SARAI LATINInew.indd

Transkript

SARAI LATINInew.indd
8
Sayı:64 - 15 Şubat 2012
Kanuni Sultan Süleyman (1495 - 1566)
Kanûnî Sultan Süleyman 27
Nisan 1495 Pazarte
si günü Trabzon’da doğdu.
Babası Yavuz Sultan Selim,
annesi Hafsa Hatun’dur.
Hafsa Hatun Osmanlı ya da
Çerkezdir. Kanûnî Sultan
Süleyman yuvarlak yüzlü,
ela gözlü, geniş alınlı, uzun
boylu ve seyrek sakallıydı.
Kanûnî Sultan Süleyman
devri, Türk hakimiyetinin
doruk noktasına ulaştığı bir
devir olmuştur. Babası Yavuz Sultan Selim, onu küçük
yaşlardan itibaren çok titiz bir
şekilde yetiştirmeye başladı.
Benzeri görülmemiş bir terbiye ve tahsil gördü. İlk eğitimini annesinden ve ninesi
Gülbahar Hatun’dan (Yavuz
Sultan Selim’in annesi) aldı.
Yedi yaşına gelince tahsil
için İstanbul’a, dedesi Sultan
İkinci Bayezid’in yanına gönderildi. Şehzade Süleyman,
burada Karakızoğlu Hayreddin Hızır Efendi’den tarih,
fen, edebiyat ve din dersleri
alırken, savaş teknikleri konusunda da öğrenim görüyordu.
15 yaşına kadar babası Yavuz Sultan Selim’in yanında
kalan Şehzade Süleyman,
kanunlar gereği sancak
istemesi üzerine, önce Şarki
Karahisar’a oradan da Bolu,
kısa bir süre sonra da Kefe
sancakbeyliğine tayin edildi
(1509). Yavuz Sultan Selim’in 1512 de tahta geçmesi
üzerine İstanbul’a çağırılan
Şehzade Süleyman, babasının kardeşleriyle mücadeleleri sırasında İstanbul’da
kalarak babasına vekalet
etti. Bu sırada Saruhan
sancakbeyliğinde de bulundu. Babası Yavuz Sultan
Selim’in ölümü üzerine, 30
Eylül 1520’de 25 yaşındayken Osmanlı tahtına geçti.
Kendisinden başka erkek
kardeşi olmadığı için tahta
geçişi kolay ve çatışmasız
oldu. Çok ciddi ve kendinden
emin bir padişah olan Kanûnî Sultan Süleyman, azim
ve irade sahibiydi. Yapacağı
işlerde hiç acele etmez, gayet geniş düşünür ve verdiği
emirden asla geri dönmezdi.
İş başına getireceği adamlara, kabiliyet derecelerine
göre görev verirdi. Zigetvar
kuşatmasını idare ederken, 7
Eylül 1566 yılında 71 yaşında vefat etti.
Kendisine “Kanûnî” denmesi,
yeni kanunlar icad etmesinden değil, mevcut kanunları
yazdırtıp çok sıkı bir şekilde
tatbik etmesinden dolayıdır.
Kanûnî Sultan Süleyman
adaleti seven bir padişahtı.
Mısır’dan gelen vergiyi haddinden fazla bulup, yaptırdığı
araştırma sonunda halkın
zulme uğradığını düşünmesi
ve Mısır Valisini değiştirmesi
bunun açık kanıtıdır. Kanûnî Sultan Süleyman, tahta
çıktığı sırada Osmanlı Devle-
ti dünyanın en zengin ve en
güçlü devleti konumundaydı.
Babasının ölümü ve kendisinin padişah olması, “Arslan
öldü, yerine kuzu geçti” diye
düşünen Avrupalıları sevindiriyordu. Ancak Avrupalılar,
çok geçmeden hayal kırıklığına uğradılar.
İÇ İSYANLAR
Kanûnî Sultan Süleyman,
padişahlığının ilk yıllarında
bazı iç isyanlarla uğraştı. Mısır’ın fethinden sonra Yavuz
Sultan Selim’in Şam Valisi
olarak atadığı Canbirdi Gazeli’nin çıkardığı isyan bunlardan ilkidir. Amacı Memlük
devletini yeniden kurmak
olan Canbirdi Gazeli, 1521
yılının Ocak ayında Dulkadiroğullarından Şehsuvaroğlu
Ali Bey komutasındaki Osmanlı kuvvetleri tarafından
bozguna uğratılarak yakalandı ve idam edildi. Kanûnî
Sultan Süleyman, sonraki
yıllarda yine Mısır’da sadrazamlık hakkının kendisinde
olması gerektiğini savunan
Ahmet Paşa, Anadolu’da
Safevilerin desteğiyle ortaya
çıkan Kalender Çelebi ve
vergi sistemini bahane ederek ayaklanan Baba Zünnun
(1527) isyanlarıyla uğraştı.
Çıkan tüm bu isyanlar Osmanlı kuvvetleri tarafından
başarıyla bastırıldı.
BELGRAD’IN FETHİ
Kanûnî Sultan Süleyman
tahta çıktığında Avrupa’nın
en güçlü devleti Roma-Germen İmparatorluğu (Almanya) idi. Almanya İmparatoru
Şarlken Macaristan’a ha-
Başyazar Yardımcısı
İsa Abdulkahhar
DİZGİ
ROMAN BEKİR
rek Şarlken’in donanmasını
yendi. Hem Fransa’yı hem
de Fransuva’yı kurtardı.
MOHAÇ SAVAŞI
Şarlken’in büyük bir tehlike
olmaya başladığını gören
Kanûnî Sultan Süleyman,
Fransuva’nın da ısrarı üzerine Şarlken’e karşı savaş
açmaya karar verdi. Osmanlı
ordusu Tuna nehrini geçerek
Macaristan’a girdi. 29 Ağustos 1526’da Macar ordusuyla
Mohaç’ta yapılan savaşta
Macar ordusu iki saatte
dağıldı. Mohaç Savaşı parlak ve şanlı bir zaferle neticelendi. Budin (Budapeşte)
alındı. Macaristan, Osmanlı
Devletine bağlı bir krallık
haline geldi ve başına Macar
soylularından Jan Zapolya
getirildi.
VİYANA KUŞATMASI
Macaristan’ın Türkler tarafından fethi Avusturya ile
Türkleri karşı karşıya getirdi.
Mohaç Savaşı’ndan sonra
Macaristan bir tampon bölge
haline gelmişti. Avusturya
Arşidükü Ferdinand, Macaristan’ın Osmanlı hakimiyetine girmesini istemiyordu.
Ferdinand, Şarlken’in de
desteğiyle Jan Zapolya’yı
tanımadı ve Budin’e girdi.
Karşı sefere çıkan Kanûnî
Sultan Süleyman Budin’i geri
aldı. Savaşmayı göze alakim olmak için Macar kralı
mayan Ferdinand ve Şarlile yakın akrabalık ilişkileri
ken Avusturya’nın başkenti
kurmuştu. Macar Kralı İkinViyana’ya kaçtılar ve Viyana
ci Lui, Şarlken’e güvenerek
kuşatıldı (26 Eylül 1529). Kış
vergilerini ödemiyor kenmevsimi yaklaştığı için 16
disine gönderilen Osmanlı
Ekim günü kuşatma kaldırılelçilerini öldürtüyordu. Fatih
dı. Osmanlı Devleti, Viyana
Sultan Mehmed, Avrupa’da
kuşatmasından bir sonuç
düzenlediği seferlerde Sırbis- elde edememesine rağmen,
tan’ı almıştı. Ancak stratejik
Macaristan’daki durumunu
bir öneme sahip Macaristan
güçlendirmiş ve Avrupa’nın
alınamamıştı. Kanûnî Sulkarşı saldırı yapmasını entan Süleyman Macaristan’ı
gellemiştir. Macaristan üzealmak üzere harekete geçti.
rindeki emellerinden vazgeçBelgrad, karadan ve Tuna
meyen Ferdinand, Kanûnî’ye
ırmağındaki Osmanlı donan- bir elçi göndererek Macarisması tarafından kuşatıldı.
tan’ın kendisine verilmesini
Şehir, gayet iyi savunulmaistedi. Buna karşılık vergi
sına rağmen teslim olmak
vermeyi kabul ediyordu. Bu
zorunda kaldı (29 Ağustos
talebi karşısında olumsuz
1521). Belgrad Muhafızlığına cevap alan Ferdinand Budin’i
Balı Paşa getirildi. Bu sefer
kuşattı.
sonunda İstanbul’a gönderiMACARİSTAN SEFERLERİ
len bazı Belgradlılar kurulan
Kanûnî Sultan Süleyman,
Belgrad köyüne yerleştirilbunun üzerine Almanya sedi. Belgrad’ın fethi, Kanûnî
ferine çıktı. Budin’i geri alıp
Sultan Süleyman’ın ilk fethiEstergon’a kadar ilerleyen
dir. Belgrad, bundan sonraki Osmanlı kuvvetleri, Avusturyıllarda Osmanlı Devleti’nin
ya ve Almanya içlerine akınAvrupa’ya açılan en büyük
lar düzenledi. Yedi ay süren
kapısı oldu. Bu sebeple
Almanya seferi sırasında
Belgrad’a “Darü’l-cihad” deAvusturya’da bir çok kasaba,
nildi.
şehir ve kale fethedildi. AvusŞARLKEN ve AVRUPA
turya, yapılan bu savaşlar
Alman İmparatoru Şarlken’in sonunda harap ve bitkin bir
amacı tüm Avrupa’da hakihale geldi. Bunun üzerine
miyet sağlamaktı. Şarlken,
Ferdinand barış istedi. İmfikirlerine karşı çıkan Fransa zalanan İstanbul Antlaşması
Kralı Fransuva’yı esir aldı.
ile Ferdinand ve Şarlken’in
Fransa Kralının annesi Dühem Macaristan hem de
şes Dangolen, Kanûnî’ye bir tüm Avrupa’yı ele geçirme
mektup yazarak yardım iste- çabaları sonuçsuz kaldı (22
di. Bunun üzerine Kaptan-ı
Temmuz 1533). Ferdinand’ın
Derya Barboros Hayreddin
Macaristan üzerinde ki emelPaşa Fransa’nın Akdeniz
lerinden vazgeçmeye niyeti
kıyısındaki şehri Nis’e gide-
BAŞYAZAR
07504487791
07704487791
Email: [email protected]
Email: [email protected]
saray
yoktu. Jan Zapolya ölmüş,
yerine oğlu Sigismund geçmişti. Bundan istifade eden
Ferdinand Budin’i kuşattı.
Bunun üzerine 1540 yılında
Kanûnî tekrardan Macaristan
seferine çıktı ve çok güçlü bir
orduyla birlikte Budin’e girdi.
Sigismund’u Erdel Beyliği’ne atadı ve Macaristan’ı
Osmanlı Devleti’ne bağlı
Budin eyaleti haline getirdi.
Süleyman Paşa bu bölgenin beylerbeyliğine atandı.
Avusturya’nın elinde sadece kuzey Macaristan kaldı.
Kanûnî döneminin önemli
siyasi olaylarından olan Osmanlı-Macaristan, Almanya,
Avusturya ilişkileri Kanûnî’nin
ölümüne kadar devam etti.
ZİGETVAR KALESİ
Anadolu’daki iç isyanlarla ve
Doğu’da İran Devleti ile uğraşan Kanûnî Sultan Süleyman, 1566’da son seferine
yine Macaristan üzerine çıktı.
Zigetvar kalesi kuşatıldı,
ancak kuşatma devam ederken Kanûnî Sultan Süleyman
vefat etti. Osmanlı Devletini zaferden zafere taşıyan
Kanûnî Sultan Süleyman’ın
ölüm haberine rağmen kale
fethedildi (7 Eylül 1566).
KAPİTÜLASYONLAR
İlk defa 1352 yılında Cenevizlilere verilen Kapitülasyonlar, darülharb kabul
edilen yabancı ülke tüccarına Osmanlı topraklarında
ticaret yapma hakkı veriyordu. Ancak Osmanlı Devleti
ticaret imtiyazlarını siyasi
ve diplomatik menfaatleri
çerçevesinde kullanarak
ittifak yapacağı devletlere
vermişti. 1535 yılında Fransa
ile dostluk havası içerisinde
iken Fransızların hazırladığı Kapitülasyon taslağı
Osmanlı padişahınca tasdik
edilmemişti. Bu taslağa göre
eşit şartlar ve mütekabiliyet
esası getiriliyordu. Halbuki
Osmanlı Devleti padişahın
tek taraflı yemini “Ahdi” ile
verildiğinden Ahidname diye
adlandırılmıştı ve her padişah değiştiğinde yenilenmesi gerekiyordu. İlk Fransız
Kapitülasyonu, Kıbrıs seferi
öncesinde 1569 yılında
verildi. Katolik dünyasına ve
Papa ambargosuna karşı
ittifak sağlamak için Protestan olan İngiltere’ye 1580’de,
Hollanda’ya 1612’de Kapitülasyonlar verildi.
Kapitülasyonlarda ticaret
yapma hakkının yanı sıra,
tüccarın hakları, gümrük
vergileri, mahkeme usülleri,
yol izinleri, emniyetlerine dair
hususlar detaylı olarak belirtildi. Osmanlı devleti zayıfladıkça Kapitülasyon verilen
devletlerde giderek çoğaldı
ve bunu bir baskı aracı haline getirdiler. Birinci Dünya
Savaşı’nın ilanı ile birlikte
1914 yılında tüm protestolara
rağmen Kapitülasyonlar tek
taraflı olarak kaldırılmıştır.
Adres: Erbil,
Minare Mahallesi, Aşgal Caddesi
7
Sayı:64 - 15 Şubat 2012
Kalp Krizi Nedir?
koroner arter hastalığı için, artmış
homosistein, C-reaktif protein ve
fibrinojen seviyeleri gibi yeni risk
faktörleri saptanmıştır. Yüksek
homosistein, beslenmeye folik asit
ilavesiyle tedavi edilebilir. Ancak bu
yeni risk faktörlerinin pratik değeri
üzerine çalışmalar hala devam
etmektedir ve halen homosistein
seviyesinin düşürülmesinin olumlu
etkileri olduğuna ait kesin kanıtlar
yoktur.
Kalp Krizinin Tanısı (teşhisi):
Kalp krizi geçirmekte olan hastaların temel şikayeti göğüs ağrısıdır:
• Göğüs ağrısı:
• Göğüs kemiğinin arkasındaki göğüs ağrısı kalp krizinin en
önemli belirtisidir; fakat, özellikle
diyabet hastalarında ve yaşlılarda,
bu ağrı çok belirsiz olabilir yada hiç
hissedilmeyebilir (sessiz kalp krizi).
Ağrı sıklıkla göğüsten omuz yada
kollara, ense, dişler, çene, karın
veya sırta doğru yayılır. Bazen
ağrı sadece bu bölgelerden birinde
hissedilir.
• Göğüs Ağrısının özellikleri:
• Ağrı 20 dakikadan fazla genellikle
saatlerce sürer ve genelde dinlenme yada nitrogliserinle geçmez,
• Ağrı, şiddetli ve künt vasıftadır.
Fakat keskin veya belirsiz olabilir,
• Ağrı, sıkıştıran, ağırlık, baskı
yapıcı tarzda olabilir,
• Göğüste daralma hissi uyandırabilir,
• “Göğüsde fil oturuyormuş” gibi
veya
• Hazımsızlık olarak da hissedilebilir.
Beraberinde sıklıkla soğuk terleme ve
ölüm korkusu da vardır.
• Kendi başına yada göğüsteki ağrıyla
birlikte hissedilebilen diğer belirtiler
Saray-Erbil
Erbil’in tanınmış eski haltercilerinden Beşir Muhammet,
Türkmen Kulübü’nün kurucularındandır. 1944 Erbil doğumlu
Beşir Usta, başarılarla dolu
bir sicile sahip. Aynı zamanda
birtakım halterci de yetiştirmiş
olan Beşir Usta, haltere 1972’de Brusk takımında başladığını söyledi.
Vaktiyle teknik direktörsüz
halter yaptıklarını ifade eden
Beşir Usta, kurucuları arasında
olduğu Türkmen Kulübü’nde
Esat Kasap ve Şerdil Tahsin’le
beraber çalıştığını belirtti.
Kulübü, Türkiye’de temsil
ettiğini dile getiren Beşir Usta,
kulüpten üç yıl sonra ayrıldığını kaydetti. Kulüplerinin Tacil
mahallesinde bulunduğu günlerde Abdülkadir Bezirgan’ın
adamları tarafından çalındığını
ifade eden Beşir Usta, bunun
üzerine mahkemeye başvurmaları sonucu birkaç suçlunun
tutuklandığını söyledi.
Halter federasyonu başkan
yardımcılığı, Erbil takımı teknik direktörlüğü ve Türkmen
Kulübü idare heyeti üyeliği gibi
görevlerde de bulunmuş olan
Beşir Usta, bugün olduğu gibi
geçmişte de sahipsiz olduklarına dikkat çekti. Şampiyonluklara, masraflarını kendi cebinden
ödeyerek katıldığını ifade eden
Beşir Usta, araba tamircisi
olarak çalıştıktan sonra arkadaşı İdris Tofik’le birlikte bir spor
salonu açtı.
Çalıştırdıkları salonun aydınlatılması amacıyla kullandıkları
jeneratör için ayda 200 bin
dinarlık yakıt aldıklarını ifade
eden Beşir Usta, yetkililerden
salonları için elektrik temin
etmelerini istedi. Beşir Usta
ayrıca salon kirasının da indirilmesini istedi.
Karzan Hevleri-Erbil
Asya Ligi’nde oynayan Erbil
futbol takımının, Suriyeli futbolcu Taha Deeab’ı renklerine
katma girişimi sonuçsuz kaldı.
Suriye’nin İttihad Al-Alawi takımında top koşturan Deeab’in,
askerliğini tamamlamadığı
için Erbil’de oynamasına izin
verilmedi. Konuyla ilgili gazetemize konuşan bir yetkili, Suriyeli futbolcu Deeab’la imza aşamasına geldiklerini ancak söz
konusu futbolcunun, askerliğini
tamamlamadığı için takımının
Erbil’e gelmesine izin
vermediğini söyledi. Erbil
Futbol Kulübü yetkilisi Mahmut
Aziz, Suriye’de profesyonel
olma
yolunda askerliğin engel teşkil
ettiğini ifade etti.
Takım olarak Deeab’ın tecrübelerine çok ihtiyaç duyduklarını dile getiren Aziz, Erbil
teknik direktörünün de Deeab’ı
çok beğendiğini söyledi. Irak’ta
profesyonel olma yolunda askerliğin engel teşkil etmediğini
hatırlatan Erbil Futbol Kulübü
yetkilisi Mahmut Aziz, Erbil’in
Asya ve Irak Liglerinde başarılı
olmak istediğini kaydetti. Erbil
Futbol Kulübü’nün diğer bir yetkilisi Bejan İbrahim de Deeab’ı
renklerine katmayı çok istiyordu. Askerliğin, profesyonel
olma önünde engel teşkil ettiği-
H. Sevcan Kasapoğlu Serdarlı
Kalp krizi (miyokard enfarktüsü)
kalp kasının bir bölümünün o bölgeye yetersiz kan akışından dolayı
ölmesi (kalıcı hasara uğraması)
sonucu meydana gelir.
Kalbi besleyen damarların kan
akımının çeşitli nedenlerle ani
azalmasına veya kesilmesine bağlı
olarak gelişen ve o damarın beslediği kalp kasında çeşitli derecede
hücre ölümü ile sonuçlanan ve
kalp krizi olarak bilinen bir hastalıktır Hastaların kalp krizinden kaybedilmelerinin önlenmesi olayın ilk
anından itibaren en kısa zamanda
hastaneye ulaşmasına bağlıdır
Her 5 ani ölümün biri kalp krizinden dolayı gerçekleşmektedir. Kalp
krizi yetişkinlerdeki ani ölümün
başlıca nedenlerinden biridir.
Nedenler ve Risk Faktörleri
Kalp krizlerinin çoğu koroner arterlerde (kalp kasına kan ve oksijen
taşıyan atardamarlar) oluşan pıhtılar (trombüs) sebebiyle meydana
gelir. Pıhtılar genelde ateroskleroz
sonucu meydana gelen değişiklikler yüzünden daralmış koroner
arterlerde oluşur. Arter duvarının
içindeki aterosklerotik plak bazen
çatlar ve bu da pıhtı oluşumunu tetikler. Koroner arterlerdeki pıhtılar
kalp kasına kan ve oksijen akışını
engeller, bu da o bölgedeki kalp
hücrelerinin ölümüne sebep olur.
Hasar gören kalp kası kasılma
yeteneğini kaybeder ve kalbin geri
kalan kısmı hasar gören bu bölümün işini de yapmak zorunda kalır.
Koroner arter hastalıklarının ve
kalp krizinin risk faktörleri genel
olarak kalp damar hastalıkları risk
faktörlerinin aynısıdır: hipertansiyon, hiperkolesterolemi, diyabet,
sigara içmek ve ailede erken yaşta
koroner kalp hastalığı görülmesidir.
Belirtilen risk faktörlerinin çoğu
fazla kiloyla ilgilidir. Dar olan bir
damarın üzerinde pıhtı oluşumunu
her hangi bir neden başlatabilir.
Bazen ani ve bunaltıcı stres buna
neden olabilir. Son birkaç senede,
saray
Erbil’in eski haltercisi Beşir Usta: Türkmen
Kulübü’nün kurucularındanım
Askerlik, Suriyeli futbolcunun
profesyonel olma hayalini suya düşürdü
Spor muhabirimiz Karzan Kanabi yılın
en iyi muhabiri seçildi
Saray-Erbil
Gazetemizin spor muhabiri
Karzan Kanabi, bu yıl Erbil’in
en iyi muhabiri olarak seçildi.
Karzan Hevleri olarak tanınan Kanabi, Kürdistan Demokratik Gençler Birliği Erbil
Merkezi tarafından yapılan
oylamada en çok oyu toplayarak yılın en iyi spor muhabiri seçildi. Kulüp temsilcileri,
gazeteci ve sporcuların katıldığı oylamada birinci olan
Karzan Kanabi, sonuçtan
duyduğu memnuniyetini dile
getirdi.
Konuyla ilgili gazetemize konuşan bir yetkili, oylamanın
özgür bir ortamda yapıldığını
söyledi. Oylamadan sorumlu
Rojgar Kadir, seçmenlerin
adaylarını özgürce seçtiklerine dikkat çekti.
Bilindiği gibi spor muhabirimiz Karzan Kanabi, 2007’de
Bölge Spor ve Gençlik Bakanlığı tarafından da en iyi
muhabir olarak seçilmişti.
ni ilk kez duyduğunu ifade eden
İbrahim, başarılı sporcuların
önünün açılması gerektiğini
söyledi.
Profesyonel sporcuların kendi
ülkelerinin adını tüm dünyaya
duyurduklarını ifade eden üniversiteli bir genç ise Avrupa’da
böyle bir uygulamanın olmadığını söyledi.
Son olarak spor yazarı Saman
Zahir, ülkelerinin profesyonelliğe adım atan sporculara destek
olması gerektiğini savundu.
Bu konuda FİFA’nın müdahil
olmasını isteyen Zahir, sporcuların profesyonel olma yolundaki tüm engellerinin kaldırılması
gerektiğini söyledi.
6
saray
Sayı:64 - 15 Şubat 2012
Müzisyen Talat Arif: Sanatçı hiç kimseye ve hiçbir
kuruma bağlı veya ait olamaz
Röp-Saray
Gurbetçi müzisyen Talat Arif
gazetemize verdiği röportajda
“Sanatçı hiç kimseye ve hiçbir
kuruma bağlı veya ait olamaz”
dedi. Faaliyetlerinden söz eden
Arif, “Kendi ülkemde, sevgili
şehrimde yabancılık çekiyorum”
diye konuştu.
Saray: Sanattan uzaklaşma
nedenlerinizi bizimle paylaşır
mısınız?
T. Arif: Ben ve sanatım her
zaman beraberdik ve hala da
beraberiz. Ancak sevgili vatanımdan uzaklaşmışım ve şuan
neden yaşadığımı araştırıyorum.
Bu aralar hayat yaratma gücümü
kaybetmiş gibiyim. Çünkü sanatçı yaratma özgürlüğü elinden
alınmışsa hiçbir şey yaratamaz.
Kendi ülkemde, sevgili şehrimde yabancılık çekiyorum. Kim
bizlerden gerçekleri söyleme
özgürlüğünü alma gücüne sahiptir? Özgürce sanat yapamıyorsam, benim özgürlüğüm elimden
alınmış demektir. Ben özgürce
sanat yapabileceğim bir dünya
hayal ediyorum ve bunun için
uğraşıyorum.
Saray: Uzun süredir yurtdışında
yaşıyorsunuz, nelerle uğraşıyorsunuz?
T. Arif: Özgürce yeni hayatlar
yaratmaktayım, çünkü özgür sanatçı gelişmiş hayat yaratma gü-
cüne sahiptir. Almanya’da sanat
ve sanatçıya gösterilen saygıya
gerçekten hayranım. Kimsenin
seviyesiz eleştirisine, yüksek ses
ve yasaklarına maruz kalmıyorsun. Onun yerine yapıcı eleştiri,
sanat ve sanatçıya saygı sesi
ile hitap ediliyor. Çünkü herkes
o seviyeye gelmiş ve anlamış ki,
bir sanatçı sanatı ile bir milletin
geleceğini görür, yaratır ve geleceği sanatına döker. Sanatçı hiç
kimseye ve hiçbir kuruma bağlı
veya ait olamaz. Dostluk perdesi
altında veya kurumlara bağlı ola-
rak yalanlar uyduramaz. Bunlara
inanmadığım ve saygı göstermediğim için kendime geçici olarak
bir ortam yaratmaya kalktım ve
buradan sanat yapmak için mücadelemi başlattım.
Saray: Son dönemdeki çalışmalarınız hakkında bize bilgi verir
misiniz?
T. Arif: Çalışmalarımın hepsi
internet ortamındaki “youtube”
sitesinde yayınlanıyor. Sanatseverler, bilim adamları ve kültürel
kurumlardan şahsıma ve sanatıma gösterilen saygı ve övgü beni
yeterince tatmin etmiştir. Son dönemlerde gerçekleştirdiğim bazı
çalışmaları saymam gerekirse,
bunların bazılarını müzik, bazılarını ise Almanca ve Kürtçe şiirler
oluşturur. Bunlar; Heimat( Vatan)
,in meinem Land(Benim ülkemde), Inschrift ( Nakış), Gemaeinsamt (Hep beraber), Die Welt der
infremdung (Gurbet Dünyasında),Kurdistan, Shahidan (Şehitler),
Saxakani Kurdistan (Kürdistan
Dağları), Hale hat (Kaçın geldi).
Saray: Arkadaşlarınız kimlerdir,
özellikle eskilerden?
T. Arif: Aslında çok fazla isim
var, size aklıma gelenleri saymam gerekirse; Tahsin Taha,
Fuad Ahmet, Muhammet Ahmet,
Muhammet Ceza, Bakuri, Camal
Hidayet, Seyit Ahmet, Vurya Ahmet, Cevdet Şakir, Şirzat Serspi,
Şirzat Enver, Erbil sanat ekibinde
çalışanlar ve Okul Faaliyetleri
Müdürlüğü üyeleri.
Saray: Sanat camiası nasıl bir
camiadır?
T. Arif: Sanat camiası kalabalık
bir camiadır ve sanat grup işidir. Bu yüzden sanatçıların her
zaman çok çevresi olur, ancak
hepsi sizin arkadaşınız olamaz.
Öyle ki, bazı dönemler vardır ki
arkadaş saydığınız kişiler bile bakarsınız taş gibi bir kalbe sahiptir
ve size karşı yaptıkları affedilemezdir. Size karşı düşmanca
hisler taşır; hep alır hiç vermez.
Yaralar, zevk alır, içi dışı bir
değildir. Yükselmek için birilerini
kötüler, dediğini hiç yapmaz ve
büyük bir münafıklık örneği “sizi
çok sever!”.
Saray: Kürdistan Bölgesi’nde,
özellikle Erbil’deki durumu nasıl
görüyorsunuz?
T. Arif: Bugünkü tarihi özgürlüğü
elde etmek için gerçekten çok
uzun süre fedakârlıkta bulunduk.
Bugün Kürdistan’da yaşayan, etnik kökeni ve dini ne olursa olsun
tüm toplumlar kardeşçe yaşıyor
ve bir bütünler. İçeriden veya
dışarıdan gelen herhangi bir
yanlışlık hepimize zarar verebilir.
Bu yüzden çok dikkatli olmalıyız,
hoşgörüyle birbirimize yaklaşarak aramızda yardımlaşmalıyız.
Yoksa bu uzun süre boyunca
verilen emekler boşa gider. Kendimize şu soruyu soralım; acaba
kendimize karşı dürüst müyüz?
Eğer cevabımız “evet” ise bunu
işlerimizle ispatlamalıyız.
Saray: İleriye dönük herhangi
bir projeniz var mı?
T. Arif: Elbette, yakında bahar
kutlamaları için çalışmalar hazırlıyorum. Hiçbir zaman çalışmadan durmayacağız. Biz bu
yaşa gelirken geçmişi bugüne
bağladık ve bugünü de yarına
bağlamak için çalışmaya devam
ediyoruz.
Heriş Erbilli, masraflarını kendisi Ses sanatçısı Muhammet Neckarşılayarak yeni bir albüm çıkardı car’dan yeni bir klip çalışması
Saray
Ses sanatçısı Heriş Erbilli, 11 şarkıdan
oluşan yeni bir albüme imza attı. Erbilli’nin masraflarını kendi karşılayarak
çıkardığı albüm, Haba ve Mışko kasetçiliklerinde satılıyor. “Sevmişem seni” adlı
albümünde kendisine yardım eden söz
yazarlarına teşekkür eden ses sanatçısı
Heriş Erbilli, şarkı sözlerinin İmat Neccar,
Hüsam Hasret, Yunus Tütüncü ve Gey-
lan Altıparmak’a ait olduğunu söyledi.
Albümdeki 11 şarkıdan 10’unun bestesinin Yunus Tütüncü’ye, birisinin ise
kendisine ait olduğunu ifade eden Erbilli
çıkardığı albümün masraflarını kendisinin karşıladığını kaydetti. Ses sanatçısı
Heriş Erbilli, Yunus Tütüncü’nün kendisine yardım ettiğini, Fahrettin Erbilli’nin ise
müzik çalışmalarında destek verdiğini
belirtti.
Saray
Ses sanatçısı Muhammet Neccar, Türk
ilahi okuyucusu Ali Ercan’ın “Medine’ye
varamadım” adlı ilahisinin klibini çekti.
Mevlit Kandili nedeniyle klip çeken ses
sanatçısı Neccar, 12 şarkılı yeni bir albüm çıkaracağının müjdesini de verdi.
Yeni albümü için şairler Hüsam Hasret,
Murat Yaşar, Şemsettin Veli Erbilli ve
Riyaz Demirci’den şarkı sözü alan Muhammet Neccar, kendisine yardımda
bulunan Türkmen Kardeşlik Ocağı’na
teşekkür etti.Genç ses sanatçısı Neccar,
Türkmen Kültür ve Sanat Dairesi Müdürü
Ümit Halife’nin de kendisine yardım sözü
verdiğini söyledi.
Eski sanatçılar ödüllendirilecek
Saray-Özel
Sanat ve Kültür Genel Müdürlüğü,
düzenleyeceği törende sanata
hizmetlerinden dolayı bir takım eski
sanatçıları ödüllendirecek. Sanatçılar Erbil'den seçilecek.
Sanat ve Kültür Genel Müdürü
Ferheng Gafur, gazetemize yaptığı açıklamada müdürlük olarak
Erbil'de sanat sürecine hizmet eden Gafur, müdürlük olarak tüm alaneski sanatçıları ödüllendirmek için
larıyla sanata önem verdiklerini
bir tören düzenleyeceklerini söyledi. kaydetti.
5
Sayı:64 - 15 Şubat 2012
saray
İTHAL MALLAR GELENEKSEL
MESLEKLERİMİZİ ÖLDÜRÜYOR!
Saray-Erbil
Son zamanlarda sanayi
ürünlerinin, ithal malların ve
teknolojinin de günlük hayatımıza girmesi ile birlikte geleneksel mesleklerimiz kan
kaybetmeye devam ediyor.
Yüzlerce yıllık geleneklerimiz yavaş yavaş ölüyor. Bu
durum, birçok meslek sahibinin yıllardır sayesinde ekmek
kazandığı mesleğini terk
etmesine de sebep oluyor.
Marangozluk yapan Karhi
İsmail Neccar, oturma takımı,
dolap ve gardrop gibi yurtdışından hazır malların ithal
edilmesinin, marangozluk
mesleğini bitirme noktasına
getirdiğini söylüyor.
Birçok marangozun mesleğinden vazgeçtiğini ifade
eden Neccar, 1987’den beri
marangozluk yaptığını ancak
bugün yurtdışından getirilen
ithal malların işlerini olumsuz
etkilediğini ifade ediyor.
İthal malların görüntü olarak
güzel olsa da pratik olmadığını ifade eden Neccar, artık
insanların kendilerine iş siparişi vermediğini belirtiyor.
Malların çoğunun Türkiye,
Çin ve Malezya’dan ithal
edildiğine işaret eden Neccar, işsizlik nedeniyle çoğu
marangoz ustalarının mesleklerinden vazgeçtiklerini
kaydediyor.
Yerli ustaların neden dünyadaki modelleri takip etmedikleri yönündeki sorumuzu
yanıtlayan esnaf Karhi İsmail
Neccar, yeni modellerin büyük maliyetli olduğunu söylüyor. Neccar, “Yeni tarzda bir
yatak odası 5 bin dolara mal
oluyor” diyor.
Ailesi 70 yıldan beri marangozluk yapan Rubar Neccar,
mesleği babasından öğrendiğini söylüyor. Ancak ithal
malların mesleklerini öldürdüğünü ifade eden Rubar
Neccar, artık mobilya tamirciliği yapmakla uğraştığını
ifade ediyor. Rubar Neccar,
“Bize artık kimse sipariş vermiyor, mobilya tamiratı gibi
ufak tefek işlerle uğraşıyoruz” diyor.
Marangozluk gibi terzilik de
yok olmak üzere.
Hacı Kamuran Terzi, bu mesleği 20 yıldan beri yapıyor.
Ancak ithal giysiler nedeniyle
işini bırakmak zorunda kaldı.
“Bu durum eğer böyle devam
ederse birçok meslek yok
olup gider” diyen Terzi, mesleklerini devam ettirebilmek
için bölge hükümetini kendilerine atölye inşa etmeye
çağırdı. Meslek atölyelerinin
inşa esilmesinin birçok işsize
ekmek kapısı açacağını ifade
eden Kamuran Terzi, hükümetin vatandaşları dinleme-
mesinden yakındı.
Eskiden Adnan Hayat ve
Diler Mama’nın en güzel
takım elbiseleri diktiklerini
dile getiren Terzi, “Şimdi en
güzel takım elbisenin fiyatı
50 dolar” diye konuştu.
Erbil büyük çarşısında terzi
olarak çalışan Hacı Dilaver
Bezirgan da bu durumdan
şikâyetçi. Bezirgan, “İthal
Malların çoğu
Türkiye, Çin ve
Malezya’dan
ithal ediliyor. Bu
durum işsizlik
nedeniyle çoğu
marangoz
ustaları
mesleklerinden
vazgeçti
hazır giyimler terziliği bırakın yavaşlatmayı neredeyse
yok etti” diyerek tepkisini dile
getirdi.
Birçok terzinin mesleği bıraktığını ifade eden Bezirgan,
hükümete kendilerini vergi
vermekten muaf tutması çağrısında bulundu.
Yerel televizyonlarda yayınlanan SMS
mesajları toplumun huzurunu bozuyor
Saray-Erbil
Yerel televizyonlarda yayınlanan SMS mesajları toplumun
huzurunu kaçırmaya başladı.
Ancak bu televizyon yetkilileri
SMS mesajlarına engel olamadıklarını söylüyorlar.
Kalat adlı yerel televizyon
kanalının müdürü Zana Halil,
kanallarında kısa mesaj servisini durdurduklarını söyledi.
Halil, bu mesajları gönderenlerin kültür düzeyinin çok
düşük olduğunu belirtti. SMS
mesajlarının toplum huzurunu
bozduğunu ifade eden Kalat televizyon kanalı müdürü
Zana Halil, SMS mesajlarının televizyon için bir gelir
kaynağı olduğunu söyledi.
Televizyonda yayınlanan her
mesajdan 4 cent kazandıklarını ifade eden Halil, kalan 6
centin telefon şirketine gittiğini
söyledi. Televizyon kanalı olarak kendilerine kâr getirse de,
SMS servisini durdurduklarını
kaydetti.
Erbil’de yayın yapan Hataw
yerel televizyonu müdürü
Havkar Hamaraş, SMS mesajlarının kendileri için büyük
sorunlara yol açtığına dikkat
çekti. Hamaraş, buna rağmen televizyon için iyi bir
gelir kaynağı olan SMS’leri
gönderenlerin hemen hemen
hepsini gençlerin oluştur-
duğunu söyledi. Hamaraş,
her gece 2 ila 3 bin arasında
SMS yayınladıklarını kaydetti.
Hataw televizyon kanalı müdürü Havkar Hamaraş, Kültür
Bakanlığı’nın SMS mesajlarına sansür uygulamadığını da
söyledi.
SMS mesajlarını yayınlayan
başka bir televizyon kanalı
olan Effekt, günde 4 ila 5 bin
mesaj yayınlıyor. Kanalın müdürü Nevzat İsmail, bu mesaj-
bu mesajları denetim altına
aldıklarını ve filtrelediklerini
söyledi.
Edinilen bilgiye göre Effekt Tv,
SMS yayınlayan televizyonlar
arasında birinci sırada geliyor.
Ferhat Cemal, 25 yaşında,
Erbil’de yaşayan ve 5 yıllık
evli bir vatandaş. Dört yaşında bir çocuğu olan Cemal’in
eşi, SMS yüzünden bir gençle
ilişki kurmuş. Haberi duyan
Cemal mahkemeye başvurarak eşine boşanma davası
açmış. Kendi evi ve arabası
olan genç, SMS’in evliliğini
bitirdiğini söyledi.
Havjin Hamahan adlı 25
yaşındaki bayan, bir televizyonda yayınlanan SMS’in
kendisine pahalıya mal olduğunu söyledi. Hamahan, “Bir
akşam “a” televizyonunda 25
yaşında bir kızla evlenmek
isteyen bir erkeğin mesajını
ları yayınlamanın olumlu ve
okudum ve hemen telefonla
olumsuz taraflarının bulundu- kendisini aradım. Kendisiyle
ğunu söyledi.
görüştükten sonra çok pişman
Bu mesajlarla, insanların özel oldum. Erkek, eğer ses çıkagünler ve bayramlarda birbir- rırsam numaramı yayınlayalerini kutlayabilmesi ve yeni
cağı tehdidinde bulundu. Ben
arkadaşlar edinebilmesinin
de korkudan kendisiyle ilişki
SMS’in olumlu tarafı olduğunu kurmak zorunda kaldım” dedi.
ifade eden İsmal, işin olumBayan Havjin Hamahan, tesuz tarafı ise bazı insanların
lefon yoluyla tanıştığı gençle
çirkin sözler yazması olduğu- henüz yüz yüze gelmediğini
nu kaydetti.
söyledi.
İsmail, zararlı olmaması için
Sosyolog Sangar Yusuf, tele-
vizyonlarda yayınlanan SMS
mesajlarının aile yapısına
zarar verdiğini söyledi. Buna
izin verilmemesi gerektiğini
savunan Yusuf, bu mesajları
yayınlayan televizyonların takip altına alınması gerektiğini
kaydetti.
Parlamento İlişkiler Kültür
ve Enformasyon Komisyonu
Başkan Yardımcısı Dr. Ahmet
Verte, bazı televizyonların gelenek görenek ve aile yapısıyla ters düşen yayınlar yaptığına dikkat çekti. Aynı zamanda
İslami Hareketi Grup üyesi de
olan Verte, televizyon yasası
gibi bir yasanın bulunmadığına dikkat çekti. Hükümeti bu
tür yayınları denetim altına
almaya çağırdı.
Öte yandan Kültür Bakanlığı
Enformasyon Genel Müdürü
Halgurt Cündiyani, bakanlık
olarak geçen yıl görsel medyayı düzenleyen talimatlar
çıkardıklarını söyledi.
Cündiyani, ancak medya
sürecini tıkayacağı endişesiyle söz konusu talimatların
bir hafta sonra iptal edildiğini
kaydetti.
Cündiyani görüş bildirmek
için talimatları yetkili makamlara tekrar gönderdiklerini
söyledi.
Kaynak: Awene Gazetesi,
sayı 312- 7 Şubat 2012
saray
4
Kürdistan İslami Birliği yetkilisi Abubekir Ali: Kürdistan
Bölgesi’nde ırki değil ulusal politikalar benimsenmeli
Sayı:64 - 15 Şubat 2012
Röp: Saray
Kürdistan İslami Birliği’nin
Siyasi Büro Üyesi Abubekir Ali, bölgede Kürtler gibi
Türkmenlerin de eşit hak ve
görevlere sahip olması gerektiğini savundu. Kürdistan
Bölgesi’nde ırka dayalı politikalar değil, ulusal politikalar
benimsenmesi gerektiğini
ifade eden Kürt yetkili Ali,
Başbakan Yardımcısının
Türkmen olmasının çok doğal olduğunu kaydetti.
Saray: Kürdistan İslami
Birliği, Türkmen haklarını ne
kadar savunuyor?
A.Ali: Parti olarak, Türkmenleri Kürdistan toplumunun
önemli bir unsuru olarak
görüyoruz. Bu bağlamda
Kürtler gibi Türkmenler de
eşit hak ve görevlere sahip
olmalı. Çünkü hepimiz Kürdistan toplumunu oluşturuyoruz. Dolayısıyla bölgemizdeki genel politika ırki değil,
ulusal olmalıdır. Türkmenler
bölgede bir takım haklar elde
etmişlerdir. Ancak haklarının
tamamına kavuşabilmeleri
için tartışmalı bölgelerin geri
dönmesini beklememiz la-
zım.
Türkmenlerin, Kürdistan
Bölgesi realitesine sağlıklı bir
şekilde yaklaşım gösterememeleri başlıca bir sorundur.
Bölgedeki çevrelere gelince,
bunların Türkmen hak ve
taleplerine yaklaşımları olumlu olmalıdır. Türkmenlerin
parlamentoda, hükümette,
bölge başkanlığında ve diğer
kurumlarda nüfus ağırlıklarına göre temsil edilmesini
destekliyoruz.
Saray: Sizce Türkmenlere bir
bakanlık ve 5 milletvekilliği
vermek az değil mi?
A.Ali: Bizim sorunumuz,
bugüne kadar bir anayasaya sahip olmamamızdır.
Bu hakları anayasal olarak
teminat altına almak için her
şeyden önce bir anayasaya
sahip olmamız gerekir. Bana
göre, başbakanın veya bölge
başkanının yardımcılarından
birisinin Türkmen olması
çok normaldir. Türkmenler,
kendilerine karşı tecrit ve
ayrım politikası uygulandığını düşünmesinler. Böyle bir
düşünceye kapılmalarını da
istemiyoruz. Çünkü Türkmen-
lere karşı yapılan herhangi
bir haksızlık, Kürtlere karşı
yapılmış bir haksızlık demektir. Bölgedeki Türkmen, Kürt
ve diğer toplumların huzur ve
barış içinde bir yaşam sürdürecekleri konusunda çok
iyimserim.
Saray: Parti olarak Türkmen
bölgelerinde, Türkmen sempatizan ve üyeleriniz var mı?
A.Ali: Aslında Türkmen üyelerimiz çoktu. Ancak hem
biz hem de kendileri şunu iyi
gördük ki; Türkmenler bağımsız bir siyasi yapı içerisinde
kendi haklarını savunmalılar,
böyle daha verimli olacaklarını düşündük. Parti olarak içtüzüğümüzde, Türkmenlerin
Kürdistan Bölgesi’nde haklara ve eşitliğe sahip olduğunu
tespit ediyoruz.
Saray: Bölge ve Irak seçimlerinde Türkmen adaylarınız
olacak mı?
A.Ali: Biz herkese açığız.
değil. Ama Erbil’de faaliyet
göstermemiz, bu bölgeyi
tanıdığımız anlamına geliyor.
Saray: Bildiğiniz gibi Irak
parçalanmak üzere. Şiiler
ve Sünniler kendilerine ait
bölgeler kurmak istiyor.
Acaba bu denklemde Türkmenlerin yeri nedir?
ve bölgeye dönüyoruz demiyoruz, çünkü biz bu toprakların evlatlarıyız. Yine de
siyasette sabit bir şey yok.
Saray: Parti olarak hiçbir
yerden para almıyorsunuz.
Acaba bu durum faaliyetlerinizi olumsuz etkilemiyor mu?
S.Erbil: Elbette paranın
olması iyi bir şey. Ama para
yok diye ilkelerinizden vazgeçemezsin. Faaliyetlerimiz
arzuladığımız gibi değil,
çünkü 2005’ten beri bütçemiz yok ve kendi imkânlarımızla ayaklarımızın üzerinde
durmaya çalışıyoruz. Şunu
açık ve net olarak söyleyebilirim ki, Irak çapında hiçbir
taraftan para almayan tek
parti biziz. Parti olarak başkanımızın emekli maaşıyla
geçiniyoruz.
Saray: Kurulacak 7. kabine
hakkında ne düşünüyorsunuz? Acaba yeni kabinenin,
Türkmenlerin hak ve taleplerinin sağlanması konusunda
diğer kabinelerden farkı var
mı?
S.Erbil: Yeni kabinenin kurulması bölgede önemli bir
gelişmedir. Yeni hükümet
başkanından veya KDP’den
hükümete katılmamız yönünde henüz resmi bir talep
gelmedi. Bölgenin ana unsuru olan Türkmenler olarak
yeni kabinede yer alıyoruz.
Eğer bize “gelin siz de katılın” denilirse o zaman bunu
değerlendiririz. Kabineye kim
katılırsa katılsın, önemli olan
Türkmenleri temsil edecek
kişinin bu yere uygun olmasıdır. Mesela Bakanımız
Sayın Sinan Çelebi işi ve
başarılarıyla kendini ispat
etmiştir.
Saray: Bölge hükümetinin
şartına göre, bölgede şube
açan bir partinin Kürdistan
Bölgesi’nin varlığını kabul
etmesi ve tanıması gerekir.
Parti olarak içtüzüğünüzü
değiştirmek mi istiyorsunuz?
S.Erbil: Şu üzücüdür ki,
birçok insanın partilerin
içtüzüklerinden bilgileri yok.
Geçmişteki şartlar bugünkünden farklı politikalar
gerektiriyordu. Bugün Irak
Anayasası’nda federasyondan söz ediliyor. Biz istesek
de istemesek de Kürdistan
Bölgesi federal bir bölgedir.
Bizim illa ki programımızda
Kürdistan yazmamız şart
Türkmeneli Partisi Erbil Kol Sorumlusu Salar Erbil: Irak
çapında hiçbir taraftan para yardımı almayan tek parti biziz
Röp: Saray
Türkmeneli Partisi Erbil Kol
Sorumlusu Salar Erbil, gazetemize verdiği mülakatta
partilerinin Erbil’de şube
açma planından söz etti.
Sahadaki siyasi değişikliklerin, partilerini bu kentte şube
açmaya sevk ettiğini ifade
eden Erbil, Bölge Sanayi ve
Ticaret Bakanı Sinan Çele-
2005’ten
beri bütçemiz
yok ve
kendi
imkânlarımızla
ayaklarımızın
üzerinde
durmaya
çalışıyoruz.
Parti
olarak
başkanımızın
emekli
maaşıyla
geçiniyoruz
liyetlerimize yeniden başlamak istiyoruz. Bugün şartlar
değiştiği için Erbil’de yeniden
bulunmak istiyoruz.
Saray: Erbil’de üye ve sempatizanlarınız var mı?
S.Erbil: Elbette var. Ancak
bunların illa ki partimize üye
olmaları veya teşkilatlarımızda yer almaları şart değil. Biz
kitlesel ve halkımızın menfaati için kurulmuş bir partiyiz.
Saray: Sizce genel merkezbi’nin görevinde çok başarılı leri Kerkük’te bulunan Türkolduğunu kaydetti.
men partileri neden Erbil’de
Saray: Parti olarak Erbil’de
şube açmak istiyor?
şube açmak istediğiniz söyle- S.Erbil: Bu durum, bölgede
niyor, doğru mu?
cereyan eden siyasi değişikS.Erbil: Evet doğru. 2005’te
liklere bağlı olsa gerek. Biz
bazı siyasi nedenlerle Erburada şube açmak istiyoruz
bil’de durdurduğumuz faa-
Türkmeneli
Partisi
yetkilisi Salar
Erbil:Irak’ın
parçalan
masına
taraf
olmamakla
birlikte,
bu yönde olası
bir gelişmeye
karşı,
geleceğimizi
kardeş
Kürtlerle
görüyoruz
S.Erbil: Parti olarak tüm
ihtimallere karşı projelerimiz hazır durumda. Irak’ın
parçalanmasına taraf olmamakla birlikte, bu yönde
olası bir gelişmeye karşı,
geleceğimizi kardeş Kürtlerle görüyoruz.
3
saray
Eski Türkmen peşmergeler yardım bekliyor
Sayı:64 - 15 Şubat 2012
Saray-Erbil
Eski Türkmen peşmergeler,
bölge hükümetinin ayrım
yaptığını düşünüyor. Göz
ardı edildiklerini ifade eden
Türkmen peşmergeler, bölge
hükümetinin tüm milletlere
mensup peşmergelere
eşit mesafede olmadığını
belirtiyorlar.
Erbil’in eski
peşmergelerinden Hadi
Abdurrahman, peşmergeliği
para ve imtiyaz için
seçmediklerine dikkat
çekti. Peşmergelik yaptığı
için görevinden iki kez
çıkarıldığını ifade eden
Abdurrahman, buna
rağmen herhangi bir karşılık
görmediğini söyledi.
Irak Başbakan Yardımcısı
Dr. Roj Nuri Şaveys ve
mevcut Kerkük Valisi Dr.
Necmettin Kerim’le yan
yana peşmergelik yaptığını
dile getiren Türkmen eski
peşmerge, ekonomik olarak
çok zor günler geçiriyor.
Peşmergelik nedeniyle
görevinden atılan Nazım
Saiğ, henüz eski görevine
kavuşamadığını söyledi.
Seksenli yıllarda
polisken peşmerge
saflarına geçen Erbilli
eski Türkmen peşmerge
Saiğ, o zamanlarda
Barzan bölgesinde görev
yaptığını kaydetti. Ailesine
hükümet tarafından iki yıl
baskı yapıldıktan sonra
devrimin onayıyla evine
döndüğünü ifade eden
Saiğ, döndüğünde yerinin
değiştirilerek sınır bölgesine
taşındığını belirtti.
Ardından 1989’da
Baas rejiminin kararıyla
görevinden temelli
çıkarıldığını belirten Saiğ,
ayaklanmadan sonra
polislik görevine dönebilmek
için yaptığı müracaatın
reddedildiğini söyledi.
Halen gazeteci olarak
çalışan Nazım Saiğ, polislik
görevine dönebilmek için
Bölge İçişleri Bakanı’na yazı
yazdığını söyledi. Ancak
gazetecilik yaptığı için hem
hükümetin hem de iktidar
partisinin dönme talebine
cevap vermediğini dile
getiren Saiğ, “Gazeteci ve
Türkmen aktivist olduğum
için, eski görevime dönmemi
engelliyorlar” diye konuştu.
Peşmergelik yüzünden
işinden olduğunu ifade eden
Türkmen gazeteci Nazım
Saiğ, “Beni en azından
iyi bir dereceyle emekliye
ayırmalıydılar” dedi.
Ancak, bazı eski Türkmen
peşmergeler maaş ve
imtiyazlara muhtaç değil.
Maaşı ve kendisine arsa
tahsis edilmesini reddeden
emekliye ayrıldığını ve
geçen yıl tedavi olabilmesi
için kendisine 10 milyon
dinar ödendiğini söyledi.
19631973- yılları arasında
peşmergelik yaptığını
ifade eden Abdullah Tofik,
bu sürede çok zorluklar
yaşadığını ve gizli teşkilatta
çalıştığını kaydetti.
Eski Türkmen peşmergelerin
durumunu, parlamentonun
Peşmerge Komisyonu
Başkan Yardımcısı Sabah
Beytullah’a sorduk.
Komisyon olarak tüm
milletlere eşit mesafede
olduklarını ifade eden
Beytullah, peşmergelerin
hayat şartlarını
iyileştirmek için Peşmerge
Bakanlığı’na defalarca
ziyarette bulunduklarını
Türkmen peşmerge Hacı
hatırlattı.
Ömer, maaşa muhtaç
Emeklilik yasasıyla
başkalarının olduğunu
çalışılmasını talep eden
söyledi.
1976’da Komünist Partisi’ne Komisyon Başkan
Yardımcısı, yasanın
geçen Hacı Ömer, burada
birkaç yıl siyasette çalıştıktan yürürlüğe konulması
durumunda eski
sonra partiden 1996’da
peşmergelerin geçim
ayrıldığını söyledi.
sıkıntılarının biteceğini
Hacı Ömer, partili
kaydetti. Peşmergeler
arkadaşlarının ara sıra
arasında ayrım
kendisini ziyaret ettiklerini
yapmadıklarını dile getiren
kaydetti.
Beytullah, “Hangi milletten
Halinden memnun Türkmen
olursa olsun peşmerge
peşmerge de yok değil.
peşmergedir” diyerek
Komünist Partisi’nin
kendisine arsa tahsis ettiğini Türkmen peşmergelerin
tüm devrimlerdeki rolüne
ifade eden Abdullah Tofik,
işaret etti.
başkan Barzani’nin emriyle
Türkmen Cephesi şehit ve özürlü aileleri,
maaşlarına zam istiyor
Saray-Erbil
Türkmen Cephesi şehit ve özürlü
aileleri ayda sadece 100 dolar maaş
alıyor, bu paranın bir haftaya bile
yetmediğini ifade eden bu aileler
maaşlarına zam istiyor.
Ancak Türkmen Cephesi Erbil
sorumlusu, kendileri de aldıkları
yardımlarla geçindikleri için bu
ailelere zam veremeyeceklerini
söyledi.
Bir Türkmen partisi olarak 17 yıl önce
kurulan Türkmen Cephesi, halk için
verdiği mücadele uğrunda şehit ve
kurbanlar vermiştir.
Ancak şehit ve özürlü ailelerine
az miktarda maaş bağlandığı için
eleştirilen Türkmen Cephesi, elindeki
maddi imkânların kısıtlı olduğunu
söylüyor.
Bir şehit babası olan Halil İbrahim
adındaki Türkmen vatandaş,
1996’da oğlunun bir grup Türkmen’le
birlikte eski Baas rejimi tarafından
tutuklandığını söyledi.
Ellerindeki belgelerin, oğlunun
1997’de Bağdat’ta idam edildiğini
gösterdiğini ifade eden şehit babası,
“Oğlum Türkmen Cephesi’nde
muhasebeci olarak çalışıyordu” dedi.
Hükümetin kendilerine şehit maaşı
tahsis etmediğini ifade eden şehit
babası Halil İbrahim, Türkmen
Cephesi’nden ayda 100 dolar gibi
cüzi bir para aldıklarını hatırlattı.
2000 yılı öncesinde bu maaşın
60 dolar olduğunu ancak sonra
zamlanarak 100 dolar olduğunu
ifade eden şehit babası şöyle
konuştu, “Zamanında Türkmen
Cephesi yetkilileri bizi sık sık ziyaret
ederdi, ancak bugün bu ziyaretler
kesildi. Kerkük’teki Türkmen
Cephesi yetkilileri Erbil’i göz ardı
ediyorlar. Ancak buna rağmen biz
şehit aileleriyle güven tazelemeye
çalışıyorlar. Türkmen Cephesi’nin
eski başkanı Dr. Sadettin Ergeç
döneminde şehit aileleri için hiçbir
şey yapılmadı. Aksine bize bölge
hükümeti daha fazla yardım etti”.
Türkmen şehitleri, hem Bağdat hem
de bölge yönetimleri tarafından savaş
şehitleri olarak kabul edilmiyorlar. Bu
da aileleri kaygılandırıyor.
Şehit eşi olan Bayan Aydın
Abdülaziz, Türkmen Cephesi’nin
kendilerine maaşlarını düzenli olarak
ödemediğini söyledi. “İster 10, ister 2
çocuğun olsun, maaşın değişmiyor”
diyen Bayan Aydın Abdülaziz,
yetkililerle görüşemediklerini
söyledi. Maaşlarını düzenli olarak
almadıklarını ifade eden şehit eşi,
“Bazen maaş almaya gittiğimizde bizi
oradaki hademeler karşılıyor” dedi.
Bayan Aydın Abdülaziz, uzun süre
kirada kaldıktan sonra babasından
kalan mirasla ev alabildiklerini
kaydetti.
Şehit kardeşi bir bayan ise, çok
sıkıntılı günler geçirdiklerini ifade
ederek aldıkları maaşın 10 gün
bile yetmediğini kaydetti. Adının
açıklanmasını istemeyen Türkmen
şehit kardeşi, şehit aileleri olarak
kendileri için hiçbir şey yapılmadığını
söyledi.
Zorluklarla karşılaştıklarını ifade eden
şehit kardeşi, “Milli törenlerde bile bizi
hatırlamıyorlar” diyerek yakındı.
Türkmen Cephesi özürlüleri de
şikâyetçi. 1995’de Erbil’de meydana
gelen çatışmada sakatlanan Semir
Üzeyirağalı, 17 yıldır özürlü olmasına
rağmen kendisine yetecek kadar bir
maaş tahsis edilmediğini söyledi. Altı
kişilik bir aileye sahip olduğunu ifade
eden Üzeyirağalı, “Kiracı olduğum
için bu maaş bana yetmiyor. Türkmen
Cephesi yetkilileri de bizi unutmuş”
diye konuştu.
Bu eleştiriler karşısında konuşan
bir Türkmen yetkili, Türkmen
Cephesi’nin de yardımlarla
geçindiğini söyledi. Türkmen Cephesi
Erbil Kol Sorumlusu Azat Küreci,
Irak’ın kaynaklarından sadece Kürt
ve Arapların yararlandığına dikkat
çekti.
Tüekmen Cephesi
şehit ailelerinin
aldığı 100 dolarlık
maaş 10 gün bile
yetmiyor
Şehitlerinin haklarını aramak için
bölgedeki yetkililere müracaat
ettiklerini ifade eden Küreci,
“Yetkililer bize 1996 şehitlerinden
söz etmeyiniz diyorlar. Çünkü bu
yetkililer kendi ayıplarının ortaya
çıkmasını istemiyorlar” dedi.
Bürolarını Erbil’de yeni açtıklarını
kaydeden Küreci, görüştükleri
şehit ailelerine her türlü desteği ve
yardımı kendilerine sağlayacaklarını
ilettiklerini söyledi.
Şehit ailelerine ödenen maaşın
az olduğunu kabul eden Türkmen
Cephesi Erbil Kol Sorumlusu
Azat Küreci, 40 şehit ailesi ve 60
özürlüye yardım ettiklerini hatırlattı.
Küreci, “Verdiğimiz maaş çok
az. Ama zam yetkimiz yok” diye
konuştu.
saray
2
KDSP Sekreteri Muhammet Hacı Mahmut: Türkmenler
ne kadar birlik olurlarsa, ağırlıkları da o kadar artar
Sayı:64 - 15 Şubat 2012
Röp-Saray
Kürdistan Demokratik Sosyalist
Partisi Sekreteri Muhammet
Hacı Mahmut, Türkmenlerin
birlik olmamasını eleştirdi.
“Türkmenler ne kadar birlik
olurlarsa, ağırlıkları da o kadar
artar” diyen Mahmut, insanların
artık bilinçli ve dünyadaki
gelişmelerden haberdar
olduklarını söyledi. Mahmut,
“Bu durum, meselelerin kapalı
kapılar ardında kalmamasını
sağladı” diye konuştu.
Saray: Türkmenlerin
siyasi karar alma
sürecinden dışlanmalarını
ve kamu kurumlarında
temsil edilmemelerini
neye bağlıyorsunuz?
H.Mahmut: Bunun sebebi
kendileridir. Çünkü Türkmen
çevreleri tek ses değiller ve
siyasi sahadan uzaklar. Şuna
inanıyorum ki, Türkmenler ne
kadar birlik olurlarsa, ağırlıkları
da o kadar artar.
Saray: Partinizde
Türkmen üye ve
sempatizan var mı?
H.Mahmut: Elbette var. Dağ
mücadelesi günlerinde de
Türkmen peşmerge vardı.
Çatışmalarda yaralanan
Türkmen peşmergemiz vardı.
Saray: Bir önceki
parlamento dönemindeki
Türkmen milletvekilleri
kendi halkları için
çalışıyorlar mıydı?
H.Mahmut: Çalıştıklarını
görüyordum.
Saray: Sokağa nasıl
bakıyorsunuz, halk
iktidarla ne kadar uyum
içerisinde?
H.Mahmut: Şimdi halk çok
bilinçli ve dünyada olup
bitenleri takip ediyor. Bu
durum, meselelerin kapalı
kapılar arkasında kalmamasını
sağladı.
Türkmenlere gelince, bu
toplumun birlik olmasını
ve iktidardan ilgi görmesini
istiyorum. Örneğin vaktiyle
parlamentoda, parlamento
başkan yardımcısının ve
başbakanın Türkmen olmasını
önermiştim.
Saray: Bağdat’ta Kürtler
kendilerine birçok hak
talep ederlerken neden
aynı hakları Türkmenler
için de istemiyorlar?
H.Mahmut: Dediğim gibi
Türkmenler, kendileri birlik
içinde değil. Bunlar eğer tek
ses olsalar ve Kürtlerle birlikte
hareket etseler, haklarının
fazlasına kavuşacaklar.
Saray: Partiniz Türkmen
davasını ne kadar
savunuyor?
H.Mahmut: Partimizin
arşivine bakarsanız, Türkmen
davasına karşı görüşümü
öğrenebilirsiniz. Türkmenler
bu ülkenin bir parçası oldukları
için ilgi görmeleri ve karar
alma sürecinde yer almaları
gerekir.
Saray: Türkiye’nin
bölgedeki rolünü nasıl
değerlendiriyorsunuz?
H.Mahmut: Türkiye ile iyi
ilişkiler kurmak çok önemli.
Çünkü hem bize komşudur
hem de Avrupa’yla aramızda
bir köprüdür. Bu ülke hem
siyasi hem de ticari olarak
büyük bir önem taşıyor.
Dolayısıyla Kürdistan toplumu
olarak bu ülkeyle her alanda
ilişki kurmalıyız.
Saray: Türkmen
partileriyle ilişkileriniz
nasıldır?
H.Mahmut: İlişkilerimiz çok
iyidir.
Osman Müfti, 2012 yılına üç yeni
eserle merhaba dedi
Saray
Şair, çevirmen ve yazar Osman
Mütfi, yeni yıla ikisi tercüme,
birisi şiir olmak üzere üç yeni
eserle merhaba dedi. Erbil’in
tanınmış edebiyatçılarından
Osman Reşat Müfti, Arap
dünyasının gelmiş geçmiş
en ünlü şairi Abü-Altayyip ElMütenebbi’ye ithafen yazdığı
şiirle Arap dilindeki becerisini
ortaya koyuyor.
Türkçesi “El-Mütenebbi’ye
mektup” anlamında olan “Risale
ila El-Mütenebbi” adlı şiirinde
Müfti, El-Mütenebbi’nin sadece
Arapların değil, tüm insanlığın
mirası olduğunu düşünüyor.
Bu noktadan hareketle
şiiri kaleme aldığını ifade
eden Müfti, Kürt yazar ve
aydınların Arap edebiyatına
ve İslam dinine büyük katkıda
bulunduklarına dikkat çekiyor.
Osman Müfti, ikinci eserinde
büyük Kürt şair Şeyh Rıza
Talabani’nin Farsça kaleme
8 Mart okullarda milli
gün ilan edildi
Saray
Eğitim Bakanlığı’nın kararına
göre, 8 Mart okullarda milli
gün ilan edildi. Bu karara göre
öğrenciler kendi milli kıyafetlerini
giyebilecekler.
Konuyla ilgili gazetemize
konuşan bir eğitim yetkilisi,
söz konusu kararın zorunlu
olmadığını hatırlattı. Türkmen
Eğitimi Genel Müdürü
Fahrettin Bahaattin, Eğitim
Bakanlığı’nın kararının
Türkmen okullarını da
kapsadığını söyledi. Bahaattin,
öğrencilerin 8 Mart’ta
isterlerse milli kıyafetlerini
giyebileceklerini kaydetti.
Türkmen eğitim yetkilisi
Fahrettin Bahaattin, kararın
öğrencilerin kendi milli
kimliklerini idrak etmesi
amacıyla alındığını kaydetti.
almış olduğu kasideyi Arapçaya
çeviriyor. Eserinde Müfti ayrıca
Talabani’nin hayatı hakkında
bilgi veriyor ve yazdığı şiir
hakkında bir giriş de yapıyor.
Üçüncü eserinde Türkçeden
Arapçaya bir kasideyi çeviren ve
açıklayan yazar ve şair Osman
Müfti, Türkçede de tecrübesini
konuşturuyor. Müfti’nin çevirdiği
ve “Envar Kaşife” adını taşıyan
şiir Türkmen şair Seyit Salih
Kerküklü’ye ait.
Erbil Kalesi’nin tanınmış ve
dindar bir ailesine mensup
olan Osman Müfti’nin babası
Reşat Müfti, Erbil’de uzun
yıllar hatiplik ve kadılık yaptı.
Reşat Müfti aynı zamanda
Kürdistan Bölgesi Din Adamları
Meclisi Başkanlığını da yaptı.
Babasından Kur’an okumayı,
Farsça, Türkçe ve Arapçayı
öğrenen Osman Müfti’nin şiir
konularında ve dini konularda
birçok eseri bulunuyor.
Müfti, Vakıflar ve Din İşleri
Bakanlığı’nda danışman olarak
çalışıyor.
Gazeteci ve fotoğrafçı Nebil Hıdır Kasap, Mısır’ın
Opera Salonu’nda sergi düzenledi
Saray
Gurbetçi gazeteci ve fotoğrafçı
Nebil Hıdır Kasap, 9 Şubat 2012
günü Mısır'ın başkenti Kahire'deki
Opera Salonu’nda sergi
düzenledi.
Irak'ın Mısır Büyükelçisi Nizar
Hayrullah tarafından açılışı
yapılan sergiyi çok sayıda
ziyaretçi gezdi.
Muhabir ve diplomatların yanı sıra
Mısır'da ikamet eden Iraklıların
da ziyaret ettiği sergide konuşan
Iraklı diplomat Nizar Hayrullah,
fotoğrafçı Nebil Kasap'ın sergi için
Mısır'ı seçmesinin iyi bir seçim
olduğunu söyledi.
Fotoğrafçı Kasap ise yaptığı
konuşmada kendisini yalnız
bırakmayan Irak'ın Mısır
Büyükelçisi Nizar Hayrullah ve
büyükelçilik çalışanlarına teşekkür
etti.
Opera Salonu’nda sergi açmaktan
duyduğu sevinci dile getiren
Kasap, serginin Iraklı sanatçıların
hem sanat hem de kültür alanında
kat ettikleri büyük mesafeye işaret
ettiğini söyledi.
Kasap, sergisinde Irak'ın farklı
dönemlerinden çekilmiş resimlere
ve ülkedeki doğal manzaralara
yer verdi.
Ünlü sözler
Bir bardak su bir canı ölümden kurtarır
Sel ise bir köyü, bir şehri yok eder ve
binlerce can alır. Sen o bardak su ol...
güçlü sel olma
Sayı:64 - 15 Şubat 2012
Bölgedeki millet ve din
mensuplarının geleceği parlak
4
Türkmen Cephesi şehit
aileleri maaşlarını az buluyor
3
8 Martta Türkmen öğrenciler
milli kıyafetle ders yapabilir
2
Türkmen temsilcilerinden yeni hükümete destek
Kanuni Sultan Süleyman'ın
hayat hikayesi
9
Neçirvan Barzani'den Türkmenlere uydu kanalı sözü
Saray-Erbil
Kürdistan Bölge Hükümeti
Başbakanlık görevine aday
olan Neçirvan Barzani,
Türkmen temsilcilerini
kabulünde uydu kanalı sözü
verdi. Aralarında Türkmen
milletvekilleri ve ileri
gelenlerinin de bulunduğu
Türkmen heyeti 6 Şubat
2012 günü başbakan adayı
Neçirvan Barzani ile bir araya
geldi. Heyetin desteğini alan
Barzani, Türkmenler için özel
bir uydu kanalı kuracaklarına
dair söz verdi.
Görüşmeye katılan
Türkmen ileri gelenlerinden
Avukat Sanan Ahmet Ağa,
görüşmenin öneminin
altını çizdi. Irak ve komşu
ülkelerdeki istikrarsızlığa işaret
eden Ağa, "Milletimizin ve
ülkemizin bu zor şartlardan
kurtulması için birlik olmalıyız"
dedi.
Hükümet kurmakla
görevlendirilen Barzani'nin
göreve hazır olduğunu
kendilerine ifade ettiğini dile
getiren Ağa, görüşmede
yeni hükümet başkanının
vatandaşların sorunlarını
çözmeye, huzur ve
istikrar sağlamaya yönelik
çalışacağını söylediğini
kaydetti.
Görüşmede Barzani'yle,
Türkmenlerin talep ve
beklentilerini paylaştıklarını
ifade eden Türkmen ileri
geleni Sanan Ağa, Barzani'nin
Türkmenlerin tüm taleplerine
olumlu yaklaşacaklarını ifade
ettiğini söyledi. Ağa, "Biz de
Erbil ve Kürdistan Bölgesi
halklarının hizmetlerden
yararlanabilmesi için
Barzani'ye destek olmalıyız"
diye konuştu.
Türkmen Erbil Listesi Başkanı
Şerdil Tahsin de görüşmeye
katılanlar arasındaydı.
Gazetemize konuşan Tahsin,
heyet olarak Neçirvan
Barzani'ye desteklerini ifade
ettiklerini söyledi.
Barzani ile her alanda
çalışabileceklerini de ifade
eden Türkmen Milletvekili
Tahsin, Barzani'nin
Türkmenlerin tüm talep
ve beklentilerine cevap
vereceklerini ve kendileri için
bir uydu kanalı kuracaklarına
dair söz verdiğini kaydetti.
Türkmen partilerine de
seslenen Tahsin, "Bu partiler
eğer gerçekten kendi
halklarının menfaati için
çalışmak istiyorlarsa diyalog
masasına otursunlar ve tek
ses olsunlar" diye konuştu.
Bölge hükümeti Türkiye’de temsilcilik açmak istiyor
Saray-Erbil
Bölge hükümetinin dışişleri ofis
sorumlusu, Türkiye’nin Erbil’de
konsolosluk açması, bölge
hükümetinin bu ülkede temsilcilik
açmasına zemin hazırladığını
söyledi. Ofis sorumlusu Felah
Mustafa, xendan.com’a
yaptığı açıklamada, Türkiye ile
aralarındaki ilişkilerin her geçen
gün ivme kazandığını ifade etti.
Mustafa, buna Türkiye’nin
bölgede konsolosluk açmasını
gerekçe olarak gösterdi.
“Türkiye’nin bu adımı, bölge
hükümetinin bu ülkede temsilcilik
açması için bir zemindir” diyen
Kürt yetkili Mustafa, Arap Birleşik
Emirlikleri diplomatlarının
Erbil’de konsolosluk açabilmek
için çalıştıklarına dikkat çekti.
Mustafa, Arap Birleşik
Emirlikleri’nin bölgede
konsolosluk açma talebine
hem Irak hem de bölgedeki
makamların onay verdiğini
hatırlattı.
Bölge hükümetinin dışişleri
ofis sorumlusu Felah Mustafa,
Polonya, Romanya ve Kuveyt’in
de bölgede konsolosluk açmak
için başvurduklarını kaydetti.
Bilek İstanbul Hotel
Otel 4.Levent Eski Büyükdere caddesi üzerinde ana arterlere yakın merkezi bir
noktadadır.Atatürk Hava Alanına 45 km uzaklıkta Sabiha Gökçen Hava Alanına
uzaklığı 45 km,metro istasyonuna 100 m uzaklıkta bulunmaktadır.
Temmuz 2005 te kapılarını hizmete hizmet e sunmuş olup. Ağırlıklı olarak
business misafirlere hizmet vermektedir. Toplam 117 oda olmak üzere, 99
standart, 9 junior suit, 9 suit ve 5 adet toplantı salonu bulunmaktadır.
Bunların dışında Flora Restaurant, Black Bar, Health Club ve Business
Center,Kapalı Otopark mevcuttur .Açık Büfe ve A la carte hizmet veren 250
Kişilik Flora Restaurant, Türk ve Dünya mutfaklarından zengin menüsü, özenle
hazırlanmış servisi ile seçkin lezzetler sunmaktadır. .
Kongre ve ziyafet organizasyonlarına yönelik olarak son teknoloji ile donatılmış
toplantı salonlarının her birinde direkt kablosuz internet bağlantısı, Barkovizyon,
yazı tahtası, kürsü, DVD/VCD Player, kablolu-kablosuz mikrofon, kablosuz yaka
mikrofonu, ses mikseri ve projektör bulunmaktadır.
Sağlık ve Spor Kulüb'ümüz her türlü ihtiyacınız için tasarlandı. Rahatlamanızı
sağlayacak her türlü imkan, günlük stresi atmanızda yardımcı olacak bir masaj,
hamamda keselenmek, sauna ve jakuzide yeniden dinçleşmek. Profesyonel
masör ve masözlerimizden hizmet alabilirsiniz.
Bilgi için
Bilek Istanbul Hotel
Tel : +90 212 324 20 24
Fax: +90 212 283 90 41
Gsm: 0533 681 66 47
E-Mail: [email protected]
Website: www.bilekistanbul.com

Benzer belgeler

Demet Şarkılarını Gençler İçin Söyledi

Demet Şarkılarını Gençler İçin Söyledi olarak gelişen ve o damarın beslediği kalp kasında çeşitli derecede hücre ölümü ile sonuçlanan ve kalp krizi olarak bilinen bir hastalıktır Hastaların kalp krizinden kaybedilmelerinin önlenmesi ola...

Detaylı

İbo 2.5 Yıl Sonra İlk Kez Şarkı Söyledi İntihara

İbo 2.5 Yıl Sonra İlk Kez Şarkı Söyledi İntihara rekor kırdıracak bir isim için ‘imkansız’ asla yoktur. Özellikle uluslararası şirketlerle son dönemdeki ilişkileri ile dikkat çeken Beşiktaş’ın Sambacı için sponsor arayışlarına hız verildi. Ronald...

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd kıyısındaki şehri Nis’e gide-

Detaylı

6 ayaklı canavar` Frankfurt`ta! Lahmacun böreği

6 ayaklı canavar` Frankfurt`ta! Lahmacun böreği şiir akşamında Kerkük, Altunköprü ve Tuzhurmatu’dan Türkmen şairler çalışmalarından örnekler okudular. Türkmen Kültür ve Sanat Genel Müdürü Geylan Altıparmak, müdürlük olarak faaliyetlerini tüm Tür...

Detaylı

Mustafa Sandal Tazminat Ödeyecek!

Mustafa Sandal Tazminat Ödeyecek! Adı Molla Ebübekir Molla Ömer Efendi olan büyük din adamı babasının dördüncü çocuğu olarak 1863’te Erbil’in Kalesinde dünyaya geldi. Kalenin Saray mahallesinde dünyaya gözünü açan Molla Efendi, çoc...

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd kurup bir isyan hazırlığı içine giriyordu.1568’de Müslümanlar için baskılar tekrar arttı ve bir isyan daha çıktı. Bu baskılara maruz kalan Protestanlar da Katolik baskısına karşı isyan etmişlerdi. ...

Detaylı