Tanıtım Kitabı - Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi

Transkript

Tanıtım Kitabı - Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi
T.C
KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ
ARAŞTIRMA VE
UYGULAMA HASTANESİ
Hasta Bilgi Rehberi
Bu rehber, hastalarımız ve hasta yakınlarının işlemlerini daha kolay yapabilmeleri
amacıyla hazırlanmıştır. Bilgi almak istediğiniz konuyu aşağıdaki başlıkları takip
ederek öğrenebilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için http://hastane.kocaeli.edu.tr.
Başvuru İşlemleri
Muayene ve randevu
Yatış ve çıkış işlemleri
Refakatçiler
Hasta ziyaretleri
İletişim ve Ulaşım Bilgileri
İŞLEMLERİ İÇİN
MUAYENE VE RANDEVU
HAKKINDA BİLGİ ALMAK
İSTİYORUM.
BAŞVURU
İŞLEMLERİ
HAKKINDA BİLGİ
ALMAK
İSTİYORUM.
HASTA
ZİYARETLERİ
HAKKINDA
BİLGİ ALMAK
İSTİYORUM.
REFAKATÇİ
İŞLEMLERİ İÇİN
BİLGİ ALMAK
İSTİYORUM.
TABURCU
İŞLEMLERİ İÇİN
NE YAPMAM
GEREKİYOR?
ULAŞIM VE
İLETİŞİM
BİLGİLERİNİ
ÖĞRENMEK
İSTİYORUM.
LABORATUAR
SONUÇLARIMI
ÖĞRENMEK
İSTİYORUM.
1.BAŞVURU İŞLEMLERİ
Sosyal Güvenlik Kurumu (Emekli Sandığı,SSK) için;
•
Hastalar doğrudan hastanemize T.C Kimlik numarasının bulunduğu nüfus
cüzdanları ile başvurabilirler.
Yeşil Kartlı Hastalar Sevk ile başvurabilirler.
•
Kocaeli’de ikamet ediyor ise ;Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden
sevk almanız gerekmektedir.(diğer devlet hastanesi sevkleri geçerli değildir)
•
İl dışından sevk alınıyor ise; bağlı bulunan ildeki Eğitim ve Araştırma
Hastanesinden sevk alınmalıdır.(örneğin Sakarya için Sakarya Eğitim
Araştırma Hastanesi)
•
Yeni doğan bebekler anne karneleri ile sevk alacaklar ve doğum raporlarını
getirmeleri gerekmektedir.
18 Yaş Altı Hastalar;
Eğer kayıtlarını yaptırmamışlar ise ; il ve ilçe Sosyal Güvenlik Kurumlarına TC kimlik
numaralarını kaydettirmeleri gerekmektedir.
Ücretli Muayene (sağlık güvencesi olmayan)
•
İlgili poliklinik sekreterliğine kayıt işlemlerini yaptırdıktan sonra, vezneye
ücretini yatırıp muayene olabilirler.
2.MUAYENE, RANDEVU ve SONUÇ GÖSTERME
Tüm bu işlemler için hastane internet sitesinden (http://hastane.kocaeli.edu.tr )
online randevu sistemi bölümünden ya da (262) 303 75 00 nolu telefondan randevu
alabilirsiniz.
Öğretim Üyesi muayenesi için saat 08.00 ile 15.00 arası (0262) 303 73 06 ve 303
86 69 numaralı telefonlar aranarak randevu alınabilir.
Randevu aldıktan sonra randevu referans numarası ve kimlik belgesi ile
muayene olacağınız polikliniğin sekreterliğine başvurunuz.
Şekilde gösterildiği gibi okun işaret ettiği ‘online randevu ‘ kutucuğuna
tıklayarak randevu alabilirsiniz.
3.YATIŞ VE TABURCU İŞLEMLERİ
Tedavinizin yatırılarak yapılması uygun görülmüş ise; doktorunuzun doldurmuş
olduğu “hasta yatış formu” ile birlikte hasta kabul birimine başvurunuz. Acil olan yatış
işlemleri her gün 24 saat yapılmaktadır. Acil olmayan yatış işlemleri ise 08:00 – 24:00
arası yapılmaktadır.
4.TABURCU İŞLEMLERİ
Taburcu olmanız doktorunuz tarafından uygun görülmüş ise; tedavi olduğunuz
klinik sekreterliğince işleminiz yapılarak, ödemeniz gereken bir ücret var ise; hasta
kabul birimine yönlendirileceksiniz. Malzeme raporu veya istirahat raporunu aldıktan
sonra klinik sekreterliği sizi ilgili bölüme yönlendirecektir.
5.REFAKATÇİ
Tıbben zorunlu hallerde ilgili klinik uzmanının uygun görmesi ile veya hasta yakınının
talebi üzerine yine klinik hekimin uygun görmesi ile refakatçi bulundurulmaktadır.
Refakatçi Belgenizle birlikte Hasta Kabul Birimine başvurunuz. (Hasta Kabulden
Refakatçi Kartınızı alınız. Refakatçilere yatak verilmemektedir)
Bütçe uygulama talimatının Ek-8 Madde 3'e göre refakat ücreti yatak ücretinin yarısı
kadar olup hasta tarafından ödenir. Refakatin zorunlu olması halinde Emekli Sandığı
ve Yeşil Kart refakat ücretini ödemektedir.
6.HASTA ZİYARET SAATLERİ
HER GÜN 13:00-14:00 ve 19:00 -20:00 saatleri arasında yapılmaktadır. Bu saatler
dışında ziyaret yasaktır.10 yaş altı çocukların ziyaretçi olarak girmemeleri
gerekmektedir.Hastalara yiyecek maddeleri getirilmemelidir.
REFAKATÇİ KURALLARIMIZ
1. Refakatçi gereksinimine hastanın doktoru tarafından karar verilir ve sadece 1 kişi içindir.
2. Refakatçi kartı ilgili kliniğin talep yazısı, klinik sekreterinin oluşturmasıyla Hasta Kabul
biriminden 10 TL karşılığında verilmektedir.
3. Refakatçiler, hasta adına düzenlenmiş refakat kimlik kartlarını sürekli yanlarında takılı
tutmak mecburiyetindedirler.
4. Refakatçiler, refakat kartlarını okutarak kliniklerinde refakatçi yemeğini yiyebilirler.
5. Bu kart, hasta taburcu olana kadar geçerlidir ve hasta taburcu edildiğinde Klinik
sekreterine veya Hasta Kabul Ünitesine iade edilmesi zorunludur.
6. Refakat kartının kaybedilmesi halinde vezneye 20 TL yatırılacak ve hasta kabule bilgi
verilecektir.
7. Kadın ve çocuk servislerinde erkek refakatçi kabul edilmemektedir.
8. Refakatçiler hastane kuralarına uymalıdırlar. Aksi takdirde, ilgili kişinin refakat kartı bir
daha verilmemek üzere iptal edilecektir.
9. Refakatçiler (hekim ve hemşire direktifleri dışında) hastaya yönelik herhangi bir uygulama
yapmamalı ve hekim ya da hemşireye danışmadan hastaya hiçbir yiyecek ve içecek
vermemelidir.
10. Hemşire ve doktor vizitlerinin olduğu saatlerde refakatçilerimizin bekleme salonunda
beklemeleri gerekmektedir.
11. Refakatçiler hastaneye ait eşya ve malzemeleri düzenli ve temiz tutmalıdır. Hastane
malına zarar veren refakatçi, zararı karşılamak mecburiyetindedir.
12. Refakatçiler ilgili hekim ya da hemşire istemi dışında, hastaların hastane dışına
çıkartamaz veya yatağını değiştiremezler ve boş yatakları kullanamazlar.
13. Refakatçiler hastanede tütün ve alkollü madde kullanamazlar.
14. Refakatçiler hasta odaları ve koridorlarda yüksek sesle konuşmamalı, sesli cihazların
(televizyon, bilgisayar vb. )sesini fazla açmamalıdır.
15. Hastanemizin yoğun bakım bölümlerinde refakatçi uygulaması yoktur
16.Hasta odalarımıza tuvalet kağıdı ve havlu peçete verilememektedir.
17.Hasta yakınları hasta odalarında bulunan telefon numaralarının baş
BAŞHEKİMLİK
7.LABORATUVAR
Laboratuvar sonuçları için hastanemizin internet sitesinde sağ üst köşede yer alan
‘laboratuvar sonuç’ kutucuğuna tıklayarak öğrenebilirsiniz.
7.ULAŞIM VE İLETİŞİM BİLGİLERİ
Adres: KOU Umuttepe yerleşkesi eski İstanbul yolu 10. km 41380,Kocaeli
Telefon: 0(262) 303 75 75
faks: 0(262) 303 80 03
İnternet adresi: http://hastane.kocaeli.edu.tr.
ACİL SERVİS
BAŞVURU İŞLEMLERİ
1.
Hastanemiz Acil servisine başvurduğunuzda öncelikli olarak
Triaj (İLK BAŞVURU)
noktasına
başvurmanız gerekmektedir. Triaj (İLK BAŞVURU) sistemi uyarınca acile başvuran hastalar aciliyetini belirten
KIRMIZI, SARI ve YEŞİL olmak üzere üç gruba ayrılır.
Yeşil alan aslında acil olmayan hali tanımlar ki, yeşil alan muayenesi kapsamında olan hastaların durumu
acil hal sayılmaz.
2.
Triajda(İLK BAŞVURU) hastalığınızın önceliği belirlendikten sonra
TC kimlik numaranızla
acil
sekreterlikten kayıt yaptırmanız gerekecektir.
3.
18 yaş yaşaltı çocuk hastaların ÇOCUK ACİL’e; travmaya (kaza veya yaralanma) maruz kalmış çocuk
hastaların ERİŞKİN ACİL’e başvuru yapmaları gerekmektedir.
1
ÖZEL DURUMLAR
Sosyal Güvencesi olmayan Hastalar
Başbakanlık genelgesi gereği Sosyal Güvencesi olmayan hastalar TC Kimlik no ile acil hal kapsamında kayıt
işlemleri yapılır.
Trafik Kazası:
Acil servise TRAFİK KAZASI olarak başvuru yaptıysanız kimliğinizle kayıt işlemleri yapılır. Daha sonra KAZA
TESPİT TUTANAĞI VEYA OLAY YERİ TERK TUTANAĞI gibi evrakları getirmeniz gerekmektedir.
İş Kazası
İş Kazası olarak yapılan başvurularda İlk giriş kaydınız acil sekreterlikte TC kimlik numarası ile yapıldıktan sonra
işveren tarafından doldurulmuş İŞ KAZASI VİZİTE KAĞIDI’nı getirmeniz gerekmektedir.Bu formda İŞ KAZASI
bölümü(2 şahit imzalı ve işyeri kaşe imzası) tam ve doğru olarak doldurulması gerekmektedir.
Adli Vaka
Hastanemize gelmeden önce bir başka hastaneye gitmiş ve orada durumunuz HEKİM tarafından ADLİ VAKA
olarak değerlendirilmiş ise hastanemiz acil servisine başvurduğunuzda TC Kimliğinizle giriş yapılır ancak ilk
gittiğiniz hastanenin düzenlediği ADLİ MUAYENE RAPORUNU’nun fotokopisini acil sekreterliğe teslim etmeniz
gerekmektedir.
Banka Mensubu Hastalar
Acil servise başvuran emekli ise: Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemlerinden sonra emekli yardım sandığı
vakıflarına ait kartla veya sevk getirmeleri gerekmektedir.
Acil servise başvuran çalışan ise: Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemleri yapıldıktan sonra çalıştığı bankadan
2
sevk getirmeleri gerekmektedir.
18 yaş altı hastalar
Eğer SGK’ya kayıtlarını yaptırmamış ise; il ve ilçe Sosyal Güvenlik Kurumlarına başvurarak kayıt yaptırmaları
gerekmektedir.
Yeşil Kartlı Hastalar
TC kimlik no ile kayıt işlemleri yapılır.
Muhtaç Er-Erbaş Hastalar
Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemleri yapıldıktan sonra sevk zicirine göre bağlı bulunduğu birlikten aldığı sevkle
Devlet Hastanesi veya Askeri Hastaneden sevk getirmeleri gerekmektedir.
TBMM Mensubu Hastalar
Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemlerinden sonra TBMM Sağlık Karnesi ön yüz fotokopisi yoksa nüfüs cüzdan
fotokopilerini getirmeleri gerekmektedir.
3
TOBB Mensubu Hastalar
Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemleri yapıldıktan sonra Sağlık Karnesi Önyüz fotokopisi getirmeleri
gerekmektedir.
Ticaret ve Sanayi Odaları
Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemlerinden sonra kendi kurumundan aldığı sevk evrağı (üst yazı) getirmeleri
gerekmektedir.
Tutuklu-Hükümlü Hastalar
Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemlerinden sonra ceza evinden aldıkları sevk yazısını getirmeleri gerekmektedir.
Adli Olaya Taraf olan kişiler
Acil hal kapsamında ilk kayıt işlemlerinden sonra adli makamlardan üst yazısını getirmeleri gerekmektedir.
4.Taburcu veya yatış işlemleri;
Hekim tarafından tedavinize yatarak devam edilmesine karar verildiğinde Yatış işlemleri 24:00’e kadar hasta
kabulde; diğer zamanlarda acil sekreterlikte yapılır. Tedavisi sonlandırılan (taburcu) hastalarımızın çıkış işlemleri
acil sekreterlik tarafından yürütülür.
5.Refakatçi ve Ziyaret
Hekimin bilgisi ve izni dahilinde 1 REFAKATÇI’ya izin verilmektedir. Hasta ziyareti hekimin bilgisi ve izni dışında
yasaktır.
6.Cenaze İşlemleri
Acil serviste vefat eden hastalarımız gerekli hazırlığı tamamlandıktan sonra acil personelimiz tarafından morga
indirilir.Vefat edenin nüfüs cüzdanı teslim edildikten sonra Ölüm Belgesi mesai saatleri içinde morgdaki memur
tarafından; mesai saatleri dışında nöbetçi müdür tarafından doldurularak yakınlarına verillir. Vefat eden hasta
ADLİ VAKA ise ÖLÜM BELGESİ savcı tarafından düzenlenerek yakınlarına verilir. Ölüm belgesini aldıktan sonra
defin işlemleri için Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Cenaze İşleri 188’i arayabilirsiniz.
7.Sevk İşlemleri
Tedaviniz başka hastanede devam edilmesi gerektiğinde sevk işleminiz 112 koordinasyonuyla hastanemiz veya
112 ambulanslarıyla yapılacaktır
GENEL TANITIM
Acil servisimiz
12 Gözlem
14 muayene
4 travma
1 resüsitasyon
yatağına sahip olup, toplamda 31 yatakla
840 m2 alan içinde 7 gün / 24 saat
Acil ABD’na bağlı olarak hizmet vermektedir.
BAŞHEKİMLİK
BAŞMÜDÜRLÜK
Hastane
Krokisi
MORFOLOJİ
POLİKLİNİK HİZMETLERİ
DAHİLİ BİRİMLER
ÇOCUK BÖLÜMLERİ
•
Dahiliye Polikliniği
•
Çocuk Kardiyoloji Polikliniği
•
Dermatoloji (Cildiye) Polikliniği
•
Çocuk Onkoloji Polikliniği
•
Diyabet Polikliniği
•
Çocuk Gastroloji Polikliniği
•
Endokrinoloji Polikliniği
•
Çocuk Sağlığı ve Hast. P Çocuk
Psikiyatrisi Polikliniği olikliniği
•
Enfeksiyon Hastalıkları Polikliniği
•
Fizik Tedavi ve Reh. Polikliniği
•
Gastroenteroloji Polikliniği
•
Göğüs Hastalıkları Polikliniği
•
Hematoloji Polikliniği
•
CERRAHİ BİRİMLER
•
Anestezi Polikliniği
•
Beyin Cerrahi ( Nöroşirurji)
Polikliniği
•
Genel Cerrahi Polikliniği
•
Göğüs Cerrahi Polikliniği
•
Göz Hastalıkları Polikliniği
•
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Polikliniği
•
Kalp Damar Cerrahisi Polikliniği
•
Kulak Burun Boğaz Polikliniği
•
Plastik Cerrahi Polikliniği
•
Ortopedi ve Travmatoloji
Polikliniği
•
Üroloji Polikliniği
Kardiyoloji Polikliniği
•
Nefroloji Polikliniği
•
Nöroloji Polikliniği
•
Onkoloji Polikliniği
•
Psikiyatri Polikliniği
TELEFON REHBER
İÇİNDEKİLER
Rektörlük
Rektör Prof.Dr. Sadettin Hülagü
Rektör Yrd. Prof.Dr. Ercüment Çiftci
Rektör Yrd. Prof.Dr. Ahmet Küçük
TEL
1001
1009
1011
Genel Sekreter Dr. Fatih Akbulut
Bilgi İşlem Daire Başkanlığı
Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı
Personel Daire Başkanlığı
Yapı İşleri Daire Başkanlığı
İdari Ve Mali İşler Daire Başkanlığı
Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı
Sağlık Kültür Daire Başkanlığı
Kütüphane Daire Başkanlığı
Rektörlük Santral
1014
1281
1201
1151
1401
1101
1351
1241
1321
1000
Dekanlık
Dekan (Prof.Dr.Zafer Utkan )
Dekan Yrd. (Prof.Dr.Hüsnü Efendi)
Dekan Yrd. (Prof.Dr.Dilek Bayram Gürler)
Fakülte Sekreteri (Ayşe Kuşkonmaz)
Öğrenci İşleri
Dekan Sekreteri
(Fax:7003)
Muhasebe
7013
Satın Alma- Aynıyat
Yazı İşleri
Eğitim Komisyon Sekreteri
Akademik Personel İşleri
Dahili Bilimler Sekreterliği
Cerrahi Bilim Sekr. Temel Bilimler Sekrt
Bilgisayar Destekli Eğt. Mrk. (Bidem)
Baskı Odası
Çay Ocağı
Dekanlık Fotokopi
Dekanlık Güvenlik-Danışma
KABİ
Yayın Destek Birimi
Konferans Salonu
Kütüphane
Teknik Sorumlu
Tıbbi Biyoloji Laboratuvarı
Rehabilitasyon ve Psiko- Destek Birimi
Bilgisayar Programı Destek Birimi
Sağlık Bilimleri Enstitüsü
Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü
Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdür Yrd.
Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sekreteri
Sağlık Bilim. Enstitüsü Müdür Sekreteri
Sağlık Bilimleri Enstitüsü Muhasebe
Sağlık Bilimleri Enstitüsü Öğrenci İşleri
Sağlık Bilimleri Enstitüsü Fax
Başhekimlik
7004-8561
7005
7007
7006
7932-3334
7001-4
7016-8493
7015
7014
7909
7021
8181
7020
7017
8562-8402
7467
7012
7467
7608
7462
7739
8080
8403
7920
8472
7942
7912
7623
7354
7351
8740-7353
7355
7350
7510
Sekreterlik (Fax : 8003) (8206 - 8190)
Başhekim Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk
Başh.Yrd. (Prof.Dr. Metin Aydoğan)
Başh.Yrd. (Yrd. Doç..Dr. Oktay Yirmibeşoğlu)
Başh.Yrd. (Doç.Dr. M.Görkem Aksu)
Baş.Müd.Dön.Ser.İşl.Müd.(Halit Apak)
Hast.Müd.(Öğr.Gör.Nuriye Boyacı)
Hastane Müdürü (Uz. Öznur Gezer)
Hast.Müd.(Doç.Dr.Yunus Taş)
Hem. Hiz. Müd. (Gonca İlter )
Hastane Müdürü (Gökşin Terzi)
Hastane Müdürü (Hüseyin Başyiğit)
Hastane Müdürü(Nafiye Asıliskender)
Hast.Müd.(Hakan Bekar)
Hast.Müd.Yrd. (Orkun Çilen)
Hast.Müd.Yrd. (Yılmaz Pınar)
Hast.Müd.Yrd. (Turan Temel)
Hast.Müd.Yrd. (Arif Başkaya)
Hast.Müd.Yrd. (Bülent Karagülle)
Hast.Müd.Yrd. (Dilek Binbay)
Hast.Müd.Yrd. (Kamil Erbay)
Hast.Müd.Yrd. (Nahide Balk)
Hast.Müd.Yrd. (Uğur Aydın)
8001-02
8001
8005
8006
8007
8004-8190
8011
8008
8012
8014
8230
8079
8020
8088
8013
7136
7188
7606
7008
8202
8023
8043
8100
Hast.Müd.Yrd. (Aykut İlter)
Hemşirelik Hiz.Müd.Yrd. (Rahime Ersoy)
Hemşirelik Hiz.Müd.Yrd. (Semra Sezaioğlu)
Hemşirelik Hiz. Müd.Yrd.(Hatice Baysal )
Ayniyat Saymanı
Planlama Bürosu
Ayniyat Büro
Kit-Kimyasal Depo
Ayniyat Demirbaş Depo
Tıbbi Medikal Depo
Sarf Malzeme Depo
Kırtasiye Depo
Misafirhane İdari Sorumlusu (Emel Karagülle)
İşletme-Ofis Hizm. İdari Birim Sor.(Ümit Tırpancı)
Organ Ve Doku Nakli Bürosu
Senet – Posta Takip Odası
Bilgi İşlem (Huy Programı)
7458
Bilgi İşlem Teknik Servis
Hizmet İçi Eğitim Birimi (Doğan Güneş)
D. S. Perfm. Birimi (Bilgehan Ekşi)
Çay Ocağı
Eczane Desk
Eczacı Odası
Eczacı Odası
Eczane Depo
Evrak Tasdik
Fatura
7605
Hasta Ve Çalışan Güvenliği
Kalite Bürosu
Hasta Hakları Bürosu
Hasta Kabul
Hasta Kabul
8538
8114
8029
8029
8507
7067-8712
7170
7049
8488
8501-8487
8070
7166
8231
7109
8123
8032
7008-7009
7060-7061
7151
7177
7313
7372
7152
7069
7088
8691
7375-7376
8024
8654
8203
7885 -7611
8215-8049
Hasta Kabul Desk
Hizmetiçi Eğitim Birimi
Hukuk Bürosu
Maaş Tahakkuk
Morg
Morg Savcı / Dr.Odası
Öğretim Üyesi Polk.Sek.
Özel Sigorta Sekreterliği
Personel Bürosu
Poliklinik Danışma
Sağlık Kurulu
Satın Alma Memurluğu
Satın Alma Memurluğu
Satın Alma Memurluğu
Satın Alma Memurluğu
Satın Alma Memurluğu- Bakım Onarım
Satın Alma Memurluğu Fax: 3038034
Satın Alma Memurluğu
Satın Alma Memurluğu Tahakkuk
Satın Alma Memurluğu
Sosyal Hizmet Uzmanı
Yazı İşleri
Başdiyetisyen
Yemekhane İdare Odası
Firma Sorumlu Odası
Mutfak Üretim
Yemek Tevzi Alanı
5. Kat Diyetisyen Odası
4. Kat Diyetisyen Odası
2. Kat Diyetisyen Odası
Bodrum Kat Diyet Polikliniği
Öğretim Üyeleri Yemekhanesi
Personel Yemekhanesi(Zemin Kat)
Öğrenci Yemekhanesi
7609-7610
7150-71518512
7648-8026
7224
7066
7067
7306
7336
8038
7380
8037
7153
7604
7145
7153
8009
8294
7146
8660
8291
8024
8611
8320
8322
7413
8309
7300
7025
7028
7022
7889
7650
7615
7617-7414
Nöbetçi Müdürlük
Nöbetçi Müdür
Süpervizör
Acil Sekreterlik -Vezne
Acil Sevis Güvenlik
Hastane Polis
Att-Paramedik
8538-7171
8518
8535
8534
8536
7149
Merkez Laboratuvarı
Sekreterlik
Laboratuvar Sorumlu Doktoru
Pcr Sorumlu Öğretim Üyesi
Laboratuvar Sorumlu Teknisyeni
Laboratuar Kayıt
Lab. Sonuç Verme Desk:7619
Acil Laboratuvar
Yatan Hasta Tahlil
Alerji Lab
Biyokimya
8275
8085
8571
8272
8529
8524
8254-8742
8743
8271
8126-7548
Eliza / Seroloji Lab
Hematoloji
Hormon Lab.
İdrar Lab
İfa Lab.
Kan Ayırma / Numune Tasnif
Mantar Lab.
Mikrobiyoloji
Nefaometre
Parazitoloji
Pcr Lab.
Tüberküloz
Kuagulometre
8263
8260
8126-7555
8257
8257
8280
8270
8256
8126-7557
8270
8266
8258
8582
Döner Sermaye
Saymanlık Müdürü
Saymanlık Müdür Yardımcısı
Saymanlık Büro –ISaymanlık Bürolar –IIDön.Ser.Büro (Vezne:)
Döner Serm.İşl.Müd. Büro –IDöner Serm.İşl.Müd. Büro -IIPoliklinik Vezne
Hasta Kabul Vezne
Adli Yazılar
8017
8715
8688-8722
8720-8031
8730
8512
8533
8223
8199
8227
Kan Bankası
Kan Bankası Sorumlu Dr.
Kan Bankası
8574
8522
Arşiv Ve Tıbbi Dokümantasyon
Arşiv Sorumlusu
Arşiv
İstatistik
Eksik Dosyalar / ICD/Kodlama
Kanser Kayıt Birimi
7052
8327
7379
7369
7073
Diğer Birimler
Çamaşırhane
Fotokopi
Morg
Morg Savcı / Dr.Odası
Temizlik Şefliği - 3591220
Şoför Odası
Terzihane Sorumlusu
Terzihane
8481
8485
7066
7067
8489
7072
7183
7532
Güvenlik
Güvenlik Şefliği
Güvenlik - Danışma Ana Giriş
Güvenlik - Danışma Dekanlık Giriş
Güvenlik - Danışma Tanı Merkezi(Poliklinik.)
Morfoloji Güvenlik
Acil Güvenlik
Hastaneye Bağlı Diğer Merkezler
8295
7314-8631
7608
7380
8789
8534
İrem FTR Merkezi
3127481
Sterilizasyon Ünitesi
Steril Depo Sorumlusu(Uğur Akbaş)
Depo(Spanç katlama)
Otoklav Kayıt
Otoklav-Spanç Odası
7377
7203
8775
7203
Teknik Birimler
Sekreterlik
Boya Ve Montaj Atelyesi
Elektrik Atelyesi - 8506
Kazancı Medikal Gaz Sant.
Klima-Isıtma Soğutma Tekn. Odası
Medikal Atelye
Otomasyon
Sistem Odası
Tesisat Atelyesi
Çocuk Koruma Merkezi
Muayene Odası –IMuayene Odası –IIHastane Dışı Hizmet Birimleri
Çiçekçi-Gazete-Market
Hastane Okulu
Hemşire Lojmanı
İş Bankası
Kafeterya - Ana Giriş
Kafeterya – Öğrenci (Teras)
Kafeterya - Öğretim Üyeleri
Kafeterya – Eğitim Bloğu
Kreş
Kuaför (Bayan)
Kuaför (Erkek)
Misafirhane
Tepe Teknoloji Proje Odası
Umuttepe Taksi
Yavuz Selim Öğrenci Yurdu
Yapı Kredi Bankası Umuttepe Şubesi
Cerrahi Bilimler
Acil Tıp AD.
Prof.Dr. Murat Pekdemir AD.Başk
Doç.Dr. Serkan Yılmaz
Yrd Doç Dr Elif Yaka
Yrd Doç Dr Nurettin Özgür Doğan
Acil Servis Dr. Odası
Çocuk Acil Dr.Odası
Çocuk Acil Sekreterliği
Hemşire Odası
Acil Muayene Odası 1
Acil Muayene Odası 2 - Travma
Resüsitasyon Odası
Monitörlü Gözlem Merkezi
8150-8526
7054
8888
8482
7368
8491
8090
8480
7071
8146
8669
8046
3591030
8228
3591180
8196
7913
7620
8477
8045
8044
8231
8039
535-6842647
3591064
8547
8548
8551
8545
8553
8566
8544
8540
8541
8549-8577
Anestezi AD.
Prof.Dr. Kamil Toker (AD.Başk.)
Prof.Dr. Z.Mine Solak
Prof.Dr. Zehra Nur Baykara
Prof.Dr. Yavuz Gürkan
Prof.Dr. Tülay Şahin
Doç.Dr. Dilek Özdamar
Doç.Dr. Tülay Hoştan
Doç.Dr. Murat Tekin
Yrd.Doç. Dr.Alpaslan Kuş
Yrd.Doç.Dr.İpek Aydın
Asistan Dr. Odası
Ağrı Polikliniği
Anestesi Poliklinik Sekreterliği
Anestezi Polikliniği
Ameliyathaneler
Ameliyathane –I- Dış Sekreterlik
Ameliyathane –I- Anestezi Dr Odası
Sekreter (Rapor Odası)
Sorumlu Hemşire (Genel Ameliyathane)
Dinlenme Odası
Derlenme Od.
1 Nolu Ameliyathane – Kadın Doğum
2 Nolu Ameliyathane - KBB
3 Nolu Ameliyathane – Çocuk Cer.
4 Nolu Ameliyathane – Özel Oda
5 Nolu Ameliyathane - Özel Oda
6 Nolu Ameliyathane - Gen. Cerrahi
7 Nolu Ameliyathane - Genel.Cerr.
8 Nolu Ameliyathane - Plastik Cerrahi
9 Nolu Ameliyathane - Üroloji
10 Nolu Ameliyathane - Ortopedi
11 Nolu Ameliyathane- Acil Ameliyathane
12 Nolu Ameliyathane - Lokal
13 Nolu Ameliyathane - NRŞ
14 Nolu Ameliyathane - KVC
Teknisyen Odası - Anestezi
Alet Yıkama
Yemekhane- Kafeterya
Yoğun Bakım Sekreteri
Yoğun Bakım Hemşire Odası
Yoğun Bakım Doktor Odası
Ameliyathane –IIAmeliyathane –II- Sekreter
Ameliyathane –II- Koridor
Dr. Odası
Anestezi Dr. Odası
Ameliyathane -IIIAmeliyathane –III- Sekreter
Hemşire Odası
Ameliyathane Orta Koridor
Plastik Cerrahi Ameliyat Odası
Bronkoskopi Odası
7055-8521
8569
8475
7056
7059
7058
8468
8470
8503
8503
8248
8135
7261
8136
7064
8248
7526
7218
8570
8565
7518
7068
7435
7526
7536
7221
7530
7537
7544
7347
8245
7168
7918
7937
7038
8543
7205-7204
8431
8476
8036-8473
7226
7613
8619
8620
7927
7925
7922
7924
7922
Beyin Ve Sinir Cerrahisi AD.
Prof.Dr. Savaş Ceylan (AD.Başk.)
Prof.Dr. Konuralp İlbay
Prof.Dr. Volkan Etuş
Doç.Dr. Kenan Koç
Doç.Dr İhsan Anık
Yrd.Doç.Dr Burak Çabuk
Poliklinik Sekreterliği
Poliklinik Muayene
Klinik Sekreteri
Klinik Hemşiresi
Klinik Doktor Odası
Çocuk Cerrahisi AD.
Prof.Dr. Gülşen Ekingen(A.D.Başk.)
Poliklinik Sekreterliği
Poliklinik Muayene
Klinik Sekreterliği
Klinik Hemşiresi
Klinik Doktor Odası
7230
7265
7232
7231
7029
8610
8690
8694
8617
7212
8614
8563
7306
7348
8585
8597
8598-99
Göğüs Cerrahisi AD.
Prof.Dr. Salih Topçu (A.D.Başk.)
Doç.Dr. Ş. Tuba Liman
Yrd.Doc.Dr. Aslı Gül Akgül
Poliklinik Sekreterliği
Poliklinik Muayene
Klinik Sekreterliği
Klinik Hemşiresi
Klinik Doktor Odası
7406
7407
8306
8175
7349
8672
8861
8859
Genel Cerrahi AD.
Prof.Dr. Zafer Utkan(AD.Başk.)
Prof.Dr. Oğuz Özbay
Prof.Dr. Ahmet Alponat
Prof.Dr. Zafer Cantürk
Prof.Dr. Neşet Nuri Gönüllü
Prof.Dr. Anıl Çubukçu
Doç.Dr. Oğuzhan Büyükgediz
Doç.Dr. Erdem Okay
Doç.Dr.Utku Tonguç Yılmaz
Yrd. Doç.Dr. Oktay Yirmibeşoğlu
Yrd. Doç.Dr. Sertaç Ata Güler
Poliklinik Sekreterliği
Poliklinik Muayene
Poliklinik Ph Metre
Gen. Cerr. Endoskopi Ünitesi
Klinik Sekreterliği
Klinik Hemşiresi
Klinik Doktor Odası
Genel Cer. Endoskopi Sekreteri
7421
8471
7418
7461
7415
7420
7419
7417
7411
7412
7161
7190
8116
7882
7930-31
8828
8827
8976
7927
Göz Astalıkları AD
Prof.Dr. Nurşen Yüksel(AD.Başk.)
Doç.Dr. Levent Karabaş
Prof.Dr. Özgül Altıntaş
Doç.Dr. Berna Özkan
Poliklinik Sekreterliği
Poliklinik Muayene
Glokom
Görme Alanı
Katarakt
Kornea
Retina
Şaşılık
Klinik Sekreterliği
Klinik Hemşiresi
Klinik Doktor Odası
Kadın Hastalıkları Ve Doğum AD.
Prof.Dr. İzzet Yücesoy (AD.Başk.)
Prof.Dr. Aydın Çorakçı
Prof.Dr. Birol Vural
Prof.Dr. Gülseren Yücesoy
Doç.Dr. Sebiha Özdemir Özkan
8595
8600
7310
7043
7311
7382
8532
8495
7631
8138
8486
8143
8147
8705
8706
8721
Yrd.Doç.Dr.Emek Doğer
Yrd.Doç.Dr.A. Yiğit Çakıroğlu
Kad.Doğ.Ad. Sekreteri
Tüp Bebek Ünite Sekreteri
Tüp Bebek Ünite Hemşiresi
Tüp Bebek Ünite Doktoru
Androloji Laboratuvarı
Embriyoloji Laboratuvarı
Kadın Hastalıkları Pol. Sek
Kadın Hast. Polk. Hemş
Kadın Hastl. Polk. Muay
USG
NST
Kadın Hast.Klinik Sek
Kadın Hast.Klinik Hemş
Doğumhane Hemş
Doğumhane Dr
Doğumhane Personel
8738
7036
7042
7035
7034
7039
7040
8805
7494
7138
7139
7142
7144
7137
8171
8170
8168-69
7509
8167
7092
8401
8432
8433
7333
Kalp Damar Cerrahisi AD.
Prof.Dr. Kamil Turan Berki (AD.Başk.)
Prof.Dr. Muhip Kanko
Doç.Dr. Şadan Yavuz
Yrd.Doç.Dr. Ersan Özbudak
KVC Polk Sekreteri
KVC Polk. Muayene
KVC Servis Sekreteri
KVC Ser Hemş
KVC Servis Dr
KVC Yoğunbakım Sekreteri
7229
7266
7267
7264
8175
8204
8676
8677
8650-52
8583
KVC Yoğunbakım Hemşiresi
KVC Yoğunbakım Dr
7918
7919
Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları AD.
Prof.Dr. Mete İşeri (AD.Başk.)
Prof.Dr. Ömer Aydın
Prof.Dr. İ.Gürkan Keskin
Yrd.Doç.Dr. Murat Topdağ
Yrd.Doç.Dr. Murat Öztürk
Öğr. Gör. Odası
KBB Polk Sekreteri
KBB Polk Muayene
KBB Ses Boz
Endoskopi Ünitesi
Odio
KBB Klinik Sekreteri
KBB Klinik Hemşiresi
KBB Klinik Dr
7432
7437
7438
7433
7434
7260
7305
7305
8112
8128
7065
8672
8860-61
8872
Ortopedi Ve Travmatoloji AD.
Prof.Dr. Ahmet Şarlak
Prof.Dr. Sefa Müezzinoğlu
Prof.Dr.Cumhur C. Kesemenli
Prof .Dr. Levent Buluç(AD.Başk.)
Doç.Dr. Kaya Memişoğlu
Doç.Dr. Bilgehan Tosun
Yrd.Doç.Dr. Özgür Selek
Ortopedi Polk Sek
Ortopedi Polk Mua
Ortopedi Polk Alçı Od
Ortopedi Klinik Sek
Ortopedi Klinik Hemş
Ortopedi Klinik Dr
7359
7360
7358
7361
7362
7357
7356
8130
8131
8134
8769
8768
8771-72
Patoloji AD.
Prof.Dr. Kürşat Yıldız
Prof.Dr. Cengiz Erçin (AD.Başk.)
Prof.Dr. Bahar Müezzinoğlu
Prof.Dr. Yeşim Gürbüz
Prof.Dr. Sevgiye Özkara Kaçar
Prof.Dr.Nadir Paksoy
Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Vural
Laboratuvar
Patoloji Sekreterliği Rapor
Frozen Sekreterliği
Asistan Odası
Patoloji Laboratuarı Hasta Kayıt - Sonuç
Mikroskopi (Rutin Odası)
Plastik Ve Rekonstrüktif Cerrahi AD
Doç.Dr. Hakan Ağır (AD Başk.)
Doç.Dr. Tonguç İşken
Doç.Dr. Şahin Alagöz
Doç.Dr. Çiğdem Ünal
Plastik Cer.Polk Sek
7252
7249-8588
7247
7248
7057
7026
7026
8587
7026
7027
7546
8233
8586
7201
7202
7037
7206
8690
Plastik Cer. Polk. Muayene
Plastik Cer.Klinik Sek
Plastik Cer.Klinik Hemş.
Plastik Cer.Klinik Dr
Lokal Ameliyathane Eğitim Bloğu
8166
8676
8677
8673
7924-25
Üroloji AD.
Prof.Dr. Ali Gökalp (AD.Başk.)
Prof.Dr. Özdal Dillioğlugil
Prof.Dr. Nazım Mutlu
Prof.Dr. Melih Çulha
7318
7047
7315
7319
7381
7316
8592
7320
8151
8152-59
8776
8551
8155
8154-8519
8155
8705
8706
8708-7328
Prof.Dr. Cüneyt Özkürkçügil
Doç.Levent Özkan
Üroloji Polk.Sek
Üroloji Polk Hemş
Üroloji Polk. Muay.
Üroloji Polk.Muayene Iıı
Ürodinami
Esvl
Us
Androloji
Üroloji Klinik Sek
Üroloji Klinik Hemş
Üroloji Klinik Dr
Dahili Bilimler
Adli Tıp AD.
Prof.Dr. Ümit Biçer (AD.Başk.)
Prof.Dr. Başar Çolak
Yrd.Doç.Dr. Ömer Kurtaş
Asistan Odası
Otopsi Salonu
Otopsi Salonu Dr. Odası
7451
7455
7452
7453
7066
7067
Aile Hekimliği AD.
Doç.Dr. T.Müge Alvur (AD.Başk.)
Uzm.Dr.Odası
Toplantı Salonu
7410
7416
7527
Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları AD.
Prof.Dr. Ayşe Sevim Gökalp (AD.Başk.)
Prof.Dr. Şükrü Hatun (Endokrin)
Prof.Dr. Emin Sami Arısoy (Enfeksiyon)
Prof.Dr. Ayşe Engin Arısoy (Yeni Doğan)
Prof.Dr. Zelal Bircan (Nefroloji)
Prof.Dr. Nazan Sarper (Hematoloji)
Prof.Dr. Gülcan Türker (Yeni Doğan)
Prof.Dr. Funda Ç. Özer (Onkoloji)
Prof.Dr. Abdulkadir Babaoğlu (Kardiyoloji)
Doç.Dr. Bülent Kara (Nöroloji)
Doç Dr Ayşen Aydoğan (Gastro)
1010 – 7220
7004 – 7219
7213
7222
7227
7216
7217
7223
7225
7214
8579
Doç Dr Metin Aydoğan (Astım)
Doç. Dr. Kenan Bek (Nefr.)
Doç. Emine Zengin (Hematoloji)
Doç.Dr.Filiz Çizmecioğlu(Endokrin)
Doç.Dr. Selim Öncel (Enfeksiyon)
Doç.Dr. Ayla Günlemez (Yenidoğan)
Doç. Dr. Z. Seda Uyan(Göğüs Hast.)
Yrd.Doç.Dr. Murat Deveci
Yrd.Doç.Dr. Zühal Gündoğdu
Toplantı Salonu
Çocuk Poliklinik Hemşire
Çocuk Polikliniği (İlk Muayene)
Çocuk (Hasta Çocuk) Polikliniği
Psikolok--Çocuk Endokrin-Sekeretrlik
Endokrin Polikliniği-1
Endokrin Polikliniği-2
Diyetisyen--Çocuk Kardiyoloji Polikliniği
Ekg--Eko—1
Eko---2
Çocuk Nefroloji Polikliniği
Çocuk RomatolojiÇocuk Nöroloji Polikliniği
Yenidoğan Polikiliniği-1
Yenidoğan Polikiliniği-Hemşiresi
Çocuk Hematoloji Polik.Çocuk Göğüs Hast. Polk.SFT odası
Çocuk Allerji Polk.
Çocuk Allerji Test Od
Çocuk Onkoloji Polik. --Çocuk Gastro Polik.-İşitme Test Odası-Bronkoskopi Röntgen---Kan Alma---Çocuk Hastalıkları Ser. Sek
Çocuk Hastalıkları Ser. Hemş
Çocuk Hastalıkları Ser.Dr.
Çocuk Yenidoğan Polikliniği
Yeni Doğan Ser. Sek
Yeni Doğan Ser. Hemş
Yeni Doğan Ser. Dr
Çocuk Hastalıkları Yoğunbakım
Çocuk Hemato Onko Ser. Sek
Çocuk Hemato.Onko Ser. Hemş
Çoc. Hemato. Onko. Ser. Dr
Ped.Endoskopi ünitesi Eğitim Bloğu
8661
8664
8664
8646
8648
8648
8657
8645
8757
8035
8732
8658
8826
8662
8756
8643
8663
8644
8767
7119
8834
8765
7120
7112
8779
7405
7416
7215
7228
8513
8580
7408
8733
8579
7431
8661
8578
7304
7117
7113
8648
8731
8645
8733
8757
8035
8732
8730
8658
8826
8662
8809
8643
8657
8644
7120
8767
7119
8834
8765
7927
7112
8579
8048
8687
8627-28
8662-7304
8617
8560
8621
8576
8585
8597
8575
7929
Çocuk Ruh Sağlığı AD.
Prof.Dr.Ayşen Coşkun(AD.Başk.)
Doç.Dr. Işık Karakaya
8701
8703
8699
Doç.Dr. Özlem Yıldız Öç
Doç.Dr. Nursu Çakı Memik
Yrd.Doç.Dr. Şahika Şişmanlar
Çocuk Ruh Sağlığı Sekreterliği
8704
8636
8700
8702
Dermatoloji AD.
Prof.Dr. Nilgün Bilen (AD.Başk.)
Prof.Dr. Rebiay Kıran
Prof.Dr. Dilek Bayramgürler
Doç.Dr. Aysun Şikar Aktürk
Doç.Dr. Evren Demirsoy
Dermatoloji Polk. Sek.
Dermatoloji Pol Muay.
Dermatoloji Puva
Dermatoloji Ser. Sek
Dermatoloji Ser. Hemş
Dermatoloji Ser. Dr
7401
7402
7404
7403
7262
8504
8162-63
7352
7409-8903
7409-8901
8886
Farmakoloji AD.
Prof.Dr. Güner Ulak (AD.Başk.)
Prof.Dr. Nejat Gacar
Prof.Dr. Tijen Utkan
Prof.Dr.B.Faruk Erden
Doç.Dr. Firuzan Yıldız
Doç.Dr.F.İpek Komsuoğlu Çelikyurt
Doç.Dr.Oğuz Mutlu
Invıtro - İnvivo Lab
Uzm. Dr. Odası
Laboratuar
Toplantı Salonu
Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon AD.
Prof.Dr. Erbil Dursun
Prof.Dr. Nigar Dursun(AD.Başk.)
Yrd.Doç.Dr. Murat İnanır
Doç.Dr. Barın Selçuk
Yrd Doç. Dr. Ilgın Sade
Ftr Ünite Sek.
Ftr Ünite Fizyoterapist
Ftr Ünite Dr
Jimnasyum
Ftr Polk. Sek
Ftr Polk. Muayene
Ftr Ser. Sek
Ftr Ser. Hemş
Ftr Ser. Dr
Göğüs Hastalıkları AD.
Prof.Dr. Füsun Yıldız (AD.Başk.)
Prof.Dr. Ahmet Hamdi Ilgazlı
Prof.Dr. İlknur Başyiğit
Prof.Dr. Haşim Boyacı
Yrd.Doç.Dr.Serap Argun Barış
Uyku Lab.
Göyüs Hst. Polk. Sek.
Göyüs Hast. Polk. Muay.
Solunum Fonksiyon Testi
7466
7459
7460
7465
7464
7460
7465
7457
7250
7245
7246
7081
7520
7519
8633
7516
7614
8052
8053
7607
7261
8225-7338
8948
8949
8962-63
7513
7512
7515
7514
7211
8811-13
8175
8180
8176
Astım Polk.
Sigara Bırakma Polk.
Göğüs Hast. Ser. Sek
Göğüs Hast. Ser. Hemş.
Göğüs Hast. Ser. Dr
Bronkoskopi Ünitesi Eğitim Bloğu
Halk Sağlığı AD.
Prof.Dr. Onur Hamzaoğlu (AD.Başk.) 3591158
Prof.Dr. Nilay Etiler
Doç.Dr. Çiğdem Çağlayan
Asistan Odası
Kütüphane
Laboratuar
Toplantı Salonu
İç Hastalıkları AD.
Prof.Dr. Ahmet Yılmaz (AD.Başk.)
Prof.Dr. Itır Yeğenağa
Prof.Dr. Sadettin Hülagü
(Nefroloji)
(Gastro)
Prof.Dr. Berrin Çetinarslan (Endokrn)
Prof.Dr. Ömer Şentürk
(Gastro)
Prof.Dr. Betül Kalender
(Nefroloji)
Prof.Dr. Abdullah Hacıhanefioğlu (Hema.)
Prof.Dr. Zeynep Cantürk (Endokrin)
Prof.Dr. Ayşe Ergüney Cefle (Romat.)
Prof.Dr. İlhan Tarkun
(Endokrin)
Prof.Dr. Kazım Uygun
(Onkoloji)
Doç.Dr. Altay Çelebi (Gastro)
Doç.Dr. Erkan Dervişoğlu (Nefroloji)
Yrd.Doç.Dr Elif Birtaş Ateşoğlu(Hemat.)
Yrd.Doç.Dr.Pınar Tarkun(Hematoloji)
Yrd.Doç.Dr.Devrim Çabuk(Onkoloji)
Yrd.Doç.Dr. Ayten Yazıcı (Romatoloji)
Dahiliye Poliklinik Sek
Dahiliye Polk. Muay
Diyabet Obezite Polikliniği Sek
Diyabet Polk. Muay.
Diyabet Polk. Hemş
Endokrin Polikliniği Sek
Endokrin Polk. Muay
Endokrin Ser.Sek
Endokrin Ser. Hemş
Endokrin Ser. Dr
Diyabet Poliklinik Sekreterlik İlave Birim
Diyabet Poliklinik Hemşire
Diyabet Poliklinik Uzman Odası
Diyabet Poliklinik –IDiyabet Poliklinik -2Diyabet Poliklinik Obezite polk.
Diyabet Poliklinik Diyetisyen
Diyabet Poliklinik Öğreti Görv.
Diyabet Poliklinik Podoloji (Dyabetik Ayak)
Gastroenteroloji Polikliniği Sek
Gastroent. Pol Mua
8179
8180
8948
8949
8945-46
7922-23
7549
7551
7552
7556
7554
7078
7077
8060-8177
7523
7525
7535
7521
7534
7522
7533
7524
7528
8916
7530
8058
8276
7547
7098
8696
7303
7339
7302
8235
8234
7302
7346
7089
7090
7616
8173
8234
8198
8236
8899
8860
7889
8172
8901
7303-7383
8239-40
Ercp
Gastro. Ser.Sek
Gastr. Ser.Hemş
Gastr. Ser.Dr
Hematoloji Poliklinik Sek
Hematoloji Polk. Muay
Hemato.Ser.Sek
Hemato.Ser.Hemş
Hemato Ser. Dr
Nefroloji Polikliniği Sek
Nefroloji Polk Muay
Periton Diyaliz
Nefro.Ser. Sek
Nefro. Ser.Hemş.
Nefro. Ser.Dr
Hemodiyaliz Ünite Sek
Hemodiyaliz Ünite. Dr
Onkoloji Polikliniği Sek
Onkoloji Polk Muay
Onkol. Ser Sek
Onkol. Ser.-1 Hemş
Onkol.Ser Dr
Medikal Onkoloji Sek
Medikal Onkoloji Polk. Muay
Kemoterapi Poliklinik Sek
Kemoterapi Polk.Muay.
Kemoterapı Ünitesi
Romatoloji Polikliniği Sek
Romotoloji Polk. Muay
Romoto.Ser.Sek
Romoto. Ser. Hemş
Romoto. Ser. Dr
7558
8798
8799
8801
7303
8238
8918
8919
8915
7303
8242-47
8241
8798
8799
8800
8568
8550-8060
7884
8841
8778
8788
8626
7884
8842
7884
8498
8847
7303
8111
8793
7114
7115
Gastroendoskopi Ünitesi
Enosk. Ünt. Sek
Endoskopi Ünite Hemş
Endoskopi Ünitesi
7383
8305
7561-8304
Kardiyoloji AD.
Prof.Dr. Dilek Ural (A.D. Bşk)
Prof.Dr. Ertan Ural
Prof.Dr. Ahmet Vural
Doç.Dr. Ayşen Ağaçdiken Ağır
Prof..Dr. Güliz Kozdağ
Doç Dr Ulaş Bildirici
Doç.Dr. Göksel Kahraman
Doç.Dr. Tayfun Şahin
Doç.Dr. Teoman Kılıç
Yrd.Doç.Dr.Y. Umut Çelikyurt
Toplantı Salonu
Anjiyo Sekreterlik
(1. Kat)
Anjiyo Sekreterlik
(3. Kat)
Anjiyo Dr. Odası
(1. Kat)
Anjiyo Dr. Odası
8741-8744
(3. Kat)
8679
7326
7322-8124
8734
7138-7324
7323
7321
7325
7335
7322
7378
8490
8747
8458-8459
8745-8746
Anjiyo Hemodinami
Anjiyo Dinlenme Odası
Anjiyo Hasta Takip Ünitesi
Teknisyen Odası
Kardiyoloji Poliklinik Sekreteri
Kardiyoloji Pol. Muay.
Kardiyoloji Pol. Eko
Kardiyoloji Pol. Efor
Kardiyoloji Pol.Ekg
Kardiyoloji Ser. Sek
Kardiyoloji Ser. Hemş
Kardiyoloji Ser. Dr
Kardiyoloji Aritmi Ser. Sek
Kardiyolojiaritmi Ser. Hemş
Kardiyolojiaritmi Ser. Dr
Kroner Yoğunbakım
Kardiyolojiser. Eko
Pil Polikliniği
Eecp
Aritmi Polikliniği
Mutfak
Klinik Bakt. Ve Enfeksiyon AD.
Prof.Dr. Ayşe Willke Topçu
Prof.Dr. Birsen Mutlu(AD.Başk.)
Prof.Dr. Sibel Gündeş
Prof.Dr. Sıla Akhan
Doç.Dr. Meliha Meriç
Yrd.Doç.Dr. Emel Azak Karali
Klinik Mikrobiyoloji Laboratuarı
Toplantı Salonu
Enfeksiyon Hast. Polk. Sek.
Enfeksiyon Hast. Polk. Muyene
Enfeksiyon Kontrol Hemş
Enfeksiyon Hast. Ser. Sek
Enfeksiyon Hast. Ser. Hemş
Enfeksiyon Hast. Ser. Dr
Enfeksiyon Lab.
Nöroloji AD.
Prof.Dr. Sezer Komsuoğlu (AD.Başk)
Prof.Dr. Faik Budak
Prof.Dr. Hüsnü Efendi
Prof.Dr. Pervin Kutluay İşeri
Doç.Dr. Macit Selekler
Doç.Dr Ayşe Kutlu
Yrd.Doç.Dr.Serap Mülayim
Öğrt.Görv.Dr. Çiğdem Özerdem
Nöroloji Pol. Sek.
Nöroloji Pol. Muayene
Emg
Eeg
Uyarılmış Potansiyeller
Nöroloji Ser. Sek
Noroloji Ser. Hemş
Nöroloji Ser. Dr
8484
8462-8479
8455
8454
7373
8207-8211
8202
8209
8212-7010
7370
8683
7371
8747
8747
8678
8739
8292
7134
7132
8210
8457
7562
7559
7564
7563
7082
8226
8261
7076
8219
8113
8226
7050
7083
7084
7085
1004 -7423
7429
7426
7424
8671
7489
7374
8197-98
8191
8194-8195
7030
8903
7409
8898-99
Nükleer Tıp AD.
Doç.Dr. Hakan Demir (A.D. Başk.)
Yrd.Doç.Dr. Serkan İşgören
Yrd.Doç.Dr. Gözde Dağlıöz Görür
Nükleer Tıp Sekreteri
Nükleer Tıp Dr. Odası
Nükleer Tıp Asistan Odası
Gama Kamera
Nükleer Tıp Personel Odası
Nükleer Tıp Rapor Odası
Nükleer Tıp Efor Odası
Nükleer Tıp Dr. Odası
Nükleer Tıp Hasta Odası 2
8214
8308
8497
8074
8066
8068-7051
8072
8077
8068
8070
8071
7053
Psikiyatri AD.
Prof.Dr. Ahmet Tamer Aker
Prof.Dr. Bülent Coşkun
Prof.Dr. Mustafa Yıldız
Prof.Dr. Ümit Tural(AD.Başk.)
Doç.Dr. Aslıhan Özlem Polat
Doç.Dr. İrem Yaluğ
Yrd.Doç.Dr.Cem Cerit
Psikiyatri Ad Sekreterliği
Toplantı Salonu
Psikiyatri Poliklinik Sekreterliği
Psikiyatri Poliklinik Muayene
Psikiyatri Servis Sekreterliği
Psikiyatri Servis Hemşiresi
Psikiyatri Servis Doktoru
Psikiyatri Servis Güvenlik
Radyasyon Onkolojisi AD.
Doç.Dr. Binnaz Sarper (AD.Başk)
Doç.Dr. Maksut Görkem Aksu
Yrd.Doç.Dr. Eda Yimibeşoğlu Erkal
Asistan Dr. Odası
Hemşire Odası
Radyasyon Onkolojisi Poliklinik Sekreterliği
Ct
Işın
Padyoterapi ünitesi sekreterliği (bodrum kat)
Radyasyon Onkolojisi Poliklinik Muayene
Brekiterapi
Fizik-Planlama
C Blok Poliklinik sekreteri
Radyoloji AD.
Prof.Dr. Ali Demirci (AD.Başk.)
Prof.Dr. Arzu Serpil Arslan
7004
Prof.Dr. Ercüment Çiftçi
Prof.Dr. Gür Akansel
Doç.Dr. Yonca Akgöz Anık
Yrd.Doç.Dr. Hasan Tahsin Sarısoy
Doç.Dr. Nagihan İnan
7505
7506
7502
7508
7507
7504
7618
7187
7079
8219
8140-8141
8981
7233
8983
8554
8508
8007-8510
8526
7181
7182
7884
7890
8710-7175
8099
8835-8836
7169
7621
7884
7004 – 7235
7240 – 7005
7238
7242
7236
7239
7484
Yrd.Doç.Dr Sevtap Gümüştaş
Toplantı Salonu
Radyoloji Kayıt
Radyoloji Randevu - Sonuç
Radyoloji Doktor Odası
Rapor Okuma Odası
Floroskopi Odası (Scopy)
MR
Bodrum Kat MR
Mr Rapor Sekreterliği
Radyoloji Sonuç
BT Rapor Sekreterliği
BT Film Okuma Odası
USG Rapor Odası
Acil Röntgen
7126
7422
7128
7366-7129
8091
7490-92
8711
7511
7482
8022
7129
8094
7492
8025
8533
8539
8552
8251
7126-27
7484
Acil Servis Bay Pers. Odası
Acil Tomografi
Rady. Anjiyo
PACS
Tıbbi Genetik AD.
Doç.Dr. Hakan Savlı (AD.Başk.)
Yrd.Doç.Dr. Naci Çine
Öğrt. Görv.Dr. Kudret Esen Gümüşlü
Tıbbi Genetik Sekreterliği
Rna Laboratuvarı
Dna Laboratuvarı
Temel Tıp Bilimleri
Anatomi AD.
Prof.Dr. Aydın Özbek (AD.Başk.)
8695
8855
8850
8840
8853
8850
Prof.Dr. Tuncay Çolak
Doç.Dr. Ali Zeybek
Prof.Dr. Belgin Bamaç
Asistan Odası
Toplantı Salonu
7048
7044
7251
8511
7045
7046
7612
Biyokimya AD.
Prof.Dr. Sevinç Kuşkay (AD.Başk.)
Prof.Dr. Mustafa Çekmen
8085
Prof.Dr. Meltem Dillioğlugil
Doç.Dr. Hale Maral
Yrd.Doç.Dr. Ceyla Eraldemir
Asistan Odası
Biyokimya Laboratuarı
Laboratuar
Uzm. Dr. Odası
7259
7255
7258
7257
7256
7254
7253
7439
7440
Fizyoloji AD.
Prof.Dr. Nurbay Ateş (AD.Başk.)
Yrd.Doç.Dr. Gül İlbay
Yrd.Doç.Dr. Ayşe Balcı Karson
7329
7330
7332
Doç. Dr.Deniz Şahin
Fizyoloji Laboratuarı
Asistan Odası
Prof.Dr. Melda Y. Yılmaz
Prof.Dr. Süreyya Ceylan
Doç Dr Serdar Filiz
Doç.Dr. Süheyla Gonca
Doç Dr.Yusufhan Yazır
Histokimya Laboratuarı
İmüno Laboratuarı
Mikroskopi Laboratuarı
Toplantı Odası
7331
7334
7307
Histoloji Ve Embriyoloji AD.
(AD.Başk.)
7343
7340
7341
7342
7344
7317
7309
7312
7147
Kögem
Sorumlu – Prof.Dr. Erdal Karaöz
Yrd.Doc.Dr.Gülçin Gacar
Yrd.Doc.Dr. Ayhan Sarıboyacı
Flow Sitometri Laboratuarı
Moleküler Laboratuarı
Eliza-Mtt Laboratuarı
Hücre Kültür Laboratuarı 1
Hücre Kültür Laboratuarı 2
İnmüno Histokimya Laboratuarı
Laboratuar Teknisyeni
8685
8634
8634
8838
8818
8839
8815
8814
8839
8838
Mikrobiyoloji AD.
Prof.Dr. Aynur Y. Karadenizli (AD.Başk.)
Prof.Dr. Fatma Budak
Prof.Dr. Fethiye Kolaylı
Prof.Dr. Sema Aşkın Keçeli
Yrd.Doç.Dr. Erdener Balıkçı
Doç.Dr. Gülden Sönmez Tamer
Doç.Dr. Zeki Yumuk
Doç.Dr. Devrim Öztürk Dündar
Mikrobiyoloji Laboratuarı
7425
Mikrobiyoloji Laboratuarı
Toplantı Salonu
7444
7542
7442
7541
7445
7446
7448
7443
8261
8651
7436
Tıbbi Biyoloji AD.
Prof.Dr. Doğan Gülkaç (AD.Başk.)
Prof.Dr. Ali Sazcı
Doç.Dr.Murat Kasap
Yrd.Doç.Dr.Emel Ergül
Moleküler Genetik Laboratuarı
Pcr Laboratuarı
Laboratuar
Toplantı Salonu
Tıp Tarihi Ve Deontoloji AD.
Prof.Dr. Nermin Ersoy (AD.Başk.)
Doç.Dr. Mine Şehiraltı
Araştırma Etik Kurulu Odası
Toplantı Salonu
7543
7538
7539
8472
7545-8266
7075
7074
8121
8119
7450
8073
Tıp Eğitimi AD.
Yrd.Doç.Dr. Esin Kulaç
Yrd.Doç.Dr. Levent Altıntaş
7910
8073
ANABİLİM DALLARI
Adli Tıp Anabilim Dalı
Adli Tıp Anabilim Dalımız mahkemeler, savcılık ve buna bağlı hizmet veren birimler
tarafından adli tıpla ilgili konularda istenen tıbbi değerlendirme, rapor düzenleme ve tıbbi
bilirkişilik hizmetlerini yerine getirmektedir.
Adli Tıp Anabilim Dalı “Her türlü yaralanma ve zehirlenmeler, trafik ve iş kazaları, aile
içi şiddet, çocuk istismarı ve ihmali, cinsel saldırılar, insan hakları ihlalleri” gibi şiddet
içeren konularda tıbbi değerlendirmeyi yapmakta ve adli rapor düzenlemektedir.
Ayrıca rapor düzenlenen ve tıbbi bilirkişilik yapılan diğer konular şunlardır: Adli otopsi,
kimliklendirme çalışmaları, tıbbi tedavi hataları, iş kazalarında maluliyet ve özürlülük
durumunun belirlenmesi, ceza ve hukuki ehliyetin belirlenmesi, sahtecilik incelenmeleri;
yazı ve imza, yazılı belge ve değerli belge (çek, senet, pasaport), diğer adli tıbbi
incelemeler.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr. Ümit BİÇER (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr. Başar ÇOLAK
• Yard. Doç.Dr.Ömer KURTAŞ
Aile Hekimliği Anabilim Dalı
Aile hekimliği yaş, cinsiyet ya da hastalık ayrımı yapmadan kişilere ve ailelere koruyucu
ve tedavi edeci birinci basamak sağlık hizmeti sunan bir uzmanlık dalıdır. Aile hekimi
bireyi her zaman bir bütün olarak ele alır, kişinin hem bedensel hem ruhsal hem de
toplumsal yönleri aile hekimini ilgilendirir. Aile hekimi ve hasta arasındaki ilişki sadece
hastalık zamanlarında değil sağlıkta da devam eder, aile hekimine başvurmak için
hastalanmanız gerekmez. Başka bir deyişle kişiler hasta olmadan önce de onların
hastalanmasını önleyici ya da mevcut hastalıklarının erken dönemde teşhis ve tedavisini
sağlayıcı girişimler aile hekimliğinin kapsamındadır. Ayrıca diğer branşlar tarafından
verilecek sağlık hizmetlerini koordine etmek ve gerektiğinde hastasını diğer bir branş
hekimine sevk etmek de aile hekiminin görevidir.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Değirmendere
Yüzbaşılar’da bulunan polikliniğinde hizmet vermektedir.
Polikliniğimize her türlü şikayet ya da şeker, yüksek tansiyon gibi kronik hastalıkların
takip ve tedavisi için başvurulabileceği gibi, her hangi bir yakınma olmaksızın sağlık
durumunun değerlendirilmesi, risk faktörlerinin ortaya konulması, varsa gereken
kontrollerin yapılması için de başvurulabilir. Polikliniğimizde ayrıca bazı laboratuar
tetkikleri de yapılabilmektedir, yapılamayan tetkikler içinse tetkik yapılacak materyaller
polikliniğimizde alınıp Üniversite Hastanesi Merkez Laboratuarına gönderilerek burada
çalışılması sağlanmaktadır, sonuçlar yine tarafımızdan alınmaktadır.
Öğretim Üyeleri:
• Doç.Dr.T. Müge ALVUR (Anabilim Dalı Başkanı)
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Şubat 1995’te Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp’
in Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesinde göreve başlaması ile kuruldu. Kasım 1995’te 2
yenidoğan, 3 süt çocuğu ve 5 büyük çocuk yatağı ile yataklı servis hizmetine başlandı.
1997-1999 arasındaki dönemde 17 yatak kapasitesine ulaşan çocuk servisinde yenidoğan,
enfeksiyon, endokrinoloji ve diyabet, göğüs hastalıkları, kardiyoloji ve genel pediatri
hastaları izlenmekteydi. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra kullanılmaz hale gelen
çocuk servisi, 650 m2’ lik prefabrik bir mekanda yeniden yapılandırıldı. Bu mekanda 19
yenidoğan ve yenidoğan yoğun bakım, 22 çocuk ve 4 çocuk acil yatağı ile hizmet verildi.
2000 yılında Neonatoloji, Enfeksiyon, Endokrinoloji ve Diyabet, Nefroloji ve Hematoloji
Bilim Dalları kuruldu. Günümüze kadar olan süreçte de Pediatrik Onkoloji, Kardiyoloji,
Nöroloji, Gastroenteroloji, Allerji ve Klinik İmmunoloji, Göğüs Hastalıkları Bilim Dalları
kuruldu. Ocak 2007’de ise 4 yataklı Çocuk Yoğun Bakım servisi hizmet vermeye başladı.
Haziran 2005’te Umuttepe kampusuna taşındıktan sonra 25 Yenidoğan ve Yenidoğan
yoğun bakım, 34 Genel Pediatri, 16 Hematoloji ve Onkoloji, 4 Çocuk Yoğun Bakım ve 3
adet Acil gözlem olmak üzere 83 adet hasta yatağına sahip olarak hizmetlerine devam
etmektedir.
Kliniğimizde genel çocuk hastalıklarının tanı, takip ve tedavisinin yanı sıra prematüre ve
yenidoğan yoğun bakımı, endokrinoloji (diyabet, hormon bozuklukları, büyüme-gelişme
gerilikleri), hematoloji (çocukluk çağı kansızlıkları, kanama-pıhtılaşma bozuklukları,
hemofili ve lösemi), onkoloji (çocukluk çağı lenfomaları, kanserleri ve tümörleri teşhis ve
tedavisi), nefroloji ve Romanoloji (böbrek ve idrar yolu hastalıkları, eklem ve bağ dokusu
hastalıkları), kardiyoloji (çocukluk çağı kalp hastalıkları teşhis ve tedavisi), gelişim
nörolojisi, solunum yolu hastalıkları-astım (solunum fonksiyon testleri, allerji testleri
yapılmakta) ve gastroenteroloji (mide, bağırsak, karaciğer hastalıkları) gibi özel konularda
da hizmet verilmektedir.
Yenidoğan ve çocuk ünitemizde solunum desteği gereken hastalar için ventilatörler, hasta
takibi için monitörler, pulse oksimetreler, kan gazı ölçüm cihazı bulunmaktadır.
Çocuklarımızın anne karnından başlayarak tıbbi kontrol ve tedavilerinin gereğince
yapılması sağlıklı bir yaşamın temelidir. Anabilim Dalımız bu prensipten yola çıkarak
hizmet vermeyi amaç edinmiştir.
Bilim Dalları
Neonatoloji Bilim Dalı
Yenidoğan Yoğun Bakım Servisi 1997 de, Yenidoğan ve Prematüre bebek takip
polikliniği 2000 yılında açıldı. 10 mekanik ventilatör, 1 yüksek frekanslı ventilatör ve
nitrik oksit tedavi ünitesi, 8 Açık küvöz, 10 kapalı küvöz ve 2 transport küvözü, amplitüt
EEG, hasta başı USG/Ekokardiografi cihazı, transkütan oksijen-karbondioksit monitörü, 5
yoğun fototerapi, 8 fototerapi cihazı ve toplam 20 yenidoğan yoğunbakım, 4 anne yanı
yatağı kapasitesi ile hizmet vermektedir. Yenidoğan ünitemizde çok küçük prematüreler,
sürfaktan uygulamaları, ventilatör desteği, parenteral beslenme gibi yöntemler
kullanılarak deneyimli uzmanlarca yaşatılabilmektedir. Yenidoğan sarılığında fototerapi
ve kan değişimi tedavileri uygulanmaktadır. Yoğun bakımda tedavileri tamamlanan
bebeklerin anne eğitimleri veya az sorunlu bebeklerin tedavileri için genel pediatri içinde
ayrılmış odalarda hastalar izlenebilmektedir.
Hastanemiz Kadın Hastalıkları ve Doğum ünitesinde doğan bebeklerin doğduğu andan
itibaren izlemleri Yenidoğan ünitesi tarafından yapılmaktadır. Doğum sonrası her türlü
acil girişime olanak sağlayan bebek ünitesinde ilk muayeneleri yapılan ve rutin laboratuar
tetkikleri alınan bebekler sağlıklı iseler annelerin yanında, günümüzde en tercih edilen
bakım yöntemi olan ‘rooming in’ prensibine uygun olarak izlenmektedirler. Ciddi sağlık
problemi olanlar kliniğimiz prematüre ve yenidoğan ünitesine alınmaktadırlar.
Neonatoloji Bilim Dalı faaliyetleri kapsamında multidisipliner yaklaşım prensibiyle her
ayın sonunda cuma günü Kadın Hastalıkları ve Anabilim Dalı ile Perinatoloji toplantıları
yapılarak yeni gelişmeler gözden geçirilmekte ortak protokoller üretilmektedir. Her hafta
cuma günleri Neonataloji Yan Dal Asistanı eğitim programı çerçevesinde Neonatoloji
Bilim Dalının temel derslerini içeren konular ve güncel makaleler tartışılmaktadır.
Neonatoloji Bilim Dalı öğretim üyeleri Kocaeli ili başta olmak üzere “Yenidoğan
canlandırma kursları”nın düzenlenmesinde ve Kocaeli ili bebek ölümlerinin
incelenmesinde İl Sağlık Müdürlüğü ile birlikte aktif olarak çalışmaktadır.
Yine hastanemizde doğan tüm bebeklere “Bebek Dostu Hastane” olarak anne sütü eğitimi,
fenilketonüri, TSH taraması, biotinidaz eksikliği ve işitme tarama proğramı hizmetleri
yenidoğan ekibince verilmektedir. Anne sütü eğitimi doğum yapmış anneye her emzirme
sırasında, bu iş için eğitimli ve değişmeyen hemşire tarafından yapılmaktadır.
Neonatoloji Bilim Dalında Verilen Hizmetler
Poliklinik Hizmetleri:
Haftanın her mesai günü saat 9.00 - 17.00 arasında yenidoğan bebekler, prematüre bebek
ve term riskli bebeklerin ayaktan takibi ve Anne sütü eğitimi.
Klinik Hizmetleri:
Hastaneye yatırılarak tetkik ve tedavi edilmesi gereken hastalar Yenidoğan Yoğun Bakım
Ünitesinde izlenmektedir.
Yenidoğan İşitme Tarama Ünitesi:
Yenidoğan işitme tarama programı sertifikası olan deneyimli personel tarafından
Otoakustik emisyon ve tarama BERA testleri yapılmaktadır.
Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı
Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bilim Dalı 1997’de Prof. Dr. Şükrü Hatun tarafından
kuruldu. Endokrin ve diyabet ekibinde bir profesör, 1doçent, 3 yan dal araştırma görevlisi
ve 2 hemşire görev yapmaktadır. Bilim dalı bünyesinde büyüme geriliği, diyabet, obesite,
ambigius genitale, tiroid bezi hastalıkları, metabolik kemik hastalıkları ve rikets,
metabolik semdrom, puberte bozuklukları başta olmak üzere çocuklarda görülen hormonal
hastalıkların tanı ve tedavisi yapılmaktadır. Bilim dalımız çocukluk çağı diyabeti ve D
vitamini yetersizliği konularında ulusal projeler katılmakta ve her yıl İznik’te diyabetli
çocuklar için kamp düzenlemektedir. Bilim Dalının desteği ile diyabetli çocuklar ve
gençlere yönelikwww.arkadasimdiyabet.com isimli web sitesi hizmet vermektedir.
Bölgemizdeki diyabetli çocuk ve ailelerine yönelik düzenli eğitimler yapılmaktadır.
Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bilim Dalında Verilen Hizmetler
Poliklinik hizmetleri:
1. Pazartesi, perşembe ve Cuma günleri saat 9.00 – 16.00 arasında genel endokrinoloji
hastalarının ayaktan muayeneleri,
2. Çarşamba günü saat 09.00-16.00 arasında diyabet polikliniği,
3. Salı günü saat 09.00-12.00 arasında endokrin testleri,
4. Cuma günü bilim dalı eğitimi yapılmaktadır.
Klinik hizmetleri:
Hastaneye yatırılarak tetkik ve tedavi edilmesi gereken hastalar Çocuk Kliniği’nde
izlenmektedir.
Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı
o
o
o
o
o
o
Ağustos 2000’de kurulan Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı, aşağıdaki temel
etkinlikleri yürütmektedir:
Bir enfeksiyon hastalığı nedeniyle hastanemize getirilen, genel çocuk polikliniği ve diğer
çocuk hastalıkları yandal polikliniklerinde görülen ve bilim dalımıza yönlendirilen hastaları
bilim dalı polikliniğinde değerlendirmek, izlemek
Bir enfeksiyon hastalığı nedeniyle hastanemize getirilen, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Anabilim Dalı’nın servislerine (çocuk, hematoloji-onkoloji, yenidoğan ve yoğun bakım) ya
da diğer anabilim dallarının servislerine yatırılan hastaları izlemek, taburculukları ertesinde
bilim dalı polikliniğinde değerlendirmek
Hastanemizde yatan 0-18 yaşındaki hastaların alması planlanan veya almakta olduğu
antibiyotiklerin uygunluk denetimini yapmak ve antibiyotik tedavilerini onaylamak
Çocukluk çağının en sık görülen hastalık kümesi olan enfeksiyon hastalıkları konusunda
öğrencilerin, intörn doktorların ve araştırma görevlilerinin eğitimlerine, kuramsal dersler,
uygulamalı eğitim saatleri ve hastabaşı vizitlerinde katkıda bulunmak
Çocuk enfeksiyon hastalıkları alanında, gerektiğinde diğer bilim ve anabilim dallarıyla
işbirliği içinde, araştırmalar yapmak, makaleler yazmak
Halkımızın enfeksiyon hastalıklarıyla ilgili güncel konulardaki bilgisini artırıcı etkinliklerde
bulunmak
Çocuk Hematoloji Bilim Dalı
Çocuk Hematoloji Bilim Dalı 2000 yılında Dr. Nazan Sarper tarafından kuruldu. Bilim
dalı bünyesinde ilk dönemde tanı ve tedavisi gerçekleştirilen hastalıklar: Çocukluk çağı
kansızlıkları, hemofili ve diğer pıhtılaşma bozuklukları (trombosit hastalıkları), lösemiler
ve diğer çocukluk çağı kanserleriydi. 2003 yılında Dr.Funda Çorapçıoğlu’nun aramıza
katılmasıyla Çocuk Onkoloji Bilim Dalı da kuruldu ve çocukluk çağı kanserleri bu bilim
dalınca izlenmeye başlandı.
Çocuk Hematoloji Bilim Dalınca verilen hasta hizmetleri
1. Pazartesi, Çarşamba ve Perşembe günleri saat 9:00 – 16:30 arasında poliklinik hizmetleri
verilmekte ve tüm başvuran hastalar randevusuz aynı gün muayene edilmektedir.
2. İlk kez Hematolojiye sevk edilen hastalar poliklinik günleri dışında da aynı gün muayene
edilmektedir.
3. Hematoloji-Onkoloji servisindeki 8 yatakta genellikle lösemili hastalar yatarak tedavi
görmektedir. Lösemi dışı hematoloji hastaları genel pediatri ve çocuk acil servislerine
yatırılarak izlenmektedir. Hematoloji-Onkoloji servisinin sorumlu hemşiresi Esma Çakmak ve
Deneyimli ve özverili bir hemşire ekibi tarafından kemoterapiler uygulanmaktadır. Servis
bünyesinde 2007 yılından beri hizmet veren hastane ilköğretim okulu uzun yatan hastaların
eğitimindeki aksamaları önlemekte ve hastalara moral desteği de sağlamaktadır. Hastane kan
bankasından 24 saat kan ve kan ürünü desteği sağlanabilmekte ve 2007 yılından beri lösemili
hastaların radyoterapi tedavileri de hastanemizde yapılmaktadır.
4. Kronik anemisi olan hastaların transfüzyonları (Akdeniz anemisi gibi) transfüzyon odasında
gerçekleştirilmektedir.
5. Genetik geçişli kronik anemilerde (Akdeniz anemisi gibi) ve hemofililerde ailelere genetik
danışmanlık verilmekte ve bilim dalınca hazırlanan broşürler ve konferanslarla hastalar ve
aileleri bilgilendirilmektedir. Prof.Dr.Nazan Sarper’in kurucusu ve başkanı olduğu Kocaeli
Hemofili derneği de web sitesi ve diğer etkinliklerle hemofili hastalarının eğitimine katkıda
bulunmaktadır.
6. Kemik iliği nakline aday hastaların gerekli hazırlıkları yapılarak kemik iliği nakil birimleri ile
iletişim sağlanmakta ve nakil ünitelerine sevkleri gerçekleştirilmektedir.
7. 2011 yılında, hematoloji, ortopedi, nükleer tıp, radyodiagnostik, fizik tedavi ve rehabilitasyon
bilim dalları öğretim üyelerinin katılımıyla hemofili konseyinin oluşturulması sağlanmış,
hemofili hastalarının eklem sorunlarının tedavisine çok disiplinli yaklaşım ile
radyosinovektomi, artroskopik sinovektomi gibi işlemler başlatılmıştır.
8. Hemofili hastalarının cerrahi girişimleri, ilgili bilim dalları ile işbirliği içinde
gerçekleştirilmektedir.
Çocuk Hematoloji Bilim Dalında gerçekleştirilen eğitim aktiviteleri ve diğer aktiviteler
1. Tıp Fakültesi dönem III, IV ve VI teorik ve pratik hematoloji eğitimleri
2. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları araştırma görevlilerinin ve Hematoloji Yan dal araştırma
görevlilerinin teorik, hasta başı ve mikroskop eğitimleri, tez çalışmaları. Halen iki Hematoloji
Uzmanı (Dr.Emine Zengin ve Suar Çakı Kılıç) mezun edilmiştir. Yeni yan dal araştırma
görevlilerinin eğitimleri (Dr.Sema Aylan Gelen) devam etmektedir.
3. Kök Hücre merkezinde düzenlenen lisansüstü eğitimde hematoloji dersleri verilmektedir.
4. Hemofili ilaçları ile ilgili uluslararası Faz III klinik araştırmaya katılınmıştır.
5. Bilim dalımız kesintisiz her yıl SCI’ye giren dergilerde ve ulusal hakemli dergilerde yayınlar
yapmaktadır, hematoloji kitabında bölüm yazmıştır, ulusal kongrelerde konuşmalar
yapılmıştır.
6. Hastanemiz ilköğretim okulu öğretmenlerinin organizasyonunda, lösemiden iyileşmiş
hastalarımızla, son yıllarda çevre ilköğretim okullarının ve hastane kreşinin de katkısıyla
Fakültemizde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliği her yıl
düzenlenmektedir.
Hedefler
Hematoloji Bilim dalındaki öğretim üyesi sayısı arttırılarak kemik iliği nakil ünitesinin
kurulması
Çocuk Nefroloji Bilim Dalı
Çocuk Nefroloji Bilim Dalı 2000 yılında kurulmuş olup çocukluk çağında görülen yüksek
kan basıncı, böbrek ve idrar yolları hastalıklarının tanı, tedavi ve izlemi ile ilgili her türlü
hizmeti sunmaktadır. Yataklı tedavi bölümü, sürekli ayaktan periton diyalizi ünitesi
mevcut olan bilim dalında hemodiyaliz gereken çocuklar, hastanemiz hemodiyaliz
ünitesinde Çocuk Nefroloji Bilim Dalının elemanları tarafından izlenmektedir. Kronik
böbrek yetmezliği ve kronik periton diyalizi yapılan hastalar ve aileleri için düzenli
eğitimler yapılmaktadır.
Hastalara ait bilgilerin düzenli kayıtlarla saklanmasını amaçlayan Çocuk Nefroloji Bilim
Dalı Arşivi bulunmakta olup, hizmetler Çocuk Nefroloji uzmanı iki öğretim üyesi, bir yan
dal araştırma görevlisi, bir rotasyoner pediatri araştırma görevlisi, bir intern doktor, bir
çocuk nefroloji hemşiresi ve bir periton diyalizi hemşiresi tarafından yürütülmektedir.
Çocuk Nefroloji Polikliniği başvuruları için 303 73 04’den randevu alınması
gerekmektedir.
Cuma günleri bilim dalı eğitim günü olduğundan poliklinik hizmeti verilmemektedir.
Çocuk Romatoloji Bilim Dalı
Çocuk Romatoloji ile ilgili hizmetler Nisan 2002’den itibaren Çocuk Nefroloji Bilim Dalı
bünyesinde verilmiş, 31.5.2011’de Dr. Zelal Ekinci’nin Çocuk Romatoloji Uzmanı
ünvanını almasından sonra Çocuk Romatoloji Bilim Dalı Kurulmuştur.
Hizmetler Çocuk Romatoloji Uzmanı bir öğretim üyesi, bir rotasyoner pediatri araştırma
görevlisi ve bir intern doktor tarafından yürütülmektedir. Çocukluk çağında görülen eklem
ve bağ dokusu hastalıklarının tanı, tedavi ve izleminin yanı sıra, juvenil idiopatik artritli
hastalar ve aileleri için düzenli eğitimler yapılmaktadır. Hasta bilgilerinin düzenli
kayıtlarla saklanabilmesi için özel arşivi mevcut olup, randevu almak için 303 73 04’e
başvurmak gerekmektedir.
Çocuk Onkoloji Bilim Dalı
Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Mart 2003 tarihinde Dr. Funda Çorapcıoğlu tarafından
kurulmuştur. Çocuk Onkolojisi Bilim alanı Hodgkin ve non-Hodgkin lenfomalar, beyin
tümörleri, nöroblastom, yumuşak doku ve kemik tümörleri, karaciğer ve germ hücreleri ile
ilgili kanserler, histiositozlar, retinoblastom, Wilms tümörü gibi çocukluk çağı
kanserlerinden oluşmaktadır. Ayrıca kansere yatkınlık yaratan kalıtsal hastalıklar ve
hemanjiyom, lenfanjiyom gibi benign tümörler de Çocuk Onkoloji Bilim Dalı tarafından
izlenmektedir.
Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı yataklı servis hasta izlemi:
Bilim Dalı servisinde 4 oda ve 8 yatak kapasiteli, içinde banyo, tuvalet, klima, buzdolabı,
televizyon ve refakatçi için dinlenme grubu bulunan odalarda hasta takibi yapılmaktadır.
Kanserli çocukların tedavisi Uzman Hemşire Esma Çakmak sorumluluğunda kemoterapi
alanında deneyimli bir hemşire ve sağlık personeli kadrosu tarafından yapılmaktadır.
Hasta yoğunluğu nedeniyle kemoterapi dışındaki gerekçelerle yatması gereken hastalar,
bazı durumlarda Çocuk Servisinden de hizmet almaktadırlar. Onkoloji ekibinin hasta takip
ve izlemi servis konsültanının denetiminde çalışma ve tatil günlerinin tümünde kesintisiz
sürmektedir. Tüm tanı ve tedavi sürecinde Radyoloji, Çocuk Cerrahisi, Radyasyon
Onkolojisi, Patoloji, Nükleer Tıp Anabilim Dalları ve Pediatrinin diğer departmanlarının
desteği alınmaktadır.
Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı ayaktan hasta izlemi:
Çocuk Onkolojisi polikliniği Salı ve Cuma günleri saat 9.30’dan itibaren randevusuz hasta
kabul etmektedir. Poliklinik hizmeti, Morfoloji Binası Çocuk Onkoloji poliklinik odasında
verilmektedir. Ayaktan kısa süreli tedaviler yine aynı birimde deneyimli hemşireler
tarafından yapılmakta olup, çocukların güzel vakit geçirmesi amacıyla televizyon, atari,
oyun bölümleri bulunmaktadır.
Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı multidisipliner hasta izlemi:
Çocuk Onkolojisi Bilim Alanı onkoloji ile ilgili diğer branşların görüş ve tedavi
katkılarının önemli olduğu bir alan olması nedeniyle, hastaların tedavi planları ve izlem
kararları her hafta Perşembe günleri yapılan “Pediatrik Tümör Konseyi”’nde
tartışılmaktadır. Konseylerde Çocuk Onkolojisi çalışanları dışında, radyoloji, patoloji,
çocuk cerrahisi, radyasyon onkolojisi, nükleer tıp sürekli olarak katılmakta, gerekli
durumlarda ortopedi, beyin cerrahisi, göz ve diğer cerrahi branşlarda onkoloji ile ilgili
hekimler konseye davet edilmektedir.
Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı çalışma takvimi:
Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı’nın haftalık çalışma takvimi aşağıda tablodaki gibidir.
Ayrıca ayda bir kez Perşembe günleri Kocaeli Pediatrik Onkoloji Grubu olgu sunumu /
Semineri yapılmaktadır.
Pazartesi
Servis viziti Aile Görüşmeleri
Rapor Düzenlemeleri
Salı
Servis viziti
Poliklinik
Çarşamba
Servis viziti
Eğitim Toplantıları
Perşembe
Servis viziti
Pediatrik Tümör Konseyi Seminer ve makale anlatımı
Cuma
Servis viziti
Poliklinik
Büyük Vizit
Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı araştırma görevlisi eğitim hedefleri:
o
o
o
o
o
Pediatri ihtisası sürecinde tüm araştırma görevlilerinin Çocuk Onkoloji rotasyon süresi 3 ay
olarak belirlenmiştir.
Bu süre içinde asistanların hasta izleminin yanı sıra eğitime de aktif olarak katılmaları
beklenmektedir.
Asistan eğitimi çerçevesinde onkoloji rotasyonu süresince her asistan haftada bir kez
konsey hastalarını sunmaktadır.
Her araştırma görevlisi ayda bir kez seminer ve makale hazırlamaktadır.
Rotasyon süresince asistanlardan bilimsel yazı yazımını öğrenmesi amacıyla poster, vaka
sunumu veya klinik araştırma planlamasına ve yürütülmesine katılması beklenmektedir.
Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı yandal uzmanlık öğrencisi eğitim hedefleri:
“Türk Pediatrik Onkoloji Grubu”’nun önerdiği eğitim programı temel alınmaktadır. Yan
dal asistanı; hasta izlemi, konsey olgu tartışmaları ve bilimsel etkinliklerin yanı sıra
alanının ilgili bulunduğu diğer bilim dalları rotasyon ve koordine çalışmalarını da
yapmaktadır.
Sosyal Hizmetler:
o
o
o
Onkoloji bölümümüzde çocuklarımız eğitim sürecinde geri kalmamaları amacıyla tek
öğretmenli ilköğretim okulu hizmet vermektedir.
Gerekli durumlarda çocuk psikiyatristleri ve psikologlar tarafından çocuklarımıza destek
verilmektedir.
Ayrıca hasta anne-babaları için çok zor olan bu tanı ve tedavi sürecinde, ebeveynlerin
“posttravmatik stres sendromu” yönünden izlemleri, konuda uzman erişkin psikiyatristler
tarafından yapılmaktadır.
Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı bilimsel faaliyetler:
Haftalık ve aylık aktivitelerin yanı sıra, ilki 2 Kasım 2006’da yapılan KOUPOG Eğitim
seminerleri her yıl düzenleri olarak yapılmakta ve Kocaeli ili ve çevresindeki hekimlere
çocukluk çağı kanserleri ile ilgili bilgi ve deneyim aktarılarak erken tanı olanağı
sağlanması hedeflenmektedir.
İletişim:
Adres: Çocuk Onkoloji Kliniği, Kocaeli Üniversitesi, Umuttepe Yerleşkesi, Tıp Fakültesi
Hastanesi, 2. kat. Umuttepe/Kocaeli
Tel: (0 262) 303 85 85, (0 262) 303 86 89
Faks: (0 262) 303 70 03
Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı
TARİHÇE
Çocuk Kardiyolojisi Bilim Dalı, Doç. Dr. Abdulkadir Babaoğlu tarafından Nisan 2005
tarihinde kurulmuştur. Zaman içerisinde gelişerek poliklinik hizmetleri ile birlikte
Elektrokardiyografi, Ekokardiyografi, Fetal ekokardiyografi ve Holter laboratuarları
hizmete girmiştir. Efor ve Tilt testleri erişkin Kardiyoloji bölümünde yapılmaktadır.
Hastalarımıza Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalındaki yataklar kullanılarak
yatarak tedavi hizmeti de verilmektedir. Yenidoğan yoğun Bakım ve Çocuk Yoğun
bakımdaki hastalar için poliklinikteki cihaza ek olarak bir ekokardiyografi cihazı daha
temin edilmiştir.
Bilim Dalımızda halen 2 ekokardiyografi cihazı, 2 Elektrokardiyografi cihazı ve 1 adet
EKG holter analiz sistemi bulunmaktadır. EKG holter analiz sistemi Nisan 2007’ de temin
edilecektir. Tansiyon Holter incelemeleri için Çocuk Nefrolojisindeki sistem
kullanılmaktadır. Kısa bir süre içerisinde transözofageal ekokardiyografi ile Kalp
kateterizasyonu ve anjiografi işlemleri de başlatılacaktır.
Bilim Dalımızda konjenital kalp hastalıkları, edinsel kalp hastalıkları ve ritm
problemlerinin tümüne yönelik tanı ve tedavi hizmetleri verilmektedir. Ayrıca Konjenital
kalp hastalıklarının prenatal tanısına olanak veren Fetal Ekokardiyografi hizmeti de
verilmektedir.
Çalışma Düzeni:
o
o
o
o
Belirtilen zamanlarda randevu sistemi ile
Poliklinik: Haftanın her günü 09.00-17.00 saatleri arasında
Ekokardiyografi: Çarşamba haricinde her gün 09.00-17.00 saatleri arasında
Fetal Ekokardiyografi: Çarşamba haricinde her gün 09.00-17.00 saatleri arasında
Ritm Holter: Haftanın her günü 09.00-17.00 saatleri arasında
Bilim Dalı Ekibi:
Bölüm Sorumlusu: Doç.Dr.Abdulkadir Babaoğlu
Rotasyoner: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Asistanı (3 aylık rotasyonlar ile)
EKG ve Holter Teknisyeni: Özgül Karadeniz
İletişim:
Randevu için: 0 262 3037304
Ekokardiyografi: 0 262 3038035
Poliklinik: 0 262 3038733
Dr. Kadir Babaoğlu: 0 262 3037225 - [email protected]
Çocuk Allerji ve Klinik İmmünoloji
o
o
o
o
o
Kocaeli Çocuk Allerji-Klinik İmmünoloji bilim dalı başkanı Doç. Dr. Metin Aydoğan
Yandal uzmanlık eğitimi alan uzman doktorlar: Uzm. Dr. Nail Yoloğlu, Uzm. Dr. Işıl
Esen Demir
Allerji laboratuvarında görev yapan hemşire Zeynep Er Turan
Kocaeli Çocuk Allerji-Klinik İmmünoloji polikliniğinde bakılan ortalama yıllık hasta
sayısı 5800’dir.
Allerji polikliniğinde uygulanan tedavi ve yapılan testler
Subkutan İmmünoterapi
Solunum Fonksiyon Testi (SFT)
Cilt Prik Testleri (İnhalen allerjenler ve Gıda allerjenleri ile)
Ter Testi
Gıda Provakasyon Testi
Lokal Anestezik İlaçlar İle Provakasyon Testi
Diğer İlaç Provakasyon Testleri
Metakolin Bronş Provakasyon Testi
Yirmi dört saatlik PH metre uygulanması
Çocuk Nöroloji Bilim Dalı
Çocuk Nörolojisi Birimi 1 Aralık 2006 tarihinden itibaren Dr. Bülent Kara tarafından
yürütülmektedir. Bilim Dalı kurulması aşaması henüz tamamlanmamıştır. Çocuk
Nörolojisi Birim’i bünyesinde epilepsi, psiko-sosyal-motor gerilik, nörometabolik
hastalıklar, yapısal beyin anomalileri, yaygın gelişimsel bozukluklar, nöro-müsküler
hastalıklar, demiyelinizan hastalıklar gibi çocuklarda sık görülebilen sinir sistemi
hastalıklarının tanı ve tedavisi yapılmaktadır.
Çocuk Nörolojisi Birimi Poliklinik hizmetleri
Pazartesi, Salı ve Perşembe günleri saat 09.00 – 12.30 arasında yeni hasta ve daha önce
görülmüş hastaların izlemleri yapılmaktadır.
Çarşamba günleri 09.00-12.00 arasında laboratuvar sonuçları değerlendirilmektedir.
Cuma günü bilim dalı eğitim toplantıları yapılmaktadır.
Klinik hizmetleri
Hastaneye yatırılarak tetkik ve tedavi edilmesi gereken hastalar Çocuk Kliniği’nde
izlenmektedir.
Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı
Solunum Fonksiyon Testi Laboratuvarı
Çocuk Göğüs Hastalıkları Kliniğimizde 2010 yılından bu yana fleksibl bronkoskopi,
solunum fonksiyon testi, cilt testi, ter testi, 24 saatlik pH monitörizasyonu yapılmakta;
tüberküloz, kistik firozis, bronşiektazi, astım, primer siliyer diskinezi, konjenital hava yolu
anomalileri gibi tanılar almış hastalar izlenmektedir.
Fleksibl Bronkoskopi Ünitesi
Çocuk Göğüs Hastalıkları Bölümü Çalışma Programı:
Poliklinik (Randevu ile): Pazartesi, Perşembe 09.00 – 16.00, Salı 14.00 – 16.00
Fleksibl bronkoskopi (Randevu ile): Çarşamba günleri
Eğitim toplantıları: Cuma günleri
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları servisine yatırılan ilgili hastalar günlük olarak tetkik ve
takip edilmektedir.
Poliklinik randevusu için telefon numarası: 02623037304
Güncel
Stratejik Plan
Dönem IV Hastabaşı Uygulama Sınav Yönergesi
Konuk Konuşmacı Programı
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Tanıtımı
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Bahar Toplantıları
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Araştırma Görevlileri
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Yan Dal Uzmanlık Araştırma Görevlileri
Araştırma Görevlileri Eğitim Programı
Anabilim Dalımızda Eğitim Görenlerin TUS ve YDUS Puanları
Konuk Konuşmacı
Dr. Talat PARMAN'ın konuşma metni için tıklayınız...
Dr. Zeyyat PARMAN'ın konuşma metni için tıklayınız...
Öğretim Üyeleri:
BİLİM DALLARI
1. Neonatoloji Bilim Dalı
Prof.Dr.Ayşe Sevim GÖKALP
Prof.Dr.Ayşe Engin ARISOY
Prof.Dr.Gülcan TÜRKER
Doç.Dr.Ayla GÜNLEMEZ
2. Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı
Prof.Dr. Şükrü HATUN (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı / Dekan)
Doç.Dr. Filiz Mine ÇİZMECİOĞLU
3. Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı
Prof.Dr.Emin Sami ARISOY
Yard.Doç.Dr.Selim ÖNCEL
4. Çocuk Hematoloji Bilim Dalı
Prof.Dr.Nazan SARPER
Doç.Dr.Emine ZENGİN
5. Çocuk Nefroloji Bilim Dalı
Prof.Dr.Zelal EKİNCİ
Doç.Dr.Kenan BEK
6. Çocuk Romatoloji Bilim Dalı
Prof.Dr.Zelal EKİNCİ
7. Çocuk Onkoloji Bilim Dalı
Prof.Dr.Funda ÇORAPÇIOĞLU
8. Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı
Prof.Dr.Abdulkadir BABAOĞLU
Yard.Doç.Dr.Murat DEVECİ
9. Çocuk Allerji ve Klinik İmmünoloji Bilim Dalı
Doç.Dr.Metin AYDOĞAN
10. Çocuk Nöroloji Bilim Dalı
Doç.Dr.Bülent KARA
11. Çocuk Gastroenteroloji Bilim Dalı
Doç.Dr.Ayşen AYDOĞAN
12. Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı
Doç.Dr.Zeynep Seda UYAN
Yard.Doç.Dr.Zuhal GÜNDOĞDU (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı)
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 1995
yılında erişkin psikiyatrisi içinde Doç. Dr. Ayşen Coşkun ile çalışmalarına başlamıştır.
Bölümümüz Ocak 1996'da Anabilim Dalı olmuştur. Anabilim Dalı olduktan sonra ana
uzmanlık dalı olarak TUS ile araştırma görevlisi almaya ve uzmanlık eğitimi vermeye
başlamıştır.
1999 yılında Doç. Dr. Belma Ağaoğlu ikinci öğretim üyesi olarak anabilim dalımızda
göreve başlamıştır. Bölümümüzün ilk araştır ma görevlilerinden olan Doç. Dr. Işık
Karakaya, Doç. Dr. Özlem Yıldız, Yard. Doç. Dr. Şahika Gülen Şişmanlar ve Yard. Doç.
Dr. Nursu Çakın Memik halen öğretim üyesi olarak bölümümüzde çalışmaktadır.
Tıp Fakültesi Hastanesi’nin 2005 yılında Umuttepe Kampüsüne taşınmasının ardından
poliklinik hizmetleri hastane binasında sürdürülmeye başlanmıştır. Polikliniğimiz Eylül
2006 tarihinden itibaren Morfoloji binasındaki Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Kliniğinde
hizmet vermektedir. Haziran 2007’de poliklinik hizmetlerinin yanı sıra anabilim dalı
bünyesi içinde KOU Çocuk ve Ergen Gündüz Kliniği hizmet vermeye başlamıştır.
Halen iki profesör (Prof. Dr.Belma Ağaoğlu, Prof. Dr.Ayşen Coşkun), iki doçent (Doç.Dr.
Işık Karakaya, Doç. Dr. Özlem Yıldız), iki yardımcı doçent (Yard. Doç. Dr. Şahika Gülen
Şişmanlar, Yard. Doç. Dr. Nursu Çakın Memik) ve dokuz araştırma görevlisinden oluşan
akademik kadro ile eğitim, araştırma ve tedavi hizmetleri yürütülmektedir.
Anabilim Dalımızda gerek mezuniyet öncesi gerekse mezuniyet sonrası eğitime öncelik
verilmekte, çok sesli, kaliteli ve bilimsel gelişmeleri yakından izleyen, değişime açık
eğitimin sağlanmasına çalışılmaktadır.
Poliklinik Çalışma Programı
Bölümümüzde poliklinik hizmetleri düzenli olarak yürütülmekte ve gerekli durumlarda
Gündüz Kliniği’nde takip ve tedavi hizmetleri verilmektedir. Ayrıca diğer bölümlerle
konsültasyon ve liyezon çalışmaları sürdürülmektedir. Ana bilim dalımızda yılda yaklaşık
10.000 hasta görülmektedir.
Eğitim
Mezuniyet Öncesi
•
•
•
•
Dönem II
Dr. Belma AĞAOĞLU
Gelişim dönemlerine göre çocuğun ruhsal özellikleri
Anne baba tutumları
Dr. Işık Karakaya
Aile gelişimi ve dönemleri, çocuğun aileye katılımı ve aile içi rollerin dağılımı
Dönem III
Dr. Belma AĞAOĞLU
Anne bebek ilişkisi ve ruhsal bağlanma
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Dr.Dr. Işık KARAKAYA
Çocukluk çağında görülen ruhsal bozukluklar
Dr. Şahika ŞİŞMANLAR
Çocukluk çağında görülen ruhsal bozukluklar II
Dr. Özlem YILDIZ
Okul Başarısızlığı
Dr. Nursu ÇAKIN MEMİK
Hastalıklar karşısında çocuk, aile ve hekim
Dönem IV
Dr. Belma AĞAOĞLU
Klinik uygulama eğitimi
Çocuklarda ve ergenlerde ruhsal muayene, değerlendirme
Yıkıcı davranış bozuklukları
Dr. Işık KARAKAYA
Klinik uygulama eğitimi
Çocuk ve ergenlerde psikofarmakoloji
Ergenlik dönemi ruhsal bozuklukları
Dr. Şahika ŞİŞMANLAR
Klinik uygulama eğitimi
Yaygın gelişimsel bozukluklar
Somatoform bozukluklar
Dr. Özlem YILDIZ
Klinik uygulama eğitimi
Çocuk ve ergenlerde duygu durum bozuklukları
Anksiyete bozuklukları
Dr. Nursu ÇAKIN MEMİK
Klinik uygulama eğitimi
Çocuk ve ergenlerde psikiyatrik aciller
Hastalıklar (SSS)
KEKEMELİK:
Kekemelik, yedi yaşından önce ortaya çıkan bir konuşma bozukluğudur. Genellikle 3-5
yaşları arasında başlar. Kimi çocuk belli sözlerde, kimi çocuk ilk sözcükte takılır. Kimi
çocuk yalnız gergin ve tedirgin olduğu anlarda kekeler. Kekemeliğin ortaya çıkışı hiç
kuşkusuz çocuğun toplumsal uyumunu aksatır. Çocuk alay konusu olacağından korkarak
konuşmaktan çekinir. Bu durum çocuğun arkadaş ilişkilerini ve okul başarısını önemli
ölçüde etkiler. Kekemelikten önce korkak, çekingen, güvensiz olan ve baskılı yetiştirilen
çocuklarda, uyumsuzluk daha da belirgin olur. Kekemeliklerin çoğu geçicidir. İki- üç
yaşları arasında beliren kekemeliklerin büyük bir çoğunluğu fizyolojik kekemelik olup,
kısa sürede düzelip, tümden yok olabilir. Ancak ağır kekemelerde iyileşme oranı yüzde
ellilerde kalmaktadır. Hangi kekemeliğin, ne sürede düzeleceğini önceden kestirmek
oldukça güçtür. Kekemelik başlar başlamaz, bir çocuk ruh sağlığı hekimine danışılması
önerilmektedir. Çocuğun ruhsal sorunlarının tümden incelenmesi, ana – baba tutumlarının
gözden geçirilmesi kekemeliğin yer etmeden geçmesini sağlayabilir.
ÇOCUKLUK ÇAĞI ŞİZOFRENİSİ:
Şizofreni MÖ 15. yüzyıldan itibaren belirtilerinin tanımlandığı; insanın kişiler arası
ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendine özgü bir içe kapanım dünyası yaşadığı;
düşünce, algılama ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü bir hastalıktır.
Genellikle ergenlik döneminde başlar. Erkeklerde başlangıç yaşı kadınlara göre daha
erkendir. Tablonun çocukluk döneminde başlaması halinde “Çocukluk Çağı Şizofrenisi”
olarak adlandırılır, çok daha nadir görülür.
Çocuklarda başlangıç sinsi biçimlidir. Başlangıç dönemindeki belirtiler hastalığa özgü
olmayan özellikler (neşesizlik, derse ilgisizlik gibi..) taşıyabilmekte ve bu aşamada tanıyı
güçleştirmektedir.
Hastalığın en sık görülen belirtilerinden biri olan varsanılarda hasta gerçekte var olmayanı
algılamaktadır. Bu yanlış algılar sıklıkla işitsel ve /veya görsel niteliktedir. Hastalar
gerçekle ilgisi olmayan veya çarpıtılmış düşüncelere sahip olabilirler (kendine zarar
verilmek istendiği gibi.. ). Hastalığın diğer belirtilerinden bazıları şöyle sıralanabilir: yüz
ifadesinde donukluk, keyif verici etkinliklere ilginin azalması, uyku problemleri, garip
davranışlar, öfke patlamaları, akran ilişkilerinden uzaklaşma, kendine özen gösterme ve
temizlikte yetersizlikler…
Hastalığın oluşumunda birden çok etkenin rol aldığı düşünülmektedir. En önemli
etkenlerden biri genetik yatkınlıktır. Psikolojik ve çevresel etkenlerin rol oynadığı
söylenmektedir. Fakat hastalıktan sorumlu gen henüz bulunamamıştır. Toplumda görülme
riski %0.5-1 iken, hastaların 1. derce akrabalarında bu risk 5-10 kat daha fazladır.
Şizofreni değişik gidiş ve sonlanış özellikleri gösteren süreğen bir hastalıktır.
ÇOCUK VE ERGENDE ANKSİYETE BOZUKLUKLARI:
•
•
•
•
•
•
•
Anksiyete/kaygı, kötü, nahoş, korkunç bir şey olacakmış gibi bir beklenti içinde olma
durumudur ve günlük yaşam içinde doğal bir tepki olarak kabul edilmektedir. Kaygının
süresi uzar, şiddeti artar ve günlük işlevlerin yerine getirilmesini engeller ise patolojik
kaygıdan, anksiyete bozukluğunun varlığından söz edilebilir. Anksiyete bozuklukları
toplumda en sık rastlanan ruhsal hastalık grubudur ve çocukluk-ergenlik döneminde de
%5-15 gibi bir sıklıkta görülmektedir. Bu grupta görülen bozukluklar:
Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Fobik Bozukluklar
Obsesif-Kompulsif Bozukluk
Panik Bozukluğu
Akut Stres Bozukluğu
Travma Sonrası Stres Bozuklukluğu
Anksiyete bozukluklarının tedavisinde bireysel terapi, aile terapisi, davranışçı-bilişsel
terapi gibi yöntemler kullanılmakta ve gerekli görüldüğü taktirde ilaç tedavisi de bunlara
eklenmektedir.
ALT ISLATMA ( ENÜREZİS ):
Genellikle çocuklar idrar kesesi kontrolü gerçekleşinceye kadar, yani ortalama olarak iki ,
üç yaşlarına kadar geceleri altlarını ıslatır. Gündüz kontrol iki yaş dolaylarında kazanılır,
gece kontrolü ise beş yaşına kadar devam edebilir. Beş yaşından sonra alt ıslatmanın
devam etmesi ‘enürezis’ adını alır. Enürezis, hem sık rastlanması, hem de çocuk ve anababa için zor bir durum olması açısından önemlidir. Enürezis iki biçimde görülebilir.
Bunlardan ilki, birincil enürezis’tir ki bu, sinir-kas kontrolünün gelişmesindeki
gecikmeden kaynaklanabilir ve doğumdan başlayarak süregelir. Bu gecikme ana- babanın
düzensiz ya da yetersiz tuvalet eğitiminin bir sonucu olarak da oluşabilir. Birincil enürezis
zamanla kaybolur, tuvalet kontrolünde diğer çocukların düzeyine ulaşırlar. Diğer enurezis
türü ‘ikincil enürezis adını alır. Bu tür alt ıslatma olayında tuvalet kontrolü oluştuktan
sonra bir gerileme söz konusudur. Yapılan incelemeler alt ıslatma sorunuyla çocuğun
duygusal dünyası arasında yakın bir ilişkinin olduğunu ortaya koymaktadır. Erken yaşta
ve sert yaklaşımla tuvalet eğitimi vermenin zararlı olduğu bilinmektedir. Enürezisin
tedavisinde ise organik nedenlerin araştırılması ve organik sorun varsa tedavi edilmesi
gereklidir. Ruhsal çatışmaların önlenmesi içinde anne ve babanın tutum ve davranışlar
konusunda eğitilmesi ve yönlendirilmesi gerekmektedir.
BEBEK PSİKİYATRİSİ:
0-3 yaş arası bebek ve küçük çocuklarda da bir takım ruhsal sorunlarla karşılaşılmaktadır.
Bunların başında uyku ve yeme problemleri, motor ve zihinsel gelişim sorunları, dil ve
konuşma problemleri, bağlanma bozukluğu ve yaygın gelişimsel bozukluklar sayılabilir.
Bu tür zorlukların erken dönemde belirlenip gerekli önlemlerin alınması çocuğun ileri
yaşlarda geliştireceği daha ciddi ruhsal sorunları engellemek için oldukça önemlidir.
CİNSEL GELİŞİM VE CİNSEL EĞİTİM:
Genellikle 3 yaşında çocuklar, soru ve davranışlarıyla cinsel konulara ilgilerini belli
ederler. 3 yaşına doğru, çocuklar kız-erkek ayrılığını sezip, incelemeye koyulurlar. Daha
sonra, bebeklerin nereden ve nasıl geldiklerini sormaya başlarlar. Bu sorular karşısında
ailelerin tepkileri çok önemlidir. Anne ve babanın korkusu, çocuk soruların yanıt aldıkça
işi ileri götürüp zor sorular soracağıdır. Oysa çocuk 3-4 yaşlarında cinsel konular
konusundan uzaktır. Ailelerin çoğu karmaşık açıklamalar yapmak gerektiği duygusuna
kapılıp bocalarlar. Asıl, yanıtlanmayan sorular çocuğu daha meraklı ve araştırmacı olmaya
iter. Cinsel konularda soru sormayan çocuklar genellikle sorularına yanıt bulamadığı için
susarlar. Bu çocuk merakını sözle değil davranışlarıyla belli eder. Evcilik ya da
doktorculuk oyunlarında aradığı yanıtları bulmaya çalışır. Bazı ailelerde cinsellik
konularını çocuğun yanında çok rahat konuşarak çocuğun merakını gereksiz yere
kamçılar. Çocukta cinsel ilgi okul öncesi çağda en yoğundur. Okula başlamasıyla birlikte
ilgi ve merakta azalma görülür. Cinsel ilgiler uykuya yatmış gibidir. Çocuk kendi cinsinin
eğilimleri desteklendiği sürece kız ya da erkek kimliğini benimseyecektir. Bir çocuğun kız
yada erkek doğması, cinsel kimliğini kazanması için koşuldur ama yeterli ve tek koşul
değildir. Cinsel duygu ve eğilimlerin kişilik gelişiminde etkin ve önemli olduğu
bilinmektedir. Çocukta cinsel duygulara bağlı çatışmaların ve saplantıların ruhsal
gelişmeyi yolundan saptırdığı gözlenmiştir. Bundan dolayı da ailelerin çocuklarına
cinselliği öğretmeleri konusunda bilgilendirilmeleri önemlidir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB):
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun temel özelliği kalıcı ve sürekli dikkatsizlik
belirtileri ve/veya benzer gelişim düzeyindeki çocuklara göre daha sık ve şiddetli
hareketlilik ve dürtüsel davranışların olmasıdır.
Bu çocuklar ayrıntı gerektiren okul ya da diğer ödevlerinde dikkatsizce hatalar yaparlar.
Çalışmalarını plansız, düzensiz ve karmaşık bir biçimde sürdürürler, başladıkları işleri
tamamlamakta zorlanırlar. Sanki akılları başka bir yerdedir ve söyleneni duymuyormuş
gibi davranırlar. Karşısındakileri dinleyemezler, konuşmaya yoğunlaşamazlar. Dikkatleri
ilgisiz bir uyaranla kolaylıkla dağılabilir. Günlük etkinliklerde sıklıkla unutkandırlar.
Hiperaktivite, yerinde rahat duramama, oturduğu yerde bile kıpırdanıp durma, motor
takılmış gibi sürekli hareket halinde olma belirtileriyle kendini gösterir. Bu çocuklar
oturmada, beklemede, zorluk çekerler, sık sık ayağa kalkıp gezinirler ya da ayak sallarlar.
Çok konuşur ve sessiz etkinlikler (masal dinleme v.s) sırasında çabuk sıkılıp gürültü
yaparlar.
Dürtüsel davranışlar kendini sabırsızlık, yanıtları geciktirmede zorluk, sırasını bekleme
güçlüğü şeklinde gösterir. Yönergeleri dinlemezler, uygunsuz zamanlarda konuşmaya
başlarlar, insanların konuşmalarını keserler. Olası sonuçları düşünmeden tehlikeli
olabilecek etkinliklerle uğraşırlar.
DEHB’nun okul çağı çocuklarında görülme sıklığı %3-5’tir. Genelde bozukluk ilkokul
döneminde çocuğun okula uyumunun aksamasıyla tanınır. Ergenlik döneminde belirtiler
azalır. Olguların çok az bir kısmı tüm belirtileri erişkinlik döneminde de gösterir. İlaç
tedavisi, aile eğitimi, çocuğun bireysel terapisi uygulanan tedavi yöntemleridir.
DAVRANIM BOZUKLUĞU:
Davranım Bozukluğu, başkalarının temel haklarına saldırıldığı ya da yaşına uygun başlıca
toplumsal değerlerin hiçe sayıldığı, yineleyici ya da sürekli davranışsal sorunların
bulunması olarak tanımlanabilir. Çocuk ya da ergendeki başkaldırma, karşı gelme ve
topluma aykırı davranışlar nedeniyle aile ve toplumla ilişkileri gittikçe bozulur.
Bu çocuk ve ergenler sıklıkla saldırgan davranışlar sergilerler, başkalarına göz dağı
vererek istediklerini elde etmeye çalışırlar. Sıklıkla kavga dövüş başlatırlar. Hayvan ve
insanlara acımasızca davranırlar, fiziksel ve cinsel içerikli şiddet uygulayabilirler.
Başkalarının malına mülküne bilerek zarar verebilirler, bu amaçla yangın çıkarabilirler,
araba camlarını kırabilirler okul eşyalarına zarar verebilirler. Hırsızlık ve dolandırıcılık
yaygındır. Evden ve okuldan kaçma davranışları görülebilmektedir.
En sık görülen beş belirti sırasıyla yalan söyleme, görünmeden çalma, kabadayılık yapma,
kavga dövüş başlatma ve okuldan kaçmadır.
Toplumda görülme sıklığı %5-15’tir, şehirlerde kırsal alanlardan daha sık görülmektedir.
Erkek çocuklarda kızlara göre 4-5 kat fazladır.
Bu bozukluğun oluşumunda hem biyolojik, hem psikolojik, hem ailesel hem de sosyal
etmenler bir arada rol oynamaktadır.
Davranım bozukluğunun erken yaşta başlaması, erişkin yaşamda antisosyal kişilik
bozukluğu ve madde kullanımıyla ilgili bozuklukların ön habercisi olabilir.
Bu bozuklukta belirgin ve uzun süreli sonuçlar sağlayacak tek bir tedavi yöntemi yoktur.
İlaç tedavisi, aile eğitimi, bireysel psikoterapi, sosyal yardım tedavileri, fiziksel eğitim
programları tedavi amaçlı olarak kullanılmaktadır.
KARŞIT OLMA- KARŞI GELME BOZUKLUĞU:
Bu bozukluğun temel özelliği büyüklere yönelik yineleyici, olumsuz karşı gelme,
itaatsizlik ve düşmanca davranış örüntülerinin olmasıdır. Olumsuz tutum ve karşı gelme
davranışları, sürekli bir dikbaşlılık, yönlendirmelere direnç gösterme, uyumsuzluk,
isteksizlik, erişkinler ve arkadaşlarıyla uzlaşmama biçimindedir. Karşı gelme ayrıca kasıtlı
bir biçimde ve sürekli olarak sınırların zorlanması, görevlerin göz ardı edilmesi, kavga ve
tartışmalarla ya da başkalarını suçlamalarla kendini gösterir. Bu bozukluk kendini daha
çok ev ortamında gösterir. Okulda ya da toplumda gözlenmeyebilir. Bu bozukluğun
belirtileri tipik olarak kişinin yakından tanıdığı erişkinlerle ya da arkadaşlarıyla olan
ilişkilerinde ortaya çıkar. Bu bireyler genel olarak kendilerini karşı gelen biri olarak kabul
etmezler, hatta yersiz isteklerini ya da haksız tutumlarını savunmaya çalışırlar.
Karşıt Olma-Karşı Gelme Bozukluğu 8 yaşından önce ortaya çıkar ve ergenlik
döneminden sonra görülmez. Başlangıç tipik olarak yavaştır, genellikle aylar ve yıllar
içinde ortaya çıkar. Olguların önemli bir bölümünde Davranım Bozukluğunun gelişimsel
bir öncüsüdür.
Karşıt Olma-Karşı Gelme Bozukluğunun birincil tedavisi çocuk ve ergenin bireysel
psikoterapisi yanı sıra ana-babaya danışmanlık hizmeti verilmesi ve çocuğun eğitimi için
gerekli yetileri kazanmaları için doğrudan doğruya eğitilmesidir.
OTİZM:
Otizm, yaşamın erken dönemlerinde başlayan ve yaşam boyu süren, sosyal ilişkiler,
iletişim, davranış ve bilişsel gelişmede gecikme ve sapmayla belirli, ge bir bozukluk
gelişimsel olarak kabul edilmektedir. Bunun sonucunda çocuklar, çevrelerinin çok
farkında değilmiş gibi, kendi dünyalarında yaşarlar. Özellikle, sosyal ilişki, paylaşma
gerektiren durumları sanki görmüyor, duymuyor gibi kayıtsız kalırlar. İnsanları,
•
•
•
•
•
•
•
gereksinimlerini giderici nesneler gibi görürler. Zamanlarını dönme, döndürme, kol
çırpma, bir şeyleri sallama ya da elleri ve parmaklarıyla oynama gibi yineleyici
davranışlarını tekrarlayarak geçirebilirler. Nesneleri dizmekten, kitap ve dergi sayfalarını
çevirmekten ya da reklamları seyretmekten, müzik dinlemekten hoşlanırlar, bunları
yaparken, çevrede olup bitene kayıtsız kalırlar. Bazılarının sözcükleri vardır. Ancak bir
kısmı duyduklarını tekrarlar, sözcükleri gereksinimlerini ifada etmek için kullanmazlar.
Bazıları reklam sözcüklerini ya da sözcükleri söyleyebildikleri halde, sosyal iletişim için
konuşmazlar. Bir kısmının bellekleri bir hayli güçlüdür, yolları , gördükleri yerleri
anımsadıklarını belli ederler, duyduklarını özellikle tekerlemeye benzer şeyleri kolay
ezberlerler.
Temel belirtiler ise;
Uygun yüz ifadesi, jest mimik kullanımı ve göz göze gelmekten kaçınması.
Akranlarıyla yaşına uygun ilişki kurmakta zorlanır.
Diğer insanlarla paylaşmanın olmaması.
Duygularını ifade edememe.
Dil gelişimde gerilik.
Amacına uygun oyun kuramama.
İlgi alanının dar olması.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Belma Ayşe AĞAOĞLU (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Ayşen COŞKUN
• Doç.Dr.Işık KARAKAYA
• Doç.Dr.Özlem Yıldız GÜNDOĞDU
• Doç.Dr.Nursu ÇAKIN MEMİK
• Yard.Doç.Dr.Şahika GÜLEN ŞİŞMANLAR
Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı 1995 yılında
kurulmuş olup, halen 3 profesör, 2 yardımcı doçent doktor ve 5 araştırma görevlisi
Anabilim dalımızda görev yapmaktadır. Yataklı hasta servisi 14 yataklıdır. Ayaktan tedavi
hizmetlerinde 2 genel amaçlı poliklinik ve 3 özel poliklinik (Behçet hastalığı, psoriasis ve
deri
lenfomaları)
hizmet
vermektedir.
Bölümümüzde
foto(kemo)
terapi,
elektrokoterizasyon, kriyoterapi, iyontoforez, dermoskopik inceleme, insizyonel ve
eksizyonel deri biyopsisi, deri yama testleri, Alexandrite lazer epilasyon ve kimyasal
peeling uygulamaları yapılmaktadır
Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı’nda Yapılan İşlemler:
BİYOPSİ:Tanıyı doğrulamak için veya kesin tanı konulamayan durumlarda ayırıcı tanı
amacıyla lezyonlu deriden bir parça alınarak mikroskop altında incelenmesi dermatolojide
sık kullanılan bir işlemdir. İşlemden önce biyopsi alanı bir antiseptik solüsyonla
temizlendikten sonra bölgesel uyuşturucu iğne enjekte edilir. Daha sonra kalem benzeri
steril bir alet yardımıyla deriden ufak bir parça çıkartılır. Kanama durduktan sonra bölge
kapatılır. Bazen bu işlem cerrahi aletler ile yapılmakta ve uygun dikiş materyali ile
dikilmektedir.
DERMOSKOPİ: Özellikle pigmentli deri lezyonlarının tanısı ve ayırdedilmesinde
kullanılan yöntem derinin intravital mikroskopik incelemesi olarak tanımlanabilir.
Pigmente deri lezyonlarının tanısında yeni olanaklar sağlaması nedeniyle dermatoskopi
son yıllarda ‘Dermatoonkoloji’ ve ‘Nevus İzlem Poliklinikleri’nde rutin olarak
uygulanmaya başlanmıştır. Doğuştan olan veya sonradan çıkan nevusların takibinde ve
pigmente (renkli) deri tümörlerinin erken tanısında kullanılan bir yöntemdir. İnceleme
dermoskop denilen cihaz lezyonlu deriye temas ettirilerek yapılır. Basit, hızlı, pratik ve
ucuz bir yöntemdir. Herhangi bir yan etkisi yoktur.
FOTOTERAPİ: Güneş ışığının bir parçası olan ultraviyole ışınlarının yapay olarak
üretilerek bazı deri hastalıklarının tedavisi kullanıldığı bir yöntemdir.Yapay ultraviyole
ışıkları tedavide tek başına kullanılırsa bu yönteme fototerapi, kişinin güneşe olan
hassasiyetini arttıracak bazı ilaçların ardından kullanılırsa fotokemoterapi (PUVA)
denilmektedir. Foto(kemo)terapi psoriasis, atopik dermatit, alopesi areata, kutanöz T
hücreli lenfoma (Mikozis fungoides) ve bir takım başka deri hastalıklarının tedavisinde sık
kullanılan bir tedavi yöntemidir. Sistem hastaların içine girebilecekleri ultraviyole ışını
veren bir kabinden oluşur. Küçük alanlar tedavi edilmek isteniyorsa lokal PUVA cihazı
kullanılabilir.Tedavi genellikle haftada 2-3 seans şeklinde düzenlenir. Hastalar gözlerini
korumak amacıyla tedavi sırasında her zaman özel bir gözlük takmalıdırlar.
KRİYOTERAPİ: hastalıklı bölgenin dondurularak tahrip edildiği dermatolojide sık
kullanılan bir tedavi şeklidir. Bölümümüzde kriyoterapi için açık sprey cihazı ve -195.6
oC ısısı olan sıvı azot kullanılmaktadır. Öncesinde bölgeyi uyuşturma gerekmemesi ve
kolay uygulanması bu tedavi yönteminin avantajlarıdır. Sıvı azot hastalıklı doku üzerinde
bir donma halkası oluşturanc kadar hastalıklı doku üzerine püskürtülür. Tedavi için bir
uygulama yeterli olmazsa, uygulama 2-4 hafta aralarla tekrarlanabilir. Tedavi sırasında ve
sonrasında bölgesel ağrı beklenen bir etkidir. Ayrıca tedavi sonrasında uygulanan bölgede
ağrı, şişme, su toplaması ve beyaz ya da kahverengi bir izle iyileşme olabilir. Kriyoterapi
verrü, seboreik keratoz, aktinik keratoz, kallus, keloid gibi dermatolojik hastalıkların
tedavisinde sıklıkla kullanılmaktadır.
ELEKTROKOTERİZASYON: Bir metalin elektrik enerjisiyle ısıtılarak dokunun
dağlanmasını sağlayan, verrü, skin tag, pyojenik granülom, seboreik keratoz, milia gibi
dermatolojik bazı hastalıkların tedavisinde sık kullanılan bir yöntemdir. İşlem öncesinde
bölge antiseptik bir solüsyonla temizlendikten sonra ağrı duymamanız amacıyla
uyuşturulur. İşlem sonrasında enfeksiyon kapmaması amacıyla bölgeye birkaç gün su
temas ettirmemeniz ve doktorunuz tarafından verilen antibiyotikli kremi sürmeniz
önerilecektir. Bu işlemin de bazı olası riskleri vardır. Anestezik maddeye bağlı allerjik
reaksiyonlar, kanama, yara yeri enfeksiyonu, iyileşirken bölgede beyaz ya da kahverengi
bir iz kalması, lezyonun tamamen yakılamayıp kısmen sebat etmesi ya da tekrarlaması,
işlem sırasında veya sonrasında ağrı, işlem bölgesine komşu dokuların hasarı gibi yan
etkiler gelişebilmektedir.
İYONTOFOREZ: Elektrik akımı kullanılarak deri içine çeşitli iyonların girişini sağlayan
bir tedavi yöntemidir. Günümüzde aşırı terleme başta olmak üzere birçok deri hastalığının
tedavisinde kullanılmaktadır. Uygulamada el ve ayakların terleyen bölgelerini kaplayacak
şekilde ılık su ile dolu plastik leğenler kullanılır. Elektriksel akım su içindeki elektrotlar
ile sağlanır ve galvanometrik araçla akım verilir.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Rebiay KIRAN (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Nilgün BİLEN
• Prof.Dr.Dilek BAYRAMGÜRLER
• Doç.Dr.Aysun Şikar AKTÜRK
• Yard.Doç.Dr.Evren ODYAKMAZ DEMİRSOY
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji
Anabilim Dalı 1995 yılında kurulmuş olup şu anda dört profesör, bir doçent ve bir uzman
hekim olmak üzere toplam altı öğretim görevlisi; dokuz asistan; beş hemşire ve altı
yardımcı personel ile hizmet vermektedır.
Anabilim Dalımız bünyesinde servisimizde yataklı tedavi hizmetleri, poliklinikte ayakta
tedavi hizmetleri ve laboratuvar hizmetleri sunulmakta, Enfeksiyon Kontrol Komitesi
çalışmaları yürütülmekte ve Tıp Fakültesi öğrenci ve asistan eğitimi verilmektedir.
15 Yataklı servisimizde hastaların erken tanı ve tedavi hizmetlerinin sağlanması ayrıca
hastanenin tüm servislerinde yatan hastaların enfeksiyon konsultasyonlarıyla takibi ;
antibiyotiklerin rasyonel kullanımının sağlanması ve bununla ilgili politikaların
oluşturulması; uzun süreli hastanede yatan, altta yatan hastalığı ve hastalığı olan
hastalarda enfeksiyon gelişiminin önlenmesi; hasta ve hasta yakınlarının bulaşıcı
hastalıklar ve korunma yöntemleri konusunda eğitilmesinin sağlanması sorumluluklarımız
arasında yer almaktadır.
Poliklinik hizmetleri kapsamında hastaların erken tanı ve tedavi hizmetlerinin sağlanması,
başta Hepatit B olmak üzere diğer bulaşıcı hastalıkların aşı ile önlenebilir olanlarına karşı
aşı uygulamasının sağlanması, hasta ve hasta yakınlarını bulaşıcı hastalıklar konusunda
daha yaygın biçimde eğitilmesi, bulaşıcı hastalıkların bildiriminin yapılmasını sağlamak
poliklinik hizmetlerimizin ana hedefleri arasında yer almaktadır.
Kliniğimiz bünyesinde bulunan laboratuvarımızda kendi hastalarımızın yanı sıra yoğun
bakım ünitesindeki hastaların mikrobiyolojik tetkikleri ve diğer tüm servislerde yatan
hastaların kan kültürü tetkikleri yapılmaktadır. Bununla birlikte, moleküler düzeyde
bilimsel araştırma çalışmaları da sürdürülmektedir.
Anabilim Dalımız tarafından yürütülen Enfeksiyon Kontrol Komitesi hastane enfeksiyon
oranlarının azaltılması ve salgınların önlenmesi için gereken politikaları belirlemekte ve
izlenmesi gereken yöntemlere dair talimatları hazırlamaktadır. Komitemiz ayrıca, hastane
enfeksiyonu kontrol önlemleri konusunda öğretim görevlilerinin, sağlık ve yardımcı sağlık
personelinin bilgilendirmesine yönelik toplantılar yapmaktadır. Bunun yanı sıra Komite,
hastane enfeksiyon sürveyansının yapılmasını sağlayarak, sonuçların geri bildirimi ile
enfeksiyon oranlarının azaltılması için çalışmaktadır. Hastanemiz ayrıca Sağlık
Bakanlığının enfeksiyon kontrol hemşiresi eğitimi için seçtiği hastanelerden birisidir.
Anabilim Dalımızda Tıp fakültesi 3.sınıf ve 5.sınıf öğrencilerine ve asistan doktorlar için
eğitim verilmektedir.
Tüm bunlara ek olarak hastane personelini standart önlemler hakkında ve bulaşıcı
hastalıklardan korunmak için bilgilendirmek ve bu hastalıklara karşı aşılamak da
çalışmalarımız arasında yer almaktadır.
Bölümümüze ulaşmak için:
0262 303 70 84
0262 303 70 50
Eğitim
Dönem III Ders Programı
Dönem V Ders Programı
Uzmanlık Öğrencisi Ders Programı
Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Eğitim Programı
Çalışmalarımız
Enfeksiyon Hastalıkları Laboratuvarı (Tetkik İstek Formu)
Merak Ettikleriniz
Enfeksiyon Hastalıkları Bölümünde Hangi Hastalara Bakılıyor?:
Ateşi olan tüm hastalar, sarılığı olanlar, gizli sarılığı olanlar, nezle, grip, boğaz iltihabı,
idrar yolu enfeksiyonu, deri ve deri altı dokusunun iltihapları, diyabetik ayak
enfeksiyonları, HIV/AIDS şüpheli veya tanılı hastalar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar,
tifo, dizanteri, tetanoz, kuduz şüpheli ısırıklar, iltihaplı ishaller, Kırım Kongo kanamalı
ateşi olan hastalar, kene tutunmaları, tularemi gibi mikroplarla oluşan her türlü iltihabi
hastalıklar.
Gerektiğinde Hastaneye Yatış Mümkünmü?
15 yataklı servisimize yatması gereken hastalar yatırılarak teşhis ve tedavi edilmektedir.
Özel Odanız Varmı?
2 adet tek kişilik özel odamız mevcuttur, Başhekimlikçe belirlenen bir fark ödenerek yatış
mümkün.
Sizin Bölümde Zona, Kızamık, Suçiçeği Gibi Hastalar' da Yatırılıyormu?
Son yıllarda gerçekten de erişkin yaş grubunda da suçiçeği, kızamık gibi hastalıklar
görülüyor ve çocuklara göre daha seyrediyor. Tabii ki bu hastalar bizim hastamız,
buylaşıcı olduğu için de başka servislerde yatması sakıncalı. Bu hastaların ilk muayeneleri
polikliniğimizde yapılır, yatması gerekenler yatırılır. Zona aynı şekilde bizim
hastalığımızdır ve bulaşıcıdır, enfeksiyon servisinde yatması gerekir.
Gebelerdeki Enfeksiyonlara' da Bakıyormusunuz? Tokso Şüpheli Hastalar Size Gelse
Doğru Olurmu?
Tam da yerine gelmiş olurlar, hem gebelerdeki enfeksiyonlar, hem de bebeğe bulaşabilen
enfeksiyonlar bizim uzmanlık konumuz.
Seyahate Gidileceği Zaman Size Gelsek Bizi Aydınlatırmısınız?
Gidilecek ülkede bulaşabilecek enfeksiyonlara internet ağından ulaşarak, aşı veya ilaç
tedavi önerileri ile, bulaşıcı hastalıklardan korunma yöntemleri konusunda gerekli bilgileri
alabilirsiniz.
Anjin, Nezle, Grip Olduğumuzda Gelebilirmiyiz Size?
Bu tip hastalıkların asıl muayene yeri Enfeksiyon Hastalıklarıdır, en iyi ve doğru hizmeti
alacağınızdan emin olabilirsiniz. Bulaşma ve korunma yöntemleri konusunda da
bilgilendirilirsiniz.
İshal, Dizanteri Gibi Hastalıklarla İlgileniyormusunuz?
Mikrobik ishaller ve dizanteri enfeksiyonun başlıca hastalıklarıdır. Etkene yönelik
inceleme, tanı ve tedavi bizim işimiz.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Birsen MUTLU (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Ayşe WILLKE TOPCU
• Prof.Dr.Sıla AKHAN
• Prof.Dr.Sibel GERGİN GÜNDEŞ
• Doç.Dr.Meliha MERİÇ KOÇ
• Yard.Doç.Dr.Emel AZAK KARALİ
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı,
İzmit Rehabilitasyon Merkezi (İREM),
Yahya Kaptan Meslek Yüksekokulu (İş ve Uğraşı Terapisi)
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (FTR)
Anabilim Dalı, hem Umuttepe’deki KOÜ kampüsü içinde hem de Yahya Kaptan’da
kurulmuş bulunan İzmit Rehabilitasyon Merkezi (İREM)’de hizmetlerini sürdürmektedir.
Ayrıca ülkemizde daha önceden bulunmayan “İş ve Uğraşı Terapisi” eğitimini vermek ve
"İş ve Uğraşı Terapisti" yetiştirmek üzere, İREM’le aynı binayı paylaşmakta olan Yahya
Kaptan Meslek Yüksekokulu (İş ve Uğraşı Terapisi Programı) da terapist yetiştirmeye
devam etmektedir. Tüm bu kuruluşlar birbirleri ile uyum içinde ve birbirlerinin
olanaklarından faydalanarak çalışmaktadırlar.
Umuttepe Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
Umuttepe’de KOÜ Kampüsü Tıp Fakültesi Hastanesi içinde FTR için gerekli tüm tıbbi
ekipmanı içeren bir tedavi ve rehabilitasyon ünitesi, 18 yataklı FTR kliniği ve iki FTR
polikliniği bulunmaktadır. Burada İREM’le paralel olarak aşağıda daha detaylı olarak
açıklanmış olan FTR çalışmaları yürütülmektedir.
KOÜ
Araştırma
ve
Uygulama Hastanes FTR
Tedavi
Ünitesi’nde
"Vücut Ağırlığı Destekli
Yürüme Eğitimi" Cihazı
(Yürüten)
Tedavi
hasta
fizik
ünitesinde
bir
tedavide
Tedavi
ünitesindeki
jimnazyumda
hastalar
terapide
iken
İzmit Rehabilitasyon Merkezi ( İ R E M )
İzmit’in önemli bir yerleşim merkezi olan Yahya Kaptan’da, Süleyman Demirel
Merkezi’nin hemen yanında kurulmuş olan İzmit Rehabilitasyon Merkezi (İREM),
ülkemizde sadece burada uygulanan bazı FTR uygulamalarını da içeren çalışmalarına
devam etmektedir.
İzmit Rehabilitasyon Merkezi (İREM)
KOÜ FTR Anabilim Dalı ve İREM; bütün kasiskelet-sinir sistemi hastalıklarının tanı, tedavi,
FTR uygulamalarının yapıldığı ve aşağıda
detaylıca anlatıldığı gibi, romatizmal hastalıklar
ve osteoporoz, nörolojik hastalıklar rehabilitasyonu, ortopedik rehabilitasyon, pediatrik
rehabilitasyon, el rehabilitasyonu, yutkunma
rehabilitasyonu, mesane ve bağırsak felci
rehabilitasyonu,
pulmuner
rehabilitasyon
hizmetlerinin verildiği donanımlı birimler
halinde çalış- malarını yürütmektedir.
İREM’de FTR polikliniği, erişkin ve pediatrik
jimnazyumlar, fizyoterapi ünitesi, iş ve uğraşı
terapisi üniteleri, tüm ortez ve protez
gereksinimlerinin üretilebildiği bir atölye,
transkra- niyal elektriksel stimülasyon ünitesi,
bilgisayarlı mental rehabilitasyon ünitesi, 5
İREM’de
görünüm
pediatrik
jimnazyumdan
kameralı ve dinamik EMG uygulanabilen
yürüyüş analizi laboratuvarı, kas-iskelet sistemi
hastalıklarının tanısı ve girişimsel işlemler için
ultrasonografi olanakları bulunmaktadır.
İREM’de ayrıca ülkemizdeki ilklerden olan
"Yutkunma Rehabilitasyonu
ünitesi
ve
pulmoner
Rehabilitasyon
ünitesi
de
bulunmaktadır. Bu konularla ilgili detaylı
bilgiler "Çalışmalarımız" sekmesinde yer
almaktadır.
İREM’de ortez-protez laboratuvarı
Çalışmalarımız
KOÜ Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı ve İREM' in Çalışmaları
KOÜ FTR Anabilim Dalı, gerek
KOÜ Araştırma ve Uygulama
Hastanesi
Yerleşkesinde
ve
gerekse İREM’deki tedavi ve
rehabilitasyon
ünitelerinde
aşağıdaki ana başlıklarda hizmet
vermektedir:
Nörolojik Rehabilitasyon:
Başta serebrovasküler olaylara
bağlı
gelişen
hemiplejiler,
omurilik
yaralanması,
kafa
travması,
multipl
skleroz,
Parkinson olmak üzere tüm
nörolojik
hastalıkların
rehabilitasyon
çalışmaları
yapılmaktadır.
Nörolojik rehabilitasyon ile ilgili
ülkemizde
birçok
ilkleri
gerçekleştirmiş
durumdayız.
Ülkemizin ilk "İş ve Uğraşı
terapisi (Occupational Therapy)"
Meslek Yüksekokulu (Yahya
Kaptan Meslek Yüksekokulu
2002
yılında
tarafımızca
kurulmuş olup bu yüksekokul,
Amerika
Birleşik
Devletleri
Shenandoah
Üniversitesi
tarafından da tanınmıştır. Bu
Hemipleji ve serebral palsi rehabilitasyonunda,
Haziran 2003 tarihi itibariyle ülkemizde ilk kez
kliniğimizde uygulanmaya başlanan zorunlu kullanım
tedavisi.
okulumuz bizlere birçok yeni
tedavi olanakları sunmaktadır.
Nörolojik
rehabilitasyonda
uyguladığımız
en
önemli
tedavilerin başında Botulinum
Toksin (Botox) uygulamaları
gelmektedir. Botox enjeksiyonları
ile hastalarımızda spastisitenin
azaltılması, ağrının giderilmesi ve
fonksiyonun
artırılmasında
önemli
gelişmeler
kaydetmekteyiz.
Nörolojik rehabilitasyonla ilgili
ülkemizde ilk kez uygulanan
zorunlu kullanım tedavisi, nörogeribildirim tedavisi, bilgisayarlı
mental
rehabilitasyon
uygulamaları oldukça önemlidir.
Türkçe ismini bizzat bizim
koyduğumuz zorunlu kullanım
tedavisi
(ZKT),
ya
da
kısıtlanmayla geliştirilen hareket
tedavisi, Bernstein'in dinamik
sistemler teorisini temel alan yeni
bir
nörolojik
rehabilitasyon
yöntemidir. Bu tedavide inmeli
hastalarda sağlam olan kol-el
fonksiyonları bir omuz askısı
veya eldiven yardımıyla 2-3 hafta
süreyle engellenmekte, felçli
tarafın fonksiyonel görev ve
aktivitelerde yoğun, tekrarlayıcı
kullanımını sağlayacak bir terapi
programı uygulanmaktadır.
Nöro- geribildirim tedavisi ise,
hastanın
beyin
dalgalarını
monitörize ederek bunları hastaya
geri bildirme ve hastanın bu
dalgaları hekimin planlayacağı
şekilde değiştirmesini sağlama
prensibine dayanır. Ulusal FTR
kongresinde ödül alan nörogeribildirm çalışmamızı, Güney
Kore’de yapılan Dünya FTR
Kongresinde
verdiğimiz
::konferansla da paylaştık. Nörogeribildirim tedavisi ile çeşitli
hastalıkların tedavisine katkı
sağlanabilmektedir. Biz Dünyada
ilk kez olmak üzere fibromiyalji
sendromunda bu tedavi şeklini
kullandık.
Şu
anda
nörogeribildirim tedavisini inmeli
hastalarımıza ve serebral palsili
çocuklarımıza da uyguluyoruz.
İnsanda
noninvaziv
kortikal
stimulasyonun etkileri merak
uyandırmış
ve
modern
Sanal gerçeklik tedavisi olarak bir hastamızın denge
reaksiyonları üzerinde eğitimi.
Botulinum toksin uygulamaları ve tüm diğer
rehabilitasyon uygulamaları ile gerek hemiplejik
hastalarımızda gerekse serebral palsili çocuklarımızda
önemli iyileşmeler sağlanmaktadır. Botulinum toksin
uygulamaları
EMG
eşliğinde
veya
elektrostimülasyonla birlikte yapılmaktadır.
Nöro-geribildirim tedavisi, hastanın beyin dalgalarını
monitörize ederek bunları hastaya geri bildirme ve
hastanın bu dalgaları değiştirmesini sağlama
prensibine dayanır.
nörofizyolojik noninvazif beyin
stimülasyonu
tekniklerinden
transkraniyal
doğru
akım
stimülasyonu (tDAS), kortikal
eksitabilitenin modülasyonunda
etkili olabilecek kognitif, duyu ve
motor
fonksiyonları
geliştirebilecek potansiyel bir
modalite olarak incelenmiştir.
Kortikal uyarılabilirliğin hedefe
yönelik
düzenlenmesinin,
korteksin
sensorimotor
alanlarında plastisiteyi arttırdığı
bildirilmiştir. Çeşitli araştırma
grupları tDAS uygulamalarının
plejik el motor fonksiyonlarının
gelişmesinde etkileri olduğunu
ortaya koymuştur. Bu hastalarda
endikasyon dahilinde tDAS de
artık kliniğimizde rutin uygulama
içine girmiştir.
Yine yüzyılımızın en yeni
tedavilerinden
olan
sanal
gerçeklik tedavileri, kısmi vücut
ağırlığı destekli yürüme eğitimi,
denge
platformu
çalışmaları
kliniğimizde bu grup hastalıklarda
uygulanmaktadır.
Bu
hastalıklarda
gelişebilen
yutma problemleri, mesane ve
bağırsak felçleri ve seksüel
fonksiyon bozukluklarının tanı,
tedavi ve rehabilitasyonları özel
ilgi alanlarımızı oluşturmaktadır.
Yutma
rehabilitasyonunda,
özellikle
yemek
sırasında
öksürüğü
ve/veya
yutma
sonrasında ses değişikliği olan
hastalar gıdaların akciğere kaçışı
açısından
radyolojik
(videofluroskopik)
olarak
değerlendirilmektedir. Nörolojik
rehabilitasyon
gereksinimi
gösteren hastalarımızın çoğunda
mesane fonksiyon bozukluğu da
bulunmakta
olup
tedaviyi
planlamada
yaptığımız
ürodinamik incelemeler çok önem
taşımaktadır.
Konuyla
ilgili
detaylı bilgiler aşağıda yer
almaktadır.
Pediatrik Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon:
Sıklıkla
serebral
palsi,
spina
İREM'de nöro-geribildirim laboratuarında bir hasta
tedaviye alınırken.
Çeşitli araştırma grupları, endikasyon dahilinde rutin
olarak uyguladığımız transkraniyal doğru akım
stimülasyonunun plejik el motor fonksiyonlarının
gelişiminde etkileri olduğunu ortaya koymaktadır.
bifida ve brakiyal pleksus
yaralanmalı çocuklarla ilgili
rehabilitasyon
hizmetleri
verilmektedir.
Serebral palsi ve spina bifidalı
çocuklar, belirlenmiş günlerdeki
plikliniklerde ve konseylerde ayrı
olarak değerlendirilmektedir.
İREM’de ayrı bir “Pediatrik
Rehabilitasyon
Ünitesi”
bulunmakta olup bireysel ve grup
terapiler düzenlenmektedir.
Pediatrik
rehabilitasyon
çalışmalarında
spesifik
uygulamalar yapılmakta olup
çocuklarımıza
“Dinamik
Sistemler Modeli” doğrultusunda
terapiler, düzenlenmektedir.
Uygulanan
tedavilerin
en
önemlilerinden birisi botulinum
toksin (botox) enjeksiyonlarıdır.
Çocuklarımızdaki
spastisitenin
azaltılması
ve
fonksiyonun
ilerletilmesi amacıyla uygulanan
bu enjeksiyonlar sonrasında seri
alçılamalar da uygulanmaktadır.
Gereklilik olduğunda zorunlu
kullanım tedavisi, transkraniyal
doğru akım stimülasyonu (tDAS)
tedavileri ve kısmi vücut ağırlığı
destekli
yürüme
eğitimleri
yapılmaktadır.
Uyguladığımız önemli bir başka
tedavi ise atla terapi (hippoterapi)
olup
Kartepe
Meslek
Yüksekokulu
ile
birlikte
çalışılarak
yapılmaktadır.
Hippoterapide iş ve uğraşı
terapisti veya fizyoterapist atın
hareketlerini bir tedavi aracı veya
yöntemi olarak kullanır ve
çocuğun
fonksiyonel
limitasyonlarını göz önüne alarak
denge, potür ve mobilite ile ilgili
fonksiyonların
geliştirilmesine
odaklanır.
Yutma
sorunları
olan
çocuklarımıza
spesifik
değerlendirmeler yapılmakta ve
terapi
ve
rehabilitasyon
programları düzenlenmektedir.
Yutma Rehabilitasyonu:
Ülkemizdeki ilklerden olan bu
ünitede
özellikle
nörolojik
hastalıklara bağlı gelişen yutma
Denge platformu çalışması.
Hemiplejik bir hastamız vücut ağırlığı destekli
yürüme eğitimine hazırlanırken.
sorunları ile ilgili tanı, tedavi ve
rehabilitasyon
hizmetleri
sunulmaktadır.
Hastalarımızın
klinik
değerlendirilmelerinden
sonra gerekirse videofloroskopik
incelemeleri
yapılmakta
ve
gerekli
FTR
programları
düzenlenmektedir. Birçok hasta
yutma sorunu olduğu halde
semptom
vermeyebilmekte,
mortaliteye dahi neden olabilen
komplikasyonlar
ortaya
çıkabilmektedir.
Ülkemizde
konuya ne yazık ki hala gereken
önem verilmemekte, çok yüz
güldürücü tedavi sonuçlarının
olmasına
rağmen
bu
tür
hastalarımız
çoğunlukla
yutkunma
yönünden
değerlendirilmemektedir.
Ülkemizde ilk "İş ve Uğraşı Terapisi Okulu (Yahya
Kaptan Meslek Yüksekokulu)" 2002 yılında
üniversitemizde kurulmuştur. Yukarıda iş ve uğraşı
ünitesindeki çalışmalardan bir kesit izlenmektedir.
Nörolojik Mesane ve Bağırsak
Rehabilitasyonu:
Özel ilgi alanlarından birisi de
özellikle nörolojik hastalıklar
sonucunda gelişen nörojenik
mesane ve bağırsak fonksiyon
bozukluklarının
FTR
çalışmalarıdır.
Hastalarımızın
daimi kateterden kurtarılması,
öncelikle aralıklı sondalama ve
sonrasında
spontan
idrar
yapabilmelerinin
sağlanması
hedeflenmektedir.
Nörolojik
mesanesi olan her hastanın
ürodinamik çalışması tarafımızca
yapılmakta, ve gerekli tedaviler
bu çalışmaların verilerine göre
oluşturulmaktadır.
İş-uğraşı terapisi ünitesinde bulunan mutfakta yemek
yapma çalışması.
Yürüme Analizi Laboratuvarı:
Yürüme analizi yürümenin nasıl
olduğuna dair yapılan tüm
çalışmaları içerir. Öncelikle, hasta
yürürken hekim bu yürümeyi
gözle yapılan muayene ile inceler.
Sonradan çeşitli aletler ve
bilgisayar yardımıyla yürüme,
vücut hareketleri, vücut mekaniği
ve ilgili kasların aktiviteleri kayıt
edilir.
Böylece
yürüme
fonksiyonu objektif ve sayısal
olarak
değerlendirilir
ve
Serebral palsili bir çocuğumuza ameliyathanede
uygulanan botulinum toksin enjeksiyonu.
yorumlanır.
Yürüme
fonksiyonunu
sayısal
olarak
ortaya
koymak
önemlidir.
Böylece hastanın yürümesinin
istendiği
zaman
yeniden
değerlendirilmesi, yapılmış olan
tedavilerin takibi olanaklı olur.
Yürüme analizi gözle bakarak ve
hastanın yürüyüşünün videoya
çekilmesi ile yapılır. Daha detaylı
incelemelerde
hastanın
gövdesinde uygun
noktalara
bağlanan işaret yansıtıcılarla
yürüyüş
verileri
bilgisayara
aktarılır. Bunlara ek olarak
hastanın kaslarının kontraksiyon
oranlarını
görebilmek
için
dinamik EMG ölçümleri de
yapılır.
İREM’de 2010 yılında kurulan
yürüme
analizi
laboratuvarı
özellikle
hemiplejik
hastalarımızda ve serebral, palsili
çocuklarımızda
hizmet
vermektedir.
Serebral palsili bir çocuğumuza botulinum toksin
enjeksiyonlarından sonra alçı uygulaması.
Atla terapide atın hareketleri bir tedavi aracı olarak
kullanılır ve çocuğun denge, postür ve mobilite
fonksiyonlarının geliştirilmesine çalışılır.
Romatizmal Hastalıklarda ve
Osteoropoz Tanı-Tedavi ve
Rehabilitasyonu:
Poliklinik hizmetlerimiz içinde
romatizmal
hastalıkların,
artritlerin bel-boyun ağrısının
tanı, tedavi ve rehabilitasyon
çalışmaları yapılmakta olup,
osteoporoz
ve
romatoidartit/ankilozan spondilit
için belirlenmiş günlerde ayrı
poliklinik
hizmetleri
verilmektedir.
Bu hastalarımız haftalık yapılan
konseylerde
değerlendirilmektedir. Ankilozan
spondilit, romatoid artrit gibi
romatizmal
hastalıkların
ve
osteoporoz
hasta
grupları
oluşturularak, bu hastaların toplu
eğitimleri,
egzersiz
ve
rehabilitasyonları yapılmaktadır.
Ayrıca hastalarımıza fizik tedavi
yöntemleri ve çeşitli enjeksiyon
uygulamaları, manyetik alan
tedavisi, manipulasyon teknikleri
ile ağrı tedavileri endikasyonlar
dahilinde yapılmaktadır.
Romatizmal hastalıklar içinde en
Tüm çocuk hastalarımız özel eğitim açısından da
değerlendirilmekte ve gerektiğinde bireysel ve/veya
grup
eğitim
programlarına,
nöro-geribildirim
tedavisine ve bilgisayarlı bilişsel rehabilitasyon
programlarına alınmaktadırlar.
Zorunlu kullanım tedavisinin serebral palsili bir
fazla ankilozan spondilit ve
romatoid
artrit
ile
ilgilenilmektedir. Bu hastalıklarla
ilgili olarak kurulmuş bulunan
“Aktivite Platformu” bünyesinde
bilimsel
araştırmalar
yapılmaktadır.
Aktivite
platformu; Bursa Üniversitesi,
Çanakkale Üniversitesi; İstanbul
Bezmialem Vakıf Üniversitesi
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa
Tıp
Fakültesi,
Kocaeli
Üniversitesi, Trakya Üniversitesi,
Zonguldak
Karaelmas
Üniversitesi
FTR
Anabilim
Dallarının ve İstanbul Fatih
Sultan Mehmet Eğitim ve
Araştırma
Hastanesi
FTR
Kliniğinin bazı öğretim üyelerinin
birlikteliği ile kurulmuştur.
Osteoporoz çok önemli ilgi
alanlarımızdan biridir ve konuyla
ilgili olarak yapılan bir bilimsel
çalışmamız
2008
yılında
“osteoporoz Roche Tıp Araştırma
Birincilik Ödülünü kazanmıştır.
çocuğumuzda uygulanışı.
Yutkunma rehabilitasyonu için uyguladığımız
videofloroskopik çalışmalarından bir görüntü.
Ortopedik Rehabilitasyon:
Başta kırık, eklem protez cerrahisi
uygulamaları, ön çapraz bağ
yaralanması cerrahisi, diğer spor
yaralanmaları cerrahisi, omurga
cerrahisi
ve
el
cerrahisi
rehabilitasyonu olmak üzere tüm
ortopedik
hastalıkların
FTR
programları belirli protokoller
doğrultusunda uygulanmaktadır.
Felçli hastalarımızın ölümcül olabilecek mesaneböbrek fonksiyonları yakından izlenmektedir.
El Rehabilitasyonu:
Kliniğimizde,
tendon-sinir
yaralanmalı
el
hastalarında
maksimum fonksiyonel kazanım
elde edebilmek için, Ortopedi ve
Travmatolji veya Plastik ve
Rekonstruktif
Cerrahi
kliniklerince yapılan cerrahi tamir
sonrası, zaman kaybetmeden
rehabilitasyon
uygulamalarına
başlanmaktadır.
El
rehabilitasyonu ile ilgili hekimler
tarafından takip edilmekte olan
hastaların klinik durumları göz
önüne
alınarak
Washington
modifiye Duran, erken pasif
İREM'de ülkemizde sadece birkaç merkezde bulunan
yüyüyüş analizi laboratuarında bir çalışma yapılırken.
hareket veya immobilizasyon
protokollerinden
birisi
ile
fizyoterapi ve iş-uğraşı terapileri
uygulanmaktadır.
Pulmoner Rehabilitasyon:
Koronik pulmoner hastalıklarda,
hastaların aerobik kapasiteleri
önemli derecede azalmakta ve
günlük yaşam aktivitelerinde
kısıtlılıklar
gelişmektedir.
Anabilim Dalımızdaki “Pulmoner
Rehabilitasyon Ünitesinde” nde
ise Göğüs Hastalıkları Kliniğinin
refere ettiği başta KOAH olmak
üzere solunum problemi olan
hastalarda aerobik egzersizi de
içeren pulmoner rehabilitasyon
programı monitorizasyon altında
uygulanmaktadır.
Yürüme analizi çalışması.
Robotik Uygulamalar:
Son zamanlarda, rehabilitasyon
çalışmalarına kısıtlıda olsa katkısı
olabileceğine dair tıbbi kanıt
içeren robotik uygulamalarla ilgili
projelerimiz
üniversitemize
sunulmuş
olup
önümüzdeki
dönemden
itibaren
hizmete
başlanacaktır.
Bir hastamızın yürüyüş analizi verileri.
Romatoid artrit, romatizmal hastalıklar içinde sıklıkla
tedavi ettiğimiz bir grup hastalıktır.
Ankilozan spondilit ve romatoid artritle ilgili olarak
kurulmuş bulunan "Aktivite Platformu" bünyesinde
bilimsel araştırmalar yapılmaktadır.
Ortez atölyemizde üretilmiş olan antispastiste splinti.
Pulmoner Rehabilitasyon Ünitesinde bir hastamız
rehabilite edilirken.
Hastalıklar (SSS)
İNME (BEYİN FELCİ) İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR
İnme (beyin felci, hemipleji) rehabilitasyonu nedir?
Rehabilitasyon, inme geçiren ve hayatına devam eden çoğu hasta için hayatın önemli bir
parçasıdır. İnme rehabilitasyonu yaşam biçiminizi değiştirmeniz, yeniden öğrenmeniz
veya yeniden tanımlamanız gerektiği anlamına gelmektedir. İnme rehabilitasyonu kimseye
bağlı kalmadan yaşamaya dönmenize yardımcı olacak şekilde düzenlenmiştir.
Rehabilitasyonun hedefi, inmenin etkilerine rağmen günlük aktivitelerinize devam
edebileceğiniz güç, yetenek ve güveni yaratmaktır.
Rehabilitasyon hizmetleri şunları içerebilir:
•
•
•
•
•
•
•
•
Hareket, denge ve koordinasyonu yeniden yapacak (onaracak) fiziksel tedavi
Banyo yapma, kendi kendine giyinme gibi temel işleri yeniden öğrenmek için iş ve uğraşı
terapisi
Konuşma terapisi
Yutkunma rehabilitasyonu
Mesane-bağırsak rehabilitasyonu
Rehabilitasyon inmeli hastaların iyileşmesinde çok önemli kısmı oluşturur. Rehabilitasyon
gücü, koordinasyonu, enduransı (aktiviteyi sürdürebilme yeteneği) ve güveni sağlar.
Amaç yürüme, konuşma, kişisel bakım yapabilmeyi hastaya yeniden öğretebilmektir.
Önceden yapabildiklerini hastaya yeniden öğretebilmektir.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimi rehabilitasyona gereksinim olup olmadığını,
rehabilitasyon gerekirse hangi tip rehabilitasyonun hasta için faydalı olacağını belirler.
Hastaların birçoğu rehabilitasyon sonrası daha iyi olacaktır. Rehabilitasyon hastanın tıbbi
durumu stabil olduktan hemen sonra başlar. Beyin iyileştikçe bazı gelişmeler
kendiliğinden de görülebilir.
Rehabilitasyon alanındaki gelişmelerden dolayı hastaların tedavisi son zamanlarda daha
umut verici hal almıştır. Ekip çalışmaları her zaman daha iyi sonuç vermektedir. Aile
bireyleri oluşan özürlülük ve engellilik hakkında bilgi sahibi olmalı ve hastanın istenilen
fonksiyonunu yeniden kazanabilmesi için yardım etmelidir.
Rehabilitasyon programı hastanın tüm kişisel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde
planlandığından, her hastaya uygulanacak program farklı olacaktır. Ancak bazı tedavi
ilkeleri şunlardır:
Temel hastalığı (inmeye neden olan hastalığı) tedavi etmek ve komplikasyonları önlemek
Engelliliği ortadan kaldırmak ve hastanın fonksiyonlarını geliştirmek
Hasta ve ailesini yaşam tarzı değişikliklerine uygun eğitmek
Hemipleji rehabilitasyon ekibinde kimler yer alır?
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon alanında uzmanlaşmış olan aynı zamanda da ekip lideri olan
doktor
Fizyoterapist
İş- uğraşı terapisti
Rehabilitasyon hemşiresi
Psikolog
Dil- Konuşma Terapisti
Sosyal hizmet görevlisi
Yutkunma bozukluğu uzmanları
Ortez ve protez teknisyeni
Beslenme uzmanı
Rekreasyon uzmanları (Hastaların felç öncesinde sevdiği aktivitelere/ hobilerine dönmede
yardımcı olurlar)
Hasta ve ailesi
İnmede etkilenen sistemler nelerdir?
Paralizi ya da hareket kontrol bozukluğu, ağrıyı da içeren duyusal bozukluklar, konuşma
ve anlama patolojileri, düşünce ve hafıza bozuklukları ile duygusal (emosyonel)
problemler hemiplejide sık görülen problemlerdir.
Tedavide amaç, hareketi, düşünceyi, konuşmayı ve kişisel bakımı geliştirmektir. İnme
sonrası hastalarda fiziksel ve bilişsel bozukluklara ilave olarak klinik depresyon ve
uygunsuz gülme-ağlama görülebilir. Bundan dolayı tedavide hastanın duygusal ihtiyaçları
da dikkate alınmalıdır.
İnmenin etkileri nelerdir?
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Vücudun bir tarafında (yalnızca kol veya bacağı etkileyebilecek) güçsüzlük ya da felç
durumu (beynin etkilenen tarafının karşı vücut yarısında güçsüzlük olur. Örneğin beynin sağ
tarafı hasar görmüşse genellikle vücudun sol tarafında güçsüzlük gelişir).
Kaslarda katılık (spastisite), ağrılı kas spazmları
Dili kullanmakta ve konuşmayı anlamakta, yazı yazmakta güçlük (afazi); doğru kelimeleri
bilmek fakat onları açıkça söylemekte güçlük (dizartri); vücudun bir yarısındaki duyunun
farkında olmamak ya da diğer vücut yarısını ihmal etmek
Ağrı, uyuşukluk
Hafıza, düşünme, dikkat ve öğrenme problemleri
İnmenin etkilerinin farkında olmamak
Yutma güçlüğü
Bağırsak ve mesane kontrolünde problemler (idrar ve büyük abdesti tutamama)
Yorgunluk
Duyguları kontrol etmede güçlük (emosyonel ve duygusal kararsızlık)
Depresyon
Günlük yaşam aktivitelerinde güçlükler
İnme rehabilitasyonun amaçları nelerdir?
Rehabilitasyonun amacı mümkün olduğu kadar kişiye yardım edip başkalarına olan
bağımlılığı engellemektir. Bazen bildiğiniz şeyleri tekrar öğrenmek ya da bazı şeyleri
yapmak için yeni yollar öğrenmek zorunda kalırsınız. Ayrıca size güç vermek ve
yorgunluğunuzu engellemek amacıyla fiziksel durumunuzu korumak ve geliştirmek
önemlidir. Yaklaşık 20 inme hastasından 1 tanesi yemek yeme, giyinme, tuvalet ve banyo
yapma gibi günlük yaşam aktivitelerinde devamlı yardıma ihtiyaç duyar. Rehabilitasyon
programı, hastaya farklı yönlerde yardım etme amacıyla düzenlenen terapileri içerir. Fizik
tedavi kas gücünü yeniden kazanmaya yardımcı olur ve zayıf, felçli kaslara güvenli olarak
hareket etmeyi öğretir. İş ve uğraşı terapisi yemek yeme, giyinme, kişisel bakım gibi ev içi
aktiviteleri yeniden öğrenmeye yardımcı olur.
Rehabilitasyonun amacı, inme geçirmiş hastanın mümkün olan en yüksek bağımsızlık
seviyesine ulaşmasını sağlamak ve mümkün olan en fazla üretkenliğe ulaştırmaktır. İnme
geçirenlerde rehabilitasyon gereksinimleri karışık olduğundan tedavinin ilerlemesi ve
iyileşme her bireyde farklılık gösterir. Fonksiyonel yeteneklerin birçoğu inmeden hemen
sonra düzelebilmesine karşın, iyileşme devam eden bir olaydır.
Aktif inme rehabilitasyonu nasıl başlar?
Aktif inme rehabilitasyonu hastanın medikal (tıbbi) durumu stabil hale geldikten hemen
sonra başlar. İlk adım bağımsız hareketi ve eklem hareket açıklığı egzersizlerini
desteklemektir. Eğer hasta kol ve bacağını hareket ettiremiyorsa terapist uygun şekilde kol
ve bacağı hareket ettirecektir.
Rehabilitasyon küçük adımlarla ilerler; önce oturma, sonra yataktan tekerlekli sandalyeye
geçme, ayakta durma ve yük aktarma, yardımlı veya yardımsız yürüme şeklinde devam
eder. Daha sonra da banyo yapma, giyinme, tuvaleti kullanma gibi karmaşık görevler
yapılmaya başlanır.
Hemipleji rehabilitasyonu programı nasıl düzenlenir?
Klinik değerlendirmeler, inme rehabilitasyonunda uzmanlaşmış Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon hekiminin muayenesi ile başlar. Her hastaya hastanın gereksinimlerine
göre ayrı bir rehabilitasyon programı belirlenir. Belirlenen bu program çerçevesinde
rehabilitasyon ekibi tarafından hastanın tedavisi yerine getirilir. Uygulanacak terapinin
tipi ve miktarı her hastanın ihtiyacına göre değişir.
İş ve Uğraşı Terapisti inme rehabilitasyonunda neler yapar?
İş ve uğraşı terapistleri hastanın inme sonrasında fonksiyonel bağımsızlığını yeniden
kazanmasına yardım edecek şekilde eğitimden geçirilmişlerdir. Ülkemizin ilk ve tek “İş
ve Uğraşı Terapisi Meslek Yüksekokulu” Kocaeli Üniversitesi bünyesinde İREM’de 2002
yılında kurulmuş ve eğitime başlamıştır. İnme sonrası hastada gelişen hareket,
koordinasyon ve algılamayla ilgili problemler yıkanma, giyinme, yemek yeme, ev işi
yapma ve merdiven inip-çıkma gibi en temel günlük aktivitelerin yerine getirilmesini
zorlaştırabilir. İş ve uğraşı terapistleri, Fizik Tedavi Rehabilitasyon hekiminin çizdiği
programlar doğrultusunda, bozulan fonksiyonların yeniden hastaya kazandırılması için
çalışırlar. Ayrıca hastanın iş hayatına dönmesine, normal hayattaki hobilerine ve eğlence
aktivitelerine dönmesine veya yeni hobiler edinmesine, hafıza ya da konsantrasyonla ilgili
problemlerin üstesinden gelebilmesine yardımcı olur.
İş ve uğraşı terapisti, hastanın fiziksel (güç, koordinasyon ve denge), bilişsel (hafıza,
problem çözme, bir aktiviteye odaklanma), görsel (tarama ve derinlik algılama), psikolojik
(moral bozukluğuyla başa çıkma) ve duyusal becerilerindeki (farklı şekilleri algılama, yer
kavramının olması) bozukluklarla ilgili terapiler düzenlerler.
İş ve uğraşı terapistleri, hastanın fonksiyonel bağımsızlığını artırmak için iyileştirilmesi
gereken problemleri hasta ve ailesi ile de birlikte değerlendirirler. Bu problemlerin
çözümü için terapist hastaya uygun çeşitli teknikler kullanır. Fonksiyonelliği artırmak için
tek elle yemek yeme veya giyinme, hafızayı geliştirmek için liste ya da günlük tutma,
fiziksel veya zihinsel becerileri geliştirmek için el yetenekleri veya tahta oyunları tedavi
amacıyla kullanılan tekniklerdir. Terapi, genellikle basit aktivitelerle başlar ardından hasta
ilerleme gösterdikçe daha zor olanlarla devam eder.
Bunların yanı sıra iş ve uğraşı terapisti, hasta için uygun olan cihaz/donanımların
kullanılmasını hastaya öğretir, hastanın günlük aktivitelerini kolaylaştırmak amacıyla
hastanın evinde/işyerinde gerekli düzenlemeleri yapar. Aile bireylerine ve hasta
refakatçisine de bu konularda eğitim verir.
Fizyoterapist hemipleji rehabilitasyonunda neler yapar?
İnme, yorgunluğa veya vücudun tek tarafında denge ve koordinasyonla ilgili problemlere
neden olabilir. Fizyoterapist inme geçiren bir hastanın vücudunu hareket ettirebilme
yeteneği ile ilgili (örneğin; yatakta oturma, ayağa kalkma, oturma, yürüme veya merdiven
çıkma) terapiler düzenler. Hastaların fonksiyonel hareketliliğini yeniden sağlamak için
çeşitli tedavi tekniklerinden faydalanır.
Fizyoterapi mümkün olduğunca fazla hareket ve kas kontrolü kazanılmasına yardımcı
olur. Eğer hasta hareket edemiyorsa, fizyoterapist öncelikle hastanın yatakta doğru
pozisyonda olduğundan emin olur. Kaslar ve eklemlerde çeşitli kısıtlılıklar gelişmemesi
için düzenli aralıklarla hastanın pozisyonunu değiştirir. Eğer inme geçiren kişi yatakta
veya sandalyede dik oturmakta güçlük çekiyorsa fizyoterapist dengeyi sağlamaya çalışır.
Hasta hazır olduğunda çeşitli ekipman veya başkalarının desteği ile ayağa kalkabilir,
sonrada emniyetli bir şekilde hareket edebilir.
Felçli taraf kol ve bacağın tedavisi küçük yol gösterici/yardımcı hareketlerle ve temel
işleri yapmakla başlar. Tedavinin ilerlemesi ile hastanın durumuna göre vücudun her iki
yanının da çalışmasını sağlayacak daha büyük ve zor egzersizler öğretilir. Bu şekilde
vücudun inmeden etkilenmeyen diğer yarısının aşırı kullanılması engellenmiş olacaktır.
Fizyoterapist çeşitli teknikleri ve yardımcı araç, gereç ve cihazları kullanarak hastanın
günlük yaşam aktivitelerinde mümkün olabilecek en yüksek seviyedeki bağımsızlığını
sağlamak üzere çalışmalar yapar.
İnme rehabilitasyonunun başarılı olması nelere bağlıdır?
•
•
•
•
•
•
•
•
•
İnmenin nedenine
Lezyonun beyindeki yeri ve ciddiyetine, beyin hasarının derecesine
İnmeden oluşan özürlülük ve engelliliğin tipi ve derecesine
Rehabilitasyonun ne kadar erken başladığına
Hastanın genel sağlığına
Hastanın tutumuna
Rehabilitasyon ekibinin yeteneklerine
Aile bireyleri ve çevresinin uyumuna
Aile ve toplum desteğine
Yeniden eskisi gibi olabilecek miyim?
İnmeden sonra vücudunuzda önemli değişiklikler meydana gelir. Bunun nedeni; inmede
esas olarak günlük yaşamda hislerimizi, düşünmemizi ve hareketlerimizi kontrol eden
beynin etkilenmiş olmasıdır.
Günlük işlevlerin kontrolünü yeniden kazanmam ne kadar zaman alacak?
İnmeden sonraki ilk 6 ay boyunca doktorunuz beynin hangi fonksiyonlarının iyileşmekte
olduğunu saptayabilir. Siz günlük işlerde (günlük yaşam becerilerinde) aktif hale geldikçe
fonksiyonel yetenekleriniz düzelmeye devam edecektir. Hatta giyinme, banyo yapma veya
yemek yeme gibi en temel fonksiyonlarda iyileşme meydana gelecek ve bağımsızlığınız
artacaktır.
İnme rehabilitasyonuna neden ihtiyacım var?
Rehabilitasyon eğitime benzer; rehabilitasyon ekibinin yardımıyla yaşam becerilerini
yeniden kazanmak için çalıştığınız bir süreçtir. Günlük yaşam becerileriniz, ancak
rehabilitasyonda öğrendiğiniz teknik ve stratejileri tekrarlamaya devam ettiğiniz sürece
gelişme gösterecektir. Rehabilitasyon bir yaşam modeline dönüşecektir.
Rehabilitasyonum ne kadar sürecek?
Rehabilitasyon, hayatı değiştiren davranış sürecidir. Rehabilitasyon sürecinde öğrenilen
telafi edici teknikler, stratejiler ve tedavi edici programlar, aslında fonksiyonel düzeyi
korumak veya artırmak için yapılan ve hayat boyu süren planlardır. Rehabilitasyon, yatan
hasta olarak hastanede, evinizde veya tedavi için hastaneye günlük gidip gelerek
poliklinik şartlarında uygulanabilir.
Hemipleji rehabilitasyonunda kullanılan çeşitli ortezlere sonradan da gereksinim
duyacak mıyım?
Eğitim ve terapi sayesinde herhangi bir yetersizliği ortadan kaldıracak veya üstesinden
gelecek şekilde size uygun cihazlarla yürümeyi öğrendiniz. Eğer size önerilen destekleri
veya cihazları kullanmazsanız ileride hareketliliğiniz ve yürüme sırasındaki emniyetiniz
bozulabilir.
Eşim inme geçirdi ve kişilik değişikliği oluştu. Bu normal mi?
İnme sonrası hastalarda çeşitli kişilik değişiklikleri sıklıkla görülebilmektedir. Hastalar
çevrede olup bitenlere değişik tepkiler verebilirler. Örneğin, daha önceden hiç olmadığı
şekilde kolaylıkla ağlayabilirler. Bu tür davranışlarla nasıl baş edeceğini bilemeyen aile
bireyleri için bu, zor bir durum olabilir. Fonksiyon ve becerilerdeki bu değişiklikler çeşitli
sosyal rolleri (anne-baba, aile reisi vb.) de etkileyebilir. Hatta aile içi ilişkileri de
değiştirebilir. Etkili bir rehabilitasyon zamanla bu problemlerin de üstesinden gelecektir.
Aile nasıl yardımcı olabilir?
Hastanın ailesi rehabilitasyonda önemli rol oynar. İlgili, becerikli ve bakım yapabilecek
bir aileye sahip olmak rehabilitasyon sürecini olumlu yönde etkileyen önemli bir
faktördür. Hastanın ne tür sıkıntılarla karşılaşabileceği ve bu sıkıntıların hastayı nasıl
etkileyebileceği aile bireylerine açıklanmalıdır. Bu sayede hastaneden çıkıldığında aile
için çözüm üretmek daha kolay olabilecektir.
İnmede “Zorunlu Kullanım Tedavisi (ZKT)” nedir?
Zorunlu kullanım tedavisi, inme sonrasında uygulanan yeni bir rehabilitasyon
yaklaşımıdır. İnmede zorunlu kullanım tedavisi, etkilenmemiş uzuvların kullanımını
kısıtlamayı ve hemiplejik uzvun hareket pratiğini içerir. Bu tekniğin, inme sonrası
hastaların etkilenen kol-el (üst uzuv) fonksiyonlarının gelişmesinde hayli etkili olduğu
gösterilmiştir. Bu tedavi daha önce tedavi görmüş birçok hasta için hareket kalitesini
geliştirmiş, günlük yaşam aktivitelerinde etkilenmiş uzuvların kullanımını önemli ölçüde
arttırmıştır. Bu tedavi beyin organizasyonu ve fonksiyonunda kayda değer değişiklikleri
meydan getiren rehabilitasyon tekniğidir.
İnmede depresyon oluşur mu?
İnmede duygusal değişiklikler, beyin hasarı ya da fonksiyon kaybı nedeniyle oluşabilir.
İnmeden sonra duygusal durumda dalgalanmalar meydana gelebilir. Moralin çok yüksek
olduğu bir durumda aniden moral bozulabilir veya depresif hale gelinebilir. Birden ağlama
başlayabilir, ağlama hızlıca durabilir veya gülme başlayabilir.
İnmeden hemen sonra duyguları kontrol etmede güçlük olacaktır. Zamanla bu durum iyiye
gidecektir. Hastaların kendilerini depresif, üzgün veya kızgın hissetmeleri olağandır.
Duygusal reaksiyonlar ve depresyon inme sonrası sıktır; fakat tedavi edilebilir.
İnmeden sonra araba kullanılabilir mi?
Araba kullanmak özgürlük hissi verir ve inmeden sonra da araba kullanmak istenebilir.
Bununla beraber inme, hareketliliği, görüş alanını, düşünmeyi ve iletişim yeteneklerini
etkileyebilir. Reaksiyon verme süresi de yavaşlayabilir. Bu değişikliklerin hastanın ve
diğerlerinin güvenliğini nasıl etkileyeceği açıktır. Doktor, inmeden sonra araba
kullanımının ne zaman güvenliği olabileceği kararını vermede yardımcı olabilir.
Eğer hastanın araba kullanması sakıncalı ise, hastaya kendisinin ve diğerlerinin güvenliği
için sorumlu tercihi yapmak yönünde teselli olmayı öğretmek gerekir. Ulaşım için toplu
taşıma araçları, özel karavanlar, taksi ve birçok başka taşıma çeşitleri kullanılabilir.
Akrabalar inme geçiren sevdiklerinin iyileşmelerinde neler yapabilirler?
Eğer inme geçirmiş birinin yakını veya akrabası iseniz onu cesaretlendirmeli ve destek
olmalısınız. Hastayı hastanede veya rehabilitasyon merkezinde ziyaret edin. Aile
bireyleriyle televizyon seyretmek, radyo dinlemek, satranç veya kâğıt oyunları oynamak
hastayı rahatlatabilir. Bazı rehabilitasyon seanslarına gidip gidemeyeceğinizi öğrenin. Bu,
rehabilitasyonun nasıl çalıştığını ve sevdiğinize daha iyi olması için nasıl yardımcı
olabileceğinizi öğrenmenizde iyi bir yoldur.
Rehabilitasyonda öğrendiğiniz yeteneklerin uygulanmasında hastanıza yardım edin ve onu
cesaretlendirin. O, yalnız başına ne yapabilir, yardımla neyi yapabilir ve neyi hiç yapamaz
bulmaya çalışın. Hastanın yalnız yapabileceği işleri ailesinin yapmasına engel olun. Her
görevi yardım almaksızın yaptıkça güveni artacaktır.
İnmede yutma rehabilitasyonu nedir?
Yutma değerlendirmesi (testi) hastanede ilk yapılacak değerlendirmelerden biridir.
Başlangıçta, kişinin bir yudum suyu öksürmeden veya tıkanmadan yutabildiğini görmeyi
içerir. Hastanın yutmada zorluğu varsa Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı doktor
hastayı görmelidir. Sonrasında bir diyetisyenle kolay yenebilecek diyet ve doğru gıdalar
üstünde çalışabilir. Bazı hastalar püre yapılmış katı gıdalar ve kıvamlı içeceklere ihtiyaç
duyabilir.
İnme geçiren kişi kendini besleyebiliyorsa veya yardım alarak besleniyorsa yiyeceklerin
ve içeceklerin soluk borusuna kaçmasından korunması için doğru oturma pozisyonu ve
uygun yeme metotlarını öğrenmek zorundadır.
Hasta ağız yolu ile beslenemiyorsa özel beslenme teknikleri kullanılır. Nazogastrik
beslenme, burundan bir tüpün geçirilip yiyeceklerin mideye ulaştırılması işlemidir. PEG
(Perkutan Endoskopik Gastrostomi) karın duvarından direkt mideye giden bir beslenme
tüpüdür.
Emniyetli yutmanın ipuçları nelerdir?
•
•
•
•
•
•
Yemeğinizi sessiz ve rahat yiyin. Acele etmeyin.
Öğünlerinizi küçük ve sık yapın.
Bir kerede bir çay kaşığı kadar lokma alın ve ağzınızdaki lokmayı yutmadan diğerini
almayın.
Aynı lokmada yiyecek ve içecekleri ağzınızda karıştırmayın.
Yemek yerken konuşmayı denemeyin.
Her yemekten sonra yarım saat dik pozisyonda oturun.
İnmede duyu bozukluğu olur mu?
İnme, duyuda hasar meydana getirebilir. Örneğin duyuda anormal azalma, sıcak veya
soğuk hissi ve iğnelemeye benzer karıncalanma hissi olabilir. Fizyoterapi bu hislerin
bazılarında rahatlama sağlayacaktır.
İnmede görme bozukluğu olur mu?
İnme, sıklıkla çift görme, bulanık görme veya kısmi körlüğe neden olabilir. Denge
sağlama, koordinasyon veya alışılmış şeyleri/insanları fark etmede güçlük yaşayabilen
bazı hastalar sağ veya solundaki kişiyi/eşyayı göremezler (hemianopi). Fizyoterapist veya
iş uğraşı terapisti, hareket ve egzersizlerle görülmeyen alanın telafi edilmesini
sağlayabilir. Klinik psikolog, alışılmış kişi veya nesneleri fark etmek gibi bilgileri yeniden
yapılandırabilir. Göz hekimi, gözlük gibi görmeye yardımcı elemanları tavsiye edebilir.
İnmede idrar-gaita sorunları bozukluğu olur mu?
Bağırsak ve mesane kontrol problemlerine hemiplejide çok sık rastlanır. İdrar veya
gaitanın kontrol kaybı (inkontinans) sinir hasarı, kas kontrol kaybı ve diyet değişikliği
nedeniyle gelişebilir. İletişim ve hareket problemleri inkontinansı kötüleştirebilir. Hasta
tuvalet ihtiyacı olduğunu diğer insanlara anlatmakta güçlük çekebilir veya zamanında
tuvalete götürülemeyebilir. Birçok hastada bu sorunlar basit tedavilerle düzeltilebilir.
Komplike vakalarda doktor gerekli ileri tetkik ve tedavileri yapar.
İnmede oluşabilecek psikolojik değişiklikler nelerdir?
Öfke, umutsuzluk, hayal kırıklığı ve keder benzeri hisler inme geçiren hasta ve onların
aileleri için normal hislerdir. İş ile ilgili üzüntüler, parasal kayıp, yakın dostlukların ve
güvenin kaybı anksiyete ve depresyon nedeni olabilir. Hemiplejiyi takip eden yorgunluk,
depresyonu kötüleştirebilir. Hasta duygularını kontrol etmekte zorlanır. Dramatik duygu
dalgalanmaları ve ani patlamalar; örneğin yanlış zamanda gülme, ağlama beyinde inmenin
hasar verdiği alana bağlı olabilir.
Bu belirtileri ve hisleri anlamasına yardımcı olmak ve bunlarla başa çıkmak
rehabilitasyonun önemli bir parçasıdır. Bulgular ciddi veya uzun süredir varsa bir psikolog
veya psikiyatrist tavsiyesine başvurulmalıdır.
İnmede oluşabilecek mental değişiklikler nelerdir?
İnme; düşünme, yoğunlaşma, hatırlama, karar verme, sebep-sonuç ilişkisi, planlama ve
öğrenme gibi mental yapılanmada problemlere neden olabilir. Klinik psikolog, zorlukları
tayin eder ve bunları iyileştirme yolları arar. Örneğin; hafıza kaybı olan hasta günlük
yaptığı işleri hatırlatacak notlar tutabilir. Konsantrasyon problemleri olanlar yavaş
öğrenmek ve karışıklıktan kaçınmalıdır.
OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ) İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR
Osteoporoz (kemik erimesi) nedir?
Osteoporoz kelimesi osteo (kemik) ve poroz (gözenekli) kelimelerinin birleşmesinden
oluşur; halk arasında “kemik erimesi” olarak bilinir. Osteoporoz; kemik yoğunluğunun
azalması ve kemik yapıda kırılmayla giden bir hastalıktır. Kemik yoğunluğunun azalması
kırık riskinin artmasına neden olmaktadır. Normalde kemik, yaşam boyunca kendi kendini
yeniler ve biçimlendirir. Yani kendi hücreleri tarafından sürekli olarak yapılır ve yıkılır.
Buna “remodelling (yeniden yapılanma)” denir. Osteoporoz; yıkımın yeni kemik
yapımından daha fazla olması sonucu ortaya çıkar.
Osteoporozun nedeni nedir?
Osteoporoza yol açan faktörler tam olarak bilinmemektedir. Ancak osteoporoz gelişme
olasılığını arttıran risk faktörleri belirlenmiştir. Bunlar ayrı bir maddede aşağıda
belirtilmiştir.
Osteoporoz niçin bu kadar önemli bir sorundur?
Amerikan verilerine göre osteoporoz 300.000 kalça, 700.000 omurga kırığını içermek
üzere her yıl toplam 1,500.000’den fazla kırığa neden olur. 50 yaş üzerindeki her 2
kadından 1’i ve her 8 erkekten 1’i hayatı boyunca osteoporoza bağlı kırığa maruz kalırlar.
Osteoporozun belirti ve bulguları nelerdir?
Kemik kaybı genellikle herhangi bir belirtiye neden olmadığı için osteoporoz “sessiz
hırsız” olarak adlandırılır. İnsanlar ani gerilme veya düşmeye bağlı kırık gelişinceye kadar
kemiklerinin zayıfladığının farkına varmazlar. Omurgadaki osteoporoza bağlı bozulmayı
röntgen gösterebilir. Omurga kırıkları oluştuğunda sırt ağrısı, boy kısalması ve bel
kemiğine ait şekil bozuklukları meydana gelebilir. Düşük kemik yoğunluğunun tespitinde
DEXA tetkiki kullanılır.
Osteoporoz hastaları nasıl etkiler?
Osteoporozlu hastalarda karşılaşılan en önemli problem kemik kırığı riskidir. Kırık
oluştuğunda kişinin bağımsızlığı, hayat kalitesi ve hatta yaşam süresi önemli ölçüde azalır.
Omurga kırıkları hastanın sırt ve belinde ilerleyici şekil bozukluklarına neden olur.
Omurga kemiklerinde kırıklar aniden oluşabilir. Hastalarda boy kısalığı gelişebilir ya da
omurgada kamburluk (kifoz) olarak bilinen şekil bozukluğu oluşabilir. Hasta; kemik kırığı
korkusu veya aşırı ağrı nedeniyle yürüme, eşya kaldırma, giyinme, ev temizleme, alışveriş
ya da diğer basit günlük aktivitelere katılmak istemeyebilir. Hastada vücut değişikliğine
bağlı gelişen özgüven azlığı, bağımsızlığın azalması ve gelecekte olabilecek kırıklar
nedeniyle depresyon gelişebilir.
En ciddi problemler kalça kırıkları sonucu gelişir. Kalça kırıkları tedavisi genellikle
cerrahi müdahale gerektirip, hastane yatışına neden olurlar ve uzun süreli ya da sürekli
bakım gerektirir. Ayrıca ağrı ve fiziksel engellilik, günlük yaşam aktivitelerini
gerçekleştirmede yetersizlik ve kişisel bağımsızlığın kaybına neden olur. Bu faktörler tek
başına ya da hep birlikte, duygusal sağlığın ve sosyal hayatın bozulmasına neden olur. Elli
yaş ve üstünde kalça kırığı geçiren hastaların %24’ü kırık sonrası ilk yılda ölürler.
Osteoporozu olan insanların kemikleri neden daha sık kırılıyor?
Osteoporoz, kemik kütlesinin birim hacminde azalmaya yol açar. Bu düşük kemik kütlesi,
normal kemik yapısının mimarisinin bozulmasına, kemik dokusunun bozulmasına ve
böylece kemiklerin daha kırılgan olmasına neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak
osteoporozu olan kişilerin kemikleri osteoporozu olmayanlara oranla daha zayıf ve
kırılgan hale gelir. Bu durum insan iskeletindeki en fazla yük taşıyan eklem olan kalça
başta olmak üzere kırıklara yatkınlığı artırmaktadır.
Osteoporozun sadece menapoza girmiş kadınları etkilediği doğru mudur?
Hayır. Bütün kadınlar ve erkekler osteoporoz açısından risk altındadırlar. Tüm kalça ve
omurga kırıklarının 1/3’ünü erkek hastalar oluşturmaktadır. Erkeklerde ostoporoz
kadınlara oranla 10-15 yıl sonra başlar. Ufak tefek ve zayıf erkekler, şişman erkeklere
oranla osteoporoza daha yatkındır. Ancak osteoporoz saptanan insanların çoğunluğunu
menapoz dönemindeki kadınlar oluşturmaktadır.
Osteoporoz için risk faktörleri nelerdir?
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Menapoza girmek
İleri yaş
Düşük vücut ağırlığı
Ufak tefek-minyon yapılı ve beyaz tenli olmak
Etnik köken (Asya ve Kafkas orjinli olmak)
Egzersiz yapmamak, hareketsizlik
Sigara içmek
Aşırı miktarda kafeinli gıda (çay, kahve, kola vb.) tüketmek
Aşırı miktarda alkol kullanmak
Ailede osteoporoz veya osteoporoza bağlı kırık öyküsü bulunması
Düzensiz ve kalsiyumdan fakir beslenmek
Vitamin D eksikliği
Kadınlar için çocuk doğurmamak
Kadınlarda östrojen (kadınlık hormonu), erkeklerde testesteron (erkeklik hormonu) eksikliği
Aşırı tuz ve proteinli gıda tüketmek
Tiroid bezi hastalıkları
Bazı romatizmal hastalıklar
Osteoporoza neden olan ilaçları (kortizon, heparin vb.) uzun süre kullanmak
Böbrek yetmezliği
Bende osteoporoz var mıdır?
Kemik kaybının belirlenebilmesi için kemik yoğunluğu ölçümüne (kemik taraması)
ihtiyaç duyulur. Kemik yoğunluğu ölçümü için çok çeşitli yöntemler vardır. Ancak kemik
yoğunluk ölçümü çoğunlukla DEXA testi ile yapılır. 65 yaş üzerindeki tüm kadınlara
kemik taraması tavsiye edilmektedir. Menapoz dışında yukarıda belirtilen risk faktörü
olanlar, menapoza girmiş ve kırık hikayesi olanlar osteoporozun erken tespiti için Fiziksel
Tıp ve Rehabilitasyon hekimine danışmalıdırlar.
Kemik yoğunluğu testi (kemik taraması) nedir, canımı acıtır mı?
Kemik taraması, röntgen ışınları ile omurga ve kalçadaki kemik kaybını 10-20 dakikada
gösteren bir testtir. Herhangi bir şekilde acı duymazsınız.
Kemik yoğunluğu testini kimler yaptırmalı?
•
•
•
Yakın zamanda yayınlanan “Ulusal Osteoporoz Kurumunun” belirlediği kemik yoğunluk
testini yaptırması gerekenler şunlardır:
Diğer risk faktörlerine bakılmaksızın 65 yaş ve üzeri kadınlar
Menapoz dışında bir veya daha fazla osteoporoz riski taşıyan menapozdaki kadınlar
Kırık hikayesi olan bütün menapozdaki kadınlar
Osteoporozu nasıl önlerim?
Yapılan çalışmalar osteoporozun önlenebilir bir hastalık olduğunu göstermiştir.
Osteoporozun önlenmesi ve tedavisi yaşınıza, cinsiyetinize, hastalığın şiddetine ve
beraberinde başka hastalığınız olup olmadığına bağlıdır. Ancak herkes için alınacak ilk
•
•
•
•
•
•
•
•
önlem yeterli kalsiyum desteği ve uygun sporlardır. Osteoporoz varlığında ise, Fiziksel
Tıp ve Rehabilitasyon hekimi tarafından tedavi edici başka ilaçlar önerilebilir.
Osteoporozu önlemek için şunlar önemlidir:
Kalsiyum, enerji ve vitaminlerden oluşan aşırı proteinli olmayan dengeli diyet
Gençlikte doruk kemik kütlesine ulaşmak, yaşlılıkta kemik kaybını önlemek için kalsiyum
(1000-1500 mg/gün) önemlidir
Eksikliği durumunda günlük 400 ile 800 Ünite D vitamini alımı
Magnezyum eksikliği durumunda (diyabetik, alkolik ya da diüretik kullananlarda)
magnezyum takviyesi
Alkol tüketilmemesi veya sınırlandırılması
Sigara içmeme
Kemiğe toksik etkileri olan ilaçlardan uzak durma
Fiziksel egzersiz yapmak ve ileri yaşlarda düşmelerin önlenmesi
Ne kadar kalsiyum almalıyım?
Kalsiyum yemeklerden sonra bir alımda 500 mg’dan yüksek dozda olmayacak şekilde
alınmalıdır. Kalsiyum 400-800 Ünite/gün vitamin D ile birlikte alınmalı.
Aşağıdaki listede yaşa göre alınması gerekli kalsiyum dozlarını göstermektedir:
YAŞ
GÜNLÜK DOZ
1-10
yaş
arası
1000
mg
11-18
yaş
arası
1600
mg
18-50
yaş
arası
1100-1500
mg
50 yaş üzeri
1500 mg
Başka nasıl kalsiyum alabilirim?
Diyetle yeterli kalsiyum almak mümkündür. Aşağıda birkaç kalsiyum kaynağı ve
içerdikleri kalsiyum miktarları görülmektedir:
Ölçü
1
su
bardağı
Süt Ürünleri
Kalsiyum miktarı (mg)
Süt
1
su
300
Anne
sütü
bardağı
79
Az
yağlı
yoğurt
1
kase
415
Kaşar, parmesan vb. peynir
Kibrit
200
Beyaz Peynir
kutusu
155
Kibrit
kutusu
Sebzeler
1 porsiyon
357
Karalahana
1 porsiyon
178
Brokoli
1 porsiyon
176
Bamya
1 porsiyon
179
Lahana
1 porsiyon
125
Ispanak
Diğerleri
1 orta boy
72
Portakal
1
dilim
290
Peynirli
pizza
Yrım kase
85
Vanilyalı
dondurma
1
adet
147
Yumurta
sarısı
100 gr
200
Fındık
Diyet ve yaşam tarzının osteoporoz üzerine büyük etkisi var mıdır?
Evet kesinlikle vardır. Çok az egzersiz yapan veya hiç yapmayan, sigara ve alkol
kullanan, özellikle kalsiyumdan fakir olan sağlıksız diyetle beslenen kişiler sağlıklı yaşam
tarzı olanlardan daha fazla osteoporoz riskine sahiptir. Düzenli egzersiz, sigara
kullanmama, düşük proteinli, kalsiyumdan ve magnezyumdan zengin diyet, alkol
alınmaması osteoporoz gelişimini önler veya bulunduğunuz durumu korumanızı sağlar.
Osteoporoz nasıl tedavi edilir?
•
•
•
•
•
Erken tanı ve tedavi kemik kaybını önlemek için en iyi yaklaşımdır. Osteoporozu
olanlarda tıbbi tedavi kemik kaybını yavaşlatır ve kırık riskini azaltır. Genel tedavi
kalsiyum ve D vitaminini kullanmayı içerir. Hastanın durumuna göre östrojen (kadınlık
hormonu), kalsitonin veya bifosfanatlar kalsiyum ve vitamin D tedavisine eklenebilir.
Ağrıyı azaltıcı, hareketliliği arttırıcı ve düşme riskini azaltıcı fizik tedavi ve rehabilitasyon
programları tedavinin en önemli parçasıdır. Bunlar:
Kas gücü ve dayanıklılığı (enduransı) arttırma
Esnekliği arttrma
Kemik sağlığını geliştirme
Dengeyi, duruş (postür) ve vücut mekaniklerini geliştirme amacıyla kapsamlı ve kişiye özel
olarak planlanmış bir egzersiz programı
Osteoporozu olanlar kendine bakım teknikleri, bağımsız yaşama becerileri, enerjilerini
koruma metodları ve yaralanma riskini azaltma stratejileri hakkında verilen eğitimden yarar
sağlarlar.
Ostesporoz tedavisinde kullanılan ilaçlar nelerdir?
Osteoporoz tedavisinde kullanılan çeşitli ilaçlar mevcuttur. Yıllarca östrojen (kadınlık
hormonu) tedavisi osteoporoz tedavisinde kullanılmıştır. Şimdiki mevcut tedavi
seçenekleri ise yeni hormonal olmayan tedavileri de içermektedir.
Benim için uygun olan kalsiyum ilavesini nasıl seçeceğim?
•
•
•
Bazı insanlar ihtiyacı olan bütün kalsiyumu diyetle alırlar, ancak bazı insanlar günlük
ihtiyaçlarını kalsiyumdan zengin gıdalar ve kalsiyum takviyesi ile ya da sadece takviye ile
karşılar. Kalsiyum takviyesi için bir çok seçenek vardır. Kişi için en uygun olan ve kolay
kullanabileceği seçilmelidir. Kalsiyum takviyesi tabletler, kapsüller, çiğnenebilir tabletler,
pudralar ve suda çözünen tabletler olarak kullanılabilir. Kalsiyum doğada karbonat, sitrat
ya da glukonat gibi bir başka madde ile beraber halde bulunur. Bu maddeler içinde gerçek
yani elemental kalsiyum değişik oranlarda bulunur. Örneğin, kalsiyum karbonat %40
gerçek kalsiyum içerirken, kalsiyum sitratta bu oran %20’dir. Yani 1250 mg kalsiyum
karbonat içeren bir tablet 500 mg gerçek kalsiyum içerir (1250’nin % 40’ı 500 mg).
Hangi preperatın ne kadar kalsiyum içerdiğini hesaplamak için etiketine bakın ve “günlük
değer yüzdesi” yazan başlığı bulun. Günlük değer yüzdesi 20 ise yanına 0 ekleyin.
Önerilen tablet 200 mg gerçek kalsiyum sağlar. Eğer günlük değer yüzdesi 40 ise yanına 0
ekleyin. Önerilen tablet 400 mg gerçek kalsiyum içerir. Eğer günlük değer yüzdesi 50 ise
yanına 0 ekleyin. Önerilen tablet 500 mg elemanter kalsiyum sağlar.
Kendiniz için doğru takviyeyi seçme önerileri:
Yemeklerden aldığınız günlük kalsiyum miktarını belirleyin.
Eğer günlük alım 1200 mg civarında ise bunu korumaya devam edin. Eğer alınan miktar
takviyeye ihtiyaç duyuyorsa gereken miktara en yakın takviyeyi belirleyin (200 mg, 400 mg,
500 mg)
En kolay kullanabileceğiniz kalsiyum formunu belirleyin
•
•
•
Şimdi ne kadar kalsiyum ihtiyacınız var ve hangi formu seçeceğinizi biliyorsunuz. Bilinen
bir kalsiyum preparatı seçin veya doktorunuza danışın.
Kalsiyum gün içersinde küçük dozlarda alındığında kolay emilir. Kalsiyum alımınızı
kahvaltıdan akşam yemeğine veya yatıncaya kadar olan süre içersinde bölmeyi düşünün.
Kalsiyum sitrat harici tüm kalsiyum formları yemeklerle alındığında daha iyi emilir.
Hatırlayın, kalsiyum tek başına kemiklerinizi korumaz. Kalsiyum emilimi için D vitamini
(400-800 Ünite/gün) gereklidir ama D vitamininin kalsiyum ile birlikte alınma şartı yoktur.
Bazı insanlar 400 Ünite D vitamini içeren günlük multivitamin alırlar. Diğer D vitamini
kaynakları zenginleştirilmiş gıdalar, yağlı balıklar ve güneş ışığıdır.
D vitaminine neden ihtiyacımız var?
D vitamini yağda çözünebilen ve vücutta depolanabilen bir vitamindir. Günlük
ihtiyacımızın büyük çoğunluğu güneş ışığıyla temas sonrası karşılanır. Çünkü ciltte
üretilen vitamin D öncülleri güneşin ultraviyole ışınlarıyla aktif D vitaminine dönüşür. D
vitamini kalsiyum emilimi ve kemik gelişimi için gereklidir. Ayrıca D vitamini, kanda
yeterli kalsiyum ve fosfor seviyesinin korunmasını sağlar. D vitamini eksikliği raşitizm ve
kemik kaybına yol açıp, osteoporoz riskini de artırabilir. Yetersiz D vitamini alanlarda kas
ve kemik ağrısı, bazı kanserlerin sıklığında artış, kalp hastalıkları, bazı romatizmal
hastalıklar ve hatta tip 1 diyabet (şeker hastalığı) görülebilir.
D vitamini eksikliğinin nedenleri nelerdir?
•
•
•
D vitamininden zengin besinlerin (süt ve tahıl ürünleri) yetersiz alımı
Güneşle temasın azalması (giyim şekli, aşırı güneşten koruyucu kullanmak ve cilt
kanserinden korunmak için güneşle teması azaltmak)
Uzun süreli ve aşırı şekilde çocuk emzirme
Bütün hayatım boyunca sakar birisi oldum, sık sık takılır ve düşerim. Şimdi
osteoporozum var ve düştüğümde bir kemiğimi kırmaktan endişeleniyorum. Zayıf olan
dengemi daha iyi hale getirmek için ne yapabilirim?
İnsanlar birkaç basit egzersizi hergün tekrar ederek dengelerini geliştirebilir ve düşme
riskini azaltabilir.
Egzersiz 1
Ayakta ve yüzümüz sağlam bir sandalyeye dönük olarak, tek ayağınızın üzerinde bir
dakikalığına durun. Diğer ayağınızın üzerinde işlemi tekrarlayın. Dengeniz bozulursa
sandalyeyi kullanarak ve diğer ayağınızı yere koyarak dengenizi hemen sağlayın.
Egzersiz 2
Ayakta dururken ve yüzümüz sağlam bir sandalyeye dönük olarak parmak ucuna yükselin
ve ona kadar sayın; sonra tekrar topuğunuza dönün ve ona kadar sayın. Bunu on dafa
tekrarlayın.
Yukarıdaki egzersizleri, aşağıdaki derecelerden önce 1 numara ile yapın ve bu dereceyi
rahat bir şekilde yapabildiğinizde bir sonraki dereceye geçin.
Derece 1: Egzersiz boyunca sandalyeyi iki elinizle tutun
Derece 2: Sandalyeyi sadece bir elinizle tutun
Derece 3: Sandalyeyi sadece bir parmakla tutun
Derece 4: Her iki elinizi sandalyenin 5 santimetre üzerinde tutun
Derece 5: Her iki elinizi sandalyenin 5 santimetre üzerinde tutun ve gözlerinizi kapatın
Osteoporoza yakalanma riskimin olup olmadığını nasıl öğrenebilirim?
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Osteoporoz olma riskini artıran iki grup “risk faktörleri” vardır:
Birinci tip risk faktörleri “iç” ya da “kontrol edilemeyen”lerdir. Bu faktörler genellikle
kişisel tercihlerle değil, genetik yolla etkirler. Bu faktörler şunlardır:
İnce ve zayıf vücutlular (minyon tipler): Küçük vücut yapılı insanlarda daha az kemik
yoğunluğu vardır dolayısı ile bu tiplerde osteoporoz riski daha fazladır.
Erken östrojen (kadınlık hormonu) eksikliği: Erken östrojen eksikliği 45 yaş öncesi
menapoza giren kadınlarda ve adet görmeyen kadın ve kızlarda görülür.
Menapoz (adetten kesilme): Menapoz osteoporoz için tek başına en önemli risk faktörüdür.
Menapoz sonrası kadınlarda herhangi bir diğer risk faktörü olmadan da yüksek oranda
osteoporoz olma ihtimali vardır.
Erkeklerde düşük testesteron (erkeklik hormonu) seviyesi: Erkeklerdeki androjen (erkeklik
hormonu) eksikliğinin kemik yoğunluğu üzerindeki etkisi kadınlardaki östrojen (kadınlık
hormonu) eksikliğinde olduğu gibidir.
Cinsiyet: Erken yaşlarda kadınlar erkeklere oranla 4 kat daha sık olarak osteoporoza
yakalanabilir çünkü menapozda östrojen seviyeleri azalır. Ayrıca kadınlar daha küçük
iskelete sahiptirler.
Yaş: Yaşlanmanın bir parçası olarak kemik kaybı olmasına rağmen bu durum her zaman
osteoporoza (kemik erimesi) yol açmaz.
Irk: Özellikle Asyalılar, Amerika yerlileri, beyaz Latinler ve Kafkaslar en büyük risk
altındadır.
Aile ve kişisel hikaye: Ailede osteoporoz hikayesi ya da kişinin kendisinde daha önce kemik
kırığı olması osteoporoz için artmış riski gösterebilir.
İkinci tip risk faktörleri “dış” faktörlerdir. Bunlar kontrol edilebilir faktörlerdir. Bazı hayat
tarzı değişiklikleri yapmak bu faktörleri azaltabilir ya da engelleyebilir. Bu faktörler
şunlardır:
Yetersiz Kalsiyum ve D vitamini alımı: Herhangi bir yaşta yetersiz kalsiyum alımı
osteoporoz riskini artırır. D vitamini kalsiyumun vücut tarafından emiliminde gereklidir.
Spor yapmamak: Yeterli kalsiyum varlığında yürüyüş gibi vücut ağırlığını taşıyan sporlar
iskeletimizde uyarıcı etkiye sahiptir ve kemik yapımını arttırır.
Sigara içimi: Sigara kadınlarda östrojeni düşürür ve erkeklerde de benzer şekilde cinsiyet
hormonlarını etkileyebilir. Ayrıca sigaranın kemik ya da kemik yapımı hücreleri üzerine
zararlı etkileri olduğu bilinmektedir.
Aşırı alkol tüketimi: Kemiğin korunmasında önemli olan besinlerin emilimine engel olur;
beslenme bozukluğuna yol açabilir ve dengesiz yürüyüş nedeniyle düşmelere neden olabilir.
Kafeinli içeceklerin fazla tüketilmesi: Kahve, çay, kola gibi kafein içeren içeceklerin günde
2-3 fincandan fazla tüketimi aşırı kalsiyum kaybına ve osteoporoz riskinin artışına yol
açabilir.
Yeme bozuklukları: Anoreksiya nervoza (yemek yiyememe) ve bulimia (aşırı yemek yiyip
kusma) gibi bozukluklar kemik yapımı ile ilgili besinlerin yetersiz alımına ya da aşırı alımına
neden olabilir.
Bazı ilaçların uzun süre kullanımı: Astım, romatizma ve bazı kanserlerin tedavisinde uzun
süreli ve yüksek dozda kulanılan kortizonlu ilaçlar, aşırı tiroid hormonu ve bazı
antikonvülzan ilaçlar (sara ilaçları) aşırı kemik kaybına yol açabilir.
Osteoporoz engelenebilir mi ?
Evet. Fakat önleme erken çocukluk döneminde başlayan hayat boyu süren bir çabayı
gerektirir. Osteoporozu önlemede en önemli faktörlerden biri, çocukluk çağı, ergenlik ve
erken yetişkinlik döneminde sağlam bir kemik yapısının elde edilmesidir. İyi kemik yapısı
genetik özelliklere bağlıdır ancak çocukluktan itibaren kemiği arttırabilecek birçok yol da
vardır. Bunlardan en önemlileri yeterli D vitamini ve kalsiyum içeren dengeli diyet ve
ağırlık taşıyıcı sporlardır. Çocukluk çağında elde edilen sağlam kemiğin yoğunluğunun
korunması osteoporozun önlenmesinde yardımcıdır. Bunun için yeterli kalsiyum alınmalı,
vücuda yük bindiren egzersizler yapılmalı, sigara ve aşırı alkol tüketiminden
kaçınılmalıdır. 40-45 yaşlarında yaşla ilgili kemik kaybını durdurmak önemlidir. Bunun
için yeterli kalsiyum ve D vitamini almaya devam edilmeli, yük bindiren sporlar ihmal
edilmemelidir.
Osteoporozu engellemede en iyi sporlar hangileridir?
Egzersizler kemiğin korunmasında çok önemlidir. Vücudun yerçekimine karşı yaptığı ya
da dirence karşı yapılan herhangi bir spor etkilidir. Kemik kütlesinin korunmasında
vücuda ağırlık bindiren egzersizler en yararlı olanlardır. Bu egzersizler basit olarak
uygulanabilirler ve para harcanmasını gerektirmezler.
Kemiklere ağırlık bindiren egzersizlere örnekler şunlardır: yürüyüş, dans, tenis, tırmanma,
merdiven çıkma vb. Siz haftanın en azından 3-4 günü yaklaşık 45 dakika bu egzersizleri
yapmaya çalışmalısınız. Dirence karşı ağırlık kaldırma ile yapılan güçlendirici egzersizler
kasların güçlenmesine yardımcı olur. Güçlendirici egzersizler evde bazı ağırlıkları
kullanarak ya da spor salonunda ağırlık çalışmalarıyla yapılabilir. Yüzme gibi vücuda
ağırlığın binmediği sporlar kemik gücünü arttırmada pek faydalı değildirler. Ancak kalp
ve akciğerler için faydalıdır ve mobiliteyi (hareketi) sağlayıp geliştirebilirler.
Egzersizlerden fayda görmek için atlet olmamıza gerek yoktur. Yalnızca kemiklere ağırlık
bindiren aktiviteleri günlük hayatın bir parçası olarak yapmanız yeterlidir.
Osteoporozunuz olsa bile yine de egzersizlerden fayda görürsünüz.
SEREBRAL PALSİ İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR
Serebral palsi nedir?
Doğum öncesinde, doğum sırasında veya doğumdan sonra tıbbi bir problem nedeniyle
gelişen kalıcı beyin hasarıdır. Serebral palsi, kas kontrolü ve vücut hareketlerinin kaybıyla
karakterizedir. Teşhis doğumdan sonra konabilir; bazen tanı konması çocukluk çağına
kadar gecikebilir.
Bu hastalık benim çocuğumu nasıl etkiler?
Serebral palsi, beynin hareket, postür ve denge ile ilgili özel merkezlerini etkileyen bir
hastalıktır. Bu hastalık hareket, konuşma, görme ve işitme bozuklukları gibi çok çeşitli
problemlere neden olabilir.
“Spastik”, serebral palsinin diğer adı mıdır?
Hayır, serebral palsinin eski bir ismidir. Spastik terimi (spastisite) kaslarda ortaya çıkan
tonus artışını (sertleşme/katılık) ifade etmektedir. Normalde kasın tonusu yerçekimine
karşı koyabilmemize ve hareket etmemize izin verecek yoğunlukta olmalıdır. Serebral
palsinin çeşitli türleri bulunmakta olup bazı serebral palsili çocuklarda tonus artışı
saptanmayabilir.
Serebral palsi sıklığı nedir?
Çocukluk çağının en sık görülen nöromusküler (kas ve sinir) hastalığıdır. Yaklaşım her
2000 çocuktan 5 tanesini etkiler. Prematür (erken doğum) doğumların ise %15’ini etkiler.
Serebral palsinin bulguları nelerdir?
En sık görülen bulgular; spastisite (kasların aşırı kasılması), paralizi (felç), havale, dizartri
(konuşma bozukluğu) ve denge bozukluğudur.
Serebral palsiden etkilenen her çocuk aynı mıdır?
Hayır, serebral palsili her çocuk beynin etkilenme derecesine göre farklı ve değişik
derecelerde bulgu ve problemler yaşarlar.
Doğmamış çocukta serebral palsiyi engellemek mümkün müdür?
Serebral palsi gelişmesini önlemek için doğum öncesi (prenatal) dönemin iyi ve sağlıklı
geçirilmesi çok önemlidir. Anne adayları bu dönemde mümkün olduğunca hastalık ve
enfeksiyonlardan korunmalıdır. Ayrıca çocuğun doğar doğmaz önerilen aşıları düzgün
olarak yapılmalıdır. Aşılanma ile bazı enfeksiyon hastalıklarının serebral palsiye yol
açması engellenebilir.
Serebral palsi her çocuğu aynı şekilde mi etkiler?
Hayır. Serebral palsinin 4 ayrı klinik formu vardır:
1. Spastik: Kaslarda katılık/aşırı kasılma görülür. Vücutta katılık ve hareket etmede
güçlük vardır. Hasta elindeki nesneleri kavramakta, bırakmakta veya yürümede zorluk
çekebilir.
2. Ataksik: Kaslarda güçsüzlük yanı sıra vücutta dengesizlik vardır. Özellikle yürürken
ortaya çıkan dengesizlik, koordinasyon (eşgüdüm) bozukluğu görülebilir. El becerileri
zayıftır.
3. Atetoid: Kaslarda güçsüzlük ve gerginlik arasında dalgalanmalar bulunur. Hastanın
istemsiz baş, gövde ve kol-bacak hareketleri vardır.
4. Karma: Yukarıdaki klinik formların birlikte görüldüğü şekildir.
Serebral palsinin sebepleri nelerdir?
Serebral palsi nedenleri a) doğum öncesi nedenler, b) doğum esnasındaki nedenler ve c)
doğum sonrası nedenler olarak ayrılabilir. Erken doğum (prematürite) ve düşük doğum
ağırlığı en önemli doğum öncesi nedenler arasında bulunmaktadır. Örneğin 1500 gramdan
daha düşük doğan bebeklerde serebral palsi sıklığı %5-8 arasındadır. Doğum kilosu 1500
gramdan daha düşük olanlarda normal doğum ağırlıklı olanlara oranla serebral palsi riski
25 kat daha yüksektir. Doğum esnasındaki nedenlere kafa travması veya beynin oksijensiz
kalması (asfiksi) örnek gösterilebilir. Ancak yeni yapılan çalışmalarda doğum asfiksisinin
pek çok olguda serebral palsiye neden olmadığı bildirilmektedir. Asfiksi beyin
anomalisine neden olmayıp, beyin anomalisinin bir göstergesi olarak doğum sırasında
gelişebilmektedir. Serebral palsili olguların az bir kısmında bebeğe oksijen sağlayan
plasentanın anormalliklerine de rastlanmaktadır. Doğum sonrası nedenler içinde beynin
oksijensiz kalması (zehirlenme, boğulma gibi nedenlerle), kafa travması veya beyne zarar
veren enfeksiyonlar (menejit vb.) örnek gösterilebilir.
Çocuğumun serebral palsi olmasından dolayı kendimi suçlamalı mıyım? Gebelik
süresince yanlış bir şey yapmış olabilir miyim?
Serebral palisili çocuğu olan anne ve babalar sıklıkla suçluluk duyarlar. Ancak çoğu
durumda serebral palsiye neden olan faktör bilinmemektedir.
Serebral palsi nasıl teşhis edilir?
Serebral palsi teşhisinin konmasını sağlayacak herhangi bir özel kan testi veya röntgen
filmi yoktur. Ancak siz çocuğunuz büyüdükçe yaşıtlarına göre motor/hareket gelişiminin
(baş tutması veya oturması) geciktiğini farkedebilirsiniz. Erken doğan (prematüre)
bebeklerde serebral palsi riski daha fazladır. Bu nedenle bu bebeklerin periyodik olarak
kas gerginliği ve hareket gelişimi açısından değerlendirilmeleri önerilmektedir.
Çocuğun normal gelişiminde önemli dönüm noktaları, oyuncaklara uzanma (3-4
aylıkken), oturma (6-7 aylıkken) veya yürüme (10-14 aylıkken) gibi motor
fonksiyonlardır. Çocuğun yaşına göre hareketleri normal bir gelişim göstermezse doktor
serebral palsiden şüphelenebilir. Serebral palsi teşhisi sırasında anormal kas gerginliği,
anormal hareketler, anormal refleksler ve kalıcı primitif refleksler gibi fiziksel bulguların
yanı sıra gelişme sürecindeki önemli dönüm noktalarının gecikmesi de göz önünde
bulundurulur. 1 yaşından önce kesin bir serebral palsi teşhisi yapmak her zaman kolay
değildir. Aslında serebral palsi teşhisi koyabilmek için genellikle belirli hareket
problemlerinin kalıcı ve belirgin olmasına kadar beklemek gerekebilir.
Serebral palsinin yan etkileri nelerdir?
Serebral palsinin yan etkileri arasında havale geçirmek, spastisite (kaslarda katılık,
gerginlik), görme ve işitme bozuklukları, hiperaktiflik, konuşma güçlüğü ve öğrenme
problemleri bulunur.
Serebral palsinin çaresi var mı? Ne tip tedaviler uygulanabilir?
•
•
•
•
•
•
Serebral palsi tedavi ile tamamen iyileşemez ancak belirtileri az veya çok hafifletmeye
yardımcı tedaviler ve rehabilitasyon uygulamaları yapılmaktadır. Ekibin lideri Fizik
Tedavi ve Rehabilitasyon hekimi olmak üzere çeşitli başka uzman doktorlar ve diğer
sağlık elemanları serebral palsinin tedavi ve terapilerini yürütürler. Aşağıda belirtilen
uzmanlardan (sağlık elemanlarından) yardım alabilirsiniz:
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Doktoru: Kas-iskelet sistemini ilgilendiren problemlerin
çözümü, spastisitenin tedavisi, hareket bozukluklarının tedavisi, takibi ve desteklenmesi,
yürümenin tedavisi ve takibi gibi konularla ilgili çalışmalar yapar.
Ortopedist: Gerektiğinde serebral palsili çocuğun operasyonunu yaparak hareket tedavisi ve
gelişimine katkıda bulunur.
Fizyoterapist: Hareket bozukluklarını düzeltmek için çeşitli egzersiz programlarını düzenler.
İş uğraşı terapisti: Günlük yaşamda, okulda veya işte serebral palsililerin daha bağımsız
olmaları için çalışırlar.
Konuşma terapisti: İletişim problemlerinin terapilerinde rol alırlar.
Sosyal güvenlik uzmanı: Ailenin özürlülere ait toplumsal kaynaklara erişimine yardımcı
olurlar.
•
Psikolog: Serebral palsinin neden olduğu psikolojik problemlerle baş etmede hasta ve
yakınlarına yardımcı olurlar.
Serebral palsili çocuğun prognozu (hastalığın doğal seyri) nasıldır?
Serebral palsili çocukların anne ve babalarının genelde sorduğu ilk soru şu olur:
“Çocuğum nasıl olacak? Yürüyebilecek mi?”. Çocuğunuzun gelişiminin nasıl olacağı,
neler yapıp neler yapamayacağını tahmin etmek çok zordur. Bir yaşından daha küçük,
hele altı aylıktan daha küçük bebeklerde herhangi bir tahminde bulunmak çok zordur.
Çocuğunuz iki yaşına geldiğinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon doktoru çocuğunuzda ne
tür bir serebral palsi olduğunu belirleyebilir. Çocuğunuzun serebral palsi tipi
belirlendiğinde doktorunuz çocuğunuzun hastalığı ile ilgili daha doğru tahminler
yapabilecektir.
Hastalık tedavi edilebilir mi?
Serebral palsi hastalığını tamamen iyileştiren bir tedavi yoktur. Fakat mevcut tedaviler ile
hastalığın neden olduğu bulgular hafifletilebilir. Bu hastalıkla ilgili belirtileri hafifletmek
için uygulanan tedavilere ilaç tedavileri de eklenebilir.
Spastik serebral palsi nasıl tedavi edilir?
Hastalığın en sık tipi olan spastik serebral palsiye neden olan belirtileri tedavi etmek için
denenmiş çok çeşitli çalışmalar mevcuttur. Vücut hareketlerindeki zorluk ve kaslardaki
katılığın kesin tedavisi yoktur ancak uygulanan tedavilerle spastisite (kas katılığı)
azaltılabilir, çocuğa daha fazla esneklik kazandırılabilir ve hastanın bağımsızlığı
artırılabilir. Kaslardaki katılık nedeniyle problem yaşayan çocuklar için fizik tedavinin ve
çeşitli cihazlar gibi desteklerin uygulanması spastik kasları germeye ve hareket
gelişiminin iyileşmesine yardımcı olabilir. Botilinum toksin (Botox, Dysport) ve fenol
enjeksiyonları kaslardaki katılığın azaltılmasına yardımcı olabilir. Sinir uçlarından kaslara
iletimi engelleyen Botilinum toksini bir bakterinin zehrinden elde edilen bir ilaçtır. Bu
toksin spastik kasa enjekte edildiğinde kası 4–6 ay süreyle geçici olarak zayıflatır. Küçük
miktarlarda uygulanır. Kasları güvenli biçimde gevşetir ve cerrahi ihtiyacını geciktirir. Ek
olarak; serabral palsi hastalığının spastik formunun tedavisinde bazı cerrahi seçenekler de
vardır.
Fizik tedavi ve Rehabilitasyon hekimi başkanlığında serebral palsi tedavisinde deneyimli,
bu alanda geniş bilgi birikimine sahip rehabilitasyon ekibi çocuğunuz için en iyi tedaviyi
planlamada size yardım edecektir. Spastik serabral palside başarı veya sıkıntılar hastadan
hastaya farklılıklar gösterir ve çocuğunuza uygun hareket yöntemlerinin uyarlanması için
bu işin uzmanı kişilerle çalışmak çok önemlidir.
Serebral palside Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon önemli midir?
Serebral palsi hastalığı olan bebek ve çocuklarda Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon büyük
önem taşımaktadır. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon serabral palsi hastalığı olan çocuğun
bakımının devamı ve gelişiminde esas rolü oynar. Ancak çocuk okul çağına yaklaştığı
dönemde fizyoterapi programının yanında sosyal ve okul gelişimine de gerekli zaman
harcanmalıdır.
Çocuğum ne zaman yürüyecek?
Serabral palsi hastası olsun veya olmasın her çocuk için adımlamak hareket gelişiminin
kilometre taşıdır. Gelecekteki motor durumu belirlemede yardımcı olarak kullanılan ilkel
refleksler ve çocuğun o anda içinde bulunduğu hastalık seviyesi ve tipi yardımcı olmasına
rağmen serabral palsili çocuğun ne zaman yürüyeceği tam olarak bilinemez. Serebral palsi
tiplerine göre çocukların ortalama yürüme yaşları hakkında Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon hekiminden bilgi alabilirsiniz.
Serabral palsi hastası çocuk büyürken neler olacak?
Serabral palsili çocuk profesyonel yardım ile ulaşabileceği en üst potansiyeline ulaşabilir.
Ancak ebeveyn ve aile üyelerinin pozitif tutumu ve çocuğun yeteneklerine bakarak
gerçekçi umutları olmalıdır.
Çocuğum büyüdükçe serabral palsi kötüleşecek mi?
Çocuğunuz büyüdükçe çocuğunuzun beynindeki hasar değişmeyecektir. Ancak spastik
kaslar normal olarak büyümez. Serabral palsi hastalığı olan çocuk büyümesine rağmen
çok güçlü olamayacaktır. İskelet deformiteleri (kemiğe ait biçim bozukluğu, sakatlık)
gelişebilir. Beyindeki bozukluğun ilerlememesine rağmen kas ve iskelet sisteminde
meydana gelecek problemlerin yakın takibe alınması ve bunların gerekli şekillerde,
gerekli zamanlarda tedavilerinin yaptırılması çok önemlidir.
Serabral palsi ilerleyici bir hastalık mıdır? Zamanla kötüleşir mi?
Serabral palsi, zamanla ilerleyen bir hastalık değildir. Ancak bunun anlamı serabral
palsinin belirtilerinin zamanla kötüleşmeyeceği değildir. Uygun ve düzenli tedavilerle
belirtiler daha iyi hale gelebilir veya yapılan yanlış/eksik tedaviler sonucu belirtiler
kötüleşebilir.
Benim çocuğum için en uygun okul tipi hangisidir?
Bu karışık bir konudur, fakat serabral palsili çocuklar için çok önemlidir. Serebral palsili
çocuklarda öğrenme güçlüğü ve/veya dikkat eksikliği olabilmektedir. Bu çocukların
öğrenebilmeleri için özel yardımlar ve eğitimler gerekebilir. Okul çağına yaklaşan
çocuklar öğrenme güçlükleri ve zayıflıkları açısından iyi bir değerlendirmeye
alınmalıdırlar. Bu tip değerlendirmelere dayanarak çocuğun öğrenme gereksinimlerine
uyum sağlayabilen eğitimler önerilebilir. Günümüzde özel eğitim çalışmaları, bazı kamu
sağlık kurumlarında veya özel bazı rehabilitasyon merkezlerinde verilmektedir.
Ülkemizde bu konunun geliştirilmesine gereksinim vardır. Serebral palsiye ve özürlülere
özgün okullar açılmalıdır. Normal okullarda özel sınıflar veya normal sınıflarda serebral
palsili çocuklara uygun düzenlemeler olmalıdır. Genel olarak bizim önerimiz çocukların
kognitif (bilişsel) yetenekleri doğrultusunda eğitilmesidir. Örneğin; normal zekalı bir
çocuk birçok fiziksel gereksinimi dikkate alınması gerekmesine rağmen aynı seviyeli
normal çocuklarla birlikte aynı sınıfta eğitim almalıdır. Tersine kognitif (bilişsel) sorunu
olan çocuklar (zeka problemi olan çocuklar) ise öğrenme yeteneği aynı seviyede olan
çocuklarla birlikte eğitim almalıdırlar.
Serebral palsili çocuklarda beslenme problemlerinin nedenleri nedir?
Serebral palsili çocukların ağız ve boğaz kasları etkilenmiş ve kuvvetsiz olabilir. Hasta
çocuklarda konuşma güçlüğü veya kelimeleri düzgünce kullanmada zorluk ya da çiğneme
ve yutkunmada zorluk mevcut olabilir. Çocuklar yeterli besin alamazlarsa yetersiz
beslenmeye bağlı büyüme sorunları oluşabilir. Serebral palsili çocuklar basit bir yemek
yeme işlemi için dahi fazla enerji tüketirler. Ayrıca mevcut spastisite çocukların fazla
kalori kullanmalarına neden olabilir. Bu nedenden dolayı serebral palsili çocukların bir
çoğu zayıftır. Böylece bu çocukların ortalamadan daha fazla kaloriye ihtiyaçları
bulunmaktadır.
Ağız kaslarındaki kuvvetsizliğe bağlı gelişen bir diğer problem aspirasyondur.
Aspirasyon, katı ya da sıvıların mide yerine akciğerlere doğru yutulmasıdır. Normalde
böyle bir durum olduğunda yeterli öğürme refleksi ile kendimizi koruyabiliriz. Fakat
serebral palsili birçok çocuk yeterli öğürme refleksinden yoksundur ve böylece sinsi bir
şekilde yani farkına varılmadan aspirasyon gerçekleşebilir. Bunun sonucunda da çocukta
ateş ve solunum güçlüğüne yol açan tekrarlayıcı pnömoniler (zatürre) gelişebilir. Bu
durumu belirlemenin en uygun yolu serebral palsili çocukların yutma yeteneklerinin
değerlendirildiği “modifiye baryum yutma testi”dir. Bu test ile çocuğun neyi güvenli
olarak yuttuğu, hangi besinlerle yutma sorunu olduğu, yutma fonksiyonunda yer alan
organların hangisinde sorun yaşandığı açıkça ortaya konulur. Böyle bir değerlendirme
sonrasında, alınan gıdaların kıvamlarında yapılacak değişikliklerle (örneğin yalnızca püre
kıvamında yiyecekler vermek ve aşırı akıcı sıvılar vermemek) aspirasyon engellenebilir.
Gıdaların kıvamlarında yapılan değişiklikler yanı sıra verilen çeşitli oral-motor egzersizler
ve rehabilitasyon teknikleri ile çocuğun yutma fonksiyonunda anlamlı düzelmeler
sağlanabilir.
Yapılan tedavilere rağmen eğer çocukta sağlıklı vücut ağırlığı sağlanamıyorsa ve/veya
ciddi aspirasyon oluyorsa besinlerin ağız ve boğaza uğramadan direkt mideye verilmesini
sağlayan “gastrostomi tüpü” takılması önerilebilir.
Serebral palsili çocuklarda tekrarlayan kırıkların nedeni nedir?
İnsanlar kemik gücünü çocukluk çağı boyunca ve genellikle yaklaşık 20-25 yaşlarına
kadar oluşturur. Kalsiyum ve fosfor kemiğe gücünü verir. Özellikle kalsiyum, fosfor ve D
vitamininin mükemmel kaynakları olan süt ve süt ürünlerinin yeterli şekillerde
alınamadığı durumlarda normal kemik yoğunluğu gelişmez. Bununla beraber bu tip
besinleri yeterli miktarda alan çocuklarda bile kemik problemleri görülebilir. Örneğin,
özellikle fenobarbital ve dilantin gibi sara ilaçları D vitamini metobalizmasına etki ederek
vitamin D eksikliğine neden olabilir. D vitamini eksikliği bağırsaklardan yetersiz
kalsiyum emilimine yol açar. Güneş ışığı da D vitamininin oluşumunda çok önemlidir.
Kemik erimesinin bir başka nedeni de kasların yeterli derecede kullanılmaması ve gereği
kadar ayakta bulunulmamasıdır. Birtakım serebral palsili çocuklarda olduğu gibi
zamanlarının çoğunu tekerlekli sandalyede geçiren, yürüyemeyen çocuklar kemik erimesi
riski ile karşı karşıyadırlar. Bunu engellemek için serebral palsili çocuklar mümkün
olduğunca yürütülmeli, en azından ayağa kaldırılmalıdırlar. Bütün alınan önlemlere
rağmen serebral palsili çocuklarda kemik erimesi sonucu kırık gelişebileceği akılda
tutulmalıdır. Bu çocuklar bifosfonat olarak adlandırılan ilaçların kullanımından fayda
görebilirler. Bu ilaçlar ancak Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon doktorunun tavsiyesi ve
kontrolü altında kullanılmalıdır.
Serebral palsi bulaşıcı mıdır?
Hayır, serebral palsi bulaşıcı bir hastalık değildir. Serebral palsi birçok nedenden dolayı
oluşan beyin hasarına bağlıdır. Serebral palsili birinin yakınında olmaktan korkacak bir
şey yoktur.
İleri yaşlarda serebral palsi olunur mu?
Olunmaz. Ancak beyin yaralanması ve bazı beyin hastalıkları nedeniyle serebral palsiye
benzer felçler oluşabilir.
Serebral palsi önlenebilir mi?
Serebral palsi bazı önlemler alınarak önlenebilir veya görülme sıklığı azaltılabilir. Örneğin
kan değişimi ile yeni doğandaki kan uyuşmazlığı engellenebilir. Çocukta sarılık varsa
fototerapi uygulaması beyin hasarını önleyebilir. Hamile kadınlar viral enfeksiyonlar ve
radyasyona maruz kalmamalıdır. Hamilede ilaç kullanımı, kansızlık ve beslenme
konularına çok dikkat edilmelidir. Üzerinde titizlikle durulması gereken bir diğer konu ise
bebekleri ve çocukları beyin travmasına karşı korumak gerekliliğidir.
Çocuk büyüdükçe ne olur?
Serebral palsili bir çocuğun geleceğine yaklaşımda, normal bir çocukta olduğu gibi
olumlu olmak çok önemlidir. Sağlıklı bir çocukta olduğu gibi serebral palsili çocuğun da
yeteneklerini belirlemek gereklidir. Aile gerçekçi veya hayalci yaklaşımlarda bulunabilir.
Anne ve babanın gerçekçi amaçları benimsemesi profesyonel yardımla mümkün
kılınabilir. Zaman zaman ebeveyn ve sağlık çalışanları arasındaki iletişimlerde bozulmalar
oluşabilir. Ebeveyn, hekim ve çocuğun eğitmeni arasındaki ilişki düzgün olmalı ve
çocuğun maksimal fonksiyonuna erişebilmesi için tüm olanaklar sağlanmalıdır.
Serebral palsiliyim. Bu hastalık çocuğuma geçer mi?
Hayır. Serebral palsinin bulaşıcı olan bir formu yoktur. Serebral palsili ebeveynden bu
hastalık çocuklarına geçmez. Buna ek olarak serebral palsi hastalığı, hamile serebral
palsili kadının normal bir hamilelik sürdürmesini etkilemeyecek, hamilelik ve doğum
sırasında artmış komplikasyon riski oluşturmayacaktır.
BEL AĞRISI İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR
Bel ağrısının en sık görülen nedenleri nelerdir?
Bel ağrısının birçok sebebi vardır. Çoğu zaman bel ağrısının esas sebebi saptanamaz.
Ancak bu durum çoğu zaman hasta açısından herhangi bir sorun yaratmaz. Nedeni ne
olursa olsun pek çok durumda bel ağrısının tedavisi benzerdir. Bu nedenle çoğunlukla
doğrudan tedavi üzerinde durulur. Örneğin uygun bir egzersiz programı yararlı olabilir.
Çoğunlukla doğru ve tam bir tedavi ile çoğu hastanın şikâyetleri tanı koyma sürecinden
bile daha kısa sürede geriler.
Bel ağrısının en yaygın sebebi kas-iskelet sistemi kaynaklıdır. Kas-iskelet sistem kaynaklı
bozukluklarda ağrının kaynağı omurgayı destekleyen kas, tendon (kiriş) ve ligaman
(bağ)’lardır. Bu rahatsızlık “strain/sprain” şeklinde adlandırılır ve toplumda yaygın olarak
“belde zorlanma/incinme” diye bilinir. Bel ağrısına nenden olan diğer bozukluklar sıklıkla
omurganın normal yapısında bulunan disk veya faset eklemlerle ilgilidir. Disk, omurlar
arasında bulunan yastıkçıklardır. Faset eklemler ise omurgayı oluşturan kemiklerin her iki
yanında bulunan küçük eklemlere verilen isimdir. Bu rahatsızlıklar ise genellikle
“diskojenik ağrı”, “dejeneratif disk hastalığı” veya “omurganın osteoartriti (kireçlenme)”
olarak adlandırılır.
Bel ağrısına neden olan diğer hastalıklar şunlardır: Travma, tümör/kanser, infeksiyon,
konjenital nedenler (doğumsal bozukluklar), herediter durumlar (kalıtsal hastalıklar),
nöromüsküler (kas ve sinir kaynaklı) ve psikojenik rahatsızlıklar. Ayrıca vücudun başka
bir bölgesindeki problem bel ağrısı şeklinde kendini gösterebilir. Örneğin prostat, mesane,
bağırsak gibi iç organ hastalıkları bel ağrısı şeklinde hissedilebilir.
“Mekanik” bel ağrısı nedir?
Mekanik bel ağrısı genel anlamda fiziksel aktivite ile şiddetlenen ve istirahatle hafifleyen
bel ağrıları için kullanılan bir terimdir. Sıklıkla belin kas, ligaman (bağ) ve eklemlerinin
hasarlanması veya doğru çalışmamasından kaynaklanmaktadır. Mekanik kaynaklı bel
ağrıları sıklıkla omurganın alt kısmını etkileyen ve her iki kalçaya doğru yayılım
gösterebilen ağrılardır.
Öne eğilme, dönme, yerden bir şeyi kaldırma, uzun süre ayakta durma, yürüme gibi
günlük aktivitelerle ağrının şiddeti artış gösterebilir. Günlük zorlayıcı aktivitelerin de
etkisiyle birçok insanda mekanik bel ağrısı oluşmaktadır. Mekanik bel ağrısına neden
olabilecek pek çok hastalık aşağıda anlatılacaktır.
1. Yumuşak doku kaynaklı bel ağrıları (Kas zorlanması ve bel tutulması)
Genellikle beli destekleyen kasların ve bağların aşırı gerilmesi veya hasarlanması sonucu
oluşur. Beli zorlayan stresler (öne eğilme/bükülme, ağır yük taşıma vb.) özellikle belin en
hassas bölgesi olan omurganın alt kısmında yoğunlaşır. Vücudun bu tip travmalara karşı
yanıtı ağrılı kas spazmlarıdır. Bu nedenle yerden ağır bir şey kaldırmak, atlamak, düşmek
veya uygun olmayan spor aktivitelerinde bulunmak kas zorlanmasına, bel tutulmasına
neden olabilir. Ayrıca yorucu bir iş temposu, stres, ani bir hareket ya da tekrarlayan
travmalar bu nedenlerden dolayı kronik (uzun süre devam eden) bel ağrısına neden
olabilir.
2. Dejeneratif Disk Hastalığı
Omurgayı oluşturan yapılardan birisi de her iki omur arasında yastık görevi gören, jölemsi
yapıdaki disklerdir. Diskin bir hastalığı olan “dejeneratif disk hastalığı” yaşlanmanın
doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ne yazık ki vücut yaşlandıkça omurgalar
arasındaki diskler esnekliğini ve şok emici özelliklerini kaybeder.
3. Faset Eklem Artriti
Faset eklemler omurgayı oluşturan eklemlerdendir. Kalça ve dizde olduğu gibi, faset
eklemlerde de osteoartrit (kireçlenme) görülebilir. Bu durum bel ağrısına sebeb olabilir.
Ağrı ve rahatsızlığa neden olan omurganın bu bölümünün dejenerasyon (yıpranma) veya
osteoartriti (kireçlenme) basitçe faset eklemlerin hastalığı veya anormalliği anlamına
gelen ‘faset artropatisi’ olarak adlandırılır.
4. Failed (başarısız) Back (belkemiği) Sendromu (FBS)
Bu ağrı sendromu genellikle başarısız bel ameliyatları sonrası oluşan kronik (uzun süre
devam eden) şiddetli bel veya bacak ağrısını tanımlar.
5. Disk hernisi (bel fıtığı, disk kayması)
Omurlar arası diskin kayması, yırtılması veya ayrılması gibi anormallikler fıtık olarak
tanımlanır. Eğer fıtıklaşan disk bir sinire bası yaparsa, ağrı bacağa doğru yayılır. Sinir ve
omuriliğe bası devam ederse; bacak kaslarında kuvvet kaybı, his kusuru, reflekslerde
azalma veya idrar tutamama gibi şikayetler oluşabilir.
6. Miyelopati
Gerek fıtık gerekse kireçlenme nedeni ile omuriliğe bası olmasıyla meydana gelir. Sıklıkla
denge bozukluğu ve yürümede güçlük şeklinde kendini gösterir.
7. Spondilolistezis (Omurlarda kayma)
Bel omurlarının birbirlerinin üzerinde kayması ile meydana gelir. Omurganın alt
bölümünde zamanla biçim bozukluğu ve omuriliğin içinde bulunduğu kanalın daralmasına
neden olur. Genellikle ağrıyla ilişkilidir.
8. Lomer Stenoz (Omurga kanalında daralma/ dar kanal)
Lomber spinal stenoz (omurganın bel bölgesinde darlık); omurilik ve sinirlerin geçtiği
omurga kanalının daralması ile oluşan bir hastalıktır. Kanaldaki bu darlık sinirlerin
sıkışmasına neden olmaktadır. İleri derecede kanal darlığı olan hastalar yürümekle veya
ayakta durmakla artan, oturmakla veya öne eğilmekle azalan her iki bacak ağrısından
şikâyet ederler. İleri yaşlarda özellikle belli bir mesafe yürüyüşten sonra ortaya çıkan
bacak ağrısı, uyuşma ve topallama ile kendini gösterir.
Siyatik Ağrısı (Siyatalji) Nedir?
Siyatik sinir, dördüncü ve beşinci bel omurları arasından çıkıp topuklara kadar uzanan
vücudun en büyük siniridir. “Siyatalji” ise, bu sinire ait bozukluklarda ortaya çıkan, kalça
ve kaba etlerden başlayıp bacak boyunca topuğa kadar yayılan ağrı anlamına gelir. Bu
durum genellikle bel ağrısı ile birlikte görülür. Gerçek siyatalji, fıtıklaşmış bir diskin
siyatik siniri oluşturan bir dalını basıya uğratması sonucu ortaya çıkar. Bu tip bel ağrısı
diğer bel ağrısı nedenlerinden daha az görülür. Spor aktiviteleri ve ağır işler sonucu oluşan
bel ve bacak ağrıları yanlışlıkla siyatalji olarak teşhis edilebilir. Tanıda önemli olan sinir
kökünün bası altında kalmasına bağlı olarak ortaya çıkan radiküler (sinir kökü) ağrı ile
kas-iskelet sistemden kaynaklanan gerilme ve burkulma ile oluşan yansıyan ağrının ayırt
edilmesidir.
Gerçek siyataljinin en sık görülen belirtisi eşlik eden bel ağrısından daha şiddetli olan
kalçadan başlayıp bacak ve ayağa doğru yayılan ağrıdır. Sıklıkla hastada bacak ağrısı
oluşmadan birkaç gün veya hafta önce gelişen bel ağrısı öyküsü mevcuttur. Sonrasında
bacak ağrısı bel ağrısından daha şidettli hale gelir veya bazı durumlarda bel ağrısı
tamamen ortadan kaybolabilir.
Bel Ağrısı Hangi Sıklıkla Görülür?
Birçok insanda olduğu gibi sizde de hayatınız boyunca en azından bir kez bel ağrısı
gelişebilir. Bel ağrısı, Amerika’da soğuk algınlığından sonra doktora başvuruların en sık
2. nedenidir. Bele ait yaralanmaların birçoğu işyerinde gelişir. Bel ağrısı akut (kısa süreli)
veya kronik (uzun süre devam eden, devamlı, 3 aydan fazla olan) olarak sınıflandırılabilir.
Yaşam boyunca bir insanda akut bel ağrısı birden fazla görülebilmekle birlikte uzun süre
devam eden bel ağrısı nadiren görülür.
Neden Bel Ağrısı Sık Görülür?
İnsanoğlu dik konumda yürür. Dört ayak üzerinde yürümediği için bel kısmı vücut
ağırlığının büyük çoğunluğunu taşımak durumundadır. Ağır yük kaldırma, dönme,
burkulma veya öne-yana eğilme gibi durumlarda omurgayı zorlayan kuvvetler özellikle
belin alt bölgesinde yoğunlaşır. Günlük yaşamda yük kaldırma, eğilme vb. aktivitelerden
dolayı bel bölgesi siz farkında olmadan pek çok kez travmaya maruz kalır. Omurganın en
çok hasarlanan bölümü olması nedeniyle toplumda bel ağrısına sık rastlanmaktadır.
Bel Ağrısının Seyri Nasıldır?
Bel ağrısı çoğunlukla 3 aydan daha kısa sürer. Genellikle bel ağrılarının % 60’ı 1 haftada,
% 90’ı 6 haftada ve %95’i 12 haftada sona erer. Bel ağrısının %98’den fazlası 1 yıl içinde
tamamen geçer.
Beli bir kez incittikten sonra diğer zedeleme olasılığı artar. Bel ağrısından kurtulan
kişilerin birçoğunda bir yıl içinde yeniden bel ağrısı gelişir. Birçok insanda ise
hayatlarının bir bölümünde tekrar ağrı gelişir.
Uzun süren (kronik) ağrı, yorgunluk, huzursuzluk ve aktivite kısıtlılığı yapmasının dışında
bir takım diğer problemleri de beraberinde getirebilir. Eğer bel ağrısı vücudu daha farklı
şekilde kullanmaya yol açıyorsa (topallama, farklı şekilde oturma vb.), vücudun diğer
bölümlerinde de ağrı oluşabilir. Uygun tedavi edilmemesi durumunda kısır döngü oluşur
ve kronik ağrı sendromu kişide özürlülüğe neden olabilir.
Bel ağrısı açısından risk altında mıyım?
•
•
•
•
•
•
•
İnşaat işi veya ağır yük kaldırma, defalarca eğilme ve bükülme vb. aktiviteleri gerektiren ya
da tüm vücutta titreşime neden olan bir işte çalışıyorsanız (örneğin kamyon şoförlüğü
yapmak veya asfalt parçalayıcı aletler kullanmak)
Kötü postürünüz (bedenin genel duruşu) varsa,
Hamileyseniz,
30 yaşın üstündeyseniz,
Sigara içiyor, egzersiz yapmıyor veya aşırı kiloluysanız,
Artrit (eklem iltihabı) ya da osteoporozunuz (kemik erimesi) varsa,
Stresli ya da depresif yapıdaysanız bel ağrısı açısından risk altındasınız.
Bel ağrısı için hangi durumlarda mutlaka doktora gitmem gerekir? Bel ağrım ciddi mi?
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Bel ağrısının çoğu bazı basit, kendi kendine bakım yöntemleriyle birkaç haftada sona erer.
Eğer ağrınız çok şiddetliyse ya da birkaç haftadan uzun sürerse veya aşağıdakilerden
herhangi birisi varsa, derhal doktorunuzla temasa geçiniz.
Bel ağrısı ciddi travma ya da düşme sonrası başlamışsa
Bacağınızda veya ayağınızda güçlüksüz/kuvvetsizlik varsa
İdrar veya gaita kaçırma veya idrar yaparken zorlanma oluyorsa
İsteğiniz dışında kilo kaybediyorsanız
Bel ağrısı ile birlikte sebebi açıklanamayan ateş, gece terlemesi, halsizlik gibi başka belirtiler
varsa
Ağrı ve uyuşukluk, bir ya da iki bacak boyunca yayılıyorsa
Anüs veya genital bölgede hissizlik veya uyuşma varsa
Ağrınız öksürmekle veya hapşırmakla kötüleşiyorsa
Ağrınız uykudan uyandırıyorsa
Ağrınız özellikle gece artıyorsa
Yatmakla bel ağrısı kötüleşiyorsa
Belde ya da omurgada kızarıklık ve şişlik varsa
İdrar yaparken yanma veya idrarda kan varsa
Çok keskin, batıcı karakterde ağrı varsa
Ağrınız gittikçe kötüleşiyor, vücut duruş pozisyonunuzu değiştirmenize rağmen ağrıda bir
azalma olmuyorsa
Başka bir organda kanser varsa
Kortizonlu ilaç ya da damar yolundan ilaç kullanıyorsanız
Daha önce bel ağrınız olmamışsa
•
•
Daha önceki bel ağrınızdan tamamen farklı bir bel ağrınız olmuşsa
Bel ağrınız 4 haftadan uzun sürmüşse
Hareketsizlik ve egzersiz yapmamak bel ağrısına neden olur mu?
Bel, boyun, kollar ve bacaklarda ağrı, tutukluk ve katılık-sertlik sıklıkla kaslardaki
birtakım değişiklikler sonucu ortaya çıkar. Bel ve boyun problemlerinin %80’den
fazlasının nedeni yıllardır süregelen, alışılmış duruş bozukluklarına bağlı gelişen kas
sertliğidir. Yapılan çalışmalar bu durumun engellenebileceğini göstermiştir. Duruş
bozukluğunun ve hareketsiz, egzersizden yoksun hayat biçiminin bel ağrısı riskini yıllar
içinde artırdığı gösterilmiştir.
Egzersiz bel ağrısını nasıl engeller?
•
•
•
•
Egzersiz ile:
Kötü duruş düzeltilebilir,
Bel kasları güçlendirilebilir ve esneklik sağlanabilir,
Kilo verilebilir,
Düşmeler engellenebilir.
Hangi egzersizler bel ağrısını önlemede etkilidir?
Bel ve karına yönelik egzersizler önemlidir. Bel ve karın adalelerini güçlendirici ve bel
adalelerini gerici egzersizler yapılmalıdır. Bel ağrısı için yüzme en iyi aerobik egzersizdir.
Pratik olarak aşağıdaki kolay egzersizler bel ağrınız için yararlıdır:
1. Pelvik tilt hareketi:
Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi normalde belde lordoz denen bir çukurluk bulunur. Bel
için en iyi egzersizlerden birisi bu çukurluğu yere bastırma hareketidir. Karın kaslarınızı
kasarak belinizdeki çukurluğu şekilde görüldüğü gibi yere bastırınız, çukurluğu
düzleştiriniz. Beş saniye bu şekilde durunuz. Bu harekete günde 2-3 kez tekrarla başlayıp
yavaş yavaş 10 tekrara kadar çıkınız. Egzersizler için Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
hekimine danışınız.
2. Diz göğse hareketi:
Her iki bacak düz şekilde sırt üstü yatınız. Bir bacağınızı yukarıdaki şekildeki gibi dizden
kavrayarak göğsünüze doğru çekiniz ve bu pozisyonda 5 saniye bekleyiniz. Bu sırada
belinizin çukurunu yere bastırınız. Daha sonrada diğer bacakla aynı hareketi tekrar ediniz.
Sonra her iki dizinizi kavrayarak iki bacağınızı birden göğsünüze doğru çekiniz. Her
harekette bacaklar göğsünüze çekili iken 5 saniye bekleyiniz. Bu hareketlere günde 2-3
kez tekrarla başlayıp yavaş yavaş 10 tekrara kadar çıkınız. Egzersizler için Fizik Tedavi
ve Rehabilitasyon hekimine danışınız.
Bel ağrısından korunmak için başka nelere dikkat etmem gerekir?
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Bel ağrısını engellemek için öncelikle vücut mekaniğine uygun, doğru bir şekilde ağırlık
kaldırma ve öne eğilmeyi bilmek gereklidir. Bunun için aşağıdaki önerilere uyunuz:
Ağır nesneleri kaldırırken sırtınızı dik ve yükü vücudunuza yakın tutunuz.
Yükü kaldırırken belinizi/sırtınızı öne, sağa veya sola bükmeyiniz.
Yük ile ayağa kalktığınızda öne doğru eğilmeyiniz.
Yerden herhangi hafif bir eşyayı bile mutlaka dizlerinizden çömelerek ve bacaklarınızdan
güç alarak kaldırınız.
Nesneleri kaldırırken ve indirirken karın kaslarınızı sıkılaştırınız (kasınız).
Ağır yük taşırken geniş destek yüzeyi sağlamak için bacaklarınızı birbirinden ayırınız.
Şayet yük ağır veya hantal ise birinin yardımı olmadan kaldırmayınız.
Ayakta uzun süre durmaktan kaçınınız. Eğer işiniz için ayakta durmak zorundaysanız bir
ayağınızın altına küçük bir basamak koymalısınız. Sıklıkla ayak değiştiriniz.
Yüksek topuklu ayakkabı giymeyiniz. Yürürken yastıkçıklı tabanlık kullanınız.
Oturarak çalışıyorsanız -bilgisayar kullanırken vb.- kullanılan sandalyenin yüksek, sert ve
ayarlanabilir bir arkalığı olmasına özen gösteriniz. Sandalyenin arkalığı, beli ve sırtı
desteklemelidir. Dik pozisyonda oturmalı, sırt arkaya tam olarak yaslanmalıdır. Ayrıca
sandalye etrafında dönebilmeli ve kol desteği olmalıdır.
Otururken ayaklarınızın altına küçük bir basamak yerleştirerek dizlerinizin kalçalardan
yüksekte olmasına dikkat ediniz.
Otururken veya araba sürerken küçük bir yastık veya yuvarlanmış havlu ile belinizi
destekleyiniz.
Araba kullanırken pedallara kolaylıkla ulaşabileceğiniz şekilde koltuğunuzun yüksekliğini
ayarlamalısınız. Eğilmeyi engellemek amacıyla koltuğunuzu olabildiğince öne doğru
getiriniz ve direksiyona yakın oturunuz. Eller direksiyon üzerinde 2’ye 10 kala pozisyonda
ve dirsekler hafif bükülü durumda tutulmalıdır. Koltuğun açısı beli destekleyecek şekilde
olmalıdır. Uzun süreli araç kullanırken, 2 saatte bir mola vermeli, kısa bir yürüyüş ve germe
egzersizleri yapmalısınız. Sürüşten hemen sonra ağır nesneler kaldırmayınız.
Son zamanlarda yapılan çalışmalar, orta sertlikte zeminde uyumanın sert zeminde
uyumaktan daha iyi olduğunu göstermektedir.
Sigarayı bırakınız.
Kilo veriniz.
Gevşemeyi öğreniniz; yoga ya da masaj gibi yöntemleri deneyiniz.
Bel ağrısı için tedavi seçenekleri nelerdir?
Omurganın bazı özel hastalıkları cerrahi girişim gerektirmesine rağmen birçok bel ağrısı
kısa süreli istirahat, çeşitli ilaçlar, egzersizler, fizik tedavi uygulamaları ve koruyucu
önlemlerle tedavi edilebilir. Bel ağrınızın size uygun tedavisi için Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon hekiminin önerilerine uyunuz. Bel ağrınızın nedeni konusunda bilgi
edininiz. Doktorunuz sizin için en uygun tedavi yöntemini belirleyecektir.
Akut bel ağrısında yapmam ve yapmamam gereken şeyler nelerdir?
•
•
•
•
•
Ağrılı bölgeye buz uygulaması yapabilirsiniz. Bu işlemi günde 2-3 kez uygulayabilirsiniz.
Oturmakla ağrılarınız artıyorsa oturmayınız. Eğer oturmak zorundaysanız 30 dakikayı
aşmayacak şekilde kısa süreli oturmaya özen gösteriniz.
Eğer bel korseniz varsa (hekim tarafından önerilmişse) korseyi ayağa kalkınca hareket
halinde ve hatta önerilmişse uyurken kullanmalısınız.
Üst ve alt vücut parçasının ağırlıkla çalıştırılması ya da aerobik hareketlerden oluşan
egzersizler akut dönemde önerilmemektedir. Bu dönemde yapılan aktif hareketlerin doğal
iyileşmeyi geciktirdiği, şikayetlerin süresinin uzamasına neden olduğu bildirilmektedir.
Hiçbir şeklide ağırlık kaldırmayınız.
•
•
•
•
•
Kanepe, sedir gibi yumuşak zeminde yatmayınız. Kullandığınız yatak ne omurgayı
zorlayacak kadar sert, ne de içe çökecek kadar yumuşak olmalıdır.
Kabız olmamaya dikkat ediniz. Bunun için hafif ve yumuşak yiyecekler yiyiniz.
Tuvalette ıkınmayınız, bu ağrınızı şiddetlendirebilir.
Öksürürken, hapşırırken karın içi basıncınızı fazla artırmamaya özen gösteriniz.
Ağrınız geçene kadar cinsel ilişkiden kaçınınız.
Buz kullanmak için en uygun zaman nedir?
Buz uygulmasını, yaralanmadan hemen sonra veya ağrınızın en şiddetli olduğu dönemde
yapmanız uygundur. Pek çok ağrı vücudun derin dokularında olan enflamasyona (iltihabi
olaylar, yangıya) bağlı gelişir. Yangıyı azaltmak amacıyla soğuk uygulama yapılmalıdır.
Akut dönemde (olaydan hemen sonraki dönem) ısı uygulaması zararlıdır. Sıcak aldatıcıdır
çünkü uygulandığında şikâyetleri kısmen rahatlatır, ancak aslında yangıyı uzatarak
durumun kötüleşmesine yol açabilir.
Buzu nasıl uygulamalıyım?
En iyi metot dondurulduktan sonra yumuşak kalan tekrar kullanılabilir hazır buz
paketlerinin (icepack) kullanılmasıdır. Bu paketler ucuzdurlar ve uzun süre
kullanılabilirler. Ayrıca etrafı da ıslatmaz. Eğer bu paketler yoksa buz parçalarını uygun
bir poşete koyduktan sonra poşeti havluya sararak uygulama yapabilirsiniz.
Buz paketlerini 10–15 dakikadan fazla koymamak gerekmektedir. Sonra 30 dakika kadar
uygulamaya ara verilmelidir. 10–15 dakikalık periyotlar boyunca tekrar uygulama
yapılabilir.
Yukarıdaki kurallara uyulduğu sürece gün boyunca buz konulabilir. Fakat pratik olarak
günde 5 veya 6 uygulama yeterli olacaktır.
Kaç gün boyunca buz kullanabilirim?
Ağrı olduğu her zaman buz kullanılabilir. Eğer ağrı 5 günden fazla devam ederse Fizik
Tedavi ve Rehabilitasyon hekimine başvurunuz.
Bel ağrım için ne kadar süre ile istirahat etmeliyim?
Son 10–20 yıl boyunca yapılmış bilimsel çalışmalar uzun süreli istirahatın bel ağrısı için
uygun tedavi olmadığını defalarca doğrulamıştır. Tam tersine istirahat aşırı ağrıya, yıllar
boyunca daha sık ağrılı dönemlere, işgücü kaybına ve artmış sakatlığa yol açar.
Günümüzdeki öneri, eğer ağrı aşırı bir zorlama yapmıyorsa istirahat edilmemesi
yönündedir. Eğer hasta yatmak zorundaysa en fazla önerilen yatak istirahatı 2-3 gündür.
Ağrı sonrası işimde çalışmaya devam edersem bir zarar görür müyüm?
Genelde zarar vermezsiniz fakat birkaç konuda dikkatli olunmalıdır. Yaralanma
oluştuktan hemen sonra doku hasarı ve yangı görülmesi olağandır. Bu periyot boyunca
hasarın iyileşmesine izin vermek amacıyla aktivitelerin sıklığı ve yoğunluğu
azaltılmalıdır. Bununla beraber uzun süreli yatak istirahatının zararlı etkilerinin
olabileceğini gösteren bilimsel çalışmalar vardır. Aktivitelerde yavaş yavaş mümkün olan
en kısa zamanda normal düzeyine çıkılmalıdır. Uzun sürelerle aktivitelerden kaçınmak ve
devamlı istirahat etmek hasar verici olabilir. Bununla beraber tam tersine aşırı şekilde
aktivitelerle zorlanmak da zararlı olabilir.
Cerrahi girişime gereksinimim var mı?
Bel ve bacak ağrısı olan hastaların birçoğunun cerrahi girişime ihtiyacı yoktur. Çünkü
ameliyat bu grup hastalıkların yalnızca ufak bir kısmında gereklidir. Diskektomi (bel fıtığı
cerrahisi) bel ağrısı için değil, şiddetli ve devamlı bacak ağrısı için uygulanan bir
cerrahidir. Dekompresyon (basıncı azaltma) cerrahisi yürümekle bacak ağrısı olan yaşlı
(60 yaşından büyük) hastalarda uygulanır. Füzyon (birleştirme, kaynaştırma) bel ağrısını
tedavi etmekte kullanılır ve dikkatli değerlendirme ve açıklama gerektirir. Ağrı şiddetli
olsa da bel ağrısı olan birçok insana ameliyat gerekmez.
Direkt grafi (röntgen filmi) çektirmem gerekir mi?
Direkt grafi (röntgen filmi) çok nadiren bel ağrısının nedenini gösterebilir. Direkt grafi ile
omurgaya ait özellikle dejeneratif (kireçlenme vb.) değişikliklerin varlığı
değerlendirilebilir. Ancak disk, omurgaya ait bağ ve kaslar hakkında direkt grafi ile bilgi
edinilemez. Düşme gibi travmalardan sonra okurgada kırık olup olmadığını
değerlendirmek için direkt grafi istenebilir.
MR incelemesi gerekir mi?
•
•
•
Bel ağrısının teşhisinde ve durumunda esas yol gösterici olan hastanın anlattığı şikayetler
ve doktorun yaptığı muayenedir. MR’a çoğu zaman gerek yoktur. Ancak toplumumuzda
sanki her hastada MR gerekliymiş gibi yanlış bir yönlendirme vardır.
MR incelemesi şu durumlarda önerilmektedir:
Ameliyata kara verilmiş hastada ameliyat öncesi fıtığın durumunu kontrol etmek için,
Genel olarak disklerin kontrolu için,
Bel ağrısının nedeni olarak nadir görülen bir durumdan şüpheleniliyorsa.
MR’nin yanlış sonuç verme oranı yüksektir. Ağrıyla ilgisi olmayan değişiklikler MR’de
görülebilir ve yanlış olarak ağrının nedeni bu değişikliklere başlanabilir. MR görüntüleme,
sıklıkla bel ağrısının nedenini göstermez. Yukarıda da söylediğimiz gibi önemli olan esas
olan hastanın şikayetlerinin değerlendirilmesi ve doktorun muayenesidir.
Bel ağrısı tehlikeli (ciddi) mi?
•
•
Ağrı çok şiddetli olsa bile bel veya bacak ağrısı tıbbi açıdan nadiren ciddidir. Aşağıdaki
birkaç durum ciddi bel ağrısını işaret edebilir:
İlk bel ağrısının 20 yaşından önce veya 55 yaşından sonra olması,
Açıklanamayan kilo kaybı (hasta diyet uygulamadığı halde kilo vermektedir),
Eğer bu problemlerden herhangi birisi varsa gecikmeden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
hekimine görünmelisiniz.
Bende romatizma mı var? Bel ağrım romatizmaya mı bağlı?
Romatizma çok geniş bir kavramdır. Bu konuda romatizma ile ilgili hazırlanmış olan
kitapçığımıza da bakabilirsiniz. Romatizmanın bir şekli olan osteoartrit (kireçlenme) bel
ağrısına neden olabilir. Ayrıca bazı yangılı (enflamatuvar, iltihabi) romatizmal hastalıklar
da değişik tiplerde bel ağrılarına neden olabilir. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimi bel
ağrınızın hangi nedenle oluştuğunu araştıracak ve farklı hastalıklarda ortaya çıkabilen bel
ağrısı için değişik tedaviler uygulayacaktır.
Romatizmaya (yangılı romatizmal hastalıklar) bağlı bel ağrısının farklılıkları nelerdir?
•
•
•
•
•
•
Bel ağrısının 40 yaşından önce yavaş ve sinsi olarak başlaması,
Bir saatten fazla süren beldeki sabah sertliği, katılığı,
Birçok yönde bel hareketlerinde zorluk, sertlik,
Başka eklemlerde artrit (yangılanma) olması (en çok kalça ve diz ekleminde)
Göz iltihabı, sedef gibi cilt problemleri, kolit (barsak sorunları) veya üretral (genital) akıntı
gibi diğer sorunların olması,
Ailede yangılı romatizma varlığı.
Disk herniasyonu (bel fıtığı) felce neden olabilir mi?
Sinir kökleri çok dayanıklı yapılardır. Bu nedenle çok büyük bir bel fıtığının bile felce
neden olması oldukça nadirdir. Ancak az rastlansa da büyük bir fıtık sinirlere baskı
yaparak bacaklarda ilerleyen tarzda güçsüzlüğe, mesane ve bağırsak kontrol kaybına (idrar
ve/veya gaitayı tutamama veya idrarın yapılamaması) neden olabilir. Eğer bu klinik
bulgulardan herhangi birisi sizde mevcutsa derhal doktronuza başvurmalısınız.
Annem kemik kanserinden öldü. Bel ağrım kanserle ilgili olabilir mi?
Kanser ağrısı tipik olarak sürekli bir ağrı olup, şiddeti herhangi bir pozisyon
değiştirmeyle, yatmayla, yürümekle değişmez. Sıklıkla gece ağrısı gündüz ağrısından
daha rahatsız edicidir. Kanser olan hastada ayrıca sıklıkla bulantı, kusma, ateş, iştahsızlık,
istem dışı kilo kaybı ya da aşırı yorgunluk gibi bel ağrısı dışında da belirtiler bulunur.
Bazen tümör kemiğe yayılım gösterip kendini kemik tümörü gibi gösterebilir. Eğer bel
ağrısı aktivite ile ilişkili ise (yani hareket etmekle artıp, yatmakla azalıyorsa) ve yukarıda
belirtilen diğer belirtiler yoksa ağrının bir kemik tümöründen kaynaklanıyor olması pek
muhtemel değildir.
Çocuğum 6 yaşında ve sürekli bel ağrısından yakınıyor. Bu ağrı geceleri şiddetleniyor.
Ne yapabilirim?
Çocukta bel ağrısı son derece nadir olup varlığında bu durum büyük bir titizlikle
değerlendirilmelidir. Bazen ağrı davranışsaldır, fakat altta yatan gerçek bir problem
olabilir. Çocuklarda görülen bel ağrısında iki faktörün mutlaka değerlendirilmesi gerekir:
enfeksiyon ve tümör. Bel ağrısı olan bir çocuğun hem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
doktoru hem de Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları doktoru tarafından detaylı olarak
incelenmesi ve gerekli tetkiklerin yapılması gereklidir.
Ben son zamanlarda sürekli olarak bel ağrısından yakınmaya başladım. Genellikle
yüzükoyun uyuyorum. Bu pozisyonda uyumam bel ağrımın nedeni olabilir mi? Siz
hangi pozisyonda uyumamı tavsiye edersiniz? Kullandığım yatak nasıl olmalıdır?
Kalça ve dizler hafifçe bükülü, karna çekilmiş olacak şekilde yan pozisyonda yatarak
uyumakla bele binen gerilim en aza iner. Dizler arasına konan bir yastık basıncı daha da
azaltır. Eğer sırtüstü uyumayı tercih ediyorsanız yine dizleriniz hafifçe bükülü olacak
şekilde dizlerinizin altına bir yastık alın. Yüzükoyun uyumak belin doğal eğriliğini azaltır
ve eklemlere daha fazla basınç binmesiyle bel ağrısına neden olabilir. Sırt üstü veya yan
yatmak bel ağrısı oluşmaması açısından daha uygun pozisyonlardır. Uykuda kullanılacak
yatak dayanıklı ve aşırı olmamak kaydıyla sert olmalıdır. Kalça yatağın içine doğru
gömülmemelidir. Bu durum bel mekaniğini bozarak ağrıya neden olur.
Yeni bir yatak alma zamanı geldiğini nasıl bileceğim?
Yataklar destek yapısını ve konforunu yavaş yavaş kaybeder. Uzmanların ortak görüşü
dinlendirici ve sağlıklı bir uykuyu temin etmek için yatağın 8–10 yılda bir değiştirilmesi
gereğidir.
Mesleğim gereği ağır yük kaldırmak zorundayım. Bu yükleri taşırken belimi korumak
için neler yapabilirim? Uygun yük kaldırma tekniği nedir?
Ağır maddeleri kaldırırken bel ağrısını önlemek için işin çoğunu vücudunuzun alt
kısmının (bacakların) yapmasına izin vermelisiniz. Sırtınızın düz durumunu koruyarak
kaldıracağınız objenin önünde dizlerinizden çömeliniz. Yükü dizlerinizin üzerinde yukarı
kaldırırken karın kaslarınızı sıkılaştırınız. Kaldırdığınız nesneyi vücudunuza yakın tutarak
kaldırınız, belinizi asla öne doğru bükmeyiniz, yani öne doğru belden eğilmeyiniz. Ağır
eşyaları kaldırdığınızda veya taşıdığınızda omuzlar ve kalçalar daima aynı yönde
olmalıdır. Ağır bir objeyi itebilecek durumdayken asla çekmeyiniz. Çok ağır eşyaları
yerinden kımıldatmak için yardım isteyiniz. Temin edilebilirse el arabası, tekerlekli el
arabaları veya çatallı kaldırıcılar kullanınız.
Fazla kilo bel ağrısına neden olur mu?
Kesinlikle olur. Kilo belin mekaniğinin bozulmasına ve beldeki anatomik yapılara
gereğinden fazla yük binmesine neden olarak ağrı oluşturur. Yaşa göre ideal kiloda olmak
bel ağrısının önlenmesi dışında diğer birçok sağlık problemlerini de engelleyecektir.
Sigara içmek bel ağrısına neden olabilir mi?
Evet olabilir. Sigara içmek belkemiğinin ve beldeki yumuşak dokuların beslenmesini
bozar. Bunun sonucunda beldeki çeşitli yapılar normal özelliklerini kaybederek ağrıya
neden olur.
Bilgisayarla çalışırken hangi poziyonda oturmalıyım?
Akılda tutulması gereken en önemli nokta "dik açı" kuralıdır. Resimde görüldüğü gibi
dirsek, kalça ve dizler 90 derece dik tutulmalıdır. Ayaklar yerde düz bir şekilde
durmalıdır. Gerekirse ayakların altında küçük bir basamak bulundurulabilir. Monitörün
tepe noktası göz seviyesinden 15 derece kadar aşağıda olmalıdır. Oturulan sandalye bel
çukurluğunu destekleyen nitelikte olmalıdır. Çalışırken uzun süreler aynı pozisyonda
oturmamak gerekir.
Bel ağrısını önlemek için doğru duruş pozisyonları nelerdir? Hangi yanlış
pozisyonlardan kaçınmam gerekir?
Doğru Yanlış
Doğru Yanlış
Sayfa Başı
KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI
ROMATİZMA İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR
Romatizma/ Romatizmal hastalık nedir? Artrit nedir?
“Romatizma” kelimesi, Yunan kökenli bir kelime olup eklemlerde iltihaplı sıvı birikmesi
anlamına gelmektedir. Vücudumuzun hareket etmesini sağlayan kaslar, kemikler,
eklemler ve bunları bir arada tutan bağlarda hasarlanmaya ve eklemlerde “ağrı, şişlik ve
hareket kısıtlılığına” yol açan hastalıklara genel olarak “romatizma/romatizmal
hastalıklar” denilmektedir. Sonuç olarak “romatizmal hastalıklar”, inflamasyon (iltihap,
yangı) ile kendini gösteren ve vücutta bir ya da daha fazla eklem fonksiyonunda bozulma
ile karekterize hastalıklardır. Sıklıkla ağrı, şişlik ve tüm vücutta veya ilgili eklem
bölgesinde katılık/sertlik gibi bulgularla karakterizedirler. Genel olarak kronik (uzun
süreli, süreklilik gösteren) hastalıklardır. Eklemlerin yanı sıra kalp, akciğer, böbrek gibi iç
organları da etkileyebilirler. Bu nedenle yakınmalar her zaman için sadece eklemlerle
sınırlı değildir.
Birçok insan romatizmal hastalıkların yerine “artrit” (eklem iltihabı) kelimesini
kullanmaktadır. Latince kökenli bu kelime de “arth (eklem)” ve “itis” kelimelerinden
oluşmuştur. “İtis” kelimesi mikrobik olmayan ve vücutta üretilen iltihap anlamına
gelmektedir. Yani “artrit” kelimesi mikrobik olmayan eklem iltihabı/inflamasyonu
anlamına gelmektedir. Birçok artrit çeşidi romatizmal hastalıların yalnızca bir kısmını
kapsar. Her eklem ağrısı romatizma demek değildir. Toplumumuzda çoğunlukla
romatizma kelimesi eklem ağrısı ile eşdeğer kullanılmakla birlikte bu her zaman doğru
değidir. Herhangi bir eklem ağrısının romatizmal hastalıktan kaynaklanıp
kaynaklanmadığı hekim tarafından belirlenmelidir.
Bazı romatizmal hastalıklar vücudun destek dokularını ve iç organlarını da etkilediği için
“bağ doku hastalıkları” olarak da tanımlanır. Bazıları da bağışıklık sistemini etkilediği için
“otoimmün hastalıklar” olarak da bilinirler. Bu hastalıklarda, normalde vücudu enfeksiyon
ve hastalıklardan koruyan bağışıklık sistemi vücudun sağlıklı dokularına zarar
vermektedir. Yani bu hastalıklar vücudun kendi savunma sisteminin kendisine zarar
verecek şekilde çalışması sonucu ortaya çıkmaktadır.
Tüm bu bilgiler ışığında “artrit ve romatizma/romatizmal hastalıklar” terimleri bazen
birbirlerinin yerine kullanılmaktadır. Romatizma tek bir hastalık değildir, yaklaşık 200
adet hastalık romatizmal hastalıklar içinde incelenmektedir.
Romatizmanın nedenleri nelerdir?
Romatizmanın birçok tipinde neden belli değildir. Çoğu romatizmal hastalıkta genetik
yapı önemlidir. Yani sahip olduğumuz bazı genler romatizmaya yatkınlık yaratabilir.
Genetik yatkınlığı olan kişilerde çevresel koşullar, çeşitli enfeksiyon etkenleri ve
bilemediğimiz bazı durumlar da romatizmal hastalıkların ortaya çıkmasını
kolaylaştırabilir.
Bazı romatizma türlerinde çeşitli risk faktörleri bir arada bulunabilir. Örneğin; bozulmuş
kıkırdak yapısı, kemiklerin birbirine uyumu ve hareketinde bozukluk, diğer romatizma
tipleri ve obezite (şişmanlık) eklem hasarı ve yaralanmasına neden olur.
Romatizmanın bazı tiplerinde ise eklemlerin aşırı ve yanlış kullanılması, özellikle
eklemlerin tekrarlayan stres altında kullanılması bursit (eklem çevresi yumuşak dokunu
iltihabı), tendinit (kiriş iltihabı), karpal tünel sendromu (sinir sıkışması) gibi romatizmal
hastalıklara neden olabilir.
Bilimadamları romatolojik hastalıkların ortaya çıkmasınına neden olan etkenler ve risk
faktörleri hakkında çalışmalar yapmaktadırlar. Neden olan bazı faktörler bu çalışmalar
neticesinde belirlenmiştir. Örneğin; osteoartritte (halk arasında kireçlenme olarak
bilinmekte) kalıtımsal kıkırdak zayıflığı ya da eklem üzerinde aşırı, tekrarlayıcı
travmaların rol oynadığı belirlenmiştir. Sistemik Lupus Eritematozus (SLE, Lupus),
Romatoid artrit (RA) ve sklerodermada genetik (kalıtımsal) faktörlerin belirleyici rol
oynadığı ve çevresel faktörlerin de bunların ortaya çıkmasını kolaylaştırdığını tespit
etmişlerdir.
Romatizmal hastalıklarda önemli bir diğer faktör de cinsiyettir. Lupus, romatoid artrit,
skleroderma ve yumuşak doku romatizması (fibromiyalji) genellikle kadınlarda daha
sıktır. Bu durumun gelişmesinde hormonların ya da diğer erkek-kadın farklılıklarının rol
oynadığı düşünülmektedir.
Kaç türlü romatizma vardır?
Romatizmal hastalıklar deyince geniş bir hastalık grubu akla gelir. İltihaplı eklem
romatizmaları, omurga romatizmaları, gut (damla hastalığı), Behçet hastalığı, Ailevi
Akdeniz Ateşi, osteoartrit (kireçlenme), osteoporoz (kemik erimesi), vaskülit (damar
romatizmaları), fibromiyalji sendromu (yumuşak doku romatizması) gibi birçok hastalık
bu grupta incelenir. Bu hastalıklardan birkaçı aşağıda anlatılacaktır.
Osteoartrit (Dejeneratif artrit, Kireçlenme)
Osteoartrit (kireçlenme) en sık görülen eklem hastalıklarındandır. Eklemlerdeki kıkırdak
dokuda yıkım, yapısal bozulma ve yeni kemik oluşumları ile karakterize bir hastalıktır.
Osteoartrit normal eklem yapısını bozarak eklemlerde ağrıya ve hareket kısıtlılığına neden
olmaktadır. Osteoartrit (kireçlenme) birçok eklemi tutabilir. Sıklıkla elleri, dizleri, kalçayı,
omurgayı etkilemektedir.
Romatoid artrit (RA)
En sık görülen iltihabi eklem hastalıklarındandır. Eklemlerde ve eklemleri çevreleyen
yumuşak dokularda enflamasyona (iltihap) yol açan kronik bir hastalıktır. RA kronik ağrı,
eklemlerde ileri şekil bozuklukları ve günlük yaşam aktivitelerinde yetersizliğe yol
açabilir. Genellikle birden fazla eklem etkilenir ve eklemlerde simetrik (örneğin, sağ ve
sol el bileği ve parmaklar) tutulum mevcuttur. Zamanla ilerleyen bu hastalık eklemler
dışında iç organları da etkileyebilir. RA toplumun yaklaşık %1’ini etkiler. Genellikle
genç-orta yaşlarda ortaya çıkar. Kadınlarda erkeklere oranla 2-3 kat daha fazla görülür.
Nedeni tam olarak bilinemeyen bu hastalık kişiden kişiye de klinik farklılar
gösterebilmektedir.
Spondiloartropatiler (Omurganın iltihaplı romatizmaları)
Temel olarak bu grup romatizmal hastalıklar omurgayı etkilerler. Bu grupta en sık görülen
hastalık “Ankilozan Spondilit”tir. Ankilozan spondilit ve diğer spondiloartropatiler
aşağıda kısaca açıklanmıştır.
a) Ankilozan Spondilit
Ankilozan spondilit, özellikle omurga ve leğen kemiğindeki eklemleri tutan, omurganın
bel bölgesinde hareket kısıtlılığı yapan kronik bir hastalıktır. Omurganın hareketliliğini
sağlayan eklem ve bağlarda iltihaplanma meydana gelir. Bu iltihaplanma ağrıya ve zaman
içerisinde de hareket kısıtlılığına neden olmaktadır. Omurganın yanı sıra kalça, omuz ve
dizler gibi eklemlerde de iltihaplanma gelişebilir. Ankilozan spondilit erkeklerde
kadınlardan 2-3 kat daha fazla görülür. Hastalığın seyri kişiden kişiye değişiklik
göstermektedir. Ciddi tutulumu olan kişilerde omurga hareketleri tamamen kısıtlanabilir.
En sık görülen belirtileri, istirahatle artış gösteren bel ve kaba etlerdeki ağrı ve
katılık/sertliktir. Ayrıca topuk ağrısı da sık görülen bir diğer şikayettir.
Ankilozan spondilit dışında, sedef hastalığı (psöriazis), iltihabi barsak hastalıkları ve
reaktif artrit (Rreiter sendromu olarak da bilinir) spondiloartropati yapabilen diğer
romatizmal hastalıklardandır.
b)Reiter Sendromu (Reaktif Artrit)
Genellikle alt üriner sistem (idrar yolları) ve bağırsak enfeksiyonları sonrasında
eklemlerde gelişen iltihaplanma durumudur. Eklemde iltihaplanmanın yanı sıra göz
problemleri, cilt döküntüsü ve ağız yaraları da görülebilir.
c) Psöriatik Artrit (sedef artriti)
Bir cilt hastalığı olan sedef hastalığı ile birlikte görülen bir romatizma şeklidir.
Sedef artritinin seyri genellikle değişken olmakla birlikte nispeten iyi gidişlidir. Genellikle
30 ile 50 yaşlarında başlar. Kadınlarda ve erkeklerde eşit oranda görülür.
d) Enteropatik Artritler
Ülseratif kolit, Crohn hastalığı gibi barsakları ilgilendiren hastalıklarda görülebilen bir
romatizmal hastalıktır.
Gut (Damlacık hastalığı)
“Kralların hastalığı” olarak da bilinen bu hastalık çok eski zamanlardan beri
bilinmektedir. Gut tuttuğu eklemlerde ağrı, duyarlılık, kızarıklık, şişlik ve ısı artışına
neden olan; ataklarla seyreden romatizmal bir hastalıktır. Bu hastalık ürik asit
fazlalığından oluşur. Kanda artmış olan ürik asit eklemlerde birikerek eklemde iltihaba yol
açar. Genellikle her atakta tek bir eklemi etkiler ve bu eklem sıklıkla ayak başparmak
eklemidir. Bunun yanı sıra diz, dirsek gibi eklemler de etkilenebilir.
Çok fazla alkol alımı, çok sıkı diyet ve açlık, özellikle proteinden zengin yiyeceklerin
fazla yenmesi, ekleme herhangi bir travma vb. durumlar atakların gelişmesini
tetikleyebilir.
Tüm romatizmal hastalıklar içinde en ağrılı olanıdır. Genellikle 40 yaş üstü erkeklerde
görülür. Kadınlar ise genellikle menapoz sonrasında hastalığa yakalanırlar.
Yumuşak doku romatizmaları (eklem dışı romatizmal hastalıklar)
Yumuşak doku romatizmaları eklem dışı dokularda ağrı ve/veya şişlik gibi bellirtilere yol
açarlar. Eklemlerin veya kasların aşırı kullanılması, uygunsuz vücut postürü (vücut
duruşu) veya anormal kas veya eklem yapısı sonucu gelişir. Çok çeşitli yumuşak doku
romatizmaları vardır. Örnek olarak bursitler, tendinitler, fasiitler sayılabilir. Bu hastalıklar
bulundukları bölgelerde belirti verir.
Fibromiyalji Sendromu (FMS)
FMS, vücutta yaygın ağrı ve yorgunluk ile karakterize, sık görülen bir yumuşak doku
romatizmasıdır. FMS, kesinlikle bir eklem hastalığı değildir, eklemi tutmaz ve eklemde
hasar oluşturmaz. Ağrı ile birlikte yorgunluk, uyku bozukluğu, baş ağrısı, sabahları
yorgun kalkma, ellerde şişlik hissi, sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma gibi belirtiler
görülmektedir. Hastalığın nedeni kesin olarak bilinememektedir. Sıklıkla erişkin yaşlarda
(35-60 yaş) görülmekte olup kadınlarda erkeklere oranla 6-10 kat daha sıktır.
Sistemik Lupus Eritematozus (SLE, Lupus)
SLE eklemleri, kasları ve iç organları etkileyen, çok çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilen
romatizmal bir hastalıktır. Vücudu enfeksiyonlara karşı korumakla görevli bağışıklık
sisteminin anormal çalışmasından kaynaklanan kronik romatizmal bir hastalıktır. SLE;
kalp, akciğer, cilt, eklemler, kan oluşturucu organlar, böbrekler ve hatta sinir sistemi gibi
vücudun birçok sistemini etkileyebilir. Buna bağlı olarak artrit (eklem iltihabı) dışında
böbrek rahatsızlıkları, merkezi sinir sistemi bozuklukları, anemi (kansızlık), ateş, kilo
kaybı, karın ağrısı gibi belirtiler görülebilmektedir.
Polimiyalji Romatika
Belirli kas gruplarında (omuz ve kalça çevresi) ağrı ve tutukluk ile karakterize bir çeşit
romatizmal hastalıktır. Bulguları omuzlar, kollar, bel ve kalçalarda ağrı ve tutukluktur.
Nedeni bilinmemektedir. Özellikle 50 yaş üstü kişilerde görülür. Kadınlarda daha sıktır.
Çoğu olguda kan sedimentasyon oranı yükselmiştir.
Osteoporoz (kemik erimesi)
Osteoporoz; kemik yoğunluğunun azalması ve kemik yapıda kırılganlıkla giden bir
hastalıktır. Kemik yoğunluğunun azalması kırık riskinin artmasına neden olmaktadır.
Eklemlerde iltihaplanmaya neden olmaz. Önlenmesinde egzersiz ve uygun diyet takviyesi
önemlidir.
Romatizma engellenebilir mi?
Çalışmalar bize birçok romatizma tipinin engelleme yöntemleri hakkında yeterli bilgi
vermemiştir. Bununla beraber bazı romatizma tipleri engellenebilmektedir. Örneğin; akut
romatizmal ateş penisilinle boğaz enfeksiyonu tedavisi ile engellenebilir. Lyme hastalığı,
kene ısırıklarının engellenmesiyle önlenebilir ve semptomlar (bulgular) için erken
dönemde antibiyotik tedavisi verilebilir. Şu anki çalışmalarla ilgili bazı bilgiler gelecekte
bazı romatizma tiplerinin engellenebileceğini göstermektedir.
Romatizma kalıtsal mıdır?
Yukarıda romatizmal hastalıkların nedenleri arasında genetik yapının önemli olduğunu
belirtmiştik. Kalıtım yoluyla sonraki nesillere aktarıldığı kesin olarak bilinen bazı
romatizma formları olmakla beraber birçoğu kalıtımsal değildir.
İklim romatizmamı etkiler mi?
Soğuk ve nemli bir yerde yaşamak, sıcak ve kuru iklimli bir yere nazaran romatizmanızı
daha hissedilir kılabilir. Nem oranında artış veya basınçta düşüş gibi hava durumundaki
değişiklikler eklemlerin geçici bir süre hassaslaşmasına yol açabilir. Burada kişisel
duyarlıklar da önemlidir. Ancak romatizmalı herkes hava değişikliğini tahmin edemez.
Aşırı kilo romatizmayı nasıl etkiler?
Aşırı kilo, kalça ve diz gibi ağırlık taşıyan eklemlerdeki baskıyı artırır. Osteoartrit
(kireçlenme)’nin oluşmasında rol oynayabilir. Romatizmada şişmanlık artış gösterebilir.
Çünkü romatizma nedeniyle oluşan halsizlik, eklem ağrısı ve eklemde katılık/sertlik
egzersiz yapmayı engeleyebilir.
Romatizma diğer hastalıkların belirtilerini gizleyebilir mi?
Romatizma tanısı koyarken hekimin çok dikkat etmesi gerekir. Başka hastalıklar
romatizmal bulgular verebileceği gibi, romatizmal hastalıkların bazıları da diğer başka
hastalıklara benzeyebilir. Örneğin bazı kanser hastalıkları sadece romatizmal şikayetlerle
kendini göstereblir. Veya bazı romatizmal hastalıkların ayırıcı tanısında kanser,
enfeksiyon gibi hastalıklar da düşünülmelidir.
Hangi egzersizleri yapmalıyım?
Egzersiz mutlaka gereklidir ve romatizma tedavisinin bir parçasıdır. Ağrı ve eklemde
katılık/sertliğin azalmasına, eklem hareketlerinin ve esnekliğinin sağlanmasına, kasların
güçlenmesine ve deformasyonun (şekil bozukluğunun) önlenmesine yardımcı olur. Ancak
unutulmamalıdır ki romatizmal hastalıklarda bazı egzersiz türleri zararlı olabilmektedir.
Bu yüzden gelişigüzel egzersiz yapmamak gerekir. Romatizmal hastalıklarda Fizik Tedavi
ve Rehabilitasyon (FTR) doktoru tarafından tarif edilen egzersizler uygulanmalıdır.
Romatizma tedavi edilebilir mi?
Çoğu romatizma türünde ilaç tedavisi ile hastalık kontrol altına alınabilir ancak tamamen
ortadan kaldırılamaz. Hastalık tamamen ortadan kaldırılamasa da hastalar birçok
şikayetten kurtulabilir ve daha rahat bir hayat sürebilirler.
İlaçlarımı kullanmama rağmen neden hala ağrılarım oluyor?
Romatizmayı tedavi eden, ağrıyı hafifleten mevcut ilaçlar bazen tatmin edici
olamamaktadır. Hatta en güçlü ilaçlar bile bazı romatizmal ağrıları tamamıyla yok
edemez.
Romatizma teşhisinde ne tür testler uygulanıyor?
Romatizmayı teşhis edecek tek bir test yoktur. Tek bir test sapasağlam birinde anormal
sonuçlar verebildiği gibi hastalıklı kişilerde normal sonuçlar verebilir. Teşhiste hemogram
(kan sayımı), sedimantasyon oranı (sedim, eritrosit sedimentasyon hızı), Romatoid faktör
(RF), ANA (antinükleer antikor), idrar tahlili, doku biyopsileri, aspirasyonlar ve
röntgenler kullanılmaktadır. Ancak halk arasında yaygın olarak söylenen ve “doktor
kanıma bakıp sende romatizma var dedi” söylemi çoğu zaman gerçeği yansıtamaz.
Romatizma tanısını koyarken yukarıdaki tahliller elbette çok önemli olabilir ancak esasen
hastanın bir bütün olarak değerlendirilmesi, detaylı hikayesinin alınması, çok ayrıntılı
fizik muayenesinin yapılması gerekmektedir.
Romatizma nasıl tedavi edilir?
Erken teşhis başarılı romatizma tedavisinde önemli yer tutar. Romatizmal hastalıkların
tedavisi hastalığın türüne göre ilaç, egzersiz, eklem koruyucu önlemler, hasta eğitimi,
istirahat, sıcak ve soğuk uygulamalar, cihazlamalar ve cerrahi uygulamaları içermektedir.
Tedavi programının ana kısmı ilaç tedavisidir. Artrit ve romatizmada kullanılan birçok
ilaç tedavisi vardır. Bunlar birkaç kategoriye ayrılmaktadır. En sık SOAİİ (steroid
olmayan antiinflamatuvar ilaçlar) ve temel etikili antiromatizmal ilaçlar (hastalığı kontrol
alan romatizmal ilaçlar; salazopirin, metotreksat gibi), kortizonlar, analjezikler (ağrı
kesiciler), biyolojik ajanlar, bölgesel uygulamalar (krem, yağ, jel ve merhemler) gibi
ilaçlar kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra fibromyalji, gut (damla hastalığı) ve osteoporoz
(kemik erimesi) gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan değişik grup ilaçlar da mevcuttur.
Tedavi gereksinimleri günden güne değişim gösterebilir. Bazı hastalarda çoğu tedavi
programları sonucunda ani, büyük değişikler olmayabilir. İyileşme genelde yavaş olur ve
sabır gerektirir. Bu yüzden ilacı kullanır kullanmaz hastalığın hafiflemediğini düşünmek
yanlış olur. İlaçların etki etmesi için biraz zamana gereksinim olabilir.
Kaplıca tedavisi romatizmama iyi gelir mi?
Genel olarak kaplıca ve sıcak uygulamaları iltihaplı eklem romatizmalarında önerilmez.
Hatta hastalığın aktif döneminde hastaya zarar bile verebilir. Ancak osteoartritte (eklem
kireçlenmesi) faydalı olabilir. Romatizmal hastalıklarda kaplıca tedavisinin bir Fizik
Tedavi ve Rehabilitasyon hekimi tarafından düzenlenmesi gerekmektedir.
Romatizma için özel bir diyet var mı?
Romatizma diyeti diye bir şey yoktur. Romatizma, kas iskelet sistemini içeren 200’den
fazla farklı hastalığı işaret etmektedir. Bu hastalıkların tümü için uygun bir diyet
uygulaması yoktur. Araştırmacılar, romatizmalı hastalara dengeli beslenmeyi
önermektedirler. Aşağıdaki hastalıklarda diyet önemlidir:
Gut: Pürinden zengin (protein içeriği yüksek) gıdalar vücuttaki ürik asidi artırabilir. Bu
yüzden bu hastalıkta yapılacak diyet yararlı olabilir.
Osteoartrit (kireçlenme): Aşırı kilo dizlerdeki yüklenmeyi dolayısıyla kireçlenme riskini
artırmaktadır. Bu yüzden kireçlenme olan hastaların mutlaka kilo vermeleri gerekir.
Osteoporoz (kemik erimesi): Kemik erimesi için kalsiyum alımının yeterli olması gerekir.
Alkol, kafein gibi içecekler de osteoporoz açısından risktir (lütfen osteoporoz
broşürümüzü isteyiniz).
Alkol kullanımı romatizmalı hastaları nasıl etkiler?
Romatizmal hastalıklarda alkol kullanımı çok ciddi risklere neden olabilir. En önemlisi,
alkolün romatizmada kullanılan ilaçlarla etkileşime girebilmesi ve hastalarda ciddi
sorunlara yol açabilmesidir. Örneğin metotreksat kullanan hastaların kesinlikle alkolden
uzak durmaları gerekmektedir. Bunun nedeni metotreksat ile birlikte alkol kullanımının
karaciğer tahribatı riskini artırmasıdır. Ayrıca, alkol kandaki karaciğer fonksiyon testlerini
yükseltebilir; bu durum da kullanılan ilaç tedavisinin dozunu etkileyebilir.
Alkol kullanımı, osteoporoz (kemik erimesi) riskini artırabilir.
Alkol kullanımı kilo artışına neden olacağından çeşitli romatizmal hastalıklar için risk
oluşturur, tedavide güçlüklere neden olur.
Bir anda aşırı alkol kullanımı kandaki ürik asit seviyesinin ani yükselmesine ve akut gut
atağına neden olabilir.
Uzun süreli alkol kullanımıyla sıklıkla kalça ekleminde avasküler nekroz denen hastalık
oluşabilir. Bunun sonucunda hastalar kırıklara kadar varabilen ciddi sorunlarla
karşılaşabilir.
İletişim
İzmit Rehabilitasyon Merkezi (İREM)
Tel: 0-262-3127481
KOÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
Tel: 0-262-3037416
Prof. Dr. Erbil Dursun
[email protected]
e-posta:
Prof. Dr. Nigar Dursun
[email protected]
Yard. Doç. Dr Murat İnanır
Yard. Doç. Dr. Ilgın Sade
[email protected]
[email protected]
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
Tel: 0-262-3039500
[email protected]
[email protected]
[email protected]
İzmit Rehabilitasyon Merkezi (İREM)
Tel: 0-262-3127481
Faks: 0-262-3127485
Yahya Kaptan Meslek Yüksekokulu (İş ve Uğraşı Terapisi Programı)
Tel: 0-262-3127481
Faks: 0-262-3127485
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Nigar DURSUN (Anabilim Dalı Başkanı V.)
• Prof.Dr.Erbil DURSUN
• Doç.Dr.Barın SELÇUK
• Yard.Doç.Dr.Murat İNANIR
• Yard.Doç.Dr.Ilgın SADE
Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı
1995 yılında kurulan KOÜ Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, 1999 Marmara
depreminden sonra yeniden yapılanmaya başlamış, 2005 Haziran ayına kadar deprem
sonrası inşa edilen prefabriklerde eğitim ve hasta hizmetlerine devam etmiştir. Bu tarihten
sonra ise Umuttepedeki Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin 5. katında 20
yataklı servisi ile ilimiz ve çevre iller halkına hizmet vermektedir. Ayrıca poliklinik binası
içinde yer alan genel göğüs hastalıkları, astım, KOAH ve sigara polikliniği, solunum
fonksiyon testi laboratuvarı, tanısal ve girişimsel bronkoskopi üniteleri mevcuttur.
Morfoloji binasında bulunan 4 yataklı uyku laboratuarı da 2007 yılından beri ilimizde bu
konudaki tek merkez olarak hizmet vermektedir. Bu güne kadar 20 uzman yetiştirmiş olan
bölümde şu anda 6 araştırma görevlisinin eğitimi sürmektedir. Profesör Dr Füsun
Yıldız’ın Anabilim Dalı Başkanlığını yürüttüğü bölümde iki profesör ve 2 doçent ile
eğitim, tanı ve tedavi hizmetleri verilmektedir. Haftada iki gün düzenli olarak seminer,
literatür ve olgu tartışmalarından oluşan eğitim programları yapılmakta, Dönem III ve
Dönem V öğrencilerinin eğitimleri tüm öğretim üyelerinin katkılarıyla devam etmektedir.
Ayrıca bölümümüz öğretim üyeleri göğüs hastalıkları ile ilgili mezuniyet sonrası eğitim
toplantıları düzenlemekte, belirli dünya günlerinde (Ör Dünya astım günü vb…) hasta ve
hekim toplantıları organize edilmektedir.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Füsun YILDIZ (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Ahmet Hamdi ILGAZLI
• Prof.Dr.İlknur EGECE BAŞYİĞİT
• Doç.Dr.Haşim BOYACI
• Yard.Doç.Dr.Serap ARGUN BARIŞ
Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı A.D.
Umuttepe Yerleşkesi Eski İstanbul Yolu 10. km. 41380 KOCAELİ
(+90 262) 3037556
(+90 262) 3037003
Eğitim
SOSYAL TIP
Sosyal tıp dersleri, Dönem I, 1. kurul içinde verilmektedir.
Toplam Ders Saati : 25
Kuramsal Dersler
: 17
Uygulama Dersleri : 8
Dersin Amacı
Bu dersin amacı öğrencilerin sağlığın sosyal belirleyicilerini kavraması; Türkiye’de ve
dünyadaki halk sağlığı sorunları konusunda bilgi sahibi yapmaktır.
Hedefler
1.
2.
3.
4.
Bu dersin sonunda öğrenci aşağıdakileri kavramış olacaktır:
Bir toplumda sağlık düzeyini belirleyen etmenleri ve etki mekanizmalarını
Türkiye’de ve dünyada sağlık düzeyini
Dünyada sağlık ile ilgili uluslararası örgütleri
Türkiye’de sağlık hizmetlerinin örgütlenmesini
Kaynaklar
Temel ders kitabı
Eren, Nevzat. Çağlar Boyunca Toplum, Sağlık ve İnsan. SomGür Yayıncılık. Ankara.
1996
Diğer kaynaklar:
Giddens,
Anthony.
Sosyoloji.
Ayraç
Yayınevi,
Ankara.
2000.
Kottak, Conrad Phillip. Antrolopoloji: İnsan Çeşitliliğine Bir Bakış. Ütopya Yayınları,
Ankara. 2001.
Ders Başlıkları
1. Türkiye’nin sağlığı
2. Dünyanın sağlığı
3. Sağlığın toplumsal gelişimi
4. Sağlık bilgisinin gelişimi ve ilkeleri
5. Sağlık kavramı, toplum-sağlık ilişkisi
6. Hastalık ve kültür
7. Sanayi devrimi
8. Sanayi devrimi
9. Sağlıksızlığın etkenleri
10. Toplum-hekim-hasta-hastalık
11. Sağlığın belirleyicileri
12. Toplumu tanıma
13. Sosyal politika, sosyal güvenlik ve sağlık
14. Temel Sağlık Hizmetleri ve Alma-ata Bildirgesi
15. Türkiye’de sağlık sistemi
16. Savaş ve sağlık
17. Bilimsel yöntem
UYGULAMA-I: Köy gezisi
UYGULAMA-II: Kent gezisi
UYGULAMA-III: Sağlık kurumu gezisi
BİYOİSTATİSTİK
Biyoistatistik dersleri, Dönem I, 2. ve 3. kurul içinde verilmektedir.
Toplam Ders Saati : 24
Kuramsal Dersler
: 20
Uygulama Dersleri : 4
Dersin Amacı
Bu dersin amacı öğrencileri biyoistatistiğin temel kavramlarının öğretilmesi; tanımlayıcı
istatistiklerin yapabilme becerisini kazandırmaktır.
Hedefler
Bu dersin sonunda öğrenci aşağıdakileri kavramış ve yapabiliyor olacaktır:
1. Tanımlayıcı istatistik ölçütleri ve bunların hesaplanması
2. Uygun tablo ve grafik türünün yapılması
3. Uygun test seçimi ve bazı tek değişkenli analizlerin uygulanması
Kaynaklar
Sümbüloüğlu,
K.
Biyoistatistik.
Hatipoğlu
Yayınevi.
1997
Dawson-Saunders, B& Trap, R. Basic and Clinical Biostatistics. Prentice-Hall
International Inc. 1990
Ders Başlıkları
1.
2.
3.
4.
5.
6.
İstatistik nedir?
Veri ve türleri - verilerin sınıflandırılması
Merkezi dağılım ölçütleri (ortalama, ortanca, tepe değeri)
Yaygınlık gösteren ölçütleri (s. sapma, varyans, s. hata)
Yaygınlık gösteren ölçütleri (s. sapma, varyans, s. hata)
Tablo, grafik yapımı
UYGULAMA I: Yer gösteren ölçütlerin ve yaygınlık ölçütlerinin hesaplanması (2 saat)
7. Sürekli dağılımlar: Normal dağılım
8. Olasılık dağılımları: Binomiyal ve Poisson dağılımı
9. İstatistikte karar verme
10. Hipotez kurma ve yanılma düzeyi
11. Evren, örnek, örnek büyüklüğü
12. Evren, örnek, örnek büyüklüğü
13. Önemlilik testleri temel kavramlar
14. Önemlilik testleri ve uygun test seçimi
15. Evren oranı önemlilik testi – Evren ortalaması önemlilik testi
16. İki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi
17. İki oran arasındaki farkın önemlilik testi
18. Ki-kare testi
19. Parametrik test varsayımları ve non-parametrik testler
20. Çok değişkenli analizlere genel yaklaşım
UYGULAMA II: Önemlilik testleri (2 saat)
HALK SAĞLIĞI
Halk Sağlığı dersleri Dönem III, 8. Kurulda Halk Sağlığı ve Etik Ders Kurulu içinde
verilmektedir.
Toplam Ders Saati : 108
Kuramsal Dersler
: 78
Uygulama Dersleri : 30
Amaç
Bu dersin amacı öğrencilere halk sağlığında temel kavramlarının öğretilmesi; toplumdaki
sağlık sorunlarının saptanması ve çözülmesinde halk sağlığı yaklaşımının
kazandırılmasıdır.
Hedefler
1.
2.
3.
4.
Bu dersin sonunda öğrenci aşağıdakileri kavramış ve yapabiliyor olacaktır:
Toplumun sağlık sorunlarına tanı koyabilme
Toplumun sağlık sorunlarına çözümler üretebilme
Bir toplumdaki sağlık sistemini değerlendirebilme
Sağlık hizmetlerinin yönetimi ilkeleri
İçerik
Halk sağlığına giriş, sağlık hizmetleri, sağlık yönetimi, epidemiyoloji (kesitsel, olgukontrol, kohort, deneysel araştırmalar), araştırma planlama, demografi, toplumsal sağlık
göstergeleri, sosyal politikalar, sosyal güvenlik sistemleri, sağlık sistemleri, sağlık
ekonomisi, bulaşıcı hastalıkların kontrolü, aşılama hizmetleri, üreme sağlığı, sosyal
hastalıklar (tüberküloz, sıtma, AIDS vb), savaş ve sağlık, göçler ve sağlık, kronik
hastalıkların kontrolü, çevre sağlığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği, toplum beslenmesi,
olağandışı durumlarda sağlık hizmetleri.
Kaynaklar
o
o
o
o
o
Çağatay G ve Akın L (Eds). Halk Sağlığı Temel Bilgiler. Güneş Kitabevi. Ankara. 2006.
Eren N.,Öztek Z. Sağlık Ocağı Yönetimi, 4. baskı, Ankara,1992
Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönerge, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık
Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Ankara 2001.
Wallace, RB. Maxcy-Rosenau-Last Public Health and Preventive Medicine (Ed: Wallace
RB). 14. Edition, Appleton & Lange. 1998
Roger Detels, James Mcewen, Robert Beaglehole, and Heizo Tanaka. Oxford Textbook of
Public Health. 4. Edition. 2002
Ders Başlıkları
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Halk sağlığında yöntem- Grup çalışması
Halk sağlığında yöntem- Grup sunumları
Halk sağlığı – toplum tıp bilimleri
Halk sağlığı – toplum tıp bilimleri
Türkiye’nin idari yapısı
Sağlıkta ekip hizmeti- toplum katılımı
Sağlık hizmetlerinin tarihçesi ve temel sağlık hizmetleri
8. Sağlık sistemleri: genel yaklaşım
9. Sağlık sistemleri: ülke örnekleri
10. Türkiye’de sağlık hizmetlerinin tarihi
11. Sağlıkta reform neyi hedefliyor?
12. Sağlık hizmetlerinin yönetimi: Temel kavramlar
13. Sağlıkta yönetimin işlevleri
14. Sağlıkta planlama nedir? Neden gereklidir? Türkiye’de planlama tarihi
15. Sağlık hukuku
16. Yataklı tedavi kurumları
17. Sağlık ocağında yürütülen hizmetler
18. Sağlık ocağı kayıtları
19. Sağlık ocağı yönetimi- yazışmalar
20. Durum saptama ve bölgeyi tanıma
21. Demografi
22. Toplumsal sağlık göstergeleri
23. Toplumsal sağlık göstergeleri
24. Türkiye’de kadın sağlığının durumu
25. Aile planlaması kavramı ve hizmetleri
26. Doğum öncesi bakım hizmetleri
27. Bilimsel yöntem ve bilim insanının sorumlulukları
28. Epidemiyoloji nedir? Tıpta nedensel ilişki
29. Araştırma teknikleri-tanımlayıcı epidemiyoloji
30. Kesitsel araştırmalar
31. Olgu-kontrol araştırmaları
32. Kohort araştırmaları
33. Deneysel araştırmalar
34. Yöntemsel araştırmalar
35. Araştırma planlaması
36. Günümüzde sosyal politika
37. Türkiye’de sosyal güvenlik ve sağlık
38. Çevre sağlığında kavramlar, çevre-kalkınma ilişkisi ve ekonomi politiği
39. Kocaeli’de çevre sağlığı
40. Dış ortam hava kirliliği
41. Gıda hijyeni
42. Suyun ekonomi-politiği
43. Su hijyeni
44. Sıvı ve katı atıkların zararsızlandırılması
45. İç ortam hava kirliliği
46. Ulaşım ve sağlık
47. İyonizan radyasyon ve sağlık
48. Elektromanyetik radyasyon ve sağlık
49. Savaş ve sağlık
50. Göçler ve sağlık
51. Bulaşıcı hastalıkların durumu ve kontrolü
52. Salgın incelemesi
53. Vektör mücadelesi
54. Aşılama hizmetleri
55. Sosyal hastalıklar: tüberküloz, AIDS epidemiyolojisi
56. Sosyal hastalıklar: sıtma epidemiyolojisi
57. Türkiye’de ve dünyada beslenme sorunları
58. Beslenme-sağlık ilişkisi, yeterli ve dengeli beslenme
59. Beslenme durumunun değerlendirilmesi
60. Halk sağlığı açısından yaşlılık
61. Kronik hastalıklar epidemiyolojisi
62. Okul sağlığı
63. Sağlık çalışanlarının sağlığı
64. Sağlık eğitimi
65. Sağlık Ekonomisi: Tanımlar ve kavramlar
66. İşçi sağlığı ve iş güvenliği: Kavramlar ve tarihçe
67. Sanayi devrimi ve üretim biçimleri
68. İş fizyolojisi ve özel çalışma biçimleri
69. İş hijyeni
70. Çalışma yaşamında özel gruplar (çocuk işçiler, kadınlar, özürlüler)
71. Çalışma yaşamında özel gruplar (çocuk işçiler, kadınlar, özürlüler)
72. Ergonomi
73. İSİG Mevzuatı
74. İşyeri hekimliği
75. İş kazaları ve meslek hastalıkları
76. Türkiye’de İSİG : Kurumlar ve örgütlenme
77. Olağandışı durumlarda sağlık hizmetleri yönetimi
78. Olağandışı durumlarda hızlı sağlık değerlendirilmesi
UYGULAMA DERSLERİ
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
Sağlık Grup Başkanlığı ve Verem Savaş Dispanseri
Sağlık ocağı ve ev ziyareti
Yuvacık Barajı ve Su Arıtma Tesisi
İzaydaş Katı Atık Deponi Alanı
Arıtma Tesisi (evsel atıklar)
Gıda üretimi yapan işyerleri (KOÜ Hastanesi mutfağı ve süt ürünleri fabrikası)
Sosyal hizmet kurumları (Huzurevi ve Zihinsel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi)
Fabrika – işyeri sağlık birimi ve işletmenin ziyareti
MEZUNİYET ÖNCESİ TIP EĞİTİMİ PROGRAMLARI
DÖNEM VI. HALK SAĞLIĞI STAJI PROGRAMI
Tıp Fakültesi son sınıf hekim adaylarına yönelik olan ve 2 aylık dönemi kapsayan Kırsal
Hekimlik Staj Programımızın genel çerçevesi aşağıda verilmiştir.
1. KURAMSAL DERSLER
o
o
o
o
o
o
o
Kırsal Hekimlik Stajının ilk üç günlük bölümü halk sağlığının temel konularını gözden
geçirmek hedefiyle kuramsal derslere ayrılmıştır. Bu konular şunlardır;
Sağlık kavramı ve bileşenleri
Sağlık hizmetleri
Sağlık sistemleri
Türkiye’de sağlık hizmetleri
Toplumsal sağlığın ölçütleri
Sağlık ocağı yönetimi
İşçi sağlığı hizmetleri
2. SAĞLIK OCAĞI STAJI
Stajın dördüncü günü ile başlayıp altıncı haftasına kadar süren dönemde hekim adayları
İzmit'e bağlı Arslanbey ve Köseköy Sağlık Ocaklarında sağlık ocağı uygulamasında
bulunmaktadırlar. Bu çalışma çerçevesinde "Sağlık Ocağı Dosyası"nı doldurmak ve sağlık
ocağı çalışmalarına aktif olarak katılmaktadır. Her salı öğleden sonrası birer öğretim üyesi
sağlık ocaklarına rutin ziyaret yaparak dosya ile ilgili sorular yanıtlanmakta ve daha
önceden belirlenmiş başlıklar tartışılmaktadır.
3. GRUP ÇALIŞMALARI
1.
2.
3.
4.
5.
Staj süresince öğrenciler ile çeşitli konularda grup çalışmaları yapılmaktadır. Her grup
için belirlenmiş ve yapılandırılmış grup çalışmaları şunlardır;
Sağlık personelinin özlük hakları ve sorumlulukları
Salgın incelemesi
Türkiye'de anne ve çocuk sağlığının durumu
İshalli çocuk ve ASYE'li çocuk olguları
Su hijyeni
4. SEMİNERLER
Öğrenciler staj boyunca iki seminer grubuna ayrılarak seminer hazırlar ve sunarlar. Her
seminer grubu için öğretim üyelerinden birer danışman belirlenir. Seminer konuları
öncelikle birinci basamakta konuları ile ilgilidir, zaman zaman sağlık hizmetleri ve sağlık
politikası ile ilgili güncel konular da seminer konusu olarak seçilmektedir.
5. KURUM GEZİLERİ
Hekim adayları her hafta cuma günü, staj sorumlusu öğretim görevlisi ile birlikte sağlıkla
ilişkili kurumlara ziyaretlerde bulunmaktadırlar. Bu kurumlarda sorumlu kişilerle
görüşülüp ilgili kurumun işlevi, yasal sorumlulukları, yönetsel yapılanması, yöneticilerin
formasyonları vb. ile ilgili inceleme yapılmaktadır.
Gezi yapılan kurumlar şunlardır;
1. Kocaeli Tarım İl Müdürlüğü,
2. Kocaeli İl Çevre ve Orman Müdürlüğü,
3. Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Çevre Daire Başkanlıkları,
4. Gölcük Sağlık Grup Başkanlığı,
5. Gölcük Verem Savaş Dispanseri,
6. İzmit Halk Sağlığı Laboratuvarı,
7. 112 Acil Hizmetler ve İlkyardım Şubesi ve Komuta Merkezi,
8. Türk Tabipleri Birliği Kocaeli Tabip Odası,
9. KESK Sağlık Emekçileri Sendikası Kocaeli Şubesi,
10. Belediye Mezbahası.
6. ARAŞTIRMA
İnternler, stajın son 2 haftasında bir saha araştırmasının planlayarak ve yürütürler.
Araştırma konuları birinci basamakta sık görülen halk sağlığı sorunları arasından
seçilmektedir. Stajın son haftası içinde araştırma internler tarafından Anabilim Dalı'na
sunulur.
7. ADLİ TIP ŞUBESİ ROTASYONU
Kırsal hekimlik stajının sağlık ocağında geçen son haftası içinde her öğrenci bir tam gün
süresince Kocaeli Adli Tıp Şubesi'nde staj yaparlar. Burada Kocaeli Üniversitesi Tıp
Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı'ndan bir öğretim üyesinin gözetiminde, adli muayene,
otopsi, rapor yazma gibi çalışmalara aktif olarak katılmaktadırlar.
UZMANLIK EĞİTİMİ
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda yürütülen Halk Sağlığı
Uzmanlık Eğitim programında uzmanlık eğitimini standartlaştırmak, niteliğini arttırmak
ve uzmanlık öğrencileri değerlendirmelerinin objektif kriterler üzerinden yapılmasını
sağlamak üzere, KOÜTF Tıpta Uzmanlık Öğrencileri Eğitim Öğretim ve Sınav Yönergesi,
Tababet Uzmanlık Tüzüğü ve Tıpta Uzmanlık Tüzüğü esas alınarak hazırlanan bir
“Uzmanlık Öğrencisi Eğitim ve Değerlendirme Dosyası” (asistan karnesi)
uygulanmaktadır. Dosya, eğitim sürecinde yürütülmesi gereken etkinlikler ile eğitim
programlarını kapsamaktadır ve Tıpta Uzmanlık Sınavı sonrası Kocaeli Üniversitesi Tıp
Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimi yapmaya hak kazanan ve
Anabilim Dalı’nda göreve başlayan araştırma görevlilerince uzmanlık eğitimi süresince
kullanılmak üzere hazırlanmıştır.
Uzmanlık eğitimi Anabilim Dalı’nda aşağıda belirtilen kapsamda yürütülür:
Kuramsal eğitim.
Rotasyonlar.
Beceri kazanma uygulamaları.
Eğitim kursları.
Araştırma, bildiri, yayın etkinlikleri.
Bilimsel etkinliklere katılım.
Anabilim Dalı çalışmalarına aktif katılım.
Tez çalışması.
KURAMSAL EĞİTİM
o
o
o
o
Kuramsal eğitim yöntemleri temel olarak dört başlıktadır:
Anabilim Dalı’nda araştırma görevlilerine yönelik olarak yürütülen “Uzmanlık Öğrencisi
Kuramsal Eğitim Ders Programları” çekirdek dersleri.
Dönem I, III, VI dersleri ve yürütülmesi halinde Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı
Yüksek Lisans programı teorik dersleri, kurum gezileri, uygulamaları.
Seminer ve makale programları.
Eğitim kursları.
Uzmanlık öğrencisi kuramsal eğitim çekirdek programını ilk altı ayda alır . Eğitim
programı ve eğiticiler Anabilim Dalı tarafından her kuramsal eğitim döneminin başında
yeniden belirlenir. Ayrıca her uzmanlık öğrencisi eğitiminin ilk yılında Dönem I, III ve VI
Halk Sağlığı ders ve uygulamalarına katılmak zorundadır. Seminer ve makale sunumları
ile eğitim kursları kuramsal eğitimin tamamlayıcı öğeleridir.
ROTASYONLAR
Uzmanlık eğitiminde Tüzük gereği zorunlu olarak yapılması gereken rotasyonlar, 3’er
aylık dönemler halinde Dahiliye, Kadın Hastalıkları ve Doğum, İnfeksiyon Hastalıkları ve
Klinik Mikrobiyoloji, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları’dır. Uzmanlık öğrencisi rotasyon
tarihleri AD Akademik Kurulu kararı ile belirlenir. Rotasyon bitiminde ilgili AD
sorumlusu tarafından rotasyon formu doldurulur ve dosyaya eklenir.
Anabilim Dalı rotasyonları, süreleri ve rotasyon içerikleri AD tarafından belirlenerek
uygun görülen tarihlerde yapılır. Rotasyon bitiminde rotasyon formu doldurulur, ilgili
birim sorumlusu tarafından onaylanır ve dosyaya eklenir.
UZMANLIK EĞİTİMİ ROTASYON PROGRAMI
ROTASYON YERİ
SÜRESİ
Sağlık Ocağı
24 hafta
Sağlık Grup Başkanlığı
4 hafta
İl Halk Sağlığı Laboratuar
Müdürlüğü
1 hafta
İl Sağlık Müdürlüğü
12 hafta
İşyeri sağlık birimi
4 hafta
Sağlık Bakanlığı TSH Gen. Müd.
4 hafta
İl Çevre Müdürlüğü
2 hafta
İl Çalışma Müdürlüğü
1 hafta
Büyükşehir Belediyesi Sağlık
İşleri D. Bşk.
1 hafta
Büyükşehir Belediyesi Çevre D.
Bşk.
1 hafta
Sıtma Savaş Dispanseri
1 hafta
Dahiliye
12 hafta
Pediatri
12 hafta
Kadın hastalıkları ve doğum
12 hafta
İnfeksiyon hastalıkları
12 hafta
BECERİ KAZANMA UYGULAMALARI
Uzmanlık öğrencisi, eğitimi boyunca sürdürdüğü her aşamada uzmanlık eğitiminin
gerektirdiği becerileri kazanmak durumundadır. Bu beceriler, uygulama çalışmaları
sırasında belirlenen sorumluların gözetiminde edinilir ve onaylanır.
EĞİTİM KURSLARI
Uzmanlık eğitimi süresince eğitim kurslarına katılım uzmanlık öğrencisinin
gerçekleştirmesi gereken faaliyetlerdendir. Bu kurslar, katılımın yararlı olacağı düşünülen
kurslardır. Kurslara katılım için AD Akademik Kurul kararı gereklidir. Kurs katılımları
belgelenerek dosyaya eklenir.
ARAŞTIRMA, BİLDİRİ, YAYIN ETKİNLİKLERİ
Uzmanlık öğrencisi, uzmanlık eğitimi süresince AD’de yürütülen tüm faaliyetlere aktif
olarak katılmak durumundadır. Bu faaliyetler arasında araştırma, bildiri ve yayın
faaliyetleri eğitime önemli katkı sunacak çalışmalardır. Uzmanlık öğrencisi, uzmanlık
eğitimi boyunca en az dört araştırmaya katılmalı, en az dört bildiri ve/veya yayın
hazırlığına katkıda bulunmalı ve bu katkılar sorumlular tarafından onaylanmalı, örnekleri
dosyaya eklenmelidir.
BİLİMSEL ETKİNLİKLERE KATILIM
Uzmanlık öğrencisi uzmanlık eğitimi süresince Ulusal Halk Sağlığı Kongresi, Ulusal Halk
Sağlığı Günleri ve Halk Sağlığı alanını ilgilendiren toplantılara katılır.
Katılım için AD Akademik Kurul kararı alınır ve katılım belgeleri dosyaya eklenir.
Belgeler
Aile Sağlığı Merkezi Çalışma Dosyası
İşyeri Hekimliği Çalışma Dosyası
Araştırma Danışmanlığı Başvuru Formu
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Onur HAMZAOĞLU (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Nilay ETİLER
• Doç.Dr.Çiğdem ÇAĞLAYAN
• Öğr.Gör.Nuriye BOYACI
İç Hastalıkları Anabilim Dalı
Anabilim dalımızda aşağıdaki bilim dalları kurulmuş olup hizmet vermektedir.
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları: Tiroid bezi, hipofiz, böbreküstü bezi
hastalıkları, diabet (şeker hastalığı) ve obezite (şişmanlık), osteoporoz (kemik erimesi)
tanı ve tedavisi, her türlü hormon tetkiki yapılmaktadır.
Gastroenteroloji: Karaciğer, safra kesesi ve yolları, pankreas, mide, yemek borusu, ince
ve kalın barsak hastalıklarının tanı ve tedavisi ile ilgilenmektedir. Mide (gastroskopi),
kalın barsak (kolonoskopi) ve safra yolları endoskopisi (ERCP), sarılık tetkikleri, pHmetre
(yemek borusundaki asit miktarının ölçülmesi) ve karaciğer biopsisi yapılabilmektedir.
Hematoloji: Kan hastalıkları (anemi, akut ve kronik lösemiler) tanı ve tedavisi için
hizmet vermektedir. Kan tetkikleri ve kemik iliği incelemesi yapılabilmektedir.
Nefroloji: Böbrekler ve idrar yolları hastalıkları ve yüksek tansiyon ile ilgilenmektedir.
Kan ve idrar tahlilleri, kontrastlı böbrek filmi, ultrasonografi ve böbrek biopsisi
yapılabilmektedir. Hemodiyaliz ünitesinde deneyimli doktor ve hemşireler hizmet
vermektedir. Sürekli ayaktan periton diyalizi yapılabilmektedir. Böbrek nakli ile ilgili
çalışmalar başlatılmıştır.
Romatoloji: İltihaplı eklem romatizması (romatoid artrit ve diğerleri), omurganın iltihaplı
romatizması (ankilozan spondilit), yumuşak doku romatizması, kas, damarlar ve bağ
dokusunun sistemik iltihabi romatizmal hastalıkları (miyozit, vaskülit, lupus,
skleroderma), osteoartroz (kireçlenme), osteoporoz (kemik erimesi) ve gut hastalığının
tanı ve tedavisi yapılmaktadır.
Tıbbi Onkoloji: Kanserin tanısı ve tedavisi ile ilgilenmektedir. Kanserli hastalara
kemoterapi (kanserin ilaçla tedavisi) uygulanmaktadır.
Bilim Dalları
Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı
Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Prof.Dr. Berrin Çetinarslan tarafından
kurulmuştur. Bilim dalı bünyesinde diyabet, obezite, metabolik sendrom, dislipidemiler,
tirod bezi hastalıkları, hipofiz bezi hastalıkları, adrenal bez hastalıkları, osteoporoz, ve
metabolik kemik hastalıkları, erkek ve kadın gonadal bozuklukları başta olmak üzere
çeşitli hormonal ve metabolik bozuklukların tanı ve tedavisi yapılmaktadır.
Bilim dalımız bünyesinde diyabet, obezite ve diğer endokrin hastalıklar için 3 ayrı
poliklinik her gün hizmet vermektedir. Hastalıkların tanısı için her türlü dinamik test
uygulanmakta, gerekli görülen hastalar kliniğimize yatırılarak tetkik ve tedavi
edilmektedir. Haftada bir gün (Perşembe saat 13.00-15.00) poliklinik hastalarımıza,
gerekirse ultrasonografi eşliğinde TİİAB yapılmaktadır.
Diyabet ve obezite polikliniğimizde görevli iki hemşiremiz tarafından, başvuran ve
muayeneleri yapılan hastalarımızın açlık ve tokluk plazma glukozları, antropometrik
ölçümleri ve vücut yağ oranları ölçülüp, dosyalarına kaydedilmektedir. Ayrıca,
polikliniğimizde OGTT de yapılabilmektedir.
Polikliniğimize başvuran hastalarımızın Diyabet eğitimi bireysel olarak doktor ve eğitim
hemşiresi, beslenme uzmanı ile sağlanmaktadır. Ayrıca dört hafta süren grup eğitimleri ise
doktor, eğitim hemşirelerimiz, beslenme uzmanı ve psikiyatrist, gerektiğinde sosyal
hizmet uzmanı işbirliği ile düzenli olarak sürdürülmektedir. Bu seminerleri başarıyla
tamamlayan hastalarımıza diyabet eğitim sertifikası verilmektedir. Metabolik kontrolu iyi
olan hastalarımız arasından kura ile belirlenen bir hastamız "ayın hastası" seçilerek
ödüllendirilmektedir.
Gastroenteroloji Bilim Dalı
Hematoloji Bilim Dalı
Nefroloji Bilim Dalı
Diyalizde Sağlıklı Yaşam İçin Besinlerin Demineralizasyonu
Hemodiyaliz Hastalarında Hiperkalsemi Sorunu
Hemodiyaliz Hastalarında Hiperpotasemi Sorunu
Hemodiyaliz Hastalarında Kalp Yetmezliği ve Tedavisi
Öğrenci Sunumları
Böbrek Hastalıklarının Tanısı
Diabetus Mellitrusta Görülebilen Diğer Böbrek Hastalıkları
Son Dönem Böbrek Yetmezliğinde Renal Replasman Tedavisi
Diyabetik Nefropati
Diyabetik Nefropatinin Klinik Evreleri
Diyabetik Nefropatinin Patogenezi
Diyabetik Nefropati Tedavisi
1. 16 Mart 2008 Türk Nefroloji Derneği İstanbul Şubesi ve Kocaeli Üniversitesi Toplantıları
Adinamik Kemik Hastalığı
Kronik Böbrek Yetmezliğinde Sekonder Hiperparatiroidi
Üremik Vasküler Kalsifikasyon
2. 1 Haziran 2008 Türk Nefroloji Derneği İstanbul Şubesi ve Kocaeli Üniversitesi Toplantıları
Girişimsel Nefroloji Damara Ulaşım Sorunları
AV Fistül Görüntüleme ve Endovasküler Tedavi
Video 1
3. Yoğun Bakımlarda Akut Böbrek Yetmezliği - 7 Mart 2009 Derbent Oteli
Akut Böbrek Yetmezliğinde Beslenme
Akut Böbrek Hasarı Tanım, Sınıflama, Erken Tanı Biyolojik Göstergeleri
Akut Böbrek Yetmezliğinde Diyaliz Dışındaki Tedavi Yöntemleri
YBÜ de Sepsis Dışı AKI Nedenleri
Yoğun Bakım Hastalarında Akut Böbrek Yetmezliği Nedeni Olarak Sepsis ve Sırs
Risk Factors For AKI
RENAL REPLACEMENT THERAPY IN PATIENTS WITH SEPSIS AND ACUTE
KIDNEY INJURY
Romatoloji Bilim Dalı
İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı 2001 yılında kurulmuş olup
poliklinik hizmeti vermektedir ve gerektiğinde hastayı yatırarak tedavi etmektedir.
İltihaplı eklem romatizması (romatoid artrit), omurganın iltihaplı romatizması (ankilozan
spondilit), yumuşak doku romatizması (fibromiyalji, tendinit, bursit vb), kas, damarlar ve
bağ dokusunun sistemik iltihabi romatizmal hastalıkları (miyozit, vaskülit, sistemik lupus
eritematozus, skleroderma), osteoartroz (kireçlenme), gut hastalığı, ailevi Akdeniz ateşi ve
Behçet Hastalığı’nın tanı ve tedavisi yapılmaktadır.
Vücudumuzun hareket etmesini sağayan kaslar, kemikler, eklemler ve bağlarda ön planda
ağrı ve hareket kısıtlılığına, bazen de şekil bozukluğuna neden olan hastalıkların tümüne
romatizma adı verilmektedir. Romatizma tek bir hastalık olmayıp 200’e yakın hastalık bu
sınıflama içinde yer almaktadır.
Romatizmal hastalıklar kadınlarda daha sık görülmektedir ve sıklığı yaş ilerledikçe
artmaktadır. Bununla birlikte erkeklerde daha sık görülen (gut, ankilozan spondilit) ya da
daha ziyade gençlerde görülen (sistemik lupus eritematozus) romatizmal hastalıklar da
vardır. Romatizmal hastalıklar çocukluk çağında da görülebilir.
Romatizmal hastalıkların çoğunun kesin nedeni bilinmemektedir. Genellikle bulaşıcı
değildir. Bir kısmında genetik yatkınlık önem taşır. Bazı iltihaplı romatizmal hastalıklar iç
organlarımızı (akciğer, böbrek, beyin vb) etkileyebilir.
Romatizmal hastalıklarda en uygun tedavinin yapılabilmesi için ilk aşamada hastalığa
doğru teşhis konulması gereklidir. Bazen erken dönemde kesin tanı konulması güç olabilir
ve hastanın bir süre izlenmesi gerekebilir. Hastalığın belirtileri zaman içerisinde değişiklik
gösterebilir. Romatizmal hastalıkların bir kısmında hastalık uzun süre devam edebilir
(kronik). Bu durumda tedavinin de uzun süreceğini ve sürekli doktor kontrolünde
olunması gerektiğini unutmamalıdır. Yapılan tedavi hastalığı tamamen ortadan kaldırmasa
dahi yaşamını ağrısız ve rahat sürdürmesini sağlar ve hastalık nedeniyle ortaya çıkabilecek
kalıcı hasarların gelişmesini engeller.
Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Ahmet YILMAZ (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Itır YEĞENAĞA
• Prof.Dr.Sadettin HÜLAGÜ
• Prof.Dr.Berrin ÇETİNARSLAN ARSLAN
• Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK
• Prof.Dr.Kazım UYGUN
• Prof.Dr.Betül KALENDER GÖNÜLLÜ
• Prof.Dr.Zeynep CANTÜRK
• Prof.Dr.Ayşe ERGÜNEY CEFLE
• Prof.Dr.Abdullah HACIHANEFİOĞLU
• Prof.Dr.İlhan TARKUN
• Doç.Dr.Erkan DERVİŞOĞLU
• Doç.Dr.Altay CELEBİ
• Yard.Doç.Dr.Elif BİRTAŞ ATEŞOĞLU
• Yard.Doç.Dr.Pınar TARKUN
• Yard.Doç.Dr.Devrim ÇABUK
• Yard.Doç.Dr.Ayten YAZICI
Kardiyoloji Anabilim Dalı
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Baki Komsuoğlu’ nun 1994 yılında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Kurucu Dekanı
olarak göreve gelmesiyle fakültemizde Kardiyoloji Anabilim Dalı’nın oluşumu başlamış,
1995 yılında resmen kurulmuştur. Bu dönemde SSK Hastanesi ile aynı binada yer alan
Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı olarak 4 yataklı bir koroner yoğun bakım ve 15
yataklı servis ile hizmet vermiştir. Transtorasik ekokardiyografi, efor testi ve 24 saatlik
ambulatuvar EKG monitorizasyonu (Holter) laboratuarları ile tanıya yönelik tetkikler
yapılan Kardiyoloji kliniğinde 1999 yılında transözofajiyal ekokardiyografi ve ambulatuar
kan basıncı monitorizasyonu uygulamaları başlamıştır. Yine bu yıllarda kurulan Nükleer
Tıp Laboratuarı ile birlikte kalp hastalıklarının sintigrafik tetkikleri de yapılabilir hale
gelmiştir.
Ağustos 1999’daki deprem felaketinin ardından kullanılamaz duruma gelmiş olan hastane
binasından önce çadırlara daha sonra da prefabrik binalara geçen Kardiyoloji Servisi bu
şartlar altında da pek çok tanı ve tedavi hizmetini yürütmüştür. 2000 yılı başında açılan
tanı laboratuarları ile hem uzmanlık eğitimi vermeye devam etmiş hem de sağlık
hizmetleri yürütülmüştür. Bu dönemde İnvazif Tanı ve Tedavi Laboratuarı kurularak kalp
kateterizasyonu, anjiyografi, anjiyoplasti ve pace-maker uygulamaları başlamıştır. Bir yıl
sonra Aritmi ve Elektrofizyoloji Laboratuarı çalışmalarına başlamış, bu tarihten itibaren
elektrofizyolojik tetkik, kateter ablasyon, ICD ve kardiyak resenkronizasyon tedavisi
yapılmaya başlamıştır.
Haziran 2006 tarihinde Umuttepe Kampüsü içerisinde yer alan Tıp Fakültesi Araştırma ve
Uygulama Hastanesi’ne taşınılmıştır. Kardiyoloji Servisi şu anda 10 koroner yoğun bakım
yatağı, 32 genel kardiyoloji servis yatağı ve 13 aritmi servis yatağı ile hizmet vermektedir.
İnvazif tanı ve tedavi laboratuarı içinde koroner anjiyografi sonrası gözlem amaçlı
kullanılan 10 yatak daha bulunmaktadır.
Halen Kardiyoloji AD’da Prof. Dr. Dilek Ural, Prof. Dr. Ertan Ural, Prof. Dr. Ahmet
Vural, Doç. Dr. Güliz Kozdağ, Doç. Dr. Göksel Kahraman, Doç. Dr. Ayşen Ağaçdiken
Ağır, Doç. Dr.Tayfun Şahin, Doç. Dr. Teoman Kılıç, Yrd. Doç. Dr. Ulaş Bildirici ve Yrd.
Doç. Dr. Y. Umut Çelikyurt olmak üzere 10 öğretim üyesi görev yapmaktadır.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji AD kardiyolojinin her alanında klinik ve
laboratuar çalışmaların yapıldığı, tanı ve tedavi yöntemlerinin uygulandığı bir bölümdür.
Araştırma görevlisi eğitiminin amacı klinisyen yetiştirmek ve teorik bilgilerin yanı sıra,
pratik ve laboratuar bilgi ve becerilerinin de kazanılmasına yardımcı olmaktır.
Eğitim
TIPTA UZMANLIK ÖĞRENCİSİ EĞİTİM PROGRAMI
I) Rotasyonlar
Kardiyoloji uzmanlık eğitimini alacaklar tıp doktoru olmalıdır. Tıp fakültesi
mezunları ve İç Hastalıkları uzmanları başta olmak üzere başka bir branşta uzmanlık edinmiş
olanlar ancak Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda başarı göstererek Kardiyoloji uzmanlık eğitimine
hak kazanabilirler.
•
Kardiyoloji uzmanlık eğitimi süresi minimum 5 yıldır. İç Hastalıkları uzmanları için
bu süre minimum 3 yıl olarak önerilmektedir. Uzmanlık öğrencisinin eğitim süresi yıllık
akademik kurul kararı ile uzatılır.
•
Kardiyoloji Anabilim Dalı’ nda eğitime başlayan her uzmanlık öğrencisine en az 4
yılı kapsayan bir rotasyon çizelgesi verilir (örneği ektedir) . Son bir yıllık dönemde alacağı
eğitim mesleki ilgi alanını geliştirecek veya öğrencinin yetersiz olduğu bilgi ve beceriyi
edinmesini sağlayacak yönde düzenlenir.
•
Eğitim süresi içerisindeki rotasyonların en az 3 yılı Kardiyoloji AD iç rotasyonu
şeklindedir. Bunun dışında
•
o
o
o
o
o
1 yıl süre ile zorunlu İç Hastalıkları rotasyonu,
1 ay Nükleer Tıp ve kardiyak sintigrafi eğitimi rotasyonu
1 ay Anestezi ve Reanimasyon rotasyonu
1 ay Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi rotasyonu
1 ay Göğüs Hastalıkları rotasyonu
yapılması uygun görülmüştür. Ayrıca fakültemiz Çocuk Hastalıkları AD’ da Pediatrik
Kardiyoloji bölümünün kurulması ile birlikte ilgili Anabilim dalı’ndan bir ay süre ile
uzmanlık öğrencilerimizin eğitimi talep edilebilir.
•
Anabilim dalımızın rotasyon süreleri üçer aydır. Rotasyon süresince o dönemden
sorumlu öğretim üyesi tarafından uzmanlık öğrencisinin öğrendiği ya da uyguladığı her
girişim faaliyet defterine (logbook) kaydedilir.
•
Her rotasyon döneminin sonunda öğrenci bitirdiği rotasyon birimi ile ilgili teorik ve
pratik bilgi ve becerilerini değerlendirmeye yönelik bir sınava tabi tutulur.
II) Nöbetler
Yeni başlayan araştırma görevlileri kıdemli bir araştırma görevlisinin refakatinde derhal
nöbet programına alınırlar. İlk bir yıllık dönem içerisinde santral ven kateteri takabilme,
geçici pacemaker takabilme ve acil ekokardiyografi yapabilme becerilerini edinmek
durumundadırlar. Bu dönem sonunda değerlendirmelere göre kıdemli nöbeti tutabilirler.
Nöbetlerde en az 2 araştırma görevlisinin birlikte nöbet tutması zorunluluğu vardır.
Bitirmek üzere olan araştırma görevlisi sınava giriş tarihinden bir ay önce nöbetten çıkar.
III) Teorik Eğitim
1. Kişisel Eğitim – Uzmanlık öğrencileri bulundukları rotasyon dönemi süresince sorumlu
öğretim üyesinin önerdiği kaynak kitaplardan ve literatürlerden faydalanırlar.
2. Seminerler – Her eğitim-öğretim döneminde en az iki adet seminer verir ve bunlardan
sorumlu öğretim üyesinin uygun gördüğü bir konuyu derleme olarak yazıp yayınlar.
3. Dergi Saati – Haftada bir gün dergi saatine ayrılmıştır. Uzmanlık öğrencileri bu saat içerisinde
sıra ile sorumlu öğretim üyesinin nezaretinde 1-2 literatürü sunarlar.
4. Olgu Sunumu – Kardiyoloji AD’ nın tüm öğretim üyeleri haftanın bir günü bir araya gelerek
servis ve yoğun bakım ünitesinde genel vizit yaparlar. Bu vizit sırasında uzmanlık öğrencileri
izledikleri olgularını sunarlar, ilginç ve karmaşık olgular gerekirse toplantı odasında ayrıca
tartışılır ve uzmanlık öğrencileri öğretim üyeleri tarafından olgu ile ilgili kısa sözlü sınavlara
tabi tutulur.
5. Konseyler – Uzmanlık öğrencisi invazif kardiyoloji rotasyonu sırasında cerrahi girişim
planlanan olguları Kalp Damar Cerrahisi ve Kardiyoloji konseyine sunar.
6. Klinik Çalışma – Her araştırma görevlisi eğitim süresi boyunca tezi dışında en az 2 klinik
veya deneysel araştırmayı yürütmek zorundadır.
IV) Tezler
Araştırma görevlilerinin eğitim sürelerinin ikinci yılının bitiminde tez konuları ve
danışman öğretim üyeleri belirlenir. Tez, araştırma görevlisinin ilgi alanına göre tercihen
kendisi tarafından seçilmiş bir konuda orijinal çalışma olmalıdır. Tez sınava girmeden üç
ay önce danışman öğretim üyesine, 2 ay önce fakülte sekreterine gönderilir. Danışman
öğreti üyesinin onayı olmadan tez fakülte sekreterine gönderilemez.
V) Ulusal, Uluslararası Kongre, Sempozyum ve Toplantılar
Araştırma görevlileri kongre, sempozyum ve toplantılara rotasyon ile katılacak, sunulacak
çalışmada ismi olanlara öncelik verilecektir.
B) KARDİYOLOJİ AD UZMANLIK ÖĞRENCİLERİNE UZMANLIK EĞİTİMİ
SÜRESİ İÇİNDE KAZANDIRILMASI PLANLANAN BİLGİLER
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Kalp hastalıklarına yol açan risk faktörlerini, bu risk faktörlerinin tanı ve tedavisini bilme
Kalp hastalıklarının tanısını koyma
Kalp hastalıklarının fizyopatolojisini bilme
Kalp ve damar anatomisini bilme
Kalp hastalıkları teşhisinde kullanılan biyokimyasal parametreleri değerlendirme
Kalp hastalıklarının teşhisinde kullanılan invazif ve non-invazif tanı yöntemlerinin hangi
endikasyonlarla yapıldığını bilme ve sonuçlarını değerlendirme
Kalp hastalıklarının tedavisini planlama ve uygulayabilme
Kalp hastalıklarında kullanılan ilaçların farmakolojisine hakim olma
Kalp hastalığı nedeni ile izlenen hastalarda hastalık nüksünü azaltıcı önlemleri alabilme
Kardiyak rehabilitasyon prensiplerini bilme ve uygulama
Kalp hastalarının kardiyak veya nonkardiyak cerrahi öncesi değerlendirmesini yapabilme
Sistemik hastalıklarda kalp tutulumlarını bilme ve konsülte edebilme
Erişkinde doğuştan kalp hastalıklarını tanı, izlem ve tedavisini uygulayabilme
Periferik damar hastalıklarının tanı ve tedavisini bilme
Kanıta dayalı kardiyoloji ilke ve verilerini bilme ve uygulama
Klinik uygulamada ve araştırmalarda etik kurallarını bilme ve kullanma
C) KARDİYOLOJİ AD UZMANLIK ÖĞRENCİLERİNE UZMANLIK EĞİTİMİ
SÜRESİ İÇİNDE KAZANDIRILMASI PLANLANAN BECERİLER
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Hasta takibi (öykü, fizik muayene, rutin laboratuar tetkiklerinin yapılması, tanı ve tedavi
aşamalarının izlenmesi, epikriz/rapor yazabilme)
Hasta yakınları ile duyarlı iletişim - özellikle yoğun bakım ünitesinde yatan ve durumu kritik
olan hastalar ve yakınları
Elektrokardiyografi değerlendirmesi
Telegrafi değerlendirmesi
24 saatlik EKG (Holter) kayıtlarında kalp ritim problemlerinin ve iskemik atakların tanısı
24 saatlik kan basıncı kayıtlarında kan basıncı kontrolü ve yan etkilerin değerlendirilmesi
Rutin transtorasik ekokardiyografi incelemesi yapabilme
Transözofajiyal ekokardiyografi ve dobutamin stress ekokardiyografi gibi ileri inceleme
tekniklerinin sonuçlarını yorumlayabilme
Egzersiz testi yapma ve değerlendirme
Endotrakeal entübasyon yapabilme
Mekanik ventilatör cihazı uygulayabilme ve takip etme
Santral ven kateteri takabilme
Swan-ganz kateterizasyonu yapabilme
Geçici kalp pili uygulayabilme
Geçici kalp pili programlama ve takibi
Sağ ve sol kalp kateterizasyonu yapabilme
Koroner anjiyografi yapabilme
Koroner anjiyoplasti işlemine gözlemci ve yardımcı operatör olarak katılma
Elektrofizyoloji ve ablasyon uygulamalarına gözlemci olarak katılma
Kalıcı kalp pili ve ICD takibi
Perikardiyosentez yapabilme
Poliklinik hizmeti verebilme
Acil Ünitesi’ nde çalışarak kardiyak acillerin tanı ve tedavisine hakim olma
Kardiyopulmoner resüsitasyon yapabilme
Klinik dışı konsültasyonların değerlendirilmesi
Seminer, literatür ve olgu takdimi hazırlayıp sunabilme
Klinik ve deneysel çalışma yürütebilme
Toplum İçin Bilgilendirme
Kardiyoloji ünitesinde her türlü kalp hastalığı ve yüksek tansiyon (hipertansiyon)’un tanı
ve tedavisine yönelik bütün tetkikler yapılabilmektedir. Kardiyolojide kalp hastalıklarını
araştırmaya yönelik tetkikler iki grupta toplanır:
Girişimsel
olmayan
(non-invazif,
kansız)
işlemler
- Girişimsel (invazif) işlemler
Non-invazif tanı yöntemlerinden ünitemizde kullanılanlar şunlardır:
Elektrokardiyografi: Vücuda bağlanan kablolar ve kalbin elektriksel aktivitesini
belirleyen bu tetkik kardiyolojideki temel tetkiklerden birisidir.
Ekokardiyografi: Kalbin yapısal olarak incelenmesini sağlar. Özellikle kalp kapak
hastalıkları, yüksek tansiyonun kalbe etkileri ve doğumsal kalp hastalıkları araştırılabilir.
Efor Testi: Yürüyen bir bant üzerinde kişinin egzersiz yapması sağlanarak özellikle
kalbin kanlanmasını sağlayan damarlarda bir tıkanma olup olmadığını araştırmak için
kullanılır.
Tansiyon Holteri: Yüksek tansiyon hastalığı olan hastalarda 24 saat boyunca tansiyonun
izlenebilmesini sağlar. Kişinin hastanede kalmasına gerek olmaksızın, günlük aktiviteleri
esnasında sürekli tansiyon kaydı yapabilen cihazlardır.
Ritm Holteri: Kişinin 24 saatlik (bazen bu süre doktorunuzun istediğine bağlı uzatılabilir)
süre boyunca ritim kaydını yapan, kalp atımlarının düzenini saptayan küçük taşınabilir
cihazlardır. Özellikle çarpıntı şikayeti olanlarda yardımcıdır.
Event recorder: Olay Kaydedici: Çarpıntı, bayılma gibi şikayetleri olan ancak çok sık
tekrarlamayan hastalarda 1-2 hafta süreyle kayıt yapma imkanı sağlar. Hastanın şikayeti
olduğu esnada kalp ritmini kaydeder.
Ünitemizde yapılan invazif tetkikler ise şunlardır:
Koroner Anjiyografi: Kalp damar hastalığı olanlarda kalbin kanlanmasını sağlayan
damarın görüntülenmesini sağlayan bir tetkiktir. Hastanemizde hemodinami
laboratuarında yapılmaktadır. Kalp damarında hastalık bulunan kişilerde eğer gerekliyse
daralmış ya da tıkanmış olan damara (balon (anjiyoplasti) ve kafes (stent) yerleştirmek
gibi damarı açmaya yönelik girişimler uygulanmaktadır.
Elektrofizyolojik Çalışma: Çarpıntı veya bayılma şikayeti olan veya kalp ritm bozukluğu
saptanan kişilerde ileri tetkik olarak yapılmaktadır. Kalpte çarpıntı oluşturan odağı ortaya
çıkarmayı hedefler. Böyle bir odak saptanan hastalarda özel teknikler kullanarak bu odak
ortadan kaldırılabilir (ablasyon). Ayrıca ölüme yol açabilen çok ciddi ritm bozukluğu
saptanan kalp içi şok cihazı (ICD) takılması işlemi ve kalbi çok yavaş çalışanlarda geçici
veya kalıcı pil (pace-maker) uygulamaları başarıyla yapılabilmektedir.
Ayrıca hastanemizde Kardiyoloji Servisinde özellikle kalp krizi geçiren hastaların
izlendiği koroner yoğun bakım ünitesi bulunmaktadır. Bu bölümde hastaların izlemleri
modern cihazlar yardımıyla yapılmakta ve tedavileri düzenlenmektedir.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Dilek URAL (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Ertan URAL
• Prof.Dr.Ahmet VURAL
• Doç.Dr.Ayşen AGAÇDİKEN AĞIR
• Doç.Dr.Göksel KAHRAMAN
• Doç.Dr.Tayfun ŞAHİN
• Doç.Dr.Teoman KILIÇ
• Doç.Dr.Ulaş BİLDİRİCİ
• Yard.Doç.Dr.Yengi Umut ÇELİKYURT
Nöroloji Anabilim Dalı
Nöroloji Anabilim Dalı; 11 kişilik kadrosu ile, uzmanlık eğitimi ve sağlık hizmetlerini
yürütmektedir. Nöroloji AD tarafından verilen sağlık hizmetleri başlıca aşağıdaki alanları
kapsamaktadır;
Serebrovaskuler hastalıklar (Tıkayıcı ve kanamalı beyin damar hastalıkları) Epilepsi,
gerilim başağrısı ve diğer baş ağrıları Alzheimer hastalığı ve diğer demansiyel (bunama ve
unutkanlık) giden hastalıklar, Multipl skleroz ve diğer demyelinizan hastalıklar Parkinson
hastalığı ve istemsiz hareketler ve yürüme bozuklukları ile giden diğer hastalıklar, Beyin
ve omuriliği etkileyen ailesel veya edinsel çeşitli diğer hastalıklar Kas ve sinirleri
etkileyen çeşitli hastalıklar Myastenia Gravis.
Nöroloji AD hem kendi hem de diğer polikliniklerine, ildeki ve çevre illerdeki diğer
sağlık kuruluşlarına aşağıdaki birimleri ve laboratuarlar aracılığıyla katkıda
bulunmaktadır;
Nöroloji Polikliniği,
Nöroloji Servisi (yataklı tedavi ünitesi),
EEG (Elektroensefalografi) Laboratuarı,
EMG (Elektomyografi) Laboratuarı,
Uyarılmış Potansiyel Laboratuarı (VEP, BAEP, SEP),
Özel Poliklinikler: Epilepsi, Başağrısı, Multipl Skleroz, Parkinson
Hastalığı, Kas ve Periferik Sinir Hastalıkları vb.)
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Sezer KOMSUOĞLU (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Faik BUDAK
• Prof.Dr.Hüsnü EFENDİ
• Prof.Dr.H. Macit SELEKLER
• Prof.Dr.Pervin KUTLUAY İŞERİ
• Doç.Dr.Ayşe KUTLU
• Yard.Doç.Dr.Serap MÜLAYİM
• Öğr.Görv.Dr.Yasemin Çiğdem ÖZERDEM
Nükleer Tıp Anabilim Dalı
Nükleer Tıp Anabilim Dalı 1996 yılında Prof. Dr. Cumali AKTOLUN tarafından
kurulmuş ve 1999 yılından itibaren Nükleer Tıp Merkezi ile hizmet vermeye başlamıştır.
Bugüne kadar 3 uzman yetiştiren ve halen 3 öğretim üyesi, 4 araştırma görevlisi, bir
radyofarmasi teknisyeni, 6 cihaz teknisyeni, 1 hemşire, 1 sağlık memuru, 3 sekreter ve 2
yardımcı personel ile çalışmakta olan Nükleer Tıp merkezimiz; bünyesindeki bir SPECT
çift başlıklı gama kamera, bir SPECT tek başlıklı gama kamera, bir tiroit uptake probu,
efor cihazı, kemik mineral dansitometrisi, USG, gama probe, C-14 üre nefes testi ve diğer
destek ekipmanları ile nükleer tıbbın tüm alanlarında başvuran hastalarımıza en iyi
hizmetleri verebilmeyi, klinik araştırmaları ile ulusal ve uluslar arası tıp literatürüne
katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
Nükleer Tıp, Nükleer Tıp, hastalıkların tanı ve tedavisinde radyoaktif ilaçları
(radyofarmasötik) kullanan bir tıp disiplindir. Sintigrafik tetkikler ile çeşitli hastalıkların
tanısı için organların fonksiyonları fizyolojik görüntülenmektedir. Merkezimizde tiroit,
kemik, kalp, böbrek ve diğer birçok organ ve sistemin sintigrafik görüntülenmesi
yapılmaktadır. Kemik mineral dansitometrisi ile sıklıkla menopoz sonrası dönemde ortaya
çıkan osteoporoz ve buna bağlı oluşabilecek kırık riskleri saptanmaktadır. Tanısal
işlemlerin yanı sıra çeşitli radyofarmasötikler kullanılarak pek çok radyonüklid tedavi
uygulanmaktadır. Bunlar arasında radyoaktif iyot, kemik metastazlarına yönelik ağrı
palyasyonu, radyonüklid sinovyektomi sayılabilir.
Tel: +90 (262) 303 80 68 (Sekreterlik), +90 (262) 303 80 74 (Randevu)
e-mail: [email protected]
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı, Umuttepe Yerleşkesi,
41380 KOCAELİ
Tetkik ve Tedaviler
Uygulanan Tetkik ve Tedaviler
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Tiroit sintigrafisi
Tiroit uptake testi
I-131 tüm vücut tarama
Paratiroit sintigrafisi
Tiroit supresyon sintigrafisi
Dinamik-Statik böbrek sintigrafisi (MAG3, DTPA)
Böbrek korteks sintigrafisi (DMSA)
Radyonüklid sistoüreterografi
Adrenal korteks sintigrafisi
Testis sintigrafisi
Kemik sintigrafisi ve SPECT
Miyokart perfüzyon sintigrafisi (GATED)
I-123 MIBG sempatik innervasyon sintigrafisi
Radyonüklid ventrikülografi (MUGA)
Lenfosintigrafi
Beyin perfüzyon sintigrafisi (SPECT)
Sisternografi
BOS kaçağı tayini
BOS şant değerlendirmesi
GİS kanama odası saptanması
Özafagus transit zamanı ve motilite çalışması
Mide boşalma süresi hesabı
Gastroözefagial reflü incelemesi
Meckel divertikülü sintigrafisi
Hepatobiliyer sintigrafisi
Akciğer perfüzyon-ventilasyon sintigrafisi
Tümör tarama (MIBI/Tl-201)
Ga-67 sintigrafisi
Somatostatin reseptör görüntüleme
DMSA-V tümör görüntüleme
MIBG sintigrafisi
Tükürük bezi sintigrafisi
Dakriosintigrafisi
İşaretli RBC sintigrafisi
Tc-99m HIG ile tüm vücut tarama
Sintimammografi
Sentinel lenf nodu görüntüleme
Intraoperatif gama probe uygulamaları
C-14 üre nefes testi
•
•
•
Radyoaktif iyot tedavisi (hipertroidi)
Radyonüklid sinevyektomi
Radyonüklid ağrı palyasyonu
Tetkik/Tedavi Hazırlıkları ve Uyulması Gereken Kurallar
1. Tetkik ve tedaviler için randevu almanız gerekmektedir. Acil vakalar dışında her tetkikin
yapıldığı belirli bir gün veya günler vardır.
2. Sizi takip edene doktorunuz tarafından doldurulmuş ve onaylanmış Nükleer tıp istek formu ile
randevu sekreterliğimizden randevumuzu alabilirsiniz.
3. Tetkik ve tedaviler için özel hazırlık gerektiğinden telefon ile randevu verilmemektedir.
4. Gerekli hazırlıkların yer aldığı bilgilendirme formu randevu alınırken size verilecektir.
5. Nükleer tıp tetkik ve tedavileri radyasyon içerdiğinden hamileler için zararlıdır. Çok gerekli
haller
dışında
hamilelere
uygulanmamaktadır.
HAMİLE İSENİZ veya HAMİLELİK OLASILIĞINIZ VARSA mutlaka bizi uyarınız.
6. Uygulanan radyoaktif ilaçlar anne sütüne geçtiği için bebek için zararlı olabilir.
BEBEĞİNİZE ANNE SÜTÜ VERİYOR İSENİZ BİZİ UYARINIZ.
7. Tetkikler hastaya damar yolu veya ağızdan düşük dozda radyoaktif ilaç verilerek
yapılmaktadır. Uygulanan radyoaktif ilaçların ciddi yan etkisi ve alerjisi yoktur.
8. Tetkik günü randevu saatinde, randevu kartınız ve varsa eski tetkikleriniz ile başvurun.
Sekreterimiz gerekli işlemleri yaptıktan sonra nükleer tıp dosyanız hazırlanacak ve ilgili
araştırma görevlisine yönlendirileceksiniz. Hastalığınızla ilgili elinizde mevcut bulunan tüm
dosya, rapor, film vb kayıtları beraberinizde getiriniz. Sizden alınan film ve raporlar tetkik
sonucunuzla birlikte geri iade edilecektir.
9. İlgili hekim sizinle görüştükten sonra tetkik işlemleriniz başlayacaktır.
10. Hemşire tarafından hastaya radyoaktif ilaç enjeksiyonu yapılacaktır.
11. Enjeksiyon yapıldıktan sonra verilen ilacın vücutta yeterli düzeyde yayılabilmesi için belli bir
süre beklenmesi gerekmektedir. Bekleme süresi tüm tetkiklere göre değişmektedir. Bazı
tetikler birkaç seansta tamamlanmaktadır. Enjeksiyonunuz yapıldıktan sonra araştırma
görevlisi hekim ve hemşire tarafından size bilgi verilecektir.
12. Bekleme süresi boyunca etrafa radyoaktif ışınlar yayacağınızdan bekleme salonunda
oturunuz. Çekim zamanı geldiğinde cihaz teknisyeni tarafından çağırılacaksınız.
13. Tüm tetkiklerin çekim süreleri birbirinden farklı olduğu için bekleme süreleri de farklıdır.
Ancak acil hasta geldiğinde bu süreler değişebilir.
14. Lütfen randevu saatine ve enjeksiyon sonrası çekim saatine uyunuz. Randevu saatine
uymadığınız zaman bir sonraki hasta çekime alınabilir veya bazı durumlarda çekiminizin iptal
edilmesi gerekebilir.
15. Çekiminiz tamamlandıktan sonra hamile kadınlardan ve 1 yaşının altındaki çocuklardan belli
bir süre uzak kalmanız gerekmektedir. Bu süre hakkında bilgiyi araştırma görevlisi hekimden
alabilirsiniz.
16. Cihaz teknisyeni tetkikiniz bittiğinde size sonuç alma kartı verecektir. Bu kartla birlikte,
belirtilen gün ve saatte sonuç raporu ve filmlerinizi alabilirsiniz.
Eğitim
Lisans Eğitimi
Tıp Fakültesi Dönem III öğrencilerine aşağıdaki program doğrultusunda 9 saat teorik
nükleer tıp dersi anlatılmaktadır. Dönem IV de ise seçmeli staj olarak iki hafta öğrenci
kabul edilmekte toplam 10 gün teorik ve pratik eğitim verilmektedir.
Dönem III Ders Programı:
Hastalıkların Biyolojik Temelleri Kurulu
Nükleer Tıbba Giriş (1 saat)
Dolaşım ve Solunum Sistemleri Kurulu
Solunum Sistemi Hastalıkları Tanısında Nükleer Tıp Yöntemleri (1 saat)
Kardiyolojik Hastalıkların Tanısında Nükleer Tıp Yöntemleri (1 saat)
Sindirim ve Hematopoetik Sistemler Kurulu
Sindirim Sistemi Hastalıklarında Nükleer Tıp Yöntemleri (1 saat)
Üriner Sistem Kurulu
Genitoüriner Sistem Hastalıklarının Teşhisinde Nükleer Tıp Yöntemleri (1 saat)
Endokrin ve Üreme Sistemleri Kurulu
Tiroit ve Paratiroit Hastalıklarının Tanı ve Tedavisinde Nükleer Tıp Yöntemleri (2 saat)
Sinir Sistemi ve Psikiyatri Kurulu
Nöropsikiyatrik Hastalıkların Tanısında Nükleer Tıp (1 saat)
Kas ve İskelet Sistemleri Kurulu
Kas ve İskelet Sistemi Hastalıklarında Nükleer Tıp Yöntemleri (1 saat)
Dönem IV Ders Programı:
1.Hafta
Pazartesi
08.30-12.20 Pratik
13.30-14.20 Nükleer tıbba giriş (teorik)
14.30-15.20 Nükleer tıp fiziği (teorik)
15.30-16.20 Radyasyonun biyolojik etkileri ve radyasyondan korunma (teorik)
Salı
08.30-12.20 Pratik
13.30-14.20 Temel radyofarmasi (teorik)
14.30-15.20 Enstrumantasyon (teorik)
15.30-16.20 Kemik mineral dansitometri ve RIA (teorik)
Çarşamba
08.30-12.20 Pratik
13.30-14.20 Solunum sistemi hastalıklarında nükleer tıp (teorik)
14.30-15.20 Nörolojik ve psikiyatrik hastalıklarda nükleer tıp (teorik)
15.30-16.20 Ürogenital sistem hastalıklarında nükleer tıp (teorik)
Perşembe
08.30-12.20 Pratik
13.30-14.20 Gastrointestinal sistem hastalıklarında nükleer tıp (teorik)
14.30-15.20 Kas ve iskelet sistemi hastalıklarında nükleer tıp (teorik)
15.30-16.20 İnfeksiyon ve inflamasyon tanısında nükleer tıp (teorik)
Cuma
08.30-12.20 Pratik
13.30-14.20 Kardiyak stres testleri (teorik)
14.30-15.20 Kardiyovasküler sistem hastalıklarında nükleer tıp (teorik)
15.30-16.20 Kardiyovasküler sistem hastalıklarında nükleer tıp (teorik)
2.Hafta
Pazartesi
08.30-12.20 Pratik
13.30-14.20 Onkolojik hastalıklarda nükleer tıp (teorik)
14.30-15.20 Endokrin hastalıklarda nükleer tıp I (teorik)
15.30-16.20 Endokrin hastalıklarda nükleer tıp II (teorik)
Salı
08.30-12.20 Pratik
13.30-14.20 Radyonüklid temel tedavi prensipleri (teorik)
14.30-15.20 Radyonüklid tedaviler (teorik)
15.30-16.20 Sentinal lenf nodu görüntüleme ve gama prob (teorik)
Çarşamba
08.30-12.20 Pratik
13.30-14.20 PET Görüntüleme prensipleri (teorik)
14.30-15.20 Kardiyak PET uygulamaları (teorik)
15.30-16.20 Nörolojik PET uygulamaları (teorik)
Perşembe
08.30-12.20 Pratik
13.30-14.20 Onkolojik PET uygulamaları I (teorik)
14.30-15.20 Onkolojik PET uygulamaları II (teorik)
15.30-16.20 Vaka sunumları (teorik)
Cuma
Sınav
Lisans Üstü Eğitimi
TIPTA UZMANLIK ÖĞRENCİSİ EĞİTİM SÜRECİ
Nükleer Tıp Anabilim Dalı TUS ile uzmanlık öğrencisi alan bir bölümdür. Uzmanlık
eğitimi süresi 4 yıldır. Uzmanlık öğrencileri uzmanlık eğitimleri sırasında sıcak oda, gama
kamera, tedavi çalışmaları alanlarında bölüm içi rotasyon yaptıkları gibi Radyoloji (4 ay),
Tıbbi Onkoloji (2 ay), Radyasyon Onkolojisi (1 ay), Endokrinoloji ve Metabolizma
Hastalıkları (1 ay), Kardiyoloji (1 ay) olmak üzere toplam 9 ay dış rotasyonları da
uygulanmaktadır. Nükleer tıp kitaplarının çok büyük bir kısmı İngilizce olduğundan ve
nükleer tıbbın bilgisayar teknolojisiyle yakın ilgisinden dolayı nükleer tıbbı tercih edecek
uzmanlık öğrenci adaylarının iyi düzeyde İngilizce bilmeleri ve bilgisayar teknolojisine
hakim olmaları önerilir.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Uzmanlık Öğrencisi Eğitim Programı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Uzmanlık Öğrencisi Eğitim Rehberi
Fotoğraflar
BMD
Gama Kamera 1
Gama Kamera 2
Sıcak Oda
Tüm Personel
Öğretim Üyeleri:
• Doç.Dr.Hakan DEMİR (Anabilim Dalı Başkanı)
• Yard.Doç.Dr.Serkan İŞGÖREN
• Yard.Doç.Dr.Gözde DAĞLIÖZ GÖRÜR
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
Çağımızda çalışma ve yaşam koşullarının giderek zorlaşması, insanların psikolojik
sorunlarının artması, kişilerin eskisine oranla çok daha fazla psikolojik desteğe ihtiyaç
duymalarına neden olmaktadır.
Tıp Fakültesi’nin açıldığı günden itibaren bölümümüz gerek koruyucu hizmetler gerek
tedavi edici hizmetler anlamında sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmaktadır.
17 Ağustos 1999’da meydana gelen ve sadece bölgemizi değil ülkenin tümünü etkileyen
bir felaket yaşadık. Bu felaket sonrasında yaşanan kayıplar, acılar ve yaşantılar insanlarda
ruhsal yönden büyük bir travmaya yol açtı. Felaketin hemen ardından anabilim dalımız
tarafından Psikososyal Hizmet Yardımlaşma ve Dayanışma Birimi oluşturularak
halkımıza yardımcı olunmaya çalışılmıştır. Ayrıca bu birim deprem sonrasında bölgeye
gelen ve bir çok ekibin de koordinasyon içinde çalışmalarını sağlamıştır. O dönemde
gezici ekiplerle hizmet verilmiş ve büyük bir kesime bu hizmet götürülmüştür. Kriz
sonrasında ise yerleşik olarak hem hastane hem de prefabrik yerleşim alanlarında hizmet
sunulmuştur ve bu hizmet sunumu halen devam etmektedir.
Kentimizin sanayi kenti olması nedeniyle, kent halkı son dönemde yaşanan ve birbirini
izleyen ekonomik krizlerden yoğun olarak etkilenmektedir. Birçok insan işsiz kalırken bir
çokları da işsiz kalma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bilindiği gibi yaşanan kriz
dönemlerinde ruhsal rahatsızlıkların görülme sıklığı da artmaktadır. Artan ruhsal
rahatsızlıklar beraberinde psikiyatrik desteği de gündeme getirmektedir.
Kentimiz ayrıca çok yoğun olarak göç almaktadır. Yaşanan göç olgusu ile birlikte yaşanan
ekonomik sorunlar ve uyum problemleri ele aldığımız diğer bir konudur.
Yaşanan toplumsal sorunlara üniversite olmanın sorumluluğu ve büyük bir duyarlılık ile
yaklaşan bölümümüz doğrudan rektörlüğe bağlı olarak çalışan Toplum Ruh Sağlığı Birimi
(ToRSaB)’ni kurmuştur. Bu birim hastaları tedavi etmeyi değil, kentimizin değişik
kesimlerinin yaşadığı sorunları ele alarak çözüme katkıda bulunmayı hedeflemiştir. Bu
anlamda çeşitli bilimsel toplantılar organize edilmekte ve çalışmalar yapılmaktadır.
İzmit Kent Kurultayı, İsviçre Dayanışma Federasyonu ve Kocaeli Üniversitesi’nin
ortaklaşa yürüttüğü Mahalle Afet Gönüllüleri (MAG) Eğitim Programının Psikolojik
destek ayağı bölümümüzce yürütülmekte olup 30 mahallede 30’ar gönüllünün eğitilmesi
amaçlanmıştır. İlk olarak 2 mahalle pilot olarak tespit edilmiş ve eğitimler
gerçekleştirilmiştir.
Yukarıda sayılan koruyucu ruh sağlığı ve sosyal psikiyatri çalışmaları yanında
hastanemizde birçok alanda tedavi edici hizmetler sunulmaktadır. Bu alanlar arasında
duygu durum bozuklukları, psikotik bozukluklar, anksiyete bozukluları, alkol-madde
bağımlılığı, cinsel işlev bozuklukları, kişilik bozuklukları, uyum bozuklukları sayılabilir.
Deprem sonrasında kentin tek yataklı (10 yatak) psikiyatri servisi hizmete sokulmuş ve
ayaktan tedavisi zor olan hastalar yatırılarak tedavi edilmektedir. Servisimizde yatan
hastalara yönelik grup tedavileri, ayrıca psikotik hastalarla da Sosyal Beceri Eğitimi
Programı çerçevesinde grup tedavileri yapılmaktadır.
Poliklinik hizmetleri hafta içi tüm günlerde 2 poliklinik olarak yürütülmektedir.
GENEL HASTANE HİZMETLERİMİZ
A–POLİKLİNİK HİZMETİMİZ
Polikliniklerimizde 2006 yılı içerisinde kademeli olarak birimleşmenin oluşturulmasına
çalışılmıştır. Genel psikiyatri polikliniğinin yanı sıra, anksiyete bozuklukları, duygudurum
bozuklukları, ergen ve geropsikiyatri polikliniği gibi özel poliklinikler ilgili öğretim
üyelerinin süpervizyonu altında sürdürülmesine çalışılmaktadır. 2006 yılında
polikliniğimizde yapılan muayene sayısı 1 Ocak 2006 ve 12 Aralık 2006 tarihleri arasında
10811 adettir. Bu rakam araştırma görevlilerinin değişik ruhsal hastalıkları tanıması ve
konuyla ilgili becerilerini geliştirebilmeleri açısından olumludur. Yeni açılan
birimlerimizden birisi olan Geropsikiyatri Polikliniği sorumlu öğretim üyesi Yaluğ İ
tarafından yürütülmektedir. Bu birim haftada bir gün psikiyatri polikliniği bünyesinde
sürdürülerek, 60 yaş ve üstü hastalarda görülen ruhsal bozuklukları birime özgü bir
algoritma ile değerlendirmekte ve tedavi etmektedir.
B–YATAKLI TEDAVİ HİZMETİMİZ
Geçtiğimiz yıl sonuna doğru servisimizin yatak kapasitesi arttırılarak toplam 22 yatağa
ulaşılmış idi. Yeni binamızda da yatak sayımız aynı olmakla beraber 1 ocak 12 aralık
2006 tarihleri arasında yatarak tedavi edilen toplam hasta sayısı 237 olmuştur. Bu yıl
servisimizin çalışma ilkeleri geçtiğimiz yıldaki gibi devam etmiş ve alt birim dallarında
uzmanlaşma sürecine devam etmiştir. Duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları,
psikotik bozukluklar başlıklarında olmak üzere bu alanlarda odaklanan üç öğretim üyesi
servis hizmetlerini yürütmektedir. Üç öğretim üyesi vizitlerini haftanın farklı günlerinde
yaparken, araştırma görevlileri farklı öğretim üyeleri ile çalışmanın zenginliklerinden
faydalanabilmektedir. Ayrıca servisin genel bir sorumlu öğretim üyesi bulunmaktadır.
Psikiyatri servisi yataklarından bir tanesi tıbbi bakıma gereksinim duyabilecek hastalar
için ayrılmıştır. Kliniğimizde yatarak tedavi olan hastaların tedavisinde genel anestezi
altında elektro konvulzif tedavi kullanılabilmektedir.
C–KOÜTF PSİKİYATRİ A.D. GÜNDÜZ HASTANESİ
(Ruhsal Travma ve Rehabilitasyon Birimleri)
Birimimiz bu yıl ruhsal travma yüksek lisans eğitimini başlatmıştır. Travma birimi
Gündüz Hastanesindeki yeni yerinde hizmetini sürdürmektedir. Yıl içinde Psikolojik
Travma Toplantıları IV’ün düzenlenmesine bu birim önemli katkı vermiştir. Birimin
dökümantasyon merkezinde Türkiye’de psikolojik travma alanında yayınlanmış olan tüm
yayınların toplanmasına devam edilmektedir. Araştırma etkinliklerinde öncelikle travma
alanında yapılacak çeşitli çalışmalar planlanmakta ve halen bir kısmı yürütülmekte ve bir
kısmı da tamamlanarak yayın aşamasına gelinmiştir. Merkeze başvurular ve alan
çalışmalarından elde edilen veriler bilgisayar programlarında işlenecek şekilde
hazırlanmıştır. Birimin yurtiçi ve yurt dışındaki kurumlarla işbirliği sürdürülmektedir.
Şubat 2004 yılında hizmete giren rehabilitasyon birimimiz yaklaşık 100 hastaya
rehabilitasyon ve tıbbi tedavi hizmeti verebilecek kapasitededir. Bu hizmetler arasında
psikoz polikliniği yanı sıra tedavi hizmetleri, psikososyal rehabilitasyon, uğraşı, eğitim ve
araştırma hizmetlerine yönelik çalışmaları sürdürmektedir. 2006 yılında Ruhsal travma ve
psikiyatrik rehabilitasyon birimimiz 2342 poliklinik muayenesi ile Kocaeli halkına
hizmetlerini sürdürmektedir.
D-PSİKOLOJİK ÖLÇME ve DEĞERLENDİRME
Kurumumuzun poliklinik hizmetleri ve yatan hasta hizmetleri içerisinde sunulabilen
değişik psikolojik ölçme değerlendirme hizmetleride bulunmaktadır.
E-KOÜTF PSİKİYATRİ A.D. ERGEN POLİKLİNİĞİ
Kocaeli Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı ve Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve
Hastalıkları (ÇERSH) Anabilim Dalı arasında varılan anlaşmaya göre 16 yaşa kadar olan
gençler ÇERSH Anabilin Dalı’nda, 18 yaş üzerindeki gençler de Psikiyatri Anabilim
Dalı’nda değerlendirilmektedir. 16-18 yaşlar arasında olan gençler ise her iki ana bilim
dalı tarafından ele alınabilmektedir. Kuruluşu ve işleyişi sırasında ÇERSH Anabilim
Dalı’ndan da destek alan Birim bir erişkin psikiyatristi, iki araştırma görevlisi ve iki de
psikolog tarafından sürdürülmekte, olgu tartışmaları iki Ana Bilim Dalı arasında
gerçekleştirilmektedir. Başvurular, daha çok genel psikiyatri polikliniğinden gelmekte,
Psikoz ve Affektif Bozukluklar Birimleri tarafından izlenen gençlerin dışında kalan
gençler bireysel görüşmeler, aile görüşmeleri ve grup çalışmaları ile
değerlendirilmektedir. Ayrıca, belli aralıklarla söyleşi, müzik dinletisi, birlikte film
seyredip tartışma, tarım alanında uygulamalar gibi etkinlikler de gerçekleştirilmektedir.
Başvuran gençlerin önemli bir kısmında sınav kaygısı, aile içi ilişkilerde zorluklar, okul
başarısızlığı, uyum sorunları gibi konular öne çıkmakta, arada yeme sorunları ve cinsel
sorunlar da başvuru nedeni olabilmektedir. Haziran 2006 öncesinde ağırlığın sınav
kaygısına verildiği, aile içi ilişkilerinde işlendiği grup çalışması sürdürülmüştür. Kasım
2006’ten başlayarak yeni grup çalışmaları planlanmaktadır. Ayrıca, ailenin tüm
bireylerine açık aile içi ilişkilerin TV dizileri kullanılarak işlendiği ‘İnsana ve Aileye
Bakış’ söyleşileri yapılmakta, özel konulara değinilmeyen bu söyleşilerde ele alınan
konular bireysel görüşmelerde kişiye ya da aileye özel biçimde yeniden
yorumlanmaktadır.
Tüm brimlerimizin toplam poliklinik sayısı: 13153
Klinikte yatan hasta sayımız: 23
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Ümit TURAL (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Bülent ÇOŞKUN
• Prof.Dr.Mustafa YILDIZ
• Prof.Dr.A.Tamer AKER
• Doç.Dr.İrem YALUĞ
• Doç.Dr.Aslıhan POLAT
• Yard.Doç.Dr.Cem CERİT
Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı
Kocaeli Üniversitesi tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Kasım 2000’de
Dr. Binnaz SARPER tarafından kurulmuş, 2007 yılında tedavi ünitesi kurulana kadar
poliklinik ve konsültasyon hizmetleri yürütülmüştür. Günümüzde iki eksternal, bir
brakiterapi, iki planlama ünitesi, iki poliklinik ve 14 yatak ile yılda yaklaşık 2000 hastaya
ayaktan ya da yatarak onkoloji hizmeti verilmektedir.
Radyasyon Onkolojisi Bölümü'müzde kanser tanısı almış hastaların tedavi ve takibi
modern tıbbın gerektirdiği gelişmiş teknik olanaklardan yararlanılarak yapılmaktadır.
Bölümümüzde uygulanan radyoterapi hizmetleri, öğretim üye ve görevlileri, radyoterapi
fiziği uzmanları, araştırma görevlileri, teknisyenler ve hemşireler tarafından
gerçekleştirilmektedir. Radyasyon Onkolojisi anabilim dalı ve tedavi ünitesi Kocaeli
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nin bodrum katında yer almaktadır. 14 yataklı
servisimiz morfoloji binası 2. Ve 3. Katında özel oda ya da iki yataklı odalar şeklinde
hizmet vermektedir. Poliklinik hizmetlerimiz morfoloji binası birinci katta Cuma hariç
haftanın dört günü verilmektedir.
Merkezimizde Eksternal (dışarıdan) ve brakiterapi (tümör veya ilgili organ içerisinden)
tedavi olanakları bulunmaktadır.
Eksternal tedaviler için iki ayrı cihaz kullanılmaktadır. Bunlar yeni teknoloji Lineer
Hızlandırıcı cihazları olup, 6 MV, 18 MV düzeyinde X-ışınları ve 6 ayrı kademede
elektron demetleri üretebilmektedir. Böylece derin ve yüzeyel tümörlerin tedavisi
mümkün olmaktadır..
Brakiterapide ise ayaktan tedavi olanağı veren yüksek doz hızlı cihaz bulunmaktadır. Bu
cihazlarla başta jinekolojik tümörler ve baş-boyun tümörleri olmak üzere birçok tümöre
yakın mesafeden ışınlama yolu ile yüksek tedavi dozu emniyetli bir şekilde
verilebilmektedir. Her iki cihaz da benzerleri arasında en modern teknolojiye sahiptir.
Bölümümüzde ayrıca hastaları tedaviye hazırlık amacıyla alan belirlenmesinde kullanılan
2 adet simülatör (Konvansiyonel simülatör ve BT simülatör) ve bir adet C-kollu X-ışını
cihazı bulunmaktadır.
Tedavilerimizi sağlıklı ve ayrıntılı bir şekilde planladığımız gelişmiş, üç boyutlu planlama
ve IMRT (Yoğunluk ayarlı radyoterapi) rapi) yapma özelliğinde bilgisayarlı tedavi
planlama cihazı bulunmaktadır. Yüksek kalitede bir tedavi için gerekli olan kapsamlı,
teknik altyapı ve ağ (network) sistemi anabilim dalımızın donanımını tamamlamaktadır.
Bölümümüzde Yapılan Tedavi Uygulamaları:
Hastanın değerlendirilmesi
Tedavi hazırlığı ve simülasyon
Eksternal tedavi uygulamaları
Brakiterapi
Hastanın Değerlendirilmesi:
Bölümümüzde tedavi olmak üzere gönderilen veya doğrudan başvuran hastalar anabilim
dalımız öğretim üyeleri, öğretim görevlileri ve araştırma görevlileri tarafından muayene
edilip, laboratuar ve radyolojik tetkikleri, ameliyat ve patoloji raporları incelenerek
değerlendirilir. Tedavi edilmesinin uygun olduğuna karar verildiğinde, hastaya gerekli
bilgi verilerek, tedavi hazırlığı yapmak üzere randevu verilir.
Tedavi Hazırlığı ve Simülasyon:
Tedavi öncesi hazırlık iki bölümden oluşur. Simülasyon öncesi hazırlık ve simülasyon.
Tedavi öncesi hazırlık aşamasında gerektiğinde hastanın tedavi sırasında hareketsiz
kalabilmesini sağlayan kişiye özel termo-plastik baş ve boyun maskeleri, hastanın
vücudunun şeklini alabilen özel yataklar hazırlanır. Gerekli olan durumlarda bilgisayarlı
tomografi cihazında tedavi planlama amaçlı tomografi kesitleri alınır. Bu işlem sırasında
hastanın radyoterapi sırasında kullanacağı maske, tedavi yatağı gibi yardımcı
düzeneklerde kullanılacağı için bu tetkikin hastanemizin bilgisayarlı tomografisinde
doktorlarımız veya teknisyenlerimiz gözetiminde yapılması gerekmektedir.
Bölümümüzdeki tedavi planlama bilgisayarına aktarılan hastaya ait bilgisayarlı tomografi
bilgilerini kullanarak en uygun planlama gerçekleştirilir.
Bu işlemler belirli bir süre alacağı için hastaya simülasyon için randevu verilir.
Simülasyon işlemi tedavi cihazlarındaki şartlar sağlanarak radyasyon uygulanacak
alanların belirlenmesidir. Simülasyon için gelen hasta teknisyenler tarafından karşılanır,
gerekli bilgi verildikten sonra, doktorlarımız gözetiminde simülasyon yapılır. Simülasyon
sırasında hastanın hareket etmemesi önem taşır. Çocuk hastalarımızın yanında, başlangıçta
anne-babalarının kalması gerektiğinde özel önlem alarak (kurşun yelek giydirilerek) bu
sağlanabilir. Kendi başına hareketsiz kalamayacak hastalar için anestezi anabilim dalının
gözetiminde sedasyon uygulanır.Hasta tedavi masasına yatırıldıktan sonra uygun
tekniklerle tedavi alanları belirlenir. İşlem sonrası vücudun tedavi edilen yerlerine özel
kalemlerle veya işaret bantları ile özel işaretler konulur. Bu işlemden sonra, tedaviye
kadar ve tedavi sırasında bu işaretlerin muhafaza edilmesi önem taşır. Hastalar rahatça
yıkanabilir ancak bu işaretlerin çıkmaması ve tedavi alanlarında cildin tahriş olmaması
için bu bölgelerin fazla miktarda sıcak suyla yıkanmaması, liflenmemesi ve
keselenmemesi önerilir.
Eksternal Tedavi Uygulamaları:
Eksternal tedaviler çevreye radyasyon yayılımı olmaması için özel olarak yapılan kalın
duvarlı odalar içinde yer alır ve dışarıdan teknisyenin oturduğu bir kumanda odasından
idare edilir. Tedavi sırasında hastanın izlendiği kapalı devre kamera sistemi ve karşılıklı
konuşabilme imkanı veren diyafon sistemi bulunur.
Hasta tedavi odasına alındıktan sonra soyunma kabinlerinde tedavi bölgesini açıkta
bırakacak şekilde doktor ve teknisyenlerin uygun gördüğü şekilde hazırlanır. Hasta tedavi
masasına yatırılır. Tedavi için hastanın tedavi masasına simülatördeki gibi
yerleştirilmesinden sonra varsa maske, tedavi yatağı gibi şartlar sağlanır. Doktor,
radyoterapi fiziği uzmanı ve teknisyenler önceden belirlenmiş olan tedavi alanlarına göre
gerekli işlemleri yapar ve ekip cihaz odasından çıktıktan sonra tedavi başlatılır.
Tedavi sırasında hasta hiçbir şey hissetmez. Radyasyonun verildiği anda, hafif, ince
devamlı bir ses duyulabilir. Tedavi genellikle 2-10 dakika sürebilir. Birden fazla alan
varsa bu süre uzayabilir. Cihaz, gerektiğinde hasta etrafında dönebilir. Tedavi sırasında
hastanın hareket etmemesi çok önemlidir. Tedavi bittikten sonra hasta teknisyen
tarafından cihaz odasından çıkarılır, hastaya sonraki tedaviler için randevu verilir.
Tedaviler hastaya uygulanacak tedavi protokolüne göre farklılık göstermekle birlikte,
genellikle haftada 5 gün (pazartesi-cuma) olmak üzere, toplam 1-7 hafta arasında değişir.
Özel durumlarda günde 2 –3 tedavi uygulaması da yapılabilir.
Brakiterapi:
Brakiterapi sözcüğü yakından tedavi anlamına gelir. Radyoaktif kaynakların doğrudan
organ ve vücut boşluklarına, doku içerisine yerleştirilmesi ile uygulanır. Farklı uygulama
yöntemleri olan brakiterapi yöntemi için anabilim dalımızda ayaktan tedavi olanağı veren
yüksek doz hızlı cihazlar bulunmaktadır.
Brakiterapi uygulanacak hasta tedavi için randevusuna geldikten sonra brakiterapi
hemşiresi tarafından bilgilendirilir. Yapılacak işleme bağlı olarak hafif bir sakinleştirici
iğne ya da genel anestezi yapılır. Doktorlar tarafından tedavinin uygulanacağı bölgeye
radyoaktif kaynak içermeyen bazı aplikatörler yerleştirilir. Hasta uygulamadan sonra
simülatöre alınır. Simülatörde bazı röntgen tetkikleri yapılıp, hasta beklemek üzere
brakiterapi bölümüne alınır.
Radyoterapi fiziği uzmanları ve doktorlar tarafından yapılan bilgisayarlı tedavi
planlamasından sonra hasta tedavi odasına alınır. Hasta üzerindeki aplikatörlerle tedavi
cihazı arasındaki bağlantılar sağlandıktan sonra tedavi ekibi dışarı çıkar ve tedavi
başlatılır. Brakiterapi sırasında çevreye radyasyon yayılımı olmaması için kalın duvarlı
odalar içinde yapılır ve dışarıda hemşirelerin oturduğu bir kumanda odasından idare edilir.
Tedavi sırasında hastanın izlendiği kapalı devre kamera sistemi ve karşılıklı konuşabilme
olanağı veren diyafon sistemi bulunur. Radyoaktif kaynak korumasından çıkıp hastaya
önceden uygulanmış olan aplikatörlerin içine gider ve ışınlama işlemi başlar. Tedavi
sırasında hasta hiçbir şey hissetmez ancak hafif bir titreşim algılanabilir. Tedavi genellikle
1-20 dakika sürebilir, bu sürede hastanın hareket etmemesi önemlidir. Tedavi bittikten
sonra hasta cihaz odasından çıkarılır, sonraki tedavi için randevusu verilir.
Doktorlarımız ve Radyoterapi Fiziği Uzmanlarımız:
Doç.Dr. Binnaz SARPER (Anabilim Dalı Başkanı)
Doç. Dr. Görkem AKSU
Yrd. Doç. Dr. Eda Yirmibeşoğlu ERKAL
Dr. Doğu CANOĞLU
Dr. Özlem AY
Dr. Hatice HALİS
Dr. Sinan KARABEY
Radyoterapi Fiziği Uzmanlarımız:
Fiz. Tülay MEYDANCI
Fiz. Ahmet KARAYEL
Fiz. Berna TIRPANCI
Radyoterapi fiziği uzmanlarının görevleri bölümümüzde bulunan tüm tedavi cihazlarının
kalibrasyonu ve kalite kontrolü, simülasyon ve tedavi planlaması cihazlarının kalite
kontrolü, elle veya bilgisayar yardımı ile tedavi planlamasını yapmak, radyasyon
güvenliğini sağlamak ve eğitim vermektir.
Randevu Almak İçin :
İlk muayene ve kontrol randevuları Radyasyon Onkolojisi Bölümü'müzün Poliklinik
Sekreterliği’nden poliklinik muayene ve kontrol randevuları verilir. Randevu almaya
lütfen varsa hastalığınızla ilgili tüm raporlar (ameliyat, epikriz), radyolojik tetkikler ve
patoloji preparatlarını getiriniz.
Simülasyon ve tedavi randevuları Bu randevular muayene sonucu değerlendirilen
hastalara doktorlarımız tarafından verilmektedir.
Öğretim Üyeleri:
• Doç.Dr.Emine Binnaz ÇELEBİOĞLU SARPER (Anabilim Dalı Başkanı)
• Doç.Dr. Maksut Görkem AKSU
• Yard.Doç.Dr. Eda YİRMİBEŞOĞLU
Radyoloji Anabilim Dalı
Bölümümüzde manyetik rezonans (MR), bilgisayarlı tomografi (BT), ultrasonografi,
Doppler, anjiografi, mammografi, ilaçlı mide, barsak ve böbrek filmleri ve bütün röntgen
çekimleri yapılmaktadır. Ek olarak bilgisayarlı tomografi ya da ultrasonografi
rehberliğinde biopsi ve drenaj işlemleri uygulanmakta, uygun hallerde damar darlıklarının
ameliyatsız tedavisi yapılabilmektedir.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Ali DEMİRCİ (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Arzu Serpil ARSLAN
• Prof.Dr.Ercüment ÇİFTÇİ
• Prof.Dr.Gür AKANSEL
• Doç.Dr.Yonca ANİK
• Doç.Dr.Nagihan İNAN GÜRCAN
• Yard.Doç.Dr.Hasan Tahsin SARISOY
• Yard.Doç.Dr.Sevtap GÜMÜŞTAŞ
Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı 1995 yılında kurulmuş
olup, 2007 yılı itibarıyla 4 Profesör ve 1 Yardımcı Doçent Öğretim Üyesi görev
yapmaktadır. Bugüne kadar Anabilim Dalında 6 yüksek lisans, 2 doktora ve 1 uzmanlık
tezi tamamlanmış olup 3 doktora ve 2 uzmanlık tezi tamamlanmak üzeredir. . Anabilim
Dalında in-vivo ve in-vitro araştırmalar yapılabilen 2 laboratuvar bulunmaktadır.
Farmakoloji eğitiminin çağdaş eğitim ve bilim ölçülerine uygun olarak yaşama geçirilmesi
ve sürekli geliştirilmesi ilkesine dayanarak amacımız temel ve farmakolojik araştırmaları
tasarlayacak, yürütecek, sonuçları yorumlayıp sunarak evrensel bilime katkıda sunacak;
ülkenin ve toplumun farmakoloji alanındaki gereksinimlerine yönelik bilgi alışverişinde
bulunacak; bilgi beceri ve tutumlarla donatılmış; yaşam boyu kendi kendine öğrenmenin
önemini kavrayan; insan ilişkilerinde doğru,dürüst,ve tutarlı davranışlar sergileyen bilim
insanları yetiştirmektir.
Anabilim Dalında Tıp Fakültesine yönelik mezuniyet öncesi ve mezuniyet sonrası eğitim
programları uygulanmaktadır. Tıp Fakültesi’nde Dönem II, Dönem III öğrencilerine Tıbbi
Farmakoloji; Dönem IV öğrencilerine Klinik Farmakoloji ve Kocaeli Sağlık Yüksekokulu
Ebelik öğrencilerine de Farmakoloji dersi verilmektedir.
Ayrıca kentte hekimlere, eczacılara, diş hekimlerine ve diğer meslek kuruluşlarına, bazı
sivil toplum örgütlerine talepleri karşılığında ilaç ve sağlık danışmanlığı hizmeti
verilmektedir.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Araştırma Donanımları
-İn-vitro izole organ banyo sistemleri, bilgisayarlı veri kayıt sistemi,stimülatörler, poligraf
-Analjezik ve antiinflamatuvar aktivite tayini için gerekli donanımlar,- İn vivo kan basıncı
ölçüm cihazı,
-Davranış modelleri (+ labirent düzeneği, zorunlu yüzdürme silindirleri, bilgisayarlı
lokomotor aktivite cihazı),
-Öğrenme ve bellek düzenekleri (pasif sakınma aleti, + labirent düzeneği, üç panelli pist
düzeneği)
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Güner ULAK (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.M.Nejat GACAR
• Prof.Dr.Tijen UTKAN
• Prof.Dr.Faruk ERDEN
• Doç.Dr.Füruzan YILDIZ AKAR
• Yard.Doç.Dr.İpek KOMSUOĞLU ÇELİKYURT
• Yard.Doç.Dr.Oğuz MUTLU
Tıbbi Genetik Anabilim Dalı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Laboratuarı
2006 yılında faaliyete geçmiştir. 2008 yılında Sağlık Bakanlığı’ndan Genetik Hastalıklar
Ruhsatlı Tanı Merkezi ünvanını almıştır. Ülkemizde ilk, "Gen Çipleriyle Gen Anlatım
Analizleri" gerçekleştiren merkez olan anabilim dalımız, yine "Gen Çipleriyle array CGH
Kromozom Analizlerine" de ülkemizde ve çevre coğrafyalarda ilk başlayan merkezdir.
Ülkemizin en gelişmiş birkaç genetik laboratuvarından biri olan anabilim dalımız
bünyesindeki Sitogenetik, Moleküler Sitogenetik, İleri Moleküler Tanı, Prenatal ve
Kanser Genetik Tanı Laboratuvarları en yeni teknolojiyle donatılmış durumda olup,
prenatal tanıdan post mortem analizlere kadar çok geniş bir alanda bilinen nerdeyse tüm
genetik yöntemlerin hastalıkların tanısında uygulanmasına olanak sağlamaktadırlar.
Anabilim dalımız dahilindeki laboratuvarlar ve rutin hizmet alanları aşağıdaki gibidir.
Sitogenetik Laboratuvarı:
Sitogenetik Laboratuvarı'nda yapısal ve/veya sayısal nedenli kromozomal bozuklara bağlı
genetik hastalıklara doğum sonrası ( postnatal ) tanı koyabilmek için hasta bireylerden
veya yakınlarından alınan periferik kan materyallerinden sitogenetik testler yapılmakta ve
rutin şekilde kromozom analizi gerçekleştirilmektedir.
Moleküler Sitogenetik Laboratuvarı:
Moleküler Sitogenetik Laboratuvarı'nda rutin konvansiyonel sitogenetik uygulamalara
nazaran doğum sonrası ( postnatal ) tanıda daha hassas ve hızlı şekilde daha fazla hücreyi
analiz etmemize olanak sağlayan Floresan İnSitu Hibridizasyon (FISH) ve görsel analiz
sistemleri bulunmaktadır.
İleri Moleküler Dizileme ve Karyotiplendirme Laboratuvarı:
Merkezimizde, sitogenetik test listemize ilaveten nadiren görülen genetik bozukluklar için
hastalarda veya yakınlarında tüm insan genomunu daha hassas ve hızlı inceleyip, tanı
koyabilmemize imkan sağlayan en son teknoloji ürünü Yeni Nesil Dizi Analizi, arrayCGH, Dizi Analizi, Kantitatif Real Time PCR cihazlarının kullanıldığı DNA veya RNA
testleri yapılmaktadır.
Doğum Öncesi (PRENATAL) Genetik Tanı Laboratuvarı:
Merkezimizde , kalıtımsal hastalıkları bulunan hastalara ve klinik endikasyonu taşıyan
bireylere sağlıklı çocuk sahibi olma şansını vermek için amniyosentez / kordosentez / fetal
kan materyalerinde ileri moleküler karyotipleme ve konvansiyonel sitogenetik analiz
teknolojilerini kullanarak doğum öncesi genetik tanı uygulamaları gerçekleştirilmektedir.
Kanser Genetiği Laboratuvarı:
Özellikle lösemi, meme ve over kanserlerine yatkınlık yaratan genlerdeki değişiklikler ile
yapısal ve/veya sayısal kromozomal bozukları belirleyecek sitogenetik ve ileri moleküler
testlerimiz mevcuttur.
Öğretim Üyeleri:
• Doç.Dr. Hakan SAVLI (Anabilim Dalı Başkanı)
• Doç.Dr. Murat SAYAN
• Yard.Doç.Dr. Naci ÇİNE
• Öğr.Gör. kudret Esen GÜMÜŞLÜ
Acil Tıp Anabilim Dalı
Acil Tıp, temel görevi beklenmeyen bir sağlık probleminde veya yaralanma durumunda
hastayı değerlendirmek, tanı koymak, tedavi etmek ve ölüm veya daha ileri sakatlıktan
korumak olan bir uzmanlık dalıdır.
Acil Tıp, akut hastalık veya yaralanması olan bir hastaya tanı koymak, değerlendirmek,
stabilizasyonunu sağlamak, tedavi etmek ve bakımını sonuçlandırmak üzere eğitilmiş
hekimler tarafından uygulanır. Hastanın talebine yönelik, yaygın ve kesintisiz olarak
ulaşılabilir bir bakım için çalışılmaktadır. Hasta bakım işlemleri Acil Tıp Uzmanı
gözetiminde en az bir kıdemli ve bir kıdemsiz olmak üzere iki Acil Tıp Asistanı tarafından
yapılmaktadır.
Fakültemizde Acil Tıp AD 2003 yılı sonunda kurulmuştur. Halen 3 öğretim üyesi 11
araştırma görevlisi ile eğitim, araştırma ve hizmet çalışmalarına devam etmektedir.
Anabilim dalımızın öncelikli ilkesi iyi bir eğitim sunmaktır. Anabilim dalımız araştırma
görevlileri gerek anabilim dalı eğitim programı, gerek katıldıkları kurslar ile 4 yıllık
eğitimlerini olanakların elverdiği en iyi düzeyde tamamlamaktadırlar. Düzenli olarak
haftada 3 gün makale saati ve 1 gün eğitim seminerleri yapılmaktadır. Acil servis stajına
gelen intern doktorlar için haftada 1 gün eğitim toplantıları düzenli olarak yapılmaktadır.
Acil servise başvuran hastalar önce triaj alanında karşılanır, aciliyet durumları
değerlendirilerek, canlandırma odası, monitörlü gözlem, minör travma odası veya ayaktan
hasta bakım odalarına alınarak değerlendirilir. Hayatı tehdit etme potansiyeli bulunan
göğüs ağrısı, solunum sıkıntısı, bilinç değişikliği gibi şikayeti olan hastalar monitorlü
odalarda değerlendirilirken, yakın takip gerektirmeyen hastalar, minör travma veya bakı
birimlerinde değerlendirilmektedirler. Hayatı tehdit etme potansiyeli olan durumlarda
hastaların derhal, bekletilmeden değerlendirilmeleri esastır. Ancak acil servisin kalabalık
olduğu saatlerde, hastaların muayene edilecekleri yatakların dolu olması ve personelin
mevcut hastaların bakımını ancak sağlayabilmeleri nedeniyle hayatı tehdit edici yakınması
olmayan hastalar için makul bir bekleme süresi olabilir. Ayrıca acil serviste ilk bakımın
sağlanmasını takiben tetkik sonuçlarının görülebilmesi, gerekiyorsa konsültasyon
işleminin tamamlanması veya hastaneye yatışın sağlanabilmesi için hastaların acil serviste
beklemeleri gerekebilmektedir.
Öğretim Üyeleri:
• Doç.Dr.Murat PEKDEMİR (Anabilim Dalı Başkanı)
• Doç.Dr.Serkan YILMAZ
• Yard.Doç.Dr.Elif YAKA
• Yard.Doç.Dr.Nurettin Özgür DOĞAN
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı
02.02.1995 tarihinde Doç.Dr.Kamil TOKER’in atanması ile faaliyete başlamıştır. 30 Ekim
1995 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin faaliyete
başlaması ile 2 ameliyathanede hizmet ve eğitim vermeye başlayan anabilim dalı bugün (
01 Mart 2012) 9 öğretim üyesi, 22 araştırma görevlisi, 18 anestezi teknikeri ve yoğun
bakım ve derlenme ünitelerinde toplam 22 hemşire, 2 tıbbi sekreter ile anesteziyoloji,
algoloji ve reanimasyon ve yoğun bakım alanlarında eğitim ve sağlık hizmeti vermektedir.
2002 yılında anabilim dalına bağlı Algoloji Bilim Dalı kurulmuştur.
Kuruluş aşamasında SSK Kocaeli Hastanesi binasında faaliyet gösteren Anabilim Dalı 17
Ağustos 1999 da yaşanan deprem sonrası bağışla sağlanan mobil bir ameliyathanede
çalışmasını sürdürmüştür. Daha sonra yapılan prefabrike binalarda önce 5 ameliyathane ve
4 yoğun bakım yatağı ile çalışılmış daha sonra Rotary tarafından yaptırılan Kocaeli
Üniversitesi Rotary Hastanesi ile kapasite artmıştır. Anabilim Dalımız 20 Haziran 2005
tarihinde Umuttepe Yerleşkesi içindeki en son teknolojiye uygun olarak inşa edilmiş 750
yatak kapasiteli şu an da faaliyet gösterdiği binaya taşınmıştır.
Toplam 16 ameliyathanede bütün cerrahi dallara her türlü cerrahi girişim için genel
anestezi yada pek çok farklı rejyonel anestezi uygulanmaktadır. Bunun yanında anestezi
polikliniğinde ameliyat olacak hastaların preoperatif dönemde değerlendirmeleri ve
operasyona anestezi açısından hazırlanması, algoloji de baş ağrısından kanser hastalarında
ağrı tedavisine kadar uzanan geniş spektrumda ağrı tedavisi sağlanması, doğumhane de
doğum analjezisi (ağrısız doğum) ve ameliyathane dışındaki diğer girişimler (MRI,
invaziv kardiyoloji uygulamaları gibi, ) için de anestezi ve sedasyon uygulanmaktadır.
Hastanenin erişkin yoğun bakımlarının sorumluluğu ve yönetimini sürdüren anabilim dalı
toplam 13 yatakla dahili ve cerrahi sorunları olan kritik hasta bakım ve tedavisini
üstlenmiştir. 2011 yılı içinde yaklaşık 15000 cerrahi girişim yapılmış ve 13 yataklı yoğun
bakım ünitelerinde yaklaşık 1300 hastanın bakım ve tedavisi gerçekleştirilmiştir.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Kamil TOKER (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Z.Mine SOLAK
• Prof.Dr.Zehra Nur BAYKARA
• Prof.Dr.Yavuz GÜRKAN
• Doç.Dr.Tülay ŞAHİN
• Doç.Dr.Murat TEKİN
• Doç.Dr.Dilek ÖZDAMAR
• Doç.Dr.Tülay HOŞTEN
• Yard.Doç.Dr.Alparslan KUŞ
• Yard.Doç.Dr.Zehra İpek ARSLAN AYDIN
Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı
http://www.kounrs.org
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı, Ekim 1994 tarihinde Doç.
Dr. Savaş Ceylan’ın Anabilim Dalı Başkanlığına atanmasıyla kurulmuştur. Kocaeli
Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı’nın aktif klinik nöroşirürji
hizmetleri, ilk ameliyatın Kasım 1995 tarihinde SSK Kocaeli Hastanesi’nin Kocaeli
Üniversitesi Tıp Fakültesine tahsis olunan 100 yataklı kısmında gerçekleştirilmesiyle
başlamıştır. 17 Ağustos 1999 tarihindeki depremden sonra SSK Hastane binasının
kullanılmaz hale gelmesiyle Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi yaklaşık iki yıl prefabrik
yapılarda hizmet vermiştir. Haziran 2002’de inşa edilen 150 yatak kapasiteli Rotary
Hastanesine geçilmiş ve burada Nöroşirürji Anabilim Dalı 13 yatakla hizmet vermeye
devam etmiştir. Haziran 2005 tarihinde Kocaeli Üniversitesinin Umuttepe Yerleşkesindeki
Tıp Fakültesi Hastanesine taşınılmış olup, Nöroşirürji Anabilim Dalı halen burada 20
yataklı klinikte çalışmalarına devam etmektedir. 2005 ve 2006 seneleri itibarıyla yıllık
ameliyat sayısı 600 civarında olup bunların yaklaşık 400’ünü (A) ve (B) grubu özellik
isteyen ameliyatlar oluşturmaktadır.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Nöroşirürji Anabilim Dalı’nda:
Beyin damarlarına ait anevrizmaların (balonlaşma) ve arteriovenöz malformasyonların
(damar yumakları) yol açtığı kanamalar
Beyin ve kafatasına ait tüm tümörler ve kistler,
Hipofiz tümörleri ve sellar-parasellar tümörlerin endonazal endoskopik (kafatası açılmadan,
burun deliği içerisinden endoskopla girilerek yapılan) cerrahisi,
Bel fıtığı, boyun fıtığı, omurilik kanalı darlığı, bel kayması (spondilolistezis), tüm omurga ve
omurilik tümörleri, tuzak nöropatiler (muhtelif yerlerdeki sinir sıkışmaları),
Kaza ve düşmeler sonucu gelişen beyin kanaması, kafatası kırıkları, boyun, sırt ve bel
bölgesindeki omurga kırıkları ve omurilik zedelenmeleri, kol ve bacaklardaki sinir kesi ve
yaralanmaları,
Pediatrik Nöroşirürji alt disiplini içerisinde ise doğumsal beyin ve omurilik hastalıkları (gizli
veya kese şeklindeki omurilik açıklığı veya gelişim bozukluğu), doğumsal veya sonradan
gelişen hidrosefali (beyin sıvısının beyinde aşırı birikmesi), doğumsal beyin kistleri, bebek
ve çocuklara ait tüm beyin ve omurilik cerrahisi girişimleri (tümörler veya yaralanmalara
bağlı durumlar) yapılmaktadır.
Nöroşirürji Anabilim Dalı’na ait cerrahi alt yapı içerisinde:
dijital kayıt sistemine sahip gelişmiş ameliyat mikroskobu
tümör cerrahisi, erişkin ve pediatrik olgulardaki hidrosefali ve beyin içi yerleşimli kistler için
kullanılan dijital kayıt sistemine sahip nöroendoskop setleri
CUSA (ultrasonik aspiratör)
gibi günümüz beyin cerrahisinin gelişmiş teknolojik olanakları en etkili şekilde
kullanılmaktadır. Özellikle nöroendoskopik teknikle uygulanan girişimlerde, Kocaeli
Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı deneyim ve teknik açıdan ülkemizde
önde gelen merkezler arasında kabul edilmektedir.
Çalışma düzeni olarak, haftanın 4 günü (Pazartesi-Perşembe) ameliyat ve poliklinik
hizmetleri verilmekte olup, Cuma günleri ise, asistan eğitim seminerleri, kürsü haftalık
olgu konseyi yapılmakta ve aynı zamanda poliklinik hizmeti ve lokal ameliyatlar
yapılmaktadır.
İletişim:
Web: http://www.kounrs.org
Telefon: 0262 3038610, 0262 3038614
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Savaş CEYLAN (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Konuralp İLBAY
• Prof.Dr.Volkan ETUŞ
• Doç.Dr.Kenan KOÇ
• Doç.Dr.İhsan ANIK
• Yard.Doç.Dr.Burak ÇABUK
Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahi Kliniği Dr. Hülya Gündoğdu tarafından
1996 yılında kurulmuştur. Kuruluşundan bu yana sadece Kocaelinde değil Marmara
bölgesinde geniş bir alandaki hastalara hizmet sunmaktadır. Klinik kuruluşundan beri
sürekli hizmet yelpazesini genişleterek modern tıbbın gerektirdiği tüm imkanları
kullanarak yenidoğandan, adölesan döneme kadar (0-18 yaş) hasta grubuna hizmet
etmektedir. Hali hazırda cerrahi yenidoğan yoğun bakım ünitesi, endoskopi ünitesi,
ürodinami ve anorektal manometri laboratuarına sahiptir. Bu zamana kadar sekiz tane
çocuk cerrahisi uzmanı yetiştirmiştir. Deneysel ve klinik birçok çalışma yapmaktadır.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Gülşen EKİNGEN YILDIZ (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Melih TUGAY
• Doç.Dr.Ercüment Levent ELEMEN
Genel Cerrahi Anabilim Dalı
Genel Cerrahi karın boşluğunda bulunan organların, memenin ve tiroid bezinin (guatr)
cerrahi hastalıklarıyla uğraşan bir bilim dalıdır. Cerrahi Onkoloji ise, aynı organlara ait
kanserlerle ilgilenir. Hastanemizde Genel Cerrahi ameliyatlarının yanı sıra cerrahi
sınırlardaki meme kanserleriyle, yemek borusu, mide, kalın bağırsak, rektum kanserleri,
pankreas safra kesesi, karaciğer kanseri, tiroid (guatr bezi) kanserleri gibi cerrahi onkoloji
kapsamındaki hastalıklar başarıyla tedavi edilmektedir.
Genel Cerrahinin kapsamındaki bir diğer konu; karın duvarı, kasık, göbek fıtıkları ve
ameliyat sonrası oluşan fıtıklardır. Hastanemizde gerçekleştirilen fıtık ameliyatları fıtık
cerrahisinin dünyada ulaşılan en son teknik ve malzeme kullanılarak yapılmaktadır. Nüks
(fıtığın tekrar oluşması) sorunu kullandığımız yöntemlerle tamamen ortadan kaldırılmıştır.
Diğer yandan, özellikle safra kesesi ameliyatlarında kullanılan laporoskopik cerrahi
(kapalı ameliyat) yöntemi; arzu eden ve tıbbi yönden sakıncası olmayan hastalarda
başarıyla uygulanmaktadır. Hastanemiz; trafik kazaları, bıçaklanma, kurşunlanma gibi
dakikaların altın değerinde olduğu acil cerrahi ve her türlü dahili acillerde deneyimli
uzman ekibiyle 24 saat hizmet vermektedir. Bu kısıtlı dakikalarda hastanın yaşam şansını
sadece yetkin ve tecrübeli hekimlerin artırabileceğini unutmamak gerekir.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Zafer UTKAN (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Mustafa DüLGER
• Prof.Dr.Oğuz ÖZBAY
• Prof.Dr.Ahmet ALPONAT
• Prof.Dr.Nuh Zafer CANTÜRK
• Prof.Dr.Neşet Nuri GÖNÜLLÜ
• Prof.Dr.Anıl ÇUBUKÇU
• Doç.Dr.Oğuzhan BÜYÜKGEBİZ
• Doç.Dr.Erdem OKAY
• Yard.Doç.Dr.Oktay YİRMİBEŞOĞLU
• Yard.Doç.Dr. Tonguç Utku YILMAZ
Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr. Salih TOPÇU (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr. Şerife Tuba LİMAN
• Yard.Doç.Dr. Aslı Gül AKGÜL
Göz Hastalıkları Anabilim Dalı
Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda kariyer sahibi doktorlar tarafından gelişmiş cihazlarla
göz hastalıkları teşhis ve tedavisi gerçekleştirilmektedir.
Gözlük muayenesi, kontakt lens uygulanması, katarakt ameliyatı ve göziçi lens
uygulanması; Fako yöntemi ile dikişsiz ve norkozsuz katarakt tedavisi, çocukluk çağı
katarkt tedavisi, göziçi lens uygulanması. Şaşılık teşhis takip ve tedavisi. Glokom; görmek
alanı muayenesi, glokom hastalığı teşhis takip tedavisi. Retina hastalıkları; fundus
floressein anjiografisi (FFA) ve Görüntüleme sistemi ile retina hastalıklarının takip ve
tedavisi, şeker hastalığına bağlı göz hastalıkları tedavisi, lazer ile fotoquagulasyon
tedavisi. Vitrektomi ameliyatları. Göz yaşı kanalı hastalıkları tedavisi. Oftalmik plastik
cerrahi; göz kapağı düşüklüğü ve diğer göz kapağı ve orbita hastalıkları tedavisi. Göz
yaralanmaları; acil göz yaralanmalarında tedavi. Uveit; Behçet hastalığı takip ve tedavisi.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr. Nurşen YÜKSEL
• Prof.Dr. Özgül ALTINTAŞ
• Doç.Dr. Levent KARABAŞ
• Doç.Dr. Berna AYDOĞAN ÖZKAN
Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı
Anabilim Dalımız, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesinin bünyesinde 1994 yılında
kurulmuş ve 1995 yılından itibaren hizmet vermeye başlamıştır. Anabilim Dalımız 4
profesör, 2 doçent ve 2 yardımcı doçent olmak üzere 8 öğretim üyesi ve 12 araştırma
görevlisi ile hizmet vermektedir.
Anabilim Dalımız bünyesinde Perinatoloji ve Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi bilim dalları
ile Yardımla Üreme Teknikleri Merkezi mevcuttur.
Perinatoloji bilim dalında 3 öğretim üyesi görev yapmaktadır. Perinatoloji bilim dalında
yüksek riskli gebeliklerin taraması, tanısı ve yönetimi gerçekleştirilmekte, invaziv fetal
girişimler yapılmaktadır. Preeklampsi, gestasyonel diabetes mellitus, preterm doğum,
çoğul gebelikler ve gebelikte karşılaşılan maternal sistemik hastalıklar gibi yüksek risk
oluşturan gebeliklerin yönetimi ve kromozal anomaliler ile konjenital anomali düşünülen
gebelerin tarama-tanı ve invaziv fetal girişimleri yapılmaktadır. Bu gebelerimize ait
materyaller Tıbbi Genetik anabilim dalında incelenmekte ve gerekli genetik danışma
hizmeti verilmektedir. Bu olgular gebelik süresince ve postpartum dönemde Neonatoloji
bilim dalı, Beyin ve Sinir cerrahisi anabilim dalı ve Çocuk Cerrahisi anabilim dalı ile
birlikte değerlendirilmektedir.
Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi bilim dalında 2 öğretim üyesi görev yapmaktadır.
Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi bilim dalı tarafından maligne ve premaligne olguların preoperatif tanı ve değerlendirilmesi, muayene ve tetkik işlemleri, kolposkopik incelemeleri,
cerrahi girişimleri ile postoperatif takipleri gerçekleştirilmektedir. Onkolojik
ameliyatlarda hem klasik, hem de laparoskopik yöntemler uygulanmaktadır. Cerrahi
tedavinin ardından olgular, tıbbi onkoloji ve radyasyon onkolojisi bölümleri ile birlikte
değerlendirilmekte ve gerekli hallerde kemoterapi ve radyoterapi uygulamaları
gerçekleştirilmektedir.
Yardımla Üreme Teknikleri Merkezimizde 3 öğretim üyesi görev yapmaktadır. Yardımla
Üreme Teknikleri Merkezimizde infertil çiftlere gerekli muayene, ultrasonografik
inceleme, laboratuvar tetkikleri, histerosalpingografi, histeroskopik ve laparoskopik
müdahaleler yapılmaktadır. Gerekli tetkiklerin ardından tedavi planlanan hastalara
yumurta takibi, ovulasyon indüksiyonu-intrauterin inseminasyon, kontrollü ovarian
hiperstimülasyon,oosit toplama- embriyo transferi, dondurulmuş-çözündürülmüş embryo
transferi ve üroloji anabilim dalı ile ortak değerlendirilen hastalara testis biyopsisi ile
sperm elde etme yöntemleri uygulanmaktadır.
Ürojinekoloji bölümünde idrar kaçırması ve genital organlarda sarkma yakınması ile
başvuran hastalara gerekli fizik muayene ve tetkikler yapılmaktadır. Üroloji anabilim dalı
tarafından ürodinamik incelemeleri gerçekleştirilen hastalara askı ameliyatları, kapalı veya
açık yöntemle inkontinans ameliyatları yapılmaktadır.
Genel jinekoloji bölümünde tüm jinekolojik girişimler klasik yöntem, laparoskopik ve
histeroskopik yöntemlerle gerçekleştirilmektedir.
Polikliniklerimize başvuran gebelere, jinekolojik yakınmaları olan hastalara, menopoz,
infertilite ve idrar kaçırma yakınmaları ile başvuran tüm hastalara, malign patoloji
düşünülen hastalara fizik muayene, ileri tetkik ve tedavi işlemleri uygulanmaktadır.
Hastalara yapılan işlemler arasında servikal smear ve genital kültür alımı, koposkopi,
endometrial ve servikal biyopsi alınması, transvaginal ve tansabdominal ultrasonografik
inceleme, histerosalpingografi, sonohisterografi yer almaktadır. Ayrıca hastalara ayaktan
tanı ve tedavi amacı ile mikrohisteroskopi uygulanmaktadır.
Anabilim Dalımızda Temmuz 2012 tarihine kadar 24 araştırma görevlisi uzmanlık
eğitimlerini tamamlayarak kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ünvanını kazanmışlardır.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.İzzet YÜCESOY (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Aydın ÇORAKÇI
• Prof.Dr.Gülseren YÜCESOY
• Prof.Dr.Birol VURAL
• Doç.Dr.Sabiha ÖZDEMİR ÖZKAN
• Doç.Dr.Eray ÇALIŞKAN
• Yard.Doç.Dr.Emek DOĞER
• Yard.Doç.Dr.Ahmet Yiğit ÇAKIROĞLU
Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı
Anabilim Dalımızın Misyonu ve Vizyonu
KOÜ Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi ABD
alanında kaliteli ve kapsayıcı konsültasyon
Kardiyovasküler tıp günümüz tıbbının dinamik,
Anabilim dalımız bu alandaki yeniliklerin ve ileri
sunulmasını amaçlar.
yetişkin kardiyak ve vasküler cerrahi
ve hasta bakım hizmeti sağlar.
sürekli gelişen alanlarından birisidir.
teknolojinin bölge insanının hizmetine
Amaç
Türkiye’nin sağlık sorunlarını bilen ve kardiyoloji, kalp ve damar cerrahisi ile ilgili
sorunların
üstesinden gelebilecek bilgi, beceri ve tutumlarla donanmış, Yurtiçi veya yurtdışı kalp ve
damar cerrahisi kliniklerinde hekimlik ve yöneticilik yapabilecek, Mesleğinin etik
kurallarını gözeterek uygulayan,Araştırıcı ve sorgulayıcı olan, Kendisini sürekli olarak
yenileyip
geliştiren,
Uluslararası düzeyde kabul edilen ölçütlerde Kalp ve Damar cerrahı yetiştirmektir.
Anabilim Dalımız Tarafından Verilen Hizmetler
Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı’nın 19 servis yatağı (3 ü tek kişilik özel oda, 8 i çift
kişilik odalar), 6 yoğun bakım yatağı ve 1 ameliyathane salonu mevcuttur.
Polikliniğimiz, yıllık 10.000 civarı hastaya randevusuz, günü birlik olarak hizmet
sunmaktadır.
Hasta profilimizi erişkin koroner arter hastalığı, kapak hastalığı, abdominal aorta ve
ekstremitelerin tıkayıcı arter hastalıkları, hemodiyaliz amaçlı a-v fistüller, assendan aort,
abdominal aort ve periferik anevrizmalar, karotis arter tıkanıklığı ve iskemik diyabetik
ayak, derin ven trombozu, venöz yetmezlikler ( varis ), venöz ülserli hastalar
oluşturmaktadır.
Ana grubu oluşturan koroner bypass cerrahisi on-pump veya off-pump (çalışan kalpte)
yapılmaktadır. Yıllık yaklaşık 700 cerrahi işlem gerçekleştirilmekte olup, bunun yine
yaklaşık 250 kadarını açık kalp cerrahisi içerir.
Varis ameliyatlarımız hastanın uygunluğuna göre klasik cerrahi ve endovasküler laser
yaklaşımlarıyla yapılmaktadır.
Hastalıklar (SSS)
Kalp ve Hastalıkları
Kalbin İşlevi
Temel olarak:
Oksijenlenmiş
kanı
arteriyel
sisteme
ve
hücrelere
pompalamak
Kirli kanı venöz sistem aracılığı ile toplayarak yeniden temizlenmek ve oksijenlenmek
üzere akciğerlere göndermek
Koroner Arter Nedir?
Koroner arterler kalp kasının beslenmesini sağlayan atardamarlardır. Kalp enerji ve
oksijen gereksinmesini koroner arterlerce taşınan kanla sağlar. Koroner damarlar kalpten
çıkan ana atar damardan (AORTA) beslenirler. Kalpte başlıca 2 ana koroner bulunur.
(SAĞ ve SOL koronerler) Sol koroner kalbin daha büyük bir bölümünü beslediğinden
daha önemlidir. Sol koronerden ayrılan ön inen dal (LAD) kalbin en hayati bölümlerini
besleyen çok önemli bir damardır. Yine sol koronerin dalı olan sirkumfleks ve diagonal
dallar kalbin sol yan ve arka duvarını besleyen önemli damarlardır. Sağ koroner damar ve
dalları ise kalbin sağ ve arka duvarlarını beslerler.
Koroner Arter Hastalığı Nedir?
Koroner Arter Hastalığı, günümüzde artık en sık rastlanılan ve en önemli sağlık
sorunlarından biridir. Bu hastalık, kalp kasını besleyen ana damarların çeşitli nedenlerle
daralması veya tıkanması, böylece kalbin yeteri kadar beslenememesi anlamına gelir.
İlerleyen dönemlerde müdahale edilmezse kalp krizine neden olabilmektedir. Koroner
arter hastalığı olanlar özellikle efor sonrası göğüslerinde ve sol ya da sağ kollarında ortaya
çıkan 2-3 dakika süren ağrıdan yakınırlar.
Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte;
Sigara içmek
Hipertansiyon
Diyabetes mellitus(şeker hastalığı)
Yüksek kolesterol düzeyi
Aktivite azlığı
Alkol tüketimi ve stres etkin olabilmektedir.
Tedavisinde; ilaç tedavisi veya ilerleyen dönemlerde ameliyat (bypass) önerilmektedir.
Koroner bypass operasyonunda en sık bacaklardan alınan toplardamarlar ve göğüs iç
duvarından alınan atardamarlar kullanılır. Özel durumlarda ise mide damarı, karın ön
damarı, önkol atardamarı ve kolun toplardamarları da kullanılabilir. Bu damarların bir ucu
tıkalı koronerin aşağısına diğer ucu ise kalpten çıkan ana damara (aorta ) dikilir. Böylece
tıkalı damarın beslediği bölgelere kan akımı sağlanmış olur.
Kalp Kapakları ve Hastalıkları
Kalbimizde kulakçıklarla (atrium)karıncıklar arasında 2, karıncıklar (ventrikül) ile kalpten
çıkan büyük damarlar arasında da 2 adet olmak üzere 4 tane kapak vardır. Bu kapaklar
yapıları gereği kanın tek yönde akmasını sağlarlar. Sol karıncıkla aorta arasındaki
“AORT” ve sol kulakçıkla sol karıncık arasındaki “MİTRAL” KAPAKLARI kalbin en
önemli iki kapağıdır.
Değişik nedenlerle kalp kapaklarının kireçlenerek kapağı oluşturan elemanların birbirine
yapışması kapak darlıklarını, dejenere olarak genişlemesi ise kapak yetmezliklerini
meydana getirir. Darlıklarda kan yeterince rahat akamayacağı için, yetmezliklerde de
geriye kaçacağı için çeşitli derecelerde rahatsızlıklar ortaya çıkar.
Kapak hastalıklarının en önemli nedeni çocukluk veya gençlik çağında geçirilen akut
eklem romatizmasıdır. Bu genellikle streptokok denen ve boğaz anjini yapan bir
mikroorganizmaya vücudun gösterdiği direnç sonucu oluşur. Bazı durumlarda koroner
damar hastalığı ile birlikte kalp kapakçıkları da beraber ya da koroner damar hastalığına
bağlı olarak hastalanmış olabilirler.
Kapak hastalıklarının tedavisi cerrahidir. Bozuk kapak tamir edilemez durumda ise
çıkartılarak yerine suni kapak takılır. Gelişen teknoloji sayesinde kapak protezleri çok
gelişmiştir. Ancak buna rağmen mekanik kapak takılan hastalar yaşam boyu bazı ilaçları
kullanmak zorundadırlar.
Eve Dönüş
-Ameliyatınızdan sonra 6-8 gün içinde evinize dönecek kadar iyileşmiş olursunuz.
-Ortalama 6-8 hafta süren bir iyileşme döneminiz vardır. İyileşme döneminiz içinde
unutkanlık,uykusuzluk ve iştahsızlık olabilir.Bunlar geçicidir.
-Ameliyat sonrası vücudun savunma mekanizmaları baskılandığından dolayı, enfeksiyona
karşı dikkatli olunmalıdır. İlk günler ziyaretçi kabul edilmez.Daha sonraları kısa süreli
ziyaretler kabul edilebilir. Fakat ziyaretlerde temastan kaçınılmalıdır.
Dikişler ve Banyo
Genellikle 10 gün sonra veya taburculuk sonrası ilk kontrolünüzde dikşleriniz alınacaktır.
Dikişlerinizin tamamı alındıktan sonra oturarak duş tarzında ve ılık su ile olmak üzere
banyo yapabilirsiniz.
Beslenme
İlk bir ay sıkı bir diyet önermiyoruz. Daha sonraki dönemde kolesterolden ve tuzdan
kısıtlı bir diyet tercih ediniz.
-Katı yağ yerine sıvı yağ tercih ediniz.
-Kırmızı et yerine beyaz et ve balık tercih ediniz.
-Hamur işlerinden mümkün olduğunca uzak durunuz.
-Kilo almaktan kaçınınız.
Yürüyüş-Yatış Pozisyonu
İlk yürüyüşlerinizi ev içinde ve düz bir zeminde yapınız. Yavaş yavaş yürüyüş mesafenizi
arttırın. Azami haftada üç gün 45 dakika olacak şekilde yürüyüş yapabilirsiniz.Merdiven
çıkmanızda bir sakınca yoktur. Fakat daha çabuk yorulacağınız için dinlenerek merdiven
çıkınız.
Ameliyat sırasında kesilen iman tahtası da denilen göğüs kemiğinizin iyileşmesi için 6-8
hafta gibi bir zaman geçmesi gerekmektedir. Bu dönemde içinde yan yatmamalı, göğüs
kemiğinizi oynatabilecek ani sağa-sola dönüşlerden, tek bir kolunuza ağırlık verecek
hareketlerden kaçınmalı, 5 kg. üzeri ağırlık kaldırılmamalıdır.
Sigara-Alkol
Sigara içmeyiniz, içilen ortamda bulunmayınız.
Birer kadehten haftada 2 kez olmak üzere alkol alabilirsiniz.
Cinsel Yaşam
Eğer iki kat merdiveni sorunsuz çıkabiliyorsanız cinsel ilişkide bulunmanızda sakınca
yoktur. Doğurganlık dönemindeki bayan hastalar;
-Gebeliğe izin verilip verilmeyeceği,
-Verilirse zamanlaması ve dikkat edilecekler,
-Gebelikten korunma yöntemlerini hekiminize danışınız.
Varis Çorabı
Çorap ayaklarınızda şişlik olmasını engellemek ve şişlikleri azaltmak için kullanılır.
Çorabınızı sabah yataktan kalkmadan giyiniz, gece yatarken çıkarabilirsiniz.
Çoraplarınızın uygun ölçülerde olmasına dikkat ediniz.
Taburcu olurken hekiminizden reçetenizi almayı unutmayınız. Reçete edilen ilaçları
düzenli bir şekilde kullanınız. İlaçlarınızı kontroller esnasında doktorunuz kesmedikçe
devamlı kullanmanız gerekmektedir.
Ne Zaman Kontrole Gelmeliyim?
Her şey yolunda giderse bir hafta sonra kontrole gelmelisiniz. Bunun dışında;
-Yara yerinde oynama,
-Yara yerinde akıntı,
-Ateş,
-Çarpıntı şikayetiniz olursa beklemeden doktorunuza başvurunuz.
COUMADİN
Kanın pıhtılaşmasını önleyen bir ilaçtır. Pıhtı oluşmasını ve oluşan pıhtının büyümesini
engeller. Ancak daha önceden var olan pıhtıyı eritmez. Dozu doktorunuz tarafından INR
denilen kan tetkikine göre ayarlanır.
Coumadin Kullanırken Yapılması Gerekenler
- Coumadini doktorunuzun size tavsiye ettiği şekilde kullanın.
- Günlük yeme alışkanlıklarınızı ve aktivitelerinizi her gün için aynı tutmaya çalışın,
bilmediğiniz yiyecek ve içeceklerden kaçının.
- Sizden istendiği zaman kan tahlillerinizi yaptırmayı kesinlikle ihmal etmeyin.
- Hastalanma, yaralanma ve durdurulamayan kanama durumlarında mutlaka doktorunuza
başvurun.
- Diş hekimine gittiğinizde veya herhangi bir sağlık uygulamasında operasyonu
gerçekleştiren sağlık görevlisine Coumadin kullandığınızı bildirin.
Yapılmaması Gerekenler
- Telafi amacıyla fazladan tablet almayın.
- Hamile iseniz veya kalma ihtimaliniz varsa Coumadin kesinlikle kullanmayın.
- Doktorunuzun tavsiyesi dışında başka ilaç kullanmayın.
- Alkol tüketiminden kaçının.
- Eğer ilacın saatini kaçırdıysanız, hatırladığınız anda günlük dozunuzu alın, sonra tekrar
normal şemanıza dönün.
- Eğer 1 gün almayı unuttuysanız asla iki doz almayın, normal şemanızdan devam edin.
- 2 gün veya daha uzun süre kullanmayı unutursanız mutlaka doktorunuza danışın.
- Coumadin kullanan kişilerin boks, karate gibi sporlardan uzak durması gerekir.
Coumadinin Yan Etkileri
İlaç dozu fazla olduğu zaman kanamalar olabilir.
- Baş ağrısı ve baş dönmesinden şikayetçiyseniz,
- Traş kesiği ve benzeri yaralanmalarda kanamanız pıhtılaşarak durmuyorsa,
- Burun kanamaları oluyor ve kanama durmuyorsa,
- Dişlerinizi fırçalarken diş eti kanamanız oluyorsa,
- Kan kusuyorsanız,
- Bilinmeyen nedenlerle cildinizde siyah ve mor lekeler oluşuyorsa,
- İdrar renginiz kırmızı ve koyu kahverengiyse,
- Tuvaletinizi yaptığınızda dışkınız siyah veya kırmızıysa,
- Adet döneminde normalin üstünde kanamanız oluyorsa,
- Beklenmeyen ağrı ve şişlikler hissettiğinizde
HEMEN DOKTORUNUZA BAŞVURUN.
Periferik Arter Hastalığı
Periferik Arter Hastalığı, kollara, bacaklara ve iç organlara kan akışını sağlayan atar
damarların damar sertliği nedeniyle tamamen veya kısmen tıkanması sonucu oluşan bir
hastalıktır.
Kimler Risk Altında?
- 50 yaş üstündekiler,
- Sigara kullananlar,
- Şeker hastaları
- Yüksek tansiyonu olanlar,
- Aşırı kilolu olanlar,
- Kronik böbrek yetmezliği olanlar,
- LDL (kötü kolesterol) ve trigliserit düzeyi yüksek olanlar,
- HDL (iyi kolesterol) düzeyi düşük olanlar risk altındadır.
Hastalığın Belirtileri Nelerdir?
- Yürüme ile meydana gelen bacak ağrısı,
- Bacaklarda uyuşluk,
- Bacaklarda ve ayakta soğukluk, üşüme hissi,
- Ayaklarda renk değişikliği,
- Ayak sırtındaki tüylerin dökülmeye başlaması,
- İleri vakalarda ayakta açık yaralar oluşması sayılabilir.
Hangi Tedaviler Uygulanır?
- Yaşam ve beslenme şeklinin değiştirilmesi,
- Düzenli egzersiz,
- İlaç tedavisi,
- Anjioplasti,
- Stent takılması,
- Cerrahi girişim sayılabilir.
- Tedavi şekli, hastanın durumuna göre belirlenir.
Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?
- Diyetinize dikkat etmelisiniz. Sağlıklı bir diyet kandaki kolesterol ve yağ düzeylerinin
normal sınırlarda olmasını, kan basıncının kontrol altında tutulmasını sağlar.
- Sigarayı bırakmalısınız, bırakamıyorsanız profesyonel yardım alabilirsiniz.
- Kolunuza ya da bacağınıza direkt sıcak uygulama yapmamalısınız. His kaybı nedeniyle
yanıklara neden olabilirsiniz.
- Uzun süre bacaklarınızı üst üste atarak oturmayınız.(Bu şekilde oturarak kan akımını
engellemiş olursunuz.)
- Parmak arası sandaletler kullanmamalısınız.
- Duştan sonra tırnaklarınızı düz olarak kesiniz.
- Ayağınızı, bacağınızı soğuktan korumalısınız.
- Belinizi sıkan giysiler, ayağınızı sıkan çorap ve ayakkabıları giymekten kaçınmalısınız.
- Doktorunuzun verdiği ilaçları düzenli olarak kullanmalısınız.
Anevrizma (Balonlaşma)
Normal bir damar çapının 2 katına ulaşması olarak tanımlanır.
İki önemli soruna yol açar:
-Anevrizmaya bağlı damar duvarının incelerek yırtılması ve kanama meydana gelmesi,
-Anevrizma bölgesinde pıhtı oluşması ve buna bağlı tıkanıklık meydana gelmesi.
Anevrizma en sık kalpten çıkan en büyük damar olan aort damarını etkilemektedir. Bu
damar kalpten çıktıktan sonra göğüs kafesi içinde seyretmekte, karına ulaşmakta ve
burada bacaklara kan götüren 2 damara ayrılmaktadır. Anevrizma daha çok aortun karın
içindeki kısmında olmak üzere her bölümünde görülebilir.
Tanı
Anevrizma hastalarının çoğunda bir şikayet yoktur ve başka hastalıklar için çekilen
akciğer filmi, doppler, tomografi gibi tetkiklerle veya muayene sırasında tesadüfen
saptanırlar. Bazı hastalar karınlarında kalp atımı ile şişen bir kitle olduğunu fark
edebilirler. Hastaların önemli bir kısmı anevrizmanın patlaması ile bulgu verirler. Tanıda
bilgisayarlı tomografi en sık kullanılan araçtır.
Tedavi
Anevrizma çapı riskli sayılan boyutlara ulaşmamışsa ilaç tedavisi verilir ve düzenli
aralıklarla takip edilir. Takiplerde beklenenden hızlı bir büyüme varsa veya riskli
sayılacak boyuta ulaşmışsa cerrahi müdahale gereklidir. Ameliyatta anevrizma bulunan
alan çıkartılarak yerine bir suni greft yerleştirilmektedir. Cerrahinin riskli olduğu
düşünülen seçilmiş hastalarda son yıllarda anjio ile bu bölgeye stent yerleştirilerek de
tedavi edilebilmektedir.
Anevrizma yırtılması ile gelen hastalar acilen ameliyat edilmelidirler. Fakat ameliyata
rağmen bu hastalarda ölüm oranı çok yüksektir.
Toplardamar (Ven) Hastalıkları
Toplardamar (ven) hastalıklarını 3 başlıkta toplayabiliriz:
1.Varisler (variköz venler),
2.Kronik venöz yetmezlik,
3.Derin ven trombozu ve tromboflebit
Varisler
Varis bacak toplardamarlarının genişlemesi, uzaması ve büklümlü hale gelmesi olarak
tanımlanır. Kadınlarda erkeklerden daha sıktır. Yaşla birlikte varis görülme olasılığı çok
artmaktadır. Derin (kaslar içinde gömülü olanlar) venlerden ziyade yüzeyel (hemen
derinin altında) venlerde daha sık olarak görülürler. Variköz venler genellikle baldır ve
uyluğun arka kısımlarında fark edilir durumdadır.
Varis nedenleri ve risk faktörleri
-Venlerde artmış kan basıncı (kanın geri dönüşünü zorlaştıran olaylar) -Ven içindeki
kapağın hasarlanması veya yetersizliği: Kapaklar, özellikle oksijenden fakir kanın
bacaklardan kalbe doğru yerçekimi etkisine karşı kan akımının sağlanmasından
sorumludur ve özellikle venlerin kan akımını doğru yönde devam ettirmeleri için
önemlidir. Bu sayede venler içindeki kan, hep tek yönlü (kalbe doğru) akar. Normalde
kanın geriye kaçmasını engellemek için kapaklar kapanırlar. Sızdıran veya hasarlanmış
kapaklar kanın geri kaçarak bacaklarda göllenmesine neden olur, bu da şişlik ve varislerle
sonuçlanır. Kapaklara olan hasar kan pıhtısı, konjenital bir bozukluk (doğuştan itibaren
var olan bozukluk) veya kronik venöz yetmezlik nedeniyle olmuş olabilir.
Varis
gelişimi
için
risk
faktörlerini
aşağıdaki
gibi
sıralayabiliriz:
-Doğuştan zayıf bacak ven kapakları
-İleri yaş
-Ailede varis bulunması
-Derin ven trombozu öyküsü
-Gebelik, özellikle ilk ve son 3 ay boyunca
-Obezite
-Karın içi tümörler
-Sabit pozisyonda uzun süreli ayakta durma
Varislerde şikayet ve belirtiler
-Deri yüzeyinin hemen altında koyu mavi renkli, kıvrıntılı venler
-Deri üzerinde örümcek ağına benzeyen bir grup ince, mor renkli çizgiler (spider örümcek- venler)
-Bacaklarda ağırlık veya ağrı hissi, kramplar,
-Varisli venin çevresinde yanma, atma veya kaşıntı
-Özellikle ayak bilekleri çevresinde, alt bacaklarda şişlik
Eğer etkilenen bacak bir kazaya maruz kalmışsa (örn. düşme veya diğer bir kaza
nedeniyle), kronik venöz yetmezlik ve onun bir komplikasyonu olan bacak ülseri (staz
ülseri) gelişebilir. Bacak ülseri bacağın iç yanında bilek seviyesindeki çıkıntı bölgesinde
daha çok görülen. açık bir yaradır, ve genellikle küçük, deriye yakın ve ortaya çıkan sinir
uçları nedeniyle oldukça ağrılıdır. Eğer tedavi edilmeden bırakılırsa, sonunda tam olarak
tedavi edilemez hale gelebilir. Üstüne enfeksiyon da eklenebilir ve olay gangrene kadar
gidebilir ve etkilenen bacağın amputasyonuyla (kesilmesiyle) sonuçlanabilir.
Tanı
Günümüzde en sık kullanılan yöntem Doppler ultrasondur. Bu yöntem ile gözle
görülemeyen derin toplardamarlar incelenebilmekte, kapak yetersizliği de
değerlendirilebilmektedir.
Tedavi
Variköz venlerin tedavi şekilleri birçok faktörlerce etkilenir. Bunlardan bazıları
şikayetlerin ciddiyeti, venlerdeki basıncın miktarı ve iltihap olup olmadığıdır. Erken
evrelerde, hastalarda etkilenen bacağın fırsat bulundukça yükseltilmesi, ağrı ve şişliği
ortadan kaldırmak için destekleyici elastik çorap giymeleri istenebilir. Ancak, bu
stratejiler olayı ortadan kaldırmaz.
Küçük variköz venler için skleroterapi(köpük tedavisi)tavsiye edilmektedir. Büyük
variköz venler için kullanılmamaktadır.
Bunlar dışında klasik cerrahi, laser gibi yöntemlerle de tedavi yöntemleri mevcuttur.
Cerrahi ve köpük tedavisi de iyi sonuçlar verme eğilimindedir. Ancak variköz venleri olan
hastalar, daha sonra tekrarlama riskini azaltmaya yönelik olarak hayat tarzı değişiklikleri
yapmalıdır.
Kronik Venöz Yetmezlik, postflebitik sendrom
Kronik venöz yetmezlik (KVY), ayaklarda ve bacaklarda kanın göllenmesiyle
sonuçlanacak şekilde bacak venlerinin yetersiz hale geldiği bacak damar hastalığının
ilerlemiş evresidir. Bacak venlerinde bir tıkanıklık veya venlerdeki tek yönlü
kapakçıklarda bir hasar olduğunda ortaya çıkar. Normal koşullar altında bu kapaklar kanın
sadece geriye kalp yönünde akmasını sağlar. Yetersiz kapaklar ise bacaklardan kalbe
doğru olan kanın yerçekiminin etkisiyle geriye kaçmasına ve alt tarafta göllenmesine yol
açar.
Kronik venöz yetmezlik nedenleri
-Venlerdeki kan akımını tıkayan kan pıhtısı (venöz tromboz), iltihap (flebit) veya
hasarlanmış kapaklar
-Bacak yaralanması veya cerrahisi
-Bacak venlerinde kapaklarda hasarlanmaya yol açacak şekilde basınç artışına yol açan
obezite
-Hareketsiz olarak uzun süre ayakta durma
-Doğumsal genetik eksiklikler
Dikkatli bir tedavi yapılmaz ise, KVY, bacak ülserlerine ilerleyebilir, KVY’ne eşlik eden
bacak ülserleri dış tarafta olabilirse de genellikle ayak bileği iç yüzünde lokalizedir.
Ayağın ön yüzünde ve dizden daha yukarıda oluşmazlar.
KVY’in belirtileri
-Bacaklarda veya ayak bileklerinde şişme (ödem)
-Bacaklarda uzun süreli kaşıntı veya ağrı, kramplar
-Derinin kahverengi renk değişikliği, özellikle ayak bilekleri çevresinde
-Derinin inflamasyonu (dermatit)
-Varisler
-Ayak bileklerinde veya daha üst seviyede ağrılı yaralar oluşması (bacak ülserleri, staz
ülserleri)
Kronik venöz yetmezliği nasıl teşhis ederiz?
Bir çok vakada, karakteristik şikayetlerin varlığı (örn. ayaklarda şişme, deri renk
değişikliği ve yara gelişimi, ülserasyon) KVY tanısını kolayca koydurur. Aşağıdaki
durumlar da tanıya yardımcı olabilir:
-Hastanın ve ailesinde ven hastalığı bulunması
-Venöz yetmezlikle ilişkili ülserlerin varlığı ve lokalizasyonu ilave herhangi bir teste
gerek kalmadan tanıyı koymaya yeterli olabilir.
-Venöz kan pıhtılarını ve yetersiz venleri tespit etmeye yönelik olarak yüksek frekanslı ses
dalgalarını kullanan doppler ultrason en sık kullanılan yöntemdir. Venografi de eskiden
kullanılan şimdilerde çok nadir tercih edilen bir tanı metodudur.
-Ayak bileği-kol indeksi (ABI): Bu test atardamarların kan basıncını koldaki kan
basıncıyla karşılaştırır. Venöz hastalıklarla birlikte bulunabilen periferik arteryel
hastalıkların taramasında kullanılır. Bu bilgi, tavsiye edilen tedaviyi değiştirebildiği için
önemlidir.
KVY için tedavi seçenekleri
Bacakları yükseğe kaldırma: ,Kompresyon çorapları (varis çorapları) giyme:,ilaç tedavisi
ve seçilmiş hastalarda cerrahi tedavi uygulanır..
KVY’i olan hastalar doktorlarının tavsiyelerini (örn. bacakları yüksekte tutma ve
bandajlama) mutlaka uygulamalıdırlar. Aksi takdirde, bacak ülserleriyle ilgili tekrarlayan
problemler, ven iltihabına (flebit) neden olabilir. Bazı hastalar için, hayat boyu kan
sulandırıcı tedavi tavsiye edilebilir. Tedavisi zor olan venöz ülserli hastaların tedavilerinin
planlanmasında multidisipliner ekipleri olan merkezler genellikle daha başarılıdırlar. Bu
ekipler genellikle vasküler cerrahları, plastik cerrahları ve fizik tedavi ile yakın
koordinasyonu içerir. Vasküler cerrahlar altta yatan venöz patolojiyi düzeltmek için
çalışırlar. Plastik cerrahlar, yara bakımı ve rekonstrüksiyonunu üstlenir, fizik tedavi ise
masaj teknikleri ve sofistike bandaj ve uygulamalar ile şişliği azaltırlar.
Derin ven trombozu ve tromboflebit
Tromboflebit, venin inflamasyonu ve beraberinde içinde pıhtı oluşmasıdır.
Tromboflebit
çeşitleri
Yüzeyel
ven
trombozu
(YVT)
Derin ven trombozu (DVT).
YVT, deri yüzeyine yakın olarak yerleşmiş venler içerisinde tıkayıcı bir kan pıhtısının
oluşmasıdır. YVT genellikle ağrılıdır, fakat bu pıhtılar nadiren koparak kan akımı yoluyla
hareket ettikleri için ciddi bir tehlike teşkil etmez.
DVT, genellikle alt bacakta, bazen de alt karın veya kasık bölgesinde, kaslar içerisinde
gömülü derindeki venlerin içerisinde tıkayıcı bir kan pıhtısının oluşmasıdır. DVT çok
fazla şikayete neden olmamakla birlikte yaygın olarak vene kalıcı bir hasar verir. Ayrıca
DVT'de kan pıhtısının tamamının veya bir parçasının koparak kan dolaşımına karışarak
organlara gitme riski (emboli) yüksektir. (%50 civarında). Dolaşıma katılan pıhtının
akciğerlere gitmesine pulmoner emboli denir ki sonuçları ölümcül olabilir. Nadir olarak,
pıhtı eğer kalbe ulaşır ve kalbin sağ tarafı ile sol tarafı arasında bir delik varsa embolizm
bu durumda aort yoluyla vücuda dağılabilir ve beyne giderek inmeye yol açabilir.
Bir çok vakada embolizm DVT'nin ilk bulgusudur.
Tromboflebitin nedenleri ve risk faktörleri
YVT veya DVT tanısı alan insanların çoğunluğunda kan pıhtısı oluşumu için en az bir risk
faktörü vardır. Birçok vakada, iki veya daha fazla risk faktörü vardır. Bu risk faktörleri
arasında şunlar sayılabilir:
- Cerrahi müdahaleler (özellikle ortopedi, beyin cerrahisi ve, büyük damar müdahaleleri)
- Travma, yaralanmalar
- Uzamış hareketsizlik (örn. uzun yatak istirahatleri, bilgisayar başında uzun saatler
geçirme)
- Konjenital (doğumsal) aşırı pıhtılaşma sendromları
- Varis bulunması
- Gebelik
- İleri yaş
- Oral kontraseptif (doğum kontrol hapları) ve hormon replasman tedavisi (HRT)
- Yeni geçirilmiş inme
- Kan damarının enfeksiyonu
- Kanama bozuklukları (hemofili)
- İnflamatuar (iltihaplı) barsak hastalığı
- Bazı tür kanserler
- İrritasyona (tahriş) yol açan damar yolları
- Sigara içme
- Obezite
- Tip 2 diyabet (şeker hastalığı)
- Daha önceden tromboflebit geçirme
Tromboflebitin belirti ve bulguları
DVT'li hastaların ancak yarısında, doğrudan DVT ile ilgili belirtiler bulunur:
Bacaklarda şişlik ve hassasiyet (etkilenmiş bölgede olabilir de olmayabilir de)
Deride renk değişikliği
Zonklama veya yanma hissi
Hareket sırasında ağrı
Ateş
Buna karşın, yüzeyel ven trombozu (YVT), DVT kadar ciddi sonuçları olmasa da sıklıkla
aşağıdaki belirti ve bulgulara sahiptir:
Etkilenmiş bölgede şişlik ve hassasiyet
Deriden
görülebilen
ve
dokunmaya
duyarlı
şekilde
iltihaplı
venler
Derinin hemen altında zonklama veya yanma hissi
Teşhis
Tromboz tanısı tam bir tıbbi hikaye ve fizik muayene ile başlar. Bir takım testler tanıyı
doğrulamak için kullanılır. Tanıda ultrason oldukça önemli bilgiler verir. Bu test yüzde 95
doğruluk taşır.
Kan testleri: Bu testler genellikle tromboflebite eşlik eden belli başlı pıhtı çözücü
maddelerin varlığını araştırır. Ancak bir kan testi kendi başına tanı koydurmaz.
Tedavi ve önleme
Kan pıhtıları, vücudun pıhtı çözücü mekanizmalarının devreye girmesiyle normal iyileşme
sürecinde çoğunlukla çözülecektir, bu yüzden tedaviler genellikle şikayetleri azaltmaya ve
pıhtının
bir
emboli
haline
gelmesini
önlemeye
yöneliktir.
Yüzeyel ven trombozu (YVT) tedavisi:
-Sıcak uygulama, anti-inflamatuar ilaçlar, Kompresyon çorapları (varis çorapları)
Derin ven trombozu (DVT) tedavisi:
DVT'de sıklıkla şikayet olmamasına rağmen, kan pıhtısının koparak bir pulmoner
emboliye yol açma riski vardır. Bunu önlemeye yönelik kan sulandırıcı, antikoagülan
ilaçlar verilir. Tedavi çoğunlukla 6 ay kadar, fakat doktorun isteği ile bazen daha da uzun
sürebilir.
Anti-inflamatuar ilaçlar, antibiyotikler, varis çorabı da diğer kullanılabilecek tedavi
yöntemleridir.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr. Kamil Turan BERKİ (Anabilim Dalı Başkanı)
• Doç.Dr. Muhip KANKO
• Doç.Dr. Şadan YAVUZ
• Yard.Doç.Dr. Ersan ÖZBUDAK
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı
Genel Bilgiler
Nisan 1994'te kurulan KBB Anabilim Dalı, 2012 başında 5 öğretim üyesi(3 profesör,1
doçent, 1 yardımcı doçent), ikisi diğer üniversite kadroları ile 11 araştırma görevlisi, 1
odiolog, 2 odyometrist ve 6 hemşire ile hizmet vermektedir. Polikliniğimizde rutin ,acil ve
kontrol hastaları ile günde ortalama 80(seksen), yılda 16.000’nin üzerinde hasta
görülmektedir. Odioloji ünitesinde yılda yaklaşık 12 bin tetkik yapılmaktadır. Yılda 400
hastaya cilt testleri(Prick) uygulanmaktadır. Ondokuz yataklı servisimizde yılda 1200
hastaya yataklı tedavi hizmeti ve 1600 cerrahi müdahale gerçekleştirilmektedir.
İletişim
Adres: KOÜ Tıp Fak. KBB Anabilim Dalı, 41380 Umuttepe/KOCAELİ
Tel: 0262 3037305
Fax: 0262 3037003
Tarihçe
Kurucu rektör Atıf Ural ve Tıp Fakültesi Dekanı Baki Komsuoğlu döneminde KBB
Anabilim Dalı oluşmasında ilk adım Nisan-1994’te Dr. Haluk Özkarakaş’ın Yrd. Doçent
olarak atanması ile atılmıştır. Anabilim Dalı sorumluluğunu da üstlenen Dr.H.
Özkarakaş’tan sonra, Doç. Dr. Ali Oğuz ikinci eleman olarak Anabilim Dalına katılmış ve
Ekim-1994’te Anabilim Dalı Başkanı olmuştur. Ayni yıl içinde Uz. Dr. Öncel Koca
Yrd.Doçent olarak Anabilim Dalına atanmıştır. Mart 1995’te Prof.Dr.Ahmet Almaç
kuruma katılmış ve Anabilim Dalı Başkanı olmuştur. 1995’da Anabilim Dalına Uz. Dr.
Cem Devge Yrd.Doçent olarak, Dr. Emre Üstündağ ve Dr Gürkan Keskin Uzman kadrosu
ile katılmıştır. 1996’de Öncel Koca ve Haluk Özkarakaş Doçentlik payesi almışlardır.
Ömer aydın, Emre Üstündağ ve Gürkan Keskin ise Yrd. Doçentliğe atanmışlardır. İsmail
Koçak kısa süreli olarak Anabilim Dalına katılmıştır. 2000’de Yrd. Doç. Cem Devge, Dr.
Ömer Aydın ve Emre Üstündağ, 2001’de ise Dr. Gürkan Keskin sınavlarında başarı
sağlayarak Doçent’lik payesi almışlardır. İlerleyen süreçte Dr. Öncel Koca, Dr.Ali Oğuz,
Dr.Cem Devge ve 2004’te Prof. Dr. Haluk Özkarakaş Anabilim Dalından ve kurumdan
ayrılmışlardır. Anabilim Dalımızın ilk asistanı Uz.Dr. Mete İşeri Haziran 2005’te
Anabilim Dalımıza Yrd.Doç. olarak yeniden katılmış, 2007’de Doçentlik sınavını aşmış
ve kadroya atanmıştır. Dr. Arif Ulubil 2006’da Yrd. Doçentliğe atanmış, 2010’da
Doçentlik ünvanı almış ve ayni yıl Kurumdan ayrılmıştır. Doç. Dr. Ömer aydın ve Doç.
Dr. Emre Üstündağ 2006’da, Doç. Dr. Gürkan Keskin 2007’de Profesörlüğe yükseltilmiş
ve kadroya atanmışlardır. Prof. Dr. Emre Üstündağ 2011’de kurumumuzdan ayrılmıştır.
Kasım 2011’de Uz. Dr. Murat Öztürk KBB Anabilim Dalı Yardımcı Doçent kadrosuna
atanmıştır. Yine 2011’de Uzman Odiolog Merve Durgut Öğretim Görevlisi kadrosu ile
KBB Anabilim Dalında görevlendirilmiştir. 2012’ye kadar KBB Anabilim Dalında 19
Araştırma görevlisi Uzmanlık ünvanı kazanmıştır.
Eğitim
Mezuniyet Öncesi
Dönem
III,
Toplum
Sağlığı
ve
KBB
sağlığı
ve
Koruyucu
Dönem V, staj eğitim programı(2011-2012)
Ders başlığı(saati)
1. gün Teorik KBB ve Baş-Boyun Fizik muayenesi(2)
Pratik
Etik
Ders
Hekimlik(1)
Öğ.Üyesi
A.Almaç
A.Almaç
Kurulu
A.Almaç
2.gün
Teorik
İşitme ve değerlendirme(1)
A.Almaç
Denge ve değerlendirme(1)
M.İşeri
Dış Kulak Hastalıkları(1)
Ö.Aydın
Ö.Aydın
Pratik
3.gün
Teorik
Akut Otitis Media(interaktif)(2)
A.Almaç
Kronik Otitis Media(1)
M.İşeri
Otit komplikasyonları(1)
M.İşeri
G.Keskin
Pratik
4.gün
Teorik
İç kulak hastalıkları(2)
M.İşeri
Fasiyal paralizi(1)
M.İşeri
M.İşeri
Pratik
5.gün
Teorik
Akut Rinosinüzit(2)
G.Keskin
Kronik Rinosinüzit’ler(1)
G.Keskin
Sinüzit komplikasyonları(1)
G.Keskin
A.Almaç
Pratik
6.gün
Teorik
Epistaksis(1)
A.Almaç
Rinosinüzal tm.,Septal
deviasyon,perforasyon(1)
G.Keskin
Ö.Aydın
Pratik
7.gün
Teorik
Nazofarinks hastalıkları(1)
G.Keskin
Pratik
8.gün
Teorik
Akut Tonsillofarinjit’ler(interaktif)(2)
Teorik
Larinks non-neoplazik hastalıkları(1)
Larinks tümörleri(2)
Tükrük bezi hastalıkları(2)
Gastroözefageal refluks,horlama ve sleep
apne(1)
Pratik
M.İşeri
M.İşeri
Pratik
13.gün Teorik
Ö.Aydın
G.Keskin
Pratik
12.gün Teorik
Ö.Aydın
Ö.Aydın
Pratik
11.gün Teorik
Ö.Aydın
A.Almaç
Pratik
10.gün Teorik
A.Almaç
M.İşeri
Pratik
9.gün
G.Keskin
Boyun kitleleri(2)
Ö.Aydın
A.Almaç
14.gün Pratik
Ö.Aydın
15.gün SINAV
Mezuniyet Sonrası
KBB
Anabilim
2011-2012
Eğitim
Programlanmış Asistan Eğitim Programı
Tarih
Program
Öğretim
23 Eylül 2011
Dergi Özeti (Yönetici: Prof. Dr. Ahmet Almaç)
7 Ekim 2011
Dergi Özeti(Yönetici: Prof. Dr. Ömer Aydın )
14 Ekim 2011
Seminer:Dr. Ahmet Kara
Paranazal Sinüslerin Embriyolojik Gelişimi ve
Anatomofizyolojik Özellikleri
(Yönetici: Prof. Dr. Gürkan Keskin)
21 Eylül 2011
Dergi Özeti (Yönetici: Doç. Dr. Mete İşeri)
4 Kasım 2011
Seminer : Dr. Sinem Durmaz
Dış Kulağın Embriyolojik Gelişimi ve Anatomofizyolojik
Özellikleri
(Yönetici: Prof. Dr. Ahmet Almaç)
18 0Kasım 2011 Dergi Özeti (Yönetici: Prof. Dr. Ahmet Almaç )
25 Kasım 2011
Klinikopatoloji (Yönetici: Prof. Dr. Gürkan Keskin)
2 Aralık 2011
Seminer: Dr. Ahmet Mutlu
Larenksin İnnervasyonu ve Lenfatik Özellikleri
(Yönetici: Prof. Dr. Ömer Aydın)
9 Aralık 2011
Dergi Özeti (Yönetici: Doç. Dr. Mete İşeri)
16 Aralık 2011
Klinikopatoloji (Yönetici: Prof. Dr. Ahmet Almaç)
23 Aralık 2011
Seminer: Dr. Çağlar Buday
Major Tükrük Bezlerinin Anatomofizyolojik Özellikleri
(Yönetici: Prof. Dr. Ömer Aydın)
30 Aralık 2011
Dergi Özeti (Yönetici: Yrd. Dr. Murat Öztürk)
6 Ocak 2012
Klinikopatoloji (Yönetici: Doç. Dr. Mete İşeri)
13 Ocak 2012
Seminer: Dr. Fatih Mutlu
Malign Melanoma
(Yönetici: Doç. Dr. Mete İşeri)
20 Ocak 2012
Dergi Özeti (Yönetici: Prof. Dr. Ahmet Almaç)
27 Ocak 2012
Klinikopatoloji (Yönetici: Prof. Dr. Ömer Aydın)
3 Şubat 2012
Dergi Özeti (Yönetici: Yrd. Dr. Murat Öztürk)
10 Şubat 2012
Seminer: Dr. Sebla Çalışkan
Kök Hücre ve KBB sahasına yönelik gelişmeler
Dalı
dönemi
(Yönetici: Prof. Dr. Ömer Aydın)
17 Şubat 2012
Klinikopatoloji (Yönetici: Prof. Dr. Gürkan Keskin)
24 Şubat 2012
Dergi Özeti (Yönetici: Doç. Dr. Mete İşeri)
2 Mart 2012
Seminer: Dr. Fatih Sarı
Tiroid Malignitelerine Yaklaşım
(Yönetici: Prof. Dr. Ömer Aydın)
9 Mart 2012
Klinikopatoloji (Yönetici: Prof. Dr. Ahmet Almaç)
16 Mart 2012
Dergi Özeti (Yönetici: Yrd. Dr. Murat Öztürk)
23 Mart 2012
Seminer: Dr. Selvet Erdoğan
KBB hastalıklarında öksürük semptomu
(Yönetici: Prof. Dr. Gürkan Keskin)
30 Mart 2012
Klinikopatoloji (Yönetici: Yrd. Dr. Murat Öztürk)
6 Nisan 2012
Dergi Özeti (Yönetici: Prof. Dr. Ömer Aydın)
13 Nisan 2012
Seminer: Dr. Kadri İla
Non-neoplastik oral mukozal lezyonlar
(Yönetici: Prof. Dr. Gürkan Keskin)
20 Nisan 2012
Klinikopatoloji (Yönetici: Prof. Dr. Ömer Aydın)
27 Nisan 2012
Dergi Özeti (Yönetici: Prof. Dr. Gürkan Keskin)
4 Mayıs 2012
Seminer: Dr. Özlem Topdağ
KBB bakış açısından gastroözofagial reflü
(Yönetici: Doç. Dr. Mete İşeri)
11 Mayıs 2012
Klinikopatoloji( Yönetici: Prof. Dr. Gürkan Keskin)
18 Mayıs 2012
Dergi Özeti (Yönetici: Yrd. Dr. Murat Öztürk)
25 Mayıs 2012
Seminer: Dr. Selçuk Uçar
Orta Kulak Sorunlarında İşitme Rekonstrüksiyonunda yeni
implantable sistemler
(Yönetici: Doç. Dr. Mete İşeri)
1 Haziran 2012
Klinikopatoloji (Yönetici: Prof. Dr. Gürkan Keskin)
8 Haziran 2012
Dergi Özeti (Yönetici: Prof. Dr. Ahmet Almaç)
15 Haziran 2012
Seminer: Yrd. Dr. Murat Öztürk
Kolesteatoma ve Cerrahisi(Yönetici: Doç. Dr. Mete İşeri)
22 Haziran 2012 Klinikopatoloji(Yönetici: Prof. Dr. Ömer Aydın)
29 Haziran 2012 Dergi Özeti (Yönetici: Prof. Dr. Gürkan Keskin)
Eğitim programı, KBB toplantı odasında, 9.30 – 11.00 saatleri arasında yapılacaktır.
KBB Anabilim Dalı Başkanlığı
KBB Anabilim Dalı
UZMANLIK EĞİTİMİ TEORİK DERS PROGRAMI(2011 revize edilmiş program)
1.YIL
KOD
1. Yarı yıl(Ocak-Haziran)
Gün/saat
Öğretim
Üyesi
TKB 101
KBB ve BBC’de hasta değerlendirilmesi
Pzt/3
A.Almaç
TKB 103
Kulağın embiryolojik gelişimi
Pzt/2
A.Almaç
TKB 105
Kulağın moleküler biyolojisi
Pzt/2
M. Öztürk
TKB 107
Periferik auditor sistemin anatomo-fizyolojisi
Salı/2
M.İşeri
TKB 109
Periferik vestibuler sistem anatomo-fizyolojisi
Salı/2
M.İşeri
TKB 111
KBB hastalıklarında farmakoterapi
Salı/2
M.Öztürk
TKB 113
Alerji ve immünoloji
Çrş/2
G.Keskin
TKB 115
Burun ve paranazal bölge anatomofizyolojisi
Prş/2
G. Keskin
TKB 117
Oral kavite ve farenks anatomo-fizyolojisi
Prş/2
Ö. Aydın
TKB 119
Boyun anatomo-fizyolojisi
Prş/2
M.Öztürk
TKB 121
Larinks anatomo-fizyolojisi
Cum/2
Ö.Aydın
TKB 123
Tükrük bezleri anatomo-fizyolojisi
Cum/2
Ö.Aydın
2. Yarı yıl(Temmuz-Aralık)
TKB100
Dış kulak yolu enfeksiyonları
Pzt/3
A.Almaç
TKB 102
Temporal kemik cerrahi anatomisi
Pzt/2
A.Almaç
TKB 104
Akut tonsillofarenjitler
Salı/3
M. İşeri
TKB 106
Fasial sinir anatomo-fizyolojisi
Salı/2
M.İşeri
TKB 108
Epistaksis
Çrş/2
G.Keskin
TKB 110
Rinosinüzitler
Çrş/3
G.Keskin
TKB 112
Maksillofasial travmalar
Prş/2
Ö. Aydın
TKB 114
Larenks enfeksiyonları
Prş/2
M.Öztürk
TKB 116
Trakeotomi
Prş/2
Ö. Aydın
TKB 118
Troid ve paratroid anatomo-fizyolojisi
Cum/2
Ö. Aydın
TKB 120
Santral auditorial ve vestibuler sistem
Cum/2
M.Öztürk
TKB 122
Akut Otitis Media
Cum/3
A.Almaç
1. Yarı Yıl(Ocak-Haziran)
gün/saat
Öğ. Üyesi
TKB 201
Derin Boyun Enfeksiyonları
Pzt/3
Ö.Aydın
TKB 203
Tükrük Bezi Enfeksiyonları
Pzt/3
Ö.Aydın
TKB 205
Yeni Doğanda işitme değerlendirmesi
Salı/2
M.Öztürk
TKB 107
Pediatrik Odioloji
Salı/2
M.Öztürk
TKB 109
Subjektif İşitme Testleri
Salı/3
A.Almaç
TKB 211
Objektif İşitme testleri
Çrş/2
A.Almaç
TKB 213
Vestibuler sistemin değerlendirilmesi
Çrş/3
M.İşeri
TKB 215
Fasiyal sinir fonksiyonlarının değerlendirilmesi
Çrş/3
M.İşeri
TKB 217
Koku alma bozuklukları
Prş/3
G.Keskin
TKB 219
Rinomanometri, rinometri, silier fonksiyon
Değerlendirilmesi
Prş/2
G.Keskin
TKB 121
Oral mukoza ve odontojenik hastalıklar
Cum/3
M.Öztürk
TKB 123
Tat alma bozuklukları
Cum/2
M.Öztürk
II. YIL
2. Yarı Yıl(Temmuz-Aralık)
TKB 200
Larinks lezyonları ve laringoskopik değerlendirme
Pzt/2
Ö.Aydın
TKB 202
Ses hastalıkları ve değerlendirilmesi
Pzt/3
Ö.Aydın
TKB 204
Sinirsel tip işitme kayıpları
Salı/2
A.Almaç
TKB 206
İletim tipi işitme kayıpları
Salı/2
A.Almaç
TKB 208
Kronik Otitis Media
Salı/3
M.İşeri
TKB 210
Otojen intra temporal komplikasyonlar
Çrş/3
M.İşeri
TKB 212
Otojen intrakranial komplikasyonlar
Çrş/3
M.Öztürk
TKB 214
Tinnitus
Prş/2
M.Öztürk
TKB 216
Rinosinüzitlerde radyolojik değerlendirme
Prş/3
G.Keskin
TKB 218
Alerji tarama testleri ve immunoterapi
Prş/3
G.Keskin
TKB 220
Tıkayıcı uyku apne sendromu
Cum/3
G.Keskin
TKB 222
Laringofaringeal reflu
Cum/3
M.Öztürk
III.YIL
1. Yarı Yıl(Ocak-Haziran)
TKB 301
Otolojide intratimpanik uygulamalar
Pzt/2
M.Öztürk
TKB 303
Yutma bozuklukları ve değerlendirme yöntemleri
Pzt/3
M.Öztürk
TKB 305
Boyun Kitleleri
Salı/3
Ö.Aydın
TKB 307
Baş-boyun hastalıklarına görüntüleme yöntemleri
Salı/2
Ö.Aydın
TKB 309
Orta kulak effüzyonları
Çrş/3
A.Almaç
TKB 311
Vestibuler sistem hastalıkları
Çrş/3
A.Almaç
TKB 313
Otojen intrakranial komplikasyonlar
Çrş/3
M.İşeri
TKB 315
Fasiyal paraliziler
Prş/3
M.İşeri
TKB 317
Kongenital işitme kayıpları
Prş/2
M.Öztürk
TKB 319
Kalıtsal işitme kayıpları
Prş/2
M.Öztürk
TKB 321
Alerjik Rinit
Cum/3
G.Keskin
TKB 323
Non-alerjik rinitler
Cum/3
G.Keskin
2.
Yarı Yıl(Temmuz-Aralık)
TKB 300
Adenoidektomi ve Tonsillektomi
Pzt/3
M.Öztürk
TKB 302
Odontojenik kistler ve Çene Tümörleri
Pzt/3
M.Öztürk
TKB 304
Başağrıları ve nevraljiler
Salı/3
Ö.Aydın
TKB 306
Tükrük Bezi Hastalıkları
Salı/3
Ö.Aydın
TKB 308
Pediatrik Otoloji
Çrş/3
A.Almaç
TKB 310
Tuba Östaki ve hastalıkları
Çrş/2
M.Öztürk
TBK 312
Gürültüye bağlı işitme kayıpları
Çrş/3
A.Almaç
TKB 314
Kronik Otitis Media
Prş/3
M.İşeri
TKB 316
Vertigo medikal ve rehabilitatif tedavisi
Prş/3
M.İşeri
TKB 318
Yaşlılığa bağlı işitme kayıpları
Prş/2
M.Öztürk
TKB 320
Nazofarenks Kanserleri
Cum/3
G.Keskin
TKB 322
Pediatrik Rinosinüzitler
Cum/3
G.Keskin
IV. YIL
1. Yarı Yıl(Ocak-Haziran)
TKB 401
Endoskopik sinüs cerrahisi
Pzt/3
G.Keskin
TKB 403
Paranazal sinüslerde açık cerrahi teknikleri
Pzt/2
G.Keskin
TKB 405
Ani İşitme Kayıpları
Pzt/3
M.Öztürk
TKB 407
Ses ve konuşma bozuklukları
Salı/3
A.Almaç
TKB 409
Larinks benign lezyonları
Salı/2
M.Öztürk
TKB 411
Vokal kord paralizileri
Çrş/3
Ö.Aydın
TKB 413
Aspirasyon ve tedavisi
Çrş/2
Ö.Aydın
TKB 415
Hiperbarik Oksijen tedavisi
Çrş/2
M.Öztürk
TKB 417
Ototoksisite
Prş/3
A.Almaç
TKB 419
Sistemik hastalıklarda kohleovestibuler tutulum
Prş/2
A.Almaç
TKB 421
Kronik Otitis Media cerrahisi
Cum/3
M.İşeri
TKB 423
Otoskleroz
Cum/3
M.İşeri
2. Yarı Yıl(Temmuz-Aralık)
TKB 400
Rinoplasti
Pzt/3
G.Keskin
TKB 402
Burun ve paranazal sinüs neoplazmları
Pzt/3
G.Keskin
TKB 404
Baş-boyun bölgesi cilt kanserleri
Salı/2
M.Öztürk
TKB 406
Oral kavite ve orfarenks kanserleri
Salı/3
M.Öztürk
TKB 408
Larenks neoplazileri
Çrş/3
Ö.Aydın
TKB 410
Troid ve paratroid hastalıkları
Çrş/3
Ö.Aydın
TKB 412
Temporamandibuler eklem hastalıkları
Prş/2
A.Almaç
TKB 414
Timpanoplastide greft mataryelleri
Prş/2
A.Almaç
TKB 416
Fasial sinir cerrahisi
Prş/3
M.İşeri
TKB 418
Vertigo cerrahisi
Cum/3
M.İşeri
TKB 420
Denge bozukluklarında rehabilitasyon
Cum/2
M.Öztürk
TKB 422
İşitme kayıplarında rehabilitasyon
Cum/2
M.Öztürk
V. YIL
1. Yarı Yıl(Ocak-Haziran)
TKB 501
Kohlear implantasyon
Pzt/2
M.İşeri
TKB 503
Kafa tabanı cerrahisi
Pzt/3
M.İşeri
TKB 505
Kulak burun boğaz ve baş-boyun bölgesi
malinitelerinde radyoterapi
Salı/2
M.Öztürk
TKB 507
Kulak burun boğaz ve baş-boyun malinitelerinde
Salı/2
M.Öztürk
kemoterapi
TKB 509
Nazal rekonstruksiyon
Salı/3
G.Keskin
TKB 511
İleri endoskopik cerrahi teknikleri
Salı/2
G.Keskin
TKB 513
Hipofarenks kanserleri
Çrş/3
Ö.Aydın
TKB 515
Larenks kanserine yaklaşım
Çrş/3
Ö.Aydın
TKB 517
Boyun diseksiyonları
Prş/3
Öztürk
TKB 519
Konuşma bozuklukları ve terapisi
Prş/3
A.Almaç
TKB 521
Temporal kemik travmaları
Cum/3
A.Almaç
TKB 523
Temporal kemik tümörleri
Cum/2
M.İşeri
2. Yarı Yıl(Temmuz-Aralık)
TKB 500
Otonörolojik cerrahi yöntemleri
Pzt/3
M.İşeri
TKB 502
BAHA endikasyonları ve yöntemi
Pzt/3
M.İşeri
TKB 504
Nazal- paranazal cerrahi komplikasyonları
Salı/3
G.Keskin
TKB 506
Fungal sinüzitler
Salı/2
M.Öztürk
TKB 508
KBB’da granulomatöz hastalıklar
Salı/2
M.Öztürk
TKB 510
Parafaringeal mesafe tümörleri
Çrş/2
M.Öztürk
TKB 512
Glomus tümörü
Çrş/2
Ö. Aydın
TKB 514
Baş-boyun kanserlerinde rekonstruksiyon
Çrş/2
Ö.Aydın
TKB 516
Fono cerrahi
Prş/3
Ö.Aydın
TKB 518
Fasial plastik cerrahi grişimler
Prş/3
G.Keskin
TKB 520
Otitis media sekelleri ve yaklaşım
Cum/2
A.Almaç
TKB 522
Kongenital aural atreziler
Cum/3
A.Almaç
KBB Anabilim Dalı
Mezuniyet Sonrası Sürekli Eğitim Programı(2011-2012)
1.
:
ÜST
SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI
YAKLAŞIMLARI
VE TEDAVİ
Oturum Başkanı;
Prof. Dr. Ahmet Almaç(Kocaeli Tıp fakültesi, KBB Öğ. Üyesi)
Konuşmacılar;
Prof. Dr. Mehmet Ada(Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, KBB Öğ. Üyesi)
Prof. Dr. Zafer Kurugöl( Ege Tıp Fakültesi, Pediatri Öğ. Üyesi)
Tarih: 12 Aralık 2011, saat 19.00
2.
: TİNNİTUS
Oturum Başkanı;
Prof. Dr. Ahmet Almaç(Kocaeli Tıp Fakültesi, KBB Öğ. Üyesi)
Konuşmacılar;
Prof. Dr. Bülent Gürsel(Hacettepe Tıp Fakültesi, KBB Öğ. Üyesi)
Prof. Dr. Erol Belgin(Hacettepe Tıp Fakültesi, Odioloji Öğ. Üyesi)
Tarih: 27 Şubat 2012, saat 19.00
3.
: RİNOPLASTİ
Oturum Başkanı;
Prof. Dr. Gürkan Keskin(Kocaeli Tıp Fakültesi, KBB Öğ. Üyesi)
Konuşmacılar;
Prof. Dr. Fatih ………(Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, KBB Öğ. Üyesi)
Prof. Dr. Selçuk ……..(Marmara Tıp Fakültesi, KBB Öğ. Üyesi)
Tarih: 26 Mart 2012, saat 19.00
4.
: TÜKRÜK BEZİ KİTLELERİNE YAKLAŞIM
Oturum Başkanı;
Prof. Dr. Ömer Aydın(Kocaeli Tıp Fakültesi, KBB Öğ. Üyesi)
Konuşmacılar;
Prof. Dr. Erdoğan İnal(Gazi Tıp Fakültesi, KBB Öğ. Üyesi)
Prof. Dr. Ahmet Köybaşıoğlu(Gazi Tıp Fakültesi, KBB Öğ. Üyesi)
Tarih: 30 Nisan 2012, saat 19.00
5.
: BOYUN KİTLELERİNE YAKLAŞIM
Oturum Başkanı;
Prof. Dr. Ömer Aydın(Kocaeli Tıp Fakültesi, KBB Öğ. Üyesi)
Konuşmacı;
Prof. Dr. Ercihan Güney(Erciyes Tıp Fakültesi, KBB Öğ. Üyesi)
Tarih: 28 Mayıs 2012, saat 19.00
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Ömer AYDIN
• Prof.Dr.Gürkan KESKİN
• Prof.Dr.Mete İŞERİ
• Yard.Doç.Dr.Murat ÖZTÜRK
• Yard.Doç.Dr.Murat TOPDAĞ
• Öğr.Gör.Merve DURGUT
Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı
Bu bölümümüzde Kocaeli ve çevre illerden gelen hastaların kas iskelet sistemine ait
hastalıkları en yeni bilgiler ışığında teşhis edilip, güncel metod ve modern cihazlarla
tedavileri düzenlenmektedir. Tıp fakültesi öğrencilerinin temel tıp eğitimleri ve uzmanlık
öğrencilerinin eğitimleri aynı prensipler gözetilerek modern tıbbın ışığında
sürdürülmektedir. Eğitim, öğretim çalışmalarına ek olarak ortopedi ve travmatoloji
konusunda bilimsel araştırmalar yapılmakta ve sonuçları ulusal ve uluslararası bilim
çevrelerine sunulmaktadır.
Bölümümüzde teşhis ve tedavisi düzenlenen hastalıklar.
Her türlü kaza sonucu oluşan kırık ve çıkıkların cerrahi ve cerrahi olmayan metodlarla
tedavisi, doğuştan veya sonradan gelişen çocuk sakatlıklarının tedavisi (doğumsal kalça
çıkığı, çocuk felci vb.), kas iskelet sisteminde gelişen kemik ve diğer dokuların
tümörlerinin teşhis ve tedavisi, artroz nedeniyle kullanılamayan diz, kalça, omuz gibi
eklemlerin yapay eklemlerle tedavisi, her türlü el yaralanmalarının ve sakatlıklarının
tedavisi, kopan el kısımlarının mikroskop altında yerine dikilmesi, omurganın eğriliği,
kaza sonucu ve yaşlanma ile oluşan sakatlıklarının tedavisi, spor yaralanma ve
sakatlıklarının teşhisi ve kapalı cerrahi metod (artroskopi) ile tedavisi.
Öğretim Üyeleri:
• Doç.Dr.Levent BULUÇ (Anabilim Dalı Başkanı V.)
• Prof.Dr.Ahmet Yılmaz ŞARLAK
• Prof.Dr.Sefa Müezzinoğlu
• Prof.Dr.Cumhur Cevdet Kesemenli
• Doç.Dr.Bilgehan TOSUN
• Doç.Dr.Kaya MEMİŞOĞLU
• Yard.Doç.Dr.Özgür SELEK
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı
Plastik cerrahi, fiziksel fonksiyonun düzeltilmesini; kazalar, hastalıklar, doğmalık kusur
ve bozuklukların azaltılmasını araştıran bir cerrahi tıp uzmanlık dalıdır. "Plastik" kelimesi
eski Yunanca 'daki “plastos” kelimesinden alınmıştır ve şekil verme, biçimlendirme
anlamındadır. Plastik cerrahi, yüze ve vücuda ait özellikleri şekillendirmeyi ve kişinin
görünümünü düzeltmeyi amaçlayan estetik cerrahiyi de kapsar.
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı, Kocaeli Üniversitesi Uygulama
ve Araştırma Hastanesi'nin 1994 yılında açılışı ile beraber çalışmalarına başlamış, plastik
ve rekonstrüktif cerrahi, el cerrahisi , yanık tedavisi ve estetik cerrahi uygulamaları
konularında da eğitim ve hizmet verilmektedir.
Anabilim dalımız Umuttepe kampüsü içindeki modern binamızda 4 öğretim üyesi ve 8
araştırma görevlisinden oluşan doktor ekibi, konusunda uzman hemşire ve sağlık
teknisyenlerinden oluşan kadrosu ile hizmet vermektedir. Servisimizde; multidisipliner
sistemde plastik cerrahinin her alanında 2 kişilik ve tek kişilik hasta odalarında hasta
takibi ve tedavisi yapılmaktadır. Plastik Cerrahi Polikliniği her gün hizmet vermektedir.
Hafta içi her gün genel ve lokal anestezi altında 2 adet ameliyathanede Plastik,
Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi ameliyatları yapılmakta iken yanık hastaların ameliyat
edildiği Cuma günleri de yanık ünitemizde ameliyatlar yapılmaktadır. Acil gelen olgulara,
acil servisimizde ön değerlendirme sonrası çok kısa süre içerisinde gerekli ameliyat veya
girişimler yapılabilmektedir. Geçen yıl (2011) içerisinde 5000’ den fazla ameliyat başarı
ile gerçekleştirilmiş, 7000’ den fazla hasta muayene edilmiş ve 169 yanık hasta tedavi
edilmiştir.
Poliklinik çalışma saatleri Pazartesi- Perşembe günleri 09.00 – 16.00 arasında olup, Cuma
sabahları yatan hastalarımızın toplu halde değerlendirildiği genel vizit ve tüm haftanın
değerlendirildiği faaliyet raporu toplantıları yapılmaktadır. Tüm hastaların bilimsel bir
platformda tartışıldığı toplantılarımızda hastalarımız için en uygun takip ve tedavi planı
çizilmektedir. Cuma günleri tüm yatan hastalarımızın tartışıldığı ve konuşulduğu dosya
değerlendirme toplantıları, seminer ve makale saatleri uygulanmaktadır. Haftanın her
günü, günlük hasta muayene ve vizitleri rutin olarak devam etmektedir. Cuma günleri
poliklinik hizmetleri toplantı sonrası 11.00 – 16.00 arasında yürütülmektedir.
Plastik Cerrahinin her türlü alanında asistan eğitimi verebilen 17 yataklı kliniğimize
ilaveten yakın takibi gerektiren yanıklı hastaların takip, tedavi ve ameliyatlarının yapıldığı
4 yataklı olan yanık ünitemiz de 2010 yılından beri hizmet vermektedir.
Öğrenci eğitimi, hazırlanmış olan pratik ve teorik eğitim programına göre 1999- 2000
yılları içinde başlamıştır. Anabilim Dalımız fakültemizin eğitim ve öğretim programı
çerçevesinde Dönem IV öğrencilerine 6 grup halinde uygulanan 1 haftalık staj eğitimi
şeklinde yer almaktadır.
Anabilim dalımızda birçok bilimsel araştırmalar yapılmakta ve bunlar yurtiçi ve yurtdışı
bilimsel toplantılara rutin olarak katılmaktadır.
Plastik Cerrahi Bölümü Tarafından Yapılan Ameliyatlar:
•
•
•
•
•
•
o
•
•
•
•
•
•
•
•
o
o
o
o
o
o
o
o
o
o
o
o
Yarık dudak cerrahisi
Yarık damak cerrahisi
Alt ve üst çene cerrahisi
Yüz kemikleri kırıkları cerrahisi
El cerrahisi
Mikrocerrahi onarımlar
Serbest doku nakilleri
Baş ve boyun bölgesi cerrahisi
Cilt kanserleri cerrahisi
Meme rekonstrüksiyonu (Yeniden meme oluşturma) ameliyatları
Burun rekonstrüksiyonu (Yeniden burun oluşturma) ameliyatları
Kulak rekonstrüksiyonu (Yeniden kulak oluşturma) ameliyatları
Göz kapağı cerrahisi
Kepçe kulak onarımı
Estetik Cerrahi uygulamaları
Rinoplasti (Estetik burun) ameliyatı
Meme küçültme ameliyatı
Meme büyütme ameliyatı
Meme dikleştirme ameliyatı
Abdominoplasti (Karın germe) ameliyatı
Jinekomasti onarımı
Dolgu ve yağ enjeksiyonu uygulamaları
Botox enjeksiyonu uygulamaları
Liposuction uygulaması
Kaş asma uygulamaları
Face lift (Yüz germe) cerrahisi
Saç ekimi merkezimiz çok yakın bir tarihte hizmete girecektir…
Adres: Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Plastik Cerrahi ABD, Umuttepe,
Kocaeli
Turkey
41380
Tel: +90
262
303
8677
Faks: +90 262 303 7003
Öğretim Üyeleri:
• Doç.Dr.Tonguç Mustafa İŞKEN (Anabilim Dalı Başkanı)
• Doç.Dr.Hakan AĞIR
• Doç.Dr.Murat Şahin ALAGÖZ
• Yard.Doç.Dr.Çiğdem ÜNAL
Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı
Patoloji Anabilim Dalı’nda yıllara göre işlem sayısı
•
•
•
•
•
•
•
İşlemler
2000 2001
2002
2003
2004
2005
2006
Toplam olgu sayısı
Biyopsi
Otopsi
Toplam sitoloji
İİAB – serviks dışı
Jinekolojik sitoloji
Frozen kesit - İOK
İmmünohistokimya
İmmünofloresan
Konsültasyon
8880 9243
5250 4550
28
3630 4693
1631
3062
110
325
10072
5042
13
5030
1079
3951
143
358
10424
5499
6
4925
1564
3361
235
632
11588
6251
14
5337
2105
3232
265
687
14700
8467
22
6233
2943
3290
325
597
114
413
16116
9506
18
6610
3755
2855
180
256
114
364
Patoloji Anabilim Dalı’nda yılda ortalama 9500 biyopsi, 6500 sitoloji materyali
incelenmektedir. İnceleme ve konsültasyon amacıyla Fakültemiz dışından gönderilen
materyaller de rapor edilmektedir.
İntraoperatif inceleme amacıyla dondurularak kesit alınabilmektedir.
Gerekli durumlarda olguların histopatolojik incelemelerine ek olarak histokimyasal,
immünositokimyasal ve immünohistokimyasal inceleme yapılabilmektedir.
Vücut sıvılarının sitolojik incelemesi amacıyla sitospin cihazı kullanılmaktadır. Effüzyon
sitolojisi, Balgam, İdrar, BOS, batın yıkama sıvısı incelemeleri yapılmaktadır.
Başka bölümlerde gerçekleştirilen ince iğne aspirasyon sitoloji materyalleri incelendiği gibi
Anabilim Dalımızda da ele gelen yüzeyel kitlelere aspirasyon yapılmaktadır.
Raporlar bilgisayar ortamında ve ciltlenerek arşivlenmekte, yine biyopsilere ait parafin
bloklar ve tüm lamlar arşivde saklanmaktadır.
Tıp Fakültesi 2. ve 3. Sınıfları yanında Sağlık Meslek Yüksek Okulu Hemşirelik, Sağlık
Memurluğu, Ebelik Bölümleri ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu’nda Tıbbi
Laboratuvar Bölümü öğrencilerine Patoloji dersleri verilmektedir.
•
•
Tıbbi Laboratuvar Bölümü öğrencileri ile Sağlık Meslek Lisesi öğrencileri Anabilim
Dalımızda uygulamalı eğitim görmektedir.
Dermatoloji, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Beyin Cerrahi
Anabilim dalları ile düzenli aralıklarla ortak toplantılar yapılmaktadır. Erişkin ve Çocuk
Onkoloji Konsey toplantılarına da katılım sağlanmaktadır.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.M.Cengiz ERÇİN (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Demir Kürşat YILDIZ
• Prof.Dr.Bahar MÜEZZİNOĞLU
• Prof.Dr.Yeşim Saliha GÜRBÜZ
• Prof.Dr.Nadir PAKSOY
• Prof.Dr.Sevgiye KAÇAR ÖZKARA
• Yard.Doç.Dr.Çiğdem VURAL
Üroloji Anabilim Dalı
Kocaeli Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı, 1995 yılında Sopalı hastanesi’nde hasta
kabulüne başlamıştır. 1999 depremi sonrasında yapılan Umuttepe kampusü’ndeki
hastanesine taşınarak işlevini sürdürmektedir. Yirmi yatağı olan klinikte Üroloji’nin alt
branşları gelişmiş olup ilgili öğretim üyeleri tarafından gerekli tetkik ve tedavilerin
yapılması sağlanmaktadır.
Üroonkoloji: İki Öğretim üyesi üroonkoloji alanında çalışmakta olup her türlü hastanın
tetkik ve tedavisi yapılmaktadır( Radikal sistektomi, radikal prostatektomi, radikal
nefrektomi, RPLND ve adrenal cerrahisi)
Üroandroloji: Bir öğretim üyesinin gözetiminde olan üroandroloji ünitesi’nde erektil
disfonksiyon(iktidarsızlık) ve infertilite (üreme problemleri) başarı ile tedavi
edilmektedir( penil protez, ven ligasyonları, penil arter revaskülarizasyonu ve penil
eğrilikler)
Taş hastalıkları ve endoürolojik girişimler: Bir öğretim üyesinin gözetiminde her türlü
endoskopik girişimler yapılmakta olup poliklinik düzeyinde taş kırma cihazı işlevini
başarı ile sürdürmektedir. Ayrıca Perkutan yöntemlerle taş tedavisi ve Üreterorenoskopik
yöntemler uygulanmaktadır.
Pediatrik Üroloji: Bir öğretim üyesinin gözetiminde her türlü pediatrik hasta tedavisi
yapılmaktadır (Yenidoğan patolojileri, inmemiş testis, hipospadias, VUR ve pediatrik
endoüroloji)
İşeme bozuklukları(Kadın ürolojisi ve Nöroüroloji): Bir öğretim üyesi tarafından
işeme bozuklukları tetkik ve tedavisi başarı ile yapılmaktadır.(İdrar kaçırma medikal
tedavisi ve ameliyatları her yaş grubu ve her cins için farklı farklı yapılmakta olup mesane
augmentasyonu ve mitrafanof procedürü başarı ile gerçekleştirilmektedir).
Laparoskopi: Kliniğimizde uygun olgular laparoskopik yöntemlerle başarı ile tedavi
edilmektedir.
Transplantasyon Ünitesi: Bir öğretim üyesinin gerekli eğitimi alması sonrasında alt yapı
çalışmaları tamamlanmıştır. Çok yakın bir gelecekte böbrek transplantasyonları
başlıyacaktır.
Poliklinik: İlgili öğretim üyelerinin gözetiminde Ürodinami ve Taş kırma Üniteleri
çalışmakta olup ayrıca ultrasonografi eşliğinde prostat biopsileri ve perkutan girişimler
yapılmaktadır. İşeme bozuklukları için tedavi amaçlı Perkutan tibial sinir uyarma yöntemi
başarı ile uygulanmaktadır.
Tarihçe
Üroloji Anabilim Dalı’nın kurucusu, halen anabilim dalı başkanlığını sürdürmekte olan
Prof. Dr. Ali Gökalp yönetiminde 1994 yılında çalışmalarına başlayan Üroloji Kliniği kısa
süre içerisinde diğer öğretim üyelerinin de katkısıyla tam bir Üniversite Hastanesi
Anabilim Dalı kimliği kazandı. 1994 TUS imtihanıyla ilk araştırma görevlileri olarak Dr.
Kazım Çimen ve Dr. Sadi Turkan’ın göreve başlamalarıyla asistan eğitimi süreci başladı.
2002 yılı sonuna kadar Dr. Mehmet Demirtaş, Dr. Zeki Hamşioğlu, Dr. M.K. Mustafa
Eralp ve Dr. A. Göksunay Soylu da Kocaeli Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı’nda
eğitim görerek uzman doktor sıfatını almaya hak kazandılar.
KOÜ Üroloji kliniği halen yedi öğretim üyesi ve yedi araştırma görevlisi asistan doktor
kadrosuyla hizmet vermektedir. Sekiz senelik bir mazisi olan ve bu süreç içinde 17
Ağustos 1999 depremiyle yüzleşmek zorunda kalan bir klinik olduğu göz önüne
alındığında, teknik olanaklar, hizmet kalitesi ve klinik başarı açısından Türkiye’nin köklü
eğitim kurumlarını aratmayacak düzeyde hizmet sunan anabilim dalının gerçek başarısı
ortaya çıkmaktadır.
Eğitim
Uzmanlık Eğitimi
Kocaeli Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimi süresi beş sene olup, bu
sürenin bir senesi fakülte bünyesindeki diğer kliniklerde rotasyon şeklinde planlanmıştır.
Fakültede transrektal ultrasonografi, özellik isteyen radyolojik görüntüleme yöntemleri,
floroskopik ve radyolojik girişimler, ultrasonografi veya BT eşliğinde biyopsi işlemleri
Üroloji A.D. araştırma görevlileri tarafından yapılmaktadır.
İşeme bozuklukları ve ürodinami ünitesinde tüm çalışmalar sorumlu öğretim üyesi
gözetiminde araştırma görevlileri tarafından uygulanmakta ve yorumlanmaktadır.
Radikal kanser cerrahisi, üreterorenoskopik girişimler, özellik isteyen androlojik ve
pediatrik operasyonlar da dahil olmak üzere tüm operasyonlar uzmanlık eğitimi alan
araştırma görevlilerinin aktif katılımı ve katkısı ile uygulanmaktadır.
Asistanlık eğitimi için her hafta düzenli olarak makale saati, vaka takdim saati, ve
seminerler yapılmaktadır.
Uzmanlık adayı olan araştırma görevlileri eğitim sürelerinin gerektirdiği görev ve
operasyonlarda yeterli deneyim sağladıklarına kanaat getirildiğinde uzmanlık sınavına tabi
tutulmakta ve herhangi bir üroloji kliniğini tek başına idare edebilecek kapasitede mezun
olmaktadır. Bugüne dek mezun ettiğimiz uzmanlarımız:
Uzm.Dr. Kazım Çimen
Uzm.Dr. Sadi Turkan
Uzm.Dr. Mehmet Demirtaş
Uzm.Dr. Zeki Hamşioğlu
Uzm.Dr. Mustafa M.K.Eralp
Uzm.Dr. Aziz Göksunay Soylu
Uzm.Dr. Osman Kömür
Uzmanlık Tezleri
Uzm.Dr.Kazım Çimen: Benign prostat hiperplazili doku komponentlerinin (epitel,
stroma,lümen) serbest ve total prostat spesifik antijen düzeyi üzerine etkileri. TEZ
DANIŞMANI: Özdal Dillioğlugil
Uzm.Dr.Sadi Turkan: Penis dokusunda deneysel intrakorporal enjeksiyon tedavisinin
oluşturduğu histopatolojik değişiklikler. TEZ DANIŞMANI: Melih Çulha
Uzm.Dr.Mehmet Demirtaş: Selektif antral vagotominin üriner diversiyon amacı ile
kullanılan gastrik seğmentten asit salınımı üzerine etkisi. TEZ DANIŞMANI: Oguz Acar
Uzm.Dr.Zeki Hamşioğlu: Erektil disfonksiyon yakınmaları olan hastalara yapılan
hemodinamik incelemelerde stres ve anksiyetenin etkilerinin araştırılması. TEZ
DANIŞMANI: Melih Çulha
Uzm.Dr.Mustafa M.K.Eralp:Ürolitiyazisli hastalarda üriner taş oluşumunun etiyolojisinde
Nanobakteri antijeninin araştırılması. TEZ DANIŞMANI: Nazım Mutlu
Uzm.Dr.Aziz Göksunay Soylu: Varikosel oluşturulmuş sıçan testislerinde reaktif oksijen
türleri, nitrik oksid ve total antioksidan durum düzeyleri. TEZ DANIŞMANI: A.Sıtkı
Özdamar
Uzm.Dr.Osman Kömür: Normal ve spinal kord travmalı ratlarda ürodinamik inceleme ve
memantenin aşırı aktif dertusorda etkinliğinin araştırılması TEZ DANIŞMANI: Cüneyd
Özkürkçüğil
Mezuniyet Öncesi Eğitim Programı
3. ve 5. Dönem öğrencilerine eğitim programı dahilinde öğretim üyeleri tarafından listede
belirtilen gerekli dersler düzenli olarak verilmektedir.
1.Üriner sistem semiyolojisi ve semptomatolojisi.
2.Üriner sistem hastalıkları teşhisinde laboratuvar yöntemler.
3.Üriner sistem hastalıkları teşhisinde radyolojik yöntemler.
4.Üst üriner sistem anomalileri.
5.Alt üriner sistem anomalileri ve inmemiş testis.
6.Obstrüksiyon ve staz.
7.Üriner sistem spesifik enfeksiyonları.
8.Üriner sistem nonspesifik enfeksiyonları
9.Norojenik mesane ve inkontinans.
10.Benign Prostat Hiperplazisi.
11.Pelvis renalis ve üreter,üretra tümörleri.
12.Mesane tümörleri
13.Prostat tümörleri.
14.Böbrek tümörleri.
15.Testis, penis,skrotum tümörleri.
16.VUR.
17.Üriner sistem taş hastalığı.
18.Üriner sistem travmaları.
19.Erektil disfonksiyon.
20.Erkek infertilitesi.
21.Üroloji acilleri.
Öğretim Üyeleri:
• Prof.Dr.Ali GÖKALP (Anabilim Dalı Başkanı)
• Prof.Dr.Özdal DİLLİOĞLUGİL
• Prof.Dr.Melih ÇULHA
• Prof.Dr.Sıtkı ÖZDAMAR
• Prof.Dr.Nazım MUTLU
• Prof.Dr.Cüneyt ÖZKÜRKÇÜGİL
• Doç.Dr.Levend ÖZKAN

Benzer belgeler