Uzun yolculukta 10 yıl - İletişim Fakültesi
Transkript
Uzun yolculukta 10 yıl - İletişim Fakültesi
2011322 kampüs ! 14 Nisan 2011 Perşembe 17.00 Konferans Salonu Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı Açılış Konuşmaları İEÜ 7. Uluslararası Öğrenci Konferansı Ödül Töreni Akademik Atama-Yükseltme Töreni 5. ve 10. YıI Hizmet Takdir Töreni 10. Yıl Oratoryosu Söz Yarışması Ödül Töreni: “Bir Düş Gördüm” İzmir Konağı İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin 10 yıl içerisinde Türkiye’nin ilk beş vakıf üniversitesinden biri olabileceğini kim bilebilirdi? Tabii biz. Ancak gelin hikayeyi biraz başa saralım. Üniversitenin kurulacağı gazetelere haber oldu. İTO Sosyal Yardımlaşma Vakfı Başkanı Ekrem Demirtaş’ın 15 Şubat 1990’da “Yabancı dilde eğitim veren bir üniversite kuracağız” hedefiyle başlayıp 2001’de gerçeğe dönüşen İEÜ 10. yılını kutluyor. Daha dün söylenmiş gibi gelen bu sözler şimdi yerini başka hedeflere bırakıyor. 14 Nisan 2001 tarihinde sadece iki fakülte, beş yüksekokul, iki enstitü olarak kurulan üniversite, üç ayda bitirilen ana binada ilk yıl 288 öğrenci ile eğitime başladı. 10. yıla ise, altı fakülte, üç yüksekokul, iki enstitü, sekiz uygulama ve araştırma Merkezi, 6 bini aşkın öğrencisi ve 4 bin 316 mezunu ile başarısını ortaya seriyor. Her geçen yıl çıtasını bir adım daha ileriye atan İzmir Ekonomi Üniversitesi uluslararası üniversite olma yolunda hızla ilerliyor. > '$ İzmir Ekonomi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ekrem Demirtaş, 2001 yılında bu işe çok küçük bir adımla başladıklarını, 10. yılda ise nereye gelindiğinin sorgulanması gerektiğini ifade etti. Üniversiteyi bu ülkenin gençleri için kurduklarını belirten Demirtaş, “Hep birlikte daha iyi ! bir eğitim ve öğretim için çalışmalıyız” dedi. “Daha çok eğitime odaklıyız, üniversiteyi kampüs alanlarının dışına taşımak zorundayız. Bu üniversitemizin eleştirdiğim bir yönüdür” diyen Demirtaş öğrencilerin ve hocaların daha çok İzmir ve ülkeyle bütünleşmesi gerektiğini ifade etti. Demirtaş bu yıldan itibaren yüzde elli ve tam burslu öğrenci sayısının artacağının da müjdesini verdi. > )$ İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü Atilla Sezgin, üniversitenin kurulduğu yıl 300 öğrenciyken şu an gelinen noktada 6 bin öğrenciye ulaştığını belirterek, bu durumun gerçek bir başarı öyküsü olduğunu söyledi. “Disiplinli çalışarak hiçbir zaman eğitimden taviz vermedik” diyen "#$!% Sezgin’e göre bu başarıdaki en önemli faktör takım çalışması. Bologna sürecinde vakıf üniversiteleri arasında pilot üniversite olduğumuz, bunun neticesinde de Avrupa Komisyonu tarafından Türkiye’de sadece üç üniversiteye verilen Diploma Eki Etiketi’ne layık görüldüğümüzü ifade eden Sezgin, “Öğrencilerimiz bize güvendiler, biz de onların güvenlerini boşa çıkartmamaya çalıştık” dedi. > ($ & Deniz Şenyüz, tasarımıyla Greenpeace’e destek veriyor. (Fotoğraf: N. Gülin Küpelioğlu) Üniversitemiz Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Moda Tasarımı Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi Deniz Şenyüz birbirinden orjinal tasarımlarıyla adından söz ettiriyor. Son olarak tasarladığı gelinliğiyle Greenpeace’in “Seninki Kaç Santim” projesine destek veren Şenyüz, “Tasarım doğaya ve insana duyarlı olmalı. Yakıp yıkmamalı, tüketmemeli” diyor. Denizlerdeki doğal yaşamın sürdürülebilirliğine dikkat çekmek için tasarımıyla projeye destek veren Şenyüz, “Doğa bize fazlasıyla cömert bir şekilde her şeyi veriyor ama biz de bunu sonuna kadar tüketmemeliyiz” diyor. Gelinliğinde tamamen ipek ve keten kumaş kullanan Şenyüz, naylon ve plastik kullanılmasına ise karşı olduğunu söylüyor. Gelinliğine çoktan bir alıcı bulan Şenyüz, elde ettiği gelirin yarısını Greenpeace’e bağışlayacak. > *$ Kuruluş Yıldönümü Resepsiyonu Yöneticisinden, öğrencisine, dekanından, mezununa İEÜ ailesi görüşlerini Ünivers için anlattı. > +,-$ "#$ İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü öğrencisi Hande Sepetoğlu yeni çıkacak albümünü ve “brutal vokal”i anlattı. > .$ Sultanlar Play-off’ta İEÜ Kadın Voleybol Takımı 3. Lig A Grubu’nda playoff’lara kalarak 2. lige yükselme umudunu sürdürdü. > .$ %&' Radyo Eko’da her pazartesi 18.30’da Erman Gönülşen, Turgut Fırat Şentürk ve Murat Şeker ile Duraklama Anları’nı her salı saat 22.00’da Halil Türkden ile Şair Meridyeni’ni, her çarşamba 22.30’da Sarphan Uzunoğlu ve Eren Küçük ile Kritik’i ve çok daha fazlasını dinleyebilirsiniz. Dinlemek için radyoeko.org’u takip edin. o.org adyoek .r w w w 2 & 2011 3 22 &/4 ()*+, ./ 4 5''6 5/!/7 &89 ,9:6( ;7/ 99( Çok ses getiren 1. dönem final projenden bahseder misin? Bize kültürel sürdürülebilirlik adı altında bir proje sunuldu. Dediler ki Türkiye’deki kültürümüzü ele alacaksınız. İstiyorsanız derinlere inip Osmanlıya gidebilirsiniz, istiyorsanız güncel olarak hala devam eden kültürümüzden öğeler edinebilirsiniz ama bir şekilde kültürle bağdaştırarak bir gelinlik yapacaksınız dendi. Kültür deyince benim de direkt aklıma coğrafi bölgeden yola çıkmak geldi. Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili, coğrafyayla kültürün bağlılığından yola çıkarak denizi konu edindim. Sonrasında tam o süreçte Greenpeace’in “Senin ki kaç santim” projesi büyük bir hızla devam ediyordu ve her yerde duyuyordum. Sonradan dedim ki bunlar neden birleşmesin? Greenpeace’in sayfasından ve medyadan iyice bir araştırma yaptım. Greenpeace’in projesiyle kendi projemi birleştirmeye karar verdim. Sonrasında bunu tasarımımın üzerinde nasıl gösterebilirim diye düşünmeye başladım. Bir balık formu olması gerektiğine karar verdim. Balık formu gelinlikte şu an çok moda. Gelinliğin alt kısmı denizleri, denizin dalgasını anlatıyor. Sonrasında denizden büyük olarak gelen balıklar yukarı doğru çıkarken küçülmeye başlıyor. Aşağıda büyük ## 9?' "#$!% 9B) "#$!% B) /0#6 @') & 7 $/. 57 5?(*$/ *5/# 4?'89:; (71 9<9/0 93 * 89:; <3# B ##=9;# = *>?? +B <22&5%&9%%@ ))>?#A+/A? &51:4BC52 &AD>*'*E(')+F+F"4G AD>*'*E(+*'?+* A14 H14I# JJJ14I# balıklardan iki tane var, sonrasında balıklar yukarı doğru küçülüyor, çünkü küçük balık yoksa büyük balık da yok. Omuzdaki küçük balıkların ağa girmesi de o balıkların yok olduğunu gösteriyor. Bu şekilde anlatmaya çalıştım. Balık formunu anlatırken de direkt gelinliğin üstünde balık olmaması için Escher’in metamorfoz formlarını kullandım. Escher’in metamorfozunda balıklar kuşa dönüşür veya içiçe girerler. Bu nedenle estetik bir görüntüsü olması için de Escher’in formlarından yararlandım. Kullandığım malzemelerin doğal olmasına dikkat ettim. Kumaşlarımda plastik ve naylon kullanamazdım. Bu nedenle ipek kullandım. Aynı zamanda kullandığım ipeğin içine keten de koydum. Bu şekilde aslında şunu söylemeye çalışıyorum; tamamen doğayı yok etmek üzere ipek kullanmadım. Doğanın bize verdiğinden alıp ve içine başka şeyler katıp doğayı sömürmemeye çalıştım. Azar azar kullanırsak zaten doğa bize daha bol bir şekilde geri dönecektir. Greenpeace tasarımından haberdar olunca ne yaptı? Greenpeace’ten beni aradılar, çok teşekkür ettiler. Kendileri de sosyal medyada tasarımımı paylaşmak istediklerini söylediler. Onlar için bir yazı düzenledim, tam olarak ne demek istediğimi anlattım. Greenpeace; Facebook, twitter gibi sosyal ağlarda tasarımımı paylaştı. Gelinliğin bir alıcısı var mı? Aslında açık arttırmayla satmayı dünüyordum ancak bu yaz arkadaşımın arkadaşı evleniyor ve ona üç bin liraya sattım. Gelirin yarısı da Greenpeace’e gidecek. Sence bu başarında okulun katkısı ne kadar? Okulun katkısı çok büyük. Bu okula girmeden önce çizim yapabiliyordum ve resim konusunda yetenekliydim ama çoğu şeyi bilmiyordum. Dışarıdan göründüğü gibi moda sadece kumaşla kağıdın kalemin bir araya gelmesi ya da çizimle dikişin bir araya gelmesi değil. Altında tamamen bambaşka bir şey var. Çok derinlikleri var. Moda tamamen sosyolojik bir olgu. Onun için modanın derinliklerini öğrenmek, hem sosyolojik açıdan bakmak hem de gerçekten pratikte bunu yapabilmek çok güzel birşey. Okula girmeden önce kesinlikle entellektüel anlamda bilmediğim birçok şeyi şu an biliyorum. Okulumuzun diğer okullardan bir farkı bu diye düşünüyorum. Sanat tarihi,moda teorisi ve moda kritiği dersiyle yarın öbür gün mezun olduğumda medya alanında da ilerleyebilirim. Okul çok geniş alanda bilgi verdiği için aldığım eğitimden çok memnunum. /01 2#3 (@'9( İzmir Ekonomi Üniversitesi Kütüphanesi, Romanya köşesini kullanıma açtı. Romanya köşesinin açılışını İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Attila Sezgin ile Romanya İzmir Konsolosu Cosmin Lotreanu birlikte gerçekleştirdi. Türkiye’de Romanya kültürünü tanıtmak için oluşturulan köşede, Romanya’ya ait kitaplar, yazılı ve görsel materyaller yer alıyor. Konsolos Lotreanu, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde böyle bir köşeye sahip olmaktan ötürü büyük bir mutluluk duyduklarını belirterek, “Şu anda önemli bir başlangıç yaptık. Romanya’ya ait temel bilgiler bu köşede bulunacak. Gelecek dönemde doküman sayısını daha da yükselteceğiz” dedi. Kütüphanenin içinde yer alan Amerika, Fransız ve Yunan köşelerinden sonra açılan Romanya köşesi hem öğrencilere hem de diğer kütüphane kullanıcılarına hizmet verecek. Yaklaşık 100 adet basılı dokümana sahip olan Romanya köşesi, ileriki günlerde kitap sayısını arttırarak daha çok bilgiye ulaşılmasını sağlayacak. Şu anda 38 bin 138’i basılı, 53 bin 52’si elektronik olmak üzere 91 bin 190 kitabın yer aldığı İzmir Ekonomi Üniversitesi Kütüphanesi, yaklaşık 5 milyon kullanıcıya hizmet veriyor. Tüm vatandaşlara açık olan kütüphanede kitabın dışında 250 adet basılı 48 bin 550 adet dergi bulunurken, 40 milyon bilimsel makaleye ulaşılabiliyor. 54# (@'9( İzmir Ekonomi Üniversitesi Mezunlar Derneği, ilk olarak mayıs ayında büyük bir buluşma ile mezunları bir araya getirmeyi planlıyor. Düzenlenecek olan piknikte bir araya gelecek mezunlar, yeni dönem ile birlikte sık sık farklı aktivitelerde buluşacak. İzmir Ekonomi Üniversitesi altıncı katında yeni ofisine yerleşen Mezunlar Derneği, tek tek eski mezunlara ulaşarak, yeni dönemdeki aktiviteler için bilgi aktarıyor. Öncelikli amaçlarının derneğin üye sayısını arttırmak olduğunu belirten Mezunlar Derneği Başkanı Cengiz Ülken, “Bugüne kadar Mezunlar Derneği çok aktif olarak çalışmamış. Bizim amacımız mezunlarımızı sık sık bir araya getirerek, birlik ve beraberliğimizi arttırmak. Daha sonra farklı projeler de üreteceğiz” dedi. İletişim Mail: [email protected] Telefon:(232) 279 25 25 (232) 488 84 20 (% '< =!/ (%?' )& / (' 7A 99( Günümüzde engellilerin toplumla bütünleşme yönünde yoğun sorunlar yaşadığı bir gerçek. Özgür de bu sorunları yaşayan engellilerden sadece biri. Ancak o, engelli olmanın hayatı doyasıya yaşamaya bir engel olmadığını herkese kanıtlıyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi - Ritim Kulübü üyelerinin desteği ile düzenlenen ritim dersine katılan Özgür Çaylı keşfettiği sesler ve ismini yansıtan özgür ruhu ile izleyenleri büyülüyor. Ritim Kulübü eğitmeni Teoman Dalcı başkanlığında sürdürülen ritim dersi Özgür ve diğer Özel Özgüt Çaylı Mayıs ayındaki etkinliğe hazırlanırken Egem Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde bulunan öğrencilere büyük bir fırsat sağlıyor. Gerçekleştirdikleri deneysel müzik onların duygularını ifade etmekte büyük bir rol oynuyor. Zihinsel, bedensel ve duygusal gelişimini tamamlayamamış olan öğrenciler, bu etkinlik ile toplumsal yaşama bir adım daha atmış oluyor. Mayıs ayında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenleyeceği etkinliğe katılmaya hazırlanan engelli öğrenciler büyük heyecan yaşıyor. 3 2011 3 22 Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nin yeni binası 20.10.2010’da büyük ve renkli bir törenle açıldı. (Fotoğraf: Murat Şeker) ( 5? (@'9( Hem İzmir hem de Ege Bölgesi’nin ilk vakıf üniversitesi olan İzmir Ekonomi Üniversitesi, 10.yılına öğrencilerini de mutlu eden büyük hedefler ve yeniliklerle girdi. 2011 yılına gelindiğinde artık üniversite, Sosyoloji Bölümü, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü ve Psikoloji (UOLP-Suny- Fredonia) Bölümleriyle farklı disiplerini de içine aldı. Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nin yeni binasının açılışı, sıra dışı mimarisi ile tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Öğrencilerin ve öğretim üyeleri- nin ortak çalışması sonucu ortaya çıkan mimari yapı İzmir’de bir ilk oldu. Geleceğin tasarımcıları şimdiden birçok değişik tasarıma imzasını attı bile. Yeni bina farklı tasarımıyla da okulumuzdaki yerini aldı. Tamamında brüt beton ve cam kullanılan, güneş ışığından da yararlanılan binada, 13 bin metrekare kapalı alan, sekiz atölye, 17 stüdyo (dördü moda tasarım stüdyosu), 11 laboratuar, iki amfi (100 ve 125 kişilik), iki açık hava amfisi, altı derslik, üç seminer odası, üç toplantı odası, bir araştırma merkezi, bir medya odası, birçok fonksiyonlu salon, bir sergi salonu, oturma alanları ve kafeterya bulunuyor. 10. yıldaki diğer bir yenilik ise İletişim Fakültesi’nde yapıldı. Öğrenciler artık yeni bir medya merkezine sahip. En önemlisi de her öğrenci aynı işi yapmak zorunda değil; öğrenciler, bölümde kendi tercihleri doğrultusunda üç opsiyona ayrıldı. Her öğrenci medya araştırmaları ve yönetimi, habercilik ve sinema olarak kendi ilgi alanlarına yönelerek uzmanlaşıyor. Medya araştırmaları ve yönetimi opsiyonunda öğrenciler, akademik kariyer yapmak için ve araştırmacı olarak birçok seminere katılarak kendini geliştiriyor. Habercilik opsiyonunda ise muhabirlik, editörlük, televizyon haberi, radyo ve gazeteyi oluştur- ma süreçlerini öğrenen öğrenciler hem yazılı basın, hem elektronik medya hayatının içine girdiler bile. Sinema opsiyonunda ise, kısa filmler, belgeseller için senaryolar ve kameralar havada uçuşuyor. Böylece geleceğin sinemacıları deneyimlerini her geçen gün arttırıyor. 10. yılda İEÜ’nün uluslararası kriterde olduğunu Bologna sürecinde pilot üniversite seçilmesiyle daha da iyi anladık. Okulumuz, 2010 yılı Haziran ayında “Diploma Eki Etiketi” almaya hak kazanarak Türkiye’de bu etikete sahip üç vakıf üniversitesi arasına girdi. Bunun kanıtı ise AB Komisyonu tarafından hazırlanan üstün başarılı üniversiteler kitabında yerini alması... Üniversitemiz, mezun olduğumuzda ise ikinci yabancı dillerimizle iş bulma konusunda diğer rakiplerimize karşı önde olma şansını da bizlere verdi. Kurulduğu günden bu yana bizlere zorunlu ikinci dil eğitimi veren ve en az iki dilde yetkin mezun verme amacını güden okulumuz, bizleri uluslararası yabancı dil sertifikası almaya teşvik ediyor. Bu yıl verilmeye başlanacak olan sınav belgeleri İtalyanca, İngilizce, Fransızca, Rusça ve Almanca dillerinde olacak. Görünen o ki; nice 10. yıllarda bizim yerimizi alacak olan arkadaşlarımızın da İzmir Ekonomi Üniversitesi hakkında anlatacakları çok şey olacak... 3IK %B C.4"/&D (< E (@'9( de, öncelikle 10. yıla vurgu yapması. 10. yıl etkinlikleri için oluşturulan komisyonun çalışmalarının ağustos ayında başlayıp ekim ayında tamamlandığını belirten Prof.Dr. Oğuz Esen düzenlenecek etkinlikleri şöyle sıraladı: Prof.Dr. Oğuz Esen * Bundan sonra tüm birimlerin üniversitemizde yapacağı faaliyetler- * Üniversitemizdeki önemli dönüm noktalarının web sitesinde resimli bir çizelgeyle sunulması. Her bir faaliyet ve her bir birimin kuruluşuyla ilgili fotoğraf ve görsel araştırmasına başlanması. * Yeni logo hazırlığı. 10. yıla vurgu yapıp nisan ayından önümüzdeki yıl başına kadar web sitemizde, tüm faaliyetlerde, davetlerde, tüm görsel materyallerde kullanılması. * 5. yılda olduğu gibi üniversitemizin tarihçesinin yazılması. * 10. yıl logosu ile 10. yıl afiş tasarımı yapıp, bunun özellikle üniversitenin kurulduğu tarih olan 14 Nisan’dan sonra ve yaz aylarında bilbordlarda, 10. yıl vurgusunun tüm İzmir’e duyurulması. * Belli bir hizmet süresini dolduran idari ve akademik personele tören eşliğinde plaket verilmesi. * 10. yıl nedeniyle İzmir’in önde gelen iş adamlarına, İzmir Ticaret Odası Meclis Üyelerine, İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı’na, sanat çevrelerine, akademik çevrelere, öğrenci aktivitelerinin yansıtılacağı büyük bir resepsiyon verilmesi. * 10. yılı kapsayan, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin tarihsel sürecini yansıtan programlarla, akademik idari personelleri, hangi birimin ne zaman kurulduğu, hangi yayımların yapıldığını içeren kitabın hazırlanması. 4 %6#5? (@'9( 2011 3 22 L6M %C.4A9!&(<!(?F İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü olarak, sizin bulunduğunuz yerden bakınca 10 yıl nasıl geçti? 10 yıl çok çabuk geçti. Ben, bu üniversitenin yasal sürecinin gerçekleştiği dönemde, Yüksek Öğretim Kurulu üyesiydim. Hem İzmirli, hem de meclisle olan ilişkileri takip eden bir üye olarak, baştan sona bütün aşamalarında vardım. Tesadüfen okul kurulduktan sonra da 2001 yılında rektörlük teklif edilince, ben de büyük bir memnuniyetle geldim. Üniversite çok hızlı bir gelişme gösterdi. İlk yıllarda 300’e yakın öğrenciyle başladık. Kampüsümüz inşa halindeydi ve eski bir otel binasıydı, çok kötü bir durumdaydı. 10 yılda üniversite olarak çok hızlı bir büyüme yaşadık. Büyürken de eğitim kalitemizden, araştırma hedeflerimizden ödün vermedik. 10. yılın sonuna baktığımızda üniversite gerçekten Türkiye’de bir yıldız gibi parlıyor ve bunda Mütevelli Heyetin, üniversite üst yönetiminin, akademisyenlerimizin, öğrencilerimizin, idari personelimizin, hepsinin katkıları oldu. Öğrencilerimizi de şunun için katıyorum işin içine; yeni kurulan bir vakıf üniversitesine cesaret edip geleceklerini o üniversiteye bağlamaları da önemli bir faktör diye düşünüyorum. Onlar bize güvendiler, biz de onların güvenlerini boşa çıkarmamaya çalıştık. Üniversitemiz 10 yıllık vakıf üniversitesi olarak büyük başarılar elde etti. Bunu neye bağlıyorsunuz? Başarı birçok faktöre bağlı olabilir. Yönetici arkadaşlarımızın başarısı ama benim özellikle üzerinde durduğum takım çalışması. Onun için üniversitenin geleceği ve yürütülmesiyle ilgili her konuda ilgili arkadaşlarla danışarak, görüşerek ve onların fikirlerini alarak karar vermeyi prensip edinen birisiyim. Takım çalışması, bize bu başarıyı getirdi. Başarının faktörlere bağlı olması gerekir. Disiplinli çalışarak, hiçbir zaman eğitimden taviz vermedik. Eğitim için de en iyi alt yapıyı kurmaya çalıştık. Sınıflardaki sıralardan, fiziksel imkanlara, kütüphane imkanlarından, diğer teknolojik imkanlara kadar her türlü imkanı üniversite esirgemeden eğitime yansıtmaya çalıştı. Bir başka önemli faktör de; buraya aldığımız öğretim üyeleri gerçekten seçilmiş öğretim üyeleridir. Önemli bir eleme sürecinden geçirilerek bu üniversiteye alınmışlardır. Bütün bu faktörler birleşince zaten başarı ortaya çıkıyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi’ni 10 yıl sonra nerede görüyorsunuz? Mevcut kampüsümüz fiziksel imkanlar itibariyle belli bir doyum noktasına geldi. 6 bin-6 bin beşyüz, belki 7 bin civarında öğrenci barındırabilir ama bu kampüse fazla da yüklenmemek Rektör Prof. Dr. Atilla Sezgin Fotoğraf: Nilay Aygün gerekir. Fiziksel imkanların öğrencinin ve öğretim üyelerinin rahat bir ortamda çalışmasını sağlaması bakımından mevcut kampüsümüz yeterli. Bütünüyle ingilizce eğitimi verdiğimiz için kalabalık sınıflar, öğrenci sayısındaki artışlar, eğitim kalitesindeki yönünü ters yönde etkiler. Bu rakama sahip çıkıp, bu civarda bir öğrenciyle gelecekteki yatırımlarını ve görüşlerini belirlemesinde fayda var diye düşünüyorum. Okulumuzda öğrenciler, öğretim üyelerimiz ve dışarıda birçok kişi üniversitemizin Türkiye’nin en iyi ilk beş vakıf üniversitesi arasında olduğunu düşünüyor. Siz de böyle düşünüyor musunuz? Tabii düşünüyorum. Söylediğim başarılı çalışmalar üniversiteler arasında hatta devlet üniversiteleri arasında çok da iyi bir noktaya getirdi. Bu gerçekten bir başarıdır. Çünkü bunu yaparken çok da maddi imkanlara sahip olmadan bu noktaya geldik. O bakımdan önemli diye görüyorum. Bu başarının devam ettirilmesi daha önemli. Bu noktaya geldik fakat bu noktadan sonra belki daha yüksek hedefler düşünmek ve mevcut durumunu koruyabilmek de önemli. Her geçen yıl üniversitemiz eğitimine yeni bölümler, fakülteler dahil ederek büyüyor. Önümüzdeki dönemlerde de bünyenize yeni fakülte ve bölümler katmayı düşünüyor musunuz? Evet düşünüyoruz. Bunlardan biri geçen yıl kurulan fakat faaliyete geçirilemeyen hukuk fakültemiz. Şu anda hazırlıkları yapılıyor, öğretim üyeleri temin ediliyor. Önümüzdeki akademik yılda öğrenci alımına başlayacak. Hukuk fakültesi gerçekten önemli çünkü aynen bir tıp fakültesi gibi, insan sağlığıyla onlar nasıl ilgileniyorsa, hukuk fakülteleri de yargı ve adaletli bir sistemin kurulmasında çok önemli bir rol oynuyor. Oradan yetişen mezunlarımızın bu liyakata sahip öğrenciler olarak yetiştirilmesi de önem taşıyor. Bunu başaracağımıza inanıyoruz. Geçen sene Sosyoloji Bölümü faaliyete geçmişti. SUNY ile ilgili ortak lisans programları var. Mutfak Sanatları ve Yönetimiyle ilgili SUNY’in kampüsüyle ortak program önümüzdeki sene açılacak. Dünya üniversitesi olma hedefinden söz edilir oldu. Bu konudaki girişim ve çabalar nelerdir? Dünya üniversitesi çok global bir cümle. Bunu iyi tanımlamak lazım. Dünya üniversitesi olmanın birçok gerekleri var. Nitelikli eğitim, nitelikli araştırma, dünya çapında bilimsel buluşlar, patentler, Nobel ödüllü öğretim üyeleri gibi, çok değişik gerekleri var. Bunun içerisinde bir faktör de uluslararasılaşma dediğimiz kavram var. Yabancı uyruklu öğrenci ve yabancı uyruklu öğretim üyeleri sayılarının belli oranlarda olması gereği var. O nedenle bunu sağlamak, Türkiye şartlarında hele de bizim şartlarımızda çok da kolay değil. Ama bu bir hedeftir, bu doğrultuda çalışmak gerekir. Biz de bunu adım adım yapmaya çalışıyoruz. Buna nasıl ulaşılır derseniz, biraz uzun vadede olur diye düşünüyorum. Çünkü biz daha 10 yıllık bir üniversiteyiz. Halbuki dünyada ilk çağdaş bilimsel üniversite olarak kabul edilen İtalya’daki Bologna Üniversitesidir. O da 11. yüzyılda kurulmuş. 1100 yıl ediyor. Bologna sürecinden ve 2010 yılı Haziran ayında aldığımız Diploma Eki Etiketi’nden bahseder misiniz? Üniversitemize neler katıyor? Bologna sürecine özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde başlatılan sonra da buna katılmak isteyen, üye olmak için çalışan ülkeler de katıldılar. Türkiye’de buna baştan beri katıldı. Bologna sürecinde Türkiye’ye baktığımızda, diğer Avrupa ülkelerinden iyi. Bizde de dört yılda lisans programı, master ve doktora akademesi var. 1. devre lisans, ön lisans eğitimi, 2. devre master, 3. devre de doktora eğitimi olarak kabul ediliyor. Bütün bunlar bizde eskiden beri yerleşik olduğu için, adapte olmamızda bir sorun olmadı. Ancak Bologna Süreci üniversitelerarası öğren- ci değişimini ve diplomaların denkliği konularında çok önemli bir faktör. Öğrenci değişimi açısından, AKTS dediğimiz bu sisteme biz bütünüyle uyduk. Mevcut kredi sisteminin yanısıra, AKTS kredi sistemine de uymuş durumdayız. Bologna sürecinin belli kriterleri var. Seçimlik dersleri ön görüyor. Biz bunlara geçen sene yaptığımız temel bir çalışmayla Bologna sürecine bütünüyle uymuş durumdayız. Bunun neticesi olarak da üniversitemize ‘’Diploma Eki Etiketi’’ diye bir belge verildi. Bu çok önemli bir belge. Çünkü Avrupa Komisyonu veriyor. Türkiye’de bu belgeyi alan üç ortak üniversiteden birisiyiz. Bilkent, Sabancı ve bizde var. Bu üniversiteden diploma alan öğrencinin, Avrupa Birliği’nde bir üniversiteye başvurduğunda, herhangi bir denklik sorunuyla karşılaşmasını engelliyor. Bologna süreciyle ilgili en önemli değişiliklerden bir tanesi de ders çıktılarını belirlemek oldu. Her dersle ilgili web sitemizde ders içeriği var. Bu dersten beklenen nedir, öğrenci bu dersten çıktıktan sonra neyi öğrenmiş olacaktır, bunlara varıncaya kadar hepsi düzenlenmiş durumda. Tabii bunlar uzun bir süreç. YÖK tarafından Türkiye’de Bologna sürecinde vakıf üniversiteleri için pilot üniversite seçildik. Yani, diğer vakıf üniversiteleri bize bakarak, Bologna sürecine hazırlanacaklar. Bütün bunların mezunlar açısından yararı nedir? Bu kaçılmaz olarak öğrencilere yansıyacaktır. Üniversitenin böylesi bir belgesine sahip olduğunu, Bologna sürecinde şu aşamalardan geçtiğini herkes bilmeyebilir. Belgelediğimizde öğrenciler için büyük bir avantaj olacaktır. Bu üniversitenin daha iyi bilinirliğini ortaya çıkaracaktır. Örneğin; bütün Harvard mezunlarının iyi olduğu düşünülür ama içlerinden kötüler de çıkabilir. Genelde büyük çoğunluk itibariyle başarılı öğrenci verdiği de bir gerçek. Buradan mezun olan öğrencilerin, büyük bir çoğunluğunun nitelikli, kaliteli, iyi eğitim almış, belli şartlarda yetişmiş olduğunu belgelediği için öğrenciler açısından tercih faktörü olarak ortaya çıkacaktır. Üniversitemizin mezun kalitesinden memnun musunuz ve mezunlarla ilişkisi bakımından performansını nasıl buluyorsunuz? Mezunlarla ilişki açısından her türlü gayreti gösteriyoruz. Mezunlar veri tabanı oluşturduk. Tüm mezunlarımızı bu veri tabanında izlemeye çalışıyoruz. Türkiye’de genel bir sorun var. Mezunlar veya insanlar kurumsal ilişkilerinin pek üzerinde durmuyorlar. Biz bu konuyu aşmaya çalışıyoruz. Sürekli mezunların telefonlarını alarak, adreslerini temin ederek, kendileriyle görüşerek, en son bilgileri almaya uğraşıyoruz. Aslında öğrencilerimizin bu ilişkiyi devam ettirmeleri kendi menfaatlerine. Çünkü mezunlarımızın iyi yerlerde iş bulması üniversitenin de şöhretini iyi yönde etkileyecektir. Bunu yaparken öğrencilere şöyle bir imkan da yaratıyoruz. Veritabanı, birçok büyük firmaya tanıtıldı. Bu firmalar hangi nitelikte eleman alınacağını, veritabanına ilan olarak vermeye başladılar. Ben şu nitelikte eleman arıyorum diye, bizim öğrenci mezun veritabanımıza ilan veriyorlar. Mezunumuz, hem iş bulmak açısından, hem de iş değiştirmek açısından kendilerine imkan yaratmış olacak. Mezunlarımızın büyük çoğunluğu iyi işlerde çalışıyorlar. Bir kısmı zaten kendi aile şirketlerinde çalışıyor. Büyük bir kısmı da yutdışındaki üniversitelerde master ve doktoraya kabul ediliyorlar. Hatta burslu kabul ediliyorlar. Bu da bizi çok memnun ediyor. Öğrencilerinize, idari personelinize, öğretim üyelerinize ve tüm çalışanlarınıza 10. yıl mesajınız nedir? Onları çok seviyoruz. Burada gerçekten bir başarı öyküsü yaratıldı. Bu kurumun kıymetini ve yarattığı sonuçları mütevelli heyet, rektör, rektör yardımcıları, üniversite üst yönetimi, akademisyenleri, idari çalışanları, öğrenciler, öğrenci velileri, İzmir halkı ve bütün Türkiye’nin idrak etmesi lazım. Çünkü böyle bir kurumu yaratmak kolay değil. Bu kurumun İzmir’de yaratılmış olmasının yan etkileri var. Öğrenci olarak, Ankara‘ya gidip yurtta ya da başka bir evde zor koşullarda yiyip, içmeden veya başka şartlarda eğitim alma sıkıntılarından kurtulmuş oluyorsunuz. Burada nitelikli eğitim veren bir kurum olması öğrenci ve ailelere bu açıdan bir katkı sağlıyor. Öğretim üyeleri, burada bir anlamda ücret alarak para kazanıyorlar, geçimlerini temin ediyorlar. İdari personel de aynı şekilde. Yani bu üniversite bir istihdam yaratıyor. Servis şirketi, bizim öğrencilere servis yapıyor. O şirket bir şekilde katkı sağlıyor. Balçova halkı, buradaki esnaf, restoranlar, öğrenciler alışveriş yapıyor bir katkı sağlıyor. İzmir’e büyük bir katkı sağlıyor. Tabii ülke eğitimine de, devlete hiçbir kuruş yük olmadan, 6200 öğrenciyi eğiterek de büyük bir katkı sağlamış oluyoruz. Bunu yaparken de düzgün ve nitelikli bir şekilde yapmış olmak önemli. Biz bunu yaptığımız için mutluyuz. Öğrencilerin de bu üniversiteye en az bizler kadar sahip çıkmaları lazım. Mezun olduktan sonra da bu üniversiteye sahip çıkmaları lazım ki, kendinden sonra gelecek gençlerin de iyi bir ortamda eğitim alma olanağını bu üniversite sağlayabilsin. 5 2011 3 22 L4M )(@+4<!/,'.! Üniversitemizin Mütevelli Heyet Başkanı olarak 10. yıla gelmek nasıl bir duygu? 10. yıla gelmenin ötesinde üniversitemizin öğrencilerinin çıkaracağı bir gazeteye ve öğrencilerimize böyle bir ropörtajı vermek de çok duygulandırıcı, etkileyici. Sizin bu çalışmalarınızın başarılı olması için elimden gelen desteği vereceğim. Ünivers’i, umarım çok daha iyi noktaya taşırsınız. Biz bu üniversiteyi kurduğumuzda çok ince ve uzun bir yola çıktığımızın fakındaydık. Çünkü dünya üniversitelerine baktığımız zaman üç yüz, beş yüz yıllık üniversiteler var. Biz 2001’de bu işe çok küçük bir adımla başladık. Ancak bir çin atasözü var; büyük yolculuklar küçük adımlarla başlar. Bu büyük bir yolculuk. Bu büyük yolculuğun sonunda ve ara duraklarında yaptığın işi sorgulamak ve sonrasıyla ilgili rotayı çizmek gerekir. 10. yıl çok önemli bir durak noktası. 10. yılda bir durup nereye geldik, nereye gitmeliyizi sorgulamalıyız. Bu açıdan bu yılı ben çok önemsiyorum. Bu yıl eğitim döneminin tamamlanmasıyla birlikte üniversitenin kendi içinde öğrencilerinin de, İzmirlilerin de katıldığı bir çalışmayla İzmir Ekonomi Üniversitesi nereye geldi, nereye gitmeli çalışmasını yapmalıyız. Bir durup durum değerlendirmesi yapmak için uygun bir zaman. Bildiğimiz gibi İzmir’de ilk vakıf üniversiteyiz. Üniversiteyi kurmak isterken maddi ve manevi tereddütleriniz oldu mu? Bu röportajı yaptığımız binanın yerinde eski bir bina vardı. Üç katlı bir bina. Ben buraya 1980 yılında meclis üyesi olarak geldiğimde, İzmir Ticaret Odası’nın eğitime yönelik faaliyetlerinin olmadığını gördüm. İzmir Ticaret Odası’nın sosyal faaliyetler, sosyal yardımlar, sağlık yardımları konusunu yapamadığını gördüm. Onun için çok genç, daha saçlarında beyazı olmayan bir meclis üyesi olarak dedim ki; Ticaret Odası bir kamu kurumu. Yasayla yönetiliyor, sınırlamalar var onun için bunun dışında eğitim, sağlık, sosyal hizmetleri yapmak üzere bir vakıf kurulması gerekir. Bunu dile getirdiğimde 1984 yılıydı. O zamanki büyüklerimiz böyle bir vakıf Ticaret Odası kuramaz dediler. Ben de neden kurulmasın dedim. Yaklaşık dört yıl Komisyon kurdular ve komisyonlarda vakfın kurulup kurulmamasını tartıştılar. Sonunda kurulabileceği ortaya çıktı. Ben de o zaman 1987 yılında, yönetim kuruluna gir- Mütevelli Heyet Başkanı Ekrem Demirtaş Fotoğraf: Nilay Aygün dim ve Başkan Vekili seçildim. O zaman vakfı kuramamıştık. Engellediler. 1988 yılında İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı’nı kurduk. Vakfı kurduğum zaman, o dönemin başkanı İzmir Ticaret Odası’nda bize bir sandalye, bir masa bile vermedi. Yokluk içerisinde bir yer tuttuk. Oraya arkadaşlarımızın yardımıyla masa, sandalyeler aldık ve ilk eğitim çalışmalarına vakıf olarak başladık. Orada on binlerce kişi eğittik. Yönetici sekreterliği, turizm, muhasebe yardımcılığı gibi pek çok eğitim programlarını İzmir Ticaret Odası Vakfı’yla gerçekleştirdik. Bunlar tabii güzel şeyler. Kalıcı bir eser yapabilmek için bir üniversite hayali vardı. Üniversite hayalinin gerçek olması içinde hayalin yapılabilir olması gerekir. Bunu da İzmir İktisat Kongresi’nde görüyoruz. İzmir İktisat Kongresi’nde o dönemin oda başkanları ve kongreye katılan tüccar heyeti karar aldı. Büyükşehirlerde Ticaret Odaları yüksek öğretim kurumları kurmalıdır diye. O bir vasiyet bize. O vasiyet ile biz üniversiteyi şekillendirmeye başladık. Üniversiteyi kurmak kolay değildi. Parasal imkanı sağlamak çok kolay değil. Fizibilitelerini de yaptık. Nihayet 2001 yılına geldiğimizde artık bu iş olgunlaşmaya başlamıştı. O dönemin başbakanı rahmetli Bülent Evecit’in desteğiyle biz bu kanunu çıkarttık. O zamanlar meclis üyelerine bir kanun maddesi koydurupda, onu çıkartmak çok zor bir işti. Sıra var, sürekli araya başka kanunlar girer ve çıkamaz. Rahmetli Ecevit bizi en sondan en başa aldırdı. Meclise ilk ve son defa gittim. Mecliste komisyon üyerlerinin oturduğu koltuğa oturdum ve sekiz maddeli kanunun çıkması için çaba gösterdim. Muhalefet engellemeye başladı. O gün akşama kadar sekiz maddelik kanunun hepsi konuşularak üniversitenin kuruluş kanunu çıktı. Böyle bir hikaye. Üniversitemiz 10 yıllık vakıf üniversitesi olarak büyük başarılar elde etti. Bu büyük başarıları neye bağlıyorsunuz? Biz bu üniversiteyi kurarken belli hayaller kurduk. Burada okuyan öğrencilerimiz, işe hazır biçimde mezun olacaklar. İş için eğitilecekler ve mezun olduğunda tekrar öğrenmeyecek, mezun olduğu bölümle ilgili bilgi birikimi olacak. Hoca odaklı değil ya da Mütevelli Heyet odaklı değil, öğrenci odaklı olacak. Öğrencinin istekleri, beklentileri bizim programımızı belirleyecek. Çağın gereği dijital bir üniversite. Mesela, çok kitabı olan bir üniversite kütüphanesi Bunu biz söylediğimizde herkes hayret ediyor. Bu üniversitenin şu an yıllık bütçesi 50 milyon dolar. Her yıl 50 milyon dolar gibi bir para buraya giriyor. Bu para nereye harcanıyor. Kimse bunun bir kuruşuna elini sürmüyor. Mütevelli Heyet Başkan dahil tüm üyeleri bir lira almıyor. İçtiğimiz çayın, kahvenin parasını kendimiz öderiz. Bu paranın tamamı, son kuruşuna kadar öğrencilerin daha iyi yetişmesi için eğitime harcanır. Hocaların en iyisine erişmek için devlet üniversitelerinin verdiği üç katı ücretle hoca alırız. Tabii fiziki şartlar çok önemli. Sınıfınız, sandalyeniz, projeksiyon cihazınız, ne gerekiyorsa o alınır. Biz o ilk yıllarımızda bile, sizin oturduğunuz sandalyeyi altını süngerli ve bez kaplı bir sandalye olarak seçtik. Çünkü sekiz saat üzerinde oturacaksınız, yumuşak olması gerekir. Esneyebilen sandalye aldık. Esneyebilmeniz, rahatlayabilmeniz için. Amfilerin seçiminde, hiçbiri içimize sinmedi. Bu yüzden İtalya’dan getirttik. Öğrencinin daha çok rahat etmesi, sevmesi ve çalışması için elimizden geleni yapıyoruz. Her türlü kaynak öğrenci için harcanır. Doğru hocaları ve kadroyu seçtiğiniz zaman başarıyı yakalayabilirsiniz. 94 4 I yapmadık. Bilgi ve elektronik ortamlara erişen bir kütüphane dizayn ettik. Çağın gerektirdiği bir sistem üzerine yoğunlaştık. Tabii ki bir şeyi yeniden keşfetmemek gerekiyor. Eğitim bizim bildiğimiz iş değil, onun için dünyada en iyi nerede yapılıyor, nasıl bir sistemle eğitim yapılıyor, bunun araştırmasını yaptık. Çağdaş bir eğitim konusunda Thatcher Hükümeti’nin eğitim danışmanı, dünyadaki en iyi kişilerden birisiyle danışmanlık sözleşmesi yaptık. Ondan danışmanlık hizmetleri aldık. Buna göre bir eğitim sistemi oluşturduk. Diğeri ise, parasal kaynak. Para olmadan dünyada bir şeye erişmek mümkün değil. Kaliteli eğitim yapacağım dersiniz ama parasal kaynağınız yoksa yapamazsınız. Onun için bu üniversiteyi kurma aşamasında İzmir Ticaret Odası’ndan 3 milyon 250 bin dolar para aktarıldı. Üniversitenin sermayesi buydu. İzmir Ekonomi Üniversitesi’ni 10 yıl sonra nerede görüyorsunuz? 2010 yılında okulun başlama töreninde hedefimiz dünya üniversitesi olmaktı. Şu an belli bir noktadayız. Dünya da yapılan eğitimin en amaca dönük, en kalitelisi burada yapılacak ve buradan mezun olan öğrenci dünyada çalışmaya yönelik eğitim almış olacak. Dünyanın her ülkesine tam burs veriyoruz. Amacımız Dünyanın her ülkesinden 200 öğrenci olması. Olursa burası büyük vizyonu olan bir üniversite olacak. Bunu kendimize hedef koyduk. Eğitimi kalitelendirmek sadece eğitim kadrosuyla olmuyor, aynı zamanda başarılı öğrencileri çekmeniz gerekiyor. Bu yıldan itibaren yüzde elli ve tam bursların sayısı artacak. Puanı yüksek daha başarılı öğrenciler buraya gelecek ve daha başarılı bir üniversite olacağız. Üniversitenin yeni bir yerde kampüs kurulması düşüncesi ve faaliyetleri olacak mı? Bizim koyduğumuz sınır 6000- 6500 maksimum 7000 öğrencidir. Bu kampüsün, yabancı diller okulu inşaatını gerçekleştirdikten sonra mevcut ana blok otel binasını da kademeli bir biçimde dönüştüreceğiz. Oradaki fiziksel altyapı işlerimiz tamamlanmış olacak. Kampüsümüzün eksikliği; öğrenci aktiviteleri, sportif aktiviteler. Bunlar için yerlerimiz yok. Dolayısıyla, burada arsayı büyütebilme olanağımız olmadığı için bunu başka bir yerde yapmak zorundayız. Güzelbahçe’de almış olduğumuz 185 bin metrekarelik alanının bu yıl ağaçlandırmasını yapacağız. Birlikte yürüme yollarını yapacağız. Tenis kortları, basket sahaları, futbol oynanacak yer, birlikte oturup sohbet edebileceğiniz bir alan yaratacağız. Buranın imarı şu an olmadığı için yapılaşma olmayacak ama o bölgede mutlu bir biçimde eksik olan sosyal ve sportif yönlerimizi tamamlayacağız. İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin İzmir için rolü, fonksiyonu nedir? Şu anda İzmir’e çok bir şey kattığını söyleyemem. Çünkü İzmir’le bütünleşen bir çalışma vizyonuna sahip değiliz. Daha çok eğitime odaklıyız. Üniversite olarak kampüs alanlarının dışına taşmak zorundayız ve bu benim üniversitemizin eleştirdiğim bir yönüdür. Öğrencilerimizin, hocalarımızın daha çok İzmir ve ülkeyle bütünleşmesi gerekmektedir. İşte onun da dengesini kurmak gerekir. Hocalar da diyorlar ki; burası bir bilim kurumu. Tamam bilim kurumu da, bilimi bu duvarlar arasında yaptığımız zaman yaşadığımız şehre de ışık tutalım. Biz İzmir’e ışık tutan bir üniversite olmalıyız. Bu konuda biraz eksikliğimiz var. Öğrencilerinize, idari personelinize, öğretim üyelerinize ve tüm çalışanlarınıza 10. yıl mesajınız nedir? Biz bu üniversiteyi bu ülkenin gençleri için kurduk. Buradaki amaç, daha iyi bir eğitim. Hep birlikte daha iyi bir eğitim ve öğretim için çalışmalıyız. Bunun için de özverili olmalıyız. Öğrencilerimizden beklentim de; tabii ki gençliğinizi yaşayın ama üniversitede hayata başlamak için, hayata girmek için önemli bir aşama geçiriyorsunuz. Orada alacağınız bilgiler sizin hayat boyu kazancınızı, başarınızı etkileyecektir. Hayata başarılı bir biçimde girmek için bu üniversitenin imkanlarını iyi değerlendirin. 6 2011 3 22 N6I #A J*! (@'9( Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Tevfik Balcıoğlu Üniversitemizin 10 yılı fakültenin yoktan varolması, yapılanması, bölümlerin akademik kadrolarının oturması ve kalitenin belli bir standarda gelmesi ile geçmiş zaman. Fakültemiz artı değer konusunda Türkiye’ de önde gelen bir yere sahip. Bunu gelen öğrenciyi maksimal bilgiyle donatmak olarak açıklıyorum. Gelen öğrenci profilimizin daha da yükseleceğini umuyoruz. Yukarı doğru giden bir grafiğimiz var. Öğretim üyesi yatırımımız çok iyi. Tüm üniversitelerle kıyasladığımızda iyi bir yerde olduğumuzu düşünüyorum. İyi bir iş yaptığımıza inanıyorum. Uzun dönemde de bunun bize gelen öğrenci profilinde daha üst taban puanlı öğrenci alımıyla yansıyacağını umuyorum. Burslu öğrenci sayımızın çok katkılı olacağını düşünüyorum. Gelişme sürecimiz elektronik ve haberleşme mühendisliği bölümümüzün büyümesiyle olacak. Fakültemiz lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimleriyle, kalitesiyle belli bir noktaya gelecek diye umuyoruz. Mühendislik ve Bilgisayar Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Turhan Tunalı Kadro güçlendi. Enerji alanında girişim oldu. Önce sertifika programı, sonra master programı açtık. Şimdi YÖK’e lisan programı için başvuru yaptık. Bu alan Türkiye’de yeni bir alan, önü açık, geleceği dönük bir alan. Kipa ve Koçtaş’la iş garantili anlaşmalarımız oldu. Kipa’da şu anda mezun ve çalışan öğrencilerimiz var. Okulu bitirir bitirmez orada çalışmaya başlıyorlar. Yönetici adayı olarak başlıyorlar. Yukarıya doğru ilerliyorlar. Koçtaş daha bu sene başladı, o da aynı şekilde olacak. Risk- yönetimi alanında ve muhasabe alanında sertifika programımız oldu. İktisadi-İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Alev Katrinli 10 yıl, bir kurumun tarihinde, birikimlerine bakıp, sonra da yeni bir hamleyle geleceğe yönelmek açısından yeterince uzun bir dönem. İEU daha dün İzmir’in ilk vakıf üniversitesiyken, bugün İzmir denilince ilk akla gelen, adı kent ile özdeşleşen bir eğitim kurumu. Biz de İletişim Fakültesi olarak 10. yaşımıza seneye gireceğiz ama, geçen yıldan itibaren, geçmişimizi hakkıyla değerlendirip, yepyeni bir ders programı ile yüzümüzü geleceğe bir başka biçimde döndük. Öğrencilerimize çok geniş bir seçimlik dersler listesi içinden kendi geleceklerini belirlemelerini sağlayacak, hemen her dersin uygulama ve kuram ağırlığının dengelendiği, doğrudan uzmanlığa dönük derslerin mutlaka stüdyolarda ve bir akademisyenle, sektörden öğretim görevlisi tarafından birlikte verildiği bir ders programı sunuyoruz. Onlara bir haber merkezinin, film stüdyosunun ya da halkla ilişkiler ve reklam ajansının birebir simülasyonunu yaşatıyoruz. İsterlerse bütün bir akademik dönem süresince İzmir’deki üç büyük gazetede staj yapmak imkanı sunuyoruz. Kazandıkları beceri, değer ve iletişim anlayışıyla bir yüzümüz kentimizde ve iletişim sektörünün kalbinde, diğer yüzümüz tüm dünyaya dönük, yani mezun olduğunda herhangi bir yerde iş bulmamak için mazereti olmayacak öğrenciler yetiştiriyoruz. İletişime “değer” katıyoruz... İletişim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Sevda Alankuş Üniversite hiç kimsenin düşünemeyeceği kısa bir zamanda da yol aldı. Fakültede dört bölümümüz var. Bir üniversite olmak kolay bir şey değil. Üniversitemizin Matematik Bölümü Türkiye’nin şu an en iyi matematik bölümlerinden den birisidir. Uluslararası alanda olmamız lazım ki üniversitemiz uluslararası üniversite ersite olsun. 10 yıllık bir üniversite olmamıza rağmen doktora programlarımızın bile olması çok büyük başarı. Zamana ihtiyaç var. Yabancı öğrencilerimizin çok olmasıı için elimizden gelen herşeyi yapıyoruz. Uluslararası fuarlara katılıyoruz. Yakın gelecekte kte inanıyorum ki çok fazla yabancı öğrencilerimiz olacak. Bölge olarak daha fazla üniversiteye niversiteye ihtiyaç var. Üniversitemiz kendini kanıtlamış, tanınıyor, azimli adımlarla ilerliyor. Rektörümüzün çok doğru politikalar izlemesinin sonucuu da var ortada. Esas hedef fakültelerimizde nitelikli profesör sayılarını arttırmak. rttırmak. Fen bilimlerinde gelişmeyen bir ülke hiçbir yerde gelişmez. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. İsmihan Bayramoğlu )& Üniversiteden aldığınız eğitimin iş hayatınızda faydası olacağını düşünüyor musunuz? !?># Bu tip yıllar dönüm noktaları sayılır. Geriye bakışında değerlendirilmesi için iyi bir fırsat verir. İnsanların biraz durup yaptıklarını değerlendirdiği yıllardır. O bakımdan anlamlıdır. 2010 yılında biz üniversite olarak çok önemli atılımlar yaptık. Yeni bir fakülte binasına kavuştuk. Bir yerde biz kendi evimizi kendimiz yapmış gibi olduk. Bu hoş bir süreçti. Üniversitemizin iyi bir ivme kazandığını düşünüyorum. Biz bir aşamayı da fakülte katoloğumuzda yaptık. Öğrencilerimizin yaptığı işler, dökümantasyon, ortaya çıkan fiziksel yapı, öğrencilerimizin akademik performansı olarak iyi bir noktaya geldik. 10. yılı fiziksel kanıtlarla kutlamak, üniversiteye bir değer katmak önemli diye düşünüyorum. 5 AB/ (@'9( İ ş hayatımı kesinlikle çok iyi yönde etkileyeceğini düşünüyorum. Çünkü lojistik yönetimi öğrencisiyim. Lojistik yönetimine Türkiye’de baktığımız zaman sayısı şu an altmışı geçti. Bölümümüz yüksekokul olarak, iki yıllık var. Dört yıllık olarak baktığımızda Türkiye ‘de sadece üç üniversite görüyoruz. İngilizce eğitim verenler de üç tane. Dolayısıyla bu büyük bir rekabet avantajı katacak bizlere. Mühendislere baktığımız zaman, mühendislerle de rekabet edebileceğimiz bir eğitim alıyoruz. Dolayısıyla okuldan aldığım eğitimden çok memnunum. T abii ki bir devlet üniversitesi kadar geçerli olur mu, olmaz mı tartışılır. Çünkü herhangi bir işverenin önüne iki tane cv gelirse; biri vakıf üniversitesinde okumuş öğrencinin cv’si, diğeri de devlet üniversitesinde okumuş öğrencinin. Devlet terbiyesi almış birinin cv’si olursa, ben şahsım adına vakıf üniversitesinde okumuş olanı ikinci planda düşünürüm. U ygulamalı derslerin, teknik anlamda bana kariyer hayatımda faydalı olacağını düşünüyorum. Teorik dersleri her zaman kullanmasak da, bir şekilde gündelik hayatta da kullanıyoruz. Bunun için üniversitede aldığımız eğitimin kariyer için önemli olduğunu düşünüyorum. O kuldaki eğitimi tam anlamıyla beğenmiyorum. Diploma almak için burdayız. Bazı dersler fazladan, yarar sağlamayacağı için pek bir getirisi olacağını sanmıyorum. Daha çok uygulamaya yönelik dersler olsa daha çok seviniriz. O kul sonrası iş hayatımın çok başarılı ve olumlu geçeceğini düşünüyorum. Bunun temel sebeplerinden bir tanesi okulda aldığımız eğitim, ikincisi okulun bize zorunlu kıldığı ikinci yabancı dil eğitimi. Bunların ikisinin harmanlanmasıyla beraber birçok üniversite mezununa nazaran daha iyi bir sonuç elde edeceğimizi düşünüyorum. B enim için önemli olan okulda aldığım dil eğitimi. Çünkü çok kaliteli bir eğitim aldım. Bu benim için çok büyük avantaj. Ayrıca ikinci yabancı dil öğreniyor olmam benim için önemli. Özellikle üniversitemizde mezunlar yüksek lisans yapmak istediklerinde ciddi anlamda işe yarıyor. Bölümden aldığım derslerden de memnunum. Çünkü sektörden gelen insanlardan ders alıyoruz. Hem onlarla tanışmak, hem de nasıl iş yaptıklarını öğrenmek açısından önemli. Bir çoğumuz istediğimiz işleri bulacağız diye düşünüyorum. Uğur Aydoğdu Yazılım Mühendisliği, 2009 ;A!IJ*! (@'9( Esra Türkyılmaz - Bilgisayar Mühendisliği, 2008 Mezunu Ankara-Türk Telekom Genel Müdürlüğü’nde, Bilgi Teknolojileri Direktörlüğü- Data Hizmetleri Proje Yöneticisi olarak çalışıyorum. Üniversiteden mezun olduğum yıl içerisinde şu an çalıştığım işe başladım. Yaklaşık 2,5 yıldır çalışıyorum. Üniversitede öğrendiğim her şeyi yüzde yüz işimde kullanıyorum diyemem ama önemli olan şey gerekli olan temelin bize sağlanmasıdır. Tecrübelerinden ve bilgilerinden faydalandığımız hocalarımızın da bize bu konuda katkıda bulunduğunu düşünüyorum. Bir üniversiteden mezun olmak kişiye yalnızca kendi iş alanında yeterli bilgiye sahip olmayı sağlamıyor, öz güveni yüksek ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olan bir birey haline de getiriyor. Merve Ulucan - Mimarlık, 2009 Mezunu Okul yaşamında da, iş yaşamında da kişinin kendini geliştirmek adına bilinçli ya da bilinçsiz gerçekleştirdiği her proje aslında kendi hayatı için yaptığı yatırımlardır. Mezun olduğum okul olan İzmir Ekonomi Üniversitesi de, öğrencilerine kendilerini hem kişisel uzmanlık alanlarında, hem de sosyo-kültürel alanlarda geliştirmeleri için farklı imkanlar sunan bir okul. Mimarlık eğitiminin, Türkiye’deki birçok okulun aksine Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi altında olması, bizlerin mühendislik bilgilerimizin yanı sıra temel tasarım eğitimini almamızı sağlıyor. İş yaşamında çok önemli bir yere sahip olan disiplinler arası çalışmaya ise okula başladığımız ilk sene fakültenin bütün bölümleriyle ortak çalışarak başlıyoruz. Ayrıca bizlere sunulan ikinci yabancı dil imkanı da iş yaşamında hem fark 7 2011 3 22 6 (@'9( Levent Gökçeer Genel Sekreter Çok kısa sürede büyük atılımların yapıldığı bir on yıl geride kalıyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi, İzmir’in son 50 yılında başarılmış en büyük başarı hikayesi. Ege Bölgesi gençliğine, İzmir gençliğine inanılmaz bir fırsat. İzmir Ekonomi Üniversitesi, düşük kaynaklarla dünya çapında bir üniversitede okumak demek. Böyle bir yatırımı yapan, böyle bir misyonu ve vizyonu koyan yöneticiler bence Türkiye’ye büyük katkı yapmıştır. Merve Ulucan Mimarlık, 2009 yaratmamızı, hem de uluslararası çalışmamız açısından kolaylık sağlıyor. Bunun yanında fakülte içindeki yan dal programları sayesinde ilgi alanınıza göre bölümlerden dersler alıp, alanla ilgili daha geniş çalışmalar yapmak da mümkün. Şu an Yıldız Teknik Üniversitesi’nde bilgisayar ortamında, mimarlık ana bilim dalında, yüksek lisans eğitimime devam ediyorum. Bir senedir Hitit Seramik Genel Müdürlüğü’nde mimar olarak çalışıyorum. Okulumun bana sunduğu imkanlar sayesinde kazandığım altyapıyla hem akademik, hem de profesyonel iş yaşamımın daha başarılı olacağıma inanıyorum. Necati Toros Mutlu_Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, 2010 Mezunu Sen de bu okula benim kadar ön yargıyla mı geldin bilmiyorum; ama şu an içinde bulunduğun günlerde beni görmeliydin. Her şeyden emin olduğunu sanan, ne alacağını, ne vereceğini, kimlerle arkadaş olacağını, okulu bitirince ne yapacağını bilen bir adam. Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünü seçerken bile kafamda, ileride sadece bu işi yapabileceğim düşüncesi vardı. Şimdi ise, Brighton Üniversitesi’nde fotoğraf yüksek lisansı yapıyorum ve artık bir disipline çok yönlü bakılması gerektiğini öğrenmiş biri olarak, kazandığım tecrübelere ters orantılı olarak daha az emin olmayı seçiyorum. Sadece derslerden geçip, bir meslek edinmeyi düşünüyorsan oldukça yanlış bir yerdesin. Buranın bir “akademi” olduğunu bil. Bu üniversitede alacağın disiplinler arası eğitim en büyük fırsatın olacak. Bunu kazanca çevirmeye çalış. Çünkü sen de ileride benim gibi çok farklı bir alana yönelmek isteyebilirsin. İşte tam o zaman, buradaki akademisyenlerden aldıklarının ne kadar değerli olduğunu anlayacaksın. Marcel Proust’un şu sözlerini unutmaman dileğiyle, Feyzan Demirci Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, 2010 “Gerçek keşif yolculukları yeni yerler arayarak değil; yeni gözler edinerek yapılır.” Uğur Aydoğdu_ Yazılım Mühendisliği, 2009 Mezunu Yazılım Mühendisliği, akademik anlamda birçok kişi tarafından yoğun ve zor olarak tabir edilen bir bölüm olsa da, çocukluğumdan beri duyduğum yoğun ilgi ve hedeflerimin doğrultusunda seçtim ve çok da mutluyum. Okulun akademik kısmı olduğu kadar aynı zamanda sosyal anlamda sunduğu imkanlardan; özellikle öğrenci kulüplerinden ve organizasyonlardan faydalanabildiğim kadar faydalandım. Bir öğrenim sezonu boyunca da Öğrenci Konseyi Denetleme Kurulu Başkanlığı ve Bahar Şenliği Organizasyon Komitesinde rol aldım. Ayrıca, hala çocuğumuz gibi gördüğümüz ritim kulübünün kurulma ve büyüme aşamalarında yer aldım. Şu anda kendi şirketim olan Imgera Interactive adı altında 4 kişilik ekibimiz ile birlikte online çözümler, web sitesi ve yazılım geliştirme ve tasarım üzerine çalışıyoruz. Son derece doğru bir seçim yaptığımı düşünüyorum. Onur Güzey_ İşletme, 2006 Mezunu (2005-2006 Dönemi Öğrenci Konseyi Başkanı ve 20102011 Dönemi Mezunler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi) İzmir Ekonomi Üniversitesi mezunu olmak, binlerce kişi arasından sıyrılarak ön planda yer almak demektir. Bir iş başvurusunda veya bir sosyal ortamda, İzmir Ekonomi Üniversitesi mezunu olduğunuzu belirtirseniz, insanların bakış açısı, aldığımız eğitimden dolayı çok farklı oluyor. Bu da bizlerden beklentilerin artmasını sağlıyor. Arkama dönüp baktığımda, üniversite sınavından sonra tercihimin doğru olduğunu gördüm. Şu an iş yaşamımdaki başarımda ve sosyal yaşamımdaki mutluluğumda, İzmir Ekonomi Üniversitesi Tijen Ayas Bilgi İşlem Müdürü Burası benim çocuğum çünkü inşaatından ilk imzasına kadar bulunduğum bir yer, o yüzden de çok mutluyum bu konuma geldiği için. 10. yılda hala burada olmaktan çok mutluyum. Nice 10 yıllar demek istiyorum. Burada mucize yaratıldı diye düşünüyorum. Şu an yeni gelen arkadaşlar sadece hazırları görüyor. Burası yoktan var edildi ve bugüne geldi. Koridorlarda gezinirken eskiyle yeniyi kıyasladığım zaman ben inanamıyorum. Necati Toros Mutlu Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, 2010 mezunu olmamın bana büyük bir katkısı olduğunu düşünüyorum. İş hayatımı Citibank A.Ş’de satış şefi olarak sürdürüyorum. İzmir Ekonomi Üniversiteli olmamın birçok kişinin arasından kolaylıkla sıyrılmam ve işe tercih edilmemde sağladığı kolaylık göz ardı edilemez bir gerçektir. Feyzan Demirci_Hatlkla İlişkiler ve Reklamcılık, 2010 Mezunu Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü’nden mezun olmama rağmen, şu anda Elle dergisi moda editörünün yanında stilist asistanı olarak çalışıyorum. Burada çalışmaya başlamadan önce pek çok şey denedim; haber editörlüğü asistanlığından, görsel dökümantasyona kadar birçok alanda çalıştım ama kesinlikle kendi bölümümle ilgili bir iş yapmayı düşünmedim. Bu bölümümü sevmediğim anlamına gelmiyor tabii ama sadece o alanda ilerlersem eksik kalacağımı düşündüm. Tam olarak istediğim şeyin reklam ve halkla ilişkiler olmadığına karar vermem için mezun olup çalışmam gerekiyormuş demek diye düşünüyorum. Hazırlık dahil beş seneyi boşu boşuna da okumadım tabii. Şu an okulda öğrendiğim pek çok seyi işime uyarlayabiliyorum; pek çok alanda bana fayda sağlıyor. Okulda vizyonum çok genişledi. Çok şanslıydım ki, halen de görüşebildiğim harika hocalardan dersler aldım ve bunlar benim için sadece ders olarak kalmadı, hayatımı şekillendirmeme de yardımcı oldu. Ben mezun olduktan sonra okulda çok şeyin değiştiğini görüyorum ve arkamızdan gelenler için seviniyorum. Söylemesi komik ama bizim dönemde gerçekten şu an ki şartlara sahip değildik. Şu an okulda olsak yeni açılan stüdyoları uçururduk gibime geliyor. Univers’in ilk çıkış zamanında vardım. Şu an bakıyorum ve adam akıllı bir gazete olduğunu görüyorum. Nergiz Filiz Öğrenci İşleri Müdürü Üniversitenin kuruluşundan bugüne görev yapıyorum. Böyle bir kurumda görev almaktan, özellikle de kuruluş günlerinde görev almaktan çok büyük onur duyuyorum. İzmir’in ve Ege Bölgesi’nin ilk vakıf üniversitesi olması nedeniyle, bu bölgede veya bu ilde açılacak diğer vakıf üniversiteleri için de örnek olan bir kurumdu. Yıllar içinde de örnek olduğunu gösterdi zaten. Böyle bir kurumda yer alıyor olmak benim için çok büyük onur vesilesi. Mine Kayıcan Öğrenci Dekanı İzmir Ekonomi Üniversitesi’ne başladığımda üniversitemiz henüz ikinci yaşındaydı. Sekiz yıldır buradayım ve gerçekten gelişimine şahit oldum. Çok gurur verici bir tablo. Öğrencilerimiz henüz mezun değildi, klüplerimiz yoktu, üniversite binamız çok kısıtlıydı. Akademik kadromuz, bölümlerimiz ona paralel daha çok minimum düzeydeydi. Ancak yıllar içerisinde gelen talebe göre bütün bunlar katlanarak ilerledi. Dileğimiz nice 10 yıllarda bu başarıları katlayarak devam ettirmek. Can Kaynardağ Teknik İdari İşler Müdürü İzmir’in ilk vakıf üniversitesi olmasının hasebiyle, tüm akademik ve idari birimler üniversitemizin 10 yıldır edindiği başarılarla beraber 10. yıla gelmenin mutluluğunu yaşıyor. İnşallah İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin daha nice 10 yıllarla birlikte İzmir’in eğitimine büyük katkı sağlayacağı inancındayım. 0# 8 2011 3 22 <0#64# 9I..& İEÜ Kadın Voleybol Takımı (Fotoğraf: Murat Şeker) *!$5 99( Hande Sepetoğlu, müzisyen bir aileden geliyor. (Fotoğraf: Nilay Aygün) +/? @') Türkiye’ de kadın brutal vokalist sayısı oldukça az. Bu işi başarıyla yapanlardan birisi olan Hande Sepetoğlu ile yeni çıkacak olan albümü “Operation:Freedom” öncesi bir röportaj yaptık. Hande, okulumuz öğrencisi ve GSTF’de İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü üçüncü sınıfta okuyor.. Bertuğ Kayhan: Grup çalışmalarınız nasıl gidiyor? İsminiz en son Erythrocyte değil miydi? Çalışmalarımız oldukça güzel gidiyor. Son altı aydır albüm çalışmalarıyla ilgilendik ve yeni besteler hazırladık. Bu süreçte grup ismi değişti. Erythrocyte, Fire and Forget oldu. Yeni ismimizin anlamı bir terim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullandığı bir füzenin ismi. Yeni çıkacak albümünüz hakkında bizi bilgilendirir misin? Nasıl bir albüm bizi bekliyor? Yeni albümümüz bir konsept albüm ve Irak Savaşı’nı konu alıyoruz. Şarkıları yedi yaşındaki bir kızın ağzından anlatıyoruz. Yaşadıklarını, gördüklerini konu ediyoruz ve her şarkıda bu durum devam ediyor. Albüm sürecinde bazı sıkıntılarımız da oldu ama hepsinin üstesinden geldik. Şimdiye kadar grupta birçok eleman değişikliği yaşadınız. Peki bu durum müziğinize yansıdı mı ya da aranızda bir çatışma yarattı mı? Eleman değişiklikleri müziğe olumsuz yansımadı. Grupta ise çatışmalar bazen oluyor. Hepimizin kendine ayrı bir kulak zevki var ama hepimiz aynı işi yapıyoruz. Grubun şarkı sözlerini de sen yazıyorsun. Neler üzerine yazıyorsun? Sana neler ilham veriyor? Ilk albümde ben yazıyor- dum. Daha çok kişilik özellikleri üzerine yazmıştım. Proceeds of the Peace savaş anıları üzerineydi. Vassals of Money paranın kulları üzerineydi. Creatures kişilik korkuları üzerineydi. Önceki albümde yalnızdım ama bu albümde ise Şenol ile birlikte çalıştık. Albümü öyle bitirdik. Türkiye’ de metal müziğe karşı uzun zamandır bir önyargı var ve uzun saçlı insanlar birçok kötü muamele ile karşılaştılar. Bu durum hala devam ediyor. Bu durum seni etkiledi mi? Bir kadın olarak sen olumsuz bir durumla karşılaştın mı? Çok fazla karşılaşmadım. Zaten babam müzisyen, annem de müziğe karşı yabancı değil. Ama onlar için bile ilk başta farklı geldi. Nasıl yani oldular. Fakat zamanla hoşlarına gitti ve övünmeye başladılar. Çoğu erkek arkadaşım uzun saçlı ve sokakta yürürken onlara çok laf ediliyor. Buna üzülüyorum. Daha çok küçük yerlerde oluyor böyle şeyler ama Alsancak’ta bile karşılaştık. Şimdiye kadar birçok konser verip birçok grupla aynı sahnede yer aldınız. İlginç bir anınızı anlatır mısın? Antalya’dan dönerken bir yağmura yakalandık ama öyle böyle değil. Gece yolculuğu yapıyoruz. Felaket bir biçimde ıslanmış olarak otobüse bindik. Togay’da çok yorgundu, ıslanmıştı ve ayakkabılarını çıkardığı gibi uykuya daldı. Bir süre sonra muavin elinde bir oda kokusu parfümüyle birlikte geldi ancak ne kadar sıktıysa da fayda etmedi (gülüşmeler). Togay da çok derin uyuyordu ancak muavinin ikinci gelişinde kendine gelebildi ve ayakkabılarını giydi. Çok güldük buna zaten kendi aramızda. Fakat diğer gruplarla yaşadığımız fazla bir anımız olmadı. Hangi grupları dinliyorsun? Etkilendiğin müzisyenler kimler? Angela Gossow’dan küçüklüğümden beri çok etkilendim. Bunun yanında Kataklysm, Lamb of God, Six Feet Under’ ı çok severim. Bunların yanında Vanessa Mae dinliyorum çünkü kadın çok iyi keman çalıyor. Bunların yanında Türk kültürüne hasta bir insanım ve folk metal adı altında Türk kültürünü yansıtan gruplar var. Onları seviyorum. Kültürümüzde çok malzememiz var ve bunların kullanılmasını isterim açıkçası. Destek vermek lazım. Brutal vokalde çok başarılı bulunu yorsun ve Arch Enemy’ den Angela Gossow ile karşılaştırılıyorsun. Bu durum hoşuna gidiyor mu? Aroma Kadınlar Voleybol 3. Lig A Grubu’nda yer alan İzmir Ekonomi Üniversitesi Kadın Voleybol Takımı play - offlara kalmayı garantiledi. Grubun en iddialı takımlarından olan “Ekonominin Sultanları” geçen yıl kıl payı kaçırdığı 2. Lig’e yükselme umutlarını bu sezon daha da güçlendirdi. Genç ve gelecek vaad eden oyunculardan kurulu takım, bu sezon ligde gösterdiği performansla otoritelerden tam not aldı. Ligin ilk yarısında ilk yedi haftayı kayıpsız kapatıp rakiplerine bu sezon ne kadar iddialı olduklarını gösteren turuncu - siyahlılar, ilk yarıda sadece iki mağlubiyet alarak dev- reyi ikincilik ile bitirdi. Sezonun ikinci yarısında ise oyun disiplini üst seviyede ve saha içinde ne yaptığını bilen bir takım haline gelen İzmir Ekonomi Üniversitesi Kadın Voleybol Takımı devre arası transfer döneminde kadrosuna Brezilya’lı Fernanda Aparacıda Silva’yı katarak playoff’ taki olası rakiplerine gözdağı verdi. Yeni transfer Silva’nın takıma hızlı uyum sağlamasıyla performansını arttıran Sultanlar ikinci devrede sadece bir mağlubiyet aldı. İzmir Ekonomi Üniversitesi Spor Koordinatörü Vehbi İşgören yaptığı açıklamada, geçen sezon son maçta kaçırdıkları 2. Lig’e bu yıl mutlaka çıkmak istediklerini ve bunu başaracaklarına dair inançlarının tam olduğunu vurguladı. <I#3 44 Bir yerde çok hoşuma gidiyor çünkü onu beğeniyorum. Kadınları yönlendirip “Güç var, bunu siz de kullanabilirsiniz” dediği için mutluyum ve karşılaştırıldığım zaman hoşuma gidiyor. O seviyelerde görülebilmek çok güzel bir şey. Yurtdışından geri dönüşler alıyor musunuz? Yurtdışından çok fazla olmuyor. Fakat Şili’den, Almanya’dan, İsrail’den, Arabistan, Tunus’tan arkadaşlarım var mesela. Övgülerle geliyorlar. Onların albüm alma şansları olmadığı için netten ulaştırmaya çalışıyoruz. Onlardan da olumsuz geri dönüş gelmedi açıkçası. Bundan sonraki planlarınız neler? Neler yapmayı düşünüyorsunuz? Albüm çıktıktan sonra Ankara’da bir tanıtım konserimiz olacak, o işlerle uğraşıyoruz. Şu andaki hedefimiz sağlam bir plak şirketi ile anlaşmak. Daha sonra bir klip düşünüyoruz ve fotoğraf çekimlerimiz var. Bunların yanında daha çok konsere çıkıp, daha fazla dinleyiciye ulaşmak istiyoruz. )5 99( Yaklaşık bir buçuk sene önce Hasan Burak Alimoğlu, Tolga Dinç ve Ferhat Şükrü Özyurt tarafından kurulan ve son dönemde haftanın neredeyse her günü antrenman yapan İEU Halcyons artık sahaya çıktı. Ekonomi Halcyons, Üniversiteler 2. Ligi’nde çıktığı ilk grup maçında Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Spartans’a 30-14 mağlup oldu. Şanssız mağlubiyet Bu mağlubiyetin ardından iddiasını sürdürmek için mutlak galibiyet parolasıyla çıktığı 9 Eylül Efeler maçında son 2 dakikada iki sayı önde giren Ekonomi Halcyons maçı son anda 24 – 20 kaybetti. Gruptan çıkma şansını mucizelere bırakan Ekonomi Halcyons son maçında Afyon Kocatepe Üniversitesi Victory Walkers’i 34-12 yendi. Fotoğraf:Murat Şeker