Buluşma Dergisi, Sayı 34, 1,56 Mb

Transkript

Buluşma Dergisi, Sayı 34, 1,56 Mb
ALLIANZ
Buluşma
2011 Sayı 2
SEYAHAT ROTAM
Floransa:
Dünyanın metrekare başına en
fazla ünlü sanat eseri düşen bölgesi
12
16
Kenan Işık ile keyifli bir sohbet
Artık Allianz Facebook ve Twitter ile
Bir Tık Ötenizde!
Buluşma 2011
İÇİNDEKİLER
SEYAHAT
ROTAM
2
Sanatsal Birikimden
Gelen Zarafet: Floransa
RÖPORTAJ
Floransa’nın sarayları, villaları,
kiliseleri, sokakları ve
meydanlarında keyifli bir gezinti.
12 Kim Tiyatrocu Olmak İstemez
Tiyatrosuz bir hayatı tahayyül bile
SAĞLIĞIM
edemeyen Kenan Işık ile keyifli
bir sohbet.
5
Kış Mevsiminde Çocukların
GURME
KÜNYE
Beslenmesi
Çocuğunuzun kış mevsimi boyunca
doğru besinleri alarak sağlıklı
kalması sizin elinizde.
HOBİM
7
14 Adını andığımızda bile keyif veren
lezzet: Çikolata
Buluşma
Rüyalarımıza giren, ağzımızı sulandıran,
2011 Sayı 2
vazgeçilmezlerimiz arasında her
Şehir hayatının karmaşasından kurtulup
Genel Yayın Yönetmeni ve
çikolata hakkında tatlı bir yazı.
Sorumlu Müdür:
Mehmet Nakkaşoğlu
Yapımcı:
ŞİRKET
HABERLERİ
doğayla baş başa kalmak ve özgürce
spor yapabilmek istiyorsanız
bu yazıyı muhakkak okuyun!
EVİM
Arif Aytekin
zaman ilk sırada yer alan
Tutku, adrenalin, özgürlük ve
heyecanın birleşimi: Binicilik
Allianz Adına Sahibi:
Dena Ajans
Reklam Hizmetleri Ltd. Şti.
Av. Süreyya Ağaoğlu Sok. Uzal Apt.
17 Allianz Uluslararası Emeklilik
2/6 Teşvikiye Şişli İstanbul
Tel: 0212 233 06 10
Raporu’nu yayınladı
www.miq.com.tr
Türkiye’de Emeklilik Branşı Diğer OECD
Editör:
Ülkelerine Göre Daha Avantajlı
Işıl Karahanoğlu Zaimoğlu
Görsel Yönetmen:
Filiz Başımoğlu
10 Vintage Mekanlar
Zamanda yolculuk etmek isteyenler için
yaşanmışlığı olan obje ve eşyalarla ev
18 İki Dünya Devi Güçlerini Birleştiriyor:
HSBC, bundan böyle Allianz Türkiye’nin
Bireysel Emeklilik Fonlarının yönetimini
de üstleniyor.
dekorasyonu.
Film, Baskı ve Cilt: Matbaa
Çözümleri San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.
Maltepe Mah. Litros Yolu Sok.
Fatih San. Sit. No:12/102 Topkapı
Zeytinburnu–İstanbul
Tel: 0212 674 39 80
EĞLENCE
Yönetim Yeri: Allianz Sigorta A.Ş.
Bağlarbaşı Kısıklı Cad. No:13
Altunizade 34662 İstanbul
Tel: 0216 556 66 66
20 Karikatür, bulmaca
Faks: 0216 556 67 77
www.allianz.com.tr
www.facebook.com/allianzturkiye
www.twitter.com/allianzturkiye
Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın
Yayının Mahiyeti: Kurumsal
Buluşma 2011 Sayfa 1
GİRİŞ
Sevgili Okurlar,
Öncelikle, Buluşma’nın 2011 yılı son sayısında sizlerle bir arada olmaktan duyduğum mutluluğu ifade etmek istiyorum. Ayrıca
Ekim ayında Van'da meydana gelen deprem felaketinden dolayı duyduğum üzüntüyü de belirtmek isterim. Bu doğal afet bize,
sevdiklerimizin hayatlarını ve varlıklarımızı güvence altına almanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Hem acentelerimizin
hem de sigortalılarımızın kişisel durumlarını dikkatle takip ederken ilk elde oluşan hasar ödemelerini de hesaplamaktayız. Sigorta
penetrasyonu nispeten düşük olduğundan, çok büyük hasar ödemeleri beklenmemektedir.
Sosyal sorumluluk sahibi bir şirket olarak, Allianz Türkiye çalışanlarını Van depremzedelerine ihtiyaç duydukları malzemeleri
bağışlamaları konusunda destekledik ve onlar da ellerinden geleni yaptılar. Bu beni gerçekten çok mutlu etti. Satış Ekibine, müşterileri
arayan Çağrı Merkezine, bağışların koordinasyonunu sağlayan İnsan Kaynakları Departmanına ve hasarlı bir okulun yeniden inşası
konusunda bir Kurumsal Sosyal Sorumluluk projesi oluşturan Allianz Türkiye Üst Yönetimi’ne teşekkürü bir borç bilirim.
Bağışlardan ayrı olarak, daha sürdürülebilir ve uzun vadeli bir yardım sağlayabilmek için şu anda hasarlı bir köy okulu tespit etme
aşamasındayız ve bundan sonra köyle ve okulla birlikte başka girişimlerde bulunarak onları kanatlarımız altına alacağız. Bu iyi,
yararlı ve sürdürülebilir girişim hem kendimizi yerel topluluklar içerisinde konumlandırmamıza hem de çalışanlarımız ve acentelerimiz
arasında sahiplenme ve takım ruhu için bir “gerçeklik anı” oluşturmamıza da yardımcı olacak.
Deprem haberleri ve bağış çağrıları internet üzerinden geldi ve bugünlerde internetin ve sosyal medyanın hayatlarımız üzerinde
ne kadar etkili olduğunu öğrendik. Allianz olarak biz de sosyal medyadaki yerimizi aldık. Allianz hakkında daha fazla bilgi
edinmeniz, sigorta sektöründeki gelişmelerden haberdar olmanız ve ürünlerimiz hakkında bilgi sahibi olmanız için bizi
www.facebook.com/allianzturkiye ya da www.twitter.com/allianzturkiye adreslerinden takip edebilirsiniz.
Türkiye'de yeni ürünlerimizin hepsini poliçe sahibi müşterilerimiz için değer oluşturmak üzere tasarlamaktayız. Buna bağlı olarak,
Hayat/Emeklilik kategorisine hak ettiği değeri vermek için yeni bir projeyi başlatmış bulunuyoruz. Yeni Yıllık Hayat Sigortası ve
Özel Birikim Sigortası ürünlerimiz, bu yeni dönemin ilk ürünleridir. Projelerimiz hızla ilerleyecek ve Hayat/Emeklilik kategorisindeki
diğer ürünlerimizi yenileyeceğiz. Çünkü sizin ihtiyaçlarınız ve beklentileriniz bizim önceliğimizdir. Bu doğrultuda, Allianz Tüm Oto
Kasko Sigortasına iki yeni paket ekledik ve teminat kapsamını da genişlettik. Allianz Tüm Ev Sigortası da en kapsamlı ve ekonomik
konut sigortası seçeneği olmaya devam etmektedir.
Müşterilerimize sunduğumuz ürünlerin ve çözümlerin yanı sıra; yukarıda Van depremzedeleri konusunda belirtildiği gibi, sosyal
sorumluluk projelerine değer kazandırarak topluma katkıda bulunuyoruz. Van’daki okul projemizden ayrı olarak, paralimpik
sporcuların etkileyici başarılarını destekleyen Türkiye Paralimpik Komitesi’nin Ulusal Destekçisiyiz.
Hayatın içinden tüm renkleri bir araya getiren bir süreli yayın olan Buluşma, son sayısında yine zengin bir içerik sunuyor. İtalya’da
sanatın merkezi olan Floransa ile ilgili makale size şehrin büyüleyici güzelliğinin kapılarını aralayacak. Kış kapıya dayandı… Kış
aylarında çocukların nasıl beslenmesi gerektiğini konu alan yazımız, anne ve babalar için yararlı bir rehber olabilir. Bu sayıda vintage
dekorasyon ile ilgili ilginç yazılar da bulunmaktadır. Ayrıca iştah açıcı çikolata da ilginizi çekecektir. Bu sayının konuğu ise ekranların
sevilen yüzü Kenan Işık. Yazıları ve röportajı keyifle okuyacağınızı umuyorum.
“Buluşma”nın bir sonraki sayısında sizlerle yeniden buluşmayı sabırsızlıkla bekliyorum.
En iyi dileklerimle
Alexander Ankel
Allianz Türkiye CEO’su
SEYAHAT
ROTAM
Sanatsal Birikimden
Gelen Zarafet:
Floransa
Floransa sendromu olarak da bilinen Stendhal sendromunun bu şehirde doğmuş olmasının şaşırtıcı
hiçbir yönü yoktur. Sanat eserinin güzelliği karşısında kalp atışlarının hızlanması, baş dönmesine
maruz kalma, halüsinasyon görme gibi semptomları barındıran bu sendrom, yazar Stendhal’e
Uffizi Galerileri’nde musallat olmuştur.
BİHTER SABANOĞLU
Sanat eleştirmeni, Virginia Woolf’un yakın dostu Clive Bell’in Civilization eserinde dile getirdiği üzere insanlık tarihinde medeniyetin
zirveye ulaştığı üç dönem vardır: M.Ö 5. ve 4. yüzyıllarda Antik Yunan, 15. ve 16. yüzyıllarda Rönesans, 17 ve 18. yüzyıllarda Fransa
çağını yaşayan Floransa.
Floransa bu devasa mirasın hakkını vermekte hiç zorlanmaz. Toscana’nın bu minicik şehri, dünyanın metrekare başına en fazla
ünlü sanat eseri düşen bölgesidir. Sadece duvarları Michelangelo’lar, Raphaello’lar, Lippi’lerle kaplı müzeler değildir bu zenginliği
yansıtan; ayakta sabah kahvenizi içmek için gittiğiniz kontuarın bulunduğu dar sokak sizi içerisinde şahane bir Donatello gizleyen
o küçük kiliseye götürebilir.
Mermerin zihinde çağrıştırdığı ilk özellik soğukluğudur. Oysa Floransa’da bu izlenim tersine döner. Klasik bir Floransa manzarasını
mermersiz düşünmek mümkün değildir. Pitti sarayının bitişiğindeki Boboli bahçelerinden akılda en çok kalan görsel anı iki yanı
mermerden yontulmuş heykellerle çevrili uçsuz bucaksız bir yol iken, Floransa meydanlarında en sık rastlanılan eser mitolojik
kahramanları yansıtan dev mermer çeşmelerdir. Medici ailesinin büyük çoğunluğunun görkemli mezarlarının bulunduğu kilise
ise mermerden bir mabettir.
Floransa’nın hem estetik güzelliği hem de boyutlarıyla büyüleyen mermer şaheseri, şehrin merkezinde, Piazza della Signoria’da
bulunur: Görkemli Neptün çeşmesi. Yunan mitolojisinde adı Poseidon olarak bilinen bu denizlerin tanrısı, 15. yüzyıldan başlayarak
kentin tamamına hakim olan Medici ailesi gibi tüm meydana hakimdir. Heykeltıraş Giambologna, Neptün’un yüzünü ailenin şefi
ve sanatçıların en büyük finansal destekçisi olan Cosimo de Medici’ye birebir benzetmiştir. Tabii Neptün aynı zamanda Floransa’nın
denizler üzerindeki hakimiyetini de resmeder.
Ponte Vecchio (Eski Köprü)
Buluşma 2011 Sayfa 2
Buluşma 2011 Sayfa 3
SEYAHAT
ROTAM
Uffizi Galerileri: Boticelli, Da Vinci, Michelangelo’nun eserlerinden oluşan bir sanat tapınağı
16. yüzyılda Medici ailesine büro işlevi görmesi amacıyla inşasına başlanılan Uffizi Galerileri bugün dünyanın en değerli
koleksiyonlarından birine sahiptir; Boticelli’nin kadın güzelliğinin zeniti olarak kabul edilen “Venüs’ün Doğuşu” adlı tablosu,
Leonardo da Vinci’nin en etkileyici eserlerinden, Meryem’e İsa’ya hamile olduğunu haber vermek için yeryüzüne inen Gabriel’in
resmedildiği “Duyuru”, John Ruskin’in Floransa Sabahları eserine konu olmuş Giotto’lar hepsi bu galerinin duvarlarında asılıdır.
Floransa’nın kimliğini oluşturan, Pitti Sarayı’nın sekiz müze ve beş galerisini, Güzel Sanatlar Akademisi’ni, Palazzo Vecchio’yu
dolduran; Michelangelo’nun efsanevi Davut’u ve Raphael’in portreleri başta olmak üzere binlerce eseri içinde barındıran bu sanat
koleksiyonunun, Medici hanedanı olmadan ortaya konulamayacağının vurgulanması gerekir. 15. yüzyılda devletin kontrolünü ele
geçiren Cosimo’nun başlattığı bu hakimiyet dönemi kaçınılmaz olarak gittikçe zayıflasa da 18. yüzyıla kadar sürmüştür. Aile 16.
yüzyılda iki Papa çıkarmayı başararak konumunu iyice güçlendirmiştir. Medici’lerin politik entrikalarının öyküleri Floransa halkını
hala heyecanlandırsa da ailenin elbette en büyük mirası şehre armağan ettiği sanat eserleridir.
Santa Maria Del Fiore, Ayasofya’ya öykünürse
Piazza del Duomo, Floransa’nın tam göbeğinde bulunan, resimleri her sanat severin zihnine kazınmış tarihi meydandır. Dev
kubbesiyle Santa Maria del Fiore bazilikası bu meydanın hakimidir. Kubbe İtalyanların Roma’daki Pantheon ve İstanbul’daki
Ayasofya’ya öykünmesinin ürünüdür; mimar bu iki şaheseri geçebilmek için Santa Maria’yi inşa ettirmiştir. Günümüzde hala
türünün en büyük tuğla kubbesi unvanını korumaktadır.
Floransa’ya bu denli ziyaretçi gelmesinin Rönesans’tan sonra en büyük sebebi dillere destan mutfağı olsa gerek. Özünü dört
spesiyalitenin, Floransa Bifteği, Chianti şarabı, ekmek ve zeytinyağının oluşturduğu, lokal ürünlerle dolup taşan bu son derece
doğal mutfağın kökenine inmek için Via dell’Ariente’deki Mercato Centrale’ye uğramak harika bir fikir olabilir. Açık havada ünlü
İtalyan peyniri Pecorino’nun en tazesinden tatmak, şehrin yemek kültüründe belki en büyük etkiye sahip domateslerin en
kırmızılarından seçmek, pazar meydanında yapılan mangallarda et çeşitlerini denemek, yerel şarap üreticilerinin ağzından
birbirinden leziz kırmızı şarapların hikayelerini dinlemek Floransa usulü bir pazar geçirmek için en iyi seçimdir.
Fontana del Nettuno ( Neptün Çeşmesi )
Uffizi Müzesi
Duomo'nun tepesinden bir Floransa manzarası
Buluşma 2011 Sayfa 4
Santa Maria del Fiore (Floransa Katedrali)
Dar Floransa sokaklarının vazgeçilmezi Vespa motorsiklet
SEYAHAT
ROTAM
Michelangelo'nun Davut adlı eseri
İlginçtir ki Londra, Paris gibi ortasından nehir geçen şehirlerin aksine, Arno nehrinin Floransa üzerinde belirgin bir etkisi görülmez.
Ponte Vecchio’nun gece ışıkları yandığındaki güzelliği dillere destan olsa da nehir kendi halinde iz bırakmadan akıp giderken sanata
ara vermek isteyenlere sakin manzaralar sunar. Bu ara, elbette Chianti şarabı ve meşhur Floransa bifteği eşliğinde Piazza della
Republica’da da verilebilir. Şehrin kültürel merkezi, sanatçılar ve yazarların uğrak yeri olan bu meydan sakin birkaç saat geçirmek
için idealdir. Haziran ayında meydanın çok da uzağında kalmayan Santa Croce önünde 27 kişiden oluşan takımlarla, aynı anda hem
el hem ayak kullanılarak oynanan tarihi Floransa futbolu bile izlenilebilir.
Piazza della Signoria (Signoria Meydanı)
Floransa’yı kendilerine yurt edinmiş Raphaello, Boticelli, adını şehirden alan Florence Nightingale, Dante, Boccachio, hatta Rubens
ve Machiavelli muhtemelen aynı sebepten buradan ayrılamıyordu: Floransa’nın estetik zenginliği ve bu zenginlikten gelen doğal
zarafet onların da nefesini kesiyordu.
Genel Bilgi:
Ülke: İtalya
Bölge: Toskana
Dini: Hristiyanlığın Katolik mezhebi
Yüzölçümü: 102. 41 km2
Nüfus: 374,500 (erkek % 47; kadın % 53)
İklim: Akdeniz ilkimi hakimdir. Yazlar sıcak
ve kurak, kışlar serin ve yağışlı geçer.
Saat farkı: 1 saat geri
Uçuş süresi: 3 saat
Allianz Kişisel Güvence
Sigortası ile güvendesiniz
Allianz, Kişisel Güvence Sigortası ile hem sizi hem de ailenizin tüm
fertlerini, evinizin dışında kapkaç da dahil olmak üzere başınıza
gelebilecek maddi zararlara ve kaza sonucu yaralanmalara karşı
güvence altına alıyor.
Sizin ve birlikte yaşadığınız aile fertlerinizin, üçüncü şahıslara ve
mallarına verebilecekleri zararlar da bu poliçe ile teminat altında.
Siz de karşılaşabileceğiniz birçok riske karşı önleminizi şimdiden
alarak emin adımlarla hayatınıza devam edebilirsiniz!
Buluşma 2011 Sayfa 5
SAĞLIK
Kış Mevsiminde
Çocukların Beslenmesi
Hava sıcaklığının azalmasıyla birlikte, kış aylarında sıkça gördüğümüz grip, soğuk algınlığı, bronşit
ve zatürre gibi pek çok hastalık salgın yapar. Çocukların bağışıklık sistemini güçlendirecek şekilde
beslenmesini sağlayarak onları bu hastalıklarından rahatlıkla koruyabilirsiniz.
DR. VİLDA BARLAS - ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI UZMANI
Güçlü bir savunma mekanizmasının temelinde yeterli ve dengeli beslenme yer alır. Kış aylarında savunma mekanizmasını daha
da kuvvetli kılmak için "Antioksidan" dediğimiz (vücuttaki hücreleri zararlı etmenlerden koruyan) maddeler içeren besinler
seçmeliyiz. Antioksidanlar vücuttaki bazı enzimleri artırıp, savunma mekanizmasını güçlendirirler. Böylece vücut direnci artar ve
enfeksiyonlara yakalanma riski azalır. Hastalığın bulaşmış olması durumunda ise, kısa sürede atlatılmasını sağlarlar.
Antioksidan etkiye sahip olmaları sebebiyle A, C, E vitaminlerinin, selenyum, çinko, magnezyum gibi minerallerin, omega-3 ve
omega-9 yağ asitlerinin daha çok alımını öneriyorum. Tabii bu öğelerin besinlerden doğal olarak alınması gerektiğinin ne kadar
altını çizsem azdır. Aksi takdirde hekim kontrolünde olmadan bu maddeleri içeren ilaçlar bilinçsizce kullanıldığında yan etkilere
neden olabilir.
İmkanlar dahilinde her gün mevsimine uygun bol sebze ve meyve tüketmeliyiz:
• Havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi A ve C vitamini gibi
antioksidan vitaminlerden zengin sebzeler.
• Kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma, greyfurt gibi meyveler.
Gerek C vitamini ihtiyacını karşılanması, gerekse sıvı alımına katkı sağlaması açısından
taze sıkılmış meyve sularının tüketilmesi önemlidir. Dikkat etmeniz gereken nokta,
çocuklarınıza meyve suyunu sıktıktan hemen sonra içirmenizdir. Maalesef meyve
suyunun bekletilmesi C vitamininin azalmasına neden olmaktadır.
Bir diğer antioksidan etkiye sahip olan ve bağışıklık sistemimizi güçlendiren E vitamini
ise, yeşil yapraklı sebzeler, fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar ve kuru baklagillerde
bolca mevcuttur.
Buluşma 2011 Sayfa 6
SAĞLIK
Çocuklarımıza mevsimine
uygun meyve ve sebze,
bolca sıvı ve meyve suyu,
haftada en az 2 kez balık,
yağlı ve tatlı yiyecekler
yerine ceviz-fındık-badem,
et, süt ve süt ürünleri, kuru
baklagiller yedirmeliyiz.
Balık ise, beyin fonksiyonlarımızın gelişimi için gerekli yağ asitleri (omega-3), kalsiyum,
fosfor, selenyum ve iyot mineralleri ile E vitamini için çok iyi bir kaynaktır. Bu nedenle
her ne kadar çocukların pek hoşuna gitmese de kış aylarında haftada 2-3 kez yenmesini
öneririm.
Kış mevsiminde havaların soğuması ile birlikte beslenme şeklinde değişiklikler
olmakta, genelde yağlı ve şekerli yiyeceklere eğilim artmaktadır. Fakat aslında et, süt,
yoğurt, peynir ve yağlı tohumların içerisinde yeterli miktarda ihtiyacımızı karşılayacak
kadar yağ olduğundan ekstradan yağ almamıza gerek yoktur. Şeker ihtiyacımızı ise
besinlerden elde edebiliriz. Örneğin, meyvelerdeki früktoz, sütteki laktoz, tahıllardaki
nişasta gibi doğal şekerleri kullanarak şeker ihtiyacımızı karşılamamız mümkün.
Unutmamalıyız ki, yaşamın her döneminde yeterli ve dengeli beslenme sağlığın
korunması için esastır. Bu nedenle, dört besin grubunda bulunan çeşitli besinleri en
az 3 ana ve 3 ara öğünde gerekli miktarlarda almanızı öneririm.
Herkese sağlıklı bir kış geçirmesi dileğiyle...
Çocuğuna güvenli bir gelecek
armağan etmek isteyenler için
Büyüyen Çocuk Sigortası.
Her anne - baba çocuğu için en iyisini diler. Doğduğu andan itibaren üzerine
titrer, daha emeklemeye başlamadan okuyacağı okulu, yapacağı işi hayal
eder. En çok da çocuğunun geleceğini bugünden hazırlamak ister.
Büyüyen Çocuk Sigortası’nın Avantajları:
Belirlediğiniz dönemlerde ödediğiniz primler, yine sizin seçtiğiniz süre içinde birikip her yıl elde edilen kâr paylarıyla büyüyerek yatırıma
dönüşüyor. Sigorta süresinin sonunda bu birikim çocuğunuza toplu olarak ödeniyor ya da isteğinize göre 5 ya da 10 yıl süreyle her
yıl artan bir maaş bağlanıyor. Böylece, en çok ihtiyacı olduğu 18 ile 25 yaşları arasında çocuğunuza güvence sağlamış oluyorsunuz.
Çocuklarımızın geleceği, bugünü kadar önemlidir diyenler için Büyüyen Çocuk Sigortası.
• Primlerinizi aylık, 3 aylık, 6 aylık, yıllık ödeyebiliyor ve teminatınızın tutarını ödeyeceğiniz primlerle kendiniz belirleyebiliyorsunuz.
• Primleriniz devlet denetimi ve güvencesi altında Allianz tarafından yatırıma dönüştürülüyor. Teminatlarınızın sigorta süresinin
sonunda alım gücünü yitirmemesi için, ödediğiniz primler otomatik olarak poliçe yıldönümlerinde şirketin belirlediği oranda artırılıyor.
Böylece yatırdığınız primler büyüyerek değerini koruyor.
Büyüyen Çocuk Sigortası, bir anne-babanın çocuğuna verebileceği en büyük armağan!
Buluşma 2011 Sayfa 7
HOBİM
Tutku, adrenalin, özgürlük ve
heyecanın birleşimi: Binicilik
Bir başka canlı ile uyum içinde birbirini tamamlayarak yapılabilen tek spor, bir yaşam biçimi. Tam
da hayatın kendisi gibi aslında; uğraş ister, emek ister, bir güce karşı mücadeleyi değil onunla uyum
içinde akmayı öğretir.
HATİCE AYDOĞDU
Çocuklara spordan öte
sağladığı en büyük
kazanımlar: Cesaret,
kararlılık, denge,
özgüven, uyum ve
hedefe odaklanmadır.
Atla ilk temastan sonra bambaşka bir boyuta geçilir. At sevgisi öyle bir tutkudur ki, bir kez
o keyfi, o mutluluğu aldığınızda müthiş bir güçle sizi tekrar kendine çeker, kopamazsınız...
Biniciliğe 3 yaş itibariyle Pony’lerle bir araya gelerek başlanabilir. Bu sporu disiplinli olarak
yapabilmek için ideal başlama yaşı 6’dır. Özellikle çocuklara spordan öte sağladığı en büyük
kazanımınlar: Cesaret, kararlılık, denge, özgüven, uyum ve hedefe odaklanmadır.
Binicilikte üst sınır ise kişinin sağlığı elverdiği sürecedir. Kişi 50 yaşına gelip de bu spora
heves edebilir, hatta lisansını alıp yarışmalara katılmaya bile başlayabilir. Bu tamamen
istemek ve özveriyle çalışmakla olur. Kişinin yeteneği, azmi ve çalışmasına göre iyi bir binici
olmak için ortalama 6 ay ile 5 yıl arasında bir süre gerekir.
Binicilikte başarının en önemli kurallarından biri duruş ve doğru oturuştur. Sırtınızı dik tutmak zorunda olduğunuz için duruşunuz
da düzelmiş olur. Tüm kasları çalıştırmakla beraber ağırlıklı olarak kalça ve bacak kaslarını sıkılaştırır.
Buluşma 2011 Sayfa 8
HOBİM
Kişinin yeteneği, azmi
ve çalışmasına göre iyi
bir binici olmak için
ortalama 6 ay ile 5 yıl
arasında bir süre
gerekir.
• Binicilerin rahat ve güvenli olarak at
binmeleri için, öncelikle “tog” adı verilen bir
başlık takmaları gereklidir. Bunun dışında
başlangıçta rahat giysilerle biniş yapılması
mümkündür, ancak devam ettirmeye karar
verildiğinde özel binici pantolonu ile özel
çizme veya pantolon üzerine geçirilen “chaps”
temin edilmelidir.
• At binmeyi öğrenmenin en sağlıklı yolu,
deneyimli bir eğitmenden ders almakla başlar.
Bunun için kendi atınızın olması şart değildir.
Türkiye genelinde birçok kulüp bu konuda
hizmet vermektedir. Doğayla baş başa kalmak
ve farklı deneyimler yaşamak için bu kulüplere
giderek çok uygun rakamlarla gezinti veya
eğitimler yapabilirsiniz.
• At binilen sahaya manej denir. Dersler biniş
eğitmenleri eşliğinde yapılır ve ortalama 45
dakika sürer. İlk derslere lonj eğitimiyle
başlanır. Lonj eğitiminde ata bağlı bir ipin diğer
ucundan eğitmen tutar ve bu birkaç ders
devam eder. Lonj’un faydası, atın kontrolünün
eğitmende olması nedeniyle binicinin kendi
pozisyonuna ve hareketlerine konsantre
olmasıdır.
İlerleyen derslerde binici atla baş başa kalır ve artık
özgürdür. İşte en büyük haz o zaman başlar.
İçinizden sevinç çığlıkları atmak istersiniz, o anı
yaşamanın mutluluğuyla bir sonraki dersin
gelmesini heyecanla beklersiniz. İlerleyen derslerde
“adeta”, “süratli” ve “dörtnal” teknikleri öğrenilir.
İlk birkaç ders sonrasında öğrencilerde dörtnal
yapabilme isteği ve heyecanı başlar, fakat sonraki
adımlar için atın üstünde düzgün oturuşu sağlayıp
biraz sabretmek önemlidir. Kişinin yetenek, özveri
ve tabii isteğine bağlı olarak lisans alma,
müsabakalara katılma aşamaları başlar. Uluslararası
Binicilik Federasyonu (FEI) tarafından resmi olarak
kabul edilen yedi binicilik branşı vardır.
Bunlar; At Terbiyesi, Engel Atlama, Üç Günlük
Yarışma, Atlı Dayanıklılık, Atlı Araba, Atlı Jimnastik,
Reining (Kovboy binişi).
Buluşma 2011 Sayfa 9
HOBİM
Genellikle en çok merak edilen
konulardan biri biniciliğin
tehlikeleridir. At binmenin de her
sporda olduğu gibi muhakkak riskli
yanları vardır. Fakat güvenlik önlemleri
alındıktan sonra bu riskler azalır.
Başlangıç seviyeleri için iyi eğitimli,
sakin, itaatkar, yaş olarak daha ileri
olan, deneyimli atlar verilir. Eğitmenler
gözetiminde kontrollü binişler sağlanır
ve bu sayede risk minimuma iner.
Başarılı bir binici olabilmek için ilk önce
atları çok sevmeli ve atlarla doğru
iletişim kurabilmelisiniz. Çok akıllı ve
duygusal hayvanlardır. Belli bir zaman
sonra, dünyadaki en asil varlıklardan
biri olan at ile birbirinizi tanırsınız ve
aranızda müthiş bir duygusal bağ
oluşur. Aynı zamanda karşılıklı güven
başlar ve binicilikte en önemli
unsurlardan biri de ata güvenip,
kendini uyum içinde ona teslim
etmektir.
Hayat ve Emeklilik Branşlarında Atılım
Yapan Allianz’dan Yepyeni Ürünler!
Allianz, acentelerine sunduğu avantajlarla Hayat ve Emeklilik branşının gelişimine katkı sağlarken,
bireylerin yaşam evrelerinin farklı dönemlerinde karşılaşabileceği her türlü riskleri ve ihtiyaçları
kapsayan yeni “Yıllık Hayat Sigortası” ve “Özel Birikim Sigortası” ile tüketicileri benzersiz fırsatlarla
buluşturuyor.
Yenilenen ve çeşitli teminatlar eklenerek kapsamı
genişletilen “Yıllık Hayat Sigortası” ile sigortalılar,
ihtiyaçları doğrultusunda, farklı risk unsurlarına karşı
hem kendilerini hem de yakınlarını koruma altına
alabiliyor. Temel Koruma Planı, Aile Koruma Planı,
Kapsamlı Hayat ve Sağlık Koruma Planı, Kanser Planı
ve Esnek Plan olmak üzere 5 farklı planla sigortalılara
ihtiyaçları doğrultusunda farklı teminatlar sunuluyor.
Yine farklı plan seçenekleri ile sunulan “Özel Birikim
Sigortası” ise, klasik birikim sigortasına ek olarak;
kaza veya hastalık sonucu daimi maluliyet teminatı,
kritik hastalıklar teminatı, hastane yatış teminatı,
kaza sonucu tedavi masrafları teminatı gibi çeşitli
risk unsurlarını da barındırıyor. Böylece sigortalılar,
geleceğe güvenle bakmalarını sağlayacak birikim
imkânı ve farklı risklere karşı güvenceye aynı anda
sahip oluyor.
Buluşma 2011 Sayfa 10
EVİM
Vintage Mekanlar
Anneannenizin size yaklaşıp üzerinizdeki trençkotun onun gençlik yıllarında ne kadar moda
olduğunu anlatması sanırım son zamanlarda çok sık karşılaşılan bir durum. Bu sahnenin başrol
oyuncusunun “vintage” dediğimiz, günümüzde giyimden tasarıma, müzikten fotoğrafa sanatın
her dalına yansımış olan bir stil akımı olduğunu söyleyebiliriz.
ORKUN İNDERE
Eskiye ve yaşanmışlığa olan genel ilgi modaya da yansıyor, ancak eski olan her giysiye, koltuğa veya abajura da vintage diyebilmemiz
mümkün değil. Peki vintage nedir? İç mekan tasarımında vintage akımının yansımaları nelerdir?
“Vintage” kelime anlamı olarak öncelikle şarapçılıkta kullanılan bir terim; belirli bir yılda belirli bir bağdan toplanan özel üzümler
ile şarabın oluşturulması işlemine “vintage” denmekte. Vintage’ın tanımını
yapmanın zorluğu, vintage kelimesinin hem tarz hem yöntem hem de niteleme
sıfatı olarak birçok şekilde kullanılmasından kaynaklanıyor. Aslen vintage, bir ürün
ya da objenin, belirli bir döneme ait karakteristik özellikler göstermesi ya da o
dönemde kendi alanında ilgi çekmiş, yankı uyandırmış olması anlamına geliyor.
Yani vintage obje ve eşyalar, bir şekilde bulundukları dönemin tüm ruhunu
günümüzde bize yansıtanlardır. Bununla birlikte, vintage objelerin anı ve hatıraları
akla getiren, hikayesi olan objeler olmaları, bu tarza ruhunu verir.
Her eskinin vintage olmadığını belirtmekte fayda var. Vintage, kelime anlamı
olarak “eski” anlamına gelse de, antikayla arasındaki farkı belirtmek önemli. Antika
tanımı genellikle 100 yıl ve daha eski mobilyalar için kullanılmakta; vintage ise
günümüze daha yakın zamanları, yani 20. yüzyılın başlarındaki dönemleri içine
almakta. 1900’lerin başlarından 1980’lere kadar olan zaman dilimi “vintage”
stilinin kapsama alanına giriyor.
Vintage, öncelikle kendini tekstil ve ev eşyaları gibi sürekli etrafımızda olan, hayatın
içinden objelerde gösteriyor. Sanayi devrimiyle birlikte seri üretime girmiş obje
ve eşyalar bir yandan evlerimizi kaplarken, sanki tek bir tane yapılmış hissi verecek
kadar ince işçilikli kutular, ev aksesuarları ve lambalar her eve ayrı bir hava katıyor.
Buluşma 2011 Sayfa 11
EVİM
Bu objeleri tamamlayan kumaşlar, yastıklar ve perdelerde kullanılan, eskiyi çağrıştıran desenler ise büsbütün renk katıyor.
“Eski dönemlere ait bir mobilyanın” birebir yeniden üretimine asla vintage diyemeyiz. Bir eşyaya baktığınızda, onun üzerindeki
yaşanmışlığı görmeniz çok önemli. Mobilyaların üzerinde, gerek zaman içinde oluşmuş hafif sararmaları, gerek zamanın, havanın,
gündüzün ve gecenin etkileriyle uzun yılların izlerini hissetmek, vintage’ı vintage yapan en temel özellik. Bununla birlikte, farklı
dönemlere ait koltuk, kanepe ve sandalye gibi kumaş kaplı mobilyaları yeniden ele alıp, ahşap aksamında yenileme yapmadan
‘vintage’ kumaşlar ile kaplamak da başvurulabilecek bir yoludur.
“Vintage”, öncelikle kumaş, eşya ve aksesuar gibi dönem objelerini tanımlansa da, vintage dekorasyon dediğimizde aslında çok
geniş ve çeşitli bir akımdan söz etmiş oluyoruz. Zira, bu eşyaların kullanım oranına bağlı olarak mekanlarda verebileceğimiz
duygular çok farklılaşabiliyor.
Örneğin, modern ve sade bir ortamda tek bir “vintage” mobilya kullanmak hem o mobilyayı hem de mekanı vurgulayan bir kontrast
oluşturur ve bu da gerek günümüz etkilerini gerek geçmişin ruhunu aynı anda yaşamak için çok yerinde bir füzyondur. Diğer
yandan, vintage objeleri çoğaltmak, mekana daha romantik etkiler vererek daha nostaljik bir görünüm sağlar.
Vintage mobilyalar ve eşyalar, eskinin ruhunu günümüze ulaştırdıkları ve üstlerinde uzun yıllara dayanan yaşanmışlıklar taşıdıkları
için bulundukları mekanda farklı bir enerji oluştururlar. Eğer bir ev dekorasyonundan bahsedersek, evinizde bulunan eski eşyaların
miktarı sizin geçmişin etkilerine ne kadar açık veya kapalı olduğunuzu gösterir. Kimi insanlar evlerinde en ufak eski eşya istemezken,
kimileri aile yadigarı olarak nesilden nesile aktarılmış eşyalar arasında yaşamayı sevebilirler. Bu tamamen sizin yaşama bakışınızla
ve kendinizi nasıl daha iyi hissettiğinizle ilgilidir.
Bence bu iki ucun kararlı bir şekilde birleştirilmesi, hem görsel ve fotoğrafik bütünün sağlanması, hem de içinde yaşarken alacağımız,
bize yansıyan enerjiler açısından en keyifli denge olacaktır. Modern bir mekanın vintage objeler ile zenginleştirilmesi, bulunduğumuz
zaman diliminin izlerini taşıyan, gerek kendi geçmişimiz gerekse bizden önceki nesillere ait tarihin izlerini gözlemlememiz ve
hissetmemiz adına, bugünü ve dünü aynı anda yaşayabileceğimiz zengin bir çeşitliliği önümüze sunar.
Vintage’ı unutmayın, hikayesiz kalmayın..!
Allianz ile eviniz daha huzurlu
Hem ev sahiplerinin hem kiracıların rahatlıkla yararlanabileceği
Tüm Ev Sigortası ile içiniz artık rahat!
Hangi riskler güvence altında?
Yangın, yıldırım, infilak, sel / su baskını, fırtına, dahili su, hırsızlık, hava taşıtları,
kara taşıtları, yer kayması, duman, kar ağırlığı, grev, lokavt, kargaşalık, halk
hareketleri, kötü niyetli hareketler, terörizm riskleri ve poliçe kitapçığında belirtilen
daha birçok riskleri Allianz Tüm Ev Sigortası ile teminat altına alabilirsiniz.
Allianz, tüm bu teminatlara ek olarak ihtiyacınız halinde dahili su tesisatı, elektrik
tesisatı, çilingir ve camla ilgili problemlerde de hizmet veriyor.
Buluşma 2011 Sayfa 12
RÖPORTAJ
Kenan Işık:
Kim Tiyatrocu
Olmak İstemez
Sahnede canlı hareket eden insan, gene salonda
oturan canlı biriyle ilişki kurar. Bu başka hiçbir sanat
dalında yoktur, tiyatronun farkı ve ayrıcalığı buradadır.
RÖPORTAJ: BURCU AKYÜZ
FOTOĞRAF: BARIŞ TEKİN
Ankara’da Meydan Sahnesi’ne profesyonel olarak tiyatro yapmaya 17 yaşında başlamışsınız. Bize bu dönemden itibaren bir
sanatçı olarak gelişiminizde mihenk taşı olarak gördüğünüz oyunlardan bahsedebilir misiniz?
Oyunlar değil de oyuncular benim için önemli, yani beni bugüne taşıyan ustalarım diyebilirim. Bunların içinde aklıma şu anda
gelenler Çetin Köroğlu, Mahir Canova, Cüneyt Gökçer, Raik Alnıaçık, Yıldırım Önal, Macide Tanır. Galiba onlar o genç yaşımda bana
bu cesareti vermeselerdi biraz zor olurdu her şey.
Tiyatronun yazarlık ve yönetmenlik gibi alanlarıyla da ilgileniyorsunuz. Sizi ilk tiyatro oyununuzu yazmaya iten süreç neydi?
Tiyatro çok sevdiğim bir alandı, yani tiyatrosuz bir hayatı hiç tahayyül edemiyordum. Askere gidince tiyatrodan uzaklaştım, yedek
subaydım ve ordu evinde kalıyordum. Tiyatro ile ilişkiyi yalnızca oyun yazarak kurabiliyordum. Sonra o yazdığım oyunu bir yarışmaya
soktum ve kazandım. Benim anarşist bir yapım da vardır, bazen tiyatroda ona buna itiraz ediyordum. O zaman doğal olarak
idarecilerle ters düştüğüm durumlar oluyordu. Bana öfkeleniyor, iş vermiyorlardı falan. O dönemlerde oyun yazmak hep imdadıma
yetişti, beni tiyatrodan koparmadı. Ama artık son zamanlarda yoğun bir hobi benim için, daha antik ve klasik metinlere yöneldim.
Örneğin, Ahmed Hamdi Tanpınar’ın Türk edebiyatının en değerli romanlarından biri “Huzur”u oyunlaştırdım. “Abdülcanbazı”,
Karen Blixen’in “Ölümsüz Öyküsü”nü…
2007 Mevlâna yılı kapsamında onun Mesnevi metinler okuduğunuzu biliyoruz. Ayrıca Mevlana’dan şiirler de okuyorsunuz.
Sizce, onun mesajlarının tekrar sanatın beslendiği kaynaklardan biri olmasının arkasında yatan nedenler neler?
Bir kere ben bu soruya ne yazık ki ve ne yazık ki popüler olma kaygısı diyeceğim. Mevlana için son dönemde yazıp çizilenler onu
maalesef derinlemesine anlatamıyor. Mevlana’yı Mevlana yapan şey aslında o romanlardan bize geçen duygu değil. Bir Şems
kavramı, böyle bir kahraman çıktı ve bugün Türkiye’de Şems, Mevlana’nın daha yukarısında, daha değerli algılanmaya başlandı.
Bu mümkün değil. Şems’in herhangi bir yazılı, çizili eseri yok. Sadece Makalat var ve o da çok değerli bir kitap değil, yani beş ciltlik
Mesnevi gibi bir eserin yanında sözü bile edilemez. Ama Şems’in hali, tavrı, duruşu, giyimi, kuşamı, küpesi, uzun saçı, anarşistliği
nedense bazılarının çok işine geldi. Ne yazık ki sufilik denilen kurum, tasavvuf denilen o felsefi düşünce sistemi biraz yüzeysel
anlatılıyor. Aslında derin bir geçmişi var Sufiliğin ve Tasavvufun. Sadece Mevlana değil, ta Platon’a kadar giden bir süreçtir bu. O
yüzden de biz Mesnevi’de Platon’un adına sık rastlarız, Eflatun diye geçer. Yani
Platon’dan da haberi vardır, böyle durduk yerde olmuyor hiçbir şey. Doğrusu bunu
hoş karşıladım diyemiyorum, Mevlana da popülerin tuzağına düştü gibi.
Ben bir kişi için
oynarım, o kişi hep
vardır. Bunun
değerini bilen, onu
anlayan muhakkak
oradadır.
Birçok yönetmen oyunculuk deneyiminin onları geliştirdiğini ve oyuncuların
psikolojisini anlamalarına yardımcı olduğunu söyler. Siz de oyunculuktan
yönetmenliğe geçmiş biri olarak bunun mesleğinize ne gibi katkıları oldu?
Bu rutin bir durumdur, dünyada da rejisörler çoğunlukla oyuncu kökenlidir. Diğerleri
de muhakkak bir şekilde oyunculuğa bulaşmıştır. Açıkçası rejisörlüğün bir tahsili
olacağına inanmıyorum, çünkü o bir ilgi alanıdır, bilgiden çok sezgilere dayalıdır.
Tiyatroyu diğer sanatlardan ayıran yegane ölçüt insandır ve insan da çok kompleks
bir varlıktır. O zaman, temel malzeme insan olduğuna göre, bu kompleks varlığı
dikkatle incelememiz lazım. Örneğin Hamlet kimdir? Hamlet bu dünyada hiç
yaşamamış biridir, ama “Hamlet gibisin” deriz. O kadar gerçektir. Ona ulaşmak için
kendinden yola çıkamazsın. Onun için bir rejisörün işi insansa, insanı iyi bilmesi lazım.
Doğal olarak oyunculuk da buna yardımcı olur.
Buluşma 2011 Sayfa 13
RÖPORTAJ
Sahne üzerinde yaşanan ve yaşanabilecek bin türlü terslik birçok sanatçıyı
batıl inançlar geliştirmeye itmiştir. Sizin oyunlardan önce mutlaka yerine
getirdiğiniz bir ritüeliniz, bir uğurunuz var mı?
Aslında tiyatro sanatı başlı başına bir ritüeller bütünüdür. Yüzyıllar içinde
oluşmuş kuralları vardır. Bir mabettir tiyatrocular için sahne. Cerrahlar için
de ameliyathane bir mabettir belki. Böyle yerlere kutsallık addetmek doğrudur,
çünkü buraların kuralları ve kaideleri vardır. Hatta maçı kazanmak için
futbolcuların da kendine göre dini ritüelleri bulunur ve bunlar motivasyonun
bir parçasıdır. Kendimizi motive ederken kutsala sığınırız, o kutsal da bize
dair özel olandır zaten. Kendinizi ne kadar din dışı, ateist ya da laik
hissederseniz edin, oyuncuların hepsinde vardır bu. Çünkü orada bir imdat
isteme durumu her zaman yaşanır. Oyunculuk, ruhen ve bedenen bir
kimlikten, başka bir kimliğe taşınmayı gerektirdiği için yoğun konsantrasyon
ister ve bu hiç de kolay değildir. Ben de insanlığın geleceği için, insanların
geleceği için hep olumlu ve iyi duygularla çıkarım sahneye. Zaten doğru
yazılmış, doğru sahneye konulan, doğru oynanan her oyun daha mutlu, daha
adil, içinde daha eşit yaşanan bir dünya için edilen bir duadır.
Tiyatronun fedakârlık isteyen bir meslek olduğu hep söylenir. Kendi adınıza bunu hissettiğiniz anlar veya pes etmek istediğiniz
zamanlar oldu mu?
Sadece tiyatronun kutsiyetine helal getirildiği zaman benim itirazım oldu. O zaman da pes etmek değil, aksine devam etmek isteği
uyanıyor bende. 2500 yıl önce bu topraklarda yaşayan Sofokles ‘Antigone’yi yazmış. Oyunda, “Kardeşin kardeşi öldürmesi iyi bir
şey değildir” demiş yazar ve biz onu dinlememişiz. Bugün hala kardeş kardeşi öldürmeye devam ediyor. Yani sanatın fonksiyonu
bu kadar önemli ve değerli. O zaman nasıl pes edeyim, niye pes edeyim? Sofokles’e ayıp, tiyatro ve tiyatro seyircisine ayıp.
Oynamaktan keyif aldığınız bir tür veya karakter var mı?
Aslında yok. Ben hep dram oynadım tiyatroda. Ama benim talihsizliğim, televizyon için bir gün sitcom’da yer aldım ve herkes beni
komedi oyuncusu zannetti. Böylece benim alanım olmamasına rağmen televizyonda hep komedilerle devam ettim.
Yazdığınız kitaplar ve oyunlarla yazar yanınız tekrardan gündeme geldi. Size göre içinde yaşadığımız toplum, sosyal ve
ekonomik krizleriyle, çöken ideolojileriyle cennetten cehenneme doğru yol mu alıyor, yoksa yirmi birinci yüzyıl daha insan
merkezli yeni bir dönemin doğum sancılarını mı çekiyor?
Bizde bir laf vardır; “Allah’tan umut kesilmez” diye. İyi de bir laftır. Allah’tan umut kesilmeyeceğine göre, Allah’ın yarattığı insandan
da umudu kesmek doğru değildir. Eğer umut etmezsek yaşamamız
olanaksızdır. Şu an düşünün ki yarın güneş doğmayacak, çok feci bir şey.
O yüzden umut etmek lazımdır, umutsuzluğa düşmek değil. Dün
seyrettiğim, Nuri Bilge Ceylan’ın “Bir Zamanlar Anadolu’da” filminin en
değerli özelliği de buydu zaten. Nuri Bilge Ceylan bir filozof gibi, daha
doğrusu bir Anadolu evliyası gibi bakıyor meselelere. Semih Kaplanoğlu
da böyledir. Onları sevmemin sebebi; bu büyük, kadim kültürü Batıyı taklit
etmeden, kendi değerleri ile ortaya koymalarıdır.
Yaşadığımız bu zamanda herkesin ana sıkıntısı kendini güvence altında
hissetme isteği. Bunu büyük ölçüde sağlamak için sigorta yaptırma
fikrine nasıl bakıyorsunuz?
Benim de Allianz’dan sigortam var. Sonuçta kim kendi sağlığı ile oynamak
ister ki.
Gerek içinde yaşadığı toplumdan beslenen bir sanatçı olarak gerekse
şimdiki adıyla “Kim Milyoner Olmak İster” bilgi yarışmasının sunucusu
olarak Türkiye’nin eğitim ve kültür düzeyi hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Bizim ülkemiz bu anlamda biraz geri kalmış, hala okuma yazma
bilmeyenlerin olduğu, hala ayrımcılığın yaşandığı bir yer. Irk ayrımından
geçtim, kadın erkek ayrımcılığının olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Burada
ben eğitim dendiği zaman, sadece okuma yazmayı kast etmiyorum. Eğitim,
kağıt tüketmek ile de alakalıdır. Yani edebiyatla, okumakla alakalı… Ama
tabii ki gelişiyoruz. Son 15 yıldır her alanda olumlu bir ivme kaydettik,
umarım ki devamı gelir.
Yoğun iş temponuzdan arta kalan vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sinemaya giderek, kitap okuyarak, tavla oynayarak.
Buluşma 2011 Sayfa 14
GURME
Adını
andığımızda
bile keyif
veren
lezzet:
Çikolata
Bazen sayesinde bencil olmayı
göze aldığımız ve gizlice
yediğimiz, bazen paylaşmaktan
mutluluk duyduğumuz o
müthiş lezzet. İnsanlık tarihi
kadar eski olmasa da hatırı
sayılır bir süredir hayatımızda
yeri olan çikolata; kokusuyla,
tadıyla, çeşitleriyle varlığını
günümüze taşımıştır.
Hakkında filmler çevrilip, kitaplar
yazılan ve ilk günden bu yana
hayatımızdaki en büyük “baştan
çıkarıcı” olarak varlığını sürdüren
çikolata, Latince adı “theobroma
cacao” olan ve tanrıların besini
anlamına gelen kakao ağacının
çekirdeklerinden elde edilir.
Bu isim sebepsiz yere verilmemiştir,
ne de olsa kakao çekirdekleri başta
Mayalılar olmak üzere Amerikan
yerlileri tarafından o kadar değerliydi
ki para olarak kullanılıyordu.
GURME
Dünya çikolatayı keşfediyor
Avrupalıların çikolatayla tanışması 1519-21
yıllarında Aztek topraklarını fetheden ünlü
İspanyol fatih Hernan Cortes sayesindedir.
1600’lerin başında İtalya ve Fransa’da çikolata
ticareti çok önemli hale geldi. Avrupa’da şekerin
tanınmasıyla çikolata büyük ilgi gördü. İlk
çikolata evi 1657’de Londra’da açıldı. ABD’deki
ilk çikolata fabrikası ise 1765’de Massachusetts
liman kolonisinde kuruldu. Çikolatanın bugün
bildiğimiz katı formu 19. yy’da görülmeye başladı ve
ilk katı çikolata 1876 yılında İngiltere’de imal edildi.
Çikolata kokulu şehir: İsviçre
17. yüzyılın sonlarına doğru İsviçre’ye ulaşan çikolata burada farklı
bir kimliğe bürünerek dini törenlerde kullanılmaya başlandı. Örneğin
papalara rütbelerine göre çikolata dağıtılırdı. 1819’da İsviçre’de endüstriyel
çikolata üretimine geçildi ve 1875’te Daniel Peter, sütteki fazla suyu çıkararak
çikolataya karıştırdı ve sütlü çikolatayı icat etti. İsviçre çikolatalarının bu kadar özel
olmasını sağlayan, dünyanın dört bir yanından derlenen kakao çekirdeklerinin
harmanı ve Alplerin eşsiz doğasından kaynağını alan sütle hazırlanıyor olması.
Her derde deva
Çikolata yerken hep bir pişmanlık duyarız. Oysa ki faydaları say say bitmez...
• Çikolata beynin “endorfin” salgılamasına sebep oluyor. Bu salgı beyni rahatlatıp
gevşetiyor, mutluluk duygusu sağlıyor.
• “Procyanidin” maddesinin, koroner kalp rahatsızlıklarına karşı koruyucu bir görevi
olduğu biliniyor.
• İnanması zor ama dişleri de çürütmüyor, tam tersi çürümesini bile önleyebiliyor.
• Çikolata aynı zamanda çok besleyici. Büyük oranlarda magnezyum, demir ve kalsiyum
içeriyor.
• Bilim adamlarına göre, çikolatada bulunan ve “catechin” adıyla bilinen antioksidanlar,
kansere ve kalp hastalıklarına karşı koruma sağlıyor.
Artık canınınız çikolata çektiğinde gönül rahatlığıyla keyfini çıkarabilirsiniz!
Fotoğraf: Cenk Sönmezsoy
Buluşma 2011 Sayfa 15
Buluşma 2011 Sayfa 16
ŞİRKET
HABERLERİ
Artık Allianz Facebook ve
Twitter ile Bir Tık Ötenizde!
İnternet dünyayı değiştiriyor, dünya
internet ile yeniden biçimleniyor. Dijital
dönüşümün giderek hızlandığı
günümüzde, Allianz olarak bizler de
yatırımlarımızı hızla sürdürüyoruz.
Sosyal ağların gün geçtikçe önem kazandığı ve
hayatımızdaki yerini sağlamlaştırdığı bu dönemde
Allianz olarak sosyal medyadaki yerimizi aldık. Allianz
Türkiye’nin resmi Facebook sayfası
www.facebook.com/allianzturkiye ve Twitter sayfası
www.twitter.com/allianzturkiye adresinde hizmete
açıldı.
Sigortalılarımız ve potansiyel müşterilerimizle sosyal
medyada da iletişim olanağı sağlayacak Facebook ve
Twitter sayfalarımızda, kampanyalarımızı duyuracak,
ürünlerimizi tanıtacak, şirketimiz hakkında gelişmeleri
paylaşacak ve birçok farklı çalışmaya imza atacağız. Allianz sigortalıları ve potansiyel müşterilerimiz bu sayfalarımızda
düzenleyeceğimiz yarışmalara katılabilecek, çok özel hediyeler kazanma imkanı bulabilecek. Bu yarışmalar ve kampanyalar
sayesinde Facebook ve Twitter’daki takipçilerimiz ürünlerimiz hakkında detaylı bilgi sahibi de olabilecek.
Dijital medyadaki atağımızın başarımıza ivme katacağına yürekten inandığımızı belirtiyor, hepinizi resmi Facebook ve Twitter
sayfalarımıza üye olmaya ve yakınlarınızla paylaşmaya davet ediyoruz.
Allianz, Yelken Sporunu
Teşvik Etmeye Devam Ediyor.
Türkiye’de yat sigortalarında pazar lideri olan ve ülkemizde her dört tekne sahibinden birinin
sigorta yaptırmak için tercih ettiği Allianz, deniz tutkunlarını bir araya getiren, yelken sporunu
teşvik eden bir çok çalışmaya imza atmayı sürdürüyor.
Bodrum Açıkdeniz Yat Kulübü (B.A.Y.K.) ile uzun süredir işbirliği içerisinde
olan Allianz’ın sponsorluğunda düzenlenen 2011 Allianz-Bayk Duo Trofesi
2-3 Temmuz tarihlerinde tamamlandı. 4 ayak ve 5 yarışlık bir seri şeklinde
düzenlenen yarışın son ayağında 24 tekne iki gün boyunca yarıştı. Bodrum
Kalesi önünden başlayan yarışta tekneler iki ayrı rota boyunca trofe için
mücadele etti.
Allianz ile Marmaris Uluslararası Yat Kulübü işbirliğiyle düzenlenen
Loryma Yaz Kupası, 22-26 Ağustos tarihlerinde Marmaris, Datça ve Söğüt
üçgenindeki tarihi yarımadada yapıldı. İlk kez düzenlenen yarış, dördü
açık deniz, biri üçgen rotadan oluşan beş ayakta geçekleşti. Toplam 105
millik parkurdaki yarışta 11 tene IRC 1 ve IRC 2 olarak iki grupta yarıştı.
Buluşma 2011 Sayfa 17
ŞİRKET
HABERLERİ
Allianz Uluslararası Emeklilik Raporu’nu yayınladı
Türkiye’de Emeklilik Branşı Diğer OECD
Ülkelerine Göre Daha Avantajlı
Allianz’ın Eylül 2011’de yayınladığı Uluslararası Emeklilik Raporu’na
göre Türkiye demografik olarak Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği
Örgütü (OECD) üyesi ülkeler arasında hala avantajlı konumda.
Türkiye’nin doğurganlık oranlarının diğer ülkelere göre daha yüksek
olması ve yaşlılık oranlarının önümüzdeki yıllarda hızla artması
Emeklilik Raporunda yer alan avantajlar arasında bulunuyor.
OECD ülkelerinde doğurganlık oranı 1,7 iken, Türkiye’de 2,1. Önümüzdeki 40 yıl içerisinde Türkiye’deki yaşlı nüfusun sigorta
oranının 3,5 kattan fazla artması bekleniyor.
1990’lardan itibaren Türkiye’de emeklilik sisteminde reformların başladığını belirten raporda, kayıt dışı istihdamın önüne geçildiği
takdirde kamu emeklilik masraflarının GSMH’dan alacağı payın azalacağı öngörülüyor.
Bu reformlar arasında en dikkat çekeni özellikle 2006-2008 yıllarında Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki şirket tarafından ödenen ve
%11 olan sigorta prim ödemelerinin %6’ya çekilmesi ve aradaki %5’lik farkın devlet tarafından ödenmesi oldu.
Allianz Türkiye olarak Emeklilik ve Hayat Branşı’nın istikrarlı büyümesi için bir dizi yeni uygulamamız var. Kişilerin çeşitli yaşam
evrelerindeki farklı ihtiyaçlarını gözden geçirerek ürünlerimizi geliştirmeye ve Bireysel Emeklilik Sistemi’nin güvenceleri hakkında
bilgi alabilecekleri platformlar ile uygulamaları hayata geçirmeye devam ediyoruz. Örneğin geçtiğimiz günlerde “Yıllık Hayat
Sigortası” ve “Özel Birikim Sigortası”’ nı geliştirdik. Bu ürünlerimize dikkat çekmek için de sigortalılarımıza ve acentelerimize ek
fayda sağlayacak kampanyalar düzenliyoruz.
Allianz Tüm Oto Kasko
Sigortası’na Avantajlı
Ek Koruma Paketleri!
Allianz, Tüm Oto Kasko Sigortası ile araçları koruma altına alırken,
ürüne eklediği iki yeni paket ile teminat kapsamını daha da
genişletiyor. Altın Koruma ve Gümüş Koruma Paketleri ile
sigortalılar daha fazla güvenceye sahip oluyor.
Sigortalıların ihtiyaçları doğrultusunda Tüm Oto Kasko Sigortası’nı yenileyen Allianz,
ek teminatlarla ürün kapsamını daha da genişletti. Allianz, Tüm Oto Kasko Sigortası
ile araçlarda meydana gelebilecek çarpma, yanma, hırsızlık vb. bütün risklere karşı
aracı koruma altına alırken, Altın ve Gümüş Ek Koruma Paketleri ile araç sahiplerine
pek çok riske karşı daha fazla güvence sunuyor.
Altın Koruma paketinde yüksek teminatlı Ferdi Kaza, Sigara Yanığı, Üst Sınıf İkame
Araç, Kişisel Eşya, Yanlış Akaryakıt Dolumu, Gelir Kaybı Teminatı, Mahrumiyet Teminatı,
Yangın İlk Ateş Teminatı ve Kasko Sağlık Sigortası ek teminatları bulunuyor. Gümüş
Koruma paketinde ise Ferdi Kaza, Sigara Yanığı, Orta Sınıf İkame Araç, Kişisel Eşya,
Yangın İlk Ateş Teminatı ve Kasko Sağlık Sigortası teminatları yer alıyor.
Buluşma 2011 Sayfa 18
ŞİRKET
HABERLERİ
İki Dünya Devi
Güçlerini Birleştirdi.
Dünyanın en büyük sigorta şirketlerinden Allianz, HSBC ile global iş ortaklığını Türkiye’ye taşıdı.
Allianz’ın banka sigortacılığı ve varlık yönetiminde küresel stratejik iş ortağı olan HSBC, 1 Temmuz’dan
itibaren Allianz Türkiye’nin Bireysel Emeklilik Fonlarının yönetimini de üstleniyor.
Devir işlemlerinden sonra Allianz Bireysel Emeklilik Sistemi katılımcılarının fon dağılım oranları, sözleşmelerine ilişkin herhangi
bir değişiklik talebinde bulunmalarına gerek olmadan devam edecek. Fonların yatırım stratejilerinde devirden kaynaklı herhangi
bir değişiklik yapılmayacak, katılımcıların fon dağılım oranlarını değiştirme hakları da aynen saklı kalacak. Bu süreçte katılımcıların
mevcut hak ve birikimlerinde değişiklikten kaynaklı herhangi bir kayıp da yaşanmayacak. Ayrıca fonların fon işletim gider kesintisi
oranında da herhangi bir değişiklik olmayacak.
Allianz’dan, Acentelere Hayat ve
Emeklilik’te Benzersiz Fırsat!
Allianz, Hayat ve Emeklilik branşına odaklanmak isteyen
acentelere veya kendi acentesini kurmayı planlayanlara
sektörde eşi benzeri görülmemiş bir fırsat sunuyor.
Dünyanın en büyük sigorta şirketlerinden Allianz, Türkiye’de Hayat ve Emeklilik
ürünlerinin satışının sadece bankalar kanalıyla değil, bu konuya odaklanmış,
konusunda uzman ve deneyimli acenteler tarafından verimli şekilde
yapılmasına fırsat verecek özel bir Hayat ve Emeklilik yapılanması getiriyor.
Türk Paralimpik Sporculara Allianz Desteği
Paralimpik hareketleri dünya
çapında duyurmak,
yaygınlaştırmak, klişeleri yıkmak,
cesaret ve eşitliğin öncüsü olmak
amacıyla 2006 yılından beri
Uluslararası Paralimpik Komitesi’ne
destek veren Allianz, komitenin ilk
Uluslararası Partneri oldu.
Allianz, 2012 Paralimpik Oyunları öncesinde Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC) ile ortaklığını yeniledi ve Uluslararası Ortak
statüsüne yükseldi. Yeni küresel anlaşma sonucu Allianz’ın işbirliği yaptığı ulusal komitelerin sayısı 8’e çıktı.
Allianz Türkiye CEO’su Alexander Ankel, “Engelli olmak sadece bundan doğrudan etkilenenleri ilgilendiren bir konu değil. Bakış
açımızı iş arkadaşlarımızı, komşularımızı ve dostlarımızı da kapsayacak şekilde genişlettiğimizde, engelli yaşamın hepimizi
ilgilendiren bir konu olduğunu görüyoruz. Bu gerçekten yola çıkarak desteklediğimiz Paralimpik Oyunlar sayesinde engelli yaşama
ve spora dikkat çekmeyi hedefliyoruz” diyerek Allianz’ın Paralimpik oyunlarına yaklaşımını aktardı.
Buluşma 2011 Sayfa 19
ŞİRKET
HABERLERİ
Evinizi Allianz Tüm Ev Sigortası ile
Güvence Altına Alın
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı 2010 yılı
faaliyet raporuna göre ülkemizde bir yılda 85 bini
aşkın konutta hırsızlık olayı meydana geliyor.
Dünyanın en büyük sigorta şirketlerinden Allianz,
herkesi Tüm Ev Sigortası ile evlerini güvence altına
almaya davet ediyor.
Allianz’ın sunduğu “Tüm Ev Sigortası”, geniş teminat seçenekleri ile
sigortalının tamamen kendi ihtiyaçları doğrultusunda
şekillendirebileceği, müşteri memnuniyetine önem veren en geniş
kapsamlı ve en uygun bütçeli konut sigortası olma özelliğini taşıyor.
İster ev sahipleri ister kiracılar, Allianz Tüm Ev Sigortası ile evlerini ve
evlerindeki eşyaları garanti altına alabiliyor.
Sigorta sektörünün en geniş kapsamlı ve tamamen ihtiyaçlar
paralelinde geliştirilen Allianz Tüm Ev Sigortası, bu teminatları
sigortalıların bütçelerini zorlamayacak uygun koşullarla sunuyor.
Tüm Ev Sigortası'nı ilk kez yaptıranlara % 10, hasarsız poliçe
yenilemelerine ise % 30’a varan indirim avantajı sunuluyor. Allianz'dan
konut sigortası yaptıranlar, ev ve eşyalarını koruma altına almanın
yanı sıra, anlaşmalı sağlık kuruluşlarından da indirimler kazanıyor.
Deprem Anında Yapılması Gerekenler
Bilindiği üzere Türkiye bir deprem ülkesi.
Geçtiğimiz günlerde Van’da yaşanan deprem
felaketi bir kez daha Türkiye’nin bu gerçeğini
gözler önüne serdi.
Deprem sırasında plan yapmaya vaktiniz olmayacağı için
yapılması gerekenleri refleks haline getirene kadar deprem
tatbikatlarını yapmanız çok önemlidir. Evinizde ve işyerinizde
düzenli olarak gerçekleştireceğiniz bu tatbikatlar depremin
zararlarını azaltmak için birinci adımdır.
• Deprem sırasında önce bir ses duyarsınız, ardından sarsıntı
başlar. Eğer etrafınızda başkaları varsa, onları uyarmak
amacıyla, “DEPREM!” diye bağırın.
• Eğer bir mekanın içindeyseniz, dayanıklı bir eşyanın yanına
ya da altına başınızı ve ensenizi koruyacak şekilde kapanın. Merdivenlere ya da çıkışlara doğru koşmayın, balkona çıkmayın ve
asansörü kullanmayın.
• Eğer dışarıdaysanız, açık bir alana gidip, üzerinize düşebilecek yıkıntılardan, elektrik kablolarından ve ağaçlardan korunun.
• Eğer arabanızın içindeyseniz, arabayı açık bir alana sürüp orada bekleyin. Köprülerden, altgeçitlerden ve elektrik direklerinden
uzak durun.
• En önemlisi, sarsıntı geçinceye kadar olduğunuz yerde kalın ve sağlam bir yere tutunup derin derin nefes alarak sakinleşmeye
çalışın.
Buluşma 2011 Sayfa 20
EĞLENCE
SOLDAN SAĞA 1) Arap atlılarının bayramlarda yaptıkları gösteri, atlı gösteri – Bozuk, eğri, aykırı. 2) Bir kimsenin emek vermeden
sağladığı kazanç – Bir çeşit yumurtalı süt tatlısı. 3) Birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onu elde etmeye çalışma –
Kuruntuya düşürme – Sert, katı. 4) Fransiyum elementinin simgesi – İçine yalnız kürek çekenin girebildiği çok uzun ve dar yarış
kayığı – Bisikletin oturulacak yeri. 5) Köylerde hekimlik yapan kimse – Granitle aynı kimyasal yapıda kayaç. 6) Birlikte oturan hısım
veya yakınların tümü – İki tarla arasındaki sınır. 7) Temel düşünce, prensip – Yer çöküntüsü, çöküntü hendeği. 8) Amerika’nın sıcak
bölgelerine özgü, sarı, kavuna benzer bir tür meyve – Mesafe. 9) Tevfik Rüştü ön adlı, 1883-1972 yılları arasında yaşamış Türk
siyaset adamı – Işık şiddeti birimi, kandela – Kokmuş hayvan ölüsü. 10) Mıklebin açıkta duran kısmı – Güneybatı Kafkasya’nın
Türkiye sınırlarına yakın bölgesinde yaşayan bir halk.
11) Aynı düzeyde olan. 12) İsim – Arpa ile şerbetçi
otunu mayalandırarak yapılan bir içki – Çekirdekli küçük
meyve.
YUKARIDAN AŞAĞIYA 1) Bakır, nikel ve çinkodan oluşan
gümüş görünüşünde bir alaşım – Giysilerde dikişli kıvrım.
2) Yanağın ağız boşluğu hizasına gelen bölümü – Eğreti,
ödünç. 3) Bir meyve – Parmaklara takılıp çalınan zil veya
buna benzer ses çıkarıcı araç. 4) Tunus’un plaka işareti
– Bir devlet büyüğünü veya önemli bir kişiyi plan kurarak
öldürme. 5) Çabuk davranan, çevik – Eski Rumen para
birimi – Cömert. 6) Gereğinde kullanılmak için saklanan
tahıl – Elektrik akımında şiddet birimi. 7) Gösteriş, çalım,
caka – Eski dilde su. 8) Atatürk Kültür Merkezi’nin kısa
adı – Çapkın. 9) Batmış olan nesnenin, yüzeye yakın
balıkların yerini ve durumunu akustik dalgalarla
belirleyen sistem – Ata. 10)Ürüne karışmış yabancı
madde – Orta oyununda Rum tipi. 11) Yapılan iş, işlem
– Ergen. 12) Kağıda sarılarak veya bir kutuya konularak
satışa hazır duruma getirilmiş belli bir miktarda olan
yiyecek, ilaç – Eser, iz, belirti.

Benzer belgeler

Buluşma Dergisi, Sayı 31, 2,01 Mb

Buluşma Dergisi, Sayı 31, 2,01 Mb www.facebook.com/allianzturkiye ya da www.twitter.com/allianzturkiye adreslerinden takip edebilirsiniz. Türkiye'de yeni ürünlerimizin hepsini poliçe sahibi müşterilerimiz için değer oluşturmak üzer...

Detaylı

Buluşma Dergisi, Sayı 33, 1,86 Mb

Buluşma Dergisi, Sayı 33, 1,86 Mb biri olan TRX, sizi klasik antrenman tekniklerinden öteye taşıyıp sporu eğlenceli kılıyor. Amerikan donanma komutanları tarafından bulunup kısa sürede tüm Amerika ve Avrupa’ya yayılan TRX, vücut ağ...

Detaylı