sayi 20_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği

Transkript

sayi 20_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 1
suthattı
Sayı: 20
O cak - Şubat 2014
İki ayda bir yayımlanır
www.suthatti.com.tr
Çallı, y eniden U S K Başkanı
O kul Sütü 10 Şubat’ta sıralarda…
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri
Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başkanı
Harun Çallı, süt sektörünün paydaşlarını
bir araya getiren Ulusal Süt Konseyi
(USK) Yönetim Kurulu Başkanlığı’na
yeniden seçildi.
S.6
Okul Sütü, 2013-2014 Eğitim-Öğretim
Yılının ikinci döneminin başlayacağı 10
Şubat’tan itibaren, haftanın 3 günü
anasınıfı ve ilkokul öğrencilerinin
sıralarına konulmaya başlanacak.
S.8
6DùO×NO×
QHVLOOHU
için
Röportaj
Başkan’ın kaleminden
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri
Sanayicileri Derneği’nin (ASÜD)
bugüne kadar yaptığı çalışmalar ve
elde ettiği başarılar, birlik olmanın
gücünü hepimize gösterdi. Bütün bu
gelişmeleri alt alta sıraladığımızda
ASÜD’ün, bugün 120’ye yaklaşan
üyesiyle Türkiye süt ve süt ürünleri
sektörünün en büyük ve en etkin
sivil toplum kuruluşu haline gelmiş
olması boşuna değil. Mart ayında
toplanacak 3. Olağan Genel
Kurul’da alınacak kararlar,
ASÜD’ün önümüzdeki dönemde
yoluna daha güçlü şekilde devam
etmesini sağlayacaktır.
S:2
Süt ve süt ürünleri,
Müşteri memnuniyetinde zirveyi sevdi
Cemalettin Özden
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri
Merkez Birliği Genel Başkanı
“Süt sanayi, son yıllarda
Beyaz köşe
Türkiye Müşteri Memnuniyeti
Endeksi (TMME) çalışmaları
kapsamında, 2013 yılının 3.
çeyreğinde süt ve süt ürünleri
sektöründeki müşteri memnuniyeti
de ölçüldü. Sektör, 82 puanla,
TMME’nin “Çok İyi”
kategorisindeki yerini
sağlamlaştırdı. Sonuçlar, “Müşteri
memnun ise memnun olmayan
kim?” sorusunu akıllara getiriyor.
Öyle ya, medyada, “Ambalajlı gıda
tüketmeyin, UHT süt içmeyin,
margarin kullanmayın” türünden
yaygara koparanların varlığını
hepimiz biliyoruz.
S:4
Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Memnuniyet Endeksi, 2013
yılı 3. çeyreğinde, 2012 yılına göre 1 puan artarak, 82
puanla “Çok iyi” kategorisinde yer aldı.
n Türkiye Kalite Derneği ve KA
Araştırma Şirketi’nin Türkiye
Müşteri Memnuniyeti Endeksi
(TMME) 2013 yılı 3. çeyrek çalışması kapsamında, 81 ilde 4 bin
554 tüketici ile yapılan bilgisayar
destekli anketle, dondurma, et ve
tavuk ürünleri, ev temizlik ürünleri, kişisel bakım ürünleri, konser-
ve-sos-salça, margarin, sıvı yağ ile
süt ve süt ürünleri sektörleri ölçüldü. Süt ve süt ürünleri sektörünün
memnuniyet endeksi 2013 yılı 3.
çeyreğinde 1 puan artarak, 82
puana yükselirken, dondurma sektöründe memnuniyet endeksi 2
puan geriledi. Dondurma sektöründe ilk sırayı Algida aldı.
ASÜD’den ilk sektörel ziyaret Azerbaycan’a
Mertçe
Süt ve süt ürünleri sektörü, 2013
yılında 82 puana yükselen endeks
değeriyle, Ulusal endekste 80 ve
üzerinde puan alan sektörlerin yer
aldığı “Çok iyi” kategorisindeki
yerini daha da sağlamlaştırdı. Sektör memnuniyet endeksi, Amerikan Müşteri Memnuniyeti Endeksi (ACSI) Gıda sektörü 2013 skoru
olan 81 puanın da üzerine çıktı.
TMME’nin 2013 yılı ölçümleri,
genel olarak gıda ve içecek sektörünün tüketicileri memnun ettiğini de gösterdi.
S.2
hammadde üretimindeki
kalite artışı ve teknolojik
gelişime bağlı olarak
büyük bir gelişme
sergiledi. Ahırdan sofraya
tüm zincirde kaliteyi
yükseltmek, büyük önem
taşımaktadır.”
Sayfa 3
Türkiye’nin çocukları peyniri seviyor
Türkiye’de okul çağındaki her 6 çocuktan 5’i her gün
ASÜD olarak ilk sektörel ticaret
heyeti ziyaretimizi, 16-18 Aralık
2013 tarihleri arasında
Azerbaycan’a gerçekleştirdik.
Azerbaycan yetkililerinin ve başta
Büyükelçimiz Alper Coşkun olmak
üzere Türkiye Büyükelçiliği
çalışanlarının yakın ilgisi, hepimizi
memnun etti. Azerbaycan, hem
yatırım için ve hem de ticaret için
önemli fırsatlar barındırıyor. 2014
yılı içinde 4 veya 5 ülkeye daha
sektörel ticaret heyeti ziyaretinde
bulunmayı planlamaktayız.
S:10
Konuk yazar
Prof. Dr. Atila Yetişemiyen
Ankara Üniversitesi Ziraat Fak.
Süt Teknolojisi Bölümü
Ülkemizde çiğ süt kalitesini
yükseltebilmek için Almanya’dakine
benzer bir örgütlenmeye gidilmesi
gerekli.
S:18
düzenli olarak kahvaltı yapıyor, çocukların her gün
tükettiği besinlerin başında ise peynir geliyor.
n Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri
Sanayicileri Derneği (ASÜD),
Ekonomi Bakanlığı’nın sektörel ticaret heyeti incelemeleri kapsamında ilk ziyareti, 16-18 Aralık
2013 tarihlerinde Azerbaycan’a
gerçekleştirdi. Ziyarette, Azerbaycan’da yatırım ve işbirliği olanakları ele alındı. ASÜD Başkanı Harun Çallı başkanlığında, ASÜD
Genel Sekreteri Dr. İsmail Mert,
süt ve süt ürünleri sektöründen
ASÜD üyesi 14 firmanın temsilcileri ve Ekonomi Bakanlığından
Daire Başkanı Tayfur Kılıç ile Dış
Ticaret Uzmanı Goncagül Çelebioğlu’nun yer aldığı heyet, Azeri
yetkililer ile Bakü’deki Türkiye
Büyükelçiliği yetkilileri tarafından
büyük bir ilgi ile karşılandı. Azeri
yetkililer, heyeti Azerbaycan’da
görmekten duydukları memnuniyeti dile getirdiler, Türkiyeli kardeşleri ile işbirliği yapmaktan
mutlu olacaklarını ifade ettiler.
n Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda, Dünya Sağlık Örgütü,
Milli Eğitim Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi ile yürütülen “Çocukluk Çağı Obezite Araştırması
(COSI-TR) Ön Raporu, çocukların
beslenme davranışları ile süt ve süt
ürünlerinin tüketimi konusunda
da çarpıcı sonuçlar ortaya koydu.
Halen 1 milyon 719 bin 600 ton
çiğ süt üretimiyle ihtiyacının ancak 1/3’ini karşılayabilen Azerbaycan, en çok tereyağı, peynir, yoğurt ve süt ithal ediyor.
Ülke genelindeki 216 ilkokulda
okuyan ikinci sınıf öğrencilerini (78 yaş grubu) kapsayan araştırmada, “Ailelerin Beyanlarına Göre
Çocukların Yaşam Tarzları” başlığı
altında 4 bin 856 aile ile görüşme
yapıldı.
Azerbaycan’ın ithalatında Türkiye’nin payı, yıllara göre %3,5 ila
%4,5 arasında değişiyor.
S.6
Görüşmelerde, her 6 çocuktan
5’inin (%84,6) her gün kahvaltı
yaptığı sonucuna ulaşılırken, ço-
cukların bazı besin ve içecekleri tüketim sıklığı da belirlendi. Buna
göre, çocukların her gün tükettiği
besinler arasında peynir, %51 oranı ile ilk sırayı alıyor.
Süt ve süt ürünlerinin tüketim sıklığında peyniri, %36,9 oranı ile
yoğurt, %28,7 oranı ile ayran ve
%27,9 oranı ile tam yağlı içme sütü takip ediyor.
S.8
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 2
2 Sayfa
Ocak - Şubat 2014 suthattı
Sektör
Süt ve süt ürünlerinde müşteri memnuniyeti zirvede
B a ş ka n ’ ı n
ka le m in d e n
Harun Çallı
Türkiye Süt ve Süt
Ürünleri Sektörü
Memnuniyet Endeksi,
2013 yılı 3. çeyreğinde,
2012 yılına göre 1 puan
Birlikte geleceğe yürüyoruz
009 yılında kurulan Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin (ASÜD) bugüne
kadar yaptığı çalışmalar ve elde ettiği başarılar, birlik olmanın gücünü hepimize gösterdi.
2
Türkiye’de özellikle çiğ sütte kalite konusu, yıllardır AB’ye ihracatta önümüze bir engel olarak çıkartılıyordu. Bakanlığımızın öncülüğünde yürüttüğümüz “Türkiye
Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün
AB Pazarına Girişinin Desteklenmesi Projesi”nde sektörle el ele
verdik. Bunun sonucunu da, Türkiye süt ve süt ürünlerine AB kapılarının açılması ile aldık.
Bununla da yetinmedik, bir yandan AB’nin yasaklarını gerekçe
göstererek ihracatımıza engel koyan ülkelerin kapılarını zorlarken,
diğer yandan halen ihracat yaptığımız ülkelerde de pazar payımızı
arttırmak için girişimlerde bulunuyoruz. Bu kapsamda Ekonomi
Bakanlığımızın öncülüğünde sektörel ticaret heyetimiz ilk ziyareti,
Azerbaycan’a gerçekleştirdi. Önümüzdeki dönemde bu ziyaretlerimiz devam edecek.
Tabii, olayımız sadece ihracat
değil. İnsanımızın daha sağlıklı
beslenmesi için sağlıklı, güvenilir
süt ve süt ürünlerinin tüketiminin
artması önemli. Bu konuda en
önemli gelişme, üçüncü kez uygulanacak olan Okul Sütü Programı.
Sanayicimiz, bu yıl bir kez daha
öğrencilerimizin sıralarına okul sütünü koyacak.
Bütün bu gelişmeleri alt alta sıraladığımızda ASÜD’ün bugün
120’ye yaklaşan üyesiyle sektörün
en büyük ve en etkin sivil toplum
kuruluşu haline gelmiş olması boşuna değil. ASÜD’e yeni katılan
üyelerimize “Hoşgeldiniz” diyorum. Mart ayında toplanacak 3.
Olağan Genel Kurulda alınacak
kararlar, ASÜD’ün önümüzdeki
dönemde yoluna daha güçlü şekilde devam etmesini sağlayacaktır.
Bu noktada Ulusal Süt Konseyi’nin 28 Kasım’da toplanan 3.
Olağan Genel Kurulu’na da değinmek istiyorum. Genel Kurulda
üyelerin teveccühüyle sanayici alt
grubunu temsilen USK Yönetim
Kurulu’na seçildim. Yönetim Kurulumuz, USK Başkanlığı görevi
yine bana tevdi ederken, Başkan
vekilliğine Prof. Dr. Muhittin Özder, Muhasip Üyeliğe de Prof. Dr.
Atila Yetişemiyen seçildi. USK’nın
yeni dönemde de sektörün tüm
paydaşlarını kucaklayan çalışmalara imza atacağından kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Sağlıklı, mutlu, bol kazançlı bir
yıl dileklerimle…
A S ÜD ’ün 3. O lağan G enel Kurulu Mart ay ında toplanacak.
artarak 82 puanla, “Çok
iyi” kategorisindeki yerini
daha da sağlamlaştırdı.
n Türkiye Kalite Derneği ve KA
Araştırma Şirketi’nin Türkiye
Müşteri Memnuniyeti Endeksi
(TMME) 2013 yılı 3. çeyrek çalışması kapsamında, 81 ilde 4 bin
554 tüketici ile anket yapılarak,
dondurma, et ve tavuk ürünleri, ev
temizlik ürünleri, kişisel bakım
ürünleri, konserve-sos-salça, margarin, sıvı yağ ile süt ve süt ürünleri sektörleri ölçüldü. 2013 yılı gıda sektörü sonuçları, Sanayi Bakanlığı Gıda ve İçecek Sektörü Raporu ve TÜİK ihracat verileri ile
birlikte değerlendirildiğinde Türkiye’de ihracatın %10’luk kısmını
oluşturan ve yarattığı 4,5 milyar
dolarlık artı değer ile ülke ekonomisine katkıda bulunan gıda ve
içecek sektörünün tüketicileri
memnun ettiğini gösterdi. 2013
yılı 3. çeyreğinde ölçülen sekiz
sektörden margarin sektörünün
memnuniyet endeksi 2012 yılına
kıyasla 3 puan, ev temizlik ürünleri, sıvı yağ ile süt ve süt ürünleri
sektörlerinin memnuniyet endeksi
ise 1 puan arttı. Et ve tavuk ürünleri sektörü müşteri memnuniyetinde 2012 yılı seviyesini korurken; 2012 yılına kıyasla konservesos-salça sektörünün müşteri
memnuniyeti endeksi 1 puan,
dondurma ve kişisel bakım sektörlerinin memnuniyet endeksi ise 2
puan düştü.
Süt ve süt ürünleri sektörü memnuniyet endeksi 82 puana yükselirken, dondurma sektöründe ise
Algida, birinci sırada yer aldı.
TMME Başarı Cetveli’nde ulusal
endekste 80 ve üzerinde puanla
yer alan sektörler “Çok iyi” kategorisinde değerlendiriliyor. 2013
yılında 82 puana çıkan süt ve süt
ürünleri sektörü, “Çok iyi” kategorisindeki yerini sağlamlaştırdı. Süt
ve süt ürünleri sektörü memnuniyet endeksi, 82 puanla, Amerikan
Müşteri Memnuniyeti Endeksi
(ACSI) Gıda sektörü 2013 skoru
olan 81 puanın da üzerine çıktı.
20’yi aşkın gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkede yürütülen ulusal müşteri memnuniyeti endekslerinin
Türkiye uygulaması olan TMME,
2005 yılından beri değişik sektörleri ve bu sektörlerdeki kurumları
kapsayacak şekilde her 3 aylık dönemde yapılıyor.
Tüketicilerin satın aldıkları ürün
ve hizmetlerden memnuniyetini
sayısal olarak gözler önüne seren
TMME, ülke genelinde müşteri
memnuniyeti bilincinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına da
katkıda bulunuyor.
Süt sektörü yatırımcıların gözdesi
Yörsan’ın %80 hissesi Dubaili Abraaj Capital Fonu’na
satılırken, Moova da yeni ortak arayışında…
n Süt sektöründe hareketli günler yaşanıyor. Türkiye’nin en büyük süt ürünleri firmalarından
Yörsan, Dubaili Abraaj Capital fonuna satıldı. Yörük ailesine ait
Yörsan Gıda’nın %80 hissesinin
Abraaj Grubu’nun kontrolündeki
Dairy Fresh Süt Ürünleri ve Gıda
Yatırımları Şirketi’ne devri, Rekabet Kurulu’nun onayının ardından
gerçekleşti.
Tic. A.Ş. ve Yörsan Gıda ve Süt
Ürünleri Paz. Tic. A.Ş. şirketlerini
kapsıyor.
Hisse devri; Yörsan Gıda Mamulleri Sanayi ve Ticaret A.Ş., Yörükler Dış Ticaret A.Ş., Yörükler Gıda
Mamulleri İthalat İhracat San. ve
En büyük sanayi kuruluşları listesinde 233. sırada bulunan Yörsan,
özellikle peynir ve yoğurt üretimiyle öne çıkıyor. 2012 yılı cirosu
360 milyon lira olan Yörsan, başta
Amerika ve Japonya olmak üzere
17 ülkeye ihracat yapıyor. Yörsan’ın %80 hissesini satın alan Dubai merkezli girişim sermayesi Abraaj Capital, 7.5 milyar dolarlık
portföyü ile dünyanın en büyük 50
fonu arasında bulunuyor.
R edaktör
Y ay ın T ürü: Y ay g ın- S üreli
Yörsan’ın ardından süt sektöründe
yeni bir satış daha gündeme geldi.
2011 yılından itibaren Moova
markası ile peynir ve süt sektöründe faaliyet gösteren Efeler Çiftliği
Tarım ve Hayvancılık A.Ş, yeni ortaklar alınması, muhtelif stratejik
alternatiflerin değerlendirilmesi,
finansal danışmanlık ve benzeri diğer hizmetlerin yürütülmesi için İş
Yatırım’la sözleşme imzaladı.
2005 yılında kurulan Efeler Çiftliği, Moova markalı süt ve peynir
çeşitleri ile 2011 yılı Temmuz
ayında pazara girdi.
www.suthatti.com.tr
İmtiy az S ahibi v e
S orumlu Y az ı İşleri Müdürü
P erakende
F ikri T ürkel -
B askı T arihi: 10/01/2014
fikri.turkel@ suthatti.com.tr
C omart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. adına
İlknur Menlik
A li R eşat Y ılmaz bilen -
Kıv anç Y arang ümeli
aliresat@ comart.com.tr
G rafik T asarım
imenlik@ comart.com.tr
Çev re - U luslararası R eg ülasy on
Y ay ın Koordinatörü
D r. İsmail Mert
N az an Maraş -
naz an.maras@ suthatti.com.tr
G enel Y ay ın Y önetmeni
Mehmet A li Çıtak
R odolphe de B orchg rav e -
Murat T uz cuoğlu
rodolphe.deborchg rav e@ arcadia- international.net
mehmetali@ comart.com.tr
daniel.traon@ arcadia- international.net
Her türlü yayın hakkı, F ikir ve Sanat E serleri Kanunu gereğince
T el: 0.312 284 77 78 F ax : 0.312 284 77 79
C omart’a aittir. T anıtım amacıyla yapılacak kısa alıntılar dışında,
D ağıtım: İnterposta T el: 0.212 269 03 09
B askı: E lma T eknik B asım Matbaacılık
F otoğraf
D aniel T raon
1386. S okak N o: 8/8 B alg at /A N KA R A
yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.
İsmail H akkı E ser
U luslararası İlişkiler
ismail.mert@ suthatti.com.tr
Y önetim Y eri: C ey hun A tıf Kansu C ad.
S üthattı, A S ÜD (A mbalajlı S üt v e S üt
Ürünleri S anay icileri D erneği) iş birliği ile
C omart tarafından y ay ımlanmaktadır.
Çatal S ok. 11/A Maltepe/A nkara
T el: 0 312 229 92 65 F aks : 0 312 231 67 06
IS S N : 1309- 9442
R eklam R ez erv asy on
W ebmaster
T olg a F edakar
Melek Karaman -
melek.karaman@ suthatti.com.tr
0.312 284 77 78
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 3
suthattı Ocak - Şubat 2014
Sayfa
Sektör
3
Röportaj: C emalettin Özden - T ürkiye Damızlık Sığır Y etiştiricileri Merkez Birliği G enel Başkanı
“Sütte kalitenin artırılmasında
hepimize görev düşüyor”
n Türkiye, 2013 yılında ilk canlı
hayvan ihracatına Türkmenistan
ile başladı. Irk ıslah çalışmaları sonucu geliştirilen damızlık düvelerin ihracatı ile gözler, bu alandaki
çalışmalara çevrildi. Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez
Birliği Genel Başkanı Cemalettin
Özden, Süthattı’na çalışmalarını
anlattı, süt sektöründeki gelişmeleri değerlendirdi.
Sayın Özden, Birliğin yapısı ve
örgütlenme çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
Süt sanayinin son
yıllarda büyük bir
gelişme sergilediğini
belirten Türkiye
Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Merkez
Birliği Genel Başkanı
Cemalettin Özden,
“Son dönemde
sanayicilerimizin
Avrupa’ya süt ve süt
ürünleri ihracatı
konusunda elde etmiş
oldukları başarı,
bunun en açık
göstergesidir.” dedi.
Türkiye’de soy kütüğüne katkı
sağlayacak nitelikte kayıt tutma
çalışmaları Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın İtalya
(ANAFİ) ve Almanya (GTZ) ile işbirliği çerçevesinde yürüttüğü
projelerle başlatılmıştır. Her iki
projenin de amacı, Türkiye’de bir
kayıt sistemi oluşturmak ve bu kayıt sistemini yürütecek birliklerin
kurulmasını sağlamaktır. Bu kapsamda soy kütüğü faaliyeti yapan
işletmeler örgütlenmeye yönlendirilmiş, 1995 yılında Damızlık Sığır
Yetiştirici Birlikleri, 1998 yılında
ise bu birliklerin üst örgütü olan
Merkez Birliği kurulmuştur. Bugün itibariyle Türkiye Damızlık
Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği,
tüm Türkiye’de örgütlenmesini
tamamlamıştır. Ülkemiz hayvancılığında ıslah amaçlı faaliyet gösteren tek yetiştirici örgütü olan
Merkez Birliği, 81 ilde 1.310 personel ile 1 milyon 40 bin işletmede, 8 milyon 500 bin hayvanın
kaydını tutmaktadır.
Irk ıslah çalışmaları sonucu geliştirilen damızlık düveler,
Türkmenistan’a ihraç edilmeye
başlandı. Irk ıslah çalışmalarında gelinen nokta nedir?
Bugün dünyada sığırcılığı gelişmiş
hemen her ülkede Yetiştirici Birlikleri tarafından “Döl Kontrolü
Programı” yürütülmekte ve her
ülke kendi koşullarında en fazla
kazanç sağlayacak boğaları
seçerek ve bu
boğaların spermalarını kullanarak sürünün verimini artırmaktadır. Her ülke, kendi
popülasyonunda ıslah etmek
istediği özellikler bakımından üstün değerlere sahip boğaları
s e ç m e k t e d i r.
Yani ıslah, her ülkenin kendi tercihleri, yetiştirici koşulları ve özelliklerin ülke içindeki ekonomik
önemi dikkate alınarak yürütülen
bir faaliyettir. Diğer bir deyişle,
her ülke ıslah stratejisini kendi
üretim ve ekonomik koşulları doğrultusunda planlamalıdır. Bütün
bu sebepler Türkiye’de denenmiş
boğa sperması üretimini gerçekleştirebilmek için Döl Kontrolü
Projesi’ni gündeme getirmiştir.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile ortaklaşa yürütülen ve
1999 yılında başlanan proje kapsamında, her yıl 25-30 baş boğa teste alınmaktadır. Günümüze kadar
satın alınarak Menemen Suni Tohumlama Laboratuvarı’na nakledilen 148 aday boğadan 91 başı
teste alınmış ve 77’sinin damızlık
değeri belirlenmiştir. Yayımlanan
boğa kataloğu ile sonuçlar kamuoyuna duyurulmuştur.
Yıllar süren çabanın ve bir o kadar
sarf edilen öz kaynağın ürünü olarak bugün uluslararası pazarda rekabet gücü yüksek damızlık düveler ve boğa spermaları üretebilmekteyiz. Artık yurt içinde başarısını kanıtlamış boğa sperması ve
damızlık düvelerimizin Türkiye sınırları dışına çıkma zamanı gelmiştir. Bu doğrultuda ilk ihracatımızı Kasım ayında Türkmenistan’a gerçekleştirdik. Bu ihracatın
bir ilk olduğunu önümüzdeki dönemde, başta Türk Cumhuriyetleri, Ortadoğu, Balkanlar ve Afrika
ülkeleri olmak üzere tüm dünyaya
damızlık düve ve nitelikli boğa
sperması ihraç ederek ülke ekonomisine katkı sağlamanın Merkez
Birliği olarak yegane hedefimiz olduğunu belirtmek isterim.
Yine bakanlık ile birlikte yürüttüğünüz “Islah Amaçlı Çiğ Sütte Kalitenin Desteklenmesi
Projesi” kapsamında kurulan
çiğ süt analiz laboratuvarları
hizmete girdi. Çiğ sütte kalitenin yükselmesi ile üreticinin
ürünü hak ettiği değeri bulurken, sanayi de ihtiyaç duyduğu
kaliteli hammaddeyi temin edebiliyor. Çiğ sütte kalitenin yükseltilmesinde yol alabildik mi?
Sütün miktarı kadar kalitesinin de
önemli olduğu bilinci ile Merkez
Birliği olarak birçok girişimlerde
bulunduk. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın desteği ve
ortaklığı ile birlikte Haziran 2011
tarihinde imzalanan protokol kap-
“A B ’nin ihracat onay ı, ülkemiz de üretilen sütün A B standartlarında olduğunun g österg esidir.”
samında 23 Eylül 2013 tarihinde
Balıkesir, Bursa, İzmir, Tekirdağ
ve Ankara illerimizde Süt Analiz
Laboratuvarları açılışlarını gerçekleştirdik. Islah Amaçlı Çiğ Sütte
Kalitenin Desteklenmesi Projesi’nin, çiğ sütün yağ ve protein içeriğinin arttırılması yanında meme
sağlığı mücadele programları açısından önemli bir gösterge olan
somatik hücre haritalarının oluşturulması konusunda da önemli
gelişmelere ön ayak olacağına
inanmaktayız.
ASÜD’ün katkılarıyla yürütülen
proje ile AB kapısı, Türkiye’nin
süt ve süt ürünlerine açıldı. AB
standartlarında üretim ile süt ve
süt ürünleri ihracatının artmasının, ülke hayvancılığına katkısı için neler söylersiniz?
Öncelikle yürütülen projedeki
katkılarından dolayı ASÜD’e teşekkür ediyorum. Bu projenin en
önemli katkılarından birinin, Türkiye’de üretilen sütün kalitesi üzerine çizilen kötü senaryolara verilen en güzel cevap olacağını düşünüyorum. AB’nin ihracat onayı,
ülkemizde üretilen sütün AB standartlarında olduğunun göstergesidir ki, bu da ülkemizdeki işletmelerin pek çoğunun AB standartlarını karşıladığının ispatıdır.
Okul Sütü Programı kapsamında, yurt genelindeki okullarda
Şubat 2014’ten itibaren okul
sütü dağıtımına başlanacak.
Üçüncü kez uygulanacak olan
programa ilişkin düşüncelerinizi alabilir miyim?
Geleceğimiz olan çocuklarımızın
fiziksel ve zihinsel gelişimi, yetişkinlerin ise sağlıklı bir yaşam sürmeleri için gerekli besin maddelerini bileşiminde yeterli ve dengeli
biçimde bulunduran süt içme alışkanlığının kazanılması, büyük
önem arz etmektedir. Bu alışkanlık küçük yaşlardan itibaren kazandırılmalı ve ömür boyu sürecek
bir arkadaşlığın temelleri atılmalıdır. Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği olarak
“Okul Sütü Projesi”nin en büyük
destekçilerindeniz.
Süt ve süt ürünleri, sağlıklı beslenme için çok önemli ama zaman zaman medyada gıdalar,
özellikle de süt ve süt ürünleri
konusunda bilimsel temeli olmayan iddialar gündeme getiriliyor. Tüketicilere süt ve süt
ürünleri tüketimi konusunda
mesajınız ne olur?
İnsana doğumundan ölümüne kadar karşılıksız sağlık vaat eden süt,
yaşamla tanışan bebeğin hayatını
devam ettirebilmesi, gelişebilmesi
ve sağlıklı olabilmesi için gerekli
besin maddelerinin büyük çoğunluğunu bünyesinde barındırdığı
gibi kusursuz meme dokusu içinde
meydana gelişi bakımından da bir
o kadar mucizevî bir gıdadır.
Yetiştirici ve hayvan için meşakkatli bir süreç sonunda üretilen süt
ne yazık ki sadece gelişme dönemlerinde içilmesi gereken bir içecek
olarak değerlendirilmektedir. Yaş
ilerledikçe maalesef süt içme alışkanlığı unutulmakta, buna bağlı
olarak tüketim miktarı azalmaktadır. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi sütü sadece çocuklarımız değil,
genç-yaşlı tüm insanlarımızın tüketmesi tek arzumuzdur.
Hayvancılığın gelişmesi için et
ve süt tüketiminin artması
önemli. Tüketiciye daha sağlıklı, kaliteli, güvenilir ürünler sunulması bakımından süt ve süt
ürünleri sanayindeki gelişmeleri değerlendirir misiniz?
Son yıllarda süt sanayi, hammadde
üretimindeki kalite artışı ve teknolojik gelişime bağlı olarak büyük
bir gelişme sergilemiştir. Son dönemde sanayicilerimizin Avrupa’ya süt ve süt ürünleri ihracatı
konusunda elde etmiş oldukları
başarı, bunun en açık göstergesidir. Sütte kalitenin arttırılması konusunda sanayici ve üretici kesim
olarak bizlere büyük görevler düşmektedir. Ahırdan başlayıp sofraya kadar uzanan zincirde kaliteyi
yükseltmek, insanımızın sağlıklı
beslenmesini temin açısından büyük önem taşımaktadır. Son olarak tüm yetiştiricilerimize bol kazançlı ve bereketli bir yıl dilerim.
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 4
4 Sayfa
Ocak - Şubat 2014 suthattı
Sektör
Pınar’da 40. Yıl coşkusu
B e y a z kö ş e
Türkiye’nin önde gelen gıda ve içecek markalarından Pınar, 40. kuruluş yıldönümünü
İzmir, Ankara ve İstanbul’da düzenlenen törenlerde çalışanlarıyla birlikte kutladı.
İlknur Menlik
Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı, “Yatırımlarımız bizi daha güçlü
bir şekilde geleceğe taşıyor.” dedi.
Tüketici memnunsa
memnun olmayan kim?
ürkiye Kalite Derneği (KalDer), uluslararası araştırma
şirketi KA Araştırma ortak girişimi ile birlikte 2005 yılından bu
yana Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME) çalışmalarını yürütüyor. ACSI (American
Customer Satisfaction Index –
Amerikan Müşteri Memnuniyeti
Endeksi) lisansı ile yürütülen endeks çalışmaları, ABD’deki tüketici memnuniyeti endeksi sonuçları
ile karşılaştırma imkânı da veriyor.
T
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 20’yi aşkın gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkede yürütülen
TMME, satın alınan ürün ve hizmetlerin müşterileri nezdinde
memnuniyetlerinin ölçülmesini
amaçlıyor. Geçtiğimiz günlerde
KalDer, TMME 2013 yılı 3. çeyrek sonuçlarını açıkladı. 3. Çeyrekte dondurma, et ve tavuk ürünleri,
ev temizlik ürünleri, kişisel bakım
ürünleri, konserve - sos - salça,
margarin, sıvı yağ ile süt ve süt
ürünleri sektörleri ölçüldü. TMME
Başarı Cetveli’nde ulusal endekste
80 puan üzerinde yer alan sektörler, “Çok İyi” kategorisinde değerlendiriliyor. 2013 yılında TMME
kapsamında gıda sektöründe ölçülen alt sektörler, 80 ve üzerinde
skor elde ederek “çok iyi” kategorisinde, et ve tavuk ürünleri sektörü ise 78 puan ile “iyi” kategorisinde yer aldı.
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı A. Hamdi Doğan, gıda ve içecek sektörünün ülke ekonomisine
katkısının yanında aynı zamanda
tüketicileri memnun ettiğini de
söylüyor. Tüketici memnuniyeti
ölçümlerine bakıldığında 2006 ile
2013 3. Çeyreği arasındaki 7 yılda
sektörün hep 80 puanın üzerinde,
yani “çok iyi” kategorisinde olduğu görülüyor.
Sonuçlar, “Müşteri memnun ise
memnun olmayan kim?” sorusunu
akıllara getiriyor. Öyle ya, durmadan gazete ve televizyonlara çıkıp,
“Ambalajlı gıda tüketmeyin, UHT
süt içmeyin, margarin kullanmayın” türünden yaygara koparanların varlığını hepimiz biliyoruz.
İşin tuhaf tarafı, bu iddiaların
sahipleri için sektöre yönelik bu
tür karalamaların bilimsel bir kaynağa dayanması da gerekmiyor.
Çünkü karşılarında hukuki bir
yaptırım da yok, herkes ağzına
geldiği şekilde konuşabiliyor.
Sonuçta, bilimsel dayanağı olmayan iddialarla tüketicinin güvenli gıdaya erişimi engelleniyor
ve toplum sağlığı göz göre göre
tehlikeye atılıyor.
Peki, bu bir suç teşkil etmez mi?
Olaya bir de bu açıdan bakmakta
yarar var.
Hepinize mutlu yıllar…
n Yaşar Topluluğu bünyesindeki Pınar’ın 40. kuruluş yıldönümü,
Yaşar Topluluğu Yönetim Kurulu
üyeleri, Yaşar Topluluğu ve Pınar
yönetici ve çalışanlarının katılımıyla kutlandı. Gıda ve içecek
grubu şirketlerinde 5, 10, 15, 20,
25 ve 30. yılını dolduran çalışanlara sertifika verilen törende konuşan Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı, bulundukları tüm sektörlerde her biri
dünya standartlarında üretim kalitesi ve ürün çeşitliliğine sahip şirketler ile yollarına emin adımlarla
devam ettiklerini söyledi. Yiğitbaşı, şöyle devam etti:
“Tedarikçilerimiz ve bayilerimizden oluşan 500 bin kişilik bir eko-
sisteme sahibiz. İçinde bulunduğumuz tüm sektörlerde önemli
pazar paylarına sahibiz; birçoğunda önemli pazar payı artışları sağladık. 2012 ve 2013’te gerçekleştirdiğimiz ve başlattığımız yatırımlar, bizi daha güçlü bir şekilde
geleceğe taşıyor.”
Topluluğun hedeflerine ulaşması
için inancının, yeteneğinin ve insan kaynağının tam ve yeterli olduğunu belirten Yaşar Holding İcra Başkanı Mehmet Aktaş da, “En
değerli varlığımız, insan kaynağımız. Yaşar Topluluğu’nun kurucularından aldığı güç ve destek ile
çalışanlarının azimli çalışmaları,
şirketlerimizi ve markalarımızı geleceğe güvenle taşıyacak.” dedi.
Pınar Süt’ün kurumsal
yönetim notu yükseldi
Bu arada geçen 12 aylık süreçte
gerçekleştirdiği iyileştirmeler sonucu Pınar Süt ve Pınar Et’in Kurumsal Yönetim Derecelendirme
Notu yukarı yönlü olarak revize
edildi. Pınar Süt’ün 10 üzerinden
8,87 olan Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu 9,15’e, Pınar
Et’in 8,77 olan Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu da
9,16’ya yükseltildi. Yaşar Holding
İcra Başkanı Mehmet Aktaş, not
artışına ilişkin, “SPK nezdinde
Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notumuzun güncellenmesi,
bu alandaki başarılı performansımızın teyididir.” diye konuştu.
5 kıtadan Danone çalışanları İstanbul’da buluştu
Danone’nin çalışanlarının gelişimi için hayata geçirdiği
dünyanın ilk ve tek “mobil üniversitesi” Danone
Campus, 18-22 Kasım 2013 tarihleri arasında
İstanbul’da gerçekleştirildi.
T MME sonuçları ortada ama…
B ilimsel day anağı olmay an iddialarla tüketicinin g üv enli g ıday a erişimi
eng elleniy or v e toplum sağlığı tehlikey e atılıy or.
A j a n d a
Uluslararası etkinlikler: •
n Danone çalışanları, 12 yıldır
düzenlenen Danone Campus etkinliği kapsamında dünyanın farklı ülkelerinde her yıl 2-3 kez bir
araya gelerek eğitim alıyor ve
farklı kültürleri tanıyarak yeni deneyimler ediniyor.
none Türkiye ekibinden de 68 çalışanın katıldığı Danone Campus,
eğitimlerin yanı sıra hafta boyunca
düzenlenen çeşitli etkinliklerle
tüm dünyadaki Danoneliler arasında bilgi ve deneyim alışverişine
olanak sağladı.
2013 yılında İstanbul’un ev sahipliği yaptığı Danone Campus etkinliği, 5 kıtadaki 35 ülkeden 315
Danoneliyi bir araya getirdi. Da-
Grup Danone İcra ve Yönetim
Kurulu Üyesi, Operasyondan Sorumlu Başkan Yardımcısı Bernard
Hours, etkinlikte Grup Danone
hakkında bilgi verdi, kariyeri ve
şirketle ilgili soruları yanıtladı.
Danone Campus’un fikir babası
Grup Danone Eğitim ve Gelişim
Direktörü Thierry Bonetto,
“Amaçlarımızdan biri de kültürü
paylaşmak. İstanbul ve Türkiye
birçok kültürü içinde barındırıyor.
Farklı insanlarla tanışmak ve yeni
deneyimler edinmek için İstanbul
çok güzel bir şehir.” dedi.
O cak 2014 - N isan 2014
Winter’14 Fancy Food Show, Uluslararası G ıda Fuarı, 19-21 O cak 2014, San Francisco, A BD (T ürkiye Milli Katılımı: E ge İhracatçı Birlikleri) •
Expotrof 2014, G ıda ve İçecek Sektörü Fuarı, 24-27 O cak 2014, A tina, Y unanistan • Foodex J apan 2014, 39. Uluslararası G ıda ve İçecek Fuarı, 4-7 Mart 2014, C hiba, J aponya
(T ürkiye Milli Katılımı: E ge İhracatçı Birlikleri) • Dawn Sarsabz Pakistan Agri Expo ve Conference 2014, P akistan T arım Fuarı ve Konferansı, 13-14 Mart 2014, Lahor, P akistan
Y aklaşan IDF etkinlikleri: • IDF Süt Ürünleri Sempozyumu 3-4 Mart 2014, Melbourne, A vustralya • IDF Fermente Süt Ürünleri Sempozyumu, 6-7 Mart 2014, Melbourne,
A vustralya T ürkiye etkinlikleri: • ANIMALIA İST ANBUL 2014, 11. Hayvancılık ve T eknolojileri Uluslararası İhtisas Fuarı, 20-23 Şubat 2014, İstanbul Fuar Merkezi, İstanbul
• EDT EXPO , 2. Ev Dışı T üketim Ürünleri, Ekipmanları, Sarf Malzemeleri Üreticileri ve Dağıtım Kanalı T edarikçileri Fuarı, 27-30 Mart 2014, C NR E xpo, İstanbul • IX. Uluslararası
Beslenme ve Diyetetik Kongresi, 2-5 Nisan 2014, Sheraton O tel, A nkara • IBAT ECH 2014, 7. Uluslararası Ekmek, Pasta Makineleri, Dondurma, Çikolata ve T eknolojileri Fuarı,
10-13 Nisan 2014, İstanbul• IV . G eleneksel G ıdalar Sempozyumu, 17-19 Nisan 2014, Çukurova Üniversitesi, A dana
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 5
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 6
6 Sayfa
Ocak - Şubat 2014 suthattı
Gündem
USK Başkanı Harun Çallı, güven tazeledi
ASÜD’den ilk sektörel ziyaret Azerbaycan’a
USK, Çallı başkanlığında
yoluna devam ediyor
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği
(ASÜD) Başkanı Harun Çallı, süt sektörünün
paydaşlarını bir araya getiren Ulusal Süt Konseyi (USK)
Yönetim Kurulu Başkanlığı’na yeniden seçildi.
ASÜD, sektörel heyet ziyaretlerine Azerbaycan ile
başladı. ASÜD üyesi 14 firmanın katılımıyla
gerçekleştirilen ziyarette, Azerbaycan’da yatırım ve
işbirliği olanakları ele alındı.
n Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri
Sanayicileri Derneği, Ekonomi Bakanlığı’nın sektörel ticaret heyeti
incelemeleri kapsamında ilk ziyareti, 16-18 Aralık 2013 tarihlerinde Azerbaycan’a düzenledi.
n USK’nın 3. Olağan Genel Kurulu, 28 Kasım 2013 tarihinde
Ankara’da yapıldı. Genel Kurul,
yapılan önseçimde USK’yı oluşturan “Üretici-Sanayici-Kamu-Araştırma kurumları, meslek odaları
ve STK” alt gruplarını temsilen
seçilen 15’er kişinin katılımıyla
toplandı. Genel kurulda, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından
ilk konuşmayı USK Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı yaptı.
Türkiye’de tarımsal üretim alanında en yüksek üretimin sütte gerçekleştiğini, sektörün gıda sanayi
içinde %16 paya sahip olduğunu
belirten Çallı, USK’nın sektörün
gelişmesi için çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti. AB’ye ihracat
kapısının açılmasının ardından
önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin
ihracatta da önünün açılacağına
inandığını vurgulayan Çallı,
“Önümüzde bir sürü ödev var.
Hayvan hastalıklarının üstesinden
gelmeliyiz. Yeni dönemde bunlarla savaşılması gerekiyor. Çünkü
süt, canlı bir ürün.” dedi.
Açılışta konuşan Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürü Mustafa Kayhan da, USK’nın yakın bir geçmişte kurulmasına rağmen süt
sektörüne önemli katkıları olduğunun altını çizdi.
Okul Sütü programının iki yıldır
uygulandığını hatırlatan Kayhan,
“Süt, çok masum bir ürün. Doğduktan sonra en az bir yıl süreyle
tüm beslenme ihtiyacını karşılayan sütün, sonraki yıllarda da hayatımızdan çıkmaması gerekir.
Okul Sütü programına bu yüzden
özel önem veriyoruz.” dedi. Kayhan, Türk sütçülüğünün önemli
aşama kat ettiğini, sütte kalitenin
iyileşme yoluna girmesiyle ihracat
kapısının da açıldığını kaydetti.
Prof. Dr. Nevzat Artık başkanlığında Divan Kurulu’nun oluşturulmasının ardından raporlar, Bilanço ve gelir-gider hesapları okunarak ibra edildi. Yapılan seçimde
USK Yönetim Kurulu, şu isimlerden oluştu:
Tevfik Keskin – TSÜMB
Tuncer Başoğlu – TZOB
Ahmet Ertürk – Örkoop Nazilli ve
Çevresi Tarımsal Kalkınma Koop.
Harun Çallı – ASÜD
Hasan Girenes – Pınar Süt
ASÜD Başkanı Harun Çallı başkanlığında, ASÜD Genel Sekreteri Dr. İsmail Mert, süt ve süt ürünleri sektöründen 14 firmanın temsilcileri ve Ekonomi Bakanlığından Daire Başkanı Tayfur Kılıç ile
Dış Ticaret Uzmanı Goncagül Çelebioğlu’nun yer aldığı heyetin
Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’deki
ilk durağı, Türk Büyükelçiliği oldu. Heyeti sıcak bir şekilde karşılayan Büyükelçi Alper Coşkun,
Azerbaycan ile ilgili genel bilgiler,
Ticaret Baş müşaviri H. Necip Yavuz da, Azerbaycan ekonomisi ve
süt sektörü hakkında ayrıntılı bilgileri heyet üyeleriyle paylaştı.
Heyet öğleden sonra Azerbaycan’ın önde gelen işadamlarının
üyesi olduğu Azerbaycan Milli Sahibkarlar
Konfederasyonu’nu
(ASK) ziyaret etti. ASK Başkanı
ve aynı zamanda Azerbaycan Beynelhalk Bankı ASC Yönetim Kurulu Başkanı Memmed Musayev,
ASÜD heyetini, Tarım, Sanayi,
Gümrük, Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve süt sanayi temsilcilerinden oluşan 20 kişilik bir heyetle
oldukça sıcak bir şekilde karşıladı.
Azerbaycan hakkında detaylı bilgiler veren Musayev ve Bakanlık
yetkilileri, heyeti Azerbaycan’da
görmekten duydukları memnuniyeti dile getirdiler, Türkiyeli kardeşleri ile işbirliği yapmaktan çok
mutlu olacaklarını ifade ettiler.
İkinci gün Azerbaycan’lı işadamları ile ikili görüşmelerin ardından
Azerbaycan-Türkiye İşadamları
Birliği (ATİB) Başkanı Cemal
Yangın ve Azerbaycan-Türk Sanayici ve İşadamları Beynelhalk Cemiyeti (TÜSİAB) Genel Sekreteri
Yasin Göral’ı ziyarette de, Azerbaycan’da yatırım ve ticaret konularında karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu.
Tarım Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürlüğü’nde Cengiz Ferecov’u ziyarette ise Bakanlık yetkilileri ile Azerbaycan’da hayvancılık, süt ve ürünleri üretimi ve ticareti ile ilgili konular görüşüldü.
Halen 1 milyon 719 bin 600 ton
çiğ süt üretimiyle ihtiyacının ancak 1/3’ini karşılayabilen Azerbaycan, geriye kalan miktarı ithal ediyor. En çok tereyağı, peynir, yoğurt ve süt ithal eden Azerbaycan’ın ithalatında Türkiye, yıllar
itibariyle değişmekle birlikte sadece %3,5 ila %4,5 pay alıyor. Bu
durum, Türkiye süt sektörü için
Azerbaycan’da hem yatırım hem
de ticaret için önemli fırsatlar sunuyor. ASÜD, Azerbaycan’ın ardından 2014 yılı içinde değişik ülkelere sektörel ticaret heyeti ziyaretlerini sürdürmeyi planlıyor.
Kosat Gürler – Gürsüt
Mustafa Kayhan – GTHB Hayvancılık Genel Müdürü
Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi Ağustos sonuna ertelendi
Tayfun Kılıç – Ekonomi Bakanlığı
Osman Uzun – Et ve Süt Kurumu
Prof. Dr. Atila Yetişemiyen – Ankara Üniversitesi
Prof. Dr. Muhittin Özder – Namık Kemal Üniversitesi
Prof. Dr. E. Sinan Poyrazoğlu –
Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü
USK Denetim Kurulu:
Cihat Şimşek – Balıkesir İli Merkez İlçe Süt Üreticileri Birliği
Adnan Çavuş – Danone Tikveşli
Cengiz Alpsoy – GTHB
Yıldız Ayaz – GTHB Ankara Etlik
Merk. Vet. Kont. Arş. Enstitüsü
Çallı, yeniden USK Başkanı
9 Aralık’ta toplanan USK Yönetim Kurulu’nda ASÜD Başkanı
Harun Çallı Başkanlığa yeniden
seçilirken, Prof. Dr. Muhittin Özder Başkanvekilliğine, Prof. Dr.
Atila Yetişemiyen de Muhasip
Üyeliğe getirildi.
Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı,
ÜDTS’nin uygulama
tarihini, 31 Ağustos 2014
tarihine kadar erteledi.
n
Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı’nın web sitesinde 30
Aralık 2013 tarihinde yapılan duyuruda, Bakanlığın internet sitesinde 9 Eylül 2013 tarihinde yapılan duyuruda 31.12.2013 olarak
belirtilen Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi’nin (ÜDTS) uygulamaya başlama tarihinin, 31 Ağustos 2014 olarak değiştirildiği bildirildi. Duyuruda, “31.08.2014
tarihinden önce piyasaya arz edilen ürünler raf ömrü boyunca piyasada kalabilecektir.” denildi. İlk
etapta “Alkollü içkiler, Takviye
edici gıdalar, Bal, Enerji içecekleri,
Siyah çay, Bitkisel sıvı yağlar, Bebek mamaları, formülleri, ek gıdalar.” ürün gruplarında uygulana-
cağı açıklanan ÜDTS konusunda
sektörün görüş ve taleplerinin değerlendirilmesi amacıyla 18 Aralık’ta bir toplantı yapılmıştı. Gıda
ve Kontrol Genel Müdürü Prof.
Dr. İrfan Erol, uygulama için yeterli süre bulunmadığına yönelik
görüşleri haklı bulduklarını, bu
nedenle uygulamanın süresinin
uzatıldığını bildirmişti.
“Tamamen kalkmalı”
ÜDTS’nin ertelenmesi kararını
değerlendiren Türkiye Gıda ve
İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, sistemin uygulanabilirliği konusundaki çekince ve kaygılarını
Bakanlık yetkililerine ilettiklerini
hatırlattı. Kopuz, şunları söyledi:
“Uygulamanın dünyada bir örneği
yok. Yüzde 99’u KOBİ’lerden oluşan bir sektöre bu yük reva görülmemelidir. Bakanlığımızın görüşlerimizi dikkate alarak uygulamayı
ertelemesini, olumlu bir gelişme
olarak değerlendiriyorum.
Ancak üretici ve tüketiciye getireceği maliyet, piyasada adil rekabeti olumsuz etkileme potansiyeli,
tüketiciye ek bir fayda sağlamaması, gıda ürünlerinin izlenebilirliğine katkıda bulunmaması, sadece
kayıtlı üreticiye yük getirmesi gibi
pek çok nedenden dolayı uygulamanın gündemden tamamen kaldırılmasını bekliyoruz.”
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 7
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 8
8 Sayfa
Ocak - Şubat 2014 suthattı
Gündem
Okul Sütü dağıtımına 10 Şubat’ta başlanıyor
Bakan Eker’den çocuklara tavsiye:
Bakanlar Kurulu tarafından iki yıl daha uygulanması
“Ambalajlı ürünleri tüketin,
bol bol süt için”
kararlaştırılan Okul Sütü Programı kapsamında Okul
Sütü, 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılında ikinci
n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, açıkta satılan gıdaları tüketmemeleri uyarısında
bulunduğu çocuklardan, ambalajlı
ve son kullanma tarihi geçmemiş
taze ürünleri almalarını ve bol bol
süt içmelerini istedi.
dönemin başlayacağı 10 Şubat’ta öğrencilerin sıralarına
konulacak.
n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve
Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülecek Okul Sütü Programı kapsamında, 2013-2014 eğitim-öğretim yılında okul sütünün dağıtımına 10 Şubat’ta başlanacak.
Hükümetin Okul Sütü Programı’nın iki yıl daha uygulanmasını
kararlaştırmasının ardından Okul
Sütü Programı Uygulama Tebliği
ile uygulamanın esaslarını ortaya
koyan Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, 22 Kasım 2013 tarihinde okul sütü temini için ihaleye
çıkmıştı. Pazarlık usulü ile yapılan
ihalede en düşük teklifleri, Doğu
Anadolu ve Ege bölgelerinden oluşan birinci kısım için Dimes-Pınar
iş ortaklığı; Güneydoğu Anadolu
ve İç Anadolu bölgelerinden oluşan ikinci kısım için Yavuz Lojistik; Karadeniz ve Marmara bölgelerinden oluşan üçüncü kısım için
Ak Gıda, Akdeniz Bölgesi’ni kapsayan dördüncü kısım için de Güney Süt vermişti. Okul Sütü için
birim fiyatın ortalama 51,70 kuruş, toplam tutarın ise 157 milyon
24 bin lira olarak gerçekleştiği ihale, Bakanlık tarafından onaylandı.
İkinci dönem boyunca, bağımsız
anaokulu, uygulama sınıfı, anasınıfı ve ilkokuldaki 6 milyon 330
bin 215 öğrenciye, haftada 3 gün
toplam 303 milyon adet, 200 ml
ambalajlı, yağlı, sade UHT süt dağıtılacak. Süte karşı duyarlılığı tespit edilen öğrenciler, program dışında tutulacak.
Okul Sütü ambalajında, “Okul Sütü – Sağlık için süt için” ibaresi,
“200 ml Uzun Ömürlü (UHT)
Yağlı İçme Sütü Enerji ve Besin
Öğeleri” ile “1 kutu süt (200 ml)
kalsiyum günlük beslenme referans değerinin %27,5’ini karşılamaktadır.” bilgisi yer alıyor. Ayrıca, “Süte alerjisi olanlar öğretmenine haber vermelidir. Kutuyu açtıktan sonra 30 dakika içinde süt
tüketilmelidir. Bombaj yapmış
(şişmiş) veya tahrip olmuş kutulardaki süt içilmemelidir. Serin ve kuru yerde muhafaza edilmelidir.”
uyarılarına yer veriliyor.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteği ve Balparmak Honeybana’nın sponsorluğunda düzenlediği “Geleceğimizin Gözüyle
Güvenilir
Gıda
Resim
Yarışması”nın ödül töreninde konuşan Bakan Eker, yarışmanın öğrencilerin gıda maddelerinin korunması ve ambalaja bakış açısını
ortaya koyduğunu söyledi.
Gıda güvenliğinin önemine işaret
eden Eker, güvenli gıda için birçok
sistem kurduklarını ve düzenleme
yaptıklarını kaydetti. Eker, açıkta
satılan gıdaları tüketmemeleri
uyarısında bulunduğu öğrencilerden, ambalajlı ve son kullanma ta-
rihi geçmemiş ürünleri almalarını
ve bol bol süt içmelerini istedi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da
sağlığı tehdit eden faktörlerin arasına bugün güvenilir gıdalara erişememenin de girdiğini belirterek,
“Hepimiz bu konuda dikkatli olmalı, sağlığımızı tehdit eden gıdalar ile güvenli gıdayı birbirinden
ayırt etmeyi öğrenmeliyiz.” dedi.
Törende ilköğretim okullarının 2,
3 ve 4’üncü sınıf öğrencilerinin katıldığı yarışmada Türkiye çapında
dereceye giren Karaman’dan Elif
Kurt, Sinop’tan Rümeysa Tunç ve
Mersin’den Asya Ülger’e ödülleri,
bakanlar Eker ve Avcı ile Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak tarafından verildi. Artvin’den Aleyna Su ise Honeybana Balparmak Özel Ödülü’ne layık görüldü. Yarışmada 81
ilde ilk üçe giren resimlerden oluşturulacak sergi, bütün Türkiye’yi
dolaşacak.
Çocuklar en fazla peynir tüketiyor
Türkiye’de okul çağındaki her 6 çocuktan beşinin her gün düzenli olarak kahvaltı
yaptığı belirlenirken, çocukların her gün tükettiği besinlerin başında peynir geliyor.
Çocukların en sık tükettiği süt ve süt ürünleri; peynir, yoğurt, ayran ve tam yağlı süt
olarak sıralanıyor.
n Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda, Dünya Sağlık Örgütü
(DSÖ), Milli Eğitim Bakanlığı ve
Hacettepe Üniversitesi ile yürütülen “Çocukluk Çağı Obezite Araştırması (COSI-TR) Ön Raporu,
çocukların beslenme davranışları
ile süt ve süt ürünlerinin tüketimi
konusunda da çarpıcı sonuçlar ortaya koydu.
Ülke genelinde 163’ü kentsel,
53’ü kırsalda olmak üzere toplam
216 ilkokulda okuyan ikinci sınıf
öğrencilerini (7-8 yaş grubu) kapsayan araştırmada, 2 bin 541 kız
öğrenciye ve 2 bin 560 erkek öğrenciye ulaşıldı. Sahada veri toplama çalışmaları 15 Mayıs-11 Haziran 2013 tarihleri arasında tamamlanan araştırmaya göre,
okulların %61,4’ünde tüm öğrencilere ücretsiz süt sağlanıyor.
Kentlerdeki okulların %81,4’ü,
kırsaldaki okulların %69,8’i olmak üzere okulların ortalama
%78,5’inde öğrencilere Okulda
Beslenme Eğitimi veriliyor.
Araştırma kapsamında, “Ailelerin
Beyanlarına Göre Çocukların Yaşam Tarzları” başlığı altında, kentlerde 4 bin 2, kırsal kesimde 854
aile olmak üzere toplam 4 bin 856
aile ile görüşme yapıldı. Çocukların Beslenme Davranışları konusundaki belirlemelere göre, her 6
çocuktan 5’i (%84,6) her gün
kahvaltı yapıyor. Kentler ve kırsal
kesimdeki ailelerin ortalama
%84,6’sı çocuklarının her gün,
%13,5’i haftada 2-6 defa kahvaltı
yaptığını belirtti. Çocukların
%1,9’unun ise hiç kahvaltı yapmadığı bildirildi.
Ailelerin beyanlarına dayalı olarak
çocukların bazı besin ve içecekleri
tüketim sıklığı da belirlendi. Buna
göre, çocukların her gün tükettiği
besinlerin başında %51 oranı ile
peynir geliyor. Süt ve süt ürünlerinin tüketim sıklığında peyniri,
%36,9 oranı ile yoğurt, %28,7
oranı ile ayran ve %27,9 oranı ile
tam yağlı içme sütü takip ediyor.
Et ürünlerinin tüketiminin, süt
ürünlerine göre daha az olduğu
belirlenen araştırmanın sonuç bölümünde, “Meyve, sebze ve protein içeren gıdaların her gün tüketilmesi hedefine ulaşılamadığı öğrenilmiştir.” denildi.
A ile le rin B e y a n la rın a g öre Ço cu kla rın K a h v a ltı Y a p m a D u ru m la rı ( % )
K a h v a ltı y a p m a s ıklığı
K ent
K ır
S ayı
Y üz d e
H e r g ün
85,1
82,2
4.053
84,6
H a fta d a 4-6 g ün
5,3
6,8
266
5,6
H a fta d a 2-3 g ün
7,6
9,2
379
7,9
K a h v a ltı y a p m a z
2,0
1,8
95
1,9
Pınar ve SÜTAŞ’a ödül
Süt sektörünün önde gelen firmalarından Pınar Süt, Ege
Bölgesi Sanayi Odası; SÜTAŞ ise Bursa Ticaret ve
Sanayi Odası tarafından Kurumlar Vergisi dalında
ödüllendirildi.
n Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın
(EBSO) “Başarılı Sanayi Kuruluşları Ödül Töreni”, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın katılımıyla yapıldı. Türk Ticaret Kanunu başta olmak üzere iş dünyasına yönelik düzenlemeleri değiştirdiklerini hatırlatan Yazıcı, şirketlerin genel kurullarının ilk kez
elektronik ortamda yapılmasını
sağladıklarını kaydetti.
Ço cu kla rın b a z ı b e s in v e içe ce kle ri tüke tim s ıklığı - S üt v e s üt ürün le ri ( % )
B e s in le r
H e r g ün
H a fta d a 4-6 ke z
H a fta d a 1-3 ke z
H iç
A z /Y a rım Y a ğlı S üt
23,6
15,4
29,0
32,0
4.490
T a m Y a ğlı S üt
27,9
18,1
30,9
23,1
4.494
4.439
A ro m a lı S üt
A ile sayı
8,3
8,8
35,6
47,3
P e y n ir
51,0
16,5
22,1
10,5
4.640
A y ra n
28,7
25,7
41,2
4,3
4.620
Y o ğu rt
36,9
26,9
31,0
5,2
4.587
5,9
11,6
59,2
23,3
4.489
S ütlü P u d in g
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı
Ender Yorgancılar ise “İstikrar, iş
dünyası için son derece önemlidir.
Son olaylar göstermiştir ki; siyasi
kaos önümüzdeki dönemde en
önemli risktir ve ekonominin geri
planda kalmasını sağlayacaktır.
Temennimiz, herkesin üzerine düşen hassasiyeti göstermesi.” dedi.
Törende üretim, yatırım, ihracat,
vergi, istihdam, Ar-Ge ve inovasyon ile marka alanında başarı sağlayan EBSO üyelerine ödülleri verildi. Gıda Sektöründen Kurumlar
Vergisi dalında Pınar Süt, İnovasyon dalında Tukaş ödül aldı.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın
(BTSO) “Ekonominin Oscar’ları”
olarak da anılan “Ekonomiye Değer Katanlar 2013” Ödülleri de
dağıtıldı. Törende, Gelir vergisi
dalında SÜTAŞ Yönetim Kurulu
ve TÜSİAD Başkanı Muharrem
Yılmaz büyük ödülün sahibi olurken, Kurumlar vergisi dalında gıda sektöründen SÜTAŞ ve Erikli
Su ve Meşrubat Sanayi Şirketi, Yatırımcılık Kategorisinde ise Tat
Konserve, ödüle layık görüldü.
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 9
suthattı Ocak - Şubat 2014
Sayfa
Gündem
İhracatçıya yerli
süt tozu zorunluluğu
Süt Sektörü, İzmir’de buluştu
Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik Destekleme
5 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen II. Tire Süt
Uygulama Esasları Tebliği ile ihracatçılara, süt tozunu
Sempozyumu, süt ve süt ürünleri sektörü temsilcileri ve
yurt içinden temin etme zorunluluğu getirildi.
akademisyenlerin katılımıyla gerçekleştirildi.
n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca 26 Aralık’ta Resmi
Gazete’de yayımlanan Çiğ Sütün
Değerlendirilmesine Yönelik Destekleme Uygulama Esasları Tebliği, 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi.
n Süt sektörünün paydaşlarını
buluşturan II. Tire Süt Sempozyumu’nda süt işletmelerinin sorunları ve çözüm önerileri tartışıldı.
Sempozyumda; Türkiye süt sektörü, Gıda güvenliği açısından çiğ
süt kalitesi, Süt sektöründe örgütlenme modeli, Süt işleme tesislerinde modernizasyon, Süt ürünlerinde aflatoksin ve antibiyotik konuları masaya yatırıldı.
Tebliğ uyarınca, dahilde işleme
izin belgesi kapsamında ihracı taahhüt edilen işlem görmüş ürünün elde edilmesinde hammadde olarak kullanılan
yağlı-yağsız süt tozunun
yurt içinden temin
edilmesi esas olacak.
Süt tozu alımı, bakanlıkça süt tozu üretim kotası tahsis edilen süt tozu
üreten sanayici, imalatçı, imalatçıihracatçılardan yapılacak.
Önceden ihracatın gerçekleştiğinin belgelenmesi kaydıyla, süt tozu üretim kotası olanlardan yurt
içi alımın yapılmasına imkan bulunmaması halinde ilgili İhracatçı
Birlikleri Genel Sekreterliği’nin
uygun görüşü ve USK’nın “Yurt
İçinde Temin Edilememiştir” kaşesi ile ithalata izin verilebilecek.
Süt tozu üreten/ürettiren gıda işletmesine, Dahilde İşleme Rejimi
kapsamında faaliyet gösteren ve
standartlara uygun olarak ürettiği/ürettirdiği yağlı-yağsız süt tozunu kendi işletmesinde kullanmak veya imalatçı-ihracatçılara belgelendirerek satmak
şartıyla ton başına ödeme
yapılacak. Sanayicilerin
süt tozu üretim kota
miktarları, kotaların
dağıtım tarih ve kriterleri,
yararlanıcıların taahhüt ettikleri
miktarlarla bir önceki ay içerisinde
işledikleri süt miktarları dikkate
alınarak Hayvancılık Genel Müdürlüğü’nce belirlenecek.
Süt tozu üretimi için gerekli olan
soğutulmuş çiğ süt, üretici örgütlerinden tedarik edilecek.
Süt üretiminde ilk sırada yer alan İzmir’in Tire ilçesinde
Düzenleme Komitesi Başkanlığını
Ege Üniversitesi Tire Kutsan Meslek Yüksek Okulu Müdürü ve Ege
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt
Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Uysal’ın üstlendiği sempozyumun açılışında, IDF
Türkiye Ulusal Komite Sekreteri
ve Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdürü Prof.
Dr. Nevzat Artık, Japonya Yokohama’da düzenlenen IDF Dünya
Süt Zirvesi konulu bir sunum yaptı. Sempozyumda; Süt Sektöründe
Mevcut Durum, Süt Sektöründeki
Teknolojik Yenilikler ve Uygulamalar oturumları ile Süt Sektöründe Sorunlar ve Çözüm Önerileri
paneli gerçekleştirildi. Süt Sektöründe Mevcut Durum oturumunda konuşan İzmir Damızlık Koyun
Keçi Yetiştiricileri Birliği Yönetim
Kurulu Başkanı Özer Türer, Türkiye’nin keçi sütü ve süt ürünleriyle dünya pazarından pay alabilecek
aşamaya geldiğini söyledi.
9
Süt Sektöründe Teknolojik Yenilikler ve Uygulamaları oturumunda konuşan TetraPak Süt Kategorisi Pazarlama Müdürü ve ASÜD
İcra Kurulu üyesi Nevra Tatargil
ise ambalajlı sütün önemi konusundaki görüşlerini paylaştı.
Panelin konuşmacılarından Tire
Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut
Eskiyörük, süt sektörünün, kırsal
alanda oluşturduğu ekonomik
canlılık, sanayi ve ticarete sağladığı katma değer ile gıda sektörü
içindeki en önemli unsur haline
geldiğini belirtti. Prof. Dr. Harun
Uysal da, “Yıllık 17 milyar litreye
ulaşan ülkemiz çiğ süt üretiminin
yaklaşık yüzde 10’unun gerçekleştirildiği İzmir, Türkiye süt üretiminde birinci sıraya yerleşti.” dedi.
Gürsüt-TOSBİ Yönetim Kurulu
Başkanı Kosat Gürler ise ev sahipliği yaptıkları sempozyuma, her
yöreden katılımlar olmasından
memnuniyet duyduklarını söyledi.
ASÜD Genel Sekreteri Dr. İsmail
Mert de, sektördeki sorunlar ve
çözüm önerileri konusunda
ASÜD’ün görüşlerini dile getirdi.
Sidas Tanıtım Genel Müdürü Şakir
Sarıçay, sempozyuma tüm Türkiye’den katılım olduğunu kaydetti.
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 10
10 Sayfa
Ocak - Şubat 2014 suthattı
Gündem
Sütte hijyenin önemi, Samsun’da masaya yatırıldı
Sütte hijyen konulu uluslararası katılımlı Sağlıklı
Me rtç e
Dr. İsmail Mert
Süt (Healthy Milk) Projesi’nin 25 Kasım’daki
kapanış oturumunda, ASÜD Genel Sekreteri Dr.
İsmail Mert de, “Türkiye’de Süt Sektörü ve Süt
Hijyeni” konulu bir konferans verdi.
Azerbaycan izlenimleri
eçen sayımızda, bir grup
işadamımızla birlikte sektörel ticaret heyeti olarak Azerbaycan’a yapacağımızı duyurduğum
inceleme gezisini, 16-18 Aralık
2013 tarihleri arasında ASÜD
Başkanımız sayın Harun Çallı’nın
başkanlığında gerçekleştirdik. Ziyarete ilişkin izlenimlerimi, sizlerle paylaşmak istiyorum.
G
Peşinen söyleyeyim; ASÜD olarak 14 üye firmamızın katılımıyla
gerçekleştirdiğimiz ziyaret sırasında kardeş ülke Azerbaycan yetkililerinin ve başta Büyükelçimiz
Alper Coşkun bey olmak üzere
Türk Büyükelçiliği çalışanlarının
yakın ve sıcak ilgisi, hepimizi
memnun etti. Kendilerine teşekkür ediyorum. Tek olumsuzluğun,
Azerbaycan hükümetinin Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarına vize
uygulaması olduğunu da hemen
belirteyim.
Heyet olarak 16 Aralık’ta mahalli saatle 05.30’da, günün ilk
ışıklarıyla birlikte Bakü havaalanına indiğimizde Bakü Ticaret Baş
müşavirimiz H. Necip Yavuz ve
ekibini, bizi bekler bulduk. Eşyalarımızı otele bırakır bırakmaz, hiç
vakit kaybetmeden Türkiye Büyükelçiliğine gittik. Bizi çok sıcak
bir şekilde karşılayan Büyükelçi
sayın Alper Coşkun, Azerbaycan
ile ilgili çok yararlı bilgiler verdi.
Ticaret Baş müşavirimiz Necip
Yavuz da, Azerbaycan ekonomisi
ve süt sektörü hakkındaki bilgileri bizimle paylaştı. Aynı gün öğleden sonra Azerbaycan’ın önde gelen işadamlarının üyesi olduğu
Azerbaycan Milli Sahibkarlar
Konfederasyonu’nu (ASK) ziyaret
ettik. ASK Başkanı ve aynı zamanda Azerbaycan Beynelhalk
Bankı ASC Yönetim Kurulu Baş-
kanı Sayın Memmed Musayev, Tarım, Sanayi, Gümrük, Dışişleri
Bakanlığı yetkilileri ve süt sanayi
temsilcilerinden oluşan 20 kişilik
bir heyetle bizi çok sıcak bir şekilde karşıladı. Sayın Musayev ve diğer yetkililer, bizleri Azerbaycan’da görmekten duydukları
memnuniyeti dile getirerek, Türkiyeli kardeşleri ile işbirliği yapmaktan çok mutlu olacaklarını
ifade ettiler.
İkinci gün Azerbaycan-Türkiye
İşadamları Birliği (ATİB) Başkanı
Cemal Yangın ve AzerbaycanTürk Sanayici ve İşadamları Beynelhalk Cemiyeti (TÜSİAB) Genel Sekreteri Yasin Göral beyi ziyaretimizde, Azerbaycan’daki yatırım ortamı hakkında bilgi teatisinde bulunuldu. Tarım Bakanlığı
Hayvancılık Genel Müdürlüğü’nde Cengiz Ferecov’u ziyaretimizde de Azerbaycan’da hayvancılık, süt ve ürünleri üretimi ve ticareti ile ilgili bilgiler verildi.
1 milyon 719 bin 600 ton çiğ
süt üretimiyle ihtiyacının ancak
1/3’ini karşılayan Azerbaycan’ın
en çok ithal edilen ürünler; tereyağı, peynir, yoğurt ve süt. Azerbaycan’da raflarda pek çok ürünümüz yer alsa da Azerbaycan’ın ithalatındaki payımız %3,5-4,5
arasında değişiyor. Gördük ki
Azerbaycan’da, hem yatırım hem
de ticaret için önemli fırsatlar bulunmaktadır ve öyle ümit ediyorum ki ziyaretimiz; firmalarımız
açısından nelerin yapılıp, nelerin
yapılamayacağını göstermesi bakımından yararlı olmuştur. ASÜD
olarak 2014 yılı içinde 4 veya 5
ülkeye daha sektörel ticaret heyeti
ziyaretinde bulunmayı planlamaktayız. Sağlıklı, huzurlu ve başarılı bir yıl dilerim.
A S ÜD H ey eti, B akü’de T ürkiy e B üy ükelçiliğini de z iy aret etti.
n Türkiye’den Kafkas Üniversitesi’nin koordinatörlüğünde, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Abdullah Gül Üniversitesi, Malatya İl
Tarım Müdürlüğü, Serhat Kalkınma Ajansı ve Zafer Eğitim, Kültür
ve Sağlık Vakfı olmak üzere altı,
AB’den ise Portekiz, İspanya, Almanya ve Finlandiya’dan dört
üniversite ve araştırma kuruluşunun ortaklığında, Avrupa Birliği
“Lifelong Learning Programme’’
kapsamında yürütülen “Healthy
Milk: Key Components of Milk
Hygiene Farm to Consumer” konulu projenin kapanış oturumu,
25 Kasım 2013 tarihinde Samsun’da yapıldı.
Toplantının açılışında OMÜ Ziraat Fakültesi proje ekibinden Prof.
Dr. Ergin Öztürk ve Araştırma
Görevlisi Murat Emir bilgilendirmelerde bulundu. İnsanların sağlıklı ve dengeli beslenmesinde en
temel ve stratejik besin kaynaklarından biri olan sütün ahırdan son
tüketiciye ulaşıncaya kadar geçirdiği evrelerde bozulma riskinin oldukça yüksek olduğuna vurgu yapan araştırmacılar, bu nedenle
tüm aşamalarda süt hijyeni ile ilgili çok ciddi tedbirlerin alınması
gerektiğini bildirdiler. Prof. Öztürk, “Süt ve süt ürünleri gibi gıda
maddelerinin üreticiden tüketiciye
ulaşıncaya kadar geçirdikleri tüm
aşamalardaki standartlar, tüketicilerin tüketim alışkanlıklarına ve
sağlıklarına etki etmektedir. Bu
kapsamda gelişmiş ülkelerde tüketicilerin sağlığı ve kalite beklentileri göz önüne alınarak düzenlemeler yapılmaktadır.” dedi.
Ülkemizde süt hijyeni ile ilgili gerekli kanuni düzenlemeler olmakla birlikte, uygulamada ciddi zorluklar yaşandığının altını çizen
Öztürk, özellikle küçük aile işletmelerinde hem hayvanlara uygulanan çeşitli işlemlerde hem de sütün sağımı ve depolanmasında bilinçli hareket edilmemesinin, sütün hijyen ve kalitesinin olumsuz
etkilenmesine neden olduğunu
kaydetti. Öztürk, “Mevzuata uygun standartlarda üretim ve depolamaya tabi olmayan çiğ sütler,
hijyen açısından risk taşımaktadır. Tüketicilerin süt hijyeni konusunda bilinçli olması, bu risklerin önlenebilmesi için büyük
önem arz etmektedir. Sağlıklıhijyenik süt talebi, hijyenik süt
üretiminin en önemli teşvik edici unsuru olacaktır. Yürütülen
HMILK projesiyle tüketicilerin süt hijyeni konusundaki bilinçlerinin geliştirilmesine yönelik farkındalık
oluşturulmasına katkı sağlanmaya
çalışılmıştır. Bunun yanı sıra projenin asıl yaygın etkisi ahırda ve
süt üretim işletmelerinde çalışanların süt hijyeni konusunda eğitimi amacıyla modüller geliştirilerek internet ortamına konulması
olmuştur.” diye konuştu.
Projenin amacı konusunda bir sunum yapan proje yürütücüsü Yrd.
Doç. Dr. Muhammet Şakiroğlu,
“Süt üretimi, ana üretim faaliyeti
konumuna geçmeli.” derken, Prof.
Dr. Ana Maria Gomez de, “Projemizde oldukça basit bir dil kullanarak herkese ulaşmaya çabaladık.” dedi.
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Genel
Sekreteri Dr. İsmail Mert, toplantının kapanış oturumunda “Türkiye’de süt sektörü ve süt hijyeni”
konulu bir konferans verdi. Mert,
“Her geçen yıl giderek artan dünya nüfusunun beslenmesi gerekiyor. Orta sınıf çoğalmakta, ticaret
küreselleşmekte ve teknoloji gelişmektedir. Tüketiciler daha çok
ambalajlı gıdaya yönelmektedir.
Küresel pazarda pastörize süt her
geçen gün artmaktadır. Türkiye’de 2000 yılından sonra katma
değer olarak en çok katkıda bulunan tarımsal ürün, çiğ süttür.” diye konuştu.
Fonksiyonel süt ürünlerinde en gözde pazar BRIC ülkeleri
n Fonksiyonel süt ürünleri için
en hızlı büyüyen pazarların Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’den
oluşan BRIC ülkeleri ile Meksika
olduğu bildirildi.
Euromonitor International tarafından “Sağlıklı ve Fonksiyonel Sütçülük” toplantısında yapılan sunuma göre, 2012 yılında Çin’in pazara katkısı 1.6 milyar dolar, Brezilya’nın 1.4 milyar dolar, Hindistan’ın 650 milyon dolar, Meksika’nın 400 milyon dolar ve Rusya’nın ise 300 milyon dolar olarak
gerçekleşti. Bu ürünlerin daha az
miktarlarda tüketildiği Fransa,
Belçika, Portekiz, İsveç ve Yuna-
nistan gibi ülkelerde de, ekonomik
ve yasal sıkıntılara rağmen pazarda büyüme gözlemlendi.
Euromonitor Küresel Sağlık ve
Refah Araştırma Başkanı Ewa
Hudson, 2012 yılında en hızlı büyüyen pazarın Çin olduğunu,
2013 yılında da daha büyük bir
büyümenin gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi. Fonksiyonel süt
ürünleri pazarında satışlara fonksiyonel yoğurt ve yağı azaltılmış süt
ürünlerinin yön verdiğine dikkat
çeken Hudson, Hindistan’ın da
özellikle perakende kanallarının
modernleşmesi ile “muazzam” bir
potansiyele sahip olduğunu vur-
guladı. Fonksiyonel ve zenginleştirilmiş süt ürünleri ve yağı azaltılmış süt ürünlerinin 2018 yılına
kadar da en fazla büyümeyi sergilemesi beklenirken, prebiyotik ve
probiyotik yoğurtlar, büyüme anlamında probiyotik olmayan yoğurtları geride bıraktı.
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 11
suthattı Ocak - Şubat 2014
Sayfa
Gündem
Meslek standartları görüşe açıldı
5. Tarım ve İnsan Fotoğraf Yarışması sonuçlandı
Peynir İşleme Operatörlüğü ile Süt ve Süt Ürünleri
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın DenizBank
İşleme Operatörlüğü meslek standartları hazırlanarak,
sponsorluğunda düzenlediği 5. Tarım ve İnsan Fotoğraf
sektörün görüşüne açıldı.
Yarışması’nın ödül töreni, 12 Aralık’ta yapıldı.
n Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası (TÜGİS) ile Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) arasında meslek standardı hazırlanması konusunda imzalanan protokol kapsamında “Peynir İşleme Operatörlüğü Seviye 4” ve “Süt ve Süt Ürünleri İşleme Operatörlüğü Seviye 4”
mesleki standartları hazırlandı.
Sektörün görüşüne açılan taslaklardaki meslek tanımları ve diğer
bazı kriterler şöyle:
Peynir işleme operatörlüğü
Peynir İşleme Operatörü; iş sağlığı
ve güvenliği ile çevreye ilişkin önlemleri alarak, kalite ve gıda güvenliği sistemleri çerçevesinde; sütü işlemek, peynir çeşitleri yapmak ve mesleki gelişim faaliyetlerine katılmak için gereken bilgi ve
beceriye sahip nitelikli kişidir.
Çalışma Ortamı ve
Koşulları
Peynir İşleme Operatörü; gıda
sektöründe, süt ve süt ürünlerinin
üretimini yapan işletmelerde, kapalı ortamlarda çalışır. Çalışma ortamında gürültü, hammadde ve
katkı malzemelerinden kaynaklı
toz ve alerjen maddeler bulunabilir. İş sürecinde, vardiyalı ve esnek
süreli çalışma söz konusudur. Teknik işlemler sırasında önlenmesi
mümkün olmayan risklerden korunmak amacıyla kişisel koruyucu
donanım kullanır. Çalışma ortamında iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini gerektiren kaza ve sağlık
riskleri bulunmaktadır.
Peynir İşleme Operatörü mesleğini
icra eden kişinin, portör olmaması
ve bunun için yasal ve zorunlu
sağlık muayenesinin yapılmış olması gerekmektedir.
Görevleri
İş sağlığı güvenliği ve çevre güvenliği önlemleri almak, İş organizasyonu yapmak, Kalite verimlilik
ve gıda güvenliği işlemlerini yürütmek, Sütü işlemek, Peynir yapmak, Sistem ekipmanlarının periyodik bakımlarının yapılmasını
sağlamak, Mesleki gelişim faaliyetlerine katılmak.
Ölçme, Değerlendirme ve
Belgelendirme
Peynir işleme operatörlüğü meslek
standardını esas alan ulusal yeterliliklere göre belgelendirme amacıyla yapılacak ölçme ve değerlendirme, gerekli şartların sağlandığı
ölçme ve değerlendirme merkezlerinde yazılı ve/veya sözlü, teorik ve
uygulamalı olarak gerçekleştirilecektir. Ölçme, değerlendirme ve
belgelendirmeye ilişkin işlemler
Mesleki Yeterlilik, Sınav ve Belgelendirme Yönetmeliği çerçevesinde yürütülür.
Süt ve süt ürünleri işleme
operatörlüğü
Süt ve Süt Ürünleri İşleme Operatörü; iş sağlığı ve güvenliği ile çevreye ilişkin önlemleri alarak, kalite
ve gıda güvenliği sistemleri çerçevesinde; sütün kabulünü yapmak,
sütü işlemek, süt ürünü çeşitleri
yapmak ve mesleki gelişim faaliyetlerine katılmak için gereken
bilgi ve becerilerden tümüne ya da
bir kısmına sahip nitelikli kişidir.
Çalışma Ortamı ve
Koşulları
Süt ve Süt Ürünleri İşleme Operatörü; gıda sektöründe, süt ve süt
ürünlerinin üretimini yapan işletmelerde, kapalı ortamlarda çalışır.
Çalışma ortamında gürültü, hammadde ve katkı malzemelerinden
kaynaklı toz ve alerjen maddeler
bulunabilir. İş sürecinde, vardiyalı
ve esnek süreli çalışma söz konusudur. Teknik işlemler sırasında
önlenmesi mümkün olmayan risklerden korunmak amacıyla kişisel
koruyucu donanım kullanır. Çalışma ortamında iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini gerektiren kaza ve
sağlık riskleri bulunmaktadır.
Görevleri
İş Sağlığı ve çevre güvenliği önlemleri almak, İş organizasyonu
yapmak, Kalite verimlilik ve gıda
güvenliği işlemlerini yürütmek,
Sütün kabulünü yapmak, Sütü işlemek, Tereyağı ve süttozu yapmak, Sistem ekipmanlarının periyodik bakımlarının yapılmasını
sağlamak, Mesleki gelişim faaliyetlerine katılmak.
n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile DenizBank işbirliğiyle,
toprağın ve tarımın önemi konusunda toplumsal ve bireysel duyarlılığı artırmak amacıyla düzenlenen 5. Uluslararası Tarım ve İnsan
Fotoğraf Yarışması’nın kazananları
ödüllerini aldı.
Tarım, hayvancılık, toprak, su, gıda ve gıda ürünlerinin korunması
ile çiftçi, köylü ve köy yaşamı konularının işlendiği yarışmaya bu
yıl 6 farklı kategoride, 769 kişi 3
bin 158 fotoğrafla katıldı. “Genel”
kategoride Alaattin Kandaoğlu ile
Seyit Konyalı, “Toprak” kategorisinde Aynur Yıldırım ile Enver
Pekşen, “Çiftçi ve Üretici” kategorisinde Mahmut Orhan Alkaya ile
Sadi Altun, “Öğrenci” kategorisinde Fatih Karaoğlu ile Fırat Kıztan-
11
rı, “Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı çalışanı” kategorisinde
Alaettin Çetin ve Semiha Turan,
“DenizBank çalışanı” kategorisinde ise Şerife Cengiz birinci oldu.
Deniz Akademi İstanbul’daki törende, birincilere ödül ve plaketleri, Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı Eğitim, Yayım ve Yayınlar
Dairesi Başkanı Halil İbrahim
Gül, DenizBank Genel Müdürü
Hakan Ateş ile oyuncu ve sunucu
Beyazıt Öztürk’ün de aralarında
bulunduğu jüri üyeleri tarafından
verildi. Dereceye girenlere toplam
20 bin TL para ödülü verilen yarışma kapsamında ödül alan ve sergilenmeye değer bulunan fotoğraflar; Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı birimleri tarafından 81 ilde
sergilenecek.
GTHB Eğitim, Yayım ve Yayınlar
Dairesi Başkanı Halil İbrahim
Gül, tarımsal verimliliğin artırılmasında üreticilerin eğitimini sağlayacak tarımsal yayıma büyük
önem verdiklerini söyledi. Gül,
“5.000 köye 500.000 kitap’ projesi de, yayın faaliyetleri anlamında
çok güzel bir çalışma. Bu projenin
de önümüzdeki yıllarda hayvancılığı da içerecek şekilde genişlemesini diliyoruz.” dedi.
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 12
12 Sayfa
Ocak - Şubat 2014 suthattı
Ekonomi
OTP’ye 7 yıl için 408
milyar avro bütçe...
Tarımın 2014 bütçesi 14 milyar lira
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 2014 yılı
bütçesi, 14 milyar 230 milyon 405 bin lira olarak
belirlendi. Bu yıl 10 milyar TL’ye ulaşacak tarımsal
desteklerin 3 milyar lirası hayvancılık için kullanılacak.
n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 2014 yılı bütçe tasarısı,
16 Aralık 2013 tarihinde TBMM
Genel Kurulu’nda görüşülerek kabul edildi. Bakanlığın 2014 bütçesi, 2013 yılı bütçe başlangıç ödeneğine göre %8,5 artışla 14 milyar
230 milyon 405 bin lira oldu.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker, Bakan Yardımcısı
Kutbettin Arzu, Müsteşar Vedat
Mirmahmutoğulları ile bakanlık
yöneticilerinin katılımıyla 7
Ocak’ta düzenlediği basın toplantısında, 2013 yılını değerlendirdi,
2014 yılı planlarını anlattı.
2013 yılında dünyada buğday üretiminin 750 milyon tona çıktığını,
724 milyon ton süt üretildiğini
vurgulayan Eker, FAO’nun belirlemelerine göre geçen yıl gıda fiyatlarında %4,4 oranında azalma yaşandığını kaydetti.
Türkiye’de tarım sektörünün ge-
çen yıl %3,9 oranında büyüdüğünü belirten Eker, “AB’de tarımın
10 yıllık ortalama büyüme oranı
%0,2 iken, Türkiye tarım sektörünün 10 yıllık ortalaması %2,2. 62
milyar doları aşan tarımsal hasıla
ile Avrupa’nın birinci, dünyanın 7.
büyük tarım ekonomisi haline geldik. Bitkisel üretimde 2013 yılında Cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırdık. Buğday üretimi 22 milyon tona, mısır yaklaşık 6 milyon
tona, çeltik 900 bin tona, ayçiçeği
1,5 milyon tona, turunçgil 3,7
milyon tona ulaştı.” dedi.
“AB’ye süt ve süt ürünleri
ihracatına başladık”
Cumhuriyet tarihinde ilk kez 2013
yılında damızlık düve ihracatına
başlandığını hatırlatan Eker,
2018’e kadar Azerbaycan ve Türkmenistan’a 6 bin baş hayvanın ihraç edileceğini kaydetti. Küçükbaş
ihracatına da Katar ve Azerbaycan’la başlandığını vurgulayan
Eker, AB’ye süt ürünleri ihracatına
da 2013 yılı içinde başlandığının
altını çizdi. Eker, “AB, Türkiye’de
hijyen şartlarının, hayvan hastalıklarıyla mücadele sisteminin yeterli
olmadığını gerekçe göstererek, süt
ürünlerimizin girmesine izin vermiyordu. Sistemli, programlı,
uzun bir çalışmayla ihracata başlandı.” diye konuştu.
2013 yılında kapsamı özel okullar-
la genişletilen Okul Sütü Programı’nın 2014 yılında da uygulanacağını hatırlatan Eker, kırsal kalkınma için tarımsal üretimin katma değer sağlayacak şekilde gıda
sanayine dönüşmesi gerektiğini
vurguladı. Eker, 1 milyar TL hibe
desteği ile 4.733 tarıma dayalı sanayi tesisi kurulduğunu, bu sayının 2015 sonunda 6 bine çıkacağını söyledi. 2013’de 500 bin gıda
denetimi yapıldığını bildiren Eker,
2014 planlarını da şöyle açıkladı:
Sürü yönetimi eğitimi alan çobanları istihdam eden sürü sahipleri
desteklenecek.
33 ilde etçi ırkların geliştirilmesi
amacıyla buzağı desteği verilecek.
Et ve Süt Kurumu, piyasa regülasyonunda aktif görev üstlenecek.
TKDK, toplam 1.1 milyar lira tutarında 5 bin projeye 600 milyon
TL hibe desteği verecek.
2013’de karşılıksız, hibe olarak 9
milyar TL tarımsal destek verildiğini belirten Bakan Eker, 2014 yılında tarımsal desteklerin toplam
tutarının 10 milyar TL’ye yükseleceğini söyledi. Eker, destekler içindeki payı %30 olan hayvancılık
desteklerinin de 2013’teki 2,8 milyar TL’den bu yıl 3 milyar TL’nin
üzerine çıkacağını söyledi.
n Avrupa Parlamentosu’nun Ortak Tarım Politikası’na ilişkin kararının ardından Brüksel’de bir
araya gelen bakanların onayı ile
OTP’nin onay süreci tamamlandı.
AB Bütçesi’nin %38’i oranında, 7
yıl için 408.3 milyar avro olarak
belirlenen Ortak Tarım Politikası
bütçesinin 312.7 milyar avrosu
(%76,6) doğrudan destekler ve
sübvansiyon gibi pazar destek
araçlarına ayrılacak. Kırsal kalkınma ise 95.6 milyar avro ile bütçenin %23,4’ünü oluşturacak.
Anlaşmaya varılamaması nedeniyle uygulaması 2015’e ertelenen
OTP’nin daha fazla aksamasının
önüne geçen onayın ardından Bakanlar Konseyi’nden yapılan açıklamada, “Reformun ana hedefleri
Ortak Tarım Politikası’nı daha
çevreci ve hedefe yönelik hale getirmek, çiftçilere verilen gelir desteğinin daha eşitlikçi bir şekilde
dağıtılması ve daha etkin bir kalkınma politikasıdır.” denildi.
OTP müzakereleri sırasında destek
mekanizmaları, ‘Daha çevreci ve
adil’ tarım uygulamaları lehine geliştirildi ve küçük çiftlik sahiplerine eskisine göre daha büyük bir
pay verilmesi kararlaştırıldı. AB
ülke ve bölgelerine verilen destek
düzeyinde de bir denge gözetilerek, halen AB ortalamasından
%90’dan daha düşük pay alan ülkelere kademeli olarak daha çok
kaynak ayrılması benimsendi.
İşletme modernizasyonu için ek süre
Modernizasyon yatırımlarını 2013 sonuna kadar
tamamlayamayan gıda işletmelerine, 31 Aralık 2014
tarihine kadar ek süre verildi.
n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Gıda İşletmelerinin
Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair
Yönetmelik’te yaptığı değişiklikle,
“Gıda üretim yeri, Gıda satış yeri,
Toplu tüketim yeri” tanımları da
yönetmeliğe eklendi.
Onaya tabi gıda işletmeleri, yerel,
marjinal ve sınırlı faaliyet kapsamı
içinde kalan faaliyetleri perakende
faaliyet olarak değerlendirilerek,
kayda tabi işletmeler kapsamına
alınırken, çalıştırılması zorunlu
personelin bağlı olduğu meslek
odasından belge alma zorunluluğu
da kaldırıldı. Onaya tabi gıda işlet-
A nahtar veriler*
Süt ve Süt Ürünleri Üretim Miktarı (T on)
* Kaynak: T ÜİK
melerinden 31/12/2012 tarihine
kadar modernizasyon planı veren,
ancak yatırımını 2013 sonuna kadar tamamlayamayan gıda işletmeleri ile modernizasyon planındaki aşamalara uymadığı için faaliyeti durdurulan gıda işletmelerine;
15 Şubat’a kadar müracaat etmeleri ve yetkili merci tarafından uygun bulunması halinde, yatırımlarını tamamlamaları için 31 Aralık
2014 tarihine kadar süre verilecek.
Süt kayıt sistemine kaydedilmiş,
onay belgesi alamayan süt toplama
merkezleri ise 2014 yılı sonuna kadar onay belgesi alacaklar.
E kim 2013
O cak-E kim 2013
605.194
6.663.431
315
3.799
111.567
1.068.228
2.067
24.214
381
4.005
T am-yarım yağlı süt tozu, kaymak tozu
3.072
32.112
Y ağsız süt tozu
2.712
32.797
T ereyağı
3.573
34.610
44.111
481.623
884
25.011
Y oğurt
84.414
911.607
A yran
46.733
469.872
T oplanan inek sütü
Çiftliklerden toplanan krema
İçme sütü
Kaymak
Koyulaştırılmış (Konsantre) süt
İnek peyniri
Koyun, keçi, manda veya karışık sütlerden elde edilen peynirler
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 13
suthattı Ocak - Şubat 2014
Tarıma dayalı yatırımlara
hibe desteği verilecek
Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı
çerçevesinde 81 ilde gerçekleştirilecek yatırımlar için
hibe desteği başvuruları, 27 Ocak’ta sona erecek.
n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında Tarıma Dayalı
Ekonomik Yatırımların Desteklenmesi Hakkında Tebliği, 14 Aralık
2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik yeni tesislerin yapımı, kısmen yapılmış yatırımların tamamlanması, mevcut tesislerin kapasite
artırımı ve teknoloji yenilenmesi
projeleri ile tarımsal faaliyetlere
yönelik yapılmış veya yapılacak tesislerde kullanılmak üzere alternatif enerji kaynaklarından jeotermal, biyogaz, güneş ve rüzgar
Sayfa
Ekonomi
enerjisi üretim tesislerinin yapımı,
koyun, keçi ve manda konularında
sabit yatırım projelerine hibe desteği verilecek.
Proje teklifleri 27 Ocak 2014 tarihine kadar il müdürlüklerine teslim edilecek olan yatırım projelerinin tamamlanma tarihi, 1 Aralık
2014 olacak. Başvuru sahibi gerçek ve tüzel kişilerin çiftçi kayıt
sistemine veya Bakanlık tarafından oluşturulmuş diğer kayıt sistemlerine son başvuru tarihinden
önce kayıtlı olması gerekecek. Hibeye esas proje tutarı, gerçek kişi
başvurularında 300 bin lirayı, tüzel kişi başvuruları için ise 800 bin
lirayı geçemeyecek. Proje tutarının
%50’si hibe yoluyla desteklenecek.
Süt ürünleri fiyatları
istikrarını koruyor
13
Gıdanın dış ticaret fazlası
5.2 milyar dolar…
n Uluslararası gıda emtia fiyatlarındaki değişimleri gösteren
FAO Gıda Fiyat Endeksi’nin Kasım ayı sonuçları, dünyada gıda fiyatlarının istikrarlı seyrettiğini ortaya koydu. Ekim ayında 206.6
puan olan Endeks, Kasım ayında
206.3 puan seviyesinde oluştu.
Endeks, Kasım 2012’ye göre ise
%4,4 oranında, 9,5 puan geride
bulunuyor.
Uluslararası piyasalarda süt ürünleri fiyatlarının da istikrarlı seyrettiği gözleniyor. Tereyağı, peynir,
yağlı süt tozu ve yağsız süt tozu ihraç fiyatlarının 2002-2004 dönemi
ihracat paylarına göre ağırlıklandırılmasıyla elde edilen FAO Mandıra Fiyat Endeksi, Kasım ayında
küçük bir düşüş yaşadı.
Ekim ayında bir önceki aya göre 1
puan artışla 252 puana ulaşan endeks; Kasım ayında 251,4 puana
düştü. Endeks seviyesi, 2012 Kasım ayına göre %23 daha yüksek.
Çin kaynaklı yağlı süt tozuna güçlü talebin sürmesi nedeniyle, güney yarıküredeki üreticiler tereyağı ve peynirden ziyade süt tozu
üretimine odaklanmış durumda.
Türkiye’nin tarımsal ihracatı, Ocak-Kasım 2013
döneminde 16 milyar dolara ulaşırken, gıda maddeleri
ihracatında dış ticaret fazlası 5.2 milyar dolar oldu.
n
Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker, 7
Ocak’ta düzenlediği basın toplantısında, 2013 yılında tarım ve gıda
ihracatındaki gelişmeleri de değerlendirdi. Gıda temin ve tedariki
bakımından güvenli bir ülke olan
Türkiye’nin, tarımsal ürünlerde
net ihracatçı olduğunu belirten
Eker, “75 milyon insanımızı, ülkemize gelen 30 milyon turisti besliyor, üstüne ihracat da yapıyoruz.
Bugün 186 ülkeye 1660 çeşit tarım ürünü ve gıda maddesi ihraç
eden bir ülkeyiz.” dedi.
TİM’in Ocak-Kasım 2013 dönemi
tarımsal ihracatını 21.3 milyar dolar olarak açıkladığına dikkat çeken Eker, şunları söyledi:
“Biz TÜİK rakamlarını esas alıyoruz. 2013’ün 11 ayında tarımsal
ihracatımız bir önceki yıla göre
%10,1 artışla 16 milyar dolara
yükseldi. Sadece gıda maddelerinde 5 milyar 200 milyon dolar dış
ticaret fazlası verdik.
Hayvansal ürün ticaretinde geçen
yıl 1.3 milyar dolarla Cumhuriyet
tarihinin rekoruna ulaştık.”
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 14
14 Sayfa
Ocak - Şubat 2014 suthattı
AB - Dünya
Küresel süt üretimindeki artış yavaşlayacak
OECD-FAO 2013-2022 raporunda, küresel süt
üretiminin geçen yıllara göre daha yavaş bir artış
göstereceği; üretim artışının %74’ünün gelişmekte olan
ülkelerden, %38’inin ise Hindistan ve Çin’den
kaynaklanacağı öngörüsünde bulunuldu.
n OECD ile BM Gıda ve Tarım
Örgütü’nün (FAO) tarımsal üretim ve tüketimde küresel düzeydeki gelişme ve öngörüleri içeren Tarıma Genel Bakış 2013-2022 Raporu’nda, gelişmekte olan ülkelerin ihracatlarındaki gelişme ile birlikte küresel tarım ticaretinde artış
beklentisine yer verildi.
kısıtlanan üretim ve ciddi talep artışı nedeniyle tarımsal ithalatında
artış beklenen Çin’in, en azından
temel gıdalarda kullanılan bitkisel
ürünler açısından kendine yeterli
kalması önemli. Gelir artışı ve tarımın büyümesi ile yetersiz beslenen
nüfusta sağlanan gerilemenin daha
da iyileşmesi gerek.
Küresel politik reformlar ve ekonomik büyümenin arz ve talepte
yol açtığı değişikliklerle tarımın,
özellikle gelişmekte olan ülkelerde
yatırım olanakları sağlayan ve pazar tarafından yönetilen bir sektör
haline geldiği vurgulanan rapordaki öngörüler şöyle:
Geleceğe dair tahminler
“Tarımsal üretimin genişlemesi en
azından orta vadede yavaşlayacak
gibi duruyor. Arz talebe, nispeten
yüksek kalacak fiyatlarla karşılık
verecek. Bu çerçevede gıda israfını
azaltacak önlemler, artan talebi
karşılamak ve verimliliği yükseltmek için önemli olacak. Dünya
nüfusunun beşte birine, hızlı bir
gelir artışına ve değişen tarım ve
gıda sektörüne sahip Çin’deki gelişmeler, gelecekte dünya pazarlarını derinden etkileyecek. Giderek
Tarımsal pazarlar ekonomik krizlere karşı dirençli olsa da, gelişmiş
ülkelerdeki yavaş iyileşme süreci
ve çoğu gelişmekte olan ülkedeki
canlı büyümeden etkilenecek.
Emtia fiyatları şu anda tarihsel anlamda yüksek. Tarım ve hayvancılık ürünlerinin fiyatları, kısa vadede farklı arz
özellikleri nedeni ile farklılaşacak. Orta vadede ise önümüzdeki
10 yıl içerisinde tarım ve
hayvancılık ürünleri fiyatlarının
yükselmesi bekleniyor.
Bunun ortak nedenleri; üretimdeki artışın yavaşlığı, biyoyakıtların
da sebep olduğu talep artışı ve fi-
O E C D - F A O 2013- 2022 R aporu’ndan: G elişmekte olan ülkelerin
ihracatlarındaki g elişme, küresel tarım ticaretinde artışa y ol açacak.
yatların yükselmesini destekleyen
makroekonomik ortam.
tin Amerika ve Asya’nın geri kalan
bölgeleri olacak.
Tarımsal üretimin önümüzdeki 10
yılda, geçen 10 yıldaki %2,1’in
çok altında, yıllık ortalama %1,5
büyüyeceği düşünülüyor. Artan
maliyetler, kaynak sıkıntısı ve çevre ile ilgili baskılar sonucu, tüm
bölgelerde arz düşecek. Gelişmekte olan ülkelerde
ise daha fazla üretim
artışı bekleniyor.
Tarım ve hayvancılık ürünleri ticareti artmaya devam edecek. Yükselen ekonomiler bu artıştan büyük pay alacaklar. Birçok süt ürününün de önde gelen ihracatçısı
olan OECD bölgesinin ticaretteki
payı azalmaya devam edecek.
Gelişmekte olan ülkelerde tüketim; artan
nüfusa, gelire, kentleşmeye ve değişen beslenme alışkanlıklarına
bağlı olarak, üretime göre daha
yavaş olsa da artacak. Kişi başına
tüketimin en hızlı artacağı bölgeler; Doğu Avrupa, Orta Asya, La-
Raporda, küresel süt piyasasına
ilişkin olarak da şu öngörülere yer
verildi:
“Küresel süt üretimi geçen yıllara
göre daha yavaş bir artış gösterecek. Bunun nedeni, yeme dayalı
sistemlerde yem maliyetlerinin
artması, otlaklara dayalı sistemde
arazi ve su sıkıntısı olacak.
Üretim yetersizliği, fiyatların değişkenliği ve ticaretteki kesintiler
küresel gıda güvencesi açısından
tehdit oluşturmaya devam edecek.
Büyük üretici ve tüketici konumundaki ülkelerde stoklar düşük
olduğu sürece fiyat değişkenliği
riski artacak. Et ve süt ürünleri fiyatları, ekonomik büyüme ve çapraz kurlar gibi makroekonomik
değişkenlerden etkilenecek.”
Küresel süt ve süt ürünleri üretimindeki artışın %74’ü gelişmekte
olan ülkelerden, %38’i sadece
Hindistan ve Çin’den kaynaklanacak. Gelişmekte olan ülkelerde süt
tüketimindeki artışın üretim artışından daha hızlı olacağı düşünülüyor. Bu da önde gelen ihracatçı
ülkelerden ABD, AB, Yeni Zelanda, Avustralya ve Arjantin’in ihracatında artış sağlayacak.”
ve bürokrasi kaynaklı gecikmelerin azaltılmasını içeriyor. DTÖ
üyeleri, formaliteleri kaldırarak, ticarette masrafları ve gecikmeleri
düşürmeyi kabul ettiler.
fazla ticaret kapasitesi olduğunu
ve bunun lojistik ve altyapılarına
yapılacak daha fazla yatırımla ortaya çıkacağını söyledi.
DTÖ’den gıda güvenliğinde tarihi anlaşma
Dünya Ticaret Örgütü,
küresel ekonomide 1
trilyon dolarlık ticaret
hacmi yaratacağı
öngörülen gıda güvenliği
reformu üzerinde
anlaşmaya vardı.
n Dünya Ticaret Örgütü’ne üye
159 ülkenin ticaret bakanlarının
Endonezya’nın Bali adasındaki Bakanlar Konferansı’nda üzerinde
anlaşmaya vardığı “Çok Taraflı Ticaret Anlaşması” ile ülkeler arasında dış ticaret engelleri kaldırılarak,
küresel ekonomide yaklaşık 1 trilyon dolar artış sağlanması hedefleniyor. DTÖ’nün kurulduğu 1995
yılından bu yana oluşturduğu
ilk ticaret anlaşması olması
nedeniyle “Tarihi” olarak
nitelendirilen anlaşmanın, üye ülke hükümetleri tarafından
da onaylanması gerekiyor. Ticari prosedürlerin kolaylaştırılması ve tarımın desteklenmesi
gibi önlemler içeren
reform paketi, ihracat sübvansiyonlarının sınırlandırılmasını ve az gelişmiş ülkelerin
ürünlerinin vergisiz ithal edilebilmesini öngörüyor. DTÖ’nün
tarım teşvikleri üzerindeki kısıtlarının 4 yıllığına kaldırılması
ise özellikle gelişmekte olan ülkelerin tarım teşviklerini artırmalarına olanak sağlayacak.
DTÖ Başkanı Roberto Azevedo,
anlaşmaya ilişkin olarak, “Kuruluşumuzdan bu yana ilk kez gerçekten bir başarıya hizmet ettik. Dünya Ticaret Örgütü’ne ‘dünya’yı geri kazandırdık.” değerlendirmesini
yaparken, DTÖ İcra Direktörü
Arancha Gonzalez de, anlaşmanın
gelişmekte olan ülkelerdeki küçük
ve orta ölçekli girişimcilere yeni iş
olanakları yaratacağını söyledi.
DTÖ’den anlaşma ile gelişmekte
olan ülkelerin ihracatının %10 artacağı açıklaması gelirken, Washington merkezli Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü, anlaşmanın dünya ticaretine 1 trilyon
dolar katkı sağlayacağını ve 20
milyon kişiye yeni iş olanağı yaratacağını bildirdi.
Önceki DTÖ toplantılarının ana
gündemini oluşturan ithal ürünlerdeki tarife ve vergilerin indirilmesine yer verilmeyen anlaşma,
küresel ticareti kolaylaştırmak adına uluslararası ticarette masraflar
Anlaşmanın uluslararası ticarete
yapacağı katkı, özellikle elektronik
beyannamelerin kullanılmasıyla
yolsuzlukların önüne geçilmesi ve
denetimler kolaylaştırılarak zaman
kaybının ortadan kalkacak olmasına bağlanıyor. Peterson Enstitüsü’nün araştırmalarına göre, küresel ticaretteki idari masraflar,
gümrük tarifelerinin iki katına
karşılık geliyor.
Bali Paketi’nin en önemli unsuru
ise yoksul ülkelerin ürünlerinin daha kolay satılır hale gelmesini sağlaması. Gelişmiş zengin ülkeler ve
ekonomik olarak daha iyi durumdaki gelişmekte olan ülkeler, DTÖ
üyesi yoksul ülkelerin ürünleri için
tarifeleri indirmeyi kabul ettiler.
AB, anlaşmaya uyum için ihtiyaç
duyan ülkelere 5 yıl içinde 400
milyon avro destek verecek. AB
Ticaret Komisyonu Başkanı Karel
De Gucht, yoksul ulusların daha
Anlaşma, DTÖ’nün tarım teşvikleri üzerindeki mevcut kurallarında da esneklikler getiriyor. Üye ülkeler anlaşma metninde, gıda güvenliği kapsamında teşvikleri kısıtlayan DTÖ kuralını uygulamamak konusunda bir ibareye de yer
verdiler. Hindistan’ın gıda güvenliği yasası kapsamında tahıl ürünlerine teşvik sağlamasının yolunu
açan anlaşmanın, DTÖ’nün tarım
teşviklerindeki kısıtlarını kıracağı
ve gelişmekte olan ülkelere teşviklerin kapsamını geliştirme imkânı
vereceği belirtiliyor.
Kimi uzmanlar, yoksul ülkelerin
ürünlerine sağlayacağı kolaylık ve
özellikle gelişmekte olan ülkelerde
yaratacağı 20 milyon yeni istihdama rağmen “Bali Paketi”nin, gıda
güvenliği dışında abartıldığı görüşünde. Tarım teşviklerindeki kısıtları kaldıran ibarenin, sadece dört
yıllığına kabul edilmesi de eleştiri
konusu oldu.
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 15
suthattı Ocak - Şubat 2014
Sayfa
Dosya
15
ABD-AB Transatlantik İşbirliği ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması
Atlantik’in iki yakası
STA için masada
ABD ve AB, dünyanın en
büyük ikili ticaret ve
yatırım anlaşması olma
potansiyeline sahip
Transatlantik İşbirliği ve
Yatırım Ortaklığı
Anlaşması için 3. tur
müzakereleri, Aralık
ayında gerçekleştirdi.
2015 yılında imzalanması
planlanan anlaşma, AB
ile Gümrük Birliği
anlaşması bulunan
Türkiye’yi de yakından
ilgilendiriyor.
n Atlantik’in iki yakası, coğrafi
olarak değil ama ekonomik çıkarlar bakımından bir araya geliyor.
ABD ve Avrupa Birliği arasındaki
ticaretin önündeki engelleri kaldırmayı ve yatırımları kolaylaştırmayı hedefleyen Transatlantik İşbirliği ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTIP) müzakerelerinin ilk
aşaması, Aralık ayında ABD’nin
Başkenti Washington’da gerçekleştirilen üçüncü turla birlikte tamamlandı. Dördüncü tur müzakerelerin, Avrupa Komisyonu’nun ticaretten sorumlu üyesi Karel De
Gucht ile ABD Ticaret Temsilcisi
Michael Froman arasında yapılacak siyasi bir değerlendirmenin ardından Mart 2014’te Brüksel’de
düzenlenmesi bekleniyor.
Avrupa Komisyonu, üçüncü tur
müzakerelerde; şirketler için özgür
ve adil rekabet, enerji ve hammaddeye erişim, çalışan haklarının ve
çevrenin korunması ve ticarette
bürokrasinin azaltılması konuları
üzerinde çalışıldığını açıkladı.
Oluşturulacak kuralların özellikle
KOBİ’ler açısından fayda sağlayacağı ve anlaşmada KOBİ’lere özel
bir fasıl öngörüldüğü kaydedildi.
AB Başmüzakerecisi Ignacio Garcia Bercero, “Ekonomilerimizi
güçlendirecek, büyüme sağlayacak
ve daha önemlisi en çok ihtiyaç
duyduğumuz bu dönemde hem
Avrupalılar hem de Amerikalılar
için istihdam yaratacak iddialı bir
ticaret ve yatırım anlaşması imzalama yolunda gidiyoruz.” dedi.
ABD ve Avrupalı müzakereciler,
uluslararası çevre örgütlerinin gıda
güvenliğine ilişkin düzenlemelerin
pazarlığa açılmaması ve sanayideki
çevresel düzenlemelerin kaldırılmaması çağrısı üzerine, gıda güvenliği ve çevreden ödün vermeyeceklerini bildirdiler. AB Başmüzakerecisi Bercero, “Standartları düşürmeye çalışmıyoruz.” derken,
ABD’li mevkidaşı Dan Mullaney
de, “Çevre, insan sağlığı ve güvenliğinin korunma düzeyine zarar
vermememiz gerektiği mesajını
net bir şekilde aldık.” diye konuştu. Müzakereciler, ticarete yönelik
düzenleyici engellerin çözümünün
müzakerelerdeki en zorlu meselelerin başında geldiğini belirtirken,
ABD’li milletvekilleri, AB’nin
özellikle tarım ürünlerine uyguladığı engelleri kaldırmaması halinde anlaşmaya destek vermeyeceklerinin altını çiziyorlar.
ABD ile AB arasındaki müzakerelerin 2014 yılı sonunda tamamlanması ve anlaşmanın 2015 yılında
imzalanması planlanıyor.
Günlük 2 milyar avroluk
alışveriş
Dünyanın en büyük ikili ticaret ve
yatırım anlaşması olma potansiyeline sahip ABD-AB STA’nın iki
tarafa yılda 200 milyar avroluk
ekonomik kazanç, 100 milyar avro
civarında da ticari artış sağlayacağı
öngörülüyor. Dolayısıyla 300 milyar avroluk bir ekonomik kazanım
söz konusu.
Avrupa Komisyonu’nun tahminlerine göre AB ve ABD arasında
kapsamlı bir anlaşma AB’de Gayri
Safi Yurtiçi Hasıla’yı (GSYİH)
%0,5 oranında artırabilir ve 400
bin kişiye istihdam sağlayabilir.
Münih’teki Ekonomik Araştırmalar Merkezinin çalışmasına göre ise
anlaşma, AB bölgesinde istihdamı
181 bin, ABD’de ise 2,2 milyonun
üzerinde artıracak.
Anlaşmanın imzalanması halinde
ABD’nin ekonomik büyüklüğü
%5, AB’ninki ise %3,4 artacak.
Her gün 2 milyar avro değerinde
mal ve hizmet alışverişi gerçekleşen ABD ve AB arasındaki ticaret
hacmi 2012 yılında 500 milyar avro, hizmet sektörünün değeri ise
280 milyar avro düzeyindeydi.
ABD’nin Pasifik ülkeleri ile yürüttüğü Trans Pasifik Ticaret Ortaklığı Anlaşması müzakerelerinin de
olumlu sonuçlanması halinde,
dünya ticaretinin %60’ını ve 1
milyarın üzerinde nüfusu kapsayan
bir serbest ticaret alanı oluşacak.
ABD ile serbest ticaret anlaşması
müzakerelerini sürdüren AB ise
2009 yılında başlayan müzakereler
sonunda Kanada ile serbest ticaret
anlaşması imzaladı.
Türkiye’yi etkiler mi?
ABD ile AB arasında serbest ticaret anlaşması imzalanmasına yönelik müzakereler, 1996 yılında AB
ile Gümrük Birliği’ne giden Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.
GB anlaşmasına göre, AB’nin serbest ticaret anlaşması yaptığı bir
ülke Türkiye’ye gümrüksüz mal
satma hakkı kazanıyor, ancak Türkiye aynı haktan yararlanamıyor.
ABD ile Türkiye arasındaki yıllık
dış ticaret hacmi, 5.6 milyar doları
Türkiye’nin ihracatı, 14.1 milyar
doları da ABD’nin ihracatı olmak
üzere 19.7 milyar dolar. Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan, Ekim
ayındaki ABD ziyareti sırasında,
ABD-AB arasında Serbest Ticaret
Anlaşmaları ile ilgili Türkiye’nin
yakın takibinin devam ettiğini belirterek, “Bu büyük pazar birleşmelerinde bizim de kayıtsız kalmamamız gerekiyor.” dedi. Babacan, tarım ürünleri konusunda
Türkiye’nin maliyetlerinin çok
yüksek olmasının sorun teşkil ettiğini vurguladı.
Bu arada Türkiye ile ABD arasında Serbest Ticaret Anlaşması
(STA)
müzakerelerini
yapmakla görevlendirilen Yüksek Düzeyli
Çalışma Komitesi’nin
ilk toplantısında taraflar, STA konusundaki beklentilerini dile getirdi. Komite, ABD ile
AB arasındaki STA’dan Türkiye’nin nasıl etkileneceğini de tespit
edecek. Ancak AB’nin STA imzaladığı üçüncü ülkelerle, “Kendimizi korumak amacıyla STA anlaşması imzalanması” yaklaşımı da
tartışma konusu. İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Haluk
Kabaalioğlu, “Bizim STA imzalamadığımız bir ülkeyle AB STA
imzalamış olsa da bizi etkilemez.
Burada trafik sapması denen, bir
ülkenin ürününün başka bir ülke
üzerinden gelmesi olayı yaşanıyor.
Bu, engellenebilir bir şey.” dedi.
Türkiye, bugüne kadar 19 ülke ile
STA imzaladı, 10 ülke ile de müzakerelere devam ediliyor.
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 16
16 Sayfa
ABD’li pediatristlerden“Çiğ süt satışı yasaklansın” çağrısı
Amerikan Pediatri Akademisi (AAP) çiğ veya pastörize
edilmemiş süt ve süt ürünlerinin hamileler, bebekler ve
çocuklar için ciddi sağlık riski oluşturduğunu belirterek,
pastörize edilmemiş süt ve süt ürünlerinin satışının
yasaklanması çağrısında bulundu.
n Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi
(FDA), insan tüketimine yönelik
pastörize edilmemiş sütlerin eyaletler arası satışına yasak getirmiş
durumda. Dolayısıyla çiğ süt ve
çiğ süt ürünlerinin eyalet sınırları
dışında satışı yasak.
Ancak birçok eyalet yönetimi, eyalet sınırları içerisinde bu ürünlerin satışına izin veriyor. Halen 10 eyaletin pastörize edilmemiş süt
ürünlerinin perakende
satışına izin verdiği, 15 eyalette de çiftlik satışının serbest olduğu belirtiliyor.
Çiğ veya pastörize edilmemiş süt
ve süt ürünlerinin satışının ülke
genelinde yasaklanması konusun-
Ocak - Şubat 2014 suthattı
Beslenme
da bir çağrı da, Amerikan Pediatri
Akademisi’nden geldi. Akademi,
çiğ süt ve süt ürünleri tüketiminin
riskleri ile ilgili verileri değerlendirdiği araştırmanın ardından
FDA’nın “Hamileler, bebekler ve
çocuklar için sadece pastörize edilmiş süt ve süt ürünleri tüketimi
uygundur.” beyanını “kesin
bir şekilde desteklediğini”
açıkladı. ABD’deki 60
bin civarında pediatri uzmanını temsil eden Akademi, ayrıca Amerika’da
çiğ süt ve süt ürünlerinin satışının tamamıyla yasaklanmasına
da destek verdi. Akademi tarafından Amerikan Pediatri Dergisi’nde
16 Aralık 2013 tarihinde yayınlanan, “Çiğ veya Pastörize Edilmemiş Süt ve Süt Ürünlerinin Hami-
le Kadınlar ve Çocuklar Tarafından
Tüketimi” başlıklı bildiride, çiğ
süt ve çiğ süt ürünleri tüketiminin
tehlikeleri konusunda uyarılara yer
verildi. Yazıda, bu ürünlerin; Listeria monocytogenes, Campylobacter jejuni, Salmonella ve E-coli 157
gibi ölümcül patojenleri taşıyabilecekleri kaydedildi.
Çiğ süt ve çiğ süt ürünlerinin tüketiminin çok ciddi ve ölümcül
hastalıklara neden olabildiğini belirten bildirinin yazarı Yvonne
Maldonado, şunları kaydetti:
“Bu ürünler, örneğin hamilelerde
düşük ve ölü doğum, bebekler ve
hamilelerde menenjit ve kan yoluyla bulaşan enfeksiyonlara neden
olabilmektedir.
Amerika’da 1920’lerde, sütün pastörize edilmesine başlanmadan önce çiğ süt ürünlerinin tüketimi,
Amerikalılar arasında birçok gıda
kaynaklı hastalıklara neden oluyordu. Çiğ süt ürünleri tüketimi
bu dönemlerde yüzlerce tüberküloz ve benzeri ciddi enfeksiyon salgınına neden oldu.”
İyi beslenme için süt ve süt ürünleri…
“Tanıdık sütçü” de kurtarmıyor
ABD’de yapılan bir
çalışma, ailelerinin ya da
bir yakınlarının
mandıralarından alınan
çiğ sütü tüketen
çocukların hastalanma
oranlarının da yüksek
olduğunu gösterdi.
n ABD’nin Minnesota Eyaleti
Sağlık Dairesi’nin 2001-2010 yıllarını kapsayan 10 yıllık dönemdeki verilerini inceleyen araştırmacılar, gıda kaynaklı enfeksiyon taşıyan ve hastalanmadan önceki bir
hafta içerisinde çiğ süt tükettiklerini belirten hasta sayısının, çiğ süte bağlı kayıtlı vaka sayısının 25
katından daha fazla olduğunu belirlediler. Bu durum, pastörize
edilmemiş süte bağlı hastalık sıklığının yüksek olmasına rağmen,
bunların çoğunlukla rapor edilmediğini ortaya koydu.
Araştırmacılar ayrıca söz konusu
dönemde çiğ süt tüketenlerin
%17’sinin çiğ süt tüketimine bağlı sindirim sistemi enfeksiyonuna
yakalanmış olabileceklerini tahmin
ediyor. Sağlık Dairesi epidemiyoloji uzmanı ve araştırmanın yazarlarından Trisha Robinson, “Bu ülkemiz için genel bir durum. Çiğ sütün riski nerede olursanız olun; raporlarda yer alandan çok daha fazla.” diye konuştu.
Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından birisi de, hastalanan 5 yaşından küçük çocukların %76’sının
ailelerinin ya da bir yakınlarının
mandıralarından alınan çiğ sütü
tüketmeleri oldu.
Robinson, “Bu, sütçünüzü tanısanız ya da sütünüzün nereden geldiğini bilseniz bile yine de hastalanabileceğinizi gösteriyor.” dedi.
FAO’nun yayınladığı “İnsan Beslenmesinde Süt ve Süt
Ürünleri” adlı kitapta, dünyada 100 milyonlarca insanın
AB’den Kolostrum temelli
fonksiyonel ürün projesi
beslenme ve yaşamlarının iyileştirilmesi için süt ve süt
ürünlerinin sahip olduğu potansiyele dikkat çekildi.
n Dünya genelinde 800 milyonu
aşkın insan açlıkla, yaklaşık 1,6
milyar insan da yetersiz beslenme
ile karşı karşıya. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün
(FAO) yayınladığı “İnsan Beslenmesinde Süt ve Süt Ürünleri” adlı
kitapta, süt ve süt ürünlerinin insanların beslenme ve yaşamlarının
iyileştirilmesinde büyük bir potansiyele sahip olduğu kaydedildi.
FAO Beslenme Ofisinden Ellen
Muehlhoff, “Dengeli bir beslenmenin parçası olan süt ve süt ürünleri önemli bir enerji, protein ve yağ
kaynağı. Süt ve süt ürünleri gelişmekte olan ülkelerde nişasta ve
hububat temelli beslenen ve diyetleri çeşitlilikten uzak insanlarda
malnütrisyonla mücadele için kritik öneme sahip mikro besinler
açısından da zengindir.” dedi.
Kitapta, mali durumu iyi olmayan
aileler için süt ve süt ürünlerinin
ulaşılabilir olmasının sağlanması
amacıyla hükümetlerin daha fazla
yatırım yapması gerektiği de kaydedildi. Nüfus ve gelirdeki artış
sonucunda gelişmekte olan ülkelerde süt ürünleri tüketiminin
2025 yılına kadar %25 artış göstermesi bekleniyor. Ancak süt ve
süt ürünlerinin, mali durumları
nedeniyle pek çok ailenin erişimi
dışında olacağı tahmin ediliyor.
Buna karşılık, hükümetlerin süt
ürünleri sektörünün gelişiminde
beslenmeyi özel bir amaç olarak
belirleyerek soruna bir çözüm bulması gerektiği vurgulanıyor.
Günümüzde dünya genelinde çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde
olmak üzere 150 milyon aile (yaklaşık 750 milyon insan) süt üretimi
ile uğraşıyor. FAO Hayvancılık
Endüstrisi Ofisinden Anthony
Bennett, küçük ölçekli süt hayvancılığının düzenli bir gelir sağlaması dolayısıyla özellikle mali durumu iyi olmayan aileler için çok
yararlı olduğunu söyledi. Bennett,
“Tarımla uğraşmak yılda bir ya da
iki kez gelir elde etmek demek
iken, günlük üretilen ve satılan süt
ve süt ürünleri sayesinde ailelerin
elinde giderleri için her an para
bulunabilir.” görüşünü dile getirdi.
“Süt” ifadesi, genellikle inek sütü
ile eş anlamlı olarak kullanılsa da,
dünyanın pek çok ülkesinde farklı
hayvan türlerinden elde edilen sütler de tüketiliyor. Bennett, bakımı
büyükbaş hayvanlardan daha kolay olan özellikle keçi gibi türlerin
sütçülük için geniş bir alanı bulunduğunu da vurguladı.
Kitapta, süt ve süt ürünleri ile ilgili son yıllarda ortaya çıkan çevresel
ve sağlık kaygıları da ele alınıyor.
Muehlhoff, ağırlıklı olarak gelişmiş
ülkelerde ortaya çıkan ve daha çok
kalori yoğunluğu yüksek gıdaların
aşırı tüketiminden kaynaklanan
sağlık sorunlarına karşılık, süt ve
süt ürünlerinin tip-2 diyabet ve
bazı kanser türleri gibi beslenme
ile ilgili bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesinde rol oynadığına
dair kanıtlar bulunduğunu kaydetti. Laktoz intoleransı olan birçok kişi, yoğurt ve bazı peynirleri
tüketmekte sıkıntı çekmiyorlar.
Süt sektörünün insan kaynaklı sera gazı salınımının %4’ünden sorumlu olduğu belirten kitapta,
sektörün çevresel etkilerinin ele
alınması için ortak girişim çağrısında bulunuluyor. Bennett, “Süt
ve süt ürünlerinin üretimi, işlenmesi ve dağıtımında sera gazı salınımının azaltılması için çalışmalara ihtiyaç duyuluyor.” dedi.
n Memeli canlıların doğumun hemen ardından yeni doğan yavrularına verdikleri sütten önceki sıvı
olan kolostrumun (ağız sütü), bağışıklık sistemini güçlendirdiği
araştırmalarla kanıtlanmış durumda. AB, mide-bağırsak hastalıklarına çare olacak kolostrum temelli
fonksiyonel bir ürün geliştirilmesine yönelik projeye start verdi.
AB’nin en önemli araştırma programlarından olan 7.ÇP Marie Curie Araştırma Programı kapsamında geliştirilen GI-Neu isimli proje
kapsamında, kolostrumdaki etken
maddelerin araştırılması, fizyolojik
etkilerinin belirlenmesi, fareler ve
insanlar üzerinde yapılacak pre-
klinik çalışmalar ile gastrointestinal hastalıklar üzerine etkisinin
geliştirilmesi hedefleniyor.
Selanik’te 9 Aralık 2013 tarihinde
yapılan açılış toplantısı ile start verilen projenin ortakları arasında
Avrupa’dan iki araştırma enstitüsü
ve bir ilaç şirketinin yanı sıra Türkiye’den Kalite Sistem Grubu da
yer alıyor. Kalite Sistem Grubu’nun projedeki görevi, kolostrumdaki etken maddelerin araştırılması ve proje ortağı olan kurumlardaki araştırmacıların eğitilmesi olacak. AB, ortak araştırmaları ve bilgi aktarımını desteklemek amacı ile projeye 1 milyon avroya yakın bütçe ayırdı.
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 17
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 18
18 Sayfa
Ocak - Şubat 2014 suthattı
Çiftlik
Prof. Dr. Atilla Yetişemeyen
Ankara Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Süt Teknolojisi Bölümü
Öğretim Üyesi
ASÜD Bilim Kurulu
üyelerinden Prof. Dr.
Atila Yetişemiyen,
Eylül ayında AlmanyaBavyera’daki bir Çiğ
Süt Kontrol
Laboratuvarındaki
incelemelerine ilişkin
gözlemlerini Süthattı
için yazdı.
G ö rü ş
Süt Tedarik Sözleşmesi
Yönetmeliği çıkartılacak
Çiğ sütte kalite için Bavyera örneği
n
Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, süt üretiminde ve pazarlanmasında sürdürülebilirliğin
sağlanması amacıyla “Süt Tedarik
Sözleşmesi Yönetmeliği” hazırlığına başladı. Yönetmelik ile üreticinin korunması ve sanayiye yüksek
kalitede süt tedarik edilerek tüketicinin güvenli süt ürünlerine ulaşmasının sağlanması hedefleniyor.
n Almanya’nın Bavyera eyaletindeki
Wolnzach’da
bulunan
Milchprüfring Bayern (MpR-Bayern) Süt Kontrol Laboratuvarı,
eyalet içinde üretilen çiğ sütlerin
sürekli ring test ve analizlerini yapan, bölgedeki benzer işleve sahip
9-10 adet laboratuvar içinde en
yeni ve en yüksek kapasiteli olanıdır. Sadece Bavyera’daki sütler değil, komşu ülkelerden (Avusturya,
Çek Cumhuriyeti) bölgedeki süt
fabrikalarına gelen çiğ süt örnekleri de test edilmektedir.
Üretici ve sanayici birliklerinin
oluşturduğu özerk bir kuruluş
olan MpR-Bayern, Bavyera eyaletindeki bakanlık ve resmi kuruluşlarla da sürekli ilişki içinde bilgi
paylaşımında bulunmaktadır.
MpR-Bayern’e gelen süt örnekleri
belirli bir program dahilinde çiftlik ve fabrikalardan sağlanmaktadır. Örneğin bir inekten yılda 9-10
kez süt örneği alınmaktadır. Fabrikalardan ise hemen her gün çiğ sütün toplandığı bölgelere göre süt
örnekleri gelmektedir.
Süt örneklerinde yapılan analizler;
yağ, protein, laktoz, doymamış
yağ asitleri, pH-değeri, donma
noktası, üre, toplam bakteri sayısı,
somatik hücre sayısı ve inhibitör
madde tespitidir. Bu analizler için
MpR-Bayern’de 12 adet Milco
Scan-Fossomatic (her biri günde ~
7.500 örnek test ediyor), 5 adet
Bacto Scan-Fosselectric (her biri
günde ~ 2.500 örnek test ediyor)
ve 2 adet Microlab Star (her biri
günde ~ 20.400 örnek test ediyor) gibi cihazlar kullanılmaktadır.
MpR-Bayern Laboratuvarında çalışan yaklaşık 250 kişiden 80’i,
eğitimli laborant ve teknikerlerden oluşmaktadır. Yılın 360 günü,
iki vardiya halinde testlerin yapıldığı MpR-Bayern’de, kaba bir hesapla yılda 50 milyon adedin üzerinde süt örneği analiz edilmekte
ve ~ 90 milyon süt niteliklerine
ilişkin analiz sonucu alınmaktadır.
2012-2013 Temmuz ayları arasında laboratuvara gelen sütlerin ortalama bileşimlerine ilişkin birkaç
veri şu şekildedir:
Çiğ süt örneklerinin ~ %85,63’ü
ekstra kalite, %98,39’u 1. sınıf,
%1,61’i 2. sınıf; 2. sınıf sütlerin
%1,17’si ise “kabul edilemez” düzeydedir. “Kabul edilemez” sütle-
Hayvancılıkta ırk ıslah
çalışmaları, meyvelerini
vermeye başladı. Proje
kapsamında geliştirilen
Siyah Alaca Holştayn ırkı
düveler, İzmir’den
Türkmenistan’a ihraç
edilmeye başlandı.
Törende konuşan Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker,
Türkiye’nin “ihracatçı” ülke konumuna geldiğine dikkat çekti. Eker,
şöyle devam etti:
“Türkiye bu noktaya kolay gelmedi. Damızlık düvenin yetiştirilmesinde birinci basamak soy kütüğüne kaydedilmesidir. Türkiye, 10 yıl
içinde soy kütüğüne kayıtlı hayvan
sayısını 1 milyondan 7 milyonun
üzerine çıkardı. Hayvan başına verim çok ciddi biçimde arttı, süt verimi 7,5 tonun üzerine çıktı.
Türkiye’nin gebe düve ihracatı
noktasına gelmesinde destekleme
politikalarının önemli rolü var.
Hayvancılığa 10 yıl önce verilen
83 milyon liralık destek, 2013 itibariyle 2,5 milyar liraya ulaştı. 10
sene önce Türkiye’de 50’den fazla
hayvanı bulunan çiftlik sayısı 4 bin
300 iken bugün 28 bin 400’e çıktı. Ürettiğimizi dışarı satma noktasına geldik.”
Azerbaycan, Katar ve Suudi Arabistan’la da ihracat için anlaşma
sağlandığını vurgulayan Bakan
Eker, “2018 yılına kadar 6 bin gebe düve ihracatına ulaşacağız. Kazakistan, Tacikistan, Fas, Libya ve
Cezayir ile Veteriner Sağlık Sertifikası görüşmeleri sürüyor. Irak ve
Birleşik Arap Emirlikleri ile Veteriner Sağlık Sertifikası çalışmalarında son noktaya geldik.” dedi. Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri
Merkez Birliği Genel Başkanı Cemalettin Özden de, Türkmenistan’a 259 gebe düvenin sevkiyatı
ile tarihi bir gelişmenin yaşandığını belirterek, “Ürettiğimiz hayvanların uluslararası arenada rekabet gücünün artması en büyük temennimizdir. İhracat teşviki, çıktığımız bu yolda bize güç verecektir.” diye konuştu.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yayınlanan bilgi notunda açıklamalarına yer verilen
Bakan Mehdi Eker, tarım ve hayvancılığı stratejik bir bakış açısıyla
ele aldıklarını söyledi. Son 10 yılda
sütte %107, kırmızı ette %118,
yumurtada %21 üretim artışıyla
Cumhuriyet tarihinin rekorunun
kırıldığını bildiren Eker, büyükbaş
hayvan sayısının 10 milyondan
yaklaşık 15 milyona, küçükbaş
hayvan sayısının da 32 milyondan
36 milyona yükseldiğini belirtti.
Hayvancılıkta yüksek verimli saf
ırkların geliştirilmesine önem verdiklerini, bu alanda yüzde 205’lik
artış oranına ulaşıldığını vurgulayan Eker, süt üretiminin 17,5 milyon tonu geçtiğini, kırmızı et üretiminin de 1 milyon tona yaklaştığını kaydetti. Eker, 2010 yılından
itibaren hayvancılığın sıfır faizli
kredi kapsamına alınarak, 210 bin
üreticiye 7,3 milyar liralık faizsiz
kredi kullandırıldığını kaydetti.
Yağ: %4,21, Protein: %3,43,
Laktoz: %4,79, Toplam bakteri
sayısı: 17.000 adet/ml , Somatik
hücre sayısı: 168.000 adet/ml,
Donma noktası: -0,525 0C
Türkiye’den ilk damızlık hayvan ihracatı Türkmenistan’a…
n
Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ile Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin
ortaklaşa yürüttüğü ırk ıslah çalışmaları kapsamında Türkiye’den
ilk damızlık düve ihracatına, 29
Kasım 2013 tarihinde düzenlenen
törenle başlandı.
rin %0,13’ünde inhibitör madde
tespit edilmiş, %0,75’inde somatik hücre sayısı 400.000 adet/ml
sınır değerinin üzerinde çıkmış,
%0,83’ünde donma noktası sıfıra
yakın değerde (-0,525’in üzerinde)
saptanmıştır. Görülüyor ki, çiğ süt
kalitesini yükseltebilmek ve kaliteli süt elde etmek için MpR-Bayern’in de dahil olduğu Bavyera’daki gibi bir örgütlenmenin/laboratuvarın kurulması ve işlev kazandırılması gerekmektedir.
Uzun süreli hayvan nakillerinde
mola zorunlu
n
Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, 2014’te hayvan refahı
ile ilgili önemli düzenlemeleri hayata geçirmeye hazırlanıyor.
AB mevzuatına uyumlu olarak hazırlanan ve hayvanlar için kurulacak olan dinlenme istasyonlarının
standartlarını belirleyen “Hayvan
Nakillerinde Kontrol ve Dinlendirme İstasyonu Yönetmelik” taslaüına göre, 8 saati aşan nakillerde
hayvanların araçtan indirilip, bakım ve beslenme için özel sektör
ya da kamu tarafından kurulacak
tesislerde dinlendirilmesi gerekecek. Nakillerde, yolculuk kütüğü
ve yolculuk kütüğünde nakil planı, çıkış-varış yeri, nakliyat şirketi
beyanı ve karşılaşılan olağandışı
olaylara ilişkin raporların tutulması zorunlu olacak. Hayvanlara refakat eden bakıcılar ile araç sürücülerine yeterlilik belgesi, nakil yapan nakliyecilere yetki belgesi ve
hayvan naklinde kullanılan araçlara onay belgesi verilmesine yönelik
eğitimler ve sertifikasyon işlemleri
tamamlanarak, gerekli belgelere
sahip olmayan kişilerin ve araçların yurt içinde hayvan nakli yapması söz konusu olmayacak.
2014 yılından itibaren satıcı çalışma izin belgesine sahip olmayan
celeplerin hayvan ticareti yapmasına da izin verilmeyecek. Verilecek
eğitimler sonunda çalışma izni alabilecek olan satıcılar, böylece kayıt
altına da alınmış olacak.
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 19
suthattı Ocak - Şubat 2014
Sayfa
İnovasyon
Yıldız Holding’de yılın en iyi projeleri ödüllendirildi
den kalite ve sıfır hatayı anlattılar.
Bilal Kaafarani’nin liderliğinde
gerçekleştirilen zirvede, yılın en iyi
projeleri ödüllendirildi, gelecek yılın yol haritası çıkarıldı.
Yıldız Holding Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı ve Global İnovasyon Başkanı Ali Ülker, Yıldız
Holding’in değerler çalışması yapıldığında “Kalitede Birinciyiz”
vurgusunun en üst sıralarda çıktığını hatırlattı. Kalitenin Yıldız
Holding’de uzun yılların birikimi
olduğuna işaret eden Ülker, bunu
merhum Sabri Ülker’den bir örnekle açıkladı:
Yıldız Holding tarafından
düzenlenen 1. Kalite
Zirvesi’nde konuşan
Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Ali Ülker,
kalitenin Yıldız
Holding’de uzun yılların
birikimi olduğunu
kaydetti.
n Yıldız Holding 1. Kalite Zirvesi, holdingin şirket ve fabrikalarındaki üretim, bakım, Ar-Ge ve kalite ekiplerinden 400 kişinin katılımıyla yapıldı.
Yıldız Holding Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı ve Global İnovasyon ve Kalite Grup Başkanı Ali
Ülker’in açış konuşmasını yaptığı
zirvede; Toyota Genel Müdürü ve
CEO’su Orhan Özer, THY Satış ve
Pazarlama Başkanı Sezgin Sağlam
ve Fenerbahçe Teknik Direktörü
Ersun Yanal, kendi pencerelerin-
“Sabri Bey, Anadolu’ya gönderdiği
ürünlerin kırık geldiğine dair şikayet almaya başlayınca, ürünleri yerine ulaşana kadar takip etmeye
karar vermiş. O zaman bisküviler
teneke kutulara konuluyor, hamallara yüklenip ambara gönderiliyor.
Hamal yüklendiği kutuları ambara deviriyor. Bisküvilerin bir kısmı
orada kırılıyor. Sonra ambardan
alınıp gemilere yükleniyor, bir kısmı da orada kırılıyor. Ürün yerine
ulaşana kadar paramparça oluyor.
Sabri Bey, bunları gördükten sonra
bir kamyon alarak ürünleri kendi
imkanlarıyla gönderme kararı almış. Sabri Bey için hedef, her zaman sıfır hata oldu. Teknoloji ne
kadar gelişirse gelişsin, sistemler
tek başına yeterli değil. Her şey insanda bitiyor. Fabrikanın kapısındaki bekçi dahil herkes, kaliteden
sorumludur.”
2013 yılında Kalite Hareketi’nin
yeniden lanse edildiğini kaydeden
Ali Ülker, hareketin çok kısa zamanda benimsenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bir
kusurun tespiti halinde üretimi
durdurma yetkisinin çalışana verildiğine dikkat çeken Ülker, “Ülker’in gücü dağıtım, satış, pazarlama diyebiliriz ama esas başarı tüketicimizdeki yüksek güven ve itibardır. Problemler olacaktır ama
çözümü ne kadar hızlı bulabilirsek
tüketicilerimizi o kadar mutlu ederiz.” şeklinde konuştu.
“2013 yılı Şampiyon Fabrika” seçilen Ülker Çikolata Fabrikası’nın
ödülünü Genel Müdür Hüseyin
Sevim ve Kalite Sağlama Şefi Işıl
Karabacak’ın aldığı zirvede, Holdingin 2014 yol haritası operasyon, kalite ve Ar-Ge ekipleri tarafından “hep birlikte” planlandı.
19
İnovatif KOBİ
Ödülü Kromel’in
n Kromel, Yılın İnovatif KOBİ
Ödülü’ne layık görüldü.
KOSGEB’in KOBİ ve Girişimcilik
Ödülleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, bakanlık yöneticileri, finalist işletme ve girişimcilerin katılımıyla Ankara’da
düzenlenen törende dağıtıldı. Bakan Işık, İnovatif KOBİ Ödülü’nü
kazanan Kromel’in ödülünü, Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Çalışkan’a verdi. Çalışkan, “Sakaryalı
sanayiciler olarak kendimizi ispatladık. Bu ödül, aslında Sakarya sanayicisinin aldığı bir ödüldür. Yeni
vizyonlara adım atmak için aralıksız çalışmaya devam edeceğiz.” diye konuştu. Kromel Grup, Adapazarı’ndaki 3 adet imalat fabrikasında, süt ve gıda sanayi için makine ve ekipman üretiyor.
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 20
20 Sayfa
Ocak - Şubat 2014 suthattı
Çevre
Kuraklığın tarım üzerindeki etkileri artıyor
ABD Enerji Bakanı
Ernest Moniz,
Türkiye’nin su
kaynaklarını iyi
yönettiğini, buna rağmen
tarım üzerinde kuraklığın
etkilerinin giderek
arttığını söyledi.
n İstanbul’da 21-22 Kasım 2013
tarihlerinde gerçekleştirilen Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi
Zirvesi’nde konuşan ABD Enerji
Bakanı Dr. Ernest Moniz, küresel
ısınmanın önemli bir sorun olarak
dünyanın önünde durduğunu, kuraklığın hızla yayıldığını ve tayfunların oluştuğunu kaydetti. Türkiye’nin su kaynaklarını iyi yönettiğini, buna rağmen tarım üzerinde kuraklığın etkilerinin giderek
arttığını vurgulayan Moniz, Türkiye’nin çok acil olarak iklim konusunda yeni politikalar oluşturması
gerektiğini bildirdi. Moniz, artan
sıcaklıkların enerji üretimini etkilediğini ve santrallerin verimliliğini düşürdüğünü de belirterek, kaya gazının Amerika’nın enerji politikasını tamamen değiştirdiğine
dikkati çekti. “Petrol bağımlılığımızı azaltmak zorundayız.” diyen
Moniz, kaya gazının bir devrim olduğunu ve inanılmaz ekonomik
fırsatlar sunduğunu kaydetti. Moniz, “ABD’de gaz fiyatlarının düşmesi, imalat alanlarını doğrudan
etkiliyor. Son tahminlere göre birkaç yıl içinde 150 milyar dolar iç
imalat alanlarına aktarılmış durumda.” şeklinde konuştu.
ABD Enerji Bakanı Moniz, Koç
Üniversitesi’nde verdiği konferansta ise ABD’nin iklim değişikliği ile
mücadele politikalarına ve yeşil
enerji uygulamalarına değindi.
İklim değişikliğinin etkilerinin
tüm dünyada görüldüğüne dikkat
çeken Moniz, enerji tasarrufu konusundaki görüşlerini de katılımcılarla paylaştı.
KOBİ’ler çevre mevzuatına
uyumda zorluk yaşıyor
Avrupa Komisyonu’nun, KOBİ’lerin çevre konusuna
bakış ve davranışlarını belirlemeye yönelik olarak
yaptırdığı araştırma, KOBİ’lerin çevre mevzuatına
uyumda zorluk yaşadıklarını ortaya koydu.
n AB’nin “Avrupa 2020” hedefleri kapsamında daha yeşil bir ekonomiye geçişte, 2012 yılında tüm
işlerin %98’ini temsil eden 20,3
milyon işletme ile Avrupa ekonomisinin belkemiği konumundaki
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) katkılarına ihtiyaç duyuluyor. Ancak çevresel
mevzuatla uyumlu hale gelmek,
büyük firmalara kıyasla KOBİ’ler
için daha zor. Uzmanlık eksikliği,
yeni ürünlerin onaylanma prosedürlerinin uzunluğu ve tüketici talebinin eksikliği, KOBİ’lerin yeşil
pazarlara girmesinin önündeki ana
engeller olarak sıralanıyor.
1500
Avrupalı KOBİ’lerin yeşil işler, kaynak etkinliği ve yeşil pazarlarda
neler yaşadığının, diğer ülkelerdeki KOBİ’lerle kıyaslanarak
değerlendirildiği Eurobarometer anketi,
AB üyesi 28 ülke ile Arnavutluk, İzlanda, Lihtenştayn, Makedonya, Karadağ,
Norveç, Sırbistan, Türkiye,
İsrail ve ABD’deki yaklaşık 11 bin
KOBİ ile gerçekleştirildi.
Avrupa Komisyonu’nun 17 Aralık
2013 tarihinde yayınladığı anket
sonuçları, 2013 yılında Avrupa
KOBİ’lerinin daha fazla yeşil iş
yaptığını, kaynak etkinliğinde ilerleme kaydettiğini ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçişte katkı
sağladığını gösterdi.
Eurobarometer’in “Çevreye fayda
sağlayan malların üretimi veya
hizmet koşullarıyla ilgili veya doğal kaynakların kullanımını optimize eden ya da özellikleri çevreyle daha dost uygulama ve işlemle-
rin kullanımını içeren veya bugüne
kıyasla daha az doğal kaynak kullanan işler.” olarak tanımladığı Yeşil İş, bu alanda çalışanları da kapsıyor. Bu tanımdan hareketle,
AB’deki 10 KOBİ’den dördünün,
en az bir yeşil işi, %42’sinin en az
bir tane yeşil çalışanı var. Bu, Avrupa’da KOBİ sektöründe 20 milyondan fazla yeşil iş bulunduğu
anlamına geliyor.
AB ve ABD’de, en önemli işlevleri
çevresel riskleri azaltmak, kirlilik
ve kaynak kullanımını en aza indirmek olarak sıralanan en az bir
yeşil iş çalışanı bulunan KOBİ oranı aynı olsa da (%42),
çalışanların ortalama
sayısı ABD’de daha
fazla. ABD’deki KOBİ’ler yeşil çalışan sayısını 2012 yılına göre daha fazla arttırdı.
KOBİ’lerin %93’ü
daha da verimli olmak
için atık oranını azaltmak,
enerji ve malzeme tasarrufu
sağlamak eylemlerinden en
az birini uyguluyorlar. KOBİ’lerin
yarısı malzemeleri veya atığı tekrar
kullanarak geri dönüşüme katkıda
bulunuyorlar.
AB’deki KOBİ’lerin %26’sı yeşil
ürün veya hizmet sunarken, %7’si
önümüzdeki iki yıl içinde bunları
gerçekleştirmeyi planlıyor. Çevresel özellikleri olan hizmet veya
ürünler sunan AB’deki KOBİ’lerin
%24’ü yiyecek ve içecek ürünleri
sunuyor. Yeşil ürün ve hizmetler,
yeşil KOBİ’lerin %34’nün cirolarının %1-5’ini oluşturuyor. Yeşil
ürün ve hizmet satışlarının cirolarının %75’ini oluşturduğunu belirten KOBİ’lerin sayısı da artıyor.

Benzer belgeler