Mukabele Yeteneğini Yok Etmek / Türker ERTÜRK

Transkript

Mukabele Yeteneğini Yok Etmek / Türker ERTÜRK
Mukabele Yeteneğini Yok Etmek / Türker ERTÜRK
Cuma, 26 Ekim 2012 13:58 -
Geçen hafta Pazar günü ABD ve İsrail tarafından Austere Challenge-12 kod adlı hava savunma
tatbikatına başlandı. 3 hafta süreceği açıklanan tatbikata 3500 Amerikalının ve 1000’i aşkın
İsrailli askeri personelin ve sivil uzmanın katılacağı resmi olarak bildirildi.
Bu tatbikatın 6 ay önce Nisan’da yapılması planlanmış fakat son anda teknik ve lojistik
nedenler gerekçe gösterilerek ve yine bu yıl içinde ileri bir tarihte yapılacağı bildirilerek
ertelenmişti.
Bildiğiniz gibi her tatbikatın bir hedefi vardır. Hedefi ve amacı olmayan tatbikat asla olamaz.
Çünkü askeri tatbikatlarda çok fazla miktarda para, emek ve zaman harcanmaktadır.
ABD ve İsrail’in müştereken planlayıp icra ettiği, Türkiye dahil bazı NATO ve Körfez ülkelerinin
bir şekilde katıldığı sert meydan okuma anlamına gelen Austere Challenge-12 tatbikatının
hedefi İran ve onun mukabele etme yeteneğidir.
ABD ve İsrail, İran’ın nükleer silaha sahip olma peşinde olduğunu iddia ederek ve arkası boş
bu iddiayı savaş nedeni sayarak İran’ın nükleer zenginleştirme tesislerine, nükleer araştırma
merkezlerine, nükleer santraline ve en önemlisi balistik füze kapasitesine cerrahi tarzda hava
saldırısı yapmayı planlamaktadır.
Hedef İran’ın balistik füze kapasitesi
Yalnızca belirlenen hedeflere yönelik olarak yapılacak hava saldırısında esas hedefin İran’ın
nükleer tesisleri ve uranyum zenginleştirme kapasitesi olacağı ifade edilmesine rağmen gerçek
hedef İran’ın balistik füze siloları, hareketli füze rampaları ve balistik füze üretim tesisleri
olacaktır.
İran, ABD ve İsrail tarafından kendisine karşı yapılacak böyle bir saldırıya karşı en büyük
caydırıcı gücü balistik füze kapasitesidir. Bir saldırı karşısında bu füzelerle İsrail’e çok büyük
zararlar verebilir. Hatta balistik füzeleri ile İsrail’in nükleer tesislerini hedef alarak termonükleer
ölçekte tahribatlar yapabilir. İsrail’in yüzölçümü olarak küçük bir ülke olması göz önüne
alındığında bu tehlikeyi yok saymak ve dikkate almamak mümkün gözükmemektedir.
İran’ın saldırı karşısında muhtemel birincil hareket tarzı çok basittir. İsrail’e, Körfez
ülkelerindeki petrol tesisleri ile Türkiye (Kürecik, İncirlik gibi) ve Körfez ülkelerinde bulunan
Amerikan askeri tesislerine taarruzda bulunmak ve eş zamanlı olarak Hürmüz Boğazı’nı deniz
1/3
Mukabele Yeteneğini Yok Etmek / Türker ERTÜRK
Cuma, 26 Ekim 2012 13:58 -
trafiğine kapatmaktır.
Bu hareket tarzının amacı saldırının maliyetini karşı taraf için yükseltmek ve caydırıcı olmaktır.
Özellikle Körfez ülkelerinde bulunan petrol tesislerine saldırı ve Hürmüz’ün kapatılması petrol
fiyatlarını anormal yükseltir ve zaten ekonomik krizde olan dünyayı bir kaos ortamına sürükler.
Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerini saymasak bile bir tarafa İsrail ve İran’ın çevresine
konuşlanan ABD güçlerini diğer tarafa ise İran Silahlı Kuvvetleri’ni koyarak nispi kuvvet
mukayesesi yaparsak sonuç çok orantısız biçimde İran’ın aleyhine olur. İran bu dengesizliği
bildiği için en az son 20 yıldır savunmasını bu gerçeğin üzerine inşa etmiş ve halen sahip
olduğu balistik füze gücünü meydana getirmiştir. Şu anda İran’ın ana caydırıcı gücü devamlı
geliştirmeye ve çeşitlendirmeye çalıştığı balistik füze kapasitesidir.
İran tehdit değildir
İran bölgede ne Türkiye’ye, ne İsrail’e, ne de başka bir bölge ülkesine, hele hele ABD’ye tehdit
değildir. İran nükleer güce sahip olsa bile bu gerçek değişmez. İran, ABD’nin bölgede
sürdürmeye çalıştığı hegemonyaya direnç gösterdiği ve İsrail’in bölgede istediği gibi at
koşturmasına direndiği için başına bu zorluklar gelmektedir.
İran’ın nükleer silah üretme peşinde olduğu tamamen bir bahanedir. Amaç emperyalist
hegemonyayı kabul etmeyen İran’ı bu bahane ile tepelemektir. Bu tepelemeye en büyük engel
İran’ın muhtemel bir saldırganı caydırmak için uzun dönemde oluşturduğu balistik füze
kapasitesidir. Çünkü bu kapasite saldırganı kabul edilebilir kayıpların ötesindeki bir riski göze
almaya zorlamaktadır. Daha yalın bir ifade ile söylersek; İran’ın kendini koruma silahı olan
balistik füze kapasitesini tahrip etmek ve elinden almak istiyorlar ki, o kendini savunamasın
bunlarda onun ağzını burnunu kırsın.
Diyelim ki ABD ve İsrail en az 6 saat en fazla iki gün sürer dedikleri İran’ın balistik füze
tesislerine ve olmayan nükleer silah üretim tesislerine karşı cerrahi hava saldırısını başlattılar.
Bu durumda İran’ın eli armut toplamayacağına göre bütün gücü ile özellikle de ilk saldırı
darbesinden en az etkilenecek olan yeraltı silolarından ve hareketli rampalardan atacağı
balistik füzelerle İsrail’e, Körfez ülkelerinde bulunan petrol tesislerine ve çevre ülkelerde
bulunan ABD ve NATO tesislerine angaje olacaktır.
İşte tam burada komuta merkezi Ramstein/ Almanya’da, gözleri ve kulakları (AN/TPY-2 X Band
radar) Kürecik/ Türkiye, Necef/ İsrail ve Katar’da bulunan Avrupa Füze Savunma Sistemi
devreye girecektir.
Bu sistemin sağladığı bilgilerle İsrail, Körfez ülkeleri ile Körfez ve Doğu Akdeniz’de
konuşlanmış ABD Deniz Kuvvetleri’ne ait Aegis Savaş Sistemi’ne sahip Ticonderoga sınıfı
kruvazörlerden ve Arleigh Burke sınıfı muhriplerden atılacak füzesavar füzelerle İran’ın balistik
füzeleri havadayken vurulacaktır.
Bunun anlamı ise İran’ın mukabele etme (karşılık verme) yeteneğinin elinden alınmasıdır.
Rakip boksörün gardını (savunmasını) düşürdünüz mü nakavt etmek kolaylaşır.
2/3
Mukabele Yeteneğini Yok Etmek / Türker ERTÜRK
Cuma, 26 Ekim 2012 13:58 -
Austere Challenge-12 tatbikatı İran’ın bir saldırı karşısında mukabele etme yeteneği ortadan
kaldıracak olan ve ne yazık ki ülkemizin de içinde olduğu bu Füze Savunma Sistemi’nin
denenmesidir.
Kurban Bayramınızı ve yaklaşmakta olan Cumhuriyet Bayramınızı kutlar saygılar sunarım.
Türker ERTÜRK , 26 Ekim 2012
3/3