bt haber finans

Transkript

bt haber finans
Nisan 2015
EL
ÖZ K
E
Finans sektörü yeni anlamını
ve misyonunu buluyor
Mobil ödeme alışkanlığı hızla yaygınlaşacak
Yeniliklerin sonu ve sınırı yok • Müşteri, bankayı cebinde taşımayı sevdi
Büyük veri nereye gidiyor? Finans sektörü için neden kritik?
HANDAN AYBARS
ÖNSÖZ
Analiz, ölçüm ve hız
devri, üstüne bir de
mobilite
B
üyük verisi her zaman büyük olan finans sektörü için
yeniliklerin sınırının olmadığı bir dönemdeyiz. Çeşitlenen
bir müşteri kitlesi, hele bir de ‘herkese’ değil, kendine
sunum yapılmasını isteyen Y kuşağı, e-devlet stratejileri ile
yeniden şekillenen kurumsal hayat, finansal ürün ve hizmetlerin
çeşidi artarken, bunlara tüm platformlarda aynı deneyimle
ulaşma isteği… İşte bunlar, sektördeki değişim ve aynı zamanda
karşı karşıya oldukları fırsatlar ve bir o kadar da zorluklarda ilk
akla gelen örnekler.
Finans sektöründe küresel ve yerelde rekabette bu konuda
adımları kurumsal ve bireysel müşteriler tarafından
beğenilenler öne çıkacak, diğerleri için süreç biraz daha
zorlaşacak. Ama bu kadar da değil. Çünkü bireysel ve kurumsal
müşterinin sürekli gelişen istek, ihtiyaç ve beklentilerine
yanıt verebilmek de gerek. Yani iyisinden bir çözümü sunup,
birkaç yıl sonra onu yenileme dönemi bitti. Tüm bankacılık
kanalları arasında tam uyum ve bu uyumun parçalarını sürekli
geliştirirken, uyumu da sürekli kılma çabası söz konusu. Bu
nedenle finans sektöründe büyük veri çok daha farklı anlamlara
sahip: Öngörülebilirlik, stratejik planlamalarda çeşitlilik ve
böylece en aza inen riskler.
Finans sektörü bu yatırımlarda atacağı adımlarla hem kendi
içinde başarı hikayeleri çıkartacak hem diğer sektörler için
örnek olacak. Sektörün düzenleyici kurumları da finans
sektöründeki gelişim ve diğer sektörlerle yarattığı işbirlikleri
üzerine hızla olmasa da adım adım yenilikleri hayata
geçirebilecek.
2015 ve sonrası sektörün tüm paydaşları için kuralların yeniden
yazıldığı bir dönem olacak. Hem de hem Türkiye’de hem de
küreselde.
1
2
İÇİNDEKİLER
www.bthaber.com.tr
BTHABER Grubu
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş.
adına Sahibi
Ayhan Sevgi
[email protected]
BThaber Grubu Yayın Koordinatörü
Ayhan Sevgi
[email protected]
Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)
Bülent Nevres
[email protected]
Editör
Handan Aybars
[email protected]
Ankara Temsilcisi
Sedef Özkan
[email protected]
Finans sektörü yeni anlamını
ve misyonunu buluyor ............................................... 4-6
Büyüme hedefimiz yüzde 100......................................... 8
Bu devirde analiz eden kazanır.................................... 10
Mobil ödeme alışkanlığı
hızla yaygınlaşacak................................................ 12-13
Yeniliklerin sonu ve sınırı yok .............................. 14-15
Müşteri, bankayı
cebinde taşımayı sevdi.......................................... 18-19
Dijital devrim her yerde ........................................ 20-21
Merkezde müşteri
ve teknoloji var ...................................................... 22-25
Mobil rehberliğinde uçtan uca değişim ............... 26-28
Büyük veri
nereye gidiyor?
Finans sektörü
için neden kritik? .................................................. 20-32
Haber Merkezi
Ekrem Uçman
[email protected]
Görsel Tasarım
Nevzat Karataş
[email protected]
Mukadder Keskingözler
[email protected]
REKLAM SATIŞ GRUBU
Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
Zehra Sevimli
[email protected]
Satış Müdürü
Nurşen Usta
[email protected]
Satış Grubu
Evrim Koç Demirci
[email protected]
Perihan Kıtay Özden
[email protected]
Özge Karataş
[email protected]
Gizem Güç
[email protected]
Abone ve Dağıtım Sorumlusu
Canan Şahin
[email protected]
Yönetim Yeri:
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş.
Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza
C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL
Tel 0216- 291 13 90
ISSN 1300-6495
Baskı
Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş.
Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul
Tel: 0212-798 28 40 84
BThaber kontrollü abonelik sistemiyle
dağıtılmaktadır.
Fiyatı 1 Yeni Kuruş (KDV dahil)
BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun
2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
e-Dönüşüm lideri
FIT Solutions ile geleceğe yatırım
®
FIT Solutions 1999’dan bu yana dünyadaki teknoloji trendlerini sürekli takip ederek kurumsal
yazılım ve entegrasyon hizmetleri pazarının Türkiye’deki gelişimine yön veriyor; güvenli,
güncel ve kaliteli hizmetleri ile firmaların iş süreçleri ve devlet ile olan ilişkilerinin dijital
ortama taşınmasında Türkiye’de en çok tercih edilen firma olarak öne çıkıyor.
ruf sağlıyor. Türkiye’de en fazla tüzel
kullanıcıya sahip e-Defter yazılımı FIT
Solutions’ınki. 2015’te e-Defter’e zorunlu geçiş yapacak olan 20 bin mükellef
firmanın tasarrufuyla birlikte, Türkiye
ekonomisinin yılda 500 milyon TL’ye
yakın tasarruf etmesi bekleniyor.
FIT Solutions CTO’su Koray Gültekin
Bahar, “Çözümlerimiz ile şirketlerin
iş verimliliğini artırıyoruz; işgücü,
kargo ve ulaşım maliyetlerini düşürüyoruz; zaman yönetimini kolaylaştırıyoruz” diyor. e-Dönüşüm®’ün
en önemli faydalarından biri de kağıt
kullanımını ortadan kaldırması ve kayıt
dışı ekonominin önüne geçmesi. Bahar,
“e-Fatura müşterilerimiz 2014’te 10 binden fazla ağacı kesilmekten kurtardı. Şirketler tüm muhasebe ve kayıt süreçlerini
elektronik ortama taşıdığında, yalnızca
çevreye katkı sağlamayacağız, ülke ekonomisindeki kayıpların da önüne geçmiş
olacağız” diyor.
FIT Solutions’ın hizmet portföyünde
e-Fatura, e-Defter, e-İrsaliye, e-Arşiv,
Ahmet Bilgen
FIT Solutions
Kurucu Ortak ve CEO
Koray Bahar
FIT Solutions
CTO
e-Mutabakat, e-Bilet, e-İmza ve KEP uygulamaları bulunuyor. SAP altyapısıyla
geliştirilen e-Dönüşüm® çözümlerine
ek olarak Turkcell, ING BANK, Türkiye
Noterler Birliği ve Cordis ile de çeşitli
projeler yürütülüyor. Son olarak 2014
yılında ING Bank için geliştirdiği INGeF
e-Fatura çözümü ile İngiltere’nin prestijli bankacılık teknoloji ödülleri Banking
Technology Awards’ta ödüle layık görüldü.
2010 yılından bu yana gündemde olan
e-Fatura, Türkiye’nin e-Dönüşüm® süreçlerinde en aktif dijital çözümlerden
biri. e-Fatura kullanımı şirketlerde basım,
arşivleme, kargo ve noter onay maliyetlerini azaltıyor; tek format ile raporlama
ve denetim kolaylığı sağlıyor. e-Fatura
sayesinde birim başı ortalama 6 TL olan
kağıt fatura maliyetleri, 2 kuruşa (0,02 TL)
kadar düşüyor.
e-Defter çözümü ise şirketlerin tasdik
maliyetlerini yüzde 60’a kadar düşürüyor.
KOBİ’lere ayda 8 bin TL’ye kadar tasar-
e-Arşiv uygulaması ile çok sayıda belge
zahmetsizce ve düşük maliyetle saklanarak ibraz edilebiliyor. Tüm faturalar
arşiv imzası ile imzalanarak 10 yıl boyunca saklanıyor. e-Arşiv, Elektronik
Fatura Kayıt Sistemi kullananlar için 1
Ocak 2015’te zorunlu hale geldi. FIT
Solutions, diğer firmalar için ise son
tarihin 1 Ocak 2016 olduğunun altını
çiziyor.
Yakın dönemde özellikle ulaşımda
kullanımının yaygınlaşmasıyla oldukça
gündemde olan e-Bilet çözümü. e-Bilet
ile firmalar hem hizmet kalitesini artırıyor, hem de yüzde 50’ye kadar tasarruf
sağlıyor.
FIT Solutions, Biznet Bilişim ile yürütülen proje kapsamında, FIT KEP adı
verilen kayıtlı elektronik posta (KEP)
hizmeti de sunmaya başladı. Bu şekilde
kağıt kullanımını tamamen ortadan kaldırarak arşivleme, posta ve işlem maliyetlerini önemli derecede düşürüyor.
FIT Solutions’ın gündeminde şimdi de
e-Mutabakat’a geçiş bulunuyor. Şirket
altyapı için tüm hazırlıklarını tamamladı. Bu yıl içerisinde aktif olarak müşterilerine e-Mutabakat çözümünü de
sunmaya başlayacak.
e-Dönüşüm® bir FIT Solutions markasıdır
advertorial
F
IT Solutions Kurucu Ortağı
ve CEO’su Ahmet Bilgen,
“Türkiye’nin en büyük 2000
şirketinin yüzde 70’ine hizmet veriyoruz. Müşterilerimizin yüzde 60’ı global markalar. KOBİ’ler
için de büyümeyi destekleyen çözümler
sunuyoruz. Geniş portföyümüzde, zorunluluk kapsamına giren veya henüz
girmemiş olsa da çağı yakalamak isteyen firmalar bulunuyor” diyor. 2014’te 50
milyon dolar büyüklüğündeki Hollanda
merkezli girişim sermayesi fonu Revo
Capital’den yatırım alan FIT Solutions,
hızla gelişen e-Dönüşüm® pazarında
her zaman bir adım ileride olabilmek
için teknolojik yatırımlarına durmadan
devam ediyor. Birçok ERP firması ile özel
entegratörlük işbirlikleri yapıyor.
4
Finans sektörü yeni anlamını
ve misyonunu buluyor
Deloitte tarafından hazırlanan ‘2015 Banking Outlook’ raporu, bankacılık sektörünün
önceliklerinde, hedeflerinde ve doğal olarak risklerinde yaşanan değişimi ortaya koyuyor.
Burada teknolojinin ise çok önemli ve belirleyici bir rolü var.
rneğin perakende mobil
çözümlerini kurumsal müşterilere yönelik genişletmeleri bankaların sunumlarında da farklılık yaratabilir. Bu arada, yeni
oyuncuların da finans sektöründeki rekabette yerini alması da bankaların büyüme
fırsatları için farklı yöntemleri kullanmasını gerekli kılıyor. Araştırmaya göre,
burada varlık yönetimi gibi ücret bazlı
hizmetler gelir artışında öne çıkabilir.
Kredi sunumunda artış öne çıksa da,
araştırmada da dikkat çekildiği gibi, bu
artış kârlılığı da artıracak bir unsur değil, en azından tek başına. Bu nedenle bilanço yönetiminde daha dikkatli
adımlar atmak gerekli bulunuyor. Hatta
bu gereklilik, araştırmaya göre giderek
daha karmaşık bir hal alacak. Yeni likidite gerekliliklerinin gerektirdiği uyumun
yanında, daralan marj baskısını en aza
indirmek için bankalar da düşük maliyetli fonlama imkanlarının peşine düşecek.
Kârlılığı sağlıklı tutma çabaları, rapora
göre, 2015 yılında satın alma ve birleşmelerin de artmasını sağlayacak. Hatta
bölgesel bankaların daha aktif olması ile
hem anlaşma hacimleri hem de ölçekler
büyüyecek.
Ö
Veriyi analiz yeteneği, fark
yaratmanın da aracı olacak
Araştırmanın da dikkat çektiği gibi, 2015
yılının ödemeler dünyasında en köklü
dönüşüm dönemi olacağını söylemek
abartı olmaz. Güvenlik ve kullanıcı deneyimi alanlarında gelişim, temassız ödemelerin git gide artmasını sağlayabilir. Bu
da bankalar ve teknoloji şirketleri arasında ödemelerin paylaşılan sahipliği gibi
yeni bir kavramı hayatımıza sokabilir. Bu
arada hatırlatmadan olmaz: Bankaların
rekabette ve çeşitlenen sektör şartlarında
öne çıkabilmesi veri ve analitik yeteneklerine dayanıyor. Bu alanda farklı yaklaşımlara yönelik ihtiyaç da gün geçtikçe
artıyor. Örneğin finans, yasal uyumluluk
ve iş birimleri arasında daha güçlü ve
verimli veri yönetimi ile entegrasyondan
fayda elde etme eğilimi ön planda.
Paydaşların ve önceliklerin bu kadar çeşitlendiği bir ortamda kaçınılmaz olarak
siber güvenlik de akıllarda en temel soru
işareti ve tedirginlik faktörü olacak. Gelinen noktada sofistike saldırılar karşısında
sofistike önlemler alan, bunun için yeni
araçlar ve yetenekler belirleyen bazı bankalar var ve bu bankaların eğilimleri yaygınlık kazanacak. Öte yandan, risklerin
çeşitlenmesi ile yönetim kurulları da siber
güvenlik stratejisi oluşturulması ve işletilmesinde daha proaktif bir rol üstlenecek.
2015 önceliklerine bakış
Tüm bu önceliklere bakıldığında, 2015
yılında da kârlılığın, kaçınılmaz olarak
bankaların öncelikli hedefi olduğu görülüyor. Önceki yıllara göre yaşanan değişim ışığında bankalar da stratejik konumlarını güçlendirme, rekabette varlık
gösterebilme çabasında olacak. İşte bankaların 2015 yılı gündeminin öne çıkan
başlıkları:
•Bilanço etkinliği
•Satın alma ve birleşme
•Büyüme
•Ödemelerin dönüşümü
•Düzenlemelere uyum ve risk yönetimi
•Veri yönetimi
•Siber güvenlik
Bilanço etkinliği: Küresel ekonomide bir
toparlanma görülse de yeni likidite kısıtları bu yıl bankaların kârlılık hedeflerini
zorlayacak. Bu nedenle bilanço dengesini sağlamak kaçınılmaz olarak bu yılın da
gündemi. Bu gündem maddesi özellikle
büyük bankalarda öne çıkıyor. Bilanço
dengesi birçok açıdan bakıldığında dü-
5
zenlemelerin ve farklı piyasa güçlerinin
etkisi altında. Mevduat tutabilmek için
bankaların müşteri ilişkileri programlarına önem vermesi gerekiyor. Bir tarafta da
çapraz satış çalışmalarının çeşitlenmesi
gerek. Mevduat demişken, uzun vadeli
mevduat hesaplarını beraberinde getiren
sunumlara da önem vermek gerek. Varlık
tarafında ise yeni piyasa düzenlemelerinin 2015 yılı ile birlikte etkisini göstereceğini düşünerek portföy yönetiminde
dikkatli adımlar atılmalı.
Satın alma ve birleşmeler: Deloitte araştırmasına göre, düzenlemelerin baskısı
ve büyüme hedefleri satın alma ve birleşmelerin itici gücü olacak. 2014 yılında
kendini gösteren satın alma ve birleşme
hamleleri 2015 yılında devam edecek gibi
görünüyor ve araştırmaya göre, bunun
bazı temel sebepleri var: Güçlü bilançolar, uzun vadeli mevduat portföyünün
artması, kredi sunumlarında atılan dikkatli adımlar, gelir büyümesi ve maliyetleri
azaltan adımlar. Bu potansiyelin etkisini
azaltabilecek temel unsur ise sektörel sıkı
düzenlemeler olabilecek. 2015 yılında da
satın alma ve birleşmelerde hareketlilik
beklentisi dile getirilen araştırmada, stratejik fırsatların ise bankanın ölçeği ve her
bir bankanın bilanço gücüne göre değişiklik göstereceğine işaret ediliyor. Bankaların savunmacı pozisyondan çıkarak
hamleler yapmaya başlaması ile kaçınılmaz olarak satın alma ve birleşme fırsatlarını da göz önüne alacakları anlaşılıyor.
Ama bankaların bu fırsatları farklı ölçütlerle incelemesi de şart. Etkinlik, büyüme
potansiyeli, finansman profili, teknoloji
bu açıdan ilk akla gelen kriterler.
Büyüme: Artan rekabet ortamında büyüme fırsatlarını yakalamaya çalışmak
bankaların aklındaki önceki konulardan.
Kredi sunumu ve para transferi gibi geleneksel bankacılık hizmetlerinde fiyatlama
ve müşteri segmentasyonu öne çıkacak.
Bir tarafta da finans sektörünün yeni
oyuncuları da geleneksel bankacılık sistemi üzerinde baskı yaratacak. Bu yeni
finans sektörü oyuncuları, KOBİ kredileri
ve farklı kişisel kredi sunumları ile haklı
olarak geleneksel yapıyı ürkütüyor. Bu
konuda özellikle ABD pazarında birçok
girişim göze çarpıyor. Burada araştırmada
da dikkat çekildiği gibi, bankacılık sektörünün dışında kalmış, sisteme dahil olmamış kitleye ulaşabilmek, bunun için farklı
yöntemler deneyebilmek, bunu yaparken
sektörel düzenlemeleri de göz ardı et-
memek gerekiyor. Bankacılık sektöründe
küresel bir öncelik olmayı sürdüren büyümede, stratejiler ise bankanın ölçeği ve
bankanın odağına bağlı olarak değişiyor.
Müşteri analitiğine yapılacak yatırımların
tüm bankaların hedefli çapraz satış stratejilerine destek olacağı bir gerçek. Hem
bireysel hem kurumsal bankacılıkta dijital
teknolojileri kullanarak müşteri deneyimini geliştirmek de hem müşteri ilgisi
hem de işlem bazlı gelir demek.
Ödemelerin dönüşümü: Ödemeler alanında yeniliklerin tohumları aslında
2014 yılında atılmıştı. Bu konuda yeni
gelişmelerin etkin olması ile 2015 yılında
ödemelerin tek yetkili merkezi bankalar
olmayacak, bunun yerine yeni bir modelle sektör ve teknoloji şirketleri arasında
bir paylaşım yapısı ortaya çıkacak. Apple
Pay’in mobil ödemelerde kullanımı ile
temassız ödemelerde önemli bir büyüme
beklentisi kendini gösteriyor. Temassız
ödemeler zamanla diğer mobil cihazlara
ve işletim sistemlerine geçecek. Ödeme
deneyiminin de karttan mobil telefona
geçmesi ile birlikte bankalar da kaçınılmaz olarak işlem gelirlerinde ve marka
farkındalığında azalma ile karşı karşıya
kalacak. Ama bir tarafta da, temassız öde-
6
meler de biyometrinin öne çıktığı yeni
nesil güvenlik adımlarını öne çıkartacak.
Perakende noktalarının bu konuda yapacakları yatırımlar, daha doğrusu yatırım
yapmaya ne kadar istekli oldukları da
ödemelerin yönü konusunda fikir verecek. 2015 yılını ödemeler adına devrim
niteliğinde bir yıl olarak değerlendiren
araştırmanın da dikkat çektiği gibi, temassız ödemelerin artışı bankaların ödeme alanındaki rolünü öne çıkartabilir,
ama bir taraftan da işlem geliri ve marka
farkındalığı gibi konularda bankaları zora
sokabilir. Cüzdanda öne çıkmak isteyen
bankaların yeni yöntemler üzerinde çalışması bu nedenle gerekli bulunuyor.
Düzenlemelere uyum ve risk yönetimi:
Risk yönetimini temel alan yeni düzenlemeler, şirketlerin risk yetkinlikleri ve
kültürlerinde de değişimi öne çıkartıyor.
Düzenleyici kurumların beklentilerinin
artması ve bunlara uyumun gerekliliği
karşısında banka yönetiminin de bakış
açısında yeniliğe ihtiyacı olduğu görülüyor. Yani banka yönetimi spesifik süreçleri geliştirme odağını bırakmalı ve
risk yönetimine, düzenlemelere uyuma
ve bankanın etik kurallarına bütünüyle
entegre olmanın yollarını aramalı. Bunun en önemli yöntemi banka üst yönetiminin tüm çalışanları kapsayan, tonu
ciddi ve net açıklamalar yapması,
kurum kimliğinde bunu öne
çıkartması. Öte yandan, bankalarda rolü giderek artan
risk yöneticileri de, kurumun bütününün odağı olan düzenlemelere
uyum ve risk yönetimi
alanlarında diğer iş birimleri ile daha yakın
çalışmalı. Araştırmanın dikkat çektiği bir
unsur da, risk yönetimi ve düzenlemelere uyum sorumluluklarının performans
yönetim programlarına yansıtılması ve hatta
çalışanların eğitiminde
detaylı biçimde ele alınması.
Veri yönetimi: Deloitte araştırmasında
öne çıkan beklenti bankacılık sektörünün 2015 yılında daha da kapsamlı veri
dönüşümü çalışmaları yapacağı yönünde.
Ön büro operasyonlarda, iş birimlerinde
ve finans, risk gibi unsurları içeren fonksiyonlarda veriyi merkeze alan yetkinlikler kendini gösterecek. Veriyi paraya
çevirmek de işte böyle olacak. Verinin
gelirdeki etkisi bu şekilde netlik kazanınca, bankadaki veri yöneticisinin de
görevleri çeşitlenecek, veri yönetimi ve
veri kalitesi gibi başlıklar da veri yöneticisinin günlük iş rutininde önemli bir yere
sahip olacak. Araştırmada dikkat çekildiği
gibi, veri ve analitik fonksiyonu bankalarda birçok açıdan kapsamlı bir gelişim
sergilerken, bankalar da proaktif bir pozisyon almalılar, sektörel düzenlemelerin
baskısını bu verileri iyi kullanarak aşmayı öğrenmeliler. Bu arada, bankanın veri
yetkilisi de artan sorumlulukları ışığında
ön büro ekipleri ile daha sıkı ilişkiler
kurmalı, onların veri varlıklarından daha
yüksek değerler çıkartabilmeli. Deloitte
araştırmasına göre, tüm bu yaklaşımların
doğru kullanımı, sonuçta veri ve analitik başlığına liderleri ve takipçileri ortaya
koyacak.
Siber güvenlik: Siber güvenlik yapılarını
güçlendirmek isteyen bankalar, araştır-
maya göre yeni savunmacı ve saldırgan
ölçütleri biraraya getirecek, hatta bu araç
kitlerini askeri ve kamu yapılardan temin
edecek. Artan riskler ışığında sektör içinde ve kamu birimlerinde işbirliklerinin
de artması öngörülüyor. Bu işbirlikleri,
sektörü tehdit eden riskler konusunda
erken farkındalık adına önemli olacak.
Teknik ve yönetim bazında yeteneklerin istihdamı da her zaman olduğu gibi
finans sektörünün gündemi. Özellikle
askeri ve kamu odaklı iş deneyimi olan
kişileri istihdam etmek için bankalar arasında yarış olacak. Öte yandan, yönetim
kurullarının da çalışmalarında önceliği
artık kurumlarının kırılgan noktalarını
anlamaya çalışmak, ayrıca siber savunma altyapısı ve protokolü geliştirilmesi
süreçlerinde aktif rol alması şart. Bir taraftan da üçüncü parti sağlayıcıları proaktif biçimde yöneterek, dışardan gelebilecek riskleri en aza indirme çabası da
öne çıkacak. Bu tabloda kaynakları sınırlı
olan küçük bankaların işinin zor olduğuna dikkat çekilen raporda, 2015 yılında
bankaların, daha önce hiç olmadığı kadar
çok kaynağı güvenliğe ayırması gerektiği
üzerinde duruluyor. Tatbikatlar, uzman
isimleri istihdam etmek ve ekosistemin
diğer üyeleri ile işbirliğinin artması bu
dönemde oldukça kritik.
Finansmanda dinamik
raporlama altyapısı
Türkiye’nin otomotiv kredileri alanındaki genç ve dinamik finansman şirketi ALJ Finansman, tüm iş
analitikleri sistem altyapısını A’dan Z’ye METRIC danışmanlığında yapılandırdı.
T
oyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş.’nin
otomotiv kredilerinde
uzman kardeş kuruluşu
ALJ Finansman A.Ş., yeni kurulan
bir şirket olarak tüm sistem altyapısını sıfırdan yapılandırdı. Projeyle
uçtan uca tüm iş süreci ve fonksiyonları için ulaşılabilir bir raporlama
altyapısı sağlanırken, her noktadan
erişilebilirlik sağlayan tablet mobil
dashboard yapısı ile beraber bütünsel bir uygulama oluşturuldu. Tüm iş
birimlerinin tek bir veri kaynağından
zamanında ve tutarlı sonuçlara ulaşması sağlandı.
İş birimlerinin memnuniyeti
arttı
ALJ Finans’ın hızlı, kaliteli ve ihtiyaca uygun hizmet anlayışına paralel olarak, iç ve dış müşteriler
için hazırladığı ALJet isimli Başvuru
ve Kredi Yönetim Sistemi dahilinde,
uçtan uca analitik ve tarihsel verilere
ulaşmanın yanı sıra; kredi başvuru sürecinden, sorgulama, değerlendirme,
kullandırma, kredi sonrası destek hizmetleri süreçlerini kapsayan, buna ek
olarak tahsilat ve finansman yapılarını
da içeren bir raporlama altyapısının
oluşturulması, şirket
için kritik önem taşıyordu. Şirkete ait
kurumsal veri ambarının oluşturulması
için ETL süreçlerinde SAP DataServices
tercih edildi. Tüm raporlama ihtiyaçlarını karşılayacak bir mantıksal ara katman oluşturmak için SAP Information
Design Tool kullanıldı. Farklı analiz
ihtiyaçlarına yönelik farklı arayüzlerin
kullanıma alınması
sağlanırken, üst yö-
netim raporlaması için SAP Dashboard, SAP Explorer ve SAP Mobile
BI, şirket içi statik ve Ad-Hoc raporlama için SAP WebIntelligence
kullanıldı. Sekiz ayda tamamlanan
projenin ilk adımı olarak önce ALJ
Finans’ın iş süreçleri ve akışları üzerinde durularak sistem haritası çıkarıldı. Sonrasında iş akışları arasında
ilişkiler oluşturularak, İş Birimleri ve
Yönetim bazında ihtiyaçlar ve raporlar üzerinden analizler oluşturuldu.
Mevcut sistem yapısı üzerinden veri
sözlüğü oluşturularak ilişkilendirme
yapıldı ve data sahiplikleri belirlendi.
ALJ Finans lokasyonunda gerçekleştirilen yazılım geliştirme sürecinden
sonra analist ve son kullanıcı testleri
ile pilot raporlamalar gerçekleştirildi
ve sonrasında ALJ
Finans JetReports
sistemi hayata geçirildi..
Yenilikçi ve uyumlu ekip başarıyı getirdi
Ceyda Özkul
ALJ Finans
Sistem
Geliştirme
Müdürü
advertorial
ALJ Finans Sistem Geliştirme Müdürü Ceyda Özkul, şunları
söyledi: “Finans sektöründe iş zekası tecrübesi ile başarılı
projeler tamamlamış bir firma olan METRIC’in, yenilikçi ve
uyumlu ekip yaklaşımı, farklı sektörlere yönelik olumlu
referansları ve ortak projelerdeki deneyimlerimiz tercih
kararımızda etkili oldu. Gerekli dönemlerde METRIC
çalışanları ile yoğun ve tempolu çalışarak, sonuca başarılı
bir şekilde ulaşmayı sağladık.”
8
Büyüme hedefimiz
yüzde 100
Nil Bağdan
Software AG Türkiye Genel Müdürü
Software AG Türkiye
olarak 2014’ü uygulama
mimarisi ve orta
katman ürün grubunda
yüzde 65’lik büyümeyle
kapadıktan sonra, 2015
için büyüme hedefimizi
yüzde 100 olarak
belirlemiş durumdayız.
oftware AG, globalde yarattığı 900 milyon avroluk ciroyla
bugün Avrupa’nın en büyük
ikinci yazılım şirketi. Şirketin
2015 yılı vizyonu, dijital iş
platformu çerçevesinde şekilleniyor. Tüm
yatırımlar ile dijital işletmeler yaratmaya
ve bu işletmelerin uçtan uca altyapısını
sağlayacak bir çözüm şirketi olmayı hedefliyor, kurumsal düzeyde dijital dönüşüme
yönelik yepyeni çözümleriyle, işletmelerin yeni dünyanın gereksinimlerine uygun,
uyarlanabilir, esnek ve çevik uygulamalar
geliştirmelerini sağlayacak altyapılar sunmaya odaklanıyor.
Türkiye yeni gelişen bir pazar olmasının
yanı sıra, Software AG’nin yeni yatırımlar
yaptığı merkezi pazarlardan biri. İstanbul
ve Ankara’daki çözüm ortaklarımızla birlikte bu yıl da telekom, finans ve kamu
sektörlerine odaklı katma değer yaratan
S
çalışma modelimiz ve projelerimiz ile sektörde farklılaşacağız.
Dijital ekonominin 2016’da yalnızca G20
ülkelerinde 3.4 trilyon dolarlık pazar oluşturacağına dair tahminleri göz önünde
bulundurduğumuzda, elimizdeki mevcut
çözümlerin konumlandırmasını iyi yapmamız, müşteri bağlılığı ve iş modellerindeki
değişimler ışığında yeniden tasarlamamız
gerekiyor. Software AG, finans dünyasında
yaygın şekilde kullanılan ARIS’i de finansal
piyasalara, değişen yasal düzenlemelere
ve çevik bankacılık-finans işlemlerine yanıt verecek şekilde yeniden yapılandırıyor.
Rekabette belirleyici unsurlar
İşletmeler farklı BT portföyleri ve finans
zekâsı uygulamaları arasındaki ilişki ve
bağlılıklardan doğan hatasız, güncel ve
kapsamlı veriler doğrultusunda etkili iş
kararları almaya ihtiyaç duyuyorlar. Bu süreçlerini destekleyecek stratejik ve hatasız
içgörüler elde ederek yatırımların geri dönüşünde yüksek oranlara erişmek, finans
sektörünün hedefi.
Esnek ve ölçeklenebilir veri analitiği sistemleri de finans sektöründe önemini her
geçen gün artırıyor. Otomatikleştirilmiş süreçler, karmaşık yasal gereksinimlere yönelik düzenlemeler ve finans piyasaları değer zincirine yönelik veri analitiği, finans
kuruluşlarının iş bitirme süresi, çeviklik
ve adaptasyon hızı konusunda rakipleri
arasından sıyrılmalarına yardımcı oluyor.
Veri işleme, sanallaştırma araçları ve veri
kaynaklarında dikkat çekici avantajlara
sahip olan bu çözümler, bugün finans
piyasalarında yaygın olarak kullanılıyor.
Dijital işletmeler, artık inovasyon ve değişime uyum kabiliyetleriyle, faaliyet gösterdikleri sektörlerde farklılaşıyorlar. Finans
dünyası, iş süreçlerinin tanımlanması,
optimize edilmesi ve iş yapış biçimlerinin
belirlenmesi sürecinde, birbiriyle tek bir
platform üzerinden konuşabilen, kesintisiz
iletişim kurabilen, gerçek zamanlı veriler
sunabilen sistemlere yöneliyor. Sektörün
hedefleriyle Software AG’nin hedefleri
Software AG’nin yeni Dijital Dönüşüm
Platformu’nda birleşiyor. Dijital Dönüşüm
Platformu’yla sunduğumuz uygulama altyapısının en belirgin farkı uygulamaların
artık altyapıya göre geliştirilmesi. Yani
yıllardır karşımıza çıkan “Satın mı almalı,
yoksa inşa mı etmeli?” sorusuna, Dijital
Dönüşüm Platformu sayesinde “Satın al ve
inşa et” şeklinde yanıt veriyoruz. Finans
kurumları, farklı ihtiyaçları için her seferinde farklı uygulamalar satın almak yerine,
platformu bir kez satın alıyor ve sonrasında istedikleri uygulamayı geliştirebiliyor,
bu uygulamaları istedikleri şekilde özelleştirebiliyorlar. Yeni platform, bu anlamda
yazılım geliştiriciyle müşteri arasındaki
ortak üretim ve ortak inovasyona dayalı
bir ürün olarak pek çok ihtiyaca yanıt verebiliyor. Software AG’nin geliştirdiği beş
temel bileşenden oluşan ve önümüzdeki
yıllarda farklı teknolojiler ve işlevler ile geliştirilecek olan platform, birinci seviyede
iş ve BT dönüşümünü modellerken, ikinci
aşamada veri yönetimini devralıyor. Üçüncü adım olan entegrasyonu, dördüncü seviyede süreç ve program mantığı izliyor.
Beşinci düzey olan veri analizi ise alınacak
iş kararlarının temelini oluşturuyor.
10
Bu devirde analiz
eden kazanır
Gökhan Arıksoy
METRIC Genel Müdürü
İş süreçlerini
büyük veriden
faydalanabilecek
şekilde optimize etmeyi
en hızlı başarabilen,
deneysel değil,
hedefli, ölçümlenebilir
büyük veri analizini iş
süreçlerine entegre
eden şirketler en fazla
yararı elde edecekler.
ürkiye’de iş analitikleri konusunda en büyük SAP iş
ortağı METRIC olarak, 2014
yılında iki kat büyüyerek
ekibimizi 70 kişiye çıkardık.
2015’te yine daha fazla müşteri ve daha
fazla kaynak ile büyüme hedefini yüksek tutuyoruz. Bu yıl yazılım geliştirme
ekibimizi daha güçlü bir hale getirmeyi
planlıyoruz. METRIC gibi bir şirketin en
önemli ihtiyaçlarının başında nitelikli ve
yetişmiş insan kaynağı geliyor. Biz bu
ihtiyacı karşılamak için yaklaşık iki senedir METRIC Akademi adlı bir programı uyguluyoruz. 2015 yılında daha etkin
performans yönetimi ve kariyer planla-
T
ma konularına odaklanacağız. Geçen
sene başından bu yana TÜBİTAK ile iş
zekâsı ve analitik çözümlerde iki Ar-Ge
projesi üzerinde çalışıyoruz. Türkiye’den
küresel bir yazılım ve danışmanlık hizmetleri markası çıkmasını istiyoruz. Bu
nedenle Ar-Ge projelerinin ikinci fazlarını yine TÜBİTAK’la birlikte yapacağız.
Yazılım geliştirme ekibimizi daha güçlü
hale getireceğiz. Tüm ekibimizin yaklaşık
yüzde 20’si sadece Ar-Ge projeleri üzerinde çalışacak. Geliştirmekte olduğumuz
yazılım ürünleri ve danışmanlık hizmetleri
ile yurtdışına açılmayı hedefliyoruz.
Raporlama, artık
üretimin bir parçası
2015’te müşteri deneyimi yönetimi odaklı
büyük veri çözümleri, bellek içi analitik
çözümler ve bulut uygulamalar finans
sektöründe daha da artarak etkin şekilde
kullanılacak. Finans başta olmak üzere
tüm sektörlerde raporlama üretimin bir
parçası. Raporlamada kesintiler olduğu
ya da veriler içerisinde bir takım tutarsızlıkların ya da problemlerin oluştuğu an,
büyük sıkıntılar doğurabiliyor. O yüzden
müşterilerimiz bizden genelde SAP BusinessObjects üzerinde geliştirilmiş raporlar
veya raporlama altyapıları için içinde çeşitli hizmet seviyeleri (SLA) olan sürekli
destek paketi hizmetleri alıyorlar.
Finans sektöründe elde edilen veriler üzerinde derinlemesine analizler yapabilmek,
bu analizleri kolay anlaşılır ve hızlı ulaşılır
şekilde raporlamalar halinde almak müşterilerimiz için bir güçlüğü oluşturuyor.
Tahmin yetkinliği önem kazanıyor
İş zekâsı konseptlerini üçe ayırabilirsiniz: Gerçekleşen veriye dayanan klasik
raporlama metodu olan deskriptif sistemler, geçmiş veri ve trendleri inceleyerek
bir sonraki dönemi tahmin edebildiğiniz
prediktif raporlama sistemleri, üçüncüsü
de sistemin size önerilerde bulunduğu,
daha önleyici ve proaktif olan preskriptif
çözümler. Son dönemde yapılan raporların içerisine prediktif analizin girdiğini
görüyoruz. Prediktif analizde, daha önceki yıllara göre benzer verileri kullanarak
bir sonraki ay ya da bir sonraki dönemin
nasıl gerçekleşeceği tahminini yapabilirsiniz. Özellikle olgunluk seviyesi yüksek
olan müşterilerde aktif karar vermek için
kullanılıyor. Gelecek yıllarda şirketler
prediktif analize daha fazla odaklanacaklar. Diyelim ki bankacılık sektöründe
Merkez Bankası faiz indirimi yaptığında
anlık mevduat çıkışı verilerinize baktınız
ve bankadan mevduat çıkışı görene kadar
banka faiz oranlarını indirmeye devam
edebilirsiniz. Sadece bu bile bankanın
kârlılığı üzerinde önemli olup, raporlama
altyapısının karar destek sistemlerinde etkin olarak kullanılmasına örnek. Karar
verme ve strateji geliştirme süreçlerini
önemli ölçüde iyileştiren bu teknolojiler daha fazla yatırım yapılacak alanlar
arasında. Ayrıca mobil iş zekâsı ve işe/
işletmeye özel araçlar da daha fazla oranda kullanılacaklar. Özellikle telekom ve
bankacılık sektörleri, yapısal ve yapısal
olmayan büyük veri içinde analizler yaparak çözümler geliştirmeye başladılar. w
12
Mobil ödeme alışkanlığı
hızla yaygınlaşacak
İş Bankası, Türkiye’de bugüne kadar teknolojiye en çok
yatırım yapan finans kuruluşlarının başında geliyor.
Teknoloji yatırımları yıllık 200 milyon dolar seviyelerinde.
Hedef ise dijital dönüşüm yolculuğunda öncü olmak ve bu
konuda hızlı hareket etmek.
2
015 yılı bilişim yatırım önceliklerine bakıldığında, İş
Bankası’nda ‘büyük veri’
konusunda yatırımların ve
çalışmaların devam edeceği görülüyor. Büyük veri teknolojileri;
veriye dayalı müşteri ilişki yönetiminde
müşteriye çok daha özel, kişi bazında
hizmet sunulmasına yönelik imkanlar
sunuyor. Bankada büyük veri analizinden yararlanarak, dolandırıcılık faaliyetlerinin önlenmesinden, pazarlama
ve müşteri ilişkileri yönetimine kadar
uzanan geniş bir yelpazede çalışmalarını sürdürdüklerini vurgulayan İş Ban-
Hakan Aran
İş Bankası Genel
Müdür Yardımcısı
kası Genel Müdür Yardımcısı Hakan
Aran, mobil ödeme sistemlerinin de diğer bir önemli alan olduğuna dikkat çekiyor. “2015 yılı boyunca akıllı telefon
kullanıcılarında mobil ödeme alışkanlığının daha hızlı yerleşmeye başladığına
tanık olacağız” öngörüsünü paylaşan
Aran, ekliyor: “İş Bankası olarak yakın
zaman içerisinde bu alanda çözümlerimizi müşterilerimizin kullanımına sunmayı planlıyoruz.”
Hizmetleri yakın coğrafyalara
aktarmak gündemde
Mobil bankacılık uygulaması İşCep’in
kısa süre önce yenilenen kullanıcı dostu tasarımına ilave olarak, mobil bankacılıkta müşterilerin hayatını kolaylaştıracak birçok özelliği daha hayata
geçirmeyi planladıklarını vurgulayan
Aran, teknolojik yeniliklerini şöyle detaylandırıyor:
“Akıllı gözlük yatırımlarımızla girdiğimiz giyilebilir teknolojiler alanına ise
akıllı saatlere özel uygulamalarımızla
devam edeceğiz. Apple Watch ülkemizde satılmaya başladığında İş Bankası uygulaması da hazır olacak. Sınır
ötesi faaliyetlerini hızlandıran, bu kapsamda yurt dışında yeni şubeler açan
ve var olanları yenileyen bir banka
olarak geliştirdiğimiz teknolojiye dayalı
Dijital Bankacılık hizmetlerimizi, yakın
coğrafyalara aktarma konusunda da
öncü bir rol üstlenmeyi amaçlıyoruz.”
Kanallarda deneyim aynı olacak
İş Bankası işlemlerinin yüzde 80’inden
fazlasının gerçekleştirildiği Dijital Bankacılık kanallarında ana strateji; müşterilerin her an her yerden ihtiyaç duydukları finansal hizmetleri kolayca ve
benzersiz bir deneyimle alabilmelerini
sağlamak.
İnternet Şubesi tarafında, her kesimden
müşterinin kolayca kullanabildiği ve
400 adedin üzerindeki işlemi hızla, sorunsuz yapabildiği bir kanal deneyimi
sunmak ise en büyük öncelik. “Kullanıcı dostu bir internet şubesi sunmak
13
için geçtiğimiz yıl başladığımız yenileme çalışmalarının ikinci parçasını bu
sene hayata geçireceğiz” bilgisini veren
Aran şu detayı ekledi: “Müşterilerimizle
birebir görüşmeler yaparak yürüttüğümüz bu çalışmalar kapsamında internet
şubesinde sunulan deneyim ve tasarım,
İşCep’tekine benzer hale getirilerek, iki
kanal arasında deneyim farkı minimuma indirilmiş olacak.”
Yenilenen Android uygulaması
için geri sayım
Bankanın milyonlara ulaşan İşCep uygulamasında ise işlem seti zenginleştirme çalışmalarının yanı sıra iPhone,
Android ve Windows Phone platformları arasındaki deneyimi yakınsamak,
daha sade ve kullanıcı dostu bir deneyim sunmak bankanın öncelikleri arasında. “2 Nisan’da devreye aldığımız
yeni İşCep iPhone uygulaması ile ilk
adımı atmış bulunuyoruz” diyen Hakan Aran, ilgiyi ortaya koyan verileri
de paylaşıyor. Buna göre, uygulama
devreye alındığı ilk günde AppStore’da
binden fazla 5 yıldız alarak beğeni topladı ve AppStore’un önerdiği uygula-
malar arasında yerini aldı. “Aldığımız
olumlu geri bildirimler doğrultusunda
yenileyeceğimiz İşCep Android uygulamasını da bu yıl içerisinde müşterilerimize sunmayı hedefliyoruz” bilgisini
paylaşan Hakan Aran, sektörün gelişimi ve kendi stratejileri hakkında şu bilgileri paylaşıyor:
Kişiye özel hizmet devri öne çıkacak
“Bankacılık sektörünün yıllar içerisinde
geçirdiği değişim sürecine baktığımızda, sektörün ürün odaklı yapıdan, müşteri segmenti odaklı yapıya evrildiğine
tanık olduk. Bundan sonraki süreçte
segment odaklı yapı da ihtiyaca cevap
veremeyecek ve müşteri segmentinden
ziyade, her müşteriyi birebir tanıyıp kişiye özel hizmet verme sürecine tanık
olacağız. Teknolojiyi günlük hayatına
adapte eden, interneti hayatında aktif
olarak kullanan bağımsızlığa ve özgürlüğe olan düşkünlüğü ile bilinen Y kuşağı, bahsettiğimiz bu evrilme sürecinin
en önemli etkeni. Bu kuşağı tanımak
ve iyi analiz etmek tüm sektörlerde
olduğu gibi bankacılık sektörünün de
odak noktalarından biri.”
Müşteri eğilimleri
farklı bir yapıya
kavuşacak
Hem Y kuşağını hem de diğer
müşteri gruplarını iyi analiz
etmek ve anlamak için büyük
veriyi işleyen ve anlamlı
veriler çıkarmaya yardımcı
olan teknolojik altyapı
yatırımları İş Bankası’nın
öncelikli gündemi ve bu
alandaki çalışmalara devam
ediliyor. Hakan Aran’a
göre, bu süreçle birlikte,
müşteriye ulaşmak için farklı
ve çeşitli pazarlama araçları
kullanmak gerekli olacak.
“Yıllar önce Bankamatik ile
başlayıp, sonrasında internet
bankacılığına ve günümüzde
mobil bankacılığa kayan
bankacılık sektöründeki
müşteri eğilimi, önümüzdeki
dönemde giyilebilir cihazların
yaygınlaşmasıyla birlikte daha
farklı bir yapıya kavuşacak”
örneğini veren Aran, gelişime
dair beklentilerini şöyle
anlatıyor:
“Bu süreçte kalabalıklar
arasında kaybolmadan,
mevcut ve potansiyel
müşterilerimize ulaşmak
için pazarlama araçlarında
teknoloji desteği daha önemli
hale gelmeye başladı. Bu
kapsamda, hem sosyal medya
kanallarımızı hem de online
ve mobil mecraları teknoloji
destekli ve yaratıcı çözümler
ile müşterilerimize ulaşmak
için kullanıyoruz. Teknolojiyi
müşterimizin bankacılık
konusunda ihtiyaçlarını
iyileştirme ve geliştirme
kapsamında kullanmakta
olup, sunduğumuz hizmetlerin
müşterimizin dilediği
an gerçekleştirmesine
imkan sağlama yönünde
çalışmalarımıza devam
edeceğiz.”
14
Yeniliklerin sonu
ve sınırı yok
Akbank, geçtiğimiz yıllarda mobil bankacılık alanındaki
sektöre öncülük edecek düzeydeki ciddi yatırımlarıyla
önemli gelişmelere imza attı. 2015 yılında da bu liderliği
sürdürme hedefiyle, yeni teknolojileri her an takip
ederek, bunları bankacılık sektörüne geliştirmeler olarak
yansıtmaya hiç ara verilmiyor.
A
kbank, müşteri memnuniyetini ve hizmet kalitesini
daha da yukarılara taşıyacak
teknolojik trendlerle uyumlu bir şekilde çalışmalarını
sürdürüyor. Sektördeki teknolojik uygulamaları belirliyor ve müşterilere en
Turgut Güney
Akbank
BT’den
Sorumlu
Genel Müdür
Yardımcısı
iyi bankacılık deneyimini yaşatmak için
yenilikçi ürün ve hizmetleri kullanıma
sunma önceliğini gösteriyor.
Bankada şube ve Genel Müdürlük birimlerinin bankacılık işlemlerini tek bir
ortam üzerinden gerçekleştirebildikleri,
bankanın satış etkinliğini ve verimliliğini arttırmaya imkan sağlayan ödüllü
Integro uygulaması geçtiğimi yıl bankanın tüm şubelerine yaygınlaştırıldı.
2015 yılında da Integro uygulamasının
içerdiği fonksiyonları zenginleştirecek
çalışmaları sürdürdükleri bilgisini veren
Akbank BT’den Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı Turgut Güney, altyapı açısından da yatırımların olanca hızıyla devam ettiğinin altını çiziyor. “Bankacılığın
analitik veri işleme süreçlerinde, büyük
veri teknolojilerinin fark yaratacağına
inanıyoruz ve bu konuda yatırımlarımızı aralıksız sürdürüyoruz” diyen Turgut
Güney, tümleşik iletişim yatırımında yayılıma dikkat çekiyor. Buna göre, geçtiğimiz yıl banka kapsamında hayata geçirilen tümleşik iletişim altyapısını, bu yıl
iştiraklere de yaygınlaştırmak gündemde. Böylece, birçok alanda iştiraklerle
birlikte yürüttükleri projelere ortak bir
altyapı sağlamayı ve sinerjiyi arttırmayı
hedeflediklerinin altını çizen Güney, bulut teknolojilerin de yatırım yaptıkları bir
alan olduğunu belirtiyor. Güney bu çalışmalar söz konusu olunca, eklemeden
geçmiyor: “Bulut bilişim alanında önde
gelen ödül platformlarından The Cloud
Awards’da, “Unified Communications”
programı kapsamında kurulan altyapı ile
“Best Hybrid Cloud Solution” kategorisinde birincilik kazanarak, çalışmalarımızı bir ödül ile de taçlandırdık.”
Direkt bankacılık kanalları yoğun
kullanılıyor
Nakit ödemeler alanında Akbank, geçtiğimiz yıl tamamladığı yeni tahsilat altyapısına bütün mevcut kurumları taşımak
için önemli çalışmalar yürütüyor. Bu süreci yine bir ödülle örnekleyen Güney
de, “2014’de yaptığımız çalışmaların iş
birimlerimize sağladığı katkılarla Global
Finance, “Türkiye’de En İyi Nakit Yönetimi Bankası” olarak bankamızı seçti”
bilgisini veriyor.
Günümüzde direkt bankacılık kanallarının tümü Akbank müşterileri tarafından
oldukça yoğun ve giderek artan bir şekilde kullanılıyor. Bu yaygın kullanım
doğrultusunda Turgut Güney şu bilgiyi
veriyor ve aynı zamanda, işbirliklerini
destekleyen kanal stratejisi hakkında detayları paylaşıyor:
Tüm platformlarda aynı deneyim
“Akbank olarak tüm kanallarımızdaki
stratejilerimizi, en yeni teknolojiler üzerinde, müşterilerimize zaman ve mekan
kısıtı olmaksızın hızlı, kolay ve güvenli şekilde tüm bankacılık işlemlerini
yapabilecekleri bir kullanıcı deneyimi
sağlamak üzerine oluşturuyoruz. Kanal
stratejilerimizin bir diğer önemli ve öncelikli başlıklarından biri de ürün ve hizmetlerimizi dijital platformlar üzerinden
sunabilmek. Sadece kendi kanallarımız
üzerinde sınırlı kalmadan, başta e-ticaret
uygulamaları olmak üzere diğer kurumlarla yapacağımız işbirlikleri ile müşterilerimiz için tüm dijital dünyada erişilebilir olmayı hedefliyoruz.”
Dijital kanallar ve mobil uygulamaların
hızlı bir şekilde gelişmesine paralel olarak Akbank, omni-channel yaklaşımını
15
‘bankacılık fonksiyonlarının tüm kanallarda benzer kullanıcı deneyimi ile sunulması’ üzerine kurguluyor. Cihaz ve
işletim sistemlerinden bağımsız olarak
“responsive design” prensiplerine uygun olarak geliştirilen online bankacılık
uygulamaları ile bankanın tüm müşterilerine tüm platformlarda aynı deneyimi
yaşatmak hedefleniyor.
Mobil bankacılık çalışmaları sürecek
En yeni olmasına rağmen, Güney’in tabiriyle hızla gelişen ve yaygınlaşan kanal
Akbank Direkt Mobil de bankanın önceliklerinde üst sırada yer alıyor. “Mobili,
kanal stratejilerimizin odağına yerleştiriyor ve diğer kanallarımızın da birçok
noktada mobil ile entegre çalışan fonksiyonlar ve özellikler sunmasını sağlıyoruz” bilgisini veren Güney, şöyle devam
ediyor:
“Akbank Direkt Mobil üzerinden iBeacon ile ATM’den Para Çekme, yine mobil
bankacılık uygulamamız üzerinden çağrı
merkezi ile yazılı ve görüntülü görüşme
gibi özellikler bu entegrasyonların örnekleri arasında yer alıyor. Tüm bunlara
ek olarak, üzerinde durduğumuz bir diğer konu da yenilikçilik. Özellikle mobil bankacılıkta Türkiye’de ve dünyada
birçok ilke imza attık. Önümüzdeki dönemde de bu yenilikçi çalışmalarımıza
aralıksız devam etmeyi hedefliyoruz.”
Banka çalışanları için de kolaylık
Türkiye nüfusunun genç olmasının yanı
sıra mobilite ve hızın da giderek artmasıyla, banka müşterileri artık daha sabırsız. Tüketiciler ve müşteriler basit, pratik, esnek ve modern çözümler sunan
yenilikçi ürün ve hizmetleri kullanmayı,
bu ürün ve hizmetleri sunan bankalarla
çalışmayı tercih ediyorlar. Bu noktada
Güney’e göre, önümüzdeki dönemde
internet ve mobil alanlarında tüm dünyayı çok fazla yenilik bekliyor. Akbank
olarak bu değişim ve tempoya uyum
sağlamış durumda olduklarını da hatırlatan Güney’e göre, GSMA’de Akbank Direkt Mobil ile alınan ödül de bunun bir
yansıması. Teknoloji dünyasını yakından
Müşteri portföyünde ‘Y’ etkisi
Akbank’ta Y nesline yönelik
olarak, bankadaki tüm üst düzey
yöneticiler için başlatılmış bir
‘tersine mentorluk’ (switch
mentoring) uygulaması var.
BT üst yönetim ekibinin de bu
çerçevede Y kuşağından mentorları
var. Bu mentorlar Y kuşağının
beklentilerinin, Y kuşağı tarafından
takip edilen teknoloji trendlerinin
izlenebilmesi açısından önemli
fayda sağlıyor. Çünkü çocukluk ve
ilk gençlik yıllarında teknolojiyle
tanışmış, günlük yaşamında
teknolojiyi aktif olarak kullanan
bu kuşağın, tüketici beklentilerini
teknoloji bağımsız düşünmek
takip ederek, tüm kanallarda fırsata dönüşebilecek tüm yenilikler incelenirken,
hem fonksiyonel ihtiyaçlara yönelik uygulamalar hem de inovasyon çalışmaları
paralel bir şekilde yürütülüyor. Güney,
“Müşterilerimizin yanısıra tüm banka
çalışanlarımız için ve BT çalışanlarımız
özelinde, kullandığımız banka içi uygu-
mümkün değil. Yenilikçilik,
farklılaşmak, paylaşmak ve bunları
görünür kılmak da bu kuşak için
önemli unsurlar. Onların bankacılık
işlemlerini gerçekleştirmek ve
bunların da daha ötesinde, günlük
hayatlarını kolaylaştıracak bankacılık
dışı çözümlerle bulundukları yerden
her türlü ihtiyaçlarını karşılamak
işte bu nedenle büyük önem taşıyor.
Tüm bunlar göz önüne alındığında,
yürütülmekte olan dijitalleşme,
görüntülü görüşme, mobil
inovasyonlar gibi birçok konunun,
tüm müşteri portföyünün yanı sıra
özellikle Y nesli için de oldukça cazip
olduğu görülüyor.
lamaların ve süreçlerin basitleştirilmesi
ve modernize edilmesi için yoğun çalışmalarımız var” hatırlatmasını yapmadan
geçmiyor. Böylece tüm bu çalışmalarla
hem müşterilerin hem de çalışanların
hayatlarına daha fazla değer katan bir
marka ve bölüm olma hedefi güç kazanıyor.
Yönetişim, Risk ve Yasal Uyumluluk
gerekliliklerine BT yaklaşımı
Y
önetişim, risk ve uyumluluk
(GRC), hem kurum içinde
hem de kurum dışında belirlenen mevzuata ilişkin koşulları sağlamak
anlamına geliyor. Riskten etkilenen süreçler, risk değerlendirmesi, dâhili denetim
sistemi uygulaması ve denetim etkinliğinin
belirlenmesi gibi başlıkları kapsıyor.
Finans kuruluşlarının büyük bölümü, iç
denetim süreçlerini fazlasıyla maliyetli
bulduğu ve bu süreçlerin kendilerinden
çok şirket dışı paydaşlara fayda sağladığını
düşünüyorlar. Oysa dijitalleşen dünyayla
birlikte GRC, bankalara benzersiz fırsatlar
sunuyor. Çetin bir rekabet ortamında yasal
düzenlemelerin her geçen gün çeşitlendiği zorlu piyasa koşullarında, riskleri oluşmadan önce tespit etmek ve engellemek
kurumları farklılaştıran en önemli özelliklerden biri haline geliyor. Sosyal medya,
mobil cihazlar, bulut, büyük veri ve IoT
(Nesnelerin İnterneti) etkisiyle müthiş bir
değişim yaşanırken, işletmelerin değeri de
bu değişimi yönetme ve süreçlere uyum
sağlama becerileriyle ölçülüyor. Risklerin yasal düzenlemelerle uyumlu bir şekilde yönetişimini sağlayan GRC, Dijital
İşletmeler’de BT altyapılarıyla uyumlu bir
şekilde yepyeni fırsatların kapılarını aralar.
“Doğru bir GRC stratejisi, riskleri
kayıplara değil kazanımlara
dönüştürür”
Bundan yaklaşık yedi yıl önce tüm dünyayı etkileyen küresel mali kriz, finans
alanında faaliyet gösteren işletmelere,
bugün sağlam bir risk yönetimi çerçevesi anlamına gelen düzenlemeler konusunda önemli çıkarımlar sağladı.
Dünya çapındaki finansal regülatörlerin büyük bölümü, sektörün risk
yönetimini güçlendirme hedefiyle,
Yönetişim, risk ve uyumluluk
(GRC) yönetimi süreçlerinin,
faaliyet gösterdiğiniz sektör
veya çalıştığınız kurum ile
ilgisi olmadığını, gelişmiş BT
teknolojileriyle GRC arasında
herhangi bir bağlantı olmadığını
düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Özellikle finans sektörü için GRC
hayati önem taşıyor ve tüm iş
süreçleri buna göre belirleniyor.
Peki, GRC’yi bu denli önemli yapan
ne? GRC çözümleriyle işletmelere
katma değer kazandırmak
mümkün mü? Software AG
Türkiye Genel Müdürü Nil Bağdan,
iyi bir GRC stratejisinin sunduğu
avantajları anlatıyor.
Nil Bağdan
Software
AG Türkiye
Genel
Müdürü
her yıl yapılması zorunlu olan “stres testi” uygulamalarını başlattı. Bu adım, risk
yönetimi platformlarını gözden geçirerek
operasyonel süreçlerini düzene koyma ve
raporlama sistemlerini en iyi hale getirme
konusunda önemli atılımlar yapan yerel
bankalar için de tetikleyici güç oldu. Bankalar için Basel II ve III gerekliliklerinin
yanı sıra Kurumsal Yönetişim Kılavuzu
ile uyumlu sağlam süreçler ve stratejiler
geliştirmek de gündeme geldi.
Peki, finans kuruluşları ve bankalar için
adeta bir dönüm noktası haline gelen
GRC’nin püf noktaları ne olmalı? Yönetişim, risk ve uyumluluk, işletmeler için
neden bu kadar önemli? Riskler BT sistemlerinin etkisiyle nasıl kazanıma dönüştürülür?
Süreç yönetimi yazılımları ve GRC çözümüyle BT sektöründe lider konumda olan
Software AG Türkiye’nin Genel Müdürü
Nil Bağdan, kurumsal başarıyı yakalamak
için GRC mimarisinin sürdürülebilir olması
ve iş süreçleriyle entegre ve düzenli bir
şekilde çalışabilmesi gerektiğinin altını
çiziyor. Bağdan, “Doğru yapılandırılmış
bir GRC mimarisi, dinamik iş ortamına
uyum sağlayabilecek ve kritik kurumsal
uygulamalar ile entegre çalışabilecek
ortak bilgi ve teknoloji bileşenleri
ile süreçlerini temel alır. Risk ve
uyumluluk, artık yılda bir yapılan
rutin denetimlerden ibaret değildir; sürekli değişen bir ortamda
daimi bir takip mekanizması anlamına gelir. İyi bir GRC-BT stratejisi riskleri kayıplara değil kazanımlara
dönüştürür” diyor.
Sürekli Denetim İzleme (CCM) uygulamala
•Bilgi mimarisini rasyonelleştirerek
uyumluluk maliyetlerini düşürür, verimliliği artırır.
•Risk limitini değerlendirmek için risk ve
uyumluluk girişimlerinin durumu hakkında tutarlı ve doğru bilgiler aktarır.
•Geliştirilmiş iş zekâsı kabiliyetleri sayesinde karar verme süreçleriyle birlikte
iş performansını da iyileştirir.
•ERP ve mali uygulama kontrollerinin güvenilirliğini artırarak finansal yönetşmş
iyileştirir.
•Temel süreçleri ve kârlılığı iyileştirerek
operasyonel performansı artırır.
•Sahtecilik, kara para aklama ve uyumluluk sürecindeki sorunlardan kaynaklanabilecek kayıpları azaltır.
Özellikle finans sektörü olmak üzere
tüm sektörlerde bu başlıkların sorunsuz
bir şekilde yönetilmesi, şeffaf bir diyalog
ortamında tüm paydaşlar için sunulmuş
daimi güven ve güvence anlamına geliyor. Software AG de GRC çözümlerini bu
prensibi temel alarak geliştiriyor.
Dijital İşletmeler için
Software AG GRC çözümleri
Software AG, sahip olduğu yenilikçi vizyonunun yanı sıra risk yönetiminde gelişmiş
otomasyon ve iş süreçleri entegrasyonu
başarısına sahip. Bu başarıyı taçlandıran
finans sektörüne yönelik pek çok çözümünün yanı sıra sayısız ödüle de sahip.
Şirket, Gartner’ın Kurumsal GRC raporlarından Entegre BT Portföyü Analizi araştırmalarına kadar son yıllarda üst üste Liderler Çeyreği olarak bilinen birbirinden
farklı “Magic Quadrant” listelerinde yer
aldı. Ayrıca bugüne kadar ARIS GRC’den
Apama’ya Alfabet’ten Universal Messaging
platformlarına kadar finans dünyasına yön
veren sektör lideri çözümleri nedeniyle
Waters Rankings, Forrester Wave, The
Trade 100 gibi dünyanın en saygın listelerinde ilk sıralarda boy gösterdi.
Bu finans çözümleri arasında öne çıkan
ARIS GRC, denetim gerektirmeyen (auditproof) iş akışlarını ARIS İş Süreçleri Analizi
(BPA) ile birleştirerek risk ve uyumluluk
yönetimini stratejik yönetim aracına dönüştürmeyi başarıyor. Platform, etkin bir
biçimde riskleri yönetirken, aynı zamanda
dahili ve harici yasal şartları ve standartları
da karşılamaya yardımcı oluyor:
•Kontrol Testi
•Operasyonel Risk Yönetimi
•Sorun Yönetimi
•Kural Yönetimi
•Denetim Yönetimi
•Daimi İzleme
•Modelleme ve Süreç Risk Simülasyonu
•İzleme ve Raporlama
•Yayınlama
Nil Bağdan, Software AG’nin ARIS GRC
platformunu “dijital işletmelerde şeffaflık,
tutarlılık ve etkinliği artıran, süreç odaklı
bir yaklaşım” olarak ele alıyor:
“İşletmeler risk, uyum ve iş performansı
sistemlerini sürekli takip ederek, şeffaf bir
diyalog ortamında tüm paydaşlarına tavizsiz güvence verebiliyor; güven temelli
bir işleyiş ve müşteri ilişkileri yönetimi
yaratıyor. Aynı zamanda sunduğumuz
GRC Yönetimi Platformu, işletmenin genelinde sürdürülen uyumluluk ve risk
yönetimi sisteminin, esnek ve etkili bir
şekilde operasyon düzeyinde uygulanmasını, işletme genelinde bilgiye dayalı
kararlar verilmesini ve risk önleyici bilgiler sayesinde vaka sayısının azaltılmasını
sağlıyor.”
ARIS GRC ile denetim ortamının uygunluğunun sürekli olarak
kontrol edildiğini
ve böylece kesintisiz gelişim için önlemler alınabildiğini
vurgulayan Bağdan,
risk ve uyumlulukla
ilgili bilgilerin giderek daha ileriye dönük
hale geldiğini ve böylece karar alma süreçlerine önemli katkılar sağlandığını da
belirtiyor:
“İş ortaklarımızdan Wüstenrot & Württembergische (W&W) Holding’i ele alalım.
Süreç odaklı GRC yaklaşımı için birlikte
çalıştığımız W&W, iyi bir GRC stratejisiyle
yılda 2.5 milyon avro tasarruf etti ve yatırım getirisini yüzde 153’e çıkardı. Geleceğe dönük risk almak yerine, geleceğe
yatırım yaptı ve kazandı.”
advertorial
rına görev ve işlem düzeyinde destekleme
kabiliyeti kazandıran süreç odaklı, entegre
bir GRC-BT yaklaşımı her şeyden önce;
18
Müşteri, bankayı
cebinde taşımayı sevdi
ING Bank; dijital kanalları şubelerle bütünleşik
çalışacak hizmet noktaları olarak konumlandırıyor.
Böylece müşterilerin standart işlemleri şubeye
gitmeden halledebilecekleri ve herhangi bir kanalda
başlattıkları işlemi başka dijital kanalda veya şubede
tamamlayabilecekleri bir dünya yaratmaya çalışılıyor.
I
NG Bank, ‘eski köye yeni
adet getiren’ bankacılık
anlayışı ile müşterilerinin
hayatlarını kolaylaştıracak
çözümler sunmaya devam
ediyor. Bu kapsamda teknolojiyi odağına alarak kendisini “bankacılık lisansına
sahip teknoloji şirketi” olarak konumlandıran ING Bank, müşterilere kolay ve
Barbaros Uygun
ING Bank Bireysel Bankacılık
Genel Müdür Yardımcısı
zahmetsiz bankacılık hizmetleri sunma
ve finansal çözüme, ihtiyaç duydukları
her an ve her yerden ulaşabilmelerini
mümkün kılmak için ürün ve hizmetlerini mobil ve dijital platformlara entegre
ediyor. ING Bank Bireysel Bankacılık
Genel Müdür Yardımcısı Barbaros Uygun, bu kapsamda, Türkiye’de bir ilke
imza attıklarını, “her cihaza uyumlu
bankacılık” anlayışını getirdiklerini belirtiyor. ING Internet Şubesi’nin cihaz bağımsız olarak bu şekilde yenilenmesi ile
müşteriler internet şubesine bilgisayarları, tabletleri ve akıllı telefonları üzerinden aynı kalitede ulaşabiliyor, işlemlerini iki adımda gerçekleştirebiliyor. “ING
Mobil uygulaması ile de müşterilerimizin
bankalarını sürekli ceplerinde taşımalarını sağladık” yorumunu yapan Barbaros
Uygun, detayları şöyle anlatıyor:
Herkes için ParaMara
“Kurumsal müşterilerimize, ING Kurumsal uygulamamız ile kolay ve zahmetsiz
hizmet kolaylığı getirdik. Bunların yanı
sıra ING Trader uygulamamızla müşterilerimize Türkiye ve dünya finansal
piyasalarına ait verileri ve haberleri
her yerde takip edebilme ve hisse
senedi, vadeli işlem ve opsiyon pi-
yasası (VİOP) talimatlarını anında borsaya iletebilme imkanı sağladık. ING
Bank şubelerinde yer alan tabletlerde
ve Windows masaüstünde çalışan uygulamamız ile müşterilerimiz tüm internet
bankacılığı işlemlerini sıra beklemeden
gerçekleştiriyor ve internet bankacılığı
işlemlerinin yanı sıra birçok ING Bank
ürününe de başvuru yapabiliyor.”
Bankanın geçtiğimiz yılın sonlarına doğru hayata geçirdiği yeni nesil mobil finans çözümü ParaMara ile ise ING Bank
müşterisi olsun ya da olmasın, akıllı
telefon sahibi herkesin günlük finansal
ihtiyaçlarını tek bir uygulama üzerinden
gerçekleştirmesini, internet üzerinden
alışveriş ve para transferi işlemlerini kolay ve hızlı yapmasını sağlıyor. Alıcının
banka hesabı olmasa bile Facebook hesabı veya cep telefonu numarasına 7/24
para göndermesi, hiçbir form imzalamadan sahip olunabilen ön ödemeli kart ile
internetten indirimli alışveriş yapması ve
ParaMara’ya özel indirimlerden faydalanması mümkün oluyor.
Potansiyel mobil bankacılıkta
katlanıyor
Dijitalleşme her sektörü olduğu gibi, kaçınılmaz olarak bankacılığı da etkiliyor.
Dijital kanallar arasında en hızlı yükseliş
gösteren ve en fazla potansiyel taşıyan
alan ise mobil bankacılık. ING Uluslararası Araştırmalar tarafından gerçekleştirilen ‘Dijital Çağda Finansal Güçlendirme
Araştırması’nı örnek gösteren Barbaros
Uygun, araştırmada öne çıkan şu bilgileri paylaşıyor:
“Araştırmaya göre, Türkiye, Avrupa’da
internet kullanıcıları arasında mobil bankacılık kullanıcılarının en fazla olduğu
19
ülke. Bu da gösteriyor ki, Türkiye’de
yeni nesil tüketiciler, şubelere bağımlı
kalmak istemiyor ve daha kolay bankacılık çözümlerine ihtiyaç duyuyor. Biz
de inovasyon üzerine kurguladığımız
bankacılık stratejimiz ve müşterilerimizin beklenti ve ihtiyaçları doğrultusunda
mobil bankacılık konusuna özel olarak
eğiliyor, inovatif ürün ve hizmetlerimizle geleceğin bankacılığını bugün sunmak için çalışıyoruz. Dijital ve mobil
platformların etkin kullanımıyla zaman
ve mekandan bağımsız bir şekilde, finansal çözüme ihtiyaç duyulan her an
müşterilerimizin yanında oluyoruz. Tüm
altyapımızı bu bakış açısıyla düzenliyor,
saha ekiplerimizi dahi mobil hale getiriyoruz.”
Sıra yurtdışına çözüm ihracatında
Bankanın öngörüsü, önümüzdeki dönemde standart işlemlerin dijital kanallarda gerçekleşme oranının hızla artacağı, şubelerin de etkinliğini arttırarak
müşterilere finansal danışmanlık sağlayan merkezler haline geleceği yönünde. Bu kapsamda mobil mecraların
etkin kullanımının özel olarak eğildikleri bir konu haline geldiğini hatırlatan
Barbaros Uygun, önemli verilerle potansiyeli ortaya koyuyor. Buna göre,
Mart 2015 itibarıyla bankanın aktif bireysel müşterilerinin yüzde 20’si dijital
bankacılık hizmetlerinden faydalanır
hale geldi. Mobil bankacılığı kullanan
müşterilerin dijital kanalları kullanan
toplam aktif müşteriler içindeki payı ise
yüzde 66’ya ulaştı. “Mobil bankacılık
kullanıcı sayımız son 1 yılda 2.5 katına
çıktı” diyen Uygun, “Yeni nesil mobil
finans çözümümüz ParaMara’nın aktif
kullanıcı sayısı 2015 Ocak-Mart arasında yüzde 340’lık artış gösterdi. ParaMara, ING Grubu tarafından da sahiplenilen önemli bir iş oldu. Daha başlangıç
aşamasında ING Grubu’nun 25 milyon
avroluk İnovasyon Fonu’ndan pay alan
5 projeden biri oldu. Şimdi bu teknolojimizin diğer ING ülkelerine ihraç
edilmesi gündemde. Mobil bankacılık
alanında çalışmalarımıza devam ederek
müşterilerimize ve ParaMara ile müşterimiz olmayan tüm akıllı telefon kullanıcılarına hızlı ve kolay finansal çözüm
sunmaya devam edeceğiz.”
Farklı işbirlikleri yoğunluk kazanacak
Mobil bankacılık tarafında ödeme
sistemleri ve e-para kanunu
konusunda bilinen ve beklenen
regülasyonlar mevcut. Özellikle
e-para kanununun devreye girmesi
ile Türkiye’deki ödeme sistemlerinde
canlanma, farklı işbirlikleri ve
farklı oyuncuların piyasaya
girmesi muhtemel görülüyor. “Bu
gelişmeleri ING Bank olarak fırsata
dönüştüreceğimiz bir yol haritası
uyguluyoruz” diyen Barbaros
Uygun, mobil bankacılık pazarındaki
yapılanmayı ve beklentilerini şu
sözlerle anlatıyor:
“Mobil bankacılık tarafında zaten
mevcut olan, Türkiye’de en yaygın
birliktelik operatörlerle görülüyor.
Ancak önümüzdeki dönemde
özellikle cihaz üreticileri ve finans
kuruluşlarının eklenmesi ile
müşterilerimize daha bütünsel ve
efektif yeni hizmetler sunulmaya
başlanmasını öngörüyoruz. Bu tarz
birliktelikler için de düzenleyici
kuralların bütünsel ve ilgili taraflarla
iletişim halinde oluşturulması
önemli olacak. Bu kapsamda farklı
işbirliklerinin önümüzdeki dönemde
yoğunluk kazanmasını bekliyoruz.”
20
Dijital devrim
her yerde
tım kanalları, ana dağıtım kanalına
dönüştü. Dijital bankacılık birimleri, yöneticileri hayatımıza girdi.
Nesnelerin interneti cüzdana girdiğinde, ödeme aracı
telefon, göz kırpması veya bir el hareketi olduğunda,
evler ve arabalar dijitalleştiğinde, binalar ve mağazalar
akıllandığında, oyunun kuralları yeniden yazılacak.
Finans sektörü mevcut yaklaşımları ile bu dönüşüme ayak
uydurması çok zor görünmektedir.
‘H
iç internette şube mi
olur? Oraya kim gelir?’
cümleleri pek eski sayılmaz. 15 – 20 sene evvel
pek çok bankacı böyle düşünü-
yordu. Güvenlik, itibar, alışkanlık,
erişim imkansızlıkları ve benzeri
unsurları bahane ediyorlardı. Tarih
(çok kısa bir zaman içinde) bize dijital devrimi yaşattı. Alternatif dağı-
Halil Aksu
GelecekHane
Kurucusu
Sadece bankacılık değil, sigorta,
borsa ve finansal servisler sektörünün her alanında dijital teknolojiler
yerini aldı, önemli bir rol oynamaktadır. Tüketici kraldır. Her şey ortada. Rekabet bir ‘click’ ötede. Müşteri memnuniyeti sosyal ağlarda ve
şikayet sitelerinde şeffaf ve ücretsiz. Böyle bir dünya dün yoktu.
Geleceğe doğru baktığımızda şeffaflık ve rekabet daha da artacak.
Artık finansal servis vermek için,
banka olmak gerekmiyor. Ödeme
sistemleri, portal üzerinden para
transferleri ve temel bankacılık hizmetleri, kart veya kart dışı ödeme
araçları alanlarında yepyeni inovatif oyuncular türemektedir. Ayrıca
müşteriye / tüketiciye dokunan
herkes onun harcamalarında gözü
var. Telekom şirketleri, enerji ve
diğer altyapı servisleri dağıtan şirketler (utilities), TV ve eğlence hizmeti sağlayan şirketler
gözü tüketiciye ve hane halkına çevirmiş durumda.
Nesnelerin interneti cüzdana girdiğinde, ödeme aracı
telefon, göz kırpması veya
bir el hareketi olduğunda, evler ve arabalar dijitalleştiğinde, binalar ve
mağazalar akıllandığında,
oyunun kuralları yeniden
yazılacak. Finans sektörü
mevcut yaklaşımları ile bu
dönüşüme ayak uydurması
çok zor görünmektedir. Telekom şirketleri teknolojiye
daha yakın olmakla birlikte,
onların da ölçekleri dezavantaj
teşkil etmektedir. Yeni, küçük ve
çevik hareket edebilen girişimler burada önemli bir
21
rol oynayacaktır.
Akıllı finans kurumları bu girişimleri veya yetenekli girişimcileri kazanmak, onlarla iş birliği yapmak
veya onları yok etmeden, yavaşlatmadan bünyelerine dahil etmenin
yolunu düşünmeliler, bunun yolunu bulmalılar. Kendi bünyelerinde
inovatif ekipler kurabilirler, dünyadaki gelişmeleri takip etmeliler,
inovasyon merkezleri oluşturmalı
veya olanlarla iş birliği yapmalı, bu
tür girişimleri – ister kurum içi ister
kurum dışı – desteklemelilerdir.
Geleceğin finans sektörü bulut ta-
banlı olacaktır. Tüketici mobil bir
cihazdan erişecektir. Finans sektörünün oynadığı rol her zaman
önemli olacaktır, ama değer zincirinde bulunduğu noktaların sayısı
artacak, montanlar küçülecek, işlem adetleri artacak ve çok çeşitli olacaktır. Ödeme veya diğer finans işlemlerini sadece insanlar ve
kullandıkları ödeme araçları değil,
aynı zamanda internete otonom
olarak bağlı olan nesneler kendiliğinde yapacaklar, sahiplerine veya
sisteme bilgi vereceklerdir.
Bilgi kelimesini anmışken, son
olarak da bilginin önemini vurgu-
lamak gerek. Bilgi çağına yavaş
yavaş giriyoruz, bilgi ekonomisi
yavaş ama emin adımlarla şekil almaktadır. Finans kurumların elindeki bilgiler, başka bilgilerle (alış
veriş, telekom, lokasyon, vb.) ile
birleştiğinde çok katma değerli bir
hale gelebilir. Klasik yöntemlerle
finans kurumları bu değeri kendi başlarına yakalamaları oldukça
zor. Farklı sektör, farklı disiplin ve
farklı yetkinliklerle, özellikle genç,
yaratıcı ve girişimci insanlarla bu
ip uçlarını yakalayabilirler ve bilgi
çağına taşınabilirler. Hep birlikte
göreceğiz.
22
Merkezde müşteri
ve teknoloji var
Finans dünyasının teknoloji yatırımlarının sonu yok. Hele de Y
kuşağının finans sektörüne adım atması söz konusu olunca…
‘F
inans ve Bankacılık Platformu: Dijital Dönüşüm
ve İnovasyon Zorunluluğu’ başlığında 24 Şubat’ta
Dedeman Otel İstanbul’da
düzenlendi. Açılış konuşmasını yapan
Bilişim Zirvesi Genel Müdürü Neslihan
Aksun, finans ve bankacılık sektöründe
dijital dönüşüm ve inovasyonun gereklilik olduğunu vurgularken, açılış konuşmasını Forrester Research Türkiye
Ülke Müdürü Murat Yaşar yaptı. ‘Müşteri çağının itici güçleri büyük veriyi
doğru kullanmak, mobili benimsemek,
müşteri deneyimini dönüştürmek’ diyen Murat Yaşar’a göre, sonuçta herşey
müşteri deneyimi ekseninde başlıyor ve
herşey verinin doğru analizine bağlı.
“Bu devirde mükemmel olmayı değil,
hızlı olmayı öncelik olarak belirlemek
gerek” önerisine vurgu yapan Murat
Yaşar, bu öneriyi finans sektörü adına
şöyle detaylandırdı:
“Geleceğin bankacılık sistemi açık bir
teknolojiye ve geliştirme algısına odaklanmalı, omni-channel yapısı ile her kanalda aynı deneyimi sunabilmeli. Sonuçta müşterinin teknoloji kullanması,
şubelerin kapanması anlamına gelmiyor. Ama bankaların yapması gereken,
şubelerin konseptini geliştirmek. Dijital
dönüşüm için 4 önemli unsur var: Kültür, organizasyon, teknoloji ve ölçütler.
Yöneticileri de dijitalden anlar hale getirmek gerek.”
Strateji; artırılmış gerçeklik
odaklı kurgulanıyor
Bankacılık sektörünün gelişimini
‘ATM’lerden çağrı merkezlerine, internet bankacılığından mobil bankacılığa
uzanan bir yol’ olarak tanımlayan Blippar Turkey CEO’su, 360+ Media Kurucu Başkanı ve Türkiye Mobil Pazarlama
Derneği Onursal Başkanı Zehra Öney,
artık bir uygulama devriminin başladığına dikkat çekti. Öney’e göre, ödeme
dünyasında mobil cihaz üreticileri ve
farklı platformlar da yerini alıyor. Bir taraftan artırılmış gerçeklik, yeni bir davranış alışkanlığı halini alıyor ve Öney’e
göre, her sektör bu artırılmış gerçeklik
kavramını bir strateji olarak belirliyor.
“Dünyada mobil bankacılığa yapılan
yatırım artıyor, çünkü mobil bankacılık kullanımı agresif biçimde artıyor”
yorumunu yapan Zehra Öney ekledi:
“Herkesin akıllı telefonu var ve bunların
önemli bir bölümü internet kullanıcısı
olduğu için aynı zamanda potansiyel
banka müşterisi. Blippar, dijital ve fiziksel dünya arasında köprü oluyor ve
bankacılık sektöründe de bunun kullanım alanı çok çeşitli.”
Soygun ve tehdit yapısı değişti,
iz takibi de zor
Öney’in ardından söz alan Palo Alto
Networks Güvenlik Danışmanı Zekeriya Eskiocak ise sunumuna bir gerçeğe
dikkat çekerek başladı: “Artık soyulan şey şube değil, POS cihazlarından
çalınan kart bilgileri. Soygun ve tehdit yapısı değişti, iz takibi de zor.” Bu
çerçevede 1 trilyon dolarlık bir siber
suç endüstrisine dikkat çeken Zekeriya
Eskiocak’a göre, mobilite ile tehdidin
yapısı değişti. “Bu nedenle bizim de değişmemiz şart oldu” yorumunu yapan
Eskiocak, değişimi şu sözlerle anlattı:
“Yeni düzende, caydırıcı önlemler ile
uçtan uca güvenlik şart. Çünkü geleneksel güvenlik mimarisi çöktü. Mobil
cihazlarda, internet ve intranet çıkışlarında, veri merkezlerinde, bulut yapısı
içinde uçtan uca güvenlik ile atağı bulup önlemek gerek. Yani koruma ve
log’lama yanında önleme stratejisini
gündeme almalısınız.”
Rekabet algısı değişti
Platform toplantısının yabancı konuğu,
Software AG Global Finans ve Bankacılık Çözümleri Direktörü Filippo de
Montis ise sektörün değişiminin, Y
23
neslinin gelişimi ile bir zorunluluk halini aldığına değindi. Montis’e göre, geleceğin bankasında merkezde müşteri
var. Bu yüzden değişim bir gereklilik ve
bunun sonucu olarak bankaların çevik
olmasında, çevik süreçler kurgulamasında, hızlı değişime hep hazır olmasında fayda var. “Bankalar müşterilere
sunumlarında ve maliyet yönetiminde
dikkatli olmalı” uyarısını yapan Montis
hatırlatmadan geçmedi: “Ayrıca sektörde rekabet algısının değiştiği unutulmamalı. Düzenlemelerin de bu değişime
uyum sağlaması gerek. Vizyonunuz,
teknolojide en yeniyi yakalamak, değişime hazır olmak, hızlı değişim yapabilmek olmalı.”
Akbank için önemli
bir katma değer
Akbank BT Ödeme Sistemleri Uygulama Geliştirme Bölümü CRM İş Analitikleri Alt Grubu Uygulama Mimarı Ünal
Bektaş ve Smartiks’ten Burak Güngel
ise sunumlarında Smartiks çözümleri ile
Akbank’ta konumlandırılan yatırım hakkında bilgi verdi. “POS cihazları üzerinden yapılan alışveriş ve işlemleri analiz
eden, zekâya dayalı bir proje olan Raportd, Akbank için önemli bir katma
değer yaratıyor” diyen Burak Güngel’e
Ünal Bektaş da şu eklemeleri yaptı:
“Raportd uygulaması ile müşteriler bu
platformda birçok detaya ulaşabiliyor.
Burada Microsoft raporlama altyapısı
kullanılıyor. Üye işyerinin günlük verilerini analiz edebildikleri bir platform
olarak bunu onlara sunuyoruz. Bu ortamda 2 yıllık veri tutuluyor ve üye işyeri, istediği tarih aralığı verilerine hızla
ulaşabiliyor. Bu yapı iş birimlerine fayda sağlıyor, işyerleri bu çözümle önemli
kolaylık elde ediyor ve analiz imkanına
erişiyor.”
Biyometri ekonomisi
büyüyor
Kimlik tanıma teknolojileri konusunda
kapsamlı bir sunum Ölçsan’dan geldi.
“Canlı ve cansız teknolojileri tanımak
gerek” diyerek ilk sözü alan Ölçsan
Genel Müdürü Burak Sondal, bunları
da ‘iz bırakan teknolojiler’ olan parmak
izi, ses ve yüz tanıma, ‘iz bırakmayan
teknolojiler’ olarak da damar izi, iris, 3D
yüz tanıma teknolojileri olarak örnekledi. Genel biyometri tipleri; parmak izi,
temassız parmak izi, parmak damar
izi, göz damar izi, avuç damar izi olarak sıralanırken, Burak Sondal’a göre,
güvenlikte süreçler ise kayıt güvenliği,
veri aktarım güvenliği ve doğrulama
güvenliği. Mobil biyometri pazarının
büyümesine dikkat çeken Ölçsan Mobil
Sistemler Yöneticisi Murat Karabatur ise
şu bilgileri paylaştı:
“2020’de biyometri mobil ticaret gelirleri 33.3 milyar dolara ulaşacak. Toplam 4
milyar biyometrik uygulama oluşacak.
Bu yapı 2017’den sonra daha da ivme
kazanacak. Hangi çözümlerin pazarda
öne çıkacağına baktığımızda, parmak,
yüz ve göz biyometrisi öne çıkıyor.
Çünkü kullanım alışkanlığı burada öne
çıkıyor.”
“Her kanaldan ürün
geliştirmeli gerek”
Günün ilk yarısına nokta, ‘Bankaların
2015 yılı Dijital Dönüşüm Stratejileri’
paneli ile konuldu. Forrester Research
Türkiye Ülke Müdürü Murat Yaşar’ın
moderatörlüğünde Türkiye Finans Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı
Fahri Öbek, Odeabank Genel Müdür
Yardımcısı Tayfun Küçük ve Kuveyt
Türk CIO’su Mücahit Gündebahar,
bankalarının 2015 yılı projeleri, dijital
dönüşüme bakış ve Türk bankacılık
sektörünün gelişimi hakkında bilgiler
verdiler. Panelin katılımcısı Palo Alto
Networks Ülke Müdürü Vedat Tüfekçi
de güvenlik yatırımlarında izlenmesi
gereken rotayı paylaştı.
Türkiye Finans Bilgi Sistemleri Genel
Müdür Yardımcısı Fahri Öbek’e göre,
finans sektörünün farkı, sunulan herşeyin bir hizmet olması. Bunun da arkasında iki unsur var: Teknoloji ve insan
kaynağı. Dijital dönüşümün hep içinde
olan finans sektörünün kamu ilişkisinde ise mevzuat boyutuna dikkat çeken
Fahri Öbek, şunları söyledi:
“Uyum için ciddi projeler yapıyoruz.
MASAK gibi kamu kurumlarının projelerine entegrasyon için de projeler yapıyoruz. Her kanaldan ürün geliştirmemiz
gerekiyor. İçerde de proje geliştirmeliyiz. Mevzuata uyum için daha fazla efor
harcıyoruz ve sonuçta maliyet artıyor.
Network yatırımları telekomda yüksek,
ama ortak konu yenilikleri ürünlerle
rekabet. Türkiye bu konuda fark yaratıyor ve güvenlik bunun ayrılmaz parçası. Bütçelerde giderek daha fazla pay
alıyor güvenlik. Çünkü itibarı korumak
önemli. Bu yüzden güvenlik alanında
her başlıkta yatırım yapıyoruz.”
“İletişim ve işbirliği
büyük önem taşıyor”
“2015’te tüm servis sektöründe omnichannel var ve birçok banka bu konuda çalışmayı hayata geçirecek” diyerek
söze başlayan Odeabank Genel Müdür
Yardımcısı Tayfun Küçük, “Bizim de
çalışmamız sürdürülebilir işlem, tüm
kanallarda sürdürülebilirlik” dedi. Kanal tarafında omnichannel’ın çok kullanılacağı tahmininde bulunan Tayfun
Küçük’e göre, aslında tüm sektörlerde
bunun olması lazım. Yani bankacılıkla
sınırlı kalmamalı. “Siber tehditler konusunda ise yolun başındayız” diyen Küçük, bu tahminini şöyle detaylandırdı:
“M2M, IoT, BYOD gibi konularda yeni
mecralar açılıyor. 2014’te çok güvenlik
sorunu oldu ve yolun başındayız. Ama
arka tarafta kamu ile önemli çalışmalar
var. BDDK talimatıyla SOME çalışması
yapıldı. Siber güvenlik ve etkin yönetim
hedefleniyor. Önemli olan ise kurumlar
arası iletişim, ülkeler arası işbirliği. Kurumların yanında kişiler de belli adımları atmalı. Sonuçta güvenlik herkes için
önemli.”
“İnsansız şube sayımız
100’ü aşacak”
5 yıl süren proje ile uçtan uca dönüşüm
sağladıklarını, Ar-Ge merkezini bünyelerine kattıklarını ifade eden Kuveyt
Türk CIO’su Mücahit Gündebahar, ban-
24
ka olarak yaklaşımlarını şöyle anlattı:
“2015’te insansız şube sayımız 100’ün
üzerine çıkacak. Omnichannel kanal
yaklaşımını insansız şube gibi farklı
şubeler sunarak yapacağız. Şubeleri
bankalar açısından daha verimli kılacak
projelerimiz olacak bu yıl. Operasyonel
verimlilik projelerimiz de var. Avrupa
ve ABD’ye göre sektörün teknoloji
kullanımı çok yüksek. Yeni kanal uygulama örnekleri var. Bunlar artacak.
Müşteri deneyimi kilit rolde ve burada
uygulamalar başarı demek. Bankaların
şube ve ATM ağı büyüyor. Bu büyüme
devam edecek. Ama insansız bankacılık
gibi örnekler de olacak, şubeler küçülecek, müşteri kanallar arasında yönlendirilirken, güvenliğin önemi daha
da artacak.”
“Trafiği görebilmeniz ve
hakim olmanız şart”
Palo Alto Networks Ülke Müdürü Vedat Tüfekçi ise sözlerine “Karşı taraf
artık komplike saldırılarla geliyor. Bu
yüzden bankalar için tüm kanallara
güvenlik önem kazanıyor” sözleri ile
başladı. Özellikle atak yöntemlerinin
değişimine paralel önlemlerin de değişmesi gerektiğine işaret eden Vedat
Tüfekçi, “Güvenlikte geç kalırsanız,
açığınızı kullanırlar. Kurumda BT yöneticilerinin trafiği çok iyi görebilmesi
ve bu trafiğe hakim olması gerek. Uygulamalar katmanındaki trafiği görmeleri
önemli. Yani seviye bazında tüm ağ
trafiğini gözlemlemeleri gerek. Ayrıca
network’e bir bütün olarak bakmak
gerek. Kullanıcıların bilinçlendirilmesi
de şart” dedi.
Tüm cihazlarda
aynı işletim sistemi
Günün ikinci yarısında açılış sunumunu Microsoft Teknoloji Stratejisti Cüneyt
Batmaz yaparak, ‘Finans Sektörü İçin
Microsoft Mobilite Vizyonu’nu paylaştı.
Türk bankalarında yaptıkları çalışmaları
örnekleyen Batmaz, “Fiziksel ve dijital
dünyada birbirine yakınlaşma var. Burada Microsoft HoloLens gözlüğümüz,
hologram ve görselliğe farklı boyut katacak” dedi ve şu bilgileri paylaştı:
“Windows 10 ile tüm cihazlarda aynı
işletim sistemi çalışıyor olacak. Bu bir
ilk olacak. Telefon, tablet, IoT eşliğinde tüm platformlarda kullanılabilecek.
Odeabank’ın gişe önü tablet projesi
önemli bir yenilik. Windows tabletler burada önemli bir avantaj sunuyor. Finansbank’ta CoreFinans Mobile, çalışanlar için önemli bir avantaj.
Denizbank’ın saha satışçıların işini
kolaylaştıran Direct Sales uygulaması,
kullanıcı arayüzü ile öne çıkan Akbank
Direkt de önemli örnekler.”
“Intertech çözüm
ortağımız”
Mobil ve CRM uygulamalarının merkezinde olduklarını belirterek başladığı sunumunda VeriPark Türkiye Satış
ve Pazarlama Müdürü Armağan Gürkan, sigorta sektörüne birçok yenilik
sunduklarını vurguladı. “Birçok mobil
bankacılık projesi geliştiriyor, altyapıları
sunuyoruz” diyen Gürkan’ın ardından
sözü Odeabank ve Intertech aldı. Intertech Satış ve Müşteri Yönetimi Genel
Müdür Yardımcısı Murat Tekcan, “7
ülkede 43 bankada varız ve e-devlet
projelerinde de yoğunuz” bilgisini verirken, Odeabank Genel Müdür Yardımcısı Fevzi Tayfun Küçük de işbirliği
sürecini şöyle anlattı:
“Kredi ve kredi kartı başvuru uygulamalarında inter-Vision yapısını kullanıyo-
ruz. Omnichannel deneyimini çalışanlar
için de sürdürülebilirlik esası ile ilerliyoruz. Yalın teknoloji başlığında Intertech
bizim ana çözüm ortağımız.”
“Hayalleri ve gerçekleri
ayırmanız gerek”
‘Finans ve bankacılıkta Ar-Ge-Proje Hibeleri, Hayaller ve Gerçekler’ başlıklı
sunumuyla Etkin Proje Yönetici Ortağı
Kemal Sidar ise önemli detaylara şu
sözlerle vurgu yaptı:
“Birçok destek programı var. Ama hayaller ve gerçekleri iyi ayırmak gerek.
Hayal kısmında devlet para dağıtıyor,
Ar-Ge merkezi kurmak için 30 kişi yeter, kendimize yeteriz düşüncesi, en iyi
Ar-Ge projesi bizde mantığı, tüm maliyetleri finanse edebileceğine inanmak,
ticari ve teknik sırların rakiplerin eline
geçeceği korkusu, fonların yurtdışından
geldiği inancı, danışmanların çok para
kazandığı görüşü var. Oysa gerçekler
çok farklı: Örneğin devlet para dağıtmıyor, ama 2014 yılında 550 milyon TL
hibe verildi. Ar-Ge merkezine 30 kişi
yeteri tek bir şart ve daha çok fazla
şart var. Ayrıca Ar-Ge literatüre dayanır
ve sektörel kıyas yapmak gerekir. Destekler ise sadece yardımcı finansman.
Bir tarafta da kurumsal gizli bilgilerinizi
paylaşmak zorunda değilsiniz. Fonlar
yurtdışından gelmiyor, bu fonların yüzde 98’i Türkiye hazinesi kaynaklı. Sanılanın aksine danışmanlar çok para almıyor, ama katma değerlerimiz yüksek.”
25
“Mobilin hayatımızdaki
etkisi daha da artacak”
Mobilde gelişim ve burada internet kullanımının hızlı gelişimi konusunda yorumları bir sunumla Vodafone Türkiye
Mobil Finansal Servisler Kıdemli Müdürü
Burhan Eliaçık paylaştı. Buna göre, akıllı
telefon penetrasyonu küreselde sürekli
artıyor. Türkiye’de ise 72 milyon abone,
yüzde 94 mobil penetrasyon, 57 milyon
3G abonesi var. Mobilin etki alanları kişisel veri, dijital ticaret, bağlantılı cihazlar
ve bağlantılı yaşam. Eliaçık’a göre, mobilin finansal sektöre etkisi ise finansın
tabana yayılması, kişisel hizmet sunumu,
kullanıcı deneyimi ve Apple, Square gibi
yeni oyuncularla şekillenen iş modelleri. Sonuçta mobil, hayatımızda daha
çok yer edinecek, hayatımızda etkisini
artıracak.
“Y kuşağı, teknoloji ile doğdu”
Günün ikinci ve son paneli ‘Bankalar Y
Kuşağı İçin Ne Yapıyor?’ başlığında düzenlendi. Fortune Türkiye dergisi Teknoloji Editörü Kerem Özdemir’in moderatörlüğünde biraraya gelen Akbank BT
Direkt Bankacılık Bölüm Başkanı Çiğdem İltemir Carino, TEB Alternatif Dağıtım Kanalları Direktörü Deniz Devrim
Cengiz, Türkiye İş Bankası Dijital Bankacılık Uygulamaları Direktörü Korhan
Kuyu ile Yapı Kredi Bankası Dijital Bankacılık Kanalları Direktörü Evren Şahin,
bu yeni neslin beklentileri ve teknolojik
açıdan atılması gereken adımlar konusunda fikirlerini paylaştı.
“Y kuşağının özelliklerine bakmak gerek” sözleri ile konuşmasına başlayan
Akbank BT Direkt Bankacılık Bölüm
Başkanı Çiğdem İltemir Carino bu özellikleri şöyle sıraladı:
“Onlar çocukluklarında teknoloji ile tanıştılar, teknolojiye çok hakimler. Uzun
soluklu sadakatleri yok. Onlar için deneyim önemli, kendine güvenleri yüksek,
sosyal medyayı iyi kullanıyorlar, sabırsızlar. Bu da hızlı bankacılığı şekillendirecek. Y kuşağının özellikleri bizim için
ipuçları taşıyor. Geleceğin bankacılığı
dijital bankacılık olacak. Sektör dışından
oyuncular da finans dünyasında yerini
alacak. Bankacılık tutucu bir sektör ve
yasal yapı da bu değişimi desteklemeli.
Yasal kurumlar da bu konuda adım atıyor. Yetmez ama devam etmesi önemli. Ödemelerle ilgili düzenlemeler söz
konusu. Yani farkındalık var. Mobili
merkeze alıyoruz. Dijital dönüşüm mobille olmalı. IoT de önemli bir trend.
Sosyal medya bankacılığı önemli olacak.
E-ticaret de bankacılık için fırsat sunacak. İşbirlikleri fırsat olacak. Mobil ödeme, interaktif deneyim gibi yenilikleri
yaparken kullanıcı deneyimi ve tasarım
da çok önemli.”
“Farklı bir yapıyı kullanıma sunduk”
TEB İnternet ve Mobil Bankacılık Kıdemli Pazarlama Müdürü Nazım Erdoğan’a
göre ise Y kuşağını belirleyen temel unsur şu: İstediklerini onlara anında sunmalısınız. Aksi halde alternatife ilerliyorlar. “İcat Çıkar yarışmamız ile, onlardan
gelebilecek fikirleri yine onlara sunmak
gibi bir hedefimiz var” diyen Nazım Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ürün-servis olarak yapmamız gerekenler ve kişisel finansman yönetimi
konusunda bir ihtiyaç var. Bir konu da
iletişim kısmı. Mevcut şube yapımızla
entegre, ama isteyenin direkt bankacılık uygulaması olarak kullanacağı bir
yapının lansmanını bir süre önce yaptık.
Bankacı gibi düşünüp teknik kavramları anlatıyoruz, ama biz bu yapıyı değiştirmeye çalışıyoruz. Dijital kimlik ile
kamu da dijitalleşmeye destek verecek.
Bu önemli bir adım.
“Mobil kullanımı, internet
kullanımını aşacak”
Türkiye İş Bankası Dijital Bankacılık Uygulamaları Direktörü Korhan Kuyu ise
önemli bir saptama ile sözlerine başladı:
“Eskiden insanlar için bilgi edinmek zorken, şimdi hepsi dijital ortamda dağınık
duruyor. 71 milyon mobil abone var ve
mobil kullanımı 23 kat arttı.” İş Bankası
verilerinin de bu tabloyu doğruladığını
söyleyen Korhan Kuyu, önemli tahminlerde bulundu: “Yıl sonuna kadar mobil
kullanımı internet kullanımını aşacak.
Kişiler yaşamlarını geçirdikleri alanlarda,
tablette, telefonda bankacılık işlemi yapabilmek istiyor. Saat, bileklik gibi giyilebilir teknolojiler daha çok hayatımızda
olacak. Mobil ve ATM entegrasyonu artacak, daha az maliyetli ATM’ler pazarda
olacak. Büyük veri teknolojileri ve uygulamaları daha da gelişecek. İçine akıl
katılmış uygulamalar fark yaratacak.”
“KOBİ’lere de dijital bankacılıkla
gidilmeli”
“Y kuşağı sabırlı değil, hızlı ve rahatlık
odaklılar, bürokrasiyi sevmiyorlar. Bizim
de onlara hızlı ve rahatlık temelli deneyim sunmamız gerekiyor” tanımlamasını
yapan Yapı Kredi Bankası Dijital Bankacılık Kanalları Direktörü Evren Şahin’e
göre, süreçlerde rahatlığı yaratınca kazanmak mümkün. Bu nedenle onlara
hızlı sonuçlar vermek gerek. “Odağımız
mobil ve tamamen mobili kullanan bir
segment yaratmak istiyoruz” diyen ve
bu müşterileri yaratmak için Y kuşağının
çok uygun olduğuna işaret eden Şahin,
detayları şöyle anlattı:
“Bu amaçla farklı modeller geliştirip sunuyoruz. Y kuşağı için arayüzlerimizi
sade sunuyoruz. Video Y kuşağı için
çok popüler. İçerik ve kişiselleştirilmiş
mesajlar vermek fayda sağlıyor. Oyun
pazarı da yüksek potansiyel sunuyor. Y
kuşağı için şube modelimizi de değiştirmemiz gerek. Dijital kafeler gibi yapılar
kurgulanabilir, bankacılık ve danışmanlık sunulup, ürün satışı yapılabilir. Fırsat mobilde ve işin kurumsal tarafında,
özellikle KOBİ’lere dijital bankacılık açısından gidilmesi gereken nokta. Yapay
zekâ ve bunun analitiği bankalar arasındaki farkı ortaya koyacak. Ayrıca sanal
gerçeklik de öne çıkacak.”
Günün son sunumu ise Canon’un kurumsal felsefesi ‘sürdürülebilir gelecek’
ışığında, Kiyosi felsefesi, yani ortak fayda için birlikte çalışmak ve yaşamanın
ön planda olması ile, artık bir iş çözüm
ortağı haline gelen Canon hakkında,
Canon Eurasia Kurumsal Satış Müdürü
Taylan Akalın’dan geldi.
26
Mobil rehberliğinde
uçtan uca değişim
Hızla dijitalleşen dünyada mobil iletişim teknolojilerinin önemli
bir rolü var ve bu rol giderek daha da kapsamlı bir hale geliyor.
Bunun bir örneği, cebimizdeki bankamız.
“W
e Are Social” isimli
kuruluşun Ocak 2015
tarihli raporunda, tüm
dünya
nüfusunun
yüzde 51’nin mobil
iletişim aracı kullandığı tespiti ortaya
konuyor. Dikkat çekici olan, bu rakamın, yüzde 42 olan aktif internet
kullanıcılarından daha fazla olması.
Öte yandan çeşitli nedenlerden ötürü
geleneksel bankacılık uygulamalarının yayılmakta zorluk çektiği Afrika
kıtasındaki birçok ülkede uzun yıllardır cep telefonları kullanılarak fatura
ödenmesi, para transferi gibi temel
bankacılık işlemlerinin gerçekleştirildiğini de biliyoruz. Bu iki bilgi, sürekli cebimizde taşıdığımız ve giderek
daha akıllanan bu aygıtlar aracılığıyla
hayatımıza giren bankacılık uygulamalarının geleceğinin parlak olduğunu
açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye’de hızlı gelişim var
Konuyla ilgili sorularımızı
yanıtlayan IBM Türk
yetkililerine göre, mobil sadece B2C açısından değil, B2E ve B2B
açısından da önemli
potansiyeller taşıyor.
Bu potansiyelin tam anlamıyla hayata
geçirilebilmesi için mobil teknolojilerin kurumsal bilişim ihtiyaçlarını tam
olarak karşılayacak şekilde olgunlaşması gerek. Yani analitik kullanarak
büyük veriyi analiz edebilen sistem-
lerle entegre olmaları, bulut teknolojisinden faydalanmaları ve en önemlisi, güvenli olmaları şart. Bu amaçlar,
farklı kuruluşların işbirliğini beraberinde getiriyor. IBM ile Apple’ın yaptığı
stratejik işbirliği bunun en önde gelen
örneklerinden biri.
IBM Türk yetkilerine göre, Türkiye’de
de mobil bankacılık uygulamalarının gelişmekte olduğu görülüyor.
BDDK’nın bankalar ile ilgili getirdiği düzenlemeler, diğer kanallar gibi
mobil bankacılığın da temel ilkelerini
düzenliyor. Mobil bankacılığın yanında, mobil cüzdan da Türkiye’de
gelişmekte olan bir alan. Bankaların
bu imkandan yararlanmak için çeşitli
denemeler içerisinde olduğu, yaratıcı
ve farklı yaklaşımlar geliştirmekte olduğu görülüyor. IBM Türk yetkililerine
göre, mobil cüzdanın da hem bankalar
için hem de son kullanıcılar için çeşitli
avantajlar getireceği açıkça ortada.
27
Bilgiyi doğru kullanan kazanır
Örneğin B bankasında hesabı olan
bir banka müşterisi, A bankasının
sunduğu teklifler B bankasına göre
daha cazip ise A bankasında hesabı
olmamasına rağmen A bankasının uygulamasını yükleyerek para gönderme
gibi hizmetlerden yararlanabilecek.
İleri tarihlerde banka ödemelerini de
yine A bankasının uygulaması üzerinden gerçekleştirebilecek. A bankası bu
sayede, kendi müşterisi olmayan bir
kişiye hizmet sunma imkanı bulacağı
gibi, onunla ilgili bilgilere sahip olarak, giderek daha fazla kişiselleştirilmiş müşteri deneyimi sunabilecek. Son kullanıcıların, mobil
cüzdan gibi mobil bankacılık
uygulamalarını kullanırken
yaşadıkları müşteri deneyimi
de banka seçimi konusunda
tercihlerini etkileyen bir unsur
olacak.
Paydaşlar artacak
Bu rekabette fark yaratmak için bankalar, başta hızlı tüketim ürünleri şirketleri olmak üzere, farklı sektörlerle
işbirlikleri yapacaklar. Bu sayede son
kullanıcıya daha cazip teklifler ve fırsatlar sunulabilecekler. Mobil cüzdanın şu andaki sadakat kartları gibi bir
fonksiyonu olacak, ancak IBM Türk
yetkililerine göre, sadakat kartlarına
göre çok daha avantajlı olacaklar. Örneğin bir alışveriş merkezi, sadakat
kart sahibi müşterinin şubesinde alışveriş yaptığını ancak kişi kasaya geldiği zaman fark edebiliyor ve ona sadece kasada ödeme yaptığı sırada birkaç
seçenek ile sınırlı teklif sunabiliyor.
Mobil cüzdan ile birlikteyse müşteri
şubeye giriş yaptığı anda algılanabilecek ve çok daha fazla sayıda teklif o
daha kasaya gitmeden sunulabilecek.
Bu arada, mobil cüzdan uygulaması
son kullanıcının mobil aygıt seçimini
de etkileyen bir unsur olacak. Örneğin mobil aygıtın parmak
izi ile güvenlik sağlayıp
28
sağlayamadığı, kişisel bilgilerin mobil
aygıt içerisindeki bir çipte mi saklandığı, yoksa bir bulut sistemi üzerinde mi saklandığı gibi konular mobil
aygıtları üreten firmaların kendilerini
rekabet karşısında ayrıştırdıkları bir
unsur halini alacak.
Herşeyin temeli güven
2015 yılına baktığımız zaman, IBM
Türk yetkililerine göre, Türkiye’de ve
dünyada mobil teknolojilerin önem
kazanmaya devam ettiği, yenilikçi
uygulamaların artarak hayatımıza
girdiği bir dönem olacak. Önümüzdeki yıllarda kurumsal ihtiyaçları
karşılayabilen uygulamalar giderek
daha yaygınlaştıkça, son kullanıcının
da mobile olan güveni artacak, mobil aygıtlar giderek artan bir biçimde
iletişim aracı olmanın ötesinde, iş yapış
biçiminin
merkezine
oturacak.
Mobil ödeme dünyası daha yolun çok başında
Şu an hali hazırda mobil cüzdan başlığı altında piyasada çeşitli oyuncular
mevcut ve hepsi farklı özellikleri ile
öne çıkmaya çalışıyor. Fakat Intertech
ADK ve Dijital Kuşak Bankacılığı Projeleri Genel Müdür Yardımcısı Kadir
Mustafa Öztürk’e göre, kullanım olarak bireyler tarafında kredi kartı alışkanlığının yerini tam olarak aldığını
söyleyemeyiz. Bunun birinci nedeni
kullanıcıların bu uygulamaları nasıl
kullanacağını bilmiyor olması, ikinci
neden de üye işyerlerinde mobil cüzdanlardan ödemenin nasıl alınacağı
ile ilgili bilgi eksikliği olması. Ayrıca,
Öztürk’ün de belirttiği gibi, üye işyeri
tarafında bu ödemelerin alınacağı altyapının POS’lar dışında olmaması da
başka bir etken. “Bunlar için çeşitli alternatifler üzerinde çalışılıyor. Benzer
sıkıntı NFC destekli kredi kartlarında
da vardı. Kartların desteği olmasına
rağmen, üye işyerlerinde NFC ödemesi alabilen POS sayısı yeteri kadar
olmadığı için bu ödeme şekli yaygınlaşamadı” hatırlatmasını da yapan
Öztürk, bu yapının bankalara, kullanıcılara, operatörlere ve diğer tüm
paydaşlara ne gibi faydalar sağladığını
şöyle anlattı:
“Faydalarından bahsetmek gerekirse
hızlı ve güvenli olması ki, özellikle
e-Ticaret sitelerinde kart numaranızı vermeden daha güvenli alışveriş
yapabilme imkanı sağlanabiliyor.
Alışveriş yapmanın dışında 7/24 istediğiniz kişiye banka hesabı olmasa
dahi hızlı bir şekilde para transferi
yapabiliyorsunuz. Konuyu bankalar
açısından ele alırsak, bu piyasada olmak şart. Çünkü bu şekilde, alışveriş
ve para transferlerinde en iyi hizmeti
sunup kendilerine maliyet açısından
çok daha uygun bir kanal yaratmış
olurlar. Ayrıca müşterilerine anlık
kampanyalar ve sadakat programlarını cüzdan uygulamaları üzerinden
sağlayabilirler. Operatörler açısından
bakıldığında, akıllı telefonların hepsi
internet erişimine sahip olmalı. Bu
nedenle onlar da finansal markete
uygun çözümler geliştirmeliler. Altyapılarını bu hizmetleri daha iyi sunabilmek adına inovatif yaklaşımlarla zenginleştirmeleri gerek.”
Öztürk’e göre, mobil
ödeme dünyası henüz
emekleme döneminde.
Teknolojinin gelişmesi
ile çok daha hızlı gelişiyor olacak. Çünkü piyasaya her gün yeni oyuncular, yeni hizmetler ile girmeye
devam ediyor. “IDC’nin raporuna
göre 2017’de yapılacak olan 1 trilyon
dolar civarında ödemenin mobil cüzdanlar üzerinden yapılacağı tahmin
ediliyor” diyen Öztürk ekliyor: “Bu
rakam, tüm paydaşların bu işe ne
kadar önem vermesi ve üzerine düşmesi gerektiğini bir kez daha gözler
önüne seriyor.”
30
Büyük veri
nereye
gidiyor?
Finans sektörü
için neden kritik?
Büyük veri hakkında söylememiz gereken belki de en önemli nokta son
birkaç yılda tüm sektörlerde sadece konuşulan bir konu olmaktan çıkıp birçok
kurumda artık deneyimlenebilir noktaya gelmiş olması. Finans sektöründe de artık
büyük verinin çeşitli uygulama alanlarını görmek mümkün.
Özgür Kaynar
G
eçtiğimiz senelerde Türkiye’
de finans sektöründeki bir
çok şirket, büyük veri ile
gelebilecek iş değerinin yanında bu teknolojilerin yönetim ve işletim risklerini de öngörerek bir
anlama ve hazırlık sürecinden geçti. Bu
çalışmalar daha çok BT içerisinde Ar-Ge
ya da mimari bölüm bünyesinde oluşturulmuş 3-4 kişilik ekiplerle yürütüldü.
Bu ekipler öncelikle açık mimari sistem
ve yazılımlarla kurdukları bu altyapılar
üzerinde BT odaklı iş soruları oluşturarak
denemeler yaptılar. Hemen tüm banka-
ların denediği uygulama, sistem loglarının büyük veri ortamında ucuz maliyetli
olarak saklanması, bu verilerin işlenmesi
ve çıkacak öngörü ile sistem hatalarının
erken tespiti ya da kullanıcı bakış açısı ile
sistem süreç iyileştirmesi oldu. Şu anda
gelinen noktada ise bir çok bankada bu
31
ortamların kurumsal ihtiyaçlara hizmet
edecek şekilde evrilmeye çalışıldığını ve
bu amaçla da kurumsal yönetişim noktalarının da değerlendirme sürecine girdiğini görmekteyiz.
Büyük veri projeleri için doğru altyapı ve
çözüm yaklaşımının seçimi aslında kolay-
ca verilebilecek bir karar değil. Çünkü yapılan seçim sadece performans ve fonksiyonalite bazlı bir altyapı seçimi olmaktan
öte, kurulan altyapının kurumsal yönetişim kurallarına göre işletimi, izlemesi,
veri güvenliği, vs. birçok konunun nasıl
adresleneceğini belirlemek son derece
önemli. Yanı sıra, büyük veri altyapısı
için bir teknoloji şirketinin Appliance çözümünde karar kılındı ise bu durumda o
şirketin büyük veri proje tecrübesi, yerel
ve küresel kaynaklarının sayısı, işletim
modeli esnekliği gibi birçok konuda da
seçim yapılmış oluyor.
32
Ayrıca şirketlerin iş birimleri ne kadar
erken bu değerlendirme sürecine dahil
edilirse o kadar kaliteli bir teknoloji seçimi yapılmış ve proje devreye alınmış
oluyor. Büyük veri dünyasında güvenlik, metadata, izleme gibi tüm alanlarda
oldukça dağınık ve onlarca açık kaynak
kodu ile desteklenen bir ekosistemden
bahsediyoruz. Dolayısı ile iş birimlerindeki çalışanların projenin içerisine erken
dahil edilmesi, yukarıda bahsettiğimiz
yönetişim konularının da o ölçüde rafine edilerek teknoloji ve tedarikçi seçimi
yapılmasını kolaylaştıracaktır.
Aksi takdirde büyük bir heyecanla başlayan bu yolculuk kurumu uzun süreli bir
örnek iş değeri üretememe ya da üretilebilse bile katlanılamaz seviyede ve zorlukta eforlarla bu sistemi ayakta tutma
noktasına getirebilir. Teknoloji şirketlerinin büyük veri alanındaki yetkinliklerine
baktığımızda odak alanı danışmanlık ve
çözüm üretmek olan şirketler çok daha
avantajlı bir konuma sahip. Kutu satışı
yapıp çözümün uzun süre hayata geçirilemediği bir müşteri deneyimi yerine,
belli bir metodoloji çerçevesinde tüm
veri yönetimi adımlarının analizi ile birlikte sunulan bir çözüm müşteri gözünde çok daha değerli oluyor. Özetlemek
gerekirse büyük veri açısından bu yıl
ve önümüzdeki yıl gerçek anlamda iş
değeri katacak çözümlerin kurgulandığı,
bunun örneklerinin çokça görüldüğü bir
dönem olacak.
Finans sektörü büyük veriden nasıl
yararlanabilir?
Finans sektöründe büyük veriden birçok
alanda yararlanmak mümkün. Konuyu
sadece pazarlama kapsamında düşünmek büyük veri uygulamalarına haksızlık etmek olur.
Elbette büyük veri çözümünden ilk
yararlanmak isteyenler şirketlerdeki
pazarlama ve müşteri ilişkileri ekipleri
olacaktır. Müşterinin dijital kanallardaki
verisinin analitik modellere katılması,
yapısal olmayan müşteri iletişimlerinin
duygu analizi (e-posta, çağrı merkezi,
ziyaret raporları gibi ), müşteri sosyal
ağ haritalarının çıkarılması (finansal ağ
haritaları da dahil ) gibi birçok örnek
çalışma alanı sayabiliriz. Ancak biraz
daha büyük resme baktığımızda aslında
büyük veri uygulamalarını bir keşif alanı
gibi konumlandırmak ve şirketin geneline hizmet veren yapıdaki bir çözüm gibi
düşünmek en doğru yaklaşım olacaktır.
Bir örnek vermek gerekirse müşteri kay-
bına giden yolun bulunması ile müşterinin kredi ödeyemez duruma düşmesine
giden yolu bulmak, bir veri bilimci için
çok da farklı analizler değil. Bu sebeple
büyük veri uygulama alanlarının risk
yönetimi, iç ve dış teftiş yönetimleri,
finansal yönetimler gibi bir çok farklı
iş kolunda kullanılabileceğini öngörüyoruz.
Yapısal ya da yarı yapısal diyebileceğimiz birçok verinin analize katılması, bu
analizlerin çok büyük veriler üzerinde
kısa sürelerde yapılabilmesine ek olarak
bu analitik döngünün hızlı işletilebilmesi
de bir o kadar kritik. Özellikle finans
kuruluşlarının çok ciddi bir rekabet
içerisinde olduğu bu dönemde veri bilimcilerinin bu çalışmaları hızlı ve kolay
yapabilmelerinin yanı sıra görselleştirme
de bu analizlerin başarısında çok büyük
bir önem kazanıyor.
Son olarak büyük veri projeleri ile ilgili
elde edilen analitik öngörüler ancak operasyonalize edildiği sürece geri dönüşüm
sağlayacaklar, bu yüzden önümüzdeki
dönemde büyük veri projelerinin finans
kurumlarının gerçek zamanlı kampanya
ve aksiyon sistemleri ile de entegre olduğu ve elle tutulur sonuçlar üreteceği bir
dönem olacağını düşünüyoruz.

Benzer belgeler