inovatif-kimya-dergisi-sayi-26

Transkript

inovatif-kimya-dergisi-sayi-26
Kimya
Dergisi
İNOVATİF
Kimya Dergisi
YIL:3 SAYI:26 EYLÜL 2015
HİDROJELLER VE
UYGULAMA ALANLARI
Arıtma ve Arıtma Kimyasalları
Kantaron Çiçekleri
Güç Tutuşurluk
CisPlatin
Likopen
Haberler
Faydalı Linkler
Sözlük(İng-Trk)
Element Tanıma
Bulmaca
Önsöz
Hakkımızda
İnovatif Kimya Dergisi Haziran 2013’te çalışmalarına başlayan Ağustos 2013’te ilk sayısını çıkaran,
internet ortamda faaliyet gösteren, Kimya ve Kimya
Sektörü hakkında yazılar yazılan, yazarlarını online
ortamdan edinen bir e-dergidir.
Dergimiz Kimya ile ilgili yazılarınızı online ortamda
sizlerden alarak sizi tanıtmayı, sektörden olan arkadaşlara kimya dergisi okumanın keyfini yaşatmayı,
kimya ile ilgili piyasada çok okunan bir dergi olabilmeyi kimyayı seven, kimyayı takip eden, kimya
ile ilgili bildiklerini paylaşan bir kesim oluşturmayı
hedef edinmiştir.
Dergimizde kimya üzerine bölüm okuyan, mezun
herkes bize yazabilir. Kimya ile ilgili bir bölüm
bitirmiş olmanız yeterli.
Dergimizde yazarlarımızın yazdığı yazılar kısmı,
haber kısmı, bulmaca kısmı, elementleri tanıyalım
kısmı, kimya sözlüğü kısmı ve faydalı web siteleri
kısmı adlı bölümler vardır.
Eğlenerek ve öğrenerek okumanız, bize yazmanız
dileğimizle...
İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi
Sahibi :
Yavuz Selim Kart
Genel Yayın Yönetmeni :
Yavuz Selim Kart
Yayın Danışmanı :
Yavuz Selim Kart
Dergi Editörleri :
Yavuz Selim Kart
Ebru Çetinkaya
Haber Bölümü :
Yavuz Selim Kart
Ebru Çetinkaya
Hatile Moumintsa
Facebook Yönetimi
ve Bilgi Araştırma :
Yavuz Selim Kart
Hatile Moumintsa
Twitter Yönetimi :
Yavuz Selim Kart
Instagram Yönetimi :
Yavuz Selim Kart
Dergi Tasarımı :
Yavuz Selim Kart
KURALLAR
Dergimiz Hakkında
1. İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir
makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını
aldığınız kişiye mail atarak haber vermek durumundasınız. Kullanmış olduğunuz bu yazıların
kaynağını bu dergi olarak belirtmek zorundasınız.
2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci
derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun
yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız.
3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu
değildir.
4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde
kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır. Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak
hallediniz. Çünkü bizim yazarlarımızdan ricamız
telif haklarına riayet ederek resimlerini dökümanlarına eklemeleri. Buradan çıkacak problemlerden
doğrudan yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu
değildir.
5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız
var ise. Yazılarınız için lütfen Yavuz Selim KART ile
konuşun. Dergi ile iletişim kurmak için
www.facebook.com/groups/147842018740235/
Grubu aracalığı iletişim kurabilirsiniz. Bu grup
aracılığı ile bizimle iletişimde kalabilirsiniz.
6. Elimize çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı
yayımlamaya gayret edeceğiz. Amacımız hem yazan
bir kesim sağlamak, hem bilgilerinizi 3. şahıslara
yaymak hem de sizleri en iyi şekilde tanıtmaktır.
7. Sayfamızda yayınlanmasını istediğiniz yazıları
[email protected] mail adresine
göndermeniz rica olunur. Bu mail adresine gönderdiğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editörlerimiz
tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size
geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca
bunu kendinizi küçümsemek olarak görmeyin.
Amaç daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi.
8. Dergimize göndereceğiniz yazılar en fazla 6 sayfa
olabilir. 6 Sayfayı geçmemeye çalışın.
9. Dergimize yapacağınız eleştirileri de arkadaşlarımıza saygısız bir biçimde değilde ölçülü bir
biçimde sayfalarda yapmaya dikkat ediniz. Bu işi
herkes gönüllü yapıyor. Lütfen saygıda kusur etmeyiniz.
10. Dergi ekibi gönüllü kişilerden oluşmuştur. Bu
dergi ilk kurulduğu andan beri böyledir. Dergi
ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş sayılır.
Gelen herkese en başta bu kural söylenir. Görevini
yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran, huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen, ben kafama göre
hareket ederim diyen herkes ekipten çıkarılır.
11. Dergimizde yazabilecceğiniz konular
aşağıda listelenmiştir.
* Akademik Makaleler
* Endüstriyel Konular
* Üniversite Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar
(Kimya üzerine bölümler için)
* İş Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar
* Laboratuvar Üzerine Yazılar
* Kimya Sanayi Uygulamaları
* Teorik Kimya Üzerine Makaleler
* Ülkemizdeki Kimya ile ilgili Kanunlar Üzerine
Yazılar
* Kimya Sektöründe Güvenlik Önlemleri ve Dikkat
Edilecek Husular Üzerine Yazılar
* Kimya Sektöründe Bilgisayar Uygulamaları
Üzerine Yazılar
temel konular bunlar. Bu konular ile ilgili bize yazıp
gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz şeyler Kimya
Dünyası ile alakalı olmalı yoksa yayımlanmaz.
12. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz. Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da
herhangi bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz
konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi
yayımlamama hakkını elinde tutar. Bu konuda son
söz dergi yöneticisine aittir.
13. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu arkadaş
buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine
sahiptir.
14. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları
kabul etmiş sayılırlar.
İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi
Ekibimiz
BİZ KİMİZ
Yavuz Selim
KART
EBRU
ÇETINKAYA
Hatile
MOUMINTSA
Kimya
Dergisi
https://www.facebook.com/InovatifKimyaDergisi
https://twitter.com/InovatifKimya
http://www.linkedin.com/profile/view?id=299289606
Instagram
http://www.instagram.com/inovatifkimyadergisi
Editörden
Merhaba
İNOVATİF KİMYA Dergisi Okuyucuları
Değerli Okuyucularımız;
Gönüllülük esasına göre işleyen dergimizde sizlerin gönderdiği yazılarla 26. Sayıyı çıkarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Her geçen gün büyüyoruz. Desteklerinizi esirgemediğiniz için çok
teşekkürler.
E-Dergimizde yayımlanması için gönderilen yazıların yurt içi ve yurt dışı birçok kanaldan
okunması ve olumlu bildirimlerin gelmesi bizi oldukça mutlu etmekte. Gün geçtikçe büyüyen,
gelişen ve her geçen gün okuyucu kitlesi artan e-dergimizde sadece yazılarınız yayımlanmıyor.
Yazılarınız ile sizleri de sosyal medyada tanıtma gayreti içindeyiz. Ücretsiz etkinliklere verdiğimiz
sosyal medya desteğimiz de sürmekte. Bu konuda bize her zaman mail ile ulaşabilirsiniz.
Bu ay E-Dergimizde 6 farklı yazı bulunmakta. Bize bu ay gönderilen yazılar. Likopen yazısında, likopen ve sağlığımız hakkında bir yazı okuyacaksınız. CisPlatin yazısı, kemoterapide kullanılan
etken maddelerin vücuda etkisi hakkında bir yazı. Hidrojeller ve Uygulama Alanları yazısı, bu
ayın kapak konusu. Arıtma ve Arıtma Kimyasalları yazısı, su arıtımı hakkında içerikli bir yazı.
Kantaron Çiçekleri yazısı, çiçek ve sağlığımız ile ilgili bir yazı. Güç Tutuşurluk yazısında ise tekstil
materyalleri ve tutuşurluk hakkında bir yazı okuyacaksınız. Element Tanıma kısmınında bu ay sırada
Silisyum Elementi var. Yurttan ve Dünyadan Kimya Haberleri ile de gündemi takip edeceksiniz. Her
ay web siteleri kısmı ile bu ay da birçok web sitesi keşfedeceksiniz. Sözlük kısmında İngilizce-Türkçe
Kimya kelimelerini öğreneceksiniz. Bulmaca kısmında ise hem eğlenip hem öğreneceksiniz.
Umarız memnun kalarak okursunuz. Bize yazı gönderen emek harcayan meslektaşlarımıza, takipçilerimize, sevenlerimize teşekkürü bir borç biliyoruz. Kimya üzerine bölüm okuyan, çalışan her kesimden ve sektörden bilgilendirici yazılar bekliyoruz. Bir sonraki ay görüşmek üzere. Sevgiyle kalın.
Yavuz Selim Kart
Dergi Editörü
IÇINDEKILER
Likopen 7
CisPlatin
9
Hidrojeller ve Uygulama Alanları 11
Arıtma ve Arıtma Kimyasalları 16
Kantaron Çiçekleri 20
Güç Tutuşurluk 23
Element Tanıyalım 27
Sözlük (Ing-Trk) 28
Haberler 29
Faydalı Siteler 39
Kimya Bulmaca 40
Kimya Bulmaca Çözüm (Önceki Ay) 41
Sizde Yazarımız Olun 42
Suat YASAR DIKKAYA
[email protected]
LİKOPEN
LİKOPEN’İN MUCİZESİ KİMYASINDA SAKLI
Kimya
Mühendisi
Ö
zellikle kadınları yakından ilgilendiren bu pigmentin
kimyasalını ortaya döküp, sırrını açığa çıkarıyoruz.
Güzellik uğruna bol bol tüketilen en güçlü antioksidan LİKOPEN’i bu kadar çekici kılan sadece antioksidan özelliğe sahip olması mı, yoksa bu özelliği
dışında başka yetenekleri de var mı?
Likopenin kimyasını kurcaladıkça başka yetenekleri
de ortaya çıkacak ve bu pigmetin şanına yakışır bir
kimyaya sahip olduğunu siz de göreceksiniz.
Domates, karpuz, pembe/kırmızı greyfurt, kırmızı
portakal, kuşburnu gibi kırmızı gıdalarda bulunan
ve yaşlanmayı önleyen en güçlü karotenoid olarak,
bu antioksidan özelliği nereden geliyor diye merak edenler bu her derde deva pigmenti yakından
tanıyalım!
7
Likopen; Karotenoidler familyasından olup, 8 izoprenden meydana gelmiş bir terpendir, parlak
kırmızı renklere sahip olması onun konjüge karbon çift bağlarına sahip yapısından kaynaklanmaktadır. Bu pigment görünür spektrumun çoğunu soğurduğundan rengi kırmızıdır.
LİKOPEN
Suda çözünmediğinden gıda boyası olarak da kullanılabilen likopen yağda kolaylıkla çözünebilmektedir.
Likopen, tekli oksijeni etkisiz kılma özelliğine
sahip olduğundan en güçlü antioksidandır. Tekli
oksijen deri yaşlanmasının başlıca sebeplerindendir ve mor ötesi ışınlardan dolayı oluşmaktadır.
Likopen, yaşlanmayı önlemenin haricinde zarar
görmüş hücreleri de onarabilme özelliğine sahiptir. İşte bu özelliği sayesinde likopenli gıdaları çok
tüketen insanların ciltlerini daha parlak ve bronz
gösterip geç yaşlanmasını sağlamaktadır.
Ayrıca kadınlarda kalp ve damar hastalıklarında
koruyucu bir etkiye sahip olmakla birlikte yapılan
araştırmalarda sindirim sistemi, meme kanseri,
mide kanseri, prostat kanseri, akciğer kanseri
ve rahim kanseri gibi hastalıkları engellediği
görülmüştür.
Kolestrolü düşürme etkisine de sahip olan likopen LDL oksidasyonunu da baskıladığından koroner kalp
hastalığı riskini azalttığı Toronto Üniversitesinde yapılan araştırmalar sonucunda bulunmuştur.
Sebze ve meyvelerdeki likopen maddesinin
oranı, bitkinin yetiştiği toprağa ve iklim
şartlarına göre farklılık göstermekle birlikte
ısıtıldığında ya da yağda pişirildiğinde likopen oranı artış göstermektedir. Özellikle
domates için söylüyoruz pişirirken zeytinyağı
kullanıldığında likopen miktarını arttırmakla birlikte zeytinyağı sayesinde sindirimi de
kolaylaştırmış olacaksınız.
Erkeklerin de en az kadınlar kadar bu konuya
ilgi gösterdiğini biliyoruz! O zaman başta
domatesin kendisi, salçası, suyu, ketçabı olmak
üzere sizleri kırmızı sebze ve meyve tüketimine önem vermeye davet ediyoruz. Yukarıda
da saydığımız gibi sadece yaşlanmayı önlemek adına değil bir çok hastalığı da önleyen
bu kimyasalı daha sağlıklı bir yaşam için
hayatımıza daha çok katalım
Kaynaklar :
8
https://tr.wikipedia.org
http://www.bilgiustam.com
http://www.onkder.org
C i s Pl atin
BİRİSİ BU DNA’YI DURDURMALI !
H
Volkan SAHIN
[email protected]
Kimyager
(Ögrenci)
erkese merhaba. İnsanoğlu var olduğundan beri dinamik bir dünyada yaşamaktadır. Canlılık, ortam şartları uygunsa üremek ve genetik materyali aktarmak,
şartlar uygun değilse savaşmak ve hayatta kalmak üzerine
bir düzende sürmektedir. Tabii olarak geçmişten günümüze
bir çok etken insan yaşamını ve sağlığını olumlu yada olumsuz etkilemiştir. Bu yazıda sizlere hem kendi sağlığımızı
metabolik ve psikolojik yönden hem de çevremizi
derinden etkileyen bir hastalık olan kansere karşı kullanılan etken maddelerden birisi, daha çok cisplatin olarak adlandırılan bu yapıdan genel hatlarıyla
söz
etmek istiyorum. Eğer sizlerde kemoterapide
kullanılan etken maddelerin vücuttaki etki
mekanizmasını merak ediyorsanız buyurun
başlayalım hepinize iyi okumalar.
Cisplatin, cis-diamino-dikloroplatin (II), kemoterapide
(kansere karşı
kimyasal tedavi) kanseri tedavi etmek amaçlı kullanılan platin
merkezli bir etken
maddedir. Hücre gelişimi ve çoğalmasını önleyen bu bileşik diğer kemoterapik maddelerle aynı etkiye
sahiptir. Kanserli hücreler kadar normal hücreleri de etkilemesine karşın, üreme hızlarının çok büyük
olması nedeniyle kanserli hücreler üzerinde daha çok etki gösterir.
Hücre çoğalmasına etkisi B. Rosenberg tarafından keşfedildi. Rosenberg, E.coli bakterisi bir elektriksel
alana konulduğunda bölünmesinin durduğunu, iplikciklerin büyüdüğünü ve bunun antitümör ajanları
ile tedavideki davranışlarının aynı olduğunu farketmişti. Platin elektrot ve amonyum klorür tamponunda içlerinde cisplatinin de olduğu bileşikler oluştuğu biliniyordu.
9
Cisplatin etkisini hücrelerdeki deoksiribonükleik
asit (DNA) üzerinde gösterir, bilinen sarmal yapıyı
bozarak hücre çoğalmasını engeller. Büyüme
sırasında DNA molekülü açılır (Fermuarın açılması
gibi) ve her bir zincirde yeni eş moleküller oluşur.
Böylece önce bir molekül varken sonuçta iki molekül ortaya çıkar. Bir çok kanser tedavisi bu işlemin
durdurulmasına bağlıdır. Böylece kanserin tipik
özelliği olan ölçüsüz çoğalma önlenir. Cisplatin,
diakua kompleksine hidroliz olur, bu da DNA'daki guanin azot atomu ile tepkime verir ve komşu
guanin bazları arasında genellikle aynı iplikçikten ,
bazen de iplikçikler arasında çapraz bağ oluşturur.
DNA sarmalı içinde 34 derece den büyük açılı bir
kıvrımdır. Şekildeki bu değişme DNA’nın kendisini
eşlemesini engeller ve kanserin gelişmesi yavaşlar.
Gerçekten bu tedavi henüz mekanizması yeterince
açık olmasa da, kanserin küçülmesi ile sonuçlanır.
Antikanser aktivitesine sahip olduğuna inanılan bir
protein bir cisplatin-değiştirilmiş DNA kompleksi
ile birleştiğinde, DNA içinde daha büyük açılı bir
kıvrım gösterir, proteinden bir fenilalanin halkası
oluşan çentiğin içine yerleşir. Böyle bir bağlanma
cisplatin taşınmasını ve DNA’nın diğer onarım
tepkimelerini engelleyebilir
Kanser tedavisinde kullanılabilecek etkin bir mutajenik maddenin yapısal özelliklerinin belirlenmesi
amacı ile bir çok bileşik test edilmiş ve aşağıdaki sonuçlara varılmıştır.
1. Cis konumda, DNA azotları ile yer değiştirebilecek bir çift sert, eksi yüklü ligant bulunmalıdır. (klor
veya oksijen gibi)
10
2. Hücre zarından geçebilmeli (yüksüz kompleksler) ve suda çözünür olmalıdır
3. Diğer iki ligant tepkimede bir etkinliği olmayan birincil yada ikincil aminler olmalıdır.
Görüldüğü gibi bir maddenin kemoterapik madde klasmanında sayılması için gereken şartlar ve klasmana giren maddelerinde etki mekanizmaları genel hatlarıyla bu zemini oluşturmaktadır.
Kaynaklar :
İnorganik kimya, üçüncü baskı, Gary L. Miessler; Donald A. ,çeviri editörleri: Prof. Dr. Nurcan Karacan-Prof. Dr. Perihan Gürkan
Ebru CETINKAYA
[email protected]
Hidrojeller
ve Uygulama
Alanları
P
olimerler, çok sayıda aynı ve ya farklı atomik grupların kimyasal bağlarla az ya da
çok düzenli bir biçimde bağlanması sonucu
oluşan uzun zincir ve yüksek molekül ağırlığına
sahip bileşiklerdir. Polimeri oluşturan mono-
Kimyager
(Ögrenci)
merler aynı türden ise “Homopolimer”, birden
fazla farklı monomerin oluşturduğu polimer ise
“Kopolimer” olarak adlandırılır. Hidrojeller,
temelde hidrofilik kopolimer ya da homopolimerlerden oluşur.
11
Şekil-1: Monomerlerin polimerleştirme tepkimesi ile polimer oluşturması
Hidrojeller, sulu ortamda bırakıldıklarında
çözünmeyen, suyun büyük miktarını bünyesinde
tutarak şişme özelliği gösteren, çok sayıda hidrofilik gruplar içeren, üç boyutlu-ağ yapılı polimerlerdir. Su sever olmaları nedeniyle “hidrofil
polimerler” olarak da adlandırılırlar. Hidrojeller,
ağlarındaki polimer zincirlerine hidrofilik karakter sağlayan -SO3H, -COOH, -CONH2, -OH
ve -NH2 gibi fonksiyonel gruplara sahiptir. Bu
gruplardan dolayı bağlı duruma geçen su nedeniyle çapraz bağlı polimer hacim ve kütle artışıyla
şişmeye başlar. Çapraz bağlı polimerdeki su sever
grupların fazla sayıda olması daha fazla şişmeye
sebep olur. Yapılarında çok fazla su tutabilme
özelliğine sahip hidrojeller ayrıca yumuşak ve
esnek yapıda olmaları dolayısıyla canlı dokularla
çok büyük benzerlikler göstermektedirler.
Şekil-2 : Su absorplayan hidrojelin yapısı
12
1950’li yılların başlarında bilim insanları göz biliminde kullanılmak üzere yeni bir madde tasarlamış ve bundan yola çıkarak HEMA(2-hidroksietil metakrilat) ve EDMA(etilen dimetakrilat)
kopolimerizasyonu ile ilk hidrojeli sentezlendiler.
İlk hidrojel bazlı yumuşak kontakt lensler bu
yıllarda hazırlanmıştır.1959-1960 yıllarında ise
hidrojellerin biyouyumluluğu ile ilgili çalışmalar
yürütülmüştür. Aynı yıllarda tıbbi uygulamalara
uygun hidrojel sentezi başlamış ve ayrıca ameliyat
sonrası oluşan yaraların izlerinin silinmesi için de
kullanılmıştır. Devam eden yıllarda farklı alanlarda yapılan çalışmalarla hidrojeller yaşamımızda
önemli bir yer almış oldu.
Hidrojellerin sentezi kimyasal başlatıcılı serbest
radikal polimerleşmesi ile veya yüksek enerjili
ışınlar ile başlatılan radikalik zincir polimerleşmesi
ile gerçekleştirilmektedir.
hazırlanması dört basamaktan oluşmaktadır:
başlama, zincir büyümesi ve çapraz bağlanma,
birleşme veya bölünme ile sonlanma. İlk önce
çapraz bağlayıcılar varlığında birbirine kimyasal
olarak bağlanan monomerler polimerleri oluşturmakta ve daha sonra monomerlerin bazılarının
çapraz bağlayıcı ile yer değiştirip polimer zincirlerinin birbirine bağlanmasıyla da hidrojel oluşmaktadır.
Kimyasal çapraz bağlanma ile hidrojel hazırlanması, bir veya daha fazla monomerin az miktarda
çapraz bağlayıcı kullanılarak doğrudan çapraz
bağlanmasıyla oluşur. Kimyasal yolla hidrojel
Şekil-3 : Çapraz bağlanma esnasında oluşan aşamaların şematik gösterimi
Yüksek enerjili ışınlar ile başlatılan radikalik zincir
polimerleşmesinde, uyarılma α, β ve γ ışınları, elektronlar, protonlar ve nötronlar gibi hızlandırılmış
taneciklerin etkisi ile yapılır ve özellikleri itibari ile
fotokimyasal polimerleşmeye benzer. Bu yöntemin
üstünlükleri, polimerleşmenin katı, sıvı, gaz fazlarından istenilen fazlarda yapılabilmesi ve başka
yöntemlerle polimerleştirilmesi zor olan monomerlerin kolayca polimerleştirilmesidir. Ayrıca
formülasyonda hidrojellerin gıda, ilaç ve farmasötik endüstrilerde toksik oluşu nedeniyle kullanılmasını kısıtlayan bir çapraz bağlayıcının olmayışı
bu yöntemin önemli avantajlarındandır.
Polimerik hidrojeller yukarıda bahsedildiği gibi
çeşitli tekniklerle hazırlanabilmelerine rağmen,
kullanılan en yaygın yöntem, hidrofilik yapıdaki
iyonik olmayan akrilamid (AAm) gibi monomerlerin N-N-‘-metilenbisakrilamid (BIS) gibi çapraz
bağlayıcı eşliğinde serbest radikalik çapraz bağlanma kopolimerizasyonudur. Şişme kapasitesini
artırmak için iyonik komonomerler de reaksiyon karışımına eklenebilmektedir. Hidrojellerin
hazırlanmasında kullanılan monomerler, polimerizasyon sıcaklığında genellikle katı halde olduklarından, polimerizasyon reaksiyonlarının sulu
çözeltilerde yürütülmesi gerekmektedir. Hidrojel
yapısı ve özellikleri, çapraz bağlayıcı konsantrasyonu, monomerlerin konsantrasyonu ve ağsı
yapıyı oluşturan birimlerin kimyası gibi doğrudan
hidrojelin oluşturulduğu koşullara bağlıdır.
Şekil 4 : Solda kuru hidrojel,sağda ise şişmiş hidrojel görünümü
Hidrojeller kendi içlerinde çeşitli şekillerde
sınıflandırılabilirler.
Bunlar;
Hazırlama yöntemine göre;
Homopolimer hidrojeller,
Kopolimer hidrojeller,
Çoklu polimer hidrojeller,
IPN (interpenetrating networks, iç içe geçmiş ağ
yapılar) hidrojeller
İçerdikleri yan gruplara göre;
Nötral (iyonik olmayan) hidrojelleri
İyonik hidrojeller
13
Fiziksel yapılarına göre;
Amorf hidrojeller
Yarı-kristalin hidrojeller
Hidrojen bağlı hidrojeller
Çapraz bağlanma
durumlarına göre;
Fiziksel çapraz bağlı hidrojeller
Kimyasal çapraz bağlı hidrojeller
Kaynaklarına göre;
Doğal hidrojeller
Sentetik hidrojeller
Su içeriklerine göre;
14
Düşük şişme dereceli (% 20-50) hidrojeller
Orta şişme dereceli (% 50-90) hidrojeller
Yüksek şişme dereceli (%90-99.5) hidrojeller
Süper-absorban (>% 99.5) hidrojeller
Kimyasal kararlılıklarına göre;
Biyolojik olarak bozunabilen hidrojeller
Biyolojik olarak bozunamayan hidrojeller
Bu sınıflandırılmalara bağlı olarak hidrojellerin
kullanım alanları da farklılık gösterir. Örneğin;
Hidrojeller pH, sıcaklık, iyonik şiddet ve elektrik alan
gibi çevresel değişkenlere cevap olarak şişme veya
büzülme davranışı gösterirler. Bu özellikleri biyomedikal alanlarda yapay algılayıcılar olarak kullanım
olanağı sağlar. Hidrojellerin hacimlerinin, dış etkilerin çok az değişmesiyle fazla değişim göstermesi,
teknolojide çok kullanılan bir malzeme olmalarına
neden olmuştur. Canlı dokulara benzeyen kauçuğumsu yapısı ve mükemmel biyouyumlulukları
hidrojelleri pek çok alanda çekici hale getirmiştir.
Hidrojeller, biyomedikal alanda teşhis, tedavi ve
implante edilir cihazlar olarak; çevre alanında ağır
metal iyonlarının ve organik kirletici malzemelerin
tutulmasıyla atık su temizlemesinde süper emici polimerler olarak kullanılmaktadırlar.Hidrojeller ayrıca
biyoteknoloji, biyomühendislik, eczacılık, tarım, veterinerlik, yiyecek endüstrisi, telekomünikasyon gibi
alanlarda yoğun olarak kullanılmaktadır.
Hidrojeller genel olarak;
•
•
•
•
•
Denetimli salınım sistemleri,
•
Yapay organ yapımı,
•
Kontakt lens,
•
Enzim tutuklama sistemleri,
•Biyosensör,
•
Kozmetik sektörü,
•
Gıda sektöründe katkı maddesi olarak,
•
Yapay kornea,
•
Manyetik ayırma,
•
Kemik hastalıkları tedavisi,
•
Sentetik kıkırdak ve buna benzer birçok uygulamada,
Su saflaştırma,
Ağır metal/boyarmadde uzaklaştırma,
İyon değişim uygulamaları,
Gübre ve tarım ilaçlarının denetimli salınımı gibi alanlarda da etkin olarak kullanılmaktadır.
UYGULAMA ALANLARI
Yara Örtüsü
İlaç taşıma ve farmasötik
Diş malzemesi
Doku mühendisliği,implantlar
Enjekte edilebilir polimer sistem
Teknik ürünler(kozmetik,farmasötik)
Diğerleri(Tarım,atık arıtma,ayırma vb.)
HİDROJELLER
Poliüretan,polietilen glikol, polipropilen glikol,
polivinil pirolidon, metil selüloz, karboksimetil
selüloz, aljinat
Polivinil pirolidon,nişasta,poliakrilik asit, karboksimetil selüloz, polivinil alkol, akrilik asit,
metakrilik asit,kitosan
Hidrokolloidler
Polivinil alkol, poliakrilik asit, hyalüronan,
kollajen
Poliesterler,polipeptidler,kitosan
Arap zamkı, pektin, kitin, kitosan, heparin,
nişasta,aljinat
Nişasta, polivinil alkol, poli(N-izopropil akrilamid), polivinilmetil eter
Şekil 5 : Hidrojellerin uygulama alanları
Gördüğünüz üzere hidrojeller bir çok kullanım ve uygulama alanına sahip. Ama tabi ki sadece bunlarla
sınırlı değildir, denenmiş ve hala denenmekte olan bir çok alanı vardır. Yapılan çalışmalarla teknolojik
anlamda çok farklı yerlere gelineceği kanaatindeyim.
Kaynaklar :
1. Gulrez, S., Al-Assaf, S., Phillips, G.O., Hydrogels: Methods of preparation, characterisation and applications in molecular and environmental bioengineering in carpi, A. (ed), Analysis and Modeling to
Technology Applications. ISBN: 978-953-307-268-5, Online: InTech, Chapter 5, 2011
2. Garner, C.M., The synthesis of a super absorbent polymer, Modular Laboratory Program in Chemistry,
739, Baylor University, 2000
3. Sezgin, O., Metakrilamid tabanlı hidrojel matrislerin sentez ve karakterizasyonu, Yüksek Lisans Tezi,
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2007
4. Gökalp, A., Gözenekli, iyonik süper absorban polimer jellerin hazırlanması ve karakterizasyonu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009
5.Basan, S., Polimer kimyası, Cumhuriyet Üniversitesi Yayınları, Sivas, 400 sf., 2001
6. Nichifor, M., Zhu, X. X., Copolymers of N-alkylacrylamides and styrene as new thermosensitive materials, Polymer, 44 (10), 3053-3060, 2003
7.Kopecek J.;Yang J. Review Hydrogels as smart biomaterials,Polym Int 56:1078-1098,2007.
15
Yavuz Selim KART
[email protected]
Arıtma ve
Arıtma Kimyasalları
M
Kimya
Mühendisi
erhaba arkadaşlar,
Bu sayıda sizlere arıtma ve arıtma kimyasallarından bahsedeceğim. İşleyeceğimiz tema ise su arıtma
sistemleri olacak.
İçilmesinde, kullanılmasında veya çevreye bırakılmasında sakınca bulunan suların(atık su), kirletici parametrelerinden arındırılmasına "Arıtma" denir.
Su Arıtma nedir?
16
Su arıtma nedir sorusuna cevap bulmadan önce suyu
tanımak gerekir. Su, herkesin bildiği şekliyle iki
hidrojen atomu ve bir oksijen atomunun birleşmesinden oluşmuş yaşamın
kaynağı sayılan bir yapıdır. Ancak su
sadece bu moleküllerden ibaret değildir.
Evrensel solvent (çözücü) özelliği olan
su temas ettiği maddeleri de bünyesine
katabilme özelliğine sahiptir. Bu maddeler vücudun ihtiyaç duyacağı faydalı
maddeler olabileceği gibi vücutta istenilmeyen zararlı maddeler de olabilmektedir. Su arıtma da suyun içerisinde
bulunan bu zararlı maddeleri suyun içerisinden uzaklaştırma yani arındırma işlemidir.
Kaç çeşit arıtma vardır?
Arıtma işlemi fiziksel, kimyasal veya biyolojik
yollarla yapılmaktadır:
suların oksijenli veya oksijensiz bakteriler yardımı
ile biyolojik olarak parçalanması ile gerçekleşir.
• Kimyasal arıtma, atık suyun hızlı ve yavaş
karıştırma ünitelerinde çeşitli kimyasallar eklenip,
bu kimyasalların atık suyun içindeki kirleticiler ile
reaksiyona girerek çökelmesi ile yapılır.
• Fiziksel arıtma, hiçbir kimyasal veya bakteri kullanmadan mekanik işlemlerle fiziksel olarak atık
suyun içindeki yağ ve kaba atıkların ızgara, yağ
sıyırıcı paletler ve benzeri düzenekler ile uzaklaştırılmasıdır.
• Biyolojik arıtma, evsel veya endüstriyel atık
Fiziksel Arıtma
Katı maddelerin, sıvı ve katı yağların uzaklaştırılmasıdır. Tesise giren atık sular, bir dizi ızgara ve
eleklerden geçer. Bu sırada iri atık parçalar tutulur.
Daha sonra askıdaki katı maddelerin çökmesini
sağlamak için atık sular, birkaç saat yüzdürme
havuzları ve çöktürme havuzlarında tutulur. Tüm
tanecikler ve suda çözünmeyen maddeler, bu işlem
sayesinde tasfiye edilir. Bu işlemde ızgara ve elekler, öğütücüler/parçalayıcılar, dengeleme havuzları, kum tutucular, yüzdürme havuzları, çökeltim
tankları, havalandırıcılar, filtreler gibi sistemler
kullanılmaktadır.
Kimyasal Arıtma
Kimyasal reaksiyonlar aracılığıyla meydana gelen
değişikliklerin atık su arıtımında kullanılması
kimyasal arıtmadır. Kimyasal arıtma işleminde
suya kimyasal özellikleri bilinen iyonlar ilave
ederek atık su içerisinde bulunan çözünmüş veya
koloidal maddelerin çökelmesi sağlanır. Kimyasal
arıtma işleminde pıhtılaştırma ve yumaklaştırma
olmak üzere iki tür işlem vardır.
Koloidal haldeki ve askıdaki katı maddelerin, bazı
kimyasal madde ilavesiyle bir araya getirilmesine
pıhtılaştırma denir. Yumaklaştırma ise pıhtılaşmış
taneciklerin yumaklar haline gelerek büyümesi,
gözle görünür ve çökelebilir hale gelmesi işlemidir.
Biyolojik Arıtma
Bu işlem, fiziksel ve kimyasal arıtma işlemleriyle
sudan ayrılmayan, ayrışabilen organik maddelerin mikroorganizma faaliyetleri ile giderilmesidir.
Burada çökemeyecek kadar küçük olan askıdaki
madde veya çözünmüş haldeki organik maddeler, azot ve fosfor gibi kirletici unsurlar ya okside
edilerek veya biyokütle haline dönüştürülerek
giderilir. Bu işlemde esas görevi yapan kontrol
edilmiş bir ortamda bakterilerden oluşturulmuş
mikroorganizmalardır.
Biyolojik arıtmada asıl amaç; atık su içerisindeki
organik maddenin mikroorganizmalar tarafından
besin maddesi olarak kullanılıp parçalanması yolu
ile organik madde miktarının azaltılmasıdır. Evsel
atık sular için başlıca hedef ise; azot ve fosfor gibi
besin maddelerini ve organik madde içeriğini
azaltmaktır.
En yaygın kullanım alanı bulan biyolojik arıtma
süreçleri; aktif çamur, damlatmalı filtreler ve biyodisklerdir.
17
Fotoğraf : Kadıköy Atık Su Ön Arıtma Tesisi
İleri Biyolojik Arıtma
İleri biyolojik arıtmada azot ve fosfor gibi besin
maddelerinin tamamen giderilmesi amaçlanmaktadır. Bu işlem sonucunda alıcı ortama kullanma
suyu kalitesinde su verilmekte ve doğal dengelerin
bozulmasının önüne geçilmektedir.
İleri biyolojik arıtmada azotun uzaklaştırılması
için asimilasyon ve nitrifikasyon- denitrifikasyon
olmak üzere iki temel mekanizma vardır. Polifosfatlar ve organik bağlı fosfatlar hidroliz reaksiyonları ile orto-fosfatlara ve serbest fosfatlara
parçalanarak mikroorganizmaların kullanabileceği
forma dönüşür. Mikroorganizmalar fosforları
hücre zarlarındaki fosfolipitlerin, nükleik asitlerin
ve ATP'nin sentezinde kullanırlar. Böylelikle, atık
sudaki fosfor uzaklaştırılmış olur.
Arıtma Çamurlarının Uzaklaştırılması
Fiziksel ve kimyasal arıtma süreçlerinde atık
sulardan yüzdürülerek ya da çökeltilerek uzaklaştırılan maddeler ile biyolojik arıtma süreçlerinde sistemden atılan mikroorganizmalar, arıtma
tesisi çamuru halindedir. Arıtma çamurları % 95
gibi büyük oranda su içerirler ve ayrı ayrı ya da
birleştirilerek uzaklaştırılırlar. Arıtma çamurları
uygun bir şekilde uzaklaştırılıp zararsız hale getirilmezse, arıtma süreci amacına ulaşmamış olur.
Bu nedenle çamurların uzaklaştırılması, arıtma
sürecinin bir parçasıdır. Arıtma tesislerinde çamur
uzaklaştırma işlemi yoğunlaştırma, stabilizasyon ve
susuzlaştırma olmak üzere temelde üç ana aşamadan oluşur. Arıtma çamurları organik maddeler,
azot, fosfor gibi bileşiklerce zenginleştirilmiş bir
son üründür. Günümüzde gelişen çevre bilinci
sayesinde çamur, bir yerde depolanıp uzaklaştırılmak yerine, geri kazanılmakta ve pek çok alanda
yeniden kullanılmaktadır.
Kimyasal Yöntemle Atık Su Arıtımı
En eski yöntemlerden biri olup 1872’de kirli sular
kireç ilavesi ile temizlenmiştir.
Bugün kullanılan çöktürme vasıtaları Al2(SO4)3 ve
demir(III) tuzlarıdır. Demir(III) tuzları
18
pahalı olup daha çok FeSO4Cl bileşiği kullanılır.1m3 su için 5-30 g demir tuzu gerekir.
İçerikleri inceleyelim.
1-) Kimyasal Oksidasyon
İstenmeyen zararlı bileşiklerin zararsız bileşiklere
dönüştürülmesi veya daha sonra ki arıtma işlemleri için uygun yapıya getirilmesidir. Başlıca
kullanım alanları; demir ve mangan giderilmesi,
dezenfeksiyon, organik bileşiklerin giderilmesi, alg
kontrolü, renk, tat ve koku giderilmesi, siyanür,
kükürt, amonyak giderilmesi, krom indirgenmesi,
korozyon kontrolüdür. Kimyasal oksidasyonda
oksijen, ozon, potasyum permanganat, klor kullanılabilir.
2-) Nötralizasyon
Asidik ve bazik karakterdeki endüstriyel atık
suların pH değerinin ayarlanması işlemidir. Atık
suyun pH değerinin ayarlanması; atık suyun alıcı
ortama deşarj standardının sağlanması, biyolojik
arıtma öncesinde (bakteriyel faaliyetler belirli pH
değerinde gerçekleştiğinden) uygun pH değerinin sağlanması bakımından gereklidir. Ayrıca
kimyasal çöktürme işleminde reaksiyonların
gerçekleşeceği uygun pH değerinin sağlanması
bakımından da gereklidir.
3-) Koagulasyon – Flokulasyon
Bu proseslerin amacı, kolloidlerin çöktürülerek sudan uzaklaştırılmasıdır. Suların kimyasal yolla koagulasyonu aşağıda sıralanmış amaçlar için yapılır:
1-
2-
3-
4-
5-
6-
7-
8-
Organik ve inorganik bulanıklığın giderilmesi
Renk giderilmesi
Bakteri ve patojen giderilmesi
Koku ve tat yapıcı maddelerin giderilmesi
Fosfat giderilmesi
Biyolojik oksijen ihtiyacı ve kimyasal oksijen ihtiyacı parametrelerinin giderilmesi
Askıda katı madde giderilmesi
Metal giderilmesi
a-) Koagulasyon Prosesi
Atık su arıtımında, kolloidal maddelerle askı
hâlindeki çok küçük taneciklerin çökelmesini
kolaylaştırmak için suya ilave edilen kimyasal
maddelere koagulant (pıhtılaştırıcı) denilmektedir. Koagulasyon prosesi ise koagulantların atık
suya ilave edilişini takiben hızlı bir şekilde atık
suya karıştırılmaları ve atık suyun bünyesindeki
kolloidal ve askıda katı maddelerle birleşerek flok
oluşturmaya hazır hâle getirilmesi için yapılan
işlemlerdir.
b-) Flokulasyon Prosesi
Flokulasyon prosesi (yumaklaştırma) atık suyun
yavaş ve uygun şekilde bir süre karıştırılarak
küçük tane ve pıhtıların büyümesi, birbirleriyle
birleşmesi, yumaklaşması ve böylece kolayca çökebilecek flokların (yumakların) meydana gelmesi
işlemidir.
4-) Kimyasal Çöktürme
Mekaniksel arıtım sistemlerinde giderilemeyen
askıda kalan katı maddelerin kimyasal maddeler
yardımıyla atık sudan yumaklaştırılarak çöktürülmesi işlemidir.
5-) Dezenfeksiyon
Dezenfeksiyon patojen organizmaların yok edilmesi veya etkisiz hâle getirilmesidir. Dezenfeksiyonda kullanılan maddelere dezenfektan denir.
Bunlar klor ve klor bileşikleri, brom, iyot, ozon,
fenoller, boya maddeleri, sabunlar ve sentetik deterjanlar, hidrojen peroksit ve potasyum permanganattır. En yaygın olarak kullanılanı ise klordur.
6-) Adsorbsiyon Yöntemi ve Elektrolitik Temizleme
Mekanik yöntemle temizlenmiş suyun içinde
kolloidal hâlde olan çökmeyen bir
bakiye kalır ki bu, suyun çürümesini devam ettirir. Böyle sular doğrudan doğruya denize
veya suyu bol bir nehre akıtılabilir. Böyle bir deniz
veya bir nehir yok ise suların kimyasal,
elektrolitik veya biyolojik yöntemler ile temizlenmesi gerekir.
Kısaca arıtma işlemleri zahmetli ve bir o kadar da
masraflıdır. Bunca zahmet içinde sularımızı israf
etmeden kullanmanın ne derece önemli olduğunu
görmektesiniz. Umarım derlemiş olduğum bu
yazı sizler için faydalı olur. Yazımı şu sözle noktalıyorum: “Su hayattır”.
Kirli sular, içerdikleri tuzların fazlalığından dolayı
elektrik akımını iletirler. Kirli
suyun içerisinden elektrik akımı geçirildiğinde bir
çöküntü oluşur. Bu çöküntü, kirli sudaki
kolloid bünyedeki maddeleri adsorbe ederek
sürükler. Yani bu yöntemde elektrik akımı
kimyasal maddenin yerini almıştır. Kirli suya
daldırılan elektrotlar, levha veya tel örgü şeklindedir. Anot demirden, katot ise kömürden
yapılmıştır. Aralarından 1-2 volt’luk bir gerilimle
akım geçirilir.
Kaynaklar :
http://www.msxlabs.org/forum/cevre-bilimleri/78685-aritma-nedir-atik-su-aritma-sistemleri-hakkinda-genel-bilgiler.html#ixzz3jNnprk6Y
http://www.optisu.net/su-aritma-nedir--mID8.html
https://tr.wikipedia.org/wiki/At%C4%B1k_su_ar%C4%B1t%C4%B1m%C4%B1
http://www.iski.gov.tr/Web/statik.aspx?KID=1001282
http://hbogm.meb.gov.tr/modulerprogramlar/kursprogramlari/kimya/moduller/SuAritma.pdf
19
KANTARON
ÇİÇEKLERİ
Hatile MOUMINTSA
[email protected]
Kimya
KANTARON ÇİÇEKLERİ VE İÇİNDE GİZLENEN HARİKALAR
B
20
Kantaron Nedir?
itkiler, Allah’ın yaratmış olduğu
güzel şeylerden bir tanesidir.
Farkında değiliz ve çoğunun ne
işe yaradığını bilmiyoruz. Oysa ki onların her biri içinde bir mucize saklıdır
ve bizlerden onları bulmamızı beklerler.
Değerli okurlarımız, sizlere doğamızda milyonlarca bulunan bitkilerden
bir tanesini anlatacağım. Çoğunuz sarı
kantaron çiçeğini kesin biliyorsunuzdur.
Ama onun başka renkleri de olduğunu
eminim duymamışsınızdır. Onları tek
tek inceleyelim.
Hekimlikte kullanılan, hastalıklara karşı yararları olan, hayatınızı olumlu yönde etkileyen ve enerji veren
birçok şifalı bitki bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de kantarondur. Acı köklü ve küçük otsu bir bitkidir. Mavi, sarı ve kırmızı çiçekli türleri vardır.
Sarı Kantaron Çiçeği
Esas olarak dünyanın birçok yerinde bulunan bir bitkidir. Avrupa'da tarla, yol ve orman kenarlarında
kendiliğinden yetişen bu bitki Kuzey Amerika'ya da uyum sağlamış ve doğal olarak kırlarda yetişmeye
başlamıştır.
Sarı kantaron bitkisi yüksek bir ışığa karşı tutulduğunda, içerisinde bol miktarda bulunan yağ guddeleleri, ışığa yenik düşüyor ve parlak noktacıklar halinde kendini belli ediyor. Fazla miktarda görülen bu
yağ noktacıklarından dolayı bitkiye “Binbirdelik” lakabı takılmıştır.
Sarı kantaron bitkisinin bilinen bileşimi;
•
•
•
•
•
•
•
•
Tanen (tannin)
Uçucu yağlar( pinene, limonene, myrcene, carophyllene)
Flavon türevleri(rutin, guercitin, guercitrin)
Hipericin( hypericin)
Hyperin( sarı kantaronun renk verici maddesi)
Karoten (carotene)
Acı maddeler
Reçine, pektin ve kolik
Sarı kantaron bitkisinin faydaları;
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
İştah açıcıdır ve ciddi derece de ateş düşürür.
Yaşanan mide ağrılarının giderilmesinde faydalıdır.
Vücudu dinçleştirir ve kuvvet verir.
Gastrit ve ülserin tedavisinde ek olarak kullanılabilinir.
Adet dönemlerinde oluşan kasık ağrılarının dinmesine yardımcı olur.
Kas gevşetici özelliği vardır.
Göğsü yumuşatır, öksürüğü keser ve kişilerde rahatlama sağlar.
Bronşit semptomlarında oldukça faydalıdır.
Korku, gerginlik, alt ıslatma gibi sorunlarda faydalıdır.
Hafif, orta veya şiddetli depresyon durumlarında çok fazla faydası vardır. Sakinleşme sağlar.
İdrar yolu enfesksiyonlarında ve böbrek sorunlarında faydalı olan bu bitki, böreklerde veya
mesanede oluşmuş olan taşların erimesini ve düşmesini sağlar.
Yağı masaj yapılarak uygulanılırsa güzel bir terapi sağlar.
Sırt ve bel bölgelerinde oluşan ağrıların giderilmesi için yağı kullanılabilir.
Bebeklerde görülen gaz sorunu ve karın ağrısına iyi gelir.
Sinirsel olarak meydana gelen mide ağrılarını dindirir.
Ses kısıklığı sorununa çok faydalıdır.
Zona hastalığında denenmiş ve kanıtlanmış faydası vardır.
Kekemelik sorununa iyi gelir ve sinirsel olarak düzelme sağlar.
İshale karşı ciddi derece de faydası vardır.
Grip sorununda etkisi görülmektedir.
Baş ağrısı için şakak kısımlarını yağı sürülerek masaj yapılmalı, bu sayede ağrının dindirilmesine
fayda sağlar.
Soğuk algınlığı durumunda faydalıdır.
Balgam ve idrar söktürücü olarak kullanılır.
Nekahet dönemini kısaltır.
Sinirleri yatıştırır ve uyku düzenini sağlar.
Yara iyileştirici özelliği sayesinde antiseptik görevi yapar.
Menopoz döneminde rastlanılan sıkıntıları hafifletir.
Bağırsaklarda oluşan solucanların dökülmesini sağlar.
Kullanım alanları;
•
•
•
•
•
•
•
•
Ciddi derece de gözlenen depresyon sorununa karşı alternatif bir antidepresan olarak ilaç
şeklinde alınmalıdır. Bitkinin antidepresan özelliğinin var olduğu hayvanlarda uygulanılan
deneyler sayesinde kanıtlanmıştır.
Menopoz döneminde sık karşılaşılan depresyon ve ateş basması hallerinin önüne geçmek için
ilacı tüketilmelidir.
Bilhassa, nikotin, kafein ve alkol gibi maddelerin vücuda vermiş olduğu zararların ortadan
kalkması için kullanılmalıdır. Yapılan araştırmalar dâhilinde bağımlılık sorununu ortadan
kaldırdığı kesin olarak açıklanmış ve bu hususta deneysel kanıtlar bulunmaktadır.
Antienflamuvar etkisi çok fazladır.
Halk arasında ishal durdurucu, romatizmadan kaynaklanan ağrıların giderilmesi ve çocukların
gece sık sık farkında olmadan alt ıslatması durumlarında sarı kantaron bitkisi kullanılmış ve
faydaları bulunmuştur.
Kanser döneminde uygulanılan ilaçlara ek olarak sarı kantaron hapı eklenmesi iyileşme sürecini
hızlandırmaktadır. Özellikle de kanserin meydana çıkma sebebi olan tümörün ortadan
kaldırılmasında ve yok olmasında çok etkilidir.
HIV virüsü taşıyan kişiler için bulunmaz bir nimet olan sarı kantaron, çay veya hap şeklinde
tüketilebilir.
Ağızda bulunan beyaz ve kırmızı yaraların giderilmesi için gargara yapılıp uygulanması gerekir.
Bir tek uygulama da bile yaraların giderilmesinde fayda göstermektedir.
21
•
•
•
•
Sinirlerin gevşemesi ve rahatlama sağlamak için sarı kantaron çay şeklinde tüketilmelidir.
Bağımlılık söz konusu olduğunda hapı kullanılmalıdır. (uyuşturucu, morfin gibi…)
Sarılık hastalığı olan kişilerde çayının faydası kanıtlanmıştır. Ancak ilerlemiş sarılık
durumlarında hap şeklinde de kullanılabilir.
Ciltte bulunan sivilce ve aknelerin giderilmesi için çayı veya lapası kullanılmalıdır. Sarı kantaron
çayını soğutup veya ılıtarak yüzünüzü yıkayabilir ve cilt bakımınızı sağlayabilirsiniz.
Kırmızı Kantaron Çiçeği
Kırmızı renkte çiçekler açan bir bitkidir. İshal dışında her rahatsızlığın
tedavisine etki eden bir bitkidir. Acı
tadıyla iştah açma özelliği, terletici
ve toksin özelliği de vardır. Ateş
düşürücüdür. Mide, karaciğer gibi
şikâyetlerde faydalıdır.
Kullanım şekillerinde çay olarak;
22
2 çay kaşığı kuru kırmızı kantaron
demliğe konur ve üzerine 1 cezve
kaynar su ilave edilir. 15 dakika kadar demlenir ve yemeklerden önce
ılık olarak içilir. Yağ olarak ise; sarı
kantaron gibi aynı şekilde hazırlanır. Yüzde ve vücuttaki sivilce
izlerine, cilt üzerinde oluşan lekelerin giderilmesinde kullanılır. İltihap giderici özelliği vardır.
Mavi ya da mor renkte çiçekler açan, üzeri
tüylü bir bitkidir. En çok kullanılan, fakat
nadir bulunan bir bitki çeşididir. Halk arasında peygamber çiçeği olarak da bilinmektedir. Vücutta oluşmuş olan zehirli maddelerin atılmasında yararlı olur. Enfeksiyon,
mide, bağırsak, böbrek, mesane, karaciğer
gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır.
Kan temizleyici özelliği vardır. Göz banyosu
yaparak göz rahatsızlıklarına, göz ağrılarına
ve iltihaplanmalara iyi geldiği söylenmektedir.
Mavi Kantaron Çiçeği
Kullanım şekilleri; 2 çay kaşığı mavi kantaronun taç yaprakları demliğe konur ve üzerine 300 ya da 500 ml kaynar su ilave edilir. 5 ya da 10 dakika
demlenmeye bırakılır ve daha sonra süzülerek içilir. Kantaron, her evde kesinlikle bulunması gereken
şifalı bitkilerden biridir.
Kaynaklar :
https://tr.wikipedia.org/wiki/Sar%C4%B1_kantaron
https://www.google.gr/search?q=kantaron+c%C4%B1cekler%C4%B1&biw=1366&bih=673&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0CAYQ_AUoAWoVChMIxK7kitCzxwIVTFcaCh1rGgHI#imgrc=43vssezo0hEwMM%3A
Anıl Yasin AKDOGAN
[email protected]
GÜÇ
TUTUŞURLUK
Kimya
Teknikeri
TEKSTİLDE GÜÇ TUTUŞURLUK TESTİ
Ç
oğu organik esaslı tekstil ürünlerinin iyi
derecede yanma özelliğinin olması, tekstil ürünlerinin yangınlarda büyük risk
faktörü olmasına sebep olmuştur. Isı ve alevden
korunma gerektiren her türlü alanda güç tutuşur
lifler kullanmak veya tekstil üzerine çeşitli güç
tutuşurluk işlemleri yapma gerekliliği son dönem-
lerde yeniden önem kazanmaya başlamıştır. Çeşitli
kimyasal firmalarının geliştirdiği güç tutuşurluk
apreleri çeşitli test metotları ile tekstil sektöründe
kullanılmaktadır. Bu ay ki yazımda , bu maddelerin kimyasını , etki mekanizmalarını , örnek bir
prospektüsünü , test metotlarını ve örnek bir güç
tutuşurluk testini sizlerle paylaşacağım.
TEKSTİL MATERYALLERİNİN YANMA DAVRANIŞI
Yanma; ısı, oksijen ve uygun yakıt bileşenlerine
ihtiyaç duyan ekzotermik bir reaksiyondur.
Geri kalan şartlar ihmal edildiğinde, yanma kendi
kendine katalizlenir duruma gelir ve
oksijen, yakıt kaynağı veya ısı tüketilinceye kadar devam eder. Şekil 1’de tekstil liflerinin yanma
diyagramı verilmiştir.
Şekil 1 : Tekstil Lifleri İçin Yanma Döngüsü (Schindler ve Hauser, 2004)
23
Isı sağlandığı zaman, piroliz sıcaklığına (Tp) ulaşıncaya kadar, lifin sıcaklığı artmaya başlar. Piroliz
sıcaklığında, lifte kimyasal değişiklikler meydana gelir ve yanmayan gazlar (karbondioksit, su
buharı, azot ve kükürt oksit gibi), kömürleşme
artıkları, sıvı kondensatlar ve yanabilen gazlar
(karbonmonoksit, hidrojen ve pek çok okside olabilen organik moleküller) oluşur. Sıcaklık artmaya
devam ettikçe, sıvı parçalanma ürünleri de daha
fazla yanmayan gaz, kül ve yanan gaz üreterek
piroliz olur. Yanma sıcaklığına (Tc) ulaşıldığında,
gaz fazında bir dizi serbest radikal reaksiyonundan
oluşan ve yanan gazların oksijenle birleşmesi ile
meydana gelen yanma dediğimiz olay gerçekleşir.
Bu reaksiyonlar yüksek derecede ekzotermiktir ve
çok büyük miktarda ışık ve ısı üretir. Yanma işlemi
tarafından sağlanan ısı, lifin piroliz olmaya devam
etmesi için gereken ek termal enerjiyi ve dolayısıyla yanma işlemi için daha fazla miktarda yanan
gazların ortaya çıkmasını sağlar.
Güç Tutuşurluk Sağlayan Maddelerin Kimyası
En önemli güç tutuşurluk maddeleri üç kategoride
sınıflandırılabilir. Bunlar fosfor ve halojenlere dayalı temel güç tutuşur maddeler, tek başlarına kullanıldığında az miktarda güç tutuşur etkiye sahip
olup, temel güç tutuşur maddelerle kullanıldığında
etkinliği artan sinerjitik maddeler (fosforla azot,
halojenlerle antimon kullanımı gibi) ve fiziksel
etkilerle aktifliklerini ortaya çıkaran güç tutuşur
maddelerdir.
Güç Tutuşurluk Sağlayan Maddelerin Etki Mekanizması
24
Tekstillerin yanma döngüsünü kırmak için birçok
yol denenmiştir. Bu yollardan bir tanesi güçlü
endotermik reaksiyonlar sonucu termal olarak
ayrışabilen materyalleri lifin içerisinde kullanmaktır. Eğer bu reaksiyonlar sonucu yeterli ısı absor-
plana bilinirse, lifin piroliz sıcaklığına ulaşılmamış
olacak ve yanma gerçekleşmeyecektir. Bu metoda
örnek olarak aliminyum hidroksit, aliminyum
trihidrat ve kalsiyum karbonat verilebilir
Şekil 2 : Endotermik yıkım reaksiyonları
Diğer bir yaklaşım, lif piroliz sıcaklığının altındaki sıcaklıklarda, lifi çevreleyen yalıtım katmanı
kullanmaktır. Borik asit ve hidratlanmış tuzları bu
yaklaşıma örnektir (Şekil 3). Bu bileşikler ısıtıldığı
zaman, dışarıya su buharı verirler. Bu şekilde lif
yüzeyini camsı hale getirip, lifin hava ile temasını
azaltarak güç tutuşur etki kazandırırlar.
Şekil 3 : Camsı yüzey
Güç tutuşurluk işlemi eldesi için kullanılan
üçüncü yol, daha az yanan uçucu madde ve daha
çok kül oluşturmak için piroliz mekanizmasını
değiştirmektir. Bu yoğun yapı mekanizması
fosfor içeren güç tutuşurluk sağlayıcı maddelerde
görülür. Termal bozunma sırasında oluşan
fosforik asidin hidroksil grupları içeren polimerlerle çapraz bağ yapması sonucu, dışarıya
daha az miktarda yanıcı ürün bırakılmış olur.
Yanmayı önlemede kullanılan dördüncü yol ise
işlemin devamı için gerekli ısıyı sağlayan serbest
radikal reaksiyonları oluşturmaktır. Buna örnek
olarak verilen halojen içeren bileşikler, piroliz
sırasında oluşan OH radikallerini yakalayarak
bunların hızlı oksitlenmesini sağlar ve yanma için
gerekli olan ısıyı azaltır.
Şekil 4: Serbest radikal yanma reaksiyonu
GÜÇ TUTUŞURLUK TEST METOTLARI
Güç tutuşurluk işleminin değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulan çok sayıda özellik söz
konusudur. Materyalin cinsi ile ilişkili yanma davranışı, materyalin bulunuş şekli, materyalin yüzey
yapısı, alevin çıkış kaynağı vb. değişkenlere bağlı olarak geliştirilen çok sayıda test metodu, standartlarda yer almaktadır. Bu standartlardan en çok kullanılanları malzemenin bulunuş konumuna göre;
dikey yakma testi (DIN 54336), havlı ve havsız yer döşemeleri için dikey yakma testi (DIN 54332),
yatay yakma testi (DIN 54333), 45°lik eğik yanma testi (DİN 54335), yanmanın kaynağına bağlı olarak sigara test yöntemi (BS 5852, kısım 1) butangaz testi (BS 5852, kısım 2) yanma için ortamda gerekli
olan oksijen miktarının tespiti için LOI (Limited Oxygen Index) testi (ASTM D 2863-00), yanma
sırasında açığa çıkan toksikliğin belirlenmesinde kullanılan toksisite testi (ISO 5659) sayılabilir. Bunların dışında da çok sayıda ve her ülke standardında yer alan güç tutuşurluk testleri bulunmaktadır.
Güç tutuşurluk testleri hangi yönteme göre yapılırsa yapılsın genel değerlendirmede göz önünde
bulundurulması gereken konular; tutuşturma kaynağı uzaklaştırıldıktan sonraki yanma süresi, alevli
yanma bittikten sonraki içten yanma süresi, test sonunda oluşan kömürleşme boyu ve alanı, yanmanın ilerleme hızı, damlama olayı, gaz veya duman çıkarma durumudur.
ÖRNEK BİR PROSPEKTÜS – GÜÇ TUTUŞURLUK APRESİ
Polyester elyaflardan yapılmış tekstil ürünlerinin alev almayı geciktirici , yıkamaya dayanıklı apresi
için kullanılan organofosfor bileşiği.
Genel Özellikleri
Temel
Görünüm
pH 100 g/l çözelti
İyonik karakter
Çözünürlüğü
organofosfor bileşiği
berrak , viskoz sıvı
1-3
noniyonik
herangi bir oranda su ile karışabilir
25
Kullanım özellikleri
• Sentetik elyaflardan yapılmış tekstil ürünlerinin alev almayı geciktirici apresi için son derece uygyndur.
• Elde edilen sonuçlar yıkamaya ve kuru temizlemeye dayanıklı olup bu özelliklerini 60 0C de 50 kez
yıkandıktan sonra bile korurlar.
• Fularlama yöntemi ile kullanılır.
• Sulu solüsyonunun nispeten düşük pH sının yaklaşık pH 6 ya ayarlanması gerekir. Bu da en iyi
amonyum veya disodyum fosfat ile yapılır.
• Gerekli kurutma 110 – 130 0C de fiksasyon 185 – 205 0C de elyaf tipine göre yapılır.
TEKSTİL LABORATUARLARINDA YAPILAN ÖRNEK
BİR GÜÇ TUTUŞURLUK TESTİ ;
Tekstil ürünlerinin ön muamele ve boyama işlemleri bittikten sonra müşteri isteğine göre bazı apre
kimyasallarından geçer. Bu apre kimyasallarından birisi de güç tutuşur maddelerdir. Yukarıda incelediğimiz prospektüse ait kimyasalımız 80 g/l lik bir çözelti hazırlanarak amonyak yardımı ile pH’ı 6
ya ayarlanır. Fularlama yöntemi ile çözelti kumaşa emdirilir ve etüv de 180 0C de 3 dakika bekletilir.
Etüvden çıkartılan kumaş çakmak yardımı ile yakılır ve gözlemlenir. Müşteri isteğine göre yorum yapılır.
Kaynaklar :
• http://mmfdergi.uludag.edu.tr/article/download/5000082484/5000076685
• Prospektüs tarafıma aittir.
• Test metodu tarafıma aittir.
26
ELEMENT
TANIYALIM
Silisyum
Simgesi:
Grubu:
Atom numarası:
Bağıl atom kütlesi:
Oda sıcaklığında:
Erime noktası:
Kaynama noktası:
Yoğunluğu:
Keşfi:
Atom çapı:
Elektronegatifliği:
Elektron dizilimi:
Yükseltgenme basamağı (sayısı):
Si
4A (Ametal)
14
28,0855
Katı
1410°C
2355°C
2,33 g/cc
1823 - J. Jacob Berzelius
1,46 Å
1,9
2 2 6 2 2
1s 2s p 3s p
4
Silisyum, yeryüzünde en çok bulunan elementlerden biridir. Yarı iletken özelliğe sahip oluşu ve
doğada, ormanda, doğal yaşamda çok bulunması, transistör, diyot ve hafızalarda kullanılabilmesinin
pratik hızlı oluşu, entegre devrelerin ve bilgisayarların silisyum teknolojisi üzerine inşa edilmesini
sağlamıştır. Bugünlerde ise, “Silikon Vadisi” denilen dev endüstrinin adı bir silisyum bileşiği olan
silikondan gelmektedir. Atom numarası (proton sayısı) 14’tür. “Si” simgesi ile gösterilmektedir. Oda
sıcaklığında katı haldedir. 4A grubunda 3. periyotta bulunur. Nötr haldeki elektron dizilimi ilk katmanda 2, ikinci katmanda 8, üçüncü katmanda 4’tür (4 adet valans elektron). Kararlı yapıya sahip
değildir (nötr halde). Yoğunluğu 2,33 g/cm3’dür.Diyamanyetik bir elementtir. Bağıl atom kütlesi
(izotoplarının ortalama kütlesi) 28,0855’tir. Kararlı hale geçerken aldığı yükler nedeniyle ve ayrıca
doğada çok bulunduğu için yakın gelecekte tıpkı karbon selektörleri olduğu gibi silisyum selektörleri de olacağı tahmin edilmektedir. Camın ana maddesi kum olarak bilinir. Bunun sebebi camın asıl
hammaddesi olan silisyumun kumda özellikle de deniz kumunda çok bulunmasıdır.
Silisyum’un Elde Edilmesi
Saf olarak silisyum eldesi, silisyum oksidiaqn kok kömürü (grafit) ile elektrikli fırında indirgenmesi sonucunda gerçekleşir. Gerekenden daha fazla karbon kullanılırsa silisyum karbür (SiC) oluşur.
SiO2 + 2C → Si + 2CO
Silisyum klorür (SiCl4) önce fraksiyonlu destilasyon yöntemi ile saflaştırılır. Daha sonra hidrojen ile
indirgenir. Bu şekilde çok saf silisyum elde edilir.
Silisyum yarı iletken bir elementtir.
SiCl4 + 2H2 → Si + 4HCl
27
Kullanım Alanları
Silisyum ya da silikon, kullanım alanı en geniş olan elementlerden biridir. Kum ve kil formu, beton ve
tuğla yapımında kullanılır. Yüksek sıcaklıklarda çalışma koşullarına çok dayanıklı bir elementtir. Silikat
formuysa, mine, emaye ve çanak-çömlek yapımında önemlidir. Çeliğin bileşimine de katılır. Kusursuz
mekanik, optik, termal ve elektriksel özellikler taşıyan en ucuz madde olan kum halindeki silika, camın
da esas bileşenidir. Aşırı saf silisyum, bor, galyum, fosfor ya da arsenik ile güçlendirildiğinde; transistörler, güneş gözeleri ve doğrultucular gibi, elektronik endüstrisinde büyük önem taşıyan aygıtların
yapımında kullanılan silikon karışımları elde edilir. Elektronik mikroçiplerin yapımında yarıiletken olarak kullanılır. Diatomlar ve radyolaryalar gibi omurgasızların dış iskeletlerinin yapısına katılması nedeniyle de, yaşamsal önem taşımaktadır. Bu dış iskeletler, daha sonra dibe çökerek, çeşitli kayaçların yapısına
katılır. Bitkilerin ve insan iskeletinin yapısında da silisyum bulunur. Silikon karbid (SiC), bilinen en sert
maddelerden biridir.
SÖZLÜK
Ingilizce-Türkçe
28
Refraction
Kırılma
Spark
Kıvılcım
Spent Acid
Artık Asit
Rest Mass
Durağan Kütle
Research
Araştırma
Rotary Screen
Döner Elek
Sampler
Örnek Alıcı
Suction Speed
Emme Hızı
Trace
İz
Tick
İşaretlemek
Viable
Canlı
Yeast
Maya
Yield
Verim
Bleaching
Ağartma
Step Value
Adım Değeri
Afflux
Akış
Flare
Alev Bacası
Area
Alan
Manifold
Ana Boru
Analyst
Analizi Yapan
Copper
Bakır
Limpid
Berrak
Beaker
Beher
HABERLER
Yurttan Kimya Haberleri
TÜRKİYE İLAÇ AR-GE MERKEZİ OLACAK
29
Yüksek Planlama Kurulu, 2015- 2018 yıllarını
kapsayan Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi
ve Eylem Planı’nı kabul etti.
Karar, Resmi Gazete’de yayımlandı. Türkiye’nin sanayi vizyonu çerçevesindeki hedefleri göz önüne alınarak, kamu sağlığı ve
kalkınma hedeflerini destekleyecek şekilde
hazırlanan plana göre, Türkiye, ilaç sektöründe Ar-Ge, üretim ve yönetim merkezi
haline getirilecek. Kamuüniversite- sanayi
işbirliği ile belirlenen bu 6 stratejik hedefe
ulaşmak için 36 eylem hayata geçirilecek.
EMRULLAH TURANLI ATIK YAĞDAN BİYODİZEL ÜRETİMİNE BAŞLADI
30
Taş Yapı’nın patronu Turanlı, 110 milyon dolar
yatırım yaptıklarını, yıllık 80 bin ton biyodizel
üretimi gerçekleştireceklerini söylerken “Çok
pis bir işe girdim ama memnunum. Bürokratik engeller bizi çok zorladı. Ama bu çevre
meselesi ve Avrupa’nın çok gerisindeyiz.
Denetimler artmalı” dedi.
Türkiye’de her yıl binlerce ton bitkisel yağ kullanıldıktan sonra lavabolara dökülüyor. Oradan
kanalizasyonlara, denizlere ya da toprağa
karışıyor. Restoranlardaki, otellerdeki atıkların
çok küçük bir bölümü toplanabilse de evlerde
tüketilen yağlar çevre felaketine neden oluyor.
Zira 1 litre bitkisel yağın 1 milyon litre suyu
kirlettiği hesaplanırken Türkiye’de tahmini olarak yılda 300 bin ton bitkisel yağ atığı olduğu
belirtiliyor.
Habertürk’ün haberine göre, kişi başına 3.8 litre
yağ atığı üretilen Türkiye’de geri dönüşümü
sağlanan yağın kişi başına miktarı ise sadece
200 gram. Bu rakam kişi başına Almanya’da 1.8
kg, Belçika’da 2.2 kg. Avrupa ülkeleri suyu olduğu gibi kirleten atık yağları yerinde toplamak
ve geri dönüşümünü sağlamak için hayli çaba
sarf ediyor. En çok tercih edilen yöntem ise atık
yağlardan biyodizel üretimi. Türkiye’de atık
yağ toplayan firmalardan biri de Deha. Şirketin sahibi ise emlak yatırımları ile bilinen Taş
Yapı’nın yönetim kurulu başkanı emrullah turanlı. Turanlı, “Çok pis bir işe girdim. Normalde bize teslim edilmesi gereken atık yağları
gidip topluyoruz. Bu pisliği tekrar ekonomiye
kazandırdığımız için bu yatırım benim gönlümde yaptığım en hayırlı iş” diyor.
1 Ocak’ta Binde 2 Katkı Zorunlu
Turanlı, atık yağ toplamanın yanı sıra Kocaeli’nde atık yağlardan biyodizel üretmek için bir
tesis kurmuş. Deha topladığı yağları TBE Biyodizel’e veriyor. O da biyodizele çevirip akaryakıt
dağıtım şirketlerine veriyor. Turanlı’nın verdiği
bilgiye göre 2012’den bugüne kadar Deha ve
TBE’ye toplamda 110 milyon dolar yatırım
yapılmış. TBE bitkisel yağlardan yıllık 80 bin
ton biyodizel üretecek. Sanayi atıkları tesisi de
devreye girdiğinde işletmenin yıllık biyodizel
üretme kapasitesi 145 bin tona ulaşacak.
Emrullah Turanlı, “Bu işe başladığımızda
yüzde 2 biyodizel katma zorunluluğu vardı.
Yeterli üretim olmadığı gerekçesiyle tamamen
kaldırıldı. Şimdi yeni bir yasal düzenleme
yapıldı. 1 Ocak 2016 itibarıyla önce binde 1
daha sonraki yıl binde 2, 2018’de ise binde 3
oranında dizele biyodizel katma zorunluluğu
getirildi. Binde 2 de tarımsal biyodizel katma
zorunluğu geldi” dedi.
Maliyetimiz Tüpraş’tan Yüksek, Fiyatımız Düşük
Bizim Yağlar Burada Diğerleri Nerede?
Turanlı, atık toplama işinin gelişmesi için teşviklerin yanı sıra denetimlerin ve uygunsuz yağ
bertarafı ile ilgili cezaların artırılması gerektiğini
belirtti. EPDK, Enerji, Çevre ve Tarım bakanlıklarının destekleriyle artık yasal alt yapının
oluşturulduğuna dikkat çeken Turanlı, “Bu
desteklerin devletin diğer birimleri tarafından
da sürdürülmesi gerekiyor. ‘Çevreyi koruyalım’
diyorsak bu tür yatırımlar, atıkların toplanması
her alanda teşvik edilmeli” dedi. Tüpraş’tan
maliyetlerinin yüksek, satış fiyatlarının düşük
olduğunu vurgulayan Turanlı “Anlaştığımız şirketlere yaptığımız satışta litrede 45 kuruş zarar
ediyoruz. 3.085 TL/lt çıkış fiyatımız. Yüzde 16
zararla çalışıyoruz. Ölçek büyüyünca bir dengeye oturacak” diye konuştu.
DEHA, 2012’den bu yana 30 bin ton atık yağ
toplamış. Bunu 81 ilde 100 bin noktadan 200
araçlık filosu ve 300 çalışanı ile temin etmiş. 28
ilde deposu bulunan şirket 30 bin işletmeyle
de anlaşma yapmış. Mc Donald’s, Burger King,
Kentucky, Sofra gibi büyük restoran zincirlerinin mutfaklarından çıkan atık yağlar teslim alınıp
Dilovası tesislerinde işleniyor. Ayrıca okullara ve
camilere de çevre bilinci yerleştirmek için bidonlar
konulmuş. Turanlı, “Topladığımız yağlar burada.
Diğer firmaların topladığı yağlar nerede? Yağlar
sertifika ile toplanıyor. Kimin ne topladığı
belli. Bu yağların nereye gittiği iyi araştırılsın.
Araçların alev almasına neden olan 10 numara
yağ gibi atık yağ felaketinin kaynağı bulunabilir.
Bizim üretimimiz kadar kayıtdışı yağ piyasada
dolaşıyor” dedi.
Bu arada Turanlı, inşaattan kopmayacağını ancak
bundan sonra sanayici kimliği ile de anılmaya
çalışacağını; ağırlıklı olarak enerji, havalimanı
işletmeciliği ve turizm yatırımları yapacaklarını
belirtti.
Gliserin de Üretiliyor
Toplanan atık yağın yüzde 90’ı inceltilme işlemi sonucu biyodizel haline gelirken yüzde 10’luk bölüm
ise gliserin olarak ortaya çıkıyor. Gliserin ilaçtan
gıda ve kimyaya 2 bin sektörde kullanılıyor.
Vali 100 Milyon Dolar’lık Yatırımımızı Bekletiyor
Emrullah Turanlı, yatırım sırasında birçok
bürokratik engel ile karşılaştıklarını da belirterek, “Örneğin bu tesisin devamı olarak sanayi
atıklarından biyodizel üretmek için yine 100
milyon doların üzerinde yatırım planladık. 1
senedir Kocaeli Valisi’nin önünde bekliyor. Niye
bekliyor? Hiçbir açıklaması yok. ÇED raporu
vs. tüm hazırlığımız olduğu halde vali anlamsız
bir biçimde bekletiyor. Bu tür tesisler çevre,
ekonomi için çok önemli. Ancak hepsinden
önemlisi istihdam için, genç kimya mühendislerine iş için önemli. Bu tür frenlerden vazgeçilmesi şart. Ben 6 bin insanın çalışacağı, atıkların
toprağa değil ekonomiye kazandırılacağı bir iş
için yatırım yapıyorum. Ama yeterli desteği bir
türlü göremiyorum. Bu fabrikayı bile sıfır kredi
ile tamamen özkaynakla yaptık” dedi.
31
KUMAŞLARDA KULLANILAN KÜKÜRTLÜ BOYA ÜRETİMİNDE YENİ TEKNOLOJİ
32
MKS Devo’nun akıllı tekstil markası Salty
Sardine, çevreye ve insan sağlığına dost
hammaddeler kullanıyor. Şirket, aynı zamanda denim kumaşlarda kullanılan
kükürtlü boya üretiminde, atık su miktarını
sıfırlayan patentli bir teknoloji geliştirdi.
“Araba ile seyahat edersiniz, varmak istediğiniz yere gelir arabanızı park eder inersiniz. Otomotiv sektörü ile olan ilişkiniz
arabaya bir daha binene kadar bitmiştir.
Zaten yedek parça almadıkça veya yeni bir
araç almadıkça, otomotiv sektörü de sizinle
pek ilgilenmeyecektir. Ancak sabah içtiğiniz
portakal suyundan başlayın, yüzünüzü
yıkadığınız sabun, duşta kullandığınız şampuan, çamaşır yıkansın diye kullandığınız
deterjan.. Bunların hepsi kimyadır. Kimya
sektörü hayatınızın her anında sizin hizmetinizdedir ve sizinle etkileşim içindedir.
Az sonra giyeceğiniz gömlek kimya boyar
madde ile maviye boyanmış polyester; pantolonunuz terefitalik asit polietlen polimeridir. Kimya sektörü sizin her satınalmanız
ile ilgilenmek ve değişen günün şartlarına
uyum sağlamak zorundadır. MKS Devo
Kimya bu geniş yelpazenin içinde özellikle
organik kimya konusunda uzmanlaşmayı
tercih etmiş, deterjan, kişisel bakım, çimento, seramik, tekstil, deri gibi sektörlerde ana
kimya girdisi sağlayan yerli bir firma.”
Bu yorumlar MKS Devo şirketinin CEO’su
Korgün Şengün’e ait. Şengün’ün asıl işi
kimya sanayi. Şirket, evde kullanılan temizlik ürünlerinin hammaddesini üreten tek
Türk firması ve Unilever, Procter gibi şirketlere hammadde sağlıyor.
Ar-Ge yatırımlarına büyük önem verdiklerini söyleyen Korgün Şengün, İstanbul
merkez ofislerinde Türkiye’nin en kapsamlı
fosfor ve polimer analizleri yapabilecek
Ar-GE laboratuvarına sahip olduklarını
söylüyor.
Çevreye dost hammaddeler
Şirketin kimya sektörü tekstil teknolojileri
alanındaki çalışmalarının neticesinde Salty
Sardine markası doğmuş. Salty Sardine, bir
akıllı giyim markası. “Salty Sardine ürünlerinin en küçük detaylarında bile çevreye
ve insan sağlığına dost hammaddeler kullanılıyor. Sağlığa dost hammaddelerimiz
bağımsız kuruluşlarca sertifikalandırılmıştır.
Tuzlama en eski ve en doğal saklama yöntemi olduğu için salty sardine (tuzlu sardalya) ismini koyduk” yorumlarında bulunan
Şengün’ün akıllı tekstil ve tekstil sektöründe
su kullanımına yönelik değerlendirmeleri
şöyle:
72 bin ton su tasarrufu sağlıyor
“Dünya nüfusu artıyor, kaynaklar azalıyor.
Doğa, insanoğlunun tahribatı karşısında
kendini yenileyebilme gücünü kaybediyor.
Dünyadaki tüketilebilir su kaynakları gün geçtikçe
azalmakta. Suya erişim ise Afrika gibi kurak ve
altyapının bulunmadığı coğrafyalarda çok sınırlı.
Günümüzde 1.1 milyar kişi, sağlıklı içme suyuna
ulaşamıyor. Su yetersizliği ve kirli sulardan kaptığı
hastalıklar nedeniyle her gün yüzlerce çocuk hayata gözlerini yumuyor.
Gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek
kapasiteleri korumak, kaynakları bugün kullananların, yani bizlerin en önemli sorumlulukları arasında. MKS Devo olarak bu sorumluluğu sahiplenerek denim kumaşlarda kullanılan kükürtlü boya
üretiminde, atık su miktarını sıfırlayan patentli
bir teknoloji geliştirdik. Konvansiyonel üretimle
1 kg kükürtlü boya üretebilmek için yaklaşık 6 kg
su atık olarak ortaya çıkar. Geliştirdiğimiz patentli teknoloji sayesinde, özel katalistler ile atık su
oluşmadan üretimi tamamlayarak, sadece boya
üretim tesisimizde yıllık 72 bin ton su tasarrufu
sağlıyoruz. Çevre dostu, ekolojik Sultan Black kodlu kükürtlü boya ürün grubunun ihracatını başta
Pakistan, Bangladeş, Güney Amerika olmak üzere
dünyanın önde gelen denim üretim pazarlarına
yapıyoruz.”
iç kısımlarda kullanılan özel membrane teknolojisi ile, ter emilerek nem transferi özelliği
kazandırılıyor. Pantolon, gömlek, triko ve iç
çamaşırlarında kullanılan Antimikor AG teknolojisi ise; gümüşün doğal antimikrobiyal özelliği son
teknoloji nano uygulamalar ile kumaşa kaplanarak
yüzde yüz hijyen sağlıyor.
Hayatı kolaylaştıran özellikler
“Hayatı kolaylaştıran, sadece örtünme ihtiyacını
karşılayan değil, size ilave faydalar sağlayan tekstiller, akıllı tekstil olarak adlandırılabilir. Cep
telefonu örneğinde olduğu gibi; artık sadece adı
cep telefonu; zira telefon olmanın yanında çok
daha fazla özellikleri var. ‘Dry&safe’ teknolojisi ile
dış yüzeyi hidrofobik (su itici) özelliğe sahip kumaşlar sayesinde; su, yağ ve kir kumaş yüzeyinde
kalmıyor. Aynı zamanda içerden tüm teri emip
hızla buharlaştırdığından, nem transferi özelliği
sağlıyor. Böylece iç çamaşır ve pantolon kullanımında vücut metabolizmasına yardımcı olup,
vücut sıcaklığının istenilen derecede kalabilmesi
sağlanıyor. Kumaşlardaki ‘easy-care’ özelliği kullanım sırasında kolay kırışmayı önlüyor; yıkama
sonrasında standart ürünlerle kıyaslandığında
neredeyse beşte biri kadar bir sürede ütü yapma
kolaylığı sağlıyor.
‘Aquaphob teknolojisi kumaş kir tutmuyor’
ŞENGÜN: Aquaphob teknolojisi ile kumaşlara
kazandırılan “su, yağ ve kir tutmama” özelliği
sayesinde, ceket, mont, rüzgarlık gibi dış giyimlerde her türlü hava koşulunda rüzgar ve yağmur
geçirmeme özelliği sağlanıyor. Bunun yanı sıra
33
İSTANBUL’DA İLAÇ ARAŞTIRMA MERKEZİ KURULDU
Gönüllülere vücutlarında denenecek ilaç
araştırmaları için para ödenecek.
34
İstanbul Üniversitesi İlaç Araştırma ve Uygulama Merkezi, Sağlık Bakanlığı’nın onayıyla
kapılarını açacak. Gönüllülere vücutlarında denenecek ilaç araştırmaları için para
ödenecek.
Ülkemizde sağlıklı gönüllüler üzerinde
yapılan klinik araştırmalar aslında ilk olarak
Yeditepe Üniversitesi’nde yapıldı. Ancak bu
merkez daha sonra kapatıldı. Ardından Erciyes
Üniversitesi ve Ege Üniversitesi’nde uygulanmaya başlandı. 2015 yılının başlarında Prof.
Dr. Ahmet Araman’ın çabaları sonucu yapımına başlanan Istanbul Üniversitesi (IÜ) Ilaç
Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde ise sona
gelindi. Istanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde yürütülecek olan klinik ilaç araştırmalarıyla biyoyararlanım ve biyoeşdeğerlilik
çalışmaları yapılacak. Bu kapsamda piyasaya
yeni sürülecek olan ilaçlar gönüllüler üzerinde
test edilerek, ilacın güvenilirliği ve vücut fonksiyonlarına etkisi test edilecek.
Kobay Demiyoruz
Katılımcılar için ‘sağlıklı gönüllüler’ ifadesini
kullanan Merkezin Etik Kurul Başkanı olan
IÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ali Yağız Üresin, “Katılımcılara
kobay ya da denek denmesini kabul etmiyoruz.
Burada iki amacımız var. Biyoyararlanım ve
biyoeşdeğerlilik. Piyasada var olan ve patenti
sona eren ilaçların taşıdığı etkileri karşılayan
yeni ilaçları araştırmak amacımız. Klinik
araştırmaların ilk aşaması olan FAZ I çalışmalarını yapacağız. Ilaç olma özelliğini kazanmış
ilaçları insanlar üzerinde araştıracağız. FAZ II
araştırmaları ise hastalar üzerinde yapılıyor.
Bakanlık merkezde incelemelerini yaptı, şimdi
onay bekliyoruz” diye konuştu.
Maç İzlemeleri Bile Yasak
Gönüllülerin ilaçları ağız yoluyla aldığını
belirten Üresin, “18-50 yaş grubu gönüllüler
kabul ediliyor. İki ilaç araştırılacaksa 2 gün
merkezde kalması gerekebiliyor. Bu süreçte
hepsine standart yemek veriliyor, sigara
ve kahve tüketimi yapamıyorlar, heyecanlanmamaları gerekiyor. Örneğin maç
izleyemiyorlar. Gönüllülere ‘ücret verme’
ifadesini kabul etmiyoruz, bu işlemin tazmini şeklinde bir para ödeniyor. Ayrıca
bütün çalışmalar Sağlık Bakanlığı bilgisinde
yapılır, önce Etik Kurul onay verir ardından
da Sağlık Bakanlığı klinik ilaç araştırmaları
için izin verir” dedi.
Dünyadan Kimya Haberleri
PROTONLARIN VE ANTİPROTONLARIN GERÇEK
AYNA GÖRÜNTÜSÜ BELLİ OLDU
CERN’de RIKEN liderliğindeki BASE (Baryon Antibaryon Simetri Deneyi ) işbirliğindeki
araştırmacılar tarafından yapılan CPT simetrisi (yük-parite-zaman tersinirliği simetrisi )
olarak bilinen parçacık fiziği standart model
temel özelliği testinde protonların ve onların
antimadde karşılıkları olan antiprotonların
yük-kütle oranının şimdiye kadar ki en hassas
ölçümleri yapıldı.
Nature dergisinde yayınlanan bu çalışma, antimadde çalışmaları için düşük enerjili antiproton sağlayan CERN’in antiproton hız kesici
cihazı kullanılarak gerçekleştirildi.
CPT değişmezliğinde deneyin teste tabi tutulmasında; sistemdeki C(yük) – antimadde ile
madde arasındaki farkı ortaya koymak için,
P(Denklik) 180 derecelik uzaydaki dönüş için
ve T (zaman) test edilir. Standart modelin
merkez prensibine göre antimadde parçacıklar
maddenin kusursuz ayna görüntüleri olması
gerektiğini ima etmektedir.
Araştırmaya liderlik eden Stefan Ulmer “Bu
önemli bir konu.Büyük patlama hem madde
hem antimadde oluşumuna imkan sağlaması-
na rağmen,mevcut evrenin neden antimaddeden oluşmadığını anlamamıza yardımcı
olur.CPT simetrisinde ihlaller varsa, madde
ve antimaddenin farklı özellikleri olabilir.
Örneğin antiprotonlar,protonlardan daha
hızlı yarılanabilir diye düşünebiliriz, fakat biz
yük-kütle oranlarını oldukça kesin limitler
içinde aynı kaldığını gözlemledik” dedi.
Araştırmayı yapmak için ekip 1990’larda TRAP
tarafından geliştirilene benzer bir program
kullandı.Antiproton hız kesicisinden protonlar
için karşıt gibi çalışan antiprotonlar ve negatif
hidrojen iyonları elde ettiler ve sonrasında tek
antiproton-hidrojen iyon çiftlerini manyetik
Penning tuzağına alarak ultra düşük enerjilere yavaşlattılar.Sonrasında çiftlerin siklotron
frekansını ölçerek,bilim insanlarına yük-kütle
oranını tespit etmede yardımcı oldu. Böylece
ne kadar benzerlik olduğu karşılaştırıldı. Toplamda 35 günlük periyotta yaklaşık 6500 çift
ölçüldü.
Ulmer, “Sonuç olarak yük-kütle oranının trilyonda 69 parça içinde aynı olduğu görüldü.
Bu sonuç önceki proton-antiproton çiftlerinin
ölçümlerinden 4 kat daha yüksek
35
enerji çözünürlüğe sahip olduğu görüldü. Ayrıca CPT değişmezliği ihlallerinin olabilirliğine
ayrı bir bağlama sağlıyor. Mevcut standarttan
on yada yüz kez daha hassas olan ölçümler elde
etmeyi planlıyoruz.” dedi.
Araştırmacılar elde ettikleri verileri kullanarak,
milyonda birde madde ve antimaddenin yerçekimine aynı şekilde uyum sağladığını hesapladılar.
BASE üyesi Christian Smorra’ya göre, “Standart
modelin ötesinde bir fiziğe inanmak için pek çok
neden var. Karanlık madde ve tabi ki madde-antimadde arasındaki dengesizlik buna dahil.
Yapılan yüksek kesinlikteki çalışmalar sayesinde
, geleceğin araştırmalarına ışık tutulacaktır”.
PİL TEKNOLOJİSİ’NDE BASILABİLİR KATI-HAL PİL DÖNEMİ BAŞLIYOR
36
Bilim insanları akla gelebilecek her türlü şeklin üzerine basılabilecek ve sorunsuz olarak
çeşitli yüzeylerin içine gömülebilecek katı-hal
pili üretmeyi başardı. Teknolojiyi göstermek
için,bilim insanları kalp şeklinde bir pili kupa
bardağın üzerine ve ayrıca bir karton gözlüğün
üzerine bastı.
Mevcut lityum-iyon piller üretildikten sonra
ancak belli şekillerde olabiliyorlar. Bu pillerde
elektrotları ayırmak için ayırıcı zarlar kullanılır.
Bu nedenle bataryanın yanıcı sıvı elektrolitle
kaynaşmaması gerekiyor. Bazen piller zarar
gördüğünde bu nedenle patlıyor.
Araştırmacılar devrim niteliğinde bir gelişmeye
imza atarak geleneksel ayırıcı zarları elimine
edecek bir teknoloji geliştirmeyi başardılar.
Bunu yapmak için, iyon ileten bir ortam gibi
davranan basılabilir katı hal elektrolitleri üret-
tiler.
Gizmag’e konuşan Güney Kore’de Ulsan Bilim
ve Teknoloji Ulusal Enstitüsü’nde profesör olan
Sang-Young Lee, “Yeni katı hal elektrolitleri
basılabiliyor ve UV radyasyonla sertleştirilebiliyor. Böylece alternatif ayırıcı membran
gibi davranabiliyorlar.” dedi.
Macun şeklinde yazdırılabilir elektrolite etkili
zar ayrıcı olarak davranan elektrotlar yerleştirdiler. Elektrotlar yazdırılabilir sulu çimento
benzeri bir yapıdan oluşuyor. Ayrıca, bu proses
sayesinde diğer pil üretimi aşamalarındaki, sıvı
elektrolit enjeksiyonu ve solvent(çözücü) kurutumuna gerek kalmıyor.
Elde edilen yazdırılabilir katı-hal pili (PRISS),
herhangi bir şekle basılabilir ve pil-gömülü
yüzeyler oluşturmak için karmaşık geometril-
ere sahip kavisli nesnelere entegre edilebilir.
Örneğin, bir telefonun çerçevesi pil haline getirilebilir.
Şu anda, araştırmacılar doğrudan elbiseler üzerine basılabilir yeni bir pille çalışıyorlar ve ayrıca
ink-jet ve 3D baskı teknolojilerine dayanan yeni
pil uygulamalarını inceliyorlar. İleriye yönelik olarak, ekip ambalaj malzemeleri ve akım
toplayıcıları gibi pek çok şey de basılabilir pil
yapmayı planlıyor. Araştırmacılar 3 ila 5 yıl
içinde basılabilir pillerin piyasaya çıkabileceğini
belirtiyor.
Test edildiğinde, basılan pilin performansı diğer
esnek pil ile aynı düzeyde olduğu bulunmuştur.
Bu şarj veya deşarj kapasitelerinin önemli bir
kaybı olmamakla ile birlikte, 30 devirden sonra
%90 kapasite ile çalıştığı gösterilmiştir. Araştırmacılar, bütün basılı alanını artırarak ya da iki
pilin kalınlığından istifade ederek pilin enerji
yoğunluğunu artırmayı ve pilin ömrünü uzatmayı planlıyorlar.
3D YAZICIYLA ÜRETİLEN İLAÇ ABD’DE ONAYLANDI
37
Üç boyutlu yazıcıların kullanım alanı oldukça
çeşitli ve bu teknolojinin önümüzdeki yıllarda
birçok sektörde köklü değişiklikler yaratması
bekleniyor. ABD Gıda ve İlaç İdaresi’de bu tezi
doğrular nitelikte bir karar açıklayarak, ülkede üç
boyutlu yazıcı ile üretilen ilk hapı onayladığını
duyurdu.
Aprecia Pharmaceuticals şirketi tarafından
üretilen üç boyutlu tablet ilaç, hastaların epilepsi
nöbetlerini kontrol altında tutmalarına yardımcı
oluyor. İlaç piyasada Spritam ismiyle biliniyor.
Şirketlerin ilaçlarını hastalara sunmaları için
ABD’de Gıda ve İlaç İdaresi’nin onayını almaları
gerekiyor. Onayla birlikte Aprecia Pharmaceuticals bu onayı alan ilk şirket oldu. Karardan sonra
şirket diğer ilaçları için de onay başvurusunu
yapacağını açıkladı.
Üç boyutlu yazıcıyla üretilen ilaç aynı zamanda
hastalar için önemli bir yeniliği de beraberinde
getiriyor. Normalde büyük ilaç firmaları ürünlerini büyük fabrikalarda standart tabletler ve
miligramlar halinde üretiyorlar. Ancak üç boyutlu yazıcı teknolojisiyle doktorlar hastaya özel
olarak ayarlanmış miligramlı ilaçlar verebilecek.
Örneğin bu son karara konu olan Spritam, normalde 1000mg’lık tabletler halinde üretiliyor. Ancak doktor hastasının 380mg kullanmasını uygun
görürse şirket hastaya özel olarak o dozda ilaç
üretebilecek. Bu da seri üretim yapan şirketler
için ve hastalar için oldukça kritik bir gelişme.
Üç boyutlu yazıcıyla üretilen ilk Spritam serisinin 2016 birinci çeyreğinde piyasaya sürülmesi
bekleniyor.
SAN FRANCİSCO’DA DUVARLARA İDRARI GERİ PÜSKÜRTEN BOYA
ABD’nin San San Francisco kentindeki bazı
semtlerde deneme amaçlı olarak duvarlara
idrarı geri püskürten boya sürüldü.
38
Belediye yetkililerine göre “Bu boya, duvarlara
tuvalet muamelesi yapanlara idrarlarını iade
edecek”.
Yetkililer uygulama için Almanya’da gece
kulüpleriyle dolu bir mahalleden ilham aldıklarını açıkladı.
Yılda 20 milyon kişinin ziyaret ettiği Hamburg’daki St Pauli mahallesinde sarhoşların
idrarlarını dışarı yapmasını engellemek için bu
boyalar kullanılmaya başlanmıştı.
Hamburglu yetkililer, BBC’ye uygulamanın
sonuç vermeye başladığını söylemişti.
Üretici firma, “Ultra-Ever Dry” adlı boyanın
duvarın yüzeyinde bir hava bariyeri oluşturduğunu ve sıvının tamamını geri püskürttüğünü söylüyor.
San Francisco’da barlara yakın bölgeler ve evsizlerin çok olduğu mahallelerde dokuz ayrı yere
duvarlara bu boyalardan sürüldü.
Duvarlara, İngilizce, Çince ve İspanyolca olarak
“Durun… Uygun bir yerde rahatlayın” uyarıları asıldı.
Boyanın maliyetinin, idrarı temizleme maliyetinden çok daha düşük olduğu belirtiliyor.
Kaynaklar :
http://phys.org/news/2015-08-protons-antiprotons-true-mirror-images.html#jCp
http://www.gizmag.com/priss-printable-solid-state-battery/38891/
http://www.inovatifkimyadergisi.com/3d-yaziciyla-uretilen-ilac-abdde-onaylandi
http://www.inovatifkimyadergisi.com/san-franciscoda-duvarlara-idrari-geri-puskurten-boya
http://www.inovatifkimyadergisi.com/turkiye-ilac-ar-ge-merkezi-olacak
http://www.inovatifkimyadergisi.com/emrullah-turanli-atik-yagdan-biyodizel-uretimine-basladi
http://www.inovatifkimyadergisi.com/istanbulda-ilac-arastirma-merkezi-kuruldu
http://www.inovatifkimyadergisi.com/kumaslarda-kullanilan-kukurtlu-boya-uretiminde-yeni-teknoloji
FAYDALI
LINKLER
İçerkli bir periyodik tablo sitesi. Sitede her
element ile ilgili çok fazla bilgi var. İngilizce
birçok bilgi içeren bu siteyi incelemenizi
öneriyoruz.
http://www.chemicool.com/
Element ve Bileşiklerin ağırlıklarını hızlıca
hesaplamanız için tasarlanmış bir web sitesi.
Siz sadece bulmak istediğiniz yapıyı seçiyorsunuz. Hesapla diyorsunuz ve hesaplıyor.
İncelemenizi öneriyoruz.
http://www.lenntech.com/calculators/molecular/molecular-weight-calculator.htm
Eğer aklınıza bir bileşik geldiyse fakat bunun
yapısını hatırlayamadıysanız bu site size göre.
Siteye bileşiğin ingilizce ifadelerini yazmaya başlayınca içeriğindeki verileri karşınıza
getiriyor. İncelemenizi öneriyoruz.
http://www.endmemo.com/chem/chemsearch.php
39
BULMACA
Kimya Bulmacasi
1
2
3
4
5
6
7
40
8
9
Soldan Saga
1. Gaz halindeki bir maddenin sivi hale geçmeden direk kati
hale geçmesine denir.
5. Çözünenin hizli bir biçimde ince toz gibi bir kati hâlinde
çözeltiden ayrilmasi.
7. Isi miktarini ölçmek için kullanilan araçlara denir
8. Okyanus ve denizlerde bulunan polihalojen
bilesiklerinden biri.
9. Bir çözelti ya da süspansiyon içindeki organik maddeyi
çözen fakat çözelti ya da süspansiyondaki çözücü ile
karismayan bir madde yardimiyla ayirma.
Yukaridan Asagiya
2. Bir moleküle alkil grubu baglanmasi.
3. Negatif yük tasiyan iyon
4. Elektron ve pozitif iyonlardan olusan gaz karisimi.
6. Belirli bir noktada birim zamanda (saniyede) geçen dalga
sayisidir
7. Kati karbon dioksit.
BULMACA
Geçen Ayın Çözümü
Kimya Bulmacasi
1
F
O
S
F
O
R
E
2
A
S
3
Ç
S
4
I
5
L
L
6
R
E
A
U
N
L
A
N
N
A
S
Ü
R
K
L
E
E
J
B
G
M
10
A
O
T
A
N
7
T
T
8
A M P
M
9
U
L
A
S
M A
O
N
I
K
I
K
T
I
F
L
E
N
Soldan Saga
3. Yaglarin bazlarla etkilesmesi olayi. Ürünleri gliserin ve
sabun olan tepkime. [SABUNLASMA]
6. Bir kimyasal reaksiyonun gerçeklestirilmesinde kullanilan
baslangiç maddeleri. [REAKTANT]
7. Küçük miktarlarda asit veya baz ilavelerinde pH
degisimine direnen çözelti.
[TAMPON]
9. Elementlerin bilesik olusturma egilimi. [AKTIFLIK]
10. 0,239 g suyun sicakligini 1°C artirmak için gerekli olan
isiya denir.
[JOULE]
Yukaridan Asagiya
1. Bir maddenin uyarilmasi sonucu ortamdan uyarici
kaldirilsa da bir süre daha isima yapmasi.
[FOSFORESANS]
2. Bir moleküle açil grubunun baglanmasi. [AÇILLEME]
4. Yükseltgenlerle renk veren maddelerin renginin
giderilmesi. [AGARTMA]
5. Proton ve nötron gibi atom çekirdegini olusturan temel
parçaciklar [NÜKLEON]
8. Kendiliginden gerçeklesen bir kimyasal tepkime
sonucunda açiga çikan enerjiyi elektrik enerjisine çeviren
araçlardir. [PIL]
41
E-Dergide
Yazarlık
SİZDE YAZARIMIZ
OLUN
-- Yazacağınız konuyu belirleyin. (Kimya içeriği olan herhangi bir konu olabilir) Örnek: Polimerden
ya da organikten bir konu ya da sanayide gördüğünüz bir şey ile ilgili bir konu. Kendi cümleleriniz
ile olması şart. Alıntı alıyorsanız kesinlikle kaynak belirtmelisiniz ki aksi durumda yazınız kopya yazı sıfatı
görür yayımlanmaz.
-- Konuda kullanılan resimlerin kaynakları belirtilmeli. Aksi durumda sorumluluk yazardadır.
-- Yazılar Facebook üzerinden bizlere gönderilmemeli. Bu bizim işimizi zorlaştırıyor.
Yazılar [email protected] adresine gönderilmeli.
-- Yazmayı düşünen arkadaşlarımız
Yavuz Selim Kart adlı arkadaşımıza ulaşması gerekmektedir.
-- Yazıları gönderdikten sonra kendiniz ile ilgili bilgileri de mail ile bize göndermelisiniz. Yoksa yazınız
yayımlanmayacaktır.
42
--Ad Soyad
Ulaşılabilecek Mail Adresi(Hızlı ulaşılabilecek sık kullanılan bir mail olmalı)
Bitirdiğiniz ya da okumakta olduğunuz üniversite ismi
Dergiye koyabileceğimiz türden bir profil resminiz.
-- 2015 Ekim ayı sayısı için yazılarınızın son teslim tarihi. 20 Eylül 2015’tir.
Her ayın son yazım tarihi 20. de bitecektir. 20. den sonra göndereceğiniz yazılar bir sonraki ay yayımlanacaktır.
-- Kopyala-Yapıştır ile yazıyı ben yazdım gönderiyorum derseniz yazınız kesinlikle yayınlanmaz. Bu şekilde
yazı olmaz. Böyle uyanıklık yapıp kolaya kaçmak fark edilmeyecek bir şey değil. Sonuçta yazılarınızı okunuyor ve araştırılıyor.
-- Yazılarınızı word dosyası halinde maile atacaksınız. Yazdığınız yazı en az bir kaç görsel içersin.Fikir
düşünce yazılarında olmayabilir ama diğer konularda en az bir kaç tane olmalı çünkü görsellik yazıya çok şey
katıyor.
-- Herhangi bir sorun olursa yazı gönderen meslektaşımıza ulaşırız. Gerekli düzeltmeleri yapması için
bildirimler yaparız. Gerekli görüldüğü takdirde yazınızın güzel görünmesi adına küçük değişiklikler yaparız
ve sizi bu durumdan haberdar ederiz.
-- İnovatif Kimya Dergisi gönderdiğiniz yazıların yayınlanıp yayınlanmaması hakkını elinde tutar.
İNOVATİF KİMYA Dergisi Yönetimi

Benzer belgeler