XIX. YÜZYILDA ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN DOĞUŞU VE BÜYÜK

Transkript

XIX. YÜZYILDA ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN DOĞUŞU VE BÜYÜK
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ - NEVŞEHİR ÜNİVERSİTESİ
ULUSLARARASI SOSYAL ARAŞTIRMALAR SEMPOZYUMU
(EUSAS-II)
XIX. YÜZYILDA
ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN DOĞUŞU VE
BÜYÜK DEVLETLERİN POLİTİKALARI
22 - 24 Mayıs 2008
Editörler
Prof. Dr. M. Metin HÜLAGÜ
Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ
Yrd. Doç. Dr. Gülbadi ALAN
PROGRAM KİTAPÇIĞI
Kayseri 2008
Erciyes Üniversitesi - Nevşehir Üniversitesi
II. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Sempozyumu
(EUSAS-II) XIX. Yüzyılda Ermeni Milliyetçiliğinin
Doğuşu ve Büyük Devletlerin Politikaları
Erciyes ve Nevşehir Üniversiteleri işbirliği
22–24 Mayıs 2008
ile gerçekleştirilecek olan
PROGRAM
“XIX. Yüzyılda Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşu
ve Büyük Devletlerin Politikaları” konulu
II. Uluslararası Sosyal Araştırmalar
Sempozyumu’nu onurlandırmanızı dilerim.
Prof. Dr. Cengiz UTAŞ
REKTÖR
22 Mayıs 2008, Perşembe
Sabancı Kültür Sitesi
08.30 – 09.00
09.00 – 09.05
09.05 – 09.15
Sempozyuma Kayıt
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı
Sinevizyon Gösterisi
09.15 – 10.00
Açılış Konuşmaları
• Prof. Dr. M. Metin Hülagü
(Sempozyum Tertip Heyeti Başkanı)
• Prof. Dr. Cengiz Utaş
(Erciyes Üniversitesi Rektörü)
• Prof. Dr. İlber Ortaylı
10.30 – 11.30 1. Oturum
Salon Başkanı: E. Ömer LÜTEM (Emekli Büyükelçi)
• Hasan Celal GÜZEL
(Devlet Eski Bakanı)
• Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU
(TTK Başkanı)
• Prof. Dr. Yusuf SARINAY
(Devlet arşivleri Genel Müdürü)
• Prof. Dr. Enver KONUKÇU
(Ermeni Araştırmaları Merkezi Müdürü, Erzurum)
• M. Şükrü ELEKDAĞ
(Emekli Büyükelçi)
• Bilal N. ŞİMŞİR
(Emekli Büyükelçi)
• Nüzhet KANDEMİR
(Emekli Büyükelçi)
• Kaan SOYAK
(Türk Ermeni İş Konseyi Başkanı)
Erciyes Üniversitesi- Nevşehir Üniversitesi
II. Uluslar arası Sosyal Araştırmalar Sempozyumu (EUSAS II)
XIX. Yüzyılda Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşu ve Büyük Devletlerin Politikaları
Erciyes University - Nevşehir University
2nd International Social Studies Symposium (EUSAS-II)
Emergency of the Armenian Nationalism in the XIXth Century and the
Policies of the Great Powers
22–24 Mayıs 2008
22–24 May 2008
PROGRAM
PROGRAMME
1. Gün : 22 Mayıs 2008, Perşembe
Yer : Fen-Edebiyat Fakültesi
Day 1 : 22 May 2008, Thursday
Venue : Faculty of Arts and Sciences
13.30 – 15.10 2. Oturum
Salon A
Salon Başkanı: Prof. Dr. Minehan (Nuriyeva) Tekleli
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çolak
13.30 – 13.50
Prof. Dr. Mahir Aydın
Emperyalizmin Ermeni Piyonu: Karabet Tomayan
13.50 – 14.10
Doç. Dr. Mustafa Oflaz
Fransız Yazar-Seyyah P. B. Daloh’un Ermenistan Hakkında Hakikatler Adlı Eserine Göre Müslümanlar ve Ermeniler
14.10 – 14.30
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Oğuz
Osmanlı İmparatorluğu’nda Meşrutiyet İdaresi’nin Kurulmasında Türk ve Ermeni Aydınlarının Faaliyetleri
14.30 – 14.50 Yrd. Doç. Dr. Zübeyir Bütüner
Alman Din Adamamı: Dr. Johannes Lepsius (1858–1926)
14.50 – 15.10
Ali Özuyar
İki Ermeni Propaganda Filminin Ermeni Milliyetçiliğinin Gelişimindeki Rolü ve Bern Maslahatgüzarı Münir Süreyya Bey’in Olağanüstü Mesaisi
Salon B
Salon Başkanı: Prof. Dr. Abdullah Saydam
Yrd. Doç. Dr. Zekeriya Başkal
13.30 – 13.50
Prof. Dr. Abdulkadir Yuvalı
Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşunda Şark Meselesi Faktörü
13.50 – 14.10
Doç. Dr. Aziz Elekberli
Qafqazın Ermenileştirilmesinin Tarixi-Siyasi Kökleri ve Esas Merheleleri
14.10 – 14.30
Yrd. Doç. Dr. Yunus Özger
Ermeni Tedhiş Cemiyetlerinin Oluşumunda Dini-Milli Unsurlar
ve Dış Bağlantılar
14.30 – 14.50 Yrd. Doç. Dr. Ali Karaca
Ermeni Milliyetçiliğinin Siyasallaşmasında Kürt-Ermeni İlişkilerinin Rolü ve Büyük Devletlerin Bu İlişkilere Yaklaşımı 1860–1915
13.30 – 15.10 Session 2
Hall A
Chair: Prof. Dr. Minehan (Nuriyeva) Tekleli
Assist. Prof. Dr. Mustafa Çolak
13.30 – 13.50
Prof. Dr. Mahir Aydın
The Armenian Pawn of Imperialism: Karabet Tomayan
13.50 – 14.10
Assoc. Prof. Dr. Mustafa Oflaz
Muslims and Armenians on The Truths On Armenia by
French Traveler P. B. Daloh
14.10 – 14.30
Assist. Prof. Dr. Ahmet Oğuz
Activities of the Turkish and Armenian Intellectuals in the
Establishment of the Constitutional Rule in the Ottoman Empire
14.30 – 14.50 Assist. Prof. Dr. Zübeyir Bütüner
German Religious Man: Dr. Johannes Lepsius (1858-1926)
14.50 – 15.10
Ali Özuyar
The Role of the First Armenian Propaganda Film in the Development
of Armenian Nationalism and the Extraordinary Shift of Münir Süreyya Bey, the Charge D’affaires of Bern
Hall B
Chair: Prof. Dr. Abdullah Saydam
Assist. Prof. Dr. Zekeriya Başkal
13.30 – 13.50
Prof. Dr. Abdulkadir Yuvalı
The Eastern Question Factor on the Emergence of Armenian Issue
13.50 – 14.10
Assoc. Prof. Dr. Aziz Elekberli
Historical - Political Background and Main Phases of Armenization
of Caucausus
14.10 – 14.30
Assist. Prof. Dr. Yunus Özger
Religious-National Elements and External Connection in Formation
of the Armenian Terrorist Organization
(According to Testimony Registrations)
14.30 – 14.50
Assist. Prof. Dr. Ali Karaca
The Role of Kurt-Armenian Relations in Politisation of Armenian
Nationalism and Approach of Great Powers This Relation (1860–1915)
14.50 – 15.10
Dr. Dişlen İnce Erdoğan
19. Yüzyılda Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşunda Amerikan Etkisi
Salon C
Salon Başkanı: Prof. Dr. Remzi Kılıç
Yrd. Doç. Dr. Metin Kopar
13.30 – 13.50
Prof. Dr. Ömer Turan
Amerikan Misyonerlerine Ermenilerin Tepkileri
Yrd. Doç. Dr. İbrahim Erdal
13.50 – 14.10
Amerikan Arşiv Belgelerine Göre Ermeni Milliyetçiliğinin Oluşumunda Yardım Dernekleri ve Avrupa Devletlerinin Rolü
14.10 – 14.30
Yrd. Doç. Dr. Bülent Uğrasız
ABD’nin Osmanlı Ermenilerine Yönelik Politikası
14.30 – 14.50
Okt. Dr. Nejla Günay
Ermenilerin Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde Yaptıkları Propaganda Faaliyetleri
14.50 – 15.10
Latif Dinçaslan
Zeytun’da Misyonerlik Faaliyetleri
Salon D
Salon Başkanı: Prof. Dr. İsa Yüceer
Yrd. Doç. Dr. Ali Budak
13.30 – 13.50
Doç. Dr. Selma Yel
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Gündüz
Ermeni İsyanlarının Meydana Gelmesinde İngiltere’nin
Rolü ve Sebepleri
13.50 – 14.10
Doç. Dr. Bülent Özdemir
İngiliz Diplomasisi ve Osmanlı Ermenileri: Ermeni Sorununda Osmanlı Şehirlerinde Yaşayan İngiliz Konsoloslarının Rolü
14.10 – 14.30
Yrd. Doç. Dr. Coşkun Topal
İngiltere’nin Kafkasya Politikası ve Büyük Ermenistan Projesi
14.30 – 14.50
Dr. Serdar Sakin
İngiltere’nin Osmanlı Ermenilerine Yönelik Politikası Çerçevesinde Doğu Vilayetlerinde Yapılan Islahatlar
14.50 – 15.10
Süleyman Kocabaş
1878 Berlin Antlaşması’ndan Sonra İngiltere’nin Ermeni Politikası
15.10 – 16.00
Kahve Arası
16.00 – 17.40 3. Oturum
Salon A
Salon Başkanı: Doç. Dr. Cihat Göktepe
Yrd. Doç. Dr. Hatice Erdemir
16.00 – 16.20
Prof. Dr. Yusuf Sarınay
Rusya’nın Ermeni Sorunun Ortaya Çıkmasındaki Rolü
16.20 – 16.40
Yrd. Doç. Dr. Hayri Çapraz
Rus Dış Politikasında Ermenilerin Yeri
14.50 – 15.10
Dr. Dişlen İnce Erdoğan
The American Effect in the Creation of the Armenian Nationalism
in the XIXth Century
Hall C
Chair:Prof. Dr. Remzi Kılıç
Assist. Prof. Dr. Metin Kopar
13.30 – 13.50
Prof. Dr. Ömer Turan
Reaction of the Armenians towards American Missionaries
13.50 – 14.10
Assist. Prof. Dr. İbrahim Erdal
The Roles of the Charity Organizations and the European States in
Formation of Armenian Nationalism -According to the American Archives14.10 – 14.30
Assist. Prof. Dr. Bülent Uğrasız
USA Policy toward Ottoman Armenians
14.30 - 14.50
Instruc. Dr. Nejla Günay
Armenian Propaganda Activities in Europe and United States of America
14.50 – 15.10
Latif Dinçaslan
Missionary Activities in Zeytun
Hall D
Chair:Prof. Dr. İsa Yüceer
Assist. Prof. Dr. Ali Budak
13.30 – 13.50
Assoc. Prof. Dr. Selma Yel
Assist. Prof. Dr. Ahmet Gündüz
The Role of England in the Occurrence of Armenian Rebellions
and its Reasons
13.50 – 14.10
Assoc. Prof. Dr. Bülent Özdemir
British Diplomacy and the Ottoman Armenians: The Role of the British Consuls Living in the Ottoman Cities on the Armenian Question
14.10 – 14.30
Assist. Prof. Dr. Coşkun Topal
The British Policy towards Caucasus and the Great Armenia Project
14.30 – 14.50 Dr. Serdar Sakin
The Reform Movements Held in the Eastern Cities in the Framework
of British Policy towards Ottoman Armenians
14.50 – 15.10
Süleyman Kocabaş
The British Armenian Policy after the Treaty of Berlin - 1878
15.10 – 16.00
Coffee Break
16.00 – 17.40 Session 3
Hall A
Chair: Assoc. Prof. Dr. Cihat Göktepe
Assist. Prof. Dr. Hatice Erdemir
16.00 – 16.20
Prof. Dr. Yusuf Sarınay
The Role of Russia in Rise of the Armenian Question (1878-1918)
16.20 – 16.40
Assist. Prof. Dr. Hayri Çapraz
Armenian Place in Russian Foreign Policy
16.40 – 17.00
Abbasova Aygün
Ermeni Sorununun Çıkışında Rusya’nın Etkisi
17.00 – 17.20
Bilal Dedeyev
XIX. Yüzyıl Ermeni Milliyetçiliğinde Rusya Formülü
17.20 – 17.40
Okt. Döndü Sena Arslan
Rusya’ya Göçen Ermeniler Sorunu ve Bu Sorunun Ermeni Milliyetçilik Hareketleri Üzerindeki Etkileri
Salon B
Salon Başkanı: Prof. Dr. Mustafa Keskin
Yrd. Doç. Dr. Fatih Mehmet Dervişoğlu
16.00 – 16.20
Prof. Dr. Kamil Veli Nerimanoğlu
19. Yüzyıl Rus Kaynaklarında Ermeni Meselesi
16.20 – 16.40 Yrd. Doç. Dr. Adem Ölmez
Rusya ile Eçmiyazin Katogigosluğu’nun İlişkilerinin Osmanlı Ermenilerini Etkileri
16.40 – 17.00
Yrd. Doç. Dr. Gürsoy Şahin
Sivaslı Mihitar (1676–1749), Mihitaristler ve Ermeni Milliyetçiliğine Katkıları
17.00 – 17.20
Mustafa Tofiq Teyyupoğlu
Rusya’nın Dış Politikasında Ermeni Kozu
17.20 – 17.40
Arş. Gör. Fatma İnce
Rus Devlet Görevlilerinin Osmanlı Ermenilerini Kışkırtıcı Faaliyetleri
Salon C
Salon Başkanı: Doç. Dr. Ramazan Çalık
Yrd. Doç. Dr. M. Murat Öntuğ
16.00 – 16.20
Doç. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin
Türk ve İngiliz Belgelerine Göre İngiltere’nin Osmanlı Ermenilerine Karşı Takip Ettiği Siyaset (1878–1918)
16.20 – 16.40
Doç. Dr. Enis Şahin
Arş. Gör. Mustafa Sarı
Batı Basınına Göre İngiliz Başvekil Gladstone ve Ermeni Meselesi
16.40 – 17.00
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yetişgin
Ermeni Meselesi ve İngilizlerin Ermeni Politikası
17.00 – 17.20
Recep Çelik
İngiltere ve Ermeni İlişkileri (1890–1900)
17.20 – 17.40
Durdu Mehmet Burak
Osmanlı Belgelerinde Ermeni-İngiliz İlişkileri (1845–1893)
16.40 – 17.00
17.00 – 17.20
17.20 – 17.40 Abbasova Aygün
Russia’s Influence to the Creation of Armenian Problem
Bilal Dedeyev
The 19th Century Russian Formula in Armenian Nationalism
Instruc. Döndü Sena Arslan
Problem of Armenians Migrated to Russia and Effect of This Problem on the Armenian Nationalist Movements
Hall B
Chair: Prof. Dr. Mustafa Keskin
Assist. Prof. Dr. Fatih Mehmet Dervişoğlu
16.00 – 16.20
Prof. Dr. Kamil Veli Nerimanoğlu Armenian Question in Russian Sources of XIXth Century
16.20 – 16.40 Assist. Prof. Dr. Adem Ölmez
The Effect of the Relations of Russia and the Etchmiadzin on the
Ottoman Armenians
16.40 – 17.00
Assist. Prof. Dr. Gürsoy Şahin
Mekhitar from Sivas (1676-1749), Mekhitarists and His Contributions to
Armenian Nationalism
17.00 – 17.20
Mustafa Tofiq Teyyupoğlu
Armenian Question in Foreign Policy of Russia
17.20 – 17.40 Res. Assist. Fatma İnce
Russian State Official’s Provocative Activities against the Armenians in the Ottoman Provinces
Hall C
Chair: Assoc. Prof. Dr. Ramazan Çalık
Assist. Prof. Dr. M. Murat Öntuğ
16.00 – 16.20
Assoc. Prof. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin
According to Turkish and British Documents Britain’s Policy towards the Ottoman Armenians (1878-1918)
16.20 – 16.40
Assoc. Prof. Dr. Enis Şahin
Res. Assist. Mustafa Sarı
According To the Western Press the British Prime Minister Gladstone and the Armenian Question
16.40 – 17.00
Assist. Prof. Dr. Mehmet Yetişgin
The Armenian Question and the British Armenian Policy
17.00 – 17.20
Recep Çelik
Anglo-Armenian Relations (1890-1900)
17.20 – 17.40 Durdu Mehmet Burak
British-Armenian Relations According To the Ottoman Archives
Documents (1845-1893)
Salon D
Salon Başkanı: Prof. Dr. Abdülkadir Yuvalı
Yrd. Doç. Dr. Necmettin Alkan
16.00 – 16.20
Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu
Amele Taburlarının Ermeni Meselesindeki Yeri
16.20 – 16.40
Yrd. Doç. Dr. Cevdet Kırpık
Osmanlı Devleti’nde Ermeni İşçiler ve Terör
16.40 – 17.00
Dr. Selim Hilmi Özkan
17. Yüzyılın Sonlarında Hıristiyan Birliği Projesi ve Ermeniler
17.00 – 17.20
Öğr. Gör. Mehmet Ali Yıldırım
19. Yüzyılın Son Çeyreğinde Ayıntab Kazasında Ermeni Milliyetçiliği ve
Amerikalı Misyonerler
17.20 – 17.40 Hilmi Bayraktar
Batıda Ermeniler Lehinde Kamuoyu Oluşturma Çabaları Karşısında
Matbuat-ı Ecnebiye İdaresi ve Çalışmaları
Hall D
Chair: Prof. Dr. Abdülkadir Yuvalı
Assist. Prof. Dr. Necmettin Alkan
16.00 – 16.20
Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu
The Role of Labor Battalion in the Armenian Problem
16.20 – 16.40
Assist. Prof. Dr. Cevdet Kırpık
Armenian Workers and Nationalism in Ottomans
16.40 – 17.00
Dr. Selim Hilmi Özkan
Christian Union Project and Armenians at the End of the
Seventeenth Century
17.00 – 17.20
Lect. Mehmet Ali Yıldırım
Armenian Nationalism and American Missioners in Ayintab County
during the Last Quarter of XIXth Century
17.20 – 17.40 Hilmi Bayraktar
Efforts for Molding Public Opinion in Favor of the Armenian in West and Administration and Works at Matbuat-ı Ecnebiye
2. Gün : 25 Mayıs 2008, Cuma
Yer : Fen-Edebiyat Fakültesi
Day 2 : 23 May 2008, Friday
Venue : Faculty of Arts and Sciences
10.00 – 11.40 1. Oturum
Salon A
Salon Başkanı: Doç. Dr. Mahir Aydın
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Oğuz
10.00 – 10.20
Prof. Dr. Abdullah Saydam
Osmanlı Düzeninin Çökmesinin Ayrılıkçı Hareketlere Olan
Etkisi - Ermeni Milleti Örneği
10.20 – 10.40
Yrd. Doç. Dr. Fehmi Akın
1863 Tarihli Nizamname-i Millet-i Ermeniyan Bağlamında Osmanlı Devleti’nin Ermenilere Yönelik Tutumu
10.40 – 11.00
Yrd. Doç. Dr. Özen Tok
Osmanlıda Millet Sisteminin Çözülmesi Bağlamında Ermeni
Millet Nizamnamesi
11.00 – 11.20
Hatem Cabbarlı
Ermeni Ulusal Kimliğinin Oluşumunda Türk Faktörü
11.20 – 11.40
Arş. Gör. Onur Çelebi
Ermeni Ruhiyatında Bağımsızlık Fikri
10.00 – 11.40 Session 1
Hall A
Chair:Prof. Dr. Mahir Aydın
Assist. Prof. Dr. Ahmet Oğuz
10.00 – 10.20 Prof. Dr. Abdullah Saydam
The Collapse of Ottoman Classical System and its Effect on the Seperatist Movements: The Case of Armenians
10.20 – 10.40 Assist. Prof. Dr. Fehmi Akın
The Ottoman State’s Policy towards Armenians Related With the
Regulation of the Armenian Nation
10.40 – 11.00 Assist. Prof. Dr. Özen Tok
Regulation of the Armenian Nation Related With the Disintegration of the Millet System in the Ottoman Empire
11.00 – 11.20 Hatem Cabbarlı
The Turkish Factor in the Establishment of the Armenian National Identity (Culture, Geography and Religion)
11.20 – 11.40 Res. Assist. Onur Çelebi
The Idea of Independency in Armenian Psychology
Salon B
Salon Başkanı: Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu
Yrd. Doç. Dr. Zübeyr Bütüner
10.00 – 10.20
Doç. Dr. Ulvi Keser
Uluslar arası Petrol Rekabeti Bağlamında Fransa’nın Ortadoğu
Politikası ve Ermeni Yaklaşımı
Hall B
Chair:Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu
Assist. Prof. Dr. Zübeyr Bütüner
10.00 – 10.20 Assoc. Prof. Dr. Ulvi Keser
In the Light of International Petroleum Challenge, French Middleeast
Policy and Armenian Concept
10
11
10.20 – 10.40
Yrd. Doç. Dr. Hatice Erdemir
Yrd. Doç. Dr. Halil Erdemir
Fransa’nın Türkiye Politikalarında Ermenilerin Kullanımı
ve Yahudilerin Rolü
10.40 – 11.00
Dr. Yakup Kaya
19. Yüzyılın Son Çeyreğinden II. Meşrutiyet’in İlanına Kadar Geçen
Süreçte Ermeni Milliyetçileri ile Jön Türklerin İlişkileri
11.00 – 11.20
Uzm. Yıldız Deveci Bozkuş
Yayınlanmış Olan Devlet Arşivleri Belgelerine Göre Osmanlı
Belgelerinde Ermeni-Fransız İlişkileri 1879–1918
11.20 – 11.40
Kemal Kurak
19. Yüzyılda Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşunda Fransa’nın Rolü
ve Pierre Loti’nin Mücadelesi
Salon C
Salon Başkanı: Prof. Dr. Ramazan Tosun
Yrd. Doç. Dr. İbrahim Erdal
10.00 – 10.20
Doç. Dr. Taha Niyazi Karaca
İngiliz Başbakanı William Gladstone’un Ermeni Propagandası
ve Evangelizm
10.20 – 10.40
Doç. Dr. Muhittin Eliaçık
İngiltere Fevkalade Murahhası Lord Salisbury’nin Osmanlı
Topraklarındaki Ermeniler ve Diğer Topluluklarla İlgili Layihası
10.40 – 11.00 Öğr. Gör. İsmigül Çetin
Gregoryan-Protestan Ermeni Çatışması ve İngiltere’nin Rolü
11.00 – 11.20 Arş. Gör. Aytül Tamer
ABD Dış Politikası Bağlamında Ermeni Ulusçuluğunun Dönüşümü
11.20 – 11.40 Arş. Gör. Dilek Elvan Öz
Ermeni Gregoryen Kilisesi’nin Ruhani ve Dünyevi Faaliyetleri
Salon D
Salon Başkanı: Prof. Dr. Salim Cöhce
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Gündüz
10.00 – 10.20
Prof. Dr. Prof. Dr. Mustafa Keskin
Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşunun Ekonomik Nedenleri – Kayseri Örneği
10.20 – 10.40
Yrd. Doç. Dr. İrfan Kalaycı
Bir Batı Sorunu Olarak Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşu:
İktisadi Nedenler
10.40 – 11.00 Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı Mercan
Balıkesir’de Ermeni Nüfus Hareketlerinde Batılı Devletlerinin Rolü
11.00 – 11.20 Yrd. Doç. Dr. Metin Akis
19. Yüzyılın Sonlarında Kilis Sancağında Ermenilerin Faaliyetleri
11.20 – 11.40 Murat Gökhan Dalyan
Adıyaman’da Protestanlık Faaliyetleri ve Protestan Ermeni
Kilisesi’nin Kurulması
12
10.20 – 10.40 10.40 – 11.00 11.00 – 11.20 11.20 – 11.40 Assist. Prof. Dr.Hatice Erdemir
Assist. Prof. Dr.Halil Erdemir
The Usage of Armenians in the French Policies towards Turkiye and the Jewish Roles in It
Dr. Yakup Kaya
The Relations between Armenian Nationalists and the Young Turks on the Rising of Armenian Nationalism
Ext. Yıldız Deveci Bozkuş
Armenian-French Relations 1879-1918 In The Ottoman Documents
Published By State Archives 1879-1918
Kemal Kurak
Role of France in the Rising of Armenian Nationalism in 19th Century and Struggle of Pierre Loti
Hall C
Chair:Prof. Dr. Ramazan Tosun
Assist. Prof. Dr. İbrahim Erdal
10.00 – 10.20 Assoc. Prof. Dr. Taha Niyazi Karaca
The Propaganda for Armenia of William Ewart Gladstone,
Prime Minister of Britain, and Evangelism
10.20 – 10.40 Assoc. Prof. Dr. Muhittin Eliaçık
A Project of Pertaining To Ottoman Armenian and Other Groups
Which Was Prepared By Extraordinary Plenipotentiary of England Lord
Salisbury10.40 – 11.00 Lect. İsmigül Çetin
Conflict between Gregorian and Protestant Armenians and
Role of England
11.00 – 11.20 Res. Assist. Aytül Tamer
Transformation of Armenian Nationalism in the Context of USA
Foreign Policy
11.20 – 11.40 Res. Assist. Dilek Elvan Öz
Worldly and Spiritual Activities of Armenian Gregorian Church
Hall D
Chair:Prof. Dr. Salim Cöhce
Assist. Prof. Dr. Ahmet Gündüz
10.00 – 10.20 Prof. Dr. Prof. Dr. Mustafa Keskin
The Economic Causes of the Birth of Armenian Nationalism: Kayseri Case
10.20 – 10.40 Assist. Prof. Dr. İrfan Kalaycı
As Western Problem Rising of Armenian Nationalism: Economic Couses
10.40 – 11.00 Assist. Prof. Dr. İsmail Hakkı Mercan
The Role of the Western Powers on the Population Movements of
Armenians in Balıkesir (XIXth and XXth Centuries)
11.00 – 11.20 Assist. Prof. Dr. Metin Akis
Armenian Activities in Kilis Sub-Province at the End of 19th Century
11.20 – 11.40 Murat Gökhan Dalyan
Protestant Activities in Adıyaman and the Establishment of Protestant
Armenian Church
13
11.40 – 13.30
Öğle Yemeği Arası
13.30 – 15.30 2. Oturum
Salon A
Salon Başkanı: Doç. Dr. Bülent Arı
Doç. Dr. Aziz Elekberli
13.30 – 13.50
Yrd. Doç. Dr. Necmettin Alkan
Birlikte Yaşamadan Ayrışmaya Ermeni Meselesinin
Sosyo-Psikolojik Temelleri
13.50 – 14.10
Yrd. Doç. Dr. Recep Cengiz
Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşu/Gelişimi: Sosyolojik Bir Yaklaşım
14.10 – 14.30
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Murat Öntuğ
Ermeni Mektepleri Ulusal Kimlik Oluşumu
14.30 – 14.50 Dr. Tuncay Ercan Sepetçioğlu
19. Yüzyılın Sonlarından Günümüze Alaçam Ermenilerinin Kimlik Evrimi
14.50 – 15.10 Arş. Gör. Gökhan Bolat
Ermeni Milliyetçiliğinin Ortaya Çıkışında İran’ın Rolü ve
Ermenilerin İran’daki Faaliyetleri (1880–1908)
11.40 – 13.30
Lunch
Salon B
Salon Başkanı: Doç. Dr. Selma Yel
Yrd. Doç. Dr. Bülent Uğrasız
13.30 – 13.50
Prof. Dr. Remzi Kılıç
Osmanlı Devleti’nde Amerikan Misyonerlerinin Ermeni Okullarında
Ermeni Milliyetçiliğine Etkileri
13.50 – 14.10
Yrd. Doç. Dr. Fatih Mehmet Dervişoğlu
ABCFM Misyonerleri Albert ve Emma Hubbard’ın 1873–1899
Sivas İzlenimleri
14.10 – 14.30
Doç. Dr. Mustafa Oflaz
Arş. Gör. Neşe Tozkoparan
II. Van İsyanında ABCFM’nin Eğitim ve Sağlık Faaliyetlerinin Rolü
14.30 – 14.50 Recep Karacakaya
ABD ve Ermeni Sorunu
(Ermeni Sorununun Ortaya Çıkmasında ABD’nin Rolü)
14.50 – 15.10
Ersin Müezzinoğlu
Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşunda Ermeni Azınlık Mekteplerinin Rolü
13.30 – 15.30 Session 2
Hall A
Chair:Assoc. Prof. Dr. Bülent Arı
Assoc. Prof. Dr. Aziz Elekberli
13.30 – 13.50
Assist. Prof. Dr. Necmettin Alkan
From Living Together to Separations: Socio-Psychological Basics of
Armenian Question
13.50 – 14.10
Assist. Prof. Dr. Recep Cengiz
Rrise/Development of Armenian Chauvinistic;
Sociological A Ligh/Ooutlook
14.10 – 14.30
Assist. Prof. Dr. Mustafa Murat Öntuğ
Armenian Schools and Creation of National Identity
14.30 – 14.50 Dr. Tuncay Ercan Sepetçioğlu
Identity Evulation of Alaçam Armenians since the Last Decades
of the 19th Century
14.50 – 15.10 Res. Assist. Gökhan Bolat
The Iranian Role in Appearance of Armenian Nationalism and Armenian Activities in Iran (1880 - 1908)
Hall B
Chair:Assoc. Prof. Dr. Selma Yel
Assist. Prof. Dr. Bülent Uğrasız
13.30 – 13.50
Prof. Dr. Remzi Kılıç
The Influence of American Missionaries on Armenian Nationalism in
Armenian Schools in the Ottoman State
13.50 – 14.10
Assist. Prof. Dr. Fatih Mehmet Dervişoğlu
The Impressions on Sivas (1873-1899) of ABCFM Missioners:
Albert and Emma Hubbard
14.10 – 14.30
Assoc. Prof. Dr. Mustafa Oflaz
Res. Assist. Neşe Tozkoparan
The Second Van Armenian Revolution and the Roles of
ABCFM Missionaries
14.30 - 14.50 Recep Karacakaya
USA and Armenian Problem (Role of USA in the Armenian Problem)
14.50 – 15.10 Ersin Müezzinoğlu
The Role of Armenian Minority Schools in the Rising of
Armenian Nationalism
Salon C
Salon Başkanı: Prof. Dr. Duygu Sezer
Yrd. Doç. Dr. Coşkun Topal
13.30 – 13.50
Prof. Dr. Ali Fuat Borovalı
1890’lı Yıllarda Büyük Devlet Politikaları ve Ermeni Meselesi Bir
Uluslar arası İlişkiler [IR] Perspektifi
Hall C
Chair:Prof. Dr. Duygu Sezer
Assist. Prof. Dr. Coşkun Topal
13.30 – 13.50
Prof. Dr. Fuat Borovalı
The Great Powers and the Armenian Issue in the 1890’s: Perspectives
Offered by Western Scholars in Comparative Framework
14
15
Doç. Dr. Muhittin Eliaçık
13.50 – 14.10
Osmanlı Devleti’nde Ermenilerin Ahvali Hakkında Londra’da Ermeni
Komitesince Lord Salisbury’e Verilen Layiha
14.10 – 14.30
Yrd. Doç. Dr. Halil Erdemir
Yrd. Doç. Dr. Hatice Erdemir
Politik Bir Arena Ya da Armenia
14.30 – 14.50
Ali Şamil Hüseyinoğlu
Rusya’nın Ermeni Aydınları Arasında Türk Aleyhtarı
Kadroların Hazırlanması
Salon D
Salon Başkanı: Prof. Dr. Ömer Turan
Yrd. Doç. Dr. Hayri Çapraz
13.30 – 13.50
Prof. Dr. Minehan (Nuriyeva) Tekleli
19. Yüzyıl Edebi Eserlerde Ermeni Milliyetçiliği Meselesi
13.50 – 14.10
Doç. Dr. Ahmet Kankal
Ermenilerde Milliyetçilik Fikrinin Oluşumu ve Milliyetçilik Hareketlerinin Edebi Eserlerine Yansıması
14.10 – 14.30
Yrd. Doç. Dr. Ali Budak
19. Yüzyılda Osmanlı Ermeni Basını ve Rejim Üzerine Çarpıcı Bir
Örnek/Polemik
14.30 – 14.50
Talat Koçak
Tarihçi Nikolay Hovhannisyan’ın Ermeni Meselesi Hakkındaki
İddialarına Cevaplar
13.50 – 14.10
14.10 – 14.30
14.30 – 14.50
14.50 – 16.00
Kahve Arası
16.00 – 17.40 3. Oturum
Salon A
Salon Başkanı: Prof. Dr. Kamil Veli Nerimanoğlu
Yrd. Doç. Dr. Adem Ölmez
16.00 – 16.20
Doç. Dr. Ayten Sezer Arığı
Osmanlı Eğitim Sisteminin Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşuna Etkisi
16.20 – 16.40
Yrd. Doç. Dr. Metin Kopar
Amerika ve Amerikan Misyonerlerinin Ermeni Sorunundaki Rolleri
16.40 – 17.00
Yrd. Doç. Dr. Emine Dingeç
Misyoner Okulları ve Ermeni Bağımsızlık Hareketindeki Etkisi
17.00 – 17.20 Arş. Gör. Esma Saraç
Uluslararası Gelişmeler Işığında 19. Yüzyıl Boyunca Rusya’nın
Ermeni Sorununa Bakışı
17.00 – 17.40
Mutullah Sungur
Ayastefanos (3 Mart 1878) ve Berlin (13 Temmuz 1878) Antlaşmaları’nda Ermeni Meselesi ve Rusya ile İngiltere’nin Rolü
14.50 – 16.00
Coffee Break
16.00 – 17.40 Session 3
Hall A
Chair:Prof. Dr. Kamil Veli Nerimanoğlu
Assist. Prof. Dr. Adem Ölmez
16.00 – 16.20
Assoc. Prof. Dr. Ayten Sezer Arığı
The Impact of the Ottoman Education System on the Awakening of the Armenian Nationalism
16.20 – 16.40
Assist. Prof. Dr. Metin Kopar
The Role of the USA and American Missionaries on the Armenian Problem
16.40 – 17.00
Assist. Prof. Dr. Emine Dingeç
American Missionary Schools and Their Impact on the Armenian
Independence Movement
17.00 – 17.20 Res. Assist. Esma Saraç
Under The Light of International Developments Russian’s look to
Armenian Matter Throughout 19th Century
17.00 – 17.40
Mutullah Sungur
The Role of Russia and England in the Treaties of Ayastefanos and Berlin
16
Assoc. Prof. Dr. Muhittin Eliaçık
A Project Which Was Gave By Armenian Committee in London to Lord Salisbury about Circumstances of Ottoman Armenians
Assist. Prof. Dr.Halil Erdemir
Assist. Prof. Dr.Hatice Erdemir
A Political Arena or Armenia
Ali Şamil Hüseyinoğlu
Training of Anti-Turk Personnel among Armenian Intellectuals in Russia
Hall D
Chair:Prof. Dr. Ömer Turan
Assist. Prof. Dr. Hayri Çapraz
13.30 – 13.50
Prof. Dr. Minehan (Nuriyeva) Tekleli
The Armenian Problem in the Literary Works in the 19th Century
13.50 – 14.10
Assoc. Prof. Dr. Ahmet Kankal
The Nationalist Movements among Armenians and Its Reflection on the Armenian Literary Works
14.10 – 14.30
Assist. Prof. Dr. Ali Budak
Ottoman Armenian Press in XIXth Century and a Striking Discussion
Relating With the Regime
14.30 – 14.50
Talat Koçak
Answer To Claims of Historian Nikolay Hovhannisyan on
Armenian Problem
17
Salon B
Salon Başkanı: Doç. Dr. Ulvi Keser
Yrd. Doç. Dr. Gürsoy Şahin
16.00 – 16.20
Doç. Dr. Muhittin Eliaçık
İngiliz Sefiri Layard’ın Osmanlı Devleti’ndeki Ermeniler ve
Diğer Milletler Hakkında Layihası
16.20 – 16.40
Yrd. Doç. Dr. Zekeriya Başkal
Erken Batılılaşan Ermeniler
16.40 – 17.00
Okt. Cengiz Kartın
Ermeni Komitelerinin Faaliyetleri Çerçevesinde
Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşu
17.00 – 17.20
Arş. Gör. Özlem Karsandık
Ermeni Milliyetçiliğinin Oluşmasında Yasadışı Ermeni Örgütlerinin Rolü: Hınçak Cemiyeti Örneği
Salon C
Salon Başkanı: Doç. Dr. Bülent Özdemir
Yrd. Doç. Dr. Cevdet Kırpık
16.00 – 16.20
Prof. Dr. İsa Yüceer
19. Yüzyıl Türk-Ermeni İlişkilerinin Din ve Kurumları Bağlamı
16.20 – 16.40
Doç. Dr. Ahmet Halaçoğlu
19. Yüzyıl Sonlarında Osmanlı Devleti’nde Yaşayan Ermenilerin
Evlerinde Ermeni Milliyetçiliği Hakkında Ele Geçirilen Dokümanlar ve
Bunun Ermeni Milliyetçiliğinin Yayılmasında Etkileri
16.40 – 17.00
Cemal Uşak
İmaj ve Gerçek: Türk-Ermeni İlişkilerinde Peşin Hükümlerin
Kırılmasında Medyanın Rolü
17.00 – 17.20
Gaffar Çakmaklı
Türk-Ermeni İlişkileri: Ermeni Basın Organlarında
Hall B
Chair:Assoc. Prof. Dr. Ulvi Keser
Assist. Prof. Dr. Gürsoy Şahin
16.00 – 16.20
Assoc. Prof. Dr. Muhittin Eliaçık
A Project of Pertaining To Ottoman Armenian and Other Groups Which Was Prepared By Ambassador of England Layard
16.20 – 16.40
Assist. Prof. Dr. Zekeriya Başkal
Armenians Who Were Westernized Early
16.40 – 17.00
Instruc. Cengiz Kartın
Born of Armenian Nationalism in the Frame of Armenian
Committees’ Activities
17.00 – 17.20
Res. Assist. Özlem Karsandık
The Role of the Armenian Committees in the Armenian Nationalism:
Case of Hınchak Committee
Salon D
Salon Başkanı: Doç. Dr. Enis Şahin
Yrd. Doç. Dr. Fehmi Akın
16.00 – 16.20
Doç. Dr. Ramazan Çalık
Almanya’nın II. Abdülhamit Dönemindeki Ermeni Olaylarına Yaklaşımı
16.20 – 16.40
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çolak
Hans Barth’ın Türk Kendini Savun Adlı Eserine Göre Ermeni
Meselesinin Doğuşu ve Avrupa
16.40 – 17.00
Öğr. Gör. Barış Özdal
Doğu Sorunu Kapsamında Almanya’nın Ermenilere Yönelik İzlediği
Politikalar-Tessa Hofmann’ın İddialarının Analizi ve Kıritiği-
Hall D
Chair:Assoc. Prof. Dr. Enis Şahin
Assist. Prof. Dr. Fehmi Akın
16.00 – 16.20
Assoc. Prof. Dr. Ramazan Çalık
The Approach of Germany towards Armenian Problem during the
Reign of Abdulhamit II
16.20 – 16.40
Assist. Prof. Dr. Mustafa Çolak
The Birth of Armenian Issue and Europe according To Hans Barth’s
The Turk: Defend Yourself!
16.40 – 17.00
Lect. Barış Özdal
Policies Followed By Germany towards Armenians within the
Context of the East Problem -Analysis and Critics of the Arguments
of Tesse Hofmann-
18
Hall C
Chair:Assoc. Prof. Dr. Bülent Özdemir
Assist. Prof. Dr. Cevdet Kırpık
16.00 – 16.20
Prof. Dr. İsa Yüceer
Turk and Armenian Relationships in the 19th Century in the Concept of
Religion and Religious Institutions
16.20 – 16.40
Assoc. Prof. Dr. Ahmet Halaçoğlu
The Documents about the Armenian Nationalism Which Were Found the Armenians Home and the Effects of This over the Separation of the
Armenian Nationalism in the End of XIXth Century
16.40 – 17.00
Cemal Uşak
Image and Reality: The Role of Media Breaking of Biases in
Turkish-Armenian Relations
17.00 – 17.20
Gaffar Çakmaklı
Armenian-Turkish Relations in Armenian Media
19
17.00 – 17.20
17.20 – 17.40
Arş. Gör. Zafer Atar
Alman Kaynaklarına Göre Uluslar arası Anlaşmalarda Ermeni Meselesi (Ayastefanos-Berlin-Lozan)
Öğr. Gör. Sinan Demirtürk
Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşu ve Ermeni Çetelerinin Almanya’daki
Faaliyetleri (1876- 1915)
17.00 – 17.20
17.20 – 17.40
Res. Assist. Zafer Atar
The Armenian Question in International Treaties and Congresses
According To German Sources (San Stefano, Berlin and Lausanne)
Lect. Sinan Demirtürk
The Rise of Armenian Nationalism and Activities of Armenian
Committees in Germany (1876-1915)
17.40 – 18.00
18.00 – 18.45
Kahve Arası
17.40 – 18.00
18.00 – 18.45 Coffee Break
20
Kapanış Oturumu
Wind-Up
21
22
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ - NEVŞEHİR ÜNİVERSİTESİ
ERCIYES UNIVERSITY - NEVŞEHIR UNIVERSITY
II. ULUSLARARASI SOSYAL ARAŞTIRMALAR SEMPOZYUMU
2nd INTERNATIONAL SOCIAL STUDIES SYMPOSIUM
(EUSAS-II)
(EUSAS-II)
Xix. Yüzyilda Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşu
Emergency of the Armenian Nationalism in the XIXth Century
Ve
and the
Büyük Devletlerin Politikalari
Policies of the Great Powers
22–24 Mayıs 2008
22–24 May 2008
Editörler
Editörler
Prof. Dr. M. Metin HÜLAGÜ
Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ
Yrd. Doç. Dr. Gülbadi ALAN
Prof. Dr. M. Metin HÜLAGÜ
Assist. Prof. Dr. Şakir BATMAZ
Assist. Prof. Dr. Gülbadi ALAN
BİLDİRİ ÖZETLERİ
SUMMARY OF PAPAERS IN ENGLISH
Kayseri 2008
Kayseri 2008
23
ERMENİ SORUNUNUN ÇIKIŞINDA RUSYA’NIN ETKİSİ
RUSSIA’ S INFLUENCE TO THE CREATION OF ARMENIAN PROBLEM
Abbasova AYGÜN
Sumgayıt Devlet Üniversitesi
Abbasova AYGÜN
Sumgayıt State University
Bugün Azerbaycan Cumhuriyetinin komşusu olarak yaşayan az sayıdaki Ermeni,aslında bu
arazilerin yerli ahalisi değil ve hatta XX. yüzyılın evvellerinde kurdukları Ermenistan devletini
de tarihi Azerbaycan topraklarında yaratılmıştır. Yeni kurulmuş devletin arazileri eski Türk
toprakları idi.Hatta devletin başkenti bile Azerbaycanlıların asırlarca yaşadıkları ve ekseriyet teşkil
ettikleri Revan şehri oldu.Büyük bir destekçiye dayanmakla menfur iddialarını hayata geçirmek
fikri Ermenilerde hala XVIII. yüzyılın evvellerinde şekillendi. Öyle ki, XVIII. yüzyılın evvellerinde
Azerbaycan arazisinde yaşayan az sayıdaki Ermeniler (yeri gelmişken onların ekseriyeti sonradan
Ermenileşmiş Albanlar idi) Rusya sarayına müracaat ederek, Rus Çarını mazlum Hristiyanları zalim
müslümanlardan azad etmek fikrini ortaya atmışlardı.
Rusya’nın denizlere ve Hindistan’a en kısa ve elverişli yol olan Hazar Denizinin sahillerine ilgisini
anlayan Ermeniler Hristiyanlara yardım düşüncesini ortaya atmakla Rus Çarının bu eyaletlere
yürüyüşü için çok elverişli sebep yarattılar.
Rus sarayına gelerek bir taraftan Güney Kafkasya’da yaşayan Hristiyanların ağır hayat şartlarından,
Türkler tarafından zulme maruz kaldıklarından söz eden Ermeniler, onlara maddi ve harbi destek
bakımdan yardım etmek için külli miktarda donanımları olduğu hakkında I. Petro’ya malumat
verirlerdi. Hatta bu malumatlarında bazı Azerbaycan şehirlerini de Ermeni yaşayış meskenleri
gibi anlattılar.
Ruslar, Rus Çarlığı ve Sovyetler Birliği kadar hiçbir millet ve devlet,Ermenileri kendi çıkarları için
kullanmamıştır.Rakibi olan devletlerin bölgede daha çok güçlenmesini istenmeyen Rusya,Ermeni
iddialarını sürekli desteklemiş ve Büyük Ermenistan’ın kurulması için büyük çaba harcamıştır.
SSCB’nin kurulmasıyla Kafkaslar’da da güçlenen Ruslar,Dağlık Karabağ problemini de bilinçli
olarak çözümlememiş, bunu her iki millete karşı siyasi bir koz olarak kullanmıştır.
Azerbaycan Türklüğünün milli davasını anlatmakta Türkiye ve Azerbaycan diasporalarının daha
etkili olmaları gerekir.Ermenilerin bugünkü Ermenistan topraklarında bile tarihte çoğunlukta
olmadıkları,Rus Çarlığının emperyalist politikasında bir araç olarak kullanıldıkları konuları,en az
Karabağ sorunu kadar önemlidir ve üzerinde çalışılıp,dünyaya anlatılması gerekir. Bütün bunlardan
hareketle denilebilir ki, Azerbaycan’ın bugün karşılaştığı sorun, yalnızca Dağlık Karabağ sorunu
değil,aslında bir Ermeni problemidir.
At the present moment living neighborhood of the Azerbaijan Republic a few Armenian is not
local population of these territories and they created their Armenia Republic in our historical
Azerbaijan lands. The land of the new created state was former Turkish land, and the capital of
the state was Ravan that was the city of Azerbaijanis. Azerbaijanis have lived there for centuries.
Majority of the population consist of Azerbaijanis in Ravan. Relying on a great supporter the
idea to realize their disgusting pretentions formed in XIIIth century. At the beginning of XIII
– th century a few Armenians were living in our land (we must noticed that the majority of
Armenians were former Albans). Appling to the Russia palace they wonted from the King to
liberate poor Christians from the cruel Moslems.
As the Caspian Sea was a short and useful way to the Russia’s seas and India. Russia king was
interested in Caspian Sea shores. Of course, Armenia’s idea to help Christians was useful cause to
attack these provinces. At the Russian palace Armenians talked that Christians lived under hard
conditions, Turks hurt us in South Caucasus. But at the same time they informed the king Petrov
the first that they had enough financial and military abilities to help them. In this information
some Azerbaijan cities were informed by them as the living place of Armenians.
No state and nation utilized them for their own aim as the Soviet Union, the Russia Kingdom and
Russians. Russia did not want strength rival states in the region. That’s why the Russia constantly
supports the Armenians’ protentions and did their best on the way of creation Great Armenia.
The creation of the USSA intensified the Russians in the Caucasus. They did not solve the
problem of Nagorny Karabach deliberately, they played political card to each nation. Diasporas
of Azerbaijan and Turkey must talk about the national struggle of Azerbaijan Turks impressible
and influential. According to the historical facts, there were not Armenians in present Armenia
lands, the subjects used in the imperialist policy of the Russia Kingdom are as important as
Nagorny Karabach problem.
We must do our best to inform the world about Karabach problem. The world must know their
desire to absorb the lands of their neighbours. We can say that today’s problem of Azerbaijan is
not only a problem of Nagorny Karabach, this is an Armenian problem.
24
25
OSMANLI DÜZENİNİN ÇÖKMESİNİN AYRILIKÇI HAREKETLERE
THE COLLAPSE OF OTTOMAN CLASSICAL SYSTEM AND ITS
OLAN ETKİSİ – ERMENİ MİLLETİ ÖRNEĞİ
EFFECT ON THE SEPERATIST MOVEMENTS:
Prof. Dr. Abdullah SAYDAM
Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi
THE CASE OF ARMENIANS
Osmanlı Devleti, millet sistemi adı verilen kendisine özgü bir yöntemle gayrimüslim toplulukları
idare etmeyi tercih etmiş idi. Bu sistemle farklı din ve mezheplerdeki insanların yönetilmesi,
devletin güvenlik ve adalet politikalarının da desteklemesi ile Ortaçağ ve Yeniçağ şartları için
yeterli, fazla muhalefetle karşılaşmayan bir durumdu. Bununla birlikte Aydınlanma Çağı, Sanayi
İnkılâbı ve nihayet Fransız İhtilâli ile ortaya çıkan yeni fikirler, yeni talepler ve yeni ihtiyaçlar
karşısında geleneksel yöntemin yeterliliği zorlanmaya başladı. Özellikle XVIII. yüzyılın ortalarından
itibaren bir yandan Osmanlı düzeni çökerken diğer yandan da daha önce bu düzene sadakat
gösteren grupların yeni talepleri söz konusu oldu. Çökmeye başlayan düzenin sarsıntıları, hem
Müslüman unsuru hem de gayrimüslimleri etkiledi. Farklı inanç ve etnik gruplara kolaylıkla kapıyı
açan Osmanlı düzeni, XV. ve XVI. yüzyıl şartlarında pek çok kesime cazibe alanı oluşturmaktaydı.
Ancak Fransız İhtilâli sonrasındaki yeni dünya düzeninin şartları, Osmanlıyı cazibe alanı olmaktan
çıkardığı gibi üstelik sistemin çöküşü nedeniyle, gayrimüslimlere uzaklaşılması / kurtulunması
gereken bir yapı olarak gözüktü.
Bu tebliğde, Ermeni milletini de kapsayacak biçimde, Osmanlının çöküşü ile yeni dünya düzeni
arasındaki çelişki irdelenerek, ortaya çıkan yeni şartların ayrılıkçı hareketlerdeki rolü üzerinde
durulacaktır.
26
Prof. Dr. Abdullah SAYDAM
Erciyes University, Faculty of Education
Non-Muslims in the Ottoman Empire were given the status of Zimmi, and they were treated
separately within the millet sistem. The Ottoman government usually death with the zimmis of
all denominations as a member of a community (millet), not as individual. The Ottoman millet
system forms the historical background of different people both in the Balkans and the Middle
East. The term millet reflects membership of a religious group in the Ottoman society. Thus, the
millet system was based on membership of a religious group, not of an ethnic or linguistic group.
As it was pointed out by many scholars in their respected fields that this system was a unique
development in history. It protected the religious identities of groups living in the different parts
of the Empire.
The Ottoman administration did not have such an ethnic oriented problems for the early
modern periods. Having said that, however, one unquestioned development in the Ottoman
Empire following the second siege of Vienna is the clear-cut emergence of the problem of
nationalities. Additionally, the European enlightenment, Industrial Revolution and the ideas of
France Revolution in 1789 forced this multi-ethnic Empire for re-considering it classical way of
administration on the non-Muslim subjects.
Financial weakness, the rise of nationalism and the decline of the Empire caused some irreversible
problems. So, non-Muslims start to talk about their nationalistic demands increasingly. At the
end they were nothing for them to gain by staying as a part of the Empire, but to get their own
independent state.
In this paper I will attempt to examine the Ottoman decline and the “new world order”, and its
effect on the nationalist movements with particular refences to the Armenians.
27
ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN DOĞUŞUNDA ŞARK
THE EASTERN QUESTION FACTOR
MESELESİ FAKTÖRÜ
ON THE EMERGENCE OF ARMENIAN ISSUE
Prof. Dr. Abdülkadir YUVALI
Erciyes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Prof. Dr. Abdülkadir YUVALI
Erciyes University, Faculty of Arts and Sciences
Tarihi Süreçte hiçbir konu tek bir boyut veya faktörle izah edilemez. Ermeni milliyetçiliğinin doğuşunda
da birçok faktör etkili olmuştur. Bunların tamamını bir tebliğ içersinde ele almayı düşünmüyoruz.
Zira bu mümkün de değildir. Aynı şekilde,”Şark Meselesi”nde doğrudan Ermenilerle ilgili bir
konu olmayıp, genel olarak Türklerin Anadolu’yu fethinden başlayıp, günümüze kadar devam
eden ilişkilerde aranmalıdır. Tebliğimizin konusu doğrudan doğruya da Şark Meselesi değildir.
Batı Dünyası’nda başta din, düşünce, bilim ve sanat olmak üzere insanoğlunun hayatını
ilgilendiren hemen bütün konularda başlatılmış olan değişimin ortak adı olan Rönesans aslında
kelimenin tam anlamıyla bir çağdaşlaşma olayıdır. Zira Batı Dünya’sı antik çağdaki bilim, sanat
ve düşünceyi 16 y.yıl insanının ihtiyacına cevap verecek biçimde yeniden yaşanır konuma
getirirken yaklaşık 800 yıl bütün bu değerlerin üzerinde etkili olan Hıristiyanlık konusunda da
reform hareketini başlatmıştır. Böylece Hıristiyanlık dini bilim, düşünce, san’at vb. değerler için
ince ayar unsuru olmaktan çıkartılmış ve asli mecrasına yöneltilmişti. İşte Batı’da başlatılmış olan
bu hareketin doğurmuş olduğu yeni ve son derecede etkili olan ve birbirini takip etmiş olan
atılımların sonucunda Batı Dünyası’ndaki bu çok yönlü değişmeler Şark Dünyası’nı zaman zaman
olumsuz yönde etkilemiştir.
Tebliğimizde, Ermenilerin Osmanlı Devleti’nin maddi bakımdan varlıklı ve devlet hayatının hemen
bütün kesimlerinde etkin bir toplum iken, Batılı ülkelerin resmi veya gayri resmi yollardan yapmış
olduğu müdahalelerle isyancı ve katliamcı konuma getirilmesi konusu üzerinde duracağız.
No subject in the historical process can be explained by only one dimension and factor.
Many reasons affected the emergence of Armenian issue, as well. We do not intend to include all
of those reasons causing Armenian issues in this study.
In fact it is impossible to explain all of them.
In the same way, the eastern question is not related to Armenian issue directly but it should be
examined in the relations that started with the conquest of Anatolia by Turks and has continued
until nowadays. The main subject of the study is not Eastern Question as well.
Renaissance, which is the common name of the changes started in almost all subjects related
to humanity, firstly in religion, thought, science and art, is in fact an issue of modernization.
Because while The Western World renewed the ancient science, art and thought in a way to be
used by 16th century people, it also started the reform movements in Christianity which affected
all these values during 800 years. As a result Christianity was not a crucial element for values such
as science, thought and art any more, and it continued in its main way. As a result of the new, very
prominent and successive attempts that were the outcome of this movement which started in
the West, the very dimensional changes in the western world sometimes influenced the Eastern
World negatively.
In this study, we will explain the fact that the Armenians, who had important places in all stages of
Ottoman State and were wealthy, became rebellious and murderer by formal or informal eastern
interventions into Ottoman Empire.
28
29
RUSYA İLE EÇMİYAZİN KATOGİGOSLUĞU’NUN İLİŞKİLERİNİN
THE EFFECT OF THE RELATIONS RUSSIA AND THE
OSMANLI ERMENİLERİNE ETKİLERİ
THE ETCHMIADZIN ON THE OTTOMAN ARMENIANS
Yrd. Doç. Dr. Adem ÖLMEZ
Harran Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Adem ÖLMEZ
Harran University, Faculty of Arts and Sciences
Ermeniler, başlangıçta Roma Kilisesi’nin öğretileri çerçevesinde inançlara sahip olan bir
topluluktu. Ancak, beşinci yüzyılda Hıristiyanlar arasında çıkan bir fikir ayrılığından dolayı kendi
kiliselerini kurdular. Bu tarihten sonra Ermeniler kendi kiliselerini kendi inanç temelleri üzerinde
şekillendirdiler. Bu çerçevede Eçmiyazin Kotogigosluğu Moğol istilasına kadar Ermenilerin tek
ruhani temsilciliği olmaya devam etti. Moğol istilasından sonra, Ermeniler Anadolu’da farklı dini
merkezler oluşturmaya başladı. 1585’de Eçmiyazin Osmanlılar tarafından alınınca, kilisenin başı,
1828’de Eçmiyazin’in Rusya tarafından işgal edilişine kadar Osmanlı padişahları tarafından atandı.
Rusya, Eçmiyazin Katogigosluğu’na I. Petro zamanından itibaren ilgi duymaya başladı. 19.yüzyılda
Rusya, Ermeniler’den politik olarak yararlanmaya başladı. Rus-İran Savaşı’ndan sonra, 40.000
Ermeni Rusya tarafında göç ettirildi. 1828’de Rusya, İranlılar’la yaptığı Türkmençay Antlaşması ile
Ermeni Kilisesini tamamen kontrolüne aldı. 1828’den sonra Rusya, Osmanlı topraklarında yaşayan
Ermenileri kendi devletlerine karşı kışkırttı. Böylece Ermeni Kilisesi ile Rusya’nın bağlantısı Osmanlı
Devletindeki Ermeni karışıklıklarını artırdı.
The Armenians was initially a society that they have doctrine of Rome Church. But in fifth century,
they found own church due to disagreement among the Christian. After this date, The Armenians
given shape to own church in point of main of own faith. İn this frame, Etchmiadzin Church
went on to be unique spiritual representation of the Armenians. After Mongol occupation, The
Armenians started to form different spritual centers in Anatolia. After Ottoman conquered the
Etchmiadzin in 1585 catholicos, head of Etchmiadzin Church was appointed by Otoman Sultans
until Russian occupation of Etchmiadzin in 1828. Russia started to be interested in Etchmiadzin
Church from period of Czar Petro I. İn the nineteenth century, Russia started to benefit from the
Armenians as political. After the Persia-Russia War, 40. 000 Armenians were migrated by Russia.
İn 1828, Russia reorganized Etchmiadzien Church and campletely controled it by Türkmençay
Agreement which signed with Persia. After from 1828 Russia incited Armenians who lived in the
Otoman State against their state. Thus the condact of Russia with the Armenian Churche started
Armenian terrorism in the Otoman State.
30
31
XIX. YÜZYIL SONLARINDA OSMANLI DEVLETi’NDE
THE DOCUMENTS ABOUT THE ARMENIAN NATIONALISM
YAŞAYAN ERMENİLERİN EVLERİNDE ERMENİ
WHICH WERE FOUND THE ARMENIANS HOME AND THE
MİLLİYETÇİLİĞİHAKKINDA ELE GEÇİRİLEN DOKÜMANLAR
EFFECTS OF THIS OVER THE SPERATION OF THE ARMENIAN
VE BUNUN ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN YAYILMASINDA ETKİLERİ
NATIONALISM IN THE END OF XIX THE CENTURY
Doç. Dr. Ahmet HALAÇOĞLU
Assoc. Prof. Dr. Ahmet HALAÇOĞLU
XIX. Yüzyılın ikinci yarısına kadar Osmanlı Devletiyle hiçbir problem yaşamadan hayatlarını sürdüren,
Avrupalı Büyük devletlerin siyasi ve diplomatik gündeminde yer almayan Ermeniler, ne oldu da bir
anda Osmanlı iç politikasının ve de uluslar arası diplomasinin gündemine girdi? Her şeyden önce her iki
toplum arasında düşmanlıktan bahsetmenin mümkün olmadığı bir gerçektir. Peki bu durumda Ermeni
Meselesi’ni ortaya çıkaranlar kimlerdir?
Yukarıdaki sorunun cevabını dünya siyaseti ve konjonktüründe o dönemde meydana gelen köklü ve
devrim niteliğindeki gelişme ve değişmelerde aramak gerekir. O dönemde dünyada iki önemli değişim
ve gelişme yaşanmıştı. Birincisi, Sanayi inkılabının tabii sonucu olarak ortaya çıkan sömürgecilik, diğeri de
Fransız İhtilali ve onun paralelinde ortaya çıkan milliyetçilik akımıdır. Tabii ki, Avrupalı Büyük Devletlerin
dünyaya hakimiyet planlarında bu iki olguyu silah olarak kullanma eğilimine girmiş olmaları ve bunun
bir parçası olarak da Osmanlı Devletine yönelik izledikleri politikaları dikkatle incelemek gerekmektedir.
Ermeni Meselesi’nin ortaya çıkmasında Fransız İhtilalinin doğal etkisi olduğu gibi Batılı güçlerin tahrikleri
ve teşviklerinin, Ermeni Kilisesi ve Patrikhanesinin, Ermeni komitalarının, misyoner faaliyetlerin etkisi de
göz ardı edilmemelidir. Böylece Emperyalizmin temellendirdiği Şark Meselesi ve bunun sonucunda ortaya
çıkan Ermeni Meselesi, Türkler ile Ermeniler arasında yıllarca sürecek olan düşmanlık tohumlarını ekmiştir.
Bunlardan özellikle misyonerlerin faaliyetlerinin ve yabancı okulların açılmasının ardından buralarda
yetişen Ermeniler hangi cemaate veya mezhebe mensup ise o cemaati destekleyen ülkelere iş bulma veya
kurma maksadıyla göç etmeye, oralarda yüksek tahsillerini tamamlamak üzere gitmeye başladılar. Böylece
yüzyıllardır gözden kaçan Ermeniler bir anda Avrupa kamuoyunun ilgisini çekmeye başladı. Avrupa’nın
ilgisi Ermenilere yeni bir siyasi zemin, yeni ufuklar açmaya başladı. Anadolu’daki misyoner okullarında
eğitilirken Müslüman-Hıristiyan ayrımıyla yetiştirilen Ermeni gençleri Avrupa’daki eğitimlerinin ardından
büyük bir kısmı Anadolu’ya tekrar dönerek yeni kuşak Ermenilerin eğitiminde rol aldılar. XIX. Yüzyılın
ikinci yarısında Avrupa’dan dönen eğitimli Ermeni gençlerinin faaliyetleri Osmanlı Devleti’nin içinde
yeniden bir yapılanma hareketine dönüştü. Bu hareket, Müslüman-Hıristiyan çatışmasından Türk-Ermeni
çatışmasının başlangıcını teşkil etti. Böylece, Tanzimat’a kadar dini cemaat statüsünde olan Ermeniler,
bu okullar ve misyonerler vasıtasıyla Avrupa ile kurulan temas sonucunda vatan, millet, milli kültür,
bağımsızlık gibi kavramlardan haberdar ve bunları ideal edinen yeni bir liberal, milliyetçi Ermeni aydın
sınıfı ortaya çıktı.
XIX. Yüzyılın sonuna gelindiğinde, büyük devletlerin tahriki, din adamlarının tesiri ve Ermeni milliyetçi
liderlerinin milliyetçilik konusunda yaptıkları yayınlar vasıtasıyla Osmanlı Devleti’ne karşı Ermenilerin
fikirlerinde değişmeler başladı. Bunun hemen ardından Ermeniler millî maksatlarına ulaşmak için
devlete karşı silahlı mücadele yöntemleriyle 1869’dan itibaren ihtilâl komiteleri kurmaya başladılar.
Nitekim bu propagandalar neticesinde Anadolu’da yaşayan Ermeniler arasında milliyetçilik fikri yayılmış
ve 1890’lardan sonra yaklaşık 40 kadar Ermeni isyanı patlak vermiştir. İşte tebliğimizde, Ermeni milliyetçi
liderler ve kurulan ihtilal komitelerinin, Anadolu Ermenileri arasında yayılan milliyetçiliğin temelini teşkil
eden yayın faaliyetlerinden ve bunun Ermeni halkı arasında milliyetçiliğin yayılması bağlamında etkileri
üzerinde durulacaktır.
Until the half of the XIX th century, the Armenians, lived in the Ottoman Empire, have got no
problems with the Turks. Later, the intervention of the Great Powers in to the Ottoman Empire
caused the Armenian Problem. However, until that time it was not mentioned hostility between
the Turks and the Armenians. So, Who did create the Armenian Problem?
Two political and economic changes in the word are the answer of this question. One of them is
emperializm which is the result of the Industrial Revolution, the other is the nationalism which is
due to the the French Revolution. These two important developments were used by the Great
Powers to soverign over the Ottoman Empire. Therefore, the effects of the French Revolution,
the Armenian Church, the Armenian revolutionary movement, missionaries, the intervention
of the Great Powers caused the creation of the Armenian Problem. All these effects caused the
hostality between the Turks and the Armenians. Especially, the Armenians wanted to establish
independent Armenain State, but they forget to have majority in Anatolia. In this research the
Armenian Issue will study to depend on effects of the Great Powers.
Missionary activities and the foreign schools due to the creation of the Armenian Question.
Armenian graduates from these schools went to Europe, especially America and took lessons
about equqlity, natioanalism from universities. Then they returned the Ottoaman lansd,
immediately orginized the rebellions in order to indepent Armenia.
At the end of the XIXth century, the Armenian idea was changed by the activities of the European
Powers and the religion man to the Ottoman Empire. To establish the independent Armenia,
the Armenian rebellions were broken out by the Armenian brigands. After 1890’s there were
almost 40 Armenian rebellions in Antolia. In this research, publications, which were caused the
Armenian nationalism and the effects of this nationalism over the Turks?
32
33
ERMENİ EDEBİ ESERLERİNE YANSIMASI BAĞLAMINDA
THE NATIONALIST MOVEMENTS AMONG ARMENIANS AND ITS
ERMENİLERDE MİLLİYETÇİLİK HAREKETLERİ
REFLECTION ON THE ARMENIAN LITERARY WORKS
Prof. Dr. Ahmet KANKAL
Nevşehir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Prof. Dr. Ahmet KANKAL
Nevşehir University, Faculty of Arts and Sciences
Bu çalışma, esas olarak, bugüne kadar Türkçe yayımlanmış olan Ermeni roman, öykü, anı, günce,
deneme, inceleme ve tanıklık türünden eserlere dayanmaktadır. Kısacası, ister Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olsun ister olmasın, Ermeniler tarafından kaleme alınan eserlerde öncelikle Ermeni
cemaatinde milliyetçilik fikrinin olup olmadığı yönündeki bilgiler değerlendirilecektir. Sıradan bir
öykü, roman veya diğer türden eserlerde milliyetçilik konusunun ve milliyetçilik hareketlerinin
nasıl işlendiği vurgulanacaktır. Daha sonra şayet Ermenilerde milliyetçilik fikri oluşmuşsa bu fikrin
ortaya çıkışına Ermenilerin bizzat kendileri mi, Osmanlı yönetimi mi veya emperyalist devletler
mi sebep olmuştur konusu irdelenecektir. Bu konuda Ermeni yazarların veya halkın düşünceleri
nelerdir, şayet bir suçlama varsa suçlu olarak kim veya kimler görülmektedir? Milliyetçilik
hareketlerinin başlayışı ve bu süreç içerisinde yaşananlar nasıl değerlendirilmekte ve okuyucuya ne
şekilde sunulmaktadır konusu üzerinde durulacaktır. Türkiye Ermenileri ile diaspora Ermenilerinin
konuya bakışları arasında farkın olup olmadığı incelenecektir. Çalışmanın devamında Ermeni
milliyetçilik hareketleri ve bu hareketlere karşı alınan önlemler, mukabil hareketler ve sonuçları
bir bütün halinde değerlendirilip araştırıcıların dikkatine arz olunacaktır.
This study, in essence, is based upon the Armenian literary works such as novels, stories, diaries,
essays, research studies and memoires published in Turkish language up to the present. In brief,
it will be assessed whether or not the idea of nationalism was present among the Armenian
Community in the works penned by Armenians, whether they be the citizens of the Turkish
Republic or not. The study will also stress how the theme of nationalism and nationalist
movements are treated in a simple novel, story or in other literary works. If idea of nationalism
was present, then it will be examined whether it is the Armenians themselves or the Ottoman
administration or the Imperialist Powers that is responsible for the rise of this idea. What are the
opinions of the Armenian authors or people on this subject, and if there are any accusations, who
is considered guilty? The questions of how the rise of nationalist movements and the events within
this period are examined and how they are presented to the reader will be evaluated. The study
will also examine if there are any differences in the points of views of the Diaspora Armenians and
the Armenians of Turkey. Afterwards, the Armenian nationalist movements and the measures
taken against such movements, and the counter-movements and their consequences will also
be evaluated and will be placed to the attention of the researchers.
34
35
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA MEŞRUTİYET İDARESİNİN
ACTIVITIES OF THE TURKISH AND ARMENIAN INTELLECTUALS
KURULMASINDA TÜRK VE ERMENİ
IN THE ESTABLISHMENT OF THE CONSTITUTIONAL RULE IN THE
AYDINLARININ FAALİYETLERİ
OTTOMAN EMPIRE
Yrd. Doç. Dr. Ahmet OĞUZ
Ahi Evran Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Ahmet OĞUZ
Ahi Evran University, Faculty of Arts and Sciences
Osmanlı İmparatorluğu’nun artık iyice zayıfladığı ve dağılma sürecine girildiği bir dönemde,
Türkler ve diğer azınlıklarla beraber Ermeniler de kendi kimliklerinin yavaş yavaş farkına varmaya
başlamıştır. Bu gelişmeyle beraber Osmanlı İmparatorluğunda yönetim anlayışı da de değişmeye
başlamıştır. Burada bizim üzerinde duracağımız iki temel olgu vardır. Bunlar I.Meşrutiyet ve II.
Meşrutiyet’tir.
I. Meşrutiyet’in ilanı öncesinde Yeni Osmanlılar’ın hükümete daha özelde ise dönemin devlet
adamlarına özellikle de Sadrazam Âli Paşa’ya karşı giriştikleri muhalefet, boyutlarını aşarak yep
yeni bir idarenin doğmasına zemin hazırlamıştır. Yeni Osmanlılar’ın basını da kullanarak hükümete
yönelttikleri sert muhalefet, onların sürgün edilmelerine, Avrupa’ya kaçmalarına ve Avrupa ile
temasta olan her kesimle bu arada Ermeniler’le de ilişki içine girmelerine zemin hazırlamıştır.
Görüleceği gibi I. Meşritiyet idaresinin kurulması ve anayasal sürece geçiste ve sürecin devamında
pek çok Ermeni Türk vatandaşıda görev almıştır.
II. Meşrutiyet yönetiminin gelmesinde de benzer bir süreç yaşanmıştır. Tıpkı Yeni Osmanlılar’ın
faaliyetleri içerisinde yer aldıkları gibi İtihat ve Terakki Cemiyeti’nin de içerisinde yer alan Ermeniler,
II. Meşrutiyet’in öncesinde I. Meşrutiyet’ten daha açık olarak Türk aydınlarıyla beraber Meşrutî
idareyi savunmuştur. Hatta Ermeniler, daha ileri giderek Ermeni milliyetçiliğini savunmuştur.
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin üyeleriyle Ermenileri bir araya getiren Osmanlı İmparatorluğu’nun
kurtuluşu veya Osmanlıcılığın başarısı değil, Sultan II. Abdülhamit’in şahsına yönelen ortak
düşmanlıktır. Özellikle bu görüşlerini İttihatçılar basın ve yayın organları vasıtasıyla kamuoyuna
duyurmaya çalışmıştır. Adı geçen yayın organlarının bir tanesi de Osmanlı Gazetesi’dir.
Sonuç olarak Osmanlı İmparatorluğu’nda Meşrutî yönetimin gelmesinde Türklerle beraber
Ermeniler de çaba sarfetmişlerdir. Böylece Türk milliyetçiliği ile beraber Ermeni milliyetçiliği
de kendini göstermeye başlamıştır. Fakat İmparatorluğun sonlarına yaklaşıldığı dönemde bu
paralellik bozulmuştur. Ermeni isyanları ve akabinde doğan gelişmeler, Ermeni milliyetçiliğinin
Türklük aleyhine gelişmiştir.
When the Ottoman Empire became weak and entered into disintegrating period, the Turks and
the other minorities, including the Armenians, became aware of their national identities. Along
with this, administrative method started to change in the Empire. Here we explain two details:
the First and Second Constitutions.
Before the declaration of the first constitution, the opposition of the Young Ottomans against the
government, more precisely against Grand Vizir Ali Pasha, created a new way of administration.
Because of their use of media and harsh opposition, they were exiled and had to escape into
Europe where they met with the Armenians. As we will see, many Turkish Armenians had worked
in the process of the First Constitutional period.
In the coming of the second Constitutional period, the Armenians also played the same sorts
of roles. Armenian intellectuals openly worked with the Union and Progress members as they
had done with the Young Ottomans. These Armenians even went further to defend Armenian
nationalism. Because of animosity towards the Abdulhamit II’s rule, both the Armenian and the
Committee of Union and Progress members came together. The CUP used media to reach the
public. One of the newspapers was the Ottoman Gazette. In short, the Turks and the Armenians
had worked to develop a constitutional regime in the Ottoman Empire. In this way, the Turkish
nationalism as well as the Armenian nationalism showed their faces in the political arena. Yet,
towards the end of the Empire, the Armenian nationalism developed a different path that led to
create hostility towards the Turks.
36
37
XIX. YÜZYILDA OSMANLI ERMENİ BASINI VE REJİM
OTTOMAN ARMENIAN PRESS IN XIXTH CENTURY AND
ÜZERİNE ÇARPICI BİR POLEMİK
A STRIKING DISCUSSION RELATING WITH THE REGIME
Yrd. Doç. Dr. Ali BUDAK
Yeditepe Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Ali BUDAK
Yeditepe University, Faculty of Arts and Sciences
Tanzimat’tan sonra İstanbul’da Ermeni harfleriyle Türkçe birçok gazete ve dergi yayımlanmıştır.
Bunlar içinde, Mecmua-i Havâdis gibi çok ünlenmiş, Türkler arasında bile okuyucu kitlesi
oluşturmuş olanlar da vardır. Mecmua-i Havadis ile devrin ilk günlük gazetesi Ruznâme-i Cerdîdei Havadis arasında, 1860 Aralık ayında bir kalem kavgası cereyan etmiştir. Bu polemik, hem devrin
sosyal hayatına ve gazetecilik anlayışına ışık tutmakta, hem de İmparatorluğun sadık teb’ası
Ermenilerin kafasında bazı kimlik sorularının uyanmaya başladığının işaretlerini vermektedir.
Kamuoyu önünde ilk defa “millet-i hâkime” ve “millet-i mahkûme” sınıflaması yapılarak, açıkça
devletin sistemi tartışılmıştır. Tarafları ise, devrin iki önemli devlet adamı; Mecmua-i Havâdis’te
Vartan Paşa, Ruznâme-i Cerîde-i Havadis’te Münif Paşa temsil etmiştir.
Bildiride, ilk Ermeni kıpırdanmalarının başlamasından yaklaşık çeyrek yüzyıl önce yapılmış bu
kalem kavgası ayrıntılı olarak işlenirken, Ermeni basınına da panoramik bir bakış atfedilecektir.
After the Tanzimat (Reformation) many Turkish magazines, journals and newspapers have
been published with the Armenian letters. Mecmua-i Havadis, one of them, have become very
prominent and it had the Turkish readers even. There had been a discussion or polemique
between the Mecmua-i Havadis and Ruznâme-i Cerdîde-i Havadis, first daily newspaper of the
period, on December of 1860. This polemique had given an illuminating idea pertaining with
the social life and the understanding of journalism for the mentioned period as well as the
arising identity problems of the Armenians as the Ottoman subjects or citizens. The first time
in the Ottoman history the categories of dominant/ sovereign nation (millet-i hâkime) and the
subjected/ruled nation (millet-i mahkûme) had been separated before the public opinion. The
parts of this discussion are Vartan Pahsa (Mecmua-i Havâdis) and Münif Pahsa (Ruznâme-i Cerîdei Havadis) as the representatives of these two different categories.
In the presentation, this polemique, which realized before the upheaval of Armenians
approximately 25 years ago, has been elaborated with details and a panoramic look has been
focused on the Armenian pres.
38
39
İLK ERMENİ PROPAGANDA FİLMİNİN ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN
THE ROLE OF THE FIRST ARMENIAN PROPAGANDA FILM IN
GELİŞİMİNDEKİ ROLÜ VE BERN MASLAHATGÜZARI MÜNİR
THE DEVELOPMENT OF ARMENIAN NATIONALISM AND THE
SÜREYYA BEY’İN OLAĞANÜSTÜ MESAİSİ
EXTRAORDINARY SHIFT OF MÜNİR SÜREYYA BEY,
Ali ÖZUYAR
Yazar
THE CHARGE D’AFFAIRES OF BERN
Sinema, ortaya çıktığı tarihten (1895) itibaren görsel, işitsel ve kurgusal yapısının kitleler üzerindeki
yönlendirici etkisi, bu sanatın bir düşünceyi, öğretiyi, ideolojiyi ve inancı yayma, benimsetme ve
kamuoyunu oluşturmada etkili bir propaganda aracı olmasına yol açtı. Osmanlı azınlıklarından
olan Bulgar ve Ermenilerin sinemayı kendi siyasal politikaları doğrultusunda kullanmaları da
sinemanın icadından çok kısa bir süre sonra oldu. Bu konuda ilk harekete geçenler Bulgarlar oldu.
Bulgar Prensliği 1903 yılında sinemanın bu gücünden yararlanarak kendi yarattığı Makedonya
sorunu karşısında Avrupa’nın desteğini almak için Osmanlı Mezalimi adlı bir propaganda film
yaptırdı. İkinci adım 1919 yılında ABD’deki diaspora Ermenileri tarafından atıldı.
ABD’deki Diaspora Ermenileri, ABD ve Avrupa’da kendi davalarını destekleyen bir kamuoyu
yaratmak ve Ermeni milliyetçiliğini güçlendirmek için izleyenlerde Türklere karşı nefret uyandıracak
bir filmin çalışmalarına başladılar. Çarmıha Gerilen Ermenistan ve Açık Artırmadaki Ruhlar adıyla
da bilinen bu ilk propaganda filmi 1919 yılında tamamlandı. Film, Aurora Mardiganian adlı bir
Ermeni kızının M.I. Gates tarafından Tecavüze Uğramış Ermenistan: Büyük Katliamdan Kurtulan
Hıristiyan Kızı Aurora Mardiganian adıyla kaleme alınan anı kitabından filme aktarıldı. Diaspora
Ermenileri, filmin gerçekçiliğini artırmak için de dönemin Osmanlı’daki eski ABD Büyükelçisi Henry
Morgenthau’yu yardımcı bir rol ile filme dahil ettiler. Finansmanı Ermenilere ve Suriyelilere Amerikan
Yardım Komitesi (American Committee for Armenian and Syrian Relief ) tarafından sağlanan
ve Seling Stüdyosu’na yaptırılan bu film önce ABD’de ardından da Avrupa’da gösterime girdi.
Filmin çekim ve gösterimi için 1919 yılının belirlenmesinin ardında ise önemli bir siyasal amaç
yatıyordu. Bu dönemde Ermeni komiteleri, ABD yönetimine Ermenistan’ı kendi mandaterliğine
alması için baskı yapıyordu. Bu amaçla da 1919’da Vahan Kardaşyan ve James W. Gerard tarafından
“Ermenistan Bağımsızlığı İçin Amerikan Komitesi – American Committee for Independence of
Armenia – kurulmuştu. Komitenin amacı 28 Mayıs 1918’de merkezi Erivan’da kurulan Ermenistan
Cumhuriyeti’nin sınırlarına Kafkasya’nın bir parçasını
Doğu Anadolu’yu ve Çukurova’yı ABD’nin yardımlarıyla dahil etmekti. Dolayısıyla bu film ile elde
edilecek olan Amerikan kamuoyunun desteği, Senato ve Temsilciler Meclisi üzerinde bir baskı
unsuru olarak kullanılacaktı. Filmin Amerikan kamuoyundaki etkileri ekonomik ve siyasi açılardan
beklenenin üzerinde oldu.
Film Amerika’da olduğu gibi Avrupa’da da büyük bir ilgi gördü, özellikle de İsviçre’de. Filmin
gösterimi o dönemin Osmanlı Bern maslahatgüzarı Münir Süreyya Bey tarafından engellenmeye
çalışıldı. İsviçre hükümetinin çıkarttığı her türlü zorluğa rağmen Süreyya Bey’in ısrarcı tavrı ve
olağanüstü mesaisi neticesinde filmin gösterilmesi kısa bir süre sonra yasaklandı. Ancak bu yasak
filme olan ilgiyi daha da artırdı.
Açık Artırmadaki Ruhlar adlı film Diaspora Ermenileri tarafından yapılan erken dönem ilk
propaganda filmiydi. Kendisinden sonra yapılacak olan propaganda filmlerine model oluşturdu.
Bunlardan başka Ermeni milliyetçiliğinin gelişiminde ve Avrupa’da Ermeni taraftarlarının
artmasında büyük katkıları oldu.
40
Ali ÖZUYAR
Writer
Since the Cinema appeared (1895), the directive impact of its visual, auditory, and fictive structure
has led this art to be an effective means of propaganda in spreading, being adopted,and moulding
public opinion of an idea, a doctrine,an ideology,or a belief. The use of Cinema by Bulgarians,
Armenians, (the minorities of The Ottoman Empire) in the direction of their own political aims also
happened soon after the Cinema invented.Bulgarians were those who took action first on this issue.
The Bulgarian Princedom, who itself created the problem of Macedonia, making use of this power
of the Cinema,had a propaganda film made called The Ottoman Cruelty to receive the support of
Europe on this problem.The second step was taken by Diaspora Armenians in the U.S.A in 1919.
The Diaspora Armenians in the U.S.A, in order to form a public opinion in both the U.S.A and
Europe, which would support their claim and to strenghten the Armenian nationalism, began
to studies of a film which would create an hatred on its viewers against the Turks.This first
propaganda film known as Armenia crucified or The Souls on Auction was completed in 1919.
The film was adapted from a journal of an Armenian girl called Aurora Mardiganian which was
later written by M.I.Gates as Armenia trespassed: Aurora Mardiganian who saved from the big
massacre. Diaspora Armenians, in order to redound the authenticity of the film, included Henry
Morgenthau (Former U.S.A Ambassador in the Ottoman Empire) in the supporting cast in the
film. This film whose finance was provided to Armenians ans Syrians by American Aid Committee
(American Committee for Armenian and Syrian Relief ) and which was made to in Seling Studio
was released first in the U.S.A and later in Europe.
The underlying fact why the film was shot and released in 1919 was political.At that time
Armenian committees had been putting pressure on the U.S.A for taking Armenia to its mandate.
For the same purpose, American Committee for Independence of Armenia had been founded
by Vahan Kardashian and James W.Gerard.The aim of the committtee was to include a part of
Caucasia, Eastern Anatolia and Çukurova into Armenian Republic of which capital was Yerevan
by the assistance of the U.S A. Namely,the support of American public opinion which would be
acquired via the film would have been used as a means of pressure on The Senate and House
of Representatives The impact of the film on American public opinion resulted beyond the
expectations as regards both economically and politically.
The film, as was in the U.S.A, also attracted a lot of attention in Europe, especially in Switzerland.
The release of the film was tried to be obstructed by Münir Süreyya Bey, Ottoman Charge D’Affaires
of Bern. Despite all the difficulties dispayed by the Swiss Government, as a result of Süreyya Bey’s
insistent attitude and his shift, the release of the film was banned after a short time.However, this
prohibition increased the interest towards it.
The film The Souls on Auction was the first early period propaganda film which was made by
Diaspora Armenians.It set an example for the films which would be made later on.Besides,it
contributed with the development of Armenian Nationalism and the increase of Armenian
supporters in Europe.
41
RUSYA’NIN ERMENİ AYDINLARI SIRASINDAN
TRAINING OF ANTI-TURK PERSONNEL AMONG ARMENIAN
TÜRK ALEYHTARI KADROLARININ HAZIRLAMASI
INTELLECTUALS IN RUSSIA
Ali Şamil HÜSEYİNOĞLU
Azerbaycan Milli İlimler Akademisi
Ali Huseyin SHAMIL
Azerbaijan National Scientific Academy
Uzun bir geçmişe ve zengin bir ortak mirasa sahip Türk-Ermeni ilişkileri 19. yüzyılın sonlarında
çatlak verdi. Bunun en önemli sebebi Osmanlı devletinin çöküşü ve dış güçlerin şunu hızlandırması
idi. Rusya şu hızlandırmaya hem sınırlarını güneye doğru genişlendirmekle Osmanlı topraklarını
tutmakla, hem de devleti içten yıpratmakla koşulmuştu. Hristian birliyi, Ermenilere destek olmak
adı altında planlı iş görüyordu.
Şunun birisi Osmanlı devletinden göçürdüğü Ermenileri sınıra yakın bölgede yerleştirerek onlara
oyuncak devlet yaratmayı planlıyor, o birin taraftan da onun planlarını hayata geçirecek kadrolar
hazırlıyordu. Rusya üniversitelerine çoklu Ermeni genci alınıyor, onlar sonradan devlet memurları,
bürokratlar sırasına alınıyorlardır.
Türk-Ermeni ilişkilerinin çatlak vermesinde Rusya okullarını bitirmiş Ermeni gençleri hususu
rolü olmuştur. İlk bakışta şu aydınlar milletini gerilikten kurtarmağa çaba göstermişler. Aslında
ise onların yüzde iyi görünen maksatlarının arkasında Rusya yetkililerinin kötü emelleri aydın
görünüyor.
Yüz yıllar boyu Ermeni toplantılarında âşıklar Türkçe okurdular. Hatta kaynaklar 300 fazla Ermeni
aşığının Türkçe şiir söylediklerini haber veriyor. Âşıklar Türkçe halk hikayeleri söyleyende, şarkılar,
maniler okuyanda Ermenilerin çocukları, ihtiyarları böyle göz yaşını saklaya bilmiyorlardı.
Rusya yetkilileri Türk dilini, Türk kültürünü Ermenilere unutturmak için Ermeni aydınlarını
görevlendiriyor. Hacatır Abovyan Türk âşık şiiri tarzında Ermenice cinaslı şiirler yazıyor. Onlarla
yazar tarihi konuda eserler yazmaya görevlendiriliyor. Ermeni dilinde gazete, dergi ve kitap
yayınını destekliyor.
Şunlar da Ermenilerde şuuraltı bir Türk düşmanlığı fikri formalaştırıyor. Böylece Ermeni
milliyetçilerinin yanlış ideolojisi formalaşmaya başlatılıyor.
Bildiride 19. yüzyılda Rusya’nın Ermeni aydınlarını milli tarihlerini, kültürlerini araştırmak ve tebliğ
etmek adı altında nasıl Türk aleyhtarı iş görüldüğünden söz açılıyor.
Turkish-Armenian relationship which had long history and joint heritage was damaged in the
end of XIX century. The main reason which created such damage was the collapse of Ottoman
Empire and foreign powers that led way to it. Russia had its own role in this collapse by expanding
its borders in the south, occupying Ottoman lands and weakening the empire from the inside.
Chrisitan unity was carrying out a planned activity under the name of helping Armenians.
Russia was planing to form so called country for Armenians who were moved out of Ottoman
state and this so called government was planned to be formed near the borders of Ottoman
Empire. For this reason Russia was preparing personnel who would realize these plans. Many
young Armenians were accepted to Russian universities later on becoming state officials and
bureaucrats.
Young Armenians who were graduated from Russian universities played a huge role in breaking
Turkish-Armenian relationship. They seemed to be helping their nation with the intellectual
darkness. But in the reality the true activities of Russian officilas were camouflaged with
benevolent intentions of Armenians.
The ashugs in Armenian lands were singing in Turkish language for centuries. The sources inform
that more than 300 Armenian ashugs were reciting poems in Turkish. Even Armenian children
and old people could not keep themselves from crying when ashugs were telling folk stories in
Turkish, singing songs and bayatis (folk poem).
Russian officials put responsibility on Armenian intellectuals to make Armenians forget Turkish
culture and language. Hajatir Abovyan started writing poems in Armenian language in the
form of Turkish ashug poetry. Tens of writers started writing works on history. The publish of
newspapers, journals and books in Armenian language were motivated.
All these activities led to the creation of anti-turk ideas unconsciousnessly which resulted in the
formation of wrong ideology of Armenian chauvinists.
The thesis deals with the Russian anti-turk policy under the name of helping Armenians with the
investigation and propogation of their national history and culture.
42
43
OSMANLI EĞİTİM SİSTEMİNİN
THE IMPACT OF THE OTTOMAN EDUCATION SYSTEM
ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN DOĞUŞUNA ETKİSİ
ON THE AWAKENING OF THE ARMENIAN NATIONALISM
Doç. Dr. Ayten SEZER ARIĞ
Hacettepe Üniversitesi,
Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü
Assoc. Prof. Dr. Ayten SEZER ARIĞ
Hacettepe University,
Atatürk’s Principles of Research and Implementation Center
Osmanlı’da eğitim 19. yüzyıla kadar devletin işi değildi. Bu iş cemaatlere bırakılmıştı. Daha çok
vakıflar kanalıyla açılan okulların, programları da bu kurumlar tarafından belirlenirdi. Farklı
etnik köken ve dini inanca sahip unsurlardan meydana gelen Osmanlı’da eğitim de farklılık
gösteriyordu. Gerek bu durumdan gerekse kapitülasyonlarla tanınan haklardan yararlanan
yabancılar 19.yüzyıldan itibaren azınlık milliyetçiliğinin doğmasında önemli rol oynadılar.
Bu çalışmada, Osmanlı eğitim sisteminin yapısı ve bu yapıdan yararlanan iç ve dış çevrelerin
Ermeni milliyetçiliğinin doğuşuna etkileri üzerinde durulacaktır.
Education had not been a state affair until the 19th century in Ottoman Empire. It had been
handled by religious sects. The educational programs of Ottoman schools established by
foundations (Vakıflar) had been usually determined by those sects. The Ottoman society consisted
of different ethnicities from various religions. This variety also caused difference in educational
systems. Both this difference and the capitulations given by the Ottomans played an important
role on the awakening of the nationalist movement among ethnicities in Ottoman teritories.
This study examines on the structure of Ottoman education system and analyses how internal
and external groups that facilitated this structure affected the Armenian nationalist movement.
ABD DIŞ POLİTİKASI BAĞLAMINDA
ERMENİ ULUSÇULUĞUNUN DÖNÜŞÜMÜ
Arş. Gör. Aytül TAMER
Gazi Üniversitesi, İletişim Fakültesi
19. yüzyıldan 20. yüzyıla savaşların temelinde yatan, sınırları çizen ve ülkeleri belirleyen
emperyalizm/emperyalist ülkeler, özgürlük ve devlet kurma vaatleriyle küçük ve topraksız ulusları
kendi çıkarları için kullanmışlardır. I. Dünya Savaşı, dünya üzerindeki ülke sınırlarının yeniden
çizildiği en büyük paylaşım savaşıdır. ABD için I Dünya Savaşı süreci ve sonrası bu pazardan
pay almak için ilk adım, önemli bir aşamadır. W. Wilson’ın “ulusların kendi kaderini tayin etme
hakkı” ilkesi ABD’nin savaş sonrası dış politikasının sloganıdır. Bu ilke ışığında, küçük ve topraksız
ulusları destekler gibi görünen ABD aslında kendi sömürgeci dış politikası bağlamında bu ulusları
kullanarak kendine dünya politikasında güçlü bir yer edinmeye çalışmıştır.
Bu çalışmada ABD’nin Türkiye ve Ortadoğu’ya yönelik dış politikası bağlamında Ermeni
ulusçuluğunun dönüşümü incelendi. Dönüşüm, ABD’de yaşayan diaspora Ermenileri tarafından
yayınlanan dergiler çerçevesinde ele alındı. İncelenen bu dergiler, Armenia (1904–1907), The New
Armenia (1908-1929) ve The Armenian Herald (1917-1919)’dır. Dergilerde politik yazıların yanı
sıra, ulusal bir toplumsal bellek yaratmada etkili unsurlar olan kahramanlık hikâyeleri, anılar ve
görsel malzeme –harita, fotoğraf- etkili bir şekilde kullanılıyor. Dolayısıyla Ermeni ulusçuluğunun
dönüşümü incelenirken hem yazılı hem de görsel malzeme kullanıldı. B. Andersen belirttiği
gibi ulus ve ulusçuluğun inşasında “harita” oldukça önemli bir işleve sahiptir. Bu çerçevede,
dergilerde yer alan haritalar ulusçuluğun boyutları ve dönüşüm hakkında oldukça önemli
veriler sunmaktadır. Bildiride, Ermeni ulusçuluğunun dönüşümü, dergilerin yayın politikasının
değişimi, yazılı ve görsel malzemenin biçimlendirilişi ve bunlara neden olan ABD dış politikasının
yönelimleri üzerinden ele alınacaktır.
44
TRANSFORMATION OF ARMENIAN NATIONALISM
IN THE CONTEXT OF USA FOREIGN POLICY
Res. Assist. Aytül TAMER
Gazi Üniversitesi, Faculty of Communication
From 19th to 20th century, imperialism/empires, the key of wars, exploited small and landless
nations for its own ends by means of promises of liberty and establishment of nation-states.
World War I, which is the greatest sharing struggle of the world, drew the borders and determined
the countries. The period of World War I, was the first step of USA to participate into the sharing
struggle of imperialism. W. Wilson’s Fourteen Points became the main source of USA foreign
policy after the World War I.
This paper is aimed to examine the transformation of Armenian nationalism in the context of
USA foreign policy towards Turkey and Middle East. The transformation will be examined on the
Armenian’s journals which were published by Armenian Diaspora of USA. In addition to political
articles, epic stories, memories and visual materials–photograph, map-, which are effective to
create the national memory, will be analyzed in three Armenian journals: Armenia (1904–1907), The
New Armenia (1908-1929) and The Armenian Herald (1917-1919). According to Anderson, map is
the important instrument for construction of nation and nation-state. Therefore, visual materials of
Armenian journals give some clues on the transformation and profile of Armenian nationalism. In
this study, transformation of Armenian nationalism and publishing policy of journals, alteration/
revision of view of visual materials will be examined in the context of USA foreign policy.
45
QAFQAZIN ERMENİLEŞDİRİLMESİNİN
TARİXİ-SİYASİ KÖKLERİ VE ESAS MERHELELERİ
Doç. Dr. Aziz ELEKBERLİ
Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi
Qafqazda türk-müselman xalqlarının son bir neçe yüz il erzindeki bütün tarixi facielerinin kökünde
Rusiyanın ve bezi Avropa dövletlerinin Qafqazla bağlı işğalçılıq siyaseti ve ermenilerin milletçilik
ideologiyası dayanır. Netice birdir - Qafqazın zaman-zaman ermenileşdirilmesi ve Qafqazda
Türkiyeye ve İrana qarşı bufer xristian dövletinin yaradılması.
Qafqazın ermenileşdirilmesinin texminen 600 illik tarixi var. Bu tarix 1431-ci ilden - Qriqor Makulu
adlı bir nefer İran ermenisinin Ağqoyunlu Yaqub padşahın nümayendesi Emir Rüstemden
Vağarşabad (Üçkilse) kendinin bir hissesini ve bir neçe etraf kendlerin erazisini satın almasından
başlayır ve dörd merheleden keçir.
Birinci merhele (XV-XVI yüziller) ermenilerin üç-üç, beş-beş köçüb bölgede meskunlaşmaq
cehdleri ile seciyyelenir.
İkinci merhelede (XVII-XVIII yüziller) esas diqqet Qafqaz, xüsusile Qerbi Azerbaycan (indiki
Ermenistan) erazisindeki qedim alban-türk ve arman-türk mebedlerinin hay-ermeni kilsesi
kimi berpa olunub istifade edilmesine yöneldilir. Bu merhelede ermeniler öz dini dayaqlarını
möhkemletmeye, kilseleri özlerinin milli merkezlerine çevirmeye nail olurlar.
Üçüncü merhelede (XIX yüzil) Cenubi Qafqazın Rusiya terefinden işğalı neticesinde İrandan ve
Türkiyeden ermeniler kütlevi şekilde Azerbaycan torpaqlarına köçürülür, İrevan, Naxçıvan ve
Qarabağ xanlıqları erazilerinde meskunlaşdırılırlar. Tedricen bölgede mövqelerini möhkemleden
ermeniler artıq XIX yüzilin sonlarında türk-müselman ehaliye qarşı açıq silahlı mübarizeye
hazırlaşırlar.
Dördüncü merhelede (XX yüzil) silahlı ermeni desteleri Qafqazda azerbaycanlıların kütlevi
soyqırımına başlayırlar. 1905, 1918-1920, 1948-1953, 1988-ci iller soyqırım ve deportasiyaları birbirini evez edir.
46
47
DOĞU SORUNU KAPSAMINDA ALMANYA’NIN
POLICIES FOLLOWED BY GERMANY TOWARDS ARMENIANS
ERMENİLERE YÖNELİK İZLEDİĞİ POLİTİKALAR
WITHIN THE CONTEXT OF THE EAST PROBLEM
-Tessa HOFMANN’ın İddialarının Analizi ve Kritiği-
-Analysis and Critics of the Arguments of TESSE HOFMANN-
Dr. Öğr. Gör. Barış ÖZDAL
Uludağ Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Lect. Dr. Barış ÖZDAL
Uludağ University, Faculty of Economics and Administrative Sciences
1815 yılında yapılan Viyana Kongresi’nde ilk olarak gündeme gelen ve emperyalizmin Avrupa’daki
gelişim sürecinde Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarının paylaşımı üzerine Düvel-i Muazzama
olarak tanımlanan devletler tarafından yapay olarak yaratılmış bir sorun olan Doğu Sorunu,
1853 Kırım Savaşı ve 1856 Paris Kongresi’nden itibaren tüm boyutları ile ortaya çıkmıştır. Prusya
liderliğinde 1871 yılında ulusal birliğini sağlamasını takiben Almanya ise Drang nach Osten
politikası ile Doğu Sorununun bir tarafı olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermeni tebaasının bağımsızlık talepleri kapsamında Almanya’nın
izlediği politikalar özel olarak analiz edildiğinde, zaman içinde değişmekle birlikte, bu devletin
ilk etaptaki tutum ve politikaların diğer devletlerden farklı olarak karışmama ilkesine dayandığı
saptanmaktadır. Daha geniş bir ifade ile belirtirsek, ulusal birliğini diğer devletlere nazaran geç
sağladığı ve genelde uluslararası sistemde özelde ise Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarının
paylaşım mücadelesi olan Doğu Sorunu’nda, güçlü bir aktör olarak daha sonradan yer aldığı için;
Almanya, Osmanlı İmparatorluğu’nun toprak bütünlüğünü destekleyen bir politika izlemiştir.
Bu politika bağlamında; Almanya I. Dünya Savaşı süreci içerisinde kendi çıkarları doğrultusunda
tutum ve politika değiştirmiş ve Osmanlı-Ermeni ilişkilerine müdahil olmaya (karışmaya) ve bu
ilişkileri yönlendirmeye başlamıştır. Bu politika değişikliğini takiben, askeri güvenlik gerekçesi
ile yürürlüğe konulan 1915 Sevk ve İskânı’nın ise kimi Alman subaylarının ve yöneticilerinin
yönlendirmesi ile uygulandığı ileri sürülmüştür.
Bu iddialara başta, Frank G. Weber LEPSIUS’un 1916 yılında yazdığı Der Todesgang des Armenischen
Volkes adlı eser kaynak gösterilerek cevap verilmeye çalışılmıştır. Fakat bu eserde temel kaynak
olarak gösterilen Andonian belgelerinin 1984 yılında sahte olduğunun saptanması üzerine, aynı
yazarın Deutschland und Armenien 1914-1918 adlı eseri 1986 yılında Tessa HOFMANN tarafından
yeniden piyasaya sürülmüştür.
Yukarıda genel ve soyut olarak belirttiğimiz bilgiler doğrultusunda çalışmamızda, yeni veya
II. LEPSIUS olarak tanımlanan ünlü Alman Sosyolog Dr. Tessa HOFMANN’ın başta Soghomon
TEHLIREAN ile birlikte 1980 yılında yazdığı Der Völkermord an den Armeniern vor Gericht - der
Prozeß Talaat Pascha -Ermenilere Soykırım Mahkemede-Talat Paşa Davası eseri olmak üzere
iddia ve tezleri irdelenecek ve bu kapsamda Doğu Sorunu çerçevesinde Almanya’nın Ermenilere
yönelik izlediği politikalar analiz edilecektir.
The East Problem, which was first brought up in the 1815 Vienna Convention and which was an
artificial problem created by the bigger states upon the sharing the land of the Ottoman Empire
among themselves during the development process of imperialism in Europe, arose with its all
dimensions after the 1853 Crimean War and 1856 Paris Convention. After establishing its national
unity under the leadership of Prussia in 1871, Germany became a party of the east problem with
its Drang nach Osten policy.
When the policies followed by Germany within the context of demands of the Armenian citizens
of the Ottoman Empire for independence are privately analyzed, one can see that Germany’s
approaches and policies, different from other states, were at first based on principle of not getting
involved, although these approaches and polices changed in the course of time. Speaking more
generally, Germany followed a policy supporting the territorial integrity of the Ottoman Empire,
since it had realized its national unity later than the other states and since it had taken its place
as a powerful actor within the international system in general and within the East Problem in
particular.
Within the context of this policy, Germany changed its approaches and policies in accordance
with its interests during the First World War and started to intervene (and involve) and to guide
the Ottoman–Armenian relations. After this change in policies, 1915 Displacement and Relocation
Law, which was enforced on the grounds of military security, was alleged to put into force due to
the guidance of some German officers and administrators.
As an answer to these allegations, at first, Der Todesgang des Armenischen Volkes, which was
written by Frank G. Weber LEPSIUS in 1916, was quoted as a resource. However, after the Andonian
documents, which had been shown as the fundamental resource in this work, were proved to be
fake in 1984, Tessa HOFMANN published Deutschland und Armenien 1914 – 1918, which was
another work of the same author, in 1986.
In accordance with the information stated above in a general and abstract way, this study will
examine the allegations and theses of famous German sociologist Dr. Tessa HOFMANN, described
as the new LEPSIUS or LEPSIUS, II., starting with Der Völkermord an den Armeniern vor Gericht
– der Prozeß Talaat Pascha (The Case of Armenian Genocide – Trial of Talat Pasha), which he had
written together with Soghomon TEHLIREAN in 1980 and then will analyze the policies followed
by Germany towards Armenians within the context of the East Problem.
48
49
XIX YÜZYIL ERMENI MILLIYETÇILIĞINDE
THE 19TH CENTURY RUSSIAN FORMULA IN
RUSYA FORMÜLÜ
ARMENIAN NATIONALISM
Bilal DEDEYEV
Qafqaz Üniversitesi, Siyaset Bilimi Bölümü
Bilal Dedeyev
Qafqaz University; Department of Political Sciences
Ermeni milliyetçiliğinin oluşum ve faaliyet tarihi aslında XIX Yüzyıl’dan öncelere kadar
dayanmaktadır. Sadece XIX. Yüzyıl’dan başlayarak emperalist devletler (Rusya, İngiltere, Fransa,
ABD gibi) Ermeni milliyetçiliğini kendi çıkarları amaçıyla kullanmaya başlamışlardır. Tabii olarak bu
durum Ermeniler’in de işine gelmiş ve onlar tarafından da bu fırsat değerlendirilmiştir. Ermeniler’i
kendi manfaatları için kullanan devletlerden biri de Rusya olmuşdur.
I. Petro (1689-1725) devrinden gelişmeye başlayan ve XVIII yüzyılda artık dünyanın güçlü
devletlerinden biri olan Rusya, sıcak denizlere ulaşmak için güneye açılmak niyetinde idi.
Bu durum I Petro’nun vesiyetinde de açıkça belirtilmişdir. Burada hedeflenenlerden biri de
İstanbul’un Rusya tarafından işgal edilmesi ıdı. Rusya, bu düşüncesini gerçekleştirmek için ilk
önce Kafkazya’yı daha sonrada komşu İran ve Osmanlı devletlerini işgal etmek zorunda idi. Bu
yüzden Rusya, XVIII. Yüzyıl’ın son çeyreğinde Tiflis’i ele geçirdikten sonra başlattığı Kafasya’yı işğal
etme siyasetinde Ermeniler’de zaten var olan milliyetçilik hırsını devamlı kullanmaya başlamışdır.
Onlara bu bölgelerde devlet kurmaları için imkan vereceğini vaadetmiştır. Hatta, XVIII. Yüzyıl’da
Dağlık Karabağ’da Ermenileşmiş melikleri (bölgeleri) birleştirerek Küçük Ermenistan kurma
düşüncesi bile olmuştur. Fakat, bunu o devirde gerçekleştirememiştir.
XIX Yüzyıl’ın başlarında ise birlik ve beraberlikten yoksun olan Azerbaycan Hanlıkları’nın
durumundan faydalanarak bütün Kafkasya’yı işgal eden Rusya, Ermeniler’le işbirliğine girerek
başka yollara başvurmuştur. Komşu ülke ve bölgelerden topladığı Ermeniler’i sahibsiz duruma
getirdiği Azerbaycan topraklarına toplamaya başlamışdır. Bu göç işlemi XIX Yüzyıl’ın başlarından
itibaren, esas olarak ise 1828’den sonra tamamlanmıştır. 1828 ve 1829. yıllarda imzalanan
Türkmençay (İran’la) ve Edirne (Osmanlı Devleti’yle) anlaşmalarında bile göçlerle ilgili madde
koyulmuşdu. Sonuç olarak ise XIX Yüzyıl’ın sonlarına doğru Osmanlı’dan ve İran’dan toplam bir
milyon kadar Ermeni, Azerbaycan’ın İrevan ve Karabağ, kismen de Gence ve Nahçıvan bölgelerine
yerleştirilmiştir. Azerbaycan’da yapılan bu “iskan politikası” iki tarafın da (Rusya ve Ermeniler)
planlı hazırlıklarıyla hayata geçirilmiştir. Belirtilen rakamların ise gerçekliği rus ve Osmanlı
belgelerinden açıkca görülmektedir.
Rusya’nın bu iskan politikasını yapmasında iki maksadı olabilirdi. Birinci bu göç siyaseti ile Rusya,
Kafkasya’daki etnik yapıyı değiştirerek, buralarda uzun süreli hakimiyet kurma yoluna gitmiş
olmasıdır. Bunun için Kafkasya dışından getirilen Gayr-i Müslim zümre bu bölgeye yerleştirilmiş,
bu yolla Kafkasya’daki Müslüman halkın kolayca yönetilmesi sağlanmıştır. İkincisi ise gelecekte
komşu ölkeleri işgal ederken orada yaşayan Ermeniler’in gücünden istifade etmeyi planlamasıdır.
Bu amaçla 1890. yılda Tiflis’de bölgedeki bütün Ermeniler’i organize edebilecek milliyetçi-şovinist
Daşnak partisini kurmuşdur. Dikkat ederseniz, hem Azerbaycan’da, hem de Osmanlı Devleti’ndeki
qanlı olaylar bu tarihden sonra ortaya çıkmaya başlamış ve bütün XX yüzyıl boyu sürmüştür.
Sonuç itibariyle, yukarıda anlatılan bu tarihi gerçeklerden sonra Anadolu ve Azerbaycan’da sosyal
ve siyasi dengeler alt üst olmuş; bu yapılanmaların etkisi günümüze kadar gelerek sözde Ermeni
soykırımı ve Karabağ düğümü gibi ciddi sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
In fact the formation and activity history of Armenian nationalism dates back to the early of 19th
century. Imperialist countries (Russia, England, France, and USA) started to take advantage of
Armenian nationalism in the early19th century. Armenia naturally made use of that opportunity.
Russia was one of the countries, which exploited the Armenians for profit.
Russia started to expand during the reign of Peter I (1869-1725) and became one of the most
powerful countries in the world. Her ambition to reach the Persian Gulf and the Mediterranean
sea was no secret. One of Russia’s the targets was the occupation of Istanbul. Russia had to occupy
Caucasus and then Iran and the Ottoman Empire. For that reason Russia, after occupying Tiflis in
the last quarter of the 18th century to feed Armenians with nationalism.
Russia promised them to create a country in this region, even had the thought to create “small
Armenia” uniting the regions in Nagorno Karabakh, but it could not then reach its target.
Russia evaluated the situation of Azeri Khans’ lack of unity in the early of the 19th century, occupied
all Caucasus. Besides, cooperating with Armenians applied for other ways. Russia gathered
Armenians from neighbouring countries and regions to create a state in Azerbaijan which was
unprotected. This migration process finished in the early of the 19th century, especially completed
after 1928. Even an article was put in the treaty of Turkmanchay and Edirne about migration. As
a result one million Armenian in the late of the 19th century was settled in Azerbaijan‘s Yerevan
and Karabakh, partly in Ganja and Nakhchivan from Ottoman and Iran regions. This “settling
policy” came true by the planned preparation of (Russia and Armenia) both sided. The validity of
expressed figures is displayed clearly in Russian and Ottoman documents.
Russia could have two aims in making this settling policy. First, by helping migration policy to
change the ethnic structure to have a long lasting sovereignty. That’s why non-Muslim class
brought from out of Caucasus settled in this region, so Muslim class was ensured to be directed
easily. Second, using Armenian power to occupy neighbour countries in the future. Hence Russia
created nationalist-chauvinist Dashnak party that could organize all the Armenians in the region
of Tiflis. If you realize bloody incidents outburst both in Azerbaijan and Ottoman regions and
lasted during the 20th century.
Consequently after these historical facts that mentioned above, social and political balances
were disrupted in Anatolia and Azerbaijan. The influence of the above mentioned incidents led
to create a so-called Armenian-Genocide and Karabakh conflict.
50
51
İNGİLİZ DİPLOMASİSİ VE OSMANLI ERMENİLERİ:
BRITISH DIPLOMACY AND THE OTTOMAN ARMENIANS:
ERMENİ SORUNUNUNDA OSMANLI ŞEHİRLERİNDE YAŞAYAN
THE ROLE OF THE BRITISH CONSULS LIVING
İNGİLİZ KONSOLOSLARININ ROLÜ
IN THE OTOMAN CITIES ON THE ARMENIAN QUESTION
Doç. Dr. Bülent ÖZDEMİR
Türk Tarih Kurumu
Assoc. Prof. Dr. Bülent ÖZDEMİR
Turkish Historical Society
İngiltere’nin Osmanlı topraklarında büyükelçilik ve konsolosluklar şeklinde temsil edilmesi,
16. yüzyılın sonlarında başlamış ve 19. yüzyılda büyük bir gelişme göstererek neredeyse
imparatorluğun bütün büyük şehirlerinde diplomatik temsilcilikler açılmıştır. 19. yüzyılın
başlarında bu konsolosluklar daha çok İngiltere’nin gelişen ticari ilişkileri düşünülerek Osmanlı
İmparatorluğu’nun belli başlı liman şehirlerinde ve Levant Kumpanyası bünyesinde faaliyetlerini
sürdürmüşlerdir. Ancak, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na
bağlanan konsoloslukların siyasi ve diplomatik önemleri arttığı gibi sayıları da artmış ve
İmparatorluğun bütün büyük şehirlerinde kendilerini göstermeye başlamışlardır.
Bu çalışmada genel olarak, 19. yüzyılın sonları ve I. Dünya Savaşı öncesinde, Osmanlı şehirlerindeki
sosyal ve siyasal yapının içinde İngiliz konsoloslarının yeri ve önemi tespit edilmeye çalışılırken
özel olarak da bu konsoloslukların Ermeni tebaa ile olan ilişkileri tarihsel perspektif içinde
değerlendirilecektir. 20. yüzyılın başlarında artık Osmanlı İmparatorluğu’nun bir iç sorunu
olmaktan çıkan ve uluslararası bir mahiyet kazanmaya başlayan Ermeni sorununda, Osmanlı
şehirlerinde ve halkın içinde yaşayan yabancı konsoloslukların etkisi önemlidir. Bu bağlamda,
1915 olaylarına kadar gelen süreçte İngiliz diplomasisi içinde önemli yetkilerle donatılmış
İngiliz konsoloslarının Osmanlı toplumuna bakışları, önyargıları, şehirlerdeki yaşantıları ve siyasi
faaliyetleri Ermeni sorunu özelinde İstanbul’a ve Londra’ya gönderdikleri raporlar çerçevesinde
incelenecektir.
Diplomatic representation of Britain in the Ottoman Empire goes back to the end of the 16th
century. From the 19th century onwards British diplomatic representation in the Ottoman
dominions was progressively expanded and new consulates were established in the big cities of
the empire. Before the early nineteenth century, British trade and representation in the dominions
of Ottoman Empire were monopolized by the Levant Company. However, when Britain became
a power in the Mediterranean, the British parliament decided to dissolve the Levant Company
which was considered ill-equipped to meet Britain’s new objectives and interests in the region. In
the early nineteenth century, British both political and commercial interests for the extension of
British trade in the whole area demanded the extension of a consular service within the Ottoman
Empire. Consequently, British consuls were officially appointed to the Ottoman cities by the
Foreign Office.
The purpose of this paper is to point out the importance of the British consuls who lived in the
Ottoman cities and interacted with the Ottoman society and to try to find out their relations with
the Armenian subjects of the empire during the 19th century until the World War I. There is no
doubt that British consuls played and important role in the process of the internationalization
of the Armenian question. Therefore, this study is going to look at their positions, attitudes,
prejudices and political activities in the Ottoman cities regarding the Armenian question.
52
53
ABD’NİN OSMANLI ERMENİLERİNE YÖNELİK POLİTİKASI
USA POLICY TOWARD OTTOMAN ARMENIANS
Yrd. Doç. Dr. Bülent UĞRASIZ
Dokuz Eylül Üniversitesi
Assist. Prof. Dr. Bülent UĞRASIZ
Dokuz Eylül University, Faculty of Arts and Sciences
Genelde, Ermeni sorunu 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı ve onu izleyen Ayastefanos ve
Berlin anlaşmaları ile ortaya çıktığı kabul edilir. 19. yüz yılda, iyice zayıflamış olan Osmanlı
İmparatorluğuna Batılı emperyalist devletleri, tamamen sömürgeci gözlerle bakmaktadır. Her
birinin kendi ekonomik çıkarlarını besleyecek bir Osmanlı politikası vardır. Özellikle Fransız
İhtilali’nden sonra gelişen milliyetçilik akımı etkisiyle Osmanlı İmparatorluğuna karşı tavır almaya
başlayan gayrimüslim topluluklardan yararlanmayı, böylece Osmanlı İmparatorluğunu iyice
zayıflatmayı yöntem olarak benimseyen Büyük devletler, Osmanlı topraklarından istedikleri
ölçüde faydalanmak istemektedirler.
Bu gayrimüslim topluluklar arasında Ermeniler de vardır. Ermeniler geç de olsa milliyetçilik
akımından etkilenmeye başlamış durumdaydılar. Ermenilerin bu duruma gelmelerinde bazı
faktörler rol oynamıştır. Bunlar arasında Tanzimat döneminde tanınan Ermeni Nizamnamesi
oluşuna kadar Ortodoks kilisesi tarafından ezilen Ermeniler, 1819 yılından itibaren Osmanlı
İmparatorluğuna gelmeye başlayan Amerikalı misyonerler, ulaşabilecekleri topluluk olarak
Ermeniler olduğunu kavramışlardır.
İşte, böylece 19 yüzyılda Osmanlı İmparatorluğuna yönelik ABD’nin takip ettiği politikanın nasıl
olduğunu anlatmak bu çalışmanın temelini teşkil etmektedir. Bugün yaşadığımız Türk-Amerikan
İlişkilerinin içindeki bazı olayların prototipini 19. yüzyılda görürüz. Bu bakımdan, ABD’nin 19. yüzyılda
Osmanlı Ermenilerine yönelik politikasının ne olduğunu görmenin yararlı olacağı düşünülmüştür.
In general, it is assumed that Armenian question started with the emergence Ottoman-Russian
War which is followed by Ayastefanos and Berlin Treaties in 1877-1878. Ottoman Empire was seen
as a country to be colonized by the European imperialist powers in the 19th century. Each of them
had their own economic interests and their own policies toward Ottoman Empire. Especially
after French Revolution which is followed by the nationalistic movement, the imperialist powers
adopted the policy of making use of the separatist non-Muslim minorities in Ottoman Empire in
order to deteriorate the position Ottoman Empire negatively.
Armenians were within the non-Muslim community in Ottoman Empire during these years and
they were also affected by the nationalistic movement. Armenians were suffering from the strict
rule of Orthodox Church until the declaration of Armenian Constitution in the Reorganization
Period of 1939. After the arrival of American missionaries in 1819, they considered Armenians
as the only non-Muslim minority in Ottoman Empire that can be converted to the Christian
Protestant sect.
This study aims to investigate US policy toward Ottoman Armenians in the 19th century. Today
some of the events in Turkish-American relations can be observed as prototypes of events within
the two countries in the 19th century. Therefore, it is important to understand the 19th century US
policy toward Ottoman Armenians to make a comparison.
54
55
ERMENİ KOMİTELERİNİN FAALİYETLERİ ÇERÇEVESİNDE
ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN DOĞUŞU
Okt. Cengiz KARTIN
Erciyes Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü
Millet: bir insan gurubunun ortak bir geçmiş ile birlikte oluşturduğu gelenek, görenek, dil ve
kültür birlikteliğini ifade eden en genel tanımdır. Fransız İhtilalinin patlak verdiği 1789 yılına değin
dünya genelinde görüne imparatorluk şeklindeki yönetimler bu tarihten sonra meydana gelen
gelişmeler neticesinde yerlerini milli devletlere bırakmışlardır. Osmanlı Devleti, Fransız İhtilali’nin
bu yöndeki etkisini en çok hisseden devletlerden biri olmuştur.
Hızlı bir gerileme süreci içerisine giren Osmanlı Devleti, kötü gidişata dur demek adına attığı
adımlarda doğru politikalar üretemediği için kendi vatandaşları ile kavgalı hale gelmiştir. Çok
uluslu bir yapıya sahip olan Osmanlı Devleti’nin kavgalı olduğu topluluklardan birisi de Ermeniler
olmuş; devlet ve ona tabi Ermeni topluluğu arasındaki bu kavgada temel neden Fransız İhtilali
sonucunda ortaya çıkan milliyetçilik duyguları çerçevesinde Ermenilerin kendi devletlerini kurma
düşüncesi gibi gözükse de, Batılı devletlerin Osmanlı ülkesindeki çıkarlarını korumak için bu
cemaati bir maşa olarak kullanma politikaları üzerine oturmuştur.
Batılı devletler, Ermeni topluluğu içerisinde milli duyguları kullanarak onları devlete isyan ettirme
gayreti içerisine girmişlerdir. Bu gayretle Ermeni milliyetçiliğini canlandırmak için birçok vasıta
kullanmışlardır. Ermeni komiteleri bu vasıtalardan biri olmuştur.
Komitelerin Ermeni milletini bir araya getirmek maksadı ile gerek Osmanlı ülkesinde gerekse
Avrupa ve Amerika’da özellikle gazeteleri kullanarak yapmış oldukları çalışmaklar konumuzun bir
başka yönünü oluşturmaktadır.
Tebliğimizde bu çerçevede konunun ortaya konulabilmesi için Batılı devletlerin Ermeni
komitelerine bakış açıları üzerinde de ayrıca ehemmiyetle durulacaktır.
56
BORN OF ARMENIAN NATIONALISM IN THE FRAME OF
ARMENIAN COMMITTEES’ ACTIVITIES
Instruc. Cengiz KARTIN
Erciyes University,
Atatürk’s Principles of Research and Implementation Center
Nation is the most common definition, which means the unity of tradition, custom, language and
culture that a group of human formed with a common background. Until the broke out of French
Revolution in 1789, imperial managements seen all around the world changed into national
governments because of the developments happened in those days. Ottoman Government was
one of the most affected states in this respect.
Ottoman Government went into a rapid recession period and had quarrels with its public because
it could not produce right policies in order to stop this wicked goings. Armenians were one of
the communities that multi-national Ottoman Government had quarrel with, and in this quarrel,
between the state and its depended Armenian community, the main reason seems as Armenians’
idea of establishing their own state in the frame of nationalism feelings come out as a result of
French Revolution. But, in fact, it was the policy of Western Governments which aimed to use this
community as a cat’s paw to protect their own profits in this country.
Western Governments were in effort of using national feelings in Armenian community to
make them revolt against the state. They used lots of instruments in order to enliven Armenian
nationalism with this effort. Armenian committees were one of these instruments.
Committees’ works to gather Armenian community both in Ottoman country and, in Europe and
America especially by using newspapers are another point of our topic.
In order to discuss this topic in that frame, we will mention about Western Governments’ points
of view about the Armenian committees in our rescript.
57
OSMANLI DEVLETİ’NDE ERMENİ İŞÇİLER VE TERÖR
ARMENIAN WORKERS AND NATIONALISM IN OTTOMANS
Yrd. Doç. Dr. Cevdet KIRPIK
Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Cevdet KIRPIK
Erciyes University, Faculty of Education
XIX. yüzyıl sonu ile XX. Yüzyıl başlarında bağımsız bir Ermenistan için faaliyet gösteren Ermenilerden
bir kısmı da işçilerdi. Bunlar, ülkedeki önemli çalışma alanlarında istihdam edilmekteydi. XIX.
yüzyılın sonlarına doğru ülkede demiryolu ve limanlar gibi çeşitli alanlarda yatırım yapan hatırı
sayılır bir yabancı sermaye girişimi bulunmaktaydı. Ermeni işçiler, tıpkı diğer gayrimüslimler gibi,
yabancı yatırımcılar ve yerli gayrimüslim müteşebbisler tarafından Müslümanlara göre daha fazla
tercih edilmekteydi. Öte yandan geleneksel olarak Ermenilerle özdeşleşmiş işler de vardı. Ülkenin
doğusunda bulunan Ermenilerin XIX. yüzyılın sonlarına doğru özellikle İstanbul’a sürekli bir
emek arzında bulundukları görülmekteydi. Öyle ki birçok Ermeni işçi yalnız İstanbul’a gelmekle
kalmıyor, yurt dışına, özellikle de ABD ve Rusya’ya gidiyordu.
İşte yurt içinde ve yurt dışında bulunan Ermeni işçiler, Osmanlı Devleti’nde şiddetini gittikçe
artıran terör eylemlerine ya bizatihi katıldılar ya da dolaylı destek verdiler. Yurt içinde çalışanlar,
başta bombalama hadiseleri olmak üzere, yasa dışı eylemlerde bulundular. Eylemlerle bunlar, bir
yandan toplumu korku ve dehşete düşürerek, devlete olan güveni sarsmayı, bir yandan da Batılı
devletlerin dikkatini çekmeyi hedefliyorlardı. Yurt dışına gidenlerden para kazanarak yurda silahla
dönenler olduğu gibi gittikleri ülkelerde komitelerle işbirliği kurarak Osmanlı Devleti aleyhinde
çeşitli propaganda vasıtalarına başvuranlar da bulunmaktaydı. Ermeni işçilerden bazıları sosyalist
esaslara dayanarak bağımsız Ermenistan peşinde olan Hınçak Cemiyeti ile işbirliği yaptı. Bu
çerçevede işçi örgütlenmesi ve bir takım yasa dışı işçi eylemlerinde söz konusu cemiyetle dirsek
teması sağlandı.
Ermeni işçilerin bu faaliyetleri zamanla devletin onlara şüpheyle yaklaşmasına neden oldu. Devlete
ait işyerlerinde çalışan işçilerden bazıları işten çıkarıldı, yenileri alınmadı. Yurt dışına gidişler ise
olabildiğince engellenmeye çalışıldı. Böylece bunların birlik ve bütünlüğü bozucu girişimleri
önlenecekti. Sonuç itibariyle Osmanlı ülkesine ekilen düşmanlık tohumunun filizlenmesinde Ermeni
işçilerin göz ardı edilemez bir etkileri olmuştu. Konu arşiv belgelerinin ışığında incelenecektir.
Some Armenian workers along with some Armenians were trying to have an independent
Armenia in the end of XIXth century and in the beginning of XXth century. These workers were
employed in important sectors in the country. There was a significant foreign investment in
various sectors such as railways and ports towards the end of XIX. century. Armenian workers,
just like other non-Muslim workers, were preferred over Muslim workers by foreign investors and
local non-Muslim entrepreneurs. On the other hand, there were jobs that traditionally associated
with Armenians. There was a continuing supply of Armenian workers to Istanbul from the East
of the country towards the end of XIX. century. Many Armenian workers did not only come to
Istanbul; they went abroad particularly to the USA and Russia.
Some of these workers, no matter stayed in the country or went to abroad, either gave their
supports or took part personally in actions against the country. Those stayed in the country
gave their support to Armenian nationalism ideologically and actually. Some of those who
went abroad, after earning money, came back to the country with weapons. Some others did
propaganda and provocation against Ottomans in their respective countries.
Some Armenian workers cooperated with Hınçaklar that was an organization based on socialist
principles. Those workers were allied with this group in terms of workers’ unions and some illegal
actions. The interesting point here is the fact of nationalist socialism approach of Hınçaklar.
Although Hınçaklar were based on socialism that theoretically against nationalism, they were
defending Armenian nationalism. In doing so, they thought that they could obtain the support of
socialist public opinion in Europe. Thus, socialism was seen as a mean in the road to independence.
These activities of Armenian workers caused the State to get suspicious of them in time. Some
Armenian workers employed in State establishments were laid off and new ones were not
recruited. Armenian employers also particularly preferred Armenian workers. Traveling abroad
were tried to be prevented by the State. Thus, those activities that harm the unity will be prevented.
In conclusion, Armenian workers had a considerable affect to sprout hatred seeds planted in
Ottoman country. The issue will be predominantly examined in the light of archive documents.
58
59
İNGİLTERE’NİN KAFKASYA POLİTİKASI
THE BRITISH POLICY TOWWARDS CAUCASUS AND
VE BÜYÜK ERMENİSTAN PROJESİ
THE GREAT ARMENIA PROJECT
Yrd. Doç. Dr. Coşkun TOPAL
Karadeniz Teknik Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti’ni parçalamaya yönelik dış politikalarının
bir aracı olarak Rusya, İngiltere ve Fransa Ermeni meselesini uluslararası gündeme taşımıştır. Çar
Petro ile başlayan süreçte Rusya Doğu Anadolu’daki Ermenileri kendi tarafına çekerek onların
vasıtasıyla nüfuzunu Akdeniz’e kadar uzatmayı, sıcak denizlere inmeyi amaçlamıştı. 1877-1878
harbinde ağır bir yenilgi alan Osmanlı Devleti’nin Rusya karşısındaki güçsüzlüğünden yararlanan
Ermeniler Rusya’dan himaye istemiştir. Sonuçta Ayestafanos anlaşması ve sonrasında 1878’de
gerçekleştirilen Berlin Kongresi ile Ermeni sorunu ilk kez uluslararası gündeme girmiştir. ngiltere,
19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren Rusya ile kendi çıkar alanı arasında tampon bölge oluşturma
siyasetini devam ettirmiştir. Nitekim bu tarihten sonra İngiltere, Türkiye’yi bölünmesi ve doğusunda
Büyük Ermenistan’ın kurulması projesine destek vermiştir. Kafkasya’nın Bolşevikleştirilmesi süreci
de, şark milletlerini halas uğrunda işleyen bir süreç değil, iki büyük devletin arasında cereyan
eden tarihî İngiliz-Rus rekabetinin devamı niteliğinde olmuştur. Sonuç olarak Asya, Avrupa ve
Ortadoğu üzerinden Afrika kıtaları ile Karadeniz, Hazar Denizi ve Basra Körfezi ile Hint denizine
giden yolların kesiştiği yerde bulunan Kafkasya, tarih boyunca büyük güçlerin rekabet alanı
olmuştur.
20. Yüzyılın başında Türkiye’nin Doğusunda Büyük Ermenistan kurulması projesi, İngiltere ve
diğer büyük güçlerin Kafkasya politikalarının somutlaştığı temel konulardan biri olmuştur.
60
Assist. Prof. Dr. Coşkun TOPAL
Karadeniz Technical University,
The Faculty of Economics and Administrative Sciences
The roots of the Armenian question lie in the San Stefano and Berlin Treaties signed at the end
of the Ottoman-Russian War of 1877-78.With Berlin Treaty which replaced the San Stefano
The Ottoman Government accepted to implementations of in provinces with an Armenian
population. The Ottoman Government also accepted to inform about these reforms to the major
powers which were signatories to the treaty, and approved for supervision of the implementation
of these measures by the major powers. In reality, The Armenian Question was a dimension of
the ‘Eastern Question’ which projects of the Great Powers had developed with the purpose of
making the Ottoman Empire collapse and disintegrates. For this aime, The Great Powers had
used minorities and separatist movements. When the Russians invaded and defeated Turkey
in 1877-78, Britain adopted a new policy. In 1878 Britain took control of the island of Cyprus,
and in 1883 occupied Egypt and the Suez Canal. British interests in Caucasia led that state to
promote Armenian rebellions. Especially following the 1917 Revolution, the Russians began to
withdraw from the Caucasus. Causcasus acquired more importance for Britain. Because that it
was possible for the Ottomans to expand towards Central Asia through the Caucasus and, on
the other, revolutionary movements had appeared in the Turkish regions in the Russian Empire.
These developments could provide the realization of Pan-Turanism. The oil fields in the Caucasus
were important but also the awakening of Turks could also affect the British Commonwealth
of Nations. As a result of these developements The British planned to partition the regions to a
number of small buffer states between the Bolshevik Russians and the Middle East.
61
XIX. YÜZYILDA ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN
THE AMERICAN EFFECT IN THE CREATION OF THE ARMENIAN
DOĞUŞUNDA AMERİKAN ETKİSİ
NATIONALISM IN THE XIXTH CENTURY
Dr. Dilşen İnce ERDOĞAN
Dokuz Eylül Üniversitesi,
Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü
Dr. Dilşen İnce ERDOĞAN
Dokuz Eylül University,
Atatürk’s Principles of Research and Implementation Center
1776 yılında dünyanın ikinci büyük otarşik devleti olarak siyasi arenada yerini alan ABD, bilindiği
üzere 2006 yılında kuruluşunun 230. yılını kutlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra
dünyanın en büyük çok uluslu ve çok kültürlü devleti olan ABD, kuruşunun ilk 100 yılında dünya
meselelerinden, özellikle Avrupa’da yaşanan siyasi ve ekonomik gelişme ve değişmelerden
kendini uzak tutmayı dış politika ilkesi olarak benimsemiştir.
ABD, 1823 yılında devlet politikası olarak benimsediği Monreo Doktrini’ne bağlı kalmaya
çalışsa da, Osmanlı topraklarının cazibesinden kendini soyutlayamamıştır. Amerikan halkının
mutluluğunu ve ülkelerinin de geleceğini düşünen Amerikalı devlet adamları, dünyada meydana
gelen siyasi ve iktisadi değişme ile gelişmelerden de uzak kalmak istemediler. Böylece Monreo
Doktrini’nin esaslarını çiğnemeden, Osmanlı topraklarının paylaşılması hareketine katıldılar.
Amerika, tacirlerini ve misyonerlerini kullanarak Osmanlı İmparatorluğu’nda ticari imtiyazlar elde
etmeyi başardı. Avrupa işlerine karışmadan, laik devlet anlayışından ödün vermeden, devletin
misyonerler ve tacirler üzerinde etkisi olmadığını karşı tarafa inandırarak; özellikle misyonerleri
aracılığıyla Osmanlı toprakları üzerinde siyasi ve ekonomik hedeflerini gerçekleştirmiştir. ABD’nin
iktisadi ve siyasi hedeflerini gerçekleştirmek amacı ile Osmanlı topraklarına gelen Amerikalı
Protestan misyonerler, XIX. yüzyılda Ermeniler arasında milliyetçilik fikrinin gelişmesinde etkili
olmuştur. Hazırlanacak olan tebliğde, Ermeni milliyetçiliğinin doğuşunda sadece misyonerlerin
değil, konsolosların ve misyoner okullarında eğitim aldıktan sonra Amerika’ya göç eden
Ermenilerin etkileri üzerinde durulacaktır. Amerikalı misyonerlerin faaliyetleri, özellikle İzmir ve
Van şehirleri örneğinde değerlendirilecektir. Ayrıca, Erzurum ve Sivas Amerikan konsolosunun,
devletleri adına bölgede yapmış oldukları çalışmalara da tebliğde yer verilecektir. Hazırlanacak
olan tebliğde, ABCFM’ye bağlı misyoner raporları, Amerikan konsolosluk belgeleri ve Başbakanlık
Osmanlı Arşivinde yer alan dokümanlar kullanılacaktır.
It is known that the United State is the second multi-national and cultural state. The emergence
of United State was celebrated 230th aniversary in 2006. World conditions have changed and the
ınfluence of the United State changed accordingly. Inspite of changing the world conditions,
the United State depend on the Monreo Doctrine, but ıt joined the separation movement of
the Ottoman Empire with the Great Powers. XIX th century, the Ottoman Empire was weakened
by disintegration and war. The first Americans to make contacted with the Ottoman Empire
New England ship captains who commenced trading at Smyrna in the 1780’s. Trade grows up
so slowly until 1800. The United State maintaned commercial investment in Turkey. It struggled
with the Great Powers to economic and political privilages in the Otoman lands. The missionary
movement was a major factor the relations between the United State and the Otoman Empire.
The Otoman land was the most important mission field of the American Board. The organization
enjoyed a vitual monopoly of Protestant missionary activity in that country. The Ottoman officials
thought them of aiding the Armenian rebellions, because young Armenians had been learned
about intellectual freedom, social justice and especially nationalism by the American missionary
to establish independent state in Anatolia. It will be mentioned not only missionary movement
but also activities of the American consulates. The American Board Annuala Reports, American
Conculs Reports and the documents of the Ottoman Archives will be used in this investigation
Key Words: America, Consulate, Armenian, and Missionary
62
63
RUSYA’YA GÖÇEN ERMENİLER SORUNU VE BU SORUNUN
ERMENİ MİLLİYETÇİLİK HAREKETLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Okt. Döndü Sena ARSLAN
Bozok Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü
Ermeniler Berlin Konferansı ile yabancı devletlerin dikkatlerini çekmeyi başarmakla birlikte
bağımsızlık ya da muhtariyet gibi emellerine ulamamışlardır. Tıpkı Balkanlarda olduğu gibi silahlı
mücadele ile amaçlarına ulaşmak için 1890’lardan itibaren ayaklanmaya başlamışlardır Erzurum,
Sason, Zeytun, Van gibi bölgelerde isyanlar çıkarmışlardır.
İsyanlar Batılı devletlerin Ermenilerle ilgilenmesini, söz konusu bölgelerde tahkikat heyetlerinin
oluşturulmasını sağlamıştır. Ancak diğer taraftan da Müslüman halk ile Ermeni halkın karşı karşı
gelmiş olması, Osmanlı Hükümeti’nin uyguladığı tedbirler ve Rusya’nın coğrafi yakınlığı nedeniyle
bu dönemde Rusya’ya çok sayıda Ermeni göç etmiştir.
Rusya’ya göç eden Ermeni sayısının giderek artması ve Rusya’nın bağımsızlık fikrinin kendi
sınırları içinde yaşayan Ermenileri dee etkileyeceğinden endişe duyması nedeniyle Rusya Ermeni
muhacirleri geri göndermek istemiştir. Osmanlı Devleti ise göç eden Ermenilerin Osmanlı
topraklarına döndüğünde faaliyetlerine kaldığı yerden devam edecekleri görüşündedir.
1899 yılı sonunda Rusya Osmanlı Devleti’nden elde edeceği mali çıkarlar ve Ermeni milliyetçiliğini
Osmanlı’ya kanalize ederek rahat nefes almak için Ermenileri iade etmekten vazgeçmiştir. Bu
durum ise Ermeni milliyetçiliğinin Rusya tarafından Osmanlı’ya karşı koz olarak kullanılmasına ve
Ermenilerin Rusya’dan çok Batılı devletlere yanaşmasına neden olmuştur.
Bu çalışmada Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinden temin edilen belgeler ışığında Rusya’nın bu
politikasının Ermeni milliyetçiliğine etkisi ele alınmıştır.
64
PROBLEM OF ARMENIANS MIGRATED TO RUSSIA AND EFFECT OF
THIS PROBLEM ON THE ARMENIAN NATIONALIST MOVEMENTS
Instruc. Döndü Sena ARSLAN
Bozok University,
Atatürk’s Principles of Research and Implementation Center
Although Armenians attracted Western Country’s attention during the Berlin Conference, they
couldn’t reach their aim like an independence or autonomy. They began to revolt in 1890’s to
reach their desire with armed struggle exactly like in the Balkans. They revolt in Erzurum, Sason,
Zeytun, and Van.
The rebellions made the Western countries were interested in Armenians and caused establishing
investigations commissions. But on the other hand the Armenians came face to face with the
Muslims because of the rebellions. Not only because of this condition so many Armenians
migrated to Russia due to the precautions which was applied by Ottoman State and geographic
proximity of Russia.
Russia wanted to send back the Armenians whose account was rising day by day. Since Russia
was anxious that the thought of independence could attract the Russian Armenians. However
important part of the Armenians meddled with the revolts so that Ottoman State didn’t accept
the Armenians emigrants.
In the last of 1899 Russia gives up sending back to Armenians. Because of financial profits which
was obtained from Ottoman and directing the Armenian nationality towards the Ottoman
frontier. By this way Russia would breathe fret again. Due to this attitude Armenian nationality
used as a trump against to Ottoman and Armenian approached the Western states more than
Russia.
This article will mention Russia’s politics on the emigrant Armenians and the effects of this politics
on the Armenian nationality under the light of the documents which were ensured from the
Prime Ministry Ottoman Archives.
65
OSMANLI BELGELERİNDE ERMENİ-İNGİLİZ İLİŞKİLERİ
BRTISH-ARMENIAN RELATIONS ACCORDING TO THE OTTOMAN
(1845–1893)
ARCHIVES DOCUMENTS (1845-1893)
Yrd. Doç. Dr. Durdu Mehmet BURAK
Ahi Evran Üniversitesi, Eğitim Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Durdu Mehmet BURAK
Ahi Evran University, Faculty of Education
1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra Avrupa’da büyük bir devlet olma özelliğini kaybeden
Osmanlı Devleti artık içişlerine sürekli müdahaleler yapılan normal bir devlet konumuna girmiştir.
1774 Küçük Kaynarca antlaşmasından sonra Osmanlı Devleti’ni tek başına Rusya’ya yem etmek
istemeyen İngiltere, bu durumdan azami ölçüde faydalanmak için Osmanlı Devleti’nde kendine
yakın gördüğü Ermenileri kışkırtmaya başlamıştır.
Osmanlı Devleti’ni yıkmayı amaçlayan Batılı devletler, Balkanlarda Slavların ve diğer Hıristiyan
grupların isyanına destek verdikleri gibi; Doğu Anadolu’da da Ermenilere destek sağlıyorlardı. Bu
gelişmeler sonucu, Rusya, Yeşilköy (Ayastefanos) Antlaşması’nın 16. maddesi gereğince Ermenilerin
koruyuculuğunu üstlenmiştir. 1878 Berlin Antlaşması’nın 61. maddesi ile Ermenilerle ilgili durum
uluslar arası siyasî arenanın gündemine taşınmıştır. Böylece Osmanlı Devleti, Ermeniler hakkında
iyileştirici tedbirler alacak ve icraatları konusunda büyük devletleri bilgilendirecekti. Ermenilerin
asıl isteği durumlarının iyileştirilmesinden çok, önce özerklik, sonra bağımsızlık elde etmektir.
Ermeniler, bu amaçla teşkilatlandırılmışlardır. Rusların Ermenileri kullanarak Doğu Anadolu’dan
güneye inme düşüncesi İngiltere’yi rahatsız etmiştir. Bu nedenle İngiltere, Ermenileri bağımsız
ve bağlantısız bir devlet olarak desteklemenin kendisi açısından büyük fayda sağlayacağını
hesaplamıştır.
1885’de Van’da kurulan Armenakan, 1890’da Tiflis’te kurulan Daşnak, 1897’de İsviçre’deki Hınçak
komiteleri Ermeni isyanlarının çıkışında önemli roller oynadılar. 1890’da Erzurum’da başlayıp
1909’da Adana’da devam eden otuzu aşkın isyanın amacı Osmanlı Devleti’ni parçalayarak
bağımsız Ermenistan Devleti’nin kurulmasını sağlamaktı. Bu isyanlar, özellikle I. Dünya Savaşı
yıllarında birçok cephede savaşan Osmanlı Devleti’nin doğu cephesindeki intikallerinin ve
ikmalinin yapılmasını engellemeyi amaçlayarak, Trabzon’dan Adana’ya uzanan bir hat üzerinde
çıkarılmıştır ve İngiltere tarafından yoğun destek görmüştür. Birçok masum insanı katleden, köykasabaları yakıp yıkan, düşmanla işbirliği yapan Ermeni komite ve çetelerinin çıkardığı bu isyanlar
Osmanlı Devleti için artık bir iç güvenlik ve devletin varlığını koruma meselesi haline gelmiştir.
Bu bilgiler arşiv belgeleri ışığı altında incelenmeye çalışılmıştır.
After the treaty of Kuchuk Kainardji in 1774, the Ottoman Empire has lost being a European state
specialty. The Russia interfered the Ottoman rulers and seen the Empire as an ordinary state. The
United Kingdom did not want to allow the Ottoman empire to the initiative of Russia. In order
to get maximum advantage from the declining Ottoman’s the United Kingdom managed to get
provoke the Armenians against the Ottomans rulers.
Western states that aiming to devastate the Ottoman State supported the groups’ rebellions in
Caucus and Slovenes Christians. And also supporting Armenians rebellions against the Ottoman
states in Eastern Anatolia. After this developments Russia has in charged the Armenians protector
upon the Ayastefanos treaty article 16. And with the treaty of Berlin article 61 the situations
of Armenians have carried to the international arena. The Ottoman rulers have taken necessary
measurements to improve the situations of Armenian in the ottoman territory and also have been
in charge to inform the western sates on the development reforms on the Armenian situations.
The main aim of the Armenians is to get the self sovereignty from the ottomans and to form its
own organizational structure. The Russians intensions to intervention to the eastern Anatolia by
using the Armenians have disturbed the Britons. Britain has decided to form an independent
Armenian state for her own interest.
The Armenians committees established in Van 1885, Dacha in Tiflis 1890 and Hınchak in Sweden
1897 have played important roles to support the rebellions. The rebellions began in Erzurum
in 1890 and continued in Adana province in 1909 exceeding thirty rebellions in the different
provinces in The Ottoman territory aimed to divide the Ottoman state in to the separate states.
These rebellions have been organized and supported by the British authorities until the end of
the World War One. And a number of innocent civilians have been murdered; a huge number of
villages and towns and so many other facilities have been destroyed by the Armenians with the
support of British authorities.
The above studies have been examined in the light of archives documents.
66
67
MİSYONER OKULLARI
AMERICAN MISSIONARY SCHOOLS AND THEIR IMPACT
VE ERMENİ BAĞIMSIZLIK HAREKETİNDAKİ ETKİSİ
ON THE ARMENIAN INDEPENDENCE MOVEMENT
Yrd. Doç. Dr. Emine DİNGEÇ
Dumlupinar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Emine DİNGEÇ
Dumlupinar University, Faculty of Arts and Sciences
Doğu Sorunu çerçevesinde Osmanlı Devleti ile ilgilenen devletlerarasına XIX. Yüzyılda Amerika
Birleşik Devletleri de katılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri Osmanlı’yı tanıma ve ayrıştırmada
barışçıl bir yol olan misyonerlik faaliyetlerinden yararlandı. Misyonerlik faaliyetleri görünüşte
dinsel içerikli bir olgu gibi görünse de aksine sosyo-ekonomik boyutludur ve bir yönüyle
uygulandığı devlete nüfuz etme aracı olarak kullanılır. Amerika Birleşik Devletleri Ortadoğu’da
nüfuz sağlayabilmek için sosyal yaşamda en etkili alanlar olan sağlık ve eğitim kurumlarını seçti.
Bu eğitim kurumlarında başta Ermeniler olmak üzere Osmanlı Devleti’ndeki diğer azınlıklara ulusal
bilinç aşılanarak, kendi kaderlerini tayin etme bilinci verildi. Bu da vatan kurma özleminde olan
Ermeniler için kamçılayıcı etken oldu. Eğitim ile ekilen ayrılıkçı tohumlar kısa sürede meyvesini
verdi. Bu okullarda verilen vatan, millet, milliyetçilik, özgürlük gibi kavramlar Osmanlı Devleti için
isyan, ayaklanma ve parçalanma anlamına gelecekti.
Bu bildiride Amerikan misyoner okularının Ermenilerin bağımsızlık hareketindeki etkisi incelenecektir.
In the 19th century, the United States began to be seen as the new player in the Ottoman theatre.
Missionary activities provided very good opportunities for the US to know and to involve in
the Ottoman affairs. Missionary activies were seen as the humanitarian activies, however, they
have some socio-economic aspects and were used to penetrate in the foreign societies. The US
government used missionaries which mostly dealt with both education and health in the Middle
East.
In these missionary schools, Armenians and other ethnic groups were tought to become a
nation and how to decide their own fate. This stimulated the Armenian national consciousness.
Schools played their role best and the friutfull results were started to be seen soon. Conseption
of fatherland, nationality, ethnicity, independence was turned out to be rebellion, uprising,
treachery and betrayal for the Ottoman Empire.
The purpose of this paper is to find out how far the American missionary schools effected the
Armenian independence movement before the WWI.
68
69
BATI BASININA GÖRE
ACCORDING TO THE WESTERN PRESS THE BRITISH PRIME
İNGİLİZ BAŞVEKİL GLADSTONE VE ERMENİ MESELESİ
MINISTER GLADSTONE AND THE ARMENIAN QUESTION
Doç. Dr. Enis ŞAHİN – Arş. Gör. Mustafa SARI
Sakarya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assoc. Prof. Dr. Enis ŞAHİN – Res. ASsist. Mustafa SARI
Sakarya University, Faculty of Arts and Sciences
Ermeni Meselesi, 19. yüzyılın ikinci yarısının ortalarından itibaren gelişme gösteren ve Avrupa
ile dünya gündemine yerleşen önemli uluslararası sorunlardan birisidir. İngiltere, bu meseleyi
dünya gündemine taşıyan devletlerin başında gelmektedir. İngiltere’nin Yakın ve Ortadoğu
bölgeleriyle olan yakın siyasî ve iktisadî bağlantıları, özellikle Rusya’ya karşı Ermenilerin bir
koz olarak kullanılması sonucunu ortaya çıkarmıştır. Bu politikanın geliştirilmesindeki İngiliz
mimarların başında, William Ewart Gladstone gelmektedir. İngiltere’de 1809–1898 yılları arasında
yaşayan Gladstone, 1868 ile 1894 yılları arasında, tam dört kez başvekillik makamına gelmiş ve
bu dönemlerde Türkiye ve Ermeni meselelerine özel bir ilgi göstermiştir. İngiltere devletinin
dış politika amaçlarını, Ermenilere karşı özel ilgisiyle birleştirmiş, bunun sonucunda, Osmanlı
devletine yönelik olarak düşmanca politikalar geliştirmiştir.
19. yüzyılın son çeyreğinde İngiltere’nin dış politikada, özellikle Rusya’ya karşı Akdeniz güvenliğini
bizzat üstlenmesi ve Osmanlı devletinin toprak bütünlüğüne saygılı olma politikasını terk etmesi,
Osmanlı devletinin dış politikadaki durumunu çok daha zora sokmuştur. Başvekil Gladstone
İngilteresi’nin Osmanlı’ya yönelik bu dış politikası, bazen çok saldırgan, bazen de terbiye sınırlarını
aşan ifadelerle dolu oldu. Gladstone zaman zaman, Türklerin dünyadan tasfiye edilmesinin
gerekliliğini ifade edecek kadar saldırganlaştı. Bazen onlara yönelik olarak, medeniyetin insanlık
dışı dev numunesi diye hakaret etti. Bazen de alçak katiller sürüsü, Orta Asya’ya sürülmeli diyecek
kadar seviyesini düşürdü. Ermenilere yönelik olarak ise, Ermenilere hizmet, medeniyete hizmettir
diyecek kadar sevecen davrandı. Sonuçta Avrupa kamuoyunda, zalim Türk-mazlum Ermeni
imajının oluşmasında ve tebea-i sadıka olan Ermenilerin, büyük devletlerin kışkırtmalarıyla
tabi oldukları devlete başkaldırmalarında, Gladstone’nun gayret ve politikalarının büyük katkısı
olmuştur. Bu bildiride, 19. yüzyılın son çeyreğinde, İngiliz ve Amerikan basınına göre, William
Ewart Gladston’un, Ermeni meselesine bakış açısı ve bu meseleyi İngiliz devlet politikası haline
dönüştürmesi ele alınacak ve detaylarıyla ortaya konulacaktır.
The Armenian Question developed in the last quarter of 19th century and settled the agenda
of Europe and World as one of the international questions. England was the leading state which
conveyed the issue to the world agenda. The political and economic connections of England
by the Near East and Middle East resulted that Armenians were used as a trump especially
against Russia. The predominant British statesman on this subject was William Ewart Gladstone.
Gladstone, who lived in England between years of 1809 and 1898, became prime minister four
times and showed a special interest in Turkey and the Armenian Question. He joined the aim of
the British Foreign Policy with his especial interest on the Armenians, and so he followed a hostile
policy towards the Ottoman State.
In the last quarter of 19th century, the assuming of England the security of Mediterranean
against Russia and the abandonment of the Ottoman territorial integrity aggravated of the
Ottoman Foreign Policy conditions. Gladstone’s Foreign Policy on the Ottoman State became
too aggressive, sometimes filled up breeding comments. Gladstone often became aggressive
as saying the statements like the necessity of clarify of Turks from the world. He affronted
Turks as the huge examples of inhuman of civilization. Sometimes, he described Turks as the
contemptible butcher flock and said that they must be driven to Central Asia. On the other hand,
he acted tenderly on the Armenians; he said the servicing for the Armenians is the servicing for
the Civilization. Consequently, the efforts and policies of Gladstone brought about the formation
of image of atrocities Turk-blameless Armenian and the revolt of Armenians, which were called
devoted citizenship, against the Ottoman State. In this proceeding, according to the British and
American Press, the approach of William Ewart Gladstone on the Armenian Question and his
converting this question into the state policy of England in the last quarter of 19th century will
be explained.
70
71
ULUSLARARASI GELİŞMELER IŞIĞINDA 19. YÜZYIL
UNDERTHE LIGHT OF INTERNATIONAL DEVELOPMENTS RUSSIAN’S
BOYUNCA RUSYA’NIN ERMENİ SORUNUNA BAKIŞI
LOOK TO ARMENIAN MATTER THROUGHOUT 19TH CENTURY
Arş. Gör. Esma SARAÇ
Süleyman Demirel Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Res. Assist. Esma SARAÇ
Süleyman Demirel University, Faculty of Economics and Administrative Sciences
Tarihsel süreç incelendiğinde Rusya’nın Ermenilere ilgisi sıcak denizlere inme politikası ile eş
zamanlı olarak gelişmiştir. Rusya, Çar I. Petro’dan itibaren büyük bir dünya devleti olabilmek ve
İngiltere ve Fransa gibi devrin büyük güçleriyle güç mücadelesine girebilmek için Ermenilere
yönelik politikalar geliştirmeye başlamıştır.
1774 Küçük Kaynarca Anlaşması ve 1829 Edirne Anlaşması ile Osmanlı coğrafyasındaki Ortodoks
Hıristiyanlar üzerinde söz sahibi olan Çarlık Rusya, 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı sonrası imzalanan
Ayastefanos (Yeşilköy) Anlaşması’nın 16. maddesi ile Ermeniler üzerinde himaye hakkı kazanmıştır.
Yakındoğu’daki devletlerarası güç dengesini bozacağı iddiasıyla İngiltere ve Fransa’nın karşı
çıkması üzerine uygulamaya geçemeyen bu anlaşma, Ermeni sorununun uluslararası alana
taşındığı ilk anlaşma olması açısından önemlidir.
Yeşilköy Anlaşması’nın yerini alan 1878 tarihli Berlin Anlaşması’nın 61. maddesine göre, Osmanlı
Devleti ‘halkı Ermeni olan eyaletlerde mahalli ihtiyaçların gerektirdiği ıslahatı yapmayı’ kabul
etmiştir. Bu durum, Ermeniler üzerindeki Rus nüfuzunun azalmasına ve İngiltere’nin etkisinin
artmasına neden olmuş ve Türk-Ermeni ilişkilerine yabancı güçlerin müdahale hakkı kazanmasıyla
sonuçlanmıştır.
Rusya çeşitli anlaşmalarla Ermeniler üzerinde elde ettiği etki alanını bazı dini ve kültürel
uygulamalarla geliştirmeye çalışmıştır. Bu amaçla, Ermeni gençlerini Rus okullarında eğitmek
için, 1816’da Moskova’da Lazarian Enstitüsünü, Tiflis’te Nersessian Okulunu ve Eçmiyazin’de
Gevorgian Akademisini açmıştır. 19. yüzyıl boyunca bu eğitim kurumlarında ihtilalci fikirlerle
yetişen birçok Ermeni genç, Osmanlı Devletine karşı yürütülen bağımsızlık hareketlerinin baş
aktörleri durumuna gelmişlerdir.
Bu çalışmanın amacı, 19. yüzyıl boyunca Rusya’nın Ermeni Sorununa bakışını irdelemektir. Bu
doğrultuda, ilk olarak Rusya’nın Ermenilere yönelik politikasının tarihi arka planı incelenecektir.
Daha sonra ise, Moskova’nın bu politikasının altında yatan siyasi, ekonomik ve dini nedenler
ortaya konulmaya çalışılacaktır.
72
It’s understood that while studied at historical process; the interest of Russian about Armenian
had taken progress with “go to warm seas policy” of Russian synchronously. Beginning from Czar
I. Petro Russian had been devoloping some policies which had taken Armenian to the center for
had been a great state and could have been making force struggle with big powers of that period
like England and France.
Czardom Russian, which began to be effective on Orthodoxies in Ottoman geography with Küçük
Kaynarca Agreement (1774) and Edirne Agreement (1829), had gained a protection right on
Armenian with 16th item of Ayestofenos (Yeşilköy) Agreement wich had signed after 1877-1878
Ottoman-Russian War. Because of the opposing of England’s and France’s thesis which claimed
that it will had been demolished the power balance between Near East States could not have
been put on practise, it was important had been first agreement about Armenian Matter.
According to the 61th item of 1878 dated Berlin Agreement which takes place of Yeşilköy
Agreement, Otoman State had been accepted ‘to make reforms which necessitated local
requirements in states which the folks are Armenian’. This condition caused to decreasing of
Russian and increasing of England influance on Armenian and to result in interference right of
foreign forces about the Turkish-Armenian relations.
Russia tried to enlarge own influence area on Armenian, which had taken before with different
agreements, by some religious and culturel practices. For this aim Russia, had opened Lazarian
Instutite at 1816 in Moskova, Nersessian School in Tiflis and Gevorgian Academy in Emciyazin.
Throughout 19. Century a lot of Armenian youths who had been educating with revolutionary
ideas became the actors of independence movements’ againts to Ottoman State.
The aim of this study, to examine the Russian’s look to Armenian Matter throughout 19. Century.
In this direction, firstly, the historical backround of Russian’s policy intended for Armenian will
be investigated. After than, the political, economical and religious factors, that underlying this
Moscow’s policy will be presented.
73
ERMENİ AZINLIK OKULLARININ ERMENİ
THE ROLE OF ARMENIAN MINORITY SCHOOLS IN THE RISING
MİLLİYETÇİLİĞİNİN DOĞUŞUNDAKİ ROLÜ
OF ARMENIAN NATIONALISM
Ersin MÜEZZİNOĞLU
Milli Eğitim Bakanlığı, Öğretmen
Ersin MÜEZZİNOĞLU
Ministry of Education, Theacher
Osmanlı Devleti’nde Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren azınlıklar İslam hukukunun bazı
kaidelerinden hareketle din ve mezhep esasına göre millet sistemi adı altında teşkilatlandırılmıştı.
Azınlıklar bu sistemde birer Osmanlı tebaası olarak kabul edilmekte ve bir ruhani reisin idaresinde
cemaat halinde yaşama hakkına sahiptiler. Bu ruhani reisler kendi cemaatlerinin eğitim ve kültür
müesseselerini, kiliselerini, hastanelerini yönetme yetkisine ve sorumluluğuna sahiptiler. Ülkedeki
Ermeni azınlığının da devletin sunduğu bu imkanlardan sonuna kadar faydalandığı özellikle eğitim
sahasında olmak üzere 18.yüzyılda artış gösteren ve 19. yüzyılda da yoğunluk kazanan çok sayıda
okul açtıkları görülmektedir.. Diğer azınlık okulları gibi başlangıçta dini mahiyette bir eğitim veren
bu okullarda eğitimin niteliği zamanla değişmiş, milli bir eğitimin esas alındığı istiklal ve milliyetçilik
duygularının aşılanmak istediği kurumlar haline dönüşmüşlerdir. Bu bağlamda okulların Ermeni
milliyetçiliği fikrinin doğmasında kiliselerle birlikte en etkili kurumlar olduğu söylenebilir. Ermeni
okullarının artışında ve faaliyetlerinin yoğunlaşmasında yabancı devletlerin siyasi menfaatleri
ile misyonerlik faaliyetlerinin odak noktasında Ermeni topluluğunu görmelerinden kaynaklanan
himaye ve yardımlarının da etkili olduğu belirtilmelidir. Osmanlı Devleti ise zaten Tanzimat
dönemine kadar eğitimi hem Türkler için hem de azınlıklar için bir devlet görevi olarak telakki
etmemişti. Ermeni okullarının sayıca ve faaliyetçe dikkat çekmesiyle birlikte okullar üzerinde etkili
olmayacak bir kısım denetim teşebbüslerine başvurulmuştur. Ermeni cemaati bu denetimleri
kabule yanaşmadığı gibi yabancı devletlerden gördüğü müzaheretle Bâb-ı Alî üzerinde baskı
kurulmasını sağlamış ve sonuç olarak okulların zararlı faaliyetlerinin önüne geçilememiştir.
Bu tebliğde, Ermeni azınlık okullarının Ermeni milliyetçiliğinin doğuş ve gelişmesinde hangi
metotları kullanarak etkili oldukları arşiv belgelerine dayalı olarak anlatılmaya çalışılacaktır.
74
In the Ottoman Empire, since the period of Mehmet II, the minorities had been classified and
governed in a system that is called Nationality (millet sistemi) depending on some certain
Islamic rules which are according to the essential approach of religious thought. The minorities
were accepted Ottoman citizens and had living rights in their congregation under the authority
of religious head leader known as Ruhban. Those religious head leaders had the authority
and responsibility for administering the educational and cultural foundations, churches and
hospitals of their own congregations. It is observed that Armenians as a group of minority in the
Ottoman Empire took advantage of those mentioned possibilities especially about education
offered by state. Armenians’ congregations started to establish new educational foundations
known as congregation’s schools especially since the beginning of the 18th century. Like the
other congregation’s schools, those Armenian schools trained people on religious subjects
at the beginning but later on the character of the training at these schools changed and they
became schools where national educational policy was implemented. Especially since the last
quarter period of the 18th century they aimed to instruct Armenian students the idea depending
on Armenian nationalism and liberty. In this point it can be alleged that in emerging Armenian
nationalist and separatist ideology in the Ottoman Empire Armenian schools were effective as
well churches.
On the other hand another reason decreasing the Armenian nationalism is related to the great
western states’ missionary policies on Armenians. Those western states (Russia, England..)
thought Armenians as such an instrument to make their own political targets true in the Ottoman
State. According to the Ottoman state system education were not accepted the duty of state
till Tanzimat era for both Muslims and minorities. With the decrease in number and activity of
schools Ottoman state started to take some precautions which were not effective on Armenian
nationalists properly. Armenians didn’t accept such precautions and contrarily with the advocacy
of the great western states accelerated nationalist activities. Eventually Ottoman state couldn’t
succeed at struggling against Armenian harmful thoughts properly.
In this article, through which methods Armenian minority schools effected the occurring and the
rising of Armenian nationalism will be explained by ottoman archive documents.
75
ABCFM MİSYONERLERİ ALBERT VE EMMA HUBBARD’IN
THE IMPRESSIONS ON SIVAS (1873-1899) OF ABCFM
1873-1899 SİVAS İZLENİMLERİ
MISSIONERS: ALBERT AND EMMA HUBBARD
Yrd. Doç. Dr. Fatih Mehmet DERVIŞOĞLU
Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Fatih Mehmet DERVISOGLU
Cumhuriyet University, Faculty of Education
1810 yılında Boston’da kurulan The American Board of Commissioners for Foreign Missions
(ABCFM) isimli Amerikan Protestan misyonerlik cemiyeti kısa sürede imkanları ve faaliyet alanın
genişliği itibariyle Amerika’nın ve dünyanın en büyük misyoner teşkilatı haline gelmiştir. Albert
ve Emma Hubbard çifti misyoner olarak atandıkları ilk görev yerleri olan Sivas’ta bir ömrü birlikte
geçirmişlerdir. Ermeni meselesinin alevlendiği bir zaman diliminde Sivas vilayetinde görev
yapmaları, misyon raporları, şahsi mektup ve gözlemlerinin kıymetini artırmaktadır.
Osmanlı ülkesinde, Protestanların millet statüsünde kabul görmesi, Amerikan misyonerlerinin
faaliyet alanını genişlettiği gibi Ermeni milleti arasındaki mezhebi çatışmaları da derinleştirmişti.
Hubbardlar, Sivas’a geldiklerinde şehirde kuruluş tarihi 1851 yılına dayanan bir protestan
kilisesine sahip oldukları halde, Protestanlığı zahiren kabullenmiş bir cemaatle karşılaşmları
nedeniyle sıkıntılar yaşamamıştır. Anadolu ve Ortaoğu coğrafyası siyasi, dini, ekonomik nedenlerle
misyonerlerin ilgi alanları arasındadır.
Misyonerler, eğitim kurumları ve kilselerine özendirme yoluyla Ermeni kilisesinde bir reform
hareketi başlatmayı amaçlamışlardı. Asıl hedefleri olan müslümanları dönüştürme konusunda ise
şartların olgunlaşmadığı düşüncesiyle Müslümanları etkilemenin Doğu kiliselerini güçlendirerek
gerekli tesiri sağlayabileceklerini düşünmektedirler. Hubbardların gözünden, Sivas istasyonu ve
buna bağlı Gürün, Darende, Divriği, Zara, Karahisar Mancınık ve Tokat’tan ibaret yedi istasyon,
Ermeniler, Türkler ve devir hakkında önemli dini, siyasi ekonomik bilgilerin bir değerlendirmesinin
yapılacağı tebliğin konusunu ABCFM Misyonerleri Albert ve Emma Hubbard’ın 1873-1899
Sivas’taki izlenimleri teşkil edecektir.
76
American Protestant missionary association, The American Board of Commissioners for Foreign
Missions (ABCFM) founded in 1810, Boston had became the biggest missionary association on
the world in term of its opportunities and breadth of the field of activity, in a short time.
Albert and Emma Hubbard had lived in Sivas, their first missionary place, until dying. Since they
had worked at Sivas n the period of that Armenian case had been flaming, their missionary
reports, private letters and observations are so significant.
The fact that Protestants were considered as “nation” in Ottoman State had expanded the scope
of American missioners and deepened the sect conflicts among Armenian people.
However Hubbards had a Protestant church founded in 1851 at Sivas when they came to Sivas
for working and living, they did not have any religious difficulties because they had met a little
group of people outwardly adopting the Protestant.
Anatolia and Middle East are among the sphere of interest of missioners because of geographical,
political, religious and economical issues.
Missioners had planned launching to a reform in Armenian church by encouraging to educational
institutes and their own churches. Their main plan was to make those over Muslims but they
thought the situations were not ready for a reform and should strengthen the East churches in
order to affect Muslims.
This study will be on the impressions of ABCFM Missioners, Albert and Emma Hubbard on Sivas
(1873-1899) and those locales: Sivas station and seven related stations to main station Gürün,
Darende, Divriği, Zara, Karahisar Mancınık and Tokat. And it will be made an evaluation of
religious, political and economical issues on Armenians, Turks and the period in this study.
77
RUS DEVLET GÖREVLİLERİNİN
RUSSIAN STATE OFFICIAL’S PROVOCATIVE ACTIVITIES
OSMANLI ERMENİLERİNİ KIŞKIRTICI FAALİYETLERİ
AGAINST THE ARMENIANS IN THE OTTAMAN PROVINCES
Arş. Gör. Fatma İNCE
Bozok Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Res. Assist. Fatma İNCE
Bozok University, Faculty of Arts and Sciences
Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde Doğu Anadolu, Kafkasya ve Kilikya bölgelerinde
krallıklar, beylikler ya da dağınık bir halde yaşayan Ermeniler, çeşitli devletlere tabi bir durumda
bulunuyorlardı. Osman Gazi döneminde Osmanlılar ve Ermeniler ilk kez karşılaşmışlar, daha
sonra F.Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılmış
olan seferler sayesinde Ermeniler, Osmanlı hakimiyetine girmişler ve ‘Millet-i Sadıka’ ismi ile uzun
yıllar Osmanlı devletinin bir parçası olarak yaşamışlardır.600 yıl boyunca Osmanlı topraklarında
dillerini, dinlerini ve kültürlerini serbestçe yaşayan Ermeniler bazı Avrupalı emperyalist güçlerin
etkisiyle onların Osmanlı Devletini yıkma planlarının bir parçası olarak ortaya çıktılar. Bu
devletlerden birisi de Rusya’dır. Rusya 18.yy başlarında 1. Petro döneminden itibaren Ermeniler ile
ilgilenmeye başlamıştır.Rusya tarihi emellerini gerçekleştirebilmek için Osmanlı hristiyanlarının
hamiliğine soyunmuştur ki bu Hristiyan unsurlar arasında Rus Ortodoks Rumlar ile Ermeniler
1. planda gelmektedir. Nitekim Rusya, 1826-1828 yılları arasında İran’la yapmış olduğu savaşta
Ermenilerden faydalanmış savaş sonunda imzalanan Türkmençay Anlaşması ile de Ermeni
Vilayetini kurmuştur. Yine, 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşı esnasında da önemli sayıda Ermeni,
Rus ordusuna kaydolmuştur. Aynı ihanet 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında da tekrarlanmıştır.
Rusya tarihi emellerini gerçekleştirebilmek için Osmanlı sınırları içerisinde bulunan memurlarını
da kullanmıştır. Örneğin, Ermeni Piskoposu Horantion Efendi Rusya’nın Erzurum Konsolosu ile
birlikte Osmanlı devleti aleyhinde çalışmalarda bulunmuştur.Yine arşiv belgeleri kanıtlamaktadır
ki bazı Rus subayları Diyarbakır, Sivas ve Edirne’de bulunan Ermenileri kışkırtmaktadırlar.Bunların
yanı sıra Rusya Büyükelçiliği Tercümanı Maksimof Rus tebaasından olan Ermeni Fesat Komitesi
üyelerini himaye etmektedir. Bütün bu veriler gösteriyor ki, Ermenilerin Osmanlı devleti aleyhine
yaptığı çalışmalarda diğer batılı emperyalist güçler gibi Rusya da çok büyük bir rol oynamıştır.
Bu bildiride Rusya’nın Osmanlı sınırları içerisindeki yıkıcı, kışkırtıcı çalışmaları arşiv belgelerine
dayanılarak anlatılacaktır.
78
In the begining of the foundation of Ottoman Empire we see Armenians in the East Anatolia,
Caucasia and Cilicia. They had Kingdom, public and some of them lived dispersed in different
areas under different states.Armenians and Ottamans firstly met in the period of Osman Qâzi.
In the periods of Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim and Kanuni Sultan Süleyman there
were some holy wars and after them Armenians were under the Ottoman domination. Under
the domination of Ottoman Empire, Armenians were called faithful people.(Millet-i Sadıka)the
Armenians who lived freely,spoke their own language,prayed in their churhs and kept up their
culturalactivities for 600 years emerged as a part of European imperialist forces plan to divide
ottoman Empire.Russia was one of this countries.Russia began to interested in Armenians during
the reign of Petro 1 in the early years of the 18th century. The first plan Russia claimed was that is
was the protector of Greek Orthodox and Armenians to reach its historical desires. Furthermore,
Russiamade use of Armenians in the Russia-İran war between the years of 1826-1828. They
signed Türkmençay treaty and as a result of the agreement Armenian province was founded.
Between 1828-1829 Ottoman –Russian war , there were a lot of Armenians who registered into
the Russian Army to fight against Ottoman Empire and the same disloyalty was seen in 18771878 Ottoman-Russian war. Besides, documents in the archive have proven that some Russian
commanders have been inciting the Armenians living in Diyarbakır, Sivas and Edirne. In addition
to these, Maksimof, the interpreter of Russian Embassy has been protecting Russian Armenians
who are members of “Armenian FESAT Committee”. All this data indicates that in the activities
of Armenians against Ottoman Empire, Russia, as many other western Imperialists, played an
important role. In this document, Russia’s subversive and provocative activities in the Ottoman
areas will be handled which was based upon the archive documents.
79
1863 TARİHLİ NİZAMNAME-İ MİLLET-İ ERMENİYAN
THE OTTOMAN STATE’S POLICY TOWARDS ARMENIANS
BAĞLAMINDA OSMANLI DEVLETİNİN
RELATED WITH THE REGULATION OF THE ARMENIAN NATION
ERMENİLERE YÖNELİK TUTUMU
Assist. Prof. Dr. Fehmi AKIN
Afyonkarahisar Kocatepe University, Faculty of Arts and Sciences
Yrd. Doç. Dr. Fehmi AKIN
Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Nizamname-i Millet-i Ermeniyan 1856 Islahat Fermanı gereğince ve bir de Ermenilerin o güne değin
ortaya koydukları sadık millet portresinin etkisiyle hükümetin bir lütfu olarak değerlendirilebilir.
1863 yılında yayımlanarak yürürlüğe giren 99 maddelik nizamname, Ermeni Patrikhanesi’ne
Ermeni Cemaatını yönetmede geniş yetkiler tanırken ayrıca Ermenilere 140 üyeli bir Genel Meclis
kurma imkânı da vermekte idi. Osmanlı Devletinin ilk Anayasası Kanun-ı Esasi’yi 13 yıl önceleyen
ve Ermenilerin Ermeni Anayasası dedikleri bu Nizamname, Ermenilere önemli ayrıcalıklar
kazandırdı. Ermeniler, din işlerinden başka eğitim, sağlık, vakıflar, vergi ve kısmen yargıda kendi
işlerini kendileri bu nizamnameye göre seçilecek komisyonları eliyle yürütüyordu. Ermeniler,
Osmanlı hoşgörüsünün sağladığı bu ayrıcalıklardan yararlanarak özerklik için teşkilatlanmaya
başladılar. Gelinen noktada Nizamnamenin Ermeni sorununun oluşmaya başlamasında önemli
rolü olduğunda kuşku yoktur.
80
The regulation called Nizamname-i Millet-i Ermeniyan (Regulation of the Armenian Nation),
which reinforced the situation of the Armenian community in the Ottoman Empire in 1863,
and which granted some additional privileges and autonomy concerning their self-governance,
became effective. According to the Islahat Fermani (Firman of the Reforms) this regulation, which
included some new provisions, that were additional to the present rights, was a reward that
was granted to the Armenians, who were considered as the most loyal citizens of the state. The
Armenian Patriarchate Assemblies prepared this regulation taking the consent of the Ottoman
Government. With this regulation, immense privileges were granted to the Armenians. This can
be expressed as a State in a state; governance in governance.
81
1890’LI YILLARDA BÜYÜK DEVLET POLİTİKALARI VE
THE GREAT POWERS AND THE ARMENIAN ISSUE
ERMENİ MESELESİ BİR ULUSLARARASI İLİŞKİLER
IN THE 1890s: PERSPECTIVES OFFERED BY WESTERN SCHOLARS
[IR] PERSPEKTİFİ
IN COMPARATIVE FRAMEWORK
Prof. Dr. Fuat BOROVALI
Doğuş Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler
Prof. Dr. Fuat BOROVALI
Doğuş University, Department of International Relations
Ermeni meseleleri daha ziyade 1915’le anılır olduğundan, 1890’lardaki çok önemli olaylar biraz
geri planda kalmış gibidir... Ancak, özellikle 1894–1897 yılları arasında yaşananlar, olayların seyri hususu dışında, adeta bir büyük-güçler diplomasisi [great power diplomacy] laboratuarı
niteliğindedir... Gerçektende 1890, bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bismarck ‘ın sahneden
çekilmesi / veya el çektirilmesi ve Birinci Cihan Harbi sath-ı mailine girilmiş olması (=la belle
epoque denilen çeyrek-asır:1890–1914) ...
Bu dönemde büyük-güçlerin ortaya koyduğu politikalar, her ne kadar Tukidides’ten bu yana
değişen fazla bir şey olmadığını gösteriyorsa da, Ermeni meselesi etrafında dönen / döndürülen
diplomatik ‘dolaplar’ bugüne dahi ışık tutacak mahiyettedir... Bu enter-aktif iletişim modelinden
[= matrix ] bizim çıkaracağımız dersler, sadece Ermeni politikamızı belirlemekle kalmayıp,
Avrupa devletleri + ABD, hatta Rusya ile ilişkiler, Kuzey Irak konusunun konjonktürel yorumu
ve T.C.-devlet politikalarının hangi parametrelere istinad etmesi gerektiği hususlarınada yön
verebilecektir...
Bu tebliğ, bir tarihsel araştırma iddiasında olmayıp, IR (=Uluslar-arası İlişkiler disiplini) çerçevesinde,
büyük-güçler diplomasisinin ve gerçekten de kıran-kırana geçmiş bir dönemin, hem retro-spektif
değerlendirmesini yapmak, hem de Ermeni meselesinin tarihsel gelişiminin kavranmasına analitik
katkıda bulunmak amacını gütmektedir...
Ayrıca IR /Uİ, politika-üretimine yönelik bir bilim-dalı (=policy-oriented science) olduğuna göre,
2008-itibariyle bir büyük-devletler
güç-denklemi (=con-juncture) haritası çıkarılarak, bunun Türkiye’nin hassas konularına nasıl
yansıdığı, geniş perspektiften ele alınabilir...
Güç-politikaları (=real-politik) açısından ‘Batı-cephesinde değişen bir şey olmadığına’ göre,
bizlere düşen --gerek Tarihçi, gerekse IR / Uİ ‘ci olarak-- elimizdeki bütün metodolojik ve teorik
imkânları kullanarak, dünyasal siyasa’nın (=world politics) bütün karmaşıklığı ile / veya rağmen
kavranmasını sağlamak ve oluşan bilgileri topluma yansıtmaktır...
That the Great Powers were responsible for a good deal of what transpired during the 1890s
in the form of Armenian uprisings, is quite-known to many historians, some IR scholars, and
few interested laymen, but beyond that there seems to be a thick-veil of ignorance...
Equally unknown to most {apart from a few experts of the issue and/or the period}, is how various
scholars --mainly in the West-- have treated the thorny question of Great Power involvement
--- the duplicity, the machinations, manipulations...
...not only the more obvious players --such as Britain, Russia and France, but Austria and
post-Bismarckian Germany as well...
Having taught Diplomatic History, over the years at various levels, primarily using Norman Rich’s
Great Power Diplomacy, 1814-1914 ‘as textbook, I have been pleasantly-surprised to discover
how objectively Professor Rich [of Brown University] approaches the matter, and what a sound
observation he conveys to his readers... It is this discovery that led me to develop the idea of
engaging in a comparative analysis of scholarly rendition of events -- in this case, that of the
1890s diplomatic machinations, as pertaining to the Ottoman Armenians...!
The 1890s should be equally well-known by the public at large as its famous / infamous periodcousin == 1915 and beyond...! The wel-versed historians already know that ... But Western
scholarly analysis our-policy the period, particularly from an IR-policy perspective, should be
brought to the attention of the specialialists and the general publıc alike...
This is what this paper sets out to do, and hopefully it will provide a sound contribution to not
only the scholarly literature {in International Relations}, But to the promotion of Turkey’s Rightful
theses, as well..
82
83
TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİ ERMENİ BASIN ORGANLARINDA
ARMENIAN-TURKISH RELATIONS IN ARMENIAN MEDIA
Gaffar ÇAKMAKLI
Bakü Devlet Üniversitesi, Jurnalistika (Gazetecilik) Fakültesi
Gafar MEHDİYEV (CHAKHMAQLI)
Baku State University,
Head of Armenian Studies Center,
Editor-in-chief of New Eurasia newspaper
19. yüzyıl sonlarına doğru Osmanlı sınırları içinde ve dışında Ermenice yayınlanan gazeteler TürkErmeni ilişkilerinin araştırılması için önemli malzeme arzetmektedir. Şu basını ideolojik bakımdan
üç guruba ayırmak mümkündür.
1. Aşırı milliyetçi Ermeni gazeteleri (Hnçak, Droşak, Dzayn Hayrenyan, Horizon, Hayrenik vb.)
2. Liberal yönümlü Ermeni basın organları (Armenakan, Aravot, Aşhatank, Nor Gyank, Or , Garmir
Droşak vb.)
3. Marksist-komünist görüşlü basın organları (Banvor, Aşhatank, Hegapohutyun, Iravunk vb.)
Aşırı milliyetçi Ermeni gazeteleri genellikle Avrupa ülkelerinde, Lübnan’da , Rusya’da (Kafkasya’da)
basıldığından Osmanlı Imparatorluğunu, Türk tarihini ve Türk ırkını aşağılayan yazılar vermekle
Türk düşmanlığıni körüklemiş, Türk-Ermeni ilişkilerine onanmaz yaralar vurmuştur.
Liberal yönümlü Ermeni basını Batılı misyonerlerin parasıyla basıldığından yabancı güçlerin
elinde her zaman iyi bir silah gibi kullanılmıştır. Ermeni politik ve ulusal kurumlarının politikası da
bu güçler tarafından yönetilmiştir. Bu gazetelerde ihtilalci ve milliyetçi sloganlara yer verilmese
de, ’Ermeni Sorunu’ ile ilgili tüm konularda düşünceler Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın aleyhinde
olmuştur.
Marksist görüşlü gazeteler 19. yy başlarında yayınlanmağa başlamıştır. Genellikle Rusya’da basılan
bu gazetelerin amacı Ermeniler için komünistlerin güdümünde bir devlet kurmak olmuştur.
Marksist-komünist görüşlü gazeteler de Ermeni Sorunu’nda aynı tek yanlı ve taraflı çizgiyi takıp
etmiştır.
Ideolojik yönümüne bakmaksızın tüm Ermeni basını vahşi Türklerin mazlum Ermenilere karşı
soykırım yaptığı propagandasını yaymış, bu konuda Batı ülkelerini ve uluslararası camiayı
inandırmak yolunu benımsemiştir. Biz araştırmamızda Ermenice basın organlarında zamanzaman bir-birine aykırı olan görüşlerle kendilerini yalanladıklarını da ortaya çıkarmışız.
Çağdaş Ermeni basını da ayni cizgiyi takip ediyor. Bu medya kuruluşlarıTürke nefret aşılamağı kendine
hedef seçmiştir. Bu kampanyada sözde Ermeni soykırımıyla ilgili sahte bilgiler kullanılmaktadır.
84
Studies of history of Armenian-Turkish relations primarily reveal that these two peoples did
not have any problems with each other by the end of XIX century. Armenians comfortably and
peacefully subsisted with their neighbours under Selchuks and Ottomans. Armenian historians
also confirm this fact. Then why relations between armenians and turks worsened and what
caused quarrel between them?
Answer to the question is easy to find in Armenian media publiashed at the end of XIX and
in the beginning of XX century in Turkey, South Caucasus (Russia) and European countries.
Armenians preferred printed publications to publicize national armenian thinking and managed
to change it to a propaganda tool. Armenian nationalism appeared on mass media thanks to
Russian patronage with defeat of Turkey in their struggle against Russia in 1877-1878, as well
as due to San Stefano and Berlin treaties. Open threats against state first apperaed on pages of
newspaper Armenia in regard with Armenakan party and then in newspapers such as Hncaq and
Droshak that belonged to dashnaks. These publications played an important role in armenian
uprising that took place at the end of XIX century. Armenians established media network in large
geographical territory starting from Eastern Anatolia. Armenian publications in South Caucasus
exceeded the newspapers of georgians twice and turks-muslims by three times. “Banvor” (The
worker), “Dzayn” (Voice), “Murc”(Hammer), “Kayıs”(Spark), “Nor Xosk”(New Word), “Mşak” (Farmer),
“Horizon”(Rainbow), ”Azatamart”(Freedom fight), ”Hayrenin”(Homeland), “Hayastan”, “Arev”(Sun),
“Yerkir”(World), “Azq” and other newspapers. Main backbone of these newspapers was idea of
gaining Armenian independence. Armenian nationalist media first proposed the idea of “Great
Armenia”.(“Garmir Droshan”(Red Flag), “Communist”, “Sovetakan Hayastan”(Soviet Armenia) and
others.). Armenian and pro-armenian media particularly fabricated “Armenian genocide” idea .
Modern Armenian media keeps Turkish-Armenian relations on the agenda and 80% of Armenian
press publish hostile articles and researches against turks. More than 20 nationally broadcasted TV
channels, publications such as “Irarunk” (Justice), “Azg”(Nation), “Haykakan jamanak”(Armenian
time), “Yerkir”(World), “Chorord Ishkhanutyan”(The forth power), “Hayastan” and other political
newspapers pay enormous attention to Turkish-Armenian relations and frequently publish
analytical articles on this topic. Their desire is acception of fabricated “Armenian genocide” bu
Turks. They are convinving people that if that happens Armenians will get 6 provinces of Turkey
and more than 300 billion USD compensation for material damage to Armenian people in
1915. Aremnian press is abundant with preconcieved, biased, false articles. Media remains as a
propaganda tool against Turks in Armenia.
85
ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN ORTAYA ÇIKIŞINDA İRAN’IN ROLÜ
THE IRANIAN ROLE IN APPEARANCE OF ARMENIAN
VE ERMENİLERİN İRAN’DAKİ FAALİYETLERİ (1880 – 1908)
NATIONALISM AND ARMENIAN ACTIVITIES IN IRAN (1880 - 1908)
Arş. Gör. Gökhan BOLAT
Erciyes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Res. Assist. Gökhan BOLAT
Erciyes University, Faculty of Arts and Sciences
19. Yüzyılın sonlarında Osmanlı imparatorluğunda başlayan Ermeni sorununda bugüne kadar
daha çok batılı devletlerin etki ve faaliyetleri üzerinde duruldu. Ancak, Ermeni meselesinin ortaya
çıkışında ve daha sonraki süreçler içerisinde hem stratejik hem de lojistik bakımdan rol oynayan
İran üzerinde pek fazla durulmamış ve yeterli çalışmalar yapılmamıştır.
19. yüzyılın son çeyreğinde Kafkaslar, özellikle Rus – Osmanlı ve İran açısından oldukça hareketli
bir mücadele alanı olmuştur. Rusya bu dönemde İran’da oldukça etkin bir durumdadır. Bu yüzden
İran, Ermenilere kendi ülkesinde geniş bir hoşgörü göstermiş ve onların faaliyetlerine izin vermiştir.
Hatta birçok Ermeni’ye pasaport temini ve gittikleri ülkelerde Türklere karşı yaptıkları çalışmalarda
İran konsolosluklarının yardım ve himayesinin sağlanması gibi destekler vermişlerdir.
İran’ın Ermenilere karşı yaptığı bu yardımlardan ötürü Amerika’da yaşayan Ermeni Örgütleri İran
Şahına bir teşekkür belgesi dahi göndererek kendisini yardımlarından dolayı kutlamışlardır. Türklere
karşı sürekli başka toplumlarla bir ittifak içinde olan İran bu politikasını günümüzde de devam
ettirmektedir. Günümüzdeki İran ve Ermenistan arasındaki ilişkiler bu durumun bir göstergesidir.
Bu çalışmada, Rusya ve batılı devletlerarasında sürekli bir politika değiştiren İran’ın Ermeni
meselesindeki yeri ve önemli ortaya konulmuştur. Özellikle Ermenilerin İran’daki faaliyetleri, İran’ı
bir hareket ve eğitim noktası olarak kullanmaları, Anadolu’daki Ermenilere yönelik çalışmaları ele
alınmıştır.
Of the Armenian matter which emerged in Ottoman Empire in the late 19th century, it has been
much discussed about the effects and the activities of the Western states. However, both in the
period when this centuries-long matter came out and within the following processes, Iran has
been ignored as a strategical and logistical actor.
In the last quarter of 19th century, the Caucasus became a remarkably dynamic field of struggle
among the Russians, the Ottomans and the Iranians. Within this age, Russia was quite efficient
in Iran. Therefore, Iran showed a high degree of tolerance towards the Armenians within its
own boundaries and allowed their all kinds of activities. Moreover, Iran backed them in various
ways, such as giving them passports and providing some assistance and patronage of Iranian
consulates in the other countries where they made some researches against the Turks.
Due to these support given by Iran to the Armenians, the Armenian organizations in US even
congratulated the Shah by having sent him a document of gratitude. As a country which was constantly
among any alliance with the others against the Turks, Iran has still kept this historical attitude.
The current relations between Iran and Armenia are clear indicator of what is mentioned above.
Throughout this paper, as a country which continuously alters its political stance between Russia
and the Western powers, the significance and the effect of Iran in the Armenian issue has been
discussed. Especially the Armenians activities in Iran and their perception of Iran as a base of
movement and education have been elaborately considered.
86
87
SİVASLI MİHİTAR (1676–1749), MİHİTARİSTLER VE ERMENİ
MEKHITAR FROM SIVAS (1676-1749), MEKHITARISTS AND HIS
MİLLİYETÇİLİĞİNE KATKILARI
CONTRIBUTIONS TO ARMENIAN NATIONALISM
Yrd. Doç. Dr. Gürsoy ŞAHİN
Afyon Kocatepe Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Gürsoy ŞAHİN
Afyon Kocatepe University, Faculty of Arts and Sciencess
Ermeni Meselesinin ortaya çıktığı dönem genellikle 19. yüzyıl olarak kabul edilmektedir. Bu bir
yönüyle doğrudur. Ancak kanaatimizce bu meselenin temellerinin daha önceki dönemlerde
aranması gerekmektedir. Bu bildiride 1676 yılında Sivas’ta doğan, daha sonra Katolik bir Ermeni
rahip olan Mihitar ve öğrencilerinin, Ermeni milli kimliğinin oluşması için yaptığı çalışmalar
ve Ermeni sorununun ideolojik temellerinin ortaya çıkmasına yaptığı katkılar hakkında bilgi
verilecektir. Mihitar ve tarikatına mensup Mihitarist rahiplerin, 1715 yılında Venedik’te St. Lazar
Adasında kurdukları akademi sayesinde, Ermeni toplumu içerisinde milli bilincin uyanmasında,
Ermeni dilinin ve kültürünün dünyaya yayılmasında son derece etkili hizmetleri olmuştur.
Avrupa ile Ermeniler arasında bir köprü rolünü üstlenen Mihitar ayrıca, Batı’nın dikkatini, uzakta
kalıp dağılmış olan Ermeni toplumu üzerine çekmiştir. Avrupa’nın, Ermenileri sahiplenmesi
ve Mihitar ve öğrencilerinin tarih, edebiyat, yayıncılık ve eğitim faaliyetleri sonucunda Ermeni
halkına güven gelmiş ve daha bağımsız hareket etmeye başlamışlardır. Mihitar aynı zamanda
Ermeni kültürünün, mirasının, dilinin korunmasına ve geliştirilmesine katkı da yapmıştır. Tüm bu
çalışmalar neticesinde, Ermeni siyasal akımına eylem ve terör alanında olmasa bile fikir bazında
katkı sağlayan Mihitar ve Mihitaristler, kendilerini Ermeni siyasallaşma akımına kaptırmışlardır.
It is generally accepted that Armenian problem appeared in 19th century. This is true in some
respects but in our opinion, the origins of this problem should be searched in the preceding
periods. In this paper, there will be information about Mekhitar’s, who was born in 1676 in Sivas
and then became an Armenian priest, and his students’ studies for the formation of Armenian
national identity and also their contributions to the appearance of the ideological origins of the
Armenian problem. Thanks to the academy formed in 1715 on St. Lazar Island in Venice, Mekhitar
and Mekhitarists priests who were the members of his congregation (tariqa) had extremely
effective services in national conscious’ arise in Armenian society and the spread of Armenian
language and culture to the world.
Besides, Mekhitar, who undertook the role of a bridge between Europe and Armenians, attracted
the attention of the West on Armenian people who dispersed after staying far from their country.
As a result of Europe’s standing as a protector to Armenians and Mekhitar’s and his students’
literature, publication and education activities, Armenians began to have confidence and they
started to act more independently. At the same time, Mekhitar also assisted in the protection
and development of the Armenian culture, inheritance and language. As a result of all of these
studies, Mekhitar and Mekhitarists, who assisted in Armenian political movement not in the field
of action and terror but in the field of idea, let themselves get carried away by the Armenian
political movement.
88
89
ERMENİ ULUSAL KİMLİĞİNİN OLUŞUMUNDA TÜRK FAKTÖRÜ
THE TURKISH FACTOR IN THE ESTABLISHMENT OF THE
(KÜLTÜR, COĞRAFYA VE DİN)
ARMENIAN NATIONAL IDENTITY
Hatem CABBARLI
Azerbaycan Milli Meclisi Araştırma Merkezi
(CULTURE, GEOGRAPHY AND RELIGION)
Yaklaşık bin yıl Türklerin hâkimiyeti (Selçuk ve Osmanlı) altında yaşayan Ermenilerin bu baskın
kültür değerinden yararlanmama ve benimsememe ihtimali oldukça zayıftır. Ermeni ulusal
kimliğinin oluşumunda Türk faktörü özellikle 19. yüzyılın başlarından itibaren daha derin izler
bırakmıştır. Osmanlının zayıflamasına paralel olarak Hıristiyan devletlerden siyasi destek alan
Ermeniler, Türkleri ‘öteki’ olarak tanımlamış ve bu tanımlama bugün negatif anlamda daha da
katmanlaşmıştır. Ermenilerin milletleşme ve ulusal kültürünün oluşumu süreci halen devam
etmektedir. Dünyanın birçok ülkesinde yaşayan Ermeniler arasında bu süreçte bazı benzerlik ve
farklılıklar vardır. Asyalı, Doğulu ve Hıristiyan olmaları Ermenilerin ulusal kimliklerinin oluşumunda
etkili öğelerden biridir.
Ermenilerin Türk karşıtı psikolojisinin şekillenmesinde kilisenin propagandalarına paralel olarak
Ermeni aydınlarının yazdıkları eserler de etkili olmuştur. Kilise ve aydınlar Ermenilerin özellikle
son 200 yılda yaşadığı bütün olumsuzluklardan Türkleri sorumlu tutmuştur. Bu iddialar özellikle
Birinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanan olaylardan sonra Ermeniler tarafından daha sistematik
şekilde dile getirilmiş ve süreklilik arz etmiştir.
90
Hatem CABBARLI
Deputy Chief of Analitical Information Department of
Milli Mejlis Apparatus of Azerbaijan Republic
It is a weak possibility that Armenians who have lived under the Turkish rule (the Seljuk and the
Ottoman Empire) for nearly a thousand year did not benefit and adopt this dominant cultural
value. The Turkish factor has left a permanent mark on the establishment of Armenian national
identity especially since the beginning of the 19th century. In parallel with the weakening of the
Ottoman Empire the Armenians, who received the political support of Christian states, defined
the Turks as the “other” and such definition has become more stratified in negative terms. The
period of nationalization and the production of nat ional culture still continue. Among Armenians
living in various countries in the world there are some similarities and differences in this period.
Being of an Asian, Oriental and Christian is one of the effective elements in the establishment of
the Armenian national identity.
The literature written by the Armenian intelligentsias besides the propaganda of the Church
have been effective in the establishment of such anti- Turkish psychology. The Church and the
Armenian intelligentsia blame the Turks for all difficulties and troubles Armenians have lived for
last 200 years. Thenceforth the events erupted in the First World War these claims have been
systematically and constantly uttered by the Armenians.
91
FRANSA’NIN TÜRKİYE POLİTİKALARINDA
THE USAGE OF ARMENIANS IN THE FRENCH POLICIES
ERMENİLERİN KULLANIMI VE YAHUDİLERİN ROLÜ
TOWARDS TURKIYE AND THE JEWISH ROLES IN IT
Yrd. Doç. Dr. Hatice ERDEMİR - Yrd. Doç. Dr. Halil ERDEMİR
Celal Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Hatice ERDEMİR - Assist. Prof. Dr. Halil ERDEMİR
Celal Bayar University, Faculty of Arts and Sciences
Emperyalist Avrupa devletleri Osmanlı Devleti’ndeki dinî ve millî azınlıkları kullanarak Anadolu’da
millî çıkarlarını gerçekleştirebilmişlerdir. Fransa, Osmanlı Ermenilerini, Yahudilerini ve Araplarını
etkin olarak Fransız çıkarları için kullanan Avrupa devletlerindendir. Fransızların Ermeni
azınlıkları kullanma metot ve sistemleri Osmanlı’daki diğer azınlıkları kullanma ile benzerlikler
içermektedir. Osmanlı Yahudilerinin kullanılmasıyla Ermenilerin kullanılması neredeyse birbiriyle
örtüşen benzerlikler içermektedir. Takip edilen sistemli yöntemlerinde azınlıkların kendi
hedefleri ve amaçlarını gerçekleştirmek için takip ettikleri metodlarına göre Fransız politikaları
esnetilebilmiştir.
Fransa, Yahudilerin Paris’te Alliance Israélite Universelle kurarak Yahudilerin bilinçlendirilerek
Siyonist hedefe hazırlanması çalışmalarının merkezinin açılmasına izin vermişlerdir. Bu merkez
ile Fransa Osmanlı Devleti başta olmak üzere pek çok devletin iç işlerine nüfuz edebilmiş ve
Fransız çıkarları için bilgi ve belgeleri toplayabilmiştir. Yahudilerin Fransızcayı açtıkları okullarda
ve normal gündelik hayatlarında kullanmalarıyla da Fransız kültür ve medeniyeti yayılma
imkânı bulabilmiştir. Benzer girişimlerle Ermeniler de Osmanlı Devleti içinde Fransız çıkarları
için kullanılmışlardır. Osmanlı Ermenilerinden özenle seçilen idealist gençler Fransa’ya eğitimöğretim ve diğer amaçlar için gönderilmişlerdir. Fransa’dan Anadolu’ya dönen Ermeniler, Osmanlı
Devleti’nden bağımsız bir Ermeni devleti hayaliyle devletlerini karıştırmışlar ve huzursuzluklara
sebep olmuşlardır. Cinayetleri ve ayrılıkçı faaliyetlerini umumiyetle gizli teşkilatlar kurularak Fransız
desteğiyle gerçekleştirmişlerdir. Kışkırtılmış ve eğitilmiş Ermeni çetelerinin öncelikli hedefleri
Türklere eğer kendilerine aktif destek vermeyen ırk ve dindaşları olarak gördükleri Ermenilere de
saldırılarda bulunmuşlardır. Ermeni tedhişçiler Fransa’nın kendileri lehinde Osmanlının iç işlerine
müdahil olması için uygun ortam ve zemin hazırladıklarını düşünürlerken, Fransa böyle bir fırsat
için yıllardır uğraşmakta ve beklemektedir.
Halen Fransa, Ermeni meselesini en çok gündeme getiren ülkelerin başında gelmesinin pek çok
sebebi bulunmaktadır. Tarihten gelen kullanımın yanında Fransa sınırları içinde bulunan Ermeni
nüfusu ve dolayısıyla Ermeni oy potansiyeli önemli unsurlardandır. Diğer taraftan Türkiye’nin
gerek Avrupa Birliği’ne müracaatının askıya alınmasında gerekse Türkiye’nin Fransa önderliğinde
kurulabilecek bir birlikteliğe zorlanmasında Ermeniler yine eskisi gibi kullanılmaktadırlar. Fransa
başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde Ermeni meselesini kullanarak kendilerine
çıkarlar sağlayan pek çok kurum ve kuruluşun yanında bireyler de vardır. Bunlar gerek devlet
mekanizmasının içinde gerekse akademik ve medya kuruluşlarında faaliyettedirler. Faydalar
temin edenlerin hepsi Ermenilerden oluşmamaktadır. Yahudi örgütlerinin ve İsrail’in Ermeni
meselesinin ortaya çıkmasında ve devamlı gündemde kalmasındaki rollerinin uluslararası ilişkiler
açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Osmanlı Devleti’nin son döneminden başlayarak
Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar yansıyan Ermeni-Yahudi sürtüşmelerinin altında siyasî, dinî ve
özellikle iktisadî sebepleri bulmak gerekmektedir. Günümüze yansıyan Ermeni faaliyetlerinin
Yahudilerle ilgili bağlantılarının Türkiye’ye etkisi kapsamlı incelenmesi gerekmektedir.
Konu, arşiv kaynakları ve tetkik eserlerle ele alınarak Fransa’nın Türkiye’ye karşı olan politikalarında
Ermeni ve Yahudilerin sürtüşmeleri ve bunların Fransız çıkarları için kullanılışı incelenecektir.
Fransız çıkarları için Ermenilerin ve Yahudilerin nasıl ve hangi metotlarla kullanıldığı ve Türkiye’nin
bu politikalar karşısında tavrı ve tutumu tartışılacaktır.
The European Imperialist powers used the Osmanlı State’s religious and ethnic minorities for their
own national interests. France was/is one of the European countries who efficiently used Osmanlı
Armenians, Jews and Arabs for French interests. The French usage methods and systems of the
Armenians were almost identical with the usage of other minorities. The French usage of the
Jews is similar to the usage of Armenians. The methods were carried out by the French authorities
was carefully adapted to their policies accordance to the Ethnic and religious minorities’ own
interests.
France allowed the Jews to establish an institution, Alliance Israélite Universelle, in Paris for the
usage of achieving their Zionist aims. France was able to collect intelligence materials which were
used for French influence on the Osmanlı State’s internal matters as well as many other states
through this institution. French language was largely used by this institution in its schools and
daily life of Jewish people which paved the way to spread out French culture and civilisation. As
in the same way, Armenians were used for the French aspirations in the Osmanlı State. Carefully
chosen young idealist Osmanlı Armenians were sent to France for educational and other training.
Those returned Armenians with the dream of an independent state created disturbances and
crimes within the Osmanlı State. Most of the crimes were committed by the encouragement and
support of the French authorities by their secret Armenian organisations. Armenians thought that
the French authorities were supporting to materialize their aspirations by influencing Osmanlı
internal matters; in fact France was expecting such opportunities to use for years.
There are many reasons for France to be the leading country that bring the Armenian issue
into world politics. There are historical reasons as well as the Armenian population who were/
are potential votes for the usage of the French politicians to obtain seats in their parliament.
Moreover, the Armenian issue was continuously used against the accession negotiation of
Turkey into the EU as well as to press Turkey to take part in a possible Mediterranean cooperative
organisation which is expected to be leaded by France. There are many institutions as well as
personalities who are using the Armenian issues for their own benefit. These people were/are
working within the state organisations as well as academic and media institutions. Most of those
people who benefits from the Armenian issue are not Armenians. The role of Jewish organisations’
and Israel’s usage of the Armenians and emergence Armenian issue needs to be analysed by
the international relations’ perspectives and expectations. There are political, religious and
particularly economic matters in the conflict between the Jewish and Armenian communities
starting from the 19th century to the Republican period. The Armenian related activities and its
relations with the Jewish broad interests needs to be researched which were used to influence of
Turkey and Turkish politics.
The subject will be elaborated by looking primary and secondary sources in the conflicts
between Armenians and Jews and its usage in the French politics towards Turkey. How the French
authorities used the Armenians and Jews in the methods were carried out towards to politics
created against Turkey, and the Turkish authorities’ counter reactions to the French approach
needs to be discussed.
92
93
POLİTİK BİR ARENA YA DA ARMENİA
A POLITICAL ARENA OR ARMENIA
Yrd. Doç. Dr. Hatice ERDEMİR - Yrd. Doç. Dr. Halil ERDEMİR
Celal Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Hatice ERDEMİR - Assist. Prof. Dr. Halil ERDEMİR
Celal Bayar University, Faculty of Arst and Sciences
Anadolu’nun, tarihin her devresinde, dünyanın farklı milletlerinin karşı karşıya geldiği önemli
bir bölge olduğunu insanlık âlemi bilmektedir. Coğrafî, stratejik, ekonomik, sosyal ve siyasî pek
çok bakımdan önemli olan Anadolu, toplumların elde etmek, ya da kontrolünü ele geçirmek
istedikleri bir yer haline gelmiştir. İşte, geçmişte olduğu gibi günümüzde de Akdeniz ve
çevresindeki devletlerin dünyanın hâkim unsurları tarafından ele geçirilmek istenmesi, yeni siyasî
mekanizmaları ortaya çıkarmıştır. Son yüzyılda, batının insan hakları kavramı ile destekleyerek,
devletlerarası siyasette, yeni bir suçlama geleneği ile diğer devletleri yargılama yaklaşımının bir
sonucu olarak, Ermeni soykırımı tasarısını gündemine alarak tartıştığı görülmektedir. Bu çalışma,
batılı güçlerin ortaya attığı bu asılsız iddianın gerçekte Anadolu’da bir karışıklık, milli birlik ve
beraberliği bozmak için hazırlanmış olduğunu, geçmişte yaşanmış bir başka tarihî olay ile
kıyaslayarak ortaya koymayı amaçlamaktadır.
It is known by all human races that many states of the world battled for Asia Minör at different
times of the history. For its geographical, strategic, economic and political importance, Asia
Minör, wanted to be owned or to be controlled by other states. Nowadays as well Mediterranean
and its environment attracted the dominant powers of the world as happened in the past who
now originated a new political mechanism to realise this aim. In the last century as a result of new
accusation tradition in the international relations, the Western powers brought up the so-called
Armenian genocide scheme on the basis of human rights. It is observed that they discussed the
issue in their assemblies as well. This study aims to analyse the groundless issue of Armenian
problem by taking an attracting example from the early history of Asia Minör and comparing it
with the contemporary one. This paper can also reveal that the real idea of the Western powers in
Anatolia is to break the social unity and uniformity in order to create chaos.
RUS DIŞ POLİTİKASINDA ERMENİLERİN YERİ
ARMENIAN PLACE IN RUSSIAN FOREING POLICY
Yrd. Doç. Dr. Hayri ÇAPRAZ
Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Hayri ÇAPRAZ
Süleyman Demirel University, Faculty of Arst and Sciences
19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Ermenileri, Avrupa’lı devletlerin ve Rusya’nın dış politikalarında
önemli bir konu haline gelmiştir. Büyük Devletler, Ortadoğu coğrafyasında etkin olabilmek için
kendilerinin himayesinde Ermenilere bağımsız bir devlet kazandırma politikası uygulamışlardır.
Ancak, bu planın gerçekleşmesi sırasında ilgili devletlerin aralarındaki rekabet, Ermenilerin
yaşadığı bölgelerde huzursuzlukların çıkmasında ve artmasında önemli bir faktör olmuştur.
Özellikle Rusya’nın Ermeni politikası bölgedeki politik gelişmelerde belirleyici rol oynamıştır.
Ottoman Armenians became one of the main concerns of Great Powers’ foreign policy at the
second half of nineteenth century. They followed a policy in which Armenians would become
independent in order to be able to put themselves in an effective position in the Middle Eastern
politics. In doing so, however, rivalry among the Great Powers was one of the main reasons of
raising the tension in the district where Armenians had been living. Particularly, Armenian policy
of Russia played a determining role in political development in the region.
94
95
BATIDA ERMENİLER LEHİNDE KAMUOYU OLUŞTURMA
EFFORTS FOR MOLDING PUBLIC OPINION
ÇABALARI KARŞISINDA MATBUAT-I
IN FAVOUR OF THE ARMENIAN IN WEST AND ADMINISTRATION
ECNEBİYE İDARESİ VE ÇALIŞMALARI
AND WORKS OF MATBUAT-I ECNEBIYE
Hilmi BAYRAKTAR
Selçuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi
Hilmi BAYRAKTAR
Selçuk University, Faculty of Education
Fransız ihtilali, sanayi inkılabı, ulaşım yollarındaki değişim ve mevcut dünya düzeni içerisinde
kendisine yer açmaya çalışan yeni güç odaklarının ortaya çıkması, XIX. Yüzyılın ikinci yarısından
itibaren Osmanlı toprakları üzerindeki uluslararası rekabetin daha da artmasına neden olmuştur.
Bu dönem, aynı zamanda kitle iletişim araçlarının gelişmesine bağlı olarak haber alma ve ifade
özgürlüğünün de gelişmeye başladığı bir dönemdir. Bu durum uluslararası mücadelenin şeklinde
değişime neden olmuştur. Önceleri daha çok savaş meydanlarında askerlerin ve kapalı kapılar
ardında siyasilerin yürüttüğü çalışmalarla elde edilen menfaatlere karşılık, artık geniş toplum
kesimlerinin de ikna edilmesini zorunlu hale gelmiştir. Büyük Devletler amaçlarına ulaşabilmek
için bir taraftan rakip ülke insanları arasındaki barışı ve huzuru bozacak yayınlar yaptırırken diğer
taraftan kendi kamuoylarını hükümetlerinin politikaları doğrultusunda yönlendirme ihtiyacı
duymuşlardır.
Osmanlı Hükümeti de batı kamuoyunda yalan yanlış haberlerle oluşturulmaya çalışılan olumsuz
Osmanlı imajı karşısında, hem imaj düzeltmek, hem de Avrupa’da olup-bitenleri yakınen takip
etmek amacıyla Matbuat-ı Ecnebiye idaresini ihdas etmiştir. Dönemin bir çok aydını tarafından
II. Abdülhamit’in sansür memurluğu olarak algılanmış olan bu kurumun başarılı çalışmaları kısa
sürede meyvelerini vermiştir. Kurumun önemli başarılara imza attığı konulardan birisi de Ermeni
meselesidir. Türkler aleyhine oluşturulmaya çalışılan kamuoyu lehe çevrilmeye çalışılmış ve
önemli ölçüde başarılar da elde edilmiştir.
French Revolution, industrial revolution, change in transportation roads and emergence of new
focus of powers that attempted to made room for themselves within the existing world order
caused more increase in international competition on Ottoman territories since the seconf half
of XIX century.
Based on development of mass media, this period is also the beginning time of development
for freedom of intelligence and speech. This situation led to change in the form of international
struggle. In response to works previously carried on in battle areas by soldiers and behind closed
doors by politicians, now it became compulsory to persuade large mass. In order to reach their
purposes, the Great States make broadcastings that’ll disturb peace and and rest on the one
hand and they needed to orient their public opinion in the direction of their government policies
on the other hand.
And Ottoman Empire established the administration of Matbuat-ı Ecnebiye against negative
Ottoman image that was attempted to be created with very inaccurate news in Western public
opinion both in order to better its image and follow happenings in Europe. Successful works
of these organizations that was perceived as the censor of Abdulhamit II by many intellectuals
of the time brought results in a short period of time. One of the subjects that the organization
set its signature is the Armenian Question. Public opinion molded against Turks was tried to be
turned in favour of them and important successes were obtained.
AMERİKAN ARŞİV BELGELERİNE GÖRE
THE ROLES OF THE CHARITY ORGANIZATIONS AND THE
ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN OLUŞUMUNDA
EUROPEAN STATES IN FORMATION OF ARMENIAN
YARDIM DERNEKLERİ VE AVRUPA DEVLETLERİNİN ROLÜ
NATIONALISM -ACCORDING TO THE AMERICAN ARCHIVES-
Yrd. Doç. Dr. İbrahim ERDAL
Bozok Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. İbrahim ERDAL
Bozok University, Faculty of Arts and Sciences
Osmanlı Devleti’nin Tanzimat sonrasında hızlanan parçalanma sürecinde devletin önemli
azınlıklarından birisi olan Ermeniler de kendi milli devletlerini kurma faaliyetlerine başlamıştır.
Bu çerçevede bölgede faaliyet gösteren misyonerler ve sözde sosyal yardım derneği adı
altında çalışan uluslararası örgütler Ermeni ulus bilincinin gelişmesinde önemli etken olmuştur.
Bu bağlamda Avrupa devletleri ve Rusya bu anlamda bölgedeki çalışmalarını arttırmıştır.
Amerikanın Osmanlıdaki Elçilik ve konsolosluk mensupları bu faaliyetleri raporlar halinde tespit
etmiş ve bazı derneklere de yardımlarda bulunmuştur. Bu bildiride hem misyonerlerin ve sözde
yardım derneklerinin hem de Avrupa devletlerinin Ermeni milliyetçiliğinin oluşmasındaki rolleri
Amerikan arşiv belgelerine göre değerlendirilmiştir.
In the process of the Ottoman disintegration accelerated after the Tanzimat, the Armenians as one
of the important minority groups in the Empire began to activities for establishment of a national
state. In this frame, the missionaries and so-called social aid organizations in the region played a
significant role in development of the Armenian national conscious. Russia increased its activities
in the region in this context. The American embassy and consulate attachés in the Ottoman Empire
prepared reports on these activities and they also aided to some organizations. In this study, the
roles of the missionaries and the charity organizations and the European states in formation of
the Armenian nationalism will be evaluated on the basis of the American archival documents.
96
97
BİR BATI SORUNU OLARAK ERMENİ
AS WESTERN PROBLEM RISING OF
MİLLİYETÇİLİĞİNİN DOĞUŞU: İKTİSADİ NEDENLER
ARMENIAN NATIONALISM: ECONOMIC COUSES
Yrd. Doç. Dr. İrfan KALAYCI
İnönü Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Assist. Prof. Dr. İrfan KALAYCI
İnönü University, Faculty of Economics and Administrative Sciences
Yerkürede yaşayan her uluslu devletin ya da her devletsiz ulusun milliyetçiliği kendine özgüdür.
Fakat hepsinin ortak tarafı, kendini yoktan var etmek, varlığını sürdürebilmek, üretim faktörlerini
başkasından koruyabilmek, mal ve hizmetlerini en kazançlı bir şekilde değiş-tokuş etmek ve
dolayısıyla daha zengin ve güçlü olabilmektir.
Sanayi devrimlerinin kuvvetlendirdiği milliyetçilik akımından, Osmanlı toplumunun bir parçası
olan Ermeniler de etkilenmiştir. Ermeni milliyetçiliğinin doğuşunun bir dizi iktisadi nedeni vardır
ve bunları 19.yüzyıl Dünya ekonomisi ve Osmanlı ekonomisi konjonktürlerinde aramak gerekir.
Gelişmiş Batılı ekonomilerde hızla artan sermaye birikimini, Osmanlı’da Ermeni burjuva sınıfı
temsil ediyordu. Ermeni burjuvazisi başarılı tüccar, sanayici, zanaatkar, banker ve sarraflardan
oluşuyordu. Aynı zamanda güçlü bir ‘entelektüel sermaye”yi elinde bulunduruyordu. O yüzden
Ermeniler, Osmanlı yönetiminin gözünde sıradan bir azınlık sayılmıyordu.
Osmanlı’nın hasta adam haline geldiği süreçte, hemen her millet uyanmaya başladı; azınlıkların
bağımsızlık hareketi hızlandı. Ermenilerin milliyetçi uyanışı diğerlerinden farklı değildi. Çünkü
milliyetçilik bulaşıcıdır, bir başka deyişle, yangın gibi sıçrar. Ancak bu milletin Osmanlı’dan
kopmak istemesi, Batılı olmak isteyen ve sermaye birikimine muhtaç olan merkezi yönetimi
endişelendiriyordu.
Ermeni milliyetçiliğinin bir özelliği, Osmanlı kaynaklı Doğu sorunu olarak ortaya çıkması, fakat
ileriki evrelerde ABD-Avrupa ekseninde bir Batı sorununa dönüşmesidir. Zaten çağdaş anlamdaki
milliyetçiliği Batılılar icat etmiştir. Fakat ekonomik bağımsızlık dışında ekonomik emperyalizme
kayan milliyetçiliğin yol açtığı handikaplar ise tüm dünyanın ortak endişesi haline gelmiştir.
In the world all nation-states or nations which don’t have states have unique nationalism. But
common parts of all are creating themselves, maintaining their existence, protecting their
production factors from others, bartering their goods and services as profitable as possible and
thus becoming wealthier and more powerful.
Armenians, a part of Ottoman society, are also affected by the nationalism movement which was
boosted by the Industrial Revolution. The birth of Armenian nationalism has a few economic
reasons and these are arised from the 19th century world and Ottoman economic conjunctures.
Armenian bourgeois class used to represent the capital accumulation of developed western
economies in Ottoman Empire. Armenian bourgeois composed of the successful merchants,
industrialists, handworkers, bankers, and dealers of gold, etc. Moreover, they possessed
powerful intellectual capital. Therefore, Armenians weren’t regarded as an ordinary minority by
Ottomans.
In the process in which Ottoman became sickman almost all nations began to wake up and
minorities’ independence movement gained speed. Awakening of Armenians wasn’t different
from the others since nationalism was contagious, in other words it spattered as fire. The
independence movement of this nation was distressing the central administration of Ottoman
Empire because Ottomans wanted to become a western country and to accumulate capital.
One of the properties of Armenian nationalism is in the further stages its conversion to a Western
problem having USA - Europe axis, which arised as an Eastern problem. As it is known, Westerners
originated the modern nationalism. But the handicaps caused by the nationalism which moved
from economic independence to economic imperialism have become the common concerns of
the world.
98
99
BALIKESİR’DE ERMENİ NÜFUS HAREKETLERİNDE
THE ROLE OF THE WESTERN POWERS ON THE POPULATION
BATILI DEVLETLERİN ROLÜ
MOVEMENTS OF ARMENIANS IN BALIKESIR
Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı MERCAN
Balıkesir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
(XIXTH AND XXTH CENTURIES)
Balıkesir’e yerleşen Ermeniler, nüfus yoğunluğu itibariyle en kalabalık Gayr-i Müslim topluluğu
teşkil etmektedirler. Zanaatkârlıklarıyla tanınan Ermeniler Balıkesir ticaret ve ekonomisine bu
yönleriyle katkıda bulunmuşlardır. Bu meyanda büyük sermaye edinerek güç kazanan bazı
Ermeni tüccarlara da rastlanmaktadır. Liman şehirlerinin karakteristik özelliklerinden olan nüfus
hareketliliği Balıkesir’de de görülmektedir.
XIX. ile XX. Yüz yılbaşlarında Bandırma, Erdek ve Edremit ilçelerinde belirgin bir nüfus artışı
gözlenmektedir. Bunun başlıca sebepleri arasında ise buralarda yaşayan bir kısım Rum
asıllı vatandaşların Mora ve Yunanistan isyanlarından sonra bahse konu yerlere gitmelerine
bağlanabilir.
Balıkesir merkez ilçede de hatırı sayılır bir nüfus kesafetinin bulunduğu gözlenmektedir.
Aslında Türklerle Ermenilerin münasebetlerinin ta Abbasiler dönemindeki devlet hizmetinde
görev alan ve Avasım ve Suğur bölgelerinde yerleştirilmiş olan Türk askerleri sayesinde
başlamıştır.
Türk-Ermeni ilişkilerine dayanak teşkil eden en önemli olay ise Bizans İmparatoru II. Basil (9761025) doğu sınırlarını güvence altına almak ve İslam ülkelerine doğru genişleyebilmek amacıyla
bazı Ermenileri Orta Anadolu’ya ve Sivas’a nakletmiş, Anadolu’nun Türkler tarafından fethinden
sonra da bir kısım Ermeniler Kilikya’ya yerleştirilmiştir.
Balıkesir’de huzurlu bir şekilde yaşayan Ermenilerin Dini yönden önceleri İstanbul’a sonra Bursa’ya
ve daha sonra da Bandırma’ya bağlı oldukları kayıtlarda mevcuttur. Ancak son zamanlarda
Avrupalı milletlerce desteklenen bir takım kışkırtıcı hareketler sonucunda bunların da tehcir
uygulaması sebebiyle yerlerin çıkardıkları bir hakikattir.
100
Assist. Prof. Dr. İsmail Hakkı MERCAN
Balıkesir University, Faculty of Arts and Sciences
The Armenians who lived in Balıkesir were the largest non-muslim community after Rums.
Armeniens famous for their craftmonship contributed to the trade and economy of Balıkesir. In
this context, it’s possible to see some Armenian merchants who gained great power by getting
huge capitals. Like other seaports, the population dynamism was a characteristic for Balıkesir,
too.
At the beginning of XIXth and XXth centuries, it’s clear that Bandırma, Erdek and Edremit County’s
population rose evidently. One of the most important reasons is some Rum-origined subjects
moved to the mentioned places after Mora and Greece riots.
In Balıkesir, the central town of the region, the same situation was valid and the population rose
there, too.
In fact, the relationship between Turks and Armenians started with the Turkish soldiers used for
state services and settled in Avasım and Suğur areas under Abbasi rule. The most considerable
event improving this relationship was that Basil II, Byzantine emperor (976-1025), transferred
certain Armenians to middle of Anatolia and Sivas in order to protect the empire’s east borders
and spread toward Islam lands. Then after the conquest of Anatolia by Turks, some Armenian was
settled in Cilicia again.
When Armenians first settled in Balıkesir is still an issue open to discussion, yet it’s a known fact
that 2000 Armenians lived in Balıkesir du the ottoman times had been settled here
101
XIX. YÜZYIL TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİNİN
TURK AND ARMENIAN RELATIONSHIPS IN 19TH CENTURY
DİN VE KURUMLARI BAĞLAMI
IN THE CONCEPT OF RELIGION AND RELIGIOUS INSTITUTIONS
Prof. Dr. İsa YÜCEER
Yüzüncü Yıl Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
Prof. Dr. İsa YÜCEER
Yüzüncü Yıl University, Faculty of Theology
Türkler Müslüman, Ermeniler de Hıristiyan dinî kimlikleri ile ilişkilerini sürdürmektedirler. Bu yapı
geçmişte hoşgörü ortamının oluşmasına engel olmamış, taraflar kendi dinlerine mensup olarak
alakalarını huzur ortamında devam ettirmişler ve bu farklılık diyaloga engel teşkil etmemiştir.
Fakat dış güçler Ermenilerle ortak dine sahip olmanın verdiği birliktelikten yararlanarak bu iki kesim
arasında sorunları başlatmış ve bunu sürdürmüştür. Burada üzerinde durulması tasarlanan husus
dinin doğal halinde kalması durumunda toplumun farklı kesimleri arasında sorun yaşanmadığı,
dinin kötüye kullanılması ve çıkar amaçlı işlere alet edilmesi durumunda ne gibi olumsuzlukların
yaşanabileceği ile ilgilidir. Bildiride Müslümanların dini kötüye kullanmadığı ve diğer din
mensuplarıyla güzel münasebetlerini sürdürdükleri halde muhatapları olan Hıristiyanların TürkErmeni ilişkileri bağlamında halkın inancını kötü emellerini gerçekleştirmek için kullandıkları ile
ilgili hususlara açıklık getirilecektir. Konu bir yönüyle de Müslümanların diğer din mensupları
ile olan alakalarını da ilgilendirmektedir. Hıristiyan birliği veya ümmetinin beraberliği fikri ise
ilişkilerin ana temasını oluşturmaktadır.
Din ve kurumları insanların mutluluk, huzur ve barışı, toplumun güveni, insanın dünya ve ahiret
saadeti için vardır. Sorun çıkarmaz, ortaya çıkan sorunlara çözüm bulur ve üretir. İnsanlar içten
gelen duygularla bir dine mensup olur ve onun emirlerini yerine getirirler. Onun sayesinde
insanların kendileri mutlu olduğu gibi çevrelerinde de mutluluk aracı olmayı planlarlar. Ne var ki
kötü niyetliler elinde din özelliklede bazı kurumlar dini çıkar aracı olarak kullanabilmiştir. Bunlar
din bağlamında açıklığa kavuşturulacaktır. İnanmış insan barışa inanmak durumundadır. İnanmak
insanlar arasında diyalogu beraberinde getirir. İnanç ayrılığı barış karşıtlığı anlamına alınamaz.
Farklı inanç sahipleri farklılıklarını koruyarak barışı temin etmişlerdir. Barışı ortadan kaldırıp bunun
yerine hasımlık ikame edenler din ve inançtan yararlanarak bunu yapmışlardır. Bu bağlamda din
hem barışın hem de bunun ortadan kalkmasının önemli bir faktörü olabilmektedir.
Taraflar arasında din ayrılığı bulunmakla beraber Müslümanlar bu ayrılığı problem edinmemişler
ve farklılıkları bünyelerinde himaye etmişlerdir. Müslümanların bu müsamahalı ve iyilik sever
tutumu tüm kesimlerin bir arada hoşgörü ortamında yaşamasını sağlamıştır. Zamanla kışkırtmalar
dostları hasım haline getirmişse bunda Müslümanların değil muhataplarının etkisi olmuştur. Barış
girişiminde önce din yetkililerinin bunu benimsemesi ve özümsemesi gerektiği açıktır. İnancın
kullanılarak insanların kışkırtılması yerine din yapıcı rol alabilir ve insanlar arasında iyiliği yaygın
hale getirmenin temel faktörü olabilir.
Relationships between Turks and Armenians were being maintained with religious identities as
Turks were Moslem and Armenians were Christian. This structure had not prevented creation of
a tolerating environment in the past and the parties had peacefully maintained their interest to
their own religions as followers and this difference had not caused an obstacle to dialogues.
But foreign powers initiated the problems between these two communities by benefiting from
the religious unity with Armenians and maintained them. Here, the emphasis must be put on the
fact that when religions are left alone in their natural concept they are not causing any problem
between different sections of societies but when the religion is abused and made a fool of
interests it may cause various problems. In the statement it will be clarified that though Moslems
have not abused the religion and maintained good relationships with followers of other religions,
their counterparties, namely the Christians, have used the belief of people in order to realize their
bad intentions in the concept of relationships between Turks and Armenians. The subject is also
interested in the relationships of Moslems with followers of other religions. The idea of Christian
unity or togetherness of religious community forms the main theme of relationships. Religion and religious institutions are available in order for the happiness, tranquility, and peace
of people, confidence of society, and earthy and afterlife prosperity of human. They do not
cause trouble but find and create solutions to existing ones. People follow a religion and obey
its rules as a result of their internal emotions. People are not only happy thanks to religions but
also plan to be a mean of happiness for their surrounding. However religions, particularly some
religious institutions, could be used as a tool of religious interest by malevolent people. These
people would be revealed in the concept of religion. A confident person has to believe in peace.
Believing a religion requires dialogue with people. Differences in beliefs cannot be interpreted as
being opposite to peace. Followers of different beliefs have maintained the peace by protecting
their differences. However those that are substituting peace with hostility have benefited from
religions and beliefs. Therefore religion can be a significant factor both for peace and termination
of peace.
Though there might be a religious difference between the parties, Moslems had not taken this
difference to their hearts and protected such differences. Such tolerating and benevolent attitude
of Moslems has ensured that all sections of the society lived in an environment of tolerance.
Although provocations have converted friends to enemies in time, these are not caused by
Moslems but their counterparties. It is clear that in case of an initiative for a peace initially the
religious authorities must appreciate and internalize such initiatives. Instead of provoking people
by abusing the belief, the religion can have a constructive role and be the main factor of diffusing
goodness among people.
102
103
GREGORYAN-PROTESTAN ERMENİ ÇATIŞMASI
CONFLICT BETWEEN GREGORIAN AND PROTESTANT
VE İNGİLTERE’NİN ROLÜ
ARMENIANS AND ROLE OF ENGLAND
Öğr. Gör. İsmigül ÇETİN
Bozok Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Lect. İsmigül ÇETİN
Bozok University, Faculty of Arst and Sciences
Osmanlı devleti ile İngiltere arasındaki ticari ve siyasi ilişkiler 16.yy’ın sonunda başlamıştır. 18.yy
sonlarına kadar İngiltere için Osmanlı ülkesi çok önemli olmamış, İngiltere daha çok Batı Avrupa ve
Amerika ile ilgilenmiştir. Bu tarihten sonra Amerika’daki sömürgelerini kaybetmesi ve Hindistan’a
yerleşmesi nedeniyle Orta Doğu’ya daha fazla önem vermiştir. İngiltere Akdeniz hâkimiyeti için
Fransa ve Rusya ile çekişmek zorunda kalmış ve bu nedenle bölgeye bu devletlerden birinin
yerleşmesi yerine Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünün korunması taraftarı olmuştur. Bu
döneme kadar Osmanlı Devleti’nde bir nüfuz sahibi olmayan İngiltere Osmanlı hükümeti üzerinde
baskı kurabilmek için, Osmanlı ülkesinde bir Protestan cemaati oluşturmayı planlamıştır. Bu
amaçla İngiltere Osmanlı topraklarında misyonerlik faaliyetlerine ağırlık vermiştir. Misyonerlerin
en büyük hedefleri de Ermeniler olmuştur. İngiltere hükümeti tarafından yönlendirilen İngiliz
kilisesi ile Amerikan Protestan cemiyetlerinin Ermenilere yönelik faaliyetleri sonucunda bir
Protestan Ermeni cemaati oluşmuştur.
Daha önce Fransızların etkisi ile Katoliklik, Rusların etkisi ile de Ortodoksluk Ermeniler arasında
yayılmış ve Gregoryan Ermeni cemaati bölünmüştü. Protestanlığın yayılması sonucu Ermeniler
yeniden bölünme tehlikesi geçiriyorlardı. Bunun sonucunda da Ermeni toplumu içerisinde bir
Gregoryan-Protestan çatışması ortaya çıktı. Protestan misyonerlere ve Protestan Ermenilere
karşı ilk tepki nüfuzunun azalacağından korkan Ermeni Patriğinden geldi. Protestanlığı kabul
eden Ermeniler cemaatlerinden dışlandılar kendi ırkdaşları tarafından çeşitli kötü muamelelere
uğradılar. Elbette İngiltere bu çatışmada Protestanların koruyuculuğunu üstlendi ve böylece
Protestan Ermeni cemaati İngiltere için Osmanlı Devleti’ne baskı yapmak için koz olarak kullanılan
bir unsur haline geldi. İngiltere büyükelçiliği sık sık Protestan Ermenileri korumak bahanesiyle
Bab-ı Ali’ye baskı yaptı.
Makalemiz Gregoryanlar ile Protestan Ermeniler arasında yaşanan çatışmalara ve bu çatışmalardaki
İngiltere’nin rolüne değinecektir.
Commercial relations between the Ottoman Empire and England began at the end of the 16th
century. Ottoman land didn’t become important for England until the end of the 18th century;
England had been interested in America and West Europe. After England lost her colonies in
America and she settled in India, the British government attached more importance to the Middle
East. England had to compete with Russia and France for sovereignty of the Mediterranean.
Therefore, England supported integrity of the Ottoman Empire instead of a possible Russian or
French sovereignty in this region. England didn’t have a considerable influence on the Ottoman
Empire until that period and she planed to constitute protestant congregation in the Ottoman
country in order to pressurize on the Ottoman government. For this aim England dwelled upon
missionary activities in the Ottoman Empire. Missionaries’ most important target was to influence
the Armenians. A protestant congregation was constituted as a result of activities of the English
Church guided by England government, and the American Protestant Societies.
Beforehand Catholicism and Orthodoxy had spread among the Armenians. Therefore, the
Gregorian Armenian community had split. The Armenian community faced with another break
up because Protestantism was spreading among the Armenians. Thereupon Gregorian-Protestant
conflict began inside of the Armenian society. First reaction came from the Armenian Patriarch
towards Protestant missionaries and Protestant Armenians. Protestant Armenians had been
excluded from their societies; they suffered from maltreatments by their race. Certainly England
was protecting Protestants and was using them to put pressure on the Ottoman Empire.
This article will mention conflicts between Gregorian and Protestant Armenians and England’s
role in these conflicts.
104
105
XIX. YÜZYIL RUS KAYNAKLARINDA
ARMENIAN QUESTION IN RUSSIAN
ERMENİ MESELESİ
SOURCES OF XIX CENTURY
Prof. Dr. Kamil Veli NERİMANOĞLU
Azerbaycan Avrasya Araştırmaları Merkezi
Prof. Dr. Kamil Veli NERİMANOĞLU
Chirman of Azerbaijanian Eurasian Strategic Researchs Center
XIX.yüzyılda Çarlık Rusyası Doğuya yeni strateji belirledi ve Kafkasların fethinden sonra Ermenilerin
Rusya kontrölündeki bölgelere göç ettirme süreci başlatıldı. Berlin 1877-1878 – ci zaferinden ve
Berlin Anlaşmasından sonra Ermeniler Çarlık Rusyasının Doğunu işgal siyasetinde kullanılmak
üzere vasıtaya çevrildi. Hıncak (1887) ve Taşnak (1890) Çete-Partilerinin yaranması ile Ermeni
milliyetçiliyinin Rusya’ya bağlı yeni dönemi başladı.
Ermeni çete harekatı, ayaklanma ve isyanları Osmanlı Devletinde Millet-î Sadıka adlanan
Ermenilerin yeni tarihi pozisyonunu açıklığı ile ortaya koydu.
Rus misyoner, işgal ve sömürü politikası Ermeni milliyetçiliğinin vasıta – araç olarak devreye
girmesinin garantisi oldu.
Bu açıdan Rus dilinde Ermenilerle bağlı Politik, Diplomatik, Ekonomik ve Kültür – Eğitim belgelerinin
toplanması ve araştırılması XX .y.y. Avrupa – Rus temelli Ermeni milliyetçi harekatlarının sistemli
şekilde öğretilmesi için ehemmiyetlidir.
Russian Empire had been established a new strategy towards East ve after the occupation of
Caucasus Armenian people were immigrated to under Russian control territories.After Berlin
Victory of 1877-78 and Berlin Memorandum Armenians had became instruments on the Russia’s
occupation policy in East. To establishment of paramilitarist Hıncak (1887) and Taşnak (1890)
parties opened a new era in the history of Armenian nationalism with Russia.Armenian militarist
movement.The Russian missioner, occupation and imperialist policy was a quarantee of the new
Armenian nationalism.
106
107
XIX. YÜZYILDA ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN DOĞUŞUNDA
ROLE OF FRANCE IN THE RISING OF ARMENIAN NATIONALISM
FRANSA’NIN ROLÜ VE PİERRE LOTİ’NİN MÜCADELESİ
IN 19TH CENTURY AND STRUGGLE OF PİERRE LOTI
Kemal KURAK
Milli Eğitim Bakanlığı
Kemal KURAK
Ministry of Education
Rusya’nın, Ermeni meselesinin ortaya çıkışında en çok çalışan ülke olarak bilinmesine
rağmen tarihi gerçekler, Ermeni olaylarındaki Rusya’nın yanı sıra Ermeniler arasında Katolik
propagandası yapan Fransa’nın doğrudan veya dolaylı olarak mesele üzerinde göz ardı
edilmeyecek kadar önemli etkileri olduğunu gösteriyor. Fransa, 1840 tarihinden sonra
çıkan olaylardan faydalanarak mezheplerinden olanları himaye etme amacıyla Osmanlı
Devleti’ndeki nüfuzunu kuvvetlendirmeye başlamıştır. Fransa’nın Ermeni sorununun
ortaya çıkarılmasında oynadığı rollerden birisi de, Fransız misyonerlerin çalışmalarıdır.
Loti, sömürgeciliğin doruğa çıktığı XIX. ve XX. asırlarda emperyalist ülkelerin sömürge
uğruna yaptığı kıyımları ve vahşetleri anlatmaya ve bu ülkeleri tenkit etmeye azamî
gayret göstermiştir. Loti, Osmanlı Devleti’nin çok sıkıntılı olduğu bir dönemde Batı’ya karşı
Türkleri tek başına savunan biri olarak Türk insanının kalbinde büyük bir yer edinmiştir.
Fransa’yı kan döken ve katliamcı bir ülke olarak niteleyen Loti, 1896 yılında İstanbul’daki
olaylarda Ermenilerin Türklere karşı komplo kurduklarını söyler. Bu olayda Ermeni örgütlerin
yaptığı saldırıları, kurduğu tuzakları anlattıktan sonra Türklerin anlayışla karşılanmasını ister.
1896 katliamlarında Ermeni Devrimci Partisi’nin vahşilikle saldırılar yaptığını anlatır. Ermenilerin
şehri yakma niyetlerini açıkça duyurduklarını ve bir grup suikastçının Osmanlı Bankası’nı ele
geçirip patlatmaya hazırlandıklarını, diğerlerinin ise bu sıralarda bazı semtlerde kan döktüklerini
belirtir. Loti’ye göre, her yerde camlardan atılan birçok bomba, Ermenilerin bombaları, askerlere
isabet etmiştir. Sarayda Sultan cuma namazındayken, dua özellikle kesildi. Dünyada böyle bir
saldırıyı böyle bir cezalandırma ile cevaplandırmayacak devlet var mı? Bu dönemde özellikle de
Ermenilerin Avrupa kamuoyunu yanılttıklarını ifade eder. Loti’nin, Ermeniler ile ilgili bu cesurca
yazıları Ermeni çevrelerinde büyük bir rahatsızlık yaratır. Ermenilerden sık sık tehdit mektupları
alan Loti, Türkleri öven yazılarını giderek arttırır.
It is very well known that Russian worked much in the appearance of Armenian problem.
Moreover historical documents show that also France played very important role directly or
indirectly in these events by propagandizing Catholicism among the Armenians. France started
to strenghten its position in Ottoman State to patronize its own sects in the region by taking
the advantage of 1840 affairs in Ottoman State. Especially, French missioners undertook a very
important role to destroy the friendship in the area
Pierre Loti tried to display and criticize the vandalism and massacres of imperialist countries for
the sake of imperialism which reached its peak in 19th and 20th centuries. Loti gained the love
of Turkish people by advocating Turks in their hard times. Pierre Loti says France is cruel and
slaughtering country. And Armenians conspired against Turks in 1846 events in İstanbul. After
Loti explained Armenian gangs assaults and traps, he asked that Turkish people must be showed
understanding. He described Armenian Revolutionist Party and its cruelty and bloody assaults of
Armenian Gangs which intended to burn the city, to bomb the Ottoman Bank, to conspire against
political persons and showed their intent clearly. During these times those gangs continued
to kill innocent people in some streets. According to Loti, Armenian bombs killed even many
Ottoman soldiers in public streets. Is it possible for a government not to response these assaults?
This question was argued in Ottoman Palace even in Friday which was very important for them
and it shows they wouldn’t want to fight with Armenian citizens but also they had to protect the
other people from the assaults of Armenian gangs. Armenians misleaded European press. Loti’s
bold writings disturbed Armenians and Armenians began to send threat letters to him. But Loti
continued his writings about the real face of events.
108
109
ZEYTUN’DA MİSYONERLİK FAALİYETLERİ
MISSIONARY ACTIVITIES IN ZEYTUN
Latif DİNÇASLAN
Erciyes Üniversitesi, Doktora Öğrencisi
Latif DİNÇASLAN
Erciyes University, PhD Student
Osmanlı Devleti’nin ortadan kaldırılması hususunda ittifak eden Hıristiyan dünyasının, bu
emellerine ulaşabilmek için, kullandıkları vasıtalardan biri de misyonerlik ve misyoner faaliyetleri
idi. Bu düşünceden hareketle, özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren muhtelif Avrupa
devletlerinden gelen misyonerler, Osmanlı topraklarının hemen her tarafında, özellikle de
azınlıkların yoğun oldukları bölgelerde teşkilâtlanmışlardır. Açtıkları okullar, kurdukları hastaneler
ve yetimhaneler ile faaliyetlerini yürütmeye başlamışlardır.
Osmanlı Devleti’ne sadık bir millet olan ve önemli mevkilerde görevlere yükselen Ermenilere
yönelik misyoner faaliyetleri, Ermeni milliyetçiliğinin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.
XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Katolik ve Protestan misyonerlerin faaliyette bulunduğu
yerlerden birisi de Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Maraş’a bağlı Zeytun kazası ve çevresindeki
yerleşim alanları idi. Misyonerlik faaliyetleri için, o yerin demografik açıdan uygun bir dokuya
sahip olması aranıyordu. Dağlık bir bölge olan Zeytun’da açılan misyoner tesisleri kısa sürede
devlet karşıtı faaliyetlerin merkezi konumuna gelmiştir. Burada nüfusun ekseriyetini Ermenilerin
oluşturması misyonerlerin özellikle ilgi ve alakasını çekmiştir. Bölgede Ermenilerce çıkarılan
karışıklıklara destek veren, öncülük eden misyonerler Avrupalı devletlerin araya girmesiyle affa
uğramışlardır. Bölgede görev yapan Avrupalı elçiler misyonerleri ziyaret ederek desteklerini
açıkça göstermekten çekinmemişlerdir.
Buradaki misyonerlere dört kıtadan maddi ve manevi yardım gelmiştir. Ermeni komiteleri bunlarla
işbirliği yapmışlardır. Zeytun’daki misyoner okulları yakın yerlerdeki, misyoner kuruluşlarla işbirliği
halinde olmuşlardır. Yapılacak faaliyetler için burada toplantılar düzenlenmiştir. Okullarda Ermeni
milliyetçiliğini körükleyen yasaklı yayınlarla eğitim verilmiş, komitalara ait silahlar muhafaza
edilmiştir. Buradaki okullardan mezun olan öğrenciler yeni okulların açılmasında görev almışlar,
bazen ise isyanlarda önemli roller oynamışlardır. Zeytun Ermenilerine misyoner yardımı tehcir
sırasında ve sonrasında da sürmüştür.
One of the devices of the christian world use -allying to collapse ottoman empire and to get this
goal - was missionary and missionary activities. To come this in true, missionaries coming from
aparts of Europian States organized almost everywhere of Otoman Empire especially, from 19th.
centuary on in the area of minoraty.They put their activites in force by founding schools,hospitals
and orphanage.
Missionary activities to Armenians, who were the most faithful nation of the Ottoman Empire
and got the high position in the Ottoman institutions, played a great part in growing up the
Armenian nationalism. From the late 19th on, one of those places which were engaged in by the
Catholics and Protestants was Zeytun –a district of Marash-and its circle. That had to be suitable
area for missionary activities from demographic angle. In Zeytun which was mountainous area,
the missionary institutions became the center of rebellion against the state in a short time.
Here, the Armenians who were demographically more than Turk were attracted by missionaries.
The Missionaries who supported these Armenian rebels and led these were discharged with
the European States went between .European ambassadors didn’t openly avoid to show their
support to Armenian rebels by visiting.
Both material and spiritual aids came to these missionaries from the four continents. Armenian
committees cooperated with these people. Missionary schools in Zeytun cooperated with nearby
missionary associations. Here the meetings were held about what to do.An education was given
which encouraged Armenian nationalism in the schools with banned puplications and kept the
guns belonging to the secret societies. The students who graduated from these schools caused
to establish new schools and also played a great part in these rebellions. The Missionary aids for
Zeytun Armenians lasted during and after migration.
110
111
EMPERYALİZMİN ERMENİ PİYONU:
THE ARMENIAN PAWN OF IMPERIALISM
KARABET TOMAYAN
KARABET TOMAYAN
Prof. Dr. Mahir AYDIN
Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Prof. Dr. Mahir AYDIN
Marmara University, Faculty of Arts and Sciences
Amerikan Misyonerler Türkiye’de yoğun ve geniş kapsamlı bir Protestanlaştırma çalışması içine
girdiklerinde, Merzifon’da da bir kolej kurdular: Amerikan Anadolu Protestan Koleji. 1864/65’te
izinsiz yapılan kolej binası, bir askeri kışla biçimindedir ve çeşitli tarihlerde genişletilmiştir. Kolej
yönetimi, doğrudan Amerika’ya bağlıdır. Yaklaşık 30 yıldır Ermeni çocuklarını, devletin bilmediği
bir programa göre yetiştirmektedir.
Ohannes oğlu Karabet Tomayan da, Merzifonludur. 1893 Olayları sırasında, tam 40 yaşındadır. Bir
süre İsviçre’de kalmış ve orada, Protestan bir rahibin kızı olan Lucy ile evlenmiştir. Sonra Karabet
ve Lucy Tomayan ailesi, Merzifon’a dönmüştür.
Karabet Tomayan, Amerikan Koleji’nde öğretmenlik yaparken, 1887’de Merzifon İhtilal Komitesi’ni
kurmuş ve başkanlığını üstlenmiştir. Öyle ki, Hınçak Komitesi de İsviçre’de kurulmuştur.
Merzifon ve çevresinde ihtilal hazırlığı yapan Karabet Tomayan, 6 Ocak 1893’te harekete geçti.
Yozgat, Kayseri, Çorum, Merzifon ve Gümüşhacıköy Ermenilerince, devlet dairelerine, sokaklara
ve halkın geçeceği yerlere, afişler yapıştırıldı. Kolejde basılan ve Vatansever İslamlar Komitesi
imzalı bu afişlerde, Ermenilere karşı cihat çağrısı yapılıyordu. Ardından olaylar çıktı ve yaklaşık
1.800 kişi tutuklandı.
İlk sorgulamadan sonra, 58 sanık suçlu görüldü. Sorgu tutanakları ve kanıtlar, Ankara Yüksek
Mahkemesi’ne gönderildi. 20 Mayıs’ta başlanan yargılama, 12 Haziran’da tamamlandı. Birkaçı
dışında, tüm sanıklar suçunu kabul etti. Sonuçta; Karabet Tomayan ve 16 arkadaşı, Ceza
Yasası’nın 54. maddesine göre: Osmanlı ülkesini parçalamak için silahlı faaliyet gösterenler,
idamla cezalandırılır kapsamında yer buldu. Öteki sanıklar ise, 15, 10 ve 7 yıl arasında değişen
mahkumiyetle cezalandırıldı.
Bu durum, tüm Avrupa’da büyük tepki topladı. Yargıya müdahale edenlerin başında, İngiltere
geliyordu. 160 İngiliz parlamenter, Karabet Tomayan’ın affedilmesini istiyordu. Sonrasında Fransa,
ABD, İtalya ve Almanya bile, aynı yönde görüş bildirdiler. İngiltere daha da ileri gitti: Eğer Karabet
Tomayan serbest bırakılmazsa, 1882’den beri işgal ettiği Mısır’a bağımsızlık vereceğini açıkladı.
Bunun üzerine, bir daha geri dönmemek üzere 4 Temmuz 1893’te affedildi.
7 Temmuz’da trenle Ankara’dan İstanbul’a gelen Karabet Tomayan, 20 Temmuz’da da İngiltere
vardı. Victoria Station’da; İngiltere’deki Ermeni Komiteciler ve Daily News başta olmak üzere,
gazeteciler tarafından karşılandı. Ve Profesör Tomayan olarak konferanslar verecek, 1895’te ilk kez
denenecek Ermeni Soykırımı Senaryosu’na, İngiltere desteğini sürdürmeye çalışacaktır.
When the American missionaries decided to make an intense and widespread Protestant
Work, they established a college in Merzifon, named: American Anatolian Protestant College.
The college building, which was set up without permission in 1864/65, is like a military barrack
and was enlarged by several times. The college management is dependent to America directly.
It’s educating the Armenian children according to a program which has no permission by the
government for nearly 30 years.
Karabet Tomayan, who is the sun of Ohannes, is from Merzifon, too. He was 40 years old, during the
1893 events. He stayed in Switzerland for a while and he married to Lucy, who was the daughter
of a Protestant priest. Then, Karabet and Lucy Tomayan family turned back to Merzifon.
Karabet Tomayan, set up The Revolution Committee of Merzifon in 1887 and got the presidency
while he was a teacher in American college. In that manner the Committee of Hınçak was set up
in Switzerland.
Karabet Tomayan, who was preparing for a revolution in Merzifon and its surroundings, came
into action in 6th of January, 1893. The Armenian people from Yozgat, Kayseri, Çorum, Merzifon
and Gümüşhacıköy hung bills in public offices, streets and the places wcih was used commonly
by public. These bills, which was printed in college and signed by The Committee of the Patriot
Moslems, had the invitation for jihad against the Armenians. After that, the disorder came out
and 1800 people were arrested.
After the first interrogation, 58 accused people were found guilty. The written records and
evidences were sent to High Court of Ankara. The trial began in the 20th of May and ended in
12th of June. All suspects, except a few, adopted their guilt. Finally, Karabet Tomayan and his 16
friends took place in the concept of 54th Article of Penal Code: The people, who make an armed
activity to divide the Otoman country, will be punished with the death. Other suspects were
suspenden a prison sentence of 15, 10 or 7 years.
This situation gathered huge reaction in Europe. It was England who interfered on judgement.
160 English parlamentarians wanted Karabet Tomayan to have granted a pardon. Even France,
USA, Italy and Germany declared the same opinion after. England also went ahead. “If Karabet
Tomayan wouldn’t set free, then the Egypt, which was occupied since 1882, will have the
freedom”. Whereupon this, he was granted a pardon in the 4th of July, 1893, in condition of not
returning back.
Karabet Tomayan, who came to İstanbul from Ankara by train, in 7th of July, arrived to England
in the 20th of July. He was welcomed by the people from Armenian Committee and journalists,
first Daily News, in Victoria Station. And he would give conferences with the name of Professor
Tomayan, and work to gain English support for the Armenian Genocide Scenario which was tried
first in 1895.
112
113
ERMENİ MESELESİ VE İNGİLİZLERİN
THE ARMENIAN QUESTION AND THE BRITISH
ERMENİ POLİTİKASI
ARMENIAN POLICIES
Yrd. Doç. Dr. Memet YETİŞGİN
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Memet YETİŞGİN
Kahramanmaraş Sütçü İmam University, Faculty of Arts and Sciencess
On dokuzuncu asrın ikinci yarısı Osmanlı Devleti’nin zayıf ve dağılma sürecinde olduğu ve yeni çıkan
Ermeni Meselesi ile bu zayıflığın ve dağılmanın hızlandığı bir dönemdir. Aynı dönem İngiltere’nin
dünya üzerinde hegemonya kurduğu, büyük devletlerarasında -özellikle denizlerde- en güçlü
olduğu bir dönemdir. Yeni emperyalist eğilimlerin ortaya çıktığı ve bu eğilimler doğrultusunda
büyük devletlerin yeni kamplaşmalara ve mücadelelere girdiği bir dönemde Ermeni meselesi bu
mücadelelerin içerisinde yer almıştır.
Çok milletli ve dinli olan Osmanlı Devleti içerisinde yaşayan azınlıklar gerek iç dinamikler ve
gerekse de dış etkilerle ayrılırken, devletin içerisinde son kalan geniş azınlık gurubu Ermeniler de
on dokuzuncu asrın son çeyreği içerisinde açıkça ayrılma istidadı içerisine girmiş ve bu bağlamda
büyük devletler—özellikle Rusya ve İngiltere—ile ilişki içerisinde olmuşlardır. Büyük devletler
de bölgedeki kendi çıkarları doğrultusunda Ermeni azınlığı kazanma yoluna gitmişlerdir. Ruslar
Ermenileri kullanarak güneye, Akdeniz’e, inmeye çalışırken, İngilizler Ermeniler yardımı ile Rusları
kuzeyde tutmayı amaçlamışlardır. Bu çalışmada İngilizlerin Ermeni azınlığa yönelik politikası
üzerinde durulacaktır.
The second half of the nineteenth century meant continuing collapse for the Ottoman Empire.
In this, the Armenian question played a role of accelerating the collapse. The same period is a
golden age for the English who had had world hegemony and especially had the strongest sea
power in the world. Furthermore, in this period a new imperialism occurred in Europe, which
forced the great powers to struggle with each other. The Armenian question became a part of
big state struggles.
As a multi-national and multi-religious state, the Ottoman Empire had suffered separation of
many minority groups because of both internal dynamics and external effects. The Armenians
was the last largest minority group who openly showed its interest in separation from the Empire.
In this goal, they had close relations with big powers—especially with Russia and Great Britain.
Because of their interests in the region, the big states worked to win the Armenian minority
group in their side. In this respect, while the Russians used the Armenians to reach the warm
waters, the Mediterranean, the British wanted the Armenians to keep the Russians away from the
warm waters. In this work, the British policies towards the Armenian minority will be discussed.
XIX. YÜZYILIN SON ÇEYREĞİNDE AYINTAB KAZASINDA
ARMENIAN NATIONALISM AND AMERICAN MISSIONERS IN
ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİ VE AMERİKALI MİSYONERLER
AYINTAB COUNTY DURING THE LAST
Öğr. Gör. Mehmet Ali YILDIRIM
Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
QUARTER OF XIXTH CENTURY
Anadolu’nun Ermeni ahalisi ile Müslüman-Türk ahalisi arasındaki sosyal ve kültürel bağı koparmak
için faaliyete girişen Amerikalı misyonerler, Ermeni isyanlarının alt yapısını hazırlamakta önemli
bir rol üstlenmişlerdir. Özellikle Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde okullar ve kiliseler
açarak ayrılıkçı fikirleri toplumsal iletişimin güçlü olduğu bu yerlerde Ermeni ahaliye aşılamak için
çaba sarf etmişlerdir. Nitekim XIX. yüzyılın son çeyreğinde nüfusunun yüzde yirmiye yakını Ermeni
olan Ayıntab kazası, ayrılıkçı Ermenilerin en büyük destekçileri ve teşvikçileri arasında yer alan
misyonerlerin oldukça faal olduğu Anadolu kentlerinden biri durumundadır. Din kisvesi altında
faaliyet gösteren misyonerler ülkelerinin desteğine, teşvikine ve güçlü pozisyonuna dayanarak
Ermeni ahaliyi isyana yönlendirmek için her türlü vasıtayı kullanmışlardır. Okullarında Ermeni
tarihi okutarak gençlere milliyetçilik ihtirası aşılamış, kiliselerinde ise mezhep farkı gözetmeden
ayrılıkçı vaazlar vermişlerdir. Ayrıca dışarıdan sağlanan her türlü maddi yardım da yine misyonerler
vasıtasıyla şehre sokularak Ermeni ahaliyi isyana teşvik için kullanılmıştır.
114
Lect. Mehmet Ali YILDIRIM
Kilis 7 Aralık University, Faculty of Arts and Sciencess
The American missioners, who rustled to break the social and cultural interrelations between the
Muslim Turkish folk and the Armenian folk of Anatolia, played a considerable role at preparing
the background of Armenian civil insurrections. The missioners did their best to indoctrinate the
separatist opinion to the Armenian community, particularly in the regions where the Armenian
community lived in majority, by establishing some schools and churches where the social
communication was very strong. Actually, Ayintab County with a 20 % Armenian population
during the last quarter of the XIX. Century was among some Anatolian cities where the missioners
who were the greatest supporters and inciters of the separatist Armenians were considerably
strenuous. Hiding behind the powerful support and aid and comfort of their country; this
missioners taking action under the disguise of piety, put all sorts of instruments into action
to incite the Armenian community into insurgence. Afore mentioned missioners inoculated
some passionate nationalism in their schools by instructing Armenian history lessons, and have
given separatist sermons to the Armenian community without looking at their denomination.
Furthermore, all kinds of material support has been brought to the county by the mentioned
missioners and handled for inciting the Armenian community to a rebellious way of acting.
115
19. YÜZYILIN SONLARINDA KİLİS SANCAĞINDA
ARMENIAN ACTIVITIES IN KILIS SUB-PROVINCE
ERMENİLERİN FAALİYETLERİ
AT THE END OF 19TH CENTURY
Yrd. Doç. Dr. Metin AKİS
Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Metin AKİS
Kilis 7 Aralık University, Faculty of Arts and Sciences
Kilis Sancağı 16. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren kurulmuş ve eyelet merkezi olarak da Halep’e
bağlı idi. Uzun yüzyıllar boyunca sancakta Ermeniler ile Müslüman ahali arasında herhangi bir
anlaşmazlık söz konusu olmazken, özellikle yakın şehirlerden buraya Ermenilerin yerleştirmeleri
ile şehrin azınlık sayısında artış meydana gelmiştir. Ayestafanos ve Berlin antlaşmalarından
sonra Ermeni çetecilerinin faaliyetleri gözlendi. Şehir halkından Ermeniler silahlanmak suretiyle
sancakta çeşitli baskın ve yağmalama olaylarına giriştiler. Büyük oranda batılı ülkelerin desteği
ve misyonerlik faaliyetleri neticesinde geleşen bu olaylar. Kilis ve civarının sosyal ve ekonomik
yapısına önemli ölçüde zarar verdi. Şehir içinde suikastler ve şehir dışında da eşkıyalık faaliyetleri
Halep ve Antep şehirlerinde yaşayan Ermeniler ile irtibatlı olarak gerçekleştirildi. Batılı ülkeler de
bölgedeki Ermeni teşkilatlanmasına destek sağladı.
Sub-Province of Kilis was founded at the first quarter of 16.th century and, depended to Aleppo
Province. There were no disagreements between Armenians and Muslim people in city during
long centuries. New deportations from nearby places of Armenians to city increased the number
of minorities. There were some rebellions after Berlin and Ayestefanos treaties. Armenians
of city took up arms raided and sacked. These rebellions become possible with supports and
missionary activities of western countries. These rebellions gave important damage to social and
economical life of Kilis. Conspiracy activities in the city and rebellion activities in country made
with connection of Aleppo and Ayntab Armenians. Western countries also supported Armenian
organizations in district.
AMERİKA VE AMERİKAN MİSYONERLERİNİN
BU SORUNDAKİ ROLLERİ
Yrd. Doç. Dr. Metin KOPAR
Giresun Üniversitesi, Eğitim Fakültesi
Amerika kendi menfaatlerini sağlamak ve korumak için vatandaşlarının sayısı bir eli geçmeyecek
kadar az olan bu bölgede, misyonerlerin sayesinde tesis ettiği nüfus sebebiyle Doğu Bölgesinde
adeta mandaterlik yapmaya çalışmıştır. Ermenileri vatandaşlığına geçirerek, Osmanlı Devleti
kanunlarını hiçe saymış, kendi prensiplerini Osmanlı anayasasına sokarak nüfusunu pekiştirmeye
çalışmış, Osmanlı’nın aldığı her tedbire savaş gemisi göndermek suretiyle tehdit dolu cevaplar
vermiştir. Amerikan yönetimi ülkesinde Türkler aleyhine yürütülen her kampanyaya müsaade
etmiş ve Ermenileri desteklemiştir. Amerika, devlete baş kaldırmış unsurun yanında yer almak
suretiyle, kendide Osmanlıya karşıt bir konuma girmiştir. Amerikan misyonerlerin yayın
organlarında ve yine onların yazılarıyla beslenen basında sürekli abartılarak yer verilen Türk
Ermeni olaylarına ilişkin haber ve makalelerle, Hıristyan ulusun Müslüman İmparatorlukta sözde
ezilmekte olduğu savı işlenmiştir. Ermeniler de bundan güç almıştır. Amerika’da Ermenilere
yardım düşüncesiyle çok miktarda yardım toplanmış, bazen bu yardım kampanyalılarında bizzat
basında desteklemiştir. Toplanan paralar Ermeni halkına değil, Ermeni Komitalarına verilmiştir.
Bu mesele o günden bu güne çok taze tutularak, Türk hükümetini zor durumda bırakmak için
sürekli olarak gündemde tutulmaktadır. Bildirimizde yukarıda özetlenen sorunlarla ilgili olarak
bilgiler verilecektir.
116
THE ROLE OF THE USA AND AMERİCAN MİSSİNONERİES
ON THE ARMENİAN PROBLEM
Assist. Prof. Dr. Metin KOPAR
Giresun University, Faculty of Education
For his own advantage, in Eastern Anatolia where there were few American citizens the USA tried
to mandate this region thank to the power of the missionaries. The USA disregarded the rules of
the Ottoman State by naturalizing the Armenians, and tried to enrich its power by forcing the
Ottomans to put its own priciples into the Ottaman constitution. As the Ottomans precautions,
they threated them by sending warships. American governments allowed all kinds of anti-Türks
propaganda in their lands and supported the Armenians that themselves by ranging themselves
on the side of the Armenians, who revolt against the Ottoman, they came to put themselves
against the Ottomans. Incidents between the Turks and Armenian were always exaggerated in
the missionearies or promissionarian publications. In these publications, they always claimed
that the Christians in the Ottoman lands were tortured. The Armenians took heart from this to
aid the Armenians, lots of money was collected in the USA, and sometimes the media supported
these campaigns. These collected money was given to the Armeninan “Komitas” instead of the
Armeninan people. This problem has been kept fresh in the mind of people in order to put the
Turkish State into a diffucult position. In this paper I will give some information about there
problems that were mentioned above.
117
XIX.YY. EDEBİ ESERLERDE ERMENİ
MİLLİYETÇİLİĞİ MESELESİ
Prof. Dr. Minehan (Nuriyeva) TEKLELİ
Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi
XVIII. asır da dahil olmakla geçen uzun yıllar arzında kök salan ermeni şovenizmi artık XIX.
asırda öz yetkin seviyesine ulaştı. Bu devri ermeni katı milliyetçiliginin uyanış çağı gibi kabul
etmek mümkündür. Tebliğde bu asır boyunca yazılmış bu ideyayı terennüm eden ermeni edebi
eserlerinin idea-bedii ve mazmun tahlilini vermeye çalıştık.
Bu maksatla Ermeni edebiyatının tanınmış simalarından olan Haçatur Abovyan, Mikael
Nalbandyan, Kamar Katip (Patkanyan), Şah Aziz (Smbat) Aleksandr Şirvanzade (Movsesyan), Arazi
(Harutunyan), Civani (Levonyan), Serob, Raffi (Melik-Akopyan) Akopun bedii eserleri incelenmişdir.
Bu yazarlar ve onların eserleri ermenilerin edebi ve fikri inkişafında büyük rol oynamıştır.
Her bir bedii eserin halkın maarif ve medeniyyetinin inkişafına revac vererek yeni nesillerin
hazırlanmasında önemli rolü vardır. Bu manada edebiyata milletin, dilinin, tarihinin, talihinin,
tabii çizgilerle nakşedilmesi, keşfi, uyanışı, yaşatılması vazifeleri düşmektedir.
Her bir Ermeni edebiyyat eserinde tarih kasıtlı şekilde, çelişkili maksatlar fonunda tasvir olunur.
Zaman zaman meydana gelmiş ermeni münakaşaları, gerçek olmayan hadiseler çerçevesinde
oluşturularak tarihi döne-döne meşgul eden ermani meselesi haline gelmiştir. Katı ermeni
milliyetçiliğinin oluşmasında ve keskin karekter almasında şüphesis bu edebiyat nümuneleri
mühüm rol oynamıştır.
118
119
OSMANLI DEVLETİNDE ERMENİLERİN AHVALİ HAKKINDA
A PROJECT WHICH WAS GAVE BY ARMENIAN COMMITTEE
LONDRA’DA ERMENİ KOMİTESİNCE
IN LONDON TO LORD SALISBURY
LORD SALİSBURY’E VERİLEN LAYİHA
ABOUT CIRCUMSTANCES OF OTTOMAN ARMENIANS
Doç. Dr. Muhittin ELİAÇIK
Kırıkkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assoc. Prof. Dr. Muhittin ELİAÇIK
Kırıkkale University, Faculty of Arts and Sciences
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında İngiltere ile Rusya arasındaki rekabetten ortaya çıkıp
Osmanlı Devleti’nin son elli yılına etki eden Ermeni meselesi çeşitli anlaşma, kongre, toplantı
ve layihaların konusu olmuştur. Osmanlı-Rus savaşında yenilen Osmanlı Devleti Ayastefanos ve
Berlin Antlaşmalarında Ermenilerle ilgili ıslahatı kabul etmiş ve böylece Ermeni meselesi Rusya ve
İngiltere’nin bir müdahale aracı olmuştur. Ayastefanos Antlaşması ile Berlin Kongresi arasındaki
üç aylık sürede sürekli çalışan Ermeniler Balkanlardaki gayr-ı müslim tebaanın bağımsızlık
faaliyetinin Doğu Anadolu’da da tekrarını isteyip bağımsız bir devlet kurma çabasıına girmişlerdir.
Ermeni meselesi hakkında büyük devletlerin pragmatist önerileri olmuş, bu da Osmanlı
Devleti’nin bir ölçüde çöküşünü geciktirmiştir. İngiltere’nin Ermeni meselesine yaklaşımı Osmanlı
Devleti’nce genellikle olumlu karşılanıp Rusya’ya karşı denge siyaseti izlenmesine yol açmıştır. Bu
bildiride Ermeni meselesine özel bir önem veren İngiltere Devletinde bu mesele ile ilgilenen Lord
Salisbury’e 1888’de Londra’daki Ermeni komitesince verilen bir layiha incelenip değerlendirilecek,
Ermenilerin ileri sürdükleri görüşler tahlil ve tahkik edilecektir. Times gazetesinde de neşredilen
bu layiha objektif olarak değerlendirildiğinde bir araç olarak kullanılan Ermenilerin huzur içinde
yaşadıkları devleti ve toplumu dışa gammazladıkları ve mesele olarak sundukları konuların bir
icat eseri olduğu da görülmektedir.
Problem of Armenian which appeared in war 1877-1878 Ottoman-Russia as a result of
competition was considered in pacts, congresses, gatherings, projects. Ottoman State which was
defeated in war 1877-1878 Ottoman-Russia accepted improvements connected with Armenian
in Ayastefanos Pact and Berlin Pact; thus problem of Armenian come from a interior problem and
become a appliance of interference by England and Russia. Armenians that were endeavored
between Ayastefanos Pact and Berlin Pact wanted a state of independence which was seen too
in the Balkans. Nationalism of Armenian too accelerated generally after these events. About this
problem was presented by grand states many pragmatist suggestions; this too delayed a little
collapse of Ottoman State. Ottoman State generally positive regarded approach of England
to problem of Armenian and followed balance politics to Russia. In this announcement will be
studied and increased a project dated 1888 about circumstances of Ottoman Armenians; this
project was gave by Armenian Committee in London to lord Salisbury that attend with problem
of Armenian in State England. Again will be analyzed attitudes of Armenians in this project. This
project was published in Times Newspaper. Armenians in this project have been backbiting their
country and society although were lived in Ottoman Empire tranquil and comfortably.
120
121
İNGİLTERE FEVKALEDE MURAHHASI LORD SALİSBURY’NİN
A PROJECT OF PERTAINING TO OTTOMAN ARMENIAN
OSMANLI TOPRAKLARINDAKİ ERMENİLER
AND OTHER GROUPS WHICH WAS PREPARED BY EXTRAORDINARY
VE DİĞER TOPLULUKLARLA İLGİLİ LAYİHASI
PLENIPOTENTIARY OF ENGLAND LORD SALİSBURY
Doç. Dr. Muhittin ELİAÇIK
Kırıkkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assoc. Prof. Dr. Muhittin ELİAÇIK
Kırıkkale University, Faculty of Arts and Sciences
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında İngiltere ile Rusya arasındaki rekabetten çıkan ve Osmanlı
Devleti’nin son elli yılına damgasını vuran Ermeni meselesi anlaşma, kongre, toplantı ve
layihalara konu olmuştur. Osmanlı-Rus savaşında yenilgiye uğrayan Osmanlı Devleti Ayastefanos
Antlaşması ve daha sonra onun yerini alan Berlin Antlaşmasıyla Ermenilerle ilgili ıslahat yapmayı
kabul etmiş ve böylece Ermeni meselesi bir iç mesele olmaktan çıkıp Rusya ve İngiltere’nin
müdahale aracı haline gelmiştir. Ayastefanos Antlaşması ile Berlin Kongresi arasındaki üç aylık
sürede boş durmayan Ermeniler Balkanlardaki gayr-ı müslim tebaanın bağımsızlık faaliyetlerinin
Doğu Anadolu’da da tekrarlanmasını isteyerek bağımsız bir devlet kurma çabası içine girmişlerdir.
Ermeni milliyetçiliği de büyük ölçüde bu olaylardan sonra ivme kazanmıştır. Bu mesele hakkında
büyük devletler birçok pragmatist önerilerde bulunmuş, bu ise Osmanlı Devleti’nin denge siyaseti
izlemesine yol açarak çöküşünü biraz geciktirmiştir. İngiltere’nin Ermeni meselesine yaklaşımı
Osmanlı Devleti’nce genellikle olumlu karşılanmış ve Rusya’ya karşı İngiltere’yi yanına alıp
durumu dengelemeye çalışmıştır. Bu bildirimizde İngiltere Devletince fevkalede murahhas olarak
İstanbul’a gönderilen ve Osmanlı toprakları üzerindeki çeşitli toplulukların durumunu ve izlenmesi
gereken siyaseti anlatan Lord Salisbury’nin padişaha sunduğu layiha değerlendirilecektir. 1293
tarihli bu layihada Osmanlı Devleti’nce bu konularda izlenmesi gereken siyaset açıklanmaktadır.
Problem of Armenian which appeared in war 1877-1878 Ottoman-Russia as a result of
competition was considered in pacts, congresses, gatherings, projects. Ottoman State which was
defeated in war 1877-1878 Ottoman-Russia accepted improvements connected with Armenian
in Ayastefanos Pact and Berlin Pact; thus problem of Armenian come from a interior problem and
become a appliance of interference by England and Russia. Armenians that were endeavored
between Ayastefanos Pact and Berlin Pact wanted a state of independence which was seen too
in the Balkans. Nationalism of Armenian too accelerated generally after these events. About this
problem was presented by grand states many pragmatist suggestions, this too delayed a little
collapse of Ottoman State. Ottoman State generally positive regarded approach of England
to problem of Armenian and followed balance politics to Russia. In this announcement will be
studied and increased a project dated 1293 which was prepared by extraordinary plenipotentiary
of England Lord Salisbury. In this project suggestions was proposed about Ottoman Armenians
and other groups.
122
123
İNGİLİZ SEFİRİ LAYARD’IN OSMANLI DEVLETİNDEKİ ERMENİLER
A PROJECT OF PERTAINING TO OTTOMAN ARMENIAN
VE DİĞER MİLLETLER HAKKINDA LAYİHASI
AND OTHER GROUPS WHICH WAS PREPARED
Doç. Dr. Muhittin ELİAÇIK
Kırıkkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
BY AMBASSADOR OF ENGLAND LAYARD
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında İngiltere ile Rusya arasındaki rekabetten ortaya çıkıp Osmanlı
Devleti’nin son elli yılına etki eden Ermeni meselesi çeşitli anlaşma, kongre, toplantı ve layihaya
konu olmuştur. Osmanlı-Rus savaşında yenilen Osmanlı Devleti Ayastefanos Antlaşması ve daha
sonra onun yerini alan Berlin Antlaşmasıyla Ermenilerle ilgili ıslahat yapmayı kabul etmiş ve böylece
Ermeni meselesi Rusya ve İngiltere’nin müdahale aracı haline gelmiştir. Ayastefanos Antlaşması
ile Berlin Kongresi arasındaki üç aylık sürede boş durmayan Ermeniler Balkanlardaki gayr-ı müslim
tebaanın bağımsızlık faaliyetinin Doğu Anadolu’da da tekrarlanmasını isteyip bağımsız bir devlet
kurma çabası içine girmişlerdir. Ermeni meselesi hakkında büyük devletlerin pragmatist önerileri
olmuş, bu da Osmanlı Devleti’nin işine gelerek bir ölçüde çöküşünü geciktirmiştir. İngiltere’nin
Ermeni meselesine yaklaşımı Osmanlı Devleti’nce genellikle olumlu karşılanmış ve Rusya’ya
karşı denge siyaseti izlenmesine yol açmıştır. Bu bildirimizde Ermeni meselesine özel bir önem
veren İngiltere Devletinde bu mesele ile ilgilenen Layard’ın 1880’de Hariciye Nazırı Lord Eranvil’e
göndediği layiha incelenip değerlendirilecektir. Bu layihada Ermeni meselesinin yanı sıra Osmanlıİngiliz ilişkileri, Berlin antlaşması gereğince Doğu Trakya, Bulgaristan, Yunanistan, Karadağ,
Arnavutluk ve Kürt meseleleriyle ıslahat ve muhtariyet yapılması gibi konular ele alınmıştır.
124
Assoc. Prof. Dr. Muhittin ELİAÇIK
Kırıkkale University, Faculty of Arts and Sciences
Problem of Armenian which appeared in war 1877-1878 Ottoman-Russia as a result of
competition was considered in pacts, congresses, gatherings, projects. Ottoman State which was
defeated in war 1877-1878 Ottoman-Russia accepted improvements connected with Armenians
in Ayastefanos Pact and Berlin Pact; thus problem of Armenian come from a interior problem and
become a appliance of interference by England and Russia. Armenians that were endeavored
between Ayastefanos Pact and Berlin Pact wanted a state of independence which was seen too
in the Balkans. Nationalism of Armenian too accelerated generally after these events. About this
problem was presented by grand states many pragmatist suggestions, this too delayed a little
collapse of Ottoman State. Ottoman State generally positive regarded approach of England to
problem of Armenian and followed balance politics to Russia. In this announcement a project
which was transmitted in 1888 by Layard that attend with problem of Armenian in State England
to Lord Eranvil that the Minister of Foreign Affairs of England will be studied and evaluated. In
this project have been discussing also problem of Armenian relations of Ottoman-English, in
accordance with Berlin Pact East Trakia, problems of Bulgaria, Greece, Karadağ, Albania, Kurd, and
reform and autonomy.
125
ADIYAMAN’DA PROTESTANLIK FAALİYETLERİ
PROTESTANT ACTIVITIES IN ADIYAMAN AND
VE PROTESTAN ERMENİ KİLİSESİNİN KURULMASI
THE ESTABLISHMENT OF PROTESTANT ARMENIAN CHURCH
Arş. Gör. Murat Gökhan DALYAN
Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi
Res. Assist. Murat Gökhan DALYAN
Adıyaman University, Faculty of Education
19. yüzyıl Avrupa’da ve dünyada misyonerliğin altın yılı olmuştur. 19. yüzyılda yoğun bir şekilde
dünya gündemine gelen misyonerlik faaliyetlerinden Osmanlı devleti de nasibini almıştır. Osmanlı
devleti 19. yüzyılda gruplar halinde gelen misyonerlerin hedefi olmuş ve misyonerler Osmanlı
devletinde azınlıkların bulunmuş olduğu birçok şehirde misyonerlik faaliyetlerine girişmişlerdir.
Bu faaliyetleri sonunda azınlıklar arasında parçalanmalara ve mücadelelere neden olmuşlardır.
Misyonerler ayrıca Ermenilerin yaşamış oldukları bölgelerdeki halkla da olan ilişkilerini de
olumsuz yöne etkilemiş ve yüzyıllardır. Bir arada yaşayan halkın bir birinden şüphe duymasına ve
kendi kabuklarına çekilmesine neden olmuştur.
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren amerikan Protestanları Osmanlı devletinin güney doğusunda
misyon faaliyetlerine girişmişlerdir. Bu amaçla Malatya, Urfa, Elazığ gibi yerlerde teşkilatlanmışlar
ve istasyon merkezleri kurmuşlardır. Urfa’da faaliyet gösteren Amerikan misyonerleri 1850’li
yıllarında sonların faaliyetlerini Adıyaman bölgesine de kaydırarak bu bölgedeki Ermenileri
Protestanlaştırmaya başlamışlardı. Bu faaliyetleri sonunda. 1870’li yıllarda Adıyaman merkez
ilçesinde bir Protestan Ermeni kilisesini açmayı başarmışlardır. Yine Adıyaman ve Besni ilçelerinde
kendilerine bağlı kurmuş oldukları kiliselerin yanına Ermeni çocukları eğitmek için açmış
oldukları okullar açtılar. Bu okullar sayesinde Ermenileri kendi itikat ve inançlarına kazandırmış
ve onları Osmanlı devleti aleyhine kışkırtacak faaliyetlere girişmişlerdir. Protestanların bölgede
kurmuş oldukları okullar aynı zaman da ayrılıkçı tohumların atıldığı yerler olmuştur. Adıyaman
Protestan Ermenilerini kışkırtan ayrılıkçı fikirler Malatya Protestan Ermeni okullarından gönderilen
yayınlar sayesinde olmuştur. Bu tür yayınlar Adıyaman’da ele geçirilmiş ve bunların Malatya’dan
gönderildiği anlaşılmıştır.
Adıyaman ve çevresinde Amerikan Protestanlarının bu çabaları toplumlar arasında soğukluk
yaşanmasına ve bu soğukluğun yerini şüpheye bırakmasına neden olmuştur. Bu soğukluk
zamanla toplumlar arasında çatışmalara neden olmuştur. Adıyaman ‘da olaylar fazla büyümeden
bölgenin ileri gelenleri ve idari yetkililer tarafından önü alınmıştır. I. Dünya savaşına kadar olan
dönemde Adıyaman’da Ermeniler Adıyaman’da bulunan Protestan faaliyetler devam etmiştir.
19th century was the golden year of missionary works in Europe and the world. The Ottoman
Government also got its share of the missionary activities that became a world agenda
intensively in 19th century. The Ottoman Government became a target of missioner groups
and missioners enterprised missionary activities in many cities that included minorities in the
Ottoman Government. As a result of their activities, they engendered the dismemberments and
conflicts among the minorities. Missioners, also, negatively affected the relationships between
the Armenians and the public in the region that Armenians lived and they caused the suspicions
and seclusions of the public that had been living altogether for centuries.
Beginning from the second half of 19th century, American Protestants enterprised the mission
activities in the southeast of the Ottoman Government. For this purpose, they became organized
in regions like Malatya, Urfa, Elazığ and established station centers. In the late of 1850s, American
Protestants, that are active in Urfa, started to make the Armenians in this region Protestant by
switching their activities to Adıyaman region. As a result of these activities, they succeeded to
establish a Protestant Armenian Church in Adıyaman’s center county in 1870s. Again, beside
these churches that are dependent to themselves in Adıyaman and Besni, they also established
schools to educate Armenian children. By courtesy of these schools, they inoculated Armenians
their own creed and beliefs and they attempted to agitate to the disadvantage of the Ottoman
Empire. The schools that the Protestants established in the regions were also the separatist seeds.
These separatist ideas that agitated the Armenians were occurred thanks to the publications sent
from Malatya Protestant Armenian schools. These kind of publications are captured in Adıyaman
and they were agreed to be sent from Malatya.
In Adıyaman district, these endeavors of American Protestants engendered a distance between
societies and caused this distance to turn into suspicion. This distance caused conflicts among the
societies in the course of time. Before the acts were expanded, the notables and administrative
authorities prevented these. Until the period of World War I, Armenians in Adıyaman continued
their Protestant activities.
126
127
TÜRK VE İNGİLİZ BELGELERİNE GÖRE İNGİTERE’NİN OSMANLI
ACCORDING TO TURKISH AND BRITISH DOCUMENTS
ERMENİLERİNE KARŞI TAKİP ETTİĞİ SİYASET (1878-1918)
BRITAIN’S POLICY TOWARDS THE OTTOMAN ARMENIANS
Doç. Dr. Mustafa Sıtkı BİLGİN
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniveristesi Fen-Edebiyat Fakültesi
(1878-1918)
Özellikle 19. asrın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devletini en çok uğraştıran siyasi sorunlardan
biri de Azınlıklar meselesi olmuştur. Zira bu meseleyi bahane ederek Osmanlı Devleti’nin iç
ve dışişlerine müdahale eden Avrupa devletleri azınlık halkları kışkırtmak suretiyle son Türk
imparatorluğu’nun dağılmasına sebep olmuşlardı. Ermenileri kışkırtma konusunda temel rol
oynayan devletlerarasında hiç kuşkusuz İngiltere başta gelir. Zira, İngiltere, 1878 Berlin antlaşması
ile Osmanlı Devleti sınırları içersindeki Ermenilerin en önemli hamisi olma konumuna gelmişti.
Bahsi geçen tarihten sonra geleneksel politikası olan Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü
savunma siyasetini terk eden İngiltere, doğu Anadolu’da kurulacak bir Ermeni devletinin
uygulamaya koyacağı yeni bölgesel stratejiye uygun olacağını düşünmekteydi. İngiltere’nin
bu görüşü gerek I. Dünya Savaşı sırasında ve gerekse de sonrasındaki dönemde değişmemişti.
İngilizler, Büyük Savaş döneminde kendileriyle ittifak kuran Ermenilere Doğu Anadolu’da bir yurt
sağlamayı önemli bir vazife olarak görmüşlerdi.
Bu genel çerçevede konu iki ana bölüm halinde incelenecektir. Tarihsel altyapıyı ihtiva eden
birinci bölümde İngiltere’nin Osmanlı Ermenilerine karşı 1878 yılına kadar takip ettiği politika
araştırılacak, ikinci bölümde ise, bu devletin 19. yüzyılın son çeyreğinde takip ettiği siyaset
mercek altına alınacaktır. Konu incelenirken Türk ve İngiliz arşiv belgelerinin yanısıra ikinci el
kaynaklardan da istifade edilmiştir.
128
Assoc. Prof. Dr. Mustafa Sıtkı BİLGİN
Kahramanmaraş Sütçü İmam University, Faculty of Arts and Sciencess
The minorities issue became one of the most troubled political matter for the Otoman Empire
especially during the last half of the 19th century. This was because the European Powers provoked
the minorities, for instance the Armenians, against the Otoman Empire in order to realize their
political objectives at the expense of the annihilation of the Otoman Empire. The result was
the destruction of the last Turkish Empire. Britian was among the European states which most
interested in the affairs of the Ottoman Armenians after the Ottoman-Russian War of 1878. This
was because Britain became the main protector of the Ottoman Armenians after the treaty of
Berlin in 1878. This British position continued to remain same regarding the Armenians during
and after the Great War. Britian saw it as a duty to set up a national home for the Armenians in the
eastern Anatolia because their good services during the Great War.
In this general historical framework, this topic will be examined in two main sections. In the
first section, the histrical background of British policy towards the Ottoman Armenians will be
searched until the outbreak of the Turco-Russian War in 1878. The second section thus will deal
with the policy of Britain after the post–1878 period until the end of the Great War. This article is
based on abundant Turkish and British archival materials as well as secondoray sources available
both in Turkish and British.
129
HANS BARTH’IN TÜRK KENDİNİI SAVUN ADLI ESERİNE GÖRE
THE BIRTH OF ARMENIAN ISSUE AND EUROPE ACCORDING
ERMENİ MESELESİNİN DOĞUŞU VE AVRUPA
TO HANS BARTH’S THE TURK: DEFEND YOURSELF!
Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÇOLAK
Mustafa Kemal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Mustafa ÇOLAK
Mustafa Kemal University, Faculty of Arts and Sciences
Hans Barth, 1898 yılında Leipzig’de Almanca olarak yayınladığı Türke, Wehre Dich! adlı eserinde,
Hıristiyan dünyasının Türklere karşı yeni bir haçlı seferi ilan ettiği iddiasında bulunmuştu. Barth’a
gore, bu haçlı seferinin en önemli propaganda silahlarından biri de doğu halklarının ilk Hıristiyan
milleti olan Ermeniler idi. Bu nedenle de 276 sayfadan oluşan eserinin 136 sayfalık Birinci Bölümü’nü
Ermeni Meslesinin doğuşuna, Almanya ve İngiltere’nin Ermeni meselesinin ortaya çıkışındaki
rolüne, Avrupadaki Ermeni propagandası ve Hınçak terörü gibi temel konulara ayırmıştır. Hans
Barth’ın bu eseri Selçuk Ünlü tarafından Türk, Kendini Savun! adıyla Türkçeye çevrilmiştir.
Biz bu çalışmamızda Hans Barth’ın eserinin Ermeni meselesi ile ilgili kısmını değerlendirmeye tabi
tutacağız. Böylece bir yabancının gözüyle Ermeni meselesinin ortaya çıkışını ve Büyük Güçler’in
Ermenileri kışkırtmalarının nedenlerini ortaya koymaya çalışacağız. Ayrıca bu çalışmayı yapmakla
Ermeni araştırmaları konusuna katkıda bulunabileceğimizi düşünmekteyiz.
Hans Barth claimed that the Christians declared a new Crusader against Turks; in his work called
Türke, Wehre Dich! which was published in Leipzig in 1898. According to Barth, one of the most
important weapons of this propaganda was the Armenians who were the first Christian nation of
the east. For this reason; the First Chapter (which consists of 136 pages) of the 236-pages-book
is composed of the basic subjects such as; The Birth of Armenian Issue, The Role of Germany and
England in the Birth of Armenian Issue, The Armenian Propoganda in Europe and the Hıncak
Terror . This work is translated into Turkish under the name of Türk, Kendini Savun.
In our work, we’ll evaluate the parts of the book which give us information about the Armenian
Issue. Therefore; we’ll try to show how the Armenian Issue emerged and how the strong
governments incited the Armenians according to a foreigner.Besides, we think that we can
contribute to the researches about the Armenians.
130
131
ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN DOĞUŞUNUN
THE ECONOMIC CAUSES OF THE BIRTH OF
EKONOMİK NEDENLERİ: KAYSERİ ÖRNEĞİ
ARMENIAN NATIONALISM: KAYSERI CASE
Prof. Dr. Mustafa KESKİN
Erciyes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Prof. Dr. Mustafa KESKIN
Erciyes University, Faculty of Arts and Sciences
XIX. yüzyıl, hukukçular, siyaset ve kültür tarihçileri, toplum bilimciler tarafından milliyetçilik
asrı olarak Kabul edilmektedir. Milliyetçiliğin menşei ve mebdei olarak Büyük Fransız İhtilali
gösteriliyorsa da, bu duygunun, hiç olmazsa işlenmemiş olarak bütün insane topluluklarında
mevcut olduğu söylenmektedir. Buna gore her insane topluluğunda, asgari varlığını kanıtlama,
cinsini devam ettirme, paylaştığı dünyada paydaş olma, bunun için rekabet etme, nihayet
bağımsız hüviyetiyle ve ayıredici özellikleriyle insanlık (beşeriyet) ailesi içinde arz ü endam etme
duygusu mevcuttur diyebiliriz.
Milliyetçilik, sosyolojik anlamda, hilkatten itibaren mevcutsa da, bunun bilimsel ve sistematik
olarak ortaya çıkışı, insan topluluklarının ileri bir merhalesinde mümkün olmaktadır. Binaenaleyh,
devletli olma veya devlet kurabilme kabiliyet ve becerisine sahip olmak, bilgili ve kültürlü olmak,
ekonomik bağımsızlığa erişmek, güzel sanatların her şubesinde yetkinliğe sahip bulunmak,
sermaye için tasarrufun bilincinde olmak, nihayet, başkalarına tabiiyeti yüz kızartıcılık saymak,
kendini kanıtlamak gibi, çok sayıda doğal ve yapay duyguların harekete geçmesi veya geçirilmesi
milliyetçiliğin tezahürlerinden sayılmak icap eder.
Osmanlı Devleti, kuruluşundan 150 yıl sonar, bir dünya devleti olarak gelişmiş, başkenti İstanbul
üç semavi dinin, İslâmiyet, Yahudilik ve Hıristiyanlığın merkezi olmuştu. Her üç dine, daha başka
inançlara da sahip topluluklar XIX. Yüzyıla gelinceye değin, bu devletin bayrağı ve buyruğu
altında, üstelik huzur ve ahenk içinde yaşayabilmişlerdir.
Her milletin kendi geleceğini kendisinin belirlemesine dair inancın Fransa’da hayata geçirilmesi,
bu inancın Napolyon ordularıyla Avrupa’nın her tarafına sirayet etmesinden sonradır ki, Osmanlı
Devleti de bundan nasibini almıştır. Fransız İhtilalinden yüzyıl sonra Osmanlı başkentinde kurulan
Terakki ve İttihad Cemiyeti, bir taraftan devleti kurtarmanın, öte taraftan da ayrılıkçı milliyetçilerin
devleti sona erdirmelerinin bir merkezi, bir aracı olacaktır.
Kayseri ve civarı, Ermeni nüfusunun dikkate değer bulunduğu bir merkezdir ve buradaki Ermeni
tebanın sahip olduğu imkân ve kabiliyetler, ayrılıkçılığın temelini oluşturacak boyuttadır.
The 19th century was accepted as the century of nationalism by jurists, sociologists and historians of
politics and culture. Although the French Revolution is considered to be the source and beginning
of nationalism, it is mentioned that this feeling, at least untreated, exists in all human societies.
Thus, we can say that in every human society, the feeling to prove its existence, to survive, to
be a shareholder in the world it shares and to compete for this, and finally with its independent
identity and characteristic features to show itself off in human family is always present. Although
nationalism, in sociological sense, had existed since creation, the scientific and systematic
appearance of this had been possible in an advanced stage of human societies.
Thus, it is necessary that many natural and artificial feelings (emotions) such as having the ability
or skill to found a state, being well-informed and cultured, gaining economic independence,
having perfection in every aspects of art, being conscious of saving for capital, considering dependence disgraceful and proving oneself should set or be set into action.
The Ottoman Empire, 150 years after its foundation, developed as a world state, and its capital,
Istanbul, became the center of three celestial religions; Islam, Christianity and Judaism. All these
communities belonging to these religions and also some other communities belonging to some
other beliefs had lived in this state and under its flag in peace and harmony until the 19 th century.
The belief that every nation should self-determine its future began in France and the spread of
this belief to all over Europe through Napoleon Armies was after that, and the Ottoman Empire
underwent this influence.
The Progress and Union, found in the Ottoman capital a hundred years after the French Revolution,
would become the center to save the state on the one hand and to complete the state by the
separatist nationalists on the other hand.
Kayseri and its vicinity was a center in which Armenian population was noteworthy, and
the possibility and capability that the Armenian subjects had here were enough to form the
foundation of separation.
132
133
FRANSIZ YAZAR-SEYYAH P.B. DALOH’UN ERMENISTAN
MUSLIMS AND ARMENIANS ON THE TRUTHS ON A
HAKKINDA HAKIKATLER ADLI ESERINE GÖRE
RMENIA BY FRENCH TRAVELLER P.B.DALOH
MÜSLÜMANLAR VE ERMENILER
Assoc. Prof. Dr. Mustafa OFLAZ
Yüzüncü Yıl University, Faculty of Arts and Sciences
Doç. Dr. Mustafa OFLAZ
Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
XIX. ve XX. Yüzyıllarda Batılı devletlerden Osmanlı topraklarına çok sayıda seyyah, gelmiştir. Bir
kısmı samimi hislerle, Anadolu’yu, Osmanlı Devletini tanımak için gelse de, büyük çoğunluğu
değişik faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bu insanlar gezdikleri bölgelerin sosyal, siyasi, ekonomik,
dini etnik yapılarını araştırmışlar ve elde ettikleri bilgileri raporlar halinde hükümetlerine
sunmuşlardır. Bir kısmı da bizzat batılı devletler tarafından gönderilen seyyahların özellikle
Anadolu’ya gönderilmelerinin sebebi siyasi amaçlı olup, verdikleri bilgiler de bu doğrultudadır.
Ancak tamamen bağımsız olarak ve tanıma amaçlı olarak gelen seyyahlar da vardır.
Seyyahlar şartlı olarak geldiklerinden bazen gördüklerini değil, görmek istediklerini yazmışlardır.
Dolayısıyla da zaman zaman Ermenilerin Müslüman halkla olan sosyal ilişkilerini sağlıklı bir
zemine oturtamamışlardır.
XX. yüzyıl başlarında Osmanlı ülkesine gelen yabancı seyyah-yazarlardan birisi de Fransız P.B.
Daloh’dur. Yazar-seyyah Doğu Anadolu’da yaşayan Müslüman ahali ile Ermenilerin durumlarını
araştırmak gayesiyle bölgeye gelmiştir. P.B. Daloh yaptığı seyahatten edindiği intibalarını yazarak
Ermenistan Hakkındaki Hakikatler adıyla neşretmiştir. Bu eser daha sonra Osmanlı Türkçesine
çevrilmiştir. Eserin tercümesi İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivi Y.PRK.TKM. tasnifinde
bulunmaktadır. Eserin tercümesi 14 B. 1313 / Aralık 1895 tarihlidir. Tebliğimizde seyyah-yazarın
eseri değerlendirilecektir.
134
In the 19th and 20th centuries various travelers from the west visited Anatolia and Ottoman lands.
Few of them wanted to meet Ottoman people.Unfortunately some of them were sent by their
national administrators.Their aim was to learn social, ethnical, economical and religious structure
and to prepare reports in order to give their political leaders. Sometimes the travelers wrote
about imaginary facts .So they had difficulties to determine the relations between Muslims and
Armenians.
P.B. Daloh, a French traveler visited Ottoman lands in the beginning of 20th century. Daloh just
wanted to examine the situations of both Muslims and Armenians in the eastern Turkey. Then, He
wrote a book, called The Truths on Armenia, later translated into Ottoman TurkishNİN 14 B. 1313/
December 1895, now in The Prime Ministery Ottoman Archieve in Y.PRK.TKM separation. In this
study, the book will be examined.
135
II. VAN İSYANINDA ABCFM AMERİKAN PROTESTAN MİSYONER
THE ROLES OF ABCFM MISSIONARIES
TEŞKİLATININ EĞİTİM VE SAĞLIK FAALİYETLERİNİN ROLU
Assoc. Prof. Dr. Mustafa OFLAZ- Res. Assist. Neşe TOZKOPARAN
Yüzüncü Yıl University, Faculty of Arts and Sciences
Doç. Dr. Mustafa OFLAZ - Arş. Gör. Neşe TOZKOPARAN
Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Sömürgeci toplumlar Sanayi Devrimi sonrasında silahlı işgal yerine yayılmak istedikleri
coğrafyalarda sağlık, eğitim ve güvenlik hizmeti veriyormuş görüntüsü çizerek gizli bir işgali
tercih etmişlerdir. Bu harekâtın en önemli aktörleri de mensubu oldukları milletlerin çıkarlarını da
göz önünde tutarak dünyanın her köşesinde kendi dini inançlarını yaymayı kutsal bir amaç olarak
gören misyonerlerdir.
1871 Senesinde Van’da bir misyon istasyonu kuran ABCFM adlı teşkilata mensup Amerikan
Protestan misyonerler de bölge Ermenilerine verdikleri eğitim ve sağlık hizmetleriyle
yaygınlaşmaya başlayan ayrılıkçı Ermeni hareketini hızlandırmışlardır. Van ABCFM misyonerleri
bölgeye geldikten hemen sonra misyoner hareketin vazgeçilmez unsurları sayılan okullar açmışlar,
Türk eşrafın çocukları için açılan anaokulu dışında diğer okullara sadece Ermeni öğrencileri kabul
etmişlerdir. Eğitim materyalleri ülke dışından getirilmiş ve ABCFM vasıtasıyla toplanan bağışlarla
okulların finansmanı sağlanmıştır. Rus modeli olarak bilinen ve aynı zamanda bir üretim birimi gibi
çalışan bu misyoner okullarında Ermeni çocukların sempatisini kazanmak amacıyla sigara ikramı
gibi eğitimle bağdaşması mümkün olmayan uygulamalar yapılmıştır. Asıl amaçlarının Ermenilerin
eğitim seviyesini ve kalitesini yükseltmek olmadığı ABCFM misyonerlerinin Bostan’da bulunan
merkezleriyle yaptıkları yazışmalarda çok açık olarak beyan edilmiştir. Okulların açılmasından
hemen sonra Van misyoner hastanesi açılmış, bölgede yaşayan bütün halka ve Osmanlı Askeri
Hastanesi’nde tedavi gören Osmanlı askerlerine de hizmet verilmiştir. Tamamen insani amaçlarla
hizmet veriyormuş izlenimi verilen hastanede çalışan misyonerlerin II. Van İsyanı sırasında ve
sonrasında yaptıkları çalışmalar asıl amaçlarını kuşkuya yer bırakmaksızın ortaya koymaktadır.
Jeopolitik ve jeostratejik olarak son derece önemli olan Van’da bulunan yeraltı kaynaklarının
nitelikleri ve niceliği, bölgede yaşayan Ermenilerle din ortaklığı söylemiyle ortak payda geliştiren
misyonerlerin gerçekte dikkatlerini çeken tek unsurdur. ABD’nin misyonerlerle bağlantısını ve
onlara duyduğu sempatiyi asla gizlemeyen başkanı W. Wilson Van’da Amerikan etkinliği kurmak
istemektedir. Bu amaca tepki çekmeden ulaşmanın en kolay ve etkili yolu da misyonerlerdir.
136
In emperialistic period, leaders of western states wanted to have economic and political bases
in different countries instead of sending armed forces; they sent missionaries to realize their
national economic and political interests. Missionaries from various nations were sent to the
Ottoman lands after 18th century regularly .They wanted to spread the Christian religion at first.
Then they acted as if they were ambassadors of their own nations. In Van, a missionary station of
American Board was estalished by Protestant missionaries, worked in different areas especially
in private schools and health ınstutions. They played important roles in the spread of separatist
Armenian movements, then in the revolt of 1915. In the study their activities are examined.
137
ERMENİ MEKTEPLERİ VE ULUSAL KİMLİK OLUŞUMU
ARMENIAN SCHOOLS AND CREATION OF NATIONAL IDENTITY
Yrd. Doç. Dr. Mustafa MURAT ÖNTUĞ
Uşak Üniversitesi, Eğitim Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Mustafa MURAT ÖNTUĞ
Uşak University, Faculty of Education
Osmanlı Devleti’nde yaşayan Ermeniler, tıpkı diğer cemaatler gibi kendi millet mekteplerinde
çocuklarını eğitmişlerdir. XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren Kilise ve zengin Ermenilerin
önderliğinde Ermeniler arasında mektep açma süreci hızlanmıştır. Islahat Fermanın ilanından sonra
sınırsız mektep açma hakkına sahip olan Gayrimüslim tebaa bu fırsatı iyi şekilde değerlendirmiştir.
Bu dönemde Ermeni mektepleri bütün ülke sathına yayılmıştır. Ermeni mekteplerinin kontrolsüz
ve hızla çoğalması bu eğitim kurumlarında okutulan kitapların, görevli personelin denetlenmesi
gibi pek çok sorunu beraberinde getirmiştir. Mekteplerin Ermeni muallimleri ulusal özerklikten ve
kendi kimliğini belirtmekten yana olduklarını açıkça ifade etmekteydiler. Mekteplerde okutulan
kitaplar, Ermeni toplumunu Osmanlıdan koparmaya yönelik olup milliyetçilik propagandası
içermekteydi. Bu ayrılıkçı fikirler ve emperyalist devletlerin Ermeni toplumu üzerindeki yoğun
misyoner faaliyetleri kısa sürede Ermeni toplumunda ulusal kimliğin oluşmasına sebep olmuştur.
Ermeniler, kendi millet mekteplerinde aldıkları eğitim yüzünden bağlı oldukları devletten her
anlamda uzaklaşan bir topluluk haline gelmeye başlamışlardır. Uzun yıllardır süregelen olağan
bir yaşantının bu şekilde değişime uğraması, Osmanlı Devleti’nde huzursuzluk yaratmıştır. Bu
tebliğde Ermeni Mekteplerinde verilen eğitimin bir sonucu olarak Ermeni toplumunda milliyetçilik
hareketlerinin doğması ve yaygınlaşması, muallimlerin ve mekteplerde okutulan kitapların ulusal
kimliğin oluşmasındaki rolü arşiv belgeleri doğrultusunda izah edilecektir.
Armenians who lived in Ottoman Empire community educated their children in their own schools
as the other communities. Beginning from the XVIIIth century, rich Armenians and churches
leaded to open schools. After “Islahat Ferman” non-muslim community got the unlimited rights
to open their own schools. At that time Armenian Schools appeared all around the country.
Fast extension of these schools brought some difficulties to control the books and the staff.
Armenian teachers wanted to emphasis their identity and national autonomy in the schools. The
books used in schools stressed nationalism to keep apart the Armenians from Ottoman Empire.
Also, imperialist countries started missionary actions to raise national Armenian identity. So
that, Armenians became strangers in Ottoman Empire in every aspect. This situation bothered
Ottoman Empire that used to live together with many communities on their soil. This study shows
how Armenian nationalism was born and spread; the role of the teachers, schools and books to
create national identity by introducing original documents.
138
139
Rusya’nın Dış Politikasında ERMENİ KOZU
ARMENIAN QUESTION IN FOREIGN POLICY OF RUSSIA
Prof. Dr. Mustafazade Tofiq TEYYUBOĞLU
Azerbaycan Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü
Prof. Dr. Mustafazade Tofiq TEYYUBOĞLU
Azerbaycan Sciences Academy, Institute of History
XVII yüzyılın sonlarında hükümdarlık tahtına oturmuş, çok büyük işqaller düşlüyen I Petro (1682 1725)
Rusiyayı dünya imperatörü yapma çabaları göstermesinden dolayı Türkiye ve Azerbaycan da dâhil bütün
istikametlerde ilerleme qayretlerini gösteriyordu.
Kafkasya Alban kökenli olmasına rağmen ermenileşmiş arabozuculuk ustası İsrail Ori XVIII yüzyılın başlarında
Petro’ya gelerek kendisinin Yakın ve Orta Doğu işgalçilik tutkusunu daha da ateşlemişti. Ori kendisine Güney
Kafkasya nüfusunun çoğunun ermenilerden oluştuğunu ve müslümanlar aleyhinde savaşa hazır olup fırsat
kollama durumunda olmaları nonasında yalan bilgi vermişti; Rus çarı asgari bir gücle Güneye hareket etse
ermeniler hem de gürcüler azamit askeri gücle onun yardımına koşarlar.
Asgari gücle büyük torpaklar işgal etme açgözlüyüne sahip I Petro Kuzeyde İşviçle yaptığı savaşı bitirir
bitirmez Güney’e hareket kararı aldı. Bu arada Safevi devletinin parçalanmaya doğru gitmesi de Petro için
güzel bir fırsattı. 1722 yılının Haziran sonlarında Petro 100 binlik bir orduyle Heşterhandan Azerbaycana taraf
hareket etti. Ağustos`un 23`de Derbent`i işgal etti. Ama Osmanlı İmparotörlüğünün sert tepkisi yüzünden
ve hem de bir takım diger nedenlerden çar Derbentte qarnizon bırakıp ordunun esas kısmiyle geri döndü.
I Petro`dan sonrakı Rus çarlarının çoğu onun yolunu gitmiş Doğu Politikalarında ermeni Kozunu kullanma
çabaları göstermişlerdir. XVIII asrın 70-80 yıllarında II Katerina`nın kudretli gizli dostu Rusiya`nın Dış Politi­
kasını yöneten Knyaz G.Potyomkin Güney Kafkasiya`da Rusiyayle İran ve Türkiye arasında tompon devlet
kurma kararına geldi. Kuzey Azerbaycan arazısinde Rusiyaya bağlı Hıristiyan Albaniya çarlığı kurma
öngörülüyordu. Kurulacak devletin başkanlığını II Katerinanın torunu Konstantin Pavloviç yapacaktı. Bunun
yanı sıra Azerbaycanın İrevan hanlığı ve diger arazilerinde «Ararat şahlığı» isimli daha bir oyuncak devlet
Kurmak da planlaniyordu.
XIX yüzyılın evvellerinde Güney Kafkasyayı işğal döneminde rus çarlığı bir taraftan Türkiye ve İranın
bölgedeki otoritesini zayıf düşürerek, öte yandan kendisini söz konusu bölgede güclü kılmak amacıyle yerel
Azerileri sürgün ederek ermenileri buraya yerleştirme eylemlerine bağladı. 1828`de İrevan ve Nahçıvan
hanlıkları işğal edilir edilmez orada «ermeni valiligi» kuruldu. Ama Rusiya hükümeti ermenilerin bağımsız
devlet kurma çabalarından korkarak çok geçmeden (1840’da) söz konusu vilayeti lagv etti.
O zamanki rus çarı İ. Nikolay İçmiedzin katolikosunun Türkiye ve İranda yaşamakta olan ermenilere hami
yapmaya ve onun yardımıyle tüm ermenileri kendi etkisi altına almaya çalışıyordu. Bu nedenle de Rusiya
senatosu 1836 yılında İçmiedzin Katolikosluğunun tüm dünya ermenilerinin genel katalikosluğu olarak tanıması
konusunda karar aldılar. 1844 yılında rus büyük elçisinin israrı üzerine İstanbul patriki Matevos ilk kez Qalatya
kilisesinde İçmiedzin katalikosunun adını dile getirdi. Bu zamandan itibaren Rusya, ermenileri açık şekilde
Türkiye aleyhinde ayaklandırmaya koyuldu. Hâlbuki Osmanlı hükümeti ermenilerin çıkarları doğrultusunda
kararlar almamak­taydı. Örnegin 1860 yılının 24 Mayısında ermeni milleti Meclisi umümiyyesini kurdu.
1877-1878 yılların rus Osmanlı savaşı sonrası rus diplomasisi kendisinin orqanize ettigi «ermeni
başvurusu»nun esas göstererek rus ordusunun Doğu Anadolu`da kalması korkutmasıyle türkiye`yi Stefano
barış anlaşmasıne ermeniler konusunda madde sokmaya zorladı.
Bilindigi üzere Rusyanın Birinci Cihan Savaşına Katılmasında başlıca amaç Osmanlı devletinin topraklarını
işğal etmek olmuşdur. Savaş sırasında rusya Doğu Anadolunun işgalını kolaylaştırmak için ermeni meselesini
yine ileri sürdü.
Kanyak incelemeleri, ermenilerin Rusyaya ve Avropanın dev devletlerine olan ümitlerinin aslına bakılarsa,
hayali olduğunu kanıtlamıştır. Söz konusu devletler bağımsız ermeni devletinin kurulmasında meraklı
degillerdi. Ermeni meselesi, Türkiyenin iç işlerine müdahile etmek amacıyle abartılyordu. Bu büyük oyunda
Ermeni bağımsızlığı meselesi bir kor kullanmasıydı.
Peter I (1682 1725) accession to the czardom in the end of the XVII centuries planned large seizure
with purpose to make Russia World Empire, for this purpose had been undertaken significant
steps, in all directions including Azerbaijan and Turkey.
Despite of the Caucasian Albanian origin armeniazian man by name Izrail Ory arrived to Peter
I even more spark his aspiration to conquer east. Izrail Ory deceitfully assured Peter I that the
most part of the population of Southern Caucasus is Armenians ready to oppose Moslems and
expecting only an opportunity for this purpose. Ostensibly in case of if Russian tsar will act with
an army to Caucasus that the Georgian and Armenian troops will join with him.
In the beginning of the XVIII centuries Safavid state experienced a profound crisis became this
opportunity for intrusion of Russia. In June 1722 Peter I with 100 thousand army marched from
Astrakhan to Azerbaijan, and on August, 23 occupied Derbent. However faced with the sharp
protest of Ottoman empire and for other reasons he forced to return with a main part of army left
in Derbent only small garrison.
All the subsequent governors of Russia continued policy of Peter I, and played the Armenian
card in their east policy. In 70-80 years of the XVIII century Catherina II in common with her secret
lover prince Potemkin who supervised over all foreign policy of Russian empire decided to create
the buffer state on Caucasus between Iran and Turkey. In the territory of northern Azerbaijan
decided to create dependent on Russia “Albanian state”. The governor of this state should be
grandson Catherina II Konstantin Pavlovich. Moreover with it was planned creation and other toy
states in the territories of Irevan khanate of Azerbaijan and other parts.
Taken advantage of easing of influence in the region of Iran and Turkey of one side, and for
strengthening own influence in the region Russia begun mass eviction of Azerbaijani and
resettlement of Armenians in this region. At once after capture of Irevan and Nakhichevan
khanates here was created Armenian province. However frightened of efforts Armenians to
creation of the independent state here soon liquidated this province (1840).
At this time the Russian tsar Nicholay I aspired to draw on his side of Armenians liveing in Turkey
and Iran by means the Catholicos of Echmiadzin and with their help to draw on his side of all
Armenians. With this purpose in 1836 Russian senate published the decree about recognition the
Catholicos of Echmiadzin as the Catholicos of all Armenians. In 1844 under the insisting of the
Russian ambassador in Istanbul patriarch Matevos for the first time said a name of Catholicos of
Echmiadzin. From this time Russia started to incite openly Armenians against Turkey. Though the
Turkish government did not accept any actions against Armenians.
As you know an overall objective of inclusion of Russia in the First World War there was a capture
of the grounds of Ottoman empire. During military actions Russia what to facilitate capture east
Anatoly again lifted the Armenian question.
Research of numerous primary sources help to ascertain, that hopes of Armenians for Russia
and European the countries were vain. As it were not interests of these countries creation of the
independent Armenian state. Inflating of Armenian question was necessary for intervention in
internal affairs of Turkey, and a question about Armenian independence was only a change in
this big game.
140
141
AYASTEFANOS (3 Mart 1878) VE BERLİN (13 Temmuz 1878)
ANTLAŞMALARI’NDA ERMENİ MESELESİ VE RUSYA İLE
İNGİLTERE’NİN ROLÜ
Mutullah SUNGUR
Ankara Üniversitesi
Türklerin Anadolu’yu fethiyle başlayan Türk-Ermeni ilişkileri, Osmanlı Devleti döneminde de devam
etmiştir. Osmanlı tebaası olan Ermeniler, hiçbir dinî ve ırkî baskı ve zulümle karşılaşmamışlardır.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethinden sonra burada ilk Ermeni patrikhanesinin açılmasına
izin vermiştir. Hatta vermiş olduğu imtiyaz ile Ermenilerin din ve ibadetlerini serbestçe yapmaları
güvence altına alınmıştır.
Ermeniler, kendilerine tanınan ayrıcalıklarla Osmanlı Devletinde önemli kademelerde görevler
almışlardır. Türklerle iç içe yaşadıkları için Türk kültürünün de etkisinde kalmışlardır. Yapmış
oldukları hizmetlerinden dolayı da Millet-i Sadıka olarak adlandırılmışlardır.
On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Ermeni meselesinin ortaya çıkışının asıl nedeni, Osmanlı
Devletini parçalamak isteyen Devletlerin dış politikalarıdır. Fransız İhtilali ile Avrupa’da başlayan
milliyetçilik akımının da olumsuz etkisi olmuştur. Ermenilerin, Osmanlı Devletine karşı isyanlarında
daha çok Rusya’nın kışkırtmalarının etkisi olmuştur. Çarlık Rusyası, kendi kontrolünde kurulacak
bir Ermeni devleti ile “Sıcak Denizle İnmek” hayalini gerçekleştirmek istiyordu. İngiltere ise Doğu
Anadolu’da kurulacak bir Ermeni devleti ile Rusya’nın güneye inmesini engellemek istemiştir. Bu
nedenle Ermenilere yardım ve destekte bulunmuştur.
Ermeniler, Avrupalı Devletlerin ve Rusya’nın kışkırtması ile ilk kez 1877-1878 Osmanlı Rus Harbinde
( 93 Harbi) isyan ettiler. Ermeni çeteleri, Rus kuvvetleri ile birlikte hareket ettiler. Savaş sonunda
3 Mart 1878 Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması imzalandı. Antlaşmanın 16. maddesi ile Doğu
Anadolu’da ıslahat yapılması ve Ermenilerin Kürtler ve Çerkezlere karşı korunması istenmiştir.
Daha sonra 13 Haziran 1878’de Berlin Kongresi toplanmış ve 13 Temmuz 1878’de Berlin Antlaşması
imzalanmıştır. Berlin Antlaşmasının 61. maddesi ile Ermeni meselesi Uluslararası bir problem
olarak artık gündeme girecektir. Ermeni meselesi, bu tarihten itibaren Avrupalı devletlerce sürekli
olarak istismar edilecek ve Osmanlı Devletine karşı sürekli olarak kullanılacaktır.
142
143
BİRLİKTE YAŞAMADAN AYRIŞMAYA ERMENİ MESELESİ’NİN
FROM LIVING TOGETHER TO SEPERATION:
SOSYO-PSİKOLOJİK TEMELLERİ
SOCIO-PSYCHOLOGICAL BASICS OF ARMENIAN QUESTION
Yrd. Doç. Dr. Necmettin ALKAN
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Necmettin ALKAN
Karadeniz Technical University, Faculty of Arts and Sciences
Ermeni Meselesi tarihi bir olgu olarak tarihçileri ve kamuoyunu meşgul etmeye halen devam
etmektedir. Gündemi böylesine meşgul eden Ermeni Meselesi’nin tarihî bir hadise olarak yeterince
ele alınmasına rağmen, hadisesinin sosyo-psikolojik yönü pek fazla bir alaka görmemiştir. Böylesi
kitlesel hadiselerin ortaya çıkmasında sosyo-psikolojik nedenler oldukça önemli görev ifa ederler.
Hatta olayların ortaya çıkmasında etkili olan temel unsurların başında gelmesine rağmen, Ermeni
Meselesi’nde olduğu gibi genellikle göz ardı edilirler.
Bilindiği tarihi olaylar, yatay ve dikey olmak üzere iki boyutta cereyan ederler: Yatay boyutta,
ilgili hadiselerin alt yapısı hazırlanırken; dikey boyutta ise, son halini alıp artık tebarûz ederler. İki
aşamalı bu sürecin birinci bölümünde gelişmeler çoğu zaman fark edilmez, alttan alta gelişirler.
İkinci ve son aşamada ise hadise nihaî halini almış, patlak vermiş ve bunun sonuçları herkes
tarafından müşahede edilir hale gelmiştir.
Bu tesbitten hareket ederek, Ermeni Meselesi de aynı şekilde yatay ve dikey olmak üzere iki
aşamada ele alınabilir. Yatay diye adlandırdığımız birinci aşamada uzun bir süreçte daha ziyade
sosyo-psikolojik nedenler/gelişmeler ve dolayısıyla bir alt yapı hazırlığı söz konusudur. İkinci aşama
ise, bunların bir neticesi olarak gelişen herkes tarafından net bir şekilde müşahade edilebilecek
sıcak gelişmelerdir. Bu bağlamda 1890’li yıllarından itibaren başlayan dikey boyuttaki Ermeni
Olayları’nın alt yapısı çok daha önceden oluşurken; 1890 hadiseleri ise daha sonraki 1915 Ermeni
Tehciri’nin sosyo-pisikolojik nedenleri olmuştur.
Böylesi bir kurgu çerçevesinde Ermeni Hadiseleri’ni bir bütün halinde ele almak istiyoruz.
The Armenian question remains as a phenomenon for historians and public opinion. Although
the Armenian question was studied as historical matter in many researches, socio-psychological
aspects of the matter were not studied in detail. In fact socio-psychological reasons have a strong
effect in such massive social events. In spite of such socio-psychological reasons are in the basic
elements of social events, they rarely emphasized as in the case of Armenian Question.
As known, historical events occur in two dimensions as vertical and horizontal. In horizontal
dimension, sub-structure of events appears and in vertical dimension they take their last shape
and become a social event. Many times the first stage of this process can’t be realized and occur
secretly. In the last dimension, an event can be seen by everyone and takes its last shape.
From this point of view the Armenian Question can be studied in two stages. In the first stage
and long term process, there is a preparation periods of substructure of events. The other stage
is seen side of such long term socials events. In this context, the sub-structure of the Armenian
Question in vertical dimension, began in 1890’s, consisted long before. On the other side events
of 1890’s formed socio-psychological reasons of 1915 Armenian Deportation.
144
145
ERMENİLERİN AVRUPA VE AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDE
ARMENIAN PROPAGANDA ACTIVITIES IN EUROPE
YAPTIKLARI PROPAGANDA FAALİYETLERİ
AND UNITED STATES OF AMERICA
Dr. Okt. Nejla GÜNAY
Gazi Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu
Dr. Instruc. Nejla GÜNAY
Gazi University
1878 yılında yapılan Berlin Antlaşması’nın 61. maddesinde Ermenilerin meskun oldukları yerlerde
ıslahat yapılacaktır denilmekteydi. Avrupa ve Amerika basını bu maddenin uygulanmasını
sağlamak için 1878’den sonra Ermeni konusunu gündemde tutan haberler yaptılar. Bu haberler
Times, Reuters, Daily News, Manchester Guardian gibi basın kuruluşları Ermenilerle ilgili haberlere
geniş yer vererek Osmanlı Devleti’nin Ermenileri katlettiğini okuyucularına duyuruyordu.
Ermeniler yabancı basın aracığıyla propaganda yapmalarının yanısıra bunun için kendi kurdukları
gazeteleri de kullanıyorlardı.
Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki basın yayın faaliyetleri Ermeni komitelerin
kurulmasından sonra daha da arttı.
Basın yoluyla dünya kamuoyunu etkilemeye çalışan komitelerin kurduğu system şöyle işliyordu:
Anadolu’da Ermenilerin Müslümanlara yaptıkları saldırılara Avrupa’daki gazetelerde hiç yer
verilmemiş ya da kısa ve ayrıntısız anlatılırken Müslüman halkın bir bölümünün Ermenilere
yaptığı misilleme ve ardından yaşanan üzücü çatşmalar ayrıntılı olarak yayınlanıyordu.
Osmanlı Devleti’nde faaliyet gösteren değişik ülkelerin gönderdiği misyonerler de Ermeni
amaçlarına hizmet eden bazı gazetelerin birer muhabiri gibi çalışıyorlardı.
Ermeniler için yardım kampanyaları da genellikle basın aracığı ile düzenlenmekteydi.
It is pointed out that in point of Berlin agreement in 1878; a revelation had been done in places
which lived Armenian people. After 1878 European and American press made some news in
order to practice this agreement.
This news published in Times, Reuters, Daily News, Manchester Guardian etc. announced to kill
some Armenian people by the Ottoman government.
Armenians made propaganda by the way of this newspaper, in addition they used to their own
newspaper.
After the built up Armenian Committee, these press activities increased highly in Europe and
United States of America.
System of this committee worked like this in Anatolia Armenian attack to Muslims were not be in
news although proposed to Muslims defense attack wrote in this news a big news.
Missioner in Ottoman government (Anatolia) worked as a interviewer of this newspapers to
serving Armenian purpose. The campaign of assistance to Armenian organized by the agency
of this press.
146
147
ERMENİ RÜHİYYATINDA BAĞIMSIZLIK FİKRİ
THE IDEA OF INDEPENDENCY İN ARMENİAN PSYCHOLOGY
Türk tarafında, Ermeni sorunu olarak dile getirilen ve bu konu çerçevesinde yapılan bütün
araştırmaların neticesi sonrasında özellikle olayın gerek Avrupa (İngiltere-Fransa) gerekse de
Rusya gibi büyük devletlerin çıkarları doğrultusunda bir seyir aldığı belirtilmektedir.Burada
dikkat edilmesi gereken husus ise Ermeni sorunu olarak adlandırılan bu konunun seyri esnasında
gerçekten Osmanlı tabiiyyeti altında bulunan Ermenilerin tabiri caizse bir (koyun sürüsü) gibi
sürekli olarak dış mihrakların bir piyonu olarak mı bu konuda rol aldıkları, yoksa zaman zaman
kendilerinin ,bir bağımsızlık rühiyyatı içerisinde bulunup bu olayda doğrudan aktif bir rol aldıkları
mıdır?İşte burada ,bu konu doğrultusunda Rus-Ermeni ilişkilerine değinmek istiyorum.
On the Turkısh side,it is stated that,the subject addressed to as Armenian issue and as a result of
all the studies carried out within the frame of this subject,the issue continues in the direction of
interest of great states such as Europe(England-France) and Russia.The issue which needs attention
here is ,as this subject addressed to as Armenian issue takes place,whether the Armenians under
Ottoman nationality takes a so-called role of (flock of sheep),acting continuously as a pawn of
external forces or take an active role in this issue with a psychology of independence from time
to time.Here, I would like to deal with the relations of Russian-Armenian in view of this subject.
Arş. Gör. Onur ÇELEBİ
Bozok Üniversitesi
AMERİKAN MİSYONERLERİNE ERMENİLERİN TEPKİLERİ
Prof. Dr. Ömer TURAN
Ortadoğu Teknik Üniversitesi
19. yüzyılda hem Amerika’nın hem de dünyanın en büyük Protestan misyonerlik kuruluşu olan
the American Board of Commissioners for Foreign Missions 1820 yılında Osmanlı topraklarındaki
Amerikan misyonerlik faaliyetlerini başlatmışlardır. Amerikan misyonerler İmparatorluğun
Müslüman olmayan topluluklarına yönelik misyonlar kurarak söz konusu toplulukları Protestanlığa
celbetmeye çalışmışlardır. Amerikan misyonerlerin ilgilendiği Müslüman olmayan toplulukların
başında Ermeniler gelmektedir.
Amerikan misyonerler açtıkları okullar, yaptıkları yayınlar ve kurdukları hastahanelerle
Protestanlık propagandası yapmışlar ve 1850 yılında Ermeniler arasında bir Protestan milleti
yaratmaya muvaffak olmuşlardır. Amerikan misyonerler eğitim ve basın-yayın faaliyetleriyle
Ermeni toplumunun ilerleyip güçlenmesinde, Ermeniler arasında milli bilincin yükselmesinde
rol oynamışlar; Anadolu’da meydana gelen olaylarda yarı siyasi kimlikleriyle Ermenileri himaye
etmişler; daha da önemlisi bu hadiseleri Amerikan kamuoyuna tek taraflı olarak aktararak Amerikan
kamuoyunda “zalim Türk, mazlum Ermeni” imajının oluşmasına katkıda bulunmuşlardır.
Ermenilere yönelik Protestan misyonerlik faaliyetlerine zaman zaman çeşitli Ermeni çevrelerinden
tenkidler gelmiştir. Ermeni Patrikhanesi, Ortodoksları Protestanlığa celbetmeye çalışmaları
sebebiyle Amerikan misyonerlere karşı çıkarken, bazı Ermeniler kendi milli kimliklerinin zarar
gördüğü gerekçesiyle Amerikan misyonerlere muhalefet etmişler, ateist-sosyalist Ermeniler ise
bir din propagandası yapıyor olmaları sebebiyle misyonerlere karşı çıkmışlardır. Bunlara ilaveten
söz konusu misyonerler tarafından Protestan yapılan Ermeniler de Protestan Ermeni kiliseleri
üzerindeki aşırı hükmedici tavırlarından dolayı Amerikan misyonerlerden şikâyetçi olmuşlardır.
Bildirimizde Osmanlı topraklarındaki Ermenilere yönelik Amerikan misyonerlik faaliyetlerinden
kısaca bahsedildikten sonra yukarıda işaret edilen Ermeni çevrelerin Amerikan misyonerlerden
şikâyetleri ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
148
Res. Assist. Onur ÇELEBİ
Bozok University
REACTION OF THE ARMENIANS TOWARDS
AMERICAN MISSIONARIES
Prof. Dr. Ömer TURAN
Ortadoğu Teknik University
The American Board of Commissioners for Foreign Missions which was the biggest Protestant
missionary organization in the United States and the world in the nineteenth century, commenced
its missionary activities in the Ottoman Empire in 1820. The American missionaries established
missions aimed at the non-Muslim population of the Ottoman Empire, and tried to convert them
to Protestantism. One of the non-Muslim communities which the American missionaries paid
attention to was the Armenians.
The American missionaries opened schools, published books, tracts and periodicals, and erected
hospitals in order to propagate Protestantism. Finally they created a Protestant Armenian “millet”
among the Armenians of the Empire in 1850. By raising Armenian children and publishing millions
of pages in the Armenian language, the American missionaries contributed to the progress
of the Armenian community and elevation of the Armenian national conciousness. Thanks to
their semi-political status, they also protected the Armenians during the conflicts in the Empire.
Moreover, their one sided information about Armenian revolts to the United States caused the
image of “barbar Turk, innocent Armenian” in American public opinion.
However, from time to time some Armenian groups were opposed to those missionary activities
towards the Armenians. The Armenian Patriarchate disputed with them because the missionaries
were trying to convert their own Orthodox people to Protestantism. Some Armenians evaluated
missionary activities as a threat to their national identity and unity. Some atheist-socialist groups
were against them because they were propagating a religion. Some Protestant Armenians, who
had been created by those missionaries also complained about their dominant position to their
community and churches. After briefly describing the American Protestant missionary activities
among Armenians, in my paper, I will focus on the above mentioned groups’ complaints in detail.
149
OSMANLI’DA MİLLET SİSTEMİNİN ÇÖZÜLMESİ
REGULATION OF THE ARMENIAN NATION RELATED WITH THE
BAĞLAMINDA ERMENİ MİLLETİ NİZAMNAMESİ
DISINTEGRATION OF THE MİLLET SYSTEM IN THE
Yrd. Doç. Dr. Özen TOK
Erciyes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
OTTOMAN EMPIRE
1839 yılında Sultan Abdülmecit tarafından Tanzimat Fermanı ilan edildi. Bu ferman ile bütün
Osmanlı azınlıkları için ırk ve mezhep farkı olmaksızın eşitlik, can ve mal emniyeti sağlandı.
Hıristiyanlarla Müslümanlar arasındaki fark kaldırıldı. Tanzimat Fermanı, Ermenilerin siyaseten
de gelişimine yol açtı. Tanzimat ve sonrasında Ermenistan’ın ihyası işi ağır ağır ilerlemeye
başlamıştır.
1857, 1859 ve 1860’ta Patrikhanede toplanan meclisler tarafından birçok tartışmalardan sonra
hazırlanmış olan Ermeni Milleti Nizamnamesi, Ermeniler için çok uygun ve önemli esasları
içeriyordu. Bu nizamname Osmanlı Ermenilerinin siyasi, toplumsal varlıkları üzerinde yeni bir
dönem açması ve o zaman Osmanlı hükûmetinin kendilerine karşı ne kadar müsait bulunduğunu
göstermesi bakımından son derece önemliydi.
Bu nizamname ile Ermenilere verilmiş olan hukuk ve yetkiler, gelecek için yüksek gelişmeler
sağlayacak yerde, olumsuzlukların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu nizamname ile verilmiş
olan izinlerden yararlanan Patrikler, daha ziyade millî ve siyasi cephelerde çalışmaya başladılar. Bu
nizamname Ermenilerce bağımsızlık için bir adım kabul edilmişti.
150
Assist. Prof. Dr. Özen TOK
Erciyes University, Faculty of Arts and Sciences
In 1839 Sultan Abdulmecid proclaimed the Hatt-ı Şerif of Gülhane, an imperial edict declaring the
equality of all Ottoman subjects regardless of race or religion and guaranteeing security of life
and property for all. Discrimination between Moslems and Christians was abolished. The edict of
1839 had opened the way for development of the Armenian millet.
The regulation finally drawn up after lengthy discussion and argument in general assemblies held
in the Patriarchate in 1857, 1859 and 1860, included articles of great importance and advantage
for the Armenian community. This was, in effect, the beginning of a new era in the political and
social conditions of the Armenians in Ottoman, and was of great importance in demonstrating
the favorable attitude adopted by Ottoman government towards them.
The powers and privileges granted the Armenians by this regulation, instead of being employed
for future progress, were allowed to become the source of the most tragic developments, with
the Patriarchs taking advantage of their freedom to engage in political and nationalist activity.
151
ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİ’NİN OLUŞMASINDA YASADIŞI
THE ROLE OF THE ARMENIAN COMMITTEES IN THE ARMENIAN
ERMENİ ÖRGÜTLERİNİN ROLÜ: HINÇAK CEMİYETİ ÖRNEĞİNDE
NATIONALISM: CASE OF HINCHAK COMMITTEE
Arş. Gör. Özlem KARSANDIK
Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
19. yüzyılda Fransız İhtilali’nin yaymış olduğu düşüncelerden özellikle de milliyetçilik, prekapitalist
ve çok “millet”li Osmanlı Devleti’ni de etkilemişti. Bu imparatorlukta milliyetçilik hareketleri
öncelikle, bir çeşit daha alt bir statüye vurgu yapan “anâsır-ı muhtelife” terimiyle adlandırılan
gayrimüslim unsurlar arasında yayılmaya başlamıştı. Tanzimat ve Islahat Fermanı gayrimüslimlere
iktisadi ve toplumsal alanda kazandırdığı yeni haklarla bu milliyetçi hareketler için uygun
koşulların oluşmasını sağlamıştı. Bu yeni düşünceler ve koşullar gayrimüslim toplulukları önce
özerkliğe ve sonra da tam bir bağımsızlık hareketine yöneltmişti.
Ermeni milliyetçiliğinin ve Ermeni siyasal örgütlerinin oluşumunda bir dizi aktör vardı. Adı çok
duyulmasına karşın Ermeni Kilisesi’nin rolü figüranlıktı. Kilise sorunlarının arkasında ise “düvel-i
muazzama”, yani dönemin büyük güçleri Fransa, Rusya, İngiltere gibi devletlerin müdahaleleri
yatmaktaydı. Bu güçler kendi çıkarları doğrultusunda Osmanlı içindeki gayrimüslimleri özellikle
de Ermenileri kullanmışlardı. Bu gelişmeler ışığında Ermeniler, 1860’larda kültürel ve sosyal
amaçlı başladıkları örgütlenmelerini 1880’lerde hızlandırmış ve siyasallaştırmışlardı. Ermeni
örgütleri bağımsızlıklarını ancak silahlı eylem yoluyla gerçekleştirebileceklerine inanmaktaydılar.
Örgütlenmelerini de bu yönde gerçekleştirmişlerdi.
Ermeni bağımsızlık mücadelesinin ilk ve en önemli örgütü 1887 yılında Cenevre’de kurulan Hınçak
Cemiyeti olmuştu. İşin ilginç yanı bu cemiyetin kuruluşunda Osmanlı Ermenilerinden hiç kimse
bulunmamıştı. Cemiyetin kurucuları eğitimini Avrupa’da sürdüren birkaç Rus uyruklu Ermeni
öğrenciydi. Kurucuları ve kuramcıları Marksist’ti. Sosyalizm cemiyet programının da temelini
oluşturmuştu.
Bu çalışmada Ermeni Hınçak Cemiyeti’i ölçeğinde Ermeni milliyetçiliğinin oluşum süreci ve
cemiyetlerin bu yöndeki etkinlikleri değerlendirilecektir.
152
Res. Assist. Özlem KARSANDIK
Ankara University, Faculty of Letters
From the beginning of the 19th century, nationalism began to expand among the nations that
constitute Anasır-ı Muhtelife (the Ottoman People). Some of these nations found convenient
exterior support and social circumstance. Some of others such as Armenians inclined nationalism
issue under compulsion by the conjunctural effects. Lately influenced by these circumstances,
Armenians were organized and began rebellions all over the Ottoman Empire. Established in
1887 in Cenevre, Hınçak Association accelerated the Armenian nationalism, as a nationalist
organization, appearing socialist. Considering The Ottoman Empire as the main area of activity,
The Hınçaks believed the necessity of the Europen support for achieving their ideal that they
regard as holy. Because of the circumstances of the age, that association was established as an
illegal organization and could frequently apply armed methods of propaganda. The famous
Armenian rebellions were arranged for supplying the support of Europe. Yet, the organization
lost the ability of representing the Armenian society and weakened in a large measure, due to
the divisions in the organization and illegallity of the ideal they desire. Also The Ottoman Empire
tried to prevent the activities of the Hınçak and the other seperater Armenian organizations
under the interference of the Europen countries.
153
ALMANYA’NIN ABDÜLHAMİT DÖNEMİNDEKİ
THE APPROACH OF GERMANY TOWARDS ARMENIAN PROBLEM
ERMENİ OLAYLARINA YAKLAŞIMI
DURING THE REIGN OF ABDULHAMIT II
Prof. Dr. Ramazan ÇALIK
Selçuk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Prof. Dr. Ramazan ÇALIK
Selçuk University, Faculty of Arts and Sciences
Almanya’nın Abdülhamit Dönemindeki Ermeni Olaylarına Yaklaşımı başlığını taşıyan tebliğimizde,
XIX. yüzyılın sonlarına doğru birliğini tamamlayarak emperyalist amaçlarına uygun büyümeye
çalışan Almanya’nın Ermeni politikası değerlendirilecektir. Abdülhamit dönemi, yüzünü doğuya
çeviren Almanya’nın Osmanlı Devleti ile ilişkilerini geliştirdiği yıllardır. Nitekim bahsini ettiğimiz
dönem çok sayıda Alman vatandaşının Osmanlı topraklarında görev almaya başladığı yıllardır.
Bu sebeple Anadolu’da bulunan Almanların buradaki izlenimleri ve Ermeni olaylarına bakışları
önem arz etmektedir. Bu bağlamda, bir taraftan Osmanlı ile iyi geçinip emperyalist emelleri için
menfaatler temin etmeye çalışırken diğer taraftan kamuoyu baskısı ile de Ermenilere dolaylı veya
direkt sahip çıkmaya gayret göstermektedir. Bununla birlikte Anadolu’da cereyan eden Ermeni
olaylarının müsebbibi olarak söz konusu emperyalist devletleri görmektedir.
This study evaluates policies and approach of German, which completed its unification and attempted
to enlarge its territories in accordance with its imperialist goals, toward the Armenian question.
The reign of Abdülhamit II signifies an era in which Germany, turning its attention to the East,
developed its relations with the Ottoman Empire. In fact many Germans began to work in the
Ottoman lands in those years. Therefore, the observations and memoirs of the Germans who
were living in Anatolia at the time on the Armenian incidents are important. Related to the
issue, Germany was trying to develop its relations with the Ottoman Empire and thus to obtain
privileges for its imperialist goals while it was also attempting to be sensitive to the Armenian
question due to the public pressure at home. Nevertheless Germany holds imperialist powers
fort he Armenian incidents in Anatolia.
ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN DOĞUŞU/GELİŞİMİ:
RRISE/DEVELOPMENT OF ARMENIAN CHAUVINISTIC;
SOSYOLOJİK BİR YAKLAŞIM
SOCIOLOGICAL A LIGH/OOUTLOOK
Yrd. Doç.Dr. Recep CENGİZ
Dicle Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Recep CENGİZ
Dicle University, Faculty of Arts and Sciences
Tarihsel olarak Türk-Ermeni sosyal münasebetleri, Osmanlı devletinden önce Anadolu’da kurulan Selçuklu
devleti ile başlamaktadır. Bu nedenle Ermenilerin, Selçuklu ve Osmanlı devletleri ile Doğu Anadolu ve
Kafkasya’da 1915 olaylarına kadar yaklaşık sekiz yüzyıl devam eden sosyal birlikteliklerinden söz etmek
mümkündür. Söz konusu bu uzun süre içerisinde Ermenilerin soruna esas teşkil eden 1915 olaylarına
kadar Osmanlı toplum yapısı içinde bir alt kültür olarak belirgin bir sosyal sorun oluşturmayan bireyler
olarak gözükmektedir.
Ermeni meselesinin temeli olarak sunulan tehcir olayı, Türkler tarafından Osmanlı devletinin, Ermenilerin
siyası isyanları karşısında kendini savunmak zorunda oluşu olarak kabul edilmesine rağmen, ABD, AB ve
dünyanın değişik ülkeleri formel ve enformel olarak soykırım yapıldığına dair tartışmalarda taraf olarak
gözükmektedir. Bu nedenle söz konusu tartışmalar konuyu hem dış politikada hem de iç toplumsal
dinamiklerimiz açısından önemli/tartışmalı hale getirmektedir. Bu bağlamda Ermeni meselesinin Türk
toplumunda nasıl algılandığı sosyoloji olarak önemli bir mesele haline gelmiş olmaktadır.
Ermenistan ve Ermeni Diasporası tarafından yürütülen soykırım iddialarının, Avrupa ülkelerinin
hemen hemen hepsinde, ABD ve bir kısım dünya ülkesi tarafından benimsenmesi ve buna bağlı olarak
sosyalleşme süreci içinde Türkiye’de toplumsal bilinçte Ermeni soykırım iddialarının gerçek olduğu ve
kabul gördüğü şeklinde anlaşılmaktadır. Bu yüzden konunun sosyolojik olarak araştırılması ve verilerle
değerlendirilmesi gerekmektedir. Çalışmada Silvan (Diyarbakır) araştırma alanı olarak seçilmiştir ve yüz
(100) anket uygulanmıştır.
Çalışma l) yöntem, 2) kuramsal çerçeve ve 3) bulguların yorumlanması olmak üzere üç bölümden
oluşturulacaktır. Araştırma; anket ve enformel görüşme tekniklerden yararlanılarak elde edilen bulguların
teorik sosyoloji ve tarih bilgileriyle birleştirilmesine, karşılaştırılmasına dayanan yorumlamalardan
oluşturulacaktır.
Turkish-Armenian social relations had their roots in the Seljuk Empire in Anatolia before the
Ottoman Empire. Therefore we can talk about friendly social relations, which lasted for eight
centuries, between the Armenian and the Seljuk, the Ottoman Empires in the Eastern Anatolia
and in the Caucasus. Social interior dynamics have shown that the Armenian component in
history had an inferior position in the Ottoman social structure.
The “deportation” is taken as the basis for the Armenian question Nowadays the United States
and European Countries blame the Ottomans for the deportation and presume the Armenians
innocent and forget that the Ottomans had to protect themselves against the political revolt of
the Armenians. Therefore the Armenian question became an important matter firstly in sociology
and many other scientific eras.
The so-called genocide assertions which are contested by means of communication in great
alliance in Europe, the United States, in some other countries, in Armenia and the Armenian
Diaspora. All information given on this matter is in favour of the Armenians and against Turkey
and forms an anomic situation. In research, Silvan/Diyarbakır is adopted as workspace and
hundred questionnaire are appled
The study will be made of two units: 1) method, 2) institutional framework, 3) findings. The
research will be made of findings made by questionnaires and informal interviews and their
junction and comparison to sociology and historical records.
154
155
İNGİLTERE VE ERMENİ İLİŞKİLERİ (1890-1900)
Recep ÇELİK
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
İngiltere, kendine çıkar sağlamak amacıyla Ermenilerle ilgilenmiş, bu amaçla özellikle
İngiltere’deki Ermeni faaliyetlerine göz yummuş, destek olmuş ve İngiliz kamuoyunu Ermeniler
lehine etkilemeye çalışmıştır. Bundan başka, mezhep birliğinin etkili olacağını düşünerek
Ermeniler arasında Protestanlık mezhebinin yayılması için çeşitli çalışmalarda bulunmuştur. Başta
İstanbul’daki büyükelçilik olmak üzere, Anadolu’da bulunan İngiliz konsolosları da hemen her
konuda açık veya gizli destek verdikleri Ermenilerin, şımarmalarında ve Osmanlı Devleti’ne karşı
ayrılıkçı fikirlerle donatılmalarında büyük rol oynamışlardır.
Anadolu’da meydana gelen her olaydan sonra adeta onların koruyucusu kesilmişler, Osmanlı
Devleti üzerine adli, idari ve siyasi konularda büyük baskılar uygulamışlardır.
İngiltere’de faaliyette bulunan Ermeniler, İngiliz kamuoyunu etkileri altına almışlar, çeşitli
dernekler kurmuşlar, gazeteler çıkarmışlar, İngiliz gazetelerine haber kaynaklığı yapmışlar,
İngiliz parlamenterlerle iyi ilişkiler kurarak onların bir kısmını kendi davalarına destek olmaları
konusunda ikna etmişlerdir.
ABD VE ERMENİ SORUNU
(ERMENİ SORUNUNUN ORTAYA ÇIKMASINDA ABD’NİN ROLÜ) Recep KARACAKAYA
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında imzalan Yeşilköy ve özellikle Berlin Antlaşmalarının (1878) bağımsızlık
yönünde cesaretlendirdiği Osmanlı Ermenileri, siyasi örgütlenmelerini Amerika’ya da taşıdılar. Ermeniler,
misyonerlerin ve onların desteklediği kiliselerin desteklerini arkalarına alarak Amerika’da da tıpkı Anadolu’da
olduğu gibi örgütlenmişler ve Osmanlı devleti aleyhine siyasi faaliyetlerde bulunmuşlardır. Kısa süre içerisinde,
Tiflis ve Cenevre’de kurulan Hınçak ve Taşnak gibi Ermeni ihtilalci örgütlerinin şubeleri New York, Boston ve
Worcester’da da açıldı. O yıllarda Amerika’da kurulan Ermeni dernekleri her geçen gün artıyor taraftar ve
sempatizan kazanma konusunda kayda değer çalışmalar yapıyorlardı. Çeşitli tarihlerde Amerika’da kiliselerin
Ermenileri destekleyen bildiriler yayınladıkları görülmektedir.
Ermeni sempatizanı dernek ve kuruluşlar kilise yetkililerini de yanlarına alarak yapmış oldukları faaliyetler sonucu
sadece bildiri yayınlamakla yetinmemişler aynı zamanda Ermenilere yardım için para toplama kampanyalarına da
başlamışlardır. Bu süreçte Protestan misyonerlerin rolünü belirtmeden geçmek mümkün değildir. Çünkü 1820’li
yıllardan itibaren siyasi ve etnik bir kimlik kazandırmak için Ermeniler arasında çalışma yapan Protestan misyonerler
de, genel merkezlerinin tam bir onayı olmamakla birlikte, Ermeni siyasi davasına gönüllü olarak katılmışlardır. Eski
Protestan misyonerlerin Amerika’da yaydıkları Ermeni sempatisi sayesinde de, bu ihtilalci dernek ve partiler çok
büyük maddi olanaklara da kavuştukları açıktır.
Bu tebliğde ana hatlarıyla yukarıdaki özet çerçevesinde, aşağıdaki konular işlenecek ve ağırlıklı olarak Osmanlı
Arşivi belgeleri kullanılacaktır.
1- Amerika’daki Ermeni Faaliyetleri
2- Ermeni Faaliyetlerine Karşı Osmanlı Devleti’nin Tedbirleri
A- Amerıka’da Aldığı Tedbirler
B- Kendi Sınırları İçinde Aldığı Tedbirler
3- Amerikan Misyonerlerinin Faaliyetleri
156
ANGLO-ARMENIAN RELATIONS (1890-1900)
Recep ÇELİK
General Directorate of State Archives
Britain, for her own self-interests, concerned about Armenians and tolerated and encouraged
especially Armenian actions in Britain and tried to influence the British public opinion in favor of
Armenians. Concerning that unification of sects would be effective, she also worked for making
Protestantism widespread among Armenians. Most of all the British consul in İstanbul and
consuls in Anatolia, treated Armenians with excessive indulgence by supporting them in almost
every matter with or without secrecy and contributed to the spread of separatist ideas among
them against the Ottoman Empire.
After every incident that took place in Anatolia, the British pretended to be their protector, and
oppressed the Ottoman Empire on legal, administrative and political issues.
Armenians that were operative in Britain manipulated the British public opinion, besides
they established various associations and published newspapers there and worked for British
newspapers as news source. Through having good relations with members of the British
Parliament, they also persuaded some parliamentarians to support claims of Armenians.
USA AND ARMENIAN PROBLEM
(ROLE OF USA IN THE ARMENİAN PROBLEM)
Recep KARACAKAYA
General Directorate of State Archives
The Ottoman Armenians, whose independence tendency was encouraged by the St. Stephano
and Berlin Treaties that had been signed after the Ottoman-Russian War of 1877-78, carried their
political organizations to the United States, as well. Armenians, backed by the missionaries and
the churches they supported, were organized in America as in Anatolia and carried out political
activities against the Ottoman state. The Armenian revolutionary committees like Hinchak and
Tashnak that were found in Tbilisi and Geneva, established their branches in New York and Boston
in a short period. Number of the Armenian associations that was realizing remarkable activities
in order to gain supporter and sympathy was increasing day by day in those days. There were
declarations supporting Armenians, released by the American churches in various times. Activities of associations and organizations together with leaders of churches that were
sympathizers of the Armenians were not limited with releasing declarations, they campaigned to
collect fund for the Armenians as well. Role of the protestant missionaries could not be ignored
in this process. As a matter of fact, the protestant missionaries, who were engaged in building
an ethnic and political identity for the Armenians after the 1820s, voluntarily participated
to the Armenian cause, as well, without complete consent of their headquarters. Due to the
public sympathy to Armenians that supported by the protestant missionaries, the revolutionary
committees and parties reached into remarkable financial opportunities.
157
OSMANLI DEVLETİ’NDE AMERİKAN MİSYONERLERİNİN
THE INFLUENCE OF AMERICAN MISSIONARIES
ERMENİ OKULLARINDA ERMENİ
ON ARMENIAN NATIONALISM IN ARMENIAN
MİLLİYETÇİLİĞİNE ETKİLERİ
SCHOOLS IN THE OTTOMAN STATE
Prof. Dr. Remzi KILIÇ
Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi
Prof. Dr. Remzi KILIÇ
Niğde University, Faculty of Education
Yüzyıllar boyu çeşitli toplulukları bir arada yöneten Osmanlı Devleti, farklı etnik yapıdan gelen,
farklı din ve kültür sahibi olan toplumlara karşı, geniş bir barış ve hoşgörü anlayışı içerisinde
bulunuyordu. Bünyesinde çeşitli din ve millet mensuplarını yaşatan Osmanlı devleti yönetiminde,
1839 Tanzimat Fermanı’ndan sonra yalnızca Müslümanlar görev almamışlardır. Ermeniler,
Yunanlar, Slavlar, Bulgarlar, Rumlar Yahudiler ve daha bazı topluluk mensupları da, Osmanlı
devlet yönetiminde üst düzey görevler almışlardır. Bu geniş ve her kesime hitap eden yönetim
anlayışı farklı kesimlerin bir arada bulunmasını kolaylaştırmış ve değişik unsurlardan bir bütünlük
meydana getirmiştir.
19. yüzyıl Osmanlı Devleti açısından pek çok değişikliğin söz konusu olduğu bir yüzyıl olmuştur.
Mısır isyanı, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması, Yunan isyanı, Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı, Kırım
savaşı, Vilayet Nizamnamesi Teşkili, Ermeni Milleti Nizamnamesi, Osmanlı-Rus harbi (1877-1878),
I. Meşrutiyet’in ilanı gibi, gelişmeler de bu yüzyıl içerisinde cereyan etmiştir.
19. yüzyılın başlarında, II. Mahmut (1808-1839) dönemine kadar Ermeni toplumu, Osmanlı
Devleti bünyesindeki diğer unsurlar gibi, tam bir serbestlik, huzur ve imkan içerisinde bütün
şartlardan ve fırsatlardan yararlanarak yaşamlarını sürdürmüşlerdi. II. Mahmut: “Tebaamdan
Müslümanları Cami’de, Hıristiyanları Kilise’de, Yahudileri de Havra’da görmek isterim” diyerek,
Osmanlı vatandaşlarının istedikleri ve mensup oldukları dinin gereklerine hürriyet içerisinde
uyabileceklerini belirtmiştir. İnanç ve ibadetlerini serbestçe devam ettiren Ermeni toplumu, kendi
dillerini, kültürlerini, dinî yaşamlarını ve sosyal ilişkilerini açmış oldukları cemaat okullarında
öğreniyorlar ve öğretiyorlardı.
19 yüzyıl içerisinde Ermenileri ayrı bir siyasî güç olarak, Osmanlı Devleti’ne karşı kullanmak isteyen
Rusya Çarlığı, bu konuda İngiltere Krallığı ve Fransa tarafından da desteklenmiştir. Ermeniler başta
olmak üzere, azınlık okullarında gayr-i Müslim gençlerine; kendi dilleri, dini inançları ve ibadetleri,
tarihleri, edebiyatları, kültürleri ve diğer müspet ilimler okutulmaktaydı. Ermeni okullarında
eğitim bütünüyle din adamlarının elindeydi.
Burada, 19. Yüzyıl boyunca Osmanlı topraklarında 1811 yılından itibaren teşkilatlanan Amerikan
Board misyonerlerinin, Ermeni okullarındaki faaliyetleri, Ermeni Milliyetçiliği’ne etkileri, Osmanlı
Devleti’ne karşı Ermeni toplumuna verdiği destek ve katkılarını ortaya koymak istiyoruz. 19.
yüzyıl Osmanlı Devleti yönetiminde Ermeniler, Amerikan misyonerlerinin eğitim yoluyla Ermeni
Milliyetçiliği’ne etkileri nelerdir?... hususlarına değinilecektir.
Controlling and governning various communities together for centuries, the Ottoman State did
show a peaceful and tolerant approach to those societies having different ethnic roots, religions
and cultures. The otoman State that sheltered the members of various religions and nations did
not only employe the Muslims in the governance after the decleration of the Firman of Tanzimat
in 1839. Armenians, Greks, Slavics, Bulgarians, Jews, and the members of other communities had
opportunuties to get places even in the higher levels of the Ottoman Governemntal System. This
expansive administrative approach addressing various sections of the society, eased the unity
and togetherness of all those societal units and formed an integrity between them.
The Nineteenth Century was a period in which the Ottoman State experienced many changes.
Some of the most important developments took place in this century are: the Egyptian Revolt,
the abolishment of the Janissary Corps, the Grek Revolt, the Firman of Tanzimat, the Firman
of Reforms, the Crimean War, the formation of the Provincial Regulations, the Regulation on
Armenian Nation, the Ottoman-Russian War of 1877-1878 and the announcment of the first
Consitutional Monarchy.
Alike all the other elements, within the structure of the Ottoman State, the members of the
Armenian Community had continued their lives in a complete freedom, peace and with all
opportunuties at the beginning of the Nineteenth Century till the reign of the Mahmud the
Second (1808-1839). Asserting “Among my subjects, I would like to see Muslims in mosques,
Christians in churchs and Jews in synagogues”, Mahmud the Second, stated that all Ottoman
citizens can practice the rituels and requirements of their beliefs in a complete freedom. Among
other communities, Armenians were continuing to use and practice their own language, culture
and religious lives and social relations, which they teach and learn in their own community
schools. Within this context, the Tsardom of Russia purposed to use the Armenians as a political
apparatus against the Ottoman State in the Nineteenth Century. And Russia gained the support
of England and France for this political purpose.
This study aims to reveal the activities of the American Missionary Boards in the land of the
Ottomans starting at 1811 and continuing through the whole Nineteenth Century. The activities
covered in this study, include American Missionary actions in Armenian schools, their influence
on the development of Armenian Nationalism and their support to Armenian Community against
the Otoman State.
158
159
XVII. YÜZYILIN SONLARINDA
CHRISTIAN UNION PROJECT AND ERMENIANS
HRİSTİYAN BİRLİĞİ PROJESİ VE ERMENİLER
AT THE END OF THE SEVENTEETH CENTURY
Dr. Selim Hilmi ÖZKAN
Milli Eğitim Bakanlığı
Dr. Selim Hilmi ÖZKAN
Ministry of Education
Osmanlı Devleti ile Fransa arasındaki dostluk ilişki Kanuni zamanından başlayarak XVII. Yüzyılın
ortalarına kadar eski samimiyeti olmamakla birlikte Akdeniz’de müttefik iki devlet olarak devam
etmiştir. Fransa başbakanı Mazarin(1602–1661) Hıristiyan birliği projesi ile birlikte Girit’in
Türklerin eline geçmemesi için büyük gayret göstermiş ise de uzun süredir Osmanlı kuvvetleri
tarafından kuşatılan Girit’in Türklerin eline geçmesine mani olamamıştır. XVII. Yüzyılın ikinci
yarısında Osmanlı Fransız ilişkileri gerginleşmekle birlikte II. Viyana kuşatması sonrası yeniden bir
yakınlaşma görülmektedir. Çünkü her iki devlet bu dönemde Avusturya ile savaştığı için yanlarına
müttefik aramışlardır. İngiltere’nin Osmanlı ile ilk münasebetleri XIV. asrın sonları ile XV. asrın başlarında ticari ve
iktisadî alanda olmuştur. İngiltere, Osmanlı Devleti’nin 1683 II. Viyana kuşatmasından sonra batı
ile savaştığı dönemde, tarafsız kalmayı tercih etmiştir. Ama buna rağmen, Fransa ile aralarındaki
düşmanlıktan dolayı Osmanlı ile Avusturya arasındaki savaşın bitmesi ve Avusturya’nın Fransa’ya
karşı daha serbest hareket edebilmesi için büyük gayret göstermiştir.
Osmanlı topraklarında yaşayan diğer Hıristiyan topluluklar gibi Ermenilerde sık sık batılı Hıristiyan
devletler tarafından istismar edilmişlerdir. Bugün de başta Fransa olmak üzere birçok batılı
devlet tarafından istismar edilmektedir. Bugün Ermenileri korumak ve kollamak için uğraşan
devletler, misyonerleri vasıtası ile XVIII. Yüzyılın başlarında Ermenilerin inanç sistemlerini bozmak
için uğraşmışlardır. (Bu kunuda misyonerlere karşı hükümetin aldığı tedbirlerle ilgili Mühimme
defterinden alınan kayıtlar vardır.)
The friendship relatıon between the Ottoman State and France had begun in the time of Kanuni
and gone on as a two-ally state in the Mediterranean Sea besides, having no old intimary. Even if,
the presedent of France, Mazarin (1602-1661), had struggled with his Christıan Union project for
the fact that Grate hadn’t been capruted by Turks. But, that Grete surrounded for a long time by
Turks, had been gotten by Turks, besides the connection between the Ottoman and France had
become strained in the second half of seventeenth cencury. There had become close again after
the second Viyana Seige. Because, in this term both states had looked for ally on the side of them
for they had fight with Austria.
British’s first relations with Ottoman were fillied on economic and commercial areas.
While
Ottoman State was fighting the West after the second Viana siega in 1683, England preferred to
stay neutral. However, because of the conflicts between England and France. England struggled
to finish the war between Ottoman and Austria and to let Austria and was freely against France.
As other Chirstıan groups, lived in the Ottoman lands and Armenian often had been expolited
by the western states. Today, they also have been expolited by many western states especially,
by France the states, which have been trying to protect and watch for Armenian today, had
struggled to spoil the belief stystem of Armenian by means of nissionaries at the begınnings of
eighteenth cencury.
ERMENI İSYANLARININ MEYDANA GELMESİNDE
THE ROLE OF ENGLAND IN THE OCCURRENCE
İNGİLTERE’NİN ROLÜ VE SEBEPLERİ
OF ARMENIAN REBELLIONS AND ITS REASONS
Doç. Dr. Selma YEL - Yrd. Doç. Dr. Ahmet GÜNDÜZ
Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi
Assoc. Prof. Dr. Selma YEL - Assist. Prof. Dr. Ahmet GÜNDÜZ
Gazi University, Faculty of Education
19.Yüzyılda büyük bir imparatorluk olan İngiltere,bu gücünün devamı için Osmanlı Devleti
üzerindeki egemenliğini sürdürmek amacıyla farklı yollar aramaya başlamıştır.Rusya’nın da benzer
şekilde Osmanlı Coğrafyasına doğru yayılmak istemesi,diğer tarafdan Almanya’nın da İngiltere’ye
rakip politiklar takip etmesi üzerine,Ermenler’i himaye eder görünerek Anadolu’yu dolaylı
yoldan kontrol etme çabası içine girmiştir.Tebliğimize konu olan Yozgat,Sivas ve Merzifon’daki
azınlık ayaklanma ve isyan teşebbüslerinde İngiltere’nin rolü Başbakanlık Arşiv Belğeleri ışığında
incelenmeye çalışılacaktır.
England, which was a great empire in the 19th century, tried to find different ways in order to
sustain its domination on Ottoman State and carry on its power. It tried to control Anatolia
indirectly by pretending to patronize Armenia upon Russia’s similar intentions to extend itself
towards Ottoman geography and on the other hand, Germany’s following opposing politics
against England. The role of England in the riot and rebellion attempts of the minorities in Yozgat,
Sivas and Merzifon, which is the main topic of our paper, will be tried to research under the light
of the archive documents of prime ministry.
160
161
İNGİLTERE’NİN
THE REFORM MOVEMENTS
OSMANLI ERMENİLERİNE YÖNELİK POLİTİKASI ÇERÇEVESİNDE
HELD IN THE EASTERN CITIES IN THE FRAMEWORK OF
DOĞU VİLÂYETLERİNDE YAPILAN ISLAHAT ÇALIŞMALARI
BRITISH POLICY TOWARDS OTTOMAN ARMENIANS
Dr. Serdar SAKİN
Erciyes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Dr. Serdar SAKİN
Erciyes University, Faculty of Arts and Sciences
Berlin Kongresi’nden sonra İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ne karşı yürüttüğü politika değişmiştir.
Bu tarihten itibaren İngiltere, özellikle Liberal Parti ve Gladstone hükümeti, Osmanlı Devleti’nin
toprak bütünlüğünü koruma politikasını terk etmiş ve Osmanlı Devleti’ni parçalama ve onun
toprakları üzerinde kendisine bağlı millî devletler kurma siyasetine girişmiştir.
Bu siyaseti doğrultusunda İngiltere, Osmanlı Ermenilerini kendine çekmeyi düşünmüş ve bunun
için çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. Mesela Berlin Antlaşmasını kendine göre yorumlayarak
Ermenilerin bulunduğu Osmanlı topraklarında ıslahat namıyla nezaret hakkı bulunduğunu
ileri sürmüştür. Bu bağlamda İngiltere Sefareti Baş tercümanı Sir Sandison, Bab-ı Âli’ye gelerek
Ermenilerin sakin oldukları Anadolu vilâyetlerinde ıslahat taahhüdünde bulunmuş, hatta bununla
ilgili olarak başka misyonerlerin faaliyetlerinin engellenmesini Osmanlı hükümetinden istemiştir.
Ayrıca İngiltere Sefiri Lord Daffry, Padişahla görüşmüş ve Ermenilerle meskûn vilâyetlere Hıristiyan
bir valinin tayin edilmesini talep etmiştir. Yine İngiltere Parlamentosu’nda ve özel mitinglerde
Ermenilere muhtariyet verilmesi gibi tutumlar her fırsatta söz konusu edilmiştir. Fakat İngiltere
bunları yaparken diğer taraftan Osmanlı Devleti’ni de şüphelendirmemek için Ermenileri
desteklemediğine dair teminat mektubu vb. yazıları Bab-ı Âli’ye göndermiştir.
Bunlarla birlikte Anadolu Ermenileri, İngiltere’nin bu tutumundan destek almışlardır.
İngiltere’deki muhalif fırkanın kendilerini desteklemesini de fırsat bilerek hükümet idaresine
İngiltere’yi müdahale ettirmek için Osmanlı hükümeti icraatı hakkında bazı iftira ve şikâyetlerde
bulunmuşlardır.
Bu bildiride 1878’den sonra Ermeni Sorunu’nun hız kazanmasında İngiltere’nin yeni politikasının
başlıca etken olduğu, böylece Ermeni Sorunu’nun, Avrupa politikasında ön plana geçmeye
başladığı konusu ele alınacaktır. Konu İngiltere’nin, Ermenilere yönelik politikasını nasıl ve niçin
uyguladığı, Ermenilerin bu yaklaşım karşısında gösterdiği tutum ve davranışlar ile Osmanlı
Devleti’nin tepkisi çerçevesinde değerlendirilecektir.
British policy about the Armenians has changed after the Berlin Congress. The Great Britain,
especially Liberal Party and the Gladstone Government, has left the policy defensing the territorial
integrity of Ottoman Empire and has tried to launch into the policy sundering Ottoman Empire
and establishing national states bound to itself on the Otoman Empire’s territories since then.
Britain, up to her policy, has thought to make the Ottoman Armenians be near them and it has
held various operations for this. For example; it has alleged that there is an auspices right - under
the name of the reform - on the Ottoman territories Armenians have existed by interpreting the
Berlin pact at the advantage of itself. Sir Sandison, who is the head translator of England Embassy,
has promised reforms in the Anatolian cities where Armenians live by coming to the Sublime
Porte; additionally, has requested Ottoman Government to prevent the other missionaries’
activities about this. On the other hand, the British ambassador Lord Daffry has met with the
Sultan and requested him to assign a Christian vali to the cities inhabited by the Armenians.
On all occasions, some policies such as giving autonomy to the Armenians are discussed in the
British Parliament and in private meetings. However, Britain has also sent some assurance letters
and likewise articles regarding their not supporting the Armenians to the Sublime Porte in order
not to cause Ottoman Empire to suspect while doing its activities.
In addition to these; Anatolian Armenians have received support from the Britain’s attitude. Taking
the advantage of their being supported by the Britain’s adversary legion, they have blackened
the Ottoman Empire and complained about its actions so as to make British interfere with the
administration of the government.
In this announcement, the fact that the new policy of Britain mainly affected the speed up of
Armenian problem after 1878 and that the Armenian Problem, therefore, launched to be in the
forefront in the Europian policy will be held. This topic will be evaluated in the frame of why
and how England has applied its policy about Armenians, the attitude and behaviour of the
Armenians towards this approach and Ottoman Empire’s reaction.
162
163
ERMENİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN DOĞUŞU VE ERMENİ ÇETELERİNİN
ALMANYA’DAKİ FAALİYETLERİ (1876-1915)
Öğr. Gör. Sinan DEMİRTÜRK
Giresun Üniversitesi
Ermeni milliyetçiliğinin doğuşu ve gelişmesinde, Osmanlı ülkesi dışındaki faaliyetlerin önemli
bir yere sahip olduğu bilinmektedir. Almanya’da Ermeni ayrılıkçı faaliyetlerinin nasıl geliştiği ve
özellikle bu ülkedeki basın ve yayın organlarında konunun nasıl yorumlandığı, Alman kaynaklarının
incelenmesi yoluyla ortaya konulacaktır. Almanya Osmanlı devletine karşı yürütülen ayrılıkçı
Ermeni mücadelesinin Avrupadaki merkezlerinden bir tanesidir.
1878 BERLİN ANTLAŞMASI’NDAN SONRA
İNGİLTERE’NİN ERMENİ POLİTİKASI
Süleyman KOCABAŞ
Araştırmacı-Yazar
Osmanlı Devleti tarihinde dört dönem halinde incelenen Türk – İngiliz ilişkilerinin IV. Dönemi’ni (1878 –
1923) içinde yer alan tebliğimiz, 12 adet A4 sayfası olup, Türkçe, İngilizce ve Osmanlıca çok sayıda kaynaktan
faydalanılarak hazırlanmış, özeti aşağıya çıkartılmıştır.
Osmanlı – İngiliz ilişkilerinin III. Dönemi’nde (1787 – 1878) Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü koruma
politikası takip eden İngiltere, 1878 Berlin Antlaşması’ndan sonra, Osmanlı Devleti’nin artık yaşayamayacağı
kanaatine vararak, bu politikasını terk ile kendisi de diğer sömürgeci ve yayılmacı devletler gibi çıkarlarına
uygun Osmanlı topraklarına (Kıbrıs, Mısır, Basra Körfezi Şeyh ve Emirlikleri vb) yerleşmeye başlamış, bunun
yanında yine Osmanlı Devleti’nin aleyhine olarak, sömürgecilik ve yayılmacılıkta rakibi Rusya’nın güneye
(Sıcak Denizlere) yayılmacılığının yolunu kesmek için Osmanlı’nın Rusya ile olan sınırları üzerinde kendi
nüfuzunda bağımsız tampon devletler kurma politikası takibine başlamıştır. Bu uğurda Balkanlarda Bağımsız
Bulgaristan için çalışan İngiltere, Doğu Anadolu’da da Bağımsız Ermenistan için çalışmıştır.
1878 Berlin Antlaşması’na, Doğu Anadolu’da Ermenilerle ilgili ıslahatı konu alan 61. madde, İngiltere’nin
de desteği ile Bağımsız Ermenistan Devleti’nin kurulmasına bir başlangıç olarak konulmuştu. Avrupa
devletlerinin denetiminde yapılacak ıslahatlarla, Doğu Anadolu’ da önce Ermeni azınlığın faikiyeti sağlanacak,
ardından, bu muhtariyete (özerklik) ve en sonunda da bağımsızlığa dönüştürülecekti. Bağımsız Yunanistan,
Bulgaristan, Sırbistan, Romanya vb. hep böyle doğmuştu. Berlin Antlaşması’ndan sonra Ermeniler de aynı
örnekleri takip ederek bağımsız olacaklarını açıkça söylüyorlar, İngiltere’nin baskısıyla yürürlüğe konulacak
ıslahatların giderek kendilerini bağımsızlığa götüreceğini ilan ediyorlardı.
1878 Berlin Antlaşması’na kadar Osmanlı azınlıkları ile ilgili ıslahat isteklerinin vatanı bölmek anlamına
geldiğini gören Sultan II. Abdülhamid, Ermeniler ve İngiltere’nin ıslahat isteklerini yerine getirmemiş,
yukarıda adı geçen ülkeler kaybedildikten sonra Doğu Anadolu’nun da bu yolla kaybını Türk milleti’nin
bağrını deşmek olarak değerlendirerek, Islahatları yapmaktansa ölümü tercih ederim diyerek vatanı koruma
kararlılığını ortay koymuştu.
Ermeni Islahatı gerçekleşmez ise, İngiliz –Ermeni işbirliğinin yeni taktik hedefi, Doğu Anadolu’da şiddet
olayları başlatarak, bunlarla Büyük Devletlerin dikkatlerini çekip, bunların diplomatik atağı yanında harbe
kadar varan baskılarla Ermeni ıslahat, muhtariyet veya bağımsızlığını sağlamaktı.
164
Şiddet olaylarını başlatmak için 1887 – 1890’da yurt dışında Hıncak ve Taşnak isimli terör örgütleri kuruldu.
Ermeni Komitacıları (teröristler) eğitimlerini aldıktan sonra, şiddet olaylarını başlatmak için 1890 yılı
başlarından itibaren Türkiye’ye giriş yapmaya başladılar. Doğu Anadolu’da Müslüman nüfusa oranı % 20
– 30 cıvarında bulunan Ermeni azınlık, huzur ve refah içerisinde yaşadığı için, ilkin Ermeni Komitacılarının
tahriklerine gelmediler. Ardından, şeytani usullere başvuran komitacılar, Müslüman kıyafetine girip
Ermenilere saldırarak ilk kanlı olayları başlattılar.
Doğu Anadolu’da şiddet olaylarını İngiliz – Ermemeni işbirliğinin başlattığına dair özellikle yabancı
kaynaklara dayalı bilgiler vermeye çalıştım. Bunlardan, olayların en civcivli zamana 1892 – 1897’de bölgede
görgü tanığı olara bulunan Amerikalı gazeteci George Hepworth’ın 1898’de New Yorkt’a Atın Sırtında Baştan
Başa Ermenistan isimli hatıra kitabı ile Rusya’nın Van ve Bitlis Konsolosu General Maywesky’in Ruscadan
Osmanlıcaya çevrilen Van - Bitlis Vilayetleri Askeri İstatistiği isimli raporundan geniş olarak faydalandım.
Bunları, Türkler lehine destek veren diğer yabancı kaynaklar izlemiştir. Bütün bu kaynaklarda Ermenilerin
kendileri bile, İngilizler tarafından kışkırtıldıklarını, Doğu Anadolu’da Ermenilerin azınlık olup, taklit edildiği
açıkça ve sık sık dile getirilen Bulgaristan örneğinin, bölgede gerçekleşemeyeceği v Bağımsız Ermenistan
kurulamayacağını itiraf etmişler, İngiltere ve Ermeni Komitacıları işten el çekerlerse tekrar eski huzurlu
günlerine döneceklerini de söylemişlerdir
Sultan II. Abdülhamid, Doğu Anadolu’da Ermeni Terörü’nü etkisiz hale getirmek için buradaki Kürt aşiretleri
reislerine, subayları ve silahları İstanbul’dan gönderildiği halde Hamidiye Alaylarını kurdurmuştur. Masum
halka dokumayan bunlar. Ermeni komitacılarını takip ederek etkisiz hale getirmişlerdir.
Ermeni Komitacıları, Büyük Devletlerin dikkatlerini daha iyi çekmek için terör olaylarını İstanbul’a
kaydırmışlar, 1896’da Osmanlı Bankası’nı havaya uçurmuşlardır. Bunun üzerine Büyük Devletlere nota veren
İngiliz Başbakanı Lord Salisbury, Ermeni Islahatının yapılması içir Sultan II. Abdülhamid’e baskı yapılmasını,
hatta onun tahtından indirilmesine kadar varan sert tedbirlerin alınmasını istemiştir. Sultan II. Abdülhamid,
usta dış politikası ile Büyük Devletleri Ermeni Meselesi’nden tecrit ettiği için bu devletler İngiltere’ye destek
vermemişlerdir.
Büyük Devletlerden Rusya’nın İngiltere ve Ermenilere ret cevabı ilginç olmuş, Rusya Başbakanı Prens
Lubanof, Bağımsız bir Bulgaristan Ermenistan’ı istemiyoruz demiştir. Bağımsız Bulgaristan ilkin, Rusya’nın
güneye yayılmacılığı için bu devlet tarafından kurulmuş, daha sonra İngiliz nüfuzu buradaki Rus nüfuzunu
alt ederek Bulgaristan üzerine kendi hâkimiyetini kurmuştur. Rusya, bunun benzeri bir Ermenistan’ın
kurulmasını emellerine aykırı gördüğü için İngiliz tekliflerine karşı çıkmıştır. Bu olay, Ermenilerin emperyalist
devletler tarafından nasıl kullanıldığının bariz bir göstergesidir.
1900’lü yılların başlarına gelindiğinde, gerek Sultan II. Abdülhamid’in Ermeni Terörü’nü kesin olarak ezmesi
ve gerekse aklıselim sahibi İngilizlerin Türkler lehine görüşleri, İngiliz himayesinde kurulmak istenen
Bağımsız Ermenistan Projesini akim bırakmıştır. Özellikle bu İngilizlerden, İstanbul’da İngiliz ajanı ve aynı
zamandan Sultan II. Abdülhamid’in de kendi lehine kullanmaya çalıştığı Prof. Arminius Vambery’in başta
İngiliz Başbakanı Lord Salisbury’a olmak üzere İngiliz devlet adamlarını gönderdiği raporlar da İngilizlerin
1900’lü yılların başında Ermeni Meselesi’nden el çekmelerine sebep olmuştur. Tebliğimizde raporlarından
örnekler verdiğimiz Vambery, Doğu Anadolu’nun Bulgaristan, Sırbistan ve Romanya’ya benzemediğinden
bahisle, burada Ermenilerin Müslümanlar yanında beşte bir oranında azınlık olup, bu sebepten kurulacak
Bağımsız Ermenistan’ın büyük bir adaletsizlik örneği olacağı üzerinde durmuş, sonra, İngiliz himayesinde
kurulacak bu devletin bir müddet sonra Rusya’nın hâkimiyetini girmesi tehlikesinin bulunduğundan bahisle,
İngiltere’nin yanlış politikası sebebiyle Rusların İngiliz çıkarlarına aykırı olarak Mezopotamya’ya ineceğinden
bahsetmiştir.
Bütün bu gelişmeler sonucu, 1900’lü yılların başlarında Ermenilerden fayda göremeyeceği kanaatine varan
İngiltere, kullanmakta olduğu bunları yüzüstü bırakarak onlara desteğini çekmiş, ardından Ermeniler
İngilizler bizi aldattı diyerek ateş püskürmüşlerdir.
165
İNGİLİZ BAŞBAKANI WİLLİAM EWART GLADSTONE’UN ERMENİ
THE PROPAGANDA FOR ARMANIA OF WILLIAM EWART
PROPAGANDASI VE EVANGELİZM
GLADSTONE, PRIME MINISTER OF BRITAIN, AND EVANGELISM
Doç. Dr. Taha Niyazi KARACA
Bozok Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assoc. Prof. Dr. Taha Niyazi KARACA
Bozok University, Faculty of Arts and Sciences
19. yüzyıla damgasını vuran en önemli politikacılardan biri William Ewart Gladstone olmuştur.
1868-1874;1880-1885; Şubat-Temmuz 1886 ve 1892-1894 yılları arasında dört dönem başbakanlık
yapmıştır.
Ilk başbakanlık döneminde Balkanlardaki Hıristiyanların bağımsızlıkları konusunu gündeme
getirmiştir.
William Ewart Gladstone, 1880 yılında ikince kez başbakan olduğunda ele aldığı en önemli
proje Osmanlı topraklarındaki Ermenilere bağımsızlık verilmesi oldu. Balkanlarda Bulgarlar için
uyguladığı projeyi şimdi Ermeniler için de uygulamak istiyordu. 1894 yılına kadar Türklere karşı
propaganda yaptı. Böylece Ermeni sorununu uluslararası ilişkiler alanında canlı tutmak istedi.
Gladstone’un Balkanlarda ve doğuda takip ettiği politik tavrının en önemli etkenlerinden biri
onun evangelic inançlarıydı. Evangelik bir ailede yetişen Gladstone, hayatı boyunca hıristiyanların
Türk hakimiyetinden kurtarılması ve kutsal toprakların geri alınmasına inandı.
Bu tebliğde William Ewart Gladstone’un Ermenilerin bağımsızlıklarını almalarına yönelik politikaları
ve onun politik düşüncelerini şekillendiren evangelic inanış ortaya konmaya çalışılacaktır.
The one of most important politicians, affected political issues of XIX century, was William Ewart
Gladstone. He served four terms as prime minister in years 1868-1874; 1880-1885; February-July
1886; between 1892 and 1894. At the term of the first prime minister he revived issue of freedom
of Christian people in Balkans. When he became prime minister for the second time his most
important project was freedom of Armenain people in Ottoman Empire. He wanted to apply the
same project for the Armenian people it had fulfilled for Bulgarians in Balkans, already. By 1894
he made propaganda against Turks. Thus he wanted to keep alive Armenian issue
in the area of international relations.
The one of most important factors of his political manner aimed to Balkans and East was his
evangelic faiths. William Ewart Gladstone was born in an evangelic family, believed along the
whole life that Christians and the holy lands must relief from domination of the Turks.
In this paper will be put forward the politics of William Ewart Gladstone aimed to Armenian
freedom and his evangelic faith which shaped his political thoughts and manners.
TARİHÇİ NİKOLAY HOVHANNİSYAN’IN
ERMENİ MESELESİ HAKKINDAKİ İDDİALARINA CEVAPLAR
Talat KOÇAK
Gazi Üniversitesi
Nikolay Hovhannisyan Ermenilerin tanınmış en ünlü tarihçisidir. Bu ününü kuşkusuz “Ermeni
Soykırımı İddiaları” hakkındaki görüşlerine borçludur. Suriye ve Amerika gibi ülkelerin
üniversitelerinde akademisyen olarak çalışan bu araştırmacının görüşleri ülke gündemini meşgul
etmeye devam etmektedir. 2005 yılında Pencere Yayınları tarafından Ermeni Soykırımı adı ile bir
kitabı neşredilmiştir. Tebliğimizde bu görüşlerin tutarsız yanlarını ortaya koyarak, Hovhannisyan’ın
ağzından büyük devletlerin “Ermeni Meselesine” bakış açılarını ortaya koymaya çalışacağız.
166
ANSWER TO CLAIMS OF HISTORAN NIKOLAY
HOVHANNISYAN ON ARMENIAN PROBLEM
Talat KOÇAK
Gazi University
Nikolay Hovhanisyan is the most famous historian of Armanians. He definetely owns his fame to
his oppinions about claims on Armanian Genocide. Ideas of this researcher, who studies as an
academician at universities of such countries as Syria and U.S.A., continue to occupy the agenda of
the country. In 2005, his book named Armanian Genocide was published by Pencere Publication.
In our presentation we are trying to present the viewpoints of senior states on Armanian Problem
from the eye of Hovhannisyan by putting forth the incoherent sides of these opinions.
167
19. YÜZYILIN SONLARINDAN GÜNÜMÜZE
IDENTITY EVULATION OF ALAÇAM ARMENIANS
ALAÇAM ERMENİLERİNİN KİMLİK EVRİMİ
SINCE THE LAST DECADES OF THE 19TH CENTURY
Dok. Öğr. Tuncay Ersan SEPETÇİOĞLU
Ankara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Tuncay Ersan SEPETÇİOĞLU
Ankara University, PhD Student
Milliyetçilik bir kimlik meseledir. Dolayısıyla milliyetçilik akımlarını, bir kimlik arayışı olarak görmek
de mümkündür. 19. yüzyılda Ermeni kimliği oluşumu köklerini, farklı dini inanç, dil ve etnisiteden
beslerken, yerleştikleri ülkelere son derece uyum sağlayan Anadolu kökenli diaspora Ermenileri,
günümüzdeki post-modern dünyanın yeni kimlik betimlemesi içinde, kendilerini diğerlerinden
ayrım yolunu Ermeni meselesine odaklamakta bulmuşlardır.
19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında Anadolu politik çekişmelere ve etnik çatışmalara şahit
olurken, Orta Karadeniz’de Samsun’a bağlı küçük bir yerleşim yeri olan Alaçam, Türk, Rum ve
Ermenilerin uyum ve barış içinde yaşadığı bir yer görünümündeydi. Alaçam, Samsun’un diğer bir
ilçesi Çarşamba’nın aksine, çok küçük bir Ermeni cemaatine sahip olsa da, Anadolu Ermenilerinin
milliyetçilik akımlarına, kimlik bilinçlenmelerine ve Anadolu’daki misyonerlik faaliyetlerinin
sonuçlarına dair iyi bir örnektir.
Ticaretle meşgul olan Alaçamlı Ermeniler, kültürel ve ekonomik gelir açısından diğer gruplarla
birliktelik sergilemekteydiler. 19. yüzyılda Anadolu’da iyiden iyiye baş gösteren Ermeni milliyetçi
uyanışı, 20. yüzyılın başında Alaçam’a dek ulaşacak; buradaki Ermeni cemaat, özellikle misyoner
faaliyetlerin, Amerikan Protestan Kilisesinin ve coğrafi yakınlığı dolayısıyla Merzifon’daki Amerikan
Koleji’nin etkisi altında kalacaktır. Bu olaylar neticesinde, 1921 yılında Alaçamlı Rumlar ile birlikte
kasabayı terk etmek zorunda kalan Ermeniler, ABD Kaliforniya’ya yerleşmişlerdir.
Çalışma, Kaliforniya’da yerleşik Alaçam kökenli Ermeniler ile görüşme tutanaklarını kapsamakla
birlikte, ikinci el kaynaklardan edinilmiş sonuçları da içermektedir. Alaçam gibi Ermeni nüfusunun
az olduğu bir yerleşim biriminde büyük güçlerin de rol oynadığı bir oyunun, yüzyıllar boyu
harmoni içinde yaşayan farklı etnik kimliklere mensup toplulukları, milliyetçi akımlar ile nasıl
birbirlerine düşürdüğünün de bir belgesidir.
Nationalism is a problem of identity. Thus it is also possible to see nationalism movement as a
quest for identification. While identity of Armenian evolution was supporting itself with different
beliefs, language, and ethnicity in the 19th century; within the new description of identity
in modern times’ postmodern world, they have focused on Armenian problem to distinguish
themselves from the others.
While Anatolia, at the last decades of 19th century and at the beginning of 20th century, was
witnessing political and ethnical conflicts, Alaçam, a town in Samsun city in the middle of the
Black Sea Region, seemed to be a place where Turks, Greeks and Armenians lived in harmony and
peace. Even Alaçam had a less populated Armenian community than Çarşamba, another town
in Samsun city; it is a good example to show the results of nationalism movement of Anatolian
Armenians, consciousness of identification, and missionary activities in Anatolia.
Alaçam Armenians, who did deal with commerce, displayed a synergy in economy and culture
with other groups. The wake of Armenian nationalism in 19th century was going to reach Alaçam
at the start of 20th century; Armenian community here was to be under effect of Missionary
activities, American Protestant Church and American College in Merzifon because of its being
geographically closer. As a result of these events, they had to migrate with Greeks in Alaçam and
settled in California, the USA.
The study includes not only reports achieved by Alaçam-originned Armenians who dwell in
California, but also conclusions supported by second-hand sources. This is also a reference to
prove that how a game, which great powers took place, succeeded to play off different ethnic
groups, who lived in peace for centuries, against each other using nationalist movements even
in Alaçam, in where lived a few Armenians.
168
169
ULUSLARARASI PETROL REKABETİ BAĞLAMINDA
IN THE LIGHT OF INTERNATIONAL PETROLEUM CHALLENGE,
FRANSA’NIN ORTADOĞU POLİTİKASI VE ERMENİ YAKLAŞIMI
FRENCH MIDDLEEAST POLICY AND ARMENIAN CONCEPT
Doç. Dr. Ulvi Keser
Kara Harp Okulu
Assoc. Prof. Dr. Ulvi Keser
Turkish Military Academy
Birinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği dönem boyunca savaş neredeyse hep çıkar ilişkileri ve özellikle
Fransa ile İngiltere arasında Ortadoğu’da bir çatışmalar süreci olarak geçer. Savaş öncesinden
başlayarak bir takım gizli anlaşmalarla bölgeyi paylaşan bu ülkeler daha sonra birbirlerine karşı
da siyaset sahnesinde mücadele etmek zorunda kalırlar. Daha önceki dönemlerde olduğu üzere
çıkar çatışmalarının söz konusu olmaya başlamasıyla beraber gerek İngiltere, gerekse Fransa
Ortadoğu politikası bağlamında kendilerine aracılar bulma telaşına girerler. Araplar, Ermeniler
ve söz konusu ülkelerin sömürgeleri pek çok ülke bu politikanın aleti olmaktan kurtulamazlar.
Özellikle 19. yüzyıl başından itibaren ortaya çıkmaya başlayan ve iyiden iyiye kendisini gösteren
çatışma ortamında emperyal güçler tarafından en çok kullanılanlar ise Ermeniler olur.
Bu araştırma bu bağlamda ve özellikle Ankara Anlaşması’na geçen dönem içerisinde Fransa’nın
Ortadoğu siyasetinde petrol rekabetine ve Ermenilerin pozisyonuna kesitsel bir bakış sunmak
üzere hazırlanmaktadır. Çalışmanın ortaya konulması sırasında aşağıdaki kaynaklardan
faydalanılacaktır;
1- ATASE Arşivi
2- Kıbrıs Türk Milli Arşivi (KTMA)
3- İngiltere Foreign Office Arşivi
4- Süreli Yayınlar
5- Basılı Kaynaklar
Throughout the World War I, the mutual relation between the United Kingdom (Britain) and
France is all about the interest and the process of dispute in the Middle-East. Starting before
the war, some clandestine agreements between the above-mentioned countries have had only
one purpose that is to share the area. On the contrary, these countries have had to fight against
each other in the field of politics due to their interest. Similar to the previous periods, as long as
the national interests appear, the conflicts and the disputes between those colonialist countries
come to the surface once more, and those above-mentioned countries start making mostly use of
some ‘ways’ to increase and to protect their interests. Those mostly degenerated and used by the
colonialist countries are the Armenians living in the area. This research is going to be prepared to
enlighten the period especially coming to Ankara Treaty between Turkey and France.
The sources to be used are as follows,
1- ATASE Archieve
2- KTMA Archive
3- Foreign Office Archive
4- Periodicals
5- Published Sources
170
171
19. YÜZYILIN SON ÇEYREĞİNDEN II. MEŞRUTİYET’İN
THE RELATIONS BETWEEN ARMENIAN NATIONALISTS
İLANINA KADAR GEÇEN SÜREÇTE ERMENİ
AND THE YOUNG TURKS ON THE RISING OF
MİLLİYETÇİLERİ İLE JÖN TÜRKLERİN İLİŞKİLERİ
ARMENIAN NATIONALISM
Yakup KAYA
Erciyes Üniversitesi, Doktora Öğrencisi
Yakup KAYA
Erciyes University, PhD. Student
19. yüzyılın son çeyreğinde yaşanan olaylar Türk-Ermeni ilişkilerinde yeni bir başlangıca sahne
oldu. Gerek 1878’de Berlin Antlaşması’yla Ermeni sorununun uluslararası bir boyut kazanması
gerekse de bu dönemde ilk Ermeni milliyetçi örgütlerinin kurulması Osmanlı Devleti’nde Ermeni
milliyetçiliğinin yükselmesinde önemli rol oynamıştır. Bu süreç içerisinde Ermeni milliyetçiliğini
savunan Taşnaksutyun ve Hınçak benzeri örgütlerle Sultan II. Abdülhamit yönetiminden
hoşnut olmayan ve Meşrutiyetin yeniden ilanını isteyen Jön Türk aydınları ve İttihat ve Terakki
Cemiyeti’nin Abdülhamit yönetimine karşı ortak hareketleri söz konusudur. Meşruti yönetimin
1878’de Sultan II. Abdülhamit tarafından çeşitli sebeplerle sona erdirilmesinden sonra Osmanlı
Devleti bünyesinde ve 1896’dan itibaren de yurtdışında faaliyet gösteren Genç Türk düşünürleri
Meşrutiyeti yeniden ilan ettirmek ve anayasayı tekrar yürürlüğe koydurmak için çaba harcamaya
başladılar. Bu aşamada Sultanın otoriter yönetiminden memnun olmayan ve hürriyetin ilanıyla
yönetime katılmayı ve daha serbest hareket etmeyi hedefleyen Ermeni cemiyetlerinin bir kısmı
da Jön Türk aydınlarıyla aynı yönde hareket etmeyi tercih ettiler. Özellikle Taşnaksutyun devrimci
bir örgüt olarak Jön Türklerle birlikte II. Meşrutiyet’in ilanı için mücadele etmiştir. Hınçak Örgütü
ise bu konu da biraz daha temkinli davranmış ve bizzat Jön Türklere destek vermemiştir.
Bu bilgiler çerçevesinde çalışmamızda (1876’dan itibaren) özellikle 1894-1902 ve 1902-1908
dönemleri arasında Jön-Türklerle Ermeni örgütleri arasındaki münasebetler üzerinde durulacaktır.
Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni milliyetçilerinin ve devrimci örgütlerinin II. Meşrutiyet
öncesindeki faaliyetlerinde bu yakınlaşmanın ve işbirliğinin önemi konu edinilecektir. Çalışmada
konuyla ilgili arşiv vesikalarından yararlanılacaktır.
The events occurred in the last quarter period of the 19th century caused the new beginning
in Turkish-Armenian relations in the late Ottoman history. Armenian nationalist movement
increased in the Ottoman Empire because of Berlin agreement (1878) including a matter about
reforms in Armenian’s region in the ottoman state and Armenian revolutionist communities
which were founded by Armenian nationalists in the same era.
In this process, The Young Turks who were unpleasant with the policy of Sultan Abdülhamit
II demanded the realization of the re-proclamation of Ottoman parliamentary system and
Taşnaksutyun founded by Armenian nationalists were together with them against Abdülhamit
II.After the abolishment of the first Ottoman Parliamentary system and constitution by Sultan
Abdülhamit II because of some certain reasons the Young Turks who had acted in the Ottoman
country as well as abroad since 1896 started to endeavor to resurrect parliament and proclaim
the constitution again.
In this phase, some of the Armenian nationalist communities who were unpleasant with Sultan’s
authoritarian administration aimed to join Ottoman Parliament and thought to become more
liberate and preferred the same thought as the Young-Turks and The Union and Progress Society did.
Taşnaksutyun, an Armenian revolutionist community, struggled to proclaim the Ottoman
parliamentary system as the Young Turk intellectuals did.
Hınçak Community, another Armenian nationalist community, didn’t advocate the Young-Turks
in this struggle against Sultan.
In this study, the information given here briefly will be widened deeply. Especially, in the period
of 1894-1902 and 1902-1908 alliances and relations between Armenian communities and the
Young Turks will become the main point of this study.
The importance of rapprochement and alliance of Armenian nationalists and revolutionist
communities with the Young Turks in their activities in Ottoman Empire before the reproclamation will be deduced.
172
173
YAYIMLANMIŞ OLAN DEVLET ARŞİVLERİ BELGELERİNE GÖRE
ARMENIAN-FRENCH RELATIONS 1879-1918
OSMANLI BELGELERİNDE ERMENİ-FRANSIZ İLİŞKİLERİ
IN THE OTTOMAN DOCUMENTS PUBLISHED BY STATE ARCHIVES
1879-1918
Yıldız DEVECİ
Euro-Asian Stratejic Research Center (ASAM)
Uzm. Yıldız DEVECİ
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM)
Bilindiği gibi Milliyetçiliğin yayılması Fransız devriminin doğuşuyla mümkün olmuştur. Osmanlı
İmparatorluğu’na ilk olarak Balkanlar üzerinden gelen milliyetçilik akımı zamanla imparatorluktaki
bir çok azınlığı etkileyerek Sırp ve Yunan isyanlarının başlamasına neden olmuştur. Bu isyanlar
sonucunda Osmanlı Devleti bir çok yerde toprak kaybetmeye başlamıştır. Yunanistan ve
Bulgaristan gibi ülkelerin bağımsızlığını kazanmasının ardından diğer azınlıklar da Fransızların
yaydığı bu milliyetçilik akımından etkilenmişlerdir. Bu bağlamda Ermeni milliyetçiliğinin
doğuşunda Fransız devriminin önemli bir etkisinin olduğunu söylemek mümkündür. Bu
makalede özetle yayımlanmış olan Devlet Arşivleri Belgelerinden hareketle Osmanlı Belgelerinde
Ermenilerin Fransa’ya hangi sebeplerle göç ettikleri, Fransa’daki Ermenilerin Fransız ordusunda
ne tür görevler aldığı, Fransa’ya giden Ermenilerin Osmanlı Devleti aleyhindeki çalışmaları,
ne tür yayınların yapıldığı, hangi isyanlara katılındığı, Fransa’daki Ermenilerin Fransız Dışişleri
Bakanlığından ne tür taleplerde bulundukları, Fransız büyükelçiliğinin Ermenileri himaye ve
kışkırtma faaliyetleri, Osmanlı topraklarında çeşitli isyanlar çıkardıktan sonra Fransa’ya giden
Ermenileri Fransız Devleti’nin nasıl karşıladığı ve Fransız misyonerlerle Ermeniler arasındaki
ilişkiler değerlendirilmeye çalışılacaktır.
ERMENİ TEDHİŞ CEMİYETLERİNİN OLUŞUMUNDA DİNÎ-MİLLÎ
UNSURLAR VE DIŞ BAĞLANTILAR (İfade Tutanaklarına Göre)
Yrd. Doç. Dr. Yunus ÖZGER
Bozok Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Bu çalışmada ifade tutanaklarına dayanılarak, Ermeni tedhiş cemiyetlerinin oluşumu incelenecektir. Cemiyetler, Ermeni olaylarının başlamasında en önemli aktör olmuşlar, üye sayılarını artırmak için farklı stratejiler uygulamışlardır. Özellikle, Ermeni halkın milliyet duygularından yararlanma yolunu seçmişlerdir. İfade tutanakları
arasında bulunan bir evrakın “Ermeni Millet Birliği Beyannamesi” adını taşıması, bu bağlamda kayda değerdir.
Fedailer hedefledikleri bağımsız Ermenistan fikri- kendi ifadeleriyle memleketlerin Ermenistan olması- için
adeta bir zorunlu bağış kampanyası başlatmışlardır. Kampanyaya katılımı artırmak için vatan, millet ve din
kavramlarını kullanmışlardır. Beyannamenin başında niçin para istenildiğini, millet sevgilisi için, bizim vatan
için ve Ermenilerin döktüğü kan için cümleleriyle izah etmişlerdir. Bundan başka yardım eden Ermenilerin
bu yardımlarının asıl karşılığını Allah’tan yardım olarak alacakları da vurgulanarak, olaya dinî bir boyut kazandırılmıştır.
Beyannamelerde, vatanını seven kardeşler, millet için, din için ifadeleri sıklıkla kullanılmıştır. Bunların yanı
sıra, cemiyetlerin oluşumunda dış bağlantılar olduğu da görülmektedir. Özellikle Amerika’daki Ermeni ileri
gelenlerinin, bir mektup zarfı içinde İstanbul’a sürekli gazeteler gönderdiği ve teşkilatlanma çalışmalarını
yönlendirdiği görülmektedir. Cemiyet üyelerinin, kutsal kitap İncil üzerine yemin etmeleri de yine bu
bağlamda önemli bir unsurdur.
174
As known, the spread of nationalism was realized after the French Revolutions. Nationalist
movements reached the Ottoman Empire over the Balkans, influenced some minorities and
resulted in the eruption of the Serbian and Greek Revolts. As a result of these revolts, the
Ottoman Empire lost territories significance. After the independence of Greece and Bulgaria
other minorities were affected from nationalist tendencies within this context it can be said that
Armenian nationalism owed much to French Revolution. In this article in the light of archival
documents the migration of Armenians to France, Armenian conscription in the French army,
Armenian activities in France against the Ottoman Empire, their publication and their support to
Armenian revolts in the Empire as well as French support to the Armenian and the connection
between French missionaries and Armenians will be examined.
RELIGIOUS-NATIONAL ELEMENTS AND EXTERNAL CONNECTION
IN FORMATION OF THE ARMENIAN TERRORIST ORGANIZATION
(According to Testimony Registrations)
Assist. Prof. Dr. Yunus ÖZGER
Bozok University, Faculty of Arts and Sciences
In this study, emergence of the Armenian terrorist organization will be examined on the basis of testimony
registrations. The organizations became the most important actor for beginning of the Armenian activities
and they followed different methods to increase number of their members. They especially exploited
national feelings of the Armenian people. It is noteworthy in this sense that a document placed among the
testimony registrations was named as ‘the Declaration of the Armenian National Unity’.
The brigands initiated a compulsory donation campaign with the aim of independent Armenia-according
to their expression; to make lands Armenia. In order to increase participation to the campaign, they used
homeland, nation and religion concepts. At the beginning of the Declaration, the aim of collecting money
was explained with ‘for love to nation’, ‘for our homeland’ and ‘for shaded bloods of the Armenians’. Moreover,
a religious character was given to the matter by stressing that the Armenians will get real beneficence from
God in response to their aids.
It is often used such expressions as patriot brothers, for the nation, for the religion in the declarations.
Additionally, it is seen that there were external connections in formation of the Armenian organizations.
Especially, the prominent Armenians in America were sending newspapers within envelops and they
were leading the organization undertakings. The members’ taking oath over the Holy Bible was another
important point in this context.
175
RUSYA’NIN ERMENİ SORUNUNUN
THE ROLE OF RUSSIA IN RISE OF THE
ORTAYA ÇIKMASINDAKİ ROLÜ (1878-1918)
ARMENIAN QUESTION (1878-1918)
Prof. Dr. Yusuf SARINAY
Devlet Arşivleri Genel Müdürü
Prof. Dr. Yusuf SARINAY
General Directorate of State Archives
Ermeniler XVII. yüzyılın ortalarından itibaren Rusya’nın ilgisini çekmeye başlamış ve bu ilgi
Birinci Dünya Savaşı’na kadar giderek artmıştır. Söz konusu ilginin kaynağında Rusya’nın
geleneksel güneye inme politikası yatmaktadır. Rusya, bir ucu Balkanlar olan bu politikanın
diğer ucunun Ermeniler vasıtasıyla Anadolu toprakları olmasını hedeflemiştir. Bununla birlikte,
Ermeniler de Rusya’nın bu projesinin bir parçası olmanın avantajını kullanarak bağımsızlıklarını
kazanma umuduna kapılmışlardır. Diğer bir deyişle, Rus-Ermeni ilişkileri, özellikle Osmanlı
İmparatorluğunun son döneminde, Osmanlı toprakları üzerinde farklı emelleri olan iki milletin
menfaat işbirliği şeklinde gelişmiştir.
Bağımsızlıklarını elde etmek için yabancı bir gücün desteğine şiddetle ihtiyaç duyan Ermeniler,
Rusya’yı aradıkları güç olarak görmüşlerdir. Osmanlı-Rus mücadelesinde Ermenilerin, ihtiyatı
elden bırakmamakla birlikte, çoğunlukla Rusya lehine tavır aldıkları açıkça görülmektedir. Hatta
Osmanlı orduları ile savaşan Rus ordusu içinde Ermeni birlikleri gönüllü olarak yer almışlar ve
tebaası oldukları devlete karşı savaşmışlardır. Birinci Dünya Savaşı’nda Rus ordusuna rehberlik
eden ve Ruslarla omuz omuza savaşan Ermeniler, Osmanlı karşıtı Rus-Ermeni ittifakının en açık
örneğidir. Yine, yüz binlerce Ermeni, Osmanlı topraklarından Rusya’ya göç etmek suretiyle,
Rusya’ya insan gücü sağlamıştır. Anlaşılacağı gibi, Ermeniler bağımsızlıklarını kazanabilmek
amacıyla yayılmacı Rus politikalarının bir aracı olmayı gönüllü olarak kabul etmişler ve bu uğurda
mücadele vermişlerdir.
Ermeniler, Ruslarla yaptıkları işbirliği neticesinde, Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları vasıtasıyla
uluslar arası gündeme gelmeyi ve Büyük Güçlerin dikkatini çekebilmeyi başarabilmişlerdir. Fakat
başta Rusya olmak üzere Büyük Güçler, Ermenileri daima kendi büyük politikalarının piyonları
olarak görmüşlerdir. Bu tebliğde, Rusya’nın Ermeni sorununun ortaya çıkması ve gelişmesinde
oynadığı rol arşiv belgeleri ışığında değerlendirilecektir.
The Armenians aroused the Russian interest from the mid-17th century till the First World War in
a gradually increasing growing form. Behind Russia’s interest there was its traditional policy of
southern expansion. The Russian target to effectuate this policy was creating an area of influence
on Anatolia via the Armenians. Likewise, the Armenians dreamed getting their independence
through making use of being a part of the mentioned Russian policy. In other words, RussoArmenian relations, especially in the last era of the Ottoman Empire, developed as cooperation
on interest of two nations having different ambitions on the Ottoman lands.
Because of their serious need for support of a foreign power to get their independence, the
Armenians regarded Russia as the power they had been looking for. Thus, it has been historically
observed that in the Turco-Russian struggles, the Armenians took position mostly in favor of the
Russians. They joined the Russian armies and even fought against their own state, the Ottoman
Empire. The Armenians who guided and fought with the Russian forces in Anatolia during
the First World War are clear examples of the Russo-Armenian alliance against the Empire. In
addition, hundred thousands of the Armenians supplied human power to Russia by migrating
to the Russian territories. As is understood, in order to get their independence, the Armenians
voluntarily accepted to be instrument of the expensionist Russian policies and struggled for it.
Their cooperation with Russia gave Armenians the occasion to come to the international agenda
and draw attention of the Great Powers through the Hagia Stephanos and Berlin agreements.
However, Great Powers usually considered the Armenians as the pawn of their great games. In
this paper, then, the Russian role in the rise of the Armenian question shall be evaluated in the
light of archival documents.
ALMAN KAYNAKLARINA GÖRE ULUSLARARASI ANTLAŞMALARDA
ERMENİ MESELESİ (AYESTEFANOS - BERLİN – LOZAN)
THE ARMENIAN QUESTION IN INTERNATIONASL TREATIES
AND CONGRESSES ACCORDING TO GERMAN SOURCES
(SAN STEFANO, BERLIN AND LAUSANNE)
Arş. Gör. Zafer ATAR
Celal Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Res. Assist. Zafer Atar
Celal Bayar University, Faculty of Arts and Sciences
Bildirimizde, Ermenilerin ve Ermeni Meselesinin Ayestefanos - Berlin - Lozan antlaşmalarına
ne şekilde yansıdığı mukayeseli olarak ele alınmaya çalışılacaktır. Zira 1877-1878 Osmanlı
– Rus harbi ile birlikte politika gündemine giren Ermeni Meselesinin, savaş sonunda yapılan
antlaşmalarla birlikte uluslararası diplomaside kendine yer bulduğu aşikardır. Yukarıda bahsini
ettiğimiz antlaşmalar öncesinde Batılı devletlerin Ermenilere yaklaşımı ile antlaşmalar zeminine
gelindiğinde Batının Ermenilere bakış açısının ortaya konulması; dönemin Büyük Devletleri olarak
kabul edilen İngiltere, Rusya, Fransa ve Almanya’nın Ermenilerle olan ilişkilerinin hangi şartlar ve
çıkarlar doğrultusunda yürüttüklerinin anlaşılmasını sağlayacaktır.
This study evaluates in a comparative way how the Armenian question was dealt in the Treaty of
San Stefano and in Berlin and Lausanne Congresses. The Armenian question entered in political
agenda with the Ottoman-Russian War of 1877-78 and turned into an internationally political
issue in post-war treaties.
Exploration of how western powers approached towards the Armenian question prior to the
Ottoman-Russian War and during the treaties and the congresses will help under what conditions
and with which concerns great powers including England, Russia, France and Germany conducted
their relations with the Armenians in accordance with their own interests.
176
177
ERKEN BATILILILAŞAN ERMENİLER
ARMENIANS WHO WERE WESTERNIZED EARLY
Yrd. Doç. Dr. Zekeriya BAŞKAL
Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Assist. Prof. Dr. Zekeriya BAŞKAL
Gaziosmanpaşa University, Faculty of Arsts and Sciences
Bu yazıda çoğunlukla Ermeni yazarların yazdıklarından hareketle 19. yüzyılda özellikle Anadoluda
Ermeni cemaatinin Avrupa ve Amerika konusundaki tavırları işlenecektir. Kullanılan eserler
genellikle hatırat türündendir. Misyonerlerin çalışmaları, commercial ilişkiler, eğitim modeli
Ermeni cemaatinde Avrupa ve Amerikayı bir ideal ülke olarak görme ve kendilerini onlarla
özdeşleştirme duygusunu geliştirmiştir. Bu durum o dönem birtakım Türk aydınlarının tavırlarıyla
parallellik arz eder. Ermenilerde bu durum çok daha yaygın ve erkendir. Hatıratlarda hem Avrupa
ve Amerikayı ideal olarak görme düşüncesinin somut ve dikkate değer örnekleri, bu düşüncenin
sonuçları, hem de bir sonraki kuşak Ermenilerin yazılarında ideal olarak gördükleri ülkeyle eski
memeleket dedikleri Türkiye arasında bir karşılaştırma ve sürecin muhakemesi vardır.
In this paper, based on the writings of Armenian authors, I examined the attitudes of Armenians
especially in Anatolia towards Europe and United States. The works used are mostly memoirs.
Missionary works, commercial relations, educational models have created a sense of seeing Europe
and United States as ideal countries and on the part of Armenians identifying themselves with
these countries. This case is very similar to that of some Turkish intellectuals at the same period.
The case is much more common and early for Armenians. In memories, we found interesting
and significant examples of seeing Europe and United States as an ideal place, the results of this
thought, and a comparison between these places and what they call old country, which is Turkey.
İNGİLİZ ERMENİ CEMİYETİ
THE ANGLO-ARMENIAN ASSOCIATION
Arş. Gör Zeynep Cumhur İSKEFİYELİ
Sakarya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Res. Assist. Zeynep Cumhur İSKEFİYELİ
Sakarya University, Faculty of Arts and Sciences
İngiliz-Ermeni Cemiyeti 1891 yılında James Bryce ile Ermeni işlerini kendine uğraş edinen bazı
parlamento üyeleri tarafından Londra’da kurulmuştu. Kuruluş toplantısında Bryce cemiyetin,
Anadolu Ermenilerinin durumu hakkında İngiltere halkına doğru bilgi vermek, Berlin Antlaşması’nın
61. maddesinin uygulanmasını sağlamak ve anlaşma hükümlerine uygun olarak gerektikçe
Osmanlı Devleti’ne müdahalede bulunulmasını sağlamak amacıyla kurulduğunu ilan ediyordu.
Dernek üyeleri İngiliz ve Ermenilerden oluşuyordu, İngilizler arasında Gladstone kabinesinden
bakanlar ile parlamento üyeleri çoğunluktaydı. Bu bildiride İngiliz-Ermeni Cemiyeti’nin özellikle
1893–1895 yılları arasında yaptığı faaliyetlerine değinilecektir. Bu dönemde cemiyet tarafından
düzenlenen miting ve toplantılarla, yayınlanan kitap ve broşürlerle başta İngiltere olmak üzere
tüm Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri kamuoyu Ermeniler lehine, Osmanlı Devleti aleyhine
harekete geçirilmişti. Cemiyetin parlamentodaki üyeleri ise Ermenilerle ilgili mevzuların Lordlar
Kamarası ve Avam Kamarası’nda yapılan görüşmelerde sık sık ele alınmasını sağlayarak, adeta
Ermenilerin koruyuculuğunu üstlenmişlerdi.
The Anglo-Armenian Association was established by James Bryce and some Parliament members
who felt an interest in Armenian affairs. In the statutory meeting Bryce announced that the
association was established because of giving precise information to the English people, securing
the application of the 61st article Berlin Treaty and the interference to the Ottoman Empire in
the case of necessity. The Association members were composed of the English and Armenians.
Among the English members of the association there were many ministers of Gladstone cabinet
and the Parliament members. In this proceeding, the association’s activations, especially between
the years of 1893-1895, will be tried to be examined. In this period, the all European and US
public opinion, especially English, were put in action in favour of the Armenians and against the
Ottomans by meetings, books and brochures which were held and published by the association.
The association members who were in the Parliament almost undertook the protection of
Armenians by bringing the Armenian issue to the agenda of the House of Lords and the House
of Commons.
178
179
ALMAN DIN ADAMI; DR. JOHANNES LEPSIUS
(1858-1926)
Yrd. Doç. Dr. Zübeyir BÜTÜNER
Bozok Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Alman Protestan din adamı ve politikacısıdır. Ermenilere yönelik yardım kuruluşları arasında ilk
sırayı alan, Alman Doğu Misyonu ile Alman Ermeni Cemiyeti’nin yöneticisidir.
Ermeni dostu olarak tanınan Lepsius, Alman misyoneri sıfatıyla başta Ermeniler olmak üzere
Doğudaki Hıristiyanlara yapılan yardım çalışmalarını yürütmüştür. Johannes Lepsius adlı bu
papazın, Ermeniler hakkında yazdığı kitapları ise bugün Batı kamuoyunda, sözde soykırımın
ispatında vazgeçilmez öneme sahip kaynaklar arasında yer almaktadır.
Batı kamuoyunda, özellikle Alman kamuoyunda soykırım iddiasının ispatında vazgeçilmez öneme
sahip kaynakların başında Lepsius’un Ermeniler hakkında yazmış olduğu kitapları gelmektedir.
Papaz Lepsius’un ne denli nesnel bir tanık olduğunu gözler önüne seren bu kitapları, tümüyle
yazarın düşünce ve yorumlarından oluşmakta ve sözüm ona masum ve savunmasız bir halkın
uğradığı soykırıma ilişkin tek bir belge dahi içermemektedir.
Sözde soykırımı belgelemek amacıyla kullanılan bu kitaplarda, Türkler hakkında her türden ırkçı
ifadeler bulunmaktadır. Tümüyle yazarın duygu, düşünce ve yorumlarından oluşan Lepsius’un
kitapları, sözüm ona masum ve savunmasız bir halkın uğradığı soykırıma ilişkin tek bir belge
içermemektedir.
180

Benzer belgeler