T Oral Seyhan:Çağatayca İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan

Transkript

T Oral Seyhan:Çağatayca İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan
Modern Türklük
Araştırmaları Dergisi
Cilt 4, Sayı 2 (Haziran 2007)
Mak. #24, ss. 116-145
Telif Hakkı©Ankara Üniversitesi
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü
Çağatayca İki Zafernâme Tercümesinde
Kullanılan Bazı Uzunluk Ölçüsü Birimleri
Tanju Oral Seyhan
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (İstanbul) ÖZET
Bugünkü ortak metrik sistemin kabulüne kadar Türkler tarafından farklı terimler
kullanılmıştır. Bu terimlerin oluşturulmasında gerek dilin kendi imkânlarına (kelime
türetme, gramer öğeleri, metaforlar v.b.) gerekse alıntılama yoluna başvurulmuştur.
Doğu Türklük sahasında da asırlar ve coğrafî bölgelere göre özellikle uzunluk ölçüsü
sisteminde çok çeşitlilik ve farklılık bulunmaktadır. Bu sebeple dönem eserlerinde bu
ölçülerin geçtiği yerlerdeki açıklamaların tespiti bir sonuca ulaşmak açısından gereklidir.
Bu tebliğde Timürlüler döneminin bazı kaynaklarında (Zafernamenin iki Çağatayca
tercümesi, Babür Şah’ın Hâtırât’ı ve Mübeyyen adlı eseri ile iki salat metni) bu
bakımdan bir tarama yapılarak tespitlerde bulunulmuştur.
ANAHTAR SÖZCÜKLER
Türk sözlük bilimi, ölçü sistemi, uzunluk ölçüsü terimleri, Çağatay Türkçesi, Zafername,
Timürlüler dönemi, Timürlüler dönemi kaleleri
ABSTRACT
The Turks have used different expressions until acceptance of today’s common metric
system. It has been applied both natural possibilities of the language (word derivation,
grammar elements, metaphors etc.) and quotation method on formation of such
expressions. A lot of variety and disparities are seen especially within the frame of the
measure of length system based on centuries and geographical zones in the Eastern
Turkic field. Therefore, fixing of the explanations, which stated in the related texts for the
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
Tanju Oral Seyhan
afore-mentioned measurements is compulsory within the works created in related
periods. A number of analyses are carried out in some primary sources of the Timurid
period (two Caghatai translations of the Zafar-namah, Memoirs of Babur Shah and
Mübeyyen and two prayer texts) in accordance with the aforesaid principles in this
article.
KEY WORDS
Turkish lexicology, metric system, linear measurement terms, Caghatai Turkish, Zafarnamah, Timurid period, castles of Timurid period
1. Giriş
Ölçü birimlerinin herkesçe kabul edilen tek bir sistem olması, sosyal hayattaki önemi
kabul edilen bir gerçektir. Mahallî kullanımların dışında günümüzdeki uluslar arası
terminolojinin oluşması için uzun bir zaman gerekmiştir. Türkçede İslâmiyet öncesi ve
sonrası eserlerinde ölçme yöntemleri ve kullanılan terimler, etkilenilen sistemlerde
çeşitlilik görülür. Bunlarla ilgili çeşitli araştırmalar yapılmaktadır. XV-XVI. yüzyıllarda
Doğu Türklük sahasında kullanılan ölçüler ile ilgili terimlerde de çeşitli bölgelere göre
farklılıklar mevcut olup ortak bir sistemin tesis etmediği anlaşılmaktadır.
Karşılaştırmak için esas alınan metinlerde kullanılan terimlerle ilgili olarak birbirleriyle
oranlamalar ve açıklamalar yapılması bu ölçülerin çeşitli coğrafyalarda farklı
kullanımları olduğu görüşünü desteklemektedir (Hınz 1990:1). Bunun yanı sıra
kullanılan terimlerin günümüzde metrik olarak tam karşılığının ne olduğu
konusundaki görüşlerde de farklılıklar bulunmaktadır. Bu bakımdan dönem
eserlerinde geçen metrik sistemle ilgili tüm açıklamaların tek tek tespitinin sahalarda
kullanılan ölçüler hakkında nihaî bir fikre ulaşma yolunda faydalı olacağı
kanaatindeyiz.
Araştırmada esas itibariyle Timür Han dönemi için kaynak eser niteliğini taşıyan
Şerefeddin Ali Yezdî’nin Darî Farsça ile kaleme aldığı Urunbayev tarafından 1972
yılında tenkitli metin neşri yapılan Zafernâme (bundan sonra U. olarak zikredilecek)
adlı eseri; karşılaştırmalı olarak ilk Özbekler zamanında Doğu Türkçesine yapılan iki
tercümesi üzerinde duruldu. Bunların yanı sıra katkıda bulunması sebebi ile gerekli
durumlarda tercümelerin ortaya konduğu dönemde kaleme alınan Babür Şah’ın
(1483-1530) Hâtırât’ı ile Mübeyyen adlı eserleri; Şerîfî’nin Nâm-ı Hakk’ı (SeyhanAlışık); Ubeydullah Han’ın (1488/1489 – Buhara 1539) Mesâilü’s-Salât adlı
risalesindeki uzunluk ölçüleri ile ilgili bölümlerinden yararlanıldı.
Çalışmamızın hareket noktasını teşkil eden Şerefeddin Ali Yezdî’nin Farsça
kaleme aldığı Zafernâme adlı eser günümüzde Timür Han dönemi için başvuru eseri
niteliğindedir. Eserde, sadece Timür Han’ın yaptığı savaşları anlatmakla kalınmayıp
Timür Han’ın gittiği yerler ve buraların fizikî durumu; dönemin ilim adamları,
sanatkârlar, mimarlar, bazı evliyaların ve Timür Han sülalesinden kimi kişilerin
117
118
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
mezarlarının nerelerde olduğu; bu dönemdeki izzet ikram şekli; tahıl, meyve adları
v.b. gibi çok çeşitli konularda zengin minyatürlerle de destekli olarak bilgi verilmesi
farklı sahalarda çalışanlara kaynaklık etmektedir.
Zafernâme’nin bugün olduğu gibi İlk Özbekler zamanında da aynı değeri taşıdığı
ve itibar edildiği birkaç kez doğu Türkçesine tercüme edilmesinden anlaşılmaktadır.
Zafernâme’nin bildiğimiz kadarı ile Doğu Türkçesine yapılan tercümeleri: a) Zafer‐
nāme‐i Emįr Timur (Oral 1991). Bundan sonra T. olarak anılacak olan eser Topkapı
Sarayı Kütüphanesi, Bağdat Köşkü bölümünde 281 numarada kayıtlı olup 582
yapraktır ve her sayfada 15 satır yer almaktadır. Minyatürler için boşluklar
bulunmaktadır. Yarek b. Koñrat ya da Şah Yārek ‘Ali Beg’in (582a/2) arzusuyla 957
(582a/14) yılında tercüme ettirilmiştir. Yer yer Anadolu sahası yazım özellikleri
göstermektedir. b) Bundan sonra N.O. olarak anılacak olan eser Nuruosmaniye
Kütüphanesi’nde 2796/3268 numarada kayıtlı olup 319 yapraktır ve her sayfada 19
satır bulunmaktadır. Muhammed Ali ibn Derviş Ali Buharî (2b/1) tarafından 16.
yüzyılın başlarında Şeybanilerin ilki Köçkünçi Han’ın (1510-1530) isteğiyle tercüme
edilmiştir. c) Zafer-nâme-i Timurî Tercümesi. Bizzat göremediğimiz, Humaniez
Şaripov’dan (1965: 53) varlığını öğrendiğimiz bu tercüme Özbekistan Şarkşunaslık
Institutu Kol Yazmaları Fondu INV: 607 numarada kayıtlıdır. Hudayberdi ibn Kuş
Muhammed Sufî el-Hivevî tarafından 1822-28’de Hive’de Özbekçeye çevirilmiştir.
Zafernâme’de konu gereği sürekli bir seyr ü sefer durumu söz konusu olduğu için
mesafe ve uzunluk ölçüsü ile ilgili terimler sıklıkla kullanılmaktadır. Bu bakımdan
tebliğde birinci olarak ölçü birimlerinde bir sınırlamaya gidilerek uzunluk ölçüleri
üzerinde durulmuş, terim yapma yolları Çağatayca tercümelerin (T.ve N.O.)
Urunbayev
tarafından hazırlanan Zafernâme’nin tenkitli metin yayını ile
karşılaştırmalı olarak ortaya konulmaya çalışılmış, yukarıda adları belirtilen
eserlerdeki ilgili kısımlar bu dönemde Doğu Türklük sahasında kullanılan terimlere
açıklık getirmek amacıyla kaydedilmiştir. Bu bakımdan eserlerde geçen açıklamaların
ortaya konması faydalı olacaktır. Bizi de bu çalışmayı yapmaya sevkeden önemli
etkenlerden biri budur.
Çalışmada ikinci olarak Timür Han’ın, savaşların doğal neticesi olarak, geçtiği
yerlerdeki bir çok bina ya tahrip ya da tamamen yok olmuştur. Özellikle kaleler,
hisarlar ve Timür Han’ın İslâmiyeti yayma politikası sonucu put‐ħāne ve āteş‐güdeler yıkılmış; çoğunun bugün adı dahi unutulmuştur. Bazılarının da adı kalmış, ancak
nerede oldukları ve mimarî özellikleri hakkında bilgi bulunmamaktadır. Bunların bir
kısmı hakkındaki bilgiye ulaşmamızda Zafernâme kaynaklık etmektedir. Timür Han
dönemi mimarisi ile ilgilenenler öncelikle doğal olarak Zafernâme’nin orijinalinden
yararlanmışlar ve değerli çalışmalar ortaya koymuşlardır; ancak bu arada sanat değeri
taşımaması sebebi ile de olsa gerek kaleler biraz ihmal edilmiştir. Bu çalışmada
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
Tanju Oral Seyhan
Zafernâme’nin dil incelemesi sebebi ile de Doğu Türkçesine tercümelerinden hareketle
gerek Timür Han’ın fethettiği gerekse onun döneminde yaptırılan ve eserde
terminoloji bakımından ilgilendiğimiz haklarında bilgi bulunan kaleleri, bu
dönemdeki bina yapımını ortaya koymak için ilgili yerlerdeki metinler yan yana
verilmiş, bunlara istinaden Doğu Türkçesindeki mimarlıkla ile ilgili terimlerin de
sonda karşılaştırmalı listesi yapılmıştır.
Tercümelerdeki örnekleri yan yana vermemizin sebebi öncelikle bir eserin ayrı
sahalarda Türkçeye çevirilişindeki farklılıklar ve paralellikleri, söz varlığını bir arada
göstermek; bunun yanı sıra siyasî önemlerinin dışında sanat bakımından fazlaca
önem taşımayan kaleler hakkında verilen bilgileri sunabilmektir.
Bilindiği üzere Timür Han, sadece yıkım faaliyetlerinde bulunmamıştır. Onun
döneminde gerek imar için gerekse savaş sebebiyle yıkılan yapıların yerine yeni
şehirler, binalar, mescidler, köşkler yaptırılmış, kaleler tamir ettirilmiş veya tamamen
yıktırılıp baştan bina ettirilmiştir. Eserden anladığımıza göre yapılanma işine son
derece önem verilmiş ve bu işlerin hızla yürütülmesi için hemen her imkan
kullanılmıştır. Önemli bina ve şehirlerin kurulmasında çalışmaya öncelikle ilm-i
nücûmla uğraşan kişiler (Mevlânâ Muhyiddin Magribî v.b.) başlamakta, onların
belirlediği uygun bir zaman seçilmektedir. Ülkedeki ve diğer ülkelerdeki
(Azerbaycan, Hindistan, Fars v.b.) dönemin hünerli mimarları, mühendisleri ve
ustaları çağırılıp görevlendirilmektedir. Sonra yapı malzemeleri temin edilip
hazırlanmaktadır. Eserde bu çalışmalar hakkında ayrıntılı bilgi bulmaktayız.
Semerkand’daki mescid yapımının anlatıldığı bölüm iyi bir örnektir. Farsçası U
346b/13-347b78’de yer almaktadır.
(T.) (401a/1) Ĥażret-i Śāĥib-ķırān
Semerķand ħıŧŧasıġa Mescid-i cāmi‘ binā
ķılġan (2) źikri....(4) .. Hindūstān iķlįmide
(5) Ĥażret-i Śāĥib-ķırān niyyet ķılup erdi
kim ne ķadar put-ħāne ve (6) āteş-güdeler
kim vįrān ķıldı Semerķand dārı’ssalŧanasıda Mescid-i ādįne (7) tırāşįde
taşdın ‘imāret ķılġay. Çün devlet ve iķbāl
(8) bilen dārı’s-salŧana-i meźkūrda
mu‘āvüdet ķıldı, Emįr ‘Alį ol (9) ‘imāret-i
sipehr-fersāġa nefāź taptı. Ramażān
ayınıñ törtide (10) yekşenbih küni tāriħ
sekiz yüz biride tavuşķan yılıġa muvāfıķ
ķamer esed (11) burcıda erdi, āfitāb
tesdįsde ve muttaśıl zühre muķārineside
(12) śāĥib-hüner mühendisler ve māhir
dāniş-verler üstādlar sā‘at-ı ħuceste (13)
(N.O.) (221b/16) Śāĥib-ķırān Mescid-i
cāmi‘ ‘imāretini Semerķand’da bünyād
ķılġanı (17) Śāĥib-ķırān-ı kitistān
Hindustān vülāyetiġa kirgende kāfirler bile
uruşup (18) bütlerni sındurup āteşgüdelerni bozup yörür irdi. Ol maĥalda
niyyet (19) ķıldı kim mundın selāmet
ķaytıp Semerķand barsam anda Mescid-i
cum‘a salġay min. Basa çün (222a/1)
nuśret
ve
sa‘ādet
bile
ķaytıp
Semerķand’da tüşti. ĥükm ķıldı kim
Mescid-i cum‘anı bünyād ķıldılar. (2)
Yekşenbih küni ramażān ayınıñ törtide
tāriĥ sikkiz yüz birde tavuşķan yılda yaħşı
sā‘atda (3) üstādlar ŧarĥ saldılar. Sengtırāşlar, kim Fārs ve Āźerbaycān ve
Hindustān’dın kiltürüp (4) irdiler, ikki yüz
üstādlar işke meşġūl bolup biş yüz kişi
119
120
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
ve ŧāli‘-i şāyeste ol ‘ālį bināġa ŧarĥ
saldılar. (14) Ve ‘amele ve çāpük-dest
pįşeler, kim her biri ser-āmed-i kişverį ve
(15) yegāne-i memleketį erdiler, dakāyıķı ĥudāfet ve mahāret-i tesbįd erkān
(401b/1)
ħōrdedānlıġnı
žuhūrġa
yetgüzdiler. Āźeribāycān ve (2) Fārs ve
Hindustān’dın ve özge memāliklerdin
ser-tırāş iki yüz (3) nefer işge meşġūl
boldılar ve taġlardın münāsib taşlar (4) ol
‘ālį ‘imāret kesip keltürürge iştiġāl
körsetdiler. Toķsan beş (5) zencįrli pil,
kim Hindustān’dın keltürüp erdiler,
barçasını (6) bį-kār ķoymay işge kigürüp
taş taşıtturġa ihtimām ķıldılar (7) ve ‘azįm
taşlarnı piller ve öküzler üzerige baġlap
taşır (8) erdiler. Ve ser-kārlarnı şāhzādeler ve ümerāġa ķısmet ķılup (9) her
kim öz ser-kārınıñ mühimmātıġa ihtimām
körgezür erdiler. ..... (402a/5) Tört yüz
sütūn taşdın tırāş ķılup erdiler kim her
birisi (6) ferāzıġa yeti ķarı ve saķfı ve refį‘
ve ferş-i bedį‘ tamām rıħte tırāşįde (7)
taşdın... (11) ve her rüķnide menārį
efrāħte ķıldı ve gerd-be-gerd dįvārıġa
taşķarıdın (12) ve işkeridin kitābeį taşdın
tırāş ķılup tururlar. Tāķlarıġa (13) hem
uşbu ‘unvān bilen ve perteviġa sūre-i kehf
ve özge āyet-i Ķur’ānį (14) müzeyyen
turur.
taġķa barıp (5) taş kismekke meşġūl
boldılar. Basa her yirde kim mi‘mārlar ve
hüner-mendler bar irdi, barça anda (6)
kilip işke meşġūl boldılar. Basa taş
kiltürmek üçün biş pįl kim Hindustān’dın
(7) Semerķand’ġa kiltürüp irdiler, işke
meşġūl ķıldurdılar kim taġdın taş kiltürür
(8) irdiler ve her iş başıda bir şāhzāde bile
bir begni muĥassıl ķoydı ve bu maĥalda
emįr-zāde (9) Meĥemmed Sulŧān kim
Moġol ser-ĥaddıda olturup irdi, yitişti,
Tümen Aġa’nıñ ħānķāhıda (10) Śāĥibķırān’nı körünüş ķılıp mübārek cemālıdın
közini yaruķ itti. Ĥażret, şāh-zāde (11)
bilen körüşüp merĥametler ķıldı. Śāĥibķırān, ġāyet-i ihtimāmįdin kim (12)
mescid işide ta‘allül bolmaġay özi her kün
kilip üstā[d]-kārlar başıġa turup ihtimām
(13 ) ķılur irdi ve ekŝer evķāt Ĥāynem
medreseside ya Tümen Aġa ħānķāhı[da]
turup dād-ħwāh (14) sorar irdi. Basa
Mescid-i cum‘ada tört yüz siksen sütun
taşdın yasap her biriniñ (15) uzunlıġı yiti
ķarı irür, ķoyup yasadılar ve saķfını taşdın
yasadılar ve tört (16) yiti yanıda tört
mināre
yasadılar.
Basa
Mescid
tükengendin soñ ve Dil-küşā Bāġı’ġa
barıp (17) ŧoylar birdi. Üstakārlarġa tonlar
kiydürüp atlar mindürdi.
“Timür Han’ın Semerkand bölgesi için mescid yaptırışının anlatılması: Timür
Han, Hindistan’da ne kadar puthane ve ateş-perest tapınağı varsa yıktı ve Semerkand
bölgesinde yontulmuş taştan cuma mescidi yapmaya niyet etti. Devlet ve ikbâl ile
anılan saltanat merkezine döndüğünde Emir Ali’ye gökyüzünü aşındıracak yapı için
yetki verildi. Ramazan ayının dördünde, pazar günü, tavşan yılına denk düşen 801
yılında, ay arslan burcunda, güneş iki yıldız arasında 60 derece açıda ve aralıksız
zühreye bitişik iken, hünerli mühendisler, becerikli bilginler, üstatlar uğurlu saat ve
kutlu doğuşta o yüce bina için plân yaptılar. Her biri ülkenin ileri geleni, yegâne işçi ve
eli çabuk sanatçıları, dikkat gerektiren işlerde süratli ve becerikli ileri gelenler
dikkatlerini ortaya koydular. Azerbaycan, Fars, Hindistan ve başka memleketlerden
(gelen) yontma ustası iki yüz nefer işle ilgilendiler ve dağlardan o yüce yapı için
uygun taşlar kesip getirmeyle meşgul oldular. Hindistan’dan getirilen zincirli doksan
beş filin hepsini boş bırakmaksızın işe sürüp taş taşıttırmağa özen gösteriyorlardı;
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
Tanju Oral Seyhan
büyük taşları filler ve öküzler üzerine bağlayıp taşırlardı ve kontrolörleri şehzade ve
emirlere tabi kılmışlardı ki her biri kendi kontrolörünün techizatına önem gösterirdi.
.... Sahip-kıran mescit işinde dikkatli bir gayretle bahane olmaksızın her gün gelip
üstadların başında durup özen gösterirdi ve çoğu zamanını Haynem medresesinde
veya Tümen Aga tekkesinde geçirir, hak sorardı. Her biri 400 taş sütun (N.O.: 480)
yontmuşlardı: yukarıya 7 karı ve tavanı yüksek, zemini mükemmel tamamıyle uygun
yontulmuş taştan ... Ve her sütununda bir minare yükseltildi ve her duvarına
dışarıdan ve içeriden taştan bir kitabe yontturdular. Bina kemerlerine/kubbelerine de
bu unvan ile, parlaklığı için Kehf suresi ve başka Kuran ayetleri bezendi. Mescit
tamamlandıktan sonra Dil-küşâ Bağı’na gidip eğlenceler düzenlediler. Çalışanlara
elbiseler, atlar verdiler.”1
2. Uzunluk Ölçüleri
Eski Türkçe döneminde olduğu gibi Doğu Türkçesinde de ortak kullanılabilecek bir
ölçü sistemi arayışı devam etmiştir. Bahsedilen şeyin ölçeklendirilmesinde dilin bütün
imkânlarından yararlanıldığı, farklı anlatım yollarına gidildiği görülmektedir.
Özellikle de başta uzuvlar olmak üzere günlük hayatta büyük çoğunluk tarafından
kullanılan ortak terimlerden (kün, tün v.b.) aktarımlar yapılmıştır. Denklik kurularak
yaklaşık olarak uzunluğun belirtilmesi yollarından ilgi çekici olan bir tanesine
Babür’de rastlamaktayız. Herkes tarafından bilinen duaların okunma süresini
kullanmıştır: “(288b) Bizim vilâyetlerde, gece ve gündüzü yirmi dörde taksim edip,
her birine –saat; her saati de altmışa taksim edip, her birine –dakika demişlerdir. Her
gece ve gündüz –bin dört yüz kırk dakika oluyor. Dakikanın uzunluğu takriben altı
(289a) defa Fâtiha sûresini, Bismillâh ile birlikte, okuyuncaya kadardır ki, bir gece ve
gündüzde sekiz bin altı yüz kırk defa Fâtiha sûresi, Bismillâh ile birlikte, okunabilir.”
(Arat 1985: 464). “(290a) Her pelin müddetini altmış defa gözü açıp-kapayıncaya
kadar geçen bir zamanla tespit etmişlerdir ki, gece ve gündüz iki yüz on altı bin defa
gözü açıp-kapayıncaya kadar sürer. Tecrübe edildi ve bir pelde sekiz defa
Kulhuvallâh sûresi, Bismillâh ile birlikte, okunabildi ki, gece ve gündüz yirmi sekiz
bin sekiz yüz defa Kulhuvallâh sûresi, Bismillâh ile birlikte, okunabilir.” (Arat 1985:
466)
Üzerinde durduğumuz metinlerde kullanılan uzunluk ölçüsü birimleri: karı, karış, kadem, yıgaç/yagaç, gez, mil, ilig, fersah / ferseng, kulaç, küruh, (sayı ismi) künlük/künçilik, tutam, menzil v.b.dır. Bunların, dönemlerinde ne kadar uzunluğa
karşılık oldukları konusunda başta Babür’den yararlanarak bilgi edinebiliyoruz.
Burada Nâm-ı Hak ile yaptığımız karşılaştırmada bu ölçülerin dönemde aynı mesafe
1
Her iki tercüme birleştirilerek Türkiye Türkçesine aktarıldı.
121
122
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
için kullanıldığı tespit edilmiştir. Babür’de, ölçüler geçtikçe bunlar hakkında daha çok
birbirleriyle kıyaslanarak verilmektedir (Hatırat: BABUR 1987; Mübeyyen: Seyhan
2004 ). Böylelikle birbirine geçiş söz konusudur ve bu coğrafyada neye tekabül ettiği
konusuna açıklık getirilmektedir. Bu sebeple terimler Reşit Rahmeti Arat’ın (Babur
1987: 667-668) yaptığı gibi çoklukla bir arada değerlendirilmektedir; çünkü çok iç
içedir ve ayırmak sürekli tekrarlara sebep olmaktadır. İncelenen eserlerde uzunluk ve mesafe için Türkçe ve yabancı kökenli
terimlerden yararlanılmıştır. Bir kısmı Farsçada da olduğu gibi bizzat şer’î kaydıyla
belirtilmiştir. Türkçe terminoloji oluşturmada Eski Türkçe döneminden itibaren dilin
çeşitli kelime türetme yollarından yararlanılmıştır:
1. Nesneler,
2. Sayı ismi + künlük / künçilik (< kün+çi+lik) yol,
3. Namaz vakitleri veya tañ / seher / kiçe v.b. vakit isimleriyle gramer birlikleri
kulanılarak bunlar arasındaki mesafenin belirtilmesi: Sıfat + Zaman ismi; İsim-DIn +
isim- GAçA / GUnçA,
4. Doğa unsurlarından, benzetmeler (Metafor),
5. İnsan ve hayvan uzuvları (Antropometrik).
3. Alıntılarda Geçen Bazı Uzunluk Ölçüsü Terimleri
3.1. Türkçe Kökenliler
3.1.1. İsim Kökenli Olanlar
3.1.1.1. Nesnelerden yararlanma
3.1.1.1.1. Yıgaç
Metinlerde fersah, ferseng, mil, kadem, arşın, kulaç terimleri ile karşılaştırılan;
muhtemelen düz, uzun bir ağaçtan yol benzetmesiyle uzunluk ölçüsü olarak da
kullanılan yıgaç terimine Kaşgârlı’da “fersah” karşılığı ile rastlıyoruz (D.L.T. III 8).
Arat, Hâtırât’ın notlarında yıgaç maddesinde şu ayrıntılı bilgileri verir: “Devir ve
mıntakaya göre değişen bir uzunluk ölçüsüdür. Babur’un zamanında mesâfe
tesbitinin hângi esas ve usûllere göre yapıldığını kat’iyetle söylemek güçtür. Babur’un
yığaç ile gösterdiği mesâfe bugünkü ölçülere göre, 4-8 İngiliz mili arasında
değişmektedir (Beveridge). yığaç tâbiri farsça nushada ferseng ile tercüme edilmiştir.
yığaç’ın muhtelif kıymetleri için bk. Süleyman, ağaç ‘menzil, mesafe-i fersah’, yığaç
‘fersah, ferseng ve bâzı yerde bir kulaç itibar olunur’; Radloff, ağaç (osm. âzer.) ‘6,4 –
7,4 klm.’, (Krm.) ‘aş.-yk. 70 cm.’, yığaç (çağ.) ‘aralarında bir üçüncü şahsın sesini
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
Tanju Oral Seyhan
işitebilecekleri derecede birbirinden ayrı bulunan iki şahıs arasındaki mesafenin üç
misli’ ve yığaç (osm.Z.) ‘ferseng’; krş. İslâm ansiklopedisi, mad. ağaç ‘bir ispanyol
fersahı (= 4 italyan mili = 6 klm. = 4 ingiliz milinden bir az eksik)’; bk. bir de Beveridge,
s. 4, not 5: yığaç = ferseng = aş.-yk. 6 klm. (Ujfalvy). Babur, kürûh tâbirinin mîl mukabili
hindce bir isim olduğunu tasrih ettiği hâlde, aynı tâbiri eserinin Türkistan’a âit
kısmında da kullanırken, bunu yığaç karşılığı almış gibi görünmektedir.” (1987:667668).
Üzerinde
kullanılmıştır:
çalıştığımız
tercümelerde
yıgaç
Yezdî’deki
fersah
karşılığı
N.O. “(248a/6) Ĥażret andın yörüp Ĥaleb sarı müteveccih boldı ve Dımışķ’dın Ĥaleb (7) ķaça yitmiş yıġaç yol turur...”
F. “(U. 387b/21) Ez-Dımışķ tā Ĥaleb heftād fersaħest.”
Yıgaç’ın ayrıca yıġaç-ı şer‘į kullanımı vardır:
N.O. “yigirmi yitti yıġaç-ı şer‘į yol” (154b/3-4) kullanımında Farsçasında olduğu
gibi şer‘į ibaresi de yer alır; ayrıca N.O. 198b/6’da “üç kürūh bir şer‘į yıġaç turur” üç
küruhun 1 şer‘į yıġaç olduğu belirtilir.
6 yıġaç-ı şer‘į = 20 kürūh = 2 mįl-i şer‘
F. (316a/2) tavaçı ve bāķį tümenāt ve ümerā-i ķoşunāt ve … tābest kürūh-ı mesāfet ki (3)
şeş fesaħ-ı şerǾį bāşed ve dü mįl-i şerǾį bāşed”
(N.O.)(202a/10) çirig yasal ķılıp barġanı. Altı yıġaç (11) yolnı tutup barur irdiler ve bu
destūr bilen yigirmi kürūh kim altı yıġaç-ı şer‘į (12) bolġay. ..
Yine Mübeyyen’de 1 yagaç’ın 3 mil’e denkliği ifade edilir:
Bir yaġaç bil ki bar-durur üç mįl
Burnaraķ mįl aytılıp idi bil (M. 975)
Ayrıca yine Mübeyyen’de yaġaç/yıġaç’ın zaman ölçüsüyle de kıyaslanarak
karşılandığı görülür. Seferî olma durumundan bahsedilirken 18 yaġaçlık mesafeyle
gerçekleştiği belirtilir. Bu ya deve yürüyüşü ile ya dağ yolunda vasat yürüyüşlü bir
yayanın alacağı yola ya da geminin vasat seyirle 3 gün 3 gecede alacağı yola eşittir:
Üç tün ü künlük olsa uşbu yolı
Dir sefer müddeti şerį‘at ili
Bu merāĥılda şer‘ muĥtārı
Tiveniñ boldı orta reftārı
Bolsa taġ yolı vü piyāde kişi
Mutavassıŧ kirek-turur yörüşi
123
124
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
Suda ger kimedür eger ġayrı
Mu‘teberdür anıñ vasaŧ seyri
Ger yaġaç birle isteseñ mıķyās
On sikiz bil ki didi şer‘-şunās (M. 970-974)
1 ferseng = 12 bin çift kadem
Bil [ki] ferseng on iki miñ du ķadam
Se yeki bir mįl oldı ay hem-dem (N.H. 9b/2)
1 mil = 4 bin (çift) kadem
Bil ki tört miñ ķadem irür bir mįl
Bolsa bir mįlde su teyemmüm ķıl (N.H. 9b/3)
1 yıgaç = 8 bin kadem
Bil sekiz miñ ķadem nidür ki biliñ
Bir yıġaç dir ki şer‘ ĥisāb ķılıñ (9b/4)
Bir yıġaç sekiz miñ ķadem turur” (N.H. 9b Derkenar)
Burada bir karışma söz konusudur. Son beyitte belirtildiği gibi 1 yıgaç, 8 bin ķadem
ise 1 fersenge değil 1 mįl’e denk olur ki burada bir hata vardır. Beyitteki 8 miñ ķademin
on iki miñ olması gerekir.
Hinz’de yıġaç karşılığı kullanılan fersahtan bahsedilirken, mil, arşın, kulaç ile
karşılaştırmalar yapılmıştır. Bu bilgiye göre:
Fersah= 3 mil, her mil ise her biri 4 şer‘į arşın olan 1000 kulaç eder, yani yaklaşık 6
km’dir
1 mil = 4000 şer‘į arşın = 1/3 fersah = yaklaşık 2 km’dir (1990: 76-77).
İnalcık’ta 1 fersah’ın 5685 m’ye eşit olduğu belirtilir (1983: 340). Ayrıca 1 fersaħ’ın
da 1 sāǾat’a denkliğini gösterilerek Yūsuf b. ǾAbdullāh’ın Farsçadan çevirisiyle Ħayr alDīn Ħalil b. Ibrāhįm’in 880/1475’te yazdığı Miftāĥ-i Kunūz-i Erbāb-i Ķalem Miśbāĥ-i
Rumūz-i Eśĥāb-i Raķam adlı eserinde 7500 arşun olduğu kaydedilmiştir (İnalcık 1983
:324).
3.1.1.1.2. Gez
Kanar’da “1. arşın, 104 cm.lik bir uzunluk birimi; 2. bir tür ok; ılgın”(952b),
Steingass’da “the tmarisk-tree; a yard for measuring cloth; a length of 24 fingerbreadths, or six hands; gazi shāygān (mulk), A measure equal to half the height of a
man of ordinary stature(used chiefly in Khurāsān)”(1087b) olarak tanımlanır. Verilen
karşılıklarda gezin enine parmak ölçümü ile denkleştirildiğini görürüz. Ayrıca yıgaç
gibi, yukarıdaki tanımlarda görüldüğü üzere kelimenin parmak şeklinde düz ve
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
Tanju Oral Seyhan
uzun bir bitki olan saz, kamış anlamı bulunması dikkat çekicidir. Buna Dibo’da işaret
eder (1989: 76).
Zafernâme tercümelerinde ķarı terimi ile karşılanan gez terimine Mübeyyen’de
rastlıyoruz. Gez’in döneminde tam olarak ne kadar uzunluk için kullanıldığı kesin
olarak bilinmemektedir. Eserlerde de bu uzunluk ölçüleri geçtiğinde açıklama
cümlelerinin yer alması kanaatimizce, bu terimlerin yerleşmiş bir ölçü birimine sahip
olmadığını gösterir. Timür Han dönemi mimarisiyle ilgili çalışmalarda, gezin cm
olarak verilen karşılıklarında farklılıklar bulunur. Zafername’de gez in 15. yüzyılda
İran’da uzunluk ölçü birimi olarak kullanıldığı ve 60cm’ye karşılık geldiği,
Mankovskaya’nın gezin 60.6 cm’ye denk düştüğü, K.S. Kryukov’un araştırmalarında
da esas itibariyle 60 cm’den 105 cm’ye kadar ama çoklukla 60-67 cm arasında Timür
Han dönemi eserlerinde farklı ölçülere karşılık geldiği üzerinde durulur. Türbe-i Câm,
Gevher Şad Medresesi v.b. binalarının ölçülerinde gezin 60 cm’den 105 cm’ye kadar
değişik uzunlukları karşıladığı görülür. Gaz‐i buzurg ve gaz‐i shar‘ olmak üzere ikiye
ayrıldığı belirtilir( Golombek 1988: 34-5).
Yine Reşit Rahmeti Arat’ın verdiği bilgiler arasında Türkistan’da açin, ok terimleri
ile de karşılanan gezin kulaçın 1/3’ine, ayrıca 4 karışa denk olduğunu buluyoruz.
“Raquette II (s.146), şarkî Türkistan’da kullanılmakta olan mesâfe ölçüleri için, şu
mâlûmatı vermektedir:
1 gulaç
= 3 gez
1 gez
= 4 gariç
gariç
= şehâdet parmağının ucundan baş parmağının sonuna kadar olan
mesâfe için kullanılır.
açin tâbiri çok defa gez olarak kullanılır. Türkistan’da kullanılan Çin uzunluk
ölçüleri şunlardır:
ok (tįr‐gez) atımı mesâfe ölçüsü için kullanılan bir tâbirdir; Beveridge’e göre, 482
yarda...” (Babur 1987: 638, 667-668; Thackston: 181).
Gez için kullanılan bir diğer terim zer “İran arşını için kullanılan tabirdi (gez olarak
bilinir, ender hâllerde zira’ derler). İki türü olduğu belirtilir: 1. Şer’î arşın veya zar-i
şer’î, 2. İsfahan arşını
1 fersah = 7500 İsfahan arşını = 12 bin şer’î arşın”(Hinz 1990:78 )
Gez hakkında başka bir bilgiye ayrıntılar hakkında okuyucuyu aydınlatan
Babür’ün Mübbeyyen adlı eserinde ulaşıyoruz.
Şaśt-der-şaśt gez cerįbini bil
Sin misāĥat gezi bile gez ķıl (M.1460)
Bu beyite göre iki türlü gez vardır: 1. Şest-der-şest gezi “ parmaktan parmağa”; 2.
misāĥat gezi “ alan ölçümünde kullanılan gez”
125
126
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
Hinz beyitte geçen cerįb hakkında şu bilgileri verir: “cerįb arazi ölçüsü. XVII.
Yüzyılda 1 cerįb = 30,95 x 30,95 m = 958 m²
küçük cerįb 60 x 60 hükümdar arşını (zirau’l‐melik)
büyük cerįb küçük ceríbin 3²/3’ü değerinde = 5837 / 3 m²( 1990: 81).
1 ķarı = 6 tutam
Didiler bir yarım ķarı bu ķadem
Bir ķarı bil ki bardur altı tutam (M. 637)
1 ķadem = 1,5 ķarı = 9 tutam (Babur 1987:614; trc.s.399)
1 tutam = 4 ilig
1 ilig
= 6 cev arzı
Bir tutam tört ilig yene bir ilig
Altı cev ‘arżı boldı bil bu biliñ (M. 638)
Muhtemelen aynı asırlarda yazılmış olan Nâm‐Hak’ta da Şeriate göre uzunluk
ölçülerinin karşılıkları üzerinde durulmuştur (SEYHAN-ALIŞIK 2002).
1 mįl = 4 bin gez
1 gez = 1 mañdam
1 mañdam = 24 engüşt
Bir mįl tört miñ gez, bir gez bir mañdam, kim yigirmi tört eñgüşt turur (N.H. 9a
Derkenar)
1 mįl = 1/3 ferseng
Mįl şer‘ içre niçedür bilseñ
Se yek ay Ħwāce, mįl üç ferseng (N.H. 9b/1)
Bir ferseng on iki miñ ķadem (N.H. 9b Derkenar)
3.1.1.1.3. Mızrak (neyze) boyu (Babur 1987:578) (trc. s. 135)
“Süñüg batımı ķarıġ söküpen Kögmen yışıġ toġa yorıp Ķırķız bodunuġ uda basdımız.
‘Mızrak batımı karı söküp, Kögmen ormanını aşarak yürüyüp Kırgız kavmini uykuda
bastık.’” (KT D 35, BK D 26-27: Ergin 1996)
Abidelerden itibaren gördüğümüz bu metafora Hâtırât’da tesadüf ediyoruz.
3.1.1.2. Sayı ismi + künlük / künçilik (< kün+çi+lik) yol
3.1.1.2.1. Bir künlük / künçilik yol
Künlük/ künçilik Farsça rūze kelimesini karşılamaktadır.
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
(T) “ 518b/7 Foça ķal‘ası kim İzmir
ķal‘ası bir künlük 8 yol yıraķ turur ve
hem deryā yaķasıda vāķı‘ bolup turur.”
Tanju Oral Seyhan
(N) 273b/15 ķal‘a-i ferĥa kim bir künçilıķ
yol 16 İzmir’din yıraķ turur ve deryā
yaķasıda irdi.
T. tercümesinde sadece künlük kelimesi kullanılırken N.O. tercümesinde künlük ve künçilik şekillerinde ikili kullanım söz konusudur. N.O. “(170b/19) On bir künçilik yol”
N.O. “(248b/5) Basa şāhzādeler ve bigler oñ ķoldın (6) ve sol ķoldın cirge bilen yörüp biş
künlük yolnı cirge saldılar.” biş künlük yol: (U.: 388b/1) . penç rūze rāh
N.O. “(273b/15) Basa ĥażret-i ŝāĥib-ķırān ĥükm ķıldı kim ķal‘a-i Ferĥa kim bir künçilik
yol (16) İzmir’din yıraķ turur.” bir künçilik yol: (U.: 424b/16) be-yek-rūze rāh
3.1.1.3. Namaz vakitleri veya tañ / seĥer / kiçe v.b. zaman isimleriyle
gramer birlikleri kulanılarak bunlar arasındaki mesafenin belirtilmesi
3.1.1.3.1. Sıfat + Zaman ismi
N.O. (220b/14) seşenbe küni ay<nıñ> (15) yigirmiside Ħulm mevzi‘ide kilip
tüşti ve tüş maĥallıda andın köçüp yarım kiçeġaça (16) yörüp Ceyĥūn suyıġa
yaķın kilip tüşti.
yarım kiçeġaça F. (U. 345a/14)’de nįm-şeb için kullanılmaktadır.
3.1.1.3.2. İsim- DIn + isim- GaçA / GUnçA
N.O. (261b/12) śabāĥdın namāz-ı (13) pįşįnġaça çirig ötti.
N.O. (267b/15) aħşāmdın tañ atķunça
3.1.1.3.3. Tekrar grubu
tün ü kün(lük) Misafirlikte iken namaz meselesinden bahsedilirken mesafe üzerinde durulur:
Üç tün ü künlük olsa uşbu yolı
Dir sefer müddeti şerį‘at ili (M. 970)
3.1.1.4. Doğa unsurlarından, benzetmeler
Eski Türkçe döneminden itibaren metrik sistemde doğa unsurlarından yararlanılarak
benzetmelerden yola çıkılarak terim oluşturulması görülmektedir. Burada Türklerin
hayatında önemli bir rolü olan at ve süngü / mızrak, ok kelimelerinin önemli bir yeri
vardır.
127
128
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
Orhun Abidelerinde:
“Süñüg batımı ķarıġ söküpen Kögmen yışıġ toġa yorıp Ķırķız bodunuġ uda
basdımız. ‘Mızrak batımı karı söküp, Kögmen ormanını aşarak yürüyüp
Kırgız kavmini uykuda bastık.’ ” (KT D 35, BK D 26-27: ERGİN 1996)
Az yir y[olı?] Anı b[irle .... er]miş, bir at oruķı ermiş. ‘Az ülkesinin yolu Anı
boyunca .... imiş, bir at yolu imiş.’ ”(Tonyukuk D7: Ergin 1996)
Bu yolla oluşturulan ölçü ile ilgili terimler üzerinde durduğumuz her iki
tercümede de bulunduğu gibi son Timürlülerden Babür Şah’da Hâtırât’da da geniş
ölçüde kullanılmaktadır.
3.1.1.4.1. Bir at yarışımı
N.O. “(515b/1)...mesāmi‘-i āliyeġa yetişdi kim deryā yaķasıda ķal‘aįdür, beġāyet (2) muĥkem, uluķ taşlardın tırāş ķılup ol ķal‘anı çıķarıp (3) tururlar ve
bir ŧarafı deryā ve bir ŧarafı ħoşkį turur ve keŝret-i ‘ažįm (4) anda cem‘ bolup
turur ve ol ķal‘anı İzmir derler ve anda mezārį bar turur kim Turġum Kāźib
derler mezār-ı mübārek (5) turur. Çünānçe özge mevāzi‘din ziyāret ķaśdıġa
endāze barıp (6) müzr yetgüzdiler bir at yarışımı bolġay taķı taġ üstide (7) iki
ķal‘a bardur.
3.1.1.4.2. Atlıġ yandaşa yörüT. “(431b/1) ve dįvārınuñ behnāsı on ķarı ve üsti altı ķarı kim üç (2) atlıġ
yandaşa yörür erdi”
3.1.1.5. İnsan ve hayvan uzuvlarından yararlanma
Dibo antropometrik sistemi ikiye ayırmıştır: a. Absalyutnaya (mutlak, salt) sistemi, b.
Otnositelnaya (nisbî, göreceli)(1989: 72-73). Türkçede çoklukla dirsekten bileğe kadar
olan kısım için kullanılan karı terimini mutlak sistemde değerlendirir. Arşın, parmak,
gez, kulaç terimlerini ise göreceli sistemde değerlendirir. Biz burada bunları köken
olarak değerlendirdik.
3.1.1.5.1. Ķol “kulaç” 1 kol 3 gez, 12 karışa denktir.
Babür Hâtırât’ında Hindistan’da iken her yeri adımlayarak, kulaçlayarak geçip
dolaştığını belirtir. Nehirlerin genişliğinden bahsederken ķol terimini kullanır: “(363b) ... Uşbu kün Geng deryāsını ķol salıp öttüm. Bir ķolnı sanadım, otuz üç
ķol bile öttüm. Yana tınmay üzüp bu yüzge hem öttüm, barı deryālarnı üzüp kiçip
idim.” (Mano 1995: 581) “O gün Geng nehrini, kulaç atarak, geçtim. Her kulacı
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
Tanju Oral Seyhan
saydım; otuz üç kulaç ile geçtim ve orada dinlenmeden, yüzerek, tekrar bu tarafa
geçtim.”(Arat 1985: 584).
3.1.1.5.2. Ķadem
Eserlerde uzunluk, mesafe ölçümlerinde adım/ayak/kadem terimleri de kullanılır;
ancak bunlar bir insana ait olabildiği gibi binek olarak kullanılan ya da yardımcı
olarak yanlarında bulunan file ait olabilir. Arat’ın notlarında da bu tür
adlandırmalardan bahsedilir: “Raquette II (s.146), şarkî Türkistan’da kullanılmakta
olan mesâfe ölçüleri için, şu mâlûmatı vermektedir: .. taş = 12.000 deve adımı veya tırıs
giden bir atın bir saatte kat’ettiği mesâfe ( vasatî olarak, 9113 adım veya aş.-yk. 4 ½
ingiliz nizâmî mîli)”(BABUR 1987: 668).
1 mil= 4 000 kadem = 12 000 yıgaç
Tört mindür ķadem bile bir mįl
Bir kürūh anı hind ili dir bil
(M. 636)
Bir yaġaç bil ki bardurur üç mįl
Burnaraķ mįl aytılıp idi bil(M. 975)
Babür Şah Hindistan’da iken her yeri adımlayarak, kulaçlayarak geçer, dolaşır:
“(369b) Münįr’din yanġanda bir kişi Sūn’nıñ yaķasıdın atınıñ her ķademini orduġaça
sanasun yigirme üç miñ (370a) ve bir yüz sanaptur kim ķırķ altı miñ ikki yüz ķadem bolġay kim
on bir yarım kürūhdur. Münįr’din Sūn’ķaça yarım kürūh yavuşur, yanış on ikki kürūh barurda ol
yan bu yan seyr ķılıp barıldı.” (Mano 1995: 581) “Münîr’den dönerken, bir adamın
Sûn’un sâhilinden ordugâha kadar, atının her adımını saymasını söyledim. Yirmi üç
bin yüz (370a) adım saymış ki, kırk altı bin iki yüz kadem veyahut on bir buçuk kürûh
eder. Münîr’den Sûn’a da yarım kürûh kadar vardır. Dönüşte böylece on ik kürûh
katetmiş olduk.” (Arat 1985: 593)
Arat Kademin 9 tutam = 1,5 karı uzunluğunda bir mesafe ölçüsü olduğunu
belirtir (Babur 1987: 614).
3.1.2. Fiil Kökenliler
3.1.2.1. ķarı < ķar-ı
D.L.T.’de hem karı “karış, ölçü, bez ölçülen arşın” (I 117, III 223) hem karış “karış”(I
369; II 365; III 28) olarak geçer. Kelimenin kökeni konusunda da farklı görüşler
bulunmaktadır. Kuznetsov’dan öğrendiğimize göre A.Z. Abdullayev “dirsek, arşın;
hayvanın ön bacağı” anlamında Türkmen Türkçesinde bulunan garı>karı
kelimesinden bahseder. Kelimenin Kuznetsov’un da bildirdiği gibi tarihî ve çağdaş
129
130
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
lehçelerde “el” anlamı bulunmamaktadır (1997: 233-234).
Karı terimi, Ş.A. Yezdî’de kullanılan gez karşılığı olarak Zafername
tercümelerinde kullanılmaktadır:
(N) “(237b/11) ‘Antāb sarı müteveccih boldılar ve ol şehirniŋ ķal‘ası asru berk (12) irdi
ve ķal‘anıŋ tamı ve taşı aķ taşdın irdi ve ħandaķı bar irdi, yassılıġı otuz (13) ķarı F. ( U.: 371a) sį gez
N.O. “(208b/13) kiçe bolġunça on biş (14) ķarı yirni ķazdılar.”
T. (388a/5) ol kiçe her burc u bārū astıda on bėş ķarı naķıb kesip erdiler.
F. (U. 328b/6) deh gez
Clauson’da soru işaretli olarak verilen ķarı kelimesinin kökeni <*kar- olarak
gösterilir ve karış ile karşılaştırılır. “originally ‘the forearm’, but more ofen used as a
unit of measurement ‘a cubit, the distance from the elbow to the finger tips’. With
various meanings, ‘forearm, upper arm, cubit, half-fathom( the distance from the
middle of the chest to the finger tips). SW Tkm. ġarı means (1) ‘the lower leg of a
quadruped from the downwards’; (2) ‘half-fathom’. See Doerfer III 1477 (CLAUSON
1972: 644-5).
Reşit Rahmeti Arat, karış <kar-ı+ş “gerilmiş hâlde, baş parmak ucundan serçe
parmağın ucuna kadar uzanan bir mesâfe ölçüsüdür”(Babur 1987: 616) kelimesinin
aynı kökten gelmesi gerektiğini düşünür ki bu görüşe katılıyoruz.
Dibo Babür Şah’taki karının 4 parmaktan 6 yumruğa denk düştüğünü belirtir
(1989: 74). Tutam’ı yumruk ile karşılamaktadır. Mübeyyen’deki yeri şöyledir:
Tutam= Yarım karı
1 karı = 6 tutam
Didiler bir yarım ķarı bu tutam
Bir ķarı bil ki bardur altı tutam (M. 637)
1 tutam = 4 ilig “parmak”
= 6 yumruk
Bir tutam tört ilig yana bir ilig
Altı cev Ǿarżı boldı bil bu bilig (M. 637)
3.2. Yabancı kökenliler
3.2.1. Kürūh
Farsça kökenli bu mesafe ölçüsü de tercümelerde aynen kullanılmaktadır.
N.O. (208a/5) çehārşenbe küni rebi‘ü’l-āħır ayınıñ yigirmi ikkiside tārįħ sikkiz yüz (6)
bėrde cihān-penāhdın köç ķılup fįrūz-ābādķa barıp tüşti kim şehrdin añaça üç kürūh
turur
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
Tanju Oral Seyhan
T. (386b/8) ... ‘imāretidin köç ķılup fįrūz-ābād şehridin ol yėrge (9) üç kürūh turur.
F. (372b/12) se kürūh
Babür Şah Vekayi (1987: 628; 399) ile Mübeyyen’de Hintlilerce 1 kürūhun 1 míl
ve 4 bin kademe eşit olduğu bilgisini verir.
Tört miñdür ķadem bile bir mįl
Bir kürūh anı Hind ili dir bil
(M. 636)
Yine Vekayi’de Agra ile Kâbil arasında posta menzilleri tâyini münâsebeti ile,
kürûhu mîle göre tesbit ederek (Arat: 398 v.d.)
6 cev (arpa) = 1 ilig (parmak)
4 ilig (parmak) = 1 tutam
6 tutam
= 1 karı
1 ½ karı = 1 kadem
4.000 kadem = 1 mîl = 1 kürûh’a (Babur 1987: 578) denkliğini bildirir.
Bir başka yerde ‘ Münîr’den dönerken, bir adamın, Sûn’un sâhilinden ordugâha
kadar, atının her adımını saymasını söyledim. 23100 adım saymış ki, 46200 kadem veya
11 ½ kürûh eder’. Bilgisi yer alır (Arat: 418). Bu denkliklerin sürekli olarak açıklanması
terimlerin tam olarak neye tekabül ettiği konusundaki belirsizliklerden olsa gerektir.
3.2.2. Menzil (<A.)
Farsçadaki ekli ile aynen karşılaşılan bir terimdir. “iki konak arası, bir konak
yol”(Halaçoğlu:159b) arası anlamına gelip konaklar arası uzaklık coğrafî şartlara,
emniyete bağlı olarak eşit değildir. Menziller arası uzaklık Halaçoğlu’na göre 3 saatten
28 saate kadar olabilir(159c).
(N.O.) “(226b/5) Ħoten’din Ħan Balıġ, kim Ħıŧāy vülāyetiniñ pāyitahtı turur, ābādān(6) lıķ yolıdın yüz altmış menzil turur ve andın Ķara Ħōca’ġaça ottuz biş menzil turur ve
Ķara (7) Ħōca’dın Tatķavul’ġaça kim Ħıŧāy serĥaddı turur ve taġdın yana taġķaça tam urup
dervāze (8) ķoyup tururlar ve öyler veyā meyħānalar yasap tururlar, kim dāyim anda bir
cemā‘at turup serĥadnı (9) muĥāfažat ķılurlar, ottuz bir menzil turur ve andın Ħan
Balıġ’ġaça 40 menzil turur ve yana bir yol (10) bar irmiş kim Ħoten’din Ħıŧay’ġaça 40
künde barsa bolur irmiş; ammā anda ābādānlıķ yoķ irmiş (11) ve ķumlaķ irmiş. Ol yolda
ķuduķ ķazarlar. Her ķaçan kim suġa iĥtiyāc bolsa egerçi suyı bat (12) çıķar irmiş; ammā ol
sudın içse bolmas irmiş, her cānver kim ol sudın içer irmiş (13) uşol zemān helāk bolur
irmiş. Ħoten’din Kāşġar’ġaça (15) künçilik yol turur ve Kāşġar’ (14) dın Semerķand’ġaça
25 menzil turur ve Ħoten’de ikki rūdħāne turur..
F. (353b/15) menzil; T. (413b/11-414a/12)’de yer alan bölümde de düzenli olarak
menzil terimi kullanılmaktadır.
131
132
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
3.2.3. Mīl
1 mil= 4 000 kadem = 12 000 yıgaç
Tört miñdür ķadem bile bir mįl
Bir kürūh anı hind ili dir bil (M. 636)
Bir yaġaç bil ki bardurur üç mįl
Burnaraķ mįl aytılıp idi bil (M. 975)
4. Haklarında Ayrıntılı Bilgi Verilen Eserlerle İlgili Bölümlerin
Çeviriyazılı Metinleri
Zafernāme’de adı geçen ve haklarında ayrıntılara yer verilen kaleler iki grupta
incelenebilir: 1. Timür Han’dan önce yapılanlar, 2. Timür Han’ın yaptırdıkları.
4.1.Timür Han’dan Önce Yapılanlar
Ak Su
Evc’e yakın sağlam bir kale adı.
(T.) “(413a/10) .. Aķ Su taķı ķal‘adur kim ikelesiniñ (Evc kalesi ile) yolı birdür ve (11)
muĥkemlıġı ol mertebedür.. (12) bārūsı tırāşįde 13 taşdın erdi.” “Evc kalesi ile yolu bir
olup çok sağlam, surları yontulmuş taştan bir kaledir.”
‘Antāb şehri ve kalesi
Timür Han’ın 803 senesinde Behiştį kalesinden sonra ele geçirdiği bir diğer kale. T’de
kalenin ismi Şemāb/Meşāb olarak yazılmış.
(T.) (440b/4) .... ol şehrį erdi (5) be-ġāyet
muĥkem ve iki ŧarafdın tırāşįde taşdın
çıķarıp erdiler (6) ve ħandaķı ‘azįm ‘amįķı
otuz ķarı erdi ve ‘arżı taħmiyāne (7)
yetmiş ķarı erdi anıñ kerdige çuķur ķazıp
erdiler (8) ĥāk-rįzi kim taşdın erdi
mücevvef ķılup erdiler.”
(N.O.)
“(237b/11)
‘Antāb
sarı
müteveccih boldılar ve ol şehirniñ ķal‘ası
asru berk (12) irdi ve ķal‘anıñ tamı ve taşı
aķ taşdın irdi ve ħandaķı bar irdi, yassılıġı
otuz (13) ķarı ve çuķurluġı yitmiş ķarı, ve
ħāk-rįzi taşdın irdi.”
“Antep şehrinin kalesi çok sağlam idi. Kalenin damı ve dışı ak taştandı.
Uzunluğu 30 karı, derinliği 70 karı idi ve kenarı taştan, içi boş, kenarları taştan,
zeminine çukur kazılmış büyük bir hendeği vardı.”
Ba‘albek kalesi
T. nüshasında bu kale hakkında bilgi bulunmamaktadır.
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
Tanju Oral Seyhan
(N.O.) “(241a/5) śāĥib-ķırān Ba‘albek şehrini fetĥ ķılġanı bes Śāĥib- (6) ķırān Ĥamıś
ķal‘asıdın manśūr çirigi bile Ba‘albek şehriġa mütevecciĥ boldı. (7) ve bir menzil yörüp bir
tuzlaķda kilip tüşti.... (10) Ba‘albek’ke yitip tüşti ve ol şehirni körüp ta‘accüpķa ķaldılar.
Anıñ üçün kim (11) ol ķal‘a tamām taşdın irdi ve asru uluġ taşlardın yasap irdiler ve her
burcıda (12) taşlar kim ķoyup uzunlıġı yigirmi sikkiz ķarı irdi ve yassılıġı on altı ķarı 13 ve
ķalınlıġı yitti ķarı ve ba‘albek anıñ üçün dir idiler kim ol bu ‘ālemde bir ‘uccāb 14 rūzgār irdi
ve il içide andaķ meşhūr turur kim anı Süleymān Pey‘amber yasap turur.”
“........ Ba‘albek kalesinin tamamı çok büyük taşlardan bina edilmişti. Her
burcundaki taşların uzunluğu 28 karı, yassılığı 16 karı ve kalınlığı 7 karı idi. Halk
tarafından Süleyman Peygamber tarafıdan yaptırıldığı ifade edilen kalenin
dünyada benzeri yoktur.”
Behiştî kalesi
Timür Han’ın Şam ve Mısır tarafına seferinden bahsederken adı geçer. Muhtemelen
Şam yakınlarında olup 803 tarihinde Safer ayının yedisinde kalenin kilidi Timür Han
tarafından ele geçirilir. Timürlular buradan ayrılırken kaleyi ateşe verirler. Kalenin
burçları yıkılmaya başlayınca halkı dışarıya çıkar ve Şahruh’a tabiyetlerini bildirdiler.
Kalede Timür Han adına hutbe ve sikke okunur. T.’de kalenin adı Behni olarak
yazılmış.
(T.) “(438b/9) .. ol ĥiśār be-ġāyet bülend
erdi ve üstüvār kim dere arasıda (10) suyı
bisyār ve ‘imāretleri istiĥkāmlıķ ve ħandaķı
‘amįķ (11) ve burc u bārūsı ŧāķ-ı felekdin
yād berür erdi.”
(N.O.) “(237a/2) Behiştį ve ‘Antāb
ķal‘asını fetĥ ķılġanlarıdır. ... (6) Bu ķal‘a
dere içide irdi ve asru müstaĥkem (7) ve
taşķarı bolġan ilni taladılar. (237b/2)
seşenbih küni śafer ayınıñ yitiside (3) tārįĥ
sikkiz yüz üçde fermān boldı kim ... ot
salġandın (4) soñ burçlar yıķıla başladı.”
“(Behiştį / Behni ) hisarı, dere içinde, oldukça yüksek ve dayanıklı idi. Deresindeki
suyu çok; yapıları hücumlara karşı korunaklı; hendeği derin; burcu, kale duvarı /
siperi gök kubbeyi andırırdı. 803 yılı, Sefer ayı, Salı günü ferman üzerine kale ateşe
verildikten sonra burçları yıkılmaya başladı.”
Dımışķ kalesi
Dımışk kalesinin alınışı 19 Cumāziyelevvel 813’te ( 803 yılı olmalı) lū yılında, salı günü
gerçekleşti. Dımışk kalesinin en yüksek burcunun adı Tarme burcı Burc-ı ŧāhirdir.
(T.) “(457a/3) … Dımışķ ‘imāretiniñ
(4) yaķasıġaça sürüp perākende
ķıldılar. .... (461b/1)... ol ķal‘aį erdi
be-ġāyet bülend (2) ve muĥkemlıġı
meşhūr-ı ‘ālem turur ve küngüreleri
‘ažįm taşdın (3) ve ħandaķı ‘amįķ kim
(N.O.) “(245a/6) Dımışķnıñ erkini fetĥ
ķılġanı. (9) der vāķı‘ andaķ berk ķal‘a
‘ālemde yoķ irdi. ..(18) Barçadın burc-ı
ŧāhir kim barça burçlardın bülendraķ irdi.”
133
134
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
hįç revende ve bįnende közi ol ķal‘a
dik
(4) ķal‘a rub‘-ı meskūnda
körmediler... (13) .. ol ķal‘a bisyār
bülend ve muĥkem (14) erdi.”
“...Dımışk kalesi oldukça yüksek, bütün dünyaca tanınan; burçları büyük taştan
yapılmış, hendeği derin bir yapıdır. ...”
Enġūrî/ Enġūriyye kalesi
Ankara Kalesi. Yulgun suyuna üç menzil uzakta olup kartalın, sesin bile
ulaşamayacağı kadar yüksek surları mevcut bir kale olarak tarif edilir.
(T.) (496a/1) Barış ķılmadı bāresıġa ‘iķāb
Ki yetmes idi küngürige ħiŧāb
(2)
İdi ķal‘a gerdi anıñ firāħ
Ser-ā-ser barı ķaśr u eyvān u kāħ
(3)
Uşal ķal‘ada bes ki rūmį sipāh
Timürdin kiyip barça ħōd külāh
(4)
(N.O.) (262a/11) Śāĥib-ķırān-ı dįn-perver
Ķayśariyye ve Engūriyye’ġa barġanı.....
(262b/1) ... ve çirigi bile cibe kiyip yasal
baġlap Ķayseriyye’ (2) din Engūriyye’ġa
müteveccih boldılar, üç menzil (407a/17)
yörüp Yulġun Suyı’ġa kilip tüştiler. (3)
Törtinçi kün şehirġa yaķįn kilip tüşti....
(6)... atlanıp on yıġaç yol sürüp (7) śubĥķa
yaķın Ildırım Bāyezįd’niñ ...
İdi barçaları neberd-ārzūy
Barı nām-u-dār erdi berħāş-cūy
“Kale surlarına kartal yükselemedi, hisar şerefelerine ses ulaşmazdı. Kale zemini
geniş idi; baştan başa kasır, eyvan ve saray [mevcuttu]. O kalede Rumî askerler hep
demir külahlar giyip otururdu. Hepsi şöhretli savaşçılardı; hepsi namlı asilerdi. ...”
Foça kalesi
Urunbayev’de: Ferĥa (Foca) kalesi diye geçer. Timür Han’ın İzmir kalesini
fethetmeden önce kendine bağladığı kalelerden biri. İki tercümede farklı yazılmış.
(T) “ (518b/7) Foça ķal‘ası kim
İzmir ķal‘ası bir künlük (8) yol yıraķ
turur ve hem deryā yaķasıda vāķı‘
bolup turur.”
(N) (273b/15) ķal‘a-i Ferĥa kim bir
künçilıķ yol (16) İzmirdin yıraķ turur ve
deryā yaķasıda irdi.
“F. kalesi İzmir kalesine bir günlük uzaklıktadır. Deniz kenarındadır.”
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
Tanju Oral Seyhan
Fuşīĥ kalesi
İran’da müstahkem bir kale. Timür Han duvarları yüksek ve korunaklı olan bu kaleyi,
İran seferinde üç günlük bir muhasaradan sonra içi su dolu hendeğini sınaç ve
ağaçlarla geçerek ele geçirdi. Kaleyi harabettiler.
(T) (178a/7) Ol ĥiśār be-ġāyet mażbūŧ ve
dįvārı bülend ve ħandaķı ‘amįķ (8) tamām
‘ālem-revendeleri ol ķal‘a dik mażbūŧ ve
istiĥkāmlıķ (9) ķal‘a körmediler idi.
(N) (78a/16) bu ķal‘a be-ġāyet birk ķal‘a
irdi ve Ĥorasān vülāyetide andaķ mażbūŧ
ķal‘a yoķ irdi. (17) ħandaķı asru çuķur ve
tola su ve içide ili köp. Mundaķ ķal‘anı
musaħħar ķılmaķ asru uluġ iş turur (18) ve
mundın ma‘lūm boldı kim Įrān memleketi
tamām fetĥ bolġusı turur
“O hisar gayet korunaklı ve duvarı yüksek, hendeği çok derin ve su dolu, halkı
kalabalık (idi). Horasan vilayetinde onun gibisi yok idi. hiç kimse o kale gibi mazbut
ve sağlam kale görmedi. Böyle kaleyi ele geçirmek çok büyük iştir ve bundanİran’ın
tamamının feth olacağı anlaşıldı.”
Halep ķal‘ası
Dımışk’a 70 yıġaç uzaklıktadır. Timür Han 803 Lu yılında, 9 Rebiülevvel Perşembe
günü Antep kalesini fethettikten sonra Halep’e yakın gelir. N.O.’da Halep’in fethi
anlatılırken Dımışk hakimi Hassa Şedun, Timür Han’a karşı durabileceklerini
belirterek, Halep kaleleri ile başka kaleleri mukayese eder:
“(338b/5) biziñ bu memleketler (6) özge memālikke oħşamas. Andaġı vülāyetlerniñ
ķal‘aları balçıķ ve ħām kerbūç- (7) dın turur ve biziñ ķal‘alar barça ħāre taşdın-turur ve
eger bir ķal‘aġa kilip uruşsa- (8) lar bir yıl kirek kim anı musaħħar ķılġaylar. Bu ni
ķorķunç turur kim köñlüñüzde tüşüp turur ve eger (9) alarnıñ uruş esbābı köp turur
biziñ ķılıçlarımız Mıśrį turur ve yaylarımız (10) Dımışķį ve nįzelerimiz ‘Arabį ve
ķalķanlarımız Ĥalebį turur ve bu memleket uluġ şehirlerdin başķa (11) altmış miñ
ma‘mūr kint turur kim muĥaśśalda turur.”
“Bizim memleketlerimiz başka memleketlere benzemez. Oradaki ülkelerin
kaleleri balçık ve kerpiçtendir, bizimkiler hep sert taştandır ve eğer bir kaleye
gelip savaşsalar onu kuşatmaları için bir yıl gerekir. Bu ne korkunçtur çünkü
(alma isteği) gönlünüze düşmüştür. Her ne kadar onların savaş aletleri çoksa
da bizim kılıçlarımız Mısrî, yaylarımız Dımışkî, mızraklarımız Arabî ve
kalkanlarımız Halebîdir. Sözün kısası bu ülke ve büyük şehirlerinden başka 60
bin mamur kenttir.”
Kale muhasara edildikten sonra, halkı kurtuluş çareleri kalmadığını anlayarak
Şedun ve Timürtaş ile memleketin kilidini ve hazine kilidini alıp dervazeyi
açarak çıktılar. Bu sırada kalenin bazı burclarını ve surlarını tahrip ettiler.
135
136
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
(T.) 446b/5 Ĥaleb erkiniñ fetiĥ bolġan
źikri....(7) ol ķal‘a erdi taġnıñ burcıda (8)
ma‘mūl ħārādın ħażrā taşdın başı evc ü
‘ayyuķķa çıķup (9) turur ve itekide
ħandaķınıñ ‘arżı otuz ķarı çünānçe (10) ol
ħandaķ suyıġa ketį bį-mehābį yörür erdi ve
ķal‘a ħāk-rįzidin (11) dįvār firāzıġaça yüz
ķarı erdi (448b/2)... ol ķal‘anı (3) mitįnkārlıķ birle vįrān ķıldılar.
(N.O.) (239b/9) Ĥalep’niñ ķal‘asını uruşup
fetiĥ ķılġanları Şuden ve Timürtaş manśūr
çirigi- (10) din ķaçıp ķal‘aġa kirdiler ve ol
ķal‘a imes irdi bil kim bir taġį irdi ve
ħandaķını (11) andaķ ķarıp idiler kim suġa
yitip irdi ve ĥāk-rįzdin ħandaķça yüz ķarı bar
irdi (12) ve andaķ irdi kim yayaġ anda çıķa
almas irdi.
“...dağın burcunda sert yeşil taştan yapılmıştı. (Sanki) o, kale değil bir dağ idi. Başı
gökyüzüne çıkardı. Hendeğinin derinliği 30 karı olup suya değecek kadar derin
kazılmıştı. Hendek kenarından duvara kadar (100) karı idi. Oradan yaya çıkamaz idi.
... ”
İznik kalesi
N.O.’da geçiyor. Ankara savaşından sonra Timür Han tarafından fethedildi. (268b/3)
“.....İznik sarı bardı kim Rūm’nuñ uluġ vülāyet- (4) leridin irdi ve anıñ āb u hevāsı asru yaĥşı irdi
ve ķal‘ası taşdın irdi. Asru (5) bülend ve berk yir irdi ve bir dervāzeside bir deryāġa tüşüp yörür
irdi. Suyı asru (6) laŧįf ve zįbā irdi ve Ġara Sikender’ġa yaķın turur ve İstanbul ve Ġalaŧ güźeriġa
yaķın turur.” “İznik .... Anadolu’nun büyük vilayetlerinden idi, ... kalesi taştan yapılmıştı. Çok
yüksek ve sağlam bir yerdi ve bir kapısı denize doğru devam ediyordu. ...”
İzmir kalesi
Timür Han 805 yılında fethettiği kale.
(T.) “515b/1..mesāmi‘-i āliyeġa yetişdi
kim deryā yaķasıda ķal‘aįdür, be-ġāyet (2)
muĥkem, uluķ taşlardın tırāş ķılup ol
ķal‘anı çıķarıp (3) tururlar ve bir ŧarafı
deryā ve bir ŧarafı ħoşkį turur ve keśret-i
‘ažįm (4) anda cem‘ bolup turur ve ol
ķal‘anı İzmir derler (5) ve anda mezārį bar
turur kim Turġum Kāźib derler mezār-ı
mübārek (6) turur. Çünānçe özge
mevāzi‘din ziyāret ķaśdıġa endāze barıp
(7) müzr yetgüzdiler bir at yarışımı
bolġay taķı taġ üstide (8) iki ķal‘a bardur.
Alarnı hem Azmįr (İzmir) derler. Feemmā ol ehl-i islām (9) meskenetidür, bu
müslimānlar birle deryā yaķasıdaġı
ķalanıñ vālįsiniñ (10) arasıda bisyār
muĥārebeler vāķı‘ bolup turur. Yemek ve
(11) kimek ve aśliĥa vü uruş esbābı bisyār
ve żarūriyāt-ı bį-şumār (12) ol ķal‘adur ve
Amuzc’ġa ol ķal‘anıñ muĥāfažatıġa
ihtimām (13) bisyārdur ve lā-cerem islām
(N.O.) (272a/7) bu maĥalda ĥażretķa
didiler kim deryā yaķasıda bir ķal‘a (8)
turur kim taşdın ķoparıp tururlar. Üç yanı
deryā turur ve bir yanı ķuruķ sarı turur (9)
ve ol yanı kim ħoşgį sarı turur. Ħandaķı
asru uluġ ķazıp tururlar ve frenk kāfir- (10)
leridin anda köp kişi cem‘ bolup turur. Ve
ol ķal‘anı İzmir dirler ve ol yirni (11) asru
azįz tutarlar, andaķ kim özge vülāyetlerdin
her yıl aña ziyāret üçün kilürler (12) ve
neźrler ve śadaķalar birürler ve anıñ
yaķınıda yana bir ķal‘a turur, anı taķı İzmir
dirler (13) ve andaġı il müselmān tururlar
ve bu ķal‘a bilen ol ķal‘a arasıda dāyim
uruş turur.
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
Tanju Oral Seyhan
ehlidin aña ta’arruż yetmes (14) ol ĥiśār
cihetidin bisyār zaħmetdedürler ve hįç
pādişāhķa (15) bāc ve ħarāc bermeydürler
ve yeti yıl ol ĥiśārnı (516a/1) muĥāśara
ķılup ehl-i islām fetĥ ķıl’almaydurlar”
“...... (517b/) ..ni (4) maġlūb ve maķhūr
ķılup şehirni fetiĥ ķıldılar ve tamām ol (5)
gebrlerni ķatılġa yetgüzüp başlarını
kesdiler ve ber-ĥaseb ü fermān (6) ol
ķal‘anıñ ‘imāret ve dįvārlarını yer birle
yeksān (7) ķıldılar, otķa köydürdiler.
Ildırım Bāyezįd ol nev‘ istiĥkāmlıġ (8)
ķal‘anı mundaķ ēarb-ı rāst fetĥ ķılġandın
ĥayretķa ķaldı..... (14) İzmir ķal‘ası andaķ
ħarāb ve hem-vār boldı kim digey sin (15)
kim hergiz İzmir ķal‘asını hergiz binā
ķılmaydur idiler.”
“... ulaştı. Deniz kenarında bir kaledir, çok sağlam, kale büyük taşlardan yontularak
meydana getirilmiştir, bir tarafı deniz, bir tarafı karadır ve orada Frenk kafirlerinden
büyük bir çoğunluk toplanmıştır. O kaleye İzmir derler ve orada Turġum Kāźib
denilen mübarek bir mezar vardır. Oraya çok değer verirler, her yıl oraya başka
illerden ziyaret için gelirler, adaklar adarlar, sadakalar verirler. Onun yakınında yine
bir kale vardır, ona da İzmir derler ki orada yaşayanlar müslümandır ve iki kale
arasında daima savaş vardır. ... çeşitli taktiklerle karadan ve denizden yürütülen
saldırılarla İzmir kalesini fethettiler, kalede oturan gayrı müslimleri öldürüp başlarını
kestiler. Ferman gereği kalenin bina ve duvarlarını yerle bir edip ateşe verdiler. ...
İzmir kalesi sanki hiç var olmamışçasına harab ve yerle bir oldu. ”
Kemāĥ ķal‘ası
Azerbaycan’a 7 yıġaç uzaklıkta, Fırat suyunun toplandığı yerde, dağ yamacında bir
kale.
(T.) (489b/6) Rūmdın elçiler kelüp Kemāħ
ķal‘asınıñ fetiĥ bolġan źikri (7) Meşhūr
ķal‘alardın kim ĥaśenāt ve üstüvārlıķġa
şöhre turur (8) Kemāħ ķal‘ası turur. Sengpāre yüzide vāķı‘dur kim ol taş, dere (9)
aġzıda turur ol dere eŧrāfıda reved-ābį tüşüp
turur (10) ‘ažįm sudur yaz faślıda güźer
bermes ve dāmeneside bāġātlar (11) ve
eşcār bisyār Furāt suyı andın cem‘ bolur.
....(491a/3) .... ol ķal‘adın (4) Azerencān
yeti yıġaç yol turur.
(N.O.) (260a/12) meşhūr ķal‘alar kim ‘ālemde
bar biri Kemāħ ķal‘ası turur ve bu ķal‘a bir taġ
üstide vāķı‘ (13) bolup turur ve anıñ tigreside
bir ķal‘a tüşüptür. Tola bāġ ve bostān ve
zirā‘at ve ‘imāret (14) irür ve ‘acāyiblerdin
anda bir bu irdi kim ol bahārda üç kün ? balası
tigen (15) ve ŧayyār kökdin anda tüşer irdi,
andaķ kim ol yir tolar irdi, bes alar
çocuķlardın (16) tutup tuz urup kūzelerde ya
ħumlarda salur irdiler ve heme yaz u ķış andın
yir idiler.
“.... Kemah kalesi, güzellik ve sağlamlıkla meşhur kalelerdendir. Bir dağ üstündedir
ve etrafında bir kale kondurulmuştur. (Kalenin) önünde bir taş vardır ki o taş dere
137
138
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
ağzındadır. O dere etrafından büyük bir nehir geçer, yazın geçiş vermez. Eteğinde
bağlar, ağaçlar çoktur, ziraat yapılır, bayındırdır....... Fırat suyu oradan kaynaklanır.
Azerbaycan o kaleden 7 yıgaç uzaklıktadır.”
Kertįn ķal’ası
Gürcistan’da, dağlar arasında, üç kişiden fazla kişinin yanyana yürüyemeyeceği kadar
dar tek bir yolu olan dağdan kaleyi Timür Han, 4 Muharrem 806’da ele geçirdi.
(T.) “(531b/10) Kertįn ķal‘ası kim
Gürcüstan
vülāyetiniñ
mu’ažžam
şehirleridin (11) turur. Rāyāt-ı nuśret-āyāt
ol ķal‘anıñ ķaśdıġa (12) kelüp teveccüh
ķıldı ol ķal‘a çün mažbūt ve istiĥkāmlıķķa
(13) meşhūr erdi.... (532a/15) andaķ ol
ķal‘a kim (532b/1) ‘ālem meşhūrlarıdın
turur fetĥ boldı. Tārįħde meźkūr turur kim
(2) Maĥmūd-ı Sebüktigin ol ķal‘anı
müddetler muĥāśara ķılup fetĥ ķıla (3)
almay turur ve ol ķal‘anıñ ĥākimlıġını
Ĥorasān ser-dārlarıdın (4) Muĥammed-i
Tūrān’ġa müsellem tutdı kim ol nevāĥį ve
levāĥıķını (5) Gürcüstān küffārıdın
saķlaġay ve mescidler binā ķılup....”
(N.O.) (307b/7) Kertįn ķal‘ası kim
Gürcistānda uluġ ķal‘alarıdın irdi, fetĥ
ķılġanı. (8) Gürcistān’da ikki çuķurluķ
arasıda bir taġį vāķı‘ bolup turur. Tört yanı
hem-vār (9) meger kim ustakārları yonup
tururlar, biyikligi yüz illig ķarı ve cenūbı
sarıda yana (10) bir barça taġ vāķı‘ bolup
turur. Andın bülendraķ kim anda ip bilen
ya şato bilen çıķmaķ kirek (11) ve ol taġda
bir yolıdın özge yolı yoķ irdi ve tigreside
andaķ yir hem yoķ irdi kim (12) çirig anda
olura alġay. Bu cihetdin ol taġnı ķal‘a
yasap irdiler ve dervāze ķoyup (13) mażbūŧ
ķılıp irdiler ve içide uluġ ĥavżlar ķazıp
irdiler kim yamġur suyıdın toldurur (14)
irdiler. ... (308b/11) Basa ķala‘anıñ yolı
(12) asru tar irdi. Üç kişidin artık kişi
yor’almas irdi.
“Kertîn ve kalesi Gürcistan’ın büyük şehir ve kalelerindendir. Timür Han o kaleyi
almak için gelip baktı. O kale dünyada korunaklılık ve sağlamlıkta
meşhurlarındandır. Gürcistan’da iki çukurluk arasında bir dağ vardır; dört tarafı sanki
ustalar sürekli yontuyormuşçasına düzdür. Büyüklüğü 150 karıdır, güneyinde de bir
dağ bulunmaktadır. Ondan daha büyüktür. İp veya şato ile çıkmak gerekir ve o
dağdan sadece bir yol vardı ve etrafında hiçbir askerin oturabileceği bir yer yok idi.
Bunun için o dağı kale olarak düzenlemişlerdi, büyük kapı koyup korunaklı
yapmışlar, içine yağmur suyu doldurdukları büyük havuzlar kazmışlardı. Kalenin
yolu üç kişiden fazlasının yürüyemeyeceği kadar dar idi. Tarihte o kaleyi çok kere
Mahmut Sebüktigin’in kuşatıp fethedemediği ve kalenin hakimliğini Horasar
serdarlarından Muhammed-i Turan’a o bölge ve halkını Gürcistan kafirlerinden
korumak için ve mescidler yapmak için .... bağladı.”
Sivas kalesi
(T.) (431a/13)... Sivas’nıñ ķal‘ası (14) beġāyet muĥkem ve üstüvār erdi küngüresi
tırāşįde taşdın kim (15) her küngüresi üç
ķarıdın araķraķ ķıyās ķılur erdiler
(N.O.) (234b/11) Sivas şehri asru birk irdi
ve tamları barça (12) taşdın irdi ve her taş
ikki ķarı ve üç ķarı irdi ve taşnıñ ķalınlıġı
bir (14) ķarı ve ķal‘anıñ tamınıñ ķalınlıġı
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
(431b/1) ve dįvārınuñ behnāsı on ķarı ve
üsti altı ķarı kim üç (2) atlıġ yandaşa
yörür erdi ve dįvārınıñ bülendlıġı yigirmi
ķarı (3) idi ve yeti dervāzesi bar erdi ve ol
ķal‘anıñ bānįsi (4) ‘Alāe’d-dįn Keykūbād
Selçukį erdi ve ħandaķı ‘amįķ çünānçe
(5) naķıb muŧlaķā kār ķılmas erdi çün bir
ķarı ķazġaç su çıķar (6) erdi velįkin ġarbį
ŧarafıġa kim nüzūl-ı rāyet-i feth-āyet
vāķı‘ (7) erdi naķıb ķazmaķġa śūreti bar
üçün naķıb ķazmaķ (8) muķarrar boldı.....
(432a/9) bu menvāl bilen on sekiz kün
uruş (10) bolup andın śoñ naķıblar
tamām boldı her yerde törüt (11) yıġaçnı
sütūn ķoyup fermān boldı kim naķıblarġa
ot (12) saldılar burçlar tamām yıķıldı. .....
(432b/15) tā ġayr-ı ķal‘a muĥkem
bolmaġay ve ĥükim kim Sivas ķal‘asını
(433a/1) bozup yer birle hem-vār ķıldılar
gūyā kim ol ķal‘adın hergiz (2) eŝer yoķ
erdi.
Tanju Oral Seyhan
on bir ķarı ve biyikligi yigirmi ķarı ve
yitti dervāze- (15) si bar irdi ve ol ķal‘anı
‘Alā’e’d-dįn Keykūbād Selçūķį’niñ
‘imāretleridin irdi. (16) ve şimāli sarı ve
cenūbı sarıdaki ħandaķı asru çuķur irdi,
andaķ kim naġım salsa bolmas irdi,
ammā ġarb sarıda kim śāĥib-ķırān tüşüp
irdi.
“Sivas kalesi oldukça sağlam, dayanıklı idi ve küngüresi 3 karıdan daha ince,
yontulmuş taştandır; taşın kalınlığı 1 karıdır. Kalenin damının/ duvarının kalınlığı 10
karı (N.O.: 11 karı), üstü 6 karıdır ki üç atlı yanyana yürüyebilir; duvarının yüksekliği
20 karı idi. 7 kapısı vardı. Kaleyi Alaaddin Keykubad yaptırmıştı. Kuzey ve
güneyindeki hendek o kadar derin idi ki tünel kazılamazdı, 1 karı kazınca su çıkardı;
ancak batısında Timür Han inmişti, iki taraftan saldırı başlattı. 17 günde (N.O.:18)
tüneller tamamlandı. Her taraftaki burçlar altına ağaçlar sütun olarak yerleştirildi,
tüneller ateşe verildi. (Böylelikle) burçlar tamamen yıkılarak hiç var olmamış gibi yerle
bir edildi.”
Terşįz kalesi
Hubuşan bölgesinde ünlü, felek gibi (çok yüksek) bir kale. Hendeğinin suyu pek
çoktu.
(T.)“(189a/14) Terşįz ķal‘ası (15) şöyle ķal‘a idi kim nām-u-dār ve üstüvār felek-i devvārġa
ber-ā-berlıġ (190a/1) ķılur erdi ve ĥandaķınıñ suyıdın iķāb per ü pervāz (2) bilen öte almas idi.
Ķıŧ‘a
felek- miŝāl ĥiśārį ki sedd-i iskender
yoķ idi ol kibi mażbūŧlıķda istimrār
be-ġāyetį ki bülendide ‘aķl yetmes idi
ķuyaş ĥarāretidin köydi cümle ehl-i ĥiśār”
Totum ķal‘ası
Gürcistan, Karabağ diyarında Gürcülerin ikāmetgāhı olan yaklaşık 200 askerin kaldığı
139
140
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
sağlam bir kale. 804 senesinde fethedilir ve ateşe verilip yerle bir edilir. N.O.’da
Tortum, Urunbayev’de Tortun, Torkum (488a/11, 488a/13) şekillerinde geçmektedir.
(T.) (488a/11) Totum ķal‘asının fetiĥ
bolġanı. Be-ġāyet istiĥkāmlıġ kim Totum
meşhūr erdi. Gürc (14) bį-dįnleri ķarįb iki
yüz nefer ol ķal‘ada erdiler kim dāyim
(15) müslimānlarġa ta‘arruż ķılup envā‘
‘āsįbler teñri bendeleriġa (488b/1) alardın
tiger erdi..... 489a/1 bu menvāl birle bir
kün kiçe muĥārebe ve muķātele ķıldılar.
(2) altınçı küni śubĥ-ı žafer te’yįd-i
āsumānįdin çıķup żarb-ı rāst ol (3)
ķal‘anı fetĥ ķıldılar ve ol ĥākisārlarnı tįg-i
āb-u-dār bilen (4) dūzāh otıġa yeberdiler
ve ķal‘anı pįħ ve bünydıdın ber-eftād (5)
ķılup yer bir hem-vār ķıldılar.
(N.O.) (254b/4) Tortum (5) ķal‘asını fetĥ
ķılġanı... (6) Basa ol yirde bir ķal‘a bar irdi,
asru birk yir irdi ve anı Tortum dir idiler
4.2.Timür Han’ın Yaptırdığı
Eserde Timür Han’ın yaptırdığı kalelerden bahsedilir. Bunlar hakkında Beylekan
dışında ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır.
Beylekan (ْ‫ ) ِﺑﻴْﻠﻘَﺎن‬kalesi 2 ve şehri: Karabağ’dadır.
(T.) (33b/9) Ĥażret-i Śāhib-ķırān Ķara Bāġ
ĥavālisinde Bilķan ķal‘a ve şehriniñ (10)
bināsını ķılup ..... (11) Ķara Bāġ ĥavālisinde
Bilķan şehri kim ķadįm mu‘ažžamāt
şehirlerdin (12) bolur. Ĥulefā-yı ‘Abbāsį
zamānında ħarāb ve yeksān bolup (13) erdi.
Śāhib-ķırān’ġa arzū boldı kim ol şehirni
ābādān (14) ķılġay ve ol şehirniñ andaķ
ħarāb bolup turġanı ‘aceb (15) keldi kim
bisyār nüzhet-gāh ve laŧįf dil-keş yer erdi...
(534a/5) Ol ser-i zemįnde yarlıġ-ı lāzımü’litbā‘ nefāź tapdı kim kāruvān-ı (6) rūşenžamįr mühendisler ve çābük-dest-i şįrįn-kār
mi‘mārlar (7) şehir tarĥını saldılar ve ħandaķ
śūrınıñ müştemiliġa (8) tört bāzār ve
‘imāretleri bisyār ve ĥammāmlar ve kārvānserāylar (9) ve tįmçe ‘imārātını bi-temām
şāh-zādeler ve ümerā ve tümen ķoşun (10)
begleri ve çirge nökerleriġa ķısmet ķıldılar
ve çehār dįvārınıñ (11) her dįvārı iki miñ tört
yüz ķarıdın ve dįvārınıñ (12) ‘arżı < (F.: on
bir gez) ve miķdār-ı bülendi ķarįb pānzdeh
2
(N.O.) (310b/13) Śāĥib-ķırān Beyleķan
şehrini ‘imāret ķılġanı: Ĥażret-i (14) Śāĥibķırān’ġa kim hemįşe mübārek ĥāŧırıda irdi
kim ‘ālemni tüzüp zįnet birgey ve her (15)
yirde kim bozuk yir bolsa anı ‘imāret ķılġay.
...(17) ol şehr-i ķadįmdin beri bozup (18)
yatıp irdi kim anda ni ‘imāret bar irdi ve ne
hįç ābadānlıķ. (19) ĥükm boldı kim
üstādkārlar ve mi‘mārlar şehrni ŧarĥ saldılar.
(311a/1) şehzādelerġa ve bigler yir ķısmet
ķılıp her kişige bir yir mu‘ayyen ķılıp
üleştürdiler. (2) Basa barça şehzādeler ve big
işġa meşġūl bolup bir ayda ķal‘anı tükettiler
ve ķal‘a tamı- (3) nıñ yassılıġı on biş ķarı irdi.
Tört burcıda tört uluġ burçlar yasadılar. (4)
Küngüreler baġlap ŧayyār ķıldılar, ħandaķını
otuz ķarı ve çuķurluġı yigirmi ķarı ķazdılar.
(5) Basa andaķ iş kim bir yılda şehryārlar
yıġılıp ķıl’almas irdiler. .... (8) ol yir andaķ
ābadān boldı kim şerĥ ķılsa bolmas. Basa
Śāĥib-ķırān buyurdı (9) Aras suyıdın arıķ
ķazıp sunı Beyleķan’da kiltürdiler. Altı
Kaynaklarda Beylekan olan yer ismi T’de Bilķan okunacak şekilde harekelenmiş.
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
gez (yüksekliği yaklaşık on beş gez) >, <
‘arż-ı ħandaķı> otuz ķarı ve ‘amįķı yigirmi
ķarı ve burc u bārūları vasį‘ (14) ve bülend
ve küngüre ve seng-endāz ve tįr-endāzları
barçası muvāfıķ (15) ol ‘imāretni tertįb
berdiler andaķ ‘ālį şehirni bir ayda (534b/1)
ŧayyār ve ārāste ķıldılar.
Tanju Oral Seyhan
yıġaçdın ol arıķnı Beyleķan’ġa (10) bir ayda
ķazıp sunı kiltürdiler.
“(806 yılında) Hazret-i Sahip Kıran’ın Karabağ yöresinde Beylekan kale ve
şehrinin yapımı... Karabağ yöresindeki çok eski, muazzam şehirlerden Beylekan,
Abbasi halifeleri zamanında harap ve yerle bir olmuştu. gezi ve eğlenmeye uygun,
çok hoş, gönül çekici olanan bu yerin harap durumda bulunmasına şaşıran Sahipkıran şehri mamur duruma getirmek istedi. Timür Han’ın fermanı üzerine üstadlar ve
mimarlar, mühendisler şehir plânını yaptılar.. Hendek surunun içine dört pazar ve
(çeşitli) yapılar, hamamlar, kervansaraylar, küçük kervansaray yapımını bütün
şehzade, emir, koşun beyleri, yiğit nökerler arasında paylaştırarak görev bölümü
yapıldı. Dört buyük burç/duvar yaptılar. Her birinin yüksekliği 2400 karıdır. Burçlara
küngüreler yaptılar. (Kale) duvarının arzı 11 gez ve yüksekliği yaklaık 15 gez idi. Arzı
30 karı, derinliği/çukurluğu 20 karı olan hendek kazdılar. Burç ve surları geniş,
yüksek; hisar şerefesi, taş atımı, ok atımı, hepsi uygun olan, şehriyarların bir yılda
yapamayacağı o yüce şehiri bir ayda yaptılar. Timür Han’ın buyruğu üzerine Aras
suyundan bir ayda kazarak 6 yıgaç mesafeden arklarla suyu Beylekan’a getirdiler.”
5. Alıntılarda Geçen Bazı Yapı Terimleri
T. Nüshası
N. Nüshası Farsçası (Urunbayev) ‘amįķ
yassılıġ
arıġ / arķ
‘arż
arıķ
çuķurluġ
‘amķ
Miķdār-ı bülend
ħandaķ
‘arż, miķdār-ı
bülend
bāre
bārū
bāre
bārū
behnā
ber-pā(y) (ķıl-)
berkitbinā ķıl-
kalınlıġ
behnā
ber-pā(y)
derinlik
kanal, su yolu.
genişlik, en; zemin
sur, kale duvarı
kale duvarı, hisar
burcu.
ayakta, yıkılmamış
(bina etmek)
sağlamlaştırmak
sal- (mescid-i
bina etmek
141
142
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
(mescid-i cāmi‘)
burc
buķ‘a
cāmi‘)
burc
bülendlıġ
bünyād
(ķıl-).
cer
biyiklik
dįvār
efrāħte ķıl(menārí)
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
burc
buķ‘a
hisar çıkıntısı, kule
bülendį
bünyād
cer
yükseklik
tam
yasa- (mināre)
dįvār
efrāħte
duvar
erk
eyvān
erk
ķal‘a
eyvān
iç kale
‘imāret (ķıl-)
firāz
ferş-i bedį‘
fuŝayl
ħākrįz
bünyād ķıluzunlıġ
---
‘imāret
yek taraf
ferş-i bedį‘
fuŝayl
ħākrįz
yapı bina etmek
ħām kerbūç
ħandaķ
ĥiśār
kāħ
ķal‘a
ķal‘a (binā ķıl-)
ķaśrí (binā ķıl-)
ķorġan/ ķoraġan/
ķoruġan
ħākrįz
ħandaķ
ĥiśār
ķal‘a
ķal‘a (sal-)
ķalınlıġ
ķaśrí (sal-)
ħām kerbūç
ħandaķ
ĥiśār
kāħ
ķal‘a
ķal‘a
irtifā‘
ķaśrí
menār
bina, yapı (etmek)
yarık, özel olarak
açılmış hendek
yükseltmek,
kaldırmak
sundurma; balkon;
avlu
yükseklik
zemin
duvar
toprak set; hendek
kenarı
hendek
hisar
kasır, köşk; saray
kale
kale yapmak
bir kasır (yapmak)
kale, hisar
köşk
küngür
küngüre
büyük yapı ülke;
yer
köşk
kale bedenleri
tam
kongure
sur ve kale
duvarları üzerine
yapılan girinti
çukurlar, bir tür
mazgallı siper
minār/ mināret
minare
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
mu‘ažžam
murçlıķ
uluġ
mühendis/
mi‘mār
naķıb
pertev
refį‘
rıħte
mühendis
/mi‘mār
naġım
-------
Tanju Oral Seyhan
bülendį
ricāl “örümcek”
büyük, yüksek
mühendis/
mi‘mār
naķıb
pertev
refį‘
rıħte
mühendis/ mimar
revzen
revzen
duvar kovuğu,
mazgal; küçük
pencere
rükn
saķf
rükn
saķf
temel direği, sütun
ser-tırāş
ser-kār
ser-kūb
şekil verici
saķf
ser-tırāş
ser-kār
ser-kūb
<murçal-lıķ “ufak
karıncalık” ~
<murçal-lıķ
“zaptedilecek kale
etrafında açılacak
çukur”
çukur, tünel, yol
aydınlık
yüksek
merdiven basamağı
aynası
tavan,dam, çatı;
saçak
müdür
kuşatılmış kaleyi
dövmek için kaleye
karşı yapılan tabya,
hisar
şato
tāķ
şato
---
nerdübān
tāķ
bir çeşit merdiven
tam
(-ġa) ŧarĥ salternāvį
tam (ķıl-)
ŧarĥ sal-
tam
ŧarĥ
ternāvį
dam
tırāşįde taş
tırāş ķıl- (sütūn
taşdın)
tırāşįde taş
yasa- (sütūn
taşdın)
tırāşįde seng
tırāş
yontulmuş taş
üstād
üstat
üstād
bina kemeri; kubbe;
kavisli kapı veya
pencere üstü
proje yapmak
bir su yolu, hendek
üstünde kaleye su
verme yolu
üstten ve düz olarak
yontma
143
144
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
Cilt 4 . Sayı 2 . Haziran 2007
Kısaltmalar
→ :
[] :
<
:
A. :
F.
:
M. :
Moğ.:
N. :
N.H.:
T. :
TDED:
U :
Bakınız
Metin tamiri
Kökeni veya morfolojisi
Arapça
Farsça
Babür’ün Mübeyyen adlı eseri
Moğolca
Nuruosmaniye kütüphanesinde bulunan 2796/3268 numarada kayıtlı yazma.
Nâm-ı Hak adlı eser, bkz. Seyhan-Alışık G.
Topkapı Sarayı Kütüphanesi’nde Bağdat Köşkü’nde 281 numarada kayıtlı yazma.
İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi.
Urunbayev’in 1972’de yayımladığı karşılaştırmalı Farsça Zafar‐nama neşri.
Kaynaklar
ARAT R. R. (1985) Baburnâme, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, İkinci baskı, Ankara.
BABUR, G. Z. M. (Haz.: R. R. ARAT, 1987) Vekayi, II. Cilt, 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayını,
Ankara.
CLAUSON S. G. (1972) An Etymological Dictionary of Pree‐Thirteenth‐ Century Turkish, Oxford
University Press.
DIBO, A.V. (1989) “K Istorii Traditsionnıx Antropometriçeskix Terminov (Sredneaziatskaya
Mera Dlinı Karı i. Dr.)”, Sovetskaya Tyurkologiya, Nu. 1, Moskova: 71-79.
DICKENS M. (1999) “Timur and Timurid Architecture (Shart form)”, Oxus Central Asia, 1-5.
DICKENS M. (1999) “Timurid Architecture in Semerkand”, Oxus Central Asia, Page:1-16.
ERASLAN K. (2000) “Eski Türkçe’de Yönelme (Dativ) Hâli”, TDED, Cilt:XXIX, İstanbul: 67-76.
ERGİN M. (1996) Orhun Abideleri, Boğaziçi Yayınları, İstanbul.
GOLOMBEK L. ve M SUBTELNY (1990) Timurid Art and Culture‐Iran and Central Asia in the Fifteenth Century, Brill.
GOLOMBEK L. ve D WILBER (1988) The Timurid Architecture of Iran and Turan, Vol 1 ve 2,
Princeton.
HALAÇOĞLU Y. (2004) “Menzil” Türk Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Ankara: 159b-161a.
HINZ W (Çev.: A SEVİM, 1990) “İslâm’da Ölçü Sistemleri”, Türklük Araştırmaları Dergisi, Sayı:5,
Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Yay., İstanbul: 1-82.
İNALCIK H. (1983) “Introduction to Ottoman Metrology”, Turcica, 15. Cilt: 311-348.
KANAR M. (2000) Farsça‐Türkçe Sözlük, Deniz Kitabevi, İstanbul.
KAYMAZ Z. (1998) “Anadolu Ağızlarında Ölçü Bildiren Kelimeler”, Bir, 9-10, İstanbul: 393-407.
KUZNETSOV P. İ. (1997) “Türkiye Türkçesinin morfo-etimolojisine dair”, TDAY-Belleten 1995,
Ankara:193-260.
MANO E. (1995) Žahį al-dįn Muĥammad Bābur Bābur-nāma (VaqāyıǾ), Kyoto Syokado.
NECİPOĞLU G (1988) “Geometric Design in Timurid/Turkmen Architectural Practice:
Thoughts on a Recently Discoverd Scroll and its Late Gothic Parallels”, The Timurid Architecture of Iran and Turan, Vol I ve 2, Princeton: 48-66.
O’KANE B (1987) Timurid Architecture in Khurasan, Mazdâ Publishers and Undena Publication.
ORAL T (1991) Zafer‐Nâme‐i Emîr Timur, 2 Cilt, Marmara Üniversitesi, Basılmamış Doktara Tezi,
İki Zafernâme Tercümesinde Kullanılan Uzunluk Ölçüsü Birimleri
Tanju Oral Seyhan
İstanbul.
ÖZYETGİN M. (2005) “Eski Türkçede ‘Ölçü’ ”, Orta Zaman Türk Dili ve Kültürü Üzerine İncelemeler, İstanbul: 139-149.
SEYHAN T. O. (2004) Mübeyyen Der Fıķh, Çağrı Yay, İstanbul.
SEYHAN-ALIŞIK G. (2002) Nâm‐ı Hak, İstanbul.
STEINGASS F. (1975) Persian‐English Dictionary, Library du Liban, 3. baskı, Beirut.
ŞARİPOV H.z (1965) Özbekistanda Tarıhma Tarıhıdan, Taşkent.
ŞEREFE’D-DİN ALİ YEZDÎ, Zafer‐nāme‐i Emįr Timur, Nuruosmaniye Kütüphanesi Nu:
2796/3268.
Şeyh Süleyman Efendi-i Buhârî (1267) Lugat‐i Çagatay ve Türkî‐i Osmânî, İstanbul.
ŞEYMARDONOV İ. B., H. S. EŞPULATOV (1996) Emir Timur Cahan Tarihide, Taşkent.
SHARAF UD-DIN ‘ALI YAZDI (Haz.A.Urunbayev, 1972) Zafar‐nama, Taşkent.
THACKSTON Jr W. M. (1993) Zahiruddin Muhammad Babur Mirza Bâburnâma, III Cilt, Harvard
University.
URUNBAYEV, A. Bakınız: SHARAF UD-DIN ‘ALI YAZDI.
Tanju Oral Seyhan
Doç Dr., Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim
üyesi. Yoğunlaştığı araştırma alanı Doğu Türkçesi Yazı Dili ve Edebiyatı
Adres: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü,
Beşiktaş/İstanbul
E-posta: [email protected]
Yazı bilgisi :
Alındığı tarih: 17 Kasım 2006
Yayına kabul edildiği tarih: 27 Ocak 2007
E-yayın tarihi: 29 Haziran 2007
Çıktı sayfa sayısı: 30
Kaynak sayısı: 31
145

Benzer belgeler