Güney Kutbu - UTED Dergi

Transkript

Güney Kutbu - UTED Dergi
267
AYLIK HAVACILIK DERGİSİ
2146-6394
ŞUBAT 2014 YIL:23 www.uted.com.tr
Bir kış gecesi rüyası:
Güney Kutbu
ASKY CEO’su
Yissehak Zewoldi
ile söyleşi
YARDIMCI
GÜÇ SİSTEMİ
(APU)
Haberler
1968
UÇAK
Rİ
YENLE
TEKNİS EĞİ
DERN
áYÑLáyNCEáHAYATAáGElIRILENáBUáESERáHAVALIMANÑáIàLETMECILIÜINDEáD~NYADA
MODELáOLMANÑNáKOLAYáOLMADÑÜÑNAáVURGUáYAPÑYORá5ZMANLÑKáDETAYLARAáVERILEN
yNEMáTITIZLIKáVEáYENILIKlIáYAKLAàÑMáKESINLIKLEá4!6´AáyZG~
Sevgili okurlar,
değerli meslektaşlarım,
Dear colleagues
and readers,
Geçtiğimiz aralık ayı içerisinde Hava-İş Sendikası Genel Kurulu
sonrası seçilerek yönetime gelen yeni yönetim kurulunu UTED
Yönetim Kurulu olarak ziyaret ederek tebriklerimizi ilettik. Görevi
devralan sendika yönetiminin derneğimize gösterdiği ilgi ve iletişime
açık olmaları bizleri çok mutlu etmiştir. Geleceğe umutla bakarak
sektörümüz için hayırlı olmasını diliyorum.
Gündemimizde yer alan en önemli konulardan birisi, düşük
maliyetli istihdam sağlama amacındaki şirketlerin çalışanlarını,
meslektaşlarımızın mutsuzluğunu, geleceğe dönük kaygılarını
düşünmeden ve değerli gençlerimize gereken saygı duymadan attığı
adımlardır.
Gençlerimizden her geçen gün gelen e-mail ve şikayetler gerçekten
düşündürücüdür. Bir örnek vermem gerekirse genç kardeşim sivil
havacılık okulundan mezun olur, bir firmanın sınavlarına girer ve işe
alım sürecinde başarılı olduğu mesajını alır. Genç kardeşim hevesle
gösterilen umut ışığına güvenerek askerlik tecili belgesi, sağlık
raporu, banka hesap bilgilerini bile hazırlayıp teslim eder, heyecanla
beklerken bir bildirim daha gelir: ‘İngilizceniz yetersiz görülmüştür.’
Fakat bu gencimize daha önceden bu sınavda başarılı olduğu bilgisi
veriliyor. Sebep olarak not ortalaması bareminin yükselmiş olduğu
bildiriliyor. Böyle bir olay fıkralarda olur diye düşüneceksiniz. Ama
bu gerçektir ve üzücüdür.
Belki de ilk iş deneyimini yaşayacak olan bu genç beyinleri daha
iş hayatlarının başında bu şekilde rencide etmek, onur kırıcı bir
davranıştır.
Sektörümüzün değerli yöneticileri; tabii ki ticari kurumlar
yönetiyorsunuz ama çalışanınıza değer vermek, mutlu çalışan ile
çalışmak kalitenin ilk adımlarıdır. Havacılık sektörünün de her sektör
gibi bir meslek onuru vardır. Bu gençleri lütfen kazanalım, onlar
bizim geleceğimizdir, umudumuzdur.
Diğer taraftan, yabancı havacılık şirketlerinin Türk uçak
teknisyenlerinin kalitesini görmesi ve onlarla mülakatlar yapması
bizler için umut verici bir gelişmedir. Meslektaşlarımızın dünyaya
geç de olsa açılması, hepimiz için umut verici bir gelişmedir. Umarım
yerli firmalarımız da teknik personelin değerini daha iyi kavrar ve
gereken önem artık verilir.
THY Hat Bakım’ın tekrar THY Teknik’e bağlanma planları nedeniyle
zaten yoğun tempoda çalışan bu birim çalışanı birçok kişinin farklı
planlar yapmaya başladığını, görüşmeler yaptığını duyuyorum.
Tecrübeli teknik personelin değerini kaybetmeden anlamak
gerektiğine inanıyor ve yöneticilerin olumlu adımlar atacağına
inandığımı belirtmek istiyorum.
Her türlü mevsimsel şartta uçuş emniyetini ilk sırada tutarak
fedakarca 7/24 hizmet veren meslektaşlarımıza kolaylıklar, siz
okurlarımıza sağlık diliyorum.
We, the UTED board, congratulated during a visit the new Havaİş trade union board, which was elected at the general assembly
in December. The interest that the new union management
paid to our union, and their attitude open to communication
were gladsome. As I look into future hopefully, I wish the new
management will bring good luck to the sector.
One of the core issues on the agenda is that some companies
looking for low-cost workforce disregard their employees,
unhappiness of the staff and concerns about future, bringing
in implementations that do not pay respect to our young
colleagues.
Daily e-mails and postings of complaint by our young people
are worrisome. Let me exemplify. A young brother says he
graduated from the civil aviation school, entered a recruitment
exam by a sector company and received a message that he
succeeded. In high hopes he raised thanks to such a sign,
he postponed his military service period, collected health
check reports and bank account documents, delivered
them to the company and started waiting for a call. Then he
received another message: “Your level of English language is
insufficient.” This is a youngster who was informed earlier that
he succeeded. And the company says that the required level was
increased. One would think that this was only a joke. But it is
true and pathetic.
Offending these young brains in the wake of their probably very
fist professional job is nothing but humiliating.
Dear precious senior managers in our sector, it is obvious that
you are running commercial businesses, but please note that
esteeming the employees and working with a happy staff are the
first steps to high quality. The aviation sector has honor, just like
any other sector do. We should win these young people for the
sector as they stand for our future.
On the other hand, it is encouraging that some foreign
companies have seen the quality of Turkish aircraft technicians
and calling them for job interviews. This is a late but happy
opening to the world by our colleagues. I hope this will lead
domestic firms to understand the real value of our technical
staff, who need to receive praise in advance.
I hear that many people are building new plans and picking job
interviews over a projection that the THY Line Maintenance will
be attached back to Turkish Technic. I believe that the value of
the technical staff should be well read before losing them and
senior managers will take positive steps in this issue.
I wish comfort for our colleagues, prioritize flight safety, working
devotedly twenty-four-seven under all weather conditions and. I
also wish health for our readers.
Peace be with you.
Esen kalın.
"UáESERáYARATÑLÑRKENáAndy Warhol´UNá“Marilyn”áADLÑáESERINDENáESINLENILMIàTIR
2
Ümit Sayıl
Uçak Teknisyenleri
Derneği Başkanı
Aircraft Technicians
Association President
[email protected]
3
Haberler
48
UTED
İstanbul Cad. Üstoğlu Apt.
No: 24, Kat: 5 Daire: 8
Bakırköy/İstanbul
Tel: 0212 542 13 00/543 29 74
Faks: 0212 542 13 71
www.uted.com.tr
www.uteddergi.com
www.uted.org
[email protected]
Bir kış gecesi rüyası:
14
Güney Kutbu
ız:
bir yıld
n
e
l
e
s
a yük
:
Afrika’d n-African star
a
p
A rising
ASKY
İmtiyaz Sahibi
Uçak Teknisyenleri Derneği Adına
Ümit Sayıl
Genel Yayın Yönetmeni ve
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Sefa İnan / [email protected]
Basın-Yayın Sekreterliği
İsmet Şahin / [email protected]
Elif Aydemir /[email protected]
Yazı Kurulu
Kıvanç Bayezit, Arif Şankaya, Volkan Kamar,
İsmet Şahin, Elif Aydemir, Dr. Handan Diker
ak
YIssehldI
o
Zew
06
20
12
40
İsviçre'nin alımlı başkenti: BERN
Katkıda Bulunanlar
Şebnem Bayezit, Mehmet Ertek, Ercüment Tarhan,
Hasan Büber
Dirty Dozen 5
KAYNAK
İ
YETERSİZLİĞ
YAPIM
Umar İletişim Hizmetleri Ltd. Şti.
Harman Sok. No: 31/1
34153 Florya - İstanbul
Tel: 0212 573 15 65
[email protected]
www.umariletisim.com
56
BASKI
Elma Basım Yayın ve İletişim Hizmetleri San. Tic.
Ltd. Şti.
Halkalı Cad. No:164 B-4 Blok
Sefaköy - Küçükçekmece İstanbul
Tel: 0 212 697 30 30
BUZ ÜSTÜNDE
SICAK REKABET
Yayın Türü: Aylık, süreli, yaygın
UTED’E ABONE OLABİLİRSİNİZ
Dergimize abone olmak için yıllık abone ücretini banka
hesabımıza yatırdıktan sonra dekontu bize fakslamanız yeterli.
Uted dergisi her ay adresinize gönderilecektir. Lütfen
ayrıntılı bilgi için derneğimizle irtibata geçiniz.
4
UTED dergİsİnİn geçmİş
sayılarına web sİtemİzden
ulaşabİlİrsİnİz.
Haberler
Ajanda
26
TEKNİK:
MOTOR BÖLGESEL
SICAKLIKLARI
28
SÖYLEŞİ:
MEHMET TÜRKEŞ
32
TEKNİK:
ALETLİ İNİŞ SİSTEMİ: ILS
34
SİNEMA:
OSCAR
42
TEKNİK:
YARDIMCI GÜÇ SİSTEMİ
(APU)
44
KAZA ARAŞTIRMA:
KONTROLSÜZ KUMANDA
46
BEŞ DAKİKA ARA
52
ÇEVRE
ESKİ UÇAKLAR NEREYE GİDER
60
ÇOCUKLAR İÇİN:
ONA BİR "CAN" VERİN
62
SAĞLIK:
SİGARAYI BIRAKMAK ELİNİZDE
64
GURME:
ÇİKOLATA
66
BULMACA
5
Haberler / NEWS
ABD’li kurum onarım istasyonlarını denetleyecek
merikan Kongresi’nden 10
yıl kadar önce yetki alan
Seyahat Güvenliği Kurumu,
faaliyet alanını genişleterek
hırsızlık ve terör saldırısı
gibi suçların engellenmesi için hava onarım
istasyonlarını da denetleme kararı aldı.
Yaklaşık 4.100 ABD’li onarım istasyonu ile
700 yabancı istasyonu kapsayan bu karar,
sadece havalimanlarının yakınındaki tesisleri
ilgilendiriyor.
Kongre, kararı 11 Eylül saldırılarının ardından
onarım istasyonlarından uçak çalınarak terör
amaçlı kullanılmasını engellemek amacıyla
almış, oluşturulan Seyahat Güvenliği Kurumu
uygulamaya geçmekte ağır davrandığı
yönünde eleştirilere maruz kalmıştı.
US body to Inspect repaIr statIons
The Transportation Security Administration of U.S. an agency adopted a decade ago to provide security against theft and terror attacks,
is expanding its fiefdom once again, planning to inspect aircraft repair stations.
The move will cover about 4,100 domestic repair stations and 700 foreign ones, excluding facilities away from airports.
The U.S. Congress mandated the agency after the Sept. 11 terror attacks and the agency had received criticism due to its inaction.
PIlotS TO FACE
test AGAINST
SLEEP APNEA
Pilotlara uyku apnesi testi
008 yılında Go! şirketine ait Bombardier uçağının kokpitindeki iki
pilotunun da Honolulu – Hilo seferi sırasında uyuyakalmasının ardından
ABD’de Kongre tarafından yetkilendirilen bağımsız NTSB kuruluşu,
obstruktif uyku apnesiyle ilgili olarak pilotlar arasında aldığı tedbirleri
geliştiriyor. Kuruluşun tavsiyesi üzerine önce pilotlara konuya dair
eğitim veren Ulusal Havacılık Kurumu (FAA), şimdi de vücut kütle endeksi konusunda
uyardı. Pilotlar, sertifikalı uyku uzmanları tarafından apne testlerine tabi tutulacak.
Vücut kütle endeksi 40 ve üzeri olan pilotlar apne değerlendirmesine alınacak.
6
Ever since two pilots fell asleep in the
cockpit of a Bombardier CRJ operating as
Go! Flight 1002 during a February 2008
flight from Honolulu to Hilo, Hawaii, the
National Transportation Safety Board,
or NTSB, has urged the Federal Aviation
Administration, or FAA, to tackle the
issue of obstructive sleep apnea, or
OSA, among pilots. The captain of that
aircraft was diagnosed with severe OSA
after the flight. The FAA responded to
the NTSB recommendations, first with
education and now by warning pilots that
if their body mass index (BMI) exceeds a
certain number, they will be singled out
for apnea testing by a board-certified
sleep specialist.
The BMI warning came as notification
of a new policy that FAA Federal Air
Surgeon Fred Tilton plans to implement,
under which pilots with a BMI of 40 or
above will be required to be evaluated
for OSA.
Etihad, Doha’da ödülleri
topladı
EtIhad enjoys top
awards In Doha
irleşik Arap Emirlikleri’nin ulusal havayolu şirketi
Etihad Havayolları, Katar’ın başkenti Doha’da
gerçekleştirilen Dünya Seyahat Ödülleri gecesinde
beşinci kez üst üste “Dünyanın Lider Havayolu” unvanı
aldı. Etihad Havayolları gecede ayrıca “Dünyanın
Lider First Class’ı” ve “Dünyanın Lider Havayolu Kabin
Ekibi” ödüllerine de layık görüldü. Etihad Havayolları CEO’su James
Hogan, “Seyahat etmeyi daha eğlenceli ve kolay hale getirdik, uçuş
ağımızı genişlettik” şeklinde konuştu.
Etihad Airways, the national flag carrier of the United Arab
Emirates, won the “World’s Leading Airline” prize at the World
Travel Awards, for the fifth year in a row, in the Qatari capital of
Doha.
The airliner was also granted the “World’s Leading Airline –
First Class” and “World’s Leading Cabin Crew” awards at the
ceremony held on Nov. 30. Etihad CEO James Hogan said at the
ceremony that the company has made traveling more enjoyable,
while also widening its network.
Aselsan ve THY
Teknik işbirliği
anlaşması
imzaladı
selsan, uçaklar için üreteceği
elektronik harp, elektronik istihbarat
ve radar sistemlerinin platformlara
entegrasyonu konusunda THY Teknik
ile birlikte çalışmaya karar verdi.
İki firma arasında başlayan görüşmeler kapsamında
işbirliğinin ilk adımı, THY Teknik Genel Müdürü İsmail
Demir ve Aselsan Genel Müdürü Cengiz Ergeneman
tarafından imzalanan bir anlaşma ile atıldı. İlk proje
kapsamında, Aselsan tarafından özgün olarak
geliştirilip üretilecek bir elektronik harp sisteminin
hava platformuna entegrasyonu aşamasında THY
Teknik’in mühendislik gücünün ve teknik altyapısının
kullanılması kararlaştırıldı. Bu müşterek çalışma
ile helikopterlere sistem entegrasyonu yapan
Aselsan ve sivil uçaklara entegrasyon sağlayan
THY Teknik’in güçlerini birleştirmeleriyle birlikte
savunma sistemlerinin özel görev uçaklarına entegre
edilmesi ve bu konudaki dışa bağımlılığın azaltılması
hedeflenmekte. İşbirliğinin bundan sonraki diğer
havacılık projelerini de kapsaması ve geliştirilmesi
konusunda iki firma arasında görüş birliğine varıldı.
TurkIsh TechnIc, Aselsan
Ink cooperatIon deal
Aselsan, the Turkish defense industry firm, has agreed to cooperate with
Turkish Technic in producing electronic warfare, electronic intelligence and
integration of radar systems for aircraft platforms. A Jan. 6 deal undersigned
by THY Technic General Manager İsmail Demir and Aselsan General Manager
Cengiz Ergeneman was the first step of the cooperation, parties have said.
As a debut project, Turkish Technic’s engineering potency and technical
infrastructure will be used in integration of an electronic warfare system to
an air platform, which will be developed and produced by Aselsan.
With the cooperation between Aselsan, which integrates systems to
helicopters, and Turkish Technic, which provides such services for planes,
officials aim at integrating defense systems to special task planes, cutting the
foreign dependency in the industry. Both sides also agreed to develop the
cooperation in other fields.
7
Haberler / NEWS
Havacılık ve
savunma devleri
SIngapore
AIrshow’da
buluşuyor
UTED yeni Hava-İş
yönetimini ziyaret etti
TED Yönetim Kurulu, geçtiğimiz aralık ayında yapılan
seçim sonrası göreve başlayan Hava-İş Sendikası Yönetim
Kurulu’nu olarak 10 Ocak’ta Sendika Genel Merkezi’nde
ziyaret etti.
Samimi bir ortamda geçen tanışma ve tebrik ziyaretinde,
Hava-İş Genel Başkanı Ali Kemal Tatlıbal, sendikanın yeni hedef ve
planlarını anlattı, üyeler ve sivil toplum kuruluşları ile beraber iletişim
içerisinde olacaklarını aktardı. UTED Başkanı Ümit Sayıl derneğimizin
amaç ve görevlerini Tatlıbal’a anlattı ve geçmişte yaşanan iletişim
kopukluklarının artık olmamasını istediklerini, uçak teknisyeni
meslektaşlarımızın yeni sendika yönetiminden büyük beklentileri
olduğunu iletmiştir.
Hava-İş Sendikası Yönetim Kurulu’nu tebrik ediyor ve tüm iletişim
kanallarını sektör temsilcilerine açmış olmalarının sektörümüz için güzel
günlere ışık tutacağına olan inancımızla başarılar diliyoruz.
sya’nın en önemli havacılık ve
savunma fuarlarından Singapore
Airshow, bu yıl 11-16 Şubat’ta
düzenleniyor. Etkinliğin ilk dört günü
ticari fuar zamanı olarak ayrılmış,
hafta sonuna denk gelen son iki gün ise halka açık.
Fuar takviminde yer alan Singapore Airshow Havacılık
Liderler Zirvesi ve Asya Pasifik Güvenlik Konferansı,
hükümetlere ve savunma sanayi temsilcilerine eşsiz
bir temas ortamı sağlıyor.
A*STAR Havacılık Teknoloji Liderlik Forumu ve
Singapur Havacılık Teknoloji ve Mühendislik
Konferansı, yine fuar kapsamında düzenlenecek
önemli uluslararası etkinliklerden.
UTED vIsIts new trade
unIon board
The UTED board visited Jan. 10 the new board of Hava-İş, sole aviationsector trade union in Turkey, at its headquarters following the elections in
December last year. During the visit in a sincere and family atmosphere,
Ali Kemal Tatlıbal, the new head of the union, presented the new targests
and plans of the body, also telling that it would be in close relations with
the members and civil society organizations. UTED President Ümit Sayıl,
on his side, informed Tatlıbal about the goals and tasks of the association,
also saying that the group wants an end to the communication breakdown
in the past, as the aviation technicians have raised expectations from the
union. UTED congratulates the new Hava-İş board, wishes success to the
management, believing that opening all the communication channels will
flash light on beautiful day for the sector.
AIrbus siparişte
BoeIng’i geçti
Airbus, geçtiğimiz yılki uçak sipariş yarışında ABD’li
rakibi Boeing’i geçtiğini ilan etti. Boeing daha önce
yıl içinde 1,531 adet uçak sattığını duyurmuş, ancak
iptallerle birlikte bu sayının 1.355’e düştüğünü ilan
etmişti. Airbus yetkililerinin 13 Ocak’ta düzenledikleri
basın toplantısında verdiği rakamlara göre şirket, iki
kategoride de rakibini geride bıraktı. Şirket yetkilileri,
Airbbus’ın aldığı 1.619 siparişin toplam tutarının
240.5 milyar dolar olduğunu söylediler.
Avrupalı üretici geçtiğimiz yıl 626 uçak teslim ederek
kendi hedefi olan 620’yi geçti fakat yine de toplamda
648 teslimat yapan Boeing’in gerisinde kaldı.
AvIatIon, defense gIants to meet at SIngapore AIrshow
Singapore Airshow, a leading Asian aerospace and defense exhibitions will be held between Feb 11 and 16 this year.
As the first four days are spared for trade shows, the public days will take place at the weekend. The event also features high-level conferences
– the Singapore Airshow Aviation Leadership Summit and the Asia Pacific Security Conference – that attract an unprecedented network of
international government and military delegates.
The other strategic conferences which will be held during the week of the show are the A*STAR Aerospace Technology Leadership Forum and the
Singapore Aerospace Technology & Engineering Conference.
Qantas “en güvenli
havayolu”
avacılık güvenlik ve ürün sıralamaları yapan
AirlineRatings.com, izlediği 448 şirket
arasında yaptığı 2013’ün en güvenli 10 şirketi
sıralamasını yayınladı.
Jet uçak döneminde, yani 1951’den bu
yana kaza yapmayan Qantas birinci sırayı alırken ilk 10’a
giren diğer şirketler alfabetik sıraya göre şunlar oldu: Air
New Zealand, All Nippon Airways, Cathay Pacific Airways,
Emirates, Etihad Airways, Eva Air, Royal Jordanian,
Singapore Airlines ve Virgin Atlantic.
AIrbus surpasses
BoeIng In orders
European plane-maker Airbus won its annual order
race with U.S. rival Boeing in 2013 with 1,619 items.
Boeing earlier reported 1,531 gross commercial
airplane orders for 2013, or 1,355 net orders after
subtracting cancelations. Airbus booked more orders
in both categories, according to figures provided
by its executives at a Jan. 13 press conference. Its
aircraft orders valued at up to $ 240.5 billion, they
said. The European company delivered 626 aircraft
in 2013, beating its target of up to 620 but lagging
Boeing’s total of 648 deliveries.
8
Qantas “safest aIrlIner”
AirlineRatings.com, the safety and product rating website, has announced its top ten safest airlines for 2013 from the 448 it monitors.
Top of the list is Qantas which has a fatality-free record in the jet era (since 1951). Making up the top ten with seven stars for safety and
in- flight product are in alphabetical order: Air New Zealand, All Nippon Airways, Cathay Pacific Airways, Emirates, Etihad Airways, Eva Air,
Royal Jordanian, Singapore Airlines and Virgin Atlantic.
9
Haberler / NEWS
Suudi uçağı acil iniş
yaptı, 29 yaralı
29 Injured In SaudI
emergency landIng
uudi Arabistan Havayolları’na ait bir Boeing
767-300 ER, 5 Ocak günü Medine Havalimanı’na
acil iniş yaptı, kazada toplam 29 kişi yaralandı.
315 yolcu taşıyan uçak İran’ın Meşad şehrinden
kalkmıştı. Yetkililer, soruna iniş takımlarının
zamanında açılmamasının neden olduğunu açıkladılar. Reuters’a
göre, yaralanan 11 kişi hastaneye kaldırıldı.
A Boeing 767-300 ER of the Saudi Arabian Airlines made
an emergency landing at the Medina Airport on Dec., as
29 passengers were injured according to officials. With 315
passengers aboard, the airplane was arriving from Iran’s
Mashhad city. The landing gear failed to deploy at a proper time
leading to the faulty landing, aviation officials have said. A sum
of 11 injured passengers were taken to the hospital, said Reuters.
İstanbul, Avrupa’nın en yoğun beşinci limanı
vrupa Birliği üyesi ve aday ülkelerdeki havalimanlarının yoğunluğunu değerlendiren bir listeye göre İstanbul Atatürk
Havalimanı, 51.3 milyon yolcuyla beşinci sırayı aldı. 2013’te Londra’nın Heathrow Havalimanı 72.3 milyon yolcuyla ilk
sıradaydı. İkinci sıradaki Paris, üçüncü sıradaki Frankfurt ve dördüncü sıradaki Amsterdam’ı takip eden İstanbul, Madrid’in
Barajas Havalimanı’nı geride bıraktı.
Atatürk Havalimanı, geçtiğimiz yıl yolcu sayısını bir önceki yıla göre yüzde 14 artırdı.
Istanbul 5th busIest aIrport In Erupoe
A list than ranks the passenger numbers at European Union member and candidate countries placed İstanbul Atatürk Airport at fifth spot
with 51.3 million passengers. Some 72.34 million passengers visited London’s Heathrow Airport, the busiest on the continent. Paris Charles
de Gaulle ranked second as Frankfurt Airport and Amsterdam Airport Schiphol followed. Atatürk surpassed Madrid’s Barajas Airport.
Atatürk International increased its number of passengers 14 percent last year from a year earlier.
Uçakta internet, SMS
serbest
ivil Havacılık Genel Müdürlüğü, ABD ve
Avrupa ülkelerindeki uygulama örneklerine
uyum göstererek uçakta cep telefonu ve
tablet bilgisayarların kullanımını onayladı.
Telefonla konuşma yasağının ise devam
edeceği belirtildi.
Karara göre, SMS ve e-mail atıp, internete girmek serbest
bırakılacak ve yolculardan sadece güvenlik anonsları
sırasında cihazlarını kapamaları istenecek. Kararı
memnuniyetle karşılayan havayolları, kuralın detaylarını
kendileri belirlemekle yetkili.
TurkIsh regulator frees Internet, SMS on board
Following similar implementations by the U.S., and European countries, the Turkish Directorate-General of Civil Aviation has decided to
let loosen use of cell phones and tablets on board. Still, speaking on the phone will remained banned, according to the code.
The rule frees e-mailing and text-messaging and the devices will be closed only during safety announcements.
Airliners, which welcomed the rule, are authorized to detail the code.
10
Kokpite kaz girdi
anada’nın Downers Grove’da yer alan Brookeridge
Airpark pistinden kalkan Cessna 210 uçağı,
kalkış sırasında kokpite bir kazın girmesiyle zor
anlar yaşadı. Kabinde panik yaşatan görüntüler
internette hızla yayılırken ABC7 televizyonu
iki pilotun uçağı güvenli bir biçimde indirmeyi başardığını ve
yaralanan olmadığını duyurdu.
Goose causes panIc In cockpIt
Two men were taking off from Brookeridge Airpark in Downers
Grove on Dec. 28 when one very unfortunate Canadian goose got
in their way.
As the video of the shocking moment was rapidly spread on the
Internet, ABC 7 reported that the plane was able to safely return
to the airport and neither man was injured.
11
Haberler
vİzyona
gİrecekler
Kitap Hırsızı (7 Şubat)
Andrea Bocelli İstanbul’da
Dünyanın en tanınmış tenorlarından Andrea Bocelli, 22
Şubat’ta İstanbul Ülker Sports Arena’da vereceği konserle
müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşatacak. Maestro Bocelli,
İstanbul konserinde en ünlü İtalyan ve uluslararası operalardan
klasik aryaların yanı sıra büyük bir başarıya ulaşan son albümü
“Love in Portofino”dan da şarkılar seslendirecek. Bocelli’nin
bir imza gibi tanınabilen sesinin yumuşak ama güçlü tınısı
sanatçıya bugüne kadar 80 milyon albüm satma başarısı
getirdi.
İhsan Oktay Anar'dan
Galiz Kahraman
İhsan Oktay Anar
7. Gün’den sonra
sessizliğini Galiz
Kahraman’la
bozuyor. Bütün
zamanların
kahramanı olan bir
insanın hikayesinde
kahraman, hem
herkes hem de
hiç kimsedir. Tanrı
dahil herkesin
ona borcu vardır,
dünyadan alacağını
tahsil etmeye
gelmiştir çünkü,
vebaline girilen tüyü
bitmedik yetimin ta kendisidir. Kadim zamanlardan beri
hakkı yendiğine göre, sonlu ama sınırsız bir evrenin
engin ve derin merkezi insan olmanın, ‘olmasa da
olur’ halini tatbik etmesinde sakınca yoktur. Romantik
bir insafsızlığın bakir tacizcisi olmak sonuna kadar
hakkıdır. Sıradanlığın üst insanıdır o. Onun umrunda
olan tek şey, sadece ve sadece kendini algılamak, kendi
küçük alemine sığan kainatı kabul etmektir. Çünkü bilir
ki gerçek bilgelik de zaten budur.
12
Sömestr hediyesi Küba Sirki
Sömestr tatili sürprizi Orijinal Küba Sirki, 6-9 Şubat tarihleri arasında İstanbul TİM
Show Center’da. Küba Sirki’nin en iyi numaraları tarihte ilk kez bu sıra dışı şovda bir
araya geliyor. “Krone”, “Probst” ve hatta “The Ringling Brothers” gibi sayısız ünlü
Kübalı sirk sanatçısıyla “Orijinal Küba Sirki”nin büyüleyici dünyasına girebilirsiniz.
Çocuklar İçin Öylesine Bir Dinleti
Murat Göksu’nun yazdığı ve yönettiği,
"Çocuklar için Öylesine Bir Dinleti" 9
Şubat’ta İş Sanat’ta çocuklarla buluşuyor.
İlk ve ortaokul öğrencilerine yönelik
yazılan oyun hem çocukları tiyatro, opera,
bale ve klasik müzik gibi sanatın farklı
dallarıyla tanıştırmayı hem de eğlendirerek
onlara hoşça vakit geçirtmeyi amaçlıyor.
Oyunun tamamında yer alan opera ve
müzikallerden seçilen masallaştırılmış
şarkılar ve aryalar çocuklara teatral bir
anlatımla sunuluyor.
2. Dünya Savaşı’nın Yahudilere karşı
oldukça acımasız davrandığı günlerde
geçen hikaye, okuma tutkusuyla
kitaplara sarılan küçük Liesel ile onun
koruyucu ailesinin evinde saklanan kaçak
Yahudi Max’in dostluğunu beyazperdeye
taşıyor. Olağanüstü şartlarda tanışan ve
kitapların büyülü evrenine beraber dalan
ikilinin karşısında, dış dünyada vahşi bir
savaş devam eder. Sophie Nelisse, Ben
Schnetzer, Geoffrey Rush, Emily Watson
başrolleri paylaşıyor.
Pompeii (21 Şubat)
Vezüv volkanı milattan önce 79 yılında
şiddetli bir patlamaya sahne olur ve
bulunduğu antik Pompeii şehrini tehdit
eder. Gemilerde köle olarak çalışan Milo,
Napoli’ye gidecek olan gemide çalıştığı
esnada bu patlama anına tanık olur. Milo,
bu dehşet anına ve sonrasında bildiği
tek dünyanın, ateş ve küller nedeniyle
yıkıma uğradığını fark eder. Sevgilisi
Flavia da harabeye dönen bu olağanüstü
güzellikteki şehirde hayatta kalmak için
sığınacak bir yer aramaktadır. Emily
Browning, Carrie-Anne Moss , Kiefer
Sutherland, Paz Vega’nın oynadığı filmi
Paul W.S. Anderson yönetmiş.
Mandela: Özgürlüğe
Giden Uzun Yol
(28 Şubat)
Türkiye ve Çevresinden Güncel Anlatılar
İstanbul Modern’in kuruluşunun 10. yılı
kapsamında hazırlanan "Türkiye ve
Çevresinden Güncel Anlatılar" sergisi,
Türkiye ile tarihi, siyasal ve kültürel bağları
olan Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu
gibi komşu coğrafyalardan günümüz
sanatının öncü sanatçılarını ve yapıtlarını
bir araya getiriyor. Komşular - Türkiye ve
Çevresinden Güncel Anlatılar, sosyokültürel
bağlamların sanat üzerindeki etkilerini ele alarak bölgenin görsel kültürüne dair
ortak yaklaşımları ve güncel dinamikleri araştırıyor. Sergi, 14 Mart’a kadar İstanbul
Modern Sanat Müzesi’nde görülebilir.
5 Aralık’ta hayata gözlerini yuman
Nelson Mandela’nın bir taşra
kasabasındaki çocukluğundan
başlayarak, Güney Afrika’nın
demokratik seçimlerle iş başına gelen
ilk başkanı olmasına kadar geçen
sürecini beyazperdeye taşıyan filmin
yönetmenliğini Justin Chadwick’in
üstlenmiş. William Nicholson’ın
senaryosundan çekilen filmin başrolünde
başarılı aktör Idris Elba’ya var. Filmin
kadrosunda Naomie Harris, Robert
Hobbs ve Mark Elderkin gibi isimler de
yer alıyor.
13
RÖPORTAJ / INTERVIEW
Afrika’da yükselen bir yıldız:
ASKY
A rising
pan-African
star:
Asky Airlines
CEO’su
Sektörde sadece dört yıldır var olan Asky Airlines, geçtİğimİz yıl
yaklaşık 500.000 yolcu taşımayı başardı. Ortaklarından Ethiopian
Airlines’IN yönetİm desteğİNİ de alan şİrketİn CEO’su Yissehak Zewoldi,
Asky İle uçmanın özel bİr deneyİm olduğunu söylüyor.
Asky Airlines, a player in game only for
four years, managed to carry nearly 500,000
passengers last year. As the company enjoys
management support by Ethiopian Airlines,
a shareholder, CEO Yissehak Zewoldi says
flying Asky is quite an experience.
Asky Airlines CE0
Yissehak Zewoldi
14
15
RÖPORTAJ / INTERVIEW
sky Airlines’ın tecrübeli CEO’su, UTED’e telefonla
verdiği röportajda şirketin ilk dört yılı boyunca
senelik yüzde 20’lik bir büyüme kaydettiğini ve
daha fazla büyüme için de potansiyeli bulunduğunu
belirtti. Afrika’daki havacılık sektörünün de genel
anlamda umut vaat ettiğini söyleyen Zewoldi,
yüksek yakıt fiyatlarının ve havalimanı vergilerinin en
büyük sorunlar olduğuna işaret ediyor.
İnsan kaynağı konusunda Zewoldi’nin Afrikalı
çalışanlara güveni tam. Ancak bir boşluk olması
durumunda kıta dışından çalışanlara da sözleşme teklif ediyorlar.
İsterseniz gelin, Zewoldi ile yaptığımız keyfili söyleşiye geçelim.
Bize kendinizden ve kariyerinizden söz eder misiniz?
Addis Ababa Ünversitesi mezunuyum. Ethiopian Airlines’da
40 yıl çalıştım. Oradaki son görevim, işbirlikleri ve stratejik
planlamadan sorumlu başkan yardımcılığıydı.
Havacılığa ilginiz nasıl başladı?
Havacılık sektörüne çok genç bir yaşta girdim. Daha üniversitede
okuyorken Ethiopian Airlines’da çalışmaya başlamıştım, bu
nedenle derslerime akşam okulunda devam ettim.
Asky’ın Afrika’da ne ölçüde etkin bir şirket olduğunu anlatır
mısınız?
Asky, kelime itibarıyla African Sky, yani Afrika Gökyüzü demek.
Yani bu bir Afrika şirketi. Merkezi de Togo’nun başkenti Lomé.
Yüzde 100 özel sermayeli bir şirket. Ortakları arasında bireyler
ve bankalar ile birlikte önemli bir hisseye sahip olan Ethiopian
Airlines da var. Özellikle Batı ve Orta Afrika’ya hizmet veriyor.
İ Afrİka Gökyüzü
n
ya
y,
Sk
n
a
İc
fr
arıyla A
de Togo’nun
zİ
e
k
r
"Asky, kelİme İtİb
e
M
İ.
t
e
k
r
bİr Afrİka şİ
t. "
demek. Yanİ bu
mayelİ bİr şİrke
r
se
l
ze
ö
0
is
10
e
Yüzd
ican airline. It
fr
-A
n
pa
başkentİ Lomé.
a
is
It
ne."
r African Sky.
nt private airli
"Asky stands fo
e
c
r
e
p
0
10
a
is
Togo. It
based in Lomé,
16
Yissehak Zewoldi, the experienced chief
executive of Asky Airlines, told UTED in
a recent phone interview that the company
has grown 20 percent for the last four years and
promises further expansion. The sector in general
terms is also signaling growth across the continent but
the high fuel prices and airport charges are the burdens,
he said.
When it comes to human resources, he has trust in local
employees. However, they do hire non-African staff when there
is a gap. Please find below our Q&A with Zewoldi below.
Can you tell our readers about yourself and your career?
I am an Addis Ababa University graduate. I worked for Ethiopian
Airlines for 40 years. My last position there was the vice
president responsible of alliances and strategic planning.
How did your interest in aviation begin?
I started aviation sector at an early age, I joined Ethiopian
Airlines before I finished my studies and I continued my
education by taking evening classes.
Can you tell us how effective is Asky in Africa?
Asky stands for African Sky. It is a pan-African airline. It is based
in Lomé, Togo. It is a 100 percent private airline. Shares are held
by banks and individuals, and Ethiopian Airlines also has a big
share in the company. It is a community airline serving West
Africa and Central Africa.
Can you tell us about the fleet?
Currently we have seven passenger and one cargo aircraft.
How about destinations?
We fly to 22 destinations. Last year we carried almost 500,000
passengers. We are only a four-year old airline.
17
RÖPORTAJ / INTERVIEW
Nasıl bir filo yapınız var?
Bu an için yedi adet yolcu uçağımız, bir de kargo uçağımız
bulunuyor.
Hangi destinasyonlara uçuyorsunuz?
Şu an için 22 destinasyonumuz var. Geçtiğimiz yıl 500.000’e
yakın yolcu taşıdık. Sadece dört yıllık bir havayoluyuz biz.
Şirketin nasıl bir genişleme planı var?
Beş yıllık iş planımız kapsamında 11 yeni destinasyon daha açmayı
planlıyoruz.
Bu yıl Beyrut’a uçmak planlarımız arasında. Ayrıca, Batı ve Orta
Afrika odağımızın dışında kalan Johannesburg’a da uçmayı
düşünüyoruz.
Ayrıca dört yeni uçağı filomuza eklemeyi planlıyoruz. Bugüne
kadar Boeing ve Bombardier kullanan bir şirket olduk. Boeing ile
devam etme olasılığımız çok yüksek ama diğer seçenekleri de
bütünüyle göz ardı etmiyoruz.
Başka şirketlerle ne gibi işbirlikleriniz var?
Ethiopian Airlines ile bir yönetim sözleşmemiz var. Yani Asky’ı
Ethiopian yönetiyor. Bu anlaşmanın yanı sıra pek çok şirketle de
işbirliği sözleşmelerimiz bulunuyor.
Nasıl bir büyüme perspektifiniz var?
Geçtiğimiz dört yıl boyunca yüzde 20 büyüdük. Bu trendin
önümüzdeki üç yıl boyunca da süreceğini öngörüyoruz.
Afrika havacılık sektörü büyüme vaat ediyor mu?
Sebepler nelerdir?
Afrika genel olarak büyüyen bir pazar. Evet, burası bir büyüme
bölgesi. Ama tek sorun, Afrika’nın aynı zamanda havacılık sektörü
için çok pahalı olması. Bunda da en önemli etken, Avrupa’nın çok
üzerinde ola yakıt fiyatları. Havalimanı vergileri de çok yüksek.
Can you tell us about growth perspective?
We have been growing 20 percent for the last four years. Next
three years we see a similar growth.
Can you tell us about your extension plans?
According to our five-year business plan, we will add 11 new
destinations to the current ones.
This year we plan to fly to Beirut. We also plan to fly to
Johannesburg, which is also out of our focus, West and Central
Africa.
We also plan to add four more aircraft. Until now, we have been
a Boeing and Bombardier company. The chance for continuing
with Boeing is high, but we don’t totally rule out other
companies.
How about cooperation plans with other companies?
Ethiopian Airlines has a management contract with Asky so
it is managing it. Along with the corporate agreement with
Ethiopian, we have commercial agreements with a lot of
airlines.
Does the African aviation sector promise growth? Why?
The African market is growing in general. This is a growth area.
The only problem is that it is a high cost area for aviation.
The main factor is the high fuel prices, which are by far more
expensive than Europe. Airport charges are very high too.
How about human resources?
At times you cannot find right candidates but it is not a big
problem.
Peki insan kaynakları?
Bazen doğru kombinasyonlar bulmak güç olabiliyor ama insan
kaynakları büyük bir sorun değil.
Havacılık sektöründe yabancılar için nasıl iş olanakları var?
Biz genellikle yerli kaynakları tercih ediyoruz ancak bir boşluk
olduğunda Afrika dışından çalışanlarla da sözleşme yapıyoruz.
Sizce Afrika’da bakım-onarım sektörü güvenilir midir?
Sayıca çok fazla olmayabilirler ama Afrika’da çok kaliteli bakım
onarım merkezleri var.
Asky bakım-onarım konusunu nasıl hallediyor?
Neredeyse tüm bakım onarım işimizi Ethiopian Airlines
üstleniyor. Sadece Lomé’de A-Check yapıyoruz.
Okurlarımıza son olarak ne demek istersiniz?
Yüzde 90’lık bir on-time performansımızla çok güvenilir bir
havayoluyuz. Bunu elde etmek için de çok çalışıyoruz. Asky ile
uçmak özel bir tecrübedir.
What can you tell us about aviation job opportunities for
foreigners?
Basically we prefer local hire, but whenever there is a gap we
hire people out of Africa.
Do you think that maintenance sector in Africa is at a
reliable level?
It may not be large in number but there are high quality
maintenance centers in Africa.
How does Asky handle the maintenance issue?
Almost all of our maintenance requirements are handled by
Ethiopian Airlines. In Lomé, Togo we do up to A-checks only.
What would you like to tell our readers as a last word?
We are a very reliable airline with 90 percent on-time
performance, which is very high compared to the industry
average.
We really work hard to achieve this. It is quite an experience to
fly Asky.
ak
İh edİyoruz anc
c
r
e
t
ı
r
la
k
a
n
y
da
yerlİ ka
an çalışanlarla
"Bİz genellİkle
d
ın
ış
d
a
İk
fr
A
ğunda
bİr boşluk oldu
oruz. "
never there
e
h
w
sözleşme yapıy
t
u
b
e,
ir
h
refer local
a."
"Basically we p
ple out of Afric
eo
p
e
ir
h
e
w
p
a
is a g
18
19
GEZİ/DESTINATION
İsviçre'nin alımlı
başkenti:
The charming
Swiss capital:
20
BERN
21
Aarburg Şatosu/Aarburg Castle
GEZİ/
DESTINATION
Haberler
özlerimi bir an kapatıp düşünmeye
başladığımda, Bern kentine ilişkin belleğimde
canlanan hep anımsadığım ve anımsayacağım
imge, rüzgârda dalgalanan rengârenk bayrakları
ve gerçekten de bir İsviçre başkenti olmaya
yakışır vakur, gururlu ama bir o kadar da
alçakgönüllü kent oluşu. Bence Bern kenti dünyanın güzel diye
sıralayabileceğimiz üçüncü kenti olmalı. Kendi sıralamamda
birinciliği her zaman Paris’e vermişimdir. İkinciliği ise Viyana’ya. Ama
üçüncülük kesinlikle Bern kentinin hakkıdır.
Bern İsviçre’nin dördüncü büyük kenti ve Bern kantonunun başkenti.
1191 yılında Berchthold V. Von Zahringen tarafından kurulmuş. Bir
rivayet dolaşır kentle ilgili o da şöyle: Berchthold kurduğu bu şehrin
adını ilk avladığı hayvanın adını vermek kararındadır. Bu hayvan
ise bir Ayı olunca da, Almancası ‘bar‘ olan şehrin adı da “Bern”
olmuştur.
Bern tam bir kültür ve sanat kenti. O kadar çok sinema ve tiyatro
salonu bulunuyor ki inanamazsınız. Şehirde bir güzel sanatlar, bir
tarih, bir de doğal tarih müzesi bulunuyor. Ayrıca Einstein’ın yaşadığı
ev müze haline getirilmiş. Bunların dışında, posta müzesi de bir hayli
ilginç. 1834 yılında kurulmuş olan Bern Üniversitesi, şehrin kalbi
adeta.
Bern’e direkt uçak seferi yok. Ben, Zürih’ten hızlı trenle gittim. Bence
İsviçre, trenin uçakla yarıştığı bir ülke. O kadar hızlı, seri ve dakikler
ki anlatamam. Avrupa’nın birçok kentinde olduğu gibi trenle ulaşım
müthiş bir kolaylık. Hele hızlı tren bence uçak karşılığı. Kentin içinde
hızlı tramvay ve troleybüs kullanımı çok yaygın. Şunu söyleyebilirim
ki tüm İsviçre kentlerinde olduğu gibi tren ve tramvayla yolculuk
adeta bir keyif.
Burası küçük bir şehir. Ancak o kadar düzgün ki... Bir yanınızda
uzanan Alp Dağları tüm görkemi ile sizi etkilerken öte yandan da
ünlü Aare nehri akıyor. İşte Bern şehrinin iki doğal süsü bence
bunlar.
22
hen I start imagining of Bern, colorful flags
waving in the wind and a solemn, proud
but still humble city that deserves to be
the capital of Switzerland come before my
eyes.
On my list of the most beautiful cities in
the world, Bern takes the third place. My favorite has always
been Paris as Vienna ranks second. Still, Bern definitely
deserves the third spot.
This is the fourth largest city in Switzerland and it is also the
capital of the canton of Bern. It was founded by Berchthold V.
Von Zahringen in 1191. A rumor roams the city: Berchthold had
decided to name the city after the first animal he would hunt
after the foundation. And there came a bear, which is called
“bar” in German, and which would become “Bern” in time.
Bern is a city of culture and arts. You would not believe how
many cinemas and theatres it has. There are fine arts, history
and natural history museums in the city. The postal services
museum is also quite interesting. The University of Bern,
founded in 1834, is like the heart of the city.
There are no direct flights to Bern. I arrived in the city via fast
train from Zurich. Switzerland is the country where trains
challenge planes. I cannot tell how fast and punctual they are.
Trains, fast trains in particular, ease life significantly here, as
this is the case in many other European cities. Intra-city trams
and trolley busses are frequently used, which is a great fun in
deed.
This is a small and well-organized city. As Mount Alp lies on
one side, the river Aare flows on the other. These are the two
ornaments of Bern.
Streets of the city are decorated with flags and streamers.
You wouldn’t believe how many Switzerland flags wave in the
city, which perfectly match with the surrounding. They look
like the city is wearing a chic dressing finished with a beautiful
neckwear.
Zytglogge, the watchtower, is the most famous spot in Bern.
The clock on the 500-year-old tower is still working. You can
also see the date and follow horoscopes here. It is rather like a
tower of astronomy as the upper face shows time and the one
below displays the astronomy data. One says this tower also
influenced Albert Einstein in his theory of relativity.
23
Zytglogge Saat Kulesi/Zytglogge Clock Tower
24
St Vincent's Katedrali/St Vincent's Cathedral
ilding
nt Bu
e
m
a
li
Par
inası/
nto B
e
m
la
Par
GEZİ/DESTINATION
Bern’in caddeleri ise çeşitli armalarla ve bayraklarla süslü.
O kadar çok İsviçre bayrağı dalgalanıyor ki şaşırırsınız.
Ancak bir şehre bu kadar yakışan bir görüntü daha
görmedim. Sanki şık bir elbise giymişsiniz ve bu şıklığınızı
güzel fularlarla tamamlamışınız gibi.
Bern’in en ünlü noktası, tarihi kentte yer alan saat kulesi.
Adı Zytglogge. 500 yıllık bu kulede yer alan saat hala
çalışıyor. Burada ayrıca haftanın günlerini aylarını burçları
da izleyebiliyorsunuz. Yani bir anlamda saatten çok bir
astronomi kulesi. Kulenin üstünde saat kadranı, altta da
astronomi kadranı bulunuyor. Bir rivayete göre Bern’de
yaşamış olan Einstein, İzafiyet Teorisi’ni işte bu saat
kulesinden esinlenerek ortaya çıkarmış.
Ayrıca şehirde çok sayıda çeşme ve heykel yer alıyor.
Bazı caddelerde ise yerlerden sular fışkırıyor. Aslında
bu Avrupa’nın birçok kentinde rastladığım bir şov adeta.
Ana caddede yerlerden fıskiye halinde suların fışkırması.
Oldukça güzel bir görüntü oluşturuyor.
En ünlü katedrali de St Vincent’s. Gotik bir tarzda
yapılan katedralin çan kulesi oldukça ünlü. Kule, 100
metre yükseklikte bulunuyor. İsviçre’nin en yüksek kulesi
de burası. Katedralin kapısında cennet ve cehennem
figürleri yer alıyor. Bern adeta bir lokanta ve kafe cenneti.
İsterseniz İtalyan, İsterseniz Alman, isterseniz Fransız
restoranlarından birinde karar kılabiliyorsunuz. Ben
tercihimi İtalyan’dan yana kullandım. Yediğim pizzaların
tadını hala unutamıyorum.
Spitalgasse en ünlü alışveriş caddesi. Burada birçok
mağaza ve İsviçre’ye özgü yöresel ürünlerin satıldığı
dükkânlar bulunuyor. Bu dükkânların bazıları eski
tarihi hanların bodrum katlarında yer alıyor. Dükkânlar,
satılık malların örneklerini teşhir amacı ile caddelerde
sergiliyorlar. Bu durum ilginç bir görüntünün ortaya
çıkmasına neden oluyor.
Kısacası ben, Bern şehrini çok sevdim. Çok etkilendim. Bir
yandan yeşilliğe doydum öte yandan mavi ile kucaklaştım.
Bern’den ayrılırken inanın hala gözümün önünde rüzgârda
uçuşan flamalar ve bayraklar vardı. Hala da var. Bern’i
görün farklı bir başkent bulacaksınız. Küçük ama renkli.
İsviçre’nin başkenti ama adeta bir kültür başkenti de.
Görkemli dağları ve göz alıcı yeşilliği ile Bern’e bir gelin
hep gelmek isteyeceksiniz. Tıpkı benim gibi.
There are numbers of fountains and sculptures in the city.
Water even wells off on some streets, which is a common
scene in some European cities. How beautiful it looks!
St Vincent’s is the most renown cathedral here. The gothic
cathedral is famous for its bell dome, which is 100 meter
high. This is the highest across the country and decorated
with figures resembling heaven and hell.
Bern is a paradise of restaurants and cafes. Among many
national kitchens, including German and French, I picked an
Italian restaurant. I cannot forget the taste of the pizza.
Spitalgasse is the heart of shopping. The street hosts stores
that sell domestic products along with the shops of world
brands. Some of them are located in the basements of some
historic inns and display their goods right on the street,
which makes the area even more vivid and interesting.
Personally, I really loved Bern, I was touched. It was great to
embrace both the green and the blue here. In a last gaze, it
was again those colorful flags what I saw.
This in an unusual capital city, a small but zestful one. It is
also the capital of culture in the country. Once you visit Bern,
the city of proud mountains and eyeful nature, you always
want to see it again. Just like me!
25
TEKNİK
MOTOR BÖLGESEL
SICAKLIKLARI
Yazı: Mehmet Ertek / Mühendis
Bir uçak motorunun bazı bölgelerindeki sıcaklık ve basınç gibi durumlar hakkında bilgi sahibi
olabilmek için göstergelerden yararlanılır.
Kokpitteki göstergeler “analog” ve “dijital” tiptedir.
Analog göstergeler trendin izlemesine olanak verir. İki gruptur:
• Saat (gage) tipi (klasik elektronik tip \ display unit tip)
• Bar tipi (EICAS display unit)
Dijital göstergeler tam değeri verir. İki gruptur:
• Klasik elektromekanik tip
• Display unit (ECAM \ EICAS) Limiti aşan göstergeler ve bazı
sistem arızaları için ECAM ve EICAS sayfaları üzerinde uyarılar
çıkar (WARNING \ CAUTION).
Bunlar:
• Limit aşımları (EGT, N1 vb.)
• Düşük yağ basıncı (low oil pressure)
• Tıkalı filtre (filter clogged)
• Thrust reverser unlock
Diğer performans göstergeleri:
- Egzoz gaz sıcaklığı (EGT –
Exhaust Gas Temperature)
-Core devir hızı (N2)
-Yakıt akış oranı (FF-Fuel Flow)
Göstergeye veri girişi, genellikle
sensör veya “probe”un aldığı
sensin (algılama), elektriksel
yolla göstergeye iletilmesi
şeklindedir.
Modern motorlarda sensörler FADEC sistemi içinde bulunur.
Veriler, FADEC computer’e gönderilir. Computer veriyi kokpitteki
göstergeye veya display sisteme gönderir. Bazı veriler motorun
kumandasında da kullanılır.
olduğundan bu noktalardan yapılan ölçümler, türbin sıcaklıkları
için referans değerler oluşturur.
Thermocouple-Probe
Kokpit göstergeleri genelde:
-Display unit üzerinde saat tipi skala
-Display unit üzerinde hareket eden bar
- Klasik elektro mekanik göstergeler şeklindedir.
Türbin kademeler arası hararet
sistemleri
Farklı noktalardan ölçüm yapılabileceğini göz önüne aldığımızda
maksimum EGT değeri yaklaşık 600-950 derece arasında
değişir. Yüksek sıcaklık ölçüldüğünden sistemde “Thermocouple”
tip sensörler kullanılır. Sensör, sıcaklıkla orantılı DC voltaj üretir.
Türbin case üzerinde birden fazla thermocouple vardır. Paralel
bağlı olduklarından ortalama bir çıkış voltajı alınır. Junction box
üzerinde sinyal transferi olur.
Egzoz sıcaklığı
Egzoz gaz sıcaklığı (Exhaust Gas Temperature) her motordan
alınması gereken bir göstergedir. Bu yolla motor egzoz
sıcaklıkları her an izlenir. Yüksek sıcaklıklar ve limit aşımları
saptanır. Motorda en yüksek sıcaklıklar türbin girişinde meydana
gelir, bu bölge 1400 dereceyi aşan sıcaklıklara ulaşır.
EGT connectIon scheme
Probe Structure and Transferring
Motor göstergeleri, motor ve sistemlerine ait parametrelerin
izlenmesini sağlar. Temelde üç ayrı kategori altında toplanmıştır:
• Performans göstergeleri (Primer göstergeleri)
• Sistem göstergeleri (Sekonder göstergeleri)
• Trend izlemesinde gereken göstergeler (Genellikle kokpit
göstergeleri değildir.)
EGT ölçüm sistemi
Çok yüksek olan bu sıcaklığı ölçmek
pratikte zor olduğundan ölçme daha
soğuk olan HP türbin LP türbin arasında
kalan bölgede veya LP türbin çıkışında
yapılır. Türbin girişiyle bu bölgelerdeki
gaz sıcaklıkları arasında doğru bir orantı
26
Kokpit göstergeleri:
• Display unit üzerinde saat tipi skala
• Display unit üzerinde hareket eden bar
• Klasik elektromekanik gösterge
Esen kalın...
27
SÖYLEŞİ
Söyleşi: Elif Aydemir
HAVACILIK ONUN
GENLERİNDE VAR
Tüm ailesi havacı olan Nairobi Teknisyeni Mehmet Türkeş’le Afrika’daki yaşamını ve futbol
sevdasını konuştuk. Kenya Ampute Futbol Federasyonu kurucusu ve antrenörü olan Türkeş,
futbolculuk hayalini Afrika’daki ampute gençlerle canlı tutuyor.
Mehmet Türkeş kimdir, kaç yıldır havacılık sektöründesiniz
biraz anlatır mısınız?
1976 yılında Türk Hava Yolları’nda (THY) işe başladım ve uçak
teknisyeni olarak bu meslekte 39 yılımı doldurdum. Zaten
havacılık ailemden hiçbir zaman uzak kalmamıştır. Çünkü
rahmetli babam Mustafa Türkeş, THY’de uçak elektrik atölyesi
teknisyeniydi ve amcalarım pilot olarak hem Devlet Hava Yolları
hem de THY’de uçtular. Hatta oğlum Mustafa Türkeş şu an THY’de
330/340 filosunda pilot olarak görev yapıyor.
İşe giriş hikayenizden biraz bahseder misiniz?
Babam bir iş dönüşünde THY personel servisinden indiğinde
otobüsün arkasından gelen bir arabanın kendisine çarpması
sonucunda rahmetli oldu. O sıra emekliliğine çok kısa zaman
kalmıştı. THY Sendikası bana eğer istersem THY’de işe
başlayabileceğimi, bunun sözleşme gereği olduğunu izah etti.
Ben de futbolculuk hayallerimi bırakıp yaşamımı THY camiasında
28
geçirmeye karar verdim. 1986 yılına kadar THY’de D postasında
çalıştım. Vardiya şefimiz Ayhan Yanık yönetiminde 11 yıl kadar
görev yaptım. Daha sonra İstanbul Havayolları’na geçtim ve bu
şirketteyken öğretmenlik, teknik kontrolörlük, vardiya şefliği ve
uçucu teknisyenlik gibi görevlerde bulundum. Bildiğiniz üzere
2000 yılında İstanbul Havayolları talihsiz bir kararla kapandı.
Daha sonra KKTHY, ACT ve Golden Havayolları’nda çalıştım.
Aileniz tarafından buraya gelme fikri nasıl karşılandı, bu fikre
nasıl alıştılar? Kaç yıldır buradasınız?
2010 yılında THY’nin yurtdışında açacağı uçuş noktalarından
Nairobi’ye gitmeyi Mehmet Yılmaz ve Hüseyin Sağlam ile
görüştüm ve onların da görüşleri pozitif olunca, 2010 yılı Şubat
ayında göreve başlayıp, mart ayında Nairobi’ye atandım. Burada
bulunduğum süre içinde çalıştığım bütün arkadaşlarım zor
anlarda bile bana saygı ve sevgilerini eksik etmeden gösterdikleri
için kendilerine çok teşekkür ederim. Ayrıca buraya benimle
birlikte gelen ve bana her konuda destek olan eşim Emine
Türkeş’e de teşekkür ediyorum.
Nairobi nasıl bir yer, burayı görmek isteyenler için birkaç
cümleyle bize Nairobi’yi tanıtır mısınız?
Afrika, Kenya ve Nairobi deyince tabii ki ister istemez
hemen negatif düşüncelerimiz oluşuyor. Fakat yaşadıkça bu
düşüncelerimiz değişime uğruyor ve “Biz de orada onlardan mı
oluyoruz?” diye bazen kendimizi sorguladığımız oluyor. Bizim
yetiştiğimiz kültür burada yok ve bizler esaret altında yaşamayan
bir Türk milleti olarak çok farklıyız. İngilizler bu ülkenin
her türlü nimetini alıp insanları okutmamış ve
ihtiyaçlı bir konuma getirip bırakmıştır. Tabii
ki bu görüşler tamamen şahsıma ait.
Nairobi’nin ülke olarak havası ve
verimli toprakları var. En önemli
geçim kaynakları çay ve kahve
üretimi. Ek olarak çok kötü olan,
mıra denen bir bitki yetişir ve
satılır burada, bunun büyük
bir pazarı var. Bence her beyaz
insanın buraları görmesi lazım,
tamamen doğal yaşamda yerlerini
görmeleri lazım. Anlatmakla
olmuyor.
Bize biraz buranın vahşi
yaşamından bahseder
misiniz? Örneğin orada
safari yapmayı çok
isterdim, önerir misiniz?
Tüm dünyada gösterilen
belgeseli görmek için milyonlarca
turist Kenya ve Massaimagra denen
hayvanların göç bölgesine gidiyor.
Çok yakın mesafeden bu göçü izlerken
oradaki yaşamı gözlüyor. Ben, her insanın Afrika’nın bu yaşamını,
hayvanlar alemini görmesini isterim.
Eğer Afrika’ya gelecekseniz normal seyahat acentelerini
kullanarak gelmenizde fayda var, yoksa geliri düşük
ülkelerin sorunu olan hırsızlık, gasp ve adam
kaçırma gibi olaylarıyla karşılaşma olasılığınız
yüksek olur. Nairobi, Afrika kıtasının belki en
gelişmiş baş şehri olmasına rağmen çeşitli
hırsızlıklar oluyor. Bunun haricinde dört yıldır
kavga eden insanları görmedim ama örneğin
sokakta sigara içmek yasak, yani bu da farklı
bir yaşam kurgusu. Benim bu yaşama ayak
uydurmam gerekiyordu ve önce kendime bir
bisiklet aldım, boş zamanlarımda gezmeye
başladım.
29
SÖYLEŞİ
C
M
Y
CM
MY
Futbola bir ilginiz var, hatta Kenya Ampute Futbol
Federasyonu kurucusu ve antrenörü olarak görev yaptığınızı
öğrendim, federasyon olma fikri nasıl ortaya çıktı?
Benim futbola ilgim her zaman vardı. Hatta THY’de çalıştığım
sürece UTED Spor Bölümü’nde hep görev aldım. THY dahilinde
turnuvalarda UTED Futbol Takımı’nın kaptanlığını yaptım
ve teknisyen arkadaşlarımla tüm havalimanı personelinin
dostluğunu ön planda tutarak her yıl mükemmel zamanlar
geçirdik.
Bir gün Antalya Futbol Dostları Derneği’nin bana ve arkadaşım
İsmail Akıner’e (Kütahyaspor) ampute kursu için Ankara’da
bir aylık bir eğitim olduğunu söylediler. Biz de iki arkadaş bu
kursa katıldık ve başarı belgemiz olan antrenörlük diplomamızı
aldık. Daha sonra Nairobi’de ampute futbol takımı var mı diye
düşündüm ve araştırmam sonucunda olmadığını öğrendim. Fakat
birçok ampute genç insanın olduğunu gördüm. Ailemle konuşup
bu projeye haftada iki gün ayırmak amacıyla yola çıktım. Bu
konuda ilk destek aldığım kişi olan yardımcım Madam Mercy
Nkioza ile tanıştım.
Proje için ilk önce bir kafe kiraladım ve ampute olan tüm
arkadaşları çağırdım. Hepsinin gelmesine inanamadım ama
gelenlerin çoğu çok fakir, üzgün ve futbol oynamaya müsait
değildiler; buna çok üzüldüm. Onlarla birkaç toplantı yaptım
ve üçüncü toplantımızda Kenya Cumhurbaşkanı Kibaki’nin
evinin bahçesindeki futbol sahasını kullanmaya karar verdik ve
izinsiz başladım. Bu işin ekonomik boyutunu düşündüm. Pazar
günleri dahil çalışıyor, mesaimi alıyordum. Bu mesai ücretine
dokunmadan aldığım bütün parayı, ampute projesine yatırmaya
karar verdim. Her türlü spor malzemesine ihtiyaç vardı.
İhtiyacımızı kimi zaman seyahat ettiğimde Türkiye’den kimi
zaman ise buradan aldım.
Bütün uğraşlarımın sonucunda iyi şeyler oldu ve Valentin
30
Ampute Kulübü’nü resmileştirdim. Kenaff Kenya Ampute
Football Federation olarak kayıtlara geçti ve ülkede bir ilk oldu.
2012 yılında kayıt belgemizi aldık, 2013 yılında federasyonun
ihtiyaçlarını belirledim. Hatta hakemleri yetiştirmek için kurs
açtım. Bu kurs için de profesyonel futbol oynamış arkadaşlarımı
öğretmen olarak davet ettim. 15 gün eğitim verdik ve her gün
yaklaşık 74 kişilik bir eğitim ordumuz vardı.
Beklentim olmayan bir organizasyonun başarıyla gitmesi beni
çok mutlu etti ve bunun için bir kuruş bile almadım. Sadece
teknisyen arkadaşım Atıl ve kaptan arkadaşlarım geldiklerinde
bize malzeme yardımı yaptılar, onlara çok teşekkür ederim.
Bütün bu çalışmalar sonrasında ilk kez dört takımla şampiyona
yaptık ve çok güzel oldu. Bu sene itibarıyla 14 takım oluşturdum.
CY
CMY
K
Buradan İstanbul'da görev yapan bizlere söylemek istediğiniz
bir şeyler var mı?
Bizler her zaman kimsenin bilmediği ortamlarda uçaklarımızın
bakımlarını yaptık ve yapıyoruz. İnsanların bir yerden bir yere
uçmalarında, her türlü riski ortadan kaldırmaya çalışarak “bu
uçak uçabilir” imzasını atıyoruz. Bizim yıllarımızda teknisyen
olmak çok zordu ve inanın hata yapma şansımız yoktu. Alet,
malzeme gibi konularda ve doküman anlamında yetersizdik
ve zor yıllardı. Ancak mutluyduk. Birbirimizi severek yaşadık
ve birlikte çalıştığım tüm teknisyenlere sevgi ve saygılarımı
gönderiyorum. Yaptığımız işin ne kadar hassas olduğunu
bildiğim için de tüm uçak teknisyeni arkadaşlarıma görevlerinde
başarılar diliyorum.
Ayrıca bana, çok sevdiğim derneğimde böyle bir söyleşiyle yer
verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Benim kalbim de kapım da
tüm teknisyen arkadaşlarıma açıktır. Her zaman arayabilir ve
bulunduğum herhangi bir yerde misafirim olabilirler.
31
TEKNİK
ALETLİ İNİŞ SİSTEMİ: ILS
INSTRUMENT LANDING SYSTEM
Yazı: Ercüment Tarhan
U
çuş ekibi için en zorlu manevralardan birisi
piste yaklaşma ve iniş manevrasıdır. Özellikle
bulut tavanının alçak, görüş faktörlerinin kötü
olduğu durumlarda uçağı piste emniyetli bir
şekilde indirmek pilotlar için oldukça zor ve
konsantrasyon gerektiren bir durum haline gelir. Havacılık
tarihine bakıldığında uçak kaza kırımlarının, bu gibi durumlarda
yoğun şekilde olduğu görülmüştür. Bunun önüne geçilmesi için
ILS (instrument landing system) geliştirilmiştir. Bu sistemi genel
hatlarıyla tanıyalım.
Sistem üç ana birimden oluşur.
Localizer: Pist merkez hattını göstermek için ufki düzlem
meydana getirir.
Glide-Slope: Piste doğru bir açıyla (3 derece) yaklaşmak için
dikey bir düzlem meydana getirir.
Marker beacon: Yaklaşma hattı boyunca dizilen ve dikey bir
yayın yaparak piste kalan mesafeyi gösterir.
ILS inişinde emniyetin arttırılması için, yüksek şiddetli pist
yaklaşma ışıkları ve DME ile beraber kullanılır.
LOCALIZER
Bu sistem, uçağın pist merkez hattının tam üzerinde olup
olmadığını gösterir. İniş pistinin yaklaşma yapılmadığı
tarafında bulunan iki adet verici 108-112 MHz frekans aralığında
yönlendirilmiş elektromanyetik dalga huzmesi yayınlar. Bu
huzmelerden birinin genliği 90 Hz, diğerininki ise 150 Hz'lik
sinyalle modüle edilmiştir. Bu huzmeler pistin merkez hattında
1. Gösterge:
Uçak pist merkez
hattının solundan
yaklaşınca, 90
Hz'lik sinyal baskın
olacak ve localizer
göstergesi sağa
doğru kayacaktır.
2. Gösterge:
Uçak pist merkez
hattını ortaladığında,
90 Hz ve 150
Hz'lik sinyaller eşit
olarak alınacak ve
localizer göstergesi
tam merkezde
görünecektir.
3. Gösterge:
Uçak pist merkez
hattının sağından
yaklaşınca, 150
Hz'lik sinyal baskın
olacak ve localizer
göstergesi sola
doğru kayacaktır.
kesişecek şekilde yayınlanırlar. Eğer uçak bu hattın sağına
kayarsa 150 Hz'lik sinyal, soluna kayarsa 90 Hz'lik sinyal baskın
hale gelir. Her iki sinyalin eşit olarak alındığı durumda ise pist
tam olarak ortalanmıştır.
Localizer vericileri 25 nM'a kadar güvenilir bir sinyal yayınlar.
Localizer Course'un kullanım açısı 3 derecedir. Pist merkez
hattına göre 1,5 derece sağ ve 1,5 derece soldadır. Localizer
VHF bandından yayın yapar ve inilecek meydanın ILS tanıtma
işaretleri localizer tarafından yayınlanır. Localizer antenlerinden
ses yayını da yapılabilir ve uçuş ekibine gerekli talimat veya
bilgiler buradan iletilebilir.
yaklaşmasını sağlar. Yani uçağın süzülüş hattının altında,
üstünde veya tam olarak süzülüş hattında olup olmadığını
belirlemeye yardımcı olur.
İniş pistinin uçağın yaklaşma yapmadığı tarafında bulunan
iki adet verici, 329-335 MHz frekansında yönlendirilen iki
elektromanyetik dalga huzmesi yayınlar. Bu huzmelerden birinin
genliği 90 Hz, diğeri ise 150 Hz'lik sinyallerle modüle edilmiştir.
Her Glide-Slope vericisi beraber çalıştıkları Localizer frekansları
ile eşlendirilmiştir. Yani pilot VHF alıcı cihazında Localizer
1. Gösterge:
Uçak süzülüş hattının
üstüne çıktığında, 90
Hz'lik sinyal baskın
olacak ve Glide-Slope
göstergesi aşağıya
doğru kayacaktır.
2. Gösterge:
Uçak süzülüş hattını
ortaladığında, 90
Hz ve 150 Hz'lik
sinyaller eşit olarak
alınacak ve GlideSlope göstergesi
tam merkezde
görünecektir.
3. Gösterge:
Uçak süzülüş
hattının altına
indiğinde, 150 Hz'lik
sinyal baskın olacak
ve Glide-Slope
göstergesi yukarıya
doğru kayacaktır.
frekansı bağladığında Glide-Slope'ta otomatik aktif olur.
Glide-Slope vericileri piste belirli bir açıyla yayın yapar.
90 Hz ve 150 Hz'lik sinyallerin kesiştiği hat pist yüzeyi ile 3
derecelik bir
açı yapar. Bu durumda Glide-Slope gösterge hattı tam merkez
durumda olacaktır. Uçak bu hattın altına inince 150 Hz'lik sinyal
baskın, üstünde olduğunda ise 90 Hz'lik sinyal baskın durumda
olacaktır. Buna bağlı olarak da Glide-Slope gösterge hattı aşağı
ya da yukarı doğru sapma gösterir.
MARKER
BEACON
ILS'te kullanılan
marker'lar alçalma
yapan uçakların
pilotlarına pist başına
kalan mesafeyi
bildirmeyi amaçlarlar.
75 MHz sinyal üzerine
1300 Hz (MM) ve 400
Hz'lik (OM) sinyaller
modüle ederek dikey
yayın yaparlar. Üç adet
marker bulunur.
Bunlar: Outer Marker (OM): Pist başına 4-7 nM mesafeye
yerleştirilmiştir. Saniyede iki hat olarak kendilerini tanıtırlar. Uçak
OM yayın sahasından geçerken mavi renkli bir lambayı yakarak
pilota bilgi verir.
Middle Marker (MM): Pist başına 3500 feet mesafeye kadar
yerleştirilmişlerdir. Uçak MM yayın sahasından geçerken amber
renkli bir lambayı yakarak pilota bilgi verir.
Inner Marker (IM): Bazı türlerinde ILS CAT II için yükseklik
bilgisi sağlar. Pist başından 200-1500 feet uzaklıkta bulunurlar.
Uçak IM yayın sahasından geçerken beyaz renkli bir lambayı
yakarak pilota bilgi verir.
ILS YAKLAŞMA KATEGORİLERİ
Performanslarına göre üç tip ILS kategorisi bulunur. Bu
kategoriler karar yüksekliği (DH: Decision Height) ile görüş
menzili (RVR: Runway Visual Range) kavramlarıyla tanımlanır.
A) CAT I: DH>60 m RVR>800 m (60 metreye kadar ILS
yaklaşma, 60 metrenin altında ise görerek yaklaşma
yapılmalıdır. Görüş ise 800 metreden fazla olmalıdır.)
B) CAT II: 60m (200ft)>DH>30m (100ft) RVR>350m
C) CAT III: Kendi içerisinde üçe ayrılır.
CAT IIIA: DH<30m (100ft) RVR>(200m)
CAT IIIB: DH<15m (50ft) 200m>RVR>50m
CAT IIIC: DH minimum yok RVR minimum yok
GLIDE-SLOPE
Glide-Slope sistemi, aletli iniş esnasında uçağın 3 derecelik
bir açı altında, emniyetli bir şekilde piste doğru alçalarak
32
33
SİNEMA
Adaylar
Her yıl büyük heyecanla beklenen
Oscar Töreni’ne neredeyse bir
ay kaldı. Büyük tören öncesi
izlenecek çok film var, üstelik
çoğu da vizyona taze girdi.
Oscar adayı filmleri izlemek için hala vaktiniz var
En iyi Yönetmen
Alfonso Cuarón (Yerçekimi)
Steve McQueen (12 Yıllık Esaret)
David O. Russell (Düzenbazlar)
Alexander Payne (Nebraska)
Martin Scorsese (Para Avcısı) En İyi Kadın Oyuncu
Amy Adams (Düzenbaz)
Cate Blanchett (Mavi Yasemin)
Sandra Bullock (Yerçekimi)
Judi Dench (Philomena)
Meryl Streep (August: Osage County)
En İyi Erkek Oyuncu
Christian Bale (Düzenbaz)
Bruce Dern (Nebraska)
Leonardo DiCaprio (Para Avcısı)
Chiwetel Ejiofor (12 Yıllık Esaret)
Matthew McConaughey (Sınırsızlar Kulübü)
inema dünyasının en prestijli ödülleri kabul edilen Akademi
Ödülleri’nin yani Oscar’ın adayları açıklandı. 86. Akademi
Ödülleri’nde American Hustle (Düzenbaz) ve Gravity (Yerçekimi)
en iyi film dahil 10 kategoride Oscar’a aday, dokuz dalda aday
gösterilen 12 Years a Slave (12 Yıllık Esaret) ise en güçlü rakipler
arasında. Ödüller 2 Mart Pazar gecesi, sunuculuğunu komedyen
Ellen DeGeneres’in üstleneceği törenle sahiplerini bulacak.
34
35
SİNEMA
AmerIcan Hustle (Düzenbaz)
FBI için taraf değiştiren suçlu hikayesi defalarca çekildi, çoğu zaman komedi
şeklinde. Düzenbaz’ı ilgi çekici hale getirense 1970’lerde geçen gerçek bir
hikayeden uyarlanmış bir dram-gerilim olması. İki kişilik dolandırıcılık çetesi,
Irving Rosenfeld ve Sydney Prosser, yeni yetme bir FBI ajanı olan Richie DiMaso
tarafından yakalanınca paçayı kurtarmak için FBI’yla işbirliği yapmayı seçer.
Kendileri gibi usta dolandırıcıları teşhis etmeyi görev edinirler. Ajan DiMaso ve
çalışma arkadaşları tarafından hazırlanan plana göre, bir Arap şeyhinin yönettiği
kumar cenneti Atlantic City’de ünlü kumarbazların katıldığı geniş çaplı bir oyun
organize edilir. Başlarda son derece masumane ve zekice görünen bu plan,
zamanla değişir ve olaylar gelişir.
Filmin yönetmenliğini üstlenen David O. Russell, bu filmle en iyi film ve en iyi
yönetmen dallarında Oscar’a aday. Yıldız oyuncularıyla dikkat çeken filmin oyuncu
kadrosunda Açlık Oyunları’nın Katniss’i Jennifer Lawrence, Bradley Cooper,
Christian Bale, Amy Adams ve Jeremy Renner dikkat çekiyor. Filmde düzenbazı
oynayan Bradley Cooper’ın oyunculuk performansıyla hafızalarımızdaki Batman
Kara Şövalye’nin üzerine çıkıp çıkamayacağı merak konusu.
12 Years a Slave
(12 Yıllık Esaret)
GravIty (Yerçekimi)
Alfonso Cuaron’un yönettiği ve Sandra Bullock,
George Clooney, Eric Michels ile Basher Savage’in
oynadığı bilimkurgu Yerçekimi (Gravity), 2013’ün en
çok gişe yapan yapımlarından biri. “Tıp mühendisi”
Dr. Stone ve deneyimli astronot Kowalsky’nin,
normal başlayan uzay yürüyüşlerinde yaşanan
bir felaketle uzay gemileri kullanılamaz hale gelir.
Birbirlerinden başka dayanakları kalmayan ikili
uzayın derinliklerinde kaybolmuşlardır. Derin
sessizlik onlara Dünya ile bütün ilişkilerinin
kesildiğini ve kurtulma şanslarının kalmadığını
söylerken, eve dönmenin tek yolu uzayın daha
da derinliklerine inmektir. Görsel efektleri ve
konusuyla ilgi gören filmde Sandra Bullock, sıra dışı
bir performans sergiliyor.
36
Bul yıl Altın Küre’de En İyi Film
seçilen 12 Years a Slave (12
Yıllık Esaret), ülkemizde Ocak
ayında vizyona girdi; ırkçılık
karşıtı tutumuna rağmen ırkçılık
suçlamalarıyla. Siyahi bir adamın
mücadelesini anlatan filmde esas
adam yerine Brad Pitt’in ön plana
çıkarılması tepki aldı, yayıncı bu
konuda bir özür yayınlandı. Filmin
oyuncu kadrosunda Pitt, 2012
filmiyle yıldızı parlayan Chiwetel
Ejiofor ve Michael Fassbender’ın
yanı sıra, Benedict Cumberbatch,
Paul Giamatti gibi yıldızlar da dikkat
çekiyor.
1841’de New York’ta yaşayan kemancı
Solomon Northup, ailesiyle birlikte
özgür bir hayat sürmektedir. Ancak
iki kişiyle tanışıp iş için Washington’a
gidince bu mutlu hayat bütünüyle
değişir. Yeni dostları kendisi için
kölelik belgeleri düzenler ve
Solomon Güney’de bir çiftliğe
köle olarak satılır. Burada köleliğin
karanlık yüzüne tanık olacak ve
isyan etmeye cesaret bulamayan
insanlar karşısında şaşkınlığa, hayal
kırıklığına uğrayacaktır. Fakat ailesine
ve eski hayatına yeniden kavuşmak
için ne yapması gerektiğini kesinlikle
biliyordur!
The Wolf of Wall Street (Para Avcısı)
Ünlü yönetmen Martin Scorsese ile Leonardo DiCaprio’yu beşinci kez
bir araya getiren filmi 7 Şubat’tan itibaren izleyebileceğiz.
Yeni bir borsa, hırs ve “ışıltılı” hayatların öyküsü olan filmde 24
yaşındaki Jordan Belfort, zengin olmak hayalleriyle Wall Street
borsasında komisyonculuk yapmaya başlar. İhtirası sayesinde bir
yatırımcı firmasında CEO koltuğuna kadar yükselecektir. Ancak
profesyonel başarıyla birlikte uyuşturucu, fahişeler, son derece pahalı
“fanteziler” de gelir. Fakat yönetmen kendi yarattığı kahramanlardan
intikam almaya bayılan Scorsese olunca, çöküş hiç uzakta değildir.
Dallas Buyers Club
(Sınırsızlar Kulübü)
Oscar törenine ramak kala ülkemizde gösterime
girecek filmde Matthew McConaughey, Jennifer
Garner, Jared Leto başrolleri paylaşıyor, yönetmense
Jean-Marc Vallée. Uyuşturucu bağımlısı ve HIV
taşıyıcısı Ron Woodroof’un hayatından esinlenen
filmde Ron’a AIDS yüzünden 30 günlük ömür biçilir.
Teşhis sonrası FDA kurumundan yasal onaylı olarak
kullanabileceği tek ilaç olan AZT’yi almaya başlayan
Ron, ABD’de yasal olmayan ama dünyanın dört bir
yanında bulunan, doğal ilaçlara başvurur. Kendisiyle
ilgilenen doktor arkadaşının da yardımıyla Ron,
farkında olmadan çevresindeki hastalar için de
bir iletişim ve satış ağı olan “Dallas Buyers Club”ı
kurar. Bu oluşum FDA’nın tedavisi yerine alternatif
tıbbı tercih edenlerin çaresi olur ve dahası hastalar
üzerinde onaylı AZT’den daha çok işe yarar. Fakat
durum çok geçmeden fark edilir ve ilaç firmaları ve
FDA Ron’a karşı büyük bir savaş açar.
PhIlomena
“Lee’nin Kayıp Çocuğu” adlı kitaptan uyarlanan Philomena’nın ülkemizde
gösterime girip girmeyeceği henüz belli değil. Yönetmenliğini Stephen
Frears’ın yaptığı filmde, yaşlı bir kadın daha ziyade politika haberleriyle
ilgilenen eski gazeteci Martin Sixsmith’e ulaşır. Tek amacı, yıllar önce
kendisinden koparılan oğlunu bulmaktır. Kadının genç yaşta yaşadığı
hamilelik, manastıra kapatılmasıyla cezalandırılmıştır. Judi Dench’in
canlandırdığı annenin İrlanda’da başlayan öyküsü, Atlantik’in diğer yakasına
kadar uzanacaktır.
37
SİNEMA
Her
1999’da Being John Malkovich filmiyle Oscar’a
aday olan yönetmen Spike Jonze’un son uzun
metrajlı filmi, 14 Şubat’ta Türkiye’de gösterime
girecek. Sevgililer Günü’nde çiftleri sinema
salonlarına çekmeye çalışacak olan filmde
hayatını el yazısıyla mektuplar yazarak kazanan
Theodore Twombly’nin öyküsünü anlatıyor.
Karısından boşandıktan sonra bir apartman
dairesinde tek başına yaşamaya başlayan
Twombly, bir yapay zeka ürünü telefon sayesinde
çekici bir kadın olan Samantha ile tanışır. Sanal
bir varlık olan Samantha sayesinde ağır bir
depresyondaki Theodore yavaş yavaş hayattan
yeniden zevk almaya başlar. Başrolde Joaquin
Phoenix yer alırken Samantha’ya Scarlett
Johansson sesiyle can veriyor.
Nebraska
CaptaIn PhIllIps (Kaptan PhIllIps)
2009 yılında Kaptan Richard Phillips ve tayfasının Somalili korsanlar
tarafından rehin alınışlarını ele alan A Captain’s Duty: Somali Pirates,
Navy Seals, and Dangerous Days at Sea adlı kitaptan uyarlanan filmde
Tom Hanks, Catherine Keener, Barkhad Abdi, Barkhad Addirahman, Faysal
Ahmed rol alıyor. Film, mürettebatı korumaya çalışan kaptanın korsanlarla
girdiği psikolojik savaşa ve dünya üzerinde sürekli el değiştiren büyük
zenginliğin eşit dağılımdan uzak oluşuna, elde edenler ve edemeyenlerin
sebebi olmadıkları savaşın içinde yer alışına odaklanıyor.
38
Oscar töreninden epey sonra, 28 Mart’ta
gösterime girecek olan Nebraska, Sideways ve
The Descendants filmlerinin senaryolarıyla iki
Oscar kazanan yönetmen Alexander Payne’le
dikkat çekiyor. Başrollerde Bruce Dern, Bob
Odenkirk ve Will Forte’nin bulunduğu filmde yaşlı
ve alkolik baba Woody Grant ile ona inanmasa da
piyangodan büyük ödülü kazandığını söyleyen
babasına Montana’dan Nebraska’ya yolculuğunda
eşlik etmeye karar veren yirmili yaşlardaki oğlunun
hikayesi anlatılıyor.
39
HAVACILIK
Bu tür kontrollerin atlandığı
durumlar olmaz mı? Bu durumda
ne yapılmalı?
KAYNAK YETERSİZLİĞİ
Yazı: Şebnem Bayezit
Ticari ve Yer Hizmetleri Eğitmeni
HAVAYOLLARININ KORKULU RÜYASI:
RÖTAR
dozen-5
angi işi yaparsanız yapın yetersiz teçhizat ve
parça, bunların nasıl kullanılacağıyla ilgili
doküman yetersizliği gibi sorunlar; dünyanın
en yetenekli, tecrübeli personeli olsanız bile
işi olması gereken kalitede bitirmenize en
büyük engeldir. Havacılıkta da diğer işletmelerde
olduğu gibi bir çalışan, kendisine verilen görevi
tamamlamakla yükümlüdür, ancak havacılıkta amaç
sadece görevi tamamlamak değil, bunu kurallara
uygun yapmaktır.
Bu kuralları kim koyuyor?
Kurallar, havacılık otoriteleri, üretici firmalar, havacılık
güvenliğiyle ilgili yetkili birimler tarafından belirlenir. Çalışanlar
40
bu resmi dokümanları referans alarak görevlerini tamamlarlar.
Dokümanlardaki bütün kuralları ezbere bilmek, her birimde
çalışan personel için mümkün değildir. Bazı birimlerde her
işlemde bu dokümanlar kontrol edilmelidir. Bazı birimlerde ise
rutin işlemler nedeniyle yapılacak her işlemde kurallar kitabına
bakılmaz, zaten bilinen kurallar uygulanır ve sadece daha nadir
yaşanan olaylarda ek kontroller yapılabilir.
Gerek yer personeli, gerek teknik personel, gerek uçuş
personelinin farklı dokümanlara, teçhizata ve araçlara ihtiyaçları
vardır. Bazı birimlerde çalışan personelin araç gereç ihtiyacı bir
başka araçla temin edilemez. Özellikle teknik arızalar, havayolu
şirketlerinin en önemli sorunları arasındadır. Teknik bakımlardan
sorumlu personel uçaktaki arızayı, parça değişimini, bakım
taleplerine uygun araçları kullanarak giderir.
Havacılıkta özellikle rötar, istenen bir durum değildir. Rötarlar,
peş peşe yeni sorunları doğurur ve sonunda iş içinden çıkılmaz
bir hale gelir.
Uçakların belli bir uçuş süresini tamamladıktan sonra bakıma
alınmaları bir kuraldır. Ancak bu bakım süreleri dışında çeşitli
arızalar meydana gelebilir. Uçağın seyir halinde, yani havada
arızalarla karşılaşması durumunda yere iniş yapar yapmaz
bir çözüm bulunup tekrar sefere verilmesi oldukça önemlidir.
Bir uçağın arıza nedeniyle seferden alınması ise havayolları
için bir kaostur. Çalışanlar arıza giderme sırasında parça
değişimlerinde acele eder, amaç uçağı ground olmadan diğer
sefere yetiştirmektir. Genellikle uçaktaki arıza giderilebilir,
bazı durumlarda ise arızalı sistem ya da parçalar yedekleriyle
değiştirilip kurallara uygun süreler dahilinde sefere verilebilir.
Eğer arıza, uçuş emniyetini etkileyecekse havayolu yedek
uçağını sefere verir veya seferi tamamen iptal eder. Burada
önemli olan arıza giderildikten sonra arızalı parçaların yerine
hemen yeni parça temini veya arızalı parçanın bakımı gibi
işlemlerin atlanmadan tamamlanmasıdır. Havacılıkta yedek
malzeme önemli bir konudur.
Bu işlem için pek çok havayolunun servis dışı parçalarının
onarımı, yedek parça temini gibi işlemler için yedi gün 24 saat
çalıştırdığı departmanlar bulunur.
Mecazi anlamıyla mihenk taşı bir şeyin kalitesini belirlemek için
kullanılan kıstas demektir.
Bir işi düzgün ve doğru tamamlamak için tek bir kaynağın
eksikliği ya da yetersizliği bir sorun çıkartmaz diye düşünülebilir.
Ancak bazı durumlarda her bir kaynak o kadar önemlidir ve
kritik bir durumdadır ki hiç umulmadık bir anda büyük ve geri
dönülmez bir kazaya sebep olabilir.
Her zaman havayolunun elindeki uçakların sayısına, sefer
sıklığına göre belli oranlarda özellikle mihenk taşı denebilecek
parçaların neler olduğuna dikkat edilmeli ve kontroller
yapılmalıdır. Belki şunu düşünebilirsiniz. Nasıl olur da bir parça
yerine başka bir parça kullanılır?
Teknik işlerde bu nasıl olabilir? Bununla ilgili yazılı bir kurallar
kitabı yok mu?
Ancak her işte olduğu gibi insanın doğasında yazılı kuralların
içinde esnek bir yerleri tespit edip kendince, doğaçlama yoluyla
ya da daha önce yaşanmışlıklarından çözümler bulma, kulaktan
dolma, gerçek olup olmadığı bilinmeyen çözümler getirme vardır.
Bu çözümleri bulmada toplumsal kültürün etkisi yabana atılamaz
bir gerçektir.
İstisnai bile olsa bir kuralın veya yasanın olduğu bazı paragraflar
kişiler arasında farklı yorumlanabilir. İşte bu gibi durumlarda
doğaçlama çözümlere rastlanabilir.
Gerek bu tür durumlarla yüz yüze gelen personel, gerekse parça
eksikliği nedeniyle arıza gidermek zorunda kalan personel,
mutlaka daha eski personele danışarak yapılması gereken
doğru işlemin ne olduğunu öğrenmeli ve daha sonra arızayı
gidermelidir.
Kaynak yetersizliği nedeniyle arızayı görmemezlikten gelmek ya
da doğaçlama olarak tamamlamak, arızların sonrasında ölümcül
olmayan veya ölümcül olabilecek kazalara neden olur.
Asla unutulmaması gereken bir şey vardır ki havacılıkta kurallar,
geçmişte yaşanmış olumsuz, üzücü tecrübelere dayanarak
konulmuştur.
Emniyetli uçuşlar…
41
TEKNİK
ayrıca bir yakıt tankına
gerek duymazlar, bu
da yerden ve ağırlıktan
tasarruf etmeyi sağlar.
APU’ların fonksiyonları
değişiklik göstermekle
beraber başlıca
fonksiyonları yerde
uçak motorlarının
çalıştırılması ve
aircondition için
gerekli havayı,
uçakta kullanılan
elektriği sağlamaktır.
Bazı uçaklarda havada kullanılmamakla beraber çoğu uçakta
havada her istenildiğinde elektrik kaynağı, değerler değişiklik
göstermekle beraber maksimum 15.000-22.000 feet arasındaki
değerlere kadar ise hava kaynağı olarak kullanılabilirler.
Motorları çalıştırmak için hava kaynağı olarak kullanacağımız
APU’yu çalıştırmak için ne kullanıyoruz? APU’larda genellikle
elektrikli starter ya da pnömatik starter bazen de her ikisi birden
bulunur. Pnömatik starteri çalıştıracak hava kaynağımız olmadığı
zamanlarda, yani çoğu zaman APU’lar elektrikli starterler
yardımıyla çalıştırılırlar. Uçak bataryaları ve APU’ya ait bir
batarya, APU çalıştırılmasına, elektrikli startere yardımcı olur.
YARDIMCI
GÜÇ
SİSTEMİ
(APU)
Yazı: Volkan Kamar
APU olmasaydı ne olurdu?
Y
Auxiliary Power Unit
42
olcu olarak uçağa bindiğimizde, uçağın içerisinin
bizim için en uygun sıcaklıkta olduğunun farkına
varırız; işte bizim rahatımız için oluşturulmuş bu
ortamın arkasındaki güç kaynağıdır APU.
APU İngilizce olarak Auxiliary Power Unit
kelimelerinin baş harflerinin birleşiminden oluşur ve Türkçeye
‘yardımcı güç ünitesi’ şeklinde çevrilebilir.
APU, uçaklarda modellere göre farklılık gösterebilmekle
beraber genellikle kuyruk kısmında bulunur. Kuyruk kısmına
koyulmalarının sebepleri arasında, APU’ların yerde çok
kullanılması ve uçak üzerinde çalışacak personele verebileceği
zararı engellemek olduğunu söyleyebiliriz. APU’lar küçük gaz
türbinli motorlara benzetilebilirler. Her ne kadar küçük tabirini
kullansak da örneğin Boeing 777 uçağının APU’sunun boyutlarını
göz önüne alırsak; uzunluğu 188 cm, genişliği 117 cm, boyu 99
cm olduğundan hepsinin çok küçük olmadıklarını varsayabiliriz.
APU kullanmanın avantajları arasında sayabileceğimiz en
önemli nokta ise boyutları, ağırlığı ve yakıt tüketimiyle
karşılaştırıldığında çok büyük bir güç çıkışı sağlamasıdır. Bunun
dışında APU’lar yakıtı, ana yakıt tanklarından kullandığı için
APU’su olmayan ya da arızalı olan bir uçakta motorları
çalıştırmak için harici bir güç kaynağına ihtiyaç duyulacak ve bu
da her havalimanında bulunmayabilecek bir ekipman olmakla
beraber bulunduğu durumlarda ise kullanım ücretleri şirketlere
ağır bir yük getirecektir. Bu aracın bulunması, uçağa bağlanması,
çalıştırılması ve motorlara yeterli havayı sağlayacak seviyeye
gelmesi vakit alacak bu da uçak seferinde sıkıntı yaratabilecek ve
en önemlisi bu işten şirketler kadar yolcular da etkileneceklerdir.
Sonuç olarak APU’lar uçaklar için hayati önem taşımakla
beraber görünmeyen kahramanlardır diyebiliriz.
Devam edecek...
43
KAZA ARAŞTIRMA
Kuyruk, uçak
gövdesine
6 parçayla
bağlıdır.
Uçaktan kopan
ana parçalar
Kuyruk
Sağ motor
Terör saldırısı değil:
KONTROLSÜZ KUMANDA!
Sol motor
Kaynak: Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu
Yazı: Arif Şankaya, Hasan Büber
2 Kasım 2001 New York JFK Havalimanı...
American Airlines’a ait 587 sefer sayılı Airbus
A300-600 tipi yolcu uçağı 251 yolcusu ve 9
mürettebatı ile Dominik Cumhuriyeti’nin başkenti
Santa Domingo’ya doğru uçuşa başlamak için trafik
kontrol kulesinden taksi ve kalkış izni istiyor.
12 Kasım New York’ta Gaziler Günü olarak kutlanıyor.
Şehir sakinlerinin çoğu için bugün tatil anlamında,
kalkış iznini alan 587 sefer sayılı American Airlines
uçağının komutasında emekli hava kuvvetleri pilotu Ed
States bulunuyor ve bu uçuşta ona yardımcı pilot Sten
Molin eşlik ediyor. Santa Domingo’ya yapılacak olan
bu uçuşta kaptan pilot Ed States uçağın kumandasını
yardımcı pilot Sten Molin’e devrediyor, kendisi ise telsiz iletişimini
yapıyor. Rutin bir uygulama olan bu durum dakikalar sonra acı
bir şekilde sonuçlanacak olan hatalar dizisini başlatıyor.
1988 yılında üretilen Airbus A300-600 model uçak iki motora
sahip ve uçuş kontrol yüzeyleri kablo, makara sistemi ile
yönlendiriliyor. Yani pilotun uyguladığı kumandalar kanat ve
kuyrukta bulunan kontrol yüzeylerine çelik kablolar ve makaralar
vasıtası ile aktarılıyor. 587 sefer sayılı American Airlines kalkış
44
için pist başına geldiğinde önünde bulunan ve kalkışa başlayan
Japon Airlines Boeing 747-400 uçağının kalkmasını bekliyor
ve kuleden gelen tavsiye iz türbülansı’na (wake turbulence)
mümkün olduğunca az maruz kalmak için beklemeleri yönünde.
Uçağa kumanda eden ve bu durumdan haberdar olan yardımcı
pilot Sten Molin kendisinden daha tecrübeli olan amiri kaptan
pilot Ed States’e kalkış için gerekli mesafenin yeterli olup
olmadığını soruyor ve yanıt olarak tatmin edici bir cevap
aldıktan sonra dev uçağın motorlarına tam güç vererek kalkışa
geçiyor. Her şey kitabına uygun yapılıyor ve kalkış işlemi
sorunsuz bir şekilde gerçekleşiyor. Pistten ayrılan 587 sefer
sayılı uçağın kaptan pilotuna kuleden gelen talimat 13.000 feet
irtifaya tırmanması oluyor. Kalkıştan birkaç saniyeden sonra
uçak şiddetli bir şekilde sarsılıyor, kokpit ekibi tedirgin, uçağı
tekrar stabil hale getirmeye çabalıyor. Fakat türbülans giderek
şiddetleniyor ve uçak kontrolden çıkıyor, 2.300 feet irtifada dikey
dengeleyici (vertical stabilizer) ve buna bağlı olan kuyruk dümeni
(rudder) koparak uçaktan ayrılıyor. Yüksek miktarda yanıcı jet
yakıtı ile dolu olan Airbus A300-600, kalkıştan dakikalar sonra
New York şehrinin Queens bölgesine 251 yolcu ve 9 mürettebatla
düşerek tam anlamıyla bir alev topuna dönüşüyor.
Uçağın yere çakıldığı bölgede tam yedi ev tahrip oluyor. Bunun
sonucu olarak beş Amerikan vatandaşı hayatını kaybediyor.
Kazanın şiddeti ve yoğunluğu o kadar büyük ki uçağın düşüşü
esnasında oluşan yerçekimi kuvveti (G-Force) ile bir motor
uçaktan koparak ayrılıyor ve benzin istasyonuna çakılırken diğer
motor ise uçak yere çakılmadan saniyeler önce kopuyor ve yerin
metrelerce altına gömülüyor. 587 sefer sayılı American Airlines
Airbus A300-600 12 Kasım 2001 sabahı 251 yolcu 9 mürettebat
ve evlerinde bulunan 5 kişi dahil toplam 260 kişiye mezar oluyor.
11 Eylül 2001’de New York Dünya Ticaret Merkezi kulelerine
gerçekleştirilen terörist saldırının şokunu henüz atlatamayan
New York şehrinin sakinleri, aynı kabusu tekrar yaşadıklarını
zannediyor. Bu kazayı gören ya da duyan herkesin aklına başka
bir terörist saldırı fikri geliyor. Ne yazık ki uçakta bulunan
yolculardan bir tanesi, bu saldırıdan kurtulan bir kadın, Santa
Domingo’ya tatile giderken trajik bir şekilde can veriyor.
Kazanın ardından uçağın uçuş kayıt cihazı (FDR) ve kokpit
ses kayıt cihazı (CVR) ulusal ulaşım güvenliği kurulu (NTSB)
tarafından detaylı bir şekilde inceleniyor. Ve dikey dengeleyici
kopmasına neden olan ilk sebep yardımcı pilotun uygulamış
olduğu gereksiz ve aşırı sert kuyruk dümen kumandası olduğu
anlaşılıyor. Uçağın imalatı esnasında dikey dengeleyici gövdeye
altı bağlantı noktasından iki set halinde bulunan biri kompozit
malzeme diğeri ise alüminyum malzemeden yapılmış kulplara
titanyum cıvatalar ile bağlanıyor. Yardımcı pilot Sten Molin’in
uygulamış olduğu dümen kumandasının dengesizliği bu hassas
olan kumanda yüzeyinin bağlantı noktalarında oluşturduğu
tasarım limitlerinin dışındaki stres ve baskı dikey dengeleyicinin
kopmasın neden oluyor.
26 Ekim 2004’te Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) resmi
raporu yayınladığında, kazaya aşırı kuyruk dümeni kumandası
ve iz türbülansının neden olduğu bildirilmiştir. Sonuç olarak
American Airlines pilot eğitim programındaki geliştirilmiş uçak
manevra programını yeniden düzenledi ve her uçağın tipine
uygun farklı bir eğitim programı haline getirdi.
Olaydan sonra American Airlines Airbus’ı uçağın aşırı derecede
ve alışılmadık şekilde hassas dümen kumandası ile imal edildiği
ve yüksek hızlarda bunu sınırlandıracak bir sistem olmadığı
konusunda suçladı. Airbus ise American Airlines’ı pilotlarını
uçağın ve uçuş kumanda yüzeylerinin karakteristiklerine uygun
olmayan bir şekilde eğittiği için suçlu buldu!..
45
BEŞ DAKİKA ARA
ayata anlam katan sevginin günlük
yaşamın koşturmacasına yenilmemesi
için arada ufak sürprizlere vakit ayırmak
gerek. 14 Şubat Sevgililer Günü, yılın tam
da bu zamanlarından. Antik çağlardan
beri sevgi ve aşka atfedilen ancak günümüzde
tüketim çılgınlığını tetikleyen bu özel günün tadını
çıkarmanın kırmızı güllerden başka pek çok yolu var.
Örneğin bu yıl cuma gününe, yani haftanın son
gününe denk gelen 14 Şubat’ta sevgilinize pahalı parfümler ya
da başka şeyler yerine güzel bir yolculuk ve hatırlanası anılar
armağan etmeye ne dersiniz? Günübirlik ya da tek gecelik
konaklamalı turlarla tek yapmanız gereken, gidilecek yeri
seçmek. İster daha önce yolunuzun düşmediği yepyeni bir yer,
ister bir daha fırsat bulup gidebilsem dediğiniz bir mekana doğru
yollara düşme vakti.
ÇOK UZAĞA GİTMEYELİM DİYENLERE
Sizi bütün bir kış yerden yere vuran şehrin havasından,
trafiğinden, gürültüsünden ardınıza bakmadan kaçın ve doğaya
sığının. Sabah erkenden yola çıkıp Sapanca Gölü kenarında
sakin bir kahvaltıyla gölün eşsiz manzarasının tadını çıkarırken,
sevginin bir adının da huzur olduğunu tekrar hatırlayacaksınız.
Ardından Maşukiye’ye uzanıp yeşilin ve doğanın tadını
46
çıkarabilirsiniz. Ele ele uzun bir yürüyüş için daha güzel bir
ortam olamaz herhalde. Buraya kadar gelmişken Kartepe’ye
de tırmanıp bu kış hasret kaldığımız karın tadını çıkarabilirsiniz.
Kayak yapmak için yeterli zamanınız ya da gerekli ekipmanınız
yanınızda yoksa da zirveye tırmanmaya üşenmeyin. Bu tertemiz
havayı içinize çekerek ilişkinize dinçlik aşılayabilirsiniz. Kardan
adamlar ve kartopu savaşıyla çocukluğunuza dönmekte de bir
sakınca yok.
ROMANTİZMİN DORUKLARINDA
Peri Bacaları ve taş evleriyle anılan Kapadokya, kışın en
güzel halini görebileceğiniz yerlerin belki de başında geliyor.
Özellikle rengarenk balonlarla gökyüzünde süzülürken
bu eşsiz manzaranın bembeyaz karlarla süslenmiş halini
kuşbakışı seyretmek unutulmaz bir deneyim olacaktır. Kış
ortasında balona binilir mi diye düşünmeyin, çünkü balona
binmenin hava sıcaklığıyla doğrudan bir ilgisi yok, çok rüzgarlı
olmadıkça her havada balona binmek mümkün. Alttaki manzara
düşünüldüğünde balonlar kışın daha cazip hale geliyor. Hazır
buradayken Ihlara Vadisi’ni de bir gezmek ve Kapadokya’nın
otele dönüştürülmüş eski taş evlerinden birinde konaklamak size
hayatınızın 14 Şubat’ını yaşatmaya aday.
Bütün bu yolculuklar nereye olursa olsun yanınızda
bulundurmanız gereken en önemli şey sevginiz.
47
KEŞİF
Kutbu keşfin ödülü 5 dolar!
Bir kış gecesi rüyası:
Güney Kutbu
İnsanoğlu, yüzlerce yıldır dünyanın
buzdan sırrını, Güney Kutbu’nu keşfetmeye
çalışıyor; çoğu zaman da hayatını riske
ederek. Ancak “büyük beyaz” hakkındaki
bilgilerimiz, halen Mars hakkındaki
birikimimizden bile az.
üyük şair Nazım Hikmet, kutupları keşfe giderken
ölmek hiç ayıp olur mu diye sorar ama yeni yıla
dünyanın güney buzunda girmenin keyfini
yaşamak isteyen 52 yolcu ve 22 mürettebat
kutupta mahsur kalınca dünyanın yüreği
ağzına geldi.
Akademik Shokalskiy gemisinin yolcuları ve
mürettebatı için aslında her şey çok eğlenceli başlamıştı.
Mavi giderek yerini beyaza teslim ederken yolcular kutlama
hazırlıklarını tamamlamak üzereydi. Yıllardır insanoğlunu
cezbeden bu büyük beyazlığı keşfetmenin tarihsel heyecanı
içindeydiler. Ancak Avustralyalı kaşif Douglas Mawson’un
Antarktika’ya gidişinin 100. yıldönümü vesilesiyle yola çıkan gemi,
24 Aralık’ta, yani Noel arifesinde, buzullara sıkıştı.
Aralarında bilim insanlarını da barındıran grubu kurtarmak için
önce bir Çin buzkıranı yola çıktı. Ancak Xue Long (Buz Ejderhası)
da beyaz bariyerlere takıldı. Günler süren çabanın
ardından önce o kırdı donmuş suyun zincirini. Rüzgarın
yön değiştirmesi işlerine yaramıştı. Sonra Çin
gemisinden kalkan bir helikopter, 12’li gruplar
halinde yolcuları Rus gemisinden tahliye
etti. Yolcular tekrar mavi sulara ulaştığında
kendilerini karaya ayak basmış gibi hissettiler.
Peki insanı bunca riske girmeye iten şey neydi?
Neden yüzlerce yıldır insanoğlu, muhtemelen
donmuş sudan ibaret olan ve yine muhtemelen
pek de önemli bir zenginlik vaat etmeyen
bu kıtayı keşfetmek istiyor? Bugün sadece
bilim insanları ya da büyük şirketler değil, seyyahlar
bile binlerce dolar ödeyerek neden beyazın en derinine
ulaşmaya çalışıyor? Buzun bu hiç de güvenlik vaat etmeyen
cazibesi nereden geliyor? Ve bu maceranın tarihinde ne gibi
öyküler yatıyor? Dilerseniz gelin, birlikte bakalım...
48
Dağcılıkla ilgili olanlar, Sir Edmund Hillary’yi, Everest’in zirvesine
çıkan ilk insan olarak anımsayacaktır. Ancak kaşifin kariyerinde
Robert Falcon Scott’tan sonra kutup noktasına ilk ulaşan
kişi olmak gibi bir özel kalem de var. Hillary, iki savaşın ara
verdirdiği Güney Kutbu keşif faaliyetlerini yeniden canlandıran,
ruhdaşlarına ilham veren bir isim. 1958’de Yeni Zelanda’dan yola
çıkan Commonwealth Trans-Antarctic ekspedisyonunu yöneten
Hillary, 1970’lerde de bu yaramazlığı, düzenlediği uçak gezisi
seferleriyle sürdürmüş. Bugün Güney Kutbu’nda hayatta kalmaya
yarayan pek çok bilgi, halen onun tuttuğu notlara dayanıyor.
Bütün bu çabanın en büyük ödülü sizce ne olmuş? Yeni
Zelanda’nın beş dolarlık banknotlarına bakarsanız görebilirsiniz:
Üzerlerinde Hillary’nin fotoğrafı var.
“Bana iki gemi verin, size bir kıta
keşfedeyim”
Antarktika’nın daha eski yüzyıllarda da kaşifler, balina avcıları ve
denizciler tarafından bilindiği malum. Ancak beyaz muğlaklığa
adım atmak mı? O apayrı bir cesaret işi. James Clark Ross adlı
İngiliz subay ve kaşif, buranın sırlarının çözülmesi gerektiğine
inanarak, 1839 ve 1843 tarihleri arasında bir sefer düzenlemiş.
HMS Erebus ve HMS Terro adlı iki gemiyle düzenlediği seferden
çıkardığı sonuç şu: Burası bağımsız adalardan oluşan bir deniz
parçası değil, kendi başına bir kıta. Buradaki Victoria Buz
Sahanlığı’nı bulan da o. Bu yüzen platforma daha sonra onun
adı verilmiş. Antarktika ismi bir kıta adı olarak da ilk kez onun
notlarından oluşan kitapta geçiyor. Yani kıtanın isim babası,
James Clark Ross.
Japonlardan kimsenin haberi yoktu
Robert Falcon Scott ve Roald Amundsen isimli çılgın kaşifler
kutba ulaşan ilk kişi olmak için 1911 civarında amansız bir
yarışa tutulmuşken, Japon ordusundan Nobu Shirase’nin ve
yedi kişilik küçük ekibinin etrafta olduğundan haberdar bile
değillerdi belki de. VII. Edward yarımadasına çıkan ilk insanlar
olma namına erişen ekip, Güney Alexandra bölgesini kötüleşen
hava onları kovana kadar taradı. İlginçtir, yolda Amundsen’in
kutuptan dönüşünü bekleyen gemisi Fram ile karşılaştılar.
Kışı Sidney’de geçiren Japon ekibi, iyiliklerinden ötürü
Sir Edgeworth David’e bir samuray kılıcı armağan etti.
Edgeworth David kim mi? Sıradaki kaşifimiz.
Kutupta yanardağ
Sir Edgeworth David’i anlatacaksak eğer, onun nefes
kesen macerasına geçmeden evvel, tıpkı kuzey gibi
güneyin de iki kutbu olduğunu söylememiz lazım.
Bunlardan biri coğrafi, diğeri manyetik kutup. Coğrafi
kutup, tabiri caizse, dünyanın gerçek dibi, kutup
dediğimizde de genellikle ondan bahsediyoruz. Manyetik
kutup ise 1909 yılında tespit edildiği üzere şu koordinatta
bulunuyor: 72° 25'S 155° 16'E. İki kutup arasında birkaç yüz
kilometre mesafe var.
David, manyetik kutbu tespit etmek için yola çıkmıştı. Tabii küçük
49
keşİf
bir ekiple. Jeolog ve kömür patronunun yolda aç kalmamak
için fok ve penguen yedikleri biliniyor. Antarktika’nın tek aktif
yanardağı olan Erebus’a ilk çıkan da o. “Bir daha ne zaman
buralara geleceğim” diye düşünmüş olmalı. Fakat Ernest
Shackleton’ın Nimrod ekspedisyonuyla 1909’da bir kez daha
Antarktika’ya gitmiş ve bu defa manyetik kutba ulaşmış.
Güney Kutbu, binlerce yıl sonra, 20. yüzyılın başlarında
sırlarının kapısını insanoğluna aralamadan önce büyük
çabalar, acılar ve çok sayıda can istedi. Ta ki iki erkeğin
arasındaki gelmiş geçmiş en büyük rekabetlerden birinin
sonunda, burun farkıyla kazanana teslim olana dek.
Buz gibi rekabet!
Birbirlerine belli etmemeye çalışsalar da sinir içinde yol alırlarken
aslında hepsi gerçeği biliyordu: Norveçli Amundsen kutba
onlardan önce ulaşmıştı.
“Kızakların ve köpek patisi izlerinin, yani bu terk edilmiş kamp
alanını daha önce başka birilerinin ziyaret ettiğini gösteren
kanıtların hemen ardında, bir kızak batonunun üzerinde
dalgalanmakta olan siyah bayrak, son şüphe kalıntılarını da
dağıttı. Amundsen burada kamp yapmıştı. İnsanoğlunun güçlükle
kavrayacağı, büyük bir şey olmuştu: Zaman içinde bir zerrecik
sayılabilecek bir dönemde, sadece iki hafta içinde, binlerce yıl
boyunca insansız, dünyevi gözlerden uzak kalmış Güney Kutbu,
ikinci kez keşfedilmişti. Ve onlar bunu ikinci keşfeden olmuştu.”
Güney Kutbu’nun keşfedilişini, iki kaşif arasındaki burun buruna
yarışı, ikinci olmanın hayal kırıklığını sanırız kimse usta yazar
Stefan Zweig’dan daha iyi anlatamazdı. Kaşif Robert Falcon
Scott’ın milyonlarca yıl bakir bir yere ulaşmak için insanüstü bir
çaba harcadıktan sonra, kutbu ilk gören insan olma şansını bir
aydan kısa bir sürede kaybettiğini ve yaptığı yolculuğun kendisine
neredeyse anlamsız geldiğini anlatır, “Yıldızın Parıldadığı Anlar”
kitabında.
Tarihe adını yazan Roald Amundsen, kızakta Norveç ponisi
kullanan Scott’un aksine kızak köpeklerini tercih etmiş ve
nispeten daha rahat bir yolculuk geçirmişti.
14 Aralık 1911’de kutba bayrağını çakan Amundsen, rakibine de bir
tür saygı besliyordu. Terk ettiği kampa bir de not bırakmıştı:
Sevgili Kaptan Scott,
Buraya muhtemelen bizden sonra gelecek ilk kişi olarak sizden bu
mektubu Kral VII. Haakon’a iletmenizi rica edeceğim. Bu çadırdaki
herhangi bir şey işinize yarayacaksa kullanmaktan çekinmeyin
lütfen. Dışarıda bıraktığımız kızak da işinize yarayabilir.
Saygılarımı sunar, size güvenli bir dönüş yolculuğu dilerim!
Roald Amundsen
Kutupların anti-kahramanı
Ve geldik Ernest Shackleton’a. Onun amacı, hem manyetik kutup,
hem de kıtayı kıyı kıyı dolaşmaktı. Fotoğraflarına bakarsanız,
soğuğun inatçı bir insanın yüzüne neler yapabileceğini çok net
olarak görebilirsiniz. Gemisi bir yıla yakın bir süre buza sıkışıp
kalınca, mürettebatıyla birlikte kutup canlıları yiyerek beslendi.
Fok, penguen, hatta balina. Burada mürettebatıyla futbol oynarken
poz vermeyi de ihmal etmedi. Ardından küçük bir buz teknesiyle,
neredeyse hiç yiyeceği olmadan, biilaç halde, 800 mil ötedeki
bir balina avcısı istasyonuna ulaştı ve kurtuldu. Ekibi ile birlikte
ertesi yıl bir kez daha buza sıkıştı. Hayatı sayısız “başarısızlıkla”
dolu. Ama her kaşifin gözünde Shackleton bir efsanedir. Hayatta
kalma becerisi, direnci, keşfetmeye olan tutkusu ve her defasında
yeniden deneyecek gücü kendisinde bulmasıyla.
Ernest Shackleton
Sanırız biraz da ironi kokan bu iyi dilekler, dünya tarihinin en
“soğuk” rekabetlerinden birini ısıtmaya yetmemiştir.
Kutup tarihinin en önemli isimlerinden birine daha geçmeden
önce birkaç küçük not: Scott’un ilk denemesi 1901’deydi ve
malzeme yetersizliği sonucunda neredeyse ölüyordu, kurtarılınca
kutbu keşfeden ilk insan olacağını söyledi. Norveçli rakibinin yola
çıkacağını biliyordu ama takvimini öne almadı. Rakibimin adı,
günlüğünde sadece bir sayfada geçer.
Kaybettiği adamlarının anısına yapılan bir heykel, bugün Güney
Kutbu’nda duruyor. Amundsen, kuzey ve güney kutuplarının
ikisini birden bir ömre sığdıran ilk insan olarak tarihe geçti. Güney
Kutbu’na sadece bir kez gitti fakat ömrü boyunca keşiflere katıldı.
Ta ki Ayı Adası civarında, bir kurtarma operasyonu sırasında
kaybolana dek.
50
51
ÇEVRE
ESKİ
UÇAKLAR
NEREYE
GİDER?
52
Sürdürü
lebilir ç
evre
ve ekono
mik katk
ı
arayışla
rıyla gü
nden
güne yük
selen tr
end
geri dön
üşüm, esk
i
uçaklar
ın başına
neler ge
tiriyor?
Motorun
dan
ayrılınc
a hayatın
ı
kaybeden
uçaklar
,
kimi zam
an cüzda
n
oluyor, k
imi zama
nsa
bir otel
süiti...
S
ivil havacılık sektörü günden güne büyüyüp
gelişirken, firmalar da filolarını devamlı
büyütüp yeniliyor. Uçaklar ve modeller
devamlı güncellenirken artık emeklilik
çağına gelen uçak sayısı yükseliyor.
Tahminlere göre önümüzdeki 20 yıl içinde
6.000 uçak artık kullanılamaz hale gelecek
ve geri dönüşüme girecek. Eski dolunaylar
kırpılıp yıldız yapılırken, eski uçakların akıbetinin de geri
dönüşüm olması kaçınılmaz. Esas konu, geri dönüşümle bugün
elde edilenler neler ve gelecekte bu dönüşümden sağladığımız
faydaları hangi ölçüde artırabileceğimiz.
TAMAM MI DEVAM MI?
Üretildiği dönemde dudak uçuklatan teknoloji harikaları olan
uçaklar da zamana yenilerek eski modellere dönüşüyor ve
zamanla büyük havayollarından daha küçük olanlara transfer
oluyor. Bu süreçte satılmayı bekleyen uçaklar her zaman
havalimanlarında yer bulamayabiliyor. Uçakların çalışan
aksamının korunması için uygun fiziki ortamda kalmaları
gerekiyor. Beklemedeki bu tip uçaklar için bir istirahatgah
olacak yerlerden bazıları Kaliforniya çölünde yer alan Mojave
ve Victorville ile Arizanona’daki Pinal Airpark. Özellikle çöl
arazilerinde kurulan bu parklarda uçaklar nemsiz havada
korozyondan korunuyor. Örneğin 11 Eylül saldırısı sonrası uçuş
sayısını kısa süreliğine azaltan pek çok havayolu, uçaklarını
korozyondan korumak adına buralarda beklemeye aldı. Ama
tüm uçaklar buradan hayata dönecek kadar şanslı olamıyor
maalesef, eğitim ve yangın tatbikatları için kullanılanlarla
müzelere gidenler dışındaki uçaklar parçalarına ayrılarak işe
yarar kısımları satılıyor. Peki elektronik aksamı satılan uçakların
dev enkazlar olarak atıl halde kalmaması için neler yapılıyor?
53
ÇEVRE
telefonlarının, bilgisayarların ya da televizyonların yapımında
kullanılıyor.
EVDEKİ UÇAK KOLTUĞU
Havacılık sevdalıları dünyanın her yerinde bu meraklarını tatmin
etmenin farklı yollarını buluyor. Kimi havacılıkla ilgili bir sporla
uğraşıyor, kimi maket uçak koleksiyonu yapıyor. Ama karada da
uçakları hayatının her alanında, yaşadığı her mekanında demek
daha doğru olabilir, kullananların sayısı da epey fazla.
Uçuş kariyeri son bulan bir Boeing 777’nin işletmecilikte
kullanılması yaratıcı bir fikir örneğin. Kosta Rika’daki Hotel Costa
Verde’de süit olarak kullanılan bu jumbo jette gecelemenin
fiyatı sezona göre 250-500 dolar arasında değişiyor. Uçak
gövdelerinden tekneler, sandallar yaparak göklerin sahiplerini
suya indirenler de var. “Havacılık tarihinin bir parçasına sahip
olun” sloganıyla yola çıkan Kaliforniya merkezli MotoArt Design
şirketi ise geçmişten günümüze kadar tüm uçak modellerinden
parçaları her türlü dekor ve mobilyada kullanarak yaratıcı işlere
imza atıyor. Yataklar, koltuklar, masalar, karşılama deskleri onlar
için çocuk oyuncağı. Şirketin Microsoft, Boeing, AOL gibi büyük
müşterileri var.
YELEK İSTEYEN?
YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR
Satışa sunulan ancak alıcı bulmayan uçaklar için geri
dönüşüm işlemini başlatmak kaçınılmaz oluyor. Milyonlarca
dolar değerindeki uçakların parçalarını maksimum faydayla
kullanabilmek için izlenen bazı adımlar var.
Uçağın kapılarından, pencerelerine, koltuklarına kadar her
parçası sayısız nedenle satın alınıyor. Televizyon ve film
yapımcıları dekor için, uçak firmaları yeniden kullanmak için
hatta havacılık meraklıları evlerinde kullanmak için bile bu gibi
parçaları satın alabiliyor.
Bir 747’nin söküm işlemi, 100.000 ila 200.000 dolar arasında
bir ücrete mal oluyor. Bir jetin tam anlamıyla geri
dönüşüme hazırlanması için gereken söküm aşaması
12 hafta sürüyor ve epey el işçiliği gerektiriyor. Uçak
geri dönüşümlerinde görev alan uçak mühendisi
Mark Gregory, Boeing gibi dünya
devlerinin önümüzdeki 30
yıl içinde yüzde 100 geri
dönüştürülebilir uçaklar
üretmeyi hedeflediklerinden
bahsediyor. Bu hedef
gerçekleşene kadar
uçakların belirli bir yüzdesi
atıl kalmaya devam
edecek. Gregory’e göre
şu an kullanılan jetlerin
yarısından fazlası 24 yıl
içinde aşınma ve yıpranma,
eski moda olma, koruma
ve onarım maliyetlerinin çok
54
yüksek olması nedeniyle servisten alınacak. Geri dönüşüm için
sökümü yapılacak bu uçakların parçalanması ise üç adımda
gerçekleştirilecek: Motor, birleşen parçalar ve gövde.
Geri dönüşüm işlemlerinde öncelik her zaman uçağın maddi
değerinin yüzde 80’ini oluşturan motor ve parçalarına veriliyor.
Bu parçaların çalışırlık durumu ve başka uçaklara uyumu
test ediliyor ve bu parçalar sökülüyor. Bu parçalar tamir için
üreticilerine gönderiliyor. Uçağın motorundan elde edilen gelir,
geri kalanının satışından daha fazla. Milyonluk uçakların motoru
satıldıktan sonra tamamının satışından elde edilen 350.000
dolar civarında. Hatta bazı firmalar sökümü yapılmış uçakların
motorlarını satmak yerine saat ücretiyle kiralıyor.
Uçağın kara kutusu, uçuş kaydedicileri,
kontrol panelleri, iniş takımları, kanatları
gibi pek çok gövde parçası da yeniden
kullanım için satışa sunuluyor. Bu
gibi parçalar uçuşta kullanılmadan
önce mutlaka “uçuş için elverişlidir”
şeklinde belgelendirilmeli ya da
elden geçirilmesi için üreticisine
iletilmeli. Bu parçalara dair bütün
ayrıntılar ve sicil kağıda dökülmeli ve
uçağın sökümünden sonra dokuz yıl
saklanmalı.
Uçaktan metal aksam dahilinde en
son iniş takımları alındıktan sonra
kalan gövdenin sıkıştırılması iki gün
sürüyor. Daha sonra bu sıkıştırılmış
kısımdan bakır, demir ve alüminyum
ayrıştırılıyor. Bu gibi malzemeler yeni cep
Bunların dışında uçaklar ıskartaya çıkmadan da pek çok
malzemesinin son kullanma tarihi bulunduğundan değiştirilmesi
gerekiyor ve bu da tonlarca atık maddenin çıkmasına neden
oluyor. Örneğin can yeleklerinin FAA kuralları gereği altı yılda
bir yenilenmesi gerekiyor. Uçaklarda koltukların bile bir son
kullanma tarihi var. Çok fazla kuru temizlemeden sonra koltuk
kumaşlarındaki yangın önleyici kaplama özelliğini kaybediyor
ve uçaklarda kullanılamaz hale geliyor. Bu konuda havayolu
şirketleri farklı çözümler üretiyor örneğin Delta Havayolları
uçaklarındaki eski koltuk döşemelerinden ve perdelerinden
yaptırdığı çanta ve cüzdanlar yolcular tarafından çok sevilerek
iyi bir satış rakamı yakalamış. Delta, 2010 yılından beri yaklaşık
dört ton tekstil atığını geri dönüştürdü. Air France-KLM ise uçak
içinde kullanılacak malzemenin en başından geri dönüştürülebilir
olmasına özen gösteriyor ve kullandığı malzemeyi geri
dönüştürme oranı yüzde 80. Şirketin eski billboard afişlerinden
ve can yeleklerinden tasarlattığı çantaları 31 dolardan satılıyor.
Bunun dışında plastik yemek tepsileri plastik çatal bıçağa
dönüştürülürken koltuk arkalarındaki kablolar kulaklık olarak
yoluna devam ediyor.
Havacılık günden güne daha doğa dostu arayışlar içine
girerken, hem sürdürülebilir çevre anlayışına hizmet eden hem
de maliyetleri azaltan bu geri dönüşüm etkinliklerinin yakın
gelecekte çok daha büyük bir sektör haline geleceğini gösteriyor.
55
spor
Buz üstünde
sıcak rekabet
Soçi Kış Olimpiyat Oyunları
öncesinde buz pateninin
devleri kıta turnuvalarında
gövde gösterisi yaptı.
Ruslar eski şaşalı günlerini
arıyor, Uzakdoğu ise
tescilli şampiyonların
spora dönüşünü kutluyor.
Aklınızda hala eski yıldızlar
varsa hazır olun; Pluşenko
geri dönüyor!
Julia Lipnitskaia
(RUSYA)
uz pistinin eski dünya lideri Rusya, kendi ev
sahipliğinde, Soçi’de bu ay gerçekleşecek olan
Kış Oyunları öncesinde, Avrupa Artistik Patinaj
Şampiyonası’nda moral aradı. Büyük oranda da
aradığını buldu. Kadınlarda altın ve gümüş madalyayla
göz dolduran genç yeteneklerle birlikte erkeklerde
ilk üçte iki isimle yer bulan Rus ekibi, çiftlerde yenilmez
armadası Maksim Trankov/Tatyana Volosojar çiftiyle yine bu
segmentin en güçlü olimpik adayı olduğunu ilan etti. Yine de Rus
sporcuları, genel olarak Avrupalıları, Soçi’de çetin bir rekabet bekliyor.
Tüm bu kırılgan başarılara rağmen Uzakdoğulu sporcuların keskin
stilleri ve düşük hata yüzdeleri, bizi bu yıl çok çekişmeli bir mücadele
yaşayacağımız konusunda ümitlendiriyor. Dile kolay, dört yılda bir
düzenlenen Kış Oyunları, pek çok spor gibi buz pateninin de zirvesi.
56
nko
Plushe
Evgeni
)
(RUSYA
57
spor
RUSLAR ESKİ GÜNLERİNİ ARIYOR
Rus pateni, geç 90’lardan 2000’lerin ortalarına dek takım arkadaşlarının
adeta birbirleriyle madalya mücadelesi verdiği yıllardaki egemenliğinden
çok uzak.
Erkeklerde artık hocalık yapan Alexei Yagudin ile Evgeny Pluşenko’nun
tartışmasız en iyi iki olduğu yıllar geride kaldı. Bayanlarda ise Maria
Butyskaya’dan bayrağı devralan Irina Slutskaya ise artık gösteri
yarışmalarına katılıyor. Onların yokluğunda madalyaları zorlayan Elena
Sokolva da bu altın dönemin hemen ardından emekliye ayrılmıştı. Spora
sayısız yenilik getiren Tatian Totmianina/Maxim Marinin çifti de yok
artık. Üstelik bu isimlerin yokluğunda, bırakın yarışma programını, gala
gösterilerinin dahi çok daha yavan geçtiğine şahit oluyoruz maalesef.
Artık kimse buzun üstüne büyük bir keman virtüözünü, mesela Nigel
Kennedy’i davet etmiyor, kovboy kıyafetiyle dans etmiyor ya da bir kılıç
üstadını kıskandıracak adımlamalara buz üstünde yürümüyor. Yine de
Olimpiyat öncesinde buzun anavatanın bize önerdiği yeni yıldızlara bir
göz atmakta yarar var.
Carolina Kostner (İtalya)
Mao Asada (Japonya)
İKİ GENÇ YILDIZ
Geçtiğimiz ay Budapeşte’de düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda Julia
Lipnitskaia, turnuva tarihinin en genç şampiyonu oldu. Henüz 15 yaşında.
Doğruyu söylemek gerekirse, teatrallikten uzak fakat kusursuz serbest
program performansıyla bunu fazlasıyla hak etti ki bu, Slutskaya’nın
sekiz yıl önceki madalyasından sonra, bu alanda Rusya’nın ilk altınıydı.
Lipnitskaia’nın başarısı, sporu yakından takip edenleri şaşırtmadı.
2012’den bu yana çok sayıda turnuvada şaşırtıcı performanslar sergiledi.
Eğitimine evinden devam ediyor. Bütün hayatı paten ve resim.
Lipnitskaia’yı Avrupa Şampiyonası’nda 1996 doğumlu vatandaşı
Sotnikova takip etti. Kısa programı bir yıl önce olduğu gibi birinci
bitiren Sotnikova, küçük bir sorun yaşadığı serbest programın ardından
bir kez daha ikincilikle yetinmek zorunda kaldı. Ancak Soçi için en
güçlü adaylardan biri olarak gösteriliyor. Daha geçtiğimiz yıl antrenör
yetiştiren bir üniversiteye başladı.
Dünya şampiyonalarının Avrupa yakasından madalya umudu Carolina
Kostner Budapeşte’de üçüncü oldu ama Soçi’nin önemli madalya
adayları arasında. Stilinin de giderek olgunlaştığını belirtmekte yarar var.
UZAKDOĞU TAM KADRO
Bu üç adayın da işi kolay değil, bu aralar buzun üzerindeki güney de
doğudan yükseliyor. Güney Kore’nin ışıltılı yıldızı Kim Yu-Na, geçen
yıl buza çok güçlü bir dönüş yaptı. Soçi öncesinde, dergimiz yayına
hazırlanırken düzenlenen Dört Kıta Şampiyonası’ndaki performansı da
merakla bekleniyor. Yine kendine özgü atlayış ve spinleriyle izlemesi en
keyifli adaylardan biri. Japonya ise yine bir dönüş öyküsüne imza atan
Mao Asada ile umutlarını yükseltiyor.
Ashley Wagner ve Gracie Gold, ABD’nin daha önce dünya
şampiyonasında sıralamaya giren kozları.
ABD Soçi’de erkeklerde Jeremy Abbott ve Jason Brown ile madalya
arayacak. Japonya erkeklerde bu kategori için neredeyse erken
sayılabilecek bir yaşta, henüz 19’unda olan Yuzuru Hanyu ile iddialı.
Ancak Ocak’ın 21’inde, yani son anda Rus takımına dahil edilen Pluşenko
sağlıklı bir şekilde piste çıkabilirse bütün oyun değişir. Pluşenko 2010’da
beklenmedik bir geri dönüş yapmış, hatta bunu 2012’de ilerlemiş yaşına
rağmen bir kez daha tekrarlamıştı. Bakın Rus Federasyon Başkanı
Alexander Gorşkov, bu kritik seçim öncesinde ne demişti:
“Pluşenko erkekler artistik patinajın gerçek bir ikonu ve son derece
yürekli bir sporcu. Eğer o hazır olduğunu söylüyorsa, hiç şüphe
duymadan onun sözüne güvenebileceğimizi düşünüyorum.”
58
59
ÇOCUKLAR İÇİN
Ona öğreteceğiniz çok şey var
Ona bir "can" verin
“Kedilerle geçirilen vakit asla
boşa gitmez” demiş SIgmund Freud.
MIlan Kundera köpeklerin cennetle
kurduğumuz irtibat olduğunu çünkü
onların kıskançlık ve kötülük nedir
bilmediklerini söylemiş zamanında.
Yetişkinlerin bile hayvanlardan
öğreneceği pek çok şey varken
çocukları hayvan sevgisinden mahrum
yetiştirmemek gerek.
60
ster bir kedi olsun ister köpek, akvaryumda bir balık, su
kaplumbağası ya da bir hamster... Çocuklar hayvanların
yarenliğini sever, onlarla iyi vakit geçirirler ama bu sevimli
canlıların çocuklara faydaları bu kadarla sınırlı değil.
Çocukların fiziksel, psikolojik, duygusal ve bilişsel gelişiminde
hayvanlarla girdikleri etkileşimin yararları oldukça fazla.
Evcil hayvanlar, çocuklarda motor becerilerin
gelişmesine ivme kazandırır. Bir köpeği gezdirmek, onunla top
oynamak gibi dışarıda yapılacak aktiviteler, çocuk için de hayvan
için de egzersiz olurken ince motor becerilerin gelişmesi için
hayvana verilen mamamın suyla karıştırılması ya da ezilmesi,
kaplumbağanın diş fırçasıyla temizlenmesi gibi çocuğun yaşına
uygun görevler de ince motor kasların gelişmesinde katkı sağlar.
Hayvanlar ve çocuklar oynarken ebeveynlerin gözetiminde
olmaları her ikisinin de fiziksel ve duygusal sağlığı için önemlidir.
Evcil hayvanlar çocukların sosyal gelişimde de en büyük
yardımcılarından biri. Çocuklar kendilerine oyun arkadaşı
seçerken, yanında evcil hayvanı olan çocuklarla daha kolay
iletişim kuruyor. Bu da daha fazla oyun arkadaşı kazanmalarını
sağlıyor. Daha da fazlası, evcil hayvanlar çocuklar için başlı
başına bir sosyal nesne. Çocuk, evcil hayvanıyla kurduğu ilişkide
sosyal hayat için pratik yapmış oluyor.
Çocuklara özbenlik saygısı, sorumluluk ve empati gibi pek çok
duygunun kazandırılmasında evcil hayvanlar büyük rol oynuyor.
Büyüyen çocukların hayvanlarına daha fazla ilgi göstermesi ve
dikkat etmesi, özgüvenlerinde de ilerleme sağlıyor. Yalnız, bu
konudaki yanlış bir genel bir algıya müdahale etmek gerekiyor.
Çocuklara sorumluluk duygusunu hayvanlar öğretmiyor, ebeveynler
öğretiyor. Çocuğa hayvanıyla ilgilenmemesi durumunda olacakları,
anne ve babanın açık bir dille anlatması, çocuğun hayvanla
ilgilenmemesi durumunda hayvana yeni bir yuva bulunması
gerekiyor. Çocuk tam anlamıyla bir hayvanın sorumluluğunu
tek başına alacak düzeye on yaş civarında ulaşıyor. Bu durumda
çocuğun yaşına göre belirlenen sorumlulukları ona anlatılmalı.
Örneğin üç yaşındayken hayvanın mama kabını doldurmaya, beş
yaşında hayvanın yaşam alanını temizlemeye yardımcı olabilir.
Çocuğun ilgilenmediği hayvana anne ve babanın bakmaya
başlaması, çocuğa sorumluluk duygusunu kazandırmıyor. Aksine
sorumluluğunu başkasına devretme alışkanlığına zemin hazırlıyor.
Veterinere beraber gidin
Çocuklar büyüdükçe belirli bir tip ya da cins hayvana daha fazla
ilgi duyabilir. Bu öğrenme arzusu, sevdiği evcil hayvan hakkında
okumak ya da hayvanı eğitme konusunda çocuğun bilişsel
gelişimini de teşvik edebilir. Bir veteriner randevusuna birlikte
gitmek çocuğa, uygun bakım ve hayvan sağlığı hakkında sorular
sorma şansı verir.
Çocuğun uygun denetimle internette merak ettiği hayvanla ilgili
araştırma yapmasına izin vermek de kendi seçtiği hayvana (mesela
bir ata) sahip olamasa da bu hayvanla ilgili bilgiler edinmesini
sağlar. Evcil hayvanlarla etkileşimde olan ergenlerin ve daha
küçük çocukların, etkileşim öncesine göre daha sakin davranışlar
sergiledikleri gözlemlenmiş.
Aileye bir hayvanın katılması kararı kısa sürede düşünmeden
alınacak bir karar değildir. Bir canlının
hayatı söz konusu olduğundan, hayvana
uygun ortam ve güvenliğin sağlanacağı
konusunda çocuklardan önce anne
ve baba anlaşmaya varmalı.
Aileye yeni bir ferdin
katılmasının kısa ve uzun
vadede aileye katacağı
sevinçler ve üzüntüler
ölçülüp biçildikten sonra bu
konuda adım atılmalıdır.
61
SAĞLIK
Sigarayı bırakmak elinizde
rkadaşlar arasında sosyal içiciler, defalarca tövbe
edip yeniden başlayanlar, “tiryakiyim” deyip
bırakmaya yanaşmayanlar... Sigaraya bağımlılık
sadece nikotin bağımlılığıyla ölçülen bedensel
bir alışkanlık değil. Sigara bağımlılığının
çeşitli psikolojik nedenleri, içicilerinse
farklı davranış biçimleri var. Sigara bırakmada en önemli adım,
sigarayı neden ve en çok ne zaman içtiğinizi keşfetmek. İçicilik
profilinizi belirlemek, sigarayla savaşmada elinizdeki en güçlü
silahlarınızdan olacaktır.
“ÇOK STRESLİYİM”
Bazen stresinize yenik düşüp peş peşe sigara yakarken bazen
onu tüm bir gün aramadığınız oluyor. İş hayatı, özel sorunlar,
dönemsel sıkıntılardan kalma bir alışkanlığınız var. Kullanıcıların
çoğunluğunun ergenlik döneminde özentiyle sigaraya başladığı
biliniyor ancak pek çok kişi yetişkinlik döneminde, askerlik, yüksek
öğrenim, iş arama, iş hayatı evresinde sigaraya aşırı stres nedeniyle
başlıyor. Sigaranın başlangıçta sağladığı iyi duygu zamanla nikotine
bağımlılığının artmasıyla vücutta fiziksel yoksunluk duygusu
uyandırıyor, bu da sigarayı bırakmanın güçlüklerinden biri. Ancak
bu, sigara bırakmanın zorluklarından başa çıkılması en kolay olanı.
Çünkü kullanıcıların çoğu nikotin bağımlılığından ziyade uykusuzluk,
stresle ya da can sıkıntısıyla baş etme amacıyla sigara içiyor. Esas
kırılması gereken psikolojik alışkanlık oluyor bu durumda. Yani
sabah kahvesinin yanında, tartışma sonrası, otobüs beklerken
içilen sigaraya dur diyebilmek, saf nikotine duyulan ihtiyaçtan
vazgeçmekten daha zor.
“KİLO ALIRIM, ÖFKELENİRİM”
Pek çok sigara kullanıcısının ortak endişesi, sigarayı bırakma halinde
kilo alacakları ve sinirsel dengelerinin bozulacağı yönünde. Formunu
korumak isteyenler ya da sinirli olanları için birkaç küçük öneri:
- Sağlık Bakanlığı’nın www.havanikoru.org internet sitesinden bilgi
alabilir, Alo 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı’nı arayarak, sizin için
ZEHİRLİ
62
Herkes sigaranın
zararlı olduğunu
bilir. Peki neden
içtiğinizi biliyor
musunuz? Her nefeste
ömrünüzden çalan
bu düşmana neden
yenildiğinizi bilmek,
onunla savaşmanızda
yardımcı olacaktır.
hazırladıkları sigara bırakma planı çerçevesinde belli periyotlarla
geri dönüş aramalarıyla profesyonel takip ve yardım alabilirsiniz.
- Doktorunuzdan sigara bırakmaya yardımcı olan ilaçlarla ilgili bilgi
alın. Bu konuda bir uzmandan yardım almak ya da ilaçlar, sigaraya
harcadığınızdan daha fazlasını gerektirmeyecektir.
- Sigarayı bırakmanın size sağlık anlamında kazandıracaklarını
düşünün, sigaranın neden olduğu ciddi rahatsızlıkların hayat
kalitenizi günden güne düşüreceğini ve hayatınıza mal olabileceğini
aklınızdan çıkarmayın.
-Sigaraya harcadığınız paranın aylık, yıllık maliyetini düşünerek bu
kazanımla neler yapabileceğinizi hesaplamak sizi motive eder.
- Sigarayı bırakmak için kendinize bir tarih belirleyin ve bu tarihi
yakın çevrenizle paylaşın. Bu konuda sizi teşvik etmeleri konusunda
yardım isteyin.
- Sigarayı bırakacağınız tarihe kadar gün içinde kaç sigara içtiğinizi
belirleyin, bırakma tarihine kadar her gün sayıyı düşürerek,
kullanımınızı azaltın. Sigara ikramlarını kesinlikle kabul etmeyin.
Hatta paketinizi yanınızdaki birine vererek her seferinde ondan bir
tane istemek işe yarayabilir.
- Amaç alışkanlığı kırmaksa aklınızı, elinizi ve ağzınızı meşgul edin.
Ağız alışkanlığı için elinizin altında havuç, az miktarda kuruyemiş ya
da sakız bulundurun. Dışarıdaysanız bir sigara içimi kadar yürümek,
oturduğunuz yerden küçük egzersizler yapmak, nefes egzersizleri
sizi kısa süreliğine meşgul eder. Evde aklınızı meşgul etmek içinse
sevdiğiniz bir kitabı okuyabilir, müzik dinleyebilir, bilgisayar oyunu
oynayabilir ya da bir bulmaca çözebilirsiniz.
- Sigara içme arzusu dayanılmaz hale geldiğinde kendinizi
sakinleştirmek için duş almak ya da yapabiliyorsanız meditasyon
faydalı olabilir.
- Sıkça su içmek kendinizi sağlıklı hissetmede önemli bir faktördür.
Ağız alışkanlığı için birebirdir.
- Yemek sonrası hemen diş fırçalamak, ağzınızdaki ferahlık hissini
kaybetmek istemeyeceğiniz için sigara içme isteğinizin önüne geçer.
Günden güne beyazlayan dişlerinizin görüntüsü de sizi motive
edecektir.
- Bir kazadır oldu, tüm bu çabanın ardından bir sigara daha yaktınız.
Bu hiçbir şeyin sonu değil, başladığınız noktaya dönmeyin.
Size tekrar sigara içiren nedeni bulun ve bir daha başınıza
geldiğinde onunla nasıl başa çıkacağınızı düşünün.
Daha önce kaç defa denediğinizin bir önemi yok. Bu kararı
almak ve uygulamaya geçmek tamamen sizin elinizde.
Yaşam kaliteniz yükselirken, yaşanacak güzel günler için
kendinize ve sevdiklerinize bir iyilik yapın.
ÖLÜMCÜL
SAĞLIK
SORUNLARI
63
gurme
r:
Dikkat! Bu bir felaket haberidi
n
ı
n
a
y
Dün
Krizi Yolda
eçtiğimiz yılın sonlarında dünya gıda sektörünün
devleri bir araya gelerek sürekli artan çikolata talebinin
yedi sene sonra karşılanamayacağını, 2020’de çikolatanın
hammaddesi olan kakaoda kıtlık yaşanacağını ilan
etti. Londra’da düzenlenen konferansta dünyada
yeterli miktarda kakao ağacı yetiştirilmediği için, 2
Ekim 2020’de çikolatanın hammaddesi olan çekirdeklerin
tükeneceği tahmin ediliyor.
Kakao çekirdeklerinin azalmasının birincil sebebi, kakao
ağaçlarının kesilmesi ve daha verimli bulunan kauçuk ağaçlarının
dikilmesi. Bu yüzden çikolata içeren ürünlerin fiyatlarının giderek
yükseleceği, ileride satışa sunulacak bisküvi, gofret gibi ürünlerde
çikolata miktarının azalması, üretimi daha ucuza mal olan fındık,
fıstık, krema gibi malzemelerin daha yoğun kullanılması da beklenen
gelişmelerden. Çikolata uzmanlarıysa “Kendinizi sütlü çikolatalı
mini barlarla teselli edeceğinizi sanmayın” uyarısında bulunuyor,
çünkü ileride az miktarda üretileceğini düşündüğümüz çikolatanın
görünüm ve tat olarak bugün bildiğimizden oldukça farklı olacağı
görüşünü savunanlar hayli fazla. Bütün bu gelişmelerden sonra
ortaya çıkacak taklitlerinden önce has çikolatanın tadını çıkarmak
gerek. İşte bu yüzden sizin için bazı küçük tarifler hazırladık. Hoş,
tariflerimiz de bir miktar çikolata ya da kakao içeriyor.
Gıda sektörü kırmızı
alarm verdİ ve
çİkolatada Maya
takvİmİnİn sonunun
yaklaştığını İlan ettİ.
Henüz zaman varken
kendİnİzİ bu tatla
şımartın!
Sufle
Ev yapımı krem çikolata
Malzemeler:
2 yumurta
13 yemek kaşığı şeker
9 yemek kaşığı un
5 yemek kaşığı kakao
1 paket margarin
1 su bardağı süt
1 paket vanilya
Hazırlanışı:
Önce bir kapta margarini eritip, soğuması için beklemeye
alın. Bu sırada yumurta ve şekeri derin bir kapta iyice çırpın.
Ardından erimiş ve soğumuş olan margarini ve sütü ilave ederek
iyice çırpmaya devam edin. En son, un, kakao ve vanilyayı da
ekleyerek karışımı yine çırpın. Tamamlanan karışımı kısa bir süre
pişirerek kıvamının daha yoğun olmasını sağlayabilirsiniz.
64
Malzemeler:
3 yumurta
80 gr bitter çikolata
Yarım su bardağı un
50 gr tereyağı
Yarım su bardağı şeker
Hazırlanışı:
İlk olarak fırını 220 dereceye ayarlayın. Tereyağı ve bitter
çikolataları teflon tavada kısık ateşte karıştırarak eritin. Sonra
ocağı kapatarak unu ilave edin ve iyice karıştırın.
Ayrı bir kapta yumurta ve şekeri karışım beyazlayana kadar
çırpın. Çikolatalı harcı ilave ederek mikserle tekrar çırpın. Sufle
kaplarınızı ya da ısıya dayanıklı küçük kaplarınız varsa içlerini
yağlayarak hamurdan eşit şekilde hepsine paylaştırın. Daha
önceden ısıttığınız fırında 8 dakikada sufleniz hazır. Fırından
aldıktan sonra birkaç dakika ilk sıcaklığının geçmesini bekleyin
sonra ister tabağa çevirip ister kaseden yiyebilirsiniz. Dilerseniz
üzerine pudra şekeri serperek servis edebilirsiniz.
65
BULMACA
ORTADAKİ TOPLAM SAYI
Aşağıdaki büyük karede yer alan boşlukları 0'dan 9'a kadar rakamlarla öyle doldurun ki her satır ve sütunda sadece üç rakam yer alsın ve
ortadaki sayı diğer iki sayının toplamı olsun.
7
ÖRNEk:
2
4
9
5
7
6
9
2
5
4
7
3
7
2
9
5
3
2
2
3
4
2
YILDIZ BULMACA
Yuvarlakları, soldan sağa beş eşitliğin de doğru olacağı biçimde 0'dan 9'a kadar rakamlarla doldurun.
Her rakamı sadece bir kez kullanabilirsiniz.
ÖRNEK:
6
8
7
3
1
5
9
4
0
2
3
8
1
5
SUDOKU
3
1
4
7
1
8
6
3
7
5
5
6
5
2
6
4
66
7
Sudoku bulmacamızı doğru
cevaplandırarak
[email protected]
adresine ya da posta ile
derneğimize gönderen
5 okurumuz, elektronik
çerçeve kazanacak.
Talihliler, 20 Şubat'a kadar doğru cevabı gönderen
okurlarımız arasında yapılacak çekilişle belirlenecektir.
4
2
85
Geçen ayın sudoku talihlileri: Tahsin Şaybak, Ali Rıza Ekiz,
Beyza Yıldırım, Dilek Aslı, Meltem Yılmaz
67