THY Teknik A.Ş. - Turkish Technic

Transkript

THY Teknik A.Ş. - Turkish Technic
GÜNDEM
Merhaba Arkadaşlar,
Ramazan ayını idrak ettiğimiz bu sıcak yaz günlerinde, sabır
ve tahammülün biraz daha önem kazandığını görüyoruz. Bu
dönemde mümkün olduğunca izin ve eğitim eksikliklerinin
tamamlamasına vakit ayrıldığı için kişi başına düşen yoğunluk da aynı oranda devam ediyor. Bu ortamda her zaman olduğu gibi yine ilk önceliğimiz kişisel sağlık ve güvenliğimizle
ilgili tedbirleri alarak ve kurallara azami ölçüde uyarak bakım
onarım işlerini mükemmel bir şekilde yürütmek. Uçuş emniyetini temin ederken kendinizi ihmal etmemeniz gerektiğini asla
unutmayın. Bizim için son derece önemli olan bu konuda hem
yöneticilerimizin hem de çalışanlarımızın elbirliği ile en iyi uygulamalara imza atmaya gayret etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu yöndeki çabalara her birinizin, temel anlayışlarınızı da
sorgulayarak katkı vermesini arzuluyorum.
Birim yöneticilerinin birebir takip, raporlama ve uygulamalardan sorumlu olduğu işleyiş içerisinde, tüm çalışanlarımızın
yürütülen çalışma ve uygulamalara tam destek vermesini bekliyorum.
THY Teknik A.Ş. olarak, kurulduğumuz günden bu yana bir taraftan alanımızda en iyi olma yolunda önemli adımlar atarken,
diğer yandan çalışanlarının özlük haklarını düşünen ve bu yönde hareket eden bir yaklaşım sergiledik. Bu bakış açısının bir
sonucu olarak da Hava-İş Sendikası ile 9 Mayıs 2013 tarihinde
4. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine başladık. Görüşmeler kapsamında gerçekleştirilen yedi oturum sonunda anlaşmaya varılamayan 23 asıl ve üç geçici madde ile ilgili olarak
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 49.
maddesi uyarınca bir uyuşmazlık tutanağı tanzim edildi. Kanuni süreç gereği ‘resmi arabulucu’ tayin edildi. Bu aşamada
görüşmelerin anlaşma ile sonuçlanması için tüm iyi niyetimizi
ve gayretimizi ortaya koyacağımızı bilmenizi isterim.
Ülke olarak bu ay içerisinde iki önemli bayramı kutlayacağız.
Bunlardan ilki halen içinde bulunduğumuz ramazan ayının sonunda kutlayacağımız Ramazan Bayramı. İkincisi ise Cumhuriyetimizin kurulmasındaki önemli kilometre taşlarından birini
temsil eden 30 Ağustos Zafer Bayramı. Tüm THY Teknik A.Ş.
Ailesi’nin, aynı ay içinde kutlama mutluluğu yaşayacağımız bu
iki anlamlı bayramını da en içten dileklerimle kutluyorum.
Hepinize esenlikler diliyorum,
Doç. Dr. İsmail Demir
Genel Müdür
01
02 İÇİNDEKİLER
04
09
10
EĞITIM
İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLIĞI
04
19
TEKNİK’TEN
HABERLER
TEKNOLOJİ
08
20
HABOM’DA
SON DURUM
EMNİYET KÖŞESİ
Sahibi
THY TEKNİK A.Ş.
Doç. Dr. İsmail DEMİR
(Genel Müdür)
19
YAYIN
THY TEKNİK A.Ş.
Medya Reklam
Halkla İlişkiler Şefliği
Ferhat Yenibertiz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi)
Pınar Yılmaz
(Yayın Koordinatörü, Uzman)
Cemal Gökgöz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir)
22
ÖZEL
RÖPORTAJ
24
26
BİLGİ
TEKNOLOJİLERİ
BİZDEN
12
22
28
12
HAVACILIK
DÜNYASINDAN
16
18
RÖPORTAJ
HABER
16
GEZİ-YORUM
30
30
SAĞLIK
REHBERİ
28
THY TEKNİK A.Ş.
Katkıda Bulunanlar
Abdullah Enes Bolat
Emre Kara
YAPIM
GODE İSTANBUL
Alev Aktaş
(Yayın Grup Direktörü)
Songül Kurnaz
(Yapım Koordinatörü)
Ulaş Atay
(Editör)
Meltem İşleyen
(Art Direktör, Kapak Tasarım)
Asım Hocagil
(Grafik Uygulama)
Jülide Türkay
(Redaksiyon Editörü)
Fotoğraflar
İstanbul Fotoğraf Atölyesi (İF Atölye)
Baskı ve Cilt
Bizim Matbaa
GODE İSTANBUL
Al Karanfil Sokak
No: 5 Levent / İstanbul
godeistanbul.com
444 02 90
04 TEKNİK’TEN HABERLER
80. Yıl Futbol Turnuvası’nın
şampiyonu Turkish Depo
Türk Hava Yolları’nın 80. kuruluş yılı nedeniyle düzenlenen 80.
Yıl Futbol Turnuvası’nın ödül töreni THY VIP Salonu’nda gerçekleştirildi. Törene THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu,
THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, THY Spor
Kulübü Başkanı Dr. Ahmet Bolat, THY Spor Kulübü İkinci Başkanı İrfan Sağmen, antrenörler ve futbolcular katıldı.
13 Mayıs-21 Haziran tarihleri arasında düzenlenen turnuva süresince 132 maç yapıldı. Toplam 192 takımın katıldığı turnuvada 1.104 çalışan takımlarının başarısı için ter döktü.
Ödül töreninin açılış konuşmasını yapan Bolat, turnuvaya katılan sporcuları centilmence mücadelelerinden dolayı tebrik
etti ve başarılarının devamını diledi. Daha sonra gerçekleştirilen ödül töreninde, TGS’yi 3-1 yenerek şampiyon olan Turkish
Depo, ikinci olan TGS ve turnuvayı üçüncü sırada tamamlayan
High Trust takımlarının oyuncuları sahneye çıktı. Şampiyon takıma ödüllerini Hamdi Topçu verdi. Ödül töreninde konuşma
yapan Topçu, THY’nin 80. yılı münasebeti ile düzenlenen futbol
turnuvasına katılan tüm oyunculara, antrenörlere ve THY Spor
Kulübü yöneticilerine teşekkür etti. Futbolun, dostlukları geliştirdiğini dile getiren Topçu, THY’nin her zaman çalışanlarının
yanında olduğunu, spora verilen desteğin yakın zamanda artırılmasına yönelik çalışmalar yaptıklarını ifade etti.
İstanbul Şampiyonu olan ve Türkiye Şampiyonası’na katılma
hakkı kazanan THY’nin U-14 ve U-15 futbol takımlarına da
ödüllerini Hamdi Topçu verdi.
U-14 ve U-15 futbol takımlarının, 1.100 takım arasından önce
ilk 16’ya kaldığını, daha sonra grup birincisi ve İstanbul birincisi
olduğunu hatırlatan THY Futbol Akademisi Sorumlusu Salih Erdoğan şunları söyledi: “THY Spor Kulübü olarak 1979 yılından
bu yana ilk defa böyle başarı elde ettik. Bu başarıda THY’nin
bize gösterdiği desteğin ve yardımın büyük payı var. Bu nedenle
başta THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu olmak üzere,
THY Spor Kulübü Başkanı’na ve tüm yönetimine teşekkürlerimi
sunuyorum.”
İTÜ’den THY Teknik A.Ş.’ye plaket
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi mezuniyet töreni 8 Temmuz günü gerçekleştirildi. Törene
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Dekanı Prof. Dr. Metin Orhan Kaya,
THY Teknik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Altan Büyükyılmaz,
öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Törende, 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında dereceye girerek mezun olan öğrencilere ödülleri verildi. Törende ayrıca Dekan Kaya, THY Teknik
A.Ş.’nin verdiği destek ve sağladığı katkılardan dolayı Altan Büyükyılmaz’a bir plaket takdim etti. THY Teknik A.Ş. ile İTÜ Uçak
ve Uzay Bilimleri Fakültesi arasında 26 Nisan 2012 tarihinde
imzalanan protokol sonucunda, ülkemizde ve dünyada hızla
büyüyen havacılık sektöründeki gelişmelerin yakından takip
edilmesi, sanayi-üniversite işbirliğinin en üst düzeyde yürütülmesi ve havacılık sektörünün ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik
bir platform oluşturulması amacıyla fakülte bünyesinde THY
Teknik A.Ş. Ar-Ge Ofisi kuruldu.
Barselonalı acenteler THY
Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti
Türk Hava Yolları Barselona Müdürlüğü tarafından düzenlenen
fam trip kapsamında Türkiye’ye gelen bir grup acente yetkilisi, Turkish Do&Co ve Uçuş Eğitim Akademisi’nin ardından THY
Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti.
Ziyaretçilere THY Teknik A.Ş.’nin hangarlarının ve çalışanlarının yapısı ve kapasitesi hakkında detaylı bilgi verildi. Daha
sonra ise acente yetkilileri bu bilgiler eşliğinde hangarları ve
atölyeleri gezdi.
Turnuvanın finalisti TGS takımı oyuncularına ödüllerini veren İsmail Demir, Türk Hava Yolları’nın 80. yılı dolayısı ile düzenlenen
futbol turnuvasında mücadele eden tüm sporcuları tebrik ettiğini söyledi. Üçüncü olan High Trust’ın oyuncuları ise ödüllerini
Ahmet Bolat’tan aldı.
05
06 TEKNİK’TEN HABERLER
Uçak Bakım
Trafik
Başkanlığı ‘Personel simülatörleri ile
Buluşmaları’
eğitime devam edildi
kapsamında bir
araya geldi
Cıva avcıları işbaşında
THY Teknik A.Ş.’nin Ankara Esenboğa Hangarı’nda, 25-26
Haziran tarihlerinde, trafik simülatörleri ile güvenli araç kullanımı konusunda çalışanları bilinçlendirmek amacı ile bir
etkinlik düzenlendi. Trafik ve İlkyardım Haftası dolayısıyla
bu yılın mayıs-haziran aylarında THY Teknik A.Ş.’nin İstanbul’daki tesislerinde de 15 gün boyunca trafik simülatörleri
ile ilgili eğitim verildi. Eğitime katılanlar, araç çarpışma ve
araç devrilme simülatörü sayesinde emniyet kemerinin ne
kadar hayati bir öneme sahip olduğunu test etme şansı buldu. Katılımcılar ayrıca alkol gözlüğü simülatörüyle de alkollü
iken araç kullanmanın etkilerini ve araç kullanırken dikkat
dağılmasının sonuçlarını görme şansı buldu.
Uçak Bakım Başkanlığı çalışanları ‘Personel Buluşmaları’
kapsamında gerçekleştirilen organizasyonda II. Hangar’da bir
araya geldi. Organizasyona THY Teknik A.Ş. Uçak Bakım Başkanı Hüseyin Sağlam, yöneticiler ve çalışanlar katıldı. Birlik ve
beraberliği pekiştirmek amacıyla düzenlenen organizasyonda
ilk olarak pasta kesildi. Uçak Bakım Başkanı Hüseyin Sağlam
yaptığı konuşmada, başkanlık çalışanlarının, özverili çalışmaları ile başarı grafiğini devamlı yükselttiğini dile getirdi ve herkese teşekkür etti.
Haziran ayı içinde Türk Hava Yolları’nın Boeing 737-800 ve Boeing 737-900ER tipi iki uçağında yapılan kontrollerde, kargo
bölümlerinde, ağır ve tehlikeli metaller kategorisinde bulunan
ve zamanla uçağa ciddi zararlar verebilecek cıva döküntüsü
tespit edildi. Yapılan kontroller sonrasında uçaklar, cıva temizleme işlemi için HABOM hangarlarına çekildi. Cıva temizleme
çalışmaları 61 kişiden oluşan bir ekip tarafından büyük bir titizlikle gerçekleştirildi.
Yerli ve yabancı firmalara hizmet verebilecek düzeyde alanında
uzmanlaşmış olan THY Teknik A.Ş. teknik ekibi, önce X-ray yönteminden faydalanarak uçakta bulunan cıva döküntülerinin yerini tespit etti. İki hafta süren titiz bir çalışma sonucunda her iki
uçaktaki cıva temizleme işlemi başarı ile tamamlandı. Temizlik
sonrasında, işleme katılan teknik ekip için HABOM’da bir tören
düzenlendi. Törene THY Teknik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı
Can Şaşmaz, HABOM yöneticileri ve THY Teknik A.Ş.’nin cıva
temizleme uzmanları katıldı. Törende yaptığı konuşmada, “Son
derece önemli bir çalışmayı kısa zamanda başarı ile tamamlayan ekibimize teşekkür ediyorum” diyen Şaşmaz, katılımcılara
birer teşekkür belgesi takdim etti.
Öneri Ödülleri’nde dereceye girenler de buluşma sırasında
ödüllerini aldı. “A330/340 B/C Sogerma Yolcu Koltuklarının Reading Light’larının Tamir Edilmesi” önerisi ile birincilik
ödülüne layık görülen Uçak Bakım Başkanlığı Kabin İçi Bakım
Müdürlüğü’nden Mustafa Gün’e ödülü olan bir Cumhuriyet Altını’nı Hüseyin Sağlam ve Komponent Atölyeleri Başkanı İsmail
Kılınç verdi.
07
08 HABOM
EĞİTİM
Dar Göv
deli Han
gar Bina
s
Bilinçli ilkyardım
için eğitim
ı
T
HY Teknik A.Ş. Eğitim Müdürlüğü ve Aktüel Eğitim Kurumu’nun
ortak yürüttüğü çalışma kapsamında, THY Teknik A.Ş. çalışanları ilkyardım eğitimi almaya başladı. THY Teknik A.Ş. çalışanlarına, Eğitim
Müdürlüğü’nün sınıflarında misafir eğitmenler tarafından verilen uygulamalı eğitimlerde, kaza ve yaralanma durumlarında ilk müdahaleyi bilinçli
ve soğukkanlı bir şekilde yapmalarını sağlayacak ilkyardım eğitimi verildi.
Yemekhane
Kalıcı enerjinin sağlanması ile mekanik-elektrik
ekipman test ve devreye alma işlemlerine
başlanan HABOM’da, Geniş Gövdeli Hangar,
Atölye Binası ve Yönetim Binası’nın ince işleri
tüm hızıyla devam ediyor.
D
ar Gövdeli Hangar ve Atölye Binası’nda işletmeye yönelik ekipman yerleştirme çalışmalarına devam ediliyor. Temmuz ayı sonunda kalıcı enerjinin
sağlanması ile mekanik-elektrik ekipman test ve devreye alma işlemlerine
başlandı. Mobilya yerleştirme işlemi ise tamamlanmış durumda. İkinci faz binalarında -Geniş Gövdeli Hangar, Atölye Binası ve Yönetim Binası- ince işlere tüm hızıyla
devam ediliyor. Dar Gövdeli Hangar, Sosyal Merkez, Güvenlik-Giyinme-Eğitim Binası,
Kimyasal Depo ve Atık Merkezi kullanıma hazır durumda.
Kafeterya
Katılımcılara şu eğitimler verildi:
Sosyal Bina-G
Hangar Ekipman Deposu
iriş
• Genel ilkyardım bilgileri
• Hasta, yaralı ve olay yeri değerlendirmesi
• Temel yaşam desteği
• Kanamalarda ilkyardım
• Yaralanmalarda ilkyardım
• Yanık, donma ve sıcak çarpmasında ilkyardım
• Kırık, çıkık ve burkulmalarda ilkyardım
• Bilinç bozukluklarında ilkyardım
• Zehirlenmelerde ilkyardım
• Hayvan ısırıklarında ilkyardım
• Göz, kulak ve buruna yabancı cisim kaçmasında ilkyardım
• Boğulmalarda ilkyardım
• Hasta ve yaralı taşıma teknikleri
Alınan ilkyardım eğitimleri sonunda, il sağlık müdürlüğünce
belirlenen devlet hastanelerinde yazılı ve uygulamalı sınavlardan 85 ve üzerinde puan alan katılımcılar, İstanbul İl Sağlık
Müdürlüğü’nden ilkyardım sertifikası almaya hak kazandı.
İlkyardım kursuna katılmak isteyen THY Teknik A.Ş. çalışanlarının, eğitim koordinatörlerine başvurmaları yeterli olacaktır.
Eğitimde TSE-THY
Teknik A.Ş. işbirliği
THY Teknik A.Ş. Eğitim Müdürlüğü, çalışanlarının, Kalite Yönetim Sistemi konusunda dünya standartlarından haberdar
olması ve müşteri odaklı çalışma yaklaşımını geliştirmesi
amacıyla Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ile ortak bir
çalışma başlattı.
Bu çalışma kapsamında verilen eğitimde,
• Kârın, verimliliğin ve pazar payının artması,
• Etkin yönetim,
• Maliyetlerin azaltılması,
• Çalışan tatmini,
• Kurum içi iletişimde iyileşme,
• Tüm faaliyetlerde geniş izleme ve kontrol,
• İadelerin azaltılması,
• Müşteri şikâyetinin azalmasının, memnuniyetin artmasının sağlanması, konuları ele alındı.
09
10 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLIĞI
YAZ AYLARINDA
EMNIYETLI SÜRÜSŞ
Hava sıcaklığının giderek yükseldiği ve yıllık izinlerin en fazla
kullanıldığı bugünlerde yol güvenliği ile ilgili bazı önemli detayları size
tekrar hatırlatmak istiyoruz. İşte aracınızla seyahate çıkmadan önce
mutlaka bir daha hatırlamanız gereken bazı noktalar.
1
2
Direksiyonda uyumak: Sürüş sırasında uyku basmaması için uzun yol arkadaşı edinin. Her iki saatte veya 150
kilometrede bir düzenli mola verin. Gece uykusu almadan yola çıkmayın. Yol kazalarının yüzde 40’ına bitkinliğin
neden olduğunu unutmayın.
Gevşek zemin: Yaz aylarında yollara mıcır/zift karışımı
dökülerek iyileştirme amacıyla yol bakım çalışmaları
yapılıyor. Yolların daha iyi olmasını sağlayan bu çalışmalar aynı zamanda araçların ön camlarının ve farlarının çatlamasına, kaportalarının hasar görmesine neden olabilir. Bu
nedenle yaz aylarında hızınızı azaltın.
3
4
5
6
7
12
13
14
15
16
18
19
20
Kaza istatistikleri: Yıl içinde en çok kaza yaşanan
dönem temmuz ve ağustos aylarıdır. Trafik yoğunluğunun arttığı bölgelerde diğer sürücülere, bisiklet ve
motosiklet kullanıcılarına dikkat edin.
Aşırı ışık: Aşırı ışık gözleri yorar; mutlaka güneş
gözlüğü kullanın. Uzun süre güneşe maruz kalacak
şekilde araç kullanmayın; gerekirse sırf gözlerinizi
dinlendirmek için mola verin.
Trafik yoğunluğu: Tatil yörelerine giden güzergâhlarda araç hareketliliği özellikle okulların tatil olmasıyla artar. Sürüş emniyetine, trafik kurallarına
ve hız limitlerine bu dönemlerde daha fazla dikkat edin.
8
9
Dörtgen işaret levhaları: Yolun ilerisi için bilgi veren
işaretlerdir. Mavi levhalar otoyollar dışında yeşil levhalar otoyollarda kullanılır. Bunlar veya beyaz zemin
üzerinde olanlar bilgi vermek için diğer işaretlerle birlikte
kullanılabilir.
Araç bakımı: Aracınızın yaz bakımını ve kontrolünü mutlaka yaptırın. Silecek lastiklerini ve yanık
ampulleri değiştirin. El kitabına bakarak ampul
ve sigortaların birer yedeklerini bulundurun. Silecek, yağ,
hidrolik ve akü sıvı düzeylerine bakın.
Yol öfkesi: Sürücülerdeki yol öfkesi yaz sezonunda yükselme eğilimdedir. Öfke, hiç kimseyi
varılacak yere daha çabuk ulaştırmaz. Biraz
gevşemeyi, sakin olmayı deneyin. Seyahatten duyacağınız
memnuniyetin araç içindeki ruh halinize bağlı olduğunu
unutmayın.
17
Yayalar: Tatil dönemlerinde özellikle sahil kesimlerinde yaya hareketliliği artar. Aracınızı, yayaların yoğun olduğu yerlerde daha yavaş ve kontrollü kullanın. Kışın neredeyse boş olan yerlerin nüfusunun
yazın yoğunlaştığını unutmayın.
Geri sayım işaretleri: Her 100 metre için bir çizgi
yer alır. Kavşak, köprü, hemzemin geçit gibi yerlerde
diğer işaretlerle birlikte kullanılır. Bu işaretleri gören
sürücülerin, aracın hızını yaklaşılan yerin özelliğine göre
ayarlamaları gerekir.
Talimat veren trafik işaretleri: Kırmızı, aşılmaması
gereken hız limiti gibi neyin yapılmayacağını, mavi ise
zorunlu istikamet gibi neyin yapılacağını belirtir. Diğer
örnekler; istisnai hız limiti sonu, trafiğine kapalı ve beklemek
yasak...
Uyaran trafik işaretleri: Kırmızı üçgen içerisinde
uyarının ne ile ilgili olduğuna dair yazı veya şekil vardır. Trafik ışıkları, bölünmüş yol sonu, yol inşaat çalışması, yavaş hareket eden ağır taşıtlar bunlardan birkaçıdır.
Dur işareti: Bu işaret levhası, bir kavşağa girmeden
önce durarak kavşaktaki bütün araçlara yol verilmesi,
kontrolsüz hemzemin geçidinde zorunlu olarak durulması gerektiğini belirtir. Sekizgen olan bu işarette üç saniye
durulur ve yola kontrollü olarak devam edilir.
Yol güvenliği: Sihirli takip mesafesine - üç saniyeuyun; hız sınırlarını aşmayın; hızınızı yol zeminine göre
ayarlayın. Yerleşim yerlerine yaklaştığınızda daha dikkatli olun ve hızınızı düşürün.
Yol inşaatı: Ne yazık ki çoğu sürücü, durdurulmayı önlemek amacıyla yol inşaatı olan bölgelerde hızlarını artırıyor. Tam aksine bu bölgelerde inşaatta çalışanlara
öncelik tanıyın ve hızınızı azaltın.
10
11
Değişen yasak işaretleri: Önceden ‘kırmızı çizgi’
ile belirtilen yasaklar için artık ‘kırmızı daire’ kullanılıyor. Dönüşüm hızı yavaş olduğu için aynı yol
üzerinde hem yeni hem eski işaretler bulunabiliyor.
Sürüş zamanı: Ölümlü kazalar en fazla sabaha
karşı yaşanıyor. Bu saatlerde yola çıkmamaya özen
gösterin. Dinlenmiş olarak yola çıkın, araç kullanırken acele etmeyin ve her iki saatte bir mola verin. Zorunlu
olmadıkça günde sekiz saatten fazla araç kullanmayın ve
gündüz sıcaklığın en üst seviyede olduğu 11-15 saatleri arasında yola çıkmayın.
Klima: İdeal araç içi sıcaklığı 20-22 santigrattır.
Zaman zaman camları açarak araç içindeki havayı
yenileyin. Araç içine girebilecek arı vb. böceklerin
tehlike yaratmaması amacıyla camlarınızı yeterli düzeyde açmaya dikkat edin.
Molalar: Sık sık durun ve dinlenin. Bu sırada da
haritaya bakarak ya da bir bilene sorarak, bir
sonraki dinlenme yeriniz için plan yapın. Önemli
olanın mola verdiğiniz yer değil, molaya ihtiyaç duymanız olduğunu asla unutmayın.
Lastikler: Lastikler sıcakken yapılacak basınç
kontrolü sizi yanıltacağı için lastiklerinizin hava basıncını -stepne dahil- soğukken kontrol edin. Yüklü-yüksüz ve hız durumlarına göre ne kadar hava basacağınızı
aracın el kitabına bakarak öğrenin.
11
12 HAVACILIK DÜNYASINDAN
AFI KLM E&M’den yeni tesis projesi
Ş
u anda Amsterdam Schiphol Havalimanı ve Paris Le Bourget Havalimanı’nda yapısal atölyeleri bulunan AFI KLM
E&M, Paris Charles De Gaulle Havalimanı’ndaki mevcut tesislerindeki yapısal işlerde kullanılmak üzere kurulacak ünite için
bir proje başlattı. Şirket, 2012’de planladığı bu proje ile grup
faaliyetlerini Paris’in kuzeyindeki tek bir lokasyonda toplama-
Embraer E-Jet E2
Yeşil Elektrik
Taksi Sistemi’ne
Air France da
dahil oldu
E
H
hayata geçiyor
mbraer E-Jet E2 projesini hayata geçirmeye başladı. Üç
yeni uçaktan oluşan E2 serisinden E190-E2’nin 2018
yılının ilk yarısında, E195-E2’nin 2019 yılında ve E175E2’nin 2020 yılında hizmete sunulması planlanıyor. Tipik tek
sınıflık bir yerleşimde E175-E2, bir sıra uzatılarak 88 yolcu alabilecek.
106 koltuk bulunan E190-E2, aynı yolcu kapasitesinde kalacak. E195-E2 ise mevcut E195 modeline göre üç sıra uzayarak 132 yolcu alabilecek. Motorlara, kanatlara ve aviyoniklere
uygulanan gelişmiş teknoloji bir yandan E-Jet E2 serisine eski
nesil E-Jetler’e göre maksimum verimlilik kazandırırken, diğer yandan da eski nesil E-Jetler ile şekil benzerliğini koruyor.
Yeni aerodinamik tasarımlı kanatları, geliştirilmiş sistem ve
aviyonikler ve P&W PurePower Geared Turbofan (GTF) yüksek
bypass oranlı motorlarıyla, yakıt kullanımı, emisyonlar, ses ve
bakım maliyetlerinde çift haneli tasarruf sağlanması bekleniyor. E-Jet E2’ler daha büyük yeni motor opsiyonlu dar gövdeli
uçakların operasyon sırasında koltuk başına düşen maliyetlere yakın rakamlar tuttururken, sefer başı daha düşük maliyet
oluşturacak. Bu da yeni pazarlarda iş geliştirme riskini azaltmak için avantaj sağlayacak.
E2 serisi için Embraer’in önümüzdeki sekiz yılda toplam 1,7
milyar dolar yatırım yapması bekleniyor. Bugüne kadar 950
E-Jet’i 47 ülkede, 65 müşteriye ulaştıran Embraer, aldığı
1.200’den fazla E-Jet siparişi ile segmentinde yüzde 42’lik pazar payına sahip.
oneywell ve Safran, Yeşil Elektrik Taksi Sistemi (Electric
Green Taxiing System-EGTS) işbirliğine Air France’ı da
dahil etti. İşbirliği kapsamında imzalanan mutabakat zaptı Air France’a EGTS’nin potansiyel teknik, operasyonel ve
finansal faydalarını inceleme olanağı tanıyacak. Air France
de Honeywell ve Safran’a sistemin getirdiği tahmini tasarruf
ve diğer operasyonel faydaları sayısallaştırma yönünde yardım edecek. Air France’ın uçakları, EGTS’nin belirgin ekonomik avantaj sağlayacağı, terminal çevresinde ses ve gaz
emisyonlarını azaltacağı düşünülen hava trafiği yoğun birçok
havalimanında hizmet veriyor. İlk incelemeler sonucunda
mevcut operasyonlarına göre Air France’ın elektrikli taksi ile
sağlayacağı yakıt tasarrufu NOx emisyonlarını yüzde 50 ve
karbon emisyonlarını yüzde 75 oranında azaltacak.
yı ve Amsterdam’da yer alan kompozit ve yapısal atölyelerini
daha büyük bir proje ile geliştirmeyi amaçlıyor. 4,5 hektarlık
bir alana yayılacak olan tesiste AFI KLM E&M’in Airbus A380
hangarına bakan 20 bin metrekarelik bir binası yer alacak.
Kaynak: MRO News Focus
Honeywell ve Safran, EGTS’nin hizmete başlama tarihi olarak
2016 yılını gösteriyor. Bundan kısa bir süre sonra da mevcut
uçaklar için retrofit seçeneği sunulacak.
EGTS, motorları kullanmadan -APU kullanarak- ana iniş takımlarının tekerleklerine yerleştirilmiş motorları kullanarak
uçağın taksi etmesini sağlıyor. Uçağın her bir motorlu tekerleğinde elektromekanik birer aktüatör yer alıyor ve bunlar,
uçağın taksi hızını, yönünü ve frenleme operasyonlarının
kontrolünü tamamen pilotlara veriyor. Bu sistem uçak yerleştirme amacıyla gerekli olan yer hizmetleri ve ekipman ihtiyacını tamamen ortadan kaldırıyor ya da azaltıyor.
Kaynak: MRO News Focus
Kaynak: MRO News Focus
13
14 HAVACILIK DÜNYASINDAN
‘Split Scimitar Winglet’leri ilk kullanan
United Airlines oldu
‘Split Scimitar Winglet’ ile retrofit edilen United Airlines’a ait bir
Boeing 737-800 uçağı, ilk uçuşunu 16 Haziran’da gerçekleştirdi. Bu yeni winglet, United Airlines’ın kullandığı mevcut winglet’lerden daha fazla avantaj sağlıyor. Ocak ayında United Aviation Partners Boeing (APB) ile 737-800 filosunu retrofit etme
kararı alarak, bu inovatif wingletlerinin ilk kullanıcısı oldu.
Firma, United 737-900ER filosunu da retrofit etmek istediğini
haziranda açıkladı. Yeni patent edilmiş tasarımı kullanan program, United Airlines’ın Yeni Nesil (NG) Boeing 737 Blended
Winglet’lerinin üst alüminyum ucu kapağını, yeni aerodinamik
şekilli ‘Scimitar Winglet’ ucu kapağı ile değiştirerek ve yeni Scimitar uçlu bir alt kısım ekleyerek retrofit ediyor.
Kaynak: Avitrader
üreticileri arasında
İ
kinci Dünya Savaşı’ndan sonra uçak üretmesi yasaklanan Japonya, yıllarca yabancı uçak firmalarına parça
tedarikinde bulunduktan sonra, Mitsubishi Bölgesel Jeti
(MRJ) ile havacılık sanayisini canlandırmayı planlıyor. Yıllarca Boeing uçaklarının üretiminde önemli bir rol oynayan Japon tedarikçilerden biri olan Mitsubishi Heavy Industries,
Boeing 787 uçağının -kompozit orta kanat kutusu dahilüçte birini tedarik ediyor.
Mitsubishi, bölgesel uçaklarda daha önce hiç uygulanmamış bir strateji izleyerek, uçağın toplam ağırlığının yüzde
12’sini kompozit malzemelerden imal edecek. Şimdi bütün gözler 2013 yılının son çeyreğinde gerçekleştirilmesi
beklenen ilk test uçuşuna çevrilmiş durumda. Mitsubishi,
daha önce iki kere ötelenen bu tarihe sadık kalacağını
açıklarken, bazı uzmanlar bu tarihin yine ötelenme ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyor. Zira test uçuşunun 2013
yılının son çeyreğinde gerçekleştirilebilmesi için ilk uçuş
testi uçağının şu an üretimden çıkmış olması gerekiyor.
Çin ARJ21’in
sertifikasyonunu
hâlâ alamadı
U
çak üretiminde de söz sahibi olmak isteyen Çin, 11 yıl
önce başlatığı ARJ21 projesini hâlâ hayata geçiremedi.
Yerli bir ticari uçağa sahip olma yönündeki azmini ve maddi
gücünü her zaman ortaya koyan Çin, Comac firması ile çıktığı
yolda önemli adımlar atsa da, ARJ21’in sertifikasyonunu halen
alabilmiş değil. Comac, 2012 yılının kasım ayında, ARJ21’in
sertifikasyonunun 2013’ün ilk yarısında Çin sivil havacılığı tarafından gerçekleştirileceğini duyurmuştu. Ancak geliştirme ve
sertifikasyon konularında deneyimsiz olan firma bazı sorunlarla karşılaştı ve bu tarihi pek çok kez ötelemek zorunda kaldı.
Projeyi takip eden uzmanlar, sertifikasyonun tamamlanmasının 2014 yılından önce mümkün olmadığını düşünüyor. ARJ21
için gereken testlerin yüzde 70’i, uçuş testlerinin de yüzde 60’ı
tamamlamış durumda. Ancak halen devam eden iyileştirmelerin süreci uzattığı bildiriliyor.
Kaynak: Flight Global
Japonya da artık hava aracı
Mitsubishi’ye tam destek veren Japon hükümeti, normal
şartlar altında kendisinin ve sivil havacılığın yapması gereken tasarım incelemelerinin, süreci hızlandırmak amacıyla
Mitsubishi tarafından gerçekleştirilmesine izin veriyor. Bu,
Mitsubishi’ye uçağı üretirken ve farklı testler uygularken tasarımında değişiklikler yapma olanağı sağlıyor.
Pratt&Whitney Geared Turbofan (GTF) PW1200G motoru
takılacak olan uçak halihazırda 165 kesin ve 160 opsiyonlu sipariş almış durumda. 2015 yılında Nippon Airways’e
ilk teslimatın yapılması beklenen MRJ uçağı, Embraer’in
E-Jetlerinin ikinci nesil tasarımları ile sıkı bir rekabet içinde.
Birçok uzman Mitsubishi’nin bu alanda ilk kez üretim yapmasından dolayı bazı dezavantajları olduğunu, çünkü havayollarının genellikle kendini ispatlamış üreticileri ve uçak
modellerini tercih ettiğini belirtiyor. Filosundaki CRJ200’leri değiştirmeyi planlayan Japonya’nın ulusal taşıyıcı firması
Japan Airlines’ın, MRJ uçağını filosuna katmakta çekimser
davranması, bu durumun pratikteki en net örneklerinden
biri. Ancak diğer taraftan Mitsubishi’nin, MRJ uçağında
sunduğu ileri nesil mühendislik teknolojisi, aerodinamik
yapısı, diğer bölgesel uçaklara oranla yüzde 20 yakıt tasarrufu sağlaması ve CRJ-700 serisinden daha geniş kabin
içi mesafesi sunarak rekabete dayanacağını düşünenler
de var.
Ayrıca uçağının uluslararası pazarda tutunabilmesi için
destek ağının çok kuvvetli olması gerektiğin bilincinde olan
Mitsubishi, Boeing ile birlikte çalışarak MRJ’ler için 7/24
müşteri desteği vermeyi planlıyor.
Kaynak: MRO News Focus
Pegasus A320 NEO
filosu için LEAP-1A
motorunu seçti
P
egasus Havayolları, Aralık 2012’de açıkladığı, 75 adedi kesin, 25 adedi opsiyonlu A320 ve A321 NEO uçak
filosu için CFM International’ın gelişmiş LEAP-1A motorunu
seçti. Pegasus’un bu kararı ile toplam LEAP siparişi 5 bin
300’ün üzerine çıktı.
Faaliyete başladığı ilk günden bu yana CFM’in müşterisi
olan Pegasus Havayolları, CFM motorlu 43 adet Boeing
737 tipi uçak ile hizmet veriyor.
Kaynak: Avitrader
15
16 RÖPORTAJ
THY Teknik A.Ş.
Freebird işbirliği
daha da gelişiyor
THY Teknik A.Ş. ile
ilişkilerinin özellikle
2005 yılından
sonra ciddi şekilde
geliştiğini belirten
Freebird Havayolları
Teknik Başkanı
Oğuzhan Demiral,
iki şirket arasında
imzalanmak üzere
olan komponent
anlaşmasının stok
maliyetinden nakit
akışına kadar pek çok
yönden kendilerine
fayda sağlayacağını
düşünüyor.
D
okuz yıldır Freebird Havayolları
Teknik Başkanı olarak görev
yapan Oğuzhan Demiral, Türkiye’de her geçen gün gelişen havacılık
sektörünün teknik anlamda da ilerleme
kaydettiğini, bu alanda gerçekleştirilen
yatırımların bu düşüncesini desteklediğini belirtiyor.
Havacılık sektöründe çalışmaya ne
zaman başladınız ve bugüne kadar
hangi görevlerde bulundunuz?
1988 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi
Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uçak
Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. 1991’de ise İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü’nde Makina Mühendisliği alanında
yüksek lisansımı tamamladım. Bir süre
sektör dışı çalıştım, askerliğimi yaptım.
1993 yılında İstanbul Havayolları’nda
çalışmaya başlayarak sektöre adım attım. Altı yıl Lefkoşa Ercan Havalimanı’nda ve bir yıl da İstanbul ofisinde görev
yaptım. İstanbul Havayolları 2000 yılında
kapandı. Buradaki müdürüm, ağabeyim
diyebileceğim kadar yakın olduğum
Serhat Köker, Freebird Havayolları’nın
kuruluşunda görev alırken beni de
ekibe dahil etti. Kuruluşundan bu yana
çalıştığım Freebird Havayolları’nda 2004
yılından bu yana teknik başkan olarak
görev yapıyorum.
Sektörün deneyimli isimlerinden biri olarak Türkiye
havacılık sektöründe teknik nereye doğru gidiyor
ve bu yapı içerisinde Freebird Havayolları nasıl bir
konuma sahip?
Bugün Türkiye’de 400’e yakın uçak var ve bu sayı her
geçen gün artıyor. Bu uçakların tüm bakımlarını yurtdışında
yaptırmaya kalkarsanız hem kendi operasyon yeteneklerinizi kaybedersiniz hem de bu son derece maliyetli olur. Bu
nedenle havacılık sektöründe teknik bakıma artık daha
fazla önem veriliyor. Bu şartlar altında THY Teknik A.Ş. ikinci
hangarını yaptı, yüzde 100 artı değer olan HABOM başka
bir bakım şirketini bünyesine katarak devreye girdi, Sabiha
Gökçen Havalimanı’ndaki hangarları da yakında hizmet
Freebird Havayolları’nı tanıyabilir
miyiz?
Gözen Holding bünyesindeki Freebird
Havayolları’nı butik bir şirket olarak
tanımlayabiliriz. 2001 yılında MD-83
tipi uçaklar ile operasyona başladık.
2003’te A320’lere geçme kararı aldık ve
2005 yılına kadar peyderpey bu süreci
tamamladık. O zamanlar üç-dört uçağımız vardı; bugün sekiz uçaklık bir filomuz
var. Uçak sayısının artırılması konusunda
biraz konservatif olduğumuzu söyleyebilirim. İnsan faktörüne ve çalışanlarının
mutluluğuna son derece önem veren
bir şirket olarak, filomuzu fazla genişletirsek, şirket yönetimimizin ifade ettiği
şekilde, operasyon üzerindeki kişisel
dokunuşu kaybedebileceğimizi düşünüyoruz. Bir ‘full charter’ şirketi olarak
kendimiz bilet satmıyor; uçaklarımızı tur
operatörlerine veriyoruz; yolcuları onlar
buluyor. Uçaklarımız çoğunlukla Antalya,
Bodrum, Dalaman ve İzmir havalimanları
ile İskandinav ülkeleri, İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya gibi Avrupa ülkeleri
arasında sefer yapıyor. Bunların yanı sıra
TUI ile birlikte yürüttüğümüz özel bir operasyonumuz da var. Yılın yedi ayı boyunca iki uçağımızla Brüksel ile biraz önce
bahsettiğim turistik dört havalimanımız
arasında uçuşlar gerçekleştiriyoruz. Her
iki tarafın da memnun olduğu bu işbirliği
yedi yıldır devam ediyor.
Hem Freebird Havayolları hem de
Teknik Başkanlık nasıl bir istihdam
kapasitesine ve yapısına sahip?
Gözen Holding bünyesinde havacılık güvenliği, simülatör, seyahat acentesi gibi
farklı alanlarda hizmet veren şirketler
var. Bunların içinde mali anlamda cirosu
en yüksek şirket olan Freebird Havayol-
vermeye başlayacak. Bunlar teknik anlamda Türk havacılığı
adına müthiş şeyler. Tabii bu yönde önemli çalışmalar yapılsa da hâlâ eksiklerimiz olduğunu düşünüyorum. Örneğin
Türkiye’nin en işlek ikinci havalimanına sahip Antalya’nın
bir hangara ihtiyacı var. Neyse ki bu yönde çalışmaların
yapıldığını biliyorum. Teknik birimimizi, kendi hat bakım
hizmetlerimizi vermek üzere oluşturduk. MD tipi uçaklarımızı elden çıkarırken, bu uçaklarla ilgili bilgi birikimimizi nakde
çevirmeye karar verdik. Geri verdiğimiz MD tipi uçaklar bir
süre Türkiye’de kaldı ve biz bu uçakları alan şirkete teknik
hizmet verdik. Ancak daha sonra bazı problemler nedeniyle
bu hizmeti durdurduk. Bugün artık sadece kendi uçaklarımıza teknik bakım hizmeti veriyoruz.
ları’nda toplam 350 kişi çalışıyor. Teknik
Başkanlık olarak biz 55 kişiyiz. Bu ekibin
büyük bir kısmı, 40-45 kişi, Mart 2013
itibarıyla Antalya’da görev yapıyor. Çünkü
bu tarih itibarıyla bakım müdürlüğümüzü
tamamen bu şehre kaydırdık. Geri kalan
arkadaşlarımız ise İstanbul’da çalışıyor.
de dört-beş yıldır üzerinde konuştuğumuz, her iki şirketin de yararına olacağını
düşündüğümüz bir komponent anlaşmasına imza atmak üzereyiz.
Freebird Havayolları ile THY Teknik
A.Ş. arasında nasıl bir ilişki var ve
bu ilişkinin bundan sonra ne yönde
gelişmesini bekliyorsunuz?
Anlaşma öncelikle stok maliyetimizde
önemli bir azalma, daha sonra da ikmal
sistemimizde bir rahatlama sağlayacak.
Çünkü daha önce yaptığımız gibi yedi-sekiz ayrı kanala, ihtiyaç duyduğumuz
parçanın olup olmadığını sormak yerine
sadece THY Teknik A.Ş.’ye soracağız. Bu
durum bize tabii ki operasyonel bir rahatlık getirecek. Söz konusu komponent
anlaşması ‘Aircraft on Ground’ (AOG),
yani uçağın yerde kalması tehlikesini ve
maliyetlerini de azaltacak. Bu son derece önemli. Çünkü AOG durumunda bir
parçanın fiyatı standart fiyatının oldukça
üzerine çıkıyor ve bu da maliyetleri ciddi
oranda yükseltiyor. Parçayı zamanında bulamama ve dolayısıyla uçağın
beklenenden uzun süre seferden uzak
kalması da cabası. Anlaşmanın sağlayacağı önemli faydalardan biri de son
derece düzenli bir nakit akışı sağlayacak
olması. Tek bir noktadan alınan hizmet
ve ürünler için yapılacak ödemelerin
zamanının ve miktarının net bir şekilde
bilinmesi önemli bir avantaj.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum;
Türk Hava Yolları, Türkiye’de havacılığın
itici gücüdür. Özel sektörün yapamadığı
işi devlet, kamu yararına yapar, bütün
kamu da bundan yararlanır. Türk Hava
Yolları yetiştirdiği insanlarla sektöre
büyük katkıda bulunmuş, hatta sektörü
yaratmış, diğer oyuncular da ardından
sektöre dahil olmuştur. Türk Hava Yolları’nın bu misyonunu kaybetmemesi son
derece önemli. Ancak bunu yaparken çok
dikkatli olması, tekelleşmemesi lazım.
THY Teknik A.Ş. ile ilişkilerimize gelecek
olursak, MD tipi uçaklarımız varken,
2001-2005 yılları arasında, THY Teknik
A.Ş.’nin bu uçaklar için yetkisi olmadığından pek yoğun bir ilişkimiz yoktu. Sadece
bazı konularda birlikte çalışıyorduk. Ne
zaman ki Airbus tipi uçakları filomuza
kattık, ondan sonra iki şirket arasındaki
ilişki yoğunlaşmaya başladı. Bugünlerde
Bu anlaşmanın Freebird
Havayolları’na ne tür katkıları
olacağını düşünüyorsunuz?
“Havacılık sektöründe teknik bakıma artık daha
fazla önem veriliyor. Bu şartlar altında THY
Teknik A.Ş. ikinci hangarını yaptı, yüzde 100
artı değer olan HABOM yakında hizmet vermeye
başlayacak. Bunlar teknik anlamda Türk
havacılığı adına müthiş şeyler.”
17
18 HABER
TEKNOLOJİ
THY TEKNIK A.Ş. -
işbirliğine doğru
M
erkezi İspanya’nın başkenti Madrid’te bulunan Airbus
Military, sadece askeri amaçla ve insanı yardım amacıyla kullanılacak hava taşıtları üreten, alanında lider
bir şirket. Firmanın önemli ürünlerinden biri olan Airbus A330
MRTT tanker uçağının kabin/kargo konfigürasyonu Hava Kuvvetleri’nin isteklerine göre değişiklik gösterebiliyor. Bu özelliği
sayesinde A330 MRTT uçağı, tanker uçağı özelliğinin yanı sıra
kargo ve/veya personel taşıma amacıyla da kullanılabiliyor.
2020’de otomobiliniz uçacak
Karada gidebilen Transition adlı uçağın üreticisi Amerikan
Terrafugia firması, herkesin kullanabileceği bir uçan otomobil
tasarımı üzerine çalıştığını açıkladı. Şirket, TF-X adı verdiği bu
aracı 2020 yılında satışa sunmayı hedefliyor. Karbon fiberden
yapılan araç, iki yanındaki elektrikle çalışan hareketli kanatlar
sayesinde dikey olarak havalanabilecek. Havalandığında, ar-
Bugüne kadar İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’dan 23 adet sipariş alan ve Türkiye dahil olmak üzere
pek çok ülkenin hava kuvvetleri ile görüşmelerini sürdüren
Airbus Military, Türk Hava Kuvvetleri veya çevre ülkelerin hava
kuvvetlerinden sipariş aldığı takdirde, A330 MRTT tanker uçağının modifikasyonunun HABOM tesislerinde yapılmasını planlıyor. THY Teknik A.Ş. ve Airbus Military firmaları arasında bu
yöndeki ilk görüşmeler gerçekleştirildi.
Maksimum Yolculu
Konfigürasyon
Tipik Tıbbi
Konfigürasyon
Geniş Tıbbi Konfigürasyon
Opsiyonel Kargo Kompartmanı
(Main Deck)
380 yolcu
40 NATO tipi sedye
20 tıbbi personel
100 yolcu
28 NATO tipi sedye
6 kritik müdahale istasyonu
20 tıbbi personel
100 yolcu
20 463-L askeri tip palet
Airbus A330 MRTT Tanker Uçağının Teknik Özellikleri
Uzunluk
Yükseklik
Kanat açıklığı
Maksimum yük ile uçuş mesafesi
Ferry uçuş mesafesi (maksimum yakıt ile)
Maksimum yakıt kapasitesi
Maksimum yük taşıma kapasitesi
Maksimum uçuş yüksekliği
Maksimum çalışma (yakıt ikmal) yüksekliği
58,80 m
17,40 m
60,30 m
7.000 km
14.800 km
111.000 kg (139.000 litre)
45.000 kg
41.500 ft
35.000 ft
kasındaki gazlı motor devreye girecek ve TF-X havada yol almaya başlayacak. Uçan otomobil, hava şartları beklenmedik durumlara yol açmadığı sürece 800 kilometre uçabilecek. TF-X’i
uçurmayı öğrenmenin beş saati aşmayacağını belirten Terrafugia yetkilileri, henüz net bir rakam telaffuz etmedikleri aracın
fiyatının lüks bir otomobilinkine yakın olacağını ifade etti.
“Ay’a müze
gezisine gidiyoruz”
“Çocuklar çantalarınızı hazırlayın, rokete atlayıp Ay’a müze gezisine gidiyoruz” diyeceğimiz günler yakın olabilir. Senatör Donna Edwards ve Eddie Bernice Johnson, Amerikan tarihinin en
büyük başarılarından biri olan HR 2617 Apollo Ay Programı’nın
uygulandığı, yani Apollo 11’in ay üzerine indiği alanın koruma
altına alınması ve bu alana bir ulusal tarih müzesi kurulması
önerisinde bulundu. Apollo 11′in iniş yaptığı alanın Birleşmiş
Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından
‘dünya harikası’ olarak kabul edilmesi yönünde beklentiler var.
Ancak bu alan dünyada olmadığı için yeni bir kategori açılması
gerekebilir. Öneri onaylanırsa insanlık ve müzecilik tarihi adına
son derece ilgi çekici bir projeye imza atılmış olacak.
Elektronik motor
teknolojisinde devrim
Avrupa Hava Savunma ve Uzay A.Ş. (European Aeronautic
Defence and Space Company-EADS), geleceğin yolcu uçaklarında kullanılması planlanan yeni nesil itici güç sistemine ait planlarını Paris Air Show Fuarı’nda tanıttı. EADS’ın
motor üreticisi Rolls Royce ile Innovation Works Programı
kapsamında geliştirdiği E-Thrust teknolojisi, uçakların neden olduğu hava kirliliğini ciddi ölçüde azaltmayı öngörüyor.
Her iki kanatta, kanatların üst kısmında yer alacak şekilde
üç fanlı jet motorları bulunacak. Günümüz jet motorlarına
oranla daha küçük olacakları için, motorlar kanadın altında
yer almayacak. Kuyrukta ise tepesi örtülü tek bir motor bulunacak. Uçağın türbülansa yakalanmasını ve sürtünmenin
azalmasını sağlayacak olan bu tasarım, ortaya çıkan gürültüyü de azaltacak. Elektronik motora dayanan sistemin uçak
tasarımında büyük bir değişime yol açması bekleniyor.
19
20 EMNİYET KÖŞESİ
B737 APU Auto Shutdown
Arızası MEDA Araştırması
MEDA Konusu
MEDA Rapor No
Olay Tarihi
Olay Referansı
Bildirim Tarihi : B737 APU Auto Shutdown Arızası
: 13001
: 07.01.2013
: URM490036
: 15.01.2013
Yapılan incelemede boya
sırasında unutulan maskeleme
malzemesinin doğru olarak
sökülmemesi ve sonrasında
APU’nun çalıştırılması nedeni
ile ağır hasarladığı anlaşılmıştır.
Probability
Contributing Factors
H.4. Corporate Change
Alt yükleniciye kendi
tesislerinde yaptırılan
boya işleminde
maskeleme yapan kişiler
havacılık konusunda
tecrübesizdir.
AKSİYON 1
A.8. Inadequate
information
Boya sonrası TYE’de
ve yazılan bir NRWI’de,
kontrol edilmesi
gereken yerler personel
eğitim ve tecrübesi
değerlendirilerek detaylı
belirtilmemiştir.
APU Inlet’inden yeterli ve uniform olarak hava akışı sağlanamadığından dolayı, APU’nun
iç kısmında stall sonucu ağır
hasar meydana gelmiştir.
APU Gearbox Oil Chip Detector
ile metal parçalar izlenmiştir.
AKSİYON 2
RISK B
APU TSO değeri 515 APU saatdir.
APU disassemble edilmeden önce borescope
kontrolü de yapılmış
ve aşağıdaki sonuçlara
varılmıştır:
1- APU dönüşü zorlanması,
2- Ağır talaş bulunması,
3- Cooling fan’da ağır
hasar bulunması ve
scrap edilmesi
A.4. Too much /
conflicting information
Boya sonrası kontroller,
hem TYE’de hem de
yazılan bir NRWI ‘de
yapılması istenmiş olup
farklı şekillerde ifade
edilmiştir. Aynı iş, iki ayrı
doküman (TYE ve NRWI)
ile iki kere yaptırılıyor. İki
kontrol işleminden biri
diğerine güven oluşturmuş
ve karışıklığa neden
olmuştur.
Boya sonrası kontrollerin yetersizliği;
TYE’de yandaki hazırlık (preparation) kısmında hangi bölgelerin
maskelenmesi gerektiği belirtilmiştir.
AKSİYON 3
Ancak boya işlemi bittikten sonra aşağıdaki gibi genel bir ifade ile maske
sökümü yaptırıyor.
Daha önce müşteri şikâyeti olarak açılan bir bulgu sebebiyle boya sonrası
kontroller TYE ile birlikte, ayrıca NRWI yazılarak da takip edilmesine karar
verilmişti.
Boya sonrası yazılan bir NRWI’de yandaki gibi kısa bir ifadeyle kontrol
yapılması istenmiştir.
NRWI yazılırken yan tarafta geçen ifadelere paralel olarak aşağıdaki gibi
kapatılmıştır.
Bu NRWI’de yeterli ve kalıcı bir çözüm olamamış ve hata tekrar yapılmıştır.
SystemFailure
Event
5.a. Material left in
aircraft
TYE E/O:G5100-007
R4 gereği boya işlemi
sonrasında hasarlanan
APU’nun içerisine boya
maskeleme malzemeleri
bırakılmıştır.
2. AIRCRAFT DAMAGE
EVENT
Maskeleme malzemesi
Apu’yu zarar verdi ve
Apu hasarlandığı için
değiştirildi.
RISK C
Maske malzemesi inlet’ten
alınarak air cooler’dan geçmiş
ve APU’nun içine girmiştir.
07.01.2013 tarihinde bir
B737’de meydan gelen APU
Auto Shutdown arızası sonucu,
APU (TK0025), FOD nedeniyle
10.01.2013 tarihinde sökülmüş,
atölyesine gönderilmiş ve önemli
bulgular tespit edilmiştir.
B.12. Equipment
incorrectly used
APU inlet flap
maskelenirken, içerisi
tekrar çıkarılamama riski
düşünülmeden malzeme
ile doldurulmuştur.
Probability
4.d. Not found by
inspection
Boya işlemi sonrası
NRWI gereği yapılan
«visual inspection»
sırasında, yüzey normal
görülmüş ve maskeleme
malzemelerinin içeride
olduğu öngörülememiştir.
RISK C
Aksiyon
Aksiyon
İlgili Birim
Termin
Aksiyon 1
On-wing iş yapan alt yüklenicilerin, yaptıkları işlerde otoritelerin istediği
emniyet risk analizinin yapılması ve ilgili yükleniciye düşen aksiyonların yerine
getirilmesi konusunda karar alınması.
EGGK
3 Ay
Aksiyon 2
Boya işlemi yaptıran TYE E/O:G5100-007 R4’de ve diğer uçak tiplerine ait tüm
boya işlerinde iş sonrası kontrol hanelerinin iş hazırlık (preparation) kısmı kadar
açık ve net olmasının sağlanması ya da TYE’ye ayrı bir «check list» ilave edilmesi.
MB
3 Ay
Aksiyon 3
Boya işlemi sonrası TYE’de geçen kontrol kısmının detaylandırılarak karışıklığa
sebep olan ikinci NRWI uygulamasının kaldırılması.
UPK
3 Ay
Aksiyon 4
Personelin olayla ilgili bilgilendirilmesi amacı ile MEDA 13001 sunumunun
veya buradaki bilgileri içeren bir sunumun CT olarak atanması.
UBB
1 Ay
21
22 ÖZEL RÖPORTAJ
1970 yılında Dünya Gazetesi’nde çalışmaya başlayarak gazeteciliğe adım atan Faik Kaptan, 1973 yılında
Hürriyet Gazetesi’ne geçmiş. Meslek hayatının
43. yılında olan Kaptan, ne kadar uzun zamandır
havalimanı muhabirliği yaptığını esprili bir dille şu
şekilde anlatıyor: “Bu 43 yılın 40’ını Doğan Medya
Grubu’nda; bunun 35 yılını da Atatürk Havalimanı’nda muhabir olarak geçirdim. Havalimanı muhabiri
olarak çalıştığım 35 yılda yöneticiler değişti, patronlar değişti, hatta havalimanının adı değişti.”
Nasıl havalimanı muhabiri oldunuz?
Hürriyet’teki ilk yıllarım İstanbul ve Kıbrıs’ta geçti.
Kıbrıs Barış Harekâtı’na önce asker olarak, sonra
muhabir olarak katıldım. Aslında biraz tesadüfen
havalimanı muhabiri oldum. Havalimanı muhabirliği
yapan arkadaşımız 1978 yılında talihsiz bir kaza geçirdi. Bunun üzerine istihbarat şefimiz beni geçici bir
süre için havaalanı muhabirliği ile görevlendirdi. Benim yerime gelerek görevi devralacak arkadaşımın
magazin servisinde görevlendirilmesi ile bu ‘geçici
süre’ biraz daha uzadı. Genel merkeze dönememem
ise ilginç bir anıya dayanıyor. O dönem Hürriyet’in
sahibi olan Erol Simavi uçağa binmeye korkardı. Bu
nedenle kendisi stres atmak için Atatürk Havalimanı’nda yemek yer, çevresinden çok sayıda kişi
onu uğurlamaya gelirdi. Bu organizasyonları da ben
yapardım. Bu nedenle Erol Bey, “Faik orada kalsın”
demiş. Böylece benim havalimanı muhabirliğim
devam etti.
Farklı ve hareketli bir alanda çalışıyorsunuz.
Deneyimli bir isim olarak havalimanı
muhabirliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Havalimanı muhabirliğinin
yaşayan efsanesi
Faik Kaptan
Bir gazetenin haber bölümündeki en zor muhabirlik
havalimanı muhabirliğidir. Çünkü havalimanı muhabirinin spordan magazine, ekonomiden dış politikaya
her alanda gündemi yakından takip etmesi, kendini
her yönden geliştirmesi gerekir. Örneğin bugün saat
14.30’da AB Bakanı Egemen Bağış Fransa’dan
dönecek ve bir basın toplantısı düzenleyecek. Fransa’ya gitmeden önce gündem neydi, orada kimlerle
görüştü, ne konuştu… Bunların hepsini bilmemiz
gerekiyor. Aynı şekilde bu akşamüzeri Galatasaray’ın
Brezilyalı futbolcusu Melo İstanbul’a gelecek. Bu futbolcunun transferi ile ilgili süreci iyi bilmeniz lazım
ki, haberi en doğru şekilde yapabilin. Havalimanında
çok sayıda anlık gelişme, haber oluyor. Bunlara
karşı her an hazırlıklı ve işinize karşı motive olmanız
Gazetecilik hayatında 43 yılı geride bırakan Faik Kaptan, bu yılların
35’ini Atatürk Havalimanı’nda muhabir olarak geçirmiş deneyimli
bir isim. Hareketli ve anılarla dolu bir çalışma hayatı olan Kaptan,
bir havalimanı muhabirinin her alanda gündemi yakından takip
etmesi ve kendini geliştirmesi gerektiğini düşünüyor.
gerekiyor. Herhangi bir günlük gazeteyi
elinize aldığınızda karşınıza çıkan her
şeyi istisnasız bir şekilde havalimanında bizzat yaşıyorsunuz. Gündemi takip
etmenin yanı sıra istihbarat kaynaklarından düzenli olarak bilgi almak ve telsizleri dinleyerek gelişmelerden haberdar
olmak da işimizin önemli bir parçası.
Atatürk Havalimanı’nda basın
mensuplarına ait bir oda olmasında
önemli payınız var. Bunu bizimle
paylaşabilir misiniz?
Tabii ki. 1991 yılında dönemin Ulaştırma Bakanı İbrahim Özdemir, Atatürk
Havalimanı’na bir ziyaret gerçekleştirdi.
Bu ziyaret sırasında Bakan Özdemir’e,
“Sayın bakanım, görev yaptıkları her
yerde muhabir arkadaşlarımızın odası
var. Biz de havalimanı muhabirleri
olarak böyle bir odaya ihtiyaç duyuyoruz” dedim. Kendisi başmüdürü çağırdı
ve “Arkadaşlara bir hafta içerisinde
bir oda bulacaksınız” dedi. Odamız
olduktan kısa bir süre sonra İstanbul
Havalimanları Muhabirleri Derneği’ni
kurduk. O sırada bir havalimanı vardı
ama bu sayının artacağını düşünerek
“havalimanları” ibaresini kullandık. İlk
zamanlar dört-beş sayı çıkardığımız bir
dergimiz de vardı.
Manşete çıkacak kadar önemli pek
çok olay yaşanıyor havalimanlarında.
Bu tür haberlerden ilk aklınıza
gelenler hangileri?
2007 yılında şehit olan bir binbaşının naaşı bir kamyonetin arkasında
bavullarla birlikte taşınıyordu. Son anda
bir uçak yolcu merdivenine çıkarak bu
üzücü tablonun fotoğrafını çektim. O
fotoğraf ertesi günkü Hürriyet’in manşeti
oldu. Ertuğrul Özkök beni bizzat aradı
ve tebrik etti. Daha sonra bu fotoğrafla
çok sayıda ödül kazandım. Bir de bizim
meslekte çekemediğimiz fotoğraflar çok
önemlidir. Bunlardan biri benim için
son derece özeldir. 12 Eylül 1980’de
Sultanahmet’te oturuyorduk. İhtilal
oldu. Evim gazeteye çok yakın olduğu
için saat 03.30-04.00 civarı gazeteye
gittim. Süleyman Demirel ile Bülent
Ecevit’in gözaltına alındığını ve öğlen
havalimanında olacaklarını öğrendik.
Cağaloğlu’ndan bir araca atladım ve
havalimanına gittim. İhtilal yapılalı
birkaç saat olmuş, her yerde barikatlar.
Saydım, havalimanına kadar tam 27 barikatta durdurulduk. Sabah 06.00 civarı
havalimanına girdim. Tek amacım, o gün
öğle saatlerinde İstanbul’dan kalacakları yere götürülecek olan Demirel’i ve
Ecevit’i fotoğraflayabilmek. O zamanlar
küçük bir ofisimiz vardı. Kapısından
adımımı atar atmaz bir hava üsteğmen
geldi ve “Bugün burada gazetecilik
yapmak yok” dedi. Ben “Neden?” diye
sorunca, “Buranın komutanı benim.
Bugün böyle olacak” dedi.
İşinizin beceri gerektiren kısmı böyle
zamanlarda daha fazla ön plana
çıkıyor…
Kesinlikle. Tabii ben apronu gören bir
yerden o anı fotoğraflamak istediğim
için, yıkılan eski kulenin hemen yanında
ofisi olan bir arkadaşımın ofisine gittim.
Kendisi sıkıyönetim nedeniyle gelememişti, anahtarın yerini öğrendim
ve ofise girdim. Ancak o sırada gazetenin Avrupa baskısı için uçağa teslim
edilmesi gereken matrisi benim teslim
etmemi istediler. Bu işle ilgilenmek için
yeniden aşağıya indim. Matrisi teslim
edip döndüğümde, arkadaşımın ofisine
çıkacağım yere bir inzibat dikildiğini ve
geçmemin imkânsız olduğunu gördüm.
Oraya çıkamayınca restorana gittim ve
apronu gören bir masaya oturdum. İki
helikopter geldi. Helikopterlerden birine
önce valizler yüklendi. Apron yarım ay
şeklinde dizilmiş silahlı askerlerle dolu,
ben Demirel ile Ecevit’in çıkmasını
bekliyorum. Demirel’in fötr şapkasını
gördüm, deklanşöre basacağım, tam
o sırada bir el yapıştı omzuma. Bir de
baktım üsteğmen. Bana, “Bugün burada
gazetecilik yok demedim mi!” dedi. Ben
de, “Bırak çekeyim bu fotoğrafı, istersen
film sende kalsın ama beni bu tarihi
anın fotoğrafını çekmekten mahrum
etme” dedim. “Hayır” dedi. Fotoğraf
makinesini aldı ve masanın öbür ucuna
koydu. İki çay söyledi garsona. O sırada
önce Süleyman Demirel, ardından Nazmiye Demirel, Rahşan Ecevit ve Bülent
Ecevit göründü. Askerlerin arasından
geçerek bir helikopterden diğerine yürüdüler. Tarihi bir an! Üsteğmene yalvarıyorum. Üsteğmen fotoğraf makinesini
biraz daha ileri itti. Sinirden titremeye
başladım. Biraz sonra her iki helikopter
de Hamzaköy’e gitmek üzere havalandı.
Ondan sonra üsteğmen bana, “Buyurun
makinenizi alabilirsiniz” dedi. Ben de
ona, “Bunu hayatım boyunca unutmayacağım. Bu olayın vicdani yükünü benden
çok siz taşımalısınız. Burada çekeceğim fotoğrafa sizin komutanlarınız da
bakacak, tarihi bir belge olarak değer
verecekti” dedim.
Atatürk Havalimanı’nın neredeyse sadece Türk Hava Yolları’nın uçuş yaptığı zamanlarını biliyorsunuz. Havalimanı
muhabirliğiniz boyunca Türk Hava Yolları ile ilgili ne tür gözlemleriniz oldu?
Atatürk Havalimanı çatısı altında hizmet veren çok sayıda firmanın altyapısı Türk Hava Yolları geçmişi olan isimlere dayanır.
Havaş’tan Onur Air’in Teknik Departmanı’na kadar pek çok yerde Türk Hava Yolları geçmişi olan kişiler görev yapıyor. Bu nedenle
Atatürk Havalimanı ile Türk Hava Yolları’nın bölünmez bir bütün olduğunu söylememiz hiç de yanlış olmaz. Ülkelerinin bayrak taşıyıcısı olan havayolu şirketlerinin kendilerine özel terminalleri var. Türk Hava Yolları’nın, dünyada yaygın olan bu uygulamayı, İstanbul’a
yapılacak yeni havalimanında hayata geçirmesi için çalışma yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca burada çalışmaya başladığım ilk günden bu yana Türk Hava Yolları yöneticilerinin basın ile ilişkilerinin oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim.
23
24 BİLGİ TEKNOLOJİLERİ
“Daha profesyonel ve hatayı minimize ediyor” Fikret Koç / Radyo & IFE Atölye Şefi
Müşteri odaklı bir yaklaşımın gereği olarak tasarlanan QTS, hayata geçmesinden dolayı şahsen çok mutlu olduğum bir program. Zira bu program ile
müşterinize bir hesap açıyorsunuz ve müşteriniz bu hesabı kullanarak hizmet talebinde bulunduğu komponent ile ilgili olarak hızlı bir şekilde karar
verebiliyor. Her türlü veri loglandığı için istatistiksel olarak çalışma yapılabiliyor ve gerektiğinde -özellikle TAT sorgulamalarında- müşteriye, veriye
bağlı cevap verilebiliyor ve raporlar hazırlanabiliyor. İlk zamanlar teknisyen arkadaşlarımız bu programı kullanmakta zorlandı. Ancak verilen eğitimlerden sonra görüyoruz ki onlar da bu programa alıştı ve faydasını görerek çalışıyor. QTS kullanılmaya başlanmadan önce, teknisyenler hazırladıkları
‘shop report’u ve ek maliyet formunu atölye yetkililerine e-mail ile gönderiyor, atölye yetkilileri de gelen bilgi ya da belgeyi KKM’ye, KKM de müşteriye iletiyordu. Kotasyonlarda düzeltmelerin yapılması gereken bu işleyiş, modern hayata uygun olmayan amatör bir yaklaşımken, QTS ile birlikte çok
daha profesyonel, hatayı minimize eden ve müşteriye “Siz bizim için değerlisiniz” mesajını veren bir anlayışa geçildi. Bu programın hayata geçirilmesi
ve geliştirilmesi için öneri veren, programı yazan, sistemi kullanan ve sisteme destek veren tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
K
omponent Teklif Takip Sistemi (Quotation Tracking System-QTS) olarak adlandırdığımız proje, Mart 2010’da
TPSM’nin “Sadece fiyat tekliflerini kayıt altına almak istiyoruz” talebi ile ortaya çıktı. Fiyat teklifinin takibinden
ziyade, teklifi kabul edilen komponentlerin iş sürecini takip
etme şeklinde geliştirilerek son halini alan proje, içerisinde barındırdığı kabiliyetleri, müşteri istekleri, fiyatlandırma ve atölye
olmak üzere üç ana başlıkta toplayabiliriz. Üç yılın sonunda
tamamlanan proje, Komponent Bazlı Teklifler, Teknik Servis
Teklifleri, Yapısal Bakım Teklifleri, Kalibrasyon Teklifleri ve Lastik Jant Teklifleri adında beş modülden oluşuyor.
Diğer tüm modüllerde olduğu gibi komponent takibi modülünde de süreç müşterinin fiyat teklifi isteği ile başlıyor. Teklifin
kabulünden sonra komponentin THY Teknik A.Ş.’ye problemsiz
bir şekilde ulaştığı bilgisi giriliyor ve iş istenilen işlemin yapılması için emri ile birlikte atölyelere gönderiliyor. Atölye, işlem
sırasında karşılaşacağı ek maliyet bildirimlerini ve bunun ona-
yını sistem üzerinden rahatlıkla yapabiliyor. Tüm süreç sonunda atölye, sistem üzerinden ‘shop report’ oluşturarak komponenti ‘release’ ediyor ve müşteriye işlemi bitmiş parça geri
gönderiliyor. Projemiz, sahip olduğu veri kayıtları ile kullanıcıya
detaylı TAT bilgileri, atölye ve KKM performans değerlendirmesi, parçaların canlı katalog bilgisi, TPSM analiz çalışmaları,
komponent bazlı anlaşma takibi ve analiz raporlarını sunuyor.
Bu raporlar hizmet kalitesinin artırılmasında ve idamesinde
önemli rol oynuyor.
Daha önce yaklaşık bir gün süren fiyat teklifi hazırlanması,
QTS sayesinde sadece dakikalar alıyor. Kargo ile gelen parçaların atölyeye gönderilmesi de artık dakikalar ile ifade ediliyor.
Atölye işlemlerinin sisteme kolaylıkla işlenebilmesi; ‘shop report’, ek maliyet onay formu gibi kâğıt ya da e-mail gerektiren
işlemlerin tamamını otomatize eden QTS üzerinden yapılması,
teknisyenlerin hem iş yükünü azalttı hem de çalışma standartlarını artırdı.
“Her zaman geliştirilmeye açık ve dinamik”
Halil İbrahim Turan / Teknik Satış ve Pazarlama Müdürlüğü - Mühendis
2010 yılı itibarıyla ilk modülü tasarlanan ve kullanıma sunulan QTS, atölyelerimizde test, tamir vb. işlem gören münferit komponentlere ait talep,
teklif ve işlem adımlarının A’dan Z’ye takibini yapan web tabanlı bir program. Bu programda, müşterilerimiz dahil işlem yapan tüm kullanıcılara ait
ilgili ekran ve işlem yetkileri tanımlanmış durumda. QTS, müşteri teklif taleplerinin daha hızlı karşılanmasına; iş emri açılması aşamasından komponentin ‘release’ine ve sevkine kadar tüm işlem adımları için gerekli onayların verilmesine, takip edilmesine ve işlem adımlarının ölçülmesine olanak
tanıyor. Ayrıca yazılımı BT Müdürlüğümüz tarafından gerçekleştirildiği için program her zaman geliştirilmeye açık ve kullanıcı ihtiyaçlarına paralel
dinamik bir yapıya sahip.
Müşteri memnuniyeti konusunda önemli bir adım attık”
K. Göksel Öztürk / Hidrolik Atölye Şefi
QTS, müşteri komponentleri için yapılan işin, atölye bulgularının ve tamir için gerek görülen malzemelerin listelenip bir rapor halinde müşteriye
sunulduğu, atölyelerin uzun zamandır ihtiyaç duyduğu bir program. Yaklaşık bir yıldır gerçekleştirilen revizyonlarla güzel bir şekil alan program, ihtiyacı karşılar duruma geldi. Müşterilerin, kendi kullanıcı adları ile giriş yaparak, verilen kotasyonları ve atölye raporlarını görebildiği, yapılacak işlemlere onay verdiği bir arayüz olması ise çift taraflı bir fayda sağlıyor. Müşterilerden alınan kotasyon/malzeme onayları, QTS sayesinde ilgili atölye
personeline otomatik olarak iletildiği için prosesler ivme kazandı. Böylece şirketimiz, müşteri memnuniyeti konusunda önemli bir adım atmış oldu.
26 BİZDEN
Siir ve mühendislik bir arada
Lüsan Saskal
Bugüne kadar pek çok dergide şiirleri yayımlanan Komponent Kontrol
Şefi Lüsan Şaşkal’ın basılmış iki şiir kitabı da bulunuyor. Hikâyeler de
yazan ve edebiyatın bu alanına odaklanmayı düşünen Şaşkal,
aynı zamanda seçici bir sinema izleyicisi.
O
kuma yazmaya başladığı
ilk günlerden itibaren şiir
yazmaya başlayan Lüsan
Şaşkal, 1987 yılında Güneş
Gazetesi’nin düzenlediği Genç Şairler
isimli yarışmada ikinci olmuş. Şiirle özel
bir bağı olan Şaşkal, hikâye, sinema ve
karikatür gibi farklı sanat dallarını da
yakından takip ediyor.
Sizi tanıyabilir miyiz?
1968 yılında Adıyaman’da doğdum.
1972’den bu yana İstanbul’da yaşıyorum. İlk, orta ve lise öğrenimimi
oturduğumuz semt olan Yeşilköy’de tamamladım. Daha sonra İstanbul Teknik
Üniversitesi (İTÜ) Endüstri Mühendisliği
Bölümü’nde okudum. Üniversiteden
mezun olduktan sonra bir yıl Marmara Üniversitesi’nde İngilizce hazırlık
okudum. 1992 yılında İTÜ’de yüksek
lisans eğitimimi bitirdim. 1990 yılından
bu yana çalıştığım THY Teknik A.Ş.’de
Komponent Kontrol Şefi olarak görev
yapıyorum.
İki şiir kitabınız olduğunu biliyoruz.
Şiire olan ilginiz ne zaman başladı?
İlk şiirinizi ne zaman yazdınız?
Okuma yazmaya başladığım ilk günlerden itibaren şiir yazmaya çalıştığımı hatırlıyorum. İlk yazdığım şeyler maalesef
şu anda elimde değil. Edebiyata ilgim
ortaokul, lise yıllarında daha da arttı. O
yıllarda günceler tuttum, bazı öyküler
yazdım ve bunları dergilere gönderdim.
Ancak bu ilgim hiçbir zaman öğrenciliğimin, iş hayatımın veya ev hayatımın
üzerinde bir uğraş halini almadı. Çünkü
hem öğrencilik hem iş hayatını yoğun
bir şekilde yaşadığımı düşünüyorum. Ardından annelik de olunca edebiyat hep
kıyıda kaldı. Ama yine de vazgeçilmezdi
benim için, sadece biraz öteledim.
“Bana Sözlerin Kaldı” isimli ilk şiir kitabım 2001 yılında yayımlandı.
Şiir kitabınızda hangi yıllar
arasında yazdığınız şiirler yer
alıyordu?
Kitap yayımlandığında 33 yaşındaydım. O güne kadar yazdığım şiirlerden
bir seçki niteliği taşıyan kitapta 17
yaşındayken yazdığım şiir dahi yer
aldı. İkinci kitabım “Dilsiz ve Ağır” ise
2012’de basıldı. Kitaplarımda yer alan
şiirler uzun yılların bir özeti, özsuyu gibi
ve benim için çok değerli. Bu nedenle
şiirlerimin gün yüzü görmesinden son
derece memnunum.
Hangi şairleri beğeniyor ya da
kendinize yakın hissediyorsunuz?
İkinci Yeni şairlerinin tüm şiirlerini kanıksadığımı iddia edemem ama onları
beğeniyor ve bazı şiirlerini kendime
yakın hissediyorum; onları daha çok
keşfetmeye çalışıyorum. Turgut Uyar,
Edip Cansever ve Cemal Süreya’nın çok
sevdiğim şiirleri, çok sevdiğim mısraları
var. Ayrıca Orhan Veli, şiir okumaya ilk
başladığım yıllardan bu yana sevdiğim,
erken ölümüne üzüldüğüm şairlerdendir. Türkçe şiir geleneğinin izinden
gittiğimi söyleyemem. Ben şiirlerimi sadece kelimelerimle, çağrışımlarımla var
etmeye çalışıyorum; hiçbir izleği takip
etmiyorum. Yani önce yazmaya çalışıyorum, kurgulamıyorum. Bu nedenle de
“Türk şiirinin şu damarından besleniyorum, şu yönde yol almaya çalışıyorum”
diyebileceğim belirleyici bir akım yok.
Şiirlerimin bu yöndeki değerlendirmesinin benim dışımda birileri tarafından
yapılmasının daha doğru olduğunu
düşünüyorum.
Sizi en fazla etkileyen, en
beğendiğiniz şiirler hangileri?
Benim şairden öte şiirlerim var; Turgut
Uyar’ın “Göğe Bakma Durağı”, Can Yücel’in “Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim”, Ataol Behramoğlu’nun ilk şiirleri,
onların arasında da “Yaşadıklarımdan
Öğrendiğim Bir Şey Var”. Ayrıca Cahit
Sıtkı Tarancı’nın çok içten bulduğum,
çok sevdiğim şiirleri var.
Cemal Süreya’nın “Sizin Hiç Babanız
Öldü Mü?” adlı şiirini her okuduğumda
yeniden severim. Edip Cansever’in
de çok sevdiğim şiirleri var. Özellikle
“Mendilimde Kan Sesleri”, “Masa da
Masaymış Ha”, “O Mavilik Derdi”, “Su”
en sevdiklerimden.
Şiirleriniz bugüne kadar hangi
dergilerde yayımlandı?
Şu anda yayın hayatına devam etmeyen
Yeni Çağrı isimli bir dergiye gönderirdim
lise yıllarında şiirlerimi. Daha sonra
Gösteri, Sombahar, Varoş, Çıkın ve şu
anda adını anımsayamadığım birçok
dergide, edebiyat seçkilerinde yer aldı
şiirlerim. Öykü de yazmaya çalışıyorum.
En son Notos Öykü’de bir hikâyem
yayımlandı.
Hem şiir hem de hikâye ile ilgili
geleceğe yönelik ne tür planlarınız,
hedefleriniz var?
Kısa öykü yazmaya odaklanmayı düşünüyorum. Bu nedenle bundan sonraki
hedefim bir öykü seçkisi hazırlamak. Bu
seçkide daha önce yayımlanmış bazı öykülerime de yer vermeyi düşünüyorum.
Emeklilik dönemi için de plan yapıyorum. Bu dönemin, daha iyi okuma, daha
iyi izleme, daha iyi yazma yapabilmek
açısından bana serbest zaman yaratmasını ümit ediyorum.
Sinema ile nasıl bir bağınız var?
Sinema ile çok duygusal bir bağım var.
İyi bir sinema izleyicisi olduğumu düşünmüyorum ama izleyeceğim filmleri
dikkatli seçmeye çalışıyorum. Michael
Haneke ve Atom Egoyan en beğendiğim
yönetmenlerin başında geliyor. Eski
filmlerden “Uçurtmayı Vurmasınlar”,
son döneme ait “Vavien” beğeni ile izlediğim yerli filmlerinden bazıları. Ancak
favori bir yerli yönetmenim olduğunu
söylemem pek mümkün değil.
Filmleri sinemada mı, yoksa DVD’den
mi izlemeyi tercih ediyorsunuz?
18 yaşında ikiz oğullarım var. Onlar
büyüdükçe, onlarla birlikte sinemaya
gitmeyi daha fazla sevdim. Hatta bir
oğlum şu anda ABD’de sinema ile ilgili
bir kursa devam ediyor. Onun bana
aktardıkları beni sinema konusunda
besliyor, geliştiriyor. Bir dönem ben de
sinema ile ilgili bir kursa katılmıştım.
O sırada film yapmanın ne kadar zor
olduğunu, anladım diyemem, hissettim
ve bir adım geri çekildim. Yine de bir
izleyici olarak sinema keyfimi korumaya
çalışıyorum. Film izlerken aldığınız keyfi
kaybetmemeniz için işin mutfağına çok
fazla girmemenin daha iyi olduğunu
düşünüyorum. Çünkü işin içinde olan
insanların sinemaya çok teknik yaklaştığını ve bunun da film izleme keyfini
onlardan kaçırdığını gözlemliyorum.
Sanatın diğer dalları ile nasıl bir
bağınız var?
Edebiyat ve sinema dışında karikatürle
zorunlu bir bağım var. Eşim eczacı,
ancak 30 yıldan uzun süredir karikatür
çiziyor. Bu nedenle de neredeyse tüm
mizah dergileri evimize giriyor. Hepsini
yakından takip edebiliyor muyum? Hayır. Ancak yine de bir karikatür gözüm
olduğunu söyleyebilirim.
27
28 GEZI-YORUM
Kopruler,
gondollar
ve maskeler
Venedik
Kanalları, benzersiz tarihi yapıları ve maskeleri ile tanınan, İtalya’nın
kendine özgü şehirlerinden Venedik’i bize Yapısal Bakım Atölyesi’nde
Teknisyen Yardımcısı olarak görev yapan Sercan Keleş anlatıyor.
2
008 yılında üniversiteden mezun oldum. Çalışma hayatına atılmak için büyük bir heyecan duyuyordum. Çünkü
bana dünyanın birçok ülkesini görebilme fırsatı sunan
bir mesleğim vardı; ben artık bir denizciydim! İlk yurtdışı seyahat tecrübemi, mezuniyet öncesi staj döneminde yaşamıştım. Ama kısa süreli bir staj olduğundan gittiğim yerleri
gezmeye, tanımaya pek fırsatım olmadı. Çalışmaya başlayınca
İspanya, Ukrayna, Hırvatistan, Yunanistan ve Cezayir’den sonra rotamız İtalya’nın tarih kokan kenti Venedik’ti.
Sular üzerindeki şehir
Venedik’i gezme şansı bulduğum gün, Ramazan Bayramı’nın
ikinci gününe denk geldi. Bu nedenle şehrin her yerinde Türk
turistler vardı. Şehrin güzelliği beni cezbederken, etrafımdaki
insanların Türkçe konuşması bu şehri benim için daha sıcak,
daha sevimli bir hale getirmişti. Şehri gezerken kendimi güzel
ülkemde hissettim. Sanki sözleşmiş gibi ülkemin insanlarıyla,
aynı anda Venedik’te geziyor, bayramımızı kutluyorduk. Bu güzel ortam ailemden geçirdiğim uzak bayramın burukluğunu bir
nebze olsun azaltmıştı. Venedik’te geçirdiğim o gün benim için
farklı ve hiç unutamayacağım bir bayram günü olmuştu.
Venedik, 117’den fazla küçük adacık, adacıkları birbirinden
ayıran 170 kanal ve kanalları birbirine bağlayan 400 köprüden
oluşuyor. Tam anlamıyla suların üzerine kurulu olan Venedik,
bu özelliği ile hiçbir şehre benzemiyor.
rek yaya olarak ulaşmayı tercih ettik. Grand Canal üzerinde iki
yakayı birbirine bağlayan dört köprü var. Bunlardan en bilindik
ve en eski olanı Rialto Köprüsü. Köprü üzerinde, birbirinden
güzel cam eşyaların, maskelerin, ayakkabıların, çantaların ve
çeşitli hediyelik eşyaların satıldığı mağazalar bulunuyor.
Her yer tarih kokuyor
Venedik’in tüm ara sokaklarına girip çıkıp labirent gibi daracık
yollarında dolaşmaya devam ediyoruz. Bu sokaklarda kaybolmak çok kolay. Bu zaten sürekli yaşanılan bir durummuş. Kaybolmak kadar kolay olan bir başka şey ise yolunuzu bulmak
sanırım. Çünkü gitmek istediğiniz yere, farklı yollardan ve yönlerden de ulaşmanız mümkün. San Marco Meydanı’na ulaştığımızda büyük bir kalabalıkla karşılaştık. Meydanda ilk gözümüze çarpan San Marco Bazilikası -diğer adıyla Altın Kilise- oldu.
Bizans mimarisinin özelliklerini taşıyan yapının giriş kapısının
üzerinde yer alan dört adet at heykeli, Bizans Dönemi’nde
Haçlı Ordusu’nun İstanbul’u yağmalamasından sonra buraya
getirilmiş. Kilisenin dış bölümünde yer alan resimlerden birisi,
sanırım Osmanlı sultanlarından birini anlatıyor. Ayrıca ön yüzeyde Aziz Marcus’un kemiklerinin Mısır’dan nasıl getirildiğini anlatan mozaikler de bulunuyor. Kilisenin hemen yanında
Dükler Sarayı yer alıyor. Dükler Sarayı’nın hemen arkasında da
hapishane ve sarayla bu hapishaneyi birbirine bağlayan İç Çekişler Köprüsü -diğer adı ile Ahlar Köprüsü- bulunuyor. Köprü,
cezaevine giden mahkûmların Venedik’i son kez gördükleri yer
olduğu için bu adı almış. Kilisenin hemen karşısında ise şehrin
sembolü olarak görülen, 99 metre yüksekliğindeki Aziz Mark’ın
Çan Kulesi yer alıyor. Kulenin tepesine çıktığınızda adeta tüm
Venedik ayaklarınızın altına seriliyor.
İtalya’ya gidip de pizza yemeden olmaz!
San Marco Meydanı’ndan ayrılırken, sokak arasında gözümüze çarpan küçük ve sevimli pizzacı, ayaklarımızın ister istemez
oraya gitmesine neden oluyor. İçeriye girdiğinizde alışılagelmiş
bir pizzacıdan farklı bir konsept ile karşılaşıyorsunuz. Duvarlardaki maskelerden gelen sessiz ve derin bakışlar, bende adeta
oranın merkeziymişim hissini uyandırdı. Bu küçük pizzacıda o
kadar çok pizza çeşidi vardı ki, sipariş vermemiz pek de kolay olmadı. Tabii birbirinden lezzetli görünen pizzaların hepsini
tatmak istedik. Ama hiç kimsenin o kadar çok pizza çeşidini
bir anda tadabileceğini sanmıyorum. Karnımızı doyurup kahvemizi içtikten sonra, Venedik’ten ayrılma vaktinin yaklaşması
içimizi burkuyordu. Bu, benim için keyifli ve tekrar yaşanılası bir
Venedik turu oldu. Tekrar gelmek, görmek ve hissedebilmek
umudu ile Venedik’ten ayrıldım. Arrivederci!
Venedik’i anakaraya (Mestre) bağlayan Ponte della Libertà
(Özgürlük Köprüsü) üzerinde ulaşım, tren ve otobüslerle sağlanıyor. Biz de bu köprüyü kullanarak geçtiğimiz Venedik’te Santa Lucia İstasyonu’nda trenden indik. İstasyonun çıkışı Grand
Canal’a (Büyük Kanal) açılıyor. Burası, Venedik’in en meşhur
yerlerinden San Marco Meydanı’na yaklaşık otuz dakikalık yürüyüş mesafesinde. Şehrin su trafiği koridorunu şekillendiren
Grand Canal’ın üzerinde buraya özgü vaporettolar, deniz taksiler ve gondollar çalışıyor. Vaporettolardan kanal üzerinde belirli
duraklarda inerek istediğiniz yere gidebiliyorsunuz. Ancak biz
San Marco Meydanı’na ulaşmak için Venedik’in içini de geze-
29
30 SAĞLIK REHBERİ
Bir varis hastası nelere dikkat etmeli?
• Ayakta veya oturarak uzun süre kalmamalı; 5-10 adım da olsa yürümeli veya parmak ucuna kalkarak baldır adalelerini hareket
ettirmeli.
• Spor yapmalı. Haftada üç defa 30-45 dakika yürümeli, kilo almamaya özen göstermeli.
• Duştan çıkmadan önce bacaklarına nispeten soğuk suyla masaj yapmalı.
• Sauna zarar vermez. 8-10 dakikalık seanslar sonrası vücut, özellikle de bacaklar mutlaka soğuk su ile soğutulmalı.
• Güneşin ve denizin hiçbir zararı yoktur. Güneşlenip çok fazla ısınmadan sık sık denize girmek bacakları rahatlatır. Ayrıca bronzlaşmış ten ‘pake’ damarları, kılcal damarları göstermez.
• Lifli gıdalarla beslenmeli. Çünkü kabızlık, karın içi basıncı artırarak damarların basıncını etkiler.
• Kafein damar cidarına yumuşatıcı etki yaptığı için çay, kahve ve kolalı içecekler varisleri negatif etkileyeceği için mümkün olduğunca az tüketmeli.
• Toplardamarlarını kuvvetlendirmek amacıyla özellikle E vitamini bakımından zengin gıdaları tercih etmeli.
• Uzun seyahatlerde ve yorucu iş günlerinde diz altına kadar giyilen basınçlı varis çorapları da varisleri engellemede, şikâyetleri
azaltmada faydalı olur. Varis çorabı ile baldır adalelerini sıkıştırmak, şikâyetleri ortadan kaldırır ve rahatlık sağlar.
• Gebe kaldığında, gebelik dönemi boyunca varis çorabı giymeli, egzersiz yapmalı ve normalin dışında kilo almamalı.
Tromboz nedir?
Belirtilerinden tedavi
yöntemlerine varis
İ
Dünyada önemli sayıda insanın
karşılaştığı rahatsızlıklardan
biri olan varisin belirtileri, tedavi
yöntemleri ve varis hastalarının
dikkat etmesi gerekenleri Genel
Cerrah Prof. Dr. Mehmet Kurtoğlu
anlatıyor.
nsanların bacaklarında mavi damarların görülmesi genellikle
‘ven’ olarak tanımlanır. Bu venlerden kaynaklanan ve venöz
hastalıklar olarak adlandırılan hastalıklar ile varis aynı rahatsızlığı tanımlamada kullanılır. Bacaklarda ödem, renk değişiklikleri, yaralar ve basit örümcek gibi kılcal damar görüntülerinden kalın kıvrımlı mavi damarlara kadar bütün şikâyetler venöz
hastalıkların içindedir. Hatta bacak ağrısından şikâyet eden ve
akşam eve geldiğinde bacaklarını uzattığı zaman ağrıları geçen
kişilerin yaşadıkları bile venöz hastalıkların bir parçasıdır.
Varisin belirtileri nelerdir?
Venöz hastalıklarda ilk şikâyetler bacakların görüntüsünün bozulması ve kozmetik nedenlerdir. Genellikle bu görüntü değişikliğine ağrı, özellikle de akşama doğru artan ağrı eklenir. Gece
yatınca dinlenen bacaklarda bu ağrı geçer. Bacaklarda kaşıntılar, gece krampları da sık görülen şikâyetlerdir.
Daha ileri safhalarda ayaklar şişer ve ödem oluşması sonucunda ayakkabıların dar gelmesi, çorapların iz bırakması şikâyetleri ortaya çıkar. Venöz hastalıkların şiddeti daha da arttığında
bacaklarda döküntüler, kahverengileşme; ayak bileklerinde ve
deride kalınlaşma, sertleşme görülür. En ileri seviyede ise bacaklarda, özellikle ayak bileklerinde, kapanmayan, tekrar eden
yaralar oluşur. Bu şikâyetler bazen giderek şiddetlenir, bazen ise
birden yara şeklinde ortaya çıkar.
Toplardamarların içinde basınç artması ile genişleyen damarlarda kan yavaş akar (staz), bu durum damar tıkanıklığına (tromboz) sebep olabilir. Böyle durumlarda bacak birden şişer, kızarır
ve ağrır. Hatta pıhtı damardan kopup, kalbe ve akciğere kaçarak
(emboli), akciğer embolisi nedeniyle ani ölümlere sebep olabilir.
Derin venlerdeki tromboz riski genellikle büyük ameliyatlardan
sonra özellikle varisleri olanlarda daha da artar. Bu nedenle
varisli hastalarda mutlaka büyük ameliyatlar öncesi ve sonrası
kana sulandırıcı (heparin) ilaçlarla koruma yapılır. Hastalar ameliyat sonrası erken hareketlendirilir ve koruyucu iğnelere 10 gün,
bazen -özellikle kanser ameliyatlarından sonra- bir ay devam
edilir. Varisi olanlarda ve tromboz geçirmiş olanlarda, uzun uçak
yolculukları sonrası tedbir alınmazsa, tıpkı ameliyat sonrası gibi
trombozlar ve emboliler oluşabilir. İleri varisli ve tromboz geçirmiş insanlar uçağa binmeden varis çorabı giymeli, hatta bazen
koruyucu iğne olmalıdır. Ayrıca uzun uçak yolculuklarında sıvı
kaybı özellikle deri ve nefesle daha da artacağı için bol su içilmelidir. Çay, kahve ya da alkol tüketimi idrar atılımını artıracağı
için tromboz riskini yükseltir.
Venöz hastalıkların tanısı nasıl konur?
Bacaklarında damar görüntü değişikliği, kozmetik rahatsızlık,
ağrı, şişlik, yara şikâyetleri olan kimselerin özellikle toplardamar tetkikleri çok detaylı yapılmalıdır. Hastalar ayakta iken
yapılan klinik muayene ile venöz yetersizlik olup olmadığı ve
klinik sınıflaması yapılır. Örneğin yalnız huzursuzluğu olup
ödem, damar görüntü şikâyetleri olmayan hastalara klinik kod
olarak O (C0) verilirken, kılcal damarlara C1, geniş damarlara
C2, ödem varsa C3, renk değişikliği, kahverengilik varsa C4,
kapanmış yaraya C5, açık aktif yara varsa C6 denir. Şikâyeti
olan kişiye ‘semptomatik’ adı verilir. Şikâyete sebep olan neden kapak yetersizliği mi, yoksa tromboz mu, yoksa her ikisi
birden mi anlamak için mutlaka Doppler Ultrasonografi (DUS)
tetkik yapılır. Bu tetkik hangi damarların kapakçıklarının yetersiz olduğunu gösterir ve tedavi buna göre planlanır.
Doppler Ultrasonografi nedir, nasıl yapılır?
DUS, toplardamarların içindeki kapakların hareketini, kanın
akışını ve yönünü gösterir. Böylelikle kanın akış yönü ve özel-
likleri anlaşılır. Akımın hızı, kaçağın şiddeti, damarın anatomisi
(genişliği, kıvrıntıları) tetkik edilip hastalığın şiddeti ortaya konur. Tedavi edilmesi gereken damarlar işaretlenir ve buna göre
tedavi seçimi yapılır. Damarların eksiksiz işaretlenmesi tam ve
sağlıklı bir tedavi için mutlaka gereklidir. Aksi takdirde daha
çabuk ve daha şiddetli nüksetmelerle karşılaşılır.
Variste tedavi seçenekleri
Varis tedavisi 100 yıla yakın bir süredir etkin bir şekilde yapılmaktadır. Ameliyatların tarihçesi 50 yılı geçmiştir. İğne ile kurutma
(sklerozan) tedavileri son 20 yıldır yaygınlaşarak artmaktadır.
Ayrıca son beş yıldır ise lazer ve radyo dalgaları gibi yöntemlerle
tedavi de kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin başarı oranları hemen hemen eşdeğerdir ama hastaya en uygununu seçmek için
uzmanlık bilgi ve becerisi gerekir. Doktor bütün tedavi seçeneklerini bilmeli ve en iyi şekilde uygulamalıdır. Anlaşılacağı gibi yalnız
varis diyerek tedavinin başarısını ona göre değerlendirmek yeterli değildir. Hastalığı iyi bilen uzman, tetkikler sonrası her hasta
için en uygun tedaviyi seçer ve bu tedavi sonucu beklentileri iyi
anlatır ve hasta tatmin olduktan sonra tedaviyi en iyi şekilde uygular. Tedavinin amacı hastanın hayat kalitesini yükseltmek ve
günlük yaşamını daha rahat hale getirmektir. Bu tedavinin özellikle kozmetik, estetik, görüntü şikâyetlerini kalıcı olarak ortadan
kaldırması tek seansta mümkün değildir. Ağrı, ödem, kaşıntı,
kramp şikâyetleri geçer, yaralar kapanır ve hasta da kendine düşenleri iyi yaparsa nüksetme olasılığı oldukça azalır. Kılcal damar
ve estetik sorunlar değişik sürelerde nüksedebilir veya bacağın
her yerindekiler tamamen ortadan kalkmayabilir ama devamlı
kontrol ve iğne tedavisi ile tatmin edici sonuçlar alınır.
Venöz hastalıklar tedavi teknikleri
1. Varis ameliyatları
2. Lazer tedavisi (Endolazer ablasyon)
3. Radyo dalgaları tedavisi (Radyofrekans ablasyon)
4. Sklerozan tedavi (Kurutucu iğne tedavisi)
5. Lokal tedavi
6. Kapak tedavisi
Bu tedaviler hastaya uygun bir şekilde seçilir, kombine edilip birkaçı bir arada yapılabilir. Hangi tedavinin uygulanacağına şikâyetlere göre karar verilir.
31
32 BULMACA
1
7
4
2
3
6
GEÇEN SAYININ CEVABI: TOPONIMI
5
9
8
Geçen sayının talihlileri Çağdaş Gülbüz, Özgür Ağaoğlu, Hakan Çakıroğlu, Ertuğrul Aydın ve Melek Ardıç 100 TL tutarında Boyner hediye çeki kazandı.
Anahtar kelimeyi 22 Ağustos 2013 tarihine kadar [email protected] adresine gönderen beş kişi, yapılacak çekilişle 100’er TL tutarında Boyner hediye çeki kazanacak.
ANAHTAR KELİME:
1
2
3
4
5
6
7
8
9

Benzer belgeler

EYLÜL 2013 - Turkish Technic

EYLÜL 2013 - Turkish Technic katılan THY Teknik A.Ş. Satınalma ve Lojistik Başkanlığı İç Satınalma Şefi Sadettin Köse, 15-21 Ağustos 2013 tarihleri arasında Ağrı Dağı tırmanışını gerçekleştirdi. Yoğun fırtına ve tipide; buzul ...

Detaylı

THY Teknik A.Ş. - Turkish Technic

THY Teknik A.Ş. - Turkish Technic (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi) Pınar Yılmaz (Yayın Koordinatörü, Uzman) Cemal Gökgöz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir)

Detaylı

Untitled - Turkish Technic

Untitled - Turkish Technic (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi) Pınar Yılmaz (Yayın Koordinatörü, Uzman) Cemal Gökgöz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir)

Detaylı

thy habom a.ş. - Turkish Technic

thy habom a.ş. - Turkish Technic (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi) Pınar Yılmaz (Yayın Koordinatörü, Uzman) Cemal Gökgöz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir)

Detaylı

MART 2013 - Turkish Technic

MART 2013 - Turkish Technic (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi) Pınar Yılmaz (Yayın Koordinatörü, Uzman) Cemal Gökgöz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir)

Detaylı