-ıslah çalıĢmaları:
1.) Ülkemiz de doğal olarak yetiĢen Kara Kavak, Fırat Kavağı, Ak Kavak, Boz Kavak ve Titrek Kavak
yayılıĢ alanlarının belirlenmesi ve bu türlerde ıslah çalıĢmalarına baĢlanılarak in-situ ve ex-situ
koruma alanlarının oluĢturulması.
YetiĢtirme teknikleri, ekonomi, envanter ile ilgili çalıĢmalar:
2.) Islah edilmiĢ Kavak klonlarının kullanımının teĢvik edilmesi, Kavak yetiĢtirilen alan ile üretim
miktarlarının klon bazında envanterinin yapılması ve gerekirse bu konuda Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) ile iĢbirliği yapılması.
3.) Kavak ağacının peyzaj çalıĢmalarında kullanımının yaygınlaĢtırılması ve bioenerji örneğinde
olduğu gibi kavak odununa yeni kullanım alanları kazandırmak amacıyla bilimsel araĢtırmalar
yapılması.
Koruma çalıĢmaları:
4.) Kavak yetiĢtiriciliğinin yaygın olarak yapıldığı bölgelerde böcek ve hastalıkların mevcudiyetinin
her yıl izlenerek sonuçlarının duyurulması, böcek ve hastalıklarla mücadele konusunda kavak
yetiĢtiricilerine eğitim ve danıĢmanlık hizmeti verilmesi.
5.) Özellikle yaprak zararlısı böceklerin parazit, parazitoid ve parçalayıcılarının biyolojilerinin
araĢtırılması, elde edilen bilimsel verilerin üretici ve sanayicilere aktarılmasının sağlanması.
6.) Kavak zararlılarıyla mücadelede biyolojik pestisitlerin kullanılma olanaklarının geliĢtirilmesi ve bu
konuda bilimsel araĢtırmalar yapılması.
Eğitim, tanıtım, yayın, halkla iliĢkiler ile ilgili çalıĢmalar:
7.) Kavak odunu kullanan sanayinin talep ettiği ürün standartlarının belirli dönemlerde belirlenmesi ve
bu taleplere uygun kavak yetiĢtirilmesi için kavak üreticilerinin yönlendirilmesi.
8.) Kavak ağaçlarının çevre ve insan sağlığı üzerine zararlı etki yaptığına dair oluĢan olumsuz algının
giderilmesi için toplumu bilinçlendirici faaliyetlerde bulunulması.
DIġ ĠLĠġKĠLER EĞĠTĠM VE ARAġTIRMA DAĠRESĠ
YÜRÜTÜLECEK ÇALIġMALAR
BAġKANLIĞI
TARAFINDAN
9.) Kavak yetiĢtiriciliğinin yoğun olarak yapıldığı ülkelerdeki araĢtırma, bilgi ve tecrübenin izlenerek,
ülkemize kazandırılması için gerekli çalıĢmaların yapılması.
AĞAÇLANDIRMA DAĠRESĠ BAġKANLIĞI TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK ÇALIġMALAR
10.) Kavak yetiĢtiriciliği açısından GAP ve KOP gibi büyük potansiyele sahip yetiĢme alanlarının
değerlendirilmesi için çalıĢmaların yapılması.
11.) Özel ağaçlandırma ve OR-KÖY kredilerin de kavak ağaçlandırmalarının daha cazip hale
getirilmesi, kavak üreticiliğinin tarımsal ürün destek programına alınması konusunda çalıĢılması.
FĠDANLIK VE TOHUM ĠġLERĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK
ÇALIġMALAR
12.) Karakavak ve Melez kavaklar için en az iki adet akredite fidanlığın oluĢturulması, kavak
ağaçlandırılmalarında kullanılacak sertifikalı ticari klon materyallerinin buralardan temin edilmesinin
sağlanması.
124
13.)Bitki pasaportu uygulamalarının, sertifikalı fidan yetiĢtirilmesi ve kullanılması konularında
mevzuat geliĢtirilmesi ve bu alanlarda denetim yapacak birimlerin oluĢturularak buralarda görev
yapacak uzmanların yetiĢtirilmesi.
ORMAN ĠDARESĠ VE PLANLAMA DAĠRESĠ BAġKANLIĞI TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK
ÇALIġMALAR
14.) Endüstriyel plantasyon planlamasında uygun yerlerde kavak ağaçlandırmalarına öncelik
verilmesinin sağlanarak “Samsun Gölardı Kavakçılık ĠĢletme ġefliği” benzeri orman iĢletme
Ģefliklerinin kurulması ve bu Ģefliklere özel amenajman planlarının hazırlanması.
15.) Orman Amenajman Planlama çalıĢmalarında titrek kavak iĢletme sınıfı ayrılarak planlanması
konusunda ilgili Daire BaĢkanlığı ile mutabakat sağlanması.
ĠġLETME VE PAZARLAMA DAĠRESĠ BAġKANLIĞI TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK
ÇALIġMALAR
16.) Kavak odunu ve kavak fidanı üreticilerini ve tüketicilerini bünyesinde bulunduran “Kavak Odunu
Üreticileri ve Tüketicileri Birliği‟nin kurulması için gerekli çalıĢmalarda bulunulması.
17.) Kavak fidanı ve kavak odununun alım ve satımının yapılabileceği “Kavak Borsası‟nın kurulması
maksadıyla fizibilite çalıĢmalarının yapılması.
ORMAN AĞAÇLARI VE TOHUMLARI ISLAH ARAġTIRMA ENSTĠTÜSÜ TARAFINDAN
YÜRÜTÜLECEK ÇALIġMALAR
1.) Ülkemiz de doğal olarak yetiĢen Kara Kavak, Fırat Kavağı, Ak Kavak, Boz Kavak ve Titrek Kavak
türlerinde Gen Koruma Ormanı seçilmesi yayılıĢ alanlarının belirlenmesi ve bu türlerde ıslah
çalıĢmalarına baĢlanılarak in-situ ve ex-situ koruma alanlarının oluĢturulması.
ÜNĠVERSĠTELER TARAFINDAN YÜRÜTÜLECEK BĠLĠMSEL ÇALIġMALAR
1.) Fırat Kavağı, Ak Kavak, Boz Kavak ve Titrek Kavak türlerinde ilgili Ormancılık AraĢtırma
Enstitüsü ile iĢbirliği yaparak ıslah araĢtırmalarında bilimsel destek vermek
2.) Kavak odununa yeni kullanım alanları kazandırmak amacıyla bilimsel araĢtırmalar yapılması.
3.) Yaprak zararlısı böceklerin parazit, parazitoid ve parçalayıcılarının biyolojilerinin araĢtırılması.
4.) Kavak zararlılarıyla mücadelede biyolojik pestisitlerin kullanılma konusunda araĢtırmalar
yapılması.
125
TÜRKĠYE MĠLLĠ KAVAK KOORDĠNATÖRLÜĞÜ
VIII. KURUL KARARLARI
ÖZET TABLO
NO KARAR ÖZETĠ
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
Doğal kavak türlerinin in-situ ve exsitu koruma alanlarının oluĢturulması
Doğal kavak türlerinde ileri ıslah
çalıĢmalarına geçilmesi ve Kavak
yetiĢtirilen alanların klonlar bazında
envanterinin yapılması
Kavak ağacının peyzaj çalıĢmalarında
kullanımı ve odununun biyoenerji
olarak değerlendirilmesi imkânları
Kavak yetiĢtiriciliğinin yaygın olarak
yapıldığı
bölgelerde
böcek
ve
hastalıklarının her yıl izlenmesi ile
sonuçlarının duyurulması ve bu konuda
üreticilere eğitim verilmesi
Yaprak zararlısı böceklerin parazit,
parazitoit ve parçalayıcılarının
izlenmesi, sonuçların duyurulması
Kavak
zararlılarıyla
mücadelede
ekolojik
mücadele
kapsamında
biyolojik
pestisitlerin
kullanılma
olanaklarının araĢtırılması
Kavak
odunu
arz/talep
projeksiyonunun dönemler halinde
belirlenmesi, sanayi kuruluĢlarının
taleplerine uygun kavak üretimine
yönelik
kavak
yetiĢtiricilerinin
bilgilendirilmesi
Kavak ağaçlarının çevre konusunda ve
insan sağlığı üzerinde oluĢan olumsuz
algının giderilmesi maksadıyla
toplumu bilinçlendirici faaliyetlerde
bulunulması
Kavak yetiĢtiriciliği konusunda ileri
olan ülkelerden mevzuat ve teknik
bilgi transferi ile ülkemize uyarlanması
Kavak yetiĢtiriciliği açısından GAP ve
KOP gibi büyük potansiyele sahip
yetiĢme alanlarının değerlendirilmesi
NĠTELĠĞĠ
Islah çalıĢması
YÜRÜTÜCÜ/
ÇALIġMANIN
DÜZENLEYĠCĠ ACĠLĠYETĠ
KAE
Kısa vadeli
Islah çalıĢması
Envanter
KAE , OSĠB,
GTHB, DĠE
Kısa vadeli
Peyzaj
Enerji
KAE
Yeni proje ile
kısa vadeli
Koruma
Eğitim
KAE
Sürekli
Koruma
KAE
Koruma
KAE
Sürekli
ÇalıĢmalar
sürüyor
Yeni proje ile
uzun vadeli
Ġzleme ve
Bilgilendirme
OGM , KAE
Sürekli
Bilgilendirme KAE, TRT
Bilinçlendirme
Hemen
Bilgi transferi
OGM
Hemen
Ağaçlandırma
OGM
Kısa vadede
Özel ağaçlandırma ve OR-KÖY TeĢvik
kredilerinde kavak ağaçlandırmalarının
daha cazip hale getirilmesi, kavak
üreticiliğinin tarımsal ürün destek
programına
alınması
konusunda
çalıĢılması.
Klonal
bazda
sertifikalı
fidan Yetkilendirme
üretiminin gerçekleĢtirilebilmesi için
akredite fidanlıkların belirlenmesi
OGM
Hemen
OGM
Hemen
126
13
14
15
16
17
Bitki
pasaportu
uygulamalarına
geçilerek sertifikalı fidan kullanımının
sağlanması
Yenilenen
Orman
Amenajman
Planlarında titrek kavak alanlarının
belirlenerek bu alanların ayrı bir kavak
iĢletme sınıfı olarak ayrılması
OGM‟nin uhdesinde bulunan kavak
yetiĢtirmeye uygun alanlarla ilgili
“Samsun Gölardı Kavakçılık ĠĢletme
ġefliği” benzeri iĢletme Ģefliklerinin
yaygınlaĢtırılması ve bu Ģefliklerle
ilgili özel amenajman planlarının
hazırlanması
Kavak
Odunu
Üreticileri
ve
Tüketicileri Birliği‟nin kurulması
Kavak Fidan ve Odun Borsasının
kurulması
maksadıyla
fizibilite
çalıĢmalarının yapılması
Ġzleme ve
denetim
OGM
Sürekli
Planlama
OGM
Sürekli
Planlama
OGM
Kısa vadeli
Birlik kurma
OGM, STB
Kısa vadede
Ürün ve Pazar
izleme
OGM
Kısa vadede
127
Hacı Mehmet KARA
Kocaeli Vali Yrd.
Ahmet KARAKAġ
DĠAED Daire BĢk. Yrd
Okan KURġUN
Sakarya Orman Bölge Müdürü
Dr. Faruk ġakir ÖZAY
KHGOAAEM Enstitü Müdürü
Prof. Dr. Ramazan KURT
Bursa T. Ü. Orman Fakültesi /Dekan
Oktay KABASAKAL
Sanayici
128
Halis KARAKAġ
Üretici (Muhtar)
Tefik DEDEBAġ
Lif ve yonga levha iĢletme
Prof. Dr. K. Bahattin GÜRBOY
Ġ. Ü. Orman Fakültesi/ Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Mehmet AKGÜL
Konya Necmettin Erbakan Ü./Dekan
Yrd. Doç. Dr. Cahit DOĞAN
Hacettepe Ü. Biyoloji Bölümü/Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Sabri ÜNAL
Kastamonu Ü. Orman Fakültesi/ Öğr. Üyesi
Selda KARAKAYA
KHGOAAEM/BaĢmühendis V.
Prof. Dr. Mustafa YAMAN
Karadeniz T. Ü./Öğretim Üyesi
Dilek TUĞRUL
KHGOAAE/ Kimya Yük. Mühendisi
Dr. Hüseyin KARATAY
GDA Ormancılık AraĢtırma Müd.
Hülya TAMYÜKSEL
Ağaçlandırma Dairesi BaĢkanlığı /Mühendis
Tamer ERTÜRK
DĠPD. Denetici Ank.
Dr. Fazıl SELEK
Ege Ormancılık ArĢt. Enstitüsü/Mühendis
Mehmet YILDIZ
OGM iĢletme Pazarlama
Teoman KAHRAMAN
DAOAE /Mühendis
129
130
KATILIMCI LĠSTESĠ
DÜZENLEYEN BĠRĠM
KONUSU
YERĠ
TARĠHĠ
DIġ ĠLĠġKĠLER EĞĠTĠM VE ARAġTIRMA DAĠRESĠ BAġKANLIĞI
TÜRKĠYE MĠLLĠ KAVAK KOORDĠNATÖRLÜĞÜ TOPLANTISI
ĠZMĠT
13-14 KASIM 2014
GÖREV YERĠ
ADI SOYADI
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
40.
41.
42.
43.
44.
45.
46.
47.
48.
49.
50.
Hacı Mehmet KARA
Ahmet KARAKAġ
Mehmet KOÇYĠĞĠT
Murat BAġAR
Ali Murat GÜLSOY
Okan KURġUN
Süleyman IĢık DERĠLGEN
Sıtkı ÖZTÜRK
Numan GÜLġAH
Ersan KABAKÇI
Hacı Emir KURT
Arif TEKKOYUN
Hakkı TORUN
Mikail DENĠZ
Ertan ALBAS
Rasim ÇETĠNER
Ġsmail TÜFEKÇĠ
Faik Alptekin KARAHAN
Dr. Hüseyin KARATAY
Ġlhan Sıddık SÖZER
Uğur TÜFEKÇĠOĞLU
Ahmet ÇOK
Tamer ERTÜRK
Rıdvan ÇARIKÇI
Hacer DĠLAVER
Hakan KELEġ
Ahmet BALABANLI
Süleyman MEMĠġ
Mehmet YILDIZ
Necati ÇOLAK
Bilal DĠNÇ
Aynur ġANLITÜRK
Hamdi KAPTANOĞLU
Musa KALKAN
Hülya TURNA
Hasan Ali DEMĠR
Dr. ġ. Teoman GÜNER
Ahmet ÖZDEMĠR
Dr. NeĢat ERKAN
Dr. Fazıl SELEK
Raif ÇOPUR
Osman BALCI
Prof. Dr. Alaettin BOBAT
Hülya TAMYÜKSEL
Ziya KARAGÜZEL
Mehmet YAMAN
BarıĢ Cem AKPINAR
Fahri SÖNMEZOĞLU
Hasan Fehmi KAYNAR
Mehmet YAMAN
Kocaeli Valiliği
DıĢ ĠliĢkiler Eğitim ve AraĢtırma Dairesi BaĢkanlığı
DıĢ ĠliĢkiler Eğitim ve AraĢtırma Dairesi BaĢkanlığı
DıĢ ĠliĢkiler Eğitim ve AraĢtırma Dairesi BaĢkanlığı
DıĢ ĠliĢkiler Eğitim ve AraĢtırma Dairesi BaĢkanlığı
Sakarya Orman Bölge Müdürlüğü
Orman Ağaçları ve Tohum Islah AraĢtırma Enstitüsü Md.
Orman Zararlılarıyla Mücadele Dairesi BaĢkanlığı
ÇEKÜL Vakfı
Ankara Orman Bölge Müdürlüğü
Adana Tarım Ġl. Md.
Denizli Orman Bölge Müdürlüğü
Kütahya Orman Bölge Müdürlüğü
Zonguldak Orman Bölge Müdürlüğü
Zonguldak Gıda Tarım Ġl Md.
Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğü
Sakarya Orman Bölge Müdürlüğü
Orman Ġdaresi ve Planlama Dairesi BaĢkanlığı
GDA Ormancılık AraĢtırma Müd.
Fidanlık Daire BĢk.
Toprak Muhafaza ve Havza Islahı Dairesi BĢk.
Elazığ GDA Or. ArĢt. Enst. Md.
DĠPD. Denetici Ank.
Bolu Orman Bölge Müdürlüğü
Sakarya Fidanlık Müdürlüğü
Doğu Akdeniz AraĢtırma Enstitü Müdürlüğü
Süleymaniye ĠĢletme ġefliği
Bolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü
OGM iĢletme Pazarlama
Ege Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Müdürlüğü
Samsun Orman ĠĢletme Müdürlüğü
Ankara Orman Fidanlık Müdürlüğü
Gölcük Orman ĠĢletme Müdürlüğü
Amasya OBM
Trabzon AraĢtırma Ens. Md.
Sakarya OBM
OTEAEM EskĢehir
Hendek orman Fidanlık ġefliği
Antalya Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Md.
Ege Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Md.
Çankırı Orman ĠĢletme Md.
ĠĢletme ve Pazarlama Daire. BaĢkanlığı
Kocaeli Üviversitesi
Ağaçlandırma Dairesi BaĢkanlığı
Sakarya OBM Ağaçlandırma ġb Md.
Ġstanbul E.P.
Bursa Orman Bölge Müdürlüğü
Bursa Orman Bölge Müdürlüğü
Bursa Orman Bölge Müdürlüğü
Ġstanbul Etüt Proje BaĢ M.
131
UNVANI
Vali Yrd.
Daire BĢk. Yrd
ġb. Md.
ġb.Md.
Mühendis
Bölge Müdürü
Enst. Müdürü
ġube Müdürü
Ġl temsilcisi
Mühendis
ġube Müdürü
ġube Müdürü
ġube Müdürü
ġube Müdürü
Md. Yrd.
BaĢmühendis
ġube Md.
ġube Müdürü
Enstitü Müdürü
Fidanlık Müdürü
Müdür Yrd.
ġef
Enstitü Müdürü
ġube Müdürü
Enstitü Müdürü
Müdür Yardımcısı
Müdür Yardımcısı
Müdür
Gölardı Orman ĠĢl. ġefi
Enstitü Müdürü
Etüt Proje BaĢmühendisi
Enstitü Müdürü
Fidanlık ġefi
Enstitü Müdürü
Mühendis
ĠĢletme Müdürü
Mühendis
ġube Müdürü
BaĢmühendis
M. KemalpaĢa ATM ġefi
Bölge Md. Yrd.
ġube Müdürü
BaĢmühendis
51.
52.
53.
54.
55.
56.
57.
58.
59.
60.
61.
62.
63.
64.
65.
66.
67.
68.
69.
70.
71.
72.
73.
74.
75.
76.
77.
78.
79.
80.
81.
82.
83.
84.
85.
86.
87.
88.
89.
90.
91.
92.
93.
94.
95.
96.
97.
98.
99.
100.
101.
102.
Ercan ÖZYÜREK
Dr. Ġsmail ġAFAK
Birgül UÇUM
Serdar ÖZKAN
Çağlar UĞURLU
Göksel ÇÜÇEN
Talip KAVLAK
Ġsmail ġAN
Hakan MERCAN
Nurgül SERTLĠ
Emrah YAġA
Gökhan ULUDAĞ
Abdullah DUMAN
Yunus SEVEN
Metehan AKDOĞAN
Teoman KAHRAMAN
Hasan ADIYAMAN
Tevfik DEDEBAġ
Halis KARAKAġ
Hikmet DEMĠR
Fahrettin DUMAN
Ahmet AKSOY
Oktay KABASAKAL
Nurettin KOÇ
Sedat KOÇ
Mustafa GÜNGÖR
Prof. Dr. Ramazan KURT
Prof. Dr. Mehmet AKGÜL
Prof. Dr. Mustafa YAMAN
Prof. Dr. K. Bahattin GÜRBOY
Doç. Dr. Sabri ÜNAL
Yrd. Doç. Dr. Cahit DOĞAN
Yrd. Doç. Dr. Murat ALAN
Yrd. Doç. Dr. Fatih TEMEL
Dr. Faruk ġAKĠR ÖZAY
Ercan VELĠOĞLU
Dr. Cemal FĠDAN
Ufuk PEKMERTOL
Selda KARAKAYA
Ayhan KARAKAYA
AĢkın BOZKURT
Cihan ATMACA
Selin ÖZBAY
H. Ali ġAHĠN
Muhammed Said KARA
Erol CABAK
Hamdi UZUN
Ġbrahim AKSEKĠ
Yunus BAYIR
Dilek TUĞRUL
Burcu UZAN
Melek KURT
Marmara Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Md.
Batı Karadeniz Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Md.
Ġzmit Fidanlık ġefliği
Silvikültür Dairesi BaĢkanlığı
Doğu Anadolu Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Md.
Sakarya Orman Bölge Müdürlüğü
Ġstanbul Orman Bölge Müdürlüğü
Ġzmit Orman ĠĢletme Müdürlüğü
Sakarya Orman Bölge Müdürlüğü
Sakarya Orman Bölge Md. Gölcük orman iĢletme Md.
Sakarya Orman Bölge Müdürlüğü
Sakarya Orman Bölge Müdürlüğü
Ġzmit Orman ĠĢletme Müdürlüğü
OGM ĠĢletme Pazarlama Dairesi
Kayseri Orman Fidanlık ġefliği
Doğu Akdeniz Ormancılık AraĢtırma Enstitüsü Md.
Adıyamanlar A.ġ. Sapanca
Kastamonu Entegre
Üretici
Üretici
Üretici
Üretici
Sanayici
Sanayici
Sanayici
Sapanca-Keresteci
Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi
Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi
Karadeniz Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü
Ġstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi
Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi
Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü
Karabük Orman Fakültesi
Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
Kavak Ve Hızlı GeliĢen Orman Ağaçları AraĢtırma Md
132
Md. Yrd.
Md. Yrd.
Mühendis
ġube Müdürü
BaĢmühendis
Ġzmit Fidanlık ġefi
Ġstanbul ġube Müdürü
Müdür Yardımcısı V.
TaĢköprü ĠĢletme ġefi
Md. Yrd.
Suadiye ĠĢletme Ģefi
Kefken ĠĢletme ġefi
ĠĢletme Müdürü
ġube Müdürü
Fidanlık ġefi
Mühendis
Genel Müdür
Muhtar
Dekan
Dekan
Öğretim Üyesi
Öğretim Üyesi
Öğretim Üyesi
Öğretim Üyesi
Öğretim Üyesi
Öğretim Üyesi
Müdür
Müdür Yrd.
BaĢmühendis
BaĢmühendis
BaĢmühendis V.
BaĢmühendis V.
Mühendis
Mühendis
Mühendis
Mühendis
Mühendis
Mühendis
Mühendis
Mühendis
Mühendis
Kimya Yük. Mühendisi
Biyolog
Bilgisayar ĠĢletmeni

Benzer belgeler

Kavak ağacı

Kavak ağacı anlayıĢının tesis edildiğini belirtmiĢtir. Ülkemizde artmakta olan odun hammaddesi talebinin karĢılanması ve doğal ormanlar üzerindeki baskının hafifletilmesi için kavak ağacı yetiĢtiriciliğinin ön...

Detaylı

Çankırı Ormanlarının Zararlı Böcekleri ve Mücadele

Çankırı Ormanlarının Zararlı Böcekleri ve Mücadele (30.728 ha) Ilgaz ormanlarında yer almaktadır. Ormanların yaklaşık %60’ı sarıçam, karaçam; %15-20’si göknar; %10’u meşe; %10’u ise diğer ağaç türlerinden oluşmaktadır. Dolayısı ile Çankırı ilinde o...

Detaylı