Sayı 2 - Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi

Transkript

Sayı 2 - Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi
KaRAM
Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi Dergisi
Sayı 2
2014 Haziran
1
“ İnsana mal mülk neye lazım, lazım olan iyi huydur;
Böyle olan insan zaten isterse her şeyi elde eder.”
KİŞİLİK
KaRAM
Sahibi
Keçiören Rehberlik ve
Araştırma Merkezi Adına
Mesut TORAMAN
Yayın İnceleme
Kurulu
Raşide GÖVEBAKAN
Ebru GÜVEN
Özlem HAYATOĞLU
İsmail SAV
Mehmet Ali İLKAYA
Yusuf Has Hacip
Sınıfa giren öğretmen, bütün öğrencilerin gürültü yaptıklarını, derse
hazır olmadıklarını görür. Tahtanın yanına gelerek, öğrencilere belki de hiç
unutamayacakları dersini anlatmaya başlar:
Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çizerek; “Arkadaşlar bakın
bu, kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şeydir” dedikten sonra;
(1)’in yanına (0) yazar ve: “Bu, başarıdır. Başarılı bir kişilik (1)’i (10) yapar”
der. Bir (0) daha… “Bu tecrübedir. (10 ) iken (100) olursun. Sonra bir (0) daha
“bu çalışmaktır” bakın (1000) oldu… Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor: Yetenek…
Disiplin… Sevgi… Eklenen her yeni 0’ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini
anlatıyor... Sonra eline silgiyi alır en baştaki biri siler. Geriye bir sürü sıfır kalır
ve öğretmen dersinin en önemli cümlesini söyler: “Kişiliğiniz yoksa öbürleri
hiçtir” Tüm öğrenciler, öğretmenlerinin ne demek istediğini çok iyi anlamıştır…
*
“KaRAM” Tasarım
/ Dizgi
Çetin TORAMAN
Yazışma Adresi
Keçiören Rehberlik
ve Araştırma Merkezi
Müdürlüğü
Gümüşdere Yerleşkesi
Fatih Cd. No: 37
Tel: 0 (312) 316 23 72
Fax: 0 (312) 316 89 68
e-posta: ramkecioren@
gmail.com
2
Sadece sınıfta değil aslında tüm hayatımızda bu kuralı uygularsak,
hem daha mutlu, hem de daha başarılı oluruz. İnsanlar, hep bol sıfırlı maaşı
olsun ister. Banka hesaplarındaki sıfırları artırmaya çalışırken acaba (1)
lerinden ödün mü veriyorlar?
Başında 1 olmadıktan sonra ne kadar sıfırınızın olduğunun hiçbir
önemi yoktur.
100000000000000…
Ne yaparsak yapalım kişiliğimizden ödün vermeyelim…Bir sonraki
sayıda görüşmek dileğiyle …
Mesut TORAMAN
Keçiören RAM Müdürü
İçindekiler
Zeka Oyunlarının Renkli Dünyası . ......................................................................4
Kaynaştırma Eğitim Uygulamaları. ...................................................................... 6
Çocuk Eğitiminin Alfabesi ........................ ........................................................... 10
Otizimle İlgili Bilinmesi Gerekenler.....................................................................11
İşitsel Algı-Berard Eğitimi ................................................................................... 13
Çocuklar ve Resimleri...........................................................................................15
Alanımızın İçin Önerilebilecek Filmler. ............................................................... 20
Bir Masal Şehri: Ljubljana.................................................................................... 23
Ruh Sağlığı ve Tedavi Yolları Kitabından Ders Notları........................................24
Her Sınıf Kariyer Merkezi, Tüm Öğretmenler Kariyer Danışma Uzmanı! II.......25
Kendi Protez Kolunu Kendisi Yaptı...................................................................... 27
Geleceğin Suçlusunu Yetiştirmenin 8 Basit Kuralı!............................................. 29
Yaşamı Ertelemeyin............................................................................................. 30
3
ZEKÂ OYUNLARININ RENKLİ
DÜNYASI
Erdal ŞENGÜN
Şinasi İlkokulu Rehber Öğretmeni
Ülkemizde oyun denilince akla ilk gelen kavramlardan birisi zekâ oyunları olmasa da araştırmalar
çocukların beyinsel gelişimlerine zekâ oyunlarının
büyük bir katkısı olduğu gösteriyor. Dünyada uzun
zamandır zekâ oyunları ders müfredatlarında yerini
alıyor. Biz de ise zekâ oyunlarına merak duyan
insanların sayısı son yıllara kadar çok fazla değildi.
Zekâ oyunları meraklısı olanlar tabii ki vardı ancak
yaygınlaşmaya başlaması son bir kaç yılda olmaya
başladı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu çoklu zeka temelli yeni müfredat programı ile
öğrenmenin her tür zekaya hizmet edebilecek farklı etkinlik ve çalışmalarla gerçekleşebileceği ortaya
konulmuştur. Gardner’a göre zekânın 8 türü vardır.
Sözel-Dilsel Zekâ, Matematiksel-Mantıksal Zekâ, Görsel-Mekânsal Zeka, Kinestetik-Bedensel Zeka,
Kişilerarası-Sosyal Zeka, Kişisel-İçsel Zeka, Müziksel-Ritmik Zeka ve Doğacı Zeka.
“ Her insanda bu zekâların tümü bulunur, ancak insanların yetenek ve yaratıcılıkları büyük
farklılıklar gösterir. Bir öğrencinin her zekâsının ayrı ayrı güçlü yanları ve zayıflıkları işlenerek daha
başarılı olması sağlanabilir.” (http://tr.wikipedia.org/wiki/Howard_Gardner )
Milli Eğitim Bakanlığı zekâ oyunlarının renkli ve eğitici dünyasını öğrencilerle buluşturabilmek
adına seçmeli zekâ oyunları dersini müfredata kazandırdı. Zekâ oyunları dersi müfredatı sayesinde zekâ
oyunlarının daha fazla öğrenci ve öğretmen tarafından fark edilmesi sağlandı.
Zekâ Oyunları Türleri ve Çocuklara Faydaları
Akıl Oyunları
• Dünyada yaygın olan zekâ oyunları ile tanışır, kurallarını ve çözümle ilgili yöntemleri, yaklaşımları
öğrenir.
• Kuralları ve ipuçlarını kullanarak problem çözmeyi öğrenir.
• Sihirli kareler, Latin kareleri vb temel matematik ve zeka oyunlarını tanır ve bunları kullanarak problemleri çözer ve yeni oyunlar yaratır.
İşlem Temelli Oyunlar
• Sayıların farklı özelliklerini öğrenir ve bunları farklı şekillerde kullanarak problemleri çözer.
• Zihinden işlemler yapar, pratik işlem becerisini artırır.
Strateji Oyunları
• Karşılıklı oyun oynamanın temel kurallarını öğrenir.
• Strateji geliştirme ve plan yapma becerilerini geliştirir.
Karma Zekâ Oyunları
Kibrit, kova, mum vb günlük malzemelerle oluşturulan zeka oyunlarını öğrenir.
4
Sözcük-Mantık Oyunları
• Anagram, akrostiş gibi temel sözcük oyunlarını öğrenir ve üretir.
• Genel kültür bulmacaları ve oyunlarını öğrenir, diğer derslerdeki bilgileri ve kavramları bu araçlarla
pekiştirir.
• Okuma ve anlama becerisini geliştirir, karmaşık ifadelerdeki ipuçlarını kullanmayı öğrenir.
Mekanik Oyunlar
• Geometrik cisim ve şekillerin özelliklerini öğrenir ve bunları problem çözümlerinde kullanır.
• Geometrik cisim ve şekiller arasındaki ilişkileri belirler ve bunları problem çözümlerinde kullanır.
• Üç boyutlu şekilleri oluşturur ve çizer.
• Üç boyutlu şekilleri zihninde canlandırır ve hareket ettirir.
• Geometrik cisim ve şekillerden, yeni cisim ve şekiller elde eder.
(http://www.akiloyunlari.com/zeka-oyunlari-turleri)
Zekâ oyunlarının o kadar renkli bir dünyası var ki, herkesin kendine uygun ve sevebileceği bir
oyun bulabilmesi zor olmasa gerek. Zekâ oyunları ile çocuklara belki de diğer birçok yöntem
deneyerek sevdiremediğimiz matematiksel becerileri bu oyunlarla kazandırmak mümkün olabilmektedir.
Zekâ oyunları ile ilgilenen çocukların görsel algıları artmakta, problemlere çözüm yolları bulmalarına
katkı sağlanmaktadır. Uzun süre yoğunlaşmakta zorlanan çocukların bile sıkılmadan zekâ oyunları ile
oynadıkları ve belki de farkında bile olmadan dikkat sürelerini ve odaklanma becerilerini artırdıkları bile
gözlenmektedir.
5
KAYNAŞTIRMA EĞİTİM UYGULAMALARI
Serpil ÇAĞLAR
Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi Özel Eğitim Bölüm Başkanı
A-Kaynaştırma Eğitim Uygulamalarının Yasal Dayanakları:
TC. Anayasası Madde 42 “ Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma
yararlı kılacak tedbirleri alır.”
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu madde 7 “Eğitim Hakkı”- “ İlköğretim görmek her Türk
vatandaşının hakkıdır.”
Madde -8 “Fırsat ve İmkân Eşitliği” - ”Özel eğitime ve korunmaya muhtaç çocukları yetiştirmek için özel
tedbirler alınır.”
5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun; “Eğitim ve Öğretim” başlıklı 15’inci maddesinde; “Hiçbir gerekçeyle özürlülerin eğitim alması
engellenemez. Özürlü çocuklara, gençlere ve yetişkinlere özel durumları ve farklılıkları dikkate alınarak
bütünleştirilmiş ortamlarda ve özürlü olmayanlarla eşit eğitim imkânı sağlanır.
573 sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile özel eğitim yeni bir yapıya
kavuşturulmuştur. Daha önceden özel eğitim okulu ağırlıklı olan yapılanma çağdaş bir anlayış ile
kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamaları esas alınarak düzenlenmiştir. “Kaynaştırma” başlıklı 12’nci maddesinde; “Özel eğitim gerektiren bireylerin eğitimleri, hazırlanan bireysel eğitim planları doğrultusunda
akranları ile birlikte her tür ve kademedeki okul ve kurumlarda uygun yöntem ve teknikler kullanılarak
sürdürülür.” hükmü yer almıştır. Madde 24- “Resmî ve özel okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretim
okulları ile yaygın eğitim kurumları; kendi çevrelerindeki özel eğitime ihtiyacı olan bireylere özel eğitim
hizmetleri sağlamakla yükümlüdür. “Okul Öncesi Eğitimi” başlıklı 7’nci maddesinde “Tanısı konulmuş
özel eğitim gerektiren çocuklar” için okul öncesi eğitimi zorunludur.
31 Mayıs 2006 tarihli ve 26184 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmelik gereği eğitim-öğretimlerini kaynaştırma yoluyla sürdürecek öğrencilerin eğitim-öğretim haklarından
en üst düzeyde yararlanmalarını ve eğitimlerini tamamlamalarını sağlamak amacıyla, okul/kurumlara
yerleştirmelerinin yapılması, destek eğitim odalarının ve/veya özel eğitim sınıflarının açılması, bunların
ihtiyaçlarının belirlenmesi ve gerekli tüm tedbirlerin alınması Özel Eğitim Hizmetleri Kurulları’nın
sorumluluğunda bulunmaktadır.
Kaynaştırma eğitimi ile ilgili olarak Anayasamız, ilgili Kanun ve Yönetmelik esaslarına göre okul
ve kurumlarda işlem yapılması gerekmektedir.
B-Kaynaştırma Eğitiminin Amacı Tanımı ve İlkeleri:
Kaynaştırma Eğitiminin Amacı; özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin, kaynaştırma yoluyla
eğitimlerini, yetersizliği olmayan akranları ile birlikte aynı sınıfta tam zamanlı olarak sürdürmeleridir.
Kaynaştırma eğitiminin amacı; çocuğu normal hale getirmek değil, onun ilgi ve yeteneklerini en iyi şekilde
kullanmasını sağlamak, toplum içinde yaşayabilmesini kolaylaştırmaktır.
Kaynaştırma Eğitiminin Tanımı: Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde
kaynaştırma eğitimi, özel eğitime ihtiyacı olan bireyin eğitimlerini; “Destek eğitim hizmetleri de
sağlanarak yetersizliği olmayan akranları ile birlikte resmi ve özel; okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim
ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan özel eğitim uygulamalarıdır.” ( Ö.E.H.Y.
değişiklik: 31.07.2009 / R.G:27305 ) ifadesiyle tanımlanmıştır.
Kaynaştırma eğitimi, yetersizliği olan öğrenciyi normal sınıfa yerleştirmenin yanı sıra çeşitli
düzenlemeleri gerektiren bir uygulamadır. Kısaca kaynaştırma; özel eğitime ihtiyacı olan yetersizliği olan
6
öğrencilerle yetersizliği olmayan öğrencilerin bir arada eğitim görmesi olarak açıklanabilir.
Kaynaştırma eğitimine devam eden öğrencilerin normal yaşıtlarıyla aynı eğitim ortamında bulunmalarını
sağlamak başlı başına yeterli olmamakta, kaynaştırma eğitimi uygulamaları, temel bazı ilkeler çerçevesinde
yürütüldüğünde anlamlılık kazanmakta ve öğrenciye maksimum yaşam deneyimi sağlamaktadır.
Bu ilkeler şöyle sıralanabilir:
a) Kaynaştırma öğrencisinin ( özel eğitim gerektiren öğrencinin ) akranlarıyla aynı kurumda eğitim görme
hakkı vardır.
b) Kaynaştırma eğitimi, genel ve özel eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır.
c) Hizmetler yetersizliğe göre değil, eğitim gereksinimine göre düzenlenir.
d) Karar verme süreci aile-okul-eğitsel tanılama sürecine göre gerçekleşir.
e) Kaynaştırma eğitimine erken başlamak esastır.
f) Kaynaştırma eğitiminde bireysel farklılıklar esastır.
g) Duyu kalıntısından yararlanmak esastır (az gören bir öğrenciye Braille alfabesini öğretmek yerine çeşitli
düzenlemelerle görme duyusunu kullanarak yazmasının sağlanması gibi).
h) Gönüllülük, sevgi, sabır, gayret gerekmektedir.
i) Eğitim normal insanlarla doğal ortamlarda verilmelidir.
j) Eğitim, öğrenciyi toplumun bir parçası haline getirmeyi amaçlar.
k) Kaynaştırma eğitiminde okul-aile çevre iş birliği esastır.
C- Eğitsel Değerlendirme ve Tanılama, Yerleştirme ve Kaynaştırma Eğitim Uygulamaları
Bireyin eğitsel değerlendirme ve tanılaması rehberlik ve araştırma merkezinde oluşturulan özel
eğitim değerlendirme kurulu tarafından nesnel, standart testler ve bireyin özelliklerine uygun ölçme
araçlarıyla yapılır. (Değişik: 14.3.2009/27169 RG)
Özel Eğitim Hizmetleri yönetmeliğinin 7.maddesi 3.fıkrası gereğince eğitsel değerlendirme ve
tanılama; eğitimin her tür ve kademesindeki geçişler ile bireylerin eğitim performansı ve eğitim ihtiyaçları
dikkate alınarak veli ya da okulun/kurumun isteği üzerine gerektiğinde tekrarlanır. Eğitsel değerlendirme
ve tanılaması sonucunda kaynaştırma eğitim kararı alınan öğrencilerin kaynaştırma eğitim kararı alındığı
tarihten itibaren kayıtlı olduğu okul kademesini bitirinceye kadar geçerlidir.
Kaynaştırma eğitimi kararı bulunan öğrencinin; kaynaştırma eğitim kararı kayıtlı bulunduğu kademeden/okuldan (ilkokul, ortaokul, lise) mezun olduğu tarihte sona erer. Yeni kayıtlı olduğu kademede,
devam ettiği okulunda yeniden kaynaştırma eğitimi hakkından yararlanmak için okul yönetimi tarafından
usulüne uygun olarak rehberlik araştırma merkezlerine yönlendirilir. Rehberlik araştırma merkezinde
eğitsel değerlendirme ve tanılaması yapılan öğrencinin il/ilçe Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu’nun kararı
doğrultusunda yerleştirmesi yapılır
İl/İlçe Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu, Rehberlik Araştırma Merkezi Özel Eğitim Değerlendirme
Kurulu raporu doğrultusunda özel eğitime ihtiyacı olan bireyi uygun resmî okul veya kuruma yerleştirir. Bu
kurul, Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu’nun yönlendirme raporu ve velinin isteği doğrultusunda yönlendirme kararlarını (okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise kaynaştırma eğitimi, özel eğitim sınıfı, özel eğitim
okulları vb.) alarak öğrencinin, yerleştirmesini yapar. İl/İlçe Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu tarafından eokul sistemi üzerinden onaylanan “yönlendirme raporu” bireyin kayıtlı olduğu okul tarafından e-okul sisteminden bireyin T.C. kimlik numarası girilerek görülebilir. Rehberlik araştırma merkezi ram modülü sistemi
üzerinden işlem yaptığından, okulun yönlendirme/yerleştirme raporunu e-okul sisteminde görebilmesi
ancak İl/İlçe Özel Eğitim Hizmetleri Kurulunun sistem üzerinde onayından sonra mümkün olabilmektedir.
Eğitsel değerlendirme ve tanılaması rehberlik araştırma merkezi tarafından yapılan bireye, yönlendirme raporunun (kaynaştırma, özel eğitim sınıfı vb.) yanı sıra özel eğitim ve rehabilitasyon
merkezlerinden eğitim alabilmesi için destek eğitim raporu da düzenlenir. Destek eğitim rapor süresi en
fazla iki yıldır. Destek eğitim raporu rehberlik araştırma merkezi tarafından veliye imza karşılığı teslim
edilir. Yönlendirme/Yerleştirme raporu ise İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu tarafından sistem üzerinden onaylandıktan sonra bireyin kayıtlı bulunduğu okula gönderilir. Destek
eğitim raporunu yenilemek için rehberlik araştırma merkezine başvuran okul kaydı bulunan kaynaştırma
öğrencilerinin kayıtlı olduğu okulundan; ara sınıflarda (İlkokul 2-3-4, ortaokul 6-7-8, lise 10-11-12
7
sınıflarında) bireysel gelişim raporu formu, ilkokul 1, ortaokul 5, ve lise 9.sınıflarında yönlendirme raporu
yenileneceğinden eğitsel değerlendirme isteği formunun doldurularak rehberlik araştırma merkezine
ulaştırmaları istenir. Kaynaştırma Eğitim Uygulamaları:
İl/İlçe Özel Eğitim Hizmetleri Kurulunca kaynaştırma eğitimine yerleştirmesi yapılan öğrencilerin;
okula/kuruma kayıtlarında ve okula devamlarında okul yönetimi gerekli tedbirleri alır. Rehberlik araştırma
merkezlerince eğitsel değerlendirme ve tanılaması henüz yapılmamış zorunlu eğitim çağına giren, özel
eğitime ihtiyacı olduğu tespit edilen bireylerin yıllık çalışma takviminde belirlenen süreye bakılmaksızın
okula/kuruma kayıtları yapılır.
37-66 ay arasındaki özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin okul öncesi eğitimi zorunludur.
Kaynaştırma eğitimine devam eden öğrenciler, kayıtlı bulundukları okulda uygulanan eğitim
programını takip ederler. Öğrencilerin takip ettikleri programlar temel alınarak eğitim performansı ve
ihtiyaçları doğrultusunda BEP hazırlanır.
Kaynaştırma eğitim uygulaması yapılan okul ve kurumlarda, Özel Eğitim Hizmetleri
Yönetmeliği’nin 73.maddesinde yer alan hükümler doğrultusunda BEP geliştirme birimi oluşturulur.
Kaynaştırma eğitimi uygulamaları yapılan okul ve kurumlarda öğrencinin yetersizliğine uygun
fiziksel, sosyal, psikolojik ortam düzenlemeleri yapılır. Bu okul ve kurumlarda öğrenciye verilen eğitim
hizmetlerinin etkin bir biçimde yürütülebilmesi amacıyla özel araç-gereç ile eğitim materyalleri sağlanır ve
destek eğitim odası açılır.
Okul ve kurumlarda, kaynaştırma eğitimi alacak bireylerin bir sınıfa en fazla iki birey olacak
şekilde eşit olarak dağılımı sağlanır.
Kaynaştırma eğitimlerine devam eden bireylerin bulunduğu sınıflarda sınıf mevcutları; okul öncesi
eğitim kurumlarında özel eğitime ihtiyacı olan iki bireyin bulunduğu sınıflarda 10, bir bireyin bulunduğu
sınıflarda 20 öğrenciyi geçmeyecek şekilde düzenlenir. Diğer kademelerdeki eğitim kurumlarında ise sınıf
mevcutları; özel eğitime ihtiyacı olan iki bireyin bulunduğu sınıflarda 25, bir bireyin bulunduğu sınıflarda
35 öğrenciyi geçmeyecek şekilde düzenlenir.
Kaynaştırma eğitimlerine devam eden öğrencilerin destek eğitim hizmeti almaları için gerekli
düzenlemeler yapılır. Bu doğrultuda destek eğitim hizmetleri, sınıf içi yardım şeklinde olabileceği gibi
destek eğitim odalarında da verilebilir
Bulunduğu okulun eğitim programını izleyen kaynaştırma öğrencilerinin başarıları, devam ettikleri okulun sınıf geçme ve sınavlarla ilgili hükümlerine göre değerlendirilir. Ancak değerlendirmelerde
öğrencilerin BEP’leri dikkate alınır.
Öğrencilerin başarılarının değerlendirmesinde kullanılacak yöntem, teknik, ölçme araçları ve
değerlendirme süresi, değerlendirme zamanı, değerlendirme aralıkları, değerlendirmeden sorumlu kişiler
ve değerlendirmenin yapılacağı ortam BEP geliştirme biriminin görüş ve önerileri doğrultusunda belirlenir.
Yazma güçlüğü olan öğrenciler ve özel öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin değerlendirilmesi sözlü, sözlü
ifadede güçlük yaşayan öğrencilerin değerlendirilmesi ise yazılı olarak yapılacaktır. Yazılı ve sözlü ifade
etme becerilerinde yetersizliği olan bireyler ise davranışlarının gözlemlenmesi yoluyla değerlendirilir.
Yazılı sınavlar öğrencilerin yetersizlik türüne, eğitim performanslarına ve gelişim özelliklerine göre
çeşitlendirilerek, sınavlar kısa cevaplı ve az sorulu olarak düzenlenir.
Öğrenciler, yetersizliklerinden kaynaklanan güçlüklerini gidermek amacıyla sınavlarda uygun araçgereç, cihaz ve yöntemlerden yararlandırılacaktır. İhtiyacı olan bireyler için yazılı sınavlarda refakat etmek
üzere bir öğretmen görevlendirilir. Görme yetersizliği olan öğrencilerin yazılı sınavlarda Braille (Kabartma) yazı olarak verdiği cevaplar sınavdan hemen sonra öğretmenin öğrenciye okutmasıyla değerlendirilir.
Bu öğrenciler, çizimli ve şekilli sorulardan muaf tutulur, az gören öğrenciler için sınav soruları kalın
ve büyük puntolu hazırlanır. İşitme ve hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan öğrenciler ilköğretim ve
ortaöğretimde, istekleri doğrultusunda yabancı dil programlarındaki bazı bilgi ve becerilerin öğretiminden
8
veya dersin tamamından muaf tutulurlar. Zihinsel yetersizliği olan öğrenciler; dikkat, bellekte tutma ve
hatırlama güçlükleri dikkate alınarak daha sık aralıklarla değerlendirilirler.
Otistik bireyler ile duygusal ve davranış bozukluğu olan öğrencilerin değerlendirilmesi, iletişim özellikleri
ile sosyal-duygusal hazır bulunuşlukları dikkate alınarak yapılır. Dikkat eksikliği ve
hiperaktivite bozukluğu olan öğrencilerin değerlendirilmesi, bu öğrencilerin özellikleri dikkate alınarak
daha sık aralıklarla ve kısa süreli sınavlarla yapılır. Kas ve sinir sistemi bozukluklarına bağlı motor
becerilerde yetersizliği olan öğrenciler motor beceri gerektiren derslerin uygulamalı bölümlerinden istekleri
doğrultusunda muaf tutulurlar. Kaynaştırma eğitimine devam eden öğrencilerin özellikleri ve yeterlikleri
dikkate alınarak onların başarılı olabilecekleri ses temelli cümle (tüme varım)/çözümleme (tümden gelim)/
karma yöntemlerden öğrenciye uygun olan bir yöntemle okuma yazma öğretimi yapılır. Yetersizliğinden
kaynaklanan nedenlerden dolayı bitişik, eğik yazı çalışması yapamayan öğrencilere, dik temel yazı
tekniğiyle çalışmalar yaptırılabilir. Kaynaştırma eğitimine devam eden öğrencilerin ders ile ders dışı
sosyal ve kültürel etkinliklere etkin olarak katılımlarının sağlanması yönünde gerekli tedbirler okul ve kurum yönetimlerince alınır. Kaynaştırma eğitimine devam eden öğrencilere bireysel ve grup eğitimi
verilebilmesi için destek eğitim odası açılır. Özel eğitim sınıfı ile destek eğitim odası için ayrılan
mekanların fiziki şartlarının (ısı, ışık, genişlik, hijyen vb.) eğitime uygun ve kolay ulaşılabilir olmasına dikkat edilir. Eğitim öğretim açısından elverişsiz ortamlarda özel eğitim sınıfı ile destek eğitim odası düzenlenmesi yapılmaz.
Okul ve kurumlarda kaynaştırma eğitimlerini sürdüren öğrencilere ilişkin veriler e-okul sistemine
zamanında ve doğru bir şekilde girilir, bu öğrencilerin hak kaybına uğramaması için gerekli tedbirler alınır.
Okul yönetimi, kaynaştırma eğitimine devam eden öğrencilerin merkezi sistemle yapılan orta öğretime
geçiş, parasız yatılılık ve bursluluk sınavlarına katılmalarında gerekli sınav tedbirlerinin alınması için
rehberlik araştırma merkezlerine gerekli yönlendirmeleri yapar. Kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamaları
kapsamında akranları ile aynı sınıfta veya özel eğitim sınıflarında eğitimlerine devam eden öğrencilerin
yılsonu başarı puanı ayrı hesaplanır ve okul genel başarısının dışında tutulur. Öğrenci taşıma servislerinde
kaynaştırma öğrencilerinin taşınması konusunda kolaylıklar sağlanır ve gerekli tedbirler alınır.
KAYNAKÇA:
Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği
MEB Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 02.9.2008 tarih 2008/60
Genelge
MEB Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Okullarımızda Neden Nasıl
Niçin Kaynaştırma Yönetici-Öğretmen-Aile Kılavuzu, Ankara, Eylül 2010
MEB Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Özel Eğitimin
Güçlendirilmesi projesi, “Birlikte Başarırız” Bütünleştirme Kapsamında Eğitim Uygulamaları Öğretmen
Kılavuz Kitabı, Ankara, Haziran 2013
9
ÇOCUK EĞİTİMİNİN ALFABESİ
Özlem HAYATOĞLU
Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Özel Eğitim Öğretmeni
10
OTİZMLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER
Özlem HAYATOĞLU
Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Özel Eğitim Öğretmeni
1) Ben “otizm”i olan bir çocuğum. “Otistik” değilim. Otizm karakterimin sadece bir bölümü. Beni tek
başına tanımlayacak bir kavram değil. Siz düşünceleri, duyguları, yetenekleri olan bir birey misiniz yoksa
sadece şişman, gözlüklü ya da sakar bir kişi mi?
2) Duyusal algılarım bozuktur. Gündelik yaşam içerisinde sizin çoğunlukla fark etmediğiniz kokular,
sesler, tatlar, görüntüler, temaslar benim için çok rahatsız edici olabilir. Yaşadığım çevre benim için genellikle tehdit edici bir ortamdır. İçine kapalı ya da kavgacı görünebilirim ama aslında bu kendimi koruduğum
anlamına gelir.
Sıradan bir market alışverişi benim için tam bir kabus olabilir. Seslere karşı aşırı hassas olduğumu
bir düşünün. Aynı anda konuşan onlarca insan, günün indirimli ürününü tekrar tekrar anons eden mekanik
bir ses, kasadaki işlem sesleri, alışveriş arabalarının tekerleklerinin çıkardığı gıcırtılı ses vb. bu uyaranları
beynim filtre edebilir ama bu ciddi anlamda aşırı yüklenmedir benim için.
Koku alma duyum da aşırı hassas olabilir. Kasap reyonundaki etler taze olmayabilir, yanımızdan
geçen adam o gün duş alamamış olabilir, kasa sırasında önümüzde duran bebeğin bezi kirlenmiş olabilir…
Bunlar benim için oldukça tiksindiricidir.
En yoğun kullandığım görme duyum aşırı uyarana maruz kalmış olabilir. Örneğin aşırı parlak
floresan ışıkları mekanı sürekli titreşiyor gibi göstererek gözlerimi rahatsız edebilir. Camların yansıttığı
parlak ışık, tavanda dönen fan, etrafımda sürekli hareket eden insanlar odaklanmam ve baş etmem gereken
şeylerdir. Tüm bunlar denge duyumu etkiler ve vücudumun konumunu bile algılayamaz hale gelebilirim.
3) “Yapmam” ( Yapmamayı seçiyorum ) ve “ Yapamam” ( Yapmayı beceremiyorum ) arasındaki farkı
dikkate almayı unutmayın. Komutlarınızı dinlemediğimi sanmayın. Sizi anlamıyor olabilirim. Bana diğer
odadan seslendiğinizde duyduğum sadece “^/^’(/(%&’(+&’((‘” olabilir. Bunun yerine yanıma gelin ve
basit kelimeler seçerek benimle direkt konuşun. “Lütfen kitabını masana bırak. Şimdi öğle yemeği yeme
zamanı.” gibi. Bu şekilde benden ne istediğinizi ve sonrasında ne olacağını bana net bir şekilde söylemiş
olursunuz. Böylece uyum göstermek benim için daha kolaylaşır.
4) Somut düşünürüm. Dili sadece sözcüklerin anlamına göre yorumlarım. “Koşturmayı bırak” yerine “Arkandan atlı mı kovalıyor” derseniz aklım karışır. “Çantada keklik” demek yerine “Bunu yapmak senin için
çok kolay” demelisiniz. Deyimler, kinayeler, imalar benim için anlamsız ve akıl karıştırıcıdır.
5) Sınırlı sözcük dağarcığıma karşı anlayışlı olun. Duygularımı tarif etmek için doğru kelimeleri bilmiyorsam ihtiyaç duyduğum şeyi size anlatmak benim için oldukça zorlaşabilir. Acıkmış, incinmiş, korkmuş,
aklı karışmış olabilirim ve bu duygularımı size aktaracak kelimeleri bilmiyor olabilirim. Vücut dilime ve
rahatsızlık duyduğumda gösterdiğim tepkilere dikkat edin.
Bir de bunun tam tersini düşünelim. Yaşımın çok ilerisinde bir düzeyde adeta küçük bir profesör gibi konuşuyor olabilirim. Bu türde konuşmalar dildeki eksiğimi telafi edebilmek için çevremde
yaşananlarda, izlediklerimden, okuduklarımdan ezberlediğim replikler olabilir. Buna “ekolali” denir.
Kullandığım kelimeleri ya da içeriklerini anlamıyor olsam da size yanıt vermek zorunda olduğumda buna
başvurabilirim.
Dil benim için çok zor olduğundan görsel odaklıyımdır. Bana söylemek yerine yapmam gereken
bir şeyi bana gösterin. Ve bunu defalarca tekrarlamaya da hazırlıklı olun. Aynı şeyi sürekli tekrarlamak
öğrenmemi sağlar.
11
6) Otizmin benim tüm yönlerimi algılamanıza engel olmasına izin vermeyin. Yapamadıklarım yerine
yapabildiklerime odaklanın ve bunlar üzerinde bir şeyler inşa etmeye çalışın. Diğer tüm insanlar gibi
yeterli olmadığımı düşünün ve sürekli düzeltildiğim ortamlarda öğrenemem. Ne kadar “yapıcı” olsa da bir
eleştiriyle karşılaşacağımı bilmek beni yeni bir şey denemekten alı koyar. Güçlü yönlerimi keşfedin. Bir
şeyi yapmak için birçok farklı yöntem olduğunu da unutmayın.
7) Sosyalleşme konusunda bana yardım edin. Dışardan bakıldığında parktaki çocuklarla oynamak
istemediğimi düşünebilirsiniz. Oysa bazen bunu nasıl yapacağımı –yani onlarla nasıl konuşmaya başlayıp
oyunlarına katılabileceğimi- bilmiyor olabilirim. Diğer çocukları beni oyunlarına davet etme konusunda
cesaretlendirmek işe yarayabilir.
8) Öfke nöbetlerimi tetikleyen şeyleri bulmaya çalışın. Önceliği buna verin. Kriz, patlama, öfke nöbeti…
Bunu nasıl adlandırırsanız adlandırın unutmayın ki bunu yaşamak benim için çok daha korkutucudur.
Duyularımdan biri aşırı yüklendiğinde böyle durumlar ortaya çıkar. Eğer öfke nöbetlerimin sebebini
bulursanız onları önleyebilirsiniz.
9) Lütfen beni koşulsuzca sevin. “Keşke şöyle olsaydı…” “Keşke bunu yapabilseydi…” türünde
düşünceleri kafanızdan uzaklaştırın. Siz ailenizin tüm beklentilerini karşılayabildiniz mi? Otizm benim
seçimim değil. Unutmayın bu durumu ben yaşıyorum, siz değil. Sizin desteğiniz olmadan başarılı ve
bağımsız bir hayat sürmem uzak bir ihtimal. Desteğiniz ve rehberliğinizle olasılık o kadar yüksek ki… Söz
veriyorum, ben buna değerim!
10) Sabır, sabır, sabır… Otizme bir eksiklik olarak değil, farklı bir yetenek olarak bakmaya çalışın. Evet
sohbet sırasında gözlerinize bakmıyor olabilirim. Ama yalan söylemediğimi, oyunlarda hile yapmadığımı,
arkadaşlarımla dalga geçmediğimi, insanlara önyargılarla yaklaşmadığımı hiç fark etmediniz mi? Evet
belki bir sonraki Michael Jordan olamayabilirim ama detaycı bakış açım ve olağanüstü odaklanma kapasitemle bir sonraki Einstein, Mozart ya da Van Gogh olabilirim. Günümüzde bu kişilerin de otizmli olduğu
düşünülüyor.
Siz dayanağım olmazsanız bunu başaramam. Benim arkadaşım, öğretmenim, avukatım olun. Ne
kadar yol alabildiğimi göreceksiniz.
Kaynakça: Ellen Notbohm (2004). Children’s Voice Article, November / December Çeviren ve Derleyen:
Kutşın Sancaklı
12
İŞİTSEL ALGI-BERARD EĞİTİMİ
Özlem KAHRAMAN
Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Özel Eğitim Öğretmeni
• Çocuğunuzda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu mu var?
• Dikkat isteyen etkinliklerde gerekli dikkati gösteremiyor mu?
• Çocuğunuzda dil konuşma güçlüğü/ bozuklukları mı var?
• Çocuğunuz özel eğitim ihtiyacı olan birey mi ya da otizm tanısı mı var?
Berard eğitimi çocuğunuzdaki bu problemlerin ortadan kalkmasını,
azalmasını sağlayabilir.
Peki nedir Berard Eğitimi?
Berard eğitimi adından da anlaşıldığı gibi ilk olarak Fransız asıllı Dr. Guy Berard tarafından
keşfedilip hayatına cerrah olarak başlamasına karşın daha sonra kulak-burun-boğaz uzmanlığını tercih
etti ve bugün dünyada dev bir konsantrasyon yöntemi olarak tanınan yöntemini inşa etmeye başladı. İlk
olarak Dr. Berard, Alfred Tomatis adlı bir başka doktorun uyguladığı müzikli terapi metodundan faydalanmak için disleksi (öğrenme bozukluğu) problemi yaşayan kızını Tomatis’e götürür. Dr. Tomatis’in
yönteminden çok memnun kalıyor, ama uygulamada bazı sorunlar olduğunu düşünüp uzun yıllar bu
metodu geliştirmek için uğraşmıştır..Uzun yıllar Fransa ile ABD arasında çalışmalarını sürdürürken, Autism Resarch Institute başkanı Dr. Bernard Rimland www.autism.com tarafından Berard Yöntemine AİT
unvanı verilmiştir. Ondan sonra Berard AİT Yöntemi olarak tanınmıştır. AİT’nin açılımı Auditory Integration Training (İşitsel Algı Yöntemi) demektir.
Berard metodunun yaklaşık 60 yıllık bir geçmişi söz konusudur. Dünyada1960’tan Ülkemizde
ise 2004’ten bu yana kullanılmaya başlanmıştır.Dünyada 450 merkezde Türkiye’de ise merkezi Antalya
olmak üzere toplam 15 ilde uygulanmaktadır.
İşitsel Algı Eğitimi olarak adlandırılan Berard Metodu ile İlköğretim ya da üniversite sınavlarına
hazırlanan çocuklardan, mesleki sınavlara hazırlanan yetişkinlere, dikkat eksikliği olan bir öğrenciden
algısı yavaş otizmli bireye, konsantrasyonu zayıf çalışanlardan iş hayatında sorun yaşamaya başlayan
yöneticilere kadar herkes; zihinsel performansını ve konsantrasyonunu arttırabilir.
İşitsel Algı Eğitimi ( Berard Metodu) bilginin işlenmesine ve kullanılmasına yönelik gelişmeye
yardımcı olan, zihnin öğrenme mekanizmasını ve gücünü harekete geçiren, bireyin kişisel performansını
en etkili şekilde kullanmasını sağlayan bir metottur.
Bu sistemde; kulaklık vasıtasıyla gelen sesler ayrıştırılarak algı sistemi uyarılır, algı artar, işitme
dinlemeye dönüşürken öğrenme gerçekleşir ve davranışa dönüşür. Sağ ve sol lobların öğrenmenin içine
katılmasını, bilgilerin hem kolay öğrenilmesini, hem de kalıcı hafızada tutulmasını sağlar.
İşitsel algı, işitmeye dayalı uyaranların algılanması, yorumlanması ve bu bilgilerin beynin belli
bölgelerine gönderilip uygun cevabın oluşturulması için entegrasyonun/bütünleştirilmenin
gerçekleştirilmesi olayıdır. Dolayısıyla bu sadece işitme ile sınırlı kalmayıp, bizim dış dünyamızı
algılamamızda yardımcı olan tat, koku, görme, dokunma, işitme, denge ve derin duyu merkezlerinin bir
bütün olarak kendi aralarında bağ kurmasıdır. Uyaranın sadece işitme yolu ile değil, diğer kanallardan da
alındığında yine aynı merkezler arasındaki sinir ağının aktif olmasını sağlıyor. Kulağın algılama kalitesinin düşüklüğü, öğrenme, iletişim ve davranış bozukluğu gibi pek çok soruna neden olabiliyor ve kişinin
kendi kaynaklarını kullanmasına engel oluşturuyor. Berard metodunun amacı, öğrenmede çok etkili olan
işitsel algıyı güçlendirmek, işitsel dengesizliği ortadan kaldırmaktır.
Berard Eğitiminden kimler Faydalanabilir?
• Akademik başarısını arttırmak isteyenler
• Sınav kaygısı olanlar
13
• Sınavlara hazırlananlar
• Derse odaklanmada zorluk çekenler
• Konsantrasyonunu arttırmak isteyenler
• Kolay ve hızlı öğrenmek isteyenler
• Yeni bir dil öğrenmeye çalışanlar
• Öğrenme güçlüğü yaşayanlar
• Konuşma bozukluğu olanlar
• Okula yeni başlayacak olan çocuklar
• Özel eğitim öğrencileri
• Hafıza problemi yaşayan yetişkinler
Metodun en somut etkileri:
-Konsantrasyonu ve dikkati arttırıp öğrenmeyi hızlandırır.
- Strese karşı direnç sağlar.
- Akademik başarıyı arttırır.
- Sınav kaygısını azaltır.
- Özgüveni ve yaşam zevkini arttırır.
- Okurken konuya odaklanma ve yoğunlaşma sağlar.
- Çocuk (özellikle iletişim sorunu yaşayan ya da içe kapanık çocuk) sosyal çevreye daha uyumlu hale
gelir.
- Yetişkinlerde iş performansını arttırır.
- Hafızayı güçlendirir.
- Kararlılık ve tutarlılık artar.
- Sözel ifadeyi arttırır, kekemelik ve konuşma gecikmesinde etkilidir.
İlk resim 12 yaşında İsveçli otizmli bir kız öğrencinin Berard Metodu Eğitiminden önce çizdiği bir
at resmi. Aşağıda gördüğünüz diğer at resmi gene aynı öğrenciye ait. İkinci at resmini Berard Eğitimini
bitirdikten 5 ay sonra çizmiştir. 5 ay gibi bir sürede algı değişimini bu kadar net görebiliyoruz.
Berard Metodu Eğitimi sırasında, daha müzik dinletileri sırasında öğrencilerdeki değişiklikleri,
genelde çocuğu daha seyrek gören akrabalar belirgin farkederler. Aslında bunlar küçük değişimlerdir.
Gelişimin tam yerine oturması 6 ay alır. Bundan sonra çocuğun diğer eğitimlerine çok özen gösterilmelidir. Otizmli ve öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin algısının her seferinde daha ileri taşınması için eğitimin
tekrarlanmasına gerek duyulabilir. Berard Metodu’nundan en yüksek verimi almak için; çocuğun eğitim
sırasında sağlıklı kulaklara sahip olduğuna dikkat etmek gerekir. Eğitim sonrası kulaklıkla müzik dinletmemeli ve kulaklarına su kaçmaması için havuzdan-denizden çıktıktan sonra kulaklar kurulanmalıdır.
KAYNAKÇA
http://www.tiniberard.com/egitimler_7/berard-metodu-nedir
http://www.berardmetodu.com/egitimlerimiz/berard_metodu_nedir.php
http://nevaegitim.com/index.php/1-kutu
http://www.bilincberard.com/nedir.htm
14
ÇOCUKLAR VE RESİMLERİ
Raşide GÖVEBAKAN
Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Rehber
Öğretmeni
ÇOCUK RESMİNİN GELİŞİM AŞAMALARI
Çocuklar büyüyüp,olgunlaştıkça resimleri daha
ayrıntılı oranlı ve gerçekçi olur. Her yaş dönemi
resimlerinin belirgin özellikleri vardır. Kısaca onlara değinelim:
1-KARALAMA DÖNEMİ (1-4)YAŞ ARASI
Çocuklar bu yaşlar arasında gelişi güzel çizimler yaparlar. Resimler daha çok oyun
amaçlıdır. Çizgiler, tren rayı vb. dir.
Karalama Örneklerinden bazıları şunlardır.
... ....... l l l l ---------- /////////////////
2-ŞEMA ÖNCESİ DÖNEM (4-7) YAŞ ARASI
Üç yaş çocuğu tipik yuvarlak kafa çizebilir.
İnsan çiz deyince, baş ve ayakları olan insan çizebilirler. Yüz hatlarını belirleyebilir. Dört yaş çocuğu
kolları ve bacakları olan çöp adam çizebilirler. Beş
yaşındaki çocuğunun yaptığı insan ve evler daha
belirgin olmaktadır. Altı yaş çocuğunun yaptığı
resimlerde artık yavaş yavaş konu da vardır. Resimlerde yer zemini çizgisi mevcuttur. Resimlerde
saydamlık da vardır. Örneğin ev çizimlerinde evin
içindeki eşyalarında çiziliyor olması gibi.
RENKLERİN ANLAMLARI (4-7) YAŞ ARASI
Dört beş yaşlarındaki çocuklar genelde renk
ayrımı yapmadan resmi boyarlar. Bu yaşlarda ana
ve ara renkleri öğrenebilirler. Mutlu resimlerde
genelde sarı renk, üzüntülü resimlerde genelde
kahverengi renk daha ağırlıktadır. Unutulmamalıdır
ki çocuk hangi rengi seviyorsa ,resimlerde ağırlık o
renge doğrudur. Resimlerde ağırlık kırmızı renkse
iddiacılığı ve saldırganlığı temsil eder. Pembe, sarı,
turuncu......gibi sıcak renkleri seçen çocuklar genel
olarak sevecen,uyumlu,işbirlikçidir. Siyah, mavi,
yeşil, kahverengi gibi soğuk
renkleri seçen çocuklar, baskıcı aile ortamında
yetişen iddiacı, çekingen,güçlükle kontrol
edilen,uyumsuz, gerçek duygularını bastıran
çocukları temsil edebilir.
3-ŞEMATİK DÖNEM (7-9) YAŞLAR ARASI
Resimler daha belirgin ve ayrıntılıdır. İlk
bakışta resmin ne olduğu kolaylıkla anlaşılabilir
. Resimler daha gerçekçidir. Resimde mekansal
15
ilişki vardır. Çocuklar yer çizgisi kullanırlar. Yer çizgisi
çocuğun kendisi ve çevresiyle olan ilişkinin boyutunu
temsil eder. Bu dönemde kuşbakışı resim çizimleri
ağırlıktadır.
4-GERÇEKÇİLİK DÖNEMİ (9-12)YAŞLAR ARASI
Bu dönemde resimlerde daha ayrıntılı çizimler
ve gerçekçi bir yaklaşım görülür. Resim konularında
kızlar ve erkekler arasında farklılıklar gözlemlenir. Kız
çocukları daha çok bebek resmi, portreler, elbiseler...
erkek çocukları ise araba, gemi, uçak... çizerler. Resimleri
beğenmeme, aşırı hassasiyet ve kendini ifade güçlüğü
görülür.
5-DOĞALCILIK DÖNEMİ(12-14)YAŞLAR ARASI
Nesneler orantılıdır. Resimler perspektiftir. Yakın
çevrede gördüğü objelerin orantılarını, boyutlarını ve
derinliklerini çizgileriyle yansıtmaya çalışır. Renkleri ise
en iyi şekilde kullanırlar.
ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLARIN
RESİMLERİ
Resimlerde belirgin herhangi bir konu yoktur.
Plansızdır. Yaşıtlarının resim özelliklerinden oldukça
gerilik gösterir. Resim cılız ve ilkeldir. Çoğunlukla kağıda
resim yerine çeşitli karamalar yaparlar. Ayrıntılar bulunmaz .Örneğin insan resmi çiz dediğimizde sadece sınır
belirten bir çizgi çizilir. Gözler,ağız,burun vs. çizilmez.
Ev çizdiğinde çatısı kapısı, bahçesi başka bir yere çizilir.
Çocukta resimleri ters çizme sıklıkla karşılaşılıyorsa
öğrenme güçlüğü çekebileceği düşünebilinir. Örneğin
ağaçların ters çizilmesi gibi.
ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN RESİMLERİ
Üstün kabiliyetli kişi diğer insanlardan farklı düşünebilme
davranabilme kabiliyetine sahiptir. Resimlerde dikkati
çeken ortak özellikler kısaca, akranlarından üstün bir performans göstermeleri, farklı kavramlar arasında mantıklı
ilişkiler kurabilmeleri, gelişmiş hayal gücü, çizilen figürlerin hareket halinde olabilmesi, renklerin genelde canlı
olması kağıdın tamamının kullanılması gibi..
UNUTULMAMALIDIR Kİ
Çok güzel resim yapan çocuk zekidir, zeki çocuklar güzel
Resim yaparlar DENİLEMEZ.
ÇOCUĞUN PSİKOLOJİK ÖZELLİKLERİNİ YANSITAN RESİMLER
OKUL FOBİSİ: Resimlerde aile bireyleri ağırlıklı olarak
çizilir. Okul, öğrenci resmi çizmek istemezler. Ev ve evde
mutlu çocuk resimleri çizerler. Resimler saydamdır.
GÜVENSİZLİĞİ YANSITAN RESİMLER: Kağıdın
tamamı kullanılmaz, boşluklar fazladır. Çizimler
yarımdır. Küçük figürler çizme ve kağıdın bir
bölümünü kullanma eğilimindedirler. İnsan
figürlerinde el ve ayakların çizilmemiş olması
16
güvensizliği ve çevreye uyumda yaşanılan güçlüğü,
iletişim eksikliğini, paylaşım azlığını, kendinden
başka insanlarla birlikte olmamayı, bencilliği de ifade
etmektedir. Güvensiz çocuğun resimlerindeki çizgiler
daha çok silik ve kesik kesiktir.
HİPERAKTİF ÇOCUKLARIN RESİMLERİ: Taşkın
ve çok renkli resim çizerler. Gerilimli oldukları için
genelde karalamayı tercih ederler ve resimleri hep
yarım kalır. Çizdiklerinde ise resimleri çok büyük
olur.
CİNSEL KİMLİK KARMAŞASI: Anne ve babaya
aşırı yaklaşılması, zıt cinsel kimlikte çizimlerde
yoğunlaşma, ev resimlerinde yatak odasının çizimi,
etek giyen, çocuk emziren baba, ava giden sakal
bırakan anne figürlerinin çizilmiş olması bize bazı
ipuçları vermektedir.
AİLEDE İLETİŞİM KOPUKLUĞU VE
PROBLEMLERİN OLDUĞUNU İFADE EDEN
RESİMLER
Ailede iletişim kopukluğu, aileyi konu alan
resimlerde açıkça görülmektedir. Resimde aile
üyelerinin birinin veya birkaçının eksikliği.. , (annenin, babanın, kardeşlerin, aile içinde yaşayan diğer
fertlerin hala, amca, dede, ninenin vb. çizilmemiş
olması). Aile fertlerini çizmeyi reddetmesi,
ebeveyn figürlerinin olmaması parçalanmış aileyi,
sevgi eksikliğini. Anne baba ve çocukların arasına
nesnelerin yerleştirilmesi, aile bireylerinin arasına
köprü, gökdelen evler, yol, ırmak, ağaçların çizilmesi,
iletişim problemlerinin bir göstergesi olarak kabul
edilebilir.
Anne babanın çok büyük çocuğun çok küçük veya
anne babadan birinin büyük diğerinin küçük çizilmiş
olması ailede baskıyı aile fertleri arasında problemin
olduğunu baskıcı ve otoriter tutumu, anne babanın
çok abartılı çizimi onlara duyulan hayranlığı da temsil
edebilir.
Resimde küçük kardeşin anne babanın elinden tutuyor
olması ve diğer çocuğun çok uzaklarda çizilmesi veya
hiç çizilmemiş olması, sevgi yoksunluğunu, kardeş
kıskançlığını, kendisini yok saydığını, iç çatışmaların
bir göstergesi olabileceği düşünebilir.
RESİMLERDEKİ FİGÜRLERİN ANLAMLARI
İNSAN FİGÜRÜNDEKİ KISIMLARIN ANLAMLARI
Büyük veya çok küçük kafanın çizilmesi zihinsel aktivite de problemlerin olduğunu, zihinsel geriliği
ifade eder. Vücudun organlarının çizilmemesi veya
eksik bırakılması endişe duyulan, rahatsızlık hissedilen kısımları yansıtır. Kolların abartılı çizimi aile içi
ve çocuğa yönelik şiddeti, kolların çizilmemesi ise güç
ve kuvvetin azlığını, ağzın büyük veya küçük çizimi
17
dil ve konuşma problemini, ağzın çizilmemesi iletişim
problemlerini, gözlerin büyük çizimi merakı, boş ve
anlamsız bakan gözlerin olması görme problemini ve görmeye bağlı öğrenme problemlerini, burunun abartılı çizimi
astım, bronşit vb. solunum yoluna bağlı problemlerin
olduğunu, burunun çizilmemesi güç savaşını, güçsüzlüğü,
desteksizliği, kulakların normalinden farklı, büyük veya
küçük çizimi işitmeye bağlı problemlerin olduğunu, ellerin çok büyük çizilmesi dayağı, şiddeti, çalma eylemlerini, çok küçük çizilmesi ise güvensizliği, çevreye uyum
güçlüğünü, ayakların abartılı çizimi kendine olan güveni,
küçük çizilmesi ise güvensizliği ve yardımsızlığı, cinsel
organların çizimi saldırganlığı, aşırı endişeyi ve anne
babayı çıplak görmüş olmayı temsil etmektedir.
EV FİGÜRLERİNİN YORUMLANMASI
Ev çocuğun duygusal yaşamının oluştuğu merkezdir. Evin saydam olarak çizilmesi, yaşamı canlılığı, içini
göstermeyen duvarların çizilmiş olması ise karamsarlığı,
yaşam ifadesinde ki güçlükleri, kendini anlatmakta
karşılaşılan zorlukları ifade etmektedir.
Evlerdeki bacalardan yükselen kalın dumanlar
aile içinde yaşanılan kavgaları, çatışmaları, sürtüşmeleri
gösterir.
Yüksek binalar ve gökdelenler çocuktaki özlem
ve komplekslerin, gerginliğin yansımasıdır. Ezilme ve
başkaldırı vardır.
Evlerden çıkan yollar rehberliğe, yol gösterilmeye
duyulan ihtiyaçtır.
Resimlerde, insan resimlerinin azlığı veya yokluğu
sosyal ilişkilerde kopukluğu belirtir. İnsan figürünün
çokluğu ise sosyal ilişkilerdeki gelişmişlik düzeyini belirtir.
Çizilen kuş resimleri özgürlüğe duyulan ihtiyaç hasrettir
Çizilen ağaçlarda meyve olması verimli olma isteği,
yeşil yapraklı ağaçlar canlılığı, solmuş yapraklı ağaçlar
ve yaprak dökümü ölüm isteğini, ağaç köklerinin olması
içgüdüye önem vermesi ve bağımlılık duygularını yansıtır.
Resimlerde çok bulut veya koyu renkli bulutların
olması çözülemeyen problemleri ifade etmektedir.
ÇOCUK RESİMLERİNİN GENEL OLARAK YORUMLANMASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Çocuğun bize kendisini yansıtması ve olaylar
hakkında duygu ve düşüncelerini ifade etmesinde, yalın
bir anlatım aracı olan resmim önemi büyüktür. Resim
etkinliğinin aynı zamanda sözsüz dili oluşturması ve bu
yolla anlatımın kolay olması, yaşı ve kişilik özellikleri
nedeniyle sözlü iletişim kurmakta güçlük çeken çocukları
tanımada da önemli bir teşhis aracı olmasını sağlamaktadır.
18
Çocuk resimlerini yorumlarken, dikkat etmemiz
gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır.
Tek resimden yola çıkarak yapacağımız bir
değerlendirme bize hatalı sonuç verebilir. Çocuğun diğer
resimlerine de dikkat etmeli ve toplu bir değerlendirme
yapılmalıdır. Resim değerlendirmesine başlamadan önce
çocuğun genel tutum ve davranışlarını, içinde yaşadığı
Psikolojik sosyo-kültürel ve ekonomik
durum,arkadaşlarıyla kardeşleriyle ilişkileri, okul ve aile
içi ilişkileri çocuğun yaşını, cinsiyetini, ailede kaçıncı
çocuk olduğunu varsa uyum ve davranış sorununun
türünü, ailesinin genel özelliklerini, okul başarısını, çocuk
hakkındaki genel izlenim ve görünüm, diğer önemli özellikleri de göz önünde bulundurulmalıdır.
Resim aynı zamanda öğrenilen bir davranıştır.
Resim çizmede öğretmen faktörü de önemlidir. Çocuklar resim çizmeyi kendi kendilerine, ailelerinden,
öğretmenlerinden veya arkadaşlarından öğrenebilirler.
Konu seçimi yapmadan ‘Hadi bakalım bize bir resim
çiz’ dediğimizde, çocuk ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda
içinde yaşadığı psikolojik duruma ve hayal gücünün de etkisiyle resim çizebilir. Serbest konu verdiğimizde çocuğun
çizmiş olduğu resimdeki tema da çok önemlidir .
Unutulmamalıdır ki, resim değerlendirilmesi projektif bir
tekniktir. Yorumlar, yorumlayana göre değişkenlik gösterebilir.
KAYNAK:
Yavuzer, H. Resimleriyle Çocuğu Tanıma, İstanbul: Remzi
Kitabevi
19
ALANIMIZIN İÇİN ÖNERİLEBİLECEK FİLMLER
Filiz ÖZ
Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Psikolog
VİNCENT DENİZ İSTİYOR
Tourette Sendromu olan Vincent annesinin ölümünden sonra politikacı
olan babası tarafından bir kliniğe yatırılır. Orada anoreksis (iştahsızlık)
Marie ve saplantı nevrozu olan oda arkadaşı Alex ile tanışır. Vincent
annesinin son isteği olarak onun denizi bir kez daha görmesini istemektedir. Bu iş için bu üçlü klinikten kaçarlar. Terapist Dr. Rose’un
arabasını çalarlar ve İtalya’ya doğru yol almaya başlarlar. Vincent
annesinin küllerini bir bonbon kutusunda yanında taşımaktadır.
Vincent’ın babası Dr. Rose ile birlikte bu üçlüyü aramaya koyulur.
Önceleri sadece sevgiyle yaklaşmadığı oğlunu tekrar kliniğe götürmek
için endişelenen baba, Dr. Rose ile geçirdiği zaman boyunca oğlu için
daha yeni duygulara sahip olacaktır.
Yapım: 2010, Almanya
Yönetmen: Ralf Huettner
Oyuncular: Butz Ulrich Buse, Christoph Zrenner, Florian David Fitz, Heino Ferch,Johannes Allmayer,
Karin Thaler, Karoline Herfurth, Katharina Müller-Elmau, Tim Seyfi,Ulrich Boris Pöppl.
CAN DOSTUM
Good Will Hunting Will, bir üniversitede hademelik yapan süper zeki
bir gençtir. Will, bir türlü sokak kavgalarından kendini alıkoyamaz
ve başı derde girer. Hapise düşmek üzere olan Will’i bu durumdan
kurtarabilecek tek kişi onun yeteneklerini farkeden, okulun profesörlerinden Sean Mc Guire’dır. Aralarında bir anlaşma yaparlar. Tek şart
Will’in bir terapist tarafından tedavi edilip içindeki öfkenin dindirilip
iyileşmesini sağlamaktır.
Will terapist Robin Williams ile birlikte hayatını yeniden yönlendirmeye başlayacak, en yakın arkadaşı
Ben Affleck ve yeni tanıştığı kız arkadaşı da bu konuda ona destek olacaklardır. Ve zamanla çok özel bir
dostluğa doğru yol alırlar.
Yapım:1997
Yönetmen: Gus Van Sant.
Oyuncular: Robin Williams, Matt Damon ,Ben Affleck,Stellan Skarsgård, Casey Affleck.
BİR RÜYA İÇİN AĞIT
Bir Rüya İçin Ağıt (İngilizce: Requiem For A Dream) 1978 tarihli Hubert Selby, Jr.’ün romanından, 2000
yılında sinemaya uyarlanan, yönetmenliğini Darren Aronofsky’nin yaptığı ve başrollerini Ellen Burstyn,
Jennifer Connelly,Marlon Wayans ve Jared Leto’nun paylaştığı bir trajedi filmidir. Ellen Burstyn bu film
ile 2000 Akademi Ödülleri En İyi Aktris ödülüne aday olmuştur.
20
Dul bir kadın olan Sara bütün zamanı tv başında harcamaktadır.
Oğlu ve kız arkadaşı bir uyuşturucu bağımlısı adam tarafından elaman olarak kullanılmaktadır. Bir süre sonra tv şovuna çıkmak için
hak elde eden Sara’nın heyecandan neredeyse kalbi duracaktır. Ödül
olarak kendisine verilecek olan kırmızı elbise için zayıflaması gereken
Sara diyete başlayacaktır. Bir diğer yandan ailenin diğer fertleri kötü
alışkanlıklarına hız kesmeden devam edince bu durum ailenin başına
büyük felaketler açacaktır.
ATLI KARINCA
Atlıkarınca, yönetmenliğini İlksen Başarır’ın yaptığı 2010 Türk filmi.
Film 1 Nisan 2011 tarihinde gösterime girmiştir. Filmin başrollerini
Nergis Öztürk, Mert Fırat ve Zeynep Oral üstlenmiştir.Erdem, Sevil
ve çocukları Edip ve Sevgi’nin küçük bir kasabada süren yaşamları,
Sevil’in annesinin felç geçirmesi sonucu İstanbul’a taşınmalarıyla
değişime uğrar. Edip, yatılı okulda olduğu on yıl boyunca evden
uzaklaşmıştır; Erdem’in ise iyi bir yazar olma hayalleri sürmektedir.
Bir şekilde değişen tavırlarını, içine kapanmasını ve mutsuzluğunu
fark eden Sevgi’nin ani tavır değişikliklerinden şüphelenen Sevil, evin
içerisinde yaşanan bazı olayları sorgulamaya girişir ve yıllardır kapalı
kapılar ardında saklanan sırrı keşfeder. Erdem bir trafik kazasında
yaşamını kaybedince, ölümü ailede yeni sırların ortaya çıkmasına
neden olur. Küçük bir ailenin her üyesi hayatları boyunca tek başlarına
taşımak zorunda kalacakları gerçeklerle baş başa kalır. Kendilerine
bile itiraf edemedikleri bu sır nedir?
LORENZO’NUN YAĞI
Lorenzo’nun Yağı 1992 yapımı bir dram filmi olup, George Miller
tarafından yönetilmiştir. Yaşanmış bir öyküden alınan film; Augusto
Odone ve Michaela Odone adlı anne babanın, amansız bir hastalık
olan ADL’ye (adrenolökodistrofi) yakalanan oğulları Lorenzo
Odone’yi ölümden kurtarma çabalarını anlatır.Tıp konusunda hiçbir
eğitimleri olmayan Lorenzo’nun anne ve babası, çocuklarına ADL
hastalığı teşhisi konması ve iki - üç yıl ömür biçildiğini öğrenmeleri
sonucunda, bu hastalığa karşı bir mücadeleye girişirler. Felç, körlük ve konuşamama ile başlayan hastalığın ölümle sonuçlanması
kaçınılmazdır. Baba Augusto, sabahlara kadar kütüphanelerde,
hastalıkla ilgili bulduğu makaleleri okuyarak bilgi edinmeye çalışır.
Bu araştırma sonunda beyindeki zararın kandaki tehlikeli yağ asitlerinden kaynaklandığını keşfeder. Bu yağ asitlerini yok etmektedir.
Bu konuyla ilgili tüm uzmanları toplayarak bir panel düzenler. Tıp
profesörlerinin bulamadığı sonuca, erişmiş olması ilgi çeker ve destek
bulur. Bir yıldan az bir sürede eşi Michaela’nın da yardımlarıyla
hastalığa çözüm bularak Lorenzo’yu ölümden kurtarır. Karı-kocanın
verdikleri mücadele, kararlılığın öyküsünü anlatıyor. Nick Nolte ve
Susan Sarandon’un güçlü oyunculuklarına, Peter Ustinov gibi usta bir
isim eşlik ediyor.
21
ÇILGIN CUMA
Çılgın Cuma (Özgün adı: Freaky Friday), 2003 yapımı Amerikan
dram-komedi filmi. Dr. Tess Coleman (Jamie Lee Curtis) ile 15
yaşındaki kızı Anna (Lindsay Lohan) arasında sürekli anlaşmazlığa
dayalı bir anne-kız ilişkisi vardır. Birbirlerinin giyim stilinden, saç
modelinden, müzik beğenisinden ve erkeklere bakış açılarından hiç
hoşlanmazlar.İkisi arasındaki anlaşmazlık bir Perşembe akşamında
zirve noktasına varır. Müzikal beklentilerinin annesi tarafından
yeterince desteklenmemesi nedeniyle Anna çok kızgındır. Dul bir
psikolog doktor olan Tess ise çok sevdiği nişanlısı Ryan ile (Mark
Harmon) evlenmek üzeredir. Ancak Anna’nın yıldızı Ryan ile
bir türlü barışmaz.Tess ise, kızının nişanlısını niye sevmediğini
anlayamamaktadır. Düğün töreninin bir gece öncesinde gittikleri Çin
Lokantası’nda iki şans kurabiyesinin yarattığı karışıklığın ardından
mistik birtakım gelişmeler sonucunda her şey değişmeye başlar.
Cuma sabahı uyandıklarında Tess ile Anna kendilerini birbirlerinin bedeni içinde bulurlar. Bundan
sonrasında deyim yerindeyse “birbirlerinin ayakkabıları içinde yürümeyi” öğrenmek zorundadırlar.Bu
olaydan kazanımları ise birbirlerinin bakış açısına saygı duymayı öğrenmek olacaktır. Ancak cumartesi
günü Tess’in düğünün yapılacak olması nedeniyle kendi bedenlerine en hızlı biçimde geri dönebilmenin
yolunu bulmak zorundadırlar.
ANNEM UĞRUNA
Anna Quindlen’in romanından esinlenen bu filmde, Renee Zellweger başarılı bir işkadını olan Ellen Gulden’i canlandırıyor. Annesinin
kanser olduğunu öğrenen Ellen, işini ve erkek arkadaşını bırakıp annesinin yanına yerleşir. Annesinin (Meryl Streep) acılarını hafifletmekten başka bir şey istemeyen Ellen için tüm gizli kalmış aile
sırlarını öğrenme vakti gelmiştir.Yönetmen:Carl Franklin Yapımcı:
Harry J. Ufland.
NOT: Gelecek sayımızda özel eğitim alanında izlenebilecek filmler
önerilecektir.
22
BİR MASAL ŞEHRİ: LJUBLJANA
Ebru GÜVEN
Keçiören Rehberlik ve Araştırma
Merkezi, Rehber Öğretmeni
Aralık ayında bir eğitim
için 1 haftalığına Slovenya’nın
en büyük şehri aynı zamanda
başkenti olan Ljubljana’ya gittim.
Şehir merkezi, eski şehir denilen
yer nehir kıyısında yer alan tarihi
dokusu bozulmadan günümüze
kadar gelmiş muhteşem bir şehir.
Kendinizi bir masalın içindeymiş
gibi hissediyorsunuz. Aralık ayı
Noel zamanı, şehir gelin gibi süslenmişti. Slovenya’nın başkenti Ljubljana, ülkenin kültürel, ekonomik,
bilimsel, politik ve yönetsel merkezi durumunda. Save ve Ljubljanica nehirleri üzerinde kurulu olan kent,
Alpler ve Akdeniz arasında, Slovenya’nın tam merkezinde yer alıyor. Kentin isminin Slovence “sevgili”
kelimesinden türediği iddia edilse de, Latince “aluviana” adı verilen nehirden de geldiğini söyleyenler var.
Kentin yerinde eski zamanlarda Romalıların kurduğu Emona şehrinin olduğu biliniyor. Ancak kavimler
göçü sırasında bu şehir yıkıldı ve Bavyera Herzogturm yönetimi tarafından bir koloni kenti olarak tekrar
kuruldu. Bu yüzden ortaçağ sonlarından itibaren halkın büyük bir bölümü Almanca konuşuyordu. 1918 ile
1991 yılları arasında Yugoslavya topraklarında kalan kent, Slovenya’nın kurulmasıyla başkent oldu.
Kenti genel olarak görmenin
yolu Ljubljana Kalesi’ne çıkmak.
Kalede özel bir gözlem kulesi
var. Kent merkezinden yürüyerek
ya da araçla çıkmak mümkün.
Kent merkezine yapılacak bir tur,
mimari tarihin içinden geçmeye
benzer. İtalyan barok, rönesans
ve art nouveau döneminden kalan
eserler arasından yürümek büyük
bir keyif. Ljubljana bir tarafıyla
tamamen Avusturya kenti gibi
yaşıyor.
Nehir kıyısındaki pek çok kafe, yaz aylarında ve özellikle ağustosta ortaya çıkan müzisyenler bu
havayı güçlendiriyor.
Ljubljana ünlü mimarları Joze Plecnik tarafından planlanan yapılarıyla ünlü. Tromostovje adıyla
bilinen köprü bu mimarın en önemli eserlerinden. Kentin simgesi olan taş köprü, üç katlı yapısıyla dikkat çekiyor. Ayrıca şehrin simgesi olan ejderhanın heykelinin bulunduğu Ejderha Köprüsü de görülmesi
gereken bir yapı.
Özellikle kentin içindeki belediye binası, kale, eski şehir meydanı, France Preseren meydanındaki
Fransız kilisesi, Sloven Ulusal Kütüphanesi, Zale mezarlığı ve Tivoli Parkı görülecek yerlerin başında
geliyor.
Sentjakıbski köprüsünün güneyinde, Ljubljanica teraslarının batısında halkın özellikle hafta
sonlarında buluştuğu bir alan var. Kentin pazarı da görülmeye değer. Özellikle cumartesileri St. Nikolai
Kilisesi çevresinde balık pazarı ve ikinci el sanat pazarı çok rağbet görüyor.
23
Bir gün yolunuz Ljubljana ya
düşerse çok güzel vakit geçirmeniz dileğiyle.
Kaynak:
http://www.turkishairlines.com/tr-tr/ucak-bileti/
ljubljana?departure=istanbul
RUH SAĞLIĞI ve TEDAVİ YOLLARI KİTABINDAN DERS NOTLARI
Suat CELEP
Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Okul Rehber Hizmetleri Bölüm Başkanı
`Ferdin ruh hastalığı gelişigüzel ve amaçsız olarak gelişmez. Bireyin kendisinde patlak veren araz,
karşılaştığı ve başarı ile uyamadığı hayat durumlarını baskısını duyduğu fakat tatmin edemediği içgüdülerinden gelme isteklerin tazyikine karşı yapılmış bir tepkiden başka bir şey değildir. Bu
arazla o kimse hayatın önüne koyduğu o meselelere intibak etmeğe, benliğin istekleri ile hayatın zaruretlerini uzlaştırmaya çabalamaktadır. Ruh bakımından sağlam insanların da davranışları bu esaslara
dayanmaktadır.`
Aradaki fark ruh hastasının sarf ettiği intibak gayretlerinin, onun karşılaşmış olduğu problemleri
çözmeye kafi gelmeyişidir.
Ruh hastalığı daha ziyade, güç problemlerden kaçma teşebbüsünü göstermektedir. Normal insanlar
ise, davranışlarıyla bu hayati problemleri çözmeyi, içgüdülerinden gelen isteklerini de toplumun ortaya
attığı ilkelerle uzlaştırmayı başarırlar.’’
********
Zorbalık gösteren bundan da gurur duyan çocukta gizli bir aşağılık duygusu olduğu şüphesine
düşebiliriz. Bu çocuk hakiki liderliği kavramaya çalışmaktan ziyade aşağılık duygusunu alt etmek için
meşguldür. İten, çimdiren, tekmeleyen ve kavga eden çocuk arkadaş edinmek için can atıyor ve umutsuzluk içindedir demektir. Onun bu son derece kuvvetli arkadaş edinme arzusu ile başarısızlığının verdiği
sinirlilik bir araya gelince bu davranışlar ortaya çıkmaktadır.
24
Her Sınıf Kariyer Merkezi, Tüm Öğretmenler Kariyer Danışma Uzmanı! II
Mehmet Ali İLKAYA
Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi Rehber Öğretmeni
Keçiören Rehberlik Araştırma Merkezimizce hazırlanan e-dergimizin bir önceki sayısında okulda
kariyer danışmanlığı ile ilgili yazımıza devam edeceğimizi belirtmiştik. Okulda kariyer gelişimin en
önemli ayağını öğretmenler oluşturmaktadır. Bu kapsamda, öğretmenlerimizin öğrencilerin kariyer
yaşantısına olumlu, yapıcı etkilerini sağlamak ve geliştirmek durumundayız. Geçen sayımızda Milli
Eğitim Bakanlığının 21 pilot ilde uygulamaya koyduğu öğretmen eğitimleri çerçevesinde hazırlanan “yetkinlik alanları” çalışma raporunun ana hedeflerine değinmiştik. Bu amaçla, temel alanların ne olduğunu
ve ne gibi etkinlikler ile desteklenmesi konusunu biraz daha açalım.
Temel Yardım Becerileri
Açıklamalar
Etkinlikler
Etkili iletişim kurma,
farklılıkları dikkate alma,
Kariyer dünyasındaki
gelişmeleri izleme ve Kariyer
danışmanlığındaki rollerin
farkına varma
Empati kurma, doğru iletişim,
Kısa film, drama çalışmalarını kulher bireye saygılı olmak. Birey- lanma, gözlem yapma, öğrenci gelişim
lere “değerli” olduğunu hissetdosyalarında “kariyer planlaması”
tirme. Eşit yaklaşım. Araştırma bölümü açma ve verileri düzenli olarak
ve güncel gelişmeleri takip
işleme. İnternet üzerinden “kariyer” ile
etme.
ilgili siteleri takip etme.
İş Gücü Piyasası
İş piyasası ile ilgili ulusal,
Sınıf/okula konuşmacı çağırmak, kuyerel kamu kurumu, ajans,
rum/ kuruluşların faaliyet raporlarını
birlik ve oda gibi kurumları
incelemek. Web siteleri, sosyal medyayı
tanıma. İş piyasasındaki
takip etmek. İş ve kurum ziyareti yaptrendler, güncel gelişmeleri
mak. Örnek özgeçmiş örnekleri (euroizlemek. Türkiye’nin kısa, orta pass, AB özgeçmiş formatı) hazırlamak.
vade programlarına, işsizlik Portfolyo örnekleri, sosyal ağlara ilişkin
rakamları verilerine odaklanoyunlar, iş planı ve iş sunumu
mak. İş kurma, iş görüşmesi
denemeleri.
ve cv yazma gibi beceri
alanlarında öğrencilerin yetkinliklerini geliştirmek.
25
Temel Yardım Becerileri
Açıklamalar
Etkinlikler
Farklı Hedef Grupları
Her engel grubuna yönelik
uygun alan/meslek işlerin belirlenmesi.
Özel eğitim almış, mesleğinde başarılı
olmuş bireylerin hayat öykülerinin
sunulması. Engellilere yönelik sosyoekonomik teşviklerin verilmesi.
İyi uygulama örnekleri ve başarı
örneklerinin sunulması. Dezavantajlı,
(engelli, yoksul, suça itilmiş çocuk gibi)
gruplarla özel olarak ilgilenilmesi
Bilgi ve İletişim Teknolojileri
Sosyal medyanın çalışma
yaşamında etkin kullanımı,
meslek ve bilgiye erişim
kanallarının etkin kullanımı.
Yurt-içi ve yurt-dışı eğitim,
burs olanaklarının güncel
takibi.
LinkedIn, facebook, twitter vb.
araçlarının kullanımı. Mesleki bilgi
sistemi (MBS) Hayatboyu öğrenme,
İş-Kur ‘meslekler sözlüğü’, Genç
istihdamın desteklenmesi, e-mezun
portalları, kariyer ve insan kaynakları
siteleri, KARDER, RAM’lar, Üniversitelerin web sayfaları, Eurogudince,
EURES, ETF, ELGPN, PLOTUES vb.
portalların izlenmesi.
İlgili bakanlıkların (MEB gibi) internet
sitelerinin izlenmesi.
“İyi de hocam bunları ne zaman yapalım” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Haklı bir soru. Öncelikle
“kariyer planlama” konusunda sorumlu olduğumuzu, bunun eğitimin çok önemli amacı olduğunu kabul
etmekle işe başlamalıyız. Özel bir ders olmaksızın yukarıdaki temel alanlardaki faaliyetlere yer verebiliriz. Her dersin 5-10 dakikasını kariyer dünyası ile ilgili çalışmalara ayırmak faydalı olacaktır. Bu kapsamda bir mesleği tanıtmak, bir öğrencinin meslekler ile ilgi araştırmasını sunmasına fırsat tanımak, kısa film
ve videolar göstermek, sunuların başında sonunda kısa bilgiler sıkıştırmak (örneğin; KOSGEP’i tanıtan
iki slayt hazırlamak gibi) faaliyetlerle az zamanda çok iş başarılabilir.
Kariyer danışmanlığında zaman istemeyen de pekçok faaliyet söz konusudur. Öğrenci gelişim
dosyalarına “kariyer” bölümü açmak. Sınıf kütüphanesine “kariyer dünyası ile ilgili” bir derginin
aboneliğini alarak hizmete sunmak. Sınıf gezilerinde işyerleri, şirketlere gezi yapmak, mezunları takip
sistemi kurmak gibi çok değerli adımlar atılabilir.
İnanıyorum ki kariyeri parlak bir gençlik yetiştirmede harkülade katkılarımız olacak!
26
KENDİ PROTEZ KOLUNU KENDİSİ YAPTI
Aslıhan GÜRBÜZ
Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Özel Eğitim Öğretmeni
Bundan yaklaşık 10 yıl önce patlayıcı ile balık avlamaya giden Jifa, kaza sonucu kollarını kaybetti.
Parasızlıktan protez kol alamayan Jifa, kendi çabasıyla kendisine kol yaptı
27
Çin’in güneyindeki Jilin eyaletinde yaşayan 51 yaşındaki Sun Jifa, bir kaza sonucu kaybettiği iki
koluna kendi başına biyonik protez kol yaptı.
Bundan yaklaşık 10 yıl önce patlayıcı ile balık avlamaya giden Jifa, kaza sonucu kollarını kaybetti.
Her iki kolun dirseğinden kopan Jifa, hastaneye kaldırılıp tedavi edildikten sonra büyük bir eksiklik içine
düştü.
Hastane, Jifa’ya bir çeşit protez önerisinde bulundu. Ancak, Jifa’nın tavsiye edilen protezleri
alacak gücü yoktu. Yaklaşık iki yıl bu şekilde gezen Jifa sonunda bir karar ve “kendi kollarımı kendim
yapacağım” dedi.
Demir ve metalik malzemeler kullanarak kendisine protez yapmaya başlayan Jifa, kolları olmadığı
halde büyük bir azimle yaklaşık 8 yıl boyunca çalıştı. Ve sonunda Jifa iki biyonik kol yapmayı başardı.
Jifa, yaptığı kolları kontrol edebildiğini ve şimdi hiç yardım almadan birçok işi yapabildiğini
söylüyor.
Çin’de şu ana kadar 24 milyon kişinin, herhangi bir uzvunun olmadığı belirtiliyor. Jifa’nın kendi
çabasıyla yaptığı biyonik kol birçok engelliye umut olmuş durumda.
28
GELECEĞİN SUÇLUSUNU YETİŞTİRMENİN 8 BASİT KURALI!
Selda SAKIZCIOĞLU
Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Rehber Öğretmeni
1 – Daha küçükken çocuğa, ne isterse
vermeye başla ki herkesin onun geçimini sağlamakla mükellef olduğuna
inansın.
2 - Fena sözler söylediğinde gül ki
kendisinin akıllı olduğuna inansın.
3 - Ona düşünmeyi, beynini
kullanmayı öğretme sakın! Bırak, on
sekizine gelince kendisi karar versin.
4 - Yerde bıraktığı her şeyi kaldır;
kitaplarını, giysilerini, pabuçlarını...
Onun için her şeyi sen yap ki
sorumlulukları hep başkalarına yüklesin.
5 - Onun önünde sık sık kavga et ki bir gün aile parçalanırsa pek de şaşırmasın.
6 - Ona istediği kadar harçlık vermekten kaçınma ki asla kendi parasını kazanmanın ne demek olduğunu
öğrenmesin.
7 - Yiyecekmiş, içecekmiş, konformuş, tüm arzularını yerine getir ki, istediklerini her zaman elde etmeye
şartlansın.
8 - Komşulara, öğretmenlere, polise vs. karşı hep onun tarafında ol ki,hepsine karşı ön yargılarla
davransın.
Evet evet, bütün bunları yap ki günün birinde onun başına bir bela gelirse kendinden özür dile, Ama onu
felaket dolu bir hayata hazırladığın için kendine teşekkür etmeyi de ihmal etme sakın!
Üstün DÖKMEN
29
YAŞAMI ERTELEMEYİN
Beyhan COŞKUN
Keçiören Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Rehber Öğretmeni
Ben en özel en güzel eşyalarımı kendim için, hiç bekletmeden kullanırım. Siz de öyle yapın. Çünkü yarın
hayatda olmayabiliriz. Ya da sevdiğinizi söyleyeceğiniz kimse olmayabilir. Hani gardirobunuzda küflenen o en sevdiğiniz elbiseniz var ya, o çok özel gün için beklettiğiniz, giymelere kıyamadığınız o alımlı
tuvalet, o cakalı takım, o göz alıcı kazak... Bugün giyin onu!... Beklediğiniz o güzel gün hiç gelmeyebilir
çünkü...
Değerli misafirleriniz için sakladığınız çay takımlarınızı çıkartın dolaptan; en yakınlarınızla için çayınızı;
kimseniz yoksa kendiniz çıkarın hoş bir takımdan çay yudumlamanın doyumsuz keyfini...
Haydi, açın, nicedir kapalı duran misafir odanızın kapısını. Yıpranır diye korktuğunuz koltuklara serilin
gönlünüzce. Çalın, çalmak için önemli bir konuk beklediğiniz eski plakları bu gece...
Açıklamaya vesile beklerken salondaki büfede yıllandırdığınız şarabı geciktirmeden açın ve kana kana
için. Sakladığınıza değecek biri hiç gelmeyebilir; sizden değerlisi bulunamayabilir.
Çimlerle buluşmak için düzgün havayı, kırda öpüşmek için doğru sevdayı beklemeyin. Hep ertelediğiniz
pikniğin günü bugün... “Haftaya giderim” dediklerinizi ziyarete gidin acilen. Haftaya orada olmayabilirler.
Babanızın elini öpecekseniz, oğlunuzu lunaparka götürecekseniz, aşkınızı ilan edecekseniz;... şimdi yapın!
Ve, ne olur, söylemek için özel bir an beklediğiniz o sihirli sözcükleri hemen söyleyin sevdiğinize. Söylemeye niyetlendiğinizde çok geç olabilir. Daha kaç bahar olacak ki hayatınızda? Yaşamı ertelemeyin,
beklediğiniz “o gün” işte “Bugün!”
KAYNAK: Can Dündar (Şiir Gibi Yazılar)
30