Art International Review Click Here To Read.

Transkript

Art International Review Click Here To Read.
REVIEW
ARTINTERNATIONAL
Kendell Geers
WWW.A RT F U LLI VI N G .CO M .T R
HAKKINDA
Röportaj: Ege Işık
ARTINTERNATIONAL
ÜÇÜNCÜ YILINDA!
GÖZLERİM
KARANLIĞA ALIŞTI,
ŞİMDİ GÖRÜYORUM
Uluslararası çağdaş sanat fuarı ARTINTERNATIONAL, bu yıl üçüncü kez sanat-
Güney Afrikalı enstalasyon, video, performans ve fotoğraf sanatçısı Kandell
severlerle buluşuyor. İspanya’dan Çin’e, İtalya’dan Bulgaristan’a, 27 ülkeden 87
Geers, keskin camdan jilete kadar eline geçirdiği tüm buluntu malzemeye
galerinin katılacağı fuar, 4-6 Eylül tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçek-
yeni bir anlam katıyor. Bize şiddetin yakın tarihçesini ve işlerine
leşiyor. Fuarın direktörlüğünü bu yıl da Dyala Nusseibeh, sanat yönetmenliğini ise
yansımasını anlattı.
Röportajın tamamı
için QR kodu
okutabilirsiniz.
Stephane Ackermann’ın üstleniyor.
Apertheid döneminde Güney Afrika’da doğdunuz. O günlerden,
o günlerin sanat yaşamınızı nasıl etkilediğinden bahsederek
başlayalım mı?
İstanbul’dan Leyla Tara Suyabatmaz (Rampa Galeri) ve Yeşim Turanlı (Pi
Artworks), Viyana’dan Ursula Krinzinger (Galerie Krinzinger) ve New York’tan
Leila Heller (Leila Heller Gallery)’den oluşan seçim komitesinin Avrupa, Amerika, Ortadoğu ve Asya’yı kapsayan geniş bir bölgede yaptıkları değerlendirme so-
İnsanlığa karşı işlenen bir suçun içine doğmak, kulağının dibinde sürekli bir
nucu ArtInternational kapsamında 87 galeri İstanbul’da sanatseverlerle buluşu-
saatin alarmının çalmasından farksızdı. Çevremizde olup biten, her şey normal
yor. Dünyanın en köklü ve seçkin galerilerinden Paul Kasmin Gallery, Pearl Lam
gibi karşılanıyordu ama değildi. Bir çocuğun yapması gerekeni yaptım, herkese
Galleries, Gallery Lelong, Deweer Gallery, Robert Miller Gallery’nin bir kez daha
güvendim; baba, rahip, öğretmen, polis ve adalet sistemi gibi kavramların her
heyecan verici işlerle yer alacağı fuara, Londra’dan Victoria Miro, Bombay’dan
birine inandım. Bu kavramlar bana hümanizm, adalet ve etik değerlerin tam da
Sakshi Gallery, Almatı’dan Aspan Gallery, Hong Kong’dan Galerie Du Monde ve
tersi yargıları öğretti. Sonra bir gün aklımda şimşekler çakarak uyandım ve sıkı
New York ile Londra’dan Aicon Gallery ise ilk kez katılıyor.
bir aktivist olmaya karar verdim. Bugün işlerime hâlâ o gün yaşadığım deneyimleri yansıtırım. Bu, devrimin arşivine doğru çıkılan bir yolculuğa benziyor.
Fuar Direktörü Dyala Nusseibeh ARTINTERNATIONAL’ın çok kısa zamanda,
yeni keşiflerin yapıldığı bir fuar olarak ünlendiğini belirterek şunları söylüyor:
noktası olmaya devam ediyor ve bu dinamik ortam, fuarda sergilenen işlerin
kalite ve çeşitliliğine de yansıyor. Bu sene fuarın açılışı, 14. İstanbul Bienali’ne
denk geliyor ve biz İstanbul’un bu hareketli ve renkli haftasında, koleksiyoner,
küratör, sanat profesyonelleri ve sanatseverlerden oluşan ziyaretçilerimizle
buluşmayı sabırsızlıkla bekliyoruz.”
BANSKY’DEN
ANDY
WARHOL’A...
Gerçek bir sanatçı, her kategori ve tanımlama için meydan okur. Sanat etik ama
ahlaklı olmamalı, partizan olmadan politik bir duruş sergileyebilmelidir.
İşlerinizde ne tip malzemeler kullanıyorsunuz?
İşlerinizi mekâna göre mi tasarlıyorsunuz?
Benim için sanat hayatta kalma mücadelesinden geriye kalan enkazın oluşturduğu bir yığındır. Kendimi bir stile, malzemeye veya akıma sıkıştırıp kısıtla-
mıyorum. Bir sanat yapıtı büyü, enerji ve ruhu içinde barındırır; bir virüs gibi
yayılmaz. Her yapıt, her sergi, her proje birbirinden farklıdır ve farklı taleplere
ARTINTERNATIONAL’ın Türkiye ayağında ise İstanbul’un güncel sanat dünya-
karşılık verir.
sının odak noktası olmayı başarmış 12 galeri yer alıyor. Komitenin, uluslararası
sergileri ve başarılarını dikkate alarak yaptıkları seçim sonucu, ArtSümer, Diri-
1993 yılında Venedik Bienali’ne katıldınız. Nasıl bir ortam vardı?
Hangi işlerinizle katıldınız, nasıl karşılandı? İzlenimlerinizi
öğrenebilir miyiz?
mart, Galerist, Galeri Nev, Galeri Zilberman, Pi Artworks, Rampa, Sanatorium
ve x-ist gibi geçen yıl da katılmış galerilerin yanı sıra Kuad, Öktem&Aykut and
The Empire Project gibi yeni galeriler fuardaki yerlerini aldı bile...
Evet Venedik Bienali’nde bulundum ve bu birçok sıkıntıyı beraberinde getirdi.
Fuarın en ilgi gören bölümlerinen olan “By The Waterside”, bu yıl da fuar zi-
Marcel Duchamp’ın “Fountain” (Pisuar) işinin içine işedim, çağdaş sanat ruhu-
yaretçilerini Haliç Kongre Merkezi’nin terasında karşılıyor. Bu bölümün 2015
nun içinde onu vaftiz ettim. “Marcel’in Hayaleti” isimli çalışmam beni sarhoş
sanatçıları ise Sariev Contemporary’den (Filibe) Rada Boukova ve Stefan Nikola-
etse de müze bundan dolayı hiç de mutlu değildi. Elbette hali hazırda tasarlan-
ev, Galeria Carles Taché Projects’ten (Barselona) Javier Pérez, Aspan Gallery’den
mış nesneleri kullandım ama çok da yaratıcı olmadı. Bir sürü soru soruldu,
(Kazakistan) Yerbossyn Meldibekov, Dirimart’tan (İstanbul) Ichwan Noor ve
herkes parmağını bana doğru salladı. Çok genç ve hayalpersettim.
tere’nin en köklü galerilerinden Andipa standında Banksy’den David Hockney’e,
Andy Warhol’dan Pera Müzesi’ndeki sergisiyle de büyük ilgi gören Grayson Perry’nin işleri yer alırken, Fabien Mérelle (Edouard Malingue Gallery), Joan Miró
(Galerie Paris-Beijing), Tony Cragg (Galleri Andersson/Sandström) ve güncel
sanatın en kışkırtıcı sanatçılarından Jan Fabre’nin (Mario Mauroner Contemporary Art) eserlerini de görmeden geçmeyin!
Ardından daha şiirsel bir anlatım diline geçtiniz...
Bu geçiş sürecindeki hikayenizi öğrenebilir miyiz?
The world made flesh (Alpha Bete)
Fuarda birbirinden ünlü isimlerin işlerini görme fırsatı yakalayabilirsiniz. İngil-
Andipa - Banksy-Custardized Oil #3, 2006
Chen Wenling, Pi Artworks’ten (İstanbul) Paul Schwer ve Galeri Zilberman’dan
(İstanbul) Guido Casaretto ile Walid Siti.
Kannibale (Chemical Brothers) 5, 2007. Ink on paper, 102 x 65,5 cm
katılmış olmaları bizi çok memnun etti. İstanbul, sanat dünyasının buluşması
Andipa - Andy Warhol - Myths-The Star, II.258, 1981
“Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya bölgelerinden galerilerin bu sene fuara
“Politik bir sanatçı” olarak tanımlanıyorsunuz. Bir sanatçı
kategorize edilebilir mi? Sadece politik, apolitik, marksist, realist
vs. olarak? Çağdaş sanatta bunun izlerini hâlâ görebilir miyiz?
Şiirsel ve politik olma durumunu bana küratörler yüklüyor. Ben işlerimi şiirsel
olacağım, politik duracağım diyerek yapmıyorum. İşlerim politik olarak var oluyor, içinde daima şiirselliği barındırıyor. Bugünlerde içimde değişen tek özellik,
artık ruhun gizemin, ruhla ilgili soruların her şeyden daha çok ilgimi çekiyor
olması. Olağanüstü duygusal bir alanın ortasında yaşıyoruz, sanatçının rolünün
tüm bu duyguları açığa çıkarmak olduğunu düşünüyorum.
Röportaj: Naz Cuguoğlu
Röportaj: Serdar Darendeliler
Röportajın tamamı
için QR kodu
okutabilirsiniz.
Bu yıl ARTINTERNATIONAL’da işleri yer alacak isimlerden biri de Londra’da yaşayan İsveçli
uyuduğunuzda koridorlarda gezinen ruhlarıyla ve karanlık kabuslarıyla
yüzleşmeye davet ediyor. Edouard Malingue Gallery tarafından temsil edilen
sanatçıyla ilhamlarına, yarattığı bilinçaltı senaryolara ve İstanbul sanat
dünyasına dair sohbet ettik. Siz de Merelle’nin oyununa katılmak isterseniz,
bu yılki ARTINTERNATIONAL’da işlerini görebilirsiniz!
Siyah mürekkep ve yağlıboyadan detaylı çizimler ve sembolik seviyede yoğun kırılganlık barındıran heykeller üretiyorsunuz. Merak
ediyorum, çizmeye ve heykel yapmaya başlayışınız nasıl oluyor?
Hep çizdim. Çizim benim için hep bir ifade biçimi ve ayrıcalıklı bir kıymetlendirme şekli oldu. Sonrasında çizimlerim de benimle beraber büyüdü ve ergenlik,
olgunluk başlangıcı gibi farklı süreçleri deneyimledi. Heykel son zamanlarda
geldi, ama ben onu da uzayda çizim yapmanın farklı bir şekli olarak görüyorum.
Bence resim bir anlamda bu evrenin materyalleştirilmesi. İşlerim izleyiciyi
Çocukluk çizimlerinizin ortaya çıkması yaratıcılığınızı çok
etkilemiş gibi gözüküyor. Onlarla olan ilişkinizden biraz daha
detaylı bahsedebilir misiniz?
Çocukluk çizimlerim, Beaux-Arts Akademi’ye yeni başladığım ve sadece sıkıcı
çizimler yaptığım bir dönemde tekrar hayatıma girdi. Ustalığımı kanıtlamamın
ve etrafımdaki evreni tanımlamamın yeterli olduğunu düşünüyordum. Ve bu
sebeple bunun için çaba sarfediyordum. Ama sonradan anladım ki, bu anlamsız bir çabaydı, figüratif için figüratifin peşindeydim. Bir çocuk olaraksa çizim
sanatçı Eva Stenram. Viyana merkezli Galerie Raum mit Licht’in fuardaki standında yer
vereceği sanatçılardan biri olan Stenram, çoğunlukla buluntu görüntülerle çalışan
ve bu nedenle bir nevi fotografik arkeolog olarak nitelendirilen bir isim.
Eva Stenram, 2013 Fibre Based Lambda Print 30cm x 30cm edition of 5
Pentateuque, 2013Polyester, resin, fiberglass, hair, steel4.8 x 3 x 2.6 cm‘courtesy of
Edouard Malingue Gallery, Hong Kong’
Fabien Merelle, sizi çocukluğunuzun yatak altında saklanan canavarlarıyla,
arıyor ve onların benim tanımladığım dünyaya adım atmalarını bekliyor.
EVA STENRAM’IN
PERDELERİN ARKASINA
GİZLEDİĞİ BEDENLER
Eva Stenram, 2013 Fibre Based Lambda Print 50cm x 50cm edition of 5
ÇOCUKLUĞUNUZA
YOLCULUK YAPMAK
İSTEMEZ MİYDİNİZ?
yapmaktan keyif alıyordum. Bir oyundu. O yüzden o çizimleri tekrar bulmak
Les Yeux Clos, 2013Ink and watercolour on paper63 x 44 cm‘courtesy of Edouard Malingue Gallery, Hong Kong’
istedim. Çok basitti, babam onları saklamıştı. Ve orada, çocukluğum, elimden
tuttu ve bana yolu gösterdi.
ARTINTERNATIONAL’da hangi işlerinizi göstermeyi tercih ettiniz?
İstanbul’la bağlantılı olarak sizin için önemleri neler?
Günümüzden değil de 1950’ler ve 60’lardan kalma buluntu
fotoğrafları kullanmanızın ardındaki temel neden nedir?
keşifti: “Bir kişinin ebeveynleriyle ebeveynleri olarak değil aynı yaşlarda insan-
O döneme tarihlenen pin-up fotoğraflardaki estetik beni ilk kertede baştan
Buluntu görüntülerle çalışan bir sanatçı olarak, bu görüntülerde saklı ortak görsel dile dair gözlemleriniz neler? Bu görüntüler
onlara bakan izleyicilerin dünyayı algılayışını nasıl şekillendirmiş
olabilir? Ve bu ortak meseleler sizin sanat üretiminizi nasıl etkiler?
çıkardı. Birçoğu, iç mekânlarda geçmekteydi. Halbuki 1970’lerden itibaren çoğu
erotik fotoğraf tam aksine dış mekânlarda çekilir oldu. Elbette 1960’lar eve dair
Burada benim için çok önemli olan bir heykel ve aynı ruhu takip eden çeşit-
büyük değişimlerin yaşandığı da bir dönemdi, kadınların toplumdaki konumu
li çizimler yer alacak. Genelde işlerimde sıklıkla kendini tekrar eden, ‘kendi
ve rolleri ciddi anlamda değişmeye başlamıştı. Bu dönemin benim için kişisel
metamorfozunu yaşayan bedenin hikayesi’ üzerine işler yer alacak. Bu işlerde
bir cazibesi de var çünkü o yıllar anne ve babamın genç oldukları zamanlara
Çoğunlukla seriler halinde çalışıyorum ve her seride farklı tür bir görüntü tarzı-
bedenim kendisini bir sebzeye çeviriyor ve genelde bir çam ağacının görünü-
denk düşüyor.
nı keşfediyorum. Birçok fotografik gelenek var ve banallikleri bile beni heyecanlandırıyor ve işlerimi teşvik ediyor.
mü kontrolü ele geçiriyor. Bu ağacı geçen sene İstanbul’da neredeyse her yerde
gördüm. Ne diyebilirim ki, bağımlısı oldum. Genelde hayatın içine çektiği
insanların sadece kafalarıyla hareket ettiklerini düşünürüm. Yolda bırakılan ve
unutulan genelde bedendir. Oraya gitmediğin sürece, kendini hatırlatmaz. Ve bu
metamorfoz hikayesi, bana acı veriyor. Bana ayrıldığım toprak üzerine düşün-
Röportajlarınızda, işlerinizin fotoğrafçı olmakla ilgili değil izleyici
olmakla ilgili olduğunu vurguluyorsunuz sık sık. Bu ikisi arasında
nasıl bir ayrım öngörüyorsunuz? Aslında fotoğrafçı da çıkış
noktasında bir izleyici değil midir zaten?
memi, tekrar yürüyebilmek için sorular sormamı ve sadece bedenden ibaret
olmamamı söylüyor.
Uluslararası bir sanatçı ve dışarıdan bir göz olarak İstanbul sanat
dünyası hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’den takip ettiğiniz
ve ilham verici bulduğunuz sanatçılar var mı?
Genelde bilinçaltı senaryoları ve rüyavari durumlar üzerine işler
üretiyorsunuz. Bu konularla ilgilenmeye nasıl başladınız?
lar olarak tanışması neye benzerdi? Arkadaş olur muyduk?” gibi...
İstanbul’daki sanat dünyası çok dinamik ve umut vadedici. Türkiye’ye son seyahatimde Edouard Malingue tarafından temsil edilen Nuri Kuzucan ile tanışma
fırsatım oldu. Onun uzayı işgal etme şeklini, şehrimiz ve içinde yaşadığımız ve
Bir sanat eseri yaratma noktasında sizi en çok ne yönlendiriyor?
Hali hazırda aklınızda olan bir şeyle yola çıkıp üzerinde çalışacak
görüntüler mi arıyorsunuz? Ya da tam tersi, buluntu görüntüler mi
sizi motive ediyor?
Çalışmalarım, dünyayı direkt olarak izleyen bir fotoğrafçıdan ziyade görüntülerin izleyicisi ve tüketicisi olmakla ilgili. İş üretmek için, dünyayı dünyaya dair
Başlangıçta genel olarak görüntüler beni motive ediyor. Bazı fotoğraflar zihni-
görüntüler üzerinden izliyorum. Esas ilişki benimle görüntü arasında, benimle
me takılıp kalıyor ve sonrasında bu büyülenmeyi tek bir görüntü ile keşfetmek
dünya arasında değil.
istiyorum. Bu yüzden, neler çıkacağını görmek için, o görüntünün etrafında
dolanıyor ve üzerinde görsel deneyler yapıyorum. Ya görüntünün anlamını de-
‘Retouching History’ (Tarihi Rötuşlamak) serinizde kendi aile
albümünüzden fotoğraflar kullanıyorsunuz. Daha sonraki
serilerinizde ise ağırlıkla buluntu fotoğraflar var. Bu birbirinden
farklı iki görüntü kaynağına yönelik (duygusal) yaklaşımınızda
herhangi bir farklılık var mı?
Bu konseptlerle ilgileniyorum. Ama beni yönlendirilmelerine izin veriyorum.
bize ev sahipliği yapan hacimler hakkında anlattıklarını seviyorum. Farklı dün-
Fikirler bana kendilerini empoze ediyor: Bence önemlerini biliyorum ve genelde
yaları olan İhsan Oturmak ve Ceren Oykut gibi başka sanatçılar da var. İstanbul,
sonradan bilinçaltımın bana ne anlatmak istediğini anlayabiliyorum. Bu konular
kültürel seviyede pek çok şeyin yaşanmakta olduğu bir şehir ve bu durum sa-
‘Retouching History’ serisindeki çalışmalara kaynak olan fotoğraflar da bir
benim için önemli çünkü işlerimin bana bir şeyler anlatmak istediğini çok iyi
natçıları entelektüel olarak besliyor. ARTINTERNATIONAL çok cezbedici, tüm
anlamda buluntu fotoğraflardı. Ailemin fotoğraf arşivinde bulduğum fotoğraflar
görebiliyorum. Anlattığım senaryolar rüyalara çok yakın. İmgeleri ve önemsedi-
dünyadan galeriler geliyor. Türkiye aslında bir geçit, çekimin merkezi ve tabii ki
olduklarından ve onları bizzat çekmemiş olmamdan ötürü... ‘Retouching His-
ğim fikirleri yeniden birleştiriyorum ve onları birbirleriyle ilişkilendiriyorum.
benzerleri gibi sanatı ve sanatçıyı kendine çekiyor.
tory’ muhtemelen pek çoğumuzun ilişki kurabileceği sorulara yönelik kişisel bir
ğiştirmeye çabalıyorum ya da bir şekilde onu saflaştırıp özüne ulaşmaya çalışıyorum. Sonrasında da benzer müdahaleler yapabileceğim onun gibi görüntüler
aramaya başlıyorum.
Röportajın tamamı
için QR kodu
okutabilirsiniz.
Röportaj: Serhat Cacekli
Röportaj: Burcu Ezer
PLASTİK “INCEPTION”:
RESMİN BİLİNÇALTINA
YOLCULUK
ve rengin kökenine doğru oyuncu bir yolculuğa çıkaran Ahmet Oran ile eserlerinin
BAZI YARALAR İZ
BIRAKMADAN
İYİLEŞİR
üretim süreci ve ilk kez ARTINTERNATIONAL 2015’te görme şansı bulacağımız
Başak Şenova ile küratör, yazar ve tasarımcı yönü üzerine konuştuk. Sohbetimizin
kitabı üzerine sohbet ettik.
ana konularından birkaçı, Başak Şenovana’nın yazar ve editör olarak içerisinde
Röportajın tamamı
için QR kodu
okutabilirsiniz.
İzleyiciyi tuvalinin üzerine uyguladığı kilolarca boya katmanları arasında biçim
Röportajın tamamı
için QR kodu
okutabilirsiniz.
Üç yıldır ARTINTERNATIONAL videolar bölümünün küratörlüğünü üstlenen
yer aldığı projeler, küratörlüğünü üstlendiği fuar ve bienaller ve de
Üç yıldır ARTINTERNATIONAL’da videolar bölümünün
küratörlüğünü üstleniyorsunuz. Bu deneyiminiz nasıl başladı?
Yağlı boyanın olanakları oldukça geniş, isterseniz örtücü, isterseniz daha say-
ARTINTERNATIONAL’daki deneyimim daha önce de birlikte çeşitli projelerde
dam kullanabilirsiniz. 90’ların başından beri katmanlarla çalışıyorum. Önceleri,
çalıştığım ARTINTERNATIONAL’ın sanat yönetmeni Stephane Ackermann’ın
ısrarla üst üste yığılan renk tabakalarından oluşan resimler, bir süre sonra sade-
davetiyle başladı. Fuar kapsamında her yıl “Sahnedeki Videolar” seçkisini fuara
ce alt kenarından ya da üst kenarından açılırken, bu açılan alanlar grafik eleman
katılan galerilerin sanatçılarından oluşturmam gerekiyor. İlk günden bu yana
olarak çizginin tekrar resmime girmesiyle resmin her yerine yayılmaya başladı.
kavramsal çerçevenin ana hatlarından sanatçı seçimine, yayının içeriğinden
Zamanla boyayı ve rengi daha iyi tanıdığımı, resmin ifade gücünü arttırabilmek
kurgu sıralamasına kadar epey özgür bir çalışma alanım oldu. Yaptığım işe fuar
için malzemenin olanaklarını zorlayarak daha iyi sonuç aldığımı düşünüyorum.
tarafından saygı ve ilgi duyuluyor.Bu fuara katılan galerilerin sanatçıları zaten
En Puntas (2013), Javier Pérez, La Tache Gallery, Barcelona
ARTINTERNATIONAL videolar bölümünün bu yılki temasıydı.
Tuvalin üzerine ilk önce farklı renkteki boyaları katmanlar halinde
uyguluyor, daha sonra çeşitli aletler yardımıyla bu boya
tabakalarını kesintisiz bantlar oluşturacak şekilde “tarayarak”
alıyorsunuz. Bu üslubunuz nasıl ortaya çıktı?
çalıştığım ya da çalışmak istediğim sanatçılar; bir defuarın yönetmeni Dyala
Çeşitli boyutlardaki spatulalar ve kazıyıcılar ile kendi deyiminizle
“resmi açarken” rastlantının ve iç güdülerinizin rolü nasıl oluyor?
Nusseibeh ve Stephane ile birlikte iyi çalıştığımızı düşünüyorum. Bu nedenle bu
bulunan Split Güzel Sanatlar Müzesi gerçekleşecek olan Jonas Dahlberg’in
bölümün küratörlüğünü sürekli olarak devam ettirmekten zevk alıyorum.
sergisi üzerine çalışıyorum.ibraaz.org’asürekli katkıda bulunan editörlerden
biriyim ve genelde söyleşiler üzerine çalışıyorum, şu anda Gülsün Karamustafa
Fuarda sergilenecek videolar nasıl belirleniyor?
Açma eylemi sırasında renk uyumsuzluklarından dolayı sürprizler yaşamamak
planlamam lazım. Kabaca, katmanların tuvalin nerelerinde açılacağına, bu açıklıkların ne büyüklükte olacağına dair bir eskizim oluyor. Bu hazırlıklar, önüme
koyduğum resmi istediğim noktaya en yakın şekilde ve zamanında bitirebilmem
için gerekli. Ama katmanları açmaya başladığımda tuvalin yüzeyinde oluşan
yepyeni alanlar beraberinde yeni kararlar almayı gerektiriyor. Bu aşamada resmin atmosferini koruyarak, oluşan yeni değerlere göre tamamlıyorum resmi.
seçkide yer almasını istediğim sanatçı, iş ve galerilere de ben yaklaşıyorum.
Yurt dışındaki fuarları ziyaret ettiğinizde, özellikle video
bölümünde Türkiye’dekilerle aralarında nasıl farklar ya da
benzerlikler görüyorsunuz?
En son Venedik’te Makedonya Pavyonu’nun küratörlüğünü
yaptınız. Bu süreçten ve deneyimlerinizden de bahseder misiniz?
Makedonya Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı, her iki yılda bir Venedik Bienali’nde
ülkeyi temsil etmek üzere sanatçı, küratör ve projenin ana hatlarının çizildiği
öneriler için açık çağrı yapıyor. Bu önerileri, müze yöneticileri, sanat tarihçileri
yorum. Bu, suda derin bir nefes alıp, mümkün olduğunca derine dalıp çıkmak
laştırma yapmak için hepsini biliyor olmak gerek ve ben açıkçası sadece ilgimi
Ivanoska ve Yane Calovski’nin ortak çalışmalarından oluşan “We are all in this
gibi. Süreniz sınırlı ve bu koşullarda en iyi performansınızı göstermelisiniz.
çekenleri takip ediyorum. ArtInternational’da benim dikkat ettiğim konulardan
alone” (Hepimiz bunda yalnızız) başlıklı bir proje önerisini sanatçılarla birlik-
biri, bu seçkinin bölümler halinde tekrarlıyor olması. Dolayısıyla, izleyici video-
te hazırladık. Bu öneri kurul tarafından ocak ayında seçildi. Üretim sürecinde
ları izlemek için fuar boyunca kendi programını oluşturabiliyor.
sanatçılarla sürekli iletişim halindeydik. Araştırma, ortak çalışma ve bienali
2014, Untitled, oil on canvas, 250 x 188 cm, triptych
Galeri’nin çabalarıyla gerçekleşti. 1990’dan bugüne kadar olan işlerimi kapsıyor.
The Peterborough Child (2014), Joanna Rajkowska, ŻAK I BRANICKA, Berlin
2014, Untitled, 188 x 250 cm
istiyorum ve bunlar arasından bir seçim yapıyorum. Arada da benim mutlaka
ve küratörlerden oluşan bir kurul değerlendiriyor. İki Makedon sanatçı Hristina
Florian Steininger ve Levent Çalıkoğlu’nun yazılarının yer aldığı bu kitap Rampa
Katmanlar için uygun kıvamda kilolarca boya hazırlamam gerekiyor. Oldukça
dirmeleri yazıyorum.
Çok farklı bağlamlarda video programları kurgulanıyor. Aralarında bir karşı-
Şimdiye kadar sanat hayatımda yıllardır beni takip eden Prof. Peter Baum,
Benim resimlerimde boya hiçbir şekilde tüpten çıktığı biçimde kullanılmıyor.
Genel olarak tüm galerilerden kavramsal çerçeve doğrultusunda video önerileri
kumu da ona göre ayarlıyorum. Bu enerjiyi hissetmiyorsam çalışmaya başlamı-
İlk kez ARTINTERNATIONAL 2015’te göreceğimiz kitabınız
hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Boya katmanlarının hazırlanmasından kazınmasına ve tuval
alanını daha büyük bir resimsel evrenin parçası olarak görmemizi
sağlayan bantlarınıza bakacak olursak hepsi ayrı bir süreci temsil
ediyor. Resimlerinize performatif bir gözle baktığınız oluyor mu?
tional dergisinin de Türkiye’den sorumlu editörüyüm, genelde sergi değerlen-
2014, Untitled, oil on canvas, 120 x 100 cm
ve çalışırken vakit kaybetmemek için renkleri ve katmanların sırasını önceden
ve Almagul Menlibayeva ile yapmakta olduğum söyleşiler var. FlashArt Interna-
organize eden kurum olan Makedonya Ulusal Galerisi Müzesi ile toplantılar
için Makedonya’ya gittim geldim. Bu arada asistanım Begüm Satıroğlu, ulusal
ilişkilerden sorumlu Özgül Ezgin, sanatçıların asistanı Jovanka Popova, Makedonya Ulusal Galerisi Müzesi’nden küratör Maja Chankulovska-Mihajlovska ve
projenin tüm görsel dilini geliştiren tasarımcı Erhan Muratoğlu projenin yol
almasında önemli rol oynadılar. Şu ana kadar üzerine yazılan metinlerden ve
ilgiden epey memnunum.
Son olarak, bu yıl ARTINTERNATIONAL’ın video bölümünde
bizleri neler bekliyor?
Bu yılın teması “Harabeler ve Yaralar”. Seçki harabeler ve yaralar üzerine kişisel
hikayelerin, anıların ve hayallerin saklı yol haritalarının izini sürüyor. Bazı
yaralar iz bırakmakdan iyileşir. Bazıları ise acılarıyla birlikte sabitlenir. Sonuçta
bu seçkiyi harabelerle sabitlenen yaralar arasındaki bağlantılar şekillendiriyor.
Sizi küratörlüğünün yanı sıra tasarımcı ve yazar olarak da
tanıyoruz. Bize şu anki çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Şimdiye kadar çalıştığım ve seçkiye dahil ettiğim isimler arasında Oliver Ressler, Javier Pérez, Hacer Kıroğlu, Claudia Larcher, Payam Mofidi, AmparoSard,
Kote Sulaberidze, Karen Mirza ve Brad Butler yer alıyor.
güç harcadığım, yorucu bir iş. Resim ne büyüklükte olursa olsun onu boya kurumaya başlamadan bitirmek zorundayım. Yani resmi bitirme sürem sınırlı. Bu
Çok yakın bir zaman önce Mongolya 360° Land Art Bienali’nin küratörü olarak
sebepten dolayı bu süreci çok iyi planlamam gerekiyor. Boyayı tuvale taşımaya
seçildim. 2016’da gerçekleşecek olan bu bienal için ön araştırma aşamasında-
başladıktan sonra resim bitene kadar en fazla 4-5 saat ara verebilirim, yani uy-
yım. Aynı zamanda Branco Franceschi ile birlikte aralık ayında Hırvatistan’da