Kur`an-ı Kerim Bakara suresi 138. Ayet

Transkript

Kur`an-ı Kerim Bakara suresi 138. Ayet
KUL: İbadet eden, itaat eden, hizmet eden, emir dinleyen
kişidir.
Bunlar insan, melek ve cindir.
Kulluk: Allah’ı sevme iddiasının ispatıdır.
Kulluğun amacı Allah’ın rızasına ulaşmaktır.
Kulluktan daha anlamlı bir iş insan için mevcut değildir.
İslâm’ı ilim, amel ve hal olarak benliğine sindirmeye kulluk
denir.
İMTİHAN; Deneme, tecrübe etme, bir sonuca ulaşmak için
katlanılması gereken güçlükler, sıkıntılar.
Allah c.c.’un kullarını denemek için sıkıntılara uğratması..
Hayat baştan başa bir imtihanlar zinciridir.
İnsanoğlu için imtihanlar taa çocukluktan başlar.
Ve rûh bedenden ayrılacağı ana kadar da devam eder durur.
Anlayıp sezebilenler için bu küçük küçük imtihanlar, birer
eleme ve finale kalan ruhların tespit edilmesidir. M,F.Gülen’in “Buhranlar
Anaforunda İnsan” Kitabından Alınma
Hadis-i Kutsi: “Allahü teâlâ buyuruyor ki:
"Ey kulum! Emrettiğim farzları yap,
insanların en âbidi olursun.
Yasak ettiğim haramlardan sakın, verâ'
sahibi olursun (Takvanın ileri derecelerine kavuşursun).
Verdiğim rızka kanaat eyle, insanların
en ganisi olursun, kimseye muhtaç
kalmazsın.” Hadis-i kudsi-Riyaz-üs-Salihin
Allah bir kulu sevdiği zaman onu kendi
hizmetinde kullanır.
Allah bir kuldan kendisine hizmet/ibadet
etmesini istediği zaman onun diğer
şeylerden ilgisini ve sevgisini keser.
Allah bir kulu severse ona rahmet
nazarıyla nazar eder.
Eğer Allah bir kula rahmetiyle nazar
ederse ona azap etmez. EBÛ TÂLİB EL-MEKKÎ ÜÇÜNCÜ
CİLD Tercüme Ve Tahric Dr. Dilaver SELVİ
Hz. Peygamberin (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
Allah bir kulu sevdiğinde, onu belaya
duçar eder.
Onu çok severse, kendisine ayırır.
Bu nasıl olur? Diye sorulunca şöyle
buyurdu Onda ne mal, ne evlat hiç bir şey
bırakmaz. Tabarani rivayeti) Zebidî, İthaf, XI, 542.
Kur’an-ı Kerim Zariyat Suresi 56. Ayet:
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana
kulluk etsinler diye yarattım.”
Hz. Peygamber (A.S.V.) şöyle buyurdu:
"Üç şey vardır.
Kim onları yaparsa imanın tadını alır:
Sadece Allah'a kulluk eden.
Allah'tan başka ilâh olmadığını bilen. Her yıl
gönül hoşluğuyla zekâtını veren!” Ebu Davud, Zekât: 4,
(1582); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/234.
Kur’an-ı Kerim Ankebut suresi 2. Ayet
İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, Sadece "İman ettik"
demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?
Kutsî hadis..
"iki korkuyu bir arada vermem. İki sevinci de bir arada
vermem." buyurulur. Allah (c.c.), mümin kullarını arındırmak
ve derecelerini artırmak için çeşitli sıkıntılara ve imtihanlara
tabi tutar.
Burası onlar için hizmet yeridir, ücret yeri değildir.
Hak yolunda ve Hak hatırına bir kısım zorluklar yaşamaları
müminler için şereftir.
Zorluk istenmez, ama gelirse mümin için ahirete azık olur. Mesel
Ufku” Kitabından Alınma
İnsan imtihanlarla saflaşır ve özüne
erer. Hayat, imtihanlar sayesinde
yeknesaklıktan kurtulur ve renklilik
kazanır.
Ruh imtihan gördüğü nispette
olgunlaşır ve büyük işleri
göğüsleyebilecek hâle gelir.
Geçirilen imtihanın ağırlığı ve soruların
terleticiliği nispetinde, fert, insanlık
mektebinde sınıf geçmeye ve
yükselmeye hak kazanır.
İmtihan görmemiş ölü gönüllerin
ve ham ruhların, nefisleri adına
insanlığa yükselmeleri bahis mevzuu
olmayacağı gibi..
İçinde yaşadıkları topluma da
en küçük bir menfaatleri
dokunmayacaktır. M,F.Gülen’in “Buhranlar Anaforunda
İnsan” Kitabından Alınma
İnsan bir imtihanda olduğunu daha baştan kabul etmezse..
En yakın daireden en uzakta olanlara kadar herkesin onunla
uğraştığına.. Elini attığı her dalın kırılıp her yerin sarsıldığına,
herkesin ona karşı düşman vaziyeti aldığına inanır. Oysa,
bunların birer imtihan vesilesi olduğunu kabul etse, o türlü
bütün mülahazalar eriyip gidecektir. M,F.Gülen’in “Kırık testi” Kitabından Alınma
İşin özünü kavrayamayanlar, sebep-netice arasındaki
münasebeti görmeyenler, değerlendirmelerini günübirlikçiliğe
bağlayanlar, büyük resmi göremeyenler sık sık hata yaparlar.
Hayatını şuurla yaşayan, her hadiseye sebep-netice
çerçevesinde bakabilen, her şeyden bir mana çıkarmasını
bilen ilhama açık ruhlar, imtihanda başarılı olanlardır.
Evet, su akıp gittiği için, bir ırmakta ikinci defa yıkanılmaz..
Ama hadiseler, ayniyete yakın bir misliyet içinde akıp
gitmektedir. Bu bakımdan, her hadisenin bir de perde gerisi,
hikmeti, birbiriyle münasebeti, sebep ve neticesi vardır. Ders
almasını bilmek lazım.
M,F.Gülen’in “Amerika’da Bir Ay” Kitabından Alınma
Kendisine kullukta
bulunduğumuz Allah (c.c.) her
şeyden müstağnidir.
(Kimseden bir menfaat bekleme
durumunda değildir)
O'nun bizim din ve diyanetimize
ihtiyacı yoktur.
Kulluğa muhtaç olan bizleriz.
Yeryüzünde kendisine halife
yaptığı insanların, sair canlılar
karşısında dengeli ve uygun
yaşamalarını istiyor ve bunun
için de, dengeli ve uygun
yaşamanın ifadesi olan Kur'ân
çizgisinde bizi harekete zorluyor.
M.F. Gülen’in “Asrın Getirdiği Tereddütler Cilt 3” Kitabından alınmıştır.
Kur’an-ı Kerim Bakara suresi 138. Ayet:
“Allah'ın (verdiği) rengiyle boyandık.
Allah'tan daha güzel rengi kim
verebilir?
Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin).”
Hicr suresi 99. Ayet:
“Ve sana yakin (ölüm) gelinceye kadar
Rabbine ibadet et!”
Resûlullah (A.S.V.) buyurdular ki:
“Kim, Allah'a herhangi bir şerik
koşmadan, tam bir ihlâs yani Allah'ın
birliğine iman, O'na halisane kulluk,
namaz ve zekât vazifelerini yapma hali
üzere dünyayı terk ederse;
Allah kendisinden razı olmuş halde
ölmüş olur.” İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ
İnsan yaşadığı müddetçe yüzü daima
fenaya, hiçliğe bakar.
Bir gün büsbütün bu dünyadan çekip
gidecektir.
Sanki hiç dünyaya gelmemiş gibi.
Kulluk onun yüzünü fenadan bakiye,
halktan Hakka çevirir.
İnsan, eğer yoğunluğa dalıp kâinat
içinde boğulup dünyanın sevgisiyle
sersem olarak gelip geçici şeylerin
tebessümlerine aldansa, manen
kendini yok eder.
Eğer Kur'andan kalp kulağıyla iman
derslerini işitip başını kaldırsa, Allah’a
yönelse, kulluğun miracıyla mükemmel
ufuklara çıkabilir.
Baki bir insan olur. Risale-i Nur “Yirmidördüncü Sözden
Hz. Rasûlullah (SAV) buyurdular:
“Allâhü Zü’l-Celâl Hazretleri,
bir kula bir musîbet veya
daha fazlasını vermişse,
ancak bu musîbet sebebiyle
afvedeceği günâhı veya yine
bu musîbet sebebiyle
ulaştıracağı bir dereceyi
vermek gibi iki haslet için
vermiştir.” (Ramûzu’l-Ehâdîs)
Kur’an-ı Kerim Bakara suresi 155.
Ayet
“Andolsun ki, sizi biraz korku
ve açlık; mallardan, canlardan
ve ürünlerden biraz azaltma
(fakirlik) ile imtihan ederiz…
(Ey Rasûlüm!) Sabredenleri
müjdele!..”
Hz. Musa, Tûr-i Sînâ’ya giderken yolu üzerinde bir şahsa
rastladı. O şahıs Hz. Mûsâ’ya: “–Ey Kelîmullâh! Bir hacetim var;
ne olur, Tûr-i Sînâ’da Rabb’ime niyaz eyle de kabul buyursun!..”
Hz. Musa: “–Hacetin nedir? Söyle de ona göre dua eyleyeyim…”
deyince o kişi: “–Ey Allah’ın Peygamberi! Bu, benimle Rabb’im
arasında bir sırdır.” dedi.
Vaktaki Hz.Musa (AS) Tûr-i Sînâ’ya vardı, Rabb’iyle konuştu ve o
kişinin de haceti için dua eyledi. Cenâb-ı Hakk da bu duayı kabul
buyurduğunu kendisine bildirdi. Buna sevinen Hazret-i Musa, bu
müjdeyi vermek için dönüşte o kişiye rastladığı yere uğradı.
Bir de baktı ki, canavarlar onu öldürüp parçalamış!
Bu hâle son derece taaccübe etti ve:
“Yâ Rabb! Bu nasıl bir sırdır? Onun hacetini kabul eylemiştin?”
diye niyazda bulundu. Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk, kendisine
şöyle buyurdu: “–Ey Musa! O kulum benden öyle bir manevi
makam istedi ki, kendi gayret ve amelleriyle arzusuna nail
olması asla mümkün değildi. Bunun için ona görmüş olduğun
belayı verdim. Böylece onu, bu bela ile indimde arzu ettiği
makama yükselttim.” (Osman Nûri Topbaş, Muhabbetteki Sır, Erkam Yay.)
Elmas gibi ruhların, kömür yapılı
kimselerden ayrılması imtihana bağlıdır.
İmtihanın olmadığı bir yerde,
altını taştan, topraktan;
elması da kömürden ayırt etmeye imkân
yoktur. İmtihanın olmadığı bir yerde, en
uğursuz ruhlar en alî ruhlarla iç içedir.
İmtihanla, melekler gibi sâfi ruhlar, pis,
kötü ruhlardan ayrılır ve kendileri için
beklenen zirvelere ulaşır.
Bunun böyle olduğunu bilen hakikate
âşina bir gönül için..
Her imtihan, insanı gökler ötesi âlemlere
uçuran bir kanat..
İmtihanda görülen her sıkıntı da..
Ona güç ve canlılık kazandıran bir
iksirdir.
M,F.Gülen’in “Buhranlar Anaforunda İnsan” Kitabından Alınma
Biz birbirimizle de imtihan oluyoruz.
Yani, Cenâb-ı Allah bizi bir kısım hadiselerle imtihan ettiği
gibi kendi kardeşlerimizle de imtihan ediyor.
Kur'an-ı Kerim de, Biz onların bir kısmını diğerleriyle
imtihan ettik.. (En'am, 6/53) buyuruyor.
Kardeşlerimizle aramızdaki olumsuz duygu, düşünce ve
tavırları imtihan unsurları olarak görmeliyiz.
Bizler beşeriz, dolayısıyla bir kısım kusurlarımızın olması
gayet normaldir.
İnsanları teker teker deşeleseniz; hemen herkesin kendi
arkadaşlarına karşı neler neler döktürdüğünü görürsünüz.
Bu beşer tabiatında vardır.
Onun için, biraz sadrı geniş, sinesi yumuşak bir insan
olmaya çalışmalı. Önüne çıkan dağları tepeleri aştığı gibi
dost ve arkadaşlarının kusurlarını da kulluk yolundaki
akabeler olarak görmeli ve onları da sabır, hoşgörü
kanatlarını kullanarak aşmaya gayret göstermelidir. M,F.Gülen’in
“Kırık testi” Kitabından Alınma
İnsan rızka çok düşkün olduğu için, rızka çalışmak
bahanesi, ubudiyete mani zannedip, kendine bir
özür bulmamak için ayet-i kerime mealen diyor ki:
"Siz ubudiyet için yaratılmışsınız. Yaratılışınızın
nedeni ubudiyettir. Rızka çalışmak dahi, Allah’ın
emri noktasında düşünülecek olursa bir nevi
ubudiyettir.
Benim yarattıklarım ve rızklarını üslendiğim
şahıslarınız ve bakmakla yükümlü olduklarınız ve
hayvanlarınızın rızkını tedarik etmek, Bana ait.
Siz rızklarınızı hazırlamak için yaratılmamışsınız.
Çünkü Rezzak benim. Sizin ve yakınlarınız olan
kullarımın rızkını ben veriyorum.
Siz bunu bahane edip ubudiyeti terk etmeyiniz!"
Bir insan üzerine farz olan ibadetlerini yapar,
büyük günahlardan da uzak durursa; İşte o zaman
dünya için insanlara faydalı çalışmalarının her biri
ibadet hükmüne geçer. Risale-i Nur “Yirmisekizinci Lem’adan
sadeleştirilerek alınmıştır.”
Dostunun üç haline tahammül
etmek dostluk hakkıdır. Bunlardan
birisi hiddet, diğeri nazlanmak,
üçüncüsü ise bazı dil sürçmeleridir.
Ancak imtihanların en korkuncu
kendi aralarında birbirleriyle olan
imtihandır. Kazanma kuşağında
kaybetmelerin yaşandığı imtihanda
genellikle budur.
Bir diğer imtihan da tenperverlik,
hâneperestlik, .. vb. şeylerdir.
Bir zamanlar önde bulunan insanlar
"Bizler çok çalıştık. Artık gençler
koşsun. Biraz biz, istirahatımıza
bakalım. Evimiz, çoluk ve
çocuğumuzla ilgilenelim'
düşüncesi, böyle bir imtihanın
başlangıcı sayılabilir. M,F.Gülen’in “Prizma 3i”
Kitabından Alınma
+
Allah, kulunu imanı nispetinde
sever. İman yükseldikçe
denenme derecesi o oranda
artar, büyür, çoğalır..
Hadis-i Şerif..
“Biz peygamberler
zümresiyiz, belânın en çoğu
bize verilmiştir..
Sonra sıra ile...“
Ancak, Allah-ü Teâlâ üstün
insanların gaflet yoluna
sapmalarını istemez. Daima
huzur içinde olmalarını arzu
eder. Bu sebeple büyüklere
belâya karşı tahammül verir..
AbdulkAdir Geylani “Fütuhul Gayb”
Bir gün müminler zalimlerin
zulmünden şikayetçi olurlar.
Mevlana Hazretleri:
- Kasaplar pazarında hiç köpek
kesiyorlar mı? Öldürülmeye
onlar lâyık olduğu halde, kesilen
ve kesilmek zahmetine katlanan
koyunlardır.
Allah'ın yardımı müminlere daha
fazla olduğu için (iman nimeti)
zahmetleri çoktur.
Onlar hakkındaki o rahmet,
zahmete sebep olur.” der.
Evet, köpeklerin kesilmemesi,
o sıkıntıyı yaşamamaları
kıymetlerinden değildir.
Koyunun yaşadığı sıkıntılar
kıymetindendir. Mesel Ufku
Hayat; musibet ve hastalıklarla sâfileşir, mükemmel hale gelir,
kıymet ve değeri anlaşılır.
Kâinatta tesadüf yok. Musibetler bu açıdan değerlendirilmeli
ve nefse yenik düşülmemeli.
Dünya bir mektep, hayat ise bir imtihandan ibarettir. Ruhlar
aleminden yola çıkan insan, anne karnından, çocukluktan,
gençlik ve ihtiyarlıktan, kabir, mahşer, hesap, mizan ve
sırattan geçerek mükâfat ve cezanın verileceği..
Rütbelerin sökülüp takılacağı.. Yüzlerin ağarıp kararacağı..
sonsuz âleme namzet bir yolcudur.
Kabir ötesi hayatı belirleyecek en büyük imtihan dünyada
olandır. İmtihandan, kontrolden geçmeyen bir şeyin sağlam
mı, çürük mü, sâdık mı, yalancımı, olduğu belli değildir.
Kur’an-ı Kerim Bakara suresi 155. ayette..
"And olsun, sizi korku, açlık, mallarınızdan canlarınızdan ve
ürünlerinizden eksiltmek gibi şeylerle deneriz; sabredenleri
müjdele“ buyurulmaktadır. M. Ali Şengül “ Özlenen İnsan”
İmtihanla sadıklar, sadık dostlar ortaya çıkar.
Hacı Bayram Veli’nin bir imtihan neticesinde
bir buçuk müridinin kalması gibi.
Aciz kaldım zalim nefsin elinden
Şol dünyanın lezzetinden doyamaz.
Aynını (gözünü) almıştır gaflet gömleğin
Ömrünün gelip geçtiğini bilemez.
İlâhî gaflet gömleğin giyene,
“Müslüman” der misin nefse uyana?
Kazanıp kazanıp verir ziyana
Hakk yoluna bir pulunu kıyamaz.
İlâhî, gafletten uyar gözümü,
Dergâhında kara etme yüzümü
Yunus eder, gelin tutun sözümü
Dünya seven, ahireti bulamaz.