Temmuz-2015 - Petinfo Dergi

Transkript

Temmuz-2015 - Petinfo Dergi
petinfo 77
PET SAĞLIĞI DERGİSİ
TEMMUZ 2015 SAYI 77
leishmanıa
sezonu açıldı
Leishmaniasis tatarcık sineği ısırığı ile hayvandan hayvana bulaşan ciddi ve
çoğu zaman ölümcül bir hastalıktır. Veteriner hekimlerin en ağır sınavı olan
Leishmania’nın tanısı ve tedavisi hakkında bilmeniz gerekenler...
İÇİNDEKİLER
8 > DÜNYADAN VE TÜRKİYE’DEN
SON HABERLER
Veteriner hekimlik mesleğinin
ve pet dünyasının tüm güncel
haberlerinin en doğru adresi olan
Petinfo Dergi’de bu ay da ilgi çekici
bilgiler paylaşıyoruz.
20 > N&D HIZ KESMİYOR
Yaz sıcaklığına rağmen
aktivitelerine hiç ara vermeyen
ve hayvan sahiplerini devamlı
heyecanlı organizasyonlarla
buluşturan Farmina Pet Foods,
Türkiye çapında unutulmaz
festivaller düzenledi.
28 > MİNESSOTA İDRAR TAŞI MERKEZİ
BİR MİLYONUNCU TAŞI ETİKETLEDİ
Uzun süreli ortak Hill’s Pet
Nutrition Inc.’ın desteği sayesinde
MİTM, veteriner hekimlere ihtiyaç
duydukları sonuçlara ve diğer
bilgilere kolayca ulaşmalarını
sağlayan son derece kaliteli ve
küresel bir hizmet vermektedir.
52 > YAVRU KÖPEK EĞİTİMİSOSYALLEŞME SÜRECİ
Yavru köpek eğitimi serimizin
ikinci bölümünde Dr. Gürbüz
Ertürk yavruların sosyalleşme
sürecinin püf noktalarını anlatacak.
Köpekler de biz insanlar gibi sosyal
canlılardır. Sosyal davranışlar
doğumla beraber başlar ve yaşamın
çeşitli evreleri ile devam eder.
sayfa
28
sayfa
30 > Köpeklere Karşı Kediler:
Pankreatitis
Kediler küçük bir köpek değildir.
Hastalıklarına karşı yaklaşımda
farklı şekilde olmalıdır.
sayfa
20
26 > TEDAVİYE GEREK
KALMADAN KORUYALIM
Yaz mevsimlerinin gelmesiyle pire
ve kene gibi ektoparazitlerde de bir
aktivite artışı görülür. Bu dönem
ortaya çıkabilecek problemlerin
önüne geçmek için iyi bir fırsattır.
Riskli hastalıklarla dolu bir yaz
geçirmek istemiyorsanız, önleminizi
mutlaka alın.
sayfa
26
34 > LEİSHMANİA SEZONU AÇTI
Bir tatarcık sineği hayvanları
ortalama 100 kez ısırabilir. Isırığı
ile hayvandan hayvana bulaşan
ciddi ve çoğu zaman ölümcül
leishmania’ya karşı savaş, uzun ve
zahmetli bir iştir. Kliniğe gelen bir
hastayı sağlığına kavuşturmak için
neler yapmalıyız?
48 > KEDİ VE KÖPEK BESLENMESİ
AÇSINDAN ÖNEMLİ ORGANİK VE
İNORGANİK MİNERALLER
Champion’un desteğiyle Vet. Hekim
M. Talat Gülbay anlatıyor; Kedi ve
köpek için mineraller hayatı önem
taşımaktadır. Her mineral enerji
transferinden, deri sağlığına kadar
vücut içinde bir veya daha fazla
fonksiyonda çok önemli role sahiptir.
PETİNFO 2015/07 04-05
52
54 > KEDİ VE KÖPEKLERDE SU İHTİYACI
Yaz aylarında hayvanların su içme
alışkanlığından bahsetmekte fayda
var. Hayvanlara verdiğimiz ya da
hekim olarak tavsiye ettiğimiz su
miktarı yeterli mi fazla mı? Suyun
zararları ve yararları neler olabilir?
sayfa
54
60 > BUNLARI BİLMEDEN
MEZUN OLMAYIN
Klinik yönetimi bölümümüzde genç
meslektaşlarımıza sesleniyoruz;
Sevgili veteriner hekimler, öncelikle
tebrikler ve mesleki hayatınıza
hoş geldiniz. Sizinle bir veteriner
hekimin yaşadığı zorluklarla
nasıl yüzleşebileceğini, mesleki
açıdan önünüzde nasıl yeniliklerle
karşılaşacağını paylaşıyoruz.
EDİTÖR
En sıcak günlerde de
en sıcak haberleri
sizlerle paylaşmaya
devam edeceğiz.
Veteriner hekimlik mesleğinin ve pet dünyasının
tüm güncel haberlerinin en doğru adresindesiniz
Yaz sıcaklığında hastalıklar tatil
dinlemeden saldırıya devam ediyor.
Pire ve kene gibi ektoparazitlerde de bir
aktivite artışı görünüyor; hayvanların
tedaviye gerek kalmadan en uygun şekilde
korunması hakkında Dr. Bayer yepyeni
gelişmeler paylaştı. Veteriner hekimlerin
korkulu rüyası, Leishmania da su yüzeyine
çıkmaya başladı. Sudan bahsederken;
hayvanlara verdiğimiz ya da hekim olarak
tavsiye ettiğimiz su miktarı hakkında ne
kadar bilinçlisiniz? Beslenme köşemizde
suyun yararları ve zararları hakkında
son derece faydalı bilgiler edinebilirsiniz.
Beslenme hakkındaki konularımıza ayrı
renk katan Chamapion, Vet. Hekim Talat
Gülbay’ın katkılarıyla kedi ve köpeklerin
beslenmesi açısından önemli organik ve
inorganik mineraller hakkında bilmemiz
gereken ilginç püf noktaları paylaştı.
petinfo
Temmuz / Sayı: 77
Pet Sağlığı Dergisi
Ayda bir yayımlanır.
YAYIN TÜRÜ
SÜRELİ YEREL
SAHİBİ
Mat Medya Tanıtım
Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
MEHMET AKTOP
GENEL KOORDİNATÖR
BARIŞ KOLGU
[email protected]
Köpekler de biz insanlar gibi sosyal
canlılardır. Bunu en iyi bilen Vet. Hekim
Dr. Gürbüz Ertürk, yavru köpek eğitimi
serimizin ikinci bölümünde köpeklerin
sosyalleşmesindeki kritik dönemleri
ayrıntılı bir şekilde paylaşmaktadır.
Dergimizi okuyan kaç tane yeni mezun
arkadaşımız var? Sevgili meslektaşlarımız,
bu sayımızın klinik yönetimi bölümünü
size ayırdık; çalışma hayatınızın uzun
merdivenlerini tırmanırken yanınızda
olmaya çalışıyoruz. “Bunları bilmeden
mezun olmayın” yazımızda hem size
hem de tecrübeleri ağabeylerinize ve
ablalarınıza mutlu mesleki hayatınız için
birkaç tavsiye verdik.
YAZI İŞLERİ SORUMLUSU
VET. HEKİM GİZEM KUTUN
[email protected]
KATKIDA BULUNANLAR
Dr. Gürbüz Ertürk
ENİKÖ KIRALY
ART DİREKTÖR
EBRU DERELİ
[email protected]
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM RAHŞAN EROL
BASKI
Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti.
100 YIL MAHallesi MASSİT
MATBAACILAR SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN
BİNASI NO: 202/A BAĞCILAR/İST
Sertifika No: 12002
ADRES
YAYINCILAR SK. 10/4 34414
SEYRANTEPE - İSTANBUL
TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59
www.matmedya.com
ABONE
BANU SAYINÇ
[email protected]
Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.
Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır.
PETİNFO 2015/07 06-07
N&D hız kesmiyor
Minik dostlarımıza en
iyi hizmeti sağlayan
ve hayvanseverlerin
gönüllerinde taht
kurmuş Farmina Pet
Foods’un, İstanbul,
Bodrum ve Çeşme’de
gerçekleştirdiği N&D
Cavalier Festivali
yoğun ilgi ve katılımla
gerçekleşti. Bu renkli
etkinliklerde insanların
yanı sıra köpekler de
keyifli anlar geçirdi.
> syf 20
İyi okumalar dileriz.
Saygılarımla
Veteriner Hekim Gizem Kutun
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU
[email protected]
Veteriner Hekim
YAĞMUR AĞCAOĞLU
Laura Lushngton (1920-2015)
Geçen ay, 92
yaşındayken vefat eden
Laura Lushington’u
ülkemizde pek tanıyan
yoktur. Fakat kendisi
Türkiye’yi çok iyi
tanıyan ve seven
bir İngiliz hanımdı.
Laura Lushington,
Van Kedisini İngiltere
ile tanıştırdı. 1955’te
Laura ve arkadaşı
Sonia Halliday’e
Kıbrıs ve Türkiye
üzerinden İngiltere’ye
dönerken, Anadolu’nun
bir şehrinden ve
İstanbul’dan iki tane
kedi yavrusu hediye
edildi. Birisi dişi, öbürü
ise erkekti. Bu kediler
birbirine çok benziyordu.
Dış görünüşleri yanı
sıra kedilerin bir tane
ortak özelliği daha
vardı; Yüzmeyi çok
seviyorlardı. İngiltere’ye
döndükten sonra
Laura kedileriyle sık
sık yüzmeye giderdi
ve bu olay medyanın
da büyük ilgisini çekti.
Laura Lushington
sayesinde dünya ‘yüzen
kediler’ ile tanıştı.
Kedilerin birisi Van
Güzeli İskenderun adıyla
kayıtlara geçmişti. Van
güzeli İskenderun’un ve
hem cinsinin safkan Van
kedileri olmamaları, baş
ve kuyruk kısımlarının
renkli ve benekli
olması nedeniyle
bayan Lushington’ın bu
kedilerden türettiği kedi
türü, günümüzde “Van”
ismi taşımakla birlikte,
Van kedisinden farklı
bir ırk oluşturmuştur.
Günümüzde safkan
Van kedisi ve Batı
dünyasındaki Turkish
Van Kedisi literatürde
de ayrılır. Lushington
ve arkadaşı Türkiye’yi
her sene ziyaret etti.
Fotoğraf sevdalı olan
Sonia Halliday, 30 sene
boyunca Türkiye’nin
çeşitli bölgelerinde
gezip, ülkemizi
fotoğraflarıyla dünyaya
tanıttı ve sevdirdi.
Laura ise Osmanlı
dönemindeki İstanbul’un
günlük hayatı hakkında
yaptığı sulu boyalarını
günümüze miras bıraktı.
NOTLAR
Dünya Pazarındaki Yenilikler: Polonya
Polonya pet mama sektörünün 2014’teki %9’luk
artışından sonra Avrupalı üreticiler ülkedeki üretim
kapasitelerini arttırmayı hedeflemektedir. Doğu Avrupa
fırsatlarından yararlanmak üzere İsviçre kökenli Nestlé,
Silesia bölgesinde bulunan Nowa Wies’te pet mama
üretim tesisini açtı. Şirketin tesise harcadığı yatırım
83.3 milyon$ (230.5 milyonTL)’a yakındır. Nestlé Purina
sözcüsüne göre, tesis 250 kişiye yeni iş imkanı sağlayacak
ve 2015 sonuna kadar 150 yeni kadro daha açılacak.
Nestlé Purina’nın Almanya ve Rusya’dan sonra
Avrupa’da açılan üçüncü fabrikası Felix adlı kedi
mamasının üretimini üstlenecek ve bölgedeki ülkelere
dağıtım yapacak. Polonya Çalışma Bakan Yardımcısı,
Jacek Mecina yatırımlardan dolayı memnuniyetini ifade
etti. “Nestlé Purina gençlerimize çalışma imkanı verdi ve
kullandığı ham maddeleri de bölgemizden almasından
dolayı üreticilerimize de büyük katkı sağlamaktadır.”
Euromonitor International uluslararası anket şirketi
tarafından hazırlanan araştırmaya göre, Doğu Avrupa
bölgesinde 2009’dan 2014’e kadar kedi ödül maması
üretiminde %30, premium kedi maması üretiminde %15,
Orta kaliteli kedi maması üretiminde %11, kedi kumu
üretiminde %11 ve köpek ödül maması üretiminde %11
artış meydana gelmiştir. Aslında bu ürünlerle ilgili artış Doğu
Avrupa bölgesi hariç hiç bir yerde görülmemiş. Rakamlar Batı
Avrupa pazarında %4 ile %10 arasındayken Kuzey Amerika’da
%3 ile %9 arasındadır. Bu rakamlar ise firmaların gelişen
pazarlara karşı gösterdiği ilginin iyi bir örneğidir.
PETİNFO 2015/07 10-11
NOTLAR
Kendinizi bir arabaya kapatın
Arabaya kapatılan bir
köpeği kurtarmaya çalışan
hayvan sever bir gazi, Amerika
Birleşik Devletleri Mahkemesi
tarafından cezalandırıldı.
Hayvanın alışverişten dönen
sahibi, gazinin camı kırarak
aracın içinde can çekişen
köpeği kurtarmasına rağmen
olaylardan dolayı şikayetçi oldu.
Mahkemenin kararına tepkisini
gösteren veteriner hekim, Dr.
Ernie Ward kendisini güneşin
altında duran bir arabaya kapatıp
tecrübelerini videoya kaydetti.
Arabanın her dört camı da
aralıklı açık olduğu halde aracın
iç sıcaklığı yarım saat içinde
47 C’ye yükseldi. Dr. Ward “25
senelik veteriner hekimim ve
benzeyen sebeplerden dolayı
kliniğime gelen sayısız vakalarla
karşılaştım. Bu hayvanlar
olaydan sonra yaşayabilecek
kadar şanslı olsalar bile, sıcak
çarpması sonucu meydana
gelen böbrek ve beyin hasarları
ile hayat boyu mücadele
etmeleri gerekecek” dedi.
Türk haber kanallarında da
buna benzeyen vakalarla sık
sık karşılaşabileceğimizden
dolayı, bu konu hakkında hayvan
sahiplerinin veteriner hekimler
tarafından da eğitilmesi hayati
önem taşmaktadır.
Project V.E.T.S
Project V.E.T.S,
dünya çapında sivil toplum
kuruluşlarında gönüllü olan
çalışan veteriner hekimler
ve teknikerlere malzeme
sağaltımından sorumlu
uluslararası bir organizasyondur.
Kurumun yardımlarından
dünya çapında evcil ve yabanı
hayvanların sağlığı ve ıslahını
iyileştirmek için çalışan
70 adet hayvan hastanesi
yararlanmaktadır. Project
V.E.T. hakkında daha fazla
bilgiyi projectvets.org internet
sitesinden okuyabilirsiniz.
PETİNFO 2015/07 12-13
Hayvanların sesi
Veteriner hekim olmak
ağzı dili olmayan bir hayvana
çare bulma becerisi ister.
Sürekli duyduğumuz bu laf,
modern teknoloji yardımıyla
artık geçmişte kaldı. Piyasaya
yeni çıkan Voice Health Monitor,
hayvanları tasma olarak
giyebileceği bir alet olarak
tasarlandı. Cihaz, hayvanların
kalp atımını, aktivite derecesini,
dinleme fazlarını sürekli kontrol
edip veteriner hekimlerin kayıt
sistemine göndermektedir.
Akut-kronik ağrılar, kalp
hastalıkları, postoperativ bakım
ve rehabilitasyon, solunum
sistemi rahatsızlıkları gibi
durumlarda hayvanların sesi
olabilecek bu cihaz veteriner
hekimlik mesleğine yeni kapılar
açmaya başladı.
NOTLAR
Veteriner Hekimlik
sınır tanımaz
Veteriner Vizyon yarışması
Londra Vet Show
2015’e her şeyi dahil bir
yolculuk kazanmaya ne
dersiniz? Yapmanız gereken
tek şey, Veteriner Vizyon
yazı yarışmasına katılıp,
1000 kelimeyi geçmeyen bir
kompozisyon hazırlamak.
Kompozisyonun konusu:
“Günümüzden 2030’a
Kadar Veteriner Hekimlik/
Veteriner Hemşirelik Mesleğini
Değiştirecek Fikir”. Eğitime
yeni yaklaşım, veterinerlik
mesleğini ilerleten yeni
inovasyonlar, çalışma ekibinin
gelişmesine yardımcı olan
yöntemler ve buna benzeyen
birçok konu hakkında
yazabileceğiniz yazıların son
gönderme tarihi 31 Ağustos
2015’tır. Kazanan, Londra
Vet Show2015 biletleri
ile İngiltere şehirlerarası
yolculuğu için bedava biletler
kazanacak. Kazanan yazı ise
2030’da açılacak olan zaman
kapsülüne yerleştirilecek. Jüri,
yazıları özgünlüğe, geleceğe
yönelik değişim potansiyeline
ve gerçeklik payına göre
değerlendirecek.
Ayrıntılı bilgi için: vetfutures.
org.uk/essaycomp/
Bir balığı yüzme aparatı içinde
görmek veteriner hekimleri de
şaşırtabilecek bir olaydır. Özellikle
böbreğin ya da idrar yolunun ve
organlarının enfeksiyonu nedeniyle su
gövdedeki boşluklarda, pul keselerinde
ya da gözlerin arkasında toplanır.
Hayvanlar tedavilerinden sonra bile
düz ve yukarı doğru yüzmekte sıkıntı
çekmektedir. Bu durumda bir veteriner
hekim ne yapabilir? Serum boruları kesip
birleştirebilir ve 20 sene bile yaşayabilen
balığı rahat bir hayata kavuşturabilir.
Evcil hayvan beslemek kalp ve
damar hastalıkları riskini düşürüyor
Bayındır İçerenköy
Hastanesi Kalp ve Damar
Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr.
Osman Akdemir, evcil hayvan
sahibi olmanın kalp ve damar
hastalıkları riski bulunan
bireylerde hastalığa yakalanma
oranlarını azalttığını, hasta
bireylerde ise olumlu yönde
etkiler yarattığını belirtiyor. Kalp
ve damar hastalıkları riski olan
bireyleri evcil hayvan sahibi
olmaya özendirmenin koruyucu
hekimlik çerçevesinde ele
alınması gerektiğini de belirtiyor.
Hem çocuklarda hem de
yetişkinlerde yüzlerce olumlu
PETİNFO 2015/07 14-15
etki tespit edildiğini vurgulayan
Akdemir; bilhassa köpek
sahiplerinin daha hareketli
bir yaşam sürdürdüklerini,
tansiyonlarının, kolesterol ve
trigliseritlerinin daha düşük
olduğunu, deneysel olarak
oluşturulmuş streslerden daha
az etkilendiklerini, kalp krizi
sonrasında kalp ve damar sağlığı
yönünden daha iyi bir seyir
izlediklerini belirtiyor. 15 bine
yakın bireyi kapsayan ve 20 yıl
süren bir çalışma, evlerinde kedi
besleyenlerde de ölümcül kalp
krizlerine anlamlı biçimde daha
nadir rastlandığını bildiriyor.
NOTLAR
Başarılı bir kalp ameliyatı
Kedilerde Vitamin D seviyesi hayati önem taşır
Tedavi gören kedilerin vitamin
D seviyesi yaşama şanslarının
göstergesi de olabilir. Araştırma
konusu ile ilgili, Edinburgh Royal
(Dick) Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Hayvan Hastanesi’ne
gelen 99 kedinin kan örnekleri
incelendi. Araştırma sonucuna
göre yüksek vitamin D seviyesi
olan kedilerin kanı, alındıktan 30
gün sonra bile düşük vitamin D
seviyeli örneklerden daha taze
duruyordu. Veteriner hekimler için
bu bulgu, hastaların gidişatının
belirtilmesinde yardımcı olabilir.
Üniversite Hastanesi’nin baş
yöneticisi olan Dr. Richard
Mekkanby’nin dediğine göre
“Sahiplere, hasta bir kediyle ilgili
herhangi bir bilgi vermek bir
veteriner hekim için her zaman
zordur. Vitamin D seviyesini
tesipit ederek bir hayvanın ne
kadar iyileşme şansı olduğunu
daha rahat tahmin edebiliriz.”
Fakat unutmamamız gereken
nokta, Vitamin D fazlalığı kediler
için toksik olabilir. Kaliteli
mamaların çoğu hayvanlar için
yeterli vitamin D içermektedir,
doğru beslenme durumunda
ekstradan takviyeye gerek yoktur.
UC Davis Hayvan Hastanesi Cor
Triatriatium Sinister’li bir burma
kedisine sekiz can daha verdi.
Kedilerde çok nadir görülen ve
daha önce hiç gerçekleştirilmeyen
ameliyat için veteriner cerrahlar
ekibine beşeri cerrahlar da katıldı.
Sol lateral torakotomi yöntemi ile
kalbe ulaşıldıktan sonra anormal sol
atrial membrandaki perforasyonun
dilatasyonu için kesici balon ve
standard balon dilatasyon yöntemleri
uygulandı. Uygulamadan sonra kalbin
kan akımı normale dönüştürüldü.
Ameliyattan 3 ay sonra ise kedi
tamamen düzeldi ve yaşamına halen
devam etmektedir. Nadir olan bu
ameliyata doktorların çoğu gönüllü
olarak katılmış ve böylece ameliyat
ücreti sadece 3000 $ tutmuş.
Ciddi bir kanamayı durdurmak için
ne kadar zamana ihtiyacınız vardır?
VETİGEL’in mucidi, 22 yaşındaki Joe Landolina’ya göre
kanamanın durdurulması için 12 saniye, yaranın iyileşmesi
için ise birkaç dakika yeterlidir. Landolina, alg- baz polimer
zincirler içeren kanama durdurucu jelini henüz 17 yaşındayken
icat etti. Genç mucit günümüzde Suneris biyoteknoloji
şirketinin CEO’su ve icadını dünyadaki bütün veteriner
hekimlere sunmak için çalışmalar sürdürmektedir. Suneris
şirketinin primer ürünü olan VETİGEL, iç ve diş kanamaları
durdurmak amacıyla, veteriner hekimlere özel olarak
üretilmiş bir üründür. Jelin biyokompatibilite özelliği taşıyan
molekülleri, uyguladıktan sonra doğrudan vücuda absorbe
edilir ve doğal kan pıhtılaşma mekanizmasını harekete
geçirir. Jeldeki diğer komponentler ise dokunun hücre dışı
matriksini oluşturarak yaranın hızla iyileşmesini sağlar.
PETİNFO 2015/07 16-17
DÜNYADA BİR İLK!
Rusya Federasyonu
bünyesinde yer alan,
Yakut Türklerinin yaşadığı
Yakutsk kentinde bilim
insanları 12 bin 450 yıldır hiç
bozulmadan mumyalaşmış
Tumat türü bir köpek
yavrusu buldu. Şimdiye
dek bulunan ilk buzulda
mumyalaşmış köpek olma
özelliğini taşıyan ve iç
organları dahil çok iyi bir
şekilde korunmuş olduğu
ifade edilen yavru köpek,
Syallakh Nehri çevresinde
2011 yılında, yünlü mamut
kalıntılarını takip eden
bilim insanları tarafından
bulunmuştu. Tumat türü
olduğu belirtilen kalıntıyı
dört yıldır inceleyen bilim
insanları, geçtiğimiz
nisan ayında yavru köpek
üzerindeki ilk otopsi işlemini
tamamladı. Üç aylık bir
dişi köpeğe ait olduğu
belirtilen mumyanın; kalbi,
ciğerleri ve midesinin de
bozulmamış durumda
olduğu anlaşıldı. Yavru köpek
iskeleti üzerinde de hiçbir
bozulma gerçekleşmediğini
kaydeden bilim insanları
arasından Darima
Garmaeva, bu mumyanın
dünyada bir ilk olduğunu
ve ölüm sonrası çürümeye
rastlanmadığını belirtti. Tıp
Fakültesi nezdinde devam
eden araştırmalar, bu yavru
köpeğin, modern evcil
köpek türlerinin atası olup
olmadığını ortaya koyacak.
Sibirya buzullarında 12 bin
450 yıllık hiç bozulmadan
mumyalaşmış Tumat türü
yavru köpek bulundu.
6 bacaklı kedi ameliyata hazır
Kanada sokaklarında gezen Pauly’de,
kedilerde çok nadir gözüken bir durum
söz konusudur; sternumundan kök alan iki
ekstremitesi ile beraber altı tane bacağa
sahiptir. Ekstra bacaklar, onu rahatsız etmese
bile, ilerleyen yıllarda sağlık durumunda
komplikasyonlara ve diğer kedilerle sosyalleşme
sorunlarına yol açabilecekleri düşünülüyor. Bu
sebepten dolayı bacakların ampütasyonuna
karar verildi. Gönderilen bağışlar 3000 Kanada
Dolarını aşmış. Artan para, sokakta yaşayan,
sahipsiz hayvanların yardımı için kullanılacak.
Televizyon’da yeni yıldız
“Denver’deki Pethood Plus Veteriner Kliniğinde
‘standart bir gün’ diye bir şey yoktur. 80.000’den fazla
hasta sahibi ve hayvanı için Acil Veteriner Hekim Uzmanı Dr.
Jeff Young yaşam ve ölüm arasındaki son çaredir.” Animal
Planet, Temmuz ayında yayına sunulan yeni “Dr. Jeff: Rocky
Mountain Vet” belgeselinin seyirci ratingini bu tanıtım
yazısı ile yükseltiyor. Günde 30’dan fazla ameliyat yapan
Pethood Plus veteriner Kliniği 30 çalışanı ve bir arı kovanı
kadar hareketli ameliyathaneleri ile bu mesleğe dahil olup
olmayan herkese heyecan dolu dakikalar yaratacaktır.
Acaba Dr. Jeff hastanesi, çalışanlar, hasta sahipleri ve
hayvanları ile aynı anda nasıl baş edebilecek?
PETİNFO 2015/07 18-19
er’in ve
149 Cavali lımcı ile
tı
a
k
395 üzeri çok etkinlik
ir
b
e
ld
festiva
a yapıldı.
ve yarışm
N&D
r
o
y
i
m
s
e
k
z
ı
h
zenlediği
ü
d
ıl
y
r
e
h
k
a
r
geleneksel ola ğun ilgi ile yapıldı.
n
’u
s
d
o
o
F
t
e
P
Farmina
bu yıl artan yo
”
li
a
iv
t
s
e
F
r
e
li
“N&D Cava
siniz
Yetenek Siz inema
e
v S
şampiyonu x ve Ünlü
a
M
oyuncusu
ilırmak ile.
eş
Y
li
A
ci
Eğitim
yvan sarmeyen ve ha a Pet
ve
a
ar
ç
hi
Farmin
tivitelerine
a buluşturan
a rağmen ak
nizasyonlarl
u sene 3. sü
ga
Yaz sıcaklığın
B
or
ı
i.
nl
ed
ca
nl
ler düze
mlı heye
al
va
iv
de
st
i
fe
in
er
peklerini
az
pl
m
hi
alier cinsi kö
nda unutul
pı
av
C
ça
İ”,
ye
L
ki
A
ür
İV
al coşkuFEST
Foods, T
de aynı festiv
D CAVALİER
er
&
nl
N
“
gü
ren
en
en
eç
düzenl
urdu. G
severlerle bi
eri ile buluşt
ma, hayvan
nl
fir
ki
n
ne
sa
ta
r
se
şa
hi
u
ya
B
şe
Ata
lendi.
e’de de
bir arada eğ
’da ve Çeşm
n dostları ile
sunu Bodrum
ı ve katılımın
tü
ld
bü
pı
p,
ya
ri
çi
ile
i
ge
t
ilg
ki
n
va
ğu
a
yo
şç
k sevindirdi.
likte ho
on artan
nizatörleri ço
r organizasy
ga
he
or
ı
en
as
en
m
nl
düze
lara ulaş
erinde rakam
tahminin üz
KEDİ&KÖPEK
de yaz
N&D Çeşme’ karan
çı
i
tatili keyfin eri de
rl
hayvanseve adı.
m
ak
ır
b
z
lı
n
ya
rı içinde en
Köpek ırkla ier cinsi
al
sevimli, Cav hipleri
sa
n
ri
le
köpek
buluştu.
Bodrum’da
N&D Evcil Hayvan Ürünleri distribütörü FarmIna
Türkiye’nin yetkilisi Sami Arkohen: Ülkemizde gelişen
hayvan sevgisinin hangi boyutlara ulaştığını göstermek
adına çok güzel bir festival oldu. Cavalier sahiplerinin
hoşça vakit geçireceği, dostları ile birlikte eğlenebileceği
bir gün olduğunu çok sevindirici olduğunu ifade etti.
Kenelerin her formu kan emer.
Yetişkin olmayan keneler ise
bir milimetreye yakın boya
sahiptirler. Bu parazitleri bulabilen
hasta sahiplerinin gözü çok iyi,
hayvanları ise çok şanslı olmalıdır.
Tedaviye
gerek
kalmadan
koruyalım
Yaz mevsimlerinin
gelmesiyle pire ve kene
gibi ektoparazitlerde de
bir aktivite artışı görülür.
Bu dönem ortaya
çıkabilecek problemlerin
önüne geçmek için
iyi bir fırsattır. Riskli
hastalıklarla dolu bir yaz
geçirmek istemiyorsanız,
önleminizi alın.
Pireler ve keneler,
hayvanlara ve sahiplerine
huzursuzluk, veteriner hekimlere
ise dert veren iki ektoparazittir.
Özellikle yaz ayları veteriner
hekimler açısından kene ve pire
ile mücadele aylarıdır. Küresel
ısınma etkileri sonucu ise Şubat
ayında bile kene enfestasyonu
şikayeti ile köpeğini kliniğe getiren
köpek sahiplerine rastlayabiliriz.
Parazitlerle beraber enfeksiyonların
ve zoonoz hastalıkların etkinliği de
artar. Hastalıklara karşı önlem almak,
ortaya çıkabilecek problemlerin
önüne geçmek için en iyi yöntemdir.
Ölümsüz keneler
Kehribar içinde 90 milyon
senelik bir kene fosili bulundu.
Keneler, ektoparazitler arasında
bilinen en uzun geçmişe sahip olan
hayvanlardır. Carios jerseyi olarak
adlandırılan fosilin yaşı tahminlere
göre yaklaşık 90-95 milyon seneliktir.
Bu bilgiye dayanarak dinozorların
bile kene enfestasyona maruz
kalma ihtimali varmış. Dinozorların
kene tarafından herhangi bir salgın
hastalığa yakalandıkları bilinmiyor
ama günümüzde yaşayan ve
damarlarında kan akan bütün
PETİNFO 2015/07 26-27
canlı hayvanlar tehlike altındadır.
Keneler ülkemizin her bölgesinde
bulunmaktadır. Bu parazitler
yaşamlarının büyük kısmında
konakçıdan ayrı yaşamaktadır.
Ormanlarda, parklarda ve yeşillik
bulunan her alanda otlar ve yapraklar
arasına saklanıp uygun konakçıyı
beklerler. Yaşam döngüleri, uygun
konağın bulunmasına bağlı olarak
birkaç haftayla 3 sene arasında
değişmektedir. Kenenin hareket
yeteneği olan bütün formları kan
emer. Bazı kene türlerinin dişileri, kan
emme sırasında nörotoksin üreterek
sinirsel uyarı geçişini bozarlar. Bu
olay Kene Felci olarak adlandırır.
Hastalık bulaşan köpeklerin arka
bacaklarında ilerleyen bir felç ve
nadir vakalarda solunum felcine bağlı
ölüm meydana getirebilir. Kenelerin
kısa sürede uzaklaştırılmaları ile
semptomlar 24 saat içinde kaybolur.
Larvalar, nimfler ve yetişkin
parazitler farklı farklı konakçılar
bulup beslenirler. Bu sebepten
dolayı da bulaşıcı hastalıklardaki
rolleri büyüktür. Lyme hastalığı ya
da Q ateşi gibi iki yüze yakın önemli
bulaşıcı hastalıkların taşıyıcısı
olan, Türkiye’de toplam 46 farklı
türü bulunan bu ektoparazite karşı
profilaksi sağlanması önemlidir.
Küçük pire, büyük sorun
Bütün yaşamları boyunca son
konakta yaşayan pirelerin dişisi
günde 30-50 arası yumurta bırakır.
Yumurtalardan 4-5 gün içinde çıkan
larvalar uygun ortamda 1 ay sonra
yetişkin hale geçer. Yetişkinler
ise sadece kan ile beslenir. Kan
emmeyi, karınları doyduktan sonra
bile bırakmazlar; emdikleri kanla
barsaklarını da tamamen doldurup
arka kısımlarından kan çıkana
kadar beslenmeye devam ederler.
Ülkemizin iklimi pirelerin bütün
sene boyunca rahat üremesi için
uygundur. Konakçı bulunmayan
ortamda pireler 3-4 sene bile rahat
yaşayabilirler. Özellikle ahır ve
yazlık evler gibi nadiren temizlenen,
tozlu ortamlarda hızlı ürerler.
Pirelerin sık bulunduğu kedi ve
köpekler Hymenolepis diminuta gibi
zoonoz tenyaların da ara konağıdır.
Hayvan sahiplerinin çoğu pirelere
karşı mücadelede hayvanları
tedavi etmenin yeterli olduğunu
düşünmektedir. Bu, yukarıda
bahsettiğimiz durumdan dolayı
yetersiz kalır. Köpekleri konakçı
olarak kullanan pireler çoğunlukla
insanlara geçmezler.
Bunun sebebi, insanların
vücut ısısı, pireler için ideal olan
köpeklerin vücut ısısından düşüktür.
Fakat hayvanlar üzerindeki
repellentin etkisinden dolayı pireler
bu dönemde insana geçebilir.
Pire alerjisi, hayvanlarda en sık
rastladığımız rahatsızlıktır. Duyarlı
bir hayvanda, bir pirenin ısırması
ciddi sonuçlara yol açar. Pirenin
salya ekstresinde 15 farklı alerjiye
Hasta sahiplerinin
çoğu, hayvanlarında
profilaksiye gerek
duymadıklarını
söylemektedir.
sebep olan bileşik bulunmaktadır. Bu
bileşenlerin herhangi birisine karşı
hassasiyet duyan hayvanlarda şiddetli
kaşıntı ile seyreden döküntü biçimde
kızarıklar meydana gelir. Köpeklerin %
50’si, pire ısırmasına karşı reaksiyon
göstermektedir. Pire alerjisi geçiren
bir hayvanda pire enfestasyonu olması
şart değildir; aşırı hassasiyet gösteren
hayvanlarda bir pirenin ısırması bile
yeterlidir. Bu yüzden ise, sadece kaşıntı
ve tüy dökülmesi ile ilgili semptomlara
bakarak diagnoz koyması oldukça
zor olabilir. Deri ve kan muayenesi
yardımıyla mantar ve bakteriyel
enfeksiyonları ile kolayca ayrım
yapılabilir. Bazı köpekler pire ısırığının
yan etkilerine karşı da sensitize
edilebilmektedir. Uzun süre pire salya
ekstresi, az miktarda hayvana enjekte
edilir. Bu yolla köpeğin bağışıklık
sistemi yeniden programlanarak
pire salyasına karşı aşırı reaksiyon
göstermesi önlenebilmektedir.
Eğer tedavi başarılı olursa hayvan
kendisini ya hiç kaşımaz ya da kaşıntı
eskisi kadar şiddetli olmaz. Fakat bu
yöntemin sadece % 75 etkili olduğu
bilinmelidir. Tedavi aylarca hatta
hayat boyu sürebilir. Aynı zamanda
bu yöntem ile beraber uygulanması
gereken steroidlerin uzun süreli
kullanımı zararlı olabilir. Tedaviye
gerek kalmadan korumak, hem
hastalar hem de veteriner hekimler
için daha uygun bir yöntemdir.
Yaşadığımız çevreden pirelerin elimine
edilmesi için ise uygun maddeler
kullanılmalıdır. Ektoparazitlere
karşı mücadelede, Bayer Hayvan
Sağlığı’nın rolü, her köpek için uygun,
uzun koruma sağlayabilen ve kolay
uygulanabilen ürünleri i le hayvanları
ve çevrelerini korumaktır.
Nasıl korunma sağlanabilir?
Köpekleri korumanın en etkili
yolu repellent bir ilaçla profilaksinin
sağlanmasıdır. Advantix geniş
spektrumlu kovucu ve öldürücü
özelliği sayesinde vektör kontrolünde
mükemmel bir çözüm ortağıdır.
Advantix’in kene ve pirelerin yanı sıra
sivrisinek gibi vektörlere karşı
olan etkinliği de bilimsel
araştırmalarla kanıtlanmıştır. 
Advantix nasıl etki eder?
Advantix kloronikotinil grubundan imidakloprid ve sentetik pretroit sınıfından permethrin etken
maddelerini içermektedir. Bu kombinasyon insektisit, akarisit ve repellent (kovucu) olarak etki eder.
Köpeklerde ektoparaziter mücadele amacıyla kullanılan topikal damlatma çözeltisidir. Advantix
köpeklerin derisine damlatıldıktan sonra çözelti hızlı bir şekilde vücut yüzeyine dağılarak etki eder.
Her iki madde de, uygulanan hayvanın deri ve tüylerinde 4 hafta boyunca aktif olarak kalır.
HILLS
Minnesota İdrar
Taşı Merkezi
Araştırmacıları
“bir milyonuncu
taşı” etiketledi
Hill’s Pet NutritionTM desteği veteriner hekimler için küresel bir hizmeti
mümkün kılıyor. Uzun süreli ortak Hill’s Pet Nutrition Inc.’ın desteği
sayesinde MİTM, veteriner hekimlere ihtiyaç duydukları sonuçlara ve diğer
bilgilere kolayca ulaşmalarını sağlayan küresel bir hizmet vermektedir.
Minnesota Üniversitesi,
Veteriner Fakültesi bünyesinde
idrar taşlarının analizi ve yönetimi
üzerine çalışmalarını sürdüren
MİTM, idrar taşlarının belirlenmesi,
risk faktörlerinin saptanması ve
taş oluşumunun engellenmesi
üzerine bilimsel tavsiyeler verilmesi
konusunda dünyada başı çekmektedir.
İdrar taşı analiz sonuçları,
beslenme üzerinde verilmiş
tavsiyelerle ve tedavi opsiyonları ile
veteriner hekimlere ulaşılacaktır.
MİNNESOTA İdrar Taşı
Merkezi (MİTM) dünya genelinde
pet hayvanlarında görülen
üriner hastalıkların görülme
sıklığını düşürmek ve idrar yolu
hastalıklarına yakalanmış petlerin
beslenmelerinde veteriner hekimlere
destek olmak için kurulmuş olduğu
günden bu yana analiz ettiği bir
milyonuncu idrar taşını kutluyor.
Bir milyonuncu taş
MİTM’nin müdür yardımcısı
Dr. Jody Lulich konu üzerine “Bir
milyonuncu taşı analiz etmiş olmamız
bize veteriner hekimlerin hastalarının
sağlıklarını ciddiye aldıklarını ve bizim
onlara yardım etme konusundaki
çabalarımızı desteklediklerini
göstermektedir. Eskiden çıkarılan
idrar taşları atılır ve hatta sunumlar
için okullara götürülürdü. Fakat
bu taşların analiz edilmesinin pet
hayvanlarının sağlığını iyileştirmek
için değerli bilgiler sağladığı ve
yeniden taş oluşumunu engellemek
açısından hayati önem taşıdığı kanısı
PETİNFO 2015/07 28-29
giderek yaygınlaşmaktadır.” demiştir.
Taş analizleri ile elde edilen
epidemiyolojik bilgi, veteriner
hekimlere taşların cerrahi operasyona
gerek duymadan yönetimi konusunda
daha sevecen ve minimal derecede
invaziv tedaviler geliştirmesi için
yardım etmektedir. Bayan Lulich
ayrıca kedilerde ve köpeklerde
strüvit taşlarının beslenmeye dayalı
çözünmesine değinmiştir.
2014 yılında MİTM, 55 ülkeden
86,875 hayvana ait idrar taşlarını
analiz etmiştir. Analiz edilen taşların
%68 gibi büyük bir bölümü Birleşik
Devletlerden gelmiş olup bununla
birlikte Dr. Lulich küresel katılımın
gittikçe arttığını ve Japonya, İngiltere,
Tayvan, Avusturalya gibi ülkelerden
de analiz için taş geldiğini belirtmiştir.
Dr. Lulich gelen taşlarla ilgili
olarak şunları belirtmektedir:
“Gerçekten bazı ilginç eğilimler
görmekteyiz. Mesela Avustralya ve
Yeni Zelanda aynı kıtada olmalarına
ve aralarında sadece 2000 km’lik
Hill’s, kedi ve
köpeklerde oluşan
idrartaşlarının
tanısındaki en
büyük destekçidir.
Tasman Denizi ile ayrılıyor olmalarına
rağmen gönderdikleri idrar taşı
tipleri farklıdır. Daha ayrıntı vermek
gerekirse 2014 yılında Avustralya’dan
köpekler için en sık gelen taşlar
strüvit taşları iken, Yeni Zelanda’dan
kalsiyum oksalat taşları gelmişti.
Burada da görüldüğü gibi farklı
konumlardan toplanılan bilgi, bize
farklı taş tiplerinin nedenlerini ve
risk faktörlerini anlamamızda büyük
ölçüde yardımcı olmaktadır.”
Hill’s Pet Nutrition’un büyük katkısı
Dr. Lulich ayrıca ”Hill’s bu yolda
hep bizimle beraberdi ve onların
desteği bizim sağlamış olduğumuz
ilerlemenin temelini sağlamıştır.
Hill’s ten gelen devamlı yardım ve
dünya çapında veteriner hekimler
ile pet sahiplerinden gelen bağışlar
sayesinde, hizmetlerimizi geliştirmek
ve bu sayede veteriner hekimlere
daha etkili bir şekilde sonuçlar
ve bilimsel tavsiyeler verebilmek
için çabalamaya devam edeceğiz”
demiştir. Hill’s Pet Nutrition
Veteriner İlişkileri Koordinatörü Dr.
Jolle Kirpensteijn, konu ile alakalı
olarak “MİTM’ni bu kilometre
taşına ulaştıkları için kutluyorum.
Kendileriyle yakın ortaklığımız
endüstri ve akademi işbirliğinin dünya
genelinde veteriner hekimler, petler
ve sahipleri için değerini ortaya
koymuştur.” ifadelerini kullanmıştır.
MİTM’nin web sitesi - www.
urolithcenter.org – adresinde 7 dil
seçeneği ile hizmet vermektedir.
Daha çok dil seçeneği için de
hazırlıklar devam etmektedir.
Türkiye’de sadece Mopsan (www.
mopsan.com.tr) tarafından verilen bu
hizmet veteriner hekimlere ücretsiz
olarak sunulmaktadır. İdrar taşlarının
oluşumlarının önlenmesinde uygun
bir program uygulayabilmek için idrar
taşlarının tanısının doğru konması
çok önemlidir. Minnesota Üniversitesi
Veteriner Fakültesi ile işbirliği yaparak
gerçekleştirilen bu hizmette, optik
kristalografi, infrared spektroskopi
ve/veya x-ray disfraksiyon yöntemleri
kullanılarak tanı konulmaktadır.
Nasıl başvurulur?
Operatif yöntemlerle alınan evcil
hayvan taşlarını, www.mopsan.com.
tr web adresindeki “İdrar Taşı Analiz
Formunu” doldurularak Mopsan
satış temsilcisine ulaştıran tüm
veteriner hekimler bu hizmetten
yararlanabilmektedirler. Analiz
sonuçları 3-6 hafta içerisinde,
beslenme üzerine verilmiş tavsiyelerle
ve/veya tedavi opsiyonları ile Mopsan
satış temsilcisi aracılığıyla tekrar
veteriner hekime bildirilmektedir.
İdrar taşının
oluşması, doğru
tanı ile önlenebilir.
MVM MEDİKAL
İki farklı tür, iki farklı tablo
KÖPEK
Genel Profil
Yaş: Orta yaştan - yaşlıya
Cinsiyet: Erkek veya dişi
Predispoze ırklar: Schnauzer, Yorkshire terrier, poodle
Ağırlık
Sıklıkla obez
Prevalans
9,342 köpeğin 1.0%’i nekropside
vakaların >90%’ı teşhis edilemedi (son nekropsi çalışmalarına göre)
Risk Faktörleri
İlaçlar: Potasyum bromid, azatioprin,
frosemid,tetrasiklin, aspirin, sulfa ilaçları,
L-Asparaginaz, Çinko toksikasyonu
Beslenme: Yüksek yağlı gıdalar;
düzensiz beslenme
Genel eş zamanlı hastalıklar
Minyatür schnauzerlarda ailesel hiperlipidemi
Klinik Belirtiler
Anoreksi
Kusma
Halsizlik
Hemogram
Trombositopeni
Sola kayan nötrofili
Anemi
Biyokimya Profili
Artan karaciğer enzimleri
Azotemi
Elektrolit dengesizliği
Hiperbilirubinemi
Amilaz ve Lipaz
55% sensitivite*
Referans değerinin en üst sınırının ötesine 2-3 kez geçerse
spesifik, grafik halinde gözlemlemek fayda sağlar
Radyografi
Nonspesifik
Tıkanıklık tespiti, radyodens yabancı cisim, vs.
Abdominal Ultrason
68%’e kadar sensitivite*
Ultrasonografi deneyimi ile yüksek spesifite
TLI
33% sensitivite*
Pankreas-Spesifik Lipaz
Spec cPL®/SNAP® cPL™
Spec fPL®/SNAP® fPL™
93% sensitivite*
78% spesifite*
Tedavi
Sıvı & Elektrolitler: Rehidrasyon, pankreas
perfüzyonu, doğru elektrolit ve asid-baz dengeleri
Analjezikler: Rutin olarak ayarlanmalı
Antiemetikler: Beslenme desteği için kusma
kontrol altına alınmalı
Beslenme desteği: Ağızdan beslenme
önerilmemektedir; per os düşük yağlı besinler
veya besleme tüpü yoluyla
Hiperlipidemi (örn: minyatür
schnauzerlarda ailesel)
Hiperkalsemi
Hipotiroidizm
Hiperadrenokortisizm
Künt travma
Karın ağrısı
Dehidrasyon
Diare
Hipoalbuminemi
Hiperkolestrolemi
Hipoglisemi
Hiperglisemi
65% spesifite*
Plazma: Pıhtılaşma faktörleri sağlanmalı,
antiproteazlar, a- makroglobulinler
Kolloidler: Pankreatik perfüzyonu
arttırmak için onkotik basınç geliştirilmeli
Antasitler: Gastrointestinal kanama
varlığında
Antibiyotikler: Nadiren endike
Sensitivite: Pozitif sonuçların güvenilirlik ölçüsü Spesifite: Negatif sonuçların güvenilirlik ölçüsü
Kedilerde ve Köpeklerde Pankreatitis
KEDİ
Genel Profil
Yaş: Orta yaştan - yaşlıya
Cinsiyet: Erkek veya dişi
Predispoze ırklar: Siyam
Ağırlık
Sıklıkla normal kilonun altında veya kilo kaybı geçmişi olan hastalar
Prevalans
6,504 kedinin 0.6%’ı nekropside
Kedilerin 67%’si nekropside (45%’i sağlıklı kedi)
Risk Faktörleri
İlaçlar: Organofosfatlar
İnfeksiyöz sebepler: Toxoplasma gondii,
pankreatik parazit (Eurytrema
procyonis), karaciğer paraziti (Amphimerus
pseudofelineus); Viral - FIP, herpesvirus,
VS-calicivirus
Beslenme: Yüksek yağlı besinler
kedilerde etkili değil
Hipertrigliseridemi
Hiperkalsemi
Künt travma
Genel eş zamanlı hastalıklar Hepatik lipidozis
Kolanjitis
Yangısal bağırsak hastalığı
Diabetes mellitus
Klinik Belirtiler
Letarji
Anoreksi/ azalan iştah
Dehidrasyon
Kilo kaybı
İkterus
Kusma
Ateş
Karın ağrısı
Diare
Abdomende palpe edilebilir kitle
Hemogram
Nonrejeneratif anemi
Lökositozis
Lökopeni
Biyokimya Profili
Artan karaciğer enzimleri
Hiperbilirubinemi
Hiperglisemi
Amilaz ve Lipaz
Faydası olduğu gösterilmemiştir
Radyografi
Nonspesifik
Tıkanıklık tespiti, radyodens tespiti ve süpheli yabancı cisim, vs.
Abdominal Ultrason
24%–67% sensitivite*
73% spesifite*
TLI
28% sensitivite*
Pankreas-Spesifik Lipaz
Spec cPL®/SNAP® cPL™
Spec fPL®/SNAP® fPL™
79% sensitivite*
80% spesifite*
Tedavi
Sıvı & Elektrolitler: Rehidrasyon,
pankreas perfüzyonu, doğru elektrolit ve
asid-baz dengeleri
Analjezikler: Rutin olarak ayarlanmalı
Antiemetikler: Beslenme desteği için
kusma kontrol altına alınmalı
Beslenme desteği: Ağızdan beslenme
önerilmemektedir; yağlı içerik önemli değil;
besleme tüpü genellikle gereklidir.
Plazma: Pıhtılaşma faktörleri sağlanmalı,
antiproteazlar, a-makroglobulinler
Kolloidler: Pankreatik perfüzyonu
arttırmak için
Azotemi
Elektrolit dengeziliği
Hipokalsemi
75% spesifite*
Antasitler: Gastrointestinal kanama
varlığında
Antibiyotikler: Nadiren endike
Kobalamin (vitamin B12): Eş zamanlı
gastrointestinal hastalık varsa B12
eksikliği sık görülür.
Glukokortikoidler: Özellikle kronik
hastalıklarda faydalı olduğuna inanılır;
eş zamanlı hastalıklar için kontraendike
olmamasına dikkat edilemlidir.
İştah açıcılar
Eş zamanlı hastalığın tedavisi
(örn: diabet için insülin)
Sensitivite: Pozitif sonuçların güvenilirlik ölçüsü Spesifite: Negatif sonuçların güvenilirlik ölçüsü
Her köpeğin ırkına
ve yaşam tarzına
uygun, kuliteli tedavi
yöntemi sağlanmalı
Leıshmanıa
sezonU
açtı
M
Leishmaniasis tatarcık sineği
(Phlebotomiae) ısırığı ile hayvandan
hayvana bulaşan ciddi ve çoğu zaman
ölümcül bir hastalıktır. Hastalık
özellikle Akdeniz ülkelerinde
yaygındır ve Türkiye’de de sinek
sezonunun en ciddi problemidir.
ayıs ve Eylül arasındaki tatarcık sineğinin
en aktif döneminde bir hayvan saatte
ortalama 100 kez ısırılır. Leishmania’ya
karşı savaş uzun ve zahmetli bir iştir.
Kliniğe gelen bir hastayı sağlığına kavuşturmak
için neler yapmalıyız, leishmania tespitininin
ve tedavisinin doğru yolu nedir? Köpeklerde
leishmania tespiti semptomlara, anamneze, klinik
tanıya ve laboratuvar analizlerine dayanmalıdır.
Leishmaniayi tedavi etmemiz için ilk olarak
leishmania enfeksiyonu ve leishmania hastalığı
arasındaki farkı anlamalıyız.
Bütün bilimsel araştırmalar dünyada
leishmania ile enfekte olan köpeklerin
sayısının -özellikle endemik bölgelerdeoldukça fazla olduğunu söylemektedir(köpek
populasyonun %50<) ama bu hayvanlardan
seropozitif olup, klinik belirtileri gösteren
bireylerin sayısı çok azdır (%3-5). Bunun
sebebi; Canine Leishmaniozis sadece klinik
semptomları gösteren bir hastalık değildir,
dünya çapında yayılımış olan, özellikle
Hastalığın
diagnozu
Leishmanianın diagnozu
hem çok kolay hem de çok
zor olabilir. Bu;
> Leishmania hastalığının
klinik semptomlarına
> enfeksiyon ve hastalığın
karıştırılmasına
> sekonder enfeksiyonlara
yakından bağlıdır.
Klinik leishmaniozis
pleomorfik bir hastalıktır,
yani hastalığın genel
özellikleri ve mevcut olan
sekonder infeksiyonlara bağlı
olarak her hastada değişik
semptomlar göstermektedir.
En çok görülen klinik belirtiler
> Deri lezyonları; eksfoliatif
dermatitis, deri ülseri,
mukokutanöz ülser,deri
nodulleri, vs.
> Lenfoadenopati (reaktif
lenfatik hiperplazi)
> Zayıflık, anoreksi, vücut
ağırlık kaybı, kas atrofisi,
hafif hipertermi
> Köpeklerde renal yetmezlik
(proteinüri, azotemi)
> Oküler lezyonlar (kreatitis,
üveitis, panophtalmitis)
> Epistaksis, kolitis
Herhangi bir klinik belirti
görülmediğinde, parazitlerin
en sık görüldüğü bölgeler
kontrol edilmeli.
Brezilya, Çin ve Akdeniz bölgesinde
yaygın olan bir enfeksiyondur.
Bildiğimiz üzere bir promastigot,
bir köpeğin derisine yerleştikten
sonra enfeksiyon farklı yollarla
devam edebilir. Bazen doğuştan
gelen bağışıklık sistemi devreye
girip, patojeni hızlı bir şekilde lokal
olarak yok eder. Ama vakaların
çoğunda yayılan enfeksiyon, spesifik
immun yanıt oluşmasına sebep
olur. Edinilmiş bağışıklık sisteminde
Th1 yanıtı gösteren hayvanlarda
makrofajların aktıvasyonu ile
parazitler yok edilir. Ama aksine, Th2
yanıtı gelişen hayvanlarda IgG I ve
IgG II’nin predominant olduğu
durumda, enfeksiyon kontrol altına
alınamaz ve sayısız klinik belirtiler
meydana gelir. Yanıtın tipine bağlı
olarak ya klinik semptomları gösteren
bir hastalık ya da hiç bir semptom
göstermeyen, kontrolsüz yayılan bir
enfeksiyon meydana gelebilir.
Bir hayvanda hangi immun
yanıtın oluşabileceği tam olarak
bilinmemektedir ama büyük ihtimalle
genetik faktörlerin de önemi vardır.
Bazı köpek ırklarda leishmania hiç
gözükmezken (İbizan Hound),bazı
ırklar leishmaniozise daha yatkındır.
Bu ırklar; Boxer, Cocker Spaniel,
Rottweiler ve Alman Çoban Köpeği.
Enfeksiyonu barındıran hayvanda
sayısız patojenik mekanızma
PETİNFO 2015/07 36-37
çalışmaktadır. Enfeksiyon ilk olarak
farklı organ ve sistemleri etkiler.
Bunlar dalak, lenf nodulleri, deri,
mukoz membranı, ciğerler, pankreas,
testisler, vs. Bunun sonucu olarak
granulomatöz yangı meydana gelir.
Sonraki aşamalarda dolaşımdaki
immun kompleksler (Ics) sentezlenir
ve renal glomerul, eklem sinovyası
ve kan damarlarında depolanır.
ICs’in depolanması sonucu klinik
semptomlar meydana gelir.
Testlere geçelim
İlk olarak bir yanlışlığı
düzeltmeliyiz. Diagnostik test diye
bir şey yok. Diagnoz, hekimin sayısız
testler ve bulgular sonucu (anamnez,
muayene, analizler...) oluşturduğu
yorumdur. Spesifik diagnostik
yöntemler iki guruba ayrılır: Direkt
Hastalık fırsatçı
enfeksiyon olarak
meydana gelir ve kronik
olarak gelişmektedir. Bu
durumda antibiyotik ve
steroid tedavilerinden
sonuç alınamıyor.
KEDİ&KÖPEK
Canine Leishmaniozis (CanL) şüpheli hayvyan
Kantitatif Serolojik Testler
Pozitif
Yüksek
Negatif
Düşük
Şüpheli CanL
Sitolojik / Histolojik Değerlendirme
Leishmania Amastigotu
PCR
Kesin CanL
(sitolojik değerlendirme, histolojik
değerendirme ve PCR analizi) ve
indirekt (serolojik). Genel bir kural
olarak köpeklerdeki leishmaniozis
sitolojik, serolojik ve PCR analizi ile
hızlı ve etkili bir şekilde onaylanabilir.
Leishmaniozisin klinik belirtilerini
gösteren bir köpekte ilk olarak sitolojik
ve spesifik serolojik analizler yapılmalı.
Sitoloji için örnekler
> Papüler, nodüler ve ülseratif
deri lezyonlarından ince iğne
aspirasyon tekniği ile alınmalı.
> Klinik semptom gösterdiği
durumlarda (örn.: anemi ve
lenfadenopati), kemik iliği ve lenf
nodüllerinden örnek alınır.
> Enfekte bölgelerden alınmış
herhangi bir sıvı (örn.: artritis ve
poliartritis durumunda synovia ya da
sinirsel semptom durumunda BOS)
> Herhangi klinik belirti
görünmediği durumlarda parazitlerin
en sık görülen bölgelerinden örnekler
alınmalı (örn.: kemik iliği, lenf nodülü,
dalak, kan örneğin ‘buffy coat’ kısmı)
Aldığımız örnekte amastigotun
görünmesi köpeğin enfekte olduğunu
Başka bir hastalık
düşünün
İbizan Hound
ırkı köpeklerde
Leishmania
hastalığına
rastlanmamıştır.
Boxer, Cocker SpanIel,
RotweIller ve Alman
Çoban Köpeği gibi
ırKLARIN leishmaniozise
yatkın oldukları bilinir.
İbizan Hound ırkında
hastalık hiç gözükmez.
PETİNFO 2015/07 38-39
kanıtlar.Fakat hızlı bir check-up için
bu yöntem zahmetli olabilir ve köpek
enfekte bile olsa, sonucun negatif
çıkmasına imkan sağlayabilir.
Doku örnekleri sitolojik olarak
leishmaniozisi kanıtlayamazsa,
serolojik testlere başvurulabilir.
Serolojik testler leishmaniozis
için en güvenilir ve en hızlı testlerdir.
Piyasada mevcut olan hızlı testlerin
yardımıyla kolay bir şekilde sonuç
elde edebiliriz.
Kısacası serolojik testler
> Basit, ucuz, hızlı, ulaşılması
kolay bir yöntemdir
> Yüksek antikor titresi
enfeksiyonla ilişkilidir, Antikor titresi
düşük ise hayvanda aynı semptomları
gösteren farklı hastalıklar da göz
önünde bulundurulmalı.
> Bu yöntem ile hastanın
tedaviye verdiği yanıt da
değerlendirilebilir.
Leishmaniozis şüphesi yüksek
olan, non-kutanöz lezyonlara sahip
bir hayvan söz konusu ise (örn;
sistemik belirtiler), kemik iliği, lenf
nodüller ya da tam kan örnekleri PCR
ile kontrol edilmesinde fayda var.
PCR, örnekte mevcut olan
parazitin DNA’sının saptanmasında
yardımcı olmaktadır. Fakat
unutulmamalı; PCR sonucu sadece
örnekteki parazitin DNA’sını gösterebilir.
Yani örnek negatif ise bunun anlamı;
hastalık sitolojik,
serolojik ve PCR analizi
ile hızlı bir şekilde
onaylanabilir. hızlı
testlerin yardımıyla da
kolay bir şekilde sonuç
elde edebiliriz.
Periyodik olarak
tatarcık sineklerine
karşı repellent
kullanılmalı.
> Köpek enfekte değildir ve
leishmaniozis söz konusu değildir.
> Köpeğin farklı organlarında
farklı bir parazit enfeksiyonu vardır
ama aldığımız örnekte yoktur.
> Köpeğin farklı organlarında
leishmania enfeksiyonu vardır ama
aldığımız organda yoktur.
Aynı şekilde, endemik bölgede
yaşayıp enfeksiyon taşıyan ama hasta
olmayan hayvanlar da hasta bireyler
gibi pozitif sonuç çıkartabilirler.
Bu yöntemdeki sıkıntı, PCR’in kalitatif
bir teknik olması (pozitif/negatif sonuç
verir) ve enfekte-hasta hayvanı enfektesağlıklı olanlardan ayırt edememesi.
Yukarida belirtilmiş olan
yöntemlerle hayvanlar farklı
gruplarda değerlendirilebilir;
1. Grup; Parazit ile hiç
tanışmamış, Leishmania-free
köpekler. Bu hayvanların bütün testi
negatif sonuç vermektedir.
2. Grup; Paraziti taşıyan
subpatent köpekler bu grup içindedir.
Fakat parazitler çok düşük
seviyededir ve aktivite göstermezler.
Bu grup PCR pozitif olabilir, ama
diğer testlerin sonucu negatiftir. Bu
iki kategoride hayvanlar klinik belirti
göstermemektedir.
3. Grup; Parazitin çoğalmaya
başladığı asemptomatik aktif
infeksiyon dönemidir. Hayvanlar hem
PCR hem de diğer testlere pozitif
sonuç verirler ama klinik belirtiler
daha başlamamıştır. Kısa zaman
içinde hayvanlar klinik semptomlar
göstermeye başlarlar.
4. Grup; IgG titresinin yükseldiği
semptomatik aktif enfeksiyon formu
ve hastalığın en ağır dönemidir.
Son iki aşamada aktif enfeksiyon
belirtileri meydana çıkmış ve
köpek leishmaniaya karşı savaşı
kaybetmeye başlamıştır. Leishmania
infantum enfeksiyonundan haftalar,
aylar sonra hastalık gelişebilir.
Bazi çalışmalar köpekleri
durumlarına göre 4 gruba ayırır;
A: enfeksiyona maruz köpekler
B: enfekte köpekler
C: hasta köpekler (klinik
semptomlar gösteren hayvanlar)
D: ağır hastalar
Bazı araştırmacılar bir beşinci,
E grubunun da eklenmesini
düşünmektedir. E grubunda tedavilere
KEDİ&KÖPEK
Mikroskopik
Bakıda
kullanılacak
materyalin
elde edilmesi
cevap vermeyen (Ea) ya da tedaviden
sonra hastalığı nüks eden (Eb) bireyler
yer almaktadır. Yukarıda belirtilmiş
olan sistemin sabit, şematik sınırları
yoktur, böyle kompleks bir hastalıktan
bu zaten beklenemez.
Tedavi
Leishmaniozis ilaç tedavisi
veteriner hekimlerin ağır sınavlarından
birisidir. Hastalığın kompleks
Klinik leishmaniozis
geçiren bir hastanın
özel ilgiye ihtiyacı vardır.
1., 2., 3., 6., 12. aylarda
ve bundan sonraki her
2. senede hastalıkla ilgili
analizler tekrarlanmalı.
patogenitesinden dolayı klinik
semptomlar kendilerini sayısız formda
belli eder. Baziları hafif, nonspesifikken
bazıları organların çoğunu işgal etmiş
olabilir. Konunun başında belirtildiği
gibi, bağışıklık sistemi hastalığın
gelişmesinde önemli rol oynamaktadır.
Aynı anda bağışıklık sisteminin,
uyguladığımız tedaviye karşı ne tür
cevap verebileceği de önemlidir.
Piyasadaki anti- Leishmania ilaçların
çoğu geçerli bir süre için hastalıkla
savaşır ve klinik semptomlarını
hafıfletir, ama genellikle enfeksiyonun
tamamini yok edemezler.
Tedavideki amaç
> hastada mevcut olan parazit
sayısını mümkün olduğu kadar düşük
seviyeye indirmek
> parazitlerin meydana getirdiği
organ hasarlarını tedavi etmek
> bağışıklık sistemini enfeksiyon
ile savaşabilecek seviyeye yükseltmek
> ilaçlardan dolayı ortaya çıkan
klinik semptomları kontrol altına almak
> klinik formun nüksetmesini
elimizden geldiğince engellemek.
Köpeklerin Leishmania
tedavisinde en yaygın kullanılan tedavi
şekli ise meglumine antimoniate
ve allopurinol kombinasyonudur.
Bu kombinasyon şekli B, C ve D
gurubunda olan bütün hayvanlarda
uygulanır; Meglumin antimoniate 100
mg/kg, SC, dört hafta boyunca günde
bir defa, Allopurinol 10-15mg/kg, PO,
en az 6 ay boyunca her 12. saatte.
Meglumin antimoniate’in dozu
ikiye bölüp 50mg/kg şeklinde de
uygulanabilir. Bu durumda 8 hafta
boyunca verilmelidir. Pentavalent
PETİNFO 2015/07 42-43
> Lezyon % 70 ‘lik alkol ile
iyice temizlenir.
> Lezyon kenarı iki parmak
arasında sıkılır ve bir bistüri
(tercihen 15 numaralı
bistüri) ile yaklaşık 0.5 cm
uzunluğunda ve 2-3 mm
derinliğinde bir insizyon yapılır.
> Gazlı bez yardımı ile
insizyon üzerindeki kan
damlası alınır, bu süre
içerisinde lezyon kenarına
iki parmak ile yapılan
basıya devam edilerek
kanama önlenir. Bistüri ucu
ile insizyonun iç kısmına,
insizyona dik olacak şekilde
kazıma işlemi yapılır ve
mümkün olduğunca kansız
seröz bir materyal elde
edilmeye çalışılır.
> Elde edilen bu materyal
lam üzerine nazikçe
yayılır. Ardından fikse
edilen materyal Giemsa ile
boyanır. Boyama sonrasında
mikroskobik inceleme
100’lük immersiyon objektifi
ile dikkatli bir şekilde yapılır.
> Hücre içerisinde veya
dışarısında Leishmania
amastigot şekillerinin
görülmesi ile parazitolojik
tanı konur.‘
T.C. Sağlık Bakanlığı Temel
Sağlık Hizmetleri Genel
Müdürlüğü 25.06.1996 tarihli ve
B100TSH0110002/6078 sayılı
Genelgesi
antimoniate’e karşı hassasiyet
gösteren hayvanlarda yan etki
belirtileri genellikle ilk dozdan sora
görülebilir. Bunlar; asteni(kronik
yorgunluk), çabuk yorulma, kusma,
ishal, iştahsızlık ve hafif ateş.
İlaç yüksek dozda uygulandığında
nefrotoksisiteye sebep olabilir.
Bu şekilde hassasiyet gösteren
hayvanlarda alkil fosfolipid olan
miltefosin kullanilabilir (PO 2 mg/
kg, 4 hafta boyunca). Proteinuri ve/
yada renal hastalık durumunda bu
ilaç tercih edilir. Bu tedavi B ve C
durumundaki köpeklerde iyi sonuç
verir ve en az bir sene boyunca
koruma sağlar. Profilaksi ise
tedavinin önemli bir kısmıdır. Tatarcık
sineklerin kontrolü ile hasatalığın
eradikasyonunu da önleyebiliriz.
D grupta olan köpekler, hastalığın
birçok klinik semptomunu
göstermektedir. Parazit
tedavisinin yanı sıra bu hayvanlara
kondisyonlarına göre destek tedavi de
verilmeli. Tedaviye yanıt vermemek
(Ea) ya da tedaviden kısa süre sonra
hastalığın nüks etmesi (Eb) çeşitli yan
etkiden, kötü bakım koşullarından,
sahibin ilgisizliğinden ve yanlış
ilaç kullanımından kaynaklayabilir.
Stres, zayıflık ve herhangi sekonder
enfeksiyon leishmaniozisin nüks
etmesine sebep olabilir. Hayvanların
iyileşme süresi klinik ve patolojik
durumlarına göre değişir. Ortalama
süresi tedaviden itibaren bir veya
üç aydır. Renal bozukluğu olan
köpeklerde iyileşme periyodu daha
uzundur. Allopurinol’un kesilmesi
hastanın klinik durumunun tamamen
iyileştiği (anamnez, fiziksel muayene
ve labor sonuçları) ve antikor negatif
durumunda mümkün olabilir.
Seronegativite ilk altı ayda kesinlikle
beklenmemelidir. Bazı durumlarda
hasta tamamen iyileşmiş görünse bile
antikor titresi seneler boyunca yüksek
seviyede kalabilir.
Tedavi başarılıydı. Şimdi ne olacak?
Hastanın durumu devamlı
kontrol altında tutulmalı. Birinci,
iyileşme süresi klinik ve
patolojik durumlarına
göre değişir. Tedaviden
itibaren 1-3 aydır.
Renal bozukluğu olan
köpeklerde iyileşme
periyodu daha uzundur.
Hastalığın en çok
görülen klinik
belirtisi; alopesi
ikinci, üçüncü, altıncı ve on ikinci
aylarda ve bundan sonraki her ikinci
senede hastalıkla ilgili analizler
tekrarlanmalı. Bunun yanında klinik
leishmaniozis geçiren bir hastanın
özel bakıma ihtiyacı olacaktır.
Köpeğin ırkına ve yaşam tarzına
uygun kaliteli mama kullanılmalı.
Ürolitiazis tedavisinde kullanılan
prescription mamalar tercih
edilmeli. Hayvanın yanında taze su
her zaman bulundurulmalı. Taze
su, allopurinol doz fazlalığından
meydana gelen, ürolit oluşmasını
önemli ölçüde engeller.
Periyodik olarak parazit
kontrolü (ekto ve endoparazitler)
yapılmalı. Senede bir kere fekal
kontrol. Tatarcık sineklere karşı
repellentler kullanılmalı. Herhangi
immunosupressif tedaviden
kaçınılmalı (örn.: Steroidler).
Allopurinol ile etkileşime
geçebilen ilaçlardan kaçınılmalı
(örn.:Azathioprine).
Son olarak; hayvanlara karşı
sevgimizi de eksik etmeyelim. 
TALAT GÜLBAY ANLATIYOR
KEDİ VE KÖPEKLERDE BESLENME VE SAĞLIK DENKLEMİ
Kedi ve köpek beslenmesi
açısından önemli organik
ve inorganik mineraller
Kedi ve köpek için mineraller hayati önem taşımaktadır. Her mineral enerji
transferinden, deri sağlığına, üreme fonksiyonlarından, sinir sistemi sağlığına
kadar vücut içinde bir veya daha fazla fonksiyonda çok önemli rollere sahiptir.
İNORGANİK MİNERALLER
Kedi ve köpeklerin vücutları ve
yaşamsal fonksiyonları için gerekli
besin maddeleri içinde en önemli
gruplardan birisi de minerallerdir.
Vücut tarafından ihtiyaç duyulan
miktarlarının oranına göre makromineraller ve iz-mineraller olarak alt
gruplara ayrılan mineraller özellikle
kedi ve köpek beslenmesi için tam ve
eksiksiz “komple gıda” niteliğindeki
kuru mamalarda dengeli ve yeterli
oranlarda olacak şekilde içeriklerde
yer alır. Kedi ve köpek mamalarında
mamanın türüne göre % 5-8 gibi
değişen oranlarda mineral maddeler
bulunmaktadır. Aşağıda kedi ve
köpek için önemli mineral maddeler
ve bunların temel fonksiyon ve
rolleri yer almaktadır.
Kalsiyum
Yavru kedi ve köpekler
özellikle büyüme ve gelişme
döneminde en önemli besin
maddelerinden birisi kalsiyumdur.
Güçlü bir kemik ve iskelet yapısının
oluşmasında kalsiyumun hayati
önemi vardır. Bunun yanı sıra
hücreler arası haberleşmede
ve algılama hücrelerinin ileti
gönderebilmelerinde de kalsiyum
çok önemli görevlere sahiptir. Kedi
ve köpeklerde kalsiyumun %99’u
kemik dokularda depolanmaktadır.
Kalsiyum eksikliği en çok aşırı
fosforlu besinleri (et, balık, tavuk
ve ciğer) aşırı tüketen kedi ve
köpeklerde ve emziren hayvanlarda
görülür. Özellikle köpeklerde
büyüme döneminde kalsiyum
eksikliği raşitizm gibi iskelet
hastalıklarına yol açabilir. Aynı
şekilde gereğinden fazla kalsiyum
tüketilmesi de kas ve iskelet
sisteminde gelişme bozukluklarına
yol açabilmektedir. Kalsiyumun
kan pıhtılaşması mekanizmasında
M. TALAT GÜLBAY, Veteriner Hekim
da önemli rolleri bulunmaktadır.
Kanda kalsiyum oranın yükselmesi
bazı kanser türlerinin önemli bir
göstergesi ve belirtisidir. Kanda
kalsiyum düzeyinin düşük olması
da kedi ve köpeklerde pankreas
hastalıkları v.s. gibi bazı hastalıkların
varlığı sırasında görülebilen önemli
bir bulgudur.
Fosfor
Kalsiyum ile birlikte fosfor
da kemik yapının oluşmasında ve
hücresel enerji mekanizmasında
görev alır. Kullamım oranı kalsiyum
kullanımına göre belirli aralıklarda
olması gereken fosforun fazlalığı
da eksikliği kadar önemli sağlık
problemlerine yol açabilmektedir.
Kedi ve köpek için günlük alınan hazır
mamalarda fosfor/kalsiyum oranının
1/1–1/2 aralığında olması gerekir.
Potasyum, sodyum ve klorid
Kedi ve köpek için önemli
minerallerden bir diğeri de
potasyumdur. Özellikle sodyumun
dengelenmesinde görev alan
potasyum bu sayede neredeyse tüm
hücresel fonksiyonların işleyişinde
görev alır. Hücresel düzeyde enerji
üretiminde de fosforun çok önemli
görevleri vardır. Ozmotik (hücre içi
ve hücre dışı basınç dengesi) ve asit
baz dengelerinin sağlanmasında,
sinir iletimi ve kas kontraksiyonlarının
(kasılmalarının) sağlanmasında
sodyum ve klorid ile birlikte rol alırlar.
Sodyum aynı zamanda suyun
vücuda alımını ve su tüketiminin
regülasyonunu sağlayan minerallerden
biri olarak da görev yapar.
CHAMPION'UN
DESTEKLERİYLE
HAZIRLANMIŞTIR.
1969 yılında Ankara’da doğan M.Talat GÜLBAY, 1983 yılında girdiği Kuleli Askeri Lisesi’nden
1987 yılında mezun olmuş ve İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde eğitimine devam
etmiştir. Lisans ve yüksek lisans eğitimlerinin sonrasında 1993 yılında Veteriner Hekim olarak
mezun olmuştur. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hayvan Besleme ve
Beslenme Hastalıkları ana bilim dalında Doktora eğitimine başlamış ve 1995 yılında yeterlilik
sınavını başarı ile tamamlayarak kedi ve köpeklerde obezite problemlerinin düzeltilmesi, kilo
kontrolü ve kilo vermeye yardımcı doğal beslenme ilaveleri ve yöntemleri konusunda doktora
çalışmasına başlamıştır. 1993 yılında kurduğu veteriner kliniğinde profesyonel iş yaşantısını
başlatmış ve 1994 yılında kliniğin işletmesini de kapsayan Patiş Veteriner Hizmetleri Limited
şirketini hayata geçirmiştir. Gülbay, 1994 yılında akademik çalışmalarını sürdürürken yerli ve
yabancı birçok firmaya teknik danışmanlık yapmış ve özellikle hasta hayvanların beslenmesi konusunda hazırladığı aylık bültenler ve özel reçete diyetlerin evcil hayvan sağlığında
kullanımı konusunda hem firmalara ve sektöre bilimsel desteklerde bulunmuştur. 1999
yılında ülkemizde Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği’nin kuruluşunda bulunmuş ve
ilk başkanı olarak 2000 yılında WSAVA (Dünya Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği)’ya
üye olunmasını sağlamıştır. Amsterdam’da gerçekleşen bu başarı ile birlikte 4 yıl süre ile
WSAVA Ulusal Temsilciği ve Uluslararası Genel Kurul Üyeliği görevlerini sürdürmüştür. Bu
süre zarfında birçok ulusal ve uluslararası bilimsel konferans ve seminerler düzenlemiş ve
birçok konferansta katılımcı olarak yer almıştır. 2001 ve 2005 yılında dünyada en başarılı ve
prestijli mesleki konferanslardan birisi olan Kuzey Amerika Veteriner Konferansı’na (The North
American Veterinary Conference) Avrupa veteriner hekimlerini temsilen Özel Konuk olarak
katılmıştır. Çeşitli dergi yazıları ve akademik makaleleri bulunmaktadır. Örneğin Doğan Yayın
Grubu’nda Hürriyet Gazetesi “Pako’nun Sayfasında” kendisine ait köşesinde haftalık olarak
evcil hayvan sahiplerine yönelik bilimsel yazılar yayınlamaya başlamıştır. National Geografic
Kids Türkiye Dergisi’nin evcil hayvanlarla ilgili olarak hazırladığı ve çocukların gönderdiği
evcil hayvanlarla ilgili soruların yanıtları ve merak ettikleri konulardaki yazıları ile çocukların bilgi ve birikimlerine katkıda bulunmaya başlamıştır. Türkiye’nin ilk spesifik
kuru kedi ve köpek maması, Premium Champion ve Goody markalarının sahibi
Tropikal Pet’in fabrikasının kuruluş aşamasında bünyesine katılmış ve
tüm ürünlerin tasarım, formülasyon ve üretimlerini gerçekleştirerek ulusal pet sektörüne tamamen yerli ve yüksek kaliteli
ürünlerle büyük bir başarı ile katkıda bulunmuştur.
Tropikal Pet teknik danışmanlık görevini de
devam ettirmektedir.
KEDİ VE KÖPEKLERDE BESLENME VE SAĞLIK DENKLEMİ
Magnezyum
Magnezyum köpek ve kedilerde
kemik dokunun ve hücre içi sıvıların
önemli bir parçasıdır. Bir çok enzimin
de yapısında bulunur, sinir ve kas
dokunun çalışmasında önemli
görevler üstlenir.
ORGANİK MİNERALLER
Demir, bakır, çinko, mangan,
ve selenyum gibi mineraller kedi ve
köpeklerde birçok sindirim ve metabolik
fonksiyonun gerçekleşmesinde görev
alırlar. Bunun yanı sıra özellikle kedi
ve köpeklerin sindirim sistemlerinden
geçmekte olan besin maddelerinden
daha iyi yararlanmalarına yardımcı olur
ve bu besinlerin emilimini yani vücuda
girişini de arttırırlar.
İnorganik olarak tabiatta
bulunan bu minerallerin amino
asitlerle bağlanarak organik hale
dönüştürülmüş olanları gerek
emilim gerekse etkinlikleri açısından
çok daha değerli ve faydalıdır.
Yapılan bilimsel çalışmalar
amino asitlerle bağlanarak (şelat
oluşturarak) organik forma
dönüşmüş minerallerin, inorganik
olanlarına göre daha kolay
emildiğini ve biyoyararlılığının ve
kullanılabilirliğinin çok daha yüksek
ve etkin olduğunu göstermektedir.
Çinko
Çinko kedi ve köpeklerde
100’lerce enzimin yapısında bulunur
ve bundan dolayı bir çok metabolik
ve fizyolojik fonksiyona katılır. Bunlar
içinde en önemlileri bağışıklık sistemi
fonsiyonlar ve enzimleri, deri ve yara
iyileşmesi ile ilgili işlevler, üreme ve
büyüme ile fizyolojik fonsiyonlar en
önemlileri olarak sayılabilir. Çinko
eksikliğinde iştahsızlık, kilo kaybı ve
deri problemleri kedi ve köpeklerde
çok sık görülen sağlık sorunlarıdır.
Selenyum
Yağların sindirimi ve E vitaminin
emilimine yardımcı olan selenyum
vücutta bulunan tüm hücrelerin
içinde bulunan doğal antioksidanların
(oksidasyon önleyici maddelerin) en
temel yapıtaşlarındandır. Bu nedenle
hücrelerin genç ve sağlıklı kalmasını
sağlarken yaşlanmayı da geciktirir
Bakır
Bakır özellikle kırmızı kan
hücrelerinin oluşumunda ve deri ve
tüylerin renk yapısının oluşmasında
görev alır. Kedi ve köpeklerde aşırı
demir ve çinko kullanımı bakır
eksikliğine neden olabilir. Özellikle
Bedlington ve West Highland
Organik ve inorganik
mineraller ailemizin
şampiyonlarının
sağlığı için hayati
önem taşımaktadır.
White Terrier ırkı köpekler bakırı
vücutlarından atmak ile ilgili olarak
ortaya çıkabilen hastalıklara çok
yatkındırlar ve bakır depolama
hastalığı olarak da bilinen bu duruma
bağlı olarak karaciğerlerinde aşırı
bakır birikmesi sonucu ciddi sağlık
sorunları yaşayabilirler.
Demir
Kedi ve köpeklerde iz-mineral
olarak mamaların içinde bulunan
ve çok az tüketilmesi yeterli olan
demirin en önemli fonsiyonları kan ile
ilgilidir. Kaslara ve organlara oksijen
taşınmasında çok önemli roller
üstlenmektedir.
Mangan
Yavru kedi ve köpekler için
yetişkin olanlara göre çok daha önemli
bir mineraldir. Kemik ve kıkırdak
yapının sağlıklı ve sağlam olmasını
sağlar. Hücre içinde mitokondriaların
fonksiyonlarında ve hücreye enerji
sağlanmasında önemli görevleri vardır.
EĞİTİM
Sosyalleşme, köpeğin
gelecek yaşamına
ilişkin farklı
olayları, durumları,
mekanları ve canlıları
pozitif bir şekilde
deneyimlemesidir.
Yavru köpek eğitimi 2
Sosyalleşme süreci
Yavru köpek eğitimi serimizin ikinci bölümünde Dr. Gürbüz Ertürk yavruların sosyalleşme
sürecinin püf noktalarını anlatacak. Köpekler de biz insanlar gibi sosyal canlılardır.
Sosyalleşme, bütün canlılar için kritik evre olarak ifade edilen süreçtir.
Yavru köpekler, eve geldiklerinde
yaşamlarının en önemli ve kritik
dönemlerini yaşamaya başlarlar.
Bütün canlılar için kritik evre olarak
ifade edilen ve adına sosyalleşme
denen bir süreç yaşanır. Gelecek
yaşama ilişkin doğru davranışların
oluşmasına yardımcı olacak
sosyal beceriler kazanma sürecidir
sosyalleşme. Bu süreci normal
tamamlayamayan yavrular; diğer
hayvanlarla, canlılarla, insanlarla
veya alışık olmadıkları durumlarla
karşılaşmaları halinde korkarlar. Bu
korku onları baş edemeyecekleri strese
sokar ve köpeği agresyona kadar
taşır. Köpek beyni ilk altı ay sünger
gibidir, bilgileri emer. Spinal kordun
miyelinizasyonu ile birlikte hızlı bir
beyin gelişimi ve olgunlaşması vardır.
Yavru gelişiminde 4 kritik dönem
1. Neonatal dönem;
doğumdan sonraki 0-12.gün
2. Geçiş dönemi;
doğumdan sonraki 12-21.gün
3. Sosyalizasyon;
doğumdan sonraki 3-12.hafta
PETİNFO 2015/07 52-53
4. Juvenil periyod;
12.haftadan sonra cinsel olgunluğa
kadar geçen süre. Doğum sonrası 3.
haftadan başlayarak 12. haftaya kadar
süren kritik periyoda sosyalizasyon
süreci diyoruz. Bu sürecin 20 haftaya
kadar devam ettiğini savunanlar
da mevcuttur. Yavru köpeklerin
sosyalleşmeleri için en uygun dönem
3-12 haftalar arasıdır. Bundan sonra
da sosyalleşme devam eder kuşkusuz.
Ancak etkisi daha azdır ve daha çok
çaba harcamak gerekir.
Sosyalleşme; bir eğitim çeşidi
değildir. Sosyalleşme; köpeğin
gelecek yaşamına ilişkin olay,
durum, kişi, mekan ve canlıları
pozitif bir şekilde deneyimlemesidir.
Sosyalleştirme; yavrunun yeni ve
çeşitli zorluklarla sürekli etkileşimde
bulunması değildir. Sadece bilinçli
ve kontrollü bir şekilde olumlu
deneyimler yaşatma sürecidir.
Yavrular 5 haftalık oluncaya
kadar hareket yeteneklerini kazanırlar.
Çeşitli av ritüellerini canlandırmaya
başlarlar.7.haftaya kadar kardeşlerle
ve iyi huylu başka köpeklerle
sosyalleşmeleri uygundur. Bu dönemde
birbirleri ile oynarken ısırmanın şiddetini
de öğrenirler. 6. haftadan sonra annenin
sütü ve emzirmeye olan ilgisi azalmaya
başlar. 6-8 hafta arası annenin yavruları
cezalandırma davranışları artar. 7.
haftadan sonra ise yavrular yabancılara
ve dış uyaranlara karşı ilgilidir. Bu
ilgi 12. haftaya kadar yüksektir. Bu
nedenlerden dolayı yavruların anne ve
kardeşlerden ayrılarak insan aileleri ile
yaşamaya başlayacağı ideal zaman 7
haftalık oldukları zamandır.
8-11 haftalar arası, korku dönemi
olarak tanımlanır. Bu dönemdeki
olumsuz deneyimler hayatın diğer
dönemlerinde ciddi sorunlar olarak
karşımıza çıkar.
sosyal davranışlar doğumla
beraber başlar ve yaşamın
çeşitli evreleri ile devam
eder. ilk on iki haftalık
dönem, gelecek yaşama
ilişkin doğru davranışların
oluşumunu etkileyen en
kritik periyoddur.
evine konuk olma, çocuklu ve / veya
çocuksuz aileleri konuk alma...
Sosyalleşme ortalama 3 aylıkken
bitiyor. Yavru köpeklerin aşı programları
ise 4 aylıkken bitmekte. “Aşısı bitmeden
sakın sokağa çıkarmayın” demeyin
ne olur. Çünkü telafisi imkansız bir
sürece sebep olmuş oluruz. Gelecek
yaşamında karşılaşabilecek olay,
durum, kişi ve mekanlara yönelik
yaşayacakları pozitif deneylerden
onları yoksun bırakmaya hakkımız yok.
Sosyalleşme sürecini yaşamalarına
engel olarak problem köpekler
yaratmayalım. Her köpek yavrusu, aşı
programından bağımsız olarak kucakta,
arabada, taşıma kutusu içinde sokağa
çıkmalı ve SOSYALLEŞMELİ.
Gelecek sayılarda yavru köpek
eğitimininde “Yavrularda istenmeyen
davranışların önlenmesi ile temel
komutların öğretilmesini” işleyeceğiz. 
Sosyalleşme sürecinde önerim;
Yavru köpeklere haftada 5
kez farklı ve pozitif deneyimler
yaşatmanın uygun olacağı
yönündedir. Bunlar; farklı insanlarla
mesafeli tanıştırma, bir okul çıkışını
izleme, parka gitme, bir arkadaşın
Veteriner Hekim Dr. Gürbüz Ertürk
1988’den bu yana pet sağlığı, köpek eğitimi ve davranışları ile ilgilenen Veteriner Hekim
Dr. Gürbüz Ertürk köpek eğitimi ve rehabilitasyonu konusunda Macaristan İş Köpeği Spor
Kulübü, T.C. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı gibi kurumlardan aldığı diplomaları ile profesyonel
olarak köpek eğitmekte ve kurslar düzenlemektedir. Çeşitli meslek
Gürbüz Ertürk, örgütlerinde yöneticilik de yapan Dr. Ertürk, FCI üyesi Romanya Köpek
Türk Köpek Eğitim
Eğitim Kulübü’nün kurucu onursal üyesidir. Köpek Sağlığı ve Eğitimi
Derneği kurucusu
üzerine bir kitabı bulunmaktadır.
ve başkanıdır.
BESLENME
SU
Yaz aylarının ortalarında hayvanların
su içme alışkanlığından bahsetmekte
fayda var; yaşayan her bireye elzem
olan suyun, alması gereken miktarı
konusunda herkes bilgi sahibi olmalı.
Hayvanlara verdiğimiz ya da hekim
olarak tavsiye ettiğimiz su miktarı
yeterli mi fazla mı? Suyun zararları
ve yararları neler olabilir?
Köpeklerin ihtiyacı olan günlük su
miktarı ortalama 50-60 ml/kg’dır; kedilerde
ise bunun yarısı kadar, yani ortalama 30-50
ml/kg’dır. Örneğin, 10 kg ağırlığındaki bir
köpeğin günlük su ihtiyacı yarım litre iken, 4
kg ağırlığındaki bir kedi için günlük ortalama
200 ml su yeterlidir. Su alım miktarını
etkileyen sayısız iç ve dış etken mevcuttur.
Hayvanlarda artan su tüketimi şikayetini
hemen bir acil vaka olarak karşılamaya
gerek yoktur. Bu durum, hareketlerdeki artış
gibi basit nedenlerden dolayı da meydana
gelebilir. Su tüketimi artışlarının en önemli
nedenlerinden biri ısı artışıdır (hem ortamın
hem de vücudun ısısı); çünkü artan vücut
ısısının bir miktarı ağız yoluyla vücuttan
uzaklaştırılır. Hayvanlar ağızlarından nefes
alırken, soğutma mekanizmasının temelini
Kuru mamaların
nem oranı
ortalama %8’dir.
Su ve tuz dengesinde
özetle; suyun fazlalığı
hiponatremiye, suyun
noksanlığı hipernatremiye,
sodyum miktarının fazla
olması ise ödeme neden olur.
oluşturan buharlaşma mekanizması
hızlanır. Daha fazla hareket ederek
tatilin keyfini çıkartan ya da yoğun
çalışan bekçi köpeği, çoban ve yarış
köpeği gibi hayvanlar, harcadıkları
fazla enerjiyi hem fazla yem
tüketerek hem de fazla su içerek
karşılayacaktır. Sıcak havada fazla
enerji sarf etmeyen hayvanların
ise iştahında düşüş görülürken, su
ihtiyaçları artar. Özellikle brakisefalik,
kalın tüy örtüsüne sahip ve büyük
cüsseli köpekler sıcağa karşı daha
hassastır. Bu hayvanlar vücut ısılarını
uygun düzeyde tutabilmek için daha
fazla ve daha hızlı nefes alırlar.
Vücudu terk eden büyük miktardaki
suyun takviye edilebilmesi için
hayvanların normal miktarın üzerinde
suya ihtiyaçları vardır. Yaz aylarında
sağlıklı bir hayvanın aldığı su miktarı,
normal miktarın 2-3 katıdır.
Mamaların tuz ve nem miktarı da
su tüketimini etkilemektedir. Ev
yemekleri ve konserve mamaları
yaklaşık % 80 oranında nem
içermektedir. Bu tür besinlerle
beslenen hayvanlar, günlük su
ihtiyaçlarını yediği yemekten
karşıladıkları için ya çok az su
tüketirler ya da hiç su tüketmezler.
HASTALIĞIN HABERCİSİ
Su tüketimindeki artışların altında
daha ciddi sebepler de yatabilir.
Psikolojik olarak, su tüketimi hayvanlar
mutlu oldukları müddetçe artar; strese
girdiklerinde ise azalır. Yumuşak dışkı,
ishal, kusma ve idrar yolu enfeksiyonu
PETİNFO 2015/07 56-57
gibi su kaybı ile seyreden semptomların
sonucu da su alımını geçici olarak
arttırmaktadır. Fakat uzun zamandır,
kronik olarak fazla miktarda su tüketen
hayvanların durumu ciddi birer vaka
olarak değerlendirilmeli ve altta yatan
sebepler araştırılmalıdır. Sebepler
arasında organ disfonksiyonları ya
da hormonal sorunlar bulunabilir.
Organlarda meydana gelen sorunlarda
böbrek ve karaciğer yetersizliği
düşünülmeli, enfeksiyon durumunda
ise pyometra, pankreas, ince bağırsak
ve idrar kesesi enfeksiyonları akla
getirilmelidir. Diyabet, tiroid, böbreküstü
ve hipofiz bezi disfonksiyonu gibi
durumlarda da hormonal sebepler
araştırılmalıdır. Yukarıda belirtilen
hastalıkların hepsinde poliüri ve
polidipsi semptomları mevcuttur.
NASIL KONTROL EDİLİR?
Benzer şikayetlerle kliniğe gelen
hayvanların belli saatlerde kuru
mamanın yanında tükettiği su miktarı,
hayvan sahipleri tarafından en az 3
gün boyunca kayıt altında tutulmalı.
Az miktarda (ortalama %8) nem
bulunduran kuru mamaların düzenli
saatlerde verilmesi ile hayvanların içtiği
su miktarı daha kolay hesaplanabilir ve
prognozu görmemize de yardımcı olur.
Köpeklerin günlük kuru mama ihtiyacı
20 g/kg’dır. Köpeklerin günlük su
ihtiyacını yukarıda belirttiğimiz gibi 5060ml/kg olarak hesaplarsak, bir günde
aldıkları kuru maddenin 2-3 katı kadar
su tüketmeleri gerektiğini söyleyebiliriz.
Kedili sahipler, genel olarak hayvanları
öğünleri ile uğraşmadan, önlerinde
bolca su ve mama bulundururlar.
Kedilerin, evde self servis bulunduğu
Köpeklere
50-60ml/kg/
gün taze su
verilmelidir.
durumlarda günde 10-15 kez su
içtikleri bilinmektedir. Düzenli mama,
aynı zamanda idrar dansitesindeki
değişikliklerin fark edilmesi konusunda
da yardımcı olabilir. Sağlıklı beslenen
kedilerin idrar dansitesi köpeklerin
idrar dansitesinden daha yoğundur.
Kedilerdeki ortalama dansite
1.015-1.060 iken, köpeklerde ise bu
ortalama 1.015-1.045 civarındadır. Bu
dansitelerden daha yoğun idrara sahip
hayvanlarda idrar taşlarının oluşma
riski de yüksektir.
Fazlası da zararlı
Hayvanlara verilen suyun miktarı
ve niteliği kesinlikle optimum düzeyde
olmalıdır. Yoğun egzersizden sonra
aniden ve fazla miktarda soğuk su
tüketen köpeklerin ozmotik dengesi
olgular sadece sodyum
değerine göre değil, mutlaka
hastanın hacim durumuyla,
fizik muayenesiyle, öyküsü ve
diğer laboratuvar verileriyle
birlikte değerlendirilmelidir.
Tuzlu su
hakkında
birkaç nokta
Aşırı tuzlu su alımı
hiponatreminin tam tersine
hipernatremiye neden olur. İlk
belirtiler olan kusma ve ishal,
Na seviyesi >155 mEq/L‘ye
çıktığı durumda meydana
gelir. Bunu takiben >170
mEq/L durumunda nörolojik
semptomlar açığa çıkar;
beynin küçük damarlarında
büzüşme, yırtılma, kanama
ve trombüs gelişimi ile ölüm
oranı da yükselir. Tedavide
esas olan, kaybedilen
suyun yerine konulması
ve semptoma yönelik
tedavidir. Yine çok önemli bir
konu da; düzeltmenin hızlı
yapılmamasıdır; saatte 0.5-1
mEq/L/saat’i geçmemeli
ve toplam serum sodyum
oranını normale getirme
işlemi 36-72 saat içinde
basamaklı olarak yapılmalıdır.
PETİNFO 2015/07 58-59
bozulur ve su intoksikasyonu meydana
gelir. Sodyum düzeyinin aşırı miktarda
düşmesi (hiponatremi) ile seyredilen
bu durum, köpeklerin çok nadir fakat
ölümcül bir kondisyonudur. Hayvan,
vücudunun metabolize edebileceğinden
daha fazla sıvı tükettiği zaman
elektrolit dengesizliği açığa çıkar. Fazla
sıvı, ekstraselüler ortamda bulunan,
kaslardaki sinir iletiminden ve kan
basıncından sorumlu olan sodyumun
düzeyini düşürür. Sıvı düzeyini
dengelemeye çalışan vücutta ödem
(özellikle serebral bölgede), letarji,
koordinasyon kaybı, bulantı, kusma,
pupilla dilatasyonu ve aşırı tükürük
salgılanması gibi semptomlar meydana
gelir. Ağır vakalarda zor nefes alma,
bilinç kaybı, koma ve ölüm şekillenebilir.
Her ırktaki köpekte hiponatremi
gelişebilir; göl ve havuz kenarlarında
zaman geçiren hayvanlar, suda
oynarken, suya atılan topu yakalamak
için dalarken fazla miktarda su
yutabilirler. Araştırmalar, egzersizden
sonra aşırı miktarda su tüketen ve
bahçede hortumla oynayan köpeklerin
su intoksikasyonu vakalarından
da bahseder. Su intoksikasyonu
tedavisinde hiponatremi ile mücadele
edilmeli, Na seviyesi ve plazma
osmolitesi yükseltilmeli. Normal kan
sodyum düzeyi 140-165 mEq/L’dir.
Bu düzeyin <135 mEq/L olduğu
durumlarda hiponatremi oluşur.
Şiddetli akut hiponatremi durumunda,
hipoosmolariteyi düzeltmek amacıyla
IV kristaloid çözeltiler verilmelidir.
Serum sodyum konsantrasyonu 125
mEq/L düzeye gelene kadar yükseliş
0.5 mEq/L/saat’i geçmemelidir,
sonrası ise daha yavaş olmalıdır. 
Bunları bilmeden
KEDİ&KÖPEK
y
ıllardır veteriner hekimlik
mesleğinin içinde
olan ağabeylerinin
ve ablalarının hayat
hikayelerini dinlemek
bazen çok rahatlatıcı gelir.
Yaşlı bir profesör, hayat hikayesini
hep şu fıkra ile anlatmaya başlar: “Bir
veteriner hekim vefat ettikten sonra
cennete giden merdivenlerden yukarı
doğru çıkmaya başlar. Hayatı boyunca
yaptığı her hata içinse merdivenlerin
yanındaki kara tahtalara tebeşirle
birer çizgi atarak ilerler. Tam
kapıya varınca ünlü ve başarılı bir
meslektaşının geri geldiğini görür.
Yanına varınca ‘Ne oldu, seni cennete
almadılar mı?’ diye sorar. Meslektaşı
da ‘Hayır, tebeşirim bitti, aşağı inip bir
tane daha alacağım’ diye cevap verir.”
BU DAHA BAŞLANGIÇ
Çalışma hayatının uzun
merdivenlerini de tırmanırken fark
edeceksin ki; saygı duyduğun bütün
veteriner hekimler sahip oldukları
pozisyona hiç hata yapmadan
varmadılar. Onlar da senin şu
an yürüdüğün uzun ve zahmetli
yolları kat ettiler ve senin yaptığın
ya da büyük ihtimalle yapacağın
hataları yaşadılar ama hiçbir zaman
vazgeçmediler. Mezun olup eline
aldığın diploma, sana veteriner hekim
olma hakkı kazandığının ve yeni şeyler
görüp, öğrenip, araştırmakla geçecek
bir hayata ilk adımlarını attığının
simgesidir. Bundan sonraki hayatın
için birkaç tavsiye; hasta sahiplerini
Geçtiğimiz aylarda yüzlerce veteriner hekim
öğrencisi kepini atarak mesleğimize ilk
adımlarını attı. Sevgili genç meslektaşımız;
öncelikle tebrikler ve bundan sonraki hayatına
hoş geldin. Bir yandan sınav stresinden
kurtulduğun için seviniyor olmalısın,
öte yandan da mesleki açıdan nelerle
karşılaşacağını düşünmelisin.
KEDİ&KÖPEK
ve tecrübeli meslektaşlarını dinle,
önyargılı olmaktan kaçın, alçakgönüllü
ol. Her zaman her şeyin yüzde yüz
sorunsuz gidemeyeceğini kendine ve
hasta sahiplerine hatırlat. Bir veteriner
hekim biyoloji ile uğraşır ve hayatlarla
mücadele eder; ölümsüzlüğü kimse
garanti edemez. Hekim sadece elinden
gelenin en iyisini yaparak, bir hayvanın
yaşam standartlarını iyileştirebilir
ve gerekirse zor anlarda zor kararlar
verebilir. Bunu hayvan odaklı her türlü
mesleği icra eden insandan daha iyi
yapabilir ve yapmalı.
ASLA PES ETME
İlk yıllarında endişe, umutsuzluk
ve tereddütle dolu mesleki anların
olacak. Bu anlardan aynı zamanda
sayısız tecrübe de edineceksin.
Yoluna devam et ve gerekli
olduğunu hissettiğin anlarda
yardım al; çünkü yalnız değilsin.
Bütün felaketler aslında gelişmenin
bir parçasıdır ve yıllar geçtikçe
Mezun olduğunda ders kitaplarını ve notlarını atma.
Kitapları, bilimsel dergileri ve makaleleri zaman zaman
karıştırmak üniversiteden hatırlayamadığın bilgileri
tazelemen için işine yarayacaktır.
İLK İŞYERİ
İlk işyerini özenle seçmelisin.
Bu seçim gelecekteki
kariyerini etkileyecektir.
İlk aylarda desteğe ve
devamlı öğrenmeye ihtiyacın
olacak. İlaç isimleri ve aşı
programları gibi ayrıntıları
çalışma hayatında hatırlamak
gün geçtikçe daha da
kolaylaşacak. Klinikte
çalışanlar bu konuda sana
yol göstermelidir. İlaçların
ayrıntılarını günlük kullanımla
birlikte bir ay içinde ne kadar
iyi şekilde aklında tutacağının
garantisini verebilirim. Ama
seni hemen ilk günlerden
yalnız bırakan ve telefonunu
kapatan patrondan hiçbir
konuda beklentin olmasın.
PETİNFO 2015/00 00-00
hikayesini anlatabileceğin iyi birer
derstir. Hiçbir hatanı unutma ve
sorunlarını nasıl çözdüğünü hatırla.
Hasta sahiplerinden gelen teşekkür
kartlarını, mektupları sakla; kendini
kötü hissettiğin zaman başarılarına
hatırlamaya yardımcı olacaklardır.
Her şeyden önce, yalnız olmadığını
hatırla. Ailen, arkadaşların,
meslektaşların sana her zaman destek
vermeye hazır. Veteriner hekimliğin
iş stresi ve yüksek risk faktörleri
fiziksel, ruhsal ve sosyal sağlık
sorunlarına yol açarak hem çevremizi
hem de iş hayatımızı olumsuz
yönde etkileyebilir. Araştırmalar ile
kanıtlamış olarak kendini bir topluma
ait olduğunu hisseden, kulüplere,
aktivitelere katılan insanların stres ile
ilgili sağlık sorunları daha düşüktür
ve iş hayatlarında da daha verimli
olurlar. Her hafta yapılan rutin
egzersizler hayatta kalma içgüdülerini
güçlendirecek. Bazen bir angarya gibi
gelse de, pes etme; devam et!
İşe başladığın zaman da öğrenmen
KEDİ&KÖPEK
Üniversiteden insanlarla iletişim halinde kal. Onların
deneyimlerini ve hatalarını duymak, gelecek ile ilgili
neler yapacağın konusunda bir tek senin endişe
yaşamadığını bilmek kendini daha iyi hissettirecektir.
gereken birçok şey, tanışacağın yeni
iş arkadaşları var… Beraber çalıştığın
veteriner hekimler ve teknikerler ile
iletişim kurmaya çalış. Merak et, soru
sor. Yeni mezun olarak hemen ilk
günden her şeyi her zaman bilmeni
kimse bekleyemez. Zaman geçtikçe
sen de kendini geliştireceksin.
Klinikteki ya da çalışma yerinizde
boş olduğunuz zamanlarda çalışma
arkadaşlarına yardım edebilir ve
fikir alış-verişlerinde bulunabilirsin.
Böylece iş arkadaşlarını mutlu edecek
ve yeni şeyler de öğreneceksin.
Beklenmeyeni bekle. Her şeyi
düşünüp planladığını düşünsen bile
kesin gözünden kaçan bir şey çıkacaktır.
Ama moralin hemen kırılmasın. Sorun
çözülecek ve sen de bir dahaki sefere
daha dikkatli, tecrübeli olacaksın.
Sakın panik yapma. Dur, derin nefes
al, düşün, davran. Üniversitede
öğrendiğinden daha fazla konu ve
yöntem mevcuttur. Oftalmoloji, dişçilik,
ŞİKAYET
YÖNETİMİ ÖNEMLİ
Hasta sahibinin her türlü
haklı/ haksız memnuniyetsizliği klinikten çıkınca en az
15 hasta sahibinin kulağına
ulaşacaktır. Hemen ilk sene
Veteriner Hekimler Birliği’ne
ya da mahkemeye hesap vermek istemezsen sana karşı
gelen şikayetlerle yüzleşmeyi
ve onları yönetmeyi öğrenmelisin. Bir sorun ile ne kadar
hızlı yüzleşirsen o sorun da
o kadar hızlı çözülecek ve
müşterinin memnuniyeti de o
derece artacaktır. Gerektiği
zaman özür dilemekten
çekinme. Ve hiç bir zaman
boş verme.
PETİNFO 2015/00 00-00
fizik tedavi, dermatoloji, Çin bitkiler,
İskandinav masaj teker teker ayrı ayrı
uzmanlık alanıdır. Genel bir veteriner
hekim olarak kalma, uzmanlaş. Mevcut
hastanız uzmanlık alanın ile ilgili değilse,
hastayı daha bilgili bir meslektaşına
yönlendirmekten ya da en az tavsiye
istemekten çekinme.
Hasta sahiplerini anla. Pet hayvan
sahiplerinin çoğu ilk muayene sırasında
ne kadar bilgili olduğundan ziyade, ne
kadar ilgili olduğuna bakar. Hayvanlara
ilgi göster, onlarla konuş. Hayvanın
cinsiyetinden emin değilsen, tahminde
bulunma. Bazı kişiler bu konuda
hassastır ve durum kötü bir başlangıca
sebep olur. Sahiplerin çoğu bilgileri
aynı anda sindiremez. Üniversitede
beş senede öğrendiğin bütün bilgileri
aynı anda aktarmaya çalışma.
Ortalama bir müşteri, veteriner
hekimi ile geçen konuşmasından 3-5
önemli noktayı hatırlar. Müşterilerle
anlayabilecekleri şekilde konuşmak
gerekir. Aynı zamanda pet hayvan
sahipleri dinlemekten ziyade dinletmeyi
de severler. İyi bir anamnez almak
istesen hayvan sahiplerine birkaç soru
yönlendirerek konuşmanın yönünü
rahatlıkla çizebilirsin. 
Veteriner hekim meslektaşım,
hayat yolculuğuna artık hazırsın.
İyi şanslar.

Benzer belgeler

Haziran-2015 - Petinfo Dergi

Haziran-2015 - Petinfo Dergi GRAFİK TASARIM EMEL VURAL [email protected] DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM...

Detaylı

Kediler, yüzyıllardır insanlarla birliKte yaşamalarına rağmen özgür

Kediler, yüzyıllardır insanlarla birliKte yaşamalarına rağmen özgür ART DİREKTÖR EBRU DERELİ [email protected] GRAFİK TASARIM EMEL VURAL [email protected] DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. ...

Detaylı

temmuz-2016 - Petinfo Dergi

temmuz-2016 - Petinfo Dergi [email protected] GRAFİK TASARIM EMEL VURAL [email protected] DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Ba...

Detaylı

Nisan-2015 - Petinfo Dergi

Nisan-2015 - Petinfo Dergi GRAFİK TASARIM EMEL VURAL [email protected] DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM...

Detaylı

Untitled - Petinfo Dergi

Untitled - Petinfo Dergi KATKIDA BULUNANLAR Dr. Gürbüz Ertürk ENİKÖ KIRALY

Detaylı